Proposal for Environmental and Social Impact Assessment and

Transkript

Proposal for Environmental and Social Impact Assessment and
AECOM
Rapor
4.0
EKOLOJİ VE BİYOÇEŞİTLİLİK
4.1
Giriş
Çevre
4-1
Bu bölüm, Üçüncü Boğaz Köprüsü ve Kuzey Marmara Otoyolu güzergahı ve çevresinde yer alan mevcut
ekolojik özellikleri açıklamakta ve projenin bölgedeki ekolojik reseptörler üzerinde neden olacağı potansiyel
etkileri tanımlamaktadır. Bu bölümde Projenin kalıcı etkileri ele alınmakla birlikte ayrıca etki azaltma önlemleri
için öneriler de yer almaktadır
Ekolojik Etki Değerlendirmesi
4.2
Bu bölüm, Projenin hassas ekolojik reseptörleri üzerindeki potansiyel etkilere dair bir değerlendirme
sunmaktadır. Bölüm, söz konusu projeyle ilgili potansiyel inşaat ve işletme etkilerini tanımlayıp
değerlendirmekte ve uygun bir etki azaltma stratejisi formüle etmektedir. Özetle, değerlendirmenin kapsamı
şunları hedeflemektedir:




Önerilen yol hattı koridoru üzerine temel ekolojik verileri sunmak;
Bu verileri, önerilen projeye göre inceleyip analiz etmek;
Önerilen proje sahası ve yakın çevresinin ekolojisi üstündeki potansiyel, doğrudan/dolaylı etkilerin
önemini tespit etmek;
Önerilen Üçüncü Boğaz Köprüsü ve Kuzey Marmara Otoyolu ve ilgili altyapının inşaatı ve
işletilmesinden doğan potansiyel olumsuz etkilerin azaltılmasını sağlayacak uygun ve etkili araçları
tanımlamak.
Etkiler, masa başı çalışmaları ve sahada yapılan alan araştırmalarından elde edilen bilgiler kullanılarak
değerlendirilmiştir. Önemli habitatları ve türler üzerindeki potansiyel etkilere odaklanılarak, bu
değerlendirmede habitat kaybı ve/veya parçalanması da ele alınmaktadır.
4.3
Yöntemler
4.3.1
Değerlendirmenin Kapsamı
Bu bölüm, ekolojik masabaşı çalışması, habitat ve korunan türlerle ilgili araştırmalar için benimsenen
yöntemleri özetlemektedir. Sahip olunan genel yaklaşım ise, Ekoloji ve Çevre Yönetimi Enstitüsü (EÇYE
Institute of Ecology and Environmental Management, IEEM) tarafından Temmuz 2006’da yayımlanan
kılavuzların yenilenmiş bir versiyonudur. Ayrıca, Türk Çevre Mevzuatına, Ekvator Prensipleri (EP) ve
Uluslararası Finans Kurumu’nun (UFK) Çevresel Performans Standartları’na atıfta bulunulmuştur.
4.3.2
Ekolojik Araştırmalar
Faz 1 Habitat Araştırması
Kuzey Marmara Otoyolu (3. Boğaz Köprüsü Dahil) Projesi’nin toplam güzergâhına ilişkin habitat özelliklerini
tespit etmek için, yaban hayatı alanında uzman bir ekolog, bir çevre bilimci ve bir botanikçiden oluşan AECOM
ekibi tarafından 12-21 Mart 2013 ve 14-20 Nisan 2013 tarihlerinde iki alan araştırması yapılmıştır.
Alan araştırmalarını yürütmek için Faz 1 Habitat Araştırması yöntemi kullanılmıştır. Buna, önerilen güzergâhın
merkezinde yer alan 500 metrelik bir araştırma koridoru dâhil edilmiş ve araştırma, Ortak Doğayı Koruma
ÇSED, 2 Ağustos 2013, Final Rapor
AECOM
Rapor
Çevre
4-2
Komitesi (Joint Nature Conservation Committee (JNCC), 2010) tarafından hazırlanan Faz 1 Habitat
Araştırması Kılavuzu’nda çizilen yöntem izlenerek yapılmıştır. İlgilenilen özellikleri veya özellikle iyi durumdaki
habitatları ya da ek bilgilere ihtiyaç duyulan yerler gibi yerel düzeyde oluşan toplulukları tespit etmek için hedef
notlar düşülmüştür.
Güzergâh boyunca, günlük güzergâh üzerinde belirli noktalar belirlenmiş ve bu noktalar, Google Earth ve bir
el GPS’i kullanılarak yerleştirilmiştir. Araştırma tampon bölgesi, bu noktaların her iki tarafında 250 metre
mesafe olacak şekilde belirlenmiştir. Bu tampon bölgelerdeki noktalar ve habitat türleri, tanımlanıp not
edilerek, 1:25000 ölçekli haritalar üzerinde işaretlenmiştir.
Araştırmalara, Boğaziçi’nin Avrupa yakasından, boğazın en ucunda köprünün kurulacağı alanın civarında
bulunan en doğudaki noktadan başlanmıştır. Bu noktalarda inşaat faaliyetleri hâlihazırda başladığı için,
çalışmalara başlanmadan önce bu noktalarda ne tür habitatları olduğunu, dolayısıyla da hangi habitatların ve
bitkilerin kaybolduğunu tespit etmek mümkün olmamıştır. Avrupa yakasında, güzergâh boyunca doğudan
batıya doğru yürütülen araştırmaya akabinde Anadolu yakasında devam edilip burada sonlandırılmıştır.
Su ve Deniz Habitatları
Proje, bir dizi akarsu, gölet ve sulak alan üzerinde ya da yakınlarından geçmektedir ve bu unsurlar, 500
metrelik koridor içinde bulundukları yerlerde araştırılmış, habitatları tanımlanmış ve önemli türler not edilmiştir.
ICA tarafından Boğaz’da hiçbir kalıcı çalışma önerilmediği ve bütün yapıların kıyılara yerleştirileceği
belirtilmiştir. Ancak kıyıya yakın noktalarda bazı geçici dolgu çalışmaları yapıldığına dikkat çekilmiş olup
bunlar, inşaat biter bitmez kaldırılacaktır. Dolayısıyla, ÇSED’de deniz çevresi üzerine potansiyel etkiler ele
alınmasına rağmen, su çevresinde hiçbir alan araştırması planlanmamış veya yapılmamıştır.
Diğer Türlere İlişkin Araştırmalar
Önemli zaman kısıtlamaları nedeniyle, Faz 1 araştırması sırasında diğer türlerle ilgili bir araştırma
yapılamamıştır. Ancak ayak izi, dışkı ve yuva-oyuk gibi türlerin varlığına ilişkin işaretler ve bu türlerin tesadüfi
bir şekilde görülebildiği noktalar ilgili yerlerde not edilmiştir.
4.3.3
Danışma
Orman İşletme Müdürlüğü ile görüşülmüş ve İstanbul’daki orman ve ağaçlık alanlar hakkında ve günümüzde
bu alanların nasıl kullanıldığıyla ilgili kullanışlı bilgiler alınmıştır.
4.3.4
Araştırmanın Koşulları ve Sınırları
Araştırmalar ve bu değerlendirme için geçerli olan belirli sınırlamalar mevcuttur. Temel konular ise şu
şekildedir:




İlk Faz 1 Habitat araştırması, mevsim içinde oldukça erken bir zamanda yapılırken, ikinci araştırma,
en yaygın otsu türleri ve erken çiçek açan türleri tanımlayamayacak kadar geç bir zamanda
yapılmıştır;
Yoğun bitki örtüsü ve/veya şiddetli yağmur ve bazı orman yollarına güvenli erişimi etkileyen çamur
nedeniyle dönemsel olarak bazı alanlara erişim kısıtlı olmuştur;
Güzergâhın bazı kesimleri askeri bölgelerden geçmektedir; bir keresinde sahaya girip araştırma
yapılmasına izin verilmemiştir. Ancak mevcut habitatlarını tespit etmek için bu sahayı çevresinden
izlemeye olanak sağlanmıştır;
İlgili alanların yerini saptamak için el tipi GPS kullanılmıştır. GPS’in doğruluğu, kullanıldığı araziye
göre değişiklik göstermektedir. Ağaç altında ya da oldukça şehirleşmiş bölgelerde GPS’in doğruluğu
ÇSED, 2 Ağustos 2013, Final Rapor
AECOM
Rapor
Çevre
4-3
olumsuz bir şekilde etkilenmektedir. Bu etki, GPS’i tamamlamak için bölge haritaları kullanılarak en
aza indirilmiştir.
4.3.5
Etki Değerlendirme Yöntemleri
Etki değerlendirmesindeki aşamalar, aşağıdaki gibi belirlenmiştir. Özetle, süreç şunları içermektedir:




Ekolojik reseptörlerin tanımlanması ve değerlendirilmesi;
Bu reseptörler üzerindeki potansiyel etki türlerinin göz önünde bulundurulması;
Bu reseptörlerin alıcılar üzerinde sahip olabileceği değişikliklerin tanımlanması; ve
Etki azaltma önlemlerinin verimliliğini hesaba katarak, etkinin öneminin belirlenmesi.
Ekolojik Reseptörlerin Değerlendirilmesi
Değerlendirme metodolojisi, hem danışmanlardan elde edilen deneyime hem de Çevresel Yönetim ve
Değerlendirme Enstitüsü (ÇYDE) (Institute of Environmental Management and Assessment, IEMA) ve (yakın
bir zamanda) İngiliz Ekoloji ve Çevre Yönetimi Enstitüsü (EÇYE) (Chartered Institute of Ecology and
Environmental Management, CIEEM) gibi kurumlar tarafından yayımlanan kılavuzlara dayanmaktadır.
Tam bir değerlendirme yapabilmek için, Proje alanında yer alan habitatlarının değerine ilişkin bazı konseptleri
ve destek verdiği ekolojik bağlamda sahip olduğu değerini bulundurmak gerekmektedir. Ekolojik bir kaynağın
ya da özelliğin değeri ya da potansiyel değeri, aşağıdaki gibi, tanımlı bir coğrafi bağlam içerisinde
belirlenmektedir (bkz. EÇYE, Ekolojik Etki Değerlendirmesi Kılavuzu, 2006):





Uluslararası;
Türkiye;
İstanbul;
Yerel; ve
Sadece etki alanı.
İlgili yerlerde korunan alanlar ve özellikler hesaba katılmıştır. Üçüncü Boğaz Köprüsü ve Kuzey Marmara
Otoyolu güzergahı ve çevresinde birçok korunan alan bulunmakta olup bunlar aşağıda ele alınmaktadır.
Ekolojik kaynakların ve özelliklerin biyolojik çeşitlilik değeri, potansiyel değer, ikincil veya destekleyici değer,
sosyal değer ve ekonomik değer gibi bir dizi kriter üzerinden değerlendirilmektedir. EÇYE Kılavuzları etki
değerlendirme yaklaşımı ile ilgili olarak Tablo 4-1’de sunulan verilenlere daha az vurgu yapıp; ekolojik
reseptörlerle ilişkilendirilebilecek değişik değerlerin birbirlerinden ayrılarak değerlendirilmesi yaklaşımını
tavsiye etmektedir. Dolayısıyla, bu tablolar başta değerlendirmeleri makul kılmak için bir çerçeve sunarken,
profesyonel görüşler kriterlere göre farklılık gösterebilmektedir.
Tablo4-1 Kaynak Değerlendirme Kriterleri
Kaynağın
Değeri
Çok Yüksek
(Uluslararası)
Seçim Kriterleri
Bern Sözleşmesi, Ramsar Sözleşmesi vs. gibi sözleşmelerce belirlenen uluslararası
düzeyde korunan sahalara ilişkin özellikler taşıdığı belirlenen habitatları veya türlerdir.
Uluslararası düzeyde belirlenmiş bir alan veya aday alan (Ramsar alanları, SPA (Kuş
Direktifi kapsamındaki Özel Koruma Alanları), pSPA (potansiyel Özel Koruma Alanları),
SAC (Habitat Direktifi kapsamındaki Özel Koruma Alanları), cSAC (aday Özel Koruma
ÇSED, 2 Ağustos 2013, Final Rapor
AECOM
Kaynağın
Değeri
Rapor
Çevre
4-4
Seçim Kriterleri
Alanları) veya SCI (Habitat Direktifi kapsamındaki Toplum için Önemli Alanlar)
ya da henüz ilan edilip edilmediğine bakılmaksızın yayımlanan kriterleri karşılayan alanlar
(örneğin Önemli Kuş Alanı (ÖKA) ve Önemli Bitki Alanı (ÖBA)).
Daha büyük bir bütünün yaşanabilirliğini muhafaza etmek için gerekli olan ve Habitat
Direktifi Ek I’de listelenen bir habitatın yaşanabilir bir alanı veya bu habitatın küçük alanları
olmak.
2
Türkiye Türleri Kırmızı Kitabı veya Türkiye’de 10 km ’lik alanlarda popülasyon olarak 15 ve
daha az sayıda görüldüğü bilgisiyle listede yer almak veya belirsiz bir koruma statüsüne
ya da Türkiye’de küresel bir koruma endişesine sahip olmak.
Uluslararası/ulusal bağlamda en yüksek kaliteye sahip örneklerden biri olduğu
düşünülecek kadar eşsiz veya yeterince olağanüstü bir özellik (örneğin habitat veya
popülasyonu) taşımak (böyle bir alan uluslararası düzeyde tanınacaktır).
Uluslararası öneme sahip türlerin sıklıkla rastlanan ve ulusal düzeyde öneme sahip
popülasyonlarına sahip olmak.
Henüz ilan edilip edilmediğine bakılmaksızın, ulusal seçim kriterlerini karşılayan ulusal
düzeyde belirlenmiş bir saha veya belirli bir alan.
Yüksek
(Türkiye)
Milli Parklar veya Tabiat Parkları gibi ulusal düzeyde belirlenmiş alanlara ilişkin özellikleri
taşıdığı belirtilen habitatları veya türler.
Bütünün yaşanabilirliğini sürdürebilmek için gerekli olan öncelikli habitatın yaşanabilir
kısmı ya da habitatın küçük parçaları olmak.
Alan içinde nadir veya tehdit altında olan ulusal düzeyde önem arz eden türlerin sıklıkla
rastlanan popülasyonlarına sahip olmak. Ulusal düzeyde önem arz eden türlere ilişkin
sıklıkla rastlanan ve bölgesel açıdan önemli popülasyonlara/sayılara sahip olmak.
Bölgesel düzeydeki belirlemeleri aşan, ancak ulusal seçim kılavuzları için yetersiz kalan
sahalardır.
Bütünün yaşayabilirliğini muhafaza etmek için gerekli olan önemli habitatların yaşanabilir
alanları veya bu habitatların daha küçük alanları olmak.
Orta –
yüksek
(İstanbul)
Uygun Ulusal Alan profilinde Bölgesel Değere sahip olarak tanımlanan kilit bir yaşam
ortamının uygulanabilir alanları olmak.
2
Türkiye’de 10 km ’lik alanlarda popülasyon olarak 16-100 arasında olan veya bölgesel
nadirliği ve yerelliği hesaba katılarak ilgili Doğal Alanda ortaya çıkan ve ulusal düzeyde
nadir olarak listelenen türlere ilişkin sıklıkla rastlanan ve yerel açıdan önemli
popülasyonlara sahip olmak.
Düzenli aralıklarla ortaya çıkan, bölgesel olarak önemli türlere ilişkin yerel açıdan önemli
sayılara sahip olmak.
Orta
(yerel)
Yerel tabiatı koruma alanları veya korunan alanlar dâhil olmak üzere, yetkili kurum
tarafından yayımlanmış ekolojik seçim kriterlerini karşıladığı saptanan yerel açıdan önemli
sahalar.Yerel düzeyde nadir olan veya yerel habitat kaynağını gözle görülür derecede
zenginleştiren sahalar/özellikler. 0,25 hektardan büyük yarı-doğal yaşlı ağaçlıklar.
ÇSED, 2 Ağustos 2013, Final Rapor
AECOM
Rapor
Kaynağın
Değeri
Çevre
4-5
Seçim Kriterleri
Yerel düzeyde önemli türlerin sıklıkla rastlanan önemli miktardaki popülasyonları ya da
nadirliği veya yerelliğinden dolayı yerel bir kırmızı kitapta yer alan türlerin sıklıkla rastlanan
önemli miktardaki popülasyonlarına sahip olmak.
Bulunduğu bölge kapsamında habitat kaynağını gözle görülür derecede zenginleştirdiği
düşünülen habitatlar.
Düşük
(Sadece etki
sahası içinde)
Yerel düzeyde belirlenmiş bir saha ve resmi olmayan bir yer olarak belirlenmiş sahalara
ilişkin özellikler taşıdığı belirtilen habitatları veya türler.
Resmi bir doğa koruma unvanına layık görülecek kadar yeterli seviyeye sahip olmayan,
yalnızca yerel bağlamda doğa koruma değerine sahip bir özellik (örneğin habitat veya
popülasyon).
Önemli bir ekolojik değer bulunmamaktadır.
İhmal Edilebilir
Küçük ya da ihmal edilebilir bir özellik. Böyle bir özelliğin kaybedilmesi, alanın ekolojisi için
zararlı görülmeyecektir.
Etkinin Önemi
Tanımlanmış bir etkinin öneminin belirlenmesi, her zaman kolay değildir. Proje, ilgili etkilerin önemi, etkilenen
kaynağın değeri ve aşağıdaki potansiyel etki parametreleri göz önünde bulundurularak belirlenmiştir:






Olumlu ya da olumsuz –projenin sonucu olan olumlu etkiler de tanımlanmıştır;
Büyüklük – mümkün olan yerlerde niceliksel açıdan belirlenmiştir;
Boyut – etkinin hissedileceği alan;
Süre – geri kazanım ve yenilemeye kadar geçen süre;
Düzelebilirlik (etkilerin geri çevrilebilirliği) – kalıcı ve geçici etkiler; ve
Zamanlama ve sıklık.
EÇYE tarafından üretilen en son kılavuzlar, uzman görüşüne ve her bir ekolojik reseptörün kendi
bağlamındaki değerine daha çok vurgu yapmakta ve öncekilere göre daha esnek bir etki değerlendirmesi
yaklaşımını savunmaktadır. Bunun nedeni, matrislerin şimdiye kadar yaygın bir şekilde katı kullanımının, yerel
biyoçeşitliliğinin öneminin değerini azaltabilmesi olup bu durum, yerel biyoçeşitlilik kaynaklarının kademeli
olarak bozulmasına ve sonuç olarak ulusal ve uluslararası biyoçeşitliliğin etkilenmesine neden olmaktadır.
Dolayısıyla, bu değerlendirmede kullanılan yaklaşım, etkileri tanımlayacak ve reseptörler üzerindeki etkilerin
önemli olup olmadığını belirtecektir. Kalıcı etkilerin olmayacağının tahmin edildiği durumlarda, sonucun nötr
etki olacağı varsayılmıştır.
4.3.6
Yasal Çerçeve
Ekolojik alan araştırmalarının yürütülmesinden önce, değerlendirmede yer alması gereken yasal çerçeveyi
anlamak ve belirli bir alanda ne gibi korunan veya önemli habitatları ve türler bulunabileceğini tespit etmek
gerekmektedir.. Bu nedenle, yasal mevzuatlarla ilgili temel bilgiler ve İstanbul bölgesinde bulunduğu
kaydedilen korunan alanlar ve önemli türler derlenmiştir.
ÇSED, 2 Ağustos 2013, Final Rapor
AECOM
Rapor
Çevre
4-6
Aşağıdaki bölümler ise, ulusal ve yerel ölçekte ekolojik sahalar ve korunan türler için sağlanan yasal tespitleri
ve koruma durumlarını ortaya koymaktadır.
Türkiye’nin Benimsediği Uluslararası Sözleşmeler
Türkiye, çevreyi ve biyolojik çeşitliliğini korumak için birçok uluslararası sözleşme ve anlaşmaların altına imza
atmıştır. Projeyle ilgili uluslararası sözleşmeler aşağıdaki gibidir:






Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi, 29 Ağustos 1996 tarihli ve 4177 sayılı Kanun ile onaylanmış ve 27
Aralık 1996 tarihli ve 22860 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır, 1997’de yürürlüğe girmiştir;
Nesli Tehlike Altında Olan Yabani Hayvan ve Bitki Türlerinin Uluslararası Ticaretine İlişkin Sözleşme
(CITES), 20 Haziran 1996 tarihli ve 22672 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır, 1996’da yürürlüğe
girmiştir;
Avrupa’nın Yaban Hayatı ve Yaşam Ortamlarını Koruma Sözleşmesi (Bern Sözleşmesi), 20 Şubat
1984 tarihli ve 18318 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır, 1984’te yürürlüğe girmiştir;
Özellikle Su Kuşları Yaşam Ortamı olarak Uluslararası Öneme Sahip Sulak Alanlar Hakkında
Sözleşme (Ramsar Sözleşmesi), 17 Mayıs 1994 tarihli ve 21937 sayılı Resmi Gazete’de
yayımlanmıştır, 1994’te yürürlüğe girmiştir;
Kuşların Himayesine Dair Milletlerarası Sözleşme (Paris Sözleşmesi), 17 Aralık 1966 tarihli ve 12480
Sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır, 1967’de yürürlüğe girmiştir; ve
Dünya Kültürel ve Doğal Mirasının Korunmasına Dair Sözleşme, 14 Şubat 1983 tarihli ve 17959 Sayılı
Resmi Gazete’de yayımlanmıştır.
Habitatlar
Türkiye’deki korunan alanların tespit edilmesi ve yönetimiyle ilgili kanunlar, genellikle Orman ve Su İşleri
Bakanlığı (OSİB) ve Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın (ÇŞB) sorumluluğu altındadır. Türkiye’deki korunan
alanların tanımlanması ve yönetimine ilişkin temel kanunlar ve yönetmelikler aşağıda ele alınmaktadır.
2873 Sayılı Milli Parklar Kanunu
2873 Sayılı Milli Parklar Kanunu (OSİB, Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü), 11 Ağustos 1983
tarihli ve 18132 Sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır. Milli Parklar, Tabiat Parkları, Tabiat Anıtları ve Tabiatı
Koruma Alanları gibi özel olarak korunan alanlar için koruma sağlayan önemli kanunlardan biridir. Bu farklı
belirlemelere ilişkin açıklamalar aşağıda yer almaktadır:



