NİN SESİ
Transkript
NİN SESİ
’NİN SESİ EKİM 2015 SAYI: 398 Uluslararası Nakliyeciler Derneği Yayın Organı AVRUPALI SEKTÖRÜ DEĞİL KO NF ER AN S TÜRKİYE’Yİ cezaLANDIRIYOR AB-Türkiye Gümrük Birliği’nde ‘Kazan-Kazan’ yaklaşımı Gümrük Birliği’nde 2 taraf da kazanmalı içindekiler Ekim 2015 24 26 18 Bir fırsatçı şirket tarafından Sektörün alın teri kaçırılıyor! Mısır’da iki yıl önce borçları nedeniyle el konulduktan sonra Uluslararası Nakliyeciler Derneği (UND) ve üyelerince ödenen parayla kurtarılan Aqua Hercules adlı gemiye ilişkin yaşanan skandallar ve hukuksuzluklara bir yenisi daha ekleniyor. 28 Üniversite-sektör işbirliğinde lojistik öğrencileri duayenlerle buluştu Pegasus Kargo ve Bahçeşehir Üniversitesi’nin ortaklaşa gerçekleştirdikleri “Uluslararası Taşımacılık ve Lojistik Konferansı”nda öğrenciler duayenlerle buluşma fırsatı yakaladı. 41 Eylül ayında ihracat 10 milyar 613 milyon dolar oldu TİM, ihracat verilerini Adana’da açıkladı. Eylül ayında ihracat 10 milyar 613 milyon dolar oldu. Geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 19,8 düşüşle 10 milyar 613 milyon dolar olarak gerçekleşen eylül ayı ihracatında en fazla ihracatı, 1,9 milyar dolarla otomotiv sektörü yaparken, bu sektörü 1,4 milyar dolar ihracatla hazırgiyim ve 1,1 milyar dolar ihracatla kimyevi maddeler sektörleri takip etti. 45 Ford Trucks Rusya’nın en büyük ticari araç fuarı Comtrans’ta gövde gösterisi yaptı Ford Trucks Rusya’da inşaat ve tehlikeli madde taşımacılığına yönelik çözümleri ön plana çıkartan iki modeli ile de gövde gösterisi yaptı. UND Danışmanlık ve Tanıtım Hizmetleri A.Ş Adına Sahibi Ömer Çetin Nuhoğlu Genel Yayın Yönetmeni Fatih Şener Sorumlu ve Yazı İşleri Müdürü Hatice Hacısalihoğlu Yayın Kurulu Ali Çiçekli, Şerafettin Aras, www.locamedya.net Nagihan Soylu, Banu Damla Alışan Mali İşler Müdürü Muhammet Haybarlık Editör Ahmet Doğan Yazı Kurulu Alper Özel, Evren Bingöl, Muammer Ünlü, Elif Sevim Reklam Sorumlusu Hatice Hacısalihoğlu 0212 359 26 00 / 208 Grafik Tasarım Erhan Aydın Haber Merkezi Alpdoğan Kahraman, Berkalp Kaya, Erman Ereke, Gürol Gülbeyaz, İbrahim Çolak, Burak Çığa, Kadir Çirkin Yayına Hazırlık LOCA MEDYA ORG. VE REK. HİZ. LTD. ŞTİ Genel Yönetmen Mutlu Doğan İletişim 0212 579 92 35 ctp baskı ve cilt İstanbul Basım Ltd.Şti 0212 603 26 20 Ekim 2015 Adres: Cennet Mah. Hürriyet Cad. No: 1/1 B Blok Cennet / Küçükçekmece - İSTANBUL - TÜRKİYE Tel: 0212 579 92 35 Fax: 0212 598 47 62 / [email protected] / Yerel ve Süreli Yayın 50 62 48 MAN ve UPI Trans, ilklere imza atan bir işbirliğini hayata geçirdi UPI Trans filoyu tamamen MAN yaptı. Upi Trans filosundaki 9’u tenteli olmak üzere 59 aracı alan MAN, Upi Trans’a 40 adet MAN teslimatı gerçekleştirdi. Finansmanı MAN finans tarafından gerçekleştirilen bu alımla Upi Trans ve Upi Firgo’daki tüm araçlar MAN markalı oldu. 50 Ulaştırma ve lojistik hizmetlerinde mesleki eğitimler “Ulaştırma ve lojistik faaliyetinde bulunan firmalarımız, konvansiyonlar (ADR-ATP-AETR) başta olmak üzere, Karayolu Taşıma Kanunu, Karayolu Taşıma Yönetmeliği ve Mesleki Yeterlilik Eğitim Yönetmeliği’nin emrettiği hükümler çerçevesinde faaliyetlerini yürütüyorlar. 46 53 Gıda sektörü tedarik zincirini yenilemeli Gıda Perakendecileri Derneği’nin (GPD) düzenlediği “Ortak Gelişim Tüketici Odaklı Tedarikçi ve Perakendeci Verimliliği Konferansı” İstanbul’da Wyndham Grand Otel’de gerçekleştirildi. 54 Kırgızistan-Kazakistan gümrük sınırı kaldırıldı Avrasya Birliği AB’ye alternatif olabilecek mi? Türkiye, yıllardır AB’nin ülkemize takındığı olmusuz ve korumacı gümrük tavrını eleştiriyor. Kimi uzmanlar, AB gümrüğünden çıkmamız gerektiğini ifade ederken kimi uzmanlar ise işi daha vahim bir boyuta taşıyarak “zaten biz bu birliğie aslında hiç üye olmadık ki çıkabilelelim” diyor. 58 Alışan Lojistik’ten çalışanlarına geleneksel piknik etkinliği 61 Türkiye’nin lider lojistik firmaları arasında yer alan Alışan Lojistik, iç iletişim etkinliği olarak çalışanlarına bu yıl da keyifli bir hafta sonu pikniği düzenledi. 59 Petlas’tan “Kış Gelsin” dedirten kampanya Türkiye’nin güvenli lastiği Petlas, düzenlediği özel kış lastiği kampanyası ile sürücülere kışın zorlu hava şartlarında güvenli sürüş deneyiminin yanı sıra Mercedes kazanma fırsatı sunuyor. 60 Kapıkule TIR parkı açıldı TOBB Başkanı M. Rifat Hisarcıklıoğlu Kapıkule TIR Parkı’nın açılışında yaptığı konuşmada, bu parkın Edirne için çok büyük bir ihtiyaç olduğuna dikkat çekerek, TIR şoförlerinin artık otomasyon sistemi ile çalışan modern bir tesise kavuştuğunu söyledi. 59 BAŞYAZI Değerli Dostlarım, Lojistik tüm dünyada, milli gelire katkısı ortalama yüzde 10 civarında değişen, ürün maliyetlerindeki payı yüzde 12 ila yüzde 20 arasında değişen ve ciddi oranda istihdam yaratan bir sektör. Sadece AB’de 900 milyar Euro’ya yakın bir pazar hacmi olan lojistik sektörünün rekabet gücü, üretimin de sınırlar arasında gerçekleştiği yeni küresel ekonomide, üretilen mal ve hizmetlerin küresel pazarlarda yer bulmasında kilit rol oynuyor. 2007 yılında yayınladığı “Yük Lojistiği Eylem Planı”nda Avrupa Komisyonu “Lojistiğin, Avrupa Birliği ekonomisi motorunun yağı olduğunu” açıkça ifade ederek 2030 yılı için 35 ayrı hedefle Asya ve diğer bölgelere karşı yitirdiği ekonomik üstünlüğü geri kazanmayı hedefledi. 2011 yılında yayınladığı “Ulaştırma Beyaz Kitabı”ile, 2050 yılına yönelik lojistik stratejilerini ortaya koyan bu politika belgesinde de, lojistik sektörünün Avrupa Birliği’nin genel büyüme hedeflerine katkısını artıracak 40 somut hedef tanımlandı. Tek Pazar’ın daha etkin ulaşım bağlantılarıyla daha faydalı hale getirilmesi için stratejiler ortaya kondu. Etkin ve gerçekten bütünleşmiş bir ulaşım sistemi olmadan Tek Pazar’ın arzu edilen şekilde işleyemeyeceğinin bilincindeki AB, lojistikte rekabet gücünü bozan 3 temel sorun tespit etti. Bunlardan birincisi ulaşım modlarının etkin kullanılamaması ve altyapı sorunları; ikincisi ulaştırmanın sürdürülebilirliğini etkileyen çevre etkileri, üçüncüsü ise sektöre gereken nitelikte ve nicelikte personel sıkıntısı… 2007 yılından beri tek pazarın tam olarak bütünleşmesini sağlayacak Trans-Avrupa Ulaşım Ağları projeleri için bugüne dek 30 milyar Euro’ya yakın harcama yapıldı. Aynı paralelde, 2014 yılında Avrupa Komisyonu tarafından ulaşım altyapılarının daha da güçlendirilmesi için oluşturulan yeni ve özel fon programı “Connecting Europe Facility (CEF)” ile 2020 yılına kadar 276 ulaştırma projesi için 24 milyar euro daha aktarılarak, AB içinde 10 milyon kişiye yeni iş sağlanması ve AB GSYİH’sında yüzde 1.8 oranında artış hedefleniyor. Ulaştırmanın, ciddi bir kriz yaşamakta olan Avrupa Birliği’nin geleceğini ve rekabet gücünü garantilemek için yaptığı yatırım planlarında çok önemli bir yer tuttuğunu görüyoruz. Genel ekonomik rekabet gücünü artırma arayışındaki AB, son Ar-Ge destekleme fon programı Horizon 2020 ile, 2014-2020 yılları arasında Avrupa’daki ulaşım ve lojistik sektörünün gelişmesi için geliştirilecek projelere 6.4 milyar Euro destek sağlayacak. Araştırma-Geliştirme’nin, her sektörde olduğu gibi, lojistik sektöründe de rekabet avantajı yarattığını ve bu yüzden yoğun şekilde desteklendiğini görmekteyiz. Diğer sektörlerle entegre yapılan çalışmaları bir kenara bırakırsak; dünyada doğrudan ulaştırma ve lojistik alanında faaliyet gösteren araştırma-eğitim merkezlerinin sayısı: ABD’de 31, İngiltere’de 18, Hollanda’da 8, Almanya’da 5, Fransa’da 4, Kanada, Japonya, Yunanistan’da 3, İtalya, İspanya, İsviçre, Belçika,İskoçya, Avustralya’da 2. Ülkemizde ise, bu kadar fazla lojistik lisans progra- ÖMER ÇETİN NUHOĞLU UND YÖNETİM KURULU BAŞKANI mı bulunmasına rağmen, henüz ulusal düzeyde bir ulaştırma ve lojistik araştırma enstitümüz mevcut değil. Sağlıklı ve desteklenen bir lojistik araştırma altyapısı mevcut değil. Lojistik sektörüne özel araştırma fonları yok, öğrencilerimizin sektörlerin sorunlarını çözebilecek araştırmalarla ekonomik değerler yaratacakları sektör-üniversite işbirliklerinin daha fazla desteklenmesine acil ihtiyaç var. Uluslararası Ulaştırma Forumu (ITF) tarafından gerçekleştirilen bir araştırmada, ülkemizdeki lojistik yetkinlik düzeyinin Almanya seviyesine çekilmesi ihracat ve ithalatında yüzde 52 ve yüzde 55 oranında artışa olanak sağlayacağını gösteriyor. Ancak bunun mümkün olmasının en temel yolu, Ar-Ge çalışmalarını hızlandırmamız ve lojistik sektörümüzün rekabet gücünü artırabilecek yeni teknolojiler ve yeni sistemleri hızla geliştirip uygulamaya koymamız. Lojistik alanında bu hedefleri yerine getirebilecek donanıma sahip, yabancı dil bilen, lojistik süreçlere hakim, farklı alanlarda uzmanlıklar geliştirip bunları bütünleştiren ve her saniye değişen bu sektörün değişim hızına ayak uydurup küresel düşünebilecek olan genç lojistikçileri yetiştirmek ise, bunun “çok gecikmiş” bir ilk adımı olacaktır. Gerek UND, gerekse TOBB Ulaştırma ve Lojistik Meclisi bünyesinde çalışmalar yürüten ve EMIT (Avrasya ve Doğu Akdeniz Ulaştırma ve Lojistik Enstitüsü) Platformu adına İstanbul Teknik Üniversitesi’nden Prof. Yücel Candemir ve Yrd. Doç. Dilay Çelebi koordinasyonunda bir araya gelen uluslararası bir kadro ile ülkemizde lojistik yüksek öğretimi alanında yepyeni bir soluk getirecek bir projeyi çok yakında hayata geçiriyoruz. Çok yakında İTÜ evsahipliğinde ve WCTRS (Dünya Ulaştırma Araştırma Konferansı Derneği) işbirliğinde bu özel ve uluslararası program sayesinde yetişecek Türk araştırmacılar ve lojistik uzmanları dünya lojistik haritasının şekillenmesinde söz sahibi olabilecek. WCTR-DL kısa adıyla başlatılacak olan bu özel proje, ulaştırma ve lojistik alanında gerçek zamanlı uzaktan eğitim veren ilk yüksek lisans programı olarak, alanına uygulama teknikleri, içerik ve öğretim kapsamı açısından yepyeni bir açılım sunacak. 10. Kalkınma Planımız kapsamında “Lojistik alanında Ar-Ge destek programlarının” müjdesi veriliyor. Lojistik sektörü artık “hizmet ihracatçıları birliği” kapsamı altında, halen eğitim, sağlık, film endüstrileri gibi sektörlere verilen desteklerden, Turquality gibi desteklerden faydalanmaya aday. Ancak bu mekanizmaların hızla hayata geçirilmesi, sektörün stratejik bir sektör olarak daha fazla desteklenmesi şart. Gerek 10. Kalkınma Planımızın, gerekse İhracat Stratejimizin lojistik alanında hayata geçmesini öngördüğü iddialı projeler ve hedefler var. Türkiye Ulaştırma Master Planı hazırlıkları sürerken, Lojistik Koordinasyon Kurulu, bunlardan en önemlileri. Her iki hedef de, lojistik sektörüne yönelik karar alam mekanizmalarına üniversitelerimizin ve akademik dünyanın katılımının önünü açacaktır. Saygı ve Sevgilerimle... 8 Ekim 2015 Editör’den “Gümrük Birliği’nden kaynaklanan kayıplar her iki taraf için de ortada. Dünyada ekonomik olarak belirli bir durgunluk-özellikle 2008’den bu yana- varken ülkemize yönelik bu dayatma ve kısıtlamaların hangi akla hizmet olduğunu anlamakta zorlanıyoruz. Her iki tarafın da kazanacağı, ülkelerin refah seviyelerinin yükseleceği bir ekonomik durum varken eski dünya özentisi olarak ekonomik duvarlar örmek, sanal engellemeler ve prangalar oluşturarak gelişimi baltalamak yeni dünya ekonomik düzeni içerisinde çok tartışılacak bir konudur. UND olarak transit geçişin uluslararası bir hak olduğunu ve bu hak gasbının düzeltilmesi gerektiğini bir kez daha yineliyoruz.” Fatih ŞENER UND İcra Kurulu Başkanı Merhaba, 17 Eylül’de dış ticaretimizin en güçlü meslek örgütlerinden olan Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) işbirliğiyle İstanbul’da “AB-Türkiye Gümrük Birliği’nde Kazan-Kazan Yaklaşımı” seminerini gerçekleştirdik. Sektörümüzen ve kamu’nun gerekli kesimlerinden çok önemli isimlerin katıldığı seminerde ‘kazan-kazan’ın AB ve Türkiye için ne derece önemli olduğunu panelistlerimiz de teyit etti. Lojistik üretim süreçlerinin en başından en sonuna kadar sırnırlar arasında süregelen mal ve hizmet alışverişlerinin, sürecin içinde yer alan tüm unsurların rekabet gücünü ayrı ayrı ve kollektif olarak etkileyen, ciddi bir rekabet aracı haline geldiğini hepimiz biliyoruz. Ülkemiz, 2023 yılında 500 milyar dolara çıkarmayı hedeflediği ihracat hedefine ‘dış ticaretinin lojistiğini rekabetçi kılarak yaklaşacaktır’ diyoruz. Çünkü günümüz ticaretinde hız ve maliyet ekseninde süren küresel rekabet, sadece en hızlı ve en ucuz ulaşan mallara dünya marketlerindeki raflarda yer açıyor. 19 yıl önce Türkiye ve AB arasında kurulan Gümrük Birliği’nin de aslında bu temel bakış açısıyla kurgulandığını ifade etmemiz gerekiyor. Türkiye ve AB ekonomileri arasında malların serbest dolaşımı sağlanarak, her iki tarafa daha verimli ekonomik faaliyetler sağlanması, Türkiye gibi büyük bir potansiyel arz eden bir ekonominin AB ülkelerine bağlanmasıyla Avrupa’nın genel rekabet gücünün artmasının o dönem içerisinde hedeflendiğinin burada bir kez daha altını çizmem gerekecek. Fakat 19 yıllık bir geçmişten söz ediyoruz. 19 yıl önceki dünya ile içinde bulunduğumuz dünya aynı mı? 19 yıl öncesine kadar keskin sınırları olan dünya, bu sınırları ortadan kaldırmadı mı? 19 yıl içinde önemli bazı sorunlara rağmen, Gümrük Birliği, her iki taraf için büyük kazanımlar getirdi. Bugün Türkiye’nin Avrupa’ya yaptığı ihracatın yüzde 50’si AB sermayeli şirketler tarafından gerçekleştiriliyor. Sadece yüzde 29’u Alman şirketlere ait. Bugün Türkiye’den Avrupa’ya giden sanayi ürünlerinin yarısı Avrupa malı. Ülkemizdeki 5 bin küsur Alman üretici şirketinin ürünleri buradan AB ve dünya pazarlarına satılıyor. AB ülkelerinden yaptığımız ithalat ise o bölgeye yaptığımız ihracatın 1.5 katı daha fazla. AB ülkelerinin ihracatçılarının Türkiye’deki pazar olanaklarını kullanrak bu entegrasyondan daha fazla kazanç sağladığının altını özenle çizmek istiyorum. Bu noktada 28 AB ülkesinden 24’ü tarafından Türkiye’den AB’ye, AB ülkelerinin ihracatçıları tarafından ise Türkiye’ye ve Türkiye üzerinden diğer pazarlara taşınan malları taşıyan araçlara uygulanan ‘taşıma kotası kısıtlamalarının’ aslında neyi kısıtladığına dikkat edilmesi gerekiyor. 8 Nisan 2014 tarihinde Dünya Bankası tarafından açıklanan “Türkiye-AB Gümrük Birliği Değerlendirilmesi” başlıklı rapor da Türkiye-AB arasındaki taşıma kısıtlamalarının, Gürmrük Birliği’nin 18 yıllık kazanımlarını gölgeleyerek, Türkiye-AB karşılıklı ticaretini engellediğini açıkça ortaya koydu. Temmuz ayında AB Ulaştırma Genel Müdürlüğü tarafından bağımsız bir etki analizi çalışması sonuçlarına göre, taşıma kotaları nedeniyle Türkiye-AB ticaretinin toplamda 3.5 milyar euroluk bir kayıp yaşandığı teyit edildi. Bu kayıplar, AB’den Türkiye’ye mal gönderenler için 1.6 milyar euro tutarında. UND olarak yaptığımız analizlerle taşımalara getirilen engellerin engel yaratan ülkelerle ikili ticaretimizi önemli ölçüde zayıflattığını belirtmiştik. Türk plakalı araçlara kota uygulamayan Hollanda, Almanya, İngiltere gibi ülkelerle ticaretimizin karşılıklı olarak hızla arttığını; ikili ticaretimize bile yeterli geçiş belgesi vermeyerek sınır getiren İtalya, Avusturya gibi ülkelerle ticaretimizin potansiyelinin çok altında seyrettiğini bu minvalde belirtmek gerekiyor. Gümrük Birliği’nden kaynaklanan kayıplar her iki taraf için de ortada. Dünyada ekonomik olarak belirli bir durgunluk-özellikle 2008’den bu yana- varken ülkemize yönelik bu dayatma ve kısıtlamaların hangi akla hizmet olduğunu anlamakta zorlanıyoruz. Her iki tarafın da kazanacağı, ülkelerin refah seviyelerinin yükseleceği bir ekonomik durum varken eski dünya özentisi olarak ekonomik duvarlar örmek, sanal engellemeler ve prangalar oluşturarak gelişimi baltalamak yeni dünya ekonomik düzeni içerisinde çok tartışılacak bir konudur. UND olarak transit geçişin uluslararası bir hak olduğunu ve bu hak gasbının düzeltilmesi gerektiğini bir kez daha yineliyoruz. Bizim yıllardır Gümrük Birliği perspektifi çerçevesinde dile getirdiğimiz kota sorunu AB tarafından bir taşımacılık pazar payı paylaşımı olarak anlaşılıyor. Oysaki bu iki rapordan da anlaşılacağı üzere konu bir taşımacılık pazar payı paylaşımı değildir. Ve bu ‘Etki Analizi Raporu’, aslında siz, Türk taşımacılarını kısıtlayarak, Türk ihraç ürünlerini engelliyorsunuz diyor. Bu çok önemli bir sonuçtur. Etki analizi diyor ki kota kısıtlamalarından dolayı ticaret çok olumsuz etkilenmektedir. Eğer bu kısıtlamalar olmazsa istihdamda, ticarette önemli sıçramalar olacaktır. Bence bu iki rapor AB’ye bu işe taşımacılık boyutunda değil, ticaret boyutunda bakabilmek açısını getirmiştir. Bir sonraki sayıda buluşuncaya kadar, hoşçakalın. Saygılarımla… 10 UND’den Elektronik halat uygulamasına Trakya Gümrük ve Ticaret Bölge Müdürlüğü’nden tam destek kapılarından geçiş önceliği sağlanabileceğini dile getiren Yalçın, bu ve benzeri uygulamaların uzun TIR kuyruklarının meydana gelmemesi açısından büyük önem taşıdığını dile getirdi. Toplantıda, Amerika Birleşik Devletleri ve Çin’de uygulanan sınır geçiş işlemleri de masaya yatırıldı. Yalçın’ın El Paso Sınır Kapısı ziyaretinde gerçekleştirmiş olduğu tespitler toplantı katılımcıları ile paylaşıldı. Değirmenci: UND üyesi firmalar Bölge Müdürlükleri ile işbirliğine hazır Sınır kapısı geçiş işlemlerinin hızlandırılması yönünde UND, yoğun girişimleri artarak devam ediyor. Bu çalışmalar çerçevesince, Ar-Ge çalışmaları devam etmekte olan elektronik halat projesinde önemli gelişmeler kat edildi. Pilot uygulamaları tamamlanan proje son aşamaya geldi. Gelişmeler Trakya Gümrük ve Ticaret Bölge Müdürü Müslüm Yalçın ile makamında paylaşıldı. Projeye tam destek vereceğini dile getiren Yalçın, uygulamanın bir an önce devreye alınmasını arzuladığını dile getirdi. Ekim 2015 Kaçak göçmen vakalarının ve beyan dışı eşya sorunun önüne geçilmesi hedefleniyor Proje kapsamında, kaçak göçmen vakalarının ve beyan dışı eşya sorunun önüne geçilmesi hedefleniyor. Bu uygulama sayesinde, aracın yükleme anından itibaren hareketleri düzenli olarak takibine imkân sağlanarak araca yapılan her müdahale kayıt altına alınacak ve sınır kapısında olağandışı beklemelerin önüne geçilebilecek. Uygulamanın devreye alınması durumunda elektronik halatlara sahip olan araçlara sınır UND Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Cavit Değirmenci, UND üyesi firmaların süreçleri hızlandırmak ve manipülasyonları önlemek amacı ile Bölge Müdürlüğü ile her türlü işbirliğini yapmaya hazır olduğunu dile getirdi. İstendiği takdirde, şeffaf bir kontrol sistemi amacı ile tüm UND üyeleri, Gümrük Müdürlükleri’ne her türlü desteği ve bilgiyi vermeye hazır olduğunu dile getirdi. Yalçın, UND’nin ülkemiz dış ticaretine olan katkıları ve süreçleri hızlandırmak amacı ile göstermiş olduğu destek ve işbirliği için teşekkür ederek UND Yönetim Kurulu Başkanı Yardımcısı Cavit Değirmenci’yi plaket ile onurlandırdı. Ayrıca, toplantıya UND’yi temsilen Avrupa Ülkeleri ve Batı Sınır Kapıları Uzmanı Kadir Çirkin, Kapıkule Sınır Kapısı Temsilcisi Deniz Çınar ve Eren Teknik yetkilileri katılım gösterdi. UND’nin sınır geçişlerinin hızlandırılması, ilave maliyet ve bürokrasi yaratan süreçlerin ortadan kaldırılmasına yönelik girişimleri yoğun şekilde devam ediyor. 12 UND’den UND Erenköy Gümrük Müdürlüğü’nü ziyaret etti İşlem hacmi itibari ile ülkemizin önemli gümrük idarelerinden biri olan ve sektörümüz tarafından sıklıkla kullanılmakta olan Erenköy Gümrük Müdürlüğü’ne yeni atanan Gümrük Müdürü Elmas Sakarya, UND Gümrük ve Antrepo Çalışma Grubu heyeti tarafından 10 Eylül 2015 tarihinde makamında ziyaret edildi ve yeni görevi için başarılar dilekleri paylaşıldı. Söz konusu ziyarette; TASİŞ’deki yetersiz personel ve ekipmanlar ile ilgili yaşanan sorunlar ve UND ve Gümrük Müdürlüğü girişimleri, yabancı araçlar tarafından usulsüz evraklar ile gerçekleştirilen taşımalar ve kontrol uygulamaları, kaçak göçmen sorunları ve UND’nin girişimleri,transit beyannamelerdeki uyuşmazlık işlemleri ve buna bağlı sorunlar, kapanmayan beyannamelere yönelik işlemler, sevkli araçların gümrük işlemlerinde yaşanan sorunlar, gümrük müdürlüğündeki konteyner taşımalarında karşılaşılan kontrol uygulamalarına dair sorunlar, gümrük müdürlüğündeki ilave maliyet yaratan uygula- malar gündeme getirildi ve anılan hususlarda yapılabilecek iyileştirmeler karşılıklı olarak istişare edildi. Gümrük Müdürü Elmas Sakarya tarafından karşılıklı işbirliğinin devam ettirilmesi gerektiği paylaşılmış ve mevzuatlar dahilinde gümrük süreçlerinin iyileştirilmesi adına gereken desteğin verileceği hususu paylaşıldı. UND Çalışma Grubu Heyeti, İcra Kurulu Üyesi Erman Ereke, Uzman Gürol Gülbeyaz, Çalışma Grubu Başkanı Mustafa Kemal Avcı (Mars), Çalışma Grubu Başkanı Yalçın Karakoç (Sittnak), Çalışma Grubu Üyeleri Caner Tan (TGL) ve Cumhur Erzurumluoğlu’ndan (Çobantur) oluştu. Hatay Çalışma Grubu Eylül ayı toplantısı gerçekleştirildi Hatay Çalışma Grubu Toplantısı 3 Eylül’de Hatay Bölge Temsilciliği’nde yapıldı. Toplantının ana gündem maddesini üyelerimizin vergi iadelerinde yaşadıkları problemler oluşturdu. Daha önce Vergi Daireleri Başkanlığı yetkilileri, Yeminli mali müşavirler ve vergi daireleri müdürleri ile yapılan toplantılarda üyelerimizin şikayet ve talepleri iletilmişti. Vergi daireleri Ekim 2015 başkanlarının da katılımıyla gerçekleştirilen çalışma grubumuzda vergi iadeleri hususunda dikkat edilmesi gerekenler yetkililerce anlatıldı ve üyelerimizin soruları cevaplandırıldı. Toplantıya; Ahmet Günçaldı (VD Grup Başkanı), Yusuf İnce (23 Temmuz VD Müd.), Yönetim Kurulu Üyesi Kemal Gül (Gülsan), Yüksek İstişare Konseyi Üyesi Metin Dağlı (Dağlı), Hasan Gül (Gülsan), Ahmet Kılıç (Asil), Yasin Bozyiğit (Özsadık), Gökhan Kavak (Kavak), Mehmet Gül (Kavak), Ali Bostancı (Bostancılar), Ahmet Gülmen (MG Nakliyat), Yusuf Ergin (Özergin), Mehmet Karagön (BKM), Mustafa Yılmaz (Cemay), Yalçın Koçak (Özuçar), Faruk Kızgın (Saygınlar), Sermend Demirbilek (Demirbilek) ve Hatay Bölge Temsilcisi Fulya Özdemir katılım sağladı. 13 Ekim 2015 14 UND’den IRF Avrupa ve Orta Asya Bölge Kongresi İstanbul’da gerçekleştirildi! “Modern İpek Yolu Üzerindeki Kağıt Duvarları Ortadan Kaldırma” çağrısıyla Uluslararası Karayolu Federasyonu IRF tarafından düzenlenen, “1. IRF Avrupa ve Orta Asya Bölge Kongresi Ortak Panel Oturumu” 16 Eylül’de İstanbul’da gerçekleştirildi. UND İcra Kurulu Başkanı Fatih Şener’in de konuşmacı olduğu oturumda; çok önemli bir üretim aracı olan karayolu taşımacılığı gereksinimlerinin yerine getirilmesi amacı ile özellikle İpek Yolu boyunca karşı karşıya kalınan serbest taşımacılık önündeki engeller, sınır geçiş prosedürleri nedeniyle sınır kapılarında yaşanan zaman kayıpları ve taşıma sırasında kaybedilen bekleme süreleri, gayri resmi ödemeler nedeniyle katlanılan taşıma maliyetleri temel tartışma konuları oldu. Oturumun moderatörlüğü IRU’nun Sürdürülebilir Kalkınma ve Eşya Taşımacılığı Müdürü Jans Hügel tarafından yapılmış olup, UND İcra Kurulu Başkanı Fatih Şener’in yanı sıra, IRU Ortadoğu ve Bölgesi Daimi Temsilcisi Kadri Özen, Bsec-Urta Genel Sekreter Yardımcısı Adrian Albu, UNTRR Romanya Temsil ve Bilgi Sorumlusu Roxana Ilie ve PNC-ICC Başkanı Tariq Rangoonwala panelistler arasında yer aldı. Macaristan 2016 yılı için taahhüt ettiği şartları yerine getiremeyeceğini açıkladı! 29-30 Eylül’de Türkiye-Macaristan KUKK toplantısı İstanbul’da gerçekleşti. Toplantıda ülkemiz heyetine Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı Karayolu Düzenleme Genel Müdürlüğü Daire Başkanı Nurhan Tüfekçioğlu, Macaristan heyetini ise Milli Kalkınma Bakanlığı Karayolu Taşımacılığı ve Lojistik Daire Başkanı Andras Szekely başkanlık etti. Toplantı gündeminin önemli bir kısmında 2015 yılı Şubat ayında Budapeşte’de karşılıklı olarak imzalanan protokol yer aldı. 24-25 Şubat 2015 tarihinde gerçekleşen toplantı protokolünde belirtilen hükümler doğrultusunda, 2016 yılı itibari ile geçerli olacak geçiş belgesi ücretleri; gidiş-dönüş transit 60 euro, gidiş-dönüş ikili 25 euro olarak belirlenmiş olmasına karşın, Macaristan yetkilileri iki ülke makamlarının imzalayarak mutabakata vardığı protokolün gereklerini yerine getiremeyeceklerini dile getirdiler. Belirlenen ücretlerin iki katı tutarının Türk yetkililer tarafından kabul edilmesini talep eden Macar heyeti, gidiş-dönüş transit geçiş Ekim 2015 ücretinin 120 euro olması konusunda yoğun müzakerelerde bulundu. Türk Heyeti, Macaristan’ın Şubat ayında imzalamış olduğu protokolün gereklerini yerine getiremeyeceğini dile getirmesini esefle karşıladı. Şubat ayında imzalanan protokol gereğince, bakanlıklarınca yeni ücret tarifesinin sektör ile paylaştığını dile getiren ülkemiz heyeti, Macar heyetinin bu talebini kesinlikle kabul edemeyeceğini belirtti. Konuyla ilgili bir açıklamada bulunban UND yetkilileri; “UND olarak, sektörümüzün haklarını uluslararası arenada koruyan haklı mücadelemiz kararlılıkla devam edecek olup, Macar Heyetinin bu tavrı hukuk mücadelemizde ve Uluslararası kuruluşlar nezdinde gerçekleştirmekte olduğumuz girişimlerde önemli bir sav oluşturacaktır”dedi. UND’yi temsilen UND Yönetim Kurulu 2. Başkanı Şerafettin Aras, UND İcra Kurulu Fatih Şener ve UND Avrupa Ülkeleri Uzmanı Kadir Çirkin’in katılım gösterdiği toplantıya, Macaristan’ın tarafı olduğu uluslararası bir protokole aykırı hareket etmesi nedeni ile toplantıda taraflar herhangi bir anlaşmaya varamadı. 