Teknolojik Gelişmelerin Türk Gümrük Tarife Sistemine Yansıması
Transkript
Teknolojik Gelişmelerin Türk Gümrük Tarife Sistemine Yansıması
T.C BAŞBAKANLIK GÜMRÜK MÜSTEŞARLIĞI AB ve Dış İlişkiler Genel Müdürlüğü TEKNOLOJİK GELİŞMELERİN TÜRK GÜMRÜK TARİFE SİSTEMİ’NE YANSIMASI UZMANLIK TEZİ HAZIRLAYAN İmren BULUT ANKARA-EKİM-2007 ÖNSÖZ İnsanlığın var oluşundan itibaren devam eden teknolojik gelişim hayatın her alanında etkili olmuş, buna bağlı olarak sürekli gelişen dünyaya uyum sağlayabilmek için tüm ülkeler teknolojik gelişmeleri yakından takip etmiştir. Bu kapsamda, gümrük sistemi de teknolojik gelişmelerin etkisi altında kalmış, söz konusu gelişmelere bağlı olarak vergilendirme sistemi başta olmak üzere her alanda sürekli bir gelişim sürecine girmiştir. Bu çalışmada, öncelikle dünyada Gümrük Tarife Sisteminin ve Türk Gümrük Tarife Sisteminin tarihçesi incelenmiş olup, devamında teknolojik gelişmelerin etkisi sonucu dünyada ve Türk Gümrük Tarife Sistemi’nde meydana gelen değişmeler ve teknolojik gelişim nedeniyle artan eşya türlerinin sınıflandırılmasında Tarife Sisteminin yaşadığı sorunlara değinilmiştir. i ABSTRACT Technolojical developments have been affected in the every area of the life since the being of humanity. As a result, every country have been observing the technolojical developments closely to adapt to the continiously developing world. In this concept, the Customs System has been affected by the technolojical developments and had an improving process especially in taxation and other applications. In this study, firstly the history of the Customs Tarif System in the world and in the Turkey has been discussed. After this, the problems appeared in the classification of the increasing number of goods caused by technolojical developments and the effects of the technolojical developments on the Customs Tarif System in the world and Turkey has been studied. ii İÇİNDEKİLER Abstract………………………………………………………………………………i Önsöz…………………………………………………………………………………ii İçindekiler………………………………………………………………………...…iii Tablo ve Şekiller Dizini…………………………………………………………………………….....viii Kısaltmalar………………………………………………………………………….ix Giriş…………………………………………………………………………………..1 BÖLÜM I TEKNOLOJİNİN TARİHSEL GELİŞİMİ 1.1. Dünden Bugüne Teknoloji……………………………………………………..4 1.2. Teknolojik Gelişmelerin Kronolojik Gelişimi………………………………...8 iii BÖLÜM II ULUSLARARASI EŞYA NOMANKLATÜRLERİ 2.1. Uluslararası Eşya Nomanklatürleri’nin Tarihsel Gelişimi…………………13 2.1.1. 1831-1922 Yılları Arasındaki Gelişmeler…………………………………….15 2.1.2. Milletler Cemiyeti Gümrük Nomanklatürü Taslağı (League of Nations Draft Customs Nomanclature)…………………………………………………………….16 2.1.3. Gümrük İş Birliği Nomanklatürü (Customs Cooperation Counsil Nomanclature)……………………………………………………………………….17 2.1.4. Uluslararası Standart Ticaret Sınıflandırması (The Standart International Trade Classification- SITC)………………………………………………………………19 2.1.5. Armonize Sistem Nomanklatürü’nün Kabulü……………………………….20 2.2. Armonize Sistem Nomanklatürü’nün Tanımı ve Genel Yapısı……………23 2.2.1. Armonize Sitem Nomanklatürü’nün Tanımı…………………………………23 2.2.2. Armonize Sistemin Genel Yapısı……………………………………………..24 2.2.2.1. Armonize Sistemin Yorumuna İlişkin Genel Kurallar…………………….25 2.2.2.2. Bölüm ve Fasıl Notları (Alt Pozisyon Notları Dahil)………………………25 2.2.2.3. Armonize Sistemin Pozisyon ve Alt Pozisyonları………………………….26 iv 2.2.3. Armonize Sistemin Tamamlayıcı Belgeleri…………………………………27 2.2.4. Armonize Sistemin Gelişimi : AB Örneği.......................................................28 2.2.5. AB’deki Modern Uygulamalar.........................................................................28 2.2.5.1 TARIC …………………………………………....………………………28 2.2.5.2 TARIC’in Tarihçesi ve Yasal Zemini………….......………………….......29 2.2.5.3. TARIC Sisteminin Tanımı………………………………………………….33 2.2.5.4. TARIC’in Kapsamı ve Yapısı………………………………………………34 2.2.5.6. TARIC’in İşleyişi ………………………………………………………......42 2.2.5.6.1 Eşyaların Sınıflandırılması Yönünden TARIC Cetveli…………………...42 2.2.6 ITMS …………………………………………………………………………45 2.2.6.1 Genel………………………………………………..……………………….45 2.2.6.2. Karşılıklı Çalışabilirlik Uygulama Stratejisi (IIS)………………………….49 2.2.6.3 Geliştirme Adımları………………………………………………………....53 2.2.6.4 Alan ve Veritabanları……………………………………………………….55 v BÖLÜM III TÜRK GÜMRÜK TARİFE SİSTEMİNİN KISA TARİHÇESİ 3.1. Gümrük Darüttalimi…………………………………………………….……57 3.2. Rüsumat Emanetinin Kuruluşu………………………………………...……58 3.3. Rüsumat Emanetinin Kaldırılışı…………………………………………...…59 BÖLÜM IV TEKNOLOJİK GELİŞİMİN TARİFEYE ETKİLERİ 4.1. Teknolojik Gelişimin Tarifeye Etkilerine İlişkin Örnekler……………...…64 4.1.1. Biodizelin Sınıflandırılması…………………………………………………..64 4.1.1.1. Biodizelin Tanımı…………………………………………………………..64 4.1.1.2. Biodizelin Teknolojik Gelişimi……………………………………………..65 4.1.1.2.1 Biodizelin Kimyasal Yapısı……………………………………………….66 4.1.1.2.2 Biodizelin Dünyadaki Üretim Alanları……………………………………67 4.1.1.3. Biodizeldeki Teknolojik Gelişimin Tarifeye Yansıması…………………...69 4.1.2. Genetiği Değiştirilmiş Gıdaların Ortaya Çıkması ve Organik Gıdaların Armonize Sistem Nomanklatürü’nde Sınıflandırılması…………………………71 vi 4.1.2.1. Genetiği Değiştirilmiş Gıdaların Tanımı ve Üretim Süreci………………...71 4.1.2.2. Gen Teknolojisi ve Genetiği Değiştirilmiş Gıdalar ………………………..72 4.1.2.3. Genetiği Değiştirilmiş Gıdaların Gelişimi………………………………….73 4.2. Organik Gıdaların Tanımı ve Sınıflandırılmasında Ortaya Çıkan Sorunlar 4.2.1. Organik Gıdaların Tanımı…………………………………………………… 75 4.2.2. Organik Gıdaların Sınıflandırılması………………………………………….75 4.3. Dijital Kameralar ve Görüntü Kaydedici Kameralar …………………………..77 4.3.1. Dijital Kameralar ve Görüntü Kaydedici Kameraların Sınıflandırılması……77 BÖLÜM V SONUÇ VE DEĞERLENDİRME………………………………………………..80 TABLO VE ŞEKİLLER DİZİNİ vii TABLOLAR: Tablo 1: TARIC kodu ve Ek Kodların Yapısı……………………………………...68 Tablo 2: ITMS Sisteminde Aday Ülkelerin Takip Etmesi Gereken Öncelikler……74 Tablo 3: ITMS projesi kapsamında Üye Ülkelerin hangi sistemlerini hangi öncelik ile hazır hale getirmeleri gerektiğine ilişkin tablo…………………………………..78 ŞEKİLLER: Şekil 1: ITMS Sisteminin CCN/ CSI Network Ağı üzerinden İşleyişi……………..71 Şekil 2: Topluluk IT Sistemlerinin İşleyiş Yapısı…………………………………..79 KISALTMALAR viii AS BIO CCCN Armonize Sistem Bağlayıcı Mense Bilgisi Customs Cooperation Council Nomenclature (Gümrük İşbirliği Konseyi Nomanklatürü) CN Combined Nomenclature DGÖ Dünya Gümrük Örgütü EBTI Avrupa Bağlayıcı Tarife Bilgisi ECICS Avrupa Kimyasal Maddelere İlişkin Gümrük Envanteri GİK Gümrük İşbirliği Komitesi HS Harmonised System Nomenclature ISPP Veri İşlenmesi Prosedürleri için Bilgi Sistemleri ITA KN Information Technology Agreement (Bilgi Teknolojisi Anlaşması) Kombine Nomanklatür NCTS Topluluk Bilgisayarlı Transit Sistemi NIMEXE Avrupa Toplulukları Dış Ticaret İstatistiğine Ait Mal Nomanklatürü ix ve Üye Devletler Arasında Ticaret İstatistiği SITC Uluslararası Standart Ticaret Sınıflandırması (The Standart International Trade Classification) SMS Model İşletim Sistemi TARIC Tariff Intégré des Communautés Européennes Avrupa Topluluğu Entegre Tarife Sistemi TAXUD Taxation and Customs Union AB Komisyonu Vergilendirme ve Gümrük Birliği Departmanı TQS Tarife Kotaları ve Gözetimi x xi I. GİRİŞ Teknoloji tarihi insanlık tarihinin başlangıcından itibaren yapılan icat ve keşifler ile sürekli gelişim göstermiştir. Bu gelişim sonucu sürekli insan hayatını kolaylaştıran yeni eşyalar geliştirilmiş, bu çerçevede eşyaların çeşitliliği zamanla ticaretin nitelik ve niceliksel olarak gelişimini sağlamıştır. Tarihin gelişmemiş dönemlerinde, belirli bir toprak parçası sınırları içinde seyreden ticaret, sonrasında ülke düzeyinde ve yakın ülkeler arasında gerçekleşirken, daha sonra teknolojik gelişmelerin nitelik ve niceliksel olarak artması sebebiyle uluslararası bir boyut kazanmıştır. Bununla birlikte, ülke ihtiyaçlarını gidermek amacıyla sınırlı sayıda üretilen mallar, teknolojik gelişmeler doğrultusunda zamanla daha büyük miktarlarda üretilmeye ve ülke sınırları dışında da satılmaya başlamıştır. Bu gelişmeler sonucunda, eşya çeşitliliği artarken ticaret de uluslararası bir boyut kazanmış, bu durum ticaretin kolaylaştırılmasını sağlamak amacıyla eşyaların sınıflandırılması gereksinimini doğurmuştur. Bu gereksinimin sonucu olarak da 19.yy ortalarından itibaren modern anlamda eşya sınıflandırılması çalışmaları başlamıştır. Bununla birlikte, yüzyıllar boyunca gümrüklerin ana görevi önemli bir milli bütçe kaynağı olan gümrük vergilerini toplamaktan ibaret olurken,19.yy.dan itibaren teknolojik gelişmeler doğrultusunda hız kazanan uluslararası ticaret, gümrük idarelerini teknolojik gelişmelerle doğrudan bağlantılı olarak gümrük işlemlerini sürekli yenileyen bir yapılanmaya sevk etmiştir. Böylece gümrük idareleri, gümrük 1 mevzuatı ve gümrük vergileri açısından devletin iktisadi politikasını yönlendiren kurumlar haline gelmiştir. Bu durum ülkelerin teknolojik ve ticari gelişmeleri yakından takip edebilmesi ve gümrük vergilerini kontrol altında tutulabilmesi amacıyla ortak bir nomanklatür kullanması ihtiyacını doğurmuştur. Bu çerçevede, bugün dünya ticaretinin %98’inde geçerli olan Armonize Sistem Nomanklatürü geliştirilmiştir1. Uyumu sağlanmış (Armonize) Mal Tanımı ve Kodlama Sistemi Hakkındaki Uluslararası Sözleşme ekinde yer alan Armonize Sistem Nomanklatürü 3501 sayılı ve 10 Kasım 1988 tarihli Kanun’la 1 Ocak 1989 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere kabul edilerek Gümrük Giriş Tarife Cetvelimizin hazırlanmasında esas alınmıştır. Bunu takiben, ülkemizin 01.01.1996 tarihinden itibaren Gümrük Birliği’ne dahil olması nedeniyle Gümrük Giriş Tarife Cetvelinde, Armonize Sistem Nomanklatürüne dayalı olarak Avrupa Birliği Kombine Nomanklatürü esas alınarak 12 rakamlı Gümrük Tarife İstatistik Pozisyonu uygulamasına geçilmiştir. Gümrük Giriş Tarife Cetveli, uluslararası ticarete konu olan malların türlerine ve niteliklerine göre sistematik olarak numaralandırılarak sınıflandırılmasını ve bu eşyaların ithalatında alınması gereken ithalat vergi oranlarını gösteren bir cetvel olarak tanımlanmaktadır2. Bununla birlikte, teknolojik gelişmeler doğrultusunda çeşitlilik kazanan eşya türlerinin sınıflandırılmasında, Armonize Sistem ve Kombine Nomanklatüre uyum sağlamaktadır. 1 Armonize Sistem Komitesi 39. dönem toplantı raporu, Brüksel, 30 Mart 2007. 2 AKÇA K., Gümrük Giriş Tarife Cetveli, Gümrük Giriş Tarife Cetvelinde Eşyanın Sınıflandırılması ve Bağlayıcı Tarife Bilgisi, Uzmanlık Tezi, Gümrükler Genel Müdürlüğü, 1998. 2 Bu çalışmada, mikro düzeyde teknolojik gelişmeler nedeniyle çeşitlenen eşyaların sınıflandırılması hususunda, Armonize Sistem ve Kombine Nomanklatürü başta olmak üzere uluslararası tarife sistemlerinin işleyişinde ortaya çıkan etkiler ve makro düzeyde teknolojik gelişmelerden uluslararası tarife sistemlerinin nasıl fayda sağladığı hususları hakkında bilgi verilmiştir. Bu çerçevede, I. Bölüm’de teknolojinin tarihsel süreci ele alınarak, teknolojik gelişmelerin yüzyıllar itibariyle nasıl bir gelişme gösterdiği ele alınmıştır. II. Bölüm’de uluslararası eşya nomanklatürünün tarihsel gelişimi kapsamında Armonize Sistem ve Avrupa Birliği Kombine Nomanklatürü hakkında bilgi verilmiştir. Bu kapsamda, teknolojik gelişmelerin ortaya çıkardığı günümüz dönemi yeni eşyalar ve bu eşyaların sınıflandırılması hususu üç örnek üzerinde incelenmiştir. III. Bölüm’de, Türk Gümrük Sistemi’nin tarihçesi ele alınmıştır. Bununla birlikte Türk Gümrük Sistemi içinde tarife uygulamasının gelişim sürecine değinilmiştir. IV. Bölüm’de ise uluslararası tarife sisteminin teknolojinin getirdiği yeniliklerden nasıl faydalandığı hususu ele alınmış olup, teknolojik gelişimin tarife sistemine yansıması iki örnek üzerinde açıklanmıştır. 3 BÖLÜM I TEKNOLOJİNİN TARİHSEL GELİŞİMİ 1.1. Dünden Bugüne Teknoloji İnsanın kendi doğasından beslenen yaratma isteği teknolojideki gelişmelerin ana sebebidir. Bu çerçevede, insanoğlu yaşamı boyunca sürekli olarak icat yapma ihtiyacı duymuş ve icatların tarih boyunca süreklilik arz etmesi nedeniyle teknoloji sürekli yenilenen, değişim gösteren bir süreç haline gelmiştir. Yıllardır hayatımızın içinde olan teknolojik süreci incelemeden önce teknolojinin kelime anlamına değinelim. Hemen her fırsatta kullandığımız teknoloji sözcüğü, sanat ya da beceri anlamına gelen yunanca "Techne" ve bilim ya da çalışma anlamına gelen "Logia" sözcüğünün birleşmesinden türetilmiştir. Teknolojik gelişim süreci kapsamında Babilde ilk toplama makinası olan abaküs icat edilmiştir. M.Ö 2000 yılı civarında kaleme alınan Hammurabi yasalarında belirtilen inşaat yapım kuralları, belgelenen en eski mühendislik kuralları sayılmaktadır. Anadolu’da yaşamış olan Thales, M.Ö 550'lerde geometrinin temellerini atan Pisagor okulunu kurmuştur. Aynı dönemlerde yaşayan Arşimed’in (M.Ö 287) birleşik makaraları, hidrolik vidaları, büyüteci bulması ve kaldıraç kanunlarının uygulandığı savaş makinelerinin icadı modern mühendisliğin ilk adımları sayılabilir. Kaldıraç kanunlarının icadı Fen bilimlerindeki gelişmenin de 4 başlangıcı sayılmaktadır. Mısırlılar ve Yunanlıların icat etme yetenekleri tarihsel olarak bilinmekle birlikte teknolojik olarak ilk uygulayıcılar Romalılardır. Romalılar mühendislikte gösterdikleri başarıların yanında standart ölçütlerin geliştirilmesine ve örgütlenmeye büyük önem vermişlerdir. Bu çalışmalar bilim ve tekniğin birleştirilmesi olarak nitelendirilmiştir. Toplumlar arasında ticaret geliştikçe edinilen bilgilerde hızla yayılmıştır. Yayılan bu bilgilerin Çinliler tarafından büyük bir maharetle ve batıdan çok daha önce teknolojiye dönüştürüldüğü bilinir. Örneğin demir kalıpçılık, dümen, kağıt, ipek dokumacılığı, barut (1000 civarı), matbaacılık (1045 civarı) gibi buluşların Avrupa’da keşfedildiği 14.yy.dan yüzlerce yıl önce Çin’de uygulandığı saptanmıştır. Özellikle 16.yy sonrasında Copernicus, Kepler, Newton, Galileo, Toricelli, Laplace, Fourier, Lavosier, Avagado, Carnot, Maxwell, Watt, gibi bilimle uğraşan insanlar günümüz teknolojisinin gelişmesinde çeşitli disiplinlere bağlı bilimsel temellerin oluşmasına neden olmuşlardır. Günümüze en uygun modern ve popüler mühendisliğin babası olarak Leonardo da Vinci kabul edilmektedir. (1452 -1519). 6. yy.da Slavlar tarafından geliştirilen saban, 8. yy.da uzak doğudan getirilen üzengi, 11. yy.da ilk ateşli silahın icadı (M.S1050) ve19. yy.da at nalı ve koşum takımı devrimsel nitelikte olup, batıdaki toplumsal yapının zaman içinde tümüyle değişmesine neden olmuştur. Sanayileşme sürecindeki Avrupa’da, teknolojinin gelişimi vazgeçilmez hale gelince insanların şehirlerde yaşamaya başlamaları sonucu yeni çalışma şartları ortaya çıkmıştır. Bu yeni toplumsal yapılanma sürecinde ilk başlarda yeni gelişmelere karşı tepki de büyük olmuştur. Buna ilk örnek, 19.yy başlarında çıkan 5 Luddite isyanıdır. İsyanın adı çalışma koşullarından memnun olmadığı için bir çorap tezgâhını parçalayan Ned Lud adlı işçiden geldiği sanılmaktadır. (Luddite, günümüz İngilizcesinde makine düşmanı anlamına gelmektedir.) Bu isyancıların başlattıkları eylemde giydikleri saboları (Takunyaya benzer terlik) çıkrıkların dişlileri arasına sokmaları sonucu tezgâhlar zarar görerek üretim durmuştur. Günümüzde benzer olaylar için kullandığımız "sabotaj" kelimesinin kökeni bu olaydır. Batıda sanayi devriminin 19. yy.dan itibaren James WATT tarafından gerçekleştirilen buharlı lokomotifin icadıyla başlamış olduğu varsayılır. 1876’da Alexande Graham BELL'in bir deney sırasında üzerine dökülen asitin temizlenmesi için yeni icat ettiği telefonun öbür ucundaki yardımcısını " Bay watson buraya gelin, çabuk olun " sözüyle çağırması iletişim teknolojisinin kesin başlangıç tarihidir. Bu olayların hemen sonrasında Edison 1879’da elektrik ampulünü ve 1888’de gramofonu icat etmiştir. Ardından 1902’de Limuere kardeşler ilk sinema filmini icat etmiştir. 