Orman Yaban Hayatı Koşullarını Geliştirme

Transkript

Orman Yaban Hayatı Koşullarını Geliştirme
TAŞKÖPRÜ ORMAN İŞLETME
MÜDÜRLÜĞÜ’NÜN YABAN HAYATI
POTANSİYELİ VE DEĞERLENDİRİLMESİ
HAZIRLAYAN: DOÇ. DR. ÖMER KÜÇÜK
KASTAMONU ÜNİVERSİTESİ
ORMAN FAKÜLTESİ
2012-HAZİRAN
KASTAMONU
Genel Bilgiler
Ormanlık alanlarda yaşayan yaban hayvanlarından düzenli ve sürdürülebilir bir
şekilde yararlanmak, onların yaşam ortamlarının düzenlenmesi ve planlı bir şeklide
yönetimiyle mümkün olmaktadır (Küçük ve Uslu, 2004). Belli bir habitat içinde hareket
eden yaban hayvanları, bu habitatı oluşturan unsurların çeşitliliğiyle varlıklarını
sürdürmektedir (Oğurlu, 2001; 2003). Yaban hayatını ve çevreyi korumak için, onun nasıl
çalıştığını ve düzenlendiğini bilmek gerekir. Yaban hayvanlarından düzenli ve sürekli
olarak optimal yararlanmak ancak, onların yaşam ortamlarının ve hayatlarının iyi bir
şekilde düzenlenmesiyle mümkündür (Semli, 1985).
Yaban hayatına öncelik verilen orman ekosistemlerinde genellikle, varlıkları tehdit
altında veya tehlikeye düşmüş türlerin korunması ve populasyonlarının artırılması, bu
türlerin barınabilmelerine imkan verecek ölçüde yaşama alanı ayırmak ve bu habitatların
devamını sağlamak kriterleri esas alınmaktadır. Söz konusu alanlarda populasyonların
yeterli seviyeye çıkması halinde, bazı av hayvan türleri için, av amenajmanı da yapılabilir
(Randal ve Sassaman, 1979). Bu bağlamda, ormanların işletilmesinde ve korunmasında
yaban hayvanlarının yaşama ve üreme koşulları da göz önünde bulundurulmalıdır. Zira her
hayvan türü en iyi gelişmesini isteğine uygun ortamda sağlar (Çanakçıoğlu ve Mol, 1996).
Av ve yaban hayatında iki temel öğe vardır. Bunlar; yaban hayatı alanları ve bu
alanlarda yaşayan canlılardır. Yaban alanlarındaki türlerin ve onların yaşam alanlarının
niteliksel ve niceliksel değişkenlerinin ortaya konulmasıdır. Bu değişkenlerin objektif,
gerçekçi ve eksiksiz olarak belirlenmesi sürdürülebilir yaban hayatı yönetimi
planlamasında hayatı önem taşımaktadır (Anonim, 2001).
Yaban Hayatı Yönetimi
Ülkemiz için etkin bir YH yönetim mekanizmasının gerçekleştirilmesi, başta
kaynak envanteri olmak üzere YH koruma planları, YH geliştirme planları ve avlak
planlarının yapılıp hayata geçirilmesine bağlıdır (Oğurlu, 2008). Diğer yandan, bünyesinde
Yaban Hayatı Geliştirme Sahaları (YHGS)’nı barındıran ormanlık alanlarındaki Av-Yaban
Hayatı (AYH) koruma-geliştirme ile planlama ve işleme faaliyetlerinin, benimsenen orman
amenajman usulüne göre değişeceği açıktır.
Orman Yaban Hayatı Koşullarını Geliştirme
Ormanda yaşayan yaban hayvanlarından daha fazla yararlanmak için onların
isteklerine uygun koşulların sağlanması ve bunun için de birçok önlemlerin alınması
gerekmektedir. Bu önlemleri saptamada her hayvanın yaşam şeklini (biyolojisi) iyi bilmek
zorunluluğu vardır. Hatta, aynı türün çeşitli yörelerdeki yaşamlarının incelenmesi bile
önemlidir. Yaban hayvanlarının isteklerine uygun orman örtüsünde yaşamlarını sağlamak,
bu alanların bakımı ve geliştirilmesiyle mümkündür. Bu hususta alınabilecek önlemler
şunlardır.
Ağaçlandırma: Ormanda yaşayan yaban hayvanlarının yaşam ortamlarını,
geliştirme ve düzenlemede, yöre koşulları da dikkate alınarak, boş veya bozuk alanlarda,
yapraklı veya iğne yapraklı ağaçlamalara gidilmelidir. Fakat bu hususta karışık ormanların
saf ormanlardan daha yararlı olduğunu unutmamak gerekir. Zira bu tip ormanlar her
mevsim daha çeşitli örtü ve gıda sağlarlar. Orman kurmada ana esaslar daima göz önünde
bulundurulmalıdır (Saatçioğlu, 1970)
2
Bakım: Orman alanlarının bakımı konusunda genellikle (1) alt flora ve (2)
otlatmanın kontrolü gibi iki ana husus dikkate alınır.
Orman alanları az veya çok çeşitli alt türleri kapsar. Özellikle yaban hayvanları
için önemli olan bu floranın daimi kontrol edilmesi ve gerektiğinde yapay olarak
yenilenmesi icap eder. Bu hususta özellikle saf yapraklı ormanlarda daimi yeşil alt floranın
olmayışı, kış yararlanması için sınırlayıcı bir faktördür. Hayvanlar genellikle yapraklı
ağaçları iğne yapraklılara üstün tutarlar. Ayrıca hayvanlar sert yapraklı türleri yumuşak
yapraklı türlerden daha fazla severler. Fakat bu ağaçlar yavaş büyürler ve yaralarını kısa
zamanda kapatamazlar. Yaban hayvanlarının en fazla tercih ettiği yapraklı türler, dişbudak,
akçaağaç, gürgen, kayın, meşe, ıhlamur, kavak ve söğüt’tür. Yaban hayvanları iğne
yapraklı ağaçlardan göknar, ladin ve sedir’i sevmektedir.
Ağaç türlerinin, yaban hayvanlarının yemesinden zarar görmesi üzerinde, hayvan
cinsinin de büyük rolü vardır. Örneğin, karacalar kestane, dişbudak, meşe, fındık gibi ağaç
ve ağaççıkları; geyikler ise başta ladin olmak üzere meşe, dişbudak, göknar ve kayınların
kabuğunu soyarak yerler.
Yaban hayvanlarının ormanda aşırı otlaması sonucu orman örtüsü büyük zarar
görür. Bu hususun daimi kontrol edilmesi ve gerekli önlemlerin alınmaması ihmal
edilmemelidir. Bunun için birim alanda bulunması gereken hayvan türü daimi kontrol
edilmeli ve ayrıca aşırı otlatma alanlarının bitki türü ihtiyacı yapay olarak sağlanmalıdır
(Ağaçlamalar).
Bitki türünün yenilenmesi: Yaban hayatı planlamasında “Doğanın sabit olmayıp,
zamanla değiştiği” gerçeği unutulmamalıdır. Bu ana fikirden hareketle yaban hayvanlarının
normal veya normalin üstünde olduğu alanlardaki bitki örtüsü çeşidinin 10-20 senede bir
yenilenmesi zorunluluğu vardır. Gerek aşırı otlatma gerekse hayvanın gıda isteğindeki
değişmeler ile yöreye yeni hayvanların yerleşme çabaları bu yenilemeyi gerektirmektedir.
Yeşil bitkilerin sürekli çoğaltılması: Yaban hayatı ile uğraşan mütehassıslar,
yaban hayvanlarının sevdikleri besinler arasında çeşitli meyveli ağaçların olduğunu asla
unutmamalıdırlar. Bu hayvanlar, özellikle meşe, kayın, akçaağaç, ceviz, fındık, elma,
armut ve böğürtlen gibi bitkilerin tohum ve meyvelerini severler. Bu tip ağaç ve
ağaççıkları, hayvanların bulundukları yerlerde ve ormanın uygun kısımlarında
yetiştirmelidirler.
Bazen yetiştirme ile sağlanamayan veya kısa zamanda elde edilemeyen adı geçen
besinler, yetiştikleri alanlarda bitkilerden kesilmek suretiyle elde edilirler. Yapraklı dal adı
verilen bu besinler, özellikle gövdeler üzerindeki su sürgünlerini (25-50 cm boyunda)
kesmek suretiyle sağlanır ve hayvanların bulunduğu alanlara bırakılır.
Birçok ağaçlık alan korunak temin etmede kışın pek etkili olmazlar. Göknar, ladin
ve çamlar ise bu tip korunakların en iyisini sağlarlar. Bu özellikle, adı geçen türlerin alçak
boylu ardıç gibi bitkilerle birlikte oldukları zaman en üst düzeye çıkar. Yabani erik, yabani
gül, dişbudak vb. bitkilerin iğne yapraklılarla karışımı da iyi bir örtü sağlar. Sıklığın çok az
olduğu yerlerde ihtiyaca göre sürekli yeşil bitkileri dikmek uygun olacaktır. Bu sürekli
yeşil bitkilere 4-5 yıllık periyotlarla aralamalar yaparak ilerideki odun ihtiyacının belli bir
kısmını karşılamak da unutulmamalıdır.
Ormanın Yaban Hayatı Kapasitesi
Bugün Türkiye’de meşcerelerin ağaç türü ve komposizyonuna göre barındırdıkları
yaban hayvanlarının tür ve miktarlarına ait hâsılat tabloları mevcut değildir. Bu hususta
3
son zamanlarda ulusal parklarda bazı çalışmalara başlanmış bulunmaktadır. Bu en azından
tahmini olarak bir yönden elde edilebilecek av ürünü miktarlarının saptanmasında bir
başlangıç oluşturur. Bu konuda dış ülkelerde yapılmış çalışmalara göre, örneğin Amerika
Birleşik Devletleri’nde her 5-7 hektar’a bir geyik, 4-7 hektar’a da bir keklik düşmektedir.
Yaban Hayatı Amenajmanı Açısından Silvikültürel İşlemler
Orman Bakımı
Özellikle aralama, geyik gibi herbivor türlerin beslendiği yem bitkilerinde,
harikulade hızla, ani bir artış husule getirir. Yem bitkisi hasılatında gözlenen bu artış
yanında, bitkinin açıkta büyüdüğü zaman gölgedekine nispeten protein muhtevası ve
lezzet bakımından daha değerli hale gelmesi de hayvanlar lehine kaydedilecek bir
avantaj sağlar. Açıklıklarda yetişen yem bitkilerinin yalnız besince zengin olması değil,
aynı zamanda çeşitliliği de ormaniçi açıklıkları önemli kılmaktadır.
Yine aynı sebeple yaban hayvanlarının ara kesimden faydalanabilmesi için
ağaçların ya iyice boylanıp kalınlaşması beklenmeden kesilmesi ya da emvalin derhal
kaldırılması gerekir. Ayrıca, geyiğin örtü ihtiyacı gözetilmeden yapılan bir ara kesim
yem bitkilerini arttırsa bile örtü ihtiyacını karşılamadığı için yeterli faydayı sağlamaz
(Thomas ve Toweill, 1982).
Kesimlerde yaban hayatı açısından gözetilecek en önemli husus; kesimlerin belli bir
noktada yoğunlaştırılmayıp, uzun bir dönemi kapsayacak şekilde, geniş bir alan sathına
dağıtılmasıdır. Kesim programı, bunu sağlayacak tarzda hazırlanmalıdır. Buradaki maksat
hayvanın yaşama alanında büyük çapta bir değişiklik hasıl etmekten kaçınmak, yani kesimi
saha birimlerinin küçük bir kısmında yapmak ve böylece o birimde el değmemiş ve sağlıklı
habitat miktarını yüksek tutabilmektir.
Gerek yapraklı gerekse ibreli ormanlarda, içi kovuk ağaçlar bulunabilir. Bunlar;
sincap, yabankedisi ve baykuş gibi türler tarafından yuva veya barınak olarak
kullanılabilir. Bu türlere yuva sağlayan bu gibi ağaçlar, her ne kadar ormancı tarafından
değersiz veya zararlı gibi de görünseler, söz konusu türler açısından kritik bir öneme
sahiptirler. Dolayısıyla, ormanda belirli genişlikteki bir alanda, belli sayıda içi boşalmış
veya oyuk ihtiva eden ağacın, bu boşlukları kullanan türler için muhafaza edilmesi gerekir.
Bu amaçla korunacak ağaçlardan hektarda iki ağacın bulunması yeterli sayılmaktadır.
Ormandaki kurumuş ağaçlar veya kesim sonrası yerde kalan kalınca dallar, canlı
gövdelerde delik açmada isteksiz davranan ve hatta zorlanan ağaçkakanlara (Picidae)
terkedilebilir. Keza, ormancı gözünde, yangın tehlikesini arttıran unsurlardan olan dikili
kuruların yaban hayatı bakımından değeri ve sağladığı avantaj olağanüstü durumlar hariç
tutulmak kaydıyla sıradan bir yangına ait riski ve yangının yol açtığı kayıpları
dengeleyecek ölçüdedir.
Orman ağaçlarından meşe, kayın, kestane; çalılardan da kuşburnu, ahududu,
böğürtlen gibi türlerin meyveleri, bilhassa kışın yabani hayvanların beslenmesinde
önemli bir yer tutar. Bunlar, ormanın asli ağaç türü ve hem de yaban hayvanları için
maksimum fayda sağlayacak sayıya indirilebilir. Bu sayı tartışmalı olmakla birlikte
hektarda 10 adet olarak düşünülmektedir. Buna göre, baltalık olarak işletilen meşe
ve kayın sahalarında kesim sırasında bazı olgun fertlerin bırakılması, keza her türlü
diri örtü temizliği sırasında meyveli çalılardan bir kısmının belli bir oranda
muhafazası gerekmektedir.
4
Çevresi nispeten açıklık ve ışık ihtiyacında olan çalı türleri, ormanın iç
kısımlarından ziyade açıklıklarında ve meşcere kenarlarında daha iyi geliştikleri için, bu
gibi alanlardaki meyveli çalıların bırakılması daha isabetlidir. Diğer taraftan dik
yamaçlarda ki meyve veren boylu ağaçların meyvesi, yamaç boyunca geniş bir alana
yayılabildiğinden bakım sırasında bunların çevresi kesimle bir miktar açılarak daha fazla
ışık ve mekan elde etmeleri sağlanmalı ve böylece meyve verimlerinin artmasına imkan
verilmelidir (Wing, 1951).
