Vergi Usul Kanunu
Transkript
Vergi Usul Kanunu
VERGİ TEKNİĞİ (VERGİ USUL KANUNU) YMM KURS NOTLARI & A. MURAT YILDIZ-YMM VERGİ TEKNİĞİ SINAVI (Vergi Usul Kanunu) YMM DERS NOTLARI A. Murat YILDIZ Yeminli Mali Müşavir www.yildizymm.com.tr MAYIS 2016 © BU DERS NOTLARI YAZARIN YAZILI İZNİ OLMAKSIZIN HİÇ BİR ŞEKİLDE ÇOĞALTILAMAZ VE TİCARİ AMAÇLA KULLANILAMAZ. 1 VERGİ TEKNİĞİ (VERGİ USUL KANUNU) YMM KURS NOTLARI & A. MURAT YILDIZ-YMM VERGİ USUL KANUNU 5 KİTAPTAN OLUŞMAKTADIR. VERGİLENDİRME MÜKELLEFİN ÖDEVLERİ DEĞERLEME VERGİ USUL KANUNU CEZA HÜKÜMLERİ VERGİ DAVALARI © BU DERS NOTLARI YAZARIN YAZILI İZNİ OLMAKSIZIN HİÇ BİR ŞEKİLDE ÇOĞALTILAMAZ VE TİCARİ AMAÇLA KULLANILAMAZ. 2 VERGİLENDİRME VERGİ DAİRESİ MÜKELLEF VE VERGİ SORUMLUSU SÜRELER TARH TEBLİĞ TAHAKKUK TAHSİL ZAMANAŞIMI MÜKELLEFİN ÖDEVLERİ BİLDİRMELER DEFTER TUTMA DEĞERLEME İBRAZ ÖDEVLERİ VERGİ DAVALARI DAVA DEĞERLEME GENEL ESASLARI ESASLAR AÇMAYA YETKİLİLER VERGİ DAVA İKTİSADİ KIYMETLERİ DEĞERLEME ZİYAI CEZASI KONUSU USULSÜZLÜK VESİKALAR MUHAFAZA CEZA HÜKÜMLERİ CEZASI SERVETLERİ VE DEĞERLEME AMORTİSMANLAR HÜRRİYETİ BAĞLAYICI CEZALAR PİŞMANLIK VE YANILMA VERGİ HATALARI VE DÜZELTME VERGİ İNCELEMELESİ © BU DERS NOTLARI YAZARIN YAZILI İZNİ OLMAKSIZIN HİÇ BİR ŞEKİLDE ÇOĞALTILAMAZ VE TİCARİ AMAÇLA KULLANILAMAZ.3 VERGİ TEKNİĞİ (VERGİ USUL KANUNU) YMM KURS NOTLARI & A. MURAT YILDIZ-YMM KANUNUN KAPSAMI Gümrük ve Tekel İdareleri tarafından alınan vergi ve resimler hariç olmak üzere, Genel bütçeye Belediyelere İl özel idarelerine ait vergi, resim ve harçların tamamı ile bunlara ait zam ve cezalar Vergi Usul Kanunu kapsamındadır. VERGİ TEKNİĞİ (VERGİ USUL KANUNU) YMM KURS NOTLARI & A. MURAT YILDIZ-YMM VUK – AATUHK AYRIMI Vergi Usul Kanununun uygulama alanı verginin tahakkuku ve kesinleşmesi ve dolayısıyla tahsil edilebilir hale gelmesine kadardır. 6183 sayılı AATUHK’un uygulama alanı ise kamu alacaklarının tahsil edilebilir hale gelmesinden itibaren başlar. Bu nedenle Gecikme Faizi Vergi Usul Kanununda, Gecikme Zammı ise 6183 sayılı AATUHK’da düzenlenmiştir. Aynı şekilde tarh zamanaşımı Vergi Usul Kanununda, tahsil zamanaşımı ise 6183 sayılı AATUHK’da düzenlenmiştir. VERGİ TEKNİĞİ (VERGİ USUL KANUNU) YMM KURS NOTLARI & A. MURAT YILDIZ-YMM VERGİ KANUNLARININ YORUMU VE İSPAT (VUK Md.3) Vergi kanunları lafzı ve ruhu ile hüküm ifade eder. Lafzın açık olmadığı hallerde vergi kanunlarının hükümleri, konuluşundaki maksat, hükümlerin kanunun yapısındaki yeri ve diğer maddelerle olan bağlantısı göz önünde tutularak uygulanır. Vergilendirmede vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyeti esastır. İktisadi, ticari ve teknik icaplara uymayan veya olayın özelliğine göre normal ve mutad olmayan bir durumun iddia olunması halinde ispat külfeti bunu iddia eden tarafa aittir. © BU DERS NOTLARI YAZARIN YAZILI İZNİ OLMAKSIZIN HİÇ BİR ŞEKİLDE ÇOĞALTILAMAZ VE TİCARİ AMAÇLA KULLANILAMAZ. VERGİ TEKNİĞİ (VERGİ USUL KANUNU) YMM KURS NOTLARI & A. MURAT YILDIZ-YMM MÜKELLEF KAVRAMI Mükellef ve vergi sorumlusu kavramları Vergi Usul Kanunu’nun 8. maddesinde yer almaktadır. Vergi Usul Kanunu mükellefi, “vergi kanunlarına göre kendisine vergi borcu düşen gerçek veya tüzelkişidir.” şeklinde tanımlamıştır. Dolayısıyla mükellefin kim olduğunu anlamak için yapılması gereken şey, vergi kanunlarına göre üzerine vergi borcu düşen kişileri tespit etmektir. Vergi Usul Kanunu’nun 8. maddesinde yer alan tanım genel bir tanımlama olup, bunun dışında her bir maddi vergi kanununda aynı kanun çerçevesinde kimlerin mükellef olduğu ayrıca hüküm alınmış bulunmaktadır. Konuya ilişkin örnekler aşağıdaki gibidir. VERGİNİN TÜRÜ VERGİNİN MÜKELLEFİ GELİR VERGİSİ Gerçek Kişiler. KURUMLAR VERGİSİ Sermaye Şirketleri, Kooperatifler, İktisadi Kamu Kuruluşları, Dernek ve Vakıflara ait İktisadi İşletmeler, İş Ortaklıkları. KATMA DEĞER VERGİSİ Mal teslimi ve hizmet ifasında bulunanlar. DAMGA VERGİSİ Damga vergisinin konusuna giren kağıtları imza edenler. VERASET VERGİSİ VE İNTİKAL Veraset yoluyla veya ivazsız olarak mal iktisap eden şahıslar. EMLAK VERGİSİ Türkiye sınırları içinde arsa, arazi ve bina sahibi olanlar. ÖZEL TÜKETİM VERGİSİ ÖTV’nin konusuna giren malların imalatçıları veya ithalatçıları. 7 VERGİ TEKNİĞİ (VERGİ USUL KANUNU) YMM KURS NOTLARI & A. MURAT YILDIZ-YMM VERGİ SORUMLUSU Vergi sorumlusu ise, verginin ödenmesi bakımından, alacaklı vergi dairesine karşı muhatap olan kişidir. Vergi sorumluğunda, vergiyi doğuran olay vergi sorumlusunun kişiliğinde gerçekleşmemekte, bir başka deyişle vergi sorumlusunun üzerine doğrudan bir vergi borcu düşmemektedir. Buna karşın vergi dairesi mükellefin kişiliğinde doğan vergi borcunun ödenmesi için vergi sorumlusu ile muhatap olmaktadır.Verginin ödenmesi sonucunda esas itibariyle vergi sorumlusunun mal varlığında da bir azalma meydana gelmemektedir. Vergiyi doğuran olayın kişiliğinde gerçekleşmemesi ve vergi ödenmesi sonucunda mal varlığında da bir azalma meydana gelmemesi hususları vergi sorumlusu ile mükellefi ayıran iki temel kıstas olmaktadır. Vergi Usul Kanunu’nda yapılan düzenlemeler çerçevesinde; vergi kanunlarıyla kabul edilen haller hariç olmak üzere, mükellefiyete veya vergi sorumluluğunun devrine yönelik olarak yapılan özel sözleşmeler vergi daireleri yönünden hüküm ifade etmemektedir. Yine vergiyi doğuran olayın kanunlarla yasak edilmiş bulunması da mükellefiyeti ve vergi sorumluluğunu ortadan kaldırmayacaktır. Örneğin; uyuşturucu madde ticareti kanunlarla yasak edilmiş bir faaliyet olmasına karşın, bu durumun herhangi bir şekilde tespit edilmesi halinde uyuşturucu madde alım satımından elde edilen kazanç, ticari kazanç olarak vergiye tabi tutulacaktır. 8 VERGİ TEKNİĞİ (VERGİ USUL KANUNU) YMM KURS NOTLARI & A. MURAT YILDIZ-YMM VERGİ EHLİYETİ Vergi Usul Kanunu’nun “Vergi Ehliyeti” başlıklı 9. maddesine hükmüne göre; mükellefiyet ve vergi sorumluluğu için kanuni ehliyet şart değildir. Vergi ehliyeti tanım itibariyle vergi kanunları bakımından mükellef veya vergi sorumlusu olabilmeyi ifade eden bir kavramdır. Bir kimsenin vergi mükellefi olabilmesi için kanuni ehliyet, başka bir deyişle medeni haklarını kullanma ehliyetinin bulunup bulunmaması önem arz etmemektedir.Buradan hareketle iki yaşındaki bebeğin, tutuklu bulunan bir kimsenin veya bir akıl hastasının mükellef veya vergi sorumlusu olması mümkündür. Küçükler ve kısıtlıların vergi mükellefi ve sorumlusu olmaları halinde, bunlara düşen ödevler VUK'nun 10. maddesi uyarınca bunların kanuni temsilcileri (veli,vasi veya kayyım) tarafından yerine getirilir. © BU DERS NOTLARI YAZARIN YAZILI İZNİ OLMAKSIZIN HİÇ BİR ŞEKİLDE ÇOĞALTILAMAZ VE TİCARİ AMAÇLA KULLANILAMAZ. 9 VERGİ TEKNİĞİ (VERGİ USUL KANUNU) YMM KURS NOTLARI & A. MURAT YILDIZ-YMM VERGİ SORUMLULUĞU TÜRLERİ: Vergi mevzuatımızdaki vergi sorumluluğu türlerini aşağıdaki gibi sınıflandırabiliriz. 1. KANUNİ TEMSİLCİLERİ SORUMLULUĞU Vergi Usul Kanunu’nun 10.maddesine göre tüzelkişilerle küçüklerin ve kısıtlıların, vakıflar ve cemaatler gibi tüzelkişiliği olmayan teşekküllerin mükellef veya vergi sorumlusu olmaları halinde bunlara düşen ödevler kanuni temsilcileri; tüzelkişiliği olmayan teşekkülleri idare edenler ve varsa bunların temsilcileri tarafından yerine getirilir. Gerçek kişilerde kanuni temsilciler; küçükler açısından veli, akıl hastaları açısından vasi, kısıtlılar açısından ise kayyımdır. Tüzel kişilerde kanuni temsilcinin kimler olduğu ise ilgili Kanunlarda belirlenmiş bulunmaktadır. Örneğin; Türk Ticaret Kanunu’nda yapılan düzenlemeler çerçevesinde limited şirketlerde müdür, anonim şirketlerde yönetim kurulu üyeleri, kooperatif , dernek veya vakıf gibi tüzel kişiliklerde ise bunları idare eden başkan kanuni temsilci sıfatını taşımaktadır. Kanuni temsilcilerin vergisel ödevleri yerine getirmemeleri yüzünden mükelleflerin veya vergi sorumlularının varlığından tamamen veya kısmen alınamayan vergi ve buna bağlı alacaklar, kanunî ödevleri yerine getirmeyenlerin varlıklarından alınır. Temsilciler veya teşekkülü idare edenler bu suretle ödedikleri vergiler için asıl mükelleflere rücu edebilirler. Tüzelkişilerin tasfiye haline girmiş veya tasfiye edilmiş olmaları, kanuni temsilcilerin tasfiyeye giriş tarihinden önceki zamanlara ait sorumluluklarını da kaldırmaz. 10 VERGİ TEKNİĞİ (VERGİ USUL KANUNU) YMM KURS NOTLARI & A. MURAT YILDIZ-YMM 2- VERGİ KESENLERİN SORUMLULUĞU Vergi Usul Kanunu’nun 11. maddesinde yer alan hükme göre yaptıkları veya yapacakları ödemelerden vergi kesmeye mecbur olanlar, verginin tam olarak kesilip ödenmesinden ve bununla ilgili diğer ödevleri yerine getirmekten sorumludurlar. Bu sorumluluk, bunların ödedikleri vergilerden dolayı asıl mükelleflere rücu etmek hakkını kaldırmaz. Gelir Vergisi Kanunu’nun 94. maddesinde yer alan hallerin her biri vergi kesenlerin sorumluluğunu iyi birer örnek oluşturmaktadır. Bu madde çerçevesinde işçisine ücret ödemesinde bulunan işveren, müşterisine faiz ödemesinde bulunan banka, serbest meslek erbabına ödemede bulunan bir şirket, mülk sahibine işyeri kirası ödeyen bir tüccar Gelir Vergisi Kanunu’nun 94. maddesi çerçevesinde vergi sorumlusu sıfatı ile vergi kesmekle yükümlüdür. Mal alım ve satımı ve hizmet ifası dolayısıyla vergi kesintisi yapmak ve vergi dairesine yatırmak zorunda olanların, bu yükümlülükleri yerine getirmemeleri halinde verginin ödenmesinden, alım satıma taraf olanlar, hizmetten yararlananlar ve aralarında doğrudan veya hısımlık nedeniyle ya da sermaye, organizasyon veya yönetimine katılmak veya menfaat sağlamak suretiyle dolaylı olarak ilişkide bulunduğu tespit olunanlar müteselsilen sorumludurlar. 11 VERGİ TEKNİĞİ (VERGİ USUL KANUNU) YMM KURS NOTLARI & A. MURAT YILDIZ-YMM DİĞER SORUMLULUK TÜRLERİ 1. MİRASÇILARIN SORUMLULUĞU Vergi Usul Kanunu’nun 12. maddesi çerçevesinde; ölüm halinde mükelleflerin ödevleri, mirası reddetmemiş kanuni ve mansup mirasçılarına geçmektedir. Bu kapsamda mirasçılardan her biri ölünün vergi borçlarından miras hisseleri nispetinde sorumlu olup, VUK’nun 372. maddesi çerçevesinde ölüm halinde vergi cezaları düştüğünden bu anlamda bir sorumlulukları bulunmamaktadır. 2. TASFİYE MEMURLARI Tasfiye memurları, tasfiye süresince şirketin kanuni temsilcisi olmasının yanı sıra, tasfiyeye tabi tutulan şirketlerin öncelikle vergi borçlarını ödemekle mükelleftir. Vergi borcunu ödemeden diğer alacaklılara veya ortaklara para dağıtırsa alınamayan kamu alacağı tasfiye memurundan talep edilebilir. 3. SM, SMMM VE YMM’LERİN SORUMLULUĞU 3568 Sayılı Kanun hükümlerine göre ruhsat almış bulunan, serbest muhasebeci, serbest muhasebeci mali müşavir ve yeminli mali müşavirler; imzaladıkları beyannamelerde ya da düzenledikleri tasdik raporlarında yer alan bilgi ve belgelerin defter kayıtlarına ya da bu kayıtların dayanağını oluşturan belgelere uygun olmaması nedeniyle ortaya çıkan vergi ziyaına bağlı olarak salınacak vergi, ceza ve gecikme faizlerinden mükellefle birlikte müştereken sorumludur. 12 VERGİ TEKNİĞİ (VERGİ USUL KANUNU) YMM KURS NOTLARI & A. MURAT YILDIZ-YMM VERGİLENDİRME SÜRECİ ( 4 T KURALI ) 1. VERGİYİ DOĞURAN OLAY Vergi Usul Kanunu’nun 19. maddesine göre vergi alacağı vergi kanunlarının vergiyi bağladıkları olayın vukuu veya hukuki durumun tekemmülü ile doğar. Vergilendirme sürecinin başlayabilmesi için vergiyi doğuran gerçekleşmesi gerekmektedir. Vergi Usul Kanunu’nun 19. maddesinde yer alan tanım genel bir tanımlama olup, bunun dışında her bir maddi vergi kanununda aynı kanun çerçevesinde vergiyi doğuran olayın neler olduğu ayrıca hüküm alınmış bulunmaktadır. Konuya ilişkin örnekler aşağıdaki gibidir. Vergiyi doğuran olayın gerçekleşmesini müteakip gerçekleşen “ 4T Kuralı “ olarak da adlandırılan ve verginin tarhı ile başlayıp, tahsili ile sona eren süreç aşağıdaki gibidir. VERGİNİN TÜRÜ VERGİNİN DOĞURAN OLAY GELİR VERGİSİ Gerçek kişilerce gelirin elde edilmesi. KURUMLAR VERGİSİ Kurum kazancının doğması KATMA DEĞER VERGİSİ Malın teslimi veya hizmetin ifası. DAMGA VERGİSİ Damga vergisinin konusuna giren kağıtların imzalanması. VERASET VERGİSİ VE İNTİKAL Veraset yoluyla veya ivazsız olarak mal iktisabı. EMLAK VERGİSİ Türkiye sınırları içinde arsa, arazi ve bina iktisap edilmesi. ÖZEL TÜKETİM VERGİSİ ÖTV’nin konusuna giren malların teslimi veya ilk iktisabı. 13 VERGİ TEKNİĞİ (VERGİ USUL KANUNU) YMM KURS NOTLARI & A. MURAT YILDIZ-YMM 2. TARH Verginin tarhı, vergi alacağının kanunlarında gösterilen matrah ve nispetler üzerinden vergi dairesi tarafından hesaplanarak bu alacağı miktar itibariyle tespit eden idari muameledir. Verginin tarh yetkisi vergi idaresine aittir. Mükellefin, kanundaki matrah ve nispete göre vergi borcunu hesaplama görev ve yetkisi yoktur. Bunun istisnası, posta ile gönderilen beyannamelerdeki matrah üzerinden ödenmesi gereken verginin mükellefçe hesaplanmasıdır. 3. TEBLİĞ Tebliğ, vergilendirmeyi ilgilendiren ve hüküm ifade eden hususların yetkili makamlar tarafından mükellefe veya ceza sorumlusuna yazı ile bildirilmesidir. Beyana dayanan tarhta, tahakkuk fişinin düzenlenmesi, tahakkuk için yeterlidir. Bu fişin mükellefe ayrıca tebliğine ihtiyaç yoktur. Diğer hallerde, verginin ilgiliye yazı ile mutlaka tebliğ edilmesi gerekir. Tebliğ mükelleflere (ve vergi sorumlularına), bunların kanuni temsilcilerine, umumi vekillerine veya vergi cezası kesilenlere yapılır. 14 VERGİ TEKNİĞİ (VERGİ USUL KANUNU) YMM KURS NOTLARI & A. MURAT YILDIZ-YMM 4. TAHAKKUK Verginin tahakkuku, tarh ve tebliğ edilen bir verginin ödenmesi gereken bir safhaya gelmesidir. Beyana dayanan vergilerde tahakkuk işlemi mükellefçe beyanname verilmesini müteakip gerçekleşmektedir. VERGİNİN TAHAKKUKU İLE KESİNLEŞMESİ AYNI ANLAMA MI GELMEKTEDİR ? Genel anlamda verginin tahakkuku ile kesinleşmesi aynı anlama gelmektedir. Beyana dayanan vergilerde ve diğer tarhiyat türlerinde dava açma süresi içinde dava açılmaması halinde tahakkuk eden vergi aynı zamanda kesinleşmektedir. Bununla birlikte bu durumun iki önemli istisnası vardır. 1- Beyana dayanan vergilerde mükellefin kendi beyanına itiraz etmesi söz konusu olamayacağından tahakkuk fişinin bir örneğinin mükellefe verilmesiyle tahakkuk ve verginin kesinleşmesi aynı anda olmaktadır. Ancak “İhtirazi Kayıtla” beyanname verilmesi durumunda tahakkuk gerçekleşmekte, kesinleşme için ise dava açma süresinin sonu ya da dava sonucu beklenmektedir. 2- Re’sen, ikmalen ve idarece tarhiyatta ise mükellefin vergi mahkemesine başvurması ve vergi mahkemesi kararının mükellef aleyhine çıkması durumunda tahakkuk gerçekleşmekte, ancak kesinleşme için üst mahkemenin (Bölge idare mahkemesi veya Danıştay) vereceği temyiz kararı beklenmektedir. 15 VERGİ TEKNİĞİ (VERGİ USUL KANUNU) YMM KURS NOTLARI & A. MURAT YILDIZ-YMM TAHSİL Vergilendirme sürecinin dördüncü ve son safhasını ise tahsil aşaması oluşturmaktadır.Verginin tahsili, kanuna uygun surette ödenmesidir. 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’da yer alan başlıca ödeme usulleri, banka yoluyla ödeme, çek kullanarak ödeme ve vergi dairesi veznesine ödeme olarak özetlenebilir. © BU DERS NOTLARI YAZARIN YAZILI İZNİ OLMAKSIZIN HİÇ BİR ŞEKİLDE ÇOĞALTILAMAZ VE TİCARİ AMAÇLA KULLANILAMAZ. 16 VERGİ TEKNİĞİ (VERGİ USUL KANUNU) YMM KURS NOTLARI & A. MURAT YILDIZ-YMM SÜRE KAVRAMI VE TÜRLERİ Süre; herhangi bir işlemin yapılması için belirlenmiş zaman boyutudur. Vergi hukukunda süreleri kanuni, idari ve yargısal süreler olmak üzere üç grupta toplamak mümkündür. 1. KANUNİ SÜRELER Vergi Usul Kanununda ağırlıklı olarak mükelleflerin şekli ödevlerine (bildirim ödevleri, defter tutma ve tasdikine ilişkin ödevler, belge düzenine ilişkin ödevler vb.), 6183 sayılı Kanunda ödemeye (tahsil zamanaşımı süresi, ödeme emrine itiraz süresi, haczedilen malların satışına ilişkin süreler vb.), 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü vergi yargısına ilişkin sürelere (dava açma, itiraz ve temyiz süreleri vb.) yer verilmiş bulunmaktadır. Ayrıca her bir maddi vergi kanununda; o vergi türü itibariyle mükellefiyetin başlaması, sona ermesi, beyanname verme, ödeme gibi durumlar için bazı süreler verilmiştir. Bu sürelere uyulmaması bazı sorunlar yaratmaktadır. Örneğin, Gelir Vergisi Kanununun 92. maddesine göre, bir takvim yılına ilişkin beyannamenin ertesi yılın 25 Mart akşamına kadar verilmesi gerekmektedir. Verilmediği takdirde mükellef adına re’sen vergi tarh edilebilecek, ceza kesilebilecektir. İdari Yargılama Usulü Kanununda da daha önce Vergi Usul Kanunu ile düzenlenen, genelde idari yargıya, özelde vergi yargısına ilişkin süreler ile bu sürelere ilişkin genel ilkeler yer almaktadır. 17 VERGİ TEKNİĞİ (VERGİ USUL KANUNU) YMM KURS NOTLARI & A. MURAT YILDIZ-YMM 2. İDARİ SÜRELER Vergi Usul Kanununun 14. maddesine göre, vergi kanunlarında açıkça yazılı olmayan hallerde idare, 15 günden aşağı olmamak ve ilgiliye tebliğ edilmek koşuluyla süreyi belirleyebilmektedir. Bu durum daha çok vergi işlemlerinin tamamlanabilmesi için idarenin bilgiye gereksinim duyduğu hallerde ortaya çıkmaktadır. Örneğin, Vergi Usul Kanununun 148 ve izleyen maddelerinde düzenlenen bilgi isteme ya da defter belge ibrazının talep edilmesi hallerinde mükellefler veya onlarla işlemlerde bulunan kişiler vergi idaresince istenecek bilgileri belirlenen sürede vermek durumundadırlar. 3. YARGISAL SÜRELER İdari Yargılama Usulü Kanunu ya da diğer kanunların yargı organlarına verdikleri yetkilere göre mahkemelerce belirlenen sürelere yargısal süreler adı verilmektedir. Örneğin, Danıştay ve vergi mahkemeleri gerek gördükleri belgelerin sağlanması için ilgililere süre verebilmekte ve bu süreleri haklı nedenler bulunması halinde uzatılabilmektedirler. © BU DERS NOTLARI YAZARIN YAZILI İZNİ OLMAKSIZIN HİÇ BİR ŞEKİLDE ÇOĞALTILAMAZ VE TİCARİ AMAÇLA KULLANILAMAZ. 18 VERGİ TEKNİĞİ (VERGİ USUL KANUNU) YMM KURS NOTLARI & A. MURAT YILDIZ-YMM SÜRELERİN HESAPLANMASI Vergi Usul Kanunu’nun 18. maddesi hükmü çerçevesinde vergi kanunlarında yazılı sürelerin hesaplanmasında aşağıdaki hususlara dikkat edilmesi gerekmektedir. 1. Süre gün olarak belli edilmişse; başladığı gün hesaba katılmaz ve son günün tatil saatinde biter. ( Örneğin; 10 Ocak tarihinde tebliğ edilen evrak için 15 günlük süre, 11 Ocak tarihinde başlayacak ve 25 Ocak akşamında sona erecektir. ) 2. Süre hafta veya ay olarak belli edilmişse; başladığı güne son hafta veya ayda tekabül eden günün tatil saatinde biter. Sürenin bittiği ayda, başladığı güne tekabül eden bir gün yoksa süre o ayın son gününün tatil saatinde biter; ( Örneğin; 31 Mart tarihinde tebliğ edilen evrak için 1 aylık sürenin, normal koşullarda 31 Nisan tarihinde sona ermesi gerekirken, nisan ayı 30 gün olduğundan süre ayın son günü olan 30 Nisan akşamında sona erecektir.) 3. Sonu belli bir gün ile tayin edilen sürelerde, süre o günün tatil saatinde biter; 4. Resmi tatil günleri süreye dahildir. şu kadar ki, sürenin son günü resmi tatile rastlarsa tatili izleyen ilk iş gününün tatil saatinde biter. ( Örneğin; Katma değer vergisi beyannamesi verme süresinin son günü olan izleyen ayın 24’ünün Cumartesi gününe denk geldiği bir durumda beyanname verme süresi kendiliğinden ayın 26’sı Pazartesi akşamına kadar uzamış olacaktır.) 19 VERGİ TEKNİĞİ (VERGİ USUL KANUNU) YMM KURS NOTLARI & A. MURAT YILDIZ-YMM SÜRELERİN UZAMASI Kanunla ya da kanunun verdiği yetkiye dayanılarak idarece belirlenen süreler, kural olarak değiştirilemezler, uzatılamazlar. Ancak kanun koyucu mücbir sebep, ölüm hali, zor durum gibi hallerde bu kuralı yumuşatma ve uygulanması gereken yaptırımları erteleme gereğini duymuştur. Bu hallerde süreler yine kanunda belirtilen koşullara göre uzayabilmektedir. 1. Mücbir Sebepler ve Sonuçları Vergi hukukunda sürelerin işlemesine engel olan nedenlerden en önemlisi mücbir nedenlerdir. Mücbir nedenlerin neler olduğu Vergi Usul Kanununu 13. Maddesinde sayılmıştır. Buna göre; Vergi ödevlerinden herhangi birinin yerine getirilmesine engel olacak derecede ağır kaza, ağır hastalık ve tutukluluk; Vergi ödevlerinin yerine getirilmesine engel olacak yangın, yer sarsıntısı ve su basması gibi afetler; Kişinin iradesi dışında meydana gelen mecburi gaybubetler; Sahibinin iradesi dışındaki sebepler dolayısıyla defter ve vesikaların elinden çıkmış bulunması ; gibi hallerdir. Bu sayma sınırlayıcı olmadığı için benzeri haller de mücbir sebep olarak kabul edilecektir. 20 VERGİ TEKNİĞİ (VERGİ USUL KANUNU) YMM KURS NOTLARI & A. MURAT YILDIZ-YMM Mücbir nedenin bulunması halinde bu neden ortadan kalkıncaya kadar süreler işlemez, tahakkuk zamanaşımı da işlemeyen süreler kadar uzar. Önemli sonuçlar yaratması nedeniyle kanun koyucu, mücbir nedenlerin hüküm ifade edebilmesi için, malum olmasını ya da ilgililer tarafından kanıtlanması ya da belgelendirilmesi gerektiğini hükme bağlamıştır. (VUK. Md. 15) Maliye Bakanlığı, mücbir sebep sayılan haller nedeniyle; bölge, il, ilçe, mahal veya afete maruz kalanlar itibarıyla mücbir sebep hali ilân etmeye ve bu sürede vergi ödevlerinden yerine getirilemeyecek olanları tespit etmeye yetkilidir. Bu yetki vergi türleri ve işyerleri itibarıyla; beyannamelerin toplulaştırılması, yeni beyanname verme süreleri belirlenmesi ve beyanname verme zorunluluğunun kaldırılması şeklinde de kullanılabilir. (VUK. Md. 15) Sonuçları; •Mücbir sebep, hem kanuni hem de idari süreleri durdurur. •Mücbir sebep hali VUK ile buna bağlı vergi, resim, harç kanunları yönünden geçerlidir. Mücbir sebep nedeniyle sürelerin durması halinde tarh zamanaşımı da süreler kadar duracaktır. •Defter ve kayıtların sahibinin iradesi dışında elden çıkmış olması -bunların mahkemelerce veya vergi incelemesi yapanlarca alınmış olması hali hariç (Hukuk ve Ticaret Mahkemeleri Yönetmeliği Madde 40, VUK 144) mücbir sebep sayılmıştır. 21 VERGİ TEKNİĞİ (VERGİ USUL KANUNU) YMM KURS NOTLARI & A. MURAT YILDIZ-YMM 2.Ölüm Hali Vergi Usul Kanununun 16. maddesine göre, “Vergi Kanunlarında hüküm bulunmayan hallerde ölüm dolayısıyla mirasçılara geçen ödevlerin yerine getirilmesinde bildirme ve beyanname verme sürelerine üç ay eklenir.” Bu hükmün kabul edilmesinin nedeni Medeni Kanunun 605 ve 606. maddelerinde düzenlenen, mirasçıların mirası reddetme hakkıdır. Mirasçılar mirası üç ay içinde reddettikleri takdirde murise ilişkin yükümlülükleri yerine getirme zorunluluğundan kurtulacaklardır. Vergi Usul Kanunundaki üç aylık süre bir yerde bu red süresini karşılamaktadır. Üç aylık süre sadece bildirim ve beyanname süreleri için söz konusudur. Özel kanunlarda ayrıca bir hüküm varsa bu hüküm uygulanır. Örneğin, G.V.K.’nun 92. Maddesine göre, ölüm halinde yıllık gelir vergisi beyannamesi ölüm tarihinden itibaren 4 ay içinde verilir. 22 VERGİ TEKNİĞİ (VERGİ USUL KANUNU) YMM KURS NOTLARI & A. MURAT YILDIZ-YMM 3. Zor Durum Zor durumda bulunmaları nedeniyle vergi muamelelerine ilişkin ödevleri süresi içinde yerine getiremeyecek olanlara, kanunî sürenin bir katını, kanunî sürenin bir aydan az olması halinde bir ayı geçmemek üzere, Maliye Bakanlığınca münasip bir mühlet verilebilir. Bu mühletin verilebilmesi için: a. Mühlet isteyen, sürenin bitmesinden evvel yazı ile istemde bulunmalıdır. b. İstemde gösterilen mazeret, mühlet verecek makam tarafından kabule layık görülmelidir. c. Mühletin verilmesi halinde verginin alınması tehlikeye girmemelidir. Zor durum nedeniyle süre verme yetkisi Maliye Bakanlığı’na aittir. Maliye Bakanlığı mühlet verme yetkisini tamamen veya kısmen mahalline devredebileceği gibi bölgeler, iller, ilçeler veya sektörler ile iş kolları ya da mükellef grupları itibarıyla yazılı başvuru şartı aramaksızın da kullanabilir. 23 VERGİ TEKNİĞİ (VERGİ USUL KANUNU) YMM KURS NOTLARI & A. MURAT YILDIZ-YMM 4. MALİ TATİL 5604 Sayılı “Mali Tatil İhdas Edilmesi Hakkında Kanun” un 1 inci maddesi uyarınca;1-20 Temmuz arasındaki dönem mali tatil olarak kabul edilmiştir. Anılan kanuna göre; beyana dayalı tarhiyatta, kanuni suresinde verilmesi gereken ve son günü mali tatile rastlayan beyannamelerin verilme sureleri tatilin son gününü izleyen tarihten itibaren yedi gün uzamış sayılmaktadır. 5604 sayılı Kanunun 1 inci maddesinin (1) numaralı fıkrasında, "Her yıl temmuz ayının birinden yirmisine kadar (yirmisi dahil) malî tatil uygulanır. Haziran ayının son gününün tatil günü olması halinde, malî tatil, temmuz ayının ilk iş gününü takip eden günden başlar." hükmü yer almaktadır.” Yine Kanun hükmünün 6661 sayılı Kanunla değişen haline göre; mali tatilin sona erdiği günü izleyen beş gün içinde biten kapsam dahilindeki kanuni ve idari sureler de, mali tatilin son gününü izleyen tarihten itibaren beşinci günün mesai saati bitiminde sona ermiş sayılmaktadır. 5604 sayılı Kanunun 1 inci maddesinin (8) numaralı fıkrasında, "Beyana dayanan ve beyanname verme süresi malî tatil nedeniyle uzamış olan vergilerde ödeme süresi (aynı ay içerisinde kalmak kaydıyla), uzayan beyanname verme süresinin son gününü izleyen günün mesai saati bitimine kadar uzamış sayılacaktır." hükmüne yer verilmiştir. Bu çerçevede Haziran ayına ilişkin olarak normalde 24 temmuza kadar verilmesi gereken KDV beyannameleri ile 23 temmuza kadar verilmesi gereken muhtasar ve damga vergisi beyannamelerin verilme süreleri 25 temmuz, ödeme süreleri ise 26 temmuz akşamı olacaktır. 24 VERGİ TEKNİĞİ (VERGİ USUL KANUNU) YMM KURS NOTLARI & A. MURAT YILDIZ-YMM 4. Mali Tatil Diğer taraftan; 5604 sayılı Kanunun 1 inci maddesinin (7) numaralı fıkrasında, "Gümrük idareleri, il özel idareleri ve belediyeler tarafından tarh ve/veya tahsil edilen vergi, resim ve harçlarla ilgili olarak malî tatil uygulanmaz." hükmüne yer verilmiştir. Öte yandan; 5604 sayılı Malî Tatil İhdas Edilmesi Hakkında Kanunun uygulamasına ilişkin olarak 30.06.2007 tarihli ve 26568 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 1 Sıra No.lu Mali Tatil Uygulaması Hakkında Genel Tebliğin “Diğer Hususlar” başlıklı 10 uncu bölümünün özel tüketim vergisi, banka ve sigorta muameleleri vergisi, özel iletişim vergisi ile şans oyunları vergisine ilişkin olarak verilmesi gereken beyannamelerin verilme ve ödeme sürelerinin mali tatil nedeniyle uzamasının söz konusu olmayacağına ilişkin kısmı Danıştay Yedinci Daire Başkanlığının 23.12.2011 tarihli ve Esas No:2009/2636, Karar No:2011/9721 sayılı kararı ile iptal edilmiştir. Bu durumda, 1 Temmuzda başlayan ve 20 Temmuzda sona eren mali tatil kapsamına özel tüketim vergisi, banka ve sigorta muameleleri vergisi, özel iletişim vergisi ile şans oyunları vergisine ilişkin olarak verilmesi gereken beyannamelerin de verilme süreleri 27 temmuz, ödeme süreleri ise 30 temmuz akşamına kadar 25 uzamıştır. VERGİ TEKNİĞİ (VERGİ USUL KANUNU) YMM KURS NOTLARI & A. MURAT YILDIZ-YMM MALİ TATİL UYGULAMASINDA 6661 SAYILI YASA İLE YAPILAN DEĞİŞİKLİKLER Ancak son olarak 6661 sayılı Torba Yasa ile 5604 sayılı Malî Tatil İhdas Edilmesi Hakkında Kanun’da önemli değişiklikler yapılmıştır. Yapılan değişiklikler uyarınca; 1. Özel tüketim vergisi, banka ve sigorta muameleleri vergisi, özel iletişim vergisi, şans oyunları vergisi mali tatil uygulaması kapsamından çıkarılmıştır. 2. Malî tatilin sona erdiği günü izleyen beş gün içinde biten Kanun kapsamındaki kanuni ve idari süreler, malî tatilin son gününü izleyen tarihten itibaren beşinci günün mesai saati bitiminde sona ermiş sayılacaktır. Bu süreler daha önce yedi gündü. 3. Beyana dayanan ve beyanname verme süresi malî tatil nedeniyle uzamış olan vergilerde ödeme süresi (aynı ay içerisinde kalmak kaydıyla), uzayan beyanname verme süresinin son gününü izleyen günün mesai saati bitimine kadar uzamış sayılacaktır. 26 VERGİ TEKNİĞİ (VERGİ USUL KANUNU) YMM KURS NOTLARI & A. MURAT YILDIZ-YMM MÜKELLEFİN ÖDEVLERİ A. Murat YILDIZ Yeminli Mali Müşavir www.yildizymm.com.tr MAYIS 2016 © BU DERS NOTLARI YAZARIN YAZILI İZNİ OLMAKSIZIN HİÇ BİR ŞEKİLDE ÇOĞALTILAMAZ VE TİCARİ AMAÇLA KULLANILAMAZ. 27 VERGİ TEKNİĞİ (VERGİ USUL KANUNU) YMM KURS NOTLARI & A. MURAT YILDIZ-YMM Vergi Usul Kanununda ağırlıklı olarak mükelleflerin şekli ödevlerine yer verilmiş bulunmaktadır.Vergi Usul Kanunu’nun “Mükellefin Ödevleri” başlıklı bölümü kapsamında bu ödevlerden halen yaygın olarak geçerliliğini koruyanları 5 başlık altında sıralamak mümkündür. 1. Bildirim ödevleri 2. Defter tutmaya ve tasdikine ilişkin ödevler 3. Tutulacak kayıtların tevsikine ve belge düzenine ilişkin ödevler 4. Muhafaza ve ibraz ödevleri 5. Diğer ödevler 28 VERGİ TEKNİĞİ (VERGİ USUL KANUNU) YMM KURS NOTLARI & A. MURAT YILDIZ-YMM 1. BİLDİRİM ÖDEVLERİ 1.1. İŞE BAŞLAMAYI BİLDİRME Vergi Usul Kanunu’nun 153. maddesi hükmü gereği aşağıda yazılı mükelleflerden işe başlayanlar durumu vergi dairesine bildirmeye mecburdurlar: • • • • Vergiye tabi ticaret ve sanat erbabı; Serbest meslek erbabı; Kurumlar vergisi mükellefleri; Kollektif ve adi şirket ortaklarıyla komandit şirketlerin komandite ortakları. Ticaret sicili memurlukları, kurumlar vergisi mükellefi olup da Türk Ticaret Kanununun 30 uncu maddesi uyarınca tescil için başvuran mükelleflerin başvuru evraklarının bir suretini ilgili vergi dairesine intikal ettirir. Bu mükelleflerin işe başlamayı bildirme yükümlülükleri yerine getirilmiş sayılır. Bildirim yükümlülüğünü süresi içinde yerine getirmeyen ticaret sicili memurları hakkında işe başlamanın zamanında bildirilmemesine ilişkin usulsüzlük cezası hükümleri uygulanır. Gerçek kişilerde işe başlama bildirimleri, işe başlama tarihinden itibaren on gün içinde kendilerince veya 1136 sayılı Avukatlık Kanununa göre ruhsat almış avukatlar veya 3568 sayılı Kanuna göre yetki almış meslek mensuplarınca, Şirketlerin kuruluş aşamasında işe başlama bildirimleri ise işe başlama tarihinden itibaren on gün içinde ticaret sicili memurluğunca ilgili vergi dairesine yapılır. 29 VERGİ TEKNİĞİ (VERGİ USUL KANUNU) YMM KURS NOTLARI & A. MURAT YILDIZ-YMM Tüccarlarda İşe Başlamanın Belirtileri Vergi Usul Kanunu’nun 154. maddesine göre tüccarlar için aşağıdaki hallerden herhangi biri "İşe başlama" yı gösterir: a- Bir iş yeri açmak (İş yeri açmaktan maksat, belli bir yerde bilfiil ticari veya sınai faaliyete geçmek demektir. Bir yerin ne maksatla olursa olsun sadece tutulmuş olması veya içinde tertibat ve tesisat yapılmakta bulunması iş yerinin açıldığını göstermez); b- İş yeri açılmamış olsa bile ticaret siciline veya mesleki bir teşekküle kaydolunmak; c- Kazançları basit usulde tespit edilen tüccarlar için işle bilfiil uğraşmaya başlamak. Serbest Meslek Erbabında İşe Başlamanın Belirtileri Vergi Usul Kanunu’nun 155. maddesi ise serbest meslek erbabı için "İşe başlama" yı gösteren halleri düzenlemiştir. a- Muayenehane, yazıhane, atölye gibi özel iş yerleri açmak; b- Çalışılan yere tabela, levha gibi mesleki faaliyette bulunulduğunu ifade eden alametleri asmak; c- Her ne şekilde olursa olsun devamlı olarak mesleki faaliyette bulunduğunu gösteren ilanlar yapmak; d- Serbest olarak mesleki faaliyette bulunmak üzere mesleki teşekküllere kaydolunmak. Mesleki teşekküllere kaydolunanlardan görevleri veya durumları icabı bilfiil mesleki faaliyette bulunmayacak olanlar bildirimlerinde bu durumu açıklarlar. 30 VERGİ TEKNİĞİ (VERGİ USUL KANUNU) YMM KURS NOTLARI & A. MURAT YILDIZ-YMM 2. Adres Değişikliklerinin Bildirilmesi Vergi Usul Kanunu’nun 157. maddesi hükmüne göre, işe başlama sırasında veya daha sonra vergi dairesine bildirmiş oldukları bilinen iş veya ikamet yeri adreslerini değiştiren mükelleflerin, mutlaka yeni adreslerini de değişiklik tarihinden itibaren 1 aylık süre içinde vergi dairesine bildirmeleri gerekmektedir. Bu çerçevede iş veya teşebbüsün bir yerden diğer bir yere nakledilmesi adres değişikliği kabul edilmektedir. 3. İş değişikliklerinin bildirilmesi İşe başladıklarını bildiren mükelleflerden: Yeni bir vergiye tabi olmayı; Mükellefiyet şeklinde değişikliği; Mükellefiyetten muaflığa geçmeyi; Gerektirecek surette işlerinde değişiklik olanlar, Vergi Usul Kanunu’nun 158. maddesi gereği bu değişiklikleri de, değişiklik tarihinden itibaren 1 aylık süre içinde vergi dairesine bildirmeye mecburdurlar. 4. İşletmede Değişikliği Bildirilmesi Vergi Usul Kanunu’nun 159. maddesine göre aynı teşebbüs veya işletmeye dahil bulunan iş yerlerinin sayısında vukua gelen artış veya azalışları mükellefler 1 aylık süre içinde vergi dairesine bildirmeye mecburdurlar. Bu madde hükmü çerçevesinde örneğin; yeni bir şube açan ya da mevcut şubelerinden birini kapatan mükelleflerin 1 ay içerisinde işletmesinde meydana gelen bu değişiklikten bağlı bulunduğu vergi dairesini haberdar 31 etmesi gerekmektedir. VERGİ TEKNİĞİ (VERGİ USUL KANUNU) YMM KURS NOTLARI & A. MURAT YILDIZ-YMM İşi bırakmanın bildirmesi İşe başlamayı bildirmek durumunda olan mükelleflerden işi bırakanlar, işi bıraktıkları tarihten itibaren azami 1 ay içerisinde bu durumdan da vergi dairesi haberdar etmek zorundadırlar. Vergi Usul Kanunu’nun 161. maddesine göre işi bırakma; vergiye tabi olmayı gerektiren muamelelerin tamamen durdurulması ve sona ermesi ifade eder. İşlerin herhangi bir sebep yüzünden geçici bir süre için durdurulması işi bırakma sayılmaz. Tasfiye ve iflas hallerinde, mükellefiyet vergi ile ilgili muamelelerin tamamen sona ermesine kadar devam eder. Bu hallerde tasfiye memurları veya iflas dairesi: -Tasfiye veya iflas kararlarını; -Tasfiyenin veya iflasın kapandığını; vergi dairesine ayrı ayrı bildirmeye mecburdurlar. Vergi Usul Kanunu’nun 164. maddesine göre de gerçek kişilerde ölüm, ölen mükellef açısından işi bırakma hükmündedir. Bu durumda işi bırakmanın, bir başka deyişle ölüm olayının mükellefin mirası reddetmemiş mirasçıları tarafından vergi dairesine bildirilmesi gerekmekte olup, mirasçılardan herhangi birinin ölümü bildirmesi diğer mirasçıları bu ödevden kurtaracaktır. Mirasçılar tarafından işi bırakma bildiriminin, normal süre olan 1 aylık süreye daha önce sürelerin uzaması bölümünde açıkladığımız 3 aylık süresinin ilavesi sonucunda bulunacak 4 aylık süre içerisinde yapılması gerekecektir 32 VERGİ TEKNİĞİ (VERGİ USUL KANUNU) YMM KURS NOTLARI & A. MURAT YILDIZ-YMM RE’SEN MÜKELLEFİYET TERKİ İşi bırakma bildiriminde bulunmayan bir mükellefin işi bıraktığının tespit edilmesi veya yapılan araştırma ve yoklamalar sonucunda bilinen adreslerinde bulunamaması ve başka bir adreste faaliyetine devam ettiğine dair bilgi edinilememesi veya başkaca bir ticarî, ziraî ve meslekî faaliyeti olmadığı halde münhasıran sahte belge düzenlemek amacıyla mükellefiyet tesis ettirdiğinin vergi incelemesine yetkili olanlarca düzenlenen rapor ile tespit edilmesi ve mükellefiyet kaydının devamına gerek görülmediğinin raporda belirtilmesi halinde, mükellef (matrahlı veya matrahsız beyanname verenler dahil) işi bırakmış addolunur ve mükellefiyet kaydı vergi dairesince terkin edilir. Bu durum, ilgili kamu kurum ve kuruluşu ile kamu kurumu niteliğindeki meslek üst kuruluşuna da bildirilir. Mükellefiyet kaydının terkin edilmesi, mükellefin işi bırakmasından önceki döneme ilişkin yükümlülüklerini ortadan kaldırmayacağı gibi bu tarihten sonra faaliyette bulunduğunun tespiti halinde bu dönemlere ilişkin vergilendirmeye ve sahte belge düzenleme fiilini işleyenler hakkında kovuşturma yapılmasına ve ceza uygulanmasına da engel teşkil etmez. 33 VERGİ TEKNİĞİ (VERGİ USUL KANUNU) YMM KURS NOTLARI & A. MURAT YILDIZ-YMM RE’SEN MÜKELLEFİYET TERKİ Yapılan bu değişiklik çerçevesinde terk işlemleri iki kısımda değerlendirilmiştir. 1. İşi bırakma bildiriminde bulunmayan bir mükellefin işi bıraktığının tespit edilmesi veya yapılan araştırma ve yoklamalar sonucunda bilinen adreslerinde bulunamaması ve başka bir adreste faaliyetine devam ettiğine dair bilgi edinilememesi, 2. Başkaca bir ticari, zirai ve mesleki faaliyeti olmadığı halde, münhasıran sahte belge düzenlemek amacıyla mükellefiyet tesis ettirdiğinin vergi incelemesine yetkili olanlarca düzenlenen rapor ile tespit edilmesi ve mükellefiyet kaydının devamına gerek görülmediğinin raporda belirtilmesi, hallerinde mükellef (matrahlı veya matrahsız beyanname verenler dahil) işi bırakmış addolunacak ve mükellefiyet kaydı vergi dairesince terkin edilecektir. İç Genelgede yer alan esaslara uygun olarak mükellefiyet kaydı terkin edilen mükelleflerden, faaliyetine başka bir adreste devam ettikleri veya yeniden faaliyete geçtikleri ya da tasfiyeye tabi tutuldukları öğrenilenlerin mükellefiyet kaydı, yeniden ihdas edilecektir. Söz konusu mükelleflerden, faaliyetlerine başka bir adreste devam ettiği tespit edilenler ile tasfiyeye girdikleri öğrenilenlerin mükellefiyet kaydı, mükellefiyetin terkin edildiği tarihten itibaren, yeniden faaliyete geçtikleri belirlenenlerin mükellefiyet kaydı ise, yeniden faaliyete geçtikleri tarihten itibaren yapılacak ve mükellefiyetin ihdas edildiği tarihten sonraki dönemlere ilişkin yükümlülüklerin yerine getirilmesi sağlanacaktır. 34 VERGİ TEKNİĞİ (VERGİ USUL KANUNU) YMM KURS NOTLARI & A. MURAT YILDIZ-YMM DEFTER TUTMA VE TASDİKİNE İLİŞKİN ÖDEVLER 1. DEFTER TUTMA MECBURİYETİ Vergi Usul Kanunu’nun 172. maddesi çerçevesinde aşağıda yazılı gerçek ve tüzel kişiler defter tutmaya mecburdurlar. 1. Ticaret ve sanat erbabı; 2. Ticaret şirketleri; 3. İktisadi kamu müesseseleri; 4. Dernek ve vakıflara ait iktisadi işletmeler; 5. Serbest meslek erbabı; 6. Çiftçiler. İktisadi kamu müesseseleriyle dernek ve vakıflara ait iktisadi işletmeler de defter tutma bakımından tüccarların tabi oldukları hükümlere tabidirler. 35 VERGİ TEKNİĞİ (VERGİ USUL KANUNU) YMM KURS NOTLARI & A. MURAT YILDIZ-YMM DEFTER TUTMA KAPSAMI DIŞINDA BIRAKILANLAR: Genel kural, yukarıda sıralanan mükelleflerin defter tutmaları mecburiyeti bulunmasına karşın, aşağıda yazılı gerçek ve tüzel kişiler hakkında defter tutma mecburiyeti uygulanmamaktadır. 1. Gelir Vergisi Kanunu’nun 9. maddesinde yer alan şartları taşıyan gelir vergisinden muaf olan esnaf , 2. Gelir Vergisi Kanununa göre kazançları basit usulde tespit edilenler, 3. Gerçek usulde vergiye tabi olmayan çiftçiler, 4. Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 4. maddesinde yer alan şartları taşıdığından kurumlar vergisinden muaf olan; a) İktisadi kamu müesseseleri, b) Dernek ve vakıflara ait iktisadi işletmeler. 36 VERGİ TEKNİĞİ (VERGİ USUL KANUNU) YMM KURS NOTLARI & A. MURAT YILDIZ-YMM TUTULACAK DEFTERLER 1. Bilanço Usulünde Tutulacak Defterler Vergi Usul Kanunu 182. maddesi gereği I. sınıf tüccarların bilanço esasına göre tutması gereken defterler aşağıdaki gibidir. 1. Yevmiye defteri; 2. Defteri-kebir; 3. Envanter defteri ; 2. İşletme Hesabı Esasına Göre Defter Tutma II. Sınıf tüccarların işletme hesabı esasında sadece işletme hesabı defteri tutmaları gerekmektedir. 3. Serbest Meslek Kazanç Defteri Serbest meslek erbapları, Vergi Usul Kanunu 210. maddesi gereği Serbest Meslek Kazanç Defteri tutmak durumundadırlar. Bu defterin bir tarafına giderler, diğer tarafına da hasılat kaydolunur. Defterin gider tarafına, yapılan giderlerin nev'i ile yapıldığı tarih; hasılat tarafına ise ücretin alındığı tarih ve miktarı ile kimden alındığı yazılır. 37 VERGİ TEKNİĞİ (VERGİ USUL KANUNU) YMM KURS NOTLARI & A. MURAT YILDIZ-YMM TUTULACAK DEFTERLERDE KAYIT NİZAMI 1. Türkçe Tutma Mecburiyeti Vergi Usul Kanununa göre tutulacak defter ve kayıtların Türkçe tutulması zorunludur. Ancak, Türkçe kayıtlar bulunmak kaydıyla defterlerde başka dilden kayıt da yapılabilir. Bu kayıtlar vergi matrahını değiştirmeyecek şekilde tasdik ettirilecek diğer defterlere de yapılabilir. Kayıt ve belgelerde Türk para birimi kullanılır. Belgeler, Türk parası karşılığı gösterilmek şartıyla, yabancı para birimine göre de düzenlenebilir. Ancak, yurt dışındaki müşteriler adına düzenlenen belgelerde Türk parası karşılığı gösterilme şartı aranmaz. İlgili dönem defter tasdik tarihi itibarıyla ödenmiş sermayesi (yurt dışında kurulan şirketlerin Türkiye'ye ayrılan ödenmiş sermayesi) en az 100 milyon ABD Doları ya da muadili yabancı para karşılığı Türk Lirası ve sermayesinin en az % 40'ı ikametgâhı, kanunî ve iş merkezi Türkiye'de bulunmayan kişilere ait olan işletmelere, kayıtlarını Türk para birimi dışında başka bir para birimiyle tutmalarına Bakanlar Kurulunca izin verilebilir. 2. Defterlerin Mürekkeple Yazılacağı Vergi Usul Kanunu’nun 216. maddesine göre, tutulması mecburi defterler mürekkeple veya makine ile yazılır. Kopya kağıdı kullanılması ve ıstampa ve sair damga aletleriyle kopya konulması da mümkündür. Tüm defterlerde hesaplar kapatılıncaya kadar toplamlar geçici olarak kurşun kalemle yapılabilir. Günümüzde defterlerin çok büyük bir oranda bilgisayar ortamında tutulması ve yazıcı vasıtasıyla 38 yazdırılması nedeniyle bu şart kendiliğinden sağlanmaktadır. VERGİ TEKNİĞİ (VERGİ USUL KANUNU) YMM KURS NOTLARI & A. MURAT YILDIZ-YMM 3. Yanlış Kayıtların Düzeltilmesi Vergi Usul Kanunu’nun 216. maddesine göre, yevmiye defteri maddelerinde yapılan yanlışlar ancak muhasebe kaidelerine göre, yani ters kayıtla hatalı kayıt kapatılmak, yerine doğru kayıt yapılmak suretiyle düzeltilebilir. İşletme hesabı defteri, serbest meslek kazanç defteri veya defter-i kebir vb. diğer bütün defter ve kayıtlara rakam ve yazılar yanlış yazıldığı taktirde ise düzeltmeler ancak yanlış rakam ve yazı okunacak şekilde çizilmek, üst veya yan tarafına veyahut ilgili bulunduğu hesaba doğrusu yazılmak suretiyle yapılabilir. Defterlere geçirilen bir kaydı kazımak, çizmek veya silmek suretiyle okunamaz bir hale getirmek yasaktır. 4. Boş Satır Bırakılmayacağı, Sayfaların Yok Edilemeyeceği Defterlerde kayıtlar arasında usulen yazılmaya mahsus olan satırlar, çizilmeksizin boş bırakılamaz ve atlanamaz. Ciltli defterlerde, defter sayfaları ciltten koparılamaz. Tasdikli müteharrik yapraklarda bu yaprakların sırası bozulamaz ve bunlar yırtılamaz. 39 VERGİ TEKNİĞİ (VERGİ USUL KANUNU) YMM KURS NOTLARI & A. MURAT YILDIZ-YMM 5. Kayıt Zamanı Vergi Usul Kanunu’nun 219. zamanında kaydedilir. şöyle ki: maddesine göre muameleler defterlere a. Muamelelerin işin hacmine ve icabına uygun olarak muhasebenin intizam ve vuzuhunu bozmayacak bir zaman zarfında kaydedilmesi şarttır. Bu gibi kayıtların on günden fazla geciktirilmesi mümkün değildir. b. Kayıtlarını devamlı olarak muhasebe fişleri, primanota ve bordro gibi yetkili amirlerin imza ve parafını taşıyan mazbut vesikalara dayanarak yürüten müesseselerde, muamelelerin bunlara işlenmesi, deftere işlenmesi hükmündedir. Ancak bu kayıtlar, muamelelerin esas defterlere 45 günden daha geç intikal ettirilmesi mümkün bulunmamaktadır. c. Serbest meslek kazanç defterine ise muameleler günü gününe kaydedilir. Halen günü gününe tutulması zorunlu bulunan tek kanuni defter serbest meslek kazanç defteridir. 40 VERGİ TEKNİĞİ (VERGİ USUL KANUNU) YMM KURS NOTLARI & A. MURAT YILDIZ-YMM DEFTERLERİ TASDİKİ Vergi Usul Kanunu’nun 220. maddesi çerçevesinde aşağıda yazılı defterlerin tasdik ettirilmesi zorunlu bulunmaktadır. 