UND`nin Sesi

Transkript

UND`nin Sesi
’NİN SESİ
KASIM 2015 SAYI: 399
Uluslararası Nakliyeciler Derneği Yayın Organı
SINIR KAPILARINDAKİ BEKLEMELER
ÜLKEMİZ TİCARETİNE ZARAR VERİYOR
Bir günlük gecikme iki ülke arasındaki
ticareti yüzde 1.2 oranında azaltıyor
Sınır kapılarındaki bekletmeler
hızımızı
kesiyor
Nuhoğlu: Korumacı tedbirler arttıkça,
dünya ticareti azalıyor
içindekiler
Kasım
2015
20
42
18 Yol Emniyeti Vizyonunda ‘Hedef Sıfır’ dedi
98 bin kişiye eğitim verdi
‘Hedef Sıfır’ mottosuyla yol emniyetinde son dört yılda 98 bin kişiye yol emniyeti
eğitimi verdiklerini ifade eden Shell Avrupa ve Afrika Yol Emniyeti Müdürü Hülya
İnci, ‘Yaşama Sözümüz Var’ sloganıyla yürütülen eğitim çalışmaları ve etkinlikler
ile 2013 Stevie International Business Awards’ın “Avrupa’da Yılın Kurumsal Sosyal
Sorumluluk Programı” kategorisinde ödüle layık görüldüklerini belirtiyor.
20 Nuhoğlu: Korumacı tedbirler
arttıkça, dünya ticareti azalıyor
Logitrans 2015 açılış konuşmasında UND Başkanı Çetin Nuhoğlu, G-20
Türkiye Zirvesi’ne atıfta bulunarak korumacı tedbirlerin dünya ticaretini
yaraladığının altını çizdi.
22 Türkiye’nin ‘ilk lojistik fakültesi’nde
sektör-üniversite buluştu
İstanbul Üniversitesi Ulaştırma ve Lojistik Yüksekokulu, 2015-2016 eğitim
sezonuna ‘Fakülte’ olarak girdi. Türkiye’nin ‘ilk lojistik fakültesi’ olan İstanbul
Üniversitesi Ulaştırma ve Lojistik Fakültesi’nin 2015-2016 Akademik Yılı Açılış
Töreni’nde sektör ve üniversite bir araya geldi.
25 Çelebi: WCRTS-DL ile lojistik
eğitiminde ezberler bozulacak
İstanbul Teknik Üniversitesi’nden Dr. Dilay Çelebi, UND’nin de destek
verdiği WCRTS-DL programı ile ilgili olarak, “WCTRS-DL, ulaştırma ve lojistik
alanında gerçek zamanlı uzaktan eğitim veren ilk yüksek lisans programı
olarak, alanına uygulama teknikleri, içerik ve öğretim kapsamı açısından
yeni bir soluk getirmektedir” dedi.
UND Danışmanlık ve Tanıtım
Hizmetleri A.Ş Adına Sahibi
Ömer Çetin Nuhoğlu
Genel Yayın Yönetmeni
Fatih Şener
Sorumlu ve Yazı İşleri Müdürü
Hatice Hacısalihoğlu
Yayın Kurulu
Ali Çiçekli, Şerafettin Aras,
www.locamedya.net
Nagihan Soylu,
Banu Damla Alışan
Mali İşler Müdürü
Muhammet Haybarlık
Editör
Ahmet Doğan
Yazı Kurulu
Alper Özel, Evren Bingöl,
Muammer Ünlü, Elif Sevim
Reklam Sorumlusu
Hatice Hacısalihoğlu
0212 359 26 00 / 208
Grafik Tasarım
Erhan Aydın
Haber Merkezi
Alpdoğan Kahraman,
Berkalp Kaya, Erman Ereke,
Gürol Gülbeyaz,
İbrahim Çolak, Burak Çığa,
Kadir Çirkin
Yayına Hazırlık
LOCA MEDYA
ORG. VE REK. HİZ. LTD. ŞTİ
Genel Yönetmen
Mutlu Doğan
İletişim
0212 579 92 35
ctp baskı ve cilt
İstanbul Basım Ltd.Şti
0212 603 26 20
Kasım 2015
Adres: Cennet Mah. Hürriyet Cad. No: 1/1 B Blok Cennet / Küçükçekmece - İSTANBUL - TÜRKİYE
Tel: 0212 579 92 35 Fax: 0212 598 47 62 / [email protected] / Yerel ve Süreli Yayın
44
24
38 Emin Taha: Irak’la ticaret
iki yılda yüzde 30 artar
En fazla oyu alarak DEİK Türk-Irak İş Konseyi Başkanı seçilen Emin
Taha, Irak ile yeni bir döneme girildiğini ve ticari ilişkilerin güçleneceğini
belirtiyor. Taha, önümüzdeki iki yıllık süreçte terör olaylarının da bitmesiyle birlikte iki ülke arasındaki ihracatın yüzde 30 artacağını söylüyor.
40 Ulaştırma sistemlerinde
sürdürülebilirlik ve iklim değişikliği
Sabancı Üniversitesi Yönetim Bilimleri Fakültesi ve İstanbul Politikalar Merkezi, World Conference on Transportation Research SocietySpecial Interest Group: E1 Transport System Analysis and Economic
Evaluation (WCTRS SIG E1 Workshop) çalıştayına ev sahipliği yaptı.
Karaköy Minerva Palas’ta düzenlenen iki günlük çalıştayda akademiden ve iş dünyasından önde gelen isimler konuşmacı oldular.
41
41 Hatalı sevkiyat şirketlere yılda
400 bin dolar kaybettiriyor
Honeywell ve uluslararası pazar araştırma şirketi YouGov tarafından gerçekleştirilen araştırmaya göre, ürünlerin toplanması ve sevkiyatı sırasında
yapılan hatalar nedeniyle dağıtım merkezleri her yıl 400 bin dolardan
fazla para kaybediyor.
44 Brisa, Borsa İstanbul
Sürdürülebilirlik Endeksi’ne katıldı
Türkiye lastik sektörünün lideri Brisa, Borsa İstanbul Sürdürülebilirlik
Endeksi’nde listelenmeye başladı. Endeks listesinde, Borsa İstanbul’da işlem
gören ve kurumsal sürdürülebilirlik performansları üst seviyede olan şirketler
bulunuyor. Brisa, endeks kriterlerine uyum sağlayarak, Kasım 2015 - Ekim
2016 dönemi arasında endekste yer alacak.
38
49 Ekim ayında ihracat
12,4 milyar dolar olarak gerçekleşti
TİM verilerine göre ekim ayında ihracat geçen yılın aynı ayına oranla yüzde 1,5 düşerek 12 milyar 351 milyon dolar oldu. Buna göre ihracat ekim
ayında geçen yılın aynı dönemine oranla yüzde 1,5 düşerek 12 milyar
351 milyon dolar oldu.
55 Bu çağda dezenfeksiyon
ücreti haksızlıktır ve kaldırılmalıdır
Bulgaristan tarafından mayıs 2014 tarihinde başlatılan ve TIR başına 20
euroluk ücret alınan dezenfeksiyon işlemlerine karşılık, Türk makamlarınca da 65 TL ücret karşılığında uygulamaya konulan dezenfeksiyon
işlemleri taşımacılık sektörlerine zarar veriyor.
22
BAŞYAZI
Değerli Dostlarım,
T
ÖMER ÇETİN NUHOĞLU
UND YÖNETİM KURULU BAŞKANI
ürkiye’nin 2023 ekonomik vizyonu içerisinde 500 milyar
dolarlık bir hedefi var. Bu hedefe ulaşmanın en kestirme ve
olmazsa olmaz yolunun lojistik sektörümüzden geçtiğini her
platformda dile getiriyoruz. Mal ihraç ederken hizmet ithal edilemeyeceğini, ülkemizin kaybedecek ve dışarıya gönderilecek bir
cent’inin olmadığının altını özenle çizdik. Ancak küresel ekonomi
birbiriyle çatışan 2 eğilimle ciddi bir travma içerisinde. Bir tarafta
dünya ticaretinin artması için mücadele edilirken, diğer tarafta ülkeler kendi ekonomilerini koruma gayretiyle diğer ülkelere karşı
korumacı kısıtlamalarla, kendi ticaret erbabı ve iş dünyası aktörleri
lehine haksız rekabet ortamları yaratmaya çalışmaktadır. Nitekim,
Avrupa Komisyonu tarafından 2008 küresel krizinin ardından düzenli olarak yayınlanmaya başlayan ‘Ticareti Potansiyel Olarak Kısıtlayıcı Önlemler Raporu’na göre; Avrupa Birliği ülkelerinin 2008
yılından 2013’e kadar 700 kez ticareti sınırlama önlemi aldığı ve
küresel ölçekteki ithalat ürünlerine vergi koyma eylemlerinin belirgin bir biçimde arttığı belirtilmektedir. Sadece Haziran 2013-Haziran 2014 döneminde 170 yeni korumacı tedbir, AB ülkelerince
uygulamaya konmuştur.
Türkiye-AB ticaretinin artması için 20 sene önce kurulan Gümrük Birliği’nin ‘karayolu kotaları’ gibi kısıtlamalar yüzünden gereken kazanımları sağlayamadığını açıklayan Dünya Bankası
Gümrük Birliği’nin Değerlendirmesi Mayıs 2014’te yayınlanmıştı.
2015 Temmuz ayında Avrupa Komisyonu tarafından yayınlanan
“Türkiye-AB Karayolu Taşımacılığı Etki Analizi” sonuçları da, ‘karayolu kotaları nedeniyle Türkiye-AB ticaretinin 3,5 milyar Euro
kaybettiğini’ açıkça teyit etmiştir. Avrupa Komisyonu’nun yaptırdığı araştırma sonuçlarına göre, 28 AB ülkesinin 24’ü tarafından
özellikle transit geçişlerde Türk taşımacılarına; kota kısıtlamaları,
mod dayatmaları, transit geçiş ücretleri gibi kısıtlamalar uygulayarak Türkiye-AB ticaretinin maliyetini artıran ve karşılıklı ticaretin
gelişimini engelleyen korumacı zihniyetin, AB ülkelerine maliyeti;
1,6 milyar euro ihracat kaybıyla beraber, 14 bin kişiye istihdam
potansiyeli ve AB’li tüketiciler için yılda 145 milyon Euro tasarruf
imkanının kaybedilmesi olarak açıklandı. Üstelik Avrupa Birliği’nin
kotalar konusundaki genel stratejisine yön vermesine çalıştığımız
bu Etki Analizi’ne göre, bu kayıplar sadece “transit” taşımalar serbestleştirilirse, yüzde 90 oranında azalacak.
15-16 Kasım tarihlerinde ülkemizde G-20 Zirvesi düzenlendi. Bu
zirveyi ve zirvede konuşulanların satır aralarını doğru okumak gerekiyor. Zirvenin ana konusu ‘dünya ticaretinin gelişememesi ve
korumacılık nedeniyle adil refah paylaşımının yapılamaması’ oldu.
B-20 platformu son derece başarılı çalışmalar yaparak, 60 trilyon dolarlık küresel ekonominin geleceğini yönlendiren liderlere
19 somut öneri sundu. Bu 19 somut önerinin en başında, Dünya
Ticaret Örgütü’nün (WTO) Ticareti Kolaylaştırma Anlaşması’nın
onaylanması ve yüksek standartlarla uygulamasının hızlandırılması gelmiştir. 2013 yılında 159 WTO üyesi Bali’de ortak gümrük
standartlarının belirlenmesi ve dünyanın dört bir yanında eşyaların
akışının hızlandırılması amacıyla tasarlanan bir Ticareti Kolaylaştırma Anlaşması’nı (TFA) imzalamıştır. Kurulduğu 1995 yılından bu
yana, Dünya Ticaret Örgütü tarafından gerçekleştirilen en büyük
reformlardan biri olan bu yeni Anlaşma ile, dünya ticaretine yeni bir
ivme kazandırılmıştır. Bugün WTO üye sayısı 161’e ulaşırken, üye
ülkelerin üçte ikisi tarafından onaylanması halinde yürürlüğe girecek olan bu yeni global anlaşmanın dünya ticaretinin maliyetlerini
yüzde 10-15 azaltacağı, küresel hasılaya 400 milyar ile 1 trilyon
dolar arasında ilave getireceği öngörülmektedir. Bugüne kadar 28
AB ülkesi dahil toplam 52 üye ülke anlaşmayı imzalamıştır. Diğer
ülkelerin de hızla onaylamasını bekliyoruz.
Bu rakamlar, TÜBİTAK desteğiyle Eylül ayında tamamlanan ve
Sabancı-Doğuş ve İTÜ üniversitelerinin araştırmacılarından oluşan
bir ekibin gerçekleştirdiği araştırma sonuçlarıyla da teyit edilmektedir. Buna göre, 2005-2012 dönemi için 18 AB ülkesine ilişkin
verilere dayanılarak uygulanan çekim modeline göre; incelenen
dönemde Türkiye’den karayoluyla gerçekleştirilen ihracatta karayolu kotalarından kaynaklanan toplam ihracat kaybı 10,6 milyar
dolar iken, sadece tekstil sektöründe bu kayıp 5,65 milyar dolardır. Aynı araştırmada 2005-2014 dönemi için incelenen ülkelere
yönelik ihracatta yaşanan toplam kayıp 13,6 milyar dolar olarak
zikredilmektedir, yani toplam ihracatımızın yüzde 5,6’sı kaybedilmiştir. Yıllık olarak bakıldığında, her sene kotalar yüzünden ihracatımızın 1,3 milyar dolar azaldığı söylenebilmektedir.
2016 yılının sonlarına kadar, 20. yılına ulaşan Türkiye-AB Gümrük
Birliği’nin kurallarının “taşımacılık” hizmetlerini de içerecek şekilde
revize edilmesi süreci “Gümrük Birliği’nin Güncellenmesi” kapsamında ilgili tarafların gayretleriyle ilerlerken, sadece Türk taşımacılarına değil; Türkiye-AB ticaretinin tüm paydaşlarına kayıplar getiren karayolu kota sorunlarının bertaraf edilmesi için Gümrük Birliği
müzakerelerinin sonlanması beklenmeden, acil olarak çözülmesini
AB’li dostlarımızdan ısrarla talep etmeye devam edeceğiz.
Saygı ve Sevgilerimle...
8
Kasım 2015
Editör’den
“Sınır kapılarımızdaki beklemeler nakliyecimizin en başlıca sorunları arasında geliyor. Keyfi uygulamalar, işgüzarlıklar ve ülkelerin
kendi TIR’larına tanıdığı öncelik Türk nakliyecisinin hızını kesiyor.
Her yıl 60-70 bin dolayındaki seferimizi havayoluna kaptırıyoruz.
Sınır kapılarımızda uzayan kuyruklar nakliyeci için bir çile olurken,
pazara giden ürünlerin de gecikmesine neden oluyor. Hız
kavramının son derece önemli ve rekabeti belirleyici olduğu günümüz ekonomik şartlarında kapılarda meydana gelen bu uzun
beklemeler lojistik sektörümüzün kan kaybetmesine ve müşteri
gözünde itibar kaybetmesine de neden olabiliyor.”
Fatih ŞENER
UND İcra Kurulu Başkanı
Merhaba,
Ü
lkemiz nakliye sektörü mevcut sorunlara rağmen ekonomimize can suyu olmaya devam ediyor. Lojistik, hizmet
sektörlerinde en fazla katma değer oluşturan alan olarak ön
plana çıkıyor. Lojistik sektörümüzün daha verimli ve efektif kullanılabilmesi için bir dizi atılımların gerçekleştirilmesi gerekiyor. Bunları;
Lojistik Köy Projeleri’nin olgunlaştırılarak hayata geçirilmesi, Lojistik
Koordinasyon Kurulu’nun ivedilikle oluşturularak işlevselleştirilmesi gibi başlıklar halinde sıralayabiliriz. 10. Beş Yıllık Kalkınma
Planı’mız içerisinde ilk defa lojistik, devlet tarafından tanımlandırılarak “Taşımacılıktan Lojistiğe Dönüşüm Eylem Planı” içerisinde
yer aldı. Fransa ve Almanya’da lojistik özellikle stratejik sektörlerin
başında geliyor. Ülkemiz lojistiğini incelerken bu iki ülkenin özellikle
derinden analiz edilmesi gerekiyor.
Yıllardır ülkemiz lojistikçisine musallat edilen ve adeta kronik sorunlarımız haline gelen vizeler, kotalar, bekletmeler, mod dayatmaları
gibi nedenler eşit rekabet etmemizi engelliyor. Bizler sadece ve
sadece eşit koşullarda rekabet etmek istiyoruz. Küresel dünyada
korumacı politikaların eski dünyaya ait öğeler olduğunu biliyor
ve bunu kabulş etmiyoruz. Bu konuyla ilgili UND olarak kasım
ayı içerisinde Brüksel’de bir dizi temaslarda bulunduk. Avrupa
Komisyonu Ulaştırma ve Hareketlilik Genel Müdürlüğü (DG Move)
tarafından yayınlanan ve Türkiye-AB ticaretinin karayolu kotaları
nedeniyle 3,5 milyar euro kaybettiğini ortaya koyan ‘Türkiye-AB
Karayolu Taşımacılığı Anlaşması Etki Analizi’ sonuçlarını Brüksel’de
AB ile ilgili faaliyet gösteren STK temsilcilerine anlattık. Türkiye’nin
AB nezdindeki daimi temsilciliği ev sahipliğinde gerçekleştirilen toplantıya UND’nin haricinde TÜSİAD, MÜSİAD, TOBB ve
İKV temsilcileri de katıldı. AB’nin ilgili tüm platformlarında kota
sorununun her iki tarafın ekonomisi için yarattığı sorunların söz
konusu Etki Analizi üzerinden gündemde tutulması için destek
sözü aldık. Kota konusunun Gümrük Birliği’nin güncellenmesi
müzakerelerinin sonlanmasından önce bir çözüme kavuşturulması
için tüm STK temsilcilerinin aktif girişimlerini talep ettik. UND olarak
kota konusunu çok iyi çalıştığımızı, raporlaştırdığımızı ve konunun
muhatabı gerek STK’lara gerek kamu kesimlerine aktardığımızı
düşünüyorum. Öğrenilmiş ve kabullenilmiş çaresizlik dediğimiz olayın
en somut örneğini aslında sektörümüzde yaşıyoruz. Gümrük Birliği’nin
kurucu ülkesi olmamıza rağmen bu birlik karşısında güç kaybetmemiz ve
bu birliğin işlerimizi olumsuz etkilemesi kabullenilecek bir durum değildir.
UND olarak bu konunun üzerine gitmeye devam edeeceğiz.
Bu sayımızda ‘Sınır Kapılarımızdaki Beklemeleri’ dosya konusu olarak
işledik. Sınır kapılarımızdaki beklemeler nakliyecimizin en başlıca sorunları arasında geliyor. Keyfi uygulamalar, işgüzarlıklar ve ülkelerin kendi
TIR’larına tanıdığı öncelik Türk nakliyecisinin hızını kesiyor. Her yıl 60-70
bin dolayındaki seferimizi havayoluna kaptırıyoruz. Sınır kapılarımızda
uzayan kuyruklar nakliyeci için bir çile olurken, pazara giden ürünlerin de
gecikmesine neden oluyor. Hız kavramının son derece önemli ve rekabeti
belirleyici olduğu günümüz ekonomik şartlarında kapılarda meydana gelen bu uzun beklemeler lojistik sektörümüzün kan kaybetmesine ve müşteri gözünde itibar kaybetmesine de neden olabiliyor. Sınır kapılarımızda
meydana gelen bu beklemeler ne hikmetse sadece bizlere uygulanıyor.
Türk nakliyecisi sınır kapılarında deyim yerindeyse keyfe keder bekletiliyor. Yetkililer bu bekletme işleminin ‘normal’ olduğunu söyleseler de ABD
ve Meksika arasındaki El Paso Sınır Kapısı, ve Otay Mesa Kapısı bunun
tam tersini söylüyor. ABD ile Meksika arasındaki uyuşturucu trafiğinin yoğun olduğu son derece riskli bir bölgede yer alan Otay Mesa Kapısı’nda
sadece yarım gün içinde gerçekleşen 3 bin TIR’lık araç hareketi UND’nin
inceleme alanında. Uyuşturucu trafiğinin son derece yoğun olduğu riskli
bir bölgede yer alan Otay Mesa Sınır Kapısı’ndaki TIR işlemlerinin yüzde
98’inin tek durakta sadece belge kontrolüne dayalı şekilde tamamlanıyor. Sadece yüzde 2’si kontrole tabi tutuluyor. Günlük 3 bin TIR’lık
işlemin hafta içi 08:00-20:00 Cumartesi ise 08:00-14:00 saatleri arasında
gerçekleştiriliyor. El Paso Sınır Kapısı’nda da hafta içinde 06:00-18:00
Cumartesi ise 08:00-14:00 saatleri arasında yapılan çalışmalarda sadece
bir günde yaklaşık 10 bin TIR’ın giriş ve çıkış işlemleri yapılıyor. Bu iki sınır
kapısı metrekare olarak ülkemizdeki sınır kapılarından ortalama üç kat
daha dar bir küçük bir alana konumlanmış durumda. TIR’ların ve sürücülerin birçok işlemi tamamen elektronik ortamda tamamlanıyor. Bu ve
benzeri çalışmaları yetkililer ile görüşerek konuyu leyhimize döndürmekte
kararlıyız.
Bir sonraki sayıda buluşuncaya kadar, hoşçakalın.
Saygılarımla…
10
UND’den
AB’nin yayınladığı Türkiye-AB Karayolu Taşımacılığı Anlaşması Etki
Analizi sonuçları hakkında Brüksel’deki STK temsilcileri bilgilendirildi
U
ND, Avrupa Komisyonu
Ulaştırma ve Hareketlilik
Genel Müdürlüğü (DG Move)
tarafından yayınlanan ve Türkiye-AB
ticaretinin karayolu kotaları nedeniyle 3,5 milyar euro kaybettiğini
ortaya koyan ‘Türkiye-AB Karayolu
Taşımacılığı Anlaşması Etki Analizi’
sonuçlarını Brüksel’de AB ile ilgili
faaliyet gösteren STK temsilcilerine
anlattı. Türkiye’nin AB Nezdindeki
Daimi Temsilciliği ev sahipliğinde
gerçekleştirilen toplantıya İcra Kurulu Başkanı Fatih Şener, Yönetim
Kurulu AB Danışmanı Can Baydarol
ve İcra Kurulu Başkan Yardımcısı
Evren Bingol’den oluşan UND heyetinin yanı sıra TÜSİAD, MÜSİAD,
TOBB ve İKV temsilcileri de katıldı.
AB’nin ilgili tüm platformlarında kota
sorununun her iki tarafın ekonomisi
için yarattığı sorunların söz konusu
Etki Analizi üzerinden gündemde tutulması için destek sözü alan UND
Heyeti, kota konusunun Gümrük
Birliği’nin güncellenmesi müzakerelerinin sonlanmasından önce bir
çözüme kavuşturulması için tüm
STK temsilcilerinin aktif girişimlerini
talep etti.
Ağır yük taşımacılığı sorunlarına çözüm getiren
mevzuat taslağı bakanlığa sunuldu
A
ğır ve havaleli yük taşımacılığında yaşanan mevzuat ve
uygulama kaynaklı sorunları
giderebilmek adına uzun süredir
devam eden UND’nin çalışmaları
sonuçlarını vermeye başlıyor. UND
Özel Yük Çalışma Grubu’nun,
Vinç İşletmecileri Derneği ve Kadir
Has Üniversitesi ile birlikte devam
ettirdiği ortak çalışmalar doğrultusunda, ağır ve havaleli yük taşımacılığının durumu, yurtdışındaki
örnek ülkelerdeki ilgili mevzuatlar ve
buna ilişkin uygulamalar, sektördeki
yasal düzenlemelere olan gereksinimler, sektörün ihtiyaçları ve
gelişimine yönelik atılması gereken
adımlara ilişkin uzunca bir süredir
devam eden çalışmalar sonucunda oluşturulan “Ağır ve Havaleli
Yük Taşımacılığı Taslak Mevzuatı”
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme
Bakanlığında yapılan toplantıda
sunuldu. Müsteşar Yardımcısı Talat
Aydın’ın başkanlığında gerçekleştirilen toplantıda, “Ağır ve Havaleli Yük
Taşımacılığı” ile ilgili yaşanan tüm
sorunlar ve çözüm önerileri ayrıntıları ile ele alınırken, mevcut sorunları
Kasım 2015
çözüme kavuşturacak olan ve Avrupa Birliği ülke mevzuatları ile uyumlu
bir şekilde hazırlanan “Ağır ve Havaleli Yük Taşımacılığı Yönetmelik
Taslağı”, bakanlığımıza teslim edilirken, içeriği, getirdiği çözümler ve
sektörümüze yönelik etkileri tün detayları ile birlikte paylaşıldı. Ayrıca,
Karayolları Genel Müdürlüğü’nden
Trafik Güvenliği Daire Başkanı
Yakup Dost, Ulaşım Güvenliği Şefi
Hüsnü İlgün ve Karayolu Düzenleme Genel Müdürlüğü Daire Başkanı
Mahmut Gürses’in katılım sağladığı
toplantıda, bakanlığın konu ile ilgili
yürüttüğü çalışmalar ve iyileştirici
faaliyetlere ilişkin bilgilendirme yapıldı. Toplantıda UND’yi İcra Kurulu
Üyesi Erman Ereke temsil ederken,
komisyonumuz Kadir Has Üniversitesi Yard. Doç. Dr. Ömer Faruk
Görçün, Vinçder Başkanı Ramazan
Midilli, ve UND Özel Yük Çalışma
Grubu Başkan Yardımcısı Samet
Gürsu (Hareket Nak.), üyeleri
Sadık Durmuş, Gökhan Öztaş’tan
(Çaba Nak.) ve UND Ankara Bölge
Temsilcisi Halil Ilgaz’dan oluştu.
12
UND’den
Bulgaristan KUKK toplantısı gerçekleştirildi
Ülkemiz ile Bulgaristan
arasında 13-14 Ekim’de
gerçekleştirilen ve ülkemiz
heyetine Müsteşar Yardımcısı Talat Aydın, Bulgaristan heyetine ise Bakan
Yardımcısı Antov Ginev’in
başkanlık ettiği KUKK
toplantısında, sektörümüzün Bulgaristan üzerinden
gerçekleştirdiği taşımalarda
karşı karşıya kaldığı sorunlar
gündeme getirildi.
Ü
lkemiz ile Bulgaristan
arasında 13-14 Ekim’de
gerçekleştirilen ve ülkemiz
heyetine Müsteşar Yardımcısı Talat
Aydın, Bulgaristan heyetine ise
Bakan Yardımcısı Antov Ginev’in
başkanlık ettiği KUKK toplantısında, sektörümüzün Bulgaristan üzerinden gerçekleştirdiği taşımalarda
karşı karşıya kaldığı sorunlar gündeme getirildi. Ülkemiz ile Bulgaristan arasındaki, 32 bin ikili, 250 bin
transit, 17 bin 500 boş girip yük
alma, bin 100 üçüncü ülke mevcut
geçiş belge kotaları korunurken,
ülkemiz taşımacılarına uygulanan
ve zaman ve maddi kayıplara
neden olan uygulamalara çözüm
arandı. Söz konusu KUKK top-
Kasım 2015
lantısında ülkemiz heyetince dile
getirilen ve çözüm talep edilerek iki
ülke arasındaki imzalanan protokole eklenen hususlar şu şekilde
oldu: Türk araçlarınca sunulan
geçiş belgelerinin kabul edilmediği
durumlarda Bulgaristan makamlarının belge satışı yapmaksızın aracın
geçerli yeni bir belge getirmesine
müsaade edilecek. Türk araçlarının
teknik servis ihtiyacı doğduğu durumlarda, taşımacılara kendi yedek
parçalarını getirmelerine, istedikleri
servisten hizmet alabilmelerine
imkan tanınacak. Bulgaristan’ın
Kapitan Andreevo Sınır Kapısında
yaşanan beklemeleri önleyebilmek
adına 20 yeni memur ataması
yapılacak ve mevcut aktif peron
sayısı iki yeni peron hizmete sokulacak. Yol üzerindeki kontrollerde
olası ceza uygulamalarında, araçlar
ödeme noktalarına yönlendirilmeyecek ve mobil POS cihazları
ile cezanın kesildiği yerde ödeme
imkanı sağlanacak. Her iki ülkede
uygulanmakta olan dezenfeksiyon
uygulamalarının karşılıklı olarak kaldırılması adına iki ülkenin Ulaştırma
Bakanlıkları girişimde bulunacak.
Ülkemiz tarafından dile
getirilen ve çözüm talep
edilen diğer hususlar
Toplantıda ülkemizin dile getirdiği
ve çözüm talep ettiği hususlar
şunlar oldu: UBAK süre kısıtlamaları ile ilgili Türk araçlarının
yaşadığı mağduriyetlerin giderilmesi ve uygulama hatalarının
önüne geçilmesi adına Bulgaristan makamlarınca tedbir alınması, Analiz ücretleri ile ilgili oluşan
yüksek maliyetlerin düşürülmesi,
Sınır kapılarında yaşanan beklemeler nedeniyle oluşan sürüş ve
dinlenme kural ihlalleri ve karşı
karşıya kalınan cezaların önüne
geçilmesi adına sınır geçiş süreçlerinin hızlandırılması, Bulgar
makamlarınca yapılan kontrollerde yaşanan zaman kayıpları
ve karşı karşıya kalınan cezaların
yüksekliği, Bulgaristan üzerinden
yapılan transit taşımalarda ödenmekte olan ücretlerin haksızlığı
ve kaldırılması gerekliliği, Her iki
ülke taşımacılarının birbirlerinde
yaptığı ödemelere ilişkin KDV
iade imkanının sağlanabilmesi.
Toplantıya ikinci günde Genel
Müdür Mustafa Kaya başkanlık
yaparken, çözüm bekleyen ve
her iki ülke heyetlerince gündeme getirilen hususlar ile ilgili yine
iki ülke makamları arasında en
yakın sürede bir teknik toplantı
yapılması kararlaştırıldı. Toplantıya UND adına Yönetim Kurulu
Başkan Yardımcısı Ali Çiçekli ve
İcra Kurulu Üyesi Erman Ereke
katılım sağladı.
13
Kasım 2015
14
UND’den
Gaziantep çalışma grubu toplantısı gerçekleştirildi
G
aziantep bölge çalışma grubu toplantısı 14
Ekim’de Gaziantep Ticaret
Odası’nda gerçekleştirildi. Toplantıda Rusya İkili ve Transit Geçiş
Belgeleri, Yabancı plakalı araçların
3. ülke taşımaları, KGF Eximbak
Kredileri, TIR sistemi teminatlarındaki değişiklik, konuları görüşüldü.
Ayrıca Gaziantep’de kurulması
planlanan Lojistik Köy projesi ile ilgili
de gelişmelerin yakın takip edildiği
ve projelendirmenin sürdüğü bildirildi. Bölge üyeleri Gaziantep’de ortak
şirket kurulması kararı aldılar.
Moldova KUKK toplantısı, üçüncü ülke geçiş
belgeleri kotasında artış yok
T
ürkiye-Moldovya KUKK
toplantısı 10-11 Kasım’da
Ankara’da, Daire Başkanı
Nurhan Tüfekçioğlu’nun başarılı yönetimi altında gerçekleştirildi. İstatistiki
bilgilerinin istişare edilmesi ile başlayan
toplantıda, Türk Heyeti, Taşımacılık
pazaı paylaşım oranlarında Moldova tarafının hakimiyetini gösteren
istatistikleri katılımcılara sundu. Geçiş
belgesi istişarelerinde, Bakanlığımız
Moldova’nın üçüncü ülke geçiş
belgesi artış talebini kabul etmeyerek, Türkiye ve Moldova arasındaki
taşımacılık pazar paylaşımında Türk
taşımacılarının payının artmasının geKasım 2015
rekli olduğunu ve bunun için Moldova
Ulaştırma Bakanlığı’nın gerekli adımları
atmasını önemle rica etti. Türk taşımacılarının pazar kaybetmesinin devam
etmesi durumunda, 2018 yılında
Türkiye’nin UBAK Konvansiyonu’na
çekince koyması veya UBAK geçiş
belgelerine yönelik yeni değerlendirmeler yapabileceği yönündeki
değerlendirme Moldova tarafına iletildi.
Geçiş belgelerinin geçerliliği ile ilgili olarak ise, Türkiye ve Moldova arasındaki
geçiş belgelerinin geçerlilik süresinin
bir sonraki yılın 31 Ocak tarihine kadar
geçerli olduğu hususunda mutabakata varıldı. Türk Heyeti toplantıda usul-
süz geçiş belgesi kullanan Moldovalı
taşıtlara yönelik Moldova Makamlarınca önlem alınması hususunda
Moldova Tarafına talebini sundu. İkili
taşımalarda ise geçiş belgeleri kontrollerinde TIR karnesi, CMR, ihracat
beyannamesi ve faturalarının kontrol
edildiğini belirterek, Moldova araçlarının söz konusu uygulama doğrultusunda kontrol edileceğininin bilgisini
Moldova tarafına verdi. Moldova
KUKK toplantısına UND adına Rusya,
Kazakistan ve BDT Çalışma Grubu
Başkanı Nilşah Alptekin ve UND İcra
Kurulu Üyesi Alpdoğan Kahraman
katılım sağladı.
15
UND heyeti Bolu Gümrük Müdürlüğü’nü ziyaret etti
U
ND Bolu heyeti tarafından
Bolu Gümrük Müdürü
Vekili Abdullah Alkan 21
Ekim’de makamında ziyaret edildi.
Bolu Gümrük Müdürü Vekili Abdullah Alkan çalışmaları hakkında
bilgilendirmelerde bulunarak karşılıklı
işbirliğinin geliştirilmesi gerektiğini
paylaşmış ve mevzuatlar dahilinde
gümrük süreçlerinin iyileştirilmesi
adına gereken desteğin verileceği hususunu paylaştı. Sektörle ilgili genel
bilgiler görüşülmüş olup bilgi alışverişinde bulunuldu. UND Bolu heyeti
Ömer Gülen (Bolu Beyi), Engin Ergin
(Özay), Yılmaz Bakırcı (Kökez), Orhan
İşci (Hasanoğulları), Nusret Özarslan
(UND Bolu Bölge Temsilcisi) oluştu.