1903’te Wright kardeşler ilk motorlu uçak denemesini gerçekleştirmiş, 1904’te elektronik vakum tüp icat edilmiştir. 1908’de Sanayici Henry Ford "T" adını verdiği otomobili için sanayide devrim sayılan ilk üretim bant sistemini yaratmış, Markoni ilk radyo yayınını gerçekleştirmiştir. 1911’de Rutherford atomun parçalanmasını, 1915’de Einstein genel rölativite teorisini keşfetmiştir. 1926’da R.Goddat tarafından ilk roket denemesi ve ilk TV cihazı, 1946 da ENIAC adıyla ilk elektronik bilgisayar, 1954’de transistörlü radyo, 1958’de ilk mikroçip keşfedilmiştir. Aynı tarihte Ruslar tarafından ilk insan yapımı cisim olan Sputnik1, 1962’de Telstar adıyla uzaya ilk haberleşme (Comminication) uydusu fırlatılmıştır. SSCB’de Y. Gagarin adındaki astronot 12 Nisan 1961’de uzaya giden ilk insan olmuştur. 6 1967’de G. Afrikalı Dr. Bernard tarafından ilk kalp nakli ameliyatı gerçekleştirilmiş, 1969’da N. Armstrong aya ilk ayak basan adam olmuştur. 1974’de mikroişlemcili ilk bilgisayar geliştirilmiştir. Ve nihayet 2000’de genetik şifre çözülmeye başlanmış ve ilk canlı kopyalaması başarılmıştır. Bu gün ulaşılan teknolojinin temeli bilimdir. Bu iki kavram tarihsel süreçte ilk kez ilişkiye girdiklerinde bilim teknolojinin bir sonucu olarak ortaya çıkmıştır. Önce icat yapılmış sonra neden ve sonuç irdelenerek prensipler oturtulmuştur. Günümüzde ise bilim teknolojiye öncülük etmektedir. Örneğin transistor, lazer gibi buluşlar bilimsel çalışmaların sonucudur ve teknolojinin vazgeçilmez öğesi olmuşlardır. Teknoloji kavramı bilimin uygulamaya geçirilmesi olarak da tanımlanmaktadır. Özellikle son çeyrek yüzyılda bilimsel çalışmalar geçmiş dönemlerle karşılaştırılamayacak ölçüde teknolojiye, yani pratik sonuçlar verecek biçime dönüştürülmektedir. Bilim ve teknoloji arasındaki bu hızlı etkileşim ve bütünleşme, elbette birey ve toplum yaşamını da dolaysız biçimde etkilemektedir. O nedenle, yaşadığımız çağı anlamanın yolu, öncelikle teknolojiyi ve onun boyutlarını tanımaktan geçmektedir. Bu ikisi arasındaki başlıca fark, bilmek ve yapmak arasındaki farka benzetilebilir. Alkan ve arkadaşlarına göre, “bilim, bilme, betimleme; teknoloji ise, yapma ve geliştirme uğraşıdır.”3 Eş deyişle, teknoloji, bilimin somutlaşmış biçimidir. 3 C.Alkan, D.Deryakulu ve N.Şimşek. Eğitim Teknolojisine Giriş. Önder Matbaacılık Ltd.Şti. Ankara, 1995, s.81. 7 Bu çerçevede, teknolojik gelişim sürecini daha iyi anlayabilmek ve yüzyıllar boyunca gerçekleşen icatların teknolojinin günümüzdeki haline ulaşmasında nasıl bir etki yarattığını anlayabilmek için icatlar ve keşifler tarihini kronolojik sıralamayla ele almakta fayda görülmektedir.4 1.2. Teknolojik Gelişmelerin Kronolojik Gelişimi Bu bölümde, teknolojik gelişim Milattan önce ve sonra olmak üzere kronolojik olarak incelenmiş olup, insanlık tarihi açısından önem arz eden icatlara değinilmiştir. M.Ö - 4241: Mısırlılar tarafından ilk hassas takvim yapılmıştır. - 3200: Tekerleğin ilk kez Mezopotamya’da ve orta Avrupa’da kullanıldığı varsayılmaktadır. - 3200: Mezopotamya Sümerler yazıyı kullanan ilk halktır. - 3000: Mısırlılar tarafından Hiyeroglif denen yazı sistemi bulunmuştur. -1300: Suriye’de Ugarit’de ilk alfabe kullanılmıştır. - 700: Lidya ( Türkiye)’da ilk para sikkesi kullanılmıştır. - 540: Miletli (Batı Anadolu’da liman kenti) THALES geometri okulunu kurmuş ve kendi teoremini geliştirmiştir. - 450: Herodotos dünya haritası çizmiştir. - 200: Yunan ARKHİMEDES kaldıraç kanunlarını keşfetmiştir. 4 Peter DRUCKER, Yeni Gerçekler, T. İş Bankası Kültür Yayınları, 1992, s.159. 8 M. S - 1000: Türk gök bilimci BİRUNİ 13 000 sayfalık araştırmalarını yayımlamıştır. -1010: Türk İbn SİNA 270 kitaplık araştırmalarını yayımlamıştır. - 1020: Irak İbn-ül HEYSEM Optik konusunda ayrıntılı araştırmalar kitabını yayımlamıştır. - 1045: Çin Pi CHENG portatif matbaa harflerini keşfetmiştir. - 1453: Polonyalı Keşiş Nikolas KOPERNICUS Dünya ve güneş sistemi kuramını ortaya atmıştır. - 1521: Türk Piri REİS Kitab-ı Bahriye adını verdiği gerçeğe en yakın Dünya haritasını yayımlamıştır. - 1592: İtalyan GALİLEO 30 kez büyüten teleskopu yapmıştır. (Daha önce Hollandalı gözlükçü Hans lippershey ilk teleskopu bulmuştu.) - 1618: Alman Johannes KEPLER Güneş sisteminin yasalarını keşfetmiştir. - 1687: İngiliz İsac NEWTON evrensel çekim yasalarını keşfetmiştir. - 1492: İspanyol Kristof KOLOMB Amerikaya ayak basmıştır. - 1507: İtalyan Amerigo VESPUCCİ Amerikanın yeni kıta olduğunu kanıtlamıştır. - 1630: Türk Hazarfen Ahmet çelebi yaptığı kanatlarla ilk kez uçmayı başaran adam olmuştur. - 1680: Türk Lagari Hasan Çelebi aya gitme denemesini yapmıştır. - 1698: İngiliz Thomas SAVERY ilk buharlı makineyi yapmıştır. - 1763: Fransız Claude CHAPPE uzaktan yazma anlamına gelen Telgrafı icat etmiştir. - 1777: İngiliz James WATT uzun süreli çalışan buharlı makineyi yapmıştır. 9 - 1783: Fransız MONTGOLFİER kardeşler ilk uçan balonla yolculuk yapmıştır. – 1796: Edvard JENNER çiçek aşısını bulmuştur. - 1799: İtalyan Alessandro VOLTA ilk elektrik bataryasını yapmıştır. - 1804: İngiliz Richard TREVİTHİCK ray üzerinde 16 Km hızla giden ilk lokomotifi icat etmiştir. -1816: Fransız Rene LAENNEC ilk tıpta kullanılan stetoskobu icat etmiştir. - 1820: Danimarkalı Hans OERSTED elektromanyetik akımı keşfetmiştir. - 1830: Fransız terzi Berthelemy THIMONNIER ilk dikiş makinesini yapmıştır. (Ancak bu tip makineleri üretip satan ilk kişi Amerikalı Isac SINGER’dir) - 1837: İngiliz COOKE ve WHEATSTONE ilk elektrikli telgrafı icat etmiştir. - 1846: ABD dişçi William ORTON ik kez ameliyatında uyuşturma ve ağrıyı azaltmak için eteri kullanmıştır. - 1855: İskoç James MAXWELL Faraday kanunlarını matematiksel olarak kanıtlamış ve kendi kuramını yazmıştır. - 1859: İngiliz Charles DARWIN Türlerin kökenleri adlı evrim kuramını yayınlamıştır. - 1860: Belçika Müh ilk tek zamanlı ve içten yanmalı motor yapmıştır. - 1867: ABD Christopher SHOLES gerçek anlamda ilk daktiloyu icat etmiştir. - 1863: İngiltere Londra’da ilk metro çalışmaya başlamıştır. - 1876: ABD EDİSON tarafından dünyanın ilk Endüstriyel Araştırma Laboratuarı kurulmuştur. (Edison bu laboratuarda 1093 adet patentli icatta bulunmuştur.) - 1876: ABD İskoç asıllı Alexander Graham BELL ilk telefonu icat etmiştir. (Tarihteki İlk uzaktan konuşma denilen Tele-Phone konuşması 10 Mart 1876 BELL ile yardımcısı Watson arasında yapılmışır) 10 - 1878: İngiliz Joseph SWAN elektrik ampulünü icat etmiştir. - 1885: Alman Karl BENZ 14,5 Km hız yapabilen satış amaçlı ilk arabayı üretmiştir. - 1885: Fransız Louis PASTEUR kuduz aşısını bulmuştur. - 1896: İtalyan Guglielmo MARCONİ Radyo dalgalarıyla ilk yayını yapmıştır. - 1902: Polonya Marie CURİEve kocası Pierre CURİE Radyumu keşfetmiştir. - 1903: ABD WRIGHT kardeşler ilk motorlu uçağı tasarlamıştır. -1907: Kanada Reginald FESSENDEN radyo aracılığıyla ilk insan sesini iletmiştir. -1913: ABD Elmer SPERRY ilk Robotu yapmıştır. (ROBOT kelimesi Çek dilinde "zorunlu emek" anlamındadır ve deyim tarlada köle gibi sürekli çalışan işçiler için kullanılmıştır) - 1918 Fransız Pierre LANGEVIN ve ekibi ilk kez SONAR sistemini icat ettiler (SONAR : Sound Navigation and Ranging: Ses yardımıyla yer belirleme ve mesafe ölçme anlamına gelmektedir) -1922: Kanada’da ilk kez bir şeker hastasına insülin tedavisi uygulanmıştır. - 1928: İskoç Alexander FLEMING penisilini bulmuştur. -1936: İngiltere BBC siyah beyaz TV yayınına başlamıştır. -1939: ABD de HP şirketi Analog verileri dijitale çeviren Pulse-code modulation sistemini geliştirmiştir. -1945: ABD Robert OPPENHEİMER ilk atom bombasını geliştirmiştir. Aynı yıl Japonya’nın Nagazaki ve Hiroşima şehirlerine atılmış ve binlerce sivil öldürülmüştür. -1957: SSCB uzaydaki ilk insan yapımı cisim olan SPUTNİK 1 adlı uyduyu fırlatmıştır. -1960: ABD Theodor MAIMAN ilk LAZER tabancasını gerçekleştirmiştir. 11 - 1961: SSCB Yuri GAGARİN uzaya giden ilk insan olmuştur. - 1969: ABD Neil ARMSTRONG ve Edwin ALDRIN Aya ayak basan ilk insanlar olmuştur. -1971: SSCB ilk uzay istasyonu olan Solyut 1 fırlatıldı ve dünya yörüngesine oturtuldu. -1975: ABD MicroSoft adlı yazılım şirketi kurulmuştur. -1981: ABD IBM firması IBM-PC with MS DOS adıyla kişisel bilgisayar yapılmıştır. - 1983: ABD’de MicroSoft firması Windows işletim sistemini yapmıştır. -1991: ABD Avrupa’nın ilk çevre uydusu ERS-1 yörüngeye oturtulmuştur. -1997: ABD Genetik kopyalamada ilk somut başarı sağlandı. DOLLY adı verilen bir koyun kopyalanmıştır. - 2000: ABD Bilim adamları ortak bir projede genetik şifrenin çok büyük oranda çözüldüğünü açıklamıştır.5 Teknolojik gelişimin kronolojik incelemesini yaptıktan sonra sürekli iktisadi ve teknolojik gelişmelerle iç içe yaşamak zorunda olan tarife sisteminin tarihsel gelişimini inceleyerek, tarife sisteminin zaman içinde hangi aşamalardan geçtiğini ve teknolojik gelişime nasıl ayak uydurduğunu anlamakta fayda görülmektedir. 5 Hüsnü ERKAN, Bilgi Toplumu ve Ekonomik Gelişme, T. İş Bankası Kültür Yayınları, 1997. 12 BÖLÜM II ULUSLARARASI EŞYA NOMANKLATÜRLERİ 2.1. Uluslararası Eşya Nomanklatürleri’nin Tarihsel Gelişimi Eşyanın sınıflandırılmasına yönelik bir bilgi eski çağlardan beri süre gelmiştir. İlk “eşya sınıflandırma sistemleri” vergiye tabi eşya ile vergiden muaf eşyanın sadece alfabetik bir listesinden ibaretti. Ancak zamanla eşyalara farklı vergi oranları veya muafiyetlerin uygulanması gerekliliğinin ortaya çıkması ve eşyaların sınıflandırılmasında kullanılan alfabetik listelerin artması vb. nedenler vergi statüsünden ziyade eşyanın yapısına dayanan bir sınıflandırma sistemini daha kullanışlı hale getirmiştir. Bunun sonucunda eşyanın yapısına göre sınıflandırıldığı gümrük tarifeleri ortaya çıkmıştır. Uluslararası ticaretin düzeyinin ve öneminin artması ulusal gümrük tarifelerindeki farklılıklardan kaynaklanan bir takım zorluklarının ortaya çıkmasına sebep olmuştur. Bu farklılıklar; pozisyonların veya numaraların sıralanışındaki farklılıklar, bu sıralanışta alt ayrımların farklı oluşları, eşyanın tanımları ve isimlerindeki farklılıklar ve hatta sınıflandırma prensiplerindeki farklılıklar olarak meydana çıkmıştır. Gümrük vergileri ve eş değerdeki vergilerin değerlendirilmesinde kolaylık sağlanması açısından bu farklılıkları ortadan kaldırmak ve standart bir gümrük nomanklatürü oluşturmak için ilgili ülkeler arasında ortak çalışmalar 13 başlatılmıştır. Oluşturulacak standart gümrük nomanklatürünün aşağıda belirtilen amaçlara hizmet etmesi amaçlanmıştır.6 1. Uluslararası ticarete konu teşkil eden eşyanın sistematik olarak sınıflandırılmasına imkân vermesi, 2. Bu nomanklatürü kabul eden ülkelerin tarifelerinde tüm eşyaların somut bir esasa dayalı olarak aynı şekilde sınıflandırılması, 3. Gümrük teknolojisinin uzman kişiler ve halk tarafından aynı şekilde kolayca anlaşılması ve böylece ithalatçıların, ihracatçıların, üreticilerin, nakliyecilerin ve gümrük idarelerinin işlerini basitleştiren uluslararası ortak bir gümrük ‘dil’inin benimsenmesi, 4. İki veya çok taraflı gümrük ve ticari anlaşmaların müzakerelerinde, uygulanmasında ve doğru olarak yorumlanmasında kolayca anlaşılması ve çelişkilere yol açmaması, 5. Karşılaştırmalı uluslararası istatistiklerin hazırlanışında verilerin tek tip düzenlenmesine imkan vermesi. Uluslararası ticareti kolaylaştırmaya yönelik olarak ortak bir dünya nomanklatürünün oluşturulması için yürütülen bu çalışmalar bir asırdan fazla sürmüştür. Bu çalışmalar sonucunda bugün dünya ticaretinin %95’ini gerçekleştiren toplam 167 ülke ve Gümrük/Ekonomik Birlikler tarafından kullanılan Armonize Sistem Nomanklatürü geliştirilmiştir. 6 Introducing The International Convention On The Harmonized Commodity Description And Coding System, Customs Co-operation Council, Brussels,1987. 14 2.1.1. 1831–1922 Yılları Arasındaki Gelişmeler Modern anlamda eşyanın sınıflandırılması çalışmaları 19. yüzyıl ortalarından itibaren başlamıştır. 1831 ile 1854 yılları arasında Belçika’da dış ticaret istatistikleri üç genel pozisyonda sunulmuştur. Bu pozisyonlar; hammaddeler, tabi halde tüketilen ürünler ve mamul hale getirilmiş eşya şeklindedir. Avusturya-Macaristan tarafından 25 Mayıs 1892 tarihinden itibaren kullanılan nomanklatürde daha sonra 1913 Brüksel Nomanklatürü ve 1931 Milletler Cemiyeti Nomanklatür Taslağı’nda kullanılan sınıflandırma sistemine benzer bir sistem kullanılmıştır. Bu şekilde ulusal düzeyde yapılan girişimler giderek yerini uluslararası girişimlere bırakmıştır. 1863-1908 yılları arasında uluslararası bir istatistik nomanklatürünün hazırlanması için çok sayıda ekonomik kongre yapılmıştır. Ancak uluslararası bir sözleşmeyle onaylanmış ilk tek tip gümrük nomanklatürü, 1913 yılında Brüksel’ de yapılan İkinci Uluslararası Ticari İstatistik Konferansında kabul edilmiş ve 1913 yılında 29 ülke tarafından uygulamaya konulmuştur. Bu nomanklatürde eşyalar; 1. Canlı hayvanlar, 2. Gıda (yiyecek) maddeleri ve içecekler, 3. Hammadde ve yarı mamul maddeler, 4. Mamul maddeler, 5. Altın ve gümüş, 15 Olmak üzere beş grupta toplanmıştır ve bu gruplarda toplam 186 madde yer almıştır.7 Bu nomanklatür, 1922 yılında Uluslararası Ticaret İstatistikler Bürosu’nun hazırladığı ilk ticari istatistiklerin toplanmasına da esas teşkil etmiştir. 2.1.2. Milletler Cemiyeti Gümrük Nomanklatürü Taslağı ( League of Nations Draft Customs Nomenclature) Milletler Cemiyeti bünyesinde 1927 yılının Mayıs ayında toplanan Dünya Ekonomi Konferansı’nda, ulusların gümrük tarifelerinin ortak bir çatıya oturtulması yönünde bir Tavsiye Kararı alınmıştır. Bu Tavsiye Kararı çerçevesinde, kurulan Uzmanlar Komitesi tarafından 1931 yılında tamamlanan gümrük nomanklatürü taslağı 1937 yılında revize edilmiştir. Daha sonra “Cenevre Nomanklatürü” olarak adlandırılan bu taslak 21 bölüm, 86 fasıl ve 991 pozisyondan oluşmaktadır. Cenevre Nomanklatürü birçok gümrük tarifesine esas teşkil etmiş olmakla birlikte, gümrük nomanklatürlerinin gerçek anlamda standartlaşmasına fazla bir katkısı olmamıştır. İkinci Dünya Savaşı’nın çıkması nedeniyle Milletler Cemiyeti’nin çöküşünün, bu nomanklatürün başarısızlığında önemli etkisi olmuştur. 7 Armonize Sistem Nomanklatürüne İlişkin Açıklamalar, İTO Yayın No:1989/4, İstanbul, 1989. 16 2.1.3. Gümrük İşbirliği Konseyi Nomanklatürü (Customs Cooperation Counsil Nomenclature-CCCN) İkinci Dünya Savaşı sonrasında dünya konjonktüründe kendini gösteren gelişmeler, batılı uluslarca serbest ticarete duyulan istek ve ekonomik yapının yeniden oluşmasına yönelik hamleler, gümrük tarifelerinin standardizasyonu için uygun ortamı yaratmış ve bu anlamda bir kez daha uluslararası ortak bir gümrük nomanklatürünün hazırlanmasına ihtiyaç duyulmuştur. 1948 yılından sonra Avrupa Gümrük Birliği Çalışma Grubu, birliğe katılan ülkeler için ortak bir gümrük tarifesi belirlemek amacıyla çalışmalara başlamıştır. Bu çalışma grubu tarafından Cenevre Nomanklatüründe çok geniş çaplı değişiklikler yapılmış, 1949 yılında hazırlanan taslak, yeniden gözden geçirilerek kısaltılmış ve basitleştirilmiş olarak 15 Aralık 1950 tarihli “Gümrük Tarifelerinde Mal Sınıflandırma Nomanklatürüne İlişkin Brüksel Sözleşmesi”nin özünü oluşturmuştur. Bu sözleşme, Gümrük İşbirliği Konseyi’ni kuran Sözleşme ve Eşyanın Gümrük Kıymetine Dair Sözleşmeyle aynı zamanda imzaya açılmıştır. 1 Temmuz 1955 tarihli Değişiklik Protokolü’nün kabulünden sonra 11 Eylül 1959 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Yürürlüğe giren nomanklatür 1974 yılına kadar Brüksel Nomanklatürü olarak anılmış, bu tarihten sonra “Gümrük İşbirliği Konseyi Nomanklatürü” olarak isim değişikliğine gidilmiştir. Gümrük İşbirliği Konseyi bünyesinde, nomanklatürün uygulanması ile ilgili her türlü bilgiyi toplama ve yayma; üye ülkelerin gümrük tarifelerinde eşya sınıflandırılmasına ilişkin kuralları ve uygulamaları inceleme; nomanklatürün aynı 17 şekilde yorum ve uygulamasını sağlamak üzere üyelere tavsiyelerde bulunma; nomanklatür değişikliklerine ait tasarıları hazırlama; uluslararası kuruluşlar tarafından sorulan konulara görüş oluşturma ve ihtilaflar içi hakemlik görevlerini üstlenmek üzere bir Nomanklatür Komitesi kurulmuştur. 