1. Yevmiye ve envanter defterleri; 2. İşletme defteri; 3. Serbest meslek kazanç defteri; 4. İmalat ve Üretim Defteri 5. Çiftçi İşletme Defteri 6. Yabancı Nakliyat Kurumlarının hasılat defteri. Defteri-kebirin tasdiki zorunlu değildir. Ancak istenilirse tasdik ettirilebilir 41 VERGİ TEKNİĞİ (VERGİ USUL KANUNU) YMM KURS NOTLARI & A. MURAT YILDIZ-YMM TASDİK ZAMANI Vergi Usul Kanununda yazılı defterleri kullanacak olanların, bunları aşağıda yazılı zamanlarda tasdik ettirmeye mecburdurlar: 1. Öteden beri işe devam etmekte olanlar defterin kullanılacağı yıldan önce gelen son ayda; ( Hesap Dönemi Takvim Yılı Olanlarda Aralık ayı içinde ) 2. Hesap dönemleri Maliye Bakanlığı tarafından tespit edilenler, defterin kullanılacağı hesap döneminden önce gelen son ayda; 3. Yeniden işe başlayanlar, sınıf değiştirenler ve yeni bir mükellefiyete girenler işe başlama, sınıf değiştirme ve yeni mükellefiyete girme tarihinden önce; vergi muafiyeti kalkanlar, muaflıktan çıkma tarihinden başlayarak on gün içinde; 4. Tasdike tabi defterlerin dolması dolayısıyla veya sair sebeplerle yıl içinde yeni defter kullanmaya mecbur olanlar bunları kullanmaya başlamadan önce; 5. Defterlerini ertesi yılda da kullanmak isteyenler Ocak ayı, hesap dönemleri Maliye Bakanlığınca tespit edilenler bu dönemin ilk ayı içinde tasdiki yeniletmeye (ARA TASDİK) mecburdurlar. Kanuni sürenin sonundan başlayarak 1 ay geçtikten sonra tasdik ettirilen defterler hiç tasdik ettirilmemiş sayılır. Defterler, iş yerinin, iş yeri olmayanlar için ikametgahın bulunduğu yerdeki noter veya noterlik görevini ifa ile mükellef olanlar tarafından tasdik olunur. Defterler anonim ve limited şirketlerin kuruluş aşamasında, şirket merkezinin 42 bulunduğu yer ticaret sicili memuru veya noter tarafından tasdik edilir. VERGİ TEKNİĞİ (VERGİ USUL KANUNU) YMM KURS NOTLARI & A. MURAT YILDIZ-YMM 3- VESİKALAR VE KAYITLARIN TEVSİKİNE İLİŞKİN ÖDEVLER 1. TEVSİKİ ZORUNLU KAYITLAR Aksine hüküm olmadıkça Vergi Usul Kanununa göre tutulan ve üçüncü şahıslarla olan münasebet ve muamelelere ait olan kayıtların tevsiki mecburidir.. Defter tutmak mecburiyetinde olmayan mükellefler vergi matrahlarının tespiti ile ilgili giderlerini tevsike mecburdurlar. (Götürü usulde tespit edilen giderler hariç.) Vergi Usul Kanununa göre kullanılan veya aynı Kanunun Maliye Bakanlığına verdiği yetkiye dayanılarak, kullanma mecburiyeti getirilen belgelerin, öngörülen zorunlu bilgileri taşımaması halinde bu belgeler vergi kanunları bakımından hiç düzenlenmemiş sayılmaktadır. 2. TEVSİKİ ZORUNLU OLMAYAN KAYITLAR Genel kural kanuni defterlere yapılan kayıtların tevsiki olmakla birlikte aşağıdaki giderler için ispat edici kağıt aranmaz: 1. Örf ve teamüle göre bir vesikaya dayandırılması mutat olmayan müteferrik giderler; 2. Vesikanın teminine imkan olmayan giderler; ( Örneğin; şehir içi dolmuş ücretleri ) 1 ve 2 numaralı fıkralarda yazılı giderlerin gerçek miktarları üzerinden kayıtlara geçirilmesi ve miktarlarının işin genişliğine ve mahiyetine uygun bulunması şarttır. 3. Vergi kanunlarına göre götürü olarak tespit edilen giderler. Mevzuatımızda halen belgelendirme şartı olmaksızın götürü olarak gider yazılabilecek iki durum söz konusudur. • Gayrimenkul Sermaye İratlarının tespitinde Götürü Gider Esası (G.V.K. Md. 74/2) • İhracatçılar, Yurt Dışı İnşaat ve Nakliyecilik Yapanların Yararlandığı Binde Beşlik Götürü Gider. (G.V.K. Md. 40/1) 43 VERGİ TEKNİĞİ (VERGİ USUL KANUNU) YMM KURS NOTLARI & A. MURAT YILDIZ-YMM 4. MUHAFAZA VE İBRAZ ÖDEVLERİ Vergi Usul Kanunu’na göre defter tutmak mecburiyetinde olanlar, tuttukları defterlerle bu kayıtlara esas teşkil eden belgeleri, ilgili bulundukları yılı takip eden takvim yılından başlayarak beş yıl süre ile muhafaza etmeye mecburdurlar. Vergi Usul Kanunu’na göre defter tutmak mecburiyetinde olmayanlar, almaya mecbur oldukları fatura ve gider pusulası ve müstahsil makbuzlarını tarih sırası ile tanzim tarihlerini takip eden takvim yılından başlayarak beş yıl süre ile muhafaza etmeye mecburdurlar. 5. DİĞER ÖDEVLER Vergi Usul Kanunu’nun 257. maddesine göre, vergi inceleme ve kontrolleri ile gayrimenkullerin rayiç bedelinin tespiti sırasında mükellefler aşağıda yazılı ödevleri yerine getirmeye mecburdurlar: 1. İncelemeye yetkili memura işletmenin durumuna göre, çalışma yeri göstermek ve resmi çalışma saatlerinde memurun müessesede çalışmasını sağlamak; 2. İnceleme ile ilgili her türlü açıklamada bulunmak (Bu mecburiyet hem iş sahibine, hem de işletmede çalışan memurlara şamildir); 3. İncelemeye yetkili memurun, gerektiğinde iş yerinin her tarafını gezip görmesini sağlamak; 4. İşletmede envanter yapılması halinde araç, gereç ve personeliyle bu işlemlere gerekli yardım ve kolaylığı göstermek. 44 VERGİ TEKNİĞİ (VERGİ USUL KANUNU) YMM KURS NOTLARI & A. MURAT YILDIZ-YMM VERGİ TARHINDA ÖN (HAZIRLAYICI) İŞLEMLER VE TARHİYAT TÜRLERİ A. Murat YILDIZ Yeminli Mali Müşavir www.yildizymm.com.tr MAYIS 2016 © BU DERS NOTLARI YAZARIN YAZILI İZNİ OLMAKSIZIN HİÇ BİR ŞEKİLDE ÇOĞALTILAMAZ VE TİCARİ AMAÇLA KULLANILAMAZ. 45 VERGİ TEKNİĞİ (VERGİ USUL KANUNU) YMM KURS NOTLARI & A. MURAT YILDIZ-YMM VERGİ TARHINDA ÖN (HAZIRLAYICI) İŞLEMLER Verginin mükellefin beyanına istinaden değil de, idarece tarh edildiği durumlarda (re'sen, ikmalen, idarece tarhiyat gibi), beyana dayalı tarhiyattan farklı olarak, matrah vergi idaresince belirlenmektedir. Ancak matrahın vergi idaresince saptanması aşamasında matrahın belirlenebilmesi için bir takım verilerden faydalanılmaktadır. İşte matrah tespiti sırasında yararlanılan arama, yoklama, inceleme, bilgi toplama gibi yöntemlere genel olarak vergi tarhına hazırlayıcı işlemler adı verilmektedir. 46 VERGİ TEKNİĞİ (VERGİ USUL KANUNU) YMM KURS NOTLARI & A. MURAT YILDIZ-YMM 1. YOKLAMA Vergi Usul Kanunu’nun 127. maddesine göre Yoklama, mükellefleri ve mükellefiyetle ilgili maddi olayları, kayıtları ve mevzuları araştırmak ve tespit etmeye yönelik araştırma işlemleri olarak tanımlanabilir. Yoklama aşağıdaki gerekçelerle yapılabilir. a) Maliye Bakanlığınca belirlenmiş usuller dahilinde özel yetki verilmiş olmak kaydıyla günlük hasılatı tespit etmek, b) 3100 sayılı Kanun kapsamına girip ödeme kaydedici cihaz kullanmak mecburiyetinde olanların bu mecburiyete uyup uymadıklarını, bu cihazları belli edilmiş esaslara göre kullanıp kullanmadıklarını ve günlük hasılatı tespit etmek, c) Günü gününe kayıt yapılması zorunlu defterlerin iş yerlerinde bulundurulup bulundurulmadığını, tasdikli olup olmadığını usulüne göre kayıt yapılıp yapılmadığını, vergi kanunları uyarınca düzenlenmesi icap eden belgelerin usulüne göre düzenlenip düzenlenmediği ile kullanılıp kullanılmadığını, faturasız mal bulunup bulunmadığını, levha asma veya kullanma mecburiyetine uyulup uyulmadığını tespit etmek, kanuni defter ve belgeler dışında kalan ve vergi kaybının bulunduğuna emare teşkil eden defter, belge ve delillerin tespit edilmesi halinde bunları almak, d) Nakil vasıtalarını, Maliye Bakanlığının belirleyeceği özel işaretle durdurmak ve taşıtta bulundurulması icap eden taşıt pulu, yolcu listesi, fatura veya sevk irsaliyesi, yolcu bileti ile taşıma irsaliyelerinin muhtevası ile taşınan yolcu ve malların miktar ve mahiyetlerini ölçmek, tartmak, saymak suretiyle tespit etmek, e) Taşıma irsaliyesi, sevk irsaliyesi ve faturanın taşıtta bulunmaması halinde bu belgelerin ibrazına kadar nakil vasıtalarını trafikten alıkoymak, taşınan malın sahibi belli değilse tespitine kadar malı bekletmek ve muhafaza altına almak, 47 VERGİ TEKNİĞİ (VERGİ USUL KANUNU) YMM KURS NOTLARI & A. MURAT YILDIZ-YMM Yoklamanın ne zaman yapılacağı ilgiliye bildirilmez; yoklama her zaman yapılabilir. Yoklama sonucu iki nüsha olarak düzenlenen tutanak niteliğindeki yoklama fişine geçirilir; bu fiş nezdinde yoklama yapılana veya yetkili adamına imza ettirilirilerek bir nüshası verilir. Aynı Kanunun 128 inci maddesi uyarınca yoklamaya yetkililer şunlardır. 1. Vergi dairesi müdürleri, 2. Yoklama memurları, 3. Yetkili makamlar tarafından yoklama işi ile görevlendirilenler, 4. Vergi incelemesine yetkili olanlar, 5. Gelir uzmanları. 48 VERGİ TEKNİĞİ (VERGİ USUL KANUNU) YMM KURS NOTLARI & A. MURAT YILDIZ-YMM 2. ARAMA İhbar veya yapılan incelemeler dolayısıyla, bir mükellefin vergi kaçırdığına dair emareler bulunursa, bu mükellef veya kaçakçılıkla ilgisi görülen diğer şahıslar nezdinde ve bunların üzerinde arama yapılabilir. Aramanın yapılabilmesi için: 1. Vergi incelemesi yapmaya yetkili olanların buna lüzum göstermesi ve gerekçeli bir yazı ile arama kararı vermeye yetkili sulh yargıcından bunu istemesi 2. Sulh yargıcının istenilen yerlerde arama yapılmasına karar vermesi; şarttır. Arama neticesinde alınan defter ve vesikalar üzerindeki incelemeler en geç üç ay içinde bitirilerek sahibine bir tutanakla geri verilir. İncelemelerin haklı sebeplere binaen üç ay içinde bitirilmesine imkan olmayan hallerde sulh yargıcının vereceği karar üzerine bu süre uzatılabilir. 49 VERGİ TEKNİĞİ (VERGİ USUL KANUNU) YMM KURS NOTLARI & A. MURAT YILDIZ-YMM 3. BİLGİ TOPLAMA Kamu idare ve müesseseleri, mükellefler veya mükelleflerle muamelede bulunan diğer gerçek ve tüzelkişiler, Maliye Bakanlığının veya vergi incelemesi yapmaya yetkili olanların isteyecekleri bilgileri vermeye mecburdurlar. Bilgiler yazı veya sözlü istenilir. Sözle istenen bilgileri vermeyenlere keyfiyet yazı ile tekit ve cevap vermeleri için kendilerine 15 günden az olmamak ve yazı ile tebliğ edilmek koşuluyla bir süre verilmesi gerekir. Bilgi istenmek üzere ilgililer vergi dairesine zorla getirilemez. Örneğin; yap-satçı bir müteahhit nezdinde yapılan vergi incelemesi ile ilgili olarak denetim elemanları mükellefçe satışa konu edilen dairelerin gerçek tutarını tespit edebilmek amacıyla müteahhidin daire sattığı kişilerden dairelerin alış bedelleri sorulabilir. Bilgi verme yükümünü yerine getirmeyenlere V.U.K.’nun 6009 sayılı Kanunla değişik mükerrer 355 inci maddesi çerçevesinde 2014 yılı için aşağıda yer alan tutarlarda özel usulsüzlük cezası kesilebilecektir. Mükellefiyet Türü 1- Birinci sınıf tüccarlar ile serbest meslek erbabı 2- İkinci sınıf tüccarlar, defter tutan çiftçiler ile kazancı basit usulde tespit edilenler 3- Yukarıdaki bentlerde yazılı bulunanlar dışında kalanlar Kesilecek Ceza 1.200TL 600 TL 300 TL 50 VERGİ TEKNİĞİ (VERGİ USUL KANUNU) YMM KURS NOTLARI & A. MURAT YILDIZ-YMM 4. TAKDİR KOMİSYONLARINCA MATRAH SAPTANMASI Takdir Komisyonu; İllerde defterdarın, ilçelerde malmüdürünün veya bunların görevlendireceği memurların başkanlığı altında ilgili vergi dairesinin yetkili iki memuru ile mükellefin faaliyet gösterdiği sektörden seçilmiş iki üyeden kurulur. Takdir komisyonları sürekli veya geçici olarak kurulabilirler. Takdir komisyonunun görevleri şunlardır: 1. Yetkili makamlar tarafından istenilen matrah ve servet takdirlerini yapmak; 2. Vergi kanunlarında yazılı fiyat, ücret veya sair matrah ve kıymetleri takdir etmek . Vergi idaresinin takdir komisyonu kararlarını değiştirme yetkisi olmamakla birlikte, bu kararlara karşı dava açabilir. 51 VERGİ TEKNİĞİ (VERGİ USUL KANUNU) YMM KURS NOTLARI & A. MURAT YILDIZ-YMM 5. İNCELEME İnceleme, beyanların ve ödenmesi gereken vergilerin doğruluğunu sağlamak amacıyla yükümlünün defter kayıtları, belgeleri ve envanteri üzerinde yapılan derinlemesine bir araştırmadır. Vergi Usul Kanununa göre incelemeye tâbi olanlar, yasa ile öngörülen defter ve hesapları tutmak, evrak ve belgeleri muhafaza ve gerektiğinde ibraz etmek zorunda olan gerçek ve tüzel kişilerdir. İnceleme zamanının önceden haber verilmesi zorunlu değildir; ancak yükümlünün hazırlık yapması gerekli ise haber verilir. Kanun, sonucu alınmamış hesap dönemi de dahil olmak üzere tahakkuk zamanaşımı süresi içinde inceleme yapma olanağı tanımaktadır. İnceleme sonucunda gerektiğinde vergilendirme ile ilgili olaylar ve hesap durumları tutanakla saptanır; varsa ilgililerin itirazları da bu tutanağa geçirilir. Vergi Usul Kanununun 30 uncu maddesine göre, inceleme elemanının raporunda belirtilen matrah farkı üzerinden, ayrıca takdir komisyonuna sevk etmeden, re'sen vergi tarh edilebilmektedir. Evvelce inceleme yapılmış veya matrahın re'sen takdir edilmiş olması yeniden inceleme yapılmasına ve gerekirse tarhiyatın ikmaline mani değildir. Vergi incelemeleri, esas itibariyle incelemeye tabi olanın iş yerinde yapılır. İş yerinin müsait olmaması, ölüm, işin terk edilmesi gibi zaruri sebeplerle incelemenin yerinde yapılması imkansız olur veya mükellef ve vergi sorumluları isterlerse inceleme dairede yapılabilir. 52 VERGİ TEKNİĞİ (VERGİ USUL KANUNU) YMM KURS NOTLARI & A. MURAT YILDIZ-YMM Vergi incelemesi yapanlar, incelemeye tabi olana, bunun mevzuunu işe başlamadan evvel açık olarak izah ederler. Vergi incelemesine başlanıldığı hususunu bir tutanağa bağlayarak bir örneğini nezdinde vergi incelemesi yapılana verirler. İnceleme bitince, bunun yapıldığını gösteren bir vesika nezdinde inceleme yapılana verilir. Vergi inceleme elemanları vergi kanunlarıyla ilgili kararname, tüzük, yönetmelik, genel tebliğ ve sirkülere aykırı vergi inceleme raporu düzenleyemezler. İncelemeye başlanıldığı tarihten itibaren, tam inceleme yapılması halinde en fazla bir yıl, sınırlı inceleme yapılması halinde ise en fazla altı ay içinde incelemelerin bitirilmesi esastır. Bu süreler içinde incelemenin bitirilememesi halinde ek süre talep edilebilir. Bu talep vergi incelemesine yetkili olanların bağlı olduğu birim tarafından değerlendirilir ve altı ayı geçmemek üzere ek süre verilebilir. Vergi İncelemesine yetkili olanlar aşağıda sayılmıştır. 1. Vergi Müfettişleri ve muavinleri 2. Vergi Dairesi Başkanı ( 29 ilde) / Vergi Dairesi Başkanı bulunmayan illerde Defterdar. 3. Vergi Dairesi Müdürleri / Vergi Dairesi Müdürü bulunmayan ilçelerde mal müdürü. 53 VERGİ TEKNİĞİ (VERGİ USUL KANUNU) YMM KURS NOTLARI & A. MURAT YILDIZ-YMM TARHİYAT TÜRLERİ 1. BEYANNAMEYE DAYANAN TARH Türk vergi sisteminde vergiler kural olarak mükellefin veya vergi sorumlusunun beyanı üzerine tarh edilir. Vergi kanunlarına göre beyan üzerinden alınan vergiler "Tahakkuk fişi" ile tarh ve tahakkuk ettirilir. Bu esasa göre, vergi dairesince beyannamenin alınması üzerine bir tahakkuk fişi tanzim olunur ve bunun bir nüshası mükellefe veya beyannameyi mükellef adına vergi dairesine getirene verilir. Bu suretle vergi tahakkuk etmiş olur. Tahakkuk fişinin mükellefe verilen nüshası aynı zamanda beyannamenin makbuzu yerine geçer. Beyannamenin posta ile gönderilmesi halinde de tahakkuk fişi kesilir. Bu takdirde, tahakkuk fişinin mükellefe verilecek nüshası, kapalı bir zarf içinde, mükellefin beyannamede gösterdiği adrese gönderilir ve fişin dairede kalan nüshasına posta zimmet defterinin tarih ve numarası işaret olunur. Beyannameye dayanan tarh usulünün önemli bir sonucu, mükelleflerin beyan ettikleri matrahlara ve bu matrahlar üzerinden tarh edilen vergilere karşı dava açamamalarıdır. Ancak, ihtirazi kayıtla verilen beyannameler ve vergi hatalarına ait hükümler saklıdır. Beyannamenin elektronik ortamda gönderilmesi halinde tahakkuk fişi elektronik ortamda düzenlenir ve mükellef veya elektronik ortamda beyanname gönderme yetkisi verilmiş gerçek veya tüzel kişiye elektronik ortamda iletilir. Bu ileti, tahakkuk fişinin mükellefe tebliği yerine geçer. 54 VERGİ TEKNİĞİ (VERGİ USUL KANUNU) YMM KURS NOTLARI & A. MURAT YILDIZ-YMM 2. İKMALEN VERGİ TARHI İkmalen vergi tarhı, her ne şekilde olursa olsun bir vergi tarh edildikten sonra bu vergiyle ilgili olarak meydana çıkan ve defter, kayıt ve belgelere veya kanuni ölçülere dayanılarak miktarı tespit olunan bir matrah veya matrah farkı üzerinden alınacak verginin tarh edilmesidir. 55 VERGİ TEKNİĞİ (VERGİ USUL KANUNU) YMM KURS NOTLARI & A. MURAT YILDIZ-YMM 3. RE’SEN VERGİ TARHI "Re'sen vergi tarhı, vergi matrahının tamamen veya kısmen defter, kayıt ve belgelere veya kanunî ölçülere dayanılarak tespitine imkân bulunmayan hallerde takdir komisyonları tarafından takdir edilen veya vergi incelemesi yapmaya yetkili olanlarca düzenlenmiş vergi inceleme raporlarında belirtilen matrah veya matrah kısmı üzerinden vergi tarh olunmasıdır. İnceleme raporunda bu maddeye göre belirlenen matrah veya matrah farkı re'sen takdir olunmuş sayılır." Aşağıdaki hallerden herhangi birinin bulunması durumunda, vergi matrahının tamamen veya kısmen defter, kayıt ve belgelere veya kanuni ölçülere dayanılarak tespitinin mümkün olmadığı kabul edilir. 1. Vergi beyannamesi kanunî süresi geçtiği halde verilmemişse, 2. Vergi beyannamesi kanuni veya ek süreler içinde verilmekle beraber beyannamede vergi matrahına ilişkin bilgiler gösterilmemiş bulunursa, 3. Bu kanuna göre tutulması mecburi olan defterlerin hepsi veya bir kısmı tutulmamış veya tasdik ettirilmemiş olursa veya vergi incelenmesi yapmaya yetkili olanlara herhangi bir sebeple ibraz edilmezse, 4. Defter kayıtları ve bunlarla ilgili vesikalar, vergi matrahının doğru ve kesin olarak tespitine imkan vermeyecek derecede noksan, usulsüz ve karışık olması dolayısıyla ihticaca salih bulunmazsa, 5. Tutulması zorunlu olan defterlerin veya verilen beyannamelerin gerçek durumu yansıtmadığına dair delil bulunursa. 6. VUK’nun mükerrer 227'nci maddesi uyarınca 3568 sayılı Kanuna göre yetki almış meslek mensuplarına imzalattırma mecburiyeti getirilen beyanname ve ekleri imzalattırılmazsa veya tasdik kapsamına alınan konularda yeminli malî müşavir tasdik raporu zamanında ibraz edilmezse, 56 VERGİ TEKNİĞİ (VERGİ USUL KANUNU) YMM KURS NOTLARI & A. MURAT YILDIZ-YMM 3. RE’SEN VERGİ TARHI İkmalen ve re'sen tarh edilen vergiler "ihbarname" ile ilgililere tebliğ olunur. Nev'i ve doğuşu ayrı olan vergiler için ayrı ihbarname kullanılır. Vergi beyannamesini kanunî süresi geçtikten sonra vermiş olanlara bu beyannamede gösterdikleri matrah üzerinden re'sen gerekli tarhiyat yapılır ve bu beyannameler re'sen takdir için takdir komisyonuna sevk edilmez. Ancak, vergi incelemesine başlanılmasından veya takdir komisyonuna sevk edilmesinden sonra kendiliğinden verilen beyannameler için bu hüküm uygulanmaz. Yukarıdaki 2'nci bentte yazılı halin vukuunda mükellefe Takdir Komisyonu tarafından 15 günden az olmamak üzere bir mühlet verilerek vergi matrahına ilişkin bilgileri vermeye ve kanuni defterlerini ibraz etmeye davet olunur. Bu davet üzerine mükellef istenilen bilgileri verir ve kanuni defterlerini ibraz ederse, defter ve vesikalar ihticaca salih bulunmak şartıyla, mükellefe takdir olunacak matrah defter ve vesikaları kayıtlarına göre tespit olunacak miktardan fazla olamaz. Yukarıdaki bentlerin hükümlerine göre re'sen vergi tarhını gerektiren bir sebep yanında ikmalen vergi tarhını da lüzumlu kılan bir durum mevcut ise re'sen takdir sonucu beklenmeksizin gerekli ikmal tarhiyatı yapılır. Re'sen takdir sırasında ikmal tarhiyatına mesnet olan matrah farkı nazara alınmışsa vergi tarhı sırasında evvelce tarh edilmiş olan vergi indirilir. 57 VERGİ TEKNİĞİ (VERGİ USUL KANUNU) YMM KURS NOTLARI & A. MURAT YILDIZ-YMM 4. İKMALEN VE RE’ SEN VERGİ TARHININ FARKLILIKLARI a. Matrah veya matrah farkının defter, kayıt ve belgelere veya kanuni ölçülere dayanılarak tespit olunması durumunda ikmalen, aksi takdirde resen tarhiyat yapılır. b. İkmalen vergi tarhiyatında daha önce yapılmış bir vergi tarhı vardır, ancak vergi eksik hesaplanmıştır. Örneğin giderler fazla düşülmüş ya da amortisman fazla hesaplanmıştır. Re’sen vergi tarhında ise daha önce yapılmış bir tarhiyat olabileceği gibi olmayadabilir. c. İkmalen vergi tarhiyatında defter ve belgeler usulüne uygun olarak tutulmuştur. Ancak örneğin beyannamede defterde yer alan gerçek gelirler gösterilmemiş ya da amortisman oranı yanlış uygulanmıştır. d. Re’sen vergi tarhiyatı takdir komisyonları tarafından takdir edilen veya vergi incelemesi yapmaya yetkili olanlarca düzenlenmiş vergi inceleme raporlarında belirtilen matrah veya matrah kısmı üzerinden yapılmasına karşın, ikmalen vergi tarhiyatı sadece vergi incelemesi yapmaya yetkili olanlarca düzenlenmiş vergi inceleme raporlarına istinaden yapılmakta olup, takdir komisyonu kararlarına istinaden yapılmaz. 58 VERGİ TEKNİĞİ (VERGİ USUL KANUNU) YMM KURS NOTLARI & A. MURAT YILDIZ-YMM 5. VERGİNİN İDARECE TARHI Verginin idarece tarhı; Vergi Usul Kanunu’nun 29'uncu ve 30'uncu maddeleri dışında kalan hallerde, mükelleflerin verginin tarhı için vergi kanunları ile muayyen zamanlarda müracaat etmemeleri veya aynı kanunlarla kendilerine tahmil edilen mecburiyetleri yerine getirmemeleri sebebiyle zamanında tarh edilemeyen verginin kanunen belli matrahlar üzerinden idarece tarh edilmesidir. Bu şekilde tarhiyata örnek olarak GVK’nun 64. maddesine göre diğer ücretler kapsamında vergilendirilenlerden kanuni süre geçmesine rağmen matrahlarını vergi karnelerine işlettirmeyen ücretliler için yapılan tarhiyatlar verilebilir. 59 VERGİ TEKNİĞİ (VERGİ USUL KANUNU) YMM KURS NOTLARI & A. MURAT YILDIZ-YMM GVK, KVK VE KDVK’ YA GÖRE TARHİYATIN MUHATABI Bazı işlemlere taraf olanlardan birinin veya tamamının, gerek mukimlik gerekse tabiiyet açısından verginin mükellefi ve sorumlusu tutulmaları mümkün olamamaktadır. İşte bu hallerde yapılan işlemden dolayı doğacak verginin taraflardan biri ya da onun adına birilerince ödenmesi yasa gereğidir. Buradan hareketle, vergiyi doğuran işlemin mükellefi veya sorumlusunun bulunmaması hallerinde onlar adına hareket eden; vekil, kanuni temsilci veya işlemleri yapanların tarhiyata muhatap tutularak vergi kayıp ve kaçağının önlenmesi için KVK, GVK ve KDVK’da yasal düzenlemeler yer almaktadır. 1. GELİR VERGİSİNDE TARHİYATIN MUHATABI ( GVK 107. MADDE) Gelir Vergisi bu vergiyle mükellef olan gerçek kişiler namına tarh edilir. Şu kadar ki; 1. Küçüklerle kısıtlılarda, bunların nam ve hesabına kanuni temsilcileri; 2. Verginin tevkif suretiyle alınması halinde, mükellef hesabına tevkifat yapmaya mecbur olanlar; 3. Dar mükellefiyette, mükellefin Türkiye' de daimi temsilcisi mevcutsa mükellef hesabına daimi temsilci (Türkiye'de birden fazla daimi temsilcinin mevcudiyeti halinde, mükellefin tayin edeceği, tarhiyat tarihine kadar böyle bir tayin yapılmamışsa, temsilcilerden herhangi birisi), daimi temsilci mevcut değilse, kazanç ve iratları yabancı kişiye sağlayanlar; Tarhiyatta muhatap tutulurlar. 60 VERGİ TEKNİĞİ (VERGİ USUL KANUNU) YMM KURS NOTLARI & A. MURAT YILDIZ-YMM 2. KURUMLAR VERGİSİNDE TARHİYATIN MUHATABI ( KVK 16 VE 28. MADDE) Kurumlar vergisi, bu Kanuna göre mükellef olanların tüzel kişiliği adına; iktisadî kamu kuruluşları ile derneklere ve vakıflara ait iktisadî işletmelerden tüzel kişiliği haiz olmayanlar için bağlı oldukları kamu tüzel kişileri ya da dernek veya vakıf adına; fonlarda fonun kurucusu adına; iş ortaklıklarında ise verginin ödenmesinden müteselsilen sorumlu olmak üzere yönetici ortak veya ortaklardan herhangi birisi adına tarh olunur. (KVK MD.16/4) Dar mükellefiyete tabi yabancı kurumların vergisi, bu kurumların; Türkiye’deki müdür ve temsilcileri, Müdür ve temsilcileri mevcut değilse, kazanç ve iratları yabancı kuruma sağlayanlar adına tarh olunur. (KVK MD.28/1) 3. KATMA DEĞER VERGİSİNDE TARHİYATIN MUHATABI ( KDVK 44. MADDE) Katma Değer Vergisi, bu vergiyle mükellef gerçek veya tüzelkişiler adına tarholunur. Şu kadar ki: a) Adi ortaklıklarda, verginin ödenmesinden müteselsilen sorumlu olmak üzere, ortaklardan herhangi biri, b) Türkiye'de yerleşmiş olmayan gerçek kişiler ile kanunî merkez veya iş merkezlerinden her ikisi de Türkiye içinde bulunmayan tüzelkişilerde, bu kanuna göre vergi kesintisi yapmakla sorumlu kişi; vergi kesintisi yapmakla sorumlu tutulan bir şahsın bulunamaması halinde, mükellefin Türkiye'deki daimî temsilcisi, Türkiye'de birden fazla temsilcisinin mevcudiyeti halinde mükellefin tayin edeceği temsilci; tarhiyat tarihine kadar böyle bir tayin yapılmamışsa temsilcilerden herhangi birisi, daimî temsilci mevcut değilse işlemleri mükellef adına yapanlar, Tarhiyata muhatap tutulurlar. 61 VERGİ TEKNİĞİ (VERGİ USUL KANUNU) YMM KURS NOTLARI & A. MURAT YILDIZ-YMM VERGİ HATASI Vergi hatası, vergiye ilişkin hesaplarda veya vergilendirmede yapılan hatalar yüzünden haksız yere fazla veya eksik vergi istenmesi veya alınmasıdır. Vergi hataları hesap hataları ve vergilendirme hataları olarak iki gruba ayrılır. 1. HESAP HATALARI Hesap hataları şunlardır: 1.1. MATRAH HATALARI Vergilendirme ile ilgili beyanname, tahakkuk fişi, ihbarname, tekalif cetveli ve kararlarda matraha ait rakamların veya indirimlerin eksik veya fazla gösterilmiş veya hesaplanmış olmasıdır. 1.2. VERGİ MİKTARINDA HATALAR Vergi nispet ve tarifelerinin yanlış uygulanması, mahsupların yapılmamış veya yanlış yapılmış olması ve yukarıdaki matrah hatalarında yazılı vesikalarda verginin eksik veya fazla hesaplanmış veya gösterilmiş olmasıdır. 1.3. VERGİNİN MÜKERRER OLMASI Aynı vergi kanununun uygulanmasında belli bir vergilendirme dönemi için aynı matrah üzerinden bir defadan fazla vergi istenmesi veya alınmasıdır. 62 VERGİ TEKNİĞİ (VERGİ USUL KANUNU) YMM KURS NOTLARI & A. MURAT YILDIZ-YMM 2.VERGİLENDİRME HATALARI : Vergilendirme hataları şunlardır: 2.1. MÜKELLEFİN ŞAHSINDA HATA Bir verginin asıl borçlusu yerine başka bir kişiden istenmesi veya alınmasıdır; 2.2. MÜKELLEFİYETTE HATA Açık olarak vergiye tabi olmayan veya vergiden muaf bulunan kimselerden vergi istenmesi veya alınmasıdır; 2.3. MEVZUDA HATA Açık olarak vergi mevzuuna girmeyen veya vergiden müstesna bulunan gelir, servet, madde, kıymet, evrak ve işlemler üzerinden vergi istenmesi veya alınmasıdır; 2.4. VERGİLENDİRME VEYA MUAFİYET DÖNEMİNDE HATA Aranan verginin ilgili bulunduğu vergilendirme döneminin yanlış gösterilmiş veya süre itibariyle eksik veya fazla hesaplanmış olmasıdır. 63 VERGİ TEKNİĞİ (VERGİ USUL KANUNU) YMM KURS NOTLARI & A. MURAT YILDIZ-YMM GECİKME FAİZİ VE GECİKME ZAMMI A. Murat YILDIZ Yeminli Mali Müşavir www.yildizymm.com.tr MAYIS 2016 © BU DERS NOTLARI YAZARIN YAZILI İZNİ OLMAKSIZIN HİÇ BİR ŞEKİLDE ÇOĞALTILAMAZ VE TİCARİ AMAÇLA KULLANILAMAZ. 64 VERGİ TEKNİĞİ (VERGİ USUL KANUNU) YMM KURS NOTLARI & A. MURAT YILDIZ-YMM 1. GECİKME FAİZİ İkmalen, re'sen veya idarece yapılan tarhiyatlarda: a) Dava konusu yapılmaksızın kesinleşen vergilere, kendi vergi kanunlarında belirtilen ve tarhiyatın ilgili bulunduğu döneme ilişkin normal vade tarihinden itibaren, son yapılan tarhiyatın tahakkuk tarihine kadar; b) Dava konusu yapılan vergilerin ödeme yapılmamış kısmına, kendi vergi kanunlarında belirtilen ve tarhiyatın ilgili bulunduğu döneme ilişkin normal vade tarihinden itibaren, yargı organı kararının tebliğ tarihine kadar; Geçen süreler için 6183 sayılı Kanuna göre tespit edilen gecikme zammı oranında gecikme faizi uygulanır. Gecikme faizi de aynı süre içinde ödenir. Gecikme faizinin hesaplanmasında ay kesirleri nazara alınmaz. Uzlaşılan vergilerde gecikme faizi; uzlaşılan vergi miktarına, (a) fıkrasında belirtilen tarihten itibaren uzlaşma tutanağının imzalandığı tarihe kadar geçen süre için uygulanır. Dava açılması nedeniyle tahsili duran vergi ve cezalar mükellefler tarafından istenildiği takdirde davanın devamı sırasında da kısmen veya tamamen ödenebilir. 65 VERGİ TEKNİĞİ (VERGİ USUL KANUNU) YMM KURS NOTLARI & A. MURAT YILDIZ-YMM FAZLA VEYA YERSİZ OLARAK TAHSİL EDİLEN VERGİLER VE VERGİ KANUNLARI UYARINCA İADESİ GEREKEN VERGİLERE İLİŞKİN GECİKMELERDE FAİZ 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 112 nci maddesinin Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilen (4) numaralı fıkrası aşağıdaki şekilde yeniden düzenlenmiş, maddeye aşağıdaki (5) numaralı fıkra eklenmiştir. 4. Fazla veya yersiz olarak tahsil edilen vergiler, fazla veya yersiz tahsilatın mükelleften kaynaklanması halinde düzeltmeye dair müracaat tarihi, diğer hallerde verginin tahsili tarihinden düzeltme fişinin mükellefe tebliğ edildiği tarihe kadar geçen süre için aynı dönemde 6183 sayılı Kanuna göre belirlenen tecil faizi oranında hesaplanan faiz ile birlikte, 120 nci madde hükümlerine göre mükellefe red ve iade edilir. 5. Vergi kanunları uyarınca iadesi gereken vergilerin, ilgili mevzuatı gereğince mükellef tarafından tamamlanması gereken bilgi ve belgelerin tamamlandığı tarihi takip eden üç ay içinde iade edilmemesi halinde, bu tutarlara üç aylık sürenin sonundan itibaren düzeltme fişinin mükellefe tebliğ edildiği tarihe kadar geçen süre için aynı dönemde 6183 sayılı Kanuna göre belirlenen tecil faizi oranında hesaplanan faiz, 120 nci madde hükümlerine göre red ve iadesi gereken vergi ile birlikte mükellefe ödenir. 66 VERGİ TEKNİĞİ (VERGİ USUL KANUNU) YMM KURS NOTLARI & A. MURAT YILDIZ-YMM Anayasa Mahkemesi’nin söz konusu kararı sonrasında 6322 Sayılı Kanunla yapılan düzenlemeyle fazla ve yersiz tahsil edilen vergilerin iadesinde mükelleflere tahsil tarihinden itibaren hesaplanacak faizin ödenmesi sağlanmıştır. Buna göre; fazla veya yersiz olarak tahsil edilen vergiler, fazla veya yersiz tahsilatın mükelleften kaynaklanması halinde düzeltmeye dair müracaat tarihi, diğer hallerde verginin tahsili tarihinden düzeltme fişinin mükellefe tebliğ edildiği tarihe kadar geçen süre için aynı dönemde 6183 sayılı Kanuna göre belirlenen tecil faizi oranında hesaplanan faiz ile birlikte, 120 nci madde hükümlerine göre mükellefe red ve iade edilecektir. Ancak verginin fazla veya yersiz tahsil edilmesinin mükellefin beyanından kaynaklanması hallerinde faiz mükellefin hatanın düzeltilmesine dair müracaat tarihinden itibaren hesaplanacaktır. Böylelikle fazla veya yersiz tahsil edilen vergilerin, başvuru tarihinden itibaren üç ay içinde iade edilmesi, iade edilememesi durumunda üç aylık sürenin sonundan itibaren tecil faizi oranında faiz hesaplanarak iadesi uygulaması kaldırılmış; bunun yerine fazla veya yersiz olarak tahsil edilen vergiler için herhangi bir süre öngörülmeksizin tahsil edildiği tarihten iade edildiği tarihe kadar geçen süre için, devletin kendi alacakları için uyguladığı, gecikme zammı oranında faiz hesaplanarak iadesi uygulaması getirilmiştir. Bu düzenleme 6322 Sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği tarih olan 15.06.2012’den sonra; fazla ve yersiz tahsil edilen vergilerin iadesinde uygulanacaktır. 67 VERGİ TEKNİĞİ (VERGİ USUL KANUNU) YMM KURS NOTLARI & A. MURAT YILDIZ-YMM 2. GECİKME ZAMMI Amme alacağının ödeme müddeti içinde ödenmeyen kısmına vadenin bitim tarihinden itibaren her ay için ayrı ayrı % 1,40 oranında gecikme zammı tatbik olunur. Ay kesirlerine isabet eden gecikme zammı günlük olarak hesap edilir. Gecikme zammı; 213 sayılı Vergi Usul Kanununa göre uygulanan vergi ziyaı cezalarında bu madde uyarınca belirlenen oranda, mahkemeler tarafından verilen ve ceza mahiyetinde olan amme alacaklarında ise bu oranın yarısı ölçüsünde uygulanır. Bunların dışındaki ceza mahiyetinde olan amme alacaklarına gecikme zammı tatbik edilmez. Sürenin hesaplanmasında amme alacağının vade tarihi süreye dahil edilmez, ödeme tarihi süreye dahil edilir. Vadesinde ödenmeyen amme alacaklarına vade tarihinden ödendiği/tahsil edildiği tarihe kadar geçecek süre için uygulanacak gecikme zammı tam aylar için aylık esasa; ay kesirleri için ise günlük esasa göre hesaplanacaktır. 68 VERGİ TEKNİĞİ (VERGİ USUL KANUNU) YMM KURS NOTLARI & A. MURAT YILDIZ-YMM a- Aylık Esasa Göre Gecikme Zammının Hesaplanması: Kanuni süresinde ödenmeyen amme alacaklarına ilişkin gecikme zammının hesaplanmasında tam aylar için; [(aylık gecikme zammı oranı) x (ay sayısı) x (gecikme zammı uygulanacak tutar) = aylık gecikme zammı tutarı] formülü kullanılacaktır. b- Günlük Esasa göre Gecikme Zammının Hesaplanması: Ay kesirleri için gecikme zammı, 5035 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği 02.01.2004 tarihinden itibaren günlük esasa göre hesaplanacaktır. Günlük esasa göre gecikme zammının hesaplanmasında aşağıdaki formül kullanılacaktır. (günlük gecikme zammı oranı) x (gün sayısı) x (gecikme zammı uygulanacak tutar) = ay kesri için (günlük) gecikme zammı tutarı 69 VERGİ TEKNİĞİ (VERGİ USUL KANUNU) YMM KURS NOTLARI & A. MURAT YILDIZ-YMM 3. GECİKME FAİZİ İLE GECİKME ZAMMININ FARKLILIKLARI a- Gecikme faizi tahakkuktaki gecikmenin, gecikme zammı ise tahsilattaki gecikmenin müeyyidesidir. b- Gecikme faizi aylık olarak hesaplanmakta ve gecikme faizinin hesabında ay kesirleri dikkate alınmamaktadır. Gecikme zammı ise günlük olarak hesaplanmakta, dolayısıyla ay kesirleri içinde gecikme zammı alınmaktadır. c- Gecikme faizi ile gecikme zammının her ikisinin de oranı birbirine eşit olup, aylık % 1,40 olarak uygulanmaktadır. d- Gecikme faizi sadece vergi aslı üzerinden hesaplanırken, gecikme zammı vadesinde ödenmemiş bulunan vergi aslı ve vergi ziyaı cezası üzerinden hesaplanır, gecikme faizi ve usulsüzlük cezaları için hesaplanmaz. © BU DERS NOTLARI YAZARIN YAZILI İZNİ OLMAKSIZIN HİÇ BİR ŞEKİLDE ÇOĞALTILAMAZ VE TİCARİ AMAÇLA KULLANILAMAZ. 70 VERGİ TEKNİĞİ (VERGİ USUL KANUNU) YMM KURS NOTLARI & A. MURAT YILDIZ-YMM ÖZEL ÖDEME ZAMANLARI 1. İkmalen, re'sen veya idarece tarh olunan vergiler taksit zamanlarından evvel tahakkuk etmişse taksit süreleri içinde; taksit süreleri kısmen veya tamamen geçtikten sonra tahakkuk etmişse; geçmiş taksitler, tahakkuk tarihinden başlayarak bir ay içinde ödenir. 2. Memleketi terk ve ölüm gibi mükellefiyetin kalkmasını mucip haller dolayısıyla beyan üzerine tarh olunan vergiler, beyanname verme süreleri içinde ödenir. Mükellefin, vadeleri mezkûr süreden sonra gelen vergileri de aynı süre içinde alınır. 3. Memleketi terk edenlerin, ölenlerin veya benzeri haller dolayısıyla mükellefiyetleri kalkanların ikmalen, re'sen veya idarece tarh olunan vergileri tahakkuk tarihinden başlayarak bir ay içinde ödenir. Bu fıkrada yazılı tahsil süreleri Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun mucibince teminat gösterildiği takdirde, Vergi Kanunu ile belli taksit zamanına kadar ve taksit zamanı geçmiş ise üç ay uzatılır. 71 VERGİ TEKNİĞİ (VERGİ USUL KANUNU) YMM KURS NOTLARI & A. MURAT YILDIZ-YMM ÖZEL ÖDEME ZAMANLARI 4. Vergi mahkemesinde dava açma dolayısıyla 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 27 nci maddesinin 3 numaralı fıkrası gereğince tahsili durdurulan vergilerden taksit süreleri geçmiş olanlar, vergi mahkemesi kararına göre hesaplanan vergiye ait ihbarnamenin tebliği tarihinden itibaren bir ay içinde ödenir. Ayrıca ikmalen, re'sen veya idarece yapılan tarhiyatlarda: a) Dava konusu yapılmaksızın kesinleşen vergilere, kendi vergi kanunlarında belirtilen ve tarhiyatın ilgili bulunduğu döneme ilişkin normal vade tarihinden itibaren, son yapılan tarhiyatın tahakkuk tarihine kadar; b) Dava konusu yapılan vergilerin ödeme yapılmamış kısmına, kendi vergi kanunlarında belirtilen ve tarhiyatın ilgili bulunduğu döneme ilişkin normal vade tarihinden itibaren, yargı organı kararının tebliğ tarihine kadar; Geçen süreler için 6183 sayılı Kanuna göre tespit edilen gecikme zammı oranında gecikme faizi uygulanır. Gecikme faizi de aynı süre içinde ödenir. Gecikme faizinin hesaplanmasında ay kesirleri nazara alınmaz. 72 VERGİ TEKNİĞİ (VERGİ USUL KANUNU) YMM KURS NOTLARI & A. MURAT YILDIZ-YMM ÖZEL ÖDEME ZAMANLARI 5. Uzlaşılan vergilerde gecikme faizi; uzlaşılan vergi miktarına, (a) fıkrasında belirtilen tarihten itibaren uzlaşma tutanağının imzalandığı tarihe kadar geçen süre için uygulanır. Dava açılması nedeniyle tahsili duran vergi ve cezalar mükellefler tarafından istenildiği takdirde davanın devamı sırasında da kısmen veya tamamen ödenebilir. 6. Fazla veya yersiz olarak tahsil edilen veya vergi kanunları uyarınca iadesi gereken vergilerin, ilgili mevzuatı gereğince mükellef tarafından tamamlanması gereken bilgi ve belgelerin tamamlandığı tarihi takip eden üç ay içinde iade edilmemesi halinde, bu tutarlara üç aylık sürenin sonundan itibaren düzeltme fişinin mükellefe tebliğ edildiği tarihe kadar geçen süre için aynı dönemde 6183 sayılı Kanuna göre belirlenen tecil faizi oranında hesaplanan faiz, 120 nci madde hükümlerine göre red ve iadesi gereken vergi ile birlikte mükellefe ödenir. 7. İhtirazi kayıtla beyan edilip ödendikten sonra yargı kararına göre iade edilip yine yargı kararı uyarınca tahsili gereken vergilere, iade tarihinden yargı kararının vergi dairesine tebliği tarihine kadar geçen süre için bu maddede yer alan esaslar dahilinde 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanuna göre 73 belirlenen tecil faizi oranında gecikme faizi hesaplanır. VERGİ TEKNİĞİ (VERGİ USUL KANUNU) YMM KURS NOTLARI & A. MURAT YILDIZ-YMM VERGİ CEZALARI VE CEZALARIN KALKMASINI GEREKTİREN DURUMLAR A. Murat YILDIZ Yeminli Mali Müşavir www.yildizymm.com.tr MAYIS 2016 © BU DERS NOTLARI YAZARIN YAZILI İZNİ OLMAKSIZIN HİÇ BİR ŞEKİLDE ÇOĞALTILAMAZ VE TİCARİ AMAÇLA KULLANILAMAZ. 74 VERGİ TEKNİĞİ (VERGİ USUL KANUNU) YMM KURS NOTLARI & A. MURAT YILDIZ-YMM VERGİ CEZALARI Vergi Usul Kanunu(VUK)’nun 331. maddesi ne göre; “Vergi kanunlarının hükümlerine aykırı edenler, bu kitapta yazılı vergi cezaları (vergi ziyaı cezası ve usulsüzlük cezaları) ve diğer cezalarla cezalandırılır.” Görüldüğü gibi Vergi Usul Kanunu’nun 331. maddesinde vergi kanunlarına uymamanın yaptırımı olan cezalar vergi ziyaı cezası, usulsüzlük cezaları ve diğer cezalar olarak üçe ayrılmıştır, Diğer cezalar kavramı içerisine Vergi Usul Kanunu’nda düzenlenmiş olan hürriyeti bağlayıcı cezalar girer. VERGİ CEZALARI USULSÜZLÜK CEZALARI (GENEL) USULSÜZLÜK CAZALARI 1. Derece Usulsüzlük Cezaları VERGİ ZİYAI CEZASI ÖZEL USULSÜZLÜK CEZALARI HÜRRİYETİ BAĞLAYICI CEZALAR 18 ay -3 yıl hapis cezası 3-5 yıl hapis cezası 2. Derece Usulsüzlük Cezaları 75 VERGİ TEKNİĞİ (VERGİ USUL KANUNU) YMM KURS NOTLARI & A. MURAT YILDIZ-YMM Usulsüzlüğün Tarifi ( VUK Madde 351 ) Usulsüzlük, vergi kanunlarının şekle ve usule müteallik hükümlerine riayet edilmemesidir. Usulsüzlük Dereceleri ve Cezaları ( VUK Madde 352 ) Usulsüzlükler, aşağıda yazılı derecelere ve bu kanuna bağlı cetvele göre cezalandırılır. Usulsüzlük fiili re'sen takdiri gerektirirse, bağlı cetvelde yazılı cezalar iki kat olarak kesilir. I inci derece usulsüzlükler 1. Vergi ve harç beyannamelerinin süresinde verilmemiş olması; 2. Bu Kanuna göre tutulması mecburi olan defterlerden herhangi birinin tutulmamış olması; 3. Defter kayıtlarının ve bunlarla ilgili vesikaların doğru bir vergi incelemesi yapılmasına imkan vermeyecek derecede noksan, usulsüz veya karışık olması; 4. Bu kanunun kayıt nizamına ait hükümlerine (Madde 215-219) uyulmamış olması (Her incelemede inceleme tarihine kadar aynı takvim yılı için tespit edilen usulsüzlükler tek fiil sayılır); 5. İşe başlamanın zamanında bildirilmemesi; 6.Tasdiki mecburi olan defterlerden herhangi birinin tasdik muamelesinin yaptırılmamış olması (Kanuni sürenin sonundan başlayarak 1 ay geçtikten sonra tasdik ettirilenler tasdik ettirilmemiş sayılır.); 7. Diğer ücretler üzerinden salınan Gelir Vergisinde, tarh zamanı geçtiği halde verginin tarh ettirilmemiş olması; 8.Veraset ve intikal vergisi beyannamesinin 342'nci maddenin ikinci fıkrasında belirtilen süre içerisinde verilmiş olması. 76 VERGİ TEKNİĞİ (VERGİ USUL KANUNU) YMM KURS NOTLARI & A. MURAT YILDIZ-YMM II nci derece usulsüzlükler 1. Veraset ve İntikal Vergisi Beyannamelerinin süresinin sonundan başlayarak 342 nci maddenin 1 inci fıkrasında belirtilen süre içinde verilmiş olması 2. Ekim ve sayım beyanlarının süresi içinde veya kanunda istenilen bilgileri ihtiva edecek doğru bir şekilde yapılmaması; 3. Vergi kanunlarında yazılı bildirmelerin zamanında yapılmamış olması (işe başlamayı bildirmek hariç); 4. Vergi karnesinin süresinin sonundan başlayarak 15 gün geçtiği halde alınmamış olması; 5. Tasdiki mecburi olan defterlerden herhangi birinin tasdik muamelesinin, süresinin sonundan başlayarak bir ay içinde yaptırılmış olması; 6. Vergi beyannameleri, bildirimler, evrak ve vesikaların kanunen belli şekil ve muhteviyatı ve ekleri ile bunlarla ilgili olarak yapılan diğer düzenlemelere ilişkin hükümlere uyulmamış olması; 7. Hesap veya muamelelerin doğruluk veya açıklığını bozmamak şartıyla bazı evrak ve vesikaların bulunmaması veya ibraz edilmemesi. 77 VERGİ TEKNİĞİ (VERGİ USUL KANUNU) YMM KURS NOTLARI & A. MURAT YILDIZ-YMM USULSÜZLÜK DERECELERİ VE CEZALARI ( 2016 YILI ) 1- Sermaye şirketleri 2- Sermaye şirketi dışında kalan birinci sınıf tüccarlar ve serbest meslek erbabı 3 - İkinci sınıf tüccarlar 4-Yukarıdakiler dışında kalıp beyanname usulüyle gelir vergisine tabi olanlar 5-Kazancı basit usulde tespit edilenler 6- Gelir vergisinden muaf esnaf 1. DERECE USULSÜZLÜK CEZASI ( TL) 126,00 2. DERECE USULSÜZLÜK CEZASI ( TL) 69,00 80,00 40,00 40,00 19,00 19,00 11,00 11,00 5,00 5,00 2,70 © BU DERS NOTLARI YAZARIN YAZILI İZNİ OLMAKSIZIN HİÇ BİR ŞEKİLDE ÇOĞALTILAMAZ VE TİCARİ AMAÇLA KULLANILAMAZ. 78 VERGİ TEKNİĞİ (VERGİ USUL KANUNU) YMM KURS NOTLARI & A. MURAT YILDIZ-YMM Özel Usulsüzlükler ve Cezaları ( VUK Madde 353) 1. Verilmesi ve alınması icabeden fatura, gider pusulası, müstahsil makbuzu ile serbest meslek makbuzlarının verilmemesi, alınmaması veya düzenlenen bu belgelerde gerçek meblağdan farklı meblağlara yer verilmesi halinde; bu belgeleri düzenlemek ve almak zorunda olanların her birine, her bir belge için 210 TL’ den aşağı olmamak üzere bu belgelere yazılması gereken meblağın veya meblağ farkının % 10'u nispetinde özel usulsüzlük cezası kesilir. Bir takvim yılı içinde her bir belge nevine ilişkin olarak tespit olunan yukarıda yazılı özel usulsüzlükler için kesilecek cezanın toplamı 110.000 –TL’yi geçemez. 2. Perakende satış fişi, ödeme kaydedici cihazla verilen fiş, giriş ve yolcu taşıma bileti, sevk irsaliyesi, taşıma irsaliyesi, yolcu listesi, günlük müşteri listesi ile Maliye Bakanlığınca düzenlenme zorunluluğu getirilen belgelerin; düzenlenmediğinin, kullanılmadığının, bulundurulmadığının, düzenlenen belgelerin aslı ile örneğinde farklı meblağlara yer verildiğinin veya gerçeğe aykırı olarak düzenlendiğinin tespiti halinde, her bir belge için 210 TL özel usulsüzlük cezası kesilir. Ancak, her bir belge nevine ilişkin olarak kesilecek özel usulsüzlük cezasının toplamı her bir tespit için 11.000 –TL’yi bir takvim yılı içinde ise 110.000 –TL ‘yi aşamaz. 3. 232 nci maddenin birinci fıkrasının 1 ila 5 numaralı bentlerinde sayılanlar dışında kalan kişilerin fatura, gider pusulası, müstahsil makbuzu, serbest meslek makbuzu, perakende satış fişi, ödeme kaydedici cihaz fişi ve giriş ve yolcu taşıma biletlerini almadıklarının tespit edilmesi halinde, bunlara bu maddenin 2 numaralı bendinde belirtilen cezanın beşte biri kadar özel usulsüzlük cezası kesilir. şu kadar ki, bu cezanın kesilebilmesi için, belge alınmadığına ilişkin tespitin vergi incelenmesine yetkili olanlar tarafından yapılması şarttır. Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığı, söz konusu tespiti vergi incelemesine yetkili olmayanlara da yaptırmaya yetkilidir. Bu hükmün uygulanmasında belge alınmadığına ilişkin tespit tutanağının belge almayana verilen örneği, ceza ihbarnamesi yerine geçer. 79 VERGİ TEKNİĞİ (VERGİ USUL KANUNU) YMM KURS NOTLARI & A. MURAT YILDIZ-YMM Özel Usulsüzlükler ve Cezaları ( VUK Madde 353) 4. Günlük kasa defteri, günlük perakende satış ve hâsılat defteri ile Maliye Bakanlığınca tutulma ve günü gününe kayıt edilme mecburiyeti getirilen defterlerin; işyerinde bulundurulmaması, bu defterlere yazılması gereken işlemlerin günü gününe deftere kayıt edilmemesi veya yoklama ve incelemeye yetkili olanlara istendiğinde ibraz edilmemesi halleri ile vergi kanunlarının uygulanması bakımından levha bulundurma veya asma zorunluluğu bulunan mükelleflerin bu zorunluluğa uymamaları halinde her tespit için 210 TL özel usulsüzlük cezası kesilir. 