GeroPaper - İsmail Tufan Gerontoloji Vakfı

Transkript

GeroPaper - İsmail Tufan Gerontoloji Vakfı
GeroPaper - No. 5- Kasım 2015
GeroPaper - No. 5- Kasım 2015
GeroPaper
İsmail Tufan Gerontoloji Vakfı
Copyright 2015: İsmail Tufan Gerontoloji Vakfı; http://www.itgevakiftr.com
Medyada Yaşlı Görüntüleri
Prof. Dr. İsmail Tufan
Akdeniz Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Gerontoloji Bölümü
1
Giriş
Yaşlı insan ve yaşlılık tasavvurları dış etkenlerden
güçlü şekilde etkilenirler. Gerontolojide “yaşlı
görüntüsü” veya “yaşlı tasavvuru” iki yönden
incelenmektedir. Bir taraftan yaşlılıkta kişilik
değişimleriyle ilgili görüşler, kanılar ve yaşlıların karakteristik özellikleri; diğer taraftan yaşlılık
ve yaşlanma ile ilgili tutumlar ele alınmaktadır
(Schmitt 2006:43). Burada Türk medyasının yaşlılara yönelik tutumları ele alınacaktır ve bununla
ilgili değerlendirmeler ortaya konulacaktır.
Ayrıca bölgesel birkaç araştırma daha gerçekleştirilmiştir (Hamburg: Kübler, Burkhardt, Graf
1991; Dortmund: Straka, Fabian, Will 1989).
Yaşlılık, tarihsel açıdan bakıldığında yeni bir
gelişmedir. Yaşlılık olarak adlandırılan yaşam
döneminin tanımı, çalışma yaşamının organize
biçimleriyle bağlantılıdır. 20’nci yüzyılın içlerine kadar insanların çoğu yaşamlarının sonuna
kadar çalışmak zorundaydı. O dönemlerde yaşlı
“ölüme yaklaştığı için bedensel ve zihinsel gücü
azalan insanlara deniliyordu” (Gerling, Naegele
2005:31).
Bilgi eksiliği sadece ileri derece yaşlıların dikkate
alınmamaları veya kabaca yapılan yaşlı tanımlarından ötürü değil, aynı zamanda araştırmalarda
kullanılan farklı yöntemlerden dolayı ortaya çıkmıştır. Bu yüzden bunları birbiriyle karşılaştırma
olanakları azalmaktadır. Diğer taraftan medya
peyzajı da tamamen değişmiştir. 1980’li yılların
medyasıyla 2000’li yılların medyası arasında benzerlik kalmamıştır.
Batı ülkelerinde yaşlılık ve medya arasındaki
ilişkiler gerontolojik çalışmaların kapsamına ele
alınmıştır. Örneğin Almanya’da bununla ilgili ilk
araştırmalar 1980’li yıllarda yapıldı. En kapsamlı
araştırma 1984’te Alman ARD/ZDF-Medya
Komisyonu tarafından gerçekleştirilen 55-74
yaş grubu reprezantatif araştırmasıdır ve yaşlıların medyayı kullanması ile ilgilidir (Eckardt &
Horn 1988).
Görsel Enformasyonların Tutum
ve Kanı Oluşumundaki Önemi
1964’ten beri düzenli olarak kamusal medyada
“kitlesel iletişim” üzerine bir araştırma sürdürülüyor olsa da (Berg, Kiefer 1996), analizlerde,
yaşlı insanlar özel bir grup olarak ele alınmamaktadır. Dolayısıyla bu alanla ilgili bilgi açığı sırf
Türkiye’de değil, Batı ülkelerinde de mevcuttur.
Başka insanlar ve gruplarla ilgili tasavvurlar,
yaşam sürecinde zamanla oluşur. Çeşitli yaşam
alanları hakkında klişe haline gelmiş olan önyargılar, basmakalıp (Stereotype) görüntüler bu
şekilde ortaya çıkar. “Bir alan hakkında ne kadar
GeroPaper - No. 5- Kasım 2015
2
çok tecrübe ve bilgiye sahip olursak, tasavvurlarımız o kadar daha az basmakalıp görüntülerden
meydana gelir” (Jasper, 2002: 62).