Milli Park: Milli Park, insanların dinlence ve eğlenceleri ve hayvanların ve çevrenin korunması için
tahsis edilmiş, imardan uzak, devlet tasarrufunda veya devletin sahip olduğu bir doğal kaynak ya da
yarı-doğal arazidir. Milli Park, tabiat unsurlarını, ulusal ve uluslararası tabiat ve kültür kaynağı
değerleri ve koruması, mesire yerleri ve turistik alanlar açısından, bilimsel ve estetik bir perspektifle
tanımlamaktadır. Milli Parklar, sahip oldukları doğal güzellik ve sundukları açık hava dinlencesi
olanakları nedeniyle, gelecek kuşaklar için koruma altına alınan geniş ülke arazileridir.
Tabiat Parkı: Karakteristik bitki örtüsü ve yaban hayatı özellikleri ve manzara bütünlüğüne sahip bir
doğal alan olarak tanımlanan Tabiat Parkı, dinlence aktiviteleri için de uygundur. Bu alanlar, tanınmış
doğal, ekolojik ve/veya kültürel değerlerinden ötürü korunmaktadırlar. Koruma düzeyine göre
değişiklik gösteren birçok koruma alanı türü bulunmaktadır.
Tabiat Anıtı: Doğa olaylarından kaynaklı olağanüstü özelliklere ve bilimsel değere sahip doğal alanlar
ve değerlerdir. Bu değerler, ulusal öneme sahip doğa olayları ve bitki türlerinin bir sonucu olarak,
eşsiz ve nadir jeolojik ve jeomorfolojik oluşumlara da sahip olabilmektedir.
ÇSED, 2 Ağustos 2013, Final Rapor
AECOM

Rapor
Çevre
4-7
Tabiatı Koruma Alanı: Tabiatı Koruma Alanları, “bilimsel ve eğitsel hedefler açısından önem taşıyan
nadir, tehdit altında ya da hassas ekosistem ve türler barındıran doğal alanlar” olarak
tanımlanmaktadır. Tabiatı Koruma Alanları, nadir, tehlike altında veya hassas ekosistemlere, türlere
ve doğa olayları sonucu oluşan sıra dışı örneklere atıfta bulunmaktadır. Tabiatı koruma alanları, özel
koruma alanları ve özel bir bilimsel değer taşıyan alanlar da dâhil olmak üzere, doğanın korunması
için özel yerler olarak gösterilmektedir.
4915 Sayılı Kara Avcılığı Kanunu
4915 Sayılı Kara Avcılığı Kanunu (OSİB, Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü), 11 Temmuz 2003
tarihli ve 25165 Sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır. Kara Avcılığı Kanunu ile korunan alanlar, Yaban
Hayatı Geliştirme Sahaları’dır.
Yaban Hayatı Geliştirme Sahası: Bu sahalar, doğal habitatlarında popülasyonu azalan yaban hayatını
korumak ve alandaki ekosistemin olumsuz açıdan etkilenmemesi için koruma altında tutulmaktadır. Bazı
sahalarda, tehlike altındaki türler için üreme alanları da bulunmaktadır.
Ayrıca, bazı türler ve alanlar için koruma sağlayan yıllık Merkez Av Komisyonu (MAK) Kararları aracılığı ile
bazı sahalar, kalıcı veya geçici olarak avcılığa kapatılabilmektedir. MAK, her sene “Avcılığa Yasak Alanları”
ilan etmektedir.
6831 Sayılı Orman Kanunu (değiştirildiği haliyle)
6831 Sayılı Orman Kanunu (OSİB, Orman Genel Müdürlüğü), 8 Eylül 1956 tarihli ve 9402 Sayılı Resmi
Gazete’de yayımlanmış ve daha sonra, 2004 yılında 5192 Sayılı Orman Kanununda yapılan Değişiklik ile
değiştirilmiştir. Orman Kanunu, ormanların kullanımını tanımlamakta ve düzenlemektedir. Orman Kanunu ve
ilgili yönetmelikleri ile ormanlar, aşağıdaki kategoriler altında yönetilmekte ve korunmaktadır:






Muhafaza Ormanları
Milli Parklar (hâlihazırda Milli Parklar Kanunu’nda açıklanmaktadır)
Tohum Bahçeleri
Tohum Meşcereleri
Gen Koruma Alanları, Klon Parkları ve Deneme Alanları gibi Biyogenetik Koruma Alanları (Gen
Sahaları)
Mesire Yerleri (Kent Ormanları, Piknik Alanları)
Muhafaza Ormanı
Muhafaza ormanları, insan sağlığını toz emisyonlarından korumak ve baraj deposu, göl ve akarsu gibi yüzey
suyu rejimini düzenlemek için, toprak kayması ve erozyon gibi doğal felaketleri önlemeyi amaçlamaktadır.
Tohum Bahçesi
Tohum bahçeleri, tohum kaynağı güvenliğini ve tarımsal-biyolojik çeşitliliğin korunmasını iyileştirmek için
kullanılan bir tohum destek alanıdır. Bu alanlar, seçilmiş klon ve familyalar içerirken, istenmeyen polen
kaynaklarından uzak tutulmaktadırlar. Bu plantasyonlar, sık ve yoğun tohum üretimini mümkün kılmaktadır.
Tohum bahçeleri, ağaçlardan aşı alınması yoluyla, yüksek kaliteli tohumlar da üretebilmektedir.
ÇSED, 2 Ağustos 2013, Final Rapor
AECOM
Rapor
Çevre
4-8
Tohum Meşceresi
Tohum meşcereleri, orman ağaçları ve çalıları için tohum üretmeyi amaçlamaktadır. Tohum meşcerelerinin
seçimi ve kurulması, gelişkin genetik kaliteye sahip tohum almak için hızlı ve pahalı olmayan bir yöntemi
temsil etmektedir.
Biyogenetik Koruma Alanları (Gen Sahaları)
Biyogenetik koruma alanları, bir ya da daha fazla özgün, eşsiz, tehlike altında veya nadir görülen habitat,
biyosenoz (verili bir çevre ve etkileşim alanında yaşayan dengeli bir bitki ve hayvan topluluğu) ya da
ekosistem özelliği taşıyan ve yasal koruma altındaki korunaklı alanlardır.




Gen Koruma ve Yönetim Bölgeleri (GKYB), “hedef türlerin genetik çeşitliliğini sürdürmek amacıyla
korunan doğal ve yarı-doğal alanlar” olarak tanımlanmaktadır. GKYB’ler, tehlike altındaki
popülasyonlarda, ekonomik açıdan önemli bitki türlerinde ve genetik çeşitlilik ve farklılık konusunda
yüksek potansiyele sahip türlerde evrimsel süreçlerin yaşandığı gen koruma alanlarıdır.
Gen Koruma Alanı: Orman bitkileri için, uygulanabilir yerinde koruma tekniği, uzun dönemli aktif
koruma için tasarlanan tanımlı alanlarda yer alan doğal popülasyonlarda genetik çeşitliliğin yeri,
yönetimi ve izlenmesini içeren bir genetik koruma alanıdır. Orman genetik kaynaklarının büyük bir
bölümü, özel olarak tasarlanmış genetik koruma alanlarında, yönetilen doğa ormanlarında
korunabilmektedir.
Klon Parkı: Bir tohum yetiştirme/hasat programı yöntemidir. Saf bitki soylarına sahiptir.
Deneme Alanı: Deneme Alanları, gen koruma plantasyonlarından (fidanlık) oluşmaktadır. Bunlar,
özellikle bozulmuş alanlarda ağaçların yetişmesini geliştirmek için uygun işlemler belirlenerek, farklı
ağaç türlerinin performansını değerlendirmede kullanılmaktadır.
(Mesire Yerleri)
Bunlar, ormanların sosyal, kültürel ve estetik işlevlerinden yararlanmak amacıyla dinlence ve estetik değerlere
sahip ormanlar ve kent ormanlarında yer alan piknik alanlarıdır. Türk yasal mevzuatına göre, Orman Genel
Müdürlüğü tarafından yönetilen iki çeşit mesire yeri bulunmaktadır: Piknik alanları (Tip C) ve Kent Ormanları
(Tip D).


Orman İçi Dinlenme Yeri, Piknik Alanı: Kırsal bölgelerde insanların piknik yapıp günlük geziler
düzenleyebileceği, görsel manzara ve doğal kaynaklara sahip alanlardır.
Kent Ormanları: Sağlık, spor ve kültürel etkinlik gibi sosyal aktiviteler için kullanılabilecek ve halkın
ormanlara dair teknik hususları ve yerel bitki örtüsü ve hayvanları görebileceği, yerleşim alanları
çevresinde yer alan ormanlardır.
Sulak Alanların Korunması Yönetmeliği
Sulak Alanların Korunması Yönetmeliği (OSİB, Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü), 17 Mayıs
2005 tarihli ve 25818 Sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır. Yönetmeliğin yasal temeli, Özellikle Su
Kuşlarının Yaşam Alanı Olarak Uluslararası Öneme sahip Sulak Alanlar Hakkında Sözleşmedir (aşağıda bkz.
Ramsar Sözleşmesi).
Sulak alanlar, doğal veya suni, geçici ya da kalıcı, en düşük su seviyesinde derinliği altı metreyi aşmayan
deniz suyu da dâhil olmak üzere sabit veya akışkan, temiz, tuzlu veya acı suya sahip, bataklık, turbalık veya
ÇSED, 2 Ağustos 2013, Final Rapor
AECOM
Rapor
Çevre
4-9
açık su alanları olarak tanımlanmaktadır. Sulak alanlar, kaybı onarılamaz bir büyük ekonomik, kültürel,
bilimsel ve dinlence değeri kaynağı oluşturmaktadır.
Yönetmelik, bu sulak alanların etrafında geliştirilecek projeleri sınırlandıran tampon bölgeler de
oluşturmaktadır. Bu yönetmeliğe göre, bütün yüzey suları (göller, akarsular, nehirler ve dereler), sulak alan
olarak tanımlanırken, sulak alandan 2.500 metre uzaklıktaki bölge ise tampon bölge olarak tanımlanmaktadır.
Eğer bu tampon bölgede bir hizmet/faaliyet yürütülmesi planlanıyorsa, proje sahibinin, hizmetleri yürütmesi
için bir sulak alan izni alması gerekmektedir.
Ramsar Alanları
Ramsar alanları, Uluslararası Öneme Sahip Sulak Alanlar Sözleşmesine (Ramsar Sözleşmesi) göre belirlenen
uluslararası öneme sahip sulak alanlardır. Bu sözleşme, sulak alanların ve kaynaklarının korunması ve
mantıklı bir şekilde kullanılması adına, ulusal eylem ve uluslararası işbirliği için çerçeve sunan devletlerarası
bir anlaşmadır.
Sulak alanların günümüzde ve gelecekte ileriye dönük bir biçimde zarar görmesinin veya kaybedilmesinin
önüne geçmeyi arzulayan Ramsar sözleşmesi, 1971’de düzenlenmiştir. Sözleşmenin misyonu, “bütün
dünyada sürdürülebilir gelişme sağlamaya dönük bir katkı olarak, yerel ve ulusal eylemler ve uluslararası
işbirliği aracılığı ile bütün sulak alanların korunmasını ve mantıklı bir şekilde kullanımını” sağlamaktır.
Sözleşme, misyonunda yer alan sulak alan türlerine dair geniş bir tanım kullanmaktadır. Bu tanım içinde
şunlar yer almaktadır: Göller ve nehirler, bataklıklar, sulak meralar ve turbalık alanlar, vahalar, haliçler, deltalar
ve gelgit düzlükleri, deniz kıyısına yakın alanlar, mangrovlar ve mercan resifleri ve balık havuzu, çeltik alanı,
su deposu ve tuzla gibi insan yapımı yerler.
Türkiye, 1994 yılında sözleşmenin taraflarından biri olmuştur ve şu anda Ramsar koruma listesinde Türkiye’ye
ait 13 adet sulak alan listelenmiştir. Ancak bunların hiçbiri, Proje güzergâhında veya yakınında yer
almamaktadır.
Hassas Alanlar
Bir önceki bölümde sunulan korunan alanların yanı sıra, ulusal mevzuata göre belirlenmemiş, ancak hassas
ve ekolojik açıdan önemli olduğu düşünülen başka alanlar da vardır. Bu alanlar, genel olarak uluslararası
çevre örgütleriyle koordinasyon içinde Türk koruma örgütleri tarafından tespit edilip tanımlanmaktadır.
Önemli Doğa Alanları
Önemli Doğa Alanları (ÖDA), biyolojik çeşitliliğin küresel ölçekte korunması için uluslararası öneme sahip
yerlerdir. ÖDA konsepti, Uluslararası Kuşları Koruma Örgütü (BirdLife International), Uluslararası Koruma
Örgütü (Conservation International) , ve Uluslararası Bitkileri Koruma Örgütü (PlantLife International) gibi
koruma örgütleri tarafından geliştirilmiştir. Türkiye’deki ÖDA’ları belirlemek için kullanılan bilimsel çalışmalar,
Kraliyet Kuşları Koruma Derneği (RSPB) ve BirdLife International’ın desteği ile Doğa Derneği tarafından
düzenlenmiştir.
Doğa Derneği, 2006’da, Doğa Derneği’nin Resmi İnternet Sitesinde de yer alan “Türkiye’nin Önemli Doğa
Alanları” kitabını yayımlamıştır. Kitap, Türkiye’nin yüzölçümünün %26’sına denk düşen 20.280.149 hektara
yayılan 305 adet ÖDA tanımlamaktadır. Ancak bu ÖDA’ların sadece %19’u koruma altındadır.
Bu ÖDA’lar, Türkiye’nin AB’ye giriş süreci için Natura 2000 ağı kapsamında yürütülen bilimsel çalışmaların
ürünüdür. Natura 2000, Avrupa Birliği (AB) bölgesinde korunan bölgelerle ilgili ekolojik bir ağdır. Natura 2000
ağının temelini oluşturan 2 adet AB Yönergesi bulunmaktadır. Bunlar, Kuş Direktifi (79/409/EEC Sayılı yabani
ÇSED, 2 Ağustos 2013, Final Rapor
AECOM
Rapor
Çevre
4-10
kuşların korunmasına ilişkin Konsey Direktifi) ve Habitat Direktifi(92/43/EEC Sayılı habitatların ve yabani fauna
ve floranın korunması Konsey Direktifi).
Bu direktiflerin gelecekteki potansiyel gereksinimlerini karşılamak için, Doğa Derneği ve ABB (AB Bakanlığı),
işbirliği içinde çalışmalar yürütmektedir. “Türkiye’deki Önemli Kuş Alanları” kitabının gözden geçirilmiş hali ve
Doğa Derneği tarafından yayımlanan “Türkiye’nin Önemli Doğa Alanları” kitabı, bu bağlamda
değerlendirilebilir.
Önemli Bitki Alanları
Önemli Bitki Alanları (ÖBA), “bitki çeşitliliği ve/veya endemik türler, zengin topluluklar ve habitatları (doğal
habitatlar) açısından çok zengin alanlar” olarak tanımlanmaktadır. ÖBA kavramı, Türkiye’deki bitki örtüsünü
korumak için işbirliği halindeki üç örgütün liderliği altında geliştirilmiştir: 1990’ların başında DHKD (Doğal
Hayatı Koruma Derneği), FFI (Uluslararası Flora & Fauna Örgütü) ve ISTE (İstanbul Üniversitesi, Eczacılık
Fakültesi, Botanik Bölümü). Aynı dönemde, İngiltere’deki PlantLife International ile yapılan işbirliği sayesinde
uluslararası bir boyut kazanılmış ve kriterler oluşturulmuştur.
ÖBA’lar, Türkiye’nin ortak olduğu uluslararası sözleşmelerin, stratejilerin ve programların uygulanmasına katkı
sunacak çok önemli bir altyapı sunmaktadır. ÖBA’lar, doğanın korunması konusunda, uluslararası çevre ve
koruma sözleşmelerinin, korunan alan ağlarının, biyolojik çeşitliliği koruma stratejileri ve politikalarının
uygulanması ve bunlara uyulması için kullanılacak bilimsel ve botanik veriler içermektedir.
Türkiye’deki ÖBA’lar, ilk kez 1995’de düzenlenen ilk Planta Europe konferansında tanıtılmıştır. ÖBA, “istisnai
botanik zenginlik sergileyen ve/veya nadir görülen, tehdit altındaki ve/veya endemik türlerin ve/veya yüksek
botanik değere sahip sıra dışı bir bitki örtüsü topluluğuna destek sunan doğal ya da yarı-doğal alanlar” (Byfield
vd., 2010) olarak tarif edilirken, Türkiye, ÖBA kriterleri doğrultusunda ÖBA araştırmasını tamamlayan ilk ülke
olmuş ve 122 aday ÖBA belirlemiştir.
Önemli Kuş Alanları
Avrupa Önemli Kuş Alanları (ÖKA) Programı, Uluslararası Kuşları Koruma Örgütü (BirdLife International)’nün
Avrupa Bölümü’nün desteği ve işbirliği ile 29 ülkede ulusal ÖKA Programları aracılığı ile uygulanmaktadır.
Türkiye’deki ÖKA’lar, Doğal Hayatı Koruma Derneği ve BirdLife International tarafından tespit edilmiş ve 1997
yılında “Türkiye’nin Önemli Kuş Alanları” adlı bir kitapta tanımlanmıştır. Bu kitap, Kraliyet Kuşları Koruma
Derneği’nden ek destek alınarak, 2004 yılında Doğa Derneği ve BirdLife International tarafından gözden
geçirilmiştir.
Dolayısıyla, ÖKA’lar, aşağıdaki kriterlerden bir veya birkaçını karşılayan ornitolojik koruma için kilit alanlardır.