1987 yılında 52 ülke nomanklatür sözleşmesine taraf bulunmaktaydı. Taraf ülkeler kendi gümrük tarifelerini, sözleşme şartları uyarınca, Gümrük İşbirliği Konseyi Nomanklatürü’ne göre düzenlemişlerdir. Bunun yanı sıra 150 ülke de kendi gümrük tarifelerinde Gümrük İşbirliği Konseyi Nomanklatürünü örnek almışlardır. 1994 yılı itibariyle Gümrük İşbirliği Konseyi Dünya Gümrük Örgütü adını almıştır. Şu anda toplam 171 üyesi olan bu örgüt, ortak bir gümrük uygulaması ve gümrük işlemlerinin etkili ve basitleştirilmiş şekilde yapılması, bununla birlikte Dünya Gümrük Örgütü’ne üye ülkeler arasında işbirliği ve uyumun sağlanması ve bu çerçevede uluslararası eşya ticaretinin geliştirilmesi yanında özel sektörün bu kapsamda eğitilmesi amacıyla faaliyet göstermektedir.8 Gümrük İşbirliği Konseyi Nomanklatürü (Customs Cooperation Council Nomenclature- CCCN) eşyanın sistematik bir şekilde sınıflandırılmasına yönelik olarak hazırlanmıştır. Bu nomanklatürde: a. Yirmi bir bölüm b. Doksan dokuz fasıl c. 1011 pozisyon d. 1083 alt pozisyon yer almaktaydı. 8 www.wcoomd.org 18 Ayrıca Gümrük İşbirliği Konseyi Nomanklatürünün, Açıklama Notları (İzahname), Alfabetik Eşya Fihristi ve Sınıflandırma Avileri Kompendiyumu’ndan oluşan üç tamamlayıcı belgesi vardı. 2.1.4. Uluslararası Standart Ticaret Sınıflandırması (The Standart International Trade Classification- SITC) Gümrük İşbirliği Konseyi Nomanklatürü’nün yanı sıra bir başka çalışma olarak Cenevre Nomanklatürü’nün baz alındığı “Uluslararası Ticaret İstatistikleri için Minimum Ticari Mal Listesi” Milletler Cemiyeti tarafından 1938 yılında yayımlanmıştır. 1948-1950 yıllarında bu Minimum Liste, Birleşmiş Milletler İstatistik Komisyonu tarafından revize edilmiş ve “Uluslararası Standart Ticaret Sınıflandırması” (The Standart International Trade Classification-SITC) adı altında yayımlanmıştır. 12 Temmuz 1950 yılında da Birleşmiş Milletler Ekonomik ve Sosyal İşler Konseyi tüm uluslara bu sınıflandırmayı dış ticaret istatistiklerinde kullanmaları yönünde tavsiye kararı almıştır. Amerika Birleşik Devletleri ve Kanada gibi bazı ülkeler Gümrük İşbirliği Konseyine üye olmakla birlikte, nomanklatür sözleşmesine taraf olmamışlar ve Birleşmiş Milletler Uluslararası Standart Ticaret Sınıflandırması (The Standart International Trade Cassification-SITC) Nomanklatürü’nü uygulamışlardır9. 9 ATAN T., “Türkiye-Avrupa Topluluğu Gümrük Birliği ve Gümrük Mevzuatı”, Gümrük Müfettişleri Derneği, Yayın no:4, 1996. 19 Böylece iki farklı nomanklatür ortaya çıkmıştır. Bunun üzerine, uluslararası ticarette tek tip sınıflandırmanın yapılması amacıyla 1958 yılında Birleşmiş Milletler İstatistik Bürosu, GATT, AET, OECD gibi uluslararası kurum ve kuruluşlar Gümrük İşbirliği Konseyi Nomanklatürü ile Uluslararası Standart Ticaret Sınıflandırması arasındaki uyumu sağlamaya yönelik bir dizi ortak işbirliği çalışmasına girişmişlerdir. 1951-1975 tarihleri arasında sürdürülen bu çalışmalar sonunda Gümrük İşbirliği Konseyi 1 Ocak 1975 tarihinde 263 pozisyona 1087 alt pozisyon ilave edilmesi suretiyle değiştirilmiş, GİK Nomanklatürü ve revize SITC 2 arasında uyum sağlanmaya çalışılmıştır. 2.1.5 Armonize Sistem Nomanklatürünün Kabulü Bazı ülkelerin Gümrük İşbirliği Konseyi Nomankaltürü’nü uygulamaları, Amerika Birleşik Devletleri ve diğer bazı ülkelerin ise Uluslararası Standart Ticaret Sınıflandırmasını kullanmaları uluslararası ekonomik ilişkilerde güçlükler yaratıyordu. Ayrıca yeni teknolojiler ve uluslararası ticarette görülen gelişmeler sonucu büyük bir artış gösteren eşya çeşitlerinin sınıflandırılmasında da sorunlar ortaya çıkmıştı. Tüm bu sorunların giderilmesi için gerekli incelemeleri yapmak üzere, ABD ve Kanada’nın da katılımı ile 1970 yılında Brüksel’de Gümrük İşbirliği Konseyi’nde bir Araştırma Grubu kurulmuştur. Bu araştırma grubu, Haziran 1971’de uluslararası ticarette kullanılabilecek bir Armonize Mal Tanımı ve Kodlama Sistemi’nin oluşturabileceğini Konsey’e bildirdi. 20 Araştırma grubu, Konsey tarafından 1973 yılı Mayıs ayında onaylanan Sonuç Raporu’nda şu görüşlere yer vermiştir10: Armonize Mal Tanımı ve Kodlama Sistemi’nin oluşturulması imkanlar dahilindedir ve uluslararası ticaretin gelişmesi için zorunludur. (a) Yeni sistemin hazırlanışında Gümrük İşbirliği Konseyi Nomanklatürü ve revize SITC Nomanklatürü dikkate alınmalıdır. Ancak söz konusu iki belgenin üzerinde yeni sisteme geçiş için öncelikle bazı düzenlemeler yapılması zorunluluğu vardır. (b) Gümrük İşbirliği Konseyi Nomanklatürü, Armonize Sistem’in çekirdeğini oluşturmalı ve hazırlık çalışmalarında bu nomanklatürde mevcut bulunan dört basamaklı göstergenin kullanılmasına devam edilmelidir. (c) Sistemin oluşturulması sırasında, esas olarak gümrük makamlarının, istatistik kuruluşlarının ve taşımacılık işletmelerinin ilgili taleplerini yansıtan mevcut nomanklatürler ve mal tanımlama sistemleri göz önüne alınmalıdır. (d) Yeni sistemin hazırlanışı, Gümrük İşbirliği Konseyi himayesinde gerçekleşirken, tüm ticari birliklerin gereksinimlerinin dikkate alınmasını sağlamak ve Armonize Sistem’in uygulanmasını planlamak için uluslar arası/ kuruluşlar arası teşkilat, bu sistemin oluşturulması sırasında bizzat bulunmalıdır. Gümrük İşbirliği Konseyi, araştırma grubunun raporunu onaylarken, bu grubun belirlediği temel noktalara göre Armonize Sistem Nomanklatürünü ve sistemin uygulanmasına yönelik metni hazırlayacak geçici bir Armonize Sistem Komitesi kurulması hususunda karar almıştır. 10 A.g.e 21 Armonize Sistemin esas amacı dünya ticaretiyle ilgili gümrükler, uluslararası kuruluşlar, ticaret istatistikleri, taşımacılık, vb.nin gereksinimlerini karşılamak olduğundan, bu sistemin uluslararası bir sistem halini alabilmesi için çalışmalara değişik gruplardan temsilcilerin katılması sağlanmıştır. Böylelikle, Gümrük İşbirliği Konseyi’ne üye olmayan ülke temsilcileri, kuruluş temsilcileri Genel Kurul Toplantılarına gözlemci olarak katılmalarına rağmen Komite üyeleri ile aynı oy hakkına sahip olmuşlardır. Yaklaşık 60 ülke ile 20’den fazla ulusal ve uluslararası kuruluş Armonize Sistem projesinin hazırlanışında bulunmuştur. Armonize Sistem hazırlanmasında, araştırma grubunun belirlediği genel esaslar doğrultusunda, sadece GİK Nomanklatürü ve Revize 2 SITC’den yararlanmakla yetinilmemiş, diğer sınıflandırma sistemleri de geniş ölçüde ele alınmıştır. Bunlar arasında, Gümrük İşbirliği Konseyi Nomanklatürünü sınıflandırmalarına temel alan Japon Gümrük Tarifesi, Latin Amerika Serbest Ticaret Birliği Nomanklatürü, Avrupa Toplulukları Dış Ticaret İstatistiğine Ait Mal Nomanklatürü ve Üye Devletler arasında Ticaret İstatistiği (NIMEXE) gibi nomanklatürler yer almaktadır. Yapıcı bir ortam içerisinde ilerleyen Armonize Sistem hazırlık çalışmalarının tümü Komite tarafından 1981 yılı başında tamamlanmış olup, Sistemin, Gümrük İşbirliği Konseyinin onayına sunulma tarihi olarak belirlendiği 1982 ve Haziran 1983 yılları arasında Armonize Sistem Komitesi ve GİK Nomanklatür Komitesi bir arada geçici olarak kabul edilen metinleri yeniden gözden geçirmek ve önemli bazı teknik sorunları çözümlemek suretiyle Armonize Sistemin bir Sözleşme haline dönüşmesi sağlanmıştır. 1983 yılının Haziran ayında Brüksel’de yapılan 61/62. Dönem Toplantısı’nda Gümrük İşbirliği Konseyi, Armonize Sistem Komitesinin hazırladığı Armonize Mal 22 Tanımı ve Kodlama Sistemi’ne ilişkin Sözleşme tasarısını onaylayarak imzaya açmıştır. Bu sözleşmenin ekinde yer alan Armonize Sistem Nomanklatürü Avrupa Toplulukları da dahil olmak üzere 41 ülke tarafından kabul edilerek 01.01.1988 tarihinden itibaren uygulamaya konulmuştur. Bugün Armonize Mal Tanımı ve Kodlama Sistemi ‘ne İlişkin Uluslararası Sözleşme’ye (kısaca Armonize Sistem Sözleşmesi’ne) 130 ülke taraftır. Ayrıca 74 ülke de sözleşmeye taraf olmadan bu sistemi takip etmektedir. 11 2.2. Armonize Sistem Nomanklatürü’nün Tanımı ve Genel Yapısı 2.2.1. Armonize Sistem Nomanklatürü’nün Tanımı Armonize Sistem Nomanklatürü, oluşturulan Geçici Armonize Sistem Komitesi (Interim Harmonized System Commitee) ile birçok ülke, uluslararası kuruluş, gümrük ya da ekonomik birlik tarafından ortaklaşa yapılan çalışmalar sonucunda geliştirilen bir sınıflandırma sistemi olup, uluslararası ticari istatistiklerin toplanmasını, karşılaştırılmasını ve analizini kolaylaştırmak, uluslararası ticarette eşyanın bir sınıflandırma sisteminden diğerine geçerken yeniden tanımlanmasından, sınıflandırmasından ve tekrar kodlanmasından doğan masrafları azaltmak, ticari belgelerde standardizasyonu sağlamak ve uluslararası ticari müzakereler için doğru verileri toplamak amacıyla oluşturulan 21 Bölüm ve 96 Fasıl’dan müteşekkildir. Armonize Sistemin aynı şekilde yorumlanmasını ve uygulanmasını sağlamak amacıyla Dünya Gümrük Örgütü bir dizi önlemler başlatmıştır. Bu kapsamda Bağlayıcı Giriş-Öncesi Sınıflandırma Bilgileri Hakkındaki Tavsiye Kararı ve 11 Armonize Sistem Komitesi 39. dönem toplantı raporu, 30 Mart 2007, Brüksel. 23 Armonize Sistem Eşya Veri Tabanı CD-Romlarının üretimi ve dağıtımı ile buna ilave olarak Sınıflandırma Pratik El Kitabı’nın hazırlanması yer almaktadır. Kullanıcıların ihtiyaçlarını ve teknoloji ve ticaret kapsamında meydana gelen değişiklikleri göz önünde bulunduran Konsey, bu güne kadar sırasıyla 1 Ocak 1992 ve 1 Ocak 1996 yıllarında yürürlüğe giren iki takım düzeltmeyi onaylamıştır. Özellikle ikinci takım düzeltme, Armonize Sistemin bazı bölümlerindeki önemli değişiklikleri içermektedir. Bugün Dünya Ticaret Örgütü (World Trade Organization-WTO) taviz programları ile tarifelerle ilgili çift taraflı ticaret anlaşmaları ve düzenlemeleri Armonize Sistem Nomanklatürü baz alınarak yapılmaktadır. Eşyaların Armonize Sistem Nomanklatürü’nde sınıflandırılması aynı zamanda, Dünya Ticaret Örgütü Tercihli Olmayan Menşei hakkında Armonize Kuralların seçiminde de önemli rol oynamaktadır. DTÖ Bilgi Teknolojisi Anlaşması (Information Technology Agreement-ITA) referans noktaları olarak eşyaların AS Nomanklatürü’nde tasnifini temel alan bir başka uygulamadır. 2.2.2. Armonize Sistemin Genel Yapısı Armonize Sistem Nomanklatürü yapısal olarak aşağıda belirtilenlerden oluşmaktadır: - Armonize Sistemin Yorumuna İlişkin Genel Kurallar - Bölüm ve Fasıl Notları ( alt pozisyon notları dahil) - Sistematik olarak düzenlenmiş Pozisyon ve Alt pozisyon listesi 24 Armonize Sistem Nomanklatürü yukarıda belirtilen şekilsel esaslara göre düzenlenmekte olup, yapısını ve sınıflandırma sistemini daha iyi kavrayabilmek açısından bu esasları incelemekte fayda görülmektedir. 2.2.2.1.Armonize Sistemin Yorumuna İlişkin Genel Kurallar Bir sınıflandırma sisteminin tam anlamıyla sağlıklı olabilmesi, her bir eşyanın bir tek pozisyon (bazı durumlarda alt pozisyon) içinde gösterilebilmesine bağlıdır. Ancak, böyle bir düzenli sistemin kurulabilmesi ve her eşyanın özelliklerine göre tek bir pozisyonda sınıflandırılabilmesi için bazı kuralların önceden belirlenmiş olması gerekmektedir. Bu nedenle Armonize Sistemi doğuran hukuki metine, nomanklatürün temel kurallarını kapsayan ve hukuksal açıdan tek bir yorumu olan kurallar konulmuştur. Yorum Kuralları olarak bilinen bu kurallar altı adettir. Yorum Kuralları pozisyon, alt pozisyon veya Bölüm ve Fasıl Notları aksini gerektirmedikçe, eşyanın Armonize Sistem Nomanklatürü’nde sınıflandırılmasında uygulanacak sınıflandırma esaslarını belirtmektedir. 2.2.2.2. Bölüm ve Fasıl Notları ( Alt Pozisyon Notları Dahil) Bu kapsamda, bazı Bölüm ve Fasıllara ilişkin Notlar ilave edilmiş olup, bunlar da Yorum Kuralları gibi Armonize Sistemin ayrılmaz bir parçasını oluşturmaktadır ve aynı hukuksal değere haizdir. Bunun yanında, ‘Alt Pozisyon Notları’ bulunmakta olup, sadece alt pozisyonların oluşturulmasında rehber özelliğine sahip olmakla birlikte bağlayıcı niteliktedirler. 25 Bu notlar, fonksiyonlar itibariyle, bir alt pozisyonun, pozisyonun (veya pozisyonların), fasıl ve bölümün nihai kapsamını ve sınırlarını belirlemektedir. Yukarıda sözü edilen notlara Armonize Sistem’de ‘Yasal Notlar (Legal Notes)’ adı verilmektedir. 2.2.2.3.Armonize Sistemin Pozisyon ve Alt Pozisyonları Armonize Sistem’de pozisyonlar (alt pozisyonlarıyla birlikte) 21 Bölüm’de toplanmış 96 Fasıl kapsamında gruplandırılmıştır. Genel bir kural olarak eşya, üretim süreci sonucu aldıkları şekle göre sıralanmıştır. Bu sıralanış ham maddeler, yarı mamul maddeler ve mamul maddeler şeklindedir. Örneğin; canlı hayvanlar 1.Fasılda yer alırken, deri ve postlar 41.Fasılda ve deri ayakkabılar ise 64.Fasılda yer almaktadır. Bu sıralanışa fasıl ve pozisyon içlerinde de bağlı kalınmıştır.12 Armonize Sistemin Yorumuna İlişkin birinci kurala göre, Fasıl ve Bölüm başlıkları yasal olarak bağlayıcı olmayıp, sadece gösterici niteliktedir. Bu başlıklar sadece belirli bir bilginin kolaylıkla bulunmasını sağlamaktadır. Bu nedenle kısa ve çok genel olarak ifade edilmiştir. 12 BALCI A. “Kombine Nomanklatüre Tam Uyum”,Uzmanlık Tezi, Gümrükler Genel Müdürlüğü, (2004). 26 2.2.3. Armonize Sistemin Tamamlayıcı Belgeleri Armonize Sistem Nomanklatürü, uygulanmasının kolaylaştırılması ve uygulayıcılar tarafından aynı şekilde yorumlanmasını sağlamak için bir dizi tamamlayıcı yayınla desteklenmiştir. Bu tamamlayıcı belgeleri iki kategoride toplamak mümkündür. Bunlardan birincisi ivedi yayınlar olarak adlandırılan ve sistemin yürürlüğe girişine kadar geçen süre zarfında tarife aktarımı amacı için ulusal ve uluslararası kuruluşlar tarafından kullanımına ihtiyaç duyulan belgelerdir. İkincisi ise, sistemin yürürlüğe girişinden sonra yayınlanan belgelerdir. 1-İvedi Yayınlar ( İmmediate Publications ) 1. Açıklama Notları ( İzahname ) ( Explanatory Notes ) 2. Alfabetik Eşya Fihristi 3. Armonize Sistem ve CCCN/Revize 2 SITC Arasında Uyum Cetveli 4. Armonize Sistem Sınıflandırma Avileri Kompendiyumu Armonize Sistem’in tarihsel süreci hakkında edindiğimiz bilginin ardından şu an dünya ticaretinde önemli bir yere sahip olan bu Sistem kapsamında, teknolojik gelişim süreci sonucu Avrupa Birliği’nde kullanılmakta olan Kombine Nomanklatürün bilgisayar veri tabanı esasına dayanan TARIC ve ITMS sistemlerinin işleyişi ele alınacaktır. 27 2.2.4. Armonize Sistemin Gelişimi : AB Örneği Armonize Sistem’in tarihsel gelişiminin ele alınmasının ardından bu başlık altında genel olarak teknolojik gelişim süreci sonrası Armonize Sistem uygulamalarının teknolojiden nasıl faydalandığı, teknolojide hızla artan yenilikler sonucu tarife sisteminin bu yeniliklere nasıl entegre olduğu ele alınacaktır. Bu çerçevede, konuya ilişkin model olarak günümüzde Avrupa Birliği tarafından kullanılmakta olan ve bilgisayar veri tabanı bünyesinde işleyiş göstermekte olan TARIC ve ITMS sistemleri incelenecektir. 2.2.5. AB’deki Modern Uygulamalar Avrupa Birliği bünyesinde kullanılmakta olan modern gümrük uygulamaları kapsamında TARIC ve ITMS programları en önemli iki temel uygulama örneği olmakta ve teknolojik gelişimin faydalarının nitelik ve nicelik açısından önemli ölçüde kullanıldığı temel programlar olma niteliği taşımaktadır. Bu kapsamda, söz konusu sistemlere ve işleyişlerine ilişkin olarak yapılan inceleme sonucu teknolojik gelişim sürecinin gümrük sistemi üzerindeki yansımaları ele alınacaktır. 