1 - Lise Dil ve Edebiyat
Transkript
1 - Lise Dil ve Edebiyat
ORTAÖÐRETÝM DÝL VE ANLATIM 12. SINIF DERS KÝTABI YAZARLAR Adem Hakan ALPTEKÝN Mediha ACAR Naim BAÞKAYA Mercan BÝLGEN Lütfi ERGÜL Halil ÖZMEN Necmettin ÖZMEN Ayhan TERGÝP DEVLET KİTAPLARI DÖRDÜNCÜ BASKI ................................, 2011 MÝLLÎ EÐÝTÝM BAKANLIÐI YAYINLARI ............................................................................. : 4506 DERS KÝTAPLARI DÝZÝSÝ................................................................................................... : 1288 11.??.Y.0002.3690 Her hakký saklýdýr ve Millî Eðitim Bakanlýðýna aittir. Kitabýn metin, soru ve þekilleri kýsmen de olsa hiçbir surette alýnýp yayýmlanamaz. Editör Prof. Dr. Muhammet YELTEN Program Geliþtirme Uzmaný Muharrem Hilmi AKBULUT Ölçme ve Deðerlendirme Uzmaný Ýsmail GÜNDAY Rehberlik ve Psikolojik Danýþma Uzmaný Ebru Ülkü BÜTE Görsel Tasarým Erol BÜYÜKARA - Çetin DEMÝRKOL ISBN 978-975-11-3036-5 Millî Eðitim Bakanlýðý, Talim ve Terbiye Kurulunun 12.02.2008 gün ve 59 sayýlý kararý ile ders kitabý olarak kabul edilmiþ, Yayýmlar Dairesi Baþkanlýðýnýn 08.03.2011 gün ve 886 sayýlý yazısı ile dördüncü defa 188.800 adet basýlmýþtýr. & #' ! & " & !& " ) !( ! $ $ ))&" & &* ! ) # # ') ! " * &*& " * # "& !& (" &* && & %&* & !!)&&! *&&*&&)')))* %***&& *$&! " " ) # " *$ & $ !#$&*&* &")(**# !&" ) # ')$ .. MUSTAFA KEMAL ATATURK ÝÇÝNDEKÝLER KÝTABIMIZI TANIYALIM . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .VII I. ÜNÝTE SANAT METÝNLERÝNÝN AYIRICI ÖZELLÝKLERÝ . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .1 1. Sanat Metinlerinin Ayýrýcý Özellikleri . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .3 II. ÜNÝTE SANAT METÝNLERÝ . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .15 1. Fabl . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .17 2. Masal 25 3. Hikâye (Öykü) . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .37 4. Roman . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .67 5. Tiyatro (Oyun) . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .89 6. Þiir . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .103 III. ÜNÝTE SÖZLÜ ANLATIM . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .123 1. Konferans . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .125 2. Açýk Oturum . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .133 3. Sempozyum . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .143 4. Forum . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .157 5. Münazara . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .167 IV. ÜNÝTE BÝLÝMSEL YAZILAR . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .181 1. Bilimsel Yazýlar . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .183 EKLER 1. EK Okunacak Kitaplar Listesi . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .201 2. EK Öz Deðerlendirme Formu . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .202 3. EK Tasarý (Proje) Çalýþmasý Örnek Formu . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .203 4. EK Tasarý Deðerlendirme Ölçeði . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .204 5. EK Tasarý “Öz Deðerlendirme Formu” . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .205 6. EK Baþarým (Performans) Ödevi “Örnek Formu” . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .206 7. EK Baþarým Ödevi “Dereceli Puanlama Anahtarý” . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .207 8. EK Baþarým Ödevi “Öz Deðerlendirme Formu” . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .208 9. EK Lise-1 ve lise-2’deki konularla iliþkilendirilecek soru ve etkinlikler tablosu . . .209 TERÝMLER SÖZLÜÐÜ . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .213 KAYNAKÇA . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .217 VII Bu bölüm iþlenecek konu adlarýný gösterir. Yeni bilgilerin öðrenilmesi amacýyla yapýlacak hazýrlýk çalýþmalarýný, ders için gerekli materyallerin istenmesini, incelenecek konuyu ve metni sezdirmeye yönelik ön bilgilerin harekete geçirilmesini kapsar. Metni yapý, tema, dil ve anlatým bakýmýndan çözümleme süreciyle birlikte; eleþtirel düþünme, keþfettirme, iletiþim, araþtýrma, problem çözme, bilgi teknolojilerini kullanma, Türkçeyi doðru, etkili ve güzel kullanma becerilerini geliþtirmeye yönelik süreci kapsar. Yapý, tema, dil ve anlatým ögelerinin iç içe girerek oluþturduklarý birliðin anlam deðerleri ile bu anlamýn oluþmasýný saðlayan ögeler arasýndaki süreci ve güncel hayatla iliþkilendirme sürecini kapsar. Kýrmýzý renkli etkinlikler, öðrencilerin sýnýf içinde yapacaðý etkinlikleri gösterir. Mavi renkli etkinlikler, öðrencilerin sýnýf içinde derse yönelik etkin katýlýmlarý için okul dýþýnda hazýrlýk yapmalarýný gerektiren etkinlikleri gösterir. Öðrencilerin lise-1 ve lise-2’de iþlenen konularla iliþkilendireceði etkinlik ve sorularý gösterir. Öðrencilerin, bilgilerini sýnýflandýrmalarýný, karþýlaþtýrma yapmalarýný, bilgiler arasýnda iliþkilendirme kurmalarýný, yeni bilgileri yorumlamalarýný, kendilerini deðerlendirmelerine yönelik çalýþmalarý kapsar. Öðrencilerin, ünite ile ilgili öðrenmiþ olduðu bilgilerin boþluk doldurmalý, çoktan seçmeli sorular ve doðru-yanlýþ sorularý yoluyla deðerlendirilmelerine yönelik çalýþmalarý kapsar. VIII Ön hazýrlýk gerektiren etkinlikleri gösterir. Roman konusunun iþlenebilmesi için okunmasý gereken romanlarý gösterir liste. Öðrencilerin iþlenen her konu sonunda kendilerini deðerlendirmeleri için “Öz Deðerlendirme Formu” ek olarak verilmiþtir. Dersle ilgili yapýlacak örnek tasarý konularýný ve tasarý iþlem basamaklarýný kapsar. Sadece bir konu için örnek verilmiþtir. Öðrenci ve öðretmen tarafýndan uygun görülen tasarý konularý geliþtirilecektir. Ayrýca tasarý ile ilgili öðretmen için Tasarý Deðerlendirme Ölçeði, öðrenciler için Öz Deðerlendirme Formu ek olarak verilmiþtir. Örnek baþarým ödevlerini ve bu ödevlerin yapýlmasýyla ilgili iþlem basamaklarýný kapsar. Sadece bir ünite için örnek verilmiþtir. Diðer üniteler için de ayrýca geliþtirilecektir. Baþarým ödevleriyle ilgili olarak öðretmen için Dereceli Puanlama Anahtarý, öðrenciler için Öz Deðerlendirme Formu ek olarak verilmiþtir. Öðrencilerin, konuyla ilgili eksikliklerinin ve yeterliliklerinin ortaya çýkarýlmasýna yönelik kendi kendilerine deðerlendirme yapabilmelerini saðlar. Lise-4’te iþlenen konularýn hangilerinin lise-1 ve lise-2’de iþlenen konularla iliþkilendireleceðini gösteren sorular ve etkinlikler tablosu. Açýklama Ölçme ve Deðerlendirme bölümlerinde eþleþtirmeli, boþluk doldurmalý sorular ile doðru-yanlýþ sorularýnýn üzerinde yönergeleri verilmiþtir. Bu sorularýn yönergeler dikkate alýnarak çözülmesi uygun görülmüþtür. Çoktan seçmeli, eþleþtirmeli, boþluk doldurmalý sorular ile doðru-yanlýþ sorularýnýn çözümü kitap üzerine yapýlmalýdýr. IX 1 2 1. Sanat eserlerinin ortaya çýkýþ sebepleriyle ilgili düþüncelerinizi söyleyiniz. 2. Edebiyatta gelenek ve zihniyet kavramlarý ile ilgili düþüncelerinizi “Eserler yazýldýklarý, sanatçýlar yaþadýklarý döneme göre deðerlendirilmelidir.” sözünden de yararlanarak ifade ediniz. 3. “Bir millet ki resim yapmaz, bir millet ki heykel yapmaz, bir millet ki fennin icap ettirdiði þeyleri yapmaz; itiraf etmeli ki o milletin ilerleyip yükselme yolunda yeri yoktur.” Mustafa Kemal ATATÜRK Atatürk’ün yukarýdaki özdeyiþini yorumlayýnýz. 1. ETKÝNLÝK Tarihî olay ve kiþileri anlatan metin, gezi yazýsý, aný, biyografi, fabl, masal, halk hikâyesi, hikâye metinleri ve destan parçalarý bulunuz ve bunlarý sýnýfa getiriniz (9. etkinliðe yöneliktir.). 2. ETKÝNLÝK Bilimsel, düþünsel ve dinsel metin örnekleri bulunuz ve bunlarý sýnýfa getiriniz (7. etkinliðe yöneliktir.). Okul dýþý etkinlikler ön hazýrlýk gerektirmektedir. 3 KAYMAKLI TAVUKGÖÐSÜ Bay Naci Duru, elbise kuponlarýndan ilkini, Yerli Mallar Pazarý civarýnda gelip geçenlere “Memur kuponlarý alýyorum!..” diyen karaborsacýlara satmýþ, dönüyordu. Artýk eskisi gibi acemi ve utangaç deðildi. Alýþveriþi bir ayak önce bitirmek için, ilk teklif edilen fiyata “Eyvallah... Allah bereket versin. Taþ mý attým, kolum mu yoruldu?” demiyordu. Þimdi bu iþi bir suç, bir çeþit dilencilik telakki etmiyor, bu alýþveriþe, harbin son yýlýnda, iyiden iyiye alýþmýþ bulunuyordu. Hükûmetin on beþ lira karþýlýðý verdiði A kuponu kendisine havadan on lira kazandýrmýþtý iþte ama bu parayý “nereye peþin” sarfedeceðine henüz karar vermemiþti. “Delik o kadar büyük, yama o kadar küçük”tü ki... Karýsý ne derse desin, oðlaný bir kere doktora göstermeliydi. “Solucan var da ondan sarý bu çocuk, bu kadar.” diyorlardý komþular... Ama solucan peynirden, þekerden oluyordu. Oysaki oðlanýn peynir yüzü gördüðü yoktu; þekeri de karýsýnýn dayýsýna gittikleri zaman yiyordu. Çocukta solucan olmadýðý muhakkaktý. Ne salyasý akýyor ne de burnu kaþýnýyordu. Peki ama karný da boþuna þiþmezdi ya oðlanýn? Elbet bir derdi vardý. Dispansere götürmeliydi muhakkak bir kere. “Gözlüklü doktorun ilaçlarý iyi geliyor herkese.” diyordu mahalleliler. Bay Naci Duru’nun karýsý, çocukta “doktorluk” bir maraz görmüyordu. O, bütün fakir semt halký gibi, doktordan çok komþu teyzelerine inanýyordu. Onlarýn ilaçlarýný daha “hasiyetli” buluyordu. Sarýmsakla kabak çekirdeðini dövüp sabahlarý yutturdular mý yüzünün sarýlýðý da giderdi, karnýnýn þiþliði de inerdi... Hadi bilemedin solucan þekeri yedirirdin. Bak o zaman bir þeysi kalýr mýydý oðlanýn... Lakin Bay Naci Duru için kýrk beþinden sonra kavuþulan bu oðlancýðýn kýymeti büyüktü. O, “kuru dalýn meyvesi”ydi. Ve onu, kabristan avlusunda çocuklarýn taþladýðý sarý erikler gibi renksiz görmeye yüreði katlanmýyordu. Yanaklarýnýn Amasya elmasý gibi kýrmýzý kýrmýzý ýþýldamasýný istiyordu. Kör olasý dünya savaþýnýn sýrasý mýydý? Harp çýkmasaydý bu çocuk þimdi böyle mi olurdu? Ona yatarken 250 gram süt içirse sabahlarý tereyaðcýðýný, yumurtasýný, reçelini yedirse yanaklarý böyle solar mýydý? Harp çýkaranýn gözü kör olsundu... Hayýr... Bay Naci Duru karýsýnýn bütün iyimserliðine raðmen bu on lirayý oðlanýn saðlýðýna harcayacaktý. Varsýn bu para eczacýlara kýsmet olsundu. Zaten laneti nasýl kazanmýþlardý? Alýn teriyle kazanýlmayan paranýn gideceði yer belliydi; ya ilaca ya doktoraydý... Sara Haným nihayet boyun eðdi ama “yazýk dört kilo et parasýna” demekten kendini alamadý. Küçük Engin’e “adamlýk”larý giydirildi. Saçlarý tarandý. Engin, küçülmüþ lacivert elbiseleri içinde büsbütün çelimsiz ve sarý görünüyordu. Dispanserin “gözlüklü doktoru” korkudan gözlerinin halkalarý büyümüþ, babasýnýn ellerine sýmsýký yapýþmýþ olan Engin’i okþadý. Ona bir þeker verdi. Sonra bir tane daha vereceðini vaat ederek boðazýný, ciðerlerini ve karnýný muayene etti. Göz kapaklarýna bakarak kansýzlýðýnýn derecesini ölçtü. Çocuk biraz zayýf düþmüþtü. Karnýnýn þiþliði bundandý. “Bir tüberküloz baþlangýcý” diyemedi. Bu melun kelime boðazýnda düðümlendi. Ýþtahsýzlýðý için bir þurup, kanlanmasý için iðneler veriyordu. Tereyaðý, peynir, pirzola, karaciðer, kompostolar, tatlýlar tavsiye etmenin bu fakir semt halkýyla alay etmek gibi bir þey olacaðýný hissediyordu. 4 Fakat “Mümkün olursa günde üç-dört yumurta yedirmelisiniz.” dedi. Reçeteyi babasýna verirken Engin’in aðzýna iri bir lokum soktu. “Hadi geçmiþ olsun.” dedi. Onlar baba-oðul kapýdan çýktýklarý sýrada doktor baþýný salladý, omuzlarýný kaldýrdý. Harp yýllarý içindeydik, ne çare... Bay Naci Duru ilaçlarý “Þifa”da yaptýrdý. Bu ad ona ilaçlarýn hülasasý gibi geliyordu. Eh... Ýlacýn iyisi de insanýn iyisi gibi “büyük” yerde bulunuyordu. Bu çeþit çeþit kavanozlar, mavi, kýrmýzý yeni dünyalar, garip garip þiþeler, camekânlý dolaplar ve ilaç kutularý, ona, hastalýklarýn yanýp kül olacaklarý acayip bir âlem gibi geliyordu. Küçük Engin de bu beyaz gömlekli adamlarýn gidip kaybolduklarý kýrmýzý perde arkasýnda fevkalade birþeyler olacaðýný sanýyordu. Kapýnýn üstündeki resimden gözlerini ayýrmýyordu. Bu resim ona komþu Rasime halanýn masallarýndaki devi hatýrlatýyor ve babasýna sokuluyordu. Eczahaneden “iðneleri ve þuruplarý” aldýklarý zaman ellerinde yüz yirmi kuruþlarý kalmýþtý. Bu pahalýlýk zamanda üç-dört ilaç almýþlardý. Buna da þükür. Ya ilaçlarý bulamasalardý? Engin önünde Lorel ve Hardi satan bir kuklacýdan, kendisine “þapkalý cüce” almasý için babasýna yalvardý. Ne güzeldi bu cüceler... Boylarý uzayýp uzayýp kýsalýyordu. Bay Naci Duru, hanýmdan azar iþiteceðini bildiði hâlde, oðlunun bu arzusunu kýramadý. Ya oðlan ölüverirse... Ýçinde bir huzursuzluk hâlinde duyduðu bu endiþe, þimdi bütün acýlýðý ve çýplaklýðýyle ortaya çýkýyordu. O zaman oðluna bir kukla almayýþý, yüreðinde büyük bir hicran hâlinde kanayacaktý? Yetmiþ beþ kuruþ verip kýrmýzý yanaklý ve þiþman olan kuklayý satýn aldý. Kimbilir belki de bu ilaçlar sayesinde oðlu da böyle þiþmanlardý. Küçük Engin, kuklacýnýn gösterdiði bebeðini yakaladý. Kuklanýn elbisesi altýnda, makasa benzer iki tahta parçasýný sýktýðý zaman “cüce”nin boyu uzuyordu. Ooo... Bu ufacýk adam kendisine gülüyordu da. Engin de kahkahayla gülmeye baþladý. Babasý pek sevindi. “Ýsterse haným bana bir hafta kahve parasý vermesin. Bu israfýmýzý da baþýmýza kaksýn, razýyým. Engin kuklasýndan memnun ya.” Maamafih çarþý içinde el ele giderken: “Bana bak Engin! Annen sorarsa kuklayý çarþýdan aldýðýmýzý söyleme, gözlüklü doktor verdi de, e mi?” diye tembih etti. “Bilirsin, annen oyuncaða para vermemizi istemez...” dedi. 5 Muhallebici önünden geçiyorlardý. Engin, babasýný bugünkü kadar cömert ve zengin hiç görmemiþti. Ne isterse babasýnýn alacaðýný sanýyordu. Muhallebicinin camekânlarýndaki muhallebiler, sütlaçlar, kim bilir ne kadar tatlýydý. Müjgân teyzelerinde bir defa tavukgöðsü yemiþlerdi. O da týpký bunlar gibi boyayla süslenmiþti. Ah, þu tavukgöðsünden bir tane yeseler!.. “Babacýðým... Acýktým ben. Bana tavukgöðsü alsana...” Bu teklif Naci Duru’yu hem sevindirdi hem ürküttü. Oðlu birþey yemek istiyordu ha?.. Evde sofraya bin nazla oturup birþey yemeden kalkan oðlu, þimdi “Acýktým.” diyordu. “Gözlüklü doktor”un elinde muhakkak bir uður vardý. Ýyi ama acaba cebinde tavukgöðsü alacak kadar para kaldý mýydý? Elli kuruþu vardý. Eh... Bu parayla bir tavukgöðsü verirlerdi elbet... Kendisi yemese de olurdu. Parasý olmadýðý için yiyemediðini nereden bileceklerdi? Muhallebici, olsa olsa kendini ya oruçlu sanacak yahut da þeker hastalýðýndan muztarip bilecekti. Camekânýn kenarýndaki liste gözüne iliþti... Tavukgöðsünün karþýsýnda 17,5 kuruþ yazýlýydý. Demek kendisi de bir tabak yese gene on beþ kuruþu kalacaktý. Muhallebiciye göðsünü gere gere girdi. Ýçerde, köþeye çekilmiþ, burun buruna, bir delikanlý ile boyalý kýzdan baþka kimse yoktu. Erkek bir þeyler anlatýyor, öteki kaþýðýyla geliþigüzel oynayarak ve gülümseyerek onu dinliyordu. “Bu hareketli ve alçak sesli konuþmayý biz de biliriz.” diye düþündü. “Hey gidi gençlik ve bolluk yýllarý...” Oðlunu sandalyeye oturttu. Engin’in “gülen cüce”sini de masa üzerine yatýrdý... Naci Duru, masayý bezle silerek ne emrettiðini soran garsona, gayet kati bir sesle: “Bize iki tavukgöðsü getir!” dedi. Engin kuklasýný alýp oynatmak hevesiyle, ona sarýldýðý sýrada, babasý, elini tuttu. Kaþlarýný yukarý kaldýrdý: “Burada olmaz.” dedi. Engin “Burada niçin olmaz!” diye düþündüyse de sormaya cesaret edemedi. Duvarlarda o kadar çok ayna vardý ki. Camekânlar da tatlýyla doluydu. Þu beyaz elbiseli adam, niçin bu kadar çok tatlýsý olduðu hâlde, yemiyordu? Yoksa o da, “gözlüklü doktor” gibi hastalara mý bakýyordu? Garson iki tavukgöðsü getirdiði sýrada, Bay Naci Duru, baþýndan þapkasýný çýkarmadýðýný hatýrladý. Þapkayla böyle yerlerde oturmak ayýptý. Þu gençler ihtimal kendisini ayýplamýþlardý. Hadi onlar görmedi, diyelim. Etraflarýna bakacak hâlleri yok... Ama þu garsonla, masadaki kýz boþuna gülümsemiyorlardý birbirlerine... Þapkasýný asýp tekrar yerine oturduðu zaman, oðlunun büyük bir iþtahla tavukgöðsünü yediðini gördü. Maþallah, yarýlamýþtý bile... Yok caným. Tavukgöðsünü muhallebici tabaklara küçük parçalar hâlinde koymuþtu da ondan öyle sanýyordu. Oðlu henüz üzerinden bir kaþýk... O ne?.. Tavukgöðsünün üzerinde bir parça kaymak vardý, oðlu onun yarýsýný yemiþti. Acaba?.. Evet, kendi tabaðýnda da tavukgöðsünün üzerinde bir parça kaymak vardý. Sýrtýndan soðuk bir ter boþandý. Eyvah!.. Kaymak parasýný nereden verecekti? Ama levhada “Kaymaklý tavukgöðsü” diye bir tatlý fiyatý yazýlmamýþtý. Camekândaki bütün tavukgöðsü ve muhallebilerin üzerinde birer parça kaymak vardý. Yüreðine biraz su serpildi. Eh... Demek ki tavukgöðsünün parçalarý küçülmüþ fakat üzerine biraz kaymak ilave edilmiþti. Bununla beraber, içi rahat deðildi. Kaymaklý tavukgöðsünün lezzetini bir türlü çýkaramýyordu. Aðzýnýn tadý kaçmýþtý sanki. Engin, tabaðýný iyice sýyýrdý. Hatta iki eliyle kenarýndan yakaladý fakat babasý tam vaktinde müdahale ederek gülünç vaziyete düþmekten kurtardý kendilerini. “Evladým, tabak yalanmaz, biliyorsun.” diye fýsýldadý ve kendi tabaðýndaki parçayý da oðluna verdi. Bereket o sýrada iki genç müþteri kolkola dükkândan çýkýyorlardý. Kimse onun bu müdahalesini görmemiþti. Garsonu çaðýrdý. Elli kuruþu masa üzerine koydu. Garson parayý almadý. 6 “Daha yirmi kuruþ vereceksiniz, efendim.” dedi. Sýrtýna bir ter dalgasý hücum etti. Sakin olmaya çalýþarak sordu: “Neden? Ýki tavukgöðsü yemedik mi biz!” “Evet efendim fakat kaymaklýydý...” Korktuðuna uðramýþtý demek! Þimdi gözünün önüne garsonla çekiþmeler kapýnýn önüne birikmiþ insanlar, polisler geliyordu. Rezil olacaktý? Oysa ki burada kendisi, haksýz deðildi. Ýþin içinde bir düzenbazlýk var gibiydi. Onlardan kaymaklý tavukgöðsü isteyen kimdi?.. Soðukkanlýlýðýný elden býrakmamalýydý. “Ben sizden iki tane tavukgöðsü istedim. Kaymaklý olsun demedim ki. Ýþte fiyat listeniz de karþýda. Tavukgöðsü 17,5 kuruþ diye yazýlý. Kaymaklý kaymaksýz lafý yok. “Kaymaklý tavukgöðsü” diye birþey olsaydý onun da fiyatýný yazardýnýz.” Hâkim karþýsýnda kendini müdafaa eden bir suçlu gibi bütün cesaret ve zekâsý uyanmýþtý: Bu da yeni bir karaborsa hilesi miydi? Bu ne rezaletti? Âlemi soymak için bütün esnaf elbirliði mi etmiþti? Bay Naci Duru’nun bu tehdit dolu sözleri garsonu þaþýrtmýþtý: “Þimdi müþteriler hep böyle yiyorlar da efendim... Affedersiniz... Yanlýþlýk bizde oldu.” dedi. Bay Naci Duru istihfaf dolu bir bakýþla baktý ve dudaðýnýn ucundan: “Biz o kibarlardan deðiliz oðlum... 50 kuruþ içinden 35 kuruþ al, üstünü ver... Ben fazla laf istemem!” dedi. Avucunda 15 kuruþla kapýdan çýktýklarý zaman, kaymaklý tavukgöðsü satanlara karþý bir zafer kazandýðý hâlde, neþe, sevinç yerine bir yeis, hüzün ve býkkýnlýk duyuyordu. Engin’in elindeki kukla gülüyordu ve sokakta insanlar koþar gibi yürüyorlardý. Kemal BÝLBAÞAR Türk Hikâye Antolojisi NE ÝÇÝNDEYÝM ZAMANIN Ne içindeyim zamanýn, Ne de büsbütün dýþýnda; Yekpâre, geniþ bir an’ýn Parçalanmaz akýþýnda. Bir garip rüya rengiyle Uyumuþ gibi her þekil, Rüzgârda açan tüy bile Benim kadar hafif deðil. Baþým sükûtu öðüten Uçsuz, bucaksýz deðirmen; Ýçim muradýna ermiþ Abasýz, postsuz bir derviþ; Kökü bende bir sarmaþýk Olmuþ bir dünya sezmekteyim, Mavi, masmavi bir ýþýk Ortasýnda yüzmekteyim. Ahmet Hamdi TANPINAR Bütün Þiirleri 7 1. “Kaymaklý Tavukgöðsü” ve “Ne Ýçindeyim Zamanýn” baþlýklý sanat metinlerinin yapýsýný oluþturan unsurlar nelerdir? 2. “Kaymaklý Tavukgöðsü” hikâyesinin yazýldýðý dönemi belirleyerek hikâyenin, yazýldýðý dönemle ve gerçeklikle iliþkisini açýklayýnýz. 3. “Kaymaklý Tavukgöðsü” adlý hikâye ve televizyonda/sahnede seyrettiðiniz bir tiyatro ile aranýzda nasýl bir iliþki kurduðunuzu belirtiniz. Bundan hareketle sanat metinleri ile okuyucu arasýndaki bu iliþkiyi açýklayýnýz. 4. “Kaymaklý Tavukgöðsü” baþlýklý hikâyede kullanýlan dilin iþlevlerini belirleyerek bunlardan hangisinin diðerlerine hâkim olduðunu belirtiniz. 3. ETKÝNLÝK REALÝZM (GERÇEKÇÝLÝK) Akým olarak Realizm hemen hemen bütün Avrupa edebiyatlarýnda 1830 ile 1880 arasý elli yýlý kapsar. Baþlangýcý, Romantizmin sonlarýna ulaþmasýnýn ardýndan olmuþtur, bitiþi de sanat görüþlerindeki Natüralizmle son bulan aþýrýlaþmadýr. Realizmin temelinde, gerçeklik anlayýþýnda, sanatýn görevleri konusunda Hümanizm, Klasizm, Romantizm görüþleriyle hiç uyuþmayan bir anlayýþ vardý. Realistlere göre sanat, insan hayatýnýn, titiz bir gözlem ve dakik bir analize dayalý hakiki bir tablosunu sunmalýydý. Bunun biçimsel göstergeleri; gerçekçi bir týpa týplýk gösteren tasvirler, net çevre ve kiþi betimlemeleridir. Realizm, önce bir felsefe kavramýydý, sonra ona baðlý olarak edebiyat bilimi ve sanat tarihi, hattâ tarih ve diðer bilimlerde kullanýlýr oldu. Bir bilim kavramý olarak Realizm, duyularla algýlanabilir gerçekliði esas alan bir düþünsel tutumdur, yani idealizmin karþýtýdýr. Edebiyatta bir akýmýn adý olmanýn ötesinde bir de genel üslup özelliðidir. “Realist üslup” denince kastedilen var olan gerçekleri ve iliþkileri gerçeðe sadýk bir þekilde iþlemeyi amaç edinen bir tutumdur. Karþýtý olduðu idealist üslupta ise nesneleri ya idealize ederek muðlaklaþtýrmaktan ya da daha baþýndan akýl dýþý konularý seçmekten söz edilebilir. Prof. Dr. Gürsel Aytaç “Kaymaklý Tavukgöðsü”, “Ne Ýçindeyim Zamanýn” ve “Realizm (Gerçeklik)” metinlerinin iletilerini tespit ediniz. Hangi metinde/metinlerde iletinin doðrudan verildiðini söyleyiniz. Bir metnin iletisinin doðrudan veya dolaylý olarak verilmesinin metne kazandýrdýklarýný söyleyiniz. 4. ETKÝNLÝK “Kaymaklý Tavukgöðsü” baþlýklý hikâye ile “Realizm (Gerçeklik)” baþlýklý metinde kullanýlan dilin iþlevlerini belirleyiniz. Bu metinlerde dilin farklý iþlevlerde kullanýlmasýnýn sebeplerini açýklayýnýz. Buradan hareketle dilin þiirsel iþleviyle göndergesel iþlevi arasýndaki farklýlýklarý söyleyiniz. 8 5. ETKÝNLÝK SANAT Yalnýz senin gezdiðin bahçede açmaz çiçek, Bizim diyarýmýz da bin bir baharý saklar! Kolumuzdan tutarak sen istersen bizi çek, Ýncinir düz caddede daðda gezen ayaklar. Sen kubbesinde ince bir mozaik arar da Gezersin kýrk asýrlýk bir mabedin içini, Bizi sarsar bir sülüs yazý görsek duvarda, Bize heyecan verir bir parça yeþil çini... Sen raksýna dalarken için titrer derinden, Çiçekli bir sahnede bir beyaz kelebeðin, Bizim de kalbimizi kýmýldatýr yerinden Topraða diz vuruþu dað gibi bir zeybeðin. Fýrtýnayý andýran orkestra sesleri Bir ürperiþ getirir senin sinirlerine, Istýrap çekenlerin acýklý nefesleri Bizde geçer en hazin bir musiki yerine! Sen anlayan bir gözle süzersin uzun uzun Yabancý bir þehirde bir kadýn heykelini, Biz duyarýz en büyük zevkini ruhumuzun Görünce bir köylünün kývrýlmayan belini... Baþka sanat bilmeyiz, karþýmýzda dururken Yazýlmamýþ bir destan gibi Anadolu’muz. Arkadaþ, biz bu yolda türküler tuttururken Sana uðurlar olsun... Ayrýlýyor yolumuz! Faruk Nafiz ÇAMLIBEL Han Duvarlarý “Sanat” þiiri 1926’da yayýmlanmýþtýr. Edebiyat, tarih ve inkýlap tarihi derslerinden edindiðiniz bilgileri de göz önünde bulundurarak dönemin, siyasi, sosyal durumu ve sanat anlayýþýný belirleyiniz. Buradan hareketle sanat metinlerinin, yazýldýklarý dönemin zihniyetiyle iliþkisini belirtiniz. 9 5. “Kaymaklý Tavukgöðsü” ve “Sanat” adlý sanat metinlerinde bulunan geleneksel unsurlarý belirleyiniz. Buradan hareketle sanat metinleri ile gelenek arasýnda nasýl bir iliþki olduðunu açýklayýnýz. 6. Dille gerçekleþtirilen sanatlarla diðer sanatlar (ses, renk, çizgi, hareketlerle ve taþ ile gerçekleþtirilen vb.) arasýndaki farklýlýklarý söyleyiniz. 6. ETKÝNLÝK “Kaymaklý Tavukgöðsü” ve “Ne Ýçindeyim Zamanýn” metinlerinin, üzerinizde ayný etkiyi býrakýp býrakmadýðýný söyleyiniz. Buradan hareketle iletiþim ile sanat metinleri arasýndaki iliþkiyi söyleyiniz. 7. ETKÝNLÝK “Hazýrlýk”ta getirilen metinler dikkate alýnarak üç grup oluþturulur. Gruplar bilimsel, düþünsel ve dinsel metinlerin iletilerini bulur. Gruplar ortak çalýþma ile bu iletilerin sanat iletisinden farklýlýklarýný belirler. Gruplar sanat iletilerinin insaný ve insanlýðý nasýl zenginleþtirdiðini tartýþýrlar. Gruplar tartýþma sonucuyla ilgili, kendi posterini oluþturur. Oluþturulan posterler sýnýf panosunda sergilenir. 8. ETKÝNLÝK Dille gerçekleþtirilen sanat etkinliklerini þamadaki uygun yerlere yazýnýz. Dille Gerçekleþtirilen Sanat Etkinlikleri Anlatmaya Baðlý Türler Göstermeye Baðlý Türler Kendini Coþkuyla Ýfade Etmeye Baðlý Türler ........................................ ........................................ ........................................ ........................................ ........................................ ........................................ ........................................ ........................................ ........................................ ........................................ ........................................ ........................................ ........................................ ........................................ ........................................ ........................................ ........................................ ........................................ 9. ETKÝNLÝK “Hazýrlýk”ta getirdiðiniz anlatmaya baðlý metinleri sýnýfta okuyunuz. Bu metinleri, yazýlýþ amaçlarýna ve temalarýnýn genel özelliklerine göre gruplandýrýnýz. 10. ETKÝNLÝK “Realizm (Gerçeklik)”, “Kaymaklý Tavukgöðsü” ve “Ne Ýçindeyim Zamanýn” adlý metinlerdeki anlatýcýlarý belirleyiniz. Bu metinlerdeki anlatýcýlarý karþýlaþtýrarak anlatýcýlarýn farklýlýklarýný belirleyiniz. 10 11. ETKÝNLÝK Aþaðýda verilen anlatmaya baðlý türleri ait olduklarý gruplara göre uygun þekilde iþaretleyiniz. Gruplar Anlatmaya Baðlý Türler Öðretici Metin Sanatsal Metin Masal Fýkra Deneme Hikâye Fabl Eleþtiri Biyografi Roman Þiir Tiyatro 12. ETKÝNLÝK “Yazar dokunmadan önce sözcükler oraya buraya daðýlmýþ ses ve iþaretlerdir. Gündelik dilin baþýboþluðunda uçuþup dururlar. O, sesler arasýndaki baðý sýkýlaþtýrarak onlarý ayrýlýklarýna duyusal ve zihinsel bir birlik kazandýrmak üzere bir araya getirip kendisine ait kýlarak sanatsal yaratýþýn ruhuna uygun biçimde yeni bir þey yaratýr. Yazarýn özgünlüðü, sözcüklerle olan iliþkisinden beslenir. Sözcüklerin içindedir yazar, sözcükler onun aynasýdýr.” Ýnci Aral’dan alýnan yukarýdaki paragrafla ilgili düþüncelerinizi belirtiniz. 13. ETKÝNLÝK Zihniyet Sanat Eseri Sanatçý Gelenek TOPLUM Yukarýdaki þekle göre zihniyet, sanatçý, sanat eseri, gelenek ve toplum arasýndaki iliþkiyi yorumlayýnýz. 11 1. Aþaðýda verilen cümlelerdeki boþluklarý uygun þekilde doldurunuz. Yazar, ..................................... metinlerinde yalnýz görüneni, deneyseli, hesaplanabiliri deðil, bilinmezi, geleceði, olabileceði de vermeyi amaçlar. Bir dönemdeki sosyal, siyasi, idari, adli, dinî güçlerin sivil toplum örgütlerinin, ticari hayatýn, eðitim etkinliklerinin birlikte oluþturduklarý ortam ve bunlarýn hiçbirine indirgenemeyen duygu, anlayýþ ve zevk bütününe ..................................... denir. 2. Aþaðýda verilen cümleleri doðru-yanlýþ durumlarýna göre iþaretleyiniz. Sanat metinlerinin iletisi, önceden belirlenmiþ, kurallaþtýrýlmýþ bir yargý, deðiþmez bir gerçek deðildir. Metnin iç yapýsýna aðdýrýlmýþ, yaþamla çok yönlü baðlantýlarý olan, okurun süzüp çýkaracaðý tek anlamlýlýktan uzak bir iliþkiler yumaðýdýr. (D) (Y) Sanat metinlerinde, dilin göndergesel iþlevinin hâkimiyetinde diðer iþlevleri de kullanýlýr. (D) (Y) 3. Aþaðýdakilerden hangisi sanat metinlerinin iletiþim özelliklerinden biri deðildir? A) Gerçeðe çok yakýn, çok benzer bir dünyayý canlandýrmasý B) Sanat metinlerinde her ögenin dýþ dünyada benzer bir karþýlýðýnýn bulunabilmesi C) Sanat metinlerinin okura, kendi düþ gücüyle dolduracaðý boþ alan býrakmamýþ olmasý D) Gerçek yaþama benzer bir dünya kurarak okuyucuyu bu dünyaya çekmesi E) Sanat metinlerinde okurun, kendini anlatýlanlarýn akýþýna kaptýrmasý ve yapýttaki karakterlerle kendini özleþtirmesi 4. I. Sanat metinlerinde verilen mesajýn doðruluðu kanýtlanabilir. II. Sanat metinlerinde kelimeler temel, mecaz ve yan anlamlarý dikkate alýnarak kullanýlýr. III. Sanat metinlerinde söz edilen dünya gerçek dünyanýn kendisidir. IV. Sanat metinleri dýþ dünya ile baðlantýlý ama ondan farklý bir dünya sunar. Yukarýdaki numaralý cümlelerden hangileri sanat metinlerinin özellikleridir? A) I - II B) I - III C) III - IV D) I - IV E) II - IV 5. Aþaðýdakilerden hangisi sanat metinlerinin özelliklerinden biri deðildir? A) Sanat metinlerinin kurmaca olmasý B) Sanat metinlerinde dilin kiþisel kullanýlmasý C) Sanat metinlerinin dilinde kesinlik aranmasý D) Sanat metninin her okumada yeniden anlamlandýrýlmasý E) Varlýk, eþya ve insanýn, sanat metinlerinde yeniden yorumlanarak sunulmasý 12 1. Aþaðýda verilen cümledeki boþluðu uygun þekilde doldurunuz. Dil .............................................. iþlevinde kullanýldýðýnda ileti metnin kendisinde aranmalýdýr. 2. Aþaðýda verilen cümleyi doðru-yanlýþ durumuna göre iþaretleyiniz. Sanat metinlerinde gerçek yaþamýn olaylarý ve nesneleri, belli bir iletiyi aktarmak üzere, yazarýn süzgecinden geçirilerek seçilmiþ, kurgulanmýþ ve yeni bir gerçekliðe dönüþtürülmüþtür. (D) (Y) 3. Aþaðýdakilerden hangisi anlatmaya baðlý sanat metinlerinden biri deðildir? A) Hikâye (öykü) B) Tiyatro D) Destan C) Roman E) Masal 4. Gurbet, yalnýzlýk demektir, yokluk demektir, hüzün demektir. Onun için kiþinin adý gurbet elde “garip” demektir. Gurbetin olduðu yerde garip vardýr. Diðer bir deyiþle garip; gurbeti þu ya da bu þekilde yaþayan demektir. Gurbet ve garip, þiirimize yalnýzlýk, yokluk, hüzün ve acý gibi özellikleriyle de girmiþtir. Örneðin; garibin ilk akla gelen özelliði kimsesizliktir. Aþýk Garip, garibin bu özelliðine dikkat çekerek “Gurbet ilde baþ yastýða gelende / Gayet yaman olur iþi garibin / Gelen olmaz giden olmaz yanýna / Akar gözlerinin yaþý garibin.” demektedir. Yunus Emre: “Bir garip ölmüþ diyeler / Üç günden sonra duyalar / Soðuk su ile yuyalar / Þöyle garip bencileyin.” Türk edebiyatýnýn büyük þairlerinden Fuzuli kimsesizliðin sýnýrýný “Ne yanar kimse bana ateþ-i dilden özge / Ne açar kimse kapým bâd-ý sabâdan gayrý.” Yukarýdaki parçanýn anlatýmýnda aþaðýdakilerden hangilerine baþvurulmuþtur? A) Açýklama - Tanýk gösterme B) Tartýþma - Tanýk gösterme C) Açýklama - Örneklendirme D) Tartýþma - Karþýlaþtýrma E) Tanýmlama - Karþýlaþtýrma 5. Saçlarýndaki yaðmur henüz kurumamýþtý. Islak ve parlak perçemleri alnýna yapýþmýþtý. Siyah hareli gözleri, uzun kirpikleri vardý. Yanaklarý pençe pençe kýzarmýþtý. Saç bitimlerinin altýnda, çene çukurunun etrafýnda, üst dudaðýnýn üzerinde yumuþak, ipeksi tüyler... Henüz hiç týraþ olmamýþtý. Yukarýdaki parçanýn anlatýmýnda aþaðýdakilerden hangisi daha aðýr basmaktadýr? A) Benzetme B) Öyküleme D) Betimleme C) Örneklendirme E) Açýklama 13 6. Onun istediðiniz bir hikâyesini seçin, seçtiðiniz hikâyenin herhangi bir yerinden bir kelime çýkarýn ya da onun yerine baþka bir kelime koymaya çalýþýn. Bunu genellikle baþaramadýðýnýzý göreceksiniz. Bu parçada sözü edilen yazarýn öykülerinde görülen anlatým özelliði aþaðýdakilerden hangisidir? A) Açýklýk B) Akýcýlýk D) Duruluk C) Yoðunluk E) Doðallýk 7. Aþaðýdaki cümlelerin hangisinde kullanýlan fiil yapýsý yönüyle farklýdýr? A) Sana uzak gecelerden yýldýz köpüðü getirdim. B) Göðsümü acýtýyor mosmor sevda sürgünleri. C) Gamzelerine nisan yaðmurlarý gizlenmiþ. D) Bütün suna boylu daðlara adýný baðýracaðým. E) Sesim bir sýzý gibi ardýndan sürüklendi. 8. Yanýnda damla damla bittiðimi duyarým, Yoklarým, yerinde mi yüzüm, alným, saçlarým? Bir göðüs geçirerek derim ki: “Yine varým, Fakat bir rüya gibi þimdi kaybolacaðým.” Yukarýdaki dörtlükte kaç tane hâl eki kullanýlmýþtýr? A) I B) II C) III D) IV E) V 9. Aþaðýdaki cümlelerin hangisinde çekimli fiil kullanýlmýþtýr? A) Soðuk bir adres gibidir eylül. B) Gölgemde günbatýmý sevgiler diriliþti. C) Bir eylül hazanýnda sabrýma sevda düþtü. D) Hayat yedeðimde bir bilmeceydi. E) Eylül mevsimlerden öte limandý bana. 10. Aþaðýdaki cümlelerin handisinde somut bir isimden türemiþ somut bir ismi niteleyen sýfat kullanýlmýþtýr? A) Yelkenli gemiler geçti gözlerimin önünden. B) Yalancý aynalarda yüzümüzü çok eskittik. C) Onunla acýmasýz çöllerin yakamozlarýnda görüþürdük. D) Kusursuz bir sevda birikmiþti el ele bir yalnýzlýktý. E) Tarifsiz duygularýn ilk resmini bulutlara çizdim. 14 15 16 1. Ýçinde hayvan adlarý geçen atasözleri ve deyimler söyleyiniz. Bu atasözü ve deyimlerde hayvanlara yer verilmesi nasýl yorumlanabilir? 2. Yazarlarýn anlatacaklarý bir tema için kahramanlarýný insan dýþýndaki varlýklardan seçmelerinin sebepleri neler olabilir? 1. ETKÝNLÝK Deðiþik yazarlardan fabl metinleri bulunuz ve bunlarý sýnýfa getiriniz (3. etkinliðe yöneliktir.). 2. ETKÝNLÝK Türk ve dünya edebiyatýnda fabl türünün tarihsel geliþimini, önemli temsilcilerini ve bunlarýn eserlerini araþtýrýnýz (11. etkinliðe yöneliktir.). Okul dýþý etkinlikler ön hazýrlýk gerektirmektedir. ASLAN, TÝLKÝ, BÝR DE GEYÝK Aslan hastalanmýþ, bir maðaraya girip yatmýþ. Tilkiyi pek severmiþ, onu da yanýna çaðýrýp ahbaplýk etmiþ. Demiþ ki: “Sen benim gene iyileþip yaþamamý istiyor musun? Ormanda oturan koca geyik yok mu, gidip dil döker, kandýrýrsýn onu. Ben onun ciðerleriyle yüreðini yemek istiyorum, caným pek çekiyor.” Aslan böyle deyince tilki hemen gitmiþ, ormanda sýçrayýp oynayan geyiði bulmuþ. 17 Tatlý tatlý sözlerle yanýna varmýþ, esenlemiþ, demiþ ki: “Sana bir müjdem var. Bilirsin, bizim kralýmýz aslan benim komþumdur; þimdi çok hasta, kurtulmaktan da umudunu kesti. Kendinden sonra krallýðý kime býrakacak onu düþünüyor. Yaban domuzunu akýlsýzdýr diye, ayýyý kabadýr diye, parsý acýmasýzdýr diye, kaplaný da övünür durur diye istemiyor. Krallýða geyik geçmeli, boyu uzundur, uzun yýllar yaþar, boynuzundan yýlanlar bile korkar, dedi. Sözü uzatmayalým, krallýðý sana býrakacak, verdi kararýný. Müjdeme ne vereceksin bakalým? Çabuk söyle, ben burada öyle duramam, neredeyse çaðýrtýr beni. Her iþinde ille bana danýþacak, benden geçemiyor. Yaþlýyým ben, bu dünyada çok þeyler gördüm, çok þeyler duydum; beni dinlersen sen de gel benimle, öleceði sýrada yanýnda bulun.” Tilki böyle söyleyince geyik inanýverdi. Dünyada kendini beðenmeyen mi vardýr? Kendini beðenen de çabucak kanýverir. Geyik de baþýna gelecekleri düþünmeden tilkinin peþine takýlýp maðaraya gitti. Aslan kapýda bekliyormuþ; hemen geyiðin üzerine atýldý ama bir yandan yaþlýlýk, bir yandan da hastalýk, yakalayamadý, biraz kulaklarýný kanattý, iþte o kadar. Geyik koþa koþa gene ormana kaçtý, saklandý. Tilki emeði boþa gitti diye çok üzüldü, ön ayaklarýný birbirine vurup: “Tuh! Gördün mü baþýmýza gelenleri?” dedi. Aslanýn da kükremesi yürekler acýsýydý. Kolay mý? Hem açlýk hem de eski gücüne hasret, zavallýcýk kükremesin de ne yapsýn? Gene tilkiye yalvardý: “Kuzum tilki, caným tilki. Ne olursa senden olur, gene bir yolunu bul da getir bana þu geyiði” dedi. Tilki: “Ben artýk ne yapayým? Kolay mý onu yeniden kandýrmak? Ama senin hatýrýný kýrmak da olmaz, varayým bir deneyeyim.” dedi. Bir tazý gibi geyiðin izlerini koklaya koklaya yola düþtü, türlü düzenler kurdu: “Buradan yaralý bir geyik geçti, görmediniz mi?” diye çobanlara sordu, çobanlar geyiðin ormanda saklandýðý deliði gösterdiler. Tilki baktý ki geyik oturmuþ dinleniyor, hiç sýkýlmadan karþýsýna geçti. Geyiðin tüyleri diken diken olmuþtu: “Seni alçak seni” dedi, “Bir daha kanar mýyým ben senin sözlerine? Hele yaklaþ yanýma, geberdiðin gündür. Sen git de tilkiliðini baþkalarýna göster, o krallýk masallarýný baþkalarýna anlat.” Tilki yýlmadý bu sözlerden: “Senin bu kadar korkak, bu kadar tabansýz olduðunu bilmezdim doðrusu” dedi. “Bir de kalkmýþ bizden, senin iyiliðine çalýþan dostlarýndan kuþku duyuyorsun! Aslan senin kulaðýný tuttuysa sana diyecekleri vardý da onun için tuttu. Ne yapsýn? Ölecek zavallý! Krallýðýn gizlerini de öyle ulu orta söyleyemez ya! Sense bir hasta kulaðýný týrmaladý diye ürküverdin, o kadarcýk acýya dayanamadýn. Aslanýn çok caný sýkýldý; o þimdi senden daha öfkeli. Yerime öylelerini býrakmam, kurdu kral atarým diyor. Gördün mü bize ettiðini? Kurt kral olunca ne yaparýz biz? Kim dayanýr onun kahrýna! Sen gene gel benimle, kuzu gibi uslu dur. Bütün þu yapraklarýn, pýnarlarýn önünde ant içerek söylüyorum, aslanýn korkulacak durumu kalmadý artýk. Bana gelince bilirsin, ben hep senin iyiliðini isterim.” Böyle söyleye 18 söyleye geyiði gene kandýrdý, maðaraya götürdü. Aslan bir temiz karnýný doyurdu, geyiðin ciðerlerini, kemiklerini, iliklerini yedi yuttu. Tilki orada durmuþ bakýyordu. Yüreðin düþtüðünü görünce yavaþça kaptý, belli etmeden yiyiverdi. Aslan, kalan etlerin arasýnda yüreði aradý, aradý bulamadý. Tilki, ne olur ne olmaz diye biraz öteye çekilip: “Ne arayýp duruyorsun! Öyle hayvanýn yüreði mi olur? Yüreði olsa kalkýp da kendi ayaðýyla aslanýn inine gelir miydi?” dedi. Bazý insanlar da vardýr, koltuklarýný kabartacak bir þey duydular mý, tehlikeyi görmez olurlar. Bu masal onlar için söylenmiþ. Aisopos Masallar çev. Nurullah ATAÇ 3. ETKÝNLÝK “Hazýrlýk”ta getirdiðiniz fabl metinlerini sýnýfta okuyunuz. Okuduðunuz ve dinlediðiniz fabllar hakkýndaki düþüncelerinizi ifade ediniz. Bu fabllarýn ortak özelliklerini belirleyiniz. 1. “Aslan, Tilki Bir de Geyik” fablýnýn yazýlýþ amacýný belirleyiniz. 2. “Aslan, Tilki Bir de Geyik” fablýnda hangi soyut düþüncenin nasýl somutlaþtýrýldýðýný açýklayýnýz. 3. “Aslan, Tilki Bir de Geyik” fablýndaki olay ve olay örgüsünü belirleyiniz. 4. “Aslan, Tilki Bir de Geyik” fablýndaki olay örgüsünün gerçeklikle ilgisini açýklayýnýz. 5. “Aslan, Tilki Bir de Geyik” fablýndaki kahramanlarý belirleyerek bu kahramanlarýn neyi, nasýl temsil ettiðini belirtiniz. 6. “Aslan, Tilki Bir de Geyik” fablýnda geçen mekânlarý, bu mekânlarýn özelliklerini ve tercih edilme sebeplerini söyleyiniz. 7. “Aslan, Tilki Bir de Geyik” fablýnda geçen zamaný ve bu zamanýn özelliklerini belirleyiniz. 4. ETKÝNLÝK “Aslan, Tilki Bir de Geyik” fablýný kullanýlan anlatým türlerine göre parçalara ayýrarak hangi anlatým türünün hâkim olduðunu söyleyiniz. Farklý anlatým türlerinin kullanýldýðý bu metin parçalarýnýn nasýl birleþtirildiðini belirleyiniz. 5. ETKÝNLÝK “Aslan, Tilki Bir de Geyik” fablýnýn serim, düðüm, çözüm ve sonuç bölümlerini belirleyiniz. Bu bölümlerin anlam bakýmýndan nasýl birleþtirildiðini belirleyiniz. 19 8. “Aslan, Tilki Bir de Geyik” fablýndaki kahramanlarýn sözleri ile hareketleri arasýndaki iliþkileri deðerlendiriniz. 6. ETKÝNLÝK MEÞE ÝLE SAZ Meþe bir gün saza bakýp dedi ki: — Ne talihsiz kimsesiniz siz, komþu! Böyle zayýf, böyle fena doðuþu Sevmemekte haklýsýnýz siz belki! Aman, nedir o uzun boy, ince bel Ki eðilip secde eder geçse yel! Hafif bir yel size büyük fýrtýna, Cýlýz bir kuþ size aðýr yük olur; Doðrusu ya, hâlinizden korkulur! Hele bir göz gezdiriniz siz bana: Kaf daðlarý gibi kaim bir gövde; Köküm yerde, baþým ise ta gökte. Durdu durdu, cevap verdi ona saz: — Lütfunuza çok teþekkür ederim! Ama iþte buymuþ benim kaderim: Yaradaným böyle yapmýþ, bozulmaz. Ama bundan üzülmeyin siz beyim! Bakýn size ben teselli vereyim: Ne fýrtýna, ne kasýrga, ne de sel Dallarýmdan güneþ bile geçemez; Kasýrgalar yapraðýmla oynaþýr; Benim sýrtým yuvalarla kuþ taþýr; Kimse aðaç olduðumu seçemez: Orman gibi çoktur dalým, budaðým; Size karþý ulu, yüksek bir daðým! Sizin gibi beni dahi korkutmaz. Eyilmekle, bükülmekle hem biraz, Hiç kýrýlmaz gördüðünüz ince bel! Siz, bir saðlam aðaçsýnýz! Pek doðru! Fena olmaz bir beklesek sonunu! Doðsaydýnýz eðer benim ülkemde, Hep korurdum sizi selden boradan; O vakit siz hemen hiçbir beladan Korkmazdýnýz benim durgun gölgemde. Ama kudret, bilmem nasýl yaratmýþ, Sizi böyle bataklýða fýrlatmýþ! Böyle derken baþ gösterdi kara yel; Saz eðildi, aðaç gerdi gövdeyi. Lakin bora yükseltince perdeyi, Meþe düþüp yere yattý en evvel: O baþý ki ta göklere ermiþti, Ýþte rüzgâr, böyle yere sermiþti! Ali Ulvi ELÖVE 20 ÝKÝ KATIR Ýki katýr yürüyormuþ yanyana, Biri yulaf yüklüymüþ, biri para: Köylülerden tuz vergisi toplamýþlar, Koca bir heybe dolusu mangýr. Para yüklü katýrda bir çalým, bir çalým, Baþý havalarda, Boynunda çýngýrak þýngýr mýngýr: Zenginim zengin der gibi, saða sola. Derken eþkiyalar sökün etmiþ; Doðru vergi katýrýnýn üstüne tabii... Yakalamýþ geminden, durdurmuþlar. Katýr diretmiþ, savunmaya kalkmýþ parayý. Eþkiyalar da veryansýn etmiþ sopayý. Ýþte o zaman aðlamýþ katýr, Ve dert yanmýþ Tanrý’ya: — Ben böyle mi olacaktým, demiþ, Yulaf yüklü katýra Fiske bile vurulmasýn da, Ben dayak yiyeyim ölesiye! — Ya, kardeþ, demiþ öteki! Yüksek iþler iyilik getirmez her zaman; Yulaf taþýmakla kalsaydýn benim gibi, Baþýna bu bela gelmezdi. La Fontaine çev.: Sabahattin EYÜBOÐLU “Meþe ile Saz” ve “Ýki Katýr” adlý fabllarýn temalarýný bulunuz. Bulduðunuz temalarýn özelliklerini söyleyiniz. Farklý zamanlarda ve milletlerde ayný temalarýn iþlenmesini nasýl deðerlendiriyorsunuz? 7. ETKÝNLÝK “Aslan, Tilki Bir de Geyik” adlý fablý tabloda belirtilen ölçütlere göre inceleyiniz. Ýnceleme sonuçlarýyla ilgili örnek cümleleri tablodaki uygun yerlere yazýnýz. Aslan, Tilki Bir de Geyik Ölçütler Deðerlendirme Örnek Cümle Akýcýlýk Duruluk-Açýklýk Yalýnlýk Ýnceleme sonuçlarýndan hareketle akýcýlýk, duruluk-açýklýk ve yalýnlýðýn fabllar için önemini açýklayýnýz. 21 9. “Aslan, Tilki Bir de Geyik” fablýnda dilin hangi iþlevlerde kullanýldýðýný belirtiniz. 8. ETKÝNLÝK “Aslan, Tilki Bir de Geyik” fablýndan isim, sýfat ve zamirler bulunuz. Bunlarýn yapýsý bakýmýndan çeþidini aþaðýdaki tabloya yazýnýz. Ýsim Çeþidi Sýfat Çeþidi Zamir Çeþidi Bulduðunuz isim, sýfat ve zamirlerin metindeki kullanýlýþ amaçlarýný açýklayýnýz. 1. Fabllarý eðitim açýsýndan deðerlendiriniz. 2. Fabllarda kahramanlar insan olsaydý okuyucu üzerinde ayný etkiyi býrakýp býrakamayacaðýný tartýþarak belirleyiniz. 3. Fabllarla çizgi film ve animasyonlarýn arasýnda bir iliþki kurulabilir mi, niçin? 9. ETKÝNLÝK Bir tema belirleyiniz. Bu tema ile ilgili bir fabl yazýnýz. Yazdýðýnýz fabllarý sýnýfta okuyunuz. Yazdýðýnýz fabllarýn temasýný resimle anlatmayý deneyiniz. 10. ETKÝNLÝK Okuduðunuz ve dinlediðiniz fabllardan çýkardýðýnýz öðütleri bir poster oluþturarak okul panosunda sergileyiniz. 11. ETKÝNLÝK Türk ve dünya edebiyatýnda fabl türünün önemli temsilcileri ve bunlarýn eserleriyle ilgili bir sunum yapýnýz. 22 1. Aþaðýda verilen cümlelerdeki boþluklarý uygun þekilde doldurunuz. Fabllar söz sanatlarýndan……………….....……. ve ……….....……………. üzerine kurulur. Fabl türünün ilk örneklerini Hint edebiyatýnda …….....………………., Yunan edebiyatýnda ……………….....……. Fransýz edebiyatýnda ………….....…………. vermiþtir. 2. Aþaðýda verilen cümleleri doðru-yanlýþ durumlarýna göre iþaretleyiniz. Orhan Veli Kanýk, Aisopos (Ezop)'tan fabl tercümeleri yapmýþtýr. (D) (Y) Fabllarda hayalî olay ve kahramanlar yardýmýyla insanlara özgü davranýþ, deðer, düþünce ve tutumlar dile getirilir. (D) (Y) 3. Aþaðýdakilerden hangisi fablýn özelliklerinden biri deðildir? A) Olay kahramanlarýnýn genellikle insan dýþýndaki varlýklardan seçilmesi B) Fabllarýn sonunda ahlak ve hayat dersi verilmesi C) Teþhis ve intak sanatýna yer verilmesi D) Süslü, sanatlý bir dilin kullanýlmasý E) Olayýn çoðunlukla bir kýr, orman veya köyde geçmesi 4. I. Paragraflarý kýsa tutulmalý, paragrafa diyaloglarla hareket, canlýlýk ve çeþitlilik kazandýrmalýdýr. II. Olayýn hayal ürünü olmasýna ve güldürüp eðlendirmesine dikkat etmelidir. III. Dili sade, açýk ve anlaþýlýr olmalý ve kahramanlarýn karakterlerini iyi vermelidir. IV. Fablýn sonunda iyiyi de kötüyü de sevgi etrafýnda birleþtirmeli ve fablda insanlýða ders vermelidir. Yukarýdaki numaralý cümlelerden hangisi fabl yazarýnýn dikkat etmesi gereken özelliklerdir? A) I - II B) II - III C) II - IV D) III - IV 5. Aþaðýdaki cümlelerin hangisinde sýfat kullanýlmamýþtýr? A) Yaslý bülbül ne yatarsýn bahar eriþti. B) Eski derdim yenisine karýþtý. C) Sýla da bir bir hatýrama düþtü. D) Yükseðinde nemli nemli karýn var. E) Engininde ala gözlü yârim var. 23 E) I - III 6. Kalktýðýmda yaðmur dinmiþti. Gece, evimizin teneke damýna hýzlý hýzlý düþmesi beni epey korkutmuþtu. Üç dört gün kapýdan dýþarýya çýkamayacaðýmý sanmýþtým. Yaðmur durmuþtu iþte, sýcak bir de rüzgâr esiyordu, lodos falan olmalýydý. Okul, Ýstanbul'dan gelecek iki öðretmeni beklediði için baþöðretmenin buyruðuyla bir hafta kadar kapatýlmýþtý. Evde oturmak canýmý sýkýyordu. Evde oturmak belki iyi, birçoklarýnýn bulamayacaðý kadar iyi bir þeydi ama odun kesmek, üç öðün öküzleri sulamak, önlerine ot atmak, gübreleri küreyip bahçeye taþýmak, anneme çeþmeden su getirmek olmasaydý… Bu parçanýn anlatýmýnda aþaðýdakilerden hangisine baþvurulmuþtur? A) Öyküleme B) Karþýlaþtýrma D) Betimleme C) Açýklama E) Tartýþma 7. Kurdun biri, boðazýna tasma baðlanmýþ bir köpek görmüþ: — Seni böyle kim baðlayýp besledi? Diye sormuþ köpek: — Avcýnýn biri, demiþ. Bunun üzerine kurt: — Dilerim, hiçbir kurt bu hâle düþmesin! Böyle aðýr bir tasma taþýmaktansa açlýk yeðdir, demiþ. Bu parçanýn anlatýmýnda dil aðýrlýklý olarak hangi iþlevde kullanýlmýþtýr? A) Kanalý kontrol iþlevinde B) Þiirsel iþlevinde C) Göndergesel iþlevinde D) Heyecana baðlý iþlevde E) Alýcýyý harekete geçirme iþlevinde 8. Aliþ'imin kaþlarý kâre Sen açtýn sineme yâre Bulamadým derdime çâre Görmedin mi ah civan Aliþ'imi Tuna boyunda Yukarýdaki parçada kaç tane isim kullanýlmýþtýr? A) 4 B) 6 C) 8 D) 10 9. Aþaðýdakilerin hangisinde zamir (adýl) kullanýlmamýþtýr? A) Gökyüzünün baþka rengi de varmýþ! Geç fark ettim taþýn sert olduðunu. B) Ne dönüp duruyor havada kuþlar? Nerden çýktý bu cenaze? Ölen kim? C) Neylersin ölüm herkesin baþýnda Uyudun uyanamadýn olacak D) Kim bilir nerde, nasýl, kaça yaþýnda? Bir namazlýk saltanatýn olacak. E) Þakaklarýma kar mý yaðdý, ne var? Benim mi Allah'ým bu çizgili yüz? 24 E) 12 1. “Dev, cin, peri, Zümrüdüanka, Kafdaðý” kelime ve kelime gruplarý size neleri çaðrýþtýrmaktadýr? 2. Okuduðunuz veya seyrettiðiniz, içinde olaðanüstü olaylar ve varlýklar bulunan bir eser sizi nasýl etkiler? Düþüncelerinizi sözlü olarak ifade ediniz. 3. Çocukluðunuzda dinleyip de unutamadýðýnýz bir masalý arkadaþlarýnýzla paylaþýnýz. 1. ETKÝNLÝK Türk edebiyatýndan masal örnekleri bulunuz, bunlarý okuyunuz ve sýnýfa getiriniz (3. etkinliðe yöneliktir.). 2. ETKÝNLÝK “Anderson Masallarý” bulunuz ve bunlarý sýnýfa getiriniz (9. etkinliðe yöneliktir.). 3. ETKÝNLÝK Türk ve dünya edebiyatýnda masal türünün tarihsel geliþimini, önemli temsilcilerini ve bunlarýn eserlerini araþtýrýnýz (18. etkinliðe yöneliktir.). Okul dýþý etkinlikler ön hazýrlýk gerektirmektedir. 25 SEDEF BACI Benim adým Kamber, minareden uzun mumbar yedim, içtim, doymadým... Harda, hurda, þurda, burda, tarla baðda; yedim, içtim, doymadým... Aman bacý, kaldýr sacý, yaðlý bazlamacý yedim, içtim, doymadým... Dere gibi hoþaflar, tepe gibi pilavlar, ambar ambar yulaflar yedim, içtim, doymadým... Denizi çorba ettik, gemiyi kepçe ettik, daha bilmem nice ettik yedim, içtim; davula döndü ama karným ne sakalým tum tum etti ne býyýðým cum cum etti, dudaklarým bile duymadý. Baktýlar ki dünyayý yesem doyduðum, doyacaðým yok, "Daha da doymazsa gözünü toprak doyursun!" deyip Akdeniz’in martýsý, zeytin yaðýnýn tortusu, hoþtur makarnanýn yoðurtlusu... Tepsi tepsi önüme sürdüler ya, sensiz boðazýmdan geçmedi. Yükledim bizim uzun kulaklýya, size getiriyordum ama ýrmaktan geçerken kurbaðalar “výrak výrak!” deyince ben de “býrak býrak!” anladým, býraktým oracýkta... Uzun kulaklýnýn da ayaklarý mumdanmýþ, o da eriyip gitti ýrmakta... Bir varmýþ, bir yokmuþ, Allah’ýn kulu çokmuþ. Develer tellal iken, pireler berber iken, ben anamýn beþiðini týngýr mýngýr sallar iken bir padiþah varmýþ; padiþahýn da üç oðlu, bir kýzý varmýþ. Babalarý dünyayý verseler vermez, tacýndan tahtýndan üstün tutarmýþ onlarý... Analarýnýn gözünde de oðullarý oðul balýndan tatlý, kýzlarý da kaymak üstüne çalýnan baldan. Ne ki balýna kaymaðýna doymadan gitmiþ hatuncuk... Koca saray karalara boyanmýþ ama kara vezir: “A devletlim! Kara gün kararýp kalmaz ya, gayri on parmaðýný kandil edip yakacak bir ana lazým bunlara!" demiþ ve allayýp pullayýp kara kýzýný padiþaha vermiþ, vermiþ ama hangi parmaðýný kandil edip yakacak, kara vezir kýzýnýn on parmaðýnda on kara! Allah böylelerinin þerrine uðratmasýn. Padiþahý avucunun içine alýncaya kadar cariyelerin bile yüzüne gülmüþ; velakin yavaþ yavaþ saman altýndan su yürüterek karasýný bulaþtýrmadýk birini býrakmamýþ; ille üvey kýzýna, ille üvey kýzýna... Öyle bir yaðlý kara sürmüþ, öyle bir yaðlý kara sürmüþ ki kýrk dereden su getirmiþler de yine çýkaramamýþlar; öyle ya iftira dediðin Kaf Daðý’ndan da yüce! Babasýnýn bile gözünden düþüp ocak baþýna attýrmýþ onu. Bir var ki bacý kardeþ ciðerdir, birbirinden ayrýlýr mý! Geceleri baþ baþa verip baþlarýna gelenleri bir söyler, iki dökerlermiþ... Günlerden bir gün, yine birbirine dert yanarken üvey analarý olacak, uðrun uðrun gelip de kapýyý, bacayý dinlemesin mi! Kuzgun misali üstlerine yürüyerek: “Bre baþ belalarý” demiþ; “Yine baþ baþa verdiniz de ne çorap örüyorsunuz baþýma? Durun bir, öyle bir ayýn, oyun edeceðim ki size, felek de beðensin.” 