FUTBOLDA KURUMSAL YÖNETĠM VE DENETĠM

Transkript

FUTBOLDA KURUMSAL YÖNETĠM VE DENETĠM
FUTBOLDA
KURUMSAL YÖNETĠM VE DENETĠM
ÜZERĠNE GÖRÜġ VE ÖNERĠLER
TEMMUZ 2011
ÖNSÖZ
Gerek dünyada, gerekse de ülkemizde milyonları peşinden sürükleyen dünyanın en
popüler spor dalı olan futbol bugün ülkemizde kurumsal yönetim ve denetim adına
zaafları ile yüzleştiği ciddi bir süreci yaşamaktadır. Teşvik, şike, rüşvet gibi anti-futbol
ögelerinin ön planda olduğu bir gündem ülkemiz kamuoyunu ciddi bir şekilde meşgul
etmektedir. Bu nedenle futbolda kurumsallaşmadan ne anlaşılması gerektiği, ne tür
uygulamaların geliştirilmesi gerektiği, günümüzde ülkemiz futbolunun bu açıdan
nerede bulunduğu, ne tür hataların yapıldığı, yapılması gerekenlerin ne olduğuna
yönelik bir bakış açısının ve bu bakış açısının özellikle kulüp yönetimlerinde ve
kamuoyunda yaygınlaştırılmasının ne derece önemli olduğu açıktır.
Bu düşüncelerden hareketle Türkiye Ġç Denetim Enstitüsü (TĠDE) tarafından üç
ayda bir olmak üzere yılda dört kez yayımlanan “Ġç Denetim” dergisinin Haziran
2008 ayında yayımlanan 22. sayısında “Futbolda Kurumsal Yönetim ve Denetim”
konusu ele alınmış, Türkiye’de futbolda kurumsallaşmanın neresindeyiz? Nerelerde
gelişmeye ihtiyaç var? Denetimin bu süreçte oynadığı rol üzerine görüşlerin
belirtildiği ve detaylı olarak irdelendiği “Futbolda Kurumsal Yönetim ve Denetim”
konulu dosyada futbol farklı bir açıdan, bir anlamda görünmeyen yüzüyle
değerlendirilmişti.
Üç yıl önce hazırlanan ve İç Denetim dergisi aracılığıyla kamuoyuyla paylaşılan
çalışmada ortaya konulan tespit, görüş ve önerilerin bugün de geçerliliğini koruduğu
görülmektedir. Türk futbolu için son derece önemli olduğuna inandığımız
kurumsallaşma ve denetim konularını ön plana çıkaran ve önemli bilgilerin aktarıldığı
bu dosyanın, teşvik, şike, rüşvet, şiddet gibi anti-futbol ögelerinin ön planda olduğu bu
dönemde, Türk futbolu için son derece önemli olduğuna inandığımız kurumsallaşma
ve denetim konularındaki çabalara ve kamuoyu ilgisinin çekilmesine önemli bir katkı
sağlayacağını umuyor, bu vesile ile “Ġç Denetim” dergimizin 22. sayısında yer alan
“Futbolda Kurumsal Yönetim ve Denetim” dosyamızı, ayrıca ekte bilgilerinize
sunuyoruz.
Bu kapsamda futbolumuzun en önemli unsurları olan kulüplerimizdeki kurumsallaşma
bilincinin oluşturulması ve uygulamalarının yaygınlaştırılmasına katkı sağlayacağı
inancıyla Enstitümüz Danışma Kurulu Üyesi Sayın Dr. Cüneyt Sezgin‟in
“Kulüplerimizde Yönetim ve Denetim” çalışması esas alınarak hazırlanan, Türkiye
İç Denetim Enstitüsü (TİDE) olarak; konuya ilişkin değerlendirmelerimizi, görüş ve
önerilerimizi içeren bu çalışmanın da Türk futbolunun geleceği için yürütülen
çalışmalara değer katmasını diliyoruz.
2
“Kulüplerimizde Yönetim ve Denetim” çalışması ile katkı sağlayan Türkiye İç
Denetim Enstitüsü Danışma Kurulu Üyesi Sayın Dr. Cüneyt Sezgin‟e teşekkürlerimi
sunuyorum.
Ayrıca, bu çalışmanın hazırlanmasında emeği geçen Türkiye İç Denetim Enstitüsü
Kurucu ve Onursal Başkanı Ali Kamil Uzun‟a ve Türkiye İç Denetim Enstitüsü
Yönetim Kurulu Üyesi Gürdoğan Yurtsever‟e teşekkür ediyorum.
Saygılarımla,
Özlem Aykaç Ġğdelipınar, CIA, CCSA
Türkiye Ġç Denetim Enstitüsü BaĢkanı
Ġstanbul, 29 Temmuz 2011
3
FUTBOLDA KURUMSAL YÖNETĠM VE DENETĠM
MEVCUT DURUM ÜZERĠNE DEĞERLENDĠRMELER
Futbolun endüstrileĢme sürecine iliĢkin tespitler
Çeşitli siyasal, ekonomik ve teknolojik gelişmelerin etkisiyle dünyada 1980‟lerden
beri gittikçe hızlanan küreselleşme sürecinden futbol da kendine düşen payı aldı.
Özellikle 1990‟lardan sonra özel televizyonculuğun gelişmesi sonucunda futbolun
artan yayın gelirleri, zaman içinde artan reklam, sponsorluk gelirleri, önemi gittikçe
artan forma vb. logolu ürün satışları, yapılan yeni statlar sayesinde artan bilet gelirleri
ile futbol çok hızlı bir şekilde endüstri, bir işkolu haline dönüştü. Özellikle Avrupa
Adalet Divanı‟nın 1995 yılında aldığı ve futbolcuların serbest dolaşımına imkan veren
„Bosman Kararı‟ sayesinde kulübüyle sözleşmesi biten futbolcuların bonservis bedeli
ödemeden istediği kulübe transfer olabilmesi imkanı futbolun endüstrileşmesinde
devrim niteliğinde etki yaptı. Artan gelirler futbol kulüplerini başta Avrupa ülkeleri
olmak üzere hızla şirketleşmeye yönlendirdi. Bugün borsalara bakıldığında en değerli
şirketler arasında futbol/spor kulüplerini görebilmek mümkün.
