PDF olarak indir

Transkript

PDF olarak indir
JAN-FEB‘16
14
1
Hamit Hamutcu
[email protected]
KURUCU FOUNDER
Bengü Gün
[email protected]
DİREKTÖR DIRECTOR
Serhat Cacekli
[email protected]
SANATÇI İLİŞKİLERİ KOORDİNATÖRÜ HEAD ARTIST LIAISON
Merhaba!
Hi!
Mixer birbirinden güzel 3 yılı geride bıraktı, bu
süreçte Tophane’deki mekanında birçok sanatçının
eserlerine, sergilere ve etkinliklere ev sahipliği yaptı.
Aralık ayı itibari ile bu etkinliklere Sıraselviler’deki yeni
mekanında devam edecek.
After 3 beautiful years left behind at Tophane, with
lots of outstanding exhibitions and activities, Mixer
moved to Sıraselviler to its new house.
Yeni mekanımızın ilk karma sergisi Nonlinear Future
Ocak ortasına kadar ziyaretçilerini bekliyor. Ayşe Gül
Süter, Bedia Ekiz, Buşra Tunç, Çağrı Saray, Sümer Sayın
ve Viron Erol Vert’in işlerine yer veren sergi Ütopya
ve distopya arasında gidip gelen gelecek kurgularını,
mekânsallık üzerinden inceliyor.
Selin Turam
[email protected]
SANATÇI İLİŞKİLERİ ARTIST LIAISON
Hülya Avtan
[email protected]
İLETİŞİM YÖNETİCİSİ COMMUNICATIONS MANAGER
Efe Özmen
[email protected]
GALERİ ASİSTANI GALLERY ASSISTANT
Elif Deneç
[email protected]
GALERİ ASİSTANI GALLERY ASSISTANT
Chiara Mignani, Elif Gözlüklü, Esen Saba, Ecem Akca, Ecem Erinanç, Tuna Pektaş, Asya Asyalı
STAJYERLER INTERNS
Seçil Ofset
16 Ocak’ta yine bir karma sergi ile programımıza
devam ediyoruz. Begüm Yamanlar, İsmail Eğler, Elena
Lyakir, Şener Soysal, Egemen Tuncer, Fırat Giraygil,
İrem Sözen, Nikolaj Rasmussen, Işıl Arısoy Kaya,
Erdem Aydın, Can Dağarslanı ve Julie Nymann’ın
fotoğraf ve video mecraları arasındaki sınırları
bulanıklaştıran işlerini bir araya getiren sergi, bu
mecraların geçirdiği evrimi inceliyor. Ayrıca Mixer’in
Karaköy’deki sergi alanında da Mixer Açık Depo
ve Mixer Editions sanatçılarından oluşan bir seçki
görebilirsiniz.
Başka bir güzel haber de Mixer olarak ilk defa bir
yurt dışı fuarına katılıyor olmamız. 21-24 Ocak
tarihlerinde gerçekleşecek olan Art Stage Singapur’a
Berkay Buğdanoğlu’nun Typhon serisinden işleri ile
katılıyoruz.
100. yıl mahallesi matbaacılar sitesi
4. cadde no:77 bağcılar, istanbul
BASKI PRINT
Baskı Tarihi, Adedi Printing Date, Amount of Copies
20.11.2015 | 2000 adet 2000 copies
Mixer yeni mekanında da çeşitli etkinlikler için
buluşma noktası olmaya devam edecek. Betonart
ile ortaklaşa düzenlenen ve mimarlık tarihinin en
tartışmalı isimlerinden Adolf Loos üzerine hazırlanan
“Adolf Loos ve Askıya Alınmış Diyalektik” temalı
özel sayısı yazar buluşması 9 Ocak’ta Mixer’de
gerçekleşecek.
Fırat Giraygil
Eftir 57/1 detay detail (2011)
tuval üzeri yağlı boya oil on canvas
60 x 45 cm
KAPAK COVER
The very first group show of the new space was
Nonlinear Future with the participation of Ayşe Gül
Süter, Bedia Ekiz, Buşra Tunç, Çağrı Saray, Sümer
Sayın and Viron Erol Vert. The exhibition investigates
through spatial references the scenarios of the future
lingering between utopia and distopia.
The exhibition calendar will be followed by another
group show that seeks to search the concept of
the image today, and how artists interpret the
evolution of the image. You will see the works of
Begüm Yamanlar, İsmail Eğler, Elena Lyakir, Şener
Soysal, Egemen Tuncer, Fırat Giraygil, İrem Sözen,
Nikolaj Rasmussen, Işıl Arısoy Kaya, Erdem Aydın, Can
Dağarslanı and Julie Nymann. I also advise you to
pay a visit to Mixer Karaköy to see the works of Mixer
artists and Mixer Editions.
Another good news for the New Year is an
international fair abroad. We are going to participate
in the Art Stage Singapore between 21 and 24
January with Berkay Buğdanoğlu’s new Typhon series.
Mixer will continue bringing people together as a
platform. On 9th of January, the writers of Betonart
will meet at Mixer for a talk about the new issue,
which has Adolf Loos as its topic. Please feel free to
join us.
Mixer family wishes you a hopeful and peaceful year
ahead!
Herkese umut ve barış dolu güzel bir yıl diliyoruz!
Mixer Sıraselviler
Sıraselviler cad. Taksim Sitesi, no:35, 2. Bodrum Kat, 34433 Beyoğlu, İstanbul
2
Bengü Gün
Sanata desteği için JOTUN’a teşekkürler
Thanks to JOTUN for their support to art
1
sergi / exhibition
Mixer Taşındı!
Mixer Moved!
nonlinear future
03.12.2015 - 10.01.2016
Kurulduğu günden bu yana hem genç
sanatçıları keşfetmeyi hem de sanat eserlerine
erişilebilirliği kolaylaştırmayı amaç edinen
Mixer artık yeni mekânında. Bağımsız
sanatçılarla yürüttüğü işbirliği, geliştirdiği
projeler ve koleksiyonerlik kavramına getirdiği
bakışla dinamik ve özgün bir sanat platformu
olan Mixer, üçüncü yaşına Sıraselviler
Caddesi’ndeki yeni mekânında girdi. 3 Aralık
tarihinde ‘Nonlinear Future’ sergisiyle kapılarını
açan Mixer Sıraselviler, artık ziyaretçilerine yeni
bir rota çiziyor.
Mixer which aims to discover young artists
and making easier to accessibility of art
works since its found is now at its new
location. While dynamic and unique art
platform Mixer celebrates its 3rd year in
Sıraselviler, it continues to collaborate with
artists, to develop projects and to bring
a new perspective to collector concept.
Mixer Sıraselviler opened its doors at 3rd
December with “Nonlinear Future” exhibition.
Mixer welcomes its beloved visitors at a new
location.