Önemli sayıda küresel düzeyde tehdit altındaki bir veya birkaç türe sahiptirler.
Kısıtlı alan türleri ve biyomla sınırlı türlere yurt sağlayan alan gruplarından birini oluştururlar.
İstisnai bir biçimde, yüksek sayıda göçmen veya toplu halde yaşayan türlere sahiptirler.
Küresel olarak soyu tükenme tehlikesiyle karşı karşıya olan ya da popülasyonlarının yeri doldurulamayacak
olan kuş türlerinin bulunmasına bağlı olarak, sadece bu kriterleri karşılayan alanlar ÖKA olarak tanınmaktadır.
Bir ÖKA, koruma eylemi ve yönetimine tabi olmak durumundadır.
ÇSED, 2 Ağustos 2013, Final Rapor
AECOM
Rapor
Çevre
4-11
Korunan Türler
Biyolojik çeşitlilik açısından önemli olan resmi ya da resmi olmayan alanların yanı sıra, günümüzde birtakım
türler çok nadir hale geldiği için, uluslararası sözleşmeler ve ulusal yasalarla koruma altına alınmakta ya da en
azından durumları kabul görmektedir. Diğer türlerin de, ‘yaşam kalitemize’ katkıda bulunacağı
düşünülmektedir.
Bu türler, yasal korumadan faydalanmamasına ve doğrudan tanımlanmış veya korunmakta olan alanlarla
ilişkilendirilmemesine rağmen, planlama sürecinde kilit unsurlar haline gelebilirler. Önerilen proje, korunan
türlerin olumsuz etkiye maruz kalmamasını güvence altına almak için, bütün uygun önlemleri aldığını
göstermek zorundadır. Türkiye’de yürürlükte olan uluslararası sözleşmelerin listesi, EK 4’te yer almaktadır.
İstilacı Türler
Yerli olmayan türler istilacı bir hale geldikleri zaman, ekosistemleri değişikliğe uğratabilmektedirler; bu da, yerli
ve tehlike altındaki türlerin ciddi anlamda tehdit edilmesi gibi çeşitli sorunlara yol açabilmektedir. Bu sorunlar,
birçok uluslararası anlaşmalarda, Avrupa Birliği direktiflerinde ve yerel yasal mevzuatlarda kabul görmektedir.
Ancak yapılan araştırmalara göre, yabani köpeklerin dışında hiçbir istilacı türün, yerli türlere tehdit
oluşturmadığı gözlemlendiği için bu sorun, bu çalışma kapsamında değerlendirilmemiştir.
Orman Yönetim Planları
Habitat Eylem Planları ve Tür Eylem Planları, etki değerlendirmesine katkı sunmak için kullanılabilmektedir.
Bu planlar, en başta korunma altında bulunmayan ekolojik reseptörlerin değerlendirilmesine yardımcı
olmaktadır. İkincisi de, ulusal hedefler karşısında olumlu veya olumsuz potansiyel etkilerin değerlendirilmesine
katkı koyabilmektedirler.
Proje güzergâhı, İstanbul’un Ormanlık Bölgesi içinde, Alemdağ, Kanlıca, Beykoz, Sultanbeyli, Kurtboğazı,
Ömerli, Sarıyer, Kemerburgaz, Fenertepe ve Riva bölgelerinden geçmektedir. Bu değerlendirmelerde,
Ekosisteme Dayalı Çok Fonksiyonlu Orman Yönetimi Planı yaklaşımı ile hazırlanan Orman Genel
Müdürlüğü’nün son yönetim planları kullanılmaktadır.
4.4
Mevcut Ekolojik Özellikler
4.4.1
Giriş
Bu bölümde, Projeden etkilenebilecek potansiyel ekoloji ve biyolojik çeşitlilik reseptörleri tanımlanmaktadır. Bu
reseptörler, Mart ve Nisan 2013’te yürütülen masa başı çalışmalarının ve alan araştırmalarının sonuçlarına
göre belirlenmiştir.
4.4.2
Mevzuat Tarafından Korunan Sahalar
Aşağıdaki Korunan Sahalar, proje güzergâhının içinde veya yakınında yer almakta ve sonuç olarak çevresel
etkiye maruz kalmaktadır. Bu alanlar, Ek 4’te gösterilmektedir (Şekil C-1 ve C-2).
2873 Sayılı Milli Parklar Kanunu
Milli Parklar Kanunu’na göre, Proje hattında ve çevresinde milli park, tabiat anıtı veya tabiatı koruma alanı
bulunmamaktadır. Ancak İstanbul’un Avrupa ve Anadolu yakasında Projeden etkilenebilecek birçok Tabiat
Parkları vardır.
Projeye en yakın tabiat parkı olan Şamlar Tabiat Parkı, Avrupa yakasında, güzergâhın 880 metre batısında
yer almaktadır. 335 hektarlık bir yüzölçümüne sahip olan alan, 11 Temmuz 2011’de tabiat parkı olarak ilan
ÇSED, 2 Ağustos 2013, Final Rapor
AECOM
Rapor
Çevre
4-12
edilmiştir. Avrupa yakasının en büyük tabiat parkı olan park, karaçam (Pinus negra), fıstık çamı (Pinus Pinea)
ve Türk çamı (Pinus brutia) (Kızılçam olarak da bilinmektedir) gibi orta yaşlı iğne yapraklı ağaçlara sahiptir.
Park, daha çok mesire yeri olarak kullanılmaktadır (Orman ve Su İşleri İstanbul Bölge Müdürlüğü Resmi
İnternet Sitesi, 2012).
Projeye olan uzaklığından ötürü, Şamlar Tabiat Parkı’nın, inşaat veya işletme aşamalarında Projeden olumsuz
bir şekilde etkilenmesi beklenmemektedir.
4915 Sayılı Kara Avcılığı Kanunu
Güzergâh, doğrudan Avrupa yakasındaki Yaban Hayatı Geliştirme Sahası (YHGS), Sarıyer ve Feneryolu
YHGS’dan geçecektir. Proje güzergâhının yaklaşık 2,8 km’si, bu YHGS’dan geçmektedir. 1.440 hektarlık bir
yüzölçümüne sahip olan alan, 2005 yılında karacaları (Capreolus capreolus) korumak için belirlenmiştir. Bu
YHGS içinde hayvanları avlamak yasaklanmıştır (Orman ve Su İşleri İstanbul Bölge Müdürlüğü Resmi İnternet
Sitesi, 2012).
YHGS için temel tehdit, yakınlardaki kentsel imar alanıdır: Örneğin, YHGS koruma altında olmasına rağmen,
yakın bir zamanda YHGS içinde bir üniversite kampüsü inşa edilmiştir.
Ayrıca, 2012-2013 dönemi MAK kararlarına göre, Polonezköy çevresinde avcılığın yasaklandığı bir alan da
bulunmaktadır. Güzergâhın yaklaşık 5,5 km’si, bu alandan geçmektedir. Geniş bir bölgeyi kaplayan alan,
doğuda Reşadiye, kuzeyde Polonezköy, batıda Çekmeköy ve güneyde Sarıgazi arasında yer almaktadır.
6831 Sayılı Orman Kanunu
Orman Kanununa göre, Proje sahası ve çevresinde gen koruma sahası, klon parkı ve deneme alanı gibi
tohum meşceresi ve biyogenetik koruma alanları bulunmamaktadır.
Ancak güzergâh üzerinde, bazı muhafaza ormanları, tohum bahçesi ve kent ormanı ve piknik alanı gibi mesire
yerleri bulunmaktadır. Bunlar, aşağıda kısaca ele alınmaktadır:





Belgrad Muhafaza Ormanı: Güzergâh, İstanbul’un Avrupa yakasında yer alan ormanın kuzey
sınırından geçmektedir. Ormandaki genel ağaç türü, bütün ormanın %75’ini kaplayan meşe ağacıdır
(Quercus sp.). Kuzey kesimlerde kayın ağaçları (Fagus sp.), iç kesimlerde gürgen ağaçları (Carpinus
betulus) ve güney kesimlerde ise kestane ağaçları (Aesculus hippocastanum) bulunmaktadır.
Elmalı Bendi Muhafaza Ormanı: Güzergâhın bir kısmı, Anadolu yakasında yer alan bu ormandan
geçmektedir. Fatih Sultan Mehmet Köprüsü’ne bağlanan İstanbul Otoyolu’nun (E-80) hâlihazırda
Elmalı Bendi Muhafaza Ormanı’ndan geçtiğine dikkat edilmelidir.
Tohum Bahçesi: Anadolu yakasında Reşadiye ve Nişantepe arasında yer alan bir tohum bahçesi
bulunmaktadır. Karaçam tohumları, bu tohum bahçesinde üretilmektedir. Karaçamın Türkiye’de en
çok rastlanan tür olduğuna ve Batı Anadolu’da büyük topluluklar oluşturduğuna dikkat edilmelidir.
Kent Ormanı (Mesire Yeri): Mevcut İstanbul Otoyolu’nun (E-80) yakınlarında Ümraniye’de bir kent
ormanı bulunmaktadır. Bu ormanda yer alan ağaç türleri ise, ceviz, karaağaç, fıstık çamı, akasya ve
meşedir.
Piknik Alanları (Mesire Yeri): Güzergâh ve çevresinde birçok piknik alanı bulunmaktadır. Bunlar,
kısaca şu şekildedir:
o Şamlar’ın kuzeydoğusundaki piknik alanı: Güzergâh, piknik alanının 1,6 km doğusundadır.
o Poyraz’ın güneydoğusundaki piknik alanı: Güzergâh, piknik alanının 210 m kuzeyindedir.
o Alibahadır’ın kuzeyindeki piknik alanı: Güzergâh, piknik alanının 1170 m kuzeyindedir.
o Bozhane’nin güneyindeki piknik alanı: Güzergâh, piknik alanından geçmektedir.
o Alemdağ Nişantepe’nin kuzeyindeki piknik alanı: Piknik alanı, güzergâhla çevrilidir. Piknik
alanına en yakın nokta 60 m’dir.
ÇSED, 2 Ağustos 2013, Final Rapor
AECOM
Rapor
o
o
o
Çevre
4-13
Çekmeköy’deki piknik alanı: Güzergâh, piknik alanının 230 m güneyinden geçmektedir.
Taşdelen’deki piknik alanı: Güzergâh, piknik alanının 640 m kuzeyinden geçmektedir.
Ümraniye’deki piknik alanı: Güzergâh, piknik alanından geçmektedir.
Güzergâhın yaklaşık 3.320 m’si Muhafaza Ormanlarından, 184 m’si tohum bahçelerinden ve 94 m’si de
mesire yerlerinden geçmektedir.
Sulak Alanların Korunması Yönetmeliği
Sulak Alanların Korunması Yönetmeliği (17 Mayıs 2005 tarihli ve 25818 Sayılı Resmi Gazete’de
yayımlanmıştır) doğrultusunda, bütün yüzey suları (göller ve nehir ve dere gibi akarsular), sulak alan olarak
tanımlanmaktadır. Güzergâh çevresinde birçok sulak alan bulunmaktadır. Bunların ayrıntıları, raporun Hidroloji
bölümünde sunulmaktadır; ancak bu tür alanlar, ekolojik öneme sahip olabilecekleri için, aşağıda da ele
alınmaktadır.



Avrupa yakasında Habibler’in kuzeyinde küçük bir gölet vardır. Gölet, güzergâhın 1,4 km doğusunda
yer almaktadır.
Avrupa yakasında Odayeri’nin kuzeyi ve kuzeydoğusunda ve Çiftealan’ın güneyinde yer alan bir dizi
küçük suni ve doğal gölet vardır. Bunların bazıları, bölgede oldukça yaygın olan eski ocakların
üstünde yapılmıştır. En yakın olanı ise, güzergâhın 100 m kuzeyindedir.
Anadolu yakasındaki en önemli su kütlesi, Ömerli Baraj Gölü’dür. Gölün ana parçası, su deposunun
yaklaşık 6 km doğusunda yer alsa da, gölün kolları, güzergâha 2 km yakınlığa ulaşmaktadır.
Bu sulak alanların hiçbiri, Uluslararası Öneme Sahip Sulak Alanlar Sözleşmesi’ne göre Ramsar alanları olarak
belirlenmemiştir.
4.4.3
Mevzuat Tarafından Korunmayan Hassas Alanlar
Aşağıdaki mevzuat tarafından korunmayan hassas alanlar, proje güzergâhında veya yakınında yer alırken,
sonuç olarak çevresel etkiye maruz kalabilecektir. Bu alanlar, Ek 4’te gösterilmektedir (Şekil C-3).
Önemli Doğa Alanları
Bern Sözleşmesi, Türkiye’deki türlerin ve habitatlarının korunması için en önemli uluslararası yasal araçlardan
birini temsil etmektedir. Bu, doğrudan Türk Çevre kanunlarınca koruma altına alınmamış habitatları ve türlerin
bulunduğu yerler için özellikle önemlidir. Bu nedenle, bu değerlendirmede, bağlı oldukları (belirlenip koruma
altına alınmayan) Bern Sözleşmesi türleri ve habitatlarına özel bir vurgu yapılmaktadır.
İstanbul’da bir dizi alan, Önemli Doğa Alanları (ÖDA) olarak tanımlanmıştır. Bu resmi olmayan alanlar, belirli
türler için, özellikle de kuşlar için önemli olan habitatları, bitkileri ve diğer alanları içermektedir. ÖDA, büyük bir
biyolojik çeşitlilik yelpazesine sahip olduğu için, Önemli Bitki Alanları (ÖBA), Önemli Kuş Alanları (ÖKA) veya
her ikisi şeklinde tanımlanan KBÇA’nın alt alanları olarak değerlendirilebilecek başka alanlar da mevcuttur. Bu
alanlar, geniş ÖDA alanında yer alırken, büyük ya da küçük çapta birbirlerinin üstünden geçebilmektedirler.
Aşağıda, İstanbul bölgesinde mevcut ÖDA ayrıntıları ve bunların içinde yer alan ve Projeden etkilenebilecek
ÖBA ve ÖKA’lar ele alınmaktadır.
Boğaziçi Önemli Doğa Alanı
Güzergâhın büyük bir bölümü (yaklaşık 35 km), boğaz boyunca Avrupa yakasından Asya yakasına uzanan
Boğaziçi Önemli Doğa Alanı (ÖDA) üzerinden geçmektedir.
ÇSED, 2 Ağustos 2013, Final Rapor
AECOM
Rapor
Çevre
4-14
ÖDA, kıyı kumulları, kayalar, maki toplulukları, meralar, ormanlar ve göller gibi geniş bir habitat yelpazesinden
oluşmaktadır. Alanda, göçmen kuşlar için önemli olduğu bilinen boğazın batı ve doğusundaki ormanlık
alanlardan dolayı bir ÖKA da bulunmaktadır. İlkbahar ve Sonbaharda Sarıyer’deki tepelerden (Avrupa
yakasında) ve Çamlıca’daki iki tepeden (Anadolu yakasında) büyük göçlerin gözlemlenebileceği noktalar
bulunmaktadır. Bu ÖKA’ya dair ayrıntılar, aşağıda ele alınmaktadır.
Bu ÖDA içinde nadir görülen bitki türlerini destekleyen bir dizi hassas habitat bulunurken, bu alanların bazıları,
ÖBA olarak tanımlanmış ve aşağıda detaylı bir şekilde ele alınmıştır. Bunlar, ÖBA’nın batısından doğusuna
doğru şu şekildedir:





Ağaçlı Kumulları ÖBA
Kuzey Boğaziçi ÖBA
Kilyos Kumulları ÖBA
Ömerli Havzası ÖBA
Boğaziçi ÖDA
Bu KBÇA’ya dönük genel tehdit, İstanbul’un hızlı bir şekilde genişlemesidir. Şehir büyüdükçe, her yıl binlerce
ev ve büyük sanayi sahaları inşa edilmektedir. Diğer doğal habitat kayıplarının nedeni de, madencilik ve yol
inşaatları iken, son birkaç on yıl içinde, İstanbul’un büyük ormanlık araziler ve diğer habitatları yok olmuştur.
Bu durum, göçmen kuşları boğazdan kilometrelerce uzakta başka güzergâhlar bulmak zorunda bırakmaktadır.
Boğaz’ın her iki yakasındaki mevcut ormanların korunması, yırtıcı kuşların konaklaması açısından çok
önemlidir.
Ağaçlı Kumulları ÖBA
Bu alan, Terkos ve Kilyos arasında, Karadeniz kıyısında üç adet kumul parçasından oluşan bileşik bir alandır.
Toplamda 484 hektarlık bir yüzölçümüne sahip olan alan, Proje hattının yaklaşık 1,2 km’lik kuzeyinde yer
aldığı için, Projeden doğrudan etkilenmesi muhtemel değildir.
Bitki örtüsü, nadir bitki türlerinin yerel örneklerini içermektedir. Yerel ve ulusal ölçekte 14 nadir türü, üç adet
Bern Sözleşmesi Ek I türlerinden oluşan büyük popülasyonları ve küresel ölçekte tehdit altında olan 4 türü
desteklemektedir.
Bir zamanlar bu habitatlar, genellikle Quercus (meşe) baltalık ormanları, meralar ve kumullardan oluşan büyük
ve sık ormanlara ev sahipliği yapmıştır. Ancak son 25 yıl içinde, bu alanda yapılan açık linyit madenciliği
2
nedeniyle 60 km ‘den büyük bir alan yok olmuştur. Habitat kaybıyla sonuçlanan diğer nedenler şehirleşmeyle
ilgili olan kum çıkarımıdır.

Bern Sözleşmesi Tehlike Altındaki Doğal Yaşam Alanları, bu bağlamda, öncelikle 16.2113 -Karadeniz
embriyonik kumulu; 16.2124 - Karadeniz beyaz kumulu; 16.22B11 - Güneybatı Karadeniz sabit
kumulu.
Kuzey Boğaziçi ÖBA
ÖBA, Boğaziçi Alanı’nda yer almakta (1983 tarihli Boğaziçi kanununda tanımlanmıştır) ve İstanbul’un
kuzeyinde yer alan gelişmemiş kıyı şeridinden, kumullardan ve ormanlardan oluşmaktadır. Alan, ikisi Boğaz’ın
Avrupa yakasında, biri de Anadolu yakasında olmak üzere, üç temel alana bölünmüştür ve toplamda 16.645
hektarlık bir yüzölçümüne sahiptir. Bu mesafe, hatırı sayılır bir ölçüde içe doğru uzanmaktadır.
ÇSED, 2 Ağustos 2013, Final Rapor
AECOM
Rapor
Çevre
4-15
Proje güzergâhı, Boğaz’ın iki yakasında olmak üzere, doğrudan bu ÖBA’yı kapsayan üç alandan ikisinin
üzerinden geçmektedir.
Bu habitat türleri ve önemli bitki örtüsü içinde, kıyı şeridi ve kumul habitatları, en önemli ve en hassas olan
kesimler olarak görülmektedir. Ancak nispeten zengin bitki örtüsü nedeniyle, Belgrad Ormanı’nın ağaçlık
alanları da değerli görülmektedir. Alanın, konut geliştirme gibi çeşitli baskılar karşısında hassas olduğu
düşünülmektedir. ÖBA içindeki temel habitatın türleri, aşağıda kısaca ele alınmaktadır.
Falez eğimleri – deniz makisi, kıyı meraları ve kuru kaya topluluklarının oluşturduğu bir mozaiğin baskın
olduğu yerlerdir. Muhtemelen Boğaz geçişinin olduğu yere yakın olan nokta dışında, önerilen gelişmenin
kapladığı alan içinde bu habitat türüne ilişkin önemli alanlar bulunması olası değildir.
Çakıllı bitki örtüsü – nadir görülen bir dizi bitki türüne ait küçük popülasyonları içeren kayalık kıyı şeridinde yer
alan bazı küçük koylarda görülen sınırlı alanlardır. Aynı şekilde, önerilen gelişmenin kapladığı alan içinde bu
habitat türüne ilişkin önemli alanlar bulunması olası değildir.
Kumul sistemi bitki örtüsü, Çayağzı Deresi’nin ağzında yer almaktadır; dolayısıyla, önerilen gelişmeden
etkilenme ihtimali beklenmemektedir.
Orman bitki örtüsü, özellikle korunaklı kıyı vadilerinde, bilhassa da Belgrad Ormanı’nda görülmektedir. Tipik
orman biyotopları şunları içermektedir:



Carpinus betulus-Quercus Gürgen-Meşe ormanı, daha sıcak ve kurak yerlerde rastlanmaktadır.
Carpinus-Fagus – Gürgen-Kayın ormanı, kuzeye bakan eğimler gibi daha soğuk koşullarda
rastlanmaktadır.
Alnus glutinosa-Carpinus – Kızılağaç-Gürgen ormanları, bahar aylarında zengin ağaç örtüsüne sahip
verimli vadi dipleriyle sınırlıdır.
Belgrad Ormanı hariç, ormanların çoğu, 20 yıllık baltalık orman uygulaması altındadır ve ormanlar,
günümüzde İstanbul bölgesinde yer alan birkaç geniş ve yüksek ormanlık alanlardan birini oluşturmaktadır. Bu
nedenle, bu ormanlar, değerli ve azalmakta olan bir ekolojik kaynağı temsil etmektedir. ÖBA içeren diğer
belirlemeler ise şu şekildedir:


Önemli Kuş Alanı No. 5 Boğaziçi, göçmen kuşlar, en başta da leylekler ve yırtıcı kuşlar önemli bir
geçiş noktası olup 55.000 hektarlık bir alanı kaplamaktadır (aşağıda daha ayrıntılı bir şekilde ele
alınmaktadır).
Bern Sözleşmesi Tehlike Altındaki Doğal Yaşam Alanları, ağaç biyotopuna atfen, bu bağlamda
öncelikle 41.H21 Trakya meşesi-gürgen ormanları. Bu, Natura 2000 öncelikli habitat 91AA Doğu
Beyaz Meşe Ormanları’na karşılık gelmektedir.
Kilyos Kumulları ÖBA
Kısmen fundalık, mera ve asit karakterli baltalık ormanlarla çevrili olan 351 hektarlık kumul yüzölçümüne sahip
ÖBA, Avrupa yakasında, Karadeniz kıyısında, Gümüşdere yakınlarında yer almaktadır. Projeye en yakın
noktası, güzergâhın yaklaşık 350 m kuzeyinde bulunmaktadır.
Bu alanda, ulusal ölçekte nadir görülen en az 15 tür vardır. Bunlardan ikisi, Bern Sözleşmesi Ek I’de
listelenmektedir. Bu habitatları üzerinde, geçtiğimiz yüzyılda çalışmalar yapılmıştır. Bu alan, hiçbir resmi
koruma altında bulunmamakta ve konut projeleri, inşa edilen üniversite binaları, linyit madenciliği,
ÇSED, 2 Ağustos 2013, Final Rapor
AECOM
Rapor
Çevre
4-16
ağaçlandırma ve ticari bahçecilik üretiminin verdiği önemli zararlara maruz kalmaktadır. ÖBA içeren diğer
belirlemeler ise şu şekildedir:

Bern Sözleşmesi Tehlike Altındaki Doğal Yaşam Alanları, bu bağlamda öncelikle 16.2113 - Karadeniz
embriyonik kumulları; 16.2124 - Karadeniz beyaz kumulları; 16.22B11- Güneydoğu Karadeniz sabit
kumulları; 16.27 - Kumul ardıç öbekleri ve orman toplulukları.
Ömerli Havzası ÖBA
ÖBA, fundalık, frigana (-garig, kısa boylu çalılıklar) ve mera, turbalıklar ve mevsimsel olarak su dolan çukur ve
gölgükler gibi geniş bir habitatına sahip asit karakterli baltalık ormanlardan oluşan geniş bir mozaiğe sahiptir.
Alan, Proje güzergâhının en az 1 km ötesinde yer almaktadır.
Bu ortamda büyüyen ve ulusal açıdan nadir görülen en az 37 adet tür bulunmakta iken, altı tür, Bern
Sözleşmesi Ek I’de listelenmektedir. Çalılık alanlar, bütün bölgede yer alan çalılık bitki örtüsü içinde geriye
kalan tek yer olduğu için, özel bir öneme sahiptirler.
Alanın bir kısmı ve Proje hattına en yakın alan, Polonezköy’de veya Ömerli suyunun su tutuma noktasında
bulunan kısmı, Milli Park olarak belirlenmiştir. Ancak ÖBA, ağaçlandırma ve kentsel yayılma tehdidi altındadır.
Bu ÖBA’ya ilişkin diğer tespitler şu şekildedir:


Önemli Kuş Alanı No. 5 Boğaziçi, göçmen kuşlar, en başta da leylekler ve yırtıcı kuşlar için önemli bir
geçiş noktası olup 55.000 hektarlık bir alanı kaplamaktadır
Bern Sözleşmesi Tehlike Altındaki Doğal Yaşam Alanları, 31.22C – Karadeniz süpürgeotu çalılıkları;
41.H21 - Trakya meşesi-gürgen ormanları; 42.66 - Banat & Pallas çam ormanı.
Boğaziçi Önemli Kuş Alanı (ÖKA)
Boğaziçi ÖKA (No. 5 Boğaziçi), ilkbahar ve sonbaharda düzenli olarak geçiş yapan göçmen kuşlar için ana
Avrupa güzergâhlarından biridir. Alan, boğazın batısında (Belgrad Ormanı) ve doğusunda (Polonezköy Tabiat
Parkı), konaklayan göçmenler için önemli olduğu bilinen ormanlık alanlara sahiptir.
1960’ların ortalarında ve 1970’lerin başında yapılan sayımlara göre ve sonbahardaki bütün bir göç dönemini
boyunca, başlıca kuş türleri şöyledir: Kara Leylek (Ciconia nigra, 8,318), Beyaz Leylek (Ciconia ciconia,
338.353), Bayağı Arı Şahini (Pernis apivorus, 25.751), Kara Çaylak (Milvus migrans, 2.707), Şahin (Buteo
buteo, 32.895) ve Küçük Orman Kartalı (Aquila pomarina, 18,898). Boğaz, yıl boyunca birkaç bine ulaşan
gruplar halinde boğazda her iki yönde de uçan Yelkovan Kuşuna da (Puffinus yelkouan) ev sahipliği
yapmaktadır.
ÖKA için temel tehdit, İstanbul’daki hızlı kentsel ve endüstriyel genişlemedir. Boğazın her iki yakasındaki
ormanlık alanların korunması, yırtıcı kuşların konaklama alanlarını korumak açısından önemlidir (Birdlife
International’ın Resmi İnternet Sitesi, 2012).
Batı İstanbul Meraları Önemli Doğal Alanı
Güzergâh, Avrupa yakasında Batı İstanbul Meraları ÖDA üzerinden geçmektedir. KBÇA, güneyde Bağcılar,
kuzeyde Pirinççi arasında toplamda 9.612 hektarlık bir alana sahipken, Esenler’in kuzeyindeki meraları da
kapsamaktadır. Alana, Alibeyköy Barajı ve barajın kuzeyinde yer alan tepeler de dâhildir. Güzergâhın yaklaşık
11,4 km’si, bu ÖDA üzerinden geçmektedir.
ÇSED, 2 Ağustos 2013, Final Rapor
AECOM
Rapor
Çevre
4-17
Bu alanlardaki karstik kayalar üzerinde hayvan otlatmak için kullanılan meralar ve çalılıklar bulunmaktadır.
Bupleurum pendikum (Türkçe adı: Pendik sarıotu, Yerel Kırmızı Veri Kitabı kategori: EN) ve Linum tauricum
ssp. Bosphori (Türkçe adı: Boğaziçi ketene Yerel Kırmızı Veri Kitabı kategori: CR) gibi, endemik ve nadir bazı
bitki türleri de bulunmaktadır. ÖDA, kentleşmeyle nedeniyle ciddi tehdit altındadır (Eken, G., 2006).
Batı İstanbul Meraları ÖBA
ÖBA, İstanbul’un kuzeybatısında, Esenler’e yakın bir noktada bulunan inişli çıkışlı tepelerin üstünde yer alan
son kireç taşı meralarından, mostra veren kayaç ve kuru asit karakterli çalılık meralarından oluşmaktadır.
Önemli yollar ve konut ve endüstriyel gelişmeler nedeniyle çeşitli alanlara ayrışmış olmasına rağmen,
toplamda 14,900 hektarlık bir yüzölçümüne sahiptir. Proje güzergâhı, doğrudan bu ÖBA’nın merkezinden
geçmektedir.
Bern Sözleşmesi Ek I’de listelenen beş tür dâhil olmak üzere, alan, zengin ve çeşitli bir bitki örtüsünü
desteklemektedir. Ancak alan yüksek bir değere sahip olup, çok incelendiyse de, alanın büyük bir kısmı, resmi
koruma altında değildir ve kentsel gelişim ve kademeli parçalanma ve bozulma nedeniyle doğrudan yok olmak
gibi önemli ve devam eden bir tehdit altındadır. ÖBA içeren diğer belirlemeler ise şu şekildedir:


Önemli Kuş Alanı No. 4 Küçükçekmece Gölü yaklaşık 1.500 hektarlık bir alanı kaplamaktadır – kış
aylarında büyük sayıda su kuşuna sahip olduğu için belirlenmiştir.
Bern Sözleşmesi Tehlike Altındaki Doğal Yaşam Alanları, bu bağlamda, öncelikle 34.3 –Yoğun uzun
ömürlü meralar ve Orta Avrupa stepleri.
Deniz Habitatları
Köprü tasarımı, deniz çevresinde, özellikle de Boğaz’da kalıcı inşaat çalışmaları yapılmasını
gerektirmemektedir. Masa başı çalışmalarına dayanılarak, aşağıda deniz çevresi ile ilgili kısa bir özet
verilmektedir.
Karadeniz’i Marmara Denizi’ne bağlayan Boğaz’ın derinliği, orta noktalarda 36 ile 124 metre arasında
değişirken, ortalama 65 m’dir. Kandilli ve Bebek arasındaki en derin nokta 110 metre iken, kuzey kesimindeki
en sığ noktalar, Kadıköy İnceburnu açıklarında 18 m’dir. Boğazın ekolojisi, su kurtları, yumuşakçalar ve
amfipotlardan (tırnaksılar) oluşan önemli bentik türlerinin yaşadığı Güney Karadeniz kıta sahanlığının sığ
ekolojisini yansıtmaktadır.
Karadeniz’de yaşadığı bilinen üç memeli deniz hayvanı türü bulunmaktadır. Bunlar, Dephinus delphis, tırtak,
Tursiops truncates, afalina ve Phocoeba phocoeana, muturdan oluşmaktadır. Bu hayvanlar, çeşitli
sözleşmelerde tanımlanmakta ve Avrupa sularında, Yaşam Alanları Yönergesine göre korunmaktadır.
Ayrıca, tarihsel olarak Karadeniz’de yaşamış bir yüzgeç ayaklı türü (fok balığı), Monachus monachus ya da
Akdeniz foku da bulunmaktadır. Ancak günümüzde fokların Karadeniz’deki nesillerinin yok olduğu
düşünülmektedir.
Afalina, özellikle Batı Karadeniz’de çok görülürken, tırtak ve mutur, Karadeniz kıyılarında hemen her yerde
görülebilmektedir. Afalina ve mutur, genellikle kıyıya yakın sularda bulunurken, tırtak daha çok kıyıdan uzakta
açık sularda bulunabilmektedir. Karadeniz’de bilinen deniz kaplumbağası türü ise bulunmamaktadır.
Karadeniz Kırmızı Kitabı’na göre, Güney Karadeniz’de korunması önemli olan bir dizi tür bulunmaktadır. Bu
türler, proje alanındaki dağılımları ve bulunma ihtimalleriyle birlikte Tablo 4-2’de listelenmiştir. Genel olarak,
ÇSED, 2 Ağustos 2013, Final Rapor
AECOM
Rapor
Çevre
4-18
türlerin büyük bir bölümünün kıyı bölgelerinde yoğunlaştığı ve dolayısıyla Boğaz’da bulunabildiği
görülmektedir.
Tablo4-2 Batı Karadeniz’de Balık Türleri ve Koruma Durumu
Cins / Tür
Yıl Boyunca Dağılımları ve Alandaki Varlıkları
Yumurtlama Dönemi
ve Yeri
Önem/
IUCN Statüsü
Acipenser
guldenstaedti
(Rus mersin balığı)
Genellikle deniz ve nehirlerin kıyı sularında
yaşar.
Baharda Mayıs ve
Temmuz’da
yumurtlamak için Don,
Kuban, Tuna ve
Kafkasya kıyılarındaki
nehirlere girer.
Hassas
Türler 1997’den
beri Türkiye’de
koruma altında.
Suni üreme
Acipenser stellatus
(Yıldızlı mersin
balığı)
Yazın kıyı bölgelerinde dibe yakın sularda yaşar
ve geceleri beslenmek için yüzeye yaklaşır.
Yumurtlamak için
Nisan ve Ekim
arasında Kuban, Don,
Dinyeper, Tuna ve
Karadeniz’e akan diğer
nehirlere girer.
Hassas.
Türler 1997’den
beri Türkiye’de
koruma altında.
Coryphoblennius
galerita
(Horozbina)
Kıyıya yakın sarp kayalıklarda veya taşlı
kabuklu zeminler.
Mayıs-Ağustos.
Hassas
Aidablennius sphinx
(Horozbina)
Kıyıya yakın, kayalık, kabuklu, deniz çayırı
bulunan zeminler.
Nisan-Temmuz
arasında yeniden
yumurtlar.
Hassas
Mesogobius
batrachocephalus
(Kayabalığı)
Genellikle 40 m derinliğindeki kıyıya yakın
sularda kumlu ve kabuklu zeminlerde yaşayan
hafif tuzlu su balığı. Kış aylarını derin sularda
geçirir.
Nisan-Mayıs yeniden
üremek için kıyıya
hareket eder.
Düşük Risk
Hipoksi
dönemlerinde
stoklar tehlike
altına girmektedir.
Proterorhinus
marmoratus
(Kayabalığı)
Karadeniz’in nehirleri ve haliçleri. Deniz çayırına
yakın kumlu zemin.
Nisan-Mayıs, bentik
yumurtalar
Tehlikede
Belone belone
euxini
Kıyı suları. Genç örnekleri, en çok Cystoseira ve
Zostera kuşaklarına yakın yerlerde yaygındır.
Mayıs ve Eylül arası
ortaya çıkar.
Yumurtalar Cystoseira
ve Zostera‘lara
bırakılır.
Tehlikede.
Karadeniz Kırmızı
Veri Kitabına
girmesi önerildi.
Diplodus annularis
(Isparoz)
Kıta sahanlığını sığ bölgelerinde, kıyıya yakın
çamurlu-kumlu ve bitkiyle kaplı diplerde ve 50
m’yi bulan daha derin noktalarda, en çok da 520 m arasında bulunur.
Temmuz-Eylül, küçük
pelajik yumurtalar.
Hassas
Liza ramada
(Kefal)
Sürüler en çok sığ sularda, özellikle de hafif
tuzlu ve çeşitli tuz oranlarına sahip kıyı
lagünlerinde ortaya çıkar. Beslenmek için
haliçlere ve nehirlere girerken, denizde
yumurtlar.
İlkbaharda, yazın
başında, yine yazın ve
sonbaharda yumurtlar.
Pelajik yumurtalar.
Hassas
Mullus barbatus
ponticus
(Barbunya)
Sığ kumlu ve çamurlu dip zeminler, ancak 20200 m derinliklerde de görülebilir. Küçük sürüler
yazın derin sularda yaşar ve tekrar derin sulara
dönmeden önce kıyıya gelir.
Haziran-Eylül arasında
9-23 C derecelerde
yeniden ürer.
Tehlikede
(Zargana)
ÇSED, 2 Ağustos 2013, Final Rapor
AECOM
Cins / Tür
Rapor
Yıl Boyunca Dağılımları ve Alandaki Varlıkları
Çevre
Yumurtlama Dönemi
ve Yeri
4-19
Önem/
IUCN Statüsü
Nerophis ophidion
(Deniziğnesi)
Alg ve Zostera lifleri arasında denizlerin kıyı
bölgelerinde yaşar. Hafif tuzlu sularda pelajik bir
yaşam da sürer.
Haziran-Temmuz
aylarında dişiler
erkeklerin karnına
yumurtlar.
Tehlikede
Sarda sarda
(Palamut)
Pelajik göçmen türler genellikle kıta
sahanlığında kıyıya yakın sularda sürüler
halinde yaşar. Termofil ve stenosalindir.
Balıkların büyük bir bölümü kışı Marmara ve
Ege Denizi’nde geçirir. Nisan’da küçük sürüler
Karadeniz’e girer ve Ekim’inin sonlarına kadar
burada kalır.
Mayıs’tan Temmuz
ortasına kadar birçok
yerde yumurtlar.
Kritik tehlikede.
Kurtarma
programına
başlanması
önerildi.
Scomber scombrus
(Uskumru)
Pelajik ve sürü halinde ılık ve soğuk sularda
yaşar. Türler kışı Marmara Denizi’nde geçirip
ilkbaharda Karadeniz’e girer ve Nisan-Mayıs
aylarında kuzeye doğru Romanya kıyılarına
ulaşır. Ekim-Kasım aylarında güneye doğru
harekete geçip Karadeniz’i terk eder. Bazı
balıklar, yeniden üremedikleri ve daha büyük
derinliklere hareket ettikleri için kışın
Karadeniz’de kalır.
Kış sonunda ve
İlkbahar başında
Marmara ve Ege
Denizi’nde yumurtlar.
Tehlikede
Scorpaena porcus
(Lipsoz)
Kıyıya yakın kayalık ve yosunlar arasında
yaşayan yerleşik ve yalnız türlerdir.
Yaz
Hassas
Solea nasuta
Bentik türler, kumlu zeminler, haliçler ve kıta
sahanlıkları. 150 m’ye kadar kumlu zeminlerde
yaşar.
İlkbaharda yeniden
ürer, pelajik yumurtalar.
Hassas
Spicara smaris
(Istrangilos)
Özellikle kışın açık suları tercih eden bentik
türler, kıyı bölgesi ve 15-170 m derinliğe sahip
alanlar arasında çamurlu ve bitkiyle kaplı
zeminlerde yaşar. Oksijensiz koşullar ve dip
suları nedeniyle Karadeniz’de nadirdir.
Mayıs ve Haziran
arasında kıyı
yakınlarında alglerin
veya deniz tabanının
üzerine yumurtlar.
Yetersiz Veri
Syngnathus typhle
(Deniziğnesi)
Tatlı sularda da yaşayabilen deniz pelajik
balığıdır. Kıyı bölgelerde sadece bitkiler
arasında, özellikle de Zostera kuşağında yaşar.
Mart-Ağustos. Dişiler
erkeklerin kuluçka
keselerine yumurta
bırakır.
Hassas
Thunnus thynnus
(Ton Balığı)
Pelajik türler, olgunlaşmamış türlere sadece
sıcak sularda rastlanırken, olgun olanlar besin
bulmak için soğuk sulara da girer.
Genç sürüler ilkbaharda Karadeniz’e girer ve
Ekim-Kasım’a kadar orada kalırlar.
Yaz sonunda
yumurtlar, pelajik
yumurtalar.
Tehlikede
En az son 5 yıldır
Türk kıyılarında
yakalanmamıştır.
Trachinus draco
(Trakonya)
Kumlu, çakıllı ve çamurlu zeminlerde yaşayan
kıyı ve bentik türüdür.
Haziran-Eylül, pelajik
yumurta ve larvalar.
Kritik tehlikede
Trigla lucerna
(Kırlangıç)
Kumlu, çamurlu veya çakıllı zeminlerde 5-200 m
derinliklerinde yaşayan bentik türleri, en çok 50100 m arasında yaygındır.
Aralık – Temmuz
(maks. yoğunluk
Haziran-Temmuz).
Pelajik yumurtalar.
Hassas
Hippocampus
guttulatus
microstephanus
(Denizatı)
Kıyı sularında yaşar, yetişkinler en çok Zostera
yataklarında yaygındır. Hareket alanları
kısıtlıdır.
Mayıs-Eylül.
Yumurtalar erkeklerin
kuluçka kesesinde
gelişir.
Tehlikede
Karadeniz Kırmızı
Veri Kitabına
girmesi önerildi.
(Dil Balığı)
Kaynak: Birkun’dan alınmıştır, 2006
ÇSED, 2 Ağustos 2013, Final Rapor
AECOM
4.4.4
Çevre
Rapor
4-20
Uluslararası Önemli Türler
Türkiye’de türlerin değerlemesinde kullanılan temel yol, bu türlerin Dünya Doğa ve Doğal Kaynakları Koruma
Birliği (IUCN) Kırmızı listesinde olup olmadıklarına bakmaktır. Düzenli araştırmalar yapılarak listeye dâhil
edilen türler, hassasiyetlerine ve ne tür tehditler altında bulunduklarına göre kategorize edilmektedir. IUCN’nin
Kırmızı Liste türlerinin statü ve hassasiyetlerine ilişkin kategorizasyon sistemi, aşağıdaki Tablo 4-3’te yer
almaktadır:
Tablo 4-3 IUCN Kırmızı Liste Kategorileri
Tanım
IUCN Kodu
EX
Tükenmiş. Son üyesinin de ölmüş olduğuna dair hiçbir kuşku bırakmayan türler.
EW
Doğada tükenmiş. Sadece tutsak olarak ya da daha önce yaşamadığı bir doğa ortamına
getirilerek, orada yaşamaya devam ettiği bilinen türler.
CR
Kritik Tehlikede. Vahşi yaşamda soyu tükenme tehlikesi had safhada olan türler.
EN
Tehlikede. Vahşi yaşamda soyu tükenme tehlikesi çok büyük olan türler.
VU
Hassas. Vahşi yaşamda soyu tükenme tehlikesi büyük olan türler.
NT
Yakın tehdit altında. Şu anda tehlikede olmayan fakat yakın gelecekte yukarıdaki
türlerden birine girmeye aday türler.
LC
Asgari endişe. Şu anda tanımlanabilir bir tehlike altında olmayan türler.
DD
Yetersiz veri. Değerlendirme yapmak için üzerinde yeterli bilgi bulunmayan türler.
IUCN Kırmızı Liste Türleri
İstanbul’da bilinen ya da olması muhtemel Kırmızı Liste türleri, aşağıdaki Tablo 4-4’te gösterilmektedir. Bu
liste, bitkileri ve temel hayvan gruplarını kapsamaktadır. Kalınla vurgulanan bitki türleri, Bern Sözleşmesi Ek
I’de listelenmiştir.
Tablo 4-4 IUCN İstanbul’da Mevcut Kırmızı Liste Türleri
Takson Adı
Bitkiler
Kırmızı Liste
Alcea lavateriflora
Küresel
-
Bölgesel/Yerel
VU
Asperula littoralis
-
VU
Aubrieta olympica
-
EN
Aurinia uechtritziana
-
VU
Centaurea hermanii
-
EN
Centaurea kilea
-
EN
Cirsium polycephalum
-
CR
Erysimum aznavourii
-
-
Erysimum degenianum
-
EN
Heptaptera triquetra
-
EN
Hieracium noeanum
-
VU
ÇSED, 2 Ağustos 2013, Final Rapor
AECOM
Rapor
Takson Adı
4-21
Kırmızı Liste
Küresel
-
Bölgesel/Yerel
EN
Jurinea kilaea – Doğu Trakya
-
VU
Lathyrus undulatus
-
VU
Linum tauricum ssp. bosphori
-
CR
Ornithogalum euxinum – Doğu Trakya
-
EN
Peucedanum obtusifolium – Doğu Trakya
-
VU
Ranunculus thracicus
-
EN
Symphytum pseudobulbosum
-
CR
Tanacetum heterotomum
-
VU
Taraxacum aznavourii
-
DD
Taraxacum pseudobrachyglossum
-
NT
Trifolium pachycalyx
-
DD
Verbascum degenii
-
CR
Accipiter brevipes - Avrupa
LC
VU
Aquila pomarina
LC
LC
Ciconia ciconia – Doğu Avrupa
LC
LC
Ciconia nigra – Doğu Avrupa
LC
LC
Circaetus gallicus – Avrupa
LC
LC
Dendrocopos leucotos
LC
LC
Dendrocopos medius
LC
LC
Dendrocopos syriacus
LC
LC
Emberiza hortulana
LC
LC
Ficedula semitorquata
LC
LC
Garrulus glandarius hansguentheri
LC
LC
Gavia arctica
LC
-
Hieraaetus pennatus – Avrupa
LC
LC
Lanius collurio
LC
LC
Larus cachinnans michahellis
LC
LC
Larus melanocephalus
LC
LC
Larus ridibundus – Akdeniz
LC
LC
Milvus migrans – Avrupa
LC
VU
Phalacrocorax aristotelis desmarestii
LC
LC
Phalacrocorax carbo – Karadeniz & Akdeniz
LC
LC
Picus canus
LC
LC
Sitta krueperi
NT
NT
Isatis arenaria
Kuşlar
Çevre
ÇSED, 2 Ağustos 2013, Final Rapor
AECOM
Çevre
Rapor
4-22
Kırmızı Liste
Takson Adı
Küresel
LC
Bölgesel/Yerel
LC
Talpa levantis - Trakya
LC
LC
Tursiops truncates – Karadeniz ve Marmara
DD
VU
Amfibiler
Triturus karelinii
LC
LC
Sürüngenler
Emys orbicularis
NT
NT
Testudo graeca
VU
NT
Zamenis situla
DD
LC
Anthocharis damone - Anadolu
-
VU
Archon apollinus nikodemusi
-
EN
Glaucopsyche alexis - Anadolu
-
VU
NT
EN
Pseudophilotes bavius – Anadolu
-
EN
Pseudophilotes vicrama – Anadolu
-
VU
Scolitantides orion – Anadolu
-
VU
Thymelicus action – Anadolu
-
VU
Sylvia nisoria
Memeliler
Kelebekler
Glaucopsyche arion – Kuzey & Doğu Anadolu
4.4.5
Korunan Türler
Proje alanına daha fazla odaklanılarak, güzergâhın Belgrad ormanından geçen 1.8 km lik kısmına ait nadir
türlerin kayıtları aşağıdaki gibi listelenmiştir.
Tablo 4-5 Belgrad Ormanı’nda bulunan Nadir Türler
Endemik/Nadir
(E/N)
Kırmızı Veri Kitabı
Kategorisi (Ekim vd.,
2000)
Lathyrus undulatus Boiss
E
Vu
Centaurea consanguinea DC.
E
LR (LC)
Taraxacum turkikum van Soest
E
LR (LC)
Campanulaceae
Campanula lyrata Lam. subsp. lyrata
E
LR (LC)
Euphorbiaceae
Euphorbia amygdaloides L. var.
robbiae (Turnill) Radeliffe-Smith
E
LR (LC)
Boraginaceae
Symphytum tuberosum L. subsp.
Nodosum (Schur) Soo
N
Vu
Liliaceae
Lilium martagon L.
N
Vu
Umbelliferae
Ferrulago confusa Velen
N
Vu
Urticaceae
Parieteria officinalis L.
N
DD
Familya
Özel İsim
Leguminosae
Compositae
DD : Yetersiz Veri
ÇSED, 2 Ağustos 2013, Final Rapor
Vu: Hassas
LC: Asgari Endişe
AECOM
Çevre
Rapor
4-23
Ayrıca, İstanbul’daki endemik türler, Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK) tarafından
hazırlanan Türkiye Bitkileri Veri Servisi (TÜBİVES) tarafından toplanan verilere göre aşağıda listelenmiştir.
Tablo 4-6 İstanbul’daki Endemik Türler
Familya
Türler
Ranunculaceae
Consolida thirkeana
Brassicaceae
Isatis arenaria
Bern
Sözleşmesi
Ek I
Erysimum degenianum
Erysimum sorgerae
Erysimum aznavourii
Caryophyllaceae
Dianthus andronakii
Dianthus cibrarius
Silene sangaria
Guttiferae
Hypericum aviculariifolium alttür byzantinum
Fabaceae
Astragalus vulnerariae
Ek I
Lathyrus undulatus
Trifolium pachycalyx
Ek I
Trifolium pannonicum alttür elongatom
Trifolium apertum varyete kilaeum
Trigonella cephalotes
Apiaceae
Ferulago thirkeana
Dipsacaceae
Knautia degenii
Knautia byzantina
Asteraceae
Senecio castagneanus
Tripleurospermum conoclinium
Onopordum anatolicum
Cirsium polycephalum
Carduus nutans alttür trojanus
Carduus nutans alttür falcato-incurvus
Centaurea kilaea
Centaurea consanguinea
Centaurea hermannii
Uechtritzia armena
Geropogon hybridus
Hieracium noeanum
ÇSED, 2 Ağustos 2013, Final Rapor
Ek I
AECOM
Familya
Çevre
Rapor
Türler
4-24
Bern
Sözleşmesi
Ek I
Pilosella hoppeana alttür lydia
Taraxacum aznavourii
Taraxacum pseudobrachyglossum
Taraxacum turcicum
Campanulaceae
Campanula lyrata alttür lyrata
Jasione heldreichii varyete papillosa
Asclepiadaceae
Vincetoxicum fuscatum alttür boissieri
Boraginaceae
Onosma proponticum
Ek I
Onosma bracteosum
Onosma bornmuelleri
Symphytum pseudobulbosum
Scrophulariaceae
Verbascum bithynicum
Verbascum degenii
Ek I
Scrophularia cryptophila
Lamiaceae
Lamium purpureum varyete aznavourii
Wiedemannia orientalis
Ballota nigra alttür anatolica
Sideritis romana alttür romana
Stachys sosnowskyi
Thymus aznavourii
Euphorbiaceae
Euphorbia amygdaloides varyete robbiae
Rubiaceae
Asperula littoralis
Liliaceae
Allium peroninianum
Ek I
Allium rhodopeum alttür turcicum
Bellevalia clusiana
Colchicum micranthum
Colchicum lingulatum alttür rigescens
Amaryllidaceae
Galanthus plicatus alttür byzantinus
Iridaceae
Crocus sieheanus
Crocus pestalozzae
Crocus olivieri alttür istanbulensis
ÇSED, 2 Ağustos 2013, Final Rapor
Ek I
AECOM
Rapor
Çevre
4-25
Tablo 4-6’da kalınla vurgulanan türler, Belgrad Ormanı’nda mevcut endemik türlere işaret etmektedir
(yukarıdaki Tablo 4-5’te gösterildiği gibi). Yukarıda kaydedilen türlerden yedisi, Bern Sözleşmesi Ek I’de yer
almaktadır. Ek I türlerinden hiçbirinin, Belgrad Ormanı’nda bulunmadığı düşünülmektedir.
4.5
Alan Araştırmalarının Sonuçları
4.5.1
Genel Bakış
Çalışma alanlarında bulunabilecek habitatlar ve türler ortaya koyulduğu için, uygun bir tampon bölge
içerisinde, bir alan araştırması yürütmek gerekli olmuştur.
Faz 1 Habitat araştırması, önerilen hattın her iki tarafında güzergâha yaklaşık 250 metre uzaklıkta bütün
Üçüncü Boğaz Köprüsü’nü ve Kuzey Marmara Otoyolu’nu kapsamaktadır (toplamda 500 m genişliğinde bir
tampon bölge sağlanmıştır). Temsili fotoğraflar içeren ayrıntılı alan notları, araştırma noktalarının nerelere
yerleştirildiğini gösteren bir dizi harita da (Şekil 1.1 ve 1.6 arası) 4. Bölüm ekinde sunulmaktadır.
Güzergâh ile örtüşen habitatları, bitki türleri bütünlüğüne göre tanımlanıp kaydedilmiştir. Mevcut türlere ilişkin
ayrıntılı bozulma durumlarını gösteren kapsamlı bir harita sistemi, 4. Bölümün ekinde, Şekil 3.1 ve 3.11
arasındaki şekillerde sunulmuştur. Baskın türlere dayanan geniş habitatı türleri ise, Ek 4’te, Şekil 5.1 ve 5.10
arasındaki şekillerde gösterilmektedir.
4.5.2
Araştırma Alanının Özeti
Önerilen otoyol güzergâhında bulunan habitatlar, geniş yapraklı ve iğne yapraklı ağaçlar, çalılıklar, göletler,
akarsular ve sulak habitatı, yoğun ve yayılmış fundalıklar, açık meralar ve tarımsal habitatları içermektedir.
İstanbul’un kentsel alanlarından kuzeye doğru gidildikçe, arazi daha tepelik ve inişli-çıkışlı bir hal almakta ve
kentleşme yoğunluğu azalmaktadır. Bu bölgedeki açık çalılıklar, geniş yapraklı ve iğne yapraklı ağaçlık
bölgelere doğru yol almaktadır.
Türkiye’deki ağaçlık alanlar, yoğun bir şekilde kereste ve yakacak odun üretimi için kullanılmaktadır. Buna,
geniş yapraklı ve iğne yapraklı ağaçlık alanlar da dâhildir.
Bir zamanlar doğal ve işlenmemiş ormanlık alanlarda günümüzde genellikle iğne yapraklı ağaçlar dikilirken,
geniş yapraklı ağaçlık alanlarda, geniş yapraklı türlerin doğal yollardan gençleştirilmesinden
faydalanılmaktadır. Geniş yapraklı ormanlarda baltalık yönetim bağlamında, ağaçların çoklu gövdelerle
yeniden büyümesine olanak sağlayan köklerle ağaç türleri belirli aralıklarla kesilmektedir. Büyümeyi mümkün
kılan en iyi kerestelik ağaçlara olanak sağlamak için, bu kökler daha sonra inceltilmektedir. Sonrasında ise,
gövdeler, 1 veya 2 köke kadar iyice inceltilmektedir.
Kereste, arzu edilen boyuta ulaştığı zaman, bölüm, bir kez daha kesilir. Bu sürecin sonucu olarak, İstanbul
civarındaki pek çok ağaçlık alan, gerçekte “genç” alanlar iken, çok yaşlı gövdelere sahiptir. Bu yöntem,
kesildikten sonra ağacın yeniden dikilmesini gerektirmeyen keresteler üretmektedir. Ancak bu süreç, bitki
topluluğunun gelişimini durdurmakta ve ormandaki ağaçların yaş aralığını ve dolayısıyla biyolojik çeşitliliği de
sınırlandırmaktadır.
Ancak İstanbul çevresinde, yaşlı ağaçların, yüksek düzeyde biyolojik çeşitliliğin ve ekolojik açıdan daha
değerli alanların bulunduğu ve çok yoğun olarak kullanılmayan bazı kısıtlı ağaçlık alanlar da mevcuttur. Bu
alanlar, en eski, doğal ve belli dönemlerde yaprak döken ağaçlardan oluşan Belgrad Ormanı’ndaki en önemli
ağaçlık alanlardan oluşmaktadır.
ÇSED, 2 Ağustos 2013, Final Rapor
AECOM
Çevre
Rapor
4-26
Güzergâhın büyük bir bölümü, iğne yapraklı ağaçlıklardan geçerken, bazı alanlar terk edildiği veya daha az
yoğunlukta kullanıldığı için yarı-doğal ağaçlıklara dönüşmüş olmasına rağmen, iğne yapraklı ağaçlıkların
büyük bir kısmı, fidanlık durumundadır. Bu iğne yapraklı fidanlık ağaçlıkların bazılarında yoğun yapılaşma olsa
da, burada biyolojik çeşitlilik açısından önem arz eden habitatları, aslında ağaçların alt kısımlarında yer alan
çalılık tabakasıdır (alt bitki örtüsü). Başlıca habitat türleri, aşağı tanımlanmakta ve Şekil 3.1 ve 3.11 ile 5.1 ve
5.10 numaralı şekillerde gösterilmektedir.
4.5.3
İğne Yapraklı Ağaçlıklar
Önerilen yol hattı, Pinus brutia, Pinus nigra, Pinus pinea, Pinus maritime ve Pinus radiate türlerinden oluşan
iğne yapraklı ağaçlıklardan geçmektedir.
İğne yapraklı ağaçlıkların büyük bir bölümü, üç katmanlıdır. Üst katmanı çamlar, orta ve alt katmanı yeniden
canlanan meşe ve gürgen türleri ile birlikte çalılık katmanı oluşturmaktadır. Zemin katmanı ise, hayvan otlatma
basıncının ciddi olmadığı yerlerde mevcuttur.
Temel çalılık türleri, koca yemiş ağacı (Arbutus unedo), çalılar (Erica Earborea ve E. manipuliflora), kermes
meşesi (Quercus coccifera), (Phillyrea latifolia), menengiç (Pistacia terebinthus), Cistus salvifolius, Cistus
creticus, ardıç (Juniperus oxycedrus), Sarcopoterium spinosum, ateş dikeni (Pyracantha coccinea), Phyllarea
latifolia, Rubus sp., Smilax excels, Prunus mahalep ve defne ağacından (Laurus nobilis) oluşmaktadır.
Genel olarak zemin katmana hakim olan türler ise çimenlerle birlikte şunlardır: Cistus ve Rubus sp., Gagea
sp., Primula vulgaris, Hedera helix, Crataegus sp, Ruscus aculeatus, R. hypoglossum, Menekşe sp.ve
Robinia pseudo.
4.5.4
Geniş Yapraklı Ağaçlıklar
Geniş yapraklı ağaçlıklardan oluşan habitatlarına hâkim olan türler, kayın, meşe, gürgen, kestane ve bazı
noktalarda da kavak ağaçlarıdır. Ormancıların ormanın her bir parselinde uyguladığı kullanım rejimi ile
belirlenen yaş yapısı, geniş yapraklı ağaçlıklarda büyük çeşitliliklere işaret etmektedir. Bu değerlendirmenin
hedeflerine göre, ağaçlığın yaş yapısını, gövde çapına göre belirlenmiştir. Yönetim planları, Orman Genel
Müdürlüğü’nün Ekosisteme Dayalı Çok Fonksiyonlu Orman Yönetim Planına göre düzenli olarak
hazırlanmaktadır.
Bu yönetim planlarında, gerçekte belirli bir bölgede yer alan ağaçların ortalama çapını gösteren a, b, c, d ve e
yaş sınıfı kodları (meşcere gelişme çağı bakımından) kullanılmaktadır. Zaman sınırlaması nedeniyle, saha
araştırmaları sırasında ağaç ölçümleri alınamamış olsa da, habitatın her bölgesinde yaklaşık yaş aralıkları
kaydedilmiştir. Proje güzergâhındaki(500 m genişliğindeki koridor içinde) geniş yapraklı ağaçlıkların yaklaşık
yaş sınıfları ve bunların kapladığı alan (hektar), aşağıdaki Tablo 4-7’de gösterilmektedir.
Tablo 4-7 Ağaç Yaş Sınıfı ve Dağılımı