Bir kültürün görsel sunumlarının analiziyle ilgilenmek iki sebepten ötürü önemli görünmektedir:
Günümüz toplumlarına çeştili isimler verilir.
Biri de “medya toplumu” olarak adlandırılmalarıdır. Bununla modern toplumun, kitlesel ve
kitlesel iletişim ile bağlantıları vurgulanmaktadır. Kitlesel medya, toplum tasvirlerinin önemli
mercilerinden biri olarak kabul edilmektedir.
Yayıncılık düzleminde çalışma biçimleri (gazetecilik, moderasyon, enformasyon kanalları vs.)
ve medyatik üretimin tartıya gelmez nitelikleri,
eleştirilere maruz kalırken, medyanın “kolektif
hafıza, dördüncü güç veya gizli eğitici” olduğu
belirtilmektedir (Hillmann 2007: 549).
Birincisi, gerçekliğe doğrudan erişmemiz mümkün değildir. İnsanlar, anlamlardan meydana
gelen bir dünyada yaşamaktadırlar. “İkinci el”den
ulaştırılan bu dünya, toplumlarımızın görüşlerinde etkin rol oynayan kurumların tayin ettiği
bir dünyadır (Mills 1963: 375). Günlük yaşam ve
onun gerçeklikleri, sembolik tedariklerdir. Onun
sunumları objektif ve tarafsız kültürel metinler
değillerdir. İdeolojiler, sınıflar, uluslar, cinsiyet ve
ırk faktörleri tarafından etkilenmekte ve çarpıtılmaktadırlar. Duruma bağlı anlamlar kazanırlar.
Eleştirel Sosyoloji, bu sunum sistemlerini “okumak” ve analiz etmeye çalışmaktadır.
Medya tüketicileri arasında yaşlıların ilk sırada
geldikleri düşünülürse (Berg, Kiefer 1996), sadece
tüketici olarak değil, aynı zamanda medyanın
yaşlılara yönelik tutum ve kanıları hakkında da
bilgilere ihtiyacımız vardır. 10 yaşlıdan 8’inin
televizyon seyircisi (Grajczyk, Klingler 1999)
olduğu toplumlar (Türkiye’nin bunlar arasında
yer aldığından hareket edebiliriz), ekrandan
ulaştırılan yaşlı ve yaşlılık görüntülerine özen
göstermeli, basmakalıp kanıları güçlendiren
enformasyonlardan kaçınmalıdırlar.
Yaşlılık ve yaşlı insanın negatif yönlerini vurgulayan bir terim olarak literatüre giren Ageism
kavramını ortaya atan Butler’in (1969) yaptığı
ampirik araştırmalar, yaşlı görüntülerinin negatif
yüklü olduklarını göstermiştir. Yaşlılığa ve yaşlılara karşı önyargıların bulunduğu, yaşlıların
sosyal alanlardan soyutlandıkları, kurumsal ve
politik uygulamaların basmakalıp kanıları tasdik edici niteliklere sahip oldukları saptanmıştır.
Yaşlılık görüntülerinin birbiriyle bağlantıları, üç
boyutlu kompleks bir fenomen olarak kabul edilmiştir (Schmitt 2006:43).
Kısa süreden beri Görsel Sosyoloji ya da resimsel sunumların eleştirel yorumuyla ilgilenen bir
sosyolojik araştırma hareketi başlamıştır (Flick
1998a, 136-166). Fotoğraflar, ilanlar, reklâm
spotları, her türlü audiovizüel kayıtlar, hikâyeler,
televizyon programları, dokümanter filmler ve
filmler, materyal olarak kullanılmaktadır. Görme
olgusunun, gramer ve semantik, algılama ve
yorumlamalarıyla da ilgilenir.
İkincisi, görsel sunumların interaktif boyutlarıdır.