15 Ekim 2015 16 UND’den Paquet: “Taşıma engellerini kaldırmak için farklı senaryolardan dengeli bir bileşim oluşturmaya çalışıyoruz” İktisadi Kalkınma Vakfı organizasyonunda düzenlenen “Türkiye’nin AB Sürecindeki Son Gelişmeler: 2015 İlerleme Raporu Öncesinde Kritik Konular ve Beklentiler” konulu toplantıda Türkiye’nin AB’ye tam üyelik süreci konusunda Avrupa Komisyonu’nun mevcut değerlendirmeleri paylaşıldı. Avrupa Komisyonu Türkiye Masası yetkilisi Patrick Paquet, “Taşıma engellerini kaldırmak için farklı senaryolardan dengeli bir bileşim oluşturmaya çalışıyoruz” dedi. İktisadi Kalkınma Vakfı organizasyonunda düzenlenen “Türkiye’nin AB Sürecindeki Son Gelişmeler: 2015 İlerleme Raporu Öncesinde Kritik Konular ve Beklentiler” konulu toplantıda Türkiye’nin AB’ye tam üyelik süreci konusunda Avrupa Komisyonu’nun mevcut değerlendirmeleri paylaşıldı. Türkiye ile Avrupa Birliği arasında son birkaç yıldır süregelen Ekonomi diyaloğunun, AB tarafının tek taraflı olarak dikte ettiği “tam üyelik müzakereleri sürecinden farklı olarak”, Türkiye ve AB tarafı arasında “iki eşit ticaret ortağı” olarak eşit bir düzlemde sürdüğüne dikkat çekti. Gelecek yıl 2 yeni başlığın (Yargı ve Temel Haklar, Adalet, Özgürlük ve Güvenlik) müzakereye açılacağını bildiren Avrupa Ekim 2015 Komisyonu Türkiye Masası yetkilisi Patrick Paquet, Türkiye-AB ilişkilerinin (seçim sonrası) yeni dönemde ve önümüzdeki 5 yıllık dönemde “yeni bir söyleme” ihtiyaç duyduğunu ifade etti. Avrupa Komisyonu tarafından yaptırılan “Türkiye-AB karayolu yük taşımacılığının serbestleştirilmesi” konulu Etki Analizi sonuçlarına göre, Türkiye-AB ticaretinden Türk ihracatçısı için toplam 1,9 milyar Euro, AB’li ihracatçılar içinse 1.6 milyar Euro kayba yol açan taşıma kotalarının, taşımaların karşılıklı olarak serbestleştirilmesiyle her 2 ekonomiye önemli kazanımlar sağlayacağına dair bilgileri hatırlatan UND, Paquet’ye Avrupa Komisyonu’nun bu etki analizi üzerinden meseleyi AB gündeminde tutması için talepte bulundu. Kota sorununun çözümünde önemli bir seçenek sunan “Gümrük Birliği’nin Güncellenmesi Müzakereleri”nin başlayacağı yönünde bilgiler alındığına dikkat çeken UND, bu sürece meslek örgütlerinin nasıl katılabileceğini ve sürecin işleyişini sordu. Paquet: Sorunların bilincindeyiz Dünya Bankası tarafından 2014 yılında yayınlanan “Türkiye-AB Gümrük Birliği Değerlendirmesi” raporuna atıfta bulunan ve rapordaki bulgulara dayanarak Gümrük Birliği’nin işleyişindeki mevcut asimetriyi teyit eden Paquet, Gümrük Birliği’ne taraf olan Türkiye’nin bununla ilgili karar alma mekanizmalarında söz sahibi 17 olmadığını, ayrıca AB’nin Güney Kore gibi Türkiye’den bağımsız şekilde imzaladığı serbest ticaret anlaşmalarının Gümrük Birliği açısından yarattığı sorunların bilincinde olduklarını aktardı. Mevcut Gümrük Birliği’nin en önemli eksikliklerinden birinin de anlaşmazlık çözüm mekanizmalarının olmaması olduğunu açıklayan Komisyon yetkilisi, Türkiye-AB arasındaki ekonomi diyaloğu kapsamında, 2 tarafın ticaret paydaşlarının sesinin daha fazla duyulabileceği ortak platformların oluşturulmasının önemini vurguladı. Avrupa Komisyonu Türkiye Masası yetkilisi, UND sorusuna istinaden, 2016 yılında başlaması beklenen Türkiye-AB Gümrük Birliği’nin Güncellenmesi Müzakere sürecine dair ayrıntılı bilgi verdi. Paquet, Bizzat AB Dış ilişkiler Komiseri Mogherini’nin talimatıyla öncelik verilen bu sürecin startının, yakında resmen başlayacak olan “Gümrük Birliği Etki Analizi” ile verileceğini açıkladı. Alınan karara göre, Avrupa Komisyonu öncelikle bir konsorsiyum görevlendirerek kendi etki analizi raporunu hazırlatacak, bu etki analizinin sonuçları Komisyon tarafından AB üye ülkeleri ile paylaşılacak, akabinde ise AB üye ülkelerinden Gümrük Birliği müzakereleri için yetki alınarak Gümrük Birliği’ni güncelleyecek müzakerelerin yürütülme şekli belirlenecek. Nisan 2016’da Türkiye ve AB kamuoylarına yönelik resmi istişare süreci başlayacak Türkiye-AB Gümrük Birliği konusundaki görüşlerin, Türkiye’deki paydaşlar tarafından Avrupa Komisyonu’nun resmi web sayfası üzerinden bugünden iletilebileceğini, bu görüşlerin Mart/Nisan 2016’da yayınlanacak ara dönem raporuna yansıyacağını söyleyen Patrik Paquet, Nisan 2016’da Türkiye ve AB kamuoylarına yönelik resmi istişare sürecinin başlayacağını belirtti. Karayolu kotaları meselesinin, AB ülkeleri için çevre vb. nedenlerle hassasiyet taşıdığını ifade eden Komisyon yetkilisi, bu sebeple Avrupa Komisyonu’nun meselenin Gümrük Birliği çerçevesi içinde yapılacak iyileştirmelerle ele alınması veya taşımacılık alanında AB ile ayrı bir anlaşmanın imzalanması gibi farklı olasılıkları (senaryoları) bir araya getirecek, AB üye ülkelerinin de kabul edeceği, dengeli bir tedbir ile çözülmesi için karar verme aşamasında olduğunu bildirdi. Türkiye ile AB arasında süren Vize Diyaloğu konusundaki İKV sorusuna da açıklama getiren Patrick Paquet, vize konusunun ticaret meselelerinden farklı olarak, Avrupa Komisyonu’nun yetki alanından daha da uzak bir konu olduğuna dikkat çekerek, Schengen sistemi içinde farklı ülkelerin farklı vize uygulamaları olmasının, istenmeyen bir durum olmasına rağmen, önüne geçilemediğini aktardı. Türkiye’nin vize kolaylığı konusunda anlaşma yaptığı diğer ülkelerden örnekler olup olmadığını soran Avrupa Komisyonu yetkilisi, Türkiye-AB arasında 3. yılını doldurmak üzere olan “Vize Muafiyeti ve Geri Kabul Anlaşması” çerçevesinde, iş dünyasının çeşitli kesimleri için (tam muafiyet öncesi) çok girişli-uzun süreli vize gibi “vize kolaylığı” olasılığının da AB gündeminde olduğunu söyledi. Ekim 2015 18 UND’den Bir fırsatçı şirket tarafından sektörün alın teri kaçırılıyor! Mısır’da iki yıl önce borçları nedeniyle el konulduktan sonra Uluslararası Nakliyeciler Derneği (UND) ve üyelerince ödenen parayla kurtarılan Aqua Hercules adlı gemiye ilişkin yaşanan skandallar ve hukuksuzluklara bir yenisi daha ekleniyor. UND, uğradıkları zararı tazmin etmek amacıyla başlatılan hukuk mücadelesi sonucu İskenderun’da Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından ihtiyati haciz kararı alınarak seferden men edilen Aqua Hercules adlı geminin usulsüz işlemle 1 Ekim 2015 tarihinde satışa çıkarılmak istenmesine tepki gösterdi. Mısır’da 2 yıl önce Aqua Hercules adlı geminin borçları sebebiyle bu gemiye binmek üzere mısır limanında bekleyen 94 sürücü ve onların araçlarına Mısır makamlarınca el konularak rehin alınmaları üzerine UND ve sektör mensupları tarafından geminin borçları ödenerek sürücülerin Kurban bayramını evlerinde geçirmeleri sağlanmıştı. Mahkeme kararıyla seferden men edilen ve İskenderun’da bağlı olan yargı sürecinin sonunu bekleyen gemiye fırsatçı bir yaklaşımla her hangi bir risk de ortada yok iken Ekim 2015 Med Marine bir çektirme işlemi yapılmış ve dünyada eşi benzeri olmayacak şekilde bu işlem için şirket tarafından 6 milyon dolar alacak oluşturuldu. UND, konuyla ilgili bir göüş yayınladı. UND’nin yayınladığı görüşlr şu şekilde: “Sektörün ve hatta gemi çalışanlarının haklarına el koyan bu işlemin hukuksuzluğu ortada iken, geminin sonradan oluşturulan böyle bir alacağa istinaden usulsüz işlemlerle ihale yoluyla satışa çıkarılması kabul edilemez. Satışın gerçekleşmesi halinde üyelerinin zararının gemiden tahsil edilmesi hayal olacaktır. Medmarine adlı şirkete karşı her türlü hukuki girişimde ve yasal takipte bulunacağız. Tüm ilgili otoriteleri haksız işlemi durdurmaya davet ediyoruz.” Skandala bir yenisi daha eklendi Mısır’da iki yıl önce borçları nedeniyle el konulduktan sonra Uluslararası Nakliyeciler Derneği (UND) ve üyelerince ödenen parayla kurtarılan Aqua Hercules adlı gemiye ilişkin yaşanan skan- 19 dallar ve hukuksuzluklara bir yenisi daha ekleniyor. UND, uğradıkları zararı tazmin etmek amacıyla başlatılan hukuk mücadelesi sonucu İskenderun’da Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından ihtiyati haciz kararı alınarak seferden men edilen Aqua Hercules adlı geminin usulsüz işlemle 1 Ekim 2015 tarihinde satışa çıkarılmak istenmesine tepki gösterdi. UND tarafından yaptığı açıklamada, yaşanan gelişmeleri şöyle anlattı: “2013 yılı Haziran ayında UND üyesi 94 TIR ve 14 Silobus ve şoförleri ile birlikte Mısır’ın Port Said Limanı’nda, binmeyi bekledikleri Aqua Hercules isimli geminin borçlarına karşılık Mısır gümrük idaresi tarafından haksız bir şekilde rehin alınmışlardı. Sadece müşteri olarak bu gemiye binmeyi bekleyen ve geminin Mısır gümrük ve acentesine olan borçları ile bir ilgisi bulunmayan üyelerimiz, geminin borcu olan 1 milyon 400 bin doları eşit oranda ödeyerek rehin olmaktan kurtulabilmişlerdi. Daha sonra İskenderun Limanı’na sefer yapan Aqua Hercules isimli Ro-Ro gemisi aleyhine uğradığımız zararları tahsil ve tazmin etmek amacıyla bağlı bulunduğu yer olan İskenderun’da açtığımız davada, Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından ihtiyati haciz kararı alınarak gemi seferden men edilmiş, karar Liman Başkanlığı tarafından tatbik edilerek, Türk karasularında bağlanmıştı. Geminin İskenderun Limanı’nda demirli beklemesi sırasında hukuki süreç devam ederken, üyelerimizin haklarını almalarını engellemek amacıyla geminin herhangi bir tehlike hali yok iken, meteorolojik şartlar da elverişliyken basit bir çekme işlemi yaptırılarak 6 milyon dolar tutarında borç yaratıldı ve bu sebeple ‘güya’ kurtarılan gemiye el konuldu.” Med Marine hayali bir alacak ile sektörün hakkına el koyuyor Yaratılan bu ücretin hayali olduğunu belirten UND yetkilileri, “Görüşleri alınan yetkililer, bu tür kurtarma iddialarının ve bu miktarın gerçek olmadığını, geminin hurda fiyatının bile bu miktarın 1/3’ü etmeyeceğini belirtmişlerdir. Ayrıca bir seyrüsefer tehlikesi, gemide yük ve insan bulunsa dahi, liman içinde çekme ücretinin, geminin kıymetini kanunen aşamayacağı öngörülmüştür. Gemi boş ve terkedilmiş durumda iki yıldır liman sahasındadır” dedi. Yapılan açıklamada ayrıca, Yaşanan bu gelişmeler sonrası Medmarine adlı şirketin 6 milyon dolar olan hayali alacağını tahsil etmek için gemiyi 1 Ekim 2015 tarihinde ihale ile satışa çıkaracağını öğrendiklerini, satışın gerçekleşmesi halinde üyelerinin zararının gemiden tahsil edilmesinin hayal olacağını belirtildi. Taşımacıların alın teri olan alacak fırsatçı bir işlemle kaçırılmaya çalışılıyor Usulsüz bir işlemle Hataylı nakliyecilerin Mısır’da rehin alınmasına sebep olan odaklar, şimdi de taşımacıların alın teri olan bu alacağı kaçırmaya çalışıyor. Konuyla ilgili olarak UND yetkilileri şu bilgileri verdi: “Suriye krizinin dolaylı neticelerini çeken ve çeşitli surette birçok ülkede mağdur edilmiş bulunan üyelerimizin hakları sonuna kadar korunacak ve yanlış uygulamalar ilgili bakanlıklar ve liman yetkilileri nezdinde tarafımızca takip edilecek. Bu usulsüz işlemle gemiyi ele geçiren taraflar armatör ile işbirliği içerisinde taşımacıların alın teri olan bu alacağı kaçırmaya çalışıyorlar. Medmarine adlı şirkete karşı her türlü hukuki girişimde ve yasal takipte bulunacağız. Tüm ilgili otoriteleri bu haksız işlemi durdurmaya davet ediyoruz.” Ekim 2015 20 UND’den AB-Türkiye Gümrük Birliği’nde kazan-kazan yaklaşımı UND, DEİK işbirliği’nde üst düzey bürokratlar, STK’lar ve dış ticaret kesimli temsilcileriyle Gümrük Birliği’ni tartıştı. 17 Eylül’de dış ticaretimizin en güçlü meslek örgütlerinden olan Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) işbirliğiyle İstanbul Wyndham Grand Levent Otel’de gerçekleştirilen “AB-Türkiye Gümrük Birliği’nde Kazan-Kazan Yaklaşımı” seminerine dış ticaretin farklı kesimlerinden yoğun ilgi vardı. UND adına İkinci Başkan Şerafettin Aras’ın açılışını yaptığı etkinliğin diğer açılış konuşmacıları DEİK Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Cihad Vardan, Ekonomi Bakanlığı AB Genel Müdürü Murat Yapıcı, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı Dış İlişkiler ve Avrupa Birliği Genel Müdürü Bekir Gezer; Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı Karayolu Düzenleme Genel Müdürü Dr. Mustafa Kaya oldu. Aras: Raporlar, kotaların her iki tarafa da zarar verdiğini teyit ediyor Lojistik sektörünün günümüzün küreselleşen üretim ve tedarik zinciri sistematiği temelinde artık ekonominin Ekim 2015 ve ticaretin diğer alanlarından ayrı düşünülemeyecek bir alan olduğunu vurgulayan UND İkinci Başkanı Şerafettin Aras, lojistik üretim süreçlerinin en başından en sonuna kadar sırnırlar arasında süregelen mal ve hizmet alışverişlerinin, sürecin içinde yer alan tüm unsurların rekabet gücünü ayrı ayrı ve kollektif olarak etkileyen, ciddi bir rekabet aracı haline geldiğini ifade etti. “Ülkemiz de 2023 yılında 500 milyar dolara çıkarmayı hedeflediği ihracat hedefine ‘dış ticaretinin lojistiğini rekabetçi kılarak yaklaşacaktır’ diyoruz. Çünkü günümüz ticaretinde hız ve maliyet ekseninde süren küresel rekabet, sadece en hızlı, en ucuz ulaşan mallara dünya marketlerindeki raflarda yer açıyor” diyen Aras, 19 yıl önce Türkiye ve AB arasında kurulan Gümrük Birliği’nin de aslında bu temel bakış açısıyla kurgulandığını ifade etti. Türkiye ve AB ekonomileri arasında malların serbest dolaşımı sağlanarak, her iki tarafa daha verimli ekonomik faaliyetler sağlanması, Türkiye gibi büyük bir potansiyel arz eden bir ekonominin AB ülkelerine bağlanmasıyla Avrupa’nın genel rekabet 21 gücünün artmasının o dönem içerisinde hedeflendiğini ifade eden Aras, “Nitekim 19 yıl içinde önemli bazı sorunlara rağmen, Gümrük Birliği, her iki taraf için büyük kazanımlar getirdi. Bugün Türkiye’nin Avrupa’ya yaptığı ihracatın yüzde 50’si AB sermayeli şirketler tarafından gerçekleştiriliyor. Sadece yüzde 29’u Alman şirketlere ait” dedi. Bugün Türkiye’den Avrupa’ya giden sanayi ürünlerinin yarısının zaten Avrupa malı diye adlandırıldığını ifade eden Aras, ülkemizdeki 5 bin küsur Alman üretici şirketinin ürünlerinin buradan AB ve dünya pazarlarına satıldığını ifade etti. AB ülkelerinden yaptığımız ithalatın ise o bölgeye yaptığımız ihracatın 1.5 katı daha fazla olduğu bilgisini veren Aras, AB ülkelerinin ihracatçılarının Türkiye’deki pazar olanaklarını kullanrak bu entegrasyondan daha fazla kazanç sağladığının altını özenle çizdi. Taşıma kotası aslında neyi kısıtlıyor? Bu noktada 28 AB ülkesinden 24’ü tarafından Türkiye’den AB’ye, AB ülkelerinin ihracatçıları tarafından ise Türkiye’ye ve Türkiye üzerinden diğer pazarlara taşınan malları taşıyan araçlara uyguladıkları ‘taşıma kotası kısıtlamalarının’ aslında neyi kısıtladığına dikkat edilmesi gerektiğinin altını çizen UND Yönetim Kurulu İkinci Başkanı Şerafettin Aras, 8 Nisan 2014 tarihinde Dünya Bankası tarafından açıklanan “Türkiye-AB Gümrük Birliği Değerlendirilmesi” başlıklı raporda da Türkiye-AB arasındaki taşıma kısıtlamalarının, Gürmrük Birliği’nin 18 yıllık kazanımlarını gölgeleyerek, Türkiye-AB karşılıklı ticaretini engellediğini açıkça ortaya koyduğunu söyledi. Temmuz ayında AB Ulaştırma Genel Müdürlüğü tarafından bağımsız bir etki analizi çalışması sonuçlarına göre, taşıma kotaları nedeniyle TürkiyeAB ticaretinin toplamda 3.5 milyar euroluk bir kayıp yaşandığının teyit edildiğini ifade eden Aras, bu kayıpların AB’den Türkiye’ye mal gönderenler için 1.6 milyar euro tutarında olduğunu belirtti. UND’nin yaptığı analizlerin de taşımalara getirilen engellerin engel yaratan ülkelerle ikili ticaretimizi önemli ölçüde zayıflattığını belirten Aras, Türk plakalı araçlara kota uygulamayan Hollanda, Alman- yılı bulduğunu ifade ederek bizimle beraber müzakerelere başlayan ülkelerin (Hırvatistan) üye olduğunu ifade etti. 50 yıllık AB sürecimizde kesin bir üyelik tarihi verilmesi gerektiğini ifade eden Vardan, çeşitli blokajlarla karşılaştığımızı ifade ederek Türkiye ile AB iş süreçlerinin önemini koruyarak ve hatta artarak devam ettiğini ifade etti. Problem yumağı ile karşı karşıyayız ya, İngiltere gibi ülkelerle ticaretimizin karşılıklı olarak hızla arttığını; ikili ticaretimize bile yeterli geçiş belgesi vermeyerek sınır getiren İtalya, Avusturya gibi ülkelerle ticaretimizin potansiyelinin çok altında seyrettiğini sözlerine ekledi. Vardan: Birimizin sorunu, hepimizin sorunudur DEİK adına söz alan Ömer Cihad Vardan, Türkiye-AB tam üyelik müzakerelerinin arzu edilen hızda ilerlemediğine vurgu yaparak, Türk ticaret dünyası adına belirli alanlarda sorunların hızla giderilerek ilişkilere yeni motivasyon ve ivme katılması gereğinin altını çizdi. Vardan, “Birimizin sorunu hepimizin sorunudur” dedi. UND’nin çok önemli çalışmalar gerçekleştirdiğini ifade eden Vardan, AB’nin Türkiye açısından son derece önemli olduğunu belirtti. AB ile çok uzun bir geçmişimiz olduğunu ifade eden Vardan, üye adaylığımızın 16 AB konusunda bir dizi problemlerle karşı karşıya olduğmuzu ifade eden Vardan, problem yumağı diye adlandırılan bu süre zarfının her iki tarafa da zarar verdiğini belirtti. Vardan, “Sonuç itibarıyla AB ilişkilerimize bir yerden başlamak lazım” dedi ve malların serbest dolaşımı konusunun vize sorunu ile beraber ivedilikle halledilmesi gerektiğini belirtti. Gümrük Birliği’nin içerisinde olan bir ülke olarak TTİP’in içerisinde olup olamayacağımızın kafalarda soru işareti olduğunu ifade etti. Gümrük Birliği yeniden gözden geçirilmeli Gümrük Birliği sürecinin yeniden reformist bir şekilde ele alınması gerektiğini ifade eden Vardan, “Ne Türkiye eski Türkiye ne de Avrupa eski Avrupa’dır. Bu bakımdan Gümrük Birliği’nin yeniden gözden geçirilmesi gerekiyor” dedi. Ulaştırma ile ilgili olarak AB’de sorunlar olduğunu ifade eden Vardan, kazan-kazan prensibi ile her iki tarafın da kazanacağına vurgu yaptı.İşbirliklerinin toplumların refah seviyesini olumlu etkilediğiini ifade eden Vardan, “Buradan kimsenin zararlı çıkacağını sanmıyorum” dedi. Ekim 2015 22 UND’den Dünya haritasında Türkiye’yi kaldırdığınızda anlamsız bir sonuç ortaya çıkar Türkiye’nin bölgesinde çok önemli bir stratejik güce sahip olduğunu ifade eden Vardan, “Dünya haritasında Türkiye’nin yerini kaldırın. Türkiye’yi yok sayın. AB ülkeleri Ortadoğu ile ve yakın coğrafyamızla nasıl işbriliği yapacak? Türkiye, bölgesinde çok önemli bir kavşakta bulunmaktadır. AB ülkeleri ile Asya’yı, Ortadoğu’yu birbirine bağlayan bir ülke olmadan bir dünya haritasından bahsetmek mümkün değildir” dedi. Türkiye’nin hem malların gidiş-gelişi hem de enerji açısından bir köprü olduğunu ifade eden Vardan, Türkiye’nin iri, diri olmasının Avrupa’ya da kazanç sağlayacağını önemle vurguladı. Gezer: Kazan-Kazan felsefesi ile sorunlar çözülebilir Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı Dış İlişkiler ve Avrupa Birliği Genel Müdürü Bekir Gezer, karayolu kotalarının AB ilişkilerinde çözüme kavuşmadığını ifade ederek bu anlamda kamu kurumlarımızın ve STK’larımızın büyük bir özveri ile çalıştıklarının altını çizdi. Bakanlık olarak AB üyesi ve kurumları ile çeşitli temaslarda bulunduklarını ifade eden Gezer, çok uzun bir süre boyunca bu konuda AB tarafının konuya olumlu yaklaşmadığını belirtti. Bu uzlaşmaz tutumun çok önemli kayıplara neden olduğunu ifade eden Gezer, gerek Dünya Bankası’nın raporuna, gerekse de AB Ulaştırma Genel Müdürlüğü tarafından bağımsız bir etki analizi çalışması sonuçlarına göre kayıpların ciddi derecede olduğunun teyit Ekim 2015 edildiğini belirtti. Kotaların Gümrük Birliği ve malların serbest dolaşımı açısından bir sorun olduğunun bu raporlar tarafından ortaya konduğunu ifade eden Gezer, bakanlık olarak bu konuyu yakından takip ettiklerini belirtti. Tam serbestlik, taransit serbestisi ve konunun Gümrük Birliği içerisinde bir çözüme kavuşturulması gibiş farklı senaryoların bulunduğunu ifade eden Gezer, kamu ve özel sektör çalışmalarıyla birlikte bu işin çözüleceğine inandıklarını ifade etti. Kotaların çözümü ile her iki tarafında kazanacağını ifade eden Gezer, kazan-kazan felsefesinin hayata geçirilmesi gerektiğini söyledi. Yapıcı: Gümrük Birliği’nin daha pozitif bir alana oturtulması gerekiyor AB ile Gümrük Birliğ’nin tarihi bir dönemden geçtiğini ve Gümrük Birliği’nin Türkiye’ye ciddi katma değerlerde bulunduğunu ifade eden Ekonomi Bakanlığı AB Genel Müdürü Murat Yapıcı, Gümrük Birliği ile şimdilerde bazı sıkıntıların yaşandığını belirtti. Yapıcı, Gümrük Birliği’nin dünyadaki gelişmelerden bağımsız olmadığını ifade ederek Gümrük Birliği revizyonunun şart olduğunu belirtti.Transatlantik Yatırım Ortaklığı’nda Türkiye’nin yer almak istediğini belirten Yapıcı, karşılıklı iyi niyet çerçevesinde bakanlıklar nezdinde konuların görüşülmesi gerektiğini belirtti. Gümrük Birliği’nin incelenmesi ve kavramsal açıdan değerlendirilmesinde tarafların çok farklı düşünmediklerini ifade eden Yapıcı, Ekonomi Bakanlığı olarak bu konuda çeşitli çalışmalar gerçekleştirdiklerini söyledi. AB ile serbest ticaret anlaşmalarının eş zamanlı yapılması gerektiğine ve karar alma mekanizmasında Türkiye’nin de bulunması gerektiğinin altını çizen Yapıcı, Gümrük Birliği’nin daha pozitif bir alana oturtulması gerektiğini belirtti. Malların serbest dolaşımı konusunda AB’nin gerekli kesimleri ile bakanlık düzeyinde sürekli iletişim halinde olduklarını ifade eden Yapıcı, TTİP konusunda Türkiye’nin üzerine düşeni yaptığını 23 ve TTİP’in ülkemize önemli katma değerlerde bulunacağını söyledi. Gümrük Birliği’ndeki yapıcı çalışmaların üyelik müzakerelerinden bağımsız olduğunu ifade eden Yapıcı, malların serbest dolaşımı faslının açılması gerektiğini de vurguladı. Bu sürecin bakanlıklar, STK’lar ve çatı kuruluşlar ile birebir ilgili olduğunu ifade eden Yapıcı, STK’lar ve çatı kuruluşlar ile bakanlık olarak bir araya geldiklerini ve burada da önemli gelişmeler yakaladıklarını söyledi. Kaya: Türkiye, AB için bir üçüncü ülke değildir, olamaz da... Kotalar, yüksek geçiş ücretleri, farklı mod kullanma durumu ve vizeler gibi sorunlarla yıllardır AB ülkeleri ile yapılan ikili müzakerelerle masaya yatırılan sorunların başında geldiğini ifade eden Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı Karayolu Düzenleme Genel Müdürü Dr. Mustafa Kaya, bu durumların ülkemizin rekabetini olumsuz etkilediğini ve AB’nin bu sorunlar karşısında net bir çözüm önermediğini belirtti. Farklı mod kullanmak suretiyle lojistik iş süreçlerinin yavaşlatıldığını ifade eden Kaya, “Türkiye, AB için bir üçüncü ülke değildir, olamaz da” dedi. Malların serbest dolaşımının Türkiye tarafından iyi etüt edildiğini ve Türkiye’nin bu konuda çok ciddi reformist yaklaşımlarla konuyu çözdüğünü ifade eden Kaya, Türkiye’nin AB üyeliği konusunda taşıma konusunda ciddi avantajlara sahip olduğunu, taşıma başlığının Türkiye’nin en hazırlıklı konularından biri olduğunu söyledi. Taşıma konusunda 2003 yılında karayolunda yapılan düzenlemelerle kalite standartlarının oturtulduğunu ve Türkiye’nin bu noktada önemli reformalara imza attığını ifade eden Kaya, AB mevzuatına uyum anlamında en hazırlıklı olduğumuz sektörlerin başında taşımanın geldiğini söyledi. “58 ülke ile ikili karayolu taşıması ve 24 ülke ile de taşımayı libere ettik” diyen Kaya, AB ülkeleri ile serbestleştirme sağlanmış iken bazı ülkelerce kısıtlanıyor olmamızın gerekçelerinin ve etkilerinin iyice analiz edilmesi gerektiğini söyledi. AB ülkelerinin pazarına Türk ihraç ürünlerinin girişi kotalar, dayatmalar ve engellemelerle ‘pahalı ve rekabetten yoksun’ bir hale getirilmeye çalışılmasının kabul edilebilir bir durum olmadığını ifade eden Kaya, artık bu sorunların çözülmesi ve AB’nin doğrudan müdahil olması gerektiğinin altını çizdi. 19. yılında Türkiye-AB Gümrük Birliği Konuşmaların ardından, ‘19. yılında Türkiye-AB Gümrük Birliği’ paneline geçildi. Panelde, “Gümrük Birliği’nin revizyonu kronik sorunlara çözüm getirecek mi?” konusu tartışıldı. ABKAD Başkan Yardımcısı ve UND Yönetim Kurulu AB Danışmanı Can Baydarol, Avrupa Birliği Bakanlığı Tek Pazar ve Reka- bet Başkanı Lale Çelik ve Ekonomi Bakanlığı AB Genel Müdürü Murat Yapıcı panelde yer alan isimler oldu. Baydarol: . Gümrük Birliği metni bakanlıklar düzeyinde bile anlaşılamamıştır Ankara Antlaşması’nın (1963) bir asimetri olduğunu ve Ankara Antlaşması’nın daha sonra kendi içerisinde bir asimetri oluşturduğunu ifade eden ABKAD Başkan Yardımcısı ve UND Yönetim Kurulu AB Danışmanı Can Baydarol, 1 Ocak 1973 yılında hukuken AB sürecine başladığını söyledi. Gümrük Birliği konusunda her şeyin birbirine karıştığını ifade eden Baydarol, bugün tamamen siyasi çekişmelerle herkesin kendine göre farklı yorumladığı bir Gümrük Birliği ve AB sürecinden bahsedildiğini ifade etti. Gümrük Birliği metninin bakanlıklar düzeyinde bile anlaşılamadığını ifade eden Baydarol, bazı dönemlerde “Gümrük Birliğ’nden çıkalım” denildi. Ben de her defasında, “Girmediğiniz yerden çıkamazsınız” diyorum. “Sorun, Türkiye’nin Gümrük Birliği’ne katılmasından kaynaklanan sorunlar değil, bir türlü katılamamasından kaynaklanan sorunlardır” diyen Baydarol, ortak ticaret politikasında Türkiye’nin karar alma mekanizmasında olmadığını ifade etti. Kara alma mekanizmasında olmadığımızdan dolayı bazı sorunlar yaşandığını ifade eden Baydarol, ortak hukuk sistemi ile sorunların çözülebileEkim 2015 24 LOJİSTİK ceğini söyledi. Mevzuat uyumu ile tam üye olunmadığı sürece sadece ‘yakınlaştırma’ olabileceğini ifade eden Baydarol, ihtilafların çözümü mekanizmasının hep ayağı havada kalan bir duruma neden olduğunu söyledi. 