Yaş Sınıfı
Kodu
Gövde Çapı
Yaklaşık Yaş (en
yakın yıla kadar)
Avrupa Yakası
Anadolu Yakası
a
1.3 cm - 7.9 cm
3 ile 16 yıl
1,183.98 ha
694.67 ha
b
8 cm - 21.9 cm
16 ile 44 yıl
466.16 ha
131.94 ha
c
22 cm - 35.9 cm
44 ile 72 yıl
129.88 ha
1.25 ha
d
36 cm -51.9 cm
72 ile 104 yıl
74.20 ha
0 ha
ÇSED, 2 Ağustos 2013, Final Rapor
AECOM
Çevre
Rapor
Yaş Sınıfı
Kodu
Gövde Çapı
Yaklaşık Yaş (en
yakın yıla kadar)
e
52 cm +
104 yıl artı
Avrupa Yakası
4-27
Anadolu Yakası
Meşe ağacının yıl bazında yaşını hesaplarken, yaklaşık cm cinsinden çapının 2 katı şeklindeki oran temel alınmaktadır
Ayrıca, çalı olarak gözlemlenen türler, şunlardan oluşmaktadır: Ostrya carpinifolia, Phillyrea, Erica arborea,
Erica mediteranis, Crataegus monogyna, Ulmus minor, Arbutus unedo, Cistus cretigus, Carpinus betulus,
Phillyrea latifolia, Cistus salvifolius, Tilia argentea, Coryllus avellana, Coryllus avellana, Cornus mas, Archetus
durupecea, Laurus nobilis, Similax excels, Rubus tracticaccus, Vaccinium myrtillus, Hedera helix, Ruscus
aculeatus, Ruscus hypoglossum ve Spartium junceum.
Bu ağaçlık türünün zemin tabakasında ise, sarmaşık, çuhaçiçeği, hanımeli, menekşe, karadeniz defnesi
(Daphne pontica),kuşkonmaz, menekşe, Cerastium, Hypericum calycinum gözlemlenmiştir.
Yaşlı Ağaçlıklar
Proje güzergâhı, doğrudan Belgrad Ormanı’nın yer aldığı Kuzey Boğaziçi (Yukarı Boğaziçi) ÖBA bölgesinden
geçmektedir. Belgrad Ormanı, İstanbul’daki en yaşlı Gürgen-Meşe-Kayın ve Kızılağaç popülasyonlarına sahip
olduğu için, belki de yenilemenin en zor olduğu güzergâh içinde en değerli ekolojik kaynakları temsil
etmektedir. Doğal alanları temsil eden bu alanlar, yukarıdaki Tablo 4.7’de sunulmuştur. 4. Bölümün ekinde yer
alan Şekil 4 ise, güzergâhtaki doğal meşelik alanları göstermektedir (çapı 36 cm ve üstünde olan ağaçlar –
bkz. yukarıda Tablo 4.7).
Karışık Ağaçlıklar
Ağırlıklı olarak belirli zamanlarda yaprak döken alanlarda, %10’undan fazlasını iğne yapraklı ağaçların
oluşturduğu bazı karışık ağaçlıklar mevcuttur. Buradaki bitki bütünlüğü, hâlihazırda tanımlanan ağaçlık
türlerinden çok farklı değildir.
4.5.5
Fundalıklar
Fundalıklar, ericoidler veya cüce karaçalı türlerinin ve likenler ve kara yosunları, çimen dışındaki otlar, Juncus
trifidus, Erica arborea ve Erica manipuliflora, Erica mediteranis Crataegus monogyna, Ulmus minor, Arbutus
unedo, Cistus cretigus türlerinin hâkim olduğu bir bitki örtüsüne sahiptir.
4.5.6
Göletler, Akarsular ve Sulak Alanlar
Önerilen otoyol güzergâhında veya yakınında bir dizi küçük akarsu, nehir, gölet ve sulak alanlar
bulunmaktadır. Akarsu ve göletlerdeki su kalitesi, karşılaşılan hemen hemen bütün su kütlelerinde olduğu gibi
yüksek oranda sedimana sahip olduğu için genel olarak düşüktür.
Kentsel alanların çevresinde bulunan akarsular, insanların neden olduğu düşük su kalitesi, su kütlesinin
çevresine atılan yüksek düzeyde atık maddeler, çöp ve moloz gibi sebeplerden ötürü oldukça olumsuz
etkilenmiştir. Büyük göletlerin, çok kullanılan mesire yerleri olduğu görülmektedir. Bu durumun kötü sonuçları
arasında önemli miktarlara ulaşan çöp yığınları, yoldan geçen araçların neden olduğu zararlar ve yakılan ateş
kalıntıları sayılabilir.
Çimenlerin hâkim olduğu otsu bitki alanları, hızlı büyüyen türlerin egemen olduğu belirli sulak alan toplulukları
sazlıklar (Juncus) ve diğer bataklık bitkileri de mevcuttur. Typha latifolai, Sparginum neglectum ve Phragmites
australisbu alanlara hakimdir.
ÇSED, 2 Ağustos 2013, Final Rapor
AECOM
Rapor
Çevre
4-28
Boğaz’ın uç kısımlarında yer alan kıyı bölgelerindeki habitatları, kayalıktır ve genel olarak çalılıklardan
oluşmaktadır. Ancak yukarıda belirtildiği gibi, alan araştırmaları başladığı zaman, boğazın iki yakasında da
ağaç kesimi ve saha hazırlık çalışmaları çoktan başlamış durumdaydı. Bu yüzden, daha önce kıyı şeridinde
mevcut olan bitkiler, hâlihazırda sahadan uzaklaştırılmış bulunmaktaydı.
4.5.7
Deniz Habitatları
Deniz habitatları, köprü bacaklarının inşa edileceği boğazın uç kısımlarındaki sığ kıyı bölgelerinden
oluşmaktadır.
Alan araştırmaları sırasında, kazı malzemeleri kullanılarak kıyıya yakın alanları doldurma çalışmalarının
hâlihazırda başladığı gözlemlenmiştir. Bu durum, bu bölgelerdeki kıyı ve deniz habitalarının zarar görmesine
ve boğazdaki bulanıklığın geçici bir süre artmasına neden olacaktır.
Aşağıdaki fotoğraflar, Mart/Nisan 2013’te yapılan çalışmaların kapsamını göstermektedir.
4.5.8
Diğer Habitatlar
Yoğun ve Yayılmış Çalılıklar
Koridor boyunca çalılık alanları bulunmaktadır. Temel türler, ormandaki çalılık katmanlarını tanımlayacak
şekilde listelenmiştir.
Islah Edilmiş Çayırlar
Yonca, buğdaygiller (Gramineae) ve tipik çayır çiçeklerini (örneğin papatya) içeren ve genel çimen türlerinden
oluşan bazı çayırlar mevcuttur.
Yapılar
Bu kategori, kullanılan veya kullanılmayan bütün binaları ve bu binaların bitişiğinde yer alan park alanı gibi
küçük betonarme yapıları içermektedir. Bazı yapılar, yuva yapan kuşlar ve yarasalar için olanaklar sunsa da,
bu tür bir habitatının özel bir ekolojik değeri bulunmamaktadır.
ÇSED, 2 Ağustos 2013, Final Rapor
AECOM
Rapor
Çevre
4-29
Tarım Alanları
Güzergâh üzerinde çeşitli tarımsal araziler bulunmaktadır. İstanbul İli Tarım Master Planı, temel tarımsal
arazilerin tarla tarımına, bitkilere, süs bitkilerine ve narenciye üretimine tahsis edildiğini göstermektedir. Saha
çalışmaları sırasında arazi kullanım detayları, kamulaştırma çalışmaları tamamlanmamasından dolayı kesin
olarak belirlenememiştir.
Endemik Bitki Türleri
Tablo 4-8’de Faz 1 Habitat Araştırması sırasında gözlemlenen endemik türleri listelemektedir. Araştırma
sonucu olarak belirtilen kolonda yer alan ifadeler o türün sahada tanımlanıp tanımlanmadığını işaret
etmektedir.
Tablo 4-8 Gözlemlenen Endemik Bitki Türleri
Bern
Sözleşmesi
Ek I
Familya
Türler
Ranunculaceae
Consolida thirkeana
Tanımlanamamıştır
Brassicaceae
Isatis arenaria
Tanımlanamamıştır
Erysimum degenianum
Tanımlanamamıştır
Erysimum sorgerae
Tanımlanamamıştır
Erysimum aznavourii
Tanımlanamamıştır
Dianthus andronakii
Mümkün
Caryophyllaceae
Tanımlanamamıştır
Dianthus cibrarius
Silene sangaria
Araştırma Sonucu
Ek I
Mümkün
Guttiferae
Hypericum aviculariifolium alttür byzantinum
Tanımlanamamıştır
Fabaceae
Astragalus vulnerariae
Tanımlanamamıştır
Mümkün
Lathyrus undulatus
Trifolium pachycalyx
Ek I
Mümkün
Trifolium pannonicum alttür elongatom
Tanımlanamamıştır
Trifolium apertum varyete kilaeum
Tanımlanamamıştır
Trigonella cephalotes
Tanımlanamamıştır
Apiaceae
Ferulago thirkeana
Tanımlanamamıştır
Dipsacaceae
Knautia degenii
Tanımlanamamıştır
Knautia byzantina
Tanımlanamamıştır
Senecio castagneanus
Tanımlanamamıştır
Asteraceae
Tripleurospermum conoclinium
Mümkün
Onopordum anatolicum
Mümkün
Cirsium polycephalum
Mümkün
Carduus nutans alttür trojanus
Mümkün
ÇSED, 2 Ağustos 2013, Final Rapor
AECOM
Familya
Rapor
Türler
Çevre
4-30
Bern
Sözleşmesi
Ek I
Araştırma Sonucu
Carduus nutans alttür falcato-incurvus
Mümkün
Centaurea kilaea
Mümkün
Centaurea consanguinea
Mümkün
Centaurea hermannii
Ek I
Mümkün
Tanımlanamamıştır
Uechtritzia armena
Geropogon hybridus
Mümkün
Hieracium noeanum
Tanımlanamamıştır
Pilosella hoppeana alttür lydia
Tanımlanamamıştır
Taraxacum aznavourii
Tanımlanamamıştır
Taraxacum pseudobrachyglossum
Mümkün
Taraxacum turcicum
Mümkün
Campanula lyrata alttür lyrata
Tanımlanamamıştır
Jasione heldreichii varyete papillosa
Tanımlanamamıştır
Asclepiadaceae
Vincetoxicum fuscatum alttür boissieri
Tanımlanamamıştır
Boraginaceae
Onosma proponticum
Campanulaceae
Ek I
Onosma bracteosum
Tanımlanamamıştır
Onosma bornmuelleri
Tanımlanamamıştır
Mümkün
Symphytum pseudobulbosum
Scrophulariaceae
Tanımlanamamıştır
Verbascum bithynicum
Verbascum degenii
Ek I
Scrophularia cryptophila
Lamiaceae
Tanımlanamamıştır
Tanımlanamamıştır
Mümkün
Lamium purpureum varyete aznavourii
Evet
Wiedemannia orientalis
Mümkün
Ballota nigra alttür anatolica
Mümkün
Sideritis romana alttür romana
Tanımlanamamıştır
Mümkün
Stachys sosnowskyi
Thymus aznavourii
Ek I
Tanımlanamamıştır
Euphorbiaceae
Euphorbia amygdaloides varyete robbiae
Rubiaceae
Asperula littoralis
Liliaceae
Allium peroninianum
Mümkün
Allium rhodopeum alttür turcicum
Mümkün
Bellevalia clusiana
Mümkün
Colchicum micranthum
ÇSED, 2 Ağustos 2013, Final Rapor
Evet
Tanımlanamamıştır
Ek I
Tanımlanamamıştır
AECOM
Çevre
Rapor
Bern
Sözleşmesi
Ek I
Türler
Familya
4-31
Colchicum lingulatum alttür rigescens
Araştırma Sonucu
Tanımlanamamıştır
Amaryllidaceae
Galanthus plicatus alttür byzantinus
Iridaceae
Crocus sieheanus
Mümkün
Crocus pestalozzae
Mümkün
Crocus olivieri alttür istanbulensis
Mümkün
Evet
Araştırma sırasında türlerin çiçek açıp açmaması ve bazı alanlarda hava koşulları ve diğer kısıtlamalar gibi
çeşitli faktörler nedeniyle, türlerin tam olarak tanımlanmasının her zaman için mümkün olmamıştır. Ayrıca,
yukarıda tanımlanan bazı endemik bitki türleri, çoğu Türkiye’de endemik olmayan aynı bitki familyasında yer
alan tür çeşitlerinin alt türlerini ya da varyasyonlarını oluşturmaktadır. Buna benzer şekilde, alan tanımlaması
karmaşık ve zor olup, çok küçük farklılıklara bağlı olabilmektedir. Bazı durumlarda, endemik olabilecek çok
benzer türde bitki türleri bulunsa da, yalnızca bitki yaprakları ve bitkinin karakterinden tanımlama yapıldığı için,
bu türler, sadece endemik olması muhtemel türler olarak nitelenmiştir. Buna, yukarıdaki tabloda görülebileceği
gibi, Iridaceae ve Asteraceae familyaları da dâhildir.
4.5.9
Memeliler
Türkiye’de 127 memeli türü bulunmaktadır. Uluslararası Doğa Koruma Birliği (IUCN) Tehdit Altındaki Türler
Kırmızı Listesi: Türkiye Memelileri ’ne göre, bunlardan 2’si tehlike altında, 14’ü hassas ve 3’ü de yakın tehdit
altındadır. Faz 1 Habitat Araştırması sırasında, özel tür araştırması yapılmazken, memelilerle
karşılaşıldığında, işaretleri kaydedilmiştir. Tanımlanan memelilere ilişkin bilgiler, aşağıdaki Tablo 4-9’da yer
almaktadır.
Tablo 4-9 Tanımlanan Memeli Türleri
Türler
Bilimsel Adı
IUCN
Durumu
Dağılım
Bulunan İşaretler
Altın Çakal
Canis aureus
Asgari
Endişe
Türkiye yerlisi. Geniş
dağılım ancak
popülasyon
gerileyebilir
Önerilen otoyol boyunca özellikle
de gölet, akarsu, nehir ve sulak
alan civarında ayak izlerine ve
dışkıya rastlanmıştır.
Bayağı Yaban
Domuzu
Sus scrofa
Asgari
Endişe
Türkiye yerlisi. Geniş
dağılım
Önerilen otoyolun Avrupa ve Asya
yakalarında ayak izlerine, ayak
seslerine ve oyuklara rastlanmıştır.
Kızıl Tilki
Vulpes vulpes
Asgari
Endişe
Türkiye yerlisi. Geniş
dağılım
Ayak izi ve dışkı.
Avrasya
Porsuğu
Meles meles
Asgari
Endişe
Türkiye yerlisi. Geniş
dağılım
GPS 143. Noktada uzakta
bulunduğu düşünülen bir ine
rastlanmıştır. İn girişinin yakınında
pek çok deliği bulunan ve çok
kullanılan bir tuvalet bulunmuştur.
İnin olduğu yerde başka oyuklar da
vardı. İnin çevresinde çok
ÇSED, 2 Ağustos 2013, Final Rapor
AECOM
Çevre
Rapor
Türler
Bilimsel Adı
Dağılım
IUCN
Durumu
4-32
Bulunan İşaretler
kullanılmayan yollara rastlanmıştır.
İnin girişindeki yığında porsuk kılları
bulunmuştur.
Karaca
Capreolus
capreolus
Türkiye yerlisi. Geniş
dağılım
Boğaz’ın Avrupa ve Anadolu
yakasındaki ıssız alanlarda
rastlanmıştır.
Akdeniz
Köstebeği
Talpa levantis
Türkiye yerlisi.
Nkt 205’de köstebek cesedine
rastlanmıştır.
Su Samuru
Akarsularda, göletlerde veya sulak alanlarda, su samuru (Lutra lutra) izine rastlanmamıştır. Akarsuların çoğu,
düşük su kalitesine sahip olup bu durumun, bölgede su samurunun bulunmamasının nedenleri arasında
olduğu düşünülmektedir (Bern Sözleşmesi Ek II’de listelenmiştir).
Altın Çakal
Önerilen otoyol güzergâhında, sıkça altın çakal izine rastlanmıştır. Bu işaretler arasında ayak izleri ve
potansiyel dışkılar bulunmaktadır. İşaretlere en çok su kütleleri çevresinde rastlanmıştır. Altın çakal, IUCN
tarafından, asgari endişe duyulan türlerden biri olarak sınıflandırılmıştır.
Bayağı Yaban Domuzu
Bayağı yaban domuzu, sürekli olarak bütün Türkiye’de avlanmaktadır. Önerilen otoyol güzergâhında, ayak izi,
ayak sesi, kafatası parçası ve oyuk gibi yabandomuzu izlerine rastlanmıştır. Yaban domuzu, IUCN tarafından,
asgari endişe duyulan türlerden biri olarak sınıflandırılmıştır.
Küçük Memeliler
Faz 1 Alan Araştırması sırasında gözlemlenen tek küçük memeli türü, orman yolunun uç noktalarında
rastlanan Akdeniz Köstebeği’dir.
Tablo 4-10 Gözlemlenen Küçük Memeliler
Genel Adı
Genel Adı
(Türkçe)
(İngilizce)
Talpa levantis
Karadeniz köstebeği
Martes foina
Mustela nivalis
Türler
IUCN Kategorisi
Bern Sözleşmesi
Levant mole
Asgari Endişe (LC)
-
Sansar
Stone marten
Asgari Endişe (LC)
Ek - III
Gelincik
Weasel
Asgari Endişe (LC)
Ek - III
ÇSED, 2 Ağustos 2013, Final Rapor
AECOM
Çevre
Rapor
4-33
Yarasalar
Yarasalar, Avrupa’da korunan türler (Pipistrellus pipistrellus hariç hepsi Bern Sözleşmesi Ek II’de
listelenmiştir) olduğu için, yarasalar ve konaklama alanları AB ülkelerinde oldukça yüksek seviyede
korunmaktadır. Ancak yarasalar, Türk kanunlarına göre özel bir korumaya sahip değildirler. Bununla birlikte,
Türkiye’de sayısız yarasa türleri bulunurken, yarasaların konaklama alanları da araştırılmıştır. Ancak yarasa
potansiyeli olmasına rağmen, özellikle de yaşlı ağaçlarda yarasa gözlemlenmemiş ve yarasa işareti
kaydedilmemiştir. Güzergâh üzerinde yer alan çeşitli noktalarda farklı yarasa türlerine rastlanma olasılığı
yüksektir.
4.5.10 Amfibiler ve Sürüngenler
İstanbul için sıra dışı olsa da, ilk alan araştırmalarının başladığı Mart ayı başlarında kar yağdığı için, amfibi ve
sürüngen türleri nadiren gözlemlenebilmiştir. Ancak bazı durumlarda, gölet ve sulak alan çevrelerinde yeşil
kertenkeleler gözlemlenmiştir. Ayrıca, ağaçlık alanda bir kaplumbağa gözlemlenmiştir (Nkt 172’de).
Tablo 4-11 Gözlemlenen Amfibiler
Türler
Genel Adı
Genel Adı
(Türkçe)
(İngilizce)
Hyla arborea (orientalis)
Ağaç Kurbağası
Bufo bufo
IUCN Kategorisi
Bern
Sözleşmesi
European Tree
Frog
Asgari Endişe (LC)
Ek II
Siğilli Kurbağa
Common Toad
Asgari Endişe (LC)
-
Rana dalmatina
Çevik Kurbağa
Agile Frog
Asgari Endişe (LC)
Ek II
Rana temporaria
Bayağı Kurbağa
Common Frog
Asgari Endişe (LC)
-
IUCN Kategorisi
Bern
Sözleşmesi
Tablo 4-12 Gözlemlenen Sürüngenler
Türler
Genel Adı
Genel Adı
(Türkçe)
(İngilizce)
Lacerta trilineata
İri Yeşil Kertenkele
Balkan Green
Lizard
Asgari Endişe (LC)
Ek-II
Laudakia stellio
Dikenli Keler
Asgari Endişe (LC)
-
Testudo graeca
Tosbağa
Roughtail Rock
Agama
Spur-thighed
Tortoise
Hassas (VU)
Ek-II
(not Laudakia stellio=Stellagama stellio)
4.5.11 Diğer Türler
Kelebekler
Türkiye, çok çeşitli habitatlara sahip büyük bir ülkedir. Bu çeşitliliğin bir sonucu olarak, Türkiye, 40’ı endemik
olmak üzere yaklaşık 411 kelebek türüne sahiptir. Saha araştırması sırasında, 11 türe rastlanmıştır.
ÇSED, 2 Ağustos 2013, Final Rapor
AECOM
Çevre
Rapor
4-34
Araştırmanın yapıldığı dönemin büyük bir bölümünde havanın soğuk olduğuna ve kelebekler için uygun
olmadığına da dikkat edilmelidir. Bulunan türlerin fotoğrafları için, Ek 4’teki alan notlarına bakınız.
4.6
Ekolojik Reseptörlerin Tanımlanması ve Değerlendirilmesi
Aşağıdaki tablo (Tablo 4.13), bu çalışmada göz önünde bulundurulan Projeden etkilenebilecek ekolojik
özelliklerin değerlendirmesini özetlemektedir. Değerler, yukarıdaki Tablo 4.1’de tanımlanan kategoriler göz
önünde bulundurularak ve her bir özelliğin belirlenme durumunu, Projeye olan uzaklığını ve bir bütün halinde
alan için sahip olduğu önemini değerlendiren profesyonel görüşlere başvurularak belirlenmiştir.
Tablo 4-13 Reseptörlerin Değerlendirilmesi
Ekolojik Alıcı
Projeye olan
Uzaklık
Açıklamalar
Değer
Mevzuat Tarafından Korunan Alanlar
Şamlar Tabiat Parkı
880 m
Sarıyer Feneryolu Yaban
Hayatı Geliştirme Sahası
(YHGS)
Doğrudan
Güzergâh
üzerinde
Belgrad Muhafaza Ormanı
Doğrudan
Güzergâh
üzerinde
(Avrupa
yakası)
Elmalı Bendi Muhafaza
Ormanı
Doğrudan
Güzergâh
üzerinde
(Anadolu)
Piknik Alanları (8 nokta
tanımlanmıştır)
Çeşitli
2873 Sayılı Milli Parklar Kanunu’na göre
belirlenmiştir. Genelde mesire yeri olarak
kullanılmaktadır. Genel olarak iğne yapraklı
ağaçlardan oluşmaktadır.
Karacaları avcılıktan korumak için 4915 Sayılı
Kara Avcılığı Kanunu’na göre belirlenmiştir.
Güzergâhın yaklaşık 2.673 m’si bu sahadan
geçmektedir.
6831 Sayılı Orman Kanunu’na göre
belirlenmiştir. Güzergâh ormanın kuzey
sınırından geçmektedir. Temel ağaç türü meşe
(Quercus sp.) bütün ormanın %75’ini
kaplamaktadır. Güzergâhın yaklaşık 1.837 m’si
bu sahadan geçmektedir.
6831 Sayılı Orman Kanunu’na göre
belirlenmiştir. Güzergâh ormanın sınırından
geçmektedir. Güzergâhın yaklaşık 1.483 m’si
bu sahadan geçmektedir.
6831 Sayılı Orman Kanunu’na göre
belirlenmiştir. Güzergâh piknik alanlarının
ikisinden üzerinden, altısının da yakınından
geçmektedir.
Orta
Orta
Yüksek
Yüksek
Düşük
Mevzuat Tarafından Korunmayan Hassas Alanlar
Ağaçlı Kumulları ÖBA
1.200 m
Kuzey Boğaziçi ÖBA
Doğrudan
Güzergâh
üzerinde
Kilyos Kumulları ÖBA
350 m
Ömerli Havzası ÖBA
1.000 m
ÇSED, 2 Ağustos 2013, Final Rapor
Kumullar
Yüksek
Carpinus betulus-Quercus Gürgen-Meşe
ormanı, Carpinus-Fagus – Gürgen-Kayın
ormanı, ve Alnus glutinosa-Carpinus –
Kızılağaç-Gürgen ağaçlıkları gibi önemli
ormanlar içermektedir.
Yüksek
Kumul habitatlar.
Yüksek
Geniş fundalık, frigana (garig, kısa boylu
çalılıklar) ve asit karakterli baltalık orman
mozaiği.
Yüksek
AECOM
Rapor
Ekolojik Alıcı
Projeye olan
Uzaklık
Boğaziçi Önemli Kuş Alanı
(ÖKA)
Güzergâhın
çaprazında
Batı İstanbul Meraları ÖBA
Doğrudan
Güzergâh
üzerinde
Çevre
Açıklamalar
4-35
Değer
Göçmen kuşlar için ana Avrupa
güzergâhlarından biridir.
Yüksek
Esenler’e yakın bir noktada kuzeybatı
İstanbul’un inişli çıkışlı tepelerinde bulunan
geriye kalan son kireçtaşı mera parçaları,
mostra veren kayalar ve kuru asit karakterli
çalılık meralardan oluşmaktadır.
Yüksek
Geniş iğne yapraklı ağaçlıklar.
Düşük
Habitatlar
İğne yapraklı ağaçlıklar
Geniş yapraklı ağaçlıklar
Karışık ağaçlıklar
Yaşlı ağaçlıklar
Fundalıklar
Göletler, akarsular ve sulak
alanlar
Deniz habitatları
Yoğun ve yayılmış çalılıklar
Islah edilmiş meralar
Doğrudan
Güzergâh
üzerinde
Doğrudan
Güzergâh
üzerinde
Doğrudan
Güzergâh
üzerinde
Doğrudan
Güzergâh
üzerinde
Doğrudan
Güzergâh
üzerinde
Doğrudan
güzergâh
üzerinde
veya
yakınında
Doğrudan
güzergâh
üzerinde
veya
yakınında
Doğrudan
Güzergâh
üzerinde
Doğrudan
Güzergâh
üzerinde
Kayın, meşe, gürgen ve kestane hâkimdir.
Genellikle 20 yılın altında baltalık rejimidir.
İğne yapraklı ve geniş yapraklı türlerin hâkim
olduğu karışık ağaçlıklardır. Yarı-doğal
habitatlardır.
Temel ağaç türü meşe (Quercus sp.) bütün
ormanın %75’ini kaplamaktadır. Alo, gürgen,
kızılağaç ve kestane vardır. Belgrad
ormanının en iyi korunmuş alanlarına sahiptir.
Orta
Orta
Yüksek
Batı İstanbul Meraları ÖBA’yı içermektedir.
Yüksek
Su kalitesi genel olarak düşüktür.
Düşük
Köprünün altındaki sığ kıyı habitatlarının küçük
bölümleri yok olacaktır.
Düşük
Güzergâh üzerinde bu tür habitatlar
vardır.Genel.
Düşük
Verimsiz mera türleri.
Düşük
Yapılar
Güzergâh
yakınında
Yarasa ve kuş yuvaları.
İhmal
Edilebilir
Tarım alanları
Doğrudan
Güzergâh
üzerinde
Tarımsal arazi aşırı derecede değişikliğe
uğramıştır.
İhmal
Edilebilir
Doğrudan
güzergâh
üzerinde
veya
Çeşitli türler temsil edilmektedir. Hiçbiri Bern
Sözleşmesi Ek I türlerinde
tanımlanmamaktadır.
Türler
Endemik Bitkiler
ÇSED, 2 Ağustos 2013, Final Rapor
Orta
AECOM
Çevre
Rapor
Ekolojik Alıcı
Projeye olan
Uzaklık
Açıklamalar
4-36
Değer
yakınında
Memeliler
Amfibiler ve Sürüngenler
Omurgasızlar (kelebekler)
Deniz memelileri
Deniz balıkları
4.7
Potansiyel Etkiler
4.7.1
Genel Bakış
Doğrudan
güzergâh
üzerinde
veya
yakınında
Doğrudan
güzergâh
üzerinde
veya
yakınında
Doğrudan
güzergâh
üzerinde
veya
yakınında
Doğrudan
güzergâh
üzerinde
veya
yakınında
Doğrudan
güzergâh
üzerinde
veya
yakınında
Çeşitli türler temsil edilmektedir. Hiçbiri özel
koruma altında değildir.
Orta
Çeşitli genel türler.
Orta
Çeşitli genel türler.
Düşük
Boğaz’da ve çevresinde üç adet deniz
memelisi türü bulunabilir. Bunlar, Türkiye’de ve
Avrupa’da korunan türlerdir.
Orta
Bazı türler ticari açıdan önemlidir ve tehdit
altında olabilir.
Orta
Mevcut ekolojik özellikleri belirleyecek masa başı çalışmalarını ve alan araştırmalarının tamamlanmasıyla
birlikte, Proje güzergâhında mevcut olan habitatlar ve türler konusunda açıklık getirilmiştir. Bu aşamada
saptanan reseptörler üzerindeki potansiyel etkilerin neler olabileceğini belirlemek önemli olacaktır.
Bu değerlendirme, etki azaltma önlemleri alınmadığı takdirde, bu tanımlanmış reseptörlerin ne tür etkilerle
karşılacağını anlamak konusunda bir fırsat sunmaktadır. Ancak bu bölümün değerlendirmeyi sonuçlandırmak
yerine, iki işleve sahip olduğunu da dikkat etmek gerekmektedir: Bölüm, potansiyel etkilerin üstünde
düşünülmesine olanak sağlamakta ve etki azaltma çalışmaları hakkındaki fikirlerin geliştirilmesine imkân
vermektedir, ancak bunlar hâlihazırda tasarımda yer almamaktadırlar.
Bu nedenle, aşağıdaki bölümler, etki azaltma önlemleri alınmadığında reseptörler üzerindeki potansiyel etkileri
ele almaktadır. Yukarıdaki Tablo 4-13’te belirtildiği gibi, burada her reseptör için inşaat ve işletme etkileri göz
önünde bulundurulmaktadır.
4.7.2
Genel Etkiler
İnşaat sürecinde Proje çevresinde ekolojik kaynaklar üzerindeki potansiyel etkiler şunları içermektedir:
ÇSED, 2 Ağustos 2013, Final Rapor
AECOM





