PDF olarak indir
Transkript
PDF olarak indir
JAN-FEB‘16 14 1 Hamit Hamutcu [email protected] KURUCU FOUNDER Bengü Gün [email protected] DİREKTÖR DIRECTOR Serhat Cacekli [email protected] SANATÇI İLİŞKİLERİ KOORDİNATÖRÜ HEAD ARTIST LIAISON Merhaba! Hi! Mixer birbirinden güzel 3 yılı geride bıraktı, bu süreçte Tophane’deki mekanında birçok sanatçının eserlerine, sergilere ve etkinliklere ev sahipliği yaptı. Aralık ayı itibari ile bu etkinliklere Sıraselviler’deki yeni mekanında devam edecek. After 3 beautiful years left behind at Tophane, with lots of outstanding exhibitions and activities, Mixer moved to Sıraselviler to its new house. Yeni mekanımızın ilk karma sergisi Nonlinear Future Ocak ortasına kadar ziyaretçilerini bekliyor. Ayşe Gül Süter, Bedia Ekiz, Buşra Tunç, Çağrı Saray, Sümer Sayın ve Viron Erol Vert’in işlerine yer veren sergi Ütopya ve distopya arasında gidip gelen gelecek kurgularını, mekânsallık üzerinden inceliyor. Selin Turam [email protected] SANATÇI İLİŞKİLERİ ARTIST LIAISON Hülya Avtan [email protected] İLETİŞİM YÖNETİCİSİ COMMUNICATIONS MANAGER Efe Özmen [email protected] GALERİ ASİSTANI GALLERY ASSISTANT Elif Deneç [email protected] GALERİ ASİSTANI GALLERY ASSISTANT Chiara Mignani, Elif Gözlüklü, Esen Saba, Ecem Akca, Ecem Erinanç, Tuna Pektaş, Asya Asyalı STAJYERLER INTERNS Seçil Ofset 16 Ocak’ta yine bir karma sergi ile programımıza devam ediyoruz. Begüm Yamanlar, İsmail Eğler, Elena Lyakir, Şener Soysal, Egemen Tuncer, Fırat Giraygil, İrem Sözen, Nikolaj Rasmussen, Işıl Arısoy Kaya, Erdem Aydın, Can Dağarslanı ve Julie Nymann’ın fotoğraf ve video mecraları arasındaki sınırları bulanıklaştıran işlerini bir araya getiren sergi, bu mecraların geçirdiği evrimi inceliyor. Ayrıca Mixer’in Karaköy’deki sergi alanında da Mixer Açık Depo ve Mixer Editions sanatçılarından oluşan bir seçki görebilirsiniz. Başka bir güzel haber de Mixer olarak ilk defa bir yurt dışı fuarına katılıyor olmamız. 21-24 Ocak tarihlerinde gerçekleşecek olan Art Stage Singapur’a Berkay Buğdanoğlu’nun Typhon serisinden işleri ile katılıyoruz. 100. yıl mahallesi matbaacılar sitesi 4. cadde no:77 bağcılar, istanbul BASKI PRINT Baskı Tarihi, Adedi Printing Date, Amount of Copies 20.11.2015 | 2000 adet 2000 copies Mixer yeni mekanında da çeşitli etkinlikler için buluşma noktası olmaya devam edecek. Betonart ile ortaklaşa düzenlenen ve mimarlık tarihinin en tartışmalı isimlerinden Adolf Loos üzerine hazırlanan “Adolf Loos ve Askıya Alınmış Diyalektik” temalı özel sayısı yazar buluşması 9 Ocak’ta Mixer’de gerçekleşecek. Fırat Giraygil Eftir 57/1 detay detail (2011) tuval üzeri yağlı boya oil on canvas 60 x 45 cm KAPAK COVER The very first group show of the new space was Nonlinear Future with the participation of Ayşe Gül Süter, Bedia Ekiz, Buşra Tunç, Çağrı Saray, Sümer Sayın and Viron Erol Vert. The exhibition investigates through spatial references the scenarios of the future lingering between utopia and distopia. The exhibition calendar will be followed by another group show that seeks to search the concept of the image today, and how artists interpret the evolution of the image. You will see the works of Begüm Yamanlar, İsmail Eğler, Elena Lyakir, Şener Soysal, Egemen Tuncer, Fırat Giraygil, İrem Sözen, Nikolaj Rasmussen, Işıl Arısoy Kaya, Erdem Aydın, Can Dağarslanı and Julie Nymann. I also advise you to pay a visit to Mixer Karaköy to see the works of Mixer artists and Mixer Editions. Another good news for the New Year is an international fair abroad. We are going to participate in the Art Stage Singapore between 21 and 24 January with Berkay Buğdanoğlu’s new Typhon series. Mixer will continue bringing people together as a platform. On 9th of January, the writers of Betonart will meet at Mixer for a talk about the new issue, which has Adolf Loos as its topic. Please feel free to join us. Mixer family wishes you a hopeful and peaceful year ahead! Herkese umut ve barış dolu güzel bir yıl diliyoruz! Mixer Sıraselviler Sıraselviler cad. Taksim Sitesi, no:35, 2. Bodrum Kat, 34433 Beyoğlu, İstanbul 2 Bengü Gün Sanata desteği için JOTUN’a teşekkürler Thanks to JOTUN for their support to art 1 sergi / exhibition Mixer Taşındı! Mixer Moved! nonlinear future 03.12.2015 - 10.01.2016 Kurulduğu günden bu yana hem genç sanatçıları keşfetmeyi hem de sanat eserlerine erişilebilirliği kolaylaştırmayı amaç edinen Mixer artık yeni mekânında. Bağımsız sanatçılarla yürüttüğü işbirliği, geliştirdiği projeler ve koleksiyonerlik kavramına getirdiği bakışla dinamik ve özgün bir sanat platformu olan Mixer, üçüncü yaşına Sıraselviler Caddesi’ndeki yeni mekânında girdi. 3 Aralık tarihinde ‘Nonlinear Future’ sergisiyle kapılarını açan Mixer Sıraselviler, artık ziyaretçilerine yeni bir rota çiziyor. Mixer which aims to discover young artists and making easier to accessibility of art works since its found is now at its new location. While dynamic and unique art platform Mixer celebrates its 3rd year in Sıraselviler, it continues to collaborate with artists, to develop projects and to bring a new perspective to collector concept. Mixer Sıraselviler opened its doors at 3rd December with “Nonlinear Future” exhibition. Mixer welcomes its beloved visitors at a new location. Önceden yürüttüğü sergi turları, ArtWriting Turkey, ARTLAB gibi projelerine; geliştirmekte olduğu yeni projeleri de ekleyerek sanat takipçilerinin sıkça uğrayacağı bir mekân olmayı hedefleyen Mixer Sıraselviler, söz konusu yenilikçi yapısını, mekânın mimarisiyle de tamamladığı farklı bir galeri tasarımı ortaya koyuyor. Zenginleştirdiği ve genişlettiği içeriğiyle çok daha kapsayıcı bir zeminde ilerlemeye hazırlanıyor. Mixer Sıraselviler aims to be the frequent destination of art viewers by adding new projects on top of its previous exhibition tours, ArtWriting Turkey, ARTLAB projects. It creates a different gallery design with its innovative structure unified with its architecture. Mixer prepares itself to move forward on an inclusive ground with a more enriched and widened content. 