Teknolojik Gelişmelerin Türk Gümrük Tarife Sistemine Yansıması

Transkript

Teknolojik Gelişmelerin Türk Gümrük Tarife Sistemine Yansıması
T.C
BAŞBAKANLIK
GÜMRÜK MÜSTEŞARLIĞI
AB ve Dış İlişkiler Genel Müdürlüğü
TEKNOLOJİK GELİŞMELERİN TÜRK GÜMRÜK TARİFE
SİSTEMİ’NE YANSIMASI
UZMANLIK TEZİ
HAZIRLAYAN
İmren BULUT
ANKARA-EKİM-2007
ÖNSÖZ
İnsanlığın var oluşundan itibaren devam eden teknolojik gelişim hayatın her
alanında etkili olmuş, buna bağlı olarak sürekli gelişen dünyaya uyum sağlayabilmek
için tüm ülkeler teknolojik gelişmeleri yakından takip etmiştir. Bu kapsamda,
gümrük sistemi de teknolojik gelişmelerin etkisi altında kalmış, söz konusu
gelişmelere bağlı olarak vergilendirme sistemi başta olmak üzere her alanda sürekli
bir gelişim sürecine girmiştir.
Bu çalışmada, öncelikle dünyada Gümrük Tarife Sisteminin ve Türk Gümrük
Tarife Sisteminin tarihçesi incelenmiş olup, devamında teknolojik gelişmelerin etkisi
sonucu dünyada ve Türk Gümrük Tarife Sistemi’nde meydana gelen değişmeler ve
teknolojik gelişim nedeniyle artan eşya türlerinin sınıflandırılmasında Tarife
Sisteminin yaşadığı sorunlara değinilmiştir.
i
ABSTRACT
Technolojical developments have been affected in the every area of the life
since the being of humanity. As a result, every country have been observing the
technolojical developments closely to adapt to the continiously developing world. In
this concept, the Customs System has been affected by the technolojical
developments and had an improving process especially in taxation and other
applications.
In this study, firstly the history of the Customs Tarif System in the world and
in the Turkey has been discussed. After this, the problems appeared in the
classification of the increasing number of goods caused by technolojical
developments and the effects of the technolojical developments on the Customs Tarif
System in the world and Turkey has been studied.
ii
İÇİNDEKİLER
Abstract………………………………………………………………………………i
Önsöz…………………………………………………………………………………ii
İçindekiler………………………………………………………………………...…iii
Tablo ve Şekiller
Dizini…………………………………………………………………………….....viii
Kısaltmalar………………………………………………………………………….ix
Giriş…………………………………………………………………………………..1
BÖLÜM I
TEKNOLOJİNİN TARİHSEL GELİŞİMİ
1.1. Dünden Bugüne Teknoloji……………………………………………………..4
1.2. Teknolojik Gelişmelerin Kronolojik Gelişimi………………………………...8
iii
BÖLÜM II
ULUSLARARASI EŞYA NOMANKLATÜRLERİ
2.1. Uluslararası Eşya Nomanklatürleri’nin Tarihsel Gelişimi…………………13
2.1.1. 1831-1922 Yılları Arasındaki Gelişmeler…………………………………….15
2.1.2. Milletler Cemiyeti Gümrük Nomanklatürü Taslağı (League of Nations Draft
Customs Nomanclature)…………………………………………………………….16
2.1.3.
Gümrük
İş
Birliği
Nomanklatürü
(Customs
Cooperation
Counsil
Nomanclature)……………………………………………………………………….17
2.1.4. Uluslararası Standart Ticaret Sınıflandırması (The Standart International Trade
Classification- SITC)………………………………………………………………19
2.1.5. Armonize Sistem Nomanklatürü’nün Kabulü……………………………….20
2.2. Armonize Sistem Nomanklatürü’nün Tanımı ve Genel Yapısı……………23
2.2.1. Armonize Sitem Nomanklatürü’nün Tanımı…………………………………23
2.2.2. Armonize Sistemin Genel Yapısı……………………………………………..24
2.2.2.1. Armonize Sistemin Yorumuna İlişkin Genel Kurallar…………………….25
2.2.2.2. Bölüm ve Fasıl Notları (Alt Pozisyon Notları Dahil)………………………25
2.2.2.3. Armonize Sistemin Pozisyon ve Alt Pozisyonları………………………….26
iv
2.2.3. Armonize Sistemin Tamamlayıcı Belgeleri…………………………………27
2.2.4. Armonize Sistemin Gelişimi : AB Örneği.......................................................28
2.2.5. AB’deki Modern Uygulamalar.........................................................................28
2.2.5.1
TARIC …………………………………………....………………………28
2.2.5.2
TARIC’in Tarihçesi ve Yasal Zemini………….......………………….......29
2.2.5.3. TARIC Sisteminin Tanımı………………………………………………….33
2.2.5.4. TARIC’in Kapsamı ve Yapısı………………………………………………34
2.2.5.6. TARIC’in İşleyişi ………………………………………………………......42
2.2.5.6.1 Eşyaların Sınıflandırılması Yönünden TARIC Cetveli…………………...42
2.2.6 ITMS …………………………………………………………………………45
2.2.6.1 Genel………………………………………………..……………………….45
2.2.6.2. Karşılıklı Çalışabilirlik Uygulama Stratejisi (IIS)………………………….49
2.2.6.3 Geliştirme Adımları………………………………………………………....53
2.2.6.4 Alan ve Veritabanları……………………………………………………….55
v
BÖLÜM III
TÜRK GÜMRÜK TARİFE SİSTEMİNİN KISA TARİHÇESİ
3.1. Gümrük Darüttalimi…………………………………………………….……57
3.2. Rüsumat Emanetinin Kuruluşu………………………………………...……58
3.3. Rüsumat Emanetinin Kaldırılışı…………………………………………...…59
BÖLÜM IV
TEKNOLOJİK GELİŞİMİN TARİFEYE ETKİLERİ
4.1. Teknolojik Gelişimin Tarifeye Etkilerine İlişkin Örnekler……………...…64
4.1.1. Biodizelin Sınıflandırılması…………………………………………………..64
4.1.1.1. Biodizelin Tanımı…………………………………………………………..64
4.1.1.2. Biodizelin Teknolojik Gelişimi……………………………………………..65
4.1.1.2.1 Biodizelin Kimyasal Yapısı……………………………………………….66
4.1.1.2.2 Biodizelin Dünyadaki Üretim Alanları……………………………………67
4.1.1.3. Biodizeldeki Teknolojik Gelişimin Tarifeye Yansıması…………………...69
4.1.2. Genetiği Değiştirilmiş Gıdaların Ortaya Çıkması ve Organik Gıdaların
Armonize Sistem Nomanklatürü’nde Sınıflandırılması…………………………71
vi
4.1.2.1. Genetiği Değiştirilmiş Gıdaların Tanımı ve Üretim Süreci………………...71
4.1.2.2. Gen Teknolojisi ve Genetiği Değiştirilmiş Gıdalar ………………………..72
4.1.2.3. Genetiği Değiştirilmiş Gıdaların Gelişimi………………………………….73
4.2. Organik Gıdaların Tanımı ve Sınıflandırılmasında Ortaya Çıkan Sorunlar
4.2.1. Organik Gıdaların Tanımı…………………………………………………… 75
4.2.2. Organik Gıdaların Sınıflandırılması………………………………………….75
4.3. Dijital Kameralar ve Görüntü Kaydedici Kameralar …………………………..77
4.3.1. Dijital Kameralar ve Görüntü Kaydedici Kameraların Sınıflandırılması……77
BÖLÜM V
SONUÇ VE DEĞERLENDİRME………………………………………………..80
TABLO VE ŞEKİLLER DİZİNİ
vii
TABLOLAR:
Tablo 1: TARIC kodu ve Ek Kodların Yapısı……………………………………...68
Tablo 2: ITMS Sisteminde Aday Ülkelerin Takip Etmesi Gereken Öncelikler……74
Tablo 3: ITMS projesi kapsamında Üye Ülkelerin hangi sistemlerini hangi öncelik
ile hazır hale getirmeleri gerektiğine ilişkin tablo…………………………………..78
ŞEKİLLER:
Şekil 1: ITMS Sisteminin CCN/ CSI Network Ağı üzerinden İşleyişi……………..71
Şekil 2: Topluluk IT Sistemlerinin İşleyiş Yapısı…………………………………..79
KISALTMALAR
viii
AS
BIO
CCCN
Armonize Sistem
Bağlayıcı Mense Bilgisi
Customs Cooperation Council Nomenclature (Gümrük İşbirliği
Konseyi Nomanklatürü)
CN
Combined Nomenclature
DGÖ
Dünya Gümrük Örgütü
EBTI
Avrupa Bağlayıcı Tarife Bilgisi
ECICS
Avrupa Kimyasal Maddelere İlişkin Gümrük Envanteri
GİK
Gümrük İşbirliği Komitesi
HS
Harmonised System Nomenclature
ISPP
Veri İşlenmesi Prosedürleri için Bilgi Sistemleri
ITA
KN
Information Technology Agreement (Bilgi Teknolojisi Anlaşması)
Kombine Nomanklatür
NCTS
Topluluk Bilgisayarlı Transit Sistemi
NIMEXE
Avrupa Toplulukları Dış Ticaret İstatistiğine Ait Mal Nomanklatürü
ix
ve Üye Devletler Arasında Ticaret İstatistiği
SITC
Uluslararası Standart Ticaret Sınıflandırması (The Standart International
Trade Classification)
SMS
Model İşletim Sistemi
TARIC
Tariff Intégré des Communautés Européennes
Avrupa Topluluğu Entegre Tarife Sistemi
TAXUD
Taxation and Customs Union
AB Komisyonu Vergilendirme ve Gümrük Birliği Departmanı
TQS
Tarife Kotaları ve Gözetimi
x
xi
I. GİRİŞ
Teknoloji tarihi insanlık tarihinin başlangıcından itibaren yapılan icat ve
keşifler ile sürekli gelişim göstermiştir. Bu gelişim sonucu sürekli insan hayatını
kolaylaştıran yeni eşyalar geliştirilmiş, bu çerçevede eşyaların çeşitliliği zamanla
ticaretin nitelik ve niceliksel olarak gelişimini sağlamıştır.
Tarihin gelişmemiş dönemlerinde, belirli bir toprak parçası sınırları içinde
seyreden ticaret, sonrasında ülke düzeyinde ve yakın ülkeler arasında gerçekleşirken,
daha sonra teknolojik gelişmelerin nitelik ve niceliksel olarak artması sebebiyle
uluslararası bir boyut kazanmıştır. Bununla birlikte, ülke ihtiyaçlarını gidermek
amacıyla sınırlı sayıda üretilen mallar, teknolojik gelişmeler doğrultusunda zamanla
daha büyük miktarlarda üretilmeye ve ülke sınırları dışında da satılmaya başlamıştır.
Bu gelişmeler sonucunda, eşya çeşitliliği artarken ticaret de uluslararası bir
boyut kazanmış, bu durum ticaretin kolaylaştırılmasını sağlamak amacıyla eşyaların
sınıflandırılması gereksinimini doğurmuştur. Bu gereksinimin sonucu olarak da
19.yy ortalarından itibaren modern anlamda eşya sınıflandırılması çalışmaları
başlamıştır.
Bununla birlikte, yüzyıllar boyunca gümrüklerin ana görevi önemli bir milli
bütçe kaynağı olan gümrük vergilerini toplamaktan ibaret olurken,19.yy.dan itibaren
teknolojik gelişmeler doğrultusunda hız kazanan uluslararası ticaret, gümrük
idarelerini teknolojik gelişmelerle doğrudan bağlantılı olarak gümrük işlemlerini
sürekli yenileyen bir yapılanmaya sevk etmiştir. Böylece gümrük idareleri, gümrük
1
mevzuatı ve gümrük vergileri açısından devletin iktisadi politikasını yönlendiren
kurumlar haline gelmiştir.
Bu durum ülkelerin teknolojik ve ticari gelişmeleri yakından takip edebilmesi
ve gümrük vergilerini kontrol altında tutulabilmesi amacıyla ortak bir nomanklatür
kullanması ihtiyacını doğurmuştur.
Bu çerçevede, bugün dünya ticaretinin %98’inde geçerli olan Armonize
Sistem Nomanklatürü geliştirilmiştir1. Uyumu sağlanmış (Armonize) Mal Tanımı ve
Kodlama Sistemi Hakkındaki Uluslararası Sözleşme ekinde yer alan Armonize
Sistem Nomanklatürü 3501 sayılı ve 10 Kasım 1988 tarihli Kanun’la 1 Ocak 1989
tarihinden itibaren geçerli olmak üzere kabul edilerek Gümrük Giriş Tarife
Cetvelimizin hazırlanmasında esas alınmıştır.
Bunu takiben, ülkemizin 01.01.1996 tarihinden itibaren Gümrük Birliği’ne
dahil olması nedeniyle Gümrük Giriş Tarife Cetvelinde, Armonize Sistem
Nomanklatürüne dayalı olarak Avrupa Birliği Kombine Nomanklatürü esas alınarak
12 rakamlı Gümrük Tarife İstatistik Pozisyonu uygulamasına geçilmiştir. Gümrük
Giriş Tarife Cetveli, uluslararası ticarete konu olan malların türlerine ve niteliklerine
göre sistematik olarak numaralandırılarak sınıflandırılmasını ve bu eşyaların
ithalatında alınması gereken ithalat vergi oranlarını gösteren bir cetvel olarak
tanımlanmaktadır2. Bununla birlikte, teknolojik gelişmeler doğrultusunda çeşitlilik
kazanan eşya türlerinin sınıflandırılmasında, Armonize Sistem ve Kombine
Nomanklatüre uyum sağlamaktadır.
1
Armonize Sistem Komitesi 39. dönem toplantı raporu, Brüksel, 30 Mart 2007.
2
AKÇA K., Gümrük Giriş Tarife Cetveli, Gümrük Giriş Tarife Cetvelinde Eşyanın Sınıflandırılması
ve Bağlayıcı Tarife Bilgisi, Uzmanlık Tezi, Gümrükler Genel Müdürlüğü, 1998.
2
Bu çalışmada, mikro düzeyde teknolojik gelişmeler nedeniyle çeşitlenen
eşyaların sınıflandırılması hususunda, Armonize Sistem ve Kombine Nomanklatürü
başta olmak üzere uluslararası tarife sistemlerinin işleyişinde ortaya çıkan etkiler ve
makro düzeyde teknolojik gelişmelerden uluslararası tarife sistemlerinin nasıl fayda
sağladığı hususları hakkında bilgi verilmiştir.
Bu çerçevede, I. Bölüm’de teknolojinin tarihsel süreci ele alınarak, teknolojik
gelişmelerin yüzyıllar itibariyle nasıl bir gelişme gösterdiği ele alınmıştır.
II. Bölüm’de uluslararası eşya nomanklatürünün tarihsel gelişimi kapsamında
Armonize Sistem ve Avrupa Birliği Kombine Nomanklatürü hakkında bilgi
verilmiştir. Bu kapsamda, teknolojik gelişmelerin ortaya çıkardığı günümüz dönemi
yeni eşyalar ve bu eşyaların sınıflandırılması hususu üç örnek üzerinde incelenmiştir.
III. Bölüm’de, Türk Gümrük Sistemi’nin tarihçesi ele alınmıştır. Bununla
birlikte Türk Gümrük Sistemi içinde tarife uygulamasının gelişim sürecine
değinilmiştir.
IV. Bölüm’de ise uluslararası tarife sisteminin teknolojinin getirdiği
yeniliklerden nasıl faydalandığı hususu ele alınmış olup, teknolojik gelişimin tarife
sistemine yansıması iki örnek üzerinde açıklanmıştır.
3
BÖLÜM I
TEKNOLOJİNİN TARİHSEL GELİŞİMİ
1.1. Dünden Bugüne Teknoloji
İnsanın kendi doğasından beslenen yaratma isteği teknolojideki gelişmelerin
ana sebebidir. Bu çerçevede, insanoğlu yaşamı boyunca sürekli olarak icat yapma
ihtiyacı duymuş ve icatların tarih boyunca süreklilik arz etmesi nedeniyle teknoloji
sürekli yenilenen, değişim gösteren bir süreç haline gelmiştir.
Yıllardır hayatımızın içinde olan teknolojik süreci incelemeden önce
teknolojinin kelime anlamına değinelim. Hemen her fırsatta kullandığımız teknoloji
sözcüğü, sanat ya da beceri anlamına gelen yunanca "Techne" ve bilim ya da çalışma
anlamına gelen "Logia" sözcüğünün birleşmesinden türetilmiştir.
Teknolojik gelişim süreci kapsamında Babilde ilk toplama makinası olan
abaküs icat edilmiştir. M.Ö 2000 yılı civarında kaleme alınan Hammurabi
yasalarında belirtilen inşaat yapım kuralları, belgelenen en eski mühendislik kuralları
sayılmaktadır. Anadolu’da yaşamış olan Thales, M.Ö 550'lerde geometrinin
temellerini atan Pisagor okulunu kurmuştur. Aynı dönemlerde yaşayan Arşimed’in
(M.Ö 287) birleşik makaraları, hidrolik vidaları, büyüteci bulması ve kaldıraç
kanunlarının uygulandığı savaş makinelerinin icadı modern mühendisliğin ilk
adımları sayılabilir. Kaldıraç kanunlarının icadı Fen bilimlerindeki gelişmenin de
4
başlangıcı sayılmaktadır. Mısırlılar ve Yunanlıların icat etme yetenekleri tarihsel
olarak bilinmekle birlikte teknolojik olarak ilk uygulayıcılar Romalılardır. Romalılar
mühendislikte gösterdikleri başarıların yanında standart ölçütlerin geliştirilmesine ve
örgütlenmeye büyük önem vermişlerdir. Bu çalışmalar bilim ve tekniğin
birleştirilmesi olarak nitelendirilmiştir.
Toplumlar arasında ticaret geliştikçe edinilen bilgilerde hızla yayılmıştır.
Yayılan bu bilgilerin Çinliler tarafından büyük bir maharetle ve batıdan çok daha
önce teknolojiye dönüştürüldüğü bilinir. Örneğin demir kalıpçılık, dümen, kağıt, ipek
dokumacılığı, barut (1000 civarı), matbaacılık (1045 civarı) gibi buluşların
Avrupa’da keşfedildiği 14.yy.dan yüzlerce yıl önce Çin’de uygulandığı saptanmıştır.
Özellikle 16.yy sonrasında Copernicus, Kepler, Newton, Galileo, Toricelli, Laplace,
Fourier, Lavosier, Avagado, Carnot, Maxwell, Watt, gibi bilimle uğraşan insanlar
günümüz teknolojisinin gelişmesinde çeşitli disiplinlere bağlı bilimsel temellerin
oluşmasına neden olmuşlardır.
Günümüze en uygun modern ve popüler mühendisliğin babası olarak
Leonardo da Vinci kabul edilmektedir. (1452 -1519). 6. yy.da Slavlar tarafından
geliştirilen saban, 8. yy.da uzak doğudan getirilen üzengi, 11. yy.da ilk ateşli silahın
icadı (M.S1050) ve19. yy.da at nalı ve koşum takımı devrimsel nitelikte olup,
batıdaki toplumsal yapının zaman içinde tümüyle değişmesine neden olmuştur.
Sanayileşme sürecindeki Avrupa’da, teknolojinin gelişimi vazgeçilmez hale
gelince insanların şehirlerde yaşamaya başlamaları sonucu yeni çalışma şartları
ortaya çıkmıştır. Bu yeni toplumsal yapılanma sürecinde ilk başlarda yeni
gelişmelere karşı tepki de büyük olmuştur. Buna ilk örnek, 19.yy başlarında çıkan
5
Luddite isyanıdır. İsyanın adı çalışma koşullarından memnun olmadığı için bir çorap
tezgâhını parçalayan Ned Lud adlı işçiden geldiği sanılmaktadır. (Luddite, günümüz
İngilizcesinde makine düşmanı anlamına gelmektedir.) Bu isyancıların başlattıkları
eylemde giydikleri saboları (Takunyaya benzer terlik) çıkrıkların dişlileri arasına
sokmaları sonucu tezgâhlar zarar görerek üretim durmuştur. Günümüzde benzer
olaylar için kullandığımız "sabotaj" kelimesinin kökeni bu olaydır.
Batıda sanayi devriminin 19. yy.dan itibaren James WATT tarafından
gerçekleştirilen buharlı lokomotifin icadıyla başlamış olduğu varsayılır. 1876’da
Alexande Graham BELL'in bir deney sırasında üzerine dökülen asitin temizlenmesi
için yeni icat ettiği telefonun öbür ucundaki yardımcısını " Bay watson buraya gelin,
çabuk olun " sözüyle çağırması iletişim teknolojisinin kesin başlangıç tarihidir. Bu
olayların hemen sonrasında Edison 1879’da elektrik ampulünü ve 1888’de
gramofonu icat etmiştir. Ardından 1902’de Limuere kardeşler ilk sinema filmini icat
etmiştir. 1903’te Wright kardeşler ilk motorlu uçak denemesini gerçekleştirmiş,
1904’te elektronik vakum tüp icat edilmiştir. 1908’de Sanayici Henry Ford "T" adını
verdiği otomobili için sanayide devrim sayılan ilk üretim bant sistemini yaratmış,
Markoni ilk radyo yayınını gerçekleştirmiştir. 1911’de Rutherford atomun
parçalanmasını, 1915’de Einstein genel rölativite teorisini keşfetmiştir. 1926’da
R.Goddat tarafından ilk roket denemesi ve ilk TV cihazı, 1946 da ENIAC adıyla ilk
elektronik bilgisayar, 1954’de transistörlü radyo, 1958’de ilk mikroçip keşfedilmiştir.
