Dosya indir :elazig-in-kenar-semtlerinde-yasayan-kadinlarin

Transkript

Dosya indir :elazig-in-kenar-semtlerinde-yasayan-kadinlarin
TAF Preventive Medicine Bulletin, 2010: 9(1)
Araştırma/Research Article
TAF Prev Med Bull 2010; 9(1):45-50
Elazığ’ın Kenar Semtlerinde Yaşayan Kadınların Yaşam
Koşulları ve Sağlık Riskleri
[The Living Conditions and Health Risks of Women in Suburbs of Elazığ]
ÖZET
AMAÇ: Bu çalışma; Elazığ örneğinde, şehirlerin kenar semtlerinde yaşayan kadınların yaşam koşulları ve
sağlık risklerinin tanımlanması amacıyla yapılmıştır.
YÖNTEM: Tanımlayıcı tipte olan çalışma; Elazığ ilinin kenar semtleri arasından rasgele seçilen Yıldızbağları
ve Salıbaba mahallelerinde yaşayan 18 yaş ve üzeri 603 kadın üzerinde yapılmıştır. Örnekleme alınacak
kadınlar, bağlı bulundukları sağlık birimlerindeki mevcut kayıtlarından sistematik örnekleme yöntemi ile
seçilmiştir. Her iki semt nüfusu oranında örneklemde temsil edilmiştir.
BULGULAR: Araştırma kapsamına alınan kadınların ortalama; yaşı 36,64±13,61, kişi başına aylık geliri
139,24±106,92 TL’dir. %70,3’ü evli, %32,8’i okur-yazar değil, %42,6’sı yeşil kart sahibidir. %92,7’si gelir
getirici bir işte çalışmamaktadır. %31.3’ü şu anda yaşadığı yere başka bir yerden göç ile gelmiştir. Kadınların
%57,0’ı yığma ve/veya ahşap binada oturmaktadır. Binaların %4,1’inde banyo, %24,9’unda ise tuvalet evin
dışındadır. Kadınların %18,4’ü halen sigara içmektedir. %32.2’si herhangi bir şiddet türüne maruz kalmaktadır.
Doğum yapanların %30,3’ü son doğumunu evde kendi başına veya ara ebe yardımı ile yapmıştır. Kadınların
%37,8’i kendi sağlık durumunu iyi, %37,0’ı orta, %25,2’si kötü olarak değerlendirmektedir. %79.9’u düzenli
sağlık kontrolü yaptırmadığını, %24,9’u kronik bir hastalığı olduğunu belirtmiştir. Kadınların eğitim düzeyi
yükseldikçe sağlığını kötü olarak ifade etme ve kronik bir hastalığa sahip olma oranları düşmektedir
(p=0.0001). Göç ile geldiğini söyleyen kadınların aynı yerde yerleşik kadınlara göre sağlığını kötü olarak ifade
etme oranları daha yüksektir (p=0.007). Kronik bir hastalığı olduğunu belirtenlerin aylık gelir ortalaması
hastalığı olmayanlara göre daha düşüktür (p=0.004).
SONUÇ: Araştırma kapsamına alınan kadınların, sağlık göstergeleri, konut sağlığı koşulları, eğitim ile sosyal
ve ekonomik düzeyleri düşük ve yetersizdir.
SUMMARY
AIM: The present study was conducted with the aim of defining the living conditions and health risks of
women living in suburbs of Elazig city sample.
METHOD: In this descriptive type of study, a total of 603 women aged 18 and older were randomly selected
from Yildizbaglari and Salibaba, which are among suburbs of Elazig, were studied. Women who were in the
sample group were randomly selected from the primary health care center charts in where their records have
previously been saved. Both suburbia were represented in the sample according to their population.
RESULTS: The mean age of women included in research was 36.64±13.61 and average income of a woman
per month was 139.24±106.92 TL. Of the women 70.3% was married, 32.8% was illiterate and 42.6 had green
card for health care. 92.7 % of women had no income generating work and 31.3% of women reported to that
they moved from another place where they are living now. Fifty-seven percent of women were living in
unreinforced masonry structure and/or wooden houses. The bathrooms and toilets were out of houses in 4.1%
and 24.9%, respectively. Of the women, 18.4 % were currently smoking and exposing to one of the types of a
violence. 30.3% of the women who gave birth previously had their last birth either at home or with the help of
midwives. The rate of women reporting their health status as good, fair and bad were 37.8%, 37% and 25.2%,
respectively. 79.9% of women did not perform regular health checks and 24.9% reported that they had a
chronic disease. As the education level of women increased the rate of expressing poor health and chronic
illness falled (p=0.0001). Women who migrated from another place reported their health as worse than women
who were placed at the same location (p=0.007). The average monthly income of women who reported to have
chronic illness was significantly lower than those women who have higher monthly income (p=0.004).
CONCLUSION: The health indicators, house health conditions, education, social and economic levels of
women covered in this research are low and insufficient.