2.2.5.1 TARIC Gümrük Birliği’nin en temel özelliği üye ülkelerin kendi aralarındaki ticarette hiçbir sekilde miktar ve gümrük vergisi kısıtlamalarının bulunmaması ve üçüncü ülkeler ile ticaretlerinde de ortak bir gümrük tarifesi uygulamaları olarak özetlenebilir. Bununla birlikte, takip edilecek ticaret politikaları ortak olarak belirlenir. Nitekim Avrupa Birligi için, diğer ülkelerle gümrük birlikleri veya serbest ticaret anlasmaları yapılması, ortak ticaret politikalarının tespiti hep Topluluk 28 düzeyinde gerçeklesir. Bu amacın gerçekleştirilmesi için oluşturulan ve sürekli yenilenip ihtiyaca göre değiştirilen yasal mevzuat, kapsamı ve ayrıntıları itibari ile devasa boyutlardadır. Bu durum, ortak ticaret politikasının takip edilebilmesi adına büyük kolaylık sağlaması yanında önemli bir riski de beraberinde getirmektedir ki; o da yanlış, eksik, yeknesak olmayan uygulamaların ortaya çıkabilme tehlikesidir. Bu potansiyel sorunun çözümü olarak, sürekli yenilenen ve değiştirilen mevzuatın yorumlanması, kodlanması ve dagıtımının tek merkezden yapılması bir zorunluluk olmuştur. İşte bu zorunluluğun altında TARIC’in yaratılış amacı yatmaktadır. Zira TARIC en basit anlatımı ile; Topluluğun ortak tarife ve ticaret mevzuatının derlenmiş ve de özgün ve yeknesak bir şekilde kodlanmış halini ifade etmektedir. Uygulama ve yönetimi ise DG TAXUD tarafından işletilen merkezi bir veritabanı vasıtası ile olmaktadır.13 2.2.5.2 TARIC’in Tarihçesi ve Yasal Zemini Avrupa Topluluğu’nu kuran Roma Anlaşması ile 21 adet madde kapsamında Gümrük Birliği inşa edilmiş olup, söz konusu Anlaşma’nın 9 uncu maddesi kapsamında Gümrük Birliği’ne vurgu yapılmıştır. Bu çerçevede, 6 üye ülke ve 4 gümrük bölgesi ile her bir bölge kendine ait ayrı tarifeye sahip olarak Gümrük Birliği’ne ilk adım atılmış olup, 1950 Brüksel Nomanklatürü kapsamında üyeler arasında ortak bir Nomanklatür benimsenmiştir. Ancak bu adım Gümrük Birliği’nin tesisinde yetersiz kalmış olup, 25 Ocak 1958 tarihli Dış İşleri Bakanları Toplantısı Raporunda belirtildiği üzere, Temsil Komitesi konuya ilişkin çalışmaların yapılmasını ve bu çerçevede ortak bir Gümrük 13 Avrupa Komisyonu, DG TAXUD,“ TARIC Kullanıcı El Kitabı”, Brüksel, 9 Eylül 2002,s:1. 29 Tarifesi oluşturulmasının temini için bir gümrük uzmanları grubunu ortak çalışma yapmak üzere görevlendirmiştir. Bununla birlikte, 1 Temmuz 1968 yılında Roma Anlaşması ile Gümrük Birliği kurulması kapsamında tarife birliği oluşturulmuştur. Ortak Gümrük Tarifesinin oluşum süreci Gümrük Kodu’nun oluşumu ile paralellik göstermiş olup, Gümrük Kodu kapsamında 12 Ekim 1992 tarih ve 2913/92 sayılı Konsey Tüzüğü ve uygulama hükümlerine ilişkin 2 Temmuz 1993 tarih ve 2454/93 sayılı Komisyon Tüzüğü’nde Ortak Gümrük Tarifesine atıfta bulunulmuştur. Bu çerçevede, ortak bir Nomanklatürün uygulanması için gerekli önlemlere ilişkin düzenlemeler, 950/68 sayılı Tüzük ve uygulama hükümlerine ilişkin 97/69 sayılı Tüzük ile gerçekleştirilmiştir. 1962 yılında yürürlüğe girmiş olan ortak tarım politikası ve devamında 1970’li yıllarda; EFTA ve Magrib ülkeleri gibi bazı ticari ortak ülkeler için tarife indirimleri ve spesifik otonom önlemlerinin gerekliliği doğrultusunda ortaya çıkan tarife kotaları ve askıya alma uygulamaları bünyesinde Topluluk Ortak Ticaret Politikası ve buna bağlı olarak Ortak Gümrük Tarifesi başlatılmıştır. TARIC’in yasal dayanağını Ortak Gümrük Tarifesi ve Tarife ve İstatistik Nomanklatürüne ilişkin 23 Temmuz 1987 tarihli ve 2658/87 sayılı Konsey Tüzüğü14 teşkil etmekte olup, Kombine Nomanklatür ve TARIC’e iliskin kurallar ile kodlama sistemi ve Avrupa Topluluğu tarafından 01.01.1988 tarihinden itibaren uygulanmaya başlanılan Armonize Sistem Nomanklatürüne ilişkin hükümler bu Tüzük ile belirlenmiştir. 14 07.09.1987 tarihli L 256 sayılı Avrupa Toplulukları Resmi Gazetesi, s.1. 30 2658/87 sayılı Konsey Tüzüğü 17 maddeden oluşmakla birlikte, 1987 yılından günümüze kadar yapılan değişiklikler ile 4, 7, 11 ve 13 üncü maddeler iptal edilmiştir. Söz konusu Tüzüğün iki adet eki bulunmakta olup, Ek I’de Topluluk Kombine Nomanklatürü, Ek II’de ise Topluluğun Ticaret Önlemleri bir liste halinde yer almaktadır. TARIC’in yasal dayanağı, söz konusu 2658/87 sayılı Konsey Tüzüğü’nün 2. maddesinde su şekilde ifade edilmektedir: “Komisyon, Ortak Gümrük Tarifesine, dış ticaret istatistiklerini, eşyanın ithalat ve ihracatı ile ilgili ticaret, tarım ve diğer Topluluk politikalarına ilişkin ihtiyaçlara cevap verebilmek açısından, bundan sonra “TARIC” olarak anılacak olan, Avrupa Topluluklarının Entegre Tarifesini oluşturacaktır. Tarife, Kombine Nomankatürü temel almaktadır ve; (a) Bu Tüzükte yer alan önlemlerini, (b) Ek II’ de listelenen belirli Topluluk önlemlerine tabi eşyanın tanımlanması için ihtiyaç duyulan ve “TARIC” alt pozisyonları olarak anılacak ek Topluluk alt ayrımlarını, (c) 3 üncü maddenin 2 inci ve 3 üncü fıkralarında tanımlanan TARIC kodları ve ek kodların yönetimi ve uygulanması için gerekli diğer bilgileri, (d) Belli eşyaların ithalat ve ihracatı esnasında uygulanan tercihli tarife oranları ve vergi muafiyetlerini içeren gümrük vergi oranları ve diğer ithalat ve ihracat vergilerini, (e) Belli eşyaların ithalat ve ihracatında uygulanan ve EK II’ de gösterilen önlemleri ihtiva etmektedir. 31 Tüzüğün 3 üncü maddesinin ikinci fıkrasında ise TARIC alt pozisyonlarının, CN alt pozisyonu 8 rakamlı kod numarasına ile birlikte TARIC kod numaralarını oluşturan 9 ve 10 uncu rakamlarla tanımlanacağı ifade edilmektedir. Topluluk alt ayrımının bulunmadığı durumlarda ise 9 ve 10 uncu rakamların “00” olacaktır. Aynı maddenin üçüncü fıkrasında ise, dört karakterden oluşan ek TARIC kodlarının 9 ve 10 uncu basamaklarının ya hiç kodlanmamış veya eksik kodlanmış olan belli Topluluk önlemlerinin uygulanması için kullanıldığı ifade edilmektedir. TARIC’in kim tarafından ve ne amaçla kullanılacağı 5 inci maddenin ilk fıkrasında belirtilmektedir. Buna göre, TARIC, Topluluk ve Üye Ülkeler tarafından, Topluluğa yapılan ithalatta ve Topluluktan yapılan ihracata dair Topluluk önlemlerinin uygulanması amacıyla kullanılmaktadır. Maddenin devamında yer alan 2 nci fıkrada ise TARIC kod ve ek kodlarının, bu kodlara karşılık gelen alt pozisyonlar kapsamı eşyanın ithalatında ve uygun olduğu durumlarda ihracatında uygulanacağı belirtilmektedir. Üye Ülkeler ulusal gereksinimleri söz konusu olduğunda, mevcut TARIC kodları ve ek kodlarına alt ayrımlar ve ilave kodlar ekleyebilmektedirler. Üye ülkeler bu konuda yasal dayanağı ise aynı 5 inci maddenin 3 üncü fıkrasından almaktadırlar. Komisyon TARIC’in oluşumundan, güncellenmesinden, işletiminden ve iletiminden sorumludur. Bu husus 2658/87 sayılı Tüzükte şu şekilde belirtilmektedir: “Mümkün olduğu her yerde bilgisayarlı yöntemleri kullanan TARIC, Komisyon tarafından oluşturulur, güncellenir ve iletilir. Komisyon, özellikle, (a) Bu Tüzük’te yer alan veya Ek II’de gösterilen önlemleri TARIC’e entegre etmek; (b) TARIC kodları ve TARIC ek kodlarını tespit etmek; (c) TARIC’i anında güncellemek; 32 (d) TARIC’te yapılan elektronik biçimdeki değişiklikleri anında haber vermek için gerekli adımları atar”. Diğer taraftan, 2658/87 sayılı Tüzük, gerektiği durumlarda ve Topluluk ihtiyaçlarına cevap verebilmek amacı ile -eğer Kombine Nomanklatürde açılmasından daha uygun ise- TARIC’te istatistikî amaçlı alt pozisyonlar açılabilmesine olanak tanımaktadır. 2.2.5.3. TARIC Sisteminin Tanımı Kısa adı TARIC olan Avrupa Toplulukları Entegre Tarifesi (Integrated tariff of European Communities) , Avrupa Topluluğu tarafından, Kombine Nomanklatüre dayanılarak oluşturulan bir Nomanklatür olarak karşımıza çıkmaktadır. Bilindiği üzere Kombine Nomanklatür’ ün temelini de Armonize Sistem Nomanklatürü teşkil etmektedir. Bu şekilde oluşturulan TARIC Cetveli, eşya tasnifi bazında Kombine Nomanklatüre kıyasla eşyayı daha ayrıntılı tanımlayan alt açılımlar içermektedir. Öte yandan Topluluğun tarifeye ilişkin mevzuatın hemen hemen tamamını da bünyesinde toplayan bu Cetvel, Avrupa Toplulukları Resmi Basım Evi Bürosu tarafından yıllık olarak Avrupa Toplulukları Resmi Gazetesi’nde yayımlanmaktadır. Halen mevcut TARIC Cetveli biri 1 ila 49ncu Fasılları, diğeri 50 ila 97 Fasılları ihtiva eden iki cilt ile bir de Ekleri ihtiva eden bir cilt olmak üzere toplam 3 cilt halinde yayımlanmıştır. 33 TARIC’ de yer alan bilgilerde sürekli değişiklikler olmaktadır. Bu değişikliklerin kaydedildiği Brüksel’ de bulunan bir veri bankası mevcuttur. Bu veri bankası sayesinde değişiklikler anında ve gününde üye ülkelere elektronik olarak verilmekte ve böylece üye ülkeler de gerekli değişiklikleri anında yapmaktadırlar. TARIC, üye devletlerin kendi tarifeleri gibi hukuki bir belge niteliğine sahip olmamakla birlikte, TARIC kodlarının tüm üye ülkelerce, gümrük beyannamelerinde ve istatistik cetvellerinde kullanılması zorunluluğu vardır. Avrupa Topluluğu’nda TARIC-I ve TARIC-II olmak üzere iki tür TARIC kullanılmakta olup, bu iki TARIC arasında yapı ve mevcut hükümler itibariyle herhangi bir farklılık bulunmamaktadır. Söz konusu farklılık sadece bilgisayar sistemindeki veri tabanından kaynaklanmaktadır. TARIC-II daha gelişmiş bir bilgisayar veri tabanına sahip olmakla birlikte, AB ülkelerinin bir kısmı oldukça masraflı olan TARIC-II’ yi kullanırken, kaynakları kısıtlı bir kısım AB ülkesi de TARIC-I’ i kullanmaktadır. 2.2.5.4. TARIC’in Kapsamı ve Yapısı Taric, Topluluk Gümrük Bölgesine ithal edilen ve bazı durumlarda, buradan ihraç edilen ürünlere uygulanacak muhtelif hükümleri ihtiva etmektedir. Yani denilebilir ki Topluluğun tarifeyle ilgili hükümlerinin hemen hemen tamamı (bazı özel hükümler hariç) TARIC’ de toplanmıştır. Bu hükümler 3 ana başlık altında toplanabilir: 1- Armonize Sistemin hükümleri, 34 2- Kombine Nomanklatür hükümleri, 3- 18 kalemde oluşan Özel Topluluk Mevzuatı hükümleri, TARIC’ in ihtiva ettiği Özel Topluluk önlemleri ise şunlardır: 1. Tarife askıya almaları (sübvansiyonları) 2. Tarife kotaları 3. Aşağıdaki (tavan ve kotaları içeren) Tercihli Tarifeleri — ACP (Afrika, Karayip ve Pasifik Ülkeleri) ve OCT (denizaşırı ülke ve bölgeler) Devletleri — Andorra — Bosna-Hersek, Hırvatistan, Makedonya ve Slovenya Eski Yugoslav Cumhuriyeti — Bulgaristan — Ceuta ve Melila — Kıbrıs — Çek ve Slovak Cumhuriyetleri, Macaristan ve Polonya — EFTA ülkeleri (AEA ve İsviçre) — Avrupa Ekonomik Alanı (AEA) (Avusturya, Finlandiya, İzlanda, Norveç, İsveç) — Faero Adaları — İsrail — Mağrip Ülkeleri (Cezayir, Fas, Tunus) — Malta 35 — Meşrik Ülkeleri (Mısır, Ürdün, Lübnan, Suriye) — İşgal Altındaki Bölgeler (Ürdün Nehri’nin Batı Yakası ve Gazze Şeridi) — Romanya — San Marino — Türkiye 4.Gelişmekte olan ülkelere uygulanan genelleştirilmiş preferanslar (tercihli tarife) sistemi (GSP) 5.Anti- damping ve telafi edici vergiler 6.Sair Vergiler 7.Telafi edici resimler 8.Değişken unsurlar (işlenmiş tarım ürünleri) 9.Birim değerler (Bir kısım bozulabilir mallar için periyodik değerler) 10.Asgari fiyatlar ve referans fiyatlar 11.İthalat yasakları 12.İthalat kısıntıları 12.1.Miktar sınırlamaları 12.2.Lisans ve Sertifikalar 12.3.CITES’ e dahil diğer kısıntılar 13.İthalat gözetimleri 14.İspanya için tamamlayıcı ticaret 15.İhracat yasakları 16.İhracat sıkıntıları 36 16.1.Miktar sınırlamaları 16.2.Lisans ve Sertifikalar 16.3.CITES’ e dahil diğer kısıntılar 17.İhracat gözetimleri 18.İhracat vergi iadeleri Şimdi bu önlemleri kısaca izah edelim. 1.Tarife Askıya Almaları (Sübvansiyonları): Bu önlem, Toplulukta üretilmeyen veya temini güç olan eşyalarda söz konusu olmaktadır. Bu eşyalarda genellikle hammadde ve yarımamül madde olarak kendisini göstermektedir. Bu işlemde, Topluluktaki bir ithalatçı sözü edilen mahiyette bir eşya ithal etmek istediğinde bu eşyada askıya alma önleminin uygulanması için Komisyondan izin talebinde bulunmaktadır. Komisyonca da, bu talep üzerine, talep konusu eşyanın toplulukta üretilip üretilmediği araştırılmaktadır. Eğer bu eşya üretilmiyorsa, ithalatçıya verilen bir süre içerisinde o eşya için gümrük vergisi askıya alınmakta ve bunun için belirlenen oran uygulanmaktadır. Bu süreler 6 ve 12 aylık bir zaman için verilmektedir. Hangi eşya için ne kadar süre verileceği Komisyonca tespit edilmekte ve bu süreler AT Resmi Gazetesi’nde yayımlanmaktadır. Ancak talep halinde bu süre Komisyonca uzatılabilmektedir. Bu süre sonunda askıya alma önlemine konu olan eşyanın Toplulukta üretilmeye başlanılması veya toplulukça temin edilmesi halinde uygulanan askıya alma oranı sona ermekte ne normal oran uygulanmaktadır. 37 Askıya alma önlemi, TARIC Cetveli’nde S (Sübvansiyon) sembolüyle gösterilmektedir. Örneğin, 7nci sütunda (S:0) nitelemesi görüldüğünde, bu ilgili eşya üzerinde askıya alma önleminin mevcut olduğunun ve bunun oranının da (0) sıfır olduğu anlamına gelmektedir. 2.Tarife Kotaları: Bu önlemde, kotaya tabi eşyaların Topluluğa ithalatında söz konusu olmaktadır. Bu tür ithalat yapılırken Komisyona ithalatçı tarafından bilgi vermek zorunluluğu vardır. Böylece Komisyon tarafından kota miktarlarının takibi mümkün olmaktadır. Topluluktaki kota uygulaması ülkeler itibariyle değil, global olarak uygulanmaktadır. Yani kotalar ülkelere göre değil genel olarak belirlenmekte ve kota miktarı aşıldığında bu eşya için normal oranlar uygulanmaktadır. Bu önlemde TARIC Cetveli’nde K (Kota) sembolüyle gösterilmektedir. 3.Tercihli Tarifeler: Tercihli tarifeler, Topluluğa yukarıda belirtilen ülkelerden ithalatlar söz konusu olduğunda bu ülkelerle yapılan anlaşmalar çerçevesinde uygulanacak tercihli tarife uygulamalarına ilişkin önlemi ifade etmektedir. Sözü edilen ülkelere uygulanacak tercihli tarifeler, TARIC Cetveli’nin 9 ila 11 inci sütunlarında yer almaktadır. Bu ülkelere uygulanacak oranlar, ülke kısaltması ve vergi oranıyla birlikte bu sütunlarda gösterilmektedir. 38 4.Gelişmekte olan ülkelere uygulanan genelleştirilmiş preferanslar sistemi (GSP): Bu da gelişmekte olan ülkelerle yapılan anlaşmalar çerçevesinde bu ülkelere uygulanacak vergi oranlarına ilişkin bir önlem olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu ülkelere uygulanacak vergi oranları da TARIC Cetveli’nin 8nci sütununda ülke ya da ülke grupları kısaltmasıyla birlikte gösterilmektedir. 5.Anti-damping ve telafi edici vergiler: Topluluğa yapılan dampingli veya sübvansiyona konu ithalatlara ilişkin bir önlemdir. Bu tür bir ithalat söz konusu olduğunda, Topluluktaki üretici Komisyona başvurarak ithal edilen ilgili eşya üzerine anti-damping vergi uygulaması talep etmektedir. Komisyonca yapılan inceleme sonucunda anti-damping vergisi alınmasına gerek görüldüğünde buna ilişkin bir oran tespit edilir. Bu uygulama 6 aylık geçici, bir süre için geçerli olmaktadır. Bu süre Topluluktaki üretici ile ithal konusu eşyanın üreticisinin anlaşması için ilk etapta verilen bir süre olmaktadır. Bu süre içerisinde anlaşma sağlanırsa ve üretici fiyatını normal seviyeye çıkarırsa bu uygulama sona erer. Eğer anlaşma sağlanmazsa 5 yıllık bir sürede bu uygulama devam eder. Bu ise kesin bir süre olmaktadır. Bu kesin süre sona ermeden önce, Komisyonca bu uygulamanın 6 ay sona ereceği At Resmi Gazetesi’nde ilan edilir. Böylece Topluluk üreticileri bilgilendirilmektedir. Sonuçta yine ithal malının üreticisi fiyatlarını yükseltmezse bu uygulama yeni bir kararla ve daha önceki süreçle devam etmektedir. 39 Anti-damping ve telafi edici vergi uygulamaları TARIC Cetveli’nin 5a sütununda DUMP veya ADUMP kısaltmalarıyla gösterilmektedir. Bunlara ilişkin hususlar sütunların izahı yapılırken ayrıca belirtilecektir. 6.Sair Vergiler 7.Telafi Edici Resimler 8.Değişken Unsurlar Her üçü de tarım ürünlerine ilişkin olan bu önlemlerden vergiler TARIC Cetveli’nde AGR ve AGR R, telafi edici resimle TC ve değişken unsurlarda MOB ve MOBR sembolleriyle gösterilmekte, bu şekilde mevcut olduğu anlaşılan söz konusu önlemlerden telafi resimler ek kodlarla birlikte fasıl sonlarında, diğerleri ise yine ek kodlarla TARIC Eklerinde yer almaktadır. Toplulukça bunların kaldırılması öngörülmüştür. Bunlar kaldırıldıktan sonra bunlarla ilgili vergiler normal gümrük vergilerinin içine dahil edilecektir. 