“Resimler sadece ifadeleri nakletmezler… daha
ziyade sonuç çıkarmak üzere, biz onlarla bir ilişkiye gireriz” (Becker 1986:279; Becker 1998:158).
Bu düşünceleri takip edince, görsel biçimler ve
bunlar vasıtasıyla kendisini kilesel medya yoluyla
ifade eden toplumu da, Gerontolojinin perspektifinden incelenmeye değer bir nesne olarak algılayabiliriz.
Medyada Yaşlı Görüntüleri
Birey olarak kendimizle ilgili yaşlılık tasavvurlarını, “medyada veya politik ifadelerdeki” görüntülerden ayırmak gerekir (Wahl, Heyl 2004). Yaşlılık, genellikle negatif içerikli bir kavram olarak
dermansızlık, çelimsizlik, verimsizlik, yalnızlık
gibi anlamlarla bağdaştırılır. Buna karşın gençlik
pozitif tasavvurları ifade eden içerikler kazanır.
Bu kavramla bedensel ve ruhsal kuvvet vurgulanır (Wahl, Heyl 2004:18-19).
Türkiye’de gençlik, geleceğe umutla bakan toplumun ifade şekli olarak kullanılır. Medyada bu
düşüncenin varyasyonları direkt ve endirekt yoldan topluma aktarılmaktadır. Daha çok endirekt
varyasyonlara rastlanılır.
Bunun sebeplerinden biri de yaşlılık olgusunun
henüz Batı ülkelerindeki şekliyle tartışmaya açılmamış olmasıdır. Aksine gençlik sürekli şekilde
öne çıkarılmaktadır. Bu tutum ulusal bayramların isimlerine de yansımış görünüyor. Cumhuriyetin ilan edildiği 23 Nisan (1923) Çocuk
Bayramı, Kurtuluş Savaşı’nın başladığı 19 Mayıs
Copyright 2015: İsmail Tufan Gerontoloji Vakfı; http://www.itgevakiftr.com
GeroPaper - No. 5- Kasım 2015
(1919) Gençlik Bayramı, bu açıdan değerlendirilince ayrı bir anlam kazanıyor.
Ulusal bayramlarda Türk medyası bütün organlarıyla gençliğin ülke açısından önemini görsel
ve sözsel yayınlarıyla vurgular. Ulusal bayram
isimlerinin ardında yaşlılık ve yaşlı insan ile ilgili
tasavvurlara negatif etki etmek gibi bir amaç
bulunmasa da, topluma iletilen mesajların böyle
bir etki yaratmadığından emin değiliz.
Medyanın fonksiyonu (amaç ne olursa olsun)
prensipte enformasyon aktarmak olarak tanımlanırsa, Martin, Kliegel’in (2005: 31) sözleri, bu
perspektifte yeni bir anlam kazanmaktadır: Yaşlıların “enformasyonları daha yavaş, buna karşın
gençlerin daha hızlı şekilde işleme koydukları”
kabul edilmektedir. Bu görüşün, medya tarafından ne ölçüde dikkate alındığı (Türkiye’de) henüz
belli değildir. Buna karşın Türk medyasının yaşlı
insanla ilgili yanlış, basmakalıp tasavvurlardan
hareket edebildiği ve yanlış enformasyon ileten
bir “gizli<eğitici” olabildiği bir örnekle burada
gösterilmeye çalışılacaktır.
Tufan 2007: 87). Metinde, Avrupa toplumlarının
yaşlandıkları, bu yüzden yaşlıların bakımında
uzmanlaşmış personele ihtiyaç duyulduğu,
“Avrupa’nın imdadına, genç nüfusuyla Türkiye’nin
ve Türklerin koşacağı” vurgulanmaktadır.
İmdat, genç nüfus, Türkiye, Avrupa kavramlarının iç içe geçtiği bu cümlede, yaşlılığın S.O.S.