5. Bu Kanuna göre belirlenen muhasebe standartlarına, tek düzen hesap planına ve malî tablolara ilişkin usul ve esaslar ile muhasebeye yönelik bilgisayar programlarının üretilmesine ve kullanılmasına ilişkin kural ve standartlara uymayanlara 5.000 TL özel usulsüzlük cezası kesilir. 6. Bu Kanunun 8 inci maddesinin son fıkrası uyarınca getirilen mecburiyete uymaksızın işlem yapanlara her bir işlem için 260 TL özel usulsüzlük cezası kesilir. 80 VERGİ TEKNİĞİ (VERGİ USUL KANUNU) YMM KURS NOTLARI & A. MURAT YILDIZ-YMM Özel Usulsüzlükler ve Cezaları ( VUK Madde 353) 7. Belge basımı ile ilgili bildirim görevini tamamen veya kısmen yerine getirmeyen matbaa işletmecilerine 800 TL özel usulsüzlük cezası kesilir. Ancak, bu bent uyarınca kesilecek özel usulsüzlük cezasının toplamı bir takvim yılı içinde 158.000 TL'yi aşamaz. 8. 4358 sayılı Kanun uyarınca işlemlerinde vergi kimlik numarası kullanma zorunluluğu getirilen kurum ve kuruluşlardan yaptıkları işlemlere ilişkin bildirimleri Maliye Bakanlığının belirleyeceği standartlarda, araçlarla (yazı, manyetik ortam, disket, mikro film, mikro fiş gibi) ve zamanlarda yerine getirmeyenler hakkında 1.100 TL özel usulsüzlük cezası kesilir. Ceza kesilenler, ödedikleri ceza için fiilleri ile ceza kesilmesine neden olan kişilere rücu edebilirler. 9. Bu Kanunun 127 nci maddesinin (d) bendi uyarınca Maliye Bakanlığının özel işaretli görevlisinin ikazına rağmen durdurmayan aracın sahibi adına 800 TL özel usulsüzlük cezası kesilir. Bu maddede yazılı usulsüzlükler sonucunda vergi ziyaı da meydana geldiği takdirde bu ziyaın gerektirdiği vergi cezaları ayrıca kesilir ve bu cezalar hakkında 336 ncı madde hükmü uygulanmaz. 81 VERGİ TEKNİĞİ (VERGİ USUL KANUNU) YMM KURS NOTLARI & A. MURAT YILDIZ-YMM c) Bilgi vermekten çekinenler ile 256, 257 ve mükerrer 257 nci madde hükmüne uymayanlar için ceza ( VUK Mukerrer Madde 355 ) Bu Kanunun 86, 148, 149, 150, 256 ve 257 nci maddelerinde yer alan zorunluluklar ile mükerrer 257 nci madde uyarınca getirilen zorunluluklara uymayan (Kamu idare ve müesseselerinde bilgi verme görevini yerine getirmeyen yöneticiler dahil); 1. Birinci sınıf tüccarlar ile serbest meslek erbabı hakkında 1.370 -TL 2. İkinci sınıf tüccarlar, defter tutan çiftçiler ile kazancı basit usulde tespit edilenler hakkında 690 TL, 3. Yukarıdaki bentlerde yazılı bulunanlar dışında kalanlar hakkında 340 -TL Özel usulsüzlük cezası kesilir. Bu hükmün uygulanması için, bilgi ve ibraz ödevinin yerine getirilmesiyle ilgili olarak yapılacak tebliğlerde bilginin verilmesi için tayin olunan sürede cevap verilmemesi, eksik veya yanıltıcı bilgi verilmesi veya defter ve belge ibrazı için tayin olunan süre ile defter ve belgelerin süresinde ibraz edilmemesi durumunda haklarında Kanunun ceza hükümlerinin uygulanması cihetine gidileceğinin ilgililere yazılı olarak bildirilmesi şarttır. Özel usulsüzlük cezası kesilmesine rağmen mecburiyetleri yerine getirmeyenlere yeniden süre verilerek bu mecburiyetleri yerine getirmeleri tebliğ olunur. Verilen sürede bu mecburiyetlerin yerine getirilmemesi halinde yukarıda yazılı özel usulsüzlük cezaları bir kat artırılarak uygulanır. 82 VERGİ TEKNİĞİ (VERGİ USUL KANUNU) YMM KURS NOTLARI & A. MURAT YILDIZ-YMM Tahsilat ve ödemelerini banka, benzeri finans kurumları veya posta idarelerince düzenlenen belgelerle tevsik etme zorunluluğuna uymayan mükelleflerden her birine, her bir işlem için bu maddeye göre uygulanan cezalardan az olmamak üzere işleme konu tutarın % 5'i nispetinde özel usulsüzlük cezası kesilir. Bu şekilde ceza kesilen mükellefler hakkında üçüncü fıkra hükmü uygulanmaz. Ancak, bu fıkra uyarınca bir takvim yılı içinde kesilecek özel usulsüzlük cezasının toplamı 1.100.000 TL'yi geçemez. Elektronik ortamda beyanname verilmesi mecburiyetine uyulmaması halinde kesilmesi gereken özel usûlsüzlük cezası, beyannamenin kanuni süresinin sonundan başlayarak elektronik ortamda 30 gün içinde verilmesi halinde 1/10 oranında, bu sürenin dolmasını takip eden 30 gün içinde verilmesi halinde ise 1/5 oranında uygulanır. Elektronik ortamda verilme zorunluluğu getirilen bildirim veya formlara ilişkin olarak süresinden sonra düzeltme amacıyla verilen bildirim ve formların, belirlenen sürelerin sonundan itibaren 10 gün içinde verilmesi halinde özel usulsüzlük cezası kesilmez, takip eden 15 gün içinde verilmesi halinde ise kesilmesi gereken özel usulsüzlük cezası 1/5 oranında uygulanır. Elektronik ortamda beyanname ile bildirim ve form verme mecburiyetine uymayanlara bu maddeye göre ceza kesilmesi halinde, 352 nci maddenin birinci derece usulsüzlüklerle ilgili (1) numaralı bendi ile ikinci derece usulsüzlüklerle ilgili (7) numaralı bendi uyarınca ayrıca ceza kesilmez. 83 VERGİ TEKNİĞİ (VERGİ USUL KANUNU) YMM KURS NOTLARI & A. MURAT YILDIZ-YMM Vergi Ziyaı ( VUK Madde 341) Vergi ziyaı, mükellefin veya sorumlunun vergilendirme ile ilgili ödevlerini zamanında yerine getirmemesi veya eksik yerine getirmesi yüzünden verginin zamanında tahakkuk ettirilmemesini veya eksik tahakkuk ettirilmesini ifade eder. Şahsi, medeni haller veya aile durumu hakkında gerçeğe aykırı beyanlar ile veya sair suretlerle verginin noksan tahakkuk ettirilmesine veya haksız yere geri verilmesine sebebiyet vermek de vergi ziyaı hükmündedir. Yukarıda yer alan fıkralarda yazılı hallerde verginin sonradan tahakkuk ettirilmesi veya tamamlanması veyahut haksız iadenin geri alınması ceza uygulanmasına mani teşkil etmez. Veraset ve İntikal Vergisinde Ek Süre ( VUK Madde 342 ) Veraset ve intikal vergisine ilişkin mükellefiyetlerde tahakkuk muamelesi yapılmak için beyanname verme süresinin sonundan başlayarak 15 gün beklenir. Beyanname bu süre içinde verilirse vergi ziyaı olmamış sayılır. Ayrıca mükellefe tebliğ edilmek şartı ile yeniden 15 günlük mühlet verilir. Bu hususta da yukarıdaki hüküm cari olur. 84 VERGİ TEKNİĞİ (VERGİ USUL KANUNU) YMM KURS NOTLARI & A. MURAT YILDIZ-YMM Vergi Ziyaı Cezası ( VUK Madde 344 ) 341 inci maddede yazılı hallerde vergi ziyaına sebebiyet verildiği takdirde, mükellef veya sorumlu hakkında ziyaa uğratılan verginin bir katı tutarında vergi ziyaı cezası kesilir. Vergi ziyaına 359 uncu maddede yazılı fiillerle sebebiyet verilmesi halinde bu ceza üç kat, bu fiillere iştirak edenlere ise bir kat olarak uygulanır. Vergi incelemesine başlanılmasından veya takdir komisyonuna sevk edilmesinden sonra verilenler hariç olmak üzere, kanuni süresi geçtikten sonra verilen vergi beyannameleri için bu madde uyarınca kesilecek ceza yüzde elli oranında uygulanır. 85 VERGİ TEKNİĞİ (VERGİ USUL KANUNU) YMM KURS NOTLARI & A. MURAT YILDIZ-YMM Vergi Cezalarının Ödenme Zamanı ( VUK Madde 368 ) Vergi cezaları: 1. Cezaya karşı vergi mahkemesinde dava açılmamışsa dava açma süresinin bittiği tarihten; 2. Cezaya karşı dava açılmışsa, vergi mahkemesi kararı üzerine vergi dairesince düzenlenecek ihbarnamenin ilgiliye tebliğ tarihinden; Başlayarak bir ay içinde ödenir. © BU DERS NOTLARI YAZARIN YAZILI İZNİ OLMAKSIZIN HİÇ BİR ŞEKİLDE ÇOĞALTILAMAZ VE TİCARİ AMAÇLA KULLANILAMAZ. 86 VERGİ TEKNİĞİ (VERGİ USUL KANUNU) YMM KURS NOTLARI & A. MURAT YILDIZ-YMM Küçüklerin ve Kısıtlıların Ceza Muhatabı Olmadığı Haller Madde 332Velayet ve vesayet altında bulunanlar veya işlerinin idaresi bir kayyıma tevdi edilmiş olanlar, kendilerine izafeten veli, vasi veya kayyımın vergi kanunlarına aykırı hareketlerinden dolayı cezaya muhatap tutulmazlar. Bu hallerde cezanın muhatabı, veli, vasi veya kayyımdır. Tüzel Kişilerin Sorumluluğu Madde 333Tüzel kişilerin idare ve tasfiyesinde Vergi Kanununa aykırı hareketlerden tevellüt edecek vergi cezaları tüzel kişiler adına kesilir. Tüzel kişilerin kanuni temsilcilerinin vergi sorumluluğu hakkında bu kanunun 10'uncu maddesi hükmü vergi cezaları hakkında da uygulanır. Bu Kanunun 359 uncu maddesinde yazılı fiillerin işlenmesi halinde bu fiiller için 359 ve 360 ıncı maddelerde öngörülen cezalar bu fiilleri işleyenler hakkında hükmolunur. 87 VERGİ TEKNİĞİ (VERGİ USUL KANUNU) YMM KURS NOTLARI & A. MURAT YILDIZ-YMM Damga Vergisi ve Damga Resminde Sorumluluk ( VUK Madde 334) Damga Vergisi ve Damga Resmi uygulamalarında gerek nispi, gerek maktu vergi ve resimlerle ilgili cezadan sorumlu olanlar birden fazla olduğu takdirde, yekdiğerine müracaat hakları mahfuz kalmak üzere, müteselsilen sorumlu tutulurlar. Tek Fiil İle Çeşitli Suç İşlenmesi a) Muhtelif Vergi Ziyaına Sebebiyet Verilmesi ( VUK Madde 335) Vergi ziyaı cezasında cezayı istilzam eden tek bir fiil ile başka neviden birkaç vergi ziyaa uğramış olursa her vergi bakımından ayrı ayrı ceza kesilir b) Muhtelif Cezayı İstilzam Etmesi (VUK Madde 336 ) Cezayı istilzam eden tek bir fiil ile vergi ziyaı ve usulsüzlük birlikte işlenmiş olursa bunlara ait cezalardan sadece miktar itibariyle en ağırı kesilir. Usulsüzlük cezası kesilen bir fiil ile vergi ziyaına da sebebiyet verildiği sonradan anlaşıldığı takdirde, evvelce usulsüzlük cezası kesilmiş olması, bu cezanın ziyaa uğratılan vergiden dolayı kesilmesi gereken vergi ziyaı cezası ile mukayesesine ve noksan kesilen cezanın ikmaline mani değildir. 88 VERGİ TEKNİĞİ (VERGİ USUL KANUNU) YMM KURS NOTLARI & A. MURAT YILDIZ-YMM VUK MADDE 336 UYGULAMASI Kanun hükmünde sadece usulsüzlük cezası ibaresini kullanmıştır. Oysa Vergi Usul Kanunu’nda düzenlenmiş olan iki tür usulsüzlük cezası vardır. Birincisi Vergi Usul Kanunu’nun 352. maddesinde düzenlenmiş olan usulsüzlük cezasıdır. Diğeri ise Vergi Usul Kanunu’nun 353, 355, mükerrer 355. maddelerinde düzenlenmiş olan özel usulsüzlük cezalarıdır. Kanun’da Vergi Usul Kanunu’nun 352. maddesinde düzenlenen ceza sadece “usulsüzlük cezası” olarak adlandırılmıştır. Vergi Usul Kanunu’nun 336. maddesinde de sadece “usulsüzlük cezası” ibaresi kullanılmıştır. Bu durumda tek bir fiil ile özel usulsüzlük suçu ve vergi ziyaı suçu birlikte işlenirse bu cezalar ayrı ayrı mı kesilecektir? Kanun koyucu Vergi Usul Kanunu’nun 353. maddesinde; bu maddede yazılı usulsüzlükler sonucunda vergi ziyaı da meydana geldiği takdirde bu ziyaın gerektirdiği vergi cezalarının ayrıca kesileceği ve bu cezalar hakkında Vergi Usul Kanunu’nun 336. madde hükmünün uygulanmayacağını açıkça belirtmiştir. Bir başka deyişle Vergi Usul Kanunu’nun 353. maddesinde yer alan bir fiil ile vergi ziyaı suçu da oluşuyorsa, mükellef adına hem özel usulsüzlük cezası hem de vergi ziyaı cezası kesilecektir. Ancak Vergi Usul Kanunu’nun 355 ve mükerrer 355. maddelerinde yer alan özel usulsüzlük cezaları ile ilgili olarak Vergi Usul Kanunu’nun 336. maddesinin uygulanıp uygulanmayacağı konusunda tereddütler vardır. Vergi Usul Kanunu’nun mükerrer 355. maddesinde düzenlenen özel usulsüzlük cezalarından sadece elektronik ortamda beyanname verilmesi mecburiyetine uymamak fiili hem özel usulsüzlük cezası hem de vergi ziyaı cezası kesilmesini gerektirmektedir. 2006/I sayılı Vergi Usul Kanunu Uygulama İç Genelgesi’nde özel usulsüzlük cezasının ve vergi ziyaı cezasının ayrı ayrı kesileceği belirtilmiştir. Bu iç genelgeden anlaşıldığı üzere Gelir İdaresi; Vergi Usul Kanunu’nun 336. maddesinde yer alan usulsüzlük ifadesinin sadece 352. maddede 89 düzenlenen usulsüzlük cezasını kapsadığı görüşündedir. VERGİ TEKNİĞİ (VERGİ USUL KANUNU) YMM KURS NOTLARI & A. MURAT YILDIZ-YMM Fiil Ayrılığı ( VUK Madde 337 ) Ayrı ayrı yapılmış olan vergi ziyaı veya usulsüzlükten dolayı ayrı ayrı ceza kesilir. şu kadar ki, 352'nci maddede yazılı usulsüzlüklerden, aynı takvim yılı içinde aynı neviden birden fazla yapıldığı takdirde birden fazlasının her biri için, birincisine ait cezanın dörtte biri kesilir. Aynı nev'i usulsüzlükten maksat, fiillerin 352'inci maddede gösterilen derece ve fıkralar itibariyle yekdiğerine mutabakatıdır 90 VERGİ TEKNİĞİ (VERGİ USUL KANUNU) YMM KURS NOTLARI & A. MURAT YILDIZ-YMM Tekerrür ( VUK Madde 339 ) Vergi ziyaına sebebiyet vermekten veya usulsüzlükten dolayı ceza kesilen ve cezası kesinleşenlere, cezanın kesinleştiği tarihi takip eden yılın başından başlamak üzere vergi ziyaında beş, usulsüzlükte iki yıl içinde tekrar ceza kesilmesi durumunda, vergi ziyaı cezası yüzde elli, usulsüzlük cezası yüzde yirmibeş oranında artırılmak suretiyle uygulanır. © BU DERS NOTLARI YAZARIN YAZILI İZNİ OLMAKSIZIN HİÇ BİR ŞEKİLDE ÇOĞALTILAMAZ VE TİCARİ AMAÇLA KULLANILAMAZ. 91 VERGİ TEKNİĞİ (VERGİ USUL KANUNU) YMM KURS NOTLARI & A. MURAT YILDIZ-YMM 49 NOLU VUK SİRKÜLERİNDE TEKERRÜR Yargı mercilerinde ihtilaf konusu yapılan olaylarda, tekerrür hükmünün uygulanması için, tekerrür hükmüne esas alınacak sonraki fiilin, daha önce işlenmiş fiil için kesilmiş ve kesinleşmiş cezadan sonra işlenmiş olması gerektiği yönünde hâsıl olan yargı kararları müstakar hale gelmiştir. Ayrıca, Anayasa Mahkemesinin 2010/73 sayılı kararında, vergi ziyaı cezası ve usulsüzlük cezası kesilen kişilere, bu cezaların kesinleştiği tarihten itibaren belirli bir süre içinde tekrar vergi ziyaı cezası ya da tekrar usulsüzlük cezası kesilmesi durumunda cezalarda artırım uygulanacağını öngören kuralda tekerrür hükmüne esas alınacak sonraki fiilin her halde ilk fiil için verilen cezanın kesinleşme tarihinden sonraki bir tarihte gerçekleşmiş olması gerektiği belirtilmiştir. Bu itibarla bir vergi cezasının tekerrür hükmü sebebiyle artırımlı uygulanabilmesi için tekerrüre esas alınacak sonraki fiilin her halde daha önce işlenmiş bir fiil için kesilen cezanın kesinleşme tarihinden sonraki bir tarihte işlenmiş olması gerekmektedir. Diğer taraftan, 339 uncu maddede yer alan "...cezanın kesinleştiği tarihi takip eden yılın başından başlamak üzere..." ibaresi tekerrürün uygulanacağı iki veya beş yıllık sürenin sona ereceği tarihin tespiti ile ilgili olup, ilk fiil için kesilen cezanın kesinleştiği tarihten itibaren takip eden yılın başına kadar olan süre içinde de aynı nev'iden bir ceza kesilmesini gerektiren fiilin işlenmesi durumunda anılan 92 maddeye uygun şekilde cezanın artırımlı olarak uygulanması gerekmektedir. VERGİ TEKNİĞİ (VERGİ USUL KANUNU) YMM KURS NOTLARI & A. MURAT YILDIZ-YMM Tekerrür ( ÖRNEK ) Örnek 1: Gelir vergisi ve katma değer vergisi mükellefi olan Bay (A), 2009 yılına ilişkin gelir vergisi beyannamesini kanuni süresinde vermemiş, takdir komisyonuna sevk işlemi sonrasında Bay (A)'nın 1.000 TL tutarında vergi ziyaına sebep olduğu tespit edilmiştir. Bunun üzerine, vergi dairesince 1.000 TL tutarında kesilen vergi ziyaı cezası 01.09.2010 tarihinde vergi/ceza ihbarnamesi ile mükellefe tebliğ edilmiştir. Bay (A) tarafından kanuni süresi içerisinde uzlaşma, dava açma ve cezada indirim haklarının hiç biri kullanılmamış ve söz konusu ceza 01.10.2010 tarihinde kesinleşmiştir. Bay (A) Eylül/2010 dönemine ait katma değer vergisi beyannamesini de süresinde vermemiş ve takdir komisyonuna sevk işlemi sonrasında 2.000 TL tutarında vergi ziyaına sebep olduğu tespit edilmiştir. 01.11.2010 tarihinde Bay (A)'ya bir kez daha vergi ziyaı cezası kesilmiştir. Buna göre, işlenen ilk fiile ilişkin vergi ziyaı cezası kesinleşmiş olduğundan, kesinleşmeden sonra işlenen ikinci fiilden dolayı 01.11.2010 tarihinde Bay (A)'ya kesilen ceza, tekerrür hükmü nedeniyle % 50 artırımlı olarak ve 3.000 TL tutarında uygulanacaktır. 93 VERGİ TEKNİĞİ (VERGİ USUL KANUNU) YMM KURS NOTLARI & A. MURAT YILDIZ-YMM Tekerrür ( ÖRNEK ) Örnek 2: Gelir vergisi mükellefi olan Bay (A), 2009 yılına ilişkin gelir vergisi beyannamesini kanuni süresinde vermemiş, takdir komisyonuna sevk işlemi sonrasında Bay (A)'nın 1.000 TL tutarında vergi ziyaına sebep olduğu tespit edilmiştir. Bunun üzerine, vergi dairesince 1.000 TL tutarında kesilen vergi ziyaı cezası 01.09.2010 tarihinde vergi/ceza ihbarnamesi ile mükellefe tebliğ edilmiştir. Bay (A) tarafından kanuni süresi içerisinde uzlaşma, dava açma ve cezada indirim haklarının hiç biri kullanılmamış ve söz konusu ceza 01.10.2010 tarihinde kesinleşmiştir. Bay (A)'nın 2008 yılına ilişkin gelir vergisi beyannamesini süresinde vermesine rağmen matrahı düşük gösterdiği için verginin 500 TL eksik tahakkuk ettirilmesine ve bu suretle vergi ziyaına neden olduğu, vergi incelemesi sonucu 02.05.2011 tarihinde tespit edilmiştir. Buna göre, daha evvel kesinleşmiş bir ceza bulunsa da, kesinleşmiş bu ceza daha sonra işlenmiş bir fiil nedeniyle kesilmiş olduğundan 2011 yılında kesilecek ceza, artırıma gidilmeksizin uygulanacaktır. 94 VERGİ TEKNİĞİ (VERGİ USUL KANUNU) YMM KURS NOTLARI & A. MURAT YILDIZ-YMM Kaçakçılık Suçları ve Cezaları ( VUK Madde 359 ) a) Vergi kanunlarına göre tutulan veya düzenlenen ve saklanma ve ibraz mecburiyeti bulunan; 1) Defter ve kayıtlarda hesap ve muhasebe hileleri yapanlar, gerçek olmayan veya kayda konu işlemlerle ilgisi bulunmayan kişiler adına hesap açanlar veya defterlere kaydı gereken hesap ve işlemleri vergi matrahının azalması sonucunu doğuracak şekilde tamamen veya kısmen başka defter, belge veya diğer kayıt ortamlarına kaydedenler, 2) Defter, kayıt ve belgeleri tahrif edenler veya gizleyenler veya muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belge düzenleyenler veya bu belgeleri kullananlar, Hakkında on sekiz aydan üç yıla kadar hapis cezasına hükmolunur. Varlığı noter tasdik kayıtları veya sair suretlerle sabit olduğu halde, inceleme sırasında vergi incelemesine yetkili kimselere defter ve belgelerin ibraz edilmemesi, bu fıkra hükmünün uygulanmasında gizleme olarak kabul edilir. Gerçek bir muamele veya duruma dayanmakla birlikte bu muamele veya durumu mahiyet veya miktar itibariyle gerçeğe aykırı şekilde yansıtan belge ise, muhteviyatı 95 itibariyle yanıltıcı belgedir. VERGİ TEKNİĞİ (VERGİ USUL KANUNU) YMM KURS NOTLARI & A. MURAT YILDIZ-YMM Kaçakçılık Suçları ve Cezaları ( VUK Madde 359 ) b) Vergi kanunları uyarınca tutulan veya düzenlenen ve saklama ve ibraz mecburiyeti bulunan defter, kayıt ve belgeleri yok edenler veya defter sahifelerini yok ederek yerine başka yapraklar koyanlar veya hiç yaprak koymayanlar veya belgelerin asıl veya suretlerini tamamen veya kısmen sahte olarak düzenleyenler veya bu belgeleri kullananlar, üç yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Gerçek bir muamele veya durum olmadığı halde bunlar varmış gibi düzenlenen belge, sahte belgedir. c) Bu Kanun hükümlerine göre ancak Maliye Bakanlığı ile anlaşması bulunan kişilerin basabileceği belgeleri, Bakanlık ile anlaşması olmadığı halde basanlar veya bilerek kullananlar iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. 371 inci maddedeki pişmanlık şartlarına uygun olarak durumu ilgili makamlara bildirenler hakkında bu madde hükmü uygulanmaz. Kaçakçılık suçlarını işleyenler hakkında bu maddede yazılı cezaların uygulanması 344 üncü maddede yazılı vergi ziyaı cezasının ayrıca uygulanmasına engel teşkil etmez. 96 VERGİ TEKNİĞİ (VERGİ USUL KANUNU) YMM KURS NOTLARI & A. MURAT YILDIZ-YMM Suçlarda Birleşme ( VUK Madde 340 ) Bu Kanunda yazılı vergi ziyaı cezası ve usulsüzlük cezaları ile 359 uncu maddede ve diğer kanunlarda yazılı cezalar; içtima ve tekerrür hükümleri bakımından birleştirilemez. Bu Kanunla vergi cezasıyla cezalandırılan fiiller, aynı zamanda 359 uncu maddeye göre suç teşkil ettiği takdirde vergi cezası kesilmesi söz konusu madde hükmüne göre takibat yapılmasına engel olmaz. Cezadan indirim ( VUK Madde 360 ) 359 uncu maddede yazılı suçların işlenişine iştirak eden suç ortaklarının bu suçların işlenmesinde menfaatinin bulunmaması halinde, Türk Ceza Kanununun suça iştirak hükümlerine göre hakkında verilecek cezanın yarısı indirilir. 97 VERGİ TEKNİĞİ (VERGİ USUL KANUNU) YMM KURS NOTLARI & A. MURAT YILDIZ-YMM VERGİ CEZALARIN KALKMASINI GEREKTİREN DURUMLAR A. Murat YILDIZ Yeminli Mali Müşavir www.yildizymm.com.tr MAYIS 2016 © BU DERS NOTLARI YAZARIN YAZILI İZNİ OLMAKSIZIN HİÇ BİR ŞEKİLDE ÇOĞALTILAMAZ VE TİCARİ AMAÇLA KULLANILAMAZ. 98 VERGİ TEKNİĞİ (VERGİ USUL KANUNU) YMM KURS NOTLARI & A. MURAT YILDIZ-YMM 1. UZLAŞMA Uzlaşma, tarafların arasında ortaya çıkan ihtilaf ve uyuşmazlıkların yargıya başvurulmadan önce, karşılıklı görüşme ve anlaşma yolu ile çözülmesini ifade etmektedir. Vergileme işlemleri yönünden pozitif vergi hukukunda ise, uzlaşma, vergi idaresi ile vergi yükümlüsünün ya da ceza muhatabının aralarındaki uyuşmazlığı karşılıklı görüşme, tartışma yöntemleriyle çözmeleri esasına dayalı olan yol olarak tanımlanabilir. Vergi uyuşmazlıklarının normal çözüm yeri, vergilendirme işlemlerinin idari niteliğinden dolayı idari yargı içinde örgütlenmiş Vergi Mahkemeleri, Bölge İdare Mahkemeleri ile Danıştay olmakla birlikte, vergi ihtilaflarının yargı organlarında çözümlenmesi uzun zaman almakta ve ayrıca bir takım formaliteleri beraberinde getirmektedir. Bu durum, devletin vergi alacağının tahsilinin gecikmesine yol açtığı gibi, mükellef açısından da sıkıntılı bir süreci beraberinde getirmektedir. Bu çerçevede, uzlaşma müessesesi vergi uyuşmazlıklarını ve vergileme işlemlerindeki ihtilafları idari aşamada çözüme kavuşturmayı hedefleyen bir yapı sergilemektedir. 99 VERGİ TEKNİĞİ (VERGİ USUL KANUNU) YMM KURS NOTLARI & A. MURAT YILDIZ-YMM Türk vergi sisteminde iki ayrı uzlaşma kurumu ortaya çıkmıştır. Bunlardan birincisi, adına vergi salınan ve ceza kesilen mükelleflerin başvurabileceği, genel uzlaşma kurumu ki, ihbarnamelerin ödevlilere tebliğinden sonra yapılması nedeniyle uzlaşma yönetmeliğinde, “tarhiyat sonrası uzlaşma” kurumu olarak adlandırılmıştır, ikincisi ise vergi incelemesine dayanılarak salınacak vergi ve kesilecek cezalar konusunda henüz vergi salınmadan, ceza kesilmeden mükelleflerin başvurabileceği “tarhiyat öncesi uzlaşma” kurumudur. Türk vergi sisteminde uzlaşma tarhiyat öncesinde ve sonrasında olmak üzere iki aşamada düzenlenmiş olmasına rağmen, mükelleflerin sadece bir aşamada uzlaşma talebinde bulunmaları mümkündür. 100 VERGİ TEKNİĞİ (VERGİ USUL KANUNU) YMM KURS NOTLARI & A. MURAT YILDIZ-YMM KİMLER UZLAŞMA TALEBİNDE BULUNABİLİR Tarhiyat öncesi uzlaşma talebi esas itibariyle nezdinde inceleme yapılan kimse tarafından bizzat yapılır. Ancak nezdinde inceleme yapılan kimse adına noterden alınmış vekaletnameye dayanarak vekili vasıtasıyla ve tüzel kişiler, küçük ve kısıtlılarla, vakıflar ve cemaatler ile tüzel kişiliği olmayan teşekküllerde bunların kanuni temsilcileri marifetiyle yazılı olarak (defter tutmak zorunda olmayan mükelleflerden okur yazar olmayanlar, talepleri tutanağa bağlanmak ve mükellefe parmak bastırmak suretiyle sözlü olarak), incelemeyi yapan elemana veya bağlı bulunduğu ekip veya gurup başkanlığına uzlaşma talebi için başvurulabilir. İnceleme tutanağında uzlaşma talebinin yer alması ilgili merciye yapılmış yazılı başvuru yerine geçtiğinden, tekrardan tarhiyat öncesi uzlaşma talebine gerek bulunmamaktadır. Nezdinde inceleme yapılan kimseler incelemenin başlangıcından, inceleme ile ilgili son tutanağın düzenlenmesine kadar geçen süre içerisinde her zaman uzlaşma talebinde bulunabilirler. Ancak, incelemenin sonuçlandığı tarihte tarh zamanaşımının sona ermesine üç aydan az bir zaman kalması halinde mükellefe tarhiyat öncesi uzlaşma talebinde bulunup bulunmadığı sorulmaz ve tarhiyat öncesi uzlaşma talebinde bulunmaya davet edilmez. İnceleme elemanı, mükellefin uzlaşma talebi üzerine, yetkili uzlaşma komisyonu başkanı ile temas kurarak uzlaşma gününü belirler. Belirlenen uzlaşma gün ve saati, bir yazı ile uzlaşma gününden en az on beş gün önce mükellefe bildirilir veya inceleme tutanağına yazılır. Mükellefin istemesi halinde on beş günlük süreye bağlı kalmaksızın daha önceki bir tarih uzlaşma günü olarak belirlenebilir. Söz konusu yönetmeliğin 11. maddesine göre yapılacak uzlaşmaya davet yazılarında uzlaşma günü de mükellefe bildirilir. 101 VERGİ TEKNİĞİ (VERGİ USUL KANUNU) YMM KURS NOTLARI & A. MURAT YILDIZ-YMM VERGİ HUKUKUNDA UZLAŞMANIN SONUÇLARI A- UZLAŞMANIN KESİN OLMASI Uzlaşma komisyonlarının tutacakları uzlaşma tutanakları kesin olup gereği vergi dairelerince derhal yerine getirilir (VUK ek md. 6). Bilindiği üzere, uzlaşma, vergi incelemesine dayanılarak tarh edilecek vergilerle kesilecek cezaların tarhiyat öncesinde ve ikmalen, re'sen veya idarece tarh edilecek vergilerle bunlara ilişkin vergi ziyaı cezalarının tarhiyat sonrasında tahakkuk edecek miktarları konusunda vergi idaresinin mükellef veya ceza muhatabı ile anlaşmasıdır. Bu nedenle de, uzlaşma tutanağı bir nev'i sözleşme yada bir nev'i sulhnamedir ve vergi idaresinin uzlaşma teklifi bir icap, mükellefin uzlaşma isteği ise bir kabuldür ve uzlaşmanın sağlanması ile de sözleşme tamam olur. Ayrıca, Vergi Usul Kanunu'nun ek 7. maddesinin üçüncü fıkrasındaki; “Uzlaşmanın vaki olması halinde mükellef, üzerinde uzlaşılan vergi ve cezaya (bunlardan birisi üzerinde uzlaşılmış olsa dahi her ikisine); adına ceza kesilmiş bulunan, üzerinde uzlaşılan işbu cezaya karşı dava açamaz.” hükmü mükellef ve ceza muhatabı açısından uzlaşmanın kesinliğini ifade etmektedir. 102 VERGİ TEKNİĞİ (VERGİ USUL KANUNU) YMM KURS NOTLARI & A. MURAT YILDIZ-YMM B- VERGİ VE VERGİ ZİYAI CEZALARINDA İNDİRİM Vergi Usul Kanunu'nun ek 1. maddesine göre ikmalen, re'sen ve idarece tarh edilen vergilere ilişkin “vergi ziyaı cezaları” tarhiyat sonrası uzlaşma kapsamına girer ve ek 11. maddesine görede vergi incelemesine dayanılarak tarh edilecek vergilere kesilecek “cezalar” tarhiyat öncesi uzlaşma kapsamına girer. Buna göre, ikmalen, re'sen ve idarece tarh edilen vergilere kesilen vergi ziyaı cezası tarhiyat sonrası uzlaşma kapsamına girmekte, ancak usulsüzlük ve özel usulsüzlük cezaları tarhiyat sonrası uzlaşma kapsamına girmemektedir. Vergi Usul Kanunu'nun 333. maddesine göre vergi cezaları vergi ziyaı cezası, usulsüzlük ve özel usulsüzlük cezasından oluştuğundan, vergi incelemesine dayanılarak kesilen vergi ziyaı cezası ile birlikte usulsüzlük ve özel usulsüzlük cezaları da uzlaşma kapsamına girer. Ancak usulsüzlük ve özel usulsüzlük cezaları tarhiyat sonrası uzlaşma kapsamına girmez Vergi inceleme elemanlarının vergi incelemeleri dışında yaptıkları yoklamalar sırasında veya vergi inceleme yetkisi bulunmayan ve Vergi Usul Kanunu'nun 127. maddesine istinaden kendilerine yoklama yetkisi verilmiş olan yoklama memurlarının yapmış oldukları tespitler üzerine kesilen usulsüzlük cezaları ile özel usulsüzlük cezaları uzlaşma kapsamına girmemektedir. Ancak, Vergi Usul Kanunu'nun 344/3. maddesine göre, kaçakçılık suçları nedeniyle vergi ziyaı cezası kesilen tarhiyata ilişkin vergiler ile bunlara ilişkin vergi ziyaı cezaları tarhiyat öncesi ve tarhiyat sonrası uzlaşma konusu olamaz. Mükellefler tarafından yasal süresi geçtikten sonra kendiliğinden verilen beyannameler için % 50 oranında kesilen vergi ziyaı cezaları da tarhiyat sonrası uzlaşma konusu yapılabilir. Uzlaşılan vergilerde gecikme faizi ise, uzlaşılan vergi miktarına, kendi vergi kanunlarında belirtilen ve tarhiyatın ilgili bulunduğu döneme ilişkin normal vade tarihinden itibaren uzlaşma 103 tutanağının imzalandığı tarihe kadar geçen süre için uygulanır. (VUK md. 112/3). VERGİ TEKNİĞİ (VERGİ USUL KANUNU) YMM KURS NOTLARI & A. MURAT YILDIZ-YMM C- KISMİ UZLAŞMA YAPILABİLMESİ Uzlaşma konusu verginin matrah farkları itibariyle bölünebildiği durumlarda uzlaşma sadece matrah farkının bu bölümüne isabet eden vergi kısmı için de yapılabilir (VUK ek md. 1). Kısmi uzlaşma, tarhiyat öncesi uzlaşmada söz konusudur ve uzlaşma görüşmeleri sırasında kısmi uzlaşma talebinde bulunulması halinde, tutanağın açıklama bölümüne vergi inceleme raporunda eleştirilen matrah farklarından hangilerinde uzlaşma talep edildiği ve bunlara ilişkin olarak uzlaşılan vergi ve ceza miktarları belirtilir (TÖUY md. 15). Tarhiyat sonrası uzlaşmada uzlaşma talebi, ihbarnamede yazılı vergi ve ceza tutarının tamamı için yapılır ve kısmi uzlaşma talebinde bulunulmaz (UY md. 7). Vergi incelemesine dayanılarak tarh edilecek vergilerle kesilecek cezalar için tarhiyat öncesi uzlaşma talep edilmesi halinde, vergi inceleme raporunda matrah veya matrah farkları konuları ve tutarları itibariyle ayrı ayrı işlendiğinden, bu matrah veya matrah farklarından ihtilafsız olanların vergi ve cezalarının uzlaşılması suretiyle kısmen uzlaşmanın sağlanması, ihtilaflı olanların dava konusu yapılması ve bu suretle kısmen uzlaşılan vergilerle cezalarında indirim sağlanması, dava konusu yapılan vergi ve cezaların terkin ettirilmesi söz konusu olur. 104 VERGİ TEKNİĞİ (VERGİ USUL KANUNU) YMM KURS NOTLARI & A. MURAT YILDIZ-YMM D- UZLAŞMA TALEBİNDEN VAZGEÇİLEREK CEZA İNDİRİMİNDEN YARARLANILMASI Ceza muhatabı, uzlaşma tutanağını imzalayıncaya kadar uzlaşma talebinden vazgeçtiğini beyanla Vergi Usul Kanunu'nun vergi ziyaı, usulsüzlük ve özel usulsüzlük cezalarında indirime ilişkin 376. madde hükmünün uygulanmasını istemek hakkına sahiptir (VUK ek md. 9). Mükellef veya vergi sorumlusu ikmalen, re'sen veya idarece tarh edilen vergi veya vergi farkını ve indirim sonrası kalan vergi ziyaı, usulsüzlük ve özel usulsüzlük cezasını ihbarnamenin tebliği tarihinden itibaren 30 gün içinde vergi dairesine başvurarak vadesinde veya teminat göstermek suretiyle vadenin bitiminden itibaren 3 ay içinde ödeyeceğini bildirirse, vergi ziyaı cezasının birinci defada yarısı, müteakiben kesilen cezaların üçte biri, usulsüzlük veya özel usulsüzlük cezalarının üçte biri indirilir (VUK md. 376). Bu nedenle de ceza muhatabı, uzlaşma sonucunda indirilen ceza tutarını ceza indirim tutarı ile mukayese ederek ceza indirim tutarı daha fazla ise, uzlaşma talebinden vazgeçerek ceza indirimi talebinde bulunabilir. 105 VERGİ TEKNİĞİ (VERGİ USUL KANUNU) YMM KURS NOTLARI & A. MURAT YILDIZ-YMM E- UZLAŞMA VAKİ OLMADIĞI TAKDİRDE DÜŞÜNME, ARAŞTIRMA VE KARAR VERME SÜRESİ TANINMASI Gerek tarhiyat öncesi ve gerekse tarhiyat sonrası uzlaşmada, uzlaşmanın vaki olmaması halinde, uzlaşma komisyonunun nihai teklifi tutanağa geçirilir ve dava açma süresinin son günü akşamına kadar komisyonun nihai teklifinin kabul edildiğinin vergi dairesine bildirilmesi halinde, başvuru tarihi itibariyle uzlaşma vaki olmuş sayılır (VUK md. 1; UY md. 10; TÖUY md. 15). Bu itibarla da uzlaşmanın vaki olmaması halinde mükellef, vergi sorumlusu veya ceza muhatabına, uzlaşma gününden dava açma süresinin son gününe kadar düşünme, araştırma ve karar verme süresi tanınmakta ve bu suretle daha sağlıklı karar verme sağlanmaktadır. 106 VERGİ TEKNİĞİ (VERGİ USUL KANUNU) YMM KURS NOTLARI & A. MURAT YILDIZ-YMM F- UZLAŞMA VAKİ OLMADIĞI TAKDİRDE DAVA AÇILABİLMESİ VE DAVA AÇMA SÜRESİNİN UZAMASI Uzlaşmanın “vaki olmaması” halinde mükellef veya ceza muhatabı, tarh edilen vergiye veya kesilen cezaya, uzlaşmanın vaki olmadığına dair tutanağın kendisine tebliğinden itibaren genel hükümler dairesinde ve yetkili vergi mahkemesi nezdinde dava açabilir. (VUK ek md. 7).Ancak, Vergi Usul Kanunu'nun ek 7. maddesinde uzlaşmanın “temin edilememesi” halinde dava açılabileceğine ilişkin herhangi bir hüküm yer almamaktadır. Bununla birlikte, Danıştay İçtihatları Birleştirme Kurulu, daha önce dava açılmamış ise uzlaşmanın temin edilememesi hallerinde ek 7. maddede belli edilen koşullarla dava açma yoluna gidilebileceğini kararlaştırmıştır. Uzlaşma Yönetmeliği'nin 13. maddesinin birinci fıkrasına göre de, “süresi içinde uzlaşma talebinde bulunan mükellef, uzlaşma talep ettiği vergi için ancak uzlaşma vaki olmadığı veya temin edilemediği hallerde dava açma yoluna gidilebilir.” Bu takdirde dava açma müddeti bitmiş veya 15 günden az kalmış ise bu müddet tutanağın tebliği tarihinden itibaren 15 gün olarak uzar (VUK ek md. 7).Bu nedenle de uzlaşmanın vaki olmaması veya temin edilememesi halinde dava açılabilir. Uzlaşma günü itibariyle dava açma süresi bitmiş veya 15 günden az kalmış ise dava açma süresi uzlaşmanın vaki olmadığına ilişkin tutanağın tebliği tarihinden itibaren 15 gün uzadığından bu süre içinde dava açılabilir. Vergi yargısının görüşü de madde hükmü doğrultusundadır. 107 VERGİ TEKNİĞİ (VERGİ USUL KANUNU) YMM KURS NOTLARI & A. MURAT YILDIZ-YMM G- UZLAŞILAN VERGİLERİN MATRAHLARININ ARTIRILMASINI GEREKTİREN SEBEPLERİN TESPİTİ HALİNDE TEKRAR TARHİYAT YAPILAMAMASI Üzerinde uzlaşılan verginin, muhtelif nedenlerle vergi incelemesinin yinelenmesi, karşıt vergi incelemesi yapılması, ihbar veya şikayet nedeniyle tekrar vergi incelemesi yapılması yada takdir komisyonunca matrah takdir edilmesi sonucu, matrahın artırılmasını gerektiren yeni sebeplerin tespit edilmesi halinde tarh edilen ve uzlaşılan vergilerin ait olduğu hesap dönemi için tekrar ikmalen, re'sen veya idarece tarhiyat yapılamaz. Bu nedenle de adlarına ikmalen, re’ sen veya idarece vergi tarh edilen mükelleflerin salınan bu vergileri vergi idaresi ile uzlaşmaları halinde, uzlaşılan vergilerin ait olduğu hesap dönemi için tekrar tarhiyat yapılması olasılığı ortadan kalkmaktadır. 108 VERGİ TEKNİĞİ (VERGİ USUL KANUNU) YMM KURS NOTLARI & A. MURAT YILDIZ-YMM I- UZLAŞILAN VERGİ VE CEZALARDA HATA BULUNMASI HALİNDE DÜZELTME YAPILABİLMESİ Uzlaşma komisyonlarının düzenleyecekleri uzlaşma tutanaklarının kesin olması ve mükellef veya ceza muhatabı ile vergi idaresinin üzerinde uzlaşılan ve tutanakla tespit edilen hususlar hakkında dava açamaması ve hiçbir mercie şikayette bulunamaması karşın, uzlaşılan vergilerde vergi hatası bulunması halinde düzeltme talebinde bulunulabilmektedir. 109 VERGİ TEKNİĞİ (VERGİ USUL KANUNU) YMM KURS NOTLARI & A. MURAT YILDIZ-YMM OLUMSUZ SONUÇLARI A- UZLAŞILAN VE TUTANAKLA TESPİT EDİLEN HUSUSLAR HAKKINDA DAVA AÇILAMAMASI VE ŞİKAYETTE BULUNULAMAMASI Mükellef veya adına ceza kesilen, tarhiyat sonrasında üzerinde uzlaşılan ve tutanakla tespit edilen hususlar hakkında dava açamaz ve hiçbir mercie şikayette bulunamaz (VUK ek md. 6). Tarhiyattan önce uzlaşmaya varılması halinde tutanakla tespit edilen bu hususlar hakkında dava açılamaz ve hiçbir mercie şikayette bulunulamaz (VUK ek md. 11). Uzlaşmanın vaki olması halinde mükellef üzerinde uzlaşılan vergi ve cezaya, vergi veya cezadan birisi üzerinde uzlaşılmış olsa dahi hem vergiye ve hemde cezaya, adına ceza kesilmiş bulunan üzerinde uzlaşılan cezaya karşı dava açamaz (VUK ek md. 7). 110 VERGİ TEKNİĞİ (VERGİ USUL KANUNU) YMM KURS NOTLARI & A. MURAT YILDIZ-YMM B- UZLAŞMANIN VAKİ OLMAMASI VEYA TEMİN EDİLEMEMESİ HALİNDE YENİDEN UZLAŞMA TALEBİNDE BULUNULAMAMASI Tarhiyat öncesi uzlaşmanın temin edilememiş veya uzlaşma müzakeresinde uzlaşmaya varılamamış olması halinde, mükellefler veya ceza muhatabı olanlar verginin tarhından ve cezanın kesilmesinden sonra uzlaşma talep edemezler (VUK ek md. 11). Tarhiyat sonrası uzlaşmada, uzlaşmanın vaki olamaması veya temin edilememesi halinde yeniden uzlaşma talebinde bulunulamaz (VUK ek md. 1). Uzlaşmanın vaki olamaması, edilememesidir (UY md. 10). uzlaşma komisyonu teklifinin mükellefçe kabul Uzlaşmanın temin edilememesi, mükellefin uzlaşma komisyonunu davetine icabet etmemesi, uzlaşmaya geldiği halde uzlaşma tutanağını imzalamaması veya bu tutanağı ihtirazi kayıtla imzalamak istemesidir (TÖUY md. 12, 15; UY md. 10). Mükellefler ve ceza muhatapları, uzlaşma için başvurmuş olmakla birlikte gerek tarhiyat öncesi gerekse tarhiyat sonrası uzlaşmanın vaki olmaması veya temin edilememesi halinde, yeniden uzlaşma talebinde bulunamazlar. Ancak, gerek tarhiyat öncesi uzlaşmada ve gerekse tarhiyat sonrası uzlaşmada, uzlaşmanın vaki olamaması halinde, uzlaşma komisyonunun nihai teklifi tutanağa geçirilir ve dava açma süresinin son günü akşamına kadar komisyonun nihai teklifinin kabul edildiğinin vergi dairesine bildirilmesi halinde, başvuru tarihi itibariyle uzlaşma vaki olmuş sayılır (VUK ek md. 1; TÖUY md. 15; UY md. 10). 111 VERGİ TEKNİĞİ (VERGİ USUL KANUNU) YMM KURS NOTLARI & A. MURAT YILDIZ-YMM C- UZLAŞILAN CEZALAR İÇİN CEZA İNDİRİMİNDEN YARARLANILAMAMASI Üzerinde uzlaşılan cezalar hakkında, Vergi Usul Kanunu'nun vergi ziyaı, usulsüzlük ve özel usulsüzlük cezalarında indirime ilişkin 376. madde hükmü uygulanmaz (VUK ek md. 9). Bu suretle, mükelleflere uzlaşma veya ceza indiriminin sadece birisinden yararlanma hakkı tanınmıştır. Dolayısıyla aynı ceza için hem uzlaşma hemde ceza indirimi talep etmek mümkün değildir. Vergi yargısı da Vergi Usul Kanunu’nun 376. maddesinden yararlanılması halinde uzlaşma istenilemeyeceği görüşündedir. 112 VERGİ TEKNİĞİ (VERGİ USUL KANUNU) YMM KURS NOTLARI & A. MURAT YILDIZ-YMM D- UZLAŞILAN VERGİ VE CEZALARIN ÖDEME SÜRESİ Uzlaşma vaki olduğu takdirde, uzlaşma tutanağı vergi ve cezaların ödeme zamanlarından önce ilgiliye tebliğ edilmişse kanuni ödeme zamanlarında; ödeme zamanları kısmen veya tamamen geçtikten sonra tebliğ edilmişse ödeme süreleri geçmiş olanlar uzlaşma tutanağının tebliğinden itibaren bir ay içinde ödenir (VUK ek md. 8/1). 113 VERGİ TEKNİĞİ (VERGİ USUL KANUNU) YMM KURS NOTLARI & A. MURAT YILDIZ-YMM VUK’UN 359. MADDESİ KAPSAMINA GİREN TARHİYATLARIN DAVA KONUSU EDİLMESİ VE YARGI ORGANINCA MÜKELLEF LEHİNE KARAR VERİLMESİ HALİNDE MÜKELLEFLERE UZLAŞMA HAKKI VERİLMELİ MİDİR? 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 359. maddesine istinaden üç kat vergi ziyaı keserek tarh ettiği vergi ve kesilen vergi ziyaı cezasının dava konusu edilmesi ve yargı organlarınca da kesilen vergi ziyaı cezasının Vergi Usul Kanunu’nun 359. maddesinde yazılı fiillerden herhangi birine girmediğine karar verilmesi durumunda mükellefe uzlaşma hakkı verilebilecek midir? Konu ile ilgili olarak Vergi Usul Kanunu’nda herhangi bir yasal düzenleme bulunmamaktadır. Vergi Usul Kanunu’ndaki düzenleme ile sadece tarhiyatın yapılması sırasında uzlaşma hakkı tanınmıştır. Tarh edilen vergi ve kesilen cezalara karşı uyuşmazlık yaratıldığı takdirde dava, temyiz veya itiraz sonucuna göre kesinleşmektedir. Bu nedenle, uzlaşma hakkı da nihai karar ile doğabilecektir. Mahkeme kararı üzerine idarenin eylem ve işleminin şekil değiştirmesi ve bunun da mükellefin lehine olması halinde başlangıçta mükellefe tanınmayan hakkın tanınabilmesi Anayasa’nın eşitlik ilkesi uyarınca zorunludur. Ancak, bunun için de Vergi Usul Kanunu’nda yasal düzenleme yapılması gerekmektedir. 114 VERGİ TEKNİĞİ (VERGİ USUL KANUNU) YMM KURS NOTLARI & A. MURAT YILDIZ-YMM SÜRESİNDEN SONRA KENDİLİĞİNDEN VERİLEN VERGİ BEYANNAMELERİ İÇİN KESİLEN KUSUR CEZASI VEYA %50 ORANINDA UYGULANAN VERGİ ZİYAI CEZASININ UZLAŞMAYA KONU EDİLMESİ 280 sıra numaralı Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinin, “2. UZLAŞMA” bölümünde de, kendiliğinden verilen beyannameler için yüzde elli oranında kesilecek vergi ziyaı cezasının da tarhiyat sonrası uzlaşmaya konu olabileceği ifade edilmiştir. © BU DERS NOTLARI YAZARIN YAZILI İZNİ OLMAKSIZIN HİÇ BİR ŞEKİLDE ÇOĞALTILAMAZ VE TİCARİ AMAÇLA KULLANILAMAZ. 115 VERGİ TEKNİĞİ (VERGİ USUL KANUNU) YMM KURS NOTLARI & A. MURAT YILDIZ-YMM 2- Vergi Ziyaı, Usulsüzlük ve Özel Usulsüzlük Cezalarında İndirim (VUK Madde 376 ) İkmalen, re'sen veya idarece tarh edilen vergi veya vergi farkını ve aşağıda gösterilen indirimlerden arta kalan vergi ziyaı, usulsüzlük ve özel usulsüzlük cezalarını mükellef veya vergi sorumlusu ihbarnamelerin tebliği tarihinden itibaren otuz gün içinde ilgili vergi dairesine başvurarak vadesinde veya 6183 sayılı Kanunda belirtilen türden teminat göstererek vadenin bitmesinden itibaren üç ay içinde ödeyeceğini bildirirse: 1.Vergi ziyaı cezasında birinci defada yarısı, müteakiben kesilenlerde üçte biri, 2. Usulsüzlük veya özel usulsüzlük cezalarının üçte biri, İndirilir. Mükellef veya vergi sorumlusu ödeyeceğini bildirdiği vergi ve vergi cezasını yukarıdaki yazılı süre içinde ödemez veya dava konusu yaparsa bu madde hükmünden faydalandırılmaz. Yukarıdaki hükümler vergi aslına tabi olmaksızın kesilen usulsüzlük cezaları hakkında da uygulanır. 116 VERGİ TEKNİĞİ (VERGİ USUL KANUNU) YMM KURS NOTLARI & A. MURAT YILDIZ-YMM 3- PİŞMANLIK UYGULAMASI Pişmanlık ve ıslah, meydana gelmiş bir vergi suçunun açığa çıkma ihtimali belirmeden önce yükümlü tarafından ilgili vergi dairesine haber verilmesi ya da verilen beyannamenin düzeltilmesine karşılık vergi idaresince suç oluşturan davranışını haber veren bu yükümlüye ceza uygulanmaması esasına dayanır. Başka bir deyişle pişmanlık ve ıslah, vergi kanunlarına aykırı davranışlarıyla vergi kaybına yol açmak suretiyle suç işleyenlerin duydukları pişmanlığa hukuki sonuçlar bağlanmasıdır. Vergi Usul Kanunu’nun 371. madde hükmünden de anlaşılacağı üzere, pişmanlık temelinde vergi ziyaı yatan ve vergi dairesinin ıttılaına girmemiş bir olayın kendiliğinden ilgili makamlara haber verilmesi üzerine uygulanan bir müessesedir. Pişmanlık esas itibariyle, teşekkülü vergi ziyaına bağlı suçlara ait cezaların uygulanmasını önler. Çünkü pişmanlıkla ortadan kalkan, sadece vergi ziyaı unsurudur. Başka bir ifadeyle pişmanlık, vergi kanunlarına aykırı olarak yapılmış bir fiili ortadan kaldırmaz. Fakat vergi ziyaı unsurunu bertaraf ettiği için, o fiile tekabül eden suça ait cezanın uygulanmasını önler. 117 VERGİ TEKNİĞİ (VERGİ USUL KANUNU) YMM KURS NOTLARI & A. MURAT YILDIZ-YMM PİŞMANLIK VE ISLAH ( VUK MADDE 371 ) Beyana dayanan vergilerde vergi ziyaı cezasını gerektiren fiilleri işleyen mükelleflerle bunların işlenişine iştirak eden diğer kişilerin kanuna aykırı hareketlerini ilgili makamlara kendiliğinden dilekçe ile haber vermesi hâlinde, haklarında aşağıda yazılı kayıt ve şartlarla vergi ziyaı cezası kesilmez. 1. Mükellefin keyfiyeti haber verdiği tarihten önce bir muhbir tarafından her hangi resmi bir makama dilekçe ile veya şifahi beyanı tutanakla tevsik edilmek suretiyle haber verilen husus hakkında ihbarda bulunulmamış olması (Dilekçe veya tutanağın resmi kayıtlara geçirilmiş olması şarttır.). 2. Haber verme dilekçesinin yetkili memurlar tarafından mükellef nezdinde her hangi bir vergi incelemesine başlandığı veya olayın takdir komisyonuna intikal ettirildiği günden evvel (Kaçakçılık suçu teşkil eden fiillerin işlendiğinin tespitinden önce) verilmiş ve resmi kayıtlara geçirilmiş olması. 3. Hiç verilmemiş olan vergi beyannamelerinin mükellefin haber verme dilekçesinin verildiği tarihten başlayarak onbeş gün içinde tevdi olunması. 4. Eksik veya yanlış yapılan vergi beyanının mükellefin keyfiyeti haber verme tarihinden başlayarak onbeş gün içinde tamamlanması veya düzeltilmesi. 5. Mükellefçe haber verilen ve ödeme süresi geçmiş bulunan vergilerin, ödemenin geciktiği her ay ve kesri için, 6183 sayılı Kanunun 51 inci maddesinde belirtilen nispette uygulanacak gecikme zammı oranında bir zamla birlikte haber verme tarihinden başlayarak onbeş gün içinde ödenmesi. 118 VERGİ TEKNİĞİ (VERGİ USUL KANUNU) YMM KURS NOTLARI & A. MURAT YILDIZ-YMM PİŞMANLIK UYGULAMASININ KAÇAKÇILIK SUÇUNA ETKİSİ Bunun yanı sıra, “Kaçakçılık Suçları ve Cezaları” başlıklı VUK’un 359. maddesine göre, “371. maddedeki pişmanlık şartlarına uygun olarak durumu ilgili makamlara bildirenler hakkında bu madde hükmü uygulanmaz.” denilmek suretiyle kaçakçılık suçu takip dışı kalacak yani pişmanlık kapsamına, vergi ziyaına ilaveten kaçakçılık suçu da girecektir. 