9.Birim Değerler: Bu önlemde özellikle sebze ve meyve gibi değerleri oldukça farklılık arz eden eşyalarda uygulanmaktadır. Bu nedenle ithal anında bunların fatura değerleri değil, daha önceden belirlenen değerler esas alınmaktadır. Bu değerler her ayın 2nci haftasından itibaren belirlenmektedir. Bunlara ilişki hususlar TARIC Cetveli’nde değil, eklerinde yer almaktadır. 40 10.Minimum fiyatlar ve referans fiyatlar: Topluluk içindeki üreticileri koruma amaçlı olup, tarım sektöründe kullanılan bir önlemdir. Toplulukta balıkçılık ürünleri, üzüm suyu ve şarap için referans fiyatlar mevcuttur. Referans fiyatlar AREF sembolüyle gösterilmektedir. Bunlarda TARIC Cetveli’nin içinde değil bir numaralı ekinde yer almaktadır. 11.İthalat Yasakları Bu önlem, ithali yasak eşyalara ilişkin önlemi ifade etmektedir. Bu tür bir önlem söz konusu olduğunda bu durum TARIC ’in 5a sütununda “PRO” kısaltmasıyla gösterilmektedir. 12.İthalat Kısıntıları: Topluluğa ithal edilen eşyalar üzerinde kısıtlı söz konusu olduğunda bu önlem uygulanmaktadır. Bu kısıntılar, miktar kısıntılarını, lisans ve sertifikaları ve CITES ’e dahil diğer kısıntıları ihtiva etmektedir. Bu kısıntı önlemi TARIC Cetveli’nde 5a sütununda CLI, RSTR ve LQ kısaltmalarıyla gösterilmektedir. 13.İthalat Gözetimleri: Üzerinde kota ve benzeri bir uygulama bulunup da gözetimi istenilen eşyalarla ilgili bir uygulama olarak karşımıza çıkmaktadır. İthalat gözetimleri de TARIC ‘in 5a sütununda SUB, ACIT (CITES) gibi kısaltmalarla gösterilmektedir. 41 14.İspanya için tamamlayıcı ticaret mekanizması: Bu önlem özel olarak İspanya’da üretilen tarım ürünleri için uygulanan özel hükümleri ihtiva etmekte olup, MCE sembolüyle gösterilmektedir. 15.İhracat Yasakları 16.İhracat Kısıntıları 17.İhracat Gözetimleri İthalatlar için sözü edilen hususlar benzer şekilde ihracat yönüyle bu önlemlerle de ilgili bulunmaktadır. Bu önlemlerde TARIC ’in 5b sütununda gösterilmektedir. Bunlardan; İhracat Yasakları; PRX, ihracat kısıntıları RSTX, LQEX ve ihracat gözetimleri de SUX, ACITIX (CITES) kısaltmalarıyla belirtilmektedir. 18.İhracat Vergi İadeleri Bu önlemde ihracatta vergi iadesinin söz konusu olduğunda uygulanmaktadır. Bu önlem TARIC ’in 5b sütununda REEX kısaltmasıyla gösterilmektedir. Buna ilişkin hususlar ise TARIC ‘in 2 numaralı Eki’nde yer almaktadır. 2.2.5.6. TARIC’in İşleyişi 2.2.5.6.1. Eşyaların Sınıflandırılması Yönünden Taric Cetveli a)TARIC ‘in Bölüm, Fasıl, Pozisyon ve Alt Pozisyon Notları TARIC Nomanklatürü’ nde eşya tasnifi Armonize Sistemden aynen alınmıştır. Armonize Sistem’de olduğu gibi TARIC’ de de 21 Bölüm ve (ileride kullanılmak üzere saklı tutulan 77nci fasıl hariç) 96 Fasıl mevcuttur. Yine Armonize 42 Sistemdeki bölüm, fasıl, pozisyon ve alt pozisyonlardaki eşya tanımları ile bunlara ilişkin notlar ve Armonize Sistemin Yorumuna İlişkin Genel Kurallar TARIC içinde aynen geçerlidir. Daha önceki bölümlerde ayrıntılı olarak izah ettiğimiz için bu bölümde bu konular üzerinde durmuyoruz. b) Kodlama Eşya kodları 10 basamaklı olarak yapılandırılmıştır. İlk 6 armonize mal tanım ve kodlama sistemine diger bir adı ile Armonize sisteme (AS) göre belirlenmiş kodlardır. AS kodunun ilk iki basamağı eşyanın yer aldığı Fasıl’ı göstermektedir. AS’de toplam 96 adet Fasıl bulunmaktadır. 77. Fasıl halihazırda kullanılmamakta olup, gelecekte ihtiyaç duyulmasına binaen saklanmaktadır. Bu Fasıllar 21 adet Bölüme ayrılmıştır. Bölümler, Fasılların aksine, mevcut kod yapısına yansıtılmamaktadır ve tıpkı AS Izahnamesi ve AB Kombine Nomanklatürü’nde (CN) olduğu gibi, sadece basılı TARIC versiyonunda görülür. AS kodları her 5 yılda bir, DGÖ bünyesinde üye ülkelerin katılımıyla yapılan çalışmalar neticesinde revize edilir. En son revizyon 2002 yılında gerçekleştirilmiş olup, bir sonraki 2007 revizyonu için çalışmalar devam etmektedir.15 Topluluk, 6 basamaklı AS kodlarına iki basamak daha ilave ederek, 8 basamaklı CN açılımlarını oluşturmuştur. CN her yıl itibari ile revize edilerek Ekim ayı sonuna dogru Resmi Gazete’de yayımlanarak, 1 Ocak itibariyle yürürlüğe girmektedir. CN’in Topluluk tarife ve ticari mevzuatlarını eksiksiz şekilde karşılayacak ayrıntıda olmaması sebebiyle, CN’nin 8 basmaklı açılımlarına 2 basamak daha ilave edilerek 10 basamaklı TARIC kodları oluşturulmuştur. 2 15 Avrupa Komisyonu, DG TAXUD, “ TARIC Kullanıcı El Kitabı”, Brüksel, 9 Eylül 2002, s: 3. 43 basamak ilaveli TARIC kodları “99”a kadar gidebilmektedir ve CN alt pozisyonu altında açılım yapılmadığı takdirde kod “ 00” ile sona ermektedir. Yasal ihtiyaçlara binaen yeni kodların açılması her zaman mümkündür. Bu şekilde oluşan 10 basamaklı yapıyı ( ilave TARIC Ek Kodu ile birlikte) aşağıda yer alan tablo ile özetleyebiliriz16 : Tablo 1: TARIC kodu ve Ek Kodların Yapısı: AS FASIL 12 AS POZISYONU 1234 AS ALT POZISYONU 123456 CN ALT POZISYONU 12345678 TARIC ALT POZISYONU 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 EK TARIC KODU 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 TARIC veritabanında, eşya koduna iki basamaklı ek bir kod ilave edilmektedir. Bu eke “product-line” adı verilmiştir. Bu ekin “80”den farklı olması, o eşya kodunun sadece alt ürünler için pozisyon olarak kullanılan bir ara kod oldugunu ifade etmektedir. Şayet ek “80” ise, bu ek eşya kodunun gerçekte sınıflandırılan bir eşya veya eşya gurubunu temsil ettiği anlaşılır.17 b) TARIC ‘in Eşya Kodları: TARIC ‘deki eşya kodlamasının da temelini, yine yukarıda belirttiğimiz sınıflandırma sisteminde olduğu gibi, bu sınıflandırmanın esasını oluşturan 16 SARGIN A.,”Türkiye’nin Avrupa Topluluğu Entegre Tarifesine Uyumu”, Uzmanlık Tezi, AB ve Dış İlişkiler Genel Müdürlüğü, 2003. 17 A.g.e, s: 4. 44 kodlamada da, bugün bizimde Tarife Cetvelimizde kullandığımız Kombine Nomanklatürü oluşturmaktadır. Kombine Nomanklatürün de temelini Armonize Sistem Nomanklatürü oluşturmaktadır. Daha önceki bölümlerde de ayrıntılı olarak izah ettiğimiz gibi, Armonize Sistem Nomanklatürü 6’lı sayısal kodlama sistemine sahiptir ve Akit Taraflarca bu 6’lı sayısal kodun kullanılması zorunludur. Ancak Akit Taraftarlar isterlerse, 6’lı kodlama sistem esas alınmak suretiyle bu kodlamaya ilaveten istatistikî veya diğer amaçlarla 8’li veya daha fazla kodlama yapabilir. Zaten buna dayanılarak halen kullandığımız Tarife Cetvelimizde Kombine Nomanklatür koduna ilaveten milli alt açılım ve istatistikî amaçlarla 2’şer rakam ilavesiyle 12’li kodlama yapılarak G.T.İ.P’ler oluşturulmuştur. İşte bunun gibi Avrupa Topluluklarınca bu 6’lı kodlamaya dayalı olarak oluşturulan Kombine Nomanklatür (CN) daha da geliştirilerek 1 kodlu TARIC kodları oluşturulmuştur. TARIC, 8’li kodlamaya dayalı (CN’ den alınan) yaklaşık 10.000 pozisyon ile 15.000 civarında da alt pozisyona sahiptir. 2.2.6 ITMS 2.2.6.1 Genel Ortak Gümrük Tarifesi ve Ticaret Politikaları kapsamında, yeni aday ülkelerin sistem ve mevzuatlarının Topluluğun mevzuat ve sistemlerine uyarlanması aşamasında AB yeni bir strateji geliştirmiştir. Bu çerçevede, tarifeye iliskin tüm mevcut topluluk sistemleri tek bir çatı altında toplanmış ve aday ülkelerin, Toplulugun tarife sistemine uyum sağlamasında 45 izlenecek yol belirlenmistir. Tüm tarife sistemlerini tek bir sistem altında toplayan bu sisteme “Entegre Tarife Isletim Sistemi (ITMS)”denilmiştir18. Bu sistem kapsamında, basta TARIC olmak üzere; EBTI, TQS, IPR, TCO/TCT gibi alt sistemler yer almaktadır ve tüm aday ülkelerin bu sistemlerin hemen hemen tamamına üyelikten önce entegre olmaları beklenmektedir. Bu zorunlu entegrasyonda öncelik TARIC’te bulunmaktadır. ITMS’e aday ülkelerin entegre olmaları her sistemin; ya özel bir web tabanlı uygulama ile (internet browser) veya TAXUD XML Arayüz Standartlarına uyumlu bir sistemin geliştirilmesi şeklinde; iki opsiyonlu girişi ile sağlanmaktadır. Her iki durumda da giriş CCN/CSI üzerinden yapılmaktadır. Şekil 1: ITMS Sisteminin CCN/ CSI Network Ağı üzerinden İşleyişi 18 Avrupa Komisyonu, DG TAXUD/D2, “Entegre Tarife İşletim Sistemi için Genel Proje Başlangıç Dokümanı”, 9 Ocak 2002, s:8 46 Topluluk üyesi ülkeler arasında tarifeye ilişkin verilerin değişimi için üzerinde mutabakata varılmış kriter ve biçimin ve de açık arayüzlerden oluşan bir Entegre Tarife Ortamına önemli derecede ihtiyaç duyulmuş olup, Bu ihtiyacın yansımaları Bilgi Teknolojileri (IT) sistemlerinde ortaya çıkmıştır.19 Bu bağlamda TAXUD, aşağıda belirtilen amaçlar dogrultusunda “Entegre Tarife Ortamı” projesini başlatmıştır: • İşlevsel ve teknik açıdan, tarifeye ilişkin sistemler alanında açık arayüz stratejisine açıklık getirmek; 19 Tarifeye ilişkin sistemler (IT sistemleri); TARIC, TQS, EBTI, ISPP (Information Systems for Processing Procedure), SMS, ECICS, BOI ve Şartlı Vergi Muafiyetleridir. 47 • Komisyon ve Üye Ülkelerin açık sistemler geliştirmesine imkan vermek için gerekli ortak kriter ve biçim anlayışının gerçekleştirilmesi; • Tarifeye ilişkin sistemler alanında Üye Ülkelerin bağlantılarını sağlamak ve kolaylaştırmak, • Tüm tarifeye ilişkin sistemler için belirli önerinin teknik ve işlevsel etkilerini analiz etme becerisine sahip IT ve iş uzmanları için tartışma platformu oluşturmak, Aday ülkelerin, Topluluğa girişleri ile birlikte, TAXUD’dan tarifeye ilişkin verileri karşılıklı olarak değiştirebilecek durumda olmaları beklenmektedir. Bu çerçevede Aday Ülkelere, Topluluk üyesi olmaları ile birlikte, AB tarife mevzuatının etkin ve verimli bir şekilde uygulanmasını ve gerektiği şekilde karşılıklı veri değişimini sağlayacak ulusal bir Entegre Tarife İşletim Sistemi geliştirmeleri önerilmektedir. TAXUD tarafından başlatılan “Interconnectivity” çalışması Topluluk IT sistemleri ile karşılıklı çalışabilirlik (inter-operability) için uygulama planları geliştirilmesi hususunda Aday Ülkelerin büyük zorluklar ile karsılaştığını ortaya koymuştur. Bunun altında kısmen yatan neden, kaynak ihtiyaçları ve Topluluk sistemi ile benzer ulusal sistemlerin geliştirilmesi konusunda zamanlama hususlarındaki detaylı bilgiden yoksun olunmasıdır. 48 2.2.6.2. Karşılıklı Çalışabilirlik Uygulama Stratejisi (IIS) TAXUD bu çalışma kapsamında, “Karşılıklı Çalışabilirlik Uygulama Stratejisi Belgesi”ni hazırlamıştır. Bu belge, her Aday Ülkenin halihazırdaki durumuna göre oluşturduğu ulusal karşılıklı çalışabilirlik uygulama stratejilerini geliştirmek için her bir Aday Ülkenin gümrük ve vergi idareleri tarafından uyarlanana genel bir karşılıklı çalışabilirlik uygulama stratejisi (IIS) olarak düşünülmüştür. IIS’nin Aday Ülke İdarelerince geliştirilmesi, uyarlanması ve kabulünü takiben, projelerin hayata geçirilmesi için ayrı projelerin oluşturulması ve proje takımlarının kurulması zorunludur. IIS -Topluluğa üyelik için istenildiği şekilde- IT sistemleri ile karşılıklı çalışabilirliğin sağlanması için Aday Ülkeler tarafından 5 projenin uygulamaya geçirilmesini önermektedir. Bu 5 proje: • CCN/CSI • ITMS o Tarif Intégré Communautaire (TARIC) o Tarife Kotaları ve Gözetimi (TQS) o Avrupa Bağlayıcı Tarife Bilgisi (EBTI) o Model İşletim Sistemi (SMS) o Veri İşlenmesi Prosedürleri için Bilgi Sistemleri (ISPP) o Avrupa Kimyasal Maddelere İlişkin Gümrük Envanteri (ECICS) o Bağlayıcı Mense Bilgisi (BIO) o Şartlı Vergi Muafiyetleri • NCTS • SEED/EMCS 49 • VIES Her bir ITMS kapsamı sistem için Topluluğa üyelik çerçevesinde ortaya çıkan zorunluluklar şu şekilde belirtilebilir: Tablo 2: ITMS Sisteminde Aday Ülkelerin Takip Etmesi Gereken Öncelikler Sistem Aday Ülkeler İçin Gereklilikler Öncelik TARIC TAXUD’dan alınacak TARIC dosyalarının alımı, yorumlanması ve etkili uygulamasını kolaylaştırmak için bir Tarife İşletim Sisteminin geliştirilmesi ve üyelikten bir yıl önce işler hale getirilmesi zorunludur. Yüksek TQS Topluluğa üyeliğin ilk Yüksek gününden itibaren, Topluluk Kotaları kapsamı tercihli vergi oranlarına tabi eşyaların ithalatına ilişkin gümrük beyannamelerinin günlük olarak işleyişine imkan veren bilgisayarlı sistemin geliştirilmesi zorunludur. Gözetim Gözetim altında bulunan eşyalara ilişkin gümrük Beyannamelerinden edinilen verilerin TAXUD’ a iletimi. Bu iletim, manuel olarak (TAXUD’un özel Gözetim Web Sitesi 50 Orta kullanılarak) veya geliştirilecek bilgisayar uygulaması ile otomatik olarak yapılabilir. EBTI Aday Ülkeler, Topluluk Gümrük Kodunun yasal hükümlerine uyumlu olarak verdikleri Bağlayıcı Tarife Bilgileri hakkında Avrupa Topluluğunu elektronik ortamda haberdar etmekle yükümlüdürler. Bu manuel olarak (üyelik tarihinden önce kullanımı mümkün olacak TAXUD’un özel EBTI Web Sitesi kullanılarak) veya geliştirilecek bilgisayar uygulaması ile otomatik olarak yapılabilir. Orta SMS Aday Ülkeler, gerektiği durumlarda elektronik görüntüleri (transit pulları, mense mühürleri ve pulları, adresler gibi) algılayıp, iletebilecek durumda olmalıdırlar. Bu, manuel olarak (2002 yılı sonunda kullanımı mümkün olacak TAXUD’un özel EBTI Web Sitesi üzerinden) veya geliştirilecek bilgisayar uygulaması ile otomatik olarak yapılabilir Orta 51 ISPP Orta Aday Ülkeler ulusal Dahilde İşleme Veritabanı kayıtları (artı olarak gelecekte Hariçte İşleme ve Gümrük Gözetimi Altında İşleme Veritabanları da dahil edilecektir) hakkında Komisyonu elektronik ortamda bilgilendirmeleri zorunludur. Bu bilgilendirme, manuel olarak (2002 yılı sonunda kullanımı mümkün olacak TAXUD’un özel IPR Web Sitesi üzerinden) veya geliştirilecek bilgisayar uygulaması ile otomatik olarak yapılabilir. ECICS ECICS’in kullanımı için yasal bir gereklilik yoktur. Fakat kimyasal ürünler doğru olarak sınıflanmalıdır. Aday Ülkeler için herhangi bir IT Ara yüzü şartı getirilmemiştir. Düşük BOI BOI ile ilgili bilgilerinin elektronik ortamda Komisyona iletimi yasal bir gerekliliktir. Fakat BOI için TAXUD’da halihazırda bir IT sistemi mevcut değildir. Bu sebeple bir IT Ara yüzü geliştirilmesi için bir gereklilik Düşük 52 bulunmamaktadır. BOI bilgilerini oluşturmak ve TAXUD’ a basılı olarak iletmek için mevzuat ve prosedürün hazır Olması gerekmektedir. Şartlı Vergi Muafiyeti Bir IT sistemi Düşük öngörülmemektedir. Bu sebeple bir IT Ara yüzü geliştirilmesine gerek yoktur. Şartlı Vergi Muafiyeti ile ilgili tacirlerin taleplerine cevap verecek ve TAXUD’ a basılı olarak iletecek şekilde prosedürün hazır olması gerekmektedir 2.2.6.3. Geliştirme Adımları ITMS tarife ile ilgili olan ve çoğu aday ülkelerde kota yönetimi hariç olarak Gümrük Tarifesi Bölümlerinin sorumluluğunda bulunan bir kısım işlevleri bir sistem altında birleştirmektedir. Bu işlevler “İşlevsel Modüller” olarak belirtilmiştir.20 Söz konusu işlevsel modüllerin hangi aşamada ne seviyede isler hale getirileceğini gösterecek şekilde, TARIC ve tarife ile ilgili diğer sistemleri Üye Ülkelerin Komisyonun belirttiği üzere AB üyeliğinden bir yıl öncesinde hazır hale getirilebilmesi amacı doğrultusunda, “Geliştirme Adımları” belirlenmiştir. Bu bağlamda, aşağıda yer alan 20 İşlevsel Modüller Tablosu için bkz: Avrupa Komisyonu, DG TAXUD/D2, “Entegre Tarife İşletim Sistemi için Genel Proje Başlangıç Dokümanı”, 9 Ocak 2002, s: 12 53 tabloda ITMS projesi kapsamında Üye Ülkelerin hangi sistemlerini hangi öncelik ile hazır hale getirmeleri gerektiği gösterilmektedir: Tablo 3: MODÜL MODÜL 0: Sistem iskeletleri 1. ADIM 2. ADIM 3.ADIM Çalışır Halde MODÜL 1: Yükleyici Çalışır Halde MODÜL 2: Ulusal Tarife Çalışır Halde MODÜL 3: Hesaplama Usulleri Çalışır Halde MODÜL 4: Tarifeye internetten Çalışır Halde Ulaşım MODÜL 5: Kota Çalışır Halde MODÜL 6: Gözetim Çalışır Halde MODÜL 7: ISPP Çalışır Halde MODÜL 8: SMS Çalışır Halde MODÜL 9: BTI Çalışır Halde MODÜL 10: BOI Çalışır Halde MODÜL 11: CDPS Ara yüzü Çalışır Halde MODÜL 12: Sistem idaresi Çalışır Halde MODÜL 13:Yardımcı Uygulamalar Çalışır Halde Bu arada, 3 üncü adımda öngörülen geliştirmeler Topluluk üyeliği sonrasında da gerçekleştirilebilecektir. 