Orman bakımının uygulama vasıtası silvikültürel işlemlerdir. Silvikültürel müdahale
habitat koruma ve geliştirme prensibine uygun yapıldığı ölçüde, yaban hayatı da gelişme
imkanı bulur. Bu prensip; “Ormanda yaban hayatı türlerine gıda ve örtü sağlayan flora
kompozisyonu ve strüktürlerin devamını sağlamak ve bunlarda gereken yer veya
zamanlarda gereken modifikasyonları yapmak” şeklinde açıklanabilir. Farklı hayvan
türlerinin ekolojik istekleri de farklı farklı olduğundan belirli bir silvikültürel tedbirin her
tür için ayrı tarzda uygulanması gerekebilir. Bununla beraber, yaban hayatı bakımından
genel olarak faydalı kabul edilen birtakım orman bakımı ve silvikültür işlemlerinin
uygulanmasında, uyulması halinde orman yaban hayatı lehine sonuçlar verdiği
bilinen bazı kurallar bulunmakta ve bu sebeple bunlara uyulması tavsiye
edilmektedir. Mesela bakım kesimi ve diri örtü mücadelesinde, yaprak, sürgün ve
meyveleriyle hayvanların beslendiği ağaç ve çalı türlerine dokunmamak veya bunları
hiç değilse kısmen muhafaza etmek, genel bir kuraldır. Diğer yandan, sözgelimi geyik
gibi bir herbivor türe kışın besin imkanı sağlamak için, yapraklı bir ormandaki
aralamayı ormanın karla kaplı olduğu bir döneme, mesela Şubat ayına kaydırmak ise
silvikültürel bir işlemin zamanını belli bir türe göre ayarlamaya bir örnektir (Wing,
1951).
Ayıklama
Ayıklama, gençlik bakımının sona ermesinden sonra başlayan ilk planlı kesim
müdahaleleri olup, meşcerenin sıklık çağında uygulanır. Ayıklama kesimleri sonunda
ormanda bırakılan yapraklı dallar, geyik ve tavşan gibi herbivor türler için kısa süreli de
olsa gıda kaynağı oluşturması yönüyle çok yararlı olmaktadır. Bu kesimler, ayrıca, sürgün
gelişmesini hızlandırdığı için sürgünle beslenen türleri sevindirir. Bu sebeple, yaban
hayvanları-yoğun oldukları yerlerde-ayıklama yapılan meşcerelerde ağaçlara daha fazla
zarar vermektedir. Ayıklama kesimlerinin dezavantajı ise, bu kesimler sırasında meşcerede
bulunan ve yaban hayvanları için besin kaynağı oluşturan kızılağaç Alnus spp., titrekkavak
Populus tremula, çınar Platanus spp., huş Betula spp. ve çalıların sahadan
uzaklaştırılmasıdır. Dolayısıyla, meşcerenin gelişme çağında dolgu ağacı görevi yaparak
düzgün gövdelerin yetişmesine de hizmet eden bu tür tali ağaç ve çalıların yaban
hayvanları için imkan ölçüsünde korunması gerekmektedir (Çanakçıoğlu ve Mol, 1996).
Aralama
Aralama kesimleri genel olarak yaban hayatı lehine sonuçlar doğurur. Bu kesimler,
sürgünle beslenen hayvanlara, özellikle gıdalarının tükendiği kış aylarında taze gıda
imkanı sunar. Ayrıca ağaçları düzenli periyotlarla ek sürgün geliştirmeye teşvik eder
(Çanakçıoğlu ve Mol, 1996).
Genç bir çam meşceresi, tepe kapalılığı oluştuktan sonra yaban hayvanlarına
gizlenme ve termal örtüden başka herhangi bir fayda sağlayamaz. Bu sebeple, habitat
geliştirmek isteniyorsa aralamalara ekonomik ölçüler elverdiğince erken başlamalı ve
sık sık tekrarlanmalıdır. Zira, sıkça yapılan aralamalar alt tabakadaki yem
5
ürününün miktarını, çeşidini, kalitesini arttırdığı gibi bu kısımdaki bitkilerin meyve
ve tohum tutmasını da hızlandırır. Bununla birlikte, belirli bazı alanlarda şiddetli
aralamadan sonra kontrollü yakma da gerekebilir. Çünkü, arkasından kontrollü yakma
gelmeyen bir aralama, bu gibi alanlarda, sahaya yapraklı türlerden oluşan gayet sık bir orta
tabakanın gelmesine, bu ise ışık ve besin rekabeti dolayısıyla alt tabakadaki yem ürününün
azalmasına yol açar.
İbreli meşcerelerde aralama için en uygun zaman kışın karlı dönemidir. Zira
bu zamanda yapılan bir aralama, geyik ve benzeri türlere, kesilen ağaçların
sürgünlerinden faydalanma imkanı verir. Aralamadan sonra sahada gelişen
kommüniteler ve kenar etkisi de keza besin ve örtü elemanlarının artması yönünde etkili
olmaktadır. Bu sebeple, silvikültür, yaban hayatında besin ve gıdayı arttırma aracı olarak
kullanılmaktadır (Wing, 1951).
Budama
Budaksız ağaç yetiştirmek esas olduğu için ormancılıkta budamaya ancak zaruri
hallerde başvurulur. Çam sıklıklarında meşcere kalitesini yükseltmek ve özellikle yangın
tehlikesini azaltmak için iyi gövdelerde 2-2.5 m yüksekliğe kadar kuru dalların alınması
yoluna gidilmektedir. Bu işlem yaban hayvanları ve bilhassa çam ormanlarında barınan
kuşlara hareket imkanı sağlama yönünde faydalı olur; besin şartlarında ise herhangi bir
değişikliğe yol açmaz. Yeşil budama denilen, gövdenin alt kısmındaki canlı dalların
kesilmesi, meşcerenin alt seviyesindeki besin miktarını azaltır. Bu da geyik, tavşan ve
karaca gibi alçak dal ve sürgünlerden faydalanan türleri olumsuz etkiler. Bu sebeple
yeşil budamayla gövdelerin dal ve sürgünlerden arındırılması, yaban hayvanları
bakımından zararlıdır.
Sağlık Kesimleri ve Enkaz Kaldırma
Sağlık kesimleri; ormanda yangın, böcek salgını, fırtına gibi afetler veya çeşitli
hastalıklar neticesinde ölen ağaçların ormandan çıkarılmasıdır. Bu kesimler, bir mecburiyet
olmadıkça, memelilerin doğurduğu, kuşların da yavru uçurduğu dönem dışında, yani MartAğustos dönemi çıktıktan sonra yapılmalıdır. Sağlık kesimlerinde esasen ölmüş veya
yaşama ihtimali kalmayan ağaçlar çıkarılır. İçi oyulmuş fakat hayatiyeti devam eden
ağaçlar sağlık kesimi dışında tutulmalıdır. Zira bu tip ağaçlar; sansar, sincap hatta tilki gibi
memelilere; baykuş, ibibik, ağaçkakan gibi kuşlara yuva mekanı sağlarlar.
Gençleştirme
Yaban hayatında, prensip olarak, sahayı birden tamamen açmayan tabii
gençleştirme tercih edilmekle birlikte, tür çeşidini çoğaltmak ve istenen karışımları
sağlamak için, tabii gençliği farklı türden fidanlar dikerek takviye etmek suretiyle aynı
alanda tabii ve suni gençleştirme metodlarının kombine edildiği bir sisteme gidilebilir. Bu
şekilde elde edilen karışık meşcereler sayesinde sahada hem tür çeşitliliği hem de farklı yaş
sınıfında fertlerin bulunması sağlanmış olur. Çünkü bu sayede bir yandan çeşitlilik
dikimlerle arttırılırken bir yandan da sözgelimi yaşlı bir ağacın kesildiği yerde ortaya çıkan
genç fertler, yani tabii gençlik, çeşitli yaban hayvanı için korunak sağlar. Boş ve bozuk
sahalarda ise yörenin ekolojik şartlarına uygun özellikte türler kullanılarak yapraklı ve
ibreli karışımları sağlayan ağaçlandırmalar yapılması, yaban hayatı yaşama alanlarını
genişletmeye yarar (Saatçioğlu, 1979).
Ağaç Türü Karışımı
6
Çoğu hayvan türü, farklı tipte birkaç vejetasyonun yan yana veya iç içe olduğu
yerleri tercih eder. Maksimum popülasyon yoğunluğu- türün esneklik sınırları içerisinde
kalmak kaydıyla vejetasyon tipleri bakımından yeterli çeşitliliğin bulunduğu alanlarda
görülür. Bu alanlar ise iki veya daha fazla vejetasyon tipinin birleştiği ve kenar etkisinin
ortaya çıktığı hatlar veya ekotonlardır. Bu sebeple bir ormanda ağaç türü sayısının fazla
olması, genel olarak yaban hayatı için bir avantaj teşkil etmektedir. Farklı türlerin homojen
dağılış göstermeyip yan yana meşcereler veya bloklar halinde bulunması, habitat
çeşitliliğini arttırarak bu avantajı daha da güçlendirmektedir (Wing, 1951).
Meşcere Tekstürü ve Strüktürü
Meşcerenin yatay ve dikey kapalılığı, habitatın örtü ve besin şartlarını değiştirmek
suretiyle o alandaki hayvan türlerinin çeşidi ve sayısı üzerinde etkili olur. Memeli büyük
hayvanların ihtiyacı olan örtü tipleri şekillenmesi, meşcerenin hem yatay hem de dikey
kapalılığına bağlı olarak gerçekleşir. Bunlardan mesela termal örtünün kalitesi doğrudan
yatay kapalılığa göre değişirken, gizlenme örtüsünün elverişliliği yatay kapalılık yanında
düşey kapalılığın derecesine de bağlıdır. Aynı derecede düşey kapalılık sağlayan biri yaşlı
ve kalın çaplı ağaçlardan, diğeri ise ince çaplı, fakat sık durumdaki genç ağaçlardan oluşan
iki ayrı ibreli meşcereden ikincisi, fazla sayıda gövdenin oluşturduğu sütreler sayesinde
görüş mesafesinin azalmasına ve dolayısıyla daha fazla emniyet örtüsü teminine hizmet
eder. Böyle bir meşcere altında kırılıp yatmış gövdelerin ve yer yer ağaççık ve çalılıkların
bulunması, bir kısım iri cüsseli hayvan türleri için yeterli sütreler oluşturabilmektedir.
İbreli ormanlarda, meşcere iyice yaşlandığında, yatay kapalılığın belli bir derecede
azalması sayesinde alana değişik çalı türleri ve bilhassa otsu türler gelebilmekte, bu ise
besin miktarının artması yönünde olumlu bir etki meydana getirmektedir.
Çoğunlukla, orman örtüsü sürekli aynı yapıda gitmez. Bu sebeple belli bir
istikamette ilerlendiğinde farklı yapıda vejetasyonlara girilir. Bu vejetasyon tiplerinin
bazıları Geyik Cervus spp. tarafından gizlenme örtüsü, bazıları termal örtü olarak,
keza bazıları da otlak olarak kullanılır. Ancak diğer yabani türler gibi geyik de bu
farklı ihtiyaçlarını kısa mesafe dahilinde karşılayabildiği alanları tercih ettiğinden
belli bir alan dahilinde muhtelif vejetasyon tiplerinin bir arada yer alması
gerekmektedir. Bunun için de belli bir vejetasyonla kaplı alanın belli bir büyüklüğü
geçmemesi gerekir. Zira bir vejetasyon tipinin diğerleri aleyhine geniş bir alana
yayılması halinde diğer ihtiyaçlarını karşılayacak alanlar uzakta kaldığından geyik
bu alanı ya hiç kullanmaz ya da bunun sadece diğer vejetasyon tiplerine yakın
kısımlarını tercih eder. Bu durumda, geyiğe sözgelimi gizlenme örtüsü sağlayacak bir
vejetasyon için bir maksimal genişlik söz konusu olmaktadır. Bu mesafenin bitiminde
farklı yapıda bir vejetasyon mesela farklı bir örtü başlar. Bu iki farklı vejetasyonun
karşılaştığı sınıra ise bilindiği gibi “Kenar” adı verilmektedir.
Silvikültürel işlemler sonucu ormanda oluşacak boşlukların büyüklüğü, olgun
ağaç boyunun 5-8 katından fazla olmamalıdır. Bu ise takriben maksimum boşluk
alanı olarak 140-180 m’lik genişliğe tekabül etmektedir. Orta yaş sınıfında ve 1.0
kapalılıktaki bir karışık ibreli meşcere, sözgelimi geyik için, kısa görüş mesafesiyle
mükemmel bir gizlenme örtüsü sağladığı gibi, bu kapalılıktaki bir meşcerede, geyik,
termal örtü olarak kullanabileceği ağaç gruplarını bulmakta da zorluk çekmez.
Ancak bu tip bir meşcerede, alt tabaka son derece fakir olup geyiğe beslenme imkanı
veremez. Bu meşcerede kapalılığın 0.7’ye düşmesi halinde ise görüş mesafesi %25
artmakta, yani gizlenme örtüsü bir miktar azalmakta, buna mukabil zemin
florasında mükemmel bir çeşitlilik ortaya çıkmaktadır.
7
Meşcerede dikey kapalılığı sağlayan unsurlar; orta tabakayı oluşturan tali ağaç
türleri ve ağaççıklar ile alt tabakayı dolduran çalı ve kaba otsulardır. Bunlar, yaban
hayvanlarına gizlenme örtüsü sağlama yanında, yerine göre yaprak, sürgün, meyve ve
tohumlarıyla besin miktarını arttırma yönüyle de faydalı olur. Mesela, çalı tabakası bir
geyik ferdi için hem gizlenme hem de termal örtü materyali temin ettiği gibi çeşitli
besin maddelerini de ihtiva etmektedir.
Meşcere yaşı genel olarak gövdelerin alt kısımlarındaki dalların oranı ve mikroiklim
oluşumunda etkili olmaktadır. Meşcere yaşlandıkça alt dalların azalması, besin miktarı
üzerinde olumsuz etki yapar. Fakat, bu dallar seviyesinde bir alt tabakanın gelişmesi
halinde, besin şartlarında meydana gelen gerileme, bu tabaka tarafından telafi edilir.
Olgun meşcereler, gençlere veya kısmen kesilmiş olanlara oranla daha sağlam bir
mikroklima hasıl eder ve dolayısıyla daha iyi izolasyon sağlarlar. Bu tip bir meşcerenin
katlı yapıda olması, izolasyonu daha da güçlendirir. Bu sebeple, yaban hayvanları iki
tabakalı meşcereleri, tabakasız yapıda olanlara tercih ederler.