119 VERGİ TEKNİĞİ (VERGİ USUL KANUNU) YMM KURS NOTLARI & A. MURAT YILDIZ-YMM PİŞMANLIK ve ISLAH Vergi Kanunlarına Aykırı Hareketlerini - Kendiliklerinden Pişmanlığın Geçerli Olduğu Vergiler Vergi Ziyaı Cezası Kesilmez Beyan Üzerine Tarh Olunan Vergiler Kaçakçılık Suçu Cezasına Hükmolunmaz Gecikme Faizi Alınmaz ANCAK Emlak Vergileri Hariç Uyulması Gereken Şartlar Haber Verme Tarihinden Önce İhbar Yapılmamış Olmalı Takdir Komisyonuna Başvurulmamış Olmalı İncelenmeye Başlanmamış Olmalı Verilmemiş Beyannamenin 15 gün İçinde Verilmesi ÖRNEK Noksan veya Yanlış Beyanın Tamamlanması Vade Tarihi: 24.12.2010 Pişmanlık Zammıyla Birlikte Ödenmesi Pişmanlık Dilekçesi Verildiği Tarih: 08.05.2011 Son Ödeme Tarihi: 23.05.2011 SORU: 10.05.2011 tarihinde Ödeme Yapılması Durumunda 21.12.2010 – 20.01.2011 için % 1,40 21.01.2011 – 20.02.2011 için % 1,40 21.02.2011 – 01.03.2011 için % 1,40 02.03.2011 – 01.04.2011 için % 1,40 02.04.2011 – 01.05.2011 için % 1,40 02.05.2011 – 10.05.2011 için % 1,40 120 VERGİ TEKNİĞİ (VERGİ USUL KANUNU) YMM KURS NOTLARI & A. MURAT YILDIZ-YMM VUK 371. MADDESİNE GÖRE PİŞMANLIKTAN YARARLANABİLMEK İÇİN GEREKLİ BEŞ ŞART; © BU DERS NOTLARI YAZARIN YAZILI İZNİ OLMAKSIZIN HİÇ BİR ŞEKİLDE ÇOĞALTILAMAZ VE TİCARİ AMAÇLA KULLANILAMAZ. 121 VERGİ TEKNİĞİ (VERGİ USUL KANUNU) YMM KURS NOTLARI & A. MURAT YILDIZ-YMM 1- Haber verme tarihinden önce resmi makamlara ihbar yapılmamış olmalıdır. Eğer beyana dayanan ve zamanında tahakkuk ettirilmemiş vergilere ilişkin herhangi bir resmi makama muhbir tarafından haber verilmiş olması durumunda pişmanlık hükümlerinden yararlanılması mümkün değildir. Bununla birlikte muhbir tarafından bildirilen hususlar ile mükellefin pişmanlık talebinde yer alan hususların farklı olması durumunda zamanında tahakkuk ettirilmeyen vergilere ilişkin beyannamelerin pişmanlık talebiyle verilmesi mümkündür. Özellikle gizli kalmış mükellefiyetlerde, belirli bir yıla ait ihbar, zamanaşımı süresi içindeki diğer yıllara ilişkin pişmanlık talebinde bulunulması imkanını ortadan kaldırır. 122 VERGİ TEKNİĞİ (VERGİ USUL KANUNU) YMM KURS NOTLARI & A. MURAT YILDIZ-YMM 2- Ziyaa uğratılan vergilere ilişkin olarak mükellef tarafından pişmanlık talebiyle beyanname verilmeden önce vergi incelemesine başlanılması veya takdir komisyonuna sevk edilmesi durumunda pişmanlık hükümlerinden yararlanılması mümkün değildir. Vergi Usul Kanunu’nun 371. maddesinde mükellef hakkında vergi incelemesine başlanılmış olmasının pişmanlık talebiyle beyanname verilmesi imkanını ortadan kaldıracağı hüküm altına alınmış olmakla beraber, yapılan incelemenin nev’i ve kapsamı ile ilgili olarak herhangi bir belirleme yapılmamıştır. Bu durumda vergi incelemesinin ister tam veya sınırlı isterse karşıt inceleme mahiyetinde olsun, mükellef hakkında vergi incelemesine başlanılması pişmanlıkla beyanname verilmesi imkanını ortadan kaldıracaktır. Bununla birlikte belirli bir vergi türü veya dönem ile ilgili olarak takdir komisyonuna sevk edilmesi durumunda, takdir konusu olmayacak vergi türleri ile dönemleri ile ilgili olarak pişmanlık talebiyle beyanname verilmesi mümkündür. Vergi incelemesi, pişmanlığı bütün vergiler yönünden kesmektedir. Ancak hemen belirtilmek icap eder ki, bunun için incelemeye başlandığının tutanakla tespit edilmesi yahut inceleme vergi dairesinde yapılacaksa davet yazısının mükellefe tebliğ edilmiş olması gerekmektedir. Takdire sevk halinde, pişmanlık talebi sadece takdire sevk konusu olacak vergi türü açısından önlenmiş olur. Örneğin KDV matrahının takdiri istenen mükellefin, gelir vergisi ve diğer vergiler yönünden pişmanlık talebinde bulunması mümkündür. 123 VERGİ TEKNİĞİ (VERGİ USUL KANUNU) YMM KURS NOTLARI & A. MURAT YILDIZ-YMM 3- Beyan süresi geçtikten sonra mükellef tarafından kendiliğinden verilen beyannamelerin VUK’ nun 371. maddesi hükmü uyarınca pişmanlık talebiyle verilen beyanname olarak değerlendirilebilmesi için beyannamenin haber verme dilekçesi ile birlikte verilmesi gerekmektedir. Aksi takdirde kanuni süre sona erdikten sonra ancak haber verme dilekçesi olmaksızın verilen beyannamelerin VUK’un 371. maddesinde yer alan pişmanlık hükümlerinden yararlandırılması mümkün değildir. Bu durumda kanuni süreden sonra haber verme dilekçesi olmaksızın kendiliğinden verilen beyannameler üzerinde yer alan matrah üzerinden, VUK’un 30. maddesinin dördüncü fıkrası hükmü uyarınca re’sen vergi tarh edilir, vergi ziyaı cezası ise mezkur Kanun’un 344. maddesinin son fıkrası hükmü uyarınca % 50 oranında kesilir. Haber verme dilekçesinin posta ile gönderildiği hallerde, haber verme tarihi, taahhütlü gönderilmişse, postaya verildiği, adi posta olarak gönderilmişse, dilekçenin vergi dairesine gelip kayıtlara geçtiği tarihtir. 15 günlük sürenin hesabında bu hususun göz önünde tutulması gerekir. 124 VERGİ TEKNİĞİ (VERGİ USUL KANUNU) YMM KURS NOTLARI & A. MURAT YILDIZ-YMM Sadece beyana dayanan vergilere ilişkin olarak pişmanlık talebinde bulunulabilir. Aksi takdirde diğer şartların bulunması durumunda dahi beyana dayanmayan vergiler için pişmanlık talebinde bulunulması mümkün değildir. Diğer taraftan haber verme dilekçesinin idareye verilmesini müteakiben 15 gün içinde hiç verilmemiş beyannamenin verilmesi, kanuni süresi içinde eksik verilen beyannamenin ise tamamlanması gerekmektedir. Aksi takdirde haber verme dilekçesinin idareye verilmesini müteakiben 15 gün geçtikten sonra verilen beyannameler ile ilgili olarak pişmanlık hükümlerinden yararlanılması mümkün değildir. Ancak, emlak vergisi de beyana dayanan bir vergi türü olmakla beraber, VUK’un 371. maddesinin son fıkrası ile pişmanlığın bu vergide geçerli olmayacağı hükme bağlanmıştır. Çünkü vergi idaresi tapu kayıtlarından, vergi dairesi ve belediye tahsil daireleri kayıtlarından, ihlal fiillerini saptayabilecek durumdadır. Yine sorumlu sıfatıyla verilmesi gereken beyannameler için de pişmanlık hükümlerinden yararlanılması mümkündür. Buna göre, süresinde verilmeyen muhtasar beyannameler, 2 nolu KDV Beyannamesi pişmanlık hükümleri çerçevesinde verilebilecektir. 125 VERGİ TEKNİĞİ (VERGİ USUL KANUNU) YMM KURS NOTLARI & A. MURAT YILDIZ-YMM 4- VUK’un 371. maddesinde yer alan pişmanlık hükümlerinden yararlanabilmenin diğer bir şartı ise pişmanlık zammının ödenmesidir. Buna göre kanuni süresi içinde beyan edilmediğinden tahakkuk ettirilmeyen vergiler ile ilgili olarak VUK’un 112. maddesi hükmü uyarınca hesaplanması gereken gecikme faizi yerine pişmanlık zammının ödenmesi gerekmektedir. Pişmanlık zammı pişmanlık talepli olarak verilen beyannameler üzerinden hesaplanan ve vadesi geçmiş vergiler ile ilgili olarak, vade tarihinden itibaren her ay ve kesri için 6183 sayılı Amme Alacakları Tahsil Usulü Hakkında Kanun’da hüküm altına alınan gecikme zammı oranında hesaplanacaktır. Öte yandan pişmanlık talepli olarak verilen beyannamede yer alan matrah üzerinden hesaplanan verginin daha sonraki bir tarihte ödenmesi durumunda 169 Seri No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği uyarınca pişmanlık zammı, ödemenin yapıldığı tarih esas alınmak suretiyle hesaplanacaktır. 126 VERGİ TEKNİĞİ (VERGİ USUL KANUNU) YMM KURS NOTLARI & A. MURAT YILDIZ-YMM 5- Kanuni süre geçtikten sonra pişmanlıkla verilen beyannamelerde ya da kanuni sürede verilen beyannamede eksik beyan edilen vergiler ile ilgili olarak pişmanlık talepli tamamlayıcı beyannamelerde beyan edilen matrahlar üzerinden hesaplanan vergilerden ödeme vadesi geçmiş olanların, haber verme tarihinden başlamak üzere 15 gün içinde pişmanlık zammı ile birlikte ödenmesi gerekmektedir. Bununla birlikte pişmanlık talepli olarak verilen beyannameler ile beyan edilen vergilerin ödeme vadesinin geçmemiş olması durumunda söz konusu vergiler normal ödeme süreleri içinde ödenecektir. Kaldı ki normal vadesi henüz geçmemiş olan vergilerin pişmanlıkla verilen beyannameler üzerine tahakkuk ettirilmesine rağmen normal vadesinde ödenmemesi pişmanlık talebini geçersiz kılmamakta olup, bu durumda normal vadesinde ödenmeyen vergiler ile ilgili olarak 6183 sayılı Kanun hükümleri uyarınca normal vade tarihinden itibaren gecikme zammı tatbik edilir. Pişmanlık hükümlerinden yararlanma açısından kaçakçılık suç ve vergi ziyaı suçu arasında, VUK’un 371. maddesinin 2 numaralı bendinin parantez içi hükmünde; “kaçakçılık suçu teşkil eden fiillerinin işlendiğinin tespitinden önce” denilmek suretiyle farklılık oluşmaktadır. Vergi ziyaı suçunda pişmanlıktan yararlanmada suçun tespitinin şart olmamasına rağmen, kaçakçılık suçunda pişmanlıktan yararlanmada suçun tespit edilmemiş olması yeterlidir. Bu durumda örneğin vergi incelemesine başlanılmış olması yahut ihbar olması, kaçakçılık suçunun henüz tespit edilmemiş olması (parantez içi hükümden dolayı) şartıyla 127 pişmanlıktan yararlanmayı engellememektedir. VERGİ TEKNİĞİ (VERGİ USUL KANUNU) YMM KURS NOTLARI & A. MURAT YILDIZ-YMM Uygulamada zamanında verilmeyip, pişmanlık hükümlerine göre verilen beyannameler için, beyannamenin zamanında verilmemesi nedeniyle VUK’un 352/1-1. maddesine göre birinci derece bir kat usulsüzlük cezası kesilmektedir. Konuya ilişkin Danıştay değerlendirmesi de bu yönde şekillenmiştir. Ancak kanuni süresi içinde beyanname verdikten sonra, pişmanlık talebiyle ek beyanname verilmesi halinde bu şekilde usulsüzlük cezası kesilmesi söz konusu değildir. Vergi idaresince yayımlanan 238 Seri No.lu VUKGT’de, pişmanlıkla verilen beyannamelerle zarar beyanı veya mahsuplar nedeniyle ödenecek verginin bulunmaması halinde, pişmanlık talebinin kabul edilmeyeceği, iki kat birinci derece genel usulsüzlük cezası uygulanacağı ve gerek görülmesi halinde mükellefin incelemeye sevk edileceği yönünde görüş açıklanarak idari uygulamaya yön verilmiştir. © BU DERS NOTLARI YAZARIN YAZILI İZNİ OLMAKSIZIN HİÇ BİR ŞEKİLDE ÇOĞALTILAMAZ VE TİCARİ AMAÇLA KULLANILAMAZ. 128 VERGİ TEKNİĞİ (VERGİ USUL KANUNU) YMM KURS NOTLARI & A. MURAT YILDIZ-YMM PİŞMANLIK BEYANNAMELERİNİN İHTİRAZİ KAYITLA VERİLMESİ VUK’un 378. maddesinde, mükelleflerin beyan ettikleri matrahlar ve bu matrahlar üzerine tarhedilen vergilere karşı dava açamayacakları hükme bağlanmış ise de, İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 27/3. maddesinde, ihtirazi kayıtla verilen beyannamelerin dava konusu yapılabileceği öngörülmüştür. Bu itibarla, mükelleflerin ihtirazi kayıtla verdikleri beyannameler üzerine tarhedilen vergileri dava konusu yapmaları mümkündür. Mükelleflerin pişmanlık beyannamelerini de ihtirazi kayıtla vermeleri ve bu şekilde pişmanlık hükümlerine göre tarhedilen vergileri de dava konusu yapmaları için bir engel bulunmamaktadır. Nitekim, konuya ilişkin Danıştay değerlendirmesi de bu yönde olup, pişmanlıkla verilen beyannamelere, ihtirazi kayıt konulmasının mümkün bulunduğu yönünde verilmiş yargı kararları mevcuttur 129 VERGİ TEKNİĞİ (VERGİ USUL KANUNU) YMM KURS NOTLARI & A. MURAT YILDIZ-YMM 4- YANILMA VE GÖRÜŞ DEĞİŞİKLİĞİ ( VUK MADDE 369 ) (6009 sayılı Kanunun 14 üncü maddesiyle değişen madde Yürürlük; 01.08.2010) Yetkili makamların mükellefin kendisine yazı ile yanlış izahat vermiş olmaları veya bir hükmün uygulanma tarzına ilişkin bir içtihadın değişmiş olması halinde vergi cezası kesilmez ve gecikme faizi hesaplanmaz. Bir hükmün uygulanma tarzı hususunda yetkili makamların genel tebliğ veya sirkülerde değişiklik yapmak suretiyle görüş ve kanaatini değiştirmesi halinde, oluşan yeni görüş ve kanaate ilişkin genel tebliğ veya sirküler yayımlandığı tarihten itibaren geçerli olup, geriye dönük olarak uygulanamaz. Şu kadar ki, bu hüküm yargı mercileri tarafından iptal edilen genel tebliğ ve sirküler hakkında uygulanmaz. 130 VERGİ TEKNİĞİ (VERGİ USUL KANUNU) YMM KURS NOTLARI & A. MURAT YILDIZ-YMM 5- ÖLÜM (VUK MADDE 372) Ölüm halinde vergi cezası düşer. 6- MÜCBİR SEBEPLER (VUK MADDE 373) Bu kanunda yazılı mücbir sebeplerden herhangi birinin vukua geldiği malum ise veya tevsik ve ispat olunursa vergi cezası kesilmez. 7- CEZA KESMEDE ZAMANAŞIMI (VUK MADDE 374) Aşağıda yazılı süreler geçtikten sonra vergi cezası kesilmez. 1. Vergi ziyaı cezasında cezanın bağlı olduğu vergi alacağının doğduğu takvim yılını takip eden yılın birinci gününden; 353 ve mükerrer 355'inci maddeler uyarınca kesilecek usulsüzlük cezalarında, usulsüzlüğün yapıldığı yılı takip eden yılın birinci gününden başlayarak beş yıl (114'üncü maddenin ikinci fıkrası hükmü ceza zamanaşımı için de geçerlidir.) 2. Usulsüzlükte, usulsüzlüğün yapıldığı yılı takip eden yılın birinci gününden başlayarak iki yıl; Ancak 336 ncı madde hükmüne göre vergi ziyaı cezası ile usulsüzlüğün birleşmesi halinde kesilecek ceza, vergi ziyaı cezası için belli edilen zamanaşımı süresi içinde kesilir Bu süreler içinde ceza ihbarnamesi tebliğ edilmekle zamanışımı kesilmiş olur. 131 VERGİ TEKNİĞİ (VERGİ USUL KANUNU) YMM KURS NOTLARI & A. MURAT YILDIZ-YMM TARH ZAMANAŞIMI Zamanaşımı, süre geçmesi suretiyle vergi alacağının kalkmasıdır. Zamanaşımı, mükellefin bu hususta bir müracaatı olup olmadığına bakılmaksızın hüküm ifade eder Zamanaşımı Süreleri Vergi alacağının doğduğu takvim yılını takip eden yılın başından başlayarak beş yıl içinde tarh ve mükellefe tebliğ edilmeyen vergiler zamanaşımına uğrar. (6009 sayılı Kanunun 8 inci maddesiyle değişen fıkra Yürürlük; 01.07.2010 tarihinden geçerli olmak üzere 01.08.2010) Şu kadar ki, vergi dairesince matrah takdiri için takdir komisyonuna başvurulması, zamanaşımını durdurur. Duran zamanaşımı mezkûr komisyon kararının vergi dairesine tevdiini takip eden günden itibaren kaldığı yerden işlemeye devam eder. Ancak işlemeyen süre her hâl ve takdirde bir yıldan fazla olamaz. Şarta bağlı istisna veya muafiyet uygulamaları sonucu kısmen veya tamamen alınmayan vergilere ilişkin zamanaşımı süresi, istisna veya muafiyet şartlarının ihlâl edildiği tarihi takip eden takvim yılı başından itibaren başlar. Damga vergisine tabi olup vergi ve cezası zamanaşımına uğrayan evrakın hükmünden tarh zamanaşımı süresi dolduktan sonra faydalanıldığı takdirde mezkûr evraka ait vergi alacağı yeniden doğar. 132 VERGİ TEKNİĞİ (VERGİ USUL KANUNU) YMM KURS NOTLARI & A. MURAT YILDIZ-YMM Tarh zamanaşımı süresini durduran haller aşağıdaki gibidir. 1- Vergi dairesince matrah takdiri için takdir komisyonuna başvurulması, zamanaşımını durdurur. Duran zamanaşımı mezkûr komisyon kararının vergi dairesine tevdiini takip eden günden itibaren kaldığı yerden işlemeye devam eder. Ancak işlemeyen süre her hâl ve takdirde bir yıldan fazla olamaz. 2- Mücbir sebepler, 3- Şarta bağlı istisna veya muafiyet uygulamaları sonucu kısmen veya tamamen alınmayan vergilere ilişkin zamanaşımı süresi, istisna veya muafiyet şartlarının ihlal edildiği tarihi takip eden takvim yılı başından itibaren başlar. 4- Zarar mahsubun da zararın doğduğu dönemden değil mahsubun yapıldığı dönemden itibaren başlar. ( Örneğin; 2009 yılı zararı 2012 yılı karından mahsup edilmişse 2009 yılına ilişkin zamanaşımı da 01.01.2013'den itibaren başlar.) 5- GVK’nun 42-44. maddelerinde yer alan şartlarla yapılan yıllara yaygın inşaat işleri ile ilgili işin devam ettiği tüm yıllara ilişkin tarh zamanaşımı süresi, işin bittiği yıla ilişkin zamanaşımı süresinin sonuna kadar uzayacaktır. 6- Bir yıldan fazla süren tasfiyelerde tarh zamanaşımı, tasfiyenin nihayet bulduğu dönemi takip eden yıldan itibaren başlar. 7- Damga vergisine tabi olup vergi ve cezası zamanaşımına uğrayan evrakın hükmünden tarh zamanaşımı süresi dolduktan sonra faydalanıldığı takdirde söz konusu evrağa ait vergi alacağı yeniden doğar. 133 VERGİ TEKNİĞİ (VERGİ USUL KANUNU) YMM KURS NOTLARI & A. MURAT YILDIZ-YMM VUK Geçici Madde 28(6009 sayılı Kanunun 16 ncı maddesiyle eklenen geçici madde Yürürlük; 01.07.2010 tarihinden geçerli olmak üzere 01.08.2010) 1/1/2005 tarihinden önceki dönemlere ilişkin olarak, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce matrah takdiri için takdir komisyonuna sevk edilmiş olup, komisyonca takdir edilen matrah üzerinden 31/12/2012 tarihine kadar tarh ve tebliğ edilmeyen vergiler zamanaşımına uğrar. Bu hüküm, 374 üncü maddede yer alan ceza kesmede zamanaşımı açısından da uygulanır. © BU DERS NOTLARI YAZARIN YAZILI İZNİ OLMAKSIZIN HİÇ BİR ŞEKİLDE ÇOĞALTILAMAZ VE TİCARİ AMAÇLA KULLANILAMAZ. 134 VERGİ TEKNİĞİ (VERGİ USUL KANUNU) YMM KURS NOTLARI & A. MURAT YILDIZ-YMM 8- Verginin Terkini ( VUK Madde 115 ) Yangın, yer sarsıntısı, yer kayması, su basması, kuraklık, don, muzir hayvan ve haşarat istilası ve bunlara benzer afetler yüzünden: 1. Varlıklarının en az üçte birini kaybeden mükelleflerin bu afetlerin zarar verdiği gelir kaynakları ile ilgili bulunan vergi borçları ve vergi cezaları; 2. Mahsullerinin en az üçte birini kaybeden mükelleflerin, afete maruz arazi için zararın tahakkuk ettiği hasat ve devşirme zamanına tesadüf eden yıla ait olarak tahakkuk ettirilen Arazi Vergisi borçları ve vergi cezaları; Maliye Bakanlığınca zararla mütenasip olmak üzere, kısmen veya tamamen terkin olunur. Maliye Bakanlığı terkin yetkisini mahalline devredebilir. Zarar derecesini ve ilgili bulunduğu gelir kaynağını mahalli idare heyetleri yaptıracağı tahkikat üzerine tespit eder. 9-Tahakkuktan Vazgeçme ( VUK Mükerrer Madde 115 ) İkmalen, re'sen veya idarece tarh edilen vergi ve bunlara ilişkin cezaların toplam miktarı 21,00 –TL’yi aşmaması ve tahakkukları için yapılacak giderlerin bu miktardan fazla olacağının tespiti halinde, Maliye ve Gümrük Bakanlığınca belirlenecek usul ve esaslar dahilinde tahakkuklarından vazgeçilebilir. 10- Ödeme 11- Vergi Afları 135 VERGİ TEKNİĞİ (VERGİ USUL KANUNU) YMM KURS NOTLARI & A. MURAT YILDIZ-YMM Vergi Mahkemesinde Dava Açmaya Yetkili Olanlar ( VUK Madde 377 ) Mükellefler ve kendilerine vergi cezası kesilenler, tarh edilen vergilere ve kesilen cezalara karşı vergi mahkemesinde dava açabilirler. Vergi dairesi tadilat ve takdir komisyonlarınca tahmin ve takdir olunan matrahlara karşı vergi mahkemesinde dava açabilir. Belediyelerde dava açma yetkisini belediye adına varidat müdürü, olmayan yerlerde hesap işleri müdürü veya o görevi yapan kullanır. Vergi dairesi başkanlıkları ile vergi daireleri, Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığınca belirlenen tutarları aşan davalarda Gelir İdaresi Başkanlığının (İl özel idareleri ile belediyeler, valilerin) muvafakatını almadan vergi mahkemesi kararları aleyhine temyiz yoluna gidemezler. Gelir İdaresi Başkanlığı, tespit edeceği hadlerle sınırlı olmak şartıyla, muvafakat verme yetkisini vergi dairesi müdürlüklerinin taraf bulunduğu davalar için vergi dairesi başkanlıklarına ve/veya defterdarlıklara devredebilir. 136 VERGİ TEKNİĞİ (VERGİ USUL KANUNU) YMM KURS NOTLARI & A. MURAT YILDIZ-YMM VERGİ İLE İLGİLİ BAZI KAVRAMLAR • Vergi Harcaması (Tax expenditures) Muafiyet ve istisnalar nedeniyle Devletin vazgeçtiği vergi alacağı • Vergi Takozu (Tax Wedge) Ücretlerden alınan vergi ve sigorta primlerinin işgücü maliyetine oranı yüksekse kayıtdışı istihdamı artırır. • Vergi Cenneti (Tax Haven) Vergi ödememe veya az vergi ödeme suretiyle diğer ülkelerin yatırım yapmaya davet edildiği bölgeler. (Serbest bölgeler ve özel bölgeler) • Vergi Tatili (Tax Holiday) Yabancı sermayeyi ülkeye çekmek için tanınan belli süreli vergi avantajları (5-10 yıl vergi muafiyeti gibi) • Vergi rekabeti (Tax com.trpetition) Uluslararası vergi rekabeti yabancı yatırımcıları ülkeye çekmek amacıyla tanınan özel vergi avantajları • Kontrol Edilen Yabancı Kurum (CFC) Tam mükellef gerçek kişi ve kurumların yurtdışındaki iştiraklerinden elde ettikleri kazançların ilgili ülkeye (Türkiye’ye) getirilmese dahi ana şirketin bulunduğu ülkede vergilendirilmesi. 137 VERGİ TEKNİĞİ (VERGİ USUL KANUNU) YMM KURS NOTLARI & A. MURAT YILDIZ-YMM DEĞERLEME HÜKÜMLERİ A. Murat YILDIZ Yeminli Mali Müşavir www.yildizymm.com.tr MAYIS 2016 © BU DERS NOTLARI YAZARIN YAZILI İZNİ OLMAKSIZIN HİÇ BİR ŞEKİLDE ÇOĞALTILAMAZ VE TİCARİ AMAÇLA KULLANILAMAZ. 138 VERGİ TEKNİĞİ (VERGİ USUL KANUNU) YMM KURS NOTLARI & A. MURAT YILDIZ-YMM ENVANTER İŞLEMLERİ ( VUK MAD.186-192 ) İktisadi bir kıymetin varlığının kayıtlar ve belgeler üzerinde yapılacak olan çalışmalarla tespit edilmesine ENVANTER adı verilir. İktisadi bir kıymetin varlığının fiili olarak, yani elle sayılarak tespit edilmesine fiili envanter, kayıt ve belgeler üzerinden tespit edilebilmesine ise ise kaydi envanter olarak adlandırılır. VUK’nun 186. maddesi gereğince, envanter ise; bilanço günündeki mevcutları, alacakları ve borçları saymak, ölçmek, tartmak ve değerlemek suretiyle kesin bir şekilde ve müfredatlı olarak tespit etmektir. Bu kapsamda, ticari teamüllere göre tartılması, sayılması ve ölçülmesi mutat olmayan malların değerleri tahminen tespit olunur. Mevcutlar, alacaklar ve borçlar işletmeye dahil iktisadi kıymetleri ifade eder. ENVANTER İŞLEMİ YAPACAK OLANLAR: *Bilanço esasına göre defter tutan gelir vergisi mükellefleri, *Her türlü ticaret şirketleri, *Kurumlar vergisine tabi olup bilanço esasına göre defter tutan diğer tüzel kişiler, *İşletme hesabı esasına göre defter tutanlardan emtia üzerine iş yapan gelir ve kurumlar vergisi mükellefleridir. 139 VERGİ TEKNİĞİ (VERGİ USUL KANUNU) YMM KURS NOTLARI & A. MURAT YILDIZ-YMM ENVANTER İŞLEMLERİ Muhasebe uygulamasında envanter işlemleri genel olarak aşağıdaki sıraya göre yapılır: 1- Dönem sonunda muhasebe kayıtlarına göre genel geçici mizan düzenlenir. 2- Muhasebe dışı envanter işlemleri yapılarak iktisadi kıymetlerin gerçek durumu tespit edilir. 3- Muhasebe dışı envanter sonuçları karşılaştırılır varsa farklar bulunur. ile genel geçici mizan 4- Bulunan farkların sebeplerine göre gerekli düzenleyici muhasebe kayıtları yapılarak muhasebe içi envanter işlemleri yapılır. 5- Muhasebe kayıtları ile envanter sonuçlarının uyumu sağlanarak genel kesin mizan değerlendirilir. 6- Son olarak ise mali tablolar düzenlenir. 140 VERGİ TEKNİĞİ (VERGİ USUL KANUNU) YMM KURS NOTLARI & A. MURAT YILDIZ-YMM DEĞERLEME Değerleme: VUK’nun 258. maddesi gereğince, vergi matrahlarının hesaplanmasıyla ilgili iktisadi kıymetlerin vergi kanunlarında gösterilen gün ve zamanlardaki değerlerinin takdir ve tespitidir. Tanım uyarınca değerleme; A) Tespit B) Takdir şeklinde yapılmaktadır. Tespit, mükelleflerce VUK’nda yer alan değerleme ölçüleri kullanılarak yapılan değerleme işlemi, ise, mutat değerleme ölçüleri kullanılarak değerleme yapılamadığı hallerde idare tarafından yapılan kıymet takdir işlemidir. (VUK Madde 267) Takdir 141 VERGİ TEKNİĞİ (VERGİ USUL KANUNU) YMM KURS NOTLARI & A. MURAT YILDIZ-YMM DEĞERLEME ÖLÇÜLERİ 1.Maliyet bedeli (VUK. MADDE 262) (1-Gayrimenkuller, 2-Demirbaş eşya, 3-Özel maliyet bedeli, 4-Zirai mahsuller,5-Emtia, 6- Taşıtlar. ) 2.Borsa rayici (VUK. MADDE 263) (Yabancı paralar, Devlet tahvili ve Hazine bonoları) 3.Tasarruf değeri (VUK. MADDE 264) ( Alacak ve borç senetleri reeskontu ) 4.Mukayyet değer (VUK. MADDE 265) (1-Senetsiz alacak ve borçlar, Reeskont uygulaması yapılmayan senetli alacak ve borçlar, 2-İlk tesis ve taazzuv giderleri ile peştemallıklar, 3-Aktif ve geçici hesaplara ilişkin kıymetler, 4-Karşılıklar) 5.İtibari değer (VUK. MADDE 266) (Kasa) 6.Vergi değeri (VUK. MADDE 268) (Bina ve araziler) 7.Rayiç bedel (VUK. MÜK. MADDE 266) (1-Veraset ve İntikal V.K’nun 10/c maddesinde yer alan menkul kıymetler, 2-Gemiler) 8.Emsal bedeli ve ücreti (VUK. MADDE 267) 1-Ortalama Fiyat Esası, 2-Maliyet Bedeli Esası, 3Takdir Esası) 9.Alış Bedeli (VUK. MADDE 279) (Hisse senetleri, Kapsama dahil yatırım fonları katılma belgeleri) 142 VERGİ TEKNİĞİ (VERGİ USUL KANUNU) YMM KURS NOTLARI & A. MURAT YILDIZ-YMM DEĞERLEME ÖLÇÜLERİ 1. Maliyet bedeli VUK'nun 262. maddesinde maliyet bedeli; " ...İktisadi bir kıymetin iktisap edilmesi veyahut değerinin artırılması münasebetiyle yapılan ödemelerle bunlara müteferri bilumum giderleri ifade eder” şeklinde tanımlanmıştır. Maliyet bedeli ile değerlenecek iktisadi kıymetlere aşağıda sayılanlar örnek olarak verilebilir. a- Gayrimenkuller, b- Demirbaş eşya, c- Özel maliyet bedeli, d- Zirai mahsuller, e- Emtia 2. Borsa rayici Borsa rayicine ilişkin VUK' nun 263. maddesi hükmüne göre borsa rayici; gerek menkul kıymetler ve kambiyo borsasına, gerekse ticaret borsalarına kayıtlı olan iktisadi kıymetlerin değerlemeden evvelki son işlem gününde borsadaki işlemlerinin ortalama değerini ifade eder. Borsa rayici ile değerlenecek iktisadi kıymetlere örnek olarak yabancı paralar ile devlet tahvili ve hazine bonolarını verebiliriz. 143 VERGİ TEKNİĞİ (VERGİ USUL KANUNU) YMM KURS NOTLARI & A. MURAT YILDIZ-YMM 3. Tasarruf değeri VUK' nun 264. maddesindeki tanıma göre tasarruf değeri; bir iktisadi kıymetin değerleme gününde sahibi için arz ettiği gerçek değerdir. Tasarruf değeri ölçüsü sadece alacak ve borç senetleri için uygulanmakta olup, bu senetlerin tasarruf değerinin bulunmasında reeskont yöntemi kullanılmaktadır. 4. Mukayyet değer VUK'nun 265. maddesinde mukayyet değer; "Bir iktisadi kıymetin muhasebe kayıtlarında gösterilen hesap değeri" olarak tanımlanmıştır. Mukayyet değer uygulamada muhasebe değeri veya defter değeri olarak da adlandırılmaktadır. Mukayyet değer ile değerlenecek iktisadi kıymetlere aşağıda sayılanlar örnek olarak verilebilir. İktisadi kıymetlerin mukayyet değerinin tespiti için herhangi bir işlem yapmaya gerek yoktur. a- Senetsiz alacak ve borçlar b- Reeskont uygulaması yapılmayan senetli alacak ve borçlar, c- İlk tesis ve taazzuv giderleri ile peştemallıklar, d- Aktif ve geçici hesaplara ilişkin kıymetler, e- Karşılıklar. 144 VERGİ TEKNİĞİ (VERGİ USUL KANUNU) YMM KURS NOTLARI & A. MURAT YILDIZ-YMM 5. İtibari değer İtibari değer VUK'nun 266. maddesinde "Her nevi senetlerle, esham ve tahvillerin üzerine yazılı olan değer" olarak tanımlanmıştır. İtibari değer uygulamada nominal değer veya yazılı değer olarak da adlandırılmaktadır. TL cinsinden kasada bulunan değerler itibari değerle değerlenmektedir. 6. Vergi değeri VUK' nun 268. maddesindeki tanıma göre vergi değeri "bina ve arazinin Emlak Vergisi Kanununun 29. maddesine göre tespit edilen değeri" olarak tanımlanmıştır. Vergi değeri uygulamada bina, arsa ve arazilerin emlak vergisine esas değerlerinin hesaplanmasında kullanılmaktadır. 7. Rayiç bedel VUK'nun Mükerrer 266. maddesi uyarınca rayiç bedel, bir iktisadi kıymetin değerleme günündeki normal alım-satım bedelidir. Vergi Usul Kanunu’nda işletmeye dahil herhangi bir iktisadi kıymeti için değerleme ölçüsü olarak rayiç bedel öngörülmemiştir. 8. Alış Bedeli Alış bedeli; bir iktisadi kıymetin iktisabı için satıcıya ödenen veya borçlanılan meblağdır. Hisse Senetleri ile fon portföylerinin en az %51’i Türkiye’de kurulmuş bulunan şirketlerin hisse senetlerinden oluşan yatırım fonu katılma belgeleri alış bedeli ile değerlenecektir. 145 VERGİ TEKNİĞİ (VERGİ USUL KANUNU) YMM KURS NOTLARI & A. MURAT YILDIZ-YMM 9. Emsal bedeli ve ücreti VUK' nun 267. maddesi hükmüne göre emsal bedel; "Gerçek bedeli olmayan veya bilinmeyen veyahut doğru olarak tespit edilemeyen bir malın, değerleme gününde satılması halinde emsaline nazaran haiz olacağı değerdir." Emsal bedeli, gerçek değeri belli olmayan veya bilinmeyen mallara uygulanabilir. Değeri bilinen bir iktisadi kıymetin değerlemesinde bu ölçü kullanılamaz. İktisadi kıymetin gerçek değerinin başka bir değerleme ölçüsü ile bulunabildiği durumlarda, emsal bedeli ile değerleme yapılamayacaktır. Emsal bedeli uygulaması VUK'nun 267. maddesi uyarınca aşağıdaki üç sıra takip edilmek suretiyle yapılır: Birinci sıra ortalama fiyat esasıdır. "Aynı cins ve nevideki mallardan sıra ile değerlemenin yapılacağı ayda veya bir evvelki veya bir daha evvelki aylarda satış yapılmışsa, emsal bedeli bu satışların miktar ve tutarına göre mükellef tarafından çıkarılacak olan ortalama satış fiyatı ile hesaplanır. Bu esasın uygulanması için, aylık satış miktarının, emsal bedeli tayin olunacak her bir malın miktarına nazaran %25'ten az olmaması şarttır." (VUK md. 267/1) İkinci sıra maliyet bedeli esasıdır. "Emsal bedeli belli edilecek malın, maliyet bedeli bilinir veya çıkarılması mümkün olursa, bu takdirde mükellef, bu maliyet bedeline, toptan satışlar için %5, perakende satışlar için %10 ilave etmek suretiyle emsal bedelini bizzat belli eder" (VUK md. 267/2) Üçüncü sıra takdir esasıdır. "Yukarıda yazılı esaslara göre belli edilmeyen emsal bedelleri ilgililerin müracaatı üzerine takdir komisyonunca takdir yolu ile belli edilir..." (VUK md. 267/3) Emsal bedelin, yukarıda yer alan ortalama fiyat esasına veya maliyet bedeli esasına göre bulunmasında emsal bedel bizzat mükellefler tarafından hesaplanır. Emsal bedelinin birinci sırada yer alan ortalama fiyat esasına veya ikinci sırada yer alan maliyet bedeli esasına göre tespitinin mümkün olmaması halinde ise emsal bedel takdir komisyon marifetiyle tespit edilecektir. 146 VERGİ TEKNİĞİ (VERGİ USUL KANUNU) YMM KURS NOTLARI & A. MURAT YILDIZ-YMM EMSAL BEDELİ VE ÜCRETİ İLE DEĞERLECEK İKTİSADİ KIYMETLER Emsal bedeli ve emsal ücretinin değerleme ölçüsü olarak kullanılabileceği iktisadi kıymetleri şöyle sıralayabiliriz: Satın Alınan Emtia ve İmal Edilen Emtia (V.U.K. Mad.274) Emtianın maliyet bedeline nazaran, değerleme günündeki satış bedelleri %10 ve daha fazla bir düşüklük gösterdiği hallerde, mükellef maliyet bedeli yerine 267 inci maddenin ikinci fıkrasındaki usul hariç olmak üzere emsal bedeli ölçüsünü tatbik edebilir. Hayvanlar (V.U.K. Mad.277) Maliyet bedelinin tespiti mümkün olmayan ahvalde maliyet bedeli yerine emsal bedeli alınır. Bu hükmün tatbikinde emsal bedeli, işletmenin bulunduğu mahal için zirai kazanç komisyonlarınca tespit edilmiş olan ortalama maliyet bedelidir. Kıymeti Düşen Mallar (V.U.K. Mad.278) Yangın, deprem ve su basması gibi afetler yüzünden veyahut bozulmak, çürümek, kırılmak, çatlamak, paslanmak gibi haller neticesinde iktisadi kıymetlerinde önemli bir azalış vaki olan emtia ile maliyetlerin hesaplanması mutad olmıyan hurdalar ve döküntüler, üstüpü, deşe ve ıskartalar emsal bedeli ile değerlenir. Özel Haller (V.U.K. Mad.289) Değerleme ölçüsü belli edilmeyen veya edilmiş olup da kendi ölçüsüyle değerlenmesine imkan bulunmayan iktisadi kıymetlerden, bina ve arazi vergi değeriyle, diğerleri varsa borsa rayici ile yoksa mukayyet değeriyle o da yoksa emsal bedeliyle değerleme yapılacaktır. 147 VERGİ TEKNİĞİ (VERGİ USUL KANUNU) YMM KURS NOTLARI & A. MURAT YILDIZ-YMM (G.V.K. Mad.41/1) Teşebbüs sahibi ile eşinin ve çocuklarının işletmeden çektikleri ayni değerler emsal bedeli ile değerlenir. (G.V.K. Mad.63) Gerçek ücretin tespitinde, hizmet erbabına sağlanan konut tedariki ve sair surette sağlanan menfaatler konutun emsal kirasına veya menfaatin emsal bedeline göre değerlenir. (G.V.K. Mad.72-73) Gayrimenkul sermaye iratlarının tespitinde, ayın olarak tespit edilen kiralar ile, bedelsiz olarak başkalarının intifaına bırakılan mal ve hakların kira bedellerinin tespitinde emsal kira bedeli uygulanır. (G.V.K. Mad.89, K.V.K. Mad.14/6) Mükelleflerce ayın olarak yapılan bağış ve yardımların gelir vergisi mükellefleri için mukayyet değeri bilinmiyor ise; kurumlar vergisi mükellefleri için maliyet ve mukayyet değeri bilinmiyor ise bu yardım ve bağışın emsal bedelle değerlenmesi gerekir. 148 VERGİ TEKNİĞİ (VERGİ USUL KANUNU) YMM KURS NOTLARI & A. MURAT YILDIZ-YMM (K.V.K. Mad.13) Kurumlar vergisi mükellefleri açısından, transfer fiörtülü kazanç dağıtımı ile ilgili olarak emsaline göre göze çarpacak derecede yüksek veya düşük fiyat veya bedeller üzerinden yahut bedelsiz olarak alım, satım, imalat, inşaat muamelelerinde ve hizmet ilişkilerinde kiralama ve kiracıya verme muamelelerinde, faiz ve komisyonlarla ödünç para alıp vermede, aylık, ikramiye ve ücret benzeri ödemede bulunursa bunların yerine emsal bedel dikkate alınır. (K.V.K. Mad.17/4-b) Kurumların tasfiyesi ve servet değerlerinin tespiti ile ilgili olarak, hisselerine mahsuben ortaklara dağıtılan, satılan, devredilen veya kurum sahibine iade olunan değerler, dağıtımın, satımın, devrin veya iadenin yapıldığı günün emsal bedeli ile değerlenir. (K.D.V. Mad.27) Katma Değer Vergisi Kanunu’nun uygulanması açısından, bedeli bulunmayan veya bilinmeyen işlemler ile bedelin mal, menfaat, hizmet gibi paradan başka değerler olması halinde matrah işlemin mahiyetine göre emsal bedeli veya emsal ücretidir. Bedelin emsal bedeline veya emsal ücretine göre açık bir şekilde düşük olduğu bu düşüklüğün mükellefçe haklı bir sebeple açıklanamadığı hallerde de, matrah emsal bedeli ya da emsal ücretidir. 149 VERGİ TEKNİĞİ (VERGİ USUL KANUNU) YMM KURS NOTLARI & A. MURAT YILDIZ-YMM DÖNEN VARLIKLARDA DEĞERLEME A. Murat YILDIZ Yeminli Mali Müşavir www.yildizymm.com.tr MAYIS 2016 © BU DERS NOTLARI YAZARIN YAZILI İZNİ OLMAKSIZIN HİÇ BİR ŞEKİLDE ÇOĞALTILAMAZ VE TİCARİ AMAÇLA KULLANILAMAZ. 150 VERGİ TEKNİĞİ (VERGİ USUL KANUNU) YMM KURS NOTLARI & A. MURAT YILDIZ-YMM KASA HESABI Kasa hesabı, daima borç bakiyesi verir veya bakiyesi sıfır olur. Hiçbir şekilde alacak bakiyesi vermemesi gerekir. Kasa hesabının alacak bakiyesi vermesi; muhasebe işlemlerinde hata olduğunu gösterir. Muhasebe işlemlerinin doğru olduğu iddia edildiğinde ise bu durum ya gelirlerin gizlendiği ya da gerçek dışı ödemelerin sanki yapılmış gibi kayıtlara intikal ettirildiği anlamına gelir ki bu da VUK’nun 30/4. maddesine göre re’sen takdir nedeni olup, cezalı tarhiyata yol açabilir. Dönem sonu kasa bakiyesinin çok büyük meblağlarda olması halinde de bu paranın kasada olamayacağı ortaklar tarafından kullanılmış olduğu gerekçesiyle transfer fiyatlandırılması yoluyla örtülü kazanç dağıtımı sayılarak cezalı tarhiyata muhatap olunulabilir. Bu nedenle dönem sonu kasa bakiyesinin işletmenin büyüklüğüne iş hacmine ve kasa işlemlerinin yoğunluğuna uygun bir rakam olması gerekir. Kasa sayımı sonucunda kasa fazlası çıkması halinde, bu fark vergi uygulaması açısından matraha ilave edilmekte, kasa sayım noksanlığının çıkması halinde ise, bu farklılık mali kârın tespiti açısından gider kabul edilmemektedir. Bu nedenle kasa sayım farklılığının nedeni bulunana kadar ilgili cari hesapta bekletilmesi, ancak dönem sonuna kadar farklılığın nedeni bulunmazsa kanunen kabul edilmeyen gider olarak kayıtlara alınması gerekir. Kasada mevcut yabancı paralar efektif alış kuru ile değerlenir. Döviz cinsinden değerleme farkları olumlu ise kambiyo karı olarak, olumsuz farklar ise kambiyo zararı olarak dönem matrahının tespitinde dikkate alınır. VERGİ TEKNİĞİ (VERGİ USUL KANUNU) YMM KURS NOTLARI & A. MURAT YILDIZ-YMM KASA VE ORTAKLAR CARİ HESABINA FAİZ HESAPLANMASINDA KDV’NİN DURUMU Vergi incelemelerde birçok mükellef kasa hesabının çok büyük meblağlarda borç bakiyesi verdiği durumda bu paranın kasada bulunmasının ekonomik teamüllere uygun olmadığından ortaklar tarafından kullanılmış olduğu gerekçesiyle transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü kazanç dağıtımı hükümlerinden hareketle cezalı tarhiyata muhatap olabilmektedir. Bu bağlamda hiçbir gelir sağlama amacı güdülmeden şirketin kasasında TL cinsinden işletmenin ihtiyacı üzerinde para tutulması ile ortaklara veya onların ilişkili bulunduğu kimselere emsaline nazaran düşük faizle veya faizsiz para verilmesi arasında fark yoktur. İşletmelerin kasasında normal olarak kabul edilebilecek, azami iki üç günlük faaliyetleri sırasında nakit ihtiyacını karşılayacak kadar kasada bulundurması gereken nakit tutarın üzerinde kalan bakiyeler, işletmenin yönetici ortakları tarafından çekildiği kabul edildiğinden 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 13/1-2. maddelerinde işletmenin ilişki içerisinde olduğu kişiler ile yapılan bu tür işlemlerin transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü kazanç dağıtımı olarak değerlendirilmekte ve adat yöntemiyle faiz hesaplanması yoluyla da vergilendirilmesi gerekmektedir. Aynı şekilde işletmelerin ortaklar cari hesabının borç bakiyeleri ortağa para kullandırma işleminin bir sonucu olarak kabul edilmektedir. Söz konusu işlem de 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunun 13/1-2 maddelerine göre transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü kazanç kapsamındadır. Bu itibarla ortaklar cari hesabına adatlandırma yapılarak faiz ve buna ilişkin olarak KDV hesaplanması gerekmektedir. VERGİ TEKNİĞİ (VERGİ USUL KANUNU) YMM KURS NOTLARI & A. MURAT YILDIZ-YMM BANKALAR HESABI Bu hesap, işletmece yurtiçi ve yurtdışı banka ve benzeri finans kurumlarına yatırılan ve çekilen paraların izlenmesini kapsar. Bankalara para olarak veya hesaben yatırılan değerler borç, çekilen tutarlar ile üçüncü kişilerce tahsil edildiği anlaşılan çek ve ödeme emirleri alacak kaydedilir. Banka hesabında TL ve döviz cinsinden paralar tutulduğu için TL cinsinden kıymetler mukayyet değerle, döviz cinsinden değerler ise Maliye Bakanlığı’nca yayımlanan ilgili döviz alış kuru ile değerlenirler. Bankalarda bulunan yabancı para mevcutlarının dönem sonunda mutlaka değerleme işlemi yapılarak oluşan kur farklarının ilgili hesaplara alınması gerekir. Bankalar hesabının envanteri yapılırken öncelikle bankalar hesabı ile ilgili yanlış ve eksik kayıtların düzeltilmesi yapılarak muhasebe kayıtlarının banka ekstreleri ile uyumu sağlanır. yildizymm.com.tr VERGİ TEKNİĞİ (VERGİ USUL KANUNU) YMM KURS NOTLARI & A. MURAT YILDIZ-YMM VADELİ MEVDUAT HESAPLARININ DEĞERLEMESİ VUK’nun 281. maddesinin birinci fıkrası aşağıdaki gibidir. “Alacaklar mukayyet değerleriyle değerlenir. Mevduat veya kredi sözleşmelerine müstenit alacaklar değerleme gününe kadar hesaplanacak faizleriyle birlikte dikkate alınır.” Buna göre ticari işletmelerinin aktifine kayıtlı mevduat hesapları bulunan mükellefler, bu hesapları dolayısıyla vadesinde elde edecekleri faiz gelirinden değerleme gününe kadar oluşan kıst döneme ait kısmı ilgili oldukları dönemde gelir yazmak suretiyle kurum kazançlarına dahil edeceklerdir. Ticari işletmeler aktifine kayıtlı repo hesapları için de aynı şekilde işlem yapacaklardır. Örneğin; Şirince Limited Şirketi’nin, 01.08.2015 tarihinde açtırmış olduğu 1 yıl vadeli mevduat hesabı dolayısıyla vade tarihi olan 01.08.2016 tarihinde 120.000 TL faiz geliri elde ettiği bir durumda söz konusu kazancın tamamı 2015 yılı kurum kazancının tespitinde değil, toplam faiz gelirinin 01.08.2015 – 31.12.2015 tarihleri arasında kalan beş aylık kıst döneme isabet eden kısmı olan 50.000 TL 2015 yılı kurum kazancının hesabında, 01.01.2016 – 31.07.2016 tarihleri arasında kalan yedi aylık kıst döneme isabet eden kısmı olan 70.000 TL ise 2016 yılı kurum kazancının hesabında gelir olarak dikkate alınacaktır. VERGİ TEKNİĞİ (VERGİ USUL KANUNU) YMM KURS NOTLARI & A. MURAT YILDIZ-YMM VADELİ MEVDUATLARIN İŞLEMİŞ FAİZLERİNE İSABET EDEN STOPAJLARIN MAHSUBU Kurumlar Vergisi Kanunu 1 Seri Numaralı Genel Tebliğinin (34.8.) bölümünde ; “Vadesi değerleme gününden ( 31 Aralık ) sonra olan repo ve ters repo işlemleri ile vadeli mevduat hesaplarına ilişkin olarak, değerleme gününe kadar tahakkuk eden ve kurum kazancının tespitinde gelir olarak dikkate alınan faiz tutarları üzerinden, ilgili dönem beyannamesinin verilmesi gereken sürenin sonuna kadar kesinti suretiyle ödenmiş olan verginin, beyannameye dahil edilen gelire isabet eden kısmı hesaplanan vergiden mahsup edilebileceği” açıklamasına yer verilmiştir. Buna göre; vadesi değerleme gününden (31 Aralık 2015) sonra, ancak beyanname verme tarihinden önce dolan mevduat hesaplarında kıst olarak hesaplanıp gelir yazılan işlemiş faizlere isabet eden gelir vergisi stopajı mahsuba konu edilebilecektir. Vadesi beyanname verme süresinden sonra (Gelir Vergisinde 25 Mart 2016, Kurumlar Vergisinde 25 Nisan 2016) dolan mevduat hesaplarında ise stopajın tamamı faiz ödemesinin yapıldığı yıla ilişkin gelir veya kurumlar vergisi beyannamesinde hesaplanan vergilerden yapılacaktır. VERGİ TEKNİĞİ (VERGİ USUL KANUNU) YMM KURS NOTLARI & A. MURAT YILDIZ-YMM VADELİ MEVDUATLARIN İŞLEMİŞ FAİZLERİNE AİT STOPAJLARIN MAHSUBU Örneğin; Seher Limited Şirketi vadesi 31.03.2016 tarihinde dolan vadeli mevduat hesabından 200.000 TL brüt faiz geliri elde etmiş, bankaca faiz ödemesi sırasında 30.000 TL gelir vergisi tevkifatı yapılmıştır. Söz konusu faiz gelirinin 01.10.2015 – 31.12.2015 tarihleri arasında kalan üç aylık kıst döneme isabet eden kısmı olan 100.000 TL 2015 yılı kurum kazancının hesabında, 01.01.2016 – 31.03.2016 tarihleri arasında kalan üç aylık kıst döneme isabet eden kısmı olan 100.000 TL ise 2016 yılı kurum kazancının hesabında gelir olarak dikkate alınacaktır. Aynı şekilde bankaca faiz ödemesi sırasında yapılan 30.000 TL gelir vergisi tevkifatının 01.10.2015 – 31.12.2015 tarihleri arasında kalan üç aylık kıst döneme isabet eden kısmı olan 15.000 TL 2015 yılı kurumlar vergisi beyannamesinde, 01.01.2016 – 31.03.2016 tarihleri arasında kalan üç aylık kıst döneme isabet eden kısmı olan 15.000 TL ise 2016 yılı kurumlar vergisi beyannamesinde hesaplanan kurumlar vergisinden mahsup edilebilecektir. VERGİ TEKNİĞİ (VERGİ USUL KANUNU) YMM KURS NOTLARI & A. MURAT YILDIZ-YMM BANKA KREDİLERİNİN YIL SONU DEĞERLEMESİNDE DÖNEM SONUNA KADAR İŞLEMİŞ OLAN FAİZLER GİDER OLARAK DİKKATE ALINABİLECEKTİR. VUK’nun 5228 Sayılı Kanun ile değişik 285 inci maddesinin birinci fıkrasına göre;“Borçlar mukayyet değerleriyle değerlenir. Mevduat veya kredi sözleşmelerine ilişkin borçlar değerleme gününe kadar hesaplanacak faizleriyle birlikte dikkate alınır.” Bu hüküm çerçevesinde finansman ihtiyaçlarını banka kredisi kullanmak suretiyle karşılayan mükellefler, banka kredisi borçları nedeniyle değerleme gününe kadar oluşan kıst döneme ait tahakkuk etmiş ancak ödememiş bulundukları faizleri de gider olarak kurum kazancından indirebileceklerdir. Örneğin; Yıldız Limited Şirketi’nin, 01.07.2015 tarihinde almış olduğu 1 yıl vadeli banka kredisi dolayısıyla vade tarihi olan 01.07.2016 tarihinde defaten 120.000 TL faiz ödemesinde bulunacağı bir durumda, söz konusu faiz giderinin tamamı 2015 yılı kurum kazancının tespitinde değil, toplam faiz giderinin 01.07.2015 – 31.12.2015 tarihleri arasında kalan altı aylık kıst döneme isabet eden kısmı olan 60.000 TL 2015 yılı kurum kazancının hesabında, 01.01.2016 – 30.06.2016 tarihleri arasında kalan altı aylık kıst döneme isabet eden kısmı olan 60.000 TL ise 2016 yılı kurum kazancının hesabında gider olarak dikkate alınacaktır. VERGİ TEKNİĞİ (VERGİ USUL KANUNU) YMM KURS NOTLARI & A. MURAT YILDIZ-YMM ALTINA ENDEKSLİ BANKA KREDİLERİNİN DEĞERLEMESİ Bankalardan kullanılan altın kredisi işletme açısından bir borç niteliği taşıdığından değerleme ölçüsü olarak borçlar için belirlenen ölçünün kullanılması ve Vergi Usul Kanunu’nun 285 inci maddesi uyarınca mukayyet değerle değerlenmesi gerekmektedir. Diğer taraftan, Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkında 32 Sayılı Karara İlişkin 2008-32/35 No.lu Tebliğin 8 inci maddesinde, "Bankalar depo hesapları karşılığı altın, gümüş veya platin ile satın aldıkları altın, gümüş veya platinin teslimi suretiyle, yurtiçinde veya yurtdışında yerleşik gerçek veya tüzel kişi müşterilerine bankacılık mevzuatı dahilinde altın, gümüş veya platin kredisi kullandırabilirler. Altın, gümüş veya platin kredisi uygulamasında miktar, bu Tebliğ'in 5 inci maddesinde belirtilen usule göre tespit edilir.", 9 uncu maddesinde, "Altın, gümüş veya platin kredisi hesaplarına bankalarca tespit edilecek oranlar üzerinden tahakkuk ettirilecek faizler, altın, gümüş veya platin olarak hesaplarda izlenir. Bu kredi hesapları, müşteriler tarafından altın, gümüş veya platin teslimi suretiyle veya banka ile müşteri arasında varılacak anlaşmaya göre Türk Lirası veya döviz geri ödemesi yapılarak kapatılabilir.", 10 uncu maddesinde, "Altın, gümüş veya platin alış ve satış fiyatları bankalarca, serbestçe tespit edilir." hükümlerine yer verilmiştir. VERGİ TEKNİĞİ (VERGİ USUL KANUNU) YMM KURS NOTLARI & A. MURAT YILDIZ-YMM ALTINA ENDEKSLİ BANKA KREDİLERİNİN DEĞERLEMESİ Buna göre yapılacak olan değerleme işlemlerinde; - Bahsi geçen Tebliğin 10 uncu maddesine göre, bankalar altın alış ve satış fiyatlarını serbestçe belirleyebildikleri için, altının İstanbul Altın Borsasındaki değerinin değil, krediyi kullandıran bankanın altın kredisi için tespit etmiş olduğu satış fiyatının esas alınması, - Bankadan alınan altın kredisi, kredi sözleşmesine dayanan bir borç niteliği taşıdığından mukayyet değerle değerlenmesi, geçici vergi dönemi ve hesap dönemi sonundaki dönem için altın olarak hesaplanan faizin de mukayyet değere eklenmesi, - Kredinin geri ödemesi sırasında mukayyet değerle geri ödeme tarihinde bankanın hesapladığı değer arasındaki farkın, gelir veya gider hesaplarına intikal ettirilmesi, - Kredi olarak alınan altının, işletme için emtia niteliğinde olması sebebiyle aktife maliyet bedeli ile kaydedilmesi, geçici vergi dönemi sonları itibariyle stokta bulunan fiziki altın mevcudunun maliyet bedeli ile değerlenmesi ve satılmadığı sürece gelir veya gider hesaplarını etkilememesi, gerekmektedir. yildizymm.com.tr VERGİ TEKNİĞİ (VERGİ USUL KANUNU) YMM KURS NOTLARI & A. MURAT YILDIZ-YMM MENKUL KIYMETLERİN DEĞERLEMESİ Menkul kıymetler; faiz geliri veya kâr payı sağlamak veya fiyat değişmelerinden yararlanarak kâr elde etmek amacı ile geçici bir süre elde tutulmak üzere alınan hisse senedi, tahvil, hazine bonosu, finansman bonosu, yatırım fonu katılma belgesi, kâr-zarar ortaklığı belgesi, gelir ortaklığı senedi gibi finansal araçlardır. Bilançonun dönen veya duran varlıkları içinde yer alan menkul kıymet kalemleri aşağıdaki gibidir; Dönen Varlıklar Duran Varlıklar 110-Hisse Senetleri 240-Bağlı Menkul Kıymetler 111-Özel Kesim Tahvil Senet ve Bonoları 242-İştirakler 112-Kamu Kesimi Tahvil Senet ve Bonoları 245-Bağlı Ortaklıklar 118-Diğer Menkul Kıymetler 248-Diğer Mali Duran Varlıklar 160 VERGİ TEKNİĞİ (VERGİ USUL KANUNU) YMM KURS NOTLARI & A. MURAT YILDIZ-YMM MENKUL KIYMETLERİN DEĞERLEMESİ VUK’ un “Menkul Kıymetler” başlıklı 279. maddesinde; Hisse senetleri ile fon portföyünün en az yüzde 51'i Türkiye'de kurulmuş bulunan şirketlerin hisse senetlerinden oluşan yatırım fonu katılım belgelerinin alış bedeliyle, Bunlar dışında kalan her türlü menkul kıymetin borsa rayiciyle, (BİST Tahvil ve Bono Piyasasında işlem gören ve dolayısıyla varsa borsa rayici ile değerlenecek menkul kıymetlere verilebilecek en yaygın örnek devlet tahvili ve hazine bonoları ile özel kesim tahvil ve bonolarıdır. ) Borsa rayici yoksa veya borsa rayicinin muvazaalı bir şekilde oluştuğu anlaşılırsa, değerlemeye esas bedelin, menkul kıymetin alış bedelinin vadesinde elde edilecek gelirin (kur farkları dahil) iktisap tarihinden değerleme gününe kadar geçen süreye isabet eden kısmının eklenmesi suretiyle bulunacak kıst getiri ölçüsüyle, (Alış bedeli ile değerlenemeyen yatırım fonu katılma belgeleri, İMKB Tahvil ve Bono Piyasasında işlem görmeyen ve dolayısıyla borsa rayici bulunmayan Özel Sektör Tahvilleri, Finansman Bonoları.) değerleneceği belirtilmiştir. VERGİ TEKNİĞİ (VERGİ USUL KANUNU) YMM KURS NOTLARI & A. MURAT YILDIZ-YMM 1. ALIŞ KIYMETLER BEDELİ ÖLÇÜSÜNE GÖRE DEĞERLENECEK MENKUL Alış bedeli; bir iktisadi kıymetin iktisabı için satıcıya ödenen veya borçlanılan meblağdır. VUK’na göre alış bedeli ile değerlenmesi gereken menkul kıymetler şunlardır. • Hisse Senetleri, • Fon portföylerinin en az %51’i Türkiye’de kurulmuş bulunan şirketlerin hisse senetlerinden oluşan yatırım fonu katılma belgeleri, • Borsa rayici bulunmayan, getirisi, ihraç edenin kâr ve zararına bağlı olarak doğan ve değerleme günü itibariyle hesaplanması mümkün olmayan menkul kıymetler, Kâr-Zarar Ortaklığı Belgeleri, Gelir Ortaklığı Senetleri, Geçici İlmühaberler. 