NİN SESİ

Transkript

NİN SESİ
’NİN SESİ
EKİM 2015 SAYI: 398
Uluslararası Nakliyeciler Derneği Yayın Organı
AVRUPALI SEKTÖRÜ DEĞİL
KO
NF
ER
AN
S
TÜRKİYE’Yİ
cezaLANDIRIYOR
AB-Türkiye Gümrük Birliği’nde ‘Kazan-Kazan’ yaklaşımı
Gümrük Birliği’nde 2 taraf da kazanmalı
içindekiler
Ekim
2015
24
26
18 Bir fırsatçı şirket tarafından
Sektörün alın teri kaçırılıyor!
Mısır’da iki yıl önce borçları nedeniyle el konulduktan sonra Uluslararası
Nakliyeciler Derneği (UND) ve üyelerince ödenen parayla kurtarılan Aqua
Hercules adlı gemiye ilişkin yaşanan skandallar ve hukuksuzluklara bir yenisi
daha ekleniyor.
28 Üniversite-sektör işbirliğinde
lojistik öğrencileri duayenlerle buluştu
Pegasus Kargo ve Bahçeşehir Üniversitesi’nin ortaklaşa gerçekleştirdikleri
“Uluslararası Taşımacılık ve Lojistik Konferansı”nda öğrenciler duayenlerle
buluşma fırsatı yakaladı.
41 Eylül ayında ihracat
10 milyar 613 milyon dolar oldu
TİM, ihracat verilerini Adana’da açıkladı. Eylül ayında ihracat 10 milyar 613
milyon dolar oldu. Geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 19,8 düşüşle 10
milyar 613 milyon dolar olarak gerçekleşen eylül ayı ihracatında en fazla
ihracatı, 1,9 milyar dolarla otomotiv sektörü yaparken, bu sektörü 1,4 milyar
dolar ihracatla hazırgiyim ve 1,1 milyar dolar ihracatla kimyevi maddeler
sektörleri takip etti.
45 Ford Trucks Rusya’nın en büyük ticari araç
fuarı Comtrans’ta gövde gösterisi yaptı
Ford Trucks Rusya’da inşaat ve tehlikeli madde taşımacılığına yönelik
çözümleri ön plana çıkartan iki modeli ile de gövde gösterisi yaptı.
UND Danışmanlık ve Tanıtım
Hizmetleri A.Ş Adına Sahibi
Ömer Çetin Nuhoğlu
Genel Yayın Yönetmeni
Fatih Şener
Sorumlu ve Yazı İşleri Müdürü
Hatice Hacısalihoğlu
Yayın Kurulu
Ali Çiçekli, Şerafettin Aras,
www.locamedya.net
Nagihan Soylu,
Banu Damla Alışan
Mali İşler Müdürü
Muhammet Haybarlık
Editör
Ahmet Doğan
Yazı Kurulu
Alper Özel, Evren Bingöl,
Muammer Ünlü, Elif Sevim
Reklam Sorumlusu
Hatice Hacısalihoğlu
0212 359 26 00 / 208
Grafik Tasarım
Erhan Aydın
Haber Merkezi
Alpdoğan Kahraman,
Berkalp Kaya, Erman Ereke,
Gürol Gülbeyaz,
İbrahim Çolak, Burak Çığa,
Kadir Çirkin
Yayına Hazırlık
LOCA MEDYA
ORG. VE REK. HİZ. LTD. ŞTİ
Genel Yönetmen
Mutlu Doğan
İletişim
0212 579 92 35
ctp baskı ve cilt
İstanbul Basım Ltd.Şti
0212 603 26 20
Ekim 2015
Adres: Cennet Mah. Hürriyet Cad. No: 1/1 B Blok Cennet / Küçükçekmece - İSTANBUL - TÜRKİYE
Tel: 0212 579 92 35 Fax: 0212 598 47 62 / [email protected] / Yerel ve Süreli Yayın
50
62
48 MAN ve UPI Trans, ilklere imza
atan bir işbirliğini hayata geçirdi
UPI Trans filoyu tamamen MAN yaptı. Upi Trans filosundaki 9’u tenteli
olmak üzere 59 aracı alan MAN, Upi Trans’a 40 adet MAN teslimatı gerçekleştirdi. Finansmanı MAN finans tarafından gerçekleştirilen bu alımla
Upi Trans ve Upi Firgo’daki tüm araçlar MAN markalı oldu.
50 Ulaştırma ve lojistik
hizmetlerinde mesleki eğitimler
“Ulaştırma ve lojistik faaliyetinde bulunan firmalarımız, konvansiyonlar
(ADR-ATP-AETR) başta olmak üzere, Karayolu Taşıma Kanunu, Karayolu Taşıma Yönetmeliği ve Mesleki Yeterlilik Eğitim Yönetmeliği’nin
emrettiği hükümler çerçevesinde faaliyetlerini yürütüyorlar.
46
53 Gıda sektörü tedarik zincirini yenilemeli
Gıda Perakendecileri Derneği’nin (GPD) düzenlediği “Ortak Gelişim Tüketici
Odaklı Tedarikçi ve Perakendeci Verimliliği Konferansı” İstanbul’da Wyndham
Grand Otel’de gerçekleştirildi.
54 Kırgızistan-Kazakistan gümrük sınırı kaldırıldı
Avrasya Birliği AB’ye alternatif olabilecek mi?
Türkiye, yıllardır AB’nin ülkemize takındığı olmusuz ve korumacı gümrük
tavrını eleştiriyor. Kimi uzmanlar, AB gümrüğünden çıkmamız gerektiğini
ifade ederken kimi uzmanlar ise işi daha vahim bir boyuta taşıyarak “zaten biz bu birliğie aslında hiç üye olmadık ki çıkabilelelim” diyor.
58 Alışan Lojistik’ten çalışanlarına
geleneksel piknik etkinliği
61
Türkiye’nin lider lojistik firmaları arasında yer alan Alışan Lojistik,
iç iletişim etkinliği olarak çalışanlarına bu yıl da keyifli bir hafta sonu
pikniği düzenledi.
59 Petlas’tan “Kış Gelsin” dedirten kampanya
Türkiye’nin güvenli lastiği Petlas, düzenlediği özel kış lastiği kampanyası
ile sürücülere kışın zorlu hava şartlarında güvenli sürüş deneyiminin
yanı sıra Mercedes kazanma fırsatı sunuyor.
60 Kapıkule TIR parkı açıldı
TOBB Başkanı M. Rifat Hisarcıklıoğlu Kapıkule TIR Parkı’nın açılışında yaptığı
konuşmada, bu parkın Edirne için çok büyük bir ihtiyaç olduğuna dikkat
çekerek, TIR şoförlerinin artık otomasyon sistemi ile çalışan modern bir
tesise kavuştuğunu söyledi.
59
BAŞYAZI
Değerli Dostlarım,
Lojistik tüm dünyada, milli gelire katkısı ortalama yüzde 10 civarında
değişen, ürün maliyetlerindeki payı yüzde 12 ila yüzde 20 arasında değişen ve ciddi oranda istihdam yaratan bir sektör. Sadece AB’de 900
milyar Euro’ya yakın bir pazar hacmi olan lojistik sektörünün rekabet
gücü, üretimin de sınırlar arasında gerçekleştiği yeni küresel ekonomide, üretilen mal ve hizmetlerin küresel pazarlarda yer bulmasında
kilit rol oynuyor. 2007 yılında yayınladığı “Yük Lojistiği Eylem Planı”nda
Avrupa Komisyonu “Lojistiğin, Avrupa Birliği ekonomisi motorunun
yağı olduğunu” açıkça ifade ederek 2030 yılı için 35 ayrı hedefle Asya
ve diğer bölgelere karşı yitirdiği ekonomik üstünlüğü geri kazanmayı
hedefledi. 2011 yılında yayınladığı “Ulaştırma Beyaz Kitabı”ile, 2050
yılına yönelik lojistik stratejilerini ortaya koyan bu politika belgesinde de,
lojistik sektörünün Avrupa Birliği’nin genel büyüme hedeflerine katkısını
artıracak 40 somut hedef tanımlandı.
Tek Pazar’ın daha etkin ulaşım bağlantılarıyla daha faydalı hale getirilmesi için stratejiler ortaya kondu. Etkin ve gerçekten bütünleşmiş bir
ulaşım sistemi olmadan Tek Pazar’ın arzu edilen şekilde işleyemeyeceğinin bilincindeki AB, lojistikte rekabet gücünü bozan 3 temel sorun
tespit etti. Bunlardan birincisi ulaşım modlarının etkin kullanılamaması
ve altyapı sorunları; ikincisi ulaştırmanın sürdürülebilirliğini etkileyen çevre etkileri, üçüncüsü ise sektöre gereken nitelikte ve nicelikte personel
sıkıntısı… 2007 yılından beri tek pazarın tam olarak bütünleşmesini
sağlayacak Trans-Avrupa Ulaşım Ağları projeleri için bugüne dek 30
milyar Euro’ya yakın harcama yapıldı. Aynı paralelde, 2014 yılında Avrupa Komisyonu tarafından ulaşım altyapılarının daha da güçlendirilmesi için oluşturulan yeni ve özel fon programı “Connecting Europe
Facility (CEF)” ile 2020 yılına kadar 276 ulaştırma projesi için 24 milyar
euro daha aktarılarak, AB içinde 10 milyon kişiye yeni iş sağlanması ve
AB GSYİH’sında yüzde 1.8 oranında artış hedefleniyor.
Ulaştırmanın, ciddi bir kriz yaşamakta olan Avrupa Birliği’nin geleceğini ve rekabet gücünü garantilemek için yaptığı yatırım planlarında çok
önemli bir yer tuttuğunu görüyoruz. Genel ekonomik rekabet gücünü
artırma arayışındaki AB, son Ar-Ge destekleme fon programı Horizon
2020 ile, 2014-2020 yılları arasında Avrupa’daki ulaşım ve lojistik sektörünün gelişmesi için geliştirilecek projelere 6.4 milyar Euro destek
sağlayacak. Araştırma-Geliştirme’nin, her sektörde olduğu gibi, lojistik
sektöründe de rekabet avantajı yarattığını ve bu yüzden yoğun şekilde
desteklendiğini görmekteyiz. Diğer sektörlerle entegre yapılan çalışmaları bir kenara bırakırsak; dünyada doğrudan ulaştırma ve lojistik alanında faaliyet gösteren araştırma-eğitim merkezlerinin sayısı: ABD’de 31,
İngiltere’de 18, Hollanda’da 8, Almanya’da 5, Fransa’da 4, Kanada,
Japonya, Yunanistan’da 3, İtalya, İspanya, İsviçre, Belçika,İskoçya,
Avustralya’da 2. Ülkemizde ise, bu kadar fazla lojistik lisans progra-
ÖMER ÇETİN NUHOĞLU
UND YÖNETİM KURULU BAŞKANI
mı bulunmasına rağmen, henüz ulusal düzeyde bir ulaştırma ve lojistik
araştırma enstitümüz mevcut değil. Sağlıklı ve desteklenen bir lojistik araştırma altyapısı mevcut değil. Lojistik sektörüne özel araştırma
fonları yok, öğrencilerimizin sektörlerin sorunlarını çözebilecek araştırmalarla ekonomik değerler yaratacakları sektör-üniversite işbirliklerinin
daha fazla desteklenmesine acil ihtiyaç var.
Uluslararası Ulaştırma Forumu (ITF) tarafından gerçekleştirilen bir araştırmada, ülkemizdeki lojistik yetkinlik düzeyinin Almanya seviyesine çekilmesi ihracat ve ithalatında yüzde 52 ve yüzde 55 oranında artışa
olanak sağlayacağını gösteriyor. Ancak bunun mümkün olmasının en
temel yolu, Ar-Ge çalışmalarını hızlandırmamız ve lojistik sektörümüzün
rekabet gücünü artırabilecek yeni teknolojiler ve yeni sistemleri hızla
geliştirip uygulamaya koymamız. Lojistik alanında bu hedefleri yerine
getirebilecek donanıma sahip, yabancı dil bilen, lojistik süreçlere hakim, farklı alanlarda uzmanlıklar geliştirip bunları bütünleştiren ve her
saniye değişen bu sektörün değişim hızına ayak uydurup küresel düşünebilecek olan genç lojistikçileri yetiştirmek ise, bunun “çok gecikmiş” bir ilk adımı olacaktır.
Gerek UND, gerekse TOBB Ulaştırma ve Lojistik Meclisi bünyesinde
çalışmalar yürüten ve EMIT (Avrasya ve Doğu Akdeniz Ulaştırma ve
Lojistik Enstitüsü) Platformu adına İstanbul Teknik Üniversitesi’nden
Prof. Yücel Candemir ve Yrd. Doç. Dilay Çelebi koordinasyonunda bir
araya gelen uluslararası bir kadro ile ülkemizde lojistik yüksek öğretimi
alanında yepyeni bir soluk getirecek bir projeyi çok yakında hayata geçiriyoruz. Çok yakında İTÜ evsahipliğinde ve WCTRS (Dünya Ulaştırma
Araştırma Konferansı Derneği) işbirliğinde bu özel ve uluslararası program sayesinde yetişecek Türk araştırmacılar ve lojistik uzmanları dünya lojistik haritasının şekillenmesinde söz sahibi olabilecek. WCTR-DL
kısa adıyla başlatılacak olan bu özel proje, ulaştırma ve lojistik alanında
gerçek zamanlı uzaktan eğitim veren ilk yüksek lisans programı olarak, alanına uygulama teknikleri, içerik ve öğretim kapsamı açısından
yepyeni bir açılım sunacak. 10. Kalkınma Planımız kapsamında “Lojistik alanında Ar-Ge destek programlarının” müjdesi veriliyor. Lojistik
sektörü artık “hizmet ihracatçıları birliği” kapsamı altında, halen eğitim,
sağlık, film endüstrileri gibi sektörlere verilen desteklerden, Turquality
gibi desteklerden faydalanmaya aday. Ancak bu mekanizmaların
hızla hayata geçirilmesi, sektörün stratejik bir sektör olarak daha fazla
desteklenmesi şart. Gerek 10. Kalkınma Planımızın, gerekse İhracat
Stratejimizin lojistik alanında hayata geçmesini öngördüğü iddialı projeler ve hedefler var. Türkiye Ulaştırma Master Planı hazırlıkları sürerken,
Lojistik Koordinasyon Kurulu, bunlardan en önemlileri. Her iki hedef de,
lojistik sektörüne yönelik karar alam mekanizmalarına üniversitelerimizin ve akademik dünyanın katılımının önünü açacaktır.
Saygı ve Sevgilerimle...
8
Ekim 2015
Editör’den
“Gümrük Birliği’nden kaynaklanan kayıplar her iki taraf için de
ortada. Dünyada ekonomik olarak belirli bir durgunluk-özellikle
2008’den bu yana- varken ülkemize yönelik bu dayatma ve
kısıtlamaların hangi akla hizmet olduğunu anlamakta zorlanıyoruz. Her iki tarafın da kazanacağı, ülkelerin refah seviyelerinin
yükseleceği bir ekonomik durum varken eski dünya özentisi
olarak ekonomik duvarlar örmek, sanal engellemeler ve prangalar oluşturarak gelişimi baltalamak yeni dünya ekonomik düzeni
içerisinde çok tartışılacak bir konudur. UND olarak transit geçişin uluslararası bir hak olduğunu ve bu hak gasbının düzeltilmesi
gerektiğini bir kez daha yineliyoruz.”
Fatih ŞENER
UND İcra Kurulu Başkanı
Merhaba,
17 Eylül’de dış ticaretimizin en güçlü meslek örgütlerinden olan Dış
Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) işbirliğiyle İstanbul’da “AB-Türkiye
Gümrük Birliği’nde Kazan-Kazan Yaklaşımı” seminerini gerçekleştirdik. Sektörümüzen ve kamu’nun gerekli kesimlerinden çok
önemli isimlerin katıldığı seminerde ‘kazan-kazan’ın AB ve Türkiye
için ne derece önemli olduğunu panelistlerimiz de teyit etti. Lojistik
üretim süreçlerinin en başından en sonuna kadar sırnırlar arasında
süregelen mal ve hizmet alışverişlerinin, sürecin içinde yer alan tüm
unsurların rekabet gücünü ayrı ayrı ve kollektif olarak etkileyen,
ciddi bir rekabet aracı haline geldiğini hepimiz biliyoruz. Ülkemiz,
2023 yılında 500 milyar dolara çıkarmayı hedeflediği ihracat hedefine ‘dış ticaretinin lojistiğini rekabetçi kılarak yaklaşacaktır’ diyoruz.
Çünkü günümüz ticaretinde hız ve maliyet ekseninde süren küresel
rekabet, sadece en hızlı ve en ucuz ulaşan mallara dünya marketlerindeki raflarda yer açıyor. 19 yıl önce Türkiye ve AB arasında kurulan Gümrük Birliği’nin de aslında bu temel bakış açısıyla
kurgulandığını ifade etmemiz gerekiyor. Türkiye ve AB ekonomileri
arasında malların serbest dolaşımı sağlanarak, her iki tarafa daha
verimli ekonomik faaliyetler sağlanması, Türkiye gibi büyük bir
potansiyel arz eden bir ekonominin AB ülkelerine bağlanmasıyla
Avrupa’nın genel rekabet gücünün artmasının o dönem içerisinde
hedeflendiğinin burada bir kez daha altını çizmem gerekecek.
Fakat 19 yıllık bir geçmişten söz ediyoruz. 19 yıl önceki dünya
ile içinde bulunduğumuz dünya aynı mı? 19 yıl öncesine kadar
keskin sınırları olan dünya, bu sınırları ortadan kaldırmadı mı? 19 yıl
içinde önemli bazı sorunlara rağmen, Gümrük Birliği, her iki taraf
için büyük kazanımlar getirdi. Bugün Türkiye’nin Avrupa’ya yaptığı
ihracatın yüzde 50’si AB sermayeli şirketler tarafından gerçekleştiriliyor. Sadece yüzde 29’u Alman şirketlere ait. Bugün Türkiye’den
Avrupa’ya giden sanayi ürünlerinin yarısı Avrupa malı. Ülkemizdeki
5 bin küsur Alman üretici şirketinin ürünleri buradan AB ve dünya
pazarlarına satılıyor.
AB ülkelerinden yaptığımız ithalat ise o bölgeye yaptığımız ihracatın 1.5 katı daha fazla. AB ülkelerinin ihracatçılarının Türkiye’deki
pazar olanaklarını kullanrak bu entegrasyondan daha fazla kazanç
sağladığının altını özenle çizmek istiyorum. Bu noktada 28 AB
ülkesinden 24’ü tarafından Türkiye’den AB’ye, AB ülkelerinin
ihracatçıları tarafından ise Türkiye’ye ve Türkiye üzerinden diğer
pazarlara taşınan malları taşıyan araçlara uygulanan ‘taşıma kotası kısıtlamalarının’ aslında neyi kısıtladığına dikkat edilmesi gerekiyor. 8 Nisan
2014 tarihinde Dünya Bankası tarafından açıklanan “Türkiye-AB Gümrük
Birliği Değerlendirilmesi” başlıklı rapor da Türkiye-AB arasındaki taşıma
kısıtlamalarının, Gürmrük Birliği’nin 18 yıllık kazanımlarını gölgeleyerek,
Türkiye-AB karşılıklı ticaretini engellediğini açıkça ortaya koydu. Temmuz ayında AB Ulaştırma Genel Müdürlüğü tarafından bağımsız bir etki
analizi çalışması sonuçlarına göre, taşıma kotaları nedeniyle Türkiye-AB
ticaretinin toplamda 3.5 milyar euroluk bir kayıp yaşandığı teyit edildi. Bu
kayıplar, AB’den Türkiye’ye mal gönderenler için 1.6 milyar euro tutarında. UND olarak yaptığımız analizlerle taşımalara getirilen engellerin engel
yaratan ülkelerle ikili ticaretimizi önemli ölçüde zayıflattığını belirtmiştik.
Türk plakalı araçlara kota uygulamayan Hollanda, Almanya, İngiltere gibi
ülkelerle ticaretimizin karşılıklı olarak hızla arttığını; ikili ticaretimize bile yeterli geçiş belgesi vermeyerek sınır getiren İtalya, Avusturya gibi ülkelerle
ticaretimizin potansiyelinin çok altında seyrettiğini bu minvalde belirtmek
gerekiyor.
Gümrük Birliği’nden kaynaklanan kayıplar her iki taraf için de ortada.
Dünyada ekonomik olarak belirli bir durgunluk-özellikle 2008’den bu
yana- varken ülkemize yönelik bu dayatma ve kısıtlamaların hangi akla
hizmet olduğunu anlamakta zorlanıyoruz. Her iki tarafın da kazanacağı,
ülkelerin refah seviyelerinin yükseleceği bir ekonomik durum varken eski
dünya özentisi olarak ekonomik duvarlar örmek, sanal engellemeler ve
prangalar oluşturarak gelişimi baltalamak yeni dünya ekonomik düzeni
içerisinde çok tartışılacak bir konudur. UND olarak transit geçişin uluslararası bir hak olduğunu ve bu hak gasbının düzeltilmesi gerektiğini bir kez
daha yineliyoruz. Bizim yıllardır Gümrük Birliği perspektifi çerçevesinde
dile getirdiğimiz kota sorunu AB tarafından bir taşımacılık pazar payı
paylaşımı olarak anlaşılıyor. Oysaki bu iki rapordan da anlaşılacağı üzere
konu bir taşımacılık pazar payı paylaşımı değildir. Ve bu ‘Etki Analizi
Raporu’, aslında siz, Türk taşımacılarını kısıtlayarak, Türk ihraç ürünlerini
engelliyorsunuz diyor. Bu çok önemli bir sonuçtur. Etki analizi diyor ki
kota kısıtlamalarından dolayı ticaret çok olumsuz etkilenmektedir. Eğer
bu kısıtlamalar olmazsa istihdamda, ticarette önemli sıçramalar olacaktır. Bence bu iki rapor AB’ye bu işe taşımacılık boyutunda değil, ticaret
boyutunda bakabilmek açısını getirmiştir.
Bir sonraki sayıda buluşuncaya kadar, hoşçakalın.
Saygılarımla…
10
UND’den
Elektronik halat uygulamasına Trakya Gümrük ve
Ticaret Bölge Müdürlüğü’nden tam destek
kapılarından geçiş önceliği sağlanabileceğini dile getiren Yalçın, bu
ve benzeri uygulamaların uzun TIR
kuyruklarının meydana gelmemesi
açısından büyük önem taşıdığını
dile getirdi. Toplantıda, Amerika
Birleşik Devletleri ve Çin’de uygulanan sınır geçiş işlemleri de masaya
yatırıldı. Yalçın’ın El Paso Sınır
Kapısı ziyaretinde gerçekleştirmiş
olduğu tespitler toplantı katılımcıları
ile paylaşıldı.
Değirmenci: UND üyesi
firmalar Bölge Müdürlükleri
ile işbirliğine hazır
Sınır kapısı geçiş işlemlerinin hızlandırılması yönünde UND, yoğun
girişimleri artarak devam ediyor.
Bu çalışmalar çerçevesince, Ar-Ge
çalışmaları devam etmekte olan
elektronik halat projesinde önemli
gelişmeler kat edildi. Pilot uygulamaları tamamlanan proje son
aşamaya geldi. Gelişmeler Trakya
Gümrük ve Ticaret Bölge Müdürü
Müslüm Yalçın ile makamında paylaşıldı. Projeye tam destek vereceğini dile getiren Yalçın, uygulamanın
bir an önce devreye alınmasını
arzuladığını dile getirdi.
Ekim 2015
Kaçak göçmen vakalarının ve
beyan dışı eşya sorunun önüne
geçilmesi hedefleniyor
Proje kapsamında, kaçak göçmen
vakalarının ve beyan dışı eşya
sorunun önüne geçilmesi hedefleniyor. Bu uygulama sayesinde, aracın
yükleme anından itibaren hareketleri
düzenli olarak takibine imkân sağlanarak araca yapılan her müdahale
kayıt altına alınacak ve sınır kapısında olağandışı beklemelerin önüne
geçilebilecek. Uygulamanın devreye
alınması durumunda elektronik
halatlara sahip olan araçlara sınır
UND Yönetim Kurulu Başkan
Yardımcısı Cavit Değirmenci, UND
üyesi firmaların süreçleri hızlandırmak ve manipülasyonları önlemek
amacı ile Bölge Müdürlüğü ile
her türlü işbirliğini yapmaya hazır
olduğunu dile getirdi. İstendiği
takdirde, şeffaf bir kontrol sistemi
amacı ile tüm UND üyeleri, Gümrük
Müdürlükleri’ne her türlü desteği
ve bilgiyi vermeye hazır olduğunu dile getirdi. Yalçın, UND’nin
ülkemiz dış ticaretine olan katkıları
ve süreçleri hızlandırmak amacı
ile göstermiş olduğu destek ve
işbirliği için teşekkür ederek UND
Yönetim Kurulu Başkanı Yardımcısı Cavit Değirmenci’yi plaket ile
onurlandırdı. Ayrıca, toplantıya
UND’yi temsilen Avrupa Ülkeleri
ve Batı Sınır Kapıları Uzmanı Kadir
Çirkin, Kapıkule Sınır Kapısı Temsilcisi Deniz Çınar ve Eren Teknik
yetkilileri katılım gösterdi. UND’nin
sınır geçişlerinin hızlandırılması,
ilave maliyet ve bürokrasi yaratan
süreçlerin ortadan kaldırılmasına
yönelik girişimleri yoğun şekilde
devam ediyor.
12
UND’den
UND Erenköy Gümrük Müdürlüğü’nü ziyaret etti
İşlem hacmi itibari ile ülkemizin
önemli gümrük idarelerinden biri
olan ve sektörümüz tarafından
sıklıkla kullanılmakta olan Erenköy
Gümrük Müdürlüğü’ne yeni atanan
Gümrük Müdürü Elmas Sakarya,
UND Gümrük ve Antrepo Çalışma
Grubu heyeti tarafından 10 Eylül
2015 tarihinde makamında ziyaret
edildi ve yeni görevi için başarılar
dilekleri paylaşıldı. Söz konusu
ziyarette; TASİŞ’deki yetersiz personel ve ekipmanlar ile ilgili yaşanan
sorunlar ve UND ve Gümrük Müdürlüğü girişimleri, yabancı araçlar
tarafından usulsüz evraklar ile gerçekleştirilen taşımalar ve kontrol uygulamaları, kaçak göçmen sorunları
ve UND’nin girişimleri,transit beyannamelerdeki uyuşmazlık işlemleri ve
buna bağlı sorunlar, kapanmayan
beyannamelere yönelik işlemler,
sevkli araçların gümrük işlemlerinde
yaşanan sorunlar, gümrük müdürlüğündeki konteyner taşımalarında
karşılaşılan kontrol uygulamalarına
dair sorunlar, gümrük müdürlüğündeki ilave maliyet yaratan uygula-
malar gündeme getirildi ve anılan
hususlarda yapılabilecek iyileştirmeler karşılıklı olarak istişare edildi.
Gümrük Müdürü Elmas Sakarya
tarafından karşılıklı işbirliğinin devam
ettirilmesi gerektiği paylaşılmış ve
mevzuatlar dahilinde gümrük süreçlerinin iyileştirilmesi adına gereken
desteğin verileceği hususu paylaşıldı.
UND Çalışma Grubu Heyeti, İcra
Kurulu Üyesi Erman Ereke, Uzman
Gürol Gülbeyaz, Çalışma Grubu
Başkanı Mustafa Kemal Avcı (Mars),
Çalışma Grubu Başkanı Yalçın
Karakoç (Sittnak), Çalışma Grubu
Üyeleri Caner Tan (TGL) ve Cumhur
Erzurumluoğlu’ndan (Çobantur)
oluştu.
Hatay Çalışma Grubu Eylül ayı toplantısı gerçekleştirildi
Hatay Çalışma Grubu Toplantısı 3 Eylül’de Hatay Bölge
Temsilciliği’nde yapıldı. Toplantının
ana gündem maddesini üyelerimizin vergi iadelerinde yaşadıkları
problemler oluşturdu. Daha önce
Vergi Daireleri Başkanlığı yetkilileri, Yeminli mali müşavirler ve
vergi daireleri müdürleri ile yapılan
toplantılarda üyelerimizin şikayet ve
talepleri iletilmişti. Vergi daireleri
Ekim 2015
başkanlarının da katılımıyla gerçekleştirilen çalışma grubumuzda vergi
iadeleri hususunda dikkat edilmesi
gerekenler yetkililerce anlatıldı ve
üyelerimizin soruları cevaplandırıldı. Toplantıya; Ahmet Günçaldı
(VD Grup Başkanı), Yusuf İnce (23
Temmuz VD Müd.), Yönetim Kurulu
Üyesi Kemal Gül (Gülsan), Yüksek
İstişare Konseyi Üyesi Metin Dağlı
(Dağlı), Hasan Gül (Gülsan), Ahmet
Kılıç (Asil), Yasin Bozyiğit (Özsadık),
Gökhan Kavak (Kavak), Mehmet
Gül (Kavak), Ali Bostancı (Bostancılar), Ahmet Gülmen (MG Nakliyat),
Yusuf Ergin (Özergin), Mehmet
Karagön (BKM), Mustafa Yılmaz
(Cemay), Yalçın Koçak (Özuçar),
Faruk Kızgın (Saygınlar), Sermend
Demirbilek (Demirbilek) ve Hatay
Bölge Temsilcisi Fulya Özdemir
katılım sağladı.
13
Ekim 2015
14
UND’den
IRF Avrupa ve Orta Asya Bölge Kongresi
İstanbul’da gerçekleştirildi!
“Modern İpek Yolu Üzerindeki Kağıt
Duvarları Ortadan Kaldırma” çağrısıyla Uluslararası Karayolu Federasyonu IRF tarafından düzenlenen,
“1. IRF Avrupa ve Orta Asya Bölge
Kongresi Ortak Panel Oturumu” 16
Eylül’de İstanbul’da gerçekleştirildi. UND İcra Kurulu Başkanı Fatih
Şener’in de konuşmacı olduğu oturumda; çok önemli bir üretim aracı
olan karayolu taşımacılığı gereksinimlerinin yerine getirilmesi amacı
ile özellikle İpek Yolu boyunca karşı
karşıya kalınan serbest taşımacılık
önündeki engeller, sınır geçiş prosedürleri nedeniyle sınır kapılarında
yaşanan zaman kayıpları ve taşıma
sırasında kaybedilen bekleme süreleri, gayri resmi ödemeler nedeniyle
katlanılan taşıma maliyetleri temel
tartışma konuları oldu. Oturumun
moderatörlüğü IRU’nun Sürdürülebilir Kalkınma ve Eşya Taşımacılığı
Müdürü Jans Hügel tarafından
yapılmış olup, UND İcra Kurulu
Başkanı Fatih Şener’in yanı sıra,
IRU Ortadoğu ve Bölgesi Daimi
Temsilcisi Kadri Özen, Bsec-Urta
Genel Sekreter Yardımcısı Adrian
Albu, UNTRR Romanya Temsil
ve Bilgi Sorumlusu Roxana Ilie ve
PNC-ICC Başkanı Tariq Rangoonwala panelistler arasında yer aldı.
Macaristan 2016 yılı için taahhüt ettiği şartları
yerine getiremeyeceğini açıkladı!
29-30 Eylül’de Türkiye-Macaristan
KUKK toplantısı İstanbul’da gerçekleşti. Toplantıda ülkemiz heyetine
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme
Bakanlığı Karayolu Düzenleme Genel
Müdürlüğü Daire Başkanı Nurhan
Tüfekçioğlu, Macaristan heyetini ise
Milli Kalkınma Bakanlığı Karayolu
Taşımacılığı ve Lojistik Daire Başkanı
Andras Szekely başkanlık etti. Toplantı gündeminin önemli bir kısmında
2015 yılı Şubat ayında Budapeşte’de
karşılıklı olarak imzalanan protokol
yer aldı. 24-25 Şubat 2015 tarihinde
gerçekleşen toplantı protokolünde
belirtilen hükümler doğrultusunda,
2016 yılı itibari ile geçerli olacak
geçiş belgesi ücretleri; gidiş-dönüş
transit 60 euro, gidiş-dönüş ikili 25
euro olarak belirlenmiş olmasına
karşın, Macaristan yetkilileri iki ülke
makamlarının imzalayarak mutabakata vardığı protokolün gereklerini yerine getiremeyeceklerini dile
getirdiler. Belirlenen ücretlerin iki katı
tutarının Türk yetkililer tarafından
kabul edilmesini talep eden Macar
heyeti, gidiş-dönüş transit geçiş
Ekim 2015
ücretinin 120 euro olması konusunda yoğun müzakerelerde bulundu.
Türk Heyeti, Macaristan’ın Şubat
ayında imzalamış olduğu protokolün
gereklerini yerine getiremeyeceğini dile getirmesini esefle karşıladı.
Şubat ayında imzalanan protokol
gereğince, bakanlıklarınca yeni ücret
tarifesinin sektör ile paylaştığını dile
getiren ülkemiz heyeti, Macar heyetinin bu talebini kesinlikle kabul edemeyeceğini belirtti. Konuyla ilgili bir
açıklamada bulunban UND yetkilileri;
“UND olarak, sektörümüzün haklarını
uluslararası arenada koruyan haklı
mücadelemiz kararlılıkla devam edecek olup, Macar Heyetinin bu tavrı
hukuk mücadelemizde ve Uluslararası kuruluşlar nezdinde gerçekleştirmekte olduğumuz girişimlerde
önemli bir sav oluşturacaktır”dedi.
UND’yi temsilen UND Yönetim
Kurulu 2. Başkanı Şerafettin Aras,
UND İcra Kurulu Fatih Şener ve
UND Avrupa Ülkeleri Uzmanı Kadir
Çirkin’in katılım gösterdiği toplantıya,
Macaristan’ın tarafı olduğu uluslararası bir protokole aykırı hareket
etmesi nedeni ile toplantıda taraflar
herhangi bir anlaşmaya varamadı.
15
Ekim 2015
16
UND’den
Paquet: “Taşıma engellerini kaldırmak
için farklı senaryolardan dengeli bir
bileşim oluşturmaya çalışıyoruz”
İktisadi Kalkınma Vakfı organizasyonunda düzenlenen “Türkiye’nin AB Sürecindeki Son Gelişmeler: 2015 İlerleme Raporu Öncesinde Kritik Konular ve Beklentiler” konulu toplantıda Türkiye’nin AB’ye tam üyelik süreci konusunda Avrupa Komisyonu’nun mevcut değerlendirmeleri paylaşıldı. Avrupa Komisyonu
Türkiye Masası yetkilisi Patrick Paquet, “Taşıma engellerini kaldırmak için farklı
senaryolardan dengeli bir bileşim oluşturmaya çalışıyoruz” dedi.