Hasat ve Bölmeden Çıkarma
Farklı kesim metodlarının her birinin yaban hayvanları üzerindeki etkileri de farklı
olmaktadır. Mesela, bir koru ormanında uygulanan büyük alan tıraşlama işletmesi sahayı
tamamen boşaltıp çıplak hale getirdiği için, örtü ve bazen de yuvalanma imkanından
mahrum kalan hayvanlar, artık orada barınamaz ve sahayı mecburen terkederler. Böyle bir
alanın yeniden hayvanlar tarafından iskan edilmesi için uzun yıllar geçmesi gerekir. Buna
mukabil, ağaçların mümkün olduğunca eşit dağılışta ve yalnız bir kısmının çıkarıldığı siper
kesiminin yaban hayvanları üzerindeki olumsuz etkisi, tıraşlamadaki kadar büyük değildir.
Çünkü sahada kalan ağaçlar sınırlı da olsa belli bir ölçüde örtü imkanı sağlayabilir.
Yaban hayatı bakımından en ideal işletme tarzı olan seçme işletmesinde Tek Ağaç
Kesimi ekonomik olmaması ve geniş alanlarda hayvanların tedirgin olmasına sebep olduğu
için fazlaca tercih edilmez. Bunun yerine, Grup Seçme Yöntemi, söz konusu sakıncaları
azalttığı ve hayvanlar için faydalı habitat modifikasyonları oluşturma imkanı verdiği için
tercih edilir. Zira, Grup Seçme usulünde kesim alanının çapını istenen ölçüde ayarlamak ve
ayrıca meydana gelecek boşlukların ormandaki dağılımını düzenlemek mümkündür. Bu ise
habitat düzenlemenin ormandaki en kolay ve pratik yollarından biridir. Mesela grup
kesimlerinde, kesim alanı çapının en boylu ağacın iki misli olması halinde meydana gelen
boşluklar, yaban hayvanları için arzu edilen habitat şartlarını sağlamakta, bu boşlukların
ormanın çeşitli yerlerine dağıtılması kenar etkisini ve nihayet habitat kullanımını
arttırmaktadır.
Kesimin planlanan sıraya göre tamamlanması için gereken süre rotasyon
uzunluğunun 1/3’ünden az olmamak şartıyla, siper kesimi sistemi-sürgün veren-dayanıklı
türlerin gençleştirilmesi için çok uygundur. Aksi taktirde ise kesim sonucu önemli ölçüde
aynı yaşlı alanlar ortaya çıkar.
Geyiğe bitki süksesyonunun ilk dönemlerinde bolca rastlanması, buna mukabil
yaşlı meşcerelerde pek fazla görülmemesi, buralarda uygulanacak silvikültürel
müdahale konusunda bize ışık tutmakta ve hangi silvikültürel işlemlerin uygulanması
gerektiğine dair ipuçları vermektedir. Mesela, geyiğin habitat şartlarını geliştirmeyi
hedef alan bir planda ekolojik süksesyonun ilk devrelerinin sahadaki devamlılığının
sağlamaya çalışılması gerektiğinden, ormandaki özellikle tıraşlama kesimler,
boşaltılan sahaların hasat yılına kadar geçireceği gelişme çağları göz önüne alınarak
planlanır.
8
Yapraklı ormanda tıraşlamayı takiben sahaya gelen gençlik ve çalılar geyiği
cezbeder. Ancak, tıraşlama aynı yaşlı meşcereler oluşmasına yol açacağından geniş
alanda değil de şeritler veya bloklar halinde yapılmalıdır. Ayrıca bu kesimlerin
rotasyon periyodu iyi ayarlanarak; kesim şerit ve bloklarının sahaya dağıtılması, yani
plan süresinin, sahanın her bir bölümünde mümkün olduğu ölçüde farklı yaş
sınıfında gençlik ve meşcereye yer verecek şekilde tespit edilmesi gerekmektedir.
Böylece oluşturulan blok ve şeritler, kesim alanları çok dar tutulmadığı sürece geyik
faydalanmasını arttıracaktır.
Sahayı fazlaca açan fakat birkaç yıl içinde bol sürgün verimini sağlayan blok
ve şerit kesimleri, geyiğe gerek seçme kesimi gerekse siper kesimi metodlarına göre
daha çok fayda temin etmektedir.
Ormancılık uygulamaları geyik populasyonları üzerinde diğer amenajman
faaliyetlerine göre çok daha güçlü olumlu veya olumsuz etkiler yapmaktadır. Bütün
yabani populasyonlar için geçerli olduğu üzere, geyik ile ormancılık faaliyetleri
arasında da karşılıklı etkileşim vardır. Geyik, kesim yapılmakta olan sahaya ancak
arada topografik bir engel veya ağaçla kaplı bir bölüm varsa “Gözden kaçış çizgisi”
ni aşmamak kaydıyla yaklaşmaktadır. Kışın, gerek zayıf düştüğü gerekse karın
yüksek olduğu yerlerde ilerlemesi zorlaştığı için geyikte kesim faaliyeti civarında da
daha az hareket gözlenir. Buna mukabil bir taraftan karla kaplı bir arazinin her
yerini gezememesi ve yeterince besin bulamaması gibi sebeplerle, diğer taraftan da
bu dönemde hem insan faaliyetlerindeki genel azalma hem de geyiğin bunlara
hassasiyetindeki azalma dolayısıyla geyik, kesilen ağaçların bulunduğu ve karın
temizlendiği alanlara daha cesaretle yaklaşır.
Çifttırnaklılar gibi gregar karakterde olan, yani sürü halinde yaşayan
hayvanlar tedirgin edilmekten çok rahatsız olur ve bundan ciddi zararlar görürler.
Çünkü sürüdeki bir ferdin duyduğu rahatsızlık diğerlerine de yansır. Geyik de bu
gruba dahil türlerdendir. Bu sebeple kesimin sürdürüldüğü yerlerde geyiğin
durumunun nazik olacağı ve kesimden çabuk etkilenip zarar göreceği
düşünülmelidir.
Çoğu zaman, geyiğin kesimler sebebiyle sahadan uzaklaşması geçici bir
durumdur. Mesela bazıları, geceleyin ve haftasonları gibi kesim işine ara verilen
zamanlarda sahaya geri dönebilir. Hatta bazıları gündüz saatlerindeki kesim
faaliyetine bile alışır. En çok rastlanan durum, geyiklerden az da olsa bir kısmının
birkaç gün ila birkaç hafta arasında değişen bir süre sonunda kesimin sona erdiği
alana dönmesidir. Giden geyiklerden, emniyet örtüsü bulmak için daha fazla
uzaklaşmak zorunda kalanların hemen geriye dönme ihtimalleri daha azdır.
Aynı alanda birkaç yıl üst üste kesim yapılması halinde, kesimler bittikten sonra da
geyik bir süre daha buradan uzak durmaya devam eder. Fakat araştırmalar, geyiğin
terkettiği bu alana er-geç döndüğünü göstermektedir. Bununla beraber tedirgin ve taciz
edildiği süre zarfında hayvanlarda ağırlık kaybı, hastalılara ve emfizeme (emphysema)
karşı hassasiyet ve ayrıca üremede başarısızlık gibi komplikasyonlar ortaya çıkabilir. Çok
sayıda yabani türde, sıkıntı ve tedirginlikten kaynaklanan bu çeşit olumsuzluklara
rastlanmaktadır. Kesim programı, geyiğe kesim boyunca süren kargaşaya karşı hayvanlara
yeterli ölçüde güvenlik ve beslenme alanı sağlayacak tarzda düzenlenmelidir. Diğer bir yol
ise kesimlerin kısa zaman zarfında bitirilebilecek ve dolayısıyla hayvanlara minimum
sıkıntı verecek çapta tutulması, yani imkan nispetin de dar alanlarda yapılmasıdır.
9
Kesim sonunda habitatta ortaya çıkan şartlar, hayvanlarda ortamdaki ani değişimle
başlayan ve süksesyonal gelişmeyle devam eden değişikliklere karşı bir tepki süreci
başlatır. Bu sürecin şekillenmesinde, ara kesimler ve yol yapımı gibi faaliyetler de ayrıca
etkili olur. Buna göre mesela geyik habitatında uygulanan bir silvikültürel işlemin hem
geyiği doğrudan tedirgin etme hem de habitatta modifikasyona yol açma suretiyle etkili
olduğunu söylemek mümkündür.
Ne çeşit olursa olsun kesim, kısa vadede, geyik için mevcut örtü miktarını
azaltır. Bununla beraber ağaçların alt tabakada ki vejetasyonu gölgelediği yerlerde
ise kesimle oluşan açıklıklar uzun vadede bu tabakadaki yem bitkilerinin miktar ve
kalitesinde artışa yol açar. Dolayısıyla kesim planlanırken bu iki husus, yani örtü ve
yem bitkileri arasındaki denge gözetilmelidir. Ayrıca şunu da belirtmek gerekir ki
yem bitkilerinde kesimle meydana gelen artışın herhangi bir hayvan türüne faydası,
sahada mevcut besinin sınırlı olup olmayışına, yani hayvanın ek besin kaynağına
ihtiyaç duyup duymamasına göre değişir. Nitekim sahada besin fazlalığı olduğu halde
hayvan bulunmaması çoğu zaman yaban hayatı yöneticisini şaşırtan, zihnini karıştıran bir
durumdur. Bu sebeple böyle bir fazlalığın sözgelimi geyik üzerinde nasıl bir etki
yapacağını kestirebilmek için evvela şu hususları bilmek gerekmektedir.
 Belirli bir dönem bazında geyiğin muhtaç olduğu örtünün çeşit ve
miktarının ne olduğu,
 Örtü ile beslenme aktivitesi ve özellikle kesim boşluklarındaki yem
bitkilerinin tercih edilmesi arasındaki ilişkinin ne olduğu,
 Örtü ve yem bitkileriyle doğrudan ilişkili olmayan özel habitat isteklerinin
olup olmadığı veya varsa bunların hangileri olduğu.
Bu gibi faktörler dolayısıyla genel bir ifade olarak bir “Tipik Geyik
Sahası”ndan bahsetmek mümkün, fakat her yer için geçerli olacak bir “Optimal
Geyik Alanı” tarifi yapmak ve bununla ilgili genel bir formül vermek mümkün
değildir. Çünkü böyle bir alan için gereken optimal şartlar, sözgelimi örtü / otlak
oranı yöreden yöreye değişir. Mesela ABD-Washington ve Oregon-Mavi Dağlar için
hazırlanan bir yaban hayatı amenajman planında yem bitkileri / örtü oranı = 60/40
olması, örtünün ise %20 gizlenme, yani emniyet örtüsü, %10 termal örtü, %10 da
hem emniyet hem termal örtü unsurlarını ihtiva etmesinin, optimal sonuç vereceği
ifade edilerek bu kombinasyonun sağlanması tavsiye edilmiştir. Söz konusu planda
önerilen hususların tespitinde şu varsayımlardan hareket edilmiştir:
 Geyiğin yayılış sahasındaki, önemli bir miktar ormanlık alandaki ağaç
yoğunluğu, geyiğin örtü ihtiyacını karşılamada yetersiz kalmaktadır. Bu sebeple
bunlar, yem bitkisi üretimine ayrılabilir, yani otlak olarak sınıflandırılabilir.
Geyiğin, yeni oluşan bir ormaniçi açıklık karşısındaki tepkisi daha ziyade bu
açıklığın boyutlarıyla ilişkilidir. Fakat gösterdiği tepkide mevsim de belirleyici
olmaktadır. Ağaç tabakasının kesintisiz devam ettiği arazide geyiğin küçük açıklık ve
boşluklara rağbet ettiği görülür. Mesela, Arizona’da boşlukların geyik tarafından
kullanılma oranı, ormanda farklı vejetasyon tipleri ve boşluklardaki dışkı
gruplarının dağılımına dayanarak belirlenmiştir. Bu çalışmada geyiğin tam kapasite
kullanacağı maksimum açıklık boyutunun; Penderosa çamı meşcerelerinde 15 ha,
Ladin / Göknar meşcerelerinde 8.1 ha olduğu tespit edilmiştir. Ancak boşluk
boyutunun, habitat tercihini etkileyen oldukça kompleks ilişki içerisindeki habitat
faktörlerinden sadece biri olduğu unutulmamalıdır.
10
Kesim Artıklarının Düzenlenmesi
Yangın tehlikesi yoksa, yaban hayvanları için en faydalı yöntem; kesim artıklarının
belli bir yere toplanmadan veya istif edilmeden, kesildiği şekilde öylece bırakılmasıdır.
Fakat istif yapılacaksa istifin sıkı değil gevşek, yani irili ufaklı boşluklar ihtiva edecek
tarzda yapılması tavsiye edilmektedir. Çünkü gevşek olarak yığılan materyal, hem kuşlar
hem de küçük memeliler için korunaklı mekanlar sağlar.
Bu çalışmada, TAŞKÖPRÜ Orman İşletme Müdürlüğünde fauna açısından öne
çıkan türler ve habitat alanları belirlenmiştir. Alanda var olan fauna elemanları hakkında,
gözleme dayalı olarak çalışmalar yapılmış, koruma statüleri hakkında bilgi verilmiştir.
Ayrıca, türlere ait habitat alanları belirlenmiştir. İşletme müdürlüğüne ait sayısal altlıklar
kullanılarak CBS ortamında özellikle memeli türlerin belirlendiği alanlar nokta bazlı olarak
sayısal harita üzerinde gösterilmiştir. Ayrıca tespit edilen memeli türlere ait kısa bilgiler
verilmiştir.
Mülkiyet Durumu, Yönetim Yapısı ve Yasal Durum
Taşköprü Orman İşletme Müdürlüğü sınırları içerisinde bulunan arazilerin
tamamının mülkiyeti devlete aittir. Bu alanlar, Orman ve Su İşleri Bakanlığı OGMKastamonu Orman Bölge Müdürlüğü tarafından ormancılık faaliyetlerinin
gerçekleştirilmesi için kullanılmaktadır.