UND taşıma hukuku çalışma grubu biraraya geldi
S
ektörümüzün taşıma hukuku
kapsamına giren sorunlarının
ele alındığı ‘Taşıma Hukuku
Çalışma Grubu’ 6 Kasım’da UND
merkezinde toplandı. Toplantıda;
sektörümüzün taşıma hukuku
ile ilgili sorunlarına yönelik UND
girişimleri hakkında bilgilendirme
yapılırken, UND’nin konuya ilişkin
diğer faaliyet konularında da görüş
alışverişinde bulunuldu. Toplantıya
Taşıma Hukuku Çalışma Grubu
Başkanı Av. Naz Ege Ege, Başkan
Yardımcısı Av. Nazigül Karaman,
Av. Köksal Yıldırım, Av. Hatice
Altınbilek, Av. Aydan Bayram, Av.
Egemen Gürsel Ankaralı, Av. Aslı
Adalı, Ayhan Özekin (Alışan Lojistik),
Tarık Cansız (Batu Lojistik), Serdar
Türkay (İnanç Transport), Mustafa
Aydın (Martı Group), Serdar Durmaz
(Best Nakliyat), UND Yönetim Ku-
rulu Başkan Yardımcısı Metin Dürür,
İcra Kurulu Üyesi Erman Ereke, Uzman Gürol Gülbeyaz katılım sağladı.
Kasım 2015
16
UND’den
Omsan Lojistik Tenteli Filo Müdürü Murat Kunduracı, ‘Etkin Filo
Yönetimi’ konulu eğitim sohbeti ile UND’ye konuk oldu
U
ND’nin üyelerine ve temsil ettiği sektöre daha etkin hizmet
verebilmesi amacıyla başlatmış olduğu kurum içi eğitim süreci
kapsamında UND’ye konuk olan
Omsan Lojistik Tenteli Filo Müdürü
Murat Kunduracı, 3 Kasım’da UND
İcra Kurulu ile bir araya geldi. “Etkin
Filo Yönetimi” başlıklı sunumu ile,
UND merkez çalışanlarına “Karayolu sefer organizasyonu, maliyet
hesaplamaları ve uluslararası taşıma
operasyonlarında işleyen firma iç süreçleri” gibi önemli konularda bilgiler
veren Murat Kunduracı, sektörün
ihtiyaçları ve faaliyetler esnasında
yaşanan sorunlara dair anekdotlar da
aktardı. “UND Kapınızda” yaklaşımı
çerçevesinde, üyelerimiz ve sektör
firmalarımıza daha yakın çalışmayı
amaçlayan UND, üye firmalarımızın
yetkilileriyle gerçekleştireceği eğitim
amaçlı sohbetlerle firma iç süreçleri
üzerinden sektör beklenti ve ihtiyaçlarını daha etkin analiz ederek
yeni çözüm projeleri geliştirmeyi
hedefliyor.
UND, Türkiye-AB Karayolu Taşımacılığı Anlaşması sonuçlarını Avrupa
Komisyonu ve AB Parlamentosu temsilcilerine hatırlattı, acil çözüm istedi
T
emmuz ayında Avrupa Komisyonu Ulaştırma ve Hareketlilik Genel Müdürlüğü
tarafından yayınlanan ‘Türkiye-AB
Karayolu Taşımacılığı Anlaşmasının Etki Analizi’ araştırma sonuçları, 12-13 Kasım’da Brüksel’de
Avrupa Komisyonu’nun Genişleme ve Ticaret Genel Müdürlüğü
ve AB Parlamentosu Türkiye’nin
Dostları Grubu temsilcilerine
sunarak Türk taşımacıların kota
sorunlarının çözümü için harekete
geçmelerini talep etti. Sadece
karayolu kotalarının Türkiye-AB
ticaretine toplam 3,5 milyar euro
kaybettirdiği, kotaların kalkması
halinde AB ve Türkiye tarafinda
39 bin kişiye iş olanakları sağlanacağı gibi önemli bulguları olan Etki
Analizi sonuçlarının AB ülkelerine
iletilerek kotaları kaldırabilecek bir
anlaşma için yetki isteyebilecekleri hatırlatılan Komisyon yetkilileri
bu konudaki çalışmalarını aktardı. UND’nin yoğun girişimlerini
takdirle karşılayan Avrupa Komisyonu ve Parlamento temsilcileri
kotalardan olumsuz etkilenen AB
ülkesi ihracatçı ve üreticileriyle
daha yoğun temas edilmesi ve
Kasım 2015
kotada en fazla sorun yaratan ülkelere yönelik baskıların artırılması
konusunda UND’ye ve sektöre
destek vereceklerini söyledi.
UND, Avrupa Komisyonu’nun
özellikle Türkiye-AB Gümrük
Birliği’nin güncellenmesi konusunda ve karayolu kotalarının bu
görüşmelerin gündemine alınması
konusunda verdikleri desteğe teşekkür ederken, kota sorununun
normal şartlarda 2016 sonlarında
başlatılması beklenen Gümrük
Birliği müzakereleri öncesinde
acil çözüm gerektirdiğinin altını
çizdi.
17
Türk nakliyecisi dönüş derdinde!
Bilindiği üzere, döviz kurlarındaki hızlı
tırmanışa bağlı olarak Türkiye’nin
ithalatında düşüş devam etmekte.
Söz konusu daralma ve düşüş,
nakliyecilerin dönüş yükü bulmasını
zorlaştırmakta, hatta yük bulamadan
Türkiye’ye boş dönmelerine sebep
olmakta. Özellikle döviz kurundaki artış sebebiyle ihracattaki kötü gidişin
durduğundan ihraç taşımaların artığı
görülmekte. Gelinen nokta itibariyle,
özellikle ithalatta yaşanan düşüş ve
daralma nedeniyle Türk nakliyecilerinin ihracat yükü taşıdıkları ülkelerden
ithalat yükü bulmada sıkıntılar yaşadığı, Türkiye’ye boş dönmelerinin bir
süre daha devam edeceği öngörülmekte. Bununla beraber, dönüş
sıkıntısı yaşayan araçlar sebebiyle
yeni ihraç yüklemelerinde de sıkıntılar
yaşanmakta. Dış ticaretteki dengesizliğin malların taşınmasında yarattığı
sorunlara ilişkin bu geçici dönem,
ihracatçı ve taşımacının etkin işbirliği
ve anlayışı ile aşılacak.
Kasım 2015
18
GÜNCEL
Yol Emniyeti vizyonunda ‘Hedef Sıfır’ dedi
98 bin kişiye eğitim verdi
‘Hedef Sıfır’ mottosuyla yol emniyetinde son dört yılda 98 bin kişiye yol
emniyeti eğitimi verdiklerini ifade eden Shell Avrupa ve Afrika Yol Emniyeti
Müdürü Hülya İnci, ‘Yaşama Sözümüz Var’ sloganıyla yürütülen eğitim
çalışmaları ve etkinlikler ile 2013 Stevie International Business Awards’ın
“Avrupa’da Yılın Kurumsal Sosyal Sorumluluk Programı” kategorisinde ödüle
layık görüldüklerini belirtiyor.
S
hell, tüm operasyonlarında “Hedef Sıfır” vizyonu ile
faaliyetlerini sürdürüyor. Sıfır
kaza, sıfır döküntü olarak özetleyebileceğimiz bu vizyon ile çevreye
ve insan hayatına zarar verebilecek
her türlü kazanın engellenmesi
amaçlanıyor. Shell, sürdürülebilirlik stratejisinin en önemli konu
başlıklarından biri olan yol emniyeti
alanındaki projeleri ile Shell çalışanlarının, tedarikçilerinin, hizmet
aldığı lojistik şirketlerinin çalışanlarının emniyetli bir şekilde seyahat
etmesini sağlamanın yanı sıra,
faaliyet gösterdiği toplumlarda da
bu konudaki farkındalığı arttırmayı
hedefliyor.
Shell, her gün yüz kez
dünyayı turluyor
Shell, 70’in üzerinde ülkede çok
farklı ve zorlu yol koşulları altında
yaklaşık günde 3,6 milyon km ve
yılda 1,3 milyar km yol kat ediyor.
Başka bir deyişle her gün yüz kez
dünyayı turluyor. Bu kadar yolu
kazasız ve döküntüsüz gerçekleştirmek üzere çok önemli bir bilgi
birikimine ve deneyime sahip olan
Shell, bu alandaki uzmanlığını ve
deneyimini sadece çalışanları,
tedarikçileri, hizmet aldığı lojistik
şirketlerinin çalışanları ile değil
toplumla da paylaşıyor. Shell
Türkiye kendi kontrolü altındaki
operasyonlarında çevreye ve insan
hayatına zarar verecek bir trafik
kazası yapmadan 110 milyon kilo
metrelik yolculuk gerçekleştirdi.
Konuyla ilgili Shell Avrupa ve Afrika
Yol Emniyeti Müdürü Hülya İnci,
“Hedef Sıfır vizyonuna ulaşmak
amacıyla ölüm ve yaralanma gibi
ciddi risk içeren kazaları önlemek
Kasım 2015
19
için ‘Hayat Kurtaran 12 Kural ‘tespit
edilmiştir. Bu kurallar, çalışanların ve
yüklenicilerin neleri bilmesi ve yapması gerektiğinin altını çizmektedir.
Bu kapsamda yol emniyeti ile ilgili
olan kurallar; aracın her koltuğunda
emniyet kemerinin takılması, alkol
ve uyuşturucu madde etkisi altında
araç kullanılmaması, yasal olarak
belirtilen hız limitin geçilmemesi,
araç sürerken cep telefonu kullanılmaması, sürücülerin yola çıkmadan
önce yolculuk yönetim planı oluşturmasını kapsamaktadır” diyor. Bu
kurallara sadece Shell çalışanlarının
değil, aynı zamanda tedarikçilerin,
lojistik şirketleri çalışanlarının, Shell’e
hizmet verdikleri süre boyunca uymak zorunda olduğunu ifade eden
İnci, Shell Türkiye’nin periyodik olarak düzenlediği teorik ve uygulamalı
eğitimlerle çalışanlarının ve karayolu
nakliye operasyonlarındaki sürücülerin emniyet bilincini artırdığının da
altını çiziyor.
Shell, Hedef Sıfır’da
neler yapıyor?
Yol Emniyeti’nde Hedef Sıfır
mottosuyla işe koyulduklarını ifade
eden İnci, çok önemli çalışmalar
gerçekleştirdiklerini belirtiyor. İnci şu
bilgileri veriyor: “Şirket aracı kullanacak olan çalışanlar araçlarını teslim
almadan önce özel test sürücü
eğitimini geçmek zorundadır. Şirket
aracı kullanan çalışanlara iki yılda
bir defansif sürüş teknikleri eğitimi
verilmektedir. Karayolu nakliye operasyonlarındaki sürücülerin eşlerine
yol emniyeti ile ilgili genel farkındalık
eğitimleri verilmekte ve bu yolla
tüm sürücülerin evlerinde kesintisiz
dinlenme ortamı (kalite uyku alımı
gibi) yaratılması hedeflenmektedir.
Shell’in faaliyet gösterdiği tüm ülkelerde eş zamanlı düzenlenen “Emniyet Günü” etkinliğinde çalışanların
emniyet bilincinin artırılması amaçlanmaktadır. Çalışanlar emniyetsiz
gördükleri durumları bildirmektedir.
Böylelikle hem müdahale kültürünün oluşmasına katkı sağlanmakta
hem de potansiyel kazaların önüne
geçilmektedir. ‘Çarpışma, devrilme
simülatörü’ eğitimi ile emniyet kemerinin kullanımını teşvik edilmekte
ve araç kullanıcılarına kemer takmamanın riskleri gösterilmektedir.
Ayrıca, ‘alkol gözlüğü’ uygulaması
ile de alkollü araç kullanmanın tehlikelerine dikkat çekilmektedir.”
“Şirket aracı kullanacak
olan çalışanlar
araçlarını teslim
almadan önce özel
test sürücü eğitimini
geçmek zorundadır.
Şirket aracı kullanan
çalışanlara iki yılda bir
defansif sürüç teknikleri
eğitimi verilmektedir.“
Son dört yılda 98 bin kişiye yol
emniyeti eğitimi verdi
Shell, hizmet aldığı tedarikçilerinin
ve lojistik şirketlerinin yöneticilerinin
ve çalışanlarının emniyetli bir şekilde seyahat etmelerini sağlamak
amacıyla her yıl ‘Shell Yol Emniyeti
Konferansı’ düzenliyor. Konferansın
bu yıl 6.’sı düzenlendi. İnci, “Bu yıl
altıncısı düzenlenen konferans ile
Shell’in yol emniyeti konusundaki
bilgi ve tecrübeleri katılımcılar ile
paylaşılmaktadır. Dünya Sağlık
Örgütü’nün 2010 yılında başlattığı
‘Yol Emniyeti 10 Yılı’ programına
destek veren Shell, Türkiye’nin
farklı noktalarında düzenlediği
etkinliklerle son dört yılda 98 bin
kişiye yol emniyeti eğitimi vererek,
yol emniyeti konusunda toplumsal
farkındalığın yaratılmasına katkı
sağlamaktadır” diyor. İnci, ‘Yaşama
Sözümüz Var’ sloganıyla bir dizi etkinlik gerçekleştirdiklerini belirterek,
‘Güvenli Trafik Projesi, Extra Mola
Road Show, Üniversite Etkinlikleri,
Çocuklara Yönelik Etkinlikler’ in bu
kapsamda örnek olarak gösterilebileceğini söylüyor. Shell’in, trafik
güvenliğine gönüllü olarak destek
veren ilk şirketlerden biri olarak
2013 yılında imzalanan Kurumsal
Trafik Güvenliği Deklarasyonu
ile Trafikte Sorumluluk Hareketi
platformuna üye olduğunu belirten
İnci, “Shell Türkiye, yol emniyeti
bilincinin artması amacıyla ‘Yaşama
Sözümüz Var’ sloganıyla yürüttüğü
eğitim çalışmaları ve etkinlikler ile
2013 Stevie International Business
Awards’ın “Avrupa’da Yılın Kurumsal Sosyal Sorumluluk Programı”
kategorisinde ödüle layık görülmüştür” diyor. Sürücülük mesle-
ğinin son derece zor ve meşakkatli
olduğunu ifade den İnci, sürücü
ailelerinin de bu kapsamda Shell
tarafından eğitime tabi tutulduğunu
belirtiyor.
UND önemsediğimiz bir STK
Yol emniyeti konusunda eğitimin
son derece kritik ve belirleyici bir
yerde olduğunu ifade eden İnci, lojistik şirketlerine bu konuda ödev ve
sorumluluklar düştüğünü söylüyor.
İnci, “Trafikte özellikle öfke kontrolü
son derece önemlidir. Çok uzun
saat direksiyon başında bulunan
sürücülerin bu kapsamda verimli
şekilde dinlenmeleri, uyumaları
gerekiyor. Biz mesela Kocaeli’nde
sürücü aileleri ile bir araya geldik ve
eşleriniz uyurken kesinlikle telefonları kapatın, gürültü yapmayın ya
da gürültüyü minimize edin dedik”
diyor. İnci, sürücü ailelerine verilen
eğitimlerde sürücü eşlerinin mesai
saatleri içerisinde kesinlikle sürücüleri aramaması ve cep telefonu
kullanımının dikkati ne denli dağıttığını belirttiklerini ifade ediyor. UND
gibi büyük bir STK ile çalışmaktan
mutluluk duyacaklarını ifade eden
İnci, verilen eğitimlerden sonra kaza
oranlarında ciddi bir azalma olduğunun da altını çiziyor.
Kimdir?
İTÜ Makina Mühendisliği bölümünden dereceyle mezun olan Hülya
inci, Marmara Üniversitesi’nde
‘Çağdaş İşletme Yönetimi’ alanında
ihtisas yaptı. 10 yıl otomotiv sanayiinde, 5 yıl plastik sanayiinde, kısa
bir süre Rusya’da tekstil sanayiinde
ve çeşitli yöneticilik pozisyonlarında çalışan İnci, 2000 yılında
Kurumsal İSEÇ (İş Sağlığı, Emniyet,
Çevre) Müdürü olarak Turcas’a
katıldı. 2006 yılında Shell&Turcas
(STAŞ) ortak girişiminin kuruluşu
sırasında, Değişim Yönetimi Müdürü pozisyonuyla geçiş ekibinin
üyesi olarak görev yapan İnci, 2008
yılında STAŞ’ın Kurumsal İSEÇ
Müdürü ve İkmal Dağıtım İSEÇ Müdürü pozisyonlarına getirildi. 2011
yılında, yeni kurulan Downstream
Yol Emniyeti grubunda, Avrupa Yol
Güvenliği Müdürü olarak göreve
başladı ve bu grubun bir yöneticisi
olarak, tüm dünyada Shell’in yol
emniyeti performansını geliştirmek
amacıyla çalıştı. Hülya İnci halen
Shell Avrupa ve Afrika Yol Emniyeti
Müdürü olarak görev yapıyor.
Kasım 2015
20
GÜNCEL
Nuhoğlu: Korumacı tedbirler
arttıkça, dünya ticareti azalıyor
Logitrans 2015 açılış konuşmasında UND Başkanı Çetin Nuhoğlu, G-20 Türkiye
Zirvesi’ne atıfta bulunarak korumacı tedbirlerin dünya ticaretini yaraladığının
altını çizdi.
L
ogitrans 2015 açılış
konuşmasını gerçekleştiren UND Yönetim Kurulu
Başkanı Çetin Nuhoğlu,
Türkiye, bölge ve dünya lojistik
sektörünü Messe kalitesi ile buluşturan, her geçen yıl başarısını
ileriye taşıyan Logitrans’ın bu yıl
dokuzuncu yaşını kutladığını ve
UND’nin başlangıcından bu yana
bu oluşumu hep desteklediğini
ifade etti. Nuhoğlu, “Avrupa Komisyonu tarafından 2008 küresel
krizinin ardından düzenli olarak
yayınlanmaya başlayan ‘Ticareti Potansiyel Olarak Kısıtlayıcı
Önlemler Raporu’na göre; Avrupa
Birliği ülkelerinin 2008 yılından
2013’e kadar 700 kez ticareti
Kasım 2015
sınırlama önlemi aldığı ve küresel
ölçekteki ithalat ürünlerine vergi
koyma eylemlerinin belirgin bir biçimde arttığı belirtilmektedir. Sadece Haziran 2013- Haziran 2014
döneminde 170 yeni korumacı
tedbir, AB ülkelerince uygulamaya konmuştur. ICC (Uluslararası
Ticaret Odası) tarafından yapılan
araştırmaya göre, sadece 2014
yılında 4 bin 436 korumacı önlem
tespit edilmiş ve bunların 2 bin
999 tanesi G-20 ülkeleri tarafından yapılmış”dedi. Korumacı
tedbirlerin modern dünya rekabetinde olmaması gerektiğini ifade
eden Nuhoğlu, korumacı tedbirler
arttıkça, dünya ticaretinin azaldığının altını çizdi.
G-20 Türkiye Zirvesi’nden
çıkan en çarpıcı sonuç
Konuşmasında G-20 Türkiye
Zirvesine özel bir yer ayıran
UND Başkanı, G-20 Türkiye
Zirvesi’nde çıkan en çarpıcı sonucun, küresel ticaret pastasının
artık büyümediği, kısıtlamacı eğilime acilen son verilmesi gerektiği
şeklinde okunabileceğini belirtti.
Nuhoğlu, 15-16 Kasım tarihlerinde Türkiye’de G-20 Zirvesi’nin
ana konusunun “Dünya Ticaretinin Gelişememesi ve Korumacılık
Nedeniyle Adil Refah Paylaşımının Yapılamaması” olduğunu söyledi. B-20 platformunun son derece başarılı çalışmalar yaparak,
60 trilyon dolarlık küresel ekono-
21
minin geleceğini yönlendiren liderlere 19 somut öneri sunduğunu
ifade eden Nuhoğlu, bu 19 somut
önerinin en başında, ‘Dünya
Ticaret Örgütü’nün (WTO) Ticareti
Kolaylaştırma Anlaşması’nın onaylanması ve yüksek standartlarla
uygulamasının hızlandırılması’nın
geldiğinin altını çizdi.
Bali kararları uygulanırsa
dünya ticareti yeni bir soluk
kazanır
Bali kararlarının uygulanması halinde dünya ticaretine yeni bir soluk geleceğini vurgulayan Nuhoğlu
konuşmsını şu şekilde sürdürdü:
“2013 yılında 159 WTO üyesi
Bali’de ortak gümrük standartlarının belirlenmesi ve dünyanın
dört bir yanında eşyaların akışının
hızlandırılması amacıyla tasarlanan bir Ticareti Kolaylaştırma
Anlaşması’nı (TFA) imzalamıştır.
Kurulduğu 1995 yılından bu yana,
Dünya Ticaret Örgütü tarafından
gerçekleştirilen en büyük reformlardan biri olan bu yeni Anlaşma
ile , dünya ticaretine yeni bir ivme
kazandırılmıştır. 159 üye ülkenin
üçte ikisi tarafından onaylanması
halinde yürürlüğe girecek olan bu
yeni global anlaşmanın dünya ticaretinin maliyetlerini yüzde 10-15
azaltacağı, küresel hasılaya 400
milyar ile 1 trilyon dolar arasında
ilave getireceği öngörülmektedir.
Bugüne kadar 28 Avrupa Birliği
ülkesi dahil toplam 51 üye ülke
anlaşmayı imzalamıştır. Diğer
ülkelerin de hızla onaylamasını
bekliyoruz.”
Karayolu kotaları yüzünden
Türkiye-AB ticareti 3.5 milyar
eoru eksiliyor
Türkiye-AB karayolu yük taşımacılığı anlaşmasının etki analizine
göre, karayolu kotaları yüzünden
Türkiye-AB ticaretinin 3,5 milyar
euro eksildiğini belirten UND
Başkanı Nuhoğlu, “Türkiye-AB
ticaretinin artması için 20 sene
önce kurulan Gümrük Birliği’nin
‘karayolu kotaları’ gibi kısıtlamalar yüzünden gereken kazanımları
sağlayamadığını açıklayan Dünya
Bankası Gümrük Birliği’nin değerlendirmesinin mayıs 2014’te
yayınlandı. 2015 temmuz ayında
Avrupa Komisyonu tarafından
yayınlanan ‘Türkiye-AB Karayolu
Taşımacılığı Etki Analizi’ sonuçları
da, ‘karayolu kotaları nedeniyle
Türkiye-AB ticaretinin 3,5 milyar
Euro kaybettiğini’ açıkça teyit
etmiştir. Avrupa Komisyonu’nun
yaptırdığı araştırma sonuçlarına
göre, 28 AB ülkesinin 24’ü tarafından özellikle transit geçişlerde
Türk taşımacılarına; kota kısıtlamaları, mod dayatmaları, transit
geçiş ücretleri gibi kısıtlamalar
uygulayarak Türkiye-AB ticaretinin maliyetini artıran ve karşılıklı
ticaretin gelişimini engelleyen
korumacı zihniyetin, AB ülkelerine
maliyeti 1,6 milyar euro ihracat
kaybıyla beraber, 14 bin kişiye istihdam potansiyeli ve AB’li tüketiciler için yılda 145 milyon euro
tasarruf imkanının kaybedilmesiolarak açıklandı. Bu rakamlar,
Dünya Bankası’nın Türkiye-AB
Gümrük Birliği’nin Değerlendir-
mesi raporunda da yer alan ve
UND’nin talebiyle, 2014 yılında
Sabancı-Doğuş ve İTÜ üniversitelerinin araştırmacılarından oluşan
bir ekibin gerçekleştirdiği araştırma sonuçlarıyla da uyumludur. Bu
araştırmaya göre, karayolu taşımacılığı kotaları Türkiye’nin ticareti
için hem finansal hem de idari
nitelikte ilave yükler getirmektedir.
Sadece kota sistemi yüzünden
Türkiye’nin 11 AB ülkesinde kaybettiği ihracat fırsatının miktar olarak 1,66 milyar ton, değer olarak
da 5,56 milyar dolar düzeyindedir”
dedi. Aynı ekibin, Türkiye Bilimsel Araştırmalar Vakfı TÜBİTAK
desteğiyle gerçekleştirdiği yakın
tarihli araştırmada ise; 2005-2012
dönemi için 18 AB ülkesine ilişkin
verilere dayanılarak uygulanan
çekim modeline göre; incelenen
dönemde Türkiye’den karayoluyla
gerçekleştirilen ihracatta karayolu
kotalarından kaynaklanan toplam
ihracat kaybının 10,6 milyar dolar
iken, sadece tekstil sektöründe bu
kaybın 5,65 milyar dolar olduğunu
ifade eden Nuhoğlu, aynı araştırmada 2005-2014 dönemi için
incelenen ülkelere yönelik ihracatta yaşanan toplam kaybın da 13,6
milyar dolar olarak zikredildiğini,
yani toplam ihracatımızın yüzde
5,6’sının kaybedildiğini sözlerine
ekledi.
Nuhoğlu bütün standları
tek tek gezdi
Türkiye’nin tek lojistik fuarı olan
Logitrans, 22 ülkeden 220 katılımcı ile kapılarını ziyaretçilerine açtı.
15 bini aşkın nitelikli ziyaretçinin
beklendiği fuar, 3 gün sürdü ve
uluslararası uzmanların konuşmacı
olarak katıldığı konferans ve etkinliklere sahne oldu. UND Başkanı
Nuhoğlu fuara katılan firmaları tek
tek ziyarete derek hayırlı olsun
dileklerini iletti. Açılış töreni; Almanya Federal Ulaştırma ve Dijital
Altyapı Bakan Müsteşarı Rainer
Bomba, Bahçeşehir Kaymakamı
Kazım Tekin, Bakırköy Belediye
Başkanı Dr. Bülent Kerimoğlu,
UND Başkanı Çetin Nuhoğlu,
UTİKAD Başkanı Turgut Erkeskin,
MesseMünchen İdari Direktör Yardımcısı GerhardGerritzen ile EKO
MMI Fuarcılık İdari Direktörü İlker
Altun’un katılımıyla yapıldı.
Kasım 2015
22
EĞİTİM
Türkiye’nin ‘ilk lojistik fakültesi’nde
sektör-üniversite buluştu
İstanbul Üniversitesi Ulaştırma ve Lojistik Yüksekokulu, 2015-2016 eğitim sezonuna
‘Fakülte’ olarak girdi. Türkiye’nin ‘ilk lojistik fakültesi’ olan İstanbul Üniversitesi Ulaştırma
ve Lojistik Fakültesi’nin 2015-2016 Akademik Yılı Açılış Töreni’nde sektör ve üniversite
bir araya geldi. Törende konuşan UND Yönetim Kurulu Başkanı Çetin Nuhoğlu, İstanbul
Üniversitesi Lojistik Fakültesi’nin bugün dünya çapında akademik tanınırlığa sahip,
saygın bir kimlikle sektöre hizmet verdiğinin altını çizdi. İstanbul Üniversitesi Ulaştırma
ve Lojistik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Abdullah Okumuş ise lojistikte uygulamanın
şart olduğunu ifade ederek bu bölümü okuyan öğrencilerin staj imkanlarını iyi
değerlendirmesi gerektiğinin altını çizdi.
U
luslararası Nakliyeciler Derneği (UND),
Türkiye’nin uluslararası
taşımacılık sektörünü küresel rekabette ileriye taşıma hedefi
çerçevesinde sektöre eğitimli insan
yetiştirmek amacıyla verdiği desteği
sürdürüyor. UND, İstanbul Üniversitesi (İ.Ü.) Avcılar Kampüsü’nde
gerçekleşen İ.Ü. Ulaştırma ve Lojistik
Fakültesi açılış töreninde bu fakültede
eğitimi tercih eden 20 öğrenciye burs
belgelerini de verdi.
Nuhoğlu: Yepyeni bir dönemin
başlangıcını kutluyoruz
İstanbul Üniversitesi Ulaştırma ve
Lojistik Fakültesi kuruluş lansmanı ve
Kasım 2015
açılış töreninde lojistik öğrencileriyle
biraraya gelen UND Yönetim Kurulu
Başkanı Çetin Nuhoğlu, “Kurulduğu
günden bu yana, bu vizyonu takip
eden ve gücünü, ülkemizin en köklü
eğitim kurumlarından biri olan İstanbul
Üniversitesi’nin akademik birikiminden
alan “Ulaştırma ve Lojistik Yüksekokulu”, UND gibi etkin ve vizyoner sektör
kuruluşlarıyla geliştirdiği işbirlikleri ile,
bugün dünya çapında akademik tanınırlığa sahip, saygın bir kimlik kazanmıştır” dedi. İstanbul Üniversitesi Ulaştırma ve Lojistik Fakültesi’nin açılış
lansmanında konuşan UND Yönetim
Kurulu Başkanı Çetin Nuhoğlu, dernek olarak lojistik eğitiminin gelişmesi
için İstanbul Üniversitesi Ulaştırma ve
Lojistik Yüksekokulu (ULYO) ile etkin
ve örnek bir üniversite-sektör işbirliği
tesis ettiklerini belirtti. Nuhoğlu, “İstanbul
Üniversitesi Ulaştırma ve Lojistik Yüksekokulunun 1999’dan bugünlere taşıdığı
muazzam bilgi ve değer birikimini artık
bir “Fakülte” çatısı altında daha ileriye
taşıyacağı yepyeni bir dönemin başlangıcını hep birlikte kutlamaktayız” dedi.
“Aç olun, aptal olun, her
zaman öğrenmeye açık olun”
“Ulaştırma ve Lojistik” alanının, henüz
ülkemizde, bir “Doçentlik Bilim Alanı”
olarak kabul edilmemiş olması ve bu
sorunun aşılamaması nedeniyle, bugün
ulaştırma ve lojistik alanındaki lisansüstü
ve doktora eğitim programları sağlıklı
23
şekilde geliştirilemediğini dile getiren
Nuhoğlu, şunları söyledi: “Küresel
ekonominin hızla değişen dinamikleri,
teknolojideki hızlı gelişmeler ve dünyanın siyasi, ekonomik, sosyal konjonktüründe yaşanan muazzam dönüşüm, bu hızlı değişim ve dönüşüme
ayak uydurabilecek; küresel ve çok
boyutlu düşünebilme ve küresel dili
konuşabilme donanım ve becerilerine
sahip ‘yeni nesil lojistik profesyonellerine ve uzmanlarına” ihtiyaç doğurmaktadır. Bu hedef doğrultusunda Steve
Jobs’un sözünü sizlere aktarmak
istiyorum: “Aç olun, aptal olun. Her
zaman öğrenmeye açık olun.”
Lojistik eğitimini sektör
beklentilerini karşılayacak
şekilde tasarladık
Uluslararası Nakliyeciler Derneği
olarak lojistik eğitimine verdikleri
desteği de belirten Nuhoğlu, konuşmasının devamında “UND bünyesinde
Türkiye’den farklı üniversitelerden
gelen akademisyenlerimizin katkılarıyla
başlattığımız bir çalışma ile, lojistik
müfredatında çağdaş bir reform
sürecinin temellerini hazırlamaya
çalıştık. Türkiye’nin farklı üniversitelerinden gelen akademisyenlerimizin de
değerli görüş ve katkılarıyla, dünyadan
örnekleri analiz ederek ilerlediğimiz bu
süreçte, lojistik müfredatının olmazsa
olmazlarını belirleyerek eğitim içeriğini
‘sektör beklentilerini karşılayacak şekilde’ ideal bir düzeyde tasarladık. Bu
çalışmalarımız sonucunda akademisyenlerimiz ile beraber, ‘Ulaştırma ve
Lojistik Eğitim Kurumları ve Programları Değerlendirme ve Akreditasyon
Derneği’, kısa adıyla ULAKDER’in
kurulması kararına varıldı. 26 kurucu
üye ile yola çıkan ULAKDER, ülkemizde lojistik alanındaki lisans programlarının çağdaş gereksinimlere yanıt
verecek ve uluslararası alanda rekabet
edebilecek bir kalite standardını yakalanması için önemli bir rehberlik hizmeti
sunacak” dedi.
UND’den 20 öğrenciye burs
UND, İstanbul Üniversite Ulaştırma ve
Lojistik Fakültesi’ni tercih eden öğrencilerden kayıt başarı sıralamasında ilk 10
öğrenciye, ilk 2 tercihinden biri lojistik
fakültesi olanlar arasında ilk 10 öğrenciye,
burs verdi.
Okumuş: Öğrencilerimizin
yabancı dil(ler) sorununu
çözmesi gerekiyor
Bu yıl itiabarıyla fakülte olduklarının altını
çizen İstanbul Üniversitesi Ulaştırma ve
Lojistik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Abdullah Okumuş, çağı yakalamanın yetmediğini, aynı zamanda çağa yön vermek
gerektiğini belirterek, “Öğrencilerimizin
kendilerini çok iyi donatması gerekiyor.
Özellikle yabancı diller konusunda öğrencilerimizin üzerine ödev ve sorumlulular
düşüyor. Bu sorumlulukları öğrencilerimizin yerine getirmesi ve yabacı dil konusunu çözmeleri gerekiyor” dedi.