İktisadi Kalkınma Vakfı organizasyonunda düzenlenen “Türkiye’nin AB
Sürecindeki Son Gelişmeler: 2015
İlerleme Raporu Öncesinde Kritik Konular ve Beklentiler” konulu toplantıda
Türkiye’nin AB’ye tam üyelik süreci
konusunda Avrupa Komisyonu’nun
mevcut değerlendirmeleri paylaşıldı.
Türkiye ile Avrupa Birliği arasında
son birkaç yıldır süregelen Ekonomi
diyaloğunun, AB tarafının tek taraflı
olarak dikte ettiği “tam üyelik müzakereleri sürecinden farklı olarak”,
Türkiye ve AB tarafı arasında “iki eşit
ticaret ortağı” olarak eşit bir düzlemde
sürdüğüne dikkat çekti. Gelecek yıl 2
yeni başlığın (Yargı ve Temel Haklar,
Adalet, Özgürlük ve Güvenlik) müzakereye açılacağını bildiren Avrupa
Ekim 2015
Komisyonu Türkiye Masası yetkilisi
Patrick Paquet, Türkiye-AB ilişkilerinin
(seçim sonrası) yeni dönemde ve
önümüzdeki 5 yıllık dönemde “yeni
bir söyleme” ihtiyaç duyduğunu ifade
etti. Avrupa Komisyonu tarafından
yaptırılan “Türkiye-AB karayolu yük
taşımacılığının serbestleştirilmesi”
konulu Etki Analizi sonuçlarına göre,
Türkiye-AB ticaretinden Türk ihracatçısı için toplam 1,9 milyar Euro,
AB’li ihracatçılar içinse 1.6 milyar
Euro kayba yol açan taşıma kotalarının, taşımaların karşılıklı olarak
serbestleştirilmesiyle her 2 ekonomiye
önemli kazanımlar sağlayacağına dair
bilgileri hatırlatan UND, Paquet’ye
Avrupa Komisyonu’nun bu etki analizi
üzerinden meseleyi AB gündeminde
tutması için talepte bulundu. Kota
sorununun çözümünde önemli bir
seçenek sunan “Gümrük Birliği’nin
Güncellenmesi Müzakereleri”nin başlayacağı yönünde bilgiler alındığına
dikkat çeken UND, bu sürece meslek örgütlerinin nasıl katılabileceğini ve
sürecin işleyişini sordu.
Paquet: Sorunların bilincindeyiz
Dünya Bankası tarafından 2014 yılında yayınlanan “Türkiye-AB Gümrük
Birliği Değerlendirmesi” raporuna
atıfta bulunan ve rapordaki bulgulara dayanarak Gümrük Birliği’nin
işleyişindeki mevcut asimetriyi teyit
eden Paquet, Gümrük Birliği’ne taraf
olan Türkiye’nin bununla ilgili karar
alma mekanizmalarında söz sahibi
17
olmadığını, ayrıca AB’nin Güney Kore
gibi Türkiye’den bağımsız şekilde
imzaladığı serbest ticaret anlaşmalarının Gümrük Birliği açısından yarattığı
sorunların bilincinde olduklarını aktardı.
Mevcut Gümrük Birliği’nin en önemli
eksikliklerinden birinin de anlaşmazlık
çözüm mekanizmalarının olmaması
olduğunu açıklayan Komisyon yetkilisi, Türkiye-AB arasındaki ekonomi
diyaloğu kapsamında, 2 tarafın ticaret
paydaşlarının sesinin daha fazla
duyulabileceği ortak platformların
oluşturulmasının önemini vurguladı.
Avrupa Komisyonu Türkiye Masası
yetkilisi, UND sorusuna istinaden,
2016 yılında başlaması beklenen
Türkiye-AB Gümrük Birliği’nin Güncellenmesi Müzakere sürecine dair
ayrıntılı bilgi verdi. Paquet, Bizzat AB
Dış ilişkiler Komiseri Mogherini’nin
talimatıyla öncelik verilen bu sürecin
startının, yakında resmen başlayacak
olan “Gümrük Birliği Etki Analizi” ile
verileceğini açıkladı. Alınan karara
göre, Avrupa Komisyonu öncelikle bir
konsorsiyum görevlendirerek kendi
etki analizi raporunu hazırlatacak, bu
etki analizinin sonuçları Komisyon
tarafından AB üye ülkeleri ile paylaşılacak, akabinde ise AB üye ülkelerinden Gümrük Birliği müzakereleri
için yetki alınarak Gümrük Birliği’ni
güncelleyecek müzakerelerin yürütülme şekli belirlenecek.
Nisan 2016’da Türkiye ve AB kamuoylarına yönelik resmi istişare
süreci başlayacak
Türkiye-AB Gümrük Birliği konusundaki görüşlerin, Türkiye’deki paydaşlar tarafından Avrupa Komisyonu’nun
resmi web sayfası üzerinden bugünden iletilebileceğini, bu görüşlerin
Mart/Nisan 2016’da yayınlanacak
ara dönem raporuna yansıyacağını söyleyen Patrik Paquet, Nisan
2016’da Türkiye ve AB kamuoylarına
yönelik resmi istişare sürecinin başlayacağını belirtti. Karayolu kotaları
meselesinin, AB ülkeleri için çevre
vb. nedenlerle hassasiyet taşıdığını
ifade eden Komisyon yetkilisi, bu
sebeple Avrupa Komisyonu’nun
meselenin Gümrük Birliği çerçevesi
içinde yapılacak iyileştirmelerle ele
alınması veya taşımacılık alanında AB
ile ayrı bir anlaşmanın imzalanması
gibi farklı olasılıkları (senaryoları) bir
araya getirecek, AB üye ülkelerinin de
kabul edeceği, dengeli bir tedbir ile
çözülmesi için karar verme aşamasında olduğunu bildirdi. Türkiye
ile AB arasında süren Vize Diyaloğu konusundaki İKV sorusuna da
açıklama getiren Patrick Paquet, vize
konusunun ticaret meselelerinden
farklı olarak, Avrupa Komisyonu’nun
yetki alanından daha da uzak bir konu
olduğuna dikkat çekerek, Schengen
sistemi içinde farklı ülkelerin farklı vize
uygulamaları olmasının, istenmeyen
bir durum olmasına rağmen, önüne
geçilemediğini aktardı. Türkiye’nin vize
kolaylığı konusunda anlaşma yaptığı
diğer ülkelerden örnekler olup olmadığını soran Avrupa Komisyonu yetkilisi,
Türkiye-AB arasında 3. yılını doldurmak üzere olan “Vize Muafiyeti ve
Geri Kabul Anlaşması” çerçevesinde,
iş dünyasının çeşitli kesimleri için (tam
muafiyet öncesi) çok girişli-uzun süreli
vize gibi “vize kolaylığı” olasılığının da
AB gündeminde olduğunu söyledi.
Ekim 2015
18
UND’den
Bir fırsatçı şirket tarafından
sektörün alın teri kaçırılıyor!
Mısır’da iki yıl önce borçları nedeniyle el konulduktan sonra Uluslararası Nakliyeciler Derneği (UND) ve üyelerince ödenen parayla kurtarılan Aqua Hercules
adlı gemiye ilişkin yaşanan skandallar ve hukuksuzluklara bir yenisi daha ekleniyor. UND, uğradıkları zararı tazmin etmek amacıyla başlatılan hukuk mücadelesi sonucu İskenderun’da Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından ihtiyati haciz
kararı alınarak seferden men edilen Aqua Hercules adlı geminin usulsüz işlemle
1 Ekim 2015 tarihinde satışa çıkarılmak istenmesine tepki gösterdi.
Mısır’da 2 yıl önce Aqua Hercules
adlı geminin borçları sebebiyle
bu gemiye binmek üzere mısır
limanında bekleyen 94 sürücü ve
onların araçlarına Mısır makamlarınca el konularak rehin alınmaları
üzerine UND ve sektör mensupları
tarafından geminin borçları ödenerek sürücülerin Kurban bayramını
evlerinde geçirmeleri sağlanmıştı.
Mahkeme kararıyla seferden men
edilen ve İskenderun’da bağlı olan
yargı sürecinin sonunu bekleyen
gemiye fırsatçı bir yaklaşımla her
hangi bir risk de ortada yok iken
Ekim 2015
Med Marine bir çektirme işlemi
yapılmış ve dünyada eşi benzeri
olmayacak şekilde bu işlem için
şirket tarafından 6 milyon dolar
alacak oluşturuldu. UND, konuyla
ilgili bir göüş yayınladı. UND’nin
yayınladığı görüşlr şu şekilde:
“Sektörün ve hatta gemi çalışanlarının haklarına el koyan bu işlemin
hukuksuzluğu ortada iken, geminin
sonradan oluşturulan böyle bir
alacağa istinaden usulsüz işlemlerle ihale yoluyla satışa çıkarılması
kabul edilemez. Satışın gerçekleşmesi halinde üyelerinin zararının
gemiden tahsil edilmesi hayal
olacaktır. Medmarine adlı şirkete
karşı her türlü hukuki girişimde ve
yasal takipte bulunacağız. Tüm
ilgili otoriteleri haksız işlemi durdurmaya davet ediyoruz.”
Skandala bir yenisi
daha eklendi
Mısır’da iki yıl önce borçları
nedeniyle el konulduktan sonra
Uluslararası Nakliyeciler Derneği (UND) ve üyelerince ödenen
parayla kurtarılan Aqua Hercules
adlı gemiye ilişkin yaşanan skan-
19
dallar ve hukuksuzluklara bir yenisi
daha ekleniyor. UND, uğradıkları
zararı tazmin etmek amacıyla
başlatılan hukuk mücadelesi sonucu İskenderun’da Asliye Hukuk
Mahkemesi tarafından ihtiyati
haciz kararı alınarak seferden
men edilen Aqua Hercules adlı
geminin usulsüz işlemle 1 Ekim
2015 tarihinde satışa çıkarılmak
istenmesine tepki gösterdi. UND
tarafından yaptığı açıklamada,
yaşanan gelişmeleri şöyle anlattı:
“2013 yılı Haziran ayında UND
üyesi 94 TIR ve 14 Silobus ve şoförleri ile birlikte Mısır’ın Port Said
Limanı’nda, binmeyi bekledikleri
Aqua Hercules isimli geminin
borçlarına karşılık Mısır gümrük
idaresi tarafından haksız bir şekilde
rehin alınmışlardı. Sadece müşteri
olarak bu gemiye binmeyi bekleyen ve geminin Mısır gümrük ve
acentesine olan borçları ile bir ilgisi
bulunmayan üyelerimiz, geminin
borcu olan 1 milyon 400 bin doları
eşit oranda ödeyerek rehin olmaktan kurtulabilmişlerdi. Daha sonra
İskenderun Limanı’na sefer yapan
Aqua Hercules isimli Ro-Ro gemisi
aleyhine uğradığımız zararları tahsil
ve tazmin etmek amacıyla bağlı
bulunduğu yer olan İskenderun’da
açtığımız davada, Asliye Hukuk
Mahkemesi tarafından ihtiyati haciz
kararı alınarak gemi seferden men
edilmiş, karar Liman Başkanlığı
tarafından tatbik edilerek, Türk
karasularında bağlanmıştı. Geminin İskenderun Limanı’nda demirli
beklemesi sırasında hukuki süreç
devam ederken, üyelerimizin haklarını almalarını engellemek amacıyla
geminin herhangi bir tehlike hali
yok iken, meteorolojik şartlar da
elverişliyken basit bir çekme işlemi
yaptırılarak 6 milyon dolar tutarında
borç yaratıldı ve bu sebeple ‘güya’
kurtarılan gemiye el konuldu.”
Med Marine hayali bir alacak ile
sektörün hakkına el koyuyor
Yaratılan bu ücretin hayali olduğunu
belirten UND yetkilileri, “Görüşleri
alınan yetkililer, bu tür kurtarma
iddialarının ve bu miktarın gerçek
olmadığını, geminin hurda fiyatının
bile bu miktarın 1/3’ü etmeyeceğini
belirtmişlerdir. Ayrıca bir seyrüsefer
tehlikesi, gemide yük ve insan bulunsa dahi, liman içinde çekme ücretinin, geminin kıymetini kanunen
aşamayacağı öngörülmüştür. Gemi
boş ve terkedilmiş durumda iki yıldır
liman sahasındadır” dedi. Yapılan
açıklamada ayrıca, Yaşanan bu
gelişmeler sonrası Medmarine adlı
şirketin 6 milyon dolar olan hayali
alacağını tahsil etmek için gemiyi 1
Ekim 2015 tarihinde ihale ile satışa
çıkaracağını öğrendiklerini, satışın
gerçekleşmesi halinde üyelerinin
zararının gemiden tahsil edilmesinin
hayal olacağını belirtildi.
Taşımacıların alın teri olan
alacak fırsatçı bir işlemle
kaçırılmaya çalışılıyor
Usulsüz bir işlemle Hataylı nakliyecilerin Mısır’da rehin alınmasına sebep
olan odaklar, şimdi de taşımacıların
alın teri olan bu alacağı kaçırmaya
çalışıyor. Konuyla ilgili olarak UND
yetkilileri şu bilgileri verdi: “Suriye
krizinin dolaylı neticelerini çeken ve
çeşitli surette birçok ülkede mağdur
edilmiş bulunan üyelerimizin hakları
sonuna kadar korunacak ve yanlış
uygulamalar ilgili bakanlıklar ve
liman yetkilileri nezdinde tarafımızca
takip edilecek. Bu usulsüz işlemle
gemiyi ele geçiren taraflar armatör
ile işbirliği içerisinde taşımacıların
alın teri olan bu alacağı kaçırmaya
çalışıyorlar. Medmarine adlı şirkete
karşı her türlü hukuki girişimde ve
yasal takipte bulunacağız. Tüm ilgili
otoriteleri bu haksız işlemi durdurmaya davet ediyoruz.”
Ekim 2015
20
UND’den
AB-Türkiye Gümrük Birliği’nde
kazan-kazan yaklaşımı
UND, DEİK işbirliği’nde üst düzey bürokratlar, STK’lar ve dış ticaret kesimli
temsilcileriyle Gümrük Birliği’ni tartıştı.
17 Eylül’de dış ticaretimizin en güçlü
meslek örgütlerinden olan Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) işbirliğiyle İstanbul Wyndham Grand Levent Otel’de
gerçekleştirilen “AB-Türkiye Gümrük
Birliği’nde Kazan-Kazan Yaklaşımı”
seminerine dış ticaretin farklı kesimlerinden yoğun ilgi vardı. UND adına İkinci
Başkan Şerafettin Aras’ın açılışını yaptığı
etkinliğin diğer açılış konuşmacıları DEİK
Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Cihad
Vardan, Ekonomi Bakanlığı AB Genel
Müdürü Murat Yapıcı, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı Dış İlişkiler
ve Avrupa Birliği Genel Müdürü Bekir
Gezer; Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı Karayolu Düzenleme
Genel Müdürü Dr. Mustafa Kaya oldu.
Aras: Raporlar, kotaların her iki
tarafa da zarar verdiğini teyit
ediyor
Lojistik sektörünün günümüzün küreselleşen üretim ve tedarik zinciri sistematiği temelinde artık ekonominin
Ekim 2015
ve ticaretin diğer alanlarından ayrı
düşünülemeyecek bir alan olduğunu vurgulayan UND İkinci Başkanı
Şerafettin Aras, lojistik üretim
süreçlerinin en başından en sonuna
kadar sırnırlar arasında süregelen
mal ve hizmet alışverişlerinin, sürecin içinde yer alan tüm unsurların
rekabet gücünü ayrı ayrı ve kollektif
olarak etkileyen, ciddi bir rekabet
aracı haline geldiğini ifade etti. “Ülkemiz de 2023 yılında 500 milyar
dolara çıkarmayı hedeflediği ihracat
hedefine ‘dış ticaretinin lojistiğini
rekabetçi kılarak yaklaşacaktır’
diyoruz. Çünkü günümüz ticaretinde hız ve maliyet ekseninde süren
küresel rekabet, sadece en hızlı, en
ucuz ulaşan mallara dünya marketlerindeki raflarda yer açıyor” diyen
Aras, 19 yıl önce Türkiye ve AB
arasında kurulan Gümrük Birliği’nin
de aslında bu temel bakış açısıyla
kurgulandığını ifade etti. Türkiye ve
AB ekonomileri arasında malların
serbest dolaşımı sağlanarak, her
iki tarafa daha verimli ekonomik
faaliyetler sağlanması, Türkiye gibi
büyük bir potansiyel arz eden bir
ekonominin AB ülkelerine bağlanmasıyla Avrupa’nın genel rekabet
21
gücünün artmasının o dönem
içerisinde hedeflendiğini ifade eden
Aras, “Nitekim 19 yıl içinde önemli
bazı sorunlara rağmen, Gümrük
Birliği, her iki taraf için büyük kazanımlar getirdi. Bugün Türkiye’nin
Avrupa’ya yaptığı ihracatın yüzde
50’si AB sermayeli şirketler tarafından gerçekleştiriliyor. Sadece
yüzde 29’u Alman şirketlere ait”
dedi. Bugün Türkiye’den Avrupa’ya
giden sanayi ürünlerinin yarısının
zaten Avrupa malı diye adlandırıldığını ifade eden Aras, ülkemizdeki
5 bin küsur Alman üretici şirketinin
ürünlerinin buradan AB ve dünya
pazarlarına satıldığını ifade etti. AB
ülkelerinden yaptığımız ithalatın ise
o bölgeye yaptığımız ihracatın 1.5
katı daha fazla olduğu bilgisini veren
Aras, AB ülkelerinin ihracatçılarının Türkiye’deki pazar olanaklarını
kullanrak bu entegrasyondan daha
fazla kazanç sağladığının altını
özenle çizdi.
Taşıma kotası aslında
neyi kısıtlıyor?
Bu noktada 28 AB ülkesinden 24’ü
tarafından Türkiye’den AB’ye, AB
ülkelerinin ihracatçıları tarafından ise
Türkiye’ye ve Türkiye üzerinden diğer pazarlara taşınan malları taşıyan
araçlara uyguladıkları ‘taşıma kotası
kısıtlamalarının’ aslında neyi kısıtladığına dikkat edilmesi gerektiğinin
altını çizen UND Yönetim Kurulu
İkinci Başkanı Şerafettin Aras, 8
Nisan 2014 tarihinde Dünya Bankası
tarafından açıklanan “Türkiye-AB
Gümrük Birliği Değerlendirilmesi”
başlıklı raporda da Türkiye-AB
arasındaki taşıma kısıtlamalarının,
Gürmrük Birliği’nin 18 yıllık kazanımlarını gölgeleyerek, Türkiye-AB
karşılıklı ticaretini engellediğini açıkça
ortaya koyduğunu söyledi. Temmuz
ayında AB Ulaştırma Genel Müdürlüğü tarafından bağımsız bir etki
analizi çalışması sonuçlarına göre,
taşıma kotaları nedeniyle TürkiyeAB ticaretinin toplamda 3.5 milyar
euroluk bir kayıp yaşandığının teyit
edildiğini ifade eden Aras, bu kayıpların AB’den Türkiye’ye mal gönderenler için 1.6 milyar euro tutarında
olduğunu belirtti. UND’nin yaptığı
analizlerin de taşımalara getirilen
engellerin engel yaratan ülkelerle ikili
ticaretimizi önemli ölçüde zayıflattığını belirten Aras, Türk plakalı araçlara
kota uygulamayan Hollanda, Alman-
yılı bulduğunu ifade ederek bizimle
beraber müzakerelere başlayan
ülkelerin (Hırvatistan) üye olduğunu
ifade etti. 50 yıllık AB sürecimizde kesin bir üyelik tarihi verilmesi
gerektiğini ifade eden Vardan, çeşitli
blokajlarla karşılaştığımızı ifade
ederek Türkiye ile AB iş süreçlerinin
önemini koruyarak ve hatta artarak
devam ettiğini ifade etti.
Problem yumağı ile
karşı karşıyayız
ya, İngiltere gibi ülkelerle ticaretimizin karşılıklı olarak hızla arttığını; ikili
ticaretimize bile yeterli geçiş belgesi
vermeyerek sınır getiren İtalya,
Avusturya gibi ülkelerle ticaretimizin
potansiyelinin çok altında seyrettiğini sözlerine ekledi.
Vardan: Birimizin sorunu,
hepimizin sorunudur
DEİK adına söz alan Ömer Cihad
Vardan, Türkiye-AB tam üyelik
müzakerelerinin arzu edilen hızda
ilerlemediğine vurgu yaparak, Türk
ticaret dünyası adına belirli alanlarda sorunların hızla giderilerek
ilişkilere yeni motivasyon ve ivme
katılması gereğinin altını çizdi.
Vardan, “Birimizin sorunu hepimizin sorunudur” dedi. UND’nin çok
önemli çalışmalar gerçekleştirdiğini
ifade eden Vardan, AB’nin Türkiye açısından son derece önemli
olduğunu belirtti. AB ile çok uzun
bir geçmişimiz olduğunu ifade
eden Vardan, üye adaylığımızın 16
AB konusunda bir dizi problemlerle
karşı karşıya olduğmuzu ifade eden
Vardan, problem yumağı diye adlandırılan bu süre zarfının her iki tarafa
da zarar verdiğini belirtti. Vardan,
“Sonuç itibarıyla AB ilişkilerimize
bir yerden başlamak lazım” dedi ve
malların serbest dolaşımı konusunun vize sorunu ile beraber ivedilikle halledilmesi gerektiğini belirtti.
Gümrük Birliği’nin içerisinde olan bir
ülke olarak TTİP’in içerisinde olup
olamayacağımızın kafalarda soru
işareti olduğunu ifade etti.
Gümrük Birliği yeniden
gözden geçirilmeli
Gümrük Birliği sürecinin yeniden
reformist bir şekilde ele alınması
gerektiğini ifade eden Vardan, “Ne
Türkiye eski Türkiye ne de Avrupa
eski Avrupa’dır. Bu bakımdan Gümrük Birliği’nin yeniden gözden geçirilmesi gerekiyor” dedi. Ulaştırma ile
ilgili olarak AB’de sorunlar olduğunu
ifade eden Vardan, kazan-kazan
prensibi ile her iki tarafın da kazanacağına vurgu yaptı.İşbirliklerinin
toplumların refah seviyesini olumlu
etkilediğiini ifade eden Vardan,
“Buradan kimsenin zararlı çıkacağını
sanmıyorum” dedi.
Ekim 2015
22
UND’den
Dünya haritasında Türkiye’yi
kaldırdığınızda anlamsız bir
sonuç ortaya çıkar
Türkiye’nin bölgesinde çok önemli
bir stratejik güce sahip olduğunu
ifade eden Vardan, “Dünya haritasında Türkiye’nin yerini kaldırın.
Türkiye’yi yok sayın. AB ülkeleri
Ortadoğu ile ve yakın coğrafyamızla nasıl işbriliği yapacak?
Türkiye, bölgesinde çok önemli
bir kavşakta bulunmaktadır. AB
ülkeleri ile Asya’yı, Ortadoğu’yu
birbirine bağlayan bir ülke olmadan
bir dünya haritasından bahsetmek
mümkün değildir” dedi. Türkiye’nin
hem malların gidiş-gelişi hem de
enerji açısından bir köprü olduğunu
ifade eden Vardan, Türkiye’nin iri,
diri olmasının Avrupa’ya da kazanç
sağlayacağını önemle vurguladı.
Gezer: Kazan-Kazan felsefesi ile
sorunlar çözülebilir
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı Dış İlişkiler ve Avrupa
Birliği Genel Müdürü Bekir Gezer,
karayolu kotalarının AB ilişkilerinde
çözüme kavuşmadığını ifade ederek
bu anlamda kamu kurumlarımızın
ve STK’larımızın büyük bir özveri ile
çalıştıklarının altını çizdi. Bakanlık
olarak AB üyesi ve kurumları ile
çeşitli temaslarda bulunduklarını
ifade eden Gezer, çok uzun bir süre
boyunca bu konuda AB tarafının
konuya olumlu yaklaşmadığını
belirtti. Bu uzlaşmaz tutumun çok
önemli kayıplara neden olduğunu
ifade eden Gezer, gerek Dünya
Bankası’nın raporuna, gerekse de
AB Ulaştırma Genel Müdürlüğü
tarafından bağımsız bir etki analizi
çalışması sonuçlarına göre kayıpların ciddi derecede olduğunun teyit
Ekim 2015
edildiğini belirtti. Kotaların Gümrük
Birliği ve malların serbest dolaşımı
açısından bir sorun olduğunun
bu raporlar tarafından ortaya
konduğunu ifade eden Gezer,
bakanlık olarak bu konuyu yakından takip ettiklerini belirtti. Tam
serbestlik, taransit serbestisi ve
konunun Gümrük Birliği içerisinde
bir çözüme kavuşturulması gibiş
farklı senaryoların bulunduğunu
ifade eden Gezer, kamu ve özel
sektör çalışmalarıyla birlikte bu işin
çözüleceğine inandıklarını ifade etti.
Kotaların çözümü ile her iki tarafında kazanacağını ifade eden Gezer,
kazan-kazan felsefesinin hayata
geçirilmesi gerektiğini söyledi.
Yapıcı: Gümrük Birliği’nin daha
pozitif bir alana oturtulması
gerekiyor
AB ile Gümrük Birliğ’nin tarihi bir
dönemden geçtiğini ve Gümrük
Birliği’nin Türkiye’ye ciddi katma
değerlerde bulunduğunu ifade
eden Ekonomi Bakanlığı AB Genel
Müdürü Murat Yapıcı, Gümrük
Birliği ile şimdilerde bazı sıkıntıların
yaşandığını belirtti. Yapıcı, Gümrük
Birliği’nin dünyadaki gelişmelerden
bağımsız olmadığını ifade ederek
Gümrük Birliği revizyonunun şart
olduğunu belirtti.Transatlantik
Yatırım Ortaklığı’nda Türkiye’nin
yer almak istediğini belirten Yapıcı,
karşılıklı iyi niyet çerçevesinde
bakanlıklar nezdinde konuların
görüşülmesi gerektiğini belirtti.
Gümrük Birliği’nin incelenmesi
ve kavramsal açıdan değerlendirilmesinde tarafların çok farklı
düşünmediklerini ifade eden Yapıcı, Ekonomi Bakanlığı olarak bu
konuda çeşitli çalışmalar gerçekleştirdiklerini söyledi. AB ile serbest
ticaret anlaşmalarının eş zamanlı
yapılması gerektiğine ve karar
alma mekanizmasında Türkiye’nin
de bulunması gerektiğinin altını
çizen Yapıcı, Gümrük Birliği’nin
daha pozitif bir alana oturtulması
gerektiğini belirtti. Malların serbest
dolaşımı konusunda AB’nin gerekli
kesimleri ile bakanlık düzeyinde
sürekli iletişim halinde olduklarını
ifade eden Yapıcı, TTİP konusunda
Türkiye’nin üzerine düşeni yaptığını
23
ve TTİP’in ülkemize önemli katma
değerlerde bulunacağını söyledi.
Gümrük Birliği’ndeki yapıcı çalışmaların üyelik müzakerelerinden
bağımsız olduğunu ifade eden Yapıcı, malların serbest dolaşımı faslının
açılması gerektiğini de vurguladı. Bu
sürecin bakanlıklar, STK’lar ve çatı
kuruluşlar ile birebir ilgili olduğunu
ifade eden Yapıcı, STK’lar ve çatı
kuruluşlar ile bakanlık olarak bir araya geldiklerini ve burada da önemli
gelişmeler yakaladıklarını söyledi.
Kaya: Türkiye, AB için bir üçüncü ülke değildir, olamaz da...
Kotalar, yüksek geçiş ücretleri, farklı
mod kullanma durumu ve vizeler
gibi sorunlarla yıllardır AB ülkeleri ile
yapılan ikili müzakerelerle masaya
yatırılan sorunların başında geldiğini
ifade eden Ulaştırma, Denizcilik ve
Haberleşme Bakanlığı Karayolu
Düzenleme Genel Müdürü Dr. Mustafa Kaya, bu durumların ülkemizin
rekabetini olumsuz etkilediğini ve
AB’nin bu sorunlar karşısında net
bir çözüm önermediğini belirtti.
Farklı mod kullanmak suretiyle
lojistik iş süreçlerinin yavaşlatıldığını
ifade eden Kaya, “Türkiye, AB için
bir üçüncü ülke değildir, olamaz
da” dedi. Malların serbest dolaşımının Türkiye tarafından iyi etüt
edildiğini ve Türkiye’nin bu konuda
çok ciddi reformist yaklaşımlarla konuyu çözdüğünü ifade eden Kaya,
Türkiye’nin AB üyeliği konusunda
taşıma konusunda ciddi avantajlara
sahip olduğunu, taşıma başlığının
Türkiye’nin en hazırlıklı konularından biri olduğunu söyledi. Taşıma
konusunda 2003 yılında karayolunda yapılan düzenlemelerle kalite
standartlarının oturtulduğunu ve
Türkiye’nin bu noktada önemli
reformalara imza attığını ifade eden
Kaya, AB mevzuatına uyum anlamında en hazırlıklı olduğumuz sektörlerin başında taşımanın geldiğini
söyledi. “58 ülke ile ikili karayolu
taşıması ve 24 ülke ile de taşımayı
libere ettik” diyen Kaya, AB ülkeleri
ile serbestleştirme sağlanmış iken
bazı ülkelerce kısıtlanıyor olmamızın
gerekçelerinin ve etkilerinin iyice
analiz edilmesi gerektiğini söyledi.
AB ülkelerinin pazarına Türk ihraç
ürünlerinin girişi kotalar, dayatmalar
ve engellemelerle ‘pahalı ve rekabetten yoksun’ bir hale getirilmeye
çalışılmasının kabul edilebilir bir
durum olmadığını ifade eden Kaya,
artık bu sorunların çözülmesi ve
AB’nin doğrudan müdahil olması
gerektiğinin altını çizdi.
19. yılında
Türkiye-AB Gümrük Birliği
Konuşmaların ardından, ‘19. yılında
Türkiye-AB Gümrük Birliği’ paneline geçildi. Panelde, “Gümrük
Birliği’nin revizyonu kronik sorunlara çözüm getirecek mi?” konusu
tartışıldı. ABKAD Başkan Yardımcısı ve UND Yönetim Kurulu AB
Danışmanı Can Baydarol, Avrupa
Birliği Bakanlığı Tek Pazar ve Reka-
bet Başkanı Lale Çelik ve Ekonomi
Bakanlığı AB Genel Müdürü Murat
Yapıcı panelde yer alan isimler oldu.
Baydarol: . Gümrük Birliği
metni bakanlıklar düzeyinde
bile anlaşılamamıştır
Ankara Antlaşması’nın (1963)
bir asimetri olduğunu ve Ankara
Antlaşması’nın daha sonra kendi
içerisinde bir asimetri oluşturduğunu
ifade eden ABKAD Başkan Yardımcısı ve UND Yönetim Kurulu AB
Danışmanı Can Baydarol, 1 Ocak
1973 yılında hukuken AB sürecine
başladığını söyledi. Gümrük Birliği konusunda her şeyin birbirine
karıştığını ifade eden Baydarol,
bugün tamamen siyasi çekişmelerle
herkesin kendine göre farklı yorumladığı bir Gümrük Birliği ve AB
sürecinden bahsedildiğini ifade etti.
Gümrük Birliği metninin bakanlıklar
düzeyinde bile anlaşılamadığını ifade
eden Baydarol, bazı dönemlerde
“Gümrük Birliğ’nden çıkalım” denildi.
Ben de her defasında, “Girmediğiniz
yerden çıkamazsınız” diyorum. “Sorun, Türkiye’nin Gümrük Birliği’ne
katılmasından kaynaklanan sorunlar
değil, bir türlü katılamamasından
kaynaklanan sorunlardır” diyen
Baydarol, ortak ticaret politikasında
Türkiye’nin karar alma mekanizmasında olmadığını ifade etti. Kara
alma mekanizmasında olmadığımızdan dolayı bazı sorunlar yaşandığını
ifade eden Baydarol, ortak hukuk
sistemi ile sorunların çözülebileEkim 2015
24
LOJİSTİK
ceğini söyledi. Mevzuat uyumu ile
tam üye olunmadığı sürece sadece
‘yakınlaştırma’ olabileceğini ifade
eden Baydarol, ihtilafların çözümü mekanizmasının hep ayağı
havada kalan bir duruma neden
olduğunu söyledi. 25. Madde’nin
ihtilafların çözümüne vurgu yaptığını ve burada 25. Madde’nin iyi
etüt edilmesi gerektiğini ifade eden
Baydarol, UND’nin açtığı davaları
normalde İstanbul Asliye Hukuk
Mahkemesi’nde açması gerektiğini
belirtti. Ortak politikaların Gümrük Birliği’nde önemli olduğunu
ifade eden Baydarol, burada ortak
bir bütçenin olması gerektiğini
sözlerine ekledi. Dünya Ticaret
Örgütü’nün bile Gümrük Birliği’ni
anlayamadığını ifade eden Baydarol, bu durumun “nev’i şahsına
münhasır” bir durum olduğunu
belirtti.
Çelik: Gümrük Birliği’nin
üyelik müzakerelerinden
koparılmaması gerekiyor
Gümrük Birliği’nin çok önemli
olduğunu ifade eden Avrupa Birliği
Bakanlığı Tek Pazar ve Rekabet
Başkanı Lale Çelik, gerek kamu
gerekse de özel sektörün Gümrük
Birliği’nin revize edilmesi gerektiği konusunda hemfikir olduğunu
ifade etti. Bakanlık olarak Gümrük
Birliği’nin üyelik müzakerelerinden
koparılmaması gerektiğini düşündüklerini ifade eden Çelik, 33 fasılda
(uyum) üyelik müzakerelerinin devam ettiği bilgisini de verdi. Gümrük
Birliği çalışmalarının mevzuat uyum
çalışmalarını da beslediğini ifade
eden Çelik, Gümrük Birliği’nin yeni
Ekim 2015
alanlara açılmasının söz konusu
olduğunu ifade etti. Önümüzdeki
sürecin çok önemli olduğunu ifade
eden Çelik, AB Bakanlığı olarak
özel sektörün yapacağı çalışmaların
kamuyu besleyeceğini de sözlerine
ekledi.