Böylece futbol kulüpleri artık sportif organizasyonlardan, ekonomik organizasyonlar
haline dönüşmeye başladı. Kulüplerde ticari işletmelerin yönetim esasları günden güne
daha fazla uygulanır hale geldi. Artık kulüpler rahat ve konforlu stadyumlar, localar
vb. uygulamalarla seyir ortamını iyileştirmeye, markalaşarak ürün satışlarını
artırmaya, gelir artırmak için geçmiş dönemlerde akla hayale gelmeyen yöntemler
geliştirmeye çabalıyor. Bunları yapabilmek için de şirketleşmeye, şirket hisselerini
halka açmaya, günden güne daha fazla profesyonel yöneticilerle çalışmaya yöneliyor.
Ulaşılan dev bütçeler futbolu yalnızca kulüpler, futbolcular, seyirciler gibi temel
aktörleri ile sınırlı bir aktivite olmaktan çıkarmış, medya, eğlence, eğitim, ulaşım,
turizm, spor malzemeleri, bahis gibi sektör ve alt sektörleri doğrudan veya dolaylı
olarak ilgilendiren bir endüstri haline dönüştürmüş durumda.
Futbolun özellikle son yirmi yılda endüstri haline dönüşmesi, taraftarların popüler
deyimle müşteriye dönüşme süreci dünya futboluna entegre olan Türk futbolunda da
etkisini hissettirmektedir. Dünyada da olduğu gibi, bugün önde gelen kulüplerimizin
yarattığı iş hacmi, bilanço büyüklükleri, yatırım bütçesi, borsadaki piyasa değerleri ve
benzeri verilerine baktığımızda karşımıza çıkan tutarların çoktan orta büyüklükteki
firmalar boyutuna geldiğini rahatlıkla görebiliriz. Bu kulüplerimizin ve/veya
şirketleşen yapılarının piyasa değerleri üretim sektöründe olan ve yüksek katma değer
yarattığına inanılan İMKB'ye kote yüzlerce şirketin üzerine çıkmıştır.
4
Artık futbol kulüplerinin yalnızca sportif anlamda iyi yönetilen kurumlar halinde
örgütlenmesi ve yönetilmesi yeterli olmamaktadır. Kulüplerimiz kendi içlerinde;
dernek-anonim şirket ilişkilerinin karmaşıklığı, giderek birer holding yapısına
bürünmeleri, çok farklı ürünlerle çok farklı mecralarda faaliyet göstermeleri, iletişim,
hukuk, finans-muhasebe, genel yönetim gibi konularda giderek karmaşıklaşan yapıları
itibariyle tam bir yönetim bilimi sınavı vermektedir. Öte yandan kulüplerin
şirketleşmesi ve halka açılmaları sonucunda, hesap vermekle yükümlü oldukları
yerlerin sayısı ve kapsamı radikal bir şekilde değişmiş olup, finansal açıdan başarılı
olmak kadar, yatırımcılara ve kamuya hesap vermek de bir zorunluluk halini
almaktadır.
Fakat bu değişen yapıda kulüplerimizin giderek karmaşıklaşan ve boyutları büyüyen
bu yapıları yönetecek şekilde örgütlendiklerini, bu süreci başarıyla yönetecek
yetkinliklere ve donanıma sahip olduklarını, konuyla ilgili eksikliklerini saptayıp
giderecek arayışlar içine yeterince girdiklerini söylemek mümkün değildir.
Kulüplerimiz için KurumsallaĢmanın ve Kurumsal Yönetimin Artan Önemi
Değişen bu yapıda en fazla önem kazanan kavramlardan birisi olarak karşımıza
“KurumsallaĢma” kavramı çıkmaktadır. Günümüzde bir çok kulüp başkanı ve
yöneticisinin bu kavramı daha fazla dile getirdiği ve çeşitli uygulamaların
geliştirilmeye çalışıldığı görülmektedir. Fakat malesef genel olarak bu konuda çok
ciddi anlayış ve uygulama sorunlarının bulunduğunu ifade etmek gerekmektedir.
Kurumsallaşma denilen olgu bazen sadece bir şirket kurularak halka arz edilmesi ve
gelir toplanması olarak görülebilmektedir. Oysa kurumsallaĢma kavramı
bünyesinde Ģeffaflık, hesap verebilirlik, adillik ve sorumluluk gibi temel ilkeler ve
bunun yanısıra kuvvetler ayrılığı ilkesinin hayata geçirilmesi, iç denetimin
güçlendirilmesi, risk yönetiminin kurumsallaĢtırılması, etik ilkelerin
oluĢturulması gibi son derece önemli uygulamalar bulunmaktadır. Kurumsallaşma
kavramının doğru kavranabilmesi ve doğru uygulamalar ile hayata geçirilebilmesi
Türk futbolu için en büyük kurtuluş, atılım ve gelişme reçetesidir.
Kulüplerimizin hem dernek, hem de şirket statüleri itibariyle, olabildiğince kamuya
açık olmaları ve paydaşlarının çıkarlarını kollayan politikalar izleme yükümlülükleri,
buna göre örgütlenip yönetilmelerini zorunlu hale getirmektedir. Fakat, genellikle
herkes futbol sahası içindeki sezonluk, hatta bir maçlık performansla ilgilenmekte,
artık ciddi birer şirket haline gelmiş olan kulüplerin saha dışı performansı (özellikle de
mali boyutu), çok küçük bir kitle tarafından izlenmekte, bu ilgilenenlerin de yeterli
bilgiyi edinmesini sağlayacak ortamlar yaratılmamaktadır. Sorunlar sadece mali
boyutla da sınırlı kalmamaktadır. Kulüplerin geleceğine saha dışı performanstan çok
daha fazla etki edecek olan; geleceğe dönük uzun vadeli projeler, sponsorluk
anlaşmaları, yasal taahhütler, gayrimenkul alım/satımları gibi konularda verilen
kararlar, alınan riskler ve bunlarla ilgili olarak yürütülen süreçler yalnızca birkaç kişi
5
tarafından yürütülmekte ve başka taraflarca neredeyse hiç sorgulanmamaktadır. İşin
ilginç tarafı, süreç boyunca takip edilmeyen bu konular sonradan yönetimler değişse
de çeşitli nedenlerle sorgulama dışı bırakılmakta, böylece hatalarının farkına varan,
bunlardan öğrenen ve tekrarlamaması için önlem alan kurumlar yaratılamamaktadır.