Uygulama olmadan
lojistik anlaşılamaz
Uygulama olmadan lojistik sektörünün
anlaşılamayacağının altını çizen İstanbul
Üniversitesi Ulaştırma ve Lojistik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Abdullah Okumuş,
“Bir ülkenin ekonomik yapısı içerisinde
üstlenmiş olduğu rolle ulaştırma ve lojistik, gerek mikro gerekse makro boyutta
birçok yönden değer yaratmakta ve
ülkemize katkı sağlamaktadır. Bu çerçevede ulaştırma ve lojistik, bir yandan
dünyada hızla gelişen bir endüstri halini
alırken, diğer yandan bilimsel açıdan
incelenen ve yükseköğretime kadar her
düzeyde eğitimi verilen bir disiplin haline
dönüşmüştür. Dolayısıyla, günümüzde
ulaştırma ve lojistik denilince, her bir
noktaya ve o noktadaki politik, eko-
nomik, coğrafi, çevresel koşullar ile
gerek özel gerekse kamusal idari
şartlara göre değişen, ulaştırma ve
lojistik endüstrisi ile ilgili doğrudan ve
dolaylı ilişkileri, oluşumları ve süreçleri
inceleyen çok disiplinli bir bilim dalı
akla gelmektedir”dedi. 1999 yılında,
ulaştırma ve lojistik sektöründeki sivil
toplum kuruluşlarının desteğiyle ülkemizde lojistik eğitimi veren ilk kurum
olarak kurulan İstanbul Üniversitesi
Ulaştırma ve Lojistik Yüksekokulu’nun
5 Haziran 2015 tarihli Bakanlar
Kurulu Kararı ile yine Türkiye’nin ilk
lojistik fakültesi olan Ulaştırma ve
Lojistik Fakültesi’ne dönüştüğünü
kaydeden Okumuş, “Kuruluşundan
itibaren lojistik eğitiminin lokomotifi
olmuş, kendisinden sonra Türkiye’de
kurulan 180’in üzerinde önlisans,
lisans ve lisansüstü programa model
oluşturmuş köklü bir eğitim yuvasıdır.
Teknolojik ve profesyonel yetkinliğe
sahip, zengin ve güncel akademik
bilgilerle donatılmış öğrenciler yetiştirmek ve uluslararası işletme kültürünü
teşvik ederek coğrafi konumu gereği
bir merkez olma özelliği gösteren ülkemize ve tüm dünyaya sürdürülebilir,
yenilikçi, sorumlu ve faydacı çözümler
sunmak yoluyla toplumsal gelişime
öncülük etmek misyonu ile fakültemiz
gelişmeye devam etmektedir.
Bu gelişim ve dönüşüm sürecinde
de asıl değerleri olan topluma saygı,
dinamizm, girişimcilik, dürüstlük,
verimlilik, insana, emeğe, bilgiye ve
çevreye saygı, bilimsel etik kurallara
mutlak uyum, alanında uzmanlık ve
öncülük, tarafsızlık, ulaşılabilirlik, yasa
ve yönetmeliklere bağlılık unsurlarını
korumayı ilke edinmiştir” dedi. Okumuş, üniversite olarak bir ilki gerçekleştirmenin gururunu yaşadıklarını
ifade ederek, İstanbul Üniversitesi’nin
her zaman ilklerle anıldığının da altını
çizdi.
Kasım 2015
24
LOJİSTİK
Ülkemizin ilk ve tek Lojistik Fakültesi’nin
ilk konferansı Pegasus Kargo ile olacak
‘Göndermenin kolay yolu’ mottosuyla zamanında sunduğu kaliteli hizmet ile rakiplerinden ayrılan Pegasus Kargo, eğitime katkı sunmaya devam ediyor. Pegasus Kargo,
Türkiye’nin ilk lojistik fakültesi olan İstanbul Üniversitesi Ulaştırma ve Lojistik Fakültesi ile işbirliğine giderek 23-24 Mart 2016’da ‘Uluslararası Taşımacılık ve Lojistik
Konferansı’na imza atacak. Pegasus Kargo Direktörü Aydın Alpa, “Ülkemizde lojistik
eğitimi İstanbul Üniversitesi’nde meslek yüksek okulu olarak başlamıştı. Bu yıl fakülteye dönüşen ilklerin üniversitesine, ilkler yakışır” dedi.
(Soldan Sağa- İstanbul Üniversitesi Ulaştırma ve Lojistik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Abdullah Okumuş,
İstanbul Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Sedat Murat, Pegasus Kargo Direktörü Aydın Alpa Ulaştırma ve
Lojistik Fakültesi Dekanı Yardımcısı Gültekin Altuntaş.
G
öndermenin kolay
yolu’ mottosuyla
zamanında sunduğu
ve kaliteli hizmet ile
rakiplerinden ayrılan
Pegasus Kargo-İstanbul Üniversitesi Ulaştırma ve Lojistik Fakültesi işbirliğiyle 23-24 Mart 2016 tarihinde
Uluslararası Taşımacılık ve Lojistik
Konferansı düzenlenecek. İki gün
sürecek Uluslararası Taşımacılık ve
Lojistik Konferansı, lojistik sektörünün önde gelen isimlerini öğrencilerle buluşturmayı amaçlıyor.
Alpa: İlklerin Fakültesine,
ilkler yakışır
Pegasus Kargo Direktörü Aydın
Alpa, gelecek yıl beşincisini düzenleyecekleri Uluslararası Taşımacılık
ve Lojistik Konferansı’nın İstanbul
Üniversitesi ile düzenlemenin ayrı bir
Kasım 2015
anlam taşıdığı ifade ederek, “Bilindiği
gibi ülkemizde lojistik eğitimi İstanbul
Üniversitesi ile başladı. Hatta bu yıl
sevindirici bir gelişme oldu. Daha
önce yüksekokul bünyesinde yürütülen lojistik eğitimi, bu yıl bir fakülte
altında toplandı. Bu Türkiye’nin ilk
ve tek lojistik fakültesi, sektöre ve
öğrencilerimize hayırlı olmasını dilerim. İlklerin Fakültesine, ilkler yakışır
diyerek Fakültemizin ilk uluslararası konferansına da beraber imza
atmaya karar verdik. Pegasus Kargo
olarak üniversite sektör işbirliğine
katkı vermeye devam edeceğiz”
şeklinde konuştu. İstanbul Üniversitesi Ulaştırma ve Lojistik Fakültesi
Dekanı Prof. Dr. Abdullah Okumuş
da üniversite ve sektör arasındaki
işbirliklerinin önemine değinerek,
konferansların bu anlamda çok yararlı olacağına dikkat çekti. İstanbul
Üniversitesi olarak öncü misyonlarını
koruduklarını ve sadece Türkiye’de
değil dünyada lojistik eğitiminde
öncü olmaya yelken açtıklarını kaydeden Okumuş, konferansın bütün
lojistik öğrencilerine açık olduğunu
söyledi. İstanbul Üniversitesi Rektör
Yardımcısı Sedat Murat da, 2050
yılına kadar Türkiye Ulaşım ve
Haberleşme Stratejisi çerçevesinde
“ülkemizin bölgesel bir lojistik üs
olmasına” yönelik hedeflerin geliştirilmesi, lojistik eğitiminin yaygınlaştırılması, çeşitlendirilmesi ve kalitesinin arttırılması ve nitelikli insan
sermayesi yetiştirilmesi anlamında
bu tür organizasyonların önemini
vurguladı. Bu çerçevede de söz
konusu organizasyonun ülkemizin
bu alandaki politikalarına önemli
katkı sağlayacağını düşündüğünü
ifade etti.
25
Çelebi: WCTRS-DL ile lojistik
eğitiminde ezberler bozulacak
İstanbul Teknik Üniversitesi’nden Dr. Dilay Çelebi, UND’nin de destek verdiği
WCTRS-DL programı ile ilgili olarak, “WCTRS-DL, ulaştırma ve lojistik alanında
gerçek zamanlı uzaktan eğitim veren ilk yüksek lisans programı olarak,
alanına uygulama teknikleri, içerik ve öğretim kapsamı açısından yeni bir
soluk getirmektedir. WCTRS-DL girişiminin ilk uygulamasının, İstanbul Teknik
Üniversitesi (İTÜ) yürütücülüğünde ulaştırma ve lojistik alanında farklı disiplinleri
bir araya getiren bir uluslararası yüksek lisans programı olması planlanmıştır”
diyor. Çelebi, WCTRS-DL ile lojistik eğitiminde ezberlerin de bozulacağını
belirtiyor.
w
CTRS (World Conference
on Transport Research
Society), dünyanın bütün
gelişmişlik düzeylerindeki ülkelerinden
ticaret, lojistik ve ulaştırma alanlarında
bulunan bin 500’den fazla araştırmacı
ve uzmanı bir araya getiren alanındaki
en büyük uluslararası ağ. WCTRS-DL
(Distance Learning) ise yeryüzüne
dağılmış akademisyenler ve
öğrencileri bir araya getirme amacıyla
oluşturulmuş lojistik ve ulaştırma
alanında uzaktan eğitim programları
oluşturan ve düzenleyen, uluslararası
bir öğretim ve araştırma ağı. Konuyla
ilgili bir değerlendirmede bulunan
İstanbul Teknik Üniversitesi’nden Dr.
Dilay Çelebi, “WCTRS-DL, ulaştırma
ve lojistik alanında gerçek zamanlı
uzaktan eğitim veren ilk yüksek
lisans programı olarak, alanına
uygulama teknikleri, içerik ve öğretim
kapsamı açısından yeni bir soluk
uygulama teknikleri, içerik ve öğretim kapsamı açısından yeni bir soluk
getireceğini ifade eden Çelebi, “Bu
program sayesinde lojistik sektörüne
de yaşanan nitelikli işgücü sıkıntısının giderilmesi ve lojistik alanındaki
yükseköğrenimin araştırma ve sanayi
gereksinimleri ile ilişkilendirilmesi amaçlanmaktadır” diyor. Çelebi, programın
hedefinin uluslararası yüksek bilgi ve
beceri temeline sahip üst düzey nitelikli
araştırmacı ve uygulamacılar yetiştirerek, lojistik ve ulaştırma sektörünü
nitelikli personelle donatmak, aynı
zamanda da üniversiteler ve araştırma
kurumlarının kendi örgütlenmeleri içinde güçlü yapılar oluşturmalarına katkı
sağlamak olduğunu da vurguluyor.
getirmektedir. WCTRS-DL girişiminin
ilk uygulamasının, İstanbul Teknik
Üniversitesi (İTÜ) yürütücülüğünde
ulaştırma ve lojistik alanında farklı
disiplinleri bir araya getiren bir
uluslararası yüksek lisans programı
olması planlanmıştır” diyor.
Hem İTÜ diploması hem de
WCTRS tarafından verilen
uluslararası sertifika
Programın İTÜ merkezli olarak
oluşturulacağını ve WCTRS’nin sahip
olduğu uluslararası araştırmacı ağı
ile programa destek sağlayacağını
belirten Çelebi, “Başarılı öğrenciler
program sonunda hem İTÜ diploması
hem de WCTRS tarafından verilen ve
uluslararası geçerliliği olan bir sertifika
alacaklardır” diyor. WCTRS-DL’in,
ulaştırma ve lojistik alanında gerçek
zamanlı uzaktan eğitim veren ilk
yüksek lisans programı olarak, alanına
WCTRS-DL, sektörde
hangi boşlukları dolduracak?
WCRTS-DL’in sektör için önemli olduğunu ifade eden Çelebi, “Günümüzde
fiziksel nesnelerin mevcut üretim,
nakliye, elleçleme, tedarik ve kullanım
şekilleri ne yazık ki ekonomik, çevresel
ve sosyal olarak sürdürülebilir yapıda
değildir. Geçtiğimiz birkaç on yıl içinde,
bilgi ve telekomünikasyon teknolojileri
alanında yaşanan dönüşüme benzer
olarak, bundan en fazla on yıl sonra
dünyada lojistik işlemleri çok farklı
yapılıyor olacak. Başta ABD ve Avrupa
Birliği (AB) ülkeleri olmak üzere, gelişmiş
ülkeler standartlaştırılmış paket birimlerinin, esnek olarak yapılandırılabilen
bağlantılı küresel logistik ağları üzerinde
intermodal ve senkromodal taşımacılık
sistemlerine geçiş hazırlığı yapıyor.
Tasarımı ve işlemsel yönetimi yoğun
teknoloji ve teknik bilgi gerektiren bu
Kasım 2015
26
EĞİTİM
sistemlerin geliştirilmesi ve etkin bir
şekilde yürütülmesi için üstün nitelikli
araştırmacı ve yöneticilere gereksinim
vardır. Değil gelecekte, günümüzde
bile lojistik sektörü, teknik yetkinlik
eksiği, yönetimsel yetilerin yoksunluğu, iş tanımlarının ve yeteneklerin
uyuşmazlığı ve yetersiz araştırma
faaliyetleri sebebiyle sıkıntıdadır. Lojistik
sektöründeki insan kaynağı açığı
yalnızca Türkiye’nin değil, Almanya
ve İngiltere gibi lojistik eğitimi alanında önde gelen ülkelerin tümümün
sorunudur” diyor. Yetkin insan kaynağı
eksikliğinin en çok teknik ve taktik
yönetim seviyelerinde görüldüğünü
ifade eden Çelebi, bu sebeplerle,
Türkiye için hayati önem taşıyan lojistik
sektörünün ivedilikle farklı disiplinleri
bir araya getirerek bütünleştirebilecek,
uluslararası alanda gelişmeleri takip
ederek analiz edebilecek ve edindiği
birikimi gereksinim duyulan alanlarda
uygulamaya koyabilecek yetkin işgücü
ile desteklenmesi gerektiğini belirtiyor.
Çelebi, WCTRS-DL programının sektöre bu niteliklere sahip insan kaynağını sunacağını söylüyor. Araştırmacı ve
öğretim üyelerini bir araya getiren bir
uluslararası ağ oluşturmak istediklerini
ifade eden Çelebi, araştırma ve beceri
eksikliklerinin önüne geçmek isteğinde
olduklarını, esas amaçlarının sadece
yönetici değil araştırmacı da geliştirerek kaliteli bir ulaştırma ve lojistik programlarının sürdürülebilirliğini sağlamak
olarak özetlenebilecğeini ifade eden
Çelebi şu bilgileri veriyor: “Konuyu
örneğin şu açıdan ele alarak açıklayabiliriz: Bildiğimiz gibi, UND karayolu
ulaşımının ağırlıklı olarak uluslararası
Kasım 2015
“Başarılı öğrenciler
program sonunda
hem İTÜ diploması
hem de WCTRS
tarafından verilen ve
uluslararası geçerliliği
olan bir sertifika
alacaklardır”
taşımacılık kısmı ile ilgilenen bir çatı örgütü. Ancak kombine taşımacılık hem
özellikle Batı Avrupa ve AB’de (Analysis of the EU Combined Transport.
Final Report. EC January 2015) hem
de giderek artan bir ilgiyle ülkemizde
(Strengthening Combined Transport
in Turkey. AB-TC ortak Twinning
çalışması. November 2013) kara
ulaşımında öncelik ve önem kazanan
bir ulaşım türü. Güncel sorunlarda
olduğu kadar geleceğe yönelik politikalar belirlenirken de bu olgunun ele
alınması kaçınılmaz. Bu ve benzeri
sorunların hem güncel sorunlar hem
de gelecekte karşılaşılabilecek sorunlar bağlamında ele alınması kadar
günümüzün giderek ivme kazanarak
hızlanan rekabet ortamında kısa ve
uzun erimli politikaların ve çalışma
planlarının hazırlanması da sektörün
hedefleri arasında olmalıdır. Bunlar
nasıl ve kimler tarafından yapılacaktır?
İki yol düşünülebilir: Birincisi, sektör
bu sorunlar / hedefler için gerekli
çalışmayı kendisi üstlenir. İkincisi,
araştırma kurumlarına / üniversitelere
yaptırır. Ne yazık ki her iki seçenek
için de ülkemizde durum hiç de iç
açıcı değildir. Sözü edilen çalışmalar
temelde bir araştırma konusudur ve
araştırma uygulamayla iç-içe yapılırsa
işe yarar sayılabilir. Bu da sorun-çözen
özellikler kazandırılmış bir insan gücü
gerektirecektir. Yukarıda da belirtildiği
gibi hızla dönüşmekte olan dünya
ekonomisi koşullarında gelişmiş ülkelerin de sorunu olan nitelikli araştırmacı
insan gücünün yetiştirilmesi WCTRSDL ile bizim için belki de bir şans
sayılmalıdır. Çünkü bu programda yer
alacak öğretim üyelerinin önemlice
bir kısmı bu gelişmiş ülke kesitinden
gelmektedirler ve bunlar hem öğretim
deneyimleri hem de dünya ekonomisinin bütüncül/ derneşik karakterinin
farkında olan kimlikleri ile Türkiye’yi bu
alanda ciddi bir odak noktası durumuna getirmeleri olasılığı bulunmaktadır.
Bunun anlamı şudur: ‘Araştırmacı’nın
birey olarak yetişmesi / yetiştirilmesi
bir ciddi konudur. Ancak, araştırmacının başarısı çok büyük ölçüde
‘araştırma’nın kendisinin varlığına,
başka bir deyişle de ‘araştırmanın
kurumlaşması’na bağlıdır ki ülkemizde eksik olan, ama gelişmiş ülkelerin
belki de varlık nedeni sayılabilecek
olan da budur. WCTRS DL ile bizim
hedeflediğimiz de tam olarak bu son
iki hedeftir. Yani bir yandan araştırmacı
yetiştirirken beri yandan bunların içinde
yer alacakları araştırmanın kurumsal
alt-yapısını oluşturmak ve burada da
deneyimleri bizden daha fazla olan
gelişmiş ülke akademisyenleri ile ortak
çalışarak Türkiye’yi kendi coğrafyasında bir üs haline getirmek.”
Dünyadaki örnekleri
WCTRS-DL ile araştırma ve beceri
27
eksikliklerinin önüne geçileceğini,
esas amacın sadece yönetici değil
araştırmacı da geliştirerek kaliteli
bir ulaştırma ve lojistik programlarının sürdürülebilirliğinin sağlanması
olduğunu ifade eden Çelebi, bu
programın dünyadaki örnekleri ile
ilgili olarak, “Günümüzde lojistik ve
ulaştırma eğitiminde disiplinler arası
ve uluslararası katılımlı programların
önemi çoktan anlaşılmış ve bu yapı
birçok seçkin üniversite tarafından
benimsenmiştir. Örneğin, 2003’te
Avrupa’nın sekiz adet lojistik alanında
öncü üniversitenin bir araya gelmesi
ile oluşturulan TransportNet programı bu konuda başarılı bir örnektir.
Benzer şekilde, sektör ortaklığı
konusunda yine 2003 yılında kurulan
Massachusetts Institute of Technology (MIT) Zaragoza Lojistik yüksek
lisans programı başarılı bir örnek
olarak gösterilebilir. Bu program kapsamındaki tüm araştırma faaliyetleri,
akademi, sektör ve kamuyu bir araya
getiren bir araştırma merkezi tarafından yönetilerek, ortak bir yapıda
gerçekleştirilmektedir. Fakat, daha
önce de belirttiğim gibi, WCTRS-DL,
ulaştırma ve lojistik alanında gerçek
zamanlı uzaktan eğitim veren ilk yüksek lisans programı olarak alanına
uygulama teknikleri, içerik ve öğretim
kapsamı açısından yeni bir soluk
getirecektir” diyor. Uzaktan eğitimöğretimin dünya çapında giderek
yaygınlaşmakta olduğunu ifade eden
Çelebi, ABD ve Avrupa’da, önde
gelen birkaç üniversite tarafından,
sınıfta ve uzaktan eğitimi birleştiren, özellikle lisansüstü düzeyinde
programlar sunulduğunu belirtiyor.
Sadece ABD’de 3 milyondan fazla
“Lojistik eğitiminde
ezber bozacak
olan WCTRS-DL,
UND tarafından
da destekleniyor.
Programa lojistik
firmaları da katkı
sunuyor. ”
uzaktan eğitim öğrencisi bulunurken,
uzaktan eğitimin, yüksek öğretimin
en hızlı gelişim gösteren pazarı
olacağının tahmin edildiğini belirten Çelebi, Harvard Üniversitesi ve
MIT’in, video, canlı web konferansları
ve karma formatlarda 200’den fazla
online ders verdiğini söylüyor. Yakın
tarihli bir araştırmaya göre, Almanya’daki öğrencilerin yüzde 87’sinin
sınıf derslerinin yanında dijital öğretim
malzemelerini kullanmış, yüzde
35’inin interaktif öğretim modüllerinden faydalanmış, yüzde 12’sinin
sanal seminerlere katılmış, yüzde
8’inin canlı internet yayınlarını izlemiş
ve yüzde 5’inin sanal araçlarla laboratuvar faaliyetlerinde bulunduğunu
belirten Çelebi, İsveç’te, kampüs
eğitimine kayıtlı öğrenci sayısının
1994’ten beri giderek düştüğünü,
kayıtlı uzaktan eğitim öğrencilerinin
sayısının 2005 yılından beri arttığını
ifade ediyor. Çelebi, online eğitim
alternatifinin öğrenciler tarafından
kampüs seçeneğine kıyasla dört kat
daha fazla oranda cazip bulunduğunu söylüyor.
UND destek veriyor
UND’nin programa öğretim yapısının oluşturulması aşamasında uzun
süredir danışmanlık ve koordinasyon desteği verdiğini ifade eden
Çelebi, “Programın yapısı Orta
Doğu Teknik Üniversitesi, Sabancı
Üniversitesi, Karlsruhe Teknoloji
Enstitüsü, MIT Lisbon Ulaştırma
Enstitüsü ve Almanya Havacılık ve
Ulaştırma Araştırma Merkezi (DLR)
gibi saygın akademik kuruluşların
yanı sıra, Ekol Lojistik, Mall Lojistik
ve Kale Lojistik gibi farklı büyüklük
ve yapılardaki lojistik kurumlarından gelen bir uzman kadrosu ile
iki seneyi aşan çalışmalar sonucunda oluşturulmuştur” diyor.
Programda özel sektörün katkısının yalnızca programın oluşturulma aşamalarında değil, programın
yürütülmesinde yoğunluklu olarak
kullanılacağını ifade eden Çelebi,
sektör temsilcilerinin her öğretim
döneminin başında ve sonunda
gerçekleştirilecek düzenleme ve
iyileştirme çalışmalarına katılacağını böylece sektör gereksinim ve istekleri doğrultusunda
belirlenen geliştirilmesi gereken
alanların programa yansıtılacağını vurguluyor. Ayrıca, sektörün
program kapsamında gerçekleştirilen araştırma faaliyetlerinde
birincil olarak yer alacağını ifade
eden Çelebi son olarak şunları
söylüyor: “Örneğin, öğrencilerin
program sonunda gerçekleştirecekleri yüksek lisans tezleri, biri
WCTRS grubundan, biri İstanbul Teknik Üniversitesi’nden iki
akademik danışmanın yanı sıra,
bir sektörel danışman eşliğinde
gerçekleştirilecektir. Bu şekilde
yapılandırılmış bir programdan
mezun olan uzman araştırmacılar
yalnızca akademik kurumlarda
değil, özel sektörde de araştırma
projeleri gerçekleştirebileceklerdir.
Bu konuda büyük önem taşıdığını
bildiğimiz başka, ama konuyla
doğrudan ilintili bir hususu da belirtmekte yarar umuyorum. Bizim
WCTRS DL programını hazırlama işini üstlenmiş olan çalışma
grubumuzun çalışmaları yalnızca
bu grubu oluşturan çok-katmanlı
akademisyen halkalarından ibaret
değildir. Şu aşamada adını vermeyi doğru bulmadığım uluslararası
araştırma kurum ve kuruluşları ile
de ciddi bağlantımız/bağlantılarımız bulunmaktadır. Programın
kendi gelişme süreci içinde zamanı geldiğinde bu bağların eyleme
dönüştürülmesi de çalışma planlarımız içinde yer almaktadır.”
Kasım 2015
28
Sınır kapılarındaki bekletmeler
hızımızı kesiyor
Sınır kapılarımızdaki beklemeler nakliyecimizin en başat sorunları arasında geliyor.
Keyfi uygulamalar, işgüzarlıklar ve ülkelerin kendi TIR’larına tanıdığı öncelik Türk
nakliyecisinin hızını kesiyor. ‘Her yıl 60-70 bin dolayındaki seferimizi havayoluna
kaptırıyoruz’ diyen nakliyecilerimiz kapılarda bekletmenin kasıtlı olduğunda hemfikir...
Ü
lkemiz lojistik sektörünün en önemli sorunlarından birini ‘sınır kapılarında yaşanan beklemeler’
oluşturuyor. Sınır kapılarımızda uzayan kuyruklar nakliyeci için bir çile olurken, pazara giden
ürünlerin de gecikmesine neden oluyor. Hız kavramının
son derece önemli ve rekabeti belirleyici olduğu günümüz
ekonomik şartlarında kapılarda meydana gelen bu uzun
beklemeler lojistik sektörümüzün kan kaybetmesine ve
müşteri gözünde itibar kaybetmesine de neden olabiliyor.
Kasım 2015
Tek peron üzerinden yapılan TIR alımları
Ülkemiz üzerinden Yunanistan güzergahını kullanarak AB
ülkelerine yapılan taşımalarda, İpsala Sınır Kapımız karşısındaki
Yunanistan’ın Kipi Sınır Kapısı’nın tek peron üzerinden TIR alımı
yapması ve yavaş ilerleyen gümrük işlemleri sebebiyle, özellikle
hafta sonlarında 1 günü bulan beklemeler ile karşılabiliyor. Kipi
Sınır Kapısı’ndaki verimsiz çalışma sisteminin iyileştirilebilmesi
ve ağır ilerleyen araç trafiğinin hızlandırılabilmesi adına UND çok
önemli görüşmeler ve girişimler gerçekleştiriyor.
29
Demek ki olabiliyormuş: EL PASO
T
ürk nakliyecisi sınır kapılarında keyfe keder bekletiliyor. Yetkililer bu bekletme işleminin ‘normal’ olduğunu söyleseler de ABD ve Meksika arasındaki El Paso Sınır Kapısı, bunun tam tersini söylüyor. ABD ile Meksika
arasındaki uyuşturucu trafiğinin yoğun olduğu son derece riskli bir bölgede yer
alan Otay Mesa Kapısı’nda sadece yarım gün içinde gerçekleşen 3 bin TIR’lık
araç hareketi hem UND’nin hem de Türk nakliyecisinin inceleme alanında.
Gümrük süreçlerinde izlenen metotlar, uygulamalar ve uygulanan risk analizleri
ile ilgili hususlar Trakya Gümrük ve Ticaret Bölge Müdürlüğü başta olmak üzere kamu’nun gerekli kesimlerine UND yönetimi tarafından bir raporla aktarıldı.
Uyuşturucu trafiğinin son derece yoğun olduğu riskli bir bölgede yer alan Otay
Mesa Sınır Kapısı’ndaki TIR işlemlerinin yüzde 98’inin tek durakta sadece
belge kontrolüne dayalı şekilde tamamlanıyor. Sadece yüzde 2’si kontrole
tabi tutuluyor. Günlük 3 bin TIR’lık işlemin hafta içi 08:00-20:00 Cumartesi ise
08:00-14:00 saatleri arasında gerçekleştiriliyor. El Paso Sınır Kapısı’nda da
hafta içinde 06:00-18:00 Cumartesi ise 08:00-14:00 saatleri arasında yapılan
çalışmalarda sadece bir günde yaklaşık 10 bin TIR’ın giriş ve çıkış işlemleri
yapılıyor. Bu iki sınır kapısı metrekare olarak ülkemizdeki sınır kapılarından
ortalama üç kat daha dar bir küçük bir alana konumlanmış durumda. TIR’ların
ve sürücülerin birçok işlemi tamamen elektronik ortamda tamamlanıyor.
Kilometrelerce uzayan
TIR kuyrukları
Bulgaristan’ın Kapitan Andreevo ve
Lesovo Sınır Kapılarındaki gümrük işlemlerinin son derece yavaş
ilerlemesi ve yaşanan teknik sorunlar
sebebiyle Kapıkule ve Hamzabeyli Sınır Kapılarımızda uzun TIR
Kuyrukları sık sık meydana geliyor ve
buna bağlı uzun beklemeler yaşanıyor. Kapıkule ve Hamzabeyli Sınır
Kapılarında ihracat yönünde 3-5 kilometrelik TIR kuyruğu haberleri sık sık
gündeme düşerken bu beklemeler
lojistik sektörümüzü verimsizleştire-
biliyor. Bulgaristan tarafındaki yavaş
ilerleyen gümrük işlemleri nedeniyle
söz konusu TIR kuyruklarındaki
bekleyen araçların trafiği ağır ilerlerken pazara zamanında yetiştirilmesi
gereken mallar da gecikmeli olarak
ulaştırılabiliyor. En son Hamzabeyli
Sınır Kapısı’nda ihracat yönünde
4 km. ithalat yönünde ise 5 km.
bekleme sıraları meydana gelmişti.
Sınır kapılarındaki yoğunluk durumu
UND’nin internet sitesinde yer alan
ve sürekli olarak güncellenmekte
olan “Sınır Kapıları Yoğunluk Durumu” bölümünden takip edilebiliyor.
Hızımızı düşürüyorlar
Sınır kapılarımızda meydana gelen bu
teknik sıkıntılar, ağır işleyiş ve kasıtlı bir
şekilde işleyen olumsuz uygulamalar
Türk nakliye sektörünün hızını düşürüyor. Hangi nakliyeci ile görüşsek bu
uygulamaların çoğunun keyfi olduğunu
ileri sürüyorlar. Bizim sınır kapılarımızda
meydana gelen bu kuyrukların olağan
şartlarda dünyanın başka bir yerinde
meydana gelmediğini ileten nakliye
sektörü, bu durumda bir ‘kasıt’ aranması gerektiğinde hemfikir... UND’nin
Sesi olarak konuyu sektörümüzün
yetkin isileri ile değerlendirdik.
Kasım 2015
30
DOSYA
Nuhoğlu: Bir günlük gecikme iki ülke
arasındaki ticareti yüzde 1.2 oranında azaltıyor
“Bir günlük gecikme iki ülke arasındaki ticareti yüzde 1.2 oranında azaltıyor.
AB’nin açıkladığı bir rapora göre; kotalar, beklemeler ve verimsizlikler yüzünden
AB-Türkiye arasında 3.5 milyar euroluk mal hareketi yapılamamıştır.”
36 saatte Münih-İstanbul
taşıması yapılabilmeli
Çetin Nuhoğlu
UND Yönetim Kurulu Başkanı
UND, SMP (Bulgaristan Uluslararası Nakliyeciler Derneği), Trakya
Gümrük Müdürlüğü ve Svelingrad
Gümrük Bölge Müdürlüğü üst
düzey yetkililerinin katılımıyla 2
Ekim’de Kapıkule Sınır Kapısı’nda
bir toplantı ve saha ziyaretleri gerçekleştirildi. Kapıkule ve Kapitan
Andreevo sınır kapılarındaki geçiş
problemleri ve son dönemde
mülteci sorunları nedeniyle artan
sıkıntıları görüşmek için bir araya
gelen yetkililer çözüm yollarını değerlendirdi. Trakya Gümrük Bölge
Müdürlüğü, Bulgaristan Gümrük
Bölge Müdürlüğü yetkililerinin de
katılımlarıyla gerçekleşen görüşme öncesinde konuşan UND
Yönetim Kurulu Başkanı Çetin
Nuhoğlu, “Fiziki şartların ötesinde,
süreçlerin işleyişinde problemimiz
var. Beklemeler yüzünden her
yıl 50 bin seferlik yükü havayoluna kaptırıyoruz. Bu iki noktaya
odaklanmamız gerekiyor” dedi.
Toplantıda, Kapıkule sınır kapısındaki sorunların çözümüne yönelik
karşılıklı bilgi alışverişi gerçekleşti
ve çözüm önerileri paylaşıldı.
Kasım 2015
Nuhoğlu, Kapıkule’nin iki ülke
arasında sıradan bir kapı gibi
görülmemesi gerektiğini vurguladı. “Kapıkule, Türkiye’nin AB’ye,
AB’nin de Türkiye’ye açılma
kapısıdır” diyen Nuhoğlu, burada
yaşanılan verimsizliklerin ABTürkiye arasındaki ticarette sorunlar yaşanmasına neden olduğunu
anlattı. Zaman zaman kilometrelerce TIR kuyruğu olduğunu
kaydeden Nuhoğlu, “Bir günlük
gecikme iki ülke arasındaki ticareti yüzde 1.2 oranında azaltıyor.
AB’nin açıkladığı bir rapora göre;
kotalar, beklemeler ve verimsizlikler yüzünden AB-Türkiye arasında
3.5 milyar euroluk mal hareketi
yapılamamıştır. Bu, her iki tarafın
da kaybıdır. Bulgar TIR’ı da Türk
TIR’ı da Münih’ten aldığı bir yükü
36 saatte İstanbul’a getirebilmelidir. Ancak 36 saatte kapıyı geçmekte zorlanıyoruz”dedi. Gümrük
kapılarındaki süreçlerin iyileştirilmesi gerektiğinin önemine işaret
eden Nuhoğlu, ABD ve Meksika
arasındaki geçiş kapılarından örnekler verdi. Günde 10 bin TIR’ın
geçtiği kapıların olduğunu anlatan
Nuhoğlu, “Meksika gibi suç unsurunun çok olduğu bir ülkeden
ABD’ye girişin nasıl bu kadar hızlı
gerçekleşebildiğine odaklanmalıyız” dedi.
Araçlar 75 saniyelik işlem için
10 saat bekliyor
TOBB, TİM ve UND olarak bir araya gelerek Kapıkule’deki işlemlerin
nasıl gerçekleştiğini incelediklerini
kaydeden Nuhoğlu, “Bir araç kapıdan geçerken yapması gereken
zorunlu işlemlerin analizini gerçekleştirdik. Girişte hangi belgeyi nasıl
alacak, polis kontrolü nasıl olacak,
muayenede neler yapılacak, pasaport kontrolü ne kadar sürüyor,
kantar kaç saniyede tartıyor, güm-
rük tescil kaç saniyede oluyor?
Tüm bu işlemleri değerlendirdiğimizde hedeflenenden çok uzak
rakamlar elde ettik. Ortaya çıkan
raporda bir aracın çıkışının eğer
akaryakıt işlemi yapmaz ise 75
saniyeden fazla olmaması gerektiğini saptadık. Süreçleri iyileştirilir
ve tek peron sistemi uygulanırsa
günde binin üzerinde araç geçirebiliriz” dedi.