Aynı tarihte Ruslar tarafından ilk insan yapımı cisim olan Sputnik1, 1962’de Telstar
adıyla uzaya ilk haberleşme (Comminication) uydusu fırlatılmıştır. SSCB’de Y.
Gagarin adındaki astronot 12 Nisan 1961’de uzaya giden ilk insan olmuştur.
6
1967’de G. Afrikalı Dr. Bernard tarafından ilk kalp nakli ameliyatı
gerçekleştirilmiş, 1969’da N. Armstrong aya ilk ayak basan adam olmuştur. 1974’de
mikroişlemcili ilk bilgisayar geliştirilmiştir. Ve nihayet 2000’de genetik şifre
çözülmeye başlanmış ve ilk canlı kopyalaması başarılmıştır.
Bu gün ulaşılan teknolojinin temeli bilimdir. Bu iki kavram tarihsel süreçte
ilk kez ilişkiye girdiklerinde bilim teknolojinin bir sonucu olarak ortaya çıkmıştır.
Önce icat yapılmış sonra neden ve sonuç irdelenerek prensipler oturtulmuştur.
Günümüzde ise bilim teknolojiye öncülük etmektedir. Örneğin transistor, lazer gibi
buluşlar bilimsel çalışmaların sonucudur ve teknolojinin vazgeçilmez öğesi
olmuşlardır. Teknoloji kavramı bilimin uygulamaya geçirilmesi olarak da
tanımlanmaktadır.
Özellikle son çeyrek yüzyılda bilimsel çalışmalar geçmiş dönemlerle
karşılaştırılamayacak ölçüde teknolojiye, yani pratik sonuçlar verecek biçime
dönüştürülmektedir. Bilim ve teknoloji arasındaki bu hızlı etkileşim ve bütünleşme,
elbette birey ve toplum yaşamını da dolaysız biçimde etkilemektedir. O nedenle,
yaşadığımız çağı anlamanın yolu, öncelikle teknolojiyi ve onun boyutlarını
tanımaktan geçmektedir. Bu ikisi arasındaki başlıca fark, bilmek ve yapmak
arasındaki farka benzetilebilir. Alkan ve arkadaşlarına göre, “bilim, bilme,
betimleme; teknoloji ise, yapma ve geliştirme uğraşıdır.”3 Eş deyişle, teknoloji,
bilimin somutlaşmış biçimidir.
3
C.Alkan, D.Deryakulu ve N.Şimşek. Eğitim Teknolojisine Giriş. Önder Matbaacılık Ltd.Şti.
Ankara, 1995, s.81.
7
Bu çerçevede, teknolojik gelişim sürecini daha iyi anlayabilmek ve yüzyıllar
boyunca gerçekleşen icatların teknolojinin günümüzdeki haline ulaşmasında nasıl bir
etki yarattığını anlayabilmek için icatlar ve keşifler tarihini kronolojik sıralamayla
ele almakta fayda görülmektedir.4
1.2. Teknolojik Gelişmelerin Kronolojik Gelişimi
Bu bölümde, teknolojik gelişim Milattan önce ve sonra olmak üzere
kronolojik olarak incelenmiş olup, insanlık tarihi açısından önem arz eden icatlara
değinilmiştir.
M.Ö
- 4241: Mısırlılar tarafından ilk hassas takvim yapılmıştır.
- 3200: Tekerleğin ilk kez Mezopotamya’da ve orta Avrupa’da kullanıldığı
varsayılmaktadır.
- 3200: Mezopotamya Sümerler yazıyı kullanan ilk halktır.
- 3000: Mısırlılar tarafından Hiyeroglif denen yazı sistemi bulunmuştur.
-1300: Suriye’de Ugarit’de ilk alfabe kullanılmıştır.
- 700: Lidya ( Türkiye)’da ilk para sikkesi kullanılmıştır.
- 540: Miletli (Batı Anadolu’da liman kenti) THALES geometri okulunu kurmuş ve
kendi teoremini geliştirmiştir.
- 450: Herodotos dünya haritası çizmiştir.
- 200: Yunan ARKHİMEDES kaldıraç kanunlarını keşfetmiştir.
4
Peter DRUCKER, Yeni Gerçekler, T. İş Bankası Kültür Yayınları, 1992, s.159.
8
M. S
- 1000: Türk gök bilimci BİRUNİ 13 000 sayfalık araştırmalarını yayımlamıştır.
-1010: Türk İbn SİNA 270 kitaplık araştırmalarını yayımlamıştır.
- 1020: Irak İbn-ül HEYSEM Optik konusunda ayrıntılı araştırmalar kitabını
yayımlamıştır.
- 1045: Çin Pi CHENG portatif matbaa harflerini keşfetmiştir.
- 1453: Polonyalı Keşiş Nikolas KOPERNICUS Dünya ve güneş sistemi kuramını
ortaya atmıştır.
- 1521: Türk Piri REİS Kitab-ı Bahriye adını verdiği gerçeğe en yakın Dünya
haritasını yayımlamıştır.
- 1592: İtalyan GALİLEO 30 kez büyüten teleskopu yapmıştır. (Daha önce
Hollandalı gözlükçü Hans lippershey ilk teleskopu bulmuştu.)
- 1618: Alman Johannes KEPLER Güneş sisteminin yasalarını keşfetmiştir.
- 1687: İngiliz İsac NEWTON evrensel çekim yasalarını keşfetmiştir.
- 1492: İspanyol Kristof KOLOMB Amerikaya ayak basmıştır.
- 1507: İtalyan Amerigo VESPUCCİ Amerikanın yeni kıta olduğunu kanıtlamıştır.
- 1630: Türk Hazarfen Ahmet çelebi yaptığı kanatlarla ilk kez uçmayı başaran adam
olmuştur.
- 1680: Türk Lagari Hasan Çelebi aya gitme denemesini yapmıştır.
- 1698: İngiliz Thomas SAVERY ilk buharlı makineyi yapmıştır.
- 1763: Fransız Claude CHAPPE uzaktan yazma anlamına gelen Telgrafı icat
etmiştir.
- 1777: İngiliz James WATT uzun süreli çalışan buharlı makineyi yapmıştır.
9
- 1783: Fransız MONTGOLFİER kardeşler ilk uçan balonla yolculuk yapmıştır.
– 1796: Edvard JENNER çiçek aşısını bulmuştur.
- 1799: İtalyan Alessandro VOLTA ilk elektrik bataryasını yapmıştır.
- 1804: İngiliz Richard TREVİTHİCK ray üzerinde 16 Km hızla giden ilk lokomotifi
icat etmiştir.
-1816: Fransız Rene LAENNEC ilk tıpta kullanılan stetoskobu icat etmiştir.
- 1820: Danimarkalı Hans OERSTED elektromanyetik akımı keşfetmiştir.
- 1830: Fransız terzi Berthelemy THIMONNIER ilk dikiş makinesini yapmıştır.
(Ancak bu tip makineleri üretip satan ilk kişi Amerikalı Isac SINGER’dir)
- 1837: İngiliz COOKE ve WHEATSTONE ilk elektrikli telgrafı icat etmiştir.
- 1846: ABD dişçi William ORTON ik kez ameliyatında uyuşturma ve ağrıyı
azaltmak için eteri kullanmıştır.
- 1855: İskoç James MAXWELL Faraday kanunlarını matematiksel olarak
kanıtlamış ve kendi kuramını yazmıştır.
- 1859: İngiliz Charles DARWIN Türlerin kökenleri adlı evrim kuramını
yayınlamıştır.
- 1860: Belçika Müh ilk tek zamanlı ve içten yanmalı motor yapmıştır.
- 1867: ABD Christopher SHOLES gerçek anlamda ilk daktiloyu icat etmiştir.
- 1863: İngiltere Londra’da ilk metro çalışmaya başlamıştır.
- 1876: ABD EDİSON tarafından dünyanın ilk Endüstriyel Araştırma Laboratuarı
kurulmuştur. (Edison bu laboratuarda 1093 adet patentli icatta bulunmuştur.)
- 1876: ABD İskoç asıllı Alexander Graham BELL ilk telefonu icat etmiştir.
(Tarihteki İlk uzaktan konuşma denilen Tele-Phone konuşması 10 Mart 1876 BELL
ile yardımcısı Watson arasında yapılmışır)
10
- 1878: İngiliz Joseph SWAN elektrik ampulünü icat etmiştir.
- 1885: Alman Karl BENZ 14,5 Km hız yapabilen satış amaçlı ilk arabayı üretmiştir.
- 1885: Fransız Louis PASTEUR kuduz aşısını bulmuştur.
- 1896: İtalyan Guglielmo MARCONİ Radyo dalgalarıyla ilk yayını yapmıştır.
- 1902: Polonya Marie CURİEve kocası Pierre CURİE Radyumu keşfetmiştir.
- 1903: ABD WRIGHT kardeşler ilk motorlu uçağı tasarlamıştır.
-1907: Kanada Reginald FESSENDEN radyo aracılığıyla ilk insan sesini iletmiştir.
-1913: ABD Elmer SPERRY ilk Robotu yapmıştır. (ROBOT kelimesi Çek dilinde
"zorunlu emek" anlamındadır ve deyim tarlada köle gibi sürekli çalışan işçiler için
kullanılmıştır)
- 1918 Fransız Pierre LANGEVIN ve ekibi ilk kez SONAR sistemini icat ettiler
(SONAR : Sound Navigation and Ranging: Ses yardımıyla yer belirleme ve mesafe
ölçme anlamına gelmektedir)
-1922: Kanada’da ilk kez bir şeker hastasına insülin tedavisi uygulanmıştır.
- 1928: İskoç Alexander FLEMING penisilini bulmuştur.
-1936: İngiltere BBC siyah beyaz TV yayınına başlamıştır.
-1939: ABD de HP şirketi Analog verileri dijitale çeviren Pulse-code modulation
sistemini geliştirmiştir.
-1945: ABD Robert OPPENHEİMER ilk atom bombasını geliştirmiştir. Aynı yıl
Japonya’nın Nagazaki ve Hiroşima şehirlerine atılmış ve binlerce sivil
öldürülmüştür.
-1957: SSCB uzaydaki ilk insan yapımı cisim olan SPUTNİK 1 adlı uyduyu
fırlatmıştır.
-1960: ABD Theodor MAIMAN ilk LAZER tabancasını gerçekleştirmiştir.
11
- 1961: SSCB Yuri GAGARİN uzaya giden ilk insan olmuştur.
- 1969: ABD Neil ARMSTRONG ve Edwin ALDRIN Aya ayak basan ilk insanlar
olmuştur.
-1971: SSCB ilk uzay istasyonu olan Solyut 1 fırlatıldı ve dünya yörüngesine
oturtuldu.
-1975: ABD MicroSoft adlı yazılım şirketi kurulmuştur.
-1981: ABD IBM firması IBM-PC with MS DOS adıyla kişisel bilgisayar
yapılmıştır.
- 1983: ABD’de MicroSoft firması Windows işletim sistemini yapmıştır.
-1991: ABD Avrupa’nın ilk çevre uydusu ERS-1 yörüngeye oturtulmuştur.
-1997: ABD Genetik kopyalamada ilk somut başarı sağlandı. DOLLY adı verilen bir
koyun kopyalanmıştır.
- 2000: ABD Bilim adamları ortak bir projede genetik şifrenin çok büyük oranda
çözüldüğünü açıklamıştır.5
Teknolojik gelişimin kronolojik incelemesini yaptıktan sonra sürekli iktisadi
ve teknolojik gelişmelerle iç içe yaşamak zorunda olan tarife sisteminin tarihsel
gelişimini inceleyerek, tarife sisteminin zaman içinde hangi aşamalardan geçtiğini ve
teknolojik gelişime nasıl ayak uydurduğunu anlamakta fayda görülmektedir.
5
Hüsnü ERKAN, Bilgi Toplumu ve Ekonomik Gelişme, T. İş Bankası Kültür Yayınları, 1997.
12
BÖLÜM II
ULUSLARARASI EŞYA NOMANKLATÜRLERİ
2.1. Uluslararası Eşya Nomanklatürleri’nin Tarihsel Gelişimi
Eşyanın sınıflandırılmasına yönelik bir bilgi eski çağlardan beri süre
gelmiştir. İlk “eşya sınıflandırma sistemleri” vergiye tabi eşya ile vergiden muaf
eşyanın sadece alfabetik bir listesinden ibaretti. Ancak zamanla eşyalara farklı vergi
oranları veya muafiyetlerin uygulanması gerekliliğinin ortaya çıkması ve eşyaların
sınıflandırılmasında kullanılan alfabetik listelerin artması vb. nedenler vergi
statüsünden ziyade eşyanın yapısına dayanan bir sınıflandırma sistemini daha
kullanışlı hale getirmiştir. Bunun sonucunda eşyanın yapısına göre sınıflandırıldığı
gümrük tarifeleri ortaya çıkmıştır.
Uluslararası ticaretin düzeyinin ve öneminin artması ulusal gümrük
tarifelerindeki farklılıklardan kaynaklanan bir takım zorluklarının ortaya çıkmasına
sebep olmuştur. Bu farklılıklar; pozisyonların veya numaraların sıralanışındaki
farklılıklar, bu sıralanışta alt ayrımların farklı oluşları, eşyanın tanımları ve
isimlerindeki farklılıklar ve hatta sınıflandırma prensiplerindeki farklılıklar olarak
meydana çıkmıştır. Gümrük vergileri ve eş değerdeki vergilerin değerlendirilmesinde
kolaylık sağlanması açısından bu farklılıkları ortadan kaldırmak ve standart bir
gümrük nomanklatürü oluşturmak için ilgili ülkeler arasında ortak çalışmalar
13
başlatılmıştır. Oluşturulacak standart gümrük nomanklatürünün aşağıda belirtilen
amaçlara hizmet etmesi amaçlanmıştır.6
1.
Uluslararası ticarete konu teşkil eden eşyanın sistematik olarak
sınıflandırılmasına imkân vermesi,
2.
Bu nomanklatürü kabul eden ülkelerin tarifelerinde tüm eşyaların
somut bir esasa dayalı olarak aynı şekilde sınıflandırılması,
3.
Gümrük teknolojisinin uzman kişiler ve halk tarafından aynı şekilde
kolayca
anlaşılması
ve
böylece
ithalatçıların,
ihracatçıların,
üreticilerin, nakliyecilerin ve gümrük idarelerinin işlerini basitleştiren
uluslararası ortak bir gümrük ‘dil’inin benimsenmesi,
4.
İki veya çok taraflı gümrük ve ticari anlaşmaların müzakerelerinde,
uygulanmasında
ve
doğru
olarak
yorumlanmasında
kolayca
anlaşılması ve çelişkilere yol açmaması,
5.
Karşılaştırmalı uluslararası istatistiklerin hazırlanışında verilerin tek
tip düzenlenmesine imkan vermesi.
Uluslararası ticareti kolaylaştırmaya yönelik olarak ortak bir dünya
nomanklatürünün oluşturulması için yürütülen bu çalışmalar bir asırdan fazla
sürmüştür. Bu çalışmalar sonucunda bugün dünya ticaretinin %95’ini gerçekleştiren
toplam 167 ülke ve Gümrük/Ekonomik Birlikler tarafından kullanılan Armonize
Sistem Nomanklatürü geliştirilmiştir.
6
Introducing The International Convention On The Harmonized Commodity Description And Coding
System, Customs Co-operation Council, Brussels,1987.
14
2.1.1. 1831–1922 Yılları Arasındaki Gelişmeler
Modern anlamda eşyanın sınıflandırılması çalışmaları 19. yüzyıl ortalarından
itibaren başlamıştır.
1831 ile 1854 yılları arasında Belçika’da dış ticaret istatistikleri üç genel
pozisyonda sunulmuştur. Bu pozisyonlar; hammaddeler, tabi halde tüketilen ürünler
ve mamul hale getirilmiş eşya şeklindedir. Avusturya-Macaristan tarafından 25
Mayıs 1892 tarihinden itibaren kullanılan nomanklatürde daha sonra 1913 Brüksel
Nomanklatürü ve 1931 Milletler Cemiyeti Nomanklatür Taslağı’nda kullanılan
sınıflandırma sistemine benzer bir sistem kullanılmıştır.
Bu şekilde ulusal düzeyde yapılan girişimler giderek yerini uluslararası
girişimlere bırakmıştır. 1863-1908 yılları arasında uluslararası bir istatistik
nomanklatürünün hazırlanması için çok sayıda ekonomik kongre yapılmıştır. Ancak
uluslararası bir sözleşmeyle onaylanmış ilk tek tip gümrük nomanklatürü, 1913
yılında Brüksel’ de yapılan İkinci Uluslararası Ticari İstatistik Konferansında kabul
edilmiş ve 1913 yılında 29 ülke tarafından uygulamaya konulmuştur. Bu
nomanklatürde eşyalar;
1. Canlı hayvanlar,
2. Gıda (yiyecek) maddeleri ve içecekler,
3. Hammadde ve yarı mamul maddeler,
4. Mamul maddeler,
5. Altın ve gümüş,
15
Olmak üzere beş grupta toplanmıştır ve bu gruplarda toplam 186 madde yer
almıştır.7
Bu nomanklatür, 1922 yılında Uluslararası Ticaret İstatistikler Bürosu’nun
hazırladığı ilk ticari istatistiklerin toplanmasına da esas teşkil etmiştir.
2.1.2. Milletler Cemiyeti Gümrük Nomanklatürü Taslağı ( League of
Nations Draft Customs Nomenclature)
Milletler Cemiyeti bünyesinde 1927 yılının Mayıs ayında toplanan Dünya
Ekonomi Konferansı’nda, ulusların gümrük tarifelerinin ortak bir çatıya oturtulması
yönünde bir Tavsiye Kararı alınmıştır. Bu Tavsiye Kararı çerçevesinde, kurulan
Uzmanlar Komitesi tarafından 1931 yılında tamamlanan gümrük nomanklatürü
taslağı 1937 yılında revize edilmiştir.
Daha sonra “Cenevre Nomanklatürü” olarak adlandırılan bu taslak 21 bölüm,
86 fasıl ve 991 pozisyondan oluşmaktadır.
Cenevre Nomanklatürü birçok gümrük tarifesine esas teşkil etmiş olmakla
birlikte, gümrük nomanklatürlerinin gerçek anlamda standartlaşmasına fazla bir
katkısı olmamıştır. İkinci Dünya Savaşı’nın çıkması nedeniyle Milletler Cemiyeti’nin
çöküşünün, bu nomanklatürün başarısızlığında önemli etkisi olmuştur.
7
Armonize Sistem Nomanklatürüne İlişkin Açıklamalar, İTO Yayın No:1989/4, İstanbul, 1989.
16
2.1.3. Gümrük İşbirliği Konseyi Nomanklatürü (Customs Cooperation
Counsil Nomenclature-CCCN)
İkinci Dünya Savaşı sonrasında dünya konjonktüründe kendini gösteren
gelişmeler, batılı uluslarca serbest ticarete duyulan istek ve ekonomik yapının
yeniden oluşmasına yönelik hamleler, gümrük tarifelerinin standardizasyonu için
uygun ortamı yaratmış ve bu anlamda bir kez daha uluslararası ortak bir gümrük
nomanklatürünün hazırlanmasına ihtiyaç duyulmuştur. 1948 yılından sonra Avrupa
Gümrük Birliği Çalışma Grubu, birliğe katılan ülkeler için ortak bir gümrük tarifesi
belirlemek amacıyla çalışmalara başlamıştır.
Bu çalışma grubu tarafından Cenevre Nomanklatüründe çok geniş çaplı
değişiklikler yapılmış, 1949 yılında hazırlanan taslak, yeniden gözden geçirilerek
kısaltılmış ve basitleştirilmiş olarak 15 Aralık 1950 tarihli “Gümrük Tarifelerinde
Mal
Sınıflandırma
Nomanklatürüne
İlişkin
Brüksel
Sözleşmesi”nin
özünü
oluşturmuştur. Bu sözleşme, Gümrük İşbirliği Konseyi’ni kuran Sözleşme ve
Eşyanın Gümrük Kıymetine Dair Sözleşmeyle aynı zamanda imzaya açılmıştır. 1
Temmuz 1955 tarihli Değişiklik Protokolü’nün kabulünden sonra 11 Eylül 1959
tarihinde yürürlüğe girmiştir.
Yürürlüğe giren nomanklatür 1974 yılına kadar Brüksel Nomanklatürü olarak
anılmış, bu tarihten sonra “Gümrük İşbirliği Konseyi Nomanklatürü” olarak isim
değişikliğine gidilmiştir.
Gümrük İşbirliği Konseyi bünyesinde, nomanklatürün uygulanması ile ilgili her
türlü bilgiyi toplama ve yayma; üye ülkelerin gümrük tarifelerinde eşya
sınıflandırılmasına ilişkin kuralları ve uygulamaları inceleme; nomanklatürün aynı
17
şekilde yorum ve uygulamasını sağlamak üzere üyelere tavsiyelerde bulunma;
nomanklatür değişikliklerine ait tasarıları hazırlama; uluslararası kuruluşlar
tarafından sorulan konulara görüş oluşturma ve ihtilaflar içi hakemlik görevlerini
üstlenmek üzere bir Nomanklatür Komitesi kurulmuştur.