İyi niyetle yapılan hataları sorgulayan bir sistem olmadığı gibi, kötü niyetle yapılan ve
kulübü zarara uğratabilecek girişimleri önleyecek ve bunlarla ilgili olarak hesap
soracak mekanizmalar da yeterince iyi ve sağlıklı bir şekilde kurulmamıştır.
Futbol Kulüplerimizde Denetim ve Denetlenebilirlik Üzerine Tespitler
Kulüplerin tabi olduğu Dernekler Kanunu ve buna paralel olarak hazırlanan kulüp
tüzükleri birtakım önlemler getirmiştir. Denetleme Kurulu ve Divan Kurulu bunlar
arasında en ön plana çıkanlardır. Ama bu kurulların, konularında deneyimli ve bilgili
üyelerden oluşmakla birlikte, kuruluşta tasarlanan amaçlara uygulamada hizmet
edecek şekilde görev yapamadıkları görülmektedir. Esasen mevcut yapıları ile de
arzulanan sonuçları almak mümkün değildir. Bu kurullar, yapıları itibariyle, tam
zamanlı çalışmayan üst yapılardır. Kulübün tüm işleyişini, alınan kararları ve yapılan
uygulamaları detaylı ve yakından takip etme şansları yoktur. Bilgiye ulaşmaları ve
düzeltici yönde yetki kullanmalarında sorunlar vardır. Başka bir denetim aracı olarak
değerlendirebileceğimiz bağımsız denetim ise ağırlıklı olarak şirket hesaplarını belirli
formatlar ve normlar çerçevesinde denetlemekle sınırlı kalmaktadır. Yukarıda anılan
birçok risk denetim alanlarının dışında kalmaktadır. Neticede, kulüpler içinde bu
karmaşık ve giderek büyüyen yapıdan doğan riskleri takip eden, denetleyen,
sorgulayan ve gerektiğinde de bu konudaki performansı ile ilgili hesap veren
kurumsallaşmış yapılar mevcut değildir.
Bugün dünyada önce çeşitli ekonomik krizler, sonrasında da şirket krizlerinden ortaya
çıkan en önemli gelişme, bazı yapısal yönetim değişikliklerin benimsenmesi şeklinde
olmuştur. Şirketler uzun vadede varlıklarını korumak ve değerlerini yükseltmek adına
önce kendi çalışma ilkelerini belirlemiş ve bunların canlı tutulması için belirli kurum,
süreç ve araçları oluşturmuştur. Kendi kendisini sorgulayan ve denetleyen yapılar
yaratılmıştır. Risklerin net bir şekilde belirlendiği ve bunlarla ilgili politikaların açık
bir şekilde tanımlandığı bir yönetim tarzı oluşturulmuştur. Bunlar açıklık, şeffaflık ve
hesap verebilirlik ilkeleri çerçevesinde gerçekleştirilmiş, kurumsal yönetim bir hayat
felsefesi olarak benimsenmiştir.
Giderek yaygınlaşmakta olan bu yaklaşımların belki de en önemli ve ilgili olduğu
kurumlar arasında futbol kulüpleri de yer almaktadır. Futbol kulüpleri son dönemde
şirketleştikleri ve halka açıldıkları için hesap vermek zorunda oldukları bir hissedar
grubuna sahiptir. Bunun ötesinde, bu hissedar grubunun çoğunluk payını temsil eden
dernek (kulüp) geniş bir genel kurul tabanına (kongre üyeleri) sahiptir ve bu kitleye
karşı da sorumluluk söz konusudur. Futbol kulüpleri söz konusu olduğunda tanım
bununla da sınırlı kalmamaktadır. İşbaşına gelen yönetimler (şirket içi gelişmeleri
6
değilse bile), kulübün sportif performansını, aldığı dereceleri yakından takip eden her
kesimden milyonlarca kişiyi temsil ettikleri iddiasıyla (ki bu iddia genel kabul gören
ve haklı gerekçeleri olan bir iddiadır) icraat yapmaktadır. Kararları şu veya bu şekilde
geniş kitleleri ilgilendirmektedir. Kulüpler, hukuki ve mali boyutları yanı sıra, ülkeyi
çeşitli platformlarda temsil ettikleri için kamunun denetim alanına da girmektedirler.
Bir başka deyişle, uzun vadeli kalıcılık ve değer yaratma adına kulüplerimizin; gelip
giden yönetimlerle değişmeyen bir takım refleksleri oluşturmaya, belli başlı bazı
kurumsal yapıları kurmaya, icrayı daha yakından denetlemeye ve yönlendirmeye
dönük süreçleri oluşturmaya ihtiyacı vardır. Tüm bunlar kulüplerimizde bazı yeni
yapıların oluşturulmasına ihtiyaç yaratmaktadır.
Mevcut durum genel olarak değerlendirildiğinde; kulüplerimizin kurumsal varlıklarını
sürdürülebilirliği, değerlerinin yükselmesi kurumsal yönetim kalitesine bağlı olduğu
görülmektedir. Kurumsal yönetim kalitesi için ise, şeffaflık, hesap verilebilirlik, tüm
paydaşların karar alma süreçlerine katılımı gibi temel ilkelerin yanısıra, mali bünyenin
sağlamlığını değerlendiren sistemler, risk yönetimi, bağımsız denetim, iç denetim,
denetim komitesi ve iç kontroller gibi faaliyetlerin, organların ve sistemlerin varlığı
gerekmektedir.
Mevcut duruma ilişkin yapılan değerlendirmeler sonucu ihtiyaç duyulan ve
iyileştirme gereken alanlar için görüş ve önerilerimiz aşağıda yer alan bölümde
açıklanmıştır.