Karayolu nakliyecileri
bekleme yüzünden 7.5 milyar
dolar kaybediyor
Kapılardaki bekleme yüzünden
karayolunun payının azaldığına dikkat çeken Nuhoğlu,
“Türkiye’nin ihracatının yüzde
10’u uçakla yapılıyor. İhracatımızın 15 milyar doları uçakla yapılıyor. Bu, bizim için 50 bin seferdir. İhracatçılar daha hızlı olması
nedeni ile uçağı tercih ediyorlar.
Uçakla 1-2 gün içerisinde taşıma
yapılabiliyor. Navlun önemini yitiriyor. Biz, 36 saatte bu taşımayı
yapabilirsek bu paranın yarısını
alabiliriz. Ortak menfaat olarak
buna odaklanmamız gerekiyor”
diye konuştu. UND Yönetim
Kurulu Başkanı Çetin Nuhoğlu,
iki derneğin birlikte çalışmasının önemine vurgu yaparak, bir
öneride bulundu. Nuhoğlu, “Her
iki dernek kendi gümrüklerinde
süreç analizlerini yapsınlar. Biz
UND olarak bunu Kapıkule’de
yaptık. Bulgaristan tarafı da bunu
yapsın hatta bunu dernekler,
gümrükler ve her iki taraftan
üniversitelerin olacağı bir bilimsel çalışmaya imza atalım” dedi.
Bu süreç böyle devam ettiği
sürece kan kaybetmeye devam
edeceklerini anlatan Nuhoğlu,
ayrıca dezenfeksiyon ücretlerinin
karşılıklı olarak kaldırılması için
her iki tarafın kendi bakanlıklarına
aynı gün, aynı zamanda müracaat etmelerini istedi.
31
Değirmenci: Transit süreler uzamakta,
dış ticaretimiz durma noktasına gelmekte
Cavit Değirmenci
Ekol Lojistik Filo Genel Müdürü
“Türk lojistiğini olumsuz yönde
etkileyen gündem maddelerinin
başında gelen sınır kapılarında
yaşanan sıkıntılar ve geçiş sorunları
sektörümüz için risk teşkil ediyor.
Maalesef Gümrük Birliği’ne, Ankara
Anlaşması’na ve Dünya Ticaret
Örgütü’ne taraf ülkelerin, anlaşmaların dışına çıkarak keyfi uygulamaları dış ticaretimizi ve sektörümüzün
önünü kesmekte. Bu uygulamalar
neticesinde sıkça kapıların kapatılması, işlemlerin yavaşlatılması
gibi eylemler sonucunda transit
süreler uzamakta, dış ticaretimiz
durma noktasına gelmekte. Ancak
sahip olunacak bazı sertifikasyonlar
sayesinde bu sorunları tamamen
ortadan kaldırmak mümkün olmasa
da minimize edebiliyoruz. Sektö-
rümüze birçok konuda olduğu gibi
bu konuda da öncülük ederekYetkilendirilmiş Yükümlü Sertifikası’nı
(AEO) alan ilk lojistik firmasıyız. AEO
belgesi ile TIR’larımızın gümrük
kontrolüne girmesi gerekmiyor
böylece zamandan tasarruf ederek
verimliliğimiz artırıyor, müşterilerimize kesintisiz hizmet sunabiliyoruz.
Diğer taraftan belgenin sağlamış
olduğu geçiş öncelik hakkının daha
verimli kullanılabilmesi için resmi kuruluşların da ilave aksiyonlar alması
gerekiyor.
15 gün beklenilen kapılar var, bir
haftalık sefer 40 güne çıkıyor
15 gün beklenilen kapılar var. Bir
haftalık sefer 40 güne çıkabiliyor.
Hamzabeyli ve İpsala kapılarında
ortalama bekleme süresi 2-3 günü,
İran yönlü Gürbulak ve Esendere’de
5-7 günü, Habur’da 3-4 günü, Sarp
ve Türkgözü’nde ortalama bekleme süresi 1-2 günü buluyor. Irak’ın
doğusu ve güneyine gidilemiyor.
Suriye kapalı, Mısır Ro-Ro hattı da 22
Nisan itibarıyla kapandı. Rusya için
Ukrayna yolu kapalı. Türkmenistan’a
bir haftalık yol 40 gün alabiliyor. En
çok sorun yaşadığımız kapılardan
biri ise Kapıkule. Kapıkule’de günde
bin 600 TIR geçebilecekken 700 TIR
ancak geçiyor. Bekleme sürelerinin
uzamasındaki en önemli etmenler
geçiş belgelerinin kapılarda verilmesi
ve gümrüksüz yakıt alımının kapıda
olması. Belgelerin dağıtımının iç güm-
rükler ya da Avrupa’daki örnekleri
gibi sektör örgütü yani UND üzerinden yapılması bu sorunu çözecektir.
Ayrıca gümrüksüz akaryakıtların
sınır kapılarında değil yurt içinden
alınarak sefer bazlı beyanlarla aracın
yurt dışına çıkışı belgelenip tanınan
akaryakıt limiti alımından doğan
fark firmaya sonradan ödenebilir.
Sürecin bu şekilde işlemesi yabancı
plakalı araçların da yakıt alımının
önüne geçilmesini sağlayacaktır.
Kapılarda görev yapan personellerin
birden fazla otoriteye bağlı olması
da işlemleri geciktiren unsurlardan
bir diğeri. Sınır kapıları hızlı geçiş
yapılabilmesi için her türlü önlemin
alınması ve hızlı transit yapılması
gereken noktalardır. Günlük hareketler için KPI’lar konup performanslar
ölçülerek tıkanan noktaların önünün
açılması sağlanabilir. Küresel ticarette
artık kalite ve maliyetin yanında hız
da en önemli başarı parametrelerinden biri. Ülkemizden yapılan
alımların başka ülkelere kaymaması,
rekabette geri planda kalmamız için
hızlı geçişin sağlanması büyük önem
taşıyor. Kara güzergâhında yaşanan
sıkıntılar sebebi ile Ekol Lojistik olarak
intermodal taşımacılığın sektörümüz
için önemli avantajlar sağlayan bir
alternatif olduğunu düşünüyoruz.
İntermodal taşımacılığı ile sınır kapılarındaki detaylı geçiş belgelerinden
feragat edebiliyor ve uzun bekleme
sürelerinden etkilenmeden iş sürekliliğini sağlanabiliyoruz. Öncülüğünü
yapmış olduğumuz İntermodal
taşımacılığın yaygınlaşması gerektiğini
ve devlet politikası olarak bu yönde
adımlar atılmasının uygun olacağını
düşünüyoruz. Biz şu anda en son
teknolojiye sahip, her biri 240 treyler
kapasiteli, 5 Ro-Ro gemimizle seferler yapıyoruz. İntermodal taşımacılık
sistemi ile sadece bekleme sürelerinden tasarruf etmiyor aynı zamanda
ciddi bir yakıt tasarrufu da sağlayarak
her ay binlerce ağaç kurtarıyoruz.
Gerçekleştirdiğimiz yatırımlarla intermodal taşımacılık ağımızı genişleterek
karbondioksit salınımını daha da azaltıyoruz. 7 bin km’ye ulaşan mesafeler
kat eden Türk mallarının, bu uzun
yolculuğunun karayolu bölümünü 2
bin km’ye düşürüyoruz.”
Kasım 2015
32
DOSYA
Küçükertan: Milli yatırımlar
kapı kuyruklarında atıl olarak bekletiliyor
Osman Küçükertan
Omsan Genel Müdürü
“Sınır kapılarda yaşanan beklemeler
lojistik sektörünü olumsuz yönde etkilemektedir. Öncelikle, beklemeler sefer
sürelerinin uzamasına neden olmakta,
beklemede geçen sürenin sürücü çalışma saatinden sayılması sebebi ile de
sefer kayıplarına yol açmaktadır. Sefer
kayıpları bu olumsuzluğun görünen
yüzüdür. Görünmeyen yüzü ise milli
yatırımların kapı kuyruklarında atıl olarak
bekletilmesidir. 10 kilo metre uzunluğundaki bir araç kuyruğunda yaklaşık
100 milyon euroluk bir yatırımın atıl bir
şekilde bekletildiğini düşünebiliriz. Araçlarda taşınan yükler de dikkate alındığında, beklemelerin Türk ekonomisine
verdiği olumsuzluk artmaktadır. Bu
durumun sektörümüze ve ülke ekonomimize etkisi çok büyüktür. Sektörel
olarak bakıldığında; sefer sürelerinin
uzaması, araçların verimli kullanılamamasının yanı sıra, artan maliyetler
sebebi ile karlılığın düşmesine neden
olmaktadır. Ülke ekonomisi genelinde
bakıldığında ise söz konusu beklemeler, sefer sürelerin uzaması ile ihracat
bazlı çıkış sayısının düşmesine, ithalat
olarak bakıldığında ise örneğin, hammaddelerin gecikmesi ve buna bağlı
çalışan fabrikaların durmasına neden
olmaktadır. En çok beklemeler Türkiye-Bulgaristan giriş ve çıkış kapılarında
yaşanmaktadır. Bir çekici, bu kapıda
bir sefer süresince, gidiş-dönüş dikkate
alındığında, ortalama iki gün bekleyebilmektedir. Bu çekicinin ayda iki
sefer gerçekleştirdiği düşünülürse,
bir aylık sürede yaklaşık dört gün,
yılda ise 48 gün civarında bir bekleme ile karşı karşıya kalmaktadır.
Yaşanan gecikmelerde en büyük
etkenin, gümrük kapılarında çalışan
sayısının yetersizliği ve buna ilaveten
işleyişin yavaşlığı diyebiliriz. İstihdamın artırılması yönünde alınacak
önlemlerle birlikte gümrük kapılarının fiziksel şartlarının iyileştirilmesi
sayesinde akışı hızlandırabilecektir.
Omsan olarak, Türkiy-Bulgaristan
kapısını kullanmaktayız. Bulgaristan
tarafında yaşanmakta olan sorunların sistemsel sebeplerden, eksik
personel veya personelin sürekli
olarak değişiminden kaynaklandığı
düşünülmektedir. Sorunların, yoğun
dönemlerde işlemleri hızlandıracak
önlemlerin alınıp, yeterli personel
istihdamı ile çözülebileceği değerlendirilmektedir. Bu önlemler ile uzun
kuyruklar eritilebilecektir.”
Özyurt: Komşu ülkelerle aramızı
sıcak tutmalı ve TIR’ların geçeği gişeler artırılmalı
Halit Özyurt
UPI Grup Genel Müdürü
“Türkiye lojistik sektörünün en büyük
sorunların biri de sınır kapılarındaki
yığılmalar ve beklemeler. Kapılardaki
yığılmalar ve beklemeler sektörümüzü
olumsuz etkiliyor. Önceliklli olarak
müşteri ve sefer kaybı yaşıyoruz.
Kasım 2015
Müşterinin yükünü zamanında teslim
edemiyoruz. Geç kaldığımızda müşteri
başka arayışlar içersine giriyor, karayolu taşımacılığı ile konteyner taşımacılığı
arasında nerdeyse gün farkı kalmadı
kimi zaman üç gün kimi zaman dört
günde kapıları geçemiyoruz. İhracat,
ülkemiz için son derece önemlidir. Ne
kadar az ihracat olursa ülkenin ekonomisi o kadar çok etiklenir. En çok; Kapıkule, Hamzabeyli, İpsala, Gürbulak
ve Sarp sınır kapılarında uzun beklemeler yaşıyoruz. Beklemelerin bu kadar uzun sürmesinin sebepleri nelerdir
sorusunu sık sık birbirimize ve UND’ye
soruyoruz. Bize verilen cevaplar sistem
çalışmıyor sistemler yenileniyor veya
Bulgar tarafı, Yunan tarafı çalışmıyor
gibi ama tam olarak nedeni nedir derseniz bunu bilmiyoruz. Her kapıda her
zaman ayrı sıkıntı yaşıyoruz. (Örneğin
İran geçiş parasına zam yaptı hiçbir
araç kapıdan geçemedi ülkeler arası
restleşme oldu sıra oluştu.) Bulgaristan
geçiş belgesini kesti ülkeler arası
sorun oldu araçlarda belge olmasına rağmen geçiş izni verilmedi.
Kısacası bir sürü neden var ama
aslında net bir neden de yok... Ama
bazı kapılarda memur yetersizliği
ve geçiş tek gişe calışması da bu
nedenler arasında. Bu konuda neler
yapılmalı, neler yapılırsa beklemeler
en az seviyeye inebilir sorusunu
da kendimize sıklıkla sorar olduk.
Şahsi fikrim belki biraz siyasi olacak
fakat önce komşu ülkeler ile aramızı
sıcak tutmamız daha sonra her sınır
kapısında TIR’ların geçeği gişeler
artırılması ve memur atanması
gerekiyor. Bunun da sadece bizim
taraf ile sınırlı kalmaması gerekiyor.
Karşı taraf tek memur ile çalışıyor
ise bunun bir faydası olacağını
sanmıyorum. Buradan araç geçer,
karşı tarafta takılır yine kuyruklar
oluşur. Bunun için iki taraflı çalışma
olması gerekli....”
33
Eker: Gümrük sahalarımızda
çalışan personel sayısı artırılmalı
Hikmet Eker
Eker Uluslararası Nakliyat
Yönetim Kurulu Başkanı
Karayolu taşımacılığında en çok
sıkıntı yaratan maliyet unsurlarının,
özellikle günleri bulan bekleme
süreleri sebebiyle sınır kapılarında
ortaya çıktığı görülmektedir. Ayrıca
araç sürücülerinin özellikle sınır
kapılarında kaybedilen zamanı
kazanmak için zorunlu sürüş saati
gibi uygulamaları dikkate almadıkları durumlar olduğu ve bu
yüzden kesilen trafik cezalarının da
dolaylı olarak taşıma maliyetlerine
yansıdığı görülmektedir. Ülkemizin
jeopolitik konumu sebebi ile dünya
üzerindeki en işlek ülkelerinden
biri olması da bunda direkt etken
sebep olarak söylenebilir. Sınır
kapılarında yaşanılan bekleme
süreleri esasında ekonomik şartları
doğrudan etkileyen unsurların
başında gelmektedir. Yaşanılan
beklemeler servis sürelerini uzattığı
gibi buna bağlı olarak hem ihracat
miktarını hem de araçlarımızın totalde senede yaptığı servis sayısını
azaltmaktadır. Özellikle tren beklemelerinin yani Avrupa’nın Gümrük
birliğinden doğan malların serbest dolaşımı esasına, bu malları
taşıyan araçlara uygulamadığından
Avrupa’nın uyguladığı transit geçiş
yasaklarından dolayı Avrupayla,
ülkemizin ortak zararı 3.5 milyar euro’dur. Şu anda en çok
Habur (Irak), Gürbulak (İran) ve
Slovenya’da tren bekleme sürelerinin uzun olduğu gözlemlenmektedir. Bekleme sürelerinin bu kadar
uzun olma sorusuna verilebilecek
en net cevap ülkemizin bulunduğu
jeopolitik konum olarak söylenebilir. Ülkemizin Asya-Avrupa
bağlantı noktası olması ve transit
gidecek araçların diğer şartlar da
göz önüne alındığında ülkemiz
üzerinden geçmeleri kapılardaki
araç yoğunluğunu artırmakta
diğer ülkeler üzerinden geçen ya
da kendi toplam taşıt miktarlarına
bakıldığında ülkemizin açık ara
diğer ülkelerden önde olduğu çok
rahat gözlemlenebilir. Ülkemiz
gümrük sahalarında çalışan personel sayısı çoğaltılarak işlem hız
süresi azaltılabilinir. Ayrıca Avrupa
Birliği’nin kendi arasında uygulamış olduğu transit geçiş sistemine
ülkemiz de dahil olursa sistemin
daha düzenli ve seri işleyeceği
ortadadır. Şu an uygulanmakta
olan TIR EPD sisteminde araçlar
gümrük idaresine gelmeden internet ortamında bilgiler bu sisteme
yüklenebilmekte ve araçların gümrüklerde zaman kaybı yaşamadan
işlemlerini tamamlayabilemektedirler. Bu sistemin biraz daha yaygınlaştırılması sağlanırsa bekleme
süreleri kısalabilir.”
Öcal: Her yıl 60-70 bin dolayındaki
seferimizi havayoluna kaptırıyoruz
İbrahim Ethem Öcal
Yörük Transport Genel Müdürü
“Sınır kapılarındaki beklemeler hiç
şüphesiz ki lojistik sektörünün kanayan bir yarası durumundadır. Globalleşen ve büyüyen dünyadan ülkeler
arası ticaretin önemi büyüktür. Lojistik
ise bu ticaretin kilit taşları arasında
bulunmaktadır. Ülkemiz için ise karayolu taşımacılığı bu ticarette önemli bir
yere sahiptir. Bu denli önem arz eden
sektör, kapılardaki beklemeler yüzünden gün geçtikçe iş potansiyelini
kaybetmektedir. Yığılmalar maliyetlerin
artmasına, teslimat sürelerinde ise
gecikmelere sebebiyet vermektedir.
Bundan dolayıdır ki her yıl yaklaşık 6070 bin dolayındaki seferimizi havayoluna kaptırdığımızı çok iyi bilmekteyiz.
Karayolu taşımacılığı ile şuan ülke
ihracatının yüzde 45’lik bölümünü
gerçekleştiriyoruz. 2023 yılı için 500
milyar dolarlık ihracat hedefimize kapılardaki bekleme sürelerini minimize
etmeden ulaşamayacağımızı da çok
iyi bilmeliyiz. Beklemelerin sebebi ise
şüphesiz süreçlerin verimsiz işleyişinden kaynaklanmaktadır. Örneğin
Kapıkule’yi incelemek gerekirse;
belge alımının yoğun olup, kantar
ve tescilde beklemeden geçişin
sağlanması sürecin ne kadar verimsiz
işlediğini göstermektedir. Şahsi fikrime göre bu yığılmaların iki maddede
çözümü çok kolay olacaktır. Bunlar;
geçiş belge dağıtımının iç gümrüklerde yapılması ve ihraç malı taşıyan
araçların alabildiği ÖTV’siz akaryakıtın
da her petrol istasyonunda verilebilecek şekilde düzenlenmesidir.
Yukarıdaki belirtmiş olduğum düzenlemeler ile bu sorunların ortadan
kalkıp sektörün cazibesinin yeniden
oluşacağı kanaatindeyim. Devlet, ilgili
bakanlıklar ve UND ile beraber lojistik
sektör sorunlarının çözümü noktasında gerekli girişim ve düzenlemeleri
yapıp, sektörü tekrardan şahlandıracak yapıya büründürülmesini en kısa
zamanda ümit etmekteyiz.”
Kasım 2015
34
DOSYA
Akgün: Servis sürelerimiz düşüyor,
maliyetler yükseliyor
C. Said Akgün/Akgün Group
Yönetim Kurulu Başkanı
“Sınır kapılarımızda meydana gelen
beklemeler sektörümüzü ve dolayısıyla da ülkemizi ekonomik olarak
etkiliyor. Servis sürelerimiz düşüyor,
maliyetler yükseliyor, şoför çalıştırmamız ve şoför bulmamızı etkiliyor. Nakliye ve maliyetimiz taşıma fiyatlarımızın
üstünde kalmasını etkiliyor. Zamanın
da teslim etmemiz gereken yükleri
zamanın da ulaştıramadığımızda müşteri ile karşı karşıya kalıyoruz. Bütün
bunları alt alta koyup topladığımızda
bu durum, tümüyle kar ve kazancımızı
etkilemektedir. Çalışma bölgemize
göre Sarp gümrüğü hariç, Gurbulak
ve Habur kapıların da çok bekleme
oluşmaktadır. Bu durumlar da bizi
çok zor duruma sokuyor. Hem
maliyet açısından hem de araçların
kapılarda boşu boşuna beklemesinden dolayıdır. Yetersiz alt yapı , terör
olayları, siyasi sebepler de burda
incelenmesi gereken konu başlıkları
arasında yer alıyor. Bu ve benzeri konularda bir dizi çalışmanın yapılması
şarttır. Bunlardan bazılarını şu şekilde
sıralayabiliriz: Gümrüklerde alt yapı
yenilenmeli, bir sürü gereksiz işlemler
kalkmalı, hızlı geçiş sistemi uygulanmalı, gümrük memur elemanları
yeterince eğitilmeli, mazot kontrolleri
gümrük dışına alınmalıdır.”
Topaloğlu: Sınırdaki beklemeler destansı
bir hal aldı, kuşaktan kuşağa anlatacağız
Alişan Ender Topaloğlu
Başoba Nakliyat Genel Müdürü
“Yaptığımız işte bizi en çok zorlayan
hususlardan bir tanesi sınır kapısı
beklemeleridir. Bazen sınır kapılarındaki fiziki yetersizlikten bazen kurulu
sistemlerdeki teknik aksaklıklardan
bazen mücbir hallerden bazen de
ülkelerin kendi araçlarına geçiş
üstünlüğü sağlama politikalarından
ötürü sınır kapısı beklemelerinden
her anlamda olumsuz etkileniyoruz. Bu etkilenmeden sadece bizim
sektörümüz etkilenmiyor devletin
çatısı altında yaşamını idame etme
gayretinde olan tüm vatandaşlar
öyle ya da böyle bu olumsuzluktan
nasibini alıyor. Kurgu şu: Benim
aracım sınır kapısında beklediğinde,
Kasım 2015
varış noktasındaki müşteri huysuzlanmaya başlar. Bunda haklı, çünkü
ihtiyaç duyduğu malzemeyi hedef
kitleye ulaştırması lazım. Mala parayı
ödeyecek müşteri yani... Onun malı
ona vaktinde ulaşmadığında müşteri
farklı bir mala yöneliyor, müşterisinden
oluyor ve kazanç kaybına uğruyor.
Bu olayın doğal sonucunda ithalatçı
tedarikçisinden termin sürelerindeki
gecikmelerden ötürü vazgeçerek
farklı ülkelere yöneliyor. Tedarikçi, yani
ihracatçı yaşadığı iş kaybı nedeniyle
imalatçısına sen üretme diyor çünkü
sorun var satamıyorum. İmalatçı, ihracata dayalı geliştirdiği üretim bandını
askıya alınca yatırım zarara uğruyor,
işçisini işten çıkarmak durumunda
kalıyor. İşini kaybetmiş aile reisi Ali
Amca ve bireylerinin içine düştükleri
buhranın ne acı olduğunu iyi biliyoruz. Olay ekonomik boyuttan sosyal
boyuta geçti bile. Global ekonomi
dediğimiz hadise işte bu. Zincirin tüm
halkaları aslında farklı kesimleri ifade
etmekte. İhracata dayalı ekonomik
büyümeyi hedeflemiş bir ülkede sınır
kapısı beklemelerinin ekonomiye etkisi
işte budur. Aksini düşünmek yanlış
olur. Taşıma yaptığım ülkelerle ilgili
yoğun beklemelere maruz kaldığımız
sınır kapıları Sarp/Sarpi ve Gürbulak
sınır kapılarıdır. Gürbulak’taki olay
artık devlet meselesi haline gelmiş,
İran’ın kendi TIR’larına gösterdiği
öncelikli geçiş hakkını kıskanmıyorum
desem yalandır. Sarp ve Sarpi yani
Gürcistan’a girişte en yoğun kullanılan
sınır kapısındaki beklemeler ise artık
destansı bir hal aldı, kuşaktan kuşağa
anlatacağız.
Sadece üç sorum var
Gürcistan’a açılan Sarp Sınır Kapısı
2009 yılında modernize edildiğinde
o zamanın şartlarında iktisadi düşünülmüş. İşletici kuruluş ticari kaygıları
endişesiyle kafe, free shop ve benzeri
binaları kısıtlı sahanın tam ortasına
inşa etmiş. Bu hatalı projelendirme
nedeniyle yetersiz alan tümüyle
kısıtlanmış. O tarihlerde 30 bin TIR
sahayı kullanırken bugün bu rakam
260 bin dolaylarında. Haliyle kısıtlı saha
mevcut TIR trafiğini kaldırmıyor. Elbette
sahanın yetersizliğinin yanında farklı etkenler de mevcut. Türkiye ile Gürcistan
arasındaki yakıt fiyat farkı sınır kapısını
sadece ihraç taşıması gerçekleştiren
TIR’lar için değil sözde yolcu taşımacılığı gerçekleştiren otobüsler için
de cazip kılmakta. Gürcülerin Mayıs/
Eylül dönemlerinde yoğun olan turizm
sezonlarında günlük 600 otobüs giriş
çıkış işlemi gerçekleştirirken bugün bu
rakamın günlük 1000’li sayıları aştığını
görmekteyiz. Siz söyleyin kışın günlük
200-250 otobüsle Gürcistan’a geçiş
yaparken 500 otobüs Gürcistan’a
neden gider?
35
Bu soruya verilecek yanıt elbette
açıktır. Lakin hatalı politikalar yürüten bürokratların bu sorulara yanıt
vermeleri ve sorunları çözmeleri
Ali amcanın işini kaybetmemesi
için şarttır. Bu yazı uzar gider,
insanlar uzun yazıları okumaktan
hoşlanmazlar. İşlerini layıkıyla
yapmazlar lakin kendilerine işlerinin
öğretilmesinden de haz duymazlar.
Bu nedenle çözüm önerilerimi uzun
uzadıya sıralamayacağım. Üç soru
yönelteceğim: Sınır kapılarındaki
yoğunluğu yok edecek yanıtlar bu
sorularda gizli. Saha yetersizliği
olan sınır gümrüklerinde neden
XRAY ve tüm evrak kontrollerinin
kısıtlı alanda tamamlanmasına çalışılarak geride uzunca TIR kuyrukları
oluşturulur? Gümlük ortalama 500
otobüs neden Gürcistan’a gider?
TIR’lar Türk tarafında ve Gürcü
tarafında neden zorunlu olarak park
alanlarına sokulur?”
Tutu: Beklemelerden dolayı
ek maliyetler ödemek zorunda kalıyoruz
Vedat Tutu
VİP Lojistik İşletme Müdürü
“Sınır kapılarında meydana gelen
beklemeler nakliyecilerin en
önemli sorunlarından biri haline
gelmiştir. Bizler, sadece ve sadece eşit koşullarda rekabet etmek
istiyoruz. Biz, sınır kapılarında
beklerken ve zaman kaybına uğrarken diğer ülke nakliyecilerinin
sınır kapılarından transit geçiyor
olması ne kadar eşit rekabeti beraberinde getirir ki? Sınır
kapılarında beklemeler ihracat ve
ithalatımızı son derece olumsuz
etkiliyor. Müşteriye verilmiş olan
terminin çok gerisinde kalıyor
olmamız, sürücülerin uyukusuz
kalarak yorgun ve uykusuz seferi
tamamlamaya çalışması ile de
kazalar gerçekleşebiliyor. Müşteriye verilen terminleri tutturmak ve
kazalara sebep vermemek için,
ikinci bir şoför daha çalıştırmak
zorunda kalınması ile ek masraflar
çıkıyor. Buna istinaden yapılan ise; müşteri kaybı olmasın,
verilmiş alan termini tutturmak
için ikinci bir şoför maliyeti daha
yaparak çift şoför ile araçları
çıkarmak zorunda kalıyoruz. Bu
da bize ikinci bir maliyet oluyor.
Tek şoför göndermek ise sürücü
arkadaşın uykusuz kalmasına neden olduğundan kazalar
ortaya çıkıyor, ya da kazalara
sebebiyet verebiliyorsunuz.
Kapıkule ve Hamzabeyli Türkiye
tarafında ve Sırbistan çıkışı kapısı
Bajakova’da çıkışlı kapılarında
belge almaya çalışmak ile ortalama her sefer 8-10 saat geriden
gidiliyor. Gümrük memurlarının
eğitimsiz ve işini özenle yapmaması ise ayrı bir sıkıntı ve zaman
kaybıdır. Önemli olan yetkin ve işi
bilen insanları çalıştırarak, daha
hızlı bir süreç ile ilerleyebilmek.
Yapılacak tek şey eğitim verilmesi ve gümrük konularına hakim
insan yetiştirmektir.”
Kasım 2015
36
SÖYLEŞİ
Rusya’daki istasyon ağını 2 bine çıkaracak,
Gürcistan ve Azerbaycan’da
hizmete başlayacak
2015 yılı için hedeflerinin Rusya’daki ağlarını genişletmek ve Rusya pazarında aktif
bir partner olmak olduğunu ifade eden DKV Euro Service Türkiye Satış Müdürü Deniz
Çokcoş Sezer, “Sene sonu itibarıyla Gazprom Neft ile yaptığımız anlaşma ile birlikte
Rusya’daki istasyon ağımızı 2 bine çıkarttık. Önümüzdeki yıllarda öncelikli hedefimiz
Gürcistan ve Azerbaycan’da geçerlilik” diyor.
L
“
ojistik sektörü için
2014 kadar 2015
yılının da çok tatminkar
geçmediğini belirten
DKV Euro Service Türkiye Satış
Müdürü Deniz Çokcoş Sezer,
büyük ölçekli firmaların daha
büyük hacimli işler gerçekleştirebildikleri için avantajı ellerinde
tutarken, bazı şirketlerin satın
alımlar ve yabancı ortaklıklarla
büyüdüğünü söylüyor. Seçimlerin yarattığı belirsizlik ortamının
büyüme planlarını 2016 yılına
ertelediğini ifade eden Sezer,
2015’i müşteri sayısındaki artışla
orantılı olarak özellikle akaryakıt,
otoban ve vergi iadesi hizmetlerinde çift haneli bir büyümeyle
kapatmayı hedeflediklerinin altını
çiziyor.
Kasım 2015
UND’nin sektör için son derece
önemli olduğunu ifade eden
Sezer, “UND, sektörümüzde lojistik
firmalarını bilgilendirme, sorunlarını
çözme anlamında sürekli araştıran
ve çalışmalar yapan önemli bir
kuruluş. DKV Türkiye olarak UND’nin
yayınlarını ve bültenlerini ilgiyle
takip ediyoruz.
Tek kart ile çok kapsamlı
bir hizmet sunuyor
DKV olarak müşterilere “tek kart” ile
çok kapsamlı bir hizmet sunduklarını
ifade eden Sezer, “DKV Kart, Avrupa’da
ve Rusya’da 42 ülkedeki 54 bin 700
kabul noktasında, farklı yakıt markalarının satıldığı en geniş ve en yaygın
dolum istasyon ağına sahip yakıt kartı.
DKV müşterileri bu kart ile, Avrupa ve
Rusya’da ülkelere göre değişiklik gösteren ücretli paralı otoyol, tünel ve köprü
ödemelerini yapabiliyorlar. Nakitsiz
hizmetten, otoyol geçiş ücretlerine
ve vergi iadesi ödemelerine uzanan
geniş bir yelpazede maliyet optimizasyonu ve filo yönetim hizmeti sunuyoruz” diyor. Ayrıca müşterilerine tek
elden sorunsuz ve pratik vergi iadesi
hizmeti sağladıklarını ifade eden Sezer
şu bilgileri veriyor: “Bununla birlikte
müşterilerimiz, DKV Kart ile tedarikçilerimizin sunduğu araç temizliği
ile bakım ve onarım hizmetlerini de
kapsayan yol yardımından faydalanıyorlar. Feribot ve tren geçişleri ile
gümrük geçiş hizmetleri müşterilerimize sunduğumuz diğer hizmetler
arasında yer alıyor. Öte yandan,
hizmet yelpazemiz her geçen gün genişliyor. Örneğin, Belçika otoyollarında
ağırlığı 3,5 ton ve üzeri araçlar için
geçerli olan vinyet uygulaması yerini
37
engel olmak. Bu nedenle DKV Kart
kullanan şoförler, seyir halindeyken
kartın geçerli olduğu istasyonu aramak veya bunun için güzergâhını terk
etmek zorunda kalmıyor. Cezai koşullar nedeniyle aracın bağlanması veya
kart bozulduğu için kullanılamadığı
hallerde istasyonda ertesi güne kadar
beklemeleri gerekmiyor” diyor. Sezer,
araç arızası da dahil tüm bu sorunlarda DKV Acil Yardım Hattı’nın devreye
girdiğini ve aracın en kısa sürede yola
devam etmesi için aksiyon alındığını
belirtiyor.
UND son derece önemli
DKV Euro Service Türkiye Satış Müdürü Deniz Çokcoş Sezer
elektronik otoyol sistemine bırakıyor.
1 Nisan 2016’dan itibaren yürürlüğe
girecek olan sisteme kayıtlar 1 Ekim
2015’de başladı. DKV olarak Belçika
elektronik otoyol sistemi faturalamasını da yapmaya başlıyoruz. Bu geçiş
sürecinin sağlıklı yürümesi için DKV
olarak tüm hazırlıklarımızı tamamladık.
Diğer ülkelerde olduğu gibi Belçika’da
da detaylı faturalama yapılacak.
Öte yandan Rusya hattında çalışan
firmalara güzel bir haberimiz daha
var. Müşterilerimiz 15 Kasım itibariyle
Rusya otoyollarındaki ödemelerinde
DKV kartı kullanabilecek.”
11. kez Avrupa’nın en iyi yakıt
kartı ödülüne layık görüldü
DKV’nin 1934 yılında dünyadaki ilk
akaryakıt bilet sistemini taşımacılık
sektörüne getiren firma olduğunu
söyleyen Sezer, 1966 yılında ise ilk
akaryakıt kartını pazara sunduklarını
belirtiyor. “Bu, hiçbir açıdan kurumsallaşmamış bu sektörde devrim niteliğinde
bir adım. DKV bugün gerek sunduğu
hizmet yelpazesinin genişliği, gerekse
yüksek hizmet kalitesi nedeniyle, lojistik
ve karayolu taşımacılık sektörüne hizmet
sağlayan Avrupa’nın lider şirketidir”
diyen Sezer, DKV’nin bu yıl da 11. kez
Avrupa’nın en iyi yakıt kartı ödülüne layık
görüldüğünü belirtiyor. Lojistik firmalarının 7 gün 24 saat hizmet alabileceğine
emin olduğu bir şirket ile çalışmalarının,
filolarını ona emanet edebilmelerinin, yolda bir sorunla karşılaşıldığında mutlaka
bir çözüm üretileceğinden emin olmalarının büyük önem taşıdığını ifade eden
Sezer, “Bizim amacımız müşterilerimizin
sadece kendi işlerine odaklanmasını
sağlayarak, şoförlerinin yolda karşılaşabileceği aksaklıklarla uğraşmaktan dolayı
oluşabilecek zaman ve para kaybına
Sezer, 2015 yılı için hedeflerinin Rusya’daki ağlarını genişletmek ve Rusya
pazarında aktif bir partner olmak
olduğunu ifade eden Sezer, “Sene
sonu itibarıyla Gazprom Neft ile yaptığımız anlaşma ile birlikte Rusya’daki
istasyon ağımızı 2 bine çıkarttık,
ayrıca Rusya otoyol ödemelerinde de
müşterilerimize hizmet verebileceğiz.