25. Madde’nin ihtilafların çözümüne vurgu yaptığını ve burada 25. Madde’nin iyi etüt edilmesi gerektiğini ifade eden Baydarol, UND’nin açtığı davaları normalde İstanbul Asliye Hukuk Mahkemesi’nde açması gerektiğini belirtti. Ortak politikaların Gümrük Birliği’nde önemli olduğunu ifade eden Baydarol, burada ortak bir bütçenin olması gerektiğini sözlerine ekledi. Dünya Ticaret Örgütü’nün bile Gümrük Birliği’ni anlayamadığını ifade eden Baydarol, bu durumun “nev’i şahsına münhasır” bir durum olduğunu belirtti. Çelik: Gümrük Birliği’nin üyelik müzakerelerinden koparılmaması gerekiyor Gümrük Birliği’nin çok önemli olduğunu ifade eden Avrupa Birliği Bakanlığı Tek Pazar ve Rekabet Başkanı Lale Çelik, gerek kamu gerekse de özel sektörün Gümrük Birliği’nin revize edilmesi gerektiği konusunda hemfikir olduğunu ifade etti. Bakanlık olarak Gümrük Birliği’nin üyelik müzakerelerinden koparılmaması gerektiğini düşündüklerini ifade eden Çelik, 33 fasılda (uyum) üyelik müzakerelerinin devam ettiği bilgisini de verdi. Gümrük Birliği çalışmalarının mevzuat uyum çalışmalarını da beslediğini ifade eden Çelik, Gümrük Birliği’nin yeni Ekim 2015 alanlara açılmasının söz konusu olduğunu ifade etti. Önümüzdeki sürecin çok önemli olduğunu ifade eden Çelik, AB Bakanlığı olarak özel sektörün yapacağı çalışmaların kamuyu besleyeceğini de sözlerine ekledi. Yapıcı: Bardağın dolu tarafından bakmak gerekiyor Gümrük Birliği’nin AB’ye katılım noktasında bir aşama olduğunu ifade eden Ekonomi Bakanlığı AB Genel Müdürü Murat Yapıcı, Gümrük Birliği kazanımlarına bakmak gerektiğini söyledi. Karar alma mekanizmalarında Türkiye’nin birçok komiteye katıldığı bilgisini veren Yapıcı, bardağın dolu tarafından bakmak gerektiğini belirtti. Ülkemize gelen yabancı kaynakların üçte ikisinin AB kaynaklı olduğunu belirten Yapıcı, emsal ekonomilere göre daha iyi noktalarda olduğu- muzu belirtti. Sorunun sürenin uzamasından kaynaklandığını ifade eden Yapıcı, durum böyle olunca asimetrilerin kazanımların önüne geçtiğini söyledi. AB’nin en büyük kazanımımız olduğunu ifade eden Yapıcı, bu durumu sürdürülebilir kılmak ve ilerletmek gerektiğini söyledi. Karayolu kotalarının kalkmadan bu işin bitmeyeceğinin net bir şekilde AB tarafının bir bilince sahip olduğunu ifade eden Yapıcı, açılımlar konusunda hizmetler konusunun Türkiye’yi zorlamayacağını söyledi. Etkin Bir Gümrük Birliği İçin Engelsiz Taşımacılık Moderatörlüğünü UND İcra Kurulu Başkanı Fatih Şener’in yaptığı “Etkin Bir Gümrük Birliği İçin Engelsiz Taşımacılık” panelinde Raportör Enrico Pastori, “Türkiye-AB Karayolu Taşımacılığının Serbestleştiril- 25 dedi. AB’nin üçüncü ülkelerle yaptığı Serbest Ticaret Antlaşmaları’nın (STA) Türkiye’nin rekabet gücünü azalttığını ifade eden Mente, yeni yapılan STA’larda Türkiye’nin dışarıda bırakılmasının ekonomimize yönelik olumsuzlukları beraberinde getirdiğini ifade etti. Türk firmalarının rekabet gücünü kazanmasının hayati öneme sahip olduğunu ifade ederek Türkiye’nin Gümrük Birliği’ni derinleştirmesinin Gümrük Birliği’nden uzaklaşılıp uzaklaşılmadığının açık bir tartışma olduğunu söyleyen Mente, bu durumun bir fırsat yarattığını ve burada bir yol alındığı zaman tam üyelik alanında önemli adımlar atıldığını belirtti. mesi konulu Etkili Analizi” hakkında bilgi verdi. Türkiye-“AB arasında tek bir karayolu anlaşması çözüm sağlayabilir mi?” konulu tartışmada TAYSAD Almanya Temsilcisi Ahmet Yılmaz, DEİK Genel Sekreteri Mustafa Mente, AB Genel Müdürlüğü Dış Ticaret Uzmanı, Ekonomi Bakanlığı yetkilisi Elif Berrak Taşyürek ve Karayolu Düzenleme Genel Müdürlüğü Daire Başkanı, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı yetkilisi Nurhan Tüfekçioğlu görüşlerini dile getirdi. UND İcra Kurulu Başkanı Şener, malların serbest dolaşımı konusunda bilgi vererek Türkiye uluslararası karayolu taşımacılarının bırakıldıkları haksızlıkları dile getirdi. Yılmaz: Lobi çalışması yapılması lazım Etki analizleri konusunda Almanya’da lobi çalışmasının yapılması gerektiğine dikkat çeken TAYSAD Almanya Temsilcisi Ahmet Yılmaz, çok değişik çevrelerin dikkatinin çekilmesi gerektiğini belirtti. Politik çalışmaların, lobiciliğin ve baskı unsurlarının AB’de çok etkin olduğuna vurgu yapan Yılmaz, bu raporların tarihlerinin çok eskimeden Avrupa’da görücüye çıkartılması gerektiğini dile getirdi. Yılmaz, Avrupa’daki en başat sektörler için ‘fiyat ve zaman’ kavramının önemli olduğunu söyledi. Türk firmalarının fiyat olarak rekabetçi olduğunu ama bir ürünün bir pazara yetiştirileceği zaman yani işin içine lojistik girdiğinde ülkemizin rekabetçi olamadığını dile getiren Yılmaz, Türkiye için kaliyenin maliyetle eşdeğer olduğunu belirtti. Yılmaz son olarak nakliyeci firmalarımızın iş yaptıkları ülkelere yerleşmesi ve ‘oralı’ olması gerektiğini dile getirdi. Mente: Gümrük Birliği’nin derinleştirilmesi tartışmaya açık Rekabeti etkileyen tarife dışı bir engelin Türkiye’ye dayatıldığını ifade eden DEİK Genel Sekreteri Mustafa Mente, Gümrük Birliği’nin yaklaşık 20 yıldır içinde yer aldığımızı belirterek tam üyelikle sorunların çözüleceğini sıklıkla duyduklarını söyledi. Tam üyeliğe kadar sorunların çözülmesi gerektiğini, çözülemeyen ve sürüncemede bırakılan sorunların ülkemiz ekonomisine ciddi zarar verdiğini ifade eden Mente, çözüm için büyük bir şans gördüğünü ifade ederek, “AB, tarımda biz ise hizmette daha rekabetçiyiz” Taşyürek: Önümüzdeki 1 yılı iyi değerlendirmeliyiz Kota sorunu çözümünün şu an itibarıyla iki boyutu olduğunu ifade eden AB Genel Müdürlüğü Dış Ticaret Uzmanı, Ekonomi Bakanlığı yetkilisi Elif Berrak Taşyürek, halihazırda Gümrük Birliği yükümlülükleri kapsamında ve Gümrük Birliği’nin güncellenmesi kapsamında çözümleri bulunuyor. Taşyürek, Gümrük Birliği’nin kapsamı konusunda sorunun üye ülkeler nezdinde değil komisyon tarafından ihlal eden ülkelerin kınanması konusundaki fikirlerimizi gerekli yerlere bakanlık olarak ilettiklerini söyledi. GBOK kararlarının 4.5. ve 6. Maddelerine aykırı olunan konuları gerekli yerlere ilettiklerini de belirten Taşyürek, şimdiye kadar komisyonun malların serbest dolaşımıyla değil hizmetler altında ele alınması gerektiğini ve hizmetlerin komisyon kararı altında olmadığını söyledi. Ekonomi Bakanlığı Ekim 2015 26 GÜNCEL olarak TİM ve UND işbirliğinde hukuki süreç başlattıklarını ifade eden Taşyürek Avusturya ve Macaristan’a yönelik davalarla da işi hukuki yollardan takip ettiklerini belirtti. Avrupa Komisyonunun yaklaşımında bir değişim olduğunu ifade eden Taşyürek, Gümrük Birliği’nin güncellenmesi sürecinin de bu durumda etkili olduğunu söyledi. Taşyürek, “Karayolu kota sorunu çözülmeden Gümrük Birliği’nde bir güncelleme olamayacağını, AB tarafı da çok iyi biliyor. Karayolu kota sorununun çözümü Türkiye için paketin ayrılmaz ve önemli bir parçasıdır. Dolayısıyla Avrupa Komisyonu, bu sorununun çözülmeden ilerleme kaydedilmeyeceğini görmüş durumda” dedi. Güncellenme sürecinde ilk oluşumdan şu ana kadar çok zaman geçtiğini ve Türkiye’nin müzakere pozisyonunun çok daha güçlü olduğunu ifade eden Taşyürek, müzakere sürecinde dengelerin daha iyi oturacağını söyledi. Etki analizini kota sorunu açısından olumlu gördüklerini ifade eden Taşyürek, güncellenme sürecinin üye ülkelere de kazanç sağlayacağını söyledi. Ülke olarak 1 yıllık bir zaman olduğunu ifade eden Taşyürek güncellenme konsunda STK’larla da görüşerek çok daha sağlıklı bir sürece imza atılabileceğinin altını çizdi. Tüfekçioğlu: Transit geçiş bir uluslararası haktır “AB ile yapılacak olası bir anlaşmanın sadece transitle mi sınırlandırılacağı, yoksa 3’üncü ülke taşımacılık pazarının da açılması anlamı taşıyacak olan ikili taşımaların da bu kapsama dahil edilip edilmeyeceği hususunun iyi analiz edilmesi gerekir” diyen Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı, Karayolu Düzenleme Genel Müdürlüğü Daire Başkanı Nurhan Tüfekçioğlu, Türkiye’nin sadece kota sorunu olmadığını; tarife dışı engellemeler, vize sorunu, yüksek geçiş ücretleri, mod dayatmaları gibi birçok sorunların olduğunu kaydetti. Tüfekçioğlu, kota sorunun çözümünün gümrük birliği perspektifi çerçevesinde diğer sorunların çözümü ile birlikte ele alınması gerektiğini ifade etti. Tüfekçioğlu, “Bizim yıllardır Gümrük Birliği perspektifi çerçevesinde dile getirdiğimiz kota sorunu AB tarafından bir taşımacılık pazar payı paylaşımı olarak anlaşılıyor. Oysaki bu iki rapordan da anlaşılacağı üzere konu bir taşımacılık pazar payı paylaşımı değildir. Ve bu Ekim 2015 rapor, aslında siz, Türk taşımacılarını kısıtlayarak, Türk ihraç ürünlerini engelliyorsunuz diyor. Bu çok önemli bir sonuçtur. Etki analizi diyor ki kota kısıtlamalarından dolayı ticaret çok olumsuz etkilenmektedir. Eğer bu kısıtlamalar olmazsa istihdamda, ticarette önemli sıçramalar olacaktır. Bence bu iki rapor AB’ye bu işe taşımacılık boyutunda değil, ticaret boyutunda bakabilmek açısını getirmiştir” dedi. Kota kısıtlamalarının Gümrük Birliği Ortaklık Konseyi çerçevesinde Türkiye için öncelikli ama AB için sonlarda duran bir sorun olduğunu ve AB tarafından Türkiye’ye kısıtlama uygulayan ülkelerle bu işi birebir halletmemiz gerektiği yönünde telkinler geldiğini ve sorunların da bir türlü halledilemediğini ifade eden Tüfekçioğlu, bir karayolu taşımacılığı anlaşması yapılmasının getirilerinin ve götürülerinin iyi değerlendirilmesi gerektiğinin altını çizdi ve bu açıdan kendilerince AB’nin üçüncü ülkelerle yapmış oldukları tüm anlaşma modellerinin incelendiğini ve değerlendirilmekte olduğunu da vurguladı. Tüfekçioğlu, “AB’nin İsviçre ile yapmış olduğu bir karayolu taşımacılık anlaşması var. Karayolu ile demiryolunu düzenlemiş. Amaç, aşamalı serbestleşme ve mevzuat uyumu. Ama İsviçre’de yaptığı anlaşmada araç tonajları açısından aşamalı olarak bir liberalizasyona gidilmiş. AB’nin transit ve kombine taşımacılık konusunda Bulgaristan, Romanya, Macaristan ve Makedonya ile yaptığı bir transit taşımacılık anlaşması var. Bu anlaşmada kombine taşımacılık da kapsama alınmış ama genel olarak bunun geliştirilmesine yönelik genel cümlelerden teşekkül ediyor. Ama transit taşımacılığın kolaylaştırılmasına yönelik genel cümleler, hükümler, uygulamlar var. Ben, bu çalışmaları, modelleri incelediğimde gördüğüm ortak özellik: Aşamalı liberalizasyon, mevzuat uyumu” dedi. Türkiye’nin mevzuat uyumu konusunda hiçbir sıkıntısı olmadığını ifade eden Tüfekçioğlu, AB’nin Türkiye’ye hiçbir şey yapmamış bir ülke gibi yanaşmasının da burada sözkonusu olamayacağını söyledi. AB Komisyonu’nun Türkiye ile karayolu taşımacılığı konusunda bir Anlaşma yapmasına yönelik olarak yetki alıp alamayacağını da bilmediklerini ifade eden Tüfekçioğlu, “AB ile Anlaşma imzalanması demek, AB ile toplu kota teatisi demektir. Tüm Antlaşma modelleri böyledir. Bunun anlamı, teati edeceğiniz toplam belgenin AB üyesi ülke taşımacılarınca kullanılması ve AB’nin kendi içerisinde kota dağıtım mekanizmasına müdahale edememeniz demektir. Dolayısıyla toplu belge teati edildiğinde ve Anlaşmanın kapsamı ikili taşımaları da içerdiğinde her iki tarafın 3’üncü ülke taşımaları dahil pazarlarını karşılıklı ve aşamalı olarak birbirlerine açmaları sözkonusu olacaktır, ki bu durumun çok dikkatli değerlendirilmesi gerekecektir. Kotalar açısından muhakkak ki Türkiye’nin bir transit geçiş sorunu vardır. Bizim bir iki AB ülkesi ile de ikili bazda kota sorunumuz vardır. Ancak Anlaşma kapsamına ikili taşımaları da taşıdığınızda pazarınız tüm taşımacılık şekillerine açılmış olacaktır. O nedenle olası bir Anlaşma yapılmasının kapsamının sadece transitle mi yoksa ikili taşımaları, dolayısıyla 3’üncü ülke taşımalarını da içerecek şekilde ele alınması hususunun çok iyi analiz edilmesi gerekir. Biz gümrük birliği çerçevesinde haklarımızı almaya çalışır iken, 3’üncü ülke taşımaları dahil pazarımızı tamamen açmaya hazırmıyız? Bu sorunun cevabını özel sektörün şimdiden tartışması gerekmektedir. Bana göre, transit taşımacılık anlaşması modelleri, üzerinde daha çok durulması ve çalışılması gereken modellerdir” dedi. Tüfekçioğlu ayrıca, transit geçiş hakkının uluslararası bir hak olduğunu ve DTÖ’nün transit konusunda çok açık olduğunu vurguladı. Tüfekçioğlu, bakanlık olarak AB’ye, “Bizi kotalarla engellemeyin, pahalılaştırmayın ve eşit rekabet edebilecek düzeye getirin” mesajlarını her platformda vermeye çalıştıklarını da sözlerine ekledi. Konuşmaların ardından UND tarafından katılımcılara birer plaket verildi. 27 Ekim 2015 28 KONFERANS Üniversite-sektör işbirliğinde lojistik öğrencileri duayenlerle buluştu Pegasus Kargo ve Bahçeşehir Üniversitesi’nin ortaklaşa gerçekleştirdikleri “Uluslararası Taşımacılık ve Lojistik Konferansı”nda öğrenciler duayenlerle buluşma fırsatı yakaladı. Pegasus Kargo Direktörü Aydın Alpa, gençlerin araştırma ve geliştirmelerle geleceğe hazır olmaları gerektiğini belirtirken UND Yönetim Kurulu Başkanı Çetin Nuhoğlu, üniversite-sektör işbirliğine UND olarak her zaman ayrı bir önem verdiklerinin altını özenle çizdi. Pegasus Kargo ve Bahçeşehir Üniversitesi işbirliği ile bu yıl 4.’sü düzenlenen “Uluslararası Taşımacılık ve Lojistik Konferansı” 8 Ekim’de Bahçeşehir Üniversitesi (BAU) Beşiktaş Kampüsü’nde gerçekleştirildi. 300’e yakın öğrenci ve 100’ü aşkın uluslararası üst düzey yöneticinin katılımıyla gerçekleştirilen konferansta öğrencilere Pegasus tarafından yurtiçi ve yurtdışı olmak üzere uçak bileti de hediye edildi. Alpa:Gençler geleceğe hazır olun Konferansın açılış konuşmasını yapan Pegasus Kargo Direktörü Aydın Alpa, lojistiğin tüm sektörler için çok önemli olduğunu ve gençlerin gelece hazır olması gerektiğini vurguladı. “Lojistikte çalışın ya da çalışmayın sizi bir şekilde etkiliyor” diyen Aydın Alpa, Uluslararası Taşımacılık ve Lojistik Konferansı’nın hem sektörü bir araya getiren hem de özellikle sektörde kariyer yapEkim 2015 mak isteyen öğrenciler için eğitimin ve deneyimin bir araya geldiği bir ortam sağladığını ifade etti. Lojistik öğrencileri deneyimle bulaştırmaya devam edeceklerini belirten Aydın Alpa, sektördeki diğer oyuncuların da bu konuda çalışmalar yapması gerektiğini söyledi. Alpa, “Türkiye coğrafi konumu gereği bölgenin önemli bir lojistik üssü ve bu anlamda önümüzdeki dönemde sektörün daha da büyümesini bekliyoruz. Yakın gelecekte sivil havacılıktan alınacak izinlere bağlı olarak uçuş ağımızı genişletmek için yatırımlarımızı ve hazırlıklarımız devam ediyor. Bugün Pegasus Havayolları olarak hava kargo alanında 37 ülkede, 94 noktaya taşımacılık yapıyoruz” dedi. Doç. Dr. Gökçe:Türkiye’nin iki adım atması gerekiyor Bahçeşehir Üniversitesi Uluslararası Finans Bölüm Başkanı Doç. Dr. Deniz Gökçe de katılımcılara Türkiye ekonomisi hakkında bilgi verdi. “IMF 2015 Nisan Global Büyüme Raporu’nda 2014’te 3.4 büyüyen dünya ekonomisi 2015’te 3.1’e düşüyor. 2016’da yüzde 3.6 olacağı öngörülüyor. Bu raporda Türkiye’nin 2014 büyüme oranı yüzde 2.9’du, bu yıl yüzde 3 büyümesi bekleniyor. 2016’da ise Türkiye’nin yüzde 2.9 büyümesi öngörülüyor.” diyen Gökçe, FED’in Ekim ayında faiz artırımı yapmayacağını söyledi. Gökçe sözlerine şöyle devam etti: “Peş peşe seçimler bize yaramadı. Hükümetin kurulması gerekiyor. Üçüncü çeyrekte yüzde 0’a yakın bir büyüme olacak. Dünyada bütün gelişen ülkeler döviz kuru baskısı altında, Türkiye de döviz kuru baskısı altında. Türkiye, Avrupa’nın en düşük bütçe açığı olan dört ülkeden biri arasında yer alıyor. 15 yıl kadar önce Avrupa’nın bütçe açığı olan ülkelerden biriydi. Türkiye’nin iki tane adım atması lazım. İnsanımızı daha ileri teknoloji kullanacak şekilde eğitilmesi ve kullanılması lazım. Hangi hükümet kurulursa kurulsun.” UND Başkanı Nuhoğlu: Lojistiğin önündeki engel ticaretin önüne konulan engeldir Uluslararası Nakliyeciler Derneği (UND) Başkanı Çetin Nuhoğlu, 150 milyar dolarlık Türkiye ihracatında hava kargonun payının yüzde 10 oranında olduğu bilgisini verdi. Artık insanların bir an önce bir mala ulaşma ihtiyacının belirdiğini ve buradan da lojistik faaliyetlerin daha da önem kazandığını aktaran UND Yönetim Kurulu Başkanı Çetin Nuhoğlu, gelişen ülkelerin ve insanların yeni yapısı olduğunu 29 belirtti. Nuhoğlu, taşımalara getirilen her ek maliyet ve ticaretin teslim noktasına varışını engelleyen her kısıtlamanın, ticaretin alıcı ve satıcı tarafında yük getirdiğine dikkat çekti. Nuhoğlu, sözlerine şöyle devam etti: “Bu noktada sizlerle, temmuz ayında yayınlanan ve Türkiye ile AB arasında bir karayolu yük taşımacılığı anlaşmasının olası etkilerini inceleyen bir Etki Analizi çalışmasının sonuçlarını paylaşmak isterim. Buna göre, Türk plakalı araçlara AB ülkeleri tarafından getirilen taşıma kotaları ve transit ücretleri gibi kısıtlamalar nedeniyle Türkiye-AB ticaretinin toplamda 3.5 milyar Euro’luk bir kayıp yaşadığı teyit edilmektedir. Bu kayıp, AB’den Türkiye’ye mal gönderenler için 1.6 milyar euro tutarındadır. Bu kayıpların özellikle tekstil ve makine sektörlerindeki üretimlere yansıdığı belirtilen raporda açıkça ‘malların serbest dolaşımının kısıtlanmasının işgücü, ticaret ve üretim hacimlerine olan etkileri’ ortaya konmaktadır. Sadece kotalar yüzünden AB tarafı 14 bin istihdam imkanından, Türkiye tarafı da 25 bin kişinin istihdam olanağından yoksun kalıyor.” Lojistik en fazla tercih edilen bölümlerden biri oldu Kuruluşundan bu yana, 17 yıldır özellikle üniversite-sanayi işbirlikleri konusunda gerçekleştirdiği atılımlar ve öncü girişimlerle akademik dünyada önemli bir konuma erişen Bahçeşehir Üniversitesi’nin bu başarılı organizasyonda sektör temsilcileri ile öğrencileri bir araya getirdiğini ve bunun öğrenciler açısından son derece verimli bir olanak olduğunun altını çizen Nuhoğlu konuşmasını şöyle sürdürdü: “Lojistik alanında açtığı programlarla sektörümüze çok yakın duran üniversitemizin 2008 yılında kurduğu Ulaştırma Uygulama Araştırma Merkezi ve lojistik ve tedarik zinciri alanlarında açtığı başarılı lisans ve yüksek lisans programlarını, bu programlardan mezun olan öğrencilerimizi bizler de sektör olarak yakından takip ediyoruz. Lojistik alanı, bugün gençlerimizin geleceğine en fazla ışık tutan ve yüksek öğretimde en fazla tercih edilen alanlar arasındadır. UND olarak, 2000’li yılların başlarında öncülüğünü etmeye çalıştığımız ‘Ulaştırma ve Lojistik’ yüksek öğretim programlarının uygulandığı üniversite ve meslek yüksekokulu sayımızın bugün 100’ü geçmiş olması, ulaştırma ve lojistik sektörünün ülke ekonomisindeki önemine dair bilincin yerleştiğini de ortaya koymaktadır. Lojistik sektörünün rekabet gücünün, en önce “eğitimöğretim” ve mesleki bilgi-becerilerin artırılmasından geçtiğinin bilincinde olan biz sektör temsilcileri, bu akademik programlar sayesinde lojistik alanında en son teknolojiye hakim, çağdaş sistemleri tanıyan ve kullanan, araştırmacı, yenilikçi ve vizyoner profesyonellerin sektörümüze kazandırılmasını umuyoruz.” Bu amaçla, UND bünyesinde Türkiye’den farklı üniversitelerden gelen akademisyenlerin katkılarıyla başlatılan bir çalışma ile lojistik müfredatında çağdaş bir reform sürecinin temellerini hazırlamaya çalıştıklarını ifade eden Nuhoğlu, bu çalışmalar sonucunda akademisyenler ile beraber, “Ulaştırma ve Lojistik Eğitim Kurumları ve Programları Değerlendirme ve Akreditasyon Derneği” kısa adıyla ULAKDER’in kurulması kararına varıldığının altını çizdi. 26 kurucu üye ile yola çıkan ULAKDER’in, ülkemizde lojistik alanındaki lisans programlarının çağdaş Ekim 2015 30 KONFERANS gereksinimlere yanıt verecek ve uluslararası alanda rekabet edebilecek bir kalite standardının yakalanması için önemli bir rehberlik hizmeti sunacağını ifade eden Nuhoğlu, “Çok yakında kamudan ilgili karar alıcıların da katılacağı geniş çaplı bir organizasyon ile, ULAKDER liderliğinde lojistik eğitim-öğretimi masaya yatırılacak; ULAKDER yeni üye katılımlarıyla güçlü bir yapıya kavuşacak. Bu sayede, lojistik yüksek öğretiminde arzu ettiğimiz reformu sizlerle beraber hayata geçirmeyi diliyoruz” dedi. Lojistik, tüm dünyada en önemli sektörlerin başını çekiyor Lojistiğin tüm dünyada, milli gelire katkısının ortalama yüzde 10 civarında değişen, ürün maliyetlerindeki payının yüzde 12 ile yüzde 20 arasında değişen ve ciddi oranda istihdam yaratan bir sektör olduğunu kaydeden Nuhoğlu, sadece AB’de 900 milyar euroya yakın bir pazar hacmi olan lojistik sektörünün rekabet gücü, üretilen mal ve hizmetlerin küresel pazarlarda yer bulmasında kilit rol oynadığını ifade etti. Nuhoğlu konuşmasını şu şekilde sürdürdü: “2007 yılında yayınladığı ‘Yük Lojistiği Eylem Planı”nda Avrupa Komisyonu “Lojistiğin, Avrupa Birliği ekonomisi motorunun yağı olduğunu’ açıkça ifade ederek 2030 yılı için 35 ayrı hedefle Asya ve diğer bölgelere karşı yitirdiği ekonomik üstünlüğü geri kazanmayı hedefledi. 2011 yılında yayınladığı “Ulaştırma Beyaz Kitabı”ile, 2050 yılına yönelik lojistik stratejilerini Ekim 2015 ortaya koyan bu politika belgesinde de, Lojistik sektörünün Avrupa Birliği’nin genel büyüme hedeflerine katkısını artıracak 40 somut hedef tanımlandı, tek pazarın daha etkin ulaşım bağlantılarıyla daha faydalı hale getirilmesi için stratejiler ortaya kondu. Etkin ve gerçekten bütünleşmiş bir ulaşım sistemi olmadan tek pazarın arzu edilen şekilde işleyemeyeceğinin bilincindeki AB, lojistikte rekabet gücünü bozan 3 temel sorun tespit etmiş. Bunlar: Ulaşım modlarının etkin kullanılamaması ve altyapı sorunları; İkincisi ulaştırmanın sürdürülebilirliğini etkileyen çevre etkileri, Üçüncüsü ise sektöre gereken nitelikte ve nicelikte personel sıkıntısı… 2007 yılından beri tek pazarın tam olarak bütünleşmesini sağlayacak TransAvrupa Ulaşım Ağları projeleri için bugüne dek 30 milyar Euro’ya yakın harcama yapıldı. Aynı paralelde, 2014 yılında Avrupa Komisyonu tarafından ulaşım altyapılarının daha da güçlendirilmesi için oluşturulan yeni ve özel fon programı “Connecting Europe Facility (CEF)” ile 2020 yılına kadar 276 ulaştırma projesi için 24 milyar Euro daha aktarılarak, AB içinde 10 milyon kişiye yeni iş sağlanması ve AB GSYİH’sında yüzde 1.8 oranında artış hedefleniyor.” Ulaştırmanın, ciddi bir kriz yaşamakta olan Avrupa Birliği’nin geleceğini ve rekabet gücünü garantilemek için yaptığı yatırım planlarında çok önemli bir yer tuttuğunu ifade eden Nuhoğlu, son onaylanan CEF fonunun bugüne dek ulaştırmaya ayrılan en büyük bütçe olduğuna da dikkat çekti. AB ülkelerinin lojistik alanında gereken niteliklerde bilgi ve birikime sahip personel arayışını, lojistik alanındaki araştırma ve geliştirme faaliyetlerine verilen yoğun destek ile karşılamayı hedeflediğini görebildiklerini ifade eden Nuhoğlu, lojistikte Ar-Ge’nin çok büyük bir öneme sahip olduğunu belirterek sektör-üniversite iş ve güçbirliği ile bu durumun rahatlıkla sağlanabileceğini belirtti. Arcas: Demiryolu, denizyolu ve karayolunu bağlayan ilk şirket olmak istiyoruz Arkas Holding Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı ve Lojistik Hizmetleri Gurup Başkanı Diena Arcas şunları söyledi: “Türkiye çok önemli bir coğrafyada yer alıyor. Arcas, son 100 yıldır bu şanslı coğrafyada kendini şirketini kurdu. Türkiye, uluslararası geçiş bölgeleri içinde çok önemli bir merkezde bulunuyor. Sektörün devlet destekli önemli projelere ihtiyacı var. Türkiye’de denizyolu, demiryolu ve karayolunu tam olarak bağlayan bir şirket yok. Arkas olarak hedefimiz bunu başaran ilk firma olmak. Devletin lojistiği desteklemesi gerekiyor. Eğer Türkiye diğer ülkelerle rekabet etmek istiyorsa lojistiği desteklemeli.” Ekol Genel Müdürü Boğ: Avrupa’da ilk 10 arasında yer almayı planlıyoruz Ekol Lojistik Genel Müdürü Murat Boğ, Türkiye’de lojistiğin her yıl yüzde 15’in üzerinde büyüme sergilediğini vurguladı. Ekol’ün lojistik servis hizmetlerinde THY gibi marka olmak istediğini anlatan Boğ, geçen yılı 400 milyon euro üzerinde (Ro-Ro hariç) kapattıklarını ve 4 binin üzerinde karayolu 31 filosuna sahip olduklarını anlattı. 1,5 milyar Euro ile Avrupa’da ilk 10 şirket arasında yer almak istediklerini belirten Boğ, 11 farklı ülkede yer aldıklarını söyledi. Türkiye’de Ar-Ge si olan tek lojistik firması olduklarını vurgulayan Boğ, yeşil konusunda da önemli adımlar attığına değindi. Ulga: Pazar payımız olağanüstü bir şekilde arttı Pegasus Havayolları Mali İşler Genel Müdür Yardımcısı Serhan Ulga, havayolu yolculuğunun herkesin hakkı olduğuna inandıklarını ve 2005 yılından 2015 yılının ilk altı ayına kadar 103 milyon 600 bin yolcu taşıdıklarına işaret etti. Yolcuların, düşük fiyat, zamanında kalkış, yeni uçaklar ve uçuşlarını kişiselleştirmeyi istediklerini anlatan Ulga, Pegasus’un bu taleplerden yola çıkarak hareket ettiğini söyledi. Serhan Ulga Pazar paylarının olağanüstü bir şekilde arttığını, içhat da 2015 yılı ilk 6 ayda yüzde 27.82 olarak pazar payının gerçekleştiğini, dış hatlarda dayüzde 10.44’e yükseldiklerini vurguladı. Ekim 2015 32 DOSYA Ödediğimiz cezalar burdan Avrupa’ya yol olur Ülkemiz uluslararası karayolu taşımacıları yıllarden beri bir dizi kronikleşmiş sorunlarla uğraşıyor. Bunlardan biri de yurt dışında ülkemiz nakliyecilerine yönelik kesilen haksız cezalar. Türkiye karayolu lojistik sektörü ‘gözünün üstünde kaşın var’ diyerek keyfekeder kesilen bu cezaların taşıma maliyetlerini artırdığını ve eşit rekabeti baltaladığını vurguluyor. Ülkemiz uluslarararası karayolu yük taşımacılığı yıllardan beri bir dizi kronikleşmiş sorunla uğraşıyor. Vizeler, kotalar, haksız bekletmeler, sınır kapılarındaki yığılmalar ve en nihayetinde haksız yere kesilen cezalar bunlardan sadece birkaçı... Türkiye plakalı ağır ticari araçların yurtdışında çok yüksek cezalara maruz kalması ülkemiz nakliye şirketlerinin ve sektörün rekabet gücünü azaltıyor. UND Yönetim Kurulu Başkanı Çetin Nuhoğlu, ülkemiz karayolu nakliye Ekim 2015 sektörüne yönelik uygulanan bu ceza işlemlerinin Türkiye lojistik sektörünün rekabetini olumsuz yönde etkilediğine vurgu yaparak, ceza almayan şirketin yok denecek kadar az olduğunun altını özenle çiziyor. Türk nakliyecisi Avrupa’da yoğun kontrollere tabi tutuluyor Sadece ülkemiz karayolu taşımacılarına yönelik uygulanan 33 bu ‘yoğun kontroller’ hem zaman hem de para kaybına neden oluyor. Malların serbest dolaşımını da yakından ilgilendiren bu haksız uygulama ile ülkemiz karayolu nakliyecisinin eli kolu bağlanmak mı isteniyor sorusu birçok nakkiyecinin aklında ister istemez beliriyor. Avrupalının en ufak evrak yanlışlığını dahi bahane göstererek uyguladığı bu cezalar ülkemiz karayolu yük ve eşya taşıması yapan şirketlerin kabusu olmuş durumda. Avrupa genelinde birçok ülkede yoğun kontrollere tabi tutulan Türk TIR’larına en ufak bir evrak yanlışlığı ya da eksikliğinde 300 euro ile 6 bin euro arasında cezalar kesiliyor. 