Önceden yürüttüğü sergi turları, ArtWriting
Turkey, ARTLAB gibi projelerine; geliştirmekte
olduğu yeni projeleri de ekleyerek sanat
takipçilerinin sıkça uğrayacağı bir mekân
olmayı hedefleyen Mixer Sıraselviler, söz
konusu yenilikçi yapısını, mekânın mimarisiyle
de tamamladığı farklı bir galeri tasarımı ortaya
koyuyor. Zenginleştirdiği ve genişlettiği
içeriğiyle çok daha kapsayıcı bir zeminde
ilerlemeye hazırlanıyor.
Mixer Sıraselviler aims to be the frequent
destination of art viewers by adding new
projects on top of its previous exhibition tours,
ArtWriting Turkey, ARTLAB projects. It creates
a different gallery design with its innovative
structure unified with its architecture. Mixer
prepares itself to move forward on an inclusive
ground with a more enriched and widened
content.
2
Ayşe Gül Süter
Bedia Ekiz
Büşra Tunç
Çağrı Saray
Sümer Sayın
Virol Erol Vert
3
sergi / exhibition
Ayşe Gül Süter
isimsiz untitled (2015)
karışık teknik mixed media
56 x 83 cm
Mixer’in Sıraselviler Caddesi, No:35’teki yeni
mekânı, kapılarını geleceğe atıfta bulunan
Nonlinear Future grup sergisi ile açtı. Ütopya
ve distopya arasında gidip gelen gelecek
kurgularını, mekânsallık üzerinden inceleyen
Nonlinear Future, arama motorlarından
bulunmuş uydu görüntüleriyle, hayali manzara
parçalarını; seyyar yiyecek satıcılarının
vitrinleriyle, ölümsüzlüğünden vazgeçen
melekleri bir araya getiriyor. Ayşe Gül Süter,
Bedia Ekiz, Buşra Tunç, Çağrı Saray, Sümer
Sayın ve Viron Erol Vert’in son dönem işlerinin
yer aldığı sergi 10 Ocak 2016 tarihine kadar
Mixer’de görülebilir.
4
Mixer’s new space hosted its first exhibition
Nonlinear Future, that refers to the future,
at Sıraselviler Caddesi, No:35. The exhibition
investigates through spatial references the
scenarios of the future lingering between
utopia and distopia. The works that will
be presented includes satellite footages
that is taken from search engines, fictitious
landscapes, vitrines of food peddlers and
angels who sacrifice their immortalities. Ayşe
Gül Süter, Bedia Ekiz, Buşra Tunç, Çağrı Saray,
Sümer Sayın and Viron Erol Vert’s most recent
works will be on view until 10 January 2016 at
Mixer.
Viron Erol Vert
Allah (2012)
Aynalı ve kısmen kazınmış hidroklorid cam ile krom kalay
Mirrored and partly etched-with hydrochlorid glass and
chromed tin
5
sergi / exhibition
Genç Fotoğrafçılar Ödülü
Young Photograghy Awards
22.12.2015 - 05.01.2016
Bedia Ekiz
zaman time (2015)
tuval üzerine yağlı boya oil on canvas
125 x 90 cm
6
Murat Kahya
Ümit Erdem
Melih Aydemir
Sinan Arslan
Zeynep Boyan
Bekir Dindar
Eda Emirdağ
Özgür Hiçyılmaz
Türker Körük
Pınar Küskü
Doğan Şahin
Kaan Sofuoğlu
7
sergi / exhibition
Melih Aydemir
Give (2015)
Fine art Baskı, Forex üzerine Fine art print on Forex
45 x 100 cm Edisyon(Edition) 1/4+1
Murat Kahya
“new americana” serisinden
from the series “new americana” (2015)
arşivsel pigment baskı archival pigment print
100 x 50 cm Edisyon(Edition) 1/3+1
Türkiye’de fotoğraf veya görsel sanatlar
dallarında eğitim gören öğrencileri
desteklemek amacıyla gerçekleştirilen
Genç Fotoğrafçılar Ödülü yarışması ödülleri
sahiplerini buldu. The Turkish American
Society tarafından yönetilen ve Haluk
Soykan’ın teşvikiyle 2010 senesinden bu yana
düzenlenmekte olan yarışmanın bu seneki
kazananı Murat Kahya’nın çalışmalarının
8
The Young Photographer Awards which was
conducted in order to support the students
of photography and visual arts had met its
owners. An exhibition of this competition
which was being conducted since 200 by
The Tukish American Society and with the
encouragement of Haluk Soykan; including
the works of the winner Murat Kahya is
meeting the audience at Mixer Karaköy.
da içinde olduğu Genç Fotoğrafçı Ödülleri
sergisi Mixer Karaköy’de izleyiciyle buluşuyor.
22 Aralık tarihinde başlayan sergi, henüz
kariyerinin başındaki genç ve yetenekli
sanatçıları ağırlıyor. Sergiyi 5 Ocak tarihine dek
ziyaret edebilirsiniz.
The exhibition started on theW 22nd
December. You can visit the show of young
and emerging artists which are at the
beginning of their career, until the 5th of
January.
9
sergi / exhibition
İmgeyle
Still Image
16.01.2016 - 13.02.2016
Begüm Yamanlar
İsmail Eğler
Elena Lyakir
Şener Soysal
Egemen Tuncer
Fırat Giraygil
İremSözen
Nikolaj Rasmussen
Işıl Arısoy Kaya
Erdem Aydın
Can Dağarslanı
Julie Nymann
Begüm Yamanlar
isimsiz untitled (2015)
Fotoğraf kavramının günümüzde ne anlama
geldiğini araştıran “İmgeyle” sergisi, bu konu
üzerinde çalışan sanatçıların, fotoğraf ve video
mecraları arasındaki sınırları bulanıklaştıran
işlerini bir araya getirerek bu mecraların
geçirdiği evrimi inceliyor.
‘An’ı betimlediği için durağan ve durgun,
zaman içerisinde yer aldığı için hareketli ve
sonsuz...
Bu iki mecra arasındaki geçişlerin ve kesişme
anlarının yarattığı imgesel illüzyonu yeniden
yorumlayan sergi, lensin öteki tarafından
baktırabilmeyi, izleyiciye “neye bakıyoruz”
10
“Image Still” seeks to search the concept of
the image today, and how artists interpret
the evolution of the image. Nowadays where
the boundaries between these definitions
are becoming ever-more transparent, the
exhibition traces the journey of the image as
a medium.
Deriving from the ‘moment’, the image is
static yet in motion, as it is situated in time in
eternity …
The exhibition reinterprets how we are
looking instead of what we are looking at, or
even reversing the lens, grasping that moment
of transition and intersection in between the
11
sergi / exhibition
eserler, zaman kavramıyla aralarında, kendi
lisanlarını oluşturuyorlar ve birbirinden farklı
gerçekliklerin kapılarını aralıyorlar.