çağrısı yapacak kadar toplumları çaresiz bırakabileceği enformasyonu iletilmekle kalmayıp,
aynı zamanda metne eklenen fotoğrafla, yaşlılığın negatif yönleri vurgulanmaktadır. Haberdeki
yanlışlık, yaşlılığın pozitif boyutlarının bulunduğuna hiç değinilmemesinden ziyade, yaşam
koşullarının olumsuzluğundan dolayı sayıları
sürekli artan bakıma muhtaç Türk yaşlısına
bakacak uzman personelin henüz Türkiye’de
bulunmadığına hiç yer verilmemesi, Türkiye’nin
“imdadına” kimin koşacağı sorusunun “es” geçmesidir.
3
“Yaşlı Avrupa’ya genç bakıcı” başlığını taşıyan
aşağıdaki fotoğraf Türk medyasında yayınlanmıştır (Hürriyet Gazetesi, 15 Temmuz 2006:
Bayramların buruk geçtiği yerlerden biri olan Fındıklı Huzurevi
Yaşlı Bakım ve Rehabilitasyon Merkezi’nde misafirlerinin yollarını
gözleyen huzurevi sakinleri, Vali Ersin Yazıcı’nın ziyareti ile ayrı bir
mutluluk yaşadı.
Kaynak: Ardeşen Haber, 18.7.2015;http://www.google.de/imgres?imgurl=http://www.ardesenhaber.com.tr/files/news/default/vali-yazici-huzurevinde-yaslilarin-elini-optu484c869dc7a2cb3475d6.jpg&imgrefurl=http://www.ardesenhaber.com.tr/haber/704/vali-yazici-huzurevinde-yaslilarin-elini-optu.html&h=310&w=670&tbnid=jQTFHjnMt8jHHM:&tbnh=90&
tbnw=195&usg=__rpphFurUG5HYpQnJGaPSPMFdOss=&docid=5AhfAj3DSErPgM&sa=X&v
ed=0CB8Q9QEwAGoVChMIh7LA6IWTyQIVBqUOCh3_Twm6
Şekil 1: Türk medyasındaki yaşlı görüntülerine bir örnek (Kaynak:
Hürriyet Gazetesi, 15.7.2006).
Copyright 2015: İsmail Tufan Gerontoloji Vakfı; http://www.itgevakiftr.com
GeroPaper - No. 5- Kasım 2015
Alman medyasında yayınlanan bir karikatür,
demografik yaşlanmanın yarattığı bir probleme dikkat çekmeye çalışırken, Türk basınından daha farklı bir yol izlemiyor. Karikatürde
“emeklilik yükü” ve bu yükü taşıyıcısı olan genç
kuşak vurgulanıyor. Ancak fotoğraftaki yaşlının aksine, karikatürdeki yaşlıların şişman,
zinde ve hayatlarından memnun görünüşleri,
iletilen mesajın niteliğini değiştiriyor. Karikatür, gençlerin yardımına muhtaç yaşlıları değil,
tam tersine yaşlılık yükünü taşımak zorundaki
gençlerin yardıma ihtiyacı olduğu mesajını
iletiyor (BMFSFJ 1996: akt. Tufan 2007: 87).
çıkmaktadır. Eğer yaşlı ve genç insanlar farklı
denekler tarafından değerlendirilirse (betweensubject-design), farkın ortadan kalktığı görülmektedir.
Slotterback ve Saarnio (1996), araştırma yöntemlerini ve farklı yaş gruplarını göz önüne alarak,
deneklerden değerlendirilmesi istenilen sıfatların
(kognitive, personal-expressive, psişik sıfatlar)
etkilerini inceledikten sonra şu sonuca ulaştılar:
Araştırma yöntemi ve kullanılan sıfatların, yaş
gruplarına yönelik tutumlarda belirgin farka yol
açmamaktadır. Buna karşın araştırma yöntemi
ve bireye yönelik anlamlar taşıyan ifadelerin
(personal-expressive), sonuçlara etki ettiklerini
kanıtladılar. Yaşlılar gençlerle karşılaştırılınca,
“Rating-yönteminde daha pozitif, Açık-yöntemde
ise daha negatif değerlendirilmektedirler” (Schmitt
2006, 44).