GİRİŞ
Kadın sağlığının hastalık ve sakatlık yönünden
olduğu kadar ruhsal ve sosyal yönden de tam bir
iyilik halinin olup olmaması ve bu durumu etkileyen
faktörler yönünden incelenmesi ve tanımlanması
gereklidir (1). Özellikle sosyal iyilik hali vurgusunun
www.korhek.org
Süleyman Erhan
1
Deveci ,
Yasemin Açık1,
2
Süheyla Rahman
1
Fırat Üniversitesi Tıp
Fakültesi Halk Sağlığı
AD,
2
Fırat Üniversitesi Sağlık
Hizmetleri Meslek
Yüksekokulu, Elazığ.
Anahtar Kelimeler:
Kadın, Yaşam Koşulları,
Sağlık Riskleri.
Key Words: Women,
Living Conditions,
Health Risks.
Sorumlu yazar/
Corresponding author:
S. Erhan Deveci
Fırat Üniversitesi Tıp
Fakültesi Halk Sağlığı
AD, Elazığ, Türkiye.
[email protected]
toplumsal ilişkileri sağlık kavramı içine çeken güçlü
bir yönü olduğu belirtilmektedir (2).
Kadınların yaşam koşullarının sağlık risklerine
etkisi mutlaktır. Kadın cinsiyetinin “toplumsal
cinsiyet” bağlamında yaşadığı eşitsizlikler, ayrımcı
uygulamalar
kadının
yaşama
hakkını
bile
kullanamaması ortamını hazırlayabilmektedir (3,4).
45
TAF Preventive Medicine Bulletin, 2010: 9(1)
Kahire Uluslararası Nüfus ve Kalkınma Konferansı
ve Pekin Deklerasyonu önerileri doğrultusunda üreme
sağlığı ve aile planlaması hizmetlerinde iyileştirmeye
yönelik yapılan çalışmalar Türkiye’de halen rutin
hale getirilememiştir. Ayrıca üreme sağlığı hizmetleri
açısından bölgesel ayrılıklar da çok belirgindir (5).
Türkiye Nüfus ve Sağlık Araştırması (TNSA) 2008
Ön Raporu sonuçlarına göre Türkiye’de kentsel
alanda yaşayan kadınların oranı %76’ya ulaşmıştır
(6). Şehirde yaşama ile eğitim, sağlık hizmetleri ve
ücretli iş olanaklarına sahip olma arasında yakın bir
ilişki olduğu bilinmektedir. Yaşam kalitesi,
doğurganlık, eğitim, evlenme yaşı, çocuk sayısı gibi
değişik göstergeler yönünden kırsal kesimde yaşayan
kadınlarla şehirlerde yaşayanlar arasında bazı
farklılıklar mevcuttur (7).
Bu çalışmada, kırsal bölgeden kentsel bölgeye bir
geçiş alanı olduğu düşünülen şehirlerin kenar
semtlerinde yaşayan kadınların Elazığ örneğinde
yaşam koşulları ve sağlık riskleri tanımlanmıştır. Bu
sosyal tıp çalışması ile böyle bir geçişi yaşadığı
düşünülen, özellikle de sosyo-ekonomik yönden
gelişmemiş çevrede yaşayan bölge kadınının
konumuna dikkat çekilmek istenmiştir.
GEREÇ ve YÖNTEM
Tanımlayıcı tipte olan çalışma; Elazığ ilinde
mevcut on kenar semt arasından rasgele seçilen
Yıldızbağları ve Salıbaba mahallelerinde yaşayan 18
yaş ve üzeri kadın nüfus (4789 kişi) arasından seçilen
örneklem üzerinde yapılmıştır.
%95 güvenirlik aralığında %3 sapma (d=0.03) ile
örnekleme alınacak kişi sayısı 635 olarak
saptanmıştır. Örneklem büyüklüğü n=Nt2pq/d2(N1)+t2pq formülü ile hesaplanmıştır. Bu formülde
olayın görülüş sıklığı olarak kadınların fiziksel
şiddete maruz kalma sıklığı kullanılmış, bu sıklık
%22 (p=0.22) olarak alınmıştır.
Örnekleme alınacak kadınlar, bağlı bulundukları
sağlık birimlerindeki mevcut kayıtlarından sistematik
örnekleme yöntemi ile seçilmiştir. Her iki semt
nüfusu oranında örneklemde temsil edilmiştir.
Örneklem kapsamına alınan kadınların 603’üne
ulaşılmış, böylece cevaplama oranı %95 olmuştur.
Araştırmanın etik onayı Fırat Üniversitesi Tıp
Fakültesi Etik Kurulu’ndan alınarak, saha çalışması
Haziran-Temmuz 2007’de yapılmıştır. Araştırma
kapsamına alınan kadınlara; demografi bilgileri,
yaşam koşulları ve sağlık riskleri sorularını içeren,
araştırmacılar tarafından hazırlanan bir anket yüz
yüze görüşülerek uygulanmıştır. Anket uygulamadan
önce katılımcı bilgilendirilerek onamı alınmıştır.