Yapıcı: Bardağın dolu tarafından
bakmak gerekiyor
Gümrük Birliği’nin AB’ye katılım
noktasında bir aşama olduğunu
ifade eden Ekonomi Bakanlığı
AB Genel Müdürü Murat Yapıcı, Gümrük Birliği kazanımlarına
bakmak gerektiğini söyledi. Karar
alma mekanizmalarında Türkiye’nin
birçok komiteye katıldığı bilgisini
veren Yapıcı, bardağın dolu tarafından bakmak gerektiğini belirtti.
Ülkemize gelen yabancı kaynakların
üçte ikisinin AB kaynaklı olduğunu
belirten Yapıcı, emsal ekonomilere
göre daha iyi noktalarda olduğu-
muzu belirtti. Sorunun sürenin
uzamasından kaynaklandığını ifade
eden Yapıcı, durum böyle olunca
asimetrilerin kazanımların önüne
geçtiğini söyledi. AB’nin en büyük
kazanımımız olduğunu ifade eden
Yapıcı, bu durumu sürdürülebilir
kılmak ve ilerletmek gerektiğini
söyledi. Karayolu kotalarının kalkmadan bu işin bitmeyeceğinin net
bir şekilde AB tarafının bir bilince
sahip olduğunu ifade eden Yapıcı,
açılımlar konusunda hizmetler
konusunun Türkiye’yi zorlamayacağını söyledi.
Etkin Bir Gümrük Birliği İçin
Engelsiz Taşımacılık
Moderatörlüğünü UND İcra Kurulu
Başkanı Fatih Şener’in yaptığı “Etkin Bir Gümrük Birliği İçin Engelsiz
Taşımacılık” panelinde Raportör
Enrico Pastori, “Türkiye-AB Karayolu Taşımacılığının Serbestleştiril-
25
dedi. AB’nin üçüncü ülkelerle yaptığı
Serbest Ticaret Antlaşmaları’nın
(STA) Türkiye’nin rekabet gücünü azalttığını ifade eden Mente,
yeni yapılan STA’larda Türkiye’nin
dışarıda bırakılmasının ekonomimize
yönelik olumsuzlukları beraberinde
getirdiğini ifade etti. Türk firmalarının rekabet gücünü kazanmasının
hayati öneme sahip olduğunu
ifade ederek Türkiye’nin Gümrük
Birliği’ni derinleştirmesinin Gümrük
Birliği’nden uzaklaşılıp uzaklaşılmadığının açık bir tartışma olduğunu
söyleyen Mente, bu durumun bir
fırsat yarattığını ve burada bir yol
alındığı zaman tam üyelik alanında
önemli adımlar atıldığını belirtti.
mesi konulu Etkili Analizi” hakkında
bilgi verdi. Türkiye-“AB arasında
tek bir karayolu anlaşması çözüm
sağlayabilir mi?” konulu tartışmada
TAYSAD Almanya Temsilcisi Ahmet
Yılmaz, DEİK Genel Sekreteri
Mustafa Mente, AB Genel Müdürlüğü Dış Ticaret Uzmanı, Ekonomi Bakanlığı yetkilisi Elif Berrak
Taşyürek ve Karayolu Düzenleme
Genel Müdürlüğü Daire Başkanı,
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme
Bakanlığı yetkilisi Nurhan Tüfekçioğlu görüşlerini dile getirdi. UND
İcra Kurulu Başkanı Şener, malların
serbest dolaşımı konusunda bilgi
vererek Türkiye uluslararası karayolu
taşımacılarının bırakıldıkları haksızlıkları dile getirdi.
Yılmaz: Lobi çalışması
yapılması lazım
Etki analizleri konusunda
Almanya’da lobi çalışmasının
yapılması gerektiğine dikkat çeken
TAYSAD Almanya Temsilcisi Ahmet
Yılmaz, çok değişik çevrelerin dikkatinin çekilmesi gerektiğini belirtti.
Politik çalışmaların, lobiciliğin ve
baskı unsurlarının AB’de çok etkin
olduğuna vurgu yapan Yılmaz, bu
raporların tarihlerinin çok eskimeden
Avrupa’da görücüye çıkartılması gerektiğini dile getirdi. Yılmaz,
Avrupa’daki en başat sektörler için
‘fiyat ve zaman’ kavramının önemli
olduğunu söyledi. Türk firmalarının
fiyat olarak rekabetçi olduğunu ama
bir ürünün bir pazara yetiştirileceği
zaman yani işin içine lojistik girdiğinde ülkemizin rekabetçi olamadığını dile getiren Yılmaz, Türkiye
için kaliyenin maliyetle eşdeğer
olduğunu belirtti. Yılmaz son olarak
nakliyeci firmalarımızın iş yaptıkları
ülkelere yerleşmesi ve ‘oralı’ olması
gerektiğini dile getirdi.
Mente: Gümrük Birliği’nin
derinleştirilmesi tartışmaya açık
Rekabeti etkileyen tarife dışı bir engelin Türkiye’ye dayatıldığını ifade
eden DEİK Genel Sekreteri Mustafa
Mente, Gümrük Birliği’nin yaklaşık
20 yıldır içinde yer aldığımızı belirterek tam üyelikle sorunların çözüleceğini sıklıkla duyduklarını söyledi.
Tam üyeliğe kadar sorunların
çözülmesi gerektiğini, çözülemeyen
ve sürüncemede bırakılan sorunların ülkemiz ekonomisine ciddi
zarar verdiğini ifade eden Mente,
çözüm için büyük bir şans gördüğünü ifade ederek, “AB, tarımda
biz ise hizmette daha rekabetçiyiz”
Taşyürek: Önümüzdeki 1 yılı
iyi değerlendirmeliyiz
Kota sorunu çözümünün şu an
itibarıyla iki boyutu olduğunu ifade
eden AB Genel Müdürlüğü Dış Ticaret
Uzmanı, Ekonomi Bakanlığı yetkilisi Elif
Berrak Taşyürek, halihazırda Gümrük
Birliği yükümlülükleri kapsamında
ve Gümrük Birliği’nin güncellenmesi
kapsamında çözümleri bulunuyor.
Taşyürek, Gümrük Birliği’nin kapsamı konusunda sorunun üye ülkeler
nezdinde değil komisyon tarafından
ihlal eden ülkelerin kınanması konusundaki fikirlerimizi gerekli yerlere
bakanlık olarak ilettiklerini söyledi.
GBOK kararlarının 4.5. ve 6. Maddelerine aykırı olunan konuları gerekli
yerlere ilettiklerini de belirten Taşyürek,
şimdiye kadar komisyonun malların
serbest dolaşımıyla değil hizmetler
altında ele alınması gerektiğini ve
hizmetlerin komisyon kararı altında
olmadığını söyledi. Ekonomi Bakanlığı
Ekim 2015
26
GÜNCEL
olarak TİM ve UND işbirliğinde hukuki
süreç başlattıklarını ifade eden Taşyürek Avusturya ve Macaristan’a yönelik
davalarla da işi hukuki yollardan takip
ettiklerini belirtti. Avrupa Komisyonunun yaklaşımında bir değişim olduğunu ifade eden Taşyürek, Gümrük
Birliği’nin güncellenmesi sürecinin de
bu durumda etkili olduğunu söyledi.
Taşyürek, “Karayolu kota sorunu
çözülmeden Gümrük Birliği’nde bir
güncelleme olamayacağını, AB tarafı
da çok iyi biliyor. Karayolu kota sorununun çözümü Türkiye için paketin
ayrılmaz ve önemli bir parçasıdır.
Dolayısıyla Avrupa Komisyonu, bu
sorununun çözülmeden ilerleme
kaydedilmeyeceğini görmüş durumda” dedi. Güncellenme sürecinde ilk
oluşumdan şu ana kadar çok zaman
geçtiğini ve Türkiye’nin müzakere pozisyonunun çok daha güçlü olduğunu
ifade eden Taşyürek, müzakere sürecinde dengelerin daha iyi oturacağını
söyledi. Etki analizini kota sorunu
açısından olumlu gördüklerini ifade
eden Taşyürek, güncellenme sürecinin üye ülkelere de kazanç sağlayacağını söyledi. Ülke olarak 1 yıllık bir
zaman olduğunu ifade eden Taşyürek
güncellenme konsunda STK’larla da
görüşerek çok daha sağlıklı bir sürece
imza atılabileceğinin altını çizdi.
Tüfekçioğlu: Transit geçiş bir
uluslararası haktır
“AB ile yapılacak olası bir anlaşmanın
sadece transitle mi sınırlandırılacağı, yoksa 3’üncü ülke taşımacılık
pazarının da açılması anlamı taşıyacak
olan ikili taşımaların da bu kapsama
dahil edilip edilmeyeceği hususunun iyi analiz edilmesi gerekir” diyen
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme
Bakanlığı, Karayolu Düzenleme Genel
Müdürlüğü Daire Başkanı Nurhan
Tüfekçioğlu, Türkiye’nin sadece kota
sorunu olmadığını; tarife dışı engellemeler, vize sorunu, yüksek geçiş
ücretleri, mod dayatmaları gibi birçok
sorunların olduğunu kaydetti. Tüfekçioğlu, kota sorunun çözümünün gümrük birliği perspektifi çerçevesinde
diğer sorunların çözümü ile birlikte ele
alınması gerektiğini ifade etti. Tüfekçioğlu, “Bizim yıllardır Gümrük Birliği
perspektifi çerçevesinde dile getirdiğimiz kota sorunu AB tarafından bir taşımacılık pazar payı paylaşımı olarak
anlaşılıyor. Oysaki bu iki rapordan da
anlaşılacağı üzere konu bir taşımacılık
pazar payı paylaşımı değildir. Ve bu
Ekim 2015
rapor, aslında siz, Türk taşımacılarını kısıtlayarak, Türk ihraç ürünlerini
engelliyorsunuz diyor. Bu çok önemli
bir sonuçtur. Etki analizi diyor ki kota
kısıtlamalarından dolayı ticaret çok
olumsuz etkilenmektedir. Eğer bu
kısıtlamalar olmazsa istihdamda,
ticarette önemli sıçramalar olacaktır.
Bence bu iki rapor AB’ye bu işe taşımacılık boyutunda değil, ticaret boyutunda bakabilmek açısını getirmiştir”
dedi. Kota kısıtlamalarının Gümrük
Birliği Ortaklık Konseyi çerçevesinde
Türkiye için öncelikli ama AB için sonlarda duran bir sorun olduğunu ve AB
tarafından Türkiye’ye kısıtlama uygulayan ülkelerle bu işi birebir halletmemiz
gerektiği yönünde telkinler geldiğini ve
sorunların da bir türlü halledilemediğini
ifade eden Tüfekçioğlu, bir karayolu
taşımacılığı anlaşması yapılmasının getirilerinin ve götürülerinin iyi
değerlendirilmesi gerektiğinin altını
çizdi ve bu açıdan kendilerince AB’nin
üçüncü ülkelerle yapmış oldukları
tüm anlaşma modellerinin incelendiğini ve değerlendirilmekte olduğunu
da vurguladı. Tüfekçioğlu, “AB’nin
İsviçre ile yapmış olduğu bir karayolu
taşımacılık anlaşması var. Karayolu
ile demiryolunu düzenlemiş. Amaç,
aşamalı serbestleşme ve mevzuat
uyumu. Ama İsviçre’de yaptığı anlaşmada araç tonajları açısından aşamalı
olarak bir liberalizasyona gidilmiş.
AB’nin transit ve kombine taşımacılık
konusunda Bulgaristan, Romanya,
Macaristan ve Makedonya ile yaptığı
bir transit taşımacılık anlaşması var.
Bu anlaşmada kombine taşımacılık
da kapsama alınmış ama genel olarak
bunun geliştirilmesine yönelik genel
cümlelerden teşekkül ediyor. Ama
transit taşımacılığın kolaylaştırılmasına
yönelik genel cümleler, hükümler,
uygulamlar var. Ben, bu çalışmaları,
modelleri incelediğimde gördüğüm
ortak özellik: Aşamalı liberalizasyon,
mevzuat uyumu” dedi. Türkiye’nin
mevzuat uyumu konusunda hiçbir
sıkıntısı olmadığını ifade eden Tüfekçioğlu, AB’nin Türkiye’ye hiçbir şey
yapmamış bir ülke gibi yanaşmasının
da burada sözkonusu olamayacağını
söyledi. AB Komisyonu’nun Türkiye
ile karayolu taşımacılığı konusunda
bir Anlaşma yapmasına yönelik
olarak yetki alıp alamayacağını da
bilmediklerini ifade eden Tüfekçioğlu, “AB ile Anlaşma imzalanması
demek, AB ile toplu kota teatisi
demektir. Tüm Antlaşma modelleri böyledir. Bunun anlamı, teati
edeceğiniz toplam belgenin AB üyesi
ülke taşımacılarınca kullanılması ve
AB’nin kendi içerisinde kota dağıtım
mekanizmasına müdahale edememeniz demektir. Dolayısıyla toplu
belge teati edildiğinde ve Anlaşmanın
kapsamı ikili taşımaları da içerdiğinde
her iki tarafın 3’üncü ülke taşımaları
dahil pazarlarını karşılıklı ve aşamalı
olarak birbirlerine açmaları sözkonusu olacaktır, ki bu durumun çok
dikkatli değerlendirilmesi gerekecektir. Kotalar açısından muhakkak ki
Türkiye’nin bir transit geçiş sorunu
vardır. Bizim bir iki AB ülkesi ile de ikili
bazda kota sorunumuz vardır. Ancak
Anlaşma kapsamına ikili taşımaları da
taşıdığınızda pazarınız tüm taşımacılık
şekillerine açılmış olacaktır. O nedenle olası bir Anlaşma yapılmasının
kapsamının sadece transitle mi yoksa ikili taşımaları, dolayısıyla 3’üncü
ülke taşımalarını da içerecek şekilde
ele alınması hususunun çok iyi analiz
edilmesi gerekir. Biz gümrük birliği
çerçevesinde haklarımızı almaya çalışır iken, 3’üncü ülke taşımaları dahil
pazarımızı tamamen açmaya hazırmıyız? Bu sorunun cevabını özel sektörün şimdiden tartışması gerekmektedir. Bana göre, transit taşımacılık
anlaşması modelleri, üzerinde daha
çok durulması ve çalışılması gereken
modellerdir” dedi. Tüfekçioğlu ayrıca,
transit geçiş hakkının uluslararası bir
hak olduğunu ve DTÖ’nün transit
konusunda çok açık olduğunu vurguladı. Tüfekçioğlu, bakanlık olarak
AB’ye, “Bizi kotalarla engellemeyin,
pahalılaştırmayın ve eşit rekabet
edebilecek düzeye getirin” mesajlarını
her platformda vermeye çalıştıklarını
da sözlerine ekledi. Konuşmaların
ardından UND tarafından katılımcılara
birer plaket verildi.
27
Ekim 2015
28
KONFERANS
Üniversite-sektör işbirliğinde lojistik
öğrencileri duayenlerle buluştu
Pegasus Kargo ve Bahçeşehir Üniversitesi’nin ortaklaşa gerçekleştirdikleri
“Uluslararası Taşımacılık ve Lojistik Konferansı”nda öğrenciler duayenlerle buluşma fırsatı yakaladı. Pegasus Kargo Direktörü Aydın Alpa, gençlerin araştırma
ve geliştirmelerle geleceğe hazır olmaları gerektiğini belirtirken UND Yönetim
Kurulu Başkanı Çetin Nuhoğlu, üniversite-sektör işbirliğine UND olarak her zaman ayrı bir önem verdiklerinin altını özenle çizdi.
Pegasus Kargo ve Bahçeşehir
Üniversitesi işbirliği ile bu yıl 4.’sü
düzenlenen “Uluslararası Taşımacılık ve Lojistik Konferansı” 8 Ekim’de
Bahçeşehir Üniversitesi (BAU)
Beşiktaş Kampüsü’nde gerçekleştirildi. 300’e yakın öğrenci ve 100’ü
aşkın uluslararası üst düzey yöneticinin katılımıyla gerçekleştirilen
konferansta öğrencilere Pegasus
tarafından yurtiçi ve yurtdışı olmak
üzere uçak bileti de hediye edildi.
Alpa:Gençler geleceğe
hazır olun
Konferansın açılış konuşmasını
yapan Pegasus Kargo Direktörü
Aydın Alpa, lojistiğin tüm sektörler
için çok önemli olduğunu ve gençlerin gelece hazır olması gerektiğini
vurguladı. “Lojistikte çalışın ya da
çalışmayın sizi bir şekilde etkiliyor”
diyen Aydın Alpa, Uluslararası Taşımacılık ve Lojistik Konferansı’nın
hem sektörü bir araya getiren hem
de özellikle sektörde kariyer yapEkim 2015
mak isteyen öğrenciler için eğitimin
ve deneyimin bir araya geldiği bir
ortam sağladığını ifade etti. Lojistik
öğrencileri deneyimle bulaştırmaya
devam edeceklerini belirten Aydın
Alpa, sektördeki diğer oyuncuların
da bu konuda çalışmalar yapması
gerektiğini söyledi. Alpa, “Türkiye
coğrafi konumu gereği bölgenin önemli bir lojistik üssü ve bu
anlamda önümüzdeki dönemde
sektörün daha da büyümesini
bekliyoruz. Yakın gelecekte sivil
havacılıktan alınacak izinlere bağlı
olarak uçuş ağımızı genişletmek
için yatırımlarımızı ve hazırlıklarımız
devam ediyor. Bugün Pegasus Havayolları olarak hava kargo alanında
37 ülkede, 94 noktaya taşımacılık
yapıyoruz” dedi.
Doç. Dr. Gökçe:Türkiye’nin
iki adım atması gerekiyor
Bahçeşehir Üniversitesi Uluslararası Finans Bölüm Başkanı Doç.
Dr. Deniz Gökçe de katılımcılara
Türkiye ekonomisi hakkında bilgi
verdi. “IMF 2015 Nisan Global
Büyüme Raporu’nda 2014’te
3.4 büyüyen dünya ekonomisi
2015’te 3.1’e düşüyor. 2016’da
yüzde 3.6 olacağı öngörülüyor. Bu
raporda Türkiye’nin 2014 büyüme
oranı yüzde 2.9’du, bu yıl yüzde
3 büyümesi bekleniyor. 2016’da
ise Türkiye’nin yüzde 2.9 büyümesi öngörülüyor.” diyen Gökçe,
FED’in Ekim ayında faiz artırımı
yapmayacağını söyledi. Gökçe
sözlerine şöyle devam etti: “Peş
peşe seçimler bize yaramadı.
Hükümetin kurulması gerekiyor.
Üçüncü çeyrekte yüzde 0’a yakın
bir büyüme olacak. Dünyada bütün
gelişen ülkeler döviz kuru baskısı altında, Türkiye de döviz kuru
baskısı altında. Türkiye, Avrupa’nın
en düşük bütçe açığı olan dört ülkeden biri arasında yer alıyor. 15 yıl
kadar önce Avrupa’nın bütçe açığı
olan ülkelerden biriydi. Türkiye’nin
iki tane adım atması lazım. İnsanımızı daha ileri teknoloji kullanacak
şekilde eğitilmesi ve kullanılması
lazım. Hangi hükümet kurulursa
kurulsun.”
UND Başkanı Nuhoğlu:
Lojistiğin önündeki engel
ticaretin önüne konulan engeldir
Uluslararası Nakliyeciler Derneği
(UND) Başkanı Çetin Nuhoğlu, 150
milyar dolarlık Türkiye ihracatında
hava kargonun payının yüzde 10
oranında olduğu bilgisini verdi.
Artık insanların bir an önce bir
mala ulaşma ihtiyacının belirdiğini
ve buradan da lojistik faaliyetlerin
daha da önem kazandığını aktaran
UND Yönetim Kurulu Başkanı
Çetin Nuhoğlu, gelişen ülkelerin
ve insanların yeni yapısı olduğunu
29
belirtti. Nuhoğlu, taşımalara getirilen
her ek maliyet ve ticaretin teslim
noktasına varışını engelleyen her
kısıtlamanın, ticaretin alıcı ve satıcı
tarafında yük getirdiğine dikkat
çekti. Nuhoğlu, sözlerine şöyle
devam etti: “Bu noktada sizlerle, temmuz ayında yayınlanan ve
Türkiye ile AB arasında bir karayolu
yük taşımacılığı anlaşmasının olası
etkilerini inceleyen bir Etki Analizi
çalışmasının sonuçlarını paylaşmak
isterim. Buna göre, Türk plakalı araçlara AB ülkeleri tarafından
getirilen taşıma kotaları ve transit
ücretleri gibi kısıtlamalar nedeniyle
Türkiye-AB ticaretinin toplamda 3.5
milyar Euro’luk bir kayıp yaşadığı
teyit edilmektedir. Bu kayıp, AB’den
Türkiye’ye mal gönderenler için
1.6 milyar euro tutarındadır. Bu
kayıpların özellikle tekstil ve makine
sektörlerindeki üretimlere yansıdığı
belirtilen raporda açıkça ‘malların
serbest dolaşımının kısıtlanmasının
işgücü, ticaret ve üretim hacimlerine
olan etkileri’ ortaya konmaktadır.
Sadece kotalar yüzünden AB tarafı
14 bin istihdam imkanından, Türkiye
tarafı da 25 bin kişinin istihdam
olanağından yoksun kalıyor.”
Lojistik en fazla tercih edilen
bölümlerden biri oldu
Kuruluşundan bu yana, 17 yıldır
özellikle üniversite-sanayi işbirlikleri
konusunda gerçekleştirdiği atılımlar ve öncü girişimlerle akademik
dünyada önemli bir konuma erişen
Bahçeşehir Üniversitesi’nin bu
başarılı organizasyonda sektör
temsilcileri ile öğrencileri bir araya
getirdiğini ve bunun öğrenciler
açısından son derece verimli bir
olanak olduğunun altını çizen Nuhoğlu konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Lojistik alanında açtığı programlarla sektörümüze çok yakın
duran üniversitemizin 2008 yılında
kurduğu Ulaştırma Uygulama Araştırma Merkezi ve lojistik ve tedarik
zinciri alanlarında açtığı başarılı
lisans ve yüksek lisans programlarını, bu programlardan mezun
olan öğrencilerimizi bizler de sektör
olarak yakından takip ediyoruz.
Lojistik alanı, bugün gençlerimizin
geleceğine en fazla ışık tutan ve
yüksek öğretimde en fazla tercih
edilen alanlar arasındadır. UND
olarak, 2000’li yılların başlarında
öncülüğünü etmeye çalıştığımız
‘Ulaştırma ve Lojistik’ yüksek
öğretim programlarının uygulandığı
üniversite ve meslek yüksekokulu
sayımızın bugün 100’ü geçmiş
olması, ulaştırma ve lojistik sektörünün ülke ekonomisindeki önemine
dair bilincin yerleştiğini de ortaya
koymaktadır. Lojistik sektörünün
rekabet gücünün, en önce “eğitimöğretim” ve mesleki bilgi-becerilerin
artırılmasından geçtiğinin bilincinde olan biz sektör temsilcileri, bu
akademik programlar sayesinde
lojistik alanında en son teknolojiye
hakim, çağdaş sistemleri tanıyan
ve kullanan, araştırmacı, yenilikçi
ve vizyoner profesyonellerin sektörümüze kazandırılmasını umuyoruz.” Bu amaçla, UND bünyesinde
Türkiye’den farklı üniversitelerden
gelen akademisyenlerin katkılarıyla başlatılan bir çalışma ile lojistik
müfredatında çağdaş bir reform
sürecinin temellerini hazırlamaya
çalıştıklarını ifade eden Nuhoğlu, bu
çalışmalar sonucunda akademisyenler ile beraber, “Ulaştırma ve Lojistik Eğitim Kurumları ve Programları Değerlendirme ve Akreditasyon
Derneği” kısa adıyla ULAKDER’in
kurulması kararına varıldığının altını
çizdi. 26 kurucu üye ile yola çıkan
ULAKDER’in, ülkemizde lojistik alanındaki lisans programlarının çağdaş
Ekim 2015
30
KONFERANS
gereksinimlere yanıt verecek ve
uluslararası alanda rekabet edebilecek bir kalite standardının yakalanması için önemli bir rehberlik hizmeti sunacağını ifade eden Nuhoğlu,
“Çok yakında kamudan ilgili karar
alıcıların da katılacağı geniş çaplı
bir organizasyon ile, ULAKDER
liderliğinde lojistik eğitim-öğretimi
masaya yatırılacak; ULAKDER yeni
üye katılımlarıyla güçlü bir yapıya
kavuşacak. Bu sayede, lojistik
yüksek öğretiminde arzu ettiğimiz
reformu sizlerle beraber hayata
geçirmeyi diliyoruz” dedi.
Lojistik, tüm dünyada en önemli
sektörlerin başını çekiyor
Lojistiğin tüm dünyada, milli gelire
katkısının ortalama yüzde 10 civarında değişen, ürün maliyetlerindeki payının yüzde 12 ile yüzde 20
arasında değişen ve ciddi oranda
istihdam yaratan bir sektör olduğunu kaydeden Nuhoğlu, sadece
AB’de 900 milyar euroya yakın bir
pazar hacmi olan lojistik sektörünün rekabet gücü, üretilen mal ve
hizmetlerin küresel pazarlarda yer
bulmasında kilit rol oynadığını ifade
etti. Nuhoğlu konuşmasını şu şekilde sürdürdü: “2007 yılında yayınladığı ‘Yük Lojistiği Eylem Planı”nda
Avrupa Komisyonu “Lojistiğin,
Avrupa Birliği ekonomisi motorunun
yağı olduğunu’ açıkça ifade ederek
2030 yılı için 35 ayrı hedefle Asya
ve diğer bölgelere karşı yitirdiği
ekonomik üstünlüğü geri kazanmayı
hedefledi. 2011 yılında yayınladığı
“Ulaştırma Beyaz Kitabı”ile, 2050
yılına yönelik lojistik stratejilerini
Ekim 2015
ortaya koyan bu politika belgesinde de, Lojistik sektörünün Avrupa
Birliği’nin genel büyüme hedeflerine
katkısını artıracak 40 somut hedef
tanımlandı, tek pazarın daha etkin
ulaşım bağlantılarıyla daha faydalı
hale getirilmesi için stratejiler ortaya
kondu. Etkin ve gerçekten bütünleşmiş bir ulaşım sistemi olmadan
tek pazarın arzu edilen şekilde
işleyemeyeceğinin bilincindeki AB,
lojistikte rekabet gücünü bozan 3
temel sorun tespit etmiş. Bunlar:
Ulaşım modlarının etkin kullanılamaması ve altyapı sorunları; İkincisi
ulaştırmanın sürdürülebilirliğini
etkileyen çevre etkileri, Üçüncüsü
ise sektöre gereken nitelikte ve
nicelikte personel sıkıntısı… 2007
yılından beri tek pazarın tam olarak
bütünleşmesini sağlayacak TransAvrupa Ulaşım Ağları projeleri için
bugüne dek 30 milyar Euro’ya yakın
harcama yapıldı. Aynı paralelde,
2014 yılında Avrupa Komisyonu
tarafından ulaşım altyapılarının daha
da güçlendirilmesi için oluşturulan
yeni ve özel fon programı “Connecting Europe Facility (CEF)” ile 2020
yılına kadar 276 ulaştırma projesi
için 24 milyar Euro daha aktarılarak,
AB içinde 10 milyon kişiye yeni iş
sağlanması ve AB GSYİH’sında
yüzde 1.8 oranında artış hedefleniyor.” Ulaştırmanın, ciddi bir kriz
yaşamakta olan Avrupa Birliği’nin
geleceğini ve rekabet gücünü
garantilemek için yaptığı yatırım
planlarında çok önemli bir yer
tuttuğunu ifade eden Nuhoğlu, son
onaylanan CEF fonunun bugüne
dek ulaştırmaya ayrılan en büyük
bütçe olduğuna da dikkat çekti. AB
ülkelerinin lojistik alanında gereken
niteliklerde bilgi ve birikime sahip
personel arayışını, lojistik alanındaki
araştırma ve geliştirme faaliyetlerine
verilen yoğun destek ile karşılamayı
hedeflediğini görebildiklerini ifade
eden Nuhoğlu, lojistikte Ar-Ge’nin
çok büyük bir öneme sahip olduğunu belirterek sektör-üniversite iş
ve güçbirliği ile bu durumun rahatlıkla sağlanabileceğini belirtti.
Arcas: Demiryolu, denizyolu ve
karayolunu bağlayan ilk şirket
olmak istiyoruz
Arkas Holding Yönetim Kurulu
Başkan Yardımcısı ve Lojistik
Hizmetleri Gurup Başkanı Diena
Arcas şunları söyledi: “Türkiye çok
önemli bir coğrafyada yer alıyor.
Arcas, son 100 yıldır bu şanslı
coğrafyada kendini şirketini kurdu.
Türkiye, uluslararası geçiş bölgeleri
içinde çok önemli bir merkezde
bulunuyor. Sektörün devlet destekli önemli projelere ihtiyacı var.
Türkiye’de denizyolu, demiryolu ve
karayolunu tam olarak bağlayan bir
şirket yok. Arkas olarak hedefimiz
bunu başaran ilk firma olmak.
Devletin lojistiği desteklemesi gerekiyor. Eğer Türkiye diğer ülkelerle
rekabet etmek istiyorsa lojistiği
desteklemeli.”
Ekol Genel Müdürü Boğ:
Avrupa’da ilk 10 arasında
yer almayı planlıyoruz
Ekol Lojistik Genel Müdürü Murat
Boğ, Türkiye’de lojistiğin her yıl
yüzde 15’in üzerinde büyüme
sergilediğini vurguladı. Ekol’ün
lojistik servis hizmetlerinde THY
gibi marka olmak istediğini anlatan
Boğ, geçen yılı 400 milyon euro
üzerinde (Ro-Ro hariç) kapattıklarını ve 4 binin üzerinde karayolu
31
filosuna sahip olduklarını anlattı.
1,5 milyar Euro ile Avrupa’da ilk 10
şirket arasında yer almak istediklerini belirten Boğ, 11 farklı ülkede yer
aldıklarını söyledi. Türkiye’de Ar-Ge
si olan tek lojistik firması olduklarını
vurgulayan Boğ, yeşil konusunda
da önemli adımlar attığına değindi.
Ulga: Pazar payımız
olağanüstü bir şekilde arttı
Pegasus Havayolları Mali İşler Genel
Müdür Yardımcısı Serhan Ulga, havayolu yolculuğunun herkesin hakkı
olduğuna inandıklarını ve 2005 yılından 2015 yılının ilk altı ayına kadar
103 milyon 600 bin yolcu taşıdıklarına işaret etti. Yolcuların, düşük
fiyat, zamanında kalkış, yeni uçaklar
ve uçuşlarını kişiselleştirmeyi istediklerini anlatan Ulga, Pegasus’un
bu taleplerden yola çıkarak hareket
ettiğini söyledi. Serhan Ulga Pazar
paylarının olağanüstü bir şekilde
arttığını, içhat da 2015 yılı ilk 6 ayda
yüzde 27.82 olarak pazar payının
gerçekleştiğini, dış hatlarda dayüzde 10.44’e yükseldiklerini vurguladı.
Ekim 2015
32
DOSYA
Ödediğimiz cezalar
burdan Avrupa’ya yol olur
Ülkemiz uluslararası karayolu taşımacıları yıllarden beri bir dizi kronikleşmiş sorunlarla uğraşıyor. Bunlardan biri de yurt dışında ülkemiz nakliyecilerine yönelik kesilen
haksız cezalar. Türkiye karayolu lojistik sektörü ‘gözünün üstünde kaşın var’ diyerek
keyfekeder kesilen bu cezaların taşıma maliyetlerini artırdığını ve eşit rekabeti baltaladığını vurguluyor.
Ülkemiz uluslarararası karayolu yük taşımacılığı yıllardan
beri bir dizi kronikleşmiş sorunla uğraşıyor. Vizeler, kotalar,
haksız bekletmeler, sınır kapılarındaki yığılmalar ve en
nihayetinde haksız yere kesilen cezalar bunlardan sadece
birkaçı... Türkiye plakalı ağır ticari araçların yurtdışında çok
yüksek cezalara maruz kalması ülkemiz nakliye şirketlerinin ve sektörün rekabet gücünü azaltıyor. UND Yönetim
Kurulu Başkanı Çetin Nuhoğlu, ülkemiz karayolu nakliye
Ekim 2015
sektörüne yönelik uygulanan bu ceza işlemlerinin Türkiye
lojistik sektörünün rekabetini olumsuz yönde etkilediğine
vurgu yaparak, ceza almayan şirketin yok denecek kadar
az olduğunun altını özenle çiziyor.
Türk nakliyecisi Avrupa’da
yoğun kontrollere tabi tutuluyor
Sadece ülkemiz karayolu taşımacılarına yönelik uygulanan
33
bu ‘yoğun kontroller’ hem zaman
hem de para kaybına neden oluyor.
Malların serbest dolaşımını da yakından ilgilendiren bu haksız uygulama
ile ülkemiz karayolu nakliyecisinin eli
kolu bağlanmak mı isteniyor sorusu
birçok nakkiyecinin aklında ister
istemez beliriyor. Avrupalının en ufak
evrak yanlışlığını dahi bahane göstererek uyguladığı bu cezalar ülkemiz
karayolu yük ve eşya taşıması yapan
şirketlerin kabusu olmuş durumda.
Avrupa genelinde birçok ülkede
yoğun kontrollere tabi tutulan Türk
TIR’larına en ufak bir evrak yanlışlığı
ya da eksikliğinde 300 euro ile 6
bin euro arasında cezalar kesiliyor.
23 bin 500 euro ve üzeri ceza alan
onlarca nakliye şirketi bile var.
Ülkemize gelen yabancı plakalı
araçlar bu kadar yüksek ceza
almıyor
Ülkemiz şirketleri yurtdışında çok
yüksek cezalara maruz kalırken
Türkiye’ye gelen yabancı plakalı
araçlar ise bu kadar yüksek cazalar
almıyor. Ülkemize gelen yabancı
plakalı araçların Türkiye’de yüksek
cezalara maruz kalmamasının en
önemli nedenleri arasında mevzuat
eksikliği ve mevzuatımızdaki boşluk
gösterilebilir.
2012 verilerinin esas alındığı bu
tabloda yabancı ülkelerdeki ağır ticari
araçlara uygulanan ceza tabloso
konuyu detaylıca aktarıyor. Mevzuat
eksikliğinden dolayı yapılan kontrollerde yabancı plakalı araçlara caydırıcı herhangi bir ceza uygulanamıyor.