Gerontolojiye yeni giren Türkiye’de yaşlılık ve
yaşlı insanla ilgili reprezantatif araştırmalar
henüz yapılmamıştır. Her ne kadar yaşlılarla ilgili
tasavvurlarda negatif eğilimlerin varlığına işaret eden göstergelere rastlansa da, bunlar henüz
bilimsel olarak incelenmiş, dolayısıyla kanıtlanmış değillerdir.
4
Şekil 2: Alman medyasından yaşlı görüntülerine bir örnek (Kaynak: Tufan 2007, Almanya’nın ilk yaşlılık raporundan alınmıştır:
BMFSFJ 1996).
Yönteme Göre Değişik Sonuçlar
Buraya kadar sunulan bilgi ve örneklerden, yaşlılık ve yaşlı insanla ilgili tasavvurların genellikle
negatif yüklü oldukları anlamı ortaya çıkmaktadır. Fakat Schmitt (2006), ampirik bulgularla
ortaya konulan bu görüşün, araştırma yöntemlerine bağlı olduğuna dikkat çekiyor.
Araştırma yöntemine göre ortaya farklı sonuçlar
çıkmaktadır. Yaşlı ve genç insanları karşılaştırırken, eğer aynı kişilerden genç ve yaşlı insanları değerlendirmeleri istenirse, ortaya sadece
(within-subjects-design) farklı görüntüler
Bu tür, yaşlılara ve yaşlılığa yönelik negatif eğilimlerin varlığına işaret eden göstergelere bir
örnek olarak, Akdeniz Üniversitesi öğrencileri
arasında yaptığım kesitsel araştırmadan çıkan
sonuçları gösterebilirim. 300 öğrencinin katıldığı
(135 erkek, 165 kız) araştırmada, Rating-ölçeğine giren beş kademeli Likert-ölçeği kullanıldı
(Bortz, Döring 2006:224). Reprezantatif olmayan
örneklemde yaşlılar ve yaşlılıkla ilgili görüş ve
kanıların belirgin şekilde negatif olduğu saptandı. Ancak aynı grupla “açık-yöntem” ile bir
araştırma yapılmadığı için tespit edilen negatif
eğilimin, diğer yöntem kullanılsaydı daha negatif
yöne kayıp kaymayacağı sorusu, burada cevaplandırılamamaktadır.
Geleceğe Yönelik Tavsiyeler
Yaşam boyu gelişmeyle bağlantılı sorular bugün
olduğu gibi gelecekte de Gerontolojinin önemli
alanlarından biri olacaktır. Ancak geride kalan
yirmi-otuz yıl içersinde insan ve yaşlı insan
Copyright 2015: İsmail Tufan Gerontoloji Vakfı; http://www.itgevakiftr.com
GeroPaper - No. 5- Kasım 2015
görüntülerimiz belirgin şekilde değişti. 1970’li
yıllarda yaşlanma ve yaşlılık, kayıplarla algılanan görüntülerle bağlantılıydı. Bugün hem bilim
camiasında hem de kamuoyunda bunun değiştiği
görülmektedir.
Gerontolojide bugün yaşlılığın güçlü bir heterojenlik özelliğine sahip olduğu görüşü kendisini
kabul ettirmiştir. Bunun içinde yaşlılığın güçlü
tarafları kadar zayıf yönleri de dikkate alınmaktadır. Ancak Türk kamuoyunda yaşlılığın çok
katmanlı bir yaşam dönemi olduğu görüşüne
eğilim, henüz ender rastlanılan bir olgudur.
Batı toplumlarında “yeni yaşlılardan” söz edilirken, Türkiye’de hala klasikleşmiş “eski yaşlı”
görüntülerinden hareket edildiğine işaret eden
göstergeler çoğunluktadır. Bu eğilime kitlesel
medyada da rastlanmasının sebebi, yaşlıların
ekonomik düzeyinin düşük oluşudur. Yaşlılar
medyatik ürün tüketiminde ilk sıralarda gelmelerine rağmen, Türk medyasının bu tüketici
grubunu çok az dikkate alması, demografik yaşlanma sürecindeki Türk toplumu açısından çok
sakıncalıdır.