2 Ayşe Gül Süter Bedia Ekiz Büşra Tunç Çağrı Saray Sümer Sayın Virol Erol Vert 3 sergi / exhibition Ayşe Gül Süter isimsiz untitled (2015) karışık teknik mixed media 56 x 83 cm Mixer’in Sıraselviler Caddesi, No:35’teki yeni mekânı, kapılarını geleceğe atıfta bulunan Nonlinear Future grup sergisi ile açtı. Ütopya ve distopya arasında gidip gelen gelecek kurgularını, mekânsallık üzerinden inceleyen Nonlinear Future, arama motorlarından bulunmuş uydu görüntüleriyle, hayali manzara parçalarını; seyyar yiyecek satıcılarının vitrinleriyle, ölümsüzlüğünden vazgeçen melekleri bir araya getiriyor. Ayşe Gül Süter, Bedia Ekiz, Buşra Tunç, Çağrı Saray, Sümer Sayın ve Viron Erol Vert’in son dönem işlerinin yer aldığı sergi 10 Ocak 2016 tarihine kadar Mixer’de görülebilir. 4 Mixer’s new space hosted its first exhibition Nonlinear Future, that refers to the future, at Sıraselviler Caddesi, No:35. The exhibition investigates through spatial references the scenarios of the future lingering between utopia and distopia. The works that will be presented includes satellite footages that is taken from search engines, fictitious landscapes, vitrines of food peddlers and angels who sacrifice their immortalities. Ayşe Gül Süter, Bedia Ekiz, Buşra Tunç, Çağrı Saray, Sümer Sayın and Viron Erol Vert’s most recent works will be on view until 10 January 2016 at Mixer. Viron Erol Vert Allah (2012) Aynalı ve kısmen kazınmış hidroklorid cam ile krom kalay Mirrored and partly etched-with hydrochlorid glass and chromed tin 5 sergi / exhibition Genç Fotoğrafçılar Ödülü Young Photograghy Awards 22.12.2015 - 05.01.2016 Bedia Ekiz zaman time (2015) tuval üzerine yağlı boya oil on canvas 125 x 90 cm 6 Murat Kahya Ümit Erdem Melih Aydemir Sinan Arslan Zeynep Boyan Bekir Dindar Eda Emirdağ Özgür Hiçyılmaz Türker Körük Pınar Küskü Doğan Şahin Kaan Sofuoğlu 7 sergi / exhibition Melih Aydemir Give (2015) Fine art Baskı, Forex üzerine Fine art print on Forex 45 x 100 cm Edisyon(Edition) 1/4+1 Murat Kahya “new americana” serisinden from the series “new americana” (2015) arşivsel pigment baskı archival pigment print 100 x 50 cm Edisyon(Edition) 1/3+1 Türkiye’de fotoğraf veya görsel sanatlar dallarında eğitim gören öğrencileri desteklemek amacıyla gerçekleştirilen Genç Fotoğrafçılar Ödülü yarışması ödülleri sahiplerini buldu. The Turkish American Society tarafından yönetilen ve Haluk Soykan’ın teşvikiyle 2010 senesinden bu yana düzenlenmekte olan yarışmanın bu seneki kazananı Murat Kahya’nın çalışmalarının 8 The Young Photographer Awards which was conducted in order to support the students of photography and visual arts had met its owners. An exhibition of this competition which was being conducted since 200 by The Tukish American Society and with the encouragement of Haluk Soykan; including the works of the winner Murat Kahya is meeting the audience at Mixer Karaköy. da içinde olduğu Genç Fotoğrafçı Ödülleri sergisi Mixer Karaköy’de izleyiciyle buluşuyor. 22 Aralık tarihinde başlayan sergi, henüz kariyerinin başındaki genç ve yetenekli sanatçıları ağırlıyor. Sergiyi 5 Ocak tarihine dek ziyaret edebilirsiniz. The exhibition started on theW 22nd December. You can visit the show of young and emerging artists which are at the beginning of their career, until the 5th of January. 9 sergi / exhibition İmgeyle Still Image 16.01.2016 - 13.02.2016 Begüm Yamanlar İsmail Eğler Elena Lyakir Şener Soysal Egemen Tuncer Fırat Giraygil İremSözen Nikolaj Rasmussen Işıl Arısoy Kaya Erdem Aydın Can Dağarslanı Julie Nymann Begüm Yamanlar isimsiz untitled (2015) Fotoğraf kavramının günümüzde ne anlama geldiğini araştıran “İmgeyle” sergisi, bu konu üzerinde çalışan sanatçıların, fotoğraf ve video mecraları arasındaki sınırları bulanıklaştıran işlerini bir araya getirerek bu mecraların geçirdiği evrimi inceliyor. ‘An’ı betimlediği için durağan ve durgun, zaman içerisinde yer aldığı için hareketli ve sonsuz... Bu iki mecra arasındaki geçişlerin ve kesişme anlarının yarattığı imgesel illüzyonu yeniden yorumlayan sergi, lensin öteki tarafından baktırabilmeyi, izleyiciye “neye bakıyoruz” 10 “Image Still” seeks to search the concept of the image today, and how artists interpret the evolution of the image. Nowadays where the boundaries between these definitions are becoming ever-more transparent, the exhibition traces the journey of the image as a medium. Deriving from the ‘moment’, the image is static yet in motion, as it is situated in time in eternity … The exhibition reinterprets how we are looking instead of what we are looking at, or even reversing the lens, grasping that moment of transition and intersection in between the 11 sergi / exhibition eserler, zaman kavramıyla aralarında, kendi lisanlarını oluşturuyorlar ve birbirinden farklı gerçekliklerin kapılarını aralıyorlar. Nikolaj Rasmussen Flores II (2015) fine art kağıt üzeine arşivsel pigment baskı archival pigment print on fine art paper 40 x 50 cm sorusundan çok, “nasıl bakıyoruz” sorusunu sordurmayı amaçlıyor. visual illusions that is created by the transdefinitionary characteristics of time-based medias. Fotoğraf, zaman odaklı bir araç olarak ele alındığında, diyafram açıklığını ve poz süresini ayarlayan sanatçı, zamanın algıya ne kadar müdahale edeceğine organik bir yaklaşımla karar verir. İmgeyi oluştururken zaman algısının uzamı nasıl etkilediğini araştırır; imgenin temsili ile başa çıkmada kendi yöntemlerini geliştirir. If one would think of the image within this scope, the image as a medium for time-based works, the shutter speed and lens aperture become time-based elements; therefore the decision and the question of how long time is to interfere with the perception comes to surface. İmgelerle dolu görselliğin algımızı işgal ettiği bu günlerde, imge kavramının kendi gerçekliğini sorgulayan ve zamanı kullanarak imgenin kendisini yorumlayan bu Is time gained or chosen to be lost in this process, to create this particular reality? When does an image or an artwork become time-based? 