1987 yılında 52 ülke nomanklatür sözleşmesine taraf bulunmaktaydı. Taraf
ülkeler kendi gümrük tarifelerini, sözleşme şartları uyarınca, Gümrük İşbirliği
Konseyi Nomanklatürü’ne göre düzenlemişlerdir. Bunun yanı sıra 150 ülke de kendi
gümrük tarifelerinde Gümrük İşbirliği Konseyi Nomanklatürünü örnek almışlardır.
1994 yılı itibariyle Gümrük İşbirliği Konseyi Dünya Gümrük Örgütü adını
almıştır. Şu anda toplam 171 üyesi olan bu örgüt, ortak bir gümrük uygulaması ve
gümrük işlemlerinin etkili ve basitleştirilmiş şekilde yapılması, bununla birlikte
Dünya Gümrük Örgütü’ne üye ülkeler arasında işbirliği ve uyumun sağlanması ve bu
çerçevede uluslararası eşya ticaretinin geliştirilmesi yanında özel sektörün bu
kapsamda eğitilmesi amacıyla faaliyet göstermektedir.8
Gümrük İşbirliği Konseyi Nomanklatürü (Customs Cooperation Council
Nomenclature- CCCN) eşyanın sistematik bir şekilde sınıflandırılmasına yönelik
olarak hazırlanmıştır. Bu nomanklatürde:
a. Yirmi bir bölüm
b. Doksan dokuz fasıl
c. 1011 pozisyon
d. 1083 alt pozisyon yer almaktaydı.
8
www.wcoomd.org
18
Ayrıca Gümrük İşbirliği Konseyi Nomanklatürünün, Açıklama Notları
(İzahname), Alfabetik Eşya Fihristi ve Sınıflandırma Avileri Kompendiyumu’ndan
oluşan üç tamamlayıcı belgesi vardı.
2.1.4. Uluslararası Standart Ticaret Sınıflandırması (The Standart International
Trade Classification- SITC)
Gümrük İşbirliği Konseyi Nomanklatürü’nün yanı sıra bir başka çalışma
olarak Cenevre Nomanklatürü’nün baz alındığı “Uluslararası Ticaret İstatistikleri
için Minimum Ticari Mal Listesi” Milletler Cemiyeti tarafından 1938 yılında
yayımlanmıştır. 1948-1950 yıllarında bu Minimum Liste, Birleşmiş Milletler
İstatistik Komisyonu tarafından revize edilmiş ve “Uluslararası Standart Ticaret
Sınıflandırması” (The Standart International Trade Classification-SITC) adı altında
yayımlanmıştır. 12 Temmuz 1950 yılında da Birleşmiş Milletler Ekonomik ve Sosyal
İşler Konseyi tüm uluslara bu sınıflandırmayı dış ticaret istatistiklerinde kullanmaları
yönünde tavsiye kararı almıştır.
Amerika Birleşik Devletleri ve Kanada gibi bazı ülkeler Gümrük İşbirliği
Konseyine üye olmakla birlikte, nomanklatür sözleşmesine taraf olmamışlar ve
Birleşmiş Milletler Uluslararası Standart Ticaret Sınıflandırması (The Standart
International Trade Cassification-SITC) Nomanklatürü’nü uygulamışlardır9.
9
ATAN T., “Türkiye-Avrupa Topluluğu Gümrük Birliği ve Gümrük Mevzuatı”, Gümrük
Müfettişleri Derneği, Yayın no:4, 1996.
19
Böylece iki farklı nomanklatür ortaya çıkmıştır. Bunun üzerine, uluslararası
ticarette tek tip sınıflandırmanın yapılması amacıyla 1958 yılında Birleşmiş Milletler
İstatistik Bürosu,
GATT, AET, OECD gibi uluslararası kurum ve kuruluşlar
Gümrük İşbirliği Konseyi Nomanklatürü ile Uluslararası Standart Ticaret
Sınıflandırması arasındaki uyumu sağlamaya yönelik bir dizi ortak işbirliği
çalışmasına girişmişlerdir.
1951-1975 tarihleri arasında sürdürülen bu çalışmalar sonunda Gümrük
İşbirliği Konseyi 1 Ocak 1975 tarihinde 263 pozisyona 1087 alt pozisyon ilave
edilmesi suretiyle değiştirilmiş, GİK Nomanklatürü ve revize SITC 2 arasında uyum
sağlanmaya çalışılmıştır.
2.1.5 Armonize Sistem Nomanklatürünün Kabulü
Bazı ülkelerin Gümrük İşbirliği Konseyi Nomankaltürü’nü uygulamaları,
Amerika Birleşik Devletleri ve diğer bazı ülkelerin ise Uluslararası Standart Ticaret
Sınıflandırmasını
kullanmaları
uluslararası
ekonomik
ilişkilerde
güçlükler
yaratıyordu.
Ayrıca yeni teknolojiler ve uluslararası ticarette görülen gelişmeler sonucu
büyük bir artış gösteren eşya çeşitlerinin sınıflandırılmasında da sorunlar ortaya
çıkmıştı. Tüm bu sorunların giderilmesi için gerekli incelemeleri yapmak üzere,
ABD ve Kanada’nın da katılımı ile 1970 yılında Brüksel’de Gümrük İşbirliği
Konseyi’nde bir Araştırma Grubu kurulmuştur. Bu araştırma grubu, Haziran 1971’de
uluslararası ticarette kullanılabilecek bir Armonize Mal Tanımı ve Kodlama
Sistemi’nin oluşturabileceğini Konsey’e bildirdi.
20
Araştırma grubu, Konsey tarafından 1973 yılı Mayıs ayında onaylanan Sonuç
Raporu’nda şu görüşlere yer vermiştir10:
Armonize Mal Tanımı ve Kodlama Sistemi’nin oluşturulması imkanlar dahilindedir ve
uluslararası ticaretin gelişmesi için zorunludur.
(a)
Yeni sistemin hazırlanışında Gümrük İşbirliği Konseyi Nomanklatürü ve revize
SITC Nomanklatürü dikkate alınmalıdır. Ancak söz konusu iki belgenin üzerinde
yeni sisteme geçiş için öncelikle bazı düzenlemeler yapılması zorunluluğu vardır.
(b) Gümrük İşbirliği Konseyi Nomanklatürü, Armonize Sistem’in çekirdeğini
oluşturmalı ve hazırlık çalışmalarında bu nomanklatürde mevcut bulunan dört
basamaklı göstergenin kullanılmasına devam edilmelidir.
(c)
Sistemin oluşturulması sırasında, esas olarak gümrük makamlarının,
istatistik kuruluşlarının ve taşımacılık işletmelerinin ilgili taleplerini yansıtan
mevcut nomanklatürler ve mal tanımlama sistemleri göz önüne alınmalıdır.
(d)
Yeni sistemin hazırlanışı, Gümrük İşbirliği Konseyi himayesinde
gerçekleşirken, tüm ticari birliklerin gereksinimlerinin dikkate alınmasını
sağlamak ve Armonize Sistem’in uygulanmasını planlamak için uluslar arası/
kuruluşlar
arası
teşkilat,
bu
sistemin
oluşturulması
sırasında
bizzat
bulunmalıdır.
Gümrük İşbirliği Konseyi, araştırma grubunun raporunu onaylarken, bu grubun
belirlediği temel noktalara göre Armonize Sistem Nomanklatürünü ve sistemin
uygulanmasına yönelik metni hazırlayacak geçici bir Armonize Sistem Komitesi
kurulması hususunda karar almıştır.
10
A.g.e
21
Armonize Sistemin esas amacı dünya ticaretiyle ilgili gümrükler, uluslararası
kuruluşlar, ticaret istatistikleri, taşımacılık, vb.nin gereksinimlerini karşılamak
olduğundan, bu sistemin uluslararası bir sistem halini alabilmesi için çalışmalara
değişik gruplardan temsilcilerin katılması sağlanmıştır. Böylelikle, Gümrük İşbirliği
Konseyi’ne üye olmayan ülke temsilcileri, kuruluş temsilcileri Genel Kurul
Toplantılarına gözlemci olarak katılmalarına rağmen Komite üyeleri ile aynı oy
hakkına sahip olmuşlardır. Yaklaşık 60 ülke ile 20’den fazla ulusal ve uluslararası
kuruluş Armonize Sistem projesinin hazırlanışında bulunmuştur.
Armonize Sistem hazırlanmasında, araştırma grubunun belirlediği genel esaslar
doğrultusunda, sadece GİK Nomanklatürü ve Revize 2 SITC’den yararlanmakla
yetinilmemiş, diğer sınıflandırma sistemleri de geniş ölçüde ele alınmıştır. Bunlar
arasında, Gümrük İşbirliği Konseyi Nomanklatürünü sınıflandırmalarına temel alan
Japon Gümrük Tarifesi, Latin Amerika Serbest Ticaret Birliği Nomanklatürü,
Avrupa Toplulukları Dış Ticaret İstatistiğine Ait Mal Nomanklatürü ve Üye
Devletler arasında Ticaret İstatistiği (NIMEXE) gibi nomanklatürler yer almaktadır.
Yapıcı bir ortam içerisinde ilerleyen Armonize Sistem hazırlık çalışmalarının
tümü Komite tarafından 1981 yılı başında tamamlanmış olup, Sistemin, Gümrük
İşbirliği Konseyinin onayına sunulma tarihi olarak belirlendiği 1982 ve Haziran 1983
yılları arasında Armonize Sistem Komitesi ve GİK Nomanklatür Komitesi bir arada
geçici olarak kabul edilen metinleri yeniden gözden geçirmek ve önemli bazı teknik
sorunları çözümlemek suretiyle Armonize Sistemin bir Sözleşme haline dönüşmesi
sağlanmıştır.
1983 yılının Haziran ayında Brüksel’de yapılan 61/62. Dönem Toplantısı’nda
Gümrük İşbirliği Konseyi, Armonize Sistem Komitesinin hazırladığı Armonize Mal
22
Tanımı ve Kodlama Sistemi’ne ilişkin Sözleşme tasarısını onaylayarak imzaya
açmıştır. Bu sözleşmenin ekinde yer alan Armonize Sistem Nomanklatürü Avrupa
Toplulukları da dahil olmak üzere 41 ülke tarafından kabul edilerek 01.01.1988
tarihinden itibaren uygulamaya konulmuştur.
Bugün Armonize Mal Tanımı ve Kodlama Sistemi ‘ne İlişkin Uluslararası
Sözleşme’ye (kısaca Armonize Sistem Sözleşmesi’ne) 130 ülke taraftır. Ayrıca 74
ülke de sözleşmeye taraf olmadan bu sistemi takip etmektedir. 11
2.2.
Armonize Sistem Nomanklatürü’nün Tanımı ve Genel Yapısı
2.2.1. Armonize Sistem Nomanklatürü’nün Tanımı
Armonize Sistem Nomanklatürü, oluşturulan Geçici Armonize Sistem
Komitesi (Interim Harmonized System Commitee) ile birçok ülke, uluslararası
kuruluş, gümrük ya da ekonomik birlik tarafından ortaklaşa yapılan çalışmalar
sonucunda geliştirilen bir sınıflandırma sistemi olup, uluslararası ticari istatistiklerin
toplanmasını, karşılaştırılmasını ve analizini kolaylaştırmak, uluslararası ticarette
eşyanın bir sınıflandırma sisteminden diğerine geçerken yeniden tanımlanmasından,
sınıflandırmasından ve tekrar kodlanmasından doğan masrafları azaltmak, ticari
belgelerde standardizasyonu sağlamak ve uluslararası ticari müzakereler için doğru
verileri toplamak amacıyla oluşturulan 21 Bölüm ve 96 Fasıl’dan müteşekkildir.
Armonize Sistemin aynı şekilde yorumlanmasını ve uygulanmasını sağlamak
amacıyla Dünya Gümrük Örgütü bir dizi önlemler başlatmıştır. Bu kapsamda
Bağlayıcı Giriş-Öncesi Sınıflandırma Bilgileri Hakkındaki Tavsiye Kararı ve
11
Armonize Sistem Komitesi 39. dönem toplantı raporu, 30 Mart 2007, Brüksel.
23
Armonize Sistem Eşya Veri Tabanı CD-Romlarının üretimi ve dağıtımı ile buna
ilave olarak Sınıflandırma Pratik El Kitabı’nın hazırlanması yer almaktadır.
Kullanıcıların ihtiyaçlarını ve teknoloji ve ticaret kapsamında meydana gelen
değişiklikleri göz önünde bulunduran Konsey, bu güne kadar sırasıyla 1 Ocak 1992
ve 1 Ocak 1996 yıllarında yürürlüğe giren iki takım düzeltmeyi onaylamıştır.
Özellikle ikinci takım düzeltme, Armonize Sistemin bazı bölümlerindeki önemli
değişiklikleri içermektedir.
Bugün Dünya Ticaret Örgütü (World Trade Organization-WTO) taviz
programları ile tarifelerle ilgili çift taraflı ticaret anlaşmaları ve düzenlemeleri
Armonize Sistem Nomanklatürü baz alınarak yapılmaktadır.
Eşyaların Armonize Sistem Nomanklatürü’nde sınıflandırılması aynı zamanda,
Dünya Ticaret Örgütü Tercihli Olmayan Menşei hakkında Armonize Kuralların
seçiminde de önemli rol oynamaktadır. DTÖ Bilgi Teknolojisi Anlaşması
(Information Technology Agreement-ITA) referans noktaları olarak eşyaların AS
Nomanklatürü’nde tasnifini temel alan bir başka uygulamadır.
2.2.2. Armonize Sistemin Genel Yapısı
Armonize Sistem Nomanklatürü yapısal olarak aşağıda belirtilenlerden oluşmaktadır:
- Armonize Sistemin Yorumuna İlişkin Genel Kurallar
- Bölüm ve Fasıl Notları ( alt pozisyon notları dahil)
- Sistematik olarak düzenlenmiş Pozisyon ve Alt pozisyon listesi
24
Armonize Sistem Nomanklatürü yukarıda belirtilen şekilsel esaslara göre
düzenlenmekte olup, yapısını ve sınıflandırma sistemini daha iyi kavrayabilmek
açısından bu esasları incelemekte fayda görülmektedir.
2.2.2.1.Armonize Sistemin Yorumuna İlişkin Genel Kurallar
Bir sınıflandırma sisteminin tam anlamıyla sağlıklı olabilmesi, her bir eşyanın
bir tek pozisyon (bazı durumlarda alt pozisyon) içinde gösterilebilmesine bağlıdır.
Ancak, böyle bir düzenli sistemin kurulabilmesi ve her eşyanın özelliklerine göre tek
bir pozisyonda sınıflandırılabilmesi için bazı kuralların önceden belirlenmiş olması
gerekmektedir.
Bu
nedenle
Armonize
Sistemi
doğuran
hukuki
metine,
nomanklatürün temel kurallarını kapsayan ve hukuksal açıdan tek bir yorumu olan
kurallar konulmuştur. Yorum Kuralları olarak bilinen bu kurallar altı adettir.
Yorum Kuralları pozisyon, alt pozisyon veya Bölüm ve Fasıl Notları aksini
gerektirmedikçe, eşyanın Armonize Sistem Nomanklatürü’nde sınıflandırılmasında
uygulanacak sınıflandırma esaslarını belirtmektedir.
2.2.2.2. Bölüm ve Fasıl Notları ( Alt Pozisyon Notları Dahil)
Bu kapsamda, bazı Bölüm ve Fasıllara ilişkin Notlar ilave edilmiş olup, bunlar
da Yorum Kuralları gibi Armonize Sistemin ayrılmaz bir parçasını oluşturmaktadır
ve aynı hukuksal değere haizdir. Bunun yanında, ‘Alt Pozisyon Notları’ bulunmakta
olup, sadece alt pozisyonların oluşturulmasında rehber özelliğine sahip olmakla
birlikte bağlayıcı niteliktedirler.
25
Bu notlar, fonksiyonlar itibariyle, bir alt pozisyonun, pozisyonun (veya
pozisyonların), fasıl ve bölümün nihai kapsamını ve sınırlarını belirlemektedir.
Yukarıda sözü edilen notlara Armonize Sistem’de ‘Yasal Notlar (Legal
Notes)’ adı verilmektedir.
2.2.2.3.Armonize Sistemin Pozisyon ve Alt Pozisyonları
Armonize Sistem’de pozisyonlar (alt pozisyonlarıyla birlikte) 21 Bölüm’de
toplanmış 96 Fasıl kapsamında gruplandırılmıştır.
Genel bir kural olarak eşya, üretim süreci sonucu aldıkları şekle göre
sıralanmıştır. Bu sıralanış ham maddeler, yarı mamul maddeler ve mamul maddeler
şeklindedir.
Örneğin; canlı hayvanlar 1.Fasılda yer alırken, deri ve postlar 41.Fasılda ve deri
ayakkabılar ise 64.Fasılda yer almaktadır. Bu sıralanışa fasıl ve pozisyon içlerinde de
bağlı kalınmıştır.12
Armonize Sistemin Yorumuna İlişkin birinci kurala göre, Fasıl ve Bölüm
başlıkları yasal olarak bağlayıcı olmayıp, sadece gösterici niteliktedir. Bu başlıklar
sadece belirli bir bilginin kolaylıkla bulunmasını sağlamaktadır. Bu nedenle kısa ve
çok genel olarak ifade edilmiştir.
12
BALCI A. “Kombine Nomanklatüre Tam Uyum”,Uzmanlık Tezi, Gümrükler Genel Müdürlüğü,
(2004).
26
2.2.3. Armonize Sistemin Tamamlayıcı Belgeleri
Armonize Sistem Nomanklatürü, uygulanmasının kolaylaştırılması ve
uygulayıcılar tarafından aynı şekilde yorumlanmasını sağlamak için bir dizi
tamamlayıcı yayınla desteklenmiştir.
Bu tamamlayıcı belgeleri iki kategoride toplamak mümkündür. Bunlardan
birincisi ivedi yayınlar olarak adlandırılan ve sistemin yürürlüğe girişine kadar geçen
süre zarfında tarife aktarımı amacı için ulusal ve uluslararası kuruluşlar tarafından
kullanımına ihtiyaç duyulan belgelerdir. İkincisi ise, sistemin yürürlüğe girişinden
sonra yayınlanan belgelerdir.
1-İvedi Yayınlar ( İmmediate Publications )
1. Açıklama Notları ( İzahname ) ( Explanatory Notes )
2. Alfabetik Eşya Fihristi
3. Armonize Sistem ve CCCN/Revize 2 SITC Arasında Uyum Cetveli
4. Armonize Sistem Sınıflandırma Avileri Kompendiyumu
Armonize Sistem’in tarihsel süreci hakkında edindiğimiz bilginin ardından
şu an dünya ticaretinde önemli bir yere sahip olan bu Sistem kapsamında, teknolojik
gelişim süreci sonucu Avrupa Birliği’nde kullanılmakta olan Kombine Nomanklatürün
bilgisayar veri tabanı esasına dayanan TARIC ve ITMS sistemlerinin işleyişi ele
alınacaktır.
27
2.2.4. Armonize Sistemin Gelişimi : AB Örneği
Armonize Sistem’in tarihsel gelişiminin ele alınmasının ardından bu başlık
altında genel olarak teknolojik gelişim süreci sonrası Armonize Sistem
uygulamalarının teknolojiden nasıl faydalandığı, teknolojide hızla artan yenilikler
sonucu tarife sisteminin bu yeniliklere nasıl entegre olduğu ele alınacaktır.
Bu çerçevede, konuya ilişkin model olarak günümüzde Avrupa Birliği
tarafından kullanılmakta olan ve bilgisayar veri tabanı bünyesinde işleyiş
göstermekte olan TARIC ve ITMS sistemleri incelenecektir.
2.2.5. AB’deki Modern Uygulamalar
Avrupa Birliği bünyesinde kullanılmakta olan modern gümrük uygulamaları
kapsamında TARIC ve ITMS programları en önemli iki temel uygulama örneği
olmakta ve teknolojik gelişimin faydalarının nitelik ve nicelik açısından önemli
ölçüde kullanıldığı temel programlar olma niteliği taşımaktadır. Bu kapsamda, söz
konusu sistemlere ve işleyişlerine ilişkin olarak yapılan inceleme sonucu teknolojik
gelişim sürecinin gümrük sistemi üzerindeki yansımaları ele alınacaktır.
