Buğdayda rekor üretim bekleniyor

Transkript

Buğdayda rekor üretim bekleniyor
köy kahvesi
www.koykahvesi.com.tr
“Köylere giden tek gazete”
Fiyatı: 3 TL Yıllık Abonelik: 30 TL
Haziran 2015 Yıl: 3 Sayı: 33
Arzu: “Tarımsal
sulamada elektrik
ücretleri düşürülecek”
Kutbettin Arzu, tarımsal sulamada elektrik ücretlerinin düşürüleceğini ve dondan zarar gören çiftçilerin zararlarının karşılanacağını
bildirdi. 4’te
Buğdayda rekor üretim bekleniyor
Türkiye Ziraatçılar Derneği Başkanı İbrahim Yetkin, hava
koşullarının bu yıl hububat açısından çok olumlu seyrettiğini,
tüm hububat ürünlerinde rekolte artışı gerçekleşeceğini söyledi
Yüzde 35 artış
Olumsuz hava etkilemedi
Türkiye genelinde yağışların geçen yıla göre yüzde 69 arttığını ifade eden Yetkin, "Bu yıl hububat üretiminde geçen yıla göre yüzde 30-35 arası bir artış bekleniyor” dedi.
Yetkin, “Geçen baharda birçok ürünü vuran soğuk, kar
yağışı ve don olayları, hububat üzerinde olumsuz bir etki
yapmadı” diye konuştu. Sayfa 6’da
Yeni geliştirilen buğday
çeşitleri görücüye çıktı
Edirne’de, Trakya Tarımsal
Araştırma Enstitüsü tarafından geliştirilen buğday, arpa
ve yulaf çeşitleri ‘Tarla Günü’nde görücüye çıktı. 6’da
Organik Tarımda yeni nesil gübre:
Çiftçi tabii afetlerden LEONARDİT
kurtulamıyor
Doğanbey ekoturizm
ile yeniden doğdu
40’da
Tarımda sulamaya destek
Projeni hazırla yüzde
50 hibeden yararlan
Kırsal Kalkınma Yatırımlarının
Desteklenmesi Programı çerçevesinde, yüzde 50
hibe desteği
ödemesinden
çiftçilerin ve
tüzel kişiliklerin yararlanabileceğini belirtildi. 35’de
İçerisinde barındırdığı zengin organik
madde oranı ve ihtiva ettiği yüksek hümik ve
fulvik asit oranı nedeniyle
doğal humus olarak nitelendirilen
Leonardit, tarım
sektörünün yeni
nesil gübresi
olarak lanse ediliyor. 32’de
TZOB Genel Başkanı Bayraktar: “Çiftçimiz don riskine karşı ellerinden gelen
tedbirleri alsalar da Nisan
ayının üçüncü haftasındaki
soğuklardan birçok meyve
türü zarar gördü” 28’de
Kuru üzümde organik
tarım seferberliği
Makaleler
Türk tohumculuğunda Leonardit madeni
nedir?
yeni bir dönem başlıyor Dr. Selami İstonbulluoğlu’nun
yazısı 19’da
Çekirdeksiz kuru
üzümün, Türkiye’deki en büyük
üreticisi konumundaki Manisa’da organik üretim için
kollar sıvandı. 37’de
İstanbul Ticaret
Borsası depolarındaki 50 yılı aşkın
geçmişe sahip saf
tohumlar gen kaynağı olarak yeniden
hayat buldu. 10’da
Hayvancılık
desteklerinin uygulama
esasları belirlendi 18’de
İnciri bekleyen tehlike
Prof Dr. Harun Uysal’ın yazısı 20’de
Türkiye arıcılıkta
zirveyi hedefliyor
Zeytinyağına Konya Ovası’na
2 TL prim
bereket
talebi 8’de
suları 2’de
Yılmaz: “Bal üretiminde dünyada ilk
sırada yer alan Çin'e bal satıyoruz” 12’de
Yetiştiricinin yeni gözdesi ‘zeytin küspesi’ 23’te
Türkiye
Geneline
Bayilikler
Verilecektir.
Güney Ege Distr.: Nevzat ACAR / 0 533 494 01 94 • Muğla Bayii: Mahmut ZENCİR / 0 533 732 20 98 • Burdur Bayii: Ali DEMİREL / 0 532 652 93 55 • Aydın Bayii: Ali Rıza AVCI / 0 532 217 29 36
2
köy kahvesi
HABER
www.koykahvesi.com.tr
150 yıllık proje
hayata geçirildi.
Mavi Tünel
Projesiyle Konya
Ovası suyla
buluştu
Konya Ovası’na bereket suları
T
ürkiye'nin GAP'tan sonra en
büyük sulama yatırımı olan
Konya Ovası Projesi(KOP)
kapsamında çalışmaları yürütülen "Mavi Tünel" ile Akdeniz'e
dökülen sular, ovaya akmaya başladı.
Asırlık rüya gerçekleşti
Göksu Havzası'ndaki suların, Bağbaşı, Bozkır ve Afşar barajlarında toplanarak Mavi Tünel vasıtasıyla Konya
Havzası'na aktarılmasının amaçlandığı
Mavi Tünel Projesi'nde, ilk kez ovaya
su verilmeye başlandı. Böylelikle Osmanlı Padişahı 2. Abdülhamid döneminde başlayan "asırlık rüya" gerçekleşmiş oldu. Bağbaşı, Bozkır ve Afşar
Barajı'nda toplanan sular, 17 kilometrelik Mavi Tünel vasıtasıyla mavi regülatöre iletiliyor. Buradan Apa Barajı'na aktarılan su, ovada çiftçinin
kullanımına sunuluyor. KOP ile Akdeniz'e boşa akan 700 milyon metreküp su, Konya Ovası'nın su ihtiyacını
önemli ölçüde karşılamış olacak.
Tarihi ana tanıklık ettiler
Mavi Tünel'in sularıyla tarım arazilerinin sulanacağı bölgedeki 34 mahallenin muhtarı ile sulama kooperatifi başkanı, bu tarihi ana şahitlik
etmek için Kuşça mevkisindeki Mavi
Boğaz'a geldi. Mavi Tünel'den ilk su
ovaya dualarla verildi.
Devlet Su İşleri (DSİ) Konya 4.
Bölge Müdürü Mustafa Uzun, pro-
jeyle ilgili yaptığı açıklamada, tarihi bir olaya tanıklık ettiklerini söyledi. Uzun, projenin, 150 yıl öncesine
dayanan çok büyük bir rüyayı gerçeğe dönüştürdüğünü vurgulayarak şunları kaydetti, "Bu projenin başlangıcını Abdülhamit Han 120 yıl önce
yapmıştı. Birkaç kere denemeler yapılmıştı ama yıllar boyu gerçekleştirilemedi. Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın bu projenin
gerçekleşmesinde büyük iradesi var.
Yörenin evladı, Başbakanımız Ahmet
Davutoğlu'nun yoğun gayret ve teşviki var. Orman ve Su İşleri Bakanı
Veysel Eroğlu'nun bizzat takip ettiği
bir projeydi. DSİ Genel Müdürümüze
ve çalışanlarımıza, müteahhitlerimize,
emeği geçenlere teşekkür ediyorum."
Türkiye'nin en geniş
yüzeyli suni gölü
Bağbaşı Barajı'nda depolanan 190
milyon metreküp suyun, Mavi Tünel
vasıtasıyla Apa Barajı'na intikal ettirildiğini anlatan Uzun, bu suyun buradan
da sulamada kullanılmak üzere ovaya aktarıldığını ifade etti. Türkiye'nin
en geniş yüzeyli suni gölü Mavi Tünel'den suların proje kapsamında yapımı devam eden 125 kilometrelik kanal vasıtasıyla Hotamış Depolaması'na
iletileceğini ifade eden Uzun, burada oluşacak göletin, 55 kilometrekarelik alanla Türkiye'nin en geniş yüzeyli
suni gölü olacağını dile getirdi.
KOP Projesi
Konya Ovası Projesi (KOP) meyvelerini vermeye başladı. Proje kapsamında hayata geçirilen “Mavi Tünel” ile
Akdeniz’e dökülen sular, artık Konya
Ovası’na dökülüyor.
Aksaray, Karaman, Konya ve Niğde illerini içine alan Konya Ovası Projesi (KOP) bölgenin küresel ısınma sebebiyle muzdarip olduğu kuraklığa
çözüm getirmeyi ve Türkiye’nin ta-
rım alanlarının yüzde 17’sine tekabül
eden Konya Ovası’nı yeniden bereketlendirmeyi, bu sayede bölgeyi de kalkındırmayı amaçlayan bir proje olarak
başlatıldı. Temel amaçlarından birisi
de bölgedeki doğal kaynakların sürdürülebilirliğini arttırmak olan proj
kapsamında yapılan “Mavi Tünel” ile
Akdeniz’e akan 700 milyon metreküp
su, Konya Ovası’na aktarılıyor.
3
HABER
www.koykahvesi.com.tr
köy kahvesi
4
köy kahvesi
HABER
Kutbettin Arzu
www.koykahvesi.com.tr
Arzu: “Tarımsal sulamada
elektrik ücretleri düşürülecek”
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakan Yardımcısı Kutbettin Arzu, tarımsal sulamada elektrik ücretlerinin
düşürüleceğini ve don hadisesinden zarar gören çiftçilerin zararlarının karşılanacağını bildirdi.
G
ıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakan Yardımcısı Kutbettin
Arzu, Burdur Uzay Çatı alanında düzenlenen Teke Yöresi Canlı Hayvan, Hayvancılık, Tarım
Teknolojileri ve Yem Fuarı’nın açılışında yaptığı konuşmada, Türkiye’nin son
10 yılda çok büyük değişim ve dönüşüm yaşadığını söyledi.Bu durumun tarımda da değişim ve dönüşümü beraberinde getirdiğini anlatan Arzu, “İstikrar
aynı zamanda tarım ve hayvancılığa da
yansıdı. Ülkemizde yılda bir hükümetin
değiştiği dönemlerde, Tarım Bakanımız
daha önce 34 yılda 14 Tarım Bakanı ile
çalışmış, halbuki kendisi tek başına 10
yıl Tarım Bakanlığı yaptı. Yani istikrar çok önemli” diye konuştu. Arzu, istikrarın sürmesi durumunda Türkiye’de
büyük değişim ve dönüşümlere devam
edileceğini kaydetti. Bugüne kadar yaptıklarının aslında başlangıç olduğunu
belirten Arzu, asıl hedeflerinin 2023,
2050 ve 2071 olduğunu dile getirdi.
Arzu, şunları kaydetti:“Türkiye 2002
yılında 230 milyar dolar gayri safi milli
hasılaya sahipti. Bugün 830 milyar do-
lar gayri safi milli hasılaya erişti. Hedefimiz 2023 yılında 2 trilyon dolar gayri safi milli hasılaya ulaşmak. 2002’de
23 milyar dolar tarımsal gayri safi milli hasılamız vardı. Bugün 62 milyar dolar tarımsal gayri safi milli hasılamız
var. Dünyada 11’incilikten 7’nciliğe,
Avrupa’da 4’üncülükten birinciliğe geldik. 10 yıl içinde İtalya’yı, İspanya’yı,
Fransa’yı geçtik. Biz 75 milyon nüfusu
besleyip üzerine 35 milyon turist ağırlıyoruz. 2 milyon da komşumuzu besliyoruz.”
Burdurlu üretici ve yetiştiricilere elektrik ve don zararları konusunda müjdeler veren Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakan Yardımcısı Kutbettin
Arzu, “Sulama Kooperatiflerinin elektrik borçları var. Sulama birliklerin kredi borçları ve elektrik borçları yeniden
yapılandırılacak ve yeniden taksitlendirilecek. Tarımsal sulamada elektrik
ücretleri düşürülecek. Özellikle seracılık ve tarımsal sulamada kullandığımız elektrik enerjisini, düşük fiyatlarla
vereceğiz. Burdur’da yaşadığımız don
hadisesinden zarar gören çiftçilerimi-
Sorumlu Yazıişleri Müdürü
Ayhan Şener
Haziran 2015 Yıl:3 Sayı: 33 Aylık Gazete
STL Medya Ltd. Şti. adına
İmtiyaz Sahibi
Mehmet Özmen
Genel Yayın Yönetmeni
Ersin Bozkurt
Görsel Yönetmen
zin zararları karşılanacak. Önümüzdeki
hafta içerisinde dondan gördükleri zarar oranında desteklere göre hesaplarına
paraları aktarılacak” diye konuştu.
“Kaliteli süt üretimi ile
marka il olduk”
Burdur Valisi Hasan Kürklü ise kentte hayvancılığın, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığın sağladığı destekler,
Tarımsal ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme Kurumunun sağladığı hibeler, Batı
Akdeniz Kalkınma Ajansı’nın (BAKA)
sunduğu proje desteği ve hibe destekleri ile Ekonomi Bakanlığı’nın sunduğu
yatırımlar sayesinde son yıllarda ivme
kazandığını vurguladı.Bu destekler sayesinde kentte tarım ve hayvancılık alanında yeni binalar ve tesisler yapıldığını anlatan Kürklü, şöyle konuştu:“Yıllık
350 bin ton kaliteli süt üretimi ile marka şehir olduk. Bu noktadaki eksiğimiz,
bu kadar kaliteli hayvan yapısına ve kaliteli süt üretimine rağmen Burdur’a has
bir markamızın bulunmayışı. Ulusal ölçekte süt üretimi fabrikasını Burdur’a
çekebilirsek, kente yakışan bir markaya
Reklam Grup Müdürü
Esin Şimşek
Reklam Müdürü
Selami Özcan
Gülen Türker Çiriş
Haber Koordinatörü
Reklam Servisi
Şehriban Çimen
Abone Servisi
Ekin Gürsoy
Abdi Güven
Duygu Erecek
Gülsüm Sena
Marmara Temsilcisi
Mustafa N. Cancan
0549 321 35 05
da kavuşmuş olacağız.”
Burdur Belediye Başkanı Ali Orkun
Ercengiz da, hem et hem sütü işleyecek tesislerin Burdur’a kazandırılması temennisinde bulundu. Bu yönde 2.
OSB’ye marka firmaları davet ettiklerini hatırlatan Ercengiz, ancak başarılı
olamadıklarını anlattı.
Fuarın açılış töreninin ardından Bakan
Yardımcısı Arzu, Vali Kürklü, AK Parti Burdur Milletvekili ve TBMM Başkanlık Divanı Üyesi Bayram Özçelik,
CHP Burdur Milletvekili Ramazan Kerim Özkan, Burdur Belediye Başkanı
Ali Orkun Ercengiz stantları gezdi.Protokol üyelerine Gölhisar ilçesi standında çörek otu kahvesi, Bucak ilçesinin
standında salep ikram edildi.Burdur Valiliği, Burdur Damızlık Sığır Yetiştiricileri Birliği, Burdur Damızlık Koyun
Keçi Yetiştiricileri Birliği’nin destekleriyle düzenlenen fuarda, tarım makineleri, tarımsal ürünler ve yem çeşitleri
sergilendi.Şap hastalığı nedeniyle bu yıl
fuara canlı hayvan getirilmedi.Fuar, 24
Mayıs’a kadar yöre çiftçileri tarafından
ziyaret edildi.
Yayına Hazırlık ve Yönetim Adresi
Kazım Dirik Mah. 375 Sk. Piramit İş Merkezi
No: 18 D: 203 Bornova - İZMİR
Tel: 0.232 486 88 86 - Faks: 0.232 486 51 18
e-mail: [email protected]
web: koykahvesi.com.tr
Baskı: Turkuvaz Matbaacılık Yayıncılık A.Ş. Çınarlı Mh.
Ankara Asfaltı Cad. No: 5 Konak-İZMİR
Baskı Tarihi: 27 Mayıs 2015
Bölgesel süreli yayın.
Gazetede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarına aittir.
Gönderilen yazılar yayınlansın veya yayınlanmasın iade edilmez. Yazı
ve fotoğraflardan kaynak belirtilmesi koşuluyla alıntı yapılabilir.
Gazetemiz Basın Ahlak ve Yasası ilkelerdine uymayı taahhüt eder.
5
HABER
www.koykahvesi.com.tr
Çiftçi Kulübü’nde
bereket var
köy kahvesi
Tarım haberlerini herkesten önce öğrenmek
Vodafone’la işte bu kadar kolay!
CIFTCI yaz, 2434’e gönder.
Vodafone
ÜCRETSİZ
Vodafone Çiftçi Kulübü üyeliğinden tüm Vodafone aboneleri yararlanabilir. Çiftçi Kulübü’ne üyelik ücretsizdir. Çiftçi Kulübü kapsamında gönderilen her türlü bilgi ve uyarı, ilgili resmi kurum ve kuruluşlardan gelen
tahminleri ve önerileri yansıtmakta olup, her türlü içerik ilgili kurum ve kuruluşların sorumluluğundadır. Abonelerimizin bu bilgileri değerlendirirken diğer bilgi kaynaklarından da faydalanmaları önerilir.
Vf Ciftci_250x325_Koy Kahvesi.indd 1
20/05/15 17:17
6
HABER
www.koykahvesi.com.tr
köy kahvesi
Yeni geliştirilen
buğday çeşitleri
görücüye çıktı
Edirne’de, Trakya Tarımsal Araştırma Enstitüsü
tarafından geliştirilen buğday, arpa ve yulaf
çeşitleri ‘Tarla Günü’nde görücüye çıktı.
Buğdayda rekor
üretim bekleniyor
T
ürkiye Ziraatçılar Derneği Başkanı İbrahim
Yetkin, hava koşullarının bu yıl hububat açısından çok olumlu seyrettiğini, tüm hububat ürünlerinde
rekolte artışı gerçekleşeceğini söyledi. Yetkin, yaptığı yazılı açıklamada, buğdayda tüm
zamanların Türkiye rekorunun
kırılmasının beklendiğini belirterek, "Geçen baharda birçok ürünü vuran soğuk, kar yağışı ve
don olayları, hububat üzerinde
olumsuz bir etki yapmadı. Son
günlerde havaların ısınması hasat dönemini öne çekti. Buğday
hasadı bu ayın sonunda Çukurova'dan başlayarak yaz ortasına
kadar sürecek" dedi.
Çukurova bölgesinde her yıl
ortalama 2 milyon dekar alana
buğday ekildiğini ve ortalama
750-800 bin ton civarında ürün
elde edildiğin belirten Yetkin,
"Önümüzdeki haftalarda olumsuz bir durum olmazsa bu yıl
bu rakamın aşılması bekleniyor.
Geçen yıl kuraklık nedeniyle
üretimde yüzde 30'a varan düşüşten ötürü büyük zarara uğrayan buğday üreticisi bu durumdan memnun" diye konuştu.
Üretimdeki artışın büyük ölçüde iklim koşullarına bağlı olduğunun altını çizen Yetkin,
şunları söyledi:"Her ne kadar
yağışlar, birçok bölgede uzun
yıllar ortalamasının bir miktar
Türkiye Ziraatçılar Derneği Başkanı İbrahim Yetkin,
hava koşullarının bu yıl hububat açısından çok
olumlu seyrettiğini, tüm hububat ürünlerinde rekolte
artışı gerçekleşeceğini söyledi
altında kalsa da geçen yıla göre
önemli ölçüde artmış bulunuyor. Buğdayın gelişimi açısından önemli olan nisan yağışları
ülke genelinde 48.6 mm. olarak
gerçekleşti. Bu rakam uzun yıllar Türkiye ortalamasının yüzde
17 altında ancak geçen yılın rakamının yüzde 22 üzerinde. Sadece Akdeniz Bölgesi'nde normaline göre yüzde 30 civarında
düşük kalmasına karşın, geçen
yıla göre yüzde 46 artış oldu."
Yüzde 35 artış
Türkiye genelinde yağışların
geçen yıla göre yüzde 69 arttığını ifade eden İbrahim Yetkin,
"Bu yıl hububat üretiminde geçen yıla göre yüzde 30-35 ara-
sı bir artış bekleniyor. Derneğimizin bölgeler bazında yaptığı
araştırmaya göre buğday üretiminin yüzde 15-21 arasında bir artışla 22-23 milyon ton
arasında gerçekleşmesi bekleniyor. Bugüne kadar Türkiye'de gerçekleştirilen en yüksek
üretim 2013 yılında 22 milyon 50 bin ton olmuştu. Bu durumda büyük ihtimalle bu yıl
tüm zamanların en yüksek buğday üretimi gerçekleşmiş olacak" dedi. Mültecilerin de nüfusa eklenmesiyle tüketimin bu
yıl 20 milyon tonu bulmasının
beklendiğini dile getiren Yetkin, üretimin tüketimi rahatlıkla karşılayacağını, ithalata gerek kalmadığını bildirdi.
Trakya Tarımsal Araştırma Enstitüsü Merkez Binası’nda gerçekleştirilen Tarla
Günü programına, Edirne Valisi Dursun Ali Şahin, Trakya Tarımsal Araştırma Enstitüsü Müdürü Dr. Adnan Tülek,
Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Edirne İl Müdürü Orhan Sarı,
Edirne Ziraat Odası Başkanı Cengiz Yorulmaz, çiftçiler
ve çok sayıda basın mensubu katıldı.
Trakya Tarımsal Araştırma
Enstitüsü Müdürü Dr. Adnan
Tülek, Tarla Günü düzenlemedeki amaçlarının geliştirdikleri çeşitleri üreticilere yerinde
tanıtmak olduğunu belirterek, “Belki de tanıtımın en etkin olanı Tarla Günü şeklinde
olanlardır. Bu kapsamda bizim 2015 yılında tescil ettirdiğimiz bir çeşidimiz var, ‘köprü’
isminde buğday çeşidimiz. Bir
çeşidin geliştirilmesi bildiğiniz
üzere uzun bir süreç. Bugün
bakıldığında ‘köprü’ çeşidinin
geliştirilmesi 12-13 yıllık bir
süreç alıyor. Yani bu çeşidin
2004 yılında melezini yapıldığını düşünün. Ve o tarihlerden
bugüne kadar ıslah programı
içerisinde seçilerek bu noktalara gelindi ve binlerce çeşit
adayının içerisinde bu çeşidimiz seçildi” dedi.
Tülek, Trakya Tarımsal Araştırma Enstitüsü’nde şimdiye kadar yapılan hububat ıslah
çalışmalarında 15 adet ekmeklik buğday, 2 adet makarnalık buğday, 7 adet arpa, 2
adet yulaf çeşidi geliştirilerek
tescil ettirdiklerine değinerek, “Türkiye’de üretimi yapılan sertifikalı buğday tohumluğunun yüzde 17’si Trakya
Tarımsal Araştırma Enstitüsünün tarafından geliştirilen
çeşitlerle yapılmaktadır. Enstitüde geliştirilen buğday, arpa
ve yulaf çeşitleri Edirne’den
Diyarbakır’a kadar birçok ilde
ekim alanı bulmaktadır” ifadelerini kullandı.
Mısır tohumunda
ihracat dönemi
Bursa’nın Yenişehir ilçesinde tohumluk mısır ekimleri başladı.Tohum üretimi yapan firmalara sözleşmeli
ekim yapan Yenişehir çiftçisi son yıllarda bu ürüne ağırlık vermeye başladı. Ziraat
Odası Başkanı ve Gıda, Tarım
ve Hayvancılık İl Müdürlüğü
Tohumluk Mısır Komisyonu
üyesi Sadi Aktaş, tohum üreten firmalara Yenişehir’de de
ekim yapmalarını teklif
ettiklerini
belirterek,şöyle konuştu: “Şu
an 5 firma yaklaşık 5 bin dönüme tohumluk mısır ektiriyor. Önceki yıllarda 2 bin
dönüm civarı ekiliyordu. Salça fabrikası kapanınca çiftçimiz sözleşmeli ürün ekimi
yapmıyordu. Şimdi yeninden
başladı. Çiftçimiz için alternatif bir mahsul olacak. Parası garanti, işçiliği az. Çiftçimiz için yeni bir kazanç
kapısı” dedi.Bursa genelinde 36 bin dönüm tohumluk
mısır ekildiğini bildiren Aktaş, “Bu iyi bir rakam. Ülke
ekonomisine ciddi katkı
sağlıyor. Türkiye’den
artık mısır tohumu
ihracatı yapılıyor.”
7
HABER
www.koykahvesi.com.tr
köy kahvesi
8
www.koykahvesi.com.tr
Zeytin üreticisi
‘konsey’ istiyor
Zeytinyağına verilen teşvik priminin, zeytine de verilmesi
gerektiğini belirten Gemlik, Mudanya, Orhangazi ve İznikli
üreticiler, ‘Zeytin Konseyi’ kurulmasını istiyor
B
ursa’da zeytin üreticileri,
zeytinle ilgili
ortak bir payda oluşturmak için konsey kurulmasını istiyor.
Bu sayede sofralık zeytinin Türkiye’deki anavatanı olarak kabul gören
Gemlik, Mudanya, Orhangazi ve İznik zeytininin hak ettiği değere ulaşacağı öngörülüyor.
Solive Zeytincilik Şirket
Müdürü Mahmut Kamil
Solaksubaşı, 2003 yılında alınan coğrafi işaret ile
Gemlik Tipi sofralık siyah
zeytini koruma altına alındığını; ancak benzer değerin Mudanya, Orhangazi ve İznik zeytinlerine de
verilmesi gerektiğini vurguladı. Zeytin üretimi ve
üreticilerinin sorunlarını masaya yatırırken, Bursa’yı bir bütün olarak ele
almak gerektiğine vurgu
yapan Solaksubaşı, üreticiler olarak zeytinle ilgili ortak bir payda oluşturmak amacıyla 'Zeytin
Konseyi' kurulmasını istediklerini belirtti. Solaksubaşı, “Türkiye’de zeytinyağına verilen teşvik
primi, zeytine de verilmesi gerekiyor. Merdiven
altı işletmeciliği ancak bu
şekilde bitirebiliriz. Bursa’da zeytine dair yaşanan tüm sıkıntıların çözümü tüm üreticilerin ortak
bir paydada buluşmasıyla mümkün olacak. Gemlik, Mudanya, Orhangazi
ve İznik zeytininin hak ettiği değere ulaşacak” dedi.
Solaksubaşı: “Marmarabirlik gibi en büyük zeytin kuruluşu bölgemizde.
Üniversite, valilik, odalar,
borsalar, devlet kurumları, en büyük sayıda tüccar
ve bilinçli üreticimiz var.
Bunları bir araya getirip
inovatif çalışma yapacak
bir konsey kurmak şart.”
köy kahvesi
HABER
Solaksubaşı, öte yandan,
coğrafi işarete sahip çıkılması halinde fiyat farkının
üretici lehine en az 2 lira
daha artacağını savundu.
450 bin ton kayıt
altına alınacak
Marmarabirlik Yönetim Kurulu Başkanı Hidamet Asa ise “Teşvik verilmesi halinde kayıtdışı olan
450 bin ton sofralık zeytin
kayıt altına alınacak, bu da
devletin kasasına kazanç
olarak dönerken, kaliteli üretim ve tüketim de artmış olacak” dedi. Asa, stratejik bir ürün olan sofralık
zeytine prim desteği verilmesinin yeniden gündeme
geldiğini belirterek, Türkiye’nin dünya genelinde lider bir oyuncu olabilmesi için İspanya ve İtalya’da
olduğu gibi teşvik beklediklerini ifade etti. Asa,
“Kilogram başına verilecek prim desteği ile birlikte
merdiven altı üretim bitecek. Ülke genelinde yetişen
ortalama 500 bin ton sofralık zeytinin kayıt altına
alınmasıyla bugün 3.5 kilogram olan kişi başı sofralık zeytin tüketimi de 5 kilograma çıkacaktır” dedi.
“Değerini
yükseltmeliyiz”
Mudanya Tirilye tipi
zeytinin de gerçek değerine kavuşması için dünyaya tanıtılması gerektiğine vurgu yapan Mudanya
Belediye Başkanı Hayri Türkyılmaz da, EMİTT
Fuarı’nda Tirilye tipi zeytinin büyük beğeni gördüğünü belirtti. Türkyılmaz,
“Belediye olarak bundan
sonra da üzerimize düşeni
her zaman yapmaya hazırız. Üreticiye ve üretilen ürüne gereken değer
verilirse, Mudanya Tirilye tipi zeytin dünyaya yayılır ve marka olur” diye
konuştu.
Gemlik’e Zeytin
İhtisas Borsası
Zeytincilikte halen kurumsallaşmaya gidilememesi sebebiyle hiçbir
ülke ile yarışılamadığından yakınan Gemlik Ticaret Borsası Yönetim
Kurulu Başkanı Özden
Çakır, “Gemlik zeytinciliğinin gerçek konumuna
erişebilmesinin öncelikli
olarak lisanslı depoculuk
ile gerçekleştirileceğine
inanıyoruz. Bunun nihai
hedefi olarak da ‘Zeytin
İhtisas Borsası’nı mutlaka kurmak zorundayız.
Bu konuda çalışmalar
başlatılmıştır. Kısa sürede çalışmalarımızın sonuçları alınacaktır” dedi.
Zeytinyağına 2 TL prim talebi
Avrupa Birliği’nde zeytinyağı üreticisine verilen prim miktarı
4 TL’yi bulurken, Türk zeytinyağı
üreticisi, devletten 2 TL prim istiyor. Türk zeytin üreticisi, AB’de
50 kuruş olan sofralık zeytin primine karşılık 25 kuruş prim verilmesini talep ediyor. Türkiye’de şu
anda zeytinyağına 70 kuruş prim
verilirken, yemeklik zeytinde prim
yok. Zeytin üreticilerinin prim talebine en büyük destek ihracatçılardan geliyor.
Gaziantep’te düzenlenen, “Zeytin
ve Zeytinyağı Sektör Toplantısı”nda konuşan, Ege Zeytin ve Zeytinyağı İhracatçıları Birliği Yönetim
Kurulu Başkanı Gürkan Renklidağ, 11 Mayıs 2015 tarihinde İstanbul’da Türkiye İhracatçılar Meclisi’nin Başbakan Ahmet Davutoğlu
ile gerçekleştirdiği toplantıda sektörün prim talebini Başbakan Davutoğlu’na yaptığı sunumda aktardığını ifade etti. Türk zeytin ve
zeytinyağı üreticisinin 2023 yılı
için büyük hedefler ortaya koyduğunu hatırlatan Renklidağ, “Türkiye, 2023 yılında 650 bin ton zeytinyağı ve 1 milyon 200 bin ton
sofralık zeytin üretimi hedefliyor.
Bu rakamlara ulaşmak için son 10
yılda Türkiye’nin zeytin ağacı sayısı 90 milyondan 170 milyona çıktı.
80 milyon delice zeytin fidanlarını
aşılayarak onları da ekonomiye kazandırmayı amaçlıyoruz. Bu üretim
rakamlarına ulaştığımızda zeytin
ve zeytinyağımızın katma değerli bir şekilde ekonomiye kazandırılması ve üreticimizin yüzünün gülmesi için prim hayati öneme sahip.
Bugün AB’nde üreticiye zeytinyağında kg. başına 4 TL prim veriliyor, Türk üreticisinin de en az 2 TL
primle teşvik edilmesi gerekiyor.
Yemeklik zeytinde de AB’nin verdiği 50 kuruş primin yarısını istiyoruz” şeklinde konuştu.
"2016 Akhisar zeytin yılı olacak"
Akhisar Ticaret Borsası Başkanı
Alper Alhat, sofralık zeytin üreticilerinin yıllardır talep ettiği “prim”
uygulamasının, seçimden sonra hayata geçmesini beklediklerini söyledi. Bu
konuda TBMM Plan
ve Bütçe Komisyonu
Başkanı Recai Berber’in lobi çalışmalarını yürüttüğünü ve
kendisinin de prim konusunda söz verdiğini
söyleyen Alhat, “2016 Akhisar zeytinin yılı olacak” dedi.
Prim ver 20 kat kazan
Zeytinyağında prim olmasına
karşın zeytinde primin olmadığına
dikkat çeken Alhat, zeytinde primin devreye girmesinin aynı zamanda sofralık zeytinin kayıt altına
alınması demek olduğunu da belirterek, “Zeytine prim çıkarsa devlet,
verdiği primin 20 katını kazanacak
. Kayıtdışı engellenecek” diye konuştu.
120 çeşit zeytin dünya
sofrasında
Alhat, Türkiye’nin dünyanın en
kaliteli yeşil zeytinine sahip olduğunu ve zeytinin 120 ayrı çeşidi olduğunu söyledi. Alhat, “120 çeşit zeytinle her damak tadına
hitap etme şansınız var.
Damak tadı çeşitlenince dünyaya satabilmenin de yolu daha
kolay oluyor. Özellikle Akhisar zeytini,
domat ve uslu tipi ile
fark yaratıyor. Böyle bir ürün olan zeytine
verilecek primle, yalnız
üretici değil herkes kazanacak” dedi.