Türk medyası şimdiye kadar yaşlı insan ve yaşlılık hakkında enformasyon iletme görevini de
yerine getirememiş, daha çok gençliği ön planda
tutan yayınlarıyla dikkat çekmiştir. Dolaylı yoldan topluma yaşlılığın negatif yönleriyle ilgili
mesajlar iletmekle yetinmektedir.
Yaşlıların ilgisini çekecek, sorunlarına yanıt bulabilecekleri bir tek yayın dahi şimdiye kadar yapılmamıştır. Aksine yaşlıları dışlayıcı bir yayıncılık
anlayışının giderek yaygın hale geldiği gözden
kaçmamaktadır.
Türk medyası “dördüncü güç” özelliğinden azami
derece yararlanırken, “gizli eğitici” özelliğini
ihmal ederek, toplumu yaşlılık hakkında enformasyonsuz bırakma eğilimi göstermektedir.
Türkiye’de bugün 6 milyon yaşlı insan vardır, 10
yıl içinde iki misli çoğalacaklardır. 2050’de 100
milyonu çoktan aşmış nüfusunun %30’unu yaşlılar meydana getirecektir (Tufan 2007). Bu yüzden Türkiye’de Gerontolojinin gelişmesi ve spesifik alanlarla ilgili gerontolojik araştırmaların
başlaması gerekli görünmektedir. Bu girişimlere
Türk Sosyologlar da gözlerini kapamayıp, 1960’lı
yıllardan beri yürüttükleri akademik çalışmalara
“yaşlı insan ve yaşlılık” olgularını da eklemelidir.
Akdeniz Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi
bünyesinde 2006 yılında kurulan Gerontoloji
Bölümü (Antalya), henüz fiilen öğretime dahi
geçmemiştir. Dolayısıyla Türk yaşlısı ve Türkiye’de
yaşlılık üzerine teorik ve ampirik bilgi birikiminin varlığından söz edilemez. Daha ziyade
bireysel çabalar ve bir hayli ikna gücü gerektiren
girişimler sonucunda sağlanan finansal desteklerle bu alandaki bilgi noksanlığı giderilmeye
çalışılmaktadır. Örneğin T.C. Devlet Planlama
Teşkilatı’nın desteğiyle şu anda Türkiye’nin yedi
coğrafi bölgesinde, 3500 yaşlının katılımıyla sürdürülen “GeroAtlas” adlı boyutsal araştırmasından beklentilerimiz büyüktür. Bunun yanı sıra
ilk yaşlılık raporu da zor koşullar altında hazırlanmıştır. Antalya’da geçen yıl bakıma muhtaç
yaşlılar arasında yapılan bir kesitsel araştırmada,
bu yaşlıların sosyal ağı incelenmiştir. Ama bunlar
sıcak bir taş üzerindeki su damlasından farksızdır. Türkiye’nin Gerontolojide ilerlemesi sadece
kendisine değil, aynı zamanda bu alanda büyük
bir bilgi ve tecrübe sahibi dost ülkelerine verecekleri desteğe de bağlıdır.
Kaynakça
Becker, H. S. 1986. Doing Things together. Selected Papers. Evanston, Ill.: Northwestern University Press.
Becker, H. S. 1998. Tricks of the Trade. Chicago: University of
Chicago Press.
Berg, K., Kiefer, L.-M. 1996. Massenkommunikation V. Eine Langzeitstudie zur Mediennutzung und Medienbewertung 1964-1995.
Nomos: Baden-Baden.
Bortz, J., Döring, N. 2006. Forschungsmethoden und Evaluation
für Human- und Sozialwissenschaftler, 4.Aufl., Spiringer Verlag:
Heidelberg.
Bundesministerium für Familie, Senioren, Frauen und Jugend
1996. Erster Altenbericht – Die Lebenssituation älterer Menschen
in Deutschland, unver. 2. Nachdruck., Drucksache 12/5897,
Universitäts- Buchdruckerei: Bonn.