54 2.2.6.4. Alan ve Veritabanları ITMS Kapsamı Projelere ilişkin sistemler bütününün tam yapısı ve isleyişi ise genel bir yaklaşımla, aşağıdaki sekil ile ifade edilebilir: Şekil 2: Topluluk IT Sistemlerinin İşleyiş Yapısı 55 BÖLÜM III 3. TÜRK GÜMRÜK SİSTEMİNİN TARİHÇESİ Gümrük tarihinin zaman içindeki yolculuğunu ele alarak, İslamiyet’ten Osmanlıya, Osmanlıdan Türkiye Cumhuriyeti’ne uzanan tarihimize ışık tutarak “gümrük” kavramının tarihsel süreç içinde geçirmiş olduğu aşamaları incelemek ve bu kapsamda, teknolojik gelişim sürecinin gümrüğün tarihsel süreci içindeki yerini ve etkilerini yakından görmek mümkün olmaktadır. Gümrükçülük, dünyanın en eski mesleklerinden biri olup gümrük vergileri “pentecaste” adıyla antik Yunan döneminde alınan vergilerin ilk uygulama şeklidir. Gümrük vergisinin ilkel şekli Arap Yarımadasında İslamiyet’ten önce de vardı. M.Ö. 2000 yıllarında İsmail Peygamber zamanında Mekke’de bulunan iki kabileden biri kuzeyden gelen kervanlardan, diğeri güneyden gelenlerden 1/10 oranında gümrük vergisi almıştır. Hz. Muhammed’in dedesinin de Mekke’ye gelen kervanlardan bu vergiyi aldığı ve İslamlığın ilk yıllarında bu uygulamanın devam ettiği bilinmektedir. İslam idaresinde de bu vergi 1/10 oranında devam etmiştir. Mekke ve Medine pazarına getirilen mallardan da alınmış olup, Hz. Muhammed Medine pazarında vergi memurları görevlendirmiştir. Gümrük vergi oranları hakkında da bazı farklı bilgiler bulunmaktadır. Gümrük vergisinin “meşru” olduğu anlaşılmakla birlikte belki de zaman zaman oranı fazlalaştırıldığı için Müslüman halk arasında hoş görülmemiştir. Bundan dolayı gümrük vergisine, İslam hukukunda “meks” adı verilmiştir. Meks bir kimsenin satılık malını değerinden eksik bedel ile satın almak, bir şeyi eksiltmek zulmetmek, 56 taaddi etmek anlamına geldiğinden, bu vergi İslami esaslardan uzaklaştığı için halk ve tüccarlarca benimsenmemiş ve böyle adlandırılmıştır. Bu nedenle meks şeriata göre haddini aşmış sayılan ve alınmaması gereken yerde alınan vergidir. Zamanla meşru gümrük vergisi anlamında da kullanılmıştır. Şeri bakımından ticaret mallarından “öşr” almak normal karşılanmış, bunu tahsil eden memura da “musaddık” denmiştir. Vergiler de islami esaslara uygun olmasından dolayı zamanla gümrük vergisi de meks kavramı içine sokulmuş ve gümrük vergisini tahsil edenlere de “mekkas” denmiştir. Osmanlı Devletinin kurucusu Osman Bey’in, kendisine pazardan bac (vergi) alınması teklif edildiği zaman önce kızdığı ve tepki gösterdiği sonra kabul ettiği yazılır. Köprü veya sınırdan geçenlerden alınan bac da meks kavramı içinde sayılmıştır. Meks ve mekkaslık şeriata aykırı bir zulüm sayıldığından mekkas denen gümrük memurlarına iyi gözle bakılmamış ve dindar halk mekkaslık görevini kabulden kaçınmıştır. 3.1. Gümrük Darüttalimi Osmanlılar devrinde gümrük memurlarını yetiştirmek için kurulan okul 1891’de açılmıştır. Okulun amacı, kapitülasyonlar dolayısıyla gümrük tarifesinin istenilen şekilde uygulanmasını sağlamaktır. Ancak diğer devletler bir tek tarife yapmaya ve gümrük vergisini artırmaya razı olmadıkları için okuldan beklenilen fayda sağlanamamıştır. 1909’da memurların bilgisini artırmak için Rüsumat memurları okulu açılmış olup, I. Dünya Savaşı sırasında bu okul kapatılarak yerine “gümrük tatbikat okulu” açılmıştır. 57 3.2. Rüsumat Emanetinin Kuruluşu Osmanlı imparatorluğunda gümrük resimleri iltizam veya emanet usulü ile toplanmış olup, iltizam usulünde gümrükler artırma ile 1-3 yıl süre ile müteahhitlere ihale edilmiştir. Emanet usulünde ise gümrük vergileri, gümrük eminleri ve memurları vasıtasıyla hazine hesabına alınmıştır. Emanet usulünün yürürlükte olduğu bu dönemde gümrük eminleri doğrudan hazineye bağlı olup, aralarında herhangi bir irtibat bulunmamaktadır. Gümrüklerin bu durumdan kurtarılması için 1859’da bazı taşra gümrük eminleri hazine yerine İstanbul gümrük eminliğine bağlanmıştır. 1861’de Duhan ve Memleha idareleri de İstanbul gümrük eminliğine bağlanarak “Rüsumat Emaneti” kurulmuştur. Kani Paşa ilk rüsumat emini olmuştur. Bu kapsamda, Maliye Nezaretinin 1838 yılında kurulduğu göz önüne alınırsa, bu tarihten 23 yıl sonra 1861 yılında, gümrüklerin rüsumat emaneti adı altında ilk defa müstakil bir idare olarak örgütlendiğini söylemek mümkündür. 1861 yılında ülkemizle diğer ülkeler arasında yapılan ticaret anlaşması ile gümrük giriş vergileri artırılmış bunun sonucu olarak kaçakçılıkta da artış görülmüştür. Kaçakçılığa karşı tedbir olmak üzere yeni bir teşkilatın kurulması düşünülmüş ve rüsumat emaneti bünyesinde “Gümrük Muhafaza Teşkilatı” kurulmuştur. 1861’den önce de var olan gümrük muhafaza memurları, mültezimlerin (tahsildarın) bölgelerini koruma görevi yapmaktaydı. 58 3.3. Rüsumat Emanetinin Kaldırılışı İkinci Meşrutiyet Döneminde rüsumat emaneti kaldırılmış ve 1909 yılında çıkarılan bir Nizamname ile gümrüklerimiz maliyeye bağlanmıştır. 1911 yılında yapılan Karaköy’deki Çinili Rıhtım Han, ilk olarak antrepoculuk yapan bir Fransız firması tarafından kullanılmıştır. 1930’lu yıllarda denizcilik işletmeleri tarafından kullanıldıktan sonra gümrük teşkilatına hizmet binası olarak devredilmiştir. Halen İstanbul Gümrük ve Muhafaza Başmüdürlüğü hizmet binası olarak kullanılmaktadır. İkinci meşrutiyet döneminde gümrük tekniği ile ilgili çeşitli çalışmalar yapılmıştır. Bu çalışmalar için İngiltere’den gümrük uzmanı Sir Richard Crawford davet edilmiş ve tavsiyesi üzerine ve 1909 yılında çıkarılan bir nizamname ile ilk defa beyanname sistemine geçilmiştir. İkinci Meşrutiyet Döneminde memurların yetiştirilmesi için kurslar düzenlenmiştir. Avrupa gümrüklerinde incelemeler yapmak üzere kursu başarıyla bitirenler arasında 1911 yılından itibaren ilk defa yurtdışına eleman gönderilmiştir. Bu dönemde yapılan çalışmalardan biri de yeni bir gümrük tarifesinin hazırlanması ile ilgilidir. Bu döneme gelinceye kadar gümrüklerimizde kıymet sistemi uygulanmakta iken hazırlanan 1916 tarihli spesifik gümrük tarifemiz 1 Eylül 1916 da yürürlüğe girmiştir. Bu tarihe gelinceye kadar gümrüklerimiz nizamnamelerle yönetilmiştir. Yapılan çalışmalar sonucunda 11 Nisan 1918 tarihinde ilk gümrük kanunumuz uygulamaya konularak kanun dönemi başlamıştır. Bu kanun 5383 sayılı gümrük kanunu ile yürürlükten kaldırıldığı 1949 yılına kadar 31 yıl yürürlükte 59 kalmıştır. Bazı hükümler ise 1 Şubat 1973 tarih ve 1615 sayılı gümrük kanunu ile yürürlükten kaldırılmıştır.21 Cumhuriyet Döneminin ilk tarife kanunu ve ithalat umumi tarifesi, spesifik sistem olan ve 1 Ekim 1929 tarihinde yürürlüğe giren 1499 sayılı kanundur. 1499 sayılı gümrük tarife kanunu ile gümrük resimleri artırılmıştır. Bunun sonucu olarak özellikle güney sınırlarımızda büyük boyutlara ulaşan ve hemen hemen bütün gümrüklerimizde ortaya çıkan kaçakçılık faaliyetlerinde büyük bir artış görülmüştür. Kaçakçılık faaliyetlerinde bu büyük artışı dikkate alan hükümet tedbir alma gereği duymuş ve bunun sonucu olarak güney sınırlarımızda yarı asgari nitelikte, 27 Temmuz 1931 tarihli ve 1841 sayılı kanunla “gümrük muhafaza umum komutanlığını” kurmuştur. Aynı yıl 30.12.1931 tarihli ve 1909 sayılı kanunla “gümrük ve inhisarlar vekâleti” kurulmuştur. Böylece rüsumat emanetinin kaldırıldığı 1909 yılından 22 yıl sonra gümrükler tekel idare ve işletmeleri ile birlikte Maliye Bakanlığı’ndan ayrılarak müstakil bir bakanlık olarak yeniden organize edilmiştir. Teşkilatla ilgili olarak yürürlüğe konulan kanunlara paralel olarak ayrıca mevzuatla ilgili olarak alınan tedbirler sonucu gerek 11 Nisan 1918 tarihli gümrük kanunu ve gerekse 1 Ekimde yürürlüğe giren 1930 tarihli 1499 sayılı gümrük tarife kanunumuza aykırı hareket edilmesi halinde uygulanacak müeyyidelere ilişkin kaçakçılığın men ve takibine dair 1918 sayılı kanun 07.01.1932 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Yine bu dönemde müfettiş ve memurların yetişmelerine ayrıca önem 21 Gümrükten Yansımalar, Haz: Bahri ÖKTEM, Gürkan GÜL, Oya YEŞİLAY, Yeter KARAÇİMEN. Gümrük Müsteşarlığı yayını. Ankara. 2004. 60 verildiği memurlar için bakanlıkta ihtisas yapmak üzere Avrupa ülkelerine personel gönderildiği anlaşılmaktadır. Bu tarihte teşkilatla ilgili yeni çalışmalar yapıldığı, bunların en önemlilerinden birinin gümrük ambarlarının devrine ilişkin olarak yapılan çalışmalar olduğu anlaşılmaktadır. Yolcu salonları ile kapı gümrüklerinde yolcu eşyası dışında ambar ve antrepo işletmeciliği ile uğraşmanın asli görevlerinden biri olmadığı gerekçesi ile İstanbul, İzmir ve Trabzon limanlarındaki ambarlar yeni kurulan Denizbank’a devredilmiştir. 1939–1945 yılları İkinci Dünya Savaşı yılları olup, 1945 ve 1950 yılları arasındaki dönem ise savaş sonrası ekonomik bunalımın devam ettiği bir dönem olmuştur. Bu dönemde değişen ekonomik şartlar ve fiyatlarda görülen artışlara rağmen, teşkilatın mevzuat ve personel yönünden kendisini yenileyememesi nedeniyle kaçakçılıkta büyük bir artış gözlenmiştir. Değişen ekonomik şartlar karşısında yürürlükteki 1918 yılına ait gümrük kanununun yetersiz kalması nedeniyle, yeni şartlara uygun bir gümrük kanununun hazırlanmasına ihtiyaç duyulmuş ve uzun çalışmalar sonrasında hazırlanan tasarı ancak 11 Mayıs 1949 tarihinde kanunlaşmıştır. 5383 sayılı bu kanun Cumhuriyet dönemimizin ilk gümrük kanunu olarak tarihe geçmiştir. Savaş sonrası ekonomik bunalımın atlatılması için ülkemizde yapılan çalışmalara paralel olarak diğer ülkelerde de yoğun bir çalışma yapılmıştır. Savaştan yorgun çıkan ülkeler gerek kendi çabaları gerekse çok taraflı ilişkilerle ekonomilerini düzeltmek, ihracatlarını artırmak ve kaynakları en iyi şekilde kullanmak amacıyla girişimlerde bulunmuş ve bu girişimler sonucunda 1947 yılında Cenevre de “Gümrük Tarifeleri ve Ticaret Genel Anlaşması (GATT) imzalanarak 1948 yılında yürürlüğe konmuştur. Bu çalışmalara paralel olarak gümrük mevzuatının basitleştirilmesi, 61 formalitelerin azaltılması ve mevzuat uyumunun sağlanması amacıyla yapılan çalışmalar sonucunda 1950 yılında Brüksel’de Gümrük İşbirliği Konseyi kurulmuş ve ülkemiz bu Konseyin ilk üyeleri arasında yerini almıştır. Böylece ülkemizde spesifik tarife terk edilerek yerine kıymet sistemine dayalı nomanklatür uygulanmaya başlamıştır. Bu duruma göre 1916 yılında yürürlüğe konulan spesifik sistem 1954 yılında sona erdirilerek diğer ülkelerle birlikte uluslararası sözleşmelere uygun olarak yeniden kıymet sistemine dönülmüştür. Bu arada 1958 yılında yapılan devalüasyon, fiyatlarda yeni artışlara yol açmış ve ekonomik şartları olumsuz yönde etkilemiştir. Değişen ekonomik şartlara göre yeni bir gümrük kanunu çalışmaları başlamış ve hazırlanan tasarı 1962 yılında yasama organına sevk edilmesine rağmen o günkü şartlar nedeniyle tasarının kanunlaşması mümkün olmamıştır. 11 yıl sonra yapılan değişikliklerle yeni bir tasarı halinde yasama organına sunulmuş ve 1615 sayılı gümrük kanunu 1 Şubat 1973 tarihinde yürürlüğe girmiştir. 1983 yılında Maliye Bakanlığı ile birleştirilen gümrük teşkilatının bu yapısı 1993 yılına kadar devam etmiştir. 02.07.1993 tarih ve 485 sayılı “Gümrük Müsteşarlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname” uyarınca 1993 yılında gümrük teşkilatı Başbakanlığa bağlı müstakil bir müsteşarlık olarak yeniden organize edilmiştir. Cumhuriyet döneminin yakın tarihi içinde gümrük teşkilatı açısından gerçekleştirilen en önemli çalışmalarından biri de Avrupa topluluğu ile Türkiye arasında sağlanan “gümrük birliği” konusunda olmuştur. İki ya da daha fazla ülkenin bir araya gelerek, kendi toprakları arasında malların serbest dolaşımını sağlamaları, gümrük vergilerini karşılıklı kaldırmaları ve üçüncü ülkelere karşı aynı gümrük vergilerinin uygulamaları anlamına gelen gümrük birliği anlaşması sonucu Türk gümrük 62 mevzuatının Avrupa Birliği mevzuatına uyumu sağlanarak 01.01.1996 tarihli “Türkiye ile Avrupa Topluluğu Arasında Oluşturulan Gümrük Birliğinin Uygulanmasına İlişkin Esaslar Hakkında Karar”ın kabulüyle birlikte gümrük birliği uygulamaları Türk gümrüklerinde uygulamaya konulmuştur. 05.02.2000 tarihinde 4458 sayılı gümrük kanunu ve 19.07.2003 tarihinde 4926 sayılı kaçakçılıkla mücadele kanunu kabul edilip yürürlüğe konmuştur.22 Görüldüğü üzere gümrük teşkilatı, ortaya çıkan ekonomik gelişmeler doğrultusunda sürekli olarak kendisini yenileme ihtiyacı duyan bir teşkilat olmuştur. İçinde bulunulan dönemin gerektirdiği teknolojik ve sistematik gelişmelere uyum sağlayabilmek için tüm dünya gelişmelerini yakından takip etmek ve bu çerçevede gerekli önlemleri almak mecburiyetinde kalmıştır. Bu nedenle teknolojik, sosyal ve ekonomik gelişim gümrük teşkilatının tarihi açısından daima önem arz etmiştir. Gümrük Teşkilatının tarihi gelişimini ele aldıktan sonra gümrük sistemi içinde yer alan tarife uygulamasının tarihsel sürecini ele alarak, teknolojik ve ekonomik gelişim sonucu ortaya çıkan şartlar karşısında tarife uygulamasının nasıl şekillendiği incelenecektir. 22 Türk Gümrük Tarihi, Dr. Turhan ATAN, TTK yayını Ankara 1990 63 BÖLÜM IV TEKNOLOJİK GELİŞİMİN TARİFEYE ETKİLERİ Yüz yıllar boyunca süre gelen teknolojik gelişim hayatın tüm alanını etkilediği gibi, tarife sistemi üzerinde de büyük etkilere neden olmuştur. Teknolojinin yıllara yaygın gelişimi sonucunda eşyaların içerik ve şekilsel olarak değişime uğraması ve yeni ürünlerin icat edilmesi sonucu tarife sistemi alanında da eşyaların sınıflandırılmasına ilişkin sorunlar ortaya çıkmış ve bu çerçevede, sorun teşkil eden eşyalar Dünya Gümrük Örgütü başta olmak üzere ilgili uluslararası kurum ve kuruluşların toplantılarında gündem konusu haline gelmiştir. Bu çerçevede, teknolojik gelişimin tarifeye etkilerini Dünya Gümrük Örgütü ve Avrupa Komisyonu’nda gündem maddesi teşkil eden örnekler üzerinde inceleyerek ele alalım. 4.1. Teknolojik Gelişimin Tarifeye Etkilerine İlişkin Örnekler 4.1.1. Biodizelin Sınıflandırılması 4.1.1.1. Biodizelin Tanımı İçinde yaşadığımız dönem klasik bir deyimle, kullanımdaki enerji kaynaklarının kullanım riskinin arttığı bir sürecin başlangıcıdır. Bu risk birçok faktörü içermekte olup, en önemlileri klasik enerji kaynaklarının birçoğunun hesaplanan yaklaşık bir süre sonunda tükenecek olması ve bu tür kaynakların çevre 64 için büyük ve geri dönüşümü olmayan tehlikeler yaymakta olmasıdır. Bununla birlikte, klasik enerji kaynaklarının artan ihtiyacı ve gelişen teknolojiyi beslemekte yetersiz kalmasına rağmen, gelişmiş ülkelerin enerji çeşitliliğini artırmak ve belli enerji kaynağı türlerine büyük oranlarda bağımlı olmamaya çalışması diğer bir deyişle, “Yumurtalarının hepsini aynı sepete koymama” felsefesine uygun hareket etmesi, yeni enerji kaynakları arayışını hızlandırmıştır. Türkiye gibi geçmişte petrol, günümüzde petrol+doğalgaz ve gelecekte doğalgaz bağımlısı olacak bir ülkenin bugünü ve geleceği açısından bu arayışın önemi daha da artmaktadır.23 4.1.1.2. Biodizelin Teknolojik Gelişimi Çağımızda yeni veya yenilenebilir enerji kaynaklarının çeşitliliği artmakta, bir kısmı ekonomik alternatiflik açısından değer kazanmakta, bir kısmı üzerinde ekonomik analizler yapılmakta ve her gün başka enerji kaynakları ortaya çıkmaktadır. Bu kaynakların neredeyse tamamının ortak yönü çevreye kısa ve uzun vadede olumsuz etki oluşturmamasıdır. Biodizel yakıtlar bu kapsamda en yeniler arasındadır. 1992 yılında pazar piyasasına sunulan biodizel enerji kaynağı önemli bir sektör oluşturma aşamasında çok hızlı bir gelişme sağlamaktadır. Bunun başlıca nedenleri arasında; · Dizel yakıt yerine doğrudan kullanılabilmesi, · Dizele yakın bir yakıt verimi olması 23 Acaroğlu, M., 2003. Alternatif Enerji Kaynakları, Atlas Yayın Dağıtım, 2003, İstanbul 65 · Hayvansal ve bitkisel yağlardan elde edilebilir olması, · Enerji tarımı için işgücü ve ekonomik sektör oluşturması, · Çevreci olması vs. sayılabilmektedir. 