Orman ve Su İşleri Bakanlığı
Çevre ve Orman Bakanlığı
Orman Genel Müdürlüğü
Kastamonu Orman Bölge Müdürlüğü
Taşköprü Orman İşletme Müdürlüğü
11
Taşköprü Orman İşletme Müdürlüğü Ormanları Fauna Elemanları
Memeli Türler
Memeli türleri belirlemek için yerel halkı ile yapılan görüşmeler, kurum çalışanları,
avcılar ile arazi üzerinde yapılan incelemeler ve değerlendirmeler neticesinde elde edilen
bulgular değerlendirilmiştir. Gözlem ve incelemeler, su kenarları, geçitler, orman kenarı ve
karışık yapraklı ormanlarda yapılmıştır. Gözlemler (iz takibi, dışkı inceleme) genellikle
araç ile ve yaya olarak yapılmıştır. Arazi üzerinde yapılan incelemeler sonucunda yaban
hayvanlarının dolaşma alanları, beslenme alanları, su kaynakları, barınma yerleri dikkate
alınmış en çok görüldüğü ve tercih ettikleri alanlar olarak harita üzerinde nokta olarak
gösterilmiştir. Her bir memeli hayvana ait belirti değerlendirilmiştir. Gözlemler sırasında
fotoğraf makinesi kullanılmıştır. Arazi üzerinde yapılan gözlem ve incelemeler neticesinde
memeli hayvanlara ait ayak izi ve dışkı gibi bulgular görüldükleri yerde fotoğraflanmış,
koordinat bilgileri kayıt edilmiştir. Bu bilgiler memeli hayvanlara ait fauna haritası
oluşturulurken kullanılmıştır.
Arazi çalışmalarından elde edilen bulgular aşağıda verilmiştir. 12 adet memeli tür
belirlenmiştir. Taşköprü ormanlarında var olduğu belirlenen memeli hayvan türlerinin
koruma statülerinin değerlendirilmesi aşamasında a) Bern Sözleşmesi kriterlerine göre
belirlenmiş listelerden EK-II ve III’e göre; b) Uluslar arası Doğayı Koruma Birliği (IUCN)
tarafından hazırlanmış ve 2012 yılı güncellenmiş Kırmızı Listesi (RDB)’e göre
değerlendirilerek gösterilmiştir.
Tablo1. Taşköprü Orman İşletme Müdürlüğü Ormanlarında yaşayan memeli hayvan
türleri ve koruma statüleri
Tür
Tür
Familya
Tür
Tür
Tür
Familya
Tür
Tür
Tür
Tür
Tür
Tür
Latince Adı
Erinaceus
europeaus
Türkçe Adı
Sorex araneus
SCIURIDAE
Lepus europaeus
Canis lupus
Vulpes vulpes
MUSTELIDAE
Mustela nivalis
Martes martes
Ursus arctos
Sus scrofa
Capreolus
capreolus
Cervus elaphus
Orman faresi
Sincaplar
Yabani tavşan
Kurt
Kızıl tilki
Sansarlar
Gelincik
Ağaç sansarı
Bozayı
Yaban domuzu
Kirpi
Koruma statüsü Veri Kaynağı
Gözlem Literatür
IUCN
BERN
(G)
(L)
LC
L
LC
Ek-III
G
LC
LC
LC
Ek-III
Ek-II
-
G
G
G
LC
LC
LC
LC
Ek-II
Ek-II
Ek-III
G
G
G
G
Karaca
LC
Ek-III
G
Geyik
LC
EK III
G
L
L
IUCN Risk Sınıfları: EW Vahşi hayatta nesli tükenmiş, CN Ciddi tehlike altında, EN Tehlike altında, VU Hassas LR Düşük risk, LR(cd)
Korumaya bağımlı, LR(nt) Yakın tehdit altında, LR(lc) En az endişe verici
Buna göre Taşköprü Orman işletme müdürlüğünde nesli tehlike altında ya da
korumaya muhtaç memeli tür bulunmamaktadır.
Kuşlar
Taşköprü orman işletme müdürlüğü ve yakın çevresinde yaşayan kuş türlerinin
belirlenmesi amacı yerel halk ile yapılan görüşmeler arazi çalışması ve habitat özelliklerine
12
göre bulunabilecek kuş türleri dikkate (Prof. Dr. Levent Turan’nın çalışmaları) alınarak
çalışma yapılmıştır. Bu veriler sadece göç döneminde (Mayıs-Haziran 2012 döneminde)
yapılan saha gözlemler ve incelemelerden elde edilmiş verilerdir. Yıl boyunca, daha
kapsamlı ve sık saha çalışmaları yapılması durumunda daha sağlıklı verilerin elde edilmesi
mümkün olacaktır. Taşköprü ormanlarında 43 adet kuş türü belirlenmiştir. Elde edilen
bulgular Tablo 2’de gösterilmiştir. Kuş türlerine ait veriler, uluslararası (IUCN-ERL, ve
Bern Sözleşmesi’ne göre) ölçekteki tehlike kategorilerine göre gösterilmiştir.
Tablo 2: Çalışma alanında ve civarında tespit edilen kuş türlerinin uluslar arası
anlaşmalara göre tehlike statüleri
No
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30
31
32
33
34
35
36
37
38
39
40
Tür
Buteo rufinus
Pernis apivorus
Falco tinnunculus
Falco peregrinus
Alectoris chukar
Perdix perdix
Coturnix coturnix
Fulica atra
Streptopelia turtur
Cuculus canorus
Bubo bubo
Asio otus
Athene noctua
Tyto alba
Apus apus
Merops apiaster
Upupa epops
Picus viridis
Dendrocopus syriacus
Galerida cristata
Lullula arborea
Ptyonoprogne rupestris
Motacilla flava feldegg
Motacilla alba alba
Troglodytes troglodytes
Phoenicurus phoenicurus
Saxicola rubetra
Oenanthe isabellina
Turdus merula
Turdus pilaris
Parus ater
Parus caeruleus
Sitta neumayer
Oriolus oriolus
Lanius collurio
Garrulus glandarius
Pica pica
Corvus frugilegus
Corvus corax
Sturnus vulgaris
Türkçe Adı
kızıl şahin
arıcıl
kerkenez
gezgincidoğan
kınalı keklik
çil keklik
bıldırcın
sakarmeke
üveyik
gugukkuşu
puhu
kulaklı orman baykuşu
kukumav
peçeli baykuş
ebabil, karasağan
arıkuşu
ibibik
yeşil ağaçkakan
alaca ağaçkakan
tepeli toygar
orman toygarı
kaya kırlangıcı
sarı kuyruksallayan
Akkuyruksallayan
çit kuşu
dağ kızılkuyruğu
çayır taşkuşu
kuyrukkakan
karatavuk
ardıç
çam baştankarası
mavi baştankarası
kaya sıvacısı
sarıasma
çekirgekuşu
kestane kargası
saksağan
ekinkargası
karakarga
sığırcık
13
Uluslararası Tehlike
Kategorileri
Bern
Sözleşmesi
IUCN
ERL
Ek - II
Ek- III
LC
x
LC
x
LC
x
LC
x
LC
x
LC
x
LC
x
LC
x
LC
x
–
x
LC
x
LC
x
LC
x
LC
x
LC
x
LC
x
LC
x
LC
x
–
x
LC
x
LC
x
LC
x
LC
x
LC
x
LC
x
LC
x
LC
x
LC
x
LC
x
LC
x
LC
x
LC
x
LC
x
LC
x
LC
x
LC
–
–
LC
–
–
LC
–
–
LC
x
LC
–
–
41
42
43
Passer montanus
Fringilla coelebs
Carduelis carduelis
dağ serçesi
ispinoz
saka
LC
LC
LC
x
x
x
Taşköprü ormanlarında yaşayan belli başlı memeli türlere ait kısa
bilgiler
Caprealus caprealus (L.)
(Karaca)
Morfolojisi: Yükseklikleri 60-90 cm ve kuyrukları 2-3cm uzunluğundadır. Ağırlığı
20-25 kg arasında değişmekle birlikte bazen 35 kg’a kadar çıkabilmektedir. Dişiler daha
zayıf yapılıdır. Başları kısa, boynu uzun, vücudun ön bölümü arka bölümüne oranla daha
dolgun, bacakları ince ve uzun, tırnakları küçük dar ve ince, kulakları orta uzunlukta dışa
doğru ve aralıklıdır. Postu yazın kırmızımtrak, kışın ise gri renktedir.
Karacanın erkeğine Teke, dişisine Keçi, yavrusuna da Oğlak denir Karaca ilk
boynuzunu Ocak ve şubat aylarında olmak üzere 9-10 aylık iken düşürür.
Boynuzlarının yüzeyinde kabarcıklar bulunur. Uç kusma yakın dallar kısadır.
Biyolojisi: Çiftleşmeleri Hazirandan Ağustos ayına kadar devam eder. Doğum
çiftleşmeden 40 – 44 hafta sonra olur. Mayıs ve haziran başında 1 veya 2 ender olarak
3 yavru doğurur. Yavrular doğumdan birkaç saat sonra annesini izlemeye başlar. Genç
karacalar 1 yavru yapar.
Karacalar erkek, dişi ve yavru birlikte olmak üzere aile halinde yaşarlar. Ancak dişi
doğurma zamanında sürüden ayrılır. Kışın bazen aile grupları birleşerek sürüler halinde
bulunulurlar. 15-16 yıl yaşayabilirler. Geyiklerle birlikte yaşamayı sevmezler.
Yaşam Ortamı: Daha ziyade karışık ağaç türlerinin oluşturduğu içerisinde çayır ve
tarlalar bulunan ormanlarda, kesilmiş bataklıklarda ve genç koruluklarda yaşarlar. Yazın
ormanların yüksek yerlerinde, kışın ise vadilerde bulunurlar. Bu bakımdan Karaca, saf iğne
yapraklı ağaçlardan kurulu orman koşullarında bulunmaz.
Beslenmesi: Taze yumuşak otlarla, yapraklı ağaçların tomurcuk ve genç
sürgünleriyle iğne yapraklı ağaçların uç sürgünleriyle beslenirler. Bunun yanında üzümsü
bitkilerin meyvelerini, havuç, pancar gibi kökleri yanan bitkileri, patates fungus, yulaf gibi
besin maddeleriyle beslenir. Karacanın en fazla sevdiği ağaçlar; Meşe, Kayın, Akçaağaç,
Dişbudak, Karaağaç, Gürgen, Titrek kavak, Söğüt ve Göknar’dır. Çam ve Ladini fazla
sevmezler. Ormandaki ender ağaç türlerini daha çok severler.
14
Cervus elaphus L.
(Kızıl Geyik)
Morfolojisi: Erkekleri çatallı ve büyük boynuzlar taşırlar. Her yıl Mart-Nisan
aylarında boynuzlarını atarlar. Yeni boynuz Ağustos ayına kadar gelişir. Dişileri
boynuzsuzdur. Mayıs ayında renkleri esmerimsi kırmızı, Ekim ayına doğru ise koyu
kahverengi ile kül rengi arasında değişir. Karın kısmı açık renklidir. Kuyruk sokumu
etrafında aşağıya doğru inen bir ayna bulunur. Aynanın rengi daha açıktır. Çiftleşme
mevsiminde erkeklerin boyunlarında bir yele bulunur. Dişide vücut ve bilhassa baş ve
boyun daha ince yapılıdır.
Biyolojisi: Genellikle sürüler halinde dolaşırlar. Erkeklerine Boğa, dişilerine İnek,
yavrularına da Dana denir. Kızışma dönemi Eylül ayı sonlarında başlar ve Ekim
15
ayının ilk yarısında en yüksek noktasına erişir. Boynuz atma zamanı erkekler ayrılarak
ayrı sürüler oluştururlar. Çiftleşme zamanı olan Eylül ayında güçlü boğalar sürüyü terk
ederek ayrılır ve böğürerek dişileri etrafında toplarlar. Bu sırada sürüyü sevk eden
geyik başka bir erkek geyiğin yaklaşmasına engel olur. Çiftleşen dişi geyikler
yavrularını dünyaya getirmek ve kısmen büyütmek için sürüden ayrılır. Gebelik süresi 252
gün sürer. Doğum Haziran ayında olur. Genellikle 1 bazen 2 yavru doğurur. Genç inek
danalar 1,5 yaşında çiftleşebilirler. Ömürleri 12-20 yıl kadar olabilmektedir.
Yaşam Ortamı: Geyik, sakin, sık ve çevresinde yer yer açıklıklar, tarla ve çayır gibi
arazi, akarsu ve bataklık bulunan yerlerde yaşarlar. Gündüzleri sakin ve kuytu orman
kısımlarında yatarak ve geviş getirerek dinlenirler.
Beslenmesi: Çeşitli otlar, yaprak, taze sürgün ve çeşitli meyveler ve funguslarla
beslenirler. Ancak kış aylarında özellikle kar yağışının çok fazla olduğu zamanlarda ardıç,
Katır tırnağı, Böğürtlen yaprakları, çeşitli ağaçların kabuk ve ince dallarını yerler. Geyiğin
kış aylarında kabuğunu soyduğu ağaçlar Ladin, Meşe, Dişbudak, Göknar Kayın, Çam ve
Kızılağaç’tır.
Canis lupus L.
(Kurt)
Morfolojisi: Uzunluğu 105-160cm kuyruğu 35-50cm cidago yüksekliği 75-80cm,
ağırlığı 30-50 kg’dır. Başı öne doğru sivri olmakla birlikte kuvvetli çene adalelerinden
dolayı başın geri kısmı geniştir. Boynu çok kuvvetlidir. Ayak pençeleri çok kuvvetlidir.
Kuyruğu eğimli olarak sarkıktır. Kuyruğun boyu vücudun yarısını aşamaz. Sırt kısmı
koyu esmerdir. Burnu siyahtır. Kılları kışın uzundur ve arasında sık bir biçimde
yumak gibi kısımlar bulunur. Yaşlanan kurtta renk griye dönmektedir. Omuz başında
V harfine benzer siyah bir bölüm bulunur. Dişi kurt erkeğine oranla daha küçüktür.
16
Biyolojisi: Kızışma zamanı Aralık ile şubat ayları arasındadır. Yaşlı olanlar
daha erken kızışırlar. Kızışma süresi gençlerde daha uzundur. Yılda 1-2 kez yavru
yapabilirler. Gebelik süresi 9 haftadır. 1-14 arasında (Genç analar 3-5, yaşlılar 6-14)
yavru doğurabilirler. Yavrular gözü kapalı olarak doğar ve 10-14 gün sonra gözleri
açılırlar. Yavruların bakım ve korunması dişi kurda aittir. Yavrular 2-3 yaşında
erginleşirler. Kurtlar 15-16 yıl yaşarlar.