Nikolaj Rasmussen
Flores II (2015)
fine art kağıt üzeine arşivsel pigment baskı
archival pigment print on fine art paper
40 x 50 cm
sorusundan çok, “nasıl bakıyoruz” sorusunu
sordurmayı amaçlıyor.
visual illusions that is created by the transdefinitionary characteristics of time-based
medias.
Fotoğraf, zaman odaklı bir araç olarak ele
alındığında, diyafram açıklığını ve poz süresini
ayarlayan sanatçı, zamanın algıya ne kadar
müdahale edeceğine organik bir yaklaşımla
karar verir. İmgeyi oluştururken zaman
algısının uzamı nasıl etkilediğini araştırır;
imgenin temsili ile başa çıkmada kendi
yöntemlerini geliştirir.
If one would think of the image within this
scope, the image as a medium for time-based
works, the shutter speed and lens aperture
become time-based elements; therefore the
decision and the question of how long time
is to interfere with the perception comes to
surface.
İmgelerle dolu görselliğin algımızı işgal
ettiği bu günlerde, imge kavramının
kendi gerçekliğini sorgulayan ve zamanı
kullanarak imgenin kendisini yorumlayan bu
Is time gained or chosen to be lost in this
process, to create this particular reality?
When does an image or an artwork become
time-based?
12
Sergide yer alan 12 genç sanatçıdan Begüm
Yamanlar’ın birçok katmanı birleştirerek
meydana getirdiği işleri, izleyiciyi doğal bir ışık
oyununa maruz bırakırken bir tür üst-gerçeklik
yaratıyor ve bu sayede kendi imgelerini
türetiyor. İsmail Eğler’in heykel yerleştirmesi
ise zamanı manipüle ederek gerçeklik algısını
değiştiriyor. Şener Soysal’ın polaroid filmin
doğasındaki tekillik halini bozarak oluşturduğu
fotoğraf serisi, Elena Lyakir’in zamanın izini
süren kareleri, Egemen Tuncer’in bilgisayar
ortamında görselleştirdiği yarış araçlarının
koruma kafesleri, Fırat Giraygil’in ise hiçbir
dijital müdahalede bulunmadan çektiği
resimsel fotoğrafları, İrem Sözen’in görsel bir
duygu günlüğü olarak nitelendirdiği Recall
serisinden çalışmaları, Erdem Aydın’ın hareketli
fotoğrafları, Nikolaj Rasmussen’in gerçekdışı çiçekleri, Işıl Arısoy Kaya’nın zamanda
kaybolan renkleri, Can Dağarslanı’nın optik
manipülasyonlardan ziyade organik algı
değişimlerini açığa çıkaran fotoğrafı ve Julie
Nymann’ın video çalışması sergide yer alan
diğer işlerden.
Günümüz fotoğrafını ve imgenin temsillerini
durağanlık ve hareket üzerinden inceleyen
karma sergi “İmgeyle” 14 Şubat 2016 tarihine
kadar Mixer’in yeni adresi Sıraselviler Caddesi,
No:35’te görülebilir.
Nowadays where visuality and images are
predominantly invading our sense of Realities
in different ways, these works question the
concept of the image in their own reality.
Beyond defining the image itself or
photography as a medium, Image Still
encourages a way to spectate on the evolution
of the image in this sense in particular, and
takes the audience on a journey through
time…
Begüm Yamanlar superposes multi-layers to an
extent where she creates a surrealistic natural
luminous effect; İsmail Eğler challenges our
perception with his time-based painting
installation. Şener Soysal redefines the unique
nature of the polaroid by making a series,
Egemen Tuncer reinterprets the concept
of a digital image whereas Fırat Giraygil’s
picturesque photographs are completely
painted with time, by not manipulating his
images digitally. The exhibition continues with
İrem Sözen’s diary-like images, Elena Lyakir’s
time-tracing frames, Nikolaj Rasmussen’s
distorted flowers, Erdem Aydın’s photographs
in motion and Işıl Arısoy Kaya’s colors that
disperse in time, and Can Dağarslanı’s
photographs that reveal the image as an
organic transit in perception instead of optical
illusions.
13
sanat fuarı / art fair
Sanat Borsayla Buluşuyor
Art Meets Stock Exchange
sanat fuarı / art fair
fanilik, insanın ayak izleri ve kaos temalarını
kullanarak medeniyetten arda kalanın izini
sürüyor. Şimdiye dek çürümüş ve paslı
yüzeyler üzerinde yakma, kazıma, asit ve diğer
yıpratıcı yöntemlerle kendi tekniğini geliştiren
sanatçı, bu kez kanvas yüzeyi bir müzakere
alanına dönüştürüyor.
Ne kazanırız, ne kaybederiz; pas bir şeyi
kaybetmek ya da kazanmak mıdır? Eksiltmek
değer kazandırır mı? Bu bir yatırım mıdır ya da
zamanla bir metaya dönüşebilir mi?
Tüm bu soruları göz önünde bulunduran
Buğdanoğlu Art Stage Singapur için yeni serisi
‘Typhon’u oluşturdu. Kanvas, alüminyum
ve suni reçine kullanarak oluşturduğu son
serisinde Buğdanoğlu, mücadele sürecini
bir üst seviyeye taşıyor ve bu kez meta-data
kavramıyla birleştiriyor. Sanatçı, fuarda söz
konusu transpozisyonu aynı düzlemde
uygulayarak ürettiği heykel çalışmasının
yanı sıra kanvas ve alüminyum üzerine
çalışmalarıyla yer alacak.
Berkay Buğdanoğlu
DJIA / DJUA / NASDAQ (2015)
tuval üzerine yağlı boya oil on canvas
160 x 300 cm
Mixer bu sene ilk kez bir yurtdışı fuarına
katılıyor. 21-24 Ocak 2016 tarihleri arasında
gerçekleştirilecek Art Stage Singapur’da
yer almaya hazırlanan Mixer, fuarda Berkay
Buğdanoğlu’nun son serisi ‘Typhon’ ile izleyici
karşısına çıkacak.
Çalışmalarında paslandırılmış metal ve
endüstriyel malzemeleri klasik yağlı boya
ile bir araya getiren Berkay Buğdanoğlu;
14
This year Mixer participates an international
fair abroad for the first time. Mixer will be in
Art Stage Singapore between 21-24 January
2016 with Berkay Buğdanoğlu’s last series
‘Typhon’.
In combining rusting steel and other
industrial materials with classic oil painting,
Berkay Buğdanoğlu dealing with themes
of transience, human footprint and chaos;
remains of civilization. Until now, decaying
Küresel finans merkezleri arasında lider
konumda olan Singapur, döviz ve emtia
ticaretinde Asya’nın en büyük merkezlerinden
biri haline gelmiş durumda. Öte yandan Tokyo,
sabit getirili ticaretin ana merkezlerinden
biri. Bunları akılda tutup sanatçının Art Stage
Singapur 2016 için ürettiği işine dönersek,
‘Typhon’un üretim sürecinde borsa datalarını
toplayan sanatçı, bu veriler aracılığıyla
çalkantılı bir deniz manzarası yarattı. Resim
ve heykellerinde söz konusu yükselip
alçalma verilerini sahneye koyarken bunu üç
boyutlu düzlemde soyutlaştırarak aktarıyor.