Çevre
Rapor
4-37
Proje güzergahı ve çevresinde flora ve faunayı rahatsız eden ve bunların üzerinde olumsuz etkileri
olan, insan ve makinelerden kaynaklı toz, gürültü ve hareketler.habitatların kaybı;
Hassas habitatlara ve akarsulara gres veya yağ gibi kirletici maddelerin dökülmesiyle akarsu
yakınlarındaki inşaat faaliyetlerinden kaynaklanan yüzey suyu kirliliği ve/veya bozulması;
Üreme dönemlerinde yapılan sahanın çalışmaya uygun hale getirilmesi çalışmaları sırasında kuşlara
verilen rahatsızlık;
Alandaki geyiklere ve diğer hayvanlara verilen rahatsızlıklar; ve
Sürüngen ve diğer türlerin bulunduğu habitatların veya sığınma bölgelerinin yok olma olasılığı.
Potansiyel işletme etkileri ise şunları içermektedir:






Arazinin kalıcı olarak edinimi ve habitatların azalması veya kaybı;
Orman yangınları dâhil, artan gürültü ve insanlardan kaynaklı rahatsızlıklar;
Habitatlarda kalıcı parçalanma ve bölünme;
Daha önce karanlık ve sessiz olan alanlarda artan aydınlatma ve gürültü kirliliği;
Yol boyunca memeli ve diğer türlerin hareketlerine yönelik kısıtlama potansiyeli ve
Alana erişimin artması sonucu imar açısından gelecekte ortaya çıkacak baskılar.
Yollar ve köprünün kapladığı bölgede kalıcı olarak kaybedilecek olan habitatları önemli bir konudur. Projenin
ortalama inşaat koridorunun 60,5 m olacağına dair alınan bilgi doğrultusunda habitat kaybı hesaplaması
yapılmıştır (kaydedilen hâkim türlere göre). Buna göre etki azaltmak amacıyla yeniden yaratılması gereken
minimum habitat hesaplanacaktır. Bu alanlar aşağıdaki Tablo 4-14’te özetlenmektedir.
Tablo 4-14. 60.5 m’lik Koridorda yer alan Habitat Türlerinin Yüzölçümü
Habitat Türü (Hâkim Türlere göre)
60.5m’lik Koridordaki Yüzölçümü (ha)
Akasya
108,64
Tarımsal Arazi
251,02
Erozyon
0,46
İğne Yapraklı (Köknar)
29,83
Ihlamur
3,33
Ekilmemiş
8,39
Meşe
Yaşlı Ormanlık Alan (Meşe altkümesi)
İğne Yapraklı (Çam)
344,49
9,35
253,91
Rhododendron
(fundagiller familyasından Orman gülü)
50,36
Mostra veren kayaç
0,60
Söğüt
0,60
ÇSED, 2 Ağustos 2013, Final Rapor
AECOM
Çevre
Rapor
Habitat Türü (Hâkim Türlere göre)
4-38
60.5m’lik Koridordaki Yüzölçümü (ha)
Toplam Ağaç Habitat (Vurgulu olanlar)
740,8
Bu tablo, 60,5 m genişliğindeki Proje inşaat koridorunda, yaklaşık 345 hektar meşe ağırlıklı ormanın
kaybedileceğini göstermektedir. Buna, yaklaşık 9,35 hektar yaşlı meşe ormanı da dâhil olacaktır. Ayrıca,
yaklaşık 284 hektar iğne yapraklı alan yok olacaktır. Akasya, ıhlamur ve söğüt gibi türlerin hâkim olduğu
yaklaşık 112,5 hektarlık diğer ağaçlık alan da kaybolacaktır; bu, toplamda yaklaşık 741 hektar ağaçlık alanın
yok olacağını göstermektedir.
4.7.3
Mevzuat Tarafından Korunan Alanlar
Potansiyel etkiler, inşaat sırasında resmi olarak korunan alanların bazı bölümlerinin geçici bir süreliğine zarar
görmesi ve kaybedilmesini ve Projenin işletilmesi sırasında ise tamamen yok olmasını içermektedir. Ayrıca,
inşaat ve işletme sırasında resmi olarak korunan alanların bölümlerinin birbirinden ayrıldığı noktalarda
parçalanma sorunları yaşanabilecektir; bu durum, halkın ulaşım imkânlarını ve ekolojik bağlantıyı
sınırlandırmaktadır.
İnşaat ve işletme, ekolojik değer, ağaç, bitki örtüsü, endemik türler ve hayvanlar açısından öneme sahip
habitatların yok olmasıyla sonuçlanabilir. Özellikle inşaat faaliyetleri sırasında, kirleticiler, sediman, toz ve
insanların (işçiler) girişi nedeniyle ve şimdiye kadar daha az kullanılıp daha az zarar gören alanlara halkın
girişi yüzünden dolaylı zararlar ortaya çıkabilecektir.
4.7.4
Mevzuat Tarafından Korunmayan Hassas Alanlar
Genel olarak ÖBA olarak tanımlanan önemli sayıda resmi olarak korunmayan alan bulunmaktadır. Bunlara,
Belgrad ormanını kapsayan Kuzey Boğaziçi ÖBA’sı ve Batı İstanbul Meraları ÖBA’sı dâhildir.
Bunlardan bazıları, resmi olarak korunan alanlarla üst üste gelen resmi olarak korunmayan alanlardır. Bu
alanlar üstündeki potansiyel etkiler resmi olarak korunan alanlardaki etkilerle benzerdir. Bu durum, resmi
olarak korunan alanlarla aynı düzeyde korunma sağlanmadığı için gelecekte bu alanların imara açılması
konusunda daha büyük bir baskının ortaya çıkma ihtimalinin bulunduğu anlamına gelmektedir.
Temel potansiyel etkiler arasında, yenilenmesi güç olan nadir habitatların yok olması ve parçalanması ve
bireysel olarak türlerin ve popülasyonların yok olması ya da zarar görmesi sayılabilir. Böyle bir kayıp, geriye
kalan habitatların değerini düşürebilir ve nihayet yok olmasına neden olabilir.
Boğaziçi ÖKA ve göçmen kuşlarla ilgili olarak ise, bazı türler ormanlık alanlar üzerinden göç etmeyi tercih
etmektedir. Proje inşaatı, bazı ormanlık alanları tahrip edebilecek, bu alanlardaki aydınlatmayı artıracaktır. Bu
durum, kuş göçüne etki edebilecektir.
4.7.5
İğne Yapraklı Ağaçlar
İğne yapraklı ağaçların üstündeki potansiyel etkiler, yukarıda resmi olarak korunan ve resmi olarak
korunmayan alanlarla ilgili olarak ele alınan diğer ağaçlık habitatların durumu ile benzerlik göstermektedir.
4.7.6
Geniş Yapraklı Ağaçlıklar
Geniş yapraklı ağaçların üstündeki potansiyel etkiler, yukarıda ele alınan diğer ağaçlık habitatların durumu ile
benzerlik göstermektedir. Ancak yoğun şekilde kullanılan baltalık ağaçlık ve karışık ağaçlıklardan, ağaçların
ÇSED, 2 Ağustos 2013, Final Rapor
AECOM
Rapor
Çevre
4-39
kesilmediği ve biyolojik çeşitlilik düzeyinin yüksek olduğu Belgrad ormanının en değerli doğal ağaçlıklarına
kadar bu habitatların değeri açısından büyük bir çeşitlilik bulunmaktadır.
4.7.7
Fundalıklar
Potansiyel etkiler arasında, habitatların tamamen yok olması veya zarar görmesi, toprağı ve bitki örtüsü
yapısını değiştiren drenaj yapısındaki değişiklikler ve insanlardan kaynaklı artan rahatsızlıklar yer almaktadır.
Başlıca fundalık habitatı ise, Batı İstanbul Meraları ÖBA’sıdır.
4.7.8
Göletler, Akarsular ve Sulak Alan Habitatları
Su kütlelerin hemen yanında yapılacak çalışmalar, sedimana yol açıp suda yaşayan omurgasız hayvanların
yer değiştirmesine neden olacaktır. Bu durum, omurgasızların artan miktarlarda tüketilmesi ve diğer türlerle
girilen rekabet nedeniyle, su kütlelerinin hemen yakınında besin zincirinde değişikliklere yol açabilir. Ayrıca,
yer değiştiren sedimanlar da, alanın biyolojik çeşitliliğinde geçici değişikliklere neden olarak, omurgasızlar ve
benzer bitki türleri için alanların uygunluğunu da değiştirebilecektir.
Su kütlelerinin hemen yakınında yapılan çalışmalar, kurak dönemlerden ya da malzemelerin taşınmasından
kaynaklı olarak toz oluşturma potansiyeline sahiptir. Bu tozların, su kütlelerine girip bulanıklığı artırma
potansiyeli de vardır. Bu tür değişiklikler, bitki türlerinin üretkenliğini etkileyip, makro ve mikro hayvan
dünyasında dolaylı bir etkiye sahip olabilir.
Su kütlelerine yakın alanlardaki bitkilerin ve toprakların tasfiye edilmesi, toprak erozyonunun olasılığının
artmasına neden olabilir. Bu durum; su kütlesindeki sediman oranının artmasına neden olacaktır. Bu ise,
suyun akış aşağı yönünde kayda değer bir mesafe içerisinde bitki örtüsünü ve hayvanları etkileyecektir.
Özellikle su kütleleri yakınlarında meydana gelen mekanik aksaklıklar ise yağ ve benzin gibi araç sızıntıları
gibi beklenmedik kirliliklere yol açabilir.
4.7.9
Deniz Habitatları
Köprünün yanında yapılan geçici dolgu işlemlerin dolayı, sığ kıyı şeridindeki habitatların kısa bir süreliğine yok
olması potansiyeli bulunmaktadır. Ayrıca, sediman ve diğer maddelerin yayılmasından dolayı, bentik
habitatlarda çökelen maddeler nedeniyle kayıp meydana gelebilir.
4.7.10 Diğer Habitatlar
Yoğun ve yayılmış çalılık, ıslah edilmiş mera, binalar ve tarımsal alan gibi bir dizi diğer habitat üzerinde de
potansiyel etkiler bulunmaktadır. Bu habitatların hepsi, çeşitli türleri destekleme potansiyeline sahiptir. İnşaat
çalışmaları, diğer dört alanla aynı şekilde bu alanları da etkileyebilir. Kalıcı etkiler, habitat kaybı, bölünme
sorunları, artan rahatsızlıklar ve gelecekte yaşanacak uzun dönemli imar baskısını içermektedir.
4.7.11 Endemik Bitki Türleri
Endemik türler üzerindeki potansiyel etkiler arasında, inşaat faaliyetleri sırasında tür bireylerinin ve tür
topluluklarının zarar görmesi veya yok olması ile Proje inşaatı sonucu olarak bu türleri destekleyen habitatların
kalıcı bir şekilde yok olması sayılabilir. Ayrıca, zemin şartları, drenaj değişiklikleri, kirlenme ve hava kirliliği,
toprakların ve habitatların bozulmasına neden olurken, yüksek oranda insan varlığı da endemik bitki türlerine
zarar verebilir ya da yok olmasına neden olabilir.
ÇSED, 2 Ağustos 2013, Final Rapor
AECOM
Rapor
Çevre
4-40
4.7.12 Memeliler
Memeliler üstündeki potansiyel etkiler arasında, habitatların veya bunların bağlı olduğu özelliklerin zarar
görmesi, av hayvanlarının zarar görmesi, arazi kaybı ve arazi değişiklikleri, arazi kaybı nedeniyle bireyler
arasında artan rekabet, insan varlığı nedenli rahatsızlıklar, yolda yatan hayvan leşleri ve artan avlanma
süreçleri nedeniyle türlere verilen doğrudan zararlar sayılabilir. Ayrıca, Projeden dolayı daha önce
kullanılmayan alanları da imara açılabilir; bu durum bu türlerin bağlı bulunduğu habitatlarda daha büyük
kayıplara neden olabilir.
4.7.13 Amfibiler ve Sürüngenler
Amfibi ve sürüngenlerin üzerindeki etkiler, memeliler üzerindeki etkilerle benzer olacaktır. Ayrıca, su kalitesi ve
drenaj yapısındaki değişiklikler nedeniyle sulak alanların yok olması veya bu sulak alanlar üzerinde olumsuz
etkiler ortaya çıkabilir.
4.7.14 Diğer Kara Türleri
Diğer türler, omurgasızları (örneğin kelebekler) ve olası balık türlerini içermektedir. Omurgasızlar, habitatlarına
bağlı olduğu için, bu alanların göreceği kayıp veya zararlar, omurgasızların sayısını bütünüyle etkileyecektir.
Balıklar, genel olarak alanda düşük olan su kalitesine bağlı oldukları için, balıklar üzerine olası etkiler habitat
kaybı, su kalitesinin değişmesi ve drenaj sorunları olacaktır.
4.7.15 Deniz Memelileri
Karadeniz’de iki adet yunus ve bir adet domuz balığı türü bulunmakla birlikte bunlar inşaat çalışmalarından
doğrudan etkilenebilecektir. Ayrıca sualtı gürültüsü, titreşimi ve avlanan balık türlerinin üzerindeki dolaylı
etkiler, bu türlerin davranış ve beslenme başarısını da değiştirebilecektir.
4.7.16 Deniz Balıkları
Karadeniz’de birçok balık türü bulunmakta ve bunlar kıyı bölgelerinde yoğunlaşma eğilimi gösterdikleri için,
Boğaziçi’nde bulunabilmektedirler. Deniz memelileri gibi bu balıklar da inşaat çalışmalarından doğrudan ya da
sualtı gürültüsünden, titreşimden ve avlanan balıklar üzerindeki dolaylı etkilerden etkilenebileceklerdir.
4.8
Etki Azaltma Önlemleri
4.8.1
Genel Bakış
Bu bölüm, ekoloji ve biyoçeşitlilik üzerindeki potansiyel inşaat ve işletme etkilerine karşı Proje için
uygulanacak veya uygulanması gereken etki azaltma önlemlerini özetlemektedir.
Değerlendirme sürecinde, etkilerin değerlendirilmesi sürecinden önce, bütün etki azaltma önlemleri
geliştirilmekte ve karara bağlanmaktadır. Bu, proje etkilerine dair gerçekçi ve kontrollü bir değerlendirme
sağlamak amacıyla, kalıcı etkilerin önemi değerlendirilirken etki azaltma önlemlerinin de hesaba katılmasını
mümkün kılacaktır. Böyle bir etki azaltma, genellikle Müşteri tarafından yapılan özel tasarım unsurları veya
taahhütlerine dâhil edilmektedir. Bu unsurlar, 36 viyadük, üç yol tüneli ve güzergâh üzerinde inşa edilecek bir
adet ekolojik köprüyü içermektedir (yerleri için bkz. Şekil 2.2). Bunlar, belirli yerlerde yolun üstünde veya
altında, habitatların birbirine bağlı olmasını sağlayacaktır. Ayrıca, bir dizi önemli güzergâh hattı yeniden
çizilmiş olup; bu durum, parçalanma ve bölünme sorunlarını en aza indirerek habitatlar üzerinde faydalı bir
etkiye yol açacaktır.
ÇSED, 2 Ağustos 2013, Final Rapor
AECOM
Rapor
Çevre
4-41
Bu değerlendirmede bazı durumlarda etki azaltma çalışmaları için tavsiyelerde bulunulmuş ve bu tür bir etki
azaltma işleminin ICA tarafından uygulanacaktır. Bütün etki azaltma önlemleri, ÇSEP (Çevresel ve Sosyal
Eylem Planı)’da da özetlenmektedir. Aşağıdaki bölümler, yukarıda tanımlanan ekolojik ve biyoeşitlilik
reseptörlerine ilişkin önerilen veya kararlaştırılan etki azaltma çalışmalarını ortaya koymaktadır.
4.8.2
Mevzuat Tarafından Korunan Alanlar
İnşaat etkileriyle bağlantılı olarak alınacak temel önlem, sahanın çalışmaya uygun hale getirilmesi, malzeme
kullanımı ve depolaması, atık yönetimi ve boşaltım alanı ve kirlilik gibi inşaat faaliyetlerinin uygun bir şekilde
kontrol edilmesini sağlayacaktır.
İnşaat için bitkilerin tasfiye edildiği yerlerde yok olan habitatların benzer şekilde yenilenmesi için büyük çaba
harcanmalıdır. Buna, aynı türden ve tercihen aynı kökenden gelen ağaçların dikilmesi de dâhildir. Kredi
kuruluşları, kaybedilen ağaçların yerlerine yenilerinin dikilmesi için dörde bir oranının uygulanmasını gerekli
kılmıştır. Mümkün olan yerlerde, açık tünellerin yeniden bitkilendirilmesiyle ekolojik bağlantı sürdürülmeli ve
yeniden düzenlenmelidir; bu durum, viyadüklerin altında ve bazı noktalarda özel tasarlanmış ekolojik
köprülerin inşa edilmesiyle habitatların bağlantısı geliştirilecektir.
Ayrıca, yaşlı ormanlık alanlar gibi özellikle hassas ve önemli habitatları, çitle çevrilip özel korumaya
alınmalıdır. Bu durumlarda, yakındaki genç ormanlık alanlar daha farklı yönetilmelidir; böylelikle, ağaç kesme
ve yıkma işlemleri azaltılacak ya da yapılmayacak ve bu alanların, Belgrad ormanında geriye kalan yaşlı
ormanlık alanlarla bağlanarak doğal yollardan yaşlı ormanlara dönüşmesine olanak sağlanmış olacaktır.
Uzun vadede ise, bu mevzuat tarafından korunan alanlarda yapılacak imarın, habitatların entegrasyonu ve
bağlantısının tehlikeye atmayacak şekilde yapılması için belirgin bir kılavuz kullanılmalıdır. Ancak bu düzeyde
bir etki azaltma işlemi, ICA’nın sorumluluk alanını aşmaktadır.
4.8.3
Mevzuat Tarafından Korunmayan Hassas Alanlar
Aynı etki azaltma önlemleri, resmi olarak korunmayan hassas alanlar için de mevcuttur. ÇSEP’te tanımlandığı
gibi, iyi bir inşaat yönetimi beklenmektedir. Yoğun olarak kullanılmayan doğal ormanların bulunduğu Kuzey
Boğaziçi ÖBA’sında, Carpinus betulus-Quercus Gürgen-Meşe ormanı, Carpinus-Fagus – Gürgen-Kayın
ormanı, ve Alnus glutinosa-Carpinus – Kızılağaç-Gürgen ormanları gibi yaşlı ancak yoğun bir şekilde
yönetilmeyen önemli ormanlar bulunmaktadır. Aşağıdaki uzun dönemli etki azaltma ve yönetim önlemlerine
gerek duyulacaktır:








Yaşlı ormanlık habitatların ve ağaçların mümkün olduğunca korunması;
Ağaç dikimi/nakli için bu alanlardan tohum ve fide toplanması;
Yeniden yaşlı ormanlara dönüşüp ekolojik değerlerini artırmalarına olanak sağlamak için yakında
bulunan baltalık veya yoğun bir biçimde kullanılan meşe ormanlarına ilişkin ormancılık yönetiminin
değiştirilmesi;
Daha yaşlı ormanların ortaya çıkmasına olanak sağlamak için, büyük ağaçlık alanlarda ağaç
kesiminden uzak durulması veya azaltılması;
Habitatların çeşitliliğini artırmak ve omurgasızlar için habitatlarını geliştirmek adına, yıkılan ağaçların
doğaya karışması için bırakılması;
İğne yapraklı ve yerli olmayan ağaçların bir kısmının ya da tamamının kesilmesi ve yerlerine yörede
yetişen geniş yapraklı tohum ve fidelerin dikilmesi;
Çalılık habitatların doğal yollardan yerini alması gibi, mümkün olan yerlerde doğal yenilenmeye olanak
sağlanması;
Tarımsal veya diğer arazilerde; örneğin, çalılık habitatlarında veya orman güllerinin (fundagiller
familyasından) ya da diğer istilacı türlerin egemen olduğu yerlerde yeni ağaçlık alanların yaratılması;
ÇSED, 2 Ağustos 2013, Final Rapor
AECOM