162 VERGİ TEKNİĞİ (VERGİ USUL KANUNU) YMM KURS NOTLARI & A. MURAT YILDIZ-YMM 2. BORSA RAYİCİ ÖLÇÜSÜNE GÖRE DEĞERLENECEK MENKUL KIYMETLER Ana kural olarak, yukarıda açıkladığımız ve alış bedeliyle değerlenmesi gereken menkul kıymetlerin dışında kalan tüm menkul kıymetlerin borsa rayici ile değerlenmesi öngörülmüştür. Borsa rayici; VUK’ un 263. maddesinde tanımlanmıştır. Buna göre, borsa rayici, gerek menkul kıymetler ve kambiyo borsasına, gerekse ticaret borsalarına kayıtlı olan iktisadi kıymetlerin değerlemeden önceki son muamele gününde borsadaki işlemlerinin ortalama değeridir. Bu tanım çerçevesinde hisse senetleri dışında İMKB Tahvil ve Bono Piyasasında işlem gören ve dolayısıyla varsa borsa rayici ile değerlenecek menkul kıymetlere verilebilecek en yaygın örnek devlet tahvili ve hazine bonoları ile özel kesim tahvil ve bonolarıdır. Bunun yanı sıra artık uygulamada fazlaca rastlanmasa da teorik olarak Gelir Ortaklığı Senetleri ve Varlığa Dayalı Menkul Kıymetlerde İMKB Tahvil ve Bono Piyasasında işlem görmesi halinde borsa rayici ile değerlenecektir. Borsa rayici ile değerlenmesi gereken menkul kıymetlere ilişkin olarak dönem sonu itibariyle ortaya çıkan değerleme farklarının ilgili dönem kazancı ile ilişkilendirilmesi gerekmektedir. Devlet tahvilleri, İstanbul Menkul Kıymetler Borsası'nda işlem gören, bu nedenle borsa rayici bulunan menkul kıymetlerden olup, borsa rayici ile değerlendirilmesi gerekmektedir. Ancak borsada rayicin olmadığı veya muvazaa ile rayiç oluşturulduğu hallerde, değerlemeye esas bedel, menkul kıymetin alış bedelinin vadesinde elde edilecek gelirin iktisap tarihinden değerleme gününe kadar geçen süreye isabet eden kısmının eklenmesi suretiyle hesaplanacaktır. 163 VERGİ TEKNİĞİ (VERGİ USUL KANUNU) YMM KURS NOTLARI & A. MURAT YILDIZ-YMM 3. KIST GETİRİ ÖLÇÜSÜNE GÖRE DEĞERLENECEK MENKUL KIYMETLER Borsa rayicine göre değerlenmesi gereken menkul kıymetlerin borsa rayicinin olmaması veya borsa rayicinin muvazaalı bir şekilde oluştuğunun anlaşılması halinde, değerlemeye esas bedel; menkul kıymetin alış bedeline, vadesinde elde edilecek gelirin (kur farkları dahil) iktisap tarihinden değerleme gününe kadar geçen süreye isabet eden kısmının eklenmesiyle bulunur. Bu şekilde değerlemeye konu olabilecek menkul kıymetleri ise şöyle sıralayabiliriz. Alış bedeli ile değerlenemeyen yatırım fonu katılma belgeleri, İMKB Tahvil ve Bono Piyasasında işlem görmeyen ve dolayısıyla borsa rayici bulunmayan Özel Sektör Tahvilleri, Finansman Bonoları, Banka Bonoları, Varlığa Dayalı Menkul Kıymetler ve Gelir Ortaklığı Senetleri 4. EUROBONDLARIN DEĞERLEMESİ Eurobondlar, borsada işlem görüyorsa bu borsada değerleme günündeki işlem değeri ve aynı gün ilgili döviz kurları dikkate alınarak değerleme yapılacaktır. Eğer borsada işlem görmüyorsa veya borsa rayicinin oluşmasında muvazaa varsa eurobondun alış bedeline kur farkları da dikkate alınmak suretiyle vadesinde elde edilecek gelirin iktisap tarihinden değerleme gününe kadar geçecek süreye isabet eden kısmının eklenmesi suretiyle bulunacak bedelle değerlenecektir. Bu şekilde de değerleme yapılamıyorsa alış bedeli kur değerlemesi sonucuna göre düzeltilerek değerleme yapılacaktır. 164 VERGİ TEKNİĞİ (VERGİ USUL KANUNU) YMM KURS NOTLARI & A. MURAT YILDIZ-YMM VADELİ İŞLEM VE OPSİYON BORSASI İŞLEMLERİ (DETAYLI AÇIKLAMA İÇİN BKNZ. 5 SERİ NO'LU KURUMLAR VERGİSİ GENEL TEBLİĞİ ) Vergi Usul Kanununun 289 uncu maddesinde, “Bu bölümde yazılı olmayan veyahut yazılı olup da kendi ölçüleriyle değerlenmesine imkan bulunmayan iktisadi kıymetlerden bina ve arazi vergi değerleriyle, diğerleri, varsa borsa rayici, yoksa mukayyet değerleri, o da yoksa emsal bedeliyle değerlenir.” hükmü yer almaktadır. Buna göre, Vadeli İşlem ve Opsiyon Borsasında gerçekleştirilen vadeli işlem ve opsiyon sözleşmeleri, Vergi Usul Kanununun 289 uncu maddesi uyarınca borsa rayici ile değerleneceğinden, anılan sözleşmelerin değerleme günü itibarıyla borsada oluşan uzlaşma fiyatına (borsa rayici) göre oluşan farkın, kurum kazancı ile ilişkilendirilmesi gerekecektir. Sözleşmenin ters pozisyonla kapatılması halinde, gerçekleşen kâr veya zarar kurum kazancına dahil edilecektir. Sözleşmenin vadesinde nakit uzlaşma sonucu elde edilen kâr veya zarar, kurum kazancına dahil edilecektir Sözleşmesinin teslimat ile sonuçlanması halinde, yapılan işlem esas itibarıyla bir varlığın alım-satım işleminden farklı olmayacağından, sözleşmenin vade tarihi itibarıyla alınan veya satılan varlıkların değerinin, sözleşmede belirtilen birim değer üzerinden kayıtlara intikal ettirilmesi gerekmektedir. Vadeli İşlemler ve Opsiyon Borsasında işlem yapan müşterilerin teminat hesaplarında bulunan nakdi teminatların TAKASBANK tarafından nemalandırılması sonucu elde edilen gelirler de genel hükümler çerçevesinde kurum kazancına dahil edilecektir. 165 VERGİ TEKNİĞİ (VERGİ USUL KANUNU) YMM KURS NOTLARI & A. MURAT YILDIZ-YMM ALACAK VE BORÇLARIN DEĞERLEMESİ VUK’nun 281. maddesine göre alacaklar mukayyet değer ile değerlenmektedir. Mukayyet değer ölçüsü uygulanmadan önce, bu alacaklar içinde şüpheli ve değersiz alacaklar varsa saptanır ve bunlar muhasebe kayıtlarıyla düşüldükten sonra geriye kalan alacaklara mukayyet değer ölçüsü uygulanır. Alacakların (Müşteriler Hs.) ve Borçların (Satıcılar Hs) bazı mükelleflerce Ba ve Bs formlarının doldurulması sırasında yapılana benzer bir biçimde mümkünse ıslak imzalı olarak bakiye mutabakatlılarının yapılması gerekir. Eğer farklılık varsa nedeni araştırmalı, tespit edilebiliyorsa düzeltme kaydı yapılmalı, tespit edilemiyorsa aleyhe ise kanunen kabul edilmeyen gider, lehe ise vergiye tabi gelir olarak dikkate alınmalıdır. İsteyen mükellefler, işletme aktifinde veya pasifinde yer alan alacak ve borç senetleri ile vadeli çekleri için değerleme günündeki gerçek değerine indirgenmesi amacıyla reeskont işlemi yapabilirler. Döviz cinsinden alacak ve borçların geçici vergi dönemleri itibariyle T.C. Merkez Bankasınca, yıl sonunda ise Maliye Bakanlığı’nca açıklanan döviz alış kurları esas alınarak TL’ye çevrilmesi ve doğan kur farklarının gelir ya da gider olarak kayıtlara intikal ettirilmesi gerekmektedir. VERGİ TEKNİĞİ (VERGİ USUL KANUNU) YMM KURS NOTLARI & A. MURAT YILDIZ-YMM ŞÜPHELİ ALACAKLAR ( VUK Md.323 ) Şüpheli Alacak Karşılığı Ayırmanın Koşulları ; 1- Bilanço usulüne göre defter tutulmalıdır. 2- Alacak, ticari veya zirai kazancın elde edilmesi ve devamı ile ilgili olmalıdır. 3- Alacak değerleme günü itibariyle şüpheli hale gelmiş olmalıdır. - Alacak, dava ve icra safhasında bulunmalı ve takibat ciddiyetle devam ettirilmelidir. Sadece müracaat yeterli değildir. - Alacağın dava ve icra takibine değmeyecek derecede küçük alacak olması halinde ise; yapılan protestoya veya yazı ile bir defadan fazla istenilmesine rağmen borçlu tarafından ödenmemiş olmalıdır. 4- Alacak tahakkuk etmiş olmalıdır. (Daha önce hasılat olarak defterlere kaydedilmiş olmalı ) 5- Alacak değerleme günü itibariyle teminatsız olmalıdır. VERGİ TEKNİĞİ (VERGİ USUL KANUNU) YMM KURS NOTLARI & A. MURAT YILDIZ-YMM ŞÜPHELİ ALACAK KARŞILIĞI AYRILMASINDA ÖZELLİKLİ DURUMLAR Şüpheli alacak karşılığı uygulaması ihtiyari bir uygulamadır. Dolayısıyla alacağın şüpheli hale geldiği dönemde karşılık ayrılamadığı durumda ihtiyariliğin karşılık ayırmama yönünde kullanıldığı kabul edilerek, daha sonraki dönemlerde bu alacak için karşılık ayrılması söz konusu olamaz. (Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığı’nca verilen 28/03/2012 tarih ve B.07.1.GİB.4.35.18.02-1741-366 sayılı mukteza) Bu konuda aksi yönde bir çok Danıştay Kararı mevcut. (Örneğin; Danıştay 4. Dairesi’nin 13.04.2014 tarih ve 2010/3320 Esas, 2014/805 Karar Sayılı Hükmü) Kamu idare ve müesseselerinden kaynaklanan bir alacağın zamanında tahsil edilememesi durumunda, bu alacağın tahsilinin imkansız hale geldiği düşünülerek ya da tahsili mümkün olamayacağı kanaati ile şüpheli alacak olarak değerlendirilip karşılık ayrılması kamu idare ve müesseselerinin borçlarını ödememesi düşünülemeyeceğinden söz konusu olamaz. (Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığı’nca verilen 21/02/2012 tarih ve B.07.1.GİB.4.06.18.02-32323-7986-282 sayılı mukteza) İleride teslim alınacak bir hizmet için yapılan sipariş avansı niteliğindeki ödemelerin ticari faaliyetin devamı için yapılması ve bu tür ödemelerin Kanunun 323 üncü maddesinde belirtilen şartları haiz olması halinde, bu ödemelerin tahsil edilemediği durumlarda karşılık ayrılması mümkün bulunmaktadır. (Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığı'nca verilen 23/08/2011 tarih ve B.07.1.GİB.4.16.17.02-VUK-11-25-183 sayılı mukteza) VERGİ TEKNİĞİ (VERGİ USUL KANUNU) YMM KURS NOTLARI & A. MURAT YILDIZ-YMM ŞÜPHELİ ALACAK KARŞILIĞI AYRILMASINDA ÖZELLİKLİ DURUMLAR İflas masasına kaydedilen alacaklar için iflas masasına kaydedildiği tarih itibariyle diğer bir ifadeyle icra safhasına intikal ettiği hesap döneminde şüpheli alacak karşılığı ayrılması mümkündür. İflas halinde de ayrılan şüpheli alacakların sonradan tahsil edilen miktarları tahsil edildikleri dönemde kar-zarar hesabına intikal ettirilir. (Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığı'nca verilen 10/10/2011 tarih ve B.07.1.GİB.4.06.18.02-32323-7876-863 sayılı mukteza) Borçlar Kanununun 162 nci maddesi hükmü uyarınca temlik edilen alacağın, alacak talep hakkı temlik edilen firmaya geçeceğinden, borca mahsuben temlik edilen tutarlar için şüpheli ticari alacak karşılığı ayrılması mümkün bulunmamaktadır. (Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığı'nca verilen 15/02/2011 tarih ve B.07.1.GİB.4.06.18.02-32323-7834-78 sayılı mukteza) Şüpheli alacağın karşılık ayrılarak zarar yazılabilmesi için karın oluşumunu etkilemesi, daha önce tahakkuk esası gereği hasılat hesaplarına intikal ettirilmiş olması gerektiğinden, faktöring şirketlerinin daha önce hasılat kaydetmedikleri alacakları için şüpheli alacak karşılığı ayırmalarının mümkün değildir. (Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığı’nca verilen 12.09.2011 tarih ve 085399 sayılı mukteza, Ancak Danıştay Dördüncü dairesi 15.06.2010 tarih E.2009/2277, K:2010/3654 sayılı kararında bu görüşün aksine hüküm verilmiştir.) VERGİ TEKNİĞİ (VERGİ USUL KANUNU) YMM KURS NOTLARI & A. MURAT YILDIZ-YMM ŞÜPHELİ ALACAK KARŞILIĞI AYRILMASINDA ÖZELLİKLİ DURUMLAR * 334 sayılı VUK Genel Tebliği’ne göre, alacağın ilgili dönem kayıtlarına girmiş olması ve KDV beyannamelerinde beyan edilmiş olması şartıyla, KDV içeren şüpheli alacaklarda katma değer vergisi için de karşılık ayrılabilecektir. * Aciz vesikasına bağlanan alacaklarda alacağın tamamı için değil bu vesikada yer alan tutar kadar karşılık ayrılabilir. * Yurt dışından olan alacaklar içinde dava açıldığının veya icra takibine başlandığının belgelendirilmesi şartıyla karşılık ayrılabilir. * Dövize endeksli veya döviz cinsinden olan şüpheli alacaklar için karşılık ayrılmasına karar verilmesi halinde, bu alacağa bağlı olarak ortaya çıkan kur farkları da şüpheli alacak kabul edilerek karşılık ayrılır. * İflas Ertelemesi kararı almış kurumlardan olan alacaklar için de karşılık ayrılabilir. ( BMVDB’nın 23.07.2009 tarih ve 25281 sayılı muktezası) * Ciro edilmek suretiyle gelen senet bedelinin ödenmemiş olması durumunda, şüpheli alacak karşılığı ayrılabilmesi için asıl borçlunun yanı sıra bu senedi ciro eden kişi (ciranta) hakkında takibat yapılmış olması gerekir. * Kefalete bağlı olan alacaklarda asıl borçlunun yanı sıra kefil nezdinde de takibata geçilmiş olması gerekir. VERGİ TEKNİĞİ (VERGİ USUL KANUNU) YMM KURS NOTLARI & A. MURAT YILDIZ-YMM ŞÜPHELİ ALACAK KARŞILIĞI AYRILMASINDA ÖZELLİKLİ DURUMLAR Müşterilerle olan cari hesaplara yapılan avans mahiyetindeki ödemelerin ticari faaliyetinizin devamı için yapıldığı anlaşıldığından, ticari bir alacak niteliği kazanan bu tür ödemeleriniz için Vergi Usul Kanununun 323 üncü maddesinde belirtilen diğer şartların da sağlanması halinde bu alacaklar için icra takibine başladığınız veya dava açtığınız yıl karşılık ayırmanız mümkündür. (BMVDB’nin 22.04.2015 tarih ve 11212 sayılı özelgesi) Şirketinizin ortaklardan olan alacaklarına aylık dönemler itibariyle hesaplanan ancak tahsil edilemeyen adat faizleri için Kanunda yer alan şartların yerine getirilmesi durumunda şüpheli alacak karşılığı ayrılması mümkün bulunmaktadır. (Kocaeli VDB’ nın 20/06/2013 tarih ve 70280967-105[323-2012/12]-111 sayılı Muktezası ) © BU DERS NOTLARI YAZARIN YAZILI İZNİ OLMAKSIZIN HİÇ BİR ŞEKİLDE ÇOĞALTILAMAZ VE TİCARİ AMAÇLA KULLANILAMAZ. VERGİ TEKNİĞİ (VERGİ USUL KANUNU) YMM KURS NOTLARI & A. MURAT YILDIZ-YMM TAHSİL EDİLEMEYEN YURT DIŞI İNŞAAT İŞİ KAZANCI VE ŞÜPHELİ ALACAK Yurt dışında yapılan inşaat işi dolayısıyla elde edilen kazanç Türkiye'de kurumlar vergisinden istisna edildiğinden; söz konusu işe ilişkin alacakların tahsil edilemeyen kısmına ilişkin ayrılabilecek şüpheli alacak karşılığının istisna dışı kurum kazancından indirilmesi mümkün değildir. Yurt dışı inşaat işiyle ilgili olarak doğan dövize bağlı alacağın dönem sonlarında değerlenmesinden doğan kur farklarının ise kambiyo kârı olarak dikkate alınarak kurum kazancına eklenmek suretiyle vergilendirilmiş olması ve diğer yasal koşulların bulunması halinde, söz konusu değerleme farkları için ilgili dönemlerde şüpheli alacak karşılığı ayrılması ve safi kurum kazancının tespitinde gider olarak indirilmesi mümkündür. Söz konusu alacağın tahsil edilmesi halinde ise, şüpheli alacak karşılığı ayrılarak kurum kazancının tespitinde gider olarak dikkate alınan değerleme farklarının kurum kazancına dahil edilmesi gerektiği ve kurum kazancına dahil edilecek tutarın istisnaya konu edilemeyeceği tabiidir. (Ankara VDB’nin 23.03.2015 tarih ve 310 sayılı özelgesi) VERGİ TEKNİĞİ (VERGİ USUL KANUNU) YMM KURS NOTLARI & A. MURAT YILDIZ-YMM DEĞERSİZ ALACAKLAR Yargı Kararına veya kanaat verici bir vesikaya göre tahsiline imkan olmayan alacaklardır. Değersiz Alacağın Şartları : 1- Alacak, bilanço veya işletme hesabı esasına göre defter tutan ticari veya zirai kazançla iştigal eden işletmelere ait olmalıdır. 2- Alacak ticari işle veya işletmeyle ilgili olmalıdır. 3- Alacağın tahsili, kazai bir hükme veya kanaat verici bir vesikaya göre imkansız hale gelmelidir. 4- Alacak ticari ve zirai kazancın elde edilmesi ve devam ettirilmesi ile ilgili olmalıdır. © BU DERS NOTLARI YAZARIN YAZILI İZNİ OLMAKSIZIN HİÇ BİR ŞEKİLDE ÇOĞALTILAMAZ VE TİCARİ AMAÇLA KULLANILAMAZ. VERGİ TEKNİĞİ (VERGİ USUL KANUNU) YMM KURS NOTLARI & A. MURAT YILDIZ-YMM Kanaat Verici Vesikalar; Borçlunun herhangi bir mal varlığı bırakmadan ölümü veya Medeni Kanunun 31 ve izleyen maddelerine göre mahkemelerce borçlu hakkında verilen gaiplik kararı ve mirasçıların da mirası reddettiklerine dair sulh hukuk mahkemelerince verilmiş bulunan mirası red kararı, Borçlunun yurt dışına kaçması ve haciz edilebilecek malı olmadığını gösterir belge, Alacaktan vazgeçildiğini gösteren mahkeme tutanakları, Borçlunun adresinin saptanamaması nedeniyle icra takibat dosyasının kaldırıldığını gösteren icra memurluğu yazısı, Alacaktan vazgeçildiğine dair konkordato anlaşması, Borçlunun, ülkeyi dönmemek üzere terk ettiğini belirleyen gazeteler ve bunu doğrulayan resmi makam belgeleri. Borçlunun dolandırıcılıktan mahkûm olması ve herhangi bir mal varlığı bulunmadığını belgeleyen resmi evrak ve diğerleri, Ticaret mahkemesince borçlu hakkında verilmiş ve ilgili masa tarafından tasfiyeye tutulmuş bulunan iflas kararına ilişkin belgeler VERGİ TEKNİĞİ (VERGİ USUL KANUNU) YMM KURS NOTLARI & A. MURAT YILDIZ-YMM DEĞERSİZ ALACAKLARDA ÖZELLİKLİ KONULAR Bir alacağın değersiz alacak sayılabilmesi için tüm hukuki yolların tüketilmiş olması gerekir. Alacağın değersiz hale geldiği yıl hesaplarına gider (zarar) yazılması gerekir. Aksi takdirde izleyen yıllarda dikkate alınamaz. Değersiz alacaklar daha sonra tahsil edilirse tahsil edildiği yıl gelir yazılır. Bilanço esasına göre defter tutan işletmeler değersiz hale gelen alacaklarını değersiz hale geldikleri yıl mukayyet değerleri ile zarara geçirerek, işletme hesabı esasına göre defter tutan mükellefler ise defterlerine gider kaydederek yok ederler. KDV içeren değersiz alacaklarda KDV de değersiz alacak olarak kabul edilecektir. Özel sağlık kuruluşlarınca Sosyal Güvenlik Kurumu mensuplarına verilen sağlık hizmetlerine ilişkin düzenlenen fatura bedellerinin Kurumca ödenmesi sırasında kesintiye tâbi tutulması nedeniyle oluşan alacaklar değersiz alacak kabul edilir. VERGİ TEKNİĞİ (VERGİ USUL KANUNU) YMM KURS NOTLARI & A. MURAT YILDIZ-YMM VAZGEÇİLEN ALACAKLAR VUK’ un 324. maddesine göre; “Konkordato veya sulh yoluyla alınmasından vazgeçilen alacaklar, borçlunun defterinde özel bir karşılık hesabına alınır. Bu hesabın muhteviyatı alacaktan vazgeçildiği yılın sonundan başlayarak üç yıl içinde zararla itfa edilmediği takdirde kar hesabına naklolunur.” Konkordato veya sulh yoluyla alınmasından vazgeçilen alacaklar, alacaklı yönünden değersiz alacaktır. Borçlu yönünden ise gerçek pasifte bir azalma olmuş, öz sermaye artmıştır. Bu nedenle vazgeçilen alacak borçlu yönünden hâsılat (kâr) hükmündedir. Ancak borcu bağışlanan bir kimsenin mali durumunun esasen bozuk olduğu göz önünde tutularak bu kârın alacaktan vazgeçildiği yılda değil, daha ileriki yıllarda vergilendirilmesi öngörülmüştür. Konkordato halinin tevsik edilmesinde bir zorluk bulunmamaktadır. Ancak aynı durum vazgeçilen alacaklar açısından düzenlenen ikinci durum olan sulh yoluyla vazgeçilen alacaklar için geçerli değildir. Şöyle ki, sulh yolu için gerekli bir hukuki prosedür olup olmadığı veya sulh anlaşmasının şekle tabi olup olmadığı konusunda kanunda bir açıklık yoktur. Ancak, 284 Sıra No'lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği ile sulh anlaşmasının notere tasdik ettirilmesi veya noter huzurunda düzenlenmesi zorunluluğu getirilmiştir. VERGİ TEKNİĞİ (VERGİ USUL KANUNU) YMM KURS NOTLARI & A. MURAT YILDIZ-YMM ALACAK VE BORÇ SENETLERİ REESKONTU İktisadi işlemlere dahil senetli borç ve alacakların reeskonta tabi tutulma işlemleri, Vergi Usul Kanunu’nun 281 ve 285’inci maddelerinde düzenlenmiştir. Reeskont, işletme aktifinde veya pasifinde yer alan alacak ve borç senetlerinin değerleme günündeki gerçek değerine indirgenmesidir. Reeskont İşleminin Şartları Alacak veya borç senede bağlı olmalıdır. Senet, vade içermelidir. Senedin vadesi değerleme günü itibariyle gelmemiş olmalıdır. Senet bilançoda yer almalıdır. Senet kazancın elde edilmesine yönelik olmalıdır. Reeskont hesabı iç iskonto formülü kullanılarak yapılacaktır. Eğer senet üzerinde taraflarca kararlaştırılmış yazılı bir faiz oranı yoksa, 14.12.2014 tarih ve 29205 sayılı Resmi Gazete'de yayınlanan T.C.M.B.’nin Reeskont ve Avans İşlemlerinde Uygulanacak Faiz Oranları Hakkında Tebliği’ne göre; 31.12.2014 tarihinde yapılacak olan reeskont işlemlerinde % 10,50 oranı uygulanacaktır. Yabancı para cinsinden olan senetli alacak ve borçlar reeskonta tabi tutulabilir. (VUK. 280/3). Ancak bu durumda reeskont oranı olarak; senette faiz oranı yoksa LIBOR (Londra Bankalar Arası Faiz Oranı) esas alınır. VERGİ TEKNİĞİ (VERGİ USUL KANUNU) YMM KURS NOTLARI & A. MURAT YILDIZ-YMM REESKONTTA ÖZELLİKLİ DURUMLAR * Bankalar, bankerler ve sigorta şirketleri dışında kalan ve bilanço esasına göre defter tutan mükellefler için reeskont işlemi ihtiyaridir. * Ancak alacak senetlerini reeskonta tabi tutan kuruluşlar, borç senetlerini de reeskonta tabi tutmak zorundadır. Kısmi reeskont işlemi yapılamaz. Örneğin; alacak senetlerinin bir kısmını reeskonta tabi tutup, diğer kısmını tutmamak olmaz. * Yabancı para cinsinden olan senetli alacak ve borçlar ile Bankalara Teminata ve tahsilata verilen senetler için reeskont hesaplanabilir. Diğer Taraftan; * Kampanyalı ( ön ödemeli ) satışlarla ilgili olarak alınan senetler, * Hatır senetleri , * Yıllara sari inşaat işleri dolayısı ile alınan senetler, * Müflisten olan alacaklar, * Vadesi belli olsa dahi senetsiz alacak ve borçlar için reeskont hesaplanamaz. Senet tutarı KDV’de içeriyorsa, KDV hasılat unsuru olmadığından, reeskont işlemi yapılırken bu kısım senet bedelinden düşülüp düşülmeyeceği tartışmalıdır. VERGİ TEKNİĞİ (VERGİ USUL KANUNU) YMM KURS NOTLARI & A. MURAT YILDIZ-YMM VADELİ ÇEK REEESKONTU 6102 sayılı yeni TTK’nun 780 ve devamı maddelerinde düzenlenmiş olan çeklerin , çek niteliğini haiz olabilmesi için taşıması gereken asli unsurlardan birisi de keşide (düzenleme) günüdür. Türk Ticaret Kanunu’nda sayılan diğer kıymetlerden farklı olarak çekte vade bulunmamaktadır. Zira anılan Kanunun 707 inci maddesinin 1 inci fıkrasında çekin görüldüğünde ödeneceğine, buna aykırı herhangi bir kaydın yazılmamış hükmünde olacağına ilişkin hüküm bulunmakta ve ileri tarihli olarak düzenlenmiş bulunan çekler görüldüğünde ödenmek durumundadır. Ancak, 6273 sayılı Çek Kanunu'na eklenen hükme göre: «31.12.2017 tarihine kadar, üzerinde yazılı düzenleme tarihinden önce çekin ödenmek için muhatap bankaya ibrazı geçersizdir.» Bu hükme rağmen 41 seri numaralı VUK Sirkülerinde çekler için reeskont hesaplanamayacağı belirtilmiştir. Söz konusu sirkülerde; yukarıda belirtilen düzenlemenin amacının, ticari hayatta karşılaşılan sorunların ve bu sebeple yaşanan mağduriyetlerin giderilmesi ve sadece çekin tahsilinin üzerindeki keşide tarihinden önce olamayacağına yönelik olduğu belirtilerek, çekin ödeme aracı olmasından dolayı senet olarak kabul edilemeyeceğinden çeklere reeskont uygulanmasının mümkün olmadığı açıklanmıştı. VERGİ TEKNİĞİ (VERGİ USUL KANUNU) YMM KURS NOTLARI & A. MURAT YILDIZ-YMM ARTIK VADELİ ÇEKLER İÇİNDE REESKONT MÜMKÜN. Ancak son olarak 30.04.2013 tarih ve "VUK-64/2013-9/Vadeli Çeklerde Reeskont Uygulaması-2" başlıklı Vergi Usul Kanunu Sirküler ile Maliye Bakanlığı vadeli çekler için hesaplanan reeskont tutarlarının gider olarak yazılamayacağına ilişkin yıllardır süregelen katı uygulamasından sürpriz bir biçimde vaz geçerek özetle aşağıdaki açıklamaları yapmıştır. "... 213 sayılı Kanunun 3 üncü maddesinin (B) fıkrasında, vergilendirmede vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyetinin esas alınacağı hükmüne yer verilmiştir. Bu hükme göre vergilendirmede vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin işlemlerin gerçek mahiyeti esas alınmakta, diğer bir ifade ile vergi uygulamalarında olayın görünen yönü değil gerçek biçimi esas alınarak buna göre işlem yapılmaktadır. Bu itibarla, 5941 sayılı Kanunun geçici hükümlerine göre çekin üzerinde yazılı düzenleme tarihinden evvel ödenmek için bankaya ibrazının 31.12.2017 tarihine kadar geçersiz olması; ayrıca ana maddelere göre çekle ilgili hukuki takip yapılabilmesinin ve karşılıksız çıkan çekle ilgili müeyyide tatbik edilmesinin çekin üzerinde yazılı düzenleme tarihine göre kanuni ibraz süresi içerisinde ibraz edilmesine bağlı olması ve son olarak karşılıksız çıkan çekin bedelinin ödenmek istenmesi hâlinde kanuni faizin, üzerinde yazılı düzenleme tarihine göre kanunî ibraz tarihinden itibaren işlemesi dikkate alındığında, gerçek mahiyeti itibariyle çeklerin vergi uygulamaları bakımından vadeli olma hususiyetini kazandığını söylemek mümkün olacaktır. VERGİ TEKNİĞİ (VERGİ USUL KANUNU) YMM KURS NOTLARI & A. MURAT YILDIZ-YMM Buna göre, 213 sayılı Kanun uyarınca vadesi gelmemiş olan alacak ve borç senetlerinin reeskonta tâbi tutulması gerekecektir. Ancak, bir ödeme aracı olarak kullanılmakla beraber yukarıda yer verilen yasal düzenlemeler çerçevesinde vergi uygulamaları bakımından çekin vadeli olabileceği ve değerleme gününde vadesi gelmemiş senede bağlı alacak ve borçlar için uygulanması öngörülen 213 sayılı Kanunda yer alan reeskont uygulamasından yararlanılmasının mümkün olduğu ortaya çıkmaktadır. Uygulamada birliğin sağlanması amacıyla yukarıda yapılan açıklamalar doğrultusunda ileri düzenleme tarihli çeklerin değerleme gününde vadesi gelmemiş senede bağlı alacak ve borçlar için uygulanması öngörülen reeskont uygulamasından yararlanması mümkün bulunmaktadır." VERGİ TEKNİĞİ (VERGİ USUL KANUNU) YMM KURS NOTLARI & A. MURAT YILDIZ-YMM YABANCI PARA CİNSİNDEN ALINAN VEYA VERİLEN AVANSLARIN DEĞERLEMESİ Döviz bazında fiyatlandırılmış olan mal veya hizmetlerin siparişinde, bunların bedeline mahsuben yapılmış olan avans ödemelerinin mahiyeti ve bu avansların kur değerlemesi karşısındaki durumu, yoğun şekilde tartışılmaktadır. Maliye Bakanlığı’nın vermiş olduğu muktezalarda öne çıkan ağırlıklı görüşü ise; sipariş avansı alınması veya verilmesi sonucu oluşan dövizli bakiyelerin herhangi bir dövizli borç veya alacaktan farksız olduğu yönündedir. Örneğin Kocaeli Vergi Dairesince verilen 24.02.2011 tarih ve B.07.1.GİB.4.41.15.02-190-3/8-18 sayılı muktezada özetle “ … yabancı para cinsinden alınan veya verilen avanslar yabancı para cinsinden olan borç ve alacak hükmünde olduğundan, dönem sonlarında Vergi Usul Kanununun 263'üncü maddesine göre borsa rayici ile, yabancı paranın borsada rayici yoksa, Maliye Bakanlığınca tespit edilen kur esas alınmak suretiyle değerlemeye tabi tutulması ve ortaya çıkan kur farkının, gelir veya gider olarak dikkate alınarak dönem kazancıyla ilişkilendirilmesi gerekmektedir." görüşüne yer verilmiştir. Diğer taraftan 1 no’lu KVK Genel Tebliği’nin örtülü sermaye tutarı başlıklı 12.1.6. bölümünde de özetle; “ .. Gelecekte yapılacak bazı mal ve hizmet teslimleri karşılığında peşin alınan ya da verilen değerleri ifade eden avanslar, hangi amaçla verilirse verilsin işletmeye finansman imkanı sağladığı açıktır. Dolayısıyla, alınan avanslar da işletme bakımından alınan borç olarak değerlendirilecektir.” açıklamasına yer verilmiştir. VERGİ TEKNİĞİ (VERGİ USUL KANUNU) YMM KURS NOTLARI & A. MURAT YILDIZ-YMM SATIN ALINAN EMTİANIN DEĞERLEMESİ Prim ve Iskontolar Dönem içinde satın alınan emtia için (sipariş edilen mal partisi bazında) satıcı tarafından yapılan mal alış ıskontoları, emtia maliyeti ile ilişkilendirilir. Dönem sonu emtia stoklarının maliyetinin tespitinde bu alış ıskontoları emtianın maliyet bedelini düşüren bir unsur olarak dikkate alınır. Yıl sonlarında bir yıl içinde alınan toplam emtia kıymeti üzerinden yapılan iskontolar (ciro primleri gibi) ise maliyetle ilişkilendirilmez. Doğrudan gelir yazılır. Ciro primine karşılık bedelsiz mal gönderilmesi halinde ciro primi gelir yazılır, bu tutar aynı zamanda bedelsiz alınan malın alış bedeli olarak kaydedilir. Söz konusu mallar isletme aktifinde bu bedelle gösterilir. VERGİ TEKNİĞİ (VERGİ USUL KANUNU) YMM KURS NOTLARI & A. MURAT YILDIZ-YMM ÇALINAN VE KAYBOLAN MALLARA İLİŞKİN DEĞERLEME Çalınan veya kaybolan malların zarar yazılabileceğine dair vergi kanunlarında herhangi bir hüküm bulunmamaktadır. Çalınan veya kaybolan malların kıymeti düşen emtia olarak değerlenmesi ve vergi matrahı ile ilişki kurulması da mümkün değildir. Çalınan ve kaybolan mallar işletme için sermayede vukua gelen bir eksilme olarak kabul edilmekte ve Gelir Vergisi Kanunu’nun 88. maddesi uyarınca gider olarak dikkate alınamamaktadır. Çalınan veya kaybolan malları mükellefler polis kayıtları vb. belgeler ile kanıtlanabiliyorsa, çalınan mallar maliyet bedeli üzerinden kanunen kabul edilmeyen gider olarak kaydedilmelidir. Çalınma olayının polis kayıtları vb. kayıtlar ile kanıtlanamaması halinde ise çalınan malın emsal satış bedeli ile değerlenerek ortaklara satış gibi işlem yapılması gerekmektedir. VERGİ TEKNİĞİ (VERGİ USUL KANUNU) YMM KURS NOTLARI & A. MURAT YILDIZ-YMM İMAL EDİLEN EMTİANIN DEĞERLEMESİ İmal edilen emtia da maliyet bedeli ile değerlenir ve maliyet bedeli (Tam ve Yarı Mamüller İçin) şunlardan oluşur. (VUK Mad.275) a) Mamulün üretiminde kullanılan iptidai ve ham maddelerin bedeli, b) Mamule isabet eden işçilik, c) Genel Üretim Giderlerinden mamule düşen pay, d) Genel Yönetim Giderlerinden mamule düşen pay (ihtiyari, gider de yazılabilir) e) Ambalajlı satılması şart olan mamullere ilişkin ambalaj bedelleri. Mükellefler ürettikleri emtianın maliyet bedelini saydığımız unsurları taşımak kaydıyla diledikleri gibi tespit edebilirler. 185 VERGİ TEKNİĞİ (VERGİ USUL KANUNU) YMM KURS NOTLARI & A. MURAT YILDIZ-YMM FİRE ORANLARININ TESPİTİ VE GEÇERLİ ORANLARA UYGUNLUĞU İşletmenin gerek üretim ve gerekse ticari fire oranlarının (yada randıman oranlarının) tespitinin yapılması gerekir. Bu oranlar üretimde (imalat maliyet sisteminden kaydi-fiili miktar dengelerine göre) ve ticarette (kaydi-fiili miktar dengeleri kontrol edilmek suretiyle) tespit edilir. Fiili fire oranları şirketteki imalatın yapısına, benzer sektörlerdeki nispetlere, kapasite raporundaki prensiplere ve varsa Sanayi ve Ticaret odası kriterlerine uygun olmalı, (varsa) mevcut resmi fire oranlarını aşmamalıdır. Aksi halde uygulanan firelerin iktisadi ticari ve teknik icaplara uygun olduğunun izahı gerekebilir. Makul oranlardaki fireler dönem sonuç hesaplarında gider veya maliyet olarak dikkate alınabilir. Zaten bir çok üretim programı fireler dahil muhasebeleştirme yapmakla birlikte farklar olabilmektedir. Belli bir değeri olan imalat artıkları emsal bedelle değerlenir. Bu şekilde yapılacak olan emsal bedelin tespitinin ardından bulunan değer, ya mamul birim maliyetinin hesaplanmasında imalat maliyetinden düşülür, ya da bu dönem içinde satılmaları halinde elde edilen değerler satış hasılatı olarak gelir yazılır. Yine dönem sonu itibariyle mevcut imalat artıkları ise emsal bedelle değerlenerek envanterde gösterilmek zorundadır. Bununla beraber hiçbir ekonomik değeri olmayan ve atılan imalat artıkları değerleme konusu yapılmaz. VERGİ TEKNİĞİ (VERGİ USUL KANUNU) YMM KURS NOTLARI & A. MURAT YILDIZ-YMM TÜREV FİNANSAL ARAÇLARIN DEĞERLEMESİ Türev finansal araçlardan elde edilen gelirler ile diğer bazı sermaye piyasası faaliyetlerinden elde edilen gelirlerin vergilendirilmesine ilişkin özellik gösteren hususlar her bir türev finansal araç itibariyle aşağıda açıklanmıştır. 1. FORWARD İŞLEMLERİ Forward sözleşmesi, taraflardan birinin sözleşmeye konu olan finansal varlığı sözleşmede belirlenen fiyat üzerinden gelecekteki belirli bir tarihte satın almasını, karşı tarafın da sözleşmeye konu finansal varlığı satmasını şart koşan bir sözleşme türüdür. Forward işlemi esas itibarıyla, bir “taahhüt” niteliğinde olduğundan ve gelirin elde edilmesi sözleşmenin sonuçlandırılması ile gerçekleştiğinden, vadeye kadar dönem içinde yapılan değerlemelerin (reeskont işlemlerinin) kurum kazancı ile ilişkilendirilmemesi gerekir. Kurum kazancına dahil edilecek kâr veya zararın vade sonunda tespit edilmesi gerekmektedir. 187 VERGİ TEKNİĞİ (VERGİ USUL KANUNU) YMM KURS NOTLARI & A. MURAT YILDIZ-YMM ÖRNEK: (A) Kurumunun 04/01/2011 tarihinde (X) Bankası ile yapmış olduğu 3 ay vadeli forward USD alım sözleşmesine ilişkin veriler aşağıdaki gibidir: İşlem Tarihi Vade Tarihi Sözleşme tutarı Sözleşme Kuru Vadede Spot Kur : 04/01/2011 : 04/04/2011 : 1.000.000 USD : 1,4890 : 1,5268 Kazanç = (Sözleşmeye baz alınan kıymetin piyasa fiyatına göre oluşan değeri) – (Sözleşmeye baz alınan kıymetin işlem fiyatına göre oluşan değeri) Kazanç = 1.000.000 USD x (1,5268-1,4890)= 37.800.- TL Bu forward işleminden (A) Kurumu lehine doğan 37.800.-TL kazanç tutarı sözleşmenin vade tarihinde (X) Bankası tarafından (A) Kurumuna ödenmiş olup bu tutar anılan tarih itibarıyla (A) Kurumunun kurum kazancına dahil edilecektir. Sözleşmenin vadeden önce bozulması halinde ise forward işleminden doğan kâr veya zararın sözleşmenin bozulma tarihinde kurum kazancına dahil edilmesi gerekecektir. Öte yandan, forward sözleşmesinin teslimat ile sonuçlanması halinde, yapılan işlem esas itibarıyla bir varlığın alım-satım işleminden farklı olmayacağından, sözleşmenin vade tarihi itibarıyla alınan veya satılan varlıkların değerinin, sözleşmede belirtilen birim değer üzerinden kayıtlara intikal ettirilmesi gerekmektedir. 188 VERGİ TEKNİĞİ (VERGİ USUL KANUNU) YMM KURS NOTLARI & A. MURAT YILDIZ-YMM 2. SWAP İŞLEMLERİ Swap, iki tarafın belirli bir zaman dilimi içinde farklı faiz ödemelerini ve/veya farklı para birimlerini karşılıklı olarak değiştirdikleri bir takas sözleşmesidir 2.1. Para swapı Para swapı işlemi, tarafların önceden anlaştıkları oran ve koşullarda belirli miktardaki para birimlerini değiştirmek suretiyle gerçekleştirdikleri bir işlemdir. Para swapı işleminde elde etme, sözleşmenin vadesinde gerçekleştiğinden, vadeye kadar dönem içinde yapılan değerlemelerin (reeskont işlemlerinin) kurum kazancı ile ilişkilendirilmemesi ve kurum kazancına dahil edilecek kâr veya zararın vade sonunda tespit edilmesi gerekmektedir. 189 VERGİ TEKNİĞİ (VERGİ USUL KANUNU) YMM KURS NOTLARI & A. MURAT YILDIZ-YMM Örnek: (A) Kurumunun (X) Bankası ile yapmış olduğu USD/TL para swapı sözleşmesine ilişkin veriler aşağıdaki gibidir: İşlem Tarihi Vade Tarihi İşlem Tarihindeki Kur Sözleşme Kuru : 25/04/2011 : 24/05/2011 : 1,5112 : 1,5220 Bu swap işleminde, (A) Kurumu sözleşme tarihinde (sözleşmenin spot bacağı) 20.000.000 USD karşılığı olarak 30.224.000.- TL verecek, vadede ise (sözleşmenin forward bacağı) 20.000.000 USD verip 30.440.000.- TL alacaktır. Buna göre, işlem tarihinde (A) Kurumu tarafından (X) Bankasından alınan 20.000.000 USD için işlem tarihindeki kur üzerinden (1,5112 döviz kuru karşılığı olarak) 30.224.000- TL ödenerek döviz alışı yapılması nedeniyle, bu döviz satım işlemine ilişkin olarak (X) Bankasında oluşan kâr veya zararın kurum kazancına dahil edilmesi gerekmektedir. Swap işlemi nedeniyle, (A) Kurumu tarafından sözleşme kuru üzerinden (1,5220 döviz kuru) vade tarihinde (X) Bankasına yapılacak 20.000.000 USD tutarındaki döviz teslim işlemi ise esas itibarıyla bir taahhüt işlemi niteliğinde olduğundan ve gelirin elde edilmesi sözleşmenin vade tarihinde gerçekleştiğinden, bu taahhüt işlemi nedeniyle vadeye kadar olan dönem içinde (X) Bankası tarafından yapılan değerlemelerin (reeskont işlemlerinin) kurum kazancı ile ilişkilendirilmemesi gerekecektir. Sözleşmenin vadesinde (A) Kurumu lehine doğan (30.440.000 - 30.224.000) 216.000.-TL kazanç tutarı anılan tarih itibarıyla (A) Kurumunun kurum kazancına dahil edilecektir. Bu işlem sonucunda (X) Bankasının 216.000.- TL zararının da aynı tarih itibarıyla kurum kazancının tespitinde dikkate alınması gerekecektir. Öte yandan, swap sözleşmesine konu döviz değişimi nedeniyle bilançonun aktifine kaydedilen dövizlerin genel hükümler çerçevesinde değerlemeye tabi tutulması gerekeceği tabiidir. 190 VERGİ TEKNİĞİ (VERGİ USUL KANUNU) YMM KURS NOTLARI & A. MURAT YILDIZ-YMM 2.2. Faiz swapı Faiz swapı, gösterge bir anapara tutarı üzerinden farklı faiz oranı esaslarına göre hesaplanacak faizlerin iki taraf arasında anlaşılan vadelerde değişimini öngören bir sözleşme çeşidi olup, aynı para biriminden olan borçların sadece faiz ödemelerinin yapısı değişmekte, anapara tutarı değişimi gerçekleşmemektedir. Faiz swapı işleminde elde etme, sözleşmede yer alan faiz oranları dikkate alınarak hesaplanan faiz değişimlerinin yapıldığı dönemler itibarıyla gerçekleştiğinden, bu dönemlerin sonuna kadar ilgili dönem içinde yapılan değerlemelerin (reeskont işlemlerinin) kurumlar vergisi matrahının tespitinde indirim veya ilave kalem olarak düzeltilmesi gerekecektir. Dolayısıyla, faiz swapı sözleşmesine istinaden sözleşmenin taraflarınca ödenen veya tahsil edilen faizler, sözleşmenin vadesi beklenmeksizin faiz tahakkukunun yapıldığı dönemler itibarıyla taraflarca kurum kazançlarının tespitinde gelir veya gider olarak dikkate alınacaktır. Faiz swapında faiz değişimlerinin çakışması durumunda, söz konusu faiz değişim tarihlerinde elde edilen faiz geliri ile ödenen faiz giderlerinin karşılaştırılması sonucunda oluşacak net kâr veya zararın bu tarihler itibarıyla kurum kazancının tespitinde dikkate alınması gerekecektir. 191 VERGİ TEKNİĞİ (VERGİ USUL KANUNU) YMM KURS NOTLARI & A. MURAT YILDIZ-YMM Örnek : (A) Kurumu 30/7/2010 tarihinde, 10.000.000 USD tutarındaki 2 yıl vadeli 6 ayda bir LIBOR faiz ödemeli borcundan doğan yükümlülüğünü yerine getirebilmek üzere, (Z) Bankası ile %4 faiz oranı ile yaptığı 2 yıl vadeli 6 ayda bir faiz ödemeli swap sözleşmesine ilişkin veriler aşağıdaki gibidir: Sözleşme Tutarı Sözleşme Tarihi Sabit Faiz Değişken faiz : 10.000.000 USD : 30/7/2010 :%4 : USD LİBOR Faiz Değişim Tarihleri: 31/1/2011 29/7/2011 31/1/2012 31/7/2012 LIBOR % 4,5 % 3,8 % 4,1 % 3,7 Döviz Kuru 1,60 1,678888 1,61 1,71 © BU DERS NOTLARI YAZARIN YAZILI İZNİ OLMAKSIZIN HİÇ BİR ŞEKİLDE ÇOĞALTILAMAZ VE TİCARİ AMAÇLA KULLANILAMAZ. 192 VERGİ TEKNİĞİ (VERGİ USUL KANUNU) YMM KURS NOTLARI & A. MURAT YILDIZ-YMM FAİZ DEĞİŞİM LIBOR TARİHLERİ (Z) BANKASI TARAFINDAN (A) KURUMUNUN (A) KURUMUNA ÖDENEN FAİZ (Z) BANKASINA ÖDEDİĞİ FAİZ KURUM KAZANCININ TESPİTİNDE DİKKATE ALINACAK TUTAR 225.000 USD 31/1/2011 %4,5 (225.000x1,60= 360.000) (200.000x1,60=320.000) 190.000 USD 29/7/2011 %3,8 %4,1 31/7/2012 %3,7 (16.700).- TL 200.000 USD (205.000x1,61= 330.050) (200.000x1,61= 322.000) 185.000 USD 40.000.-TL 200.000 USD (190.000x1,67= 317.300) (200.000x1,67=334.000) 205.000 USD 31/1/2012 200.000 USD 8.050.- TL 200.000 USD (185.000x1,71)= 316.350) (200.000x1,71= 342.000) (25.650).- TL 193 VERGİ TEKNİĞİ (VERGİ USUL KANUNU) YMM KURS NOTLARI & A. MURAT YILDIZ-YMM Bu durumda, (A) Kurumu 31/1/2011 tarihinde değişken faizden sabit faize geçmiş olması nedeniyle avantajlı durumda olup söz konusu swap işlemi sonucu (Z) Bankasından elde ettiği faiz geliri tutarı ile (Z) Bankasına ödediği faiz giderinin karşılaştırılması sonucunda oluşan 40.000.- TL'lik tutarı 31/1/2011 tarihi itibarıyla kurum kazancına dahil etmesi gerekmektedir. 29/7/2011 tarihi itibarıyla (A) Kurumunun swap işlemi dolayısıyla (Z) Bankasına ödediği faiz gideri ile (Z) Bankasından elde ettiği faiz gelirlerinin karşılaştırılması sonucunda 10.000 USD zarar oluştuğundan, (A) Kurumu bu tutarın TL karşılığı olan 16.700.- TL zararı kurum kazancının tespitinde dikkate alabilecektir. 31/1/2012 tarihinde ise (A) Kurumu faiz swapı işleminden dolayı ödediği faiz gideri ile elde ettiği faiz gelirinin karşılaştırılması sonucunda (5.000 USD) 8.050.- TL kârlı durumda olup, bu kârın kurum kazancına dahil edilmesi gerekecektir. 31/7/2012 tarihinde (A) Kurumu yine yapılan swap işlemi dolayısıyla ödediği faiz gideri ile elde ettiği faiz gelirinin karşılaştırılması sonucunda oluşan 25.650.- TL zararı kurum kazancının tespitinde dikkate alabilecektir. 194 VERGİ TEKNİĞİ (VERGİ USUL KANUNU) YMM KURS NOTLARI & A. MURAT YILDIZ-YMM 3. OPSİYON SÖZLEŞMELERİ Opsiyon sözleşmeleri, belirli bir miktardaki varlığı (fiziksel emtia veya finansal varlık) belirli bir fiyattan gelecekte belirli bir tarihte satın alma veya satma hakkı sağlayan sözleşmelerdir. 