Küresel finansa fırtınalı, ikilimin şüpheli
olduğu bir bilinemez ama halihazırda hala
sezilebilir; karanlık, inişli çıkışlı fakat yine de
tanımlanabilir olduğu bir düzlemde yaklaşıyor.
and rusty surfaces, he has developed his own
techniques utilizing burning, scraping, acids
and other corrosives with painting, this time
converting ‘canvas’ surface to the negotiation
area.
What we gain or lose; Is rust something to
lose or gain? Could decay be gained in value?
Could it be invested on, or can time become a
commodity?
Keeping in mind all these questions, the
artist has proposed a new series for Art Stage
Singapore, where he will be working on
canvases, aluminum, and cast resin where
he can apply the idea of this negotiation
process on a higher level, engaging with
meta-data. The presented works will include
a sculpture, -created within the same manner
of transposition, canvases and works on
aluminum.
Being amongst the leading financial centers
globally, Singapore has developed into
the Asia region’s largest center for foreign
exchange and commodity trading. Other
than Tokyo, it is one of the main centers for
fixed income trading in the region. Bearing
that in mind, the artist has developed this
proposal for Art Stage Singapore 2016,
where he collects stock exchange data and
creates turbulent seascapes in paintings
and sculptures that enact data fluctuations.
The forms will be abstractions of the data
conveyed on to the three-dimensional space.
The work approaches global finance as a
stormy, unknown reality where the climate is
dubious, yet detectable, dark and turbulent
yet luringly describable.
15
açık depo / open space
açık depo / open space
biriktirdiği sayısız fotoğraf serisinde, baskın
seri üretime rağmen doğal, kendi halinde,
sessiz kalan anları olduğu gibi, kendi geliştiği
şekliyle sanatçının objektif gözünden sunuyor.
2014 senesinde Mamut Art Project’te “Geri
Kazanım” başlıklı fotoğraf serisi sergisini
gerçekleştiren sanatçı, 2010 senesinde
İran’da gerçekleştiren 7. Tahran Uluslararası
Animasyon Festivali’nde “I will not be young
for long” animasyonuyla katıldı.
Sanatçı İstanbul’da yaşıyor ve üretmeye devam
ediyor.
he was just 6 years old. In his photography
series that collect in 25 years, the artist’s
objective eye brings bare, quiet, genuine
moments just the way they have developed in
spite of the mass production.
He showed “Geri Kazanım” photography series
exhibition in 2004, at Mamut Art Project. He
joined 7th Tehran International Animation
Festival in Iran with his animation “I will not be
young for long”.
The artist lives and creates in Istanbul.
Fırat Giraygil
eftir 57/1 (2011)
fotoğraf photography
60 x 45 cm
Fırat
Giraygil
1984, Ankara doğumlu Fırat Giraygil, 2007
senesinde Bilgi Üniversitesi Görsel İletişim
Tasarımı bölümünden mezun oldu.
1990 senesinde henüz 6 yaşındayken başladığı
‘Eftirmusvikat’ isimli fotoğraf projesi 25 yıllık
birikimlerine dayanıyor. Sanatçı 25 yılda
16
Born in 1984, in Ankara, Fırat Giraygil
completed his undergraduate in Istanbul
Bilgi University Visual Communication Design
Department.
Fırat Giraygil
eftir 40/8 (2011)
fotoğraf photography
60 x 90 cm
His ‘Eftirmusvikat’ photograph project is based
on the accumulation he started in 1990, when
17
röportaj / interview
röportaj / interview
sınırların her halükarda iki taraf yaratıyor oluşu.
İçinde bulunduğumuz tarafa göre diğer taraf
‘dış’ olarak niteleniyor. Çoğunlukla bu sınırları
abartarak, değiştirerek, ya da yok ederek
alışılanın dışında bir algı yaratmayı ve sınırların
ötesine bir kapı aralamayı hedefliyorum.
Belirsizlik, olasılık gibi mevhumlar
işlerinizde sıkça karşımıza çıkan temalar,
bu kavramlara dair bakışınız nedir?
Belirsizlikler olasılıkları gün yüzüne çıkarır. Her
şeyin net olmadığı ara devirler, süreçler benim
için geleceğin tasavvur ve varsayımlarının
çoğaldığı dönemler.
Sümer
Sayın
Hülya Avtan
Mixer dergisinin 14. sayısı için “Nonlinear
Future” sergisi seçkisinde yer alan Sümer Sayın
ile bir araya geldik. “Belirsizlikler olasılıkları
gün yüzüne çıkarır” diyen sanatçıyla gündelik
hayatı ve çalışma tekniği üzerine konuştuk.
For Mixer magazine’s 14th edition, we
come together with Sümer Sayın who is in
“Nonlinear Future’”exhibition selection. We
talked with the artist who says “uncertainities
bring probablilities to light” about her daily life
and working technic.
H.A:Genel olarak sınırlarla derdiniz var,
bunun üzerine konuşabilir miyiz biraz?
H.A: In general you seem to be concerned
about borders, can we talk a little about
that?
S.S: Sınırları genel anlamıyla bir yerin veya
olgunun başını ve sonunu belirleyen çizgiler
olarak tanımlayabiliriz. Politik yani coğrafi
anlamda sınırlar ve yaşamlarımıza olan etkileri
elbette başlı başına bir konu. İşlerimde sınırları
bazen bu yanıyla bazense metaforik olarak ele
alıyorum. Temelde daha çok ilgilendiğim yanı
18
S.S: We can generally define borders as lines
that determine the beginning and the end of a
place or phenomenon. Borders as in political/
geographical borders and their impact on our
lives are of course a topic on its own. In my
work I deal with borders sometimes in the
Çalışmalarınızda pek çok farklı materyal
kullanıyorsunuz, buna nasıl karar
veriyorsunuz?
Kafamdaki sorulara, düşündüğüm konulara
göre aklımda bir fikir oluşuyor ve çoğunlukla
bu fikir mediumundan ya da malzemesinden
bağımsız olarak belirmiyor. Yani kavramlarla
malzemeler birbirinden bağımsız şeyler değil
benim için. İşler kendi materyalini seçiyor
diyebilirim.
Çalışmayı daha çok seviyorum
diyebileceğiniz bir malzeme var mı?
Sanırım en çok üç boyutlu, mekânla ilişkiye
giren ve deneyim yaratan işleri seviyorum.
Üretimimin temelinde heykel ve enstalasyon
var.
Yüksek lisansınızı Oslo’da yaptınız, Oslo
deneyiminin üzerinizde nasıl bir etkisi
oldu?