26 Meðer kara vezir kýzýnýn sade on parmaðý on kara deðil, büyücülük de geliyormuþ elinden... Önce, nasýl büyülemiþse büyülemiþ onlarý... Sabah sabah üç þehzadenin üçü de birer kuþ olup kanatlanmasýn mý! Kara yazýlý bacýlarý neye uðradýðýný bilememiþ. Bir gözü havada bekleyip durmuþ ama ne bir kanat sesi ne bir kardeþ nefesi... Cümle kuþlar yuvalarýna dönmüþ, onlar dönmemiþ. Gayri, saray baþýna zindan olup: “Ya dað dað dolaþýr bulurum ya da araya araya yollarýnda ölürüm; dünyaya geldim de ne buldum sanki!” demiþ ve o gece sular uyurken bir fedai baþýný alýp yollara düþmüþ. Az gitmiþ, uz gitmiþ; dere tepe düz gitmiþ; altý ayla bir güz gitmiþ, gide gide bir daðýn tepesine yetmiþ; aklý karalý kuþlardan kardeþlerini sormuþ ama dizi dizi uçup gitmiþler de ne bir aðýz ne bir dil ne de kanatlarýndan bir tel vermiþler ona. Güvendiði daðlara kar yaðýnca gözlerinden süyüm süyüm yaþ döküp öyle bir ahüzar etmiþ ki bu bahtý kara kýz, acep yürek olur da dayanýr mý ola... Allah’tan olacak, bir de bakmýþ ki ne baksýn. Üç kuþ, üçü de ak kuþ, baþýnýn üstünde dönüp dolanýyor! Hemen kollarýný açmýþ ama hiçbiri gelip de dalýna konmamýþ, döndükçe dönmüþler baþýnda... Sihir bu ya! Meðer üvey analarý bunlarý öyle bir kuþa benzetmiþ, öyle bir kuþa benzetmiþ ki gün batýp da sular karardý mý ete, kemiðe bürünüyor; insan olup görünüyorlarmýþ. Gün doðup da ortalýk aðardý mý tüye, teleðe geliyor; kanatlanýp uçuyorlarmýþ! Ha iþte o gün, döne döne yorulan, yorula yorula dönen bu üç kuþ, ortalýk kararýnca üç kardeþ olup bacýlarýnýn etrafýný almýþ; baþlamýþlar birbirlerinin yüzünü gözünü öpmeye ve baþlamýþlar baþlarýna gelenleri sayýp dökmeye, gayri gözlerine uyku girer mi? Þafak sökerken: “Bacý” demiþler, “Bu kuþ uçmaz, kervan geçmez yerlerde mesken tutup da ne yapacaðýz! Bu daðýn ötesinde bir göl, gölün ortasýnda bir ada, adanýn ortasýnda da bir oda var, çam kokularýyla örülmüþ, kuþ sesleriyle döþenmiþ bir oda; insan, deðme saraylara deðiþmez onu. Gün doðunca seni kanatlarýmýza alýp oraya götürsek nasýl olur? Daðda, belde seni bir yardan atarýz diye korkma sakýn; bindiðin kanat, kardeþ kanadýdýr, üvey ana parmaðý deðil!” Sedef Kýz’ýn canýna minnet bu. Sabah sabah üç kardeþ üç kuþ olup kanat kanada vermiþ; o da uçak misali, bu kanatlarýn üstüne binmiþ, süzülmüþler göðe doðru... Ve bir göz yumup açýncaya dek, inmiþler inecekleri yere! Doðrusu cennet gibi bir yermiþ ama kýzcaðýz ne dal dal aðaçlara elini uzatmýþ ne bal bal 27 meyvelere... Kardeþleri pýr deyip de havalanýnca göklere, o da kendini atmýþ göllere. Meðer, bu gölün sularý her derde deva, her hastalýða þifa imiþ. Sedef Kýz, “arýlýk duruluk!” deyip de dalýnca bir ne alnýnýn karasý kalmýþ ne yüzünün karasý! Kuþ kardeþleri yazýdan, yabandan dönüp de onu öyle “sütten ak, sudan pak” görünce sevinçlerinden deli divane olmuþlar: “Bacý bacý; aklardan ak bacý; seni üvey ananýn yarasýndan, beresinden kurtaran Allah; bizi de onun tüyünden teleðinden kurtarýrsa gayri ömrümüz boyunca bu zümrüt sarayda güllerle gün, bülbüllerle düðün eyleriz!” demiþler, kim bilir, daha da ne diller dökmüþler birbirine; sonra gözlerine uyku dolup da gözleri süzüm süzüm süzülünce her biri uzanmýþ kendi yerine... Ýnsan ne hülya ile yatarsa o rüya ile uyanýr derler... Önce yedilerden mi kýrklardan mý biri görünmüþ, Sedef Kýz’ýn gözüne: “Kýzým demiþ; ayrýk otundan birer gömlek örer de giydirirsen kardeþlerine, evvel Allah büyüleri bozulur, yine insan olup insan içine çýkarlar ama bir var ki bunlarý örüp bitirinceye kadar kimseyle dünya kelamý etmeyeceksin. Haydi imdi, anla, dinle güveniyorsan baþla!” Sedef Kýz uyanmýþ, rüyasýna inanmýþ; gayri vakit, fýrsat fevt eder mi! Kardeþleri uçup gidince o da tutam tutam ayrýk otu toplayýp birim birim gömlekleri örmeye baþlamýþ. Akþamüstü kardeþleri dönüp de onu öyle aðýzsýz, dilsiz örgü örer görünce bunu bir manaya yoramayarak: “O üvey ana olacak kara cadýnýn eli her yere uzanýr; dili her yana döner. Sakýn ola, bu kýzýn yüzündeki yüz karasý silinirse dilinde de dil yarasý çýksýn, diye, büyü üstüne büyü yapmýþ olmasýn?” deyip arý gibi her çiçeðe konmuþlar, derde deva ot koymamýþ yolmuþlar ama bacýlarý ne örgüsünü býrakmýþ elinden ne de bir kelam çýkmýþ dilinden... Kuþ kardeþlerinin hayalden, düþten haberleri yok ya, hele onlar devasýný araya dursun, bir gün bir padiþahýn oðlu, o taraflarda salýnýp seyran ederken yamaçtan yamaca Sedef Kýz’ý görmüþ, gözlerine inanamamýþ. Hemen atýný o yana sürmüþ, “Hangi daðýn gülü, hangi baðýn bülbülü” olduðunu sorup soruþturmuþ ama aðzýndan bir çift söz alamamýþ. Bir bakmýþ: “Peridir bu!” demiþ; bir bakmýþ “Dil bilmez biridir bu!” demiþ. Ama ne olursa olsun, padiþah oðlu, Sedef Kýz’a öyle bir vurulmuþ ki hemen toy düðün etmeyi kurup kendi eliyle bindirmiþ atýna. Yolda, üç kuþ peyda olup baþýnýn üstünde uçmaya baþlamýþ; günden güneþten korumak ister gibi... Bu üç kuþun üç kardeþ olduðunu bildiði yok ya, padiþah oðlunun garibine gitmiþ bu... Neyse, az gitmiþler, uz gitmiþler, dere tepe düz gitmiþler, gün akþam olmadan varýp saraya yetmiþler. Padiþah, oðlunun bir dediðini iki eder mi, hele böyle mürüvvet görecek olduktan geri... Daha o akþam davullar dövülmüþ, düðünleri kurulmuþ ama gel gelelim Sedef Kýz ne allar giymiþ yeþil üstüne ne kýnalar koymuþ, sedef üstüne. Ýlmek üstüne ilmek atýp gömlek üstüne gömlek örmüþ, bir gün olur, rüyalarým çýkarsa diye... Meðer gözdelerden biri, onu göz altýna almýþ, her hâlini yazýp defter ediyormuþ. Akþamýn bir vaktinde padiþah oðlunun yanýna çýkýp: “A benim þehzadem” demiþ: “Þu senin niþanlýn olacak kýz ne bir peri ne de dil bilmez biri... Lamý, cimi yok ya büyücü ya sihirbaz! Gündüzleri üç kuþ gelip pencereye týk diyor; geceleri has bahçeye çýk diyor; o da o saatte çýkýyor ve neden sonra ayrýk otu toplayýp dönüyor, dönüyor ama kim bilir baþýnýza ne çoraplar örüyor.” Padiþah oðlu, Sedef Kýz’ýn üstüne bir toz kondurmak istememiþ ama üç gün üç gece kollayýp da söylenenlerin harfi harfine doðru olduðunu görünce neye uðradýðýný bilememiþ. Hemen çaðýrýp sorgu, suale çekmiþler ama biçare kýz ne örgüsünü býrakmýþ elinden ne de bir kelam çýkmýþ dilinden; her sorulan, bir damla yaþ olmuþ gözünde... Velakin onun gözüne, göz yaþýna kim bakar gayri... “Sükut ikrardýr!” deyip büyücülüðüne hükmetmiþler; “Böylesi güzelin, güzelliði baþýný yesin!” deyip baþýný istemiþler cellattan! 28 Cellat baþý, son vasiyetini sormuþ kýzýn, yine bir ses çýkmamýþ dilinden... “Vaktine hazýr ol!” demiþ, yine örgüsünü býrakmamýþ elinden... Derken üç kuþ gelip baþýnýn üstünde dönmeye baþlamýþ. Cellat baþý aký karayý yitirip ne yapýp yakýþtýracaðýný düþünür dururken Sedef Kýz da gömleklerini örüp bitirmiþ ve tutup bunlarý, bir bir kuþlarýn üstüne atmýþ. Hikmet-i Huda, bu üç kuþun üçü de filiz gibi birer delikanlý olup bacýlarýnýn boynuna sarýlmýþ. Görenler bunu da büyü mü sanmýþ ne sanmýþlarsa parmaklarý aðýzlarýnda kalmýþ. Ha iþte o zaman Sedef Kýz’ýn aðzý dili açýlýp: “Cellat baþý, cellat taþý yerinden kaçmýyor ya, önceden önce beni padiþahýn huzuruna çýkar. Baþýma gelenleri bir bir ona dökeceðim gayri... Yine de baþýma ferman eylerse ne yapalým, boynum kýldan ince...” demiþ ve gidip üvey ananýn yüzünden çektiklerini iki göz, iki pýnar anlatmýþ padiþaha. Padiþah, Sedef Kýz’ýn sedeften de arý bir kýz olduðunu anlayýp kendi oðluna almýþ. Üstelik, üç kýzýný da Sedef Kýz’ýn üç kardeþine vermiþ. Bunlar kýrk gün kýrk gece düðün eylerken öte yandan da üvey analarý olacak kara vezir kýzýnýn kýrk katýra mý kýrk satýra mý verildiði haberi gelmesin mi! Eee, eden bulur, etmeyenler erer muradýna, biz çýkalým kerevetine. Gökten üç elma daha düþtü; baþkalarýnýn alnýna kara sürmeyenlerin baþýna! Eflatun Cem GÜNEY Evvel Zaman Ýçinde 4. ETKÝNLÝK Okuduðunuz masallardan birini sýnýfta anlatýnýz. Okuduðunuz ve dinlediðiniz masallar hakkýndaki düþüncelerinizi ifade ediniz. 1. Okuduðunuz ve dinlediðiniz masallarýn ortak özelliklerini belirleyiniz. 2. “Sedef Bacý” masalýnýn olay örgüsünü ve bu olay örgüsünün özelliklerini belirleyiniz. 29 5. ETKÝNLÝK “Ýncelediði yüz Rus peri masalýndan çýkardýðý sonuçlarý Masallarýn Biçimbilimi (1928) adlý eserinde yayýmlayan Propp, her þeyden önce þunu kanýtladý: Masallarýn görünüþteki çok çeþitliliði altýnda, deðiþmeyen ortak bir yapý vardýr. Masallardaki kiþilere bakarsak bunlarýn çok çeþitli olduðunu görürüz ama Propp, bu kiþilerin eylemlerine baktýðýmýzda bunlarýn sayýsýnýn sýnýrlý olduðunu ve 31’i geçmediðini keþfetti.” Berna MORAN W. Propp’un masallarýn yapýsýyla ilgili yaptýðý 31 eylemli olay örgüsünü meydana getiren birimler aþaðýda sýrasýyla verilmiþtir. Ýncelediðiniz masalda bu iþlevlerin (eylemlerin) hangilerinin bulunduðunu belirleyerek aþaðýdaki tabloya yazýnýz. Masallarýn Genel Yapýsý Sedef Bacý’da Bulunan Ýþlevler Aileden biri evden uzaklaþýr. Kahraman, bir yasakla karþýlaþýr. Yasak çiðnenir. Saldýrgan, bilgi edinmeye çalýþýr. Saldýrgan, kurbanýyla ilgili bilgi toplar. Saldýrgan kurbanýný ya da servetini ele geçirmek için, onu aldatmayý dener. Kurban aldanýr ve böylece istemeyerek düþmanýna yardým etmiþ olur. Saldýrgan, aileden birine zarar verir. Kötülüðün ya da eksikliðin haberi yayýlýr; bir dilek ya da buyrukla kahramana baþvurulur, kahraman gönderilir ya da gider. Arayýcý-kahraman eyleme geçmeyi kabul eder. Kahraman, evinden ayrýlýr. Kahraman büyülü bir nesne ya da yardýmcý edinmesini saðlayan bir sýnama ile karþýlaþýr. Kahraman ileride kendisine baðýþta bulunacak kiþinin eylemlerine tepki gösterir. Büyülü nesne kahramana verilir. Kahraman, aradýðý nesnenin bulunduðu yere ulaþtýrýlýr. Kahraman ve saldýrgan bir çatýþmada karþý karþýya gelir. 30 Masallarýn Genel Yapýsý Sedef Bacý’da Bulunan Ýþlevler Kahraman özel bir iþaret edinir. Saldýrgan yenik düþer. Baþlangýçtaki kötülük giderilir ya da eksiksiz karþýlanýr. Kahraman geri döner. Kahraman izlenir. Kahramanýn yardýmýna koþulur. Kahraman kimliðini gizleyerek kendi ülkesine ya da baþka bir ülkeye varýr. Düzmece bir kahraman asýlsýz savlar ileri sürer. Kahramana güç bir iþ önerilir. Güç iþ, yerine getirilir. Kahraman tanýnýr. Düzmece kahramanýn, saldýrgan ya da kötünün gerçek kimliði ortaya çýkar. Kahraman yeni bir görünüm kazanýr. Düzmece kahraman ya da saldýrgan cezalandýrýlýr. Kahraman evlenir ve tahta çýkar. Olay örgüsünü oluþturan bu parçalarýn metin içinde yüklendikleri iþlevleri belirleyiniz. 6. ETKÝNLÝK “Sedef Bacý” masalýný mekâna ve kahramanlara dikkat ederek bölümlere ayýrýnýz. Bu masalýn temasýný bularak masalda ayrý bölümler olarak gösterdiðiniz bu parçalarýn tema etrafýnda nasýl birleþtirildiðini söyleyiniz. 7. ETKÝNLÝK “Sedef Bacý” masalýndaki “karþýlaþma ve çatýþma”larý bulunuz. Bu karþýlaþma ve çatýþmalarýn özelliklerini söyleyiniz. Okuduðunuz, dinlediðiniz ve incelediðiniz masallardan hareketle masallardaki karþýlaþma ve çatýþmalarýn temel özelliklerini söyleyiniz. 31 8. ETKÝNLÝK Ýncelediðiniz, okuduðunuz ve dinlediðiniz masallardan hareketle masal kahramanlarýnýn genel özelliði ile ilgili (iyi-kötü, haklý-haksýz, yardýmcý-saldýrgan) bir tasnif denemesi yapýnýz. Olaðanüstü özelliklere sahip kahramanlarýn insanlara özgü durumlarý temsil edip etmediklerini tartýþarak belirleyiniz. 9. ETKÝNLÝK Sýnýfa getirdiðiniz “Anderson Masallarý”ný okuyarak bu masallarýn özelliklerini belirleyiniz. “Halk Masallarý” ile “Anderson Masallarý”ný karþýlaþtýrýnýz. Karþýlaþtýrma sonuçlarýndan hareketle benzerlik ve farklýlýklarýný belirleyiniz. 3. “Sedef Bacý” masalýndaki mekânlarý bularak bu mekânlarýn özelliklerini söyleyiniz. 10. ETKÝNLÝK “Sedef Bacý” masalýnda zaman bildiren ifadeleri bulunuz. Bulduðunuz zaman ifadelerini saat ve takvimle ölçülebilen bir zamanla deðiþtirerek metni yeniden okuyunuz. “Sedef Bacý” masalýndaki zamanýn saat ve takvimle ölçülebilen zamandan farklýlýðýný ve bu zamanýn metne kazandýrdýklarýný açýklayýnýz. 4. “Sedef Bacý” masalýndaki anlatýcýnýn kim olduðunu belirleyerek anlatýcýnýn bakýþ açýsýnýn özelliklerini belirtiniz. 11. ETKÝNLÝK Okuduðunuz masallardan birini; a.Günümüz yaþam biçimi ve insan iliþkilerini göz önünde bulundurarak yeniden kurgulayýnýz. b. Buradan hareketle masallarýn gerçeklikle iliþkilendirilip iliþkilendirilemeyeceðini tartýþarak belirleyiniz. 12. ETKÝNLÝK “Sedef Bacý” masalýnýn nasýl baþlayýp nasýl bittiðini belirleyiniz. Bu þekilde baþlayýþ ve bitiþin masallara etkilerini açýklayýnýz. 5. “Sedef Bacý” masalýnda anlatým türlerinden nasýl yararlanýldýðýný söyleyiniz. 6. “Sedef Bacý” masalýnda dilin hangi iþlevinin hâkim olduðunu belirleyiniz. 7. Yukarýdaki soru ve etkinliklere verdiðiniz cevaplardan hareketle masallarýn niçin “sanat metni” olduðunu açýklayýnýz. 32 13. ETKÝNLÝK “Sedef Bacý” masalýnda anlatým bozukluðu bulunup bulunmadýðýný belirleyiniz. Varsa cümlelerdeki anlatým bozukluðunun sebebini söyleyiniz. Bu cümlelerdeki anlatým bozukluðunu düzeltiniz. 14. ETKÝNLÝK Ýncelediðiniz “Sedef Bacý” masalýný tablodaki özelliklere göre deðerlendiriniz. Deðerlendirme Açýk Bir Anlatýmýn Özellikleri Evet Hayýr Ýfadenin hiçbir engele uðramadan akýp gitmesi Akýcýlýk Gereksiz söz tekrarýndan kaçýnýlmasý Ses akýþýný bozan, söylenmesi güç seslere ve kelimelere yer verilmemesi Gereksiz ifadelere yer verilmemesi Duruluk-Açýklýk Anlaþýlmasý güç cümle kullanýlmamasý Metnin dil ve ifadesinin sade ve süssüz olmasý Yalýnlýk Duygu ve düþüncenin kýsa ve kesin ifadelerle dile getirilmesi Deðerlendirme sonuçlarýndan hareketle akýcýlýk, duruluk-açýklýk ve yalýnlýðýn masallarýn anlaþýlmasýna katkýlarýný açýklayýnýz. 15. ETKÝNLÝK Ýncelediðiniz masaldaki isim, sýfat, zamir ve zarflarý belirleyerek aþaðýdaki tabloya yazýnýz. Ýsim Sýfat Zamir Ýsim, sýfat, zamir ve zarflarýn masaldaki kullanýlýþ amaçlarýný belirtiniz. Bulduðunuz bu isim, sýfat, zamir ve zarflarý yapýlarýna göre gruplandýrýnýz. 33 Zarf 1. Masallarý eðitim açýsýndan deðerlendiriniz. 2. Çocuklarýn masallarý niçin sevdiklerini tartýþarak belirleyiniz. 16. ETKÝNLÝK Fabl ve masalý karþýlaþtýrarak bunlarýn benzer ve farklý yönlerini aþaðýdaki þemaya yazýnýz. Fabl Masal Benzerlikler Farklýlýklar ........................................ ........................................ ........................................ ........................................ Olay ........................................ ........................................ ........................................ ........................................ Kiþi ........................................ ........................................ ........................................ ........................................ Zaman ........................................ ........................................ ........................................ ........................................ Mekân ........................................ ........................................ ........................................ ........................................ Anlatýcý ........................................ ........................................ ........................................ ........................................ ........................................ ........................................ ........................................ ........................................ ........................................ ........................................ ........................................ ........................................ ........................................ ........................................ ........................................ ........................................ ........................................ ........................................ ........................................ ........................................ 34 17. ETKÝNLÝK Gönüllü üç öðrenciye masal anlattýrýlýr. Diðer öðrenciler masal anlatan öðrencileri tablodaki ölçütlere göre deðerlendirir. Ölçütler 1. Öðrenci Evet 2. Öðrenci Hayýr Evet Hayýr 3. Öðrenci Evet Hayýr Sesi mekâna göre ayarladý. Sesi dinleyiciye göre ayarladý. Kelimeleri doðru telaffuz etti. Sözün ezgisine dikkat etti. Masalý akýcý bir þekilde anlattý. Dil bilgisi kurallarýna uydu. 18. ETKÝNLÝK W. Propp’un masallarýn yapýsýyla ilgili tasnifinden de yararlanarak bir masal yazýnýz. Yazdýðýnýz masallarý arkadaþlarýnýza okuyunuz. Yazdýðýnýz masallar arasýndan seçtiklerinizi sýnýf panosunda sergileyiniz. 19. ETKÝNLÝK Türk ve dünya edebiyatýnda masal türünün önemli temsilcileri ve bunlarýn eserleriyle ilgili bir sunum yapýnýz. 1. Aþaðýda verilen cümlelerdeki boþluklarý uygun þekilde doldurunuz. Masallarda kahramanlar ………….....……....…… ve …....…….....…………. olarak iki grupta toplanabilir. Masallara ………….....…..... ile baþlanmasý okuyucuyu olaðanüstü olaylara hazýrlamak içindir. Masallarda aðýrlýklý olarak ………….....………… zaman kullanýlýr. 2. Aþaðýda verilen cümleleri doðru-yanlýþ durumlarýna göre iþaretleyiniz. Masallarýn en belirleyici özelliði öðretici olmalarýdýr. (D) (Y) Masalýn amacý toplumdaki insanlarý iyiye, doðruya yönelterek ahlaki faziletlerin ayakta durmasýný saðlamaktýr. (D) (Y) 35 Masallarda olaðüstü kiþilerin baþýndan geçen olaðnüstü olaylarýn anlatýlýr, mekân ve zaman da olaðnüstü özellikler taþýr. (D) (Y) Halk masallarý yazý yoluyla kuþaktan kuþaða aktarýlmýþtýr. (D) (Y) 3. Bana bir masal anlat baba Ýçinde hayallerim, oyunlarým olsun Kurtla kuzu olsun þekerle bal Ýçinde denizle balýklar Yaðmurla kar olsun güneþle ay Yukarýdaki dizelerin hangisinde sýfat kullanýlmýþtýr? A) I B) II C) III D) IV E) V 4. Aþaðýdakilerden hangisi masalýn özelliklerinden biri deðildir? A) Zaman ve mekân kavramlarýnýn belli olmamasý B) Halkýn hayal gücünden doðmasý ve olaðanüstü olaylarý anlatmasý C) Ýyi kötü çatýþmasýnda her zaman iyilerin kazanmasý D) Masallarýn bir varmýþ bir yokmuþ, evvel zaman içinde kalbur saman içinde gibi tekerleme ile baþlamasý E) Kahraman olarak her zaman insan dýþýndaki varlýklarýn iþlenmesi 5. Popüler kültür tüketime dayalý. Popüler kültürün yarattýðý edebiyat da dolayýsýyla tüketimin I II nesnesi konumunda. Oysa edebiyat eserinden beklenen öncelikli olarak estetik bir haz III uyandýrmasýdýr. Popüler olanda estetik deðer aramak nafile. IV V Yukarýdaki parçada altý çizili kelimelerden hangisi yapýsý yönüyle farklýdýr? A) I B) II C) III D) IV E) V 6. Aþaðýdakilerin hangisinde ikileme farklý görevde kullanýlmýþtýr? A) Zaman çabuk çabuk geçiyor Monna; Saat on ikidir, söndü lambalar. B) Koyverip telli pullu saçlarýný rüzgâra, Bir çocuðun ardýna düþen heykellerimi. C) Bir yaðmur bilirim, bir de kaldýrým: Biri damla damla alnýma düþer, D) Ulur aya karþý kirli çakallar, Bakar ürkek ürkek tavþanlar daða. E) Monna Rosa, bugün bende bir hâl var, Yaðmur iðri iðri düþer topraða. 36 1. “Herkesin bir hikâyesi vardýr.” sözü size neler düþündürmektedir? 1. ETKÝNLÝK Çevrenizde halk hikâyeleri bilen kiþilerden bu hikâyeleri dinleyiniz ve arkadaþlarýnýzla paylaþýnýz. 2. ETKÝNLÝK Halk hikâyesi, Maupassant tarzý hikâye, Çehov tarzý hikâye ve ben merkezli hikâye örnekleri bulunuz, okuyunuz ve bunlarý sýnýfa getiriniz. Memduh Þevket Esendal’ýn “Mendil Altýnda” ve “Sahan Külbastý” hikâyelerini bulunuz, okuyunuz ve bunlarý sýnýfa getiriniz. Ahmet Hamdi Tanpýnar’ýn “Abdullah Efendi’nin Rüyalarý” adlý hikâyesini bulunuz, okuyunuz ve sýnýfa getiriniz (5 ve 10. etkinliðe yöneliktir.). 3. ETKÝNLÝK 9. sýnýf Türk Edebiyatý ders kitabýndan “anlatmaya baðlý edebî metinleri inceleme yöntemi”ni araþtýrýnýz (5. etkinliðe yöneliktir.). 4. ETKÝNLÝK Türk ve dünya edebiyatýnda hikâye türünün tarihsel geliþimini, önemli temsilcilerini ve bunlarýn eserlerini araþtýrýnýz (30. etkinliðe yöneliktir.). Okul dýþý etkinlikler ön hazýrlýk gerektirmektedir. 37 KAMYON Kamyon, Zincirli Han’ýn dar ve basýk kapýsýndan, yan duvarlara sürtünüp sývalarý dökerek ve üzerine baðlanmýþ sepetlerle çuvallarý dört tarafa fýrlatarak ýkýna sýkýna çýktý. Þoför bir eliyle direksiyona yapýþmýþ, dört metre geniþliðindeki sokaðýn karþý tarafýndaki berber dükkânlarýna girmeden sola manevra yapabilmeye uðraþýyor, öteki eliyle de aðzýna peynirli pide týkýyordu. Toz, çamur, benzin, makine yaðý tabakalarýnýn altýnda elbisesinin ve yüzünün rengi pek belli olmayan þoför yamaðý arka tarafta durmuþ, iki yana koþarak þoföre: “Ýleri!.. Geri!.. Yana!..” diye iþaretler veriyor, bir taraftan da soðan ekmek týkýnýyordu. Kamyon, içindeki yirmi iki müþterisiyle beraber sokaða çýkýp biraz ilerledikten sonra durdu. Uzaktan doðru koþup gelen bir çocukla, otomobilde heybesini bacaklarýnýn arasýna almýþ deðirmi sakallý birisi fiskos edip konuþmaya baþladýlar. Ara sýra duyulan “Buðday, veresiye defteri, þinik, sekiz metre kara dimi...” gibi sözlerden, Ýzmir’e giden manifaturacýnýn, oðluna, dükkân idaresi ve köylülerle veresiye muamelesinin þekli hakkýnda son talimatý verdiði anlaþýlýyordu. Ýkide birde sabýrsýzlýkla arkasýna dönüp bakan þoföre þöyle bir baþýný çevirip: “Dur azýcýk... patlamadýn a!..” diyor; sonra gözlerini müþterilerde de gezdirerek sözünün yalnýz þoföre deðil, baþka sabýrsýzlananlar varsa onlara da dokunur olduðunu anlatmak istiyordu. Bu sýrada, sýrtýnda eski bir heybe ile çok genç bir köylü otomobile yaklaþtý; tereddüt eder gibi bir müddet þoföre baktýktan sonra: “Ýzmir’e mi?” diye sordu. “Oraya!..” “Beni de alýr mýsýnýz?” “Yer yok!..” Delikanlý hemen arkasýný döndü, uzaklaþmaya baþladý. Fakat þoförün penceresine dayanarak ona birtakým þeyler havale eden esmer, uzun boylu, sýrým gibi incelmiþ boyunbaðlý birisi arkasýndan baðýrdý: 38 “Gel buraya! Hey... Delikanlý!..” Köylü döndü. Esmer, uzun boylu adam, þoföre: “Ne diye yer yokmuþ, arkada bir yere sýkýþýr!..” dedi. Bu adam kamyonun sahibi idi. Þoför yüzünü buruþturarak indi. Delikanlýdan yarým lira peþin aldý. Sonra, arabanýn arka kapaðýný gevþeterek eðri bir þekle koyan ve üzerine çullarýný seren öteki köylüleri sýkýþtýrýp yeni gelene bir yer açtý. Zaten dizleri üzerine çömelerek ancak sýðýþabilen yolcular hem “Olmaz, buraya nasýl sýðar!” diye söyleniyorlar hem de her setre pantollunun emrine itaate alýþýk bir tavýrla birbirlerini iterek yer açýyorlardý. Genç köylü, bir kýyýya çömeldi, heybesini altýna aldý ve kamyon, hýzla bir sarsýldýktan sonra yürüdü. Þoförün yanýnda oturan siyah elbiseli, gümüþ çerçeveli gözlük takmýþ, yaþlýca, sünepe tavýrlý bir adam -Beyþehir taraflarýna dava toplamaya giden bir avukat- baþýný arkaya çevirerek “Uðurlar olsun cümlenize!” diye baðýrdý. Ýçerdekiler hepsi birden ayný sözü tekrarladýlar. Konya’dan çýkýp Beyþehir’e giden yolun baþlangýcýndaki dik yokuþu týrmanmaya baþlayýnca herkes yanýndaki ile veya çaprazlama ta öbür baþtaki biriyle lafa koyuldu; birkaç kiþi yalnýz cýgara içip dumanýný savuruyordu. Birbiri arkasýna dizili tahta sýralarda oturmayýp yarým lira eksiðine en arkada yere çömelen ve kamyonun þiddetle sarsýlan bu kýsmýnda ikide birde, baþlamak üzere olan uykularýndan fýrlatýlan köylüler, cýgara da içmeyerek boþ gözlerle bakýþýyorlardý. Sonradan gelen genç köylü ilk defa otomobile biniyordu, benzi sapsarýydý. Bunun yarýsý alýþmadýðý bir þeyde hýzlý hýzlý götürülmenin verdiði heyecan ve korkudan, yarýsý da baþka bir þeyden geliyordu. Konya’ya bir saat ötedeki bir köyden olan bu delikanlý otomobile binmiþti, Ýzmir’e gidecekti. Araba Ýzmir’e gelince þoför yolcularý selametlemeden evvel nedense yol parasýnýn üstünü toplamak âdetindeydi. Bunu genç köylü de biliyordu fakat yazýk ki þoförün bu isteðini yerine getirecek vaziyette deðildi. Yanýnda beþ parasý bile yoktu. Mahsuller para etmeyince, vergiler ödenmez hâle gelince, evde tuz, gaz tükenip yerine yenisini koyamayýnca oðul babasýný bir kenara çekmiþ: “Baba, ben gidip þehirlerde çalýþayým. Bak, köyün yarýsý gitti, Ýzmir’de çok iþ varmýþ. Fabrikalarda adamýna göre yarým lira yevmiye bile veriyorlarmýþ. Kýþýn burada kalýp yük olacaðýma, gidip ekmeðimi ararým, harman zamanýnda gene gelir, tarlada çalýþýrým...” demiþti. Ýhtiyar babasý aklý ermediði ve fakirlikten söz söyleyemez, fikir ortaya atamaz hâle geldiði için peki dedi ve on sekiz yaþýndaki delikanlý, bundan evvel Ýzmir’e gidip gelenlerden akýl danýþmaya gitti. Ýzmir’e gitmek için evvela Konya’dan otobüse binmek lazýmdý. Beyþehir, Karaaðaç, Ödemiþ üzerinden iki üç günde varýlýyordu. Yol parasý beþ lira idi. Ýzmir’e varýnca hemþerileri bulup ötesini onlardan öðrenmek lazýmdý. Delikanlý bunun üzerine yol parasý tedarikine çýktý fakat evindeki eski bir çifteye bir liradan fazla veren bulunmadý. Beþ lira gibi mühim bir parayý köyde bir araya getirebilmek, bir hafta uðraþtýðý hâlde, mümkün olmadý. Ne yapacaðýný þaþýrmýþ bir hâlde iken bakkalýn oðluna rastladý. Bu çocuk bir zamanlar babasýnýn yanýndan kaçýp þoför muavinliði yapmýþtý. Kendisine akýl öðretti: “Ülen, sen deli misin? Otomobile de para mý verilirmiþ?..” dedi ve ona, þoföre yarým lirayý peþin verdikten sonra bir daha beþ para vermemesini, Ýzmir’e yaklaþtýklarý zaman usulca arkadan atlayarak tüymesini ve Ýzmir’e yayan girmesini söyledi. Yalnýz þunu da ilave etti: “Amanýn tetik ol, Ýzmir’e girmeden otomobili durdurup yol parasýný toplarlar. Sen daha evvel atlamazsan yandýðýn gündür. Þoförler seni yatýrýp suyunu çýkarana kadar döverler, üstelik de don gömlekten gayri neyin varsa alýrlar...” Ýþte bu on sekiz yaþýndaki köylü delikanlýsý, cebindeki elli kuruþu peþin verdikten sonra, böylece on parasýz otomobile binmiþ, Ýzmir’e ameleliðe gidiyordu. 39 Yolculuðun ikinci günü akþamýna doðru genç köylü olduðu yerde rahat oturamamaya baþladý. Yola çýkalýdan beri açtý. Köyden beraber aldýðý azýcýk yufkayý daha biner binmez yemiþti. Yaný baþýnda kuru ve siyah bir ekmeði aðýr aðýr geveleyen köylülere yutkunarak bakýyor, sanki baþý dönüyormuþ gibi gözlerini kapayarak kafasýný kamyonun sarsýlan tahtalarýna dayýyordu. Sonra birdenbire irkiliyor, yerinden azýcýk doðrularak öne, þoföre doðru bakýyor, tekrar sýkýþtýðý yere büzülüyordu. Ýçinde, otomobil ilerledikçe büyüyen bir korku ona ara sýra açlýðýný unutturuyor yahut açlýkla karýþarak onu sersemletiyordu. Ýzmir’e yaklaþtýklarýný yolcularýn konuþmalarýndan anlamýþtý. Fakat ne kadar yaklaþtýlar? Atlayacak, kaçacak zaman geldi mi? Eðer daha çok varsa bu Allah’ýn daðlarýnda gece yarýsý yolu nasýl bulacak, buralarda nasýl geceleyecek? Ya candarmalarýn eline düþerse?.. Ya þoför parayý vermeden atlayýp kaçtýðýný karakola haber verirse?.. O zaman candarmalar kendisini dövmezler miydi? Acaba candarmalarýn dayaðý mý daha kötü idi, þoförün dayaðý mý? Belki otomobildeki müþterilerden bir merhametli çýkar da bunu dövdürmezdi. Fakat bu kadar adamýn içinde rezil olmak vardý. Üstelik don gömlekle kalacaktý. Bu kýlýkla Ýzmir’e nasýl girer, hemþerilerini nasýl arardý? Atlamaktan baþka çare yoktu... Fakat atlamayý nasýl becerecekti? Kamyon, arkasýnda atýlmýþ pamuk gibi bir toz yýðýný býrakarak koþuyor, dar dönemeçlerde, içindekileri bir yandan bir yana fýrlatarak kývrýntýlar yapýyordu. Birçok defa gördüðü hâlde hiç içine binmediði bu acayip þey, çýkardýðý gürültü ve insaný sersem eden hýzýyla, ciðerlere ve beyne dolan sýcak benzin kokusu ile birdenbire korkunç bir kýlýk alan bu makine ona anlaþýlmaz bir ürkeklik veriyordu. Bu toz, gürültü ve sürat kargaþalýðý içinde dumanlanan kafasýndan, bozuk bir rüya þeridi gibi, köyü, kendisine anlatýlan Ýzmir’in hayalinde yarattýðý vuzuhsuz þekilleri, þoförün benzin kokulu yüzü, Beyþehir’de inen gözlüklü avukatýn siyah ceketinden fýrlayan sýska ensesi geçiyordu. Ara sýra otomobil herhangi bir sebeple yavaþlar gibi olunca delikanlý yüzünde zapt edemediði bir dehþet ifadesiyle yerinden fýrlýyor, “Acaba duracak mý? Para toplamaya mý baþlayacak?” diyor; araba tekrar hýzlanýnca derin bir nefes alarak yerine çekiliyor ve atlamak için kati kararýný veriyordu. Fakat nasýl atlayacak? Bu kamyon, bu gitgide gözünde büyüyen, bütün hislerine alýþamadýðý ve ezici tesirler yapan korku makinesi kendisini bir kýskaç gibi yakalamýþtý. Buradan kurtulmasýna imkân olmadýðýný sanýyordu. Gözleri alev alev olmuþ, dört tarafýna bakmýyor, etrafýndaki köylülerin, ön sýralarda oturan efendilerin hep kendisine baktýklarýný, biraz kýmýldasa yakasýna yapýþacaklarýný zannediyordu. Alnýndan yanaklarýna doðru terler akýyor ve þakaklarýndaki ayva tüylerini ýslatýyordu. Otomobil birdenbire yavaþladý. Yolun sol tarafý sarp bir kesme idi ve sað tarafta, iki minare boyunda bir yar, esner gibi aðzýný açmýþtý. Yol birdenbire darlaþýyordu. Motorun hafifleyen gürültüsü arasýnda aþaðýdan doðru gelen bir su þýrýltýsý duyuluyordu. Henüz taþ bile döþenmemiþ olan þosenin bu kýsmýnda çökme ve kayma tehlikesi bulunduðu için yolcular burada yayan yürür ve otomobiller yavaþ yavaþ ilerlerdi. Bunun için otomobili tamamen durdurmadan þoför baþýný arkaya doðru çevirdi ve: “Haydi beyler!” dedi. Birdenbire arka tarafta bir hareket oldu: Delikanlý, gözleri dönmüþ, korkudan titreyerek kendini dýþarýya, yolun üstüne fýrlattý. Fakat daha durmamýþ olan otomobilden bu tersine atlayýþ ona muvazenesini kaybettirdi; olduðu yerde birkaç kere döndükten sonra ayaðý boþa gitti ve eliyle çalýlara tutunmaya çabalayarak kafasý sivri taþlara çarpa çarpa ve arkasýndan acý bir hýþýrtý ile akan topraklar ve ufak taþlarla birlikte, yardan aşaðýya þimdi þýrýltýsý daha çok duyulan dereye doðru yuvarlandý. Sabahattin Ali Bütün Öyküleri I 40 1. Okuduðunuz ve dinlediðiniz hikâyelerin ortak özelliklerini belirleyiniz. 5. ETKÝNLÝK “Hazýrlýk”ta getirilen metinler dikkate alýnarak sýnýf dört gruba ayrýlýr. Birinci grup “halk hikâyesi”ni, ikinci grup “Maupassant tarzý hikâye”yi, üçüncü grup “Çehov tarzý hikâye”yi ve dördüncü grup “ben merkezli hikâye”yi “Anlatmaya Baðlý Edebî Metinleri Ýnceleme Yöntemi”ne göre inceler. Her grup kendi hikâyeleri ile diðer gruplarýn hikâyelerini yapý, tema, dil-anlatým, gerçeklik ve gelenek bakýmýndan karþýlaþtýrýr. Sonuçlar grup sözcüleri aracýlýðýyla açýklanýr. 2. “Kamyon” hikâyesinin yapý ögelerini söyleyiniz. 6. ETKÝNLÝK Ýncelediðiniz hikâyedeki olay örgüsünü bularak bu olay örgüsünün özelliklerini belirtiniz. Olay örgüsünü meydana getiren parçalar arasýndaki iliþkiyi açýklayýnýz. Olay ve olay örgüsündeki parçalarýn düzenleniþ sebeplerinden hareketle hikâyenin temasýný belirtiniz. 7. ETKÝNLÝK “Kamyon” hikâyesindeki ana ve yardýmcý kahramanlarý ve bunlarýn olay ve olay örgüsündeki iþlevlerini belirleyiniz. Belirlediðiniz bu kahramanlarýn özelliklerini söyleyiniz. Bu kahramanlardan hangisinin “tip”, hangisinin “karakter” olduðunu sebepleriyle belirtiniz. 3. “Kamyon” hikâyesindeki mekânlarý bularak bu mekânlarýn karþýlaþma ve çatýþmalara katkýsýný belirtiniz. 4. “Kamyon” hikâyesindeki mekânlarýn tema ve kahramanlarla iliþkisini belirleyiniz. 5. “Kamyon” hikâyesinin olay zamanýný belirleyiniz. Bu zaman dilimlerinin nasýl ve neden kullanýldýðýný açýklayýnýz. 8. ETKÝNLÝK “Kamyon” hikâyesinin temasýnýn özelliklerini belirleyiniz. Bu hikayenin yazýldýðý dönemle temasý arasýndaki iliþkiyi açýklayýnýz. Bu temayý edebî mektup yazarak, resim yaparak, karikatür çizerek veya deðiþik yöntemler bularak güncelleþtiriniz. 41 9. ETKÝNLÝK “Kamyon” adlý hikâyede anlatýcý/anlatýcýlarýn kim olduðunu belirleyiniz. Bu anlatýcý/anlatýcýlarýn bakýþ açýsýnýn özelliklerini tablodaki uygun yerlere yazýnýz. Anlatýcýnýn Bakýþ Açýsý Bakýþ Açýsýnýn Özellikleri Hakim (Ýlahî) Anlatýcýnýn Bakýþ Açýsý Kahraman (Ben, I. Þahýs) Anlatýcýnýn Bakýþ Açýsý Gözlemci (III. Þahýs) Anlatýcýnýn Bakýþ Açýsý “Kamyon” hikâyesinin farklý anlatýcýlarýn aðzýndan anlatýlmasýnýn sebeplerini söyleyiniz. Hikâyede bu farklý anlatýcýlarýn nasýl birleþtirildiðini ve bunun hikâyeye katkýsýný söyleyiniz. 6. “Kamyon” hikâyesinde anlatým türlerinin nerelerde ve nasýl kullanýldýðýný belirleyiniz. 10. ETKÝNLÝK “Hazýrlýk”ta getirdiðiniz hikâyelerin türlerini ve özelliklerini þemaya yazýnýz. ....................................................... ....................................................... Özellikleri Özellikleri ........................................................ ........................................................ ........................................................ ........................................................ ........................................................ ........................................................ ........................................................ ........................................................ Hikâye Türleri ....................................................... ....................................................... Özellikleri Özellikleri ........................................................ ........................................................ ........................................................ ........................................................ ........................................................ ........................................................ ........................................................ ........................................................ 42 FERHAT ÝLE ÞÝRÝN Hikâyeye göre Ferhat yaptýðý nakýþlarla herkesin gönlünü esir eden bir nakkaþtýr. Sultan Mehmene Banu çok sevdiði kýz kardeþi Þirin için bir köþk yaptýrmak ister. Bu köþkün süslemeleri için de babasýyla Ferhat görevlendirilir. Þirin, köþkünün ne durumda olduðunu görmeye geldiði gün Ferhat’ý görür ve ona sevdalanýr. Ayný þekilde Mehmene Banu da Ferhat’ý gizliden gizliye sever. Bir ustabaþýyla bir Þah kardeþinin evliliðini imkânsýz gören Ferhat ile Þirin saraydan kaçar. Mehmene Banu buna çok kýzar ve onlarýn hemen yakalanmalarýný emreder. Ferhat ile Þirin bulunup Sultan Mehmene Banu’nun huzuruna çýkarýlýr. Mehmene Banu Ferhat’a, Þirin’le evlenebilmesi için Arzen’e Demirdaðý’nýn suyuna getirmeyi þart koþar. Ferhat bunu kabul eder ve çalýþmaya baþlar. Ferhat kayalarla uzun süre mücadele edip suyu Arzen’e getireceði sýrada Þirin’in ölüm haberini alýr. Son kayalarý kýrýp suyu Arzen’e akýtýnca Ferhat da ölür. Aþaðýda “Ferhat ile Þirin” hikâyesinden bazý bölümler verilmiþtir. Arzen þehri, Sultan Mehmene Banu ve Þirin’in anlatýldýðý bölüm: Gecenin diline kement atýlan sözler unutulur burada. Bir ucu göðün yedi katýna eriþircesine uzayýp giden, diðer ucu yedi yabana kapýlar açan sarayýn sükûta ermiþ hâli, hâl deðildi. O saray ki ne sultanlar aðýrlamýþ ne zamanlar görmüþ ne devranlar geçirmiþti. Þah Sanem kýzý Mehmene Banu, vakti zamaný eriþince gelip hükümdar olunca sarayýn namýna nam katan adil bir yönetim kurmuþtu Arzen’de. Arzenlinin sözüne söz, iþine iþ yetiþtirilemez olmuþtu. Uðrun uðrun gezen düþmanlarý pes ettiren, gönül yabanýnda caný süründürenlere barýnak olan Arzen þehrinin namý, sarayýn adilaneliði, Arzenlilerin yurtseverliðiyle dilden dile ulaþmýþtý. Gece gündüz demeyip halkýnýn bu cansever, yurtsever hâlini kendine rehber edinen Mehmene Banu, günden güne ülkesini iyileþtirmiþ, bire bin katarak dillere destan bir yönetim anlayýþý göstermiþtir. Gel zaman git zaman onun bu adilane yönetimi dilden dile, ulustan ulusa ulaþmýþ, bir süre sonra da Arzen ülkesi insanlarýn uðrak yeri olmuþtur. Hayat böyle akýp dururken Mehmene Banu’nun sarayda hayatýný paylaþtýðý, canýnýn parçasý, gözünün ötekisi bildiði, canýndan çok sevdiði Þirin adýnda bir kardeþi vardýr. Ona yaþama gücü veren, hayatýn bin bir sýrrýný gösteren, gününü zenginleþtirip anýný dolduran Þirin, adý gibi narin, tatlý sözlü, güler yüzlü, inci diþli biridir. Mehmene Banu, devlet iþlerinin yönetiminde zaman zaman ona akýl danýþýr, görüþ alýr, düþüncelerini açar, bazý konularý tartýþýrdý. Devlet iþlerine karýþmasa da ablasýnýn dar anlarýnda yaný baþýndaydý. Gezinmeyi, avlanmayý, doðayý sevmekteydi. Tutku edindiði iðne oyasýnda da hünerliydi, eline kimse su dökemezdi. Günün birinde, gene aklýna estiðini yapmak isteðiyle dolup taþmýþtý. Gidip ormanda gezinmek, atýyla bir süre koþu yapmak niyetindeydi. Cariyelerle konuþup atý Gülgün’ün hazýrlanmasýný istemiþti. Doru kýsraðýný hazýr bulurken kendi kendine söylenmiþ, atýnýn gümüþten eðerinin nakýþlarýna gözü iliþmiþti. Oradaki iþçiliði gösteren o parýltýnýn yaný sýra, insanýn hemen gözünü alan, ustanýn, eyerin üzengilerinden birine kazýdýðý adýdýr. Öylesine ince bir iþçilikle adýný oraya yazmýþtýr ki bir görenin bir daha unutmasý zordur. 43 Ferhat ile Þirin Heykeli - Amasya Þirin’in en önemli yaný da budur, bir gördüðünü unutmaz, inceliklere, ayrýntýlara tutkuyla bakar, âdeta canýnýn süzüldüðünü hisseder böyle anlarda. Ablasý da o yanýný her zaman önemser. Ýþleme zanaatýnýn inceliklerine sahip bir gözü, becerisi olmasý ona baþka bir hava vermiþtir. Öyle ki oturduklarý sarayýn inþasýnda da bu yanýnýn çok faydasýný görmüþlerdir. Bütün saray erbabý Þirin’in öngörüsüne þaþkýnlýkla bakmýþ, ondaki sezgiselliði bir ‘güç’ olarak görmüþtü. Kendisi için yapýlmasýna karar verilen altý kapýlý, dört kuleli köþkün yerini seçerken de ablasýna telkinlerde bulunmuþ, buranýn yapýmýndaki ustalarý birlikte neden seçmeleri gerektiðini anlatmýþtý. Bunu hiçbir zaman sindiremeyen Müneccimbaþý Yusuf Aða, Mehmene Banu’nun kardeþi ile ilgili düþüncelerine hep ikircikli yaklaþmýþtý: “Sultaným, yýldýzlarýn dilinden anlamak zaman gerektirir, bilgi, deneyim ister. Siz siz olun da her olur olmaz düþünceye gönül indirmeyin...” Anlar Mehmene Banu, onlarýn derdini. Bilir ki çevresindekilerin her biri yaranmak, kendi varlýklarýnýn gerekliliðini hissettirmek için sýklýkla bu yola baþvururlar. Bilir ki beklemediði bir anda bu devlet yönetimi üzerine kalmýþtýr. Ne bilgisi, görgüsü ne de deneyimi elverir bu iþlere. Ama ahdetmiþ, bütün iþlerin üstesinden gelebilmeyi göze almýþ, sonunda da yüz akýyla çýkmýþtýr birçok iþin içinden. Akýp giden günlerin içinden bir gün, rüyada gördükleri onu sarsmýþ, sabah uyandýðýnda ilk iþi Þirin’in odasýna gitmek olmuþtu. Odaya adým attýðýnda, kardeþi, cibinliðin içinde, dupduru bir su gibi uyuyordu. Yüzüne bakmaya kýyamazdýnýz. Kaþlarý hilal, kirpikleri cana dokunmaya hazýr ok gibiydi. Yanaklarý al aldý. Nefesi amber kokuluydu. Nara dönmüþ dudaklarýnýn aralýðýndan görünen diþleri inci taneleri gibi ak, pýrýl pýrýldý. Gerdaný bir ceylan boynunu andýrýrdý. Yaklaþýp yüzünün alalýðýna baktý bir süre. Yanaklarý allýðý dalýndan düþmek üzere birer elma gibiydi... Gamzeleri gönül harmanýnda açýlan can iþaretini andýrýrdý. 44 Üzerindeki örtüye dokunup onun uykusunu seyretti bir süre. Sonra odasýna dönüp penceresinin açýk hâline baktý, karanlýkta gökyüzünde kýrpýþýp duran yýldýzlarý süzdü... Bu sessizlik ürküttü onu. Yarýnki günün hayýr getirmesini, serden uzaklaþtýrmasýný dileyerek uykuya verdi kendini. Nidacý salmýþtý üç gün boyunca çarþýlara pazarlara. Yapýlacak köþkün ustalarý sonra sonra birikmiþ, seçim yapýlýp iþe baþlanmýþtý. Þirin’in bir ayaðý orada, köþkün adým adým kurulmasýndaydý... Yan odada, kardeþinin iniltilerini ne duydu ne de iþitti. Þirin, sonsuz bir acýya gömülmüþ, yaþadýðý anýn varlýðýný unutmuþtu. Rüyalardan rüyalara salýnmýþtý... O narin bedeni arada bir sarsýlýyor, yüzüne yayýlan gülümseme yerini bazen kaygýya býrakýyordu. Fýrtýnalý, bilinmez bir yolculuða çýkmanýn rüyasý çýkakalmýþtý böylece… Uyanýnca bunu bir sýr gibi saklýsýnda tutup hayra yormaya verecekti kendini günlerce Þirin. Þirin için yapýlan sarayýn Mehmene Banu ve Þirin tarafýndan ziyaret edildiði bölüm: Gözleri ýþýl ýþýldý Mehmene Banu’nun. Þirin ise köþke adým atar atmaz þakýmaya, ablasýna sarýlýp övgüleyici sözler etmeye baþlamýþtý. Mimarbaþý ile Behzad Usta kapýda karþýlamýþlardý onlarý. “Ýþi kolayladýk sultaným. Temizlik bitti, nakýþ iþleri yapýlýyor... Tavanlar, pencere, kapý pervaz yanlarý, salon alýnlýklarý bir bir nakþediliyor.” Köþkü gezmeye en üstten baþlamak istediler. Aydýnlýk bir gündü. Dört yaný açýktý köþkün, ýþýk aðýntýsý içerisini renk alaþýmýna çevirmiþti. Bunda Behzat Usta’nýn renklerinin, Ferhat’ýn çizgilerinin payý vardý. Tavana yakýn kurulan tezgâhýn baþýnda son rütuþlarýný yapýyordu. Çizdiði laleler, goncalar, ebemgümecileri, harladýðý yonca yapraklarý, bunlarýn ince uzun kývrýmlarý... Birer su taþý gibi birbirine eklenerek akan nakýþlara bakmaya can deðmiyor, göz sakýnýyordu kendini... Mehmene Banu’nun gözleri aradýðýný bulmuþtu. Anlatýlanlarý dinlediði yoktu... Ferhat’ý izlemeye koyulmuþtu. Onun hiç istifini bozmadan çalýþmasý, eðilip kalkarken, fýrçasýný silerken, boya kutusuna banýp ucunu inceltirken elindeki bezi kullanmasýna kadar herbir hareketini pür dikkat izliyordu. Gelenlerin farkýnda olmayan Ferhat, Behzat Usta’nýn uyarýsýyla yüzünü aþaðý döndürdü, utancýndan kýpkýrmýzý kesilmiþti. Derlenip toplanýp sarýldýðý kementten akarcasýna aþaðý inip selama durmuþtu ki... Ýþte olan da olmuþtu o an. Gözlerini tavana dikmiþ yaptýðý nakýþlarý seyre dalan Þirin’in yüzünün parýltýsýndaydý gözleri... Alamamýþtý kendini ondan. “Ferhat Usta... Ferhat Usta, bu ne yaman hünerdir ki kardeþim Þirin’i tutsak aldý nakýþlarýnýz, gidip gele gele, sizden söz ede ede bir hâl oldu...” sözleri Mehmene Banu’nun, Ferhat’ýn yüzünü ondan yana dönmesine neden olmuþtu. Mehmene Banu’nun yanaklarý al aldý. Yüzündeki tül bu hâlini göstermese de bedeni titriyordu. Gülendam Hatun’un elini tutmasa düþecek gibiydi. Gözlerini tavandan alýp yüzünü Ferhat’a dönen Þirin, kendine asýlý kalan iki iri siyah üzüm tanesi gözle karþýlaþtý. Daha bakýþlarý bakýþlarýna deðmeden, Ferhat yýkýlýp kaldý. Ýleri atlayan Behzat Usta, “Gece sabaha kadar tavandaki iþleri bitireceðim diye çalýþtý durdu, þimdi de takatsiz kaldý Sultaným.” diyerek Ferhat’ý yýðýldýðý yerden kucaklayýp kaldýrarak benim yeni bahçede açtýðým çardaða getirdi. Ýþte Ferhat’ýn Þirin’e gönlü burada düþtü... Yüzünün parýltýsý, gözlerinin ýþýðý, zülüflerinin destelenmiþ hâli hiç gitmedi gözünün önünden. 45 O gün paydos edilen iþe ertesi sabah erkence koyuldu. Bu kez, Þirin’in odasýnýn nakýþlarýndan baþlamaya kararlýydý. Bu kez kalýplara çizmiyor, fýrça ile koyuluyordu hemen iþe... Çizgileri deðiþmiþ, þekiller biçimden biçime girmiþti. Göze, kaþa, saça, dudaklara, endama, ellere, kirpiklere akýp giden çizgiler yaratmýþtý. Bu iþe Behzat Usta da þaþmýþ ama söz etmemiþti. Öyle bezeli, öyle zarifti ki çizgileri, edemezdi de. Ama onlardan çýkarmýþtý Ferhat’ýn neyi anlatmak, suret etmek istediðini. Kaçýn kurasýydý Behzat Usta. Yâren Hatun için az mý renk dökmüþtü. Orada her bir çizgide saklý duran Þirin’e bakmadan alamamýþtý kendini Behzat Usta... Güzele baka baka renklerin simyacýsý kesilmiþti... Ferhat ile Þirin’in kaçtýðý haberi alýnýnca Arzen þehri ve Mehmene Banu’nun sarayýnda yaþananlardan bir bölüm: Ýçi alýp alýp veriyordu Mehmene Banu’nun. Yüzü kararmýþ, gözleri körelecekmiþçesine kýzarmýþ, göz altlarýnda mor halkalar oluþmuþtu. Onu hiç böyle görmemiþti kimse. Huzura getirilen Behram Aða, Servinaz, Rüstem Usta, Þerif, Behzat Usta... dizim dizim dizilmiþlerdi Mehmene Banu’nun karþýsýna... Vezir Ýsfendiyar, yaný baþýnda fýsýr fýsýr konuþuyor, baþýný eðip kulaðýna yanaþarak anlatýyordu. Behram Aða, gözlerini ayýrmýyordu sultandan. O da düþünüyor, “Kendi için seven böyle mi olur? Ne öldürücü ne yaralayýcý bir þey!” diye geçiriyordu içinden... Yýldýzlarýn zamanýný düþünür bir de Behram Aða... Baþý diktir. Neyle suçlanacaðýný beklemektedir. Mehmene Banu, içinin öfkesini yüzüne yansýttýðýndan, her an parlayacak bir alev gibi duran gözleriyle bakar karþýsýndakilere, sonra bakýþsýz bakýþlarla, “Hanginiz suyumu bulandýran, canýmýn aðrýsýný deþip tuz basan... Vezir, tez elden götür bunlarý, iki caný, iki karlý gövdeyi, zindana sal. Iþýðýný kapa zamanlarýnýn, dilim dilim et bedenlerini, tuzlu suya yatýr. Acýnýn ne olduðunu anlasýnlar...” der. Bu sözleri bir gazap yaðmuru gibi yaðar oradakilerin üzerine... Ýsfendiyar, çekip alýr Behram’ý karanlýða. Bir de Selvinaz’ý... Ona eziyet etmeye içi elvermez ama Behram’ý tuzlu sulara salar, bedeninde çizikler açtýrarak... Hüsrev olup biteni duymuþ, aðýrlandýðý Cam Saray’da deli divaneye dönmüþtür. Onu dizginleyen Þapur, bir anlam verememiþtir bu gidiþe. Bir nakkaþla bir sultanýn aþký... “Yani” der içinden, “Gül ile lale deðil, nergisle menekþe de... Esrarlý dil ile baygýn sözün buluþmasý hiç deðil... Zaman deðiþiyor demek... Þaha þah gerekmiyor artýk, devran döndü demeli buna...” Ýçinin sýrrýný dýþa vurmayan Þapur, sözün yolunu açýp Hüsrev Þah’ýn öfkesini dindirmeye çalýþýr. Arzen þehri, bu iki öfkenin ayrý kapýlarýnýn arkasýnda can saðaltýsýnda yatmasýndan habersizdir o gece. Sabah olunca bütün þehir dillenir, “Ferhat ile Þirin bir can olmuþ...” “Kime yâr, kime aðyar...” “Yiðide aþk, þaha bakmak gerek...” “Can siyenci, gözü kör eder...” “Âþýkla maþukun buluþmasý bize kara günler mi yaþatýr...” gibisinden, kaygýlý, elemli, sevinçli sözler ediledurur. Ferhat’ýn Demirdaðý’ndaki hâlini anlatan bölüm: Üç külünk yapmýþtýk Ferhat’a. Üç gürz, üç büyük keski. Çeliktendi üçü de. Üç gece, üç gündüz çalýþýp bir gün ara veriyordu Ferhat. Demirdaðý inliyordu külünk sesinden. Bir dað savaþýna giriþmiþti Ferhat. Daðý kazýyor, taþý yontuyor, biçimden biçime sokuyordu kayalarý. 46 Kendine de bir barýnak yapmýþtý kayalýðýn içinde. Kurtlardan, çakallardan korunmak için bir insan boyunda, yatak geniþliðinde oyuntuda arada bir soluk alýp uyuyordu Ferhat. Ferhat Su Kanalý - Amasya Külüngünün sapý nar aðacýndandý, kendi nakýþlamýþtý. O kayalara inip kalktýkça kopan her parçanýn sesi ovayý alýrdý... Uðultu uðultu üstüne... Dur durak bilmezdi Ferhat. Ceylan sütü içer, geyik eti yer, yaban yemiþleriyle beslenirdi. Daðdaki bilcümle canlýyla dost olmuþ, dillerini anlamýþtý... Onlarla dilleþir, daðý mesken tutmasýnýn nedenini anlatýr dururdu. Arada bir gider daðýn eteðinden bakardýk ona. Yücelerde debelenip dururdu. Derdik ki: “Bu Ferhat’a bu gidiþle dað dayanmaz... Demirdaðý’ný un ufak edip suyu düze indirecek. Ýþte o zaman Ferhat’ýn Þirin’e kavuþtuðu gün olacak... Arzen þehri bayramlýðýný giyecek, pýnarlarýndan pürüpak dað suyu akacak, hayat can bulacak, iki sevdalý can birleþecek...” Kopan her kaya parçasý Ferhad’ý Þirin’e yaklaþtýrýyordu. Külünkle yatýp külünkle kalkýyordu Ferhat... Çelik taþa, taþ çeliðe meydan okuyordu âdeta. Ama Ferhat, dildarýydý aþkýn, tuz buz oluyordu önüne çýkan her sarp kaya... Feridun ANDAÇ Ferhat ile Þirin (Kýsaltýlarak alýnmýþtýr.) 7. “Ferhat ile Þirin” hikâyesindeki anlatýcýlarý belirleyerek bu anlatýcýlarýn özelliklerini söyleyiniz. 47 11. ETKÝNLÝK “Ferhat ile Þirin” hikâyesindeki olay örgüsünde anlatýlanlarýn; Gerçek hayatla iliþkisini, Okuyucuda veya dinleyicide estetik duygu uyandýrýp uyandýrmadýðýný tartýþarak belirleyiniz. 12. ETKÝNLÝK “Ferhat ile Þirin” hikâyesindeki zaman ve mekâný, daha önce okuduðunuz “Sedef Bacý” masalý ve “Kamyon” hikâyesindeki zaman ve mekân ile karþýlaþtýrarak bunlarýn benzerlik ve farklýlýklarýný aþaðýdaki tabloya yazýnýz. Zaman Mekân Kamyon Ferhat ile Þirin Farklýlýklar Benzerlikler Farklýlýklar Benzerlikler Sedef Bacý Tablodan hareketle halk hikâyelerinde zaman ve mekânýn özelliklerini belirleyiniz. Hikâyede anlatýlan zamanýn iz düþümünün kronolojik zaman çizgisi üzerinde gösterilip gösterilemeyeceðini tartýþarak belirleyiniz. Hikâye zamanýnda deðiþiklik olup olmadýðýný belirleyerek bunun olay örgüsü ile iliþkisini belirtiniz. 13. ETKÝNLÝK “Ferhat ile Þirin” hikâyesinin kahramanlarýný belirleyiniz. Bu kahramanlarýn görünüþ, tavýr, hareket ve eylemlerinin gerçeklikle ilgisini deðerlendiriniz. 14. ETKÝNLÝK “Ferhat ile Þirin” hikâyesinin temasýný bulunuz. Bulduðunuz temanýn, halk hikâyesinin ait olduðu dönemin zihniyeti hakkýnda hangi ipuçlarýný verdiðini söyleyiniz. 8. “Ferhat ile Þirin” adlý halk hikâyesinin bir sanat metni olmasýný saðlayan özellikler nelerdir? 