23 bin 500 euro ve üzeri ceza alan onlarca nakliye şirketi bile var. Ülkemize gelen yabancı plakalı araçlar bu kadar yüksek ceza almıyor Ülkemiz şirketleri yurtdışında çok yüksek cezalara maruz kalırken Türkiye’ye gelen yabancı plakalı araçlar ise bu kadar yüksek cazalar almıyor. Ülkemize gelen yabancı plakalı araçların Türkiye’de yüksek cezalara maruz kalmamasının en önemli nedenleri arasında mevzuat eksikliği ve mevzuatımızdaki boşluk gösterilebilir. 2012 verilerinin esas alındığı bu tabloda yabancı ülkelerdeki ağır ticari araçlara uygulanan ceza tabloso konuyu detaylıca aktarıyor. Mevzuat eksikliğinden dolayı yapılan kontrollerde yabancı plakalı araçlara caydırıcı herhangi bir ceza uygulanamıyor. Uluslararası Nakliyeciler Derneği yetkilileri bu konu ile ilgili olarak şu özet bilgiyi veriyorlar: “Ro-Ro gemisi ile İtalya’nın Trieste Limanı’na gönderilen Türk plakalı römorklar, Türk plakalı çekiciler tarafından limandan alınarak Avusturya içerisine taşındığı takdirde bu operasyon Avusturya makamları tarafından kabotaj olarak değerlendiriliyor ve KUKK Protokolü gereğince bu tip taşımalarda kullanılmak üzere tahsis edilen özel ibareli geçiş belgesinin araçta bulunmaması durumunda her bir araca 23 bin 500 euro kabotaj cezası kesiliyor.” Toulon ve Trieste limanları önemli örnekler olarak karşımıza çıkıyor Bu cezanın aynı şekilde Fransa’nın Toulon Limanı’na gönderilen Türk plakalı römorklar için de geçerli olduğunu belirten UND yetkilileri, Fransız makamlarının kabotaj taşımalarını kesinlikle kabul etmediklerini, Türk plakalı çekiciler tarafından limandan alınan Türk plakalı römorkların Fransa toprakları içerisine taşınması durumunda 16 bin euro kabotaj cezası uygulandığının altını çiziyorlar. Türkiye’ye girişte gümrük sahalarında kontroller yapıldığını fakat yol kenarı kontrollerinin yapılamadığını dile getiren yetkililer, kanunlardaki eksikliklerden dolayı yapılan kontrollerde yabancı plakalı araçlara caydırıcı herhangi bir ceza uygulanmadığının altını çiziyorlar. Durum bu şekilde olunca da bu yol ile ülkemize giren yabancı araçların sayısı her geçen gün artıyor. Yılda 100 bin euronun üstünde ceza ödeyen şirketler var Ülkemiz uluslararası karayolu nakliyecileri yıllardan beri bir dizi ‘kronikleşmiş’ sorunla mücadele ediyor. Bunlardan biri de kuşkusuz ki ‘haksız yere kesilen cezalar.’ Türk nakliyeciler yurtdışında milyonlarca euro ceza ödüyor. Ödediğimiz bu cezalar kelimenin en yumuşak tabiriyle ‘burdan Avrupa’ya yol olur...” Türk nakliyeciler Avrupa’da ortalama olarak 23 bin euroyu bulan yol cezalarına maruz kalıyor. Yılda 100 bin euronun üstünde ceza ödeyen şirketler dahi var. Türkiye’de ise mevzuat eksikliğinden dolayı yabancı araçların aldığı cezalar yok denecek kadar az. Yabancı taşıtların trafik mevzuatımızın öngördüğü ölçülere uyup uymadığı ve ulaştırma mevzuatımızın gerektirdiği (geçiş belgesi, UBAK belgesi) belgelerin kontrolünün daha etkin ve sıkı şekilde yapılması ve caydırıcı cezaların uygulanabilmesi için ihtiyaç olunan düzenlemelerin en kısa sürede yapılması gerekiyor. Uluslararası karayolu taşımacılığı yapan firmalarımız da bu konuda ivedilikle çözümler alınmasını bekliyor. UND, yetkilileri bilgilendiriyor Lojistik sektörümüzün tüm sorunlarına eğilen UND, yurtdışında ülkemiz uluslararası karayolu taşımacılığına yönelik uygulanan bu haksız cezai işlemlerin sektördeki yansımalarını kamu’nun gerekli kesimleri ile görüşerek konu hakkında hem bilgi veriyor hem de çözüm önerilerini paylaşıyor. Nakliyecilerimiz, kendilerine yönelik olarak uygulanan bu haksızlıkların bir an önce son bulması gerektiğinde hemfikir. Bu konuda UND ile bir uyum içinde çalışan nakliyecilerimiz artık haksızlıklara uğramadan ‘eşit koşulllarda rekabet’ etmek istiyorlar. UND Yönetim Kurulu Başkanı Nuhoğlu, yıllardan beri süregelen ve adeta kanıksadığımız bu sorunların artık son bulması gerektiğinin altını çizerek, konuyu hem ulusal hem de uluslararası platformlarda dile getirdiklerini ve bu konunun çözülmesinin gerekli olduğunu ifade ediyor. UND İcra Kurulu Başkanı Fatih Şener de bu çaresizliği kabullenmenin doğru olmadığını belirterek burada sadece nakliyecilerin değil ülkemiz ekonomisinin de ciddi zarar gördüğünü belirtiyor. Yurtdışında ülkemiz nakliyecilerine yönelik haksız yere uygulanan cezaları lojistik sektörümüzün önde gelen firmaları ile değerlendirdik. Ekim 2015 34 DOSYA Değirmenci: Takograf uygulamaları cezaları birinci sırada yer alıyor Cavit Değirmenci Ekol Lojistik Filo Genel Müdürü “Yurtdışında ülkemiz karayolu taşımacılığına yönelik cezalara baktığımızda öncelikle takograf uygulamaları cezalarının birinci sırada yer aldığını ve en yüksek ceza tutarlarını içerdiğini söyleyebiliriz. Örnek verecek olursak İspanya’da 4 bin eurolara varan cezalar kesilebiliyor. Geçiş belgelerinin (dozvola, UBAK) usulüne uygun yazımı ve kullanımı ile ilgili cezalarla da sıkça karşılaşabiliyoruz. Bunlara ek olarak dorsecilik yapanlar için çoğunlukla uygulanan kabotaj cezaları, vize-oturum cezaları, otoban maut cihazlarının nakliye araçlarının geçtiği ülkelerde (Almanya, Avusturya, Çek Cumhuriyeti, Slovakya, İspanya, Fransa, vb...) sistem tarafından Ekim 2015 hatalı okunması sonucu yazılan cezalar da var. Ağırlık ve boyut sınırlarını aşanlara yazılan kantar cezalarının ise en ağır yaptırımları Romanya’da uygulanıyor. 7 bin euroya varan cezalar yazılıyor ve sürücüye iki yıl Romanya yasağı konuluyor. Maalesef bazı ülkeler salt ceza kesmek adına kantar kalibrasyonlarıyla oynayarak, tonaj ihlaline sokarak cezalar kesebiliyor. Öyle ki sınırda giriş yaptığı ülkedeki kantar tikelerindeki değerle bu ülkedeki kantar değeri arasındaki farklar tespit edilip, ibraz edilmesine rağmen kabul görmüyor. Yurt dışında cezaya mağruz kalan bir aracımız tır parklarına çekiliyor ve plakaları sökülüyor. Ancak cezanın ödendiğine dair makbuz ibraz edildikten ve park paraları da ödendikten sonra araçlar teslim alınabiliyor. Bu tarz ağır yaptırımlar ise ülkemiz lojistik sektörüne olumsuz yansıyor. Cezalar, firmaları maddi açıdan çok zorluyor Cezaların düzeni sağlamak ve doğru taşımacılığa yönlendiren tarafını destekliyoruz. Fakat uygulanan ağır maddi cezaların taşımacılık sektörünü kısıtlayan bir pozisyona sokarak önünü kapattığını düşünüyoruz. Düşük karlılıkla çalışan taşımacılık sektörüne uygulanan yüksek fiyatlı cezalar firmaları maddi açıdan çok zorluyor. Burada nakliyecilerin de bilmesi ve dikkat etmesi gerekenler var. Nakliyecilerin öncelikle dikkat etmesi gerekenlerin başında, verdiği hizmetleri standartlara oturtarak, her konuda usulüne uygun hareket etmek geliyor. Yasal anlamda yeterli bilgiye sahip olmayan sürücüler haklarını bilmiyor ve kendilerini savunamıyorlar. Taşımacılık şirketleri, işin özü olan sürücülerinin eğitimine yatırım yapmalıdır. Sektörün en büyük sorunu, zaten sayıca talebi karşılayamayan sürücülerin mesleki yeterlilik açısından da eksik kalmalarıdır. Bu yüzden ceza uygulamalarının en büyük faydalarından biri de sürücülerin tam donanımlı hale gelmesini sağlamaktır. UND kanalıyla, toplu süreçlerle yapılan başvurular daha etkili sonuçlar doğurabilir Vize uygulamaları başta olmak üzere geçiş belgeleri, UBAK’lar ve takograf uygulamaları ülkeler tarafından ceza yazabilmek için en kolay ve etkili yöntem haline gelmiş bir pozisyonda. Bir ülkede sorun teşkil etmeyen durumlar, başka bir ülkede ceza olarak 800 euro gibi fiyatlardan başlayabiliyor. Haksız yere yazılan bu tür cezalarda mahkeme yoluna gidilmesini savunuyoruz. UND kanalıyla, toplu süreçlerle yapılan başvurular daha etkili sonuçlar doğurabilir. Özellikle Intermodal taşımalarda, ülkelerin süreci farklı yorumlamaları neticesinde haksız kabotaj ihlali altında cezalar kesilebiliyor. Halbuki yapılan işlem dahili mal harekatı değil araçların nuhtelif taşıma modlarını kullanarak son noktada Türkiye’den aldığı yükü aktarmaksızın aynı araçla nihai adrese teslimatından ibarettir. Bu tür işlemler de sektörün hareket alanını daraltıyor. En çok ceza uygulayan ülkeler sırasıyla Bulgaristan, Çek Cumhuriyeti, İspanya, Macaristan, Fransa, Almanya, Belçika, Polonya, Romanya, İngiltere, İsveç’tir.” 35 Çiçekli: Yurt dışında gerekli gereksiz cezalara maruz bırakılıyoruz rukta ileriye doğru hareket ettirmek durumunda kaldığından bu süre de sürüş saatinden sayılıyor. Gümrüğü bitirip sınırı geçince de hemen o bölgede bulunan denetim ekibi aracı durdurup sürücünün çalışma saatini aştığı gerekçesiyle cezayı yazıyor. Bunların dışında; Bulgaristan, İtalya gibi ülkeler de araçlardaki en ufak bir teknik eksiklik (cam çatlağı, lastik aşınması, far çatlağı, tampon kırığı vs.. ) bulup ceza kesebiliyor. Ali Çiçekli/ UND Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı/ ALC Lojistik Yönetim Kurulu Başkanı/Akademisyen “Yurt dışında karayolu ile eşya taşıyan Türk araçlarına ceza kesilmesi bir kural haline gelmiş olmasa da bir alışkanlık haline gelmiş durumda.Yurt dışında başta trafik ve mali polis, yol denetleme ekipleri, gümrük yetkilileri ve benzeri tüm otoriteler araçlarımıza ceza kesmek için her daim bir kusur bulup suç isnat edebiliyorlar. Deyim yerindeyse ‘gözün üstünde kaşın var’ diyerek pekala ceza kesebiliyorlar. En fazla ceza kesilen kusurlar ise; geçiş belgeleri ve UBAK (CEMT) Belgeleri’nin hatalı ya da eksik doldurulması veyahut yanlış kullanılmasıdır. Örneğin sürücünün geçiş belgesini doldururken sözgelimi yükün ağırlığını ya da şirket adresini yanlış yazması, benzer şekilde UBAK karnesi üzerindeki seyir tarihlerini sehven yanlış yazması gibi basit ama kabul edilebilir hatalarda hemen cezayı uyguluyorlar. Tabii, UBAK ve geçiş belgesi ile ilgili cezaların önemli bir kısmı da yetersiz geçiş belge tahsisinden kaynaklanmaktadır. Firmalar bir kısım riskleri üstlenip zaman zaman UBAK kullanım esaslarının dışına çıkabilmektedirler. Bunun yanında takograf kontrolleri sonucu günlük ve haftalık dinlenme sürelerine uyulmamasından dolayı da sürekli cezalar kesilmektedir. Bu, her ne kadar haklı bir gerekçe olsa da bu tip ihlaller çoğu zaman araçların sınır kapılarında ve gümrüklerde saatlerce hatta günlerce kuyrukta beklemeleri sonucu meydana gelmektedir. Öyle ki,10-15 kilometrelik bir kuyruk bazen 20-30 saat sürebiliyor ve bu süre boyunca sürücü çalışmamakla birlikte aracı ikide bir kuy- Cezalar nedeniyle Türk nakliyecisinin maliyeti yükseliyor Yurt dışında araçlarımıza kesilen cezalar çok yüksektir. Bu cezaların hem sektöre hem de ülke ekonomisine etkileri çok fazladır. Detaylı kontrollerde kesilen ve ödenmek zorunda kalınan bu cezalar taşımacının zaten çok düşük olan marjlarını alıp götürmektedir. Bazı ülkelerde cezalar peşin tahsil edilmektedir. Bazı ülkelerde ise cezalar ödeninceye kadar araç bloke edilmektedir. Bu durumda aracın üstündeki ihraç ya da ithal eşya sahibi de esasen mağdur edilmiş olmaktadır. Örneğin Bulgaristan’da cezaya uğrayan araç bir TIR parkına çekiliyor ve evrakları ile plakası sökülerek alınıyor. Cezayı bankadan ödeyip dekontu ibraz edince cezaya ilaveten park parasını da ödeyerek ancak serbest kalabiliyor. İtalya’da ise durum daha da vahim! Ceza yiyen araç bir TIR parkına çekilip bloke ediliyor ve mahkemeye sevk ediliyor. Taşımacı bu yüzden orada bir avukat bulup mahkemeden ceza ödeme kararını çıkartıyor. Ceza ödeniyor, ilaveten avukat ve park ücretleri de ödendikten sonra aracın yükünü boşaltmasına izin veriliyor. Ancak araç yurt dışı edilerek 3 ay süreyle İtalya’ya girişine müsaade edilmiyor. Diğer bir ifade ile araç 3 aylık hak mahrumiyetine uğruyor. Tabii bunun sonucunda , taşımacının başka bir ülkeye çalışma imkanı yoksa bu hak mahrumiyetinden dolayı büyük mağduriyeti ve kaybı söz konusu oluyor. Taşımacılarımızın cezaya maruz kalmamaları için daha çok dikkatli olmaları gerekiyor. Başta geçiş belgesi ve UBAK belgelerinin doğru doldurulmasına özen göstermeleri gerekir. Aynı şekilde UBAK kullanım esaslarına mutlaka riayet etmeleri gerekir.Bunun için hem filo operasyon yetkilileri hem de özellikle sürücülerin iyi eğitilmesi gerekir. Bu arada yeri gelmişken; Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı bu yıl başından itibaren UBAK Bilgilendirme Seminerleri başlattı. Başta İstanbul olmak üzere taşımacıların yoğun olduğu ve UND temsilciliklerinin olduğu bölgelere de giderek bu eğitim ve seminerleri verdiler. Bunun için bu eğitimleri bizzat veren Daire Başkanımız Nurhan Tüfekçioğlu Hanımefendi olmak üzere diğer tüm bakanlık yetkililerimize şükranlarımızı sunarız. Taşımacılarımız cezaya maruz kalmamak için sürücülerini bilinçlendirerek ve sürekli takip ederek AETR Sözleşmesi’nin öngördüğü çalışma ve dinlenme sürelerine uymalarını sağlamalıdırlar. Buna ilaveten araçların teknik bakımları da düzenli olarak yapılmalıdır.Araçlarda bulundurulması gereken zincir, takoz, çekme halatı, yangın söndürme tüpü, ilkyardım kiti, yanıcı teçhizatı gibi teçhizatlar da mutlaka bulundurulmalıdır. Türk taşımacıları uğradıkları cezalar nedeniyle maliyetleri yükseliyor. Öngörülmemiş bu maliyetler firmalarımızın karlılığını düşürdüğü gibi yabancı taşımacılar karşısındaki rekabet gücünü de yok etmektedir. Zira yabancı taşımacılar ülkemizde neredeyse hiçbir kontrole tabi tutulmadan serbestçe dolaşmakta ve her hangi bir ceza uygulanmamaktadır. Kaldı ki ceza kesilse bile mevzuat eksikliğinden dolayı tahsil edilememektedir. Bu nedenle, ülkemizde acilen yabancı araçların her türlü denetimlerini yapmak üzere başta gümrük yetkilileri olmak üzere, ulaştırma yol kenarı denetim istasyon yetkilileri, trafik polisi, belediye zabıtası ile diğer denetim yetkilileri hızlı bir eğitimden geçirilmelidir. Buna paralel olarak ve acilen yabancı araçların ülkemizdeki seyir, çalışma ve konaklamalarıyla ilgili yasal düzenlemeler yapılmalı, ceza ile ilgili mevzuat düzenlenerek cezaların peşin tahsili sistemi hayata geçirilmelidir. Türk taşımacıları hemen her ülkede cezaya maruz kalabilmektedir.Ancak en çok cezaya Batı Avrupa ve Balkan Ülkeleri’nde uğramaktayız.” Ekim 2015 36 DOSYA Topaloğlu: Cezalar taşınan eşyaya değil, eşyayı taşıyan araçlara yazılıyor Alişan Ender Topaloğlu Başoba Nakliyat Genel Müdürü “Yurtdışında usulsüzlük adı altında çeşitli gerekçelerle gümrüğünden polisine, askerinden bekçisine, ulaştırmasından belediyesine kadar her kesimden cezalar yağıyor. Yazılan cezalar taşınan eşyaya değil, eşyayı taşıyan araçlara yazılıyor bu husus çok önemli. Benim aracım Azerbaycan’a eşya taşımasa Gürcistan içinde cezalara maruz kalmayacak. O halde cezayı yiyen benim aracım mıdır, yoksa taşıdığım eşya mıdır? Kurumsal olmayan ülkelerde bu soruya verilecek doğru yanıt, cezanın araca değil taşınan eşyaya olduğu şeklindedir. Zira bu ülkeler, ülkelerine giriş yapan araçları kendilerine rant olarak görmektedirler. Nasıl yaparız da şu araca bir ceza kesebiliriz tüm dertleri ve gayeleri bundan ibarettir. “Bico dur, sen niye ışıkta durmadın” diye sorar Gürcü polis. “Hangi ışık” der sürücü, “işte da orda ışık vardır” der polis. Hâlbuki orada ışık mışık yoktur, fi tarihinde bir trafik lambası koyulmuş ve sonra sökülmüştür. Olmayan lamba, kafası güzel polise kırmızı ve yeşil yanar, derdini anlatabiliyorsan anlat hadi... İtiraz eder de sonunda dayanamayıp çileden çıkarsan ya kelepçelenir ya da coplanırsın. Aynı şekilde yol güzergahı boyunca bazen dörtyol ağızlarında durman istenir. “Neden duracağım, sağımda solumda araç yok ki” der sürücü, olsun sen yine de duracaktın hoppa al sana ceza. “Bico dur, sen yere sigara attın, iyide ben sigara içmedim ki. Söyle ne sigarası içiyorsun, falanca sigara der Ekim 2015 sürücü. Gürcü polis yerleri arar ve izmaritler arasında falanca sigaraya rastlayamaz. Yolun karşısındaki sosyal alana gider, orada yerde bir sigara bulur al işte bu senin marka sigarandan bunu sen içtin, attın der. Haydaa al sana ceza... Gecenin vakti Gürcü polis seni durdurur alkol kontrolü yapar, sen 200 promil alkollüsün der aracını bağlar. 1 saatin vardır hastaneden alkol raporu alarak cezaya itiraz için. Hastaneye ulaşabilmiş ve doktorları yakalayabilmişsen yapılan alkol testinde 0 (sıfır) alkollü olduğunu raporlayabilirsin haklı olarak. O raporla aracını kurtarabilirsin, cezadan belki geri adım attırabilirsin. Yok bunları 1 saat içinde yapamazsan sen yanmışsın. Kaza yaşanır, haklı dahi olsanız sen Gürcistan’a gelmeseydin bu kaza yaşanmayacaktı hoppa ceza. “Bico, senin branda yırtık” al sana 2 bin 200 dolar ceza. İyi de senin tünelin standart dışı sürtünmeden dolayı yırtıldı, bari tam kontrole tabi tut eksik malzeme varsa yaz cezamı. Tam kontrol yapılır eksik gedik yok, olsun yine de al sana ceza. “Bico, senin araban 1 cm yüksek geldi, ya geri git ya da al sana 1000 dolar refakat ücreti, ceza.” Azerbaycan’ı hiç anlatmayayım, kimileri hala bizim kardeş olduğumuzu zannediyor. Haksız rekabete maruz kalıyoruz Benim cebimden, hesapta olmayan tarife dışı nedenlerden ötürü 1 kuruş dahi çıkmış olsa ülke dışına, bu ülke ekonomime eksi olarak yansır. Kazandığım katma değeri ben ülkemde değerlendirmeli ve kullanmalıyım. Haraç mezat elimden alınırsa zararı önce bana, sonra ülkemedir. Sektör bu ve bunlara benzer cezalar yüzünden rakip ülke araçları karşısında haksız rekabete maruz kalmaktalar. Gün be gün maliyet artışlarımız nedeniyle pazar kaybına uğratılmaktayız. Bunun zararı bugün bana ise yarın bana dayatılan haksızlıklara karşı çıkmayan devletimedir. Cezalar kadınlar gibidir, kim çözebilir ki... Ucu paraya dokunan mevzuların çözümü güçtür, boşa konuşmayalım. Türk nakliyecileri ve araçları sadece ülkeleri dışında haksız yazılan cezalardan ötürü değil, kendi ülkelerinde de yabancı plakalı taşıtlara karşı kanunların basiretsizliğinden dolayı mağdur edilmektedirler. Başka hangi ülkede bu vardır, yabancı plakalı taşıtlar her türlü kural ihlallerinde el kol sallayarak yollarına devam ederler. Oldu da bir ceza yazılmışsa, cezayı polisin ya da diğer memurun gözü önünde yırtarak yollarına devam ederler ve sınırdan rahatça geçip giderler. Sizse efendi efendi cezanızı yersiniz, aracınız bağlanır, ödemezseniz aracının olduğu yerden ne kıpırdayabilirsiniz, nede sınırı öteye geçebilir. Bu konuda söylemek isteyipte söyleyemediklerim var. Benim ülkemde idareciler, bana dokunmayan yılan bin yaşasın zihniyetindeler. Bu hastalıklı düşünceye sahip insanlar, bu kafada oldukça bu sektörü yönetmek onlara ekstra ekstra large gelir. Mütekabiliyet ne mükemmel bir olaydır, islamda kısas a kısas. Bunu yapabiliyor muyuz, bizlere dayatılan sorun ve cezalara ivedilikle karşılık verebiliyor muyuz bunu konuşmamız lazım. Devletin bu hantal yapısıyla bu pek mümkün değil. O nedenle fazladan kelime israf etmeyelim. Bu kafalarla burada işler böyle geldi böyle gidecek.” Yabancı ülkelerin uyguladıkları cezalar Macaristan Bulgaristan Romanya İspanya İtalya Sırbistan Çek Cumhuriyeti 2.500 Euro 1.500-3.300 Euro 1.500 Euro 4.600 Euro 5.000 -7.000 Euro 500-1.500 Euro 400 – 1.200 Euro 37 Eker: Cezalar, eşit rekabet etmemizin önündeki en büyük engeldir ve ne tip taşıma yapılıyorsa ülke ülke tüm mevzuatı derinine incelenmeli ve mevzuata uygun şekilde taşıma,geçiş gerçekleştirilmelidir. Ayrıca çalıştırılan personele çalışma saatlerine dikkat edilmesi gerektiği ubak ve yol geçiş belgelerinin kullanımında mevzuata uygun çalışılması gerektiği düzenlice anlatılmalıdır. Hikmet Eker/ Eker Uluslararası Nakliyat Yönetim Kurulu Başkanı “Yurt dışında ülkemiz nakliyecilerine genellikle takograf, şöförün çalışma süreleri, UBAK ve yol geçiş belgelerinden mevzuat dışına çıkıldığında araçlara uygulanan cezalar göze çarpmaktadır. Günümüz şartlarında özellikle sektörümüzde zaten kazanç miktarları gerek rekabet gerek ithalat-ihracat yapan firma ve ülke ekonomilerine doğrudan bağlı olduğu ve zaten yeterince zor şartlar içinde çalışıldığı için karşımıza çıkan bu tür cezalar; bizleri daha fazla yıpratmakta ciddi anlamda sekteye uğratmaktadır. Nakliyecilerimizin özellikle seçtikleri yol güzergahları Türk nakliyecileri yurt dışında öksüz evlat muamelesi görüyor Türk nakliyecileri yurt dışında öksüz evlat olarak görülmekte ve buna bağlı olarakta haksız cezalar ile karşılaşılmaktadır. Aynı tip taşıma şekilleri ile bizler yurt dışında binlerce euro cezalar ile muhatap olurken yabancı plakalı araçlar,bizim onların ülkesinde cesaret dahi edemeyeceğimiz taşımaları,caydırıcı cezalar verilmediği için korkmadan yapmaktadırlar.Yurt dışında kesilen cezaların ve uygulanan mütekabiliyet esasına uygun olmaması firmaların rekabet gücünü olumsuz etkilemektedir. Geçmişte Bulgaristan’da keyfi olarak ve ağır cezalar uygulanmaktaydı. 2014 Kapıkule krizinden sonra UND’nin çabaları ile T.C hükümetini uyararak Bulgaristan ile yapılan GÜRCİSTAN VE AZERBAYCAN’IN UYGULADIKLARI CEZALAR GÜRCİSTAN: • Geçiş belgesi ile yapılan taşımalarda geçiş belgesi üzerinde sehven yapılan hatalar/kural ihlallerinde 5000 Lari (ortalama 2000 USD) ceza uygulamaları • Tonaj/kantar kontrollerinde; 500 Lari (200 USD) • Standart Yakıt Deposu Kontrol Cezaları: 2000 Lari (830 USD) • Refakat Ücreti En düşük – en yüksek : 1000 USD – 2900 USD AZERBAYCAN: • ADR sınıfında olmayan ancak ADR gibi değerlendirilen yüklerde: 320 USD • Tonaj/kantar kontrollerinde, kendi tartım araçlarından kaynaklanan farklılıklar için: 400 USD (en düşük) RUSYA Sürüş ve Dinlenme Kuralları İhlali : Sürücüye – 1.000-3.000 Ruble (15 $-47$) Şirkete – 5.000 – 10.000 Ruble (79 $ - 159 $) Geçiş Belgesi İhlalleri 150.000-200.000 Ruble = 2.392 $-3.191 $ (Kur= 13.10.2015=1 Ruble =0.016 $) anlaşmadan sonra eskisi gibi özellikle takoğraf cezaları yazılmaz oldu. Şu anda UBAK defteri kullanımında yine bize keyfi olan cezalar uygulanmaktadır. Özellikle Avrupa’dan Irak’a yapılan taşımalarda, TIR karnesinde Türkiye yazdığı halde faturaya bakıp sen Irak’a gidiyorsun deyip bin 500 euro gibi büyük cezalar yazılmaktadır. Şu anda bilindiği gibi İran’a Türkmenistan’dan boş girip İran’dan yükleyen araçlara 3 bin euro gibi cezalar yazılmaktadır. Bizlere ceza yazan ülkeleri eleştirirken aslında en büyük cezaları kendi ülkemizde yiyoruz. Örneğin HGS cezaları... UND, bu konuda girişimde bulundu bazı cezalarımız iptal edildi evet ama hala Karayollarının otoyol geçiş kontrol makinalarının düzenli çalışmamasından dolayı bir hayli ağır cezalar uygulanmaktadır. Dünyanın hiçbir yerinde 10 katı gibi bir ceza yokken ülkemizde kaçak geçiş olan ya da makine sorunlarından dolayı kaçak geçişe düşmüş araçlarımıza bir hafta içerisinde tespit edilmezse 10 katı gibi çok ağır cezalar yazılmaktadır. Yine bölgemize has UBAK cezaları da bu bağlamda incelenmesi gereken bir başka konudur. Bölgemiz nakliyecisinin çalışma şartları, Türkiye çıkışlarımız yüzde 100 Avrupa, Avrupa dönüşlerimizin yüzde 70’i İran ve Türk Cumhuriyetleri geri kalan kısmıda Türkiye, Gürcistan, Azerbaycan dolayısı ile Türkiye’den çıkış yaparken dönüş yükümüz büyük olasılıkla İran olacağından yol geçiş belgelerini alıyoruz. Ancak dönüşte’de hasbelkader İran değil de Türkiye, Gürcistan, Azerbaycan gibi ülkelere yüklüyoruz. İşte o zaman UBAK ile birlikte geçiş belgesi kullanılmış diye Ulaştırma Bakanlığı’ndan puan cezaları veriliyor. Kesilen bu cezalardan dolayı birinci sene UBAK defteri olan firmalar ikinci sene UBAK defteri alamıyor. Esasında bu da bölgemizdeki nakliyecilere verilen en büyük ceza oluyor.” Ekim 2015 38 DOSYA Özyurt: Suçlar tamamen bizim kural tanımamazlığımızla ilgilidir Halit Özyurt UPI Grup Genel Müdürü “Avrupa’da bilinçli olarak Türk nakliyecisine kesilen ceza aslında yok. Tamamen bizim kural tanımamazlığımızdan veya 1-2 operasyon sornası nasıl olsa bunlar bize ceza yazmıyor dememizden esneklikleri kendimiz lehine çevirmemizden kaynaklanan kural tanımamazlık cezaları var. Bunun bir alanı yok uymadıgınız her yasa ve kural için Avrupa’nın her ülkesinde ceza yersiniz. Bu cezalar gerek sektöre gerekse ekonomimize ciddi maddi ve manevi yaralar açıyor. Bunun rakamsal verileri bende yok. Bunu ancak UND çok daha profesyonel bir şekilde tesbit edebilir. Ceza yiyen nakliyecilerimizin her bulundukları ülkeyi Türkiye zannetmemesi gerekiyor. Her gördükleri polisi Romen- Bulgar polisi gibi görüp avantayla gececeklerinin hesabını yapmamalıdırlar. Yasalar ne emrediyorsa, bulundukları ülkede o kurallara uyarlarsa ceza yenileceğini zannetmiyorum. Keyfi uygulama yapan ülkeler ufak tefek olarak Bulgar-Romen bazen de Macar’dır. Ama bunlar çok cüzi ufak cezalardır. Sonuçta onlar da biliyor ki haksız yere kesilen ceza sonrası itirazda bunun hem geri alaınacağı, hem sicillerine işleneceğini... Tamamen suç bizim kural tanımamazlıgımzla orantılıdır. Durup dururken kimse kimseye ceza yazmaz, biz hiç ceza yemedik Türk nakliyecileri ‘haksız cezalar’ nedeniyle de mağduriyet yaşıyor gibi söylemleri sıklıkla duyuyoruz. Bence bu, tamamen sektöre şirin görünmek adına söylenen bir yalan. Durup dururken kimse kimseye ceza yazmaz. Yazsa da bunu yasa ve kuralına uygun yapar. Geçmişte sadece Bulgaristan ile Türkiye’nin arası açık iken karşılıklı misilleme ile cezalar yazıldı. Çünkü onların mahkemeleri bizi, bizim mahkemeler onları tanımıyordu ve en çok da bundan Türk nakliyecisi magdur oldu. Tüm Avrupa ülkeri ceza uyguluyor, bunu ayıramazsınız. Fırsatçılık yapmamamız kurallalara ve yasalara uymamız gereklidir. Bazen ufak cezalar Bulgar-RomenMacar yazabiliyor. Bu da sürücüden kaynaklı oluyor. Ama ciddi ve büyük rakamlı cezalar kesin ve kesin eksiklikten, bulundukları ülke kurallarına uymamaktan veya o ülkenin esnek davranamasından kaynaklanıyor. Sonuçta ortada her ülkenin bir yasası var. Tüm firmalar calıştıkları her ülkenin yasasını ve kurallarını bilmek durumundadır. Büyük konuşmayayım ama bizim bu güne kadar Avrupa’da ödenmiş bir cezamız ne büyük ne küçük yok... Ama şoför hatası, hız sınırını geçme, girilmez yere girme, evrak ibraz etmeme gibi cezalar yedik. Bu da tamamen şoforümüzün işgüzarlığından kaynaklanmıştır. Macar’da geçerken dozvala (geçiş belgesi) Avusturya’da yazmadan geçersen adam da sana ceza yazar. Veya sahte belge ucuza alıp geçerse adam sana cezayı yazar. Bu