12 Sergide yer alan 12 genç sanatçıdan Begüm Yamanlar’ın birçok katmanı birleştirerek meydana getirdiği işleri, izleyiciyi doğal bir ışık oyununa maruz bırakırken bir tür üst-gerçeklik yaratıyor ve bu sayede kendi imgelerini türetiyor. İsmail Eğler’in heykel yerleştirmesi ise zamanı manipüle ederek gerçeklik algısını değiştiriyor. Şener Soysal’ın polaroid filmin doğasındaki tekillik halini bozarak oluşturduğu fotoğraf serisi, Elena Lyakir’in zamanın izini süren kareleri, Egemen Tuncer’in bilgisayar ortamında görselleştirdiği yarış araçlarının koruma kafesleri, Fırat Giraygil’in ise hiçbir dijital müdahalede bulunmadan çektiği resimsel fotoğrafları, İrem Sözen’in görsel bir duygu günlüğü olarak nitelendirdiği Recall serisinden çalışmaları, Erdem Aydın’ın hareketli fotoğrafları, Nikolaj Rasmussen’in gerçekdışı çiçekleri, Işıl Arısoy Kaya’nın zamanda kaybolan renkleri, Can Dağarslanı’nın optik manipülasyonlardan ziyade organik algı değişimlerini açığa çıkaran fotoğrafı ve Julie Nymann’ın video çalışması sergide yer alan diğer işlerden. Günümüz fotoğrafını ve imgenin temsillerini durağanlık ve hareket üzerinden inceleyen karma sergi “İmgeyle” 14 Şubat 2016 tarihine kadar Mixer’in yeni adresi Sıraselviler Caddesi, No:35’te görülebilir. Nowadays where visuality and images are predominantly invading our sense of Realities in different ways, these works question the concept of the image in their own reality. Beyond defining the image itself or photography as a medium, Image Still encourages a way to spectate on the evolution of the image in this sense in particular, and takes the audience on a journey through time… Begüm Yamanlar superposes multi-layers to an extent where she creates a surrealistic natural luminous effect; İsmail Eğler challenges our perception with his time-based painting installation. Şener Soysal redefines the unique nature of the polaroid by making a series, Egemen Tuncer reinterprets the concept of a digital image whereas Fırat Giraygil’s picturesque photographs are completely painted with time, by not manipulating his images digitally. The exhibition continues with İrem Sözen’s diary-like images, Elena Lyakir’s time-tracing frames, Nikolaj Rasmussen’s distorted flowers, Erdem Aydın’s photographs in motion and Işıl Arısoy Kaya’s colors that disperse in time, and Can Dağarslanı’s photographs that reveal the image as an organic transit in perception instead of optical illusions. 13 sanat fuarı / art fair Sanat Borsayla Buluşuyor Art Meets Stock Exchange sanat fuarı / art fair fanilik, insanın ayak izleri ve kaos temalarını kullanarak medeniyetten arda kalanın izini sürüyor. Şimdiye dek çürümüş ve paslı yüzeyler üzerinde yakma, kazıma, asit ve diğer yıpratıcı yöntemlerle kendi tekniğini geliştiren sanatçı, bu kez kanvas yüzeyi bir müzakere alanına dönüştürüyor. Ne kazanırız, ne kaybederiz; pas bir şeyi kaybetmek ya da kazanmak mıdır? Eksiltmek değer kazandırır mı? Bu bir yatırım mıdır ya da zamanla bir metaya dönüşebilir mi? Tüm bu soruları göz önünde bulunduran Buğdanoğlu Art Stage Singapur için yeni serisi ‘Typhon’u oluşturdu. Kanvas, alüminyum ve suni reçine kullanarak oluşturduğu son serisinde Buğdanoğlu, mücadele sürecini bir üst seviyeye taşıyor ve bu kez meta-data kavramıyla birleştiriyor. Sanatçı, fuarda söz konusu transpozisyonu aynı düzlemde uygulayarak ürettiği heykel çalışmasının yanı sıra kanvas ve alüminyum üzerine çalışmalarıyla yer alacak. Berkay Buğdanoğlu DJIA / DJUA / NASDAQ (2015) tuval üzerine yağlı boya oil on canvas 160 x 300 cm Mixer bu sene ilk kez bir yurtdışı fuarına katılıyor. 21-24 Ocak 2016 tarihleri arasında gerçekleştirilecek Art Stage Singapur’da yer almaya hazırlanan Mixer, fuarda Berkay Buğdanoğlu’nun son serisi ‘Typhon’ ile izleyici karşısına çıkacak. Çalışmalarında paslandırılmış metal ve endüstriyel malzemeleri klasik yağlı boya ile bir araya getiren Berkay Buğdanoğlu; 14 This year Mixer participates an international fair abroad for the first time. Mixer will be in Art Stage Singapore between 21-24 January 2016 with Berkay Buğdanoğlu’s last series ‘Typhon’. In combining rusting steel and other industrial materials with classic oil painting, Berkay Buğdanoğlu dealing with themes of transience, human footprint and chaos; remains of civilization. Until now, decaying Küresel finans merkezleri arasında lider konumda olan Singapur, döviz ve emtia ticaretinde Asya’nın en büyük merkezlerinden biri haline gelmiş durumda. Öte yandan Tokyo, sabit getirili ticaretin ana merkezlerinden biri. Bunları akılda tutup sanatçının Art Stage Singapur 2016 için ürettiği işine dönersek, ‘Typhon’un üretim sürecinde borsa datalarını toplayan sanatçı, bu veriler aracılığıyla çalkantılı bir deniz manzarası yarattı. Resim ve heykellerinde söz konusu yükselip alçalma verilerini sahneye koyarken bunu üç boyutlu düzlemde soyutlaştırarak aktarıyor. Küresel finansa fırtınalı, ikilimin şüpheli olduğu bir bilinemez ama halihazırda hala sezilebilir; karanlık, inişli çıkışlı fakat yine de tanımlanabilir olduğu bir düzlemde yaklaşıyor. and rusty surfaces, he has developed his own techniques utilizing burning, scraping, acids and other corrosives with painting, this time converting ‘canvas’ surface to the negotiation area. What we gain or lose; Is rust something to lose or gain? Could decay be gained in value? Could it be invested on, or can time become a commodity? Keeping in mind all these questions, the artist has proposed a new series for Art Stage Singapore, where he will be working on canvases, aluminum, and cast resin where he can apply the idea of this negotiation process on a higher level, engaging with meta-data. The presented works will include a sculpture, -created within the same manner of transposition, canvases and works on aluminum. Being amongst the leading financial centers globally, Singapore has developed into the Asia region’s largest center for foreign exchange and commodity trading. Other than Tokyo, it is one of the main centers for fixed income trading in the region. Bearing that in mind, the artist has developed this proposal for Art Stage Singapore 2016, where he collects stock exchange data and creates turbulent seascapes in paintings and sculptures that enact data fluctuations. The forms will be abstractions of the data conveyed on to the three-dimensional space. The work approaches global finance as a stormy, unknown reality where the climate is dubious, yet detectable, dark and turbulent yet luringly describable. 