Önümüzdeki yıllarda öncelikli hedefimiz Gürcistan ve Azerbaycan’da
geçerlilik. Bu amaçla ilk adımlar atıldı.
Lojistik firmalarına 2016 yılında bu
ülkelerde de hizmet vermeyi başlayacağımız müjdesini verebiliriz. Bir
diğer hedefimiz ise yurtiçi piyasada
ağımızı daha da geliştirerek yer
almak” diyor. UND’nin sektör için son
derece önemli olduğunu ifade eden
Sezer, “UND, sektörümüzde lojistik
firmalarını bilgilendirme, sorunlarını
çözme anlamında sürekli araştıran ve
çalışmalar yapan önemli bir kuruluş.
DKV Türkiye olarak UND’nin yayınlarını ve bültenlerini ilgiyle takip ediyoruz.
Geçtiğimiz yıllarda stratejik işbirliğimiz
de olmuştu. Biz de UND üyelerine
verdiğimiz hizmet ile avantaj yaratmayı ve firmaların kazanç sağlamasını
hedefliyoruz”diyor.
Kasım 2015
38
SÖYLEŞİ
Emin Taha: Irak’la ticaret
iki yılda yüzde 30 artar
En fazla oyu alarak DEİK Türk-Irak İş Konseyi Başkanı seçilen Emin Taha, Irak
ile yeni bir döneme girildiğini ve ticari ilişkilerin güçleneceğini belirtiyor. Taha,
önümüzdeki iki yıllık süreçte terör olaylarının da bitmesiyle birlikte iki ülke
arasındaki ihracatın yüzde 30 artacağını söylüyor.
Y
eniden kurulan DEİK
Türk- Irak İş Konseyi’nin
hareket planı belirlendi.
Türkiye’nin ikinci büyük
ihracat pazarı olan Irak’la aralık
ayının ilk haftasından itibaren karşılıklı heyet ziyaretleri başlayacak.
İlk etapta Irak’tan yüklü alacağı
olan inşaatçılara yönelik ödemelerin tahsilâtı yapılacak. Ardından
Irak-Türkiye Serbest Ticaret Bölgesi
kurulacak. Son aşamada ise her
iki ülke arasında fuar ve organizasyonlar artırılacak. DEİK Türk-Irak İş
Konseyi Başkanı Emin Taha, Irak ile
yeni bir döneme girildiğini ve ticari
ilişkilerin daha da güçleneceğini
söyledi. Irak’ta reform niteliğinde
adımların atıldığını ve bakanlık
Kasım 2015
Taha, “Irak, ülkemiz açısından
hem sosyo-kültürel hem
de ekonomik için önemli bir
ülke. Buradaki gelişmeleri
yakından takip ederek çözüm
üretme noktasında başarılı
olabilmeliyiz. DEİK olarak bu
konuda önemli çalışmalar
geçmişte yaptık. Bundan sonra
da yapacağız” dedi.
sayılarında yeni düzenlemelerin
yapıldığını belirten Taha, “Birkaç ay
içinde ülkede kabine değişecek. Bu
süreçte Türkiye’de de yeni hükümet
kurulacak. Böylece ticari ilişiklerimiz aralık ayından itibaren daha da
güçlenecek” dedi. İki ülke arasında
ticaretin gelişebilmesi için şimdiden
çalışmalara başladıklarını vurgulayan Taha, “Firmalarla görüşmelere
başladık. Beklenti ve taleplerini
öğreniyoruz. En büyük sıkıntı inşaat
sektörünün ülkeden alacaklarını
tahsil edememesi. Öncelikle bu
konuyu çözüme kavuşturmak istiyoruz” dedi. Konuyla ilgili açıklamalarda bulunan Irak Ticaret Odaları
Federasyonu Başkanı Cafer Resul
el-Hamadani ise, Mart 2016’dan
itibaren borçları ödenmeye başlayacaklarını ve yılsonuna kadar
bitireceklerini söyledi.
2016’da STB kurulacak
2016’da Serbest Ticaret Bölgesi
39
(STB) kurulacağı bilgisini de veren
Emin Taha, “Bu bölgeyle iki ülke
arasındaki tüm ürünler gümrükten
muaf olacağı için ticaret şaha kalkacak” dedi. Ticari ilişkileri sürdürülebilir
kılmak ve uzun vadeye yaymak amacıyla müşterek fuarların da hayata
geçirileceğini vurgulayan Taha, bu
konuda da görüşmelere başladıklarını
kaydetti.
İhracat yüzde 5.4 artış kaydetti
Son 2-3 aydır bölgedeki terör olayları
nedeniyle iki ülke arasındaki ticari
ilişkilerin bir miktar sekteye uğradığını
belirten Emin Taha, şunları anlattı:
“Bölgede iki terör örgütü DAEŞ ve
PKK ihracatımızda da gerilemeye
neden oldu. Ancak temmuz ayında
Irak’a yapılan ihracat 13 aylık düşüşten sonra ilk kez yükselerek yüzde
5.4’lük artış kaydetti. Bu yıl ihracat rakamları 10 milyar doları bulur. Seneye
ise yüzde 15 artacağını düşünüyoruz.”
Bölgedeki terör olaylarının en geç iki
yıl içinde son bulacağına inandığını
aktaran Taha, bu süreç sonrası iki ülke
arasındaki ihracatın da en az yüzde 30
artacağını sözlerine ekledi.
Irak son derece önemli bir pazar
Irak’ın Türkiye açısından don derece
önemli bir Pazar olduğunu ifade eden
Taha, Irak’ın Türkiye ekonomisi için öneminin her geçen arttığına işaret ediyor.
Taha Kargo Yönetim Kurulu Başkanı
ve DEİK Türk-Irak İş Konseyi Başkanı
Emin Taha, Türkiye’nin Irak’la ekonomik
bağlarını daha güçlendirmesi gerektiğinin altını özenle çiziyor. Taha, “Irak,
ülkemiz açısından hem sosyo-kültürel
hem de ekonomik için önemli bir ülke.
En yüksek oyu alan Taha,
DEİK Türk-Irak İş Konseyi Başkanı seçildi
T
AHA Kargo Yönetim Kurulu Başkanı Emin Taha, 27 Ekim 2015’te
İstanbul Intercontinantel Hotel’de yapılan DEİK Ortadoğu ve Körfez
İş Konseyi Genel Kurulu’nda DEİK Türk-Irak İş Konseyi Başkanlığı’na
seçildi. Türkiye-Irak bölgelerindeki engin iş tecrübesi ile de tanınan Taha,
bu tecrübesini bundan böyle ülkemiz ekonomisine aktaracak. Taha,
Suudi Arabistan İş Konseyi’nde en yüksek oyu alan üye olarak İran İş
Konseyi’nde ise en çok oyu alan 3. üye olarak bu ülkelerin de Yürütme
Kurulları’na girmeyi başardı.
Buradaki gelişmeleri yakından takip
ederek çözüm üretme noktasında
başarılı olabilmeliyiz. DEİK olarak bu
konuda önemli çalışmalar geçmişte
yaptık. Bundan sonra da yapacağız” diyor.
Kazan-Kazan yaklaşımı çalışmalarımızın ana ekseni olacak
DEİK Türk-Irak İş Konseyi Başkanı Emin Taha, her iki ülkenin de
birbirine son derece benzediğini
ifade ederek, “Türkiye ve Irak
arasında kazan-kazan yaklaşımının
olması gerekiyor. Biz kazanırken
aynı zamanda bu kazanç, Iraklı
kardeşlerimizin de önünü açacaktır. Bütün bu çalışmalarımızın ana
aksını refah seviyesi yükselmiş bir
gelecek olarak da özetleyebiliriz.
Her iki ülke gerek kültürel mirasları
bakımından gerekse de komşuluk ilişkileri bakımından etle tırnak
gibidir. Bu durumu profesyonel
iş anlayışına dökmemiz ve bunu
hayatta uygulayabilir kılmamız gerekiyor” diyor. Taha, Irak’ın Türkiye
ihracatında son derece kritik ve
elzem bir noktada bulunduğuna da
dikkat çekerek Irak pazarının daha
verimsellelştirilebileceğine inancının
tam olduğunu ve DEİK olarak bunu
başarabilecek ekip ve donanıma
sahip olduklarını ifade ediyor.
Kasım 2015
40
GÜNCEL
Ulaştırma sistemlerinde
sürdürülebilirlik ve iklim değişikliği
Sabancı Üniversitesi Yönetim Bilimleri Fakültesi ve İstanbul Politikalar Merkezi,
World Conference on Transportation Research Society-Special Interest Group: E1
Transport System Analysis and Economic Evaluation (WCTRS SIG E1 Workshop)
çalıştayına ev sahipliği yaptı. Karaköy Minerva Palas’ta düzenlenen iki günlük
çalıştayda akademiden ve iş dünyasından önde gelen isimler konuşmacı oldular.
B
u yılki konusu “Ulaştırma
Sistemlerinde Yeni Bir Ölçümleme Devrimi Olarak Sürdürülebilirlik: İklim Değişikliği Çerçevesi”
olarak belirlendi. Çalıştayda ulaştırma
sistemleri ve iklim değişikliği üzerine
çalışmalar yürüten akademisyenlerin
ve iş dünyasından temsilcilerin bir
araya gelmesi hedeflendi. Toplantının
açış konuşmalarını Sabancı Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. A. Nihat Berker,
İstanbul Politikalar Merkezi Direktörü
Prof. Dr. Fuat Keyman ve Yönetim
Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr.
Füsun Ülengin yaptı. Prof. Dr. Nihat
Berker konuşmasında küreselleşen dünyada ulaştırma sektörünün
kazandığı önemin altını çizerek, bu
sektörün gelişmesi ile iklim değişikliği
ve sürdürülebilirlik arasındaki bağa
vurgu yaptı. Prof. Dr. Fuat Keyman da
İstanbul Politikalar Merkezi bünyesinde sürdürülen iklim, enerji, çevre ve
sürdürülebilirlik çalışmaları hakkında
bilgi verdi. Prof. Dr. Füsun Ülengin, iklim değişikliği senaryolarında
beklenen durumun küresel ölçekte
2°C’lik artış yönünde olduğunu, ve bu
artışın yüzde 11’lik kısmının ulaşımdan
kaynaklanacağını vurguladı. Ulaştırma
yatırımları planlanırken, iklim değişikliği
ve sürdürülebilirliğin mutlaka dikkate alınması gereken bir parametre
olduğunu ve bu çalıştay sonucunda
politika yapıcılara, bu konu ile ilgili
değişkenlerin etkileşimini gösteren
bir yol haritası çıkarılacağını belirtti.
Çalıştayın ilk gününün ilk konuşmacısı
Karlsruhe Institute of Technology’den
Eckhard Szimba oldu. Szimba, katılımcılara AB’nin ulaştırma politikaları
hakkında bilgi verdi. Indian Institute of
Science’dan Ashish Verma Bangalor’daki şehir içi ulaşım politikalarını
anlatarak, şehir içi taşımacılığa farklı
bir bakış açısından çözüm önerileKasım 2015
Sabancı Üniversitesi Rektörü
Prof. Dr. A. Nihat Berker, İstanbul
Politikalar Merkezi Direktörü
Prof. Dr. Fuat Keyman ve
Yönetim Bilimleri Fakültesi
Dekanı Prof. Dr. Füsun Ülengin
yaptı. Prof. Dr. Nihat Berker
konuşmasında küreselleşen
dünyada ulaştırma sektörünün
kazandığı önemin altını çizdiler.
rini sundu. Copenhagen Business
School’dan Aseem Kinra, ulusal lojistik sektöründeki devrimi küresel tedarik zinciri boyutu ile ele aldı. Laboratoire d’économie des Transports’tan
Yves Crozet sürdürülebilirliğin
ulaştırma sektörüne getirdiği değişimler ve zorluklar konusunda konuştu.
Sabancı Üniversitesi Yönetim Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyeleri Çağrı
Haksöz İpek Yolu’nda risk zekası ve
tedarik zinciri konularında bilgi verdi.
Sabancı Üniversitesi Yönetim Bilimleri
Fakültesi Öğretim üyesi Tevhide Altekin de sürdürülebilir tedarik zincirinde
sosyal sorumlu lojistik konusunu ele
aldı. Çalıştayın ikinci günü Unilever
Türkiye Gıda Pazarlamadan Sorumlu
Başkan Yardımcısı Mustafa Seçkin’in
endüstri oturumu ile başladı. Mustafa
Seçkin, Unilever’in Lipton markası ile
Karadeniz’deki çay üreticilerine yönelik geliştirdiği sürdürülebilirlik projesini
anlattı. Ardından Karlsruhe Institute of
Technology’den Werner Rothengatter, senkronize sürdürülebilir tedarik
zincirinin tasarımı konusunda konuştu. Universidade de Lisboa’dan
Rosario Macario sürdürülebilir
olmayan ortamdan sürdürülebilirliğe
uzanan yolu anlattı. Neden-sonuç
ilişkileri üzerine beyin fırtınası oturumunun ardından Sabancı Üniversitesi
İstanbul Politikalar Merkezi’nden
Ümit Şahin ve Ethemcan Turhan’ın
panelist olduğu panele geçildi. Panelin moderatörlüğünü Ömer Madra
üstlendi. Ömer Madra konuşmasında
dünyadan iklim değişikliğinin neden
olduğu doğal afetlere örnekler verdi.
Toplantının kapanış konuşmasını
Sabancı Üniversitesi Yönetim Bilimleri
Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Füsun
Ülengin yaptı.
41
Hatalı sevkiyat şirketlere yılda
400 bin dolar kaybettiriyor
Honeywell ve uluslararası pazar araştırma şirketi YouGov tarafından gerçekleştirilen araştırmaya göre, ürünlerin toplanması ve sevkiyatı sırasında yapılan hatalar nedeniyle dağıtım
merkezleriher yıl 400 bin dolardan fazla para kaybediyor. Bu zararı bertaraf etmek içinşirketler iş süreçlerinde mobil bilgisayarlara, yazıcılara, tarayıcılarave giyilebilen ses yönlendirmeli
kablosuz çözümleredoğru yöneliyorlar.Araştırmaya göre dağıtım merkezlerinin yüzde 90’ı
gelecek 5 yıl içinde yeni mobil teknolojileri günlük operasyonlarına dahil etmeyi planlıyorlar.
H
oneywell ve uluslararası
pazar araştırma şirketi YouGov
tarafındanABD, İngiltere, Fransa
ve Almanya’da 250’nin üzerinde BT yöneticisinin görüşlerine başvurularak gerçekleştirilen araştırma,dağıtım merkezleri
hakkında önemli tespitlerde bulunuyor.
Araştırma, e-ticaretin yaygınlaşmasıyla
müşterilerin farklı ve esnek seçenek
imkanına kavuştuğunu ortaya koyarken,
artan müşteri beklentilerinin dağıtım
merkezlerini mobil teknolojileri iş süreçlerine dahil etmeye zorladığı belirtiliyor.
Dağıtım merkezlerininyaklaşıkyüzde 90’ı
bu beklentileri karşılamak üzere,gelecek
5 yıl içindeyeni mobil teknolojileri günlük
operasyonlarına dahil etmeyi planlıyor.
Hataların maliyeti büyük
Araştırma, dağıtım merkezlerinin yanlış
toplanan ve sevk edilen ürünler nedeniyle her yıl 400 bin dolardan fazla para
kaybettiğini ortaya koyuyor. Bu zararı
bertaraf etmek üzere dağıtım merkezlerinin, operasyonel hataları iyileştirmek
ve maliyetleri azaltmak için yeni teknoloji arayışı içine girdikleri belirtiliyor. Bu
teknolojilerden özellikle daha güvenli veri
toplama özelliğine sahip mobil bilgisayarlar, yazıcılar ve tarayıcılar kadar,
çalışanlar tarafından giyilebilen ses
yönlendirmeli kablosuz çözümler dikkat
çekiyor. Araştırma her yanlıştoplama
işleminin küresel ölçekte ortalama 59
dolara malolduğunu ortaya koyarken,
ABD 67 dolarla yanlışişlem maliyetinde
başı çekiyor. Bunu 60 dolarla Fransa,
52 dolarla Almanya ve 50 dolarla İngiltere takip ediyor. Müşterilerin satın aldıkları
ürünleri en hızlı şekildeteslim almak istediğini belirten Honeywell Sensing and
Productivity Solutions Endüstri Ürünleri
Pazarlama DirektörüBruce Stubbs,
“Müşteriden gelen bu talep doğru
ürünün, doğru adrese ve zamanında
gönderimi konusunda dağıtım merkezleri üzerindebüyük bir baskı yaratıyor.
Honeywell’in veri toplama amacıyla
ürettiği mobil çözümlergerek doğruluk
oranı, gerekse verimlilik açısından pazarda rekabet avantajı yaratıyor” dedi.
Teknolojiyi yoğun kullanan
dağıtım merkezleri bir adım önde
Araştırmaya göre, dağıtım merkezlerinin
üçte ikisi siparişlerini mağazadan, gerekse internet ve mobil cihazlar üzerinden
alıyor. Bu da, veri toplayan ve ürün takibi
yapan akıllı sistemlere olan ihtiyacı gün
geçtikçe artırıyor. Araştırmaya katılan
BT yöneticilerinin ortalama yüzde 84’ü
veri toplama teknolojilerinin çoklu kanal
dağıtımında olumlu etkisi olduğunda
hem fikir.
Ses yönlendirmeli çözümler
ayda 1 saat kazandırıyor
Yaşamsal öneme sahip işlemleri tamamlamak ve pazarda rekabet avantajı
yaratabilmek üzere ses yönlendirmeli
teknolojiler katma değeri çok yüksek
çözümler olarak bir adım öne çıkıyor.
Araştırma sonuçları, ses yönlendirmeli
teknolojilerin bir çalışanın verimliliğini
ayda 1 saat artırdığını gösteriyor. Dünya
genelinde, dağıtım merkezi çalışanlarının
yaklaşık yüzde 25’inin o ülkenin yerel
dilini konuşmuyor. Bu yüzden, birden
fazla dilde sesli yönlendirme özelliğine
sahip, yeni çalışanların hemen işe başlayabilmesine yardımcı olan, gereken
saha eğitimlerini iş başında verebilen
ses yönlendirmeli teknolojilere giderek
daha çok ihtiyaç duyuluyor.
Araştırma hakkında
H
oneywell inisiyatifiyle 2-18
Temmuz tarihleri arasında
YouGov firması tarafından
gerçekleştirilen online araştırmada ABD, İngiltere, Fransa ve
Almanya’dan 263 BT profesyonelinin görüşlerine başvuruldu.
Araştırmaya perakende, otomotiv,
endüstriyel dağıtım, tüketim malları, ilaç ve tıbbi malzeme, yüksek
teknoloji, elektronik, üçüncü
parti lojistik, imalat ve toptan satış
sektörlerinde; imalat veya dağıtım
yapan ve dağıtım kanalı operasyonu yürüten firmalar ile güvenlik
ve eğitim firmalarından, çalışan
sayısı 500’den fazla olanlar katıldı.
Kasım 2015
42
LOJİSTİK
Borusan Lojistik anahtar teslim
proje lojistiği’ne ‘ağırlığını’ koydu
Borusan Lojistik, proje lojistiği konusunda müşterilerine standart hizmet
sunmanın ötesine geçerek ihtiyaca özel çözümleri ile sektörün lider
oyuncularından olma özelliğini koruyor.
B
orusan Lojistik, Türkiye
pazarında sahip olduğu
geniş iş hacmi, yönettiği
ölçek ekonomisi, Türkiye ve dünya
genelinde verdiği hizmetler ve tüm
lojistik süreçlerdeki deneyimleri
ve yetkin uzman kadrosu ile proje
hizmetlerinde müşterilerine esnek
ve güvenilir anahtar teslim çözümler
sunmaya devam ediyor. Borusan
Lojistik, yaklaşık 3 yıl önce 3 milyon
ABD dolarını aşan bir yatırımla proje
lojistiği hizmetlerine ağır taşımacılığı
da dahil etti. Böylelikle alanında
global platformda anahtar teslim
çözümler sunarak hizmet verebilen
tek Türk lojistik şirketi olma konumunu pekiştirdi.
Anahtar teslim proje çözümlerinin adresi Borusan Lojistik
Borusan Lojistik Proje lojistiği hizmetinde. üretim noktasından teslim
noktasına kadar, gabari dışı (hacimli)
ve ağır tonajlı ürünleri dünya kalite
standartlarına uygun araçlarla ve farklı
taşıma modülleri ile Türkiye’de ve tüm
dünyada istenilen noktalara ulaştırıyor.
Kasım 2015
Proje kapsamında gemi
kiralama, multi modal ve ağır
taşımacılık hizmetleri veriyor
Borusan Lojistik proje lojistiği
kapsamında gemi kiralama, multi
modal taşımacılık ve ağır taşımacılık
hizmetleri veriyor. Borusan lojistik,
yılda yaklaşık 330 gemi kiralama
organizasyonu yapıyor ve her ay
düzenli seferlerle gabari dışı ve
ağır tonajlı malzemelerin deniz aşırı
taşımalarını gerçekleştiriyor. Nehir
ve denizyolu gemi kiralama organizasyonları ve yurt dışı gemi operasyonlarını içinde uzak yol kaptanlarının da bulunduğu uzman kadrosu
ile gerçekleştiren Borusan Lojistik,
tüm süreçleri anlık ve yerinde takip
ediyor. Yılların verdiği tecrübe ve bu
tecrübenin getirdiği geniş iş ortağıi
havuzu sayesinde müşteri ihtiyacına
en uygun gemiyi sunuyor. Ayrıca
Türkiye’de gerçekleştirdiği boru
taşımaları sayesinde armatörler
nezdinde de yük sahibi konumunda
bulunuyor. Gemi kiralama ve multi
moldal taşımacılık konusunda çok
ciddi bir portföye sahip olduklarını
belirten Borusan Lojistik Genel Müdür Yardımcısı İbrahim Dölen bu
konuda şunları söyledi: “Geçen yıl
toplamda 326 tane gemi bağlaması gerçekleştirdik. Bunların yaklaşık
180 tanesi grup müşterileri olarak
adlandırdığımız Borusan grubuna
ait firmalar için yapmış olduğumuz
bağlantılar. Diğer 180 tanesi ise
diğer müşteriler adına yapmış olduğumuz bağlantılardan oluşuyor.
Değişen müşteri ihtiyaçları ve tonaj,
değişen ülke ürünlerinin çeşitliliği
açısından spot olarak da bilinen
beraber çalıştığımız armatörlerin
gemilerinin yönlendirilmesi çok
daha esnek çok daha hızlı olabiliyor. Limanımızda ise sunmakta
olduğumuz proje çözümleri ile
farklı tonaj ve hacimlerdeki yüklerin yükleme boşaltma ve saha
içi depolamalarında pek çok ilke
imza attık ve rekor kırdık.” Borusan
Lojistik, Proje lojistiği kapsamında
gerçekleştirdiği ağır taşımacılık hizmetlerinde ise 3 dingilden 8 dingile
kadar özmal lowbed araçlarıyla
gabari dışı ve ağır tonajlı malzeme-
43
lerin yurtiçi ve yurtdışı taşımalarını
gerçekleştiriyor. Borusan Lojistik
ağır taşımacılık hizmetleri kapsamında; malzemelerin taşınması esnasındaki yol çalışmaları ve ekipman
uygunluğunu denetleyerek, gerekli
izin belgelerini müşterileri için temin
ederek, yükleme/boşaltma için görevli ataması yaparak, teslim ülkesi
gümrüğüne uygun çözümler sunarak müşterileri için değer yaratıyor.
sektörünün lideri olan Borusan Lojistik bu iş alanına ciddi bir yatırım
yaparak girdi. Hizmet kalitemize
güveniyor, müşterilerimiz için değer
ve fark yaratıyoruz. Borusan Lojistik
ağır taşımacılık işinde de liderliğine
yakışır şekilde güçlü bir performans
göstermeye devam edecek ve
hızla büyüyecektir” diyerek sözlerini
noktaladı.
Ağır taşımacılığın değişmez
adresi Borusan Lojistik
Borusan Lojistik
ilk 20 tedarikçi
arasında yer aldı
Borusan Lojistik ağır taşımacılık
alanında gerçekleştirdiği anahtar
teslim çözümlerle sektöre damgasını vuruyor. Ağır taşımacılığın en
zorlu işlerinden olan rüzgar enerjisi santrallerinin (RES) lojistiğinde
süreci baştan sona tüm detayları
ile planlayarak ejerji lojistiği hizmetinde de tercih edilen bir iş ortağı
konumunda. Borusan Lojistik,
ağır taşımacılık alanında yurtdışı
da dahil olmak üzere projenin tüm
bacaklarını gerçekleştirebiliyor.
Ağır taşımacılık konusundaki iddialı
konumlarını değerlendiren Borusan
Lojistik Genel Müdür Yardımcısı
Serdar Erçal; “Ağır taşımacılık, lojistik sektörü içinde hızla büyüyen ve
önemi giderek artan bir segmenttir.
2012 sonu itibarı ile Türkiye lojistik
Zer AŞ. tarafından düzenlenen 2015
Tedarikçi Zirvesi’nde Zer‘in Koç
Topluluğu şirketlerine vetopluluk dışı
müşterilerine hizmet veren tedarikçileri iş hacmine göre değerlendirildi.
Lojistik hizmetlerin yanı sıra güvenlik, personel servisi, promosyon
malzemesi, yemek vb. tüm ürün
ve hizmetlerin sağlandığı bin 750
tedarikçi arasında iş hacminde ilk
20 firmaya ödül verildi. Borusan
Lojistik kurumsallık, verimlilik ve
çözüm odaklı yaklaşımı ile artırarak
devam ettirdiği iş hacmi ile, Zer AŞ.
bünyesindeki Koç grubu firmalarına
sağladığı hizmetler kapsamında, en
yüksek iş hacimli ilk 20 iş ortağı arasına girmeye hak kazandı. Ödülü Koç
Holding Ali Koç ve Otomotiv Grup
Başkanı Cenk Çimen’in elinden Borusan Lojistik Türkiye Lojistik iş birimi
Satış Grup Müdürü Sinan Cem Savcı
aldı. Türkiye Lojistik Genel Müdür
Yardımcısı Serdar Erçal, aldıkları ödül
ile ilgili şunları söyledi: “Ödülü alırken,
bu işlerin kazanımından operasyonların yürütülmesine kadar tüm süreçte
hep birlikte verdiğimiz emeklerin,
gösterdiğimiz çabanın bu şekilde
taçlandırılmasını görmekten dolayı çok
mutluyum. Sahnede Borusan Lojistik
adını duyurmak hepimizi çok gururlandırdı. Emeği geçen tüm arkadaşlarıma
çok teşekkür ederim.” Türkiye içinde;
Arçelik için Bolu, Eskişehir, Çerkezköy,
Adana depo ve fabrikalarından bayi ve
depolara bitmiş ürün, yine Arçelik ve
Tofaş için fabrika ve limanlardan Arçelik ve Tofaş fabrikalarına sac taşımaları,
Koçtaş için depolama ve mağazalara
bitmiş ürün dağıtımı gerçekleştirilirken
Tofaş için milkrun hizmeti veriliyor.
Uluslararası taşımacılık hizmetlerinde
ise ağırlıklı Doğu Avrupa ve Balkan
ülkeleri ihracat taşımalarını gerçekleştirmekte.
IKEA alışverişleri artık
Borusan Lojistik güvencesinde
Borusan Lojistik ile dünyanın en
büyük mobilya ve ev aksesuarları mağazası olan IKEA aynı
projede buluştu. IKEA Türkiye
ile imzalanan sözleşme kapsamında Nisan 2015 itibari ile IKEA
Türkiye’nin toplam 5 mağazasının
ve Bodrum’da ki sipariş ve teslim noktasının eve teslim hizmeti
Borusan Lojistik tarafından veriliyor. Operasyon kapsamında
günde yaklaşık 500 nihai tüketiciye
ulaşmakta olan Borusan Lojistik
IKEA Türkiye ile olan anlaşmasıyla
sektördeki liderliğini de perçinlemiş
oldu. Borusan Lojistik,sektörde
sürekli uyguladığı inovatif ürün ve
hizmetlerine bu kez mobilya lojistiğinde yeni bir teknolojiyi ekledi.
Borusan Lojistik, bu kapsamda
başlattığı RF El terminali teknolojisiyle IKEA Türkiye’nin 5 mağazasında ve Bodrum’da ki sipariş ve
teslim noktasında ürünleri elleçleyip
ev teslimlerine hazır hale getiriyor.
Borusan Lojistik, ev teslimatları
hizmetleri kapsamında devreye
aldığı RF El terminalleri ile ürünlerin
teslim alınması, depolanması, araçlara yüklenmesi ve teslim edilmesi
süreçlerinin online olarak takip
edilerek yönetilebilmesini sağlıyor.
Kasım 2015
44
LASTİK
Brisa, Borsa İstanbul
Sürdürülebilirlik Endeksi’ne katıldı
Türkiye lastik sektörünün lideri Brisa, Borsa
İstanbul Sürdürülebilirlik Endeksi’nde listelenmeye
başladı. Endeks listesinde, Borsa İstanbul’da işlem
gören ve kurumsal sürdürülebilirlik performansları
üst seviyede olan şirketler bulunuyor. Brisa, endeks
kriterlerine uyum sağlayarak, Kasım 2015 - Ekim
2016 dönemi arasında endekste yer alacak.
S
ürdürülebilirlik çalışmalarını ekonomik, çevresel ve
toplumsal boyutlarıyla şeffaf
bir şekilde kamuoyuyla paylaşan
Brisa, Borsa İstanbul’un Sürdürülebilirlik Endeksi’nde yer almaya
hak kazandı. Endeks kriterlerinden
başarıyla geçen Brisa, Kasım 2015
- Ekim 2016 döneminde listede
yer alacak. Borsa İstanbul Sürdürülebilirlik Endeksi, borsada işlem
gören ve kurumsal sürdürülebilirlik
performansları üst seviyede olan
Kasım 2015
şirketlerin paylarından oluşuyor.
Çevre, biyoçeşitlilik, iklim değişikliği,
insan hakları, yönetim kurulu yapısı,
rüşvetle mücadele, iş sağlığı ve
güvenliği kriterlerine göre değerlendirme yapılarak endekste yer
alan şirketler belirleniyor. Endeks,
sürdürülebilirlik ve kurumsal sosyal
sorumluluk ilkelerini benimseyen
şirketleri ayırt edip bu şirketlere
yatırım için bir teşvik sağladığı gibi,
varlık yöneticileri için sürdürülebilirlik
ilkelerine dayalı fonlar, borsa yatırım
fonları ve yapılandırılmış ürünler gibi
çeşitli finansal ürünler açısından
da bir piyasa barometresi görevi
görüyor.
Gürçay: Paydaşlarımıza değer
katmak için çalışıyoruz
Konuyla ilgili Brisa Genel Müdürü
Yiğit Gürçay, şu değerlendirmede
bulundu: “Brisa olarak sürdürülebilir büyüme ile tüm paydaşlarımıza
değer katmak için çalışıyoruz. Bu
misyonla sürdürülebilirliği, tüm
süreçlerimizin merkezine yerleştiriyoruz. Ekonomik, çevresel ve
toplumsal sürdürülebilirlik performansımızı şeffaf bir şekilde 2012
yılından beri kamuoyuyla paylaşıyoruz. Borsa İstanbul Sürdürülebilirlik
Endeksi’ne katılmaya hak kazanarak önemli bir başarıya imza atmış
bulunuyoruz. İstikrarlı büyümemiz
ve yatırımlarımızın yanında, kararlı
bir şekilde uzun yıllardır devam
eden çevresel etkilerimizi azaltma
45
SAP ERP uygulamasını Suite on
HANA platformuna, diğer SAP
uygulamalarını Sybase veri
tabanına dönüştürme projesi ile
Yılın Veri Tabanı Dönüşüm Projesi
dalında ödüle layık görüldü.
çalışmalarımız, sosyal sorumluluk
ve biyoçeşitlilik projelerimiz, eğitim
ve spora katkımız ve paydaşlarımıza değer katan programlarımızla
Brisa’nın Borsa İstanbul Sürdürülebilirlik Endeksi’nde kalıcı olarak yer
alacağına inanıyorum.”
Brisa, 2015 yılının ilk 9 ayında
1.282 milyon TL’lik gelire ulaştı
Bridgestone, Lassa, Dayton, Firestone, Bandag ve Energizer markaları
ile Türkiye lastik pazarı lideri Brisa,
2015 yılının ilk 9 ayında net satış
gelirlerinin yüzde 6 artış ile 1.282
milyon TL’ye ve net dönem kârının
yaklaşık 116 milyon TL’ye ulaştığını
açıkladı. Brisa, 2015 yılının Ocak-Eylül dönemini kapsayan ilk 9 ayında,
bir önceki yılın aynı dönemine kıyasla tüm kanallarda toplam satışlarında
adetsel olarak yüzde 5 ve net satışlarında yüzde 6 artış kaydetti. 2015
yılının ilk 9 ayında şirketin faaliyet kârı
183 milyon TL ve net kârı yaklaşık
116 milyon TL olarak gerçekleşti.
Şirketin brüt kârlılığı ise geçen yılın
aynı dönemine göre yüzde 9 artarak
375 milyon TL olarak gerçekleşti.