46
Veriler SPSS 10.0 paket programı ile
değerlendirilip, istatistiksel analiz yöntemi olarak ki
kare ve t testleri kullanılmıştır. p<0.05 düzeyi
istatistiksel anlamlılık olarak kabul edilmiştir.
BULGULAR
Kadınların Sosyal, Kültürel ve Ekonomik
Özellikleri
Araştırma kapsamına alınan kadınların ortalama;
yaşı 36,64±13,61 (18–80 yaş, Ortanca: 35,0),
ailelerinin aylık geliri 553,67±319,93 TL ve kişi
başına aylık geliri 139,24±106,92 TL’dir. %70,3’ü
evli, %22,9’u bekâr, %6,8’i dul/boşanmış’tır.
Kadınların eğitim düzeyi ve sosyal güvence
durumlarının dağılımı Tablo 1’de gösterilmiştir.
Kadınların %92,7’si gelir getirici bir işte
çalışmamakta, evli olanların %15,6’sının ise eşi
çalışmamaktadır.
Kadınların %31,3’ü şu anda yaşadığı yere başka bir
yerden göç ile gelmiştir. En fazla göçün olduğu (göç
ile gelenlerin %55’i) yerleşim birimi Tunceli ilidir.
Kadınların ifade ettiği göç nedenlerinin dağılımı
Tablo 2’de gösterilmiştir.
Kadınların %42,5’i şu anda ailesinin en önemli
sorununun ekonomik sıkıntılar olduğunu belirtmiştir.
Kadınların belirttikleri ailelerinin en önemli
sorunlarının dağılımı Tablo 3’te gösterilmiştir.
Tablo 1. Kadınların eğitim düzeyi ve sosyal güvence
durumlarının dağılımı
Eğitim Düzeyi (n=603)
Okur-yazar değil
İlkokul mezunu ve altı
Ortaokul mezunu ve üzeri
Sosyal/Sağlık Güvencesi (n=603)
Emekli Sandığı
SSK
Bağkur
Yeşil Kart
Sosyal Güvencesi yok
Sayı
198
257
148
Sayı
48
223
41
257
34
%
32,8
42,6
24,6
%
8,0
37,0
6,8
42,6
5,6
Tablo 2. Kadınların ifade ettiği göç nedenlerinin
dağılımı
Göç Nedenleri (n=189)
Terör
Ekonomik sıkıntı
Köy boşaltımı
Eğitim
Evlilik
Geçimsizlik / aile içi şiddet
Diğer (tayin, doğal afet, kan davası)
Sayı
73
58
16
14
9
7
12
%
38,6
30,7
8,5
7,4
4,8
3,7
6,3
www.korhek.org
TAF Preventive Medicine Bulletin, 2010: 9(1)
Tablo 3. Kadınların belirttikleri ailelerinin en önemli
sorunlarının dağılımı
Ailenin en önemli sorunu (n=603)
Ekonomik sıkıntı
Sağlık sorunları
Aile içi geçimsizlik
Her şey sorun / değişken
Diğer (eğitim, yalnızlık, konut)
Sorun yok
Sayı
256
104
61
94
13
75
%
42,5
17,2
10,1
15,6
2,2
12,4
Tablo 4. Kadınların maruz kaldığı şiddet türlerinin
dağılımı
Evet
Hayır
Şiddet türleri*
(n=194)
Sayı
%
Sayı
%
Fiziksel şiddet
154
79,4
40
20,6
Sözel şiddet
140
72,2
54
27,8
(hakaret/küfür)
Cinsel şiddet (cinsel
43
22,2
151
77,8
ilişkiye zorlama)
Sarkıntılık/cinsel taciz
11
5,7
183
94,3
*Kadınlar birden fazla şiddet türüne maruz
kalabilmişlerdir.
Konut Özellikleri
Kadınların %57,0’ı yığma ve/veya ahşap binada
oturmakta, %96,2’sinin evinde ısınma aracı olarak
soba kullanılmaktadır. %4,1’inde banyo, %24,9’unda
ise tuvalet evin dışında olup, evde ortalama; oda
sayısı (salon dâhil): 3,01±0,65 oda, kalan kişi sayısı:
4,77±1,85 kişidir. %1’i evlerinde içme/kullanma suyu
olarak kuyu veya çeşme suyu kullandığını, %8,1’i
yerleşim biriminde kanalizasyon sistemi olmadığını
ifade etmiştir. %8,3’ü evinde et, süt veya
yumurtasından yararlanabildiği bir evcil hayvan
beslemektedir.
%1,2’sinin
evinde
buzdolabı,
%16,3’ünde radyo, %3,3’ünde televizyon yoktur.
Kadınların Sağlık Göstergeleri İle İlgili Özellikleri
Kadınların %18,4’ü halen sigara içmektedir.