3.1. Opsiyon primi Opsiyon sözleşmelerinde, satın alma veya satma hakkını alan tarafın bu hakkı satan tarafa yaptığı ödeme opsiyon primidir. Opsiyon primi, kurumlar vergisi mükellefleri açısından tahakkuk esası gereği, opsiyon sözleşmesinde belirtilen hakkı satan tarafça sözleşmenin düzenlendiği tarih itibarıyla gelir; bu hakkı alan tarafça da sözleşmenin vade tarihi (veya diğer hallerde sözleşmenin sona erdiği tarih) itibarıyla gider olarak dikkate alınacaktır. 3.2. Opsiyon sözleşmesi Tezgah üstü piyasalarda gerçekleştirilen opsiyon sözleşmelerinden doğan işlemlerde elde etme, opsiyon sözleşmesinde belirtilen hakkın kullanılması ile birlikte gerçekleştiğinden opsiyonun kullanıldığı tarihe kadar olan dönem içinde yapılan değerlemelerin (reeskont işlemlerinin) kurum kazancı ile ilişkilendirilmemesi gerekmektedir. Opsiyon sözleşmesinin teslimat olmaksızın nakdi uzlaşma ile sonlandırılması durumunda, nakdi uzlaşma sonucunda elde edilen kâr veya zararın kurum kazancına dahil edilmesi gerekecektir 195 VERGİ TEKNİĞİ (VERGİ USUL KANUNU) YMM KURS NOTLARI & A. MURAT YILDIZ-YMM Örnek 1: (B) Kurumu 14/1/2011 tarihinde (F) Bankası ile yapmış olduğu 6 ay vadeli EURO alım opsiyon sözleşmesinde alım hakkını alan taraf olup bu sözleşmeye ilişkin veriler aşağıdaki gibidir: Sözleşme Tutarı : 1.500.000 EURO Vade Tarihi : 14/7/2011 Sözleşme Tarihindeki Kur : 2,0630 Opsiyon Kuru : 2,1200 Vadede Spot Kur : 2,3250 Opsiyon Primi : 15.000 EURO (1.500.000x%1) Sözleşmeden Doğan Kâr/Zarar = 1.500.000 EURO x (2,3250 - 2,1200) = 307.500.- TL Bu durumda, (B) Kurumunca ödenen opsiyon primi (15.000 x 2,0630=) 30.945.- TL opsiyon primi sözleşmenin vade tarihi itibarıyla gider olarak dikkate alınacaktır. (B) Kurumu lehine opsiyon sözleşmesinden doğan 307.500.- TL kâr tutarı ise (F) Bankası tarafından nakit olarak ödendiğinden, bu tutar sözleşmenin vade tarihi itibarıyla (B) Kurumunun kazancına dahil edilecektir. Aynı şekilde, (F) Bankasınca tahsil edilen opsiyon primi (30.945.- TL) sözleşme tarihi itibarıyla gelir olarak dikkate alınacaktır. Ayrıca, opsiyon sözleşmesine bağlı olarak doğan 307.500.- TL'lik zarar tutarı sözleşmenin vade tarihi itibarıyla kurum kazancının tespitinde dikkate alınacaktır. 196 VERGİ TEKNİĞİ (VERGİ USUL KANUNU) YMM KURS NOTLARI & A. MURAT YILDIZ-YMM Örnek 2: Dar mükellef (N) Kurumu 15/8/2011 tarihinde tam mükellef (Y) A.Ş. ile yapmış olduğu 4 ay vadeli USD alım opsiyon sözleşmesinde alım hakkını satan taraf olup bu sözleşmeye ilişkin veriler aşağıdaki gibidir: Sözleşme Tutarı Vade Tarihi Sözleşme Tarihindeki Kur Opsiyon Kuru Vadede Spot Kur : 3.000.000 USD : 15/11/2011 : 1,7600 : 1,8400 : 1,8100 Opsiyon Primi : 30.000 USD (3.000.000x%1) Sözleşmeden Doğan Kâr/Zarar =3.000.000 USD x (1,8400-1,8100) =90.000.- TL Bu durumda, dar mükellef (N) Kurumuna (Y) A.Ş. tarafından ödenen (30.000 x 1,7600=) 52.800.- TL opsiyon primi sözleşmenin vade tarihi itibarıyla gider olarak dikkate alınacaktır. (Y) A.Ş.'nin sözleşme vadesinde oluşan spot kurun sözleşme kurundan düşük olması nedeniyle bu alım opsiyonu hakkını kullanması durumunda 90.000.- TL zarar ortaya çıkacağından opsiyon hakkı kullanılmayacak olup, zarar tutarı ödediği opsiyon primi ile sınırlı kalacaktır. 197 VERGİ TEKNİĞİ (VERGİ USUL KANUNU) YMM KURS NOTLARI & A. MURAT YILDIZ-YMM 4. VADELİ İŞLEM VE OPSİYON BORSASI İŞLEMLERİ Vergi Usul Kanununun 289 uncu maddesinde, “Bu bölümde yazılı olmayan veyahut yazılı olup da kendi ölçüleriyle değerlenmesine imkan bulunmayan iktisadi kıymetlerden bina ve arazi vergi değerleriyle, diğerleri, varsa borsa rayici, yoksa mukayyet değerleri, o da yoksa emsal bedeliyle değerlenir.” hükmü yer almaktadır. Buna göre, Vadeli İşlem ve Opsiyon Borsasında gerçekleştirilen vadeli işlem ve opsiyon sözleşmeleri, Vergi Usul Kanununun 289 uncu maddesi uyarınca borsa rayici ile değerleneceğinden, anılan sözleşmelerin değerleme günü itibarıyla borsada oluşan uzlaşma fiyatına (borsa rayici) göre oluşan farkın, kurum kazancı ile ilişkilendirilmesi gerekecektir. Sözleşmenin ters pozisyonla kapatılması halinde, gerçekleşen kâr veya zarar kurum kazancına dahil edilecektir. Sözleşmenin vadesinde nakit uzlaşma sonucu elde edilen kâr veya zarar, kurum kazancına dahil edilecektir Sözleşmesinin teslimat ile sonuçlanması halinde, yapılan işlem esas itibarıyla bir varlığın alım-satım işleminden farklı olmayacağından, sözleşmenin vade tarihi itibarıyla alınan veya satılan varlıkların değerinin, sözleşmede belirtilen birim değer üzerinden kayıtlara intikal ettirilmesi gerekmektedir. Vadeli İşlemler ve Opsiyon Borsasında işlem yapan müşterilerin teminat hesaplarında bulunan nakdi teminatların TAKASBANK tarafından nemalandırılması sonucu elde edilen gelirler de genel hükümler çerçevesinde kurum kazancına dahil edilecektir. Opsiyon primlerine ilişkin olarak bir önceki bölümde yer alan açıklamaların dikkate alınması gerekecektir. 198 VERGİ TEKNİĞİ (VERGİ USUL KANUNU) YMM KURS NOTLARI & A. MURAT YILDIZ-YMM DURAN VARLIKLARDA DEĞERLEME A. Murat YILDIZ Yeminli Mali Müşavir www.yildizymm.com.tr MAYIS 2016 © BU DERS NOTLARI YAZARIN YAZILI İZNİ OLMAKSIZIN HİÇ BİR ŞEKİLDE ÇOĞALTILAMAZ VE TİCARİ AMAÇLA KULLANILAMAZ. 199 VERGİ TEKNİĞİ (VERGİ USUL KANUNU) YMM KURS NOTLARI & A. MURAT YILDIZ-YMM DURAN VARLIKLARIN DEĞERLEMESİ VUK.’nun 269. maddesine göre iktisadi işletmelere dahil bilumum gayrimenkuller maliyet bedeli ile değerlenir. Satın Alma Bedeline Eklenmesi Zorunlu Giderler; 1. Makine ve tesisatta gümrük vergileri, nakliye ve montaj giderleri 2. Mevcut bir binanın satın alınarak yıkılmasından ve arsanın tesviyesinden doğan giderler Satın Alma Bedeline Eklenmesi İhtiyari Olan Giderler; 1- Noter, mahkeme, kıymet takdiri, komisyon ve tellaliye giderleri, 2- Tapu harçları, özel tüketim vergileri K.D.V. Kanunun 30 ve 58. maddeleri hükümleri bir arada değerlendirildiğinde binek otomobil alımında ödenen K.D.V.’nin indirimi mümkün olmayıp gider veya maliyet yazılması gerekmektedir. Mükellefler tarafından satın alınacak taşınmazla ilgili olarak banka kredisi kullanılması nedeniyle ödenen BSMV'nin kurum kazancının tespitinde, GVK’nun 40/6 numaralı bendi uyarınca gider olarak dikkate alınabileceği tabiidir. VERGİ TEKNİĞİ (VERGİ USUL KANUNU) YMM KURS NOTLARI & A. MURAT YILDIZ-YMM SABİT KIYMET ALIMI VE YATIRIMLAR DOLAYISIYLA DOĞAN KREDİ FAİZLERİNİN VE KUR FARKLARININ DURUMU 163 sıra numaralı Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği ile; Yatırımların finansmanında kullanılan kredilere ilişkin faiz giderleri ile yurt dışından döviz kredisi ile sabit kıymet ithal edilmesi nedeniyle ortaya çıkan kur farklarının, aktifleştirme tarihine (31 Aralık) kadar olan kısmının maliyete intikal ettirilmesi, aktifleştirildikten sonraki döneme ilişkin olanların ise seçimlik hak olarak doğrudan gider yazılması veya maliyete intikal ettirilmek suretiyle amortismana tabi tutulması gerektiği açıklanmış bulunmaktadır. 334 sıra numaralı Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinde yapılan açıklamalara göre ise; Kurlarda meydana gelen düşüş nedeniyle Lehe oluşan kur farklarının da aktifleştirme işleminin gerçekleştiği dönemin sonuna kadar oluşan kısmının maliyetten düşülmesi, aktifleştirildikten sonraki döneme ilişkin olanların ise kambiyo geliri olarak değerlendirilmesi veya maliyetten düşülmek suretiyle kalan tutar üzerinden amortismana tabi tutulması gerekecektir. Ayrıca, daha sonraki dönemlerde, seçimlik olarak hangi hak kullanılmışsa o yönteme göre işlem yapılmasına devam edilecektir. VERGİ TEKNİĞİ (VERGİ USUL KANUNU) YMM KURS NOTLARI & A. MURAT YILDIZ-YMM FİNANSMAN GİDERLERİNİN GİDER YA DA MALİYET YAZILMASINDA TERCİHİNDE DEĞİŞİKLİK YAPILAMAYACAĞI Yatırım harcamaları için temin edilen uzun vadeli döviz kredisi faiz ödemelerinin ve kur farklarının iktisadi kıymetlerin aktife alındıkları tarihe kadar maliyet bedeline intikal ettirilmesi gerekmektedir. Aktifleştirme tarihinden sonra ortaya çıkan kur farkı ve kredi faizlerinin ise seçimlik olarak gider yazılması veya söz konusu yatırımın maliyetine ilave edilmesi mümkün bulunmaktadır. Yukarıda da açıkladığımız üzere; Banka kredisi kullanılmak suretiyle alınan taşınmazın, aktifleştirildiği hesap döneminin sonuna kadarki faiz giderlerinin taşınmazın maliyetine ilave edilmesi zorunlu olup, sonraki yıllarda oluşan faiz giderlerinin ise maliyete eklenmesi veya gider olarak dikkate alınması ihtiyaridir. Ancak, taşınmaz ile ilgili kredi faizlerinin ilgili bulundukları yılda doğrudan gider mi yazılacağı yoksa amortismana mı tabi tutulacağı hususundaki tercihin başlangıçta yapılması gerekmektedir. Gider yazma yolunun seçilmesi halinde daha sonraki yıllarda bu tür giderlerin gayrimenkulün maliyetine eklenerek amortisman yolu ile itfa edilmesi veya önce amortisman ayırmaya başlayıp sonra gider yazma yoluna gidilmesine kanunen imkân bulunmamaktadır.[1] [1] 202 Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığı İVDB'nca verilen 31/08/2012 tarih ve B.07.1.GİB.4.34.19.02-019.01-2704 sayılı mukteza. VERGİ TEKNİĞİ (VERGİ USUL KANUNU) YMM KURS NOTLARI & A. MURAT YILDIZ-YMM FİNANSAL KİRALAMA SÖZLEŞMESİNDEN DOĞAN FAİZ VE KUR FARKLARININ DURUMU V.U.K. Hükümlerine göre; Kiracı tarafından finansal kiralama sözleşmesine göre yapılan kira ödemelerinin borç anapara ödemesi ve faiz gideri olarak ayrıştırılması, bu ayrıştırma işleminin her bir dönem sonunda (finansal kiralama sözleşmesinde yer alan kira ödemelerinin yapılacağı tarih) kalan borç tutarına sabit bir dönemsel faiz oranı uygulanmak suretiyle yapılması, hesaplanan faiz giderlerinin ise ilk yıl iktisadi kıymetin maliyetine eklenmesi sonraki yıllar ise gider veya maliyet olarak dikkate alınması gerekmektedir. Öte yandan, finansal kiralama yoluyla edinilen kıymete ilişkin olarak kiralama süresi içinde sözleşmeye istinaden yabancı para üzerinden yapılan kira ödemelerinin değerlemesi sonucu ortaya çıkan kur farkının da, ilk yıl iktisadi kıymetin maliyetine eklenmesi sonraki yıllar ise gider veya maliyet olarak dikkate alınması gerekmektedir. VERGİ TEKNİĞİ (VERGİ USUL KANUNU) YMM KURS NOTLARI & A. MURAT YILDIZ-YMM FİNANSMAN GİDER KISITLAMASI 6322 Sayılı Kanunun 6 ve 37. maddeleriyle yapılan değişiklikle; vergi kanunlarının gider olarak düşülmesine izin vermediği harcamalar arasına bir yenisi daha eklenmiştir. Söz konusu düzenleme ile Gelir Vergisi Kanunun 41. maddesinin birinci fıkrasının mülga 9 numaralı bendi ile Kurumlar Vergisi Kanunun 11. maddesinin birinci fıkrasının (i) bendi yeniden düzenlenerek 1999-2004 yılları arasında uygulanan yabancı kaynaklara gider kısıtlaması uygulaması bazı farklılıklarla yeniden yürürlüğe konulmuştur. Finansman gider kısıtlaması uygulamasında firmaların finansman ihtiyaçlarını borçlanma yerine öz kaynakları ile finanse etmek amacıyla, yatırımın maliyetine eklenenler hariç olmak üzere, işletmede kullanılan yabancı kaynaklara ilişkin faiz, komisyon, vade farkı, kar payı ve benzeri adlar altında yapılan gider ve maliyet unsurları toplamının %10’una kadar olan kısmının (Bakanlar Kurulunca kararlaştırılması halinde) kazancın tespitinde gider olarak indirilemeyeceği hüküm altına alınmıştır. Düzenleme yabancı kaynak kullanımı öz kaynak tutarını aşan işletmeleri ilgilendirmekte olup, bu durumdaki işletmelerin öz kaynaklarını aşan yabancı kaynaklar için yapmış oldukları faiz, komisyon, kur farkı ve benzeri ödemelerin belli bir kısmını gider yazamayacakları ve uygulamanın 01.01.2013 tarihinde başlayacağı belirtilmiştir. Benzer düzenleme Kurumlar Vergisi Kanunun 11. maddesinde kurumlar vergisi mükellefleri için de yapılmıştır. Bu hükmün uygulanmasına ilişkin usul ve esasların belirlenmesi konusunda ise Maliye Bakanlığı’na yetki verilmiştir. 204 VERGİ TEKNİĞİ (VERGİ USUL KANUNU) YMM KURS NOTLARI & A. MURAT YILDIZ-YMM FİNANSAL KİRALAMA SÖZLEŞMESİ TANIMI VE UNSURLARI Vergi Usul Kanununun mükerrer 290 ıncı maddesinin 3 üncü fıkrasında finansal kiralama; kira süresi sonunda mülkiyet hakkının kiracıya devredilip devredilmediğine bakılmaksızın, bir iktisadî kıymetin mülkiyetine sahip olmaktan kaynaklanan tüm riskler ile yararların kiracıya bırakılması sonucunu doğuran kiralamalar olarak tanımlanmış olup, 1. Kiralama işleminde, iktisadî kıymetin mülkiyetinin kira süresi sonunda kiracıya devredilmesi, kiracıya kira süresi sonunda iktisadî kıymeti rayiç bedelinden düşük bir bedelle satın alma hakkı tanınması, 2. Kiralama süresinin iktisadî kıymetin ekonomik ömrünün % 80'inden daha büyük bir bölümünü kapsaması veya sözleşmeye göre yapılacak kira ödemelerinin bugünkü değerlerinin toplamının iktisadî kıymetin rayiç bedelinin % 90'ından daha büyük bir değeri oluşturması hallerinden herhangi birinin varlığı durumunda, söz konusu işlem finansal kiralama olarak kabul edilmiştir. 3. Ayrıca, aynı fıkrada "Arazi, arsa ve binalarla ilgili kiralama sözleşmeleri, sadece, sözleşmede kira süresi sonunda mülkiyet hakkının kiracıya devri öngörülmüşse veya kiracıya kira süresi sonunda kiralama konusu gayrimenkulü düşük bir bedelle satın alma hakkı tanınmışsa bu madde kapsamında değerlendirilir. hükmüne yer verilmiştir. 205 VERGİ TEKNİĞİ (VERGİ USUL KANUNU) YMM KURS NOTLARI & A. MURAT YILDIZ-YMM FİNANSAL KİRALAMA SÖZLEŞMELERİNDE DEĞERLEME İŞLEMLERİ Vergi Usul Kanunun Mükerrer 290 ncı maddesine göre; Finansal kiralama işlemlerinde, finansal kiralamaya konu iktisadi kıymet ile sözleşmeden doğan hak, borç ve alacakların değerlemesi aşağıdaki esaslara göre yapılır. 1. Kiracı tarafından finansal kiralama işlemine konu iktisadi kıymeti kullanma hakkı ve sözleşmeden doğan borç, kiralama konusu iktisadi kıymetin rayiç bedeli veya sözleşmeye göre yapılacak kira ödemelerinin bugünkü değerinden düşük olanı ile değerlenir. Finansal kiralama yoluyla edinilen kıymete ilişkin olarak kiralama süresi içinde sözleşmeye istinaden yabancı para üzerinden yapılan kira ödemelerinin değerlemesi sonucu ortaya çıkan kur farkı ve faiz giderlerinin, ilk yıl iktisadi kıymetin maliyetine eklenmesi sonraki yıllar ise gider veya maliyet olarak dikkate alınması gerekmektedir. 2. Kiracı tarafından aktifleştirilen finansal kiralamaya konu iktisadi kıymeti kullanma hakkı, kiralama konusu iktisadi kıymet için belirlenmiş esaslar çerçevesinde amortismana tabi tutulur. Kiracı tarafından finansal kiralama sözleşmesine göre yapılan kira ödemeleri, borç anapara ödemesi ve faiz gideri olarak ayrıştırılır. Ayrıştırma işlemi, her bir dönem sonunda kalan borç tutarına sabit bir dönemsel faiz oranı uygulanmasını sağlayacak şekilde yapılır. 206 VERGİ TEKNİĞİ (VERGİ USUL KANUNU) YMM KURS NOTLARI & A. MURAT YILDIZ-YMM 3. Kira Ödemeleri: Sözleşmeye göre, kira süresi boyunca yapılması gereken kira ödemeleridir. Kira süresi sonunda, kiralama konusu iktisadi kıymetin kalan değerine ilişkin bir taahhüt olması halinde bu değer de kira ödemesi kabul edilir. Kira süresi sonunda kiracıya düşük bir bedelle iktisadi kıymeti satın alma hakkı tanındığı ve sözleşme tarihinde bu hakkın kullanılma olasılığının yüksek olduğu durumda kira ödemeleri kira süresi boyunca yapılan kira ödemeleri ile satın alma hakkının kullanılması durumunda ödenmesi gereken bedelin toplamıdır. Sözleşme hükümlerine göre kiracının kiralama süresi başlangıcında kiralayana ödediği ve kendisine geri dönüşü olmayacak depozito veya peşin ödenmiş kira bedellerinin de kira ödemeleri içinde sayılacağı tabidir. 207 VERGİ TEKNİĞİ (VERGİ USUL KANUNU) YMM KURS NOTLARI & A. MURAT YILDIZ-YMM AMORTİSMAN AYIRMA İşletmede bir yıldan fazla kullanılan ve yıpranmaya, aşınmaya veya kıymetten düşmeye maruz bulunan gayrimenkullerle gayrimenkul gibi değerlenen iktisadi kıymetlerin, alet, edevat, mefruşat, demirbaş ve sinema filmlerinin tespit edilen değerinin, bu Kanun hükümlerine göre yok edilmesi amortisman mevzuunu teşkil eder. Şartları ; İşletmede bir yıldan fazla kullanılabilir olması, Yıpranmaya, aşınmaya veya kıymetten düşmeye maruz bulunması, Değerleme gününde envantere dahil ve kullanıma hazır olması, İktisadi kıymetin değerinin 2015 yılı için 880TL’yi aşması. Satın alınan ATİK’ler için 333 ve 339 no’lu ile diğer ilgili VUK Genel tebliğlerinde yer alan faydalı ömür süreleri ve amortisman oranları esas alınarak amortisman ayrılabilecektir. Bu listelerde yer alan oranlardan daha az oranda amortisman ayırmak suretiyle amortisman süresinin uzatılması mümkün bulunmamaktadır. VUK Md.320; Amortismanın herhangi bir yıl ayrılmamasından veya ilk uygulanan nispetten düşük bir şekilde yapılmasından dolayı amortisman süresi uzatılamaz. Normal usulden azalan bakiyeler usulüne geçiş mümkün değildir. Azalan bakiyeler usulünden normal usule geçiş ise mümkündür. Amortisman süresi değiştirilmemek kaydıyla, iktisadi kıymetin kalan değeri, kalan amortisman süresi içinde eşit miktarlarda itfa edilir. Değişiklik beyannamede veya bilanço dipnotlarında belirtilmelidir. VERGİ TEKNİĞİ (VERGİ USUL KANUNU) YMM KURS NOTLARI & A. MURAT YILDIZ-YMM AMORTİSMAN UYGULAMASINDA ÖZELLİKLİ KONULAR 345 sıra numaralı V.U.K. Genel Tebliğindeki açıklamalar doğrultusunda ticari amaçla kullanılan araçlar için iktisap edilen lastiklerin, faaliyet gösterilen sektörün çalışma şartları gereği tahsis edildiği hizmette kullanılmaya hazır hale geldiği tarih itibarıyla faydalı ömrünün bir yıldan az olması halinde amortismana tabi tutulması mümkün olmayacağından kayıtlara doğrudan gider olarak intikal ettirilmesi mümkündür Mükellefler kullanmak üzere satın aldıkları ödeme kaydedici cihazlar için %100 oranında amortisman ayırabileceklerdir. Bu şekilde kullanılmak üzere alınan ödeme kaydedici cihazlarının maliyet bedelinin tamamı alındığı dönemde gider yazılmış olacaktır. Mükellefler tarafından iktisap edilerek defter kayıtlarına geçirilen, değerleme gününde envantere dahil olan ve kullanılmaya hazır halde bulunan iktisadi kıymetler için kullanılma şartı aranmaksızın amortisman ayrılabilecektir. Bu kapsamda kullanılabilmesi kayıt ve tescile tabi taşıtların, ilgili sicillerine yasal süresi içerisinde kayıt ve tescil işlemi yapılmak şartıyla; fiilen kullanılıp kullanılmadığına bakılmaksızın aktife alındıkları dönemden itibaren amortismana tabi tutulması mümkün bulunmaktadır. Eski sahipleri elinde amortisman süresini doldurmuş bulunan iktisadi kıymetlerin yeni sahipleri tarafından yeniden amortisman ayrılabilir. VERGİ TEKNİĞİ (VERGİ USUL KANUNU) YMM KURS NOTLARI & A. MURAT YILDIZ-YMM ŞİRKETLERİN AKTİFİNDE YER ALAN VE EKONOMİK ÖMRÜNÜ TAMAMLAMIŞ OLAN BİLGİSAYAR, YAZICI, FAKS VE FOTOKOPİ GİBİ HURDA NİTELİĞİNDEKİ DEMİRBAŞLARI SABİT KIYMETLERDEN ÇIKARMAK AMACIYLA BU TÜR ELEKTRONİK ATIKLARI TOPLAYAN ÖZEL ŞİRKETLERE MAKBUZ KARŞILIĞINDA BAĞIŞLANMASI DURUMUNDA İZLENECEK YOL Son kullanım tarihi geçmiş, hasar görmüş, miadı dolmuş, bozulmuş, ekonomik değerini kaybetmiş emtianın takdir komisyonunca takdir edilecek emsal bedeli ile maliyet bedeli arasındaki tutarının stok maliyetinden indirilerek dönem kazancının tespitinde gider olarak yazılması mümkündür. Öte yandan faydalı ömrünü tamamlamış bir iktisadi kıymetin değerinin amortisman yoluyla itfa edilmiş olması ve kanuni defter kayıtlarında iz bedeli ile takip ediliyor olması durumunda ise bu kıymetin Çevre ve Şehircilik Bakanlığının düzenlemeleri çerçevesinde elektronik atık toplamaya yetkili kurumlara teslimi aşamasında emsal bedel tespitine gerek bulunmamaktadır. Ayrıca söz konusu iktisadi kıymetlerin belirtildiği şekilde teslimine ilişkin olarak ilgili mevzuata göre düzenlenmesi gereken belgelerin Vergi Usul Kanununun muhafaza ve ibraz ile ilgili hükümlerine göre saklanılması gerekmektedir. Gelir İdaresi Başkanlığı Ankara VDB’nın 14/08/2012 tarih B.07.1.GİB.4.06.16.01-125-[6-11/2]-838 sayılı muktezası. VERGİ TEKNİĞİ (VERGİ USUL KANUNU) YMM KURS NOTLARI & A. MURAT YILDIZ-YMM YENİLEME FONU Yenileme Fonu; İşletmeye dahil ATİK’lerin gerektiğinde yenilenebilmesi için bu kıymetlerin satış kar veya sigorta tazminatlarından ayrılan karşılığın bilançonun pasifinde azami üç yıl süre ile muhafaza edilmesidir. Yenileme Fonu Ayırma Koşulları: Bilanço esasına göre defter tutulmalıdır. Elden çıkarılan ve yerine alınacak olan kıymetin ATİK olması gerekir. Elden çıkarılan kıymetin yenilenmesi konusunda karar verilmiş olmalıdır. zorunlu olması veya yenilenmesi Yeni iktisadi kıymet, elden çıkan iktisadi kıymetle aynı nitelikte olmalıdır. Ayrılan Fon, yeni alınan ATİK’in amortismanlarında kullanılır. Üç yılın hesabında satışın yapıldığı yıl da dikkate alınmalı ve 3 yıl içinde kullanılmalıdır. Örneğin; Bu yıl sonunda 2013 yılı içinde ayrılıp, yeni ATİK alınmadığı için kullanılamayan yenileme fonları matraha eklenmelidir. VERGİ TEKNİĞİ (VERGİ USUL KANUNU) YMM KURS NOTLARI & A. MURAT YILDIZ-YMM YENİLEME FONU UYGULAMASINDA ÖZELLİKLİ KONULAR 3 Yıllık Süre yeni iktisadi kıymetin alınmasına ilişkin olup, bu süre içerisinde yeni amortismana tabi iktisadi kıymet alınmış olması durumunda yenileme fonunda yer alan tutar Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre belirlenen faydalı ömür süresince ayrılacak amortismanlara mahsup edilecektir. Örneğin; Şirketin aktifinde kayıtlı bir binanın 05/09/2013 tarihindeki satışından elde edilen kârın yenileme fonuna alınmasının başlangıcı olarak satışın gerçekleştiği 05/09/2013 tarihinin dikkate alınması, bu tarih itibarıyla tesis edilen yenileme fonunun en geç 31/12/2015 tarihi itibarıyla kullanılmış olması, 31/12/2015 tarihine kadar kullanılmamış olması halinde ise 2015 hesap dönemi kurumlar vergisi matrahına ilave edilmesi gerekmektedir. Diğer taraftan, şirketçe yukarıda belirtilen tarih aralığında (05/09/2013-31/12/2015), yenileme fonuna alınmış kârın kullanımıyla işin mahiyetine uygun bir bina alınmış olması halinde, yeni alınan binanın iktisabında kullanılan kâr 3 yıllık süreyle sınırlı olmaksızın yeni alınan bina için Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre belirlenen faydalı ömür ve amortisman oranı dikkate alınarak ayrılacak amortismanlara mahsup edilecektir. (Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığı'nca verilen 10/09/2012 tarih ve B.07.1.GİB.4.34.19.02-019.01-1569 sayılı ile mukteza.) VERGİ TEKNİĞİ (VERGİ USUL KANUNU) YMM KURS NOTLARI & A. MURAT YILDIZ-YMM YENİLEME FONU UYGULAMASINDA ÖZELLİKLİ KONULAR Yenileme fonu uygulamasında; yeni iktisadi kıymet, elden çıkan iktisadi kıymetle aynı nitelikte olmalıdır. Bu nedenle fabrika binası satışından doğan ve yenileme fonu hesabında beklettiğiniz karın, aynı Kanunun 328 inci maddesi kapsamında işyeri (büro) amaçlı bina alım ve yatırımında kullanılması mümkün bulunmamaktadır. (Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığı'nca verilen 19/06/2012 tarih ve B.07.1.GİB.4.20.15.02-105328-2012/2-405 sayılı ile mukteza.) 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 328'inci maddesinde yenileme fonunun kullanılacağı iktisadi kıymetlerin aynı neviden olması şartı yer almış, ancak adet sınırlaması yer almamıştır. Bu nedenle, satılan kıymetler ile aynı neviden olması koşulu ile yeni alınan kıymetlerin satılan kıymetler ile aynı sayıda olması gibi bir şart bulunmamaktadır. (Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığı'nca verilen 20/07/2011 tarih ve B.07.1.GİB.4.99.16.01.0-VUK-mük.29075 sayılı ile mukteza.) Amortismana tabi iktisadi kıymetlerin satışından doğan kârın mezkûr Kanunun 328 inci maddesine uygun olarak pasifte geçici bir hesaba alınması kaydıyla, bilahare mükerrer 290 ıncı madde kapsamında finansal kiralama yoluyla edinilen varlıkların kullanma hakkı üzerinden ayrılan amortismanların, bu hesapta tutulan tutardan (yenileme fonundan) mahsup edilmesi mümkündür. Bu mahsup için kiralama konusu iktisadi kıymetlerin mülkiyetinin mükellefe intikal etmesi beklenmeyecek, mahsup iktisadi kıymeti kullanma hakkının itfa edilmeye başlanıldığı yıldan itibaren yapılacaktır. (Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığı'nca verilen 20/07/2011 tarih ve B.07.1.GİB.4.99.16.01.0-VUK-mük.290-75 sayılı ile mukteza) © BU DERS NOTLARI YAZARIN YAZILI İZNİ OLMAKSIZIN HİÇ BİR ŞEKİLDE ÇOĞALTILAMAZ VE TİCARİ AMAÇLA KULLANILAMAZ. VERGİ TEKNİĞİ (VERGİ USUL KANUNU) YMM KURS NOTLARI & A. MURAT YILDIZ-YMM ÖZEL MALİYET BEDELLERİ VUK’ un “Gayrimenkullerde maliyet bedelinin artması” başlıklı 272. maddesine göre; normal bakım, tamir ve temizleme giderleri dışında gayrimenkulü genişletmek veya iktisadi kıymetini devamlı olarak artırmak maksadıyla yapılan giderlerin gayrimenkulün maliyet bedeline eklenmesi gerekmektedir. Gayrimenkullerin kira ile tutulmuş olması halinde ise, kiracı tarafından yapılan bu nitelikteki giderlerin bunların özel maliyet bedeli olarak değerlenmesi gerekir. Madde hükmünden anlaşılacağı üzere yapılan bir harcamanın özel maliyet bedeli olarak değerlendirilmesi için şu şartların sağlanmış olması gerekmektedir. 1- Harcamanın yapılmış olduğu gayrimenkul veya gayrimenkul gibi değerlenen iktisadi kıymet başkasına ait olmalı ve kiralanmış olmalıdır. 2- Yapılan harcamalar kiracı tarafından yapılmış olmalıdır. 3- Yapılan harcamalar, normal tamir, bakım ve temizleme giderleri dışında gayrimenkulü genişletmek veya iktisadi kıymetini devamlı olarak artırmak amacıyla yapılmış olmalıdır. Başka bir deyişle, yapılan harcama gayrimenkulün maliyet bedeline eklenmesi gereken türden olmalıdır. Yine VUK’ un 327. maddesinde; “Gayrimenkullerin ve gemilerin iktisadi kıymetini arttıran ve 272. maddede yazılı özel maliyet bedelleri, kira süresine göre eşit yüzdelerle itfa edilir. Kira süresi dolmadan, kiralanan şeyin boşaltılması halinde henüz itfa edilmemiş olan giderler, boşaltma yılında bir defada gider yazılır.” hükmü yer almaktadır. 214 VERGİ TEKNİĞİ (VERGİ USUL KANUNU) YMM KURS NOTLARI & A. MURAT YILDIZ-YMM ÖZEL MALİYETLERİN BEDELSİZ DEVRİ Kiralanan gayrimenkul için yapılan özel maliyet bedeli niteliğindeki harcamalarının kira süresi sonunda bedelsiz olarak kiralayana devredilmesinin ayni kira ödemesi olarak değerlendirilmesi gerekmekte olup kiralamaya konu gayrimenkulün iktisadi işletmeye dâhil olmaması halinde, devredilen iktisadi kıymetlerin Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre tespit edilecek emsal değeri üzerinden Gelir Vergisi Kanununun 94 üncü maddesinin (1/5-a) bendi hükmüne istinaden %20 oranında gelir vergisi tevkifatı yapılması ve bu bedelin gayrimenkul sahibi tarafından Gelir Vergisi Kanununun 86 ncı maddesinin (1-c) bendi hükmü dikkate alınarak beyan edilmesi gerekmektedir. Ancak bedelsiz devredilen iktisadi kıymetlerin KDV matrah tespitine ilişkin emsal bedel ile ilgili hükümler göz önünde bulundurulmak suretiyle KDV'ye tabi tutulması gerekmektedir. Söz konusu özel maliyet harcamalarına konu iktisadi kıymetlerin bedelsiz olarak işyeri sahibine bırakılmasının, bu harcamalarla ilgili KDV'nin indirim konusu yapılmasına herhangi bir etkisi bulunmamaktadır. Kiralanan işyeri için Vergi Usul Kanununun 272 nci kapsamında yapılarak özel maliyet olarak aktifleştirilen harcamaların itfa edilmemiş kısımlarının kiralanan işyerinin boşaltıldığı yılda bir defada gider yazılması mümkün bulunmaktadır. İşyerinin boşaltılması neticesinde kiraya verene bırakılan ve ayni kira ödemesi olarak değerlendirilen kıymetlerin emsal bedellerinin, kiraya verenin mükellef olmaması durumunda tarafınızca düzenlenecek gider pusulası ile tevsik edilmesi gerekmektedir. İstanbul VDB’nın 16.06.2015 tarih ve 61137 sayılı özelgesi VERGİ TEKNİĞİ (VERGİ USUL KANUNU) YMM KURS NOTLARI & A. MURAT YILDIZ-YMM GELECEK AYLARA AİT GİDERLER VE GELECEK YILLARA AİT GİDERLER HESAPLARININ DEĞERLEMEYE TABİ OLUP OLMADIĞI Aktif Geçici Hesap Kıymetlerinin değerlemesi V.U.K.’nun 283 üncü maddesinde düzenlenmiş olup aynı maddede gelecek bir hesap dönemine ait olarak peşin ödenen giderler ile cari hesap dönemine ait olup da henüz tahsil edilmemiş olan hasılatın mukayyet değerleri üzerinden aktifleştirilmek suretiyle değerleneceği hüküm altına alınmıştır. Bu itibarla, Gelecek Aylara Ait Giderler ve Gelecek Yıllara Ait Giderler hesapları değerlemeye tabi olup gelecek bir hesap dönemine ait olarak peşin ödenen giderlerin mukayyet değerleri üzerinden aktifleştirilmek suretiyle değerlenmesi ve ortaya çıkan kur farkının, gelir veya gider olarak dikkate alınarak dönem kazancıyla ilişkilendirilmesi gerekmektedir.[1] Örneğin; Sigorta poliçelerinin Amerikan Doları üzerinden düzenlendiğini ve ödemelerin de aynı döviz cinsinden yapıldığı durumda, dönemsellik kavramı gereğince sigorta poliçesi değerini ilgili oldukları aylarda gider hesaplarına alıncaya kadar Gelecek Aylara Ait Giderler ve Gelecek Yıllara Ait Giderler hesaplarına kaydedilmesi, bilanço pasifindeki Diğer Ticari Borçlar hesabını geçici vergi ve kurumlar vergisi dönemlerinde değerlemeye tabi tutarak oluşan kur farklarını Kambiyo Karları veya Kambiyo Zararları hesaplarına kaydedilmesi gerekmekte olup, bilanço aktifinde yer alan Gelecek Aylara Ait Giderler ve Gelecek Yıllara Ait Giderler hesapları değerlemeye tabi tutulmayacaktır. [1] Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığı'nın 04.11.2011 tarih ve B.07.1.GİB.4.34.19.02-019.01-1993 sayılı Muktezası VERGİ TEKNİĞİ (VERGİ USUL KANUNU) YMM KURS NOTLARI & A. MURAT YILDIZ-YMM YILLARA YAYGIN İNŞAAT VE ONARIM İŞLERİ Bir İşin Yıllara Sari İnşaat ve Onarım İşi Sayılabilmesi İçin Aranan Şartlar: İşin konusu inşaat onarım veya dekapaj işi olmalıdır. İşin, başkaları hesabına ve taahhüde bağlı olarak yapılması gerekmektedir. Bilindiği üzere, taahhüt, sözleşmeli veya sözleşmesiz olarak bir işin yapılması veya bir malın tesliminin üstlenilmesi olup, uygulamada inşat taahhüt işleri genelde sözleşmeye dayandırılarak yapılmaktadır. Elbette ki, bir kimsenin kendi nam ve hesabına yapmış olduğu özel inşaat, GVK’nun 42’nci maddesi gereğince inşaat işi sayılmamakta ve bu tür işler, imalat faaliyeti kapsamında mütalaa edilerek vergilendirilmektedir. İşin, birden fazla takvim yılına sirayet etmesi gerekmektedir. Birden fazla takvim yılına sirayet eden inşaat (dekapaj işleri de inşaat işi sayılır) ve onarma işlerinde kar veya zarar işin bittiği yıl kati olarak tespit edilir ve tamamı o yılın geliri sayılarak, o yıl beyannamesinde gösterilir. Bitim tarihinden sonra bu işlerle ilgili olarak yapılan giderler ve her ne nam ile olursa olsun elde edilen hasılat, bu giderlerin yapıldığı veya hasılatın elde edildiği yılın kâr veya zararının tespitinde dikkate alınır. VERGİ TEKNİĞİ (VERGİ USUL KANUNU) YMM KURS NOTLARI & A. MURAT YILDIZ-YMM YILLARA YAYGIN İNŞAAT VE ONARIM İŞLERİNDE İŞİN BAŞLANGIÇ VE BİTİŞ TARİHİ GVK’nın 42. maddesi kapsamına giren işlerde, inşaat ve onarım işinin başlangıç ve bitim tarihi önem arz etmektedir. İşin başlangıç tarihi; Yapılan sözleşmede yapılacak işin yer teslimi öngörülmüş ise yerin teslim edildiği tarih, Sözleşmede yer teslim tarihi belirtilmemiş ise sözleşmede belirtilen işin başlangıç tarihi, Sözleşmede bunların hiçbiri belirtilmemiş ise sözleşme tarihi, İnşaat ve onarım işlerinde işin bitim tarihi; Geçici ve kesin kabule tabi olan işlerde geçici kabulün yapıldığını gösteren tutanağın onaylandığı tarih, Geçici ve kesin kabul usulüne tabi olmayan işlerde işin fiilen tamamlandığı veya fiilen bırakıldığı tarihtir. © BU DERS NOTLARI YAZARIN YAZILI İZNİ OLMAKSIZIN HİÇ BİR ŞEKİLDE ÇOĞALTILAMAZ VE TİCARİ AMAÇLA KULLANILAMAZ. VERGİ TEKNİĞİ (VERGİ USUL KANUNU) YMM KURS NOTLARI & A. MURAT YILDIZ-YMM SÖZLEŞMESİ UYARINCA BAŞLADIĞI YILDA BİTMESİ GEREKİRKEN ÇEŞİTLİ NEDENLERLE İNŞAATIN SONRAKİ YILDA DA DEVAM ETMESİ DURUMUNDA VERGİ KESİNTİSİ 18 sıra numaralı Maliye Bakanlığı Muhasebat Genel Tebliğine[1] göre, sözleşmesine göre yılı içerisinde bitirilmesi gereken inşaat ve onarma işinin, her ne sebeple olursa olsun yılı içerisinde bitirilemeyerek ek süre verilmesi ve bu sürenin ertesi yıla taşması halinde; Ek süre ile ilgili kararın verildiği tarihten, Ek süre verilmemiş olmakla birlikte işin bitiminin ertesi yıla taşması halinde ise, ertesi takvim yılı başından, itibaren ödenecek istihkak (hakediş) bedelleri üzerinden vergi kesintisi yapılması gerekir. Diğer taraftan, aynı yıl içerisinde bitirilmesi sözleşmeye bağlanan, ancak daha sonra her ne sebeple olursa olsun birden fazla takvim yılına taşan söz konusu işler dolayısıyla daha önce kesinti yapılmaksızın ödenmiş hak edişler için ayrıca kesinti yapılmasına gerek bulunmamaktadır. [1] 14.01.2003 tarih ve 24993 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır. VERGİ TEKNİĞİ (VERGİ USUL KANUNU) YMM KURS NOTLARI & A. MURAT YILDIZ-YMM BELLİ PARA İÇERMEYEN SÖZLEŞMENİN KONUSU İFA EDİLİP FATURAYA BAĞLANDIĞINDA DAMGA VERGİSİ (…) bedelin sözleşme düzenlendiği anda tespit edilememesi nedeniyle damga vergisinin aranılmaması gerekir. Ancak; bu sözleşmeye ilişkin bedelin sözleşme düzenlendikten sonra belirlenmesi veya sözleşmeye şerh konulması veya sözleşmeyi değiştiren bir kağıt düzenlenmesi (fatura, tahsilat makbuzu, ödemeye ilişkin belge vb.) halinde değişikliğin yapıldığı tarih itibariyle damga vergisini doğuran olay meydana geldiğinden bu tarih itibariyle söz konusu kağıtların nüsha adedi de göz önünde bulundurularak (…) damga vergisine tabi tutulması gerekmektedir. © BU DERS NOTLARI YAZARIN YAZILI İZNİ OLMAKSIZIN HİÇ BİR ŞEKİLDE ÇOĞALTILAMAZ VE TİCARİ AMAÇLA KULLANILAMAZ. VERGİ TEKNİĞİ (VERGİ USUL KANUNU) YMM KURS NOTLARI & A. MURAT YILDIZ-YMM MÜŞTEREK GENEL GİDERLER VE AMORTİSMANLARIN DAĞITILMASI GVK’nun 5024 sayılı Kanunla değişik 43. maddesine göre birden fazla takvim yılına sirayet eden inşaat ve onarma işlerinde veya bu işlerin diğer işlerle birlikte yapılması halinde müşterek genel giderler ve amortismanlar aşağıdaki esaslara göre dağıtılır; 1. Yıl içinde birden fazla inşaat ve onarma işinin birlikte yapılması halinde, her yıla ait müşterek genel giderler bu işlere ait harcama tutarlarının birbirine olan nispeti dahilinde; 2. Yıl içinde tek veya birden fazla inşaat ve onarma işinin bu madde kapsamına girmeyen işlerle birlikte yapılması halinde, her yıla ait müşterek genel giderler, bu işlere ait harcamalar ile diğer işlere ait satış ve hasılat tutarlarının birbirine olan nispeti dahilinde; 3. Birden fazla inşaat ve onarma işlerinde veya bu işlerle sair işlerde müştereken kullanılan tesisat, makine ve ulaştırma vasıtalarının amortismanları, bunların her işte kullanıldıkları gün sayısına göre. © BU DERS NOTLARI YAZARIN YAZILI İZNİ OLMAKSIZIN HİÇ BİR ŞEKİLDE ÇOĞALTILAMAZ VE TİCARİ AMAÇLA KULLANILAMAZ. VERGİ TEKNİĞİ (VERGİ USUL KANUNU) YMM KURS NOTLARI & A. MURAT YILDIZ-YMM ÖRNEK : Bir mükellef (X) ve (Y) olmak üzere iki ayrı yıllara yaygın inşaat işinin yanı sıra inşaat malzemesi satışı ile de uğraşmaktadır. Bu işlerin tamamı ile ilgili olarak 2015 yılında yapılan müşterek genel giderlerin toplamı 500.000 TL’dir. Mükellefin 2015 yılı faaliyetlerine ilişkin diğer bilgilere ise aşağıda yer verilmiştir. • İnşaat malzemesi satışından 2015 yılında elde edilen toplam hasılat 1.000.000 TL, satışa konu edilen inşaat malzemelerinin maliyet bedeli ise 875.000 TL’dir. • (X) İnşaat işi 15.05.2012 tarihinde başlamış olup, 2015 yılı sonu itibariyle henüz geçici kabulü yapılmamıştır. Bu işle ilgili 2015 yılında 3.000.000 TL harcama yapılmış, 3.800.000 TL hak ediş geliri elde edilmiştir. • (Y) İnşaat işi 10.08.2013 tarihinde başlamış olup, 2015 yılı sonu itibariyle henüz geçici kabulü yapılmamıştır. Bu işle ilgili 2015 yılında 6.000.000 TL harcama yapılmış, 5.700.000 TL hak ediş geliri elde edilmiştir. • Diğer taraftan 01.01.2015 tarihinde 182.500 TL bedelle satın alınan ve normal amortisman yöntemine göre %20 oranında amortisman ayrılan bir kamyon sırasıyla (X) İnşaat işinde 200 gün, (Y) İnşaat işinde 100 gün, satılan inşaat malzemelerinin taşınması işinde ise 65 gün kullanılmıştır. VERGİ TEKNİĞİ (VERGİ USUL KANUNU) YMM KURS NOTLARI & A. MURAT YILDIZ-YMM İŞİN ADI Amortisman Payı Gün Sayısı 182.500 x%20= 36.500 Dağıtıma Esas Hasılat/Harcama ORAN MÜŞ. GEN. (%) GİD. PAYI (X) İnşaat işi 200 20.000 HARC 3.000.000 % 30 150.000 (Y) İnşaat işi 100 10.000 HARC 6.000.000 % 60 300.000 65 6.500 HAS. 1.000.000 % 10 50.000 365 36.500 10.000.000 %100 500.000 İnş. Malz. Sat. Toplam İNŞ. MALZ. SATIŞ HASILATI SATILAN MALIN MALİYETİ G. SAFİ MAL SATIŞ KARI AMORTİSMAN PAYI MÜŞTEREK GENEL GİDER PAYI GELİR VERGİSİ MATRAHI 1.000.000 (875.000) 125.000 (6.500) (50.000) 68.500 © BU DERS NOTLARI YAZARIN YAZILI İZNİ OLMAKSIZIN HİÇ BİR ŞEKİLDE ÇOĞALTILAMAZ VE TİCARİ AMAÇLA KULLANILAMAZ. VERGİ TEKNİĞİ (VERGİ USUL KANUNU) YMM KURS NOTLARI & A. MURAT YILDIZ-YMM GİRİŞİM SERMAYESİ FONU 6322 Sayılı Kanunun 15. maddesi ile; Vergi Usul Kanunu’na 325 inci maddesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki 325/A maddesi eklenmiştir. “Girişim sermayesi fonu: MADDE 325/A- Sermaye Piyasası Kurulunun düzenleme ve denetimine tabi olarak Türkiye’de kurulmuş veya kurulacak olan girişim sermayesi yatırım ortaklıklarına sermaye olarak konulması veya girişim sermayesi yatırım fonu paylarının satın alınması amacıyla, ilgili dönem kazancından veya beyan edilen gelirden girişim sermayesi fonu ayrılabilir. Bu fon, kurum kazancının veya beyan edilen gelirin %10’unu ve öz sermayenin %20’sini aşamaz. Girişim sermayesi fonu olarak ayrılan tutarlar pasifte geçici bir hesapta tutulur. Mükelleflerce, fonun ayrıldığı yılın sonuna kadar girişim sermayesi yatırım ortaklıklarına veya girişim sermayesi yatırım fonlarına yatırım yapılmaması halinde, zamanında tahakkuk ettirilmeyen vergiler gecikme faizi ile birlikte tahsil edilir. Bu fon; amacı dışında herhangi bir suretle başka bir hesaba nakledilmesi, işletmeden çekilmesi, ortaklara dağıtılması, dar mükelleflerce ana merkeze aktarılması veya işin terki, işletmenin tasfiyesi, devredilmesi, bölünmesi ya da girişim sermayesi yatırım ortaklıklarının hisse senetlerinin veya girişim sermayesi yatırım fonu katılma paylarının elden çıkarılmasından itibaren altı ay içinde bu maddede belirtilen amaçla yeniden kullanılmaması halinde, bu işlemlerin yapıldığı veya sürenin dolduğu dönemde vergiye tabi tutulur. Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar Maliye Bakanlığınca belirlenir.” 224 VERGİ TEKNİĞİ (VERGİ USUL KANUNU) YMM KURS NOTLARI & A. MURAT YILDIZ-YMM GİRİŞİM SERMAYESİ FONU 1- “Girişim sermayesi fonları” büyüme potansiyeli olan veya kapasitesinin altında performans gösteren şirketlere ortak olup değerini artırdıktan sonra hisselerini satarak ekonomik kar yaratmayı amaçlayan girişimlerdir. Bu fonların ellerindeki kaynak uzun vadeli yatırım yapmak isteyen varlıklı kişi ve kuruluşların, özellikle emeklilik fonlarının sağladıkları sermaye ile oluşturuluyor. Bu sistemde uzman profesyoneller tarafından yönetilen fonlar, değerini artırabileceği şirketlere ortak oluyor, şirket idaresi ve stratejisinde gerekli değişiklikleri yapıyor ve şirketin değeri arttığında ise (genellikle 3 ya da 5 yıl sonra) hissesini satarak yatırımdan çıkılarak kazanç sağlanıyor. Girişim Sermayesi Fonu, SPK’ya uygun olarak kurulmuş girişim sermayesi yatırım şirketlerine sermaye olarak konulması veya girişim sermayesi fonu paylarının satın alınması suretiyle kullanılmak üzere ayrılan fon anlamındadır. 2- Şirket ayırdığı bu fonu, bilançosunun pasifinde özel ve geçici bir hesapta tutmakta ve ayırdığı yılın sonuna kadar girişim sermayesi yatırım fon ve ortaklarına yatırım yapmakta kullanmaktadır. 3- Ayrılan fon beyan edilen gelirin %10’unu ve öz sermayenin %20’sini aşmamaktadır. Bu durumda örneğin kurumlar vergisine tabi karı 10 milyon ve öz sermayesi 15 milyon TL olan bir kurum veya gerçek kişi 10 milyonun %10’u olan 1 milyon TL fon ayırabilecektir. Her ne kadar bu fon öz sermayenin %20’sinden az ise de fonun hem %10 ve hem %20 şartlarını yerine getirmesi gerektiğinden ayrılabilir fon tutarı 1 milyon TL ile kısıtlı kalacaktır. Söz konusu fon örneğin 2012 yılında ayrılmışsa, bu yılın sonuna kadar girişim sermayesi yatırım şirketi sermayesine veya girişim sermayesi yatırım fonu paylarına yatırılmak 225 zorundadır. VERGİ TEKNİĞİ (VERGİ USUL KANUNU) YMM KURS NOTLARI & A. MURAT YILDIZ-YMM GİRİŞİM SERMAYESİ FONU 4- Ayrılan fonun yatırımda kullanılmaması halinde zamanında tahakkuk ettirilemeyen vergiler gecikme faizi ile birlikte tahsil edilecektir. 5- Fonun amaç dışında başka bir hesaba aktarılması, işletmeden çekilmesi, ortaklara dağıtılması, dar mükelleflerce ana merkeze aktarılması veya işin terki, şirketin tasfiyesi, devredilmesi, bölünmesi hallerinde bu işlemlerin yapıldığı dönemde vergiye tabi tutulmaktadır. Yatırımın yapılmış olması ve edinilmiş olan hisse senetleri veya katılma paylarının elden çıkarılması halinde fonun tekrar aynı maliyetle yatırım için 6 ay içinde kullanılması icap etmektedir. Şayet 6 aylık süre içinde yatırım yapılmazsa sürenin doğduğu dönemde vergiye tabi tutulacaktır. 6- 6322 sayılı Kanun’un 9’uncu maddesiyle GVK’nun 89. maddesine eklenen 12’nci bent ile gerçek kişiler tarafından beyan edilen gelirlerinin %10’unu aşmayan Girişim Sermayesi Fonunun vergiye tabi kardan düşülebileceği hükme bağlanmıştır. Ayrılan fonun pasifte bir fon hesabında tutulmasının öngörülmüş olması karşısında söz konusu indirimden yalnızca bilanço usulüne göre defter tutan gerçek kişilerin yararlanabileceği sonucuna varılmaktadır. 7- 6322 sayılı Kanun’un 34’üncü maddesiyle Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 5/a maddesi değiştirilmiş, tam mükellefiyete tabi girişim sermayesi yatırım fonu katılma payları ile girişim sermayesi yatırım ortaklıklarının hisse senetlerden elde edilecek kar paylarının iştirak istisnasından yararlandırılarak kurumlar vergisine tabi tutulamayacağı hükme bağlanmıştır. Yine Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 10’uncu maddesine eklenen (g) bendi ile Girişim Sermayesi Fonu olarak ayrılan tutarların beyan edilen gelirlerin %10’unu aşmayan kısmının kurumlar vergisi matrahından indirilmesi hükme bağlanmıştır. 226 VERGİ TEKNİĞİ (VERGİ USUL KANUNU) YMM KURS NOTLARI & A. MURAT YILDIZ-YMM MALİYE BAKANLIĞI MUKTEZALARI VE GÜNCEL VERGİ İNCELEMELERİ ÇERÇEVESİNDE DÖNEM SONU İŞLEMLERİNE İLİŞKİN ÖZELLİKLİ KONULAR A. Murat YILDIZ Yeminli Mali Müşavir www.yildizymm.com.tr MAYIS 2016 © BU DERS NOTLARI YAZARIN YAZILI İZNİ OLMAKSIZIN HİÇ BİR ŞEKİLDE ÇOĞALTILAMAZ VE TİCARİ AMAÇLA KULLANILAMAZ. 