Lisanslı depoculuk
geliyor
Akhisar Ticaret Borsası Meclis
Başkanı Bahattin Alkın da 2016 yılında sektörde ciddi atılımların gerçekleşeceğini ve bunun merkezinde Akhisar’ın yer alacağını söyledi.
Zeytin ve zeytinyağının bereket ve
sağlık demek olduğunu söyleyen
Alkın, lisanslı depoculuğun kurulması konusundaki çalışmaların tamamlanma aşamasına geldiğini
belirterek “Bunu ilk biz yapmak istiyoruz” dedi.
9
ilan.indd 1
HABER
www.koykahvesi.com.tr
köy kahvesi
26.5.2015 17:07:14
10
köy kahvesi
HABER
www.koykahvesi.com.tr
Türk tohumculuğunda
yeni bir dönem başlıyor
İstanbul Ticaret Borsası depolarındaki 50
yılı aşkın geçmişe sahip saf tohumlar gen
kaynağı olarak yeniden hayat buldu.
İ
stanbul Ticaret Borsası (İSTİB) depolarında bulunan ve 50 yılı aşkın geçmişe sahip tohumlar,
Yeditepe Üniversitesi Genetik ve Biyomühendislik Bölümü’nün bilimsel çalışmaları sonucunda, gen kaynağı olarak yeniden çimlendirildi. Tohum
araştırma ve geliştirme ekibi, bu süreçte, iki bilimsel buluşa da imza attı.
İstanbul Ticaret Borsası'nın Türkiye tohumculuğunu dışa bağımlılıktan kurtarma arayışları çerçevesinde 2012 yılında Yeditepe Üniversitesi Genetik ve
Biyomühendislik Bölümü ile başlattığı, Borsa depolarında muhafaza edilen hiçbir genetik müdahaleye
uğramamış tohumlar üzerindeki bilimsel çalışmalar ilk sonuçlarını vermeye başladı. İSTİB'in sahip
olduğu 50 yıllık tohumlar üzerinde Yeditepe Üniversitesi’nin laboratuvar ortamında sürdürülen 30 aylık
çalışmalar neticesinde, arpa, buğday ve nohut tohumlarının çimlendirilmesi başarıldı.
İstanbul Ticaret Borsası öncülüğünde 30 ay önce
başlatılan Kadim tohumların canlandırılıp çimlendirilmesi projesinde Yeditepe Üniversitesi Genetik ve
Biyomühendislik Bölümü ve TAGEM de paydaş olarak yer alıyor. Proje, “araştırma ve geliştirme projelerine” verilen teşvik kapsamında Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanlığı tarafından da destekleniyor.
Proje sürecinde
iki buluş da yapıldı
Proje kapsamında yapılan çalışmalar sırasında yeni buluşlar da yapıldı. Tohum projesi üzerinde çalışan Yeditepe Üniversitesi akademik
ekibi, tohumlardaki enfeksiyonların giderilebilmesi ve eski tohumların canlandırılabilmesini sağlayan iki yeni bilimsel buluşa da imza
attı.Yeditepe Üniversitesi Genetik ve
Biyomühendislik Bölümü öğretim
üyelerinden Prof. Dr. Fikrettin Şahin
danışmanlığında ve Dr. M. Müge Yazıcı yürütücülüğünde devam eden
tohum projesi çalışmalarına, Prof.
Dr. Metin Turan, Biyolog Leyla Tarhan ve Ziraat Müh. Okan Demir dışarıdan destek ve katkı sağlıyor.
Tohumlar nasıl
çimlendirildi?
Araştırma ekibinin tohum üzerindeki çalışma süreci şöyle gelişti: Ekip, ilk olarak canlı olduğu saptanan kadîm tohumların başarılı bir
şekilde çimlenmesini sağlayan bir
formülasyon geliştirdi. Ayrıca çimlenme sırasında ve sonrasında tohumun içinde ve dışında bulunan
farklı mikroorganizmaların neden
olduğu enfeksiyonların yok edilmesi
için de yeni bir tohum sterilizasyon
teknolojisi bulundu.En hassas süreç, tam bu aşamada gerçekleşti ve
yeni buluşlar, kadîm tohumlara başarıyla uygulandı. 30 aylık hummalı
bir çalışmanın sonunda, bitki büyütme kabinlerindeki buğday, arpa ve
nohut tohumlarının ilk çimleri görüldüğünde ise en zorlu aşama, başarıyla geride bırakılmış oldu.
Araştırma ekibi, "Yeditepe Üniversitesi ve TAGEM bünyesinde eşzamanlı yürütülen bu proje ile bitki
büyütme kabinlerinde çimlendirme süreçleri başarıyla tamamlanan
arpa, buğday ve nohut bitkileri saksılara aktarıldığını ve sera koşullarında üretim çalışmalarının da devam ettiğini" açıkladı.Bu proje ile ilk
defa İstanbul Ticaret Borsası depolarında bulunan farklı bitki türlerine
ait tarihi tohumların çimlendirilmesinin ve gen kaynağı olarak geriye
kazanımının mümkün olduğu ortaya konulmuş oldu. Araştırma ekibinin geliştirdiği yeni buluşların çalınıp taklit edilmesinin önlenmesi
için de patent başvuruları yapıldı.
Kanola çiftçinin yüzünü güldürecek
Hava şartlarının uygun devam etmesi
halinde kanolanın bu yıl çiftçinin yüzünü
güldüreceği bildirildi.
Hayrabolu Önder Çiftçi Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Çıkrıkçılı,
yaptığı açıklamada, hava şartlarının uygun devam etmesi halinde kanolanın bu
yıl çiftçinin yüzünü güldüreceğini söyledi.Çıkrıkçılı, bu yıl ilçede 22 bin dekarlık alanda yağlık kanola bitkisinin ekildiğini belirtti.
Bu yıl düzenli ve sürekli bölgenin yağış
alması dolayısıyla kanola için uygun ortam oluştuğunu anlatan Çıkrıkçılı, şunları
söyledi: "Hava şartlarının uygun devam
etmesi halinde kanola bu yıl çiftçinin yü-
zünü güldürecek. Kanola, Trakya'nın iklimine uygun yapısıyla artık ekimi her
geçen yıl yaygınlaşan yağlık bir bitkidir.
Ekimden hasada kadar çiftçilerimizle ziraat mühendislerimizin uygun zamanda,
doğru uygulamaları önerip birim alandan en yüksek verim ve yağ oranını alabilmek için çalışmaktayız. Kanola da yağ
oranı 39 ile 46 arasında olup, besleyicilik bakımından yüksek değerler içermektedir."
Kanolanın giderek ekim alanının arttığına dikkati çeken Çıkrıkçılı, çiftçinin
dekardan daha fazla kazanç elde etmesini sağlayıp, münavebe sisteminin zenginleştirilmesine faydası olduğunu aktardı.
11
HABER
www.koykahvesi.com.tr
köy kahvesi
12
HABER
www.koykahvesi.com.tr
köy kahvesi
Türkiye Arı
Yetiştiricileri
Merkez Birliği
Başkanı Yılmaz:
“Bal üretiminde
dünyada ilk
sırada yer alan
Çin'e kavanozla
bal satıyoruz.”
Türkiye arıcılıkta zirveyi hedefliyor
T
ürkiye Arı Yetiştiricileri Merkez Birliği Başkanı Bahri Yılmaz, bal üretiminde dünyada ilk sırada yer alan Çin'e bal
sattıklarını belirterek, “Rakamsal değerler açısından Çin'in ardından ikinci sıradayız. Fakat coğrafi özelliklerimiz
dikkate alındığında, aslında daha iyi durumda olan biziz. Beş yıl içinde üretimimizi iki katına çıkararak Türkiye'yi arıcılıkta zirveye oturtmak istiyoruz” dedi.
Yılmaz, yaptığı açıklamada, Türkiye'nin, yıllık 102 bin ton civarında bal
üretimiyle dünyanın ikinci büyük bal
üreticisi olduğunu söyledi. Arıcılıkta istikrarlı bir yükseliş yakaladıklarını aktaran Yılmaz, üreticilerin bilinçli ve kaliteli bir duruş sergilediğini, belirlenen
standartlar çerçevesinde ürünlerini, güvenli bir şekilde tüketiciye sunduğunu
kaydetti. Yılmaz, kişi başına düşen yıllık bal tüketiminin 1 kilogramdan fazla
olduğunu bildirerek, “Bu, insanımızın
balı sofrasından eksik etmediği anlamına geliyor. Dolayısıyla 10 bin yıl öncesine uzanan arıcılık kültürümüzün geleceği çok parlak” diye konuştu.
“Dünyada bal üretiminde zirvede yer
alan Çin'e kavanozla bal satıyoruz” diyen Yılmaz, “Çin, Türkiye'nin neredeyse 13 katı bir alana sahip ve arıcılıkta
birinci sırada, biz de onu takip ediyoruz. Fakat, her sene ürettiğimiz 150
ton dolayında balı bu ülkeye pazarlıyo-
ruz ve ülkemize ekonomik açıdan katkı
sağlıyoruz. Coğrafi özelliklerimiz dikkate alındığında aslında daha iyi durumda olan biziz. Beş yıl içinde üretimimizi iki katına çıkararak, Türkiye'yi
arıcılıkta zirveye ulaştırmak istiyoruz”
ifadesini kullandı.
“Dünyadaki arı ırklarının
yüzde 22'sinin gen merkeziyiz”
Yılmaz, propolis, arı sütü gibi ürünlerin de yerli ırklar sayesinde üretilebileceğine işaret ederek, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu ürünlerde her ne kadar dışa
bağımlı olsak da kendi üretimimizi ya-
pabilecek potansiyelimiz var. Diğer ülkelere göre çok avantajlı konumdayız.
Çünkü dünyadaki arı ırklarının yüzde 22'sinin gen merkeziyiz. Bal ve propolis taşıyan, arı sütünde verimi sağlayan, zorlu doğa koşullarına dayanıklı
ırklarımız var. Üreticilerimizi ve tüketicileri alternatif ürünler konusunda bilinçlendirirsek, kendi üretimimizi yapabilecek duruma geliriz. Örneğin, her
yıl 300 ton polen ithal ediyorduk, bu rakamı 140 tona kadar düşürdük. Yeterli üretim sağladığımızda ithalatı durduracağız. İnşallah, 2020 itibariyle tüm arı
ürünlerinde ihtiyacımız olan üretim seviyesini yakalamayı kendimize hedef
koyduk. Türkiye, dışa bağımlı olmadan,
kendi insanına güvenilir ürünleri sunacak, dünya da bundan faydalanacak.”
“Tarım ilaçları ve sahte bal
piyasası en büyük tehlike”
Yılmaz, tarım ilaçları ve sahte bal piyasasının arıcılıkta ağır hasarlar oluşturduğunu, kararlılıkla bu konuların üzerine gidilmesi gerektiğini bildirdi. Bal
diye glikoz satanlar ve bilinçsiz tarım
ilacı kullananların arıcılık için en büyük
tehdit olduğunu vurgulayan Yılmaz, bu
tür kişilerin hemen ticaretten men edilmesi gerektiğini kaydetti. Yılmaz, 57
bin profesyonel üyeyle 81 ilde aktif şekilde faaliyet gösterdiklerini aktararak, ürettikleri ürünleri kovandan sofra-
ya kadar takip ettiklerini söyledi. Tarım
ilaçları kullanımı konusunda, bilgilendirme toplantıları yapılması gerektiğini
vurgulayan Yılmaz, “Anadolu'da anızların yakılması neticesinde tozlaşmayı
sağlayan böcek türleri yok oluyor. Arılar, polinasyonu en etkili şekilde sağlayan, verimin artmasına katkıda bulunan
canlılardır. Arı olmazsa tarım olmaz, tarım olmayınca da insanların besin değerleri sıkıntıda demektir. Çiftçilerimiz
bunun bilinciyle hareket etmeli” değerlendirmesinde bulundu.
Yılmaz, arıcılıkta dünya markası olmak için devlet desteğinin kaçınılmaz
olduğunu dile getirerek, şunları kaydetti: “Kovan başına ortalama 17 kilogram olan üretimimizi, ilk beş yıl içinde
40 kiloya çıkarmayı hedefledik. Bu rakamlara çıkmak için olumsuzluğa yol
açan etkenlerle titizlikle mücadele edilmesi gerekiyor. Devlet de arıcılara olan
desteğini sürdürerek sektörü teşvik etmeli. Özellikle büyük çoğunluğu gezginci olan arıcılarımızın nakliye yardımıyla desteklenmesine ihtiyacımız var.
Tarım Bakanlığımızdan kaliteli damızlık talep ediyoruz. Sahip olduğumuz arı
ırklarımız son derece önemli, arıcılıkla
uğraşan Avrupa ülkeleri damızlık konusunda bizi tercih ediyor. Çünkü, en kaliteli ırklar bizde. Bu, Türkiye için çok
önemli bir kazanım, bilim insanları da
bu konuya özen göstermeli.”
13
HABER
www.koykahvesi.com.tr
köy kahvesi
14
HABER
www.koykahvesi.com.tr
köy kahvesi
Hamzadere Barajı Trakya’nın
tarımsal umudu oldu
Hamzadere Havzası’ndaki 3 ilçenin tarımsal sorunları yuvarlak masa toplantısında ele alındı. Hamzadere Barajı'nın
350 hektar alanı daha sulu tarıma açacağını belirten iş çevreleri, İpsala pirincinin tanıtımına önem verilmesini istedi
H
amzadere Barajı; İpsala,
Enez ve Keşan’dan oluşan
3 ilçenin tarımsal kalkınma
umudu oldu. Barajın devreye girmesi durumunda bölgede yaklaşık 350 bin hektar alanın daha sulu tarıma açılacağı belirtiliyor. İş çevreleri bu
süreçte ürün deseni oluşturulması, markalaşma için üniversite ile işbirliği yapılması, su yönetiminin sağlıklı yapılması, Meriç’in taşkınlardan korunması
gibi konularda müdahaleye ihtiyaç olduğunu ifade etti.
Dünya gazetesi'nce pirinç diyarı İpsala’da düzenlenen toplantıda Hamzadere Havzası'nın refahını artırmanın yol ve
yöntemleri tartışıldı. Toplantıda ülke üretiminn yarısını karşılayan İpsala pirincinin pazarlama sorunlarının aşılabilmesi
için tanıtıma hız verilmesi gerektiği vurgulandı.
Kerman: İpsala pirincini
markalaştırdık
İpsala Belediye Başkanı Mehmet Kerman, Türkiye’nin en çok çeltik yetiştirilen bölgesi olduklarını belirterek, “Bu
yıl yaklaşık 220 bin dönüm çeltik ekimi yapıldı. Verim olarak ortalama dönüm başına 750 -800 kilogram çeltik
üretimi gerçekleşiyor. Çeltik konusunda daha çok pazarlama yönünde sıkıntı
yaşanıyor. Bu konudaki çalışmalar kapsamında öncelikle pirincin KDV’si yüzde 8’den 1’e düşürüldü. Ticaret Borsası ve Ticaret Odası’nın katkılarıyla
patentini de alarak İpsala pirincini markalaştırdık. Pazarlama yönünde de yol
güzergahı üzerinde yöresel ürünlerin
pazarlanacağı bir alan kuracağız. Bu çalışmada asıl amacımız İpsala pirincini
tanıtmak” diye konuştu.
İpsala Ticaret Borsası Başkanı İbrahim Girgin, Hamzadere Havzası’nın kalkınması için herkesin elini taşın altına
koyması gerektiğini vurgulayarak, “Türkiye’de örneği az görülen 3 ticaret odası birlikte hareket ettik, 2013 yılında sınırdan, ana yoldan 1 milyon 815 bin 252
kişi geçmiş. 2014’te bu sayı 1 milyon 994
bin 182’ye çıkmış. Su akar Türk bakar.
Zenginlik yoldan akıyor biz bakıyoruz.
Hamzadere Barajı ile birlikte sulu tarıma geçilecek ve bölge zenginleşecek. Ta-
rım, ticaret ve sanayi birinci önceliğimiz.
Saroz Körfezi ve Enez sahil bölgesinin
önemli bir turizm potansiyeli var” dedi.
nında yapısal sorunlarımız var. Biz tam
verim alacağımız toprakları hayvancılığa ayırmışız” şeklinde konuştu.
Yörük: Verimli toprakları
hayvancılığa ayırmışız
Arslaner: Her türlü
tarımsal faaliyet var
Keşan Ticaret Borsası Başkanı Yusuf
Yörük, Keşan, Enez ve İpsala üçgeninde en büyük gelirlerinin tarım ürünlerinden sağlandığını ifade ederek, “Hamzadere bölgesinde yaklaşık 350 bin
hektar alan önümüzdeki yıllarda sulu
tarıma açılacak. Havzada planlamaya
ihtiyaç var. Ürünlerimiz dış pazarda da
yarışır hale gelmeli. Pirincin ununu da
neden yapmayalım? Hayvancılık ala-
İpsala İlçe Tarım Gıda ve Hayvancılık Müdür Vekili Levent Arslaner, İpsala’da 560 bin hektar tarım arazisi olduğunu kaydederek, “200 bin hektarında
çeltik, 180 bininde buğday ve 160 bin
dekarında ayçiçeği ekiliyor. Ayva, ceviz, üretimi de var. Tarımsal her türlü
faaliyet yapılıyor. 25 bin büyükbaş, 35
bin civarında ise küçükbaş hayvan bulunuyor”dedi.
Balcılar: İthal pirinç
Osmancık adıyla piyasada
İpsala Çeltik Üreticileri Derneği Başkanı Sedat Balcılar, Türkiye’deki 1 milyon dekarlık çeltik üretiminin 500 bin
dekarını Trakya’nın ürettiğini belirterek, şunları kaydetti: “Dünya ortalaması 480 kilogram. Bu oran Trakya’da ortalama 800 kilogram. Dünya standartları
üzerinde verim almaktayız. Üretilen pirinç Türkiye’nin ihtiyacını karşılamıyor.
Yurtdışından gelen pirincin tamamı Osmancık adı altında piyasaya sürülüyor.”
3 ilçe bir bütün halinde
gelişmeli
Keşan TSO Başkanı Mustafa Halvacıoğlu, tarım, ticaret ve turizmde gelişen bir bölge olduklarını dile getirerek,
“3 ilçenin bir bütün halinde gelişmesini
15
yakın gelecekte faydalı görüyorum. Planlı gelişirsek Keşan, İpsala ve Enez’de hem sosyal
hem de sektörel anlamda Ankara destekli ciddi
gelişmeler sağlanır. Ülkemizde tarım politikalarının hızla değişmesi gerekiyor. Hamzadere,
yakın gelecekte çok önemli konuma gelecek”
diye konuştu.
Darcan: Kapalı devre sulama
yapılacak
İpsala Ziraat Odası Başkanı Hüseyin Darcan,
devletin 220 milyon metreküp su tutulmasını
sağlayacağını ve bölgede kapalı sistem sulama
yapılacağını belirterek, “Bölgenin mutlaka dizaynın yapılması gerekiyor” dedi.
Kale: Un sektöründe kalite
sorunu var
Keşan Ticaret Borsası eski Meclis Başkanı
Kadir Kale, Trakya’da buğday çeşidinin fazla
olması nedeniyle un sektöründe kalite sorunu
yaşandığını belirterek, “Üreticiler kalite değil
verim için çaba sarf ediyor. Tohum çeşitliliği
azaltılmalı. Doğru eğitim ile pratiği bir arada
yürütmeliyiz” diye konuştu.
İpsala Kaymakamı Eyüp Özdemir, İpsala’nın bilinirliği çok olmasına karşın hak ettiği konumda olmadığını vurgulayarak, şöyle
dedi:“İpsala kara hudut kapısından geçen kişilerin yüzde 65’i Türkiye vatandaşı değil. Maalesef İpsala bundan faydalanamıyor. Keşan,
İpsala ve Enez bölgesi daha büyük gelişmelere
gebe . Hamzadere Barajı, yeni sulama imkanlarının yanısıra sosyal ve ekonomik boyutta bir
kalkınma hamlesi yaratacak.”
İpsala Ticaret Odası Meclis Başkanı Necati Görür, Türkiye’de 7 bölgenin iklimlerine uygun buğday cinsini yetiştirmek gerektiğini vurgulayarak, “Flamura 85 cinsi 1985 yılında
Romanya’nın ürettiği bir buğday çeşidi ve 3 yıl
sonra bunu değiştirmişler. Bölgelere göre sertifikalı tohum uygulamasına geçilmeli “dedi.
Kaymaz: Önceliğimiz eğitim
Keşan Ticaret Borsası Meclis Başkanı Necmi Kaymaz, artan nüfusu doyurmak için yapılması gerekenlerin gündeme getirilmesi gerektiğini belirterek, “Önceliğimiz eğitim olmalı.
Teknoloji hızla gelişiyor. Bu teknolojiye sahip
makine ve ekipmanlara sahip olmalıyız. Ekilen
alanlardaki azalmadan dolayı verimi ve kaliteyi artırmalıyız” şeklinde konuştu.
Keşan TSO Başkan Yardımcısı Ahmet Tavşankoru, topraklar devamlı sulandığı için PH’ların çok yüksek çıktığını ifade ederek, “Mülabe
yapma şansımız yok. 30 yıldır topraklarda çeltik ekiliyor. En büyük sorunumuz pazarlama.
Lisanslı depo çalışması yapılıyor. Damlama sulama ile daha çok verim alınır” dedi.
Toplantıda öne çıkan talepler
-Bölge tarım ve hayvancılığı planlanmalı
-Su yönetimi sağlıklı yapılmalı
-Çiftçiler eğitim yoluyla bilinçlendirilmeli
-Gıda OSB kurulmalı
-Bölge alternatif ürünlere yönelmeli
-Saroz Körfezi turizme açılmalı
-Ürün deseni oluşturulmalı ve kontrollü ekim
yapılmalı
-Meriç’in taşkınları önlenmeli
-Tohum ıslahı için ciddi bir politika izlenmeli
-Markalaşma için üniversite ile işbirliği yapılmalı
HABER
www.koykahvesi.com.tr
köy kahvesi
Çeltikte sağlık açısından risk yok
İpsala Meslak Yüksek Okulu’ndan Yrd. Doç.
Dr. Cem Tokatlı: Pirinçte ağır metaller üzerine
yaptığımız çalışmada herhangi bir sorunla karşılamadık. Bir diğer çalışmamızı Gala Gölü Milli
Parkı’nda gerçekleştirdik. Göl A sınıfı sulak alana sahip. A sınıfı sulak demek aynı anda 20 bin
su kuşu barındırmak demek. Gala Gölü’nden yeterince faydalanılmıyor. Yöredeki insanlar avcıları ve kuş gözlemcilerini gezdirebilir. İpsala’da su
ile ilgili birçok parametreye baktık. Toprakla ilgili analizler konusunda da yakın zamanda üretici-
lere destek olmaya çalışacağız.
İpsala Meslek Yüksek Okulu’ndan Yrd.Doç.
Dr. İpek Helvacıoğlu: Geçenyıl söylentiler üzerine çeltik üzerine yaptığımız araştırmada suların
kirlendiğini ama çeltik tanesinin korunduğu gördük. Sağlık açısından risk yok. İpsala pirincini
çok fazla tanıtamıyoruz. Markalaşmaya yönelik
sorunlar var. Üretimden dağıtıma kadar bir standart oluşturulmalı. Hamzadere Havzası’nda biraz
meyveciliğe ağırlık verilebilir. Pilot olarak bir takımürünler yetiştirilebilir.
16
HABER
www.koykahvesi.com.tr
köy kahvesi
Patateste
hasat başladı...
Bu yıl en çok tartışılan ürünlerden olan ve fiyatı 5 TL’yi bulan patateste hasadın başlamasıyla birlikte fiyatlar da
düşüşe geçti. Türkiye’nin en önemli patates üretim merkezlerinden İzmir Ödemiş, Aydın Söke ve Adana’da hasatın
başlaması, patates fiyatlarını normal seviyeye taşıdı
P
atateste 3 yıldır devam eden
arz-talep dengesizliği geçtiğimiz yılların aksine bu yıl yüksek fiyat olarak piyasaya yansımıştı. 3 yıl önce kilogramı 20 kuruşa
kadar düşen ve ürünü tarlada çürüdüğü
için, üretim alanı daralan patates, geçen
yıl yaşanan aşırı sıcaklardan sonra bu
kış da yağışlı ve sert geçen hava şartlarının kurbanı olmuştu. Tüm bu olumsuzluklar sonucunda marketlerde patatesin
fiyatı 5 liraya ulaşmış, artışın perde arkasından stokçu çıkmıştı. Üretim fazlalığı olmasına karşın fiyatın 5 liraya çıkması üzerine hükümet tedbir almak için
harekete geçmişti. Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci, gıda enfl asyonunu düşürmek için patates ithalatını serbest bırakacaklarını açıklamıştı. Zeybekci’nin
açıklamasından sonra gözler patates fiyatı 50 kuruş seviyesinde olan İran’a
çevrilmişti. Son olarak Rekabet Kurumu
Başkanvekili Reşit Gürpınar da internet sitesinde patates fiyatlarının Rekabet
Kurumu’nun da gündeminde olduğunu
açıklamıştı. Türkiye’nin en önemli patates üretim merkezlerinden Ödemiş, Söke
ve Adana’da hasatın başlaması, patates
fiyatlarını normal seviyeye taşıdı.
Hasat başladı, ithalata
gerek kalmadı
Ödemiş Ziraat Odası Başkanı Ahmet Kocaağa, Ödemiş, Adana ve Söke’de patates hasadının başladığını,
dolayısıyla patates fiyatlarıyla ilgili sıkıntı kalmadığını söyledi. Hasadın Kasıma kadar süreceğini hatırlatan Kocaağa, “Patates fiyatları düşüyor. Şu anda
patatesin tarladan çıkış fiyatı ve üreticinin eline geçen 1.2 TL. Hale gidinceye
kadar 1.7 TL. Patatesin bir esprisi kalmadı, kimse patatesle uğraşmasın. Daha
da uğraşırlarsa köylü yanar. Üreticiler 3
yıl öncesinin yaralarını saramadı. Tarlada kalan patetesi hayvanlar bile yemedi.
3 yıldır üreticiler olarak kredilerimizi
ödeyemedik. Fiyatlar bu seviyede kalırsa hem üretici hem tüketici memnun
kalır. Bu fiyattan üretici kazanır, tüketici de 2 TL’den patates alabilir” dedi.
İran’dan patates ithalatının gündeme gelmesine gerek olmadığını savunan Kocaağa, ithalat halinde üreticinin
perişan olacağını dile getirdi. Kocaağa,
“Üretici burnundan soluyor. Bütün kış
zahmetini çekiyor. Üretici para kazanmayacak mı? İran’da patates 50 kuruş
ama Türkiye’de mazot 4.5 TL. Nasıl
olacak bu iş? İran’da mazot bedava. Şu
anda hasat zamanı. Fiyatlar 1.5 TL’ye
kadar düşer. Bu fiyatla da hem üretici
hem tüketici açısından denge sağlanmış
olur. Artık kimse patatesle uğraşmasın,
kendi haline bıraksın” diye konuştu.
Sıkıntı kalmadı
Nevşehir Ziraat Odası Başkanı Hüseyin Altınışık ise patates üretimi ve fiyatlarıyla ilgili bir sıkıntı kalmadığını,
Rekabet Kurumu’nun soruşturma açmasına da gerek olmadığını söyledi.
Depolarda yeterince patatesin bulunduğunu, üretici ve tüccarın karaborsa oluşturma gibi bir düşüncelerinin bulunmadığını vurgulayan Altınışık, Ödemiş ve
Adana’da hasadın başlamasıyla fiyatların normale geldiğini söyledi. Gümrük ve
Ticaret Bakanı Nurettin Canikli’nin talimatı ile depolara baktıklarını ve bir sıkıntı olmadığını belirten Altınışık, “Çiftçinin elinde mal yoktu, depolarda vardı.
Depolar da sattı. Şu anda elinde olan tohumluk. Şu anda fiyatlar 1.5-1.8 TL aralığında. Bu fiyatlar normal. Patatesi 4-5
TL’ye satan üreticiler değildi. Aracı kurumlar sattı. Bunu genel başkanımız da
Cumhurbaşkanına bizzat anlattı” dedi.
Altınışık, İran’dan patates ithalatına da
gerek olmadığını, ekimin de fiyatların da
iyi olduğunu sözlerine ekledi.
Fiyatlardaki artış, üreticiyi
harekete geçirdi
Türkiye’nin patates üretiminde sayılı
illeri arasında yer alan Nevşehir’de patates fiyatlarındaki artış, üreticiyi harekete geçirdi. Geçen yıl 50 bin dönüm
arazide ekimi yapılan patatesi, bu yıl 60
bin dönüm alana eken üretici, 300 bin
ton mahsul bekliyor. Nevşehir’in patates üretiminde büyük pay sahibi olan
Derinkuyu ilçesindeki çiftçiler, yazlık
ve kışlık patates ekimine başladı. Derinkuyu Ziraat Odası Başkanı Ömer
Yılmaz, ildeki patatesin yaklaşık yüzde 90’ının üretildiği Derinkuyu’da, sezonun ekim işlemine bu ay başlandığını ve ay sonuna kadar devam edeceğini
söyledi. Nevşehir’de, 2012’de 330 bin
ton olan patates üretiminin 2013’te 170
bin, 2014’te 220 bin tona gerilediğini
anımsatan Yılmaz, “Son iki yıldır patates fiyatlarında yaşanan yükselmeyle
bu yıl üretimin 300 bin ton olması bekleniyor” dedi. Geçen sezon üreticinin
para kazanması nedeniyle bu yıl üretimde yüzde 20 artış sağlanacağını aktaran
Yılmaz, “İlde geçen yıl 50 bin dönüme patates ekildi. Bu yıl 60 bin dekarlık
alanda ekim yapılacak. Dekarda yaklaşık 5 ton patates elde edildiği göz önüne alındığında 300 bin ton ürün mahsul
edilecek” diye konuştu.
17
HABER
www.koykahvesi.com.tr
köy kahvesi
İyi tarımla gelen başarı
Uçak kardeşler
ihracatın yıldızı
Doğa Tohumculuk
Patates Tohum
üretimini artırıyor
N
evşehir'de 2009 yılında kurdukları
modern Doku Kültürü laboratuvarı
ile ülkemizde patates tohumu
üretim sürecini başlatan Doğa
Tohumculuk, mevcut 3 bin
metrekarelik sera tesislerine
ilave olarak bu yıl 2.etap sera
yatırımlarını gerçekleştirerek
toplam sera kapasitesini 7 bin
metrekare alana çıkardı.
Yönetim Kurulu Başkanı Yakup Karahan, yaptığı açıklamada, ülkenin artan patates tohumu ihtiyacını göz önünde
bulundurduklarını ve mevcut
yeni seraların bu yıl devreye
girecek şekilde planlandığını anlatarak, seraların devreye girmesiyle 7 bin metre
kare alanda süper elit kademede yılda 3 milyon mini yumruyu üretebileceklerini ifade etti.
Otomasyon sistemi ile idare
edilecek seralardan 120 günlük
vejetasyon süresi sonunda süper elit kademedeki mini yumruların ertesi yıl izole tarlalarda ön elit , takip eden sonraki
iki yılda Elit ve Temel 1 kademede sertifikalandırılmasıyla,
ithal tohumdan daha üst kademede başka bir deyimle yaşı
daha genç olarak Türk patates
üreticisine sunulduğunu kaydeden Karahan, tohum üretiminde hedeflerini büyütmelerinin şart olduğunu ve yakın
İzmir Seferihisar, Manisa
Alaşehir ve Antalya da yaptığı “İyi Tarım Uygulamaları” ile ihracatta adını dünyaya
duyuran. Uçak kardeşler ve
Busra Tarım İhracatta Türkiye’nin yine yıldızı oldu.
Türkiye İhracatçılar Meclisi bünyesinde bulunan İstanbul İhracatçı Birliklerinin her yıl geleneksel olarak
düzenlediği “İhracatın Yıldızları” ödül töreni İstanbul
Ataköy Hyatt Regency Hotelde yapıldı.Ekonomi Bakanı Nihat ZEYBEKÇİ ve
TİM Başkanı Mehmet Büyükekşi’nin de katıldığı ödül
töreninde, her yıl olduğu
gibi yaş sebze ve meyve ihracatında Türkiye'nin İhracat
yıldızı değişmedi.
Türkiye'nin en çok yaş
sebze meyve ihracatı yapan Uçak Kardeşler birinci
olurken Busra tarımda ikinci oldu. 2014 yılında da bu
başarısını devam ettirerek
kardeş şirketlerin ödüllerini
Uçak Kardeşler adına Mansur Uçak, Busra Tarım adına ise Recep Uçak Tim Başkanı Mehmet Büyükekşi'nin
elinden aldı.