Uluslararası Nakliyeciler Derneği
yetkilileri bu konu ile ilgili olarak şu
özet bilgiyi veriyorlar: “Ro-Ro gemisi
ile İtalya’nın Trieste Limanı’na gönderilen Türk plakalı römorklar, Türk
plakalı çekiciler tarafından limandan
alınarak Avusturya içerisine taşındığı
takdirde bu operasyon Avusturya
makamları tarafından kabotaj olarak
değerlendiriliyor ve KUKK Protokolü gereğince bu tip taşımalarda
kullanılmak üzere tahsis edilen
özel ibareli geçiş belgesinin araçta
bulunmaması durumunda her bir
araca 23 bin 500 euro kabotaj
cezası kesiliyor.”
Toulon ve Trieste limanları
önemli örnekler olarak
karşımıza çıkıyor
Bu cezanın aynı şekilde Fransa’nın
Toulon Limanı’na gönderilen Türk
plakalı römorklar için de geçerli
olduğunu belirten UND yetkilileri, Fransız makamlarının kabotaj
taşımalarını kesinlikle kabul etmediklerini, Türk plakalı çekiciler
tarafından limandan alınan Türk
plakalı römorkların Fransa toprakları
içerisine taşınması durumunda 16
bin euro kabotaj cezası uygulandığının altını çiziyorlar. Türkiye’ye girişte
gümrük sahalarında kontroller yapıldığını fakat yol kenarı kontrollerinin
yapılamadığını dile getiren yetkililer,
kanunlardaki eksikliklerden dolayı
yapılan kontrollerde yabancı plakalı
araçlara caydırıcı herhangi bir ceza
uygulanmadığının altını çiziyorlar.
Durum bu şekilde olunca da bu yol
ile ülkemize giren yabancı araçların sayısı her geçen gün artıyor.
Yılda 100 bin euronun üstünde ceza ödeyen şirketler var
Ülkemiz uluslararası karayolu nakliyecileri yıllardan beri bir dizi ‘kronikleşmiş’ sorunla mücadele ediyor. Bunlardan biri de kuşkusuz ki ‘haksız
yere kesilen cezalar.’ Türk nakliyeciler yurtdışında milyonlarca euro ceza
ödüyor. Ödediğimiz bu cezalar kelimenin en yumuşak tabiriyle ‘burdan
Avrupa’ya yol olur...” Türk nakliyeciler Avrupa’da ortalama olarak 23 bin
euroyu bulan yol cezalarına maruz kalıyor. Yılda 100 bin euronun üstünde ceza ödeyen şirketler dahi var. Türkiye’de ise mevzuat eksikliğinden
dolayı yabancı araçların aldığı cezalar yok denecek kadar az.
Yabancı taşıtların trafik mevzuatımızın
öngördüğü ölçülere uyup uymadığı
ve ulaştırma mevzuatımızın gerektirdiği (geçiş belgesi, UBAK belgesi)
belgelerin kontrolünün daha etkin
ve sıkı şekilde yapılması ve caydırıcı
cezaların uygulanabilmesi için ihtiyaç
olunan düzenlemelerin en kısa sürede yapılması gerekiyor. Uluslararası
karayolu taşımacılığı yapan firmalarımız da bu konuda ivedilikle çözümler
alınmasını bekliyor.
UND, yetkilileri bilgilendiriyor
Lojistik sektörümüzün tüm sorunlarına
eğilen UND, yurtdışında ülkemiz uluslararası karayolu taşımacılığına yönelik
uygulanan bu haksız cezai işlemlerin
sektördeki yansımalarını kamu’nun
gerekli kesimleri ile görüşerek konu
hakkında hem bilgi veriyor hem de
çözüm önerilerini paylaşıyor. Nakliyecilerimiz, kendilerine yönelik olarak
uygulanan bu haksızlıkların bir an önce
son bulması gerektiğinde hemfikir. Bu
konuda UND ile bir uyum içinde çalışan nakliyecilerimiz artık haksızlıklara
uğramadan ‘eşit koşulllarda rekabet’ etmek istiyorlar. UND Yönetim
Kurulu Başkanı Nuhoğlu, yıllardan beri
süregelen ve adeta kanıksadığımız bu
sorunların artık son bulması gerektiğinin altını çizerek, konuyu hem ulusal
hem de uluslararası platformlarda dile
getirdiklerini ve bu konunun çözülmesinin gerekli olduğunu ifade ediyor.
UND İcra Kurulu Başkanı Fatih Şener
de bu çaresizliği kabullenmenin doğru
olmadığını belirterek burada sadece
nakliyecilerin değil ülkemiz ekonomisinin de ciddi zarar gördüğünü belirtiyor.
Yurtdışında ülkemiz nakliyecilerine
yönelik haksız yere uygulanan cezaları
lojistik sektörümüzün önde gelen firmaları ile değerlendirdik.
Ekim 2015
34
DOSYA
Değirmenci: Takograf uygulamaları
cezaları birinci sırada yer alıyor
Cavit Değirmenci
Ekol Lojistik Filo Genel Müdürü
“Yurtdışında ülkemiz karayolu
taşımacılığına yönelik cezalara
baktığımızda öncelikle takograf
uygulamaları cezalarının birinci
sırada yer aldığını ve en yüksek
ceza tutarlarını içerdiğini söyleyebiliriz. Örnek verecek olursak
İspanya’da 4 bin eurolara varan
cezalar kesilebiliyor. Geçiş belgelerinin (dozvola, UBAK) usulüne
uygun yazımı ve kullanımı ile ilgili
cezalarla da sıkça karşılaşabiliyoruz. Bunlara ek olarak dorsecilik
yapanlar için çoğunlukla uygulanan kabotaj cezaları, vize-oturum
cezaları, otoban maut cihazlarının
nakliye araçlarının geçtiği ülkelerde (Almanya, Avusturya, Çek
Cumhuriyeti, Slovakya, İspanya,
Fransa, vb...) sistem tarafından
Ekim 2015
hatalı okunması sonucu yazılan
cezalar da var. Ağırlık ve boyut
sınırlarını aşanlara yazılan kantar
cezalarının ise en ağır yaptırımları
Romanya’da uygulanıyor. 7 bin
euroya varan cezalar yazılıyor ve
sürücüye iki yıl Romanya yasağı
konuluyor. Maalesef bazı ülkeler
salt ceza kesmek adına kantar
kalibrasyonlarıyla oynayarak, tonaj
ihlaline sokarak cezalar kesebiliyor. Öyle ki sınırda giriş yaptığı ülkedeki kantar tikelerindeki değerle
bu ülkedeki kantar değeri arasındaki farklar tespit edilip, ibraz edilmesine rağmen kabul görmüyor.
Yurt dışında cezaya mağruz kalan
bir aracımız tır parklarına çekiliyor ve plakaları sökülüyor. Ancak
cezanın ödendiğine dair makbuz
ibraz edildikten ve park paraları da
ödendikten sonra araçlar teslim
alınabiliyor. Bu tarz ağır yaptırımlar ise ülkemiz lojistik sektörüne
olumsuz yansıyor.
Cezalar, firmaları maddi
açıdan çok zorluyor
Cezaların düzeni sağlamak ve
doğru taşımacılığa yönlendiren
tarafını destekliyoruz. Fakat
uygulanan ağır maddi cezaların
taşımacılık sektörünü kısıtlayan bir
pozisyona sokarak önünü kapattığını düşünüyoruz. Düşük karlılıkla
çalışan taşımacılık sektörüne uygulanan yüksek fiyatlı cezalar firmaları maddi açıdan çok zorluyor.
Burada nakliyecilerin de bilmesi
ve dikkat etmesi gerekenler var.
Nakliyecilerin öncelikle dikkat
etmesi gerekenlerin başında,
verdiği hizmetleri standartlara
oturtarak, her konuda usulüne
uygun hareket etmek geliyor.
Yasal anlamda yeterli bilgiye
sahip olmayan sürücüler haklarını
bilmiyor ve kendilerini savunamıyorlar. Taşımacılık şirketleri, işin
özü olan sürücülerinin eğitimine
yatırım yapmalıdır. Sektörün
en büyük sorunu, zaten sayıca
talebi karşılayamayan sürücülerin
mesleki yeterlilik açısından da
eksik kalmalarıdır. Bu yüzden
ceza uygulamalarının en büyük
faydalarından biri de sürücülerin
tam donanımlı hale gelmesini
sağlamaktır.
UND kanalıyla, toplu süreçlerle yapılan başvurular daha
etkili sonuçlar doğurabilir
Vize uygulamaları başta olmak
üzere geçiş belgeleri, UBAK’lar
ve takograf uygulamaları ülkeler
tarafından ceza yazabilmek için
en kolay ve etkili yöntem haline
gelmiş bir pozisyonda. Bir ülkede
sorun teşkil etmeyen durumlar,
başka bir ülkede ceza olarak
800 euro gibi fiyatlardan başlayabiliyor. Haksız yere yazılan bu
tür cezalarda mahkeme yoluna
gidilmesini savunuyoruz. UND
kanalıyla, toplu süreçlerle yapılan
başvurular daha etkili sonuçlar
doğurabilir. Özellikle Intermodal
taşımalarda, ülkelerin süreci farklı
yorumlamaları neticesinde haksız
kabotaj ihlali altında cezalar kesilebiliyor. Halbuki yapılan işlem
dahili mal harekatı değil araçların
nuhtelif taşıma modlarını kullanarak son noktada Türkiye’den
aldığı yükü aktarmaksızın aynı
araçla nihai adrese teslimatından ibarettir. Bu tür işlemler de
sektörün hareket alanını daraltıyor. En çok ceza uygulayan
ülkeler sırasıyla Bulgaristan, Çek
Cumhuriyeti, İspanya, Macaristan, Fransa, Almanya, Belçika,
Polonya, Romanya, İngiltere,
İsveç’tir.”
35
Çiçekli: Yurt dışında gerekli
gereksiz cezalara maruz bırakılıyoruz
rukta ileriye doğru hareket ettirmek
durumunda kaldığından bu süre de
sürüş saatinden sayılıyor. Gümrüğü
bitirip sınırı geçince de hemen o
bölgede bulunan denetim ekibi aracı
durdurup sürücünün çalışma saatini
aştığı gerekçesiyle cezayı yazıyor.
Bunların dışında; Bulgaristan, İtalya
gibi ülkeler de araçlardaki en ufak
bir teknik eksiklik (cam çatlağı, lastik
aşınması, far çatlağı, tampon kırığı
vs.. ) bulup ceza kesebiliyor.
Ali Çiçekli/ UND Yönetim
Kurulu Başkan Yardımcısı/
ALC Lojistik Yönetim Kurulu
Başkanı/Akademisyen
“Yurt dışında karayolu ile eşya taşıyan
Türk araçlarına ceza kesilmesi bir kural
haline gelmiş olmasa da bir alışkanlık
haline gelmiş durumda.Yurt dışında
başta trafik ve mali polis, yol denetleme
ekipleri, gümrük yetkilileri ve benzeri
tüm otoriteler araçlarımıza ceza kesmek
için her daim bir kusur bulup suç isnat
edebiliyorlar. Deyim yerindeyse ‘gözün
üstünde kaşın var’ diyerek pekala ceza
kesebiliyorlar. En fazla ceza kesilen
kusurlar ise; geçiş belgeleri ve UBAK
(CEMT) Belgeleri’nin hatalı ya da eksik
doldurulması veyahut yanlış kullanılmasıdır. Örneğin sürücünün geçiş
belgesini doldururken sözgelimi yükün
ağırlığını ya da şirket adresini yanlış
yazması, benzer şekilde UBAK karnesi
üzerindeki seyir tarihlerini sehven yanlış
yazması gibi basit ama kabul edilebilir
hatalarda hemen cezayı uyguluyorlar.
Tabii, UBAK ve geçiş belgesi ile ilgili
cezaların önemli bir kısmı da yetersiz
geçiş belge tahsisinden kaynaklanmaktadır. Firmalar bir kısım riskleri üstlenip
zaman zaman UBAK kullanım esaslarının dışına çıkabilmektedirler. Bunun
yanında takograf kontrolleri sonucu
günlük ve haftalık dinlenme sürelerine
uyulmamasından dolayı da sürekli
cezalar kesilmektedir. Bu, her ne kadar
haklı bir gerekçe olsa da bu tip ihlaller
çoğu zaman araçların sınır kapılarında ve gümrüklerde saatlerce hatta
günlerce kuyrukta beklemeleri sonucu
meydana gelmektedir. Öyle ki,10-15 kilometrelik bir kuyruk bazen 20-30 saat
sürebiliyor ve bu süre boyunca sürücü
çalışmamakla birlikte aracı ikide bir kuy-
Cezalar nedeniyle Türk nakliyecisinin maliyeti yükseliyor
Yurt dışında araçlarımıza kesilen cezalar çok yüksektir. Bu cezaların hem
sektöre hem de ülke ekonomisine
etkileri çok fazladır. Detaylı kontrollerde kesilen ve ödenmek zorunda
kalınan bu cezalar taşımacının zaten
çok düşük olan marjlarını alıp götürmektedir. Bazı ülkelerde cezalar peşin
tahsil edilmektedir. Bazı ülkelerde ise
cezalar ödeninceye kadar araç bloke
edilmektedir. Bu durumda aracın
üstündeki ihraç ya da ithal eşya sahibi
de esasen mağdur edilmiş olmaktadır. Örneğin Bulgaristan’da cezaya
uğrayan araç bir TIR parkına çekiliyor
ve evrakları ile plakası sökülerek
alınıyor. Cezayı bankadan ödeyip
dekontu ibraz edince cezaya ilaveten
park parasını da ödeyerek ancak
serbest kalabiliyor. İtalya’da ise durum
daha da vahim! Ceza yiyen araç bir
TIR parkına çekilip bloke ediliyor ve
mahkemeye sevk ediliyor. Taşımacı
bu yüzden orada bir avukat bulup
mahkemeden ceza ödeme kararını
çıkartıyor. Ceza ödeniyor, ilaveten
avukat ve park ücretleri de ödendikten sonra aracın yükünü boşaltmasına izin veriliyor. Ancak araç yurt dışı
edilerek 3 ay süreyle İtalya’ya girişine
müsaade edilmiyor. Diğer bir ifade ile
araç 3 aylık hak mahrumiyetine uğruyor. Tabii bunun sonucunda , taşımacının başka bir ülkeye çalışma imkanı
yoksa bu hak mahrumiyetinden dolayı
büyük mağduriyeti ve kaybı söz konusu oluyor. Taşımacılarımızın cezaya
maruz kalmamaları için daha çok
dikkatli olmaları gerekiyor. Başta geçiş
belgesi ve UBAK belgelerinin doğru
doldurulmasına özen göstermeleri
gerekir. Aynı şekilde UBAK kullanım
esaslarına mutlaka riayet etmeleri gerekir.Bunun için hem filo operasyon
yetkilileri hem de özellikle sürücülerin
iyi eğitilmesi gerekir. Bu arada yeri
gelmişken; Ulaştırma Denizcilik ve
Haberleşme Bakanlığı bu yıl başından itibaren UBAK Bilgilendirme
Seminerleri başlattı. Başta İstanbul
olmak üzere taşımacıların yoğun olduğu ve UND temsilciliklerinin olduğu
bölgelere de giderek bu eğitim ve
seminerleri verdiler. Bunun için bu
eğitimleri bizzat veren Daire Başkanımız Nurhan Tüfekçioğlu Hanımefendi olmak üzere diğer tüm bakanlık
yetkililerimize şükranlarımızı sunarız.
Taşımacılarımız cezaya maruz
kalmamak için sürücülerini bilinçlendirerek ve sürekli takip ederek AETR
Sözleşmesi’nin öngördüğü çalışma
ve dinlenme sürelerine uymalarını
sağlamalıdırlar. Buna ilaveten araçların teknik bakımları da düzenli olarak
yapılmalıdır.Araçlarda bulundurulması
gereken zincir, takoz, çekme halatı,
yangın söndürme tüpü, ilkyardım
kiti, yanıcı teçhizatı gibi teçhizatlar da
mutlaka bulundurulmalıdır. Türk taşımacıları uğradıkları cezalar nedeniyle
maliyetleri yükseliyor. Öngörülmemiş
bu maliyetler firmalarımızın karlılığını
düşürdüğü gibi yabancı taşımacılar
karşısındaki rekabet gücünü de yok
etmektedir. Zira yabancı taşımacılar
ülkemizde neredeyse hiçbir kontrole
tabi tutulmadan serbestçe dolaşmakta ve her hangi bir ceza uygulanmamaktadır. Kaldı ki ceza kesilse
bile mevzuat eksikliğinden dolayı
tahsil edilememektedir. Bu nedenle,
ülkemizde acilen yabancı araçların
her türlü denetimlerini yapmak üzere
başta gümrük yetkilileri olmak üzere,
ulaştırma yol kenarı denetim istasyon yetkilileri, trafik polisi, belediye
zabıtası ile diğer denetim yetkilileri
hızlı bir eğitimden geçirilmelidir. Buna
paralel olarak ve acilen yabancı
araçların ülkemizdeki seyir, çalışma ve konaklamalarıyla ilgili yasal
düzenlemeler yapılmalı, ceza ile ilgili
mevzuat düzenlenerek cezaların peşin tahsili sistemi hayata geçirilmelidir.
Türk taşımacıları hemen her ülkede
cezaya maruz kalabilmektedir.Ancak
en çok cezaya Batı Avrupa ve Balkan
Ülkeleri’nde uğramaktayız.”
Ekim 2015
36
DOSYA
Topaloğlu: Cezalar taşınan eşyaya değil,
eşyayı taşıyan araçlara yazılıyor
Alişan Ender Topaloğlu
Başoba Nakliyat Genel Müdürü
“Yurtdışında usulsüzlük adı altında
çeşitli gerekçelerle gümrüğünden
polisine, askerinden bekçisine,
ulaştırmasından belediyesine kadar
her kesimden cezalar yağıyor.
Yazılan cezalar taşınan eşyaya değil,
eşyayı taşıyan araçlara yazılıyor bu
husus çok önemli. Benim aracım
Azerbaycan’a eşya taşımasa Gürcistan içinde cezalara maruz kalmayacak. O halde cezayı yiyen benim
aracım mıdır, yoksa taşıdığım eşya
mıdır? Kurumsal olmayan ülkelerde
bu soruya verilecek doğru yanıt,
cezanın araca değil taşınan eşyaya
olduğu şeklindedir. Zira bu ülkeler,
ülkelerine giriş yapan araçları kendilerine rant olarak görmektedirler.
Nasıl yaparız da şu araca bir ceza
kesebiliriz tüm dertleri ve gayeleri
bundan ibarettir. “Bico dur, sen niye
ışıkta durmadın” diye sorar Gürcü
polis. “Hangi ışık” der sürücü, “işte
da orda ışık vardır” der polis. Hâlbuki
orada ışık mışık yoktur, fi tarihinde
bir trafik lambası koyulmuş ve sonra
sökülmüştür. Olmayan lamba, kafası
güzel polise kırmızı ve yeşil yanar,
derdini anlatabiliyorsan anlat hadi...
İtiraz eder de sonunda dayanamayıp çileden çıkarsan ya kelepçelenir
ya da coplanırsın. Aynı şekilde yol
güzergahı boyunca bazen dörtyol
ağızlarında durman istenir. “Neden
duracağım, sağımda solumda araç
yok ki” der sürücü, olsun sen yine
de duracaktın hoppa al sana ceza.
“Bico dur, sen yere sigara attın, iyide
ben sigara içmedim ki. Söyle ne
sigarası içiyorsun, falanca sigara der
Ekim 2015
sürücü. Gürcü polis yerleri arar ve
izmaritler arasında falanca sigaraya
rastlayamaz. Yolun karşısındaki
sosyal alana gider, orada yerde bir
sigara bulur al işte bu senin marka
sigarandan bunu sen içtin, attın
der. Haydaa al sana ceza... Gecenin vakti Gürcü polis seni durdurur
alkol kontrolü yapar, sen 200 promil
alkollüsün der aracını bağlar. 1 saatin vardır hastaneden alkol raporu
alarak cezaya itiraz için. Hastaneye
ulaşabilmiş ve doktorları yakalayabilmişsen yapılan alkol testinde 0
(sıfır) alkollü olduğunu raporlayabilirsin haklı olarak. O raporla aracını
kurtarabilirsin, cezadan belki geri
adım attırabilirsin. Yok bunları 1 saat
içinde yapamazsan sen yanmışsın.
Kaza yaşanır, haklı dahi olsanız sen
Gürcistan’a gelmeseydin bu kaza
yaşanmayacaktı hoppa ceza. “Bico,
senin branda yırtık” al sana 2 bin
200 dolar ceza. İyi de senin tünelin
standart dışı sürtünmeden dolayı
yırtıldı, bari tam kontrole tabi tut
eksik malzeme varsa yaz cezamı.
Tam kontrol yapılır eksik gedik yok,
olsun yine de al sana ceza. “Bico,
senin araban 1 cm yüksek geldi,
ya geri git ya da al sana 1000 dolar
refakat ücreti, ceza.” Azerbaycan’ı
hiç anlatmayayım, kimileri hala bizim
kardeş olduğumuzu zannediyor.
Haksız rekabete
maruz kalıyoruz
Benim cebimden, hesapta olmayan tarife dışı nedenlerden ötürü 1
kuruş dahi çıkmış olsa ülke dışına,
bu ülke ekonomime eksi olarak
yansır. Kazandığım katma değeri
ben ülkemde değerlendirmeli ve
kullanmalıyım. Haraç mezat elimden
alınırsa zararı önce bana, sonra ülkemedir. Sektör bu ve bunlara benzer
cezalar yüzünden rakip ülke araçları
karşısında haksız rekabete maruz
kalmaktalar. Gün be gün maliyet
artışlarımız nedeniyle pazar kaybına
uğratılmaktayız. Bunun zararı bugün
bana ise yarın bana dayatılan haksızlıklara karşı çıkmayan devletimedir. Cezalar kadınlar gibidir, kim
çözebilir ki... Ucu paraya dokunan
mevzuların çözümü güçtür, boşa
konuşmayalım. Türk nakliyecileri
ve araçları sadece ülkeleri dışında
haksız yazılan cezalardan ötürü
değil, kendi ülkelerinde de yabancı
plakalı taşıtlara karşı kanunların
basiretsizliğinden dolayı mağdur
edilmektedirler. Başka hangi ülkede
bu vardır, yabancı plakalı taşıtlar
her türlü kural ihlallerinde el kol
sallayarak yollarına devam ederler.
Oldu da bir ceza yazılmışsa, cezayı
polisin ya da diğer memurun gözü
önünde yırtarak yollarına devam
ederler ve sınırdan rahatça geçip
giderler. Sizse efendi efendi cezanızı
yersiniz, aracınız bağlanır, ödemezseniz aracının olduğu yerden ne
kıpırdayabilirsiniz, nede sınırı öteye
geçebilir. Bu konuda söylemek
isteyipte söyleyemediklerim var.
Benim ülkemde idareciler, bana
dokunmayan yılan bin yaşasın zihniyetindeler. Bu hastalıklı düşünceye
sahip insanlar, bu kafada oldukça
bu sektörü yönetmek onlara ekstra
ekstra large gelir. Mütekabiliyet
ne mükemmel bir olaydır, islamda
kısas a kısas. Bunu yapabiliyor
muyuz, bizlere dayatılan sorun ve
cezalara ivedilikle karşılık verebiliyor
muyuz bunu konuşmamız lazım.
Devletin bu hantal yapısıyla bu pek
mümkün değil. O nedenle fazladan
kelime israf etmeyelim. Bu kafalarla burada işler böyle geldi böyle
gidecek.”
Yabancı ülkelerin uyguladıkları cezalar
Macaristan
Bulgaristan
Romanya
İspanya
İtalya
Sırbistan
Çek Cumhuriyeti
2.500 Euro
1.500-3.300 Euro
1.500 Euro
4.600 Euro
5.000 -7.000 Euro
500-1.500 Euro
400 – 1.200 Euro
37
Eker: Cezalar, eşit rekabet etmemizin
önündeki en büyük engeldir
ve ne tip taşıma yapılıyorsa ülke
ülke tüm mevzuatı derinine incelenmeli ve mevzuata uygun şekilde taşıma,geçiş gerçekleştirilmelidir. Ayrıca çalıştırılan personele
çalışma saatlerine dikkat edilmesi
gerektiği ubak ve yol geçiş belgelerinin kullanımında mevzuata uygun çalışılması gerektiği düzenlice
anlatılmalıdır.
Hikmet Eker/
Eker Uluslararası Nakliyat
Yönetim Kurulu Başkanı
“Yurt dışında ülkemiz nakliyecilerine
genellikle takograf, şöförün çalışma
süreleri, UBAK ve yol geçiş belgelerinden mevzuat dışına çıkıldığında
araçlara uygulanan cezalar göze
çarpmaktadır. Günümüz şartlarında özellikle sektörümüzde zaten
kazanç miktarları gerek rekabet
gerek ithalat-ihracat yapan firma ve
ülke ekonomilerine doğrudan bağlı
olduğu ve zaten yeterince zor şartlar
içinde çalışıldığı için karşımıza çıkan
bu tür cezalar; bizleri daha fazla
yıpratmakta ciddi anlamda sekteye
uğratmaktadır. Nakliyecilerimizin
özellikle seçtikleri yol güzergahları
Türk nakliyecileri yurt dışında
öksüz evlat muamelesi görüyor
Türk nakliyecileri yurt dışında
öksüz evlat olarak görülmekte
ve buna bağlı olarakta haksız
cezalar ile karşılaşılmaktadır. Aynı
tip taşıma şekilleri ile bizler yurt
dışında binlerce euro cezalar ile
muhatap olurken yabancı plakalı
araçlar,bizim onların ülkesinde
cesaret dahi edemeyeceğimiz
taşımaları,caydırıcı cezalar verilmediği için korkmadan yapmaktadırlar.Yurt dışında kesilen
cezaların ve uygulanan mütekabiliyet esasına uygun olmaması
firmaların rekabet gücünü olumsuz etkilemektedir. Geçmişte
Bulgaristan’da keyfi olarak ve ağır
cezalar uygulanmaktaydı. 2014
Kapıkule krizinden sonra UND’nin
çabaları ile T.C hükümetini
uyararak Bulgaristan ile yapılan
GÜRCİSTAN VE AZERBAYCAN’IN UYGULADIKLARI CEZALAR
GÜRCİSTAN:
• Geçiş belgesi ile yapılan taşımalarda geçiş belgesi üzerinde
sehven yapılan hatalar/kural ihlallerinde 5000 Lari
(ortalama 2000 USD) ceza uygulamaları
• Tonaj/kantar kontrollerinde; 500 Lari (200 USD)
• Standart Yakıt Deposu Kontrol Cezaları: 2000 Lari (830 USD)
• Refakat Ücreti En düşük – en yüksek : 1000 USD – 2900 USD
AZERBAYCAN:
• ADR sınıfında olmayan ancak ADR gibi değerlendirilen
yüklerde: 320 USD
• Tonaj/kantar kontrollerinde, kendi tartım araçlarından
kaynaklanan farklılıklar için: 400 USD (en düşük)
RUSYA
Sürüş ve Dinlenme Kuralları İhlali :
Sürücüye – 1.000-3.000 Ruble (15 $-47$)
Şirkete – 5.000 – 10.000 Ruble (79 $ - 159 $)
Geçiş Belgesi İhlalleri
150.000-200.000 Ruble = 2.392 $-3.191 $ (Kur= 13.10.2015=1
Ruble =0.016 $)
anlaşmadan sonra eskisi gibi
özellikle takoğraf cezaları yazılmaz oldu. Şu anda UBAK defteri
kullanımında yine bize keyfi olan
cezalar uygulanmaktadır. Özellikle Avrupa’dan Irak’a yapılan
taşımalarda, TIR karnesinde
Türkiye yazdığı halde faturaya
bakıp sen Irak’a gidiyorsun deyip
bin 500 euro gibi büyük cezalar
yazılmaktadır. Şu anda bilindiği
gibi İran’a Türkmenistan’dan boş
girip İran’dan yükleyen araçlara
3 bin euro gibi cezalar yazılmaktadır. Bizlere ceza yazan ülkeleri
eleştirirken aslında en büyük
cezaları kendi ülkemizde yiyoruz.
Örneğin HGS cezaları... UND, bu
konuda girişimde bulundu bazı
cezalarımız iptal edildi evet ama
hala Karayollarının otoyol geçiş
kontrol makinalarının düzenli
çalışmamasından dolayı bir hayli
ağır cezalar uygulanmaktadır.
Dünyanın hiçbir yerinde 10 katı
gibi bir ceza yokken ülkemizde
kaçak geçiş olan ya da makine sorunlarından dolayı kaçak
geçişe düşmüş araçlarımıza bir
hafta içerisinde tespit edilmezse
10 katı gibi çok ağır cezalar yazılmaktadır. Yine bölgemize has
UBAK cezaları da bu bağlamda
incelenmesi gereken bir başka
konudur. Bölgemiz nakliyecisinin
çalışma şartları, Türkiye çıkışlarımız yüzde 100 Avrupa, Avrupa
dönüşlerimizin yüzde 70’i İran ve
Türk Cumhuriyetleri geri kalan
kısmıda Türkiye, Gürcistan, Azerbaycan dolayısı ile Türkiye’den
çıkış yaparken dönüş yükümüz
büyük olasılıkla İran olacağından
yol geçiş belgelerini alıyoruz.
Ancak dönüşte’de hasbelkader
İran değil de Türkiye, Gürcistan,
Azerbaycan gibi ülkelere yüklüyoruz. İşte o zaman UBAK ile
birlikte geçiş belgesi kullanılmış
diye Ulaştırma Bakanlığı’ndan
puan cezaları veriliyor. Kesilen
bu cezalardan dolayı birinci sene
UBAK defteri olan firmalar ikinci
sene UBAK defteri alamıyor.
Esasında bu da bölgemizdeki
nakliyecilere verilen en büyük
ceza oluyor.”
Ekim 2015
38
DOSYA
Özyurt: Suçlar tamamen bizim
kural tanımamazlığımızla ilgilidir
Halit Özyurt
UPI Grup Genel Müdürü
“Avrupa’da bilinçli olarak Türk nakliyecisine kesilen ceza aslında yok.
Tamamen bizim kural tanımamazlığımızdan veya 1-2 operasyon sornası
nasıl olsa bunlar bize ceza yazmıyor
dememizden esneklikleri kendimiz
lehine çevirmemizden kaynaklanan
kural tanımamazlık cezaları var. Bunun bir alanı yok uymadıgınız her yasa
ve kural için Avrupa’nın her ülkesinde
ceza yersiniz. Bu cezalar gerek sektöre gerekse ekonomimize ciddi maddi
ve manevi yaralar açıyor. Bunun
rakamsal verileri bende yok. Bunu
ancak UND çok daha profesyonel
bir şekilde tesbit edebilir. Ceza yiyen
nakliyecilerimizin her bulundukları ülkeyi Türkiye zannetmemesi gerekiyor.
Her gördükleri polisi Romen- Bulgar
polisi gibi görüp avantayla gececeklerinin hesabını yapmamalıdırlar. Yasalar
ne emrediyorsa, bulundukları ülkede
o kurallara uyarlarsa ceza yenileceğini zannetmiyorum. Keyfi uygulama yapan ülkeler ufak tefek olarak
Bulgar-Romen bazen de Macar’dır.
Ama bunlar çok cüzi ufak cezalardır.
Sonuçta onlar da biliyor ki haksız yere
kesilen ceza sonrası itirazda bunun
hem geri alaınacağı, hem sicillerine
işleneceğini... Tamamen suç bizim
kural tanımamazlıgımzla orantılıdır.
Durup dururken kimse
kimseye ceza yazmaz,
biz hiç ceza yemedik
Türk nakliyecileri ‘haksız cezalar’
nedeniyle de mağduriyet yaşıyor gibi
söylemleri sıklıkla duyuyoruz. Bence
bu, tamamen sektöre şirin görünmek
adına söylenen bir yalan. Durup dururken kimse kimseye ceza yazmaz.
Yazsa da bunu yasa ve kuralına
uygun yapar. Geçmişte sadece Bulgaristan ile Türkiye’nin arası açık iken
karşılıklı misilleme ile cezalar yazıldı.
Çünkü onların mahkemeleri bizi,
bizim mahkemeler onları tanımıyordu
ve en çok da bundan Türk nakliyecisi
magdur oldu. Tüm Avrupa ülkeri
ceza uyguluyor, bunu ayıramazsınız.
Fırsatçılık yapmamamız kurallalara
ve yasalara uymamız gereklidir.
Bazen ufak cezalar Bulgar-RomenMacar yazabiliyor. Bu da sürücüden
kaynaklı oluyor. Ama ciddi ve büyük
rakamlı cezalar kesin ve kesin eksiklikten, bulundukları ülke kurallarına
uymamaktan veya o ülkenin esnek
davranamasından kaynaklanıyor.
Sonuçta ortada her ülkenin bir yasası
var. Tüm firmalar calıştıkları her ülkenin yasasını ve kurallarını bilmek durumundadır. Büyük konuşmayayım
ama bizim bu güne kadar Avrupa’da
ödenmiş bir cezamız ne büyük ne
küçük yok... Ama şoför hatası, hız
sınırını geçme, girilmez yere girme,
evrak ibraz etmeme gibi cezalar
yedik. Bu da tamamen şoforümüzün işgüzarlığından kaynaklanmıştır.
Macar’da geçerken dozvala (geçiş
belgesi) Avusturya’da yazmadan
geçersen adam da sana ceza yazar.
Veya sahte belge ucuza alıp geçerse
adam sana cezayı yazar. Bu iş, iğneçuvaldız hikayesi aslında...”
Ankara: Cezalar nedeniyle yükler gecikebiliyor
Taner Ankara
Batu Lojistik Yönetim Kurulu
Başkanı
“Genel olarak araçları fazla kullanmadan (takograf), araçlarda bulunması
gereken evrakların eksikliğinden, Türkiye lojistikçileri haricinde hiçbir ülkeye
uygulanmayan uluslararası ehliyet
Ekim 2015
kontrolünden ve geçiş belgelerinin
doldurulmaması gibi konulardan
dolayı cezalar ülkemiz nakliyecisine
maalesef kesiliyor. Türkiye lojistik
firmalarına kesilen cezalar, genellikle
kendi ülke vatandaşlarına kestikleri
para cezalarına göre çok daha ağır
olmaktadır. Bu cezalar maliyetleri
zaten fazla olan Türkiye lojistik firmalarının rekabet gücünü azaltmaktadır.
Cezalar hakkında taşımacılar olarak
bilmemiz gereken kurallar da var.
Bunlar: Öncelikle sefere çıkmadan
araçların, sürücülerin tüm evrakları
kontrol edilmelidir. Bu kontroller istisnasız tüm araç ve sürücüler için her
taşımacılık öncesinde yapılmalıdır.