48 087956’nýn SIFIRI Fatih taraflarýnda -amca derim- bir uzak akrabam oturur. Hâli vakti yerindedir. Üstelik bir radyosu, küçücük, bebek yastýðý gibi bir kedisi ve on altý, on yedi yaþlarýnda da bir kýzý vardýr: Kumral saçlý, taptaze, kadife tenli, iri, yeþil gözlü, canlý, cana yakýn bir þey. Adý da Ýclâl. Bana gelince ben iþte böyle, yirmi üç yaþýmda, bütün varlýðý ve avuntusu sýk saçlar, saðlam diþler ve kýrmýzýsý bol, kocaman düðümlü kravatý olan, pansiyoner bir týp talebesiyim. Akraba canlýsýyým, bu yüzden de sýk sýk amcamlara taþýnýrým. *** Bu ziyaretlerimden birisinde ve yýlbaþýndan bir hafta kadar önceydi; söz döndü, dolaþtý, þans meselesine geldi. Ben: “Hiç þansým yoktur benim.” dedim. Ýclâl: “Benim de...” dedi. Þanssýzlýðýmýz bize dünyanýn en tatlý þeyini, sitemle karýþýk övünmeyi veriyordu ve bu, tabiatýyla yengeye výz geliyordu. O: “Ne biliyorsunuz? Denediniz mi?” diye sordu ve “Ortaklaþa bir bilet alýn yýlbaþý için.” dedi. Ben, laf olsun diye “Hakkýnýz var.” der demez, Ýclâl’in öbür odaya fýrlayýp yepyeni bir on liralýkla dönmesi bir oldu. Ve biz, daha sonra, amca yatmaya çekilince büyük ikramiye ile neler yapýlabileceðini uzun uzun konuþtuk: Ben, iç hastalýklarý ihtisasýndan ve bir röntgen makinesinden söz ediyordum; Ýclâl ise küçük bir bahçe, üç oda, bir mutfak, hava gazý ve banyodan dem vuruyordu. Ne tatlý þey! *** Ama bunun için bir on lira da benim katmam gerekti. Oysa ayýn bilmem þu kadarýydý, kýrmýzý renkli havale kâðýdýnýn gelmesine daha uzun, upuzun günler vardý ve zavallý pansiyoner talebe için aþçý borca iþliyordu. On lirayý nereden bulmalý? Borç arkadaþtan alýnýr ama gel gör ki arkadaþlarýn en kabadayýsý, kahvemizin garsonuna takmaya baþlamamýþ olan! Adam sende, diyorum. Bu derde daha çok katlanmakta... ve yoktan yere artýrmakta ne mana var? Alýrým bir yarým bilet ve “Ýþte senin payýn.” diye, veririm iki yüz elli bin lirayý, olur biter. Hem bu iþi hemen, yarýn yapmalý; Ýclâlciðin yepyeni ve cana yakýn on lirasýna, sevgiliden gelen ilk resme bakar gibi bakýp bakýp da içimin eridiði yetmezmiþ gibi, bir de bu sýkýntýyý artýrmakta ne mana var sanki? Ertesi günü hemen bir yarým bilet alýnacaktý ama... Ayýn yirmi dokuzu demeden, o yepyeni, o sevgiliden gelen ilk resme benzeyen on liralýk da birtakým hesaplar ve umutlarla gitti. Bunlarla beraber ben hâlâ avutabiliyordum kendimi: Þimdi artýk, kýrmýzý renkli havale kâðýdý gelene kadar amcalara gidilmeyecek, sonra da Ýclâlciðe; “Biletimize amorti çýktý, al on lira.” diye sýrýtýlacak! Tut ki borç almýþým! Ama benim kalleþ, benim gaddar þansým bu kadarcýk dürüstlüðe olsun imkân býrakýr mý? Yýlýn son günü pis ve uðursuz bir havada Bayezid Meydaný’nda, havuzun etrafýnda, bir arkadaþla, bomboþ ceplerle ve ezik ve yenik ve toplum tarafýndan horlanmýþ dolaþýrken bilime, politikaya, sanata, hele hele paraya yani ekonomik kaderlere dair felsefeler yürütürken bu þans bende iken baþka ne olsun? Ýclâl’le ve annesiyle burun buruna geliverdik. Çarþýdan dönüyorlarmýþ. Þey almýþlar... Sonra þey de almýþlar... Niçin onlara uðramýyormuþum ve “Biletimizin numarasý kaç?” Hey ya Rabb’i! Beride bilime dair, politikaya dair, sanata dair, alýn yazýsýna dair bunca muamma durup dururken baþka bir þey kalmadý da biletimizin numarasý mý dert oldu? Salladým bir rakam: 49 “87956” Ve Ýclâl, söylediðim numarayý, önemle, saygýyla, ciddiyetle yazdý, sonra da bu iþin bana verdiði azap yetmezmiþ gibi: “Hadi bize gidelim; çekiliþi radyodan dinleriz, deðil mi anne?” dedi. Artýk annesi de ýsrar ediyordu. Ben son bir umutla, arkadaþýma baktým. Ama nerede? O budala, tabii Ýclâl gibi bir kýzýn karþýsýnda olduðu için, diþlerimi gýcýrdatan bir centilmenlikle çekip gitti. Arkasýndan “Hey budala! Beni iþkenceye götürüyorlar; arkadaþlýk bu mudur? Kurtarsana.” diye baðýrmak istiyordum. Baðýramadým elbette. Yolda 87956’nýn her rakamý bir çekiç olmuþ, ta beynimin içine vurup duruyordu: Alýnyazým bu benim iþte, þansým bu. Yüz binlerce sayýnýn içinde, sanki baþkasý yokmuþ gibi 87956 dedirtecek bana tabii! 87956!.. Ne ahenk ne kompozisyon ne mimari! Beþ yüz bin lira buna çýkmayacak da gidip elin budala, þapþal rakamlarýna mý çýkacak? Birdenbire ve can havliyle, Ýclâl’e: “Kaç yazdýn numarayý?” diye soruyorum. O çoktan ezberlemiþ bile: “87956.” “Yanlýþ.” diyorum. “Neden? Sen öyle demedin mi?” “Hayýr.” “Aaa... Vallahi 87956 dedin. Hâlâ kulaðýmda...” Haklý kýzcaðýz; unutulur mu hiç? Bir mýsra gibi ahenkli lanet! Ama ne olursa olsun diretmek, bu korkunç surette çekici rakamý deðiþtirmek, sonuna bir on üç, evet, on üç takmak lazým. Boþ ama dirensem “Çýkar da bak bakalým bilete.” diyebilir. Alýn yazýsý deðiþtirilemez ki! *** Evde Ýclâl “Sahi, biletin numarasý 87956 deðil mi?” diye sordu. Artýk her þey výz geliyordu bana: “Yok caným; mahsus söyledim onu, seni kýzdýrayým diye. Elbette 87956. Bundan daha güzel olur mu ki 87956 olmasýn.” dedim. Ve radyo kazanan numaralarý okumaya baþladý: Bin lira, beþ bin lira, on bin lira kazananlar! Arada sýrada kalbim hoplamakla beraber, bu küçük þanslardan korkmuyorum ve eceli bekler gibi, beþ yüz bin lirayý bekliyorum ben: Bana o çarpacak, buna, Ýclâl kadar ben de eminim. Sonunda sýra bizim beþ yüz bin liraya geldi. Spiker bir yýðýn mavaldan sonra: “Evet muhterem dinleyiciler, evet, evet, iþte tarihî an. Þimdi sizlere yýlýn rakamýndan birler hanesini söylüyorum: Altý!..” Ve kimsenin akýl edemeyeceði gevezeliklere devam ediyor: “Þimdi onlar hanesindeki sayýyý, yani sondan bir önceki sayýyý söylüyorum: Beþ! Demek ki beþ yüz bin lirayý alacak biletin sonu 56 oluyor. Elli altý dedim de aklýma geldi: Galatasaray’da bir arkadaþýmýz vardý; 56 Ali. Muzip, zeki, cin gibi bir çocuktu 56 Ali. 56 Ali bir gün...” Þu spiker de aman ne hoþsohbet þey öyle! “Yüzler dokuz! Þimdi biletin sonu 956 etti. Aziz dinleyiciler, inþallah 956 yýlýný da böyle saðlýkla, mutlulukla...” Ýclâl’le göz göze geliyoruz: Yeþil ve tertemiz, taptaze gözlerde üç oda, bir mutfak, banyo dairesi, hava gazý, bahçe, bahçede çamlar, çamlarýn ardýnda masmavi deniz. Off Allah’ým... Ne spiker! “...7956!..” Amca da yenge de hatta kedi bile, þöyle bir doðruldular ve Ýclâl rüyalaþmýþ, Ýclâl ballaþmýþ, bana gülümsüyor: Ev, sonra Abant’a hatta Finlandiya’ya gidilebilir her sene.. 50 Ve spiker... esprili, hoþsohbet, radyofonik spiker, kahrolasý spiker.. Söyle artýk þu sekizi de bitsin bu iþkence! Ama neden onu bekleyecekmiþim sanki? Amca, yenge, kedi, hepsi, her þey výz gelir bana ama Ýclâl’i bir an önce, yarým saniye olsun, önce, kaderi çizilmiþ bir hayat için bir baþka hayat kadar sürükleyici ümitten çekip kurtarmalýyým. Bu ümid þu spikerin gevezelikleri boyunca sürüp büsbütün yýkýcý olmamalý: “Erenköy’deki köþk, çamlar, mavi ufuk, Abant... bunlarýn hepsi laf, hepsi laf” diye baðýrmalýyým. Ama geciktim ve spiker, sekiz’i de söyledi. Bitkin, yýkýlmýþ ve namütenahi melul bir sesle: “Çýktý, deðil mi?” diye inledim. Kime sorduðumu bilmiyordum. Dünya bomboþtu. Bu buz renkli ve sýnýrsýz boþluðun kilometrelerce, kilometrelerce ötesinde, çam aðaçlarýna hatta çamlarýn altýndaki bir çift þezlonga varýncaya kadar belli olan bir köþk görünüyor, baþka hiçbir þey görünmüyordu. Amcam, bir asýr sonra: “Ýnþallah” dedi. Ona boþ gözlerle, aptal aptal baktým. Açýkladý: “Yüz binler rakamý sýfýr çýkarsa...” Birden bire kendime geldim ve: “Çýkmayacak!” diye baðýrdým. Fazla baðýrmýþ olmalýydým; yenge: “Ne oluyorsun öyle?” dedi. Amca da: “Neden?” diye sordu. Hüzünle; “Çünkü” dedim, “Büyü bozuldu.” Üçü birden; “Ne büyüsü?” dediler. Ayný derin üzüntü ile: “Kedi” dedim, “Kedi minderden kalktý ve kapýya doðru gitti.” Gülümsemeye bile vakit bulamadýlar ve spikerlerin en sevimlisi son rakamý da söyledi: Bilmem kaçmýþ! Buzlar daðýlmýþtý artýk. Ama Ýclâl bir parça üzgündü. Ve ben, içimdeki ferahlýktan hiç deðilse yarýsýný ona vermeden yapamazdým. Bir hamlede yanýna gittim; iradeye dair, çalýþmaya ve hak etmeye dair bir uzun nutuk çektim ve nutkun bal gibi aþk ilaný olduðunu -sonralara doðru- deðil yenge deðil amca hatta Ýclâl bile hatta hatta ben bile anladým. Tarýk BUÐRA Türk Edebiyatýndan Seçme Hikâyeler II 51 15. ETKÝNLÝK “087956’nýn Sýfýrý” hikâyesinde olay, kiþi ve mekân iliþkisinin gerçeklik duygusu uyandýrýp uyandýrmadýðýný belirtiniz. Hikâyedeki çatýþma ve karþýlaþmanýn merak uyandýracak þekilde geliþip geliþmediðini belirtiniz. Hikâyenin beklenmedik bir sonla bitip bitmediðini belirtiniz. Hikâyede mekân-insan bütünleþmesine önem verilip verilmediðini açýklayýnýz. Hikâyede bireysel fantezilerin iþlenip iþlenmediðini söyleyiniz. Doðal çevrenin anlatýlmasýnda gözleme yer verilip verilmediðini belirtiniz. Buradan hareketle Maupassant tarzý hikâyenin özelliklerini maddeler hâlinde yazýnýz. 16. ETKÝNLÝK ”087956’nýn Sýfýrý” hikâyesinde anlatýcý/anlatýcýlarýn kim olduðunu belirleyiniz. Bu anlatýcý/anlatýcýlarýn bakýþ açýsýnýn özelliklerini tablodaki uygun yerlere yazýnýz. Anlatýcýnýn Bakýþ Açýsý Bakýþ Açýsýnýn Özellikleri Hakim (Ýlahî) Anlatýcýnýn Bakýþ Açýsý Kahraman (Ben, I. Þahýs) Anlatýcýnýn Bakýþ Açýsý Gözlemci (III. Þahýs) Anlatýcýnýn Bakýþ Açýsý 9. “087956’nýn Sýfýrý” hikâyesinin temasýný bulunuz. 10. “087956’nýn Sýfýrý” hikâyesinde olay parçalarýnýn mekân ve kiþilerin temayla nasýl bütünleþtiðini açýklayýnýz. 11. Hikâyenin temasýyla hikâyenin yazýldýðý dönem arasýndaki iliþkiyi açýklayýnýz. 12.Hikâye kahramanlarýnýn özelliklerini belirleyerek bu kahramanlarýn gerçeklikle iliþkisini açýklayýnýz. 13. “087956’nýn Sýfýrý” hikâyesinde zamaný belirleyiniz ve bu zamanlarý belirlemenizde size yardýmcý olan ögeleri söyleyiniz. 52 17. ETKÝNLÝK Aþaðýda bir hikâyenin yapý ögelerine ait bazý unsurlar verilmiþtir. Olay Üniversiteyi kazanan kahramanlar kayýt sýrasýnda tanýþmýþlardýr. Okan akademisyen olmak istemektedir. Eren onun kaymakam olmasýný ister. ... Okan (21) Babasý Hasan Bey (57) Ayþe (20) (Babasý ölmüþ.) Kahramanlar Eren (19) Ýnci (19) Güz Dönemi Zaman Olaylar genellikle gündüz yaþanýr. Alibeyköy (Ayþe) Ýstanbul Üniversitesi Merkez Kampüsü Mekân Atatürk Öðrenci Yurdu (Okan) Levent Ataköy (Ýnci) Yukarýdaki plana benzer bir plan yaparak bunu sýnýfa getiriniz. Getirdiðiniz planlardan beðenilenlere uygun Maupassant tarzý hikâyeler yazarak bunlarý sýnýf panosunda sergileyiniz. 53 ÜMÝT FAKÝRÝN EKMEÐÝ O hâlsiz, zayýf kadýn, hiçbir þey ummadan yolun kenarýnda yürüyordu. Baþýndaki çiçekli eþarbý aðarmýþ, rengini atmýþ siyah mantosunun etekleri tarazlanmýþtý. Kýzgýn aðustos güneþinin bütün ýþýðý diklemesine tepesine iniyor, lastik ayakkabýlarýnýn içinde ayaklarý, terden, yorgunluktan karýncalanýyordu. Hiçbir hayale kapýlamazdý. Sað tarafýnda, otlarý sararýp kurumuþ, orasýna burasýna öbek öbek süprüntü, taþ kömür külü dökülmüþ bir çayýrlýk, göz alabildiðine, mezarlýða kadar uzanýyor, çayýrýn orta yerinde sadece, iki sýska at otlamaya çalýþýyordu. Mezarlýðýn servileri o göz alan beyaz aðustos ýþýðýnda kara bir küme hâlindeydi. Þose bitmek tükenmek bilmiyor, boþ boþ uzanýp gidiyordu. Kadýn, bir ara bayýlacak gibi oldu. Aðzýnýn içinde büyüyen diliyle kurumuþ dudaklarýný ýslatarak çevresine bakýndý ve yolun karþý tarafýndaki tek aðacýn altýna yerleþmiþ olan gezgin þerbetçiyi görerek o tarafa doðru yürüdü. Bir an aklýndan bir þey geçirerek dikildi, sonra vazgeçerek gidip kenara çömeldi, sýrtýný toprak duvara dayayarak yavaþça: “Of anacým!” dedi. Yeþil boyalý araba, donuk donuk parlayan güðümler, güler yüzlü bardaklar, sulanan gölge yerler, insanýn içini biraz olsun açýyordu. Yaþlýca bir adam olan þerbetçi, arkalýksýz, alçak bir iskemleye oturmuþ, baþýna bir mendil örterek aðaca dayanmýþ uyukluyordu. Kadýnla hiç ilgilenmedi. Þimdi biri duvarýn, biri aðacýn dibinde karþýlýklý oturuyorlardý. Kadýn, baþ örtüsünü açarak ucuyla yelpazelenmeye baþladý. Otuz, otuz beþ yaþlarýnda, kara kuru, çukur çukur ela gözleri olan bir kadýndý. Havada sýcak, aðýr bir sessizlik vardý. Þerbet güðümlerinin çevresinde bir iki sinek fýrýl fýrýl dönüyor, þoseden hýzla otomobiller geçiyordu. Kadýn bir ara gözlerini kýrpýþtýrdý. Çevresindeki her þey, uyuklayan þerbetçi, beyaz parlak þose, karþýdaki çayýrlýk, sessiz, sýcaktan bitik bir hâlde ondan uzaklaþýyormuþ gibi oluyordu. Baþýný duvara dayadý ve içi geçti. Biraz sonra, gözlerini araladýðý zaman, þerbetçinin bakýþlarýyla karþýlaþtý. Bir, on on beþ dakika uyumuþtu. Þerbetçi, mendilini dazlak kafasýnda gezdirdikten sonra, ona bakýp pufladý: — Ýyice yorulmuþsun. — Ehh! — Bu taraflarda mý oturuyorsun? — Þurada, ilerde, Kýsýklý’da. — Ýstanbullusun galiba? — Üsküdarlý. — Yaaa! Ben de Üsküdarlýyým. — Ben çok oldu çýkalý. Gurbet gezdik epeyce. — Kocan ne iþ yapar ki? — Kocamla deðil. Bir sessizlik oldu, sonra kadýn iç geçirerek: — Evlatlýktým senin anlayacaðýn, dedi. Bir zaman sustular. Sonra yine kadýn, kendi kendine konuþuyormuþ gibi devam etti: — Çok iyi insanlardý. Ah... ahh... Görmediðim yer kalmadý sayelerinde. Taa... Kars’a marsa kadar gittik. — Vay! Ýyi. Oralarý çok vahþilik derler ha! Kadýn eliyle belirsiz bir iþaret yaptý ve baþ örtüsünün ucuyla terini kuruladý. Pek düþünceli görünüyor, hafif hafif iki yanýna sallanýyordu. Þerbetçi baþýný çevirerek tükürdü, mendili kafasýnda dolaþtýrdý. Geçen bir taksinin arkasýndan uzun uzun baktý, yine pufladý: Biraz esinti çýksa... 54 Kadýn hiç sesini çýkarmadý. Bir ara göz göze geldiler. Þerbetçi: — Ben seni birine benzetiyorum, dedi. Ama çýkaramadým. Kadýn kayýtsýzca cevap verdi: — Kim bilir? Ýnsan insana benzer. — Evli misin sen? — Evliyim ya tam on dört senedir. — Senin bir derdin var galiba ha? Kadýnýn ela gözleri doluverdi ve sanki bu lafý bekliyormuþ gibi hemen aðlamaya baþladý. Daha sonra, soluk yanaklarý renklenerek arada bir mendilini yüzüne kapayýp iki yanýna sallana sallana aðlayarak þerbetçiye her þeyi anlattý: Önlerinde uzanan þosenin bir baþýnda Numune Hastahanesi, çok uzaklarda, öbür ucunda bir köþk harabesi vardý. Numune Hastahanesi’nde safra kesesinden ameliyat olmuþ, zayýf düþmüþ bir adam yatýyordu. Kadýnýn kocasý, badanacý Hasan, sarý, kývýrcýk saçlý, mavi gözlü, iri yarý olmasýna karþýn, çocuk gibi saf, iyi kalpli bir adamdý. Geyveli. O hastalanmadan önce gül gibi geçiniyorlardý. Öyle üst baþ yapamýyorlardý ama hem kýzý okutuyor hem iyi yiyip içiyorlardý. Kýz da boncuktu. Boncuklarýn mavisi. Sessiz, nazlý, çalýþkan. Daha ilkin üçündeydi ama hep birinci geliyordu. Lakin þimdi iþte iki gündür bir çift beyaz lastik ayakkabý için gözyaþý döküyordu. O yýkýk köþkün, saðlam olan iki odasýndan birinde bunlar, birinde köþkü bekleyen bir yaþlý karý koca oturuyordu iki aydýr odanýn kirasýný verememiþlerdi. Yine iyi insanlardý da ses çýkarmýyor, hâlden anlýyorlardý. Bugün kadýn kocasýný dolaþmaya gitmiþti. Þimdi yalnýz elli kuruþu vardý. Onunla da giderken ekmek alacaktý, kýza da bir kýrmýzý kalem. Ah ne resimler yapardý, ne resimler. Maþallah, görülecek bir þey. Kocasýnýn memleketine kaç kere mektup yazmýþlardý ama... Hasan yattýðý yerde içlenip eriyordu. Çamaþýra, tahtaya gelince yine Allah razý olsun. Fakat artýk hiç takati kalmamýþtý. Kadýn gözlerini sýmsýký kurulayarak sustu ve içini çekti: — Ah, ahh! Yine bir zaman sustular. Þehrin uðultusu, uzaklardan onlara doðru yayýlýyor, hep o iki sinek výzlayýp duruyordu. Þerbetçi düþünceli düþünceli önüne bakýyordu. Ýyi kalpli, babacan bir hâl gelmiþti üzerine. Nihayet “Allah!” deyip kalktý. Elindeki mendili sallayarak sinekleri kovduktan sonra, bir bardaða limonata doldurdu. Bardaklar sýcaktan habersiz neþeli þýngýrdadý. Adam, çinkonun üzerine dökülen limonatayý alýþýk bir hâlle silerek bardaðý kadýna getirdi. Kadýn ansýzýn irkilerek bir þeyden korunmak istiyormuþ gibi kolunu kaldýrdý. Þerbetçi: — Ýç caným, dedi, serinlersin. Hep satacak deðiliz ya. Bu da bizim ikramýmýz. 55 Kadýn gözlerini kapayarak içi yana yana içti ve bardaðý uzattý; — Oh! Allah razý olsun; Allah çoluðunu çocuðunu baðýþlasýn. Þerbetçi de tuttu, çoluk çocuðu anlattý: Büyük kýzý bir çavuþa vermiþlerdi. Ýt hayýrsýz çýkmýþ, kýz karnýnda çocuðu ile dönüp gelmiþti. Þimdi evde erkek terzilerine vatka yapýyordu. Ortanca, terzi yanýna gidiyordu. Küçük daha ilkokuldaydý. Gün görmüþ, helal süt emmiþ bir karýsý vardý. Ýþte geçinip gidiyorlardý þunun þurasýnda. Þerbetçi bir baba tutumuyla: — Ne yapacaksýn kýzým, dedi. Kul çilesin çekmek gerek. Ehh!.. Allah’a þükür. Senin de kocan iyileþir inþallah. Bizim bir dayýoðlu vardýr; Üsküdarlý Rasim’in damadý olur. O da bu safra kesesinden ameliyat oldu, bir þeyi kalmadý. Daha kötü ne hastalýklar var. Yine þükür, ha? — Þükür Rabb’ime! — Þöyle okullarda falan bir hademelik mademelik bulamadýn mý? — Nerde... Kimseleri tanýmýyorum ki zaten. Þerbetçi bir zaman düþündü, sonra: — Bize bitiþik oturur, bir avukat Asým Bey var, dedi. O bir þey uydurabilir mi bilmem ki? Kadýn, umutsuzca fakat ela gözlerinde garip bir ýþýkla öne doðru eðildi: — Sahi mi? Bir þey olur mu dersin? — Eee... Bilinmez. Kul kula sebep derler. Ben akþama ona bir danýþayým. Kadýn heyecanlanarak doðruldu: — Aman gözünü seveyim, senin de çoluðun çocuðun var. Oh kardeþim, bir danýþýver bakalým. Ah Allah’ým sen bilirsin... Yeniden aðlamaya baþladý. Þerbetçi kalkýp elindeki bardaðý yýkadý, yerine koydu. Bir sigara yaktýktan sonra: — Aðlama, aðlama, dedi. Allah büyüktür. Sen yarýn bir uðra buraya bakalým, belki bir þey uydururuz. Olmazsa öðrenir, sen de vatka yaparsýn, benim büyük gibi. Yahut... Kadýn pencerenin önüne oturmuþ, ay ýþýðýnda tenha mezarlýk yollarýný seyrediyor ve bir yandan aðlayýp bir yandan dua ediyordu. Þerbetçiden sevinç içinde ayrýlmýþ, yolda “pek kara bir günümüz olursa” diye koynunda sakladýðý iki buçukluðu bozdurmuþ, günlerdir kursaðýna doðru dürüst bir þey gitmeyen o maviþ Semahatçiði, o küçücük kýzý için, kömür, pirinç, salata, yað almýþtý. O hýzla eve gelmiþ, odanýn harap tahtalarýný gýcýr gýcýr silmiþ, eski konsolun çatlak aynasýný parlatmýþ, toz içindeki koca taþlýða kova kova sularý devirip sýkýca süpürgelemiþ, bahçeyi sulamýþtý. Mangalda pilav suyu kaynarken, serin taþlýktan annesinin takunyalarýnýn sesi gelirken, Semahatcýk da heveslenmiþti. Elini yüzünü ve zayýf bacaklarýný sabunlamýþ, kuyu sularýný þakýr þakýr dökmüþ, sonra iskemlenin üzerine çýkarak konsolun aynasýnda sarý saçlarýný taramýþtý. Annesi ona neler anlatmýþtý: Babasý iyiymiþ, yakýnda çýkacakmýþ... Gelecek hafta, inþallah paralarý olacaktý, tramvaya binip babasýna beraber gideceklerdi. Annesi “Semahat” cýðýna artýk hep pilav piþirecekti. Bir gün de pirzola yapacaklardý. Annesi ona beyaz lastik ayakkabý da alacaktý, beyaz kýsa çorap da. Hatta o küçücük aklýyla kendi kendine: “Belkileyim bayramda taftadan kurdele bilem alýrýz.” diyordu. Kadýn, serin tahtalarýn üzerine serdiði yatakta yanaðýný avcuna dayamýþ uyuyan küçük kýzýna bakarak yeniden bir aðlama tutturdu. Çenesi titriyor, yaþlar ay ýþýðýnda parlayarak dökülüyor, o iki yanýna sallanarak yakarýyordu: “Sen bilirsin ya Rabb’im, sen bilirsin Allah’ým, sana inandým, sana güvendim Allah’ým, sen büyüksün Allah’ým.” Ve düþünüyordu: Avukat Asým Bey mutlaka bir iþ bulurdu caným. Koca avukat. Olmazsa hakikat vatka yapardý. Yahut da... Sonra aðlaya aðlaya zayýf kollarýný ve yüzünü pencereden görünen o yýldýzlý gökyüzüne kaldýrýyordu: “Sen bilirsin Allah’ým, sen bilirsin Allah’ým...” Nezihe MERÝÇ Türk Edebiyatýndan Seçme Hikâyeler II 56 18. ETKÝNLÝK “087956’nýn Sýfýrý” ile “Ümit Fakirin Ekmeði” hikâyelerini tabloda belirtilen yapý ögelerine göre karþýlaþtýrýnýz. Yapý Ögeleri 087956’nýn Sýfýrý Ümit Fakirin Ekmeði Olay Örgüsü Kiþiler Zaman Mekân “Ümit Fakirin Ekmeði” hikâyesinin hayatýn doðal akýþý içerisinden bir kesit olup olmadýðýný belirleyiniz. Kahramanlar arasýndaki karþýlaþma ve çatýþmalarýn mý yoksa belli bir zaman diliminde hayatýn doðallýðý içinde insanlarýn davranýþlarý, birbiriyle iliþkileri, bazý olay, düþünce ve tasarýlar karþýsýnda gösterdikleri tepkilerin mi anlatýldýðýný açýklayýnýz. Yukarýdaki karþýlaþtýrmadan ve sorulara verdiðiniz cevaplardan hareketle Çehov tarzý hikâyenin özelliklerini söyleyiniz. 14. “Ümit Fakirin Ekmeði” hikâyesindeki anlatýcýyý ve anlatýcýnýn bakýþ açýsýnýn özelliklerini söyleyiniz. 15. “Ümit Fakirin Ekmeði” hikâyesinin temasýný bularak hikâyedeki olay parçalarýnýn mekân ve kiþilerle ilgili kýsýmlarýnýn bu tema etrafýnda nasýl bütünleþtiðini açýklayýnýz. 19. ETKÝNLÝK “Ümit Fakirin Ekmeði” hikâyesinin yazýldýðý dönemin özelliklerini hikâyeden hareketle belirleyiniz. Belirlediðiniz dönem özelliklerinin temayla iliþkisini açýklayýnýz. 20. ETKÝNLÝK “Ümit Fakirin Ekmeði” hikâyesindeki kahramanlarý ve bu kahramanlarýn özelliklerini belirleyiniz. Bu kahramanlarýn, gerçeklikle iliþkisini açýklayýnýz. 21. ETKÝNLÝK “087956’nýn Sýfýrý” adlý hikâyede isim, sýfat, zamir, zarf, edat ve baðlaç örnekleri bulunuz. Bulduðunuz bu kelimeleri yapýlarýna göre gruplandýrýnýz. 57 22. ETKÝNLÝK Günlük hayatýnýzýn bir anýný anlatan durum hikâyesi yazýnýz. Yazdýðýnýz bu hikâyeleri sýnýfta okuyunuz. Okunan bu hikâyeler hakkýndaki düþüncelerinizi ifade ediniz. ODALARDAN BÝRÝ Fenerin ýþýðý yolun üstüne bir daha düþtü; Suat uzaklaþmýþ bile, tek balýðýný sallýyor elinde. Ýstasyona 7 dakikada, evine 10 dakikada varýr. Döndüm. Denize inen yolun baþýnda ýþýðýn sandalý aydýnlatmasýný bekliyorum. Sandal kýrpýntýlý ýþýðýn içindeyken atýyorum balýðý. Küt, kof, katýlmýþ katýlýðýnýn sesi geliyor. Eve gitmek uzun sürer. En azýndan 15 dakika, üþeniyorum. Usanç geldi bu yoldan.Babam kýzmýþ, kapýnýn sürgüsünü gene sürdürmüþtür anneme. Otele gitsem. Ömrümde giremedim, gýcýrtýlý, esnedi esneyecek gibi duran kapýsýndan içeri. Yýllardýr da geçerim önünden. Ne zaman gelecektim sanki. Yataðýmý, evimi severdim þimdiye kadar; oda demeli, oda demek daha doðru olur. Odamý, yalnýz odamý severdim. Ondan da soðuttular sanki beni. Garip olacak, kýlýðým da pek uygunsuz, aldýrma. Kapý sürgülü olsa bile bodrum penceresinden girerdim. O da olurdu. Otel, oteli denemeli. Yeni bir oda görürüm, sýrasý gelmiþken... Param var. Nüfus cüzdaným yanýmda deðil. O gerekli sanýrým. Adama, Sarýkuyumluyum da diyemem, evine gitseydin der, inanmaz da kapýnýn sürgülenmesi hikâyesine, kuþkulanýr, inansa bile bir türlü, otelin önünden geçemem bir daha. En iyisi açýkça yanýma almadým, demek. Balýða çýktýk derim. Laf olsun diye zaten birer balýk çektik Suat’la. O, eli boþ dönmesin diye aldý yanýna. Eve götürür, tel dolabýnýn orta yerine yerleþtirir. Ailece paylaþacak olsalar, bir tadýmlýk bile düþmez herbirine. Bilemedin, kedinin önüne attýrýr büyük haným. Ama balýða çýkan Suat, balýkla dönmüþtür eve, anam bilir niye çýktýðýmý denize. Birþey söylemeyi de Dilâver Hanýmlýðýna yediremez. Balýðý attým zaten. Ölü eti ne yapayým. Otelde gülerlerdi tek balýðý görseler. Hem onlara ne? Gider yatarým. Dertleri künye ise ezbere okurum. Köyün yabancýsý olsam eski mahalledeki oteli bilir miydim sanki? Gideceðim. Amma da çabuk yürümüþüm. Gömlek sýrtýma yapýþýyor. Yývýþýk bir ter sýrtýmýn ortasýndan belime iniyor. Geldim. Eski mahallede oturmadýðýmýza göre adam belki de tanýmaz beni. Neyse ne gireceðim. Birden bütün yýldýzlar dökülüyor. Kapýnýn önü karanlýk; yelle birlik yýldýz kokusunu sokuyorum içeri, farkýndayým. Kapýyý bu sýcakta bile kapalý tutuyorlar. Göksüz içerisi pis kokuyor. Böyle mi kokar oteller? Belli etmemeli ama otele alýþýkmýþým gibi yürümeli. Hasta bir ýþýðýn altýnda duran kâtipten baþkasý yok ortada. Önünde duruyorum. Baþýný kaldýrmadý daha, kitap okuyor. Kapý da gýcýrdadý. Eðiliyorum. “Aþk Sanatý” okuduðu. Bilirim, baþýnda da “metin harici 27 resim” diye bir þeyler yazar. Aþký bir de bana sorsa... Baþýnýn gölgesi önüme doðru uzanmaya baþladý. Pantolonuma bakýyor. Lekelidir, çamurludur -çamurlarýný göremez ama- ýslaktýr belki de. Ona bakýyorum ben. Masaya dayadýðým ellerime bakýyor. Ölü et kokusunu almýþ olabilir. Ellerimde tuzlu suyun yývýþýklýðý, sandal tozunun pütürlülüðü, küreðin kýzdýrdýðý nasýr var. Bilemez o bunlarý. Bakýyor gene de. Ellerimden anlamaya çalýþýyor beni. Salak. Gözleri kemerimde. Gömleðimin yakasý çok açýk. Terliyim de. Göðsü terlemiþ bir adam, bu saatte nereden gelir? Saatine bakýyor. Bir buçuða geliyor. Gözleri yüzümde; gözüme dikili. Gözleri gözlerim gibi yeþil. 58 Yaþlý bir yeþil, aðlamýþ gibi, kýzgýn kuma, kýzgýn denize bakmýþ gibi yahut. Ne istiyorsunuz? deyiverdi gözler, gözlerimin içinde. Ne isteyeceðim? Kýzgýn, baktým yeþile. Oda istiyorum. Yeþil koyulaþtý, daha yukarýlara çýktý. Tuzlu kývýrcýklýðý içindeki saçýma, terini duyabildiðim alnýma doðru. Gene yeþillerin içinden bakýyorum. Tek yataklý mý olsun? dedi. Tek yatak olacaðýný kendi de bilir elbet. Ne yapayým iki yataðý. Kaçýncý katta olsun? diyor. Bütün bunlarý sormasa... Sormak âdet de deðildir herhâlde. Bilmem. Gözlerinin yeþilinden apayrý þeyler bu sorduklarý. Ýkinci katta olacak, diyor sonra. Bir, beþ, on, çabuk bitirsen iþini, kitabýna dönersin, diyesim geliyor. Yeþiller dolaþýyor gene üstümü baþýmý. Nüfus kâðýdýn? diyor. Yok. Sesim çok sert çýktý. Birden gözleri çenesiyle birlikte yukarýya bakýyor. Onsuz olmaz ki diyecek gibi. Sorarsýn söylerim, dedim, yabancýsý deðilim buranýn. Birþey söyleyecek oldu, vazgeçti. Eðdi baþýný. Adýnýz? diyor. Müþfik. Aðýr geliyor yabancýnýn sormasý. Vazgeçesim, çýkýp gidesim tutuyor. Gözümü kaldýrýnca yeþiller gene gözümde. Bekler gibi. Soyadýnýz? diyor bu defa. Yutkunuyorum. Börekçi demeli. Müþfik Börekçi, diyorum. Duraklamýyor bile yazarken. Þaþmadý. Suat Çuhacý da Fikret Ünlü de deseydim þaþmayacaktý. Babanýzýn adý? Reþit, diyorum. Umurumda deðil. Þimdi de nereden geldiniz? diyor. Sarýkumlu olduðumu söylüyorum; bir çýrpýda söyledim her þeyi. Rahat býraksýn artýk. Söyledim, yazdý; söyledim, yazdý. Uzattý kolunu, anahtarlardan birini çividen aldý, verdi. Ýþkence bitmiþ demek. Ýkinci kat merdiveninin karþýsýndaki kapý, dedi. Oda kokuyor. Çarþaf, diþ macunu, uyku kokuyor. Pencereyi açýyorum. Deniz, yýldýzlý deniz doluyor odaya. Bir kedi var bitiþikteki balkonda. Denizin içinden çaðýrýyorum. Baþýný kaldýrýyor, kalkýp geriniyor, oturuyor, çöküyor. Yumulan gözleri görüyorum sanki. Ýçeri çekiliyorum, deniz seyreliyor. Soyunuyorum. Gömleði iskemlenin arkalýðýna geçirdim. Pantolon bir köþede de dursa olur. Daracýk oda, yatak geniþ. Serin çarþafa oturuyorum. Yatmýþ, ýsýtmýþ, kokusunu býrakmýþ gelip geçen. Yataklar çabuk soður. Otelciler her gün insan görürler, tümen tümen insan. Bu yatak da öyle. Yepyeni bir odadayým. Ýlk olarak odamdan baþka yerde yatacaðým. Burasý benim için yepyeni ama aþaðýdaki kâtip için, bir baþkalýk olsun, olabildim mi? Boðuldum gitti öteki kayýtlarýn altýnda. Benden sonra bir baþkasý yazýlýr o deftere. Yeþil gözleri vardý kâtibin. Geceleri denize çýkmayan gözler. Balýðý getirseymiþim, özlem içinde kývranýrdý belki. Gündüz uyur herhâlde. Denize çýkmaz girip yüzse de. Sandalý ýþýktan uzaða çekemez, ister de çekmeyi. Belki. Ýster, belki deðil, ister. Kapanmýþ kalmýþa benziyor gözleri. Bu pencerenin dibine kadar uzanan suyu bile görmez belki. Denize bakan bir odada ilk yatýþým bu. Sýra sýra gelen çarpma sesinde, alýþmadýðým bir sertlik var. Alýþmadýðým. Ýþini gücünü bitirmiþ gibi, çarpýp duruyor çakýllara, kabarýyor, çekiliyor. Kayýkhane sesi gibi dam altýna giren deniz sesi. Bu damýn altýnda ben de varým. Kâtip de var. Su yeþili gözleri var kâtibin, o güneþ görmemiþ, hasta ýþýðýn altýnda o sayrý yüzünde bile parlayabilen su yeþili gözleri var. Bir daha daðýldým. Bunun da gözlerinde bir parçam kaldý. Bundan sonra bunu da hesaba katmalýyým. Beni tanýyanlar arasýnda bu da olacak. Olmaz ama. Unutur o. Benim tanýdýklarým arasýnda bu da olacak. Gelmeseydim keþke, hiç gelmeseydim. Tanýmayýverir, geçerdim. Þimdi o da var. Parçalarýmý toplarken bunun gözlerinde, yeþillerin dibinde kalanýný da bulmak, unutmamak gerekecek. Odanýn parasýný verdim zaten. Erkenden kaçayým yarýn. Elimden gelse de görünmesem ona. Erkenden kaçmalý. Pencereden içeriye dolmuþ denizin, yýldýzlarýn içinde uyuyacaðým. Kâtip “Aþk Sanatý”ný okur þimdi. Iþýðý hiç yakmamýþým, göðün aydýnlýðý yetmiþ. Bir komodin de varmýþ odada. Çarþafýn serinliði duruyor hâlâ. Yatayým artýk. Bilge KARASU Türk Hikâye Antolojisi 23. ETKÝNLÝK “Odalardan Biri” hikâyesini aþaðýdaki cümlelerden hareketle deðerlendiriniz. Hikâyeci gözlemlerden ve olaylardan hareketle bireysel bunalým ve çýkmazlara yönelir. Hikâyecinin kiþiliðiyle hikâye kiþileri, anlatanla-anlatýlan iç içe girmiþtir. Yaþanan ile arzu ve hayal edilen birlikte verilir. Hikâye beklenmedik bir sonla biter. Hikâye kahramaný dýþ dünyayý içinde bulunduðu ruh hâline göre algýlar ve anlatýr. Hikâye kahramaný genellikle düþ dünyasýna sýðýnýr. Bireysel olaný konu alan “Odalardan Biri” tarzýndaki hikâyelerde olay veya olay örgüsünün özelliklerini belirleyiniz. 59 16.“Odalardan Biri” hikâyesinin kahramanlarýný tespit ederek “bireyi birey olarak ele alan hikâyeler”de kiþilerin iþlevlerini ve özelliklerini belirleyiniz. 17. Hikâyenin temasýný bulunuz ve bu temanýn özelliklerini belirleyiniz. 18. “Odalardan Biri” hikâyesinde karþýlaþma ve çatýþmalarýn kahramanýn psikolojisine etkisini belirleyiniz. 19. “Odalardan Biri” hikâyesinden hareketle “bireyi birey olarak ele alan hikâyeler”de mekân-insan iliþkisinin niteliklerini belirleyerek bunlarýn nasýl anlatýldýðýný açýklayýnýz. 20. “Odalardan Biri” hikâyesinde olayýn zamanýný, nasýl anlatýldýðýný, süresini ve özelliklerini açýklayýnýz. 21.“Odalardan Biri” hikâyesinde olay mý yoksa hikâye kahramaný mý merkez alýnmýþtýr? Açýklayýnýz. 22. “Bireyi birey olarak ele alan hikâye”nin özelliklerini maddeler hâlinde yazýnýz. 24. ETKÝNLÝK “Odalardan Biri” hikâyesinde anlatýcýnýn kim olduðunu belirleyiniz. Anlatýcý; olay, insan ve mekâný hangi bakýþ açýsýyla, nasýl anlatmýþtýr? 25. ETKÝNLÝK Aþaðýda verilenlere göre “087956’nýn Sýfýrý”, “Ümit Fakirin Ekmeði” ve “Odalardan Biri” hikâyelerini inceleyiniz. 087956’nýn Sýfýrý Ümit Fakirin Ekmeði Odalardan Biri Olay Mekân Kiþi Zaman Anlatýcýnýn Bakýþ Açýsý Tema Bu tablodan hareketle “bireyi birey olarak ele alan hikâye”nin Maupassant ve Çehov tarzý hikâyeden farkýný söyleyiniz. 60 23. “Odalardan Biri” hikâyesinin temasýndan hareketle hikâyeyi yorumlayýnýz. 24. “Odalardan Biri” hikâyesinde kullanýlan anlatým türlerini belirleyiniz. 26. ETKÝNLÝK “Odalardan Biri” adlý hikâyede anlatým bozukluðu bulunup bulunmadýðýný belirleyiniz. Varsa cümlelerdeki anlatým bozukluðunun sebebini söyleyiniz. Bu cümlelerdeki anlatým bozukluðunu düzeltiniz. 27. ETKÝNLÝK ... O hâlsiz, zayýf kadýn, hiçbir þey ummadan yolun kenarýnda yürüyordu. Baþýndaki çiçekli eþarbý aðarmýþ, rengini atmýþ siyah mantosunun etekleri tarazlanmýþtý. Kýzgýn aðustos güneþinin bütün ýþýðý diklemesine tepesine iniyor, lastik ayakkabýlarýnýn içinde ayaklarý, terden, yorgunluktan karýncalanýyordu. Hiçbir hayale kapýlamazdý. Sað tarafýnda, otlarý sararýp kurumuþ, orasýna burasýna öbek öbek süprüntü, taþ kömür külü dökülmüþ bir çayýrlýk, göz alabildiðine, mezarlýða kadar uzanýyor, çayýrýn orta yerinde sadece, iki sýska at otlamaya çalýþýyordu. Mezarlýðýn servileri o göz alan beyaz aðustos ýþýðýnda kara bir küme hâlindeydi. Þose bitmek tükenmek bilmiyor, boþ boþ uzanýp gidiyordu. Kadýn, bir ara bayýlacak gibi oldu. Aðzýnýn içinde büyüyen diliyle kurumuþ dudaklarýný ýslatarak çevresine bakýndý ve yolun karþý tarafýndaki tek aðacýn altýna yerleþmiþ olan gezgin þerbetçiyi görerek o tarafa doðru yürüdü. Bir an aklýndan bir þey geçirerek dikildi, sonra vazgeçerek gidip kenara çömeldi, sýrtýný toprak duvara dayayarak yavaþça: “Of anacým!” dedi. Yeþil boyalý araba, donuk donuk parlayan güðümler, güler yüzlü bardaklar, sulanan gölge yerler, insanýn içini biraz olsun açýyordu. Yaþlýca bir adam olan þerbetçi, arkalýksýz, alçak bir iskemleye oturmuþ, baþýna bir mendil örterek aðaca dayanmýþ uyukluyordu. Kadýnla hiç ilgilenmedi. Þimdi biri duvarýn, biri aðacýn dibinde karþýlýklý oturuyorlardý. Kadýn, baþörtüsünü açarak ucuyla yelpazelenmeye baþladý. Otuz, otuz beþ yaþlarýnda, kara kuru, çukur çukur ela gözleri olan bir kadýndý. Havada sýcak, aðýr bir sessizlik vardý. Þerbet güðümlerinin çevresinde bir iki sinek fýrýl fýrýl dönüyor, þoseden hýzla otomobiller geçiyordu. ... Nezihe MERÝÇ Yukarýdaki metni “akýcýlýk, duruluk-açýklýk ve yalýnlýk” bakýmýndan deðerlendiriniz. 25. Ýncelediðiniz hikâyelerde dilin aðýrlýklý olarak hangi iþlevde kullanýldýðýný belirleyiniz. 28. ETKÝNLÝK Dar gelirli bir kiþi, diþinden týrnaðýndan arttýrarak biriktirdiði para ile aldýðý arabasýný satmak zorunda kalýr. Arabasýna Ýnternet üzerinden satýþ ilaný verir. Arabaya bir alýcý çýkar. Bu alýcýnýn arabayý görmeden bütün þartlarý kabul etmesi satýcýda þüphe uyandýrýr. Satýcýnýn çatýþmalarýný konu alan bir hikâye yazýnýz. 61 29. ETKÝNLÝK MENDÝL ALTINDA Aðustos. Cuma günü. Sicil Müdürü Cavit Bey, yemekten sonra minderin üstüne uzanmýþ, uyumak istiyor. Ama karasinekler rahat býrakmýyorlar. Köylülerin, duvar diplerine uzanýp yüzlerine birer mendil örterek mýþýl mýþýl uyuduklarý gözünün önüne geldi. Ýmrendi. Uzandý, sandalye üzerinde duran ceketinin cebinden beyaz keten mendilini alýp yüzüne örttü, sýkýntýlý olmasýna aldýrmayarak uyku gelecek diye bekledi. Bu arada da ilkin çocuklarýnýn mektep taksitleri için gönderdiði paranýn makbuzunu nereye koyduðunu düþündü. Sonra, karýsýnýn “Para yetiþtiremiyorum.” diye sýzlanmasýný hatýrladý. “Ben burada aç duracak deðilim ya!” dedi. Maaþlara zam yapýlacak diyorlardý... Müsteþarýn, kendisini sevdiðini düþünüp sevindi. Yanlýþlýkla iþten el çektirilen bir memuru Cavit Bey’in bir sözü ile müsteþar hemen eski iþine göndermiþti. Ya böyle olmayýp da müsteþar dayatsaydý. Bu zavallý adam sefil olurdu. Sonra onun han köþelerinde nasýl sürüneceðini, nasýl borçlanacaðýný, kýlýðýnýn nasýl bozulacaðýný; týraþýnýn nasýl uzayacaðýný birer birer gözünün önüne getirdi. Acýdý. “Ya, müsteþar kabul etmeseydi.” diye düþündü. O zaman, sanki müsteþar dayatmýþ gibi kýzdý. Kendi kendine sordu : “Ne yapardým?” Hemen ceketinin göðsünü ilikledi, arkadaþýna “Ver þu evraký.” dedi, kâðýtlarý aldý, doðru müsteþarýn yanýna. Müsteþar masasýnýn baþýnda kâðýt okuyordu, baþýný kaldýrdý, her gün sorduðu gibi “Hayrola, müdür bey” diye sordu. “Efendim, dedi, açýkta kalan filan efendi için olmaz buyurmuþsunuz... Bu da reva mý, efendim. Bu zavallý nereye gidip derdini anlatsýn? Bu bizim yanlýþýmýz yüzünden iþten el çektirilmiþ. Kendisinin bir günahý var mý? Siz de çoluk çocuk sahibisiniz. Ýnsaf ediniz efendim.” Müsteþar olmuþ olmuþtur, diyor. Bir defa her nasýlsa el çektirilmiþ. Memuriyet hayatýnda böyle þeyler olur. Kendine baþka yerde iþ arasýn...” Sicil müdürü bu haksýzlýða karþý köpürüyor. Müsteþara diyor ki: “Bu iþ aksederse elbette bizim için iyi olmaz.” O, bu sözleri söylerken bütün kalem arkadaþlarý, bütün daire halký da kapýdan dinleseler... Sicil müdürüne ateþ basýyor. Bütün daire, bütün iþitenler onun yiðitliðine, kabadayýlýðýna þaþýp kalýyorlar. Çarþýdan pazardan geçerken herkes arkasýndan gösteriyor... Müsteþar, sicil müdürünün sözlerinden korkuyor, imzasýný bozup sözünü geri alýyor. Sicil müdürü kâðýtlar elinde odadan çýkarken kapýda dinleyenlerin aralýktan kendi odalarýna kaçýþtýklarýný görüyor, aþaðý inip elindeki kayýtlarý muavinin önüne atýyor. Muavin, müsteþarýn silinmiþ imzasýný görünce aðzý açýk kalýyor. Sicil müdürü, muavinin þaþýrdýðýný düþününce beyaz keten mendil altýnda tatlý tatlý güldü. Sonra, iþine yeniden tayin edilen memur haber alýyor, gelip sicil müdürünün ayaklarýna kapanýyor, bu iþ de her yerde duyuluyor. Karýsýnýn kulaðýna kadar da gidiyor. Kadýndan bir mektup; “Orada bu kadar iþler yapýyorsun da bize para göndermiyorsun!” Artýk kýzýyor. Bu kadar da olmaz... Hemen o da bir mektup döþeniyor. Aradan biraz geçince bilmem nerenin ikinci müntehiplerinden bir mektup: “Mebus seçeceðiz, kabul buyurunuz.” Mazbatasý Meclisten geçince bir gün daireye geliyor, bütün arkadaþlarý tebrik ediyorlar; müsteþar oda kapýsýndan karþýlýyor, pantolonunun arka cebinden altýn tabakasýný çýkarýp cýgara veriyor... Meclise girince ilk iþ, memur maaþlarýnýn arttýrýlmasýna dair bir teklif... Sicil müdürü, terden, heyecandan boðulacaktý. Mendili yüzünden çekip fýrladý. Yüzü kýzarmýþ, gözleri dönmüþ, saçlarý dikilmiþ, köþeye oturdu. “Bu mendil altýnda da nasýl uyurlar.” diye düþündü, sonra da tekmesiyle odanýn döþemesini teperek: — Meryem, bir kahve piþir, diye hizmetçisine baðýrdý. Memduh Þevket ESENDAL 62 “Mendil Altýnda” hikâyesini “Hikâye Ýnceleme Þemasý”nda verilenlere göre inceleyiniz. Hikâye Ýnceleme Þemasý Serim Bölümü Kahramanlarýn lanmasý Düðüm Bölümü taným- Mekânýn tanýmlanmasý Sorun karmaþýklaþýr. Sorun çözülür. Engeller ortaya çýkar. Sonuç ortaya konur. Sorunun tanýmlanmasý Kahramanlar hakkýnda geniþ bilgi verilir. Okuyucunun güdülenmesi Okuyucu iliþki kurar. Çatýþma Türleri Kahraman ile tabiat arasýnda Toplumla kahraman arasýnda Kahramanlar arasýnda Kahramanýn kendi içinde Çözüm Bölümü kahramanla Mekân Kahramanlar Zaman Ýç Mekân - Oda - Salon Zaman (Gece-gündüz) Zaman - Geçmiþ - Þimdiki - Gelecek Kozmik Zaman Dýþ Mekân - Sokak - Mahalle - Köy - Şehir Görünüþ - Fiziki görünüþ - Ruhi görünüþ Hareket tarzý Konuþma tarzý Düþünce tarzý Anlatýcýnýn Bakýþ Açýsý Tema Anlatýcýnýn Ýfade Tarzý Hakim (Ýlahî) anlatýcýnýn bakýþ açýsý Açýk olarak ifade edilmiþ Gösterme Kahraman (ben) anlatýcýnýn bakýþ açýsý Ýma edilmiþ Tasvir Anlatma Gözlemci (üçüncü þahýs) anlatýcýnýn bakýþ açýsý 30. ETKÝNLÝK Türk ve dünya edebiyatýnda hikâye türünün önemli temsilcileri ve bunlarýn eserleriyle ilgili bir sunum yapýnýz. 63 1. Aþaðýda verilen cümlelerdeki boþluklarý uygun þekilde doldurunuz. Gizli bir kamera titizliðiyle her þeyi gözleyen ve olduðu gibi yansýtan anlatýcýnýn bakýþ açýsýna ……………………………….. denir. ……………………………….. yaþamdan bir kesit sunan ya da belli bir insanlýk durumunu belli bir ortam içinde anlatan hikâyelerdir. Ýlkin kara bir yel esti günlerce. Hafifi önüne kattý, güçsüzü yere yýktý. Ardýndan ince, sonra kalýn yollarý sildi kar. Bedrana, dizlerini örten yorganý kaldýrdý. Tandýr ateþini eþeledi. Yorgundu ateþ. Ben yatacaðým, dedi Tandýra ateþ bas, dedi. Bu gece o mesele çözümlenecek. Bedrana korktu. Þekeri suya düþmüþ gibi aceleciliðine yöneldi. Viþ, dedi. Ne meseleymiþ? He… Gözünün yaðýna kurban olduðum, gene indirdin kaldýrma. Baþý önüne düþtü Bedrana’nýn. Yüzü sarardý. Korkudan yüreði pýr pýr etti. Yukarýdaki parçada ……………………………….. tarzý hikâyenin özellikleri aðýr basmaktadýr. Ömer Seyfettin, Türk edebiyatýnda …………………………… tarzý hikâyenin temsilcisidir. 2. Aþaðýda verilen cümleleri doðru-yanlýþ durumlarýna göre iþaretleyiniz. Hikâyede olayýn ortaya çýkmasý için kiþilerin bulunmasý yeterlidir. (D) (Y) Hikâyede olay, temayý beraberinde getirir ve olayýn ortaya çýkmasý için kiþilerin karþýlaþmasý veya çatýþmasý gerekir. (D) (Y) Olay, hikâyede yer alan kiþi ve kiþilerin; kendisiyle, birbirleriyle, yakýn veya uzak çevresiyle yaþadýðý çatýþmalarýn soruna dönüþmesidir. (D) (Y) Farklý türde hikâyelerin ortaya çýkmasý; anlatýcý ile anlatýlan arasýndaki iliþki, tema çevresinde yapýcý ögelerin düzenlenmesi ve bu ögelerin birbiriyle iliþkisinden kaynaklanýr. (D) (Y) Olayýn ortaya çýkmasý için kiþilere, zamana ve mekâna ihtiyaç yoktur. (D) (Y) Bir hikâyedeki karþýlaþma ve çatýþma bize temayý verir. (D) (Y) 3. Durum hikâyesinin Batý edebiyatýndaki temsilcisi aþaðýdakilerden hangisidir? A) Guy de Maupassant (Guy dö Mopasan) B) Anton Çehov C) Gustave Flaubert (Gustav Flober) D) Edgar Allen Poe (Edgýr Elýn Po) E) Alphonse Daudet (Alfons Dode) 64 4. Aþaðýdaki cümlelerin hangisinde, yüklem eksikliðinden kaynaklanan bir anlatým bozukluðu vardýr? A) Ne ektin ki onu biçesin? B) Ne sen bana yaz ne de ben sana. C) Ben ne alandan ne de satandan yanayým. D) Ne kattýn turþuma ne katayým aþýna? E) Ne baðda üzümüm var ne de çakaldan korkum. 5. Bu konuda inkâr edilemez ve yadsýnamaz bir gerçek vardýr. Bu cümledeki anlatým bozukluðunun nedeni, aþaðýdakilerden hangisidir? A) Özne eksikliði B) Nesne eksikliði C) Gereksiz sözcük kullanýmý D) Tamlayan ekinin kullanýlmamasý E) Özne-yüklem uyuþmazlýðý 6. Aþaðýdaki cümlelerin hangisinde anlatým bozukluðu vardýr? A) Popüler kültür, bir siyasal kurguyla bitiþiktir, edebiyat ise kurguyla sürekli çatýþma hâlindedir. B) Popüler kültür, hep muhalif bir öze sahip olan edebiyatý, bitiþik olduðu siyasal kurguya indirmek amacýndadýr. C) Popülerlik ve edebiyat kavramlarýný yan yana getirerek bir taným yapmanýn sakýncalý olduðunu düþünüyorum. D) Zannediyorum ki gençlerimizin klasik eserlere olan ilgisizliðini yeni eserlerin reklam ve tanýtýmlarýyla açýklamak sanýrým haksýzlýk olur. E) Gerçek sanat eseri bizi düþünmeye, soru sormaya, sorgulamaya yönlendirir; gerçeðin tek olmadýðýný gösterir. 7. Futbol da bir oyundur. Aklýn ve hissin, gençliðin ve zindeliðin bir dansý gibidir o. Dayanýþmanýn ve yardýmlaþmanýn bir sonucu olarak birlikte oynamanýn, birlikte istemenin, birlikte çabalamanýn, birlikte yenmenin, yenilmenin, sevinmenin ve üzülmenin ifadesidir. Çeviklik, yaratýcýlýk, sevgi, öngörü, yerinde ve zamanýnda davranma gibi özellikler gerektirir. Bütün bunlarda, bedenin akýlla ve sezgi gücü ile iþ birliði söz konusudur. Bu özelliði ile bedenin, aklýn ve saðduyunun bir oyunudur. Bu parçanýn anlatýmýnda aþaðýdakilerden hangilerine baþvurulmuþtur? A) Açýklama - Tanýmlama B) Tartýþma - Örneklendirme D) Açýklama - Tartýþma C) Betimleme - Tanýmlama E) Betimleme - Örneklendirme 65 8. Yeþil gözlü kýzýn hýçkýrýklarý Sýzýyor kapý aralýðýndan Yukarýdaki dizelerde kullanýlan sýfatýn özdeþi bir kullaným aþaðýdakilerin hangisinde kullanýlmýþtýr? A) Kulaðý küpeli keçi, hepsinden fazla süt verir. B) Kýzcaðýz, kulpu kýrýk testiyi taþýmakta zorlanýyordu C) Evi taþýmak için kasasý geniþ araba lazým. D) Cemil Meriç, kalemi kývrak bir yazardýr. E) Tatilini geniþ bahçeli bir evde geçiriyor. 9. Aþaðýdaki cümlelerin hangisinde fiili, durum yönüyle belirten bir kelime kullanýlmýþtýr? A) Kâðýtlarý dikkatlice gözden geçirdi. B) O, yarýn arkadaþýný arayacak. C) Derdini kimseye anlatamýyor. D) Baþý böyle þeylerle hoþ deðil. E) Bu þiirleri geçen yýl yazdým. 10. Aþaðýdakilerden hangisi Ömer Seyfettin’in hikâyelerinden biri deðildir? A) Bomba B) Lüzumsuz Adam D) Beyaz Lale C) Kaþaðý E) Perili Köþk 66 1. “Hayatýmý yazsam roman olur.” sözüyle ilgili düþüncelerinizi söyleyiniz. 1. ETKÝNLÝK “Aþk-ý Memnu, Handan, Kiralýk Konak, Kuyucaklý Yusuf, Yalnýzýz, Dokuzuncu Hariciye Koðuþu, Ýnce Memed, Saatleri Ayarlama Enstitüsü, Küçük Aða, Devlet Ana, Osmancýk, Bereketli Topraklar Üzerinde, Sinekli Bakkal, Aðrý Daðý Efsanesi, Bugünün Saraylýsý, Çalýkuþu, Bir Düðün Gecesi, Kilit, Küçük Dünyalar, Ayaþlý ile Kiracýlarý, Sessiz Ev, Bir Bilim Adamýnýn Romaný, Gün Olur Asra Bedel, Toprak Ana, Notre Dame’ýn Kamburu, Madame Bovary, Suç ve Ceza, Goriot Baba” romanlarýndan en az üçünü okuyunuz. 2. ETKÝNLÝK Edebî akýmlarla ilgili araþtýrma yapýnýz (16. etkinliðe yöneliktir.). 3. ETKÝNLÝK Halide Edip Adývar’ýn “Ateþten Gömlek” adlý romanýný okuyunuz (26. etkinliðe yöneliktir.). 4. ETKÝNLÝK Türk ve dünya edebiyatýnda roman türünün tarihsel geliþimini, önemli temsilcilerini ve bu temsilcilerin eserlerini araþtýrýnýz (27. etkinliðe yöneliktir.). Okul dýþý etkinlikler ön hazýrlýk gerektirmektedir. 67 5. ETKÝNLÝK “Hazýrlýk”ta verilen romanlardan en az üç öðrencinin ortak olarak okuduðu üç roman sýnýfta anlatýlýr. Sýnýfta anlatýlan bu romanlar karþýlaþtýrýlýr, bunlarýn benzer ve farklý yönleri belirlenir. 6. ETKÝNLÝK , ðu n klu l’u . cu ku si ço an e n av nm y’ý S vle na ile e e lga ay ý v To n s lga ma To nýþ ta ca II. Dünya Savaþý’nýn sona ermesi ve askerlerin köye dönüþü çevresinde yaþananlar. Mu ðýn slube ý b k’i n il gö diren þeh it nd erm bir m olaes ek tup i. ve asým m K n lü e hed un ö avaþ Cep ankul’ esi. S ulSav n gelm e yoks i d asý erin köy hab ebiyle e artm c seb ðun iyi lu Tolganay, Kocasý Savankul ve ortanca oðlu Muslubek’in askere alýnmasýndan sonra Tolganay’ýn iþçi kolbaþýsý olmasý. Ýlç a em as sker erke k ler ere lik þu zind in du alýna besi eki n r c ya umu ak g de þa e v na e o nçnla ra da r. < < Toprak Ana Romanýnýn Olay Halkalarýndan Oluþan Olay Örgüsü < ýn ý’n ’ýn þ va sým Sa Ka asý. ya ve m ün asý alýn D II. lam ere þ k ba as að e r ken y e er rþ he bitti d sak u n ý ya e b ay, lar an kýntý an’ýn esi v lar. g l ý To n, s Alim nm nan e me elini i öðr yaþa g sin de e ki iliþ rçev çe < Tolganay ve Savankul’un büyük oðlu Kasým’ýn Aliman’la evlenmesi ve köyde yeni evlenecek gençlerin oturmasý için bir sokak inþasýna baþlanmasý. < < ço Tolga cu k na etr larýn y, Sa afý ýn v nd iþle ank u a y ri aþ ve l ve an b an unla lar r . To lga na y dü topra ’ýn h ay þü ð at nc a ge eler dair ve tirm ini es dile i. sa yap Al i ð a m ol rk a bü is ara en ö n’ýn yü mi k d lm do yü ve oð es ðu p 12 rilen mas i, be m ya ço ý. C be þýn cu a ðin a ðu nbo ge n lat lm es i. “Toprak Ana” romanýnýn olay halkalarýndan oluþan olay örgüsünü inceleyiniz. “1. Ek”te verilen “Okunacak Romanlar Listesi”nden en az üç arkadaþýnýzýn okuduðu romanlardan birinin olay örgüsünü bulunuz. Bulduðunuz olay örgüsünü þemalaþtýrýnýz. 68 1. Olay örgüsünü oluþturan ve kendi içinde bütünlüðü olan parçalar arasýnda nasýl bir iliþki olduðunu “Toprak Ana Romanýnýn Olay Halkalarýndan Oluþan Olay Örgüsü” þemasýndan hareketle söyleyiniz. 2. Okuduðunuz romanlardan birindeki olaylarý kronolojik sýraya göre anlatýnýz. 7. ETKÝNLÝK TOPRAK ANA ... Yaþamýmýzda düþlediðimize eriþmiþtik. Savankul'la birlikte her dilediðimizi yaptýk; elimizden iþ gerecimiz hiç düþmedi. Gece demedik, gündüz demedik, çok çalýþtýk; durmadan alýn teri döktük. Eski zamanlar da deðiþmiþti zaten. Kendimize bir ev yaptýk, davar edindik. Sözün kýsasý, insan gibi yaþamaya baþladýk. En önemlisi de ardý ardýna nur topu gibi üç oðlumuz oldu. Ara sýra düþünüyorum da koyun gibi her yýl bir yavru yavruladýðým için akýlsýz baþýmý dövesim geliyor. Ben de baþka karýlar gibi üç yýlda bir doðursam olmaz mýydý? Belki de o zaman bu iþler gelmezdi baþýma. Hatta onlarý dünyaya hiç getirmez olaydým!.. Yok, yok, kederimden, acýya dayanamadýðým için söylüyorum bunlarý. Anneyim ben, anne... Hep birden buraya geldiðimiz günü hiç unutmam. Savankul'un traktörle ilk geliþiydi bu. Bütün sonbahar ve kýþ ýrmaðýn öte yakasýndaki bir köye traktör sürücüleri kursuna gitmiþti. Traktörün ne biçim bir þey olduðundan haberimiz bile yoktu o zaman. Köy çok uzak olduðundan gece yarýlarýna dek orada kaldýðý için hem üzülür hem de ona acýrdým. — Nerden sardýn bu iþi baþýna? diye çýkýþýrdým zavallýya. Ýþçi kolbaþýsý olman nene yetmezdi? Fakat o hiç istifini bozmazdý. Gülümseyerek; — Öfkelenme Tolgon, derdi. Bahara dek beklersen durumu anlarsýn. Sabret biraz. Oysa öfkelendiðim filan yoktu. Üç çocukla birlikte ev iþlerini görmek, üstelik gidip kooperatif çiftliðinde çalýþmak bana aðýr geldiði için söylerdim bunlarý. Ama çok geçmez, üþüdüðünü, karnýnýn acýktýðýný düþünür, bunlar yetmiyormuþ gibi bir de bana hesap vermesi için adamcaðýzý sorguya çektiðime caným sýkýlarak: — Hadi, hadi, otur sabanýn yanýna; yemeðin bekleye bekleye buz gibi oldu, diye yumuþardým. Savankul'un iþinin çocuk oyuncaðý olmadýðýný adým gibi bilirdim oysa. Köyümüzde traktör kursu görecek, okumasý yazmasý olan tek erkek bulunmadýðý için Savankul: “Beni iþçi kolbaþýlýðýndan alýn, gideyim önce okuma yazma öðreneyim.” diye ortalýða atýlmýþtý ama baþýna da püsküllü belayý almýþtý. Hiç unutmam, çocuklarýn babalarýna öðretmenlik yaptýðý bir devirdi o. Kasým'la Muslubek okula gittikleri için okumayý babalarýna onlar öðretiyorlardý. Bazý akþamlar evin içi okula dönerdi. O zaman masa, sandalye ne gezer? Savankul yere yüzükoyun uzanýr, defterine harfleri yazmaya çalýþýrdý. Çocuklar adamcaðýzýn baþýna üþüþürler, her kafadan bir ses çýkardý. “Kalemi düzgün tut. Bak, satýr çarpýk gidiyor. Eline sahip ol da titremesin. Baba, defteri þöyle tut. Baba, yazýyý þöyle yaz!.. “Arada bir tartýþmaya tutuþarak her biri bu iþi kendisinin daha iyi bildiðini ileri sürerdi. Baþka zaman çocuklarýný azarlayan adam, derse gelince gerçek öðretmenleriymiþ gibi onlarý saygýyla dinlerdi. Bir tek sözcüðü bile yazmak ölüm gelirdi adamcaðýza, sýrtýnda koca bir buðday çuvalý varmýþ gibi ter dökerdi. Onlarý böyle defterin veya ders kitabýnýn üzerine hep birden eðilmiþ görünce beni bir gülmedir alýrdý. — Çocuklar, hadi bakalým, babanýzý rahat býrakýn. Yoksa onu molla yapmaya mý çalýþýyorsunuz? Sana gelince Savankul; molla mý olacaksýn, traktör sürücüsü mü sen de karar ver artýk!.. Savankul deliye dönerdi. Baþýný sallar, derin derin içini çekerek: — Býrak, Allah aþkýna! derdi. Bizim iþimiz baþýmýzdan aþkýn, sen de kalkmýþ, þaka yapýyorsun. 