Ödül töreninde konuşan
Uçak Kardeşler şirketi yönetim Kurulu Başkanı Hayrettin Uçak. 'başarılarındaa kaliteli ürün yetiştiren üretici
ile şirket çalışanlarının katkısının önemine işaret ederek, "Özverilerinden dolayı
herkese teşekkür ediyorum,
Ülkemizin kalkınması ve büyümesine yaptığımız ihracatla bir nebze de olsa katkı koymamız ise bizi mutlu
ediyor. Çalışmalarımızı aynı
şevk ve heyecanla devam ettireceğiz '' dedi.
Hibe destekleriyle kurulan
başarılı bir tesis...
gelecekte artan çeşitlerle gerek
endüstriyel patates sektörünün
gerekse yemeklik patates sektörünün tohum ihtiyaçlarına cevap vereceklerini dile getirdi.
Sofralık çeşide ağırlık
verilecek
Özellikle üreticilerin rağbet
ettiği sofralık çeşitlerin üretimine odaklanacaklarını açıklayan Karahan,Avrupa ve Amerika’daki patates tohum üretim
sistemlerinin ağırlıklı olarak
klonal seleksyonla üretildiğini
ve bu yöntemin tamamen açık
alanda başlayıp açık alanda bit-
tiğini ve bu süreçte patojen ve
zararlılara açık olması nedeni
ile güven vermediğini, bu nedenle daha maliyetli olmasına
rağmen üretime doku kültüründen başladıklarını ve tarla üretimini 3 yıla düşürerek virüs
ve diğer patojenleri içermeyen
daha güvenli fakat daha zor bir
üretim gerçekleştirdiklerini belirtti. Yurt dışında yaptırdıkları
analiz sonuçlarının memnuniyet edici düzeyde olduğununun
altını çzien Karahan, üreticilere
yaşı düşük ve hastalık içermeyen verimi yüksek bir tohum
sunacaklarını sözlerine ekledi.
Çineli girişimci Sabiha Şebnem Uysal, Tarım ve Kırsal
Kalkınmayı Destekleme Kurumu (TKDK)’nun yüzde 50 hibe
desteğiyle modern bir et tavuğu (broiler) üretim tesisi kurdu.
Hazırladığı projeyle 1,7 milyon TL’ye mal olan işletmesine 692,6 bin TL destek alan girişimci, faaliyete başladı.
TKDK’nin 11. başvuru çağrı döneminde, et üreten tarımsal işletmelere yatırım alt tedbiri kapsamında proje sunan
kadın girişimci Sabiha Şebnem
Uysal, Aydın’ın Çine ilçesinde
modern bir et tavuğu üretim tesisi kurarak girişimci kadınlara
örnek oldu. Aldığı destekle tesisin inşaatını tamamlamayı başaran Uysal, artık ömür boyu
sürecek bir işyerinin sahibi...
2014 yılı içerisinde proje başvurusunda bulunduklarını ve
kabul edildiğini anlatan Uysal,
“TKDK ile sözleşme imzaladıktan sonra 6.5 ay gibi bir süre
içerisinde yatırımımızı tamamladık. Toplam yatırım tutarının
yüzde 55 oranındaki 69 bin 641
TL’lik kısmını, geri ödemesiz
hibe desteği olarak aldık” dedi.
18
HABER
www.koykahvesi.com.tr
köy kahvesi
Hayvancılık desteklerinin
uygulama esasları belirlendi
Desteklemeden yararlanmak için 31 Aralık
2015 tarihine kadar başvuru yapılabilecek.
B
akanlar Kurulu'nun
Nisan ayında yayımladığı ve hayvan başına 400 liraya kadar destek yapılmasını
öngören, 2015 yılı hayvancılık destekleme kararlarının
uygulama esasları belirlendi.
Desteklemeden yararlanmak
için 31 Aralık 2015 tarihine
kadar başvuru yapılabilecek.
Anaç sığır yetiştiriciliği yapan, 31 Aralık 2015 tarihi itibarıyla en az beş baş anaç sığıra sahip, yetiştirici/üretici
örgüt üyesi yetiştiriciler yılda bir kez olmak üzere hayvan başına desteklemeden yararlandırılacak. Yetiştiricilere
500 başa kadar, hayvan başına
225 lira ile 400 lira arasında
destekleme ödemesi yapılacak. Tebliğde yer alan desteklemelerden faydalanacak yetiştirici/üretici örgütüne üye
üreticilere yapılacak ödemeler, merkez birliklerine üye olmak koşuluyla yetiştirici/üretici örgütleri aracılığıyla veya
doğrudan yapılabilecek. Destekleme kapsamında, e-ıslah'a
kayıtlı analardan, e-ıslah veri
tabanına kayıtlı saf kültür ırkı
veya melezi sığırların aynı
kültür ırkı boğanın spermasıyla suni tohumlanma sonucu
doğmuş hayvanlar yer alıyor.
Besilik materyal
(anaç sığır)
GAP, DAP, DOKAP ve
KOP illerinde anaç sığır yetiştiriciliği yapan, yetiştirici/üretici örgütü üyesi yetiştiriciler üyesi olduğu örgütü
aracılığıyla, üye olmayan yetiştiriciler ise ön soy kütüğü
üzerinden il/ilçe müdürlüğüne
müracaat edecekler ve desteklemeden hayvan başına yılda
bir kez yararlandırılacaklar.
Besilik materyal
üretimi (buzağı)
Destekleme kapsamında,
e-ıslah'a kayıtlı analardan,
e-ıslah veri tabanına kayıtlı
kombine ve etçi ırk sığırların,
aynı ırk boğanın spermasıyla
suni tohumlama sonucu veya
aynı ırk proje tabii tohumlama
boğasının tohumlamasından
doğmuş olan hayvanlar için
yararlanılabilecek.
Islah amaçlı süt
içeriğinin tespiti ve
desteklemesi
Soy kütüğü sistemine kayıtlı ve etçil ırklar hariç en az on
baş saf ırk ineğe sahip veya
bu destekleme kapsamında
analiz şartlarını yerine getiren
en az on baş saf ırk inek kaydı
bulunan, Ankara, İzmir, Balıkesir, Bursa ve Tekirdağ illerindeki işletmelere uygulanacak.
Anaç manda-malak
Damızlık Manda Yetiştiricileri Birliği bulunan illerde birliğe üye olma şartıyla birlikler,
üye olma şartlarını taşımayanlar ile birlik bulunmayan illerde ise il/ilçe müdürlüğü aracılığıyla başvurusu olan ve
hayvanları Türkvet'e kayıtlı
yetiştiriciler yılda bir kez yararlanabilecek.
Anaç koyun ve keçi
Koyun ve keçi yetiştiriciliği yapan, damızlık koyun-keçi
yetiştiricileri birliklerine üye,
hayvanları Koyun Keçi Kayıt
Sistemi ve Koyun-Keçi Bilgi Sistemi'ne kayıtlı yetiştiriciler, anaç hayvan başına yılda bir kez yararlanabilecek.
Tebliğ kapsamında ayrıca; tiftik keçisi yetiştiriciliğinin ve
tiftik üretiminin desteklenmesi, çiğ süt üretimi, arı kovanı, bombus arısı kullanımı,
ipek böceği yetiştiriciliği, besilik erkek sığır, sürü yöneticisi istihdamı, hayvan hastalığı tazminatı, hastalıktan ari
işletmeler, programlı aşı uygulamaları ile hayvan genetik
kaynaklarının yerinde korunması konularında da destekleme esasları yer aldı.
Edirne, damızlık üretim merkezi olacak
Edirne Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Başkanı Özay
Öztürk, Damızlık Hayvan Satış Borsası projesi için yasal
sürecin tamamlandığını belirterek, kenti damızlık üretimimde merkezi konuma taşıyacak projenin Türkiye'de bir
ilk olacağını söyledi.
Edirne Damızlık Sığır Yetiştiriciler Birliği ile Ticaret
Borsası ortaklığında yapılacak Türkiye'nin ilk Damızlık
Hayvan Satış Borsası'nın kurulması için düğmeye bastıklarını ifade eden Edirne Ticaret Borsası Yönetim Kurulu
Başkanı, "Proje için gerekli izinler alındı. Tarım İl Müdürlüğü kontörlünde sağlıklı
bir tesis olacak. Proje kapsamında damızlık yetiştirenlerden ürünlerini satın alarak damızlığa ihtiyacı olanlar ile bu
ürünleri buluşturmayı planlıyoruz" dedi.
"Tarım ve hayvancılık nitelikli hale getirilmeli" diyen
Öztürk, şunları kaydetti:"Bölgede buğday ve ayçekirdeği
“Kaba yem üretimi
ile açık kapatılabilir”
ekimi yoğun olarak yapılıyor. Yağlı tohumların Türkiye'deki en büyük üretim bölgesi Trakya ve Edirne. Yağlı
tohum ekimini desteklemeliyiz. Çünkü petrolden sonra yurtdışına en fazla döviz
ödediğimiz alanın yağlı tohumlar olması bunu mecbur
hale getiriyor" diye konuştu. Ayçekirdeği alım fiyatlarının geçen yıla göre yüzde 10
arttığını dile getiren Öztürk,
"Kalitesine göre bin 139 ila
bin 400 arasında olan ayçekirdeği alım fiyatlarında geçen yıla göre yüzde 10 artış
var. Verimi ve kaliteyi artırırsak uygun pazar şartları gelecektir."
Bölgedeki hayvancılığın
"kaba yem" kullanılarak yapıldığına değinen Öztürk,
"Türkiye'nin kaba yem açığı
için 25-30 milyon tonlardan
bahsediliyor. Bölgede buğday
tarımı yerine kaba yem üretimi yapılarak hem açık kapatılabilir hem de yüksek gelir
elde edilebilir"diye konuştu.
Daha ekonomik daha verimli bir tarım için Edirne'de
arazileri toplulaştırma çalışmaları yapıldığını aktaran
Öztürk, şöyle devam etti:"Toprağın kalite bazında sınıflandırılması için bu kapsamda
topraktan numuneler alınarak
incelemeler yapılıyor. Eğer
toprak verimliyse arazi büyütülebiliyor. Havzalarda üretim planlaması yapılarak ancak ürün dengesi sağlanabilir.
Çalışmanın raporlama süreci
yüzde 95 oranında tamamlandı. 2016'ya kadar bitirilmesi
planlanıyor."
19
HABER
www.koykahvesi.com.tr
köy kahvesi
Tarım, işsizliği 2 puan düşürdü
T
ürkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB)
Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, mevsim şartları nedeniyle tarımsal
faaliyetlerin dibe vurduğu Şubat ayında bile tarımın önemli istihdam kaynağı olmaya devam ettiğini bildirerek, “Tarım,
Şubat’ta işsizliği 2 puan düşürerek yüzde 13,2’den yüzde
11,2’ye çekti” dedi.
Bayraktar, yaptığı açıklamada, tarımın, 4 milyon 783 bin
kişiye istihdam sağladığını bildirdi. Şubat ayındaki 25 milyon 576 bin kişilik istihdamda
mevsim şartları nedeniyle tarımın payının yüzde 18,7’ye gerilediğini belirten Bayraktar,
şunları kaydetti:
“2015 yılı Şubat ayında hizmetler 13 milyon 802 bin, sanayi 5 milyon 351 bin, inşaat
ise 1 milyon 640 bin istihdam sağladı. Tarımın payı yüzde 18,7’de kalırken, hizmetle-
TZOB Genel Başkanı Bayraktar: “Mevsim
şartları nedeniyle tarımsal faaliyetlerin dibe
vurduğu Şubat ayında bile tarım, önemli
istihdam kaynağı olmaya devam etti”
rin payı yüzde 54’e çıktı. Şubat
ayında sanayi istihdamın yüzde
20,9’unu, inşaat yüzde 6,4’ünü
karşıladı.
Tarımın payı Ocak ayında
yüzde 19’du. 2015 Ocak ayında 25 milyon 454 bin olan is-
tihdamın 13 milyon 565 bini
hizmetler, 4 milyon 842 bini tarım, 5 milyon 349 bini sanayi,
1 milyon 697 bini inşaat sektörlerinde çalışıyordu.
İstihdamda tarımın payı yadsınamaz. Şubat ayında bile 4,8
milyona yakın istihdam sağlamak, Türk ekonomisi için çok
önemli. Tarımın istihdam kapısı olmaya devam ettiğini gösteriyor.”
TZOB Genel Başkanı Bayraktar, Şubat ayında tarımın kadınlarda işsizliği 4,1 puan düşürerek yüzde 17,3’den yüzde
13,2’e, erkeklerde 1,3 puan düşürerek yüzde 11,6’dan yüzde 10,3’e, toplamda işsizliği 2
puan düşürerek yüzde 13,2’den
yüzde 11,2’ye indirdiğini bildirdi.
Şemsi Bayraktar, 2015 yılı
Şubat ayında tarımda çalışan
sayısının, Ocak ayına göre 59
bin kişi azalarak 4 milyon 842
bin kişiden 4 milyon 783 bin
kişiye indiğini, 5 milyon 55 bin
olan geçen yılın Şubat ayına
göre ise 272 bin azaldığını belirtti.
TZOB Genel Başkanı Bayraktar, her yıl Mart ayının ikin-
ci yarısından sonra tarımda
istihdamın yoğunlaştığını, hasadın ardından azalmaya başladığını, Ocak-Şubat aylarında en
düşük düzeye indiğini hatırlattı.
Bayraktar, 2014 yılı Mart
ayında tarımın istihdamda yüzde 20,8 olan payının, Nisan
ayında yüzde 21,3’e, Mayıs’ta
yüzde 21,9’a, Haziran’da yüzde 22,3, Temmuz’da yüzde
22,4’e çıktığını, Ağustos ayında yüzde 22,1’e, Eylül ayında yüzde 21,5’e, Ekim ayında
yüzde 20,7’ye, Kasım ayında
ise yüzde 20’ye, Aralık ayında yüzde 19,5’e, 2015 Ocak
ayında yüzde 19’a, 2015 Şubat
ayında ise yüzde 18,7’ye indiğini bildirdi.
Şemsi Bayraktar, Şubat ayında tarımın 2 milyon 670 bin erkek, 2 milyon 133 bin kadına iş
ve aş sağladığını, çalışan erkeklerin yüzde 14,8’i, çalışan kadınların yüzde 27,9’u tarımda
istihdam edildiğini vurguladı.
20
HABER
www.koykahvesi.com.tr
köy kahvesi
Süt Bayramı Bakan Eker'le açıldı
İzmir'in Ödemiş İlçesi'nde, ilk kez
düzenlenen, Süt Bayramı'nın açılışı, Gıda
Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker
tarafından yapıldı.
Ö
demiş Fuar Alanı'nda düzenlenen 'Süt Bayramı'na Gıda Tarım
ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker, Ödemiş Belediye Başkanı Mahmut Badem,
Ak Parti Genel Başkan Yardımcısı Nükhet Hotar, 'Kadın Çiftçiler Gönül Köprüsü'
projesi kapsamında Diyarbakır'dan gelen kadınlar ve vatandaşlar da katıldı. Ödemiş Halk Eğitim Müdürlüğü
Mehter takımı ve halk oyunları ekiplerinin gösterileriyle
açılan 'Süt Bayramı'nda konuşan Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker, insanların karnını doyurmak
için tarımı bir iktisadi faaliyet haline getirmek adına uğraştıklarını ve reformlar yaptıklarını anlatarak, şunları
kaydetti:" Türkiye'nin tarım
arazileri babadan oğlu geçerken 90 yıl boyunca süratli
bir şekilde küçülmüştür. Bunun toplulaştırılması yapılması lazımdı. Aksi takdirde
21.yüzyılda Türkiye'de tarım
yapacak alan kalmazdı. Biz
geldiğimizde destekleri kaldırmışlar, IMF'nin ve Dünya Bankası'nın tavsiyeleriyle
Türkiye'de kriz ortamı günlerinde borç para verme karşılığında, destekleri kaldırmışlar,
üreticiyi yalnızca doğrudan
gelir desteği adından bir desteğe mahkum etmişlerdi. Dönüm başına 10 lira para veriyor, gerisine karışmıyorlardı.
Hayvancı devletin üvey evladının üvey evladıydı. Devletin verdiği 100 liranın yalnızca 4 lirası hayvancıya
gidiyordu. Cumhuriyet tarihinde ilk defa koyun ve keçiye destekleme kapsamına
alan biziz. Toplam desteğini
yüzde 30 hayvancılığa ayırıyoruz. İşte bu doğru politikadır. Damızlık gebe düve ihracatını başlattık."
“Çiftçiye en büyük
desteği biz veriyoruz”
Hayvancılık alanında sayısal veriler aktaran Bakan
Eker, "Genetik verimi yüksek
ırkları ihraç etmeye başladık.
Türkiye 8 milyon ton süt üretirken, verdiğimiz desteklerle süt üretimi 18 milyon tona
yükselmiştir. 420 bin ton kırmızı et üretilirken şimdi, 1
milyon tona yükselmiştir. İzmir'in sadece süt üretim desteğine baktığımızda, süt prim
desteği ödediğimiz miktarla süt miktarı 1 milyon tonu
yaklaşmıştır. Bu sütlerin çoğunluğu Küçük Menderes
Bölgesi'nden gelmektedir. 12
sene önce aynı yerde aynı işleri yapan üreticinin eline 2,3
milyar TL geçiyordu. Şimdi ise aynı arazide aynı işi yapan kişinin eline 8,2 milyar
TL geçiyor. Bu bizim çiftçiye
verdiğimiz desteklerin sonucudur. Bu ayın 26'sına kadar
üreticiye yağlı tohum primleri dahil 10 milyar TL ödenmiş
olacak bu suretle yılın beşinci
aynıda üreticinin alacaklarının yüzde 64 ödenmiş olacak.
Türkiye'de 18,5 ton süt üretilmektedir. Okul sütünü gündeme getirdik. Sanayici ile
üretici arasında sözleşmeli sistemi hayata geçirerek
üreticiyi garanti altına aldık. Biz iktidara geldiğimizde tüm Türkiye çiftçisinin tarım hasılatı 23 milyar dolardı.
Dünyada 12'nci Avrupa'da
4'ncü sıradaydık. Uyguladığımız doğru politikalarla Avrupa'da 1'nci dünyada 7'nci olduk. İstanbul'da yapılan G-20
toplantısında gıda ve tarımı
gündeme biz koydurduk. Bu
konuda bir deklarasyon yayınlandı bu önemli bir olaydır. Küçük menderes havzasında tutuşturulan bu şenlik
ateşi yılarca devam eder" diye
konuştu.
Belediye Başkanı Mahmut
Badem ise, 130 bin insanın
yaşadığı kentte 130 bin tescilli büyük baş hayvan bulunduğunu belirterek, “Günde bin
ton süt üretimi yapılmaktadır. 500 tonun bu kentte işlendiği bir yerdeyiz. Mandıracılarımız zor günleri var. Ama
2008-2009 kriz ortamını düşündüğümüzde hükümetin
verdiği desteklerle çok mağdur olmadığımızı düşünüyoruz” dedi.
Kadınlar Bakanın önünde keçi sağdı
Bakan Eker, konuşmasının ardından sahnede
kurulan sağım alanında
Saanen Keçileri'nin sağan kadınları izledi. Sağım yarışmasında dereceye giren kadınlara
ödüllerini Bakan Eker
verdi. 'Süt Bayramı'nda
Cemile Kırcı, 'Süt Sultanı', Baki Varol ise 'Süt
Efesi' seçildi. Ayrıca
Bakan Eker'e 23 metre
uzunluğunda örgü peyniri ve Saanen Keçisi hediye edildi.
İneği olmadan yüzlerce litre
süt satan kadın girişimci
Aydın’da yaşayan 65 yaşındaki Canan Uçar, hiç ineği olmamasına rağmen her hafta
yüzlerce litre süt satarak hem
kendini hem de ailesini geçindiriyor. Aynı zamanda Aydın
Hayvan Pazarı’nda bilirkişi
olarak da görülen yaşlı kadının girişimciliği görenleri şaşırtıyor.
Hayvancılık ve ineklerle ilgili engin tecrübesi ve derin
bilgisi olan Canan Uçar, Aydın Hayvan Pazarı’nda hem
arabuluculuk yapıyor hem de
satılan inekleri yolculuk ön-
cesi sütünü sağarak rahatlatıyor. Yıllardır bu işi yaptığını
belirten Canan Uçar, “Pazara
getirilen inekler daha dolgun
görünmesi için en az 24 saat
sağılmaz. Alıcı da bu şekilde ineği daha iyi görmüş olur.
Bunun yanında ineğin memelerinde arıza olup olmadığının
ve sağarken huysuzluk yapıp
yapmadığının görülmesi için
sağdırırlar. Sütü sağılan inek
de yolculuğu daha rahat yapar. Ben de bunu bildiğim için
yıllardır hayvan pazarına gelip satışı yapılan inekleri sağa-
rım. İneğim yok ama bu şekilde satışı yapılan ineklerden süt
sağarak geçimimizi sağlıyorum” dedi.
21
HABER
www.koykahvesi.com.tr
köy kahvesi
3 ton ücretsiz süt dağıtıldı
21 Mayıs Dünya Süt Günü, ülke genelinde düzenlenen çeşitli
etkinliklerle kutlandı.Tokat’ta Dünya Süt Günü dolayısıyla
düzenlenen etkinlikte, 3 ton ücretsiz süt dağıtıldı.
T
okat Damızlık Sığır Yetiştiricileri Birliği'nce Dünya Süt
Günü dolayısıyla
Cumhuriyet Meydanı’nda etkinlik düzenlendi.Türkiye Damızlık Sığır Yetiştiricileri Merkez Birliği Başkanı Cemalettin
Özden, yaptığı konuşmada, sütün sağlıklı beslenmedeki önemine dikkati çekmek amacıy-
la her yıl Dünya Süt Günü’nde
etkinlik düzenlediklerini anımsattı.Genç nesillerin sağlıklı
ve kaliteli beslenmesi için herkese görev düştüğünü dile getiren Özden, “Türkiye kaliteli
süt üreten bir ülkedir. Genç nesillerin kaliteli ve mümkün olabildiği kadar sağlıklı beslenmesi için çaba gösteriyoruz” dedi.
Belediye Başkanı Eyüp Eroğ-
lu da sütün faydalarını anlattığı
çocuklardan günde yarım litre
süt içme sözü aldı.Konuşmaların ardından halat çekme, yoğurt yeme ve çuval yarışmalarının yapıldığı etkinlikte, Tokat
Valisi Cevdet Can da alandaki
buzağıları biberonla besledi.Etkinlik kapsamında vatandaşlara
ücretsiz süt dağıtıldı
Üreticiden 1 TL’ye alınıp 3 TL’ye satılıyor
TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası (ZMO) Adana Şubesi
Başkanı Semih Karademir, çiftçinin bin bir emekle ürettiği sütü
1 TL’ye alanların tüketiciye 3
TL’ye sattığını söyledi.
Karademir, Dünya Süt Günü
dolayısıyla yaptığı açıklamada,
sütün faydalarının saymakla bitmeyeceğini ifade ederek, “Bu
kadar faydalı bir ürünü üreten
süt üreticisinin dertleri saymakla bitmez. Dolayısıyla onların
dertlerine kulak vermemiz gerekiyor” dedi.
Üreticinin, bin bir emekle
ürettiği sütü iyi bir fiyattan satmak istediğini belirten Karademir, “Üretici, emeğinin karşılığını almak istiyor. Olmuyor.
Tüketici uygun fiyata süt içmek
istiyor. Olmuyor. Ne çiftçi istediği fiyattan sütünü satabiliyor
ne de tüketici istediği fiyattan
süt içebiliyor. Çiftçinin elinden
çıkan sütün fiyatı neredeyse 3
katına çıkarak tüketiciye ulaşıyor. Çiftçiden yaklaşık 1 TL’ye
alınan süt 3 TL’ye tüketiciye satılıyor. Peki, bu aradaki 2 TL’ye
kim el koyuyor? Çok düşünmeye gerek yok elbette süt sanayicileri. Sanayiciler çiftçiden olabildiğince düşük fiyata almaya
tüketiciye de en yüksek fiyata
satmaya çalışıyor. Hem üretici
hem de tüketici rantını baskılıyor. Tabii ki yem fiyatları dola-
Sağlıklı yaşam için süt içmek şart
yısıyla çiftçinin maliyetlerinin
nasıl geliştiğiyle pek ilgilendiği
yok” diye konuştu.
Kooperatifleşmenin önemi
Süt Endüstrisi Kurumu’nun
(SEK) 1995 yılında özelleştirilmesiyle hem üreticinin hem
de tüketicinin kaybettiğini söyleyen Karademir, “Çünkü SEK
piyasada fiyatın hem üretici hem tüketici lehine istikrarını sağlıyordu. Özelleşme öncesinde piyasada yüzde 27.4’lük
paya sahipken özelleşme sonrası
süt piyasasının piyasanın kontrolü 6 tane büyük firmaya kaldı” dedi.
Karademir, süt üreticisinin çoğunun küçük üretici ve örgütsüz
olduğuna vurgu yaparak, çiftçilerin süt fiyatında avantaj elde
edebilecekleri tek aracın kooperatifleşme olduğunu söyledi.
Karademir açıklamasını şöyle
sürdürdü;“Ancak, devletin kooperatifleşmeyi teşvik ettiği pek
yok. Çünkü sütte sanayici baskısı var. Sanayici ucuza süt almak istiyor çiftçiden. Ama çiftçi
kooperatifte olursa çiftçinin pazarlık gücü artacağı için sanayici bunu istemiyor. Çiftçi sanayi-
ciye mahkum olsun, sanayicinin
belirdiği fiyattan çiftçi sütünü
satsın istiyor. Türkiye’de süt kooperatifçiliğinde güzel örnekler var. Örneğin, Tire Süt Kooperatifi süt çiftçisi adına birçok
başarılı işe imza attı. Devlet kooperatifleşmeyi destekleme sistemi üzerinden teşvik etse kooperatifleşme adına çok güzel
sonuçlar çıkacak ancak devlet
buna yanaşmıyor. Çiğ süt üretiminde bütün emeği veren çiftçi
ama çiftçi süt üretmek için kullandığı girdilerin ne de sütün
satış fiyatını belirleyebiliyor.
Devlet de serbestleşme uygulamalarıyla piyasadan çekilince, çiftçi piyasada girdi-ürün piyasasını kontrol edenlerle baş
başa kalıyor. Yemin fiyatını belirleyemiyor, sütün fiyatını belirleyemiyor. O ancak belirlenen
fiyatlardan hareket etmek zorunda bırakılıyor. Yemciler diyorlar
ki yeme zam yaptık bu fiyattan
alacaksın. Sanayiciler diyor ki
biz bu fiyattan alacağız, sen de
bu fiyattan satacaksın. 2015 yılı
için de sanayiciler çiftçiden aldıkları çiğ sütün fiyatını 1.15TL
altına çekmeye çalışıyor.”
Ambalajlı Süt ve Süt Ürünleri Sanayicileri Derneği
(ASÜD) Başkanı Harun Çallı,
sağlıklı bir yaşam sürmek için
beslenmede süt ve süt ürünlerine mutlaka yer verilmesi gerektiğini belirterek, “Özellikle çocuklarımızın düzenli süt
içmeleri, geleceğimizi emanet edeceğimiz sağlıklı nesillerin yetişmesini sağlayacaktır” dedi.
Beslenmede bu kadar
önemli role sahip süt hakkında toplumu bilinçlendirmek
ve süt tüketimini teşvik etmek
amacıyla, Uluslararası Sütçülük Federasyonu’nun (IDF)
aldığı kararla, her yıl 21 Mayıs günü, 1956 yılından beri
federasyona üye ülkelerde
Dünya Süt Günü olarak kutlanıyor. Türkiye’de de 1991
yılından bu yana 21 Mayıs Dünya Süt Günü ve 2128 Mayıs tarihlerini kapsayan
Süt Haftası’nda düzenlenen
etkinliklerle de süt tüketiminin önemine dikkat çekiliyor.
21 Mayıs Dünya Süt Günü
dolayısıyla açıklamalarda bulunan ASÜD Yönetim Kuru-
lu Başkanı Harun Çallı, sağlık için faydalarıyla öne çıkan
sütün, mutlaka her yaşta tüketilmesi gerektiğini söyledi. Çocukluk döneminde süt
içme alışkanlığı kazanan bireylerin, bu alışkanlıklarını
ilerde de devam ettireceğinin
altını çizen Çallı, şunları kaydetti:“Bu anlamda bu yıl dördüncü kez, 2014-2015 eğitim-öğretim döneminin ikinci
yarısında uygulanan Okul
Sütü Programı’nın, önümüzdeki yıllarda da tüm yıla yayılarak sürdürülmesi çok
önemlidir. Gıda Tarım ve
Hayvancılık Bakanlığımızın
konuya ilişkin çalışmalarının
biran önce tamamlanarak, konuya ilişkin kararın alınması
yerinde olacaktır.”
ASÜD Başkanı Çallı, Türkiye’nin 2014 yılındaki 18,5
milyon ton süt üretimiyle
dünyanın 9. büyük süt üreticisi olduğunaişaret ederek,
“2013 yılında AB’den ihracat
onayını alan sektörümüz, sağlıklı, ambalajlı, güvenilir süt
ve süt ürünlerini tüketicimize sunduğu gibi, bugün dünya
üzerinde geniş bir coğrafyaya
ihracat da yapmaktadır” dedi.
22
HABER
www.koykahvesi.com.tr
köy kahvesi
23
HABER
www.koykahvesi.com.tr
köy kahvesi
Yetiştiricinin yeni gözdesi
“zeytin küspesi”
D
oğal ürün bulamadığı için
GDO'lu ürün kullanmak zorunda kalan üreticiler, zeytin küspesinden elde edilen
yüzde 100 doğal hayvan yemine büyük
ilgi gösteriyor. Süt ve et veriminde artış
sağlayan ürün, yem maliyetlerinin düşürülmesindeki etkisinin yanı sıra yemden yararlanmayı artırmasıyla da çiftçilerden yoğun talep görüyor. Aydın'da
faaliyet gösteren Şenol Gıda Sanayi A.Ş'nin "Morova" markasıyla ürettiği zeytin küspesi, doğal bir ürün olduğundan kimyasal herhangi bir madde
ve GDO içermiyor. Ürünü kullanmaya
başladıktan sonra vazgeçemediklerini
dile getiren üreticiler, yaşadıkları deneyimleri, Köy Kahvesi Gazetesi okurları
için paylaştılar.
Abdullah Küçükekiz
Kırkpınar Mahallesi-Korkuteli/Antalya:
4 aydır hayvanlarımın rasyonuna Morova Zeytin Küspesi ilave ediyorum.
Deneyimlerim sonucu, ürünün yararının, 10-20 günlük kısa kullanımlarda
değil en az 45 günlük kullanımlarında
görüldüğünü belirledim. 4 ay sonunda, 8 inekten aldığım süt miktarının 20
kg daha arttığını gözlemledim. Yağlı bir
ürün olduğundan, hayvanlarımın tüyleriparıldıyor. Aynı zamanda hayvanlara
tokluk hissi de veriyor. Ne kadar anlatsam da kullanmadan faydalarını inanılması imkansız.Bu nedenle benim gibi
üreticilik yapan çiftçi kardeşlerime ürünü kullanarak yararlarını görmelerini
öneriyorum.
Bayram Tülek
Horasanlı Mahallesi-Tavas/Denizli:
3 aydır koyun ve keçilerime günlük ortalama hayvan başına 300 gram Morova Zeytin Küspesi veriyorum. Bu süre
zarfında hayvanlarımda gördüğüm değişiklikler şöyle; "Öncelikle hayvanlarımın
tüyleri parlaklaştı. Et kalitesi olarak hayvanlarımın eti daha yumuşak ve lezzetli
oldu. Hayvanlarımda mineral eksikliğinin
göstergesi olarak, çöp yeme ve taş yalama durumları vardı ve bu sorunları artık
görmüyorum. Hayvanlarımın süt verimi
iyileşti ve yağ oranının arttığını farketttim. Besi yaptığım hayvanlarımda iç yağ
oranında ciddi bir azalma meydana geldi,
aynı zamanda da et, kilo basmaya başladı
yani eti sıkılaştırıyor.En önemlisi de yemden tasarruf sağladım. Hayvanlara tokluk
hissi veriyor ve su tüketimini arttırıyor.
Özellikle kurbanlık damızlık yetiştiricilere, Morova Zeytin Küspesi kullanmalarını tavsiye ediyorum."
Alparslan Aydıner
Ulupınar Mahallesi-Foça/İzmir:
2 yıldır Saanen ırkı keçilerimde Morova Zeytin Küspesi kullanıyorum.
Hayvanların derilerinde canlılık, tüylerinde parlaklık gözlemledim. Eskiden
hayvanlarım çok durgundu, şimdi her
biri oldukça aktif ve hareketli. Keçilerimin ayak tırnaklarında herhangi bir
sorun kalmadı. Süt yağında muazzam
bir artış yakaladım.Aynı zamanda diğer yemlerden de tasarruf etmiş oldum.