GÖRÜġ VE ÖNERĠLER
Risk Yönetimi üzerine;
Kulüpler büyüdükçe yeni yeni risklerle tanışmakta, eskiden var olan risklerin boyutları
büyümekte ve bu risklerin tanınarak etkin bir şekilde yönetilmeleri gittikçe daha da
önemli hale gelmektedir. Bu kapsamda kulüpler özellikle faaliyet, piyasa, uyum/itibar
ve operasyonel risk türleri ile karşı karşıyadır. Kulüplerin birincil riski, uzun vadede
varlıklarını ve değerini korumak ve yaşatmaktır. Geleceğe dönük güçlü bir yapının
kurulması ve sürdürülmesi, marka değerinin korunması, taraftar sayısının istikrarlı bir
şekilde büyütülmesi “faaliyet riskinin” azaltılması için önemlidir. Bunun yanısıra
büyüyen ve karmaşıklaşan mali yapıları ile kulüpler artan boyutta bir “piyasa riski” ile
karşı karşıyadır. Kulüplerin alacak ve gelir kalemleri ile borç ve gider kalemlerinin
farklı döviz cinslerinden olması kulüpler için kur riski yaratmaktadır. Borçlanmalarda
kullanılan veya vadeli işlemlere yansıyan faiz oranları da faiz riski yaratmaktadır.
Bilançonun aktif ve pasifi arasındaki vade uyuşmazlığı, nakit akışında doğabilecek
darboğazlar olası ağır finansman ihtiyacı ve faiz yükünün habercisidir. Ayrıca
performans düşüklüğü, sakatlık gibi hususlar futbolcuların piyasa değerini önemli
7
oranda etkilemektedir. Kulübü temsil ettiğine inanılan değerlere ters davranışlar,
söylemler, açıklamalar ve kampanyalar “itibar” açısından önemli risklerdir. Bunun
yanında, yürürlükteki düzenlemelere ve hukuk kurallarına aykırı eylemler ve bunun
sonucunda gelebilecek yaptırımlar (uyum riski) önem arz etmektedir. Kulüplerimizde
yeterince üzerinde durulmayan konulardan birisi de “operasyonel risklerdir.” İnsan
hatası veya kötü niyetle, sistem ve süreçlerin yanlış işlemesi sonucunda oluşabilecek
kayıplar genelde göz ardı edilmektedir. İş akışları, arşiv, kayıt sistemleri, harcama
süreçleri gibi birçok konu kulüpler için kayıplar yaratmaya adaydır. Kötü niyetli
eylemler sonucunda doğabilecek kayıpları engellemek için bir denetim mekanizması
oluşturulmamıştır.
Kulüplerimizde bu konulardaki riskleri gözeten yapılanmaların mevcut olmadığını
görmekteyiz. Yöneticilerin bazen kulüp ilke ve eğilimlerinden tamamıyla uzak
kalabilen görüşlerini beyan etmesine veya eylemlerde bulunmasına ve bunun
sonucunda kulübün gerek ilgili düzenleyici otoriteler, gerek kendi taraftar kitleleri,
gerekse de genel kamuoyu nezdinde itibar kaybetmesinin önüne geçecek uyarı ve
danışmanlık mekanizmaları kurulmalı ve işletilmelidir. Hukuki danışmanlığı tam
zamanlı yapan, hukuki olmayan işlere girilmesine, hukuki metinlerin yanlış
bağıtlanmasına müdahale edecek yapılar kulüplerimizce oluşturulmalıdır. Bu risklerin
yönetilebilmesi için kulüp bünyesinde risk yönetimi mekanizmalarının oluşturulması,
uzman eleman istihdamı veya bu hizmetin dışarıdan alınması büyük önem
taşımaktadır.
Ġç Denetim üzerine;
Kulüplerimizde ciddi bir iç denetim zaafiyeti söz konusudur. Genel Kurul tarafından
seçilen Denetleme Kurulu ve Divan Kurulu yapıları itibariyle kulüplerin işleyişini
denetlemekte eksik kalmaktadır.
Denetleme Kurulu neredeyse tamamıyla mali konulara odaklanmış görünmektedir.
Ancak burada bile sorunlar yaşanmaktadır. Zaman zaman kulüplerin mali verileri ile
ilgili olarak denetleme kurullarının sunduğu rakamlardan çok farklı rakamlar serbestçe
telaffuz edilmekte, işin daha da ilginç tarafı, bunlar yaygın bir inanış haline
gelebilmekte, bağımsız denetim tarafından da denetlenen veriler bile tartışma konusu
olabilmektedir. Bunlar hiçbir ciddi şirketin yaşamaması gereken olaylardır.
“İç denetim” bir kurumun faaliyetlerini geliştirmek ve onlara değer katmak amacını
güden bağımsız ve objektif bir güvence ve danışmanlık faaliyetidir. İç denetim,
kurumun risk yönetim, kontrol ve yönetişim süreçlerinin etkinliğini değerlendirmek ve
geliştirmek amacına yönelik sistemli ve disiplinli bir yaklaşım getirerek kurumun
amaçlarına ulaşmasına yardımcı olur. İç denetim mesleğinin önemi tüm kurumlar
bakımından gün geçtikçe artmaktadır. Kurumsal yönetimin bir şirket veya kurum
8
bünyesinde etkin bir şekilde uygulanabilmesinde temel rol ve sorumluluklardan birisi
de “iç denetim”e aittir.
Türkiye‟de 2000‟li yıllarla birlikte iç denetim ile ilgili her alanda art arda
düzenlemeler yapıldı ve yapılmaya devam ediyor. Başta bankacılık olmak üzere,
sermaye piyasaları, sigortacılık, kamu ve suç gelirlerinin aklanmasının önlenmesi
alanlarında iç denetim ile ilgili çok önemli düzenlemeler yapıldı, zorunluluklar
getirildi. Böylece günümüzde mali sektörde ve birçok kamu kurumunda iç denetim
zorunlu bir faaliyet olarak yürütülüyor. Reel sektörde ise bir zorunluluk olmamasına
rağmen büyük şirketler ile holdinglerde, halka açık ve yabancı iştirakleri bulunan
şirketlerin büyük kısmında iç denetim biriminin olduğu, şirketlerin kendi ihtiyaçlarını
gözeterek bu faaliyeti oluşturduğu görülüyor.