iş, iğneçuvaldız hikayesi aslında...” Ankara: Cezalar nedeniyle yükler gecikebiliyor Taner Ankara Batu Lojistik Yönetim Kurulu Başkanı “Genel olarak araçları fazla kullanmadan (takograf), araçlarda bulunması gereken evrakların eksikliğinden, Türkiye lojistikçileri haricinde hiçbir ülkeye uygulanmayan uluslararası ehliyet Ekim 2015 kontrolünden ve geçiş belgelerinin doldurulmaması gibi konulardan dolayı cezalar ülkemiz nakliyecisine maalesef kesiliyor. Türkiye lojistik firmalarına kesilen cezalar, genellikle kendi ülke vatandaşlarına kestikleri para cezalarına göre çok daha ağır olmaktadır. Bu cezalar maliyetleri zaten fazla olan Türkiye lojistik firmalarının rekabet gücünü azaltmaktadır. Cezalar hakkında taşımacılar olarak bilmemiz gereken kurallar da var. Bunlar: Öncelikle sefere çıkmadan araçların, sürücülerin tüm evrakları kontrol edilmelidir. Bu kontroller istisnasız tüm araç ve sürücüler için her taşımacılık öncesinde yapılmalıdır. Hız sınırlarına muhakkak uyulmalı, sürüş ve dinlenme zamanlarındaki istirahatler kanunun ön gördüğü şekilde yapılmalıdır. Sürücülere seferleri boyunca doldurmaları gereken ev- raklar (Geçiş Belgeleri, Takograf vb.) konusunda eğitim verilmeli ve bunun önemi anlatılmalıdır. Cezalar konusunda en önemli görev sürücülere düşüyor. Yüksek cezalar nedeniyle anlık ödemeleri yapamamakta, parayı ulaştırmanın zaman kaybı düşünüldüğünde yüklerin gecikmesi söz konusu olmaktadır. Genel olarak Almanya, Sırbistan, Bulgaristan gibi ülkeler Türkiye lojistik firmalarına ağır cezalar uyguluyor. Almanya’da yazılan cezalar ile muhatap bulma şansımız var. Genellikle de haksız yere ceza kesmediklerini görüyoruz. Ancak Sırbistan ve Bulgaristan gibi ülkelerde muhatap bulamadığımız gibi haksız ya da haklı yazılan cezayı ödemeden de oradan ayrılmamız mümkün olamıyor. (Sırbistan’da en az kesilen ceza 600 Euro, Bulgaristan’da 250 Euro)” 39 Öcal: Gözünün üstünde kaşın var diye yazılan cezalar var İbrahim Ethem Öcal/ Yörük Transport Genel Müdürü “Nakliye sektörü sorumluluğun, iş bilgi ve birikiminin fazla olmasını gerektiren sektörlerden biridir. Bu sektörü icra ederken hem kendi ülkemizin hem de çalıştığımız diğer ülkelerin kural ve kanunlarını bilip, akabinde de doğru uygulanmasını sağlamalıyız. Bir ülkeden başka bir ülkeye taşıma yaparken bazen bir, bazen de birden çok ülkeden geçiş yapılmaktadır. Çoğu zaman ise geçiş yaptığımız ülke sayısı çift haneli sayıları da bulabilmektedir. Geçiş yapılan ülke çok olunca, ceza ve yaptırımlara uğramamak adına dikkat etmemiz gereken hususlar da bir hayli fazladır. Bu zamana kadar ödediğimiz cezalardan örnekler vermek gerekirse; sürücünün araç kullanım hatalarından, araç ve geçiş evraklarının eksikliğinden veya noksanlığından, araç ile ilgili kusurlardan ve aklımıza gelmeyecek daha birçok sebeplerden örnekler verebiliriz. Cezalar rakamsal olarak 30 bin euroya kadar tekabül edebilmektedir. Kesilen bu ceza tutarları kazançlarla beraber ülkemiz adına da döviz kayıplarına neden olmaktadır. Yukarıda belirttiğim belirttiğim kayıpların minimize etme yollarını arayıp, yapılan hata ve kusurları doğrular ile düzeltme çabasında olmalıyız. Güncel hususları dernek ve diğer kuruluşlar aracılığıyla takip etmeliyiz. Bazen ne kadar kusursuz ve eksiksiz olsak da, haksız cezalara maruz kalabilmekteyiz. Tabiri caizse gözünün üstünde kaşın var diye yazılmış cezalarımız bir hayli fazladır ve herkes de bilmektedir. Haksız cezalara karşı devlet düzeyinde girişim yapıp, daha olumlu sonuçlar alacağımızı düşünüyorum. Şüphesiz bu sıkıntıların çözümü devlet politikası ile daha hızlı cevaplar verecektir. Ülkemize giriş yapan yabancı plakalı araçların kontrolleri ise mevzuat eksikliğinden dolayı tam anlamıyla yapılamamaktadır. Denetimlerin yapılması ve istenilmeyen durumlarda da cezai işlem uygulanması şüphesiz rekabet etme gücümüzü artıracaktır. Haksız cezalar dönemsel olarak ülkeler bazında değişiklik gösterse de; yakın zamana kadar Avusturya, İtalya, Fransa ve Bulgaristan; şu günlerde ise de İran ve Sırbistanın cezalarına maruz kalmaktayız. Haksız cezalar ile Türk nakliyecisini zarara uğratıp, sektörün yıldırılarak bitirilmesi amaçlanmaktadır. Bizler de haksızlıklara karşı yılmadan ve usanmadan adaletin sağlanasıya kadar dik durmamız gerektiğini hedef olarak seçmeliyiz.” Küçükertan: Sürücülere uygulanan vize mağduriyetleri sektörde önemli bir sorun Osman Küçükertan/ Omsan Lojistik Genel Müdürü “Yurtdışı taşımalarında genelde yol kenarı denetimleri sırasında ceza kesilmektedir. Bu cezalar şunlardır: Geçiş belgesi kurallarına uymama, araç, şoför ve yük evraklarında ortaya çıkan eksiklik veya yanlışlık, takograf kontrolleri sonucu ortaya çıkan ihlaller, yük güvenliği ile ilgili uygunsuzluklar, gümrük ile ilgili uygunsuzluklar, ADR’li yük taşımalarında sertifikasız sürücü veya eksik evrak ile yapılan taşımalar, ADR’li yük taşımalarında kullanılan uygunsuz araç ve eksik ekipman ve trafik kuralları ihlalleri. Özellikle geçiş belgesi, şoför vize/ pasaport eksikliği gibi nedenlerle kesilen cezalar daha çok tartışmalı kota uygulamalarından kaynaklandığından, ülkemiz ve Türk lojistik şirketleriaçısından rekabette dezavantaj yaratmaktadır. Takograf cezalarında, ülkeden ülkeye değişen ve standart olmayan davranışlar nedeniyle yüksek cezalar kesilmesi sektörümüzde sürücü ile şirket sahipleri arasında da bir güvensizlik ortamının oluşmasına neden olmaktadır. Özellikle transit geçiş belge yazımlarında en ufak bir hatada dahi 1600 euro gibi çok yüksek bir cezanın ödenmesi gerektiği konusuna sürücülerin özellikle dikkat etmesi gerekmektedir. 561/2006 sayılı AB Direktifi iyi bilinmeli, takograf uygulamaları konusunda hataya açık durumlar ortadan kaldırılmalı,ve şirket yönetimleri sürücülerine bu kuralları bozacak talimatlar vermemelidir. Yükün emniyetle taşınması ve taşınmadığı takdirde yaşanabilecek kazaları ortadan kaldırmak için sürücülere yük güvenliği eğitimleri verilerek,yükleme ve bağlamanınbilinçli olarak gerçekleştirilmesi sağlanmalıdır. Ulaştırma Bakanlığı’nın, 2015 yılı içinde yeterli sınav düzenlemesi yapamaması sebebiyle ADR sertifikalı sürücüler ile çalışmak zorunda olan şirketler ciddi bir sıkıntı yaşamaktadırlar. AB ülkeleri,ADR’li yük taşınması sırasında sertifikasyon, araç avadanlıkları ve evrak eksikliğini kabul etmediği için cezalar kesmektedir. Bu nedenle tehlikeli yük taşımasının ADR kurallarına uygun ve AB standartlarında yapılmasına yönelik altyapının tamamlanması gerekmektedir. Özellikle transit geçiş belge uygulamaları ile sürücülere uygulanan vize mağduriyetleri sektörde önemli bir sorundur. Bu uygulamalar nedeniyle Türk taşımacısının maliyeti AB taşımacısından yaklaşık 500 Euro fazla olmaktadır. Ayrıca Türk taşımacısı geçiş belgesi kotaları sebebiyle kısıtlanmaktadır. AB-Türkiye arasında imzalanan gümrük birliği anlaşması gereğince yükünü rahatça ve serbestçe istediği AB üyesi ülkeye satabilen bir ihracatçı yükün taşınması noktasında hem daha fazla ödeme yapmak hem de geçiş belgesi kotası, sürücü vizesi ve oturum süreleri gibi uygulamalar nedeniyle bazen yükünü bir AB üyesi taşımacıya taşıtmak durumunda kalmaktadır. Bulgaristan, Romanya, Macaristan Avusturya ve Çek Cumhuriyeti en çok ceza kesen ülkeler arasında yer almaktadır.” Ekim 2015 40 GÜNCEL Opet bir kez daha ‘Türkiye’nin Süpermarkası’ seçildi Marka yönetimi ve pazarlaması konusunda bağımsız bir otorite olan “Superbrands” tarafından düzenlenen “Türkiye’nin Süper Markaları” listesine giren tek akaryakıt şirketi Opet, ikinci kez “Süper Marka” seçildi. Türkiye’nin Süpermarkaları nasıl seçiliyor? Uluslararası marka değerlendirme kuruluşu Superbrands; iş ve iletişim dünyasından seçkin isimlerden oluşan Türkiye Seçici Kurul üyeleri ve The Nielsen Company’nin yaptığı araştırma sonucunda 43 marka, ‘2014 Türkiye Süpermarkaları’ olmaya hak kazandı. Bu markalar arasında yer alan Opet, “Türkiye’nin Süper Markaları” listesine giren tek akaryakıt şirketi oldu. Türkiye’de on yıldır yapılan araştırmada Opet, ikinci kez aynı unvanı aldı. Superbrands tarafından, 15 Eylül’de Grand Hyatt İstanbul Hotel’de gerçekleştirilen ödül töreni ile Türkiye’nin Süpermarkaları’na ödülleri verildi. Ödül töreninde sahne alan Ali Poyrazoğlu, marka olmanın önemini vurgulayan renkli sunumuyla geceye renk kattı. Poyrazoğlu, Superbrands seçilen markalara ödüllerini tek tek takdim ederken Opet adına ödülü Genel Müdür Yardımcısı Timuçin Güler aldı. Poyrazoğlu, “Ben de bir Opet müşterisiyim. Güleryüzlü ve uygar personelinin dışında Türkiye’de pek dikkat edilmeyen bir konuya özen göstererek fark yarattıkları için Opet’i tercih ediyorum. Temiz tuvaletleri ile Türkiye’nin örnek ve tercih edilen markası. Kendilerini bir kez daha tebrik ediyorum” dedi. Ekim 2015 Güler: Opet, 9 yıldır müşteri memnuniyeti konusunda liderliğini sürdürüyor Opet Genel Müdür Yardımcısı Timuçin Güler ise “Müşteri memnuniyeti konusunda 9 yıldır liderliğini sürdüren OPET, aynı zamanda sosyal sorumluluk anlayışı ile sektörün fark yaratan markası. ‘Lovemark- aşkla bağlanılan marka’, ‘en beğenilen’, ‘en sevilen’, ‘en konuşulan marka’ gibi unvanlarımızın yanına ‘Süpermarka’yı bir kez daha eklemenin gururunu yaşıyoruz. Tüm bu ödüller müşterilerimize daha da iyi hizmet sunmak ve kendi çizgimizi daha da yukarıya taşımak anlamında bizlere yeni sorumluluklar yüklüyor. OPET olarak Kusursuza Yolculuğumuza devam edeceğiz” diye konuştu. Süper marka seçiminde şirketin büyüklüğünün yanı sıra, teknolojisi, yatırımları, iş gücü kalitesi, yaratıcılığı, markalaşmaya yaptığı yatırım ve marka devamlılığı, sosyal sorumluluk projelerine katkısı, çevre duyarlılığı, etik değerlere uyma ve vergi sıralamasındaki yeri gibi kriterler dikkate alınıyor. Marka yönetimi ve pazarlaması konusunda uluslararası bağımsız bir otorite olan Superbrands, marka yönetimi konusunda üstün başarı gösteren firmaların dünya çapında seçimini ve tanınmasını sağlıyor. ‘Superbrands’ Araştırması dünyada 88 ülkede düzenleniyor ve Türkiye’de de iki yılda bir gerçekleştiriliyor. Kriterlere uygun 1089 markayı kapsayan bir liste üzerinden Türkiye Seçici Kurul üyeleri, listedeki her markaya Süpermarka tanımını temel alarak, ilk anda akıllarına gelen 1 ile 20 arasında bir not verdi. Oylama sonunda her markaya verilen puanlar toplandı ve barajı aşan markalar belirlendi. Seçici Kurul tarafından belirlenen 300 marka, Nielsen tarafından İstanbul, Ankara ve İzmir illerinde, 18-56 yaş arası tüm SES gruplarından (kadınerkek) bin 600 kişi ile yüz yüze anket yöntemi kullanılarak değerlendirildi. 41 Eylül ayında ihracat 10 milyar 613 milyon dolar oldu TİM, ihracat verilerini Adana’da açıkladı. Eylül ayında ihracat 10 milyar 613 milyon dolar oldu. Geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 19,8 düşüşle 10 milyar 613 milyon dolar olarak gerçekleşen eylül ayı ihracatında en fazla ihracatı, 1,9 milyar dolarla otomotiv sektörü yaparken, bu sektörü 1,4 milyar dolar ihracatla hazırgiyim ve 1,1 milyar dolar ihracatla kimyevi maddeler sektörleri takip etti. Almanya, İngiltere, Irak, İtalya ve ABD en fazla ihracat yapılan ülkeler oldu Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM), Eylül ayı ihracat verilerini Adana’da açıkladı. Buna göre Eylül’de ihracat, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 19,8 düşüşle 10 milyar 613 milyon dolar olarak gerçekleşti. Yılın 9 aylık döneminde de yüzde 10 düşüşle 106 milyar 287 milyon dolar ihracat gerçekleşirken, bu dönemde parite kaynaklı 9,7 milyar dolarlık kayıp yaşandı. Eylül ayında en fazla ihracatı, 1,9 milyar dolarla otomotiv sektörü yaparken, bu sektörü 1,4 milyar dolar ihracatla hazırgiyim ve 1,1 milyar dolar ihracatla kimyevi maddeler sektörleri takip etti. İhracat verilerini değerlendiren TİM Başkanı Mehmet Büyükekşi, eylül ayındaki düşüşte bayram tatilindeki 3 iş günü kaybının ve bayram sonrasında yavaşlamanın da etkisi olduğuna değinerek, “Bu kayıplar olmasaydı, 1,9 milyar dolar daha fazla ihracat yapmış olacaktık” diye konuştu. TİM Başkanı Mehmet Büyükekşi, ihracatçıların “Nasıl bir büyüme modeli” istediğine ilişkin çalışmalar yaptıklarını hatırlatarak, bunun sonucunu hükümetle paylaşacaklarını ve bu modelin Türkiye gündeminde üst sıralarda yer almasını isteyeceklerini dile getirdi. 2015’in Ocak-Eylül döneminde yüzde 10 gerilemeyle 106 milyar 287 milyon dolar olan ihracat, son 12 aylık süreçte de yüzde 7,6 azalışla 145 milyar 515 milyon dolar olarak gerçekleşti. TİM verilerine göre ilk 9 ayda tarım ve sanayi ihracatı kilogram bazında yüzde 1,6 artış gösterdi. Eylül ayında en fazla ihracat yapılan ilk 5 ülke Almanya, İngiltere, Irak, İtalya ve ABD oldu. Almanya’ya ihracat yüzde 14, İngiltere’ye ihracat yüzde 11, Irak’a ihracat yüzde 32, İtalya’ya ihracat yüzde 2, ABD’ye ihracat yüzde 8 geriledi. Eylül ayında en fazla ihracat yapılan 30 ülke arasında, en yüksek ihracat artışı yüzde 45 ile Ürdün’e yakalarken, Slovenya’ya ihracat yüzde 32, Birleşik Arap Emirlikleri’ne yüzde 11 arttı. Eylül ayında ihracat artışında öne çıkan ülkeler şöyle oldu: Eylül ayında Namibya’ya ihracatı yüzde 1406, Fildişi Sahili’ne yüzde 116, Katar’a yüzde 105, Norveç’e yüzde 81, Slovakya’ya yüzde 80, Meksika’ya yüzde 74 ve Kolombiya’ya yüzde 65 artış gösterdi. Eylül ayında AB’ye ihracat yüzde 11, Kuzey Amerika’ya ihracat yüzde 7 ve Afrika’ya ihracat yüzde 25 geriledi. En fazla ihracat yapan ilk 10 ile bakıldığında; Manisa’nın ihracatı Eylül ayında yüzde 7 gerilerken, Sakarya’nın ihracatı yüzde 14, Bursa’nın yüzde 15, Ankara’nın ve Gaziantep’in yüzde 17, İzmir’in ve Kocaeli’nin yüzde 20, Denizli’nin yüzde 21, İstanbul’un yüzde 22 ve Hatay’ın yüzde 30 düştü. Adana’nın ihracatı Eylül ayında yüzde 16, ilk 9 ayda ise yüzde 14 geriledi. Büyüme moral oldu Türkiye’nin beklenenin üzerinde gelen ikinci çeyrek büyüme rakamının moral olduğunu dile getiren Büyükekşi, “Türkiye, ulaştığı yüzde 3,8’lik büyüme rakamıyla, ikinci çeyrek büyüme rakamları açıklanan 50 ülke arasında ilk 10’a girdi. Yüzde 2 ila 3 bandında büyüyen Polonya, İspanya, Mısır, İsveç, Güney Kore ve Meksika’yı geride bıraktı” şeklinde konuştu. Ekim 2015 42 EĞİTİM Lojistik altyapının gelişmesi UND’nin “Lojistik Altyapısının Gelişmesi: Fiziksel, Yasal ve Mali Engeller” seminerinde lojistik eğitim-öğretiminden beklentiler tartışıldı. UND’nin 41. kuruluş yıldönümü etkinlikleri kapsamında 7 Ekim’de İstanbul, Elit World Prestige Otel’de gerçekleştirilen “Lojistik Altyapısının Gelişmesi: Fiziksel, Yasal ve Mali Engeller” konulu bir seminer gerçekleştirildi. Lojistik sektörünün güncel meseleleri hakkında verimli bir fikir alışverişine sahne olan etkinliğin iki paneli, GAMA Holding Yönetim Kurulu Başdanışmanı, Türkiye Ulaştırma Bakanlığı eski Müsteşarı Süreyya Yücel Özden yönetiminde gerçekleşti. İlk panelist İstanbul Teknik Üniversitesi’nden Prof. Yücel Candemir oldu. Yücel Candemir, ulaştırma sektörü politikalarında kurumsal altyapıların önemine değinirken; dünyanın gelişmiş ülkelerinde ulaştırma ve lojistik alanında araştırmaya verilen önemi örneklerle açıkladı. Candemir: Büyük fotoğrafı görmek gerekiyor Makro ekonomik düzen içerisinde olaylara bakıldığında dünyanın ekonomik sistem içerisinde hızlı bir değişime girdiğini ifade eden İstanbul Teknik Üniversitesi’nden Prof. Yücel Candemir, bu değişimden Türkiye’nin de etkilendiğini ifade etti. Taşımacılığın da bu ekonomik sistem içerisinde değişime ve dönüşüme tabi tutulduğunu ifade eden Yücel, Türkiye’de 3. Havalimanı, 3. Köprü gibi yeniliklerle beraber taşımacılığın yeni bir yola doğru da girdiğini belirtti. Kurumsal altyapının gelişim için şart olduğunu Ekim 2015 kurumsal altyapı anlamında saygın ve nitelikli bir lojistik eğitimle ABD, Almanya ve diğer ülkelerdeki gibi gelişmişliğin yakalanabileceğini ifade eden Candemir, ulaştırma altyapısı olmadan diğer şeyleri yapmanın imkansız olduğunu da ifade etti. Candemir, Dr. Rosario Macario (Instituto Superior Tecnico-İstanbul, Lizbon-Portekiz), Dr. Werner Rothengatter (Karsluher Institut für Technologie-KIT, Almanya) Dr. Dilay Çelebi (İstanbul Teknik Üniversitesi, İşletme Mühendisliği Bölümü) ve Dr. Nihan Akyelken (Oxford Üniversitesi Ulaştırma Çalışmaları Bölümü İngiltere) ile birlikte çok önemli bir ekip oluşturduklarını ve bu ekiple lojistik ve ulaştırma alanında önemli çalışmalar yaptıklarını söyledi. Dr. Macario: “Yeni Karayolu Kalite Sözleşmesi Kurallarının Türk Ulaştırma Sistemine Etkileri” ifade eden Candemir, ulaştırmanın bir anlamda altyapı olduğunun da altını özenle çizdi. Saygın ve nitelikli lojistik eğitimi gerekiyor ‘Sürdürülebilirlik’ kavramının hafife alınmaması gerektiğini ifade eden Candemir, kurumsal altyapının sürdürülebilir bir altyapı ile bütünleşmesi ve kurumsal altyapının sürdürülebilirliği kullanması gerektiğini ifade etti. Gelişmiş ülkelerde ‘ulusal araştırma merkezi ya da kurumu’nun olduğunu ifade eden Candemir, ABD’de 97 yıldır uluslararası karakterde toplantılar yapıldığını belirtti. Ülkemizde de saygın ve nitelikli lojistik eğitiminin gerektiğini ifade eden Candemir, ulusal ulaştırma kurumu ve merkezlerinin bu şekilde de gerçekleşebileceğini ifade etti. Türkiye için Konferansın yurtdışından katılan önemli konukları arasında Lizbon Üniversitesi’nin en büyük mühendislik okullarından biri olan Instituto Superior Técnico’dan Dr. Rosario Macario tarafından “Yeni Karayolu Kalite Sözleşmesi Kurallarının Türk Ulaştırma Sistemine Etkileri” konulu bir sunum gerçekleştirildi. Yeni Kalite Şartının gerektirdiği zorunluluklar konusunda Türkiye’deki mevcut ulaştırma mevzuatı ile kıyaslamalar yapan Dr. Macario, “sürücü belgeleri” ve “sürüş ve dinlenme kurallarına uyma” konularının 43 Türk taşımacılık sektörünün henüz uyum sağlamadığı ve zorlanabileceği alanlar olduğunu belirtti. Dr. Rothengatter: Batı Avrupa ve Türkiye Arasında Near Shoring: Bir Büyüme Perspektifi Konferansa Almanya’da lojistik alanında da önemli araştırmalara imza atan Karlsruhe Üniversitesi Teknoloji Enstitüsü’nden (Karlsruhe Institut für Technologie Almanya) katılan Dr. Werner Rothengatter ise Avrupa Birliği’nin ‘Tek Pazar’ın entegrasyonu için hayata geçirmeye çalıştığı “Connecting Europe” adlı ulaşım altyapıları destekleme programı ve AB’nin Trans-Avrupa Ulaşım Ağlarının komşu ülkelerle birleşebileceği potansiyel koridorları anlatırken; Türkiye’nin bu koridor projelerine dahil olması ve Batı Avrupalı üretim firmalarının kendine orta mesafede bulunan avantajlı yatırım olanaklarından faydalanmak için adres arayışlarına yanıt vermesi gerektiğinin altını çizdi. AB’nin 13 milyar Euro’luk yeni ulaşım altyapısı programının 9 milyar Euro’sunun tahsis edildiği demiryolu projelerinin karayolu karşısında tercih edilirliğinin artmasının önündeki engelleri sıralayan Rothengatter, Ruhr-Triesteİstanbul veya Çeşme hattında olası demiryolu yük hatlarında bir uçtan bir uca 9 farklı elektrik sistemi, 16 farklı sinyalizasyon sisteminin bir arada işlemesi gerektiğine ve aynı hat üzerinde Bulgaristan gibi ülkelerde tren hızının saatte 20 km’ye kadar düştüğüne dikkat çekti. Dr. Çelebi: Lojistik alanında gerçek zamanlı uzaktan eğitim veren ilk yüksek lisans programı İstanbul Teknik Üniversitesi’nden Dr. Dilay Çelebi’nin ““Ticarete Entelektüel kapasite engelleri: engellere karşı bir yol haritası” sunumuyla sona eren 1. Panelde Dr. Çelebi, UND’nin de destek verdiği WCTRS-DL: Dünya Ulaştırma Araştırmaları Konferansı Derneği ve İTÜ organizasyonunda hayata geçirilecek olan ve “ulaştırma ve lojistik alanında gerçek zamanlı uzaktan eğitim veren ilk yüksek lisans programı”nı katılımcılara tanıttı. Çelik, takım odaklı olmanın şart olduğunu belirttiği sunumunda bilgi ve beceri eksikliğini ortadan kaldıracak bir “Ulaştırma ve lojistik eğitim programı” oluşturmayı amaçladıklarını ifade etti. Çelik, “Bu programın uzaktan eğitime dayalı olacak. Uluslararası disiplinler arası Superior Tecnico- Lizbon-Portekiz)” dedi. 2016 yılında bunu hayata geçirmeyi hedeflediklerini ifade eden Dr. Çelebi, artık ülkelerin birebir rekabet etmediğini, ülkelerin tedarik zincirlerinin rekabete katıldığınıu ve bu eğitimler aracılığıyla bu rekabete katkı vereceklerini düşündüklerini ifade etti. Baydarol: Düzenleyici etki analizinin etkisini düşürmeyelim bir lojistik yüksek lisans programı oluşturmak istiyoruz. İkinci amacımız; araştırmacı ve öğretim üyelerini bir araya getiren bir uluslararası ağ oluşturmak. Araştırma ve beceri eksikliklerinin önüne geçmek istiyoruz. Esas amacımız sadece yönetici değil araştırmacı da geliştirerek kaliteli bir ulaştırma ve lojistik programlarının sürdürülebilirliğini sağlamak istiyoruz. Son olarak da özel sektörün araştırmaya katkısı ve ilgisini artırmaya çalışıyoruz. Bunun için WCTRS-DL isimli bir program geliştirdik. Bu program üzerinden çalışmalarımız şekillenecek. Daha sonra bu, uluslarası bir ağ haline gelecek. WCTRS-DL, dünyanın tüm gelişmiş ülkelerinde ticaret, lojitik ve ulaştırma alanlarında bin 500’den fazla araştırmacı ve uzmanı bir araya getiren büyük bir uluslarası ağdır. Özellikle lisansüstü düzeyde sınıf eğitimi ile online ve geleneksel düzeyde yer almayan yüksek düzeydeki uzmanlıkları içerecek. Bunu genel olarak şu kuruluşlarımız bu programı destekliyor: İTÜ, UND, Karlsruhe Institut für Technologie Almanya, Instituto ABKAD Başkan Yardımcısı ve UND Yönetim Kurulu AB Danışmanı Can Baydarol, Gümrük Birliği konusuyla ilgili “Düzenleyici Etki Analizi”ne atıfta bulunarak AB raporuna göre 3.5. milyar eoroluk bir kaybın olduğunu söyledi. Baydarol, Avrupa Komisyonu tarafından yaptırılan “TürkiyeAB Karayolu Yük Taşımacılığı Etki Analizi” hakkında katılımcılara bilgi vererek, AB ve Türkiye ekonomilerinin geleceğinde özellikle “transit taşımaların kota vb. engellerden arındırılmasının önemine” dikkat çekti. Baydarol, düzenleyici etki analizinin etkisinin düşürülmemesi gerektiğini ifade ederek transit serbestisinin kesin ve net çözüm olduğunu söyledi. Baydarol, tam serbestinin tam üyelikle gerçekleşebileceğini vurguladı. Türkiye’nin bir dizi dava açtığını ifade eden Baydarol, “UND olarak 7 tane ülkeye dava açtık” dedi. Üye devletleri göreve davet ettiklerini belirten Baydarol, “Biz, 3. bir ülke değil, ortağız”dedi. Dünya Bankası’nın raporuna da atıft bulunan Baydarol, Avrupa Komisyonu’nun başka bir etki analizi daha hazırlamaya başladığını ve Gümrük Birliği’nin derinleştirilmesinde halinde ne kazanılacağını ya da ne kaybedileceğini bu etki analizi raporuyla ortaya koymaya çalışacağını dile getirdi. Baydarol, “Bu yeni yayınlanması planlanan ‘Etki Analizi’ni destekliyoruz” dedi. Güm- Ekim 2015 44 EĞİTİM rük Birliği ile ilgili kavram kargaşasının hat safhada olduğunu ifade eden Baydarol, “Sorun, Türkiye’nin Gümrük Birliği’ne katılmasından kaynaklanan sorunlar değil, bir türlü katılamamasından kaynaklanan sorunlardır” dedi. Baydarol, ortak ticaret politikasında Türkiye’nin karar alma mekanizmasında olmadığını ifade ederek KaraR alma mekanizmasında olmadığımızdan dolayı bazı sorunlar yaşandığını da vurguladı. yaşadığı sıkıntıları ve eğitim alanında bu sorunlara çözüm beklendiğini anlattı. Soylu, eğitimin lojistik sektöründe çok önemli bir yerde olduğunu ifade ederek UND olarak eğitim konusunda son derece hassas olduklarının altını çizdi. Soylu, dünyanın gelişmiş ekonomilerinde eğitimin öncelikli olduğunu ve Türkiye’de de sektör temsilcileri olarak eğitim anlamında çözümler beklediklerini dile getirdi. Tarhan: UND, lojistik eğitimin gelişmesine katkı sunuyor Dr. Akyelken: İngiltere’de ulaştırma, altyapı ve hareketlilikte yüksek öğretim Lojistik sektöründe yaşanan nitelikli işgücü sıkıntısının ve lojistik alanındaki yüksek öğrenimin araştırma ve sektörün ihtiyaçlarını karşılamasına yönelik beklentilerin tartışıldığı 2. Panel oturumunun konuğu ise İngiltere’deki Oxford Üniversitesi, Ulaştırma Çalışmaları Bölümü Öğretim Görevlisi Dr. Nihan Akyelken oldu. Dr. Akyelken, İngiltere’de “ulaştırma, altyapı ve hareketlilik konularında yüksek öğretim” hakkında bilgiler verdi. UND Yönetim Kurulu Danışmanı Ertuğrul Tarhan da UND’nin lojistik eğitiminin gelişimine yaptığı katkıları aktardı. Tarhan, UND olarak eğitime büyük önem verdiklerini, sektörün eğitim açığını kapatmak istediklerini ve bu yolda önemli adımlar attıklarını ifade etti. Eğitimin sektör için olmazsa olmazlar arasına yer aldığını ifade eden Tarhan, lojistik sektöründe eğitimli işgücünün son dönemlerde daha da arttığını ve bu eğitimli işgücü kanalıyla sektördeki birçok açığın kapatılabileceğini söyledi. Soylu: Sektör eğitim konusunda çözüm bekliyor Tartışma bölümünde söz alan UND Genel Sekreteri Nagihan Soylu sektör firmalarının yoğun küresel rekabet ile mücadele konusunda Nuhoğlu: Uzun vadeli planlama önemli Seminerin kapanış konuşmasını yapan UND Yönetim Kurulu Başkanı Çetin Nuhoğlu, “Türkiye’de çok yeni bir kavram olan lojistik alanında Ekim 2015 gelişmelerin çok hızlı kararlarla, çok hızlı bir şekilde kaydedildiğini anlatarak, taşıma mevzuatının yürürlüğe girmesinin 10. yılında yapılan etki analizi sonucunda sektörün, ekonominin bütünü için sağlayabileceği katma değerin ikinci planda kaldığından yakındı. Sektörün ülke performansındaki önemli ve yerinin iyi kavranması gerektiğini belirterek uzun vadeli planlamanın önemine dikkat çeken Nuhoğlu, 2014 yılında açıklanan 10. Beş Yıllık Kalkınma Planı’nda ilk kez lojistiğin 25 öncelikli sektör arasında tanımlanmasının memnuniyet verici olduğunu söyledi. Taşımacılıktan Lojistiğe Dönüşüm Eylem Planı kapsamında lojistik sektöründe 2018’e kadar uygulamaya konacak 6 bileşen ve 80’in üzerindeki eylem arasında yer alan “Ulaşım Master Planı” ve “Lojistik Koordinasyon Kurulu” hedeflerinin sektörün ihtiyacı olan üniversite-sektör işbirliklerinin önünü açacağını vurgulayan UND Başkanı, lojistik eğitim-öğretimine UND tarafından verilen desteğin bundan böyle “lojistik araştırmacıların yetiştirilmesi”ne yoğunlaşarak artacağını bildirdi. Kararların içselleştirilmesi gerekiyor Lojistik Koordinasyon Kurulu’nun kurulması konusuna da değinen Nuhoğlu, “Lojistik Koordinasyon Kurulu ile kamunun yanında Sivil Toplum Kuruluşları’da yer alacak. Fakat burada asıl önemli olan konulardan biri de bu çalışmaların ne kadar içselleştirildiği konusudur” dedi. Lojistik kavramının Sivil Toplum Örgütleri’nde başbakanda, cumhurbaşkanında daha farklı algılandığını ifade eden Nuhoğlu, lojistiğin bu denli farklı telaffuz edilmesinin sektörde umuda neden olduğunu ifade etti. 10. Kalkınma Planı’nın da bu bağlamde değerlendirilmesi gerektiğini ifade eden Nuhoğlu, tüm bu gelişmelerin içselleştirilmesi gerektiğinin elzem olduğunun da altını çizdi. Lojistik sektöründe, YÖK tarafından İstanbul Üniversitesi Lojistik Bölümü’nün fakülte olarak kabul edilmesinin de önemli olduğunu vurgulayan UND Yönetim Kurulu Başkanı Nuhoğlu, UND olarak bu tür eğitim çalışmalarının her daim destekleneceğini söyledi. 