%32,2’si herhangi bir şiddet türüne maruz
kalmaktadır. Kadınların maruz kaldığı şiddet
türlerinin dağılımı Tablo 4’te verilmiştir.
Kadınların ortalama evlenme yaşı 18,48±3,96 (1237 yaş), gebe kalmış olanların ortalama gebelik sayısı
4,54±3,16 (1-18 gebelik)’dır. Doğum yapanların
%2,1’i son doğumunu evde sağlık personeli
yardımıyla, %30,3’ü evde kendi kendine veya ara ebe
yardımıyla, %67,6’sı ise hastanede yaptığını
bildirmiştir. Kadınların %37,8’i kendi sağlık
durumunu iyi, %37,0’ı orta, %25,2’si kötü olarak
değerlendirmektedir. %79,9’u düzenli sağlık kontrolü
yaptırmadığını, %24,9’u kronik bir hastalığı
olduğunu belirtmiştir.
Araştırma kapsamına alınan kadınların %86,2’si
kendi kendine meme muayenesi yapmadığını,
%96,7’si pap-smear testi diye bir testi hiç
duymadığını ifade etmiştir. Kadınların kendi ifadeleri
değerlendirilerek hesaplanan Vücut Kitle İndeksine
(VKİ) göre %43,3’ünün kilosu normalin üzerindedir.
Kadınların %7,5’i düzenli egzersiz yaptığını,
%23,7’si dinlenmek için zaman ayırdığını
belirtmiştir.
Kadınların Sosyo-demografik Özellikleri İle Bazı
Sağlık Göstergeleri Arasındaki İlişkiler
Araştırma kapsamına alınan kadınların eğitim
düzeyleri yükseldikçe sağlıklarını kötü olarak
değerlendirme oranları düşmekte, kendi kendilerine
meme muayenesi yapma oranları ise yükselmektedir
(Tablo 5).
Kadınların düzenli sağlık kontrolü yaptırıp
yaptırmama durumları eğitim düzeyinden etkilenmez
iken (p=0.168), eğitim düzeyleri yükseldikçe kronik
bir hastalığa sahip olma oranları düşmektedir
(p=0.0001).
Tablo 5. Kadınların eğitim düzeyi ile kendi sağlığını değerlendirme ve kendi kendine meme muayenesi yapma
durumları arasındaki ilişkinin dağılımı
Eğitim düzeyi (n=603)
Okur-yazar değil
İlkokul mezunu ve altı
Ortaokul mezunu ve üzeri
Toplam
Eğitim düzeyi (n=603)
Okur-yazar değil
İlkokul mezunu ve altı
Ortaokul mezunu ve üzeri
Toplam
www.korhek.org
Kendi sağlığını değerlendirme durumu
İyi-orta
Kötü
Sayı
%
Sayı
%
112
56,6
86
43,4
204
79,4
53
20,6
135
91,2
13
8,8
451
74,8
152
25,2
Kendi kendine meme muayenesi yapma durumu
Yapıyor
Yapmıyor
Sayı
%
Sayı
%
13
6,6
185
93,4
41
16,0
216
84,0
29
19,6
119
80,4
83
13,8
520
86,2
p değeri
0.0001
0.001
47
TAF Preventive Medicine Bulletin, 2010: 9(1)
Bulunduğu yere göç ile geldiğini söyleyen
kadınların daha önce aynı yerde yerleşik kadınlara
göre sağlığını kötü olarak ifade etme oranları daha
yüksektir (p=0.007).
Kronik bir hastalığı olduğunu belirtenlerin aylık
gelir ortalaması (488,54±224,97 TL), kronik hastalığı
olmayanlardan (574,19±342,20 TL) daha düşüktür
(p=0.004). Yine kendi sağlık durumunu iyi ve orta
olarak belirtenlerin aylık ortalama gelirleri kötü
olarak nitelendirenlerden daha yüksektir (p=0.0001).
Düzenli
sağlık
kontrolü
yaptıranlarla
yaptırmayanlar arasında gelir düzeyleri açısından fark
saptanmamıştır (p=0.357).
TARTIŞMA
Araştırma kapsamına alınan kadınların belirttikleri
ailelerinin ortalama aylık geliri (553,67±319,93 TL)
Türkiye’de mevcut asgari ücrete yakındır. Türkiye
İstatistik Kurumu (TÜİK) 2007 Yoksulluk Çalışması
sonuçlarında dört kişilik hanenin aylık yoksulluk
sınırı 619 TL olarak tahmin edilmiştir (8).
Araştırmamızın yapıldığı Temmuz 2007 tarihlerine
ait sendikaların yaptığı yoksulluk sınırı açıklaması ise
dört kişilik bir aile için 2026,87 TL’dir (9).
Araştırmamızda saptanan gelir ortalaması hem TÜİK
hem de sendikalar tarafından belirtilen yoksulluk
sınırının altında olup araştırma grubunun gelir
düzeyinin kötülüğünün açık göstergesidir.
Bu çalışmada kadınların %6,8’i dul/boşanmıştır.