2011 yılında kabul edilen yeni Türk Ticaret Kanunu da (TTK) iç denetimin önemini
artıran bir başka düzenleme oldu. Kanunda yer alan kurumsal yönetim ilkelerine
uyum, sermaye şirketlerinde riskin erken teşhis komitesi, dış denetim gibi getirilen
düzenlemeler ve yaklaşımlar artık belirli boyutun üzerindeki firmalarda iç denetimi de
gerekli hale getirdi. Mevcut Türk Ticaret Kanunu‟nda murakıplık olarak bilinen
denetim kurulunun yeni Türk Ticaret Kanunu‟nda kaldırıldığı, bunun yerine konunun
uzmanı profesyonel meslek mensuplarınca yerine getirilecek yeni denetim
mekanizmalarının öngörüldüğü görülmektedir. Yeni kanunun getirdiği bu değişiklik
mevcut uygulamada denetim kurullarının işlevini yeterince yerine getiremediğini
açıkça ortaya koymaktadır.
İç denetim, kurumun kontrol, risk yönetimi ve kurumsal yönetim uygulamalarına
yönelik bağımsız ve objektif bir şekilde yaptığı etkinlik ve yeterlilik değerlendirmeleri
ile bu uygulamalardaki eksikliklerin giderilmesi, kurumun karşı karşıya bulunduğu
risklerin ortaya çıkarılması ve en aza indirilmesi, kaynakların etkili ve verimli
kullanılması, yasa ve düzenlemelere uyum sağlanması, itibar ve güvenin korunması,
adillik, şeffaflık, hesap verebilirlik ve sorumluluk ilkelerine uygun yönetim
uygulamalarının geliştirilmesi gibi hususlarda kurumlara katma değer yaratıp, hedef ve
amaçların gerçekleştirilmesinde önemli bir rol üstleniyor. Uluslararası standartlara
uygun, etkin yürütülen ve kurumsal yönetim uygulamaları için güvence oluşturan iç
denetim faaliyeti sayesinde, kurumların sağlıklı bir şekilde gelişerek faaliyetini
sürdürebilmesi çok daha mümkündür.
İç denetim, yönetimin bilinçlendirilmesi, adillik, şeffaflık, hesap verebilirlik ve
sorumluluk ilkelerine uygun yönetim uygulamalarının geliştirilmesi ve bu şekilde
işletmenin kurumsal devamlılığı ve itibarının arttırılarak, amaçlarının
gerçekleştirilmesine yardımcı olmaktadır.
Öte yandan, iş süreçlerinin etkinliği ve verimliliği, mali raporlama sistemini
güvenilirliği, yasa ve düzenlemelere uygunluk konularında makul bir güvence
9
sağlamak için kulüp yöneticilerince tasarlanan iç kontrol sisteminin geliştirilmesinde
iç denetimin önemli bir rolü vardır. Böylece hata ve hilelerin, gelir ve varlık
kayıplarının önlenmesi mümkün olabilecektir.
İç denetimin risk yönetiminin bir parçası olarak önleyici bir niteliği de bulunmaktadır.
İç denetim kulüplerdeki risk yönetim sistemine ilişkin yaptığı denetim çalışmaları ve
değerlendirmeleri ile bu sistemi etkinleştirmede çok önemli bir role sahiptir. Böylece
kulüplerin karşı karşıya kaldıkları riskleri bilmesi, ölçmesi, değerlendirmesi ve
yönetebilmesi mümkün olabilecek, çeşitli risklerden kaynaklanan zararlar
engellenebilecektir.
Fakat Türkiye‟de futbol kulüpleri anlamında baktığımızda, sadece halka açık
şirketlerde regülasyona tabi olarak bir dış denetim yürütüldüğü, bunun dışında
kurumsallaşmanın olmazsa olmazlarından birisi olan iç denetimin, hiç bir spor
kulübünde yer almadığı görülmektedir. Halka açık şirketleri bulunan kulüpler de var.
Ama kulüplerin yapısı sadece halka açık şirketlerden oluşmamaktadır. Bu kulüplerin
en büyük faaliyetleri futbol olmakla birlikte, bunun yanında birçok amatör branşa
sahipler; basketbol, voleybol, kürek, vd. Bu amatör branşlarda hiç bir denetim faaliyeti
bulunmamaktadır
Çok değişik branşlarda faaliyet gösteren kulüpler; itibar riski, mevzuat riski, suiistimal
riski, operasyonel riskler gibi birçok riskle karşı karşıya kalmaktadır. Her gün çok
sayıda imza atılmakta, sıkça kulübün geleceğini ipotek altına alacak eylem ve
anlaşmalara girilmekte, karşı taraflara sözler verilmekte, çeşitli taraflarla parasal
ilişkilere girilmektedir. Kulüplerimiz son dönemde şirketleşme ve kurumsallaşma
eğilimi çerçevesinde bazı yönetici kadrolar atamışlardır. Ancak, bunları denetleyecek
bir ekip kurmamışlardır. Kulüplerimizde kuvvetler ayrılığı ilkesinin uygulanması için;
yönetime bağlı olmayan, uzman kişilerden oluşmuş, tam zamanlı ve yerinde çalışan,
yetkilendirilmiş iç denetim ekiplerinin kurulması önemli bir ihtiyaç haline gelmiştir.
Bu ekipler kulübün günlük ve uzun vadeli faaliyetlerinin; ulusal (ve gerektiğinde
uluslararası) mevzuat ve yasalara uygun, kulüp ilke ve değerlerine uygun, aynı
zamanda mali açıdan da hem kısa hem de orta vadeli sonuçları dikkate alarak yetkin ve
sağlıklı şekilde işletilip işletilmediğini denetlemelidir.