2.2.5.1
TARIC
Gümrük Birliği’nin en temel özelliği üye ülkelerin kendi aralarındaki ticarette
hiçbir sekilde miktar ve gümrük vergisi kısıtlamalarının bulunmaması ve üçüncü
ülkeler ile ticaretlerinde de ortak bir gümrük tarifesi uygulamaları olarak
özetlenebilir. Bununla birlikte, takip edilecek ticaret politikaları ortak olarak
belirlenir. Nitekim Avrupa Birligi için, diğer ülkelerle gümrük birlikleri veya serbest
ticaret anlasmaları yapılması, ortak ticaret politikalarının tespiti hep Topluluk
28
düzeyinde gerçeklesir. Bu amacın gerçekleştirilmesi için oluşturulan ve sürekli
yenilenip ihtiyaca göre değiştirilen yasal mevzuat, kapsamı ve ayrıntıları itibari ile
devasa boyutlardadır. Bu durum, ortak ticaret politikasının takip edilebilmesi adına
büyük kolaylık sağlaması yanında önemli bir riski de beraberinde getirmektedir ki; o
da yanlış, eksik, yeknesak olmayan uygulamaların ortaya çıkabilme tehlikesidir. Bu
potansiyel sorunun çözümü olarak, sürekli yenilenen ve değiştirilen mevzuatın
yorumlanması, kodlanması ve dagıtımının tek merkezden yapılması bir zorunluluk
olmuştur. İşte bu zorunluluğun altında TARIC’in yaratılış amacı yatmaktadır. Zira
TARIC en basit anlatımı ile; Topluluğun ortak tarife ve ticaret mevzuatının
derlenmiş ve de özgün ve yeknesak bir şekilde kodlanmış halini ifade etmektedir.
Uygulama ve yönetimi ise DG TAXUD tarafından işletilen merkezi bir veritabanı
vasıtası ile olmaktadır.13
2.2.5.2 TARIC’in Tarihçesi ve Yasal Zemini
Avrupa Topluluğu’nu kuran Roma Anlaşması ile 21 adet madde kapsamında
Gümrük Birliği inşa edilmiş olup, söz konusu Anlaşma’nın 9 uncu maddesi kapsamında
Gümrük Birliği’ne vurgu yapılmıştır. Bu çerçevede, 6 üye ülke ve 4 gümrük bölgesi ile
her bir bölge kendine ait ayrı tarifeye sahip olarak Gümrük Birliği’ne ilk adım atılmış
olup, 1950 Brüksel Nomanklatürü kapsamında üyeler arasında ortak bir Nomanklatür
benimsenmiştir. Ancak bu adım Gümrük Birliği’nin tesisinde yetersiz kalmış olup, 25
Ocak 1958 tarihli Dış İşleri Bakanları Toplantısı Raporunda belirtildiği üzere, Temsil
Komitesi konuya ilişkin çalışmaların yapılmasını ve bu çerçevede ortak bir Gümrük
13
Avrupa Komisyonu, DG TAXUD,“ TARIC Kullanıcı El Kitabı”, Brüksel, 9 Eylül 2002,s:1.
29
Tarifesi oluşturulmasının temini için bir gümrük uzmanları grubunu ortak çalışma
yapmak üzere görevlendirmiştir.
Bununla birlikte, 1 Temmuz 1968 yılında Roma Anlaşması ile Gümrük
Birliği kurulması kapsamında tarife birliği oluşturulmuştur. Ortak Gümrük
Tarifesinin oluşum süreci Gümrük Kodu’nun oluşumu ile paralellik göstermiş olup,
Gümrük Kodu kapsamında 12 Ekim 1992 tarih ve 2913/92 sayılı Konsey Tüzüğü ve
uygulama hükümlerine ilişkin 2 Temmuz 1993 tarih ve 2454/93 sayılı Komisyon
Tüzüğü’nde Ortak Gümrük Tarifesine atıfta bulunulmuştur. Bu çerçevede, ortak bir
Nomanklatürün uygulanması için gerekli önlemlere ilişkin düzenlemeler, 950/68
sayılı
Tüzük
ve
uygulama
hükümlerine
ilişkin
97/69
sayılı
Tüzük
ile
gerçekleştirilmiştir. 1962 yılında yürürlüğe girmiş olan ortak tarım politikası ve
devamında 1970’li yıllarda; EFTA ve Magrib ülkeleri gibi bazı ticari ortak ülkeler
için tarife indirimleri ve spesifik otonom önlemlerinin gerekliliği doğrultusunda
ortaya çıkan tarife kotaları ve askıya alma uygulamaları bünyesinde Topluluk Ortak
Ticaret Politikası ve buna bağlı olarak Ortak Gümrük Tarifesi başlatılmıştır.
TARIC’in yasal dayanağını Ortak Gümrük Tarifesi ve Tarife ve İstatistik
Nomanklatürüne ilişkin 23 Temmuz 1987 tarihli ve 2658/87 sayılı Konsey Tüzüğü14
teşkil etmekte olup, Kombine Nomanklatür ve TARIC’e iliskin kurallar ile kodlama
sistemi ve Avrupa Topluluğu tarafından 01.01.1988 tarihinden itibaren uygulanmaya
başlanılan Armonize Sistem Nomanklatürüne ilişkin hükümler bu Tüzük ile
belirlenmiştir.
14
07.09.1987 tarihli L 256 sayılı Avrupa Toplulukları Resmi Gazetesi, s.1.
30
2658/87 sayılı Konsey Tüzüğü 17 maddeden oluşmakla birlikte, 1987
yılından günümüze kadar yapılan değişiklikler ile 4, 7, 11 ve 13 üncü maddeler iptal
edilmiştir.
Söz konusu Tüzüğün iki adet eki bulunmakta olup, Ek I’de Topluluk Kombine
Nomanklatürü, Ek II’de ise Topluluğun Ticaret Önlemleri bir liste halinde yer
almaktadır. TARIC’in yasal dayanağı, söz konusu 2658/87 sayılı Konsey
Tüzüğü’nün 2. maddesinde su şekilde ifade edilmektedir:
“Komisyon, Ortak Gümrük Tarifesine, dış ticaret istatistiklerini, eşyanın ithalat ve
ihracatı ile ilgili ticaret, tarım ve diğer Topluluk politikalarına ilişkin ihtiyaçlara
cevap verebilmek açısından, bundan sonra “TARIC” olarak anılacak olan, Avrupa
Topluluklarının Entegre Tarifesini oluşturacaktır.
Tarife, Kombine Nomankatürü temel almaktadır ve;
(a) Bu Tüzükte yer alan önlemlerini,
(b) Ek II’ de listelenen belirli Topluluk önlemlerine tabi eşyanın tanımlanması için
ihtiyaç duyulan ve “TARIC” alt pozisyonları olarak anılacak ek Topluluk alt
ayrımlarını,
(c) 3 üncü maddenin 2 inci ve 3 üncü fıkralarında tanımlanan TARIC kodları ve ek
kodların yönetimi ve uygulanması için gerekli diğer bilgileri,
(d) Belli eşyaların ithalat ve ihracatı esnasında uygulanan tercihli tarife oranları ve
vergi muafiyetlerini içeren gümrük vergi oranları ve diğer ithalat ve ihracat
vergilerini,
(e) Belli eşyaların ithalat ve ihracatında uygulanan ve EK II’ de gösterilen önlemleri
ihtiva etmektedir.
31
Tüzüğün 3 üncü maddesinin ikinci fıkrasında ise TARIC alt pozisyonlarının,
CN alt pozisyonu 8 rakamlı kod numarasına ile birlikte TARIC kod numaralarını
oluşturan 9 ve 10 uncu rakamlarla tanımlanacağı ifade edilmektedir. Topluluk alt
ayrımının bulunmadığı durumlarda ise 9 ve 10 uncu rakamların “00” olacaktır.
Aynı maddenin üçüncü fıkrasında ise, dört karakterden oluşan ek TARIC
kodlarının 9 ve 10 uncu basamaklarının ya hiç kodlanmamış veya eksik kodlanmış
olan belli Topluluk önlemlerinin uygulanması için kullanıldığı ifade edilmektedir.
TARIC’in kim tarafından ve ne amaçla kullanılacağı 5 inci maddenin ilk fıkrasında
belirtilmektedir. Buna göre, TARIC, Topluluk ve Üye Ülkeler tarafından, Topluluğa
yapılan ithalatta ve Topluluktan yapılan ihracata dair Topluluk önlemlerinin
uygulanması amacıyla kullanılmaktadır.
Maddenin devamında yer alan 2 nci fıkrada ise TARIC kod ve ek kodlarının,
bu kodlara karşılık gelen alt pozisyonlar kapsamı eşyanın ithalatında ve uygun
olduğu durumlarda ihracatında uygulanacağı belirtilmektedir. Üye Ülkeler ulusal
gereksinimleri söz konusu olduğunda, mevcut TARIC kodları ve ek kodlarına alt
ayrımlar ve ilave kodlar ekleyebilmektedirler. Üye ülkeler bu konuda yasal dayanağı
ise aynı 5 inci maddenin 3 üncü fıkrasından almaktadırlar.
Komisyon TARIC’in oluşumundan, güncellenmesinden, işletiminden ve
iletiminden sorumludur. Bu husus 2658/87 sayılı Tüzükte şu şekilde belirtilmektedir:
“Mümkün olduğu her yerde bilgisayarlı yöntemleri kullanan TARIC, Komisyon
tarafından oluşturulur, güncellenir ve iletilir. Komisyon, özellikle,
(a) Bu Tüzük’te yer alan veya Ek II’de gösterilen önlemleri TARIC’e entegre etmek;
(b) TARIC kodları ve TARIC ek kodlarını tespit etmek;
(c) TARIC’i anında güncellemek;
32
(d) TARIC’te yapılan elektronik biçimdeki değişiklikleri anında haber vermek için
gerekli adımları atar”.
Diğer taraftan, 2658/87 sayılı Tüzük, gerektiği durumlarda ve Topluluk ihtiyaçlarına
cevap verebilmek amacı ile -eğer Kombine Nomanklatürde açılmasından daha uygun
ise- TARIC’te istatistikî amaçlı alt pozisyonlar açılabilmesine olanak tanımaktadır.
2.2.5.3. TARIC Sisteminin Tanımı
Kısa adı TARIC olan Avrupa Toplulukları Entegre Tarifesi (Integrated tariff of
European Communities) , Avrupa Topluluğu tarafından, Kombine Nomanklatüre
dayanılarak oluşturulan bir Nomanklatür olarak karşımıza çıkmaktadır. Bilindiği
üzere Kombine Nomanklatür’ ün temelini de Armonize Sistem Nomanklatürü teşkil
etmektedir.
Bu şekilde oluşturulan TARIC Cetveli, eşya tasnifi bazında Kombine
Nomanklatüre kıyasla eşyayı daha ayrıntılı tanımlayan alt açılımlar içermektedir. Öte
yandan Topluluğun tarifeye ilişkin mevzuatın hemen hemen tamamını da bünyesinde
toplayan bu Cetvel, Avrupa Toplulukları Resmi Basım Evi Bürosu tarafından yıllık
olarak Avrupa Toplulukları Resmi Gazetesi’nde yayımlanmaktadır.
Halen mevcut TARIC Cetveli biri 1 ila 49ncu Fasılları, diğeri 50 ila 97
Fasılları ihtiva eden iki cilt ile bir de Ekleri ihtiva eden bir cilt olmak üzere toplam 3
cilt halinde yayımlanmıştır.
33
TARIC’ de yer alan bilgilerde sürekli değişiklikler olmaktadır. Bu
değişikliklerin kaydedildiği Brüksel’ de bulunan bir veri bankası mevcuttur. Bu veri
bankası sayesinde değişiklikler anında ve gününde üye ülkelere elektronik olarak
verilmekte ve böylece üye ülkeler de gerekli değişiklikleri anında yapmaktadırlar.
TARIC, üye devletlerin kendi tarifeleri gibi hukuki bir belge niteliğine sahip
olmamakla birlikte, TARIC kodlarının tüm üye ülkelerce, gümrük beyannamelerinde
ve istatistik cetvellerinde kullanılması zorunluluğu vardır.
Avrupa Topluluğu’nda TARIC-I ve TARIC-II olmak üzere iki tür TARIC
kullanılmakta olup, bu iki TARIC arasında yapı ve mevcut hükümler itibariyle
herhangi bir farklılık bulunmamaktadır. Söz konusu farklılık sadece bilgisayar
sistemindeki veri tabanından kaynaklanmaktadır. TARIC-II daha gelişmiş bir
bilgisayar veri tabanına sahip olmakla birlikte, AB ülkelerinin bir kısmı oldukça
masraflı olan TARIC-II’ yi kullanırken, kaynakları kısıtlı bir kısım AB ülkesi de
TARIC-I’ i kullanmaktadır.
2.2.5.4. TARIC’in Kapsamı ve Yapısı
Taric, Topluluk Gümrük Bölgesine ithal edilen ve bazı durumlarda, buradan
ihraç edilen ürünlere uygulanacak muhtelif hükümleri ihtiva etmektedir. Yani
denilebilir ki Topluluğun tarifeyle ilgili hükümlerinin hemen hemen tamamı (bazı
özel hükümler hariç) TARIC’ de toplanmıştır. Bu hükümler 3 ana başlık altında
toplanabilir:
1- Armonize Sistemin hükümleri,
34
2- Kombine Nomanklatür hükümleri,
3- 18 kalemde oluşan Özel Topluluk Mevzuatı hükümleri,
TARIC’ in ihtiva ettiği Özel Topluluk önlemleri ise şunlardır:
1. Tarife askıya almaları (sübvansiyonları)
2. Tarife kotaları
3. Aşağıdaki (tavan ve kotaları içeren) Tercihli Tarifeleri
— ACP (Afrika, Karayip ve Pasifik Ülkeleri) ve OCT
(denizaşırı ülke ve bölgeler) Devletleri
— Andorra
— Bosna-Hersek, Hırvatistan, Makedonya ve Slovenya Eski
Yugoslav Cumhuriyeti
— Bulgaristan
— Ceuta ve Melila
— Kıbrıs
— Çek ve Slovak Cumhuriyetleri, Macaristan ve Polonya
— EFTA ülkeleri (AEA ve İsviçre)
— Avrupa Ekonomik Alanı (AEA) (Avusturya, Finlandiya,
İzlanda, Norveç, İsveç)
— Faero Adaları
— İsrail
— Mağrip Ülkeleri (Cezayir, Fas, Tunus)
— Malta
35
— Meşrik Ülkeleri (Mısır, Ürdün, Lübnan, Suriye)
— İşgal Altındaki Bölgeler (Ürdün Nehri’nin Batı Yakası ve
Gazze Şeridi)
— Romanya
— San Marino
— Türkiye
4.Gelişmekte olan ülkelere uygulanan genelleştirilmiş preferanslar
(tercihli tarife) sistemi (GSP)
5.Anti- damping ve telafi edici vergiler
6.Sair Vergiler
7.Telafi edici resimler
8.Değişken unsurlar (işlenmiş tarım ürünleri)
9.Birim değerler (Bir kısım bozulabilir mallar için periyodik değerler)
10.Asgari fiyatlar ve referans fiyatlar
11.İthalat yasakları
12.İthalat kısıntıları
12.1.Miktar sınırlamaları
12.2.Lisans ve Sertifikalar
12.3.CITES’ e dahil diğer kısıntılar
13.İthalat gözetimleri
14.İspanya için tamamlayıcı ticaret
15.İhracat yasakları
16.İhracat sıkıntıları
36
16.1.Miktar sınırlamaları
16.2.Lisans ve Sertifikalar
16.3.CITES’ e dahil diğer kısıntılar
17.İhracat gözetimleri
18.İhracat vergi iadeleri
Şimdi bu önlemleri kısaca izah edelim.
1.Tarife Askıya Almaları (Sübvansiyonları):
Bu önlem, Toplulukta üretilmeyen veya temini güç olan eşyalarda söz konusu
olmaktadır. Bu eşyalarda genellikle hammadde ve yarımamül madde olarak kendisini
göstermektedir. Bu işlemde, Topluluktaki bir ithalatçı sözü edilen mahiyette bir eşya
ithal etmek istediğinde bu eşyada askıya alma önleminin uygulanması için
Komisyondan izin talebinde bulunmaktadır. Komisyonca da, bu talep üzerine, talep
konusu eşyanın toplulukta üretilip üretilmediği araştırılmaktadır. Eğer bu eşya
üretilmiyorsa, ithalatçıya verilen bir süre içerisinde o eşya için gümrük vergisi askıya
alınmakta ve bunun için belirlenen oran uygulanmaktadır. Bu süreler 6 ve 12 aylık
bir zaman için verilmektedir. Hangi eşya için ne kadar süre verileceği Komisyonca
tespit edilmekte ve bu süreler AT Resmi Gazetesi’nde yayımlanmaktadır. Ancak
talep halinde bu süre Komisyonca uzatılabilmektedir. Bu süre sonunda askıya alma
önlemine konu olan eşyanın Toplulukta üretilmeye başlanılması veya toplulukça
temin edilmesi halinde uygulanan askıya alma oranı sona ermekte ne normal oran
uygulanmaktadır.
37
Askıya alma önlemi, TARIC Cetveli’nde S (Sübvansiyon) sembolüyle
gösterilmektedir. Örneğin, 7nci sütunda (S:0) nitelemesi görüldüğünde, bu ilgili eşya
üzerinde askıya alma önleminin mevcut olduğunun ve bunun oranının da (0) sıfır
olduğu anlamına gelmektedir.
2.Tarife Kotaları:
Bu önlemde, kotaya tabi eşyaların Topluluğa ithalatında söz konusu
olmaktadır. Bu tür ithalat yapılırken Komisyona ithalatçı tarafından bilgi vermek
zorunluluğu vardır. Böylece Komisyon tarafından kota miktarlarının takibi mümkün
olmaktadır. Topluluktaki kota uygulaması ülkeler itibariyle değil, global olarak
uygulanmaktadır. Yani kotalar ülkelere göre değil genel olarak belirlenmekte ve kota
miktarı aşıldığında bu eşya için normal oranlar uygulanmaktadır.
Bu önlemde TARIC Cetveli’nde K (Kota) sembolüyle gösterilmektedir.
3.Tercihli Tarifeler:
Tercihli tarifeler, Topluluğa yukarıda belirtilen ülkelerden ithalatlar söz
konusu olduğunda bu ülkelerle yapılan anlaşmalar çerçevesinde uygulanacak tercihli
tarife uygulamalarına ilişkin önlemi ifade etmektedir.
Sözü edilen ülkelere uygulanacak tercihli tarifeler, TARIC Cetveli’nin 9 ila
11 inci sütunlarında yer almaktadır. Bu ülkelere uygulanacak oranlar, ülke kısaltması
ve vergi oranıyla birlikte bu sütunlarda gösterilmektedir.
38
4.Gelişmekte olan ülkelere uygulanan genelleştirilmiş preferanslar sistemi
(GSP):
Bu da gelişmekte olan ülkelerle yapılan anlaşmalar çerçevesinde bu ülkelere
uygulanacak vergi oranlarına ilişkin bir önlem olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu
ülkelere uygulanacak vergi oranları da TARIC Cetveli’nin 8nci sütununda ülke ya da
ülke grupları kısaltmasıyla birlikte gösterilmektedir.
5.Anti-damping ve telafi edici vergiler:
Topluluğa yapılan dampingli veya sübvansiyona konu ithalatlara ilişkin bir
önlemdir. Bu tür bir ithalat söz konusu olduğunda, Topluluktaki üretici Komisyona
başvurarak ithal edilen ilgili eşya üzerine anti-damping vergi uygulaması talep
etmektedir. Komisyonca yapılan inceleme sonucunda anti-damping vergisi
alınmasına gerek görüldüğünde buna ilişkin bir oran tespit edilir. Bu uygulama 6
aylık geçici, bir süre için geçerli olmaktadır. Bu süre Topluluktaki üretici ile ithal
konusu eşyanın üreticisinin anlaşması için ilk etapta verilen bir süre olmaktadır. Bu
süre içerisinde anlaşma sağlanırsa ve üretici fiyatını normal seviyeye çıkarırsa bu
uygulama sona erer. Eğer anlaşma sağlanmazsa 5 yıllık bir sürede bu uygulama
devam eder. Bu ise kesin bir süre olmaktadır. Bu kesin süre sona ermeden önce,
Komisyonca bu uygulamanın 6 ay sona ereceği At Resmi Gazetesi’nde ilan edilir.
Böylece Topluluk üreticileri bilgilendirilmektedir. Sonuçta yine ithal malının
üreticisi fiyatlarını yükseltmezse bu uygulama yeni bir kararla ve daha önceki süreçle
devam etmektedir.
39
Anti-damping ve telafi edici vergi uygulamaları TARIC Cetveli’nin 5a
sütununda DUMP veya ADUMP kısaltmalarıyla gösterilmektedir. Bunlara ilişkin
hususlar sütunların izahı yapılırken ayrıca belirtilecektir.
6.Sair Vergiler
7.Telafi Edici Resimler
8.Değişken Unsurlar
Her üçü de tarım ürünlerine ilişkin olan bu önlemlerden vergiler TARIC
Cetveli’nde AGR ve AGR R, telafi edici resimle TC ve değişken unsurlarda MOB ve
MOBR sembolleriyle gösterilmekte, bu şekilde mevcut olduğu anlaşılan söz konusu
önlemlerden telafi resimler ek kodlarla birlikte fasıl sonlarında, diğerleri ise yine ek
kodlarla TARIC Eklerinde yer almaktadır. Toplulukça bunların kaldırılması
öngörülmüştür. Bunlar kaldırıldıktan sonra bunlarla ilgili vergiler normal gümrük
vergilerinin içine dahil edilecektir.
9.Birim Değerler:
Bu önlemde özellikle sebze ve meyve gibi değerleri oldukça farklılık arz eden
eşyalarda uygulanmaktadır. Bu nedenle ithal anında bunların fatura değerleri değil,
daha önceden belirlenen değerler esas alınmaktadır. Bu değerler her ayın 2nci
haftasından itibaren belirlenmektedir. Bunlara ilişki hususlar TARIC Cetveli’nde
değil, eklerinde yer almaktadır.