227 VERGİ TEKNİĞİ (VERGİ USUL KANUNU) YMM KURS NOTLARI & A. MURAT YILDIZ-YMM 1- YAP İŞLET DEVRET MODELİNDE YAPILAN SÖZLEŞMELERDE DEĞERLEME VE BELGE DÜZENİ Şirketler ile arsa sahibi şahıslar arasında "yap işlet devret sözleşmesi kapsamında inşa edilecek binayı, tamamlanmasından itibaren sözleşme süresi doluncaya kadar kullanılması ve sözleşme bitiminde binanın arsa sahiplerine bedelsiz olarak teslim edilmesine" ilişkin olarak imzalanan sözleşmeler vergisel boyutuyla bir çok tartışmayı ve farklı uygulamayı da beraberinde getirmektedir. Bu kapsamda sözleşme süresince arsa sahiplerine nakdi ve ayni kira ödemesinde bulunulmadığından; Şirket tarafından gelir vergisi kesintisi yapılıp yapılmayacağı, Sözleşme süresinin sonunda bina devredilirken arsa sahibinin elde ettiği gayrimenkul sermaye iradı hesabında şirketin inşaat için yapmış olduğu harcama miktarını mı yoksa emsal bedeli mi esas alacağı, Şirket tarafından yapılan inşaat harcamalarının özel maliyet bedeli kapsamında mı yoksa bir başka biçimde mi giderleştirileceği, ilk akla gelen sorulardır. VERGİ TEKNİĞİ (VERGİ USUL KANUNU) YMM KURS NOTLARI & A. MURAT YILDIZ-YMM Buna göre; Şirket ile arsa sahibi şahıslar arasında akdedilen sözleşmeye istinaden bina inşa edilmesi için yapılan harcamaların özel maliyet bedeli olarak dikkate alınması mümkün bulunmayıp, sözleşmeye göre yapılan tesislerin tamamlanıp cins tashihinin yapıldığı veya fiilen kullanılmaya başlandığı tarih itibarıyla, şirketçe sözleşmeye konu arsa üzerine bina yapılarak söz konusu şahıslara teslim edildiğinin kabul edilmesi, Sözleşmeye istinaden arsa sahiplerine bina yapım hizmeti verilmek suretiyle inşa edilen bina için yapılan harcamaların emsale uygun belirlenen bir kâr marjı ile arsa sahibi şahıslara fatura edilerek bina yapım hizmeti karşılığı alacak olarak kayıtlara intikal ettirilmesi ve yapım hizmeti nedeniyle oluşan kazancın da kurum kazancına dahil edilerek vergilendirilmesi, Şirket ile arsa sahipleri arasında yapılan sözleşme hükümleri dikkate alındığında, sözleşme süresinin sonuna kadar binanın kullanım hakkı şirkete ait olduğundan şirket tarafından fatura edilen ve alacak olarak kayıtlara intikal ettirilen tutarın, binanın kullanılmaya başlandığı tarihi müteakip kalan kira süresine bölünmek suretiyle hesaplanan kısmının ilgili yıllar itibariyle alacak tutarından düşülerek safi kurum kazancının tespitinde Gelir Vergisi Kanununun 40 ıncı maddesinin birinci fıkrasının (1) numaralı bendi uyarınca ilgili yıllar itibarıyla kira gideri olarak dikkate alınması, VERGİ TEKNİĞİ (VERGİ USUL KANUNU) YMM KURS NOTLARI & A. MURAT YILDIZ-YMM Şirketçe ilgili yıllar itibarıyla kira gideri olarak dikkate alınan tutarların arsa sahibi şahıslara hesaben yapılan kira ödemesi olarak kabul edilmek suretiyle bu tutarlar üzerinden Gelir Vergisi Kanununun 94 üncü maddesine göre gelir vergisi kesintisi yapılması; arsa sahibinin kurumlar vergisi mükellefi veya gerçek usulde gelir vergisi mükellefi olması halinde ise elde edilen kira gelirleri ilgili dönem kurumlar vergisi veya gelir vergisi beyannamesi ile beyan edileceğinden vergi kesintisi yapılmaması, Gelir Vergisi Kanununun 72 nci maddesinin dördüncü fıkrası uyarınca, mülk sahibinin şirkete olan borcundan yıllar itibariyle mahsup edilen tutarlar tahsil hükmünde olduğundan, anılan Kanunun 86 ncı maddesinin birinci fıkrasının (1/c) bendinde yer alan haddin (2014 yılı için 27.000 TL) aşılması halinde, gerçek kişiler tarafından elde edilen ve kesinti yoluyla vergilendirilmiş olan söz konusu kira gelirlerinin beyan edilmesi, Diğer yandan, anılan sözleşme kapsamında gerçekleştirilen işlemlerin ilişkili kişilerle yapılması halinde Kurumlar Vergisi Kanununun 13 üncü maddesinde yer alan hükümlere uyulması, gerekmektedir. * Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığı İstanbul VDB'nca verilen 07/08/2013 tarih ve 62030549-120[94-2013/391]1213 sayılı mukteza. VERGİ TEKNİĞİ (VERGİ USUL KANUNU) YMM KURS NOTLARI & A. MURAT YILDIZ-YMM 2- YAP-İŞLET-DEVRET MODELİ ÇERÇEVESİNDE KURULAN, BELİRLİ BİR SÜRE İŞLETİLEN TESİSLERİN İŞLETME SÜRESİ SONUNDA İLGİLİ KURUMA DEVRİNDE KDV 08.08.2011 tarih ve 60 no’lu KDV Sirkülerinin 1.5. numaralı bölümüne göre; KDV Kanununun 27/1 inci maddesinde, bedeli bulunmayan veya bilinmeyen işlemler ile bedelin mal, menfaat, hizmet gibi paradan başka değerler olması halinde matrahın, işlemin mahiyetine göre emsal bedeli veya emsal ücreti olduğu, 27/2 nci maddesinde bedelin emsal bedeline veya emsal ücretine göre açık bir şekilde düşük olduğu ve bu düşüklüğün mükellefçe haklı bir sebeple açıklanamadığı hallerde de matrah olarak emsal bedeli veya emsal ücretinin esas alınacağı, hükmüne yer verilmiştir. 3996 sayılı Kanun kapsamındaki yap-işlet-devret modelinde; ilgili kurumca süre sonunda tesisin kendisine devri karşılığında işleticiye doğrudan bir bedel ödenmemektedir. Bir finansman türü olan bu modelde işletici tesisin devrine ilişkin bedeli, tesisi sözleşme ile öngörülen süre içinde işletmek suretiyle elde ettiği kazanç ile karşılamaktadır. Bu çerçevede, yap-işlet-devret modelinde, süre sonunda tesisin işletici tarafından ilgili kuruma tesliminde emsal bedel üzerinden KDV aranılmayacaktır. VERGİ TEKNİĞİ (VERGİ USUL KANUNU) YMM KURS NOTLARI & A. MURAT YILDIZ-YMM 2- SERMAYE AZALTIMI İŞLEMLERİNİNİN VERGİSEL BOYUTU Şirketlerce yapılacak sermaye azaltımı işlemlerinde; öncelikle sermayeye eklenmiş olan enflasyon düzeltmesi farklarının, yeniden değerleme değer artış fonunun, iştirakler yeniden değerleme artışlarının ve maliyet artış fonunun, daha sonra ise gayrimenkul satış kazancı ile diğer istisna kazançlardan kaynaklanan fonların ve geçmiş yıl kârlarının işletmeden çekildiğinin kabulü gerekmekte olup azaltılan sermaye tutarı bunların toplam tutarından fazla ise fazlalığın, şirket ortakları tarafından nakit olarak konulan sermayeden kaynaklandığı kabul edilecektir. Bu açıklamalar çerçevesinde; 1- Ödenmiş sermayenin yeniden değerleme artış fonlarının sermayeye ilave edilmesinden kaynaklanan kısmının sermaye azaltımına konu edilmesi halinde, sermaye azaltımına konu edilen tutar üzerinden Vergi Usul Kanununun Mülga mükerrer 298 inci maddesinin "Yeniden Değerleme" başlıklı bölümünün birinci fıkrası uyarınca kurumlar vergisi ve kâr payı dağıtımına bağlı vergi kesintisi hesaplanarak ödenecektir. VERGİ TEKNİĞİ (VERGİ USUL KANUNU) YMM KURS NOTLARI & A. MURAT YILDIZ-YMM 2- Daha önce sermayeye eklenmiş olan enflasyon düzeltme farklarının, sermaye azaltımına gidilmesi nedeniyle işletmeden çekilmiş sayılması ve işletmeden çekilen bu tutarların öncelikle kurumlar vergisine, vergi sonrası dağıtılan kazancın da kâr dağıtımına bağlı vergi kesintisine tabi tutulması gerekmektedir. 3/a- Ödenmiş sermayenin kurumlar vergisinden istisna edilen ve sermayeye ilave edilen gayrimenkul satış kazancından kaynaklanan kısmının sermaye azaltımına konu edilmesi halinde, söz konusu kazancın sermaye hesabında kalması için aranılan yasal süre olan beş yıllık sürenin dolmasından sonra yapılması halinde, sermaye azaltımı yoluyla işletmeden çekilen bu tutar için kurumlar vergisi hesaplanmayacak, ancak kar dağıtımına bağlı vergi kesintisine tabi tutulacak, ancak geçmiş yıl veya cari dönem zararlarına mahsubu nedeniyle de vergi kesintisi yapılmayacaktır. 3/b- Sermaye azaltımının Kurumlar Vergisi Kanununun 5 inci maddesinin birinci fıkrasının (e) bendi kapsamında istisna edilen kazançtan (beş yıllık süre içinde) karşılanması halinde, istisna kazanç işletmeden çekilmiş sayılacağından, istisna dolayısıyla zamanında tahakkuk ettirilmeyen vergilerin ziyaa uğramış sayılarak Vergi Usul Kanunu uyarınca vergi ziyaı cezası ve gecikme faizi ile birlikte tahsil edilecek ve kar dağıtımı hükümleri çerçevesinde ortakların statüsüne göre vergi kesintisi yapılacaktır. VERGİ TEKNİĞİ (VERGİ USUL KANUNU) YMM KURS NOTLARI & A. MURAT YILDIZ-YMM 4- Ödenmiş sermayenin yasal veya olağanüstü yedek akçenin sermayeye ilave edilmesinden kaynaklanan kısmının kâr dağıtımına bağlı vergi kesintisine tabi tutulması, yedeklerin geçmiş yıl veya cari dönem zararlarına mahsubu suretiyle sermaye azaltımına konu edilmesi halinde ise kâr payı dağıtımı olarak değerlendirilmeyeceğinden vergi kesintisi yapılmaması gerekmektedir. 5- Daha önceki yıllarda şirket sermayesine eklenen geçmiş yıl karlarının sermaye azaltımı dolayısıyla ortaklara dağıtılması durumunda kar dağıtımına bağlı vergi kesintisi yapılacaktır. 6- Sermaye azaltımının, ortaklar tarafından nakden veya aynen yapılan ödemelerden karşılanması halinde, ortakların esas olarak işletmeye koydukları sermayeyi Türk Ticaret Kanunu hükümleri çerçevesinde geri almış olmaları nedeniyle mükellefiyet statüsüne bakılmaksızın vergilendirme işlemi yapılmayacaktır. Şirket ortakları tarafından nakden veya aynen konulan sermaye ticari kazancın bir unsuru olmadığından, sermaye azaltımına konu edilen tutar üzerinden vergi kesintisi de yapılmayacaktır. Gelir İdaresi Başkanlığı İstanbul VDB’nın 05/12/2012 tarih 62030549-125 [9-2012/ 58]-3132 sayılı muktezası. Gelir İdaresi Başkanlığı İzmir VDB’nın 17/08/2012 tarih B.07.1.GİB.4.35.16.01-176300- 791 sayılı muktezası. Gelir İdaresi Başkanlığı İzmir VDB’nın 08/08/2012 tarih B.07.1.GİB.4.35.16.01-125-741 sayılı muktezası. VERGİ TEKNİĞİ (VERGİ USUL KANUNU) YMM KURS NOTLARI & A. MURAT YILDIZ-YMM 3- ŞİRKET BİLANÇOSUNA KAYITLI DURAN VARLIKLARIN PİYASA DEĞERİ İLE DEĞERLEMESİ SONUCUNDA OLUŞAN ARTIŞIN ÖZEL FON HESABINA ALINIP ALINAMAYACAĞI Uygulamada şirketler bilançolarının gerçeği yansıtması, kredibilitelerini yükseltmek ve ihalelere girebilmek için gerekli rasyo değerlerini tutturabilmek gibi amaçlarla zaman zaman envanterlerine kayıtlı arsa, arazi ve bina gibi duran varlıklarının piyasa değerlerini bilirkişi marifetiyle yargı organlarına ya da yetkili değerleme şirketlerine değerletmek suretiyle değerleme sonucunda tespit edilen değer ile muhasebe kayıtlarında yer alan değer arasında doğan olumlu farkı özel fon hesabına kaydetmek yolunu seçmektedirler. Konuya ilişkin olarak Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığı İstanbul VDB’nca verilen 25/8/2011 tarih ve B.07.1.GİB.4.34.19.02-019.01-1358 sayılı muktezada özetle bu işlemin mümkün olamayacağı aşağıdaki şekilde gerekçelendirilmiştir. “5024 sayılı Kanunla getirilen ve Vergi Usul Kanunu'nun mükerrer 298'inci maddesinde yer alan enflasyon düzeltmesi işlemi ile yeniden değerleme müessesesi kaldırılmış olup, kanun maddesinde yer alan şartları haiz mükellefler enflasyon düzeltmesi haricinde başka bir değerleme işlemi yapamayacaklardır. Bu nedenle, aktife kayıtlı bulunan fabrika binasının bilanço değerine herhangi bir şekilde yeniden değerleme yaptırılması halinde bu işlemin vergi usul mevzuatı açısından değerleme işlemi olarak kabul edilmesi mümkün değildir. Öte yandan, bilançonun aktifinde yer alan fabrika binasının değerinin Asliye Ticaret Mahkemesi veya gayrimenkul değerleme şirketlerince vb. şekilde yeniden tespit edilmesi halinde ortaya çıkan farkların bilançonun dipnotlarında sadece bilgi amaçlı gösterilmesi mümkün bulunmaktadır. Yukarıdaki açıklamalara göre, iktisadi işletmelere dahil gayrimenkullerin maliyet bedeli ile değerlenmesi esas olup, piyasa fiyatıyla değerleme yapılamayacağından, değerleme sonucu sermayeye ilavesi gereken bir fonun ortaya çıkması da söz konusu olamayacaktır.” VERGİ TEKNİĞİ (VERGİ USUL KANUNU) YMM KURS NOTLARI & A. MURAT YILDIZ-YMM 4- SERMAYE TAMAMLAMA DEĞERLENDİRİLMESİ VEYA ZARAR TELAFİ FONLARININ 6102 sayılı TTK’nun 376. maddesi hükmüne göre; Sermayenin kaybı, borca batık olma durumu; Son yıllık bilançoya göre, sermaye ile kanuni yedek akçeler toplamının üçte ikisinin zarar sebebiyle karşılıksız kaldığı anlaşıldığı takdirde, derhâl toplantıya çağrılan genel kurul, sermayenin üçte biri ile yetinme veya sermayenin tamamlanmasına karar vermediği takdirde şirket kendiliğinden sona erer. Gerekçe: Son yıllık bilânçodan, zararlar sebebiyle sermaye ile kanunî yedek akçeler toplamının üçte ikisinin karşılıksız kaldığı anlaşıldığı takdirde, yönetim kurulunun çağrısı üzerine genel kurul iki karardan birini alabilir. Bu iki karardan birini almamışsa anonim şirket sona erer. (1)Sermayenin Üçte Biri İle Yetinme, yani sermayenin azaltılıp zararın bünye dışına atılması; (2) Tamamlama; Azaltılan sermaye kadar veya ondan fazla sermaye artırımı yapılması veya bilânço açıklarının pay sahiplerinin tümünce veya bazı pay sahipleri tarafından kapatılması ya da bazı alacaklıların alacaklarını silmesidir. Bu ek yüküm ne sermaye konulması ne de borç verilmesi olmayıp karşılıksızdır. VERGİ TEKNİĞİ (VERGİ USUL KANUNU) YMM KURS NOTLARI & A. MURAT YILDIZ-YMM SERMAYE TAMAMLAMA VEYA ZARAR TELAFİ FONLARININ DEĞERLENDİRİLMESİ Yeni TTK’nın 376’ncı maddesinde yapılan düzenleme ile sermayenin tamamlanması ile kastedilen husus, maddenin gerekçesinde de belirtildiği üzere, sermayenin; Azaltılan sermaye kadar veya ondan fazla sermaye artırımı yapılması, Bilanço açıklarının pay sahiplerinin tümünce veya bazı pay sahipleri tarafından kapatılması, Bazı alacaklıların alacaklarını silmesi kastedilmektedir. Ancak Maliye Bakanlığı iştirak edilen şirkete yapılan sermaye tamamlama fonu ödemelerinin ödendiği iştirakçe gelir yazılarak vergilendirilmesi görüşündedir. Bu çerçevede, sermaye tamamlama fonu adı altında ödenen tutarların, iştirak edilen şirket tarafından Türk Ticaret Kanunu hükümleri kapsamında sermayeye ilave edilmediğinden, iştiraklerin maliyet bedeline eklenmesi ya da Gelir Vergisi Kanununun 40 ıncı ve Kurumlar Vergisi Kanununun 8 inci maddesinde sayılan giderler kapsamına da girmediğinden, gider yazılması veya zarar olarak dikkate alınması mümkün bulunmamaktadır. Sermaye tamamlama fonunun ödendiği iştirakin ise söz konusu tutarların sermayeye ilave edilmemesi ve vergi mevzuatında bir istisna hükmü bulunmaması nedeniyle, bu tutarları kurum kazancına dâhil etmesi gerekmektedir. (Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığı'nca verilen 01/06/2012 tarih ve B.07.1.GİB.0.06.49-010.01-11 sayılı ile mukteza.) VERGİ TEKNİĞİ (VERGİ USUL KANUNU) YMM KURS NOTLARI & A. MURAT YILDIZ-YMM 5- ORTAKLAR CARİ - KASA HESABI İÇİN 6111 VE 6552 SAYILI KANUNDAN YARARLANILMASI SONUCU MEYDANA GELEN ZARARLARIN, YEDEK AKÇELERDEN VE GEÇMİŞ YIL KÂRINDAN MAHSUP EDİLMESİNİN VERGİSEL SONUÇLARI Gerek 6111 sayılı Kanunun 11 inci maddesi gerekse 6552 sayılı Kanunun 74 üncü maddesi kapsamında kayıtlarda yer aldığı halde işletmede bulunmayan kasa mevcudu ve ortaklardan alacaklar bakiyeleri mükelleflerce beyan edilmek %3 oranında vergi yüküne katlanmak koşuluyla "Diğer Olağan Dışı Gider ve Zararlar" hesabına kaydedilerek yok edilmiş ve yok edilen tutarlar beyannamede kanunen kabul edilmeyen gider olarak kurum kazancına eklenmiştir. Diğer taraftan bu Kanunlar kapsamında kayıtların düzeltilmesi nedeniyle ortaya çıkan zararın, izleyen yıllarda kurum kazancından indirim konusu yapılması da söz konusu değildir. Bu kapsamda Maliye Bakanlığı’nca verilen muktezalarda 6111 sayılı Kanunun 11/2 inci maddesi kapsamında kayıtların düzeltilmesi nedeniyle "Diğer Olağan Dışı Gider ve Zararlar" hesabına kaydedilen tutarlar gerçek anlamda ticari bir zarar niteliği taşımadığından; söz konusu zararın, geçmiş yıl kârlarından veya yedek akçelerden mahsup edilmesi halinde, bu mahsup işlemi kâr dağıtımı olarak değerlendirilecek ve mahsubu yapılan tutar üzerinden de kâr dağıtımına bağlı vergi kesintisi yapılacaktır.* Benzer bir biçimde 6552 Sayılı Kanuna ilişkin Tebliğin II/A bölümünde, “mükelleflerce kâr dağıtımı yapılması halinde, ticari bilanço açısından dağıtılabilir ticari kâr tutarı, 6552 sayılı Kanunun 74 üncü maddesi kapsamında beyan edilen ve “689 Diğer Olağandışı Gider ve Zararlar” hesabı altında muhasebeleştirilen tutarlar dikkate alınmaksızın tespit olunacaktır.” denilmektedir. Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığı İzmir VDB'nca verilen 12/03/2013 tarih ve 84098128-125[15-2012/9]-145 sayılı mukteza ile Antalya VDB'nca verilen 14/05/2013 tarih 49327596-125[KVK.2012.ÖZ.32]-114 sayılı mukteza.238 VERGİ TEKNİĞİ (VERGİ USUL KANUNU) YMM KURS NOTLARI & A. MURAT YILDIZ-YMM 5- İHRACAT FATURASI TARİHİ İLE FİİLİ İHRAÇ TARİHİNDE YIL FARKLILAŞMASI OLMASI Gelirin elde edildiği dönemin tespiti açısından ihracat işlemlerinde vergiyi doğuran olay, malın sevkine ilişkin işlemlerin bitirildiğini ifade eden intaç tarihinde değil, malın gümrük bölgesinden çıktığı tarihte vukuu bulmaktadır. Bu durumda, ihracattan doğan kazancının malın gümrük bölgesinden çıktığı tarih esas alınarak dönem kazancı ile ilişkilendirilmesi gerekir. Diğer taraftan, KDV Kanunu açısından ihracat tesliminin gerçekleştiği tarih, malın Türkiye Cumhuriyeti gümrük hattından geçerek bir dış ülkeye vasıl olduğu tarihi gösteren gümrük beyannamesinin kapanma tarihidir. Diğer bir ifade ile mal ihracatlarında KDV ihracat istisnası bakımından vergiyi doğuran olay, gümrük beyannamesinin kapanış tarihinde meydana gelmektedir. Kapanış tarihi, ihracat bedellerine ilişkin istisnanın beyan edileceği dönemin tespiti bakımından önem taşımaktadır. Bu durumda, ihracat bedeli dövizlerin, malların ihraç edildiğini gösteren gümrük beyannamesi kapanış tarihindeki T.C. Merkez Bankası cari alış kuru (döviz alış kuru) üzerinden TL’ye çevrilerek, bu tarihin ait olduğu ay KDV beyannamesinde beyan edilmesi gerekmektedir. Örneğin; Fatura düzenlenerek gümrük çıkış beyannamesi 20.12.2014 tarihinde açılan malların 07.01.2015 tarihinde fiilen ihraç edilmesi ve gümrük çıkış beyannamesi kapatılması halinde; ihracat geliri GVK ve KVK yönünden 2015 yılının geliri olacak, KDV istisnası da 2015 Ocak KDV beyannamesi ile beyan edilecektir. * Gelir İdaresi Başkanlığı İstanbul VDB’nın 22/09/2010 tarih ve B.07.1.GİB.4.34.19.02-019.01-364 sayılı muktezası. VERGİ TEKNİĞİ (VERGİ USUL KANUNU) YMM KURS NOTLARI & A. MURAT YILDIZ-YMM 7- BAĞIŞLANACAK DEVLET HASTANESİ ve OKUL İNŞAATI İÇİN YAPILACAK HARCAMALARIN HANGİ DÖNEM BEYANNAMESİ ÜZERİNDE İNDİRİM KONUSU YAPILACAĞI 1 seri no.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliğinin "10.3.2 Bağış ve yardımlar" başlıklı bölümünde ayrıntılı açıklamalarda bulunulmuştur. Tebliğin "10.3.2.2.4 Bağış ve Yardımların Belgelendirilmesi" başlıklı bölümünün son paragrafında "Kamu kurum ve kuruluşları ile imzalanan protokol gereğince kamu arazisi üzerine okul yaptırılması halinde, söz konusu okul inşasına ilişkin olarak yapılan harcamalar, harcamanın yapıldığı yıla ilişkin kazancın tespitinde indirim konusu yapılabilecektir." açıklamalarına yer verilmiştir. Tebliğin "10.3.2.2.4" bölümünde yapılan açıklama kamu arazisi üzerine yaptırılan hastane inşasını da kapsamakta olup önemli olan husus inşa edilen tesisin kamu arazisi mi yoksa kendi arazisine mi yapıldığıdır. Zira, kendi arazisi üzerine inşa edilen tesisler için yapılan harcamalar, tesisin tamamlanıp ilgili kamu kurumuna teslim edildiği yılın kazancından indirilebilmektedir. Ancak, bağışın yapıldığı dönemde faaliyetinizin zararla sonuçlanmış olması veya kurum kazancınızın yetersiz olması durumunda indirilemeyen bağış tutarının daha sonraki yıllarda indirim konusu yapılması veya zarar olarak devretmesi mümkün değildir. Gelir İdaresi Başkanlığı BMVDB’nın 28/06/2011 tarih ve B.07.1.GİB.4.99.16.02-KVK-6-52 sayılı muktezası. 240 VERGİ TEKNİĞİ (VERGİ USUL KANUNU) YMM KURS NOTLARI & A. MURAT YILDIZ-YMM 8. HİBE DESTEKLERİN VERGİLENDİRİLMESİ ISO 14001:2004 VE ISO 9001:2008 BELGELERİNİN ALINMASI SIRASINDA YAPILAN GİDERLERİNİN DESTEKLENMESİ İÇİN DESTEKLEME VE FİYAT İSTİKRAR FONUNDAN ALINAN TUTARIN VERGİLENDİRİLMESİ ISO 14001:2004 ve ISO 9001:2008 belgelerinin alınması sırasında mükellef kurumca yapılan harcamaların kurum kazancınızın tespitinde gider olarak dikkate alınması mümkün olup, Destekleme ve Fiyat İstikrar Fonundan kuruma ödenen tutarlarında kurum kazancına dahil edilmesi gerekmektedir.(1) KIRSAL KALKINMA YATIRIMLARININ DESTEKLENMESİ PROGRAMI ÇERÇEVESİNDE ALINAN HİBENİN KURUM KAZANCININ TESPİTİNDE DİKKATE ALINIP ALINMAYACAĞI Kurumun ticari faaliyetiyle ilgili olarak "Kırsal Kalkınma Yatırımlarının Desteklenmesi Programı Çerçevesinde Tarıma Dayalı Yatırımların Desteklenmesi Tebliği" kapsamında yapılan "V. Etap Ekonomik Yatırımlar" için hibe olarak aldığı destek tutarını kurum kazancının tespitinde gelir unsuru olarak dikkate alması gerekmektedir. (2) (1) Gelir İdaresi Başkanlığı İstanbul VDB’nın 25/8/2011 tarih ve B.07.1.GİB.4.34.16.01-KVK 6-1432 sayılı24 muktezası. 1 VERGİ TEKNİĞİ (VERGİ USUL KANUNU) YMM KURS NOTLARI & A. MURAT YILDIZ-YMM TEKNOLOJİ GELİŞTİRME BÖLGELERİNDE YAPILAN AR-GE FAALİYETİNE YÖNELİK ALINAN HİBELERİN VERGİLENDİRİLİP VERGİLENDİRİLMEYECEĞİ Teknokentte faaliyette bulunan mükelleflerce TUBİTAK'tan geri ödemesiz olarak alınan destek tutarının alındığı yılın kurum kazancına dahil edilmesi ve 4691 sayılı Kanunun geçici 2 inci maddesine istinaden de vergiden istisna edilmesi gerekmektedir. (3) KOSGEB'İN GERİ DÖNÜŞÜMSÜZ OLARAK SAĞLADIĞI DESTEKLER KOSGEB tarafından nitelikli eleman istihdamı ve yurtiçi fuarları finansal programı gibi geri dönüşümsüz olarak firmalara yapılan ödemelerin kurum kazancına dahil edilmesi gerekmektedir. (3) Gelir İdaresi Başkanlığı Ankara VDB’nın 15/09/2010 tarih ve B.07.1.GİB.4.06.16.01-2010-KVK-10-1-572 sayılı muktezası. 242 243 2 4 3 VERGİ TEKNİĞİ (VERGİ USUL KANUNU) YMM KURS NOTLARI & A. MURAT YILDIZ-YMM 9- ORTAK VEYA ORTAKLA İLİŞKİLİ KİŞİLERDEN TEMİN EDİLEN BORÇLANMALARDA, ÖRTÜLÜ SERMAYE VE TRANSFER FİYATLANDIRMASI HÜKÜMLERİNİN BİRLİKTE DEĞERLENDİRİLMESİ Kurumların ortak veya ortakla ilişkili kişilerden yapmış oldukları borçlanmalarda; emsal faiz oranının uygulanmasını gerektiren transfer fiyatlandırması hükümleri ile borcun faizini gider kabul etmeyen örtülü sermaye hükümlerinin çeliştiği ve/veya çakıştığı izlenimi doğuyorsa da aslında hükümler birbirini tamamlamaktadır. Örtülü sermayede, öz sermayenin üç katını aşan borç, ödünç para olarak kabul edilmeyerek örtülü (gizli) sermaye sayılmıştır. Bu durumda, ortak veya ortakla ilişkili kişilerden temin edilen borçlarda örtülü sermaye hükümleri öncelikli hüküm olarak değerlendirilecek ve örtülü sermaye kapsamında olmayan borçlanmalar (gerçek borçlanmalar) içinse örtülü kazanç hükümleri uygulanabilecektir. Yasa hükmü ile örtülü (gizli) sermaye niteliğini kazanan borçlanmaların, borç olarak kabul edilmesi ve örtülü kazanç hükümleri gereğince emsal faiz oranının uygulanması mümkün olmayacaktır. Bu nedenle, ortak veya ortakla ilişkili kişilerden alınan borçların öncelikle 12. maddede yer alan örtülü sermaye hükümleri çerçevesinde değerlendirilmesi; örtülü sermaye kapsamında olduğu tespit edilen borçlara ilişkin örtülü sermaye faizlerinin tamamının reddedilmesi, örtülü sermaye niteliğinde olmayan borçlar içinse emsale göre hesaplanan faiz farkının dikkate alınması suretiyle hesaplanan örtülü kazancın kurum matrahından indiriminin kabul edilmemesi gerekmektedir. 2 4 4 244 VERGİ TEKNİĞİ (VERGİ USUL KANUNU) YMM KURS NOTLARI & A. MURAT YILDIZ-YMM ÖRNEK: Dönem Başı Özsermaye = 100 br. Ortaktan alınan borç = 400 br. 400 br - Örtülü Sermaye = 100 br. 300 br - 200 br - TFYÖKD kapsamında değerlendirilecek kısım = 300 br. 100 br - © BU DERS NOTLARI YAZARIN YAZILI İZNİ OLMAKSIZIN HİÇ BİR ŞEKİLDE ÇOĞALTILAMAZ VE TİCARİ AMAÇLA KULLANILAMAZ. 245 VERGİ TEKNİĞİ (VERGİ USUL KANUNU) YMM KURS NOTLARI & A. MURAT YILDIZ-YMM EMSALİNDEN YÜKSEK FAİZ ÖDENMESİ Ortak veya ortakla ilişkili kişiden alınan borçlar için emsalinden yüksek oranda faiz ödenmesi halinde, yapılan borçlanma işlemine ilişkin olarak örtülü sermaye ve transfer fiyatlandırması hükümlerinin birlikte çalıştırılması gerekir. Buna göre, örtülü sermaye yönünden; yapılan borçlanmanın örtülü sermaye sayılan (dönem başı öz sermayesinin üç katını aşan) kısmına isabet eden faiz giderinin reddedilmesi gerekir. Transfer fiyatlandırması yönündense, söz konusu borcun örtülü sermaye sayılmayan, başka bir ifadeyle gerçek borçlanma olarak kabul edilen kısmına isabet eden emsal fiyat farkının örtülü kazanç dağıtımı olarak kabul edilmesi gerekir. ÖRNEK (Emsalinden Yüksek Faiz Ödenmesi) (A) Kurumunun dönem başı öz sermayesi 100 br. olup, ortağı Bay (B)’den yapmış olduğu borçlanmaya ilişkin bilgiler aşağıdaki gibidir. Alınan borç tutarı Ödenen faiz : 400 br. : 80 br (%20) Emsal faiz : 40 br (%10) Yukarıdaki verilere göre, Örtülü sermaye [400 – (100 x 3)=] 100 br. Örtülü sermayeye isabet eden faiz gideri = (80/4=) 20 br. (KKEG) Örtülü olarak dağıtılan kazanç = (400-100=) 300 br. borca isabet eden ödenen faiz/emsal faiz farkı olan (60-30=) 30 br. olarak hesaplanacaktır. 246 VERGİ TEKNİĞİ (VERGİ USUL KANUNU) YMM KURS NOTLARI & A. MURAT YILDIZ-YMM EMSALİNDEN DÜŞÜK FAİZ ÖDENMESİ Ortak veya ortakla ilişkili kişiden alınan borçlar için emsalinden düşük oranda faiz ödenmesi halinde, söz konusu borcun örtülü sermaye sayılan kısmına isabet eden faiz giderinin KKEG olarak dikkate alınması gerekmektedir. Öte yandan, yapılan faiz ödemesi emsalinden düşük olduğu için, borcu kullanan yönünden transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü kazanç dağıtımında bulunulduğundan söz edilmesi mümkün değildir. Buna karşın, işlemin diğer tarafı, yani borcu veren ve verdiği borç için emsalinden düşük oranda faiz tahsil eden kişi veya kurum açısından transfer fiyatlandırması hükümlerinin uygulanması mümkün olabilecektir. Ancak bunun için, borcu verenin, bir kurumlar vergisi mükellefi veya GVK’nın 41. maddesi kapsamında teşebbüs sahibi olması gerekir. EMSALİNE UYGUN ORANDA FAİZ ÖDENMESİ Ortak veya ortakla ilişkili kişiden alınan borçlar için emsaline uygun oranda faiz ödenmesi halinde, söz konusu borcun örtülü sermaye sayılan kısmına isabet eden faiz giderinin KKEG olarak dikkate alınması gerekmekte olup, faiz oranı emsaline uygun belirlendiğinden transfer fiyatlandırması yönündense yapılması gereken bir düzeltme bulunmamaktadır. 77 VERGİ TEKNİĞİ (VERGİ USUL KANUNU) YMM KURS NOTLARI & A. MURAT YILDIZ-YMM HİÇ FAİZ ÖDENMEMESİ DURUMU Ortak veya ortakla ilişkili kişiden alınan borçlar için faiz ödenmemesi halinde örtülü sermaye kapsamında reddedilecek bir faiz gideri de söz konusu olmayacaktır. Bununla beraber, döviz cinsinden borçlanılması ve buna ilişkin olarak bir kur farkı gideri doğmuş olması halinde ise, kur farkı giderinin örtülü sermayeye isabet eden kısmının gider olarak dikkate alınamayacağı tabiidir. Öte yandan, tıpkı emsalinden düşük faiz ödenmesi durumunda olduğu gibi, işlemin diğer tarafı, yani borcu veren kişi veya kurum açısından transfer fiyatlandırması hükümlerinin uygulanması mümkün olabilecektir. Ancak bunun için, borcu verenin, bir kurumlar vergisi mükellefi veya GVK’nın 41. maddesi kapsamında teşebbüs sahibi olması gerekir. VERGİ TEKNİĞİ (VERGİ USUL KANUNU) YMM KURS NOTLARI & A. MURAT YILDIZ-YMM 10- ÖRTÜLÜ SERMAYE ÜZERİNDEN HESAPLANAN VE DAĞITILMIŞ KAR PAYI OLARAK DEĞERLENDİRİLEN TUTARLARDA KDV Bilindiği üzere örtülü sermayeye ilişkin faiz ve benzeri ödemeler ile transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü yoldan dağıtılan kazançlar bir yandan kanunen kabul edilmeyen gider iken diğer yandan bu ödemelerin hesap döneminin son günü itibariyle dağıtılmış kar payı sayılmaktadır. Bu tutarlar brütleştirilmek suretiyle üzerinden %15 oranında yapılacak temettü stopajına ilişkin muhtasar beyannamenin 23.01.2011 tarihine kadar verilmesi ve kesilen bu verginin 26.01.2011 akşamına kadar ödenmesi sağlanmalıdır. KVK’nın 12/7. maddesi ve KDVK’nın 1. maddesi birlikte değerlendirildiğinde, örtülü sermaye üzerinden yapılan veya hesaplanan faiz ve benzeri ödemeler gelir ve kurumlar vergisi kanunlarının uygulanmasında gerek borç alan gerekse borç veren nezdinde, örtülü sermaye şartlarının gerçekleştiği hesap döneminin son günü itibariyle dağıtılmış kâr payı sayılmaktadır. Yani mevcut yasal düzenlemelere göre, örtülü sermaye üzerinden hesaplanan tutarlar dönem sonu itibariyle iştirak kazancı veya kâr payı olarak kabul edilmektedir. KDVK’nın 1. maddesinde KDV’nin konusunu teşkil eden işlemlere yer verilmiş olup, iştirak kazançları veya kâr payları katma değer vergisinin konusuna girmemektedir. Büyük Mükellefler Vergi Dairesi Başkanlığı tarafından verilen 09.06.2008 tarih ve 17363 sayılı özelgede de örtülü sermaye faizlerinin KDV’ye tabi olmadığı belirtilmiştir. 248 VERGİ TEKNİĞİ (VERGİ USUL KANUNU) YMM KURS NOTLARI & A. MURAT YILDIZ-YMM 10- ÖRTÜLÜ SERMAYE ÜZERİNDEN HESAPLANAN VE DAĞITILMIŞ KAR PAYI OLARAK DEĞERLENDİRİLEN TUTARLARDA KDV Ancak son olarak Gelir İdaresi Başkanlığı’nca B.07.1.GİB.0.01.55-130-14 sayılı özelgede de; verilen 18.08.2011 tarih ve “……… Buna göre, ana ortak veya ilişkili firmalar arasındaki borç verme işlemleri, KDV Kanununun 1/1 inci maddesine göre finansman hizmeti olarak değerlendirilmekte ve bu işlemler nedeniyle hesaplanacak faiz tutarları KDV ye tabi bulunmaktadır. Kurumlarla ilişkili kişiler arasında gerçekleşen ticari faaliyetlerin sonradan Gelir ve Kurumlar Vergisi kanunlarının uygulanmasında örtülü sermaye olarak değerlendirilerek dağıtılmış kar payı sayılması, KDV açısından işlemin finansman temin hizmeti olmasını etkilememektedir. Ayrıca, Kurumlar Vergisi Kanununun 12 nci maddesi çerçevesinde örtülü sermaye üzerinden ödenen veya hesaplanan faiz, kur farkı ve benzeri giderlerin kurum kazancının tespitinde indirim konusu yapılması kabul edilmediğinden bu giderler dolayısıyla ödenen KDV nin de, KDV Kanununun 30/d maddesi uyarınca indirim konusu yapılması mümkün bulunmamaktadır.” denilmek suretiyle örtülü sermaye faizlerinin KDV’ye tabi olduğu şeklinde görüş değişikliğine gidildiği görülmektedir. 249 VERGİ TEKNİĞİ (VERGİ USUL KANUNU) YMM KURS NOTLARI & A. MURAT YILDIZ-YMM 11- AVRUPA BİRLİĞİ ORGANLARINCA FİNANSE EDİLEN PROJELERDEN SAĞLANAN HİBELER (6456 SAYILI KANUNUN 15 İNCİ MADDESİYLE EKLENEN VE 18.04.2013 TARİHİNDE YÜRÜRLÜĞE GİREN GEÇİCİ MADDE 84. MADDE) Avrupa Birliği organlarıyla akdedilen ve usulüne göre yürürlüğe konulan anlaşmalar çerçevesinde proje karşılığı sağlanan hibeler, özel bir fon hesabında tutulur ve gelir olarak dikkate alınmaz. Söz konusu hibelerle gerçekleştirilecek projelere ilişkin olarak bu fondan yapılan harcamalar, gelir ve kurumlar vergisi matrahının tespitinde gider ve maliyet olarak dikkate alınmaz. Proje sonunda herhangi bir şekilde harcanmayan ve iade edilmeyen tutarın kalması hâlinde bu tutar gelir kaydedilir. Birinci fıkra çerçevesinde sağlanan hibelerle finanse edilen yıllara sâri inşaat ve onarım işlerine ilişkin ödemeler üzerinden ve yaptıkları serbest meslek işleri dolayısıyla bu işleri icra edenlere yapılan ödemelerden, fon hesabından yapılan harcama tutarları ile sınırlı olmak üzere, 94 üncü maddenin birinci fıkrasının (2) ve (3) numaralı bentleri ile 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 15 inci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi ve 30 uncu maddesinin birinci fıkrasının (a) ve (b) bentleri uyarınca vergi kesintisi yapılmaz. 250 2 5 1 VERGİ TEKNİĞİ (VERGİ USUL KANUNU) YMM KURS NOTLARI & A. MURAT YILDIZ-YMM Diğer taraftan; 08.4.2014 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren TürkiyeAvrupa Birliği Katılım Öncesi Yardım Aracı (IPA) Çerçeve Anlaşması Genel Tebliğin 10. Maddesinin 2. Paragrafının son paragrafında yer alan “Avrupa Birliği organlarıyla akdedilen ve usulüne göre yürürlüğe konulan anlaşmalar çerçevesinde proje karşılığı sağlanan hibelerle finanse edilen yıllara sâri inşaat ve onarım işleri ve serbest meslek hizmetlerine ilişkin bu işleri icra edenlere, 18/4/2013 tarihinden itibaren yapılan ödemelerden vergi kesintisi yapılmayacaktır. Bu türden ödemelerden daha önce yapılmış olan vergi kesintilerinin iadesi yapılmayacaktır.” açıklaması gerekçe gösterilmek suretiyle bazı Vergi Dairelerince müteahhit firmaların stopaj kurumlar vergisi iadesi talepleri ret edilmektedir. Kanaatimizce Tebliğde yer alan “Bu türden ödemelerden daha önce yapılmış olan vergi kesintilerinin iadesi yapılmayacaktır.” ifadesi ile 18/04/2013 tarihinden önce GVK’nun 94. Maddesi ile Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 15. Maddeleri kapsamında hakediş ödemelerinden yapılan stopajların, Vergi Usul Kanunu’nun düzeltme hükümleri çerçevesinde veya sair bir surette stopajı yapan ihale makamına iade edilmeyeceği hususu vurgulanmıştır. Aksi durum hem Gelir Vergisi Kanunu’nun 94. ve 121. Maddelerine açıkça aykırılık teşkil edecek hem de bahse konu işin zararla neticelendiği de dikkate alındığında nihai vergiye dönüşen stopaj yoluyla elde edilmemiş bir kazanç üzerinden tüm vergicilik ilkelerine aykırı olarak kurumlar vergisi alınmış olacaktır. VERGİ TEKNİĞİ (VERGİ USUL KANUNU) YMM KURS NOTLARI & A. MURAT YILDIZ-YMM 12- ECRİMİSİL ÖDEMESİNİN GİDER YAZILIP YAZILAMAYACAĞI 19.06.2007 tarih ve 26557 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan "Hazine Taşınmazlarının İdaresi Hakkında Yönetmeliğin" "Tanımlar" başlıklı 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (d) bendinde; "Ecrimisil: Hazine taşınmazının, İdarenin izni dışında gerçek veya tüzel kişilerce işgal veya tasarruf edilmesi sebebiyle, İdarenin bir zarara uğrayıp uğramadığına veya işgalcinin kusurlu olup olmadığına bakılmaksızın İdarece talep edilen tazminattır." hükmüne yer verilmiştir. Bu hüküm ve açıklamalara göre, Hazineye ait arsanın tarafınızca kullanılması yoluyla sağlanmış olan menfaatin parasal karşılığı olarak tahakkuk ettirilen ve anılan Yönetmelikte her ne kadar tazminat olarak tanımlanmışsa da kira ödemesi niteliği taşıyan ecrimisil ödemelerinin kurum kazancının tespitinde gider olarak indirim konusu yapılması mümkün bulunmaktadır. Öte yandan, ecrimisil bedeline ilişkin Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun hükümlerine göre ödenen gecikme zammının kurum kazancınızın tespitinde gider olarak indirim konusu yapılamayacağı tabiidir. Gelir İdaresi Başkanlığı İstanbul VDB’nın 07/09/2011 tarih ve B.07.1.GİB.4.34.16.01-GVK 40-1485 sayılı muktezası. VERGİ TEKNİĞİ (VERGİ USUL KANUNU) YMM KURS NOTLARI & A. MURAT YILDIZ-YMM 13- İŞ KAZALARI YAZILAMAYACAĞI SONUCUNDA ÖDENEN TAZMİNATLARIN GİDER YAZILIP Ödenen tazminatın gider yazılabilmesi için işle ilgili olması ve sözleşmeye, ilama veya kanun emrine göre yapılması şarttır. İşle ilgili olmayan veya işle ilgili olsa dahi kurumun kendisinin, ortaklarının, yöneticilerinin ve çalışanlarının şahsi kusuru nedeniyle ödenen zarar, ziyan ve tazminatlar gider yazılamaz. Yukarıdaki hüküm ve açıklamalara göre, meydana gelen iş kazaları sonucunda; Kaza geçiren iş görene veya bunun varislerine şirketin kusurundan dolayı mahkeme kararına göre ödenen tazminatlar ve faizleri ile Gerek bir iş akdi veya toplu iş sözleşmesi hükümlerine istinaden anlaşmak suretiyle, gerekse hiçbir akde veya sözleşmeye bağlı olmaksızın doğrudan sulh yoluyla ödenen tazminatlar, Kurum bünyesinde çalışan işçinin ölümü nedeniyle herhangi bir mahkeme ilamı da olmaksızın işçinin varislerine ödenmiş olan tazminatların, Kurumlar Vergisi Kanununun 11 inci maddesinin birinci fıkrasının (g) bendi uyarınca kurum kazancının tespitinde gider olarak dikkate alınamayacaktır. G.İ.B. İzmir VDB’nın 23/02/2012 tarih B.07.1.GİB.4.35.16.01-176300-244 sayılı muktezası. G.İ.B. Afyon VDB’nın 19/8/2011 tarih ve B.07.4.DEF.0.03.10.00-KVK.MUK.196-33 sayılı muktezası. 253 VERGİ TEKNİĞİ (VERGİ USUL KANUNU) YMM KURS NOTLARI & A. MURAT YILDIZ-YMM 12- 6552 SAYILI TORBA YASA KAPSAMINDA ÖDENEN VERGİ, FAİZ VE ZAMLAR 1. 6552 sayılı Kanunun 74 üncü maddesi kapsamında kayıtlarda yer aldığı halde işletmede bulunmayan kasa mevcudu ve ortaklardan alacaklar bakiyeleri mükelleflerce beyan edilmek suretiyle %3 oranında ödenen vergiler, gelir veya kurumlar vergisinden mahsup edilmeyecek veya bu kapsamda beyan edilen tutarlar ile ödenen vergiler, kurumlar vergisi matrahının tespitinde gider olarak kabul edilmeyecektir. 2- Benzer bir biçimde 6552 Kanunun 73. maddesinde yer alan borçların yeniden yapılandırılması ve taksitlendirilmesi uygulamasından yararlanan mükelleflerin bu kapsamda ödedikleri vergi, ceza ya da Yİ-ÜFE aylık değişim oranları esas alınarak hesaplanacak faiz ve zamlar ya da taksit süresine bağlı olarak ödeyecekleri ortalama yıllık % 5 oranındaki faizler de kurumlar vergisi matrahının tespitinde gider olarak kabul edilmeyecektir. 254 VERGİ TEKNİĞİ (VERGİ USUL KANUNU) YMM KURS NOTLARI & A. MURAT YILDIZ-YMM 13. GELECEK AYLARA AİT GİDERLER VE GELECEK YILLARA AİT GİDERLER HESAPLARININ DEĞERLEMEYE TABİ OLUP OLMADIĞI Aktif Geçici Hesap Kıymetlerinin değerlemesi V.U.K.’nun 283 üncü maddesinde düzenlenmiş olup aynı maddede gelecek bir hesap dönemine ait olarak peşin ödenen giderler ile cari hesap dönemine ait olup da henüz tahsil edilmemiş olan hasılatın mukayyet değerleri üzerinden aktifleştirilmek suretiyle değerleneceği hüküm altına alınmıştır. Bu itibarla, Gelecek Aylara Ait Giderler ve Gelecek Yıllara Ait Giderler hesapları değerlemeye tabi olup gelecek bir hesap dönemine ait olarak peşin ödenen giderlerin mukayyet değerleri üzerinden aktifleştirilmek suretiyle değerlenmesi ve ortaya çıkan kur farkının, gelir veya gider olarak dikkate alınarak dönem kazancıyla ilişkilendirilmesi gerekmektedir.[1] Örneğin; Sigorta poliçelerinin Amerikan Doları üzerinden düzenlendiğini ve ödemelerin de aynı döviz cinsinden yapıldığı durumda, dönemsellik kavramı gereğince sigorta poliçesi değerini ilgili oldukları aylarda gider hesaplarına alıncaya kadar Gelecek Aylara Ait Giderler ve Gelecek Yıllara Ait Giderler hesaplarına kaydedilmesi, bilanço pasifindeki Diğer Ticari Borçlar hesabını geçici vergi ve kurumlar vergisi dönemlerinde değerlemeye tabi tutarak oluşan kur farklarını Kambiyo Karları veya Kambiyo Zararları hesaplarına kaydedilmesi gerekmekte olup, bilanço aktifinde yer alan Gelecek Aylara Ait Giderler ve Gelecek Yıllara Ait Giderler hesapları değerlemeye tabi tutulmayacaktır. [1] Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığı'nın 04.11.2011 tarih ve B.07.1.GİB.4.34.19.02-019.01-1993 sayılı Muktezası 255 VERGİ TEKNİĞİ (VERGİ USUL KANUNU) YMM KURS NOTLARI & A. MURAT YILDIZ-YMM 14- ŞİRKETLERİN AKTİFİNDE YER ALAN VE EKONOMİK ÖMRÜNÜ TAMAMLAMIŞ OLAN BİLGİSAYAR, YAZICI, FAKS VE FOTOKOPİ GİBİ HURDA NİTELİĞİNDEKİ DEMİRBAŞLARI SABİT KIYMETLERDEN ÇIKARMAK AMACIYLA BU TÜR ELEKTRONİK ATIKLARI TOPLAYAN ÖZEL ŞİRKETLERE MAKBUZ KARŞILIĞINDA BAĞIŞLANMASI DURUMUNDA İZLENECEK YOL Son kullanım tarihi geçmiş, hasar görmüş, miadı dolmuş, bozulmuş, ekonomik değerini kaybetmiş emtianın takdir komisyonunca takdir edilecek emsal bedeli ile maliyet bedeli arasındaki tutarının stok maliyetinden indirilerek dönem kazancının tespitinde gider olarak yazılması mümkündür. Öte yandan faydalı ömrünü tamamlamış bir iktisadi kıymetin değerinin amortisman yoluyla itfa edilmiş olması ve kanuni defter kayıtlarında iz bedeli ile takip ediliyor olması durumunda ise bu kıymetin Çevre ve Şehircilik Bakanlığının düzenlemeleri çerçevesinde elektronik atık toplamaya yetkili kurumlara teslimi aşamasında emsal bedel tespitine gerek bulunmamaktadır. Ayrıca söz konusu iktisadi kıymetlerin belirtildiği şekilde teslimine ilişkin olarak ilgili mevzuata göre düzenlenmesi gereken belgelerin Vergi Usul Kanununun muhafaza ve ibraz ile ilgili hükümlerine göre saklanılması gerekmektedir. Gelir İdaresi Başkanlığı Ankara VDB’nın 14/08/2012 tarih B.07.1.GİB.4.06.16.01-125-[6-11/2]-838 sayılı muktezası. 25 6 VERGİ TEKNİĞİ (VERGİ USUL KANUNU) YMM KURS NOTLARI & A. MURAT YILDIZ-YMM 15- ALICININ, SATICI ADINA TAPU MASRAFI VE ALIM SATIM VERGİSİNİ ÖDEDİĞİ DURUMLARDA, ALICI ŞİRKETİN, YAPILAN BU MASRAFLARI MATRAHIN TESPİTİNDE GİDER OLARAK DİKKATE ALIP ALAMAYACAĞI Ticari kazancın tespitinde dikkate alınacak giderlerin indirim konusu yapılabilmesi için giderlerin tevsike esas belgelerle belgelendirilmesi ve bu belgelerin mükellef adına düzenlenmesi gerekmektedir. Diğer taraftan, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun "Mükellef ve Vergi Sorumlusu" başlıklı 8 inci maddesinin üçüncü fıkrasında, vergi kanunlarıyla kabul edilen haller müstesna olmak üzere, mükellefiyete veya vergi sorumluluğuna müteallik özel mukavelelerin vergi dairesini bağlamayacağı hükmü yer almaktadır. Bu hükümlere göre, kurum adına satın alınan taşınmaz için kurum tarafından satıcı adına ödenen ve ödeme belgeleri satıcı adına düzenlenen harç tutarlarının safi kurum kazancının tespitinde gider olarak dikkate alınması mümkün değildir. Gelir İdaresi Başkanlığı Antalya VDB’nın 26/8/2011 tarih ve B.07.1.GİB.4.07.16.01-KVK.ÖZ.2011.42-265 sayılı muktezası. 257 VERGİ TEKNİĞİ (VERGİ USUL KANUNU) YMM KURS NOTLARI & A. MURAT YILDIZ-YMM 16- İDARENİN VERGİ İNCELEME YETKİSİNİ KULLANMASI GEREKİRKEN BU YOL İŞLETİLMEKSİZİN TAKDİR KOMİSYONU KARARI UYARINCA KDV İNDİRİMLERİN REDDEDİLMESİNDE HUKUKİ İSABET BULUNMADIĞI Özellikle zamanaşımı süresinin dolmasına kısa bir süre kalan durumlarda; Sahte ve muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belge kullandığı vergi tekniği raporu ile belirlenen mükelleflerin vergi incelemesi yerine Vergi Usul Kanunu’nun 30. maddesi uyarınca takdir komisyonuna sevk edilerek burada tespit edilen matrah üzerinden tarh edilen vergi ziyaı cezalı katma değer vergisi tarhiyatına tabi tutuldukları sıklıkla görülmektedir. Konuya ilişkin olarak son dönemde istikrar kazanmaya başlayan Danıştay Kararlarında katma değer vergisi indirim reddi yetkisi bulunmayan takdir komisyonunca alınan karara istinaden yapılan cezalı KDV tarhiyatlarında hukuka uyarlık bulunmadığına hükmolunmaktadır. Mükelleflerin sahte fatura kullandığı hususunun, Vergi Usul Kanunu’nun 134. maddesi uyarınca usulüne uygun olarak yapılacak vergi incelemesi sonucunda düzenlenecek vergi inceleme raporu ile tespit edilebilecek bir durum olduğu, zira burada tespit edilecek hususun, matrahın beyan edilmemesi veya eksik beyan edilmesi değil, mükellefin yasal defterlerine kaydetmek suretiyle indirim konusu yaptığı fatura ve belgelerin gerçek durumu yansıtıp yansıtmaması olduğu, söz konusu fatura ve belgelerin gerçek durumu yansıtmaması durumunda ise, vergi dairesince, mükellefin katma değer vergisi indirimlerinin reddi suretiyle hakkında tarhiyat yapılabileceği açıktır. VERGİ TEKNİĞİ (VERGİ USUL KANUNU) YMM KURS NOTLARI & A. MURAT YILDIZ-YMM Takdir komisyonlarının görevi; 213 sayılı vergi Usul Kanunu uyarınca, yetkili makamlar tarafından istenilen matrah ve servet takdirlerini yapmak ile vergi kanunlarında yazılı fiyat, ücret veya sair matrah ve kıymetleri takdir etmektir. 