Hayvanlarımın döl tutmaları ve doğumlarında da artık sorun yaşamıyorum.
Cemal Ural
Tefenni/Burdur:
Büyükbaş süt hayvancılığıyla uğraşıyorum. Morova Zeytin Küspesi Güney
Ege Distribütörü Nevzat Acar'dan ürün
hakkında bilgi aldım.Ürünü 9 aydır düzenli olarak hayvanlarıma yediriyorum.
İçerisinde bulunan zeytinyağından dolayı hayvanlarımın sindirim sistemi rahatladı. Sindirimleriyle ilgili sorunlar
iyileşti. Döl tutmalarında ve kızışmalarında oldukça etkili olduğunu gördüm.
Hayvanlarım artık kendiliğinden doğuruyor, dışarıdan müdahelede bulunmuyorum. Süt miktarlarında 2-3 kg artış
oldu. Hayvanlarımda tokluk hissi oluşuyor. Verim olarak mukayese ettiğimde 1 verdiğimde 3 alıyorum. Üreticiler,
kullandıklarında farkı daha iyi gözlemyeceklerdir, bu nedenle deneme amaçlı
da olsa kullanmalarını öneriyorum.
Hasan Aktaş
Kağılcık Köyü-Karamanlı/Burdur:
1 yıldır hayvanlarımda Morova Zeytin
Küspesi kullanıyorum. Besi hayvanlarında tüylerde parlaklık meydana geliyor, hayvanların albenisi artıyor. Şuan
hayvanlarımın bedenleri daha düzgün
ve eti de daha sıkı. Aynı zamanda diğer
yemlerden de tasarruf ediyorum.
Ferhat Sayın
Bayır Mahallesi- Çavdır/Burdur:
4 aydır Morova Zeytin Küspesini hayvanlarıma veriyorum. Hayvanların sindirim sitemi rahatladı ve ayak hastalıkları iyileşti. 2-2,5 kg arasında süt
atışında süt artışı yakaladım. Hayvanların su tüketimi artıyor, hayvanlarda tok-
luk hissi oluşturuyor. Üreticilerin kullanmasını tavsiye ediyorum.
Levent Erken / Osmankalfalar Köyü-Korkueli/Antalya:
Küçükbaş kurbanlık yamaktayım.
Morova Zeytin Küspesi’nden oldukça memnunum. Hayvanların tüyü ışıl
ışıl ve çabuk ete geliyor. Morova Zeytin
Küspesi’ni verdikten sonra yeme fazla
ihtiyaç duymuyorum. Randıman oldukça iyi, etin tadı da daha lezzetli oldu.
Hayvanlardaki iç yağ ve karkastaki yağ
oranını da azaltıyor.
Yusuf Ersoy
Asmalı Köyü- Gölhisar/Burdur:
Yaklaşık 45 gündür hayvanlarıma
Morova Zeytin Küspesi veriyorum. Sütteki yağ miktarının gözle görülebilir şekilde arttığını görüyorum. Hayvanların
kızışmalarında ve döl tutmalarında faydasını gördüm. Tüylerinde canlılık ve
parlaklık oluşmaya başladı.
Tunç Çiftliği-Abdullah Tunç-Bakıcı
Veli Özdemir/ Gölhisar/ Burdur:
2 aydır Morova Zeytin Küspesi’ni
hayvanlarıma veriyorum. Öncelikle
hayvanın tüylerinde parlaklık meydana
geliyor. Hayvanlarımın bursamaları (kızışmaları) yönünde oldukça iyi bir ürün.
Hazırlamış olduğum rasyonda tasarruf
ediyorum. Süt yağında iyileşme oldu ve
hayvanda işkembe yapmıyor, bedenleri de oldukça düzgün. Üretici arkadaşların kullanmasını tavsiye ederim, faydasını göreceklerdir.
Mehmet Küçükekiz
Kırkpınar Mahallesi – Korkuteli/Antalya:
3 ayı geçkin süredir hayvanlarıma
Morova Zeytin Küspesi vermekteyim.
Eskiden hayvanların sindiriminde sıkıntı olduğunda zeytinyağı verirdik, şimdi
Morova Zeytin Küspesi veriyorum. Yağ
içeriği konusunda zengin ve içerinde
zeytinyağı var. Hayvanlarımda sindirim
sistemi sorunları bitti ve daha rahatlar.
Tüyleri parladı, hayvanlarımın bedeni
daha düzgün. Ortalama 2-2,5 kg bir süt
artışı sağladım.
Adnan Eryavuz
Altınyayla (Dirmil)/Burdur:
2 yıldır koyunlarımı Morova Zeytin Küspesi ile besliyorum. Hayvanlarımın döl tutmalarında ve kuzulamasında
oldukça iyi bir ürün. Yemden tasarruf
sağlıyorum ve hayvanlarımın etleri ol-
dukça güzel.Aynı zamanda hayvanlarımın etleri kilo basıyor. 50 koyunda
günlük ortalama 25 kg süt alırken şimdi bu miktar 40 kg a kadar çıktı. Süt yağında ki artışı da gözlemledim. Hayvanlarımın sağlıklı ve sindirim sistemleri
oldukça iyi, bir sıkıntı yaşamıyorum.
Üreticiler, hiç bir tedirginlik yaşamadan
rahatça kullanabilirler.
Mustafa Ali Arıcı
Sultanhisar / Aydın:
Büyükbaş süt-besi yapıyorum. Morova Zeytin Küspesi'ni 3 yıldır hayvanlarıma veriyorum. Erken bursama (kızışma) yönünde çok faydasını gördüm. Süt
kalitesi, süt yağı artışı yönünde oldukça iyi bir ürün. Ortalama 2-3 kg süt artışı yapıyor. Sindirim sistemi sorunları ortadan kalktı. Hayvanların bedenini
oldukça güzelleştiriyor ve tüylerini parlatıyor. Öte yandan yemden de tasarruf
etmiş oldum. Ziyadesiyle memnunum,
diğer üreticilerin de memnun kalacağından eminim.Gönül rahatlığıyla kullanmalarını öneriyorum.
Hasan Hüseyin Özbek
Kırkpınar Köyü – Korkuteli / Antalya:
Besicilikle uğraşıyorum. Güney Ege
distribütörü Nevzat Acar'dan ürün hakkında bilgi aldım, ilk başta bilmediğimiz bir ürün olduğu için tedirgin yaklaştım. Kullandıkça faydasını gördük ve
üründen vazgeçemez olduk. İlk olarak
hayvanlarımın tüyleri parıldamaya başladı ve albenisi arttı. Hayvanlarımın bedeni oldukça iyi görünüyor. Eti sıkılaştırıyor, hayvanda işkembe yapmıyor ve
hayvanlarımda gaz sorunu ortadan kalktı. Rasyonda ise tasarruf etmeme yardımcı oldu. Üreticilere tavsiye ederim.
24
HABER
www.koykahvesi.com.tr
köy kahvesi
25
HABER
www.koykahvesi.com.tr
köy kahvesi
26
HABER
www.koykahvesi.com.tr
köy kahvesi
Soya fasulyesi ekimi başladı
Beslenmedeki öneminin yanı sıra, 400’ün
üzerinde endüstriyel ürünün üretiminde kullanılan
soya, fiyat, elde edilen gelir ve pazarlamada
mısır, pamuk, buğday, yerfıstığı gibi ürünlerle
rekabet edemiyor, ekim alanları artırılamıyor
S
ağlıklı beslenmedeki öneminin yanı sıra
400'ün üzerinde endüstriyel ürünün üretiminde de kullanılan ender tarla
bitkilerinden soya fasulyesinde ekim dönemi başladı. Ancak bu önemdeki soya, fiyat,
elde edilen gelir ve pazarlamada mısır, pamuk, buğday, yerfıstığı gibi ürünlerle rekabet
edemiyor, ekim alanları bir türlü artırılamıyor.
Alınan bilgiye göre, Karadeniz Bölgesi’nde Mayıs ayı ortalarından itibaren başlayan birinci ürün soya ekimi, Haziran
ayının 15’ine kadar devam edecek. Akdeniz ve Güneydoğu
Anadolu bölgelerinde ise genel
olarak ikinci ürün olarak ekilen
soya, buğday hasadından sonra
ekiliyor. Soya fasulyesi, olağanüstü özellikleriyle sağlıklı beslenmedeki öneminin yanı sıra
tutkal, mürekkep, sabun, benzin, böcek ilacı, alkol, plastik
ve lastik gibi 400'ün üzerinde
endüstriyel ürünün üretiminde
kullanılan ender tarla bitkilerinden biri olarak dikkat çekiyor.
Türkiye’de gıda sektöründe son yıllarda yaygınlaşan tüketiminin dışında soya, ağırlıklı olarak yem sektöründe;
yağı alındıktan sonra geriye
kalan küspe bol miktarda protein içerdiğinden, iyi bir hayvan yemi olarak özellikle kanatlı yem rasyonlarında yüksek
oranda kullanılıyor..
En fazla üretim
Adana’da
Türkiye'de yağlı tohumlu
ürün üretiminde ilk sırada çiğit
yer alırken, bu ürünü ayçiçeği,
soya, yer fıstığı, susam, kanola
ve diğerleri izliyor. 2014 yılında toplam 15 ilimizde üretimi
yapılan soya, en fazla Adana'da
yetiştiriliyor. Toplam soya üretiminin yüzde 61’i Adana'da
gerçekleştiriliyor.. Adana'yı
Mersin, Samsun, Osmaniye,
ve Mardin izliyor. Söz konusu 5 il, 2014 yılı toplam üretimin yüzde 97,5’ini karşıladı..
Ülkemizde soya üretimi ihtiyaca yetmediğinden her yıl itha-
lat yapılıyor. Soya üretiminin
artırılması için uzun yıllar çalışmalar yapılsa dane yazık ki
üretim artışı sağlanamıyor. .
Yetkililer, soyanın Çukurova ve Ege Bölgesinde münavebeyle ikinci ürün olarak ekimi,
İç Anadolu, Karadeniz Bölgesi ve Marmara bölgelerinde ise ana ürün olarak ekiminin oldukça uygun olduğunu
vurgulayarak, şu bilgiyi verdiler:"Ancak, soya, fiyat, elde
edilen gelir ve pazarlama konularında mısır, pamuk, buğday, yerfıstığı gibi ürünlerle rekabet edememekte, bu nedenle
ekim alanları artırılamamaktadır. Özellikle soya fasulyesinde
gümrük vergisi uygulanmaması nedeniyle alıcılar ithal ürünü
tercih etmekte, üretici ise kolay
pazarlayacağı ve daha fazla gelir elde edeceği pamuk, mısır,
buğday, yerfıstığı gibi diğer
ürünlere yönelmektedir.”
Yağlı tohumlar
ithalatının ilk
sırasındaÜlkemizdeki üretimi yeterli
olmadığı için sanayicinin ihtiyacının hemen tamamına yakınını ithal üründen karşıladığına
işaret eden yetkililer, "Soya fasulyesinde her yıl yapılan ithalat nedeniyle, dünya fiyatlarının düşük gerçekleştiği yıllarda
üreticiler ürünü pazarlayacak yer bulmakta zorlanıyor.
Bu durum da üretici daha kolay pazarlayacağı ürünleri tercih etmelerine neden olmaktadır” dediler.
Yağlı tohumlar içinde en fazla soya ithalatı yapıldığına dikkati çeken yetkililer, şunları
kaydettiler:"Ülkemizde soya fiyatları dünya fiyatlarına göre
şekillenmektedir. Son 3 yıldır
dünya soya fiyatlarının gerilemesi ülkemizde de fiyatların
düşmesine neden oldu. Çukobirlik soya alım fiyatlarına bakıldığında 2012 yılında kilogramı 117,5 kuruş olan fiyat,
2013 yılında 110 kuruşa, 2014
yılında 107,5 kuruşa gerilemiştir. Piyasa fiyatları Çukobirlik
fiyatları ile eşdeğer olmaktadır.
Soya primleri de son beş yıldır
kilogramına 50 kuruş olarak
ödenmektedir.”
Hayvancılıkta
kullanımı
Hayvancılık sektöründe ana
girdilerden birinin yem olduğuna işaret eden yetkililer, soyanın hayvancılıkta oldukça fazla
kullanılan bir yem hammaddesi
olduğunu ifade ederek, şu görüşleri dile getirdiler: “Ülkemizin dışa bağımlı soya üretimi
ile hayvancılığa rekabetçi bir
yapı kazandırması mümkün değildir. Yağlı tohumlu bitkilerin
üretiminde üretimi teşvik edi-
ci bir fiyat politikası izlemeli,
üretici üretimden vazgeçirilmemelidir. Ekim alanlarındaki artışa neden olabilecek en önemli
faktör alımlar ve uygulanan fiyat politikalarıdır.
Yağlı tohumlu bitkilerin üretimini teşvik etmek amacıyla uygulanan politikalardan biri
de prim uygulamasıdır. Prim
uygulamasının amacına ulaşabilmesi ise ancak primlerin yeterli miktarda verilebilmesine bağlıdır. Primler kendinden
beklenen amacı gerçekleştirecek düzeyde belirlenmelidir.
Yağlı tohumlu bitkilerin üretim
alanlarının başka ürünlere kaymasını önlemek bakımından,
üretim teşvik edilmelidir.
Dünya Ticaret Örgütü çerçevesinde soya ürünlerinin ithalatında uygulanan gümrük vergilerinin üst sınırları bellidir. Bu
sınırlar, dış piyasa fiyatları ile
üreticimizin rekabet edebilmesi için yüksek değildir. Bundan
dolayı soyada özellikle üreticinin ürün pazarlama dönemi
olan hasat ve sonrasında tarife
dışı engellerle ithalat kesinlikle önlenmelidir. Dünya Ticaret Örgütü ile yapılan anlaşmalar gereği, yağlı tohum ve ham
yağ ithalatındaki sınırlamayı
kaldıran vergi oranlarının, ülkemiz lehine yeniden düzenlenmesi gerekmektedir.”
Organik tarım desteği alacaklar dikkat!
Organik tarım desteklerinden yararlanacak çiftçilerin,
2015 yılına ilişkin OTBİS
ve ÇKS'de yer alan bilgilere
göre hak edişlerin gösterildiği belgeleri alma süresi 1 ay
uzatıldı.
Organik tarım desteklerinden yararlanacak çiftçilerin,
2015 yılına ilişkin Organik
Tarım Bilgi Sistemi (OTBİS)
ve Çiftçi Kayıt Sisteminde (ÇKS) yer alan bilgilere
göre hak edişlerin gösterildi-
ği belgeleri (icmal) alma süresi 1 ay uzatılarak, 15 Haziran 2015'e çekildi.
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığının Organik
Tarım Destekleme Ödemesi Yapılmasına Dair Tebliğde
Değişiklik Yapılmasına Dair
Tebliğ, Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girdi. Buna göre, organik tarım
desteklerinden yararlanacak
çiftçilerin ve ödemeye esas
arazilerin, 2015 yılına ilişkin
OTBİS ve ÇKS'de yer alan
bilgilere göre hak edişlerin
gösterildiği belgelerin alınması için 15 Mayıs 2015 olarak belirlenen süre 1 ay uzatıldı. Böylelikle OTBİS'de ve
ÇKS'de 2015 üretim yılında kayıtlı olma şartı kesin icmallerin alınış tarihi 15 Haziran 2015'e ertelendi.
27
HABER
www.koykahvesi.com.tr
köy kahvesi
TZOB ailesinin acı kaybı
Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Yönetim
Kurulu Başkan Vekili Nuri Şeyda Sorman
geçirdiği kalp krizi sonucu yaşama veda etti.
Sorman’ın cenazesi, TZOB Genel Başkanı
Şemsi Bayraktar’ın da katıldığı törenle
Manisa'da toprağa verildi.
C
enaze törenine
TZOB Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, Manisa Valisi
Erdoğan Bektaş, AK Parti Manisa Milletvekilleri Recai Berber, Selçuk Özdağ, Muzaffer
Yurttaş, CHP Manisa Milletvekili Özgür Özel, MHP Manisa Milletvekili Erkan Akçay,
Manisa Büyükşehir Belediye
Başkanı Cengiz Ergün, Yunusemre Belediye Başkanı Mehmet Çerçi, Şehzadeler Belediye Başkanı Ömer Faruk Çelik,
TFF İkinci Başkanvekili ve
İcra Kurulu Üyesi Arif Koşar, İl Emniyet Müdürü Tayfur
Erdal Ceren, AK Parti Manisa İl Başkanı Zülfikar Gürcan,
siyasi parti temsilcileri, sivil
toplum kuruluşları temsilcileri katıldı.
Bayraktar, Hatuniye Camii
avlusunda basın mensuplarının
soruları üzerine, uzun yıllar
beraber görev yaptıkları Sor-
man’ın çalışkan, dürüst kişiliğiyle dikkati çektiğini bildirdi.
Şemsi Bayraktar, şunları kaydetti:“Yakın çalışma arkadaşım, dostum Nuri Sorman
kardeşimiz, bir çiftçi olarak
doğdu, bir çiftçi olarak yaşadı
ve tesadüfe bakın ki bir çiftçi
olarak son nefesini tarlasında
çalışırken verdi ve aramızdan
ayrıldı. Bugün öyle bir tesadüf
ki kendisini 14 Mayıs Dünya Çiftçiler Günü’nde toprağa veriyoruz. Hem Ziraat Odası hem Türkiye Ziraat Odaları
Birliği hem de çiftçimizin hak
ve menfaatlerinin korunmasına yönelik çok uzun yıllar verdiği emek ve mücadele asla
unutulmayacaktır.”
Sorman’ın cenazesi, Hatuniye Camii’nde öğle namazına müteakip kılınan cenaze namazının ardından Manisa
Merkez Kırtık Mezarlığı’nda
bulunan aile kabristanına defnedildi.
Nuri Şeyda Sorman’nın özgeçmişi
10 Mayıs 2015 tarihinde yapılan TZOB 26. Genel
Kurulu’nda yeniden Yönetim Kurulu’na seçilen
Sorman, 27 yıl yaptığı Manisa Ziraat Odası Başkanlığı’nı sürdürürken, 1997 yılında TZOB Yönetim Kurulu’na seçildi. 1997-2003 tarihleri arasında TZOB Yönetim Kurulu üyeliği, 2003 yılından bu
yana da TZOB Yönetim Kurulu Başkan Vekili görevini yürüten Sorman, 1954 yılında Manisa’da
doğdu. M. Nuri Şeyda Sorman, İşletme Fakültesi’ni bitirdi. Çeşitli kuruluşlarda yönetim kurulu
üyelikleri yapan Sorman, Celal Bayar Üniversitesi Vakfı Başkanlığı görevinde bulundu. Manisa Ziraat Odası Yönetim Kurulu Başkanlığı’nın
yanı sıra 2007-2012 yılları arasında Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu Yönetim Kurulu Üyeliği görevlerinde de bulunan Sorman, Tarım Sigortaları Havuzu (TARSİM), Ulusal Zeytin ve
Zeytinyağı Konseyi Üyeliği ve Türkiye Ziraat Odaları Birliği Yönetim Kurulu Başkan Vekilliği görevlerine devam ediyordu.
Tarla ziraatı ile uğraşan Sorman, evli ve iki çocuk babasıydı.
Küçükarslan
Gaziemir’de
İkinci el araç piyasanın önemli firmalarından
Küçükarslan artık Gaziemir'de
Birçok risk barındıran ikinci el araç alımlarında,
müşterinin yaşadığı güven
eksikliğini giderme hedefiyle yola çıkan Küçükarslan Gaziemir'de yeni şubesini açtı. 1982 yılından beri
sektörde olan firma müşterilerine minumum risk,
maksimum güven ile iki el
araç sahibi yapıyor.
İkinci el araçlardaki riskleri ortadan kaldırarak,
müşterilerine güvenli alışverişin kapılarını açan Küçükarslan'ın www.kucukarslanikinciel.com adlı
internet sitesinden de
araçların detaylı özelliklerini görebilmek mümkün. Her marka ve model,
ekspertizli, garantili ikinci el araçlarla ilgili detaylı
bilgilere isterseniz Gaziemir şubesini ziyaret ederek, isterseniz de firmanın
internet sitesini tıklayarak
ulaşabilirsiniz. Küçükarslan bünyesi altında yapılan alım, satım ve takas işlemleri kalite ve şeffaflık
prensibi ile gerçekleşiyor
ve böylece aradığınız araca
gönül rahatlığı ile ulaşabiliyorsunuz. 2. el araba alım
satım piyasasının nabzını
belirleyen firmalar arasında bulunan firma, müşteri
memnuniyetini temel ilke
olarak kabulederek müşterilerine ikinci elde birinci
kaliteyi garanti ediyor.
28
HABER
www.koykahvesi.com.tr
köy kahvesi
Çiftçi tabii afetlerden kurtulamıyor
TZOB Genel Başkanı Bayraktar: “Çiftçimiz don riskine karşı ellerinden gelen tedbirleri
alsalar da Nisan ayının üçüncü haftasındaki soğuklardan birçok meyve türü zarar gördü”
T
ürkiye Ziraat Odaları Birliği
(TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, çiftçinin, 20132014 üretim döneminde büyük zarar veren tabii afetlerden içinde
bulunduğumuz 2014-2015 sezonunda
da kurtulamadığını bildirerek, “Çiftçimiz don riskine karşı ellerinden gelen
tedbirleri alsalar da Nisan ayındaki soğuklardan birçok meyve türü zarar gördü” dedi.
Bayraktar, yaptığı açıklamada, 2014
yılı Mart ayı sonunda gerçekleşen don
afetinin, bu yıl Mart ayı sonundan itibaren 5-6 Nisan ile 22-25 Nisan 2015 tarihlerinde meydana geldiğini belirtti.
Çiftçilerin don riskine karşı ellerinden
gelen tedbirleri almalarına rağmen birçok meyve ağacında don zararı olduğu
bilgisini veren Bayraktar, bu yıl kış aylarının normal yıllara göre daha soğuk
geçtiğini, aşırı yağışlar, sel, dolu, fırtına
gibi afetlerin çiftçinin peşini bırakmadığını bildirdi.
TZOB Genel Başkanı Bayraktar, her
ne kadar bahar aylarının da soğuk geçmesiyle meyve ağaçlarında çiçeklenme daha geç olsa da meyve ağaçlarının,
Nisan ayının üçüncü haftasında yağan
kar ve düşük hava sıcaklıklarından çok
olumsuz etkilendiğine dikkati çekti.
Kayısı, üzüm başta olmak
üzere birçok meyvede
zarara neden oldu
Geçen yıl Mart ayı sonunda gerçekleşen don afetinin kayısı ve fındık başta
olmak üzere birçok meyvede zarara neden olduğunu, meyvelerde Türkiye rekoltesinin yüzde 6,2 azaldığını hatırlatan Bayraktar, şunları kaydetti:
“Bu yıl da gerçekleşen don afeti, kayısı ve üzüm başta olmak üzere çeşitli meyvelere zarar verdi. Yine de çiçeklenmenin geç başlamış olması çiftçimiz
için bir şanstır. Geçen yıl ki gibi erken
çiçeklenme olsaydı, Nisan ayının üçüncü haftasında gerçekleşen don afetiyle
kayıp çok fazla artacaktı.
Don afetinin verdiği zararların tespit
edilmesi amacıyla illerde hasar tespit
komisyonları çalışmalarına başlamıştır.
Ürünlerini tarım sigortası yaptıran üreticiler ise hasar ihbarlarını yaptı. Eksperlerin çalışmaları devam ediyor. Hasar tespit çalışmalarının tamamlanması
ile meyvelerde rekolte kayıpları daha
net ortaya çıkacak.
Geçen yıl yaşanan don afeti sonrası üreticilerin kredi borçlarını ödeyememesi ile erteleme yapılmış, benzer karar
bu yıl için de alınmıştı. Borç ertelemeleri, Ziraat Bankası ve Tarım Kredi Kooperatifleri’nin düşük faizli krediler dışındaki kredilerini ve diğer bankaların
kredilerini de kapsamalıdır. Meyve üreticilerinin arka arkaya yaşanan afetten
dolayı gelir kayıpları fazla oldu. Geçen
yılın zararını kapatamayan üretici, bu
yıl da beklediği rekolteyi alamayacak.
Bu nedenle üreticilere maddi destek yapılarak arka arkaya yaşanan afetin etkileri azaltılmalıdır.”
İl itibarıyla don hasarı
Malatya’da kayısı, Isparta’da kiraz,
kayısı, elma, ceviz ve erik, Manisa’da
üzüm bağları, erik ve kiraz, Kayseri’de
elma ve kayısı, Karaman’da elma, kayısı, kiraz, Niğde’de elma, kayısı ve kiraz, Bursa’da kiraz, armut, şeftali, elma
ve erik, Kahramanmaraş’ta kayısı, Antalya Korkuteli’de meyve ağaçlarının
dondan zarar gördüğünü belirten Bayraktar, illerdeki zararla ilgili şu bilgileri verdi:
“Malatya: Kayısı erken çiçek açan
meyve türü olması nedeniyle ilkbahar
geç donlarından en fazla etkilenen meyvedir. Geçen yıl Mart ayı sonunda gerçekleşen don afetinden en fazla etkilenen kayısı, bu yılda dondan zarar gördü.
Nisan ayı başlarında yaşanan dondan
zarar gören kayısı ağaçları, 22-23 Nisan
tarihlerinde de aşırı yağmur ve kar yağışı nedeniyle zararın boyutu artmıştır.
Malatya İlinde 1200 rakımın altında yetiştirilen kayısı ağaçlarında önemli zarar
oluşmuştur. İlin Kale, Battalgazi, Yazıhan, Akçadağ, Darende ve Hekimhan
ilçelerinde rakıma bağlı olarak lokal
değişmekle birlikte yüzde 60’a varan
oranlarda zarar beklenmektedir. Hasar
tespit çalışmalarının sonuçlanmasıyla
kayısıda rekolte tespiti yapılabilecek.
Isparta: Meyvecilikte ilk sıralarda
olan Isparta İlinde 23-24 Nisan tarihlerinde hava sıcaklıklarının eksi 6 dereceye kadar düşmesiyle kiraz, kayısı,
elma, ceviz, erik ağaçlarında önemli zarar beklenmektedir.
Isparta Ziraat Odamızın da için yer aldığı hasar tespit komisyonunun yaptı-
ğı ilk tespitlere göre Gelendost, Yalvaç,
Senirkent, Uluborlu, Gönen ve Merkez ilçelerinde meyvelerde yüzde 70100’e varan oranlarda zarar beklenmektedir. Önemli kiraz üretim merkezi olan
Uluborlu’daki kiraz ve kayısılarda ise
yüzde100’e varan oranlarda zarar beklenmektedir. Yine Isparta genelinde
en fazla üretilen elmalarda il genelinde yüzde 60-70’e varan oranlarda zarar
beklenmektedir.
Manisa: İlde Nisan ayı ilk günlerinde
gerçekleşen don, başta üzüm bağları olmak üzere erik ve kirazlarda zarara neden oldu. 21-24 Nisan’da gerçekleşen
don bağlarda ve meyvelerde zararın boyutunu artırdı.
Bu yıl yaşanan don afeti, Saruhanlı ve Turgutlu İlçesi başta olmak üzere, Akhisar, Alaşehir, Sarıgöl, Ahmetli
ve Salihli ilçelerinde bazı üzüm bağlarında yüzde 100’e varan oranlarda zarara neden oldu. Ayrıca, erik ve kirazda da yüzde 60’a varan oranlarda zarar
bekleniyor.
Kayseri: İlde 21-24 Nisan tarihlerinde hava sıcaklıklarının düşmesiyle kayısı ve elma ağaçları zarar gördü.
Bahçelere göre değişmekle birlikte ilk
tespitlere göre kayısı ağaçlarında yüzde
100’e varan oranlarda, elma ağaçlarında ise yüzde 80’e varan oranlarda zarar
gördü. Kayseri ilinde elma ağaçlarının
tomurcuk döneminde olması nedeniyle
üreticiler sigorta yaptırsa bile tazminat
alamayacaklar.
Karaman: 23-24 Nisan günlerinde
ilde eksi 8 dereceye kadar düşen hava
sıcaklıkları sonucu elma bahçeleri başta olmak üzere kayısı, kiraz gibi meyve
ağaçları zarar gördü. Elma ağaçlarının
bir kısmı pembe tomurcuk döneminde
iken bir kısmı çiçek açtı. Elma bahçelerini sigorta yaptıran üreticilerin pembe
tomurcuk döneminde zarar görmesi nedeniyle tazminat alamayacaklar. Elma
bahçelerinde yüzde 80’e varan oranda
zarar bekleniyor.
Niğde: İlde hava sıcaklıklarının eksilere düşmesi ile başta elma bahçeleri olmak üzere, kayısı, kiraz ürünlerinde zarar beklenmektedir.
Bursa: 22-24 Nisan tarihlerinde hava
sıcaklıklarının düşmesi ile gerçekleşen
kırağı ilde kiraz, armut, şeftali, elma ve
eriklerde zarar beklenmektedir.
Kahramanmaraş: İlde 22 Nisan gecesi gerçekleşen düşük hava sıcaklıkları
kayısı başta olmak üzere çeşitli meyvelere zarar verdi.
Antalya: Korkuteli ilçesinde, 22-24
Nisan tarihlerinde, İlin Korkuteli ilçesinde düşen hava sıcaklıkları meyve
ağaçlarında zarar beklenmektedir.”
29
HABER
www.koykahvesi.com.tr
köy kahvesi
DESTEKLER ARTTI
Mandalar
kıymete bindi
Üzüm bağları don
vurgununu atlatacak
T
ürkiye’nin üretim ve
ihracatında dünya lideri olduğu, ortalama
280 bin ton rekoltenin gerçekleştiği, 500 milyon dolar ihracat geliri elde ettiğimiz çekirdeksiz kuru üzüm
üretim bölgeleri Manisa ve Denizli illerindeki bağ bölgelerinde 23 – 24 Nisan 2015 tarihlerinde yaşanan İlkbahar geç
donu ile sarsıldı.
Don sonrasında üzüm bağlarında boyutunu tespit etmek
amacıyla Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, Ege İhracatçı Birlikleri, İzmir Ticaret
Borsası, Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi, ve Alaşehir Ticaret Borsası işbirliğinde inceleme çalışmaları yapıldı.
Ziraat Mühendislerinden oluşan uzmanlar grubu, Manisa Merkez, Saruhanlı, Akhisar,
Gölmarmara, Turgutlu, Ahmetli, Salihli, Alaşehir ve Sarıgöl
İlçelerinde incelemeler yaptı. Yapılan incelemelerde; bölgedeki ilçelerin birçoğunda yer
alan bağlarda gelişme döneminde olan 15-20 cm uzunluğunda sürgünlerin don zararına
uğradığı görüldü. Mayıs ayında
yeni gelecek sürgünlerle üzüm
bağlarındaki zararın boyutunun
azalması bekleniyor.
Don zararının boyutu
ilçelere ve rakıma
göre değişiyor..
Dondan zarar gören sürgünler
yerine gelecek yeni sürgünlerin
verim durumu araştırılacak.Konuya ilişkin açıklamalar yapan
Ege Kuru Meyve ve Mamulleri İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Birol Ce-
tahmin edilebilecektir. Şimdiden “toplam Türkiye çekirdeksiz kuru üzüm rekoltesinde
yüzde şu kadar kayıp var” gibi
bir rakam telaffuz etmek doğru
olmaz. Gerçek durumu ancak
Temmuz ayı başında yapılacak
rekolte heyeti araştırması ortaya koyacaktır. Ayrıca, yaşanan don zararının önümüzdeki
2016 yılı mahsulüne bir zarar
vermesi söz konusu değil.”
“Spekülasyonlara
meydan verilmesin”
lep; “İki Ticaret Borsamızın ve
Birliğimizin ziraat mühendislerinden oluşan bir uzman grubumuz Manisa'daki bağlarda ilk
incelemelerini yaptılar. Bölgedeki hemen her ilçede ve hatta
köyde bulunan bağlarımızın en
az yarısında yüzde 10 ila yüzde
90 arasında değişen oranlarda
zarara uğradığı gözlendi” dedi.
Gözlem bağları seçildi
Mayıs ayı içinde, yeni yaz
sürgünlerinin meydana geleceği ve asmanın ihtiyaç duyduğu
sürgünler ile yaprak alanının
yeniden oluşacağını öngördüklerini anlatan Celep şöyle devam etti; “Yeni gelecek sürgünlerin salkım verme oranının
az olacağı düşünüldüğünden
gelecek sürgünlerden elde edilecek üzüm miktarını şu aşamada tahmin edebilmek zor.