Böyle bir yapının kurulma ihtiyacı açıktır. Ancak, bu yapının nereye bağlanacağı
tartışılması gereken bir konudur. Çünkü böyle bir yapı kulüplerde icranın ta kendisi
olan yönetim kuruluna rapor ederse bağımsızlığı ciddi bir şekilde halel görebilir.
Bankalar gibi çeşitli kurumlarda icra işlevi genel müdür tarafından yürütüldüğünden,
iç denetim birimleri yönetim kurulu üyeleri arasında icrai görevi bulunmayan en az 2
üyeden oluşturulan denetim komitelerine bağlı olarak görev yapmakta ve bu da iç
denetim birimlerinin bağımsızlığının temelini oluşturmaktadır. Fakat kulüplerde icrai
10
görevler genellikle profesyonel yöneticiler yerine yönetim kurulu tarafından
yürütüldüğünden iç denetim birimlerinin yönetim kuruluna bağlı olarak görev yapması
çeşitli sakıncaları da beraberinde getirecektir.
Bu nedenle iç denetim biriminin doğrudan raporlayacağı, özlük haklarını veren icradan
bağımsız bir yapıya ihtiyaç vardır. Bir olasılık genel kurullarda denetimden sorumlu ve
yönetim kurulundan ayrı olarak bağımsız yönetim kurulu üyelerinin seçilmesi ve
bunların genel kurullarda yönetim kurulundan ayrı olarak hesap vermesi formülüdür.
Ancak bu yöntemin işlerliği mevcut seçim sisteminin yaratacağı komplikasyonlar
dolayısıyla sınırlı görünmektedir. İkinci yöntem ise bu görevi divan kurullarına
vermektir. Bu görev hem divan kurullarının doğasına uymakta, hem de divan
kurullarının seçim süreci zaten yerleşmiş olduğundan yeni bir süreç yaratılmadan konu
çözümlenmiş olmaktadır. İç denetim ekipleri bulgularını elbette önce yönetimle
paylaşmalı, ancak çözüm sağlanamaması halinde rücu edilecek bir platform
bulunmalıdır. Divan kurulları bu rolü gayet iyi bir şekilde yerine getirebilir. Elbette
bunun için divan kurullarının görev tanımları ve yetkilerinde gerekli tadilat
yapılmalıdır.
Kurumsal Yönetim üzerine;
İç kontrol sistemlerinin güçlendirilmesi, iç denetim faaliyetinin varlığı, kuvvetler
ayrılığı ilkesinin hayata geçirilmesi, risk yönetiminin kurumsallaştırılması, şeffaflık
gibi hususlar kurumsal yönetim ilkelerinin parçalarıdır. Bunların yanısıra her kulübün;
kurumsal yönetim konusundaki ilke, öncelik ve yaklaşımlarını içeren bir kurumsal
yönetim manifestosu yayınlaması ve belirlenen bir yol haritası çerçevesinde aksiyonlar
alması yerinde olacaktır. Kulüplerimizde bu konuda liderliği üstlenecek bir kurumsal
yönetim komitesi kurulması, etik ilkelerin belirlenerek herkesin bu konuda
bilgilendirilmesi de büyük önem taşımaktadır.
Kamuya mal olmuş bu kurumlarımız için şeffaflığın önemi çok büyüktür.
Kulüplerimiz özellikle halka açıldıklarından bu yana birçok verileri SPK ve İMKB
standartları dolayısı ile halka açıklanıyor. Ama bunların ne kadar bilindiği ayrı bir
tartışma konusu. Zaten böyle olduğu için de transfer rakamları, borç rakamları gibi
herkesin ilgisini çeken konularda ortada birçok rakam uçuşurken bunların tutarlılığı
hiç sorgulanmıyor. Bugün itibariyle böylesine kamuya malolmuş kurumların
bilgilerinin böylesine tartışma konusu olması üzerinde ciddiyetle düşünülmesi gereken
bir konudur. Bunun da ötesinde, şeffaflık sadece mali konularla sınırlı olmamalı,
kamuya bilgi verme konusunda uluslararası standartlarla uyumlu uygulamalar
benimsenmelidir.
Türkiye Futbol Federasyonu‟nun Kulüp Lisans Sistemi ile kulüplerimizde kurumsal ve
finansal yönetimin evrensel ilkelerinin yerleştirilmesi suretiyle; mali disiplinin,
verimliliğin, kalitenin ve futbolun marka değerinin arttırılmasına katkı sağlanması
11
hedeflenmektedir. Düzenlemede yer alan mali raporlama standartlarına ek olarak, risk
yönetimi, iç denetim ve kurumsal yönetim konularına ilişkin düzenlemelere ihtiyaç
bulunmaktadır.
Öneriler
Kendi içinde sağlıklı kurumlar ve sağlıklı bir rekabet ortamı oluşturamayan hiçbir
sektör ve ülke sağlıklı sonuçlar elde edemez, güçlü kurumlar yaratamaz. Elbette futbol
da bunun istisnası değildir. Tüm bu nedenlerle kulüplerimizin kendi yönetimlerine
böyle bir bakış açısıyla yeniden bakmasının zamanı çoktan gelmiştir. Türkiye Futbol
Federasyonu tarafından kulüplerin iyi uygulamaları desteklenmeli, iyi uygulamalarla
kötü uygulamalar arasındaki fark açıkça ortaya konmalı, ilgili devlet organları kamu
adına denetim görevini adil ve şeffaf bir şekilde yerine getirmelidir. Aksi halde futbol
endüstrisinin gelir kaynakları olan tribün, ürün, yayın, sponsor, reklam, marka, bahis,
UEFA ve FİFA‟dan sağlanan gelirlerin sürdürülebilirliği ciddi bir şekilde olumsuz
etkilenecektir.
Mevcut duruma ilişkin değerlendirmelerimiz ve görüşlerimiz çerçevesinde ihtiyaç
duyulan ve iyileştirme gereken alanlar için önerilerimiz aşağıda sunulmuştur.