Yaşam Ortamı: Yapraklı ve iğne yapraklı ormanlar, çalılıklar ve step alanlarında
yaşamayı severler. Beslendiği ve bağlı bulunduğu ortama kolayca uyum sağlayabilir.
Karanlık basınca ortaya çıkarlar.
Beslenmeleri: Geyik, karaca, Tavşan, Tilki gibi av hayvanlarına, Koyun, Sığır, At ve
Köpek gibi evcil hayvanlara saldırır. Avlanma sırasında günde 60 km yol alabilirler.
Her grup kendi avlanma alanını idrarla belirler.
17
Vulpes vulpes (L.)
(Kızıl Tilki)
Morfolojisi: Boyu 1.3-1.4m olup bunun 34-45cm’si kuyruktur. Ağırlığı 3- 10kg
kadardır. Kışın tüyleri beyazımsı, yazın kırmızımtrak olur. Kafatası ince uzun ve
dardır. Yanak ve kulak kısmındaki bol ve uzun tüylerden dolayı başı geniş gibi
görünür. Gözleri büyük olup göz bebekleri şaşı imiş gibi görünür. Burnu,
gözkapakları ve dudakları siyahtır. Ön ayakları 5 parmaklıdır. Baş parmak yere değmez.
Arka ayaklar ise 4 parmaklıdır. Kuyruğun dip kısmı ile orta kısmı arasında ve kuyruk
kemiklerinden ilkinin üst bölümünde Viole denilen ve rengi ile kuyruğun diğer kısmından
ayrılan bir salgı bezi vardır. Bu bez, kötü kokan yağımsı bir madde salgılar, erkeğin
dişisini bulmasını sağlar.
Biyolojisi: Yılın büyük kısmını tek başına geçirir. Bu bakımdan kış mevsiminden
avlanan iki tilkiyi yanyana görmek çok zordur. Kızışma döneminde ise dişinin peşinde çok
sayıda erkekler bulunur. Kızışma zamanı mevsim hallerine göre değişiklik gösterir. Ilık
geçen kışlarda Ocak ayı, Çok soğuk geçen kışlara ise Mart ayı başlarında kızışırlar.
Gebelik süresi 49-58 gündür. Dişi hazırladığı yuvada 3-6 bazen de 11’e varan yavru
doğurur. İki hafta sonunda yavrular anne ile birlikte dolaşmaya başlar. 10-14 yıl kadar
yaşayabilirler.
Yaşam ortamı: Orman, dağ, ova ve steplerde yaşar. Orman, tarla ve çayırların bir
arada bulunduğu yerleri sever. Hazır olan başka bir hayvan ait olan yuvaları tercih
eder. Kayalık yerlerde doğal oyuklar, kolay açılabilecek yerlerde ise, kendi açtığı
tünelleri kullanır. Tünellerinde 15 kadar giriş deliği bulunur. Gündüz, sevdiği ve iyi
saklandığı çalılık, otluk, yarık, in ve kovuklarda yatarak dinlenir. Bir ini her zaman
kullanmaz. Oldukça düzenli bir şekilde değişik inler kullanılır.
Beslenmeleri: Böcek, kurbağa, fare, tavşan, balık, çeşitli kümes hayvanları, yabani
av kuşları, yumurta ve yavruları, hayvan leşleri üzümsü bitkilerin ve diğer bitkilerin
meyvelerini yiyerek beslenirler. Günlük besin maddesini genellikle fareler oluşturur. Tilki
kuduz hastalığının yayıcısı ve taşıyıcısıdır.
18
Ursus arctos L.
(Boz ayı)
Morfolojisi: Boyları ortalama 170-250cm, kuyruğu 8-10cm, cidago yüksekliği 85125cm olup, ağırlığı 70-250kg’dır. Ağzında 40 adet kuvvetli fakat keskin olmayan diş
vardır.
Alnı düz, kulakları kısa, yuvarlak ve birbirinden ayrıktır. Ağız ve burun kısmı ileriye
doğru hafif uzamıştır. Boynu kısa ve çok kaslıdır. Çukurda olan gözleri birbirine yakındır.
Bacakları kısa, pençeler 5 parmaklı, tırnaklar uzun ve kıvrık, ayakların üst kısımları sık
kıllarla kaplı, tabanları çıplaktır. Kuyruğu kısa olup, postunun rengi pas sarısı griden siyah
denilecek kadar koyu kahverengiye değişir.
Biyolojisi: Çiftleşme zamanı genellikle Haziran-temmuz aylarıdır. Gebelik
süresi 6-9 aydır. Doğurmaya yakın dişi, mağarada veya bir çukurlukta uygun bir yer arar
ve orayı yosun ve kuru yapraklarla döşer. Aralık-Şubat ayları arasında 1-4 yavru yapar.
Gençler 2, yaşlılar 3-4 yavru yaparlar. Yavrular iri bir sıçan kadardırlar. Renkleri
mavimtrak sarı olup sonraları kahverengi olur. 6 haftada bayağı gelişirler. 1-3 yaşındaki
ayılara genç, 6 yaşa kadar orta yaşlı, daha yaşlılarına da koca ayı denir. 30 yaşına kadar.
yavru yapabilir. 50-60 yıl yaşayabilirler. İnlerini kuru yerlerde, kaya kovuğu, kök oyuğu
mağaralarda yaparlar.
Yaşam Ortamı: Gündüzleri daha ziyade zor girilebilen sık ormanlarda geçirirler.
Ortalık kararmaya başlayınca faaliyete geçerler. Rahatsız edilmedikleri takdirde sakin
yerlerde gündüz de dolaşabilirler.
Beslenmeleri: Besinlerinin en büyük kısmını otlar, kökler, yabani meyveler, Meşe,
Kayın tohumları, fungus, yabani üzüm, mısır, yulaf, buğday, göknar ve çamların
kabuklarında dişleriyle odun kısmına kadar ulaşan yaralar açar ve buralarını ön ayağının
tırnaklarıyla tırmalar. Hayvansal besinlerden; domuz yavrusunu, geyik, karaca, tavşan,
kuşların yavru ve yumurtaları, Dağ horozu, Koyun, Keçi, Sığır gibi hayvanlarla beslenir.
Avını sessizce arar. Saklanıp üzerine atılabilir. Genel olarak insanlardan kaçar,
çekingen ve ürkektir. Yalnız yavrulu veya yaralanmış ise tehlikeli olur. Ufak ayılar, çok iri
olanlardan daha hareketli ve tehlikelidirler.
19
20
Yaban Domuzu (Sus scrofa L.)
2.2. Morfolojisi: Gelişmiş bir yaban domuzunun boyu 150, kuyruğu 40, cidago
yüksekliği 85-100 cm civarında, ağırlığı 150- 200 kg’dır. Bununla beraber ağılığı 300-400
kg olanları da vardır.
Yaban domuzu biçimi yönünden evcile çok benzese de ondan bacaklarının yüksek, başının
uzunca ve kıllarının fırça gibi daha sık ve gelişmiş olması ile ayırt edilmektedir. Kıllar
esmerimtrak, sarımtrak gri ve siyahımsı olmak üzere karışık bir renk tonundadır. Kılların
ucu açık renkte olduğundan vücut renginin tanımlanması güçtür. Kulakları, bacaklarının alt
kesimi siyah, alnı ve başının alnına yakın kısmı sarımtrak kül rengi, burun ve ağzın yukarı
bölümleri ise daha koyudur. Gözleri küçük, çukurca ve başın yukarı bölümünde
21
olduğundan besin maddelerini ararken gözünden çok, koku duyusundan yaralanır.
Kulakları oldukça büyük ve sık kıllıdır.
Yayılışı: Yaban domuzları ülkemizde yaşam yerlerine uyan çalılık, sazlık, bataklık
ve ormanlık alanlarda yaşamaktadırlar. Yaban hayvanlarının çoğu genellikle gece faaliyet
gösterirler. Ülkemizde çok miktarlarda rastlanıldığı yerler; Kırklareli, Tekirdağ, İstanbul,
Sakarya, Bolu, Zonguldak, Kastamonu, Sinop, Samsun,Giresun,Rize, Trabzon, Bursa,
Balıkesir, Antalya,Aydın, Muğla, Afyon, Kütahya, Mersin’dir.
Beslenmeleri: Yaban domuzları hem bitkisel hem de hayvansal besin alarak
beslenirler yani omnivor’durlar. Başlıca besinleri; meşe, kayın ve kestane meyveleridir.
Toprağı kazarak fideleri ve yeni dikilmiş fidanları çıkarır, ağaç kökleri, bunun yanında
geyik danalarını, karaca ve tavşan yavrularını kuşların yumurta ve yavruları ile birlikte
patates ve mısırda önemli besin kaynağıdır.
Biyolojisi: Yaban domuzu genellikle Ekim, Kasım aylarında bazı yörelerde daha
geç kızışırlar. Bu dönemleri besin maddelerinin miktarı etkiler. Zira bol tohum yılarında
daha erken kızıştıkları saptanmıştır. Normal olarak ayrı yaşayan kuvvetli erkek domuzlar,
kızışma döneminde sürüye katılırlar. Çiftleşme yeteneklerini gelişme durumlarına göre 1,5
yaşlarında bazen de daha erken elde ederler. Gebelik süresi 16 – 20 Haftadır. Doğurma
zamanı yaklaşan dişiler sürüden ayrılarak sakin ve emniyetli bir yere çekilir ve orada 6 –12
yavru doğurur. Domuz yavruları, diğer hayvanların yavrularına kıyasla doğar doğmaz çok
hareketli olurlar. Dişi, yavrularını 14 gün kadar emzirir bu iki haftadan sonra anne
yavrularıyla birlikte yuvayı terk eder. Dişilerle yavrular sürü halinde yaşarlar.
Yaban domuzlarında dişlerin aşınması dikkate alınarak yaş tespiti yapmak mümkündür.
Çalak denilen alt ve üst dişler sürekli büyür. Bu dişlerin büyüklüğü yaş hakkında bilgi
verir. Özellikle alt çalağın aşınma miktarı oldukça güvenilir bir fikir verir. Aşınmanın her
santimetresi yaklaşık 1 yaş olarak hesap edilir. Domuzlar 20-30 yıl kadar yaşarlar.
İzleri, Dışkılar ve Diğer Belirtiler:
Yaban domuzlarının ön ayak izleri geyikte olduğu gibi arka ayağınkine oranla
oldukça büyüktür. Örneğin, bu fark 0.5 cm, genişlikte 1cm’dir. Arka ayağın toynakları ön
ayaktakiler kadar açık değildir. İlk 3 yıl içerisinde erkek ve dişide ön ve arka ayakların
toynakları uzunluk bakımından birbirinden farklıdır. Fakat burada bir kesinlik bulunmayıp
bazen sol ayak, bazen de sağ ayağınki diğerlerinden uzun olur. Kural olarak 3 yaşından
sonra bu büyüklük ayrımı görülmez. Çift tırnaklı hayvanlardan olan yaban domuzunun
hızlı kaçış ve sıçrama izleri sert topraklarda dahi yer yer belli olur.
Tek ayağın bıraktığı iz şekli ve büyüklüğü hayvanın tanınmasında yeterli olabilir.
Hayvanın gidiş yönü tırnak ve parmak uçlarından, ön ve arka ayak izleri farklı olanlar ise
ön ayak izlerinden belirlenir.
22
Taşköprü orman işletme müdürlüğü ormanlarında tespit edilen bazı memeli
hayvanların sayısal harita üzerindeki konumları
23
Taşköprü Ormanlarında yaban hayvanlarının görüldüğü yerler aşağıda
belirtilmiştir.
Saraycık mevkiinde ayı izleri görülmüştür. Bu alan yerleşim yerlerinden uzak ve yer
yer kayalık alanların olduğu bir mıntıka özelliği göstermektedir. Sakız denilen meşeve
karaçam meşcerelerinden oluşan alt rakımdaki ağaçlandırma alanında tavşan dışkısı
görülmüştür. Tepedelik civarı özellikle tilkilerin yoğun olarak görüldüğü bir alan, bununla
birlikte yoğun olmamakla birlikte aynı mevki yaban domuzları tarafından da beslenme
amaçlı olarak kullanılmaktadır.
Karatepe şefliğinde Kızılkese mahallesinin üst kısmı özellikle karacalar tarından
tercih edilen bir alan, Küçüksu mevkii genel olarak yaban hayvanlarının su ihtiyaçlarını
karşılamak için kullandıkları sulak alan. Bu civarda tavşan ve tilkiler yoğun olarak
görülmektedir. Bunlara ait dışkılar arazi üzerinde tespit edilmiştir.
Saraycık-Tekçam şefliğinin sınır noktası olan Domuzdağ mevkiindeki meşelik
alanlar geyikler tarafından sadece beslenme amaçlı olarak kullanılmaktadır. Barınma için
daha üst rakımları tercih etmektedirler. Abdal Hasan Dağı özellikle geyikler tarafından
yatak yeri olarak kullanıldığı yerel halk tarafından ifade edilmektedir. Bu mevkide yaban
domuzları ile tavşanlar da önemli miktarda populasyona sahip oldukları ifade edilmektedir.
Zira hemen yakındaki tarım arazilerine bu hayvanlar tarafından verilen zararlar bunun en
24
önemli göstergelerinden birisidir. Bu mevkide çakal ve kurta hiç rastlanmadığı ifade
edilmektedir. Geyikler özellikle Saraycık bölgesindeki göknar ormanlarını tercih
etmektedirler. Karacalar ise Saraycık bölgesinde özellikle Soğuksu mevkiini tercih
etmektedirler. Bu bölgede alt tabakada kayın ağaçları bulunmakta, ayrıca orman için
açıklık alanlar ve düzlükler bulunmaktadır.
Kurbandağı mevkiinde ise tavşan ve karacalar birlikte bulunmaktadırlar. Yaz-kış
akana bu bölgedeki Karadere yaban hayvanları için önemli bir su kaynağının
oluşturmaktadır. Soğuksu deresinin olduğu vadi tabanının her iki yamacını karacalar geçiş
güzergahı olarak kullanmaktadırlar. Buradaki meşcere yapısında alt tabakada kayın üst
tabakada karaçam-sarıçam karışık meşceresi bulunmakta olup hem termal örtü hem besin
kaynağı hem de su ihtiyacının karşılanabileceği iyi bir yaşam ortamı özelliğini
yansıtmaktadır. Yine bu bölgede geyik izi ile tilki dışkısı tespit edilmiştir.