Butler, R.N. 1969. “Age-ism: Another form of bigotry” in Gerontologist 9: 243-246.
Copyright 2015: İsmail Tufan Gerontoloji Vakfı; http://www.itgevakiftr.com
5
GeroPaper - No. 5- Kasım 2015
Eckhardt, J., Horn, I. 1988. Ältere Menschen und Medien. Eine
Studie der ARD/ZDF-Medienkommission. Schriftenreihe Media
Perspektiven. Band 8, Alfred Metzner: Frankfurt/Main.
Flick, U. 1998. An Introduction to Qualitative Research. Thousand Oaks, London, New Delhi: Sage.
Gerling, V., Naegele, G. 2005. “Alter, alte Menschen” Pp. 30-40 in
Handbuch Sozialarbeit, Sozialpädagogik, 3.Aufl., edited by H.-U.
Otto, H. Thiersch. Reinhardt Verlag: München.
Grajczyk, A., Klingler, W. 1999. Mediennutzung der ab 50jährigen
in Media Perspektive 4, 190-205.
Slotterback, C.S., Saarnio, D.A. 1996. “Attitudes toward older
adults reported by young adults: Variation based on attitudinal
task and attribute categories” in Psychology and Aging 11: 563571.
Straka, G. A., Fabian, T., Will, J. 1989. Medäen im Alltag älterer
Menschen. Begleitforschung des Landes Nordrhein-Westfalen
zum Kabelpilotprojekt Dortmund, Band 18, Düsseldorf.
Tufan, İ. 2007. Birinci Türkiye Yaşlılık Raporu. GeroYay: Antalya.
Wahl, H.-W., Heyl, V. 2004. Gerontologie: Einführung und Geschichte. Kohlhammer: Stuttgart.
Hillmann, K.-H. 2007. Wörterbuch der Soziologie, 5.Aufl., Kröner:
Stuttgart.
Hürriyet Gazetesi, 15 Temmuz 2006, İstanbul.
6
Jasper, B. M. 2002. Gerontologie: Lehrbuch Altenpflege. Vincentz:
Hannover.
Kübler, H.-D., Burkhardt, W., Graf, A. 1991. Ältere Menschen
und neue Medien. Eine Rezeptionsstudie zum Medienverhalten
und zur Medienkompetenz älterer Menschen in Hamburg und
Umgebung. Schriftenreihe der Hamburgischen Anstalt für neue
Medien (HAM), Band 4, Vistas: Berlin.
Martin, M., Kliegel, M. 2005. Psychologische Grundlagen der
Gerontologie. Kohlhammer: Stuttgart.
Mills, C. W. 1963. Power, Politics, and People. The Collected
Essays of C. Wright Mills, edited with an Introduction by Irving
Louis Horowitz. New York: Ballantine.
Schmitt, E. 2006. “Altersbilder” pp. 43-46 in Gerontologie: Medizinische, psychologische und sozialwissenschaftliche Grundbegriffe,
3.Aufl., edited by W.D. Oswald, U. Lehr, C. Sieber, J. Kornhuber.
Kohlhammer Verlag: Stuttgart.
Copyright 2015: İsmail Tufan Gerontoloji Vakfı; http://www.itgevakiftr.com

Benzer belgeler

geropaperitg-no8-kasim2015 - İsmail Tufan Gerontoloji Vakfı

geropaperitg-no8-kasim2015 - İsmail Tufan Gerontoloji Vakfı Basel. [Orijinal: John A. Mann 1980, Secrets of Life Extension, And/Or Press: Berkeley, USA] Rott, C. (2004). Demographie des hoheh Alters. In A. Kruse, & M. Martin, Enzyklopädie der Gerontologie (...

Detaylı

GeroPaper - İsmail Tufan Gerontoloji Vakfı

GeroPaper - İsmail Tufan Gerontoloji Vakfı İsmail Tufan Gerontoloji Vakfı Copyright 2015: İsmail Tufan Gerontoloji Vakfı; http://www.itgevakiftr.com

Detaylı