Bunun için zarar gören bölgelerde gözlem bağları seçildi. Seçilen bağlarda yeni gelen
sürgün sayısı ve bu sürgünlerin
üzerinde bulunan salkım sayılarının tespit edilmesi ile üzüm
verim oranı önümüzdeki aylarda daha doğruya yakın şekilde
Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Manisa İl ve İlçe
Müdürlükleri yetkilileri tarafından da ayrıca zarar tespit çalışmaları yürütüldüğü bilgisini veren Ege Kuru Meyve ve
Mamulleri İhracatçıları Birliği
Başkanı Birol Celep, “7 ile 10
gün içinde hazırlanması beklenen bağ bölgeleri zarar tespit
raporunun İl Müdürlüğü yetkililerince açıklanmasını bekliyoruz. Ülkemiz dünya çekirdeksiz kuru üzüm üretim ve dış
satımında lider ülkelerin başında geliyor. Ancak yurtdışı piyasalarda dalgalanmalara yol
açmamak adına ihracatçı arkadaşlarımızın yetkili kurumlardan gelecek resmi açıklamalara
itibar etmelerini ve spekülasyonlara meydan vermemeleri hepimizin faydasına olacaktır” dedi.
Türkiye’de 2014/15 sezonunda 328 bin ton çekirdeksiz kuru
üzüm rekoltesi gerçekleşeceği tahmin edilmişti. Türkiye,
2012-13 sezonunda 536 milyon
dolar, 2013-14 sezonunda ise
460 milyon dolar çekirdeksiz
kuru üzüm ihraç etmişti.
Irkı tükenmekte olan hayvanlar arasında yer alan mandaların ırkının devam etmesi için
Tarım Gıda ve Hayvancılık Bakanlığı’nın dişi mandalara verdiği destek artınca mandalar
kıymete bindi. Sulak alan fazla olmamasına rağmen Aydın
hayvan pazarında dişi manda
satışları başladı.Sütü, yoğurdu,
kaymağı, peyniri ve lokumuyla meşhur mandalar, soyu tükenmekte olan hayvanlar arasında yer alınca Tarım Gıda ve
Hayvancılık Bakanlığı tohumlanacak aya gelen dişi mandalara 900 TL destek verdiği belirtildi. Bakanlığın verdiği bu
destek manda üreticiliğini cazip hale getirirken, üreticilerin
de mandaya yöneldiği belirtildi.Son desteklemelerle manda
yetiştiriciliğinin oldukça cazip
bir yatırım aracı haline geldiğini
belirten hayvancılar, hayvan pazarlarında da dişi mandaların
büyük rağbet gördüğünü belirttiler. Aydınlı celeplerden Hasan Yiğit, manda yetiştirciliğinin
yoğun olduğu Afyon ve Çevre-
si’nden manda yavrusu getirip
satmaya başladıklarını belirterek, “Devlet dişi manda başına
900 TL’ye varan destek veriyor.
Bunun yanında manda çiftçiliği kuracaklara da yüzde 50 hibe
devlet desteği veriliyor. Hayvancılık yapmak isteyen girişimciler özellikle manda yetiştiriciliğine yönelirse daha çok para
kazanacağına inanıyoruz. Bu
nedenle pazarlarda manda satışına başladık.Mandaya olan
rağbet bizim de işlerimizi yoğunlaştırdı” diye konuştu.
Ayçiçeğinden
elektrik
üretilecek
Türkiye'nin en önemli yağ bitkilerinden olan ayçiçeği, elektrik
üretimine de katkıda bulunacak.
Kırklareli'de kurulacak biyokütleye dayalı elektrik üretim santralinde odun ve ayçiçek sapları
yakılarak elektrik üretilecek.
Zeus Enerji, Kırklareli Organize Sanayi Bölgesi'nde (OSB) 12
megavat kurulu gücünde biyo
kütleden elektrik enerjisi üretim
santrali kuracak. Proje için hazırlanan tanıtım dosyasına göre,
tesiste hammadde olarak kullanılması ve yakılarak enerji elde
edilmesi planlanan toplam biyokütle miktarı yıllık yaklaşık 100
bin tonu buluyor. Bu kaynağın 91
bin tonluk kısmı orman ürünlerinden, 9 bin tonluk kısmı ise
ayçiçek sapından sağlanacak.
Tesiste, Kırklareli bölgesi ve
çevre illerde orman ürünleri ve
tarım ürünlerinin işlenmesinden ortaya çıkan biyokütle yaka-
cak hammaddesi olarak kullanılacak.Atıkların yataklı reaktörde
yakılmasıyla elde edilecek buharın, buhar tribününden geçirilmesiye elektrik enerjisi üretilecek. Elde edilecek elektrik
enerjisi, Kırklareli OSB şebekesine verilecek. Projeyle şimdiye
kadar değerlendirilmemiş, biyokütle olarak tanımlanan orman
artıkları ve tarımsal nitelikli artıklar, elektrik enerjisine çevrilecek ve enerji piyasasına katma
değer sağlanacak.
Bölgedeki orman yoğunluğunun
fazla olması, orman ürünlerinin işlenmesinden kaynaklanan
biyokütle atıklarının fazlalığı ve
mevcut sistemde değerlendirilmemesi bu bölgenin proje alanı
olarak belirlenmesinde etkin rol
oynadı.Proje kapsamında, inşaat
aşamasında 15, işletme aşamasında ise 45 kişinin çalıştırılması planlanıyor.
30
köy kahvesi
HABER
www.koykahvesi.com.tr
Smyrna Solar'dan, çiftçiye
“bedava” elektrik çözümü
Güneş ışınlarıyla enerji üretmesinin yanında istenilen yere taşınma özelliğiyle göz dolduran Smyrna Solar
ürünleri, kırsalda elektrik sorunu yaşayan çiftçilere, gezici arıcılara ve yetiştiricilere büyük kolaylık sağlıyor
K
ırsal Kalkınmayı Destekleme Projesi çerçevesinde
yüzde 50 hibe desteği de verilen ve günlük enerji ihtiyacını güneşten bedava karşılanmasını
sağlayan mobil solar paketler, çiftçilerden büyük talep görüyor. Alt yapı hizmetlerinin bulunmadığı kırsal, dağlık
bölgelerde hayvancılık yapanlar ile çobanlara ve gezici arıcılara, solar enerji olarak adlandırılan güneş enerjisinden
elektrik üreten sistemin büyük kolaylık
sağladığı ve yaşamlarını kolaylaştırdığı bildirildi.
İzmir'de faaliyet gösteren Smyrna Solar Paket Güneş Enerji Sistemleri San.
Tic.Şirketi, solar enerji konusunda yaptığı çalışmalar ve atılımlarla özellikle de çiftçiler ve yetiştiricilere sunduğu
çözümlerle dikkat çekiyor.Şirket sahibi Ergun Sayın, 2002 yılında kurulan
ve güneş enerjisinden sıcak su konusunda çalışmalar yapan firmalarının son
dönemde, kırsalda yaşayan vatandaşların, elektriğin olmadığı yerde alternatif enerji olan güneş teknolojisinden
yararlanmaları amacıyla güneş enerjisinden elektrik üretimi konusunda yoğunlaştığını anlattı. Sayın, amaçlarının,
kullanıcıların enerji tüketim masraflarının azaltılmasının yanı sıra yaşam standartlarını arttırararak, temiz enerjiyi
özendirmek olduğunu vurguladı. Kullanıma hazır ve seyyar olarak taşınabilen sistem sayesinde çobanlar ve gezici arıcıların cep telefonlarını, diz üstü
bilgisayarını şarj edip radyo dinleyebildiğini ifade eden Sayın, sistem sayesinde elektriğin her türlü nimetinden yarar-
Projelere
verilen
destekler
giderek
artıyor
lanıldığını kaydetti. Ergun Sayın, güneş
enerjisinden elektrik üreterek,özellikle kırsal, dağlık bölgelerde yaşayanların
hayatlarını kolaylaştırmanın yanı sıra
maliyetleri azaltmak ve verimliliği artırmak için yetiştirici birlikleri ile işbirliği
içerisinde olduklarını vurguladı.
Işığa ihtiyacınız olan
her yerde yanınızda
Şebeke elektriğine bağımlı olmadan istenilen her yerde kolay ve ekonomik
şekilde aydınlatmak mümkün. Arı sezonunda kırsalda arıcıların işini kolaylaştıran mobil solarlar,güneş panelleri
yardımıyla enerjiyi depolayıp bu sayede ampul, mini buzdolabı, televizyon
veya bilgisayar çalıştırabildiği gibi cep
telefonu da şarj edebiliyor.
Seyyar çantalarla her yerde
elektrik
Ulaşımın olmadığı, kimsenin çıkamadığı yerlerde, meralarda yapılan küçükbaş hayvancılığın, çalışanlar açısından
sıkıntılı olduğunu, insanların elektriğe, elektrik kullanımıyla sağlayabileceği birçok faydaya ihtiyaç duyduğunu anlatan Sayın, bunun da mobil solar
(seyyar güneş enerji çantaları) enerji
sistemleri ile mümkün olduğunu söyledi. “Sistemle dağın başına teknoloji götürüyoruz” diyen Sayın, sundukları paket sistemle şebekenin olmadığı yerlere
elektik götürdüklerini ifade ederek, şunları kaydetti: “Zor şartlarda üretim yapan arıcı ve çiftçilerimiz, seyyar çanta
sistemimizden edinerek, gelişen teknolojinin nimetlerinden faydalanıyor. Kırsalda altyapı hizmeti olmayan yerlerde,
sistem sayesinde verimlilik ve ürünlerin
de kalitesi artıyor.Zira güneş enerjisiyle
sağlanan elektrik sayesinde ürünler soğutma tanklarında saklanma imkanına
kavuşuyor ve ürünün iyi bir şekilde muhafaza edilerek tüketiciye kadar sağlıklı
bir şekilde ulaşması sağlanıyor. Ayrıca
işletmenin geceleri aydınlatması sağlanırken, televizyon, buzdolabı gibi elektrikli aletlerle yaşam daha kolay hale
geliyor. Dolayısıyla aydınlatma için
Afyonkarahisar Gıda Tarım ve Hayvancılık İl Müdürü Hüseyin Arap, kentte Kırsal Kalkınma Yatırımlarının Desteklenmesi Programı (KKYDP) 9. etap
başvuruları kapsamında 39 projeye yaklaşık 24 Milyon TL hibe desteği yapılacağını kaydetti.
Arap, yaptığı yazılı açıklamada, KKYDP 9. Etap başvurularının değerlendirilmesinin Gıda Tarım ve Hayvancılık
Bakanlığı'nca sona erdiğini, projeye Afyonkarahisar’dan müracaatları gerçekleştirilmiş 39 projenin tamamının onaylandığını belirtti. Arap açıklamasında şu
ifadelere yer verdi:”İlimizde her yıl Kır-
rine ücretsiz kurulum eğitimi verdiklerini bildirdi. İhtiyaca göre geniş ürün yelpazesi sunduklarını da kaydeden Sayın,
yüzde 100 Türk malı ürünlerin uzun
ömürlü olduğunu ve sorunsuz kullanım
sağladığını ifade etti.
Hibe deteği de var
kullanılan diğer alet ve edavatlara ihtiyaç kalmayacağından işletmenin maliyetleri de azalıyor”
Yüzde 100 Türk malı
Sistemin pratik olduğunu ve kullanıma hazır olarak teslim edildiğini anlatan Ergun Sayın,”Özellikle gezgin arıcılar, mevsime göre yer değiştiriyorlar.
Ürünümüzün teknik kurulumu da çok
basit. Alıp, taşıyıp kurabiliyorsunuz.
Profesyonelliğe gerek yok” dedi.
Ar-Ge çalışmalarına büyük önem verdiklerini dile getiren Sayın,üretimlerini
müşteri memnuniyeti odaklı sürdürdüklerini söyledi. Tüm ürünlerin patentli
olduğunun altını çizen Sayın, müşterile-
sal Kalkınma Yatırımlarının Desteklenmesi Programına ilgi artarak devam etmektedir. Bu sayede yeni yatırımlar ve
yeni istihdam alanları ilimize kazandırılmaktadır. Dokuzuncu etapta talep edilen hibe miktarının, 8 etabın toplamında verilmiş olan hibe miktarından fazla
olması İlimizin yatırımlara olan ilgisini göstermiştir. Uygun bulunan 39 adet
projenin toplam proje bedeli ortalama
50 Milyon TL olup, hibeye esas proje tutarı yaklaşık 48 milyon TL’dir. 39
proje için yatırımcılarımız tarafından talep edilen hibe miktarı yaklaşık 24 Milyon TL’dir. Dokuzuncu etaba kadar ilk
Sistemi kullanan üretici sayısının her
geçen gün arttığına işaret eden Sayın,
Ar-Ge çalışmaları sonucunda üreticilere hitap edecek şekilde tasarımlarda bulunduklarını ve ihtiyaca göre farklı model ürettiklerine anlatarak, tamamen
portatif olan ürünlerin istenilen yere taşınabildiğini söyledi.
Kullanım alanları
Konutlarda, işyerlerinde,yazlık evlerde,dağ evlerinde,kamplarda,arıcılıkta,balıkçılıkta,bahçe evlerinde,karavanlarda,bot ve teknelerde,orman kulübeleri
ve gözetleme kulelerinde,ağıllarda,elektriğin olmadığı her yerde..
8 etapta toplam 89 adet proje uygulanmış olup, bu projelerin toplam yatırım
tutarı yaklaşık 45 Milyon TL ve verilen
hibe miktarı 21,5 Milyon TL’dir. Onaylanmış olan 39 adet projenin, 3 adedi
hayvansal orjinli gübre işleme paketleme ve depolama, 18 adedi bitkisel ürün
işleme paketleme ve depolama, 5 adedi alternatif enerji kaynaklı sera, 6 adet
çelik silo yatırımları, 2 adet soğuk hava
deposu, 5 adedi de alternatif enerji üretim tesisleridir. Onaylanmış projelerle
ilgili yatırımcılarımızın hibe sözleşmesi öncesinde il müdürlüğümüze müracaat etmeleri gerekmektedir.”
31
köy kahvesi
HABER
www.koykahvesi.com.tr
Bilinçli tarım için yeni
bir program geliştirildi
Eskişehirli iki girişimci, zaman ve sudan tasarruf
sağlayan, hangi ürünün nerede verimli olduğunu tespit
edebilen “Sulama Yönetimi Programı”nı geliştirdi
B
ilinçli tarımı hedefleyen
yeni bir programa imza
atıldı. İki girişimci tarafından geliştirilen Sulama
Yönetimi Programı (ProSu) adlı sistemin Türkiye’de ve dünyada benzeri olmadığı savunulurken, bu sistemle
tarım alanında geleceğe dönük planlama yapılabileceği ifade edildi.
Proje koordinatörü Cavit Çakır,
ProSu’nun tarımsal üretimin gerçeklemesi için, su dağıtım sisteminin
izin verdiği ölçüde esnek, güvenilir ve bitki su ihtiyacı hesaplamasına dayalı bir programın geliştirilmesine yönelik ihtiyacı karşılamak için
hazırlandığını söyledi. Çakır, “Program mikro seviyedeki bitki su ihtiyacını hesaplayarak, ekilen bütün bitkilerin ihtiyaç duyduğu su miktarını
belirliyor. Rezervuardaki su miktarına göre de ihtiyaç analizi yapıyor.
Daha sonra sulama öncesi, sulama
suyunun yeterli olup olmadığı hususunda uyarı veriyor. Sulama sistemi
buna göre önceden ekim yönlendirmesi veya kısıtlı sulama planlaması
yapıyor” dedi.
“Ekilecek bitki seçiminde
üreticiler yönlendiriliyor”
“Program, çıkacak sorunları, sulama sezonu öncesinde çözme imkanı
sunuyor” açıklamasını yapan Çakır,
“Ayrıca bitki su ihtiyacı ‘Blaney-Cridle’ ve ‘Penmann’ yöntemleri ile
ayrı ayrı hesaplanabiliyor. Ekim yapılacak bölgenin bitki çeşidini belirleyen etkenlerden en önemlisinin toprak olduğundan yola çıkarak, gerekli
toprak analizi verilerinin girilmesiyle doğru gübre ve miktarı belirlenebi-
liyor. Taban suyu kuyularından elde
edilen verilerinin girilmesi ile de taban su seviyesi, toprak tuzluluğu ve
toprak eğimi belirlenerek ekilecek
bitki seçiminde üreticiler yönlendiriliyor” diye konuştu.
lama) inşa edilerek işletmesi su kullanıcı
örgütlerine devredildi. 17 bin 285 hektarı ise (30 adet sulama) bedeli karşılığında
başka kurumlara inşa edildi. 478 bin 421
hektarı DSİ ile birlikte mülga KHGM ve
İl Özel İdareleri’nce YAS Sulama Koo-
peratifleri adına geliştirildi. Mevcut sulamalarda kanal tipleri hizmet ettikleri alana göre sınıflandırıldığında; sulamaların
yüzde 39 klasik kanal, yüzde 44 kanalet
ve yüzde 17 borulu şebekeden oluştuğu
görülüyor."
www.urgubleonardit.com
“GAP Bölgesi’nde
ekonomiye 198 milyon
dolar katkı sağlanabilir”
Cavit Çakır, söz konusu programın
Türkiye genelinde kullanılması halinde sulama randımanının en az yüzde 10 oranında artacağını düşündüklerine dikkat çekti. Çakır, “Yalnızca
GAP Bölgesi'nde sulama birlikleri tarafından işletilen sulamalarda sulama
randımanı yüzde 43. Sulama birliklerince bir yılda kullanılan su miktarı
11 milyar 32 milyon metreküp. Türkiye genelinde 1 hektar alan için 4
bin 452 metreküp su harcanıyor. Bu
durumda 247 bin 798 hektar alan ilave olarak sulanabilecek. Sulama alanlarından elde edilen net geliri ülke
genelinde 800 dolar/hektar alırsak,
sulama birlikleri sulama randımanının
yüzde 10 puan artırılmasının yalnızca GAP Bölgesi’nde ekonomiye getireceği katkı yıllık 198 milyon dolar”
açıklamasını yaptı. Küresel ısınmanın
tüm dünyayı tehdit ettiği günümüzde
suyun öneminin daha da açığa çıktığının altını çizen Çakır, özetle şu bilgileri verdi:
“Türkiye’de işletmeye açılan toplam sulama tesisi sayısı 2 bin 320
adet, sulama alanı da net 2 milyon
847 bin 382 hektarı buluyor. Bunun
142 bin 740 hektarı (108 adet sulama) DSİ tarafından işletiliyor. 2 milyon 208 bin 936 hektarı (779 adet su-
Türkiye
Geneline
Bayilikler
Verilecektir
* Sıvı Humik Asit 20 Lt
* Torbalı granül 25 lt
* Tonajlı dökme katı leonardit
satışlarımız için bizi arayın
* Kargo ile teslimat yapılmaktadır
En iyi ORGANİK toprak düzenleyici;
LEONARDİT
• Bitki gelişimini güçlendirip hızlandırır
• Toprağın verimliğini arttırır.
• Uzun süre etkilidir.. Ürünlerde erkencilik sağlar.
• Ürün kalitesinin arttırır.
• Toprağın daha iyi havalanmasını sağlar.
• Toprağın su geçirgenliğini arttırır.
• Toprağın su tutma kapasitesini arttırır.
• Toprak nemini korur.
• Toprağın PH yapısını düzenler.
Tarım Madencilik Ltd. Şti.
1710 Sokak No: 3 Kat: 3 Daire: 304
Karşıyaka / İzmir
Tel: 0232 700 10 27 • GSM: 0532 722 86 33
32
HABER
www.koykahvesi.com.tr
Organik Tarımda yeni nesil gübre:
LEONARDİT
köy kahvesi
yıl boyunca fosilleşmesiyle oluşan humik asitler; torf yataklarında, linyit katmanlarında, taze su kaynaklarında ve
leonardit madeninde bulunuyor. İçeriğinde fulvik asit, karbon, makro ve
mikro besin elementlerini barındıran
bu doğa mucizesi, gerek toprak, gerekse bitkilerin ihtiyaç duyduğu yaşamsal
besin maddeleri ve organik vitaminlerin en doğal yolla karşılanmasını sağlıyor. Karbon ve makro/mikro besin maddelerini içeren humik asit ve leonardit,
toprağın havalanma, su tutma ve PH
özelliklerini iyileştiriyor. Humik asitler toprağa uygulanabilmesinin yanında, bitkinin protein ve kuru madde biriktirme kapasitesini arttırmak amacıyla
yapraktan da verilebiliyor. Yapraktan
verilen humik asit, ürünün iri, dolgun,
homojen görünümlü ve canlı renkte olmasını sağlıyor. Ayrıca organik madde
içeriğindeki doğal antibiyotikler, bitkilerde enfeksiyon hastalıklarına karşı doğal bir korunma sağlıyor.
Toprağın Tansiyonu PH
derecesini düzenlemede etkili
Toprak verimliliğini etkileyen diğer
bir bileşen de, toprağın PH derecesi. İşlev olarak insandaki tansiyona benzeyen
toprak PH’ının değeri, besin elementlerinin topraktaki hareketliliğini ve buna
bağlı olarak bitkilere yarayışlılık durumunu tayin ediyor. Bu bağlamda, bitkilerin topraktan en iyi şekilde faydalandığı ideal PH değerleri 6,7-7,3 aralığındaki
değerler oluyor. PH derecesi bu optimum sınırlardan aşağı ya da yukarı doğru saptıkça topraktaki mikroorganizma
faaliyetleri de o ölçüde yavaşlıyor. Bu
durumda besin elementleri toprağa sıkıca bağlanıp kilitlenerek bitkiler için alınamaz forma dönüştüğü gibi, verilen
gübreden de etkin bir sonuç alınamıyor.
Bu açıdan toprak PH’ını düzenleyen humik asit ve leonardit önem kazanıyor.
D
ünyada hızla artan nüfusun tarım sektöründe yarattığı en önemli ihtiyaç, birim
alan verimlerini mümkün
olan en yüksek seviyeye çıkarabilmek.
Verimli ürünün verimli toprakla alınabileceği gerçeği tüm dünya ülkelerinin tarım gündeminde çoktan ilk sıraları alırken, toprağın verimlilik düzeyini
ise topraktaki organik madde (humus)
varlığı ve PH (reaksiyon) seviyesi belirliyor. Ülkemizde, tarım topraklarında organik madde seviyeleri tükenme
noktasına kadar geldiğinden birim alan
verimleri dünya ortalamasının oldukça altında seyrediyor. Humik asit ve leonardit gibi yardımcı ürünler kullanarak
toprakta yeterli organik madde (humus)
varlığını sağlamak, yüksek PH seviyelerini ise optimum sınırlara yaklaştırmak mümkün.Bu sayımızda, toprağı
organik maddece zenginleştiren doğal
yardımcılar humik asit ve leonarditin
verime etkisini sayfalarımıza taşıdık.
Doğanın organik eli
İçerisinde barındırdığı zengin organik
madde oranı ve ihtiva ettiği yüksek hümik ve fulvik asit oranı nedeniyle do-
Üretici toprağını tanımalı
Türkiye’de üreticilerin toprağa bilinçli
yaklaşması ve ‘toprağını tanıyarak’ işe
başlaması şart. Yüksek verim ve kârlılığa hazır bir toprak inşa etmenin sırrı ise, üretime başlamadan önce toprak
analizi ile toprağın organik madde ve
PH düzeyini net olarak ortaya koymak;
gerekli humik asit ve leonardit kaynak larını üretim sürecine dâhil etmekte saklı.
Leonardit nedir?
ğal humus olarak nitelendirilen Leonardit, tarım sektörünün yeni nesil gübresi
olarak lanse ediliyor. Bir anlamda doğal
gübre olan ‘Leonardit’, ürünlerde yüzde
25-30 arası verim artışı sağlıyor.1 kilogram humus, 5 kilogram hayvan gübresine eşit oranda verim sağlıyor.Hayvansal
ve bitkisel organizmaların milyonlarca
Leonardit, yüksek oranda Humik Asitler ile karbon, makro ve mikro besin elementleri içeren, kömür düzeyine ulaşmamış tamamen doğal organik
maddedir. Oluşumu milyonlarca yıl öncesi bitki ve hayvan kalıntılarının sıcaklık, nem, basınç, oksidasyon ve çok
özel jeolojik şartlar gerektirdiğinden
tabiatta nadir olarak bulunur ve kalitesi bölgeden bölgeye değişiklik gösterir.
İçerdiği yüksek oranda humik asitlerden dolayı önemli bir ekonomik değere sahiptir.
33
HABER
www.koykahvesi.com.tr
Leonardit nerelerde
kullanılır?
yonlarla şirketin işletme tesisine getirilmesiyle üretim süreci başlıyor. Burada
4-6 ay arası beklemeye alınan ‘Leonardit’, önce elenip ayıklanıyor. Ayıklanan
‘Leonardit’, fırınlara verilerek 1-6 milimetre ebadında granül hale getirildiği
gibi 0-3 ve 3-8 milimetre ebatlarında da
hazırlanıyor.
Leonardit bir gübre değil, toprak düzenleyici olup bitkiler için biyolojik çözücü ve biyolojik alıcı olarak görev
yapıyor. Diğer organik ürünlerle karşılaştırıldığında Leonardit özellikle bitki gelişimini güçlendirip hızlandırır ve
toprağın verimliğini arttırır. Leonardit’in bir başka avantajı ise uzun süre
etkili olmasıdır. Çünkü hayvan gübresi,
kompost yada torf gibi çabuk parçalanıp yok olmamaktadır.
Üretici görüşü
Leonarditin faydaları
Verimi arttırır. Ürünlerde erkencilik sağlar. Ürün kalitesinin arttırır. Toprağın sıkılaşmasını önleyerek daha iyi
havalanmasını sağlar. Toprağın su geçirgenliğini arttırır. Kumlu toprakların
organik madde miktarını arttırır. Toprağın tüm katmanlarının sıcaklık değerini
düzenler. Toprağın su tutma kapasitesini arttırır. Kuraklığa karşı su kayıplarını
azaltarak toprak nemini korur. Toprak
rengini koyulaştırdığı için güneş enerjisinden daha iyi yararlanmayı sağlar.
Topraktaki yararlı mikroorganizma faaliyetlerinin artmasını sağlar. Toprağın
PH yapısını düzenler. Toprağı nötralize
eder.Hümik asit yüksek tuzlanma sonucu ortaya çıkan toksitlenmeleri düşürür.
Topraktaki kireç içerisindeki karbondioksiti serbest duruma getirir. Toprakta
karbonik aside dönüşen karbondioksit
bitki tarafından alınamayan bazı mineralleri çözerek bitki tarafından alınmasını sağlar. Hümik asit toprakta bitkinin ihtiyacı olan N, P, K, Mg, Al ve Fe
köy kahvesi
besin maddelerini çözer, Fülvik asit ise
bu besin maddelerinin başka yerlere tutunmasını engelleyerek bitkiye kazandırır. Suda çok hızlı çözülen besin maddelerini kök bölgesinde muhafaza eder,
gerektiğinde bitki tarafından alınmasını
sağlar. Toprakta yıkanan nitratın ekolojik zararları vardır.
Nitrat yıkanmasını minimuma indirir. Toprağın iyon değişim kapasitesinin arttırarak bitkinin daha fazla besin
maddesi alımını sağlar. Hümik asit biyokimyasal özelliği ile toprağın zararlı,
kirletici ve zehirli maddelerden temiz-
lenmesini sağlar. Topraktaki ağır metallerin çözülemez duruma getirerek bitki
tarafından emilmesini önler. Çözülemez
hale gelen ağır metaller zamanla dibe
çökmesi sonucunda toprak temizlenir.
Bitki bünyesindeki vitamin miktarının
artmasını sağlar. Organik ürün yetiştirmenizi sağlar. Ürünü kullananlar sertifikasyon firmalarından organik belgesi
almışlardır. Gübre maliyetinde ekonomik tasarruf sağlar.
Üretim süreci
Madenden çıkarılan ‘Leonardit’, kam-
Tarlasında yonca ekimi yapan ve ‘Leonardit’ kullanan çiftçilerden Sait Ertaş,
“1 dönümde 70 kilogram ‘Leonardit’
saçıyorum. Kullandığımız ‘Leonardit’
humusun verim durumu çok güzel, yüzde 20-25 oranında verim artışı görüyoruz. 8 defa hasat yapıyoruz. Diğer gübreleri de kullandım ama bu daha çok
hoşuma gitti” dedi.
Leonarditin yaygın olarak kullanıldığı
başlıca alanlar şöyle;
-Tarımda, organik toprak kondisyonlayıcısı olarak
-Humik asit konsantresi (humat) üretiminde ana hammadde olarak
-Derin sondajlarda, sondaj çamuru
katkı maddesi olarak (viskozite kontrolunda yayıcı-itici )
-Toprağın ıslah edilmesinde. Sanayi artıklarının kirlettiği toprağın ve bunların oluşturduğu bataklıkların tümüyle
temizlenmesinde. Buralardaki kötü kokuların giderilmesinde.
-Zengin organik kolloidal mineraller
içermesi nedeniyle, hayvan yemi katkı
maddesi olarak
-Hava ve su filtre sistemlerinde.
Bunların dışında, Leonardit’in denizlerdeki petrol kirlenmeleri ile sulardaki radyoaktif kirlenmelerin temizlenmesinde ve insanlar için hazırlanan
vitamin hapları ile ilaçlarda kullanılmasına yönelik çalışmalar sürdürülüyor.
Leonarditin tarımda
kullanımı
Leonardit’in tarımda kullanımı esas
olarak iki şekilde olur: Katı (granül
yada Pelet) veya Leonardit’in ekstraksiyonu ile elde edilen humatları (sıvı
veya toz)
Katı (Granül veya Pelet ) Kullanım:
Madenden çıkartılan Leonardit, kırılması, öğütülmesi, elenmesi, içerisindeki yabancı maddelerin temizlenmesi ve
kurutulup suyunun alınması için bir dizi
tesislerde, çeşitli ve uzun süreli işlemlerden geçirilir. Homojenizasyon işleminden de geçirildikten sonra torbalanıp tarlaya iletilen Leonardit (Toprağın,
bitkinin ve Leonardit’in türü ve özelliklerine göre değişen oranlarda ) toprakla karıştırılır.
Humat olarak (sıvı veya toz ) kullanım:Leonardit, potasyum hidroksit ile
Reaktör adı verilen makinelerde kimyasal işleme sokularak ham sıvı humik
asit elde edilir. Homojenizasyon ve filitrasyon işlemlerinden geçirilen sıvı
humik asit şişelenip satılır. Yada konsantre işlemine tabi tutularak kurutulup toz haline getirilerek pekatlenip satışa sunulur.
34
köy kahvesi
HABER
www.koykahvesi.com.tr
Leonardit madeni nedir?
Dr. Selami İstanbulluoğlu
(Maden Y. Mühendisi)
Siamad Madencilik San. ve Tic. Ltd. Şti.
L
eonardit madeni son yıllarda gittikçe artan oranlarda
tarımda kullanılmaya başlanılmıştır. Ancak, bir maden
olarak yeterince tanınmamaktadır ve
bazı başka madenlerle sıklıkla karıştırılmaktadır. Bu yazıda leonardit bir
maden olarak tanıtılacaktır.
Leonardit; alkali çözeltilerde kolayca çözünebilen, siyah veya koyu kahverengi renkte, parlak ve camsı görünüşlü yumuşak bir madendir. Linyit
kömürünün milyonlarca yıl süren çok
yavaş oksidasyonu ve kimyasal değişimi sonucu oluşmuştur.
Bu gün Ülkemizde diğer madenlerle
en fazla karıştırılan ve en fazla birbirinden çok farklı tanımlara sahip olan
maden kuşkusuz leonardittir. Bazı
kaynaklara göre leonardit linyit kömürüdür. Başka bazı kaynaklara göre
ise; leonardit torfdur, gidyadır, yeşil
renkli tatlı su çamurudur veya kimyasal işlemler sonucu elde edilmiş bir
kimyasal maddedir. Bir başka deyişle,
içeriğinde az veya çok hümik asit bulunan tüm maden veya maden benzeri
kaynaklar leonardit olarak da adlandırılıyor gibi gözükmektedir. Gerçekte,
leonardit yukarda sıralı olanların hiçbirisi değildir. Leonardit; oluşumu, jeolojisi, fiziksel ve kimyasal özellikleri
ile diğerlerinin hepsinden farklı olan
başka bir madendir.