Hız sınırlarına muhakkak uyulmalı,
sürüş ve dinlenme zamanlarındaki
istirahatler kanunun ön gördüğü şekilde yapılmalıdır. Sürücülere seferleri
boyunca doldurmaları gereken ev-
raklar (Geçiş Belgeleri, Takograf vb.)
konusunda eğitim verilmeli ve bunun
önemi anlatılmalıdır. Cezalar konusunda en önemli görev sürücülere
düşüyor. Yüksek cezalar nedeniyle
anlık ödemeleri yapamamakta,
parayı ulaştırmanın zaman kaybı
düşünüldüğünde yüklerin gecikmesi
söz konusu olmaktadır. Genel olarak Almanya, Sırbistan, Bulgaristan
gibi ülkeler Türkiye lojistik firmalarına
ağır cezalar uyguluyor. Almanya’da
yazılan cezalar ile muhatap bulma
şansımız var. Genellikle de haksız
yere ceza kesmediklerini görüyoruz.
Ancak Sırbistan ve Bulgaristan gibi
ülkelerde muhatap bulamadığımız
gibi haksız ya da haklı yazılan cezayı
ödemeden de oradan ayrılmamız
mümkün olamıyor. (Sırbistan’da
en az kesilen ceza 600 Euro,
Bulgaristan’da 250 Euro)”
39
Öcal: Gözünün üstünde kaşın var diye
yazılan cezalar var
İbrahim Ethem Öcal/ Yörük
Transport Genel Müdürü
“Nakliye sektörü sorumluluğun, iş bilgi
ve birikiminin fazla olmasını gerektiren
sektörlerden biridir. Bu sektörü icra
ederken hem kendi ülkemizin hem
de çalıştığımız diğer ülkelerin kural ve
kanunlarını bilip, akabinde de doğru
uygulanmasını sağlamalıyız. Bir ülkeden başka bir ülkeye taşıma yaparken bazen bir, bazen de birden çok
ülkeden geçiş yapılmaktadır. Çoğu zaman
ise geçiş yaptığımız ülke sayısı çift haneli
sayıları da bulabilmektedir. Geçiş yapılan
ülke çok olunca, ceza ve yaptırımlara
uğramamak adına dikkat etmemiz gereken
hususlar da bir hayli fazladır. Bu zamana
kadar ödediğimiz cezalardan örnekler
vermek gerekirse; sürücünün araç kullanım
hatalarından, araç ve geçiş evraklarının
eksikliğinden veya noksanlığından, araç ile
ilgili kusurlardan ve aklımıza gelmeyecek
daha birçok sebeplerden örnekler verebiliriz. Cezalar rakamsal olarak 30 bin euroya
kadar tekabül edebilmektedir. Kesilen bu
ceza tutarları kazançlarla beraber ülkemiz
adına da döviz kayıplarına neden olmaktadır. Yukarıda belirttiğim belirttiğim kayıpların
minimize etme yollarını arayıp, yapılan hata
ve kusurları doğrular ile düzeltme çabasında olmalıyız. Güncel hususları dernek ve
diğer kuruluşlar aracılığıyla takip etmeliyiz.
Bazen ne kadar kusursuz ve eksiksiz olsak
da, haksız cezalara maruz kalabilmekteyiz. Tabiri caizse gözünün üstünde kaşın
var diye yazılmış cezalarımız bir hayli
fazladır ve herkes de bilmektedir. Haksız
cezalara karşı devlet düzeyinde girişim
yapıp, daha olumlu sonuçlar alacağımızı
düşünüyorum. Şüphesiz bu sıkıntıların
çözümü devlet politikası ile daha hızlı
cevaplar verecektir. Ülkemize giriş yapan
yabancı plakalı araçların kontrolleri ise
mevzuat eksikliğinden dolayı tam anlamıyla yapılamamaktadır. Denetimlerin
yapılması ve istenilmeyen durumlarda
da cezai işlem uygulanması şüphesiz
rekabet etme gücümüzü artıracaktır.
Haksız cezalar dönemsel olarak ülkeler
bazında değişiklik gösterse de; yakın
zamana kadar Avusturya, İtalya, Fransa
ve Bulgaristan; şu günlerde ise de İran ve
Sırbistanın cezalarına maruz kalmaktayız.
Haksız cezalar ile Türk nakliyecisini zarara
uğratıp, sektörün yıldırılarak bitirilmesi
amaçlanmaktadır. Bizler de haksızlıklara
karşı yılmadan ve usanmadan adaletin
sağlanasıya kadar dik durmamız gerektiğini hedef olarak seçmeliyiz.”
Küçükertan: Sürücülere uygulanan
vize mağduriyetleri sektörde önemli bir sorun
Osman Küçükertan/ Omsan
Lojistik Genel Müdürü
“Yurtdışı taşımalarında genelde yol kenarı
denetimleri sırasında ceza kesilmektedir.
Bu cezalar şunlardır: Geçiş belgesi kurallarına uymama, araç, şoför ve yük evraklarında ortaya çıkan eksiklik veya yanlışlık,
takograf kontrolleri sonucu ortaya çıkan
ihlaller, yük güvenliği ile ilgili uygunsuzluklar, gümrük ile ilgili uygunsuzluklar, ADR’li
yük taşımalarında sertifikasız sürücü veya
eksik evrak ile yapılan taşımalar, ADR’li
yük taşımalarında kullanılan uygunsuz
araç ve eksik ekipman ve trafik kuralları
ihlalleri. Özellikle geçiş belgesi, şoför vize/
pasaport eksikliği gibi nedenlerle kesilen
cezalar daha çok tartışmalı kota uygulamalarından kaynaklandığından, ülkemiz
ve Türk lojistik şirketleriaçısından rekabette dezavantaj yaratmaktadır. Takograf
cezalarında, ülkeden ülkeye değişen ve
standart olmayan davranışlar nedeniyle
yüksek cezalar kesilmesi sektörümüzde
sürücü ile şirket sahipleri arasında da bir
güvensizlik ortamının oluşmasına neden
olmaktadır. Özellikle transit geçiş belge
yazımlarında en ufak bir hatada dahi 1600
euro gibi çok yüksek bir cezanın ödenmesi
gerektiği konusuna sürücülerin özellikle
dikkat etmesi gerekmektedir. 561/2006
sayılı AB Direktifi iyi bilinmeli, takograf uygulamaları konusunda hataya açık durumlar ortadan kaldırılmalı,ve şirket yönetimleri
sürücülerine bu kuralları bozacak talimatlar
vermemelidir. Yükün emniyetle taşınması
ve taşınmadığı takdirde yaşanabilecek
kazaları ortadan kaldırmak için sürücülere
yük güvenliği eğitimleri verilerek,yükleme
ve bağlamanınbilinçli olarak gerçekleştirilmesi sağlanmalıdır. Ulaştırma
Bakanlığı’nın, 2015 yılı içinde yeterli sınav
düzenlemesi yapamaması sebebiyle ADR
sertifikalı sürücüler ile çalışmak zorunda olan
şirketler ciddi bir sıkıntı yaşamaktadırlar. AB
ülkeleri,ADR’li yük taşınması sırasında sertifikasyon, araç avadanlıkları ve evrak eksikliğini kabul etmediği için cezalar kesmektedir.
Bu nedenle tehlikeli yük taşımasının ADR
kurallarına uygun ve AB standartlarında yapılmasına yönelik altyapının tamamlanması
gerekmektedir. Özellikle transit geçiş belge
uygulamaları ile sürücülere uygulanan vize
mağduriyetleri sektörde önemli bir sorundur.
Bu uygulamalar nedeniyle Türk taşımacısının
maliyeti AB taşımacısından yaklaşık 500
Euro fazla olmaktadır. Ayrıca Türk taşımacısı
geçiş belgesi kotaları sebebiyle kısıtlanmaktadır. AB-Türkiye arasında imzalanan
gümrük birliği anlaşması gereğince yükünü
rahatça ve serbestçe istediği AB üyesi ülkeye satabilen bir ihracatçı yükün taşınması
noktasında hem daha fazla ödeme yapmak
hem de geçiş belgesi kotası, sürücü vizesi
ve oturum süreleri gibi uygulamalar nedeniyle bazen yükünü bir AB üyesi taşımacıya
taşıtmak durumunda kalmaktadır. Bulgaristan, Romanya, Macaristan Avusturya ve
Çek Cumhuriyeti en çok ceza kesen ülkeler
arasında yer almaktadır.”
Ekim 2015
40
GÜNCEL
Opet bir kez daha ‘Türkiye’nin
Süpermarkası’ seçildi
Marka yönetimi ve pazarlaması konusunda bağımsız bir otorite olan “Superbrands” tarafından düzenlenen “Türkiye’nin Süper Markaları” listesine giren tek
akaryakıt şirketi Opet, ikinci kez “Süper Marka” seçildi.
Türkiye’nin Süpermarkaları
nasıl seçiliyor?
Uluslararası marka değerlendirme
kuruluşu Superbrands; iş ve iletişim
dünyasından seçkin isimlerden
oluşan Türkiye Seçici Kurul üyeleri
ve The Nielsen Company’nin yaptığı
araştırma sonucunda 43 marka,
‘2014 Türkiye Süpermarkaları’
olmaya hak kazandı. Bu markalar
arasında yer alan Opet, “Türkiye’nin
Süper Markaları” listesine giren tek
akaryakıt şirketi oldu. Türkiye’de
on yıldır yapılan araştırmada Opet,
ikinci kez aynı unvanı aldı. Superbrands tarafından, 15 Eylül’de Grand
Hyatt İstanbul Hotel’de gerçekleştirilen ödül töreni ile Türkiye’nin
Süpermarkaları’na ödülleri verildi.
Ödül töreninde sahne alan Ali
Poyrazoğlu, marka olmanın önemini
vurgulayan renkli sunumuyla geceye renk kattı. Poyrazoğlu, Superbrands seçilen markalara ödüllerini
tek tek takdim ederken Opet adına
ödülü Genel Müdür Yardımcısı Timuçin Güler aldı. Poyrazoğlu, “Ben
de bir Opet müşterisiyim. Güleryüzlü ve uygar personelinin dışında
Türkiye’de pek dikkat edilmeyen
bir konuya özen göstererek fark
yarattıkları için Opet’i tercih ediyorum. Temiz tuvaletleri ile Türkiye’nin
örnek ve tercih edilen markası.
Kendilerini bir kez daha tebrik ediyorum” dedi.
Ekim 2015
Güler: Opet, 9 yıldır müşteri
memnuniyeti konusunda liderliğini sürdürüyor
Opet Genel Müdür Yardımcısı Timuçin Güler ise “Müşteri memnuniyeti
konusunda 9 yıldır liderliğini sürdüren
OPET, aynı zamanda sosyal sorumluluk anlayışı ile sektörün fark yaratan
markası. ‘Lovemark- aşkla bağlanılan
marka’, ‘en beğenilen’, ‘en sevilen’,
‘en konuşulan marka’ gibi unvanlarımızın yanına ‘Süpermarka’yı bir kez
daha eklemenin gururunu yaşıyoruz. Tüm bu ödüller müşterilerimize
daha da iyi hizmet sunmak ve kendi
çizgimizi daha da yukarıya taşımak
anlamında bizlere yeni sorumluluklar
yüklüyor. OPET olarak Kusursuza
Yolculuğumuza devam edeceğiz”
diye konuştu. Süper marka seçiminde şirketin büyüklüğünün yanı sıra,
teknolojisi, yatırımları, iş gücü kalitesi,
yaratıcılığı, markalaşmaya yaptığı
yatırım ve marka devamlılığı, sosyal
sorumluluk projelerine katkısı, çevre
duyarlılığı, etik değerlere uyma ve
vergi sıralamasındaki yeri gibi kriterler
dikkate alınıyor. Marka yönetimi ve
pazarlaması konusunda uluslararası
bağımsız bir otorite olan Superbrands, marka yönetimi konusunda
üstün başarı gösteren firmaların
dünya çapında seçimini ve tanınmasını sağlıyor.
‘Superbrands’ Araştırması
dünyada 88 ülkede düzenleniyor ve Türkiye’de de iki yılda
bir gerçekleştiriliyor. Kriterlere
uygun 1089 markayı kapsayan
bir liste üzerinden Türkiye Seçici Kurul üyeleri, listedeki her
markaya Süpermarka tanımını
temel alarak, ilk anda akıllarına
gelen 1 ile 20 arasında bir not
verdi. Oylama sonunda her
markaya verilen puanlar toplandı ve barajı aşan markalar belirlendi. Seçici Kurul tarafından
belirlenen 300 marka, Nielsen
tarafından İstanbul, Ankara ve
İzmir illerinde, 18-56 yaş arası
tüm SES gruplarından (kadınerkek) bin 600 kişi ile yüz yüze
anket yöntemi kullanılarak
değerlendirildi.
41
Eylül ayında ihracat
10 milyar 613 milyon dolar oldu
TİM, ihracat verilerini Adana’da açıkladı. Eylül ayında ihracat 10 milyar 613
milyon dolar oldu. Geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 19,8 düşüşle 10 milyar
613 milyon dolar olarak gerçekleşen eylül ayı ihracatında en fazla ihracatı, 1,9
milyar dolarla otomotiv sektörü yaparken, bu sektörü 1,4 milyar dolar ihracatla
hazırgiyim ve 1,1 milyar dolar ihracatla kimyevi maddeler sektörleri takip etti.
Almanya, İngiltere, Irak, İtalya
ve ABD en fazla ihracat yapılan
ülkeler oldu
Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM),
Eylül ayı ihracat verilerini Adana’da
açıkladı. Buna göre Eylül’de ihracat, geçen yılın aynı dönemine göre
yüzde 19,8 düşüşle 10 milyar 613
milyon dolar olarak gerçekleşti. Yılın
9 aylık döneminde de yüzde 10
düşüşle 106 milyar 287 milyon dolar
ihracat gerçekleşirken, bu dönemde
parite kaynaklı 9,7 milyar dolarlık
kayıp yaşandı. Eylül ayında en fazla
ihracatı, 1,9 milyar dolarla otomotiv
sektörü yaparken, bu sektörü 1,4
milyar dolar ihracatla hazırgiyim ve
1,1 milyar dolar ihracatla kimyevi
maddeler sektörleri takip etti. İhracat
verilerini değerlendiren TİM Başkanı
Mehmet Büyükekşi, eylül ayındaki
düşüşte bayram tatilindeki 3 iş günü
kaybının ve bayram sonrasında
yavaşlamanın da etkisi olduğuna
değinerek, “Bu kayıplar olmasaydı,
1,9 milyar dolar daha fazla ihracat
yapmış olacaktık” diye konuştu. TİM
Başkanı Mehmet Büyükekşi, ihracatçıların “Nasıl bir büyüme modeli”
istediğine ilişkin çalışmalar yaptıklarını hatırlatarak, bunun sonucunu
hükümetle paylaşacaklarını ve bu
modelin Türkiye gündeminde üst
sıralarda yer almasını isteyeceklerini
dile getirdi. 2015’in Ocak-Eylül döneminde yüzde 10 gerilemeyle 106
milyar 287 milyon dolar olan ihracat,
son 12 aylık süreçte de yüzde 7,6
azalışla 145 milyar 515 milyon dolar
olarak gerçekleşti. TİM verilerine
göre ilk 9 ayda tarım ve sanayi
ihracatı kilogram bazında yüzde 1,6
artış gösterdi.
Eylül ayında en fazla ihracat yapılan ilk
5 ülke Almanya, İngiltere, Irak, İtalya ve
ABD oldu. Almanya’ya ihracat yüzde
14, İngiltere’ye ihracat yüzde 11, Irak’a
ihracat yüzde 32, İtalya’ya ihracat yüzde 2, ABD’ye ihracat yüzde 8 geriledi.
Eylül ayında en fazla ihracat yapılan
30 ülke arasında, en yüksek ihracat
artışı yüzde 45 ile Ürdün’e yakalarken, Slovenya’ya ihracat yüzde 32,
Birleşik Arap Emirlikleri’ne yüzde 11
arttı. Eylül ayında ihracat artışında öne
çıkan ülkeler şöyle oldu: Eylül ayında
Namibya’ya ihracatı yüzde 1406, Fildişi Sahili’ne yüzde 116, Katar’a yüzde
105, Norveç’e yüzde 81, Slovakya’ya
yüzde 80, Meksika’ya yüzde 74 ve
Kolombiya’ya yüzde 65 artış gösterdi.
Eylül ayında AB’ye ihracat yüzde 11,
Kuzey Amerika’ya ihracat yüzde 7
ve Afrika’ya ihracat yüzde 25 geriledi. En fazla ihracat yapan ilk 10 ile
bakıldığında; Manisa’nın ihracatı Eylül
ayında yüzde 7 gerilerken, Sakarya’nın
ihracatı yüzde 14, Bursa’nın yüzde
15, Ankara’nın ve Gaziantep’in yüzde
17, İzmir’in ve Kocaeli’nin yüzde 20,
Denizli’nin yüzde 21, İstanbul’un
yüzde 22 ve Hatay’ın yüzde 30 düştü.
Adana’nın ihracatı Eylül ayında yüzde
16, ilk 9 ayda ise yüzde 14 geriledi.
Büyüme moral oldu
Türkiye’nin beklenenin üzerinde
gelen ikinci çeyrek büyüme rakamının moral olduğunu dile getiren
Büyükekşi, “Türkiye, ulaştığı yüzde
3,8’lik büyüme rakamıyla, ikinci
çeyrek büyüme rakamları açıklanan
50 ülke arasında ilk 10’a girdi. Yüzde
2 ila 3 bandında büyüyen Polonya,
İspanya, Mısır, İsveç, Güney Kore ve
Meksika’yı geride bıraktı” şeklinde
konuştu.
Ekim 2015
42
EĞİTİM
Lojistik altyapının gelişmesi
UND’nin “Lojistik Altyapısının Gelişmesi: Fiziksel, Yasal ve Mali Engeller”
seminerinde lojistik eğitim-öğretiminden beklentiler tartışıldı.
UND’nin 41. kuruluş yıldönümü
etkinlikleri kapsamında 7 Ekim’de
İstanbul, Elit World Prestige Otel’de
gerçekleştirilen “Lojistik Altyapısının Gelişmesi: Fiziksel, Yasal ve
Mali Engeller” konulu bir seminer
gerçekleştirildi. Lojistik sektörünün
güncel meseleleri hakkında verimli bir fikir alışverişine sahne olan
etkinliğin iki paneli, GAMA Holding
Yönetim Kurulu Başdanışmanı,
Türkiye Ulaştırma Bakanlığı eski
Müsteşarı Süreyya Yücel Özden
yönetiminde gerçekleşti. İlk panelist
İstanbul Teknik Üniversitesi’nden
Prof. Yücel Candemir oldu. Yücel
Candemir, ulaştırma sektörü
politikalarında kurumsal altyapıların önemine değinirken; dünyanın
gelişmiş ülkelerinde ulaştırma ve
lojistik alanında araştırmaya verilen
önemi örneklerle açıkladı.
Candemir: Büyük fotoğrafı
görmek gerekiyor
Makro ekonomik düzen içerisinde olaylara bakıldığında dünyanın
ekonomik sistem içerisinde hızlı bir
değişime girdiğini ifade eden İstanbul
Teknik Üniversitesi’nden Prof. Yücel
Candemir, bu değişimden Türkiye’nin
de etkilendiğini ifade etti. Taşımacılığın
da bu ekonomik sistem içerisinde
değişime ve dönüşüme tabi tutulduğunu ifade eden Yücel, Türkiye’de 3.
Havalimanı, 3. Köprü gibi yeniliklerle
beraber taşımacılığın yeni bir yola
doğru da girdiğini belirtti. Kurumsal
altyapının gelişim için şart olduğunu
Ekim 2015
kurumsal altyapı anlamında saygın
ve nitelikli bir lojistik eğitimle ABD,
Almanya ve diğer ülkelerdeki gibi
gelişmişliğin yakalanabileceğini ifade
eden Candemir, ulaştırma altyapısı
olmadan diğer şeyleri yapmanın
imkansız olduğunu da ifade etti.
Candemir, Dr. Rosario Macario
(Instituto Superior Tecnico-İstanbul, Lizbon-Portekiz), Dr. Werner
Rothengatter (Karsluher Institut für
Technologie-KIT, Almanya) Dr. Dilay
Çelebi (İstanbul Teknik Üniversitesi,
İşletme Mühendisliği Bölümü) ve Dr.
Nihan Akyelken (Oxford Üniversitesi Ulaştırma Çalışmaları Bölümü
İngiltere) ile birlikte çok önemli bir
ekip oluşturduklarını ve bu ekiple
lojistik ve ulaştırma alanında önemli
çalışmalar yaptıklarını söyledi.
Dr. Macario: “Yeni
Karayolu Kalite Sözleşmesi
Kurallarının Türk Ulaştırma
Sistemine Etkileri”
ifade eden Candemir, ulaştırmanın bir
anlamda altyapı olduğunun da altını
özenle çizdi.
Saygın ve nitelikli lojistik
eğitimi gerekiyor
‘Sürdürülebilirlik’ kavramının hafife
alınmaması gerektiğini ifade eden
Candemir, kurumsal altyapının sürdürülebilir bir altyapı ile bütünleşmesi
ve kurumsal altyapının sürdürülebilirliği kullanması gerektiğini ifade etti.
Gelişmiş ülkelerde ‘ulusal araştırma
merkezi ya da kurumu’nun olduğunu ifade eden Candemir, ABD’de 97
yıldır uluslararası karakterde toplantılar yapıldığını belirtti. Ülkemizde de
saygın ve nitelikli lojistik eğitiminin
gerektiğini ifade eden Candemir,
ulusal ulaştırma kurumu ve merkezlerinin bu şekilde de gerçekleşebileceğini ifade etti. Türkiye için
Konferansın yurtdışından katılan
önemli konukları arasında Lizbon
Üniversitesi’nin en büyük mühendislik okullarından biri olan Instituto
Superior Técnico’dan Dr. Rosario
Macario tarafından “Yeni Karayolu Kalite Sözleşmesi Kurallarının
Türk Ulaştırma Sistemine Etkileri”
konulu bir sunum gerçekleştirildi.
Yeni Kalite Şartının gerektirdiği
zorunluluklar konusunda Türkiye’deki mevcut ulaştırma mevzuatı
ile kıyaslamalar yapan Dr. Macario,
“sürücü belgeleri” ve “sürüş ve dinlenme kurallarına uyma” konularının
43
Türk taşımacılık sektörünün henüz
uyum sağlamadığı ve zorlanabileceği alanlar olduğunu belirtti.
Dr. Rothengatter: Batı Avrupa ve
Türkiye Arasında Near Shoring:
Bir Büyüme Perspektifi
Konferansa Almanya’da lojistik
alanında da önemli araştırmalara
imza atan Karlsruhe Üniversitesi
Teknoloji Enstitüsü’nden (Karlsruhe
Institut für Technologie Almanya)
katılan Dr. Werner Rothengatter
ise Avrupa Birliği’nin ‘Tek Pazar’ın
entegrasyonu için hayata geçirmeye çalıştığı “Connecting Europe”
adlı ulaşım altyapıları destekleme
programı ve AB’nin Trans-Avrupa
Ulaşım Ağlarının komşu ülkelerle
birleşebileceği potansiyel koridorları
anlatırken; Türkiye’nin bu koridor
projelerine dahil olması ve Batı
Avrupalı üretim firmalarının kendine
orta mesafede bulunan avantajlı
yatırım olanaklarından faydalanmak
için adres arayışlarına yanıt vermesi
gerektiğinin altını çizdi. AB’nin 13
milyar Euro’luk yeni ulaşım altyapısı
programının 9 milyar Euro’sunun
tahsis edildiği demiryolu projelerinin
karayolu karşısında tercih edilirliğinin
artmasının önündeki engelleri sıralayan Rothengatter, Ruhr-Triesteİstanbul veya Çeşme hattında olası
demiryolu yük hatlarında bir uçtan
bir uca 9 farklı elektrik sistemi, 16
farklı sinyalizasyon sisteminin bir
arada işlemesi gerektiğine ve aynı
hat üzerinde Bulgaristan gibi ülkelerde tren hızının saatte 20 km’ye
kadar düştüğüne dikkat çekti.
Dr. Çelebi: Lojistik alanında gerçek zamanlı uzaktan eğitim veren
ilk yüksek lisans programı
İstanbul Teknik Üniversitesi’nden
Dr. Dilay Çelebi’nin ““Ticarete
Entelektüel kapasite engelleri:
engellere karşı bir yol haritası” sunumuyla sona eren 1. Panelde Dr.
Çelebi, UND’nin de destek verdiği
WCTRS-DL: Dünya Ulaştırma
Araştırmaları Konferansı Derneği
ve İTÜ organizasyonunda hayata
geçirilecek olan ve “ulaştırma ve
lojistik alanında gerçek zamanlı
uzaktan eğitim veren ilk yüksek
lisans programı”nı katılımcılara
tanıttı. Çelik, takım odaklı olmanın
şart olduğunu belirttiği sunumunda
bilgi ve beceri eksikliğini ortadan
kaldıracak bir “Ulaştırma ve lojistik
eğitim programı” oluşturmayı
amaçladıklarını ifade etti. Çelik, “Bu
programın uzaktan eğitime dayalı
olacak. Uluslararası disiplinler arası
Superior Tecnico- Lizbon-Portekiz)”
dedi. 2016 yılında bunu hayata
geçirmeyi hedeflediklerini ifade eden
Dr. Çelebi, artık ülkelerin birebir
rekabet etmediğini, ülkelerin tedarik
zincirlerinin rekabete katıldığınıu ve
bu eğitimler aracılığıyla bu rekabete
katkı vereceklerini düşündüklerini
ifade etti.
Baydarol: Düzenleyici etki
analizinin etkisini düşürmeyelim
bir lojistik yüksek lisans programı oluşturmak istiyoruz. İkinci
amacımız; araştırmacı ve öğretim
üyelerini bir araya getiren bir uluslararası ağ oluşturmak. Araştırma ve
beceri eksikliklerinin önüne geçmek
istiyoruz. Esas amacımız sadece
yönetici değil araştırmacı da geliştirerek kaliteli bir ulaştırma ve lojistik
programlarının sürdürülebilirliğini
sağlamak istiyoruz. Son olarak da
özel sektörün araştırmaya katkısı
ve ilgisini artırmaya çalışıyoruz.
Bunun için WCTRS-DL isimli bir
program geliştirdik. Bu program
üzerinden çalışmalarımız şekillenecek. Daha sonra bu, uluslarası
bir ağ haline gelecek. WCTRS-DL,
dünyanın tüm gelişmiş ülkelerinde
ticaret, lojitik ve ulaştırma alanlarında bin 500’den fazla araştırmacı ve
uzmanı bir araya getiren büyük bir
uluslarası ağdır. Özellikle lisansüstü
düzeyde sınıf eğitimi ile online ve
geleneksel düzeyde yer almayan
yüksek düzeydeki uzmanlıkları
içerecek. Bunu genel olarak şu
kuruluşlarımız bu programı destekliyor: İTÜ, UND, Karlsruhe Institut
für Technologie Almanya, Instituto
ABKAD Başkan Yardımcısı ve UND
Yönetim Kurulu AB Danışmanı Can
Baydarol, Gümrük Birliği konusuyla
ilgili “Düzenleyici Etki Analizi”ne atıfta
bulunarak AB raporuna göre 3.5.
milyar eoroluk bir kaybın olduğunu
söyledi. Baydarol, Avrupa Komisyonu tarafından yaptırılan “TürkiyeAB Karayolu Yük Taşımacılığı Etki
Analizi” hakkında katılımcılara bilgi
vererek, AB ve Türkiye ekonomilerinin geleceğinde özellikle “transit
taşımaların kota vb. engellerden
arındırılmasının önemine” dikkat
çekti. Baydarol, düzenleyici etki
analizinin etkisinin düşürülmemesi gerektiğini ifade ederek transit
serbestisinin kesin ve net çözüm
olduğunu söyledi. Baydarol, tam
serbestinin tam üyelikle gerçekleşebileceğini vurguladı. Türkiye’nin bir
dizi dava açtığını ifade eden Baydarol, “UND olarak 7 tane ülkeye dava
açtık” dedi. Üye devletleri göreve
davet ettiklerini belirten Baydarol,
“Biz, 3. bir ülke değil, ortağız”dedi.
Dünya Bankası’nın raporuna da
atıft bulunan Baydarol, Avrupa
Komisyonu’nun başka bir etki analizi
daha hazırlamaya başladığını ve
Gümrük Birliği’nin derinleştirilmesinde halinde ne kazanılacağını ya
da ne kaybedileceğini bu etki analizi
raporuyla ortaya koymaya çalışacağını dile getirdi. Baydarol, “Bu
yeni yayınlanması planlanan ‘Etki
Analizi’ni destekliyoruz” dedi. Güm-
Ekim 2015
44
EĞİTİM
rük Birliği ile ilgili kavram kargaşasının hat safhada olduğunu ifade
eden Baydarol, “Sorun, Türkiye’nin
Gümrük Birliği’ne katılmasından
kaynaklanan sorunlar değil, bir türlü
katılamamasından kaynaklanan
sorunlardır” dedi. Baydarol, ortak
ticaret politikasında Türkiye’nin
karar alma mekanizmasında olmadığını ifade ederek KaraR alma
mekanizmasında olmadığımızdan
dolayı bazı sorunlar yaşandığını da
vurguladı.
yaşadığı sıkıntıları ve eğitim alanında
bu sorunlara çözüm beklendiğini anlattı. Soylu, eğitimin lojistik
sektöründe çok önemli bir yerde
olduğunu ifade ederek UND olarak
eğitim konusunda son derece
hassas olduklarının altını çizdi.
Soylu, dünyanın gelişmiş ekonomilerinde eğitimin öncelikli olduğunu
ve Türkiye’de de sektör temsilcileri
olarak eğitim anlamında çözümler
beklediklerini dile getirdi.
Tarhan: UND, lojistik eğitimin
gelişmesine katkı sunuyor
Dr. Akyelken: İngiltere’de
ulaştırma, altyapı ve
hareketlilikte yüksek öğretim
Lojistik sektöründe yaşanan nitelikli
işgücü sıkıntısının ve lojistik alanındaki yüksek öğrenimin araştırma
ve sektörün ihtiyaçlarını karşılamasına yönelik beklentilerin tartışıldığı
2. Panel oturumunun konuğu ise
İngiltere’deki Oxford Üniversitesi,
Ulaştırma Çalışmaları Bölümü Öğretim Görevlisi Dr. Nihan Akyelken
oldu. Dr. Akyelken, İngiltere’de
“ulaştırma, altyapı ve hareketlilik konularında yüksek öğretim” hakkında
bilgiler verdi.
UND Yönetim Kurulu Danışmanı
Ertuğrul Tarhan da UND’nin lojistik
eğitiminin gelişimine yaptığı katkıları
aktardı. Tarhan, UND olarak eğitime
büyük önem verdiklerini, sektörün
eğitim açığını kapatmak istediklerini ve bu yolda önemli adımlar
attıklarını ifade etti. Eğitimin sektör
için olmazsa olmazlar arasına yer
aldığını ifade eden Tarhan, lojistik
sektöründe eğitimli işgücünün son
dönemlerde daha da arttığını ve bu
eğitimli işgücü kanalıyla sektördeki birçok açığın kapatılabileceğini
söyledi.
Soylu: Sektör eğitim
konusunda çözüm bekliyor
Tartışma bölümünde söz alan UND
Genel Sekreteri Nagihan Soylu
sektör firmalarının yoğun küresel
rekabet ile mücadele konusunda
Nuhoğlu: Uzun vadeli
planlama önemli
Seminerin kapanış konuşmasını
yapan UND Yönetim Kurulu Başkanı Çetin Nuhoğlu, “Türkiye’de çok
yeni bir kavram olan lojistik alanında
Ekim 2015
gelişmelerin çok hızlı kararlarla, çok
hızlı bir şekilde kaydedildiğini anlatarak, taşıma mevzuatının yürürlüğe girmesinin 10. yılında yapılan
etki analizi sonucunda sektörün,
ekonominin bütünü için sağlayabileceği katma değerin ikinci planda
kaldığından yakındı. Sektörün ülke
performansındaki önemli ve yerinin
iyi kavranması gerektiğini belirterek
uzun vadeli planlamanın önemine
dikkat çeken Nuhoğlu, 2014 yılında
açıklanan 10. Beş Yıllık Kalkınma
Planı’nda ilk kez lojistiğin 25 öncelikli sektör arasında tanımlanmasının memnuniyet verici olduğunu
söyledi. Taşımacılıktan Lojistiğe
Dönüşüm Eylem Planı kapsamında
lojistik sektöründe 2018’e kadar
uygulamaya konacak 6 bileşen ve
80’in üzerindeki eylem arasında
yer alan “Ulaşım Master Planı”
ve “Lojistik Koordinasyon Kurulu” hedeflerinin sektörün ihtiyacı
olan üniversite-sektör işbirliklerinin
önünü açacağını vurgulayan UND
Başkanı, lojistik eğitim-öğretimine
UND tarafından verilen desteğin
bundan böyle “lojistik araştırmacıların yetiştirilmesi”ne yoğunlaşarak
artacağını bildirdi.
Kararların içselleştirilmesi
gerekiyor
Lojistik Koordinasyon Kurulu’nun
kurulması konusuna da değinen
Nuhoğlu, “Lojistik Koordinasyon
Kurulu ile kamunun yanında Sivil
Toplum Kuruluşları’da yer alacak.
Fakat burada asıl önemli olan
konulardan biri de bu çalışmaların
ne kadar içselleştirildiği konusudur” dedi. Lojistik kavramının Sivil
Toplum Örgütleri’nde başbakanda,
cumhurbaşkanında daha farklı
algılandığını ifade eden Nuhoğlu,
lojistiğin bu denli farklı telaffuz
edilmesinin sektörde umuda neden
olduğunu ifade etti. 10. Kalkınma
Planı’nın da bu bağlamde değerlendirilmesi gerektiğini ifade
eden Nuhoğlu, tüm bu gelişmelerin içselleştirilmesi gerektiğinin
elzem olduğunun da altını çizdi.
Lojistik sektöründe, YÖK tarafından İstanbul Üniversitesi Lojistik
Bölümü’nün fakülte olarak kabul
edilmesinin de önemli olduğunu
vurgulayan UND Yönetim Kurulu
Başkanı Nuhoğlu, UND olarak bu
tür eğitim çalışmalarının her daim
destekleneceğini söyledi.