69 Gülünç olduðu kadar üzücü bir durumdu bu. Fakat Savankul sonuna dek diþini sýkýp bu iþi baþardý. Baharýn ilk günlerinde, karlar yavaþ yavaþ çözülüp de havalar ýlýnmaya baþladýðý bir sýrada köyün dýþýndan büyük bir gürültü koptu. Atlar ürkerek sokaklarda koþturmaya baþladýlar. Ben avludan dýþarý fýrladým hemen. Bostanlardan beriye doðru kapkara demirden, toz duman içinde bir traktör geliyordu. Köye girince baþýna büyük bir kalabalýk toplandý. Atlýsý, yayasý ana baba gününe dönmüþtü orasý. Hiç durur muyum komþularla birlikte ben de koþtum. Kalabalýða karýþýnca ilk gözüme çarpan benim oðlanlar oldu. Traktörün üstünde birbirlerine sýmsýký tutunarak babalarýnýn yanýnda ayakta dikiliyorlardý. Köyün çocuklarý ýslýk çalýyorlar, þapkalarýný havaya fýrlatýyorlardý. Benim oðlanlarýn yüzü sevinçten pýrýl pýrýldý. Sanki büyük bir iþ baþarmýþlar gibi, cakalarýndan yanlarýna varýlmýyordu. Veletler sabahleyin erkenden kalkmýþlar, babalarýný traktörle gelirken karþýlamak için ýrmaðýn ötesine gitmiþlerdi. Býrakmam diye de bana haber bile vermemiþlerdi. Gerçekten de býrakmazdým. Onlarý traktörün üstünde görünce gene de korkuyla baðýrdým: ... Cengiz AYTMATOV Anlatýlmayan Bölümler Kronolojik Olay Zinciri Tolganay ve Savankul’un çok çalýþmalarý Ev sahibi olmalarý ve davar edinmeleri Üç oðullarýnýn olmasý Savankul’un traktör sürücü kursuna gitmesi Savankul’un köye traktörle ilk geliþi Olay Örgüsü Olay Zinciri Yukarýdaki metin, Cengiz Aytmatov’un Toprak Ana adlý romanýndan alýnmýþtýr. Bu parçada anlatýlanlar aþaðýdaki þemada gösterilmiþtir. Anlatýlan Bölümler Yukarýda Tolganay ve Savankul’un hayatýnýn bir dönemiyle ilgili bazý bölümler verilmiþtir. Yazar, yaþanmasý muhtemel birçok olay ve ayrýntýya anlattýklarý arasýnda yer vermemiþtir. Buradan hareketle kronolojik olay zinciri ile olay örgüsünü karþýlaþtýrarak bunlarýn farklýlýklarýný belirleyiniz. 8. ETKÝNLÝK YILANLARIN ÖCÜ ... — Hemi de dikkat et. Ýresmi dayradasýn. Aðzýndan çýkaný kulaðýn iþitsin. Hesaplý konuþ. Þimdi sorduklarýma eyi cuvap ver bakalým: Bu Haceli tedavü masrafýný verdiði takdirde, sen de davadan vazgeçiyor musun? Bayram dikleþti: — Geçmiyorum! — Niçin? 70 — Kuzu. — Kuzuyu ödeyeceðiz. — Nasýl ödeyeceksiniz? — Para vereceðiz. — Ben parayý ne yapayým? Bana saðlým lazým. Kuzusu olmayýnca koyunun fazla bir kýymatý yok. Ben koyunum gibi bir kuzulu koyun isterim. — Olur, sen o koyunu bize devredersin, biz de sana bir kuzulu koyun alýrýz. Kabul mu? — Yediðimiz dayak? — Öyle bir þey yok! — Var. — “Yok.” dedik ya! Ne üsteleyip duruyorsun? Emme muhalif adammýþsýn be Kara Bayram! Oðlum bak, bir hökümet, bir kaymakam, bir muhtar, bir onbaþý, her kimse, bir þeyi “Yok.” dedi mi, o þey yoktur! “Var.” diye kuru kuru dikleþip durulmaz. Bunu eyi öðren!.. — Peki, öyle bir þey yok. Karýmýzýn yediði dayak? — Onu da tedavi ettirdik. — Emme o kadar iþten kaldý. Daha da kalacak. Yaz boyunca iþ tutamayacak. — Ona da bir çare düþünürüz. Haceli, arasýra Fatma’yý yollar, yardým ettirir... — Bunlar olacak iþler deðil... — Olacak iþ nasýlsa bir de sen söyle bakalým. ... — Ben gidip hökümete söyleyecem. Onlar da bir þey derler helbet. Þeriatýn kestiðine razý olurum... — Oooof, ooff!.. dedi muhtar. Ne ulan bu benim sizden çektiðim? Sabahtan beri çene yoruyorum, laf anlamýyorsunuz ulan dürzüler! Daha ne yapacam ben size ulan? Yorulduðunuz yere han mý yaptýracam ulan? Her birerinizi kucaðýma alýp piþ mi tutacam, ha? Ýnsanda biraz insanlýk olmalý caným. Ýkinizde de bunun zerresi yoðmuþ be!.. Ooff, ne lan bu?.. Adamý bir ince ter basmýþtý. Sesi karcýmýþtý. Elinin tersiyle alnýndaki terleri sýyýrýp yere silkti. — Bir su ver bana, dedi bekçiye. ... Muhtar: — Yani þimdi sen, bu iþe, temelli “Olmaz.” cuvabýný veriyorsun, he mi Kara Bayram?, dedi. —… — Öyle ya sükût ediyorsun. “Olmaz.” diyorsun yani. “Ben seni, senin gurulunu, senin eþrafýný, senin sýhýya Þakir Efendi’ni dakmam!” diyorsun yani... —… — Susma, susma! Öyle demektir bu. Açýk açýk... Heç anlamaz mýyým ben? Peki Kara Bayram. Madem öyle, sen bilirsin aslaným. Selbessin. Ýstediðin yere gidebilirsin. Ýstediðin mahkemeye baþvurabilirsin. Hangi taþ kaviyse baþýný ona çalabilirsin. Haceli’den, benden, guruldan, eþraftan, Karataþ Köyü’nün küllisinden davacý olabilirsin. ... Fakir BAYKURT 71 Olay Halkasý: Haceli ile Kara Bayram’ýn bir sorun yaþamasý ve muhtarýn Kara Bayram’ý kendisini ve Haceli’yi dava etmekten vazgeçirmeye çalýþmasý h Mu ta rýn sý 5. olay K ar aç rl ýð a Bayr am ’ý muhta að es lm Ka ü v ra B ö ayram’ý ýn d n ve karýsýn sý Ka ra B ma n ý l a ayram ’ýn kuzusunun ç Ha celi 4. olay ýrm a Muhtarýn Kara Bayram’ý dava açmaktan vazgeçirmeye çalýþmasý ie Ka ra Bayram’ýn bir so i sý ma a þ a run y 3. olay 2. olay 1. olay OLAY HALKASI Kiþiler: Muhtar : Riyakâr, köylünün bilgisizliðinden faydalanan, köylüyü ezen, kendini devlet yerine koyan ve görevini kötüye kullanan biri. Kara Bayram : Devlete güvenen, hak ve hukuktan yana, irfan sahibi bir köylü. Fakir Baykurt’un “Yýlanlarýn Öcü” adlý romanýndan bir olay halkasý ve bu olay halkasýnda rol sahibi kiþilerin iþlevleri yukarýda verilmiþtir. Siz de en az üç arkadaþýnýzýn okuduðu romanlarýn birindeki herhangi bir olay halkasýnýn oluþmasýnda rol sahibi kiþilerin özelliklerini ve iþlevlerini belirleyiniz. Fakir Baykurt’un “Yýlanlarýn Öcü” adlý romanýndan alýnan olay halkasýnýn temel düþüncesi “Haksýzlýk karþýsýnda susmama ve haksýzlýkla mücadele etmektir.” Buna tema denir. Siz de en az üç arkadaþýnýz tarafýndan okunan romanlardan birindeki olay halkasýnda yer alan parçalarý birleþtiren düþünceyi, duyguyu veya anlayýþý bulunuz. En az üç arkadaþýnýz tarafýndan okunan romanlardan birinin olay halkalarýndaki temalarýn eserin temasýnýn oluþmasýndaki rolünü belirtiniz. 3. En az üç arkadaþýnýz tarafýndan okunan romanlardan birinin temasýný ve bu temanýn özelliklerini söyleyiniz. 4. Fakir Baykurt’un “Yýlanlarýn Öcü” romanýný yazdýðý dönemde “köy, köylü ve bunlarýn sorunlarý ile ilgilenme, köylüyü aydýnlatma vb.” konular sýklýkla romanlarda iþlenmiþtir. Siz de en az üç arkadaþýnýz tarafýndan okunan romanlardan birinin temasýný bulunuz ve bu romanýn yazýldýðý dönemde o temaya verilen önemi belirleyiniz. 5. En az üç arkadaþýnýz tarafýndan okunan romanlardan birindeki kahramanlarýn romanýn temasýyla iliþkisini belirtiniz. 72 9. ETKÝNLÝK “Kiralýk Konak, Sessiz Ev ve Fatih Harbiye” romanlarýnda geçen bazý mekânlar ve bu mekânlarýn iþlevleri verilmiþtir. KÝRALIK KONAK’tan Ýstanbul’da Cihangir semtindeki konak: Konaðýn sahibi Naim Efendi’dir. Naim Efendi’nin bütünüyle alafrangalýk düþkünü torunu Seniha, Cemil ve damadý Servet Bey bu konaðý hiç sevmezler ve konaktan bir an önce kurtulmanýn çarelerini ararlar. Çünkü bu konakta ve konaðýn bulunduðu semtte onlarýn istediði gibi bir hayatý yaþamalarýna imkân yoktur. Romanýn en önemli kahramanlarýndan Seniha’nýn konakla ilgili düþüncelerinin bir bölümü romanda þu þekilde verilmektedir: Seniha: “ ‘Bu kuytu ve çukur bahçe, benim mezarým.’ dedi, ‘Bu rutubetli topraklara, bu yýkýk setlerin altýna, bu yosunlu havuzun sularý içine ne arzular, ne emeller, ne hülyalar gömdüm!’ Bahçeden nefretle baþýný çevirdi. Ya bu oda ya bu mobilyalar... Þimdi simsiyah görünen þu koyu fes rengi halýnýn üstünde küçükken kim bilir kaç defa emekledi. Tavandan sarkan þu billur avizenin lambasý kim bilir kaç defa, kaç sýkýntýlý gecenin karanlýðýnda yarý uykuda bir göz gibi açýldý.” Konak, sevilmediði ve Naim Efendi iyice fakirleþip giderlerini karþýlayamadýðý için yavaþ yavaþ terk edilir ve iyice bakýmsýz kalýr. Konaðýn bu hâli romanýn sonuna doðru þöyle anlatýlýr: “Konak, Naim Efendi’yle beraber, her gün biraz daha yýkýlýp gidiyordu. Vakýa saðý solu yangýn viraneleriyle çevrilmiþ olan bu evin harici manzarasý pek maðmum bir þeydi fakat asýl içine girildikten sonradýr ki insanýn kalbine korku ile karýþýk derin bir kasvet çöküyordu. Zili bozulan sokak kapýsý aðýr bir tokmakla vuruluyor ve birçok gýcýrtýlarla, mustarip bir hayvan gibi sarsýla sarsýla açýlýyordu. Ýçeriye atýlan ilk adýmda göze tesadüf eden manzara kýrýk dökük, yýrtýk pýrtýk birtakým eþya yýðýnlarý, burna çarpan koku, bir nevi toz ve küf kokusuydu…” Büyükada: Servet Bey’in hemþiresi Necibe Haným’ýn köþkünün bulunduðu ada. Necibe Haným eþinin vefatýyla beraber yaz kýþ adada oturmaya baþlar. Hekimler Seniha’nýn biraz hava ve yer deðiþtirmesi, biraz kýrlarda ve denizlerde gezip eðlenmesini tavsiye edince Seniha Büyükada’ya gelir. Seniha ile beraber Belkýs, Nuriye ve Neyyire hanýmlarla Cemil ve Faik Bey de adaya gelirler. Adada deðiþik eðlenceler düzenlerler. Seniha ne zamandýr arzu ettiði Faik Bey’le bu adada yeni bir aþk hayatýna atýlýr. Þiþli: Romandaki olaylarýn anlatýldýðý dönemde mükemmel ve yeni apartmanlarýn yapýldýðý semt. Seniha’nýn babasý Servet Bey bir yolunu bulup bu apartman dairelerinden birine taþýnmak istemektedir çünkü kendisi tam bir alafranga hayat düþkünüdür. Onun Þiþli ile ilgili düþüncelerinin bir kýsmý romanda þöyle ifade edilir: “Þiþli’nin yeni usul, eletrikli, banyolu, apartmanlarý Servet Bey’i, gittikçe çekiyordu. Ara sýra boþ vakitlerinde bunlardan birkaçýný görmeye gitmek onun için en müstesna zevklerden biri yerine geçti. Doðduðu günden beri aradýðý havayý nihayet Ýstanbul’un bu mahallesinde ve bu yeni evlerinde bulabilmiþti. Vakýa bu apartmanlarýn merdivenlerinden çýkarken: “Ne yazýk asansör yok!” diye hayýflanýyordu fakat üzerinde zarif beyaz bir plaka Türkçe ve Frenkçe numarasý yazýlmýþ, zil düðmesi parýl parýl parlayan kapýlardan içeriye girip de burnu boyanmýþ parkenin kokusunu alýr almaz âdeta içi açýlýyor; ocaðý çini taklidi Frenk tuðlalarýyla döþenmiþ mutfaklarda dakikalarca kalýyor, sonra o odadan bu odaya fesi elinde hayran hayran dolaþýyordu. Kendi kendine: “Burasý ‘Salle a menger’ burasý ‘fumoir’, burasý salon, burasý kütüphane, burasý budvar, burasý yatak odasý; ikinci bir yatak odasý!” diyor ve nihayet alafranga apdesthane ile banyo odasýnýn tokmaðýna elini uzatýr uzatmaz çýkýp caddeye bakýyordu; cadde, geniþliði, gürültüsü, telgraf, telefon, tramvay telleri, otomobilleri, ortasýndan geçen raylarý, duvarlardaki ilanlarý ile onun beyninde tamamýyle bir Avrupa þehri manzarasýný canlandýrýyordu.” Düyun-ý Umumiye müfettiþlerinden Servet Bey kayýnpederi Naim Efendi ile de aralarý bozulduktan sonra Þiþli’ye taþýnýr. Romanda Þiþli’deki hayat Avrupai hayatýn küçük bir numunesidir. 73 Kanlýca’daki Yalý: Naim Efendi’nin yalýsý. Naim Efendi ve ailesinin geçim sýkýntýsý sebebiyle yalý, romandaki olaylarýn anlatýldýðý yaz mevsiminde kiraya verilmiþtir. Yalý Naim Efendi’nin her geçen gün artan masraflarý yüzünden daha sonra satýlmýþtýr. Yalýnýn satýlmasýnda yalýnýn bulunduðu semtin gelecek vaat etmediði düþüncesi (Tarabya, Yeniköy, Büyükada o dönemde raðbet görmektedir) ve Servet Bey’in çocuklarý Seniha ve Cemil’in alafranga hayatlarýnýn bu yalýya gelince kesintiye uðramasý da rol oynar. Pangaltý: Seniha’nýn Ýtalyan dostlarýnýn oturduðu semt. Seniha burada Avrupai hayata uyum saðlamak için genç birinden dans dersleri almaktadýr. Taksim’deki ev: Seniha ve Faik Bey’in buluþup görüþtüðü ve müþterek kullandýklarý ev. SESSÝZ EV’den Cennethisar: Siyasetle uðraþan Dr. Selahattin, Talat Paþa tarafýndan Ýstanbul’dan sürgün edilir. Dr. Selehattin ve eþi Fatma Cennethisar’a gelir ve buraya yerleþirler. Hayatlarýnýn sonuna kadar burada kalýrlar. Cennethisar’daki Ev: Dr. Selahattin’in eþi ve çocuklarý için yaptýrdýðý ev. Karý-koca uzun yýllar bu evde yaþar. Dr. Selahattin’in ölümünden sonra Fatma Haným oðulluðu Recep ile burada yaþamaya devam eder. Fatma Haným için ev, tek sýðýnaktýr. Cennethisar’daki Kahve: Dr. Selahattin’in diðer eþinden olan Recep’in sosyal hayatla baðlantýsýný saðladýðý mekânlardan biridir. Recep, arkadaþlarýný görmek ve sohbet etmek için kahveye gider. Orada boyunun kýsa olmasýndan dolayý zaman zaman hor görülür ve alay edilir. Mezarlýk: Fatma Haným’ýn, kocasýnýn ölümünden sonra her yýl torunlarý Faruk, Nilgün ve Metin ile ziyaret ettiði mekândýr. Mezarlýkta Fatma Haným’ýn eþi Dr. Selahattin, oðlu Doðan ve gelini Gül yatmaktadýr. Gebze Kaymakamlýðý: Fatma Haným’ýn torunu tarihçi Faruk Bey’in arþiv çalýþmasý yaptýðý, hikâye yazmak için malzeme toplamaya çalýþtýðý kurum. Ýstanbul Niþantaþý’ndaki Ev: Fatma Haným’ýn çocukluðunun geçtiði yer. Fatma Haným için bu ev, güzel rüyalarýn görüldüðü, mutlu düþüncelerinin saflýðýnýn henüz bozulmadýðý bir mekândýr. FATÝH HARBÝYE ... Neriman birdenbire boþaldý. Sinirlendiði vakit iplik kadar incelen ve sýk sýk asabi titreyiþlerin kopardýðý hýrçýn bir sesle söylenmeye baþladý: — Öf! Bu elimdeki ud da sinirime dokunuyor, kýracaðým geliyor. Þunu Þamlýya býrakalým. Bunu benim elime nereden musallat ettiler? Evdeki hey hey yetiþmiyormuþ gibi üstelik bir de Darülelhan! Þu alaturka musikiyi kaldýracaklar mý ne yapacaklar? Yapsalar da ben de kurtulsam. Hep ailenin tesiri. Babam Þark terbiyesi almýþ. Ney çalar, akrabam öyle... Fakat artýk sinirime dokunuyor, bir kere þu musibetin biçimine bak, hele bu torbasý?.. Yirmi gündür elime almýyorum, bugün mecbur oldum. Býrakacaðým musibeti... Darülelhandan da çýkacaðým yahut alafranga kýsmýna gireceðim. Zaten bizim kýsmý laðvedeceklermiþ. Allah razý olsun. Kendimden nefret ediyorum. Oturduðum mahalle, oturduðum ev, konuþtuðum adamlar çoðu sinirime dokunuyor. O Fatih Meydaný’nýn önünden geçerken meydan kahvelerinde bir sürü iþsiz güçsüz, softa makulesi adamlar oturuyorlar. Biraz temizce giyindin mi insanýn arkasýndan fena fena bakýyorlar, kim bilir neler söylemiyorlar, insan yolda bile rahat yürüyemiyor. Sonra o dükkânlarýn hâli nedir? Adým baþýnda ahçý ve kahve. Erkeklerin iþi gücü kahvede, caminin önünde oturup sokaðý seyretmek. Dün Tünel’den Galatasaray’a kadar dükkânlara 74 baktým. Esnaf bile zevk sahibi. Ýnsan bir bahçede geziniyormuþ gibi oluyor. Her camekân çiçek gibi. En adi eþyayý öyle biçime getiriyorlar ki mücevher gibi görünüyor. Sonra halký da bambaþka. Dönüp bakmazlar. Yürümesini, giyinmesini bilirler. Her þeyi bilirler caným... O Macid’in ellerine baktým, kadýn eli gibi, tertemiz, incecik, týrnaklarýn üstünde bile çalýþmýþ. Þinasi’nin elleri gözümün önüne geldi. Týrnaðýnýn biri kýrýk, öbürü batýk… Ne imiþ? Kemençe çalarmýþ. Böyle insanýn elini parçalayan sazý parçalamalý. Hiç telin kenarýna týrnak sürtülen saz görülmüþ müdür? Her iþimiz acayip, nefret ediyorum. ... Peyami SAFA Yukarýda “Kiralýk Konak, Sessiz Ev ve Fatih Harbiye” romanlarýndaki bazý mekânlar, bunlarýn özellikleri ve iþlevlerini gördünüz. Buradan hareketle en az üç arkadaþýnýz tarafýndan okunan romanlardan birindeki mekân ya da mekânlarý anlatan parçalarý bulunuz. Bu mekânlarýn özelliklerini ve romandaki iþlevini açýklayýnýz. 10. ETKÝNLÝK Zamanda Geriye Dönüþler Kronolojik Zaman En az üç arkadaþýnýzýn okuduðu romanlardan birindeki zamanlarý belirleyiniz ve bu zamanlarýn özelliklerini ve romandaki iþlevini tablodaki uygun yerlere yazýnýz. 11. ETKÝNLÝK Aþaðýda “Yeþil Gece” romanýnda kronolojik zamanýn bozulduðu bir bölüm verilmiþtir. YEÞÝL GECE Þahin Efendi, o sabah erkenden uyandý. Ýstanbul’da, son günüydü. Bir hafta evvel emrini, üç gün evvel harcýrahýný almýþtý. Yeni kolalý gömleðini, Mahmutpaþa’dan aldýðý siyah þayaktan elbisesini giydi. Mollalýk zamanýndan kalma heybesiyle küçük yeþil sandýðýný bir hamala yükledi. Galata rýhtýmýnýn yolunu tuttu. Vapurun kamarotu: 75 — Efendi, bu ne acele?.. Vapur, akþam ezanýnda kalkacak. Daha dünya kadar vakit var, diyordu. Þahin Efendi: — Biliyorum arkadaþ. Ancak Ýstanbul’da mühim iþlerim var da... Sen, bunlarý muhafaza ediver. Bahþiþi ne ise veririz, dedi. Hayatýnýn en ehemmiyetli gününü yaþadýðý için o gün parayý, pulu aramýyor; bir hovarda mirasyedi cömertliðiyle hareket ediyordu. Hatta bir aralýk kamara ile seyahat etmeyi bile düþünmüþtü. Fakat “Geçtim, israf ve sefahate alýþýrým, ahlakým bozulur.” diye caymýþtý. Tekrar rýhtýma indikten sonra vapura baktý; gurur ile: — Ýnsan, düþtüðü yerden kalkar, dedi, on iki yýl evvel bu rýhtýma çýktýðým zaman bu günleri göreceðimi aklýma getirebilir miydim? Bugün Þahin Efendi’nin en sevinçli günü olmakla beraber bu hatýra, onu garipsetip düþündürdü. Þimdi, pek açýk hatýrlamýyordu amma galiba o vakit de vapurdan ayný yere inmiþti. Uzak akrabasýndan bir softanýn peþine takýlarak Ýstanbul’a gelen sefil kýyafetli, yeþil ve yýrtýk cübbeli çocuðu görüyordu. Babasý ölmüþ, memleketinde yoksul bir ihtiyar anasýndan baþka kimsesi kalmamýþtý. O vakte kadar memleketinin medresesine devam eden Þahin, anasýný beslemek için birkaç ay çobanlýk etmiþti. Fakat çocukta büyük istidat gören hocalar, onun yok yere ziyan olmasýný istememiþler, yetiþip eli ekmek tutuncaya kadar ihtiyar kadýna bakmayý vaat etmiþlerdi. Hatta þimdiden de Ramazan aylarýnda cerre çýkar, anasýna beþ, on para gönderebilirdi. Cenabýallah büyüktü. Kör kurdun bile rýzkýndan geçmezdi. Esasen nikbin bir çocuk olan Þahin, evvel Allah’ýna, sonra hocalarýna güvenerek heybesini sýrtlamýþ, gurbet yolunu tutmuþtu. Çektiði yol meþakkatini, Ýstanbul rýhtýmýna ne bitkin bir hâlde ayak bastýðýný hâlâ unutamýyordu. Yol arkadaþýyla beraber üç gün omuzlarýnda heybelerle yol yürümüþ sonra koyunlarla dolu bir vapurun ambarýnda üç gün, üç gece geçirmiþti. Karaya çýktýðý zaman uykusuzluktan, yorgunluktan, açlýktan yarý ölmüþ gibiydi. Baþýnýn içi garip seslerle doluydu. Rýhtýmdaki -Kýyamet ve Mahþer gününü düþünürken bile tasavvur edemediði- kalabalýðý, Galata ve Ýstanbul sýrtlarýnda birbirinin üstüne kurulmuþ, havalara asýlmýþ gibi görünen binalarý, kubbeleri bulanýk gözlerinin ne çýldýrtýcý bir ahret rüyasý içinde göründüðünü hatýrlýyordu. Bununla beraber kargaþalýk, onun yalnýz etrafýndaki eþyayý vücudunun gözleriyle görüþünde deðildi, ruhunun içi de öyle bulanýk, karýþýk fikirler, karanlýk vehimlerle dolu bir âlemdi. 76 Þahin Efendi, eski hâliyle þimdiki hâli arasýndaki farký hiçbir zaman bu kadar keyif ve iftihar ile görememiþti. Evet, aradaki fark sadece o zamanki aç, sefil çömeze mukabil þimdi, eli ekmek tutmuþ bir mektep mezunu, devletin aylýklý ve itibarlý bir muallim efendisi olmasýndan ibaret deðildi. Artýk, boþ vehimler ve hurafelerden de kurtulmuþtu. Baþýnýn içinde bu açýk eylül sabahýnýn manzaralarý gibi aydýnlýk, hududu, hendesesi belli ve nizamlý þeyler vardý. Artýk, ne düþündüðünü ne istediðini, bu dünyada vazifesi ne olduðunu biliyordu. ... Reþat Nuri GÜNTEKÝN “Yeþil Gece” romanýndan alýnan bölümün, romanýn kronolojik zamanýndaki iz düþümü aþaðýda verilmiþtir. Ýnceleyiniz. (2) Maarif Nezareti Tedrisat-ý Ýbtidaiye Birinci Þube Müdürlüðüne baþvurur. (1) Ali Þahin öðretmen olarak Ýstanbul’a atanýr. Ancak Ýstanbul dýþýnda görev yapmak istemektedir. (4) Ýstanbul’dan ayrýlmak üzere limana gider. (6) Ali Þahin, Sarýova Emir Dede Mektebi baþ muallimi olarak göreve baþlar. (5) Limandayken 10-12 yýl önce sefil bir hâlde Ýstanbul’a geliþini, uzak akrabalarýndan birinin peþine takýlarak medreseye kaydoluþunu hatýrlar. (3) Ali Þahin Sarýova’ya tayin olur. (8) Eylül 1926’da Ali Þahin Yunanistan’dan Sarýova’ya döner. (7) Sarýova Yunanlýlar tarafýndan iþgal edilir. “Yeþil Gece” romanýnýn olay örgüsünün, kronolojik olay zincirindeki iz düþümü aþaðýda gösterilmiþtir. Ýnceleyiniz. Yeþil Gece romanýnda anlatýlanlar Ali Þahin’in hayatýnýn romana konu olan bölümü Ali Þahin doðar. Ali Þahin büyür. Öðretmenliðe tekrar baþlar. Ali Þahin okula baþlar. Emekli olur. Siz de en az üç arkadaþýnýz tarafýndan okunan romanlardan birinin olay örgüsündeki zamanýn, kronolojik zamandaki iz düþümünü bir þemada göstererek olay örgüsündeki zamanla kronolojik zaman arasýndaki farklýlýklarýn sebeplerini söyleyiniz. 77 12. ETKÝNLÝK ROMAN SANATI VE BAKIÞ AÇISI ... Gerçekten de bir roman için seçilecek bakýþ açýsý o romanýn tüm yapýsýný ve anlamýný etkileyecek önemdedir. Romana girecek olaylarýn saptanmasýnda bakýþ açýsý yazarýn en doðal yardýmcýsýdýr. Romanýn anlatým dili ve üslubu, tamamen kullanýlacak bakýþ açýsýna baðlýdýr. Yazar okuyucunun kiþilere ve olaylara karþý takýnacaðý tutuma istediði yönü yine bakýþ açýsý yoluyla verir. Örneðin, yazarýn kendi sýnýrsýz bakýþ açýsý ile anlatýlan bir roman, hikâyede yer alan herhangi bir kiþi tarafýndan anlatýlan bir romandan, kapsam ve üslup bakýmýndan olduðu gibi anlam yaratma yollarý açýsýndan yararlanýlan kiþi, olaylarý yansýtan bir aynaya benzer. Ne var ki bu ayna, önündeki her þeyi olduðu gibi yansýtan bir ayna deðildir. Kendine gelen görüntüleri yapýsýnýn özelliklerine göre bir ölçüde deðiþtirir. Bundan ötürü romanda anlatýcýnýn kiþiliði ve dünya görüþü, romanýn ayrýlmaz bir parçasýdýr. Hele anlatýcýnýn kendisi de romanýn kiþileri arasýnda bulunuyorsa kiþisel özelliklerinin önemi büsbütün artar çünkü romandaki her þey bize onun bu özelliklerinin süzgecinden geçerek ulaþmaktadýr. ... Romancý hikâyesini kime anlattýracak, olaylarý kimin gözünden gösterecektir? Hikâyeyi anlatan ne gibi bilgi kaynaklarýndan yararlanacaktýr? Kiþiler ve olaylar hakkýnda her þeyi bildiðini varsayýp her türlü bilgiyi gerektiði yerde ve oranda kullanacak mý yoksa kendini belli bilgi alanlarýyla sýnýrlý sayarak yalnýzca onlara mý baðlý kalacak? Olaylara uzaktan mý yakýndan mý bakacak? Ýþte bu sorulara vereceði deðiþik karþýlýklar romancýya konusunu iþlemekte deðiþik olanaklar saðlayacak olan bakýþ açýsýný belirleyecektir. ... Ünal AYTÜR Yukarýdaki metinden hareketle bir romandaki anlatýcýnýn anlatýlanlarla iliþkisini tartýþarak belirleyiniz. 13. ETKÝNLÝK En az üç arkadaþýnýz tarafýndan okunan romanlardan birinin anlatýcý/anlatýcýlarýnýn kim olduðunu söyleyiniz. Bu anlatýcý/anlatýcýlarýn bakýþ açýsýný ve bu bakýþ açýsýnýn özelliklerini tablodaki uygun yerlere yazýnýz. Anlatýcýnýn Bakýþ Açýsý Bakýþ Açýsýnýn Özellikleri Hakim (Ýlahî) Anlatýcýnýn Bakýþ Açýsý Kahraman Anlatýcýnýn Bakýþ Açýsý Gözlemci Anlatýcýnýn Bakýþ Açýsý Buradan hareketle farklý bakýþ açýlarýyla anlatýlan metin parçalarýnýn bir metinde nasýl birleþtirildiðini açýklayýnýz. 78 14. ETKÝNLÝK En az üç arkadaþýnýz tarafýndan okunan romanlardan birinde romaný meydana getiren parçalarý belirleyiniz. Bu parçalarýn kendi içinde ne gibi anlamý olduðunu belirtiniz. Eserin anlamýnýn, bu parçalarýn anlamýnýn toplamý olup olmadýðýný açýklayýnýz. 15. ETKÝNLÝK En az üç öðrenci tarafýndan okunan romanlardan birinde baþvurulan anlatým türlerini belirleyerek bunlara metinden örnekler veriniz. Bu anlatým türlerinde kullanýlan dilin iþlevlerini belirleyiniz. Buradan hareketle anlatým türleri ile dilin iþlevleri arasýndaki iliþkiyi açýklayýnýz. 16. ETKÝNLÝK Tabloda verilen edebî akýmlara Türk ve dünya edebiyatýndan roman örnekleri yazýnýz. Romantizm Realizm Postmodernizm Romanýn Adý Yazarýnýn Adý Romanýn Konusu En az üç öðrenci tarafýndan okunan romanlardan birinin edebî akýmlardan hangisine ait olduðunu belirtiniz. Farklý edebî anlayýþlarýn, romanýn “yapýsýný, temasýný ve anlatýmýný” nasýl etkilediðini açýklayýnýz. 17. ETKÝNLÝK Aþaðýdaki hususlarý da göz önünde bulundurarak okuduðunuz herhangi bir romanla ilgili kiþisel duygu ve düþüncelerinizi dile getiren bir yazý yazýnýz. Romanýn yazýldýðý dönemin zihniyeti Romanýn tanýtýlmasý Romanýn yapýsý Romanda temanýn nasýl verildiði Anlatým özelliði Romandan ne gibi anlamlarýn çýkarýldýðý Yazýlarýnýzý sýnýfla paylaþýnýz. Bu yazýlardan beðendiklerinizi sýnýf panosuna asýnýz. 79 18. ETKÝNLÝK Aþaðýda temalarýna göre roman çeþitleri verilmiþtir. Okuduðunuz romanlarýn hangi roman türüne ait olduðunu tablodaki uygun yerlere yazýnýz. Tarihî Roman Macera Romaný Sosyal Roman Tahlil Romaný 19. ETKÝNLÝK Üç grup oluþturulur. “Yeþil Gece” isimli romandan alýnan metni birinci grup “akýcýlýk”; ikinci grup “duruluk-açýklýk”; üçüncü grup “yalýnlýk” bakýmýndan inceler. Gruplar inceleme sonuçlarýný kendi içinde tartýþýr. Gruplar tartýþma sonuçlarýndan hareketle akýcýlýk, duruluk-açýklýk ve yalýnlýðýn roman için önemini belirler. 20. ETKÝNLÝK “Yeþil Gece” romanýndan alýnan metinde anlatým bozukluðu bulunup bulunmadýðýný belirleyiniz. Varsa cümlelerdeki anlatým bozukluðunun sebebini söyleyiniz. Bu cümlelerdeki anlatým bozukluðunu düzeltiniz. 21. ETKÝNLÝK “Yeþil Gece” romanýndan alýnan metinden aþaðýdaki kelime türlerine örnekler bularak bunlarý tabloya yazýnýz. Ýsim Sýfat Zarf Zamir Edat Baðlaç Bu kelime türlerinin romandaki kullanýlýþ amaçlarýný belirleyiniz. Bu kelimeleri yapýlarýna göre gruplandýrýnýz. 80 Ünlem Fiil 22. ETKÝNLÝK Okuduðunuz herhangi bir romanla ilgili inceleme, tanýtma, eleþtiri yazýlarý bulup okuyunuz. Buradan hareketle okuduðunuz romanlardan herhangi biriyle ilgili bir inceleme yazýsý yazýnýz. 23. ETKÝNLÝK LÝDER OLARAK MUSTAFA KEMAL ATATÜRK Mustafa Kemal Atatürk, Türk milletini, birlik ve beraberlik içinde ortak hedefler etrafýnda birleþtiren, bütünleþtiren, millî kültürümüzü geliþtirerek çaðdaþ bir toplum olmamýzý saðlayan bir liderdir. Bu yüzden de toplumumuza mal olmuþtur. Hiç þüphesiz Mustafa Kemal Atatürk’ü toplumumuza bu derece benimseten, kurtuluþumuz için yaptýklarýnýn yanýnda onun liderlik özellikleridir. Biz bu kýsa yazýmýzda gerek askerî hayatýnda gerekse sivil hayatýnda gerçek bir lider olarak ortaya çýkan Mustafa Kemal Atatürk’ün dikkat çeken bazý özelliklerini belirtmek ve bu özelliklerin nasýl tezahür ettiðini de belgeler ve olaylarla hatýrlatmak istiyoruz. Mustafa Kemal Atatürk’ün söz etmek istediðimiz liderlik özelliði, onun olaylar hakkýnda net bir görüþ sahibi olmasý ve olaylarý doðru deðerlendirmesidir. Bu önemli bir özelliktir. Eðer olaylar hakkýnda doðru ve net bir görüþe sahip olunmazsa yapýlacak deðerlendirmeler sýhhatli olmayabilir ve yanlýþ sonuçlara varýlýr. Ayrýca bu durumda, olaylarý bir gün bir þekilde, ertesi gün bir baþka þekilde deðerlendirme gibi “kafa karýþýklýðýna” ve ikileme düþmek mümkündür. Bu durumlar da lidere olan inanç ve güveni sarsar. Olaylar hakkýnda net bir görüþ sahibi olmanýn ve olaylarý doðru deðerlendirmenin temel yollarýndan biri kendini yetiþtirmektir. Yani okumak, ilgilenmek ve düþünmektir. Mustafa Kemal Atatürk, daha genç yaþýndan itibaren, olaylar üzerinde kafa yoran, düþünen, okuyan ve çözüm üretmeye çalýþan biridir. Öðrencilik ve ilk subaylýk yýllarýnda ülkesinin ve milletinin meseleleriyle çok ciddi þekilde ilgilenmiþ, bunlarý iyi tahlil etmiþ ve saðlýklý sayýlabilecek sonuçlara varmýþtýr. O kadar ki Mustafa Kemal Atatürk’ün vardýðý sonuçlar ve çözüm önerileri zamanýna göre oldukça ileri ve oldukça inanýlmasý güç çözümlerdir. Yakýn sýnýf arkadaþý Lütfi Müfit Özdeþ, Harbiye yýllarýnda Mustafa Kemal Atatürk için þunlarý söylüyor: “... Ýdareye karþý arkadaþlarý ile hasbýhâllere, tenkitlere baþlamýþ ve hatta büyük tehlikelere raðmen, haftada bir - iki defa gizli olarak gazete bile çýkarmýþlardýr. Daha o zaman evladý olduðu asil Türk milletine ilerde ne büyük hizmetler yapmaya namzet olduðunu pek güzel anlatýyordu. Onun her hâline olduðu gibi dürüst düþüncelerine de meftun olan ve candan inanan arkadaþlarý o büyük adamýn etrafýna toplanmýþlardý...” Harp Akademisinden sýnýf arkadaþý olan General Asým Gündüz de bu konuda þunlarý söylüyor: “...Doðup büyüdüðü Selanik’in Batý’ya daha çok baðlantýlý bulunmasý sebebiyle olacak dikkati çeken fikirleri vardý. Etrafýna topladýðý arkadaþlarla cesaretle konuþuyor ve onlarý güzel konuþmasýyla kýsa 81 zamanda tesiri altýna alýyordu... Ýttihatçýlarýn Paris’te yayýmladýklarý gazeteleri getirtiyordu... Bizler, vatan, millet, Türklük fikirlerini çok defa, Harp Akademisi sýralarýnda ondan duymuþtuk...” Sýnýf arkadaþý General Asým Gündüz yine anýlarýnda þunlarý da belirtiyor: “... Harp Akademisinde her cuma akþamý sýnýfta toplanýlýyor, kapýlar kapandýktan sonra Mustafa Kemal kürsüye çýkýyor, týpký konferansçý gibi, Paris’ten gelen Türkçe ve Fransýzca gazetelerden öðrendiklerini bizlere aktarýyordu. O zamana kadar ‘Padiþahým çok yaþa!’ demekten baþka bir þey bilmeyen bizler için Mustafa Kemal’in anlattýklarý çok dikkat çekiciydi...” Ayrýca ayný olaylarý General Ali Fuat Cebesoy ve bizzat Mustafa Kemal Atatürk de anýlarýnda aktarmaktadýrlar. Ali Fuat Cebesoy diyor ki: “....Fikirlerimizi, toplamý binleri aþan Harp Okulu öðrencilerine anlatmak için daha kurmay sýnýflarýna geçmeden gizli bir teþkilat kurmuþ, Muhittin Baha Pars’ýn aðabeyi Ýsmail Hakký Pars ile Ömer Naci ve birkaç arkadaþýn da gayreti ile el yazýsý iki nüsha dergi çýkarmýþtýk, liderimiz Mustafa Kemal’di. Gelebilecek sorumluluðun en büyük yükü de onun omuzlarýndaydý...”’ Mustafa Kemal Atatürk, daha öðrencilik yýllarýnda kendisini yetiþtirmeye özen göstermiþ, vatan millet ve bunlarýn problemleri ile yakýndan ilgilenmiþ ve bunlara yönelik çözümler üzerinde düþünmüþ, tartýþmýþ araþtýrmýþ ve olaylar hakkýnda net bir görüþ sahibi olmuþtur. Ayrýca bu düþüncelerini arkadaþlarýna ve etrafýna fýrsat buldukça açýklýyor ve yanýna kendisi gibi düþünen arkadaþlarýný topluyordu. Daha o dönemlerde Mustafa Kemal Atatürk’te büyük, karizmatik liderlerde gördüðümüz, olaylar hakkýnda net bir görüþe sahip olma ve olaylarý doðru deðerlendirebilme özelliklerinin ortaya çýktýðýný görüyoruz. Elbette bunda doðuþtan gelen “sezgi” gücünün yanýnda araþtýrmacý tutumunun ve çok okuma özelliðinin de payý oldukça yüksektir. Mustafa Kemal Atatürk’ün þahsi kütüphanesindeki kitaplarýn sayýsýnýn 5000’in üzerinde olduðunu unutmamak gerekir. Mustafa Kemal Atatürk okuyan, araþtýran, tartýþan, düþünen, analiz ve sentez yaparak kafasýnda bazý çözümlere ulaþan ve uygun þartlarýn ortaya çýkmasýyla da düþündüklerini hayata geçirmekte tereddüt etmeyen bir liderdi. ... Mustafa Kemal Atatürk’ün liderlik özelliklerinden üzerinde durmak istediðimiz bir diðeri de onun olaylar karþýsýnda kararlý olmasý ve kararlý davranmasýdýr. Kararlý olmak bir meselenin çözümünde sonuç 82 getiren en önemli etmenlerin baþýnda gelir. Bir olay karþýsýndaki kararlý tavrýnýz ve tutumunuz karþý tarafta çok iyi deðerlendirilmektedir. Kararlý görünmediðiniz zaman, istek ve çýkarlarýnýzý elde etme þansýnýz çok zayýftýr. Karþý taraf hemen sizi tereddüde sevk eden konular üzerine yoðunlaþýr ve kendi isteklerini size kabul ettirebilir. Özellikle millî meselelerde mutlaka kararlý olmalý ve kararlý davranmalýdýr. Mustafa Kemal Atatürk, daha Millî Mücadele’nin baþlarýnda temel kararý vermiþtir. Daha önce de söylediði gibi, o temel karar þudur: “.... Bu vaziyet karþýsýnda bir tek karar vardý o da hakimiyetimilliyeye müstenit bilakaydüþart, müstakil yeni bir Türk devleti tesis etmek...” Mustafa Kemal Atatürk bütün mücadelesi boyunca da bu kararlýlýðýný sürdürmüþ ve yeri geldikçe adým adým bu kararlarýný uygulamaya baþlamýþtýr. Daha Samsun’a çýkýþýnýn üçüncü günü Baþbakanlýða gönderdiði raporlarda ve mücadele sýrasýnda aldýðý, aldýrdýðý kararlarda onun bu kararlý tutumunu görebiliyoruz. Millî egemenliðe dayalý, baðýmsýz yeni bir Türk Devleti kurmak kararýný bu raporlarda þu þekilde görebiliriz: 22 Mayýs 1919’da, “...Millet, millî hakimiyet esasýný ve Türklük duygusunu ittihaz etmiþtir. Bunun için savaþýlacaktýr...” diyor. 22 Haziran 1919’da, Amasya Genelgesi’nde “Milletin istiklalini yine milletin azim ve kararý kurtaracaktýr.” diyor. 23 Temmuz 1919’da Erzurum Kongresi’nde ise daha açýk ifade ediyor: “Kuvayimilliyeyi amil ve iradeimilliyeyi hâkim kýlmak esastýr.” “Milletin iradesini, milletin egemenliðini ülke yönetimine egemen kýlmak esastýr.” diyor. Ayný þeyi Sivas Kongresi’nde de tekrarlayarak bütün millete ilan ediyor. ... Cemalettin TAÞKIRAN (Kýsaltýlarak alýnmýþtýr.) Yukarýdaki metinden hareketle Atatürk’ü lider yapan özellikleri belirleyiniz. Atatürk’ün bu özelliklerinin milleti birleþtirme ve bütünleþtirmeye olan katkýlarýný tartýþarak belirleyiniz. 1. Romanýn toplum hayatýndaki yerini tartýþarak belirleyiniz. 83 24. ETKÝNLÝK Fotoðrafý dikkate alarak “nar”ýn yapýsý ile romanýn olay örgüsü arasýnda nasýl bir benzerlik kurulabileceðini söyleyiniz. 25. ETKÝNLÝK Okuduðunuz bir romaný aþaðýda verilen roman inceleme planýna göre inceleyiniz. ROMAN ÝNCELEME PLANI A. Þekil Yönüyle Ýnceleme 1. Romanýn Adý 2. Romanýn Yazarý 3. Romanýn Basýldýðý Yer ve Tarih 4. Romanýn Yayýnevi veya Yayýmlayaný 5. Romanýn Ebatlarý 6. Romanýn Sayfa Sayýsý B. Ýçerik Yönüyle Ýnceleme 1. Olayýn Özeti a. Romanýn Olay Örgüsü b. Romanýn Olay Halkalarýndan Örnekler 2. Kiþiler a. Asýl Kiþiler i. Fiziki Portre ii. Ruhi Portre b. Yardýmcý Kiþiler i. Fiziki Portre ii. Ruhi Portre c. Kiþiler Arasýndaki Ýliþkiler 84 3. Olayýn Geçtiði Mekânlar a. Mekânlar ve Bu Mekânlarýn Özellikleri b. Mekânlarýn Kahraman ve Olaylarla Ýliþkisi 4. Zaman a. Kronolojik Zaman i. Gündüz ii. Gece iii. Mevsimler iv. Yýl b. Zamanda Geriye Dönüþler 5. Anlatýcýnýn Bakýþ Açýsý a. Hakim (Ýlahî) Bakýþ Açýsý b. Kahraman Anlatýcýnýn Bakýþ Açýsý c. Gözlemci Bakýþ Açýsý 6. Dil ve Anlatým Özellikleri a. Anlatým Türleri i. Öyküleyici Anlatým ii. Betimleyici Anlatým iii. Açýklayýcý Anlatým iv. Tartýþmacý Anlatým v. Öðretici Anlatým vi. Kanýtlayýcý Anlatým vii. Düþsel Anlatým viii. Gelecekten Söz Eden Anlatým ix. Coþku ve Heyecana Baðlý Anlatým x. Destansý Anlatým xi. Söyleþmeye Baðlý Anlatým xii. Mizahi Anlatým b. Dil ve Üslup Özellikleri i. Akýcýlýk ii. Duruluk-Açýklýk iii. Yalýnlýk 7. Romanýn Türü a. Tahlil Romaný b. Sosyal Roman c. Macera Romaný ç. Tarihî Roman 8. Romanýn Konu ve Temasý C. Romanýn Yazýldýðý Dönemle Ýliþkisi Ç. Yazarýn Hayatý, Sanatý ve Eserleri Hakkýnda Kýsa Bilgi D. Roman Hakkýndaki Kiþisel Duygu ve Düþünceleriniz E. Romaný Ýncelerken Faydalandýðýnýz Kaynaklar 85 26. ETKÝNLÝK Okuduðunuz “Ateþten Gömlek” adlý romandan hareketle sanat metinlerinde Atatürk’ün, vatan ve millet sevgisinin nasýl iþlendiðini belirtiniz. 27. ETKÝNLÝK Türk ve dünya edebiyatýnda roman türünün önemli temsilcileri ve bunlarýn eserleriyle ilgili bir sunum yapýnýz. 1. Aþaðýda verilen cümlelerdeki boþluklarý uygun þekilde doldurunuz. Psikolojik açýdan kendine özgü nitelikleri olan, kimseye benzemeyen roman kahramanlarýna ………………………………….. denir. Romanda bir özelliði diðer bütün özelliklerini örten kahramanlara ………………….………….. denir. Üstleri aðýr kokulu mersin aðaçlarýyla kaplý tepeler geçildikten sonradýr ki kayalar birdenbire baþlar. Ýnsan birden ürker. Kayalarla birlikte çam aðaçlarý da baþlar. Çamlarýn birer billur pýrýltýsýndaki sakýzlarý buralarda topraða sýzar. Ýlk çamlar geçildikten sonra, gene düzlüklere varýlýr. Bu düzlükler boz topraktýr. Verimsiz, kýraç... Buralardan Toros’un karlý doruklarý yanýndaymýþ, elini uzatsan tutacakmýþsýn gibi gözükür. Dikenlidüzü bu düzlüklerden biridir. Dikenlidüzü’ne beþ kadar köy yerleþmiþtir. Bu beþ köyün beþinin de insanlarý topraksýzdýr. Cümle toprak Abdi Aða’nýndýr. Dikenlidüzü, dünyanýn dýþýnda kendine göre apayrý kanunlarý, töresi olan bir dünyadýr. Dikenlidüzü’nün insanlarý köylerinden gayri bir yeri bilmezler hemen hemen. Düzlükten dýþarý çýktýklarý pek az olur. Dikenlidüzü’nün köylerinden, insanlarýnýn ne türlü yaþadýklarýndan da kimsenin haberi yoktur. Yukarýdaki metnin anlatýcýsý ………………………………….. 2. Aþaðýda verilen cümleleri doðru-yanlýþ durumlarýna göre iþaretleyiniz. Romanda olaylar, roman kahramanlarýnýn karakter niteliklerinden doðar. (D) (Y) Romanda olaylar arasýndaki sebep-sonuç iliþkileri o romanýn olay örgüsünü meydana getirir. (D) (Y) Romanda anlatýcý bizzat yazarýn kendisidir. (D) (Y) 3. Aþaðýdaki cümlelerin hangisinde anlatým bozukluðu vardýr? A) Gözlüklerini takarak yüksek sesle günün haberlerini okuyordu B) Köy gerçeði gibi kasaba gerçeði de roman ve öykümüzle gün ýþýðýna çýkmýþtýr. C) Tanpýnar, babamýn onu ne kadar çok sevdiðini bilir, babamýn eleþtirilerine ve baðýrmalarýna gönül koymazdý. D) Babam, Beyatlý’yla Tanpýnar’a da yazý dilini eleþtirdikleri için darýlmýþtý. E) Okumak insaný olgunlaþtýrýr, konuþmak ustalaþtýrýr, yazmak ise daha somut bir bilgi saðlar. 86 4. Aþaðýdakilerden hangisi bir romanda “olay örgüsü” içinde deðerlendirilemez? A) Romanda olaylara karýþan kahramanlar B) Romandaki olaylarýn akýþý C) Romandaki anlatýcýnýn bakýþ açýsý D) Romanda yer alan sosyo-psikolojik tahliller E) Romandaki olaylarý hazýrlayan þartlar 5. Üzerime bir çið gibi hafifçe düþerse serin bir sevgili, elbet aþk göðerir silinemeyen buðusundan kalbimin. (I) (II) (III) Yüzüme iliþince mor kadife menekþeler, yanar birden gözlerim, yanar çiçekler. (IV) (V) Yukarýdaki parçada altý çizili kelimelerden hangisi tür yönüyle farklýdýr? A) l B) ll C) lll D) lV E) V 6. Aþaðýdaki cümlelerden hangisinde, “þahýs zamiri” eksikliðinden kaynaklanan bir anlam belirsizliði vardýr? A) Oysa ayný yolun yolcusuyduk. B) Bende liseye kadar tiyatro sevgisi yoktu. C) Benim de dünya güzeli bir yeðenim var. D) Adýný sormayý yine unuttum. E) Yetenekli olduðunuzu daha ilk oyunda anladým. 7. Dilâþup’un saçlarý sýrma gibi parlak sarý, alný saffetivicdanýnýn dönen aynasý denecek surette duru ve beyaz, kaþlarý saçlarýna nispet biraz kumrala meyilli ve biraz kalýn olmakla beraber biraz da kavisli, gözleri orta mavi, fevkalade tahrikisevda edecek yolda mahmur, çehresi âþýkane bir soluk beyaz üzerine süslü gül pembeliðine mail bir renk ile süslenmiþ yüzünün rengindeki saffet ile tenasübündeki parlaklýk açýlmasýna bir gün kalmýþ bir zambak goncasýna benzer. Dudaklarýnýn gerek inceliði ve gerek pembeliðinin parlaklýðý birbirine sarýlmýþ iki gül yapraðýný andýrarak aralarýndan inci diþleri jale damlasý gibi görünür. Çenesi daha yapraklarý periþan olmamýþ bir beyaz katmer gül zannolunurdu. Yukarýdaki parçanýn anlatýmýnda aþaðýdakilerin hangisi kullanýlmýþtýr? A) Öyküleme B) Tartýþma D) Açýklama C) Betimleme E) Örneklendirme 87 8. Aþaðýdaki cümlelerin hangisinde sýfat farklý bir amaçla kullanýlmýþtýr? A) Sen acý þarkýsýn dudaklarýmda Seni söylerim sürekli gece, karanlýða ve yýldýzlara karþý B) Beni sorarsan gene yapayalnýz Sen sýcak döþeðinde rahat uyuyor musun? C) Kaç rüzgâr dile gelmiþ, kaç bulut yaðmur dökmüþ. Yalvarmýþ yüz sürerek sahiline kaç dere? D) Yýllar ilerledikçe gönül uslanýr sanýp Düþmüþ büyük hatalara, aldanmýþýz gülüm E) Ben karlý kýþ günlerinde gece nöbetindeyim Öfkeyi bilmekteyim karanlýðýn ortasýnda 9. Aþaðýdaki cümlelerin hangisinde sýfat nitelik bildirmektedir? A) Ýki saattir tatlý tatlý konuþtuk. B) Elindeki dolu keseleri halka fýrlattý. C) Bu sözler kavgada bile söylenmez. D) Nasýl bir üniversitede olmak istersiniz? E) Saðdan kaçýncý apartmanda oturuyorsunuz? 88 1. “Tiyatro sayfalarýn içindeki olaylarý canlandýran, satýrlarýn arasýndaki insanlarý dirilten, ölü kelimeleri konuþturan, heceleri baðýrtan, harfleri aðlatan büyülü bir sanat koludur.” Muhsin Ertuðrul sözüyle anlatýlmak isteneni söyleyiniz. 1. ETKÝNLÝK Ýnsanlýðýn ilk dönemlerini konu alan, izlediðiniz filmlerdeki ayin ve tören sahnelerinin özelliklerini söyleyiniz. 2. ETKÝNLÝK “Tiyatro, dram, drama, oyun, trajedi, sahne, suflör, dekor, dramatize etmek, fasýl, konduit, jest, mimik, epizot, entrika, rejisör, perde, replik, rol, tirat” kelimelerininin anlamlarýný araþtýrýnýz (2. soruya yöneliktir.). 3. ETKÝNLÝK ”Orta oyunu, Karagöz, meddah, köy seyirlik oyunlarý, trajedi, komedi ve melodram” metinleri bulunuz, bunlarý okuyunuz ve sýnýfa getiriniz (1. soru ve 19. etkinliðe yöneliktir.). 4. ETKÝNLÝK Türk ve dünya edebiyatýnda tiyatro türünün tarihsel geliþimini, önemli temsilcilerini ve bu temsilcilerin eserlerini araþtýrýnýz (23. etkinliðe yöneliktir.). Okul dýþý etkinlikler ön hazýrlýk gerektirmektedir. 89 AH ÞU GENÇLER I. PERDE I. TABLO (Perde açýk. Ýleriki bölümlerde kullanýlacak dekor parçalarý ve aksesuarlar, sahnede uygun biçimde yer almýþtýr. Oyuncular, günlük giysilerle) 1. OYUNCU : 2. OYUNCU : 3. OYUNCU : 4. OYUNCU : 1. OYUNCU : 5. OYUNCU : 6. OYUNCU : 7. OYUNCU : 8. OYUNCU : 9. OYUNCU : (Bir an sessizlik) ÖTEKÝLER : 9. OYUNCU : ÖTEKÝLER : 9. OYUNCU : ÖTEKÝLER : 9. OYUNCU : ÖTEKÝLER : 9. OYUNCU : 1. OYUNCU : ÖTEKÝLER : 1. OYUNCU : Arkadaþlar bir þeyler yapmalýyýz. Söyleyin ne yapalým? Kadýnbudu köfte. Hayýr, tatil. Hesap. Býrakýn þakayý, sahi ne yapalým? Þaka. Defile. Ayak yapalým. Banyo. Tiyatro. Neee? Tiyatro. Niye? Ey kardeþler burasý neresi? Tiyatro! Burada ne yapýlýr? Tiyatro. E, öyleyse... Dekor, kostüm, aksesuar, ýþýðýmýz da var! Harika! Öyleyse gelsin bir uvertür! MÜZÝK 1: UVERTÜR 1. OYUNCU 2. OYUNCU 4. OYUNCU 6. OYUNCU 1. OYUNCU 3. OYUNCU 6. OYUNCU 8. OYUNCU KORO : Bir dakika, bir dakika! Uvertür tamam da türlü türlü tiyatro var, nasýl bir tiyatro yapalým? : Bir yýl garantili. : Renkli. : Denize karþý. : Bol vitaminli. : Müzikal bu. : Müzikal herhâlde. : Müzikal! : Harika! MÜZÝK 2: MÜZÝKAL KORO Müzikal! Sen çok yaþa Müzikal! Zaten hayat Müzikal! 90 Ýþte trafik Müzikal! Televizyon Müzikal! Alýþveriþ Müzikal! Futbolumuz Müzikal! Giyim-kuþam Müzikal! Müzikal! Müzikal! Müzikal! Ýþtah için Müzikal! Yorgunluða Müzikal! Sancýn varsa. Müzikal! Öksürüðe. Müzikal! Âþýk mýsýn? Müzikal. Her derde deva. Müzikal! Müzikal! Müzikal! Müzikal! 1. OYUNCU : Sakin olun, müzikal, tamam ama nasýl bir müzikal? 10. OYUNCU : Yýlýn sorusu. 2. OYUNCU : Tebrikler. 9. OYUNCU : Bence dünya genelinde ve Türkiye özelinde, gençlik sorunlarýný irdeleyen ve vurgulayan, sanatsal baðlamda bir müzikal. 4. OYUNCU : Ne diyor? 1. OYUNCU : Eveeet. Böyle bir müzikale baþlayabilmek için önce þu sorunu çözmek zorundayýz, insan genç olduðu için mi sorundur, yoksa sorun olduðu için mi gençtir? 3. OYUNCU : Bu, bir açýk oturum konusu. 6. OYUNCU : Hem de televizyonda. 8. OYUNCU : Harika. II. TABLO (1. Oyuncu, Yönetici, Baba, Anne, Uzman,Genç.) 1. OYUNCU YÖNETÝCÝ BABA 1. OYUNCU BABA : Pekâlâ! Televizyonda bir açýk oturum. Acýklý bir þarký ile neþeli bir türkü arasýnda... Motor... Klape! Buyrun. : Ýyi akþamlar sayýn ve sevgili izleyiciler. Sabýrsýzlýkla beklediðiniz açýk oturum programýný açýyorum. Konumuz malum, konuklarýmýz bir baba, bir anne, bir uzman ve gençlik adýna bir genç. Ýlk sözü babaya veriyorum, buyrun efendim. : Beni bu programa niye çaðýrdýðýnýzý hâlâ anlamýþ deðilim. Çünkü benim, bir oðlum var, oðlumla gayet iyi geçinirim. Aramýzda hiçbir sorun yoktur. Niye olsun zaten? Ben onu severim, o beni sayar. Her konuda uzlaþýrýz. Bir gün bile olsun, bir anlaþmazlýða düþmedik. Evet çünkü gençleri anlarým, severim, bayýlýrým gençlere... Geçenlerde... : Hop, hop, hop... Motor stop. (Herkes donar.) Þimdi geriye dönüyorum. Açýk oturumdan iki saat önce, baba evi. : (Ayaða fýrlar.) Bana akýl öðretmek senin ne haddine, beyinsiz herif. Ben televizyonda ne söyleyeceðimi bilmez miyim, odun kafalý? Yýkýl! Deli mi ne? “Çýk televizyonda doðruyu söyle.” diyor. Oðlum, salak oðlum, milyonlarca insanýn önünde, seninle hiçbir konuda anlaþamadýðýmý nasýl söylerim? “Bu ne biçim baba!” demezler mi? Böyle sorunlar konuþulmaz. Ayýptýr. Manyak... 91 1. OYUNCU YÖNETÝCÝ ANNE YÖNETÝCÝ ANNE YÖNETÝCÝ ANNE YÖNETÝCÝ ANNE YÖNETÝCÝ UZMAN YÖNETÝCÝ UZMAN GENÇ YÖNETÝCÝ : Motor. (Baba oturur, ötekiler canlanýr.) : Söz sýrasý þimdi de sayýn annede. : Efendim, ben, her þeyin açýk açýk konuþulmasýndan yanayým. Her zaman doðruyu söylerim. Þimdi de öyle yapacaðým. : Yapýnýz efendim. : Gençlik sorunlarý adlý bu önemli açýk oturumu yöneten sayýn yöneticimizi yakýndan tanýrým. : Sað olun. : Yanýmýzdaki apartmanda oturuyor. Üç çocuklarý var, üçü de iki elim yanýma gelsin, sokakta büyüdüler. : Aman Mürüvvet Haným. : Aman zaman dinlemem, çocuklarý biz komþular büyüttük. Ýçki, kumar bunlarda, ikide bir darýlýp barýþma, kavga, gürültü bunlarda... Ýnsanýn böyle bir açýk oturumu yönetebilmesi için en azýndan... : Stop, stop, stop... Huzurunuzda pedagog Profesör Selami Altýntop. : Konu önemlidir. Hýmmm. Önemli olmasa zaten ben burada olmazdým. Gençlik sorunlarý böyle tartýþýlarak çözülmez... Bilimsel soðukkanlýlýk ister. Bakýnýz Profesör Frankeþtayn ne diyor: “Gençlik, spekülatif ve emosyonel bir süreçtir.” Hýmm.. Çok doðru.. Buna karþýlýk Profesör Mandrake þu görüþü geliþtirmiþtir: “Gençlik psikosomatik bir fenomen olup korrelasyon katsayýsý geometrik olarak çoðalýr.” Hýmm, bu da doðru. Profesör Maradona ise ikisine de karþý çýkýyor “Hayýr.” diyor. “Gençlik entegre ve dinamik bir komplekstir.” Hayret, bu da doðru. Hýmmm. : Siz þahsen ne diyorsunuz, sayýn uzman? : Benim de bir kýzým var, þahsen “illallah” diyorum, en doðrusu bu. : Þey, þimdi de bir genç olarak benim düþüncelerimi soracak olursanýz... : Özür dilerim, soramayacaðýz. Çünkü vaktimiz doldu. Sayýn ve sevgili izleyiciler, programýmýz burada sýfýrý tüketti. Hepinize iyi uykular, videotik rüyalar dileriz. Þen ve esen kalýn. Güle güle, yine görüþelim... (Ses gittikçe duyulmaz olur.) Bir dahaki programa kadar... III. TABLO (Hepsi) HEPSÝ 8. OYUNCU 10. OYUNCU 2. OYUNCU 6. OYUNCU 4. OYUNCU 5. OYUNCU 3. OYUNCU 9. OYUNCU 7. OYUNCU 9. OYUNCU 8. OYUNCU 9. OYUNCU 11. OYUNCU 2. OYUNCU 1. OYUNCU : : : : : : : : : : : : : : : : (Zýplarlar.) Yaþasýn. Çarpýcý bir giriþ. Birinci sýnýf. Turistik. Devamlý sýcak su. Mükemmel servis. Yüzde on tenzilat. Bir müzikal böyle baþlar ve... ... böyle devam etmez. Ya? Laf uzayýnca araya ya bir þarký girer ya da bir dans. Uygun olsa da. Olmasa da. Çok doðru. Müzikal bu. Kader bizi doðrudan ayýrmasýn. Öyleyse gelsin egzotik ve süpersonik bir dans. 92 MÜZÝK 3: SÜPERSONÝK DANS (1,2,3,4,5,9,10. Oyuncular) 2. 3. 4. 1. OYUNCU OYUNCU OYUNCU OYUNCU 5. OYUNCU 10. OYUNCU 9. OYUNCU : Çok güzel dans ettik, çook. : Tebrikler, : Bundan iyisi can saðlýðý. : Arkadaþlar, müzikalimiz çok müzikal olmaya baþladý.. Lafý derleyip toparlamak zorundayým. Sorunlar yerden bitmez, gökten yaðmaz. Þimdi sorunlarýn kökenine iniyoruz. : Aman dikkatli olalým. : Yavaþ lütfen. : Biri ýþýk tutsun. IV. TABLO MÜZÝK 4: DÜÐÜN MARÞI (Gelin, Damat, 1. ve 8. Oyuncu) (Gelin ve damat girerler, ötekiler alkýþlarlar. Biri fotoðraf çeker. Bir an donup kalma. Düðün hatýrasý. Müzik de donar ve devam eder, gelinle damat çýkarlar.) 1. OYUNCU : Yeni bir evliliðin temelini daha atmýþ bulunuyoruz. 8. OYUNCU : Hayýrlý ve uðurlu olsun efendim. 1. OYUNCU : Ama nasýl bir evlilik bu? Bilinçli, saðlýklý, dengeli bir evlilik mi? Yoksa geliþigüzel, hesapsýz kitapsýz, rastgele bir evlilik mi? Ýsterseniz birkaç yanlýþ evlilik sergileyelim. Örnek bir: Çaðdaþ üslupta bir alýþveriþ sahnesi! V. TABLO (Anne, Kýz, Koro, 1. Oyuncu) ANNE KIZ ANNE KIZ ANNE KIZ ANNE KIZ ANNE KIZ ANNE KIZ ANNE KIZ ANNE KIZ ANNE KORO ANNE KORO ANNE KORO ANNE KORO ANNE KORO ANNE KORO : : : : : : : : : : : : : : : : : : : : : : : : : : : : Ah Nebiþ... Gel kýzým gel. Ne oldu anne? Talih kuzusu Ýbrahim, baþýmýza kondu. Kim bu Ýbrahim? Ýbrahim. Ýbo. Süper Ýbo. Her eve lazým. Ne istiyor? Seninle evlenmek. Ýbo'yu þimdi al, kazan. Özelliði ne? Hiç sorma kýzým. Ýbo'da atlar, katlar, yatlar, milyonlar var, milyonlar. Acaba akýllý mý? Zengin, hýrslý. Genç mi, yakýþýklý mý, anlayýþlý mý? Para babasý. Ya mutlu olamazsak? Ýbo'yla her þey daha güzel. Bilmem ki.. Düþünme kýzým. Ýbo'dan üstünü yok. Ý Ýyi, B Becerikli, O Olgun. ÝÝÝBOOO.. Süpürür, döver. Ýbo, Ýbo, Ýbo. Genç Ýbo, iyi damattýr. Ram para pam pam, 93 XI. TABLO (1. Oyuncu, Anne, Çocuk) 1. OYUNCU ANNE : Þimdi de çocuðu ile çook yakýndan ilgilenen bir anne. Nerede? Diyelim bir çocuk parkýnda. : Bunca iþimin arasýnda, seni elinden tutup buraya getiriyorum. Neden? Böyle süklümpüklüm olma, biraz giriþken, canlý kanlý ol diye. Haydi bak, herkes ne güzel oynuyor. Sen de oyna bakayým... Aaaa, aa, aa, o kadar hýzlý koþma, terleyeceksin. Oðlum önüne bak.. Ooo, yoo, salýncak yok. Terli terli zatürre olursun. Gel bu tarafa. Ooooo katiyyen, kaydýraða binemezsin. Geçen sefer bir kaydýn pantolonun caaaartt yýrtýldý. Yaaa, oðlum? Konuþma o çocukla. Ya kuþpalazý ise ya kabakulaksa ya betasý varsa?.. Sen kendi baþýna oyna çocuðum... Gel, geel... Þapkaný giydireyim.. Güneþ çarpar, tepe sersemi olursun... Hah, haydi oyna güzelim... Rahat rahat... Oðlum, hayýr, kum havuzu yok. Bana söz vermiþtin... Çöp batar, kazýklý humma olursun. En iyisi, biz yine evimize gidelim, çok oynadýn.. Ben bu çocuðu hayatýn zorluklarýna nasýl alýþtýracaðým, bilmem ki... (Çýkarlar.) II. PERDE (l. Oyuncu, Baba, Tezcan, Anne, Büyükanne, Aðabey, Doktor) 1. OYUNCU BABA TEZCAN BABA TEZCAN ANNE TEZCAN ANNE BABA TEZCAN B.ANNE TEZCAN B.ANNE BABA TEZCAN AÐABEY TEZCAN BABA TEZCAN 1. OYUNCU DOKTOR 1. OYUNCU TEZCAN : Þimdi ayaklarýmýzýn ucuna basa basa bir eve girelim ve bir kýz arkadaþýmýzýn aile içindeki durumunu gözleyelim. (Aile yerini alýr, genç kýzýmýz Tezcan ellerini seyretmektedir.) : (Aðabeyle tavla oynamaktadýr, zar atar.) Allaaah þeþbeþ... Tezcan kýzým koþ bana bir bardak su getir. Heyecandan boðazým kurudu, aðabeyini mars ediyorum, mars. : Aman babaaa... : Kýrk yýlda bir þaþýrdým da bir bardak su istedim be kýzým... : Üf babaaaa... : (Önünde önlük, ellerinde bulaþýk eldivenleri) Tezcan, evladým gel de þu bulaþýða yardým et... : Aman anneee... : Ayol, yemeði yaptým, sofrayý kurdum, kaldýrdým... Hiç olmazsa... : Yahu, babasýna bir bardak su getirmeye üþenen, bulaþýða yardým eder mi hiç? : Aaayyy babaaaaa... : (Gözlüklü, bu ara dikiþ dikmektedir.) Tezcan, evladým, önlüðünü getir de eteðini dikeyim, sökülmüþ, öyle geziyorsun. : Öf ananeee, öööf. : Hayýrdýr inþallah, nooldu þimdi? : Babasýna bir bardak su yetiþtirmeyen çocuk... : Aman babaaa... : Tezcan, bari zahmet olmazsa saati söyle de babana saat kaçta mars oldum, tarihe geçsin. : Bu evde yaþanmaz. (Çýkar.) : Bu kýzýn adýný iyi ki Tezcan koymuþuz ya yanýlýp da Nazlý koysaymýþýz? : (Ýçerden) Aman babaaaa... : Aramýzda sorunlarýmýza cevap vermek üzere bir uzman bulunuyor. Doktor bey, arkadaþýmýz çocuk felci olmasýn? : Hayýr efendim, gözlemlerime göre turp gibi. : Peki efendim... Tezcan... : Amaaaan siz deeeeee... 