15 açık depo / open space açık depo / open space biriktirdiği sayısız fotoğraf serisinde, baskın seri üretime rağmen doğal, kendi halinde, sessiz kalan anları olduğu gibi, kendi geliştiği şekliyle sanatçının objektif gözünden sunuyor. 2014 senesinde Mamut Art Project’te “Geri Kazanım” başlıklı fotoğraf serisi sergisini gerçekleştiren sanatçı, 2010 senesinde İran’da gerçekleştiren 7. Tahran Uluslararası Animasyon Festivali’nde “I will not be young for long” animasyonuyla katıldı. Sanatçı İstanbul’da yaşıyor ve üretmeye devam ediyor. he was just 6 years old. In his photography series that collect in 25 years, the artist’s objective eye brings bare, quiet, genuine moments just the way they have developed in spite of the mass production. He showed “Geri Kazanım” photography series exhibition in 2004, at Mamut Art Project. He joined 7th Tehran International Animation Festival in Iran with his animation “I will not be young for long”. The artist lives and creates in Istanbul. Fırat Giraygil eftir 57/1 (2011) fotoğraf photography 60 x 45 cm Fırat Giraygil 1984, Ankara doğumlu Fırat Giraygil, 2007 senesinde Bilgi Üniversitesi Görsel İletişim Tasarımı bölümünden mezun oldu. 1990 senesinde henüz 6 yaşındayken başladığı ‘Eftirmusvikat’ isimli fotoğraf projesi 25 yıllık birikimlerine dayanıyor. Sanatçı 25 yılda 16 Born in 1984, in Ankara, Fırat Giraygil completed his undergraduate in Istanbul Bilgi University Visual Communication Design Department. Fırat Giraygil eftir 40/8 (2011) fotoğraf photography 60 x 90 cm His ‘Eftirmusvikat’ photograph project is based on the accumulation he started in 1990, when 17 röportaj / interview röportaj / interview sınırların her halükarda iki taraf yaratıyor oluşu. İçinde bulunduğumuz tarafa göre diğer taraf ‘dış’ olarak niteleniyor. Çoğunlukla bu sınırları abartarak, değiştirerek, ya da yok ederek alışılanın dışında bir algı yaratmayı ve sınırların ötesine bir kapı aralamayı hedefliyorum. Belirsizlik, olasılık gibi mevhumlar işlerinizde sıkça karşımıza çıkan temalar, bu kavramlara dair bakışınız nedir? Belirsizlikler olasılıkları gün yüzüne çıkarır. Her şeyin net olmadığı ara devirler, süreçler benim için geleceğin tasavvur ve varsayımlarının çoğaldığı dönemler. Sümer Sayın Hülya Avtan Mixer dergisinin 14. sayısı için “Nonlinear Future” sergisi seçkisinde yer alan Sümer Sayın ile bir araya geldik. “Belirsizlikler olasılıkları gün yüzüne çıkarır” diyen sanatçıyla gündelik hayatı ve çalışma tekniği üzerine konuştuk. For Mixer magazine’s 14th edition, we come together with Sümer Sayın who is in “Nonlinear Future’”exhibition selection. We talked with the artist who says “uncertainities bring probablilities to light” about her daily life and working technic. H.A:Genel olarak sınırlarla derdiniz var, bunun üzerine konuşabilir miyiz biraz? H.A: In general you seem to be concerned about borders, can we talk a little about that? S.S: Sınırları genel anlamıyla bir yerin veya olgunun başını ve sonunu belirleyen çizgiler olarak tanımlayabiliriz. Politik yani coğrafi anlamda sınırlar ve yaşamlarımıza olan etkileri elbette başlı başına bir konu. İşlerimde sınırları bazen bu yanıyla bazense metaforik olarak ele alıyorum. Temelde daha çok ilgilendiğim yanı 18 S.S: We can generally define borders as lines that determine the beginning and the end of a place or phenomenon. Borders as in political/ geographical borders and their impact on our lives are of course a topic on its own. In my work I deal with borders sometimes in the Çalışmalarınızda pek çok farklı materyal kullanıyorsunuz, buna nasıl karar veriyorsunuz? Kafamdaki sorulara, düşündüğüm konulara göre aklımda bir fikir oluşuyor ve çoğunlukla bu fikir mediumundan ya da malzemesinden bağımsız olarak belirmiyor. Yani kavramlarla malzemeler birbirinden bağımsız şeyler değil benim için. İşler kendi materyalini seçiyor diyebilirim. Çalışmayı daha çok seviyorum diyebileceğiniz bir malzeme var mı? Sanırım en çok üç boyutlu, mekânla ilişkiye giren ve deneyim yaratan işleri seviyorum. Üretimimin temelinde heykel ve enstalasyon var. Yüksek lisansınızı Oslo’da yaptınız, Oslo deneyiminin üzerinizde nasıl bir etkisi oldu? Sanat alanından çok fazla kişi ile işlerim üzerine konuşma fırsatı buldum. Bunun yanı sıra farklı bir kültürle haşır neşir oldum. Yaratıcı bir insan için farklı dünyaları tanımak önemli. literal sense and sometimes metaphorically. Essentially I’m more interested in how borders in any case create two sides. Depending on the side we’re on the other side is described as “out”. Often I aim to create a perception outside what we’re used to and open a gate beyond the borders through exaggerat-ing, changing or destroying these borders. Themes like uncertainty and probability come up often in your work. What’s your perspec-tive on these concepts? Uncertainties bring probabilities to light. To me periods and processes where everything’s not clear are the times when envisions and assumptions about the future proliferate. You use a lot of different materials in your works. How do you decide what to use? An idea configures in my mind in relation to the questions and thoughts in my head, and this idea doesn’t come out independent of its medium. To me concepts and materials are not separate, independent things. I can say that works choose their own material. Is there a material you can say you like working more with? I think I like works that are three dimensional, relational to space and that create an experience the most. Sculpture and installation are at the core of my production. You completed your graduate work at Oslo. How did this experience affect you? I had the chance to talk to a lot of people from the arts community about my work. I also got to explore a different culture. Discovering different worlds is important for creative people. 