45
Ford Trucks Rusya’nın en büyük ticari araç
fuarı Comtrans’ta gövde gösterisi yaptı
Ford Trucks Rusya’da inşaat ve tehlikeli madde taşımacılığına yönelik çözümleri ön plana
çıkartan iki modeli ile de gövde gösterisi yaptı. 20 bin litre ile 36 bin litre arasında gövde
kapasitesi seçenekleriyle öne çıkan üst yapı özellikleri ile dikkat çeken, yakıt tankeri üst
yapılı 2532HR yol kamyonu ADR onaylı alüminyum veya sac kasa seçenekleri ile sunulabiliyor. 8x4’lük çekiş sistemine ve Nominal kapasitesi 7 m3 ile 12 m3 arasında değişen mikser
seçeneğine sahip olan mikser üst yapılı 4136M kamyonu ile de Ford Trucks Comtrans’ın en
dikkat çeken markaları arasında yer aldı.
Ford Trucks, 8-12 Eylül’de
Moskova’da düzenlenen ve
Rusya’nın en büyük ticari araç fuarı
olan Comtrans’ta Rus pazarına
yönelik ürünleri ile şov yaptı. Ford
Trucks standında yer alan ve Rusya
pazarının iklim ve yol koşullarına
göre özel olarak üretilen çöp toplama üst yapılı 2532DC yol kamyonu,
yakıt tankeri üst yapılı 2532HR yol
kamyonu, mixer üst yapılı 4136M
İnşaat Serisi ve 1846T çekici
modelleri fuar süresince ziyaretçiler
tarafından büyük ilgi gördü. Ford
Trucks ayrıca bu yıl fuarda resmi
katalog sponsoru olarak yer aldı.
Ford Trucks Rusya pazarında
emin adımlarla ilerliyor
Ford Otosan ağır ticari araç markası
Ford Trucks ile, Rusya, Doğu Avrupa,
Türki Cumhuriyetler, Kuzey Afrika ve
Ortadoğu başta olmak üzere, Türkiye
çevresinde gelişmekte olan ülkelere yönelik uzun vadeli projelerini ve
yatırımlarını sürdürüyor. Türkiye ağır
ticari araç pazarındaki uzun yıllara
dayanan bilgi birikimi ve tecrübesini
bu pazarlardaki faaliyetlerine de yansıtan Ford Otosan, global bir kamyon
üreticisi olma yolunda önemli adımlar
atıyor. Türkiye’de olduğu gibi ihracat
pazarlarında da kamyon satış ve
servis ağını güçlendirecek çalışmalar
yapıyor.
Ford Trucks fotoğraf sergisi Eskişehirli kamyoncularla buluştu
Ford Trucks Sanat Atölyesi çatısı
altında gerçekleştirilen “Kamyoncunun Hayatı- Yollar Sizin Gözünüz
ile Daha Çekilir Olsun” konulu 3.
Ulusal Fotoğraf Yarışması sergisi; Türkiye’nin en büyük karayolu
taşıyıcı kooperatifi olan Eskişehir
Taşıyıcılar Kooperatifi’nde, 13 gün
boyunca büyük ilgiyle izlendi. Sergide, 2014 yılında gerçekleşen Ford
Trucks Ulusal Fotoğraf Yarışmalarında ödül alan ve sergilenme hakkı
kazanan 26 eser yer aldı.
Kamyon şoförlerinin hayatını; onlarla yaşayarak, onlarla görerek, onları
göstererek anlatan, tüm profesyonel ve amatör fotoğraf sanatçılarına
açık olan fotoğraf yarışmasının sergisi, kooperatif üyesi şoförler tarafından da ilgi ile karşılandı. Yaptıkları
iş nedeniyle genellikle yollarda olan
şoförlerin; bu tür faaliyetleri takip etmesi mümkün olamadığından, Ford
Trucks gerçekleştirdiği yarışma
ile konusu yine kendi hayatları ve
çalışma koşulları olan kamyoncuların yanında yer alıyor ve onların
hayatlarını, onların kendi yerlerinde
fotoğraf kareleri ile kamuoyunun
bilgisine sunuyor.
Ekim 2015
46
GÜNCEL
Bulgaristan ve Türkiye karayolu taşımacılığı otoriteleri
Kapıkule ve Kapitan Andreevo sınır kapılarına çıkarma yaptı
Bulgaristan ve Türkiye karayolu taşımacılığı otoriteleri Kapıkule ve Kapitan Andreevo sınır kapılarına çıkarma yaptı. UND Yönetim Kurulu Başkanı Çetin Nuhoğlu,
Bulgaristan ile birlikte hareket edilip beklemelerin en az zamanda halledilmesinin
her iki ülke ekonomisi için son derece önemli olduğunun altını çizdi.
UND, SMP (Bulgaristan Uluslararası Nakliyeciler Derneği), Trakya
Gümrük Müdürlüğü ve Svelingrad
Gümrük Bölge Müdürlüğü üst
düzey yetkililerinin katılımıyla 2
Ekim’de Kapıkule Sınır Kapısı’nda
bir toplantı ve saha ziyaretleri gerçekleştirildi. Kapıkule ve Kapitan
Andreevo sınır kapılarındaki geçiş
problemleri ve son dönemde
mülteci sorunları nedeniyle artan
sıkıntıları görüşmek için bir araya
gelen yetkililer çözüm yollarını değerlendirdi. Trakya Gümrük Bölge
Müdürlüğü, Bulgaristan Gümrük
Bölge Müdürlüğü yetkililerinin de
katılımlarıyla gerçekleşen görüşme öncesinde konuşan UND
Yönetim Kurulu Başkanı Çetin
Nuhoğlu, “Fiziki şartların ötesinde,
süreçlerin işleyişinde problemimiz
var. Beklemeler yüzünden her
yıl 50 bin seferlik yükü havayoluna kaptırıyoruz. Bu iki noktaya
odaklanmamız gerekiyor” dedi.
Toplantıda, Kapıkule sınır kapısındaki sorunların çözümüne yönelik
karşılıklı bilgi alışverişi gerçekleşti
ve çözüm önerileri paylaşıldı.
Ekim 2015
Nuhoğlu: 36 saatte
Münih-İstanbul taşıması
yapılabilmeli
Nuhoğlu, Kapıkule’nin iki ülke arasında sıradan bir kapı gibi görülmemesi gerektiğini vurguladı. “Kapıkule, Türkiye’nin AB’ye, AB’nin de
Türkiye’ye açılma kapısıdır” diyen
Nuhoğlu, burada yaşanılan verimsizliklerin AB-Türkiye arasındaki
ticarette sorunlar yaşanmasına
neden olduğunu anlattı. Bugün 7
kilometrelik TIR kuyruğu olduğunu,
yine Bulgaristan tarafında da üç
gündür bekleyen araçların olduğunu kaydeden Nuhoğlu, “Bir günlük
gecikme iki ülke arasındaki ticareti yüzde 1.2 oranında azaltıyor.
AB’nin açıkladığı bir rapora göre;
kotalar, beklemeler ve verimsizlikler yüzünden AB-Türkiye arasında
3.5 milyar Euro’luk mal hareketi
yapılamamıştır. Bu her iki tarafın
da kaybıdır. Bulgar TIR’ı da Türk
TIR’ı da Münih’ten aldığı bir yükü
36 saatte İstanbul’a getirebilmelidir.
Ancak 36 saatte kapıyı geçmekte
zorlanıyoruz” dedi. Türkiye’nin ve
Avrupa’nın son dönemdeki en bü-
yük sorunlarından biri olan mülteci
sorunları ile ilgili değerlendirmelerde bulunan Nuhoğlu, “Artık 500
bin sayılarını konuşur hale geldik.
İnsanlık adına utanç duyulacak bir
durum. Bu insanların mücadelesine saygı duysak da taşımacılığa
verdiği zararı görmek zorundayız.
Her gün sürücüler ve nakliyeciler
mağdur oluyorlar. Sıkıntıların daha
büyüğünü gümrük idarecileri ve
çalışanları yaşıyor. Nasıl bir çözüm
bulunması gerektiği konusunda
maalesef yetersiz kalıyoruz” diye
konuştu. Gümrük kapılarındaki
süreçlerin iyileştirilmesi gerektiğinin
önemine işaret eden Nuhoğlu,
ABD ve Meksika arasındaki geçiş
kapılarından örnekler verdi. Günde
10 bin TIR’ın geçtiği kapıların olduğunu anlatan Nuhoğlu, “Meksika
gibi suç unsurunun çok olduğu
bir ülkeden ABD’ye girişin nasıl
bu kadar hızlı gerçekleşebildiğine
odaklanmalıyız” dedi.
Araçlar 75 saniyelik
işlem için 10 saat bekliyor
TOBB, TİM ve UND olarak bir
47
araya gelerek Kapıkule’deki
işlemlerin nasıl gerçekleştiğini
incelediklerini kaydeden Nuhoğlu, “Bir araç kapıdan geçerken
yapması gereken zorunlu işlemlerin analizini gerçekleştirdik. Girişte
hangi belgeyi nasıl alacak? Polis
kontrolü nasıl olacak? Muayenede neler yapılacak? Pasaport
kontrolü ne kadar sürüyor? Kantar
kaç saniyede tartıyor? Gümrük
tescil kaç saniyede oluyor? Tüm
bu işlemleri değerlendirdiğimizde
hedeflenenden çok uzak rakamlar
elde ettik. Ortaya çıkan raporda bir
aracın çıkışının eğer akaryakıt işlemi yapmaz ise 75 saniyeden fazla
olmaması gerektiğini saptadık.
Süreçleri iyileştirilir ve tek peron
sistemi uygulanırsa günde binin
üzerinde araç geçirebiliriz” dedi.
Karayolu nakliyecileri
bekleme yüzünden 7.5 milyar
dolar kaybediyor
Kapılardaki bekleme yüzünden karayolunun payının azaldığına dikkat çeken Nuhoğlu,
“Türkiye’nin ihracatının yüzde
10’u uçakla yapılıyor. İhracatımızın 15 milyar doları uçakla yapılıyor. Bu bizim için 50 bin seferdir.
İhracatçılar daha hızlı olması
nedeni ile uçağı tercih ediyorlar.
Uçakla 1-2 gün içerisinde taşıma yapılabiliyor. Navlun önemini
yitiriyor. Biz 36 saatte bu taşımayı
yapabilirsek bu paranın yarısını
alabiliriz. Ortak menfaat olarak
buna odaklanmamız gerekiyor”
diye konuştu.
Kapılarda üniversitelerin
eşliğinde süreç analiz
çalışması yapalım
UND Yönetim Kurulu Başkanı
Çetin Nuhoğlu, iki derneğin birlikte çalışmasının önemine vurgu
yaparak, bir öneride bulundu.
Nuhoğlu, “Her iki dernek kendi
gümrüklerinde süreç analizlerini
yapsınlar. Biz UND olarak bunu
Kapıkule’de yaptık. Bulgaristan
tarafı da bunu yapsın hatta bunu
dernekler, gümrükler ve her iki
taraftan üniversitelerin olacağı bir
bilimsel çalışmaya imza atalım”
dedi. Bu süreç böyle devam ettiği
sürece kan kaybetmeye devam
edeceklerini anlatan Nuhoğlu,
ayrıca dezenfeksiyon ücretlerinin
karşılıklı olarak kaldırılması için
her iki tarafın kendi bakanlıklarına
aynı gün, aynı zamanda müracaat etmelerini istedi.
Trakov: Elimizden
geleni yapacağız
SMP Başkanı Angel Trakov yaptığı
konuşmada “Bu üst düzey katılımcıların yer aldığı toplantıyı düzenlediği için UND’ye teşekkür ederim.
UND ile karşılıklı toplantı yapmamız
çok önemli. Çünkü sorunlarımız
çok fazla. Biz elimizden geleni yapacağız. Gelmeden önce gümrük
idaremizle görüştüm, hızlı geçiş
sağlamak için çalıştıklarını söylediler. Yeni kantar açılacak ve hız da
artacak. Şu anda yine en büyük
sorunlarımızdan olan insan kaçakçılığı sorununa maalesef bir çözüm
üretebilmiş değiliz” diye konuştu.
Mirkov: Bulgaristan’da TIR geçiş
hızını artırmak için çalışılıyor
Svelingrad Gümrük Bölge Müdürü
Yulian Evtimov Mirkov ise şu anda
Bulgaristan’da TIR geçiş hızını
artırmak için çalışıldığı söyledi ve
ilave yeni 2 kantar yapılacağını dile
getirdi. “Bu da hızı yüzde 25 oranında artıracak. Şu anda 12 saatte
450 TIR geçişi sağlayabiliyoruz, yeni
kantarlarla bunu 500’e çıkaracağız.
Hem Bulgar hem Türk nakliyecilerinden bir ricam olacak, burasını iç
gümrük gibi kullanmasınlar, transit
gümrük olarak kullanılması gerekiyor. Çünkü geçişler yavaşladığında
gümrük sahasında yığılmalar yaşanıyor” dedi.
Yalçın: Geçiş üstünlüğü
sağlanacak
Toplantıya ev sahipliği yapan, Trakya Gümrük ve Ticaret Bölge Müdürü
Müslüm Yalçın, iki ülke Karayolu Taşımacılığının temsilcilerinin biraraya
gelerek sürece göstermiş oldukları
katkılar nedeni ile memnuniyetini
ifade etti. Sürece en önemli katkının
transit gümrük beyanname işlemlerinin Sınır Kapısı Gümrük İdareleri’nde
gerçekleştirilmemesi ile sınır geçiş
işlemlerinde önemli bir hız yakalanabileceğine dikkat çeken Yalçın, sınır
gümrük idarelerinde transit beyanname işlemi gerçekleştirmeyen
firmalara ayrı bir hat oluşturacağını
ve Kapitan Andreevo ile karşılıklı
olarak bu araçlara geçiş üstünlüğü
sağlayacağını belirtti.
Süreçler yerinde izlendi
Toplantı sonrasında taraflar Kapitan Andreevo ve Kapıkule gümrük
sahalarını ziyaret ederek, süreçleri
teker teker inceledi. Yetkililer süreçlerin iyileştirilmesine yönelik sahada
değerlendirmelerde bulunarak saha
personelleri ile beraber süreci adım
adım takip etti. ToplantıyaUND’yi
temsilen UND Yönetim Kurulu
Başkanı Çetin Nuhoğlu, UND Genel
Sekreteri Nagihan Soylu, UND İcra
Kurulu Başkanı Fatih Şener, UND
Avrupa Ülkeleri Uzmanı Kadir Çirkin
katıldı.
Ekim 2015
48
YATIRIM
MAN ve UPI Trans, ilklere imza
atan bir işbirliğini hayata geçirdi
UPI Trans filoyu tamamen MAN yaptı. Upi Trans filosundaki 9’u tenteli olmak üzere 59 aracı
alan MAN, Upi Trans’a 40 adet MAN teslimatı gerçekleştirdi. Finansmanı MAN finans tarafından gerçekleştirilen bu alımla Upi Trans ve Upi Firgo’daki tüm araçlar MAN markalı oldu.
Bunun dışında MAN ve UPI Trans geniş kapsamlı bir anlaşmaya imza attı. Lojistik sektörüne
örnek olacak bu işbirliğine ilişkin detaylar, MAN’ın İstanbul İkitelli’deki tesislerinde MAN ve
UPI Trans tarafından ortaklaşa düzenlenen törende paylaşıldı. MAN Kamyon ve Otobüs
Ticaret AŞ. Genel Müdürü Tuncay Bekiroğlu ile UPI Trans Genel Müdürü Halit Özyurt’un ev
sahipliğinde 1 Ekim’de düzenlenen törende, MAN ve UPI Trans yetkilileri de katıldılar.
MAN ile proje taşımacılığının uzman
kuruluşu UPI Trans, ilklere imza
atan bir işbirliğini hayata geçirdiler.
MAN ile UPI Trans arasında gerçekleştirilen bu işbirliği, gerek MAN
tarafından sunulan ürün ve hizmet
paketlerinin tamamını kapsaması,
gerekse filo yönetimine getirdiği
yeni bakış açısı ile büyük önem taşıyor. MAN Finans tarafından finanse
edilen proje; ikinci el satış birimi
‘MAN TopUsed’, özel geliştirilmiş
filo yönetim sistemi ‘MAN Telematics’, tam kapsamlı ‘Bakım Paketi’
ve ‘Uzatılmış Garanti’ gibi süreçleri
içeriyor.
UPI Trans ve grup şirketi UPI
Frigo filolarının tamamı MAN
çekicilere dönüştürüldü
Ağır ticari araçlarda dünya markaEkim 2015
sı MAN ile 27 yıllık köklü geçmişe
sahip uzman lojistik firması UPI
Trans arasındaki işbirliği kapsamında filonun tamamı, MAN marka
araçlara dönüştürüldü. Bu kapsamda filoda bulunan farklı markalardaki araçlar takasa alınarak,
yerine 40 adet yeni MAN çekici
teslim edildi. Buna göre UPİ Trans:
8 adet MAN TGS 18.440 4X2 BLS,
4 adet MAN TGS 18.440 4X2
LLS-U, 12 adet MAN TGX 28.480
6X2-2 BLS ve 4 adet de MAN TGS
33.540 6X4 BBS çekiciyi filosuna
katarken, Upi Frigo; 12 adet MAN
TGS 18.440 4X2 BLS, aracı operasyonlarına dahil etti. Türkiye’de
ilk kez UPI Trans filosuna giren 12
adet MAN TGX 28.480 6X2-2 BLS
araçlar EURO 6 motor emisyon
normlarına sahip.
Altun: Araçlar, UPİ Trans’ın tüm
ihtiyaçlarına cevap verecek
şekilde sipariş edildi
MAN Kamyon ve Otobüs Ticaret
A.Ş. İstanbul Şubesi Kamyon Satış
Müdürü İbrahim Altun, firma yetkilileri ile yapılan toplantılar neticesinde müşteri ihtiyaçları doğrultusunda, 4 farklı tipte çekici aracın özel
olarak konfigüre edildiğini belirterek, geniş bir yelpazede, standart
üstü donanımlarla teslim edilen
araçların, farklı taşıma modüllerinde
kullanılacağını bildirdi.
MAN Telematics Sistemi,
Türkiye’de ilk defa kullanılacak
Alanında örnek teşkil edecek bu
işbirliği aynı zamanda Türkiye’de bir
ilki de kapsıyor. Anlaşma çerçevesinde MAN Telematics Filo Yönetim
49
Sistemi, Türkiye’de ilk defa UPI
Trans ve UPI Frigo araçlarında kullanılacak. MAN Telematics Sistemi;
sürüş bilgilerinden detaylı sürücü
analizlerine, harita ve yol bilgilerinden
araçlara ait tüm teknik verilere kadar
birçok bilgiye ulaşılmasını sağlayan
bir donanım konumunda. Bu özellik
araç filosunun doğru yönetilmesine
imkân vererek önemli zaman ve
maliyet avantajları sağlıyor. MAN Telematics Sistemi ile sürücü alışkanlıklarının takibi, hata/ başarı analizleri ve
sürücüler arası karşılaştırma yapmak
mümkün. Bu analizler sayesinde sürücü hataları ve düzeltilecek konular
tespit edilerek firmaya özel eğitim
programları düzenleniyor.
Özel bakım paketi ile araç işletim süreci de teminat altında
İşbirliği, araçların 36 ay boyunca
uzatılmış garanti ile tüm periyodik
bakım ve parça değişimler dahil
tam kapsamlı bir bakım paketini de
içeriyor. Bu paket ile birlikte; firmanın kilometre başına maliyetleri ilk
günden itibaren bilinmekte, sürecin
kontrol edilebilir ve izlenebilir olması
da teminat altına alınıyor.
İşbirliğinde MAN TopUsed ve
MAN Finans ayrıcalıkları da
yaşandı
Bu proje çerçevesinde, MAN TopUsed ve MAN Finans ayrıcalıkları
da yaşandı. MAN TopUsed; her iki
firmanın filosunu oluşturan 50 adet
çekici ve 9 adet treyleri, ekspertiz
süreçlerini takiben kısa sürede satın
alarak, projenin gerçekleşmesinde
büyük kolaylık sağladı. Projenin
finansmanını sağlayan MAN Finans
ise; UPI Trans’ın ihtiyaçlarına yönelik
en uygun finansal çözümleri büyük
bir titizlik ve süratle oluşturarak, bu
önemli işbirliğinin gerçekleşmesini
sağladı.
Bekiroğlu: Sektör için de çok
önemli ve örnek olacak bir
anlaşma
MAN araçlarının üstün niteliklerine
değinen MAN Kamyon ve Otobüs
Ticaret A.Ş. Genel Müdürü Tuncay
Bekiroğlu, “Araçlarımızın her biri; ileri
teknolojileri, dayanıklılıkları, kaliteleri,
sunduğu konfor, tasarruf, düşük
işletme giderleri ve yüksek ikinci el
değerleri ile sınıflarında standartları
geliştiren, belirleyen öncü modellerdir. Bu üstün nitelikleri ile MAN
marka araçlar; hafriyat ve maden
taşımacılığı gibi en zorlu koşullardan, yüksek tonajlı, gabari dışı ya
da ilaç, gıda taşımacılığı gibi en
özellikli lojistik ihtiyaçlarındaki tercih
sıralamalarında hep ilk sıralarda yer
alan araçlardır. UPI Trans gibi uluslararası arenada proje taşımacılığı
yapan çok önemli bir lojistik firması
ile gerçekleştirdiğimiz, tüm süreçlerin dahil edildiği bu geniş kapsamlı
ve uzun vadeli işbirliği ise, bizler için
olduğu kadar, sektör için de çok
önemli, örnek olacak bir anlaşmadır” açıklamasında bulundu. MAN
Finansman A.Ş.’nin hızlı, esnek ve
müşteri ihtiyaçlarına uygun finansal
çözümleri ile MAN müşterilerine
olan desteklerinin artarak devam
edeceğini belirten MAN Finansman
A.Ş. Genel Müdürü Vahit Altun da
“Bu projede de uzun yıllardır birlikte
çalıştığımız UPI Trans’a, hem araçların, hem de sigorta poliçelerinin
en uygun koşullarda finansmanını
sağladık. Sektörün öncü firması UPI
Trans ile olan işbirliğini uzun yıllar
devam ettirmek istiyoruz” dedi.
Özyurt: MAN’ın kalitesi kadar
ikili ilişkileri de belirleyici oldu
250 yılı aşkın köklü geçmişi ile
MAN’ın ağır ticari araçlarda dünya
devi olduğunun altını çizen UPI
Grup Genel Müdürü Halit Özyurt da,
“27 yıl önce kurulduğumuz günden
bu yana bizim için hep yaptığımız
işin niceliğinden ziyade niteliği daha
ön planda oldu. Bugün geldiğimiz
noktada, Grup firmalarımızdan UPI
Trans; ağır ve gabari dışı taşımacılıkta uzmanlaştı ve uluslararası
alanda aranan bir marka oldu. UPI
Frigo ise, tüm gıda ürünlerinden, ilaç
ve hammaddelerine hatta kimyasal
ürünlere kadar geniş bir yelpazede,
hassas taşımacılıkta uluslararası lojistik köprüsü konumunda.
Küreselleşen dünyada şirketlerimizi
geleceğe taşıyacak stratejik geliş-
tirmeler kapsamında böyle önemli
bir işbirliğine imza attık. UPI Trans
ve UPI Frigo olarak uzman nitelikli
taşımacılık işi yapıyoruz. MAN ile
buluşma noktamız da; her iki tarafın
da koşulsuz önceliği olan ‘nitelik’
konusunda oldu. Bizler için böylesine
hayati bir adım atarken MAN, hem
üstün ve nitelikli araç gamı, hem
finans, hem satış ve hem de satış
sonrası hizmetlerde sunduğu tüm
süreçleri kapsayan benzersiz avantajları ile elbette ki ilk ve tek tercimiz
oldu. Sektörde örnek teşkil edecek
böylesine önemli bir işbirliğinin altına
MAN ile birlikte imza atmaktan da
ayrı bir mutluluk duyuyoruz” diyerek,
MAN’ın bu işbirliği ile sunduğu benzersiz avantajların altını çizdi. Özyurt,
MAN’ın kalitesinin tartışılamayacağını
belirterek, MAN’ı seçmelerinde kalite
kadar ikili ilişkilerin de önemli olduğunu belirtti.
Yumrukçal: MAN’ın Müşteri
odaklı çözümlerinin tamamını
kapsayan bir anlaşma
MAN Kamyon ve Otobüs Ticaret A.Ş. İstanbul / Konya Şubeleri
Direktörü Aydın Yumrukçal ise UPI
Trans ile yaptıkları anlaşmanın tüm
işletme süreçlerini de kapsadığına
değinerek, “Bu çok önemli işbirliği,
TopUsed’den MAN Finans’a, Satış
Sonrası Hizmetler’den uzatılmış garanti ve genişletilmiş özel bakım paketine kadar verdiğimiz tüm hizmetleri kapsıyor.’’ ifadesinde bulundu.
İşletme süreçleri ve maliyetler açısından benzersiz avantajlar sunan MAN
Telematics Sistemi de bu anlaşma
ile birlikte Türkiye’de ilk defa kullanılmaya başlanacak. UPI Trans ile tüm
süreçleri kapsayan bu işbirliğimizin
sektöre öncülük edeceğine ve lojistik
alanında benzer anlaşmalara birbiri
ardına imza atacağımıza inancımız
tamdır” şeklinde konuştu.
Ekim 2015
50
İFTAR
EĞİTİM
Ulaştırma ve lojistik
hizmetlerinde mesleki eğitimler
“Ulaştırma ve lojistik faaliyetinde bulunan firmalarımız, konvansiyonlar
(ADR-ATP-AETR) başta olmak üzere, Karayolu Taşıma Kanunu, Karayolu Taşıma Yönetmeliği ve Mesleki
Yeterlilik Eğitim Yönetmeliği’nin
emrettiği hükümler çerçevesinde
faaliyetlerini yürütüyorlar. Ulaştırma,
Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı
verilerine göre, yük, eşya, kargo ve
yolcu taşımacılığı yapan firmaların
sayısı 500 bini (acente hizmetleri
yapanlar dahil) aşmış durumda.
Kanun ve yönetmelik incelendiğinde
ulaştırma ve lojistik sektörü; mesleki
yeterlilik, mali yeterlilik ve mesleki
saygınlık üzerine kurgulanmıştır.
Ulaştırma hizmetlerinde faaliyet
gösteren firmalardan beklenen
Mesleki Yeterlilik Kriteri’nin temel
gerekçesi; ulaştırma ve lojistik
sektör mensuplarının, mesleğini başarı ile icra edebilmeleri için gerekli
bilgi, beceri, tavır ve tutumlarının
neler olduğunu gösteren bir eğitim
yönetmeliğine uyum sağlamalarıdır.
Bu kapsamda, Uluslararası konvansiyonlar, kanun ve yönetmelikler
çerçevesinde aşağıdaki mesleki
tanımlar yapılmış ve gerekli akreditasyonlar sağlanmıştır.
UND Eğitim, Danışmanlık ve
Araştırma Merkezi
UND Eğitim Merkezi olarak 1989
yılında başladık faaliyetlerimize.
Alman Ticaret Odası (IHK Münih)
üzerinden ADR sertifikalarını (şim-
Ekim 2015
diki adıyla SRC 5) verdik ilk olarak.
Beynelmilel sürücü sertifikaları ile
devam ettik. 3 Eylül 2004 tarihinde
yürürlüğe giren Mesleki Yeterlilik
Eğitim Yönetmeliği’nin ardından
SRC-ÜDY-ODY eğitim yetki belgesi alan ilk eğitim kurumu olduk.
Ardından, Uluslararası Karayolu
Taşımacılığı Birliği (IRU)’nun zorunlu
kıldığı gereklilikleri yerine getirerek
yine Türkiye’de IRU’ya akredite olan
ilk eğitim merkezi olduk. Eğitmenlerimiz sadece Türkiye’de değil
IRU üyesi tüm dünya ülkelerinde
de yetkili ve akredite eğitmenler
olduğu için yurtdışı eğitim faaliyetlerine de destek olduk. Haziran
2010 tarihinden sonra tescil edilen
ağır vasıtaların kullandığı sayısal
(dijital) takograflar ile ilgili İsviçre’de
IRU üzerinden eğitmenlerimizi
akredite ederek sürücü ve yöneticilere yönelik çok sayıda “AETR
UND İcra Kurulu Üyesi ve Eğitim
Merkezi Müdürü Muammer Ünlü
Konvansiyonu/Sürüş ve Dinlenme
Süreleri” eğitimleri düzenledik.
Başta İstanbul Üniversitesi olmak
üzere, İstanbul Ticaret Üniversitesi,
Doğuş ve Okan Üniversitesi, gibi
birçok üniversite ile yaptığımız,
yüksek lisans, doktora ve sertifika
programlarıyla sektör çalışanlarının
akademik ve iş dünyalarına ışık olmaya gayret gösterdik göstermeye
devam ediyoruz. Bunun yanında,
ulaştırma hizmetleri bölümü olan
üniversite, yüksekokul ve liseler
ile de başta veri paylaşımı olmak
üzere sektöre katkı sağlayacak çok
sayıda çalışmayı birlikte yürüterek
akademi dünyası ile iş dünyası
arasında köprü olmaya çalışıyo-
51
Tehlikeli Madde Güvenlik Danışmanlığı Eğitimleri de 2014 yılı itibarıyla
başlamış olup, ülke genelinde 95
adet eğitim kurumu yetkilendirilmiş
olup, 21 adedi İstanbul’da faaliyet
göstermektedir.
SRC belge sayısı 3 milyonu aştı
ancak sürücü açığı sektörün en
önemli sorunu!
ruz. Bu vesileyle, İstanbul Ticaret
Üniversitesi’yle kasım ayında başlatmayı planladığımız ve yurtdışında
40’ın üzerinde ülkede tanınırlığı olan
“Uluslararası Dış Ticaret ve Lojistik Yönetimi Sertifika Programına”
lojistik sektörüne gönül verenlerin
de katılımını bekleriz.
Sektörün sürekli
eğitim merkeziyiz
AETR Konvansiyonu, ADR Konvansiyonu, CMR Konvansiyonu, UBAK
Konvansiyonu, TIR ve Kaçakçılık
Mevzuatı, Dış Ticaret Teslim Şekilleri, Taşıma Hukuku, İş Hukuku, Satış
ve Pazarlama, İletişim ve Sigorta
Mevzuatı gibi konular ile ilgili 400’ün
üzerinde şirket bünyesi ve genel
katılıma açık eğitim düzenleyerek 6
binin üzerinde sektör mensubuna
eğitim verdik. 517’si Alman Ticaret
Odası kontrolünde (1990-2010 arası) olmak üzere, toplamda 700’ün
üzerinde eğitim programı açarak 8
bini aşkın sürücümüze (ADR) SRC5 eğitimi, 400’ün üzerinde SRC1-2-3-4 eğitim programı açarak 6
bini aşkın sürücüye mesleki yeterlilik
eğitimi, 90’ın üzerinde ÜDY-ODY
programı açarak 2 bini aşkın sektör
çalışanına da üst düzey yönetici
sertifikası eğitimi verdik, vermeye
de devam ediyoruz. Tehlikeli Mal
ve Kombine Taşımacılık Düzenleme Genel Müdürlüğü uhdesinde
yürütülen (TMGD) Tehlikeli Madde
Güvenlik Danışmanlığı Eğitimleri’ni
de vermekle yetkilendirilen eğitim merkezimiz, ulaşım akslarına
yakınlığı (Mecidiyeköy MerkezMetro-Metrobüs durakları karşısı),
kurumsal yapısı ve eğitim kalitesiyle
katılımcılarına ve dolayısıyla sektöre
hizmet vermeye devam etmektedir.
Bakanlıkça yetkilendirilen
eğitim merkezi sayısı 300’ü aştı
SRC Türü (SRC1-2-3-4) mesleki
yeterlilik eğitimlerini vermekle yetkilendirilmiş 314 eğitim kurumu olup,
bunların 62’si İstanbul’da faaliyet
göstermektedir. ADR türü (SRC
5 Temel + Tank + Radyoaktif) Mesleki Yeterlilik Eğitimleri’ni vermekle
yetkilendirilmiş 119 eğitim kurumu
olup, bunların 21’i İstanbul’da
faaliyet göstermektedir. TMGD –
Bakanlık, 25.02.2003 tarihinden
evvel ehliyeti olan herkese ama herkese eğitimden ve sınavdan muaf
olarak (ehliyet tarihi ile 25 Şubat
2003 tarihi arasında 90 günlük SSK
primi olanlar) yaklaşık 2.4 milyon
adet SRC 2 ve SRC 4 Belgesi düzenledi (B sınıfı ehliyetlere). Ehliyeti
C, D veya E Sınıfı olan yaklaşık 1
milyon sürücü de SSK prim zorunluluğu olmadan SRC-1 ve SRC-3
belgesine aynı anda sahip oldular.
Bahsi edilen belgelerin yaklaşık
yüzde 90’ı hem yük hem de yolcu
taşımacılığı sertifikasına sahip sürücülerden oluşması nedeniyle 3.2
Milyon sertifika gerçekte 1,5 milyon
sürücüye aittir. Bu sayının önemli bir
bölümü sektör dışında sadece araç
ruhsatında “ticari” yazdığı için almak
zorunda olduğu (eğitim, sağlık,
küçük esnaf, taksici, kamyon, kamyonet, küçük ticari araç kullanıcılarından oluştuğu göz önüne alınırsa
sürücü açığı daha iyi anlaşılacaktır.
Örneğin eczanede çalışan ve ilaç
taşıyan birisi Kango veya Doblo tipi
araçlardan birini kullanıyorsa SRC
4 adlı belgeye sahip olması gerekmektedir.
Ekim 2015
52
EĞİTİM
Not: Eğitime tabi olup Bakanlık
sınavına girerek MYE Belgesi
alanların sayısı SRC – ÜDY ODY
Sertifikalarının tamamı sadece
110 bin dolayındadır. Dolayısıyla,
muafiyet kapsamında alanların
oranı yüzde 95’tir.
Mesleki yeterlilik eğitimlerinde
sınav sayısı yetersiz!