Karadere ve Soğuksu deresi boyunca benzer yapı ve habitat görülmekte olup,
karacalar için çok ideal yaşam alanı özelliği göstermektedir. Saraycık bölgesindeki
Kızıldönemeç mevkii karaca ve yaban domuzları tarafından geçit olarak kullanılmaktadır.
Bu bölgede tespit edilen izler bunun bir göstergesidir. Diğer taraftan bölgeye dışarıdan
gelen avcıların bu bölgeye bu hayvanlar için avcılar tarafından mısır tanelerinin serpildiği
ifade edilmiştir.
Hasanlı yaylası besin, mekan ve su yönüyle yaban hayvanları için çok ideal bir
habitat özelliği göstermektedir. Sarıçam, kayın ve göknar ormanlarının yer aldığı bu
mevkide yer yer açıklıklar ve düzlükler de mevcuttur. Su ihtiyacının karşılanması için
yaban hayvanları daha çok karadereyi kullanmaktadırlar. Bu bölgede çok yoğun geyik ve
karaca izleri ve dışkıları görüldü. Bu hayvanlar bu mıntıkayı yatak yeri olarak kullanmakta
olup, orman içi yatak yerleri de tespit edilmiştir. Yine bu mıntıkada, ayı ve yaban domuzu
izi ile tavşan ve tilki dışkısı görülmüştür. Yabani meyvelerin bol miktarda olması bölgenin
yaban hayvanları tarafından tercih edilmesinin diğer önemli bir nedenini oluşturmaktadır.
Saraycık yangın kulesinin alt kısmında geçen yıl kurt görüldüğü kuledeki görevliler
tarafından ifade edilmiştir.
25
26
Çiftlik bölgesindeki kaymakamın suyu denilen mevkinin üst kısmındaki açıklık
sahalarda karacaların görüldüğü görevliler tarafından ifade edilmektedir. Sarıçam –göknar
karışık ormanlarından oluşan alanda geniş düzlükler dikkat çekmektedir. Sinnecik çayırı
denilen bu mevkide karacalar için uygun bir habitat özelliği göstermektedir. Okluca deresi
denilen mevkide karaca, geyik, ayı ve tavşan izi görüldü. Bu bölgede yaban hayatı
açısından önemli mıntıkalar arasında yer almaktadır. Zira Okluca deresi ile Çiftlik arası
vadi boyunca su, yabani meyve ve orman içi açıklıklar mevcuttur.
Dağbelören köyünün alt kısmı ve Okluca deresinin kesişim yeri olan yer ve civarında
çok yoğun olarak yaban domuzlarının görüldükleri yerel halk tarafından ifade
edilmektedir. Bu mevkii tarım alanlarına yakınlığı ile dikkat çekmektedir. Yaban
domuzları yakınlardaki tarım alanlarını besin ihtiyaçlarını karşılamak için
kullanmaktadırlar.
Koçanlı Bölgesi Karadağ mevkiinde geyiğin çok nadir olarak görüldüğü köylüler
tarafından ifade edilmiştir. Köye yakın yerlerde ise ayının görüldüğü belirtilmektedir.
Koçanlının genelinde karacaların, tilki ve tavşanların bulunduğu söylenebilir. Deli Tepe
mevkii ise karacalar tarafından yatak yeri olarak kullanılmaktadır.
Hocaköy civarında kurt sürülerinin yavruları ile birlikte dolaştıkları köylüler
tarafından ifade edilmiştir. Özellikle Pirahmetli-Keçeli-Dilek köylerinin bulunduğu
mıntıkada ayının bulunduğu, domuzun ise çok yoğun olarak görüldüğü belirtilmektedir.
Yapraklı ormanı-Kayapınarı köyü denilen Kargı sınırındaki mıntıka ayıların
barındıkları yer olarak dikkat çekmektedir. Bu bölge yerleşim alanına uzak olması ve doğal
yapısının bozulmamış olması nedeniyle ayılar tarafından tercih edilmektedir. Yerel halkın
ifadelerine göre 2-3 yıl önce Hocaköy civarında vaşak görüldüğü ifade edilmektedir.
Bayam bölgesi yaban hayatı açısından dikkat çeken diğer önemli bir bölgedir. Bu
bölgede Elekdağ yaban hayatı geliştirme sahası bulunduğu için aşağıda saha ile ilgili
detaylı bilgi verilecektir.
27
Bunun yanında Taşköprü orman işletme müdürlüğünde yer alan Elekdağ Yaban
hayatı geliştirme sahası için de kısa bir bilgi sunulmuştur. Yaban hayatı geliştirme sahası
için hedef tür geyiktir.
Kastamonu ili Taşköprü ilçesi Elekdağ mevkiinde yapılan incelemeler sonucu
önemli memeli türlerden olan Kızıl geyik için uygun yaşam ortamı özelliğine sahip
olduğu ve doğal olarak bu alanda bulunduğu tespit edilerek, 07/09/2005 tarih ve
2005/9453 sayılı bakanlar kurulu kararı ile 4236 ha’ lık alan yaban hayatı geliştirme
sahası olarak ilan edilmiştir.
Coğrafi Konum
Elekdağ Yaban Hayatı Geliştirme Sahası Kastamonu ili Taşköprü ilçesi mülki
sınırları içerisinde kalmaktadır. Taşköprü ilçesine 12 km, Kastamonu iline 55 km uzaklıkta
olup kara yolu ile bağlıdır (Şekil 1). 1/25000 ölçekli topoğrafik haritaya göre;
KASTAMONU: E32 – c3, E32 – c4, F32 – b2 paftaları içerisinde yer almaktadır.
Enlem: ekvatora göre; 41o 27’ 24’’ ile 41o 35’ 11’’ kuzey enlemleri arasındadır.
Boylam: Greenwich’e göre; 34o 13’ 12’’ ile 34o 26’ 30’’ doğu boylamları arasında yer
almaktadır.
GCS European1950 (ED 1950 UTM zon 36N) koordinat sistemine göre;
Kuzeyi : 4603000
Güneyi : 4592400
Doğusu : 624500
Batısı : 614500 grid çizgileri arasında kalmaktadır.
Alanın toplam yüz ölçümü 4236 ha olup (sayısallaştırılmış alan 4660ha olup
hesaplamalar ve değerlendirmelerde bu rakam kullanılmıştır), denizden yüksekliği 830 m
ile 1515 m arasında değişmektedir. Çok engebeli ve sarp bir arazi yapısı mevcut değildir.
Saha içerisinde birçok noktaya ulaşımı kolaylaştıran ana güzargahlar üzerinde iyi bir yol
ağı mevcuttur. Ortalama eğim %30-40 civarındadır. Eğimin %65’in üzerine çıktığı yerler
nadirdir. Saha içerisinde hiçbir orman köyü veya mahallesi yer almamaktadır. Yerleşim
yerleri sahaya en yakın noktada 3-4 km mesafede bulunmaktadır. Alan içerisinde tarımsal
amaçlı faaliyetler gerçekleştirilmemekte olup sadece belli dönemde (özellikle ilkbahar ve
yaz aylarında) hayvancılığa bağlı olarak otlatma yapılmaktadır.
Sahanın etrafında yer alan 12 adet yerleşim yerleri şunlardır:
Çambaşı Köyü, Hacıali köyü, Gündoğdu, Paşa Köyü, Badembekdemir Köyü,
Oymaağaçsökü Köyü, Kuyluş köyü, Yeniköy Köyü, Akçasu Köyü, Gökbelen Köyü,
Demircimüezzin Köyü, Bağdere Köyü
Elekdağ yaban hayatı geliştirme sahası sınırları arazide;
28
Doğusu: Aşağı Elekkuzu Mahallesinden, Yukarı Elekkuzu Mahallesine devam etmekte,
İnceoğlan Tepesi, Elekçiüstü Tepe, Küçük Dikmen Tepe, Dikmen Tepe, Harıyeri Tepe,
Kurtoturağı Tepe, Çatalçam Tepelerini takiben, Karayaprak Mahallesine ulaşmakta,
devamında Ahlatçıkkaşı Sırtı, Türbe Tepe, Gökbelen Mahallesine kadar devam etmektedir.
Batısı: Yukarıdağ Mevkiinden, Karaali Tepeye devamında, Körkızmezarlığı Sırtına,
Üyükçal Tepeyi takiben, sırası ile Yündoluk Tepe, Çatalmeşe Tepe, Sarıçampınar Tepe,
Davulçam Tepelerini takip ederek batı sınırını teşkil etmektedir.
Kuzeyi: Yeniköy’ün mahalleri olan Çayırcık Mahallesi ve Yürükören Mahallesini takiben
Akbaba Tepeye devam etmekte, Göksu Mahallesi, Elmacık Mahallesi ve Sökü Mahallesine
kadar kuzey sınırı ulaşmaktadır.
Güneyi: Gündoğdu mahallesinden Alaçam Tepeye devamında Hacıali Köyüne devamında
Ulucak Mevkii ve Kömürocağı sırtını takip etmektedir.
29
Şekil 3. Elekdağ YHGS geyik için gözlem noktaları
30
31
Alana ait fotoğraflar (yaban hayatı habitat alanları ve bazı yaban hayvanlarına ait dışkı ve
ayak izleri (Foto: Ö. Küçük)
Geyik Envanteri
Elekdağ YHGS’de ilk envanter çalışması 2006 yılında yapılmıştır. Yapılan envanter
çalışmalarının sonuçları aşağıda gösterilmiştir (Tablo).
Tablo 7. Elekdağ Yaban Hayatı Geliştirme Sahası Geyik envanteri 2006-2009
2005
2006
2007
2008
2009
Envanter
Geyik
38
46
56
68
yapılmadı
Tablo incelendiğinde Geyik envanterinin yapılmağa başlandığı 2006 yılından
itibaren yıllara bağlı olarak geyik sayısında sürekli bir artışın olduğu dikkati çekmektedir.
32
80
70
Geyik Sayısı (adet)
60
50
40
30
20
10
0
2005
2006
2007
2008
2009
2010
Yıllar
Şekil Taşköprü elekdağ YHGS’nda yıllara bağlı olarak geyik sayısı
Burada dikkat göz ardı edilmemesi gereken husus şudur. Envanter çalışmaları
genellikle alınan örnek alanlarda yapılmaktadır. Ancak örnek alanlarda elde edilen
sonuçlar tüm alana yayılırken örnek alan büyüklüğünde tespit edilen sayı ile sahanın
büyüklüğünün örnek alanlara oransal değeri belirlenip bu değer ile çarpılıp geyik sayısı
belirleniyor. Burada Şöyle bir sakınca ortaya çıkmaktadır. Bu tür çalışmalarda sahanın
tamamında geyik varmış gibi kabul ediliyor. Oysaki geyiğin yaşam alanları belirlenip bu
alanlarda örnek alanlar alınıp elde edilen değerler sadece geyiğin yaşam alanı büyüklüğü
ile çarpılıp ortay konulmalıdır. Bu şekilde daha gerçekçi sonuçların elde edileceği
düşünülmektedir.
DEĞERLENDİRME
Elekdağ Yaban Hayatı Geliştirme Sahasının Sahip Olduğu Değerler
Elekdağ Yaban Hayatı Geliştirme Sahası sahip önemli su kaynakları, doğal ibreli,
ibreli-yapraklı karışık ormanları, flora ve faunası ile yaban hayatı ve biyolojik çeşitlilik
açısından önemli bir alandır.
Alanın önemli kaynak değerleri;
1- Geyik habitatı
Elekdağ YHGS nin arazi yapısı ve üzerindeki bitki örtüsü geyiğe barınma, üreme ve
yaşamını devam ettirebileceği uygun bir ortam sunmaktadır. Sahanın Önemli bir kısmı
geyikler tarafından kullanılabilmektedir. Geyiklerin sahanın hangi kısımlarını hangi
dönmelerde kullandığının belirlenebilmesi için en az bir yıllık bir çalışma ile bu durum
ortaya konulabilir. Bu çalışma, geyiklerin çiftleşme döneminde gerçekleştirildiği için,
sadece geyiklerin çiftleşme dönemindeki kullanım alanları belirlenmiştir. Bu dönemde
özellikle Kiseçal, Sarıçam, Katmer, Bıngıldayık mevkilerini yoğun olarak kullandıkları
gözlemlenmiştir.
2- Zengin fauna ve flora
Sahada geyik başta olmak üzere; karaca, ayı, yaban domuzu, kurt, çakal, sansar, tilki,
gelincik, köstebek, orman faresi, sincap, tavşan gibi memelilerle, kızıl şahin, kerkenez,
gezgincidoğan, kaya güvercini, üveyik, puhu, tepeli toygar, orman toygarı, kırlangıç, sarı
kuyruksallayan, akkuyruk sallayan, ardıç kuşu, kestane kargası ve çeşitli sürüngenler (kara
yılan, su yılanı türleri ve bukalemun, kertenkeleler ve kara kaplumbağası) mevcuttur.
Aynı zamanda çok sayıdaki ağaç, ağaçcık, çalı ve otsu bitki türleri ile endemik bitki
örtüsü bakımından da zengin bir alandır.
33
3- Biyolojik çeşitlilik ve yaban hayatı için önemli su kaynakları
Saha içinde öncelikle yaban hayatı açısından su kaynaklarının devamlılığının
sağlanması çok önemlidir. Su kaynakları açısından sahanın oldukça iyi bir potansiyele
sahip olduğu söylenebilir. Alanda bulunan önemli su kaynakları Kazanpınarı deresi, Hızar
çayı, Yündoluk çayı ve Karanlık deredir.
4-Yabani meyveler
Yaban hayatı geliştirme sahası içinde besin rezervuarı oluşturan odunlu türler yabani
elma (Malus sylvestris Miller) ,üvez (Sorbus torminalis (L.) Crantz var. orientalis (Schön.Tem.) Gabr.), ahlat (Pyrus elaeagnifolia Pallas subsp. elaeagnifolia), çakal eriği (Prunus
spinosa L.), tıbbi alıç (Crataegus monogyna Jacq. subsp. monogyna), yenen alıç
(Crataegus tanacetifolia (Lam.) Pers. ), muşmula (Mespilus germanica L. ), ağaç mürver
(Sambucus nigra L. ), Gilaburu (Viburnum opulus L. ), Fındık (Corylus avellana L. var.
avellana), kızılcık (Cornus mas L. ), papaz külahı (Euonymus europaeus L. ), doğu kayını
(Fagus orientalis L. ), meşe türleri (Quercus petraea (Mattuschka) Liebl. subsp. iberica
(Steven ex Bieb.) Krassiln. - Quercus pubescens Willd. ), çalımsı türler; kuşburnu (Rosa
pulverulenta Bieb. Rosa canina L.), böğürtlen (Rubus canascens DC. var. canescens),
Tavşan elması (Cotoneaster nummularia Fisch. & Mey.), ateş dikeni (Pyracantha coccinea
Roemer.), hanım tuzluğu (Berberis vulgaris L.), karamuk (Berberis crataegina DC.),
kartopu (Viburnum lantana L.), sarı çiçekli yasemin (Jasminium fruticans L.), kurtbağrı
(Ligustrum vulgare L.)’dir.