19 Sümer Sayın hedef target (2015) fotoğraf photography 31 x 92 cm Edisyon(Edition) 1/3+1 “nonlinear future” yerleştirme görseli “nonlinear future” installation shot Bilimle sanat arasında nasıl bir ilişki görüyorsunuz? Bilim, hayatı, dünyayı ve evreni metodik ve kanıtlara dayalı olarak anlamaya çalışan bir dal. Sanat ise sezgisel olarak anlamaya çalışan bir dal olmasının yanı sıra yeni perspektifler sunan, öncelikle zihni önyargılarından kurtaran bir özgürleşme aracı. Her iki dal da birbiri için bir ilham kaynağı olabilir. Çalışmalarınızda doğa ile de kurulan farklı türden bir ilişkiden bahsedebiliriz, kişisel anlamda doğayla aranızda nasıl bir bağ var? Doğayla aramda bir şehirlinin kurduğu bağ var. Doğa benim için bir kaçış alanı. Medeniyet ve kültürün doğa ile olan ilişkisi ve doğanın kendi içindeki düzeni ilgimi çekiyor. 20 What do you think is the relationship between art and science? Science tries to understand life, the world and the universe through methodical and evidence based practices. Art on the other hand tries not only to understand through intuition, but offers new perspectives; it is first and foremost a vehicle of freedom that clears the mind of prejudices. Both areas can be sources of inspiration for each other. In your work we can talk about a different type of relationship with nature. How is your connection to nature on a personal level? My bond with the nature is one that an urbanite has. To me nature is a space to Hakkınızda yayımlanan bir yazıda, alternatif gerçeklik yaratmak amacınızdan bahsediliyordu, bu alternatif gerçeklik neyi içeriyor? Şu an varolmayan, belki varolması mümkün de olmayan, hayatla ilgili herhangi, farklı ve çoğunlukla daha iyi bir olasılık veya içinde bulunduğumuz gerçekliği sorgulamamızı sağlayacak bir müdahale... Felsefe ve edebiyatla ilişkinizi merak ediyorum. Felsefeye ilgim ortaokul yıllarında başladı. Varoluşçuluk, özellikle Kierkegaard ve yapıbozumcular en çok etkilendiklerim diyebilirim. Edebiyat alanında da verilecek çok örnek var ama mesela Witold Gombrowicz, Michael Ende gibi yazarların tesadüfler, birbiriyle ilişkisiz görünen durumlar arasında bağ kurma şekilleri ve bir nevi gerçekliği bükerek aslında daha gerçek olan bir durumu escape to. I’m interested in the relationship of civilization and culture with nature and the order of nature within itself. In a piece written on you, your intention to create an alternative reality was mentioned. What does this alternative reality consist of? A different and mostly good/positive possibility about life, that doesn’t yet exist or perhaps can not exist, or an intervention that enables us to question the reality we are in… I’m curious about your relationship with philosophy and literature. My interest in philosophy started around middle school. I think I’ve been influenced by existentialism, especially Kierkegaard and deconstructionists the most. I give so many examples about literature too, but for instance the way writers like Witold Gombrowicz and 21 tarif etmeleri beni etkileyen yaklaşımlardan biridir. Şu an okuduğum kitap ve yayımların çoğu daha çok sanatla ilgili. Ama felsefe ve edebiyata yoğun olarak odaklandığım dönemin bence kişiliğimi ve bakış açımı şekillendirmemde büyük etkisi oldu. Gündelik hayatınızda nelerden etkileniyorsunuz? Her şeyden. Sergiler, müzik, sinema, arkadaş sohbetleri, ilginç yazılar, komik videolar, güzel objeler, doğa, seyahat, aşk... Her beslendiğim şey direkt olarak işlerime yansımasa da ruh halimi ve üretim şeklimi etkileyen unsurlar. Yerli ya da yabancı işlerini takip ettiğiniz, sizi etkileyen sanatçılar kimler? Olafur Eliasson, Sol leWitt, Mona Hatoum, Thomas Bayrle, Laurie Anderson, Andreas Gursky, İlhan Koman sevdiğim sanatçılardan birkaçı. Ve bizim jenerasyondan işlerini beğenerek takip ettiğim sanatçılardan bir kaç isim Erdal İnci, Atalay Yavuz, Ali Miharbi, İrem Tok... “Nonlinear Future” sergisindeki çalışmanızı diğer çalışmaları da düşündüğümüzde nasıl konumlandırırsınız? İşin kendisi aslında konumlanmakla ilgili. Ama sadece mekanda değil zamanda da... İşi izlerken seyirci kendini aynalardan oluşan bir yön levhasının karşısına konumlandırıyor ve bulunduğu noktadan geride kalan tarafı ilerideki bir hedef olarak gözlemliyor. 22 Michael Ende con-struct bonds between coincidences and seemingly unrelated situations and in a way describe a “more real” situation by bending reality stand out for me. Currently most of the books and publi-cations I read are about art. But I think the time I was intensely concentrated on philosophy and literature had a great impact on shaping my personality and perspective. What are you inspired by in your daily life? röportaj / interview Büşra Tunç Hülya Avtan Everything. Exhibitions, music, cinema, talks with friends, interesting writings, funny videos, beautiful objects, nature, travel, life… Not everything I’m fed with is directly reflected on my work, but they influence my mood and form of production. Who are the local or foreign artists that you follow and get inspired by? Olafur Eliasson, Sol leWitt, Mona Hatoum, Thomas Bayrle, Laurie Anderson, Andreas Gursky, İlhan Koman are just a few of the artists I like. And Erdal İnci, Atalay Yavuz, Ali Miharbi, İrem Tok are some of the artists from our generation I follow admiringly. How would you position your work on the exhibition “Nonlinear Future” considering the other works as well? The task itself is actually about positioning. Not only in space but in time as well… While observ-ing the work the audience positions itself opposite to a direction sign made out of mirrors, and from the point they are in observes the area that’s behind them as a point/target in front. “Nonlinear Future’”sergisi kapsamında seyirciyle