Sanat alanından çok fazla kişi ile işlerim
üzerine konuşma fırsatı buldum. Bunun yanı
sıra farklı bir kültürle haşır neşir oldum. Yaratıcı
bir insan için farklı dünyaları tanımak önemli.
literal sense and sometimes metaphorically.
Essentially I’m more interested in how borders
in any case create two sides. Depending on
the side we’re on the other side is described
as “out”. Often I aim to create a perception
outside what we’re used to and open a gate
beyond the borders through exaggerat-ing,
changing or destroying these borders.
Themes like uncertainty and probability
come up often in your work. What’s your
perspec-tive on these concepts?
Uncertainties bring probabilities to light. To
me periods and processes where everything’s
not clear are the times when envisions and
assumptions about the future proliferate.
You use a lot of different materials in
your works. How do you decide what to
use?
An idea configures in my mind in relation to
the questions and thoughts in my head, and
this idea doesn’t come out independent of its
medium. To me concepts and materials are
not separate, independent things. I can say
that works choose their own material.
Is there a material you can say you like
working more with?
I think I like works that are three dimensional,
relational to space and that create an
experience the most. Sculpture and
installation are at the core of my production.
You completed your graduate work at
Oslo. How did this experience affect you?
I had the chance to talk to a lot of people from
the arts community about my work. I also
got to explore a different culture. Discovering
different worlds is important for creative
people.
19
Sümer Sayın
hedef target (2015)
fotoğraf photography
31 x 92 cm Edisyon(Edition) 1/3+1
“nonlinear future” yerleştirme görseli
“nonlinear future” installation shot
Bilimle sanat arasında nasıl bir ilişki
görüyorsunuz?
Bilim, hayatı, dünyayı ve evreni metodik ve
kanıtlara dayalı olarak anlamaya çalışan bir
dal. Sanat ise sezgisel olarak anlamaya çalışan
bir dal olmasının yanı sıra yeni perspektifler
sunan, öncelikle zihni önyargılarından
kurtaran bir özgürleşme aracı. Her iki dal da
birbiri için bir ilham kaynağı olabilir.
Çalışmalarınızda doğa ile de kurulan
farklı türden bir ilişkiden bahsedebiliriz,
kişisel anlamda doğayla aranızda nasıl bir
bağ var?
Doğayla aramda bir şehirlinin kurduğu bağ
var. Doğa benim için bir kaçış alanı. Medeniyet
ve kültürün doğa ile olan ilişkisi ve doğanın
kendi içindeki düzeni ilgimi çekiyor.
20
What do you think is the relationship
between art and science?
Science tries to understand life, the world
and the universe through methodical and
evidence based practices. Art on the other
hand tries not only to understand through
intuition, but offers new perspectives; it is first
and foremost a vehicle of freedom that clears
the mind of prejudices. Both areas can be
sources of inspiration for each other.
In your work we can talk about a different
type of relationship with nature. How is
your connection to nature on a personal
level?
My bond with the nature is one that an
urbanite has. To me nature is a space to
Hakkınızda yayımlanan bir yazıda,
alternatif gerçeklik yaratmak
amacınızdan bahsediliyordu, bu alternatif
gerçeklik neyi içeriyor?
Şu an varolmayan, belki varolması mümkün
de olmayan, hayatla ilgili herhangi, farklı ve
çoğunlukla daha iyi bir olasılık veya içinde
bulunduğumuz gerçekliği sorgulamamızı
sağlayacak bir müdahale...
Felsefe ve edebiyatla ilişkinizi merak
ediyorum.
Felsefeye ilgim ortaokul yıllarında başladı.
Varoluşçuluk, özellikle Kierkegaard ve
yapıbozumcular en çok etkilendiklerim
diyebilirim. Edebiyat alanında da verilecek çok
örnek var ama mesela Witold Gombrowicz,
Michael Ende gibi yazarların tesadüfler,
birbiriyle ilişkisiz görünen durumlar arasında
bağ kurma şekilleri ve bir nevi gerçekliği
bükerek aslında daha gerçek olan bir durumu
escape to. I’m interested in the relationship of
civilization and culture with nature and the
order of nature within itself.
In a piece written on you, your intention
to create an alternative reality was
mentioned. What does this alternative
reality consist of?
A different and mostly good/positive
possibility about life, that doesn’t yet exist or
perhaps can not exist, or an intervention that
enables us to question the reality we are in…
I’m curious about your relationship with
philosophy and literature.
My interest in philosophy started around
middle school. I think I’ve been influenced
by existentialism, especially Kierkegaard and
deconstructionists the most. I give so many
examples about literature too, but for instance
the way writers like Witold Gombrowicz and
21
tarif etmeleri beni etkileyen yaklaşımlardan
biridir. Şu an okuduğum kitap ve yayımların
çoğu daha çok sanatla ilgili. Ama felsefe
ve edebiyata yoğun olarak odaklandığım
dönemin bence kişiliğimi ve bakış açımı
şekillendirmemde büyük etkisi oldu.
Gündelik hayatınızda nelerden
etkileniyorsunuz?
Her şeyden. Sergiler, müzik, sinema, arkadaş
sohbetleri, ilginç yazılar, komik videolar, güzel
objeler, doğa, seyahat, aşk... Her beslendiğim
şey direkt olarak işlerime yansımasa da ruh
halimi ve üretim şeklimi etkileyen unsurlar.
Yerli ya da yabancı işlerini takip ettiğiniz,
sizi etkileyen sanatçılar kimler?
Olafur Eliasson, Sol leWitt, Mona Hatoum,
Thomas Bayrle, Laurie Anderson, Andreas
Gursky, İlhan Koman sevdiğim sanatçılardan
birkaçı. Ve bizim jenerasyondan işlerini
beğenerek takip ettiğim sanatçılardan bir kaç
isim Erdal İnci, Atalay Yavuz, Ali Miharbi, İrem
Tok...
“Nonlinear Future” sergisindeki
çalışmanızı diğer çalışmaları
da düşündüğümüzde nasıl
konumlandırırsınız?
İşin kendisi aslında konumlanmakla ilgili.
Ama sadece mekanda değil zamanda da...
İşi izlerken seyirci kendini aynalardan oluşan
bir yön levhasının karşısına konumlandırıyor
ve bulunduğu noktadan geride kalan tarafı
ilerideki bir hedef olarak gözlemliyor.
22
Michael Ende con-struct bonds between
coincidences and seemingly unrelated
situations and in a way describe a “more real”
situation by bending reality stand out for me.
Currently most of the books and publi-cations
I read are about art. But I think the time I was
intensely concentrated on philosophy and
literature had a great impact on shaping my
personality and perspective.
What are you inspired by in your daily
life?
röportaj / interview
Büşra Tunç
Hülya Avtan
Everything. Exhibitions, music, cinema, talks
with friends, interesting writings, funny videos,
beautiful objects, nature, travel, life… Not
everything I’m fed with is directly reflected
on my work, but they influence my mood and
form of production.