Alan sarı kantaron ve alıç gibi tıbbi bitkiler açısından da zengindir. Çevre köylerde
yaşayan insanlar için önemli geçim kaynağı olup belli bir plan dahilinde faydalanmanın
düzenlenmesi alandaki biyolojik çeşitliliğin devamlılığı ve kaynakların sürdürülebilir
kullanımı açısından önem arz etmektedir.
5- Tarihi ve kültürel değerler
Saha çevresindeki köylerin ilçe merkezine yakın olması köylerdeki modern yaşamı
tetiklemesine rağmen geleneksel yaşam devam etmektedir. Kültürel değerler muhafaza
edilmeye çalışılmaktadır. Alanda tarihi değeri öne çıkan kaynak değer bulunmamaktadır.
6- Rekreasyon değeri
Alanın kolay ulaşılabilirliği, rekreasyonel faaliyet açısından tercih edilebilirliğini öne
çıkarmasına karşın, yöre ve civardaki insanlar tarafından gezme ve dinlenme amaçlı yerleri
içerisinde barındırmadığından dolayı tercih edilmemektedir. Daha ziyade av turizmi için
tercih edilen özelliği vardır. Diğer taraftan Sarıçam civarı yaban hayatı gözlemi için
potansiyel oluşturmaktadır.
2.2. Koruma Hedefleri
Taşköprü Elekdağ yaban hayatı geliştirme sahası Kastamonu’nun doğusunda ilçe
merkezine 12 km. mesafeden başlayarak Elekdağ mevkiinde yer alır. Alan çok engebelli
olmayan nispeten düzlüklere, yer yer tepe üzerinde düzlükleri barındıran, topografyaya
sahiptir. Sarıçam, karaçam ormanları hakim olmakla birlikte sarıçam meşe ve karaçam
meşe karışık ormanları da bulunmaktadır. Yaban hayatı geliştirme sahası içinde besin
rezervuarı oluşturan odunlu türler; yabani elma (Malus sylvestris Miller), üvez (Sorbus
torminalis (L.) Crantz var. orientalis (Schön.-Tem.) Gabr.), ahlat (Pyrus elaeagnifolia
Pallas subsp. elaeagnifolia), çakal eriği (Prunus spinosa L.), tıbbi alıç (Crataegus
monogyna Jacq. subsp. monogyna), yenen alıç (Crataegus tanacetifolia (Lam.) Pers.),
muşmula (Mespilus germanica L.), ağaç mürver (Sambucus nigra L.), Gilaburu (Viburnum
opulus L.), Fındık (Corylus avellana L. var. avellana), kızılcık (Cornus mas L.), papaz
külahı (Euonymus europaeus L.), doğu kayını (Fagus orientalis L.), meşe türleri (Quercus
petraea (Mattuschka) Liebl. subsp. iberica (Steven ex Bieb.) Krassiln. - Quercus
pubescens Willd.), çalımsı türler; kuşburnu (Rosa pulverulenta Bieb. Rosa canina L.),
34
böğürtlen (Rubus canascens DC. var. canescens), Tavşan elması (Cotoneaster nummularia
Fisch. & Mey.), ateş dikeni (Pyracantha coccinea Roemer.), hanım tuzluğu (Berberis
vulgaris L.), karamuk (Berberis crataegina DC.), kartopu (Viburnum lantana L.), sarı
çiçekli yasemin (Jasminium fruticans L.), kurtbağrı (Ligustrum vulgare L.)’dir. Bu türlerin
korunması yaban hayatının sağlıklı bir şekilde devamı için son derece önemlidir. Bunun
yanında, alanda temiz su kaynakları da mevcuttur. Alanın, özellikle 1000m rakımdan
sonraki kısmı fauna açısından da zengindir. Kızıl geyik (Cervus elaphus) habitatına uygun
nitelikte bir alan olması nedeniyle geyik populasyonunu barındırmaktadır. Sahanın
çevresinde çok yoğun köy yerleşimi (12 adet köy) ve yayla yerleşim alanları
bulunmamaktadır. Özellikle ormancılık faaliyetlerinin yoğun olması (Sarıçam tomrukları
ismini Elekdağ’dan almakta Elekçamı diye Türkiye çapında ün yapmıştır) nedeniyle
alandaki biyolojik çeşitlilik ve doğal kaynakların üzerinde çeşitli baskılar oluşturmaktadır.
Alanın biyolojik çeşitliliğinin korunması ve kaynak değerlerinin sürdürülebilir
kullanılabilmesi ve gelecek nesillere taşınabilmesi için; bu kaynaklar üzerindeki tehdit ve
baskıların belirlenmesi ve bu baskı ve tehditlerin giderilmesine yönelik strateji ve
faaliyetlerin ortaya konulması korunan alan yönetim planlaması açısından önemlidir.
Elekdağ Yaban Hayatı Geliştirme Sahası Planlama Ekibi, alanın mevcut statüsü
gereği geyiğin korunmasının bir koruma hedefi olarak öngörülmesinden hareket ederek,
alandaki biyolojik ve fiziksel yapı üzerinde gözlem, araştırma ve inceleme, ilgi grupları
ile görüşmeler, arşiv çalışması ve alanın yönetiminden sorumlu birimlerden doğrudan
bilgi alma yöntemlerini kullanarak katılımcı bir şekilde koruma hedeflerini belirlemiştir.
Taşköprü Elekdağ YHGS öncelikli koruma hedefleri :
1- Geyik populasyonunun ve yaşam alanlarının korunması
2- Doğal ibreli ve ibreli-karışık ormanların korunması
3- Alandaki su kaynaklarının korunması
Tehdit Analizi
KORUMA HEDEFLERİ
BASKININ KAYNAĞI
BASKI
1-Kaçak avcılık
2-Biyolojik çeşitliliği
koruma öncelikli olmayan
ormancılık faaliyetleri
1-Yaban hayatı konusunda
bilinç ve eğitim eksikliği.
2- Çok yönlü av yönetim
planının olmaması.
3- Yöre insanının avcılık
tutkusu ve alışkanlığı.
4-Fonksiyonel amenajman
planlarının yaban hayatı
planına entegre olmaması.
5- Fiili ormancılık
faaliyetlerinde yaban
hayatının korunmasının
öncelikli olmaması.
6- Koruma ekiplerinin
donanımlı ve yeterli sayıda
olmaması
1- YHGS ilgi gruplarını
kapsayan eğitim ve
bilinçlendirme çalışmaları
yapmak.
2-Çok yönlü av planı
Yapmak ve yöresel alt
yapıyı bu imkanı sunacak
şekilde desteklemek
3- Geyik izleme
programını oluşturmak.
4- Amenajman planlarimn
yönetim ve gelişim planı
ilkeleri doğrultusunda
yenilemek.
5-Koruma ekiplerinin
kapasitelerinin arttırılarak
sürdürülebilir hale
getirmek.
6-Köy tüzel kişiliği ile
koruma sistemini
geliştirmek.
1- Biyolojik çeşitliliğin
korunmasında öncelikli
olmayan ormancılık
faaliyetleri.
1-Orman işletmesinin
gençleştirme ve odun
üretme odaklı amenajman
planı
1-Fonksiyonel orman
amenajman planlarının
yaban hayatı geliştirme
sahası planı kararlarına
1- Geyik populasyonunun
ve yaşam alanlarının
korunması
2- Doğal İbreli-Karışık
(Karaçam, Sarıçam, meşe)
ormanları korumak
ÇÖZÜM ÖNERİLERİ
35
3- Alanda yaban hayatı
için önemli su
kaynaklarının
korunması
2-Alanda yapılan yasal
olmayan otlatma faaliyetleri
3-Yol yapım çalışmaları
uygulamaları.
2-Orman işletmesinin
ormancılık
faaliyetleri
3-Biyolojik çeşitlilik ve
doğa koruma konusunda
eğitim ve bilinç eksikliği.
.
uygun hale getirilmesi için
gerekli revizyonu yapmak.
2-Alandaki diğer yetkili
kurum ve kuruluşların
uygulamalarında
entegrasyonu sağlamak.
3-Alternatif geçim
kaynaklarının tespiti ve
uygulanmasını teşvik
etmek.
4-Av turizminden elde
edilecek gelirden yöre
halkının daha fazla pay
almasını sağlamak.
5- Yönetim ve gelişim planı
ilkeleri doğrultusunda
otlatmanın engellenmesi.
3-Yaban hayatı için gerekli
su kaynaklarındaki kayıpları
önleyici tedbirlerin
yetersizliği.
1-Eğitimsizlik ve
bilinçsizlik
2- Saha içerisindeki su
kaynaklarının yaban hayatı
için önemli olması.
1- Havzadaki ilgi gruplarını
suyun önemi konusunda
bilinçlendirilmesi.
2-Alternatif su
Kaynaklarının araştırılması,
36
PLANLAMA
Yönetim Stratejisi
Planın bu kısmında; I. bölümdeki alanla ilgili temel verilere ve edilen bilgilerle, II. bölümdeki
alanın değerleri ile bu değerleri etkileyen sorunların ve tehditlerin değerlendirilmesi sonucu,
Elekdağ YHGS ‘nın sürdürülebilir ve katılımcı yönetimi için gerekli ana yaklaşımlar
özetlenmektedir. Planın bu bölümündeki yönetim planı karar ve yaklaşımları alanın statüsü var
olduğu sürece geçerli olacaktır. Ancak stratejik planlamada belirlenen faaliyetlerin yerine
getirilmesi ve izlenmesindeki başarılı çalışmalar sonucu alandaki koruma hedeflerine ulaşıldıkça
dinamik plan yaklaşımı gereği plan revize edilebilecektir. Yönetim planının stratejik ve uygulama
bileşenlerinin nasıl yapılandırıldığı aşağıda gösterilmiştir.
37
Yönetim Planı Uygulama Stratejisinin Genel Görünümü
VİZYON
Program 1
Hedef, Temel
Mantık,Politika
Program 2
Hedef, Temel Mantık,
Politika
Program 3 v.b.
Hedef, Temel Mantık,
Politika
Hedefler 1.1.
Strateji, amaçlar
Hedefler 1.1.
Strateji, amaçlar
Hedefler 1.1.
Strateji, amaçlar
Faaliyet 1.1.1
Öncelik, başarı göstergesi ve zaman tablosu
Faaliyet 1.1.2
Öncelik, başarı göstergesi ve zaman tablosu
YILLIK İŞ PLANI
Faaliyet 1.1.3
Öncelik, başarı göstergesi ve zaman tablosu
Faaliyet 1.1.4
Öncelik, başarı göstergesi ve zaman tablosu
Bütçe ve Kaynak planı
Yönetim planını uygulamak için
Teknik ekler
Raporlar, ayrıntılı teknik planlar ve açıklamalar
Vizyon
Elekdağ Yaban Hayatı Geliştirme Sahasında;
Biyolojik çeşitliliğin öncelikle korunması temelinde sürdürülebilir doğal kaynak
kullanımı yapabilen, geyik populasyonu yeterli sayıya ulaşmış, su kaynaklarının doğal haliyle
korunduğu bilinçli av turizmi yapılan, doğaya saygılı yerli ve yabancı turistlerce tercih edilen,
tüm sorunları çözülmüş köylerde; refah seviyesi yüksek, doğayı koruyan ve korunan alan
yönetimine etkin destek veren mutlu, bilinçli insanların yaşadığı yeterli ve deneyimli personel
ile gerekli altyapı ve donanımına sahip YABAN HAYATI GELİŞTİRME SAHASI
oluşturmaktır.
Programlar ve Hedefler
PROGRAM 1:Koruma Programı
Hedef 1.1. Yaban Hayatı Geliştirme Sahası içinde bulunan geyiğin korunmasını
sağlayarak popülasyonunu artırmak, sürdürülebilir koruma sistemini oluşturmak.
Politika ve Temel Mantık
Geyiğin populasyonunda, beslenme, barınma ve üreme alanlarında insan
kullanımlarından ve kaçak avcılıktan kaynaklanan baskılardan dolayı azalma olmuştur. Bu
arada YHGS yıllık ortalama 3-4 adet geyiğin ve 1-2 karacanın avlatılmasına müsaade edilerek
av turizmi yaptırılan bir alandır. Bundan dolayı; alanın av planı yapılarak ve koruma sistemi
güçlendirilip devamlılığı sağlanarak sürdürülebilir bir av sistemi oluşturulması ile geyiğin
alandaki populasyonu artırılarak devamlılığı sağlanacaktır.
Strateji 1.1.1. Geyiğin populasyonunu artırarak sürdürülebilir av sistemini oluşturmak.
Amaç 1- Alanın sürdürülebilir av planını yaparak geyiğin populasyonunu artırmak.
Strateji 1.1.2. Alandaki Koruma sistemini güçlendirmek ve devamlılığını sağlayarak
YHGS ve çevresinde kaçak avcılığı kontrol altına almak.
Amaç 1. Koruma ekiplerinin personel sayısını artırarak ve araç yönünden destekleyerek
daha aktif hale gelmelerini sağlamak.
Amaç 2. Alandaki mevcut koruma sistemini köy tüzel kişiliği ve benzeri yaklaşımlarla
yapmak.
Amaç 3. YHGS sahası ve çevresinde avcı ve av silahlarını izlemek.
Hedef 1.2. Alandaki biyolojik çeşitliliğin ve doğal ibreli, ibreli-yapraklı karışık
ormanların korunmasını ve sürdürülebilir kullanılmasını sağlamak.
Politika ve Temel Mantık
YHGS OGM tarafından ormancılık faaliyetlerinin uygulandığı bir alandır. Alanda yazın
yoğun olmasa da yapılan otlatma faaliyetleri, alanın biyolojik çeşitliliği üzerine olumsuz etki
yapmaktadır. Orman amenajman planlarının YHGS yönetim ve gelişim ilkeleri doğrultusunda
biyolojik çeşitliliğin entegre edilerek yenilenmesi ve odun dışı orman ürünlerinin planlı ve
sürdürülebilir kullanımının sağlanması ile biyolojik çeşitliliğin ve doğal karışık ormanların
sürdürülebilirliği sağlanacaktır.