Leonardit madenini, ayırt edici özelliklerini ve karıştırıldığı diğer madenlerle farklarını anlayabilmek için önce
leonardit madeninin oluşumunun incelenmesi gerekmektedir. Leonardit
madeni şu şekilde oluşur: 1- Önce linyit kömürü oluşur. Oluşan linyit kömürü damarı yeryüzünün yüzlerce
metre altındadır ve hava ile herhangi bir teması yoktur. 2- Çeşitli tektonik ve jeolojik etkilerle linyit kömürü
damarının çok küçük bir kısmı yeryüzüne açılır. Böylece, linyit kömürünün yeryüzüne açılan yüzeyi hava ile
temas etmeye başlar. 3- Linyit kömürü damarının hava ile temas eden yüzeyinde oksidasyon ve kimyasal değişim sonucu hümik asit molekülleri
oluşmaya başlar. Bir başka deyişle,
linyit madeni leonardit madenine dönüşmeye başlar. Bu leonardite dönüşme süreci milyonlarca yıl süren bir
çeşit çok yavaş bir yanmadır. Ancak,
etkili olduğu uzaklık oksijenin erişebildiği mesafe ile sınırlıdır.
Özetlemek gerekirse; leonardit madeni linyit kömürü damarının hava ile
temas eden yüzeyinin kimyasal değişime uğramasıyla oluşur. Medyada
arada bir çıkan “Ülkemizde milyonlarca ton leonardit bulundu” haberlerinin aksine, leonardit madeni rezervleri Ülkemizde ve Dünya’da çok çok
azdır. Bunun nedenleri; birincisi, yüz
milyonlarca ton rezerve sahip ve yüz
bin dekarlık bir araziyi kaplamış olan
bir linyit kömürü damarında sadece birkaç yüz veya birkaç bin metrelik bir damar yüzeyi yeryüzüne açılabilmektedir. İkincisi ise; oksijen linyit
kömürünün yeryüzüne açılan yüzeyinden itibaren en fazla 30-35 metre derinliklerine kadar nüfus edebil-
mektedir ve leonardit oluşumu sadece
bu 30-35 metrelik dilimde olabilmektedir. Sonuç olarak, yüz milyonlarca ton rezerve sahip bir linyit kömürü damarının sadece birkaç yüz veya
birkaç bin tonu leonardit madenine dönüşebilmektedir. Bu durumda,
Türkiye toplam leonardit madeni rezervlerinin birkaç yüz bin tonu geçemeyeceği ortaya çıkmaktadır. Bu rezerv leonarditin sıklıkla karıştırıldığı
diğer madenlerin rezervleri ile karşılaştırılacak olursa; Türkiye’nin toplam linyit rezervi 10 milyar ton, toplam turba (torf) rezervi 200 milyon
ton ve Elbistan’daki toplam gidya rezervi ise 1,8 milyar tondur.
Leonardit madeninin oluşması sürecindeki oksidasyon (yanma) madenin
molekül bağlarını zayıflatır ve yoğunluğu azaltır. Sonuç olarak, leonardit
yumuşak bir madendir ve yoğunluğu düşüktür. Linyit kömürünün sertlik
derecesi 2 - 2,5 arasındadır ve ortalama yoğunluğu 1,45 gr/cm3’dür. Leonarditin ise sertlik derecesi 1’dir ve
yoğunluğu 0,70 - 0,80 gr/cm3 arasındadır. Leonardit madeni çok iyi bir su
tutucu olduğu için nem oranı oluştuğu linyit kömüründen daha yüksektir.
Orijinal leonardit madeni %35-%50
arası nem içerir.
Leonardit yüksek oranlarda hümik
asitler içermesi nedeniyle asidik bir
madendir ve pH değeri 3 ile 5 arasındadır. Karıştırıldığı diğer madenlerin pH değerlerine gelince; linyit kömürünün pH’ı 6 ile 8 arasında, torfun
pH’ı 5,5 ile 6,5 arasında ve gidyanın
pH’ı 6,5 ile 8 arasındadır. Leonarditin
hümik asit oranı ile pH değeri ve yoğunluğu arasında anlamlı bir bağlantı
vardır. Hümik asit oranı fazlalaştıkça
pH değeri ve yoğunluğu azalır.
Leonardit madeni içerdiği yüksek
oranlardaki hümik asitlerden dolayı
ekonomik bir değere sahiptir. Bu nedenle leonarditin en ayırt edici temel
özelliği içerisindeki hümik asitlerin
oranıdır. Bu konuda Dünya genelinde kabul edilmiş bir “en düşük oran”
henüz yoktur. Türkiye’de ise, Tarım
Bakanlığı’nın ilgili yönetmeliğinde
tarımda kullanılacak leonardit madeninin en az %40 oranında hümik asitler içermesi şart koşulmaktadır. Bana
göre işte bu belirsizlikler, yani Dünya
genelinde bir “en düşük oranın” henüz olmaması ve Tarım Bakanlığı’nın
en düşük oranı %40 olarak göstermesi, linyit kömürünün, gidyanın ve torfun kolayca leonardit madeni ile karıştırılmasına ve leonardit madeni
olarak kabul edilmelerine neden olmaktadır. Çünkü, orijinal bazda %60
nem ve %16 hümik asitler içeren bir
gidya madeni kuru bazda %40 hümik
asitler içereceği için, bambaşka bir
maden olmasına rağmen, hatta organik kökenli bile olmamasına rağmen,
leonardit madeni olarak kabul edilecektir.
Ülkemizdeki 20 farklı leonardit madeninden numuneler alındı ve bunların hümik asit oranları, pH değerleri
ve yoğunlukları ölçüldü. Bulunan sonuçlar birlikte değerlendirildi. Yaptığım değerlendirmeler sonucu, bir
madenin leonardit madeni olarak kabul edilebilmesi için içerisindeki hümik asitlerin oranının kuru bazda en
az %65 ile %70 arasında olması gerektiği bulunmuştur. Ayrıca, leonardit
madeni tanımlanırken linyit kömürünün kimyasal değişiklik geçirmesi ile
oluşmuş olması şartının bulunması ve
en düşük hümik asit oranı ile birlikte
pH değeri, yoğunluk, karbon ve oksijen oranları gibi değerlerinin de belirtilmesi gerekmektedir.
Üretici ve tüketiciden “Köy tavuğu” projesine tam not
Altınordu Ziraat Odası Başkanı Uğur Cörüt, ‘Serbest Sistem Köy Tavuğu’ projesinin
her geçen gün geliştiğini, bu
proje ile üretilen yumurtalarında İstanbul ve Ankara’da yoğun ilgi gördüğünü söyledi.
Serbest Sistem Köy Tavuğu
projesinin fındığa ek gelir olacak bir uygulama olduğunu ifade eden Uğur Cörüt, “Altınordu Ziraat Odası, DOKAP, Ordu
İl Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Müdürlüğü ile Ordu Üniversitesi ile ortaklaşa yapılan ‘Serbest Sistem Köy Tavuğu’ projesi devam ediyor. Pilot olarak
50 kümes oluşturduk bu kümeslerde üretilen yumurtaları
Altınordu Ziraat Odamız alarak
İstanbul ve Ankara başta olmak
üzere birçok ile pazarlanmasını sağlıyoruz. Bu projeden yararlanmak isteyen ve ‘Serbest
Sistem Köy Tavuğu’ projesini hayata geçirmek isteyen üreticilerimizde bizim oluşturduğumuz yapılardan örnek alarak
bu işe girebilirler. Bu anlamda
da fındığa ek gelir olması açısından vatandaşlarımızdan talepler var. Biz onlara yalnızca
teknik anlamda yardımcı olabiliriz. Ancak belli bir seviyeye gelene kadar, sistem oturana
kadar biz onların yumurtalarını
alıp pazarlanmasını sağlayabiliriz” dedi.
Köy Tavuğu projesi ile üretilen yumurtaların İstanbul’da
ve Ankara’da birçok markette satıldığını ve olumlu tepkiler aldığını aktaran Cörüt, “Köy
tavuğu projesi ile üretilen yumurtalardan üreticiler ve tüketiciler çok memnun. Ankara
ve İstanbul’da birçok markette satıldığını ve oldukça da fazla rağbet olduğunu gördük. Yumurtanın tane fiyatı perakende
50 kuruş, toptan sattığımızda
45 kuruş. Bu bakımdan fiyatların da uygun olması üreticiye
ve tüketiciye olumlu yansıyor.
Elbette olumsuzluklar da oluşuyor. Bunların başında üreticilerin her şeyi Ziraat Odası’ndan
beklemesinden kaynaklanıyor.
Bunun da üstesinden gelmeye
çalışıyoruz” diye konuştu.
35
HABER
www.koykahvesi.com.tr
köy kahvesi
TARIMDA SULAMAYA DESTEK
Hayvancılığın olmazsa
olmazı “arpa silajı”
Hayvancılığı
ile 'küçük
Hollanda'
olarak
adlandırılan
Ödemiş
Ovası'nda,
hayvancıların
alternatif
ürünü arpa
silajı sezonu
başladı
Y
ılda iki kez yetiştirilen mısır silajlarının arasına denk
gelen arpa silajı, İzmir'in
Ödemiş ilçesindeki hayvancıların bahar mevsiminde imdadına yetişiyor. Bir yıl önce yapılan mısır
silajları ile kış mevsimini geçiren hayvancılar, bahar döneminde yeni ürün
yetiştirinceye kadar kış aylarında ektiği
arpayı bugünlerde ister silaj yapıyor isterse de kurutarak balyalama ile saman
yerine kullanıyor. Maliyetinin mısır silajına göre ucuz olduğu arpa silajı, hayvanlara yararı ve sütte verimliliği ile de
ön plana çıkan ürünler arasında yerini alıyor. Bir dönümde en az 6 ton ürün
veren arpa silajının dönümü 400 TL ile
600 TL’ye satılıyor.
Hayvancılık revaçta
Hayvancı Mustafa Köşktepe, Ödemiş'te son 10 yılda tarım ürünlerinin
para etmemesi, pamuğun, tütünün,
susamın, çavdarın, karpuzun, biberin bitirilmesi bunun yanında geçtiğimiz yıllar içinde patatesin de para etmemesinden dolayı birçok çiftçinin
hayvancılığa geçiş yaptığına işaret
ederek,, şunları kaydetti:”Aslında birinci sınıf tarım arazisi olan Ödemiş
Ovası'nda hayvancılığın yapılması
tarlalara sadece mısır, şalgam, arpa
ekilmesi ne kadar mantıklı bilemiyorum. Ancak çiftçi çaresizliğinden ve
çıkış yolu aramasından dolayı hayvancılığa yöneldi. Çiftçi bir ilçe olduğumuz içinde hayvancılığımız bir
anda aşırı büyüdü ve Ödemiş’e ‘küçük Hollanda’ denilmeye başlandı.”
“Ödemiş’te mısır silajı olmasa hayvancılık mümkün değil yapılamaz”
diyen Köşktepe, mısır silajının hayvancılığın ana yem maddesi olduğuna işaret ederek, şöyle konuştu:”Mısır,
Nisan ayında ekiliyor, Ağustos ayın-
da silajı yapılıyor. Bazı hayvancılarımız Ağustos'ta yeniden mısır ekiyor.
Kasım ayında ikinci mısırı silaj ederek
hasat etmiş oluyor. Ancak bu silajlar
bir sene sonraki Ağustos ayına kadar
birçok çiftlikte yetersiz kalıyor.”
Kaba yem sorununa
çözüm
Hayvancıların özellikle bahar döneminde kaba yem problemi çektiğini anlatan Köşktepe, şöyle devam
etti: “Burada devreye arpa silajı giriyor. Eskiden hayvancılığın aile hayvancılığı olduğu dönemde arpa ekilir, kurutulur ve hayvana kaba kuru
yem olarak zaman zaman verildi.
Ancak şimdi hayvan sayısının artması ile mısır silajından sonra en popüler gıda maddelerinden biri de arpa
silajı oldu. Arpa, Kasım ayında ekildikten sonra kış boyunca yağmurlar
ile kendisini yetiştiriyor. Bugün gidin tüm çiftliklere bakın mısır silajı
ya bitmiş ya da bitmek üzeredir. İşte
böyle bir zamanda arpa silajı hasadı yapılıyor ve mısırın silajının yerini dolduruyor.”
Süt verimini artırıyor
Arpanın dönümde masrafının 250
TL olduğunu ve dönümde 6 ton silaj
alındığını ifade eden Köşktepe, “Almak istediğimiz de arpanın verimliliğine göre dönümü 400 TL ile 600 TL
arasında alıcısını buluyor. Arpa silajı aynı zamanda bahar mevsiminde
hayvana yarıyor, hayvanın gelişimine katkı sunuyor. Süt hayvancılığında bildiğiniz gibi bahar döneminde
süt verimliliği artar. Ancak arpa silajı tüketen hayvanın sütü daha verimli
olur. Bu ova bu kadar verimli olmasa
bu kadar dar alanlarda bu kadar hayvan mümkün değil bakılamaz.”
Projeni hazırla yüzde
50 hibeden yararlan
Bireysel sulama makine ve
ekipman alımlarına hibe desteği verileceği bildirildi. Gıda
Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı'nca uygulanmakta olan
Kırsal Kalkınma Yatırımlarının Desteklenmesi Programı
(KKYDP) çerçevesinde; tarımsal faaliyetler için geliştirilen modern basınçlı bireysel
sulama makine ve ekipmanlarının üreticiler tarafından
kullanımını yaygınlaştırarak; daha kaliteli ve pazar isteklerine uygun üretim yapılmasını sağlamak, iş gücünü
azaltmak ve üretim maliyetlerini düşürerek üreticilerin
gelir düzeyinin yükseltilmesi
için bireysel sulama makine
ve ekipman satın alımlarının
desteklenmesine ilişkin usul
ve esasları belirleyen tebliğ
3 Mayıs 2015 tarihli Resmi
Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi.
Program kapsamında, tarla içi damla, yağmurlama
ve mikro yağmurlama sulama sistemi kurulması, Lineer, Center Pivot ve Tambur-
lu sistem yağmurlama sulama
makinesi alınması ile Güneş
Enerjili sulama sistemleri kurulması yatırımları destekleniyor.
Yapılan açıklamada, yüzde
50 hibe desteği ödemesinden
çiftçilerin ve tüzel kişiliklerin
yararlanabileceğini belirtildi. Hibe programından yararlanmak isteyen yatırımcıların
başvurularını bakanlık veri
tabanına girerek, uygulama
rehberinde belirtilen başvuru belgeleri ile birlikte en geç
1 Temmuz 2015 tarihi mesai
bitimine kadar yapmaları gerektiğini kaydedildi.
Bireysel Sulama Makine ve
Ekipman Alımlarının Desteklenmesi Programı kapsamında 7 yatırım konusuna yüzde
50 hibe desteği verileceği belirtilerek, “Hibeye esas tutar
gerçek kişiler için 100.000
TL, tüzel kişiler için 200.000
TL’dir. Mal alım bedellerinin, bu miktarları aşması durumunda aşan kısım yatırımcı
tarafından ayni katkı olarak
karşılanır” denildi.
Programın Yatırım Konuları
“Tarla içi damla sulama sistemi kurulması,
Tarla içi yağmurlama sulama sistemi kurulması,
,
Tarla içi mikro yağmurlama sulama sistemi kurulması
Lineer sistem yağmurlama sulama makinesi alınması,
Center pivot sistem yağmurlama sulama makinesi alınması,
Tamburlu sistem yağmurlama sulama makinesi alınması
Güneş enerjili sulama sistemleri kurulması. “
Yatırımcılar bu konulardan bir tanesi için başvuruda
anbulunabilecekler. Başvurular İl Gıda, Tarım ve Hayv
imi
şmes
sözle
hibe
cılık Müdürlüklerine yapılacak olup
n
lerini
ürlük
Müd
İl
r,
zalamaya hak kazanan yatırımcıla
r.
web sitesinde ilan edilecekti
36
köy kahvesi
HABER
www.koykahvesi.com.tr
İnciri bekleyen tehlike
Prof. Dr. Harun Uysal
Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi
S
adece incir mi, Türkiye’de
birçok tarım ürünü küresel
iklim değişikliğinin tehditi altında. Geçen yıl Türkiye çapında kayısı, fındık, üzüm gibi
ürünlerde yaşanan verim ve kalite kayıpları bize bunu fazlasıyla gösterdi zaten.
Bu yazıda inciri bekleyen tehlikeden
bahsedeceğim. Aslında buna benzer
bir yazıyı 4 Eylül’de, tam da incirin
toplandığı dönemde, Milliyet Ege’deki
köşemde yazmıştım. Ancak geçenlerde bir televizyon kanalının ana haberinde bu konunun işlendiğini görünce
ve benim yazdıklarımın tekrarlandığı-
nı duyunca, bu konuda incir üreticisinin yüreğini rahatlatacak bir çalışmanın yapılmadığını gördüm. Dolayısıyla
incir ağaçlarının yapraklanmaya başladığı bu günlerde böyle bir yazıyı kaleme almayı uygun buldum.
İncir neden önemli? Dünya incir üretiminin yüzde 6o’ını, ihracatının da
75’ini tek başına karşılayan Türkiye,
incir üretimi ve ihracatı konusunda aslında rakipsiz.
İncir en çok Aydın sonra da İzmir’de
üretiliyor. 258 yerleşim biriminde 20
bin ailenin geçim kaynağını oluşturuyor. Yani yaklaşık 100 bin kişiyi ilgilendiren bir sektör.
Üretilen incirin yaklaşık yüze 15’i iç
piyasada tüketilirken, geri kalan yüzde
85’i ihraç ediliyor. Yani önemli oranda
döviz girdisi sağlayan bir sektör.
Geçen yıl ilk başlarda incirde rekolte iyiydi ancak kalite iyi değildi. Sonradan rekolte de düştü. Üretici en çok
yaprak dökülmesinden, incirin lekelenmesinden ve içinin boşalmasından şikayet etti.
Üreticiler ve Tariş yetkilileri bunun
aşırı sıcaklıklar, hastalık ve zararlılardan kaynaklanabileceğini…
…ama kendilerince en önemli sebebin, jeotermal yatırımlarının artması nedeniyle bölgedeki nem oranının
yükselmesi olduğunu…
…yine bu nedenle yer altındaki kükürdün açığa çıktığını ve bu kükürdün
asit yağmuru şeklinde inciri olumsuz
etkilediğini söylediler.
Bir de bölgede kurulan yeni barajlar
var tabii ki. Bunlar da bölgenin iklimini değiştiriyorlar. Barajlardaki su buharlaşıyor ve nem olarak geri dönüyor.
Bu da olgunlaştıktan sonra hiç nem istemeyen inciri lekeleyerek kalitesini
bozuyor.
Bütün bu olumsuzlukların üzerine
geçen yıl incir ağaçlarındaki sürgünlerde fazla miktarda olan meyvelerin birbirleriyle temas etmesi, ilek (incir daha
küçükken ağaçlara asılan ve dölleme
vazifesi gören erkek incir) asma döneminden sonra birçok meyvenin doğması da kalite kaybına sebep olmuştu.
İncirden geçinen yüz bin kişi şaşkındı. Konuştuğum incir üreticileri hayat-
larında böyle bir şey görmediklerini
söylüyorlardı.
Önümüzdeki incir döneminde de,
üretim şartları değişmedikçe, köylülerin ayni sıkıntıyı yaşayacakları belli.
Zaten son günlerde konunun tekrar ele
alınması da bunu gösteriyor.
Aslında bütün bunların sebebi küresel iklim değişikliği. Bundan sonra Türkiye tarımında böyle sahnelerle çok karşılaşacağız. İklim değişikliği
sonucu oluşan…
…aşırı yağışların neden olduğu seller, aşırı sıcaklıklar, değişik hastalıklar
önünüzdeki yıllarda tarım ürünlerini
daha fazla etkileyecek. Türkiye’nin tahıl, fındık, pamuk, üzüm ve incir üretimi azalacak.
Burada önemli olan bu olumsuzlukların, küresel iklim değişikliğinden
kaynaklandığının köylülere ne hızla
anlatılacağı. Şayet bunun üzerine gidilmeyip de, ürün deseni küresel ısınmaya göre ayarlanmazsa…
…bundan böyle Türkiye kaliteli incir üretemeyeceği gibi incirdeki dünya
egemenliğini de yitirecek.
İzmir’e 88 milyon 771 bin 241 liralık hibe desteği
Gıda Tarım ve Hayvancılık
Bakanlığı, Kırsal Kalkınma
Yatırımlarının Desteklenmesi Programı kapsamında 144
proje için İzmir’e 88 milyon
771 bin 241 liralık hibe desteğinde bulunacak.Hibe sözleşmesi imza töreninde konuşan
Orman ve Su İşleri Bakanı
Veysel Eroğlu, “Gıda Tarım
ve Hayvancılık Bakanlığı’na
tam destek veriyor, İzmir’i organik tarım ve ihracat üssü
yapalım diyorum” dedi.
Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, kırsal alanda yaşayanların gelir düzeyini yükseltmek amacıyla 2006
yılında Kırsal Kalkınma Yatırımlarının Desteklenmesi
Programı’nı başlattı. Dokuz
yıldır tarımsal sanayi geliştirerek kırsalda yaşayanlara
yeni iş olanağı sunan program
kapsamında hibe desteğinden faydalanmak üzere bu yıl
İzmir’den 198 girişimci proje başvurusunda bulundu.Yapılan değerlendirmeler sonucunda Bakanlık, toplam 186
milyon 661 bin 80 lira değerindeki 144 projeyi kabul etti.
Bin 432 kişiye iş imkanı sunacak 144 proje için İzmir’e
Bakanlık tarafından karşılıksız olarak 88 milyon 771 bin
241 lira ödeme yapılacak.
Hibe desteği almaya hak kazanan proje sahipleri ile Orman ve Su İşleri Bakanı Vey-
sel Eroğlu’nun da katıldığı
törenle hibe sözleşmesi imzalandı. İmza törenine İzmir
Valisi Mustafa Toprak, Gıda
Tarım ve Hayvancılık İl Müdürü Ahmet Güldal ve pro-
je sahipleri katıldı.Programda
konuşan Bakan Eroğlu, kırsal kalkınma için hibe desteklerinin arttığına işaret ederek,
şunları kaydetti: “Tarım sektörünü daha ileri noktalara ta-
şımak elzemdir. Geçmişte komik destekler vardı. Bu yıl
13 milyar TL bir destek verilecek. Bu cumhuriyet tarihinde görülmemiş bir destek.
Bu sizlere verdiğimiz önemin
açık seçik bir göstergesidir.
İzmir’de çok hızlı çalışacağız.
Organik tarım çok para ediyor. Bütün dünyada organik
tarıma yöneliş var. Normalde
bir ürün 1 lira ise organik olduğu zaman bunu 5 liraya satıyorsunuz. Bizim bu bölgeler organik tarım açısından
fevkalade uygun. Gıda Tarım
ve Hayvancılık Bakanlığı’na
tam destek veriyor, ‘İzmir’i
organik tarım ve ihracat üssü
yapalım’ diyorum. Alt yapı
mevcut. Bu konuda her türlü
desteği vereceğiz.”
Program kapsamında 2006
yılından bu yana tamamlanan
160 proje için İzmir’e 80 milyon 296 bin 617,07 TL yatırım yapıldı. 2 bin 236 kişiye istihdam sağlanan tesislere
yaklaşık 37 milyon hibe desteği verildi. Ayrıca 3 bin 274
adet makine ve ekipman alımı
desteği ile birlikte İzmir’e bugüne kadar yaklaşık 55 milyon TL hibe desteği verildi.
37
HABER
www.koykahvesi.com.tr
köy kahvesi
ve içinden gelen talepler çerçevesinde
üretilecek ürünler ve üretim deseni konusunda üreticilere yol göstermeniz.”
İç pazar büyütülmeli
Türkiye’nin organik tarıma geçiş anlamında potansiyelini değerlendiremediğine dikkat çeken Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof.
Dr. Ahmet Altındişli, “Dünyadaki üretim miktarı ve üretim alanı anlamındaki
gelişmenin gerisinde kalıyoruz. Üretilen 100 birim ürünün 75'i ihracata, 25'i
iç piyasaya sunuluyor. İç piyasada alınması gereken uzun bir yol var. Manisa ağırlıklı olmak üzere, Denizli, İzmir
ve Gediz nehri etrafında yoğunlaşan çekirdeksiz üzüm üretimi bölgenin nemli
havası nedeniyle etkileniyor. Üreticiler
ortaya çıkabilen zararlı ve hastalıklarla
mücadele konusunda yeterince bilinçli olmadıkları için zirai ilaçları gereksiz
yere ve tavsiye edilen dozun üzerinde
kullanabiliyor. Bu nedenle ihraç edilen
partilerde kalıntı sorunu yaşanabiliyor.
Öncelikle üreticilerin organik tarıma
veya en azından iyi tarım uygulamalarına geçiş konusunda özendirilmeleri gerekiyor” dedi.
Kuru üzümde organik
tarım seferberliği
M
anisa'da çekirdeksiz kuru
üzümde konvansiyonel
değil, organik tarımsal
üretime ağırlık verilmesi
kararı alındı.
Ege Kuru Meyve ve Mamulleri İhracatçıları Birliği, Manisa Valisi Erdoğan
Bektaş ve beraberindeki heyeti ağırladı.Toplantıda konuşan Ege Kuru Meyve ve Mamulleri İhracatçıları Birliği
Yönetim Kurulu Başkanı Birol Celep,
çekirdeksiz kuru üzümde Türkiye’nin
dünya üretiminde yüzde 30-35 düzeyinde payla lider konumda olduğunu belirterek, “Dünya ticaretinde ise açık ara
öndeyiz. Yıllık ihracatımız 500 milyon
doları aşıyor. Ancak, üretimde bilinçsizlik ve eğitim yetersizliği nedeniyle
maalesef zaman zaman ilaç kalıntısı sorunu yaşıyoruz. Üreticilerimizin iyi tarım ve hatta organik tarım pratiklerine
yönlendirilmeleri, üründe kalıntı bırakmayan kültürel uygulamaların kamu tarafından özendirilmesi, ilaç bayileri ile
zirai ilaç satışlarının yakından kontrol
ve denetimi, ürününde kalıntı çıkan üreticilere ise yaptırım uygulanması başlıca beklentilerimiz arasında. Sektördeki
tüm paydaşlar olarak elimizi taşın altına
Çekirdeksiz kuru üzümün, Türkiye’deki en
büyük üreticisi konumundaki Manisa’da
organik üretim için kollar sıvandı
koyarak sorumluluk bilinci ile hareket
etmeliyiz” dedi.
“Tamamen organik tarıma
geçmeyi hedefliyoruz”
Manisa genelinde tüm tarımsal ürünlerde organik tarıma geçmeyi hedeflediklerini dile getiren Manisa Valisi
Erdoğan Bektaş ise, Gediz nehrindeki kirliliği yüzde 60-65 oranında azaltmak için Manisa ve ilçelerindeki sanayi bölge ve tesislerinde arıtma tesisleri
kurulması yönündeki projeyi hayata geçirdiklerini ifade ederek, şunları kaydetti:” Esas sorun kontrolsüz ilaç ve
gübre kullanımı. İyi tarım uygulaması
soruna çare olamaz, hedef organik tarıma geçiş olmalı. Ülkemizde organik tarımsal üretim ihracat odaklı gelişmiş. İç
piyasada maalesef sistem işlemiyor, organizasyon yetersiz, üretici ve tüketicide kafa karışıklığı var. Tüketicide de
organik ürüne karşı bir kuşku söz konu-
su. Sertifika olsa da yeterli güven ortamı oluşmamış.”
Manisa'daki vahşi sulamaya ve yer
altı sularının verimsiz kullanımına son
verilmesi gerektiğini söyleyen Bektaş,
şöyle devam etti:”Damlama sulamayı
içeren verimli su yönetimine bir an evvel geçilmeli. Manisa tarımı sadece çekirdeksiz kuru üzümden oluşmuyor.
Zeytin, domates ve diğer pek çok sebze
meyve türlerinin tarımı yapılıyor. Geniş
bir ürün desenimiz var. Önümüzdeki
yıllarda, Manisa'da organiğe geçişi sağlayınca dünyanın en büyük organik fuarı özelliğindeki Biofach’ın benzeri bir
fuarı burada yapmayı planlıyoruz. Ayrıca Manisa’daki organik tarım saha haritasını çıkarıyoruz. Yıldan yıla haritadaki noktacıkları büyüteceğiz ve zamanla
organik üretim yapılan alanların çoğunluğa geçtiğini göreceğiz. Sektör temsilcileri olarak sizlerden beklentimiz, kuru
üzüm dışındaki ürünlerde yurtdışından
Organik ürün bazen
karaborsaya düşüyor
Kimi yıllar organik bandırılmamış
kuru üzüm bulmakta zorlandıklarını, bu
yıl da bu tip üzümün karaborsaya düştüğünü dile getiren Kuru Meyve ve Mamulleri Sektör Kurulu Başkanı Osman
Öz ise, “Alıcılardan işlenmemiş ürün
ithal edip, işleyip paketledikten sonra ihracat yapılması yönünde talepler
alıyoruz. Türkiye’deki tarımsal arazi
yapısının küçük ve parçalı olması organiğe geçişi ve verimliliği önlüyor. Serpinti yoluyla ilaç bulaşması riski nedeniyle organik bağcılığın konvansiyonel
tarım alanlarından bağımsız pilot alanlarda başlatılarak yaygınlaştırılması lazım. Bağcılıkta organiğe geçiş nispeten
zor. Yeni büyük yatırımcılar, geniş hazine veya özel arazi alımı yoluna giderek geniş ölçekli tarımsal üretime geçiyor. Organik üretim için öncelikle
sözleşmeli organik tarım yoluyla büyük
üreticilerden başlanmalı” diye konuştu.
TARİŞ Üzüm Kooperatifleri Birliği Genel Müdürü Yurtcan Biryol, uzun
yıllar önce TARİŞ olarak bir organik
bağcılık yatırımına giriştiklerini, ancak
üst üste birkaç yıl yaşadıkları olumsuzluklar nedeniyle devam ettiremediklerini söyledi. Kalıntı sorunun çözümü
için ise üreticilerin bilinçlendirilmesi ve
zirai ilaç ticareti ve kullanımı alanında
reçete uygulaması ile sıkı kontrol ve denetim yapılması gerektiğini, ülkemizde
üretilen çekirdeksiz kuru üzümün ancak yüzde 2'sinin organik olduğunu ifade etti.
Manisa Gıda Tarım Hayvancılık İl
Müdürü Hasan Çebi de, Manisa'da yılda yaklaşık ortalama 50 bin dekar tarım
arazisinde organik tarıma geçişi hedeflediklerini, böylece 7 yılın sonunda Manisa'nın tamamında organik tarıma geçilmiş olacağını belirtti.
38
GÜNCEL
www.koykahvesi.com.tr
köy kahvesi
Dünya Çiftçiler Günü kutlandı
14 Mayıs “Dünya Çiftçiler Günü’ ülkemizde de çeşitli etkinliklerle kutlandı. Düzenlenen etkinliklerde çiftçilerin
sorunları ve sıkıntıları dile getirilerek, çiftçilerin alın terlerinin karşılığını çoğu zaman alamadıklarının altı çizildi.
G
ıda Tarım ve Hayvancılık
Bakanı Mehdi Eker, “Başlattığımız değişim ve dönüşüm anlayışı ile çiftçilerimizin emeğiyle ülkemizi dünyanın 7’inci
büyük, Avrupa’nın ise 1’inci tarımsal
gücü haline getirdik” dedi.
Bakan Eker, 14 Mayıs Dünya çiftçiler Günü dolayısıyla yayımladığı mesajında, bölgesinde lider olan ve dünyada
ön sıralara yükselmeyi hedefleyen Türkiye’nin son 12 yılda hayata geçirilen
politikalarla tarımda önemli gelişmeler
kaydettiğini vurguladı.
Değişen dünyaya uyum sağlayarak tarımın stratejik bir bakış açısıyla ele alınması gerektiğine inandıklarını vurgulayan Bakan Eker, şunları dedi:
“Çiftçimizin emeğini, alın terini koruyan, daha fazla gelir, daha fazla iş sağlayan dev yatırımları arka arkaya hayata
geçirdik.Başlattığımız değişim ve dönüşüm anlayışı ile çiftçilerimizin emeğiyle ülkemizi dünyanın 7. büyük, Avrupa’nın ise 1. tarımsal gücü haline
getirdik. Bitkisel üretimimizdeki artışla birlikte 2002 yılında 161 ülkeye, bin
480 çeşit tarım/gıda ürünü ihraç ederken, bugün 190 ülkeye, bin 707 çeşit tarım/gıda ürünü ihraç eder hale geldik.
2002 yılında 4 milyar dolar olan tarımsal ihracatımızı 2014 yılında 18 milyar
dolara çıkardık. Gıda maddeleri dış ticaretinde ise Türkiye’yi net ihracatçı bir
ülke konumuna getirdik.Göreve geldiğimiz günden bugüne destekleme politikamızı tarımda verimliliği sağlamak
ve kaliteli ürün elde etmek üzerine kurduk. Bu çerçevede bu yıl sizlere 10 milyar lira destekte bulunacağız. Bunun
yarıya yakın kısmını ilk 5 ayda ödedik.