3065 sayılı Yasada öngörülen indirim mekanizması ise, vergilendirme tekniği açısından, matrah takdirinden farklı bir müessese olup mükelleflerin; gerek sahte fatura kullanmaları gerekse defter ve belgelerini ibraz etmemeleri gibi durumlarda, matrah takdirini gerektiren bir husus bulunmaması nedeniyle, bu tür fiillerin, 3065 Sayılı Katma Değer vergisi Kanunu’nun 29. ve 34. Maddelerinde düzenlenen, indirim mekanizması içinde değerlendirilmesi suretiyle, katma değer vergisi indirimleri yönünden yapılacak vergi incelemesi ile bir sonuca bağlanması gerekmektedir. Bu nedenle, bu gibi hallerde, mükelleflerin matrah takdiri için takdir komisyonlarına sevk edilmesi ve kendisine matrah, servet ve kıymet takdiri görevi verilmiş olan ve katma değer vergisi indirim reddi yetkisi bulunmayan takdir komisyonlarınca takdir edilen matrah üzerinden cezalı tarhiyat yapılması mümkün değildir. Bu nedenle yukarıda belirtilen mevzuat uyarınca, davacının sahte fatura kullandığından bahisle takdir komisyonuna sevk edilmesi üzerine, katma değer vergisi indirim reddi yetkisi bulunmayan takdir komisyonunca alınan karara istinaden davacı adına yapılan dava konusu cezalı tarhiyatta hukuka uyarlık bulunmadığından dava konusu cezalı tarhiyatı kaldıran vergi mahkemesi kararı sonucu itibariyle yerinde görülmüştür. Danıştay 9. Daire’nin 16.06.2014 tarih, 2014/4977 Esas ve 2014/4573 sayılı Kararı. VERGİ TEKNİĞİ (VERGİ USUL KANUNU) YMM KURS NOTLARI & A. MURAT YILDIZ-YMM 17- VERGİ / CEZA İHBARNAMESİNE VERGİ TEKNİĞİ RAPORLARININ EKLENMEMESİ Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulu’nun E.2014/304, K.2014/563 sayı ve 18.6.2014 tarihli Kararında; “Vergi Usul Kanunu’nun takdir komisyonu kararı veya inceleme raporunun birer suretinin ihbarnameye eklenmesini öngören düzenlemesi, talep veya dava hakkının gereği gibi kullanılmasını amaçlamaktadır. Buradan, mükellefin uzlaşma, dava açma ve savunma gibi yasal haklarını kullanabilmeleri için tarhiyatın dayanağı olan ve tarhiyatın yapılma nedeni ile matrah farkının tespitine ilişkin hesaplamaların nasıl yapıldığına dair açıklamaları içeren takdir komisyonu kararının, VİR’nin ve tarhiyata dayanak alınan mükellef adına düzenlenmiş VTR’nin ihbarnameye eklenmesi gerekmektedir. Bu durumda, davacının hangi suç ile isnad edildiğini öğrenme ve bu duruma göre savunma yapma hakkı elinden alındığı gibi kendisine ait bilgilerin verilmemesi, Vergi Usul Kanununun ‘Vergi Mahremiyeti’ başlıklı 5. Maddesi kapsamında da değerlendirilemeyeceğinden, sadece vergi ve ceza ihbarnamesi ile VİR tebliğ edilmek suretiyle, işlemlerin dayanağı mükellef adına düzenlenen VTR’nin tebliğ edilmemesi(nin) davacı hakkında tesis edilen işlemi hükümsüz kılacak nitelikte esasa etkili bir şekil hatası” olduğuna hükmetmiştir. VERGİ TEKNİĞİ (VERGİ USUL KANUNU) YMM KURS NOTLARI & A. MURAT YILDIZ-YMM 18- SEMBOLİK ÖDEMELER TAHSİL ZAMANAŞIMI SÜRESİNİ KESMEZ 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 102'nci maddesinin 1'inci fıkrasında, amme alacağının, vadesinin rastladığı takvim yılını takip eden takvim yılı başından itibaren beş yıl içinde tahsil edilmemesi halinde zamanaşımına uğrayacağı, 103'üncü maddesinde ise tahsil zamanaşımını kesen nedenler hükme bağlanmış olup, 1'inci fıkrasının l'inci bendinde de "ödeme" tahsil zaman aşımını kesen nedenler arasında sayılmıştır. Mahkemelerince davalı İdare tarafından dosyaya sunulan belgelerin incelenmesinden, tahsil zamanaşımı süresi süresinin dolmasına kısa bir süre kala her kamu alacağı için ayrı ayrı olmak üzere 1 kuruş ödeme yapıldığı anlaşılmaktadır. Tahsil zamanaşımı süresi süresinin dolmasına kısa bir süre kala yapılan 1 kuruş tutarındaki ödemenin davacı tarafından yapıldığının kabulü iktisadi icaplara uygun düşmediği gibi hayatın olağan akışına göre normal bir durum da sayılamayacağından söz konusu ödeme nedeniyle zamanaşımı süresinin kesildiğinden bahsedilmesine olanak bulunmamaktadır. © BU DERS NOTLARI YAZARIN YAZILI İZNİ OLMAKSIZIN HİÇ BİR ŞEKİLDE ÇOĞALTILAMAZ VE TİCARİ AMAÇLA KULLANILAMAZ. Danıştay 3. Daire’nin 25.09.2012 tarih, 2010/4340 Esas ve 2012/3047 sayılı Kararı. VERGİ TEKNİĞİ (VERGİ USUL KANUNU) YMM KURS NOTLARI & A. MURAT YILDIZ-YMM DÖNEM SONU DEĞERLEME İŞLEMLERİNDE KDV YÖNÜYLE ÖZELLİKLİ KONULAR A. Murat YILDIZ Yeminli Mali Müşavir www.yildizymm.com.tr MAYIS 2016 © BU DERS NOTLARI YAZARIN YAZILI İZNİ OLMAKSIZIN HİÇ BİR ŞEKİLDE ÇOĞALTILAMAZ VE TİCARİ AMAÇLA KULLANILAMAZ. 262 VERGİ TEKNİĞİ (VERGİ USUL KANUNU) YMM KURS NOTLARI & A. MURAT YILDIZ-YMM 1- DEĞERLEME NEDENİYLE ORTAYA ÇIKAN KUR FARKLARI KDV Uygulama Genel Tebliğinde yer alan açıklamalar ve Maliye Bakanlığı’nın konuya ilişkin özelgeleri bir arada değerlendirildiğinde, sadece yapılan değerleme işlemleri nedeniyle ortaya çıkan kur farkları KDV’ye tabi olmayıp, döviz cinsinden vadeli satışlarda bedelin tahsil edildiği tarih itibariyle hesaplanan kur farkları ise katma değer vergisine tabi bulunmaktadır. Değerleme işlemleri vergi matrahını hesaplamaya yönelik bir işlem olup, herhangi bir teslim veya hizmet ifasını içermemektedir. Nitekim, KDV’ye tabi olan kur farklarına ilişkin olarak KDV Uygulama Genel Tebliğinde şu açıklamaya yer verilmiştir: “Bedelin döviz cinsinden veya dövize endekslenerek ifade edildiği işlemlerde, bedelin kısmen veya tamamen vergiyi doğuran olayın vuku bulduğu tarihten sonra ödenmesi halinde, satıcı lehine ortaya çıkan kur farkı esas itibarıyla vade farkı mahiyetinde olduğundan, matrahın bir unsuru olarak vergilendirilmesi gerekmektedir. Buna göre, teslim veya hizmetin yapıldığı tarih ile bedelin tahsil edildiği tarih arasında ortaya çıkan lehte kur farkı için satıcı tarafından fatura düzenlenmek ve faturada gösterilen kur farkına, teslim veya hizmetin yapıldığı tarihte bu işlemler için geçerli olan oran uygulanmak suretiyle KDV hesaplanacaktır. Bedelin tahsil edildiği tarihte alıcı lehine kur farkı oluşması halinde, kur farkı tutarı üzerinden alıcı tarafından satıcıya bir fatura düzenlenerek, teslim ve hizmetin yapıldığı tarihteki oran üzerinden KDV hesaplanması gerekmektedir. Yıl sonlarında ve geçici vergi dönemlerinde, Vergi Usul Kanunu uyarınca yapılan değerlemeler sonucu oluşan kur farkları üzerinden KDV hesaplanmaz.” VERGİ TEKNİĞİ (VERGİ USUL KANUNU) YMM KURS NOTLARI & A. MURAT YILDIZ-YMM 2- TAHSİL EDİLEN KUR FARKLARINA KDV’NİN DAHİL OLUP OLMADIĞI Teslim veya hizmetin yapıldığı tarih ile bedelin tahsil edildiği tarih arasında ortaya çıkan lehte kur farklarına KDV’nin dahil mi yoksa hariç mi kabul edilerek fatura düzenlenmesi gerekeceğine ilişkin olarak 60 nolu KDV Sirkülerinin 4.5. bölümünde yer alan açıklama aşağıdaki gibidir. KDV dahil toplam bedelin dövize endeksli olarak belirlenmesi durumunda; vergiyi doğuran olayın meydana geldiği tarih ile ödeme tarihi arasında ortaya çıkan kur farkı bedeline iç yüzde oranı uygulanarak, Dövize endeksli toplam bedele KDV'nin dahil edilmemesi durumunda; vergiyi doğuran olay ile ödeme tarihi arasında ortaya çıkan kur farkları üzerinden lehine kur farkı ortaya çıkan mükellef tarafından düzenlenecek faturada kur farkına ilaveten KDV hesaplanması ve kur farkının ortaya çıktığı dönemde her iki mükellef tarafından genel esaslar çerçevesinde işlem yapılması, gerekmektedir. VERGİ TEKNİĞİ (VERGİ USUL KANUNU) YMM KURS NOTLARI & A. MURAT YILDIZ-YMM 3- GRUP ŞİRKETLERİNDE ALINAN BANKA VERGİLERİNİN YANSITILMASINDA KDV KREDİSİNİN VE DAMGA İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı’nın 2009/34 Sayılı Uygulama Genelgesinde; “Grup şirketinin aktifinde bulunan gayrimenkul teminat gösterilerek alınan banka kredisinin taksit tutarlarına isabet eden faiz ve kur farkı tutarının fiilen krediyi kullanan diğer grup şirketine (yatırım yapan firma) herhangi bir fark ilave edilmeksizin aynen yansıtılması işlemi KDV’ye tabi bulunmamaktadır.” açıklaması yer almaktadır. Dolayısıyla söz konusu açıklamadan anlaşıldığı üzere kullanılan kredinin grup firmasına aynen yansıtılması halinde KDV hesaplanmayacaktır. İVDB’nca verilen 19.04.2011 tarih ve B.07.1.GİB.4.34.17.01-KDV.17-309 sayılı muktezaya istinaden; mal alınan satıcılara verilen banka teminat mektubu masraf ve komisyonları, KDV nin konusuna giren bir işlemin karşılığını teşkil etmediğinden, söz konusu masraf ve komisyonların, şirketinizce satıcılara aynen fatura edilmek suretiyle yansıtılması işleminde de KDV hesaplanmasına gerek bulunmamaktadır. Aynı şekilde taraflardan birinin ödediği damga vergisini diğer tarafa fatura ile yansıtmasında KDV hesaplanmayacaktır. 26 5 VERGİ TEKNİĞİ (VERGİ USUL KANUNU) YMM KURS NOTLARI & A. MURAT YILDIZ-YMM 4- ÇALINAN VE KAYBOLAN MALLARA İLİŞKİN KDV Çalınan veya kaybolan malların zarar yazılabileceğine dair vergi kanunlarında herhangi bir hüküm bulunmamaktadır. Çalınan veya kaybolan malların kıymeti düşen emtia olarak değerlenmesi ve vergi matrahı ile ilişki kurulması da mümkün değildir. Çalınan ve kaybolan mallar işletme için sermayede vukua gelen bir eksilme olarak kabul edilmekte ve Gelir Vergisi Kanunu’nun 88. maddesi uyarınca gider olarak dikkate alınamamaktadır. Çalınan veya kaybolan malları mükellefler polis kayıtları vb. belgeler ile kanıtlanabiliyorsa, çalınan mallar maliyet bedeli üzerinden kanunen kabul edilmeyen gider olarak kaydedilmelidir. (Ayrıca KDVK Md. 30/c) Çalınma olayının polis kayıtları vb. kayıtlar ile kanıtlanamaması halinde ise çalınan malın emsal satış bedeli ile değerlenerek ortaklara satış gibi işlem yapılması gerekmektedir. Bu işlem ile ilgili olarak, ayrıca katma değer vergisi hesaplanması gerekecektir. VERGİ TEKNİĞİ (VERGİ USUL KANUNU) YMM KURS NOTLARI & A. MURAT YILDIZ-YMM 5- ZAYİ OLAN VEYA İMHA EDİLEN MALLARDA KDV Katma Değer Vergisi Genel Uygulama Tebliği’nin “2.4.” Bölümünde aşağıdaki açıklamalara yer verilmiştir. “Mükelleflerin faaliyetlerine ilişkin olarak stoklarında mevcut olan ancak kullanım süresi geçen veya bir başka nedenle kullanılamayacak durumda olan malların iktisabı dolayısıyla yüklenilen KDV’nin, 3065 sayılı Kanunun (30/c) maddesi hükmü uyarınca indirim konusu yapılması mümkün değildir. Söz konusu malların ilgili mevzuat uyarınca teşkil edilen resmi komisyonlar veya Takdir Komisyonu huzurunda imha edilmesi durumunda da bu mallar ilişkin yüklenilen KDV indirilemez. Bu çerçevede, zayi olan mallara ait yüklenilen ve daha önce indirim konusu yapılan KDV’nin, imha tarihini kapsayan vergilendirme dönemine ait 1 No.lu KDV Beyannamesinin “İlave Edilecek KDV” satırına dahil edilmek suretiyle indirim hesaplarından çıkarılması gerekmektedir. ” VERGİ TEKNİĞİ (VERGİ USUL KANUNU) YMM KURS NOTLARI & A. MURAT YILDIZ-YMM ZAYİ OLAN MALLARDA KDV ( 60 NOLU SİRKÜLER BÖLÜM 81.31 ) Bu uygulama kapsamında örneğin ; İmalatta kullanılmak için alınan ancak imalata girmeden eskime, bozulma, çürüme, çatlama vb. nedenlerle kullanılamaz hale gelen ve bu nedenle imalatta veya ambalajlamada kullanılabilme vasfını yitiren hammadde ve malzeme ile ambalaj maddeleri, Son kullanma tarihinin geçmesi, çeşitli kimyasallar içerdiğinin tespit edilmesi gibi nedenlerle kanunen tekrar satılması mümkün olmayan ve imha edilen bisküvi, çikolata, konserve gibi gıda ürünleri, Sağlık Bakanlığınca kullanımının yasaklanması nedeniyle imha edilen ilaçlar ile kullanım süresi içinde formül hatası bulunan, miadının dolması veya hasar görmesi nedeniyle kullanılamaz hale gelmiş, üretimden kalkmış, insan sağlığını tehdit eden ilaçlar, Hatalı dikim, renk farklılığı, leke ve benzeri nedenlerle ya da şirket politikası gereği satışı mümkün olmadığından imha edilen mallar, Kullanım ömrünü tamamladığı için imha edilen araç lastikleri için yüklenilen KDV indirim konusu yapılamayacaktır. Son olarak BMVD’nin verdiği 07.01.2010 tarih ve 852 sayılı diğer bir mukteza da ise; “İmha edilecek muhtelif mallara ilişkin yüklenilen ve zayi olma durumu nedeniyle indirim hakkı ortadan kalkan KDV’nin kurumlar vergisinin hesaplanmasında gider yada maliyet unsuru olarak dikkate alınması mümkün değildir” denilmekte, bu suretle KDV’nin gider de yazılamayacağı vurgulanmaktadır. VERGİ TEKNİĞİ (VERGİ USUL KANUNU) YMM KURS NOTLARI & A. MURAT YILDIZ-YMM 6- MALLARIN DEĞERİNİN DÜŞMESİ SONUCU MEYDANA GELEN KAYIPLAR Malın tamamen yok olmaması, ancak değerinde önemli derecede düşüklük meydana gelmesi halinde malın zayi olması hükümleri geçerli olmayacaktır. Bu durumda malların zayi olması değil, düşük bedelle veya zararına satışı söz konusu olacağından, bu malların iktisabı dolayısıyla yüklenilen KDV'nin indirim konusu yapılabileceği tabiidir. Örneğin; Üretim esnasında renginde problem olan giyeceklerin, Yangın sonucu tamamen yok olmayan ve ekonomik değeri olan yedek parça ve malzemelerin daha düşük bir fiyatla satılması halinde, bunlar nedeniyle yüklenilen KDV'nin tamamı indirim konusu yapılabilecektir. © BU DERS NOTLARI YAZARIN YAZILI İZNİ OLMAKSIZIN HİÇ BİR ŞEKİLDE ÇOĞALTILAMAZ VE TİCARİ AMAÇLA KULLANILAMAZ. VERGİ TEKNİĞİ (VERGİ USUL KANUNU) YMM KURS NOTLARI & A. MURAT YILDIZ-YMM 7- FİRE SONUCU MEYDANA GELEN KAYIPLAR Fire, bir malın imalat sürecinde veya tüketiciye arzına kadar kendi doğal akışı içinde uğradığı fiziksel kayıp olarak tanımlandığından, imalat sırasında veya sonrasında meydana gelen firelerin zayi olan mal kapsamında değerlendirilmesi mümkün bulunmamaktadır. Bu durumda, daha önce indirim konusu yapılan KDV'nin de düzeltilmesine gerek yoktur. Ancak, yasal düzenleme veya ilgili mesleki kuruluşlar tarafından belirlenen fire miktarını aşan kayıplara ilişkin giderlerin, Gelir veya Kurumlar Vergisi Kanunlarına göre kazancın tespitinde indiriminin kabul edilmemesi halinde, bu giderler dolayısıyla yüklenilen KDV'nin de indirim konusu yapılması mümkün değildir. Örneğin; Akaryakıtın depolanması sırasında ortaya çıkan ve ilgili kuruluşlar tarafından belirlenen oranlar dahilindeki kayıplar, Balık çiftliklerinde balık üretimi esnasında pazarlama aşamasına ulaşıncaya kadar geçen süreçte, balık üretim ve besleme firesi olarak oluşan balık ölümleri, Tavuk çiftliklerinde, üretimin doğal sonucu olarak ortaya çıkan kayıplar, Hazır giyim eşyası dikiminde veya ayakkabı yapımında üretim sürecindeki kesme, biçme, dikme gibi işlemlerin doğal sonucu olarak ortaya çıkan kayıplar fire olarak değerlendirilmekte olup, bunlara ilişkin olarak yüklenilen KDV indirim konusu yapılabilecektir. VERGİ TEKNİĞİ (VERGİ USUL KANUNU) YMM KURS NOTLARI & A. MURAT YILDIZ-YMM 8- YEDİ GÜN İÇİNDE DÜZENLENMEYEN FATURALARA İSTİNADEN İNDİRİMİ KDV Vergi Usul Kanunun 231/5. maddesine göre 7 gün içinde düzenlenmediği için hiç düzenlememiş sayılan ve özel usulsüzlük cezası kesilen faturalarda yer alan KDV’nin indirim konusu yapılabileceği yönünde özelgeler bulunmaktadır. Söz konusu özelgelerde; “…Zamanında düzenlenmeyen fatura için hiç düzenlenmemiş sayılarak özel usulsüzlük cezası kesilmesi ancak harcamanın yasal kayıtlara intikalinde söz konusu faturanın geçerli belge olarak kabul edilmesi gerekir. Bu durumda, gider faturasının kayıtlara intikal ettirildiği dönemde bu faturada gösterilen KDV’nin indirim ve iade konusu yapılması mümkün bulunmaktadır”. ifadesi yer almakta olup, nitekim VUK’nun 3/B maddesi uyarınca da vergilendirmede işlemlerin gerçek mahiyetinin esas alınacağı belirtilmiştir. Bu itibarla faturanın süresinden sonra düzenlenmiş olması vergiyi doğuran olayın gerçekleşmediğini göstermemektedir. Dolayısıyla süresinden sonra düzenlendiği için özel usulsüzlük cezası kesilen faturalarda yer alan KDV’nin de yasal defterlere kaydedilmiş ve takvim yılı aşılmamış olması şartıyla indirim konusu yapılması * Gelir İdaresi Başkanlığı Ankara VDB’nın 31/01/2007 tarih ve 5893 sayılı muktezası. VERGİ TEKNİĞİ (VERGİ USUL KANUNU) YMM KURS NOTLARI & A. MURAT YILDIZ-YMM 9- ELEKTRONİK ORTAMDA DÜZENLENMESİ GEREKİRKEN KAĞIT ORTAMINDA DÜZENLENEN FATURANIN KDV VE GİDER OLARAK İNDİRİM KONUSU YAPILIP YAPILMAYACAĞI Bilindiği üzere 421 Sıra Nolu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği’nin "Sorumluluk ve Cezai Yaptırımlar" başlıklı 5'inci bölümünün 5.4 bendinde "Elektronik fatura uygulamasına dâhil olma zorunluluğu getirilen mükellefler elektronik fatura uygulamasına kayıtlı olan diğer mükelleflere kâğıt ortamında fatura düzenleyemezler; düzenlemeleri halinde kâğıt ortamında düzenlenen bu faturalar hiç düzenlenmemiş sayılır." hükümlerine yer almaktayken, bu kısım 448 Sıra Nolu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği ile 4/4/2015 tarihinden itibaren kaldırılmış ve 447 Sıra Nolu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği ile 4/4/2015 tarihinden geçerli olmak üzere 397 Sıra Nolu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinin " 9. Sorumluluk ve Cezai Müeyyideler" başlıklı bölümü yeniden düzenlenmiş ve "Elektronik fatura uygulamasına dâhil olan mükelleflerin elektronik fatura uygulamasına kayıtlı olan diğer mükelleflere düzenleyecekleri faturaların elektronik fatura olması zorunludur. Bu zorunluluğa uymayan mükellefler hakkında Vergi Usul Kanununda öngörülen cezai hükümler uygulanacaktır." hükmüne yer verilmiştir. Bununla birlikte; 213 Sayılı VUK Kanununun mükerrer 242 nci maddesi uyarınca elektronik bir belge niteliğinde olan elektronik faturanın taraflarca düzenlenmesi ve alınması mecburiyeti bulunmakta olup, Vergi Usul Kanununda ve diğer vergi kanunlarında faturaya ilişkin olarak yer alan hükümler elektronik fatura için de geçerlidir. Anılan Kanunun, 231 inci maddesinde, faturanın, malın teslimi veya hizmetin yapıldığı tarihten itibaren azami 7 gün içinde düzenleneceği, bu süre içerisinde düzenlenmeyen faturaların hiç düzenlenmemiş sayılacağı, 353 üncü maddesinin birinci bendinde ise fatura düzenlememe ve almama fiillerine kesilecek özel usulsüzlük cezası hükme bağlanmıştır. VERGİ TEKNİĞİ (VERGİ USUL KANUNU) YMM KURS NOTLARI & A. MURAT YILDIZ-YMM Buna göre; elektronik fatura düzenlenmesi gerektiği halde kağıt ortamında fatura düzenlenmiş olması, Vergi Usul Kanununda öngörülen ceza hükümlerinin uygulanmasını gerektirmekle birlikte, fatura içeriği mal teslimi veya hizmet ifasının yapılmadığı anlamına gelmeyeceğinden mal teslimi veya hizmetin ifa edilmiş olması ile Katma Değer Vergisi açısından vergiyi doğuran olay gerçekleşmektedir. Ayrıca fatura içeriği mal teslimi veya hizmet ifasının kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi ile illiyet bağının bulunması, kazancın elde edilmesine yönelik bulunan ve karşılığında gayri maddi bir kıymet iktisap edilmemiş ve maliyete dahil edilecek mahiyette olmaması durumunda da faturaya konu tutarın kurum kazancının tespitinde gider olarak indirilmesi ve faturada gösterilen KDV nin 3065 sayılı KDV Kanununu 29. maddesinde belirtilen şartları taşıması şartıyla söz konusu KDV nin indirim olarak dikkate alınması 213 sayılı VUK un 3. maddesi gereğidir. Bu nedenle; vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyeti esas olduğundan; gerçek bir işleme (mal teslimi veya hizmet ifası) dayanan harcamaların elektronik ortamda düzenlenen fatura yerine kağıt ortamında düzenlenen fatura ile tevsik edilmesinin, Vergi Usul Kanununda öngörülen cezai hükümlerin uygulanması haricinde safi kazancın tespitinde gider olarak dikkate alınmasına ve faturada gösterilen ve KDV Kanununun 29. maddesinde belirtilen şartları taşıyan KDV nin indirimine engel olmadığı tabiidir. Diğer taraftan, kağıt ortamında bir fatura düzenlense bile, zorunluluk kapsamındaki mükelleflerin düzenlemesi gereken asıl belge olan e-faturanın malın teslimi veya hizmetin yapıldığı tarihten itibaren 7 gün içinde düzenlenmemiş olması durumunda, düzenlenmeyen e-fatura için bu belgeyi düzenlemek ve almak zorunda olanlara Kanunun 353 üncü maddesinin birinci bendine göre özel usulsüzlük cezasının kesilmesi gerekmektedir. Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığı Sakarya VDB'nın 24.11.2015 tarih ve 41931384-105 [Mük.2572014-11]-73 sayılı Muktezası. VERGİ TEKNİĞİ (VERGİ USUL KANUNU) YMM KURS NOTLARI & A. MURAT YILDIZ-YMM 10- TAKVİM YILININ AŞILMASI (BELGENİN GEÇ GELMESİ) NEDENİYLE İNDİRİLEMEYEN KATMA DEĞER VERGİSİ Mükellefler yıl sonuna geldiklerinde çeşitli nedenlerle fatura ve benzeri vesikaları temin edemeyebilirler. Ancak KDV indirimi, belgelendirmeye ve kanuni defter kayıtlarına intikal ettirmeye bağlanmış bir müessesedir. Ayrıca indirim hakkının kullanılmasında takvim yılının aşılmaması gerektiğinden dönem sonunda sıkıntıya düşülmemesi için belgelerin temini ve kayıtlara alınması konusu önemlidir. Nitekim KDV Genel Uygulama Tebliğinin İndirimin Zamanı başlıklı III-C/5.6. Bölümünde; 3065 sayılı Kanunun (29/3) üncü maddesi hükmüne göre indirim hakkı, vergiyi doğuran olayın vuku bulduğu takvim yılı aşılmamak şartıyla ilgili vesikaların kanuni defterlere kayıt edildiği vergilendirme döneminde kullanılabilecektir. Bilindiği üzere Vergi Usul Kanununun kayıt nizamına ilişkin 219 uncu maddesinin “a” bendinde; “Muamelelerin, işin hacmine ve icabına uygun olarak muhasebenin intizam ve vuzuhunu bozmayacak bir zaman zarfında kaydedilmesi şarttır. Bu gibi kayıtların on günden fazla geciktirilmesi caiz değildir" hükmü yer almaktadır. Aynı Kanunun (352/1–6)ncı maddelerinde ise bu hükme aykırı hareket edilmesi halinde, 1 inci derece usulsüzlük cezası uygulanacağı hükme bağlanmıştır. Buna göre, fatura ve benzeri vesikalar 10 gün içinde defterlere kaydedilebilecek, indirim hakkı ise vesikaların kanuni defterlere kayıt edildiği vergilendirme döneminde kullanılabilecektir. Ancak bu indirim hakkının vergiyi doğuran olayın vuku bulduğu takvim yılı içinde kullanılması, yılın aşılmaması gerekir. VERGİ TEKNİĞİ (VERGİ USUL KANUNU) YMM KURS NOTLARI & A. MURAT YILDIZ-YMM Örnek: 28 Ağustos 2015 tarihli alış faturasının 10 günlük süreyi aşmayacak şekilde 5 Eylül 2015 tarihinde deftere kayıt edilmesi halinde faturada gösterilen KDV 5 Eylül 2015 dönemi işlemlerine dahil edilerek indirim konusu yapılabilecektir. Mükelleflerin alış ve giderlerine ilişkin vesikaların, kendi iradeleri dışındaki sebeplerle işletmeye kayıt süresi geçtikten sonra intikal etmesi halinde, mücbir sebep olarak kabul edilmesi ve ispat edilmesi şartıyla vesikaların kayıt süresinden sonra kayda alınması mümkündür. Mükellefler bu suretle belgeleri kanuni sürenin geçmesinden sonra defter kayıtlarına almaları halinde de fatura ve benzeri vesikalarda ayrıca gösterilen KDV’yi bu belgelerin kanuni defterlere kayıt edildiği vergilendirme döneminde indirim konusu yapabilir. Örnek: Yukarıda örnekte yer alan 28 Ağustos 2015 tarihli faturanın 16 Ekim 2015 tarihinde deftere kayıt edilmesi halinde Ekim/2015 vergilendirme döneminde indirim konusu yapılabilecektir. Ancak her halükarda 2015 yılının içinde kesilen faturanın o yıl defterine kayıt edilip, yine o yılda indirim konusu yapılması gerekmekte olup, yukarıdaki örnekte belirtilen faturada yer alan verginin Ocak/2016 veya müteakip vergilendirme dönemlerinde indirimi söz konusu olamayacaktır. Ancak takvim yılının aşılması nedeniyle indirim konusu yapılamayan KDV’nin gelir ve kurumlar vergisi matrahlarının tespitinde dönemsellik ilkesine aykırı olmamak üzere gider kaydedilmesi mümkün bulunmaktadır. * Maliye Bakanlığı’nın 01.11.2002 tarih ve 49/4913-130/045423 sayılı ve 07.01.2002 tarih ve 49/4922-48/47004 sayılı özelgesi. VERGİ TEKNİĞİ (VERGİ USUL KANUNU) YMM KURS NOTLARI & A. MURAT YILDIZ-YMM 11- KAYBOLAN FATURA YERİNE ASLI GİBİDİR ŞERHİ DÜŞÜLEN FATURA ÖRNEĞİNE İSTİNADEN KDV İNDİRİMİ Büyük Mükellefler Vergi Dairesi Başkanlığı’nın 17.09.2007 tarih ve 17820 sayılı muktezasına istinaden; Kaybolan faturanın yerine kayıtlara uygun noterden tasdikli bir örneğinin kullanılması mümkün bulunmaktadır. (Bu örnek üzerine, “Zayi olan aynı tarih ve sayıyı taşıyan fatura aslı yerine kullanılmak amacıyla tasdik edilmiştir.” şeklinde noterce şerh düşülmesi gerekir.) Öte yandan muhtelif sebeplerle kaybolan faturanın yerine geçen noter onaylı örneğinin kanuni defterlere kaydedilmesi şartıyla söz konusu faturada bulunan KDV’nin indirim konusu yapılacağı da tabiidir. Diğer taraftan kaybolan fatura asılları yerine sadece faturayı düzenleyen firma yetkilileri tarafından onaylanan örneği şirket kayıtlarına intikal ettirilemeyecek ve söz konusu faturalarda yer alan Katma Değer Vergileri indirim konusu yapılamayacaktır. Gelir İdaresi Başkanlığı Büyük Mükellefler VDB’nın 17/09/2007 tarih B.07.1.GİB.4.99.16.01/01/MUK35/17820 sayı ile Bursa VDB’nın 25.10.2005 tarih ve B.07.1.GİB.4.16.16.01.GVK:190-05-61/749 sayılı muktezaları. VERGİ TEKNİĞİ (VERGİ USUL KANUNU) YMM KURS NOTLARI & A. MURAT YILDIZ-YMM 12- TASDİKLİ ÖN SAYFALAR YETMEDİĞİ İÇİN DEFTERİNİN TASDİKSİZ ARKA SAYFALARINA BASTIRILAN YEVMİYE KAYITLARINDA GÖSTERİLEN KDV’LERİN İNDİRİMİ Vergi idaresi, son dönemlerde verdiği özelgelerde KDV’nin gerçekte yüklenilmiş olması ve fatura veya benzeri belgelerde ayrıca gösterilmesi, kayıtların tasdikli defter-i kebire süresinde ve usulüne uygun kaydedilmesi koşuluyla, yevmiye defterinin tasdiksiz arka sayfalarına kaydedilen fatura veya benzeri belgelerde gösterilen KDV’nin indirilebileceği görüşündedir. Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulu da, yevmiye defterinin tasdiksiz arka sayfalarına yapılan kayıtlarla, defter-i kebir ve envanter defteri arasında karşılaştırmalı bir inceleme ve araştırma yapılması, bu suretle biten yevmiye defterinin arka sayfasına yapılan kayıtların doğruluğunun araştırılması gerektiği, bu yönde bir inceleme yapılmadan sadece, söz konusu kayıtların biten yevmiye defterinin arka sayfasına yapıldığından hareketle KDV indirimlerinin reddedilemeyeceği görüşündedir. VERGİ TEKNİĞİ (VERGİ USUL KANUNU) YMM KURS NOTLARI & A. MURAT YILDIZ-YMM 13- PEŞİN TAHSİL EDİLEN YILLIK OKUL VE DERSHANE ÜCRETLERİNİN KDV AÇISINDAN BEYAN EDİLECEĞİ DÖNEM Uygulamada özel okullar ve dershaneler genelde Eylül-Haziran dönemini kapsayan eğitimöğretim dönemine ilişkin ücretleri velilerden peşin tahsil ettiklerinde bu tutarların KDV açısından hangi dönemde beyana konu edeceklerine dair tereddütler yaşamaktadırlar. Konuya ilişkin olarak İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı tarafından verilen 18.05.2007 tarih ve 229–3705 sayılı görüşe göre; 1- Eğitim-öğretim bedelinin avans olarak peşin tahsil edilmesi durumunda da her bir vergilendirme dönemine isabet eden vergiler ait oldukları dönemlerde beyan edilecektir. 2- Bedel tahsil edilmemiş olsa dahi belli bir süreyi kapsayacak şekilde belirlenen eğitim ücretine ilişkin katma değer vergisinin, fiilen eğitim-öğretim hizmeti verilen vergilendirme dönemine isabet eden kısmının (bu kısım basit orantı yoluyla bulunacaktır) bu vergilendirme dönemleri itibariyle hesaplanıp, beyan edilmesi gerekmektedir. 3- Herhangi bir nedenle önceden fatura düzenlenmesi halinde ise, Kanunun 10/b maddesi uyarınca fatura bedeli üzerinden vergi hesaplanacak ve hesaplanan bu vergi faturanın düzenlendiği vergilendirme dönemine ait beyanname ile beyan edilecektir. © BU DERS NOTLARI YAZARIN YAZILI İZNİ OLMAKSIZIN HİÇ BİR ŞEKİLDE ÇOĞALTILAMAZ VE TİCARİ AMAÇLA KULLANILAMAZ. VERGİ TEKNİĞİ (VERGİ USUL KANUNU) YMM KURS NOTLARI & A. MURAT YILDIZ-YMM 14- PEŞİN TAHSİL EDİLEN KİRA GELİRLERİNDE KATMA DEĞER VERGİSİNİN BEYAN EDİLECEĞİ DÖNEM Kurumların aktifine kayıtlı bulunan taşınmazların (arsa, arazi, bina vb.) uzun süreli olarak kiraya verilmesi durumunda peşin tahsil edilen kira gelirine ilişkin katma değer vergisinin hangi dönemde beyan edilmesi gerekeceğine ilişkin uygulamada zaman zaman tereddütler yaşanabilmektedir. Buna göre, kurumların taşınmaz kiralama işlemi birden fazla vergilendirme dönemine sirayet eden bir hizmet niteliği taşıdığından, kısım kısım hizmet ifası olarak değerlendirilecek ve aylık vergilendirme dönemleri sonu itibariyle ifa edilen kısma isabet eden kira bedeli üzerinden hesaplanan KDV, ilgili döneme ait KDV beyannamesi ile beyan edilecektir. Kira bedelinin kısmen veya tamamen peşin ya da daha sonra tahsil edilmesinin bu şekilde beyan edilmesi gereken vergilere bir etkisi yoktur. Bedelin avans olarak tahsil edilmesi durumunda da her bir vergilendirme dönemine isabet eden vergiler ait oldukları dönemde beyan edilecektir. Ancak, herhangi bir nedenle önceden fatura düzenlenmesi halinde Kanunun 10/b maddesi uyarınca fatura bedeli üzerinden vergi hesaplanacak ve hesaplanan bu verginin, faturanın düzenlendiği vergilendirme dönemine ait beyanname ile beyan edilmesi gerekmektedir. Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığı Balıkesir B.07.1.GİB.4.10.15.01-2011/KVK-834-97 sayılı Muktezası. VDB'nın 12.10.2012 tarih ve VERGİ TEKNİĞİ (VERGİ USUL KANUNU) YMM KURS NOTLARI & A. MURAT YILDIZ-YMM 15- İHRACAT FATURASI TARİHİ İLE FİİLİ İHRAÇ TARİHİNDE YIL FARKLILAŞMASI DURUMUNDA KDV İSTİSNASININ UYGULANACAĞI VE BEYAN EDİLECEĞİ DÖNEM KDV Kanunu açısından ihracat tesliminin gerçekleştiği tarih, malın Türkiye Cumhuriyeti gümrük hattından geçerek bir dış ülkeye vasıl olduğu tarihi gösteren gümrük beyannamesinin kapanma tarihidir. Diğer bir ifade ile mal ihracatlarında KDV ihracat istisnası bakımından vergiyi doğuran olay, gümrük beyannamesinin kapanış tarihinde meydana gelmektedir. Kapanış tarihi, ihracat bedellerine ilişkin istisnanın beyan edileceği dönemin tespiti bakımından önem taşımaktadır. Bu durumda, ihracat bedeli dövizlerin, malların ihraç edildiğini gösteren gümrük beyannamesi kapanış tarihindeki T.C. Merkez Bankası cari alış kuru (döviz alış kuru) üzerinden TL’ye çevrilerek, bu tarihin ait olduğu ay KDV beyannamesinde beyan edilmesi gerekmektedir. Örneğin; Fatura düzenlenerek gümrük çıkış beyannamesi 20.12.2014 tarihinde açılan malların 07.01.2015 tarihinde fiilen ihraç edilmesi ve gümrük çıkış beyannamesi kapatılması halinde, ihracat belgeleri GVK ve KVK yönünden 2015 yılının geliri olarak KDV istisnası da 2015 Ocak KDV beyannamesi ile beyan edilecektir. © BU DERS NOTLARI YAZARIN YAZILI İZNİ OLMAKSIZIN HİÇ BİR ŞEKİLDE ÇOĞALTILAMAZ VE TİCARİ AMAÇLA KULLANILAMAZ. * Gelir İdaresi Başkanlığı İstanbul VDB’nın 22/09/2010 tarih ve B.07.1.GİB.4.34.19.02-019.01-364 sayılı muktezası. VERGİ TEKNİĞİ (VERGİ USUL KANUNU) YMM KURS NOTLARI & A. MURAT YILDIZ-YMM 16- TAZMİNAT ÖDEMELERİNİN KDV KARSISINDAKİ DURUMU 08.08.2011 tarih ve 60 no’lu KDV Sirkülerinin 1.2. numaralı “Tazminatlar” başlıklı bölümünde; Herhangi bir teslim veya hizmetin karşılığı olarak ortaya çıkmayan tazminat ve benzeri ödemeler prensip olarak KDV'nin konusuna girmemektedir. Bu kapsamda, işin sözleşme şartlarına uygun yapılmaması, işin verilen süre içerisinde tamamlanmaması, sözleşmenin feshedilmesi gibi nedenlerle tazminat, cayma bedeli vb. adlarla yapılan cezai şart mahiyetindeki ödemeler herhangi bir teslim veya hizmetin karşılığı olmadığından KDV'nin konusuna girmemektedir. Diğer taraftan İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı’nın 2009/154 sayılı Uygulama Tamimine göre de; Şirket zararının tazmini amacıyla yurt dışında mukim olan dolaylı ortak tarafından şirkete yapılacak tazminat ödemeleri herhangi bir teslim veya hizmetin karşılığı olmadığından KDV’ye tabi olmayacaktır. VERGİ TEKNİĞİ (VERGİ USUL KANUNU) YMM KURS NOTLARI & A. MURAT YILDIZ-YMM 17- FATURA VE BENZERİ BELGELERDE AYRICA GÖSTERİLMEYİP YIL SONLARINDA, BELLİ BİR DÖNEM SONUNDA YA DA BELLİ BİR CİRO AŞILDIĞINDA YAPILAN İSKONTOLARDA KDV UYGULAMASI Ciro primlerinin KDV’si konusunda KDV Genel Uygulama Tebliği’nin (III/A-6.1) bölümünde yer alan uygulama aşağıdaki gibidir. Fatura ve benzeri belgelerde ayrıca gösterilmeyip, yıl sonlarında, belli bir dönem sonunda ya da belli bir ciro aşıldığında (satış primi, hasılat primi, yıl sonu iskontosu gibi adlarla) yapılan iskontolar esas itibariyle, asıl işleme ilişkin KDV matrahının değişmesi sonucunu doğurmaktadır. Dolayısıyla, KDV matrahında değişiklik vuku bulduğu bu gibi durumlarda KDV Kanununun 35 inci maddesine göre düzeltme yapılması gerekmektedir. Bu itibarla, fatura ve benzeri vesikalarda gösterilmeyip belli bir dönem sonunda ya da belli bir ciro aşıldığında yapılan iskontolar nedeniyle KDV matrahında değişiklik vuku bulduğu hallerde düzeltme işlemi, alıcı tarafından satıcı adına bir fatura ve benzeri belge düzenlenmek ve bu amaçla düzenlenecek belgede, KDV matrahında değişikliğe neden olan iskonto tutarına ilk teslim veya hizmetin yapıldığı tarihte bu işlem için geçerli olan KDV oranı uygulanmak suretiyle yapılacaktır. VERGİ TEKNİĞİ (VERGİ USUL KANUNU) YMM KURS NOTLARI & A. MURAT YILDIZ-YMM 18- KOSGEB'İN GERİ DÖNÜŞÜMSÜZ OLARAK SAĞLADIĞI DESTEKLERDE KDV KOSGEB tarafından nitelikli eleman istihdamı ve yurtiçi fuarları finansal programı gibi geri dönüşümsüz olarak firmalara yapılan ödemeler bir teslim ve hizmetin karşılığı olarak ortaya çıkmadığından KDV'nin konusuna girmemektedir. © BU DERS NOTLARI YAZARIN YAZILI İZNİ OLMAKSIZIN HİÇ BİR ŞEKİLDE ÇOĞALTILAMAZ VE TİCARİ AMAÇLA KULLANILAMAZ. VERGİ TEKNİĞİ (VERGİ USUL KANUNU) YMM KURS NOTLARI & A. MURAT YILDIZ-YMM 19- BİNEK OTOMOBİL ALIMINDA ÖDENEN KDV 284 Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 30/b maddesi hükmü uyarınca; faaliyetleri kısmen veya tamamen binek otomobillerin kiralanması veya çeşitli şekillerde işletilmesi olanların bu amaçla kullandıkları hariç olmak üzere işletmelere ait binek otomobillerin alış vesikalarında gösterilen KDV hesaplanan KDV’den indirilemez. Ancak indirim konusu yapılamayan bu KDV’nin KDV Genel Uygulama Tebliğinin III.C.2.1 bölümünde yer alan açıklamalar çerçevesinde mükelleflerin binek otomobillerin alış vesikalarında gösterilen ve indirim konusu yapamadığı KDV‘ni gider veya maliyet unsuru olarak dikkate alınması konusunda seçimlik hakları bulunmaktadır. Benzer biçimde binek otomobil alımında faturada ayrıca hesaplanan Özel Tüketim Vergisini ise VUK’nun 270. maddesinde belirtildiği üzere maliyet bedeline ithal etmek veya giderler arasında göstermek ihtiyaridir. Daha önce binek oto sınıfına dahil olmayan Doblo, Connect, Kongo, Expres, Combi, Partner, Caddy, Transpoter, Starex gibi (4+1) araçların Gümrük Müsteşarlığı’nın 8 Seri No.lu Gümrük Genel Tebliği (Tarife-Sınıflandırma Kararları) ile 21.7.2005 tarihinden itibaren binek otomobili sınıfına dahil edilmiştir. Dolayısıyla bu araçların alımında ödenen KDV indirim konusu yapılamayacaktır. 60 no’lu KDVK Sirkülerinin 10.1. bölümüne göre; 1+1, 1+3, 1+4 veya 1+7 koltuklu, şoför ve öndeki yolcunun arkasındaki kısımda emniyet kemerleri veya emniyet kemeri montajı için tertibat, koltuk ve emniyet ekipmanı montajı için sabit tertibat, aracın iç kısmının her tarafında, araçların yolcu bölümlerinde yer alan konfor özellikleri ve iç döşemeleri (örn. yer kaplamaları, havalandırma, iç aydınlatma, küllükler), iki yan panel boyunca arka camları bulunan (en arkada yük bölümünün sağ ve sol taraflarında cam bulunsun bulunmasın); şoför ve öndeki yolcuların bölümü ile insan veya eşya taşınması için kullanılan arka bölüm arasında sabit bir panel veya bariyer bulunmayan kapalı kasa motorlu taşıtlar 87.03 pozisyonunda yer almakta olup, binek otomobiller kapsamında değerlendirilmektedir. VERGİ TEKNİĞİ (VERGİ USUL KANUNU) YMM KURS NOTLARI & A. MURAT YILDIZ-YMM 20- FİNANSAL KİRALAMA YOLUYLA KİRALANAN BİNEK OTO İÇİN ÖDENEN KDV'NİN İNDİRİMİ Finansal Kiralama Kanununun 9 uncu maddesinde; finansal kiralama konusu malın mülkiyetinin kiralayan şirkete ait olduğu; ancak taraflarca sözleşmede, sözleşme süresi sonunda kiracının malın mülkiyetini satın alma hakkını haiz olacağının kararlaştırılabileceği hüküm altına alınmıştır. KDV Kanununun 30/b maddesinde ise; faaliyetleri kısmen veya tamamen binek otomobillerinin kiralanması veya çeşitli şekillerde işletilmesi olanların bu amaçla kullandıkları hariç olmak üzere, işletmelere ait binek otomobillerinin alış vesikalarında gösterilen KDV nin, mükelleflerin vergiye tabi işlemleri üzerinden hesaplanan KDV den indirilemeyeceği hüküm altına alınmıştır. Buna göre, finansal kiralama işleminin süre bitiminde malın mülkiyetinin kiracıya geçmesi durumunda, binek otomobillerine ait yüklenilen KDV nin indirilmesi mümkün bulunmamaktadır. Sözleşme sonunda malın kiraya verende kalması durumunda ise söz konusu işlem bir kiralama hizmeti olarak değerlendirileceğinden, kira tutarları üzerinden ödenen KDV indirim konusu yapılabilecektir.* Öte yandan, finansal kiralama yöntemi ile kiralanan aracın işte kullanılması şartı ile kullanım aşamasındaki akaryakıt, bakım ve benzeri giderler nedeniyle yüklenilen KDV nin indirim konusu yapılması mümkün bulunmaktadır. * İstanbul VDB'nca verilen 19.04.2013 tarih ve 39044742-KDV.30-602 sayılı mukteza. VERGİ TEKNİĞİ (VERGİ USUL KANUNU) YMM KURS NOTLARI & A. MURAT YILDIZ-YMM 21- ŞİRKET PERSONELİNDEN KİRALANAN BİNEK OTO VE MOTOSİKLETLER ÖDENEN KİRALARIN KDV KARŞISINDAKİ DURUMU Bilindiği gibi 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 1/3-f maddesine göre, Gelir Vergisi Kanununun 70 inci maddesinde belirtilen mal ve hakların kiralanması işlemleri katma değer vergisi (KDV) ne tabi bulunmaktadır. Buna göre, şirketlerin bünyesinde çalıştıracağı vergi mükellefi olmayan işçileri adına tescilli otomobil veya motosikleti şirket işlerinde kullanılmak amacıyla kiralaması işlemi, KDV Kanununun 1/3-f maddesi gereğince KDV ye tabi olup, bu kiralama işlemiyle ilgili KDV, aracı kiralayan kurum tarafından, sorumlu sıfatıyla 2 No lu KDV beyannamesi ile beyan edilip ödenecektir. Diğer taraftan, kiralanacak taşıtların nakden veya hesaben yapılacak kira ödemeleri üzerinden Gelir Vergisi Kanununun 94 üncü maddesinin birinci fıkrasının (5/a) bendine istinaden %20 oranında gelir vergisi tevkifatı yapılması gerekmektedir. Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığı İstanbul VDB'nca verilen 04.03.2013 tarih ve 11395140-019.01297 sayılı mukteza. VERGİ TEKNİĞİ (VERGİ USUL KANUNU) YMM KURS NOTLARI & A. MURAT YILDIZ-YMM 22- YURTDIŞINDAN SİPARİŞ EDİLEN MAKİNENİN YURDA GETİRİLMEDEN SATIŞI HALİNDE KAZANCIN HANGİ YILIN KAZANCINA DAHİL EDİLECEĞİ VE KDV Bilindiği üzere, kurum kazancı, ticari kazanç niteliği taşıdığından ve ticari kazanç gibi tespit edildiğinden kazancın elde edilmesi yönünden tahakkuk esası geçerlidir. Tahakkuk ise gelirin miktar ve mahiyet itibarıyla kesinleşmesini ifade eder. Bunun için de geliri doğuran işlemin tekemmül etmesi gereklidir. Ticari faaliyet çerçevesinde mal veya hizmet bedeli taraflarca belirlenip fatura kesildiğinde de gelir veya gider tahakkuk etmiş sayılır. KDVK’nun 10/b bendi çerçevesinde KDV’de faturanın düzenlendiği dönemde doğacaktır. Yukarıda yer alan hüküm ve açıklamalar çerçevesinde, örneğin; şirket tarafından 2015 yılında yurt dışından sipariş edilen ve aynı dönemde bir kamu kurumuna satışına ilişkin faturası düzenlenen makineden elde edilen bedelin, faturanın düzenlendiği tarih dikkate alınarak 2015 yılı hesap dönemine ilişkin kurum kazancına ve 2015/12.dönem KDV matrahına dahil edilmesi gerekmektedir. VERGİ TEKNİĞİ (VERGİ USUL KANUNU) YMM KURS NOTLARI & A. MURAT YILDIZ-YMM 23- HAKEDİŞE TABİ HİZMET SÖZLEŞMELERİNDE FATURA DÜZENLENME TARİHİ VE KDV KDV Genel Uygulama Tebliğinin "I/Ç-1. Vergiyi Doğuran Olayın Meydana Gelmesi" başlıklı bölümünde; hakedişli işlemlerde, verilen hizmet sebebiyle elde edilen hakediş bedeli için hakedişin tahakkuk ettiğini belgeleyen kabul tutanağının düzenlendiği, bir diğer ifade ile hakediş raporunun onaylandığı tarihte vergiyi doğuran olay gerçekleşeceği ifade edilmiştir. Diğer yandan, 60 no.lu KDV Sirkülerinin (2.2.1.2.) bölümünde; KDV uygulaması bakımından, taahhüde dayanan işlerde vergiyi doğuran olayın, ihaleye ilişkin hakedişin ihale makamınca onaylandığı anda meydana geldiği, öte yandan, hakediş belgesinin onaylanmasından önce bu işleme ait fatura veya benzeri belge düzenlenmesi halinde, fatura veya benzeri belgenin düzenlenmesi ile KDV bakımından vergiyi doğuran olayın meydana geleceği açıklamalarına yer verilmiştir. Yukarıda yer alan hüküm ve düzenlemelere göre; gerek kâğıt ortamında gerekse elektronik ortamda düzenlenecek hakediş bedelleri karşılığı faturanın, hakedişin tahakkuk ettiğini belgeleyen kabul tutanağının düzenlendiği yani hakediş raporunun onaylandığı tarihten itibaren yedi gün içinde düzenlenmesi gerekmektedir. Söz konusu yedi günlük süre azami sure olduğundan, bu süreye riayet edilmemesi halinde Vergi Usul Kanununda öngörülen cezaların uygulanacağı tabiidir. Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığı Ankara VDB'nın 31.03.2015 tarih ve 27575268105[229-2013-477]-371 sayılı Muktezası. VERGİ TEKNİĞİ (VERGİ USUL KANUNU) YMM KURS NOTLARI & A. MURAT YILDIZ-YMM 24- İŞİ TERK VEYA TASFİYENİN SONLANMASI DURUMUNDA DEVREDEN KATMA DEĞER VERGİSİNİN AKİBETİ İşi bırakan mükelleflerin işin bırakıldığı dönem itibariyle indirim yoluyla telafi edemedikleri katma değer vergilerini gider veya maliyet unsuru olarak dikkate alabilecekleri konusunda uygulamaya yön verilmiş bulunmaktadır. Bu uygulamanın gerekçesi, işi bırakan mükelleflerin devreden bu vergileri indirim yoluyla telafi etme imkânının ortadan kalkmasıdır. Buna göre; İşin bırakılması veya şirketin tasfiyesi dolayısıyla, işletmede bulunan vergiye tabi malların işin bırakılması veya şirketin tasfiyesinden önce satış vb. yollarla tasfiye edilmesi halinde teslim bedeli üzerinden, tasfiye edilmemiş ise bu malların işletmeden çekilen değer olarak KDV Kanununun 3/a maddesi gereğince emsal bedel üzerinden KDV hesaplanarak ilgili dönem beyannamesinde beyan edilmesi gerekmektedir. İndirim konusu yapılamayan KDV ise sonraki döneme devreden KDV olarak kalacaktır. Sonraki döneme devreden KDV'nin iadesinin talep edilmesi mümkün bulunmamaktadır. Ancak, mükellefiyetin terkin edildiği tarih itibariyle indirim yoluyla giderilemeyen KDV ilgili dönem gelir ya da kurumlar vergisi matrahının tespitinde gider veya maliyet unsuru olarak dikkate alınabilecektir. Diğer taraftan, devreden vergilerin gider yazılabilmesi ile ilgili bu uygulama sadece faaliyeti bırakan mükellefler için geçerlidir. Faaliyetin devamı süresince devreden vergilerin gider veya maliyet olarak değerlendirilmesinin mümkün olamayacağı tabiidir. Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığı İstanbul VDB'nın 27.08.2011 tarih ve B.07.1.GİB.4.34.17.01KDV.58-1443 sayılı Muktezası. VERGİ TEKNİĞİ (VERGİ USUL KANUNU) YMM KURS NOTLARI & A. MURAT YILDIZ-YMM 25- BELGESİZ MAL ALIŞIYLA İLGİLİ ÖDENEN KDV'NİN İNDİRİMİ 3065 sayılı KDV Kanununun; 9/2 nci maddesinde, fiili ya da kaydi envanter sırasında belgesiz mal bulundurulduğu veya belgesiz hizmet satın alındığının tespiti halinde, bu alışlar nedeniyle ziyaa uğratılan katma değer vergisinin, belgesiz mal bulunduran veya hizmet satın alan mükelleften aranacağı, belgesiz mal bulundurdukları veya hizmet satın aldıkları tespit edilen mükelleflere, bu mal ve hizmetlere ait alış belgelerinin ibrazı için tespit tarihinden itibaren 10 günlük bir süre verileceği, bu süre içinde alış belgelerinin ibraz edilememesi halinde, belgesi ibraz edilemeyen mal ve hizmetlerin tespit tarihindeki emsal bedeli üzerinden hesaplanan katma değer vergisinin, alışlarını belgeleyemeyen mükellef adına re'sen tarh edileceği, bu tarhiyata vergi ziyaı cezası uygulanacağı, ancak, belgesiz alınan mal ve hizmetleri satanlara, bu satışlarla ilgili olarak, vergi inceleme raporuna dayanılarak katma değer vergisi tarhiyatı yapıldığı takdirde, ziyaa uğratılan vergi ve buna ilişkin cezanın ayrıca alıcılardan aranmayacağı, hükme bağlanmıştır. Bu çerçevede KDV Kanunu’nun 9/2 nci maddesi kapsamında belgesiz alışlar dolayısıyla stoklarda yer alan mallar için Vergi Müfettişlerince düzenlenen vergi inceleme raporu uyarınca tarh edilen ve uzlaşılarak ödenen KDV vergiyi doğuran olayın vuku bulduğu takvim yılı aşılmamak şartıyla indirim konusu yapılabilecektir. Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığı Şanlıurfa VDB'nın 07.04.2014 tarih ve 64958909-015-17 sayılı VERGİ TEKNİĞİ (VERGİ USUL KANUNU) YMM KURS NOTLARI & A. MURAT YILDIZ-YMM ÖZGEÇMİŞ: A. Murat YILDIZ- YMM 08/06/1970 tarihinde Ankara'da doğdu. 1991 Yılında Gazi Üniversitesi İİBF İşletme Bölümünden mezun oldu. Gazi Üniversitesi SBE’de Muhasebe-Finansman Bilim Dalında master yaptı. 1993 Yılında yapılan giriş sınavını kazanarak 20.05.1993 Tarihinde Maliye Bakanlığı'nda Stajyer Gelirler Kontrolörü olarak göreve başladı. 1996 Yılında yapılan yeterlilik sınavı sonucunda Gelirler Kontrolörlüğüne, 13.06.2003 tarihinde de Gelirler Başkontrolörlüğüne atandı. 2002 ve 2003 yıllarında iki yıl süre ile Ankara Defterdar Yardımcılığı görevinde bulundu. Mali ve ekonomik konularda çeşitli dergilerde yayınlanmış 150 civarında makalesi ve yine mali konularda yazmış bulunduğu 30 adet kitabı bulunmaktadır. Çok sayıda radyo, televizyon programı ile seminer ve panelde eğitimci veya konuşmacı olarak yer aldı. 2006 yılı başından itibaren Yeminli Mali Müşavir ve Sorumlu Ortak Başdenetçi olarak mesleki hayatına devam etmekte olan A. Murat YILDIZ, evli ve iki çocuk babası olup, İngilizce bilmektedir. © BU DERS NOTLARI YAZARIN YAZILI İZNİ OLMAKSIZIN HİÇ BİR ŞEKİLDE ÇOĞALTILAMAZ VE TİCARİ AMAÇLA KULLANILAMAZ. 291