Rapor
Çevre
4-42
İnşaat faaliyetleri ile ilgili bütün peyzaj çalışmalarının mümkün olan en sorunsuz şekilde yerel peyzaj
düzenlemesi ile şekillendirilmesinin ve tohumlama için sadece yerel türdeki ağaçların ve bitkilerin
kullanılmasının güvence altına alınması;
Habitatların viyadük altında, tünel üstünde ve ekolojik köprüler aracılığıyla birbirine bağlanmasını
sağlamak;
Özellikle yaşlı ormanlık alanların kalıntıları konusunda, bir habitat koridoru ağı yaratmak için
birbirinden ayrı habitatların birbirine bağlanmasını sağlamak.
Diğer önemli mevzuat tarafından korunmayan hassas habitatlar arasında, Esenler’e yakın bir noktada,
kuzeybatı İstanbul’un inişli-çıkışlı tepelerinde yer alan kireç taşı meralarının geriye kalan son parçaları, mostra
veren kaya ve kuru asit karakterli fundalık meralarını içeren Batı İstanbul Meraları ÖBA sayılabilir. Başlıca etki
azaltma çalışmaları, buradaki altyapı etkisini en aza indirmek ve inşaat makineleri ve diğer insan faaliyetlerinin
neden olacağı zararları önlemek için açık fundalık meraları erişimin kısıtlanmasını güvence altına almak için
yapılacaktır.
4.8.4
İğne Yapraklı Ağaçlıklar
İğne yapraklı ağaçlık, insan yapımı olup kolayca yenilenebildiği için, inşaata ilişkin genel azaltma işlemi
izlenmelidir. Bu habitatların yenilenmesi, işletme aşamasında yürütülecektir.
4.8.5
Geniş Yapraklı Ağaçlıklar
Geniş yapraklı ağaçlıklar için önlemler, yukarıda tarif edilen resmen korunmayan habitatlarla aynı şekilde
olacaktır. Yaşlı ormanlık alanlar bir yana, geniş yapraklı ağaçlık alanların büyük bir kısmı, baltalık yönetim
rejimi altındadır; bu, yaşlı kütükler tutulsa da, 20 yıllık ağaçların kesildiği anlamına gelmektedir. Bu ağaçlıklar,
önemli düzeyde yaşlı ağaçlara sahip olmadığı için, kolaylıkla yenilenebilecektir.
4.8.6
Fundalık
Bu habitat, Batı İstanbul Meraları ÖBA’sını içermektedir; aynı etki azaltma işlemi, yukarıda ele alındığı şekilde
burada da uygulanacaktır.
4.8.7
Göletler, Akarsular ve Sulak Alan ve Deniz Habitatları
Su kütleleri ve akarsularla ilgili standart inşaat etki azaltma önlemlerinin alınmasının nedeni, akışın kontrol
edilmesini, sedimanın bu tür habitatlara girmemesini ve kirliliğin önlenmesini güvence altına almaktır. İnşaat
sırasında, uygun çevresel yönetim önlemlerinin devreye sokulması gerekecektir. İşletme sırasında ise, yoldan
ve diğer altyapı noktalarından gelen kirli su akışını önlemek için, tasarımda yeterli bir drenaj sistemine de yer
verilmelidir.
4.8.8
Diğer Habitatlar
İnşaat yönetimine ilişkin etki azaltma işlemi izlenmelidir. İşletme aşamasında, bu habitatların yenilenmesine
gerek duyulmayacaktır.
4.8.9
Endemik Bitki Türleri
Güzergâha ilişkin ayrıntılı bir araştırma yürütmek ve gerektiği şekilde koruma altına almak ve/veya taşımak
için güzergâh üzerinde bulunan her endemik bitkiyi tanımlamak kullanışlı bir yöntem değildir. Bu nedenle,
temel etki azaltma önlemi olarak vejetasyonun sahadan uzaklaştırılması sırasında, sahip olduğu tohumların
yaşamasını ve toprağın, endemik olanlar da dâhil, yerli bitkilerin kendilerini doğal yollardan yenileyebilecekleri
ÇSED, 2 Ağustos 2013, Final Rapor
AECOM
Rapor
Çevre
4-43
bir şekilde korunması, saklanması ve yeniden kullanılmasını mümkün kılacak şekilde yapılması tavsiye
edilmektedir. Ayrıca, özellikle ÖBA gibi listelenen önemli habitatlar, mümkün yerlerde ve yukarıda ele alındığı
şekilde korunmalıdır.
4.8.10 Memeliler
Sahanın çalışmaya uygun hale getirilmesi sırasında hayvanların alandan uzaklaştırılmasına dikkat edilmelidir.
Avcılık ve diğer faaliyetlere izin verilmeyecektir. Hayvanlar için zararlı olan bütün maddeler ve kirleticiler,
güvenli bir şekilde sahada toplanacak ve kirlilik önlenecektir.
Habitatların bağlantısı ve habitat ağının sürdürülmesi, ağaç dikimi ve çevre düzenlemesi ile teşvik edildiği
varsayıldığı için, bölgedeki memeli türleri açısından arazi kayıplarının ve potansiyel arazi bölünme sorunlarının
azaltılmasına yardımcı olacaktır. Gerekli olan yerlerde, hayvanlar için yol altgeçitleri ve diğer güvenli geçiş
alanları tasarlanmalıdır.
4.8.11 Amfibiler ve Sürüngenler
Amfibiler ve sürüngenler ve su habitatlarının korunmasıyla ilgili alınacak önlemler, yukarıda memeliler için
verilen önlemleri içerecektir.
4.8.12 Diğer Türler
Omurgasızlar gibi diğer türler için temel önlem, ağaç dikme, yerel kökenden tohum ve fide kullanımı ve
habitatların bağlantısının canlandırılması ile uygun habitatları yenilemek ve sürdürülmesini sağlamaktır.
4.8.13 Deniz Memelileri
Temel etki azaltma önlemi, bu türler üzerindeki doğrudan etkileri önlemek için yapılacaktır. Bu yüzden, deniz
kıyısı çevresindeki çalışmalar sırasında, yunuslar ve muturlar izlenmeli ve bu türlerin zarar görmesinin veya
gereksiz yere rahatsız edilmesinin önüne geçmek için önlemler alınmalıdır.
4.8.14 Deniz Balıkları
Akışın kontrol edilmesini ve sedimanın balıkların habitatlarına girmemesini ve kirliliğin önlenmesini güvence
altına almak için, inşaat süresince su ile ilgili standart önlemler uygulanmalıdır. İnşaat sırasında, uygun
çevresel yönetim önlemlerin devreye sokulması gerekecektir. İşletme süresince yollardan ve diğer yapılardan
kaynaklanan kirlenmiş yüzey akışını yüzey sularının karışmasını engelleyecek drenaj sisteminin tasarıma
eklenmesi gerekecektir.
4.9
Kalıcı Etkiler
4.9.1
Etkilerin Özeti
Aşağıdaki Tablo 4.15’te, bütün ekolojik reseptörler üzerinde etki azaltma çalışmalarından sonra bile devam
edecek olan kalıcı etkilerle ilgili bir özet yer almaktadır. Kalıcı etkilerin değerlendirilmesinde, reseptörlerin
değeri (bkz. Tablo 4.13) ve alınacak önlemlerin verimliliği hesaba katılmaktadır. Bu değerlendirmede, ICA’nın
kontrolü dışında gelecekte ortaya çıkacak imar baskısının (şehrin genişlemesi, imara açılması) hesaba
katılmadığına dikkat edilmelidir.
ÇSED, 2 Ağustos 2013, Final Rapor
AECOM
Çevre
Rapor
4-44
Tablo4-15 Kalıcı Etkilerin Özeti
Ekolojik Reseptör
Değer
Projeye
olan
Uzaklık
Açıklamalar
Kalıcı
Etki(Önleml
er
alındıktan
sonra)
Mevzuat Tarafından Korunan Alanlar
Şamlar Tabiat Parkı
Proje güzergâhı üzerinde veya yakınında
değildir ve doğrudan etkilenmeyecektir.
İhmal
Edilebilir
Orta
880 m
Orta
Doğrudan
Güzergâh
üzerinde
Bu saha proje güzergâhı nedeniyle
bölünecek olup ve işlevi geyikleri avcılıktan
korumaktır. Güzergâhın yaklaşık 2.673 m’si
bu sahadan geçmektedir.
Yüksek
Doğrudan
Güzergâh
üzerinde
(Avrupa
yakası)
Ormanın bazı alanları yok olacak,
bölünecek ve başka etkiler yaşanacaktır.
Ancak ağaç dikimi gibi önlemler, etkinin
seviyesini düşürse de, etki yine de önemli
olacaktır. Güzergâhın yaklaşık 1.837 m’si
bu alandan geçmektedir.
Elmalı Bendi
Muhafaza Ormanı
Yüksek
Doğrudan
Güzergâh
üzerinde
(Anadolu
yakası)
Ormanın bazı alanları yok olacak,
bölünecek ve başka etkiler yaşanacaktır.
Ancak ağaç dikimi gibi önlemler, etkinin
seviyesini düşürse de, etki yine de önemli
olacaktır. Güzergâhın yaklaşık 1.483 m’si
bu alandan geçmektedir.
Orta
Piknik Alanları (8
nokta tanımlanmıştır)
Düşük
Çeşitli
Bu tür alanlar, zarar görürse veya tehlike
altına girerse kolayca yenilenebilmektedir.
Düşük
Sarıyer Feneryolu
Yaban Hayatı
Geliştirme
Sahası(YHGS)
Belgrad Muhafaza
Ormanı
Düşük
Orta
Mevzuat Tarafından Korunmayan Hassas Alanlar
Ağaçlı Kumulları
ÖBA
Proje güzergâhı üzerinde veya yakınında
değildir ve doğrudan etkilenmeyecektir.
Yüksek
1.200m
Kuzey Boğaziçi ÖBA
Yüksek
Doğrudan
Güzergâh
üzerinde
Kilyos Kumulları
ÖBA
Yüksek
350m
Proje güzergâhı üzerinde veya yakınında
değildir ve doğrudan etkilenmeyecektir.
İhmal
Edilebilir
Ömerli Havzası ÖBA
Yüksek
1.000m
Proje güzergâhı üzerinde veya yakınında
değildir ve doğrudan etkilenmeyecektir.
İhmal
Edilebilir
Boğaziçi Önemli Kuş
Alanı (ÖKA)
ÇSED, 2 Ağustos 2013, Final Rapor
Yüksek
Güzergâhın
çaprazından
geçmektedir
Ormanın bazı alanları yok olacak,
bölünecek ve başka etkiler olacaktır. Ancak
ağaç dikimi gibi önlemler, etkinin seviyesini
düşürse de, etki yine de önemli olacaktır.
Bazı habitat kayıpları ve aydınlatma etkileri
yaşanacaktır, ancak inşaat çalışmaları ve
güzergâhın işletilmesi bu ÖKA’yı önemli
derecede etkilemeyecektir. Genellikle köprü
gibi yapılara çarpmadıkları için köprü
inşaatı göçmen kuşlar için engel
oluşturmayacaktır.
Düşük
Orta
Düşük
AECOM
Ekolojik Reseptör
Rapor
Değer
Projeye
olan
Uzaklık
Çevre
Açıklamalar
4-45
Kalıcı
Etki(Önleml
er
alındıktan
sonra)
Yüksek
Doğrudan
Güzergâh
üzerinde
Habitatların bazı bölümleri yok olacak,
bölünecek ve diğer etkiler olacaktır. Bir
orman olmamasına rağmen, uluslararası
düzeyde tanınmış önemli ve nadir bir
habitattır. Ancak çeşitli imar çalışmaları
nedeniyle ciddi baskı altındadır ve yakın
gelecekte yok olma tehlikesiyle karşı
karşıya kalacaktır. Kuzey Boğaziçi ÖBA ile
aynı kriterleri taşıdığı için, bu habitat
üzerindeki kalıcı etkiler genel olarak orta
düzeydedir.
Düşük
Doğrudan
Güzergâh
üzerinde
Ekolojik açıdan eşsiz veya yenilenmesi zor
olmayan geniş iğne yapraklı ağaçlıklar.
Düşük
Geniş Yapraklı
Ağaçlıklar
Orta
Doğrudan
Güzergâh
üzerinde
Ormanın bazı alanları yok olacak,
bölünecek ve diğer etkiler olacaktır. Ancak
ağaç dikimi gibi önlemler, etkinin seviyesini
düşürse de, etki yine de önemli olacaktır.
DüşükOrta
Karışık Ağaçlık
Orta
Doğrudan
Güzergâh
üzerinde
Kolaylıkla yenilenebilecek karışık
ağaçlıklarıdır.
Düşük
Yaşlı Ağaçlık
Yüksek
Doğrudan
Güzergâh
üzerinde
Habitatın bazı bölümleri yok olacak,
bölünecek ve diğer etkiler olacaktır. Bu
değerlendirmede ICA’nın kontrolü dışında
gelecekte gelişecek imar baskılarının
hesaba katılmadığına dikkat edilmelidir.
Orta
Fundalık
Yüksek
Habitatın bazı bölümleri yok olacak,
bölünecek ve diğer etkiler olacaktır.
Orta
Göletler, akarsular ve
sulak alanlar
Düşük
Batı İstanbul Meraları
ÖBA
Orta
Habitatlar
İğne Yapraklı
Ağaçlıklar
Deniz Habitatları
Düşük
Yoğun ve Yayılmış
Çalılıklar
Düşük
Islah edilmiş Meralar
Düşük
Yapılar
ÇSED, 2 Ağustos 2013, Final Rapor
İhmal
Edilebilir
Doğrudan
Güzergâh
üzerinde
Doğrudan
güzergâh
üzerinde
veya
yakınında
Doğrudan
güzergâh
üzerinde
veya
yakınında
Doğrudan
Güzergâh
üzerinde
Doğrudan
Güzergâh
üzerinde
Güzergâh
yakınında
Su kalitesi genel olarak düşüktür.
Düşük
Bu habitatta geçici olarak çok sınırlı bir
zarar yaşanacaktır.
Düşük
Güzergâh üzerinde bu tür habitat grupları
vardır. Genel.
Düşük
Verimsiz mera türleri.Genel.
Düşük
Yarasa ve kuş yuvaları.Genel.
Düşük
AECOM
Rapor
Ekolojik Reseptör
Tarımsal Habitatlar
Değer
İhmal
Edilebilir
Projeye
olan
Uzaklık
Doğrudan
Güzergâh
üzerinde
Çevre
Açıklamalar
4-46
Kalıcı
Etki(Önleml
er
alındıktan
sonra)
Tarımsal arazi aşırı derecede değişikliğe
uğramıştır.
Düşük
Doğal yenilenme ve eski haline gelme gibi
toprakların/tohum bankalarının muhafaza
edilmesi ve toprakların yeniden kullanımı
gerçekleştirilebilir
Düşük
Habitatların birbirine bağlanması yolu ile
habitat yaratılması ve bölünmenin
azaltılması etkileri azaltacaktır.
Düşük
Habitatların birbirine bağlanması yolu ile
habitat yaratılması ve bölünmenin
azaltılması etkileri azaltacaktır.
Düşük
Habitatların birbirine bağlanması yolu ile
habitat yaratılması ve bölünmenin
azaltılması etkileri azaltacaktır.
İhmal
Edilebilir
Türler
Endemik Bitkiler
Orta
Memeliler
Orta
Amfibiler ve
Sürüngenler
Orta
Omurgasızlar
(kelebekler)
Düşük
Deniz Memelileri
Orta
Deniz Balıkları
Orta
4.9.2
Doğrudan
güzergâh
üzerinde
veya
yakınında
Doğrudan
güzergâh
üzerinde
veya
yakınında
Doğrudan
güzergâh
üzerinde
veya
yakınında
Doğrudan
güzergâh
üzerinde
veya
yakınında
Doğrudan
güzergâh
üzerinde
veya
yakınında
Doğrudan
güzergâh
üzerinde
veya
yakınında
Kolaylıkla Karadeniz’e ulaşabilecekleri için
yunuslar ve muturlar, çalışmalardan
uzaklaşacaklardır.
Düşük
Alanda önemli deniz balığı popülasyonları
ve bu popülasyonlar üstünde önemli bir etki
olmayacaktır.
Düşük
Önemli Etkiler
Önlemlerin alınmasından sonra, aşağıdaki reseptörler için önemli etkiler (orta) devam etmektedir.




4.10
Belgrad Muhafaza Ormanı (geniş yapraklı ve yaşlı ağaçlıklar dâhil).
Elmalı Bendi Muhafaza Ormanı (geniş yapraklı ağaçlık dâhil)
Kuzey Boğaziçi ÖBA (Belgrad ormanı, geniş yapraklı ağaçlık dâhil)
Batı İstanbul Meraları ÖBA (fundalık habitatlardan oluşmaktadır)
Özet
Proje alanında bulunan ekoloji ve biyoçeşitlilik üzerindeki etkilerini tespit etmek için ekolojik bir değerlendirme
yapılmıştır. Ön bilgiler, hem güzergâh koridorunda hem de koridorun çevresinde yer alan habitatları ve türleri
ÇSED, 2 Ağustos 2013, Final Rapor
AECOM
Rapor
Çevre
4-47
hakkında bilgi sağlayan bir masa başı çalışmasına dayandırılmıştır. Alan araştırmaları ise, Mart ve Nisan
2013’te yapılmıştır.
Çalışma sonucunda, Proje hattında ve çevresinde Milli Parklar Kanunu’na göre, milli park, tabiat anıtı veya
tabiatı koruma alanı bulunmadığını tespit edilmiştir. Ancak İstanbul’un Avrupa ve Anadolu yakasında
Proje’den etkilenebilecek bir dizi Tabiat Parkı bulunmaktadır. Projeye en yakın uzaklıktaki tabiat parkı ise,
Avrupa yakasında, güzergâhın yaklaşık 880 m batısında yer alan Şamlar Tabiat Parkı’dır.
Ayrıca, güzergâhın yaklaşık 2,8 km’si, doğrudan Avrupa yakasında Sarıyer Fener Yolu’nda bulunan bir Yaban
Hayatı Geliştirme Sahası’ndan (YHGS) geçecektir ve güzergâhın yaklaşık 5,5 km’sinin geçtiği Polonezköy
çevresinde 2012-2013 dönemi MAK kararlarına göre, avcılığın yasaklandığı bir alan da bulunmaktadır.
Proje sahası ve çevresinde Orman Kanunu’na göre, tohum meşceresi ve biyogenetik koruma alanları (gen
sahaları) bulunmamaktadır. Ancak güzergâh üzerinde bazı muhafaza ormanları, tohum bahçesi ve kent
ormanı ve piknik alanı gibi mesire yerleri bulunmaktadır. Bunlar, şu şekildedir:




Belgrad Muhafaza Ormanı: Güzergâh, İstanbul’un Avrupa yakasında yer alan ormanın kuzey
sınırından geçmektedir.
Elmalı Bendi Muhafaza Ormanı: Güzergâhın bir bölümü, Anadolu yakasında yer alan bu ormandan
geçmektedir.
Kuzey Boğaziçi ÖBA (Belgrad ormanı dâhil)
Diğer alanlar ise şöyledir: Reşadiye ve Alemdağ Nişantepe arasında yer alan bir Tohum
Bahçesi;mevcut İstanbul Otoyolu (E-80) yakınlarında, Ümraniye’de bir kent ormanı; ve çeşitli piknik
alanları.
Güzergâhın büyük bir bölümü (yaklaşık 35 km), boğaz boyunca Avrupa yakasından Asya yakasına uzanan
Boğaziçi Önemli Doğa Alanı (ÖDA) üzerinden geçmektedir. ÖDA, kıyı şeridinde kumullar, kayalar, maki
toplulukları, meralar, ormanlar ve göller gibi büyük çeşitlilik içeren habitatlardan oluşmaktadır. Ayrıca alan,
boğazın batı ve doğu yakasındaki ormanlık alanlarda bir Önemli Bitki Alanı da (ÖBA) içermektedir. Bu KBÇA
içinde, nadir bitki türlerini destekleyen birtakım hassas habitatları bulunurken, bu alanların bazıları ÖBA olarak
tanımlanmıştır.
Diğer bir ÖDA ise, Avrupa yakasında yer alan Batı İstanbul Meraları ÖDA’dır. ÖDA’nın toplam alanı, güneyde
Bağcılar ve kuzeyde Pirinççi arasında 9.612 hektardır. Esenler’e yakın bir noktada, bu bölgede yer alan Batı
İstanbul Meraları ÖBA, kuzeybatı İstanbul’da bulunan geriye kalan son kireçtaşı, mera parçaları, mostra veren
kaya ve kuru asit karakterli çalılık meralardan oluşmaktadır. Bir orman olmamasına rağmen, uluslararası
düzeyde tanınmış önemli ve nadir bir habitatdır. Ancak çeşitli imar çalışmalarından dolayı ciddi basınç
altındadır ve yakın gelecekte yok olma tehlikesiyle karşı karşıyadır. Kuzey Boğaziçi ÖBA ile aynı kriterleri
taşıdığı için, bu habitat üzerindeki kalıcı etkiler, genel olarak orta düzeydedir.
60,5 m genişliğindeki Proje inşaat koridoru içinde, yaklaşık 345 hektarlık meşe egemen ormanı yok olacaktır.
Buna, yaklaşık 9,35 hektarlık doğal meşe ormanı da dâhildir. Ayrıca, yaklaşık 284 hektar iğne yapraklı ağaçlık
ve akasya, ıhlamur ve söğüt gibi türlerin hâkim olduğu 112,5 hektarlık bir diğer ağaçlık da yok olacaktır.
Aşağıdaki hususları yerine getirmek için, önemli etki azaltma önlemlerine gereksinim duyulacaktır:



Yaşlı ormanlık habitatların ve ağaçların mümkün olduğunca korunması;
Ağaç dikimi/nakli için bu alanlardan tohum ve fide toplanması;
Yeniden yaşlı ormanlara dönüşüp ekolojik değerlerini artırmalarına olanak sağlamak için yakında
bulunan baltalık veya yoğun bir biçimde kullanılan meşe ormanlarına ilişkin ormancılık yönetiminin
değiştirilmesi;
ÇSED, 2 Ağustos 2013, Final Rapor
AECOM








Rapor
Çevre
4-48
Daha yaşlı ormanların ortaya çıkmasına olanak sağlamak için, büyük ağaçlık alanlarda ağaç
kesiminden uzak durulması veya azaltılması;
Habitatların çeşitliliğini artırmak ve omurgasızlar için habitatları geliştirmek adına, yıkılan ağaçların
doğaya karışması için bırakılması;
İğne yapraklı ve yerli olmayan ağaçların bir kısmının ya da tamamının kesilmesi ve yerlerine yörede
yetişen geniş yapraklı tohum ve fidelerin dikilmesi;
Çalılık habitatlarının doğal yollardan yerini alması gibi, mümkün olan yerlerde doğal yenilenmeye
olanak sağlanması;
Tarımsal veya diğer arazilerde; örneğin, çalılık habitatlarında veya orman güllerinin (fundagiller
familyasından) ya da diğer istilacı türlerin egemen olduğu yerlerde yeni ağaçlık alanların yaratılması;
İnşaat faaliyetleri ile ilgili bütün peyzaj çalışmalarının mümkün olan en sorunsuz şekilde yerel peyzaj
düzenlemesi ile şekillendirilmesinin ve tohumlama için sadece yerel türdeki ağaçların ve bitkilerin
kullanılmasının güvence altına alınması;
Habitatların viyadük altında, tünel üstünde ve ekolojik köprüler aracılığıyla birbirine bağlanmasını
sağlamak;
Özellikle yaşlı ormanlık alanların kalıntıları konusunda, bir habitat koridoru ağı yaratmak için
birbirinden ayrı habitatların bağlanmasını sağlamak.
Proje inşaatı nedeniyle kaybedilen habitatların hesaplanmasına göre, toplamda 345 hektar meşe ormanı
kaybolacağı için, bu türden bir habitat kaybını telafi etmek gerekmektedir. Bu toplam içinde, 9 hektarın biraz
üstündeki bir alan, kaybedilecek yaşlı ormanlık alan olup bu alanın yakındaki mevcut baltalık meşe yoğunluklu
ağaçlık alanda tercihen yönetimsel değişikliklerle yenilenmesi gerekmektedir. Ayrıca, 284 hektar iğne yapraklı
bölge ile birlikte, diğer baskın ağaç türlerini (akasya, ıhlamur, söğüt) içeren başka bir daha düşük yoğunluklu
112,5 hektar habitat da kaybedilecektir. Bu, toplamda 740 hektar meşe ve iğne yapraklı yoğunluklu bir alana
işaret etmektedir.
Ağaç yoğunluğu büyük oranda değişiklik gösterebileceği için, ormanlık bir habitatın temizlenmesi sırasında
kaybedilecek ağaçların gerçek miktarını hesaplamak da çok zor olacaktır. Ancak Proje inşaatı nedeniyle
kaybedilecek ağaçları telafi etmek için, uygulanacak yeni ağaç dikimi açısından, dörde bir oranı tavsiye
edilmektedir. Ormanlık habitat kayıplarına yönelik etki azaltma çalışmalarına ilişkin ayrıntılar, ÇSEP’in
Ağaçlandırma Planı ekinde yer almaktadır.
ÇSED, 2 Ağustos 2013, Final Rapor

Benzer belgeler