Ödemeler önümüzdeki aylarda da devam edecek.”
Bayraktar:”Çiftçilerimize
çok şey borçluyuz”
Türkiye Ziraat Odaları Birliği
(TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, zor tabiat koşullarına
rağmen, yağmur, çamur demeden gecesini
gündüzüne katarak üretimi devam ettiren, en hayati
ihtiyac olan gıdanın
sofralara ulaşmasını sağlayan çiftçinin
kıymetinin iyi bilinmesi gerektiğini belirterek, “Bizleri üç öğün doyuran çiftçilerimize çok şey borçluyuz” dedi.
Şemsi Bayraktar, 14 Mayıs Dünya
Çiftçiler Günü dolayısıyla yaptığı açık-
lamada, tarımın, enerji ile birlikte en
stratejik sektör olduğunu, gıda güvencesinin, her zaman tüm dünyanın temel
meselesi konumunu sürdürdüğünü belirtti.Dünyada gıdaya erişimin çok büyük sorun olmaya devam ettiğini, yüz
milyonlarca insan ekmek bile bulamazken, 1,5 milyara yakın insanın da ihtiyacının çok üzerinde gıda tükettiğini
bildiren Bayraktar, şunları kaydetti:“Birleşmiş Milletler, dünyada açlığın son
yıllarda azalmasına rağmen, 805 milyon
kişinin hala yetersiz beslenme problemi
yaşadığını, bazı Afrika ülkelerinde 4 kişiden birinin kronik açlık çektiğini, Asya’da ise 526 milyon aç insanın bulunduğunu son raporunda açıkladı. Bütün
bu veriler, dünyada hala gıda güvencesinin önemli bir sorun olduğunu ortaya
koyuyor.Buna karşın ülkemizde, çiftçimiz, zor tabiat koşullarına rağmen, yağmur, çamur demeden gecesini gündüzüne katarak üretimi devam ettiriyor.
En hayati ihtiyac olan gıdanın sofralara
ulaşmasını sağlayan çiftçimizin kıymetinin iyi bilinmesi gerekir. Çünkü onlar
bizleri üç öğün doyuruyor. Çiftçilerimize çok şey borçluyuz. Onların binbir
emekle ürettiği ürünleri israf etmeden
tüketmeli, düzenli bir gelir elde etmelerini sağlamalıyız.”
Recep Konuk, Çiftçiler
Günü’nü kutladı
Konya Pancar
Ekicileri Kooperatifi Yönetim
Kurulu Başkanı Recep Konuk, 14 Mayıs
Dünya Çiftçiler
Günü dolayısıy-
la bir mesaj yayınlayarak, Türk çiftçisinin dünyanın en bereketli topraklarında
terk edilmişlik havasını bahara çevirdiğini söyledi.
İnsanlık tarihinin en eski uğraşlarından
biri tarım, insanlık tarihinde insanların ilk mesleklerinden birisinin de çiftçilik olduğunu kaydeden Konuk: “Dünya
Çiftçiler Günü’nü kutluyoruz” dedi.
Tarlada kutlama
Dünya Çiftçiler Günü, Ayvalık Gıda,
Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü tarafından ilçede tarımın yoğun yapıldığı
Altınova Mahallesi'nde tarlada çalışan
kadın çiftçilerle kutlandı.
Altınova'daki kutlama programına Ayvalık Kaymakamı Namık Kemal
Nazlı ve İlçe Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürü Yusuf Aygün ile çalışanlar katıldı.Tarlada çilek toplayan kadın
çiftçilere Nazlı ve Aygün tarafından çiçek verildi, çeşitli ikramlarda bulunularak Dünya Çiftçiler Günü kutlandı.
Aygün, kadınların alın teri emeklerinin ve üretimlerinin önemli olduğunu
söyledi. Üreten kadınların ve çiftçilerin
her zaman yanında olacaklarını belirten
Aygün, “Bugün olduğu gibi önümüzdeki yıllarda da gıda en önemli stratejik ürünlerden biridir. Her geçen gün
gıdaya ulaşım zorlaşmakta, üretim azalmaktadır. Buna karşılık dünya nüfusu
artmaktadır. 100 milyonlarca insan açlık çekmekte, 1,5 milyara yakın insan
da ihtiyacının üstünde beslenmektedir.
Bu nedenle ülke olarak gıda üretimine
önem vermeliyiz, üretimimizi artırmalıyız. Genç nesillerde tarımsal üretim bilinci oluşturmalı, gençleri ve toplumu
tarımsal üretime özendirmeliyiz. Üretim yapan çiftçi kardeşimiz desteklen-
meli, yaşam standartları artırılmalı, üreten çiftçilerimize gereken toplumsal
destek sağlanmalı, çiftçilerimizin bin
bir emekle ürettiği ürünler israf edilemeden tüketilmeli, çiftçilerimizin düzenli bir gelir elde etmelerine katkı sağlanmalıdır."diye konuştu.
Söke’deki kutlama
Söke Ziraat Odası tarafından geleneksel olarak gerçekleştirilen Dünya Çiftçiler Günü kutlaması yapıldı. Söke Ziraat Odası önünde gerçekleşen kutlama
etkinliğinde Aydın Büyükşehir Belediyesi pilav dağıttı.
Çorlu'daki etkinlikler
Çorlu Ziraat Odası tarafından düzenlenen kutlama programı,
Atatürk Meydanı’nda yapılan çelenk sunma
ile başladı. Namık
Kemal Üniversitesi Zira- at Fakültesi Öğretim Üyesi
Prof. Dr. Halim Orta, yaptığı konuşmada, geçen yıl bölgede rekolte anlamında
altın bir yıl yaşandığına işaret ederek,
Toprak Mahsulleri Ofisi’nin pazardan
çekilmesinin üreticiye yaşattığı sıkıntıların bu yıl giderilmesinin önemini vurguladı. Orta, tarım sigortalarının da üretici beklentilerini karşılamadığını ifade
etti. Tekirdağ Gıda, Tarım ve Hayvancılık İl Müdürü Zekeriya Sarıkoca da, il
bazında müdürlükçe yapılan çalışmalar
hakkında bilgiler verdi.Kutlama programı, halk oyunları gösterileri ve mehteran eşliğinde yapılan kortej yürüyüşü
ile sona erdi.
39
köy kahvesi
GÜNCEL
www.koykahvesi.com.tr
Matlı'dan ‘14 Mayıs Dünya Çiftçiler Günü’ kutlaması
Özer Matlı: “Tarım,
ekonomiye doping
etkisi yapabilir”
1
4 Mayıs Dünya Çiftçiler Günü
nedeniyle açıklama yapan ve
çiftçilerin gününü kutlayan Matlı, nüfusun beslenmesini sağlamak, ulusal sanayinin hammadde gereksinimini karşılamak ve ihracat yoluyla
kalkınmanın gerektirdiği döviz gereksiniminin karşılanmasına katkıda bulunmak gibi önemli işlevleri olan tarım ve
hayvancılık sektörünün, ülkemiz için de
stratejik ve vazgeçilmez bir öneme sahip
olduğunu hatırlattı. Tarımsal GSYH’nın
57 milyar doları aştığı ülkemizin çalışan nüfusuna bakıldığında her 5 kişiden
1’inin tarım ve hayvancılık alanında çalıştığını belirten Matlı, “Türkiye dünyada tarımsal ekonomi sıralamasında yedinci ve Avrupa’da da birinci sırada yer
alıyorsa bunda en önemli pay tarım ve
hayvancılık sektöründe faaliyet gösteren
çiftçilerimizindir” diye konuştu.
Türkiye’nin zengin topraklarına rağmen
tarımsal üretimde istenilen noktada olamadığını ifade eden Matlı, dünyada tarım nüfusu artarken Türkiye'de azaldığına işaret ederek, şunları kaydetti: “Tarım
toprakları ve üretici kesiminin yeterli büyüklükte ölçeğe ulaşamaması nedeniy-
Matlı AŞ Yönetim Kurulu
Başkanı Özer Matlı, “Gıda
tarım ve hayvancılık sektörü
ekonomimiz içinde çok
önemli bir yere sahip olup
ülkemizin temel geçim kaynağı
alanlarından birisidir” dedi.
le AR-GE ve inovasyonda atılım yapamıyoruz. Dolayısıyla teknolojide büyük
oranda dışa bağımlı bir yapı söz konusu.
Bunun aşılabilmesi adına, AR-GE ve inovasyonda kamu ile özel sektörün işbirliği içinde çalışacağı kamu-özel sektör ortaklığı modeli hakim kılınmalıdır. Eğitim
ve teknik eleman yetersizliği de sektörün
ele alınması gereken önemli konularından birisidir. Özellikle tarım ve hayvancılık sektöründe karlı ve sürdürülebilir başarı için eğitim ve teknik eleman desteği
şarttır. Gerekli koşullar sağlanırsa, tarım
Türk ekonomisine doping etkisi yapar.”
“Temel sorun girdi maliyetidir”
Tarım ve hayvancılık sektöründe katma değeri yüksek bir yapıda üretim yapıldığına dikkati çeken Özer Matlı,
“Çiftçilerimizin yaşadığı en temel sorunlardan birisi de yüksek girdi maliyetleridir. Bu tarım ve hayvancılık sektörünün genelinde de böyledir. Örneğin,
yıllık 10 milyon ton ve 4 milyar doların
üzerinde yem hammaddesi ithal eden
Türkiye’nin dövizdeki artışa bağlı olarak ödediği fatura kabarmakta, bundan
çiftçilerimiz de etkilenmektedir” dedi.
40
KÖYLERİMİZ
www.koykahvesi.com.tr
köy kahvesi
Doğanbey Ekoturizm
ile yeniden doğdu
M
illi Park sınırları içerisinde bulunması nedeniyle
bünyesinde barındırdığı
eski Rum evleri ve tarihi dokusunu muhafaza eden Aydın Söke'ye bağlı Eski Doğanbey Köyü, yerli
ve yabancı ziyaretçiler kadar film şirketlerinin de gözdesi haline geldi.
Bölgede Türkiye için endemik olan 31
adet bitki türüne raslamak mümkün..
Dilek Yarımadası ve Büyük Menderes Deltası Milli Parkı sınırları içinde
yer alan Eski Doğanbey köyü, yürüyüş
parkurları, trekking alanları, kuş çeşitliliği, gelişmiş florası ve endemik bit-
ki türleriyle eko turizmin de geliştiği bir
bölge olarak yerli ve yabancı ziyaretçilerin gözdesi.Aynı zamanda Dilek Yarımadası-Büyük Menderes Deltası Milli
Parkı içerisindeki tek yerleşim yeri olan
köy, bünyesinde barındırdığı Rum evleri ve tarihi dokusu nedeniyle yerli ve
yabancı film şirketlerinin de uğrak yerleri arasında...
Eski bir Rum köyü olarak bilinen
köydeki taş evler, restore edilerek günümüze kadar taşınmış.Kuşları, balıkları,
bitki örtüsüyle önemli bir doğal yaşam
alanı olmasının yanı sıra Rum mimarisinin karakteristik özelliklerini taşıyan
usta taş işçiliğinin ilk bakışta göze çarptığı Doğanbey Köyü, dükkanları, şapel
olarak adlandırılan yapı ve hastanesi
ile Arnavut kaldırımı şeklinde döşenmiş dar taş sokakları bir arada sergilemesi ile dikkat çekiyor. Yerleşim yeri,
sanki zamanın bir yerinde durmuş hissi
uyandıran, bir dönem kaderine terk edilen Eski Doğanbey köyü, bugün Rum
ve Türk mimarisinin eşsiz örneklerinin
sergilendiği bir Açıkhava müzesi konumunda... Bu özellikleri nedeniyle ziyaretçilerin yanı sıra film yapımcılarının
da gözdesi olan Eski Doğanbey köyünü
bu sayımızda sizlere tanıtıyoruz.
Köyün ismi nereden geliyor?
Mykale (Samsun) Dağları’nın eteklerindeki Doğanbey (Domatia) eski bir
Rum köyü. Rumların zamanında köydeki evler ormanın içerisinde birbirinden
ayrı, her biri büyük avlulara sahip odalar şeklinde inşa edilirmiş ve bu odalara Rumca Domatia denilmiş ve köyün
adı da buradan geliyormuş. Rumlar 19.
yy’ın başında Ege’deki adalardan özellikle de Sisam’dan gelerek, köye yerleşmiş. 1912 yılında Domatia’da 300 Rum
yaşıyormuş. 1924 yılındaki mübadeleye
kadar Rum halkının yaşam alanıymış.
Rumların bıraktığı evlere Selanik’ten
gelen mübadil Türkler yerleştirilmiş.
Tarlalara uzak olması ve arazisinin gelişmeye izin vermemesi nedeniyle kö-
yün daha sonraki halkı olan Türklerin
1985’de burayı ikinci kez terk ederek,
2 kilometre aşağıdaki bölgeye taşınmasıyla Doğanbey köyü, “Eski” ve “Yeni”
olarak iki isimle anılmaya başlar. Doğanbeyliler bu tarihten sonra tarlalarına ve kayıklarına yakın düzlükteki evlerinde yaşar olmuşlar. Eski köy de güzel
taş evlerin sihrine kapılanlara kalmış.
Uzun bir süre yalnızlığın hüküm sürdüğü Eski Doğanbey sokakları, şimdilerde
büyük şehirlerden keşfe gelen misafirlerine ev sahipliği yapıyor. Aralarında sanatçı ve siyasetçilerin de bulunduğu köy halkı, şehrin stresinden çok uzak
bir yaşam sürüyor. Köye Almanya ve
İngiltere’den çok talep var. Doğanbey
köyü çoğu evin restore edildiği ve Rum
mimarisinin güzelliklerini taşıyan belki
de Ege’nin en karakteristik köylerinden
biri bugün...
Günümüzde eski Doğanbey Köyü,
restore edilmiş evleri, dar taş sokakları,
ortasından geçen dere yatağı ile görülmeye değer yerleşim yerlerinden biri...
41
KÖYLERİMİZ
www.koykahvesi.com.tr
Gözlerden uzak bir cennet
le eko turizmin de geliştiği bir bölge.
Doğa sporları için oldukça elverişli olan
bölgede, Ziyaretçi Tanıtım Merkezi etkinlikleri kapsamında Olukdere Kanyonu’nda rehber öncülüğünde doğa yürüyüş turları düzenleniyor.15 kilometrelik
parkur ile Milli Park’ın eşsiz bitki örtüsü, dereleri, şelalesi ve harika bir manzara eşliğinde benzersiz bir deneyim
yaşama şansını veriyor. Dağ bisikleti
sporu tutkunları için doğal stabilize ve
az eğimli yolları bulunan alternatif parkurları da mevcut.
Köyü, kurumuş bir dere yatağı ikiye
ayırıyor ve evlerin büyük bölümü caminin olduğu yakada bulunuyor. Köy,
ikinci kez terk edilince camisinden,
dükkânlarına kadar her şeyi tahrip olmaya başlamış, neyse ki bu süreç fazla
sürmemiş. Terk edilmiş köy çok geçmeden Domatia'nın büyüsüne kapılanların
sığınağı olmuş. Buraya yerleşenler son
derece başarılı ve köyün dokusuna saygılı bir restorasyon çalışması yürüterek
adeta gözlerden uzak bir cennet yaratmışlar. Köyün taş evlerinden, Arnavut
kaldırımlı sokaklarına, derenin üzerindeki ahşap köprüden sokak lambalarına kadar her şeye mahir ellerin değdiği
belli oluyor. Göze çarpan hiçbir çirkinlik, yağma alameti yok, e tabii bunda
köye yerleşenlerin de rolü büyük; Şerif
Mardin'den Metin Sözen'e kadar Türkiye'nin birçok önemli aydını yaşamak
için burayı seçmiş.Köyün neresinden
bakarsanız bakın olağanüstü bir manzara uzanıyor önünüzde, huzur bulmak
için bire bir; son derece sessiz ve sakin
bir yer.
Botanik turlar
Doğanın sunduğu bitki çeşitliliğini
keşfetmek isteyenler için botanik turları da düzenleniyor.Bölgede, milli park
florasında 95 familyaya ait; tür, alttür ve varyete düzeyinde 804 adet bitki bulunuyor. Bunlardan 6'sıı, dünyada
sadece burada görülüyor. Ayrıca Türkiye için endemik olan 31 adet bitki türünü de bölgede bulmak mümkün. Akdeniz maki florasının hemen bütün bitki
türlerinin en canlı, sağlıklı örneklerinin
yer aldığı Milli Park, Anadolu Kestanesi, Kartopu, Finike Ardıcı, Melez Pırnal
Meşesi ve Dallı Servi’nin küçük orman
toplulukları meydana getirerek yetiştiği tek yer. Milli Park, içerdiği benzersiz
bitki çeşitliliği nedeniyle Avrupa Konseyi tarafından “Flora Bio Genetik Rezerv Alanı” ilan edilmiş. Kavaklıburun
ve Karasu günübirlik kullanım alanları
arasındaki seçilmiş iki kilometrelik parkurda düzenlenen botanik turu, meraklıları için eşsiz bir deneyim sunuyor.
Koruma altında
Eski Doğanbey 1992'de kentsel sit
alanı ilan edilerek koruma altına alınmış, köyde yeni yapıya izin verilmiyor. Yıkılmış yada güçlükle ayakta duran evlerle, restore edilmiş evler yan
yana duruyor. Rengârenk çiçeklerle
süslü evlerin dışında ayakta kalan iki
yapı daha var, bunlardan biri köyün girişindeki küçük bir şapel, diğeri de eski
okul binası. Dilek Yarımadası’nın güney ucunda yer alan köy, Milli Park sınırlarındaki tek yerleşim olma özelliğine sahip. Rengarenk çiçekler, bitkiler
ve yemyeşil ağaçların doğal dekorasyonu ile süslü dar sokaklarında yürürken,
eski zamanlara dair ayrıntıları birer birer karşınıza çıkıyor.
Taş evlerin arasında önce eski bir çeşme takılıyor gözünüze; ardından da bir
şapel ve kilise. Eski yıllarda Rumların
okul binası olarak kullandıkları yapıysa, günümüzde Ziyaretçi Tanıtım Merkezi olarak konuklarını ağırlıyor. 2001
yılında restore edilen binada; müze odası, sergi salonu, kütüphane, bilgisayar
odası ve kafeterya bulunuyor. Merkez,
ayrıca deneyimli ekibinin rehberliğinde düzenlediği turlarla çevreyi keşfetme
imkanı da sunuyor.
Tarihe ışık
Dilek Yarımadası Büyük Menderes
Deltası Milli Parkı Ziyaretçi Tanıtım
Merkezi ise bölgenin tarihine ışık tutuyor. Cumhuriyet'in kurulduğu esnada
bir Rum kasabası olup, kasabada, kilise,
ruhban okulu, bulaşıcı hastalıklar hastanesi bulunuyordu. Bu yapı hastaneden
okula, daha sonraları karakol, depo vs
işlevleri üslendi. Sonra da terk edilerek
metruk hale geldi. Prof. Dr Nami Çağan'ın Orman Bakanlığı sırasında Mimar M. Fikri Aktan'ın restorasyon çalışması ile Doğanbey köyü Tanıtım
Merkezi olarak yeniden işlev kazandı.
Karina’da balık keyfi
Uygarlıklar deltası
Eski Doğanbey, 1966'da milli park
ilan edilen Dilek Yarımadası'nın içindeki tek köy. Türkiye'deki 456 kuş türünden 256'sına ev sahipliği yapan Büyük Menderes Deltası da 1994 yılında
milli parka eklenince Köy, milli parkın
tam ortasında kalmış. 24 endemik (6'sı
Dünya 16'sı Türkiye çapında) 804 bitki türünün yaşadığı; 28 Memeli, 27 sürüngen türüne ev sahipliği yapan Dilek
Yarımadası gibi Büyük Menderes Deltasında da Tepeli Pelikan ve Cüce Karabatak gibi nesli tükenme tehlikesi bulunan 209 kuş türü yaşayıp, ürüyor.
köy kahvesi
Büyük Menderes Deltası, birçok lagün
ile tuzcul bataklıklar ve çamur düzlüklerini kapsayan önemli bir sulak alan...
Bu ekosistem çok zengin bir biyolojik
çeşitliliği barındırıyor. 2 yıldır Büyük
Menderes Deltasını paylaşan belediyelerin ve ÇEKÜL Vakfının öncülüğünde
Uygarlık Deltası Meandros adı verilen
bir proje yürütülüyor. Proje kapsamında bir yandan deltanın tanıtılıp, korun-
masını amaçlayan kültürel ve sanatsal
etkinlikler düzenlenirken, bir yandan da
yörenin kalkınmasına yönelik çabalara
destek olunuyor.
Ekoturizm imkânı
Milli Parkı sınırları içinde yer alan
Doğanbey köyü, yürüyüş parkurları,
trekking alanları, kuş çeşitliliği, gelişmiş florası ve endemik bitki türleriy-
Eski Doğanbey Köyü gezintisinde günü noktalamak için en uygun yer,
köye yakın mesafedeki Karina Sahili. Büyük Menderes coğrafyasının doğal güzelliğinden nasibini alan Karina,
1900’lü yılların ticaret limanı. Dilden
dile günümüze ulaşan hikâyeye göre de,
dönemin en popüler Rum tüccarının kızının adı olan Karina, sahile adını vermiş. Rumlar, bölgeden topladıkları zeytinyağı, bal, hububat, tütün, şaraplık
üzüm gibi ürünleri buradaki limandan
diğer adalara gönderirlermiş. Şimdilerde gemilerin yerini balıkçı teknelerinin
aldığı sahilde, dilerseniz balık tutabilir
ya da sahilin tek restoranında balık başta olmak üzere pek çok deniz ürününü
afiyetle yiyebilirsiniz.
42
HABER
www.koykahvesi.com.tr
köy kahvesi
Küçük çiftçilerin yetiştireceği
en karlı tarım ürünleri
K
öyde yaşayan ve küçük bir
bahçe ya da tarlası bulunan
çiftçilerin, bilgi birikimi ve
becerilerini kullanarak yaygın olarak yetiştirilen tahıl ve sebzelerin
dışında kazancı yüksek ürünlere yönelerek, gelirlerini artırabilecekleri bildirildi.
Yetkililer, yaygın olarak yetiştirilen
tahıl ve sebzeler gibi herkes tarafından
yetiştirilmeyen şifalı otlar, lavanta, sarımsak, söğüt, gurme mantarlar, bambu, peyzaj bitkisi gibi özel ürünlerin yetişticiiclerine daha fazla kazandırdığına
işaret ederek, üreticileri bu ürünleri yetiştirmeleri konusunda önerilerde bulunarak, şunları kaydettiler:
“Söz konusu karlı tarım ürünlerini yetiştirmek ve üretmek kolaydır. Daha da
iyisi birçoğu için tam zamanlı çalışmaya bile gerek yoktur. Haftada birkaç saatinizi ayırabilir, tohumlar veya fideler
ve malzemeler için biraz para harcayabilirseniz bu karlı bitkilerden birini yetiştirebilirsiniz. Tarlanızın, bahçenizin
bir bölümünde söz konusu bitkilerden
uygun bulduklarınızı yetiştirerek hatırı sayılır bir gelir elde etmeye başlayabilirsiniz.”
Köy Kahvesi gazetesi olarak bu sayımızda, üreticisine sayısız fırsat sunan,
düşük rekabet, artan talep ve yüksek kar
marjı sayesinde üreticilerinin yüzünü
güldüren özel bitkilerle tanışmanızı istedik.
Lavanta: Lavanta
tarımı küçük yetiştiricilere ortalamanın üzerinde bir kar sağlar.
Çünkü lavanta çok yönlü bir
üründür. Taze çiçekleri yığın halinde
satılabileceği gibi lavanta yağında da
kullanılabilir. Lavanta çiçekleri çabuk
kurur. Kuruttuğunuz çiçekleri çelenkler ve çiçek aranjmanlarında kullanmaları için çiçekçilere ve elişi ürünler yapanlara satabilirsiniz. Lavanta baharat
torbaları, bitkisel yastıklar, aromaterapi
ürünleri ve cilt bakım ürünleri ( sabun
gibi ) gibi katma değerli ürünlerin hazırlanmasında da kullanılır. Lavanta yetiştiriciliği karlı bir iş fırsatıdır.
Şifalı otlar:Şifalı otların kullanımı
son yirmi yılda hızla artmıştır.Çünkü
her geçen gün daha fazla insan yemeklerde, tıbbi ot karışımlarında ve sabunlar, mumlar, çaylar ve banyo yağları gibi bitkisel ürünlerde taze şifalı otlar
kullanmaya başlamıştır. Taze mutfak
otlarını en fazla restoranlar ve market-
ler talep ediyor. Bazı yetiştiriciler ürünleri pazarlarda satarrken, diğer yetiştiriciler kurutulmuş otları paketler halinde
satışa sunuyor.
Sarımsak: Sarımsak yetiştiriciliğinin kazancı özellikle de
“gurme” sarımsaklar yetiştirecekseniz
oldukça yüksek.
Gurme sarımsakların üç
türü bulunuyor. Rocambole, Purplestripe ( mor şeritli ) ve Porcelain. Bu sarımsakların bir kere tadına baktıktan
sonra sıradan sarımsakları bir daha yemek istemezsiniz. İşte bu nedenle müşteriler bu sarımsaklar için yüksek meblağlar ödemekten çekinmez. Bir diğer
favori sarımsak türü de Elephant (fil )
sarımsağıdır. Sarımsak yetiştiriciliğinde başarısız olma şansınız oldukça düşüktür, zira sarımsak çeşitli toprak ve
hava koşullarında rahatlıkla yetiştirilebilen bir üründür.
Söğütler: Bu sorunsuz ağacı büyüt-
mek ve bakımını yapmak oldukça kolaydır. Söğüt çiçekleri ve saplarına
olan talep oldukça yüksektir. Çiçekçiler aranjmanlar ve çelenkler için sapları kullanır. Elişi ürünler yapanlar bahçe
çiti ve rüstik söğüt mobilyalar gibi diğer fiber sanatlarda ve sepetçilikte söğüt dallarından faydalanırlar.
Gurme mantarlar: Kent tarımı için
en uygun ürünlerden biri mantardır .
Kapalı mekanlarda yetiştirilebilir ve dönüşler yüksektir. İstiridye ve shiitake
en fazla yetiştirilen, marketlerin birçoğunda taze veya kuru halde bulunan iki
gurme mantar türüdür. Özellikle istiridye mantarları oldukça verimlidir. Yarım kiloya yakını 7 dolara satılır ve 10
x 10’luk bir alandan 17,500 dolar kazanabilirsiniz. İstiridye mantarı ve shiitake mantarı kurutulsa bile çoğunlukla
taze olarak satılır.
Odunsu süs bitkileri: Odunsu süs
bitkileri dalları olan ağaçlar ve çalılardır. Hasat edildikten sonra aranjmanlar ve çelenkler gibi elişi ürünlerin yapımında kullanılması için çiçekçilere ve
elişi ürünler yapanlara satılır. Odunsu-
ların çoğunun renkli sapları ve acayip
dalları vardır. Kışın toplanan çobanpüskülü, ilkbaharda toplanan keçi söğüdü ilkbahar, ilkbahar sonunda ve yazın
toplanan altın çanağı ve ortanca en çok
bilinen odunsulardandır. Sebzeler gibi
yıllık bitkilerin aksine odunsular tekrar
tekrar hasat edilebilir. Tüm yıl boyunca üretim yapabilirsiniz ve dört mevsim
boyunca hasat edebileceğiniz farklı türleri vardır.
Peyzaj ağaçları ve çalıları:
Peyzaj için
kullanılan
ağaçlar ve
dallar küçük
yetiştiriciler
için oldukça kazançlıdır çünkü kar
marjları oldukça yüksektir ve küçük bir
alanda bir sürü bitki yetiştirebilirsiniz.
En popüler peyzaj ağaçlarından ve çalılardan biri fidelerdir ve toptancılardan
çok ucuza alabilirsiniz. Aynı şekilde
plastik saksı ve toprak da ucuzdur.
Bonzai bitkiler: Parmak boyundaki ince ağaçlardan olgun akçaağaçlara
ve 45 santimlik çamlara kadar bonzai
dünyası sürprizlerle doludur. Bonzai yetiştiriciliğinin hobi olarak yayılması ve popülerlik kazanması meraklılara ve koleksiyonculara bonzai
ağaçları satacak yeni yetiştiriciler için
harika fırsatlar sunmaktadır. Bonzai
yetiştiriciliği için ufak bir alanınızın
olması gerekir ( bitkiler oldukça yoğun olduğundan ). Ayrıca tohumlar
veya fideler ve malzemeler de almanız gerekecektir.
Japon akçaağacı: Japon akçaağacı binlerce yıldır yetiştirilir ve eşsiz
bir güzelliğe sahip olduğu için hayranlık duyulan bir ağaç türüdür. Bahçe merkezlerinin çoğunda birçok çeşidi sergileyecek yer olmadığı için
Japon akçaağacına odaklanan küçük
ölçekli yetiştiricilerin başarılı olma
şansı daha yüksektir. Japon akçaağacı küçük bir ağaç olduğundan küçük
bir alanda kapların içinde yetiştirilebilir. Japon akçaağacı pahalı ve sınırlı
bir ürün olduğundan sabırlı yetiştiriciler için karlı bir niştir.
Bambu: Ot familyasından gelen bu
muhteşem bitki peyzajcıların favorisidir. Sizde ev sahipleri ve peyzajcılar
için bambu yetiştirebilirsiniz. Bambu
yetiştiriciliği için küçük bir alan yeterli olacaktır. 600’ün üstünde bambu bitkisi 5 galonluk kaplarda 30 x 40’lık bir
alanda yetiştirilebilir.
43
HABER
www.koykahvesi.com.tr
köy kahvesi
Tarıma belediye
desteği!
Çeltikte ekim dönemi
Türkiye çeltik veriminde, dekara 754 kilogramla 440 kilogram olan dünya
ortalamasının oldukça üzerinde bulunuyor.Ekim alanlarının artmasında
2005 yılından itibaren çeltik üreticilerine verilen prim desteği de etkili oldu
B
u yıl bazı yörelerde 15 Nisan’dan itibaren yapılan
çeltik ekiminin özellikle Trakya’da Nisan ayından itibaren gerçekleşen aşırı yağışlar
nedeniyle gecikti. Mayıs ayı boyunca
devam edecek çeltik ekimindeki gecikmenin, zamanında hasadı da engeleyeceği, hatta erken ekim yapan bazı
üreticilernin, aşırı yağışlar nedeniyle yeniden ekim yapmak durumunda
kalabileceği bildirildi.
Edinilen bilgiye göre, hasadı geciken çeltikte sonbahar yağışlarının
erken başlaması durumunda hasad
güçleşebileceği gibi yağışlar, çeltik
tarlalarında yatmaya neden olacağından dane kaybına da yol açacak. Bu
durumda çeltik randımanı düşecek ve
kurutmada sorunlar yaşanabilecek.
Üretimde doğal koşullar nedeniyle
çeşitli sorunlar yaşansa da çeltik üretimde artış eğiliminin sürdüğü bildiren yetkililer, çeltik üretimi ile ilgili
şu bilgileri verdiler::
“Son 10 yılda çeltik ekim alanları
yüzde 30,5, çeltik üretimi yüzde 38,3
oranında artış gösterdi. 2005-2014
döneminde ekim alanları 850 bin dekardan 1 milyon 108 bin 844 dekara,
üretim 600 bin tondan 830 bin tona
çıktı. Dekar başına verim ise 706 kilogramdan 749 kilograma yükseldi. Üretim, 2011 ve 2013 yıllarında
900 bin tona, ekim alanı 2012 yılın-
da 1 milyon 197 bin 247 dekara kadar
ulaştı. Verim, 2011 yılında 905 kilograma kadar yükseldi. Üretim artışında ekim alanlarının yanında verim artışının da etkisi var. 2014 yılında 1,1
milyon dekar alanda toplam 830 bin
ton çeltik üretimi yapıldı. Uygun tohumluk kullanımı verimi artırıyor.
Verim potansiyeli yüksek, kısa boylu, makineli hasada uygun, hastalık
ve zararlılara dayanıklı, farklı yetişme
devrelerinde soğuğa toleranslı ıslah
edilmiş çeltik tohumlarının kullanımının artması verim artışına yol açtı.
Ekim alanlarının artmasında 2005
yılından itibaren çeltik üreticilerine verilen prim desteği de etkili oldu.
Üretim artışının devamı için prim
önemli.
Dünyada çeltik üretimi yapan tüm
ülkeler dikkate alındığında, Türkiye
çeltik veriminde, Avustralya, Mısır,
ABD, Uruguay ve Peru’dan sonra 6.
sırada yer alıyor. Dekara 749 kilogramla 440 kilogram olan dünya ortalamasının oldukça üzerindeyiz.”
da bu bölgeyi, Karadeniz, İç Anadolu ve Akdeniz Bölgesi takip ediyor.