Türkiye Nüfus ve Sağlık Araştırması (TNSA) 2008
sonuçlarında evlenmiş kadınlar arasında dul,
boşanmış ve ayrı yaşıyor olanların oranı %5,5 olarak
bildirilmiştir (6). Türkiye’de bölgesel farklılıklar olsa
da dul veya boşanmış olmak kadının statüsünü
belirleyici etkenlerde rol oynayabilmektedir.
Bu çalışmada kadınların %32,8’i okur-yazar
olmadığını belirtmiştir (Tablo 1). Elazığ ili 2000 yılı
Genel Nüfus Sayımı sonuçlarında kadın nüfusta
okuma yazma bilmeme oranı %27,4 (10), TNSA
2008 sonuçlarında ise eğitimi yok/ilkokulu
bitirmemiş kadınların oranı %18 olarak bildirilmiştir
(6). Son yıllarda sosyoekonomik dönüşümün de
etkisiyle eğitiminin yaygınlaşıyor olmasına rağmen
araştırma grubundaki oranın kent ve ülke
populasyonuna göre yüksekliği görülmektedir. Yine
bu çalışmada sadece sağlık güvencesi sağlayan, ancak
emeklilik ve diğer sosyal güvencelere katkısı
olmayan yeşil karta sahip olma oranının araştırma
grubunda %42,6 olması, %5,6’sının ise hiçbir sosyal
güvencesi bulunmaması (Tablo 1), kenar semtlerde
yaşayan bu kadınların yaşamsal zorluklarının
göstergelerinden biridir.
48
Çalışmada, kadınların %92,7’si gelir getirici bir işte
çalışmadığını, evli olanların %15,6’sı ise eşlerinin
çalışmadığını belirtmişlerdir. Elazığ ili 2000 yılı
verilerinde, istihdam edilen nüfusun %43’ünün
ücretsiz aile işçisi olarak çalıştığı, bu oranın erkek
nüfus için %18 iken, kadın nüfus için %83 olduğu,
erkek nüfusun yaklaşık %51’inin, kadın nüfusun ise
%10’unun ücretli olarak çalıştığı bildirilmiştir (10).
TNSA 2003 sonuçlarına göre araştırma sırasında
kadınların %27’si çalışmaktadır (11). Deveci ve
arkadaşlarının Elazığ il merkezinde yaptıkları bir
çalışmada evli kadınların çalışma oranı %19,7 olarak
bildirilmiştir (12). Çalışmamızda kadınların çalışma
oranının il ve ülke geneline göre düşük olmasının
yanı sıra erkeklerin işsizlik oranı da yüksektir.
Çalışmada kadınların yaklaşık üçte birinin
bulundukları yere göç ile geldiklerini ifade etmesi
bölgenin diğer bir gerçeğinin göstergesidir. Bölgede
yıllardır yaşanan terör göç nedenlerinin de başında
gelmektedir (Tablo 2). Göç ile ortam değiştiren
aileler tekrar yerleşik düzene geçişteki sorunları
birlikte yaşamaktadır. Kadınların tarafından hem göç
nedenleri arasında yüksek oranda, hem de ailelerinin
en önemli sorunu olarak ifade edilen ekonomik
sıkıntılar ülke ve bölge gerçekleri ile örtüşmektedir.
Ekonomik ve kültürel farklar, hızlı bir değişime
uğrayan toplumsal ve ekonomik yaşamın getirdiği
yeni değerler ve yeni yaşam biçimlerinin Türkiye’de
kentleri, özellikle ekonomik ve sosyal yönden geri
kalmış bölgelerde yaşayanlar için cazibe merkezi
haline getirmesi ekonomik nedenli göçleri
açıklayabilir (13). Ayrıca göç hangi amaç ve yöntem
ile yapılırsa yapılsın asıl önemli olan hususun, göç
olgusunun öncesinde, göç sürecinde ve sonrasında
ortaya çıkan çeşitli sosyal, ekonomik ve kültürel
sonuçları olduğu göz ardı edilmemelidir (14).
Bu çalışmada, konutların %57,0’ının yığma
ve/veya ahşap bina olduğu, yine %4,1’inde banyo,
%24,9’unda ise tuvaletin evin dışında olduğu
bildirilmiştir. Elazığ ili 2000 yılı verilerinde kent
merkezinde banyo konutun dışında olma oranı %1,5,
tuvaletlerin konut dışında olma oranı ise %5,5’tir
(10). İlin iki kenar semtindeki oranların yüksekliği
konut sağlığı yönüyle değerlendirilmelidir. Ayrıca
göç eden bireyler barınma sorununa çoğu zaman
kentin yoksul ve kenar bölgelerinde nitelik ve nicelik
olarak oldukça yetersiz konutlar yapmak suretiyle
çözüm
bulmuşlardır
(15).