Küresel düzeyde başarılı ve rekabetçi kulüpler yaratılabilmesi kurumsal yönetim
ilkeleri ile uyumlu kulüp yönetim yaklaşımının sağlanmasına bağlı olduğunu
düşünmekteyiz. Bunu sağlayabilmek için Türkiye Futbol Federasyonu tarafından
kulüplerimiz için kurumsal yönetim ilkeleri rehberinin yayınlanmasına ihtiyaç
bulunmaktadır. Tüm kulüplerimizin uyumu için tavsiye edilen kurumsal yönetim
ilkeleri rehberi uygulamasının, kulüplerimizin faaliyet raporları ve websitelerinde
açıklayacakları uyum beyanları ile kamuoyu tarafından takip edilmesi sağlanmalıdır.
Türkiye Futbol Federasyonu tarafından yayınlanacak bu tür bir rehber TFF Kulüp
Lisans Kurulu‟nun lisanslama faaliyetleri içinde önemli bir referans teşkil edecektir.
Kulüplerimizin hem dernek, hem de şirket statüleri itibariyle farklı kurumsal kimlik
yapılarını aynı çatı altında bulundurmaları kurumsal yönetim ilkeleri ile uyumlu
yönetsel ve kurumsal yapılanma için sorun teşkil etmektedir. Günümüzde gittikçe
endüstrileşen futbol için „Dernekler Kanunu‟ çatısının yeterli gelmekten gittikçe
uzaklaştığı açıktır. Türk futbolunun yeni bir yasal çerçeveye kavuşturulmasının gün
geçtikçe bir “zorunluluk” haline geldiği görülmektedir. Bu nedenle kulüp modelimize
endüstrileşmenin ulaştığı boyutlara uygun bir statü kazandırılması için yasal
düzenlemeler yapılmalıdır.
Kurumsal yönetim ilkelerinin bir gereği olarak kulüplerin tüm paydaşlarının kolayca
erişebileceği etik kuralları bulunmalıdır. Türkiye Futbol Federasyonu tarafından bu
konuda kulüpleri yönlendirici ve teşvik edici düzenlemeler yapılmalıdır.
12
Kulüplerin kurumsal yönetim kalitesi ve uygulama başarısında etkili bir icra kurulu
tarafından yönetilmesi, risk yönetimi ve iç kontrollerin varlığı, yasal düzenlemelere
uyum ve tüm paydaşlar ile kulübün mali ve mali olmayan bilgilerinin açık ve şeffaf bir
biçimde paylaşılması kritik başarı faktörlerini oluşturmaktadır. Söz konusu faktörler
kulüplerin bağımsız dış denetime tabi olmalarının yanısıra iç denetim faaliyetini de
kulüplerimiz için gerekli kılmaktadır. Futbolun endüstrileşmesi ile birlikte kulüplerin
iç denetim ihtiyacı kaçınılmaz olmuştur.
Özellikle Süper Lig kulüplerinde tam zamanlı iç denetçilerin istihdam edildiği iç
denetim faaliyetinin oluşturulması zorunlu hale getirilmelidir. Şirketleşerek borsaya
kote olan kulüplerde bunun öncelikli olarak dikkate alınması mümkündür. Diğer
kulüplerde iç denetim hizmetinin dış kaynak yoluyla temin edilmesine de imkan
sağlanabilir. Oluşturulacak iç denetim faaliyeti dernek, şirketler gibi kulübün tüm
unsurlarını kapsamalıdır.
Süper lig kulüpleri dışındaki kulüplerde de başlangıçta zorunlu tutulmasa da iç
denetimin teşvik edilmesinin önemli olduğu değerlendirilmektedir.
Federasyon tarafından yayımlanacak bir tebliğ veya yönetmelik ile kulüplerin iç
yapılarındaki iç kontrol, denetim ve risk yönetiminin genel esasları belirlenmelidir.
İç denetim konusundaki yapılacak düzenlemelerde uluslararası iç denetim
standartlarının referans alınması önem arzetmektedir. Ayrıca, iç denetimin risk esaslı
bir yaklaşımla sertifikalı iç denetçiler tarafından gerçekleştirilmesini önermekteyiz.
İç denetçilerin fonksiyonel olarak divan kuruluna bağlı olarak konumlandırılması
önerilmektedir.
İç denetim ile ilgili hazırlanacak yönetmeliğin ve değişikliklerin genel kurul tarafından
onaylanması yararlı olacaktır.
Federasyon bünyesinde kulüpleri denetleyen bir denetim ekibinin kurulması ve bu
ekibin kulüp denetimlerinde, kulübün iç denetim birimi ile ilgili değerlendirmeleri
yapması ve raporlaması, iç denetim ile ilgili zaafiyet tespit edilen kulüplerdeki
eksikliklerin federasyon tarafından ivedilikle giderilmesinin sağlanması yararlı
olacaktır.
İç denetçiler tarafından hazırlanan yıllık denetim raporunun veya bir özetinin
federasyona gönderilmesi zorunluluğuna yönelik düzenlemeler yararlı olacaktır.
13
Kulüp tescil ve lisans alımlarında kulüp bünyesindeki iç denetim sisteminin
yeterliliğinin bir kriter olarak dikkate alınması ve iç denetim sistemini oluşturmayan
kulüplere
lisans
verilmemesinin
değerlendirilebileceği
düşünülmektedir.
Kulüplerimizin yönetsel ve kurumsal yapılanmalarına ilişkin ihtiyaç duyulan önemli
bir başka konu ise; yalnızca kulüpler tarafından kurulan şirketlerde değil, kulüp
yönetimlerinde de yetkin yönetici ve profesyonellerin görev almasıdır.
Bunun sağlanabilmesi için kulüp yönetim ve icra kurullarında görev alacak kişilerin
niteliklerine ilişkin düzenlemeler yapılması, üniversite ve spor akademilerinde
profesyonel kulüp yöneticiliği ve uzmanlığı konularında akademik eğitim programları
oluşturulması oldukça önemlidir.
Ayrıca, kulüplerimizde mali kontrol ekiplerinin nicelik ve nitelik açısından
güçlendirilmesi gerekir. Yönetim kurullarında bu konulardan sorumlu yönetim kurulu
üyelerinin de belirlenmesi sahiplik ve liderlik açısından büyük faydalar sağlayacaktır.