2014 yılında Gazi Üniversitesi ile
bakanlık arasında yapılan yetki
devri sürecinde sınavlar uzun süre
yapılamamış ve tüm yıl boyunda
sadece temmuz ayında tek sınav
yapılabilmiştir. 2015 yılında da
nisan, haziran aylarında yapılan
2 sınava ilaveten 17 Ekim 2015
tarihinde yapılacaktır. SRC-1-2-34-5, ÜDY-ODY eğitimleri bu şekilde
yılda 3 defa yapılırken Tehlikeli Mal
ve Kombine Taşımacılık Düzenleme
Genel Müdürlüğü kontrolünde yürütülen TMGD sınavları yılda 6 defa
yapılmaktadır. Önerimiz ve öncelikli
talebimiz, eğitimden hemen sonra
sınav yapılmasıdır. Şayet mümkün
olmadığı takdirde TMGD sınavlarında olduğu gibi 2 ayda bir ve sınava
30 gün kala eğitimini tamamlayanların sınava girebilmesine olanak
sağlayacak şekilde bir düzenleme
yapılmalıdır. Bu iyileşme, hem katılımcıya hem firmaya hem de eğitim
Ekim 2015
kurumlarına nefes aldıracaktır. Diğer
taraftan, SRC 5 temel ve tanker
eğitimini birlikte alan bir sürücü nasıl
sınavlarına aynı anda girebiliyorsa,
SRC 2 ve SRC 4 eğitimi alan bir
sürücünün de sınava aynı anda
girebilmesine olanak sağlanmalıdır.
Bu durum, özellikle mesleği sürücü
olan ve ekmeğini taksicilik, kamyonetçilik yaparak kazanan sürücüler
için çok daha büyük önem arz
etmektedir.
Alınması zorunlu mesleki
yeterlilik belgeleri
Yönetmelik kapsamında yapılan işin
konusuna göre alınması zorunlu
mesleki yeterlilik belgeleri şunlardır:
• SRC-1 Eğitimleri (Yurtiçi ve Yurtdışı Yolcu Taşımacılığı Sürücü MYE
Belgesi )
• SRC-2 Eğitimleri (Yurtiçi Yolcu
Taşımacılığı Sürücü MYE Belgesi)
• SRC-3 Eğitimi (Yurtiçi ve Yurtdışı
Yük ve Eşya Taşımacılığı Sürücü
MYE Belgesi)
• SRC-4 Eğitimi (Yurtiçi Yük ve
Eşya Taşımacılığı Sürücü MYE
Belgesi)
• SRC-5 (ADR) Sürücü Eğitimi
(Tehlikeli Madde Taşımacılığı Sürücü MYE Belgesi)
• ÜDY-1 (Yurtiçi ve Yurtdışı Yolcu
Taşımacılığı MYE Üst Düzey Yönetici Belgesi)
• ÜDY-2 (Yurtiçi Yolcu Taşımacılığı
MYE Üst Düzey Yönetici Belgesi)
• ÜDY-3 (Yurtiçi ve Yurtdışı Yük ve
Eşya Taşımacılığı MYE Üst Düzey
Yönetici Belgesi)
• ÜDY-4 (Yurtiçi Yük ve Eşya Taşımacılığı MYE Üst Düzey Yönetici
Belgesi)
• ODY-1 (Yurtiçi ve Yurtdışı Yolcu
Taşımacılığı MYE Orta Düzey Yönetici Belgesi)
• ODY-2 (Yurtiçi Yolcu Taşımacılığı
MYE Orta Düzey Yönetici Belgesi)
• ODY-3 (Yurtiçi ve Yurtdışı Yük ve
Eşya Taşımacılığı MYE Orta Düzey
Yönetici Belgesi)
• ODY-4 (Yurtiçi Yük ve Eşya Taşımacılığı MYE Orta Düzey Yönetici
Belgesi)
• Psikoteknik Test Belgesi (sürücüler için)
• TMGD (Tehlikeli Madde Güvenlik
Danışmanı)
Not : Karayolu Taşıma Kanunu 26’ncı
Maddesi “Nitelikli Personel” çalıştırılmasını zorunlu kıldığı ve takibinin de hem
çalışan hem de firmaya müteselsilen
sorumluluk yüklediğini bilgilerinize sunarız. Mesleki yeterlilik eğitimleri ve yasal zorunluluklar ile ilgili aklınıza takılan
her türlü soruya UND Eğitim Merkezi
olarak cevap vermeye hazırız.”
53
Gıda sektörü tedarik zincirini yenilemeli
Gıda Perakendecileri Derneği’nin (GPD) düzenlediği “Ortak Gelişim Tüketici
Odaklı Tedarikçi ve Perakendeci Verimliliği Konferansı” İstanbul’da Wyndham
Grand Otel’de gerçekleştirildi. Bu yıl ikincisi düzenlenen konferansta dünyanın
lider palet tedarikçisi CHEP Genel Müdürü Şafak Aktekin, perakendecilerin ve
tedarikçilerin mağaza içi çözümlerinden yararlanmak için tedarik zincirlerinde
bazı yenilikler yapmaları gerektiğini anlatarak “Uzun vadede sağladığımız çözümlerin yarattığı tasarruf yapılan değişikliklerin çok rahat kazanç olarak geri
dönmesini sağlıyor” dedi.
Türkiye’nin en büyük gıda perakendeci platformu olan Ortak Gelişim
Tüketici Odaklı Tedarikçi ve Perakendeci Verimliliği Konferansı ikinci
kez üreticileri ve tedarikçileri buluşturdu. CHEP’in sponsor olduğu ve
Wyndham Grand Otel’de gerçekleştirilen konferansta gıda perakendeciliğinin önemli isimleri konuşmacı
olarak yerini aldı. Konferansta,
palet havuzlama hizmetleriyle
önemli dünya şirketlerinin tercihi
olan CHEP Genel Müdürü Şafak
Aktekin, perakendede değişen
müşteri davranışlarını ve trendleri
değerlendirdi. Aktekin “Bizim sistemimiz havuzdan kiralama ilkesine
dayanıyor ve bize sürdürülebilir bir
tedarik zinciri kurma olanağı veriyor.
50 yıldır 50 ülkeye hizmet veriyoruz.
CHEP olarak sunduğumuz ‘mağaza içi çözümleri’ sistemi sayesinde
perakendecilere ürünleri hızla raflara
yerleştirme ve boş rafları tekrar doldurma imkanı tanıyoruz. Perakendecilerin ve tedarikçiler mağaza içi
çözümlerinden yararlanmak için tedarik zincirlerinde bazı yenilikler yapmaları gerekiyor. Fakat uzun vadede
sağladığımız çözümlerin yarattığı
tasarruf yapılan değişikliklerin çok
rahat kazanç olarak geri dönmesini
sağlıyor. İşimiz ürünleri üreticiden,
market raflarına olabilecek en hızlı
ve verimli şekilde taşımak. CHEP,
alışkanlıkları değişen tüketiciler
için alışverişi optimize eden hizmet
sunar. Türkiye’de de mağaza içi
çözümleri hayata geçirerek tüketicilerin hayatını kolaylaştırıyoruz”
dedi. Şafak Aktekin sundukları palet
hizmetiyle ürünlere dokunmadan
mağazalara ulaştırdıklarını ve direkt
satışa sunduklarını belirtti.
Scania, tüm zamanların en iyi kamyonu seçildi
İngiltere’nin önde gelen ticari araç
dergisi Commercial Motor, Scania
3 serisini tüm zamanların en iyi ağır
ticari aracı seçti.
İngiltere’de yayınlanan Commercial
Motor, tüm zamanların en iyi ağır ticari araçlarının listesini yayınladı. En
iyi 100 araçlık listenin 1’incisi Scania
Streamline 3 serisi olurken, 3 ayrı
Scania modeli daha listede yer alma
başarısı gösterdi. Commercial Motor yöneticileri, 1987 yılında tanıtımı
gerçekleştirilen 3 serisinin sektörde kıskanılan bir model olduğunu
belirterek “Avrupa’da 1989 yılının en
iyi ağır ticari araç modeli seçilen 3
serisi, bugün hala yollarda görülmekte ve saygınlığını korumaktadır”
açıklamasında bulundular. Son 10
yılın araçlarının yer almadığı listede
Scania 1 serisi 4., R serisi 11.,
Scania-Vabis LB 76 ise 26. sırada
yer aldı. Yeni tasarlanan modeli ile
2013 yılında Türkiye’de yollara çıkan Scania Streamline, bu tarihten
itibaren büyük ilgi görüyor. Aerodinamik tasarım odaklı yaklaşımın
öncüsü olan Streamline, Scania’nın
yakıt tasarrufu ve dayanıklılık
konusundaki konumunu daha da
güçlendirerek sürücülerin en büyük
yardımcısı olmuştur. G ve R serisi
yüksek performansa sahip bu araçlar, zorlu sürüş koşullarının üstesinden gelerek, yük ve yol durumuna
kendini kolayca adapte edebiliyor.
Ekim 2015
54
LOJİSTİK
Kırgızistan-Kazakistan gümrük sınırı kaldırıldı
Avrasya Birliği AB’ye alternatif olabilecek mi?
Türkiye, yıllardır AB’nin ülkemize takındığı olmusuz ve korumacı gümrük tavrı
eleştiriyor. Kimi uzmanlar, AB gümrüğünden çıkmamız gerektiğini ifade ederken
kimi uzmanlar ise işi daha vahim bir boyuta taşıyarak “zaten biz bu birliğie aslında hiç üye olmadık ki çıkabilelelim” diyor. Ülkemiz ile Gümrük Birliği arasında
yaşanan bu sorunlar devam ederken kimi uzmanlar da Türki Cumhuriyetler’i de
kapsayacak şekilde Avrasya Birliği’nin kurulması gerektiğine vurgu yapıyorlar.
Avrasya Birliği, yanı başımızda, ciddi bir kriz içinde olan Avrupa Birliği’ne karşı
güçlenen bir blok olma yolunda.
Avrasya Birliği fikrinin öncülerinden
olan Kazakistan Cumhurbaşkanı
Nursultan Nazarbayev şimdiye
kadar Türkiye’nin de bu birlikte
yer alması gerektiğini birçok kez
vurgulamıştı. Kazakistan, Rusya
ve Belarus’un kurduğu Avrasya Ekonomik Birliği’ne (AEB)
Ermenistan’ın ardından tam üye
olan Kırgızistan ile Kazakistan
arasında gümrükler kaldırıldı. Tüm
yasal ve teknik prosedürlerini tamamlamasının ardından 8 Mayıs’ta
Avrasya Ekonomik Birliği’ne tam
üye olan Kırgızistan ile Kazakistan arasındaki Ak-Jol, Çaldıbar,
Ak-Tilek, Ken-Bulun, Tokmok,
Karkıra, Çon-Kapka ve Kayındı
sınır kapılarında görev yapan gümrük memurlarının görevi de sona
erdi. Kırgızistan’ın kuzeyindeki
Çuy Vadisi’nde yer alan Bişkek ile
Ekim 2015
Almatı karayolu üzerinde bulunan
Ak-Jol Devlet Sınır Kapısı’nda
gümrüklerin kaldırılması nedeniyle
bir tören düzenlendi. Törene, Kırgızistan Cumhurbaşkanı Almazbek
Atambayev ve Kazakistan Devlet
Başkanı Nursultan Nazarbayev,
Kırgızistan’ın tatil merkezi Issık
Gölü Bölgesi’ndeki Çolpon-Ata
kentinde bulunan Cengiz Aytmatov
Kültür Merkezi’nden telekonferans
sistemiyle katıldı. İki ülke liderinin
talimatıyla Kırgız ve Kazak devlet sınır kapılarındaki bariyerler
sembolik olarak kaldırılarak, sınır
kapılarında görev yapan gümrük
görevlileri törenle uğurlandı.
Nazarbayev: İki akraba
halkı arasında hiçbir bariyer
olmayacak
Devlet Başkanı Nazarbayev yaptığı
konuşmada, Kırgızistan’ı Avrasya Ekonomik Birliği’ne tam üye
olarak Kırgızistan ve Kazakistan
sınırındaki gümrüklerin kaldırılmasından dolayı kutladı. Nazarbayev,
iki ülkenin ve iki halkın arasında
sıkı işbirliğe sahip olduğunun altını
çizerek, “Bugün tarihi bir gündür.
Kazak ve Kırgız halkını yürekten
kutluyorum. Kazak halkı daima
Kırgız halkına destekte bulundu.
Sonunda, birliğe üye olan Kırgızistan ile sınırdaki gümrükleri de
kaldırıldı. İki akraba halkı arasında
hiçbir bariyer olmayacak. Halklar
arasında serbest ticaret ve işbirliği
olacak” dedi. Dünyadaki ekonomik krizin Avrasya Ekonomik
Birliği üye ülkelerin ekonomisini
olumsuz etkilediğine işaret eden
Nazarbayev, Kazakistan’ın bu yıl,
Kırgızistan’a 51 şirketle bir buçuk
55
milyar dolar yatırımda bulunduğunu
anımsatarak, “Fabrika kuruyoruz.
Kırgızistan’ın tatil merkezi ÇolponAta kenti ile Almatı kenti arasındaki
mevcut 480 kilometrelik karayolunu
250 kilometreye düşürmeye yönelik
yeni yol çalışmalarına başlamak
istediklerini söyledi.
Atambayev: Orta Asya’da
birbirine en yakın iki halkız
Kırgızistan Cumhurbaşkanı Atambayev de, Kırgız ve Kazak halkların arasında sınır ve bariyerlerin
olmaması dileğinde bulunarak,
“Kırgız kazak halkı kardeştir. Orta
Asya’da birbirine en yakın iki halk
vardır. O da Kırgız ve Kazak halkıdır. İki halkın yolu açık olsun. Allah
korusun” dedi. Ak-Jol Devlet Sınır
Kapısı’ndaki törende hazır bulunan
Başbakan Temir Sariyev de, “İki
halkı kutluyorum. Bundan sonra
birbirimizin misafirliğine icabet
edelim. Gelin alıp verelim” ifadesini
kullandı. Avrasya Ekonomik Birliği
üye ülkeleri ile kuzeyden sadece
Kazakistan ile sınırı bulunan Kırgızistan, güneyindeki Özbekistan,
Tacikistan ve Çin ile sınırları Birliğin
dış sınırı haline gelmiş oldu.
yon projesi olan Avrasya Ekonomik
Birliği, Rusya ile Belarus arasında
1995 yılında imzalanan Gümrük
Birliği anlaşması ile başlangıç yaptı.
2000 yılında Rusya, Belarus, Kazakistan, Kırgızistan ve Tacikistan,
Avrasya Ekonomik Topluluğu’nu
(AET) kurdu. 2010 yılında, Rusya,
Kazakistan ve Belarus arasında
gümrük birliği kurulmuş ve bu üç
ülke aralarında yoğun ekonomik
entegrasyona başlamıştı. Gümrük Birliği’ni oluşturan üç ülkenin
liderleri 29 Mayıs 2014’te, Avrasya
Ekonomik Birliği’nin kuruluşuna
ilişkin anlaşmayı imzaladı. Avrasya
Ekonomik Birliği’nin kuruluşuna
ilişkin anlaşma ise 1 Ocak 2015
tarihinden itibaren yürürlüğe girdi.
Avrasya Ekonomik Birliği, Avrasya
coğrafyasındaki ülkelerin pek çok
ülkeyi kapsayacak şekilde, Avrupa
Birliği’ne benzer uluslararası bir
birlik yapma hedefleniyor. Avrasya Ekonomik Birliği anlaşması ile
birlik üyeleri arasında mal, hizmet,
sermaye ve iş gücü dolaşımının
serbest hale gelirken, birlik ülke
vatandaşları diğer üye ülkelerde de
aynı hukuk ve haklara sahip oluyor.
Sandıkçı: Uzun vadeli
planlar ile Avrasya Ekonomik
Birliği’ne bakılmalı
Kırgızistan ve Kazakistan bölgelerini
en iyi bilenlerden biri hiç kuşkusuz ki Karadeniz Nakliyat Yönetim
Kurulu Başkanı Hüseyin Sandıkçı.
Sandıkçı, Karadeniz Nakliyat olarak
uzun yıllardır bu bölgelere taşıma
yapıyor. Kırgızistan-Kazakistan
Gümrük sınırı kaldırıldı. Bu durumu
Avrasya Ekonomik Birliği
Avrasya Ekonomik Birliği’nin gerekliliği ile ilgili fikri, Kazakistan Devlet
Başkanı Nursultan Nazarbayev’in
29 Mart 1994 yılında Lomonosov
Moskova Devlet Üniversitesi’ni ziyareti sırasında ilk kez dile getirmişti. Kazakistan tarafından projelendirilen düşünce 1994 yılında bölge
ülkeleri ile paylaşıldı. Bir entegras-
Karadeniz Nakliyat Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Sandıkçı
Ekim 2015
56
LOJİSTİK
nasıl okumak gerekiyor. Bunun
ülkemize ve lojistik sektörümüze
yansımaları nasıl olabilir sorumuza ilişkin Sandıkçı, Kırgızistan’la,
Kazakistan’ın Türkiye’nin doğusunda yeni bir ekonomik alan oluştuğuna işaret ederek, “Bu bölgenin
Türkiye açısından da tarihi dostluk
ve kardeşlik ilişkisi içinde olduğumuz dikkate alındığında pozitif
yansımasının olduğunu beklemek
gerekir. Özellikle içinde bulunduğumuz dünya konjonktürünün bir
siyasi ve ekonomik krize işaret
ettiği oranda ülkemizin bu gelişmeden olabildiğince yararlanmasını sağlayacak adımların atılması
büyük önem taşımaktadır. Ancak
bu noktada sadece dostluk ve
kardeşlik ilişkisinin yetmediğinin
ülkelerin öncelikli olarak kendi
çıkarları temelinde hareket etmeleri gerektinide göz ardı etmemek
gerekir” diyor.
Avrasya Ekonomik Birliği,
Avrupa Birliği’ne bir alternatif
değildir
Türkiye’nin burada profesyonel bir
paydaş/iş ortağı tutumu ile bölge
ülkelerine öncü olması gerektiğini
düşünen Sandıkçı, Avrasya Ekonomik Birliği, Avrupa Ekonomik
Birliği’ne bizim açımızdan nasıl bir
alternatif olabilir, AB karşısında
Avrasya Ekonomik Birliği ile nasıl ve
ne şekilde rahatlayabiliriz sorumuza
yönelik, “Yukarıda söylenenlerin
ışığında, Avrasya Ekonomik Birliği,
Avrupa Birliği’ne bir alternatif değildir. İçinde bulunduğumuz günlerde
önbilgilendirmeleri yapılan Gümrük
Birliği’nin revizyonu ve derinleştrilmesi çalışmaları bu çerçevede
dikkatle izlenmesi gerekmektedir.
Ekim 2015
Mevcut Gümrük Birliği bir diğer
ekonomik toplulukla-ülke olarak tek
başımıza yeni bir ekonomik alana
girmeye izin vermez. Öte yandan
mevcut gümrük yerine Avrasya
Ekonomik Birliğin’i hedef almak
Ankara Anlaşması’nı (1963) ortadan kaldırmak gibi ciddi bir sonuç
doğurur. Ayrıca Dünya Ticaret
Örgütü çereçevsinde konuya yaklaşıldığında Türkiye’nin 1973 yılından
bu yana yarattığı ticaret sapması
durumuna bağlı olarak çok ciddi
tazminatlarla karşı karşıya kalması
sonucuı doğurabilir. Bu durumdaAvrasya Ekonomik Birliği’ni bir
alternatif olmaktan çok bir nasıl
yaralanabiliriz alanı olarak değerlendirmek gerekir. Bu çerçevede iki
yöntem dikkate alınabilir. Bunlardan
birincisi eğer, Avrupa Birliği Avrasya
Ekonomik Birliği ile bir serbest
ticaret anlaşması yapma yoluna
gidecekse Türkiye mutlak süretle
bu anlaşamanın içinde yer almalıdır.
İkinci yol ise Türkiye ile AB arasında
57
yeni gümrük birliği müzakerelerinin
bu konu ile ilgili bir istisnasınınmüzakerelere ve son anlaşamaya dahil
edilmesi gerekir. Bu çerçevede AB
karar alma sürecinde yer almadığımız oranda Türkiye’nin bu istisnadan yararlandırılmasına AB sıcak
bakacaktır. Sonuçta AB sürecinde
Türkiye’de ürettikleri malları bu kanalla doğuya taşıyacaklarından konuya olumlu yaklaşacaklardır” diyor.
Avrasya Ekonomik Birliği özelinde
lojistik sektörüne ne gibi ödevler düşüyor, Kamu’dan bu konuda hangi
çalışmaların (adımların-düzenlemelerin) gelmesi gerekir sorusuyla ilgili
Sandıkçı, lojistik sektörünün Avrasya
Ekonomik Birliği özeline kendi deneyimlerini ve sorunlarını gerçek bir
şekilde kamuya aktarması ve kamu
ile birlikte hareket etmesi gerektiğini
ifade ediyor. Sandıkçı, “Örneğin,
ülkeden ülkeye farklı kota uygulamalarının tek bir Avrasya ekomomik
kotasına dönüştürülmesinin mücadelesi verilemelidir” diyor. Sandıkçı,
Avrupa Birliğin’de olduğu gibi Türk
lojistik firmalarını Avrasya Ekonomik
Birliği’nde de şirket kurmaları ve
özekllikle de bu birlik içindeki siyasetçileri lobi kanalından etkilemeleri
gerektiğinin altını çiziyor.
Türki Cumhuriyetleri üstündeki
gücünü olumlu ve olumsuz yönde
etkileyebilir. Örneğin daha ziyade
Rusya’nınn etki alanı içinde olacak
bu birlik Türkiye’nin Rusya ile ilişkilerine de bağlı olarak olumlu ya da
olumsuz etkileyebilir. Keza, her ülkenin öncelikle çıkarı doğrultusunda
hareket etmesi gerçeği ışığında karşılaşılabilecek sorunların ve artılarının gerçekçi bir analizinin yapılması
gerekir (bu bağlamda çıkar algısı
hergün farklılaştığından uzmanların
yorumalarına kulak verilmesi ve
uzun vadeli stratejilerin yanı sıra
günlük ayarların yapılması esastır).
Yeni pazar arayışlarını sürdüren ülkemiz ihracatçısı bu durumda nasıl
bir fırsat yaratabilir sorusu ile ilgili
olarak Sandıkçı, “Yeni pazar arayışları çerçevesinde ülkemiz ihracatçısı
daha geniş bir pazar, daha büyük
bir ölçek ekonomisi şansını yakalamış olacaktır. Ancak bir başka bir
gerçeğin daha altını çizmek gerekir;
söz konusu pazarlar petrol ve doğal
gaz fiyatlarına bağlı yani istikrarsız
pazarlar niteliğindedir. Satınalma
gücü petrol ve doğal gaz fiyatlarına
bağlı bir değişken olduğundan bu
bölgeye yapılacak ihracatta özekllikle Türk Exim Bank’ın ihracatçıya
bir istikrar garantisi sunması, lojistijk
sektörünğünde devlet yardımlarından yararalandırılarak sübvanse edilmesi pazar istikrarı açısından önem
arz etmektedir” diyor. Sandıkçı,
Türkiye’nin bölgesinde çok önemli
bir noktada olduğunu ifade ederek
bölge ülkelerle profesyonel ilişkiler
geliştirilmesi gerektiğini belirtiyor.
Ticarettte kan bağı ya da akrabalık
duyguları kadar profesyonel, ciddi
paydaş olmanın şart olduğunu ifade
eden Sandıkçı, hamaset ile ticaretin
yan yana duramayağını da sözlerine
ekliyor.
UND, yıllar öncesinden
Avrasya Birliği çalışmalarını
başlatmıştı
UND’nin yıllar öncesinden itibaren
Avrasya Birliği fikrini ileri sürdüğünü ve bu yönde ciddi çalışmalar
gerçekleştirdiğini ifade eden Sandıkçı, UND’nin öngörülerinin çok
güçlü olduğunu söylüyor. UND’nin
çalışmalarının kamu açısından da
iyi etüt edilmesi gerektiğini ifade
eden Sandıkçı, Avrasya Ekonomik
Birliği’nin ülkemize çok önemli katma
değerleri snacağının altını çiziyor.
Uzun vadeli projeksiyonlar ile plan
ve programlar geliştirmek gerektiğini
ifade eden Sandıkçı, Türkiye’nin
ticari anlamda bölgesinde daha aktif
ve lider konuma yükselebilmesi için
kamu-özel sektör işve güçbirliğinin
şart olduğunu vurguluyor.
Uzun vadeli stratejilerin
yanı sıra günlük ayarların da
yapılması esas
Avrasya Ekonomik Birliği,
Türkiye’nin Türki Cumhuriyetler
üzerindeki gücünü nasıl etkileyebilir.
Türkiye, burada nasıl bir yol haritası
izleyebilmeli, doğru adım(lar) nelerdir
sorumuza yönelik Sandıkçı, “Avrasya Ekonomik Birliği Türkiye’nin
Ekim 2015
58
KISALAR
Alışan Lojistik’ten çalışanlarına geleneksel piknik etkinliği
Türkiye’nin lider lojistik firmaları
arasında yer alan Alışan Lojistik, iç iletişim etkinliği olarak
çalışanlarına bu yıl da keyifli bir
hafta sonu pikniği düzenledi.
Uluslararası standartlarda sunduğu hizmetlerle sektörün öncü
firmaları arasında yer alan Alışan
Lojistik; 19 Eylül’de Polonezköy
Melek tesislerinde çalışanlarının iş
haricinde de keyifli vakit geçirmeleri içingeleneksel piknik etkinliğini gerçekleştirdi. Yaklaşık 500
Alışan Lojistik çalışanın katıldığı
piknikte, çeşitli sosyal aktiviteler düzenlendi. Tavla turnuvası,
çeşitli spor etkinlikleri, langırt
turnuvası vb. gibi aktivitelerin
düzenlendiği geleneksel piknik
etkinliğinde, aktivitelerde başarılı
olanlara özel anı madalyası ve
kupalar verildi. Geleneksel Alışan
Lojistik piknik etkinliğine katılan
İdari İşler Direktörü Ayhan Özekin:
“Alışan Lojistik olarak faaliyetlerimi-
zi, çalışmalarımızı büyük bir titizlikle
yıl boyunca siz değerli çalışanlarımızla birlikte gerçekleştiriyoruz.
Sizin de bildiğiniz gibi biz Alışan
Lojistik çatısı altında çok büyük bir
aileyiz ve her geçen gün büyümeye
devam ediyoruz. Kuruluşumuzun
30. yıldönümünü kutladığımız bu
yılda hep birlikte bir araya gelerek
gerçekleştirdiğimiz pikniğimiz bu
anlamda eminim ki hepimiz için
çok önemli bir motivasyon kaynağı
da oldu. Güzel anılar ile hatırlayacağımız geleneksel piknik etkinliğimize katılan tüm personelimize
tekrar teşekkür ederim” dedi.
Omsan-Bosch işbirliği güçlenerek büyüyor…
Omsan, önemli müşterilerinden
Bosch’un ısıtma ve soğutma
grubu ürünlerinden sonra şimdi de
otomotiv yedek parça, el aletleri
ve güvenlik ekipmanları ürünleri
için depolama hizmetleri sunmaya
başladı.
Ekim 2015
Lojistik sektörünün lider şirketi
Omsan, müşterisi olan Bosch’un
ısıtma ve soğutma grubu ürünlerine
ilave olarak, Türkiye’nin en büyük
toplam SKU hacimlerinden birine
sahip otomotiv yedek parça, el
aletleri ve güvenlik ekipmanlarını
kapsayan ürünleri için serbest
depolama, gümrüklü depolama,
elleçleme ve diğer katma değerli
hizmetleri sunmaya başladı. Bu
proje kapsamında, Hadımköy’de
bulunan depoda Bosch ürünleri
için kapsamlı depolama hizmeti
sunmaya başlayan Omsan, Ekim
ayından itibaren ise aynı hizmeti
İstanbul – Orhanlı’da yer alan 20
Bin metrekarelik yeni deposundan
sürdürecek. Proje, halihazırda 60
Omsan çalışanı ile yürütülüyor.
Omsan Lojistik Depolar ve Dağıtım
Operasyonları Grup Müdürü Serkan Çelik; sunulan hizmet kalitesi,
KPI’larda hedef değerlerin üzerinde
sonuçların elde edilmesi ve taraflar
arasında karşılıklı güvene dayalı
ilişkinin de etkisiyle Bosch - Omsan işbirliğinin gittikçe güçlendiğini
belirtti. Çelik, Türkiye’de en fazla
yerleşik yatırım yapan uluslararası firmalardan biri olan Bosch
markasına hizmet vermekten ötürü
mutlu olduklarını söyledi. Çelik,
Orhanlı’da hizmet verecekleri yeni
depolarında müşteriye özel, katma
değerli bir hizmet sürecini başlatacaklarını sözlerine ekledi.
59
Koluman 50. yılını
Tataristan’daki yatırımla taçlandırdı
Koluman Rus’un Tataristan’ın Kip Master Sanayi Merkezi’nde açtığı tesiste Kamaz kamyonları için üstyapı üretmeyi planlıyor. 4 bin metrekare kapalı alanda yapılan tesiste başta
vakumlu süpürge olmak üzere, beton pompası ve kamyon üstyapıları üretilecek.
Koluman Rus’un Tataristan Yar Çallı’daki Pazarlama, Eğitim ve Montaj
Merkezi 3 Eylül 2015 tarihinde Rusya Federasyonu Tataristan Cumhurbaşkanı Rustam Minnihanov,
Koluman Holding Yönetim Kurulu
Başkanı Mustafa Koluman, Koluman Otomotiv Yönetim Kurulu Üyesi
Kaan Saltık, Yönetim Kurulu Üyesi
Kürşat Tüzmen, Rusya Federasyonu
Meclisi Üyeleri, Kamaz ve KİP Master yöneticilerinin katılımlarıyla resmi
açılışı gerçekleştirdi. Koluman’ın
Rusya’daki firması olan Koluman
Rus’un 1,5 milyon USD başlangıç yatırımıyla kurulduğu tesiste,
Koluman Otomotiv ürünlerin Rusya
federasyonunda satış, montaj ve satış sonrası işlemleri gerçekleşecek.
Koluman Rus KİP Master tesislerinde 4 bin metrekarelik tesiste, kamyon üstyapıları, vakumlu süpürge ve
beton pompası üretiliyor.
Vakumlu süpürgeler
kullanılmaya başladı
Rusya pazarına girerken Koluman
Rus Rusya’nın en büyük kamyon
üreticisi Kamaz kamyonları için
üretim yapmayı hedefliyor. Koluman
Rus geniş ürün paleti içerisinde
öncelikle başarısını ispatlamış 2
adet vakumlu süpürge üstyapısını
standart Kamaz kamyonları üzerine adapte etti. Bu ürünlerden
KRS 60 belediye ve karayolları yol
süpürme hizmetleri için, KRS 90
da havalimanlarında kullanılmak
üzere Kamaz kamyonlarına monte
edildi. Koluman süpürge üstyapıları
Avrupa’nın tüm önde gelen vakumlu
süpürge üreticilerinin de üye olduğu
E-United derneği tarafından yapılan
tüm testlerden en yüksek puan olan
3 yıldızı aldı. Bu başarısı ile hem dernek üyesi olarak kabul gördü hem
de Avrupalı üreticiler için son derece
iddialı bir rakip olduğunu ispatladı.
Şimdi Koluman bu başarısını Kamaz
kamyonları ile Rus pazarında tekrarlamak istiyor. Bu her iki ürünün de
kalite/fiyat performansı tüm potansiyel kullanıcıları heyecanlandıracak
ve onlara alım kararlarında iddialı
bir alternatif sunacak.
Bu 2 ürün sadece bir başlangıç.
Koluman’ın esas hedefi Kamaz
kamyonları üzerinde gerekli
iyileştirmeleri de hayata geçirip
tam hidrostatik donanımlı vakumlu
süpürge üstyapılarını Rus pazarına
sunmak ve pazar lideri haline gelmek. Bu üstyapılar klasik vakumlu
süpürgelere nazaran hem akaryakıt
sarfiyatı, hem de sessizliği hem
de bakım/onarım kolaylığı ile Rus
tüketicilerin beğenisini ve tercihini
kazanacak.
Mühendis sayımızı
30’a çıkaracağız
Tesisin açılış konuşmasını yapan
Koluman Holding Yönetim Kurulu
Başkanı Mustafa Koluman, şunları
söyledi: “Naberejni Çelni’de yerleşik Koluman Rus’un Pazarlama,
Eğitim ve Montaj Merkezine hoş
geldiniz. Açılışa katılan hepinize
teşekkürlerimi sunarım. Koluman
Rus’u yönetmek üzere halen, 3ü
makina mühendisi ve 2si idari işler
olmak üzere toplam 5 yerel eleman
işe aldık ve yılsonu itibari ile makine
mühendisi sayımızı 30 kişiye çıkaracağız. Daha sonra bu kişileri 3-aylık
bir eğitim programına katılmak üzere
KOE, Tarsus Fabrikamıza göndereceğiz.
Koluman Rus’un amacı ve misyonu,
müşterilerimize Satış Sonrası Hizmetleri sunmak yanında, KOE Üst
Yapılarını teknik olarak geliştirilmiş
Kamaz Kamyonları üzerine monte
etmek olacaktır.
Sayın Cumhurbaşkanı, Sizin Mayıs
2014 Koluman Mersin ziyaretiniz
kalplerimizde derin ve güzel bir iz ve
hatıra bırakmıştır. Sayın Cumhurbaşkanı bize vermiş olduğunuz desteklerden dolayı minnettar olduğumuzu
ifade etmek istiyoruz.
Ayrıca takımınıza da, Tataristan Cumhuriyeti’nin Türkiye
Cumhuriyeti’nde Yetkili Temsilciliği,
Tataristan Cumhuriyeti Sanayi ve
Ticaret Bakanlığı, Naberejni Çelni
Belediyesi, Kamaz ve KİP Master’e,
projemizi destekledikleri için teşekkür ederiz.
Sözlerimi bitirmeden önce Tataristan
Cumhuriyeti’nin 25.inci Yıldönümünü
en samimi duygularımla kutladığımı
beyan etmek isterim.”
Ekim 2015
60
LOJİSTİK
Kapıkule TIR parkı açıldı
TOBB Başkanı M. Rifat Hisarcıklıoğlu Kapıkule TIR Parkı’nın açılışında yaptığı
konuşmada, bu parkın Edirne için çok büyük bir ihtiyaç olduğuna dikkat çekerek, TIR şoförlerinin artık otomasyon sistemi ile çalışan modern bir tesise kavuştuğunu söyledi.
kazandırdık. Yani Edirne’mize beşte
beş yaptık. Hayırlı-uğurlu olsun”
diye konuştu.