4.1.1.2.1 Biodizelin Kimyasal Yapısı Yakıt olarak kullanılacak yağlardaki ilk işlem yoğunluğunu azaltmaktır. Yağları alkolle esterleme işlemi alkolün katalizör etkisinden de faydalanmak amacıyla tercih edilmektedir. Bu işlemlerin sonucunda her 100 birim biodizel yakıt elde edilirken 11 birim gliserin ortaya çıkmaktadır. Atık gibi görünen gliserin birçok sanayi alanında kullanılmaktadır. Diğer bir yakıt üretim yöntemi ise Kolza (Brassica Napus: Avrupa kökenli sarı çiçekli yağlı bir yem bitkisi) tohumlarının soğuk preslenmesidir. Bu yöntemde gliserin yan ürünü ortaya çıkmaz. İşlenmemiş yağı yakıt olarak kullanan araçlar da yapılmaktadır. Fakat motor teknolojileri yeni ve seri üretimde olmadığı için şimdilik pahalıdır. Kanada’nın Su ile Kimyasal İşlem ismini verdiği farklı bir yöntemi de vardır. Mazot egzoz atığının zehirli etkisinin yok olması için gerekli süre 30 gün civarında iken biodizel katkılı yakıtta bu süre üç kat kısalmaktadır. En yaygın araştırma yapılan yerler; bazı Avrupa ülkeleri, Amerika, Yeni Zelanda ve Kanada’dır. En çok kullanılan deneme alanları ise; kamyon, araba, lokomotif, otobüs traktör ve deniz araçlarıdır. 24 24 KARAOSMANOĞLU F., Biomotorin ve Türkiye, 30 Eylül 2004. 66 4.1.1.2.2 Biodizelin Dünyadaki Üretim Alanları Avrupa’da 1995-1996 yıllarında yağlı tohum fiyatlarının yarı yarıya artması ile üretim alanı 0.9 milyon hektara ulaşmıştır. Sadece soya fasulyesi için planlanan hammadde amaçlı ekimin 1 milyon tona ulaşması beklenmektedir. Ayrıca petrol ürünü yakıtlara uygulanan yüksek vergilerin %90’ının biodizel yakıtlara uygulanmaması 1994 Şubatında Avrupa Parlamentosu’ nda kabul edilmiştir. Bunlar biodizelin mazota alternatif olabilme şansını artırmıştır. Batı Avrupa’da 1995 yılında esterleme işlemi ile elde edilen biodizel yakıt 1.1 milyon ton olmuştur. Yan ürün olarak elde edilen gliserin ise 80.000 tondur. Bu yüzden Almanya gibi bazı ülkeler gliserin oluşturmamak için esterleme ile biodizel elde etme yöntemine sınırlama getirmiştir. Gliserin açığa çıkarmayan bir yöntem yakma işlemidir. Fakat bu yöntem atıkları, çevresel etkisi ve ek maliyeti yüzünden tercih edilmemektedir. Bu yüzden Almanya soğuk presleme yöntemine odaklanmaya başlamıştır. 1995 yılının başlarında Japonya’da üç yıllık çalışma sonucu 0.2 milyon tonluk yıllık yağlı tohum ekim seviyesine ulaşılmıştır. Amerika’da ise 2000 li yıllarda alternatif yakıt katkı miktarının %10 seviyesine ve 2010 lu yıllarda ise %30 düzeyine çıkarılması amaçlanmıştır. Bu amaçla resmi araçlarda %10 katkılı dizel yakıt kullanımı başlamıştır. Karşılaşılan en büyük sorun büyük petrol şirketlerinin aleyhte kampanyalarıdır. 1990 yılında Kanada CANOLA (Canada ve Oil isimlerinin birleşmesinden adlandırılmış ve Kanada’nın genetik ıslah ile 1956 yılında geliştirdiği bir üründür) ekimine başladı fakat pahalılığı sorun olamaya başlayınca 1994 yılında Brassica Juncia çeşitlerine yönelmekle maliyeti düşürmeye çalışmıştır. Kanada CANOLA üretiminin en önemli müşterisi Japonya’dır. Kanada petrol rafine tekniğine benzer bir yöntem ile biodizel üretimi yapmaktadır. Bu yöntemle CETANE 67 (dizel yakıt güçlendiricisi), NAFTA (benzin katkısı) gibi yan ürünler elde edilmektedir. CETANE katkılı dizel yakıt yeşil dizel olarak bilinir. Emisyon ve performans testlerinin olumlu çıkması yüzünden bu isim verilmiştir. Tüm üretimine rağmen Kanada’da biodizel yakıt olarak ticari bir sektör henüz yoktur. Yüksek üretim maliyeti yüzünden saf veya katkı olarak biodizelin kullanımı çok ilgi çekmemiştir. Atık yağlarının geri dönüşümlü olması maliyeti az miktarda düşürmektedir. Bu ise kısa vadede mazota rakip olma şansını ortadan kaldırmaktadır. Avrupa, yaygın üretimi sübvansiyon ve petrol ürünlerinden alınan yüksek vergilerle teşvik etmektedir. Bazı büyük şehirlerdeki hava kirliliği de biodizel katkılı kullanımını zorunlu hale getirmiştir. Fiyatında bir ucuzlama olmaz ise, madenlerde, hava kirliliği olan alanlarda, ırmak kenarı yerleşimin yoğun olduğu yerlerde her şeye rağmen tercih edileceği düşünülmektedir. Ayrıca vergilerdeki bir miktar azaltma katkılı dizelin fiyatını düşürecektir. Süper CETANE katkılı dizel ise zaten fiyat açısından cazip bir katkıdır. Kullanımını teşvik amacıyla 2002 temmuz ve ağustos aylarında Amerikanın Kentucky ve Ohio bölgelerinde 280 otobüs 50.000 galonluk %20 katkılı biodizel yakıtla 4.000.000 km yol kat etmiştir. Minnesota eyaletinde 2001 yılında katkılı biodizel yakıta %2 ve 2002 yılında %5 lik vergi indirimi yapılmıştır. Ayrıca mazotun toksik etkisini %90 azalttığı önemli bir propaganda malzemesi yapılmıştır. Amerika’daki en önemli reklam avantajları olarak global ısınma, enerji güvenliği, çevresel ve tarımsal faydaları, petroldeki sülfür seviyesinin düşürülmesindeki politik baskılar sık sık vurgulanmaktadır. 2001 yılında yeni enerji kaynaklarına aktarılan devlet desteği 2000 bütçesine göre 240.000.000$ daha fazla olmuştur. Ağırlığını ağaç ve etanolun oluşturduğu biokütle Amerika enerji kullanımının %3 ünü karşılamıştır. 68 Gelecekte biokütle kullanımının yıllık 348 milyon varile yani üç katına çıkması planlanmaktadır. Böylece 70 milyon arabadan yayılan 100 milyon ton egzoz gaz atığından kurtulmak planlanmaktadır. Çiftliklerde ölen hayvanların bedenlerinden biodizel elde etme çalışmaları İskoçya’ da devam etmektedir. Dünyadaki en büyük biodizel üretim tesisi California’ daki Bakersfield tesisinde 1999 üretimi 500.000 galon ve 2002 üretimi 15 milyon galon iken 2003 üretiminin 35 milyon galona çıkması planlanmaktadır. İki yıl önce Almanya’da bir çiftlikte bir araba ve traktörün CANOLA yağından elde edilen yakıtla çalıştırıldığını duyan Joshua and Kaia Tickell çifti 1997 yılında University of South Florida's New College in Sarasota (USA) da bir araştırma çalışması başlattılar. Tadilat yaptıkları güneş enerjisi destekli biodizel ile çalışan Veggie Van isimli panelvan ile 10.000 millik bir seyahate çıktılar. Bu seyahatin tamamında lokantalardan topladıkları atık yağlarla kendi ürettikleri yakıtı kullandılar. Polonya’da 1991 yılından beri Aviation Enstitüsü, Varşova’da kolza tohumlarından metil ester ile biodizel elde etmek için çalışma ve testler devam etmektedir. Ve 7 ayrı benzin istasyonunda %5 lik karışımlı yakıt satılmaktadır.25 4.1.1.3 Biodizeldeki Teknolojik Gelişimin Tarifeye Yansıması Biodizeldeki teknolojik gelişim adeta “yaşayan bir canlı” olan tarife üzerinde de etkilere yol açmış olup, günümüzde kullanım alanı artmakta olan biodizelin sınıflandırılması hususu Dünya Gümrük Örgütü ve Avrupa Komisyonu bünyesinde ele alınmıştır. 25 Biodiesel auto nuove, University of Milan, Safety research 69 Bu kapsamda, Dünya Gümrük Örgütü Armonize Sistem Komitesi 35. dönem toplantısında “biodiesel” isimli eşyanın sınıflandırılması görüşülmüş olup, Brezilya delegesi tarafından söz konusu eşyanın sınıflandırılmasına ilişkin yeterli bilgilerin temin edildiği, bu çerçevede “biodiesel”in 38.24 tarife pozisyonunda sınıflandırılması hususunun Komite tarafından değerlendirilmesi gerektiği ifade edilmiştir. Bununla birlikte Sri Lanka delegesi tarafından konuya ilişkin olarak talep edilen DGÖ Armonize Sistem İzahnamesi değişikliğinin incelenmesine karar verilmiştir. Biodizelin sınıflandırılması hususu AB Komisyonu nezdinde de gündeme getirilmiş olup, AB Komisyonu Gümrük Kodu Komitesi Tarife ve İstatistik Nomanklatürü Bölümü DGÖ/Koordinasyon 422. dönem toplantısında ele alınmıştır. Söz konusu toplantıda, biodizel ve karışımlarının 27. ya da 28. fasılda sınıflandırılması tartışılmış olup, katılımcı delegelerin 27. fasılda sınıflandırılması yönünde talebi dile getirilmiştir. Danimarka delegesi tarafından bütün bio-yakıtların 27. fasılda sınıflandırılmasının uygun olacağı, bu ürünler için 27. fasılda yeni bir pozisyon oluşturulmasının tercih edildiği belirtilmiştir. İsveç delegesi ise 27. faslın başlığında mineral ifadesinin bulunduğunu, biodizellerin bu fasıla konulması durumunda zaten var olan bir şeyin yapılmış olacağını vurgulamıştır. Danimarka delegesi tarafından 27. faslın mineral yakıtlara atıf yaptığı, ancak bölüm ve fasıl başlıklarının bağlayıcı olmadığı ifade edilmiştir. Avusturya delegesi ise biodizel tanımının açıkça yapılması ve bu konuda Topluluk Tüzüğüne bakılması gerektiğini belirtmiştir. Toplantı Başkanı ise konuya ilişkin Tarım-kimya sektöründen görüş beklediklerini vurgulayarak, biodizelin 27. fasılda sınıflandırılmasının uygun olduğu yönünde görüş belirtmiştir. Almanya delegesi tarafından saf etanolün yakıt olarak kullanıldığı, %85 etanol %15 petrol karışımının normal, %50 etanol %50 petrol 70 karışımının anormal olduğu belirtilmiştir. Etanol için 38.24 pozisyonunu tercih ettiklerini ifade etmiştir. Bunun üzerine toplantı Başkanı tarafından konuya ilişkin daha fazla bilgi edinilmesi suretiyle konunun tekrar gündeme alınacağı belirtilmiştir.26 4.1.2 Genetiği Değiştirilmiş Gıdaların Ortaya çıkması ve Organik Gıdaların Armonize Sistem Nomanklatürü’nde Sınıflandırılması 4.1.2.1 Genetiği Değiştirilmiş Gıdaların Tanımı ve Üretim Süreci Dünyada 21.yüzyılın teknolojisi olarak kabul edilen gen teknolojisi, özellikle 1973 yılında yaşanan petrol krizi sonrasında, daha az enerji kullanımı gerektiren alternatif bir teknoloji olarak gelişmiştir. Yeni gelişmeler ile birlikte verimliliğin ve üretkenliğin artırıldığı, yeni ürünlerin üretilebildiği modern biyoteknoloji doğmuştur. Bu gelişmede nüfus artışı, doğal kaynaklardaki daralma ve ekolojik fakirleşme gibi hususların önemli etkisi olmuştur. Günümüzde, gen teknolojisi ile üretilen ürünlerin güvenirliği çok tartışılan konular arasında yer almıştır. Tarih boyunca insanoğlu kendi keşiflerinin kimi zaman esiri olmuş, kimi zamanda bazı keşifler birçok insanın sonu olmuştur. Bu yüzden her buluşa sorgulayarak bakma zorunluluğu ortaya çıkmıştır. Gen teknolojisinin de bu kaderi paylaşması kaçınılmaz olmuştur. Bu teknoloji her zaman olduğu gibi kötü niyetlilerin kullanımına açık olması yanında, yenilikler iler birlikte gelen bilinmeyenleri de bir risk olarak beraberinde taşımaktadır. 26 AB Komisyonu Gümrük Kodu Komitesi Tarife ve İstatistik Nomanklatürü Bölümü DGÖ/Koordinasyon 422. dönem toplantı raporu, Brüksel, 2-4 Mayıs 2007. 71 Genetik olarak değiştirilmiş organizmalara, insan sağlığına, çevreye, ekolojik sisteme, tarım sektöründeki çalışanlara verilen zararlar ile doğal organizmaların uluslararası tohum şirketlerince patentlenerek çiftçilere yüksek bedellerle satılması sonucu ortaya çıkan haksız kazançlar ve bu konudaki tekelleşme gibi temel nedenlerle karşı çıkılmaktadır. Ancak birçok insanın böyle bir sistemin varlığından haberdar olmadığı da bir gerçektir. Dünyada bu konudaki araştırmalarda, Genetiği Değiştirilmiş Ürünler doğru bir şekilde etiketlendiğinde, Genetiği Değiştirilmiş Ürünler konusunda kamuoyu bilinçli ise ucuz olsa bile tüketicilerce tercih edilmediği anlaşılmıştır. Yani bilinçli tüketiciler doğal ürünleri tercih etmektedir. 4.1.2.2. Gen Teknolojisi ve Genetiği Değiştirilmiş Gıdalar Gen, Yunanca kökenli bir kelimedir. Doğum, başlangıç adına gelen ‘genos’ tan gelmektedir. Yaşamı belirleyen genler DNA sarmalı içinde yer almaktadır. DNA, dört asitten meydana gelmiş ‘dioksiribonükleikasit’ in kısa yazılımıdır. Hücre çekirdeğinde kimyasal dille yazılmış yaşamın şifre kodudur. Bu şifre fosfat ve şekerden oluşmaktadır. RNA ribonükleikasit teriminin kısa yazılımıdır. DNA dan aldıkları genetik mesajları hücre içinde protein üreten birimlere taşımaktadırlar. Bir canlıya, başka bir canlıdan gen aktarılması veya genetik yapıya müdahale ile yeni genetik özellikler kazandırılmasını sağlayan teknolojiye gen teknolojisi denilmektedir. Bu teknolojiye “Biyo Teknoloji” , “Gen Teknolojisi” veya “Genetik Mühendisliği” gibi isimler verilmektedir. . 72 Gen transferi, bir canlının genlerini taşıyan DNA’sının, bir başka canlının hücresine nakledilmesidir. İlk transfer çalışmaları 1900’lü yılların başlarında yapılmıştır. Yulaf ve meyve sineği hücreleri üzerindeki çalışmalarda bazı bakteriler kullanılmış, bakteri hücresi içerisine yerleştirilen DNA genlerinin bu hücre içerisindeki fonksiyonlarını ve çoğalmalarını sürdürdükleri tespit edilmiştir. Bu buluştan sonra, gen mühendisliği mesleği oluşmuştur. Günümüzde de bitkiler, hayvanlar ve insanlar üzerinde gen transferi ile ilgili çalışmalar hızla devam etmektedir. Gen teknolojisi kullanılarak doğal süreçlerde elde edilmesi mümkün olmayan yeni nitelikler kazandırılmış organizmalar, genetik yapıları değiştirilmiş organizmalar olarak tanımlanmaktadır. Doğal olmayan bir şekilde genetik yapısı değiştirilerek elde edilen gıdalar “genetiği değiştirilmiş gıdalar” olarak kabul edilmektedir. 4.1.2.3. Genetiği Değiştirilmiş Gıdaların Gelişimi Genetiği değiştirilmiş gıdaların günümüzde bu denli yaygın hale gelmesinde üreticilerin ve tüketicilerin beklentileri çok önemli rol oynamıştır. Daha ucuz bir maliyet ile üretim yapma avantajının yanında ürünün dayanıklılığı ve gıda değeri üzerinde sağlanabilen bir takım üstünlükler bu teknolojinin gelişmesine hız vermiştir. Tabi diğer bir açıdan bu teknoloji tüketici için de daha ucuz, daha fazla, geç bozulan, her an bulunabilen gıdalar anlamına gelmektedir. 73 Genetik işlem görmüş tohumlarda, genellikle böceklerin ve virüslerin sebep olduğu hastalıklara karşı direnç gösterecek veya yabani ot öldürücülerine karşı direnç sağlayacak özelliklerin kazandırılması ön planda olmaktadır. Genetiği Değiştirilmiş Ürünlerin büyük bölümünün ABD, Kanada, Arjantin ve Çin’de üretildiği bilinmektedir. Türkiye de ise 1998 yılından beri patates, mısır ve pamukta deneme amacıyla transgenik bitkiler üretilmektedir. Genetiği Değiştirilmiş Ürünler dünyanın birçok yerinde protestolara neden olmaktadır. Bu protestolar özellikle Hindistan, Çin, Meksika, Arjantin, Filipinler, Fransa, Hollanda gibi ülkelerde yoğunlaşmaktadır. Son yıllarda ülkemizde genetiği değiştirilmiş gıdalar, çeşitli tartışmalara konu olmaya başlamıştır. Bu gıdaları tüketmenin sağlığa zararlı olduğu, üretiminin engellenmesi ve tüketilmemesi gerektiğini savunanların yanında, tüketilmesinin insan sağlığını olumsuz yönde etkilemediğini savunanlar da bulunmaktadır. Dünyada genetik olarak değiştirilmiş ürünler en çok ABD’ de üretilmektedir. Arjantin, Kanada, Çin, İsrail onu takip etmektedir. AB ülkeleri ise bu konuya daha tutucu yaklaşmaktadır. Ancak, genetiği değiştirilmiş ürünlerin belirli koşullarla kullanımına izin verilmiştir. Türkiye’de ise bu konuda yasal boşluk ve alt yapı eksikliği olmakla birlikte, genetiği değiştirilmiş gıdaların tüketiminin söz konusu olduğu bilinmektedir. 74 Çoğunlukla soya, mısır, pamuk, kanola, patates, domates gibi bitkilerde gen değişimi yöntemi kullanılmaktadır. Bu ürünlerdeki genetik değiştirme faaliyetleri, zararlı böceklere ve yabani ot ilaçlarına, ürünlerin dayanıklılığının arttırılmasına yönelik olarak gerçekleştirilmektedir. 