45 Ford Trucks Rusya’nın en büyük ticari araç fuarı Comtrans’ta gövde gösterisi yaptı Ford Trucks Rusya’da inşaat ve tehlikeli madde taşımacılığına yönelik çözümleri ön plana çıkartan iki modeli ile de gövde gösterisi yaptı. 20 bin litre ile 36 bin litre arasında gövde kapasitesi seçenekleriyle öne çıkan üst yapı özellikleri ile dikkat çeken, yakıt tankeri üst yapılı 2532HR yol kamyonu ADR onaylı alüminyum veya sac kasa seçenekleri ile sunulabiliyor. 8x4’lük çekiş sistemine ve Nominal kapasitesi 7 m3 ile 12 m3 arasında değişen mikser seçeneğine sahip olan mikser üst yapılı 4136M kamyonu ile de Ford Trucks Comtrans’ın en dikkat çeken markaları arasında yer aldı. Ford Trucks, 8-12 Eylül’de Moskova’da düzenlenen ve Rusya’nın en büyük ticari araç fuarı olan Comtrans’ta Rus pazarına yönelik ürünleri ile şov yaptı. Ford Trucks standında yer alan ve Rusya pazarının iklim ve yol koşullarına göre özel olarak üretilen çöp toplama üst yapılı 2532DC yol kamyonu, yakıt tankeri üst yapılı 2532HR yol kamyonu, mixer üst yapılı 4136M İnşaat Serisi ve 1846T çekici modelleri fuar süresince ziyaretçiler tarafından büyük ilgi gördü. Ford Trucks ayrıca bu yıl fuarda resmi katalog sponsoru olarak yer aldı. Ford Trucks Rusya pazarında emin adımlarla ilerliyor Ford Otosan ağır ticari araç markası Ford Trucks ile, Rusya, Doğu Avrupa, Türki Cumhuriyetler, Kuzey Afrika ve Ortadoğu başta olmak üzere, Türkiye çevresinde gelişmekte olan ülkelere yönelik uzun vadeli projelerini ve yatırımlarını sürdürüyor. Türkiye ağır ticari araç pazarındaki uzun yıllara dayanan bilgi birikimi ve tecrübesini bu pazarlardaki faaliyetlerine de yansıtan Ford Otosan, global bir kamyon üreticisi olma yolunda önemli adımlar atıyor. Türkiye’de olduğu gibi ihracat pazarlarında da kamyon satış ve servis ağını güçlendirecek çalışmalar yapıyor. Ford Trucks fotoğraf sergisi Eskişehirli kamyoncularla buluştu Ford Trucks Sanat Atölyesi çatısı altında gerçekleştirilen “Kamyoncunun Hayatı- Yollar Sizin Gözünüz ile Daha Çekilir Olsun” konulu 3. Ulusal Fotoğraf Yarışması sergisi; Türkiye’nin en büyük karayolu taşıyıcı kooperatifi olan Eskişehir Taşıyıcılar Kooperatifi’nde, 13 gün boyunca büyük ilgiyle izlendi. Sergide, 2014 yılında gerçekleşen Ford Trucks Ulusal Fotoğraf Yarışmalarında ödül alan ve sergilenme hakkı kazanan 26 eser yer aldı. Kamyon şoförlerinin hayatını; onlarla yaşayarak, onlarla görerek, onları göstererek anlatan, tüm profesyonel ve amatör fotoğraf sanatçılarına açık olan fotoğraf yarışmasının sergisi, kooperatif üyesi şoförler tarafından da ilgi ile karşılandı. Yaptıkları iş nedeniyle genellikle yollarda olan şoförlerin; bu tür faaliyetleri takip etmesi mümkün olamadığından, Ford Trucks gerçekleştirdiği yarışma ile konusu yine kendi hayatları ve çalışma koşulları olan kamyoncuların yanında yer alıyor ve onların hayatlarını, onların kendi yerlerinde fotoğraf kareleri ile kamuoyunun bilgisine sunuyor. Ekim 2015 46 GÜNCEL Bulgaristan ve Türkiye karayolu taşımacılığı otoriteleri Kapıkule ve Kapitan Andreevo sınır kapılarına çıkarma yaptı Bulgaristan ve Türkiye karayolu taşımacılığı otoriteleri Kapıkule ve Kapitan Andreevo sınır kapılarına çıkarma yaptı. UND Yönetim Kurulu Başkanı Çetin Nuhoğlu, Bulgaristan ile birlikte hareket edilip beklemelerin en az zamanda halledilmesinin her iki ülke ekonomisi için son derece önemli olduğunun altını çizdi. UND, SMP (Bulgaristan Uluslararası Nakliyeciler Derneği), Trakya Gümrük Müdürlüğü ve Svelingrad Gümrük Bölge Müdürlüğü üst düzey yetkililerinin katılımıyla 2 Ekim’de Kapıkule Sınır Kapısı’nda bir toplantı ve saha ziyaretleri gerçekleştirildi. Kapıkule ve Kapitan Andreevo sınır kapılarındaki geçiş problemleri ve son dönemde mülteci sorunları nedeniyle artan sıkıntıları görüşmek için bir araya gelen yetkililer çözüm yollarını değerlendirdi. Trakya Gümrük Bölge Müdürlüğü, Bulgaristan Gümrük Bölge Müdürlüğü yetkililerinin de katılımlarıyla gerçekleşen görüşme öncesinde konuşan UND Yönetim Kurulu Başkanı Çetin Nuhoğlu, “Fiziki şartların ötesinde, süreçlerin işleyişinde problemimiz var. Beklemeler yüzünden her yıl 50 bin seferlik yükü havayoluna kaptırıyoruz. Bu iki noktaya odaklanmamız gerekiyor” dedi. Toplantıda, Kapıkule sınır kapısındaki sorunların çözümüne yönelik karşılıklı bilgi alışverişi gerçekleşti ve çözüm önerileri paylaşıldı. Ekim 2015 Nuhoğlu: 36 saatte Münih-İstanbul taşıması yapılabilmeli Nuhoğlu, Kapıkule’nin iki ülke arasında sıradan bir kapı gibi görülmemesi gerektiğini vurguladı. “Kapıkule, Türkiye’nin AB’ye, AB’nin de Türkiye’ye açılma kapısıdır” diyen Nuhoğlu, burada yaşanılan verimsizliklerin AB-Türkiye arasındaki ticarette sorunlar yaşanmasına neden olduğunu anlattı. Bugün 7 kilometrelik TIR kuyruğu olduğunu, yine Bulgaristan tarafında da üç gündür bekleyen araçların olduğunu kaydeden Nuhoğlu, “Bir günlük gecikme iki ülke arasındaki ticareti yüzde 1.2 oranında azaltıyor. AB’nin açıkladığı bir rapora göre; kotalar, beklemeler ve verimsizlikler yüzünden AB-Türkiye arasında 3.5 milyar Euro’luk mal hareketi yapılamamıştır. Bu her iki tarafın da kaybıdır. Bulgar TIR’ı da Türk TIR’ı da Münih’ten aldığı bir yükü 36 saatte İstanbul’a getirebilmelidir. Ancak 36 saatte kapıyı geçmekte zorlanıyoruz” dedi. Türkiye’nin ve Avrupa’nın son dönemdeki en bü- yük sorunlarından biri olan mülteci sorunları ile ilgili değerlendirmelerde bulunan Nuhoğlu, “Artık 500 bin sayılarını konuşur hale geldik. İnsanlık adına utanç duyulacak bir durum. Bu insanların mücadelesine saygı duysak da taşımacılığa verdiği zararı görmek zorundayız. Her gün sürücüler ve nakliyeciler mağdur oluyorlar. Sıkıntıların daha büyüğünü gümrük idarecileri ve çalışanları yaşıyor. Nasıl bir çözüm bulunması gerektiği konusunda maalesef yetersiz kalıyoruz” diye konuştu. Gümrük kapılarındaki süreçlerin iyileştirilmesi gerektiğinin önemine işaret eden Nuhoğlu, ABD ve Meksika arasındaki geçiş kapılarından örnekler verdi. Günde 10 bin TIR’ın geçtiği kapıların olduğunu anlatan Nuhoğlu, “Meksika gibi suç unsurunun çok olduğu bir ülkeden ABD’ye girişin nasıl bu kadar hızlı gerçekleşebildiğine odaklanmalıyız” dedi. Araçlar 75 saniyelik işlem için 10 saat bekliyor TOBB, TİM ve UND olarak bir 47 araya gelerek Kapıkule’deki işlemlerin nasıl gerçekleştiğini incelediklerini kaydeden Nuhoğlu, “Bir araç kapıdan geçerken yapması gereken zorunlu işlemlerin analizini gerçekleştirdik. Girişte hangi belgeyi nasıl alacak? Polis kontrolü nasıl olacak? Muayenede neler yapılacak? Pasaport kontrolü ne kadar sürüyor? Kantar kaç saniyede tartıyor? Gümrük tescil kaç saniyede oluyor? Tüm bu işlemleri değerlendirdiğimizde hedeflenenden çok uzak rakamlar elde ettik. Ortaya çıkan raporda bir aracın çıkışının eğer akaryakıt işlemi yapmaz ise 75 saniyeden fazla olmaması gerektiğini saptadık. Süreçleri iyileştirilir ve tek peron sistemi uygulanırsa günde binin üzerinde araç geçirebiliriz” dedi. Karayolu nakliyecileri bekleme yüzünden 7.5 milyar dolar kaybediyor Kapılardaki bekleme yüzünden karayolunun payının azaldığına dikkat çeken Nuhoğlu, “Türkiye’nin ihracatının yüzde 10’u uçakla yapılıyor. İhracatımızın 15 milyar doları uçakla yapılıyor. Bu bizim için 50 bin seferdir. İhracatçılar daha hızlı olması nedeni ile uçağı tercih ediyorlar. Uçakla 1-2 gün içerisinde taşıma yapılabiliyor. Navlun önemini yitiriyor. Biz 36 saatte bu taşımayı yapabilirsek bu paranın yarısını alabiliriz. Ortak menfaat olarak buna odaklanmamız gerekiyor” diye konuştu. Kapılarda üniversitelerin eşliğinde süreç analiz çalışması yapalım UND Yönetim Kurulu Başkanı Çetin Nuhoğlu, iki derneğin birlikte çalışmasının önemine vurgu yaparak, bir öneride bulundu. Nuhoğlu, “Her iki dernek kendi gümrüklerinde süreç analizlerini yapsınlar. Biz UND olarak bunu Kapıkule’de yaptık. Bulgaristan tarafı da bunu yapsın hatta bunu dernekler, gümrükler ve her iki taraftan üniversitelerin olacağı bir bilimsel çalışmaya imza atalım” dedi. Bu süreç böyle devam ettiği sürece kan kaybetmeye devam edeceklerini anlatan Nuhoğlu, ayrıca dezenfeksiyon ücretlerinin karşılıklı olarak kaldırılması için her iki tarafın kendi bakanlıklarına aynı gün, aynı zamanda müracaat etmelerini istedi. Trakov: Elimizden geleni yapacağız SMP Başkanı Angel Trakov yaptığı konuşmada “Bu üst düzey katılımcıların yer aldığı toplantıyı düzenlediği için UND’ye teşekkür ederim. UND ile karşılıklı toplantı yapmamız çok önemli. Çünkü sorunlarımız çok fazla. Biz elimizden geleni yapacağız. Gelmeden önce gümrük idaremizle görüştüm, hızlı geçiş sağlamak için çalıştıklarını söylediler. Yeni kantar açılacak ve hız da artacak. Şu anda yine en büyük sorunlarımızdan olan insan kaçakçılığı sorununa maalesef bir çözüm üretebilmiş değiliz” diye konuştu. Mirkov: Bulgaristan’da TIR geçiş hızını artırmak için çalışılıyor Svelingrad Gümrük Bölge Müdürü Yulian Evtimov Mirkov ise şu anda Bulgaristan’da TIR geçiş hızını artırmak için çalışıldığı söyledi ve ilave yeni 2 kantar yapılacağını dile getirdi. “Bu da hızı yüzde 25 oranında artıracak. Şu anda 12 saatte 450 TIR geçişi sağlayabiliyoruz, yeni kantarlarla bunu 500’e çıkaracağız. Hem Bulgar hem Türk nakliyecilerinden bir ricam olacak, burasını iç gümrük gibi kullanmasınlar, transit gümrük olarak kullanılması gerekiyor. Çünkü geçişler yavaşladığında gümrük sahasında yığılmalar yaşanıyor” dedi. Yalçın: Geçiş üstünlüğü sağlanacak Toplantıya ev sahipliği yapan, Trakya Gümrük ve Ticaret Bölge Müdürü Müslüm Yalçın, iki ülke Karayolu Taşımacılığının temsilcilerinin biraraya gelerek sürece göstermiş oldukları katkılar nedeni ile memnuniyetini ifade etti. Sürece en önemli katkının transit gümrük beyanname işlemlerinin Sınır Kapısı Gümrük İdareleri’nde gerçekleştirilmemesi ile sınır geçiş işlemlerinde önemli bir hız yakalanabileceğine dikkat çeken Yalçın, sınır gümrük idarelerinde transit beyanname işlemi gerçekleştirmeyen firmalara ayrı bir hat oluşturacağını ve Kapitan Andreevo ile karşılıklı olarak bu araçlara geçiş üstünlüğü sağlayacağını belirtti. Süreçler yerinde izlendi Toplantı sonrasında taraflar Kapitan Andreevo ve Kapıkule gümrük sahalarını ziyaret ederek, süreçleri teker teker inceledi. Yetkililer süreçlerin iyileştirilmesine yönelik sahada değerlendirmelerde bulunarak saha personelleri ile beraber süreci adım adım takip etti. ToplantıyaUND’yi temsilen UND Yönetim Kurulu Başkanı Çetin Nuhoğlu, UND Genel Sekreteri Nagihan Soylu, UND İcra Kurulu Başkanı Fatih Şener, UND Avrupa Ülkeleri Uzmanı Kadir Çirkin katıldı. Ekim 2015 48 YATIRIM MAN ve UPI Trans, ilklere imza atan bir işbirliğini hayata geçirdi UPI Trans filoyu tamamen MAN yaptı. Upi Trans filosundaki 9’u tenteli olmak üzere 59 aracı alan MAN, Upi Trans’a 40 adet MAN teslimatı gerçekleştirdi. Finansmanı MAN finans tarafından gerçekleştirilen bu alımla Upi Trans ve Upi Firgo’daki tüm araçlar MAN markalı oldu. Bunun dışında MAN ve UPI Trans geniş kapsamlı bir anlaşmaya imza attı. Lojistik sektörüne örnek olacak bu işbirliğine ilişkin detaylar, MAN’ın İstanbul İkitelli’deki tesislerinde MAN ve UPI Trans tarafından ortaklaşa düzenlenen törende paylaşıldı. MAN Kamyon ve Otobüs Ticaret AŞ. Genel Müdürü Tuncay Bekiroğlu ile UPI Trans Genel Müdürü Halit Özyurt’un ev sahipliğinde 1 Ekim’de düzenlenen törende, MAN ve UPI Trans yetkilileri de katıldılar. MAN ile proje taşımacılığının uzman kuruluşu UPI Trans, ilklere imza atan bir işbirliğini hayata geçirdiler. MAN ile UPI Trans arasında gerçekleştirilen bu işbirliği, gerek MAN tarafından sunulan ürün ve hizmet paketlerinin tamamını kapsaması, gerekse filo yönetimine getirdiği yeni bakış açısı ile büyük önem taşıyor. MAN Finans tarafından finanse edilen proje; ikinci el satış birimi ‘MAN TopUsed’, özel geliştirilmiş filo yönetim sistemi ‘MAN Telematics’, tam kapsamlı ‘Bakım Paketi’ ve ‘Uzatılmış Garanti’ gibi süreçleri içeriyor. UPI Trans ve grup şirketi UPI Frigo filolarının tamamı MAN çekicilere dönüştürüldü Ağır ticari araçlarda dünya markaEkim 2015 sı MAN ile 27 yıllık köklü geçmişe sahip uzman lojistik firması UPI Trans arasındaki işbirliği kapsamında filonun tamamı, MAN marka araçlara dönüştürüldü. Bu kapsamda filoda bulunan farklı markalardaki araçlar takasa alınarak, yerine 40 adet yeni MAN çekici teslim edildi. Buna göre UPİ Trans: 8 adet MAN TGS 18.440 4X2 BLS, 4 adet MAN TGS 18.440 4X2 LLS-U, 12 adet MAN TGX 28.480 6X2-2 BLS ve 4 adet de MAN TGS 33.540 6X4 BBS çekiciyi filosuna katarken, Upi Frigo; 12 adet MAN TGS 18.440 4X2 BLS, aracı operasyonlarına dahil etti. Türkiye’de ilk kez UPI Trans filosuna giren 12 adet MAN TGX 28.480 6X2-2 BLS araçlar EURO 6 motor emisyon normlarına sahip. Altun: Araçlar, UPİ Trans’ın tüm ihtiyaçlarına cevap verecek şekilde sipariş edildi MAN Kamyon ve Otobüs Ticaret A.Ş. İstanbul Şubesi Kamyon Satış Müdürü İbrahim Altun, firma yetkilileri ile yapılan toplantılar neticesinde müşteri ihtiyaçları doğrultusunda, 4 farklı tipte çekici aracın özel olarak konfigüre edildiğini belirterek, geniş bir yelpazede, standart üstü donanımlarla teslim edilen araçların, farklı taşıma modüllerinde kullanılacağını bildirdi. MAN Telematics Sistemi, Türkiye’de ilk defa kullanılacak Alanında örnek teşkil edecek bu işbirliği aynı zamanda Türkiye’de bir ilki de kapsıyor. Anlaşma çerçevesinde MAN Telematics Filo Yönetim 49 Sistemi, Türkiye’de ilk defa UPI Trans ve UPI Frigo araçlarında kullanılacak. MAN Telematics Sistemi; sürüş bilgilerinden detaylı sürücü analizlerine, harita ve yol bilgilerinden araçlara ait tüm teknik verilere kadar birçok bilgiye ulaşılmasını sağlayan bir donanım konumunda. Bu özellik araç filosunun doğru yönetilmesine imkân vererek önemli zaman ve maliyet avantajları sağlıyor. MAN Telematics Sistemi ile sürücü alışkanlıklarının takibi, hata/ başarı analizleri ve sürücüler arası karşılaştırma yapmak mümkün. Bu analizler sayesinde sürücü hataları ve düzeltilecek konular tespit edilerek firmaya özel eğitim programları düzenleniyor. Özel bakım paketi ile araç işletim süreci de teminat altında İşbirliği, araçların 36 ay boyunca uzatılmış garanti ile tüm periyodik bakım ve parça değişimler dahil tam kapsamlı bir bakım paketini de içeriyor. Bu paket ile birlikte; firmanın kilometre başına maliyetleri ilk günden itibaren bilinmekte, sürecin kontrol edilebilir ve izlenebilir olması da teminat altına alınıyor. İşbirliğinde MAN TopUsed ve MAN Finans ayrıcalıkları da yaşandı Bu proje çerçevesinde, MAN TopUsed ve MAN Finans ayrıcalıkları da yaşandı. MAN TopUsed; her iki firmanın filosunu oluşturan 50 adet çekici ve 9 adet treyleri, ekspertiz süreçlerini takiben kısa sürede satın alarak, projenin gerçekleşmesinde büyük kolaylık sağladı. Projenin finansmanını sağlayan MAN Finans ise; UPI Trans’ın ihtiyaçlarına yönelik en uygun finansal çözümleri büyük bir titizlik ve süratle oluşturarak, bu önemli işbirliğinin gerçekleşmesini sağladı. Bekiroğlu: Sektör için de çok önemli ve örnek olacak bir anlaşma MAN araçlarının üstün niteliklerine değinen MAN Kamyon ve Otobüs Ticaret A.Ş. Genel Müdürü Tuncay Bekiroğlu, “Araçlarımızın her biri; ileri teknolojileri, dayanıklılıkları, kaliteleri, sunduğu konfor, tasarruf, düşük işletme giderleri ve yüksek ikinci el değerleri ile sınıflarında standartları geliştiren, belirleyen öncü modellerdir. Bu üstün nitelikleri ile MAN marka araçlar; hafriyat ve maden taşımacılığı gibi en zorlu koşullardan, yüksek tonajlı, gabari dışı ya da ilaç, gıda taşımacılığı gibi en özellikli lojistik ihtiyaçlarındaki tercih sıralamalarında hep ilk sıralarda yer alan araçlardır. UPI Trans gibi uluslararası arenada proje taşımacılığı yapan çok önemli bir lojistik firması ile gerçekleştirdiğimiz, tüm süreçlerin dahil edildiği bu geniş kapsamlı ve uzun vadeli işbirliği ise, bizler için olduğu kadar, sektör için de çok önemli, örnek olacak bir anlaşmadır” açıklamasında bulundu. MAN Finansman A.Ş.’nin hızlı, esnek ve müşteri ihtiyaçlarına uygun finansal çözümleri ile MAN müşterilerine olan desteklerinin artarak devam edeceğini belirten MAN Finansman A.Ş. Genel Müdürü Vahit Altun da “Bu projede de uzun yıllardır birlikte çalıştığımız UPI Trans’a, hem araçların, hem de sigorta poliçelerinin en uygun koşullarda finansmanını sağladık. Sektörün öncü firması UPI Trans ile olan işbirliğini uzun yıllar devam ettirmek istiyoruz” dedi. Özyurt: MAN’ın kalitesi kadar ikili ilişkileri de belirleyici oldu 250 yılı aşkın köklü geçmişi ile MAN’ın ağır ticari araçlarda dünya devi olduğunun altını çizen UPI Grup Genel Müdürü Halit Özyurt da, “27 yıl önce kurulduğumuz günden bu yana bizim için hep yaptığımız işin niceliğinden ziyade niteliği daha ön planda oldu. Bugün geldiğimiz noktada, Grup firmalarımızdan UPI Trans; ağır ve gabari dışı taşımacılıkta uzmanlaştı ve uluslararası alanda aranan bir marka oldu. UPI Frigo ise, tüm gıda ürünlerinden, ilaç ve hammaddelerine hatta kimyasal ürünlere kadar geniş bir yelpazede, hassas taşımacılıkta uluslararası lojistik köprüsü konumunda. Küreselleşen dünyada şirketlerimizi geleceğe taşıyacak stratejik geliş- tirmeler kapsamında böyle önemli bir işbirliğine imza attık. UPI Trans ve UPI Frigo olarak uzman nitelikli taşımacılık işi yapıyoruz. MAN ile buluşma noktamız da; her iki tarafın da koşulsuz önceliği olan ‘nitelik’ konusunda oldu. Bizler için böylesine hayati bir adım atarken MAN, hem üstün ve nitelikli araç gamı, hem finans, hem satış ve hem de satış sonrası hizmetlerde sunduğu tüm süreçleri kapsayan benzersiz avantajları ile elbette ki ilk ve tek tercimiz oldu. Sektörde örnek teşkil edecek böylesine önemli bir işbirliğinin altına MAN ile birlikte imza atmaktan da ayrı bir mutluluk duyuyoruz” diyerek, MAN’ın bu işbirliği ile sunduğu benzersiz avantajların altını çizdi. Özyurt, MAN’ın kalitesinin tartışılamayacağını belirterek, MAN’ı seçmelerinde kalite kadar ikili ilişkilerin de önemli olduğunu belirtti. Yumrukçal: MAN’ın Müşteri odaklı çözümlerinin tamamını kapsayan bir anlaşma MAN Kamyon ve Otobüs Ticaret A.Ş. İstanbul / Konya Şubeleri Direktörü Aydın Yumrukçal ise UPI Trans ile yaptıkları anlaşmanın tüm işletme süreçlerini de kapsadığına değinerek, “Bu çok önemli işbirliği, TopUsed’den MAN Finans’a, Satış Sonrası Hizmetler’den uzatılmış garanti ve genişletilmiş özel bakım paketine kadar verdiğimiz tüm hizmetleri kapsıyor.’’ ifadesinde bulundu. İşletme süreçleri ve maliyetler açısından benzersiz avantajlar sunan MAN Telematics Sistemi de bu anlaşma ile birlikte Türkiye’de ilk defa kullanılmaya başlanacak. UPI Trans ile tüm süreçleri kapsayan bu işbirliğimizin sektöre öncülük edeceğine ve lojistik alanında benzer anlaşmalara birbiri ardına imza atacağımıza inancımız tamdır” şeklinde konuştu. Ekim 2015 50 İFTAR EĞİTİM Ulaştırma ve lojistik hizmetlerinde mesleki eğitimler “Ulaştırma ve lojistik faaliyetinde bulunan firmalarımız, konvansiyonlar (ADR-ATP-AETR) başta olmak üzere, Karayolu Taşıma Kanunu, Karayolu Taşıma Yönetmeliği ve Mesleki Yeterlilik Eğitim Yönetmeliği’nin emrettiği hükümler çerçevesinde faaliyetlerini yürütüyorlar. Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı verilerine göre, yük, eşya, kargo ve yolcu taşımacılığı yapan firmaların sayısı 500 bini (acente hizmetleri yapanlar dahil) aşmış durumda. Kanun ve yönetmelik incelendiğinde ulaştırma ve lojistik sektörü; mesleki yeterlilik, mali yeterlilik ve mesleki saygınlık üzerine kurgulanmıştır. Ulaştırma hizmetlerinde faaliyet gösteren firmalardan beklenen Mesleki Yeterlilik Kriteri’nin temel gerekçesi; ulaştırma ve lojistik sektör mensuplarının, mesleğini başarı ile icra edebilmeleri için gerekli bilgi, beceri, tavır ve tutumlarının neler olduğunu gösteren bir eğitim yönetmeliğine uyum sağlamalarıdır. Bu kapsamda, Uluslararası konvansiyonlar, kanun ve yönetmelikler çerçevesinde aşağıdaki mesleki tanımlar yapılmış ve gerekli akreditasyonlar sağlanmıştır. UND Eğitim, Danışmanlık ve Araştırma Merkezi UND Eğitim Merkezi olarak 1989 yılında başladık faaliyetlerimize. Alman Ticaret Odası (IHK Münih) üzerinden ADR sertifikalarını (şim- Ekim 2015 diki adıyla SRC 5) verdik ilk olarak. Beynelmilel sürücü sertifikaları ile devam ettik. 3 Eylül 2004 tarihinde yürürlüğe giren Mesleki Yeterlilik Eğitim Yönetmeliği’nin ardından SRC-ÜDY-ODY eğitim yetki belgesi alan ilk eğitim kurumu olduk. Ardından, Uluslararası Karayolu Taşımacılığı Birliği (IRU)’nun zorunlu kıldığı gereklilikleri yerine getirerek yine Türkiye’de IRU’ya akredite olan ilk eğitim merkezi olduk. Eğitmenlerimiz sadece Türkiye’de değil IRU üyesi tüm dünya ülkelerinde de yetkili ve akredite eğitmenler olduğu için yurtdışı eğitim faaliyetlerine de destek olduk. Haziran 2010 tarihinden sonra tescil edilen ağır vasıtaların kullandığı sayısal (dijital) takograflar ile ilgili İsviçre’de IRU üzerinden eğitmenlerimizi akredite ederek sürücü ve yöneticilere yönelik çok sayıda “AETR UND İcra Kurulu Üyesi ve Eğitim Merkezi Müdürü Muammer Ünlü Konvansiyonu/Sürüş ve Dinlenme Süreleri” eğitimleri düzenledik. Başta İstanbul Üniversitesi olmak üzere, İstanbul Ticaret Üniversitesi, Doğuş ve Okan Üniversitesi, gibi birçok üniversite ile yaptığımız, yüksek lisans, doktora ve sertifika programlarıyla sektör çalışanlarının akademik ve iş dünyalarına ışık olmaya gayret gösterdik göstermeye devam ediyoruz. Bunun yanında, ulaştırma hizmetleri bölümü olan üniversite, yüksekokul ve liseler ile de başta veri paylaşımı olmak üzere sektöre katkı sağlayacak çok sayıda çalışmayı birlikte yürüterek akademi dünyası ile iş dünyası arasında köprü olmaya çalışıyo- 51 Tehlikeli Madde Güvenlik Danışmanlığı Eğitimleri de 2014 yılı itibarıyla başlamış olup, ülke genelinde 95 adet eğitim kurumu yetkilendirilmiş olup, 21 adedi İstanbul’da faaliyet göstermektedir. SRC belge sayısı 3 milyonu aştı ancak sürücü açığı sektörün en önemli sorunu! ruz. Bu vesileyle, İstanbul Ticaret Üniversitesi’yle kasım ayında başlatmayı planladığımız ve yurtdışında 40’ın üzerinde ülkede tanınırlığı olan “Uluslararası Dış Ticaret ve Lojistik Yönetimi Sertifika Programına” lojistik sektörüne gönül verenlerin de katılımını bekleriz. Sektörün sürekli eğitim merkeziyiz AETR Konvansiyonu, ADR Konvansiyonu, CMR Konvansiyonu, UBAK Konvansiyonu, TIR ve Kaçakçılık Mevzuatı, Dış Ticaret Teslim Şekilleri, Taşıma Hukuku, İş Hukuku, Satış ve Pazarlama, İletişim ve Sigorta Mevzuatı gibi konular ile ilgili 400’ün üzerinde şirket bünyesi ve genel katılıma açık eğitim düzenleyerek 6 binin üzerinde sektör mensubuna eğitim verdik. 517’si Alman Ticaret Odası kontrolünde (1990-2010 arası) olmak üzere, toplamda 700’ün üzerinde eğitim programı açarak 8 bini aşkın sürücümüze (ADR) SRC5 eğitimi, 400’ün üzerinde SRC1-2-3-4 eğitim programı açarak 6 bini aşkın sürücüye mesleki yeterlilik eğitimi, 90’ın üzerinde ÜDY-ODY programı açarak 2 bini aşkın sektör çalışanına da üst düzey yönetici sertifikası eğitimi verdik, vermeye de devam ediyoruz. Tehlikeli Mal ve Kombine Taşımacılık Düzenleme Genel Müdürlüğü uhdesinde yürütülen (TMGD) Tehlikeli Madde Güvenlik Danışmanlığı Eğitimleri’ni de vermekle yetkilendirilen eğitim merkezimiz, ulaşım akslarına yakınlığı (Mecidiyeköy MerkezMetro-Metrobüs durakları karşısı), kurumsal yapısı ve eğitim kalitesiyle katılımcılarına ve dolayısıyla sektöre hizmet vermeye devam etmektedir. Bakanlıkça yetkilendirilen eğitim merkezi sayısı 300’ü aştı SRC Türü (SRC1-2-3-4) mesleki yeterlilik eğitimlerini vermekle yetkilendirilmiş 314 eğitim kurumu olup, bunların 62’si İstanbul’da faaliyet göstermektedir. ADR türü (SRC 5 Temel + Tank + Radyoaktif) Mesleki Yeterlilik Eğitimleri’ni vermekle yetkilendirilmiş 119 eğitim kurumu olup, bunların 21’i İstanbul’da faaliyet göstermektedir. TMGD – Bakanlık, 25.02.2003 tarihinden evvel ehliyeti olan herkese ama herkese eğitimden ve sınavdan muaf olarak (ehliyet tarihi ile 25 Şubat 2003 tarihi arasında 90 günlük SSK primi olanlar) yaklaşık 2.4 milyon adet SRC 2 ve SRC 4 Belgesi düzenledi (B sınıfı ehliyetlere). Ehliyeti C, D veya E Sınıfı olan yaklaşık 1 milyon sürücü de SSK prim zorunluluğu olmadan SRC-1 ve SRC-3 belgesine aynı anda sahip oldular. Bahsi edilen belgelerin yaklaşık yüzde 90’ı hem yük hem de yolcu taşımacılığı sertifikasına sahip sürücülerden oluşması nedeniyle 3.2 Milyon sertifika gerçekte 1,5 milyon sürücüye aittir. Bu sayının önemli bir bölümü sektör dışında sadece araç ruhsatında “ticari” yazdığı için almak zorunda olduğu (eğitim, sağlık, küçük esnaf, taksici, kamyon, kamyonet, küçük ticari araç kullanıcılarından oluştuğu göz önüne alınırsa sürücü açığı daha iyi anlaşılacaktır. Örneğin eczanede çalışan ve ilaç taşıyan birisi Kango veya Doblo tipi araçlardan birini kullanıyorsa SRC 4 adlı belgeye sahip olması gerekmektedir. Ekim 2015 52 EĞİTİM Not: Eğitime tabi olup Bakanlık sınavına girerek MYE Belgesi alanların sayısı SRC – ÜDY ODY Sertifikalarının tamamı sadece 110 bin dolayındadır. Dolayısıyla, muafiyet kapsamında alanların oranı yüzde 95’tir. Mesleki yeterlilik eğitimlerinde sınav sayısı yetersiz! 