Araştırmamız
kapsamındaki kenar semtlerde yaşayanların üçte
birinin bulunduğu yere göç ile geldiği göz önüne
alındığında konut sorunu bu durum ile de
ilişkilendirilebilir. Yine hane halkı nüfusu ortalaması
olarak bu çalışmada saptanan 4,77 sayısı, TNSA 2003
verilerinde bildirilen kent ortalama hane halkı
büyüklüğünden yüksektir (3,9).
www.korhek.org
TAF Preventive Medicine Bulletin, 2010: 9(1)
Çalışmada, kadınların %1,2’si evinde buzdolabı,
%3,3’ü
televizyon
olmadığını
bildirmiştir.
Dolayısıyla %98,8’inde buzdolabı, %96,7’sinde
televizyon mevcuttur. Bu oranlar TNSA 2003
verilerinde bildirilen dayanıklı tüketim mallarından
buzdolabına sahip olan hane halkı yüzdesi (%94,3) ile
televizyona sahip olma yüzdesine (%94,7)
uymaktadır. Toplumun dayanıklı tüketim mallarına
sahip olma özelliğinin yaşam şartlarından fazla
etkilenmeden
bir
şekilde
gerçekleştirildiği
görülmektedir. Fakat olayın sahip olma yönüyle
değerlendirilmesinde kalite ve sayı faktörleri göz
önüne alınmamıştır.
Çalışmamızda kadınların %18,4’ü halen sigara
içtiğini,
%79,9’u
düzenli
sağlık
kontrolü
bildirmiştir.
Bölgede
yapılan
yaptırmadığını
çalışmalarda kadınların; Elazığ kent merkezinde
%26,5’inin, Mardin kent merkezinde de %22,9’unun
halen sigara içtiği saptanmıştır (16,17). Sağlık üzerine
olumsuz etkili en önemli önlenebilir risk
faktörlerinden biri olan sigaranın, kırsaldan kentsel
bölgeye geçiş alanı olarak nitelendirilebilecek
kentlerin kenar semtlerinde yaşayan kadınlar arasında
içme oranlarının yüksekliği sağlık yaklaşımları için
uyarıcı olmalıdır. Yine düzenli sağlık kontrolü
yaptırmayan kadınların yüksek oranda olması
kadınların sağlıklarına verdikleri değer ve/veya böyle
bir olanağa ulaşmalarındaki engeller yönleriyle
değerlendirilmelidir.
Bu çalışmada kadınların %32,2’si herhangi bir
şiddet türüne maruz kaldığını belirtmiştir. Şiddet
gördüğünü söyleyenlerin en fazla maruz kaldığı
şiddet türü fiziksel şiddettir (Tablo 4). Deveci ve
arkadaşları tarafından aynı ilde yapılan bir çalışmada;
kadınların %44,2’sinin evlenmeden önce kendi ailesi
tarafından en az bir kez fiziksel ya da sözel şiddete
maruz kaldığı, %33,7’sinin evliliği süresince eşi
tarafından en az bir kez dövüldüğü bildirilmiştir (12).
Türkiye’de Aile Araştırma Kurumu’nun yaptığı
araştırmada; eşlerinin kendilerini dövdüğünü
söyleyen kadınların oranı %29,6, sözel hakarette
bulunduğunu belirtenlerin oranı ise %47,3’tür. Aynı
çalışmada cinsel şiddet (ilişkiye zorlanma) %9,1
olarak bildirilmiştir (18). Şiddet milyonlarca kadının
tüm yaşamı boyunca sağlığını ve güvenliğini
etkileyebilen önemli bir halk sağlığı sorunu olarak ele
alınmalıdır.
Bu çalışmada kadınların ortalama evlenme yaşı
18,48±3,96 olarak saptanmıştır. TNSA 2003
sonuçları yaş kuşakları arasında ortanca evlilik
yaşında artış olduğunu ortaya koymaktadır. Ortanca
evlilik yaşı 45-49 yaş grubu için 19,2’den, 25-29 yaş
grubunda 21’e yükselmektedir. İlk evlenme yaşı
kadının gebelik riski altına girmesini ifade etmesi
nedeniyle önemli bir demografik göstergedir.
www.korhek.org
Çalışmamızda kadınların ancak %37,8’i kendi
sağlık durumunu “iyi” olarak ifade etmiştir.
İnsanların kendi sağlık durumlarını nasıl algıladıkları
sağlık sosyolojisi açısından önemlidir. Bu durum
toplumdan topluma farklılık gösterebilmektedir.
Sağlık bazılarına göre hastalığın olmaması hali
olabildiği gibi, güçlülük ve zayıflık olarak ta
algılanabilmektedir (19).
Bu çalışmada kadınların %86,2’si kendi kendine
meme muayenesi yapmadığını belirtmiştir. Yapılan
çalışmalar kadınlarda meme kanserinin erken tanısına
yönelik davranışların yetersizliğine işaret etmektedir
(20,21). Kendi kendine meme muayenesi de kendi
sağlığını değerlendirebilme belirteçlerinden biridir.