Strateji 1.2.1 Alandaki ormancılık faaliyetlerini öncelikle biyolojik çeşitliliğin
korunması ve habitatların güçlendirilmesi temelinde yürütmek.
Amaç 1. Amenajman planlarının YHGS yönetim ve gelişim planı ilkeleri
doğrultusunda yenilemek.
Hedef 1.3. YHGS’ndaki yaban hayatı için önemli olan su kaynaklarının
korunmasını sağlamak.
Politika ve Temel Mantık
Saha içerisindeki ve yakınındaki su kaynaklarının yaban hayatı ve biyolojik çeşitliliğin
korunması ve geliştirilmesi için kullanımını sağlamak amacıyla alan dışına çıkarılmamasını
sağlayarak, su kaynaklarının önemi konusunda ilgili kurumlarda farkındalık artırılacaktır.
Strateji 1.3.1. Saha içerisindeki ve yakınındaki su kaynaklarının yaban hayatı ve
biyolojik çeşitliliğin korunması ve geliştirilmesi için kullanımını sağlamak
Amaç.1. Saha içerisindeki su kaynaklarının alan dışına çıkarılmadan doğal halinde
korunmasını sağlamak.
PROGRAM 3: Eğitim ve Bilinçlendirme
Hedef 3.1: Tüm ilgi gruplarının Yaban Hayatı Geliştirme Sahasının Korunmasına
ve yönetimine katkıda bulunabilecek bir doğa koruma bilincinin oluşturulmasını
sağlamak.
Politika ve Temel Mantık
Tüm ilgi gruplarının ekoloji, çevre bilinci, biyolojik çeşitlilik, yaban hayatı ve su
kaynakları konularında eğitimleri sağlanarak alanın daha iyi korunması hedeflenmektedir.
39
Strateji 3.1.1. Elekdağ YHGS ilgi gruplarını doğa koruma ve yaban hayatı konusunda
bilinçlendirmek.
Amaç 1. YHGS civarında bulunan avcıları eğitmek.
Amaç 2.YHGS içinde ve çevresinde yaşayan yöre halkının yaban hayatı ve su
kaynakları konusunda bilincini arttırmak.
Amaç 3. YHGS ile ilgili kurumları sahanın önemi ve kaynak değerleri, sürdürülebilir
kullanımı hakkında bilinçlendirmek.
Amaç 4. Saha çevresindeki okul çocuklarında yaban hayatı ve alanın kaynak değerleri
konusunda bilinç oluşturmak.
Strateji 3.1.2. Doğa koruma alanlarındaki madencilik faaliyetlerinin olumsuz etkilerine
karşı tedbir almak.
Amaç1. Alandaki maden arama taleplerini önleyici strateji geliştirmek.
Strateji 3.1.3. YHGS nın biyolojik zenginliklerini ortaya çıkarmak.
Amaç 1. Alanda flora ve fauna ile ilgili araştırmaları desteklemek.
PORGRAM 4: İzleme
4.1-Hedef: Alanın ekosisteminin ve hedef tür olan geyik populasyonunun
izlenmesini sağlayacak mekanizmalar kurulmasını sağlamak.
Politika ve Temel Mantık
Hedef türün yaşadığı ekosistemin durumu ile hedef türün populasyonunun izlenmesi,
bu hususlarda yapılan çalışmaların değerlendirilmesinden sonra anında ve etkin uygulanabilir
kararlar alınmasını sağlamaktır.
Strateji 4.1.1. Geyik populasyonunu izlemek.
Amaç 1. Hedef türün populasyonunun izlenmesi, yapılan çalışmaların
değerlendirilmesinden sonra anında ve etkin uygulanabilir kararlar alınmasını sağlamak.
Strateji 4.1.2. Korunan alanın içindeki önemli habitatların ve su kaynaklarının izlemek
Amaç1. Yaban Hayatı Geliştirme sahasındaki önemli habitatların, su kaynaklarındaki
değişimlerin ortaya konulması.
BÖLGELEME
YHGS’larında ana amaç hedef türün korunması, geliştirilmesi, gerektiğinde
populasyona ilave bireylerin takviye edilmesi, yaşam ortamını iyileştirici tedbirlerin alınması
ve özel avlanma planları ile avlanmanın yapılabilmesidir. YHGS’nda Mutlak Koruma Bölgesi
ülkemizin kırmızı listesinde bulunan flora ve fauna türleri ile alandaki hedef türün alanda
yaşamını devam ettirebilmesi için insan müdahalesi görmeden mutlak korunması gerekli
çekirdek alanı ifade etmektedir. Alanın ilan edilme sebebi olan hedef fauna türünün üreyip
çoğalması ve belli bir sayıya ulaştığında belirlenecek kotalarla avlanmasının yapılacağı
düşünülerek sadece üremenin olduğu, türün yuvalandığı alanlar mutlak koruma alanı olarak
ayrılmıştır. Bu alanların dışında hedef türün beslenmesini ve barınmasını yaptığı, habitat
rehabilitasyonunun ve planlı avcılık faaliyetinin yapılacağı alanlar ise Hassas Kullanım
Bölgesi olarak, Mutlak Koruma ve Hassas Kullanım Bölgesinin dışındaki diğer tüm alanlar
da sürdürülebilir kullanım bölgesi olarak ayrılmıştır.
40
41
Tablo Elekdağ YHGS bölgeleme alan bilgileri
ELEKDAĞ YHGS BÖLGELEME
Yüzölçümü
BİLGİLERİ
(ha)
Mutlak Koruma Bölgesi
422
Hassas Kullanım Bölgesi
3361
Sürdürülebilir Kullanım Bölgesi
877
TOPLAM
4660
Genel alan oranı
(%)
9
72
19
100
İZLEME PROGRAMI
Planlama alanı için belirlenen koruma hedeflerine ulaşmak amacıyla yapılacak olan
faaliyetleri ve alanla ilgili her türlü değişimi izleyebilmek, sorunlara zamanında müdahale
edebilmek, uygulama planı revizyonunu gerçekleştirebilmek amacıyla aşağıdaki izleme
programı hazırlanmıştır.
İZLEME PROGRAMI
İzleme
Yöntemi
İzleme
zamanı
İhtiyaç
duyulan
malzeme
Kızıl geyik
(Cervus
elaphus)
(Direkt Gözlem)
Envanter
tabloları
kullanılacak
Yılda iki
defa sayım
yapılacaktır:
1-Çiftleşme
Dönemi
sayımı
(EkimKasım)
2-Yavrulama
dönemi
sonrası
sayımı
(Mayıs)
Bot, dürbün
teleskop,
gps,
çadır,mat vb
İbreli ve
Karışık Doğal
(Karaçam,
Sarıçam, ve
meşe
ormanın
izlenmesi
20x20 m2
örnekleme
alanlarında her
türden fertlerin
sayılması.
Haziran
ayında
yılda bir kere
Alan ölçüm
ve
sayım
malzemeleri
Su
kaynaklarının
nitelik ve
nicelik olarak
durum tespiti
Su
kaynaklarındaki
su durumunun
gözlenmesi ve
sayılması.
Ekim ve
Temmuz
Aylarında
yılda iki kez
İzlenecek
obje
Sorumluluk
DKMP Müh.
Başarı
Göstergesi
Sayım
yapılması
DKMP Müh.
Kastamonu
Orman
İşletme
Müdürlüğü
İzleme
kayıtları
DKMP Müh.
İzleme
kayıtları
Programda belirtilen çalışmaların zamanında ve kurallara uygun yapılması ve uzman bir
kişi tarafından değerlendirilmesi gerekmektedir.
42
KAYNAKLAR
Anonim 2005, Çevre Orman Bakanlığı, 1.Çevre Orman Şurası Kitabı, Şura Kararları
1.Çevre ve Ormancılık Şurası Çalışma Belgesi, 99-103, 7.Bölüm Doğa Koruma, 1. Çevre ve
Ormancılık Şurası, 22-24 Mart 2005, Antalya.
Atkinson P. W., E. A. Humpage., A J. D. Jowith., İ. Oğurlu., J. Marcus., 1993, The
Distribution and Statüs of Caucasian Black Grouse in North-Eastern Turkey, Proceedings of
the 6th International Sympozium on Grouse Symposium, 20-24 September, 1993, Udine-Italy,
131-134 sh.
Başkent, E. Z., 2005. Orman Amenajman Planlarının Ekosistem Tabanlı Ve Çok
Amaçlı Planlanması (Etçap) Ve Uygulanmasına Yönelik Eylemler, Türk Ormancılığında
Uluslar arası Süreçte Acil Eyleme Dönüştürülmesi Gereken Konular-Mevzuat ve
Yapılanmaya Yansımaları, Orman Mühendisleri Odası Sempozyumu, 22-24 Aralık, 2005,
Antalya.
Çanakçıoğlu, H. ve Mol, T ., 1996, Yaban Hayvanları Bilgisi, İ. Ü. Yayınları (No 3948),
İ. Ü. Rektörlüğü Basımevi ve Film Merkezi Müdürlüğü, İstanbul, 550 sh.
Çanakçıoğlu, H., 1993, Orman Entomolojisi-Özel Bölüm, İ.Ü. Yayınları, Yayın no:
3623, İstanbul, 458 sh.
Chaudhry A. A., 1992, Distribution and Status of Phaesant in Asia, Proceedings of the
International Sympozium on Phesant in Asia, 28 September-4 October, 1992, LahorePakistan, 7-15 sh.
Çırpıcı, A., “Türkiyenin Flora ve Vejetasyonu üzerindeki çalışmalar”, Doğa T. U.
Botanik Dergisi, 11: 2 (1987).
Davis, P.H., Hedge, I.C., “The Flora of Turkey. Past, Present, and Future”, Candollea,
30 (2): 331-351 (1975).
Demirörs M., “Saka Dağı Florası”, Doktora Tezi (Yayımlanmamış), Y.Ö.K., 1-165
(1982).
Ekim, T., Koyuncu, M., Vural, M., Duman, H., Aytaç, Z., Adıgüzel, N. “Türkiye
Bitkileri Kırmızı Kitabı”, Barışcan Ofset, Ankara, 5-15 (2000).
Kiziroğlu, İ., 2009, Türkiye Kuşları, Cep Kitabı. Prof. Dr. İlhami Kiziroğlu, 2009.
ISBN: 975-7460-01-X, Ankamat Matbaası, Ankara, 564 sayfa.
Küçük, Ö. ve N. Uslu, 2004, “Sinop-Bozburun Yaban Hayatı Koruma Alanında Yaban
Domuzu (Sus scrofa L.) Sayımı,” Kastamonu Orman Fakültesi Dergisi, 4(1), 45-57.
43
Oğurlu, İ., 1988, İşletme Ormanlarında Yaban Hayatı Habitatlarının Düzenlenmesi, İ.Ü.
Orman Fakültesi Dergisi, B (38) 2, 120-135.
Oğurlu, İ., 2001, Yaban Hayatı Ekolojisi. Süleyman Demirel Üniversitesi Orman
Fakültesi Yayın No:4, SDÜ Yayın No:19, Isparta 296 s.
Oğurlu, İ., 2003, Yaban Hayatında Envanter. T.C Çevre ve Orman Bakanlığı Doğa
Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü Av ve Yaban Hayatı Dairesi Başkanlığı Matbaası,
Ankara, 208 s.
Oğurlu, İ. 2008, Yaban hayatı kaynaklarımızın yönetimi üzerine, Süleyman Demirel
Üniversitesi Orman Fakültesi Dergisi Seri: A, Sayı: 2, Yıl: 2008, ISSN: 1302-7085, Sayfa:
35-88
Özkan, K., 2009, Yaban hayatı ekolojisi’nde analitik değerlendirme açısından uygun
envanter metodu üzerine bir öneri. Süleyman Demirel Üniversitesi Orman Fakültesi Dergisi
Seri: A, Sayı: 2, Yıl: 2009, ISSN: 1302-7085, Sayfa: 160-169
Randall, R, M., Sassaman, R, W., 1979, Identifying and Evaluating Environmental
Impacts association with Timber Harvest Scheduling Policies, General Technical Report
PNW-81, Pasific North west Forest and Range Experiment Station, U.S. Department of
Agriculture Forest Service, 20 s.
Saatçioğlu, F., Silvikültür Tekniği, İ.Ü. Orman Fakültesi Yayınları, İ.Ü. Yayın no:2490,
O.F. Yayın no: 268, İstanbul, 1979, 556 sh.
Sakallıoğlu H., “Karaçomak Barajı (Kastamonu) ve Civarı florası”, Ormancılık
Araştırma Dergisi, 29(57): 23-54 (1983).
Thill, Ronald, G., 1990, Managing Southern Pine Plantation for Wildlife, US Forest
Service, Southern For. Exp. Station Prooceding Reprints, In Proceedings of XIXth IUFRO
World Congress, 1990 August 5-11, Montreal-Canada, Vol:1, 58-68
Thomas J. W., D. E. Toweill., 1982, Elk of North America: Ecology and Management,
Wildlife Management Institute, Stackpole Books, 696 sh.
URL 1 . http://www.iucnredlist.org/ Version 2010/3
Uzunoğlu, Y., “Ilgaz Dağı Küçük Hacet Yüksek Dağ Florası”, Yüksek lisans Tezi
(Yayımlanmamış), Gazi Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, 1-102 (2004).
Wing, L, W., 1951, Practice of Wildlife Conservation, Copyright by John Willey&Sons
Inc. USA, 412 sh.
44

Benzer belgeler

DADAY YABAN HAYATI SUNUSU TEMMUZ 2011

DADAY YABAN HAYATI SUNUSU TEMMUZ 2011 çalıştığını ve düzenlendiğini bilmek gerekir. Yaban hayvanlarından düzenli ve sürekli olarak optimal yararlanmak ancak, onların yaşam ortamlarının ve hayatlarının iyi bir şekilde düzenlenmesiyle mü...

Detaylı

daday fauna raporu - Orman Genel Müdürlüğü

daday fauna raporu - Orman Genel Müdürlüğü zararlı gibi de görünseler, söz konusu türler açısından kritik bir öneme sahiptirler. Dolayısıyla, ormanda belirli genişlikteki bir alanda, belli sayıda içi boşalmış veya oyuk ihtiva eden ağacın, b...

Detaylı