2014 yılında Gazi Üniversitesi ile bakanlık arasında yapılan yetki devri sürecinde sınavlar uzun süre yapılamamış ve tüm yıl boyunda sadece temmuz ayında tek sınav yapılabilmiştir. 2015 yılında da nisan, haziran aylarında yapılan 2 sınava ilaveten 17 Ekim 2015 tarihinde yapılacaktır. SRC-1-2-34-5, ÜDY-ODY eğitimleri bu şekilde yılda 3 defa yapılırken Tehlikeli Mal ve Kombine Taşımacılık Düzenleme Genel Müdürlüğü kontrolünde yürütülen TMGD sınavları yılda 6 defa yapılmaktadır. Önerimiz ve öncelikli talebimiz, eğitimden hemen sonra sınav yapılmasıdır. Şayet mümkün olmadığı takdirde TMGD sınavlarında olduğu gibi 2 ayda bir ve sınava 30 gün kala eğitimini tamamlayanların sınava girebilmesine olanak sağlayacak şekilde bir düzenleme yapılmalıdır. Bu iyileşme, hem katılımcıya hem firmaya hem de eğitim Ekim 2015 kurumlarına nefes aldıracaktır. Diğer taraftan, SRC 5 temel ve tanker eğitimini birlikte alan bir sürücü nasıl sınavlarına aynı anda girebiliyorsa, SRC 2 ve SRC 4 eğitimi alan bir sürücünün de sınava aynı anda girebilmesine olanak sağlanmalıdır. Bu durum, özellikle mesleği sürücü olan ve ekmeğini taksicilik, kamyonetçilik yaparak kazanan sürücüler için çok daha büyük önem arz etmektedir. Alınması zorunlu mesleki yeterlilik belgeleri Yönetmelik kapsamında yapılan işin konusuna göre alınması zorunlu mesleki yeterlilik belgeleri şunlardır: • SRC-1 Eğitimleri (Yurtiçi ve Yurtdışı Yolcu Taşımacılığı Sürücü MYE Belgesi ) • SRC-2 Eğitimleri (Yurtiçi Yolcu Taşımacılığı Sürücü MYE Belgesi) • SRC-3 Eğitimi (Yurtiçi ve Yurtdışı Yük ve Eşya Taşımacılığı Sürücü MYE Belgesi) • SRC-4 Eğitimi (Yurtiçi Yük ve Eşya Taşımacılığı Sürücü MYE Belgesi) • SRC-5 (ADR) Sürücü Eğitimi (Tehlikeli Madde Taşımacılığı Sürücü MYE Belgesi) • ÜDY-1 (Yurtiçi ve Yurtdışı Yolcu Taşımacılığı MYE Üst Düzey Yönetici Belgesi) • ÜDY-2 (Yurtiçi Yolcu Taşımacılığı MYE Üst Düzey Yönetici Belgesi) • ÜDY-3 (Yurtiçi ve Yurtdışı Yük ve Eşya Taşımacılığı MYE Üst Düzey Yönetici Belgesi) • ÜDY-4 (Yurtiçi Yük ve Eşya Taşımacılığı MYE Üst Düzey Yönetici Belgesi) • ODY-1 (Yurtiçi ve Yurtdışı Yolcu Taşımacılığı MYE Orta Düzey Yönetici Belgesi) • ODY-2 (Yurtiçi Yolcu Taşımacılığı MYE Orta Düzey Yönetici Belgesi) • ODY-3 (Yurtiçi ve Yurtdışı Yük ve Eşya Taşımacılığı MYE Orta Düzey Yönetici Belgesi) • ODY-4 (Yurtiçi Yük ve Eşya Taşımacılığı MYE Orta Düzey Yönetici Belgesi) • Psikoteknik Test Belgesi (sürücüler için) • TMGD (Tehlikeli Madde Güvenlik Danışmanı) Not : Karayolu Taşıma Kanunu 26’ncı Maddesi “Nitelikli Personel” çalıştırılmasını zorunlu kıldığı ve takibinin de hem çalışan hem de firmaya müteselsilen sorumluluk yüklediğini bilgilerinize sunarız. Mesleki yeterlilik eğitimleri ve yasal zorunluluklar ile ilgili aklınıza takılan her türlü soruya UND Eğitim Merkezi olarak cevap vermeye hazırız.” 53 Gıda sektörü tedarik zincirini yenilemeli Gıda Perakendecileri Derneği’nin (GPD) düzenlediği “Ortak Gelişim Tüketici Odaklı Tedarikçi ve Perakendeci Verimliliği Konferansı” İstanbul’da Wyndham Grand Otel’de gerçekleştirildi. Bu yıl ikincisi düzenlenen konferansta dünyanın lider palet tedarikçisi CHEP Genel Müdürü Şafak Aktekin, perakendecilerin ve tedarikçilerin mağaza içi çözümlerinden yararlanmak için tedarik zincirlerinde bazı yenilikler yapmaları gerektiğini anlatarak “Uzun vadede sağladığımız çözümlerin yarattığı tasarruf yapılan değişikliklerin çok rahat kazanç olarak geri dönmesini sağlıyor” dedi. Türkiye’nin en büyük gıda perakendeci platformu olan Ortak Gelişim Tüketici Odaklı Tedarikçi ve Perakendeci Verimliliği Konferansı ikinci kez üreticileri ve tedarikçileri buluşturdu. CHEP’in sponsor olduğu ve Wyndham Grand Otel’de gerçekleştirilen konferansta gıda perakendeciliğinin önemli isimleri konuşmacı olarak yerini aldı. Konferansta, palet havuzlama hizmetleriyle önemli dünya şirketlerinin tercihi olan CHEP Genel Müdürü Şafak Aktekin, perakendede değişen müşteri davranışlarını ve trendleri değerlendirdi. Aktekin “Bizim sistemimiz havuzdan kiralama ilkesine dayanıyor ve bize sürdürülebilir bir tedarik zinciri kurma olanağı veriyor. 50 yıldır 50 ülkeye hizmet veriyoruz. CHEP olarak sunduğumuz ‘mağaza içi çözümleri’ sistemi sayesinde perakendecilere ürünleri hızla raflara yerleştirme ve boş rafları tekrar doldurma imkanı tanıyoruz. Perakendecilerin ve tedarikçiler mağaza içi çözümlerinden yararlanmak için tedarik zincirlerinde bazı yenilikler yapmaları gerekiyor. Fakat uzun vadede sağladığımız çözümlerin yarattığı tasarruf yapılan değişikliklerin çok rahat kazanç olarak geri dönmesini sağlıyor. İşimiz ürünleri üreticiden, market raflarına olabilecek en hızlı ve verimli şekilde taşımak. CHEP, alışkanlıkları değişen tüketiciler için alışverişi optimize eden hizmet sunar. Türkiye’de de mağaza içi çözümleri hayata geçirerek tüketicilerin hayatını kolaylaştırıyoruz” dedi. Şafak Aktekin sundukları palet hizmetiyle ürünlere dokunmadan mağazalara ulaştırdıklarını ve direkt satışa sunduklarını belirtti. Scania, tüm zamanların en iyi kamyonu seçildi İngiltere’nin önde gelen ticari araç dergisi Commercial Motor, Scania 3 serisini tüm zamanların en iyi ağır ticari aracı seçti. İngiltere’de yayınlanan Commercial Motor, tüm zamanların en iyi ağır ticari araçlarının listesini yayınladı. En iyi 100 araçlık listenin 1’incisi Scania Streamline 3 serisi olurken, 3 ayrı Scania modeli daha listede yer alma başarısı gösterdi. Commercial Motor yöneticileri, 1987 yılında tanıtımı gerçekleştirilen 3 serisinin sektörde kıskanılan bir model olduğunu belirterek “Avrupa’da 1989 yılının en iyi ağır ticari araç modeli seçilen 3 serisi, bugün hala yollarda görülmekte ve saygınlığını korumaktadır” açıklamasında bulundular. Son 10 yılın araçlarının yer almadığı listede Scania 1 serisi 4., R serisi 11., Scania-Vabis LB 76 ise 26. sırada yer aldı. Yeni tasarlanan modeli ile 2013 yılında Türkiye’de yollara çıkan Scania Streamline, bu tarihten itibaren büyük ilgi görüyor. Aerodinamik tasarım odaklı yaklaşımın öncüsü olan Streamline, Scania’nın yakıt tasarrufu ve dayanıklılık konusundaki konumunu daha da güçlendirerek sürücülerin en büyük yardımcısı olmuştur. G ve R serisi yüksek performansa sahip bu araçlar, zorlu sürüş koşullarının üstesinden gelerek, yük ve yol durumuna kendini kolayca adapte edebiliyor. Ekim 2015 54 LOJİSTİK Kırgızistan-Kazakistan gümrük sınırı kaldırıldı Avrasya Birliği AB’ye alternatif olabilecek mi? Türkiye, yıllardır AB’nin ülkemize takındığı olmusuz ve korumacı gümrük tavrı eleştiriyor. Kimi uzmanlar, AB gümrüğünden çıkmamız gerektiğini ifade ederken kimi uzmanlar ise işi daha vahim bir boyuta taşıyarak “zaten biz bu birliğie aslında hiç üye olmadık ki çıkabilelelim” diyor. Ülkemiz ile Gümrük Birliği arasında yaşanan bu sorunlar devam ederken kimi uzmanlar da Türki Cumhuriyetler’i de kapsayacak şekilde Avrasya Birliği’nin kurulması gerektiğine vurgu yapıyorlar. Avrasya Birliği, yanı başımızda, ciddi bir kriz içinde olan Avrupa Birliği’ne karşı güçlenen bir blok olma yolunda. Avrasya Birliği fikrinin öncülerinden olan Kazakistan Cumhurbaşkanı Nursultan Nazarbayev şimdiye kadar Türkiye’nin de bu birlikte yer alması gerektiğini birçok kez vurgulamıştı. Kazakistan, Rusya ve Belarus’un kurduğu Avrasya Ekonomik Birliği’ne (AEB) Ermenistan’ın ardından tam üye olan Kırgızistan ile Kazakistan arasında gümrükler kaldırıldı. Tüm yasal ve teknik prosedürlerini tamamlamasının ardından 8 Mayıs’ta Avrasya Ekonomik Birliği’ne tam üye olan Kırgızistan ile Kazakistan arasındaki Ak-Jol, Çaldıbar, Ak-Tilek, Ken-Bulun, Tokmok, Karkıra, Çon-Kapka ve Kayındı sınır kapılarında görev yapan gümrük memurlarının görevi de sona erdi. Kırgızistan’ın kuzeyindeki Çuy Vadisi’nde yer alan Bişkek ile Ekim 2015 Almatı karayolu üzerinde bulunan Ak-Jol Devlet Sınır Kapısı’nda gümrüklerin kaldırılması nedeniyle bir tören düzenlendi. Törene, Kırgızistan Cumhurbaşkanı Almazbek Atambayev ve Kazakistan Devlet Başkanı Nursultan Nazarbayev, Kırgızistan’ın tatil merkezi Issık Gölü Bölgesi’ndeki Çolpon-Ata kentinde bulunan Cengiz Aytmatov Kültür Merkezi’nden telekonferans sistemiyle katıldı. İki ülke liderinin talimatıyla Kırgız ve Kazak devlet sınır kapılarındaki bariyerler sembolik olarak kaldırılarak, sınır kapılarında görev yapan gümrük görevlileri törenle uğurlandı. Nazarbayev: İki akraba halkı arasında hiçbir bariyer olmayacak Devlet Başkanı Nazarbayev yaptığı konuşmada, Kırgızistan’ı Avrasya Ekonomik Birliği’ne tam üye olarak Kırgızistan ve Kazakistan sınırındaki gümrüklerin kaldırılmasından dolayı kutladı. Nazarbayev, iki ülkenin ve iki halkın arasında sıkı işbirliğe sahip olduğunun altını çizerek, “Bugün tarihi bir gündür. Kazak ve Kırgız halkını yürekten kutluyorum. Kazak halkı daima Kırgız halkına destekte bulundu. Sonunda, birliğe üye olan Kırgızistan ile sınırdaki gümrükleri de kaldırıldı. İki akraba halkı arasında hiçbir bariyer olmayacak. Halklar arasında serbest ticaret ve işbirliği olacak” dedi. Dünyadaki ekonomik krizin Avrasya Ekonomik Birliği üye ülkelerin ekonomisini olumsuz etkilediğine işaret eden Nazarbayev, Kazakistan’ın bu yıl, Kırgızistan’a 51 şirketle bir buçuk 55 milyar dolar yatırımda bulunduğunu anımsatarak, “Fabrika kuruyoruz. Kırgızistan’ın tatil merkezi ÇolponAta kenti ile Almatı kenti arasındaki mevcut 480 kilometrelik karayolunu 250 kilometreye düşürmeye yönelik yeni yol çalışmalarına başlamak istediklerini söyledi. Atambayev: Orta Asya’da birbirine en yakın iki halkız Kırgızistan Cumhurbaşkanı Atambayev de, Kırgız ve Kazak halkların arasında sınır ve bariyerlerin olmaması dileğinde bulunarak, “Kırgız kazak halkı kardeştir. Orta Asya’da birbirine en yakın iki halk vardır. O da Kırgız ve Kazak halkıdır. İki halkın yolu açık olsun. Allah korusun” dedi. Ak-Jol Devlet Sınır Kapısı’ndaki törende hazır bulunan Başbakan Temir Sariyev de, “İki halkı kutluyorum. Bundan sonra birbirimizin misafirliğine icabet edelim. Gelin alıp verelim” ifadesini kullandı. Avrasya Ekonomik Birliği üye ülkeleri ile kuzeyden sadece Kazakistan ile sınırı bulunan Kırgızistan, güneyindeki Özbekistan, Tacikistan ve Çin ile sınırları Birliğin dış sınırı haline gelmiş oldu. yon projesi olan Avrasya Ekonomik Birliği, Rusya ile Belarus arasında 1995 yılında imzalanan Gümrük Birliği anlaşması ile başlangıç yaptı. 2000 yılında Rusya, Belarus, Kazakistan, Kırgızistan ve Tacikistan, Avrasya Ekonomik Topluluğu’nu (AET) kurdu. 2010 yılında, Rusya, Kazakistan ve Belarus arasında gümrük birliği kurulmuş ve bu üç ülke aralarında yoğun ekonomik entegrasyona başlamıştı. Gümrük Birliği’ni oluşturan üç ülkenin liderleri 29 Mayıs 2014’te, Avrasya Ekonomik Birliği’nin kuruluşuna ilişkin anlaşmayı imzaladı. Avrasya Ekonomik Birliği’nin kuruluşuna ilişkin anlaşma ise 1 Ocak 2015 tarihinden itibaren yürürlüğe girdi. Avrasya Ekonomik Birliği, Avrasya coğrafyasındaki ülkelerin pek çok ülkeyi kapsayacak şekilde, Avrupa Birliği’ne benzer uluslararası bir birlik yapma hedefleniyor. Avrasya Ekonomik Birliği anlaşması ile birlik üyeleri arasında mal, hizmet, sermaye ve iş gücü dolaşımının serbest hale gelirken, birlik ülke vatandaşları diğer üye ülkelerde de aynı hukuk ve haklara sahip oluyor. Sandıkçı: Uzun vadeli planlar ile Avrasya Ekonomik Birliği’ne bakılmalı Kırgızistan ve Kazakistan bölgelerini en iyi bilenlerden biri hiç kuşkusuz ki Karadeniz Nakliyat Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Sandıkçı. Sandıkçı, Karadeniz Nakliyat olarak uzun yıllardır bu bölgelere taşıma yapıyor. Kırgızistan-Kazakistan Gümrük sınırı kaldırıldı. Bu durumu Avrasya Ekonomik Birliği Avrasya Ekonomik Birliği’nin gerekliliği ile ilgili fikri, Kazakistan Devlet Başkanı Nursultan Nazarbayev’in 29 Mart 1994 yılında Lomonosov Moskova Devlet Üniversitesi’ni ziyareti sırasında ilk kez dile getirmişti. Kazakistan tarafından projelendirilen düşünce 1994 yılında bölge ülkeleri ile paylaşıldı. Bir entegras- Karadeniz Nakliyat Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Sandıkçı Ekim 2015 56 LOJİSTİK nasıl okumak gerekiyor. Bunun ülkemize ve lojistik sektörümüze yansımaları nasıl olabilir sorumuza ilişkin Sandıkçı, Kırgızistan’la, Kazakistan’ın Türkiye’nin doğusunda yeni bir ekonomik alan oluştuğuna işaret ederek, “Bu bölgenin Türkiye açısından da tarihi dostluk ve kardeşlik ilişkisi içinde olduğumuz dikkate alındığında pozitif yansımasının olduğunu beklemek gerekir. Özellikle içinde bulunduğumuz dünya konjonktürünün bir siyasi ve ekonomik krize işaret ettiği oranda ülkemizin bu gelişmeden olabildiğince yararlanmasını sağlayacak adımların atılması büyük önem taşımaktadır. Ancak bu noktada sadece dostluk ve kardeşlik ilişkisinin yetmediğinin ülkelerin öncelikli olarak kendi çıkarları temelinde hareket etmeleri gerektinide göz ardı etmemek gerekir” diyor. Avrasya Ekonomik Birliği, Avrupa Birliği’ne bir alternatif değildir Türkiye’nin burada profesyonel bir paydaş/iş ortağı tutumu ile bölge ülkelerine öncü olması gerektiğini düşünen Sandıkçı, Avrasya Ekonomik Birliği, Avrupa Ekonomik Birliği’ne bizim açımızdan nasıl bir alternatif olabilir, AB karşısında Avrasya Ekonomik Birliği ile nasıl ve ne şekilde rahatlayabiliriz sorumuza yönelik, “Yukarıda söylenenlerin ışığında, Avrasya Ekonomik Birliği, Avrupa Birliği’ne bir alternatif değildir. İçinde bulunduğumuz günlerde önbilgilendirmeleri yapılan Gümrük Birliği’nin revizyonu ve derinleştrilmesi çalışmaları bu çerçevede dikkatle izlenmesi gerekmektedir. Ekim 2015 Mevcut Gümrük Birliği bir diğer ekonomik toplulukla-ülke olarak tek başımıza yeni bir ekonomik alana girmeye izin vermez. Öte yandan mevcut gümrük yerine Avrasya Ekonomik Birliğin’i hedef almak Ankara Anlaşması’nı (1963) ortadan kaldırmak gibi ciddi bir sonuç doğurur. Ayrıca Dünya Ticaret Örgütü çereçevsinde konuya yaklaşıldığında Türkiye’nin 1973 yılından bu yana yarattığı ticaret sapması durumuna bağlı olarak çok ciddi tazminatlarla karşı karşıya kalması sonucuı doğurabilir. Bu durumdaAvrasya Ekonomik Birliği’ni bir alternatif olmaktan çok bir nasıl yaralanabiliriz alanı olarak değerlendirmek gerekir. Bu çerçevede iki yöntem dikkate alınabilir. Bunlardan birincisi eğer, Avrupa Birliği Avrasya Ekonomik Birliği ile bir serbest ticaret anlaşması yapma yoluna gidecekse Türkiye mutlak süretle bu anlaşamanın içinde yer almalıdır. İkinci yol ise Türkiye ile AB arasında 57 yeni gümrük birliği müzakerelerinin bu konu ile ilgili bir istisnasınınmüzakerelere ve son anlaşamaya dahil edilmesi gerekir. Bu çerçevede AB karar alma sürecinde yer almadığımız oranda Türkiye’nin bu istisnadan yararlandırılmasına AB sıcak bakacaktır. Sonuçta AB sürecinde Türkiye’de ürettikleri malları bu kanalla doğuya taşıyacaklarından konuya olumlu yaklaşacaklardır” diyor. Avrasya Ekonomik Birliği özelinde lojistik sektörüne ne gibi ödevler düşüyor, Kamu’dan bu konuda hangi çalışmaların (adımların-düzenlemelerin) gelmesi gerekir sorusuyla ilgili Sandıkçı, lojistik sektörünün Avrasya Ekonomik Birliği özeline kendi deneyimlerini ve sorunlarını gerçek bir şekilde kamuya aktarması ve kamu ile birlikte hareket etmesi gerektiğini ifade ediyor. Sandıkçı, “Örneğin, ülkeden ülkeye farklı kota uygulamalarının tek bir Avrasya ekomomik kotasına dönüştürülmesinin mücadelesi verilemelidir” diyor. Sandıkçı, Avrupa Birliğin’de olduğu gibi Türk lojistik firmalarını Avrasya Ekonomik Birliği’nde de şirket kurmaları ve özekllikle de bu birlik içindeki siyasetçileri lobi kanalından etkilemeleri gerektiğinin altını çiziyor. Türki Cumhuriyetleri üstündeki gücünü olumlu ve olumsuz yönde etkileyebilir. Örneğin daha ziyade Rusya’nınn etki alanı içinde olacak bu birlik Türkiye’nin Rusya ile ilişkilerine de bağlı olarak olumlu ya da olumsuz etkileyebilir. Keza, her ülkenin öncelikle çıkarı doğrultusunda hareket etmesi gerçeği ışığında karşılaşılabilecek sorunların ve artılarının gerçekçi bir analizinin yapılması gerekir (bu bağlamda çıkar algısı hergün farklılaştığından uzmanların yorumalarına kulak verilmesi ve uzun vadeli stratejilerin yanı sıra günlük ayarların yapılması esastır). Yeni pazar arayışlarını sürdüren ülkemiz ihracatçısı bu durumda nasıl bir fırsat yaratabilir sorusu ile ilgili olarak Sandıkçı, “Yeni pazar arayışları çerçevesinde ülkemiz ihracatçısı daha geniş bir pazar, daha büyük bir ölçek ekonomisi şansını yakalamış olacaktır. Ancak bir başka bir gerçeğin daha altını çizmek gerekir; söz konusu pazarlar petrol ve doğal gaz fiyatlarına bağlı yani istikrarsız pazarlar niteliğindedir. Satınalma gücü petrol ve doğal gaz fiyatlarına bağlı bir değişken olduğundan bu bölgeye yapılacak ihracatta özekllikle Türk Exim Bank’ın ihracatçıya bir istikrar garantisi sunması, lojistijk sektörünğünde devlet yardımlarından yararalandırılarak sübvanse edilmesi pazar istikrarı açısından önem arz etmektedir” diyor. Sandıkçı, Türkiye’nin bölgesinde çok önemli bir noktada olduğunu ifade ederek bölge ülkelerle profesyonel ilişkiler geliştirilmesi gerektiğini belirtiyor. Ticarettte kan bağı ya da akrabalık duyguları kadar profesyonel, ciddi paydaş olmanın şart olduğunu ifade eden Sandıkçı, hamaset ile ticaretin yan yana duramayağını da sözlerine ekliyor. UND, yıllar öncesinden Avrasya Birliği çalışmalarını başlatmıştı UND’nin yıllar öncesinden itibaren Avrasya Birliği fikrini ileri sürdüğünü ve bu yönde ciddi çalışmalar gerçekleştirdiğini ifade eden Sandıkçı, UND’nin öngörülerinin çok güçlü olduğunu söylüyor. UND’nin çalışmalarının kamu açısından da iyi etüt edilmesi gerektiğini ifade eden Sandıkçı, Avrasya Ekonomik Birliği’nin ülkemize çok önemli katma değerleri snacağının altını çiziyor. Uzun vadeli projeksiyonlar ile plan ve programlar geliştirmek gerektiğini ifade eden Sandıkçı, Türkiye’nin ticari anlamda bölgesinde daha aktif ve lider konuma yükselebilmesi için kamu-özel sektör işve güçbirliğinin şart olduğunu vurguluyor. Uzun vadeli stratejilerin yanı sıra günlük ayarların da yapılması esas Avrasya Ekonomik Birliği, Türkiye’nin Türki Cumhuriyetler üzerindeki gücünü nasıl etkileyebilir. Türkiye, burada nasıl bir yol haritası izleyebilmeli, doğru adım(lar) nelerdir sorumuza yönelik Sandıkçı, “Avrasya Ekonomik Birliği Türkiye’nin Ekim 2015 58 KISALAR Alışan Lojistik’ten çalışanlarına geleneksel piknik etkinliği Türkiye’nin lider lojistik firmaları arasında yer alan Alışan Lojistik, iç iletişim etkinliği olarak çalışanlarına bu yıl da keyifli bir hafta sonu pikniği düzenledi. Uluslararası standartlarda sunduğu hizmetlerle sektörün öncü firmaları arasında yer alan Alışan Lojistik; 19 Eylül’de Polonezköy Melek tesislerinde çalışanlarının iş haricinde de keyifli vakit geçirmeleri içingeleneksel piknik etkinliğini gerçekleştirdi. Yaklaşık 500 Alışan Lojistik çalışanın katıldığı piknikte, çeşitli sosyal aktiviteler düzenlendi. Tavla turnuvası, çeşitli spor etkinlikleri, langırt turnuvası vb. gibi aktivitelerin düzenlendiği geleneksel piknik etkinliğinde, aktivitelerde başarılı olanlara özel anı madalyası ve kupalar verildi. Geleneksel Alışan Lojistik piknik etkinliğine katılan İdari İşler Direktörü Ayhan Özekin: “Alışan Lojistik olarak faaliyetlerimi- zi, çalışmalarımızı büyük bir titizlikle yıl boyunca siz değerli çalışanlarımızla birlikte gerçekleştiriyoruz. Sizin de bildiğiniz gibi biz Alışan Lojistik çatısı altında çok büyük bir aileyiz ve her geçen gün büyümeye devam ediyoruz. Kuruluşumuzun 30. yıldönümünü kutladığımız bu yılda hep birlikte bir araya gelerek gerçekleştirdiğimiz pikniğimiz bu anlamda eminim ki hepimiz için çok önemli bir motivasyon kaynağı da oldu. Güzel anılar ile hatırlayacağımız geleneksel piknik etkinliğimize katılan tüm personelimize tekrar teşekkür ederim” dedi. Omsan-Bosch işbirliği güçlenerek büyüyor… Omsan, önemli müşterilerinden Bosch’un ısıtma ve soğutma grubu ürünlerinden sonra şimdi de otomotiv yedek parça, el aletleri ve güvenlik ekipmanları ürünleri için depolama hizmetleri sunmaya başladı. Ekim 2015 Lojistik sektörünün lider şirketi Omsan, müşterisi olan Bosch’un ısıtma ve soğutma grubu ürünlerine ilave olarak, Türkiye’nin en büyük toplam SKU hacimlerinden birine sahip otomotiv yedek parça, el aletleri ve güvenlik ekipmanlarını kapsayan ürünleri için serbest depolama, gümrüklü depolama, elleçleme ve diğer katma değerli hizmetleri sunmaya başladı. Bu proje kapsamında, Hadımköy’de bulunan depoda Bosch ürünleri için kapsamlı depolama hizmeti sunmaya başlayan Omsan, Ekim ayından itibaren ise aynı hizmeti İstanbul – Orhanlı’da yer alan 20 Bin metrekarelik yeni deposundan sürdürecek. Proje, halihazırda 60 Omsan çalışanı ile yürütülüyor. Omsan Lojistik Depolar ve Dağıtım Operasyonları Grup Müdürü Serkan Çelik; sunulan hizmet kalitesi, KPI’larda hedef değerlerin üzerinde sonuçların elde edilmesi ve taraflar arasında karşılıklı güvene dayalı ilişkinin de etkisiyle Bosch - Omsan işbirliğinin gittikçe güçlendiğini belirtti. Çelik, Türkiye’de en fazla yerleşik yatırım yapan uluslararası firmalardan biri olan Bosch markasına hizmet vermekten ötürü mutlu olduklarını söyledi. Çelik, Orhanlı’da hizmet verecekleri yeni depolarında müşteriye özel, katma değerli bir hizmet sürecini başlatacaklarını sözlerine ekledi. 59 Koluman 50. yılını Tataristan’daki yatırımla taçlandırdı Koluman Rus’un Tataristan’ın Kip Master Sanayi Merkezi’nde açtığı tesiste Kamaz kamyonları için üstyapı üretmeyi planlıyor. 4 bin metrekare kapalı alanda yapılan tesiste başta vakumlu süpürge olmak üzere, beton pompası ve kamyon üstyapıları üretilecek. Koluman Rus’un Tataristan Yar Çallı’daki Pazarlama, Eğitim ve Montaj Merkezi 3 Eylül 2015 tarihinde Rusya Federasyonu Tataristan Cumhurbaşkanı Rustam Minnihanov, Koluman Holding Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Koluman, Koluman Otomotiv Yönetim Kurulu Üyesi Kaan Saltık, Yönetim Kurulu Üyesi Kürşat Tüzmen, Rusya Federasyonu Meclisi Üyeleri, Kamaz ve KİP Master yöneticilerinin katılımlarıyla resmi açılışı gerçekleştirdi. Koluman’ın Rusya’daki firması olan Koluman Rus’un 1,5 milyon USD başlangıç yatırımıyla kurulduğu tesiste, Koluman Otomotiv ürünlerin Rusya federasyonunda satış, montaj ve satış sonrası işlemleri gerçekleşecek. Koluman Rus KİP Master tesislerinde 4 bin metrekarelik tesiste, kamyon üstyapıları, vakumlu süpürge ve beton pompası üretiliyor. Vakumlu süpürgeler kullanılmaya başladı Rusya pazarına girerken Koluman Rus Rusya’nın en büyük kamyon üreticisi Kamaz kamyonları için üretim yapmayı hedefliyor. Koluman Rus geniş ürün paleti içerisinde öncelikle başarısını ispatlamış 2 adet vakumlu süpürge üstyapısını standart Kamaz kamyonları üzerine adapte etti. Bu ürünlerden KRS 60 belediye ve karayolları yol süpürme hizmetleri için, KRS 90 da havalimanlarında kullanılmak üzere Kamaz kamyonlarına monte edildi. Koluman süpürge üstyapıları Avrupa’nın tüm önde gelen vakumlu süpürge üreticilerinin de üye olduğu E-United derneği tarafından yapılan tüm testlerden en yüksek puan olan 3 yıldızı aldı. Bu başarısı ile hem dernek üyesi olarak kabul gördü hem de Avrupalı üreticiler için son derece iddialı bir rakip olduğunu ispatladı. Şimdi Koluman bu başarısını Kamaz kamyonları ile Rus pazarında tekrarlamak istiyor. Bu her iki ürünün de kalite/fiyat performansı tüm potansiyel kullanıcıları heyecanlandıracak ve onlara alım kararlarında iddialı bir alternatif sunacak. Bu 2 ürün sadece bir başlangıç. Koluman’ın esas hedefi Kamaz kamyonları üzerinde gerekli iyileştirmeleri de hayata geçirip tam hidrostatik donanımlı vakumlu süpürge üstyapılarını Rus pazarına sunmak ve pazar lideri haline gelmek. Bu üstyapılar klasik vakumlu süpürgelere nazaran hem akaryakıt sarfiyatı, hem de sessizliği hem de bakım/onarım kolaylığı ile Rus tüketicilerin beğenisini ve tercihini kazanacak. Mühendis sayımızı 30’a çıkaracağız Tesisin açılış konuşmasını yapan Koluman Holding Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Koluman, şunları söyledi: “Naberejni Çelni’de yerleşik Koluman Rus’un Pazarlama, Eğitim ve Montaj Merkezine hoş geldiniz. Açılışa katılan hepinize teşekkürlerimi sunarım. Koluman Rus’u yönetmek üzere halen, 3ü makina mühendisi ve 2si idari işler olmak üzere toplam 5 yerel eleman işe aldık ve yılsonu itibari ile makine mühendisi sayımızı 30 kişiye çıkaracağız. Daha sonra bu kişileri 3-aylık bir eğitim programına katılmak üzere KOE, Tarsus Fabrikamıza göndereceğiz. Koluman Rus’un amacı ve misyonu, müşterilerimize Satış Sonrası Hizmetleri sunmak yanında, KOE Üst Yapılarını teknik olarak geliştirilmiş Kamaz Kamyonları üzerine monte etmek olacaktır. Sayın Cumhurbaşkanı, Sizin Mayıs 2014 Koluman Mersin ziyaretiniz kalplerimizde derin ve güzel bir iz ve hatıra bırakmıştır. Sayın Cumhurbaşkanı bize vermiş olduğunuz desteklerden dolayı minnettar olduğumuzu ifade etmek istiyoruz. Ayrıca takımınıza da, Tataristan Cumhuriyeti’nin Türkiye Cumhuriyeti’nde Yetkili Temsilciliği, Tataristan Cumhuriyeti Sanayi ve Ticaret Bakanlığı, Naberejni Çelni Belediyesi, Kamaz ve KİP Master’e, projemizi destekledikleri için teşekkür ederiz. Sözlerimi bitirmeden önce Tataristan Cumhuriyeti’nin 25.inci Yıldönümünü en samimi duygularımla kutladığımı beyan etmek isterim.” Ekim 2015 60 LOJİSTİK Kapıkule TIR parkı açıldı TOBB Başkanı M. Rifat Hisarcıklıoğlu Kapıkule TIR Parkı’nın açılışında yaptığı konuşmada, bu parkın Edirne için çok büyük bir ihtiyaç olduğuna dikkat çekerek, TIR şoförlerinin artık otomasyon sistemi ile çalışan modern bir tesise kavuştuğunu söyledi. kazandırdık. Yani Edirne’mize beşte beş yaptık. Hayırlı-uğurlu olsun” diye konuştu. TIR şoförlerine modern tesis Gümrük ve Turizm İşletmeleri Ticaret AŞ (GTİ) tarafından yaptırılan ve Kapıkule Gümrük Kapısı önündeki TIR sürücüleri için modern ve güvenli bir bekleme alanı oluşturacak Kapıkule TIR Parkı TOBB Başkanı M. Rifat Hisarcıklıoğlu ve TOBB Yönetim Kurulu üyelerinin yanı sıra, Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu, Gümrük ve Ticaret Bakanı Cenap Aşcı, Edirne Valisi Dursun Ali Şahin, Kırklareli Valisi Esengül Civelek, Edirne Belediye Başkanı Recep Gürkan ile çok sayıda oda ve borsa başkanının katılımıyla hizmete açıldı. Açılış töreninde konuşan TOBB Başkanı M. Rifat Hisarcıklıoğlu, TOBB olarak 2009 yılında Kapıkule Sınır Kapısı’nı modernize ederek hizmete açtıklarını hatırlatırken, “Şimdi de Kapıkule Sınır Kapısı bünyesinde faaliyet gösterecek olan ve 7 ay önce inşaatına başladığımız TIR Parkını açıyoruz” dedi. Hisarcıklıoğlu: . Kapıkule Sınır Kapısı ülkemizin ihracatı için en önemli geçiş TOBB olarak Edirne’ye her zaman çok önem verdiklerini açıklayan Hisarcıklıoğlu bu kapsamda Edirne’ye beş büyük yatırım yaptıklarını anlattı. Hisarcıklıoğlu, “Birincisi tarihi mirasımız Selimiye’ye yatırımdı. 