94 lll. TABLO (1. Oyuncu, Delikanlý, Anne, Konuþmacý, Baba, Semra, Hala, Doktor) 1. OYUNCU DELÝKANLI ANNE KONUÞMACI DELÝKANLI BABA DELÝKANLI BABA DELÝKANLI ANNE DELÝKANLI KONUÞMACI DELÝKANLI SEMRA DELÝKANLI KONUÞMACI DELÝKANLI HALA DELÝKANLI BABA DELÝKANLI BABA DELÝKANLI KONUÞMACI DELÝKANLI 1. OYUNCU DOKTOR BABA DOKTOR BABA DOKTOR : Þimdi sýrada Tezcan'ýn tam tersine, fevkalade atak, canlý, hayat dolu bir erkek arkadaþýmýz var... (Yeni aile yerini alýr, delikanlý TV seyretmektedir. TV'de bir sayýn konuþmacý þiir okumaktadýr.) : Anne beee. Kýrk saat önce bir erik istemiþtik. : Ah affedersin oðlum, bende akýl mý kaldý, getiriyorum. : “Aðýr aðýr çýkacaksýn, bu merdivenlerden.” : Saðlýk programý bu galiba... Baba, teybi tamire vermiþtin ne oldu? : Yarýn akþam alacaðým. : Dün de öyle demiþtin. : Bitirememiþ, ne yapayým? : Otur, baþýnda bekle de bak nasýl yapar, tembel bunlar, yarýn akþam uðra al ama gözünü seveyim üþengeçlik etme... Anneee erik ne oldu? : (Ýçerden) Yýkýyorum oðlum. : Çabuk ol, maç baþlayacak birazdan. : “Yaþ otuz beþ, yolun yarýsý eder.” : Bitmedi gitti þu saðlýk programý da... Hala be, halacaðým, hadi þu süveterimi getir, nolursun. Hava serinledi galiba (Hala dýþarý çýkar.) Semraa. Heyyyy... Saðýr sultana. : (Ýçerden) Yine ne istiyorsun? : Yine demez mi? Gazeteyi getir haydi... Uyuþuk. Yerinden kýmýldamýyor yahu, batýk tanker gibi. : “Deli eder insaný bu dünya, bu gece, bu yýldýzlar, bu koku.” : Kalp, yaþlýlýk derken þimdi de deliliðe geçti, amma yutturmaca program yapýyorlar ha, (Semra gazeteyi getirmiþtir.) deðil mi baba? Hala, ne oldu bu suya yahu? : (Elinde süveterle girer.) Ne suyu, sen benden süveterini istedin. : Haydi bir bardak su getir. Soðuk olsun ama... Büyük bardakla... Anneeee, tuzu unutma. : Tuzu da kalk sen al. : Anlamadým. : Tuzu da kalk sen al. : Allah, Allah... Ne olmuþ yani çalýþsýnlar biraz... Ýþleyen demir ýþýldar... Yuvarlanan taþ yosun tutmaz... Tembele iþ buyur, sana akýl öðretsin... : “Dur yolcu!” : Durursam þerefsizim (Öfke ile çýkar.) : Doktor bey! : Bana bir þey sormamanýzý rica edeceðim. Biraz sinirlendim, tansiyonum yükseldi, çarpýntým var, kan þekerim düþtü. Siz nasýlsýnýz beyefendi? : Ýyiyim. : Yaaaa! : Niye þaþtýnýz doktor bey? : Önemli deðil. Kanallarým karýþtý, siz devam edin. XI.TABLO (1. Oyuncu, Ýþveren) 1. OYUNCU ADAM : Doðru... Öyleyse yine gençlik sorunlarýna ya da sorunlu gençlere dönelim, yani kendimize gelelim. Þimdi, boþ durmaktan bunalmýþ, yetenekli bir genci, iþ ararken izleyeceksiniz. Yani, beni! (Adam, masada yerini alýr. Delikanlý olanca enerjikliði ile girer.) : Bir þey mi istiyorsun? 95 DELÝKANLI ADAM DELÝKANLI ADAM DELÝKANLI ADAM DELÝKANLI ADAM DELÝKANLI ADAM DELÝKANLI ADAM DELÝKANLI BÝR KIZ DOKTOR 1. OYUNCU KIZ ERKEK KIZ ERKEK KIZ ERKEK KIZ ERKEK 1. OYUNCU : : : : : : : : : : : Evet. Söyle! Ýþ istiyorum. Ya! Canýma yetti. Burama geldi. Yeter artýk. Ýþ istiyorum! Otur. Oturamam. Ýþ istiyorum. Anladým. Peki. Nasýl bir iþ istiyorsun? Fark etmez. Yeter ki þartlarýma uygun olsun! Tamam mý? Tamam da... Ama Ankara dýþýndaysa kabul edemem! Neden? Çünkü ailem burada, çevrem burada, berberim burada aðabey, berberim! Kafamý emanet edeceðim adam, kafama denk olmalý. Haksýz mýyým? Sonra, bak söyleyeyim, bir amirin emrine de girmem. Baþýma buyruk olacaksam, ne âlâ... Neden mi? Çünkü evde babam, okulda müdür, kahvede patron, maçta hakem... yetti artýk. Amirsiz memur olmaz diyorsan beni ýrgalamaz. O senin sorunun! Sonra, sabahtan akþama kadar hep ayný masada da oturup kalamam. Ben vazo muyum aðabey, yapma Allah aþkýna, hokka mýyým? Hareket çaðýndayýz. (Söyler.) “yürüyelim arkadaþlar., lay lay lay lam!” Israr edersen otururum tabii, otururum, otururum, otururum ama bir gün, gravv-bomm-cuf, patlarým þerefsizim! Sorumluluk senin! Ona göre. Ben de yalan yok, sabahlarý da vaktinde gelemem. Neden? Çünkü ben, tavuk da deðilim aðabey. Benim gece hayatým var. Yaþadýðýmý, sonuna kadar algýlamadan, özümsemeden yatamam. Ben çaðdaþ bir insaným; yakýþýklý ceset deðilim! Niye yatayým? “Gencim, arzular kanýmda bir çaðlayan!” Ha, þunu da hatýrlatayým, pazartesi çarþamba, cuma günleri gelemem, antremaným var. Çünkü saðlam kafa, saðlam vücutta bulunur. Bu konuda tartýþmam bile! Öðle yemeði veriyorsanýz þunu söyleyeyim! Çorba içmem, sebze yemem, midemi bulandýrýr, parça etten nefret ederim. Kýzma aðabey! Evdekiler de kýzýyor ama nafile! Benim için varsa pizza, yoksa lahmacun. Ücrete gelince boþ geç, paranýn ne önemi var? Ama asgari ücretle çalýþmam. Neden? Asgari ücreti, babam da verir; zavallý ekliyor, kenetliyor, veriyor da. Bir iþe girdiðime göre, bir kârým olmalý, deðil mi aðabey, haksýz mýyým? Sonra, söylemedi deme, nasihata bozulurum, eleþtiriye katlanmam, uyarý istemem. Bu kadarcýk da kaprisim olsun artýk, deðil mi ama aðabey? Þunun þurasýnda, it gibi çalýþacaðýz. E, ne diyorsun? : Özür dilerim. Sana uygun bir iþimiz yok! : Ne? Yok ha? Bana? Olaaamaaazzzz!.. : Doktor bey! : Geçiniz! : Amacýmýz iþsizliði küçümsemek deðil. Tövbe. Sadece bir tip sergilemek istedik. Þimdi, hatýra defteri tutan iki genç insaný izliyoruz. (Kýz ve Erkek yerlerini alýrlar) : (Kafa sesi) Ah þu benim annem. Hiç modaya uygun giyinmesini bilmiyor, utanýyorum. : (Kafa sesi) Babam her þeyden anlar sanýyordum. Futboldan zerre kadar çakmýyormuþ, geçen gün rezil oldum. : (Kafa sesi) Nilgün'ün annesi ne kadar þýk, ne kadar havalý... : (Kafa sesi) Erol'a babasý günde ..... lira harçlýk veriyormuþ, vay bee, baba böyle olur. : (Kafa sesi) Evimiz ne kadar sönük... : (Kafa sesi) Bir arabamýz bile yok.. : (Kafa sesi) Aaaaahhhh, üç nokta. : (Kafa sesi) Aaaaahhhh be, ünlem. : Þimdi böyle düþünen arkadaþlarýmýzýn, birkaç yýl sonra, ne diyeceklerini tahmin edebiliyorum. 96 KIZ ERKEK : (Doðrudan) Ah anneciðim, meðerse sen giymemiþ, giydirmiþsin. : (Doðrudan) Ah be baba. Meðerse bana canýndan harçlýk veriyormuþsun. XII. TABLO (l. Oyuncu, Anne, Deli Genç, Doktor) 1. OYUNCU ANNE 1. OYUNCU ANNE DELÝ GENÇ ANNE : : : : Þimdi, deðeri geç anlaþýlan annelerden birini izleyeceðiz, buyrun teyzeciðim. Teþekkür ederim. (Oturur.) Söz sizin efendim. Ne diyim, evlendim, iki oðlum, bir kýzým oldu. Ev iþleri üzerimde, výzýr výzýr çalýþýyorum. Yýllar rüzgâr gibi geçti, baþladým bocalamaya. Sabah kalkýyorum, eyvah, bugün ne piþirmeli. Yezitlere sorarsýn söylemezler, piþirirsin yemezler, çýldýrýcaðým. Patates piþiririm, yine mi patates diye kavga çýkar. Kapuska mý, ööö, pýrasa mý, yer elmasý, facia, mercimek cinayet, kereviz kýyamet, tavuk alýrým hepsi buuut diye tuttururlar. Tavuk bu ayol kýrkayak mý? Ama sonunda dünyanýn kaç bucak, tavuðun da kaç bacak olduðunu anladýlar. Nasýl mý? Delirdim de ondan. Anlatayým. Anneyim ya, ne hafta tatili var, ne yýllýk izin. Doður, besle, büyüt, okula yolla, biçki, dikiþ, ütü, çamaþýr, sökük, yemek yap, sofra kur, bulaþýk yýka, sil, süpür, yerleþtir, hasta nazlandýr, misafir aðýrla, çiçeði sula, alýþveriþe çýk, kediyi doyur.... Neyse... Son nüfus sayýmýnda gelen memur iþimi sordu, ben de ev kadýnýyým dedim... Aaaa bir de ne göreyim. Adam beni iþsiz diye yazmýyor mu? Beni... Ýþsiz... Haa ha, ha, ha. Ýþte o an gözüm kararmýþ, feleðim þaþmýþ, sayým suyum yok diye sokaða fýrlamýþým, paydos öyleyseee... Yandý gülüm keten helva. Çektim deli bayraðýný, o günden beri pek rahatým.. Þapkamý rica edeyim. (Deli Genç annenin hunisini getirir, anne, huniyi baþýna koyar, annesinin hunisi tüylüdür.) Teþekkür ederim yavrum... : Teyze haným sizi de böyle alayým. : Ýzninizle. (Anne, Doktor Beyle Deli Gencin arasýna oturur.) Turgut ÖZAKMAN Toplu Oyunlar - 1 1. Seyrettiðiniz tiyatrolarýn ve okuduðunuz tiyatro metinlerinin ortak özelliklerini belirleyiniz. 5. ETKÝNLÝK Seyretmeye dayalý sanat dallarýný araþtýrýnýz. Seyretmeye dayalý bu sanat dallarýnýn roman, hikâye ve þiirden farkýný söyleyiniz. Roman, hikâye ve þiir okumak ile tiyatro izlemek veya film seyretmek arasýnda ne gibi farklarýn olduðunu belirleyiniz. Buradan hareketle seyretmenin, edebiyattan ayrý bir sanat faaliyeti olup olmadýðýný belirtiniz. 2. “Hazýrlýk”ta araþtýrdýðýnýz terimlerin anlamlarýný söyleyiniz. 3. “Ah Þu Gençler” metninde konuþmalar dýþýnda kalan bölümlerin neden önemli olduðunu söyleyiniz. 97 6. ETKÝNLÝK “Tiyatroya gitmek, temaþa etmek, temaþa sanatý, görsel sanatlar ve tiyatro metni” gibi kavramlarýn anlamlarýný kullanýldýklarý yer ve dönemleri de dikkate alarak araþtýrýnýz. Araþtýrma sonuçlarýný sýnýfta sununuz. 7. ETKÝNLÝK Anlatmaya baðlý sanat metinlerindeki olay örgüsünün göstermeye baðlý metinlerdeki karþýlýðý “dramatik örgü”dür. “Ah Þu Gençler” metnindeki dramatik örgüyü belirleyiniz. 4. Modern dönemde göstermeye baðlý edebi metinleri ifade etmek için hangi kelimenin kullanýldýðýný belirtiniz. 5. “Ah Þu Gençler” metninden hareketle “sahne ve perde”nin dramatik örgüdeki yerini ve önemini söyleyiniz. 6. Dramatik örgüyü meydana getiren parçalar arasýndaki iliþkiyi açýklayýnýz. 8. ETKÝNLÝK “Ah Þu Gençler” metnindeki “II. Perdenin III. Tablo”sunu sýnýfta okuyunuz. Okuduðunuz bu tabloyu sýnýfta sahneleyiniz. Buradan hareketle tiyatro metinlerinde göstermenin ve anlatmanýn rolünü ve deðerini söyleyiniz. 9. ETKÝNLÝK “Ah Þu Gençler” metnindeki dramatik örgünün kronolojik zaman çizgisindeki iz düþümünü bir þema hâlinde gösteriniz. 10. ETKÝNLÝK “Ah Þu Gençler” metnindeki kahramanlarýn ait olduklarý sosyal tabakanýn anlaþýlmasýný saðlayan ögeleri bulunuz. Bu kahramanlarýn ait olduklarý sosyal tabakadaki insanlarýn hangi özelliklerini, kendilerinde bulundurduðunu açýklayýnýz. 11. ETKÝNLÝK “Ah Þu Gençler” metnindeki ayný veya benzer olay parçalarýný ifade eden sahneleri belirleyerek bu sahnelerin tiyatro metnine etkisini söyleyiniz. 12. ETKÝNLÝK “Ah Þu Gençler” metnindeki kahramanlarýn iþlevlerini belirleyiniz. Metindeki kiþileri iþlevlerine göre gruplandýrýnýz. Her grubun temsil ettiði zihniyeti tartýþarak belirleyiniz. 98 13. ETKÝNLÝK “Ah Þu Gençler” metninde mekâný anlatan bölümleri bulunuz. Dramatik metinde mekânýn nasýl anlatýldýðýný belirleyiniz. Metindeki mekânýn özelliklerini söyleyiniz. “Ah Þu Gençler” metnini sahneleseydiniz metinde geçen mekânlarý göstermek için neler yapacaðýnýzý tartýþarak belirleyiniz. 7. “Ah Þu Gençler” metninde anlatýlan olaylarýn yaþandýðý zamanýn nasýl ifade edildiðini belirleyiniz. 8. “Ah Þu Gençler” metninde zamanda geriye dönüþlerin nasýl anlatýldýðýný açýklayýnýz. 14. ETKÝNLÝK “Ah Þu Gençler” metninin temasýný metnin dramatik örgüsünden hareketle belirleyiniz. Bu temanýn insan ve gerçeklikle iliþkisini açýklayýnýz. Buradan hareketle metnin temasýný güncelleþtirerek metni yorumlayýnýz. 15. ETKÝNLÝK “Ah Þu Gençler” metninin temasýnýn, yazýldýðý dönem için önemini araþtýrýnýz. Bu temanýn, eserin sahnelendiði dönem için önemli olup olmadýðýný araþtýrýnýz. Buradan hareketle tiyatro metnindeki temanýn yazýldýðý dönem ve oynandýðý döneme göre ayný önemi taþýyýp taþýmadýðýný söyleyiniz. 16. ETKÝNLÝK “Ah Þu Gençler” metnini tabloda belirtilen ölçütlere göre inceleyiniz. Ýnceleme sonuçlarýný ve bu sonuçlarla ilgili örnek cümleleri tablodaki uygun yerlere yazýnýz. Ölçütler Deðerlendirme Ah Þu Gençler Evet Örnek Cümleler Hayýr Akýcýlýk Duruluk-Açýklýk Yalýnlýk Deðerlendirme sonuçlarýndan hareketle akýcýlýk, duruluk-açýklýk ve yalýnlýðýn tiyatro metninin anlaþýlmasýna katkýlarýný söyleyiniz. 99 17. ETKÝNLÝK “Ah Þu Gençler” metnine bütünlük kazandýran anlam ve dil bilgisi ögelerini bulunuz. Bu ögelerin metne nasýl bütünlük kazandýrdýðýný metinden örnekler vererek açýklayýnýz. 9. “Ah Þu Gençler” metninde anlatýlan olayda hangi kesimin gösterildiði hangi kesimin nakledildiðini metinden örnekler vererek açýklayýnýz. 10. “Ah Þu Gençler” metninde dilin hangi iþlevlerinin nerelerde ve nasýl kullanýldýðýný belirleyiniz. 11. “Ah Þu Gençler” metninde kullanýlan anlatým türlerini belirleyerek bu anlatým türlerinden nasýl yararlanýldýðýný metinden örnekler vererek açýklayýnýz. 12. “Ah Þu Gençler” metnini sahneleseydiniz kimlere ve nelere niçin ihtiyaç duyacaðýnýzý tartýþarak belirleyiniz. 13. “Drama metni tiyatronun kadavrasý sayýlýr. Ona bir varlýðýn canýný, ruhunu ve kiþiliðini aktör ve aktrist verir.” sözünden hareketle drama metnindeki kiþilerle sahnedeki oyuncular arasýndaki iliþkiyi açýklayýnýz. 14. Getirdiðiniz drama metnini ve incelediðiniz tiyatroyu göz önünde bulundurarak dramalardaki mekân ile tiyatrodaki sahne ve sahne düzeni arasýndaki iliþkiyi açýklayýnýz. 18. ETKÝNLÝK Seyrettiðiniz bir oyun ile bu oyunun metnini karþýlaþtýrarak aralarýndaki benzer ve farklýlýklarý bulunuz. Bu benzerlik ve farklýlýklarýn sebeplerini açýklayýnýz. 19. ETKÝNLÝK Dramatik metinlerin nasýl gruplandýrýldýðýný araþtýrýnýz. Buradan hareketle “Ah Þu Gençler” metninin hangi gruba girdiðini söyleyiniz. 20. ETKÝNLÝK “Ah Þu Gençler” metninden aþaðýdaki kelime türlerine örnekler bularak bunlarý tablodaki uygun yerlere yazýnýz. Ýsim Sýfat Zarf Zamir Edat Baðlaç Bu kelime türlerinin tiyatrodaki kullanýlýþ amaçlarýný açýklayýnýz. Bu kelimeleri yapýlarýna göre gruplandýrýnýz. 100 Ünlem Fiil 21. ETKÝNLÝK Seyrettiðiniz herhangi bir tiyatro eserini, sahneye konuluþu, temanýn yorumlanmasý, oyuncularýn metni yorumlamadaki baþarýlarý veya baþarýsýzlýklarý, oyunun seyirci üzerinde býraktýðý etki bakýmýndan deðerlendiren bir yazý yazýnýz. 22. ETKÝNLÝK “Ah Þu Gençler” metninden istediðiniz tablolarý canlandýrýnýz. 23. ETKÝNLÝK Türk ve dünya edebiyatýnda tiyatro türünün önemli temsilcileri ve bunlarýn eserleriyle ilgili bir sunum yapýnýz. 1. Aþaðýdaki boþ bırakılan yerleri uygun þekilde doldurunuz. Tiyatro eserinde þahýslarý sahnede canlandýranlardan erkek olanýna ........................................., kadýn olanýna ......................................... denir. Tiyatro oyuncularýnýn giydiði elbiselere ......................................... denir. Tiyatro eserini sahneye koyan kimseye ......................................... denir. Tiyatroda olaylarýn geçtiði yere ......................................... denir. 2. Aþaðýda verilen cümleleri doðru-yanlýþ durumlarýna göre iþaretleyiniz. “Dramatik örgü”, anlatmaya baðlý metinlerdeki olay örgüsünün karþýlýðýdýr. (D) (Y) Tiyatro oyuncularýnýn yüzlerinde yaptýklarý deðiþikliklere makyaj denir. (D) (Y) Tiyatroda perdenin açýlmasýyla baþlayýp kapanmasýyla biten bölüme tablo denir. ( D ) (Y) Ýnsanlarýn baþýndan geçen acýklý olayların anlatýldýðý tiyatrolara dram denir. (Y) 3. Aþaðýdakilerden hangisi trajedi ile ilgili deðildir? A) Konusunu seçkin kimselerin hayatýndan ya da mitolojiden almasý B) Kahramanlarýnýn tanrýçalar ve soylu kimseler olmasý C) Her türlü söze, þakaya yer verilmesi D) Üç birlik kuralýna (mekân-zaman-olay) uyulmasý E) Çirkin olaylarýn seyircinin gözü önünde gerçekleþtirilmemesi 101 (D) 4. Aþaðýdakilerden hangisi komedinin özelliklerinden biri deðildir? A) Kötü ve acýklý olaylarýn haberciler tarafýndan söylenmesi B) Konusunu yaþanýlan hayattan almasý C) Kahramanlarýn yüksek tabakadan olmasý D) Birbirini izleyen diyalog ve koro bölümlerinden oluþmasý E) Üç birlik kuralýna (mekân-zaman-olay) uyulmasý 5. I. Hayat olduðu gibi yansýtýlýr. II. Konusu günlük yaþamdan ve tarihten alýnýr. III. Üç birlik kuralýna (yer, zaman olay) uyulma zorunluluðu yoktur. IV. Olaylarý çirkin dahi olsa sahnede gösterilir. V. Sahnede kaba saba sözlere yer verilmez. Yukarýda numaralý cümlelerden hangisi dramýn özelliklerinden biri deðildir? A) I B) II C) III D) IV E) V 6. Sokaktayým kimsesiz bir sokak ortasýnda (I) (II) Yürüyorum, arkama bakmadan yürüyorum. (III) Yolumun karanlýða saplanan noktasýnda (IV) (V) Yukarýdaki dizelerde numaralý kelimelerden hangisi yapýsý yönüyle farklýdýr? A) I B) II C) III D) IV E) V 7. Esat - Eee bakalým anne, ne var? Elif - Hamlet, babaný çok gücendirdin. Esat - Babamý çok gücendirdim. Elif - Hadi, hadi benimle eðleniyorsun. Esat - Yok, yok, beni insafsýz bir dille sorguya çekiyorsunuz Elif - Kuzum, ne oluyorsun Hamlet? Esat - Niye, ne oluyorsunuz? Elif - Benim kim olduðumu unuttun mu? Yukarýdaki parçanýn anlatýmýnda aþaðýdakilerden hangisi daha aðýr basmaktadýr? A) Tartýþma B) Öyküleme D) Açlýklama C) Karþýlaþtýrma E) Betimleme 102 1. “Þiir, kritik dönemlerin sanatýdýr.” Ýsmet Özel sözüyle ilgili düþüncelerinizi söyleyiniz. 1. ETKÝNLÝK Cumhuriyet Döneminin tanýnmýþ beþ farklý þairinden deðiþik temalarda yazýlmýþ birer þiir seçerek sýnýfa getiriniz (1. soruya yöneliktir.). 2. ETKÝNLÝK Þiir, mensur þiir ve manzum hikâye örnekleri bulunuz ve bunlarý sýnýfa getiriniz (1. soruya yöneliktir.). Okul dýþý etkinlikler ön hazýrlýk gerektirmektedir. 103 OLVÝDO Hoyrattýr bu akþamüstüler daima. Gün saltanatýyla gitti mi bir defa Yalnýzlýðýmýzla doldurup her yeri Bir renk çýðlýðý içinde bahçemizden, Bir el çýkarmaya baþlar bohçamýzdan Lavanta çiçeði kokan kederleri; Hoyrattýr bu akþamüstüler daima. Dalga dalga hücum edip piþmanlýklar Unutuþun o tunç kapýsýný zorlar Ve ruh, atýlan oklarla delik deþik; Ýþte, doðduðun eski evdesin birden, Yolunu gözlüyor lamba ve merdiven, Susmuþ ninnilerle gýcýrdýyor bir beþik Ve cümle yitikler, maðlûplar, mahzunlar... Söylenmemiþ aþkýn güzelliðiyledir Kâðýtlarda yarým býrakýlmýþ þiir; Ýnsan, yaðmur kokan bir sabaha karþý Hatýrlar bir gün bir camý açtýðýný, Duran bir bulutu, bir kuþ uçtuðunu, Çöküp peynir ekmek yediði bir taþý... Bütün bunlar aþkýn güzelliðiyledir. Aþklar uçup gitmiþ olmalý bir yazla Halay çeken kýzlar misali kolkola. Ya sizler! Ey geçmiþ zaman etekleri, Ýhtiyar aðaçlý kuytu bahçelerden Ay ýþýðý gibi sürüklenip giden; Geceye býrakýp yorgun erkekleri Salýnan etekler fýsýltýyla, nazla. Ebedî âþýðýn dönüþünü bekler Yalan yeminlerin tanýðý çiçekler Artýk olmayacak baharlar içinde Ey, ömrün en güzel türküsü aldanýþ! Aldan, gelmiþ olsa bile ümitsiz kýþ; Her garipsi ayak izi kar içinde Dönmeyen aþýðýn serptiði çiçekler. 104 Ya sen! Ey sen! Esen dallar arasýndan Bir parýltý gibi görünüp kaybolan Ne istersin benden akþam saatinde? Bir gülüþü olsun görülmemiþ kadýn, Nasýl ölümsüzsün aynasýnda aþkýn; Hatýralarýn bu uyanma vaktinde Sensin hep, sen, esen dallar arasýndan. Ey unutuþ! Kapat artýk pencereni, Çoktan derinliðine çekmiþ deniz beni; Çýkmaz artýk sular altýndan o dünya. Bir duman yükselir gibidir kederden Macerasý çoktan bitmiþ o þeylerden. Amansýz gecenle yayýl dört yanýma Ey unutuþ! Kurtar bu gamlardan beni. Ahmet Muhip DIRANAS Þiirler 1. “Hazýrlýk”ta getirdiðiniz þiirleri okuyunuz ve bu þiirlerin ortak özelliklerini belirleyiniz. 3. ETKÝNLÝK HASIR Geçende, yayla civarýnda bir ufak cevelân Bahanesiyle, bizim eski âþinâlardan Bir attarýn azýcýk gitmek istedim yanýna, Ki her zaman beni davet ederdi dükkânýna. Biraz musahabeden sonra söktü müþteriler: — Ver ordan on paralýk zencefil, çöroðtu, biber. Geçenki beþ para borcumla on beþ etmedi mi? — Silik bu yirmilik almam... — Uzatma gör iþimi! — Oðul, çabuk... Bana tiryak... Okunmuþ olmalý ha! Bizim çocuk, adý batsýn, yýlancýk olmuþ... — Ya? — Sübek kadar yüzü hütdaðý kesildi! — Vah vah vah! — Haným, geçer, nefes ettir... — Geçer mi? Ýnþallah. — Bi yirmilik paket amma sabahki tozdu bütün... — Ayol hep içtiðimiz toz... Bozuldu eski tütün! — Efendi amca, sakýz ver... Biraz da balmumu kes. — Kýzým, parayla olur ha! Peþinci bak herkes. Beþer onar paralar hepsi yaklaþýp deliðe, Süzüldüler oradan bir kilitli çekmeceye. 105 Epeyce fasýladan sonra geldi baþka biri: — Geniþçe bir hasýrýn var mý? Neyse hem deðeri. Cenaze sarmak içindir, eziyyet etme sakýn! Mahallemizde beþ aydýr yatan o hasta kadýn Bugün, sabahleyin artýk cihandan el çekmiþ... — Ne çâre! Kýsmeti bir böyle günde ölmekmiþ. — Yanýnda kimse de yokmuþ... Aman býrak neyse... Ecel gelince ha olmuþ, ha olmamýþ kimse! — Dokuz kuruþ bu hasýr, siz, sekiz verin haydi... Pazarlýk etmeyelim bir kuruþ için þimdi! Hasýr büküldü, omuzlandý, daldý bir sokaða; Sokuldu kimbilir ordan da hangi bir bucaða. ... Mehmet Âkif ERSOY OKUN UCUNDAN - II Musa'nýn asasýný mý? Söyle. Süleyman'ýn mührünü mü? Söyle. Semiramis'in bahçelerini mi? Söyle. Ýskender'in aynasýný mý? Cem'in câmýný mý? Kayser'in nâm ü þanýný mý? Kârun'un hazinelerini mi? Söyle, söyle! "— Ýstemem, bana cananý verin! Canan ki Musa'nýn asasýndan daha mucizelidir, Süleyman'ýn mühründen daha hükümlüdür; canan ki Semiramis'in bahçelerinden daha ferahlýdýr, sinesi Ýskender'in aynasýndan daha cilâlýdýr, aðzý Cem'in câmýndan daha baþ döndürücüdür; saçlarý ve saçlarýnýn rengi Kayser'in nâm ve þanýndan, Kârun'un hazinelerden daha muhteþem, daha göz kamaþtýrýcýdýr. Ýstemem, bana cananý verin!... Onsuz Musa'nýn asasýný neyleyim; mademki yâr geçmeyecek, denizlerde yollar açmýþým neye yarar? Mademki yâr içmeyecek, kayalardan sular çýkarmýþým neye yarar? Süleyman'ýn mührünü neyleyim? Havada uçan kuþtan, yerde sürünen zahifeye kadar emre ram olan bütün mahlûkat içinde yalnýz o âsidir. Mademki dinlemeyecek, mührümü hangi fermanýmýn altýna basacaðým? Mademki onsuz her yer bana zindandýr, Semiramis'in bahçeleri olmuþ, Ninova'nýn saraylarý olmuþ, bu âvâre gönül, hangi gülde karar kýlar? Bu yanan baþ hangi mermerde serinlik bulur? Hiçbirini onun bir parmaðýna deðiþmem, Ýskender'in aynasýndan onun kaþ çatýþýný ve dudak büküþünü görmeyeceksem; Cem'in câmýnda onun kokusundan bir þemme duymayacaksam; Kayser'in nam ve þaný bende ona mâlik olduðum zamanki gururu uyandýrmayacaksa; Kârun'un hazineleri içinde, zümrütler bana onun gözlerini, dibâlar bana onun saçlarýný, inciler bana onun diþlerini ve sedefler bana onun týrnaklarýný hatýrlatmayacaksa, neyleyim; ah, neyleyim... Hepsi sizin olsun, hepsi sizin olsun! Bana cananý verin... Devletlerin en þevketlisi o deðil mi Dârâ'dan Kayser'e kadar, eyvah onu bilmeyenlere!.. Onu görmeyenler, onu bilmeyenler dünyaya neye geldiler? Ne yapmak için? Ve ne bekliyorlar? Ey yâr! Seni görmeyenleri ben görmüyorum; seni bilmeyenleri ben bilmiyorum, henüz doðan çocuktan, ölüm döþeðine uzanmýþ ihtiyara kadar bütün insanlarýn gözünde hep senin aksini arýyorum. Bana öyle geliyor ki bütün gözler, seni görmek ve bütün gönüller seni sevmek için halk edilmiþtir. Hilkatin sýrrý sen deðil misin? Yüz bin seneden beri her gün þarktan garba giden bu yýldýzlar hep senin yoluna revan deðil midirler? Yüzlerce milyon seneden beri ay hep senin için, güneþ hep senin için, çýkmýyor mu? Yakup Kadri KARAOSMANOÐLU 106 ELDE VAR HÜZÜN söyleþir evvelce biz bu tenhalarda ziyade gülüþürdük pýr pýr yýldýzlanýrdý kanatlarý kahkaha kuþlarýnýn ne meseller söylerdi mercan köz nargileler zamanlar deðiþti ayrýlýk girdi araya hicrana düþtük bugün ah nerde gençliðimiz sahilde savruluþlarý baþýboþ dalgalarýn yeri göðü çýnlatan tumturaklý gazeller elde var hüzün... o þehrâyýn fakat çýkar mý akýldan çarkýfeleklerin renk renk geceye daðýlmasý sýrýlsýklam âþýk incesaz kadehlerin mehtaba kaldýrýlmasý âdeta düðün hayat zamanda iz býrakmaz bir boþluða düþersin bir boþluktan birikip yeniden sýçramak için elde var hüzün Attilâ ÝLHAN “Hasýr”, “Okun Ucundan” ve “Elde Var Hüzün” baþlýklý metinleri þekil ve içerik yönüyle karþýlaþtýrarak bunlarýn farklýlýklarýný belirleyiniz. 2. “Olvido” þiirinde ahengi saðlayan unsurlarý belirtiniz. 3. “Olvido” þiirinde ritmin özelliklerini ve nasýl saðlandýðýný belirtiniz. 4. ETKÝNLÝK GECELEYÝN Geceleyin karanlýkta Suya attým ben sesimi Türkü oldu birdenbire Denizinden geçen gemi Geceleyin karanlýkta Gülümsedim buluta ben Saçlarýna düþen yaðmur Gökkuþaðý oldu birden Geceleyin karanlýkta Yýldýz tuttum gök içinde Iþýðýný sana vurdu Bir gül açtý yüreðinde Ülkü TAMER Yukarýdaki þiirde ilk (temel-gerçek) anlamý dýþýnda kullanýlan kelime ve kelime gruplarýný belirleyiniz. Þiirde bu kelime ve kelime gruplarýnýn ilk anlamý dýþýnda kullanýlmasýnýn sebeplerini ve bunun þiire katkýlarýný tartýþarak belirleyiniz. 107 4. Ülkü Tamer’in “Geceleyin” isimli þiirindeki imgeleri belirleyerek bu imgelerin özelliklerini söyleyiniz. 5. ETKÝNLÝK SEN BÝR CEYLÂN OLSAN Sen bir ceylan olsan ben de bir avcý Avlasam çöllerde saz ile seni Bulunmaz dermaný yoktur ilacý Vursam yaralasam söz ile seni Kurulma sevdiðim güzelim deyin Baðlanma karayý allarý geyin Ben bir çoban olsam sen de bir koyun Beslesem elimde tuz ile seni Koyun olsan otlatýrdým yaylada Tellerini yoldurmazdým hoyrada Balýk olsan takla dönsen deryada Düþürsem toruma bez ile seni Veysel der ismini koymam dilimden Ayrý düþtüm vatanýmdan ilimden Kuþ olsan da kurtulmazdýn elimden Eðer görse idim göz ile seni Aþýk Veysel ÞATIROÐLU Yukarýdaki þiirde kullanýlan söz sanatlarýný bularak bunlarýn özelliklerini belirtiniz. Þiirde bu söz sanatlarýna niçin baþvurulduðunu belirtiniz. 108 6. ETKÝNLÝK MESAJ Hastalar, kardeþlerim, iyileþeceksiniz. Aðrýlar, sýzýlar dinecek. Yumuþak, ýlýk bir yaz akþamý gibi inecek aðýr, yeþil dallarýn arasýndan rahatlýk. Hastalar, kardeþlerim, biraz daha sabýr, biraz daha inat. Kapýnýn arkasýnda bekleyen ölüm deðil, hayat. Kapýnýn arkasýnda dünya, dünya cývýl cývýl. Kalkacaksýnýz yataðýnýzdan, gideceksiniz. Tuzun, ekmeðin, güneþin tadýný yeni baþtan keþfedeceksiniz. Sararmak limon gibi, mum gibi erimek, devrilmek kof bir çýnar gibi ansýzdan. Kardeþlerim, hastalar, biz ne limonuz, ne mum, ne çýnar, biz, insanýz, çok þükür, çok þükür, biliriz, umudumuzu ilacýmýza katmasýný. "Yaþamak gerek!" diyerek ayak direyip dayatmasýný. Hastalar, kardeþlerim, iyileþeceðiz. Aðrýlar, sýzýlar dinecek. Yumuþak, ýlýk bir yaz akþamý gibi inecek, aðýr yeþil dallarýn arasýndan rahatlýk. Nazým Hikmet RAN “Mesaj” þiirindeki ses akýþýnýn özelliklerini belirleyerek þiirdeki ses benzerliklerinin þiire katkýsýný açýklayýnýz. 7. ETKÝNLÝK “Sen Bir Ceylan Olsan” ve “Mesaj” þiirlerinin yapýsýný meydana getiren ses ve anlam kaynaþmalarýndan oluþan nazým birimlerini belirleyiniz. Bu birimlerin birbirleriyle anlam, ses ve dil bilgisi bakýmýndan iliþkisini söyleyiniz. Belirlediðiniz bu birimlerin þiire anlam, ses ve söyleyiþ bakýmýndan katkýlarýný açýklayýnýz. Buradan hareketle bu birimlerin birleþerek dile getirdikleri duygu ve düþünceyi belirtiniz. 109 8. ETKÝNLÝK Dört grup oluþturulur. Birinci grup “Olvido”; ikinci grup “Hasýr”; üçüncü grup “Elde Var Hüzün” ve dördüncü grup “Mesaj” isimli þiirleri akýcýlýk, duruluk-açýklýk ve yalýnlýk bakýmýndan inceler. Gruplar inceleme sonuçlarýný aralarýnda karþýlaþtýrýr. Gruplar akýcýlýk, duruluk-açýklýk ve yalýnlýðýn þiir için önemini tartýþma sonuçlarýndan hareketle belirtir. 5. “Okun Ucundan”, “ Hasýr”, “Olvido” ve “Mesaj” þiirlerinde kullanýlan anlatým türünü belirtiniz. 6. “Okun Ucundan”, “ Hasýr” ve “Olvido” þiirlerinde dilin hangi iþlevde kullanýldýðýný belirtiniz. 7. Okuduðunuz ve incelediðiniz þiirlerden haber cümlelerine örnekler bulunuz ve bu cümlelerin þiirlerde kullanýlýþ amaçlarýný açýklayýnýz. 9. ETKÝNLÝK MEKTUP Dost, dost diye deli derviþ gezdiðim, Bir aðladýðým, bir güleyazdýðým, Adýný daða taþa kazýdýðým. Benim bir tanem dost, gözümün nuru! Tutmaz elim, topal ayaðým uðru Amansýz kara bahtýmdan ötürü. Kan ter dolandýðým yollar gölgesi. Kara ekmeðimin akça mayasý, Susayýnca çaðýldak sular sesi, Ay aydýnlýðým, gün ýþýðým, caným, Bayramým, bolluðum, yemiþim, yenim Gözyaþýmý gözden gizli silenim! Pek garipçe kaldým köyümde ýssýz, Otsuz, ocaksýz, akýlsýz, ayvazsýz. Ýki elin kanda olsa durma tez Dað baþýný duman almadan beri, Eyüp sabrým, eyi düþlerim yoru, Yet bu yana! Avareyim, yet, yürü! Ahmet Muhip DIRANAS 110 DOSTLUK Dost ve dostluk dediðimiz, çokluk ruhlarýmýzýn beraber olmasýný saðlayan bir rastlantý ya da zorunlulukla edindiðimiz ilintiler, yakýnlýklardýr. Benim anlattýðým dostlukta ruhlar o kadar derinden uyuþmuþ, karýþmýþ, kaynaþmýþtýr ki onlarý birleþtiren dikiþi silip süpürmüþ ve artýk bulamaz olmuþlardýr. Onu niçin sevdiðimi bana söyletmek isterlerse bunu ancak þöyle anlatabilirim sanýyorum: Çünkü o, o idi; ben de bendim. Ruhlarýmýz o kadar sýký bir beraberlikle yürüdü, birbirini o kadar çoþkun bir sevgiyle seyretti ve en mahrem taraflarýna kadar birbirine öyle açýldýlar ki ben onun ruhunu benimki kadar tanýmakla kalmýyor, kendimden çok ona güvenecek hâle geliyordum. Öteki alelade dostluklarý buna benzetmeye kalkýþmayýn: Onlarý hem de en iyilerini ben de herkes kadar bilirim. O dostluklarda insanýn, eli dizginde yürümesi gerekir: Aradaki bað, güvensizliðe hiç yer vermeyecek kadar düðümlenmiþ deðildir. Chilon dermiþ ki: “Onu (dostunuzu), bir gün kendisinden nefret edecekmiþ gibi sevin; ondan, bir gün kendisini sevecekmiþ gibi nefret edin.” Benim anlattýðým yüksek ve yalýn dostluk için hiç yerinde olmayan bu davranýþ, öteki dostluklara uyabilir. Bunlar için, Aristotales’in sýk sýk tekrarladýðý þu sözü de kullanabiliriz: “Ey dostlarým, dünyada dost yoktur...” Onsuz yorgun ve bezgin sürüklenip gidiyorum: Tattýðým zevkler bile, beni avutacak yerde ölümün acýsýný daha fazla arttýrýyor. Biz her þeyde birbirimizin yarýsý idik; þimdi ben onun payýný çalar gibi oluyorum. Onunla her þeyi paylaþmak zevkinden yoksun kalýnca Hiçbir zevki tatmamaya karar verdim. Terentius Her iþte onun yarýsý, ikinci yarýsý olmaya o kadar alýþmýþtým ki þimdi artýk yarým bir varlýk gibiyim. Mademki vakitsiz bir ölüm seni, ruhumun yarýsý olan seni alýp götürdü, yeryüzünde varlýðýmýn yarýsýndan, en aziz parçasýndan yoksun yaþamakta ne anlam var? O gün ikimiz birden öldük. Horatius Ne yapsam ne düþünsem onun eksikliðini duyuyorum. O da benim için elbette ayný þeyi duyardý çünkü o, diðer bütün deðerlerinde olduðu gibi dostluk duygusunda da benden kat kat üstündü. Montaigne çev.: Selahattin EYÜBOÐLU Temalarý ortak olan “Mektup” adlý þiir ile “Dostluk” adlý düz yazýyý (nesir) karþýlaþtýrarak ayný temanýn þiir ve nesirde nasýl ifade edildiðini belirtiniz. “Mektup” ve “Dostluk” baþlýklý metinleri þekil ve içerik yönünden karþýlaþtýrarak benzer ve farklý yönlerini söyleyiniz. 111 10. ETKÝNLÝK GURBET Daðda dolaþýrken yakma kandili, Fersiz gözlerimi daðlama gurbet! Ne söylemez, akan sularýn dili, Sessizlik içinde çaðlama gurbet! Titrek parmaðýnla tutup týðýný, Alnýma iþleme kýrýþýðýný Duvarda, emerek mum ýþýðýný, Bir veremli rengi baðlama gurbet! Gül büyütenlere mahsus hevesle, Renk renk dertlerimi gözümde besle! Yalnýz, annem gibi, o ýlýk sesle, Ýçimde dövünüp aðlama gurbet!.. Necip Fazýl KISAKÜREK GURBET II Ey gözlerinin çevresi mor, benzi tutuþmuþ, Akþamladýðým yollarý yalnýz gezen âfet! Kaç yýl geçecek, böyle hazin, böyle habersiz, Sen Marmara'nýn göl gibi durgun bir ucunda, Ben böyle atýlmýþ gibi yurdun bir ucunda, Sen benden uzak, ben sana hasret, Sarmýþ beni gurbet. Sarmýþ beni Mecnûn diye zincir gibi daðlar; Bir türbe ki ruhum, gelen aðlar, giden aðlar! Her þey bana bigâne bu yerde, Herkes gibi her þey: Sessiz dereler, solgun aðaçlar, sarý güller; Dillenmiþ aðýzlarla tutuk dilli gönüller... Hatta bana insanlara nisbetle yakýndýr Bahçemde ölen kuþ, Bahçemde kefensiz gömülen kuþ. Herkes bana bigâne bu yerde... Bir yer ki, sevenler, sevilenlerden eser yok; Bezminde kadeh kýrdýðýmýz sevgililer yok; Yok... Yok! Faruk Nafiz ÇAMLIBEL Yukarýda temalarý ortak olan þiirleri karþýlaþtýrarak þiirlerde ayný temanýn farklý þairler tarafýndan nasýl iþlendiðini açýklayýnýz. 112 11. ETKÝNLÝK GEÇMÝÞ YAZ Rüya gibi bir yazdý. Yarattýn hevesinle Her an’ýný, her rengini, her þiirini hazdan. Hâlâ doludur bahçeler en tatlý sesinle! Bir gün, bir uzak hatýra özlersen o yazdan Körfezdeki dalgýn suya bir bak, göreceksin: Geçmiþ gecelerden biri durmakta derinde; Mehtap... iri güller... ve senin en güzel aksin... Velhasýl o rüya duruyor yerli yerinde! Yahya Kemal BEYATLI HAYRANLIK Ne güzel enseyi geçmemesi saçlarýn Alnýmýzda bitmesi Tane tane olmasý kirpiklerin Tel tel olmasý kaþlarýn Ne güzel insan yüzü Elmacýk kemiði ve on parmak Ya dünyamýz bütün bu mevsimler Bulutlar telli kavak ve Ýstanbul Oktay Rýfat HOROZCU “Geçmiþ Yaz”, “Hayranlýk” ve Aþýk Veysel’in “Sen Bir Ceylan Olsan” þiirlerinin hangi geleneðe ait olduğunu sebepleriyle söyleyiniz. 8. “Geçmiþ Yaz”, “Hayranlýk” ve “Sen Bir Ceylan Olsan” þiirlerinin ait olduðu sanat ve düþünce hareketleriyle ses, söyleyiþ ve tema bakýmýndan iliþkisini açýklayýnýz. 9. “Hayranlýk” þiirini tema ve söyleyiþ bakýmýndan kendinden önceki þiirlerle karþýlaþtýrýnýz. Karþýlaþtýrma sonuçlarýný arkadaþlarýnýzla paylaþýnýz. 12. ETKÝNLÝK Þiirlerini incelediðiniz þairlerden istediðiniz birinin; özel hayatý, mizacý, siyasi ve sosyal tercihleri hakkýnda araþtýrma yaparak þairlerin bu özelliklerinin þiirlerine yansýyýp yansýmadýðýný belirtiniz. 13. ETKÝNLÝK Ýncelediðiniz ve okuduðunuz þiirlerin þairleri hakkýnda yazýlmýþ yazýlar bulunuz ve bunlarý okuyunuz. Okuduðunuz bu metinlerden beðendiklerinizi sýnýf panosunda sergileyiniz. 14. ETKÝNLÝK Modern Türk þiirindeki akýmlar ve bu akýmlardan etkilenen þairlerle ilgili bir araþtýrma yapýnýz. Ulaþtýðýnýz sonuçlarý arkadaþlarýnýzla paylaþýnýz. 113 15. ETKÝNLÝK Ýstediðiniz temada bir þiir yazýnýz. Yazdýðýnýz bu þiiri arkadaþlarýnýzla paylaþýnýz. 16. ETKÝNLÝK Sevdiðiniz þiirlerden oluþan bir þiir dinletisi hazýrlayarak bunu sýnýf ya da okulda sununuz. 17. ETKÝNLÝK KÜÇÜK ÝSTASYONLAR Nedense küçük istasyonlarýn hâli Ýnsana hep hüzün verir Tek baþýna unutulmuþ gibi Aðaç toprak ve demir Cam arkasýnda solgun yüzlü bir kadýn Mahzun gözlerle bakar çekilir Ara istasyonlarý kederli küskün Çevresinin kaderini yansýtýr Gecelerin ayazýnda gelip geçen trenler Ýnsanýn yüreðini biraz olsun ýsýtýr Çok zaman ölümü düþündürür Ýnsana küçük istasyonlarýn hâli Garip yolcularý titrer öksürür Telgraf tellerinde kuþlar misali Nedense küçük istasyonlar bana Buruk yalnýzlýklarý tattýrýr Gurbeti acý acý çalar kampana Kavruk aðaç kara vagon gökte yýldýz yalnýzdýr Ýlhan GEÇER Hüznüyle kederiyle baþbaþa yorgun Yanýnda yöresinde renkler sapsarý Terkedilmiþ hatýralar gibidir Ara istasyonlarýn kül rengi binalarý “Küçük Ýstasyonlar” adlý þiiri “Þiir Tahlil Yöntemi”ne göre tahlil ediniz. 114 ÞÝÝR TAHLÝL YÖNTEMÝ A.Biçim Ögeleri 1. Nazým Birimi 2. Nazým Biçimi (Þekli) 3. Ölçüsü a. Hece Ölçüsü b. Aruz Ölçüsü c. Serbest 4. Kafiye (Uyak, Redif) B. Ýçerik Ögeleri 1. Konu 2. Tema 3. Ahenk Unsurlarý a. Armoni i. Aliterasyon ii. Asonans b. Ritim 4. Dil ve Anlatým C. Yazarýn hayatý ve eserleri Ç. Þiirin hangi sanat anlayýþý içerisinde yazýldýðýnýn tespit edilmesi ya da þairin hangi edebî topluluk içerisinde yer aldýðýnýn belirlenmesi 1. Aþaðýda verilen cümlelerdeki boþluklarý uygun þekilde doldurunuz. Hece vezniyle yazýlan þiirlerde, ölçü kalýplarýna ayýran yerlere ......................................... denir. Mýsra sonlarýndaki yazýlýþlarý ve görevleri ayný olan ses benzerliklerine ....................................... denir. A benim bahtýyarim Gönülde tahtý yârim Yüzünde göz izi var Sana kim baktý yârim Yukarýdaki dörtlüðün konusu .........................................., temasý ise ........................................... Bu yaðmur, bu yaðmur, bu kýldan ince, Nefesten yumuþak, yaðan bu yaðmur. Bu yaðmur, bu yaðmur, bir gün dinince, Aynalar yüzümü tanýmaz olur. Bu yaðmur, kanýmý boðan bir iplik, Tenimde acýsýz yatan bir býçak, Bu yaðmur, yerde taþ ve bende kemik, Dayandýkça çisil çisil yaðacak. Yukarýdaki dörtlükler ........................................... þiir geleneðine aittir. 115 2. Aþaðýda verilen cümleleri doðru-yanlýþ durumlarýna göre iþaretleyiniz. Þiirde mýsra sonlarýndaki bir ünlü, bir ünsüz benzeþmesine yarým kafiye denir. (D) (Y) (D) (Y) Bülbül güle bir gül dedi gül gülmedi gitti Bülbül güle gül bülbüle yâr olmadý gitti. Dizelerinde birbirine yakýn ünsüz harflerin tekrar edilmesi ile armoni oluþturulmuþtur. 3. Deveye sormuþlar: “Neden boynun eðri?” Deve cevap vermiþ: “Nerem doðru ki...” Yukarýdaki ifadede görülen en belirgin söz sanatý aþaðýdakilerden hangisidir? A) Hüsn-i talil B) Teþbih D) Ýntak C) Ýstiare E) Telmih 4. Giderim yolum daðdýr. Bu ne ayvalý baðdýr. Bu dizelerdeki kafiyenin özdeþi aþaðýdaki dizelerin hangisinde vardýr? A) Çok sürse ayrýlýk, aradan geçse çok sene Biz sende olamazsak bile sen bizden gene B) Gün biter, sürü yatar ve sararan bir ayla Çoban hicranlarýný basar baðrýna yayla C) Ýþ bitti... Sebatýn sonu yoktur, deme, yýlma Ey millet-i merhume, sakýn yese kapýlma D) Eteklerinde güneþ rengi bir yýðýn yaprak Ve bir zaman bakacaksýn semaya aðlayarak E) Yollarda kalan gözlerimin nurunu yordum Hülyam, tutan bir büyü var onda diyordum. 5. I. Görünce bir kuvvetin bükülmeyen kolunu Ne var deðiþtirse de ayaklarým yolunu II. Kanatlarýn yoruluyor, ter içinde kalýyorsun Gece yaný baþýmda baðýrarak uyanýyorsun III. Bir gün dedim ki: “Ýstemem artýk ne yer ne yâr!” Çýktým sürekli gurbete, gezdim diyar diyar IV. Oklar uçup gider þahanlar gibi Mert de aþýp gider aslanlar gibi V. Baharda çiçekler renk renk olurmuþ Güller açar, kuþlar öter, âþýk aðlarmýþ. Yukarýdaki beyitlerin hangisinde redif kullanýlmamýþtýr? A) I B) II C) III D) IV 116 E) V 6. Aþaðýdakilerden hangisi haber cümlesidir? A) Sen de bu sesin anlattýklarýný yüreðinde hissetmelisin. B) Bu geniþ ve ýssýz Sakarya vadilerinde keþke bir derviþ olsaydý. C) Ýlahiler söyleyerek, nefesler okuyarak gezmeli. D) Sen de bu tarihin derinliklerinden gelen sesi dinleyesin. E) Yunus, sesiyle, sözüyle topraklarýn yetiþtirdiði ender sanatçýlardan biridir. 7. ... Vefasýz Aslý'ya yol gösteren bu, Kerem'in sazýna cevap veren bu, Kuruyan gözlere yaþ gönderen bu... Sýzmadý topraða çoban çeþmesi. Leyla gelin oldu, Mecnun mezarda, Bir susuz yolcu yok þimdi daðlarda, Ateþten kýzaran bir gül arar da, Gezer baðdan baða çoban çeþmesi, Ne þair yaþ döker, ne âþýk aðlar, Tarihe karýþtý eski sevdalar. Beyhude seslenir, beyhude çaðlar, Bir sola, bir saða çoban çeþmesi... Yukarýdaki þiirin anlatýmýnda aþaðýdakilerden hangisi daha aðýr basmaktadýr? A) Açýklama D) Betimleme B) Öyküleme C) Tartýþma E) Örneklendirme 8. Geceleyin bir ses böler uykumu, Ýçim ürpermeyle dolar: —Nerdesin? Arýyorum yýllar var ki ben onu, Âþýkýyým beni çaðýran bu sesin. Gün olur sürüyüp beni derbeder, Bu ses rüzgârlara karýþýr gider. Gün olur peþimden yürür beraber, Ansýzýn haykýrýr bana: —Nerdesin? Bütün sevgileri atýp içimden, Varlýðýmý yalnýz ona verdim ben, Elverir ki bir gün bana derinden, Ta derinden bir gün bana “Gel.” desin. Yukarýdaki dizelerde dil hangi iþlevinde kullanýlmýþtýr? A) Heyecana baðlý iþlevinde B) Þiirsel iþlevinde D) Göndergesel iþlevinde 117 C) Kanalý kontrol iþlevinde E) Alýcýyý harekete geçirme iþlevinde 1. Aþaðýda verilen cümlelerdeki boþluklarý uygun þekilde doldurunuz. Türk edebiyatýnda ……………………............ Batýlý anlamda ilk fabl yazarlarýdýr. Halkýn hayal gücünden doðan, olaðanüstü olaylardan meydana gelen, zaman ve mekân kavramlarý belli olmayan edebî türe ……………………............ denir. Hikâyenin yapý ögeleri, ………………………………..........., ………….........…………………….. ……………………………….., ……………………………….. oluþur. Olaylarý bir bilim adamý anlayýþý ile inceleyen, hayatýn güzel ve çirkin taraflarýný, neden ve niçinlerini anlatan roman türüne ………………………………….. denir. Tiyatroda perde içinde kiþilerin ......................................... denir. girip çýkmasýyla oluþan daha küçük bölümlere Dönülmez akþamýn ufkundayýz, vakit çok geç; Bu son fasýldýr ey ömrüm, nasýl geçersen geç! Cihana bir daha gelmek hayal edilse bile, Avunmak istemeyiz öyle bir teselliyle. Yukarýdaki dizeler ........................................... þiir geleneðine aittir. 2. Aþaðýda verilen cümleleri doðru-yanlýþ durumlarýna göre iþaretleyiniz. Türk edebiyatýnda fabl türünün ilk örneði XV. yy þairi Þeyhî'nin "Harname" adlý eseridir. (D) (Y) Memduh Þevket Esendal, olay hikâyesinin Türk edebiyatýndaki temsilcisidir. (D) (Y) Edebiyatýmýzýn ilk romaný Þemsettin Sami'nin Araba Sevdasý adlý eserdir. (D) (Y) Ýnsanlarýn baþýndan geçen sevinçli ve gülünç olaylarý canlandýran tiyatrolara komedi denir. (D) (Y) 3. Daha dokunmadan kurudu irem I Çöllere bir türlü yaðamýyorum Yeni bir koþunun baþlangýcýnda II Biraz deprem sonrasý Biraz þehir hülyasý III Bir kalp yangýnýndan geriye kalan IV Siyah gözlerine beni de götür. V Yukarýdaki þiirde altý çizili kelimelerden hangisi farklý bir görevde kullanýlmýþtýr? A) I B) II C) III D) IV 118 E) V 4. Aþaðýdaki cümlelerin hangisinde “ile” (-le, -la) farklý bir görevde kullanýlmýþtýr? A) Ýstanbul gözümde seninle büyük. B) Bir kýrlangýç sürüsü geçiyor hýzla. C) Sevgili sandalla gelirdi yalýya. D) Ben aþk yordamýyla yürürdüm tenhalarda. E) Leyla ile Mecnun beni takip ederdi tenhalarda. 5. Aþaðýdaki dizelerin hangisinde hem edat hem baðlaç kullanýlmýþtýr? A) Ay gibisin, güneþler parlýyor gözlerinde Senin tutkunla mecnun geziyor güneþ ve ay B) Anlatma gamlý gönül, sessizce akþam olsun Endiþeler, korkular ve acýlar kaybolsun C) Hazana çevirdiniz hayatýn baharýný Zamaný hayallerle uðurlayan gölgeler D) Yýldýz gibi parlardý gönlünde gülüþlerin Duruþun güneþimdi, yanardý gözlerimde E) Gelmedin, son hayal de yanýp kül oldu Bu derûni kavgada kýrýlan, gönül oldu. 6. Aþaðýdaki cümlelerin hangisinde türemiþ kelime kullanýlmamýþtýr? A) Saçýný rüzgâra katarsýn sevda. B) Þaþma ufuk gibi yandýðýma sen. C) Afet yakar diye duyulmuþ gözün. D) Senin ak alnýndan, gök gözlerinden öperim. E) Ben gün doðusunda beklerken seni. 7. ben sana mecburum bilemezsin I adýný mýh gibi aklýmda tutuyorum II büyüdükçe büyüyor gözlerin ben sana mecburum bilemezsin içimi seninle ýsýtýyorum III Yukarýdaki dizelerde geçen fiilerin yapý özellikleri aþaðýdakilerin hangisinde sýrasýyla verilmiþtir? I II III A) Basit basit türemiþ B) Birleþik basit türemiþ C) Türemiþ türemiþ basit D) Birleþik türemiþ basit E) Basit birleþik birleþik 119 8. Aþaðýdaki altý çizili kelimelerden hangisi yapýca diðerlerinden farklýdýr? A) Akýyor kalabalýk dalgýn bakýþlarýmda. B) Kardeþim, yüreðim koca bir diþ gibi sýzlýyordu. C) Yaprak dökümü müdür gizemli þeylerin? D) Bir adam anlattýlar Leyla’yý avuçlarýnda gizliyormuþ. E) Benim de gözlerimde bir ýþýk yanar. 9. Aþaðýdakilerden hangisi dilek cümlesidir? A) O þehirde gene þarkýlar söyleniyordu. Karþýlýk görmemiþ sevgiler üstüne B) Maviler içinde gördüm bir gün menevþemi Yayla tutmuþ baþlamýþ aþkýmýn gül mevsimi C) Zühre olup yola düþmüþ çeker beni þavkýndan O, ýþýldar sevdasýndan ben yanarým aþkýndan D) Ben senin yüzünden güzelim konup göçücü oldum Böyle daðdan daða, yoldan yola geçici oldum E) Ey aþkýn dilini öðrenmeye Karacaoðlan’a varsam Diller döksem, güller döksem, rüyasýna uyandýrsam 10. Kuþkusuz sen de uzun bir ömür yaþamayý istiyor olmalýsýn. Bu cümledeki anlatým bozukluðunun nedeni aþaðýdakilerden hangisidir? A) Nesne-yüklem uyuþmazlýðý B) Birbiriyle çeliþen kelimelerin kullanýlmasý C) Özne-yüklem uyuþmazlýðý D) Yanlýþ anlamda kelime kullanýlmasý E) Yanlýþ tamlama kurulmasý 11. Uykusu aðýrlaþtýkça horlamasý daha da artmakta böylece nefes alýþveriþi de güçlenmektedir. Bu cümledeki anlatým bozukluðunun benzeri bir anlatým bozukluðu aþaðýdaki cümlelerin hangisinde vardýr? A) Rönesans’ýn penceresinde hümanizmanýn ýþýklarý yankýlandý. B) Büyük hastalýklarda uzun müddet yatakta yatmak, hastaya fayda yerine zarar saðlamaktadýr. C) Bu küçük ülke tüm dünya petrol rezervlerinin yüzde on beþini barýndýrýyor. D) O da þüphesiz sana güveniyor ve her zaman destekliyor. E) Bu kitabý filanca kiþiler hazýrlamýþ, filanca kiþilerden kurulu özel bir komisyonca incelenmiþtir. 120 12. Çiçeksen yaþamayý bilirsin nasýlsa Bir bahçede baþlar bahçede biter yalnýzlýðým. Kimi zaman dallanýr sarmaþýklarda bahar Göz mavisi bir þafakta açýlýr erguvanlar. Yukarýdaki dörtlükte dil aþaðýdaki iþlevlerden hangisinde kullanýlmýþtýr? A) Göndergesel iþlevinde B) Heyecan bildirme iþlevinde D) Alýcý harekete geçirme iþlevinde C) Þiirsel iþlevinde E) Kanalý kontrol iþlevinde 13. Aþaðýdaki dizelerin hangisinin anlatýmýnda betimlemeye baþvurulmuþtur? A) Ormanlar koynunda, bir serin dere, Dikenler içinde sarý gül vardýr. B) Orda geçti benim güzel günlerim, O demleri anýp bugün inlerim. C) Daðlarda ateþ yakan çobanlar, Artýk atom enerjisinde ýsýnýr. D) Sonsuz selamýmý daðlara býrak, Sevgili kuþ o ufka vardýðýn zaman. E) Mehtaba sorarken seni gurbette her akþam, Hasret dökülür ruhuma yýldýzlara baksam. 14. Cep telefonu satýn alan gençlerin tercihini belirleyen faktörler arasýnda estetik unsurlar önemli bir yere sahiptir. Renkli ekran, deðiþebilen kapaklar, logolar, ses tonlarý, tuþ takýmý ve aksesuarlar âdeta birer farklýlýk ögesi olarak tüketicilerin beðenisine sunulmaktadýr. Cep telefonu teknolojik bir ürün olmanýn ötesinde modanýn da bir parçasý hâline gelmiþtir. Kullanýcý taleplerine pazarlama anlayýþýnýn hâkim olduðu günümüzde öne çýkan unsur, ürünlerin çeþitli yollarla farklýlaþtýrýlmasýdýr. Bireylerin cep telefonlarýný nasýl ve hangi amaçlarla kullandýklarý, dahil olduklarý gruplarda nasýl sunduklarý aslýnda teknolojiyi üretenler ve pazarlayanlar açýsýndan önemli ipuçlarý vermekte ve yeni ticari kazançlar hareket noktasýný oluþturmaktadýr. Yukarýdaki parçanýn anlatýmýnda aþaðýdakilerden hangisine baþvurulmuþtur? A) Açýklamaya B) Öykülemeye C) Tartýþmaya D) Örneklendirmeye E) Betimlemeye 121 15. Yeþil gözlü kýzýn hýçkýrýklarý Sýzýyor kapý aralýðýndan Yukarýdaki dizelerde kullanýlan sýfatýn özdeþi bir sýfat aþaðýdakilerden hangisinde kullanýlmýþtýr? A) Kulaðý küpeli keçi, hepsinden fazla süt verir. B) Kýzcaðýz, kulpu kýrýk testiyi taþýmakta zorlanýyordu C) Evi taþýmak için kasasý geniþ araba lazým. D) Cemil Meriç, kalemi kývrak bir yazardýr. E) Tatilini geniþ bahçeli bir evde geçiriyor. 16. Bakýr maþrapalara doldurduðun ne I Hangi çaða dair ýþýklarý sana vuran su II Bir bengisu ikindisi mi vakit çýrasý Nehrin saçlarýný tarayan kýzýl yapraklar fýrtýnasý Ne der neler söyler neden dolanýr III IV V Yukarýdaki altý çizili kelimelerden hangisi farklý görevde kullanýlmýþtýr? A) I B) II C) III D) IV E) V 17. Aþaðýdaki cümlelerin hangisinde hem yapým hem çekim eki almýþ bir kelime kullanýlmýþtýr? A) Gözlerin göðsümde doldurulamaz bir boþluk açtý. B) Sevda kokar her yeri memleketimin. C) Duvarýn gölge oyunlarýnda o eriyip durmakta. D) Bir uçuþun tutkusuyla bir yerden bir yere boþalýyoruz. E) Toprak bir kez daha gebe kalýr ütopyalar panayýrýnda. 18. Aþaðýdaki cümlelerin hangisinde türemiþ sýfat kullanýlmýþtýr? A) Mercan o harika günü hiç unutamadý. B) Kara göl de kül rengi bulutlarla kapandý. C) Genç insanlar daha baþarýlý oluyorlar. D) Sýnavda bütün sorulara göz atmalýsýnýz. E) Sabahlarý elini mutlaka soðuk su ile yýkardý. 122 123 124 1. Bir konuþmacýyý uzun süre dinlemek sizi nasýl etkiler? Anlatýnýz. 2. Konuþmalarýnýzý ilgi çekici ve etkili hâle getirmek için neler yaparsýnýz? 1. ETKÝNLÝK Konferans metinleri bulunuz ve bunlarý sýnýfa getiriniz (3. etkinliðe yöneliktir.). Söylev metinleri bulunuz ve bunlarý okuyunuz (5. etkinliðe yöneliktir.). 