TIR şoförlerine modern tesis
Gümrük ve Turizm İşletmeleri Ticaret
AŞ (GTİ) tarafından yaptırılan ve Kapıkule Gümrük Kapısı önündeki TIR
sürücüleri için modern ve güvenli bir
bekleme alanı oluşturacak Kapıkule
TIR Parkı TOBB Başkanı M. Rifat
Hisarcıklıoğlu ve TOBB Yönetim Kurulu üyelerinin yanı sıra, Sağlık Bakanı
Mehmet Müezzinoğlu, Gümrük ve
Ticaret Bakanı Cenap Aşcı, Edirne
Valisi Dursun Ali Şahin, Kırklareli Valisi
Esengül Civelek, Edirne Belediye Başkanı Recep Gürkan ile çok sayıda oda
ve borsa başkanının katılımıyla hizmete açıldı. Açılış töreninde konuşan
TOBB Başkanı M. Rifat Hisarcıklıoğlu,
TOBB olarak 2009 yılında Kapıkule
Sınır Kapısı’nı modernize ederek
hizmete açtıklarını hatırlatırken, “Şimdi
de Kapıkule Sınır Kapısı bünyesinde
faaliyet gösterecek olan ve 7 ay önce
inşaatına başladığımız TIR Parkını
açıyoruz” dedi.
Hisarcıklıoğlu: . Kapıkule Sınır
Kapısı ülkemizin ihracatı için en
önemli geçiş
TOBB olarak Edirne’ye her zaman
çok önem verdiklerini açıklayan Hisarcıklıoğlu bu kapsamda Edirne’ye
beş büyük yatırım yaptıklarını anlattı.
Hisarcıklıoğlu, “Birincisi tarihi mirasımız Selimiye’ye yatırımdı. 2005
yılında büyük bir restorasyondan
geçti ve yenilendi. Bu restorasyonun tamamını biz camiası olarak biz
Ekim 2015
üstlendik. İkinci yatırımı Kapıkule’de
yaptık. Kapıkule Sınır Kapısı ülkemizin ihracatı için en önemli geçiş.
Çünkü ihracatımızın yarısını Avrupa
ülkelerine yapıyoruz. Buna rağmen
Kapıkuleye yıllarca yatırım yapılmamıştı. Geçişler sıkıntılı ve çok yavaştı.
Gurbetçilerimizin ve Edirne’ye gelen
yabancıların geçişi de ayrı bir işkenceydi. 2007 yılında Kapıkule sınır
Kapımızı modernize ettik. Modernize
ettiğimiz günden bu güne kadar
Kapıkule’den 4 milyon tır ve tam
40 milyon yolcu giriş-çıkış yaptı. Bu
sayede Kapıkule, işlem hacmi bakımından dünyanın en büyük ikinci
kara sınır kapısı haline geldi. Üçüncü
yatırımımız Selimiye Vakfı’nı kurmak
oldu. Bu büyük emanetin sorumluluğunu ilelebet paylaşmak için, bu yıl
içinde Selimiye Vakfı’nı kurduk. Sağlık Bakanımızla birlikte, mütevelli heyeti içinde birlikte çalışıyoruz. Önemli
miktarda kaynak aktardık. Artık
Selimiye’nin tüm bakım ve onarımını,
kurumsal bir yapı içinde, Oda-Borsa
camiası olarak biz üstlenmiş olduk.
Dördüncü yatırımızı eğitim alanında
yaptık. Şehrin kanaat önderlerinin
ve sizlerin talebi üzerine Edirne’mize
4 yıllık bir fakülte inşa etmek üzere
kolları sıvadık. Bu yılın Mart ayında
fakültemizin temelini yine bakanımızla birlikte attık. Beşinci yatırım
olarak da, bugün açılışını yapacağımız modern TIR Parkı’nı Edirne’ye
TIR parkının Edirne için çok büyük
bir ihtiyaç olduğundan söz eden
TOBB Başkanı, Türk insanının
Avrupalıdan, Amerikalı’dan eksiği
bulunmadığını vurguladı. Hisarcıklıoğlu şöyle konuştu: “Avrupa’daki
insan hangi hizmeti görüyorsa,
hangi şartlarda iş yapıyorsa benim
insanım da en az o standartta
hizmet görmeye layık. İşte biz bu
yatımı bunun için yaptık. Düşünün
Kapıkule ihracatımızın yükünü çekiyor. Ülkemizin en büyük, dünyanın
da ikinci büyük sınır kapısı. Sadece
2014 yılında Kapıkule’den toplam
480 bin TIR geçiş yapmış. Yani
Kapıkule Türkiye’nin ihracatının, dış
ticaretinin yükünü çekmiş. Bu ihracatı, zenginliği üreten firmalarımıza
ve o Türk ürünlerini taşıyan cefakar
TIR şoförlerimize borçluyuz. Ama
buna rağmen hem firmalarımız,
hem şoförlerimiz sağlıklı koşullar
olmadığı için ilave sıkıntılar yaşıyordu. Siz bunun en yakın şahidisiniz.
Televizyonlarda haberlere bile konu
oluyor. Kapıkule’de kilometrelerce
TIR kuyruğu var diye. Bu kuyruklardan dolayı Türk özel sektörü olarak
navlun maliyetlerimiz artıyordu. Yine
bu kuyruklar sebebiyle TIR’larımız
Avrupa ülkelerinde takograf cezası
yiyorlardı. Bu durum hem TIR
şoförlerini hem diğer araçları hem
de Edirnelileri sıkıntıya sokuyordu.
TIR’larımız, şoförlerimiz yazın sıcakta, kışın soğukta eziyet çekiyordu. Mallarımızı Avrupa’ya taşıyan
şoförlerimiz en insani ihtiyaçlarını
bile gideremiyordu. Allah aşkına düşünün, 3-4 gün bir yerde beklemek
zorundasınız ama lavabo ihtiyacınızı
bile giderebileceğiniz bir yer yoktu.
Çok açık söylüyorum bu çağ dışı
görüntü, Edirne’ye yakışmıyordu.
Şimdi inşallah bu sıkıntıların hepsi
geride kaldı.”
61
Çağdışı manzara bitiyor
“Açılışını yaptığımız TIR Parkı ile
birlikte bu çağ dışı manzara bitecek.
TIR’larımız Avrupa’daki muadilleri
ile aynı standartta modern bir parka
sahip olacak. 93 bin m2 alanda
faaliyet gösterecek olan Kapıkule TIR
parkı 276 TIR kapasiteli olacak. TIR
parkı otomasyon sistemi ile çalışacak. Parka giren her şoför kardeşime
bir çağrı cihazı vereceğiz. Bu cihaz,
park edeceğiz yeri gösterecek, park
yeri aramayacak. Bu çağrı cihazı ile
ne zaman yola çıkacağım sorusunu
ortadan kaldıracağız. Kendi TIR’ına
sıra yaklaştığında çağrı cihazı uyarı
verecek. Şoförlerimiz için duş da dahil
olmak üzere her türlü ihtiyaçlarını
giderecekleri mekanlar olacak. Vakit
geçirebilecekleri, oturabilecekleri,
dinlenebilecekleri alanlar olacak. Şoför
kardeşlerim Kapıkule’den geçmeden
önce insani şartlara kavuşmuş olacak.
Ayrıca TIR’ların bakım-onarım hizmeti
alabileceği servis alanları da burada
bulunacak. Uluslararası taşımacılık için
gerekli geçiş belgelerinin dağıtılacağı
tesis sayesinde, sürücülerin ihtiyacı
olan tüm hizmetlere tek noktada
erişmesi sağlanacak. Bugüne kadar 7
sınır kapısına (Kapıkule, Hamzabeyli,
İpsala, Habur, Sarp, Nusaybin ve
Cilvegözü) yatırım yaptık. Halkalı İç
Gümrük, Çıldır-Aktaş, Dilucu, Esendere Sınır Kapıları’na da yatırımlarımız
tamamlandı. İnşallah bu gümrük
kapılarımızı da, 2015 yılı içinde faaliyete geçireceğiz. Bu zamana kadar
725 milyon liralık yatırım yaptık. Bu
yatırım yükünü devletimizin sırtından
aldık. Yine bu zamana kadar devletimize 372 milyon lira vergi ödedik.
Yani Oda-Borsa camiası olarak
devletimizin kasasına toplam 1 milyar
TL koymuş olduk. Modernizasyon
sonucu yıllık 410 milyon TL sanayicimize ve ihracatçımıza kazandırdık.
Birleşmiş Milletler: “Best practise/
sınır geçişinde en iyi örnek” seçti.
Dünya Bankası Lojistik Endeksi: 155
ülke arasında 39. sıradan 30. sıraya
yükseldik. Bütün bunlar devletimizin
bütçesinden tek bir kuruş harcanmadan yapıldı.”
Aşcı: Dereköy Sınır Kapısı
yakında TIR geçişlerine açılacak
Gümrük ve Ticaret Bakanı Cenap
Aşcı, Kırklareli’den Bulgaristan’a açılan Dereköy Sınır Kapısı’nın yakında
TIR geçişlerine açılacağını belirtti.
Aşcı, Gümrük ve Turizm İşletmeleri
(GTİ) tarafından 6 ayda tamamlanan
Kapıkule Tır Parkı’nın açılışında,
halkın her zaman hizmetlerin en iyisini
almaya devam edeceğini söyledi.
Türkiye’nin alt yapısını 2023 hedeflerine göre dizayn etmesi gerektiğini
ifade eden Bakan Aşcı, 2002’de 36
milyar dolarlık ihracattan geçen yıl
160 milyar dolar ihracat rakamına
ulaşıldığını anlattı. 2023 hedefinin 500
milyar dolarlık ihracat olduğunu anımsatan Aşcı, şöyle konuştu: “Basit bir
hesapla 2023’teki ihracat rakamımız
şimdikinin 3,5 katı olacaktır. Şu
anda Kapıkule’den günde 750-800
tır geçiyor, bunu 3,5 ile çarparsanız
2023’te minimum Kapıkule’den 2
bin 500 tırı geçirmemiz gerekiyor.
Dolayısıyla 2 bin 500 tırın geçeceği
kapıyı yapmak, buralara hizmet
vermek bizim boynumuzun borcu,
onun için büyük ülke olarak hedeflerimizi yüksek koyacağız. Avrupa’daki
tır taşımacılığının yarısını ülkemiz
taşımacıları gerçekleştiriyor. Bunu
da Kapıkule’den, Hamzabeyli’den,
İpsala’dan yapıyorlar. İnşallah
yakında Dereköy’den yapacaklar.
Dereköy’den TIR taşımacılığı çalışmalarımız tamamlandı, yakında geçişler
başlayacak.” Birlik ve beraberlik
çağrısında da bulunan Bakan Aşcı,
kardeşlik hukukunun korunacağını,
vatandaşların nerede doğduğuna,
nereli olduğuna, hangi dinden, hangi
mezhepten olduğuna bakmadan
birinci sınıf vatandaş kabul ettiklerini
vurguladı. Bakan Aşcı, “Kimse kendini
ayrıştırmasın. Biz 1071 yılında bu
topraklara gelmişiz, 300 yıl sonra da
Edirne’ye gelip başkent yapmışız.
Buraya gelene kadar da binlerce şehit
vermişiz, hala da vermeye devam ediyoruz. Devletimiz büyüktür. Azimliyiz,
kararlıyız, bizi bölmek isteyenlere asla
izin vermeyeceğiz” dedi. Gümrük
ve Turizm İşletmeleri AŞ Yönetim
Kurulu Başkanı Arif Parmaksız ise
Kapıkule Gümrük Kapısı Tır Parkı’nın
yap, işlet, devret modeliyle tamamlandığını söyledi. Edirne Valisi Dursun
Ali Şahin de Sağlık Bakanı Mehmet
Müezzinoğlu’nun katkılarıyla kentin
kalkınmasına yönelik birçok yatırımın
tamamlandığını ve birçoğunun ise devam ettiğini kaydetti. Edirne Belediye
Başkanı Recep Gürkan ise Kapıkule
Sınır Kapısı’ndaki tır parkı yatırımının
uzun süredir devam eden bir ihtiyaç
olduğunu dile getirdi. Konuşmaların
ardından Sağlık Bakanı Müezzinoğlu,
Gümrük ve Ticaret Bakanı Aşcı, Vali
Şahin, Kıklareli Valisi Esengül Civelek,
Edirne Belediye Başkanı Recep Gürkan ile TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu
TIR parkının açılış kurdelesini kesti.
Kapıkule, işlem hacmi
bakımından dünyanın en büyük
ikinci kara sınır kapısı oldu
TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu Kapıkule Sınır Kapısı’nı
2007’de modernize ettiklerini,
modernizasyon işleminin ardından
Kapıkule’den 4 milyon TIR ve 40
milyon yolcunun geçiş yaptığını
söyledi. Hisarcıklıoğlu, “Kapıkule,
işlem hacmi bakımından dünyanın
en büyük ikinci kara sınır kapısı
oldu. Diğer bir yatırımımız Selimiye
Vakfı’nı kurmak oldu. Bu büyük
emanetin sorumluluğunu ilelebet paylaşacağız. Kapıkule Sınır
Kapısı TIR Parkı hizmetini şoförlerimize ve firmalara borçluyuz.
Kapıkule’de kilometrelerce tır kuyruğu vardı ve bu nedenle Türk özel
sektörü olarak navlun maliyetlerimiz artıyordu” diye konuştu.
Ekim 2015
62
GÜNCEL
AB, Horizon 2020 ile lojistik projelere
6.4. milyar euro destek sağlayacak
Ulaştırmada yenilik
arayışındaki AB, son
Ar-Ge destekleme fon
programı Horizon 2020
ile, 2014-2020 yılları
arasında Avrupa’daki
ulaşım ve lojistik sektörünün emisyonları
azaltıp tıkanıklıkları
azaltarak gelişmesi için
geliştirilecek projelere
6.4 milyar Euro destek
sağlayacak.
Lojistik tüm dünyada, milli gelire
katkısı ortalama yüzde 10 civarında
değişen, ürün maliyetlerindeki payı
yüzde 12 ila yüzde 20 arasında
değişen ve ciddi oranda istihdam
yaratan bir sektör. Sadece AB’de
900 milyar Euro’ya yakın bir pazar
hacmi olan lojistik sektörünün
rekabet gücü, üretimin de sınırlar
arasında gerçekleştiği yeni küresel ekonomide, üretilen mal ve
hizmetlerin küresel pazarlarda yer
bulmasında kilit rol oynuyor. 2007
yılında yayınladığı “Yük Lojistiği
Eylem Planı”nda Avrupa Komisyonu
“Lojistiğin, Avrupa Birliği ekonomisi
motorunun yağı olduğunu” açıkça
ifade ederek 2030 yılı için 35 ayrı
hedefle Asya ve diğer bölgelere
karşı yitirdiği ekonomik üstünlüğü
geri kazanmayı hedefledi. 2011
yılında yayınladığı “Ulaştırma Beyaz
Kitabı”ile, 2050 yılına yönelik lojistik
stratejilerini ortaya koyan bu politika
belgesinde de, lojistik sektörünün
Avrupa Birliği’nin genel büyüme
hedeflerine katkısını artıracak 40
somut hedef tanımlandı. Tek pazarın daha etkin ulaşım bağlantılarıyla
daha faydalı hale getirilmesi için
stratejiler ortaya kondu. Etkin ve
gerçekten bütünleşmiş bir ulaşım
sistemi olmadan tek pazarın arzu
edilen şekilde işleyemeyeceğinin
bilincindeki AB, lojistikte rekabet
gücünü bozan 3 temel sorun tespit
etti. Bunlar: Ulaşım modlarının etkin
Ekim 2015
kullanılamaması ve altyapı sorunları;
ikincisi ulaştırmanın sürdürülebilirliğini etkileyen çevre etkileri, üçüncüsü ise sektöre gereken nitelikte ve
nicelikte personel sıkıntısı… 2007
yılından beri tek pazarın tam olarak
bütünleşmesini sağlayacak TransAvrupa Ulaşım Ağları projeleri için
bugüne dek 30 milyar Euro’ya yakın
harcama yapıldı. Aynı paralelde,
2014 yılında Avrupa Komisyonu
tarafından ulaşım altyapılarının daha
da güçlendirilmesi için oluşturulan
yeni ve özel fon programı “Connecting Europe Facility (CEF)” ile 2020
yılına kadar 276 ulaştırma projesi
için 24 milyar euro daha aktarılarak,
AB içinde 10 milyon kişiye yeni iş
sağlanması ve AB GSYİH’sında
yüzde 1.8 oranında artış hedefleniyor.
Ulaştırma AB’nin geleceğinde
çok önemli bir yere sahip
Ulaştırmanın, ciddi bir kriz yaşamakta olan Avrupa Birliği’nin
geleceğini ve rekabet gücünü
garantilemek için yaptığı yatırım
planlarında çok önemli bir yer
tuttuğunu görüyoruz. Son onaylanan CEF Fonu’nun bugüne dek
ulaştırmaya ayrılan en büyük bütçe
olduğuna dikkat çekiliyor. AB ül-
kelerinin lojistik alanında gereken
niteliklerde bilgi ve birikime sahip
personel arayışını, lojistik alanındaki
araştırma ve geliştirme faaliyetlerine
verilen yoğun destek ile karşılamayı
hedeflediğini görebiliyoruz. Ulaştırmada yenilik arayışındaki AB, son
Ar-Ge destekleme fon programı
Horizon 2020 ile, 2014-2020
yılları arasında Avrupa’daki ulaşım
ve lojistik sektörünün emisyonları azaltıp tıkanıklıkları azaltarak
gelişmesi için geliştirilecek projelere
6.4 milyar Euro destek sağlayacak. Araştırma-Geliştirmenin,
her sektörde olduğu gibi, lojistik
sektöründe de rekabet avantajı
yarattığını ve bu yüzden yoğun şekilde desteklendiğini görmekteyiz.
Diğer sektörlerle entegre yapılan
çalışmaları bir kenara bırakırsak;
dünyada doğrudan ulaştırma ve
lojistik alanında faaliyet gösteren
araştırma-eğitim merkezlerinin
sayısı: ABD’de 31, İngiltere’de
18, Hollanda’da 8, Almanya’da
5, Fransa’da 4, Kanada, Japonya, Yunanistan’da 3, İtalya,
İspanya, İsviçre, Belçika,İskoçya,
Avustralya’da 2. Ülkemizde ise, bu
kadar fazla lojistik lisans programı
bulunmasına rağmen, henüz ulusal
düzeyde bir ulaştırma ve lojistik
63
araştırma enstitümüz mevcut değil.
Sağlıklı ve desteklenen bir lojistik
araştırma altyapısı mevcut değil. Lojistik sektörüne özel araştırma fonları yok, öğrencilerimizin sektörlerin
sorunlarını çözebilecek araştırmalarla ekonomik değerler yaratacakları
sektör-üniversite işbirliklerinin daha
fazla desteklenmesine acil ihtiyaç
var.
yaklaşık 7-8 milyar dolar sağladığını
tahmin ediliyor. 2023 yılı 150 milyar
dolarlık hizmet ihracatı hedefinde
taşımacılık sektörünün payının 60
milyar dolar olacağını hesaplanıyor.
Lojistik sektörünün genel pazar
hacminin 258 milyar dolar olduğu
tahmin ediliyor. Bunun 22 milyar
dolarlık bölümü lojistik hizmet sağlayıcılığı pazarından oluşuyor.
Sürdürülebilir küresel rekabet
için bölgesel merkez Türkiye
Taşımacılıktan Lojistiğe Dönüşüm Programı ve Eylem Planı
ile artık lojistiğin adı var
Oysa lojistik sektörünün Türkiye
ekonomisinin geleceği için taşıdığı
önem konusunda artık tüm kesimlerin mutabık olduğunu görüyoruz.
Nitekim, Uluslararası Yatırımcılar
Derneği YASED tarafından AT
Kearney işbirliğiyle yayınlanan
“Sürdürülebilir Küresel Rekabet İçin
Bölgesel Merkez Türkiye” başlıklı
raporda, ülkemizi “bölgesel merkez”
olmaya taşıyacak 7 stratejik sektör
arasında Otomotiv, Bankacılık,
Hızlı Tüketim, Enerji sektörlerinden
sonra, “sağlık” sektöründen önce
“Lojistik” geliyor. Sektör, milli gelire
yüzde 10 civarında katkı sağlarken;
sadece “taşımacılık” boyutuyla
50 milyar dolarlıkı hizmet ihracatı
içinde 14,4 milyar dolar ihracat geliri
sağlıyor. Taşımacılık sektörümüz,
hizmet ihraç ettiğimiz sektörlerde
turizmden sonra 2. sırada geliyor.
Bunun içinde karayoluyla gerçekleştirilen hizmet ihracatının yılda
Sevindirici bir gelişme olarak;
lojistik, ilk defa ‘Beş Yıllık Ulusal
Kalkınma Planlarımız’ kapsamında
resmi kalkınma politikamızın aslî
bir parçası olarak ilan edildi. 2014
yılında açıklanan “Taşımacılıktan
Lojistiğe Dönüşüm Programı ve
Eylem Planı” kapsamında, Türkiye
ekonomisini dönüştürecek olan
25 öncelikli sektörden en öncelikli
9’u arasında yer alan sektörümüz,
ihracata dayalı büyüme modelimizin temel taşlarından biridir. 10.
Kalkınma Planı’mızda Türkiye’nin
lojistikte bölgesel bir üs olması sağlanarak; lojistik maliyetin
düşürülmesi, ticaretin geliştirilmesi
ve rekabet gücünün artırılması,
temel amaç. Bu durum zaten,
UND, TOBB ve diğer meslek
örgütlerince son 10 yıldır gündeme getirilen bir amaçtı. Programın
hedefleri ise: Türkiye’nin lojistikteki
uluslararası konumunun güçlendirilmesi, sanayi ürünlerinin toplam
maliyeti içindeki lojistik maliyetin
yükünün azaltılması, nihai ürünlerin
tüketim pazarlarına ulaşım süresinin
kısaltılmasıdır. Kalkınma Bakanlığı
Beş Yıllık Kalkınma Planı’nda “Taşımacılıktan Lojistiğe” nasıl dönüşüm sağlanabileceği konusunda
programı 6 ana bileşene ayırmış ve
ilgili kurumlara çeşitli koordinasyon
sorumlulukları vermiştir: Program
Bileşenleri: 1.Bileşen: Lojistikte
Strateji ve Kurumsal Yapılanmanın
Oluşturulması/Sorumlu kurum:
Kalkınma Bakanlığı. 2. Bileşen:
Şehirlerde Lojistik Altyapının İyileştirilmesi/ Sorumlu kurum: Çevre
ve Şehircilik Bakanlığı. 3. Bileşen:
Gümrük İşlemlerinde Etkinliğin Sağlanması/ Sorumlu kurum: Gümrük
ve Ticaret Bakanlığı. 4.Bileşen:
Büyük Ulaştırma Altyapı Yatırımlarının Tamamlanması/Sorumlu
kurum: Ulaştırma, Denizcilik ve
Haberleşme Bakanlığı. 5. Bileşen:
Sektörde Faaliyet Gösteren Firmaların Rekabet Güçlerinin Artırılması/
Sorumlu kurum: Ekonomi Bakanlığı. 6. Bileşen: Yurtiçi Lojistik Yapılanmasının Yurtdışı Yapılanmalarla
Desteklenmesi/ Sorumlu kurum:
Ekonomi Bakanlığı. Bu 6 bileşenin
hayata geçirilmesi için gerçekleştirilmesi gereken toplam 21 politika
ve bunlara bağlı 80 eylem tanımlanmıştır.
Ekim 2015
64
TESLİMAT
İmza Lojistik 400.Tırsan treylerini teslim aldı
Karadeniz Ereğli merkezli, İmza Lojistik 2015 yılına ait 70 adetlik siparişin son partisi olan 15 adet Tırsan
Perdeli Maxima Plus semi-treylerleri,
Tırsan Adapazarı fabrikası lokasyonunda düzenlenen törenle teslim
aldı. Tırsan bayisi Hasmer Otomotiv
tarafından satışı gerçekleştirilen
treylerlerin teslimat töreni, Tırsan
Treyler Yönetim Kurulu Başkanı
Çetin Nuhoğlu, Satış Genel Müdür
Yardımcısı Ercan Kulaksız, İmza
Lojistik Yönetim Kurulu Üyeleri İrfan
Nursel, Zeki Nursel, Ömer Esen,
Gökhan Gürel, Avni Sert, Muhammet Okyay, Hasmer Otomotiv Genel
Müdürü Orhan Karabudak ve Satış
Danışmanı Gürkan Zeki’nin katılımıyla gerçekleşti.
Filomuzda 400 adet
Tırsan treyler var
Plaketini Çetin Nuhoğlu’ndan alan
İmza Lojistik Yönetim Kurulu Üyesi
Gökhan Gürel yaptığı açıklamada, “Perdeli Tenteli ürünlerin yanı
sıra filomuzda Tırsan Rulo Taşıyıcı araçlarda bulunmaktadır.
Şunu özellikle belirmek isterim ki
TırsanPerdeli Maxima Plus semitreylerler,perdeli ürün segmentinde
sektörün en iyisi. Şuanda alımını
yapmış olduğumuz 15 adetlik
treylerler ile birlikte firmamıza ait
tam olarak 400 adet Tırsan marka
treyler bulunmaktadır ve araçlarımızdan oldukça memnunuz,
ileriki yıllarda da Tırsan ve Hasmer
Otomotiv ile iş birliğimizin devam
edeceğine inanıyoruz” ifadesini
kullandı. İmza Lojistik’in Gemlik,
İzmir, Kayseri, Eskişehir ve Gebze
de şubeleri bulunmaktadır. Firma
yurtiçi ve başta Almanya olmak
üzere yurtdışına, bitmiş ürün,
hammadde ve yarı mamul ürünleri
taşımacılığının yanı sıra müşterilerine araç kiralama hizmeti de
sunuyor.
Elektrikli kamyon yola çıktı
3. nesil lastikler ve ContiPressureCheck™ ile donatılan elektrikli
kamyon yola çıktı.
Continental ve BMW Grup işbirliğinde pilot proje olarak hayata geçirilen elektrikli kamyon,
Münih’ten yola çıkıyor. Çevre dostu
kamyon, yenilikçi 3. nesil lastikler
ve ContiPressureCheck™ entegre
lastik basıncı denetleme sistemiyle
donatılmış olarak mal taşımacılığında kullanılacak. Dünyanın en büyük
uluslararası lastik ve orijinal ekipEkim 2015
man tedarikçilerinden Continental,
BMW ve lojistik ortağı olan SCHERM
grubu işbirliğinde hayata geçirilen
çevre dostu elektrikli kamyon projesinde 3. nesil lastikler ve ContiPressureCheck™ entegre lastik basıncı
denetleme sistemi kullanıldı. Ayrıca,
geliştirilen bu yeni lastik basıncı
denetleme sistemiyle birlikte lastikler
artık çok dayanıklı ve ekonomik olacak. Elektrikli kamyon mal taşımalığında kullanılacak. Çevreyle dost
elektrikli kamyon, elektrikli aktarma
organları sayesinde oldukça sessiz
çalışırken, uzun hizmet ömrüne
sahip Conti EcoPlus HS3 ve Conti
EcoPlus HD3 lastikleri ile donatıldığı için yakıt kullanılsa dahi tüketimi
oldukça azaltıyor. E-kamyonda
kullanılan Conti Hybrid HT3 R19.5
lastikler, özellikle bölgesel yol ve
otoyollarda karma kullanım için geliştirildiğinden, hem şehir trafiğinde
yaşanan sık dur kalk, hem de
yerleşim bölgelerindeki virajlar için
uzun yol şoförlerine ideal bir sürüş
sağlıyor. ContiPressureCheck™
lastik basıncı denetleme sistemi
elektrikli kamyonun lastik basıncını
gerçek zamanlı ölçerek ve tüm lastiklerin mevcut basınç ve sıcaklık
verilerini sürekli kabine gönderiyor.
Aynı zamanda, ContiPressureCheck™ patlamaları önleyerek ve
lastik gövdesinin değerini koruyarak taşımacılık şirketlerinin karbon
ayak izini azaltıyor; çevreyle dost
ve sürdürülebilir kılarak taşımacılık sektörüne olumlu bir katkıda
bulunuyor.
65
İmza Lojistik filosunun tamamını
Mercedes-Benz Actros 1844 LS araçlarla yeniledi
İmza Lojistik filosunun tamamını
Mercedes-Benz Actros 1844 LS araçlarla yeniledi. Mercedes-Benz Actros
çekicilerin yüksek 2.El değeri ve yakıt
ekonomisi İmza Lojistik’in alımında
etkili oldu.
Mercedes-Benz Türk, İmza Lojistik
şirketine gerçekleştirdiği 400 adetlik
teslimatıyla dev bir çekici filo satışına
daha imza attı. İmza Lojistik, bu büyük
yatırım ile hem sektördeki gücünü,
hem de yurtdışı pazarlardaki iş hacmini
artırmayı hedefliyor. İmza Lojistik’in
Düzce’deki yeni yönetim binasında
düzenlenen teslimat törenine İmza
Lojistik firması Onursal Başkanı Ömer
Esen, firma ortakları Zeki Nursel, İrfan
Nursel, Muhammet Okyay, Avni Sert
ve Gökhan Gürel katılırken, MercedesBenz Türk Pazarlama ve Satış Direktörü Süer Sülün, Kamyon Pazarlama
ve Satış Müdürü Bahadır Özbayır,
Kamyon Filo Satış Müdürü Alper Kurt,
Satış Sonrası Hizmetler Müdürü Ergiz
Esen, Mercedes-Benz Türk TruckStore Kamyon Satış Müdürü Tolga
Bilgisu, Mercedes-Benz Finansman
Türk Kamyon ve Hafif Ticari Araç Satış
Müdürü Kıvanç Sanrı; Mercedes-Benz
Türk Bayii Hasmer Otomotiv Yatırım
ve Pazarlama Yönetim Kurulu Başkanı
Savaş Bağcı, Yönetim Kurulu Başkan
Yardımcısı Zafer Sağlam ve Bayi Genel
Müdürü Orhan Karabudak törende yer
aldılar.
Sülün: Bu işbirliği Türkiye
ekonomisi için de önem taşıyor
Satışı gerçekleştirilen 400 aracı temsilen Mercedes-Benz Actros 1844 LS
araçların sergilendiği teslimat töreninde konuşma yapan Mercedes-Benz
Türk Pazarlama ve Satış Direktörü
Süer Sülün, Mercedes-Benz Finansal
Hizmetleri ve TruckStore’un katkılarıyla yapılan bu yeni filo satışının hem
İmza Lojistik, hem Mercedes-Benz
Türk için çok önemli olduğunu, bu
işbirliğinin Türkiye ekonomisine de
katkı sağlayacağını dile getirdi. İmza
Lojistik’in, karayolu taşımacılığı sektörüne geniş ürün yelpazesi ile hizmet
vermekte olan Mercedes-Benz
Türk’ü ve yakıt tüketimini en düşük
seviyelere taşıyarak işletme maliyeti
avantajları ile müşterinin karlılığını
arttırmayı hedefleyen ürünlerini tercih
etmelerinden dolayı memnuniyetini
dile getiren Süer Sülün, yeni araçların
İmza Lojistik’in daha da büyümesine
olumlu katkılarda bulunmasını ve
bol kazançlar getirmesini temenni etti. İmza Lojistik ile işbirliğinde
değer zincirinin sadece yeni araç
satışından ibaret olmadığını, aynı
zamanda finansman, kasko ve takas
da dahil birçok halkadan oluşan
güçlü bir bağın oluştuğunu söyledi
ve İmza Lojistik şirketi yöneticilerine
Mercedes-Benz Türk’ü çözüm ortağı
olarak görmelerinden dolayı teşekkür
etti.
Esen: Mercedes’e olan
güvenimiz bu satışta etkili oldu
İmza Lojistik firması Onursal Başkanı
Ömer Esen ise konuşmasında, İmza
Lojistik olarak sektördeki faaliyetlerini
sürdürürken Mercedes-Benz’in çekicileri sayesinde lojistik alanında daha
da güçleneceklerine inandığını, hem
Mercedes-Benz kamyonlara hem de
Mercedes-Benz Türk’e olan güvenlerinin bu satış anlaşmasında etkili olduğunu söyledi. Kaliteli hizmetler sunarak
faaliyet gösterdikleri tüm sektörlerde
kalıcı olabilmenin, işletme maliyetlerinin
sürdürülebilir ve ölçülebilir olması ile
ilişkili olduğunu dile getirerek; Türkiye
özelinde 2016 yılı başı ile birlikte yürürlüğe girecek olan Euro 6 uygulamasını
da göz önüne almaları ile birlikte filolarını tamamen yenilediklerini vurguladı.
Esen, Mercedes-Benz araçların kalitesinin, düşük işletme maaliyetleri ve
yakıt sarfiyatının yanısıra yüksek 2.El
değerinin de araç tercihlerinde etkili
olduğunu belirterek Mercedes-Benz
ailesine müşteri odaklı yaklaşımları için
teşekkürlerini iletti. Mercedes-Benz
Türk Yetkili Bayii Hasmer Otomotiv
adına konuşma yapan Zafer Sağlam
ise; dünya otomotiv sektörüne yüz yılın
üzerinde yön vermekte olan güçlü bir
markayı temsil etmenin sorumluluğunu
taşıdıklarını, bu noktadan hareketle
amaçlarının müşterilerinin hedeflerine
ulaşmasına yönelik ihtiyaçlarını sağlamak adına en kaliteli hizmeti sunmak
ve katma değer yaratmak olduğunu
ifade etti. İmza Lojistik’e, beklentilerinin
de ötesine geçecek hizmetler sunarak,
müşteri memnuniyeti ile güçlenen
işbirliklerinin devamını dileğini aktardı.
Düzce’deki yeni yönetim binasının açılışını da yapan İmza Lojistik,
Türkiye’nin her bölgesine nakliye
hizmeti verirken, ağırlıklı olarak rulo
saç nakliyesinde ve yurtiçi proje bazlı
taşımacılık alanında faaliyet gösteriyor. Yurtdışına nakliye hizmeti veren
araçlar ise hem Avrupa hem de Orta
Asya ülkelerine ağırlıklı olarak kendi
üretimleri olan ahşap ürünlerini ve istifli
yükleri taşıyor. Büyüyen filo ile birlikte
filo yönetimi faaliyetlerini yürütmek için
yeni bir yönetim binasına ihtiyaç duyan
İmza Lojistik; toplamda 2.000 m2 kapalı alan üzerine kurduğu yeni yönetim
binasının da açılışını aynı gün gerçekleştirdi. İmza Lojistik’e fatura edilen
araçların finansmanı Mercedes-Benz
Finansal Hizmetler’den kredili olarak
yapıldı ve firma kasko imkânlarından
da yararlandırıldı. İmza Lojistik’in takasa verilen araçları TruckStore üzerinden alındı. Mercedes-Benz Türk; hem
çevre dostu hem de yakıt tüketiminde
avantajlı araçları ile lojistik sektöründe
en çok tercih edilen marka olmaya
devam ediyor.
Ekim 2015
medya

Benzer belgeler