Brisa Genel Müdürü Yiğit Gürçay,
2015 yılı üçüncü çeyrek sonuçlarını
şöyle değerlendirdi: “2015 yılındaki
zorlu koşullara rağmen, Brisa’nın
yılın ikinci çeyreğinde başlayan güçlü
ciro büyümesini, üçüncü çeyrekte
de devam ettirdik. Risklerimizi kontrol
altına almak için attığımız doğru adımlarla kârlılığımızın, hem ikinci çeyreğin
hem de önceki yılın aynı döneminin
üzerine çıkmasını sağladık. Bir önceki
yılın aynı dönemine göre yurtiçi satış
adetlerimizi yüzde 11 ve net satışlarımızı yüzde 9 oranında artırdık. Tüm
kanallardaki satış adetlerimizde ise
yüzde 5 oranında artış kaydettik. 2015
yılı Haziran ayından itibaren Lassa’nın
uluslararası yolculuğunda dev adımlar
atarak, faaliyetlerimizin iş sonuçlarına
katkılarını görmeye başladık. Hem
FC Barcelona ile bir iş birliğine imza
attık hem de Lassa’nın İspanya’daki
41’inci mağazasını açtık. 2015 yılı ilk 9
aylık döneminde %0,8 gibi düşük bir
oranla büyüyen Avrupa lastik pazarında Lassa markamızpazarın oldukça
üzerinde bir performans gösterdi.
2015 yılını planladığımız gibi 100-110
milyon ABD Doları aralığında yatırım
hedefini yakalayarak tamamlamak
üzere çalışmalarımıza devam ediyoruz.
Brisa bugün; Lassa, Bridgestone,
Bandag, Dayton, Kinesis ve Energizer
ürünlerinin yanı sıra OtoPratik, ProPratik, Lastiğim, lastik.com.tr, Probox,
Bridgestone Box, Profleet, Mobilfix,
Filofix gibi yenilikçi satış kanalları ve
hizmetleriyle de hem bireysel hem
kurumsal müşterilerinin yolculukları
boyunca tüm ihtiyaçlarını karşılamayı
sürdürüyor.
Sybase veritabanına ve kurumsal
kaynak planlama (ERP) sisteminin
HANA veri tabanına dönüşümü
gerçekleştirilecek Brisa, projeyi Mart
2016’da tamamlayacak. Sistemde
kullanılacak SAP yeni kullanıcı dostu
arayüz uygulaması Fiori ile birlikte
kullanıcı deneyimini ve üretkenliği
de artacak. SAP Türkiye’nin 19
yıldır gerçekleştirdiği SAP Forum,
Türkiye’nin en geniş katılımlı bilişim
buluşması olarak dikkat çekiyor.
Her yıl verilen SAP Ödülleri, bilgi
teknolojileri alanındaki en değerli
projeleri seçip ödüllendiriyor. “Yılın
Veri Tabanı Dönüşüm Projesi” ödülü
ile sektöründeki vizyoner ve yenilikçi
yaklaşımını bir kez daha kanıtlayan
Brisa’nın Bilgi Sistemleri Direktörü
Gökhan Öncü, şunları söyledi: “SAP
ERP için sürüm yükseltme planlarımızı yaparken Suite on HANA geçişini gündemimize aldık ve yaptığımız
çalışmalar sonucunda Brisa için
daha uygun olacağına karar verdik.
Başarılı proje uygulamasıyla iş süreçlerimizde artan performansla birlikte verimlilik artışı da elde edeceğiz
ve kurumsal kararları daha hızlı ve
doğru biçimde alabilmek için önemli
bir baz oluşturacağız. Kurumsal
verilerimize her an her yerden hızlı
bir şekilde ulaşırken, kaynaklarımızı
daha doğru bir şekilde yönetebileceğiz. Fiori ile kullanıcı deneyimini ve
üretkenliğini de arttırmayı hedefliyoruz. Vizyonumuzu yansıtan bu
projemizin SAP Forum’da ‘Yılın Veri
Tabanı Dönüşüm Ödülü’ne layık
görülmesinden gurur duyuyoruz. Bu
vesileyle projeyi beraber yürüttüğümüz SAP Danışmanlık ve Bimsa’ya,
projede yer alan ekibime çalışmaları
için teşekkür ediyorum.”
Brisa’nın veri tabanı dönüşüm
projesine büyük ödül
Bridgestone ve Lassa ana markalarını sunan Türkiye lastik pazarı
lideri Brisa, inovasyon ve teknoloji
yatırımlarıyla bir ödül daha kazandı.
15 Ekim’de gerçekleştirilen SAP
Forum’da Brisa, SAP ERP uygulamasını Suite on HANA platformuna,
diğer SAP uygulamalarını Sybase veri
tabanına dönüştürme projesi ile Yılın
Veri Tabanı Dönüşüm Projesi dalında
ödüle layık görüldü. Eylül 2015’te
başlayan bu proje ile 6 uygulamanın
Kasım 2015
46
GÜNCEL
İran, Türkiye için önemli bir potansiyel
Türkiye Ev Tekstili Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TETSİAD), iki ülke
arasında uzun yıllara dayanan bir ticaretin söz konusu olduğunu ve ev tekstili
sektörü için önem arz eden bu ticaretin, ambargoların da ortadan kalkması
neticesinde büyüyerek devam edeceğine dikkat çekiyor.
kalkmasıyla bu rakamın önümüzdeki dönemde artmasını ön görmediklerini belirtiyor. Küçükçalık:
“İran’a yönelik fabrika yatırımlarının
çok fazla gelişeceği kanaatinde
değiliz. Bunun nedeni de coğrafi
yakınlığımız. İran’dan alınan tüm
siparişler kısa zaman içerisinde
teslim edilebildiği için, bu yönde
çok büyük bir atılım öngörmüyoruz.
Ancak depolar ve ofisler açısından
bakıldığında önümüzdeki dönemin
daha hareketli geçmesini beklemek
yanlış olmaz. İran’da organizasyonunu geliştirmek isteyen bazı
sanayicilerimiz bu amaçla yeni
yapılanmalara, konumlarını daha
da güçlendirmeye çalışacaklardır”
dedi.
Bavul ticaretini göz ardı
etmemek gerekiyor
İ
ran ambargosunun kaldırılması
ev tekstilinde de büyük heyecan
yarattı. Türkiye’de ev tekstili sektörünün nabzını tutan TETSİAD, İran
gibi ticaret hacmi yüksek bir pazarın
Türkiye’deki ev tekstili sektörüne de
fayda sağlayacağına işaret ediyor.
2014 yılında İran’a 87,5 milyon
dolarlık ihracat gerçekleştirdiklerini
ifade eden TETSİAD, önümüzdeki
dönemde İran’daki pazar payını
artıracak önemli adımlar atılacağının
da sinyallerini veriyor.
İran pazarı önemli bir
potansiyel vadediyor
Türk ev tekstili sektörüne yön veren
TETSİAD’ın Başkanı Yaşar Küçükçalık, İran pazarının Türk ev tekstili
sektöründe iyi bilinen ve ticari geçmişi olan güçlü bir konuma sahip
olduğunu belirtiyor ve şöyle devam
Kasım 2015
ediyor: “Türk ev tekstili ürünleri, İran
pazarında firma ve marka düzeyinde bilinen ve marka adı ile aranılan
bir konuma sahip. Dolayısıyla İran
pazarı; bizler için bundan sonra da
önemli bir potansiyel vadediyor.
İran ile olan ilişkilerimiz bununla
da sınırlı kalmıyor. Hem fabrika
hem de toptancı bazında İran’da
üyelerimizin yatırımları söz konusu.
Bunun yanı sıra İranlı dostlarımız
da ülkemizi sıklıkla ziyaret ediyorlar.
İranlı satın almacılar; fabrikalarımız
ve özellikle Laleli bölgesi için büyük
önem taşıyor”.
İran’da fabrika yatırımları
artar diyemeyiz
Şu anda İran’da faaliyet gösteren
dört ev tekstili fabrikası bulunduğunu ifade eden TETSİAD Başkanı
Yaşar Küçükçalık, ambargonun
Türkiye’nin dış pazardaki önemli kalemlerinden biri olan bavul
ticaretinin önemini vurgulayan
TETSİAD Başkanı Yaşar Küçükçalık, İran pazarının açılmasıyla
birlikte bavul ticaretinin de eski
potansiyeline ulaşacağını belirtiyor
ve şöyle devam ediyor: “2014 yılı
rakamlarına bakıldığında İran’a
gerçekleştirdiğimiz ihracatın 87,5
milyon dolar seviyelerinde olduğu
görülüyor. Bu rakam oransal olarak
2013 yılı ile kıyaslandığında yüzde
40 gibi önemli bir artış söz konusu. İran’la yaptığımız ticaretimizin
yapısı gereği de bavul ticaretini de
göz ardı etmememiz gerekiyor.
Ayrıca toplam ev tekstili ihracatımız
düşünüldüğünde rakamsal olarak
10. ülke durumunda yer alan
İran’ın toplam ihracat içindeki payı
da 2,6 seviyelerinde. Yine 2015
yılının ilk 6 ayına bakıldığında, 2014
yılına kıyasla yüzde 10’un üzerinde
bir artış göze çarpıyor. Sektörümüz
için önem arz eden bu ticaretin,
ambargoların da ortadan kalkması
neticesi ile büyüyerek devam edeceği kanaatindeyiz”.
47
Lastik devi Michelin’in her yıl geleneksel olarak düzenlediği ‘Lastikte Doğru
Hava Basıncı’ aktiviteleri sonuçlarına göre araçların yüzde 22’si trafikte tehlike
oluşturulabilecek hava basıncı ile seyrediyor. Sonuçlara göre, Türk şoförler
lastikte doğru hava basıncı konusunda bilinçleniyor!
Araçların yüzde 22’sinin lastik
hava basıncı tehlike durumunda
de eş zamanlı olarak ölçülerek hava
basınçları ayarlandı. Katılımcılara ayrıca
araç kokusu ve anahtarlık gibi küçük
promosyon hediyeleri dağıtıldı.
Doğru hava basıncı neden önemli?
M
ichelin’in 2004 yılından
bu yana sürdürdüğü
“Lastikte Doğru Hava
Basıncı” etkinlikleri,
2015 yılında günlük araç katılım ortalamasını bir önceki yıla göre yaklaşık
yüzde 10 artırarak 217 araca ulaştı.
Aktiviteler sonunda toplamda 3 bin
33 araçta kontrol gerçekleştirilirken,
lastiklerin yüzde 22’sinin tehlikeli
boyuttaki hava basıncı ile yola çıktığı
tespit edildi. 2014 yılında gerçekleşen
etkinliklerde elde edilen sonuçlara
göre tehlikeli araç oranının yüzde 7
düşerken sürücülerin bilinç oranının
yükseldiği gözlemlendi. 2014 yılında
tehlikeli oranda düşük hava basıncına
sahip araçların oranı yüzde 29 olarak
belirlenmişti.
6 ilde 7 farklı noktada
kontroller yapıldı
7 farklı noktada gerçekleştirilen aktiviteler, 1 ay boyunca sürdü. İstanbul
5M Beylikdüzü Migros AVM’de
başlatılan etkinlikler ardından Meydan
AVM Ümraniye, Bolu Highway Outlet,
Samsun Yeşilyurt AVM, Trabzon
AVM, Ankara AnkaMall AVM, Eskişe-
hir Neoplus AVM’de gerçekleştirildi.
Etkinlik kapsamında hava basıncı ölçülen lastiklerin yüzde 22’sinin tehlike
boyutunda olduğu ortaya çıktı. 6 ilde
toplam 7 farklı noktada gerçekleştirilen aktivitelerde en yüksek katılım
Samsun Yeşilyurt AVM’de sağlandı.
11 yılda toplam 34 bin 656
araca ulaşıldı
2004 yılından beri sürdürülen etkinliklerin toplamında ise 34 bin 656 araca
ulaşılarak hava basıncı kontrolleri
yapıldı. Aktivite alanına davet edilen
sürücüler, araçlarından inmeden
ölçüm alanına alınarak, 2 dakika gibi
kısa bir sürede araçlarının her 4 lastiği
Lastik basıncının doğru seviyede olması
güvenlik, uzun ömür ve yakıt tasarrufu
açısından büyük önem taşıyor. Lastik basıncının gerektiğinden daha düşük veya
daha yüksek olması aracın yol tutuşunu,
lastiğin performansını ve dayanıklılığını
olumsuz yönde etkilerken, bu durum ciddi kazalara yol açabiliyor. Düşük basınç,
lastiğin yola tutunmasını zorlaştırırken
sürücüye araç hakimiyeti sağlaması
konusunda sorunlar yaşatabiliyor. Düşük
hava basınçlı olarak kullanılan lastikler:
•Yol tutuş kabiliyetini azaltır.
•Direksiyon hâkimiyetinde tutarsızlığa
neden olur.
•Islak zeminde fren mesafesini uzatır.
•Aşırı ısınacağından patlama riski artar.
Tüm bunlar da trafik kazalarının meydana
gelmesi riskini artırır.
Düşük hava basıncı
neden tehlikeli?
Lastiklerde düşük hava basıncı, lastiğin
aşırı esneyerek ısınmasına ve bununla
birlikte temas yüzeyinin bozularak yol
tutuşunun azalmasına neden oluyor.
Düşük basınçlı lastikler, ıslak zeminde ise
lastiğin yolla temasını yitirmesi sebebiyle
daha ciddi sorunlara yol açıyor. Araç
kontrolünün kaybedilmesine ve kazalara
yol açan düşük hava basınçlı lastikler
yollar için büyük tehlike yaratıyor.
Yıllara göre karşılaştırma
Yıl
İncelenen araç sayısı
Düşük hava basıncı
2015303322 %
2014355629 %
2013325537%
2012420632%
2011455630%
2010388043%
Kasım 2015
48
GÜNCEL
Büyükelçiler ve DEİK iş konseyi başkanları,
Cumhurbaşkanı ile Ankara’da buluştu
Büyükelçiler ve DEİK İş Konseyi Başkanları ile Ankara’da buluşan Erdoğan, Suriye
ve teröre geniş yer ayırdı. 2023 hedeflerine önmüzdeki dönemlerde öncelik verileceğini de ifade eden Erdoğan DEİK’e önemli görevler düştüğünün de altını çizdi.
C
umhurbaşkanı Erdoğan,
JW Marriott Otel’de düzenlenen Dış Ekonomik İlişkiler
Kurulu (DEİK) “İş Konseyi Başkanları ve Büyükelçiler Toplantısı”nda
yaptığı konuşmada Suriye krizi ve
terörle mücadeleye geniş yer ayırdı.
Suriye krizinin çözülmesi konusunda atılması gereken adımları son
1 ay içerisinde yaptığı ziyaretlerde
Almanya Şansölyesi Angela Merkel ile
Fransa Cumhurbaşkanı François Hollande ile konuştuklarını hatırlatan Erdoğan, Antalya’daki G-20 Zirvesi’nde
de bu meselenin önemli bir başlık
olacağını belirtti. Erdoğan, “Bunun
için terörden arındırılmış güvenli bölge
teklifimiz başta olmak üzere, çözüme
yönelik daha gerçekçi adımların daha
süratle atılması gerekiyor” dedi.
Terörle mücadele önceliklerimizin başında yer alıyor
Erdoğan, Türkiye’nin artık hem bölgesel sorunlar hem de kendi hedefler
bakımından çok daha kararlı ve güçlü
adımlar atabilme imkanına sahip
olduğunu ifade ederek, terörle mücadelenin öncelikte olduğunu söyledi.
DAEŞ, PKK, PYD, YPG, DHKP-C ve
paralel yapı bütün bunların hepsinin
üzerine kararlılıkla gidileceğini ifade
eden Erdoğan, ‘Benim terör örgütüm
iyidir, senin ki kötü’ gibi yanlışlara
kapılan tüm ülkeleri de uyararak terör
karşısında ilkesel bir duruş sergilenmemesi halinde bu ateşin tüm dünyaya yayılabileceğini vurguladı.
2023 hedeflerine
öncelik verilecek
Türkiye’nin önümüzdeki dönemde
2023 hedeflerine öncelik vereceğine dikkat çeken Erdoğan, şunları
kaydetti: “Ekonomik, sosyal, kültürel
her alanda bu hedeflerimize ulaşmakta kararlıyız. Bunun için halen
devam eden büyük yatırımlarımızı
süratle tamamlayacağız. Bunların
arasında İstanbul’da inşa edilen yeni
havalimanı, boğaza kurulan Üçüncü
Köprü, İzmit Körfez Geçişi Köprüsü ile
Kasım 2015
birlikte İstanbul-İzmir otoyolu var. Yine
devam eden projelerimiz arasında hızlı
tren hatları, tüneller, nükleer santraller,
limanlar, enerji projeleri bulunuyor.
Bunlara Çanakkale Boğaz Köprüsü
başta olmak üzere aynı şekilde Kanal
İstanbul, bunları da ekleyerek hedeflerimizi birer birer hayata geçireceğiz.”
DEİK bu hedeflerin
her yerinde var
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin
demokraside, özgürlüklerde, insan
haklarında, hukukta dünyada örnek
gösterilen bir ülke olacağını belirtti.
Önümüzdeki 4 yılın bu bakımdan en
verimli şekilde kullanılması gerektiğine
işaret eden Erdoğan, “İnşallah ondan
sonraki 4 yılda da aynı şekilde istikrar
ve güven ortamıyla yoluna devam
edecek Türkiye, 2023 yılına dünyanın
en büyük 10 ekonomisinden biri olarak girecektir. DEİK, bu hedeflerin her
yerinde var. Onun için iş adamlarımıza
çok önemli görevler düşüyor. Elbette
“Orta Asya’daki kardeşlerimize
de Afrika’daki dostlarımıza da
Avrupa Birliği’ndeki dostlarımıza
da Rusya’ya da Amerika’ya da
diğer tüm ülkelere de aynı teklifi
yapıyoruz. Gelin birlikte kazanalım
ama insanı yok sayarak değil.
’Önce insan’ diyerek adaleti, ahlakı,
vicdanı öne alarak kazanalım.”
Türkiye tüm projeleri, tüm bu çalışmaları dünyanın dört bir yanındaki
dostlarıyla birlikte gerçekleştirecektir.
Onun için kamu-özel yatırımları önem
arz ediyor” dedi.
Gelin birlikte kazanalım
ama insanı yok sayarak değil
“Biz ’sadece kendimiz kazanalım’
demiyoruz. Birlikte kazanalım istiyoruz” diye konuşan Erdoğan, sözlerini
şöyle tamamladı: “Orta Asya’daki
kardeşlerimize de Afrika’daki dostlarımıza da Avrupa Birliği’ndeki dostlarımıza da Rusya’ya da Amerika’ya
da diğer tüm ülkelere de aynı teklifi
yapıyoruz. Gelin birlikte kazanalım
ama insanı yok sayarak değil. ’Önce
insan’ diyerek adaleti, ahlakı, vicdanı
öne alarak kazanalım.” Programa
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Ekonomi Bakanı Nihat Zeybetci,
DEİK Başkanı Ömer Cihad Vardan,
büyükelçiler, iş konseyi başkanları ile
diğer davetliler katıldı.
49
Ekim ayında ihracat
12,4 milyar dolar olarak gerçekleşti
TİM verilerine göre ekim ayında ihracat geçen yılın aynı ayına oranla yüzde 1,5
düşerek 12 milyar 351 milyon dolar oldu. Buna göre ihracat ekim ayında geçen
yılın aynı dönemine oranla yüzde 1,5 düşerek 12 milyar 351 milyon dolar oldu.
T
ürkiye İhracatçılar Meclisi
(TİM), 2015 yılı ekim ayı ihracat verilerini açıkladı. Buna
göre ihracat Ekim ayında
geçen yılın aynı dönemine
oranla yüzde 1,5 düşerek 12 milyar 351
milyon dolar oldu. Kilogram bazında
ihracat ise geçen yılın aynı ayına göre
yüzde 10 artış gösterdi. Yılın ilk 10 ayında toplam ihracat yüzde 8,6 gerileme
ile 119 milyar 644 milyon dolar olarak
gerçekleşti. Kilogram bazında ihracat ise
yılın ilk 10 ayında yüzde 0,8 arttı. Son 12
aylık toplam ihracat ise geçen yılın aynı
dönemine göre yüzde 7,8 düşerek 145
milyar 981 milyon dolar oldu. İlk 10 ayda
euro/dolar paritesinde yaşanan yüzde
17,2 oranındaki düşüşün ihracata negatif etkisi 10,6 milyar dolar olarak gerçekleşti. Ekim ayında en fazla ihracatı 2
milyar 30 milyon dolar ihracatla otomotiv
sektörü yaparken, bu sektörü 1 milyar
595 milyon dolar ihracatla hazır giyim
ve 1 milyar 308 milyon dolar ihracatla
kimyevi maddeler sektörleri takip etti.
Almanya, İngiltere, Irak, İtalya ve
Fransa ilk beş ülke oldu
Ekim ayında en fazla ihracat artışı yakalayan sektör yüzde 24,5 ile süs bitkileri
sektörü olurken, otomotiv sektörünün
ihracatı yüzde 18,6, fındık sektörünün
ihracatı yüzde 18,1 artış gösterdi. Ekim
ayında en fazla ihracat yapılan ilk 5 ülke
Almanya, İngiltere, Irak, İtalya ve Fransa
oldu. Almanya’ya ihracat yüzde 3,7,
İngiltere’ye ihracat yüzde 7,7, Irak’a ihracat yüzde 3,5, İtalya’ya ihracat yüzde
26,3, Fransa’ya ihracat yüzde 13,8 artış
gösterdi. Ekim ayında en fazla ihracat
yapılan 30 ülke arasında, en yüksek
ihracat artışı yakalanan ülke yüzde 76
ile Fas oldu. İtalya’ya ihracat yüzde 26,3
ve İspanya’ya ihracat yüzde 17,6 arttı.
Ekim ayında ihracat artışında öne çıkan
ülkelere bakıldığında ise Bahreyn’e
ihracat yüzde 123 artarken, Etiyopya’ya
yüzde 100, Letonya’ya yüzde 75,1,
Slovakya’ya yüzde 59,9, Slovenya’ya
54,4 artış gösterdi. Ekim ayında 227
Ekim ayında ihracat geçen
yılın aynı ayına oranla yüzde
1,5 düşerek 12 milyar 351
milyon dolar oldu.”
ülke ve bölgeye ihracat gerçekleştirilirken, ülke grupları bazında, AB’ye
ihracat yüzde 9,5 arttı, Ortadoğu ve
Afrika’ya ihracat yüzde 1,5, Kuzey
Amerika’ya ihracat yüzde 3,7 ve
BDT’ye ihracat yüzde 26,9 geriledi. En fazla ihracat yapan ilk 10 ile
bakıldığında, Ekim ayında Trabzon’un
ihracatı yüzde 63,4, Bursa’nın
yüzde 10,7, Sakarya’nın yüzde 7,1,
Gaziantep’in yüzde 4,8, Manisa’nın
yüzde 4,3 artış gösterdi. İzmir’in ihracatı yüzde 0,1 düşerken, Ankara’nın
ihracatı yüzde 0,8, İstanbul’un
yüzde 5,5, Kocaeli’nin yüzde 6,7 ve
Denizli’nin yüzde 8,9 geriledi.
AB’de pazar payı kazanıyoruz
TİM Başkanı Mehmet Büyükekşi, AB
ekonomisinde uygulanan parasal genişlemenin büyümeyi harekete geçirdiğini, ancak Avrupa’da yeterli enflas-
yonun halen yaratılamadığını vurguladı.
Bunun sonucunda, Avrupa Merkez
Bankası, aralık ayında ilave parasal
genişlemeyi gündemine alabileceğini
açıkladığını hatırlatan Büyükekşi, “En
büyük ticaret partnerimiz olan Avrupa
Birliği’nde yaşanan parasal genişleme
ile ihracatın önümüzdeki dönemde toparlanacağına inanıyoruz. 2016 yılında
Avrupa Birliği ülkelerinde büyümenin
hızlanması bekleniyor. Bu nedenle
2016 yılında Avrupa Birliği ülkelerinin
ihracat için yeniden önemli fırsatlar
sunacağını bekliyoruz. Polonya, İsveç,
İspanya, İngiltere, Çek Cumhuriyeti
göreceli daha hızlı büyüyecek ülkeler
olarak öngörülüyor. AB-28’e gerçekleştirdiğimiz ihracatımız son 1 yılda
euro bazında yüzde 10’luk büyüme
gösterdi. AB-28 ithalatı ise yine euro
bazında yüzde 3 büyüdü. AB-28’in
ithalatından daha yüksek büyüme performansı sergileyen ihracatımızın payı
Cumhuriyet tarihinin en yüksek seviyesi olan binde 12’ye yükseldi. AB’nin
dünya ile yaptığı ticaretteki ve büyüme
oranlarındaki artış beklentileri ile birlikte
ihracatçılarımıza Avrupa Birliği’ne özel
ve yeni bir ağırlık vermelerini öneriyoruz” şeklinde konuştu.
Kasım 2015
50
İFTAR
LOJİSTİK
Çıldır-Aktaş Gümrük Kapısı
törenle açıldı
Gümrük ve Ticaret Bakanı Cenap Aşcı, gümrük kapılarının bir ülkenin aynası
olduğunu belirterek, “Onun için de biz, bütün kapılarımızı yenilemeye gayret
ediyoruz. Ülkemize insanımıza yakışır, bize misafir olarak gelen insanlara yakışır kapılar yapmaya çalışıyoruz” dedi.
G
ürcistan ile Türkiye arasındaki ekonomik ve ticari
ilişkilere katkı sağlayacak
olan Çıldır-Aktaş Gümrük Kapısı
törenle açıldı. Gümrük ve Ticaret
Bakanı Cenap Aşcı, törende yaptığı
konuşmada, Ankara’da geçen hafta
yaşanan bombalı saldırıda hayatını
kaybedenlerle, Dağlıca’daki terör saldırısında şehit olan askerlere Allah’tan
rahmet diledi. Tek bir nefer kalıncaya
kadar terörle mücadelenin süreceğini dile getiren Aşcı, “78 milyonun
hepsi şehit olmaya hazır. Dağlıca’ya
gidecek binlerce evladımız vardır” diye
konuştu.
Gümrük işlemlerinde güvenlikten
taviz vermiyoruz
Günümüzün en önemli zenginlik araçlarından birinin ticaret olduğunu ifade
eden Aşcı, dış ticarette söz sahibi
olan ülkelerin siyasi, kültürel ve diğer
başka alanlarda da söz sahibi olduğunu belirtti. Bu yüzden ülkelerin daha
çok ticaret yapmaları ve pazarda
daha fazla söz sahibi olmaları adına
gümrük kapılarının önemli olduğunu
kaydeden Aşcı, Bakanlık olarak dış
ticareti geliştirmek ve Türkiye’nin küresel dış ticaretten aldığı payı artırmak
için gümrük işlemleri konusunda
çalıştıklarını dile getirdi. Belirlenen
hedeflere ulaşmak için dünyadaki en
iyi gümrük uygulamalarını Türkiye’ye
getirme konusunda çaba sarf ettiklerini anlatan Aşcı, “Gümrük işlemlerimizi
basitleştirmeye çalışıyoruz. Bunu
yaparken de asla güvenlikten taviz
vermiyoruz” ifadelerini kullandı. Arz
zincirinin güvenliği ve tedarikin kesintisiz bir şekilde devam etmesinin dünyada pazara ilişkin üzerine konuşulan
iki önemli konu olduğunu belirten
Aşcı, Bakanlık olarak bu iki konuda
gayretlerini sürdürdüklerine dikkati
çekti. Çıldır-Aktaş Gümrük Kapısı’nın
Gürcistan sınırındaki 3. gümrük kapısı olduğunu söyleyen Aşcı, şunları
kaydetti: “Gümrük kapıları bir yere
gittiğinizde oranın aynasıdır. Bakarsınız ki kapı iyiyse, hizmetler kaliteliyse
o ülkenin hizmet verme anlayışının
iyi durumda olduğunu varsayarsınız ama kötü olursa da izleniminiz
maalesef kötü olur. Onun için de biz
bütün kapılarımızı yenilemeye gayret
ediyoruz. Ülkemize, insanımıza yakışır, bize misafir olarak gelen insanlara
yakışır kapılar yapmaya çalışıyoruz.”
Törene Kültür ve Turizm Bakanı Yalçın Topçu, Gürcistan Maliye Bakanı
Nodar Khaduri, Eski Gümrük ve
Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı, TOBB
Başkanı Rıfat Hisarcıklıoğlu katıldı.
Dilucu Gümrük Kapısı yenilendi
Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) tarafından yenilenen
Iğdır’daki Dilucu Gümrük Kapısı’nın
resmi açılışı nedeniyle tören düzenlendi. Törende konuşan Gümrük ve
Ticaret Bakanı Cenap Aşcı, geçen
ay uğradıkları bombalı terör saldırısında şehit olan Dilucu Gümrük
Kapısı’nda görevli 13 polise Allah’tan
rahmet diledi. Gümrük ve Ticaret
Bakanı Cenap Aşcı, Bakanlık olarak
Türkiye’yi ticaretin daha kolay ve
Kasım 2015
51
güvenli yapıldığı bir ülke konumuna
getirmek için çabaladıklarını belirterek, “Gümrük hizmetlerini çok hızlı ve
etkin bir şekilde sürdürebilmek, sınır
kapılarındaki beklemeyi azaltmak için
işte bu kapıları (Dilucu Gümrük Kapısı)
yapıyoruz, tesisleri modernleştiriyoruz”
dedi.
Ticaret erbabımız durmamalı
Türkiye’nin 23 çeyrektir kesintisiz
olarak büyüdüğünü belirten Aşcı, ülke
ekonomisinin 2002-2014 yılları arasında yıllık ortalama yüzde 5 büyüme
gösterdiğini kaydetti. Söz konusu
büyüme rakamlarının yeterli görülemeyeceğini ifade eden Aşcı, “Ticaret
erbabımız durmamalı, büyümeli”
diye konuştu. Dış ticaretin, ticaretin önemli bir unsuru olduğunu dile
getiren Aşcı, rekabet gücüne sahip
ülkelerin küresel hasıladan daha fazla
pay aldıklarına dikkati çekti. Bakanlık
olarak Türkiye’yi ticaretin daha kolay
ve güvenli yapıldığı bir ülke konumuna
getirmek için çabaladıklarını anlatan
Gümrük ve Ticaret Bakanı
Cenap Aşcı, “Giresun Gümrük
Müdürlüğü, sadece fındık,
sadece kostik soda ihraç eden
bir müdürlük olmayacak,
Karadeniz’den dünya ticaretini
buradan, bu kapılarla bağlantı
vererek, inşallah gelişecek
büyüyecektir”
Aşcı, “Gümrük hizmetlerini çok hızlı
ve etkin bir şekilde sürdürebilmek,
sınır kapılarındaki beklemeyi azaltmak
için işte bu kapıları yapıyoruz, tesisleri
modernleştiriyoruz” ifadesini kullandı.
cak, Karadeniz’den dünya ticaretini
buradan, bu kapılarla bağlantı vererek,
inşallah gelişecek büyüyecektir” dedi.
Giresun Gümrük Müdürlüğü hizmet
binasının temel atma töreni, Gümrük
ve Ticaret Bakanı Cenap Aşcı’nın
katılımıyla yapıldı. Aşcı, Giresun
Limanı’ndaki törende yaptığı konuşmada, Giresun’a yakışan bir gümrük
müdürülüğü ihtiyacı ortaya çıkınca eski
Gümrük ve Ticaret Bakanı Nurettin Canikli’nin bu ihtiyaç için önder
olduğunu söyledi. Bugün bu ihtiyacı
gidermek için temel atma töreninde
beraber olduklarını ifade eden Aşcı,
“Giresun Gümrük Müdürlüğü birinci
sınıf bir gümrük müdürlüğü, ancak
yıllar boyu çok faaliyet gösterememiş
bir müdürlük. Son yıllarda biraz daha
artırdı işlemlerini” dedi. Giresun’dan
fındık, fındık mamulleri, kuruyemiş,
çakıl taşı ve asansör ihracatı yapıldığını
belirten Aşcı, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bu müdürlüğümüzden kömür, mobilya, likit petrol gazı ve büro eşyası ithalatı var. Şu anda bulunduğumuz yerde
bir prefabrik yapıda hizmet veriyoruz.
Devlet binalarının prefabrik yapıda
olması bizim asla kabul edeceğimiz
bir durum değildir, onun için inşallah
bundan sonra bütün gümrük müdürlükleri bu binadan örnek alacaklar. Her
şehre gittiğimizde uzaktan bakıldığında
işte orada gümrük müdürlüğü var
denilecek bir proje.”
Giresun Gümrük Müdürlüğü
hizmet binası temel atma
töreni yapıldı
Gümrük ve Ticaret Bakanı Cenap
Aşcı, “Giresun Gümrük Müdürlüğü,
sadece fındık, sadece kostik soda
ihraç eden bir müdürlük olmaya-
Kasım 2015
52
TİCARİ ARAÇ
Mercedes-Benz kamyonları
Petlas’a güç katıyor
Petlas, kalitesi ve ekonomik işletme maliyetleri ile piyasada ön plana
çıkan Mercedes-Benz Axor 1840, Axor 2640 ve Atego 1518 kamyonları ile
büyümesine ivme kazandırıyor. Mercedes-Benz Axor kamyonlar nakliye
sektörünün tercihi olmaya devam ediyor.
T
ürkiye’nin en fazla ihracat
yapan ilk 100 şirketi arasında yer alan Petlas, 50
adet Mercedes-Benz Axor 1840
LS, 50 adet Mercedes-Benz Axor
2640 CL-RÖM ve 1 adet MercedesBenz Atego 1518 model kamyonu,
Mercedes-Benz Türk Pazarlama
Merkezi’nde yapılan törenle teslim
aldı. Mercedes-Benz Türk tesislerinde düzenlenen törende, AKO Grup
Yönetim Kurulu Üyesi Abdülkadir
Özcan, Mercedes-Benz Türk Pazarlama ve Satış Direktörü Süer Sülün,
Kamyon Pazarlama ve Satış Müdürü
Bahadır Özbayır, Kamyon Filo Satış
Müdürü Alper Kurt, Kamyon Satış
Sonrası Hizmetler Müdürü Mehmet
Doğan, Mercedes-Benz Finansal
Hizmetler Müdürü Halit Kıvanç Sanrı;
Mercedes-Benz Türk Yetkili Bayii
Hasmer Otomotiv Yönetim Kurulu
Üyesi Zafer Sağlam, Genel Müdür
Orhan Karabudak bir araya geldiler.