2. ETKÝNLÝK Yunus Emre’nin hayatý, kiþiliði ve edebî þahsiyeti ile ilgili araþtýrma yapýnýz (4. etkinliðe yöneliktir.). Okul dýþý etkinlikler ön hazýrlýk gerektirmektedir. YUNUS EMRE Aziz dinleyicilerim, Pek az þair Yunus kadar isimsizin biraz ötesinde yaþamýþtýr. O, hüviyeti kolayca nüfus kâðýdýna sýðmayanlardandýr. Dün, hakkýnda adýndan, þeyhinin adýndan, doðduðu söylenilen yerlerden, birkaç muasýrýndan baþka bir þey bilmiyorduk. Bugün ise elimizde Fuad Köprülü'nün çalýþmalarýndan baþlayarak bize bir yýðýn çok sarih bilgi veren çeþitli metotlarla yazýlmýþ bir kütüphane dolusu araþtýrma ve tahlil var. Fakat Yunus bu bilgilerin hemen hepsini âdeta inkâr etmekten hoþlanýr. Aþk meydanýna soyunurken fâni 125 varlýðýný sanki býrakmýþ gibidir. O Türkçenin içinde uçan bir yýldýz olmayý, öyle görünmeyi tercih etmiþtir. Aþaðýda söyleyeceðim gibi, kendisine seçtiði adýyla çok manalý bir yerde bulunmama sembolüdür. Gelenek onu yedi, sekiz mezarda yatar gösterir. Hangisinin hakiki mezar olduðu tarihçiler için hakiki mesele olmuþtur. Fakat bunu gereði gibi bildiðimiz zaman dahi onu oraya baðlayamayýz. Þüphesiz Sakarya kýyýlarýnda doðdu. Fakat her yerde doðmuþa benzer. Eseri de böyledir. Adýna iki bine yaklaþan þiir izafe edilir. En sýký dil ve muhteva tenkidi bile bunlarý ancak altýda, yedide birine indirir. Hâlbuki o, kýrk, elli mýsra ile bize gelmeyi tercih etmiþtir ve bu kýrk, elli mýsra, tarih ve zaman fikrine meydan okuyan mýsralardýr. Bu mýsralarla þair, devrinin ötesinde her zamanýn dili ve zevkiyle, þüphesiz her nesil ve her hayat görüþü için konuþur: Ben giderim yana yana Aþk boyadý beni kana … Elinde asasý hurma dalýndan Yemen ellerinde Veysel Karanî … Ölümden ne korkarsýn Korkma ebedî varsýn gibi beyit ve mýsralarý hangi devre sokabilirsiniz? Onlar kendi üstünde toparlanmýþ Türkçenin her zaman için taze çiçeðidirler. Hayatýnýn öbür hususiyetleri de böyledir. Ondan bahsedilirken Barak Baba, Tapduk Emre, Hacý Bektaþ, Sarý Saltuk gibi bir yýðýn insan adýna sýk sýk rastlarýz. Bugün bunlara Þeyh Ebülvefa'nýn adý da katýldý. Yarýn þüphesiz daha birçok adlar gelecek ve biz bu yumuþak ruhlu derviþin halkasý olduðu bütün geleneði öðreneceðiz. Fakat ne çýkar? Hiçbiriyle onun þiirini Yunus Emre, temsilî resim izah edemeyiz. Hiçbir sözü dilimizde bir sevgi ve ruh rüzgârý gibi esen, birdenbire Türkçenin ortasýnda saf altýn gibi külçelenen ve gülen bu mucizeye bir sebep veya baþlangýç gibi gösterilemez. O daima tek baþýnadýr. Eðer muhakkak bir kalabalýða katýlacaksa bu kalabalýk þüphesiz kendisinden sonra gelenler, yaptýðý iþi devam ettirenlerdir. Bâkî'dir, Nef'î, Nedim, Fuzulî, Þeyh Galib, Hâþim, Yahya Kemal'dir. Hatta muasýrý olan adlý sanlý Mevlâna ile his ve düþünce yakýnlýðý dahi bu belirlikler ötesi yaþamayý, bu yalnýz baþýnalýðý bozamaz. Burada ufak bir mukayese yapmama müsaade edin. Mevlâna þüphesiz bütün bir saltanattýr fakat arkasýnda son dalý olduðu bütün bir hanedan þeceresi vardýr. Yunus'un hanedaný kendisi ile baþlar. Meðer ki lehçe itibariyle uzak ve arkaik akrabasý Ahmed Yesevî'yi hatýrlayalým. Fakat Yesevî'nin eseriyle Yunus'un þiiri arasýnda bu sanatta esas olan dil zevkinin aydýnlýðý vardýr. Yunus yaptýðýný bilen ve bunu bildiði, böyle istediði için yapan þairdir. Tek kelimesiyle þairdir. Bütün bu saydýklarým, gün geçtikçe hayatý hakkýnda çok sarih bilgiler edindiðimiz bu þairi kendiliðinden her türlü sarahatin ötesine çýkarýrlar ve gün ýþýðýnda bir masal yaparlar. Onun içindir ki evliya tezkirelerinde rastladýðýmýz ve biraz da tasavvur edenlerin safdilliðine þaþýrdýðýmýz menkýbeler, onda büsbütün baþka ve hatta çok belirli mana kazanýrlar. Bu masal, adýyla baþlar. Yunus adýnda kendisinden evvel gelmiþ bir sofu var mýdýr, bilmiyorum. Ben herhâlde þimdiye kadar rastlamadým. Yunus Peygamber'in hikâyesini hepimiz biliriz. O, bir balýðýn karnýnda günlerce kalan ve orada piþmanlýk yaþlarý döktükten sonra ýþýða dönen insandýr. Bu macerayý karanlýðýn yuttuðu ve karanlýktan dönen insan diye hülasa ederiz. Yunus bu adý benimsemekle þüphesiz bu peygamberin çilesini ve talihini benimsemiþ oluyordu. Filhakika (aslýnda) Tapduk Emre'ye intisabý, dergâhýnda kalýþý, oradan ayrýlýþý tekrar geliþi ve nihayet izin alýp insanlar arasýna bu sefer onlarý irþat için yeniden girmesi, bütün bu kay126 bolma, kapanma, yeniden ve baþka bir hüviyetle doðma hikâyesi, hep bu adýn etrafýnda toplanabilecek vakýalardýr. Þurasýný da hatýrlatayým ki o devirde Anadolu'da yaþayan sofu ve derviþlerin hemen hepsi Türkçe ad veya lakap taþýrlardý. Çok muhtemeldir ki Yunus bu adý kendisi seçmiþ olsun yahut da bu tesadüf bütün hayatýna istikamet versin. Ben yine Peygamber Yunus'un balýðýn karnýna coþkun bir fýrtýna yüzünden düþtüðünü göz önünde tutarak birinci þýkka ihtimal veriyorum. Fýrtýnanýn yerini burada Moðol istilasýnýn hakiki bir cehennem yaptýðý, doðduðu bu XIII’üncü asýr ortasý tutar. Erenlik yolunda kaydettiði merhaleyi: Taptuðun tapusunda kul olduk kapusunda Yunus miskin çið idik piþtik Elhamdülillah diye anlatan ve kendi eserini: Derviþ Yunus bu sözü eðri büðrü söyleme Seni sigaya çeker bir Molla Kasým gelir diyerek açýkça tenkit eden bu cinsten bir sembolizm, bu dikkat daima beklenebilir. Orta Çað daima þaþýrtýcý, daima iç içe ve daima semboller peþindedir. En ince ve gizli ile en coþkun onda daima birleþir. Zaten tarikat ve tasavvufta sembol esastýr. Kaldý ki tasavvuf sistemini bütün incelikleriyle anlatan o þiirler, devrinin mühim eserlerinden olan Risalet’ün Nushiyye'nin kendisi bize zamanýnýn bütün ilmiyle beslenmiþ gerçekten müstesna bir zekâyý, üstün bir entellektüaliteyi açýkça gösterir. Fakat zekâ ve zihnî meleke, Yunus'un hâkim hasleti deðildir. O, her þeyden evvel bir kalp adamýdýr. O, insan talihini kendi içinde bütün acýklý ve yüksek tarafýyla bulanlardandý. Devriyle olan diyaloðu bu kalp kuvvetiyle, onun verdiði yalnýzlýk duygusuyladýr. Dilimize ve ruhumuza gurbet kelimesini - tasavvuf yoluyla olsa da - aþýlayan odur. Hangimiz, gurbet deyince o güzel kýtayý hatýrlamayýz: Bir garip öldü diyeler Üç günden sonra duyalar Soðuk su ile yuyalar Þöyle garip bencileyin Yunus Emre Heykeli, Kültürpark - Ýstanbul 127 Yunus'ta gurbet, sevginin yalnýzlýk aynasýdýr. Biz sevdiðimiz nispette yalnýzýzdýr. Yalnýzlýðýmýz nispetinde kâinatla birleþir, kucaklaþýrýz. Yunus'un þiirinde ölümün aldýðý o geniþ ve az rastlanýr yer de buradan gelir. Bu þair, insan hayatýný metafizik bir endiþede hülasa etmesini biliyor ve onu ancak içimizden yenebileceðimizi bize öðretiyordu. Moðol istilasýnýn kan ve ateþ çaðýnda, o bitmez tükenmez ýztýrap, ölüm, hastalýk, açlýk ve ümitsizlik cehenneminde yaþayan insanlar bu sevgiye, tahammülü imkânsýz realitenin ötesinde açýlan bu geniþ ve rahmani ümit kapýsýna ekmek ve su kadar, rahat yastýk ve uyku kadar muhtaçtýlar. Devrini gördük, þimdi aksiyonunu biraz daha tayin edelim. Bu seyyal ruh, bu iç âlem fatihi: Minyatür: Ömer Faruk ÖZBEK Bir ben vardýr bende benden içre diyerek bize maddemizin ötesinde ve onun dayanaðý bütün bir âlemi açan bu þairi, iki insanýn arasýnda mütalaa etmek daima faydalýdýr, ikincisi ile olan münasebeti ise asýl aksiyonudur. Ben Orhan Gazi'yi ve onunla beraber ikinci imparatorluðu kurmaya çalýþanlarýn hiçbirini Yunus'tan ayýramadým. Ne zaman Orhan Gazi'nin çehresine biraz eðilsem orada Yunus Divaný’ndan aksetmiþ çizgiler görürüm ve bütün o fütuhatlarýn arkasýnda bu ruh kasýrgasý ile Türkçede doðan yapýcý deðerler dünyasýný selamlarým. Ahmet Hamdi TANPINAR Edebiyat Üzerine Makaleler 3. ETKÝNLÝK “Hazýrlýk”ta sýnýfa getirdiðiniz konferans metinlerini okuyunuz. Okuduðunuz ve dinlediðiniz bu konferans metinleri hakkýndaki düþüncelerinizi ifade ediniz. 1. Okuduðunuz ve dinlediðiniz konferanslarýn ortak özelliklerini belirleyiniz. 4. ETKÝNLÝK “Yunus Emre” konferansýnda savunulan tezin ne olduðunu belirleyiniz. Ahmet Hamdi Tanpýnar’ýn “Yunus Emre” konferansýnda hangi özgün düþünceleri dile getirdiðini Yunus Emre’nin hayatý ile ilgili yaptýðýnýz araþtýrmayý dikkate alarak söyleyiniz. Yazar, bu özgün düþüncelerini nasýl anlattýðýný belirtiniz. 2. Okuduðunuz ve dinlediðiniz konferanslarý göz önünde bulundurarak konferans vermenin ve dinlemenin amacýný söyleyiniz. 128 5. ETKÝNLÝK “Yunus Emre” konferansýnda dilin aðýrlýklý olarak hangi iþlevinde kullanýldýðýný söyleyiniz. Bu konferansta hangi anlatým türlerinin kullanýldýðýný belirleyiniz. Dilin iþlevleri ve kullanýlan anlatým türleri bakýmýndan “konferans” ile “söylev”i karþýlaþtýrýnýz. Karþýlaþtýrma sonuçlarýný arkadaþlarýnýzla paylaþýnýz. 3. Okuduðunuz, dinlediðiniz ve incelediðiniz konferanslardan hareketle hangi konularda konferans verilebileceðini tartýþarak belirleyiniz. 6. ETKÝNLÝK Sýnýfça bir konu belirlenir. Belirlenen konuda konferans vermek üzere iki öðrenci seçilir. Öðrencilerden biri hazýrlýk yaparak diðeri hazýrlýk yapmadan konferansý sunar. Sýnýftaki öðrenciler konferans verenleri aþaðýdaki ölçütler doðrultusunda deðerlendirir. Ölçütler Hazýrlýklý Konferans Veren Öðrenci Evet Hayýr Hazýrlýksýz Konferans Veren Öðrenci Evet Hayýr Dinleyicilerin seviyesine uygun konuþtu. Konuyu daðýtmadan ele aldý. Tezini örnekler ve alýntýlarla zenginleþtirdi. Akýcý, açýk ve anlaþýlýr bir dil kullandý. Dinleyicileri sýkmadan az ve öz konuþtu. Ses tonunu ayarlayabildi. El kol hareketlerine fazlaca baþvurdu. Heyecanýyla deðil akýl ve sað duyusuyla hareket etti. Deðerlendirme sonucunu göz önünde bulundurarak konferansçýnýn önceden hazýrlýk yapmasýnýn faydalarýný söyleyiniz. Buradan hareketle konferans verenin konferans esnasýnda nelere dikkat etmesi gerektiðini belirtiniz. 4. Okuduðunuz, dinlediðiniz ve incelediðiniz konferanslardan hareketle konferans verecek kimsenin hazýrlýklarýný bir metin hâline getirmesi ve bu metnin konferansýn gayesini bildiren cümlelerle baþlamasýnýn yararlarýný söyleyiniz. 129 7. ETKÝNLÝK “Yunus Emre” konferansýnýn temasýný bulunuz. Bu konferansta dile getirilen düþüncelerin tema etrafýnda nasýl birleþtirildiðini söyleyiniz. 5. Konferans hazýrlamanýn ve konferans vermenin usta-çýrak geleneði içerisinde öðrenilecek ne gibi yönlerinin bulunduðunu tartýþarak belirleyiniz. 6. Okuduðunuz, dinlediðiniz ve incelediðiniz konferanslardan hareketle iyi bir konferansçýda bulunmasý gereken özellikleri tartýþarak belirleyiniz. 7. “Yunus Emre” konferansýnda kullanýlan anlatým türlerini belirleyiniz. 8. “Yunus Emre” konferansýnda dilin hangi iþlevde kullanýldýðýný söyleyiniz. 8. ETKÝNLÝK “Yunus Emre” baþlýklý konferans metninde anlatým bozukluðu bulunup bulunmadýðýný belirleyiniz. Varsa cümlelerdeki anlatým bozukluðunun sebebini söyleyiniz. Bu cümlelerdeki anlatým bozukluðunu düzeltiniz. 9. ETKÝNLÝK “Yunus Emre” konferansýný tablodaki özelliklere göre deðerlendiriniz. Yunus Emre Açýk Bir Anlatýmýn Özellikleri Evet Hayýr Örnek Cümleler Ýfadenin hiçbir engele uðramadan akýp gitmesi Akýcýlýk Gereksiz söz tekrarýndan kaçýnýlmasý Ses akýþýný bozan, söylenmesi güç seslere ve kelimelere yer verilmemesi Gereksiz ifadelere yer verilmemesi Duruluk-Açýklýk Anlaþýlmasý güç cümle kullanýlmamasý Metnin dil ve ifadesinin sade ve süssüz olmasý Yalýnlýk Duygu ve düþüncenin kýsa ve kesin ifadelerle dile getirilmesi Deðerlendirme sonuçlarýndan hareketle akýcýlýk, duruluk-açýklýk ve yalýnlýðýn konferansýn anlatýlmasýna katkýlarýný açýklayýnýz. 130 10. ETKÝNLÝK “Yunus Emre” konferansýndan isim ve sýfat örnekleri bulunuz. Bunlarý yapýlarýna göre gruplandýrarak tablodaki uygun yerlere yazýnýz. Basit Ýsimler Ýsim Türemiþ Ýsimler Birleþik Ýsimler Basit Sýfatlar Sýfat Türemiþ Sýfatlar Birleþik Sýfatlar Bulduðunuz bu isim ve sýfatlarýn konferansta kullanýlýþ amaçlarýný açýklayýnýz. 1. Konferansýn toplumlarýn bilgilendirilmesindeki önemini tartýþarak belirleyiniz. 2. Katýldýðýnýz bir konferansla ilgili izlenimlerinizi anlatýnýz. 11. ETKÝNLÝK Öðrenciler sýnýf mevcudu dikkate alýnarak gruplara ayrýlýr. Her grup farklý bir konuda konferans metni hazýrlar. Gruplar hazýrladýklarý konferans metinlerini sözcüleri aracýlýðýyla sýnýfa sunar. Gruplar diðer gruplarýn hazýrladýðý metinler ve bu metinlerin sunuþlarý ile ilgili düþüncelerini ifade eder. 131 1. Aþaðýda verilen cümlelerdeki boþluklarý uygun þekilde doldurunuz. Konferansýn dinleyicileri arasýnda bakan, öðretim görevlisi, rektör, öðrenciler ve dekan varsa hitap cümlesinde bu dinleyiciler …………..................…………. sýrasýna göre söylenir. Konferansýn konusu …………..................…………. olabilir. Bir konuyu açýklamak, dinleyicileri bilgilendirmek üzere hazýrlanan, geniþ kitleye veya uzmanlar grubuna bir konuda bilgi vermek üzere düzenlenen konuþmalara …………..................…………. denir. 2. Aþaðýda verilen cümleleri doðru-yanlýþ durumlarýna göre iþaretleyiniz. Konferans verenin amacý dinleyiciyi heyecanlandýrmak deðil, bilgilendirmektir. (D) (Y) Konferans dinleyicileri arasýnda cumhurbaþkaný varsa “Sayýn Cumhurbaþkaným” diyerek konferansa baþlanýr ve konferansýn konusuna geçilir. (D) (Y) Giriþ bölümünde konu özetlenerek konu hakkýndaki görüþ ve düþünceler daha belirgin bir hâle getirilir. (D) (Y) Ýlim, sanat, teknik, teknoloji, düþünce kýsaca doða ve kültür ilimleriyle ilgili her konuda konferans verilebilir. (D) (Y) 3. Aþaðýdakilerden hangisi konferansýn özelliklerinden biri deðildir? A) Belli bir konunun açýklanmasý B) Dilinin sade ve akýcý olmasý C) Giriþ bölümünde konunun tanýtýlmasý D) Ýrticalen yapýlan bir konuþma olmasý E) Konunun belli bir plan dahilinde anlatýlmasý 4. Aþaðýdaki cümlelerin hangisinde bir anlatým bozukluðu yoktur? A) Bir süre karþýlýklý mektuplaþtýk sonra iliþkimiz kesildi. B) Kazada birçok taþýt aracýnýn hasarlý olduðu bildiriliyor. C) Eðer beni anlar ve sahip çýkarsan üzerine düþen görevi yapmýþ olursun. D) Bu çetin ve zor görevi baþarýyla yerine getireceðine inanýyorum. E) Kazalarýn baþlýca sebebi aþýrý hýz ve hatalý sollamadýr. 5. Aþaðýdaki cümlelerden hangisi duru bir cümledir? A) Yeni doðan çocuðun sesi salonu çýnlatýyordu. B) Necmettin hiç haber vermeden ansýzýn çýkageldi. C) Köyde yaþayan çocuklar þehirdekilerden daha sýhhatli ve saðlýklý olurlar. D) Dün akþam Hakan’la üç saat süreyle soru çözdük. E) Parktaki masalarýn birçoðu kullanýlmaz hâle gelmiþ. 132 1. “Düþüncelerinize katýlmýyorum ama söz söyleme özgürlüðünüzü sonuna kadar savunacaðým.” Voltaire sözüyle ilgili düþüncelerinizi söyleyiniz. 1. ETKÝNLÝK Açýk oturum metin örnekleri bulunuz, okuyunuz ve sýnýfa getiriniz (1. soruya yöneliktir.). Ýmkân bulabilirseniz bir açýk oturumu sesli olarak dinleyiniz veya görüntülü olarak seyrediniz. Okul dýþý etkinlikler ön hazýrlýk gerektirmektedir. OPERA VE BALE Þefik KAHRAMANKAPTAN: Efendim, Sayýn Tamer Aykut’un tanýmladýðý “Sanat” kavramýyla ilgili satýrlarý okuyarak baþlamak istiyorum. “Sanat, yumuþak ve zariftir. Ýnsanýn içinde filizlenen, yeþeren ve solandýr. Bu yapýsýnýn doðal sonucu olarak, hür ve baðýmsýzdýr. Barýþtýr, sevgidir ve zaman zaman doðrular ve güzellikler adýna, eleþtiridir.” ... Ben konuþmacýlardan özellikle -tabii ki tarihten ders almadýðýmýz ve iyi irdelemediðimiz zaman, geleceðe dönük kararlarýmýzda hatalar yapabiliriz ama- bugünkü açýk oturumda, geçmiþle çok fazla 133 hesaplaþmaktan ziyade, daha çok ileriye dönük olarak neler yapmamýz, nasýl katkýda bulunmamýz gerektiði konusuna deðinmelerini rica ediyorum. Konuyu kavramsal ve kurumsal olarak ele almamýzda yarar olduðunu görüyorum. Yani, küçük veya yerel belli sahnelere, belli dönemlere iliþkin belli olaylar üzerinde deðil; daha kucaklayýcý, daha genel ve Türkiye’de opera sanatýnýn geliþmesine yönelik olarak hem kurumsal yani þu anda devletin kurumu olan Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüðü ve diðer sahneleri hem de kavramsal olarak ele alýp konuyu kucaklamamýzýn yararlý olacaðýný düþünüyorum ve ilk sözü bu Þefik KAHRAMANKAPTAN kurumun Genel Müdürü olan Sayýn Hasan Hüseyin Akbulut’a vermek istiyorum. Buyrun Sayýn Akbulut. Hasan Hüseyin AKBULUT: Teþekkür ederim. Sayýn Baþkaným, Sayýn Müsteþar Yardýmcým, Konservatuvar Mezunlarý Derneðinin Sayýn Genel Baþkaný! Ben öncelikle kutlamak istiyorum sanat konularýný, çeþitli sanat alanlarýný; operayý, baleyi, müzik kurumlarýný, tiyatroyu böyle bir platformda tartýþmaya açmak düþüncesi için kutluyorum ve teþekkür ediyorum. Konu tabi çok boyutlu. Bir de baþkanýmýzýn konuþmalarýn birinci bölümü için koyduðu 10’ar dakikalýk sýnýr olunca iyice daraltmak gerekiyor. Onun için; belki, düþündüklerimizin hepsini söyleyebilme imkânýmýz olmayacak ama konuyu derleyip toparlamak istiyorum. Bir kere, tartýþmalar var, belli düþünceler var. Bunlar her gün önümüze geliyor. Opera, bale nedir ve insan yaþamýnda yeri nedir? Birinci soru bu. Ýkincisi opera ve balenin bizim kültürümüzdeki yeri ne? Yani baþka bir kalýn çizgiyle; milli kültür, evrensel kültür tartýþmasý. Kýsaca bunlarý açýklamak ve tarihsel süreç içinde bugün ve sorunlara deðinmek istiyorum. Günümüzün çok önemli bir düþünürünün yazdýklarýndan küçük bir özet sunmak istiyorum. Yeni bir dünya tasarlarken hatta günümüz politikacýlarýna hedef gösterirken iki türlü maldan söz ediyor ve bununla ilgili iki güdüden söz ediyor. Birincisi; kiþisel mülkiyete konu olan mallar. Ýþte; ev, araba, arsa, elbise... Bugün Türkiye’de çok konuþulan konular. Ýkincisi de kiþisel mülkiyete kullanýlmayan, herkesin kullandýðý, bütün toplumun ortak malý. Bunlarý “Bilim ve Sanat” olarak belirtiyor, iki temel güdü olarak. Birincisinde diyor ki: Bir þeye sahip olmak istiyorsanýz, üretim yeterli olmadýðý için, para yeterli olmadýðý için, mutlaka birisinin zararýna bunlara sahip olabilirsiniz ama ikincisinde, kullandýkça paylaþtýkça o çoðalýr. Bilim ve sanatla ilgili böyle bir tanýmlama yapýyor. Ve insanlarda bunlara sahip olmayla ilgili iki temel güdüden bahsediyor. Birincisi ;”mülkiyet güdüsü”, ikincisi; “paylaþýlmayan, özel yaratýcý güdüler”. Ben, yeni dünyayý kurarken mülkiyet güdülerinin azaltýldýðý, törpülendiði; yaratýcý güdülerin sivriltildiði bir dünya düzeni düþünüyorum. ... Devlet Opera ve Balesi son yýllarda bütün sýkýntýlarýna karþý, -ki onlarý ikinci turda anlatmak istiyorum, bütçemiz nedir, kadro durumumuz ve sorunlarýmýz ve çözümleri nelerdir?- þunu söylemek isterim ki; bugün, Türkiye’de en fazla çalýþan sanat kurumudur ve bununla gurur duymalýyýz. Ben bununla övünüyorum. Ankara, Ýstanbul Müdürlüklerimizin ayda yaptýklarý temsil sayýsý, -ki bunun ne kadar doðru olduðunu da irdeleyeceðiz- 20’nin üzerindedir. Bazý aylar 26’ya varan etkinlik yapmaktadýrlar. Yalnýz, acaba niteliði ön planda tutarak bu sayýyý azaltmalý mýyýz diye de zaman zaman düþünüyorum. Birinci tur konuþmamý burada noktalamak istiyorum. Sorunlarýmýza, sorunlarýmýzýn çözümlerine, ileride nasýl bir opera olmasý gerektiði konusundaki görüþlerime ikinci turda deðinmek istiyorum. 134 Þefik KAHRAMANKAPTAN: 13 Haziran’ý iple çekiyorum çünkü, o tarihte Aspendos’ta olacaðýz. Bundan 4 sene önce “Aida” operasý, Ankara’nýn prodüksiyonu olarak Aspendos’un açýlýþýnda yer almýþtý ve o zaman eserde rol alan Sayýn Nilgün Akkerman binlerce kiþinin büyük beðenisini toplamýþtý. Ben þimdi sözü Sayýn Nilgün Akkerman’a vermek istiyorum ve diyorum ki; Bu sene Aspendos gene “Aida” ile açýlýyor ve eserde siz de oynuyorsunuz. Antep Operasý iki veya üç sene sonra faaliyete geçmiþ olursa orada da Antepliler sizi dinleyebilecekler mi? Nilgün AKKERMAN: Benim kiþisel olarak orada bir konser vermem veya “Aida” ile gidip oynamamýz çok kolay. Benim asýl baþka endiþelerim var. Uzun bir geçmiþi olan Ankara Operasý’nýn, Ýstanbul Operasý’nýn ve Ýzmir Operasý’nýn o kadar eksiklikleri var ki... Teknik imkânlar olarak dökülüyorlar. Her þey çaðdýþý ve istediðimiz her oyunu oynama imkânýna sahip deðiliz. Yeni kurulacak operalar’a sevinmekle birlikte, oralarda neler olacak, neler yapýlabilecek diye de ciddi endiþeler taþýyorum. ... Ankara Operamýzýn eksiklikleri var. Avrupa’daki opera binalarýyla karþýlaþtýrdýðýmýz zaman bu eksiklikleri çok daha açýk olarak görebiliyoruz. Çünkü ilk yapýlýrken opera binasý olarak yapýlmamýþ. Böyle sorunlarýmýz çözüm beklerken yeni operalarýn açýlacak olmasýný sevinçle ama ayný zamanda endiþeyle karþýlýyorum. Gönülden isterim ki yeni operalarýmýz en az eksiklerle açýlsýnlar, oralarda “Aida” gibi büyük eserler oynasýn. Tabi, o yörelerdeki seyircilerin ilgileri ve tepkileri neler olacak onu henüz bilmiyoruz. O konu þimdilik muamma. Mesela bazý eserler izleyiciye aðýr gelebiliyor, bazýlarý ise çok hafif bulunabiliyor. Mesela; Van’da daha kolay anlaþýlabilsin diye küçük operetler oynanabilir. Bütün bunlar þimdilik bir bilmece, deneye deneye en doðru yol bulunacaktýr. Beþ yeni opera biriminin açýlacak olmasý tabi ki olaðan dýþý bir durum. Antalya için bir endiþem yok. Oranýn izleyici potansiyelinin hazýr olduðunu düþünüyorum. Þefik KAHRAMANKAPTAN: Efendim Sayýn Akkerman’a teþekkür ediyorum ve sözü genç deðerli orkestra þefimiz Sayýn Naci Özgüç’e býrakmak istiyorum. Naci ÖZGÜÇ: Ýçinde bulunduðumuz ortamda, yani opera bale sanatlarý gibi diðer tüm batý sanatlarýnýn toplumsal gerekliliðinin bile tartýþýlmaya zorlandýðý þu ortamda, sanat adýna atýlacak en küçük bir adýmýn bile fonksiyonel önemini tartýþmak yersiz. Hele hele bu sanatlarýn yokluðunun bir eksiklik yaratmayacaðý bir toplumda bu iþi sürdürmeye çalýþmak, çok önemli bir ikinci misyon yüklüyor omuzlarýmýza. Bu da bizi alkýþlayacak veya eleþtirecek kitleleri kendimizin yaratmasý sorumluluðu. Çünkü yaptýðýmýz iþ 135 maalesef çok büyük kitlelere hitap edemiyor. Kasetimiz yok ki satýþ rakamlarýndan ne kadar baþarýlý olduðumuzu anlayalým. Ayrýca ne yazýktýr ki medyamýz da bu sanata diðer bir Batý ülkesindeki kadar ilgi göstermiyor. Bu durum da yukarýda bahsettiðimiz yaygýnlaþmanýn ne denli önemli olduðunun bir kez daha altýný çiziyor. Yalnýz bir kaygý var genel olarak yaþanan. Özellikle son 4-5 yýldýr gerek çalýþanlarýmýzla, gerekse dinleyicilerlerle yaptýðýmýz tartýþmalarda, ilk tartýþma konusu nedense hep “Nitelik mi? Nicelik mi?” oluyor. Eðer karþýmýzda bu sanata yýllardýr aþina, bilinçli ve bilgili bir seyirci olsa zaten eleþtiriler ve övgüler bir sýralamayla sonuçlanýr. Bu durumda bizim kendi izleyicimizi en iyi þekilde yetiþtirebilmemiz için, bir batý ülkesinden daha titizlikle hazýrlanmýþ prodüksiyonlara, onlarca defa gözden geçirilmiþ projelere, kýlý kýrk yaran çalýþmalara ihtiyacýmýz var. Oturup uzun uzun düþünmeliyiz, sorumlu bulunduðumuz toplumda icra etmeye çalýþtýðýmýz sanatý; istenir, aranýr, olmazsa olmaz, bir ihtiyaç bir özlem haline getirmek için neler yapmalýyýz? Paketi nasýl hazýrlamalýyýz? Hem albenisi olsun, hem de içinden çýkan da tatmin etsin. Çünkü referans alacaklarý þeylerin yüksek kaliteli olmasý gerekir ki bizi eleþtirileriyle daha ileriye götürebilsinler. Bunlar için belki de sadece kapalý kapýlar ardýnda deðil de belki halka açýlarak, belki Milli Eðitim Bakanlýðý’yla toplantýlar düzenleyerek... En önemlisi, önemli maçlara çýkacak takýma da bu bilinci aþýlamak, inanýlýr projelerle karþýlarýna çýkmak ve ne için kazanmalarý gerektiðini iyi anlatabilmek için çaba göstermek. Teþekkür ederim… Þefik KAHRAMANKAPTAN: Þimdi ben, sözü opera solist sanatçýsý ve Devlet Konservatuvarlarý Mezunlarý Derneði Genel Sekreteri Sayýn Tamer Aykut’a veriyorum. Tamer AYKUT: ... Son yýllarda, ülkemize gelen kaliteli yabancý sanatçý sayýsýnda büyük bir azalma meydana geldi. Bence bu geliþme Türkiye’de evrensel sanatlarýn tümünü olduðu gibi, operayý da olumsuz etkileyecektir. Çünkü Avrupa’da, baþlamasý ve geliþmesi yüzyýllar öncesine dayanan sesin, tiyatronun ve dansýn içice olduðu böylesine komplike bir sanat dalý için, dünyadan soyutlanarak, dünya çapýnda bir baþarý elde etmek imkânsýz. Hele, ülkemizde çok sesli müziðin, hayatýmýza giriþi bu kadar yeniyken. Bunu söylerken vasat düzeyde deðil, tam tersi, çok kaliteli orkestra þefleri, þan pedagoglarý ve solistlerin Ankara Devlet Opera ve Balesi, Çalýkuþu ülkemize gelmelerinin önemini vurgulamak istiyorum. Konservatuvarlarýmýz ile sanat kurumlarýmýz arasýnda var olan diyalog eksikliði ve bu eksiklikten kaynaklanan eðitim yetersizliðine vakit geçirmeden çözüm bulunmasý gerekir. Sanat kariyerleri, birikimleri ve baþarýlarý tartýþýlýr durumda olan bazý sanatçýlarýn eðitimci olarak, yeni yetiþecek sanatçýlara faydalý olabileceði konusunda endiþe duyuyorum. Konservatuvarlarýmýzýn, sanat kurumlarýmýzýn giriþ kapýsý olduðu bilinciyle, eðitim verecek öðretmenlerimizin, baþarýlarýný kanýtlamýþ, eðitmenlik konusunda yetenek ve birikim sahibi sanatçýlardan oluþmasý konusunda biraz daha titizlik gösterilmesi gerektiði kanaatindeyim. Ýlk tur için bana ayrýlan süreyi biraz aþtým galiba, ikinci turda diðer konulara deðinmek üzere konuþmamý bitiriyorum. Teþekkür ederim. Þefik KAHRAMANKAPTAN: Sayýn Aykut’a teþekkür ediyoruz. Sözü Sayýn Ahmet Say’a vermek istiyorum. Buyurun Sayýn Say. 136 Ahmet SAY: Evet, benim gözümde bir türlü sadede gelinemedi. Yani, en sonda söylenmesi gerekenleri benim baþta söylemek gibi bir huyum vardýr. Önce onlarý bir söyleyeyim. Ömrüm vefa etmez belki, ne olur olmaz. Þimdi 5 yeni opera-bale biriminin kurulmasý, sanatçý personel kadrolarýnýn verilmiþ olmasý tabii ki çok büyük bir aþama. Bu sayýsal bakýmdan, 1200 sanatçý kadromuz var bugüne deðin, bugün yaklaþýk 1000 daha ekleniyor, ikiye katlanýyor. 4 opera bale bölümümüz var, bu 9 oluyor gene ikiye katlanýyor. Tabi ki kadrolarýn verilmesi bizi saðlam adým açýsýndan hoþnut býrakýyor ama ben meseleyi þöyle görüyorum. Opera bale birimlerinin personelinin ve sanatçý personelinin maaþlarýnýn ödenmesi güvencesi opera ve bale kaynaðýnýn üretime geçmesi demek deðildir. Bu iþ nasýl olacak? Devlet bu iþi nasýl yürütecek? ... Bütün bunlarýn bu kuruluþ aþamasýnýn çok iyi planlanmasý lazým ki yüzümüzün akýyla çýkalým. O zaman övüncümüz artabilir. Yoksa 5 tane opera bale birimi, personeli, kadrolarý çýktý çok önemli, küçümsemiyorum ama bu iþ bitmiþtir gözüyle bakmak durumunda deðiliz. Eðer bu gözle bakýlýyorsa ben gene elimde satýr “Niye olmuyor, niye beceremiyorsunuz” demeye baþlarým, teþekkür ederim. Þefik KAHRAMANKAPTAN: Sayýn Ahmet Saya teþekkür ediyoruz. Þimdi ben ikinci tura geçmeden önce ilk turdaki konuþmalarýn getirdiði bazý noktalara deðinmek istiyorum. Tabi, sanatçý arkadaþlarýmýz daha ayrýntýya girerek belli noktalara deðindiler. Burada, aslýnda bir paket olarak bakmak lazým. Yani bu sadece operanýn sorunu deðil. Önce eðer konservatuvarlarla ilgili bir takým sorunlar varsa ve bunlarý çözemiyorsan, konservatuvarlardaki eðitim sistemini gözden geçirmelisin. Opera için birtakým tedbirleri alýrsýnýz fakat bizim kaynaðýmýz konservatuvarlarda ve oradan gelen insan malzemesiyle çalýþmaktadýr. Demek ki iþin bir baþka tarafý var. Ahmet Say biraz da karikatürüze ederek Antep’te Kültür Merkezinde var olabilecek teknik eksikliklerden bahsetti. Türkiye’de yüksek okullar var, bunlarýn atölyeleri var. Bunlardan istifade edilebilir mi edilemez mi? Ýþte, bugün Türkiye’de eþgüdüm komiteleri var. Koordinasyon, eþgüdüm hep bunlarýn özlemlerini çekiyoruz. Her yerde büyük bir eþgüdümsüzlük büyük bir koordinasyon eksikliði ve bunun yarattýðý kaynak israfý var. Yani orada bir baþka bakanlýða baðlý bir atölyenin içinde, aletiyle edevatýyla boþ olarak duracak ve biz orada kendi ihtiyacýmýzý yaratabilmek için çabalayýp duracaðýz, üreteceðiz, edeceðiz. Büyük atýl kapasiteler var, büyük kaynak israfý söz konusu. Bunun için, hem eðitimsel ve tarihsel açýdan, hem de üretim safhalarýnda, bu konuya çok geniþ olarak bakmamýz lazým diye düþünüyorum. ... Þimdi ikinci turda yine sýrayý takip ederek Sayýn Hasan Hüseyin Akbulut’a sözü vermek istiyorum. Özellikle de ilk turda ortaya konulan görüþler ve eleþtiriler üzerinde dolaþmasýný da rica ediyorum. Hasan Hüseyin AKBULUT: Çok teþekkür ediyorum. Tabii bunlar gerçekler. Ancak þunu belirtmeliyim ki her þey görecelidir. Baþarý da baþarýsýzlýk da iyi de daha az iyi de. Þimdi bizim gerçeklerimiz var. Mesela son býraktýðýmýz noktayý biraz inceleyelim. Bu konu çok önemli. Siz konuþurken ben Cumhurbaþkanlýðý Senfoni Orkestrasý Konser Salonu’nun öyküsünü düþündüm. Hipodrom alanýnda gerçekleþecek operanýn kongre salonu ve tiyatro binasý, 1995 Temmuz’unda birinciliði alan bir proje. Bugün daha yeni, proje ihalesi safhasýna geldi. Yani o da bir sürü insan devreye girerek Cumhurbaþkaný’nýn özel ilgisine raðmen. Ben çok sýcak bir þey söylemek istiyorum. Cumartesi günü Opera’da bir temsil vardý. Cumhurbaþkaný geldiler, Meclis Baþkaný da yanýnda. Arada konuþurken ben oradaydým. Ýþte... bu kadrolar, yeni açýlan birimler, bunlar konuþuluyor. ... Þimdi, Sayýn Naci Özgüç’ün çok önemli bir saptamasý var. Beni özellikle derinden düþündürüyor ve ciddi olarak irdelememiz gereken bir olay. Teknolojinin getirdiði çok büyük bir hayat var. Artýk sanat bu mekânlara gelmeden de evimizin içinde. Televizyonlarla, video bantlarla, CD’lerle... Öyle bir çað yaþýyoruz ki -iletiþim çaðý diyoruz biz buna- mutlaka sanat kuramlarý daha iyi, daha nitelikli sanat yapmak zorundalar. Zaten biz bunlarý belli noktalarda yapmazsak izleyici bulamayýz, dinleyici bulamayýz. Yani biz tutup hadi Devlet Opera ve Balesi bir opera yapýyor, bir bale eseri koyuyor, gelin onu izleyin düþüncesi artýk yok. 137 Türkiye’de de yok. Ben bununla ilgili ciddi olarak düþünüyorum ama sayýyý daha da azaltarak niteliðe önem vermemiz gerektiðini ben de düþünüyorum ve bunu sizlere açýk yüreklilikle söylüyorum. Bundan önce, bizden çok önce baþlayan bir proje; “Her gün yeni bir eser, her gün bir temsil” sloganýnýn yeniden irdelenmesi gerektiðine ben inanýyorum. Kaldý ki bu, þehrin nüfusuyla da yakýndan ilgili. Mesela, Ýstanbul iþte 10 milyonu aþan bir kent ama Ankara çok daha küçük bir kent. Bu sayýlarý o nüfuslarla da orantýlý olarak düþünmemiz gerektiðine inanýyorum. Hatta keþke bütçemiz elverse de biz Ankara’ya daha az etkinlik yapsak, biraz daha dýþarýya yayýlsak diye ciddi olarak düþünüyorum. Tabii yaygýnlaþmada Milli Eðitim Bakanlýðý ile olan iletiþim de önemlidir. ... Þefik KAHRAMANKAPTAN: Teþekkür ederiz. Buyurun Sayýn Nilgün Akkerman. Nilgün AKKERMAN: Sayýn Genel Müdür konservatuvarlarda sanatçý yakýnlarýnýn istihdamýyla ilgili konudan bahsetti. Emeklilik yasasýyla birlikte bu bir ölçüde çözüme kavuþacak. Fakat bence esas sorun dengeyi bozan önemli faktör, çalýþan ve çalýþmayan meselesi. Sonuçta; çalýþmayan mutsuz, çalýþan zaten çalýþmayandan farký olmadýðý için mutsuz. Buna bir çözüm getirilmesi gerekir, çalýþmamak þu anda daha tercih edilir durumda, belki ödül almýyor ama daha rahat ettiði kesin. Çalýþan insaný, maddi manevi teþvik edici hiçbir þey yok. Ayrýca, çalýþamaz durumda olan sanatçýlar var. Eskiden birçok baþarýlý iþler yapmýþlar, onlar için farklý birþeyler gözetilebilir. Fakat hiç çalýþtýramadýðýmýz elemanlar var, bunlarý kanun zoruyla da çalýþtýramýyorsunuz. Yýllarca hiçbir yönetim ve genel müdür bu konuda bir þey yapamamýþ. Kimisi var ki otuz yýlýný bu þekilde geçirmiþ ve þimdi emekliliði yaklaþmýþ, yakýnda emekli olacak. Bunlara bir çözüm getirmek lazým. Emeklilik yasasýnda yaþ mý kriter alýnacak yoksa baþka faktörler mi ön plana çýkacak? Bilmiyorum ama bu yasanýn öncelikle çýkartýlmasý gerekir. Hiçbir dönemde çalýþtýrýlamamýþ sanatçýlarýn da belki bir formülle bu yasa içinde emekli edilebilmeleri ya da çalýþtýrýlmalarý yönünde formüller bulunabilir diye düþünüyorum. Bu bahsettiklerimin yüzde doksaný solist sanatçýlar. Bunun saðlanmasý için belki de yeniden yapýlanma gerekecek. ... Yabancý sanatçýlarýn kurumumuzda mutlaka çalýþtýrýlmalarý gerekiyor. Hatta belirli eserler için çok daha özel yabancý uzmanlarýn getirilmesi ve onlarla koordine içinde olunmasý gerekiyor. Çok iyi bir þef, kötü bir kampaniden veya kasttan iyi bir sonuç alabilir, iyi bir kampaniyi ise uçurabilir. Ayrýca rejisörlere acilen ihtiyaç var. Þu anda opera rejisörü diye birþey yok diyemiyorum ama çok az. Mutlaka þan pedagogu gerekiyor. Bir tane gelsin ama bir ekol oluþturacak kalitede biri olsun. Sahnede bir birliktelik oluþsun. Bir eserde diyelim altý önemli rol var. Beþi baþarýlý iken yalnýzca bir tanesi kötü olsun, o eser kaçýnýlmaz bir þekilde aþaðýya çekilir. Ýyi þarkýcýlar o bir kiþiye o anda birþey veremezken, o bir kiþi beþ baþarýlý sanatçýdan çok þey alýp götürür. Bu nedenle, bir bütünlük saðlayacak iyi bir þan pedagogu gerekiyor. Söyleyeceklerim bu kadar. Þefik KAHRAMANKAPTAN: Evet bunlar mutfaktan, iþin içinden gelen eleþtiriler ki biz de izleyici olarak bunlarýn bir bölümünü gözlemliyoruz. Ama her zaman her þeyi yazmaya, telaffuz etmeye dilimiz varmýyor. Çünkü bugün, halen Türkiye’de bu sanatlar ve bu kurumlar itilip, kakýlmak durumunda olan kurumlar deðil, teþvik edilmesi gereken ve insanlarýn oralara gitmeye heveslendirilmesi gereken kurumlar. Bunun için birtakým þeylerin üzerinde çok fazla durmamaya çalýþýyoruz. Ama iyi mi ediyoruz yoksa kötü mü ediyoruz? onu da tabii tam olarak bilmiyorum. Bir de belki dünyada en alýngan insanlar sanatçýlar. Ýyiyi söylediðiniz zaman çok memnun oluyorlar ama en küçük bir eleþtiride bulunduðunuz zaman hemen ayaða kalkýyorlar: “Sen nasýl böyle söyleyebilirsin, yazabilirsin?” diye. Ayrýca, her sanatçý için, kendi içinde bulunduðu eser baþarýlý fakat içinde bulunmadýðý eser “Eh iþte, baþarýlý sayýlabilir.” Genelde benim bugüne kadar karþýlaþtýðým, algýladýðým konular bu oldu. Tabii çok bireysel bir iþ. Her ne kadar takým iþi olsa da sonuçta her sanatçý için bireysel bir konu. ... Þefik KAHRAMANKAPTAN: Evet… Sayýn Naci Özgüç’ün eleþtirileri, Sayýn Tamer Aykut’un “Sanat”ý tanýmlamasýnda yer alan noktayla ilgili; “Hür ve Baðýmsýz”. 138 Ne diyoruz? “Devlet Operasý” diyoruz. Baþýnda devlet olduðu zaman, devlet olmanýn getirdiði bürokratik þeyler söz konusu. Gerçek anlamda bir kazanç payý olduðu zaman da þu kaygýya düþüyoruz. Ýþte; bir yýllýk sözleþme imzaladýk, bu kampaniyle acaba gelecek yýl ne yapabiliriz? Kendimizi nasýl geliþtirebiliriz? Türkiye’de galiba bunun ortasýnda bir yol bulmak durumundayýz. Bu da gene sistemle ilgili olan birþey. Yani, yýllardan beri ayný kaygýlar duyulmaya devam ediyorsa demek ki sistemde birþey var diye ben þahsen düþünüyorum. Bu, benim tamamen þahsi düþüncem. Þimdi sözü Sayýn Tamer Aykut’a veriyorum. Tamer AYKUT: Opera sanatçýlarýmýzýn baþarýlarý veya sorunlarý üzerine bütün dikkatimizi yoðunlaþtýrmýþken bir konuyu yeterince önemsemediðimizi düþünüyorum. Þimdiye kadar olduðu gibi, bundan sonra da kompozitörlerimizin opera besteleyebilme yeteneklerinin artýrýlmasý konusunda bir þey yapýlmaz ve çeþitli teþvik ve yönlendirilmelerle kaliteli Türk operalarýnýn bestelenmesi saðlanmazsa Türkiye’de opera sanatý, bireysel çabalarla elde edilecek sýnýrlý baþarýlarýn ötesinde, dünya standartlarýnda, ileriye dönük, kalýcý bir baþarýyý yakalayamaz. Düþünün ki 1934’teki ilk opera temsilinden bu güne kadar geçen 64 yýl boyunca, yalnýzca 10 civarýnda opera bestelenebilmiþ fakat bunlarýn birçoðu da opera denemeyecek kadar küçük ve daha önemlisi, niteliksiz eserler olmuþ. Bunu saðlamanýn yöntemleri nelerdir?.. Bestecilerimiz nasýl bir eðitimden geçmeli ve nasýl yönlendirilmeliler ki gelecek nesillere býrakabileceðimiz gerçekten baþarýlý büyük operalar besteleyebilsinler. Kaldý ki bugünlerde, henüz farkedemediðimiz fakat önemsememiz gereken, konunun ikinci bir boyutu ortaya çýkýyor. ... Bu arada; Türkiye’de opera sanatý son yýllarda birçok baþarýlara imza attý. Yurt dýþýna açýlan operalarýmýz çok iyi kritikler aldýlar. Türk operasýnýn gururu Leyla Gencer adýna düzenlenen “Uluslararasý Þan Yarýþmasý” baþarýlý opera sanatçýlarýmýzýn kendilerini gösterebildikleri uluslararasý bir platforma dönüþtü. Bu yýl beþincisi düzenlenecek “Aspendos Uluslararasý Opera ve Bale Festivali” Türk operasýna yeni bir soluk getirdi. Ýleride, daha çok ünlü yabancý sanatçýnýn ve operalarýn katýlýmý, festivalin uluslararasý olma hedefine katkýda bulunacaktýr. Konuþmamý bitirirken “Sanat” üzerine birkaç þey söylemek istiyorum...”Sanat” yumuþak ve zariftir, güzel ve sýcaktýr. Yüreðin taa içinden gelir... Öylesine derinlerde ve görünmeyendir. Ýnsanýn içinde filizlenen, yeþeren ve solandýr. Dýþarýdan görünen ise, içte kopan fýrtýnanýn bir anlýk yansýmasýdýr yalnýzca. 139 “Sanat” barýþtýr, sevgidir ve zaman zaman doðrular ve güzellikler adýna “eleþtiri”dir. “Sanat’ýn dünyasýnda; dinler, diller ve ýrklar, bir ressamýn paletindeki ayrý ayrý renkler gibidirler... Birlikte, doðanýn en güzel renkleri olarak yansýrlar “Evrensel Tual”e ve konuþmamýn son kelimelerini yüreðimden gelen sese býrakýyorum... Ne mutlu bize ki Atatürk’ün kurduðu Modern Türkiye’nin modern insaný olarak yaþýyoruz... Hiç þüphe yok ki onun ilkeleri ýþýðýnda önümüz her zaman aydýnlýk olacaktýr... Teþekkür ederim... Atatürk Ýlkeleri Iþýðýnda Opere Müzik Bale Sanatý Dünü Bugünü Yarýný, Açýk Oturum Konuþma Metinleri 1. Okuduðunuz, izlediðiniz ve incelediðiniz açýk oturumlardan hareketle açýk oturumlarýn ortak özelliklerini belirleyiniz. 2. Okuduðunuz, izlediðiniz ve incelediðiniz açýk oturumlardan hareketle açýk oturumun nasýl bir yerde düzenlenmesi gerektiðini tartýþarak belirleyiniz. 2. ETKÝNLÝK “Opera ve Bale” baþlýklý açýk oturumun konusunun katýlýmcýlara önceden duyurulup duyurulmadýðýný metinden hareketle belirtiniz. Açýk oturumda konunun önceden belirlenip duyurulmasýnýn faydalarýný tartýþarak belirleyiniz. 3. Okuduðunuz, izlediðiniz ve incelediðiniz açýk oturumlarýn konusunun ve katýlýmcýlarýnýn özelliklerini metinden hareketle söyleyiniz. 4. Okuduðunuz, izlediðiniz ve incelediðiniz açýk oturumlarý göz önünde bulundurarak açýk oturum baþkanýnýn görevlerini belirleyiniz. 3. ETKÝNLÝK “Opera ve Bale” açýk oturumunda katýlýmcýlar ele alýnan konuyu hangi yönleriyle incelemiþler, hangi temel düþünceler üzerinde yoðunlaþmýþlardýr? Konunun bu þekilde iþlenmesinin, konunun iyi anlatýlmasý ve anlaþýlmasýna etkisini belirtiniz. 4. ETKÝNLÝK “Opera ve Bale” açýk oturumunda dinleyici olarak bulunduðunuzu farz ediniz. Katýlýmcýlarýn açýklamalarýna ne gibi ilaveler yapar ne tür sorular sorardýnýz? Bu açýklama ve sorunlarýn etkili olmasý için hâl, hareket ve konuþmalarýnýzýn nasýl olmasý gerektiðini söyleyiniz. Açýk oturumun sonunda açýklama-soru-cevap bölümünün bulunabilmesini sözlü anlatým türlerinden hangisiyle iliþkilendirebilirsiniz? 140 5. ETKÝNLÝK Ýncelediðiniz “Opera ve Bale” açýk oturumunda istediðiniz herhangi bir katýlýmcýnýn konuþmasýný akýcýlýk, duruluk-açýklýk ve yalýnlýk yönlerinden inceleyiniz. Ýncelenen Metin Opera ve Bale Ölçütler Evet Hayýr Örnek Cümleler Akýcýlýk Duruluk-Açýklýk Yalýnlýk İncelediğiniz metinlerin akýcýlýk, duruluk-açýklýk ve yalýnlýk bakýmýndan farklýlýk taþýyýp taþýmadýðýný belirtiniz. Farklýlýk varsa farklýlýklarýn sebeplerini açýklayýnýz. 5. “Opera ve Bale” açýk oturumunda kullanýlan anlatým türünü belirleyiniz. 6. “Opera ve Bale” açýk oturumunda dilin aðýrlýklý olarak hangi iþlevinde kullanýldýðýný belirleyiniz. 7. “Opera ve Bale” açýk oturumunda haber cümleleri örnekleri bularak haber cümlelerinin açýk oturumda kullanýlýþ amaçlarýný açýklayýnýz. 6. ETKÝNLÝK Ýzlediðiniz, okuduðunuz ve incelediðiniz açýk oturumlarýn konularýný göz önünde bulundurarak aþaðýda verilen konularýn hangisiyle ilgili açýk oturum yapýlabileceðini tartýþarak belirleyiniz. Televizyonun çocuk psikolojisi üzerindeki etkileri Edebiyat teorisinde yeni açýlýmlar ve yaklaþýmlar Süleymaniye Camisi duvarýndaki güneþ saatinin güneþ saatleri içerisindeki yeri Eðitim öðretimde kalitenin ve verimliliðin arttýrýlmasý için yapýlmasý gerekenler 7. ETKÝNLÝK Sýnýfça bir konu belirlenir. Belirlenen konuda bir açýk oturum düzenlenir. Öðrenciler, düzenlenen açýk oturumla ilgili düþüncelerini ifade ederler. 141 1. Aþaðýda verilen cümlelerdeki boþluklarý uygun þekilde doldurunuz. Açýk oturum ........................................... tarafýndan yönetilir. Toplumun tümünü yakýndan ilgilendiren bir konunun, dinleyiciler huzurunda deðiþik düþüncelere sahip kiþilerce, çeþitli yönlerden tartýþýlarak incelenmesine .......................................... denir. 2. Aþaðýda verilen cümleleri doðru-yanlýþ durumlarýna göre iþaretleyiniz. Açýk oturumda konuþmalar baþkan tarafýndan belli bir süre ile sýnýrlandýrýlmalýdýr. (D) (Y) Açýk oturumun gayesi bir sonuca varmak deðil, merak edilen bir konuda dinleyenleri detaylý bilgilendirmektir. (D) (Y) Açýk oturumda bir baþkan ve en az bir konuþmacýnýn olmasý gerekir. (D) (Y) 3. Aþaðýdakilerden hangisi açýk oturumun baþarýlý olmasýna engeldir? A) Geniþ bir salonun seçilmesi ve kalabalýk bir dinleyici kitlesinin olmasý B) Konunun önceden tespit edilmesi C) Konunun deðiþik yönlerden ele alýnmasý D) Tartýþmalarýn dinleyicilerin sabrýný taþýracak kadar uzun sürmesi E) Konuþmacýlarýn sayýsýnýn sýnýrlý olmasý 4. Aþaðýdakilerden hangisi açýk oturumun özelliklerinden biri deðildir? A) Bir baþkanýn bulunmasý B) Baþkanýn konuyu ana hatlarý ile dinleyicilere sunmasý C) Konuþmacýlarýn belirlenen sürede konuþmasýný bitirmesi D) Konuþmalarýn sonunda bir sonuca varýlmasý E) Her konuþmacýnýn konunun bir yönünü ele almasý ve incelemesi 6. Türk aydýn tabakalarýnda o dönemde toplumu kurtarýcý çözümler aradýklarý görülür, Ziya Gökalp Anadolu’dan gelen bir aydýn olarak burada hem toplumda beliren yeni Batýlý düþüncelerin, pozitivizmin etkilerini yaþamýþ hem de geldiði kaynaðýn kendisine verdiði mistik yönlerden çeliþkilerini duymuþtur. Ziya Gökalp’i intihar deneyine kadar sürükleyen bu bunalým, o dönem aydýnýnýn yaþadýðý Doðu-Batý çeliþkisinin de bir simgesi sayýlabilir. Gökalp, çeliþkiyi bireyin yerine toplumu koymakla birlikte, belirli bir mistisizmi de sürdürerek yeni bir denge içinde çözmek istemiþtir. Bu parçanýn anlatýmýnda aþaðýdakilerin hangisinden faydalanýlmýþtýr? A) Öyküleme B) Açýklama D) Karþýlaþtýrma C) Tartýþma E) Betimleme 142 1. Geniþ katýlýmlý bir toplantý düzenleyebilmek için neler yapýlmalýdýr? 2. Bir konunun deðiþik yönlerden ele alýnmasýnýn ne gibi faydalarý olabilir? 1. ETKÝNLÝK Sempozyum programlarý ile sempozyumda sunulan bildiri örnekleri bulunuz ve bunlarý sýnýfa getiriniz (2. etkinliðe yöneliktir.). Okul dýþý etkinlikler ön hazýrlýk gerektirmektedir. DÜZENLEME KURULU ÜYELERÝ 1. 2. 3. 4. 5. Hüseyin AKBULUT (Kültür Bakanlýðý Müst. Yrd.) Prof. Dr. Þükrü Haluk AKALIN (Türk Dil Kurumu Bþk.) Ali Osman GÜZEL (Kült. Bak. Yayýmlar Dai. Bþk.) Tuncel ACAR (Kült. Bak. Millî Küt. Bþk.) Hüseyin BARANER (Öger Holding AÞ) 143 DANIÞMA KURULU ÜYELERÝ 1. Ali ILIKSOY (TBMM Baþkan V., TBMM Kültür, Sanat ve Yay. Kur. Bþk.) 2. Ali Osman GÜZEL (Kült. Bak. Yayýmlar Dai. Bþk.) 3. Prof. Dr. Þükrü Haluk AKALIN (Türk Dil Kurumu Bþk.) 4. Figen EREÞ MEB. Talim ve Terbiye Kur. Bþk. Eðt. Arþ. Merk.Öðrt. 5. Berna ZEYNEL MEB. Talim ve Terbiye Kur. Bþk. Eðt. Ar. Merk.Öðrt. 6. Aypar ALTINEL (Ank.Ü. TÖMER Bþk.) 7. Prof. Dr. Olcay ÖNERTOY (Dil Derneði Bþk.) 8. Osman OKTAY (ÝLESAM Yön.Kur.Üyesi) 9. Çetin ÖNER (Edebiyatçýlar Derneði Bþk.) PROGRAM TÜRKÇENÝN DÜNÜ, BUGÜNÜ, YARINI ULUSLARARASI BÝLGÝ ÞÖLENÝ 7-8 OCAK 2002 ANKARA Müzik Dinletisi 09.00- 09.15 Açýlýþ Oturumu 09.15 - 10.00 KONUÞMACILAR Vural ÖGER Öger Holding Yönetim Kurulu Baþkaný Prof. Dr. Talat S. HALMAN Ýlk Kültür Bakaný M. Ýstemihan TALAY Kültür Bakaný 144 7 OCAK 2002 BÝRÝNCÝ OTURUM 10.00 - 13.00 KÝTLE ÝLETÝÞÝM (Yazýlý ve Görsel) ARAÇLARINDA TÜRKÇE Oturum Eþ Baþkanlarý Prof. Dr. Nevzat GÖZAYDIN - Cornelius BÝSCHOFF Konuþmacýlar 10.00 - 10.15 : Doðan HIZLAN (Hürriyet) (Katýlmadý) : “Ýletiþim Araçlarýnda Türkçe Kullanýlmasý” 10.15 - 10.30 : Prof. Dr. Mustafa CANPOLAT : “Medyamýz ve Türkçe” 10.30 - 10.45 : Nermin TUÐUÞLU (TRT) : “Kitle Ýletiþim (Yazýlý ve Görsel) Araçlarýnda Türkçe” 10.45 - 11.00 : Sedat Nuri KAYIÞ (RTÜK) : “Televizyonlarda Türkçenin Kullanýmý” 11.00 - 11.15 : Mustafa BALBAY (Cumhuriyet) : “Kitle Ýletiþim (Yazýlý ve Görsel) Araçlarýnda Türkçe” 11.15 - 11.30 : Prof. Dr. Zeynep KORKMAZ : “Kitle Ýletiþim Araçlarýnda Türkçe” 11.30 - 11.45 : Jülide ATEÞ (TGRT): (Katýlamadý-Bildiri göndermedi). 11.45 - 12.00 : Prof. Dr. Þ. Haluk AKALIN : “Biliþim Dünyasýnda Türkçe” 12.00 - 12.15 : Oðuz HAKSEVER (NTV) : (Katýlamadý) 12.15 - 12.30 : Erkan TAN (TV8) : “Kitle Ýletiþim Araçlarýnda Türkçe” 12.30 - 13.00 : Tartýþma ve Deðerlendirme 13.00 - 14.30 : ÖÐLE YEMEÐÝ ... 8 OCAK 2002 BEÞÝNCÝ OTURUM 14.00 - 16.30 TÜRKÇENÝN YABANCI DÝLLERÝN ETKÝSÝNDE KALMASIYLA ORTAYA ÇIKAN SORUNLAR Oturum Eþ Baþkanlarý Prof. Dr. Þükrü Haluk AKALIN - Prof Dr. Nimetullah HAFIZ Konuþmacýlar 14.00 - 14.15 : Prof. Dr. Doðan AKSAN : “Yabancý Dillerin Etkisine Karþý Türkçenin Savaþýmý” 14.15 - 14.30 : A. Turan OFLAZOÐLU : (Katýlamadý) “Dilimiz, Ulusal Kimliðimiz Tehlikede” 14.30 - 14.45 : Doç. Dr. Emine YILMAZ (TOBB) : (Katýlamadý) “Türkçenin Yabancý Diller Etkisinde Kalmasýyla Ortaya Çýkan Sorunlar” 14.45 - 15.00 : Prof. Dr. Olcay ÖNERTOY : “Tarihsel Süreç Ýçinde Türkçenin Yabancý Diller Etkisinde Kalýþý” 15.00 - 15.15 : ARA 15.15 - 15.30 : Necmiye ALPAY : (Katýlamadý) “Türkçenin Yabancý Dillerin Etkisinde Kalmasýyla Ortaya Çýkan Sorunlar Çerçevesinde Dil Bilincinin Önemi” 15.30 - 15.45 : Emin ÖZDEMÝR : “Türkçemizdeki Kirlenme ve Buna Yol Açan Etkenler” 15.45 - 16.00 : Cemal KURT : “Türkçenin Yabancý Dillerin Etkisinde Kalmasýyla Ortaya Çýkan Sorunlar” 16.00 - 16.30 : Tartýþma ve Deðerlendirme GENEL DEÐERLENDÝRME KAPANIÞ 145 AÇILIÞ KONUÞMALARINDAN: ... Sayýn Yargýtay Baþkaný Sami Selçuk, Sayýn Danýþtay Baþkaný Nuri Alan, Sayýn Kültür Bakanýmýz Ýstemihan Talay, Sayýn Milletvekilleri, Sayýn Büyükelçiler, Kültür Bakanlýðý Müsteþarý Fikret Üçcan, Müsteþar Yardýmcýlarý Hasan Hüseyin Akbulut (ki bu þölenin düzenlenmesinde çok büyük bir payý oldu), Sayýn Abdullah Dörtlemez, Sayýn Kültür Bakanlýðý yetkilileri, hepinize bu güzel vesile için teþekkürlerimi sunmak istiyorum ve sayýn eski kültür bakanlarýmýzý da buradan bir kere daha selamlamak istiyorum. Sayýn bilginler, dilbilimciler, dilseverler, dilmenler, dilmaçlar; uluslararasý bilgi þöleni düzenlemiþ olmanýz ne kadar güzel. Hepiniz burada çok yaratýcý, çok etkileyici katkýlarda bulunacaksýnýz. Türkçemiz için ne yapsanýz ne yapsak haktýr, her çabaya layýktýr Türkçemiz. ... BÝRÝNCÝ OTURUM ÝLETÝÞÝM ARAÇLARINDA TÜRKÇENÝN KULLANILMASI Türkçe konusunda iletiþim araçlarýnýn bir sorumluluk taþýdýðý doðrudur. Ancak Türk dilinin gidiþ yolunu da onlara göre tayin etmek, saptamak da saðlýklý bir yöntem deðildir. Genelde birçok kimse televizyonda konuþulan Türkçeye dikkat ediyor. Burada diyemem ki spikerlerin, açýk oturumlardaki, toplu söyleþilerdeki konuþmacýlarýn yanlýþlarý dile yerleþir. Biz nedense dinleyiciyi, okuru çok edilgen biri olarak düþünüyoruz. Kýsaca, Türk dili konusundaki bilgileri, doðru, güzel konuþmalarda edinir, gazetede, dergilerde okuduklarý doðrultusunda düþünür, konuþur ve yazar. Baþlangýç noktamýz bu olursa o zaman Türkiye'de yaþayanlarýn dili televizyonlardan, gazetelerden öðrenmesi gibi bir sonuca varýrýz. RTÜK'ün son yaptýðý araþtýrmaya göre, sonuçta en çok kullandýðýmýz kelime sayýsý 100'ü geçmiyormuþ. Televizyonlardaki günlük haberler, haber programlarý, kelimelerin doðru telaffuz edilmesini saðlayabilir ama kelime hazinemizi geliþtirmek, artýrmak gibi bir amacý yoktur. Çünkü haberlerin ve söyleþi programlarýnýn amacý, dinleyiciye, seyirciye bir olayý, bir düþünceyi, bir görüþü en kýsa yoldan iletmektir. Sorun burada baþlýyor. Türk dili burada düzgün konuþulabiliyor mu? Telaffuzundan toplamasýna kadar dilin kurallarýna özen gösteriliyor mu? Çünkü bu yapýlmazsa ben çok rahatsýz oluyorum. Uzunlarýn kýsa, kýsalarýn uzun okunmasý ne kadar rahatsýz edici? Biz hep Türkçe eðitimi hatta kursu görmemiþ, meslekten spikerlerden þikâyetçiyiz ama onlarýn dýþýnda konuþan uzmanlarýn konuþma hatalarýný nasýl düzelteceðiz? Medyada kullanýlan dilin örnek olmasý konusunu iyice tartýþmak gerekiyor. Çünkü dilin bir biçim, bir üslup iþi olduðunu düþündüðümüzde, dil bilgisi kurallarýyla kýsýtlayamayýz. Spikerler dýþýnda, televizyona çýkanlar, gazetelerde yazanlar kendi üsluplarýný korur, onu dilin yapýsý ilgilendirmez. O zaman medyada iletiþim aracý olarak dil deyince medyadaki Türkçeyi denetleyen seyirci ve okurdur. Onlarýn güzel, doðru Türkçe bilinci taþýyabilmeleri için iyi nitelikli edebiyat yapýtlarý okumalarý gereklidir. Dilin geliþim çizgisini sabitlemek de olanak dýþý. Geliþen teknoloji, her gün ortaya çýkan yeni kavramlar arý bir Türkçenin her zaman geçerli olmasý ilkesini yürürlükten kaldýrabiliyor. Bilimsel kavramlara karþýlýk aramak gerekiyor. Ancak medyanýn dil konusundaki tutumunu kýsýtlamýyorum, sýnýrlamýyorum. Yanlýþlara deðinmek istiyorum. Yazým kýlavuzuna bakýlmalý, sözlük kullanýlmalý. Savrukluðun okura, seyirciye, dinleyiciye yansýmasý, baþka bir dilin, yanlýþlarla dolu bir dilin oluþmasýna neden oluyor. Elbette dile özen gösterilmesi için birtakým iþlerin ihmal edilmemesi gerekiyor. Bunlardan biri mutlaka yazým kýlavuzuna bakýlmasý, sözlük kullanýlmasý, okurken dikkat çekmesi için de þapkalarýn unutulmamasý. Ýletiþim araçlarýnda dil baþkalarýný koþullandýrmada önemli bir iþlev üstlenebilir. Bunun anlamý, bilimsel kurumlarýn, üniversitelerin dil çalýþmalarý konusunda medyanýn desteðini almalarýdýr. Onlarla iliþki kurarak yeni yabancý terimlere bulduklarý karþýlýklarý kullanma alanýna sokabilirler. 