2005 yılında büyük bir restorasyondan geçti ve yenilendi. Bu restorasyonun tamamını biz camiası olarak biz Ekim 2015 üstlendik. İkinci yatırımı Kapıkule’de yaptık. Kapıkule Sınır Kapısı ülkemizin ihracatı için en önemli geçiş. Çünkü ihracatımızın yarısını Avrupa ülkelerine yapıyoruz. Buna rağmen Kapıkuleye yıllarca yatırım yapılmamıştı. Geçişler sıkıntılı ve çok yavaştı. Gurbetçilerimizin ve Edirne’ye gelen yabancıların geçişi de ayrı bir işkenceydi. 2007 yılında Kapıkule sınır Kapımızı modernize ettik. Modernize ettiğimiz günden bu güne kadar Kapıkule’den 4 milyon tır ve tam 40 milyon yolcu giriş-çıkış yaptı. Bu sayede Kapıkule, işlem hacmi bakımından dünyanın en büyük ikinci kara sınır kapısı haline geldi. Üçüncü yatırımımız Selimiye Vakfı’nı kurmak oldu. Bu büyük emanetin sorumluluğunu ilelebet paylaşmak için, bu yıl içinde Selimiye Vakfı’nı kurduk. Sağlık Bakanımızla birlikte, mütevelli heyeti içinde birlikte çalışıyoruz. Önemli miktarda kaynak aktardık. Artık Selimiye’nin tüm bakım ve onarımını, kurumsal bir yapı içinde, Oda-Borsa camiası olarak biz üstlenmiş olduk. Dördüncü yatırımızı eğitim alanında yaptık. Şehrin kanaat önderlerinin ve sizlerin talebi üzerine Edirne’mize 4 yıllık bir fakülte inşa etmek üzere kolları sıvadık. Bu yılın Mart ayında fakültemizin temelini yine bakanımızla birlikte attık. Beşinci yatırım olarak da, bugün açılışını yapacağımız modern TIR Parkı’nı Edirne’ye TIR parkının Edirne için çok büyük bir ihtiyaç olduğundan söz eden TOBB Başkanı, Türk insanının Avrupalıdan, Amerikalı’dan eksiği bulunmadığını vurguladı. Hisarcıklıoğlu şöyle konuştu: “Avrupa’daki insan hangi hizmeti görüyorsa, hangi şartlarda iş yapıyorsa benim insanım da en az o standartta hizmet görmeye layık. İşte biz bu yatımı bunun için yaptık. Düşünün Kapıkule ihracatımızın yükünü çekiyor. Ülkemizin en büyük, dünyanın da ikinci büyük sınır kapısı. Sadece 2014 yılında Kapıkule’den toplam 480 bin TIR geçiş yapmış. Yani Kapıkule Türkiye’nin ihracatının, dış ticaretinin yükünü çekmiş. Bu ihracatı, zenginliği üreten firmalarımıza ve o Türk ürünlerini taşıyan cefakar TIR şoförlerimize borçluyuz. Ama buna rağmen hem firmalarımız, hem şoförlerimiz sağlıklı koşullar olmadığı için ilave sıkıntılar yaşıyordu. Siz bunun en yakın şahidisiniz. Televizyonlarda haberlere bile konu oluyor. Kapıkule’de kilometrelerce TIR kuyruğu var diye. Bu kuyruklardan dolayı Türk özel sektörü olarak navlun maliyetlerimiz artıyordu. Yine bu kuyruklar sebebiyle TIR’larımız Avrupa ülkelerinde takograf cezası yiyorlardı. Bu durum hem TIR şoförlerini hem diğer araçları hem de Edirnelileri sıkıntıya sokuyordu. TIR’larımız, şoförlerimiz yazın sıcakta, kışın soğukta eziyet çekiyordu. Mallarımızı Avrupa’ya taşıyan şoförlerimiz en insani ihtiyaçlarını bile gideremiyordu. Allah aşkına düşünün, 3-4 gün bir yerde beklemek zorundasınız ama lavabo ihtiyacınızı bile giderebileceğiniz bir yer yoktu. Çok açık söylüyorum bu çağ dışı görüntü, Edirne’ye yakışmıyordu. Şimdi inşallah bu sıkıntıların hepsi geride kaldı.” 61 Çağdışı manzara bitiyor “Açılışını yaptığımız TIR Parkı ile birlikte bu çağ dışı manzara bitecek. TIR’larımız Avrupa’daki muadilleri ile aynı standartta modern bir parka sahip olacak. 93 bin m2 alanda faaliyet gösterecek olan Kapıkule TIR parkı 276 TIR kapasiteli olacak. TIR parkı otomasyon sistemi ile çalışacak. Parka giren her şoför kardeşime bir çağrı cihazı vereceğiz. Bu cihaz, park edeceğiz yeri gösterecek, park yeri aramayacak. Bu çağrı cihazı ile ne zaman yola çıkacağım sorusunu ortadan kaldıracağız. Kendi TIR’ına sıra yaklaştığında çağrı cihazı uyarı verecek. Şoförlerimiz için duş da dahil olmak üzere her türlü ihtiyaçlarını giderecekleri mekanlar olacak. Vakit geçirebilecekleri, oturabilecekleri, dinlenebilecekleri alanlar olacak. Şoför kardeşlerim Kapıkule’den geçmeden önce insani şartlara kavuşmuş olacak. Ayrıca TIR’ların bakım-onarım hizmeti alabileceği servis alanları da burada bulunacak. Uluslararası taşımacılık için gerekli geçiş belgelerinin dağıtılacağı tesis sayesinde, sürücülerin ihtiyacı olan tüm hizmetlere tek noktada erişmesi sağlanacak. Bugüne kadar 7 sınır kapısına (Kapıkule, Hamzabeyli, İpsala, Habur, Sarp, Nusaybin ve Cilvegözü) yatırım yaptık. Halkalı İç Gümrük, Çıldır-Aktaş, Dilucu, Esendere Sınır Kapıları’na da yatırımlarımız tamamlandı. İnşallah bu gümrük kapılarımızı da, 2015 yılı içinde faaliyete geçireceğiz. Bu zamana kadar 725 milyon liralık yatırım yaptık. Bu yatırım yükünü devletimizin sırtından aldık. Yine bu zamana kadar devletimize 372 milyon lira vergi ödedik. Yani Oda-Borsa camiası olarak devletimizin kasasına toplam 1 milyar TL koymuş olduk. Modernizasyon sonucu yıllık 410 milyon TL sanayicimize ve ihracatçımıza kazandırdık. Birleşmiş Milletler: “Best practise/ sınır geçişinde en iyi örnek” seçti. Dünya Bankası Lojistik Endeksi: 155 ülke arasında 39. sıradan 30. sıraya yükseldik. Bütün bunlar devletimizin bütçesinden tek bir kuruş harcanmadan yapıldı.” Aşcı: Dereköy Sınır Kapısı yakında TIR geçişlerine açılacak Gümrük ve Ticaret Bakanı Cenap Aşcı, Kırklareli’den Bulgaristan’a açılan Dereköy Sınır Kapısı’nın yakında TIR geçişlerine açılacağını belirtti. Aşcı, Gümrük ve Turizm İşletmeleri (GTİ) tarafından 6 ayda tamamlanan Kapıkule Tır Parkı’nın açılışında, halkın her zaman hizmetlerin en iyisini almaya devam edeceğini söyledi. Türkiye’nin alt yapısını 2023 hedeflerine göre dizayn etmesi gerektiğini ifade eden Bakan Aşcı, 2002’de 36 milyar dolarlık ihracattan geçen yıl 160 milyar dolar ihracat rakamına ulaşıldığını anlattı. 2023 hedefinin 500 milyar dolarlık ihracat olduğunu anımsatan Aşcı, şöyle konuştu: “Basit bir hesapla 2023’teki ihracat rakamımız şimdikinin 3,5 katı olacaktır. Şu anda Kapıkule’den günde 750-800 tır geçiyor, bunu 3,5 ile çarparsanız 2023’te minimum Kapıkule’den 2 bin 500 tırı geçirmemiz gerekiyor. Dolayısıyla 2 bin 500 tırın geçeceği kapıyı yapmak, buralara hizmet vermek bizim boynumuzun borcu, onun için büyük ülke olarak hedeflerimizi yüksek koyacağız. Avrupa’daki tır taşımacılığının yarısını ülkemiz taşımacıları gerçekleştiriyor. Bunu da Kapıkule’den, Hamzabeyli’den, İpsala’dan yapıyorlar. İnşallah yakında Dereköy’den yapacaklar. Dereköy’den TIR taşımacılığı çalışmalarımız tamamlandı, yakında geçişler başlayacak.” Birlik ve beraberlik çağrısında da bulunan Bakan Aşcı, kardeşlik hukukunun korunacağını, vatandaşların nerede doğduğuna, nereli olduğuna, hangi dinden, hangi mezhepten olduğuna bakmadan birinci sınıf vatandaş kabul ettiklerini vurguladı. Bakan Aşcı, “Kimse kendini ayrıştırmasın. Biz 1071 yılında bu topraklara gelmişiz, 300 yıl sonra da Edirne’ye gelip başkent yapmışız. Buraya gelene kadar da binlerce şehit vermişiz, hala da vermeye devam ediyoruz. Devletimiz büyüktür. Azimliyiz, kararlıyız, bizi bölmek isteyenlere asla izin vermeyeceğiz” dedi. Gümrük ve Turizm İşletmeleri AŞ Yönetim Kurulu Başkanı Arif Parmaksız ise Kapıkule Gümrük Kapısı Tır Parkı’nın yap, işlet, devret modeliyle tamamlandığını söyledi. Edirne Valisi Dursun Ali Şahin de Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu’nun katkılarıyla kentin kalkınmasına yönelik birçok yatırımın tamamlandığını ve birçoğunun ise devam ettiğini kaydetti. Edirne Belediye Başkanı Recep Gürkan ise Kapıkule Sınır Kapısı’ndaki tır parkı yatırımının uzun süredir devam eden bir ihtiyaç olduğunu dile getirdi. Konuşmaların ardından Sağlık Bakanı Müezzinoğlu, Gümrük ve Ticaret Bakanı Aşcı, Vali Şahin, Kıklareli Valisi Esengül Civelek, Edirne Belediye Başkanı Recep Gürkan ile TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu TIR parkının açılış kurdelesini kesti. Kapıkule, işlem hacmi bakımından dünyanın en büyük ikinci kara sınır kapısı oldu TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu Kapıkule Sınır Kapısı’nı 2007’de modernize ettiklerini, modernizasyon işleminin ardından Kapıkule’den 4 milyon TIR ve 40 milyon yolcunun geçiş yaptığını söyledi. Hisarcıklıoğlu, “Kapıkule, işlem hacmi bakımından dünyanın en büyük ikinci kara sınır kapısı oldu. Diğer bir yatırımımız Selimiye Vakfı’nı kurmak oldu. Bu büyük emanetin sorumluluğunu ilelebet paylaşacağız. Kapıkule Sınır Kapısı TIR Parkı hizmetini şoförlerimize ve firmalara borçluyuz. Kapıkule’de kilometrelerce tır kuyruğu vardı ve bu nedenle Türk özel sektörü olarak navlun maliyetlerimiz artıyordu” diye konuştu. Ekim 2015 62 GÜNCEL AB, Horizon 2020 ile lojistik projelere 6.4. milyar euro destek sağlayacak Ulaştırmada yenilik arayışındaki AB, son Ar-Ge destekleme fon programı Horizon 2020 ile, 2014-2020 yılları arasında Avrupa’daki ulaşım ve lojistik sektörünün emisyonları azaltıp tıkanıklıkları azaltarak gelişmesi için geliştirilecek projelere 6.4 milyar Euro destek sağlayacak. Lojistik tüm dünyada, milli gelire katkısı ortalama yüzde 10 civarında değişen, ürün maliyetlerindeki payı yüzde 12 ila yüzde 20 arasında değişen ve ciddi oranda istihdam yaratan bir sektör. Sadece AB’de 900 milyar Euro’ya yakın bir pazar hacmi olan lojistik sektörünün rekabet gücü, üretimin de sınırlar arasında gerçekleştiği yeni küresel ekonomide, üretilen mal ve hizmetlerin küresel pazarlarda yer bulmasında kilit rol oynuyor. 2007 yılında yayınladığı “Yük Lojistiği Eylem Planı”nda Avrupa Komisyonu “Lojistiğin, Avrupa Birliği ekonomisi motorunun yağı olduğunu” açıkça ifade ederek 2030 yılı için 35 ayrı hedefle Asya ve diğer bölgelere karşı yitirdiği ekonomik üstünlüğü geri kazanmayı hedefledi. 2011 yılında yayınladığı “Ulaştırma Beyaz Kitabı”ile, 2050 yılına yönelik lojistik stratejilerini ortaya koyan bu politika belgesinde de, lojistik sektörünün Avrupa Birliği’nin genel büyüme hedeflerine katkısını artıracak 40 somut hedef tanımlandı. Tek pazarın daha etkin ulaşım bağlantılarıyla daha faydalı hale getirilmesi için stratejiler ortaya kondu. Etkin ve gerçekten bütünleşmiş bir ulaşım sistemi olmadan tek pazarın arzu edilen şekilde işleyemeyeceğinin bilincindeki AB, lojistikte rekabet gücünü bozan 3 temel sorun tespit etti. Bunlar: Ulaşım modlarının etkin Ekim 2015 kullanılamaması ve altyapı sorunları; ikincisi ulaştırmanın sürdürülebilirliğini etkileyen çevre etkileri, üçüncüsü ise sektöre gereken nitelikte ve nicelikte personel sıkıntısı… 2007 yılından beri tek pazarın tam olarak bütünleşmesini sağlayacak TransAvrupa Ulaşım Ağları projeleri için bugüne dek 30 milyar Euro’ya yakın harcama yapıldı. Aynı paralelde, 2014 yılında Avrupa Komisyonu tarafından ulaşım altyapılarının daha da güçlendirilmesi için oluşturulan yeni ve özel fon programı “Connecting Europe Facility (CEF)” ile 2020 yılına kadar 276 ulaştırma projesi için 24 milyar euro daha aktarılarak, AB içinde 10 milyon kişiye yeni iş sağlanması ve AB GSYİH’sında yüzde 1.8 oranında artış hedefleniyor. Ulaştırma AB’nin geleceğinde çok önemli bir yere sahip Ulaştırmanın, ciddi bir kriz yaşamakta olan Avrupa Birliği’nin geleceğini ve rekabet gücünü garantilemek için yaptığı yatırım planlarında çok önemli bir yer tuttuğunu görüyoruz. Son onaylanan CEF Fonu’nun bugüne dek ulaştırmaya ayrılan en büyük bütçe olduğuna dikkat çekiliyor. AB ül- kelerinin lojistik alanında gereken niteliklerde bilgi ve birikime sahip personel arayışını, lojistik alanındaki araştırma ve geliştirme faaliyetlerine verilen yoğun destek ile karşılamayı hedeflediğini görebiliyoruz. Ulaştırmada yenilik arayışındaki AB, son Ar-Ge destekleme fon programı Horizon 2020 ile, 2014-2020 yılları arasında Avrupa’daki ulaşım ve lojistik sektörünün emisyonları azaltıp tıkanıklıkları azaltarak gelişmesi için geliştirilecek projelere 6.4 milyar Euro destek sağlayacak. Araştırma-Geliştirmenin, her sektörde olduğu gibi, lojistik sektöründe de rekabet avantajı yarattığını ve bu yüzden yoğun şekilde desteklendiğini görmekteyiz. Diğer sektörlerle entegre yapılan çalışmaları bir kenara bırakırsak; dünyada doğrudan ulaştırma ve lojistik alanında faaliyet gösteren araştırma-eğitim merkezlerinin sayısı: ABD’de 31, İngiltere’de 18, Hollanda’da 8, Almanya’da 5, Fransa’da 4, Kanada, Japonya, Yunanistan’da 3, İtalya, İspanya, İsviçre, Belçika,İskoçya, Avustralya’da 2. Ülkemizde ise, bu kadar fazla lojistik lisans programı bulunmasına rağmen, henüz ulusal düzeyde bir ulaştırma ve lojistik 63 araştırma enstitümüz mevcut değil. Sağlıklı ve desteklenen bir lojistik araştırma altyapısı mevcut değil. Lojistik sektörüne özel araştırma fonları yok, öğrencilerimizin sektörlerin sorunlarını çözebilecek araştırmalarla ekonomik değerler yaratacakları sektör-üniversite işbirliklerinin daha fazla desteklenmesine acil ihtiyaç var. yaklaşık 7-8 milyar dolar sağladığını tahmin ediliyor. 2023 yılı 150 milyar dolarlık hizmet ihracatı hedefinde taşımacılık sektörünün payının 60 milyar dolar olacağını hesaplanıyor. Lojistik sektörünün genel pazar hacminin 258 milyar dolar olduğu tahmin ediliyor. Bunun 22 milyar dolarlık bölümü lojistik hizmet sağlayıcılığı pazarından oluşuyor. Sürdürülebilir küresel rekabet için bölgesel merkez Türkiye Taşımacılıktan Lojistiğe Dönüşüm Programı ve Eylem Planı ile artık lojistiğin adı var Oysa lojistik sektörünün Türkiye ekonomisinin geleceği için taşıdığı önem konusunda artık tüm kesimlerin mutabık olduğunu görüyoruz. Nitekim, Uluslararası Yatırımcılar Derneği YASED tarafından AT Kearney işbirliğiyle yayınlanan “Sürdürülebilir Küresel Rekabet İçin Bölgesel Merkez Türkiye” başlıklı raporda, ülkemizi “bölgesel merkez” olmaya taşıyacak 7 stratejik sektör arasında Otomotiv, Bankacılık, Hızlı Tüketim, Enerji sektörlerinden sonra, “sağlık” sektöründen önce “Lojistik” geliyor. Sektör, milli gelire yüzde 10 civarında katkı sağlarken; sadece “taşımacılık” boyutuyla 50 milyar dolarlıkı hizmet ihracatı içinde 14,4 milyar dolar ihracat geliri sağlıyor. Taşımacılık sektörümüz, hizmet ihraç ettiğimiz sektörlerde turizmden sonra 2. sırada geliyor. Bunun içinde karayoluyla gerçekleştirilen hizmet ihracatının yılda Sevindirici bir gelişme olarak; lojistik, ilk defa ‘Beş Yıllık Ulusal Kalkınma Planlarımız’ kapsamında resmi kalkınma politikamızın aslî bir parçası olarak ilan edildi. 2014 yılında açıklanan “Taşımacılıktan Lojistiğe Dönüşüm Programı ve Eylem Planı” kapsamında, Türkiye ekonomisini dönüştürecek olan 25 öncelikli sektörden en öncelikli 9’u arasında yer alan sektörümüz, ihracata dayalı büyüme modelimizin temel taşlarından biridir. 10. Kalkınma Planı’mızda Türkiye’nin lojistikte bölgesel bir üs olması sağlanarak; lojistik maliyetin düşürülmesi, ticaretin geliştirilmesi ve rekabet gücünün artırılması, temel amaç. Bu durum zaten, UND, TOBB ve diğer meslek örgütlerince son 10 yıldır gündeme getirilen bir amaçtı. Programın hedefleri ise: Türkiye’nin lojistikteki uluslararası konumunun güçlendirilmesi, sanayi ürünlerinin toplam maliyeti içindeki lojistik maliyetin yükünün azaltılması, nihai ürünlerin tüketim pazarlarına ulaşım süresinin kısaltılmasıdır. Kalkınma Bakanlığı Beş Yıllık Kalkınma Planı’nda “Taşımacılıktan Lojistiğe” nasıl dönüşüm sağlanabileceği konusunda programı 6 ana bileşene ayırmış ve ilgili kurumlara çeşitli koordinasyon sorumlulukları vermiştir: Program Bileşenleri: 1.Bileşen: Lojistikte Strateji ve Kurumsal Yapılanmanın Oluşturulması/Sorumlu kurum: Kalkınma Bakanlığı. 2. Bileşen: Şehirlerde Lojistik Altyapının İyileştirilmesi/ Sorumlu kurum: Çevre ve Şehircilik Bakanlığı. 3. Bileşen: Gümrük İşlemlerinde Etkinliğin Sağlanması/ Sorumlu kurum: Gümrük ve Ticaret Bakanlığı. 4.Bileşen: Büyük Ulaştırma Altyapı Yatırımlarının Tamamlanması/Sorumlu kurum: Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı. 5. Bileşen: Sektörde Faaliyet Gösteren Firmaların Rekabet Güçlerinin Artırılması/ Sorumlu kurum: Ekonomi Bakanlığı. 6. Bileşen: Yurtiçi Lojistik Yapılanmasının Yurtdışı Yapılanmalarla Desteklenmesi/ Sorumlu kurum: Ekonomi Bakanlığı. Bu 6 bileşenin hayata geçirilmesi için gerçekleştirilmesi gereken toplam 21 politika ve bunlara bağlı 80 eylem tanımlanmıştır. Ekim 2015 64 TESLİMAT İmza Lojistik 400.Tırsan treylerini teslim aldı Karadeniz Ereğli merkezli, İmza Lojistik 2015 yılına ait 70 adetlik siparişin son partisi olan 15 adet Tırsan Perdeli Maxima Plus semi-treylerleri, Tırsan Adapazarı fabrikası lokasyonunda düzenlenen törenle teslim aldı. Tırsan bayisi Hasmer Otomotiv tarafından satışı gerçekleştirilen treylerlerin teslimat töreni, Tırsan Treyler Yönetim Kurulu Başkanı Çetin Nuhoğlu, Satış Genel Müdür Yardımcısı Ercan Kulaksız, İmza Lojistik Yönetim Kurulu Üyeleri İrfan Nursel, Zeki Nursel, Ömer Esen, Gökhan Gürel, Avni Sert, Muhammet Okyay, Hasmer Otomotiv Genel Müdürü Orhan Karabudak ve Satış Danışmanı Gürkan Zeki’nin katılımıyla gerçekleşti. Filomuzda 400 adet Tırsan treyler var Plaketini Çetin Nuhoğlu’ndan alan İmza Lojistik Yönetim Kurulu Üyesi Gökhan Gürel yaptığı açıklamada, “Perdeli Tenteli ürünlerin yanı sıra filomuzda Tırsan Rulo Taşıyıcı araçlarda bulunmaktadır. Şunu özellikle belirmek isterim ki TırsanPerdeli Maxima Plus semitreylerler,perdeli ürün segmentinde sektörün en iyisi. Şuanda alımını yapmış olduğumuz 15 adetlik treylerler ile birlikte firmamıza ait tam olarak 400 adet Tırsan marka treyler bulunmaktadır ve araçlarımızdan oldukça memnunuz, ileriki yıllarda da Tırsan ve Hasmer Otomotiv ile iş birliğimizin devam edeceğine inanıyoruz” ifadesini kullandı. İmza Lojistik’in Gemlik, İzmir, Kayseri, Eskişehir ve Gebze de şubeleri bulunmaktadır. Firma yurtiçi ve başta Almanya olmak üzere yurtdışına, bitmiş ürün, hammadde ve yarı mamul ürünleri taşımacılığının yanı sıra müşterilerine araç kiralama hizmeti de sunuyor. Elektrikli kamyon yola çıktı 3. nesil lastikler ve ContiPressureCheck™ ile donatılan elektrikli kamyon yola çıktı. Continental ve BMW Grup işbirliğinde pilot proje olarak hayata geçirilen elektrikli kamyon, Münih’ten yola çıkıyor. Çevre dostu kamyon, yenilikçi 3. nesil lastikler ve ContiPressureCheck™ entegre lastik basıncı denetleme sistemiyle donatılmış olarak mal taşımacılığında kullanılacak. Dünyanın en büyük uluslararası lastik ve orijinal ekipEkim 2015 man tedarikçilerinden Continental, BMW ve lojistik ortağı olan SCHERM grubu işbirliğinde hayata geçirilen çevre dostu elektrikli kamyon projesinde 3. nesil lastikler ve ContiPressureCheck™ entegre lastik basıncı denetleme sistemi kullanıldı. Ayrıca, geliştirilen bu yeni lastik basıncı denetleme sistemiyle birlikte lastikler artık çok dayanıklı ve ekonomik olacak. Elektrikli kamyon mal taşımalığında kullanılacak. Çevreyle dost elektrikli kamyon, elektrikli aktarma organları sayesinde oldukça sessiz çalışırken, uzun hizmet ömrüne sahip Conti EcoPlus HS3 ve Conti EcoPlus HD3 lastikleri ile donatıldığı için yakıt kullanılsa dahi tüketimi oldukça azaltıyor. E-kamyonda kullanılan Conti Hybrid HT3 R19.5 lastikler, özellikle bölgesel yol ve otoyollarda karma kullanım için geliştirildiğinden, hem şehir trafiğinde yaşanan sık dur kalk, hem de yerleşim bölgelerindeki virajlar için uzun yol şoförlerine ideal bir sürüş sağlıyor. ContiPressureCheck™ lastik basıncı denetleme sistemi elektrikli kamyonun lastik basıncını gerçek zamanlı ölçerek ve tüm lastiklerin mevcut basınç ve sıcaklık verilerini sürekli kabine gönderiyor. Aynı zamanda, ContiPressureCheck™ patlamaları önleyerek ve lastik gövdesinin değerini koruyarak taşımacılık şirketlerinin karbon ayak izini azaltıyor; çevreyle dost ve sürdürülebilir kılarak taşımacılık sektörüne olumlu bir katkıda bulunuyor. 65 İmza Lojistik filosunun tamamını Mercedes-Benz Actros 1844 LS araçlarla yeniledi İmza Lojistik filosunun tamamını Mercedes-Benz Actros 1844 LS araçlarla yeniledi. Mercedes-Benz Actros çekicilerin yüksek 2.El değeri ve yakıt ekonomisi İmza Lojistik’in alımında etkili oldu. Mercedes-Benz Türk, İmza Lojistik şirketine gerçekleştirdiği 400 adetlik teslimatıyla dev bir çekici filo satışına daha imza attı. İmza Lojistik, bu büyük yatırım ile hem sektördeki gücünü, hem de yurtdışı pazarlardaki iş hacmini artırmayı hedefliyor. İmza Lojistik’in Düzce’deki yeni yönetim binasında düzenlenen teslimat törenine İmza Lojistik firması Onursal Başkanı Ömer Esen, firma ortakları Zeki Nursel, İrfan Nursel, Muhammet Okyay, Avni Sert ve Gökhan Gürel katılırken, MercedesBenz Türk Pazarlama ve Satış Direktörü Süer Sülün, Kamyon Pazarlama ve Satış Müdürü Bahadır Özbayır, Kamyon Filo Satış Müdürü Alper Kurt, Satış Sonrası Hizmetler Müdürü Ergiz Esen, Mercedes-Benz Türk TruckStore Kamyon Satış Müdürü Tolga Bilgisu, Mercedes-Benz Finansman Türk Kamyon ve Hafif Ticari Araç Satış Müdürü Kıvanç Sanrı; Mercedes-Benz Türk Bayii Hasmer Otomotiv Yatırım ve Pazarlama Yönetim Kurulu Başkanı Savaş Bağcı, Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Zafer Sağlam ve Bayi Genel Müdürü Orhan Karabudak törende yer aldılar. Sülün: Bu işbirliği Türkiye ekonomisi için de önem taşıyor Satışı gerçekleştirilen 400 aracı temsilen Mercedes-Benz Actros 1844 LS araçların sergilendiği teslimat töreninde konuşma yapan Mercedes-Benz Türk Pazarlama ve Satış Direktörü Süer Sülün, Mercedes-Benz Finansal Hizmetleri ve TruckStore’un katkılarıyla yapılan bu yeni filo satışının hem İmza Lojistik, hem Mercedes-Benz Türk için çok önemli olduğunu, bu işbirliğinin Türkiye ekonomisine de katkı sağlayacağını dile getirdi. İmza Lojistik’in, karayolu taşımacılığı sektörüne geniş ürün yelpazesi ile hizmet vermekte olan Mercedes-Benz Türk’ü ve yakıt tüketimini en düşük seviyelere taşıyarak işletme maliyeti avantajları ile müşterinin karlılığını arttırmayı hedefleyen ürünlerini tercih etmelerinden dolayı memnuniyetini dile getiren Süer Sülün, yeni araçların İmza Lojistik’in daha da büyümesine olumlu katkılarda bulunmasını ve bol kazançlar getirmesini temenni etti. İmza Lojistik ile işbirliğinde değer zincirinin sadece yeni araç satışından ibaret olmadığını, aynı zamanda finansman, kasko ve takas da dahil birçok halkadan oluşan güçlü bir bağın oluştuğunu söyledi ve İmza Lojistik şirketi yöneticilerine Mercedes-Benz Türk’ü çözüm ortağı olarak görmelerinden dolayı teşekkür etti. Esen: Mercedes’e olan güvenimiz bu satışta etkili oldu İmza Lojistik firması Onursal Başkanı Ömer Esen ise konuşmasında, İmza Lojistik olarak sektördeki faaliyetlerini sürdürürken Mercedes-Benz’in çekicileri sayesinde lojistik alanında daha da güçleneceklerine inandığını, hem Mercedes-Benz kamyonlara hem de Mercedes-Benz Türk’e olan güvenlerinin bu satış anlaşmasında etkili olduğunu söyledi. Kaliteli hizmetler sunarak faaliyet gösterdikleri tüm sektörlerde kalıcı olabilmenin, işletme maliyetlerinin sürdürülebilir ve ölçülebilir olması ile ilişkili olduğunu dile getirerek; Türkiye özelinde 2016 yılı başı ile birlikte yürürlüğe girecek olan Euro 6 uygulamasını da göz önüne almaları ile birlikte filolarını tamamen yenilediklerini vurguladı. Esen, Mercedes-Benz araçların kalitesinin, düşük işletme maaliyetleri ve yakıt sarfiyatının yanısıra yüksek 2.El değerinin de araç tercihlerinde etkili olduğunu belirterek Mercedes-Benz ailesine müşteri odaklı yaklaşımları için teşekkürlerini iletti. Mercedes-Benz Türk Yetkili Bayii Hasmer Otomotiv adına konuşma yapan Zafer Sağlam ise; dünya otomotiv sektörüne yüz yılın üzerinde yön vermekte olan güçlü bir markayı temsil etmenin sorumluluğunu taşıdıklarını, bu noktadan hareketle amaçlarının müşterilerinin hedeflerine ulaşmasına yönelik ihtiyaçlarını sağlamak adına en kaliteli hizmeti sunmak ve katma değer yaratmak olduğunu ifade etti. İmza Lojistik’e, beklentilerinin de ötesine geçecek hizmetler sunarak, müşteri memnuniyeti ile güçlenen işbirliklerinin devamını dileğini aktardı. Düzce’deki yeni yönetim binasının açılışını da yapan İmza Lojistik, Türkiye’nin her bölgesine nakliye hizmeti verirken, ağırlıklı olarak rulo saç nakliyesinde ve yurtiçi proje bazlı taşımacılık alanında faaliyet gösteriyor. Yurtdışına nakliye hizmeti veren araçlar ise hem Avrupa hem de Orta Asya ülkelerine ağırlıklı olarak kendi üretimleri olan ahşap ürünlerini ve istifli yükleri taşıyor. Büyüyen filo ile birlikte filo yönetimi faaliyetlerini yürütmek için yeni bir yönetim binasına ihtiyaç duyan İmza Lojistik; toplamda 2.000 m2 kapalı alan üzerine kurduğu yeni yönetim binasının da açılışını aynı gün gerçekleştirdi. İmza Lojistik’e fatura edilen araçların finansmanı Mercedes-Benz Finansal Hizmetler’den kredili olarak yapıldı ve firma kasko imkânlarından da yararlandırıldı. İmza Lojistik’in takasa verilen araçları TruckStore üzerinden alındı. Mercedes-Benz Türk; hem çevre dostu hem de yakıt tüketiminde avantajlı araçları ile lojistik sektöründe en çok tercih edilen marka olmaya devam ediyor. Ekim 2015 medya