Bu durum kişinin sağlık/hastalık algısı, hastalığa
yönelik bilgisi ve risk algısı, ayrıca sosyokültürel
faktörlerden etkilenebilir.
Çalışmamızda kadınların %7,5’i düzenli egzersiz
yaptığını, %23,7’si de dinlenmek için zaman
ayırabildiğini bildirmiştir. Dünya Sağlık Örgütü
tarafından Avrupa Bölgesi’nde beş yetişkinden
birinin fiziksel aktivitelere ya az katıldığı ya da hiç
katılmadığı, bölgenin doğusuna gidildikçe daha
yüksek hareketsizlik seviyeleri ile karşılaşıldığı rapor
edilmiştir (22). Egzersiz yapılabilecek ya da
dinlencelerin
sağlanabileceği
ortamların
oluşturulması da önemlidir (23). Bu araştırmadaki
oranlar beklenin de oldukça altındadır. Bu oranların
düşüklüğüne bu semtlerde yaşayan dezavantajlı
nüfusların
egzersiz
yapabilecekleri
salonlara
ulaşabilmeleri ya da ücretini karşılayabilmelerindeki
yetersizlik, yanı sıra güvenli yol ve kaldırımlar, halka
açık bahçe ve parklar gibi sağlıklı yaşam tarzını
destekleyen yerlerin yetersizlikleri neden olabilir.
Bu araştırmada kadınların eğitim düzeyi
yükseldikçe kendi kendine meme muayenesi yapma
oranlarının yükseldiği, sağlığını kötü olarak ifade
etme ve kronik bir hastalığa sahip olma oranlarının
ise düştüğü saptanmıştır. Yapılan çalışmalarda eğitim
düzeyinin yükselmesinin kişinin pek çok düzeyde
kapasitesini artırdığı, bireyin iletişim kurma ve
analitik düşünme yeteneğini artırarak, karşılaşacağı
sorunları çözümleyip, sağlığının bozulmasına engel
olabileceği bildirilmiştir (24). Bu bağlamda
çalışmamız bulguları da eğitim ve sağlık arasında
olumlu bir ilişki olduğunu desteklemektedir.
Çalışmamızda kronik bir hastalığı olduğunu ifade
eden kadınlar ile sağlık durumunu kötü olarak
değerlendiren kadınların diğerlerine göre ortalama
aylık gelirleri düşük bulunmuştur. Yapılan çalışmalar
gelir ile sağlık arasındaki pozitif ilişkinin varlığını
ortaya koymaktadır (25-27). Bu durum sağlığın
büyük ölçüde belirleyicileri olan sosyo-kültürel ve
sosyo-ekonomik
değişkenler
içerisinde
gelir
düzeyinin öneminin göstergesidir.
49
TAF Preventive Medicine Bulletin, 2010: 9(1)
SONUÇ ve ÖNERİLER
Araştırma kapsamına alınan kadınların, sağlık
göstergeleri, konut sağlığı koşulları, eğitim ile sosyal
ve ekonomik düzeylerinin düşük ve yetersiz olduğu
saptanmıştır. Sosyo-kültürel ve sosyo-ekonomik
düzeylerdeki bu düşüklük hem araştırmanın yapıldığı
kentin genel populasyonu, hem de ülke genelini
yansıtan çalışmaların sonuçları ile karşılaştırıldığında
açıkça görülmektedir. Eğitim, gelir düzeyi ve göç
özelliklerinin de bazı sağlık göstergelerini etkilediği
saptanmıştır. Araştırma kapsamına alınan ve de
benzer koşullardaki kadınlarımızın yaşam standartları
en azından yaşanılabilir seviyelere getirilebilmelidir.
Bu nedenle; özellikle kenar semtlerde yaşayan
kadınlara öncelik vermek koşuluyla, Türkiye’de
kadının
statüsünü
yükseltici
multidisipliner
yaklaşımlı çalışmalara ihtiyaç vardır.
KAYNAKLAR
1.
Akın A, Bahar Özvarış Ş. Dünyada ve Türkiye’de
Kadın Sağlığının Durumu. Güler Ç, Akın L.
(Editörler). Halk Sağlığı Temel Bilgiler. Ankara:
Hacettepe Üniversitesi Yayınları, 2006, s. 188196.
2. Belek İ, Nalçacı E, Onuroğulları H, Ardıç F.
Sınıfsız Toplum Yolunda Türkiye İçin Sağlık TeziKriz Nasıl Aşılabilir Dizisi 1. 1. Baskı. İstanbul.
Sorun Yayınları, 1992, s. 26.
3. Bilgili N, Akın A. Uluslar arası kararlarda kadın
konusu. Sağlık ve Toplum. 1998; 8(3-4): 11-15.
4. Akın A, Bahar Özvarış Ş. Toplumsal Cinsiyet
(Gender) Kavramı ve Sağlığa Etkileri. Güler Ç,
Akın L. (Editörler). Halk Sağlığı Temel Bilgiler.