146 Ýletiþim araçlarýndaki dilin doðruluðu kadar güzelliði de söz konusu. Asýl önemli olan, insanlarýn önce Türkçeyi öðrenmeleri, düz Türkçeyi bilmeleri, sonra üslup oyunlarýna geçmeleri. Dilin lezzeti diye bir tanýma umarým karþý deðilsiniz. Her kelimenin, kavramýn Türkçe karþýlýðýný bulurken televizyon ve gazetede, anlaþýlýrlýk oranýný da düþünmek zorundasýnýz. Çünkü yaptýðýnýz konuþmanýn, yazdýðýnýz yazýnýn daha çok kiþi tarafýndan anlaþýlmasýný istiyorsunuz. O zaman da iletiþim araçlarýndaki bir ortak dilden söz edebiliriz. Hem çoðunluðun anladýðý bir dil kullanacaksýnýz hem de size özgü bir biçim yaratacaksýnýz. Kýsýtlý bir alanda özgürlük diyebilirim buna. Genelde iletiþim araçlarý eleþtiriliyor çünkü onlarýn öðretmen olmasý isteniyor, bense onlara böyle bir sorumluluk yüklemiyorum çünkü bu tavýr, kiþisel dil beðenisini öldürür. Ýletiþim araçlarýndaki dil kendine özgüdür. Oysa dili bunun dýþýnda edebiyat alanýnda da anlamamýz gerekiyor. Ýletiþim araçlarýnda, baþka deyimle medyada kullanýlan dile göre Türkçeyi deðerlendirmek, yönlendirmek yetersizdir. Çünkü iletiþim araçlarýndaki dil oluþtuðunda daha büyük oranda edebiyat bu oluþumu saðlýyor. Bu yüzden de medyaya göre yapýlan dil eleþtirileri, alaný daraltmaktýr. Herkesin anlayabileceði bir dilden daha zengin bir içerik beklemek gerçekçi bir tutum deðildir. Ýletiþim araçlarýnda kullanýlan dilin dengesizliði hiç kuþkusuz. Osmanlýca Batý kökenli yabancý kelimeler ve bunlardan oluþan bir söz dizimi. Aksaklýklarýn, güçlüklerin olaðanlýðýný kabul etmek gerekir. Ayrýca dilin doðal geliþimini de görmezlikten gelemeyiz. Genç kuþaðýn kendine özgü bir dili olacaktýr, bunun içinde mutlaka argo da vardýr. Her kuþaðýn dilinin farklý olduðu gerçeðini de yadsýyamayýz. Dil hem nesnel özellikler taþýr hem de öznel. Ýþte ikisinin dengesinin kurulduðu yer iletiþim araçlarýdýr. Eski Türk Dil Kurumu, 1980'den sonra kapatýlan, kelime, kavram önerilerinde televizyona, basýna zengin önerilerde bulunuyordu, kabul görenler kullanýlýyor ve yerleþiyordu. Þimdi bu bað koptu. Ýletiþim araçlarýnda dilin yasal önlemlerle düzeleceðine inanmýyorum, üstelik tekdüze bir dil yaratýlacaðý için de karþýsýndayým. Ýletiþim araçlarýnda dilin de dilin genel sorunlarýný unutarak salt ona özgü bir çalýþmayla yönlendirileceðine inanmýyorum. Doðan HIZLAN MEDYA VE DÝL Deðerli Dinleyiciler, Her þeyden önce bir konunun altýný çizmek isterim. Türkçe kolay bir dil deðildir. Yüzyýllar süren bir edebiyat geleneði olan, çeþitli dillerle etkileþmiþ, kendini yenilemiþ ve yenilemekte olan bir dildir. Hele toplumun karþýsýna geçip konuþan bir kiþi için daha da güçtür. Ama bir politikacý, bir öðretmen, bir asker, bir sendikacý yalnýzca kendi bilgi daðarcýðýndaki sözcükleri kullanýr. Bu yüzden de iþi bir ölçüde kolaydýr. Ama bir tiyatro sanatçýsý, bir spiker öyle mi? Bir zamanlar televizyonda güzel bir dizi baþlamýþtý. Eski yazarlarýmýzý, bilim adamlarýmýzý tanýtan bir dizi. Bir aktör çýkýyor Namýk Kemal oluyor ve kendi dilinden kendini anlatýyordu. Þemsettin Sami rolünde bir aktör çýktý. Ýyi hazýrlanýlmýþtý, kýlýk kýyafet, çalýþma odasý, 147 her þey, her þey güzel düzenlenmiþti. Ama iþ Þemsettin Sami'nin eserlerinin adýna gelince birden her þey tersine döndü. Aktör bu eserlerin adýný telaffuz edemiyordu. Hiç uzun ünlü kullanmadan “Kamusa Türki, Kamusa Fransevi, Kamus’ ul Alam” deyince ortada Þemsettin Sami kalmadý, zavallý bir aktör kaldý yalnýzca. Zaten hemen arkasýndan da o program kaldýrýldý. O program kaldýrýldý ama uzun ünlüler konusu bugün de çözümlenmedi. Bir zamanlar ünlü bir gazeteci, bir edebiyat öðretmeni vardý. Televizyonda edebiyatla ilgili konuþmalar yapýyordu. Türkoloji okumuþ, Arap yazýsýný da bilen bu deðerli yazar da uzun ünlüleri kullanamýyordu. Çünkü dilimizden uzun ünlüleri atan bir yöreden geliyordu. Rahmetli Rasim Adasal'ý ben yaþtakiler hatta biraz daha genç olanlar anýmsarlar, o tatlý Girit þivesiyle yaptýðý konuþmalar unutulur mu? Yalnýzca bir hekim, bir psikiyatri profesörü deðil dört dörtlük bir kültür adamýydý. Ama ne yazýk ki bozuk bir Türkçe ile konuþuyordu. ... Prof. Dr. Mustafa CANPOLAT KÝTLE ÝLETÝÞÝM (YAZILI-GÖRSEL) ARAÇLARINDA TÜRKÇE Bir toplantýda ne zaman dil üzerine konuþulsa dillerden düþmeyen þu cümleler sýralanýr... Türkçe elden gidiyor. Türkçe katlediliyor. Türkçe kirletiliyor vs. Bunlarýn hepsi doðru, hepsi gerçek, gerçek olmasýna da bütün bunlarýn neden sorun olarak karþýmýza çýktýðýný, neden yaþandýðýný anlamak için bir tespit yapmak kaçýnýlmaz gibi geliyor bana... Bu tespiti yaparken de son yýllarda yaþadýklarýndan hýrpalanan, yorgun düþen dilimizi, dilimin döndüðünce anlatmak niyetindeyim... Ama bunca deðerli dil bilimci ve uzmanýn yanýnda, benim söyleyeceklerim, mesleki deneyimlerim ve bu deneyimlerden yola çýkarak vardýðým sonuçlar olacak... Sanki dili korumak, dili iyi kullanmak yalnýzca TRT'nin ve TRT spikerlerinin görevi imiþ gibi algýlamanýn yanlýþ olacaðýný hemen baþtan söylemek isterim... Çünkü inanýyorum ki dili kullanmak, bu topraklarda yaþayan herkesin önemsemesi gereken ama tabii öncelikle kamunun karþýsýna çýkýp hayatý anlatmaya çalýþan bizler için, yayýncýlar için olmazsa olmaz koþul... ... Dili doðru kullanmayan bir ulusun iletiþim kopukluðunun, ulusal kimlik açýsýndan onarýlmasý ne kadar güç örselenmelere yol açabileceði unutulmamalý. “Eðer bir milleti mahvetmek isteseydim, iþe dilinden baþlardým.” diyen þahýs muhtemelen bunu pek de boþa söylememiþ. Ama þimdilerde belki klasik bir TRT yaklaþýmý, eskimiþ bir devlet anlayýþý olarak eleþtirilebilecek hatta küçümsenebilecek bu yaklaþýmýn, baþta bir sanat kurumu olan Devlet Tiyatrolarý, aydýnlarýmýz, sanatçýlarýmýz, duyarlý izleyicilerimiz ve en önemlisi bazý özel televizyon ve radyo kuruluþlarýmýz tarafýndan ayný kaygýlarla hissedilmesi, konuþulan Türkiye Türkçesinin can simididir kanýsýndayým. Bir baþka kaným da Medya ve Türkçe baþlýðýnýn, ülkemizdeki mevcut televizyon, radyo yayýncýlýðý eðilimi içinde, sorunlar listesinin yalnýzca bir maddesini oluþturmakta olduðu... Listedeki maddelerin önceliðini yapmak gerekirse tabii ki kullanýlan dil yani Türkçe öne çýkýyor kaçýnýlmaz olarak. Niye, kaçýnýlmaz olarak çünkü konuþarak dili kullanarak yaptýðýnýz her þeyle kamuya sesleniyorsunuz... Çünkü söylediðiniz her þey kamuya mal oluyor, iþte sýrf bu nedenlerle dili iyi kullanmak zorunluluðunuz var. Bu iþin keyfiyeti, kiþisel sorumluluklarla sýnýrlý olamaz. ... Nermin TUÐUÞLU SIRTINDAN HANÇERLENEN TÜRKÇE Türkçemiz son yýllarda içten ve dýþtan aðýr saldýrýlara uðruyor ve her geçen gün ölümcül yaralar alýyor. Bu tablonun baþ sorumlularýndan biri hiç kuþkusuz basýn yayýn kuruluþlarýdýr ve özellikle de bazý televizyonlardýr. 148 Yetmiþ beþ bin kelimenin olduðu Türkçe, televizyon ekranlarýnda ve radyo mikrofonlarýnda beþ yüz ile bin kelime arasýnda konuþuluyor. Türk Dil Kurumunun RTÜK için yaptýðý araþtýrma bu acý gerçeði açýkça ortaya koydu. ... Gerekli eðitimi almadan televizyona çýkanlar, ekran baþýndakilere çoðu kez saç-baþ yoldurtuyorlar. “Yaralýlarý buradan çýkarmak zor güç oldu”, “Maddî olanaðýmýz imkân verirse”, “Stadyum ful dolu”, “Bir anlamda prestij ve saygýnlýk kaybý”, “Türkiye'nin þartlarý ve koþullarý”, “Ciddi çaba ve gayret gösterilmesi lazým”, “ilginize, alakanýza çok teþekkür ederim”, “Faydalý ve yararlý iþler yaptý”, “Sohbet ve söyleþi yapacaðýz”, “Buradan kendilerine saygýlarýmý ve hürmetlerimi iletiyorum” sözlerini hem de spikerlerden, sunuculardan ve muhabirlerden duyduðunuzda saç-baþ yolmaktan baþka ne yapabiliriz ki? ... Dilimizi nasýl kurtarabiliriz? Þimdi de kýsaca Türkçenin kurtarýlmasý için yapýlmasý gerekenlerin neler olduðuna iliþkin görüþlerimi açýklamak istiyorum... 1. Öncelikle Türkçe, en çaðdaþ yöntemlerle öðretilmeye baþlanmalýdýr. 2. Ýlk ve ortaöðretimde öncelikle Türkçe ve edebiyat derslerine aðýrlýk verilmeli, öðrenciler hiçbir þekilde yabancý bir dille eðitime zorlanmamalý, hiçbir ders Türkçeden baþka bir dille verilmemelidir. 3. Üniversitelerde yabancý dil öðretilmeli ama bilim eðitimi kesinlikle Türkçe yapýlmalýdýr. 4. Türk dilinin yabancý kelime istilasýna karþý korunabilmesi için bilim ve teknik buluþlarla ilgili kavramlarýn anýnda Türkçe karþýlýklarýnýn bulunmasý gerekir. 5. Memurlukta derece ve kademe yükseltmesi için Ýngilizceyi ya da bir baþka yabancý dili iyi bilmek deðil, doðrudan doðruya Türkçeyi iyi bilme koþulu aranmalýdýr. 6. Aydýnlar, Türkçe-Öztürkçe kavgasýna girmemeli, doðrudan doðruya Türkçe-Yabancý dil kavgasý vermelidir. “mesela” da bu dilin sözcüðüdür, “örneðin” de “olanak” da bizimdir. “imkân” da… “duyarlýlýk” da bizimdir, “hassasiyet” de… 7. Televizyonlar ve radyolar Türkçeyi tahrip makineleri olmaktan kurtarýlmalý, dili iyi konuþtuðuna iliþkin ehliyet sahibi olmayanlarýn ekrana ve mikrofona çýkmalarýna izin verilmemelidir. 8. Türk Dil Kurumu, yabancý sözcüklere karþýlýk ararken bilim adamlarýnýn yaný sýra sade vatandaþtan da mutlaka yararlanmalýdýr. 9. Radyolarýn, televizyonlarýn, dergilerin, otellerin, lokantalarýn, hastanelerin, maðazalarýn Türkçe dýþýnda isim kullanmalarý yasaklanmalýdýr. Bunu yapmak özgürlükleri sýnýrlamak deðil, atalarýmýza, çocuklarýmýza ve ülkemize karþý borcumuzdur. ... Sedat Nuri KAYIÞ TÜRKÇEYÝ YABANCI DÝL OLARAK MI OKUTSAK! Sevgili Türkçe dostlarý, Her þeyden önce böyle bir toplantýya katýlmaktan duyduðum mutluluðu sizlerle paylaþmak isterim. Programda dilimizin onlarca uzmaný var. Ben bir uzman olarak deðil gezip dolaþmayý seven, Türkçenin gücüne inanan bir gazeteci olarak karþýnýzdayým... ... Bugün yeryüzündeki Türkoloji araþtýrmacýlarýnýn % 80'i Alman ve Rus. Kalan % 20'nin tümü Türk deðil, biz dahil öteki devletlerden. Salt bu örnek bile eksikliðimizi ortaya koyuyor... Peki böylesine zengin dilimizin hakkýný veriyor muyuz? Benden önceki konuþmacýlar, eksikliklerimizi, yapýlmasý gerekenleri çok iyi ortaya koydular. Büyük çoðunluðuna katýldýðým bu görüþleri yinelemek istemiyorum. Þu anda Türkçemizin bir kutup yýldýzý yok. Öncelikle bunun yaratýlmasý gerektiðini düþünüyorum. ... 149 Sevgili Türkçe dostlarý, Diyalektikte bir taným vardýr; bir konu sorun olarak masaya konmuþsa çözüm de baþlamýþ demektir. Böylesi toplantýlar baþladýysa gerçekten çözüm de baþlamýþ demektir. Mustafa BALBAY KÝTLE ÝLETÝÞÝM ARAÇLARINDA TÜRKÇE ... Her dilin bir iç yapýsý bir de dýþ yapýsý vardýr. Dilin iç yapýsý, onun kuruluþ ve iþleyiþi ile ilgilidir. Bir dilin imlasýndaki bozukluk, doðru ve güzel yazýlýp konuþulmamasýndan doðan yanlýþlar, onun iç yapýsýný bozar. Eðer dilin dýþ yapýsý da gerekli özen gösterilmeyip yabancý söz ve eklerin akýnýna açýk býrakýlýrsa bu durum yine iç yapýyý etkileyerek o dilin iþleyiþini bozmaya baþlar. Dolayýsýyla kýsýrlaþarak üreticiliðini, kimliðini ve geliþmesini yitirmesine yol açar. Böylece, yukarýda sýralanan örneklerin ortaya koyduðu gibi, dilde bir kirlenme ve yozlaþma baþ gösterir. Dili böyle bir sürece sokan sebepler çok yönlüdür. Bu nedenle, dilin bu süreçten çýkarýlmasý için alýnmasý gerekli önlemler de ister istemez çok yönlü olacaktýr. Bunlarý baþlýca þu birkaç noktada toplamak mümkündür: 1. Önce, ilk ve ortaöðretim kurumlarýnda saðlýklý bir Türkçe eðitim ve öðretiminin saðlanmasý. 2. Bu eðitim, yalnýz ilk ve orta düzeydeki eðitim öðretim kurumlarýnýn öðrencilerine deðil, gerekirse öðreticilerine de uygulanmalýdýr. 3. Bilimsel ölçülerle ve dili sevdirecek metin parçalarý ile bezenmiþ yeterli dil bilgisi kitaplarýna ihtiyaç vardýr. 4. Yazýlý ve sözlü basýn organlarýnda çalýþanlar, ana dillerine ilgi ve özen gösteren bir anlayýþa sahip kýlýnmalý, bu konuda bilinçli duruma getirilmelidir. 5. Radyo ve televizyon kanallarýnda görev alan spiker, sunucu ve program yapýcýlar, fizik yapýlarýndaki düzgünlük ve güzellikten önce, dili kullanma yeteneklerine bakýlarak seçilmelidir. Bu iþler için görevlendirme yapýlýrken baþvuranlarýn ana dili sözlü ve yazýlý olarak kullanabilme yeteneklerinin uzman kiþilerden oluþan komisyonlarca deðerlendirilmesi gerekir. Bu yetenek radyo ve televizyon daire baþkanlarýnda da aranmalýdýr. Yazýlý basýn da bu yöndeki gerekli önlemleri almalýdýr. 6. Yazýlý basýnda, radyo ve televizyon kurumlarýnda birer “Dil Denetleme Kurulu” oluþturulmalý. 7. Önemli bir nokta da bütün aydýnlar için olduðu gibi, yazýlý ve sözlü basýn organlarýnda çalýþanlarda da sahteci, dili yozlaþtýrýcý yabancý söz hayranlýk ve özentisinin yerine, ana dil sevgi ve bilincini aþýlayacak önlemler alýnmalýdýr. 8. Türk Dil Kurumunca yeni girmiþ yabancý sözcüklere bulunan karþýlýklarý yazýlý ve sözlü basýn organlarýna benimsetecek önlemler alýnmalýdýr. 9. Dilimizi ilericilik-gericilik gibi politik ve gereksiz çatýþmalara alet etmekten ve tasfiyecilik saplantýsýndan kurtararak yüzyýllarýn oluþturduðu bugünkü canlý yapýsý ile geliþtirip çaðdaþ dünya þartlarýnýn gerekli kýldýðý yeni söz ve terimlerin üretilebilmesi için bütün dil uzmanlarýnca elbirliði ile çalýþýlmalýdýr. Saygýlarýmla... Prof. Dr. Zeynep KORKMAZ BÝLÝÞÝM DÜNYASINDA TÜRKÇE Bilginin elektronik ortamda düzenli ve akýcý bir biçimde iþlenmesi bilimi olan biliþim, çaðýmýzýn en hýzlý, yaygýn ve kullanýþlý teknolojisidir. Evimizde, iþ yerimizde, günlük hayatýn pek çok alanýnda hepimiz bu teknolojiden az veya çok yararlanýyoruz. Bilgisayarlar, Ýnternet, cep telefonlarý, banka kartlarý, akýllý kartlar, telefonla sesli yanýt sistemleri, sayýsal (dijital) yayýnlar günlük hayatta kullandýðýmýz biliþim alanýndaki ürünlerden kimileri. Biliþim, sürekli geliþen ve deðiþim yaþayan bir teknoloji. Bize yeni kolaylýklar getiriyor; yaþayýþýmýza ve çalýþma tarzýmýza yenilikler sunuyor. Sýnýr tanýmayan bu teknoloji sayesinde bilgiye eriþim kolaylaþýyor, 150 iletiþim hýz kazanýyor. Bilimde, sanatta, siyasette kýsacasý her alanda yenilikler ve yeni düþünceler göz açýp kapayýncaya kadar kýsa bir sürede bütün dünyaya yayýlýyor. Bu yeni teknolojiyle birlikte hayatýmýzda deðiþiklikler olurken dilimiz de bu teknolojiden etkilenmeye baþladý. Gündelik hayatta kullandýðýmýz biliþim teknolojilerinin terimleri de dilimize giriyor, dilimize yerleþiyor. Biliþim teknolojisinde üretici olmayan hemen her toplumda bu sorun yaþanýyor. ... Konuþmamýn sonunda kýsaca, biliþim dünyasýnýn bir baþka alanýnda karþýlaþýlan yabancýlaþmaya deðinmek istiyorum. Cep telefonu þirketlerinin ürünlerinde Türkçesi varken yabancý kaynaklý sözler kullanmasý, hizmetlerini yabancý kaynaklý sözlerle adlandýrmalarý hatta yabancý eklerin, dil bilgisi birimlerinin kullanýlmasý da dilimize yabancý sözlerin, terimlerin girmesine yol açmaktadýr. … Son olarak Ýnternette söyleþi (chat) diline deðinmek istiyorum. Zaman zaman Ýnternetteki söyleþileri izliyorum. Buralarda kullanýlan dilin özel radyo ve televizyonlarda kullanýlan dile rahmet okuttuðunu belirtmem gerekir. Ýnternette zaman önemli olduðu için söyleþide kýsaltmalar yaygýn olarak kullanýlýyor. Bu dünyanýn her yerinde böyle. Hatta Amerika'da söyleþide kullanýlan kýsaltmalar ve iþaretler sözlüðü bile yayýmlandý. Smiyly Faces (Sýmayli Feysis) de denilen yüz biçimleri, bir ya da birkaç sözle anlatýlacak durumlarý gösterebiliyor. Beni asýl üzen kaba dil kullanýlmasý, ana dili Türkçe olan gençlerin birbiriyle Ýngilizce yazýþmasý, Türkçe yazýþmalarda ise yabancý kökenli sözlerin çok sýk kullanýlmasý. Genç kuþak ana diline sahip çýkmalý, Türkçemiz konusunda duyarlý davranmalý, dilimizi bozanlarý uyarmalý. Yapýlan çalýþmalar, genç kuþaklarýn ana diline sahip çýkmasýyla baþarýya ulaþacaktýr. Sözlerimi bir Kýzýlderili þefin dünya için söylediklerini Türkçemize uyarlayarak bitireceðim: Biz bu dilimizi atalarýmýzdan miras aldýðýmýz kadar, gelecek kuþaklardan da ödünç aldýk... Hep birlikte Türkçemize sahip çýkalým, biliþim çaðýnda gelecek kuþaklara Türk'e yakýþýr bir Türkçe býrakalým. Prof. Dr. Þükrü Halûk AKALIN KÝTLE ÝLETÝÞÝM ARAÇLARINDA TÜRKÇE Toplumumuzda Türkçenin kullanýmýyla ilgili sorunlar konusunda hassas olan bilim adamlarýnýn, aydýnlarýn ya da dilini iyi konuþan ve yazan kiþilerin; meselenin boyutlarýný ortaya koymak amacýyla kötü örnek bulmak için ilk baþvurduklarý kaynak maalesef basýn yayýn kuruluþlarýdýr. 151 Bu gerçek yine maalesef, 1991 yýlýndan bu yana, yani özel radyo ve televizyonlarýn birbiri ardýna kurulduðu dönemden bu yana yaþanmaktadýr. Yani Türkçe kullanýmýyla ilgili olarak özel radyo ve televizyonlarda ciddi bir sorun hatta gelin cesaretle söyleyelim: Vurdumduymazlýk vardýr. Bu sorunun temelinde de özel radyo ve televizyonlarda Türkçenin öncelikli bir konu olarak görülmemesi, kabul edilmemesi yatmaktadýr. … Basýn yayýn kuruluþlarý da kuþkusuz insanlardan oluþuyor... Ama genellikle ana dilleri konusunda iyi eðitilmemiþ insanlardan... Bugün artýk basýn yayýn kuruluþlarýnda iyi, güzel, doðru, zengin Türkçe kullanýmý konusunda duyarlý olan yöneticiler, baþ edemeyecekleri bir sorunla karþý karþýlayalar. Basýn yayýn kuruluþlarýna insan yetiþtiren kurumlardan iyi Türkçe eðitimi almamýþ gençler geliyor. Yaptýklarý Türkçe hatalarý o kadar çok ki hangi birini düzelteceklerini bilemez hâldeler... … Sonuç olarak dil kirliliði konusunda basýn yayýn kuruluþlarýný biraz da alaycý dille eleþtirmek, çok sýk yakýnmak geçerli hatta gerekli olabilir. Ama yýllardýr bununla oyalanýyoruz gibi geliyor bana... Çare bulmak gerekiyor... Kolaylýkla uygulanabilir, akýlcý, çabuk sonuç alýcý çareler... Aksi hâlde, konuþmamýn baþýnda sözünü ettiðim basýn yayýn kuruluþlarýndaki Türkçe konusunda duyarlý nesil de doðanýn bir gereði olarak bir köþeye çekilecek ve sorun daha da aðýr hâle gelecek. Yine konuþmamýn baþýnda vurguladýðým acý gerçek yavaþ yavaþ toplumumuzu kemirecek Türkçeyi geliþtirip sevdiremediðimiz için, sorunlarýmýzý, dertlerimizi ülkemizi yönetenlere saðlýklý bir þekilde dile getiremediðimiz için bu ülke geride kalmaya devam edecek ve belki de yüzyýllar öncesinin bilgesi Konfiçyus haklý çýkacak. Ama çok acý tecrübelerden sonra. Oðuz HAKSEVER KÝTLE ÝLETÝÞÝM ARAÇLARINDA TÜRKÇE Son konuþmacý olmanýn dayanýlmaz hýzýný sizlere yaþatacaðým. Tabii ben bir televizyon sunucusuyum. Buradaki çok deðerli düþün adamlarý, bilim adamlarý kadar Türkçe ve Türk diliyle ilgili bilgi arz edemem size ama bunun kullanýcýsýyým, arz edemem derken haddim olmadýðýný düþünüyorum böyle deðerli bir topluluk karþýsýnda en az onlar kadar biliyorum, öyle olduðumu düþünüyorum, öyle olmaya çalýþýyorum ve bir televizyon sunucusunun da böyle olmasý gerektiðini iddia ediyorum, bu iddiayý da yaþama geçiriyorum. … Þimdi kimi eleþtiriyoruz biz? Televizyonda konuþulanlar esnasýnda yani program sunucusu dediðimiz kiþileri mi, haber okuyanlarý mý, haber aktaran muhabirleri mi, bunlarýn hangisini eleþtiriyoruz? Bunlarýn hangi birine giriþ, hangi kurala göredir Türkiye televizyonlarýnda bunu biliyor muyuz? Toplumun bu konuyla ilgili bir talebi var mý? Türkiye'de herkes sunucu mu? Türkiye'de herkes muhabir mi? Türkiye'de herkes televizyoncu mu? Evet. Türkiye'de herkes böyle yani. Türkiye'de televizyonculuk ki televizyonculuðu özellikle öne alarak söylüyorum, bir iþtir, bir meslek deðil, bir iþ. Yani her an girebilirsiniz, her koþulda girebilirsiniz, her an da çýkabilirsiniz. Bir okul bitirmiþ olma þartý aranmaz, herhangi bir kurstan okul bitirmemiþseniz bile geçme þartý aranmaz; bu böyle yani, Türkiye'de böyle giriliyor bu mesleðe, dolayýsýyla radyo ve televizyonlarda konuþulan veya yer alan Türkçeyi deðerlendirirken bu mesleðe giriþ ve çýkýþlarýn bu noktada olduðunu da özellikle arz etmek istiyorum. … Çocuk, dili önce evde öðreniyor saygýdeðer konuklar, sonra okulda öðreniyor, ardýndan, haberleþme ortamlarýndan etkileniyor; ev aile kültür düzeyi, okul ve eðitim sisteminin düzeyi, medyayla da ev ve okul iliþkili. Bu üçgenin düzeyini hep birlikte yükseltmek zorundayýz. Galiba çözüm bu. Erkan TAN (Sempozyum bildirileri kýsaltýlarak alýnmýþtýr.) 152 2. ETKÝNLÝK “Hazýrlýk”ta sýnýfa getirdiðiniz sempozyum metinlerinden bölümler okuyunuz ve dinleyiniz. Okunan sempozyum metinleri hakkýndaki düþüncelerinizi ifade ediniz. 1. Okuduðunuz ve dinlediðiniz sempozyum metinlerinin ortak özelliklerini belirleyiniz. 3. ETKÝNLÝK “Türkçenin Dünü, Bugünü, Yarýný” sempozyum programýnýn hazýrlanmasý için hangi kurullarýn oluþturulduðunu söyleyiniz. Bu sempozyumda hangi sorunun üzerinde durulduðunu tespit ediniz. Birinci ve beþinci oturumdaki katýlýmcýlarýn bildiri baþlýklarýný da göz önünde bulundurarak bu sorunun hangi yönlerden ele alýndýðýný söyleyiniz. Buradan hareketle sempozyumun nasýl düzenlenmesi gerektiðini belirleyiniz. 4. ETKÝNLÝK Orkestra ve orkestrada çalan sazlar ile sempozyum ve sempozyumda sunulan bildiriler arasýnda yapýsal bir benzerlik kurulup kurulamayacaðýný fotoğraflardan da faydalanarak açýklayýnýz. 2. Getirdiðiniz sempozyum programlarý ve “Türkçenin Dünü, Bugünü, Yarýný” adlý sempozyumdaki oturumlardan hareketle bir oturumda kaç bildiri sunulabileceðini söyleyiniz. 3. Sempozyumdaki bir oturumda konuþma sürelerinin kim tarafýndan ve nasýl sýnýrlandýrýldýðýný belirtiniz. 4. Getirdiðiniz sempozyum örneklerinden hareketle sempozyumda oturum baþkanýnýn görevlerini belirleyiniz. 5. Getirdiðiniz sempozyum örneklerinden hareketle sempozyumda konuþmacý ve dinleyiciler arasýnda nasýl bir iliþki olduðunu söyleyiniz. 153 5. ETKÝNLÝK 7 OCAK 2002 BÝRÝNCÝ OTURUM 10.00 - 13.00 KÝTLE ÝLETÝÞÝM (Yazýlý ve Görsel) ARAÇLARINDA TÜRKÇE Oturum Eþbaþkanlarý Prof. Dr. Nevzat GÖZAYDIN - Cornelius BÝSCHOFF Konuþmacýlar 10.00 - 10.15 :Doðan HIZLAN (Hürriyet) (Katýlmadý) : “Ýletiþim Araçlarýnda Türkçe Kullanýlmasý” 10.15 - 10.30 : Prof. Dr. Mustafa CANPOLAT : “Medyamýz ve Türkçe” 10.30 - 10.45 : Nermin TUÐUÞLU (TRT) : “Kitle Ýletiþim (Yazýlý ve Görsel) Araçlarýnda Türkçe” 10.45 - 11.00 : Sedat Nuri KAYIÞ (RTÜK) : “Televizyonlarda Türkçenin Kullanýmý” 11.00 - 11.15 : Mustafa BALBAY (Cumhuriyet) : “Kitle Ýletiþim (Yazýlý ve Görsel) Araçlarýnda Türkçe” 11.15 - 11.30 : Prof. Dr. Zeynep KORKMAZ : “Kitle Ýletiþim Araçlarýnda Türkçe” 11.30 - 11.45 : Jülide ATEÞ (TGRT): (Katýlamadý-Bildiri göndermedi). 11.45 - 12.00 : Prof. Dr. Þ. Haluk AKALIN : “Biliþim Dünyasýnda Türkçe” 12.00 - 12.15 : Oðuz HAKSEVER (NTV) : (Katýlamadý) 12.15 - 12.30 : Erkan TAN (TV8) : “Kitle Ýletiþim Araçlarýnda Türkçe” 12.30 - 13.00 : Tartýþma ve Deðerlendirme 13.00 - 14.30 : ÖÐLE YEMEÐÝ ... Yukarýda verilen birinci oturumun konusunu ve katýlýmcýlarýnýn özelliklerini göz önünde bulundurarak sempozyumda sunulacak bildiri metinlerinin özelliklerini tartýþarak belirleyiniz. Zeynep Korkmaz’ýn bildirisinin öðretici metinlerinden hangisine daha yakýn olduðunu sebepleriyle söyleyiniz. 6. Sempozyumda konuþmacýlarýn bildirilerini sunarken nelere dikkat etmeleri gerektiðini söyleyiniz. 7. “Türkçenin Dünü, Bugünü, Yarýný” ve sýnýfa getirdiðiniz sempozyumu inceleyerek sempozyumlarýn açýlýþ ve kapanýþlarýnýn nasýl gerçekleþtiðini, açýlýþ ve kapanýþlarda kimlerin hangi iþlevlerde konuþmalar yaptýðýný söyleyiniz. 8. “Türkçenin Dünü, Bugünü, Yarýný” sempozyumunda dilin hangi iþlevde kullanýldýðýný söyleyiniz. 6. ETKÝNLÝK “Türkçenin Dünü, Bugünü, Yarýný” sempozyumunda kullanýlan anlatým türlerine örnek bölümler gösteriniz. Bu anlatým türlerinin sempozyum metinlerinde niçin kullanýldýðýný belirleyiniz. 154 7. ETKÝNLÝK Dört grup oluþturulur. Birinci grup “Ýletiþim Araçlarýnda Türkçenin Kullanýlmasý”; ikinci grup “Medya ve Dil”; üçüncü grup “Türkçeyi Yabancý Dil Olarak mı Okutsak” ve dördüncü grup “Biliþim Dünyasýnda Türkçe” isimli metinleri akýcýlýk, duruluk-açýklýk ve yalýnlýk bakýmýndan inceler. Gruplar inceleme sonuçlarýný tartýþýr. Gruplar tartýþma sonuçlarýndan hareketle akýcýlýk, duruluk-açýklýk ve yalýnlýðýn sempozyumlar için önemini belirtir. 8. ETKÝNLÝK “Türkçenin Dünü, Bugünü, Yarýný” sempozyumundan dilek-istek ve soru cümleleri bularak bunlarý tablodaki uygun yerlere yazýnýz. Dilek-Ýstek Cümleleri Soru Cümleleri Bulduðunuz bu dilek-istek ve soru cümlelerinin sempozyumdaki kullanýlýþ amaçlarýný açýklayýnýz. 1. Sempozyumlarýn fikir, sanat, spor ve ilim hayatýna etkilerini tartýþarak belirleyiniz. 9. ETKÝNLÝK Sýnýfça bir sempozyum konusu belirlenir. Belirlenen konuda bir sempozyum yapmak üzere “düzenleme kurulu” oluþturulur. Ýsteyen öðrenciler sempozyuma katýlmak için bildiri konularýný düzenleme kuruluna bildirir. Düzenleme kurulu bu bildiriler arasýndan bir seçme yaparak sempozyum oturum programý yapar. Ortaya çýkan programdan sonra sýnýf üç gruba ayrýlýr. Birinci grup sempozyumla ilgili afiþ çalýþmasý, ikinci grup broþür çalýþmasý, üçüncü grup ise davetiye çalýþmasý yapar. Yapýlan çalýþmalar sýnýf panosunda sergilenir. Ýmkân bulunursa programlanmýþ bu sempozyum sýnýfta gerçekleþtirilir. Öðrenciler yapýlan bu sempozyumla ilgili düþüncelerini ifade eder. 155 1. Aþaðýda verilen cümlelerdeki boþluklarý uygun þekilde doldurunuz. Belli bir konuda uzmanlaþmýþ kiþilerin kendi alanlarýnda bir konu ile ilgili olarak hazýrladýklarý bildiriyle katýldýklarý toplantýya .......................................... denir. Sempozyumlardaki bildiri metinleri .......................................... özelliði taþýr. 2. Aþaðýda verilen cümleleri doðru-yanlýþ durumlarýna göre iþaretleyiniz. Sempozyumda bir konu farklý bakýþ açýlarýyla ele alýnýr. Her metin ve konuþma hem kendi baþýna bir bütün hem de ayný sempozyumda okunan metinlerle birlikte daha üst seviyede bir bütündür. (D) (Y) Sempozyum her dinleyici kitlesine hitap eder. (D) (Y) Sempozyumlarda bildiriler dinleyicilerin dikkatlerini daðýtmadan ve onlarý sýkmadan sunulmalýdýr. (D) (Y) 3. Aþaðýdakilerden hangisi sempozyumun özelliklerinden biridir? A) Sempozyumda ayný konu farklý bakýþ açýlarýndan ele alýnýr. B) Sempozyumda baþkanýn tartýþma konusunu çok iyi bilmesi gerekir. C) Sempozyumda hem konuþmacýlara hem de soru sormak, açýklamalarda bulunmak üzere dinleyicilere söz hakký verilir. D) Sempozyumda konuþmacýlar ileri sürdükleri düþünceleri ispatlamaya çalýþýrlar. E) Sempozyumda dinleyicilerin duygularýný okþamak için demagoji yapýlýr. 4. I. Sempozyumda bulunan her konuþmacý ayný konunun farklý bir yönünü ele alýr, inceler. II. Sempozyumda düþüncelerin doðruluðunu kanýtlama ve karþý tarafýn düþüncelerini çürütme esastýr. III. Sempozyum daha önce belirtilen yer ve tarihte oturum baþkanlarýnýn baþkanlýðýnda gerçekleþtirilir. IV. Sempozyum düzenleme kurulu her oturumda hazýr bulunur. Numaralý cümlelerden hangileri sempozyumun özelliklerindendir? A) I - II B) II - III C) III - IV D) I - III E) II - IV 5. Aþaðýdaki cümlelerden hangisi dilek(tasarlama) cümlesidir? A) Kaybettiðim eþyalarý bir daha bulamam. B) Vaktim olursa size oturmaya geleyim. C) Gelecek hafta nereye gideceðimizi kararlaþtýrýyoruz. D) Yarýn arkadaþlarla birlikte Maraþ’a dondurma yemeye gidiyoruz. E) Her akþam yatmadan önce mutlaka kitap okur. 156 1. Dinleyici olarak katýldýðýnýz bir toplantýda soru sorma bölümünün yer alması niçin önemlidir? 2. “Hakikat þimþeði fikirlerin çatýþmasýndan doðar.” Namýk Kemal sözüyle ilgili düþüncelerinizi açýklayýnýz. 1. ETKÝNLÝK “Doðrudan demokrasi” kavramýný araþtýrýnýz (10. etkinliðe yöneliktir.). 2. ETKÝNLÝK Forum metinleri bulunuz, okuyunuz ve sýnýfa getiriniz (1. soruya ve 5. etkinliðe yöneliktir.). Panel metinleri bulunuz ve bunlarý sýnýfa getiriniz. Okul dýþý etkinlikler ön hazýrlýk gerektirmektedir. 157 FORUM GENÇLÝK BAÞKAN: Merhaba sevgili gençler. Bu forum programýmýzda konumuz çevre, konuklarýmýz gençlerin temsilcileri genç arkadaþlarýnýz ve Türkiye Çevre Sorunlarý Vakfý genel sekreteri Sayýn Engin Ural. Hepiniz forumumuza hoþ geldiniz. Evet, önce isterseniz çevre deyince ne anlýyoruz? Oradan baþlayalým. Buyurun. 1. KONUÞMACI: Çevre deyince ilk önce üzerinde yaþadýðýmýz toprak parçasý, teneffüs ettiðimiz hava ve içinde bulunduðumuz toplum aklýmýza gelir. BAÞKAN: Evet, buna ilave edecek bir þeyi olan arkadaþým var mý? 2. KONUÞMACI: Çevre dünyadýr. BAÞKAN: Sizce çevre dünyadýr. Peki… 3. KONUÞMACI: Sadece dünya deðil yani bütün uzay da çevredir. BAÞKAN: Evet. Siz buyurun. 4. KONUÞMACI: Çevre tabiattýr, korunmasý gereken bir güzelliktir. BAÞKAN: Çevre doðadýr, tabiattýr, korunmasý gereken bir güzelliktir. 5. KONUÞMACI: Yaþadýðýmýz ortam ve orada bulunan her þey çevredir. … BAÞKAN: Sayýn Ural. ENGÝN URAL: Çevre çok geniþ bir kavram tabii ki arkadaþlarýmýzýn belirttiði gibi ama çevremiz diye bir ufak taký eklediðimizde herhalde hava, su, toprak, tabiat yaþadýðýmýz ortam akla geliyor. Tabii buna kâinatý eklemek, uzayý eklemek geniþletmek mümkün ama galiba tartýþacaðýmýz çevre bence tabiatýn unsurlarý. Yaþadýðýmýz ortam. … BAÞKAN: Sevgili gençler benim bir önerim var. Ýsterseniz gelin biz çevre sorunlarýný sýralamaktan þimdilik vazgeçelim. Nasýl bir çevre özlediðimizi, nasýl bir çevrede yaþamak istediðimizi, çevremizin nasýl olmasý gerektiðini belirlemeye çalýþalým. Sonra bu belirlediðimiz kendimize özgü, güzel çevre ile uyuþmayan bugünkü çevremizde neler var, onlara bakalým, ne dersiniz? Evet, siz nasýl bir çevre isterdiniz? 3. KONUÞMACI: Bütün insanlar tertemiz, pýrýl pýrýl, içinde rahat bir þekilde yaþayabileceði bir çevre ister. Fakat bu çevrenin oluþabilmesi için gerekenler nedir? Bunlar üzerinde dursak daha iyi deðil mi? BAÞKAN: Evet, siz buyurun. 9. KONUÞMACI: Çevrenin, insanýn ruh ve beden saðlýðýný tehdit etmeyecek bir þekilde olmasý gerekir. Yani insanlar yaþadýklarý çevreden hastalýklar kapýyorsa ya da çevrenin gürültüsü sonucunda birtakým ruhsal bozukluklara giriyorsa böyle bir çevreyi hiç kimse istemez. Bence en önemlisi bu. Çevrenin insan saðlýðýný tehdit etmemesi gerekir. … BAÞKAN: Evet teþekkür ederim baþka söz almak isteyen. Evet, buyurun. 11. KONUÞMACI: Toplumda yaþayan bireyler çevreye hâkimdir þu anda. Yani insanlar doðaya 158 hâkimdir diyoruz. Yani doðayý kirleten de batýran da güzelleþtiren de biz insanlarýz. Ýlk önce kiþilere çevrenin önemi anlatýlmalýdýr. … BAÞKAN: Siz eðitimle baðlayarak konuþtunuz. Evet, siz nasýl bir çevrede yaþamak isterdiniz? 12. KONUÞMACI: En azýndan penceremi açtýðým zaman bir kuþ sesi duymak isterim. Vasýtalarýn sesini duymak istemem. BAÞKAN: Kuþ sesleriyle dolu bir çevrede yaþamak isterdiniz. Sayýn Ural siz Çevre Sorunlarý Vakfý olarak nasýl bir çevreyi özlüyorsunuz? ENGÝN URAL: Tabii buna verecek iki cevap var: Ýlki insanýn gerçekten özlediði, iþte birçok arkadaþýmýzýn da paylaþtýðý duygular yemyeþil, kuþ sesleri, gürültüden uzak… Gürültüyü hayli vurguladý arkadaþlarýmýz, enteresan ama onun yanýnda yine birçok genç arkadaþýmýzýn iþaret ettiði gerçekçilik var. Þehirde yaþýyoruz, þehirde yaþamaya devam edeceðiz. O zaman þu akla geliyor. Ýnsanlarýn toplu hâlde yaþadýklarý yerleri, þehirleri, yerleþme merkezlerini olabildiðince yaþanabilir hâle getirmek. Biraz gürültü olacak, biraz vasýta sesleri olacak ama o dengeyi kurabilir miyiz? Bir de tartýþmalardan þu çýktý, hepimizin paylaþtýðý bir düþünce mutlaka, çevreyi bozan da insan, onu daha güzelleþtirebilecek olan da insan. Tartýþmayý biraz da bu yolda devam ettirebilirsek insan çevrede neler yapabilir, kötülükleri gördük ama onu iyileþtirmek için neler yapabilir daha özlenen bir çevreyi nasýl yaratabilir? BAÞKAN: Þimdi arkadaþlarýmýza sözü veriyoruz. Arkadaþlarýmýz gördükleri olumsuzluðun giderilmesinin nasýl olacaðýný anlatarak konuya devam ediyorlar. Buyurun efendim. 9. KONUÞMACI: Okuduðum bir duvar yazýsýný aktararak konuya girmek istiyorum. Diyordu ki yazýda: “Otobüsleri kirletmeyelim biletleri camdan dýþarý atalým.” Þunu çýkardým bundan. Ýnsanlar þaka yoluyla da olsa yaptýklarýnýn bilincindeler. Biz nasýl evimizi temiz tutup daha saðlýklý bir ortamda yaþamak istiyorsak çevremizi de temiz tutmak zorundayýz. Evimize gösterdiðimiz özeni, çevremize de gösterdiðimiz takdirde çevre kirliliðinin büyük bir bölümü hâllolacak. … 20. KONUÞMACI: Bir kiþi ne kadar temiz olursa olsun bulunduðu çevre pis olduktan sonra kendisinin temiz olmasý bir anlam ifade etmez. Bulunduðu çevrenin temiz olmasý lazým. … BAÞKAN: Evet, bireyleri suçlamayalým diyor arkadaþýnýz. Ama kimi suçlayalým þimdi. Toplu olarak harekete geçecek olanlar da bireyler olduðuna göre, deðil mi? 21. KONUÞMACI: Suçu biraz da kendimizde bulmamýz gerekir. … BAÞKAN: Evet, buyurun. 9. KONUÞMACI: Demin siz tarýma dönelim, sanayileþmeyelim o zaman dediniz. Bir kere biz kalkýnmakta olan bir ülkeyiz. Kesinlikle sanayileþme olmadan kalkýnma düþünülemez fakat bu çevre kirliliðini de sadece sanayicilere yüklemek de birazcýk hatalý. Bence þehir planlamacýlarýna da birazcýk suç vermek gerekli. Bugün Ankara'da bir Batýkent var, Ankara'nýn konut sorununa çok büyük oranda çözüm bulan. Ayný zamanda da Ostim Sanayi Sitesi var. Þimdi bu iki merkez yan yana. Bu nasýl oluyor ben buna anlam veremiyorum. Hem hava kirliliðini önlemek için þehir dýþýna kayýlýyor hem de sanayi de ayný tarafta. Konutla sanayi bir arada yürüyor. Bu durum Ankara için Oran tarafýnda da ayný. Ýstanbul için de söyleyebiliriz. BAÞKAN: O zaman denge bozulmaz mý? 159 9. KONUÞMACI: Hayýr bozulmaz. BAÞKAN: Peki. Siz diyorsunuz ki þehirleþmenin göz önünde bulundurulmasý gerekir. Þehir ve çevre plancýlar bunu göz ardý etmesinler, bu düzenlemeyi ona göre yapsýnlar. Siz ne diyorsunuz? 13. KONUÞMACI: Ben pet þiþeler ve naylon torbalar hakkýnda bir soru sormak istiyorum. Þimdi þiþeler ve gazeteler kullanýldýktan sonra bunlar dönüþtürülüp hizmete sunuluyor fakat bu pet þiþeler ve naylon torbalar bir defa kullanýlabiliyor, bunlar çevreye atýlýyor, denize atýlýyor ve bunlar çözülmüyor hep böyle kalýyor. Acaba bunlarý yok etmek için bir yöntem var mý? BAÞKAN: Yanýlmýyorsam ben yeni bilgilerimle söyleyeyim, bunlarý yok edebilecek güçte bir bakteri üretilmiþ durumda. Genetik mühendisleri tarafýndan bunun üzerinde çalýþýlýyordu. Yanýlýyor muyum? Sayýn Ural. ENGÝN URAL: Bir de ayrýca çok pahalý da olsa o pet þiþeleri ortadan kaldýran yeni bir teknolojinin varlýðý biliniyor ama tabii mantýk ve gönül isterdi ki cam varken bu pet kolaylýðýna bu plastik düþkünlüðüne insanlar kendini kaptýrmasýn. BAÞKAN: Evet, ben hemen bir þey sormak istiyorum acaba ilgileneniz oldu mu? Çevre ile ilgili bilinçlenme ne kadar zamandan beri var dünyamýzda? Beþ yüz yýl önce böyle bir düþünce var mýydý? Sorunlar bugünkü anlamda büyük müydü? Sayýn Ural bu bilinç Türkiye'de ne zaman ortaya çýktý? Çevre problemleriyle ilgili ne zamandan beridir insanlar konuþmaya baþladýlar? ENGÝN URAL: Dünyada altmýþlarýn ikinci yarýsýnda bu hayli gündeme gelmiþ. Ekonominin geliþmesi bütün dünyada nüfusun hýzlý artmasý çevre bozulmasýnda, tahribinde önemli bir faktör. Ýnsanlýk, yetmiþlerin baþýnda artýk çevreye çok daha duyarlý, çok daha ciddi eðilme lüzumunu hissetmiþ. Hemen hatýrlayabileceðimiz bir örnek: 1972'de Birleþmiþ Milletlerin çevre konusunda örgütlenmesi, BM çevre programýnýn kurulmasý. Türkiye'de bu geliþmelerden hýzla etkilendi muhakkak ve yetmiþlerde hayli konuþulmaya baþlandý çevre. Ben þuna inanýyorum: O yýllarca sözünü ettiðimiz Ankara'nýn hava kirliliðinin tek yararý, çevre sorunu kavramlarýný gündeme getirmede yardýmcý olmasý. Arkasýndan Ýzmit geldi, Ýzmit Körfezi geldi, Haliç geldi, Gökova çok tartýþýldý, Karadeniz son iki yýldýr çok konuþuldu. Diyebilirim ki yetmiþlerin ikinci yarýsýnda çevre Türkiye'de konuþulmaya baþlandý ama seksenlerin ikinci yarýsýnda çevre artýk Türkiye'nin tartýþma gündeminde önemli bir konu ve galiba bu önemini arttýrarak devam edecek. BAÞKAN: Gerçekleþtirdiðimiz bu forumda da biz çevre konusunu tartýþmaya devam ediyoruz ama gördüðümüz þu ki çevreyle ilgili problemlerin ortaya çýkmasý bunlarýn büyük boyutlara ulaþmasý XX. yüzyýlýn birinci yarýsýnýn sonlarýna doðru ortaya çýktý. Akan su kir tutmaz demiyoruz artýk, akan suyun kir tuttuðunu biliyoruz. Evet, neler yapmalýyýz Türkiye'de? Þimdi gelelim kendi ülkemize, kendi gerçeklerimize. Türkiye'de neler yapýlmalý, nasýl yapýlmalý? Evet, buradan baþlýyoruz. Buyurun. ... 15. KONUÞMACI: Arkadaþlarýmýzýn belirttiði gibi bu bir bilinç iþidir. Bilincin var olabilmesi içinde öncelikle TRT, basýn organlarý bu iþi anlatmalýlar. Bir kiþiye nelerden zarar geldiðini, çevresinde olan bitenden, çevresindeki kirlenmeden kendisine ne tür zarar gelebileceðini kiþi öncelikle görmeli ki diðer yandan da korkmalý ve bunun sonucunda bir düþünceye varmalý. BAÞKAN: Siz eðitimin yaný sýra basýn ve yayýn organlarýnýn kamuoyu oluþturmasýnýn önemine iþaret ediyorsunuz. Evet siz. … 25. KONUÞMACI: Þuan için insanlýk çok büyük tehlike içerisindedir. Neden derseniz gittikçe geliþen teknoloji beraberinde nükleer santralleri meydana getiriyor yalnýz bu nükleer santrallerin oluþumunda gerekli güvenlik tedbirleri alýnmýyor. Örneðin bir Çernobil, patlamasýyla dünya üzerinde ne gibi etkiler yaptýðýný çok iyi gördük. Bu gibi nükleer santraller yapýlýrken gerekli güvenlik tedbirlerinin alýnmasýný çok önemli görüyorum. 160 BAÞKAN: Siz nükleer kirlenmenin boyutlarýna dikkat çekiyorsunuz. Evet, biraz da bu taraftan devam edelim. … 26. KONUÞMACI: Arkadaþlarýmýn da dediði gibi önce eðitime önem vermeliyiz. Kiþileri bilinçlendirmeliyiz ve çevre konusundaki sorumluluðu sadece devlete yüklememeliyiz. Kiþilerin kendilerini eðitmeleri lazým. Çünkü çevreyi temizleyen devlettir sadece ama bunu kirleten milyonlarca kiþidir. BAÞKAN: Doðru. Sadece bu iþi, bu iþle görevli örgütlere býrakmamalýyýz, onlarýn iþlerini kolaylaþtýrmalýyýz. Ne kadar az kirletirsek onlara da o kadar az iþ düþer ve iþlerini layýkýyla yaparlar, baþarýrlar diyorsunuz. Siz ne diyorsunuz? … 14. KONUÞMACI: Benim en son tanýk olduðum bir olay var. Çok güzel bir turistik yöremizde devlet turizmi desteklemek için, teþvik için birçok tesis yapýlmasýna izin vermiþ fakat bu yapýlarýn hiçbirinin kanalizasyon sistemi yok. Altyapýsý yok. Birtakým çukurlar açýlmýþ, kanalizasyon artýklarý oraya gidiyor. Turistler ayný yerde oturuyorlar. … BAÞKAN: Çok teþekkür ederim. Ben þimdi hemen bir þey ilave etmek istiyorum. Türkiye'de insanlar çevrenin korunmasý gereðini duymuþlar ve Çevre Sorunlarý Vakfý kurulmuþ. Bu vakýf, diðer vakýflar gibi çalýþan, üye kabul eden, gönüllü çalýþmalara açýk bir vakýf yanýlmýyorsam Sayýn Ural. ENGÝN URAL: Sadece Türkiye Çevre Sorunlarý Vakfý deðil, Türkiye'de þu an isim sýralamayayým ama son yýllarda özellikle çevre konusunda çalýþan ve gittikçe etkileri artan gönüllü kuruluþlar var. Bir de Türk toplumu çevre konusunda harekete geçirilebilir. Hemen hemen her ilçemizde her kasabamýzda güzelleþtirme dernekleri var. 20 sene 30 sene önce kurulmuþ. O zaman tabii çevre konuþulmuyordu, telaffuz edilmiyordu ama o güzelleþtirme ihtiyacýný duyan insanlar mutlaka çevre dediðimiz konuyu ele alýyorlar. Dolayýsýyla herkesin ilinde, ilçesinde, kasabasýnda bu tip gönüllü kuruluþlarý canlandýrmasý, oralara katýlmasý baþlayacak büyük bir hareketin güzel bir örneði olabilir, olumlu bir örnek olabilir. BAÞKAN: Peki, siz. … 15. KONUÞMACI: Ben az önce bilinçten söz ettim. Buna kimse dikkat etmedi zannederim. Bilincin þurada önemi ortaya çýkýyor. Ýnsanlar fark edemiyorlar. Çevresindeki kirlenmeyi fark edecek bilince ulaþtýðý anda kirlenmeye bir tepki verebilir insan. Temizlik burada baþlar. … BAÞKAN: Siz buyurun. 25. KONUÞMACI: Bence kýsa vadede üniversitelerden yararlanmak gerekir. Üniversitelerden de þöyle yararlanýlabilir: Üniversitelerde çevre ile ilgili enstitülerin açýlmasý ve bu konuda gönüllü arkadaþlarýn buraya toplanarak çalýþmalarý gerekir. Bence üniversitelerden yararlanýlmalý. … BAÞKAN: Teþekkür ederim efendim. Sevgili gençler bugünkü forumumuzda çevre ve çevre sorunlarýný tartýþmaya çalýþtýk. Gelecekte güzel çevrede yaþama imkânýn sizlerin olmasý dileðiyle. Hoþça kalýn. TRT Forum Gençlik (Kýsaltýlarak alýnmýþtýr.) 161 1. Okuduðunuz ve dinlediðiniz forum metinlerinin ortak özelliklerini belirleyiniz. 3. ETKÝNLÝK ”Forum Gençlik” forumunun baþkanýný tabloda verilen ölçütlere göre deðerlendiriniz. Deðerlendirme Ölçütler Evet Hayýr Baþkan tartýþma konusuna hâkim. Baþkan katýlýmcýlarý çeþitli yönleri ve eðilimleriyle iyi tanýmaktadýr. Baþkan olay ve konuþmalarý kýsa sürede iyi algýlamaktadýr. Baþkan farklý düþünceler arasýnda iliþkiler kurabilecek kültür, anlayýþ ve yeteneðe sahip. Baþkan, konuþmanýn akýþýný yönlendirecek hoþgörü ile donatýlmýþ bir otoriteyi ustalýkla kullanmakta. Baþkan hem konuþmacýlara hem de soru sormak, açýklamalarda bulunmak üzere dinleyicilere söz hakký vermekte. Baþkan konuþmalarý, açýklamalarý ve sorularýnýn forum konusu çevresinde birleþmesine dikkat etmekte. Deðerlendirmenizden hareketle forum baþkanýnýn görev ve sorumluluklarýný yerine getirmesinin foruma katkýlarý ile ilgili düþüncelerinizi söyleyiniz. 4. ETKÝNLÝK Okuduðunuz ve dinlediðiniz forumlardan hareketle bir forumun düzenlenmesinde baþkan, katýlýmcý ve dinleyicilerin etkisini aþaðýdaki þemaya maddeler hâlinde yazýnýz. Forumda Etkin Olanlar Baþkan Katýlýmcý Dinleyici .............................................. .............................................. .............................................. .............................................. .............................................. .............................................. .............................................. .............................................. .............................................. .............................................. .............................................. .............................................. .............................................. .............................................. .............................................. Ýncelediðiniz forumda konuþmalarýn, açýklamalarýn ve sorularýn forumun konusu çevresinde birleþip birleþmediðini belirtiniz. Buradan hareketle forumun nasýl düzenlendiðini söyleyiniz. 162 2. Dinleyicisi olmayan forumlardan söz edilip edilemeyeceðini tartýþarak belirleyiniz. 3. “Forum Gençlik” forumundaki konuþmacýlarýn anlatým özelliklerini belirleyerek bunlarý birbiriyle karþýlaþtýrýnýz. Karþýlaþtýrma sonuçlarýný arkadaþlarýnýzla paylaþýnýz. 4. “Forum Gençlik” forumunda kullanýlan anlatým türünü söyleyiniz. 5. ETKÝNLÝK Ýki grup oluþturulur. Birinci grup “hazýrlýk”ta istenen ve “Forum Gençlik” metinlerinden hareketle forumun özelliklerini belirler. Ýkinci grup “hazýrlýk”ta istenen panel metinlerini inceleyerek panelin özelliklerini belirler. Gruplar, forum ile paneli karþýlaþtýrarak bunlarýn farklýlýklarýný tespit eder. 6. ETKÝNLÝK “Forum Gençlik” forumunda anlatým bozukluðu bulunup bulunmadýðýný belirleyiniz. Varsa cümlelerdeki anlatým bozukluðunun sebebini söyleyiniz. Bu cümlelerdeki anlatým bozukluðunu düzeltiniz. 7. ETKÝNLÝK ENGÝN URAL: Dünyada altmýþlarýn ikinci yarýsýnda bu hayli gündeme gelmiþ. Ekonominin geliþmesi bütün dünyada nüfusun hýzlý artmasý çevre bozulmasýnda, tahribinde önemli bir faktör. Ýnsanlýk, yetmiþlerin baþýnda artýk çevreye çok daha duyarlý, çok daha ciddi eðilme lüzumunu hissetmiþ. Hemen hatýrlayabileceðimiz bir örnek: 1972'de Birleþmiþ Milletlerin çevre konusunda örgütlenmesi, BM çevre programýnýn kurulmasý. Türkiye'de bu geliþmelerden hýzla etkilendi muhakkak ve yetmiþlerde hayli konuþulmaya baþlandý çevre. Ben þuna inanýyorum: O yýllarca sözünü ettiðimiz Ankara'nýn hava kirliliðinin tek yararý, çevre sorunu kavramlarýný gündeme getirmede yardýmcý olmasý. Arkasýndan Ýzmit geldi, Ýzmit Körfezi geldi, Haliç geldi, Gökova çok tartýþýldý, Karadeniz son iki yýldýr çok konuþuldu. Diyebilirim ki yetmiþlerin ikinci yarýsýnda çevre Türkiye'de konuþulmaya baþlandý ama seksenlerin ikinci yarýsýnda çevre artýk Türkiye'nin tartýþma gündeminde önemli bir konu ve galiba bu önemini arttýrarak devam edecek. BAÞKAN: Gerçekleþtirdiðimiz bu forumda da biz çevre konusunu tartýþmaya devam ediyoruz ama gördüðümüz þu ki çevreyle ilgili problemlerin ortaya çýkmasý bunlarýn büyük boyutlara ulaþmasý XX. yüzyýlýn birinci yarýsýnýn sonlarýna doðru ortaya çýktý. Akan su kir tutmaz demiyoruz artýk, akan suyun kir tuttuðunu biliyoruz. Evet, neler yapmalýyýz Türkiye'de? Þimdi gelelim kendi ülkemize, kendi gerçeklerimize. Türkiye'de neler yapýlmalý, nasýl yapýlmalý? Evet, buradan baþlýyoruz. Buyurun. “Forum Gençlik” forumundan alýnan yukarýdaki paragraflarý “akýcýlýk, duruluk-açýklýk ve yalýnlýk” bakýmýndan karþýlaþtýrýnýz. Karþýlaþtýrma sonuçlarýndan hareketle akýcýlýk, duruluk-açýklýk ve yalýnlýðýn forum için önemini belirtiniz. 163 5. “Forum Gençlik” forumunda, dilin aðýrlýklý olarak hangi iþlevde kullanýldýðýný belirleyiniz. 6. “Forum Gençlik” forumundan olumlu-olumsuz cümle örnekleri bularak bunlarýn kullanýlýþ amaçlarýný açýklayýnýz. 7. “Forum Gençlik” forumundan anlamlarýna göre cümlelere örnekler bulunuz. 1. Televizyonlardaki tartýþma programlarýnýn hangilerinin forum türüne örnek olabileceðini tartýþarak belirleyiniz. 2. Televizyonlardaki tartýþma programlarýnýn toplum üzerindeki etkilerini tartýþýnýz. Sonuçlarý sözlü olarak ifade ediniz. 8. ETKÝNLÝK Bir forum baþkaný olduðunuzu varsayarak forumu gerçekleþtirebilmeniz için yapmanýz gerekenleri aþaðýdaki tabloya yazýnýz. Yapmanýz Gerekenler Forum Öncesi Forum Sonrasý ........................................................ ........................................................ ........................................................ ........................................................ ........................................................ ........................................................ ........................................................ ........................................................ ........................................................ ........................................................ 9. ETKÝNLÝK Sýnýfça bir konu belirleyiniz. Belirlediðiniz konuda “forum” düzenleyiniz. Düzenlediðiniz forumla ilgili düþüncelerinizi ifade ediniz. 10. ETKÝNLÝK “Doðrudan demokrasi” ile forumu karþýlaþtýrarak benzerlik ve farklýlýklarý belirtiniz. 164 1. Aþaðýda verilen cümlelerdeki boþluklarý uygun þekilde doldurunuz. Sosyal bir problemin geniþ kitle önünde ayrýntýlarýyla tartýþýldýðý ve dinleyicilerin tartýþmada aktif bir þekilde rol aldýðý sözlü anlatým türüne ............................................... denir. Kamuoyunu aydýnlatmak düþüncesiyle belli bir konuda uzmanlaþmýþ kiþilerin bir konuyu tartýþmalarý, tartýþmalarýn ses ve görüntülerinin teknik imkânlarla tespit edilmesi, daha sonra da bunlarýn basýn organlarý aracýlýðýyla yayýmlanmasý ............................................... ortaya çýkarmýþtýr. Forumda dil aðýrlýklý olarak ............................................... iþlevinde kullanýlýr. 2. Aþaðýda verilen cümleleri doðru-yanlýþ durumlarýna göre iþaretleyiniz. Forum, baþkanýn yönlendirici konuþmasýyla baþlar. (D) (Y) Baþkan, forumun sonunda dinleyicilere söz hakký verir. (D) (Y) Forumda konuþmalar, açýklamalar ve sorular forumun konusu çevresinde birleþmelidir. (D) (Y) 3. Aþaðýdakilerden hangisi forumu yöneten baþkanýn özelliklerinden biri deðildir? A) Üzerinde durulan konuya hâkim olmasý B) Foruma katýlan konuþmacýlarýn ve dinleyicilerin eðilimlerini iyi bilmesi C) Konuþmacýlarýn yanlýþýný sürekli düzeltmesi D) Konuþmanýn akýþýný yönlendirecek hoþgörü ile donatýlmýþ bir otoriteyi ustalýkla kullanmasý E) Farklý düþünceler arasýnda iliþkiler kurabilecek kültür, anlayýþ ve yeteneðe sahip olmasý 4. Aþaðýdakilerden hangisi forum dinleyicisinin özelliklerinden biri deðildir? A) Konu dýþý özel sorulardan kaçýnmasý B) Soru ve açýklamalar için izin almasý C) Sorularý açýk ve kýsa sormasý D) Soru sorarken ve açýklama yaparken kýrýcý olmaktan kaçýnmasý E) Soru ve açýklamalara sýk sýk müdahale etmesi 5. Aþaðýdakilerden hangisi biçimce olumsuz anlamca olumlu cümledir? A) Sen bu saate kadar hâlâ yatmadýn mý? B) Sizinle bu konuyu tartýþmayacak deðilim. C) Gerçek yazar, hiçbir zaman kendi hesabýna çalýþmaz. D) Senin istediðin dergi bana ait deðil. E) Yeni taþýndýðý evde balkon yok. 165 6. Aþaðýdaki cümlelerin hangisinde bir anlatým bozukluðu vardýr? A) Sipariþlerin hepsini alamadým, bundan dolayý bana darýlmayýn. B) Bazý veliler daha akýllý oluyor, öðretmene güven veriyor. C) ÖSS’ye iyi hazýrlanmýþtým; kazanamadýðým için çok üzgünüm. D) Ülkenin sorunlarýný bu programda dile getireceðiz. E) Yaklaþýk iki yüz kiþi onu semtin giriþinde karþýladý. 7. (l) Bir gün bile öðretmenlik yapmýþsanýz bu mesleðin tadýný unutamazsýnýz. (ll) Öðretmenler her zaman genç kalýrlar. (lll) Gençlikleri bir hayat boyunca sürer. (lV) Çünkü sürekli çocuklar ve gençlerin içinde bulunurlar. (V) Tek amaçlarý öðrencilere biçim vermek ve yol göstermektir. Yukarýdaki numaralý cümlelerden hangisi anlamca olumsuzdur? A) I B) II C) III D) IV E) V 8. I. "Evim" kelimesindeki -(i)m iyelik ekidir. II. Yazarýn günlük olaylarý kanýtlama gereði duymadan anlattýðý günübirlik yazýlara fýkra denir. III. Ýstanbul 1453'te Fatih Sultan Mehmet tarafýndan fethedildi. IV. Makale türü Türk edebiyatýna gazete ile girmiþtir. V. Nesnel eleþtiride eleþtirmen kiþisel yargýlardan kaçýnmak zorundadýr. Yukarýdaki cümlelerin hangisinde dil farklý bir iþlevde kullanýlmýþtýr? A) I B) II C) III D) IV E) V 9. Kanlýca'da Kadýzade Eþref'in yalýsý Nedense bu yýl gözü yaþlý "teþrin"lerin Ýçi paslý ve kötümser Kafeslerin ardýndan yaðmur þakýrtýsý Su dumaný savrulur aðaçlardan Her çakýþýnda þimþeðin Maytap yeþili kediler Olmadýk bir yerinde Tutuþur gecenin Bu parçanýn anlatýmýnda aþaðýdakilerin hangisinden faydalanýlmýþtýr? A) Öyküleme B) Örneklendirme D) Benzetme 166 C) Betimleme E) Açýklama 1. “Ýyi bir konuþma, mantýk zincirinden uzaklaþmayan fakat gerekirse sonunda duygulara hitap eden bir konuþmadýr.” Nüvit OSMAY sözüyle ilgili düþüncelerinizi söyleyiniz. 