Kasım 2015
Özcan: Bu sektörde lider
olmak ve bu liderliği korumak
başlıca amacımız
Törende konuşma yapan AKO Grup
Yönetim Kurulu Üyesi Abdülkadir
Özcan, “Bugün AKO Grup olarak
Türkiye’nin 9 bölgesinde bulunan
şube ve dağıtım depolarımız, 500’ü
aşkın satış personelimiz ve 230 adetlik
güçlü çekici ve kamyon filomuzla ülkemizin en uzak noktalarına kadar ulaşabilen güçlü bir lojistik ağı ile hizmet veriyoruz. Yüzde yüz Türk sermayesiyle
istihdam yaratmaya devam etmek ve
Türkiye ekonomisine maksimum katkı
sağlayarak bu sektörde lider olmak ve
bu liderliği korumak başlıca amacımız.
AKO ve Petlas olarak yatırımlarımızla gelecek dönemde de büyümeyi
hedefliyoruz. Müşterilerimize her
zaman hızlı, güvenilir ve kaliteli hizmet
sunmak için ihtiyaçları değerlendiriyor
ve gerekli alanlara yatırım yapıyoruz.
2016 yılı başı ile birlikte Türkiye’de
yürürlüğe girecek olan Euro 6 yönetmeliği öncesinde filomuzu yenileme
vizyonumuzu hayata geçirdik. Bugün
ulaştığımız ölçülebilir işletme maliyeti
seviyemize Mercedes-Benz araç kalitesinin, ekonomik işletme maliyetinin,
rekabetçi yakıt sarfiyatının yanısıra
yüksek 2. el değerinin faydalarını da
hesaba katarak ulaştık. 101 adetlik
araç yatırımımız, Mercedes-Benz
Türk marka araçların mevcut iş
yapımıza destek veren değerlerinin
biraraya gelmesi ile ortaya çıktı. Her
zaman en mükemmeli hedeflediğimiz
için ticari araç piyasasında öncü olan
Mercedes-Benz kamyonlarını tercih
ettik. Kalitesi ile piyasada ön plana
çıkan bu araçlarla büyümemize ivme
kazandıracağımızı düşünüyoruz. Bu
işbirliği için, Mercedes-Benz Türk ve
Mercedes-Benz Türk Yetkili Bayii
Hasmer Otomotiv’e desteklerinden
dolayı teşekkür ederiz.” ifadelerini
kullandı.
53
Doğu’ya taşıma yapan
nakliyeciler Euro 5’te son günler
Ortadoğu ve doğuya taşıma yapan taşımacıların Euro 5’i kaçırmaması gerektiğini dile getiren Mercedes-Benz Türk Pazarlama ve Satış Direktörü Süer Sülün,
söz konusu pazarlarda yakıt kalitesinden dolayı Euro 6 araçların kullanamaycağına dikkat çekti. Sülün, Euro 6’nın pazardaki oyunun kurallarını değiştireceğini
vurguladı.
M
ercedes-Benz Türk Pazarlama ve Satış Direktörü
Süer Sülün Logitrans
Fuarı’nda yaptığı değerlendirmelerde önemli açıklamalarda bulundu.
6 ton ve üzeri Türkiye ağır ticari
araç pazarı için yılın ilk 5 ayında
yüzde 80’ler civarında büyüdüğünü
kaydeden Sülün, Mayıs ayından
sonra Haziran’da yapılan seçimlerin
de etkesi ile yüzde 26 civarında
bir düşüş yaşadığını belirtti. Sülün,
pazarın ağustos, eylül ve ekim aylarında geçen yılın aynı aylarına göre
yüzde 30 altında kaldığının altını
çizdi. Ekim ayı sonu itibarıyla yani
yılın ilk 10 ayında geçen yılın aynı
dönemine göre şu an pazarın yüzde
12 civarında bir büyüme içinde
olduğunu ifade eden Sülün, 2015’in
2014 yılına göre yüzde 10-12 civarında bir büyüme ile kapanacağını
öngördüklerini söyledi. Geçen yıl 6
ton ve üzeri ağır ticari araç pazarında çekicinin payının yüzde 54
olduğunu hatırlatan Sülün, ancak
bu yıl çekici pazarının yüzde 47’ye
gerilediğini söyledi. Euro 6 oyunun
kurallarını değiştirecek 1 Ocak’tan
itibaren yeni üretilen tüm araçların
Euro 6 olmak zorunda olduğunu
hatırlatan Sülün, henüz Euro 6’ya
geçişin etkisini görmediklerini söyledi. Yakıt kalitesi sorunu nedeniyle
özellikle doğu ülkelerine taşımacılık yapanların Euro 5 araç alımı
konusunda ellerini çabuk tutması
gerektiğinin altını çizen Sülün, Euro
6’nın pazardaki oyunun kurallarını
değiştireceğini vurguladı.
Özbayır: İhracat için
planlarımız var
Mercedes-Benz Türk Kamyon Pazarlama ve Satış Müdürü Bahadır
Özbayır ise ihracat pazarlarında
Euro 3-4-5 motorlu araçlar için
de planları olduklarını açıkladı.
Özbayır, “Türk filoları günden güne
yenileniyor ve gençleşiyor, dolayısıyla lojistik şirketleri uluslararası
alanda daha rekabetçi ve başarılı
oluyorlar. Artan iş hacmine paralel
olarak yatırımlar artmaya devam
edecek ve lojistik sektörü gelişimini
sürdürecektir. Lojistik sektörünün
gelişimini ve ihtiyaçlarını yakından
takip eden Mercedes-Benz Türk,
bu sektörün önde gelen tedarikçilerindendir. Bugün bu fuarda
sergilenen Axor 1840 LS, Actros
1844 LS ve Actros 1841 LSNRL
araçlarımız bu sektörde en yoğun
ilgi gören modellerimizdir. Biz de
ürünlerimizle sektöre katkı yapmaktan büyük memnuniyet ve bu
fuarda müşterilerimizle bir arada
olmaktan mutluluk duyuyoruz.”
dedi. Mercedes-Benz Türk, 18-20
Kasım tarihleri arasında İstanbul
Fuar Merkezi’nde düzenlenen Logitrans - Uluslararası Transport Lojistik
Fuarı’na Mercedes-Benz Axor 1840
LS, Mercedes-Benz Actros 1844
LS ve Mercedes-Benz Actros 1841
LSNRL kamyonlarıyla katıldı.
Kasım 2015
54
LOJİSTİK
Etis, tarım lojistiğinde büyüyor
E
tis Lojistik, tarım lojistiğinde
büyüyor. Amasya Şeker
Fabrikası’nın pancar hasatının
taşıma ihalesini kazanan Etis, önümüzdeki dönemde domates, patates
gibi mevsimlik ara tarım ürünlerinin
lojistiğinde de yeni müşterilerle tarım
lojistiği alanındaki yatay büyümesini
sürdürmeyi hedefliyor. Bu yıl dağıtım
lojistiğindeki büyüme adımlarıyla
güçlenen Etis Lojistik, dağıtımın alt
uzmanlık sahalarından olan tarım
lojistiği alanında da atağa geçti. Dağıtım lojistiği segmentinde su, içecek
ve zincir mağazadan sonra tarım
lojistiği alanında da yeni müşterilerle
büyüyen Etis Lojistik, Amasya Şeker
Fabrikası’nın bu yılki pancar hasatının
taşıma ihalesini kazanan firma oldu.
Amasya Şeker’in dış saha pancar
operasyonları kapsamında Konya’nın
üç büyük pancar üretici ilçesi Yunak,
Çetik ve Kadınhanı’nda çalışacak
olan Etis, bu ilçelerde bulunan yedi
ayrı toplama bölgesinden hasat
dönemi boyunca 60 bin ton pancarı
kurumun Suluova’daki fabrikasına
taşıyacak. Etis, üç ay sürecek olan
pancar hasatı süresince pancar
toplanan bölgelerde 2 binin üzerinde
kamyon kullanarak sevkiyatı tamamlamayı planlıyor. Etis Lojistik Genel
Müdürü Erdal Kılıç, 2015’i dağıtım
lojistiğinde büyüme yılı ilan ettiklerini
hatırlatarak, bu alandaki yatırımlarına hız kesmeden devam ettiklerini
kaydetti. Gerçekleştirdikleri işbirlikleri
ile bu alanda güçlerini artırdıklarını
söyleyen Erdal Kılıç, şimdi de tarım
lojistiği alanında büyümeye başladıklarını kaydetti. Kılıç, “Önümüzdeki dönemde domates, patates
gibi mevsimlik ara tarım ürünlerinin
lojistiğinde de yeni müşterilerle tarım
lojistiğindeki yatay büyümemizi
sürdüreceğiz” dedi.
Sürücü dostu Plantronics trafik kazalarını önlüyor
Dünyaca ünlü kulaklık markası
Plantronics, Voyager Legend’ı
özellikle trafikte seyir halindeki
sürücülerin beğenisine sunuyor.
Trafikte seyir halindeyken, cep
telefonu ile konuşmak çok
sayıda çevresel uyarıyı gözden
kaçırmanıza sebep oluyor,
trafik kazalarını da beraberinde
getiren bu duruma Plantronics
Voyager Legend ile “dur”
diyebilirsiniz.
T
rafikte sürücülerin dikkatinin dağılmaması hayati
önem taşıyor. Araba kullanırken sürücülerin dikkatini dağıtan sebeplerin başında ise cep
telefonları ile yapılan görüşmeler
geliyor. Plantronics geliştirdiği
Voyager Legend kulaklık ile bu
dikkat dağınıklığının önüne geçiyor. Plantronics’in ürünleri arasında bulunan Voyager Legend
bluetooth kulaklıkları, geliştirilmiş
teknolojisi ile telefonunuza do-
Kasım 2015
kunmadan çağrıları yönetebiliyor.
Sesli komutlarla gelen çağrıları
kabul edip reddedebileceğiniz gibi
arayan kişinin kim olduğunu da
Voyager Legend kulağınıza fısıldıyor. Üç adet mikrofonu bulunan
Voyager Legend, paslanmaz çelik
rüzgar perdeleri ile dış sesleri filtreleyerek karşı tarafa sadece sizin
sesinizi iletiyor. Araç içinde seyir
halindeyken ya da gündelik hayatta kolaylıkla kullanabileceğiniz,
sıvı dökülmelerine karşı dayanıklı
Voyager Legend, bu özellikleri
taşıyan ilk bluetooth kulaklık
olarak ön plana çıkıyor.
55
Bu çağda dezenfeksiyon
ücreti haksızlıktır ve kaldırılmalıdır
Bulgaristan tarafından mayıs 2014 tarihinde başlatılan ve TIR başına 20 euroluk ücret alınan dezenfeksiyon işlemlerine karşılık, Türk makamlarınca da 65 TL
ücret karşılığında uygulamaya konulan dezenfeksiyon işlemleri taşımacılık sektörlerine zarar veriyor.
T
ürk ve Bulgar Karayolu
Taşımacıları sektör temsilcileri
Uluslararası Nakliyeciler Derneği (UND) ve Uluslararası Taşımacılar Birliği (SMP) başkanları arasında
gerçekleştirilen toplantıda, her iki
ülkede uygulanan dezenfeksiyon
işlemlerinin yarattığı haksızlıklar ve
mağduriyetleri vurguladı. Bulgaristan tarafından Mayıs 2014 tarihinde
başlatılan ve TIR başına 20 euroluk
ücret alınan dezenfeksiyon işlemlerine karşılık, mütekabiliyet esasları
çerçevesinde Türk makamlarının da
65 TL ücret karşılığında uygulamaya
koyduğu dezenfeksiyon işleminin
her iki ülke taşımacıları için haksızlık
olduğunu vurgulayan Uluslararası
Nakliyeciler Derneği Başkanı Çetin
Nuhoğlu, “Türk TIR’ları karayolu ile
Yunanistan’a, Ro-Ro ile İtalya ve
Fransa’ya da gitmesine rağmen,
Bulgaristan’daki gibi bir dezenfeksiyon işlemine tabi tutulmuyorlar. Avrupa Birliği üyesi olan bu
ülkelerde uygulanmayan bir işlemin
Bulgaristan tarafından başlatılması
haksızlıktır ve dezenfeksiyon işlemleri
ivedi şekilde sonlandırılmalıdır” dedi.
Nuhoğlu “Türk tarafının da mütekabiliyet esasları çerçevesinde
dezenfeksiyon işlemlerine başlaması
kapsamında uygulamanın mağduru
taşımacılık sektörleri oldu. Uygulamanın karşılıklı şekilde kaldırılması
adına her iki ülke dernekleri olarak
ortak girişimleri başlatıyoruz” dedi.
Bulgaristan’ın Uluslararası Taşımacılar Birliği Başkanı Angel Trakov ise,
“Taşımaları pahalılaştıran dezenfeksiyon gibi gereksiz maliyetleri ortadan
kaldırmalıyız. Dezenfeksiyon işlemleri
taşımacılara büyük maddi kayıplar
yaşatırken, araçların uzun süreli bek-
lemelerine de sebebiyet veriyor. Taşımalarımız açısından maddi ve zaman
kayıplarına neden olan dezenfeksiyon
uygulaması her iki ülke tarafından da
kaldırılmalıdır” dedi.
Her iki ülke makamlarını
göreve çağırıyoruz
Konuyla ilgili bir yazılı açıklama yapan
UND yetkilileri, bu uygulamalardan
nakliye ve taşımacılıks ektörünün
zarar gördüğünü, kazananın olmadığını belirtti. UND’nin yetkilileri göreve
çağırdığı yazılı açıklamada şunlar yer
aldı: “Yarattığı büyük maddi kayıplar
nedeniyle uluslararası taşımacılık
sektörlerine büyük zarar veren ve
mağduriyet yaratan dezenfeksiyon
uygulamalarının gerek ülkemizde
gerek ise Bulgaristan’da karşılıklı olarak kaldırılması adına her iki ülkedeki
yetkili makamları göreve çağırıyoruz.”
Kasım 2015
56
LOJİSTİK
Kış geliyor, aracınız kışa hazır mı?
K
ış geliyor; kışlıklarımız
dolaplarda yerini almaya
çoktan başladı bile. Kendimizi, evimizi, kışa nasıl hazırlıyorsak
araçlarımız için de kış hazırlığı şart.
Peki ya aracınızı kışa nasıl hazırlamalısınız? Lastik Sanayicileri ve İthalatçıları
Derneği LASİD Genel Sekreteri Bahadır Ünsal; kışa hazırlık için yapılması
gereken ilk işin kış lastiği taktırmak
gerektiğini belirtti. Ünsal; ‘’Kış lastiği
uygulaması 1 Aralık’ta başlıyor. Son
güne bırakıp uzun kuyruklarda beklemek yerine kış lastiğinizi şimdiden
taktırın; kar yağmasını beklemeyin’’
uyarısında bulunarak tüm sürücüleri
kış lastiği konusunda hassasiyet
göstermeye çağırdı. LASİD Genel
Sekreteri Ünsal; LASİD kış rehberini
açıkladı. İşte aracınızı kışa hazırlamak
için yapmanız gerekenler:
• Kış lastiğinizi taktırın. +70C altındaki
sıcaklıklarda, yaz lastiklerinin yola
tutunma özelliği önemli oranda azalır.
Oysa kış lastikleri özel sırt karışımı ve
tasarımı sayesinde daha güçlü yol
tutuşu ve kısa fren mesafesi sağlar ve
hayat kurtarır.
• Aracınızın rutin bakımını yaptırın ve
herhangi bir sorun olmadığından emin
olun.
• Akü kontrolünü yaptırın.
• Antifriz, kışın aracınızın soğutma
sisteminin donmasını önler. Radyatör
sistemindeki suyun donmaması için
mutlaka antifriz kullanın.
• Soğuk ve yağışlı havalarda görüş
mesafesi azalacağı için sileceklerinizin
aşınma olasılığı da oldukça yüksektir.
Sileceklerinizin bakımı, kontrolü ve
gerekiyorsa değiştirilmesi önemlidir.
Silecek suyunuzun, cam yıkama
sistemini donmaktan koruyan alkol
içermeyen uygun bir sıvı olmasına
dikkat edin.
• Aracınızın sürüş problemlerini
gözden geçirin. Motorun ilk harekette
zorlanması, bozuk rölanti ve avans
ayarı, stop etme, düşük güç gibi
sürüş problemleri varsa, uygun bir
serviste aracınızın ayarlarının yapılması
gerekir.
• Yakıt sistemindeki nemin donmasını
önlemek için, depoya ayda bir kez
bir şişe buz önleyici katkı ekleyin.
Yakıt deposunun yarıdan fazla dolu
tutulması gerekir, çünkü dolu tutulan
yakıt deposu, borulardaki donmayı
önleyecektir.
• Motorunuzun yağını ve yağ filtresini;
aracınızın teknik ve bakım kitabında
belirtilmiş olan kilometrelerde değiştirin.
• Araç bagajınızda mutlaka ilk yardım
çantası, uyarı araçları, marş takviye
kablosu, kum veya paspas (çekiş
için) çekme halatı, tekerlek zincirleri,
el feneri, buz kazıyıcı, kar fırçası,
küçük bir kürek, eldiven ve battaniye
gibi yardımcı aletler bulundurun.
• Aracınızı kullanırken, kış koşullarına
uygun özel sürüş tekniklerini uygulayın. Takip mesafesine dikkat edin;
hızınızı düşürün; savrulmayı ve patinajı önlemek için ani hızlanmalardan
kaçının. Durmak veya yavaşlamak
için vites küçülterek motor frenini
kullanın.
Goodyear ve MAN işbirliği güçleniyor
G
oodyear, MAN’ın Avrupa
çapındaki “MAN ProfiDrive® Sürücü Eğitim
Programı”nın lastik tedarikçisi oldu.
Bu işbirliği kapsamında; MAN
ProfiDrive® tarafından kullanılan 25
tır, Goodyear’ın en son teknolojilerle
üretilen kamyon lastikleri olan yakıt
tasarruflu FUELMAX, yüksek kilometre performanslı KMAX ve hem
yolda hem de arazide kullanılabilen
Omnitrac II ile donatıldı. Goodyear,
anlaşma sonrası MAN’a hem lastik
tedarik edecek hem de MAN’ın
eğitmenlerini lastiklerle ilgili konularda bilgilendirecek.
Goodyear’ın, MAN’ın Avrupa
çapındaki “MAN ProfiDrive®
Sürücü Eğitim Programı”nın lastik
tedarikçisi olmasıyla ilgili görüşlerini paylaşan Goodyear EMEA OE
Satış Direktörü Peter Platje; “MAN
ile sürdürdüğümüz ortaklığı, MAN
ProfiDrive® sürücü eğitim programı
Kasım 2015
kapsamındaki araçları, Goodyear
kamyon lastiklerimiz ile donatarak
geliştirmekten mutluluk duyuyoruz.
MAN ProfiDrive®, bize, lastiklerimizi kullanan tüketicilerle doğrudan
temas kurmak konusunda önemli
bir fırsat sunuyor” dedi. Bu program sayesinde, tüketicilerine, lastik
performansının ve seçiminin sürüş
güvenliği ve konforuna ek olarak
yakıt tasarrufu üzerinde de ne kadar
önemli olduğunu göstermek için
değerli bir fırsata sahip olduklarının
altını çizen Platje, “Avrupa çapında
uygulanacak olan MAN ProfiDrive®
sürücü eğitim programı süresince,
kamyon sürücüleri Goodyear’ın katkılarıyla bunu yalnızca teorik olarak
değil, pratik olarak da öğrenme ve
deneyimle şansına sahip olacaklar”
dedi. MAN ProfiDrive® Başkanı
Adreas Griem ise Goodyear’ın
kendileri için mükemmel bir iş ortağı
olduğunu ve birlikte uzun ve başarılı
bir çalışma süreci geçirdiklerini belirtti. Griem,” Biz dünya çapındaki
profesyonel ve pratik eğitimlerimizde Goodyear ile işbirliğimizden
destek almaya devam ediyoruz.
Goodyear’ın en son teknolojiyle
geliştirilmiş olan kamyon lastikleri
ailesi ile özel MAN ProfiDrive® eğitmenlerimizin kamyon lastiği ile ilgili
konularda eğitimi, bizim için çok
değerli” dedi. Goodyear ve MAN,
“Trucknology Günleri” gibi önemli
organizasyonlarda daha önce de
birlikte çalışmışlardı.
57
Yeni Orta Vadeli Program’da üretken
yatırımların cazibesinin artırılması hedefleniyor
2
016-2018 döneminde
vergi ve kredi maliyetlerinin farklılaştırılması
gibi araçlarla üretken
yatırımların cazibesinin
artırılması planlanıyor.
Yeni Orta Vadeli Program’a (OVP)
göre imalat sanayi başta olmak
üzere yeni yatırımların gerçekleştirilmesi, ihracatın artırılması ve teknolojik gelişme için mevcut teşvik
politikaları etkin şekilde uygulanacak, ihtiyaçlara göre yatırım teşvik
sistemi gözden geçirilecek. Yatırımcılara ve işletmelere yönelik bürokratik ve hukuki süreçler iyileştirilecek, uluslararası standartlara ve en
iyi uygulamalara göre mevzuat hızla
güncellenecek. Yatırımcılara uygun
nitelikte yatırım yeri tahsisi yapabilmek için yeterli arsa üretimi sağlanması amacıyla hazine arazileri başta
olmak üzere yatırıma elverişli arazilerin envanteri çıkarılacak ve tahsis
süreçleri etkinleştirilecek. Vergi ve
kredi maliyetlerinin farklılaştırılması
gibi araçlarla üretken yatırımların
cazibesi artırılacak. Özelleştirme politikası, yurt içinde üretken alanlara
yeni yatırımlar yapılması politikasıyla
eşgüdüm içerisinde uygulanacak.
Kamu ve özel kesim yatırımları
birbirlerini tamamlayacak
Kamu Ar-Ge ödeneklerinin tahsisinde, özel kesim yatırımlarının yüksek
dış ticaret açığı verilen sanayi kollarında üretime yönlendirilmesine öncelik verilecek. Kamu yatırımlarının
büyümeye, özel kesim yatırımlarını
desteklemeye, bölgelerin gelişme
potansiyellerini harekete geçirmeye,
istihdamı ve ülke refahını artırmaya
katkısının azami seviyeye çıkarılması temel amaç olacak. Kamu
ve özel kesim yatırımları birbirlerini
tamamlayacak şekilde bütüncül bir
bakış açısıyla ele alınacak. Kamu
yatırımları, özel sektörün üretken faaliyetlerini destekleyecek nitelikteki
ekonomik ve sosyal altyapı alanlarına yönlendirilecek. Kamu yatırımlarında, kamu-özel işbirliği modeliyle
yürütülenler dâhil eğitim, sağlık,
içme suyu ile kanalizasyon, sulama,
bilim-teknoloji, bilişim ve başta de-
mir yolu, liman, lojistik merkezleri
olmak üzere ulaştırma sektörlerine
öncelik verilecek. Sanayide kullanılan verimsiz elektrik motorlarının
dönüşümü destek kredisi programıyla kredilere erişim kolaylaştırılıyor. KOBİ’lerin üst limiti 300 bin lira
olarak bankalardan kullanacakları
kredilerde, faizin tamamı KOSGEB
tarafından karşılanacak, toplam 36
ay vadeli kredinin ilk 12 ayı ödemesiz dönem olacak. Böylece üretim
maliyetleri düşecek KOBİ’lerin iç
ve dış pazarlarda rekabet güçleri
artacak. Güneydoğu Anadolu
Projesi (GAP), Doğu Anadolu
Projesi (DAP), Konya Ovası Projesi
(KOP) ve Doğu Karadeniz Projesi (DOKAP) bölgelerinde eylem
planları kapsamında özel sektör
yatırımlarını destekleyecek ekonomik ve sosyal altyapı ile beşeri
kaynakların geliştirilmesine yönelik
projelerin gerçekleştirilmesine
devam edilecek. Yatırımcı tabanının genişletilmesi amacıyla yeni
borçlanma araçlarının geliştirilmesine ilişkin çalışmaları sürecek.
Yatırım desteklerinde ithal ürünlere
bağımlılığı yüksek olan teknoloji yoğun ürünler önceliklendirilecek. Bu
kapsamda dış talebe uygun nitelik
ve nicelikteki yüksek katma değerli
ürünlerin ihracatı amacıyla üretim
aşamasını ve etkililiği dikkate alan
destek programları uygulanacak.
Hizmetleri ve yatırımları da içeren serbest ticaret anlaşmalarına
ağırlık verilecek. Serbest bölgelerin
faaliyetlerine, doğrudan yabancı
yatırımı ve teknoloji girişini hızlandıracak, firmaları ihracata yönlendirecek şekilde yön verilecek. Dış
yatırımları cazip etme noktasında
da bu adımlar önemli. Ülkemize
geçtiğimiz 13 yılda 149 milyar
dolar uluslararası sermaye yatırımı
geldi. Geçtiğimiz yıl dünyada uluslararası doğrudan yatırım hacmi
%16 azalırken, ülkemizde yüzde
1’e yakın artışla 12,5 milyar dolara
ulaştı. Öte yandan kendi iş yerini
açan gençlerden üç yıl boyunca
gelir vergisi alınmaması planlanıyor.
İşini kurmak isteyenlere 50 bin
lira karşılıksız hibe, 100 bin lira da
Rifat Hisarcıklıoğlu/
TOBB Başkanı
faizsiz kredi veriliyor. Tekno girişim
alanında ise TÜBİTAK aracılığıyla
farklı destekler sağlanıyor. Gençlerin iş kurmak için teşvik edilmesi
önemli. Zira girişimcisi olmayan bir
ülkenin kalkınma şansı bulunmuyor.
Devlet eliyle kalkınma olamayacağı
Sovyetler Birliği’nin çökmesinden
sonra anlaşıldı. Eğer Türkiye kalkınacaksa girişimcisiyle kalkınacak.
Risk alan, çalışan ve gayret eden
insanlarıyla kalkınacak. Bu nedenle girişimcilik TOBB olarak da
en fazla değer ve önem verdiğimiz
konuların başında geliyor. Amacımız, üniversiteyi bitireyim, devlete
kapak atayım anlayışını değiştirmek.
Ben de iş dünyasına atılayım, işimi
kurayım, yanımda birkaç insanı
çalıştırayım, ben de üreteyim, ben
de kazanayım, ülkemin ve milletimin
refahını artırayım anlayışını yerleştirmek. Bunu başarırsak gelecekten
endişeye duymaya gerek kalmaz.
Bu çerçevede yenilikçilik ve girişimciliği, Türkiye’nin kalkınmasında iki
anahtar kelime olarak görüyoruz.
Üçüncü kilit kelime de istikrar. İstikrarın olmadığı dönemlerde ekonomi
ciddi darbe alıyor. Her kriz girişimcilik ruhumuza darbe vuruyor. Oysa
girişimci bir milletiz. Bu girişimciliğin
yeşermesi Türkiye’nin istikrarına
bağlı. Türkiye, istikrar içinde yoluna
devam ederse Allah’ın izniyle bu
milletin önünde hiçbir engel kalmaz.
Ülkemizin, birlik, beraberlik ve istikrar içinde yoluna devam edeceğine
inanıyorum.
Kasım 2015
58
SÖYLEŞİ
Kollektif eylem anlayışı ile lojistik
sektörü işgüzarlardan kurtulabilir
TEİD (Etik ve İtibar Derneği) Genel Sekreteri Tayfun Zaman, “Hem kamu hem
de özel sektör tarafında gümrük ve lojistik sektöründe yapılmış olan hatalar ve
zaman zaman günümüzde de karşımıza çıkan bireysel hatalardan dolayı sektörlerin itibar bakımında zarar gördüğü açıktır. Burada önerimiz, 21. yüzyılda
benzer durumlarda mücadelenin ve itibarın yeniden kazanılmasının en etkili
yolu olan ‘Kolektif Eylemler’dir” diyor.
İ
ş etiğinin Türkiye’de faaliyet
gösteren tüm şirketlerin yazılı
kültürünün temel taşı haline
gelmesi hedefiyle yola çıkan
Etik ve İtibar Derneği (TEİD),
Türkiye’nin ileri gelen 22 şirketi tarafından Mayıs 2010 yılında kuruluyor.
Üyelerine sadece iş etiği politikası
oluşturma ve uygulamasında yardım ve rehberlik etmekle kalmayıp,
şirket etik değerlerinin şirketin tüm
idari ve ticari fonksiyonları tarafından benimsenmesi, bir iş yapma
biçimi haline getirilmesini sağlıyor ve
destek vermek amacıyla çalışmalarını sürdüren TEİD’in, bugün Türkiye
GSMH’nın yüzde 14’ünü oluşturan
ve 200 bin üzerinde çalışana istihdam sağlayan 120’yi aşkın kurumsal üyesi bulunuyor. Türkiye’deki
çalışmalarının yanında uluslararası
ortaklıkları ve üyelikleri olan TEİD’in;
B-20 Yolsuzlukla Mücadele Ağı
Üyeliği, B-20 Türkiye Yolsuzlukla
Mücadele Görev Gücü ve Çalışma
Grubu Üyeliği, TRACE International
Türkiye Temsilciliği, Global Ethics
Network Bölge Temsilciliği, European Business Ethics Network Üyeliği,
Basel Institute on Governance
Çalışma Grubu Üyeliği ve OECD
Yolsuzlukla Mücadele Çalışma
Grubu ve Bölgesel Danışma
Kurulu Üyeliği yer alıyor. TEİD’in
250 gümrük müşavirliği ofisiyle
imzaladığı “Gümrük Müşavirleri
Meslek Etik Standartları” ile ilgili
olarak TEİD (Etik ve İtibar Derneği)
Genel Sekreteri Tayfun Zaman,
“Gümrük Müşavirleri Meslek Etik
Standartları, başta İstanbul Gümrük
Müşavirleri Derneği olmak üzere
Mersin, Bursa, Ankara ve İzmir
Gümrük Müşavirleri Dernekleri’nin
Kasım 2015
birlikte attıkları önemli bir adımdır ve
Dernek Başkanları’nın liderliğinde
her derneğin kendi üyeleri adına
imza attıkları ortak bir inisiyatif olma
özelliğini taşımaktadır. TEİD’in bu
beyannamedeki rolü ise bu önemli
adımı atma kararı alan derneklere
rehberlik etmek ve ortak meslek
standartlarının dünya standartlarında oluşturulmasını sağlamak
aşamasında gerçekleşmiştir” diyor.
TEİD (Etik ve İtibar Derneği)
Genel Sekreteri Tayfun Zaman
Gümrük müşavirliklerinin sadece
birer özel sektör kuruluşu değil aynı
zamanda kamu yararını ve ticaretin
güvenliğini gözeten, dış ticaretin verimli, güvenli ve sürdürülebilir olmasını sağlayan çok yönlü etki alanına
sahip bir sektör olması bakımından
oldukça önemli olduğunu ifade
eden Zaman, Türkiye toplam dış
ticaretinin yüzde 95’inin gümrük
müşavirleri aracılığı ile yapılmakta
olduğunu söylüyor.
Başta yolsuzluk olmak üzere
tüm risklere bütüncül bir bakış
sağlanmalı
“Ekonomimiz ve ticari hayatımızın
gelişimi için bu kadar önemli olan
bir sektörde başta yolsuzluk olmak
üzere suistimal riskleri, çevre riskleri
gibi tüm risklere bütüncül bir bakışın
sağlanabilmesi için ortaya bir ortak
irade çıkması oldukça önemlidir ve
bu adım atılmıştır” diyen Zaman,
‘Gümrük Müşavirleri Meslek Etik
Standartları’ için aslında mesleğin
icrasına dair tüm riskleri içeren bir
ortak irade beyanı denilebileceğinin
altını özenle çiziyor. “Bu beyannameye imza atan Gümrük Müşavirleri
kendilerinin bu değerlere uyacağını
beyan ederken, rakiplerinden de aynı
gönüllülüğü beklediklerini ortaya koymuşlardır. Ortaya çıkan bu kolektif
eylem, gümrükler alanında Dünya’da
ve Türkiye’de en kapsamlı ve geniş
katılımlı örnek olma özelliğini taşımaktadır ve Birleşmiş Milletler Kolektif
Eylem Rehberi’ne geçmiştir” diyen
Zaman, Dünya Bankası verilerine
göre her yıl dünyada rüşvete ödenen
paranın 1 trilyon doların üzerinde olduğunu belirtiyor. Konuyla ilgili olarak
Zaman şu bilgileri veriyor: “Dünya’da
‘rüşvet’ diye bir kavramın varlığının
gelişmekte olan ülkelerin ekonomilerine olan iş yapma maliyetini ise yüzde
20 artırdığını biliyoruz. Bunun anlamı,
şirket olarak rüşvet verin veya vermeyin, rüşvetin kendi başına varlığı
ile iş yapma maliyetine doğrudan etki
59
ettiğidir. Dolayısıyla rüşvetle mücadele sadece gümrüklerde değil özel
sektörün tamamı için bir verim kaybı
meselesidir; şirketlerin ve kamunun
adil rekabet şartlarının korunması
ve iş veriminin artırılması için birlikte
mücadele etmeleri gereken ortak bir
düşmandır. Bundan önceki dönemlerde rüşvet ve yolsuzlukla mücadele
konusunda beklentiler kamunun
konuya ilişkin yükümlülükler getirmesi,
mevzuat geliştirmesi ve kanunlar getirmesi kanunlara uymayan şirketleri cezalandırması yönündeydi. Günümüzde ise konunun sadece kamu tarafına
bırakılmasının istenilen sonuçları elde
etmede başarı getirmediği ve özel
sektörün de yönetim kurulu iradesi
ile konuya ilişkin çalışmalar yapmaları ve mücadeleyi kamu ile beraber
sürdürecek gönüllülüğe sahip olmaları
gerektiği görülmektedir. Bu anlamda
TEİD’in varlığı ve özel sektördeki ilgili
çalışmaları günümüz gerçeklerini anlayan ve inisiyatif almak isteyen şirketler
açısından oldukça önemli diyebiliriz.