Who are the local or foreign artists that
you follow and get inspired by?
Olafur Eliasson, Sol leWitt, Mona Hatoum,
Thomas Bayrle, Laurie Anderson, Andreas
Gursky, İlhan Koman are just a few of the
artists I like. And Erdal İnci, Atalay Yavuz, Ali
Miharbi, İrem Tok are some of the artists from
our generation I follow admiringly.
How would you position your work on the
exhibition “Nonlinear Future” considering
the other works as well?
The task itself is actually about positioning.
Not only in space but in time as well… While
observ-ing the work the audience positions
itself opposite to a direction sign made out
of mirrors, and from the point they are in
observes the area that’s behind them as a
point/target in front.
“Nonlinear Future’”sergisi kapsamında
seyirciyle buluşan Buşra Tunç, neye
dönüşeceğini bilmeden deneyler yaparak
malzemenin potansiyelini ortaya çıkarmayı
amaçlıyor. Sanatçıyla mimari eğitiminden,
sinemayla kurduğu ilişkiden ve çalışma
pratiğinden bahsettiğimiz bir söyleşi
gerçekleştirdik.
Buşra Tunç who meets audiance with
“Nonlinear Future” exhibition, aims revealing
potential of the material without knowledge
of its transformation at the end. We had
conversation with her about her architecture
education, relationship with cinema and
working practice
23
röportaj / interview
Büşra Tunç
kosmos 67p (2015)
yerleştirme installation
75 x 75 x 25 cm
Büşra Tunç
kosmos 67p (2015)
yerleştirme installation
(detay / detail)
H.A: Mimarlık eğitimi aldınız, mimari
ile diğer disiplinler arasında nasıl bir
bağ kuruyorsunuz? Mimari alanındaki
eğitiminizin üretimlerinize yansıması
nasıl oldu?
B.T: Mimarlığın bende anlam bulduğu ilk
önemli nokta atmosfer ve deneyim yaratımı.
Bir fikri, bir duyumsamayı, mekanı ve bir filmi
inşa etme süreçleri birbirine yakın ve iç içe
geçmiş süreçler. Bu da disiplinler arası sınırları
kaldırıyor. Mimarlığın merkez bir noktada
olup ağlarla diğer disiplinlere bağlandığı
bir bakışla yaklaşım geliştiriyorum. Mimarlık
eğitimi hem zihinsel, hem fiziksel olarak
inşa etme süreçlerinin katman katman açılıp
incelendiği, birçok farklı katmanın yapısal
olarak bir araya geliş biçimlerini araştıran
bir süreç. Bu sürecin kattığı sistematik tüm
üretimlere yansıyor. Ölçekler arası geçişleri
mümkün kılıyor. Bir taraftan 10.000 m² lik
bir mimari projenin parçası olurken, bir
taraftan küçük ölçekli enstalasyonlar üretmek,
süreçlerin birbirine nasıl yaklaştığını görünür
yapıyor. Tüm ölçeklerde çıkış noktasında,
bir duyum ve atmosfer yaratmak üzerine
yoğunlaşıyorum. Mimarlığın sanatsal üretimle
bağını bu duyumsama ve mekânsallık hissini
yaratmayı başlangıç noktasına alarak kurmaya
çalışıyorum.
24
Sinemasal anlamda etkilendiğiniz işler
neler?
H.A: You studied architecture. How do you
relate architecture to other disciplines?
How did your training in architecture
reflect on your work?
B.T: I am first of all interested in how
architecture can create atmospheres and
experiences. The processes of creating an
idea, perception, space or film are processes
that are very similar and integrated.
This removes the boundaries between
disciplines. I’m developing a perspective
in which architecture is at the centre and
is connected to other disciplines through
bonds. Architecture is a discipline which
throughly observes both the mental and
physical processes of construction and
investigates the ways different layers come
together. The systematics of this process
affects all of my production. It enables the
transition between scales. Creating a 10.000
m² architecture project and small scaled
installations simultaneously shows how
these processes become closer. In all scales
I start with focusing on creating a sensation
and atmosphere. I try to create the bond of
architecture to artistic production through
this sensation and taking building a sense of
spatiality as a starting point.
Film ve film izleyicisinin inşa edilebilir olduğu
fikri sinema ve mimarlık arasında önemli bir
bağ kuruyor. Tıpkı mimarlıkta olduğu gibi
sinema da bir inşa süreci. Sinemanın görsel
üretim gücü hem sanatsal hem de mimari
pratiğe etki ediyor. Mekansal enstalasyonlar
üretirken, en başta duyusal olarak neye
dokunacağı beliriyor. Mimarlık, malzeme
ilişkisi ve mekansallık hissini yaratmada,
sinema görsel işitsel etkisini oluşturmada
devreye giriyor. Aslında kategorize etmenin
çok da mümkün olmadığı bütünleşik bir
üretim süreci oluyor.
Dijitalle materyali bir araya
getiriyorsunuz, bu anlamda tekniğinizi
nasıl açıklarsınız?
Malzemeyle ve malzemeye dokunarak,
tanıyarak çalışma yolunun değerli olduğu
düşünüyorum. Neye dönüşeceğini bilmeden
deneyler yaparak malzemenin kendi
potansiyellerini ortaya çıkarmaya çalışıyorum.
Louis I. Kahn’ın ‘tuğlaya ne olmak istediğini
sormak’ noktasını başlangıç noktası olarak
alıyorum. Dijital görsel üretimlerin yoğun
ve artarak devam ettiği ve gitgide birbirine
benzediği bugünde, bu dijitalize etkileri
malzemenin kendisiyle yeniden inşa etme
yollarını arıyorum. Işık-materyal ilişkisinden
What are your cinematic influences?
The idea that film and the film audience are
constructible creates a similarity between
architecture and cinema. Just like architecture
cinema is also a process of construction. When
a spacial installation is being created, the first
thing that becomes clear is what it touches on
sensually. Architecture comes out in creating
the relationship between materials and the
sense of spatiality, while cinema comes out
in building the visual and audial effects. In
essence it is an integrated production process
that is not easily categorized.
You bring digital and physical mediums
together. How would you explain your
technique in this sense?
I think the way of working with material and
touching, meeting to material is valuable. I try
to unearth its own potential with experiment
without knowing what it will transform at the
end. I take Louis I. Kahn’s “even a brick wants
to be something” sentence as starting. As
today that digital audio production continues
increasingly intense and increasingly resemble
each other, I look forward to reconstruct the
digitalized effects with material. Installations
which were born from relationship of light and
material are result of this experience. Digital
productions become a tool for this fiction.
25
röportaj / interview
Büşra Tunç
kosmos 67p (2015)
(detay / detail)
doğan enstalasyonlar bu deneylerin ürünleri.
Dijital üretimler bu kurgu için araç haline
geliyor.
In your work in the “Nonlinear Future”
exhibition you use “sound”. In your
previous works you’ve worked with light.