buluşan Buşra Tunç, neye dönüşeceğini bilmeden deneyler yaparak malzemenin potansiyelini ortaya çıkarmayı amaçlıyor. Sanatçıyla mimari eğitiminden, sinemayla kurduğu ilişkiden ve çalışma pratiğinden bahsettiğimiz bir söyleşi gerçekleştirdik. Buşra Tunç who meets audiance with “Nonlinear Future” exhibition, aims revealing potential of the material without knowledge of its transformation at the end. We had conversation with her about her architecture education, relationship with cinema and working practice 23 röportaj / interview Büşra Tunç kosmos 67p (2015) yerleştirme installation 75 x 75 x 25 cm Büşra Tunç kosmos 67p (2015) yerleştirme installation (detay / detail) H.A: Mimarlık eğitimi aldınız, mimari ile diğer disiplinler arasında nasıl bir bağ kuruyorsunuz? Mimari alanındaki eğitiminizin üretimlerinize yansıması nasıl oldu? B.T: Mimarlığın bende anlam bulduğu ilk önemli nokta atmosfer ve deneyim yaratımı. Bir fikri, bir duyumsamayı, mekanı ve bir filmi inşa etme süreçleri birbirine yakın ve iç içe geçmiş süreçler. Bu da disiplinler arası sınırları kaldırıyor. Mimarlığın merkez bir noktada olup ağlarla diğer disiplinlere bağlandığı bir bakışla yaklaşım geliştiriyorum. Mimarlık eğitimi hem zihinsel, hem fiziksel olarak inşa etme süreçlerinin katman katman açılıp incelendiği, birçok farklı katmanın yapısal olarak bir araya geliş biçimlerini araştıran bir süreç. Bu sürecin kattığı sistematik tüm üretimlere yansıyor. Ölçekler arası geçişleri mümkün kılıyor. Bir taraftan 10.000 m² lik bir mimari projenin parçası olurken, bir taraftan küçük ölçekli enstalasyonlar üretmek, süreçlerin birbirine nasıl yaklaştığını görünür yapıyor. Tüm ölçeklerde çıkış noktasında, bir duyum ve atmosfer yaratmak üzerine yoğunlaşıyorum. Mimarlığın sanatsal üretimle bağını bu duyumsama ve mekânsallık hissini yaratmayı başlangıç noktasına alarak kurmaya çalışıyorum. 24 Sinemasal anlamda etkilendiğiniz işler neler? H.A: You studied architecture. How do you relate architecture to other disciplines? How did your training in architecture reflect on your work? B.T: I am first of all interested in how architecture can create atmospheres and experiences. The processes of creating an idea, perception, space or film are processes that are very similar and integrated. This removes the boundaries between disciplines. I’m developing a perspective in which architecture is at the centre and is connected to other disciplines through bonds. Architecture is a discipline which throughly observes both the mental and physical processes of construction and investigates the ways different layers come together. The systematics of this process affects all of my production. It enables the transition between scales. Creating a 10.000 m² architecture project and small scaled installations simultaneously shows how these processes become closer. In all scales I start with focusing on creating a sensation and atmosphere. I try to create the bond of architecture to artistic production through this sensation and taking building a sense of spatiality as a starting point. Film ve film izleyicisinin inşa edilebilir olduğu fikri sinema ve mimarlık arasında önemli bir bağ kuruyor. Tıpkı mimarlıkta olduğu gibi sinema da bir inşa süreci. Sinemanın görsel üretim gücü hem sanatsal hem de mimari pratiğe etki ediyor. Mekansal enstalasyonlar üretirken, en başta duyusal olarak neye dokunacağı beliriyor. Mimarlık, malzeme ilişkisi ve mekansallık hissini yaratmada, sinema görsel işitsel etkisini oluşturmada devreye giriyor. Aslında kategorize etmenin çok da mümkün olmadığı bütünleşik bir üretim süreci oluyor. Dijitalle materyali bir araya getiriyorsunuz, bu anlamda tekniğinizi nasıl açıklarsınız? Malzemeyle ve malzemeye dokunarak, tanıyarak çalışma yolunun değerli olduğu düşünüyorum. Neye dönüşeceğini bilmeden deneyler yaparak malzemenin kendi potansiyellerini ortaya çıkarmaya çalışıyorum. Louis I. Kahn’ın ‘tuğlaya ne olmak istediğini sormak’ noktasını başlangıç noktası olarak alıyorum. Dijital görsel üretimlerin yoğun ve artarak devam ettiği ve gitgide birbirine benzediği bugünde, bu dijitalize etkileri malzemenin kendisiyle yeniden inşa etme yollarını arıyorum. Işık-materyal ilişkisinden What are your cinematic influences? The idea that film and the film audience are constructible creates a similarity between architecture and cinema. Just like architecture cinema is also a process of construction. When a spacial installation is being created, the first thing that becomes clear is what it touches on sensually. Architecture comes out in creating the relationship between materials and the sense of spatiality, while cinema comes out in building the visual and audial effects. In essence it is an integrated production process that is not easily categorized. You bring digital and physical mediums together. How would you explain your technique in this sense? I think the way of working with material and touching, meeting to material is valuable. I try to unearth its own potential with experiment without knowing what it will transform at the end. I take Louis I. Kahn’s “even a brick wants to be something” sentence as starting. As today that digital audio production continues increasingly intense and increasingly resemble each other, I look forward to reconstruct the digitalized effects with material. Installations which were born from relationship of light and material are result of this experience. Digital productions become a tool for this fiction. 25 röportaj / interview Büşra Tunç kosmos 67p (2015) (detay / detail) doğan enstalasyonlar bu deneylerin ürünleri. Dijital üretimler bu kurgu için araç haline geliyor. In your work in the “Nonlinear Future” exhibition you use “sound”. In your previous works you’ve worked with light. ‘Nonlinear Future’ sergisinde yer alan çalışmanızda ‘ses’ kullanıyorsunuz, önceki çalışmalarınızda ışıkla çalışmıştınız, burada maddenin kendisiyle nasıl bir ilişki kuruyorsunuz? I created the first work of Kosmos series in Santralistanbul, Silahtarağa electric santral museum as spatial installation. The work which is settled internal space of generator in museum includes spatiality, material, and light layers. 