4.2. Organik Gıdaların Tanımı ve Sınıflandırılmasında Ortaya Çıkan Sorunlar 4.2.1. Organik Gıdaların Tanımı Organik gıdalar, basit olarak, yetiştirilmesinde ve işlenmesinde, genetik mühendisliğin, yapay ve benzeri gübrelerin, böcek ilaçlarının, yabani ot ve mantar öldürücü ilaçlarının, büyütme düzenleyicilerinin, hormonların, antibiyotiklerin, koruyucuların, renklendiricilerin, katkı maddelerinin, kimyasal kaplama ve parlatıcı maddelerinin ve kimyasal ambalaj malzemelerinin kullanılmadığı gıda maddeleridir. Organik gıdalar, bitkisel ve hayvansal gıdaları içerir. En önemlisi, zırai ilaçlardan arınmış olduğunu biliyoruz. Ayrıca, bu terim, asgari üç yıl için, bu ürünlerin hiçbir zirai ilaç veya kimyasalın kullanılmadığı tarlada yetiştirildiği gerçeğini de işaret etmektedir. Organik gıdalar, hiçbir yapay koruyucu, renk verici, parlatıcı veya diğer katkı maddeleri kullanılmadan işlenmiş ve paketlenmiştir.27 4.2.2. Organik Gıdaların Sınıflandırılması Gelişen teknolojinin tarife üzerinde etkiye yol açtığı bir diğer konu organik 27 gıdaların sınıflandırılması olup, www.ocia.org 75 şu aşamada “organik şekerin sınıflandırılması”na ilişkin sorunlar DGÖ ve AB Komisyonu bünyesinde gündem teşkil etmektedir. Bu çerçevede, “panela” adı verilen organik kamış şekerinin hâlihazırda sınıflandırılmakta olan şekerden ayrı olarak sınıflandırılması gerektiği yönündeki çeşitli ülke talepleri Dünya Gümrük Örgütü ve Avrupa Komisyonu nezdinde değerlendirilmektedir. Konuya ilişkin olarak 33. dönem Armonize Sistem Revizyon Alt Komite (ASRAK) toplantısında organik şekerin normal şekerden ayrılması ve ayrı bir pozisyon altında sınıflandırılması hususu tartışılmıştır. Bu çerçevede, Armonize Sistem kapsamında yer alan 1701.11 alt pozisyonunda yer alan “kahverengi şeker” ifadesinin organik şekeri kapsadığına dair bir çalışma belgesinin DGÖ Sekretaryası tarafından yayımlanması suretiyle sorunun çözümlenebileceği belirtilmiştir.28 Organik gıdaların sınıflandırılması sorunu kapsamında “panela” adlı organik kamış şekeri AB Komisyonu Gümrük Kodu Komitesi Tarife ve İstatistik Nomanklatürü Bölümü DGÖ/Koordinasyon 422. dönem toplantısında da ele alınmış olup, konuya ilişkin olarak Danimarka delegesi tarafından organik şeker ve normal şeker ayırımı yapılmasının teknik açıdan zor olduğu, bununla birlikte böyle bir ayırımın yapılmasının diğer organik ürünler içinde sorun yaratacağı ve bundan dolayı Armonize Sistem kapsamında tüm organik ve normal ürünlerin ayırıma tabi tutulması gerekeceği ifade edilmiştir. Almanya delegesi ise konunun küresel açıdan çözümünün şu an için çok sıkıntılı olduğunu vurgulamıştır. Toplantı Başkanı tarafından konunun organik maddelerin gelişen teknolojiyle birlikte sayıca artış gösterdiği, konuya ilişkin 28 33. dönem Armonize Sistem Revizyon Alt Komite (ASRAK) toplantı raporu, Brüksel, 15-19 Mayıs 2006. 76 olarak Topluluk Tüzüğü’nde organik ürünlere objektif kriterler bulunmadığı ifade edilerek, sorunun çözümü için daha fazla kriter elde edilmesi gerektiği belirtilmiştir. 29 4.3. Dijital Kameralar ve Görüntü Kaydedici Kameralar Teknolojik gelişim süreci kimi zamanlarda yeni eşyaların icadını getirirken kimi zaman da mevcut eşyaların teknik özelliklerinin artmasına ve daha karışık hale gelmesine yol açmıştır. Bunun sonucunda yakın işleve sahip eşyalar arasındaki fark zamanla kapanarak, multifonksiyonel eşyaların varlığı ortaya çıkmıştır. Örneğin ilk cep telefonlarımız sadece arama ve kısa mesaj gönderme özelliğine sahipken günümüz cep telefonlarında kamera çekimi, ses kaydı, mp3 çalar, radyo vb. birçok fonksiyon bir arada bulunmaktadır. 4.3.1. Dijital Kameralar ve Görüntü Kaydedici Kameraların Sınıflandırılması Bu çerçevede, gelişen teknoloji ile multifonksiyonel nitelik taşıyarak birbirine çok benzer iki eşyaya dönüşen dijital kameralar ve görüntü kaydedici kameraların sınıflandırılması hususu Avrupa Birliği Komisyonu Gümrük Kodu Komitesi Tarife ve İstatistik Nomanklatürü Mekanik/Muhtelif Bölümü 428. Dönem toplantısında ele alınmış olup, söz konusu eşyaların sınıflandırılmasında iki eşyanın da kamera kaydı yapabilmesi özelliği nedeniyle ortaya çıkan sorunlara değinilmiştir. Konuya ilişkin olarak, Taslak Kombine Nomanklatür Açıklama Notları ile ilgili olarak çalışma grubu bünyesinde değişikliklere gidilmiştir. “Bellek” kelimesi, 29 AB Komisyonu Gümrük Kodu Komitesi Tarife ve İstatistik Nomanklatürü Bölümü DGÖ/Koordinasyon 422. dönem toplantı raporu, Brüksel, 2-4 Mayıs 2007. 77 üründe sabit disk olduğu izleniminin doğmaması için taslaktan kaldırılmıştır. Portekiz, bu değişikliklerin uygulanma yöntemiyle ilgili olarak duyduğu hayal kırıklığını belirtmiş; yeni metnin sadece üç gün önce ellerine geçtiğini, bu durumda merkez ile görüşmeden konu hakkında yorum yapamayacağını ifade etmiştir. Başkan ise, işleyiş kurallarına göre bu taslağı sunabileceğini, konunun yaklaşık bir seneyi aşkın zamandır gündemde olduğunu, dolayısıyla bu konudan habersiz olunmasının olanaksız olduğunu söylemiş; taslakta piksel, film karesi, çözünürlük ve kayıt süresi gibi değişikliklerin bulunduğunu dile getirmiştir. İngiltere ise saniyedeki film karesi sayısının yeni bir değişiklik olduğunu belirterek, bu ölçütün getirilme nedeni sormuştur. Bu konuda söz verilen Ticaret Genel Müdürlüğü (DG Trade) yetkilisi, bu unsurun yeni olmadığını, 2005 yılından bu yana görüşüldüğünü, Avrupa’da bir standart televizyonun saniyede 24 film karesine sahip olduğunu, örnek olarak saniyede 15 film karesi olan bir materyalin tüketici tarafından aynı kalitede algılanmayacağını belirtmiştir. Başkan ise, EICTA’nın (Avrupa Bilgi ve İletişim Teknolojileri Birliği) 800x600 pikselin yanı sıra saniyedeki film karesi sayısının da konulması gerektiğini bildirdiğini eklemiştir. Portekiz ise, Avrupa’da 24, Amerika’da 30 olan bu sayının neden taslakta 23 olduğu sorusunu yöneltmiştir. İspanya, öncelikle video kavramının tanımlanması gerektiğini belirtmiştir. Almanya ise Portekiz’in görüşünü tekrarlayarak değişikliklerin gözden geçirilmesi için gerekli zamanlarının olmadığını ifade etmiştir. Bulgaristan ise şu anki taslağın kabul edilmesine herhangi bir itirazlarının olmadığını söylemekle birlikte ne kadar sürede kayıt yapılacağının veya saniyede kaç film karesi olduğunun anlaşılmasının pratik olarak zor olduğunu eklemiştir. Ticaret Genel Müdürlüğü yetkilisi, önemli olanın, dijital kameraların, video kameralar kadar kaliteli video çekimi yapmaması 78 olması gerektiğini ve ayrıca çoğu üreticinin, ürünün özelliklerini ürün ile birlikte sunduğunu söylemiştir. Fransa, saniyede 23 film karesi ölçütü hususu dışında taslak ile ilgili herhangi bir tereddütlerinin bulunmadığını ifade etmiştir. Belçika, gümrük memurlarının şirketlerden film karesi sayılarıyla ilgili bilgi isteyeceğini, firmaların bunu temin etme imkânlarının bulunmadığı durumlarda nakliye işlemlerinin bloke olacağını belirtmiştir.30 Konuya ilişkin örnekleri incelediğimizde, anlaşılmaktadır ki teknolojik gelişim sürecinde ortaya çıkan eşyalar ile mevcut eşyaların teknik özelliklerinin artırılması sonucu birçok eşyanın multifonksiyonel niteliğe sahip olması Dünya Gümrük Örgütü ve Avrupa Birliği Komisyonu’nu bu eşyaların sınıflandırılması hususunda sıkıntı yaşamasına neden olmaktadır. Bunun sonucu olarak teknoloji ürünü eşyalar anılan kurumların gündem maddelerini oluşturmakta ve bu çerçevede üye ülkelerin söz konusu eşyaların sınıflandırılması hususunda ortak bir görüşte bir araya gelmesi için çaba sarf edilmektedir. 30 Avrupa Birliği Komisyonu Gümrük Kodu Komitesi Tarife ve İstatistik Nomanklatürü Mekanik/Muhtelif Bölümü 428. Dönem toplantı raporu, Brüksel, 12-13 Temmuz 2007. 79 BÖLÜM VI SONUÇ VE DEĞERLENDİRME İnsanlığın var oluşundan itibaren kendisini sürekli yenileyen ve bu yenilemeye günümüz döneminde hız kazandıran teknoloji hayatımızın birçok alanında değişikliğe sebep olmuş ve buna bağlı olarak insanoğlu kendi getirdiği yeniliklerin yol açtığı sorunları gidermek için tekrar arayış içine girmiştir. Bu bağlamda, gümrük sistemi de teknolojik gelişmelerin etkisinde kalmış, teknolojik ve iktisadi gelişmeler kaynaklı eşya çeşitliği ve artan ticaret hacmi gümrük sistemini yeni arayışlara sevk etmiştir. Artan ticaret hacminin ve eşya çeşitliliğinin uluslar arası ticarette yol açtığı vergilendirme sorunlarının giderilmesi amacıyla ülkeler ortak hareket etmiş ve günümüzde uluslar arası ticaret hacminin %95’ini kapsayan Armonize Sistem Nomanklatürü’nün temelleri 1947 yılı itibariyle atılmıştır. Daha sonraki yıllarda ise yeni eşyaların icat edilmesi ve mevcut eşyaların geliştirilmesi Gümrük Tarife Sistemi’nde sınıflandırma sorununu beraberinde getirmiştir. Bu kapsamda, 1986 yılı Türk Gümrük Tarife Giriş Cetveli’nde 84. fasılda yer alan “Kazanlar, makineler, mekanik cihazlar ve aletleri; bunların aksamı” başlığı altında yer alan eşyalar toplam 64 pozisyon kapsamında sınıflandırılırken31, 1996 yılı Türk Gümrük Tarife Giriş Cetveli’nde 84. fasıl kapsamında yer alan eşyalar toplam 31 İstatistik Pozisyonlarına Bölünmüş Gümrük Giriş Tarife Cetveli, DİE, Ankara, 1996. 80 85 pozisyon altında toplanmıştır32. Bununla birlikte, birden fazla özelliği bünyesinde barındıran eşyaların (örn. mp3 çalarlı, radyolu ve kamera çekimi yapan cep telefonu vb.) hangi pozisyon altında sınıflandırılacağı hususunda sıkıntılar yaşanmıştır. Bu çerçevede, Dünya Gümrük Örgütü ve AB Komisyonu’nda en yeni teknolojiye sahip güncel ürünlerin sınıflandırılması konusunda ciddi tartışmalar yaşanmış olup, bir kısmı üzerinde uzlaşılmış olmakla beraber bir kısım üzerinde henüz mutabık olunamamıştır. Örneğin, günümüzde kıt kaynakların öneminin artması sonucu önem kazanan biodizel kullanımı, biodizelin hangi pozisyon altında sınıflandırılması gerektiği hususunda ciddi tartışmaların yaşanmasına sebep olmuştur. Bir diğer örnek olarak, gelişen teknolojinin sonucu olarak hormonlu ürünlerin artması ve organik maddelerin zamanla sınırlı ve değerli bir hale gelmesi nedeniyle, organik ürünlerin tarife sistemi kapsamında yer alması ve sınıflandırılması hususu gündeme gelmiştir. Diğer yandan, teknolojik gelişmelerin tarife sistemi üzerinde olumlu yansımaları da mevcuttur. Teknolojik gelişmeler sonucu içinde bulunduğumuz çağ bilgisayar çağı haline gelmiş olup, tarife sistemi de bilgisayar sistemleri içinde yerini almıştır. Bu çerçevede, TARIC ve ITMS gibi bilgisayar veri tabanına dayalı tarife sistemleri, ekran üzerinde üye ülkelerin ortak kullanımına sunulan bir sistemi getirmiştir. Geliştirilen bu sistemler ile gümrük sistemi bilgisayar üzerinden kolay ve aynı zamanda sistematik bir şekilde işleyen bir yapıya ulaştırılmıştır. Şu an, TARIC Avrupa Birliği’nin ortak tarife sistemini oluşturmakta olup, üye ülkelerin ortak bir veri tabanı üzerinde tarife bilgilerini paylaşımı sağlanmıştır. ITMS sistemi ile de 32 30 Aralık 1995 tarih ve 22509 (Mükerrer) sayılı Resmi Gazete. 81 gümrük idarelerinin ortak bir sistem üzerinden bilgi paylaşımının sağlanması amaçlanmıştır. Bu çalışmada, teknolojik gelişimin Türk Gümrük Tarife Sistemine yansımaları ele alınmış olup, bu çerçevede iki temel sonuca ulaşılmıştır. Bu kapsamda, ulaşılan ilk sonuç çeşitlenen eşyaların sınıflandırılması hususunda Dünya Gümrük Örgütü ve AB Komisyonu’nda yapılacak müzakereler sonucu alınan kararlara ülkemizin uyum sağlaması amacıyla, Türk Gümrük Giriş Tarife Cetvelimizde alınan sınıflandırma kararlarının güncellenmesi amacıyla yapılacak pozisyon ve alt pozisyon değişikliklerinin ortaya çıkmasıdır. Bu durum, günümüzde Tarife Cetvelimizde yer almayan eşyaların ve bu eşyalara ait pozisyonların sayısal olarak zamanla artış gösterecek olmasıdır. Bu çerçevede, örneğin şu an Tarife Cetvelimizde yer almamakla birlikte, gelişen teknoloji ile önümüzdeki elli yıllık zaman diliminde nanoteknoloji ürünü olarak ortaya çıkacak olan işlevsel polimerik elyaflar ve akıllı tekstiller ile güneş ışınlarının yaydığı zararlı (UV) ışınlarını bloke eden, antibakteriyel ve hava geçirgen özellik taşıyan giysilere33 ilişkin pozisyon ve alt pozisyon açılımlarının oluşturulması hususu kuvvetle muhtemel görülmektedir. Bunun yanında, nanoteknoloji, biyoteknoloji ve mikroelektronik gibi bilim ile teknoloji alanında çığır açan gelişmeler, yakında ekonomi ve bilgi toplumunun yapısını kökten değiştirecektir.34 Bu değişimin sonuçları ise kaçınılmaz olarak Tarife Cetvelimizde yeni pozisyon ve alt pozisyon açılımlarını getirecektir. 33 34 Bilim ve Teknik Dergisi, sayı:469, Aralık 2006. Focus Popüler Bilim ve Kültür Dergisi, sayı:2006/06-112414, Haziran 2006. 82 Çalışma kapsamında ulaşılan ikinci sonuç ise önümüzdeki yüzyılda hız kazanacak olan teknolojik gelişimin gümrük sistemini tamamen etki altına alacağı, bu kapsamda gümrük işlemlerinin tamamen bilgisayar sistemi üzerinden ve birçok ülke ile eş anlı olarak yapılacağıdır. Bu çerçevede, bilgisayar veri tabanı üzerinden oluşturulacak Tarife Sistemleri ile sınıflandırma çalışmaları elektronik ortamda yapılarak, alınan kararlar aynı anda üye ülkelerin ulusal gümrük sistemlerine bildirilecektir. Sonuç olarak gelişen teknoloji Türk Gümrük Tarife Sistemimize sorun ve kolaylık olarak iki farklı boyutta etki edecek, teknolojik gelişimin yol açacağı sorunlar yine teknolojik gelişimin getirdiği yeni çözümlerle giderilecektir. 83 KAYNAKÇA • 07.09.1987 tarihli L 256 sayılı Avrupa Toplulukları Resmi Gazetesi, s.1. • 30 Aralık 1995 tarih ve 22509 (Mükerrer) sayılı Resmi Gazete. • Avrupa Birliği Komisyonu Gümrük Kodu Komitesi Tarife ve İstatistik Nomanklatürü Mekanik/Muhtelif Bölümü 428. Dönem toplantı raporu, 12-13 Temmuz 2007, Brüksel • Avrupa Komisyonu, DG TAXUD, “ TARIC Kullanıcı El Kitabı”, Brüksel, 9 Eylül 2002, s : 3 • Avrupa Komisyonu, DG TAXUD,“ TARIC Kullanıcı El Kitabı”, Brüksel, 9 Eylül 2002,s:1 • Avrupa Komisyonu, DG TAXUD/D2, “Entegre Tarife İşletim Sistemi için Genel Proje Başlangıç • Bilim ve Teknik Dergisi, sayı:469, Aralık 2006. • Focus Popüler Bilim ve Kültür Dergisi, sayı:2006/06-112414, Haziran 2006. • 1 İstatistik Pozisyonlarına Bölünmüş Gümrük Giriş Tarife Cetveli, DİE, Ankara, 1996. • İşlevsel Modüller Tablosu için bkz: Avrupa Komisyonu, DG TAXUD/D2, “Entegre Tarife İşletim • SARGIN A.,”Türkiye’nin Avrupa Topluluğu Entegre Tarifesine Uyumu”, Uzmanlık Tezi, AB ve Dış İlişkiler Genel Müdürlüğü, 2003 • Tarifeye ilişkin sistemler (IT sistemleri); TARIC, TQS, EBTI, ISPP (Information Systems for 84 • 33. dönem Armonize Sistem Revizyon Alt Komite (ASRAK) toplantı raporu, 15-19 Mayıs 2006, Brüksel • AB Komisyonu Gümrük Kodu Komitesi Tarife ve İstatistik Nomanklatürü Bölümü DGÖ/Koordinasyon 422. dönem toplantı raporu, 2-4 Mayıs 2007, Brüksel • AB Komisyonu Gümrük Kodu Komitesi Tarife ve İstatistik Nomanklatürü Bölümü DGÖ/Koordinasyon 422. dönem toplantı raporu, 2-4 Mayıs 2007, Brüksel • Acaroğlu, M., 2003. Alternatif Enerji Kaynakları, Atlas Yayın Dağıtım, 2003, İstanbul • Ankara Ticaret Odası, Türkiye Ziraatçılar Derneği, “Sofradaki SOS” Raporu, 2005 • Armonize Sistem Nomanklatürüne İlişkin Açıklamalar, İTO Yayın No:1989/4 İstanbul-1989 • BALCI A. “Kombine Nomanklatüre Tam Uyum”,Uzmanlık Tezi, Gümrükler Genel Müdürlüğü, (2004). • Biodiesel auto nuove, University of Milan, Safety research • Biomotorin ve Türkiye, Doç.Dr. Filiz KARAOSMANOĞLU, 30 Eylül 2004 • Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesinin Biyogüvenlik Kartagena Protokolünün Onaylanması Hakkında Karar- 2003/5937 (11.08.2003 t. 25196s. R.G.) • Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesinin Biyogüvenlik Kartagena Protokolü • C.Alkan, D.Deryakulu ve N.Şimşek. Eğitim Teknolojisine Giriş. Önder Matbaacılık Ltd.Şti. Ankara, 1995, s.81. • Dokümanı”, 9 Ocak 2002, s:8 85 • Genetik Modifiye Organizmalar ve Gıdalarda Kullanımı (Panel), TMMOB Gıda Mühendisleri Odası, Mayıs 2003 • Gümrükten Yansımalar, Haz: Bahri ÖKTEM, Gürkan GÜL, Oya YEŞİLAY, Yeter KARAÇİMEN. Gümrük Müsteşarlığı yayını. Ankara. 2004 • Hüsnü ERKAN, Bilgi Toplumu ve Ekonomik Gelişme, T. İş Bankası Kültür Yayınları, 1997. • Introducing The International Convention On The Harmonized Commodity Description And Coding System, Customs Co-operation Council, Brussels1987 • Konusu ve Kartagena Biyogüvenlik Protokolü, DTM Web Sitesi (www.foreintrade.gov.tr) • Peter DRUCKER, Yeni Gerçekler, T. İş Bankası Kültür Yayınları, 1992, s.159 • Processing Procedure), SMS, ECICS, BOI ve Şartlı Vergi Muafiyetleridir. • Sinan YANAZ, Dış Ticaret Uzmanı, Genetik Olarak Değiştirilmiş Organizmalar (GDO) • Sistemi için Genel Proje Başlangıç Dokümanı”, 9 Ocak 2002, s: 12 • Şeker Kurumu, Tarımsal Trasgenik Ürünler ve Dünyadaki Durum, Mart 2004 (www.sekerkurumu.gov.tr) • Türk Gümrük Tarihi, Dr. Turhan ATAN, TTK yayını Ankara 1990 • www.bugday.org (Buğday Derneği Web Sitesi), Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar Deklarasyonu • www.gdf.org.tr (Türkiye Gıda ve İçecek Sanayi Dernekleri Federasyonu Web Sitesi) 86 • www.gdoyahayir.org (GDO’ ya Hayır Platformu Web Sitesi) • www.ocia.org • www.tuketiciler.org (Tüketiciler Derneği Web Sitesi) • www.ziraatcilerdernegi.org.tr (Türkiye Ziraatçılar Derneği Web Sitesi) • Yrd. Doç. Dr. Rıdvan KETE, Ekolojik Magazin, Genetiği Değiştirilmiş Gıdalar, 8.Sayı Ekim-Aralık 2005 87