Ankara. Hacettepe Üniversitesi Yayınları, 2006, s.
197-208.
5. The State Planning Organisation of Turkey.
Implementation of the Programme, of Action of
the ICPD in Turkey. Ankara. 1997.
6. Türkiye Nüfus ve Sağlık Araştırması (TNSA) 2008
Ön_Rapor._http://www.hips.hacettepe.edu.tr/tnsa
2008/data/TNSA-2008_On_Rapor-tr.pdf [Erişim
Tarihi: 12.05.2009].
7. Türkiye Nüfus ve Sağlık Araştırması (TNSA) 2003
İleri
Analiz
Raporu.
Ankara.
Hacettepe
Üniversitesi Nüfus Etütleri Enstitüsü, 2005.
8. 2007 Yoksulluk Çalışması Sonuçları. T.C.
Başbakanlık
Türkiye
İstatistik
Kurumu.
http://www.tuik.go.tr [Erişim tarihi: 06.01.2009].
9. Yoksulluk Sınırı. http://www.turkis.org.tr [Erişim
tarihi: 25.05.2009].
10. Genel Nüfus Sayımı 2000. Nüfusun Sosyal ve
Ekonomik Nitelikleri, Elazığ. T.C. Başbakanlık
Devlet İstatistik Enstitüsü. DİE Matbaası, 2002.
11. Türkiye Nüfus ve Sağlık Araştırması (TNSA)
2003. Ankara. H.Ü. Nüfus Etütleri Enstitüsü.
50
12. Deveci SE, Açık Y, Gülbayrak C, Tokdemir M.
Elazığ il merkezinde yaşayan 15-49 yaş evli
kadınların aile içi şiddete maruz kalma durumları.
Toplum ve Hekim 2005; 20(3): 229-234.
13. Özkaplan N. Çalışma Ekonomisi. İstanbul.
Kavram Yayınları, 1993, s.83.
14. Gezgin MF. İşgücü Göçü ve Avusturya’daki Türk
İşçileri. İstanbul. İ.Ü. İktisat Fakültesi Yayını No:
546, 1994, s. 16.
15. Başel H. İç göçün sonuçları ve işgücüne etkileri.
http://iibf.kocaeli.edu.tr/ceko/ssk/kitap51/8.doc.
[Erişim Tarihi: 15.03.2009].
16. Gülbayrak C, Açık Y, Deveci SE, Oğuzöncül AF.
Elazığ il merkezinde iki eğitim araştırma sağlık
ocağı bölgesinde kadınlarda sigara içme sıklığı.
Erciyes Tıp Dergisi. 2004; 26 (4): 158-164.
17. Saka G, Ertem M, Çiftçi S, Değer V, Keskin C.
Mardin kent merkezinde 15 yaş üstü kadınlarda
sigara içme sıklığı. TSK Koruyucu Hekimlik
Bülteni. 2008; 7(2): 141-146.
18. Aile İçi Şiddetin Sebep ve Sonuçları. T.C.
Başbakanlık Aile Araştırma Kurumu Başkanlığı.
Ankara. Bizim Büro Basımevi, 2000, s. 7-141.
19. Sevinç G, Adak N. Eğitim, gelir ve yaşanılan yerin
kadınların sağlık ve hastalık davranışları üzerine
etkileri._http://www.accessmylibrary.com/coms2/s
ummary. [Erişim tarihi: 20.04.2009].
20. Barroso J, McMillan S, Casey L, Gibson W,
Kaminski G, Meyer J. Comparison between
African-American and white women in their
beliefs about breast cancer and their locus of
control. Cancer Nurs. 2000; 23(4): 268-276.
21. McDonald PAG, Thorne DD, Pearson JC,
Adams-Campbell LL. Perceptions and knowledge
of breast cancer among African American women
residing in public housing. Ethnicity & Disease.
1999; 9(1): 81-93.
22. The world health report 2002 – Reducing risks,
promoting healthy life. Geneva, World Health
Organization,_2002._http://www.who.int/whr/2002
/en. [Erişim tarihi: 27.09.2007].
23. McNeill LH, Kreuter MW, Subramanian SV.
Social environment and physical activity: a review
of concepts and evidence. Soc Sci Med. 2006; 63
(4): 1011–1022.
24. Ross CE, Wu CL. Education, age, and cumulative
advantage in health. J Health Soc Behav. 1996;
37 (1): 104-120.
25. Macran S, Clarke L, Joshi H. Women's health:
dimensions and differentials. Soc Sci Med. 1996;
42(9): 1203-1216.
26. Marmot M, Feeney A. General explanation for
social inequalities in health. IARC Sci Publ. 1997;
138: 207-228.
27. Belek İ. Sosyal Sınıf, Eğitim, Gelir ve Mahalle;
Hangisi Sağlığın En Önemli Belirleyenidir?
Antalya’da Bir Araştırma. Sosyoloji Araştırmaları
Dergisi. 1999; 2(1-2): 49-75.
www.korhek.org