‘Nonlinear Future’ sergisinde yer alan
çalışmanızda ‘ses’ kullanıyorsunuz,
önceki çalışmalarınızda ışıkla
çalışmıştınız, burada maddenin kendisiyle
nasıl bir ilişki kuruyorsunuz?
I created the first work of Kosmos series in
Santralistanbul, Silahtarağa electric santral
museum as spatial installation. The work
which is settled internal space of generator
in museum includes spatiality, material,
and light layers. 25 mm length fabrication
production material is formed of side by side
array becomes a construction which has
depth in third dimension. This construct which
consist of totally almost 17 thousand pieces
evokes two meanings of cosmos, aligning and
universe. The first version of work which try
to evoke with material and light, in Nonlinear
Future exhibition, with name of Kosmos 67p
tries to create same sensation with voice. It
can be thought as a kind of experiment which
is about activating of visual and voice in
another points on the same ground.
Kosmos serisinin ilk işini Santralistanbul,
eski Silahtarağa elektrik santrali müzesinde,
mekânsal bir yerleştirme olarak yaptım.
Müzedeki jeneratörün iç boşluğuna yerleşen
iş; mekansallık, malzeme ve ışık katmanlarını
içeriyor. 25 mm boyunda küçük bir birimin
yanyana diziliminden oluşan fabrikasyon
üretimi bu malzeme kendi etrafında sarılarak
üçüncü boyutta derinliği olan sarmal bir
yapı halinde geldi. Toplamda yaklaşık 17bin
birimden oluşan bu yapı kosmos kelimesini
iki anlamına- hizaya dizmek ve evren-çağrışım
yapıyor. İlk versiyonu malzemenin kendisi
ve ışıkla kosmos çağrışımı yapmaya çalışan
iş, Nonlinear Future sergisinde Kosmos 67p
ismiyle aynı hissiyatı sesle oluşturmaya
çalışıyor. Aynı zemin üstünde görselliğin ve
sesin başka noktaları harekete geçirdiğine dair
bir deney gibi düşünülebilir.
Mekânın kendisini de üretiminizin bir
parçası olarak kullanıyorsunuz, bu süreci
açıklayabilir misiniz biraz, söz konusu
paralelliği nasıl kuruyorsunuz?
26
You use the space itself as a part of your
work. Can you explain this process?
I can tell this relationship on ‘Suruhu’
exhibition that is a design of experience which
constitutes to artistic production’s vantage
point. Suruhu is a spatial experience exhibition
that we executed with ‘Yoğunluk’ initiative
in Sultanahmet, Nakilbent cistern last April.
Fiction which investigates the first existence
reason
İyi bir örnek olarak, mekânın kendisinin
sanatsal üretimin başlangıç noktasını
oluşturduğu bir deneyim tasarımı olan Suruhu
sergisi üzerinden bu ilişkiyi anlatabilirim.
Suruhu, Yoğunluk inisiyatifiyle birlikte geçen
yıl nisan ayında Sultanahmet, Nakilbent
sarnıcında gerçekleştirdiğimiz bir mekansal
deneyim sergisi. Mekanın ilk varoluş sebebini
araştıran ve fikri mekanın kendisinden alan
bir kurgu. Sarnıcın su için inşa edilmiş ve
uzun zaman suyu bünyesinde barındırmış
bir mekan olması ve zamanla ihtiyaçların
değişmesiyle suyun mekanı terkediş sürecine
odaklanıyor. Suyu zerrecikler halinde mekana
vererek izleyicinin mekanın hafızasıyla ilişkisini
kurmaya çalışıyor. İkinci bir katman olan ışık
tüm bu deneyimi görünür yapıyor. Bu sergide
olduğu gibi mekânın fikri oluşturan ana
karakter olması, en yakın olduğum kurgu.
Fikirsel anlamda nelerden
etkileniyorsunuz?
Malzeme ve mekânlar önemli bir noktada
duruyor.
Çalışma pratiğinizden bahsedebilir
misiniz?
Zihinle birlikte ellerin işlediği zanaat üretimin
önemli bir noktada olduğu ve ustalarla ortak
yürüyen bir pratikten bahsedebilirim. Fikrin
ortaya çıkma aşaması aklımda belli düşünceler
olmadan yaptığım denemelerle işliyor bazen.
Bazen malzemenin kendisinden veya mekânın
kendisinden doğuyor.
of the space and takes the idea from the space
itself. It focuses the process that cistern was
constructed for water and embodied water
for a long time and in a time with changing
of needs water left the space. It tries to
establish a relationship between audience and
space’s memory with water droplets. Light
as a second layer makes all these experience
visible. As in this exhibition, space as the main
subject matter is the closest fiction to me.
What are you influenced by conceptually?
Materials and spaces most importantly.
Can you talk a little about your working
practice?
I can talk about a practice in which craft
production that the process which mind and
hands work together is an important point
and carries out together with craftsman.
Coming to light of the idea phase sometimes
works with experiments without specific
thoughts in my mind. It sometimes rises from
material or place themselves.
What type of projects do you want to work
on in the near future?
I want to examine the nature of mechanical
systems and movement and create
constructions that create their own sense
of time. For a while I’ve been working on
articulated systems.
Yakın gelecekte gerçekleştirmeyi
planladığınız projeler nedir?
Mekanik sistemlerle hareketin doğasını
incelemek ve kendi zamanını yaratan yapılar
kurma niyetindeyim. Bir süredir mafsallı
sistemler üzerine çalışıyorum.
27
etkinlik / event
BETONART: Yazar Buluşmaları
etkinlik / event
Her sayıda farklı bir konuk editör işbirliği ile
farklı bir temada hazırlanan mimarlık, tasarım
ve sanat dergisi BETONART, şimdiye dek
ele aldığı tema paralelinde gerçekleştirdiği
buluşmalarda konuk editör ve yazarları kendi
ofisinde ağırladı.
Dergiye katkıda bulunanların hem dergi
ekibiyle hem de birbirleri ile tanışma,
görüşme fırsatı bulduğu ‘BETONART Yazar
Buluşmaları’ yoğun katılımlarla gerçekleşti.
Dergi ekibi, konuk editör ve yazarlarla o
sayının hikayesinin paylaşıldığı, sayfalara
sığmayanların akıllara takılanların hep birlikte
tartışıldığı, tema ile sınırlı kalmayıp mimarlık,
tasarım ve sanata dair gündemde ne varsa
hepsinin konuşulduğu bu sohbetler artık
Mixer’e taşınıyor ve okurların da katılımı ile
genişliyor.
BETONART’ın Mixer ile ortak olarak
gerçekleştireceği bir sonraki buluşmasında
gerek entelektüel gerekse sosyal anlamda
yeni bir çerçeve çiziliyor. Genç ve dinamik
yapısıyla hem genç sanatçıları desteklemeyi
hem de koleksiyonerlik kavramına yönelik
bakışı değiştirmeyi kendine amaç edinen
Mixer’in Sıraselviler’de açılan yeni mekânında
düzenlenecek bu ilk buluşma ile Mixer, mimari
ve sanatın kesiştiği noktaları sorgulamaya
devam ediyor.