40
10.Minimum fiyatlar ve referans fiyatlar:
Topluluk içindeki üreticileri koruma amaçlı olup, tarım sektöründe kullanılan
bir önlemdir. Toplulukta balıkçılık ürünleri, üzüm suyu ve şarap için referans fiyatlar
mevcuttur. Referans fiyatlar AREF sembolüyle gösterilmektedir. Bunlarda TARIC
Cetveli’nin içinde değil bir numaralı ekinde yer almaktadır.
11.İthalat Yasakları
Bu önlem, ithali yasak eşyalara ilişkin önlemi ifade etmektedir. Bu tür bir
önlem söz konusu olduğunda bu durum TARIC ’in 5a sütununda “PRO”
kısaltmasıyla gösterilmektedir.
12.İthalat Kısıntıları:
Topluluğa ithal edilen eşyalar üzerinde kısıtlı söz konusu olduğunda bu
önlem uygulanmaktadır. Bu kısıntılar, miktar kısıntılarını, lisans ve sertifikaları ve
CITES ’e dahil diğer kısıntıları ihtiva etmektedir. Bu kısıntı önlemi TARIC
Cetveli’nde 5a sütununda CLI, RSTR ve LQ kısaltmalarıyla gösterilmektedir.
13.İthalat Gözetimleri:
Üzerinde kota ve benzeri bir uygulama bulunup da gözetimi istenilen
eşyalarla ilgili bir uygulama olarak karşımıza çıkmaktadır. İthalat gözetimleri de
TARIC ‘in 5a sütununda SUB, ACIT (CITES) gibi kısaltmalarla gösterilmektedir.
41
14.İspanya için tamamlayıcı ticaret mekanizması:
Bu önlem özel olarak İspanya’da üretilen tarım ürünleri için uygulanan özel
hükümleri ihtiva etmekte olup, MCE sembolüyle gösterilmektedir.
15.İhracat Yasakları
16.İhracat Kısıntıları
17.İhracat Gözetimleri
İthalatlar için sözü edilen hususlar benzer şekilde ihracat yönüyle bu
önlemlerle de ilgili bulunmaktadır. Bu önlemlerde TARIC ’in 5b sütununda
gösterilmektedir. Bunlardan; İhracat Yasakları; PRX, ihracat kısıntıları RSTX,
LQEX ve ihracat gözetimleri de SUX, ACITIX (CITES) kısaltmalarıyla
belirtilmektedir.
18.İhracat Vergi İadeleri
Bu önlemde ihracatta vergi iadesinin söz konusu olduğunda uygulanmaktadır.
Bu önlem TARIC ’in 5b sütununda REEX kısaltmasıyla gösterilmektedir. Buna
ilişkin hususlar ise TARIC ‘in 2 numaralı Eki’nde yer almaktadır.
2.2.5.6. TARIC’in İşleyişi
2.2.5.6.1. Eşyaların Sınıflandırılması Yönünden Taric Cetveli
a)TARIC ‘in Bölüm, Fasıl, Pozisyon ve Alt Pozisyon Notları
TARIC Nomanklatürü’ nde eşya tasnifi Armonize Sistemden aynen
alınmıştır. Armonize Sistem’de olduğu gibi TARIC’ de de 21 Bölüm ve (ileride
kullanılmak üzere saklı tutulan 77nci fasıl hariç) 96 Fasıl mevcuttur. Yine Armonize
42
Sistemdeki bölüm, fasıl, pozisyon ve alt pozisyonlardaki eşya tanımları ile bunlara
ilişkin notlar ve Armonize Sistemin Yorumuna İlişkin Genel Kurallar TARIC içinde
aynen geçerlidir. Daha önceki bölümlerde ayrıntılı olarak izah ettiğimiz için bu
bölümde bu konular üzerinde durmuyoruz.
b) Kodlama
Eşya kodları 10 basamaklı olarak yapılandırılmıştır. İlk 6 armonize mal
tanım ve kodlama sistemine diger bir adı ile Armonize sisteme
(AS) göre
belirlenmiş kodlardır. AS kodunun ilk iki basamağı eşyanın yer aldığı Fasıl’ı
göstermektedir. AS’de toplam 96 adet Fasıl bulunmaktadır. 77. Fasıl halihazırda
kullanılmamakta olup, gelecekte ihtiyaç duyulmasına binaen saklanmaktadır. Bu
Fasıllar 21 adet Bölüme ayrılmıştır. Bölümler, Fasılların aksine, mevcut kod yapısına
yansıtılmamaktadır ve tıpkı AS Izahnamesi ve AB Kombine Nomanklatürü’nde (CN)
olduğu gibi, sadece basılı TARIC versiyonunda görülür. AS kodları her 5 yılda bir,
DGÖ bünyesinde üye ülkelerin katılımıyla yapılan çalışmalar neticesinde revize
edilir. En son revizyon 2002 yılında gerçekleştirilmiş olup, bir sonraki 2007
revizyonu için çalışmalar devam etmektedir.15
Topluluk, 6 basamaklı AS kodlarına iki basamak daha ilave ederek, 8
basamaklı CN açılımlarını oluşturmuştur. CN her yıl itibari ile revize edilerek Ekim
ayı sonuna dogru Resmi Gazete’de yayımlanarak, 1 Ocak itibariyle yürürlüğe
girmektedir. CN’in Topluluk tarife ve ticari mevzuatlarını eksiksiz şekilde
karşılayacak ayrıntıda olmaması sebebiyle, CN’nin 8 basmaklı açılımlarına 2
basamak daha ilave edilerek 10 basamaklı TARIC kodları oluşturulmuştur. 2
15
Avrupa Komisyonu, DG TAXUD, “ TARIC Kullanıcı El Kitabı”, Brüksel, 9 Eylül 2002, s: 3.
43
basamak ilaveli TARIC kodları “99”a kadar gidebilmektedir ve CN alt pozisyonu
altında açılım yapılmadığı takdirde kod “ 00” ile sona ermektedir. Yasal ihtiyaçlara
binaen yeni kodların açılması her zaman mümkündür. Bu şekilde oluşan 10
basamaklı yapıyı ( ilave TARIC Ek Kodu ile birlikte) aşağıda yer alan tablo ile
özetleyebiliriz16 :
Tablo 1: TARIC kodu ve Ek Kodların Yapısı:
AS FASIL
12
AS POZISYONU
1234
AS ALT POZISYONU
123456
CN ALT POZISYONU
12345678
TARIC ALT POZISYONU
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10
EK TARIC KODU
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14
TARIC veritabanında, eşya koduna iki basamaklı ek bir kod ilave edilmektedir. Bu
eke “product-line” adı verilmiştir. Bu ekin “80”den farklı olması, o eşya kodunun
sadece alt ürünler için pozisyon olarak kullanılan bir ara kod oldugunu ifade
etmektedir. Şayet ek “80” ise, bu ek eşya kodunun gerçekte sınıflandırılan bir eşya
veya eşya gurubunu temsil ettiği anlaşılır.17
b) TARIC ‘in Eşya Kodları:
TARIC ‘deki eşya kodlamasının da temelini, yine yukarıda belirttiğimiz
sınıflandırma sisteminde olduğu gibi, bu sınıflandırmanın esasını oluşturan
16
SARGIN A.,”Türkiye’nin Avrupa Topluluğu Entegre Tarifesine Uyumu”, Uzmanlık Tezi, AB ve
Dış İlişkiler Genel Müdürlüğü, 2003.
17
A.g.e, s: 4.
44
kodlamada da, bugün bizimde Tarife Cetvelimizde kullandığımız Kombine
Nomanklatürü oluşturmaktadır. Kombine Nomanklatürün de temelini Armonize
Sistem Nomanklatürü oluşturmaktadır. Daha önceki bölümlerde de ayrıntılı olarak
izah ettiğimiz gibi, Armonize Sistem Nomanklatürü 6’lı sayısal kodlama sistemine
sahiptir ve Akit Taraflarca bu 6’lı sayısal kodun kullanılması zorunludur. Ancak Akit
Taraftarlar isterlerse, 6’lı kodlama sistem esas alınmak suretiyle bu kodlamaya
ilaveten istatistikî veya diğer amaçlarla 8’li veya daha fazla kodlama yapabilir. Zaten
buna dayanılarak halen kullandığımız Tarife Cetvelimizde Kombine Nomanklatür
koduna ilaveten milli alt açılım ve istatistikî amaçlarla 2’şer rakam ilavesiyle 12’li
kodlama
yapılarak
G.T.İ.P’ler
oluşturulmuştur.
İşte
bunun
gibi
Avrupa
Topluluklarınca bu 6’lı kodlamaya dayalı olarak oluşturulan Kombine Nomanklatür
(CN) daha da geliştirilerek 1 kodlu TARIC kodları oluşturulmuştur. TARIC, 8’li
kodlamaya dayalı (CN’ den alınan) yaklaşık 10.000 pozisyon ile 15.000 civarında da
alt pozisyona sahiptir.
2.2.6 ITMS
2.2.6.1 Genel
Ortak Gümrük Tarifesi ve Ticaret Politikaları kapsamında, yeni aday
ülkelerin sistem ve mevzuatlarının Topluluğun mevzuat ve sistemlerine uyarlanması
aşamasında AB yeni bir strateji geliştirmiştir.
Bu çerçevede, tarifeye iliskin tüm mevcut topluluk sistemleri tek bir çatı
altında toplanmış ve aday ülkelerin, Toplulugun tarife sistemine uyum sağlamasında
45
izlenecek yol belirlenmistir. Tüm tarife sistemlerini tek bir sistem altında toplayan bu
sisteme “Entegre Tarife Isletim Sistemi (ITMS)”denilmiştir18.
Bu sistem kapsamında, basta TARIC olmak üzere; EBTI, TQS, IPR,
TCO/TCT gibi alt sistemler yer almaktadır ve tüm aday ülkelerin bu sistemlerin
hemen hemen tamamına üyelikten önce entegre olmaları beklenmektedir. Bu zorunlu
entegrasyonda öncelik TARIC’te bulunmaktadır. ITMS’e aday ülkelerin entegre
olmaları her sistemin; ya özel bir web tabanlı uygulama ile (internet browser) veya
TAXUD XML Arayüz Standartlarına uyumlu bir sistemin geliştirilmesi şeklinde; iki
opsiyonlu girişi ile sağlanmaktadır. Her iki durumda da giriş CCN/CSI üzerinden
yapılmaktadır.
Şekil 1: ITMS Sisteminin CCN/ CSI Network Ağı üzerinden İşleyişi
18
Avrupa Komisyonu, DG TAXUD/D2, “Entegre Tarife İşletim Sistemi için Genel Proje Başlangıç
Dokümanı”, 9 Ocak 2002, s:8
46
Topluluk üyesi ülkeler arasında tarifeye ilişkin verilerin değişimi için üzerinde
mutabakata varılmış kriter ve biçimin ve de açık arayüzlerden oluşan bir Entegre Tarife
Ortamına önemli derecede ihtiyaç duyulmuş olup,
Bu ihtiyacın yansımaları Bilgi
Teknolojileri (IT) sistemlerinde ortaya çıkmıştır.19
Bu bağlamda TAXUD, aşağıda belirtilen amaçlar dogrultusunda “Entegre Tarife
Ortamı” projesini başlatmıştır:
•
İşlevsel ve teknik açıdan, tarifeye ilişkin sistemler alanında açık arayüz
stratejisine açıklık getirmek;
19
Tarifeye ilişkin sistemler (IT sistemleri); TARIC, TQS, EBTI, ISPP (Information Systems for
Processing Procedure), SMS, ECICS, BOI ve Şartlı Vergi Muafiyetleridir.
47
•
Komisyon ve Üye Ülkelerin açık sistemler geliştirmesine imkan vermek
için gerekli ortak kriter ve biçim anlayışının gerçekleştirilmesi;
•
Tarifeye ilişkin sistemler alanında Üye Ülkelerin bağlantılarını
sağlamak ve kolaylaştırmak,
•
Tüm tarifeye ilişkin sistemler için belirli önerinin teknik ve işlevsel
etkilerini analiz etme becerisine sahip IT ve iş uzmanları için tartışma
platformu oluşturmak,
Aday ülkelerin, Topluluğa girişleri ile birlikte, TAXUD’dan tarifeye ilişkin
verileri karşılıklı olarak değiştirebilecek durumda olmaları beklenmektedir.
Bu çerçevede Aday Ülkelere, Topluluk üyesi olmaları ile birlikte, AB tarife
mevzuatının etkin ve verimli bir şekilde uygulanmasını ve gerektiği şekilde karşılıklı
veri değişimini sağlayacak ulusal bir Entegre Tarife İşletim Sistemi geliştirmeleri
önerilmektedir.
TAXUD tarafından başlatılan “Interconnectivity” çalışması Topluluk IT
sistemleri ile karşılıklı çalışabilirlik (inter-operability) için uygulama planları
geliştirilmesi hususunda Aday Ülkelerin büyük zorluklar ile karsılaştığını ortaya
koymuştur. Bunun altında kısmen yatan neden, kaynak ihtiyaçları ve Topluluk
sistemi ile benzer ulusal sistemlerin geliştirilmesi konusunda zamanlama
hususlarındaki detaylı bilgiden yoksun olunmasıdır.
48
2.2.6.2. Karşılıklı Çalışabilirlik Uygulama Stratejisi (IIS)
TAXUD bu çalışma kapsamında, “Karşılıklı Çalışabilirlik Uygulama Stratejisi
Belgesi”ni hazırlamıştır. Bu belge, her Aday Ülkenin halihazırdaki durumuna göre
oluşturduğu ulusal karşılıklı çalışabilirlik uygulama stratejilerini geliştirmek için her
bir Aday Ülkenin gümrük ve vergi idareleri tarafından uyarlanana genel bir karşılıklı
çalışabilirlik uygulama stratejisi (IIS) olarak düşünülmüştür. IIS’nin Aday Ülke
İdarelerince geliştirilmesi, uyarlanması ve kabulünü takiben, projelerin hayata
geçirilmesi için ayrı projelerin oluşturulması ve proje takımlarının kurulması
zorunludur.
IIS -Topluluğa üyelik için istenildiği şekilde- IT sistemleri ile karşılıklı
çalışabilirliğin sağlanması için Aday Ülkeler tarafından 5 projenin uygulamaya
geçirilmesini önermektedir. Bu 5 proje:
• CCN/CSI
• ITMS
o Tarif Intégré Communautaire (TARIC)
o Tarife Kotaları ve Gözetimi (TQS)
o Avrupa Bağlayıcı Tarife Bilgisi (EBTI)
o Model İşletim Sistemi (SMS)
o Veri İşlenmesi Prosedürleri için Bilgi Sistemleri (ISPP)
o Avrupa Kimyasal Maddelere İlişkin Gümrük Envanteri (ECICS)
o Bağlayıcı Mense Bilgisi (BIO)
o Şartlı Vergi Muafiyetleri
• NCTS
• SEED/EMCS
49
• VIES
Her bir ITMS kapsamı sistem için Topluluğa üyelik çerçevesinde ortaya çıkan
zorunluluklar şu şekilde belirtilebilir:
Tablo 2: ITMS Sisteminde Aday Ülkelerin Takip Etmesi Gereken Öncelikler
Sistem
Aday Ülkeler İçin
Gereklilikler
Öncelik
TARIC
TAXUD’dan alınacak
TARIC dosyalarının
alımı, yorumlanması
ve etkili uygulamasını
kolaylaştırmak için
bir Tarife İşletim
Sisteminin
geliştirilmesi ve
üyelikten bir yıl önce
işler hale getirilmesi
zorunludur.
Yüksek
TQS
Topluluğa üyeliğin ilk Yüksek
gününden itibaren,
Topluluk Kotaları
kapsamı tercihli vergi
oranlarına tabi
eşyaların ithalatına
ilişkin gümrük
beyannamelerinin
günlük olarak
işleyişine imkan veren
bilgisayarlı sistemin
geliştirilmesi
zorunludur.
Gözetim
Gözetim altında
bulunan eşyalara
ilişkin gümrük
Beyannamelerinden
edinilen verilerin
TAXUD’ a iletimi.
Bu iletim,
manuel olarak
(TAXUD’un özel
Gözetim Web Sitesi
50
Orta
kullanılarak) veya
geliştirilecek
bilgisayar uygulaması
ile otomatik olarak
yapılabilir.
EBTI
Aday Ülkeler,
Topluluk Gümrük
Kodunun yasal
hükümlerine uyumlu
olarak verdikleri
Bağlayıcı Tarife
Bilgileri hakkında
Avrupa
Topluluğunu
elektronik ortamda
haberdar etmekle
yükümlüdürler.
Bu manuel olarak
(üyelik tarihinden
önce kullanımı
mümkün olacak
TAXUD’un özel
EBTI Web Sitesi
kullanılarak) veya
geliştirilecek
bilgisayar uygulaması
ile otomatik olarak
yapılabilir.
Orta
SMS
Aday Ülkeler,
gerektiği durumlarda
elektronik görüntüleri
(transit pulları, mense
mühürleri ve pulları,
adresler gibi)
algılayıp, iletebilecek
durumda olmalıdırlar.
Bu, manuel olarak
(2002 yılı sonunda
kullanımı mümkün
olacak TAXUD’un
özel EBTI Web
Sitesi üzerinden) veya
geliştirilecek
bilgisayar uygulaması
ile otomatik olarak
yapılabilir
Orta
51
ISPP
Orta
Aday Ülkeler ulusal
Dahilde İşleme
Veritabanı kayıtları
(artı olarak gelecekte
Hariçte İşleme ve
Gümrük Gözetimi
Altında İşleme
Veritabanları da dahil
edilecektir) hakkında
Komisyonu elektronik
ortamda
bilgilendirmeleri
zorunludur. Bu
bilgilendirme, manuel
olarak (2002 yılı
sonunda kullanımı
mümkün olacak
TAXUD’un özel IPR
Web Sitesi üzerinden)
veya geliştirilecek
bilgisayar uygulaması
ile otomatik olarak
yapılabilir.
ECICS
ECICS’in kullanımı
için yasal bir
gereklilik yoktur.
Fakat kimyasal
ürünler doğru olarak
sınıflanmalıdır. Aday
Ülkeler için herhangi
bir IT Ara yüzü şartı
getirilmemiştir.
Düşük
BOI
BOI ile ilgili
bilgilerinin elektronik
ortamda Komisyona
iletimi
yasal bir gerekliliktir.
Fakat BOI için
TAXUD’da
halihazırda bir IT
sistemi mevcut
değildir. Bu sebeple
bir IT Ara yüzü
geliştirilmesi için bir
gereklilik
Düşük
52
bulunmamaktadır.
BOI bilgilerini
oluşturmak ve
TAXUD’ a basılı
olarak iletmek için
mevzuat ve
prosedürün hazır
Olması
gerekmektedir.
Şartlı Vergi
Muafiyeti
Bir IT sistemi
Düşük
öngörülmemektedir.
Bu sebeple bir IT Ara
yüzü geliştirilmesine
gerek yoktur. Şartlı
Vergi Muafiyeti ile
ilgili tacirlerin
taleplerine cevap
verecek ve TAXUD’
a basılı olarak iletecek
şekilde prosedürün
hazır olması
gerekmektedir
2.2.6.3. Geliştirme Adımları
ITMS tarife ile ilgili olan ve çoğu aday ülkelerde kota yönetimi hariç olarak Gümrük
Tarifesi Bölümlerinin sorumluluğunda bulunan bir kısım işlevleri bir sistem altında
birleştirmektedir. Bu işlevler “İşlevsel Modüller” olarak belirtilmiştir.20 Söz konusu
işlevsel modüllerin hangi aşamada ne seviyede isler hale getirileceğini gösterecek
şekilde, TARIC ve tarife ile ilgili diğer sistemleri Üye Ülkelerin Komisyonun
belirttiği üzere AB üyeliğinden bir yıl öncesinde hazır hale getirilebilmesi amacı
doğrultusunda, “Geliştirme Adımları” belirlenmiştir. Bu bağlamda, aşağıda yer alan
20
İşlevsel Modüller Tablosu için bkz: Avrupa Komisyonu, DG TAXUD/D2, “Entegre Tarife İşletim
Sistemi için Genel Proje Başlangıç Dokümanı”, 9 Ocak 2002, s: 12
53
tabloda ITMS projesi kapsamında Üye Ülkelerin hangi sistemlerini hangi öncelik ile
hazır hale getirmeleri gerektiği gösterilmektedir:
Tablo 3:
MODÜL
MODÜL 0: Sistem iskeletleri
1. ADIM
2. ADIM
3.ADIM
Çalışır Halde
MODÜL 1: Yükleyici
Çalışır Halde
MODÜL 2: Ulusal Tarife
Çalışır Halde
MODÜL 3: Hesaplama Usulleri
Çalışır Halde
MODÜL 4: Tarifeye internetten
Çalışır Halde
Ulaşım
MODÜL 5: Kota
Çalışır Halde
MODÜL 6: Gözetim
Çalışır Halde
MODÜL 7: ISPP
Çalışır Halde
MODÜL 8: SMS
Çalışır Halde
MODÜL 9: BTI
Çalışır Halde
MODÜL 10: BOI
Çalışır Halde
MODÜL 11: CDPS Ara yüzü
Çalışır Halde
MODÜL 12: Sistem idaresi
Çalışır Halde
MODÜL 13:Yardımcı Uygulamalar
Çalışır Halde
Bu arada, 3 üncü adımda öngörülen geliştirmeler Topluluk üyeliği sonrasında da
gerçekleştirilebilecektir.