25 mm length fabrication production material is formed of side by side array becomes a construction which has depth in third dimension. This construct which consist of totally almost 17 thousand pieces evokes two meanings of cosmos, aligning and universe. The first version of work which try to evoke with material and light, in Nonlinear Future exhibition, with name of Kosmos 67p tries to create same sensation with voice. It can be thought as a kind of experiment which is about activating of visual and voice in another points on the same ground. Kosmos serisinin ilk işini Santralistanbul, eski Silahtarağa elektrik santrali müzesinde, mekânsal bir yerleştirme olarak yaptım. Müzedeki jeneratörün iç boşluğuna yerleşen iş; mekansallık, malzeme ve ışık katmanlarını içeriyor. 25 mm boyunda küçük bir birimin yanyana diziliminden oluşan fabrikasyon üretimi bu malzeme kendi etrafında sarılarak üçüncü boyutta derinliği olan sarmal bir yapı halinde geldi. Toplamda yaklaşık 17bin birimden oluşan bu yapı kosmos kelimesini iki anlamına- hizaya dizmek ve evren-çağrışım yapıyor. İlk versiyonu malzemenin kendisi ve ışıkla kosmos çağrışımı yapmaya çalışan iş, Nonlinear Future sergisinde Kosmos 67p ismiyle aynı hissiyatı sesle oluşturmaya çalışıyor. Aynı zemin üstünde görselliğin ve sesin başka noktaları harekete geçirdiğine dair bir deney gibi düşünülebilir. Mekânın kendisini de üretiminizin bir parçası olarak kullanıyorsunuz, bu süreci açıklayabilir misiniz biraz, söz konusu paralelliği nasıl kuruyorsunuz? 26 You use the space itself as a part of your work. Can you explain this process? I can tell this relationship on ‘Suruhu’ exhibition that is a design of experience which constitutes to artistic production’s vantage point. Suruhu is a spatial experience exhibition that we executed with ‘Yoğunluk’ initiative in Sultanahmet, Nakilbent cistern last April. Fiction which investigates the first existence reason İyi bir örnek olarak, mekânın kendisinin sanatsal üretimin başlangıç noktasını oluşturduğu bir deneyim tasarımı olan Suruhu sergisi üzerinden bu ilişkiyi anlatabilirim. Suruhu, Yoğunluk inisiyatifiyle birlikte geçen yıl nisan ayında Sultanahmet, Nakilbent sarnıcında gerçekleştirdiğimiz bir mekansal deneyim sergisi. Mekanın ilk varoluş sebebini araştıran ve fikri mekanın kendisinden alan bir kurgu. Sarnıcın su için inşa edilmiş ve uzun zaman suyu bünyesinde barındırmış bir mekan olması ve zamanla ihtiyaçların değişmesiyle suyun mekanı terkediş sürecine odaklanıyor. Suyu zerrecikler halinde mekana vererek izleyicinin mekanın hafızasıyla ilişkisini kurmaya çalışıyor. İkinci bir katman olan ışık tüm bu deneyimi görünür yapıyor. Bu sergide olduğu gibi mekânın fikri oluşturan ana karakter olması, en yakın olduğum kurgu. Fikirsel anlamda nelerden etkileniyorsunuz? Malzeme ve mekânlar önemli bir noktada duruyor. Çalışma pratiğinizden bahsedebilir misiniz? Zihinle birlikte ellerin işlediği zanaat üretimin önemli bir noktada olduğu ve ustalarla ortak yürüyen bir pratikten bahsedebilirim. Fikrin ortaya çıkma aşaması aklımda belli düşünceler olmadan yaptığım denemelerle işliyor bazen. Bazen malzemenin kendisinden veya mekânın kendisinden doğuyor. of the space and takes the idea from the space itself. It focuses the process that cistern was constructed for water and embodied water for a long time and in a time with changing of needs water left the space. It tries to establish a relationship between audience and space’s memory with water droplets. Light as a second layer makes all these experience visible. As in this exhibition, space as the main subject matter is the closest fiction to me. What are you influenced by conceptually? Materials and spaces most importantly. Can you talk a little about your working practice? I can talk about a practice in which craft production that the process which mind and hands work together is an important point and carries out together with craftsman. Coming to light of the idea phase sometimes works with experiments without specific thoughts in my mind. It sometimes rises from material or place themselves. What type of projects do you want to work on in the near future? I want to examine the nature of mechanical systems and movement and create constructions that create their own sense of time. For a while I’ve been working on articulated systems. Yakın gelecekte gerçekleştirmeyi planladığınız projeler nedir? Mekanik sistemlerle hareketin doğasını incelemek ve kendi zamanını yaratan yapılar kurma niyetindeyim. Bir süredir mafsallı sistemler üzerine çalışıyorum. 27 etkinlik / event BETONART: Yazar Buluşmaları etkinlik / event Her sayıda farklı bir konuk editör işbirliği ile farklı bir temada hazırlanan mimarlık, tasarım ve sanat dergisi BETONART, şimdiye dek ele aldığı tema paralelinde gerçekleştirdiği buluşmalarda konuk editör ve yazarları kendi ofisinde ağırladı. Dergiye katkıda bulunanların hem dergi ekibiyle hem de birbirleri ile tanışma, görüşme fırsatı bulduğu ‘BETONART Yazar Buluşmaları’ yoğun katılımlarla gerçekleşti. Dergi ekibi, konuk editör ve yazarlarla o sayının hikayesinin paylaşıldığı, sayfalara sığmayanların akıllara takılanların hep birlikte tartışıldığı, tema ile sınırlı kalmayıp mimarlık, tasarım ve sanata dair gündemde ne varsa hepsinin konuşulduğu bu sohbetler artık Mixer’e taşınıyor ve okurların da katılımı ile genişliyor. BETONART’ın Mixer ile ortak olarak gerçekleştireceği bir sonraki buluşmasında gerek entelektüel gerekse sosyal anlamda yeni bir çerçeve çiziliyor. Genç ve dinamik yapısıyla hem genç sanatçıları desteklemeyi hem de koleksiyonerlik kavramına yönelik bakışı değiştirmeyi kendine amaç edinen Mixer’in Sıraselviler’de açılan yeni mekânında düzenlenecek bu ilk buluşma ile Mixer, mimari ve sanatın kesiştiği noktaları sorgulamaya devam ediyor. BETONART’ın Mixer’de yapılacak ilk buluşması mimarlık tarihinin en tartışmalı isimlerinden Adolf Loos üzerine hazırlanan “Adolf Loos ve Askıya Alınmış Diyalektik” temalı özel sayı için yapılıyor. 