BETONART’ın Mixer’de yapılacak ilk buluşması
mimarlık tarihinin en tartışmalı isimlerinden
Adolf Loos üzerine hazırlanan “Adolf Loos
ve Askıya Alınmış Diyalektik” temalı özel
sayı için yapılıyor. 9 Ocak Cumartesi günü
gerçekleşecek etkinliğe konuk editörlerden
Can Onaner de katılacak.
28
BETONART with its issues published in distinct
subjects like architecture, design and art,
received guest editors and writers in its office
in those meetings handled in parallel to those
subjects so far.
‘BETONART’ Authors’ Meeting’ which the
contributers of the magazine had found
opportunity to see and meet both the staff
and eachother was carried out with large
turnouts. Those talks in which the subject
of the month is being shared with staff
and authors, having discussed everything
that couldn’t fit into the pages and the
things left question marks, without leaving
anything talked whatever is on agenda about
architecture, design and art is now being held
at Mixer and reaching a larger audience.
A brand new frame will be drawn in the
upcoming meeting of BETONART and Mixer
in both intellectual and social sense. In that
very first meeting which will be held in Mixer’s
brand new location at Sıraselviler, with its
dynamic and young structure and with its aim
to support emerging artists and bring a new
point of view to the concept of collector, Mixer
is going on interrogate the points where art
and architecture meets.
The first meeting of BETONART at Mixer will be
for the special issue prepared on Adolf Loos
with the theme “Adolf Loos and Suspendid
Dialectic”. The event in 9 January on Saturday
carries out with the participation of its guest
editors Can Onaner.
29
etkinlik / event
Saraç
Saddles
Bir zamanlar bir saraç vardı. Yetenekli ve iyi bir
ustaydı. Eski zamanlarda yapılanlarla ilişkisi
olmayan eyerler yapıyordu… Yani modern
eyerler yapıyordu. Ama bunu bilmiyordu.
Sadece eyer yaptığını biliyordu. Yapabildiği
kadar iyisini.
Once upon a time there was a saddler. He
was a skilful artisan and used to make very
good saddles different from those of the past
centuries…..So the saddles were modern
but he was not aware of it. He just knew he is
doing his best.
Bu arada şehre tuhaf bir hareket geldi.
Sezession olarak adlandırılıyordu. İnsanların
sadece modern kullanım nesneleri yapmalarını
istiyordu.
One day he heard there is a new movement
called Secession which recommends only the
modern objects.
Saraç bunu duyduğunda en iyi eyerlerinden
birini aldı ve Sezession’un öncülerinden birine
gitti. Ve ona dedi ki: “Sayın profesör, bu eyer
modern midir?“
Profesör saracın işini uzun uzun inceledi ve
saraca “Hayır! Bu modern değil, fakat modern
bir tasarım bulmanız konusunda size yardımcı
olabilirim” dedi.
Adolf Loos Hakkında
About Adolf Loos
Avrupa mimarisinin en etkili isimlerinden
olan Adolf Loos (1870-1933), modernist
hareketin de öncülerindi. Döneminin mimari
bakışına başkaldıran duruşunun yanında
literatüre katkısıyla da hatırı sayılır öneme
sahip Loos, mimaride ‘minimalist’ yaklaşımın
savunucusuydu. ‘Süsleme ve Suç’ başlığıyla
kaleme aldığı mimari manifestosunda birbirini
tekrar eden bezemeleri çağın kentsoylusunun
işlediği bir suç olarak değerlendiren Loos’a
göre; mekânın yaratımcının bakışından
bağımsız olarak, içinde yaşayan bireyle
var olması gerekir. ‘Sezzossion’ mimarlarını
eleştiren Viyanalı sanatçı için, ‘ev dışarıya bir
şey söylemek zorunda değildir; tersine, bütün
zenginliği içeride apaçık olmalıdır’.
Adolf Loos (1870-1933) who was one of the
forerunners of the modernist movement, was
one of the most influental European architect.
Loos had importance with his rebellious
position in his term, and also contribution
to literature. He defended to minimalist
approach in architecture. In his architect
manifest with title of ‘Ornament and Crime’,
Loos commented to repeated ornaments as
guilt which was commited an offense by the
term’s bourgeois. According to him, space
with the people who live inside of it, must
be exist independent from its creator’s view.
For Vienesse artist, who criticized ‘Sezzossion’
architects, “home does not have to say
anything to the outside; on the contrary, all
richness of it must be obvious inside.”
30
Ve sınıfına şu eskiz konusunu verdi: Bir eyer
tasarımı.
Saraç ertesi gün yeniden geldi. Profesör ona
pek çok eyer tasarımı gösterdi… Usta çizimleri
uzun uzun seyretti ve gözleri açıldıkça açıldı
ve dedi ki: “Sayın profesör! Eğer at binmekten,
atlardan, deriden ve çalışmaktan sizin kadar
az anlasaydım, ben de sizin fantezinize sahip
olurdum.”
The saddler master took one of his
best saddles and went to the leading
representative of the movement and asked
him: “Professor is my saddle modern?”
Professor examined the saddles and told the
Master “No! this is not modern, but I can help
you finding a modern design for your saddles.”
And he pruposed to his class the theme for the
sketches: A design for a saddle.
The day after the professor gave the saddle
master several designs for a modern saddle…..
Master craftsman looked at the drawings
for a long time and then said: “Professor! If
I understood so little about riding, horses,
leather and work as you do, then I would share
your imagination”.
Now Saddles Master lives in complete
contentment making saddles. Modern ones?
Ve artık mutlu ve huzurlu yaşıyor.
He does not know. Just saddles.
Ve eyerler yapıyor. Modern? Bilmiyor. Eyerler.
31
nonlinear future
açılıştan kareler shoots from the opening
32
33
sıraselviler cad.
taksim sitesi, no:35, 2. bodrum kat,
beyoğlu istanbul
+90 212 243 54 43
34
|
www.mixerarts.com
|
[email protected]

Benzer belgeler

PDF olarak indir

PDF olarak indir [email protected] GALERİ ASİSTANI GALLERY ASSISTANT

Detaylı

june-october

june-october moment of our lives, also experienced making their own papers. They spent pretty delightful moments while producing handmade papers with the details of textures and colors come in sight through dif...

Detaylı

Katalog İçin Tıklayınız

Katalog İçin Tıklayınız mekanın özgül niteliklerinden ilham alan bir zamanmekan deneyimi yaratmayı amaçlıyor. Mekanın içinde bulunan su kuyusu bir tür axis mundi yorumuna dönüşüyor. Kuyunun ağzı, bu dünyadan başka bir dün...

Detaylı