Bu şirketlerin TEİD üyelikleri bile bu
mücadelede var olduklarını gösteren
bir adımdır.”
TEİD, çalışmalarına
devam ediyor
“TEİD’in yolsuzluk alanında son
dönemde yaptığı ve ses getiren
önemli çalışmalardan birkaçına
örnek olarak, G-20 ülkeleri arasında,
iş etiği ve yolsuzlukla mücadele alanında faaliyet gösteren, G-20/B-20
programları ve öncelikleri ile uyumlu
çalışan ilk referans merkezinin kurucusu olması “Turkish Integrity Center
of Excellence (TICE)” sonuçlarını 5.
Uluslararası Etik Zirvesi’nde açıkladığımız “Özel Sektörde Yolsuzluk
Algı Araştırması” ile B-20 Yolsuzlukla
Mücadele Görev Gücü kapsamında
oluşturulan “Gümrüklerde Kolektif
Eylem Yoluyla Yolsuzlukla Mücadele
Rehberi” ve “KOBİlerde Yolsuzlukla
Mücadele Rehberi”ni sayabiliriz”
diyen Zaman, gerçekleştirilen bu
çalışmaların ve atılan adımların etkili
ve sürdürülebilir olması için geleceğin
liderleri gençlerin rolünün öneminin
farkında olduklarını ve çalışmaları
üniversite hatta liselere kadar taşımış
bulunduklarını da söylüyür. Zaman,
“Mustafa Saffet Anadolu Lisesi
öğrencilerinin kendi girişimleri olan
şirketlere birer etik kodu yazma isteği ile bize başvurmaları sonucunda
kendi şirketlerine etik kod yazmaları
sürecinde destek olduk. Bunun
yanında Mustafa Saffet Anadolu
Lisesi’nin Türkiye’nin etik kodu olan
ilk devlet lisesi olmalarının adımlarını
attıkları Mustafa Saffet Anadolu
Lisesi Etik Kurulu’nun oluşturulmasında ve Mustafa Saffet Anadolu
Lisesi Etik Değerler Bildirgesi’nin
hazırlanmasında kendilerine rehberlik etme fırsatı yakaladık. Üniversitelerde ise ilk işbirliğimizi İstanbul
Bilgi Üniversitesi gerçekleştirdik ve
“İş Etiği Uygulama ve Araştırma
Merkezi”ni kurduk” diyor. Sorumlu liderliğin ve etik bakış açısının
gençlere kazandırılmasına yönelik
çalışmalara ve tabi ki özel sektöre
yönelik çalışmalara ilerleyen dönemlerde de devam edeceklerini belirten
Zaman, Kasım’da Antalya’da
gerçekleşecek G-20 Zirvesi’nde
bu konuda çeşitli konuların konuşulacağını, tavsiyelerin verileceğini
vurguluyor. Zaman, “Türkiye’nin
G-20 ev sahipliğini yaptığı 2015 yılı
gümrüklerde yolsuzlukla mücadele
ve gümrüklerde verimin artırılması
alanlarında çok önemli çalışmaların
yapıldığı bir yıl oldu. 17 global şirketin üyesi olduğu Gümrükler Çalışma
Grubu’nda, G-20 hükümetlerine
yönelik beklenti ve politika önerilerinin yanında, dönem başkanlığımız
süresince bu alandaki ilk örnek
olma özelliğin taşıyan “Gümrüklerde
Kolektif Eylem Yoluyla Yolsuzlukla
Mücadele Rehberi” yazıldı ve diğer
18 G-20 ülkesiyle paylaşıldı. Türkiye
KOBİ’lerin güçlendirilmesi ve dünya
ekonomisine entegrasyonu alanında
bir referans merkezi olacak “World
SME Forum” kurulmasıyla B-20 çalışmalarında örnek bir atılım yaptı ve
G-20’ye öneriler veren bir B-20’den
çok uygulamacı bir B-20 dönemi
olacağına yönelik verdiği sözde
somut bir adım atmış oldu. TEİD’in eş
yazarı olduğu “Gümrüklerde Kolektif
Eylem Yoluyla Yolsuzlukla Mücadele
Rehberi” ve “KOBİlerde Yolsuzlukla Mücadele Rehberi” World SME Forum’un
ilk ürünü olma özelliğini taşıyor” diyor.
Lojistik sektörü birkaç işgüzar yüzünden gümrüklerde sıkıntı olduğunu ve
sektörün komple suçlandığını ifade
ediyor. Zaman ve hız kavramının son
derece önemli olduğu lojistik sektöründe bu açmazı nasıl değerlendiriyorsunuz? Buradan lojistikçilerimize gümrük
konusunda özellikle hangi tavsiyelerde
bulunursunuz sorumuza yönelik olarak
Zaman, “Hem kamu hem de özel sektör
tarafında gümrük ve lojistik sektöründe
yapılmış olan hatalar ve zaman zaman günümüzde de karşımıza çıkan
bireysel hatalardan dolayı sektörlerin
itibar bakımında zarar gördüğü açıktır.
Burada önerimiz, 21. yüzyılda benzer
durumlarda mücadelenin ve itibarın
yeniden kazanılmasının en etkili yolu
olan “Kolektif Eylemler”dir. Belli bir işi
yapma zihniyetini ve iş etiğini benimsemiş şirketlerin bir araya gelerek “Gümrük
Müşavirleri Meslek Etik Standartları” gibi
ortak etik beyanlarına imza atmaları, bu
beyanların gerekliliklerinin uygulanmasına
yönelik ortamın sağlanması için çalışmalarını sürdürmeleri ve meslek standartlarını yükseltmeleri, dolayısıyla sorunuzda
bahsettiğiniz birkaç işgüzarın sektörün
itibarını etkileyecek hatalar yapmasına
gene sektör dinamiklerini kullanarak engel olacak ortamları oluşturmaları en etkili
çözümdür” diyor. Gümrük müşavirlerinin
inisiyatif alıp sağladıkları bu ortamın sadece kendi ekiplerini değil rakiplerini hatta
müşterilerini de eğitmelerine yardımcı
olacağını ifade eden Zaman, böylelikle
adil rekabet koşulları oluşturulurken, rüşvetin teklif edilmesine yönelik ortamın da
oluşmasının baştan engellenmiş olacağının altını özellikle çiziyor.
Kasım 2015
60
LOJİSTİK
Koluman 50. yılını Tataristan’daki
yatırımla taçlandırdı
Koluman Rus’un Tataristan’ın Kip Master Sanayi Merkezi’nde açtığı tesiste Kamaz kamyonları için üstyapı üretmeyi planlıyor. 4 bin metrekare kapalı alanda
yapılan tesiste başta vakumlu süpürge olmak üzere, beton pompası ve kamyon
üstyapıları üretilecek.
K
oluman Rus’un Tataristan
Yar Çallı’daki Pazarlama,
Eğitim ve Montaj Merkezi 3 Eylül’de Rusya Federasyonu
Tataristan Cumhurbaşkanı Rustam
Minnihanov, Koluman Holding
Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa
Koluman, Koluman Otomotiv Yönetim Kurulu Üyesi Kaan Saltık, Yönetim Kurulu Üyesi Kürşat Tüzmen,
Rusya Federasyonu Meclisi Üyeleri,
Kamaz ve KİP Master yöneticilerinin
katılımlarıyla resmi açılışı gerçekleştirdi. Koluman’ın Rusya’daki firması
olan Koluman Rus’un 1,5 milyon
dolar başlangıç yatırımıyla kurulduğu
tesiste, Koluman Otomotiv ürünlerin
Rusya federasyonunda satış, montaj
ve satış sonrası işlemleri gerçekleşecek. Koluman Rus KİP Master
tesislerinde 4 bin metrekarelik
tesiste, kamyon üstyapıları, vakumlu
süpürge ve beton pompası üretiliyor.
Kasım 2015
Vakumlu süpürgeler
kullanılmaya başladı
Rusya pazarına girerken Koluman
Rus Rusya’nın en büyük kamyon üreticisi Kamaz kamyonları
için üretim yapmayı hedefliyor.
Koluman Rus geniş ürün paleti
içerisinde öncelikle başarısını
ispatlamış iki adet vakumlu süpürge üstyapısını standart Kamaz
kamyonları üzerine adapte etti. Bu
ürünlerden KRS 60 belediye ve
karayolları yol süpürme hizmetleri
için, KRS 90 da havalimanlarında
kullanılmak üzere Kamaz kamyonlarına monte edildi. Koluman
süpürge üstyapıları Avrupa’nın
tüm önde gelen vakumlu süpürge üreticilerinin de üye olduğu
E-United derneği tarafından
yapılan tüm testlerden en yüksek
puan olan 3 yıldızı aldı. Bu başarısı
ile hem dernek üyesi olarak kabul
gördü hem de Avrupalı üreticiler
için son derece iddialı bir rakip olduğunu ispatladı. Şimdi Koluman
bu başarısını Kamaz kamyonları
ile Rus pazarında tekrarlamak
istiyor. Bu her iki ürünün de kalite/
fiyat performansı tüm potansiyel
kullanıcıları heyecanlandıracak
ve onlara alım kararlarında iddialı
bir alternatif sunacak. Bu iki ürün
sadece bir başlangıç. Koluman’ın
esas hedefi Kamaz kamyonları
üzerinde gerekli iyileştirmeleri
de hayata geçirip tam hidrostatik donanımlı vakumlu süpürge
üstyapılarını Rus pazarına sunmak
ve pazar lideri haline gelmek. Bu
üstyapılar klasik vakumlu süpürgelere nazaran hem akaryakıt
sarfiyatı, hem de sessizliği hem
de bakım/onarım kolaylığı ile Rus
tüketicilerin beğenisini ve tercihini
kazanacak.
61
OKT Trailer yeni nesil süt tankeri,
hijyen ve verimlilik sunuyor
O
KT, araştırmave ürün geliştirmeleri sonucu Yeni Nesil,
Süt Tankeri’ni üretti ve
basın lansmanını 5-8 Kasım tarihleri
arasında düzenlenen Anadolu Expo 2.
Canlı Hayvan Fuarı’nda gerçekleştirdi.
2015 yılında Türkiye’de ilk defa OKT
teknolojisi ile geliştirilen yeni nesil Süt
Tankeri, şasi üzerinde eski tip birbirinden bağımsız gövdeler yerine yekpare
gövdeli olarak üretildi. 7.780 kg. boş
ağırlığı olan süt tankeri, 28 bin litre süt
taşıyor. Süt tankeri ile ilgili 3. Ulusal
Süt Zirvesi’nde konuşan OKT Genel
Müdürü Hakan Maraş, Türkiye’ye bir
ilki daha kazandırmanın haklı gururunu
yaşadıklarını söyledi. 1983 yılından
itibaren yenilikçi düşüncenin ve inovasyonun peşinden giderek başarıya
ulaştıklarını belirten Maraş, “Yeniliğin
ve kalitenin izinden ilerleyen firmamız,
bugün, 250’ye yakın çalışanıyla sektöre yön veren, Ar-Ge çalışmaları ile
müşterilerini yeni ürünler ile tanıştıran
ve ürünlerini dünya standartlarında üretip 29 ülkeye ihraç eden bir
konuma ulaştı.” dedi. Yeni Nesil Süt
Tankeri’nin de OKT’nin araç üstü
ekipman ve treyler sektörüne inovatif
bakışının sonucu olarak geliştirildiğini
söyleyen Maraş, “Süt Tankerimizin
üretimini, Bozulabilir Gıda Madde-
lerinin Uluslararası Taşımacılığı ve
bu tip Taşımalarda Özel Ekipmanların Kullanımı Antlaşması olan ATP
kapsamında gerçekleştirdik. Sütün,
insan sağlığına uygun bir şekilde steril
ve güvenli taşınması amacıyla tank
içerisinde yapılan kimyasal uygulama,
pasivasyon ve pickling sayesinde
yüzey parlaklığı sağlanırken iç yüzey
temizliği ile de sütün tutunması ve
bakteri oluşumu engellenmektedir.”
dedi. Sütün taşınması esnasında
ısı değerlerini koruyabilmek için çok
hassas çalışmalar yaptıklarını sözlerine ekleyen Maraş, sütün dolum
anından boşaltım süresine kadar ısı
değerlerinin sabit kalması kapsamında gövdenin izolasyon ile kaplandığını
söyledi. Ağırlığı azaltılırken sağlamlık
ve mukavemetinin arttırılması içinözel
tasarım detaylarıyla projelendirilen
tankın, paslanmaz çelik malzemeden
üretildiğini ifade eden Maraş, “Süt
tankeri üretiminde,silindirik ve ana
gövde yapısındaenlemesine eksiz,
yekpare levhalar vebunların kaynak
birleşimlerinde ISO3834 Kaynaklı
imalat kalite yeterlilikonayı kapsamında sertifikalıkaynakçılar tarafından ve
en uzunkaynak dikiş teknolojisiyle
üretildi.” dedi. Maraş, Yeni Nesil Süt
Tankeri’nde kullanıcı ergonomisinin
ön plana çıkarıldığını,dolum- boşaltım
sisteminde ve ekipman kullanımında
kolaylık sağlandığını söyleyerek konuşmasını sonlandırdı.
Kasım 2015
62
KISALAR
Hıdırusta 5. şubesi ile kıtalararası yedek parça köprüsü kurdu
H
ıdırusta, 5. şubesini Anadolu
Yakası’na açtı ve 5. şubesi ile
kıtalararası ‘yedek parça köprüsü’ kurdu. Hıdırusta’nın İkitelli’de
bulunan merkezinden tam 54 km
uzaklıkta bulunan Anadolu Yakası
Şubesi, 20 Ekim 2015 tarihi itibarıyla Hıdırusta bayrağını dalgalandırmaya başladı. Yaklaşık 1000
metrekarelik alan üzerinde iki katlı
binasında hizmet veren Hıdırusta Anadolu Yakası Şubesi, geniş
depolama alanlarına sahip. Şube
Müdürlüğü’nü 17 yıl sektör deneyimine sahip Koray Çelik üstlenirken,
deneyimli satış ve lojistik kadrosu
da dikkat çekiyor. İş ortaklarının
stok yükünü hafifletecek İstanbul’daki ikinci üs olarak gerek stratejik gerekse lokasyon bakımından
Anadolu Yakası’nın gelecek vadeden ilçesi Sancaktepe’yi seçtiklerini
söyleyen Hıdırusta Otomotiv AŞ.
Genel Müdürü Rıza Şahin, şube
zincirlerine 5. halkayı eklemenin
gururunu yaşadıklarını aktarıyor.
‘Yedek Parça Deposu’ misyonlarını
şubeleri aracılığıyla Türkiye geneline
yaymaya devam ettiklerine işaret
eden Şahin, sözlerini şöyle sürdü-
rüyor: “Anadolu Yakası şubemiz
de bunun en iyi örneklerinden
biri olacak. Öncelikli hedefimiz iş
ortaklarımızın stok yükünü hafifletmek. Merkez depomuzdan günlük
düzenli sevkiyatlar yaparak stoklarımızı güçlendiriyor, bulunabilirlik
oranlarımızı artırıyoruz. Böylece iş
ortaklarımızın taleplerine en kısa
sürede cevap vermeyi hedefliyoruz.
Yine şubemiz vasıtasıyla günlük
servislerimizi de çoğaltarak bölgedeki iş ortaklarımıza büyük avantaj
sağlayacağız.” 2020’de tüm ticari
araçların lider yedek parça dağıtıcısı olmayı hedefleyen Hıdırusta, 5 yıl
içinde Türkiye’nin 10 farklı noktasında hizmet vermeyi planlıyor.
Alcoa’nın yeni ürünüyle jantlar daha kazançlı
yenilemek üzere yorulmadan çalışıyor. Jantlarımız sağlam, güvenilir ve
filoların toplam maliyetini azaltıyor –
üstelik daha fazla taşıma kapasitesi
de sağlıyor. Böylece büyük maliyet
tasarrufları elde ediliyor. Yeni LvL
ONE jantı, müşterilerin Alcoa’dan
beklediği performans ve değeri
sunmaya devam ettiğini gösteren
örneklerden yalnızca biri. Müşterilerimizin çok beğeneceğini düşünüyoruz.”
A
lcoa, ticari araçların alüminyum
jantları için kullanılan yeni LvL
ONE® Avrupa lansmanını yaptı. LvL
ONE®, 2016’nın ikinci çeyreğinde
tüm standart Alcoa jant ebatlarında
kullanılacak. Ayrıca “Brushed” ve
“Dura-Bright® EVO” jantlarının yanı
sıra Alcoa’nın ticari kamyon filoları için
sunduğu üç seçenekten biri olacak.
Piyasada mevcut olan tüm Alcoa
Aluminyum Jant seçenekleri gibi,
Kasım 2015
yeni LvL ONE jantlar da Avrupa pazarı için
Alcoa’nın Macaristan’daki son teknolojiyle
donatılmış jant tesisinde üretilecek olup
sürücülere ve ticari filolara önemli avantajlar
sağlayacak.
Alcoa Wheel Products Avrupa, Afrika ve
Orta Doğu Başkan Yardımcısı ve Genel Müdürü RandallScheps ürün ile ilgili
şunları söyledi: “Dövme alüminyum jantı
yaklaşık 70 yıl önce icat ettik ve Alcoa
o günden bu yana ürünü geliştirmek ve
Avantajlar neler?
• Çelikten beş kat daha güçlüdür;
böylece daha az zarar görür ve
onarım süresi daha kısadır;
• Yüzde 47’ye kadar daha hafiftir;
böylece taşıma kapasitesi artar,
çalışma sıcaklıkları daha düşük olur
ve önemli yakıt ve maliyet tasarrufları sağlar;
• Göz alıcıdır; Brushed modellerine göre daha pürüzsüz ve daha
parlak bir yüzeye sahip.
63
4S olarak tasarlanan TruckMarket ile
2.el araçlar Ford Trucks garantisinde
2. el ağır ticari araçta güven arayanların adresi “TruckMarket” olacak. Ekspertiz raporlu, garantili, uygun faizli her marka ve model ikinci el ağır ticari araçlar,
Ford Trucks güvencesiyle, TruckMarket’te müşterisiyle buluşacak. TruckMarket, ağır ticaride en yaygın tesis ağına sahip kurumsal 2. el markası olarak,
20Ford Trucks bayisinde hizmet vermeye başlayacak.
Uygun finansman ve cazip kiralama koşulları TruckMarket’te
F
ord Otosan’ın ağır ticari araç
markası Ford Trucks, son yıllarda büyük önem kazanan 2. el
alım-satım operasyonları için yapılandırdığı yeni markası TruckMarket’i,
kamuoyuna tanıttı. Her marka ve
model ağır ticari 2. el araçları; ekspertiz, garanti ve finansman çözümleri,
kasko ve bakım hediyesi ile birlikte
sunan TruckMarket, müşterilere “2.
El’de Ford Trucks güvencesi” sunmayı hedefliyor.
TruckMarket’te detaylı ekspertiz
ve Ford Trucks garantisi
TruckMarket’te her marka ve model
çekici ve kamyonlar; motor, şanzıman, diferansiyel, şasi, üst yapı, lastik,
aydınlatma, kabin ve kaporta kontrolleri yapılıp, tramer hasar geçmişinin
yer aldığı detaylı bir ekspertiz raporu
ile satışa sunuluyor. Ford marka çekici
ve kamyonlarda ise ekspertiz raporunun yanısıra, aracın servis ve bakım
geçmişiyle ilgili bilgiler de yer alıyor.
TruckMarket’te satılacak tüm Ford
marka çekici ve kamyonlara garanti
hizmeti de veriliyor. 0-24 ay arasındaki
araçlara +1 yıl garanti sunulurken,
24-48 ay arasındaki araçlara aktarma
organlarındaki üretim kaynaklı tüm
hataları da kapsayacak şekilde, +6
aylık garanti veriliyor.
TruckMarket, satışa sunduğu her
marka ve model 2. el kamyon ve çekici için en uygun vade ve faiz oranlarıyla kişiye özel finansman çözümleri
sunuyor. Müşteri, ödeme koşullarını
kendi şartlarına en uygun hale getirebilirken; kredi başvurusu, kasko
ve sigorta işlemleri için tek noktadan
hizmet alabiliyor.Ayrıca,Yapı Kredi
Bankası, Koçfinans ve Türkiye İş
Bankası işbirliği ile düşük faizli kredilerden yararlabiliyor. Truckmarket’in
satışa sunduğu her marka ve model
2.el kamyon ve çekici araçlar için 80
bin TL kredi kullanımında 12 aylık
vadede yüzde 0.28 faiz oranı avantajı
sunuluyor. TruckMarket yalnızca ağır
ticari satışları ile değil cazip kiralama
teklifleri ile de dikkat çekiyor, 2. el
araç müşterileine Avis aracılığıyla 1236 ay arası kiralama imkanı sunuyor.
Kasko ve bakım hediyesi
Ford Trucks’ın ikinci el ağır ticari
markası kasko hediyesi ile de fark
yaratıyor. TruckMarket’te seçilmiş
araçlar için 1 yıllık kasko hediyesi sunuluyor. Kasko hediyesine ek olarak,
bakım konusunda da müşterilerine
en yüksek kalitede hizmet vermeyi
hedefleyen Truckmarket’ta, Ford
Trucks’ın ikinci el ağından alınan tüm
Ford marka araçlar ücretsiz olarak
tüm bakımları yapılmış şekilde müşterilere teslim ediliyor.
Toplu alımlarda aracınız size TIR
üzerinde gelsin
Ford Trucks, ikinci el ağır ticari
sektöründe yenilikleriyle fark yaratmaya devam ederken, TruckMarket
bir diğer ayrıcalığı ile satın alınan ağır
ticari araçları ayağınıza getiriyor. Minimum 3 adetlik Ford Cargo marka
araç alımında TruckMarket araçları
müşterinin istediği lokasyona TIR
üzerinde sevk ederek alıcının istediği
yere ulaştırıyor.
Serhan Turfan: Truckmarket
2.elde müşteriye güven veriyor
Ford Trucks Türkiye Direktörü Serhan
Turfan: “Yenilenen ve geniş bayi yapılanmamız, ürünlerimizdeki yenilikler
ve kalite, sunduğumuz ek hizmetler ile
müşterilerimizin beğenisini kazanarak
2008’den bu yana pazar payımızı
yüzde 15’ten yüzde 25’e çıkardık.
2015 yılının ilk 10 ayında 6222 araç
satarak geçen seneye göre pazarın
çok üzerinde yüzde 33’lük bir büyüme
yakaladık” dedi ve ekledi: “Yeni bayi
yapılanmamız kapsamındaki en
önemli yaklaşımlarımızdan biri 2. el
araç alım satım operasyonları idi ve
buna yönelik yeni plazalarımızı da 4S
olarak tasarladık. Bununla birlikte, yeni
araca göre 1’e 4 oranında alım satımın
gerçekleştiğiağır ticari pazarında 2. el
pazarında kurumsallaşma ihtiyacının
çok önemli olduğunu düşünüyoruz.
Son dönemde 2. el pazarının önemi,
pazarın büyümesi ile paralel olarak
artış gösteriyor. Ford Otosan olarak; 2.
el alım satım operasyonlarında güven
arayan müşterilerimize yönelik olarak
Ford Trucks güvencesiyle kurumsal bir
2. el markası “Truckmarket”i oluşturmaya karar verdik. Markası ne olursa
olsun, tüm 2. el araçlar için verdiğimiz
taahhütlerle, müşterilerimiz için en
güvenli adres olmayı hedefliyoruz.
Truckmarket ile müşterilerimize, ağır
ticaride en yaygın tesis ağına sahip
kurumsal 2. el markası olarak hizmet
vereceğiz. 2015 yılı sonuna toplam 20
Ford Trucks tesisinde Truckmarket
markası hizmet vermeye başlayacak..
Truckmarket olarak 2015 yılında 900
adet alım-satım operasyonu gerçekleştirerek 90 milyon TL alım-satım
hacmine ulaşmayı ve 2.el operasyonlarımızın 2016 yılında yüzde 50
büyümesini hedefliyoruz.”
Kasım 2015
64
KISALAR
Tırsan dünyayı 10 kere dolaştı
T
ürkiye’nin lider treyler
üreticisi Tırsan, 5 Kasım’da
İstanbul’da Radisson Asia
Hotel’de yurtiçi satış bayileri ile biraraya geldi. Tırsan Yurtiçi Satış Genel
Müdür Yardımcısı Ercan Kulaksız’ın
açılışını yaptığı toplantıda, 2015 yılı değerlendirmesi, yurtiçi ve yurtdışı pazar
analizleri, ileriki dönemler için hedeflenen planlar ve stratejiler ele alındı.
Müşteri memnuniyeti
başarı kriterimiz
TırsanYurtiçi Bayi Koordinatörü Aydın
Temel, yaptığı konuşmada, “Tırsan
olarak müşterilerimizin memnuniyetini
tek başarı kriteri olarak benimsemekteyiz. Müşterilerimizin bize duymuş
olduğu güveni perçinlemek adına
hızla büyümeye devam eden geniş bayi
ağımız ile birlikte, sahip olduğumuz ekip
ruhunu ortaya koyarak çalışmalarımıza
devam etmekteyiz” dedi. Temel, “2015
yılında yapmış olduğumuz saha ve müşteri ziyaretleri ile toplam da 385 bin 260
km yol kat ederek, bayilerimiz ile birlikte
dünyanın etrafında 10 tur atmış olduk.
2016 yılında da aynı şekilde bayilerimiz
ile iş birliği içerisinde olarak müşteri ziyaretlerimize aynı hızda devam edeceğiz.”
ifadesini kullandı.
Avrupa başarılarımız
artarak devam ediyor
Tırsan’ın yurtiçi ve yurtdışı pazarında
başarıları ile ilgili bilgileri bayiler ile
paylaşan Tırsan Pazarlama ve Ürün
Yönetimi Koordinatörü Volkan Oflaz,
yaptığı sunumda “ Tırsan bünyesinde bulunan Kässbohrer markası ile
100’den fazla tenteli/perdeli satışı ile
ilk defa Portekiz pazarına giriş yaptık.
Schenker, Wallenborn, Hoyer, Dubai
Emirates projeleri gibi kilit müşteri ilişkilerini geliştirerek Avrupa’da
ihalelere imza attığımız başarılı bir yıl
geçirdik. Akaryakıt sektöründetanker
ürün gamında Polonya’da toplam
pazardan daha fazla büyüyerek yüzde
20 pazar payı elde ettik. İspanya ve
Fransa’da yeni ürünlerimizi lanse
ederek yeni bayilerimiz ile bayi ağımızı
genişlettik ” açıklamasında bulundu.
Oflaz, “Rusya’da yatırıma devam eden
tek uluslararası oyuncuyuz ve low-bed
segmentinde hala pazar lideriyiz, atık
tankerinde Almanya’da pazar lideri ve
Talson markamızla Air Cargo taşımacılığında Avrupa lideriyiz” dedi.
Satış sonrası hizmetlerimize
son hız devam edeceğiz
Tırsan Treyler Satış Sonrası Teknik
Hizmetler Koordinatörü Okan Yasan,
“Türkiye’de sahip olduğumuz 3Sve
2Solmak üzere toplamda 60’a yakınsatış
sonrası servisimizle bünyemizde bulunan
uzman kadromuz ilemüşterimize hızlı ve
kolay hizmet sunmaktayız.Bunun yanı
sıra müşterilerimize yurt içi ve yurtdışı olmak üzere eğitimlerimize son hız devam
etmekteyiz, 2015 yılında yurt dışı ağırlıklı
olarak yapmış olduğumuz eğitimlerin yüzde 81’i yurtdışında yüzde 19’u yurtiçinde
gerçekleştirilmiştir” dedi.Yasan, “ 2016
yılında müşterilerimizin memnuniyetini
arttırmak ve daha iyi hizmetler sunmak
adına yeni projelerimizi devreye alacağız”
ifadesini kullandı.
Pirelli yetkili satıcı ve iş ortaklarıyla buluşmaya devam ediyor
K
ış aylarının yaklaşmasıyla
birlikte, özellikle son yıllarda
kış lastiği kullanımına yönelik
bilinçlendirmeyi artırmak amacıyla birçok
uygulamayı hayata geçiren Pirelli, Eylül
ayında başlattığıürün toplantılarınaara
vermeden devam ediyor. İlki Ankara’da
gerçekleştirilen ve daha sonra sırasıyla
İzmir, Antalya, İstanbul, İzmit, Bursa
ve Adana’da düzenlenen ürün tanıtım
toplantılarına, marka gözetmeksizin,
Pirelli veya diğer lastik markalarının satış
noktalarının yetkililerikatılıyor. Kış lastikleriyle ilgili teknik bilgiler, doğru lastik
seçimi, Avrupa ve Türkiye’deki kış lastiği
regülasyonları ve doğru lastik kullanımının yararları gibi konularda bilgilerin
verildiği ürün toplantılarına bugüne kadar
350’nin üzerinde sektör temsilcisi katıldı.
Pirelli’den dört mevsim lastiği:
Cinturato All Season
Müşterileriyle direkt temas kuran, iletişime geçen satış temsilcilerinin konuya
hakim olmaları gerektiğinden hareketle,
Kasım 2015
öncelikle satış yetkililerinin davet edildiği toplantılarda, Pirelli’nin yeni dört
mevsim lastiği Cinturato All Season
ürünüyle ilgili de bilgiler aktarıldı. Lastiğin delinmesi halinde kendi kendini
tamir eden ‘Seal Inside’ teknolojisine
sahip tek 4 mevsim lastiği olan Cinturato All Season, ‘Autobild’ dergisi
tarafından organize edilen karşılaştırmalı testte ilk sırayı aldı. Cinturato
All Season’ın başka bir karakteristik
özelliği de 3D Lamel teknolojisidir. All
Season sırt deseni, hem ıslak hem de
kuru zeminlerde3D lamellerin, desen
bloklarının hareketlerini optimize
ederek, frenleme ve kavşaklarda
performansı artırmasına yönelik olarak
tasarlandı. Böylece aşınmanın dengeli
olması ve lastik ömrünün uzaması
sağlanıyor. Karlı zeminlerde blokların arası genişliyor ve karın araya
sıkışması sağlanıyor, bu şekilde üst
düzey bir yol tutuş sağlıyor. Her ürün
tanıtımı sonunda gerçekleştirilen çekiliş sonucunda belirlenen bir talihli ise,
Pirelli’nin Cinturato All Season veya
Carrier Winter lastiklerinden kazanma
şansı yakaladı.
65
Faruk Ağdemir Lojistik’in tercihi Tırsan konteyner taşıyıcı oldu
Faruk Ağdemir Lojistik 4adet Tırsan
SHG.S 40 konteyner taşıyıcı semi
treyleri, Tırsan Adapazarı fabrikasındadüzenlenen törenle teslim aldı.
Tırsan bayisi Bursa Ağır Vasıta tarafından satışı gerçekleştirilen araçların teslimat töreni, Faruk Ağdemir
Lojistik Yönetim Kurulu Başkanı
Ebubekir Ağdemir, Satış Müdürü
Şener Mutlu, Bursa Ağır Vasıta Bölge Müdürü Serkan Yazıcı ve Satış
Temsilcisi İbrahim Çiftçi ve Tırsan
Treyler Teslimat Uzmanı Serhat
Engin’in katılımı ile gerçekleşti. Faruk Ağdemir Lojistik Yönetim Kurulu
Başkanı Ebubekir Ağdemir gerçekleştirilen törende yaptığı açıklamada: “Tırsan markasını öncelikli tercih
etme sebebimiz araçların kalitesi
veTırsan’ınpazarlideri olarak çalışma
şartlarımıza en uygun araçları üretmesidir. Ayrıca araçların şasisinin
cıvata bağlantılı olması yedek parça
tedariki ve servis süresini azaltarak
bize zaman avantajı sağlamaktadır ” dedi. Ağdemir, “Öte yandan
Tırsan konteyner taşıyıcılar, 20 ft ile
45 ft arasında ebatlarda konteyner
taşıyabilme özelliğine sahip olmaları
operasyonel işlerimizi oldukça kolaylaştırmaktadır. Araçların şasisinin
mukavemetinin güçlü olması ve
şasinin KTL kaplı olması da bizim
için memnuniyet verici, bu sayede
araçlarımızın 2.el değeri de yükselmektedir ”açıklamasında bulundu.
Bursa-Gemlik merkezli Faruk Ağdemir Lojistik, ağırlıklı olarak yurtiçinde
konteyner taşımacılığı alanında
lojistik hizmet veriyor.
Ford Trucks, İzmir Kent Expo
2015’te geniş ürün gamı ile şov yaptı
tarafından da ziyaret edildi. Ford
Trucks standında, 9.0L 320PS
Ecotorq motora sahip 1832 DC
4x2 araç 8.000lt apasiteli vidanjör
ile sunulurken, 7.3L 260PS Ecotorq motorlu 1826 DC 13+1,5 m3
kapasiteli hidrolik sıkıştırmalı çöp
kamyonu üst yapısı ile sergilendi.
Fuarın bir diğer ilgi çeken modeli
olan 9.0L 320PS Ecotorq motorlu 2532D Damper aracı 12m3
damper ve krom nikel 13.000 litre
içme suyu tankeri fuarın öne çıkan
araçları arasında yer aldı.
Ford Trucks modelleri 8-11
Ekim tarihleri arasında İzmir’de
düzenlenen “Şehircilik ve Kent
İhtiyaçları Fuarı” Kent Expo’da,
yerel yönetim temsilcileri ve
fuar ziyaretçilerine tanıtıldı. Ford
Trucks, İzmir Bayisi Büyükarcı ile
katıldığı Kent Expo “Şehircilik ve
Kent İhtiyaçları Fuarı”nda yerel
yönetimlerin ihtiyaçlarına yönelik
zengin ürün yelpazesini tanıttı.
Kamu hizmetlerinde kullanılan her
türlü aracın yer aldığı Ford Trucks
standı, İzmir Büyükşehir Belediye
Başkanı Aziz Kocaoğlu ile yerli
ve yabancı Belediye Başkanları
Kasım 2015
medya

Benzer belgeler