54
2.2.6.4. Alan ve Veritabanları
ITMS Kapsamı Projelere ilişkin sistemler bütününün tam yapısı ve isleyişi ise genel
bir yaklaşımla, aşağıdaki sekil ile ifade edilebilir:
Şekil 2: Topluluk IT Sistemlerinin İşleyiş Yapısı
55
BÖLÜM III
3. TÜRK GÜMRÜK SİSTEMİNİN TARİHÇESİ
Gümrük tarihinin zaman içindeki yolculuğunu ele alarak, İslamiyet’ten
Osmanlıya, Osmanlıdan Türkiye Cumhuriyeti’ne uzanan tarihimize ışık tutarak
“gümrük” kavramının tarihsel süreç içinde geçirmiş olduğu aşamaları incelemek ve
bu kapsamda, teknolojik gelişim sürecinin gümrüğün tarihsel süreci içindeki yerini
ve etkilerini yakından görmek mümkün olmaktadır.
Gümrükçülük, dünyanın en eski mesleklerinden biri olup gümrük vergileri
“pentecaste” adıyla antik Yunan döneminde alınan vergilerin ilk uygulama şeklidir.
Gümrük vergisinin ilkel şekli Arap Yarımadasında İslamiyet’ten önce de vardı. M.Ö.
2000 yıllarında İsmail Peygamber zamanında Mekke’de bulunan iki kabileden biri
kuzeyden gelen kervanlardan, diğeri güneyden gelenlerden 1/10 oranında gümrük
vergisi almıştır. Hz. Muhammed’in dedesinin de Mekke’ye gelen kervanlardan bu
vergiyi aldığı ve İslamlığın ilk yıllarında bu uygulamanın devam ettiği bilinmektedir.
İslam idaresinde de bu vergi 1/10 oranında devam etmiştir. Mekke ve Medine
pazarına getirilen mallardan da alınmış olup, Hz. Muhammed Medine pazarında
vergi memurları görevlendirmiştir.
Gümrük vergi oranları hakkında da bazı farklı bilgiler bulunmaktadır.
Gümrük vergisinin “meşru” olduğu anlaşılmakla birlikte belki de zaman zaman oranı
fazlalaştırıldığı için Müslüman halk arasında hoş görülmemiştir. Bundan dolayı
gümrük vergisine, İslam hukukunda “meks” adı verilmiştir. Meks bir kimsenin
satılık malını değerinden eksik bedel ile satın almak, bir şeyi eksiltmek zulmetmek,
56
taaddi etmek anlamına geldiğinden, bu vergi İslami esaslardan uzaklaştığı için halk
ve tüccarlarca benimsenmemiş ve böyle adlandırılmıştır. Bu nedenle meks şeriata
göre haddini aşmış sayılan ve alınmaması gereken yerde alınan vergidir. Zamanla
meşru gümrük vergisi anlamında da kullanılmıştır. Şeri bakımından ticaret
mallarından “öşr” almak normal karşılanmış, bunu tahsil eden memura da
“musaddık” denmiştir. Vergiler de islami esaslara uygun olmasından dolayı zamanla
gümrük vergisi de meks kavramı içine sokulmuş ve gümrük vergisini tahsil edenlere
de “mekkas” denmiştir.
Osmanlı Devletinin kurucusu Osman Bey’in, kendisine pazardan bac (vergi)
alınması teklif edildiği zaman önce kızdığı ve tepki gösterdiği sonra kabul ettiği
yazılır. Köprü veya sınırdan geçenlerden alınan bac da meks kavramı içinde
sayılmıştır. Meks ve mekkaslık şeriata aykırı bir zulüm sayıldığından mekkas denen
gümrük memurlarına iyi gözle bakılmamış ve dindar halk mekkaslık görevini
kabulden kaçınmıştır.
3.1. Gümrük Darüttalimi
Osmanlılar devrinde gümrük memurlarını yetiştirmek için kurulan okul
1891’de açılmıştır. Okulun amacı, kapitülasyonlar dolayısıyla gümrük tarifesinin
istenilen şekilde uygulanmasını sağlamaktır. Ancak diğer devletler bir tek tarife
yapmaya ve gümrük vergisini artırmaya razı olmadıkları için okuldan beklenilen
fayda sağlanamamıştır. 1909’da memurların bilgisini artırmak için Rüsumat
memurları okulu açılmış olup, I. Dünya Savaşı sırasında bu okul kapatılarak yerine
“gümrük tatbikat okulu” açılmıştır.
57
3.2. Rüsumat Emanetinin Kuruluşu
Osmanlı imparatorluğunda gümrük resimleri iltizam veya emanet usulü ile
toplanmış olup, iltizam usulünde gümrükler artırma ile 1-3 yıl süre ile müteahhitlere
ihale edilmiştir. Emanet usulünde ise gümrük vergileri, gümrük eminleri ve
memurları vasıtasıyla hazine hesabına alınmıştır.
Emanet usulünün yürürlükte olduğu bu dönemde gümrük eminleri doğrudan
hazineye bağlı olup, aralarında herhangi bir irtibat bulunmamaktadır. Gümrüklerin
bu durumdan kurtarılması için 1859’da bazı taşra gümrük eminleri hazine yerine
İstanbul gümrük eminliğine bağlanmıştır. 1861’de Duhan ve Memleha idareleri de
İstanbul gümrük eminliğine bağlanarak “Rüsumat Emaneti” kurulmuştur. Kani Paşa
ilk rüsumat emini olmuştur.
Bu kapsamda, Maliye Nezaretinin 1838 yılında kurulduğu göz önüne alınırsa,
bu tarihten 23 yıl sonra 1861 yılında, gümrüklerin rüsumat emaneti adı altında ilk
defa müstakil bir idare olarak örgütlendiğini söylemek mümkündür.
1861 yılında ülkemizle diğer ülkeler arasında yapılan ticaret anlaşması ile
gümrük giriş vergileri artırılmış bunun sonucu olarak kaçakçılıkta da artış
görülmüştür. Kaçakçılığa karşı tedbir olmak üzere yeni bir teşkilatın kurulması
düşünülmüş ve rüsumat emaneti bünyesinde “Gümrük Muhafaza Teşkilatı”
kurulmuştur. 1861’den önce de var olan gümrük muhafaza memurları, mültezimlerin
(tahsildarın) bölgelerini koruma görevi yapmaktaydı.
58
3.3. Rüsumat Emanetinin Kaldırılışı
İkinci Meşrutiyet Döneminde rüsumat emaneti kaldırılmış ve 1909 yılında
çıkarılan bir Nizamname ile gümrüklerimiz maliyeye bağlanmıştır. 1911 yılında
yapılan Karaköy’deki Çinili Rıhtım Han, ilk olarak antrepoculuk yapan bir Fransız
firması tarafından kullanılmıştır. 1930’lu yıllarda denizcilik işletmeleri tarafından
kullanıldıktan sonra gümrük teşkilatına hizmet binası olarak devredilmiştir. Halen
İstanbul Gümrük ve Muhafaza Başmüdürlüğü hizmet binası olarak kullanılmaktadır.
İkinci meşrutiyet döneminde gümrük tekniği ile ilgili çeşitli çalışmalar
yapılmıştır. Bu çalışmalar için İngiltere’den gümrük uzmanı Sir Richard Crawford
davet edilmiş ve tavsiyesi üzerine ve 1909 yılında çıkarılan bir nizamname ile ilk
defa beyanname sistemine geçilmiştir.
İkinci Meşrutiyet Döneminde memurların yetiştirilmesi için kurslar
düzenlenmiştir. Avrupa gümrüklerinde incelemeler yapmak üzere kursu başarıyla
bitirenler arasında 1911 yılından itibaren ilk defa yurtdışına eleman gönderilmiştir.
Bu dönemde yapılan çalışmalardan biri de yeni bir gümrük tarifesinin hazırlanması
ile ilgilidir. Bu döneme gelinceye kadar gümrüklerimizde kıymet sistemi
uygulanmakta iken hazırlanan 1916 tarihli spesifik gümrük tarifemiz 1 Eylül 1916 da
yürürlüğe girmiştir. Bu tarihe gelinceye kadar gümrüklerimiz nizamnamelerle
yönetilmiştir. Yapılan çalışmalar sonucunda 11 Nisan 1918 tarihinde ilk gümrük
kanunumuz uygulamaya konularak kanun dönemi başlamıştır. Bu kanun 5383 sayılı
gümrük kanunu ile yürürlükten kaldırıldığı 1949 yılına kadar 31 yıl yürürlükte
59
kalmıştır. Bazı hükümler ise 1 Şubat 1973 tarih ve 1615 sayılı gümrük kanunu ile
yürürlükten kaldırılmıştır.21
Cumhuriyet Döneminin ilk tarife kanunu ve ithalat umumi tarifesi, spesifik
sistem olan ve 1 Ekim 1929 tarihinde yürürlüğe giren 1499 sayılı kanundur. 1499
sayılı gümrük tarife kanunu ile gümrük resimleri artırılmıştır. Bunun sonucu
olarak özellikle güney sınırlarımızda büyük boyutlara ulaşan ve hemen hemen
bütün gümrüklerimizde ortaya çıkan kaçakçılık faaliyetlerinde büyük bir artış
görülmüştür.
Kaçakçılık faaliyetlerinde bu büyük artışı dikkate alan hükümet tedbir alma
gereği duymuş ve bunun sonucu olarak güney sınırlarımızda yarı asgari nitelikte, 27
Temmuz 1931 tarihli ve 1841 sayılı kanunla “gümrük muhafaza umum
komutanlığını” kurmuştur. Aynı yıl 30.12.1931 tarihli ve 1909 sayılı kanunla
“gümrük ve inhisarlar vekâleti” kurulmuştur. Böylece rüsumat emanetinin
kaldırıldığı 1909 yılından 22 yıl sonra gümrükler tekel idare ve işletmeleri ile birlikte
Maliye Bakanlığı’ndan ayrılarak müstakil bir bakanlık olarak yeniden organize
edilmiştir.
Teşkilatla ilgili olarak yürürlüğe konulan kanunlara paralel olarak ayrıca
mevzuatla ilgili olarak alınan tedbirler sonucu gerek 11 Nisan 1918 tarihli gümrük
kanunu ve gerekse 1 Ekimde yürürlüğe giren 1930 tarihli 1499 sayılı gümrük tarife
kanunumuza aykırı hareket edilmesi halinde uygulanacak müeyyidelere ilişkin
kaçakçılığın men ve takibine dair 1918 sayılı kanun 07.01.1932 tarihinde yürürlüğe
girmiştir. Yine bu dönemde müfettiş ve memurların yetişmelerine ayrıca önem
21
Gümrükten Yansımalar, Haz: Bahri ÖKTEM, Gürkan GÜL, Oya YEŞİLAY, Yeter KARAÇİMEN. Gümrük
Müsteşarlığı yayını. Ankara. 2004.
60
verildiği memurlar için bakanlıkta ihtisas yapmak üzere Avrupa ülkelerine personel
gönderildiği anlaşılmaktadır. Bu tarihte teşkilatla ilgili yeni çalışmalar yapıldığı,
bunların en önemlilerinden birinin gümrük ambarlarının devrine ilişkin olarak
yapılan çalışmalar olduğu anlaşılmaktadır. Yolcu salonları ile kapı gümrüklerinde
yolcu eşyası dışında ambar ve antrepo işletmeciliği ile uğraşmanın asli görevlerinden
biri olmadığı gerekçesi ile İstanbul, İzmir ve Trabzon limanlarındaki ambarlar yeni
kurulan Denizbank’a devredilmiştir.
1939–1945 yılları İkinci Dünya Savaşı yılları olup, 1945 ve 1950 yılları
arasındaki dönem ise savaş sonrası ekonomik bunalımın devam ettiği bir dönem
olmuştur. Bu dönemde değişen ekonomik şartlar ve fiyatlarda görülen artışlara
rağmen, teşkilatın mevzuat ve personel yönünden kendisini yenileyememesi
nedeniyle kaçakçılıkta büyük bir artış gözlenmiştir. Değişen ekonomik şartlar
karşısında yürürlükteki 1918 yılına ait gümrük kanununun yetersiz kalması
nedeniyle, yeni şartlara uygun bir gümrük kanununun hazırlanmasına ihtiyaç
duyulmuş ve uzun çalışmalar sonrasında hazırlanan tasarı ancak 11 Mayıs 1949
tarihinde kanunlaşmıştır. 5383 sayılı bu kanun Cumhuriyet dönemimizin ilk gümrük
kanunu olarak tarihe geçmiştir.
Savaş sonrası ekonomik bunalımın atlatılması için ülkemizde yapılan
çalışmalara paralel olarak diğer ülkelerde de yoğun bir çalışma yapılmıştır. Savaştan
yorgun çıkan ülkeler gerek kendi çabaları gerekse çok taraflı ilişkilerle ekonomilerini
düzeltmek, ihracatlarını artırmak ve kaynakları en iyi şekilde kullanmak amacıyla
girişimlerde bulunmuş ve bu girişimler sonucunda 1947 yılında Cenevre de “Gümrük
Tarifeleri ve Ticaret Genel Anlaşması (GATT) imzalanarak 1948 yılında yürürlüğe
konmuştur. Bu çalışmalara paralel olarak gümrük mevzuatının basitleştirilmesi,
61
formalitelerin azaltılması ve mevzuat uyumunun sağlanması amacıyla yapılan
çalışmalar sonucunda 1950 yılında Brüksel’de Gümrük İşbirliği Konseyi kurulmuş
ve ülkemiz bu Konseyin ilk üyeleri arasında yerini almıştır.
Böylece ülkemizde spesifik tarife terk edilerek yerine kıymet sistemine dayalı
nomanklatür uygulanmaya başlamıştır. Bu duruma göre 1916 yılında yürürlüğe
konulan spesifik sistem 1954 yılında sona erdirilerek diğer ülkelerle birlikte
uluslararası sözleşmelere uygun olarak yeniden kıymet sistemine dönülmüştür. Bu
arada 1958 yılında yapılan devalüasyon, fiyatlarda yeni artışlara yol açmış ve
ekonomik şartları olumsuz yönde etkilemiştir. Değişen ekonomik şartlara göre yeni
bir gümrük kanunu çalışmaları başlamış ve hazırlanan tasarı 1962 yılında yasama
organına sevk edilmesine rağmen o günkü şartlar nedeniyle tasarının kanunlaşması
mümkün olmamıştır. 11 yıl sonra yapılan değişikliklerle yeni bir tasarı halinde
yasama organına sunulmuş ve 1615 sayılı gümrük kanunu 1 Şubat 1973 tarihinde
yürürlüğe girmiştir. 1983 yılında Maliye Bakanlığı ile birleştirilen gümrük
teşkilatının bu yapısı 1993 yılına kadar devam etmiştir.
02.07.1993 tarih ve 485 sayılı “Gümrük Müsteşarlığının Teşkilat ve Görevleri
Hakkında Kanun Hükmünde Kararname” uyarınca 1993 yılında gümrük teşkilatı
Başbakanlığa bağlı müstakil bir müsteşarlık olarak yeniden organize edilmiştir.
Cumhuriyet döneminin yakın tarihi içinde gümrük teşkilatı açısından gerçekleştirilen
en önemli çalışmalarından biri de Avrupa topluluğu ile Türkiye arasında sağlanan
“gümrük birliği” konusunda olmuştur. İki ya da daha fazla ülkenin bir araya gelerek,
kendi toprakları arasında malların serbest dolaşımını sağlamaları, gümrük vergilerini
karşılıklı kaldırmaları ve üçüncü ülkelere karşı aynı gümrük vergilerinin
uygulamaları anlamına gelen gümrük birliği anlaşması sonucu Türk gümrük
62
mevzuatının Avrupa Birliği mevzuatına uyumu sağlanarak 01.01.1996 tarihli
“Türkiye ile Avrupa Topluluğu Arasında Oluşturulan Gümrük Birliğinin
Uygulanmasına İlişkin Esaslar Hakkında Karar”ın kabulüyle birlikte gümrük birliği
uygulamaları Türk gümrüklerinde uygulamaya konulmuştur. 05.02.2000 tarihinde
4458 sayılı gümrük kanunu ve 19.07.2003 tarihinde 4926 sayılı kaçakçılıkla
mücadele kanunu kabul edilip yürürlüğe konmuştur.22
Görüldüğü üzere gümrük teşkilatı, ortaya çıkan ekonomik gelişmeler
doğrultusunda sürekli olarak kendisini yenileme ihtiyacı duyan bir teşkilat olmuştur.
İçinde bulunulan dönemin gerektirdiği teknolojik ve sistematik gelişmelere uyum
sağlayabilmek için tüm dünya gelişmelerini yakından takip etmek ve bu çerçevede
gerekli önlemleri almak mecburiyetinde kalmıştır. Bu nedenle teknolojik, sosyal ve
ekonomik gelişim gümrük teşkilatının tarihi açısından daima önem arz etmiştir.
Gümrük Teşkilatının tarihi gelişimini ele aldıktan sonra gümrük sistemi
içinde yer alan tarife uygulamasının tarihsel sürecini ele alarak, teknolojik ve
ekonomik gelişim sonucu ortaya çıkan şartlar karşısında tarife uygulamasının nasıl
şekillendiği incelenecektir.
22
Türk Gümrük Tarihi, Dr. Turhan ATAN, TTK yayını Ankara 1990
63
BÖLÜM IV
TEKNOLOJİK GELİŞİMİN TARİFEYE ETKİLERİ
Yüz yıllar boyunca süre gelen teknolojik gelişim hayatın tüm alanını
etkilediği gibi, tarife sistemi üzerinde de büyük etkilere neden olmuştur.
Teknolojinin yıllara yaygın gelişimi sonucunda eşyaların içerik ve şekilsel olarak
değişime uğraması ve yeni ürünlerin icat edilmesi sonucu tarife sistemi alanında da
eşyaların sınıflandırılmasına ilişkin sorunlar ortaya çıkmış ve bu çerçevede, sorun
teşkil eden eşyalar Dünya Gümrük Örgütü başta olmak üzere ilgili uluslararası
kurum ve kuruluşların toplantılarında gündem konusu haline gelmiştir.
Bu çerçevede, teknolojik gelişimin tarifeye etkilerini Dünya Gümrük Örgütü
ve Avrupa Komisyonu’nda gündem maddesi teşkil eden örnekler üzerinde
inceleyerek ele alalım.
4.1. Teknolojik Gelişimin Tarifeye Etkilerine İlişkin Örnekler
4.1.1. Biodizelin Sınıflandırılması
4.1.1.1. Biodizelin Tanımı
İçinde yaşadığımız dönem klasik bir deyimle, kullanımdaki enerji
kaynaklarının kullanım riskinin arttığı bir sürecin başlangıcıdır. Bu risk birçok
faktörü içermekte olup, en önemlileri klasik enerji kaynaklarının birçoğunun
hesaplanan yaklaşık bir süre sonunda tükenecek olması ve bu tür kaynakların çevre
64
için büyük ve geri dönüşümü olmayan tehlikeler yaymakta olmasıdır. Bununla
birlikte, klasik enerji kaynaklarının artan ihtiyacı ve gelişen teknolojiyi beslemekte
yetersiz kalmasına rağmen, gelişmiş ülkelerin enerji çeşitliliğini artırmak ve belli
enerji kaynağı türlerine büyük oranlarda bağımlı olmamaya çalışması diğer bir
deyişle, “Yumurtalarının hepsini aynı sepete koymama” felsefesine uygun hareket
etmesi, yeni enerji kaynakları arayışını hızlandırmıştır.
Türkiye gibi geçmişte petrol, günümüzde petrol+doğalgaz ve gelecekte
doğalgaz bağımlısı olacak bir ülkenin bugünü ve geleceği açısından bu arayışın
önemi daha da artmaktadır.23
4.1.1.2. Biodizelin Teknolojik Gelişimi
Çağımızda yeni veya yenilenebilir enerji kaynaklarının çeşitliliği artmakta, bir
kısmı ekonomik alternatiflik açısından değer kazanmakta, bir kısmı üzerinde
ekonomik analizler yapılmakta ve her gün başka enerji kaynakları ortaya
çıkmaktadır. Bu kaynakların neredeyse tamamının ortak yönü çevreye kısa ve uzun
vadede olumsuz etki oluşturmamasıdır.
Biodizel yakıtlar bu kapsamda en yeniler arasındadır. 1992 yılında pazar
piyasasına sunulan biodizel enerji kaynağı önemli bir sektör oluşturma aşamasında
çok hızlı bir gelişme sağlamaktadır. Bunun başlıca nedenleri arasında;
· Dizel yakıt yerine doğrudan kullanılabilmesi,
· Dizele yakın bir yakıt verimi olması
23
Acaroğlu, M., 2003. Alternatif Enerji Kaynakları, Atlas Yayın Dağıtım, 2003, İstanbul
65
· Hayvansal ve bitkisel yağlardan elde edilebilir olması,
· Enerji tarımı için işgücü ve ekonomik sektör oluşturması,
· Çevreci olması vs. sayılabilmektedir.