Üretilen çeltiğin yüzde 40’ı Edirne ilinde üretiliyor. Edirne’yi yüzde
13,6 ile Samsun, yüzde 11 ile Balıkesir, yüzde 10 ile Çanakkale, yüzde
7,3 ile Çorum, yüzde 3,8 ile Sinop,
yüzde 3,2 ile Tekirdağ, yüzde 2,8 ile
Kırklareli takip ediyor. Çeltik üretiminin yüzde 92’si 8 ilde üretiliyor”
diye konuştular.
Yetkililer, çeltik ekilecek arazinin
iyi tesviye edilmesi, tohumların çimlenmesi, fidelerin sağlıklı büyümesi, yabancı ot kontrolü ve yabancı ot
ilaçlarının etkinliğinin artırılmasının
çok önemli olduğunu vurguladılar.
Tavaları çok geniş tutmanın su kesme
veya sulamadaki denetimi azalttığını
kaydeden yetkililer, “Onları çok küçültmek ise çeltik yetiştirilecek toprak yüzeyinin azalmasına, sulama,
bakım ve hasat harman işlemlerinin
yavaşlamasına yol açıyor. Bu yüzden arazinin tesviyesi iyi yapılmalıdır” dediler
Çeltik üretiminin
yüzde 92’si 8 ilde
En yüksek maliyet sulama
ve gübrelemede
Türkiyede toplam 30 ilde, 1,1 milyon dekar alanda çeltik tarımı yapıldığını belirten yetkililer, “Ekilen alan
ve üretim bakımından ilk sırada Marmara Bölgesi yer alıyor. Ekim alanın-
Çeltikte en önemli girdilerin su ve
gübre olduğunu ifade eden yetkililer, şunları kaydettiler: “Sulama ve
gübreleme maliyetlerinin düşürülmesi, hem ekim alanlarını hem de üretimi artıracaktır. Çeltik maliyeti içinde toplam masrafların yüzde 17’sini
su bedeli ve işçiliği, yüzde 14’ünü
ise gübre ve işçiliği oluşturmaktadır.
Çeltik, devamlı sulamayla tarla su altında tutularak yetiştirilir. Ekimden
hasada kadar, tarla yüzeyi çoğunlukla suyla kaplıdır. Bu durum sulama
masrafını artırır.
Üreticilerimize ödenen gübre desteğinin önemi de büyük. Sulama
maliyetlerinin düşürülmesi için basınçlı sulama sistemlerinin kurulumu desteklenmeli, sulama ücretlerinin düşürülmesine yönelik tedbirler
aranmalıdır."
İzmir Büyükşehir Belediyesi, Ödemiş’teki Bademli Fidancılık Tarımsal Kalkınma Kooperatifi ile fidan, ağaç, yoğurt, ayran ve zeytinyağı alımı
için protokol yaptı.Protokol imza töreninde konuşan Büyükşehir Belediyesi Başkanı Aziz Kocaoğlu, Türkiye’de “sözleşmeli üretim” modelini uygulayan ilk yerel yönetim olduklarını,
Küçük Menderes havzasındaki Bayındır’da çiçeklik kooperatifini, Bademli’de fidancılık kooperatifini, Tire’de süt kooperatifini, Kiraz’da da
İğdeli Kooperatifi’ni alımlarıyla desteklediklerini
söyledi.Verdikleri destek sayesinde Tire Süt Kooperatifi’nin kalkınma modeli olarak dünya üniversiteleri tarafından incelenmeye başladığını kaydeden Kocaoğlu, Bademli Kooperatifi’nin
de Kazakistan ve Özbekistan’a ihracat yaptığını
söyledi.Ödemiş Belediye Başkanı Mahmut Badem ise ilçenin tarım ve hayvancılıkla geçindiğini belirterek, “Bu bölgede üretim yıllarca koşullara göre şekillendi. Özellikle ürünü satın alanın
insafından kurtarılması adına, büyükşehirimizin
katkılarından ötürü sayın başkanımız Aziz Kocaoğlu’na teşekkür ediyorum” dedi.Kaymakam
Celil Ateşoğlu ise Bademli Kooperatifi’nin Türkiye’de kooperatifçiliğe önderlik ettiğini belirterek, “İlçe kaymakamı olarak böyle bir güzelliğe
sahip olmak beni gururlandırıyor” diye konuştu.
Bademli Fidancılık Kalkınma Kooperatifi Başkanı Selçuk Bilgi de konuşmasında İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin zor zamanında çiftçinin
elinden tuttuğunu söyledi.
Ödemiş Belediyesi’den
kırsala yatırım
İzmir'in Ödemiş İlçe Belediyesince kırsal bölgelerde sulama hattı çalışmalarının hızla sürdürüldüğü bildirildi. Ekonomisi tarım ve hayvancılığa dayanan ilçede kırsal bölgelerdeki
sulama suyu şebeke hattı Ödemiş Belediyesi’nce yapılıyor. Belediye bünyesinde hizmet veren Muhtarlık İşleri Müdürlüğü ekiplerince
yapılan çalışmalar kapsamında 22 bin 500 sulama suyu hattı yapılması planlanıyor.
Son günlerde çalışmalarını Hamam Mahallesinde sürdüren ekipler, Çukur mevkiinde 500
metre uzunluğunda Q110’luk 10 atü boru döşedi. Enerji hattıyla birlikte ilk etapta 2000
metre sulama hattı yapılacak. Hamam Mahallesi Çukur mevkindeki çalışmalar tamamlandığında 2500 dekar arazinin sulama suyundan
faydalanması planlanıyor.
Çalışmalarla ilgili bilgi veren Ödemiş Belediye
Başkanı A.Mahmut Badem, ilçe nüfusunun çoğunluğunun kırsal bölgelerdeki mahallelerde
yer aldığına işaret ederek,“Bu bölgelerde yaşayan, tarım ve hayvancılıkla uğraşan vatandaşlarımıza en iyi üretim koşullarını oluşturmaya
çalışıyoruz. Sulama hattı çalışmalarımız üreticimiz için çok önemli bir konu. Yapılan çalışmalarla bundan böyle üreticilerimiz sorunsuz
bir şekilde gönül rahatlığıyla sulamasını gerçekleştirebilecek” dedi.
44
köy kahvesi
HABER
www.koykahvesi.com.tr
KÖYLERE GİDEN TEK GAZETE
köy kahvesi
www.koykahvesi.com.tr
“Köylere giden tek gazete”
“Köylere giden
tek gazete”
in
600 milyon çiftçin
‘özel günü’
çiftnu aşkın kayıtlı
Dünyada 600 milyo ye’de 3.1 milyon
çi yer alırken, Türkiuyor. Türkiye tarımkayıtlı çiftçi bulun bakımından Avrusı
sal üretim hasıla yer alıyor. 6’da
pa’da birinci sırada
köy kahvesi
Fiyatı: 3 TL Yıllık
Abonelik: 30 TL
“Köylere giden
eli Usulde Alım
Sütün Sözleşm
anlığının “Çiğ yayımlanarak yürürlüğe
Hayvancılık Bak
ete’de
. Sayfa 16’da
Gıda, Tarım ve Yönetmeliği”, Resmi Gaz
süt alamayacak
çiğ
en
in
icid
İlişk
a
ılar üret
Satımın
yapmayan alıc
girdi.Sözleşme
törünün
Bayraktar: “Süt sek”
geleceği çok parlak B) Genel Baş-
i (TZO
t Odaları Birliğ
me olsa da
Türkiye Ziraa aktar, ihracatta bir gerile
eğinin çok
kanı Şemsi Bayr kanatlı sektörünün gelec
de
hem süt hem
belirtti. 16’da
parlak olduğunu
esi
Motosiklet muayen r
ular özel
ılıyo
‘Buğday Tohumcistiyor
köylerde de yap
genelinde 15 ilde
ik
Prof. Dr. Boyacıoğlu:şılıyor’
teşv
ÜRK’ün Türkiye la köy ve belTÜVT
amay
kar
tim Kurubaşlattığı yeni uygul t eden Gezici TrakTÜRKTOB Yöneay Gençer,
üretimi tüketimi
n buğziyare
motosikde merkezlerini
cıoğlu, “Türkiye’ni
lu Başkanı Yıldır
Boya
Prof. Dr. Hikmet en önemli nedeni dünyanın
ının
orta kaliday satın almas
tçılarından olarak
önde gelen un ihraca ırıp ihracat bölgelerinin takarışt
diyor. 10’da
tede buğday ile
un üretmesidir”
uygun
ine
lepler
ve sanayici
Ar-Ge yapmak
teşvik sisteolmak için özel
23’de
mi gerekiyor” dedi.
onları, artık
ı. 26’da
tör Muayene İstasy
yapmaya başlad
let muayenesi de
erde “Havza
denceliler, şimdil kavuşmak ve
üne
operatifi” statüs
laşmak istiyor.
turizmde marka
ım
Denizli’ye dev yatır
HayGıda Tarım ve
vancılık Bakanı
EkoMehdi Eker ve
nomi Bakanı Nihat
nin
bölge
Zeybekci,
Et
ihtiyaç duyduğu
Deve Süt Kurumu
nizli Et Kombinaaçtı.
e
sı’nı törenl
Sayfa 6’da
er
Makalel hayvancılığı
li süt
Kalkınmanın teme
yazısı 20’de
Harun ÇALLI’nın
ma
Bağlarda yeşil buda32’de
’nın yazısı
Dr. Cemal ILGIN
ü
tesi Zootekni Bölüm
ri
ADÜ Ziraat Fakül
Küspesi’nin etkile
‘Morova Zeytin sonuçları 34’te
üzerine araştırma
Fiyatı: 3 TL Yıllık
tek gazete”
Abonelik: 30 TL
‘Organik ürünler ’
pazarı da büyüdü
fından IPARD
ılık
mu (TKDK) tara
tekleme Kuru açılışı, Gıda Tarım ve Hayvanc
in
Kalkınmayı Des
Tarım ve Kırsal enen Ankara’daki 281 tesis an Bozkır ve AB Türkiye
tekl
Bakanı Volk
ıldı. Sayfa 4’de
ği
yap
fonlarıyla des
Birli
nle
pa
töre
Eker, Avru
tı’nın katıldığı
mba
Bakanı Mehdi
Szo
Başkanı Bela
Delegasyonu
nın yolu;
Tarımsal kalkınma
Süt tozu üretimi için Gödence'den geçbiriyor
günümüze zeyAntik çağlardan
ce Köyü.. Gögüçbirliği yapılıyor
tinyağı cenneti; Göden
tin verKodevle
yılından sonra
k süt
Özellikle 2010
lerle kurulan büyü
diği sıfır faizli kredibirleştirerek, süt tozu
rini
18’de
çiftlikleri güçle m kararı aldı.
üretimi için yatırı
3 Sayı: 31
Nisan 2015 Yıl:
edecek 10’da
uygulaması devam
Düşük faizli kredi
dana dağıtılacak
meral
n içinde yer alan,
ve
Torba Kanunu’nu sağlayan değişikliğin, kaliteli
dışında kullanımını oldukça büyük bir açığı olan hatda
a gelen Türkiye
kaba yem alanın
bile ithal eder durum u ileri sürüldü.
ta en son saman
olduğ
büyük bir darbe
ahırlara kapatılıp
hayvancılığına
nların
hayva
ek,
uz
Meraların yok edilermesinin insan sağlığını olums
tahıl ağırlıklı beslenldi. Sayfa 22’de
etkilediği dile getiri
biri
Boşalan köylerden
lik
kozmetikten temiz
Gıdadan giyime, bir ürün yelpazesi
ürünlerine geniş ürünlerin üretimi de
bulunan organik gün artıyor. 20’de
geçen
her
de
talebi
yolu
Zeytinde verimin e 14’de
doğru güberelem
Topraksız
tarımın
yıldızı:
‘Perlit’
26’da
aleler
Mak
rı ve önlemler
Bağlarda don zara
yazısı 38’de
’nın
Dr. Cemal ILGIN
30’da
ü
tesi Zootekni Bölüm
ri
ADÜ Ziraat Fakül
Küspesi’nin etkile
‘Morova Zeytin sonuçları 34’te
üzerine araştırma
Projesi” kapsa“5-20 Baş Besi
ülkelerinden temin
mında Avrupa
ye
dananın üretici
edilen 100 bin
14’te
i.
dağıtılacağını bildird
ı Et Üreticileri
Türkiye Kırmız
BüGenel Başkanı
Merkez Birliği besi işletmelelent Tunç, küçük için hazırlanan
rinin canlanması
köy kahvesi
si.com.tr
www.koykahve
zorunluluğu
e
tesis
m
ş
le
z
ö
s
te
ü
s
iğ
Ç
TKDK destekli 281
3 Sayı: 32
Mayıs 2015 Yıl:
rek, hayvanların esi
enm
Meraların yok edile
tahıl ağırlıklı besl
ahırlara kapatılıp suz etkiliyor.
olum
insan sağlığını
arın amacı
si.com.tr
www.koykahve
İZPİM PP 108
köy kahvesi
si.com.tr
www.koykahve
CMYK
CMYK
İZPİM PP 108
lira gübre
ri, özel çayır,
r,
mazot desteği, 4,75
kar için 3,3 lira bitkileri, baklagiller, yumru bitkile t
için 4,85 lira mazo
ği, hububat, yem
alanlarında dekar tohumlu bitkiler
sebze ve meyve
ve
gübre desteği, yağlı
desteği, 6,6 lira ri alanları için ise 7,9 lira gübre
2’de
bitkile
cak.
tri
yapıla
endüs
esi
ve
destekleme ödem
8,25 lira mazot
HABER
esi.com.tr
www.koykahv
yacak. Daha erken
almanızı sağla piyasanın önüne
hasat sayesinde ürettiğiniz mamule
ve
geçebilmenizi
yacak.
ömrü de sağla
daha fazla raf
nmanız
zirai ilaç kulla
Hem de hiçbir
gerekmeyecek. ; üreteceğiniz soDeyim yerindeyse ın bir mucizedoğan
si
kullucan gübre
nizdeki atıkları
si. Sadece çevre gübresi üretmeniz
an
lanarak soluc
afsız.
çok basit ve masr
. Üsim üretiyorum
Gübremi kend ik, %100 doğal.
telik %100 organ ıyorsunuz? Bağ
Çiftçilikle mi uğraş nacağınız gübkulla
nizde
bahçe
ve
bilirsiniz; az bir
reyi kendiniz üretebaşarabilir ve
işi
sermaye ile bu
ödemekten kurtu
gübreye para
ceğiniz bu gübÜrete
siniz.
labilir
nizi organiğe
re hem mamulleri de kimyasal
hem
dönüştürecek daha fazla ürün
la
gübreye kıyas
-1
-1
lu’nun ”2015 Yılın
Bakanlar Kuru klemelere İlişkin Karar”ı, 1
üzere Resmi
cak Tarımsal Deste
nden geçerli olmak
Ocak 2015 tarihi landı.Buna göre, süt fiyat düaraştırma geGazete’de yayım
ğinde en az 2 yıl,
zenlemesi deste e 5 yıl olmak üzere, 2015 yıliştirme projelerind
sal desteklemelere
tarım
olan
k
lında uygulanaca lendi.
ilişkin esaslar düzen
eye son
Gübreye para ödem
İZPİM PP 108
i 10 kuruşluk bir
ken, pamuk primdahil olan çiftçilere
ğı primi aynı kalır
2015
i Kayıt Sistemine
göre, zeytinya
Düzenlemeye olarak açıklandı. Bu yıl Çiftç ecek. 30 tarım havzasında,
ş
veril
esi yapılacak.
ödem
artışla 65 kuru lira toprak analizi desteği
fark
lere
ürün
2,5
ve satışı yapılan
dekar başına
ve süs bitkilenunda üretilen
çiftçilere peyzaj alanlarında deÇKS’ye kayıtlı
yılı üretim sezo
emvali
da Yapıladestemera ve orman
köy kahvesi
ekliyor
b
a
m
5
ş
la
n
to
e
b
ı
r
la
a
r
Me
n
Üreticiye 100 bi
izi üretin
renizi kendin
: Kendi güb
anik devrim
Gübrede org
KÖY KAHVESİ
KÖY KAHVESİ
belirlendi
r
le
k
te
s
e
d
l
a
s
ım
Tar
rine”
“milletin efendileelik: 30 TL
Fiyatı: 3 TL Yıllık
Abon
eş
Kırsal kesimde güni parlak
enerjisinin geleceğ bağlı
u ve buna
Artan dünya nüfusi talebi, öte yandan
olarak artan enerj için kullanılan
amak
bu talebi karşıl neden olduğu çevre
fosil yakıtların
yenilenebilir
kirliliği, gelecekte ın dünya enerji
enerji kaynakların
ağı katkının
tablosuna yapaclu kılıyor. Sayfa 16’da
artmasını zorun
ma destek
tarı
Vodafone’dan Gıda,
Tarım ve
si Bayraktar: Vodafone Türkiye, lığı’n
ın Tarımsal
Başkanı Şem
Hayvancılık Bakan i Projesi
(TZOB) Genel
Sistem
İzleme ve Bilgi mında saha denetimi
Odaları Birliği
at
Zira
kapsa
e
BİL)
kiy
(TAR
Tür
internet ağıyla
personelinin 3G
3 Sayı: 30
Mart 2015 Yıl:
u”
“Çiftçi mağdur old
yapacak
acak Sayfa 6’da
buluşmasını sağlay
yağışı ve su
ı yağmur ve kar
n lodos
dana gelen aşır leri arasında meydana gele i.
ak ayında mey
ded
Bayraktar: “Oc ndan, 31 Ocak-2 Şubat tarih kez daha mağdur oldu”
bir
ardı
baskınlarının yağışlar nedeniyle çiftçimiz
ı
fırtınası ve aşır
ilgili
an doğal afetlerle
Kış aylarında yaşan an Bayraktar, tarımın üstü açık
koşullarında
açıklamalarda bulun
unu, çiftçinin, iklim
en fazla etkilenen
bir fabrika olduğ
olumsuzluklardan doğal afetlerin, içinde
gelen
ana
meyd
belirtti. Yaşanan
kesim olduğunu ılara rağmen üretimi bırakmayanşubat
ktar,
bulunduğu sıkınt
vurgulayan Bayra yağışların
ğünü
büktü
çiftçinin belini gelen lodos fırtınası ve aşırı
ayında meydana açtığına dikkati çekti.
büyük zarara yol
arı başladı
mal
Hasar tespit çalış
ettiğini bildiren
alarının devam
lar
Hasar tespit çalışm r tamamlandıktan sonra kayıp
şmala
te hali
Bayraktar, “Çalı
ak. Bunu1nla birlik
4:47 PM Page büyük kaybı
e ortaya 5çıkac
net bir şekild
5x6.fh11 2/27/1
ilerin
BP_TARIM_2 verilere göre, üretic
hazırdaki
Sayfa 10’da
üyor.
görül
u
olduğ
Çiftçilerden tarım
fuarlarına yoğun ilgi
Makaleler
Y
kime bağımlı?
Türkiye tohumdaA’nın yazısı 38’de
Prof. Dr. Tayfun
CM
MY
CY CMY
K
14’te
ÖZKAY
n beklentileri
Gübre sektörünü
41’de
’ün’nın yazısı
Sebahattin EMÜL
Composite
19 İL 9 BİN KÖYE ULAŞIYORUZ
A.KARAHİSAR
ANKARA
ANTALYA
AYDIN
BALIKESİR
BURDUR
BURSA
ÇANAKKALE
DENiZLİ
EDİRNE
www.facebook.com/koykahvesi
ISPARTA
İSTANBUL
İZMİR
KIRKLARELİ
KONYA
www.twitter.com/koykahvesi
42-43’de
Metin KARABİBER
Kazandere
Köyü
M
n Desteklenmesi
lığı
Köylerin Altyapısını
ine Maliye Bakan
(KÖYDES) Projes nde 366 milyon 760
tertibi
23’de
bütçesinin ilgili
edildi. Sayfa
bin lira ödenek tahsis
lığı
Tarım Bankacı
’in yazısı 26’da
zengini;
Doğa ve tarih
C
KÖYDES Projesi 2015
ödenekleri belli oldu
MANİSA
MUĞLA
TEKİRDAĞ
UŞAK
koykahvesidergisi
45
HABER
www.koykahvesi.com.tr
köy kahvesi
Toros yaylaları
Şimdi yayla zamanı...
K
ültür ve Turizm Bakanlığı tarafından belirlenen 26
yayla turizm merkezinden
24'ü Karadeniz'de yer alıyor.Ülke genelinde 8 ilde yayla turizm
merkezi bulunuyor, Ordu'da 7, Trabzon'da 6 ve Rize'de 4 merkez turizme
hizmet veriyor.
Sinop'da 3'er, Antalya, Gaziantep ve
Tokat'ta ise birer yayla merkezi bulunuyor.
Karadeniz Yaylaları
Rengarenk kır çiçekler, dağ çayırları ile kaplı olan Karadeniz Bölgesindeki
yaylalarımızın çevresi genellikle ladin
türü çam ağaçları ile kaplıdır. Karadeniz kıyıları sahip olduğu yeşillikleri sadece bol yağmuruna değil, nemli ve sisli havasına da borçludur. Ancak sahil
şeridindeki şehirlerde yüksek nem ve
sisli hava yükseklere çıkıldıkça yerini
pırıl pırıl bir güneşe, bol oksijenli tertemiz havaya bırakır.
Karadeniz yaylalarında bitki örtüsü genel olarak köknar, ladin, sarıçam,
sedir, kayın, meşe, ıhlamur, karaağaç,
gürgen, kızılağaç, yabani fındık gibi
ağaç türleriyle kardelen, yabani açelya,
orman gülü, gökovan gibi binlerce çeşit
kır çiçeği ile kaplıdır. Karadeniz Yaylaları Sinop, Ordu, Giresun, Trabzon,
Rize, Artvin, Gümüşhane, Bayburt İl sınırlarındadır.
Akdeniz ve Ege Bölgelerinde yaşayanlar ise sıcak havadan, sivri sinek ve
benzeri haşerelerden kurtulmak, doğa
ile baş başa olmak ve sağlıklı bir yaşam
için yaylayı tercih etmektedirler.
Bu insanların bulundukları yerden ayrılarak yaylalara gitmeleri ve orada konaklayarak tüm ihtiyaçlarını temin etmeleri bir turizm hareketi oluşturmaktadır.
Ayrıca yayla etkinlikleri, yayla kültürü
ve bozulmamış doğada yaşamak, diğer
insanların da ilgisini çekmiş ve bu yaşama tarzına katılmalarını sağlamış, sonuç
olarak da “yayla turizmi” şeklinde bir turizm çeşidini meydana çıkartmıştır.
Yayla Turizmi merkezleri
Sinop: Ayancık-Akgöl, Türkeli, Kurugöl yaylaları
Ordu: Çambaşı, Akkuş-Argın, Mesudiye-Keyfalan, Mesudiye-Topçam
Giresun: Bektaş, Kümbet, Yavuzkemal yaylaları
Trabzon: Çaykara-Uzungöl, Akçaabat Karadağ, Tonya-Erikbeli, Maçka-Şolma, Araklı-Pazarcık, Yeşilyurt
Yılantaş yaylaları
Rize: Anzer, Ayder yaylaları
Artvin: Kaçkar yaylaları
Gümüşhane: Zigana (Kayak Merkezi)
Bayburt :Kop Dağı (Kayak Merkezi)
Gaziantep :Hızır (Huzurlu)
Manisa: Spil Dağı
Antalya: İbradı Yaylası
Bitki Türleri: Bitki türleri bakımından çok zengin olan Toros Dağlarında;
kıyıdan başlayarak rakım yükseldikçe
bitki türlerinde de değişiklik ve çeşitlilik başlar. Narenciye bahçeleri, maki
türleri, sandal, meşe türleri, çınar, yabani zeytin, böğürtlen, melengiç, kesme,
funda, sığla ağacı (Muğla), sakız ağacı,
erguvan, kocayemiş, karaçalı, kızılcık,
defne, çam türleri, ardıç türleri, kayın,
Toros Dağları, göğsünü Akdeniz'in ılık
meltemlerine açmış, karlı dorukların
eteklerinde, Yörük kilimi gibi üstünde bütün renklerin çiçeklendiği, yaylalar, çam, ardıç, köknar, sedir ağaçları ve meyve bahçeleri ile iç içedir.
İlkbaharla birlikte çiğdemler çiçek
açtığında Yörükler hayvanlarını otlatmak için Toros yaylalarına çıkmaya başlarlar. Akdeniz sıcaklıklarının
etkili olduğu yaz aylarında ise çevre
yerleşmelerden, soğuk ve billur gibi
temiz pınarların kaynadığı, serin yaylalara çıkışlar giderek hızlanır.
toros köknar, sedir ağaçları ile mevsimine göre kardelen, yabani siklamen,
nergis, sümbül, gelincik, kekik, lavanta, nane, semizotu, papatya, lale vb. gibi
bitkilere çok sıkça rastlanır.
Yaban Hayatı: Toros Dağları florası
olduğu gibi yaban hayatı bakımından da
zengindir. Toros Dağlarında güvercin,
karatavuk, keklik, turaç, bıldırcın, üveyik, çulluk, kartalgiller, sığırcıkgiller,
ispinozgiller, doğangiller, sarıasmagiller gibi kuş türleri ile geyik, alageyik,
yaban keçisi, yaban domuzu, vaşak, karaca, tilki, tavşan, kurt, çakal, sansar,
sırtlan gibi hayvanlar doğal ortamları
ile gözlenebilirler. Toros Yaylaları Gazi
Antep, Hatay, Adana, İçel, Antalya ve
Muğla il sınırlarındadır.
Türkiyede yayla kültürü
Türklerde yaylanın önemli bir yeri vardır. Yaylaya çıkmak farklı amaçlar için
yapılmaktadır. Güney Doğu ve Doğu
Anadolu bölgesinde yaşayan ve bugün
göçer durumda olan aşiretler hayvanlarını otlatmak için yaylalara göç ederek yaylaklar kiralamaktadırlar. Akdeniz, İç Anadolu ve Doğu Karadeniz
bölgelerinde yaşayan ve hayvancılıkla
uğraşanlar hem hayvanlarını otlatmak
ve hayvanlarının kışın yiyecekleri otları toplamak için hem de yaz şartların
göre daha serin ve uygun şartlarda yaşamak için yaylaya çıkmaktadırlar.
46
köy kahvesi
SAĞLIK
www.koykahvesi.com.tr
Gül suyunun inanılmaz faydaları
G
ül suyu, en eski ve en uyarıcı sağlık ve güzellik sırlarını, o hassas ve insanı kendinden geçiren kokusunda
barındırır. Gerek cilt yenileyici olarak,
gerek dini törenlerde, hatta yemeklerde, Hint ve Arap toplumları tarafından
sıklıkla kullanılmaktadır. Bu özellikleri saymakla bitmeyecek mucizeyi nasıl
kolayca hazırlayıp kullanabileceğinizi
sizlere anlatmak istiyoruz.
Hazırlanışı:
Gülün genel faydaları
Sindirim: Gül yapraklarını yemeklerinizde kullanarak bağırsaklarınızı temizleyebilir ve kabızlığı önleyebilirsiniz.
Gül yaprakları salatada, hatta çay yapımında bile kullanılabilir.
Kanama kesici: Gözünüzde iltihaplanma varsa, gül yapraklarını demleyip içebilirsiniz. Etkisini hemen gösterecektir.
Solunum: grip ve soğuk algınlıklarına karşı, gül meyvesi kullanılabilir. Bu,
kurumuş gülün içinde bulunabilir. Çekirdekleri ile birlikte kaynattıktan sonra
süzüp, günde iki defa için.
Cilt: Gül suyu, cildin tazelenmesine,
kırışıklıkların giderilmesine, hatta yaraların daha çabuk iyileşmesine yardımcı olur.
Gül suyunun özellikleri
İltihap sökücü ve dekonjestandır.
Uzun bir günün sonunda vücudunuzda kalan yorgunluğu, gül suyu giderebilir. Gül suyunu sabahları kullanırsanız,
gözlerinizin altındaki kararmaların azaldığını fark edeceksiniz.
Baş ağrılarını dindirir. Bir mendili gül
suyu ile ıslatıp alnınıza koyabilirsiniz.
C vitamini açısından zengindir. Vücuttaki kollajen sentezini hızlandırıp,
serbest kökleri etkisiz hale getirerek
yaşlanma sürecini yavaşlatır.
Ciltteki siyah noktaları, çatlakları ve
kırışıklıkları giderir.
Saç köklerini güçlendirir ve kan dolaşımını arttırır. Böylece saç dökülmesinin önüne geçer
İçerdiği tannin, pektin, E ve B vitaminleri ile, cildinizi sıkılaştırıp temizleyen ideal bir toniktir.
Antibakteriyel özelliği ile yara, çıban
ve sivilcelere karşı oldukça etkilidir.
Gül suyu yapımı
Gerekli malzemeler; Yarım kilo gül
yaprağı, Kapaklı bir tencere,Yarım litre
saf su, Hava kilidi olan cam şişe.
Gül yapraklarını toplayarak işe başlayın. Pembe ve kırmızı yapraklar genelde en hoş kokulu olanlardır. Unutmayın, yarım kilo yaprak toplayacaksınız.
Dilerseniz bu miktarı elde etmek için
birinden yardım alabilirsiniz. Ayrıca,
eğer yaprakları kendiniz topluyorsanız,
sabah saatlerinde toplamaya özen gösterin. Bu saatlerde yapraklar, içerdikleri maddeler yönünden daha zengindir.
Tencereyi saf su ile doldurun. Bu tür
toniklerin yapımında, özellikle de cilt
için kullanılacaksa, saf su kullanmak
daha iyidir. Suyu doldurduktan sonra,
gül yapraklarını ekleyin ve ocağı tam
ateşe getirin.En önemli kısıma geldik,
su kaynamaya başladığı an, ateşi kısmalısınız. Suyun buharlaşmasına izin
vermemelisiniz, zira gülün yağı ve tüm
faydalı özellikleri, bu buharla uçup gidecektir. Ateşi kıstıktan on dakika sonra, ocağın altını tamamen kapatın.
Bir saat boyunca dinlenmeye bırakın.
Soğuduktan sonra, suyu iyice süzdürün.
Son olarak, suyu cam şişeye doldurup
buz dolabına koyun. Ertesi günden itibaren gül suyunuzu kullanmaya başlayabilirsiniz. Gül suyunun serinliği cildinizi temizleyecek ve canlandıracaktır.
Gördüğünüz gibi gül suyu, hazırlaması
çok kolay olan doğal bir ilaçtır.
Civanperçemi otu bakın nelere iyi geliyor
Yol kenarlarında, dağlarda, yollarda tarlalarda kendi kendine
yetişen civanperçeminin faydaları saymakla bitmez.
Sindirim sisteminizi rahatlatarak hazımsızlığınızı gidermeye yardımcı olur. Kanınızı temizler.
Dolaşım sisteminizi düzenler. Sonbahar ve kış
aylarında daha çok yakalandığımız grip, nezle, soğuk algınlığına ve öksürüğe çok iyi gelmektedir.
Baş dönmesine, burun
akıntısına hipertansiyona çok iyi geldiği bilinir. Vücudunuzu kuvvetlendirip dirençli olmanızı
sağlar. Balgam söktürücü etkisi vardır. Sağlıklı
gelişim için kemiklerinize iyi gelir. Mide ile ilgili
problemlerinizi çözmeye
yardımcı olur. Öksürüğü
kesmeye yardımcı olur.
İdrar söktürür. Baş ağrısı çeken kişilerin özelikle migren ağrılarına birebirdir. Basur tedavisi için
de sıkça kullanılır çok
iyi geldiği bilinir. Ayrıca
mide kanaması rahatsızlığı olan kişiler civanperçemi çayını tüketmelerinde
fayda vardır.
Civanperçeminin
diğer faydaları
– Bulantı, burun kanaması gibi hastalıklara iyi gelir.
– Mide gazını giderir. Kan damarlarına iyi
gelir.
– Mide kanserini önleyici etkisi vardır.
– Adet dönemini ağrılı ve sancılı geçiren kadınların ağrı ve sızısına çok iyi geldiği bir
kurtarıcıdır.
– Depresyona, sıkıntıya iyi gelir.
– Akciğer kanamalarına da çok faydalıdır.
– Böbreklerinizin düzenli çalışmasını sağlar.
– Kemik ile ilgili sağlık problemlerinize tedavi etme de yardımcı olur.
– Vajinal kaşıntılarına da iyi gelmektedir.
Civanperçemi çayını hazırlanışı: Bir tatlı kaşığı kıyılmış civanperçemi bir bardak su ile
haşlayın. 15 dakika bekletip demeyip süzün.
47
SAĞLIK
www.koykahvesi.com.tr
köy kahvesi

Benzer belgeler