9 Ocak Cumartesi günü gerçekleşecek etkinliğe konuk editörlerden Can Onaner de katılacak. 28 BETONART with its issues published in distinct subjects like architecture, design and art, received guest editors and writers in its office in those meetings handled in parallel to those subjects so far. ‘BETONART’ Authors’ Meeting’ which the contributers of the magazine had found opportunity to see and meet both the staff and eachother was carried out with large turnouts. Those talks in which the subject of the month is being shared with staff and authors, having discussed everything that couldn’t fit into the pages and the things left question marks, without leaving anything talked whatever is on agenda about architecture, design and art is now being held at Mixer and reaching a larger audience. A brand new frame will be drawn in the upcoming meeting of BETONART and Mixer in both intellectual and social sense. In that very first meeting which will be held in Mixer’s brand new location at Sıraselviler, with its dynamic and young structure and with its aim to support emerging artists and bring a new point of view to the concept of collector, Mixer is going on interrogate the points where art and architecture meets. The first meeting of BETONART at Mixer will be for the special issue prepared on Adolf Loos with the theme “Adolf Loos and Suspendid Dialectic”. The event in 9 January on Saturday carries out with the participation of its guest editors Can Onaner. 29 etkinlik / event Saraç Saddles Bir zamanlar bir saraç vardı. Yetenekli ve iyi bir ustaydı. Eski zamanlarda yapılanlarla ilişkisi olmayan eyerler yapıyordu… Yani modern eyerler yapıyordu. Ama bunu bilmiyordu. Sadece eyer yaptığını biliyordu. Yapabildiği kadar iyisini. Once upon a time there was a saddler. He was a skilful artisan and used to make very good saddles different from those of the past centuries…..So the saddles were modern but he was not aware of it. He just knew he is doing his best. Bu arada şehre tuhaf bir hareket geldi. Sezession olarak adlandırılıyordu. İnsanların sadece modern kullanım nesneleri yapmalarını istiyordu. One day he heard there is a new movement called Secession which recommends only the modern objects. Saraç bunu duyduğunda en iyi eyerlerinden birini aldı ve Sezession’un öncülerinden birine gitti. Ve ona dedi ki: “Sayın profesör, bu eyer modern midir?“ Profesör saracın işini uzun uzun inceledi ve saraca “Hayır! Bu modern değil, fakat modern bir tasarım bulmanız konusunda size yardımcı olabilirim” dedi. Adolf Loos Hakkında About Adolf Loos Avrupa mimarisinin en etkili isimlerinden olan Adolf Loos (1870-1933), modernist hareketin de öncülerindi. Döneminin mimari bakışına başkaldıran duruşunun yanında literatüre katkısıyla da hatırı sayılır öneme sahip Loos, mimaride ‘minimalist’ yaklaşımın savunucusuydu. ‘Süsleme ve Suç’ başlığıyla kaleme aldığı mimari manifestosunda birbirini tekrar eden bezemeleri çağın kentsoylusunun işlediği bir suç olarak değerlendiren Loos’a göre; mekânın yaratımcının bakışından bağımsız olarak, içinde yaşayan bireyle var olması gerekir. ‘Sezzossion’ mimarlarını eleştiren Viyanalı sanatçı için, ‘ev dışarıya bir şey söylemek zorunda değildir; tersine, bütün zenginliği içeride apaçık olmalıdır’. Adolf Loos (1870-1933) who was one of the forerunners of the modernist movement, was one of the most influental European architect. Loos had importance with his rebellious position in his term, and also contribution to literature. He defended to minimalist approach in architecture. In his architect manifest with title of ‘Ornament and Crime’, Loos commented to repeated ornaments as guilt which was commited an offense by the term’s bourgeois. According to him, space with the people who live inside of it, must be exist independent from its creator’s view. For Vienesse artist, who criticized ‘Sezzossion’ architects, “home does not have to say anything to the outside; on the contrary, all richness of it must be obvious inside.” 30 Ve sınıfına şu eskiz konusunu verdi: Bir eyer tasarımı. Saraç ertesi gün yeniden geldi. Profesör ona pek çok eyer tasarımı gösterdi… Usta çizimleri uzun uzun seyretti ve gözleri açıldıkça açıldı ve dedi ki: “Sayın profesör! Eğer at binmekten, atlardan, deriden ve çalışmaktan sizin kadar az anlasaydım, ben de sizin fantezinize sahip olurdum.” The saddler master took one of his best saddles and went to the leading representative of the movement and asked him: “Professor is my saddle modern?” Professor examined the saddles and told the Master “No! this is not modern, but I can help you finding a modern design for your saddles.” And he pruposed to his class the theme for the sketches: A design for a saddle. The day after the professor gave the saddle master several designs for a modern saddle….. Master craftsman looked at the drawings for a long time and then said: “Professor! If I understood so little about riding, horses, leather and work as you do, then I would share your imagination”. Now Saddles Master lives in complete contentment making saddles. Modern ones? Ve artık mutlu ve huzurlu yaşıyor. He does not know. Just saddles. Ve eyerler yapıyor. Modern? Bilmiyor. Eyerler. 31 nonlinear future açılıştan kareler shoots from the opening 32 33 sıraselviler cad. taksim sitesi, no:35, 2. bodrum kat, beyoğlu istanbul +90 212 243 54 43 34 | www.mixerarts.com | [email protected]
Benzer belgeler
june-october
moment of our lives, also experienced making their own papers. They spent pretty delightful moments while producing handmade papers with the details of textures and colors come in sight through dif...
DetaylıKatalog İçin Tıklayınız
mekanın özgül niteliklerinden ilham alan bir zamanmekan deneyimi yaratmayı amaçlıyor. Mekanın içinde bulunan su kuyusu bir tür axis mundi yorumuna dönüşüyor. Kuyunun ağzı, bu dünyadan başka bir dün...
Detaylı