4.1.1.2.1 Biodizelin Kimyasal Yapısı
Yakıt olarak kullanılacak yağlardaki ilk işlem yoğunluğunu azaltmaktır.
Yağları alkolle esterleme işlemi alkolün katalizör etkisinden de faydalanmak
amacıyla tercih edilmektedir. Bu işlemlerin sonucunda her 100 birim biodizel yakıt
elde edilirken 11 birim gliserin ortaya çıkmaktadır. Atık gibi görünen gliserin birçok
sanayi alanında kullanılmaktadır. Diğer bir yakıt üretim yöntemi ise Kolza (Brassica
Napus: Avrupa kökenli sarı çiçekli yağlı bir yem bitkisi) tohumlarının soğuk
preslenmesidir. Bu yöntemde gliserin yan ürünü ortaya çıkmaz. İşlenmemiş yağı yakıt
olarak kullanan araçlar da yapılmaktadır. Fakat motor teknolojileri yeni ve seri
üretimde olmadığı için şimdilik pahalıdır. Kanada’nın Su ile Kimyasal İşlem ismini
verdiği farklı bir yöntemi de vardır.
Mazot egzoz atığının zehirli etkisinin yok olması için gerekli süre 30 gün
civarında iken biodizel katkılı yakıtta bu süre üç kat kısalmaktadır. En yaygın
araştırma yapılan yerler; bazı Avrupa ülkeleri, Amerika, Yeni Zelanda ve Kanada’dır.
En çok kullanılan deneme alanları ise; kamyon, araba, lokomotif, otobüs traktör ve
deniz araçlarıdır. 24
24
KARAOSMANOĞLU F., Biomotorin ve Türkiye, 30 Eylül 2004.
66
4.1.1.2.2 Biodizelin Dünyadaki Üretim Alanları
Avrupa’da 1995-1996 yıllarında yağlı tohum fiyatlarının yarı yarıya artması ile
üretim alanı 0.9 milyon hektara ulaşmıştır. Sadece soya fasulyesi için planlanan
hammadde amaçlı ekimin 1 milyon tona ulaşması beklenmektedir. Ayrıca petrol
ürünü
yakıtlara
uygulanan
yüksek
vergilerin
%90’ının
biodizel
yakıtlara
uygulanmaması 1994 Şubatında Avrupa Parlamentosu’ nda kabul edilmiştir. Bunlar
biodizelin mazota alternatif olabilme şansını artırmıştır. Batı Avrupa’da 1995 yılında
esterleme işlemi ile elde edilen biodizel yakıt 1.1 milyon ton olmuştur. Yan ürün
olarak elde edilen gliserin ise 80.000 tondur. Bu yüzden Almanya gibi bazı ülkeler
gliserin oluşturmamak için esterleme ile biodizel elde etme yöntemine sınırlama
getirmiştir. Gliserin açığa çıkarmayan bir yöntem yakma işlemidir. Fakat bu yöntem
atıkları, çevresel etkisi ve ek maliyeti yüzünden tercih edilmemektedir. Bu yüzden
Almanya soğuk presleme yöntemine odaklanmaya başlamıştır. 1995 yılının
başlarında Japonya’da üç yıllık çalışma sonucu 0.2 milyon tonluk yıllık yağlı tohum
ekim seviyesine ulaşılmıştır. Amerika’da ise 2000 li yıllarda alternatif yakıt katkı
miktarının %10 seviyesine ve 2010 lu yıllarda ise %30 düzeyine çıkarılması
amaçlanmıştır. Bu amaçla resmi araçlarda %10 katkılı dizel yakıt kullanımı
başlamıştır. Karşılaşılan en büyük sorun büyük petrol şirketlerinin aleyhte
kampanyalarıdır. 1990 yılında Kanada CANOLA (Canada ve Oil isimlerinin
birleşmesinden adlandırılmış ve Kanada’nın genetik ıslah ile 1956 yılında geliştirdiği
bir üründür) ekimine başladı fakat pahalılığı sorun olamaya başlayınca 1994 yılında
Brassica Juncia çeşitlerine yönelmekle maliyeti düşürmeye çalışmıştır. Kanada
CANOLA üretiminin en önemli müşterisi Japonya’dır. Kanada petrol rafine
tekniğine benzer bir yöntem ile biodizel üretimi yapmaktadır. Bu yöntemle CETANE
67
(dizel yakıt güçlendiricisi), NAFTA (benzin katkısı) gibi yan ürünler elde
edilmektedir. CETANE katkılı dizel yakıt yeşil dizel olarak bilinir. Emisyon ve
performans testlerinin olumlu çıkması yüzünden bu isim verilmiştir. Tüm üretimine
rağmen Kanada’da biodizel yakıt olarak ticari bir sektör henüz yoktur.
Yüksek üretim maliyeti yüzünden saf veya katkı olarak biodizelin kullanımı çok
ilgi çekmemiştir. Atık yağlarının geri dönüşümlü olması maliyeti az miktarda
düşürmektedir. Bu ise kısa vadede mazota rakip olma şansını ortadan kaldırmaktadır.
Avrupa, yaygın üretimi sübvansiyon ve petrol ürünlerinden alınan yüksek vergilerle
teşvik etmektedir. Bazı büyük şehirlerdeki hava kirliliği de biodizel katkılı
kullanımını zorunlu hale getirmiştir.
Fiyatında bir ucuzlama olmaz ise, madenlerde, hava kirliliği olan alanlarda,
ırmak kenarı yerleşimin yoğun olduğu yerlerde her şeye rağmen tercih edileceği
düşünülmektedir. Ayrıca vergilerdeki bir miktar azaltma katkılı dizelin fiyatını
düşürecektir. Süper CETANE katkılı dizel ise zaten fiyat açısından cazip bir katkıdır.
Kullanımını teşvik amacıyla 2002 temmuz ve ağustos aylarında Amerikanın
Kentucky ve Ohio bölgelerinde 280 otobüs 50.000 galonluk %20 katkılı biodizel
yakıtla 4.000.000 km yol kat etmiştir. Minnesota eyaletinde 2001 yılında katkılı
biodizel yakıta %2 ve 2002 yılında %5 lik vergi indirimi yapılmıştır. Ayrıca mazotun
toksik etkisini %90 azalttığı önemli bir propaganda malzemesi yapılmıştır.
Amerika’daki en önemli reklam avantajları olarak global ısınma, enerji güvenliği,
çevresel ve tarımsal faydaları, petroldeki sülfür seviyesinin düşürülmesindeki politik
baskılar sık sık vurgulanmaktadır. 2001 yılında yeni enerji kaynaklarına aktarılan
devlet desteği 2000 bütçesine göre 240.000.000$ daha fazla olmuştur. Ağırlığını ağaç
ve etanolun oluşturduğu biokütle Amerika enerji kullanımının %3 ünü karşılamıştır.
68
Gelecekte biokütle kullanımının yıllık 348 milyon varile yani üç katına çıkması
planlanmaktadır. Böylece 70 milyon arabadan yayılan 100 milyon ton egzoz gaz
atığından kurtulmak planlanmaktadır.
Çiftliklerde ölen hayvanların bedenlerinden biodizel elde etme çalışmaları
İskoçya’ da devam etmektedir. Dünyadaki en büyük biodizel üretim tesisi California’
daki Bakersfield tesisinde 1999 üretimi 500.000 galon ve 2002 üretimi 15 milyon
galon iken 2003 üretiminin 35 milyon galona çıkması planlanmaktadır.
İki yıl önce Almanya’da bir çiftlikte bir araba ve traktörün CANOLA yağından
elde edilen yakıtla çalıştırıldığını duyan Joshua and Kaia Tickell çifti 1997 yılında
University of South Florida's New College in Sarasota (USA) da bir araştırma
çalışması başlattılar. Tadilat yaptıkları güneş enerjisi destekli biodizel ile çalışan
Veggie Van isimli panelvan ile 10.000 millik bir seyahate çıktılar. Bu seyahatin
tamamında lokantalardan topladıkları atık yağlarla kendi ürettikleri yakıtı kullandılar.
Polonya’da 1991 yılından beri Aviation Enstitüsü, Varşova’da kolza tohumlarından
metil ester ile biodizel elde etmek için çalışma ve testler devam etmektedir. Ve 7 ayrı
benzin istasyonunda %5 lik karışımlı yakıt satılmaktadır.25
4.1.1.3 Biodizeldeki Teknolojik Gelişimin Tarifeye Yansıması
Biodizeldeki teknolojik gelişim adeta “yaşayan bir canlı” olan tarife üzerinde
de etkilere yol açmış olup, günümüzde kullanım alanı artmakta olan biodizelin
sınıflandırılması hususu Dünya Gümrük Örgütü ve Avrupa Komisyonu bünyesinde
ele alınmıştır.
25
Biodiesel auto nuove, University of Milan, Safety research
69
Bu kapsamda, Dünya Gümrük Örgütü Armonize Sistem Komitesi 35. dönem
toplantısında “biodiesel” isimli eşyanın sınıflandırılması görüşülmüş olup, Brezilya
delegesi tarafından söz konusu eşyanın sınıflandırılmasına ilişkin yeterli bilgilerin
temin edildiği, bu çerçevede “biodiesel”in 38.24 tarife pozisyonunda sınıflandırılması
hususunun Komite tarafından değerlendirilmesi gerektiği ifade edilmiştir. Bununla
birlikte Sri Lanka delegesi tarafından konuya ilişkin olarak talep edilen DGÖ
Armonize Sistem İzahnamesi değişikliğinin incelenmesine karar verilmiştir.
Biodizelin sınıflandırılması hususu AB Komisyonu nezdinde de gündeme
getirilmiş olup, AB Komisyonu Gümrük Kodu Komitesi Tarife ve İstatistik
Nomanklatürü Bölümü DGÖ/Koordinasyon 422. dönem toplantısında ele alınmıştır.
Söz konusu toplantıda, biodizel ve karışımlarının 27. ya da 28. fasılda
sınıflandırılması tartışılmış olup, katılımcı delegelerin 27. fasılda sınıflandırılması
yönünde talebi dile getirilmiştir. Danimarka delegesi tarafından bütün bio-yakıtların
27. fasılda sınıflandırılmasının uygun olacağı, bu ürünler için 27. fasılda yeni bir
pozisyon oluşturulmasının tercih edildiği belirtilmiştir. İsveç delegesi ise 27. faslın
başlığında mineral ifadesinin bulunduğunu, biodizellerin bu fasıla konulması
durumunda zaten var olan bir şeyin yapılmış olacağını vurgulamıştır. Danimarka
delegesi tarafından 27. faslın mineral yakıtlara atıf yaptığı, ancak bölüm ve fasıl
başlıklarının bağlayıcı olmadığı ifade edilmiştir. Avusturya delegesi ise biodizel
tanımının açıkça yapılması ve bu konuda Topluluk Tüzüğüne bakılması gerektiğini
belirtmiştir. Toplantı Başkanı ise konuya ilişkin Tarım-kimya sektöründen görüş
beklediklerini vurgulayarak, biodizelin 27. fasılda sınıflandırılmasının uygun olduğu
yönünde görüş belirtmiştir. Almanya delegesi tarafından saf etanolün yakıt olarak
kullanıldığı, %85 etanol %15 petrol karışımının normal, %50 etanol %50 petrol
70
karışımının anormal olduğu belirtilmiştir. Etanol için 38.24 pozisyonunu tercih
ettiklerini ifade etmiştir. Bunun üzerine toplantı Başkanı tarafından konuya ilişkin
daha fazla bilgi edinilmesi suretiyle konunun tekrar gündeme alınacağı belirtilmiştir.26
4.1.2 Genetiği Değiştirilmiş Gıdaların Ortaya çıkması ve Organik
Gıdaların Armonize Sistem Nomanklatürü’nde Sınıflandırılması
4.1.2.1 Genetiği Değiştirilmiş Gıdaların Tanımı ve Üretim Süreci
Dünyada 21.yüzyılın teknolojisi olarak kabul edilen gen teknolojisi, özellikle
1973 yılında yaşanan petrol krizi sonrasında, daha az enerji kullanımı gerektiren
alternatif bir teknoloji olarak gelişmiştir. Yeni gelişmeler ile birlikte verimliliğin ve
üretkenliğin artırıldığı, yeni ürünlerin üretilebildiği modern biyoteknoloji doğmuştur.
Bu gelişmede nüfus artışı, doğal kaynaklardaki daralma ve ekolojik fakirleşme gibi
hususların önemli etkisi olmuştur.
Günümüzde, gen teknolojisi ile üretilen ürünlerin güvenirliği çok tartışılan
konular arasında yer almıştır. Tarih boyunca insanoğlu kendi keşiflerinin kimi zaman
esiri olmuş, kimi zamanda bazı keşifler birçok insanın sonu olmuştur. Bu yüzden her
buluşa sorgulayarak bakma zorunluluğu ortaya çıkmıştır. Gen teknolojisinin de bu
kaderi paylaşması kaçınılmaz olmuştur. Bu teknoloji her zaman olduğu gibi kötü
niyetlilerin kullanımına açık olması yanında, yenilikler iler birlikte gelen
bilinmeyenleri de bir risk olarak beraberinde taşımaktadır.
26
AB Komisyonu Gümrük Kodu Komitesi Tarife ve İstatistik Nomanklatürü Bölümü
DGÖ/Koordinasyon 422. dönem toplantı raporu, Brüksel, 2-4 Mayıs 2007.
71
Genetik olarak değiştirilmiş organizmalara, insan sağlığına, çevreye, ekolojik
sisteme, tarım sektöründeki çalışanlara verilen zararlar ile doğal organizmaların
uluslararası tohum şirketlerince patentlenerek çiftçilere yüksek bedellerle satılması
sonucu ortaya çıkan haksız kazançlar ve bu konudaki tekelleşme gibi temel
nedenlerle karşı çıkılmaktadır. Ancak birçok insanın böyle bir sistemin varlığından
haberdar olmadığı da bir gerçektir. Dünyada bu konudaki araştırmalarda, Genetiği
Değiştirilmiş Ürünler doğru bir şekilde etiketlendiğinde, Genetiği Değiştirilmiş
Ürünler konusunda kamuoyu bilinçli ise ucuz olsa bile tüketicilerce tercih edilmediği
anlaşılmıştır. Yani bilinçli tüketiciler doğal ürünleri tercih etmektedir.
4.1.2.2. Gen Teknolojisi ve Genetiği Değiştirilmiş Gıdalar
Gen, Yunanca kökenli bir kelimedir. Doğum, başlangıç adına gelen ‘genos’ tan
gelmektedir. Yaşamı belirleyen genler DNA sarmalı içinde yer almaktadır. DNA,
dört asitten meydana gelmiş ‘dioksiribonükleikasit’ in kısa yazılımıdır. Hücre
çekirdeğinde kimyasal dille yazılmış yaşamın şifre kodudur. Bu şifre fosfat ve
şekerden oluşmaktadır. RNA ribonükleikasit teriminin kısa yazılımıdır. DNA dan
aldıkları genetik mesajları hücre içinde protein üreten birimlere taşımaktadırlar.
Bir canlıya, başka bir canlıdan gen aktarılması veya genetik yapıya müdahale
ile yeni genetik özellikler kazandırılmasını sağlayan teknolojiye gen teknolojisi
denilmektedir. Bu teknolojiye “Biyo Teknoloji” , “Gen Teknolojisi” veya “Genetik
Mühendisliği” gibi isimler verilmektedir.
.
72
Gen transferi, bir canlının genlerini taşıyan DNA’sının, bir başka canlının
hücresine nakledilmesidir. İlk transfer çalışmaları 1900’lü yılların başlarında
yapılmıştır. Yulaf ve meyve sineği hücreleri üzerindeki çalışmalarda bazı bakteriler
kullanılmış, bakteri hücresi içerisine yerleştirilen DNA genlerinin bu hücre
içerisindeki fonksiyonlarını ve çoğalmalarını sürdürdükleri tespit edilmiştir. Bu
buluştan sonra, gen mühendisliği mesleği oluşmuştur. Günümüzde de bitkiler,
hayvanlar ve insanlar üzerinde gen transferi ile ilgili çalışmalar hızla devam
etmektedir.
Gen teknolojisi kullanılarak doğal süreçlerde elde edilmesi mümkün
olmayan yeni nitelikler kazandırılmış organizmalar, genetik yapıları değiştirilmiş
organizmalar olarak tanımlanmaktadır. Doğal olmayan bir şekilde genetik yapısı
değiştirilerek elde edilen gıdalar “genetiği değiştirilmiş gıdalar” olarak kabul
edilmektedir.
4.1.2.3. Genetiği Değiştirilmiş Gıdaların Gelişimi
Genetiği değiştirilmiş gıdaların günümüzde bu denli yaygın hale gelmesinde
üreticilerin ve tüketicilerin beklentileri çok önemli rol oynamıştır. Daha ucuz bir
maliyet ile üretim yapma avantajının yanında ürünün dayanıklılığı ve gıda değeri
üzerinde sağlanabilen bir takım üstünlükler bu teknolojinin gelişmesine hız vermiştir.
Tabi diğer bir açıdan bu teknoloji tüketici için de daha ucuz, daha fazla, geç bozulan,
her an bulunabilen gıdalar anlamına gelmektedir.
73
Genetik işlem görmüş tohumlarda, genellikle böceklerin ve virüslerin sebep
olduğu hastalıklara karşı direnç gösterecek veya yabani ot öldürücülerine karşı direnç
sağlayacak özelliklerin kazandırılması ön planda olmaktadır.
Genetiği Değiştirilmiş Ürünlerin büyük bölümünün ABD, Kanada, Arjantin
ve Çin’de üretildiği bilinmektedir. Türkiye de ise 1998 yılından beri patates, mısır ve
pamukta deneme amacıyla transgenik bitkiler üretilmektedir. Genetiği Değiştirilmiş
Ürünler dünyanın birçok yerinde protestolara neden olmaktadır. Bu protestolar
özellikle Hindistan, Çin, Meksika, Arjantin, Filipinler, Fransa, Hollanda gibi
ülkelerde yoğunlaşmaktadır.
Son yıllarda ülkemizde genetiği değiştirilmiş gıdalar, çeşitli tartışmalara konu
olmaya başlamıştır. Bu gıdaları tüketmenin sağlığa zararlı olduğu, üretiminin
engellenmesi ve tüketilmemesi gerektiğini savunanların yanında, tüketilmesinin
insan sağlığını olumsuz yönde etkilemediğini savunanlar da bulunmaktadır.
Dünyada genetik olarak değiştirilmiş ürünler en çok ABD’ de üretilmektedir.
Arjantin, Kanada, Çin, İsrail onu takip etmektedir. AB ülkeleri ise bu konuya daha
tutucu yaklaşmaktadır. Ancak, genetiği değiştirilmiş ürünlerin belirli koşullarla
kullanımına izin verilmiştir. Türkiye’de ise bu konuda yasal boşluk ve alt yapı
eksikliği olmakla birlikte, genetiği değiştirilmiş gıdaların tüketiminin söz konusu
olduğu bilinmektedir.
74
Çoğunlukla soya, mısır, pamuk, kanola, patates, domates gibi bitkilerde gen
değişimi yöntemi kullanılmaktadır. Bu ürünlerdeki genetik değiştirme faaliyetleri,
zararlı böceklere ve yabani ot ilaçlarına, ürünlerin dayanıklılığının arttırılmasına
yönelik olarak gerçekleştirilmektedir.
4.2. Organik Gıdaların Tanımı ve Sınıflandırılmasında Ortaya Çıkan Sorunlar
4.2.1. Organik Gıdaların Tanımı
Organik
gıdalar,
basit
olarak,
yetiştirilmesinde
ve
işlenmesinde,
genetik
mühendisliğin, yapay ve benzeri gübrelerin, böcek ilaçlarının, yabani ot ve mantar
öldürücü ilaçlarının, büyütme düzenleyicilerinin, hormonların, antibiyotiklerin,
koruyucuların, renklendiricilerin, katkı maddelerinin, kimyasal kaplama ve parlatıcı
maddelerinin ve kimyasal ambalaj malzemelerinin kullanılmadığı gıda maddeleridir.
Organik gıdalar, bitkisel ve hayvansal gıdaları içerir. En önemlisi, zırai
ilaçlardan arınmış olduğunu biliyoruz. Ayrıca, bu terim, asgari üç yıl için, bu
ürünlerin hiçbir zirai ilaç veya kimyasalın kullanılmadığı tarlada yetiştirildiği
gerçeğini de işaret etmektedir. Organik gıdalar, hiçbir yapay koruyucu, renk verici,
parlatıcı veya diğer katkı maddeleri kullanılmadan işlenmiş ve paketlenmiştir.27
4.2.2. Organik Gıdaların Sınıflandırılması
Gelişen teknolojinin tarife üzerinde etkiye yol açtığı bir diğer konu
organik
27
gıdaların
sınıflandırılması
olup,
www.ocia.org
75
şu
aşamada
“organik
şekerin
sınıflandırılması”na ilişkin sorunlar DGÖ ve AB Komisyonu bünyesinde gündem
teşkil etmektedir.