Kulüplerimizde kurumsal yönetim ve denetim konusunda farkındalık yaratılması
konusunda kulüp yöneticilerine seminer, konferans, vb bilgilendirme toplantıları
düzenlenmelidir.
Kulüplerimizin kurumsal yönetim ve denetim ihtiyaçlarına uygun çözümlerin katılımcı
bir anlayışla tasarlanması için çalıştaylar düzenlenmesi, çalışma grupları (task force)
oluşturulmasını önermekteyiz.
Ülkemiz futbolu ve kulüplerimizin küresel rekabet gücü ve gelişimi için kaçınılmaz bir
ihtiyaç olarak gördüğümüz kulüplerimizin kurumsal yönetimi ve denetimine ilişkin
eğitim ve bilgilendirme faaliyetlerinde, düzenlenecek çalıştay ve oluşturulacak çalışma
gruplarında Türkiye İç Denetim Enstitüsü olarak görev alarak katkı sağlamaktan
memnuniyet duyacağımızı ifade etmek isteriz.
14
ANA KAYNAK
 Dr.Cüneyt Sezgin, Kulüplerimizde Yönetim ve Denetim, İç Denetim
Dergisi, Türkiye İç Denetim Enstitüsü (TİDE), Bahar 2008, Sayı:22
YARDIMCI KAYNAKLAR
 Futbolda Kurumsal Yönetim ve Denetim, İç Denetim Dergisi, Türkiye İç
Denetim Enstitüsü (TİDE), Bahar 2008, Sayı:22
 Kurumsal Yönetim İlkeleri Işığında Türk Futbol Kulüpleri Yönetim
Rehberi, Türkiye Kurumsal Yönetim Derneği, 1.Baskı, İstanbul, Ocak
2010
 Yönetim Kurullarında İç Denetim Hakkında Sorulması Gereken 12 Soru,
TÜSİAD, Mayıs 2008
 Ali Kamil Uzun, İşletmelerde İç Denetim Faaliyetinin Başlatılmasında
Başarı Faktörleri, http://www.denetimnet.com
 Ali Kamil Uzun, Kurumsal Risk Yönetimi ve İç Denetim, Önce Kalite
Dergisi, Mart-Nisan 2011
 Ali Kamil Uzun-Gürdoğan Yurtsever, Yeni Türk Ticaret Kanunu‟na
Hazırlık ve Uyum Sürecinde İç Denetimin Rolü ve Katma Değeri, İç
Denetim Dergisi, Türkiye İç Denetim Enstitüsü, Sayı: 29, Bahar-Yaz
2011
 Gürdoğan Yurtsever, Futbol Büyük Bir Endüstri Haline Dönüştü,
Turcomoney Dergisi, Mayıs 2011
 Gürdoğan Yurtsever, Kurumsal Yönetim Güvencesi İçin İç Denetim,
Turcomoney Dergisi, Mart 2011
15
TÜRKĠYE ĠÇ DENETĠM ENSTĠTÜSÜ (TĠDE)
Türkiye İç Denetim Enstitüsü, ülkemizde uluslararası standartlarda iç denetim
mesleğinin gelişimi için 19 Eylül 1995 tarihinde kurulmuştur.
Enstitü, mesleğin profesyonellerinin yetkinlikleri, finans ve reel sektör şirketleri ile
kamu kurum ve kuruluşlarının kurumsal yönetim kalitesi, mesleğin akademik gelişimi
için çeşitli hizmetler sunmaktadır.
Her yıl düzenli olarak gerçekleştirilmekte olan iç denetim, kurumsal yönetim, iç
kontrol ve risk yönetimi konularında yetkin uzmanların bilgi, deneyim ve iyi uygulama
örneklerini paylaştıkları “Türkiye Ġç Denetim Kongresi”, yazı, makale ve söyleşileri
ile mesleki gündemi belirleyen, temel mesleki bilgi ve referans kaynağı “Ġç Denetim
Dergisi”, sürekli güncelliği sağlanan ve dilimize çevrilen “Uluslararası Ġç Denetim
Standartları ve Mesleki Uygulama Çerçevesi”, iç denetim profesyonellerinin
küresel yetkinlik belgesi “Uluslararası Ġç Denetçi Sertifikası”, sürekli eğitim için
“Mesleki GeliĢim ve Yetkinlik Eğitimleri”, mesleki akademik gelişime yönelik
“Akademik ĠliĢkiler ve GeliĢim Programı” olmak üzere pek çok uluslararası ve
ulusal mesleki birikimlere erişim ve paylaşım imkanları sağlanmaktadır. Türkiye İç
Denetim Enstitüsü, bu hizmetleri ile mesleğin profesyonellerine ve iş dünyamıza
güncel kalmak, değişim, gelişim ve büyümenin ortağı olmak konusunda fırsatlar
sunmaktadır.
Enstitü‟nün sunduğu bu hizmetler, yeni Türk Ticaret Kanunu ile birlikte
şirketlerimizin kurumsal yönetim ve denetim kalitesine önemli katkılar sağlayacaktır.
Uluslararası İç Denetçiler Enstitüsü (IIA) ve Avrupa İç Denetim Enstitüleri
Konfederasyonu (ECIIA)‟nun temsilcisi olan ve yönetim organları ile çalışma
komitelerinde aktif görev alan Türkiye İç Denetim Enstitüsü, “Meslekte küresel
geliĢim ve mükemmelliğin paydaĢı olmak” vizyonu ile şirketlerimizin yönetim
kurulları, denetim komiteleri, icra kurulu başkanları (CEO), üst düzey yöneticiler ve iç
denetçiler, kamu kurum ve kuruluşlarımız, düzenleyici kurumlarımız, üniversitelerimiz
ve akademisyenlerimize hizmetleri ile kalıcı değer yaratma misyonunu
sürdürmektedir.
Enstitü faaliyetleri ve hizmetleri ile ilgili ayrıntılı bilgi almak için www.tide.org.tr
web sitesini ziyaret edebilirsiniz.
16

Benzer belgeler