Bu çerçevede, “panela” adı verilen organik kamış şekerinin hâlihazırda
sınıflandırılmakta olan şekerden ayrı olarak sınıflandırılması gerektiği yönündeki
çeşitli ülke talepleri Dünya Gümrük Örgütü ve Avrupa Komisyonu nezdinde
değerlendirilmektedir. Konuya ilişkin olarak 33. dönem Armonize Sistem Revizyon
Alt Komite (ASRAK) toplantısında organik şekerin normal şekerden ayrılması ve ayrı
bir pozisyon altında sınıflandırılması hususu tartışılmıştır. Bu çerçevede, Armonize
Sistem kapsamında yer alan 1701.11 alt pozisyonunda yer alan “kahverengi şeker”
ifadesinin organik şekeri kapsadığına dair bir çalışma belgesinin DGÖ Sekretaryası
tarafından yayımlanması suretiyle sorunun çözümlenebileceği belirtilmiştir.28
Organik gıdaların sınıflandırılması sorunu kapsamında “panela” adlı organik
kamış şekeri AB Komisyonu Gümrük Kodu Komitesi Tarife ve İstatistik
Nomanklatürü Bölümü DGÖ/Koordinasyon 422. dönem toplantısında da ele alınmış
olup, konuya ilişkin olarak Danimarka delegesi tarafından organik şeker ve normal
şeker ayırımı yapılmasının teknik açıdan zor olduğu, bununla birlikte böyle bir
ayırımın yapılmasının diğer organik ürünler içinde sorun yaratacağı ve bundan dolayı
Armonize Sistem kapsamında tüm organik ve normal ürünlerin ayırıma tabi tutulması
gerekeceği ifade edilmiştir. Almanya delegesi ise konunun küresel açıdan çözümünün
şu an için çok sıkıntılı olduğunu vurgulamıştır. Toplantı Başkanı tarafından konunun
organik maddelerin gelişen teknolojiyle birlikte sayıca artış gösterdiği, konuya ilişkin
28
33. dönem Armonize Sistem Revizyon Alt Komite (ASRAK) toplantı raporu, Brüksel, 15-19 Mayıs
2006.
76
olarak Topluluk Tüzüğü’nde organik ürünlere objektif kriterler bulunmadığı ifade
edilerek, sorunun çözümü için daha fazla kriter elde edilmesi gerektiği belirtilmiştir. 29
4.3. Dijital Kameralar ve Görüntü Kaydedici Kameralar
Teknolojik gelişim süreci kimi zamanlarda yeni eşyaların icadını getirirken
kimi zaman da mevcut eşyaların teknik özelliklerinin artmasına ve daha karışık hale
gelmesine yol açmıştır. Bunun sonucunda yakın işleve sahip eşyalar arasındaki fark
zamanla kapanarak, multifonksiyonel eşyaların varlığı ortaya çıkmıştır. Örneğin ilk
cep telefonlarımız sadece arama ve kısa mesaj gönderme özelliğine sahipken
günümüz cep telefonlarında kamera çekimi, ses kaydı, mp3 çalar, radyo vb. birçok
fonksiyon bir arada bulunmaktadır.
4.3.1. Dijital Kameralar ve Görüntü Kaydedici Kameraların Sınıflandırılması
Bu çerçevede, gelişen teknoloji ile multifonksiyonel nitelik taşıyarak birbirine
çok benzer iki eşyaya dönüşen dijital kameralar ve görüntü kaydedici kameraların
sınıflandırılması hususu Avrupa Birliği Komisyonu Gümrük Kodu Komitesi Tarife
ve İstatistik Nomanklatürü Mekanik/Muhtelif Bölümü 428. Dönem toplantısında ele
alınmış olup, söz konusu eşyaların sınıflandırılmasında iki eşyanın da kamera kaydı
yapabilmesi özelliği nedeniyle ortaya çıkan sorunlara değinilmiştir.
Konuya ilişkin olarak, Taslak Kombine Nomanklatür Açıklama Notları ile
ilgili olarak çalışma grubu bünyesinde değişikliklere gidilmiştir. “Bellek” kelimesi,
29
AB Komisyonu Gümrük Kodu Komitesi Tarife ve İstatistik Nomanklatürü Bölümü
DGÖ/Koordinasyon 422. dönem toplantı raporu, Brüksel, 2-4 Mayıs 2007.
77
üründe sabit disk olduğu izleniminin doğmaması için taslaktan kaldırılmıştır.
Portekiz, bu değişikliklerin uygulanma yöntemiyle ilgili olarak duyduğu hayal
kırıklığını belirtmiş; yeni metnin sadece üç gün önce ellerine geçtiğini, bu durumda
merkez ile görüşmeden konu hakkında yorum yapamayacağını ifade etmiştir. Başkan
ise, işleyiş kurallarına göre bu taslağı sunabileceğini, konunun yaklaşık bir seneyi
aşkın zamandır gündemde olduğunu, dolayısıyla bu konudan habersiz olunmasının
olanaksız olduğunu söylemiş; taslakta piksel, film karesi, çözünürlük ve kayıt süresi
gibi değişikliklerin bulunduğunu dile getirmiştir. İngiltere ise saniyedeki film karesi
sayısının yeni bir değişiklik olduğunu belirterek, bu ölçütün getirilme nedeni
sormuştur. Bu konuda söz verilen Ticaret Genel Müdürlüğü (DG Trade) yetkilisi, bu
unsurun yeni olmadığını, 2005 yılından bu yana görüşüldüğünü, Avrupa’da bir
standart televizyonun saniyede 24 film karesine sahip olduğunu, örnek olarak
saniyede 15 film karesi olan bir materyalin tüketici tarafından aynı kalitede
algılanmayacağını belirtmiştir. Başkan ise, EICTA’nın (Avrupa Bilgi ve İletişim
Teknolojileri Birliği) 800x600 pikselin yanı sıra saniyedeki film karesi sayısının da
konulması gerektiğini bildirdiğini eklemiştir. Portekiz ise, Avrupa’da 24, Amerika’da
30 olan bu sayının neden taslakta 23 olduğu sorusunu yöneltmiştir.
İspanya, öncelikle video kavramının tanımlanması gerektiğini belirtmiştir.
Almanya ise Portekiz’in görüşünü tekrarlayarak değişikliklerin gözden geçirilmesi
için gerekli zamanlarının olmadığını ifade etmiştir. Bulgaristan ise şu anki taslağın
kabul edilmesine herhangi bir itirazlarının olmadığını söylemekle birlikte ne kadar
sürede kayıt yapılacağının veya saniyede kaç film karesi olduğunun anlaşılmasının
pratik olarak zor olduğunu eklemiştir. Ticaret Genel Müdürlüğü yetkilisi, önemli
olanın, dijital kameraların, video kameralar kadar kaliteli video çekimi yapmaması
78
olması gerektiğini ve ayrıca çoğu üreticinin, ürünün özelliklerini ürün ile birlikte
sunduğunu söylemiştir.
Fransa, saniyede 23 film karesi ölçütü hususu dışında taslak ile ilgili herhangi
bir tereddütlerinin bulunmadığını ifade etmiştir. Belçika, gümrük memurlarının
şirketlerden film karesi sayılarıyla ilgili bilgi isteyeceğini, firmaların bunu temin
etme imkânlarının bulunmadığı durumlarda nakliye işlemlerinin bloke olacağını
belirtmiştir.30
Konuya ilişkin örnekleri incelediğimizde, anlaşılmaktadır ki teknolojik
gelişim sürecinde ortaya çıkan eşyalar ile mevcut eşyaların teknik özelliklerinin
artırılması sonucu birçok eşyanın multifonksiyonel niteliğe sahip olması Dünya
Gümrük Örgütü ve Avrupa Birliği Komisyonu’nu bu eşyaların sınıflandırılması
hususunda sıkıntı yaşamasına neden olmaktadır. Bunun sonucu olarak teknoloji
ürünü eşyalar anılan kurumların gündem maddelerini oluşturmakta ve bu çerçevede
üye ülkelerin söz konusu eşyaların sınıflandırılması hususunda ortak bir görüşte bir
araya gelmesi için çaba sarf edilmektedir.
30
Avrupa Birliği Komisyonu Gümrük Kodu Komitesi Tarife ve İstatistik Nomanklatürü
Mekanik/Muhtelif Bölümü 428. Dönem toplantı raporu, Brüksel, 12-13 Temmuz 2007.
79
BÖLÜM VI
SONUÇ VE DEĞERLENDİRME
İnsanlığın var oluşundan itibaren kendisini sürekli yenileyen ve bu
yenilemeye günümüz döneminde hız kazandıran teknoloji hayatımızın birçok
alanında değişikliğe sebep olmuş ve buna bağlı olarak insanoğlu kendi getirdiği
yeniliklerin yol açtığı sorunları gidermek için tekrar arayış içine girmiştir.
Bu bağlamda, gümrük sistemi de teknolojik gelişmelerin etkisinde kalmış,
teknolojik ve iktisadi gelişmeler kaynaklı eşya çeşitliği ve artan ticaret hacmi gümrük
sistemini yeni arayışlara sevk etmiştir. Artan ticaret hacminin ve eşya çeşitliliğinin
uluslar arası ticarette yol açtığı vergilendirme sorunlarının giderilmesi amacıyla
ülkeler ortak hareket etmiş ve günümüzde uluslar arası ticaret hacminin %95’ini
kapsayan Armonize Sistem Nomanklatürü’nün temelleri 1947 yılı itibariyle
atılmıştır.
Daha sonraki yıllarda ise yeni eşyaların icat edilmesi ve mevcut eşyaların
geliştirilmesi Gümrük Tarife Sistemi’nde sınıflandırma sorununu beraberinde
getirmiştir. Bu kapsamda, 1986 yılı Türk Gümrük Tarife Giriş Cetveli’nde 84. fasılda
yer alan “Kazanlar, makineler, mekanik cihazlar ve aletleri; bunların aksamı” başlığı
altında yer alan eşyalar toplam 64 pozisyon kapsamında sınıflandırılırken31, 1996 yılı
Türk Gümrük Tarife Giriş Cetveli’nde 84. fasıl kapsamında yer alan eşyalar toplam
31
İstatistik Pozisyonlarına Bölünmüş Gümrük Giriş Tarife Cetveli, DİE, Ankara, 1996.
80
85 pozisyon altında toplanmıştır32. Bununla birlikte, birden fazla özelliği bünyesinde
barındıran eşyaların (örn. mp3 çalarlı, radyolu ve kamera çekimi yapan cep telefonu
vb.) hangi pozisyon altında sınıflandırılacağı hususunda sıkıntılar yaşanmıştır. Bu
çerçevede, Dünya Gümrük Örgütü ve AB Komisyonu’nda en yeni teknolojiye sahip
güncel ürünlerin sınıflandırılması konusunda ciddi tartışmalar yaşanmış olup, bir
kısmı üzerinde uzlaşılmış olmakla beraber bir kısım üzerinde henüz mutabık
olunamamıştır. Örneğin, günümüzde kıt kaynakların öneminin artması sonucu önem
kazanan biodizel kullanımı, biodizelin hangi pozisyon altında sınıflandırılması
gerektiği hususunda ciddi tartışmaların yaşanmasına sebep olmuştur. Bir diğer örnek
olarak, gelişen teknolojinin sonucu olarak hormonlu ürünlerin artması ve organik
maddelerin zamanla sınırlı ve değerli bir hale gelmesi nedeniyle, organik ürünlerin
tarife sistemi kapsamında yer alması ve sınıflandırılması hususu gündeme gelmiştir.
Diğer yandan, teknolojik gelişmelerin tarife sistemi üzerinde olumlu
yansımaları da mevcuttur. Teknolojik gelişmeler sonucu içinde bulunduğumuz çağ
bilgisayar çağı haline gelmiş olup, tarife sistemi de bilgisayar sistemleri içinde yerini
almıştır. Bu çerçevede, TARIC ve ITMS gibi bilgisayar veri tabanına dayalı tarife
sistemleri, ekran üzerinde üye ülkelerin ortak kullanımına sunulan bir sistemi
getirmiştir. Geliştirilen bu sistemler ile gümrük sistemi bilgisayar üzerinden kolay ve
aynı zamanda sistematik bir şekilde işleyen bir yapıya ulaştırılmıştır. Şu an, TARIC
Avrupa Birliği’nin ortak tarife sistemini oluşturmakta olup, üye ülkelerin ortak bir
veri tabanı üzerinde tarife bilgilerini paylaşımı sağlanmıştır. ITMS sistemi ile de
32
30 Aralık 1995 tarih ve 22509 (Mükerrer) sayılı Resmi Gazete.
81
gümrük idarelerinin ortak bir sistem üzerinden bilgi paylaşımının sağlanması
amaçlanmıştır.
Bu çalışmada, teknolojik gelişimin Türk Gümrük Tarife Sistemine
yansımaları ele alınmış olup, bu çerçevede iki temel sonuca ulaşılmıştır. Bu
kapsamda, ulaşılan ilk sonuç çeşitlenen eşyaların sınıflandırılması hususunda Dünya
Gümrük Örgütü ve AB Komisyonu’nda yapılacak müzakereler sonucu alınan
kararlara ülkemizin uyum sağlaması amacıyla, Türk Gümrük Giriş Tarife
Cetvelimizde alınan sınıflandırma kararlarının güncellenmesi amacıyla yapılacak
pozisyon ve alt pozisyon değişikliklerinin ortaya çıkmasıdır. Bu durum, günümüzde
Tarife Cetvelimizde yer almayan eşyaların ve bu eşyalara ait pozisyonların sayısal
olarak zamanla artış gösterecek olmasıdır. Bu çerçevede, örneğin şu an Tarife
Cetvelimizde yer almamakla birlikte, gelişen teknoloji ile önümüzdeki elli yıllık
zaman diliminde nanoteknoloji ürünü olarak ortaya çıkacak olan işlevsel polimerik
elyaflar ve akıllı tekstiller ile güneş ışınlarının yaydığı zararlı (UV) ışınlarını bloke
eden, antibakteriyel ve hava geçirgen özellik taşıyan giysilere33 ilişkin pozisyon ve
alt pozisyon açılımlarının oluşturulması hususu kuvvetle muhtemel görülmektedir.
Bunun yanında, nanoteknoloji, biyoteknoloji ve mikroelektronik gibi bilim ile
teknoloji alanında çığır açan gelişmeler, yakında ekonomi ve bilgi toplumunun
yapısını kökten değiştirecektir.34 Bu değişimin sonuçları ise kaçınılmaz olarak Tarife
Cetvelimizde yeni pozisyon ve alt pozisyon açılımlarını getirecektir.
33
34
Bilim ve Teknik Dergisi, sayı:469, Aralık 2006.
Focus Popüler Bilim ve Kültür Dergisi, sayı:2006/06-112414, Haziran 2006.
82
Çalışma kapsamında ulaşılan ikinci sonuç ise önümüzdeki yüzyılda hız
kazanacak olan teknolojik gelişimin gümrük sistemini tamamen etki altına alacağı,
bu kapsamda gümrük işlemlerinin tamamen bilgisayar sistemi üzerinden ve birçok
ülke ile eş anlı olarak yapılacağıdır. Bu çerçevede, bilgisayar veri tabanı üzerinden
oluşturulacak Tarife Sistemleri ile sınıflandırma çalışmaları elektronik ortamda
yapılarak, alınan kararlar aynı anda üye ülkelerin ulusal gümrük sistemlerine
bildirilecektir.
Sonuç olarak gelişen teknoloji Türk Gümrük Tarife Sistemimize sorun ve
kolaylık olarak iki farklı boyutta etki edecek, teknolojik gelişimin yol açacağı
sorunlar yine teknolojik gelişimin getirdiği yeni çözümlerle giderilecektir.
83
KAYNAKÇA
•
07.09.1987 tarihli L 256 sayılı Avrupa Toplulukları Resmi Gazetesi, s.1.
•
30 Aralık 1995 tarih ve 22509 (Mükerrer) sayılı Resmi Gazete.
•
Avrupa Birliği Komisyonu Gümrük Kodu Komitesi Tarife ve İstatistik
Nomanklatürü Mekanik/Muhtelif Bölümü 428. Dönem toplantı raporu, 12-13
Temmuz 2007, Brüksel
•
Avrupa Komisyonu, DG TAXUD, “ TARIC Kullanıcı El Kitabı”, Brüksel, 9
Eylül 2002, s : 3
•
Avrupa Komisyonu, DG TAXUD,“ TARIC Kullanıcı El Kitabı”, Brüksel, 9
Eylül 2002,s:1
•
Avrupa Komisyonu, DG TAXUD/D2, “Entegre Tarife İşletim Sistemi için
Genel Proje Başlangıç
•
Bilim ve Teknik Dergisi, sayı:469, Aralık 2006.
•
Focus Popüler Bilim ve Kültür Dergisi, sayı:2006/06-112414, Haziran 2006.
•
1
İstatistik Pozisyonlarına Bölünmüş Gümrük Giriş Tarife Cetveli, DİE,
Ankara, 1996.
•
İşlevsel Modüller Tablosu için bkz: Avrupa Komisyonu, DG TAXUD/D2,
“Entegre Tarife İşletim
•
SARGIN A.,”Türkiye’nin Avrupa Topluluğu Entegre Tarifesine Uyumu”,
Uzmanlık Tezi, AB ve Dış İlişkiler Genel Müdürlüğü, 2003
•
Tarifeye ilişkin sistemler (IT sistemleri); TARIC, TQS, EBTI, ISPP
(Information Systems for
84
•
33. dönem Armonize Sistem Revizyon Alt Komite (ASRAK) toplantı raporu,
15-19 Mayıs 2006, Brüksel
•
AB Komisyonu Gümrük Kodu Komitesi Tarife ve İstatistik Nomanklatürü
Bölümü DGÖ/Koordinasyon 422. dönem toplantı raporu, 2-4 Mayıs 2007,
Brüksel
•
AB Komisyonu Gümrük Kodu Komitesi Tarife ve İstatistik Nomanklatürü
Bölümü DGÖ/Koordinasyon 422. dönem toplantı raporu, 2-4 Mayıs 2007,
Brüksel
•
Acaroğlu, M., 2003. Alternatif Enerji Kaynakları, Atlas Yayın Dağıtım, 2003,
İstanbul
•
Ankara Ticaret Odası, Türkiye Ziraatçılar Derneği, “Sofradaki SOS” Raporu,
2005
•
Armonize Sistem Nomanklatürüne İlişkin Açıklamalar, İTO Yayın
No:1989/4 İstanbul-1989
•
BALCI A. “Kombine Nomanklatüre Tam Uyum”,Uzmanlık Tezi, Gümrükler
Genel Müdürlüğü, (2004).
•
Biodiesel auto nuove, University of Milan, Safety research
•
Biomotorin ve Türkiye, Doç.Dr. Filiz KARAOSMANOĞLU, 30 Eylül 2004
•
Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesinin Biyogüvenlik Kartagena Protokolünün
Onaylanması Hakkında Karar- 2003/5937 (11.08.2003 t. 25196s. R.G.)
•
Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesinin Biyogüvenlik Kartagena Protokolü
•
C.Alkan, D.Deryakulu ve N.Şimşek. Eğitim Teknolojisine Giriş. Önder
Matbaacılık Ltd.Şti. Ankara, 1995, s.81.
•
Dokümanı”, 9 Ocak 2002, s:8
85
•
Genetik Modifiye Organizmalar ve Gıdalarda Kullanımı (Panel), TMMOB
Gıda Mühendisleri Odası, Mayıs 2003
•
Gümrükten Yansımalar, Haz: Bahri ÖKTEM, Gürkan GÜL, Oya YEŞİLAY,
Yeter KARAÇİMEN. Gümrük Müsteşarlığı yayını. Ankara. 2004
•
Hüsnü ERKAN, Bilgi Toplumu ve Ekonomik Gelişme, T. İş Bankası Kültür
Yayınları, 1997.
•
Introducing The International Convention On The Harmonized Commodity
Description And Coding System, Customs Co-operation Council, Brussels1987
•
Konusu
ve
Kartagena
Biyogüvenlik
Protokolü,
DTM
Web
Sitesi
(www.foreintrade.gov.tr)
•
Peter DRUCKER, Yeni Gerçekler, T. İş Bankası Kültür Yayınları, 1992,
s.159
•
Processing Procedure), SMS, ECICS, BOI ve Şartlı Vergi Muafiyetleridir.
•
Sinan YANAZ, Dış Ticaret Uzmanı, Genetik Olarak Değiştirilmiş
Organizmalar (GDO)
•
Sistemi için Genel Proje Başlangıç Dokümanı”, 9 Ocak 2002, s: 12
•
Şeker Kurumu, Tarımsal Trasgenik Ürünler ve Dünyadaki Durum, Mart 2004
(www.sekerkurumu.gov.tr)
•
Türk Gümrük Tarihi, Dr. Turhan ATAN, TTK yayını Ankara 1990
•
www.bugday.org (Buğday Derneği Web Sitesi), Genetiği Değiştirilmiş
Organizmalar Deklarasyonu
•
www.gdf.org.tr (Türkiye Gıda ve İçecek Sanayi Dernekleri Federasyonu Web
Sitesi)
86
•
www.gdoyahayir.org (GDO’ ya Hayır Platformu Web Sitesi)
•
www.ocia.org
•
www.tuketiciler.org (Tüketiciler Derneği Web Sitesi)
•
www.ziraatcilerdernegi.org.tr (Türkiye Ziraatçılar Derneği Web Sitesi)
•
Yrd. Doç. Dr. Rıdvan KETE, Ekolojik Magazin, Genetiği Değiştirilmiş
Gıdalar, 8.Sayı Ekim-Aralık 2005
87

Benzer belgeler