2. “Tez, antitez, kanýtlama, görüþ, demagoji” kelimelerinin anlamlarýný söyleyiniz. 3. Sportif mücadelelerde hakeme niçin ihtiyaç duyulduðunu söyleyiniz. 1. ETKÝNLÝK Münazara örnekleri bulunuz, okuyunuz ve sýnýfa getiriniz (1. soruya yöneliktir.). Okul dýþý etkinlikler ön hazýrlýk gerektirmektedir. KONU : Bir ülkenin kalkýnmasýnda para mý yoksa ilim mi daha önemlidir? A grubu : Bir ülkenin kalkýnmasýnda paranýn daha etkili, önemli olduðunu savunuyor. Birinci Konuþmacý Saygýdeðer Öðretmenim ve Sevgili Arkadaþlarým. Burada bir ülkenin kalkýnmasýnda para mý yoksa ilim mi daha etkilidir, konusunu tartýþmak üzere toplanmýþ bulunuyoruz. Ben, bir ülkenin kalkýnmasýnda para daha etkilidir, konusunu savunuyorum. Bir ülkenin endüstri alanýnda kalkýnabilmesi için birtakým faktörler gereklidir. Bu faktörlerin en gereklisi sanayileþmedir. Teknik ve ilim, 167 temel maddelerin fiziki ve kimyevi özelliklerinden yararlanmak, enerji kaynaklarýný iþletmek, gerek nitelik, gerek nicelik bakýmýndan insan emeðinin yerine geçecek olan makineleri kullanmaktadýr. Bu makineleri de para karþýlýðýnda dýþ ülkelerden ithal etmekteyiz. Para karþýlýðýnda aldýðýmýz bu makineler sayesinde de modern endüstri gün geçtikçe ilerlemekte, ülkemizi kalkýndýrmaktayýz. Ýnsanýn bilgin olabilmesi için paraya ihtiyacý vardýr, insan bilgili olabilmek için bol para kazanmalýdýr. Bundan baþka evini geçindirebilmek için de paraya ihtiyacý vardýr. Hiçbir kimse ilim sayesinde evini geçindiremez. Ýnsan ilimli olmak isterse yüksek okullara gitmelidir. Yüksek okula gitmek için de paraya ihtiyacý vardýr. Ýnsan ilim sayesinde karnýný doyuramaz. Para olmazsa ilim de bir iþe yaramaz. Önce para, sonra ilim gelir. Paraya sahip olduðun zaman, bilgili olabilirsin. Ancak parasýz iyi bir öðrenim göremezsin. Her þeyden önce para bir alýþveriþ aracýdýr. Ekonomik topluluklar, ürünlerinin, büyük bir kýsmýný, baþka mallarla deðiþtirebilecekleri pazarlara sürmek için üretirler. Üretilen mallarýn, baþka mallarla deðiþtirilmesi, para aracýlýðýyla olur. Günümüzün toplumu, bu düzende kurulmuþtur. Toplumumuzun çaðdaþ düzeye yükselebilmesi, ülkemizi kalkýndýrabilmesi için paraya ihtiyacý vardýr. Sanayileþmek için fabrikalara, fabrikalarýmýzýn olabilmesi için de paraya ihtiyacýmýz vardýr. Örneðin: Bir Amerika olsun, bir Ýngiltere olsun, bir Fransa olsun, hepsi de para sayesinde ülkelerini kalkýndýrmýþlardýr. Bizim toplumumuzun da ülkemizi kalkýndýrabilmesi için paraya ihtiyacý vardýr. Þimdi size sorarým: “Bir ülkenin kalkýnmasýnda para mý, yoksa ilim mi daha etkilidir?” Teþekkür ederim. Ýkinci Konuþmacý Ýnsanlar, geleceklerini garantiye almak ve para kazanmak için bir meslek sahibi olmak zorundadýrlar. Deðerli ve yaygýn meslekler edinmiþ kiþiler saðlam toplumlarý oluþturmuþ olurlar. Örneðin doktorluk, öðretmenlik, mühendislik gibi meslekler deðerli ve saygýnlýk kazanmýþ mesleklerdir. Bu kiþiler; hem ülkenin kalkýnmasýnda hem de toplumun geliþmesinde önemli rol oynarlar. Toplumlarýn geliþmesinde kültürlü, okumuþ insanlara ihtiyaç olduðu kadar, paraya da ihtiyaç vardýr. Paranýn toplumdaki önemi çok büyüktür. Para toplumun temelidir. Para, toplumu meydana getiren insanlarýn çoðunluðu tarafýndan kabul edilen bir araçtýr. Ýnsanlar, beslenmeye, solunum yapmaya ihtiyaç duyduklarý kadar, paraya da ihtiyaç duyarlar. Ýnsanlarýn eðitim görmeleri, belirli bir düzeye gelmeleri, para sayesinde olmaktadýr. Parasýz bir kiþi, bir hiç gibidir. Parasý olmayan bir kiþi toplum içine giremez. Belirli bir topluma girmek için giyim, kuþam gerekir, bunu saðlamak için de para! Okumak için kitaplara, defterlere ve bazý araçlara ihtiyacý olacaktýr. Kiþinin toplum içinde saygýnlýðýný arttýran gene paradýr. Bazen ilim de özelliðini kaybediyor. Bir mevkide arkasý olan, rüþvet veren, o mesleði bilse de bilmese de o iþe girmektedir. Rüþvet gene para iþidir. Ayrýca, günümüzde yoksulluklarla büyümüþ, küçük yaþta hamallýk yapmýþ, zor günler geçirmiþ, okuma yazma bilmeyen þansý sonradan dönmüþ, milyarderlerin toplumdaki yerleri çok büyüktür. Bu gibi kiþiler, doðru düzgün konuþmayý bilmeyen kiþilerdir ancak paralarý olduðu için istediklerini yaptýrabilirler. ... Altýncý Konuþmacý Bir ülkenin kalkýnmasýnda tabi ki para daha etkilidir. Çünkü para ilmin anahtarýdýr. Ýlmi ilgilendiren her iþ paraya dayanýr. Bunu örneklerle açýklayabiliriz. Bilim adamlarý yaptýklarý projeleri ancak para sayesinde uygulayabilirler. Hepimiz çeþitli haber kaynaklarýndan biliyoruz ki telefonu icat eden Graham Bell, parasý olmadýðý için telefonu yapamayacaktý. O dereceye kadar geldi ki Graham Bell bile telefonun yapýlamayacaðýna inanmýþtý. Eðer para olmasaydý; dünyanýn en önemli haberleþme araçlarýndan biri olmayacaktý. Burada görüyoruz ki para ilimden daha etkilidir. Günümüzde petrolün nerelerde bulunabileceði saptanabilmektedir. Fakat petrolün yer altýndan çýkartýlabilmesi için sondaj yapýlabilmesi gerekir. Sondaj aletlerinin alýnabilmesi için para gereklidir. 168 Burada ilim gelsin de petrolü yerüstüne çýkarsýn. Olacak iþ mi bu? Yine görüyoruz ki para ilimden daha önemlidir. Eðer para olmasaydý pek çok alanda kullanýlan petrol var olmayacak, petrolden yoksun kalacaktýk. Bugün yurdumuzda gecekondu bölgeleri fazla, toplu taþýma araçlarý az, yollar bozuk... vb. gibi sorunlarý ne ile çözümleyebiliriz? Bu sorunlarýn çözümlenmesinde tek araç paradýr. Füze yapmak, günümüzde son derece önemlidir. Her ülke füze yaparak uzaya açýlmak için can atar. Fakat bir ülkenin o kadar çok sorunu vardýr ki bu sorunlarýný mý yoksa bütün sorunlarýný bir köþeye atýp füze mi yapmaya kalksýn? O ülkenin eðer çok parasý olursa hem bütün sorunlarýný çözümler hem de füze bile yapabilir. Bütün bu örneklerde görülmektedir ki para, ilimden önce gelmektedir. Bu örnekleri çoðaltmak mümkündür. Ancak yine iþin sonu paraya dayanacaktýr. Çünkü para, ilmin anahtarýdýr. Þunu rahatlýkla söyleyebiliriz: “Bir ülkenin kalkýnmasýnda para ilimden daha etkilidir.” ... Sekizinci Konuþmacý Saygýdeðer Jüri Üyeleri, Kýymetli Öðretmenlerim ve Sevgili Arkadaþlar. Huzurlarýnýza bir ulusun kalkýnmasýnda “Para” daha etkilidir, tezini savunmak için çýkmýþ bulunuyorum. Þu gerçek ki bir ulusun kalkýnmasýnda en önemli ve en büyük faktör paradýr. Parasýz kalkýnma olamayacaðý gibi düþünülemez de... Bugün uluslarýn sanayileþmesi, geliþmesi, çaðdaþlaþmasý paranýn ve zenginliðin bir sonucu deðil midir? Bakýþlarýmýzý geleceðin parlak ufuklarýna çevirerek güçlü ve azimli adýmlarla ilerlemek, kuþkusuz gerek kiþiliðimize gerekse toplumumuza birçok þeyler kazandýracaktýr. Öyle ki bu yoldan dönmeyen ve duraklamayan yükselecek, ilerleyecektir; ilmi olan deðil. Þu noktaya dikkatinizi çekmek isterim sayýn jüri üyeleri ve karþý tezi savunan arkadaþlarým. Tarihin ilk yapraklarýný karýþtýracak olursak insanlar yaþantýlarýný daha iyi bir biçime sokmak için çalýþmamýþ mýydýlar? Ve bu çalýþmalarýn sonunda para doðmamýþ mýdýr? Geliþmek, ilerlemek, hayat yolunda yürüyebilmek, uygar devletlerle ayný adýmlarla gidebilmek için para en önemli etkendir. Bütün uluslar bugünkü durumlarýný birçok insan nesillerinin çalýþmalarýna borçlu deðil midir? Edison, Kuriler, gibi daha birçok bilginler, yoksul bir hayat içinde yetiþmelerine raðmen çalýþarak kazandýklarý para ile sivrilmiþlerdir. Eðer bu büyük insanlarýn paralarý olmasaydý, büyük iþler baþarýp isimlerini duyurabilirler miydi? Bu gerçekler de gösteriyor ki para olmadan hiçbir sorun çözümlenemiyor. 169 Þimdi sizlere soruyorum: Babanýz sabahtan akþama kadar bilim mi yoksa para uðruna mý çalýþýyor? Eve günlük harcamalar için para mý yoksa ilim mi býrakýyor? Sizler þu sýralarý ilim için mi yoksa ileride hayata atýlýp para kazanmak için mi iþgal ediyorsunuz? Bu konudaki örneklerimizi çok çok uzatabilir, daha çok görüþlerle sizleri aydýnlatabilirdim. Ancak buna ne sizlerin ne de benim zamaným elveriþlidir. Sizleri gerçeði görmeye çaðýrýyorum, tezlerinizde sonsuz baþarýlar diliyor, sözlerimi Napolyon’un “Para, para, para” sözleriyle bitiriyorum. Teþekkürler... B grubu : Bir ülkenin kalkýnmasýnda ilimin paradan daha önemli olduðunu savunuyor. Birinci Konuþmacý Bir ülkenin kalkýnmasýnda elbette ilim, paradan daha önemlidir. Para kolay kazanýlýr, bulunur. Ama ilim öyle midir? Kalkýnmada, yatýrýmlarda paradan daha önemli olan planlý programlý bilimsel çalýþmadýr. Bilime dayanmayan hiçbir iþ baþarýya ulaþmaz, yararlý olamaz. Selçuklu kültür ve uygarlýðý varsa bu onun deðerli vezir-i azam’ý Nizam-ül Mülk’ün sayesinde, onun bilim ve bilim adamlarýna verdiði deðer sayesindedir. Tarihte, Ýstanbul’un büyük Fatih’ten önce, çeþitli uluslar tarafýndan 16 kez kuþatýldýðýný fakat baþarýlý olunamadýðýný hepimiz biliriz. Fatih’in iyi bir matematikçi, fizikçi ve mühendis, her þeyden önemlisi ilime ve ilim adamlarýna danýþmasýný bilen bir padiþah olmasýdýr bunun nedeni. Ya onun zamanýndaki Fatih Medreselerine ne demeli. Yani bugünkü deyimiyle üniversiteler. O zamana göre dünyanýn en büyük üniversitelerinden biriydi. Osmanlý Ýmparatorluðu’nu 300 çadýrlýk bir aþiretten, cihan imparatorluðu hâline dönüþtüren güç Fatihlerin, Yavuzlarýn ve onlarýn dedelerinin ilme verdikleri önemdir. Hocasýnýn atýnýn ayaðýndan sýçrayan çamurla kirlenen kaftanýn kefen yapýlmasýný isteyen zihniyet, maliyetçi zihniyet deðil, ilim zihniyetidir. Eðer Kanuni Sultan Süleyman’a bugün bütün dünyada “Muhteþem Süleyman” deniliyorsa yaptýðý kanunlar, hukuk ilmine getirdiði yenilikler yüzündendir. Yoksa savaþlarda getirdiði para ve ganimetler nedeniyle deðildir. 170 Þimdi de daha sonraki devirlere göz atalým, ilim sayesinde kalkýnan koca imparatorluk daha sonraki dönemlerde küçülmüþ ve yok olup gitmiþtir. Aðzýna kadar dolu olan hazine de bir iþe yaramamýþ, yeni paralar basmak için gümüþ hamam taslarýný, kaþýklarýný, eritmek zorunda kalmýþlardýr. ... Beþinci Konuþmacý Bir ülkenin kalkýnmasýnda tabii ki ilim önemlidir. “Ýlim” sözcüðü günümüzde deðiþik sözcüklerle ifade ediliyor. Ýlim, bilim, eðitim, kültür vb. Ýyi incelendiðinde deðiþik fikirlerin olduðu fakat sonuçta ayný yerde birleþtikleri görülüyor. Eðitim; seçilmiþ ve kontrollü bir çevre içinde, bireyleri belli amaçlara göre yetiþtirme süreci olarak tanýmlanabilir. Bu nedenle eðitim, ülke ekonomisi açýsýndan yatýrým, siyasi yönden güvence, toplumun varlýðý için de ön þart olmak zorundadýr. Öyleyse eðitim ve bilim iç içedir. Toplumsal hareketliliði saðlamak, toplumun yaþam geleceðini korumak, devamlýlýðýný saðlamak, yenileþmesine, geliþmesine katkýda bulunmak, kültürünü zenginleþtirmek hep ilim ve eðitimle mümkündür. Bu sayede de bütün iþ kollarýnda daha verimli üretim saðlanýr. Ýnsanlar hayatlarý boyunca ilme büyük önem vermiþlerdir. Geliþmesinde el birliðiyle çalýþmýþlardýr. Ve ilmin sýrrýný çözebilmek amacý ile de bilim adamlarý yetiþtirilmiþtir. Bilim adamlarý olmayan bir ülkede, paranýn hiçbir önemi yoktur. Ziya Gökalp bir sözünde: “Ýlimlerin toplamý medeniyet dediðimiz þeyi vücuda getirir.” demiþtir. Ve ilmin bir ülkenin kalkýnmasýnda ne kadar önemli bir unsur olduðunu vurgulamýþtýr. Kýsacasý, ilim ve eðitim yoluyla birey kendini geliþtirir. Böylece kendine, yurduna ve insanlýða faydalý olur, ekonomik üretime katýlýr. Ýlimsiz; ekonomi, geliþme, uygarlýk düþünülemez. Gözlerimizi kapatýp yalnýz yaþadýðýmýzý farz edemeyiz. Yurdumuzu bir çember içine alýp dünya ile ilgisiz yaþayamayýz. Aksine ileri ve uygar bir ulus olarak uygarlýk alanýnýn üzerinde yaþamamýz gerekir. Bu da yalnýz ilim ve fenle olur. Dünyada her þey için; uygarlýk, hayat ve baþarý için en gerçek kýlavuz ilimdir. Para bakýmýndan zengin olan bir ülke, ilim bakýmýndan hiç geliþmemiþse o ülkede paranýn hiçbir deðeri, hiçbir önemi kalmaz. Bakýnýz cumhuriyet yönetimi kurulduktan sonra en büyük savaþýn ekonomik savaþ olduðunu vurgulayan Mustafa Kemal Atatürk’ün bu konuda söylediði bazý sözleri aktarayým. “Gerçek kuvvet, bilhassa bilim ve bilime inançla olur.” “Baþarýya ulaþmak ve kolaylaþtýrmak için, bütün çarelerin baþýnda ulusun aydýnlatýlmasý ve uyarýlmasý gelir.” ... Bütün bu örneklerde görüldüðü gibi, devletleri kalkýndýranýn ilim olduðu anlaþýlmaktadýr. Yine ilmin deðerini Atatürk’ün þu sözü de çok güzel açýklamaktadýr. “Hayatta en hakiki mürþit ilimdir.” Altýncý Konuþmacý Kýymetli Öðretmenlerim ve Sevgili Arkadaþlarým; huzurlarýnýza bir ulusun kalkýnmasýnda ilim daha etkilidir, tezini savunmak üzere çýkmýþ bulunuyorum. “Fikir ordusu, feyz ordusu, nur ordusuyuz biz.” Þu gerçek ki bir ulusun kalkýnmasýnda en büyük faktörlerden birisi de ilimdir. Ilimsiz bir kalkýnma olamayacaðý gibi, düþünülemez de. Bugün uluslarda sanayileþme, geliþme, çaðdaþlaþma ilmin ilerlemesinin bir sonucu deðil midir? Dünyada en çok geliþmiþ ülkeler, en ileri olan uygar devletlerle ilmi araþtýrmalar yaparak o seviyeye ulaþmamýþlar mýdýr? Uygarlýk daima ileriye gitmektir. Ýleriye gitmek de çalýþmak, düþünmek, cesaret ve güvenle güçlükleri yenmek sayesinde olmaz mý? Bakýþlarýmýzý, geleceðin parlak 171 ufuklarýna çevirerek güçlü ve azimli adýmlarla ilerlemek, þüphesiz gerek kiþiliðimize gerek toplumumuza birçok þeyler kazandýracaktýr. Ýçinde bulunduðumuz çaðýn þartlarý da bunu gerektirir elbet. Öyle ki bu yoldan dönmeyen ve duraklamayan yükselecek, ilerleyecektir, parasý olan deðil. Þu noktaya dikkatinizi çekmek isterim; Ýlim insanlarýn çalýþmalarý sonucu doðmamýþ mýdýr? Tarihin yapraklarýný karýþtýracak olursak insanlar yaþantýlarýný daha iyi bir biçime sokmak için hep çalýþmamýþ mýdýr? Dahasý zekâlarý ve çalýþmalarý sonucunda birçok þeyleri icat etmemiþler midir? Bu çalýþmalarý sonunda ilim doðmamýþ mýdýr? Geliþmek için elbetteki paraya ihtiyaç vardýr fakat bu hiçbir zaman birinci ihtiyaç deðildir, ilk etken ilimdir. Para her kapýyý açsa da sizleri yürütemez. Hayat yolunda yürüyebilmek için, uygar devletlerle ayný adýmlarla gidebilmek için ilmî yönden ilerlemek þarttýr. Bütün uluslar bugünkü durumlarýný, birçok insan nesillerinin düþünce ve çalýþmalarýna borçludur. Büyük ilim, edebiyat ve sanat adamlarýnýn, toplumun yüksek sýnýflarýndan olmasý þart deðildir. Bunlar kolejlerden geldikleri gibi iþ yerlerinden ve çiftliklerden de gelmiþlerdir; en fakirleri bazen en yükseðe ulaþmýþlardýr. Hiçbir güçlük onlarýn önünde bir engel teþkil edememiþtir. Birçok örneklerde güçlük gibi görünen þeyler, çalýþma ve tahammül kabiliyetlerini arttýrmak suretiyle, onlarýn en büyük yardýmcýlarý olmamýþ mýdýr? Bu suretle bütün zorluklarýn aþýlmasý ve zaferin elde edilmesiyle saðlanan baþarýlar o kadar çoktur ki “Ýrade her güçlüðü yener.” sözünün ne kadar doðru olduðunu ispat eder. Ýþte size birkaç örnek: Yakýndan tanýdýðýmýz Faraday bir eczacý çýraðý, William Smith fakir bir köylü çocuðu idi, buhar makinasýný icat eden James Watt aletler yapan bir sanatkârdý. Yüksek astronomi bilginlerinden Kopernik Polonyalý bir ekmekçinin oðlu, Kepler bir Alman meyhanecinin oðluydu. Sizlere; böylece yoksul tabakadan gelmiþ bazý ilim adamlarýný örnek olarak verdim, bu örnekler çoðaltýlabilir. Yetiþtikleri þartlar farklý olmasýna raðmen bu tanýnmýþ adamlar, dünyanýn bütün servetiyle elde edilemeyecek olan dehalarýný iyiye kullanarak saðlam ve devamlý bir þöhret sahibi oldular. Bir astronomi ve matematik bilgini olan Lagranj elde ettiði rahat ve þöhreti, yoksulluðuna borçlu olduðuna inanarak þöyle der: “Eðer zengin olsaydým belki de bir matematik bilgini olamazdým.” Edison, Küriler gibi daha birçok mucitler böyle yoksul bir hayat içinde yetiþip büyük iþler baþarmýþlardýr. Fakirliðin bütün mahrumiyetleri, onlarýn cesaretini ve þevkini kýrmamýþ, kýramamýþtýr. Bu örnekler þunu gösteriyor ki kendini yükseltmek için insanýn ödeyeceði fiyat, büyük kiþisel gayret ve azimdir. Yükselme ancak bunlarla saðlanýr. Hangi meslekte olursa olsun baþarý para ile saðlanamaz. Çalýþan bir el ve kafa sayesinde insan kendi kendini yetiþtirir, yüksek bilgi edinir ve iþ hayatýnda baþarýlý olur. Ýnsana babadan dönümlerle arazi kalabilir fakat ilim ve irfan asla. Servet sahibi bir insan baþkalarýna para vererek kendi iþlerini onlara yaptýrabilir. Fakat onun kafasýný kendi hesabýna çalýþtýrmak ya da ondaki kültürü, yeteneði, yabancý dil bilgisini satýn almak þansý yoktur. Servet bazý kimselerin “sosyeteye” girmelerini saðlar fakat orada herkesin saygý ve sevgisini kazanmak için zeki ve kibar olmak gereklidir. Yoksa ona, yalnýz zengin bir adam gözüyle bakarlar ve onda baþkaca hiçbir meziyet görmezler. Bu gibi kimselere neden saygý gösterilsin ki bunlar sadece para çuvalýndan baþka birþey deðillerdir. Yegâne kuvvetleri para çekmecesinin içindedir. Toplumda dikkati çeken insanlar, fikir rehberliði edenlerdir. Bunlarýn ise zengin olmalarý þart deðildir. Daha çok kuvvetli bir karakter, disiplin, tecrübe, ve temiz ahlak sahibi olmalarý gerekir. Görüldüðü gibi insanýn saygýnlýðýnda ve kiþiliðinde ilk etken olmayan para, nasýl bir ulusu kalkýndýrmada ilk etken olabilir? Servet, insanýn yüksek kültürü için birinci þart deðil, eðer böyle olsaydý daha önce saydýðým bilginler yetiþemezdi. Parayla saðlanan kolay ve lüks bir hayat insanlara gayret sarfetmeyi veya güçlüklerle savaþmayý öðretmez. ... Sekizinci Konuþmacý Deðerli Jüri, Saygýdeðer Öðretmenim, Sevgili Arkadaþlarým. Sözlerime “Bilim servetten daha üstündür.” teziyle baþlýyorum. 172 Bir toplum her ne kadar zengin veya fakir olursa olsun, ilme ihtiyacý vardýr. Ýlim, bir ülkenin ekonomik ve kültürel kalkýnmasýnýn en önemli yapý taþlarýndan biridir. Kupkuru zenginliðin bir topluma hiçbir yararý yoktur. Kaldý ki zenginliði oluþturan da o toplumdaki insanlarýn bilim düzeyidir. Ýster zenginliði korumak, ister fakir bir ülkeyi zenginleþtirmek için bilgiye ve kültüre ihtiyaç vardýr. Hz. Ali’nin dediði gibi “Bilim servetten daha üstündür çünkü serveti sen korursun, oysa bilim seni korur.” Bilim ve kültür olmadýktan sonra zenginlik hiç olmaz. Zenginlik olsa bile kolay kolay elde durmaz. Ýnsan yapýsý en küçük bir bilgiyi, en küçük bir birikimi anýnda yararlý þeylere dönüþtürmeyi baþarmýþtýr. Japonlarýn ve Korelilerin hiç verimli topraklarý ve zengin doðal kaynaklarý olmadýðý hâlde kalkýnmýþlardýr. Çünkü akýllarýný kullanmýþ, bilgi ve becerilerini birleþtirip küçücük þeylerden çok deðerli buluþlar elde etmiþlerdir. Tabii bunlarýn yanýnda çok zengin olup da az geliþmiþ ülkeler de vardýr. Bu ülkelerin kültür ve bilim seviyeleri düþüktür. Buna zengin Orta Doðu ülkelerini örnek verebiliriz. Bu ülkeler bilim ve teknolojide baðýmsýz deðillerdir. Baþka ülkelere baðlýdýrlar. Dolayýsýyla çoðu geliþmelerden geç haberdar olup teknolojide geri kalmýþlardýr. Zaten þimdi geliþmiþ ülkelerin geçmiþine bakýlýrsa o ülkelerin de herþeye sýfýrdan baþladýklarý, azimleri, bilgileri ve kültürel varlýklarý ile bugünlere gelmiþ olduklarýný görürüz. Öyleyse bir ülkenin uygarlýðý, o ülkenin bütçesine bakýlarak deðerlendirilemez. Uygarlýk, bilim ve kültür seviyesidir. Uygarlýk, bir ülkedeki insanlarýn kültür seviyesine ve çevresine baðlýdýr. Servetinin, parasýnýn arkasýna saklanýp geliþmiþ dünya uluslarý arasýna girmeye çalýþan toplumlar, uygarlýðýn köþesinden bile geçmiþ deðillerdir. Sevgili arkadaþlarým, para herþeyi satýn alamaz ama insan zekâsý ve ilim her þeyin çaresine bakabilir. Ülkelerin kalkýnmasý, geliþmesi iþte bu ögelere baðlýdýr. E. Nedim PEHLÝVAN Evdeki Öðretmen 1. Okuduðunuz ve dinlediðiniz münazara metinlerinin ortak özelliklerini belirleyiniz. 2. ETKÝNLÝK Okuduðunuz, dinlediðiniz ve incelediðiniz münazaralarda hangi karþýt görüþlerin ele alýndýðýný belirleyiniz. Bu karþýt görüþlerin, nerede kimler tarafýndan nasýl tartýþýldýðýný söyleyiniz. Katýldýðýnýz veya izlediðiniz münazaralarda tezlerin hangisinin daha iyi savunulduðuna kimlerin karar verdiðini belirtiniz. Buradan hareketle münazaranýn nasýl düzenlendiðini belirleyiniz. 2. Dinlediðiniz, katýldýðýnýz ve incelediðiniz münazaralardan hareketle münazaralarýn düzenlenme amacýný tartýþarak belirleyiniz. 3. ETKÝNLÝK Bir münazarada hakem kurulu üyesi olsaydýnýz münazaraya katýlanlarý hangi ölçütlere göre deðerlendirirdiniz? Arkadaþlarýnýzýn deðerlendirme ölçütleriyle kendi deðerlendirme ölçütlerinizi karþýlaþtýrýnýz. Buradan hareketle münazara deðerlendirme ölçütlerini belirleyiniz. 173 3. Münazarada demagoji yapmanýn savunulan teze katkýsý olup olmadýðýný açýklayýnýz. 4. Yukarýdaki soru ve etkinliklere verdiðiniz cevaplarý da göz önünde bulundurarak münazarada konuþmacýlarýn dikkat etmesi gereken kurallarý belirleyiniz. 5. Münazaralarda hakem kurulu kararýna saygý duymanýn önemini belirtiniz. 6. Ýncelediðiniz münazarada kullanýlan anlatým türünü belirleyerek metinlerden bu anlatým türüne örnekler veriniz. 7. Ýncelediðiniz münazarada dilin aðýrlýklý olarak hangi iþlevde kullanýldýðýný belirleyiniz. 8. Ýncelediðiniz münazara metnindeki A ve B gruplarýnýn birinci konuþmacýlarýnýn cümlelerini yapýlarý bakýmýndan inceleyiniz. 4. ETKÝNLÝK Ýncelediðiniz münazarada B grubunun birinci konuþmacýsýnýn ifadelerinde anlatým bozukluðu bulunup bulunmadýðýný belirleyiniz. Varsa cümlelerdeki anlatým bozukluðunun sebebini söyleyiniz. Bu cümlelerdeki anlatým bozukluðunu düzeltiniz. 5. ETKÝNLÝK Münazara metninde gruplarýn birinci konuþmacýlarýnın konuþmalarýný tablodaki ölçütlere göre inceleyiniz. Vardýðýnýz sonuçla ilgili örnek cümleleri tablodaki uygun yerlere yazýnýz. Deðerlendirme Ölçütler A Grubunun Birinci Konuþmacýsý Evet Hayýr Örnek Cümle Akýcýlýk Duruluk-Açýklýk Yalýnlýk 174 B Grubunun Birinci Konuþmacýsý Evet Hayýr Örnek Cümle 6. ETKÝNLÝK Kendi belirleyeceðiniz bir konuyu ya da aþaðýda verilen konulardan birini seçerek münazara düzenleyiniz. Hayatta en önemli þey saðlýk/paradýr. Televizyonunun hayatýmýzdaki etkisi olumlu/olumsuzdur. Büyük baþarýlarýn temelinde idealist/realist olmak vardýr. Ýnsanlarýn baþarýsýnda zekâ/çalýþkanlýk daha etkilidir. Ýletiþim araçlarý, dili olumlu/olumsuz etkiler. Düzenlediðiniz bu münazarayý 3. etkinlikte belirlediðiniz deðerlendirme ölçütlerine göre deðerlendiriniz. 1. Aþaðýda verilen cümlelerdeki boþ bırakılan yerleri uygun þekilde doldurunuz. Ýki karþýt görüþlü grubun önceden belirlenen tez hakkýndaki düþüncelerini juri ve dinleyiciler önünde savunmasýyla ortaya çýkan sözlü anlatým türüne ............................................... denir. Münazarada ileri sürülen düþünceleri bu düþüncelerin doðruluðunu kanýtlamaya yarayan deliller, anlatým ve savunma tarzları, açýklama ve karþý tezi çürütme gücünün, konuþmacýlarýn konuþma yeteneði ve telaffuz konusundaki duyarlýlýklarý ............................................... tarafýndan deðerlendirilir. Münazarada tartýþan taraflar en az ............................................... kiþilik gruplardan oluþur. 2. Aþaðýda verilen cümleleri doðru-yanlýþ durumlarýna göre iþaretleyiniz. Münazarada görüþ ve karþý görüþün bir hakem kurulu karþýsýnda tartýþýlmasý esastýr. (D) (Y) Münazarada konuþmacý sayýsý konunun geniþliðine ve derinliðine göre deðiþmez. (D) (Y) Münazarada, konuþmacýlar demagoji yaparak dinleyicilerin duygularýný okþamayý gaye edinmelidir. (D) (Y) 175 3. I. Grup baþkaný, konuþmasýnda hem konuyu derleyip toparlar hem de karþý grubun iddialarýný cevaplandýrýr ve sonuçlandýrýr. II . Jüri tartýþýlan tezin nitelik ve sýnýrlarýný dinleyiciler huzurunda belirler. III. Ýddialarýn çürütülmesi; demagoji yaparak konuyu laf kalabalýðýna boðarak deðil, mantýk ve bilimsel verilere dayanarak yapýlýr. IV. Grup baþkaný konu dýþýna çýkaný yahut tartýþmayý kýsýr döngüye dönüþtürenleri ikaz eder. Yukarýda numaralý cümlelerden hangileri münazara ile ilgilidir? A) I - II B) II - III C) I - II D) II - IV E) III - IV 4. Aþaðýdakilerden hangisi münazaranýn özelliklerinden biri deðildir? A) Gruplarýn aralarýndan birini baþkan seçmesi B) Münazaranýn öðrencinin konuþma yeteneðini geliþtirmesi C) Grup baþkanýnýn grubundaki arkadaþlarýný tanýtmasý D) Her konuþmacýnýn bir konuþma hakký olmasý E) Gruplar adýna son konuþmayý baþkanýn yapmasý 5. Aþaðýdaki cümlelerin hangisinde gereksiz sözcük kullanýmýndan kaynaklanan bir anlatým bozukluðu vardýr? A) Sevgiden yoksun insanlarýn hiçbir þeyi yoktur. B) Her konudaki fikir ve düþüncelerimizi açýkladýk. C) Bu haberin doðruluðundan þüpheniz varsa onu bir daha araþtýrýnýz. D) Yarýnýný düþünmeyen insanýn bugünü de güvende deðildir. E) Mutluluðu kendi içinden baþka yerde arayanlar onu bulamazlar. 6. Sýnavdan yüksek puan almak, hayatý garantilemek anlamýna gelmez. Bundan ötürü sanmayýn ki girdiðiniz sýnavlarda paçayý kurtardýnýz. Bu sýnavlar size sadece geleceðin kapýsýný birazcýk aralayacak ama her þeye çözüm olmayacak. Onun için çok sýkmayýn kendinizi. Kaç puan alýrsanýz alýn, yaþam sizi önüne katýp sürükleyecek! Mimar olmak isterken bir de bakacaksýnýz ki gazeteci olmuþsunuz. Týpký benim gibi. Ýstediðinizi almaya çabalarken aslýnda onu çok istemediðinizi fark edeceksiniz ama iþ iþten geçmiþ olacak. Bu bakýmdan hayatta baþarýlý olmak, sýnavý kazanmanýn yanýnda baþka þeyler yapmayý da gerektirir. Bu parçanýn anlatýmýnda aþaðýdakilerin hangisinden yararlanýlmýþtýr? A) Tartýþmacý anlatýmdan B) Betimleyici anlatýmdan D) Öyküleyici anlatýmdan C) Örneklendirmeden E) Karþýlaþtýrmadan 7. Aþaðýdaki cümlelerin hangisi yapýca diðerlerinden farklýdýr ? A) Sen onun kalbine düþen bir çið tanesiydin. B) Çantasýný yerden kaldýrýrken birden göz göze geldik. C) Suçlu, polise yaptýklarýný bir bir anlattý. D) Ahýr Daðý’nýn dumaný ve rüzgârý bu mevsimde hiç eksik olmaz. E) Kýþ bastýrýnca pek çok insan yakacak derdine düþüyor. 176 1. Aþaðýda verilen cümlelerdeki boþ bırakılan yerleri uygun þekilde doldurunuz. Aðýrlýklý olarak .......................................... anlatým türü kullanýlan sempozyumlarda dil .......................................... iþlevde kullanýlýr. Münazarada, konuþmacýlarýn ileri sürdükleri düþünceler, bu düþüncelerin doðruluðunu kanýtlamaya yarayan deliller, anlatým ve savunma tarzlar, açýklama ve karþý tezi çürütme gücü, konuþma yeteneði ve telaffuz konusundaki duyarlýlýklarý ............................................... konuşan veya yazan kişinin, dinleyicilerin veya okuyucuların duygularını okşamayı gaye edinir. 2. Aþaðýda verilen cümleleri doðru-yanlýþ durumlarýna göre iþaretleyiniz. Açýk oturumda geniþ halk kitlelerini ilgilendiren konular ele alýnýr. (D) (Y) Açýk oturumda konuþmalarýn bir defa ve sýra ile yapýlmasý gerekir. (D) (Y) Forumun panelden farký, forum sonunda dinleyicilerin de tartýþmaya katýlýp fikirlerini belirtmeleridir. (D) (Y) Münazarada süslü söyleyiþlere, saðlam fikirlere ve yerinde ileri sürülen delillere önem verilir. (D) (Y) 3. Kene, avýnýn üstüne düþtüðü zaman baþý ile hayvanýn derisinin içine girer. Bu durum, kene yeterince kan eminceye kadar sürer, sonra yere düþer, yumartalarýný býrakýr ve ölür. Bu cümledeki anlatým bozukluðunun nedeni aþaðýdakilerden hangisidir? A) Nesne eksikliði B) Tamlayan ekinin kullanýlmamasý C) Çatý uyuþmazlýðý D) Gereksiz kelime kullanýmý E) Özne eksikliði 4. Aþaðýdaki cümlelerin hangisinde bir anlatým bozukluðu vardýr? A) Onun neþesi bir seyyale hâlinde hepimize yayýlýr, hepimizi sarardý. B) Hepimiz her þeyden önce hak ve onurumuzun demokratik yasalarla korunacaðýna inanýyoruz ve bunu bekliyoruz. C) Yapmak istedikleri her gösteri, vaktinde haber alýnmýþ ve engel olunmuþtur. D) Bunu ancak okurlar kararlaþtýrýr, uygular. E) Dýþarý iþleriyle ben meþgul olurum, evdeki iþlerle eþim meþgul olur. 177 5. I. Yankýlar her sokaðýnda gizliden gizliye II. Romana Hüseyin Rahmi Bey’in tatlý gülüþleri III. O sevimli heyecan, gökkuþaðý beklerken IV. Yüzünden doðar odaya ince ironi V. Vapurlar zamaný kuçaklarken Yukarýdaki dizelerin hangisinde birleþik kelime kullanýlmýþtýr? A) I B) II C) III D) IV E) V 6. Gün ýþýr gönül üþür I Bir bahar bölünür son tohum çatlar II Özünde ruhumuzun III Zaman çitiler bir kadýn eli Ýnce ve uzun Dökülür gideriz karanfillere IV V Yukarýdaki dizelerde altý çizili kelimelerden hangileri yapýca farklýdýr? A) I - II B) II - IV C) III - V D) II - V 7. Aþaðýdaki cümlelerden hangisi yapýca farklýdýr? A) Yâr deyince kalem elden düþüyor. B) Aþk kâðýda yazýlmýyor Mihriban. C) Tabiplerde ilaç yoktur yarama. D) Boþa baðlanmamýþ bülbül gülüne. E) Tarife sýðmýyor aþkýn anlamý. 8. Aþaðýdakilerden hangisi haber cümlesi deðildir? A) Neden böyle düþman görünürsünüz, Yýllar yýlý dost bildiðim aynalar? B) Hayata beraber baþladýðýmýz Dostlarla da yollar ayrýldý bir bir C) Uçsuz bucaksýz dünyada Bir kaktüs olmalýyým ben D) Geç fark ettim taþýn sert olduðunu Su insaný boðar, ateþ yakarmýþ. E) Her doðan günün bir dert olduðunu, Ýnsan bu yaþa gelince anlarmýþ. 178 E) I - IV 9. Aþaðýdaki cümlelerden hangisi yükleminin türü yönüyle farklýdýr? A) Gül yorgunuyum mevsimler ötesinden. B) Çok çok gülüþürdük gül-çanak bir kâsede. C) Yudum yudum dokurduk zamaný çýn çýn. D) Çýnar bedenlerinde sevda çalýþtým. E) Bir gonca demlenir gönlümün yalaðýnda. 10. Aþaðýdaki cümlelerden hangisi anlamca farklýdýr? A) Sana bir ev gönderiyorum gönlümden. B) Yoktu dünlerden evvelsi günlerdeki yoksulluðumuz. C) Kulaklarým saðýr, yalnýz senin sesini duymak istiyorum. D) Ne öðrendimse sevgi yolunda senden öðrendim. E) Bir güvercin kuþudur ki yaþam havalandýkça sevdim. 11. Bilemezsin ben rengârenk perþembelerin bize armaðan edebileceði cuma günlerini özlerim. Bekârým bekâr olmasýna ya, topraðý, buðdayý, bahçe ve ateþi bilirim. Bilirim Türkmenlerin üç kat etekli kadýnlarý; yeþili, kýrmýzýyý, pembe-beyaz kasýmpatýlarýný yüzlerinde taþýrlar. Ben oyalý örtüleri altýnda bir tavþan güzelliði gizlediklerini bilirim. Yukarýdaki parçada dil hangi iþlevde kullanýlmýþtýr? A) Göndergesel iþlevinde B) Alýcýyý harekete geçirme iþlevinde C) Kanalý kontrol iþlevinde D) Heyecana baðlý iþlevinde E) Þiirsel Ýþlevinde 12. Popüler roman okurlarýnýn eðitim ve kültür seviyeleri genelde düþüktür. Estetik roman okurlarý ise eðitim, kültür ve sanat düzeyleri açýsýndan belirli bir seviyeye yükselmiþ kiþilerdir. Popüler roman okurlarý, genelde boþ zamanlarýný deðerlendirmek, duygusal ve ideolojik beklentilerine karþýlýk bulmak için roman okurken estetik roman okurlarý sanat-estetik duygularýný tatmin etmek, irdelemek, anlamak ve eleþtirmek maksadýyla roman okur. Bu parçanýn anlatýmýnda aþaðýdakilerin hangisi daha aðýr basmaktadýr? A) Açýklama B) Tartýþma D) Örneklendirme C) Karþýlaþtýrma E) Tanýmlama 13. Aþaðýdaki cümlelerden hangisi bir soru cümlesidir? A) Bunlarý kimin yaptýðýný bilmiyorum. B) Derste öðretmenimin ne anlattýðýný bilmiyorum. C) Bu þehirde ne güzellik var ne de hayat. D) Senin tahtada ne çektiðini ben bilmez miyim. E) Kaç yýl geçti sizinle görüþmeyeli. 179 14. Aþaðýdaki cümlelerden hangisi olumsuz cümledir? A) Ak günde akþama zaferle girdiler. B) Gonca dudaklara deðen eller hissiz. C) Taptaze sevdalarýn önüne set çektiler. D) Vefalý yüreklere kin tohumu ektiler. E) Ýstemediðin yürek bile senden habersiz. 15. Aþaðýdaki cümlelerden hangisi yapý yönüyle farklýdýr? A) Mizah yapan insan, kendini toplumun oluþturduðu kurallara uyum saðlayamayan bir birey olarak görür. B) Karikatürün popüler kültürün bir nesnesi hâline dönüþmesi çizginin metaya dönüþmesi olarak nitelendirilebilir. C) Yapay gündemleri elemeden geçiren karikatür, toplumun önünü görmesine ýþýk tutar. D) Popüler kültür ve karikatür arasýnda elbetteki çok yakýn bir iliþki var. E) Popüler mizah, kurallara yaslanarak “kural dýþý” olanýn eleþtirisini yapar. 16. (I) Futbol, bütün anlamýný bir “oyun” olmasýnda bulur. (II) Onu gerçek anlamda niteleyebilecek en iyi kavram budur. (III) Bu oyunu oynayanlar ve seyredenler açýsýndan farklý bir anlamý vardýr. (IV) Futbol, oynayan için bir spor, bir iþ, bir meslek, seyredenler için ise bir eðlencedir. (V) Þüphesiz o, insanlarý bir araya getirmekle, belirli mekânlarda toplamakla, sporun ve eðlencenin ötesine geçen kültürel bir etkinlik hâline gelebilir. Yukarýdaki numaralý cümlelerin hangisinde bir anlatým bozukluðu vardýr? A) I B) II C) III D) IV E) V 17. Aþaðýdaki cümlelerin hangisinde dil farklý bir iþlevde kullanýlmýþtýr? A) Gidiyorum, gurbeti gönlümde duya duya, Ulukýþla yolundan Orta Anadolu’ya B) Ýlk sevgiye benzeyen ilk acý, ilk ayrýlýk! Yüreðimin yaktýðý ateþle hava ýlýk. C) Yine parmaðým aðzýmda kaldý Masumluk akýyordu yüzünden D) Kömür gözlüm seni sevdim sakýndým Ýndim has bahçeme güller takýndým E) Ýþ bitti... Sebatýn sonu yoktur, deme, yýlma! Ey millet-i merhume, sakýn ye’se kapýlma! 18. Popüler roman okurlarýnýn eðitim ve kültür seviyeleri genelde düþüktür. Estetik roman okurlarý ise eðitim, kültür ve sanat düzeyleri açýsýndan belirli bir seviyeye yükselmiþ kiþilerdir. Popüler roman okurlarý, genelde boþ zamanlarýný deðerlendirmek duygusal ve ideolojik beklentilerine karþýlýk bulmak için roman okurken estetik roman okurlarý sanat-estetik duygularýný tatmin etmek, irdelemek anlamak ve eleþtirmek maksadýyla roman okurlar. Bu parçanýn anlatýmýnda, aþaðýdakilerin hangisinden yararlanýlmýþtýr ? A) Tartýþma - Açýklama B) Tartýþma - Karþýlaþtýrma D) Öyküleme - Tanýmlama C) Betimleme - Öyküleme E) Açýklama - Karþýlaþtýrma 180 181 182 1. Yukarýdaki kompozisyon ile bilimsel yazýlar arasýnda nasýl bir iliþki kurulabilir? 2. “Biblografya, kaynakça, dokümantasyon, dipnot, indeks” kavramlarýnýn anlamlarýný söyleyiniz. 1. ETKÝNLÝK Popüler dergi ve gazetelerden öðretici yazýlar; dergilerden bilimsel yazýlar, tarama-deðerlendirme yazýlarý, bir yazarýn herhangi bir konuda kiþisel kanaatlerini dile getiren yazýlar bulunuz, okuyunuz ve sýnýfa getiriniz (3. etkinliðe yöneliktir.). 2. ETKÝNLÝK Atatürk’ün eðitim anlayýþýyla ilgili bilimsel yazýlar bulunuz ve bunlarý sýnýfa getiriniz (16. etkinliðe yöneliktir.). Okul dýþý etkinlikler ön hazýrlýk gerektirmektedir. 183 LÝSE ÖÐRENCÝLERÝNÝN OKUMA HIZI VE ANLAMA DÜZEYLERÝ ÜZERÝNE BÝR ARAÞTIRMA Özet Bu araþtýrmada, Ankara’nýn merkez ilçelerindeki, farklý sosyoekonomik çevrelerde bulunan üç liseden 160 öðrencinin sessiz okuma hýzý ve okuduðunu anlama düzeyleri tespit edilmiþtir. Öðrencilerin sessiz okuma hýzlarý, gazete haberi metninde dakikada 155,9 kelime; bilimsel metinde 140,4 kelime; edebî metinde 146,8 kelime olarak bulunmuþtur. Öðrencilerin üç metindeki okuma hýzlarýnýn ortalamasý ise dakikada 147,7 kelimedir. Bu hýz, geliþmiþ ülkelerdeki lise öðrencilerinin okuma hýzlarýnýn çok gerisindedir. Öðrencilerin okuduðunu anlama düzeyleri; gazete haberi metninde % 77,5, bilimsel metinde % 63,9, edebî metinde ise % 65,5 olarak bulunmuþtur. Öðrencilerin üç metinden aldýklarý okuduðunu anlama puanlarýnýn ortalamasý ise % 69’dur. Araþtýrmada kullanýlan her üç metin türünde de öðrencilerin sessiz okuma hýzý ve anlama düzeyi arasýnda olumlu bir iliþki olduðu belirlenmiþtir. Anahtar Sözcükler: sessiz okuma hýzý, okuduðunu anlama, lise öðrencileri 1. Giriþ Geliþen dünya þartlarý, yeni çaðda insanlarýn birtakým nitelikler kazanmasýný zorunlu kýlmýþtýr. Hýzlý ve etkili okuma becerisi de bu niteliklerden birisidir. Okunmasý gereken eserlerin çokluðu, buna karþý zamanýn yetersizliði, insanlarý daha hýzlý ve etkili okumak için bilimsel çalýþmalara yöneltmiþtir. Bu çalýþmalarla okuma sýrasýnda, göz ve beyindeki çalýþma sistemi belirlenerek hýzlý ve etkili okuma teknikleri geliþtirilmiþtir. Okuma baþarýsýný artýrma çalýþmalarýnda, yapýlmasý gereken ilk þey, hedef kitlenin okuma hýzýný ve okuduðunu anlama düzeyini tespit etmektir. Okuma hýzýný ve anlama düzeyini arttýrýcý teknikler ancak hedef kitlenin okuma baþarýlarýnýn saðlýklý biçimde tespit edilmesinden sonra uygulanabilir (Richaude vd., 1990,14). Bu yüzden, birçok bilim adamý, öðrencilerin okuma becerilerilerini geliþtirmek amacýyla yapýlacak çalýþmalarýn baþýnda, okuma baþarýlarýnýn ölçülmesini saymaktadýr (Mikulecky and Jeffries, 1986,152; G. Mosback and V. Mosback, 1999, IX; Göðüs, 1978, 80). Batýda 1950’lerden bu yana süren hýzlý okumayla ilgili çalýþmalara son yýllarda ülkemizde de yoðun ilgi gösterilmeye baþlanmýþtýr. Bu konuda onlarca kitap çevirisi ve neþri yapýlmýþ, seminerler düzenlenmeye baþlanmýþtýr. Millî Eðitim Bakanlýðý da Talim Terbiye Kurulu Baþkanlýðýnýn 06.10.1997 tarih ve 157 sayýlý kararý ile “Hýzlý Okuma Teknikleri” dersi programýnýn 1998-1999 öðretim yýlýndan itibaren liselerde uygulanmasýný kabul etmiþtir (Coþkun, 2002-a, 41-51). Hýzlý ve etkili okuma becerisi ancak sessiz okuma ile kazandýrýlabilir. Hýzlý okumanýn temeli, sessiz okuma becerisinin geliþtirilmesine dayanýr. Seslendirme için vakit harcanmadýðýndan dolayý sessiz okuma, sesli okumaya göre daha hýzlýdýr. Normal konuþma hýzý dakikada 150 kelimedir. At yarýþý sunan spikerler bile dakikada ancak 250 kelime söyleyebilirler (Townsend, 1997, 23). Oysa sessiz okumada, baþarýlý bir okuyucunun bu hýzý birkaç katýna çýkarmasý mümkündür. Bu çalýþmada lise ikinci sýnýf öðrencilerinin sessiz okuma hýzý ve okuduðunu anlama düzeyleri deðerlendirilmiþtir. Bu amaçla lise II. sýnýf öðrencilerinin, a. Bir gazete haberi metnini, edebî metni ve bilimsel metni sessiz okuma hýzlarý ve bunlara baðlý olarak ortalama-sessiz okuma hýzlarý belirlenmiþtir. 184 b. Bir gazete haberi metninde, edebî metinde ve bilimsel metinde okuduðunu anlama düzeyleri ve bunlara baðlý olarak ortalama-okuduðunu anlama düzeyleri belirlenmiþtir. c. Gazete haberi metninde, bilimsel metinde ve edebî metinde, okuma hýzlarýyla okuduðunu anlama düzeyleri arasýnda anlamlý bir iliþki olup olmadýðý tespit edilmiþtir. Evren ve Örneklem Araþtýrmanýn evreni, Ankara’nýn merkez ilçelerindeki liselerin ikinci sýnýf öðrencileridir. Evrene giren tüm öðrencilerin araþtýrmaya dahil edilmesi mümkün olmadýðýndan örneklem alma yoluna baþvurulmuþtur. Evreni daha iyi temsil edeceði düþüncesiyle farklý sosyoekonomik çevrelerdeki okullardan “sistematik tesadüfi (katmanlý) örnekleme” yoluyla (Gökçe, 1988, 80-81) 160 öðrenci, araþtýrma örneklemine alýnmýþtýr. Bu çerçeve içerisinde araþtýrma, Ankara merkez ilçelerindeki okullardan, sosyoekonomik bakýmdan alt düzeyi temsilen Mamak Lisesinden 55; orta düzeyi temsilen Alparslan Lisesinden 55; üst düzeyi temsilen Atatürk Anadolu Lisesinden 50 olmak üzere toplam 160 öðrenci üzerinde gerçekleþtirilmiþtir. Veri Toplama Araçlarý Araþtýrmada veri toplama aracý olarak biri gazete haberi metni, biri bilimsel metin ve biri de edebî metin olmak üzere üç metin ve bu metinlere iliþkin okuduðunu anlama testleri hazýrlanmýþtýr. Böylece öðrencilerin sessiz okuma hýzlarý ve anlama düzeylerinin sadece bir metin üzerinde deðil, farklý metin türlerinde ölçülmesi amaçlanmýþtýr. Metinlerin seçiminde alan uzmanlarý ve Türk dili ve edebiyatý öðretmenlerinin görüþlerine baþvurulmuþ ve gazete haberi metni olarak 653 kelimeden oluþan “Ve Sibel ve Ebru ve Bayram...” baþlýklý metin (Özcan, Radikal Ýki, 20 Mayýs 2001); bilimsel metin olarak, 550 kelimeden oluþan “Yer Altý Sularýnýn Gizemi” baþlýklý metin (Sývýtýl, Bilim ve Teknik, Ocak 1997, s. 51.); edebî metin olarak, Montaigne’nin (1999, 242-244) Denemeler adlý kitabýndan “Ýnsanlar Arasýnda” baþlýklý yazýdan 328 kelimelik bir bölüm seçilmiþtir. Metin seçimi tamamlandýktan sonra okuduðunu anlama düzeyini ölçmeye yönelik test formlarý hazýrlanmýþtýr. Testlerde, sorularýn açýk, anlaþýlýr ve net ifadelerle oluþturulmasýna, öðrencilerin daha önceki bilgileriyle deðil, sadece metinlerden yola çýkarak çözebilecekleri sorular olmasýna dikkat edilmiþtir. 185 Ölçme Araçlarýnýn Geçerlilik ve Güvenirlik Çalýþmasý Araþtýrmada kullanýlan okuduðunu anlama testlerinin geçerliliði için iki yola baþvurulmuþtur. Ýlk olarak, “içerik geçerliði (content validity)” ölçütlerinden biri olan uzman görüþüne baþvurulmuþtur (Uysal, 1976, 35-37; Karasar, 1998,151; Çelik, 2000, 50). Hazýrlanan metinler ve bu metinlere ait sorular alan uzmanlarý ve Türk dili ve edebiyatý öðretmenlerinin görüþleri doðrultusunda düzenlenmiþtir. Testlerin geçerliði için baþvurulan ikinci yol ise “uygulama (yordama) geçerliði” dir (Karasar, 1998, 152; Çelik, 2000, 50). Uygulama geçerliði için 75 öðrencinin üç metinden aldýklarý “ortalama-okuduðunu anlama puanlarý” ile araþtýrmanýn yapýldýðý 2000-2001 öðretim yýlýnda Türk dili ve edebiyatý derslerinden aldýklarý yýl sonu baþarý notlarý arasýndaki iliþki (korelasyon katsayýsý) belirlenmiþtir. Bu korelasyon, gazete haberi metnine ait test için r = .63; bilimsel metin için r = .55; edebî metin için r = .71 olarak belirlenmiþtir. Olumlu yöndeki bu korelasyonlar, araþtýrmada kullanýlan okuduðunu anlama testlerinin geçerliðini ortaya koyan birer kanýt olarak kabul edilmiþtir. ... Öðrencilerin sessiz okuma hýzlarýnýn belirlenmesinde metnin bitirilmesi ve kelime sayýsý esas alýnarak þu formül kullanýlmýþtýr: Metindeki kelime sayýsý X 60 Sessiz Okuma Hýzý (SOH) = Okuma süresi (Saniye) Bu formül, her öðrenci için üç metinde ayrý ayrý uygulanmýþtýr. Böylece her öðrencinin gazete haberi metnini, bilimsel metni ve edebî metni dakikada kaç kelime hýzla okuduðu belirlenmiþtir. Daha sonra, her öðrencinin üç metinden elde ettiði sessiz okuma hýzlarýnýn ortalamalarý alýnarak “ortalama-sessiz okuma hýzý” belirlenmiþtir. Öðrencilerin okuduðunu anlama düzeyinin belirlenmesi amacýyla hazýrlanan soru formlarý, 100 puan üzerinden deðerlendirilmiþtir. Her öðrencinin metinleri anlama düzeyi hesaplanmýþ ayrýca puanlarýn ortalamasý alýnarak “ortalamaokuduðunu anlama puaný” belirlenmiþtir. Sessiz okuma hýzý ile okuduðunu anlama düzeyi arasýndaki iliþkinin bulunmasý amacýyla her metin türü için “Pearson Momentler Katsayýsý” tekniði uygulanarak korelasyon analizi yapýlmýþtýr. 2. Okuma Hýzýyla Ýlgili Araþtýrmalar Ýnsanlarýn hangi yaþ ve eðitim düzeyinde hangi hýzla okuduðunu/okumasý gerektiðini ortaya koymayý amaçlayan çeþitli araþtýrmalar yapýlmýþtýr. Zaman zaman birbiriyle uyuþan, zaman zaman da birbirinden farklý sonuçlara ulaþan bu araþtýrmalardan bazýlarý aþaðýda özetlenmiþtir. Dökmen’in (1994) araþtýrmasýnda Türkiye’deki lise öðrencilerinin okuma hýzlarý dakikada 136,4 kelime; üniversite öðrencilerinin okuma hýzlarý ise dakikada 145,2 kelime olarak belirlenmiþtir. Akçamete’nin (1989, 735-754) araþtýrmasýnda ise üniversite öðrencilerinin okuma hýzý dakikada 143,2 kelime olarak bulunmuþtur. 186 Amerika’da Minnesota Üniversitesi’nde yapýlan testler, hýzlý okuma ile ilgili özel bir eðitim almamýþ öðrencilerin Tolstoy’un “Savaþ ve Barýþ” adlý eserinin çevirisini dakikada 240-250 kelime hýzla ve % 70 anlama ile okuduklarýný göstermiþtir (Mosback, 1999, 2). Bamberger’e (1990, 13) göre “iyi okuyucular”, sekizinci sýnýfa geldiklerinde kolay metinler için dakikada 200-300 kelimelik bir hýz kazanmýþ olmalýdýr. Çok iyi okuyucular, özel bir eðitimle dakikada 400 kelimeden fazla okuyabilmektedir. Tinker ve McCullough’a göre (1968, 243) bir lise öðrencisi veya yetiþkin dakikada 250-300 kelime okumalýdýr. Fulmer, anlayarak okuma için maksimum hýzýn dakikada 700 kelime olduðunu belirtmektedir (Aktaran: Harris ve Sipay, 1990, 635). Türkçenin yapýsý itibariyle hýzlý okumaya Ýngilizce kadar elveriþli olmadýðýný savunan Göðüþ (1978, 78), kendi deneyimlerinden yola çýktýðýný belirterek okuma hýzlarýna iliþkin olarak þunlarý söylemektedir: “Türkçede ikinci sýnýfta 50, beþinci sýnýfta sessiz 110 sözcük okunabiliyor. Ortaokul üçüncü sýnýfta iyi bir öðrenci sesli 90, sessiz 150, lisede en iyi okuyucu sessizde 200 sözcük okuyabilmektedir. Bu hýzý 250’ye kadar çýkaran yetiþkinler vardýr.” Fransa’da yapýlan araþtýrmalarýn sonuçlarýna göre 13-14 yaþlarýndaki (7-8. sýnýfta öðrenim gören) bir öðrenci % 65-75 anlama ile ortalama 250-300 kelime okuyabilmektedir. Güneþ (2000, 245) Fransýzca ve Türkçenin yapýsýndaki farklýlýklardan dolayý bu rakamlarýn Türkçe için aynen geçerli olamayacaðýný, ayný yaþ grubundaki Türk çocuklarýn okuma hýzlarýnýn dakikada 160 kelime olmasý gerektiðini belirtmektedir. 3. Okuduðunu Anlama ve Okuduðunu Anlamayý Etkileyen Faktörler Okuma, dinleme ile birlikte, bir anlama becerisidir. Okumada amaç yazýlaný anlamaktýr. Anlama olmadan okumanýn gerçekleþtiðini söylemek mümkün deðildir. Okuduðunu anlamada, kelimeler, cümleler ve paragraflar arasýnda iliþkiler kurma, kavrama, analiz, sentez, deðerlendirme ve yorumlama gibi farklý beceriler söz konusudur (Coþkun, 2002-b). Okuduðunu anlamada etkili olan faktörler iki gruba ayrýlabilir: 1. Metinle ilgili faktörler: a. Metnin türü, b. Metnin anlatým düzeni, yapýsý, c. Metnin dil ve üslûbu (sade veya sanatlý anlatým; mecazlar ve sembolik unsurlarýn kullanýmý; okunabilirlik düzeyi; cümlelerin uzunluðu ... vs.), d. Metnin fiziksel nitelikleri (okunaklýlýðý, satýr uzunluðu, punto büyüklüðü ... vs.). 2. Okuyucu ile ilgili faktörler: a. Okuyucunun metinle ilgili ön bilgisi, b. Okuyucunun metne ilgisi, c. Okuyucunun okuma amacý, d. Okuyucunun metni okuma sýrasýndaki dikkat ve motivasyonu, e. Okuyucunun kelime hazinesi, 4. Okuma Hýzý ve Okuduðunu Anlama Düzeyi Arasýndaki Ýliþki Okuma hýzý ve anlama düzeyi arasýnda bir iliþki olup olmadýðý, varsa bu iliþkinin hangi yönde ve hangi sýnýrlar içinde olduðu hususunda, okuma alanýndaki uzmanlar ve araþtýrmacýlar tarafýndan farklý görüþ ve bulgular ortaya konulmuþtur. Tazebay’ýn (1997) araþtýrmasýnda, ilkokul 3 ve 4. sýnýf öðrencilerinin sesli ve sessiz okuma hýzlarý ile anlama düzeyleri arasýnda olumsuz bir iliþki bulunmuþtur. Yani söz konusu araþtýrmada, yavaþ okuyan öðrenciler, hýzlý okuyanlara göre okuduklarýný daha iyi anlamýþlardýr. Araþtýrmacý, bu iliþkinin yetiþkin okuyucularda olumlu yönde olabileceðini belirtmiþtir. 187 Dökmen’in (1994) araþtýrmasýnda, lise ve üniversite öðrencilerinin okuma hýzlarý ile okuduðunu anlama düzeyleri arasýnda olumlu bir iliþki bulunmuþtur (r=.36). Akçamete’nin (1989, 735-754) araþtýrmasýnda, üniversite öðrencilerinin okuma hýzlarý ile okuduðunu anlama düzeyleri arasýnda olumlu yönde fakat düþük bir iliþki bulunmuþtur (r = .20). Araþtýrmacý, iliþkinin düþük çýkmasýný, öðrencilerin anlama puanlarýnýn ranjý ve standart sapmasýnýn çok küçük olmasý nedeniyle ayrýmlaþmanýn oluþmamasýna yani ölçme ile ilgili bazý niteliklere baðlamýþtýr. Harris ve Sipay’e (1990, 632-633) göre okuma hýzý ve anlama düzeyi arasýndaki iliþki için her zaman geçerli olacak bir hüküm vermek mümkün deðildir. Zira, okuma hýzý ve okuduðunu anlama düzeyi arasýndaki iliþkinin yönünü ve miktarýný belirleyen birçok faktör vardýr. Okuyucunun yaþý, zekâ seviyesi, entelektüel yeteneði, okuma amacý, okunan materyal hakkýnda ön bilgiye sahip olmasý ve okunan metnin türü gibi faktörler bu iliþkinin yönünü ve derecesini etkilemektedir. ... Bu görüþlere karþýn, “hýzlý okuma teknikleri”nin uygulanmasýyla hem okuma hýzýnýn hem de anlama düzeyinin arttýðýný savunanlar da vardýr. Örneðin, “Dynamics Method” adlý programla hýzlý okuma teknikleri eðitimi alan bir grup üniversite öðrencisinin okuma hýzlarýnýn dakikada 2600-3000 kelimeye çýktýðý ve anlama düzeylerinin de bu programla eðitim almayan öðrencilere göre daha yüksek olduðu belirtilmektedir (Harris and Sipay, 1990, 651-652). Akçamete ve Güneþ (1992, 463-471), hazýrladýklarý “Etkili ve Hýzlý Okuma Uygulama Programý”ný üniversite öðrencilerinden oluþan bir deney grubu üzerinde, haftada 2 gün olmak üzere 15 hafta süreyle uygulamýþtýr. Yapýlan ölçümler sonucunda, bu programla eðitim alan deney grubunun, eðitim almayan kontrol grubuna göre “tam okuma”da hem okuma hýzý hem de anlama düzeyi bakýmýndan anlamlý düzeyde üstünlük saðladýðý belirlenmiþtir. 5. Bulgular Lise Öðrencilerinin Sessiz Okuma Hýzlarý ve Okuduðunu Anlama Düzeyleri Örnekleme alýnan okullar arasýnda, öðrencilerin sessiz okuma hýzlarý ve anlama düzeyleri bakýmýndan her üç metin türünde de belirgin bir farklýlýk görülmektedir. TABLO : Lise Öðrencilerinin Sessiz Okuma Hýzlarý ve Okuduðunu Anlama Düzeyleri METÝN TÜRÜ Gazete Haberi Bilimsel Metin Edebî Metin Ortalama Okuma Hýzý Anlama Okuma Hýzý Anlama Okuma Hýzý Anlama Okuma Hýzý Anlama Mamak L. 134,6 %69,7 126,1 %51,9 128,9 %51,8 129,9 %57,8 Alpaslan L. 145,3 %77,1 133,1 %58,6 136,9 %61,9 138,4 %65,9 Atatürk A.L. 191,0 %86,4 163,4 %83,0 177,5 %84,5 177,3 %84,6 Ortalama 155,9 %77,5 140,4 %63,9 146,8 %65,5 147,7 %69,0 OKUL 188 ... Sessiz Okuma Hýzý Ýle Okuduðunu Anlama Düzeyi Arasýndaki Ýliþki: Araþtýrmamýzda öðrencilerin sessiz okuma hýzý ile okuduðunu anlama düzeyleri arasýnda bir iliþki olup olmadýðýný; varsa hangi yönde bir iliþki olduðunu belirlemek amacýyla, kullanýlan üç metin türü için “Pearson Momentler Katsayýsý Tekniði” uygulanarak korelasyon analizleri yapýlmýþtýr. Bu analizler sonucunda her üç metinde de yüksek düzeyde olmamakla birlikte, olumlu yönde bir iliþki bulunmuþtur. Araþtýrmaya katýlan 160 öðrencinin okuma hýzý ve anlama düzeyi arasýndaki iliþki, gazete haberi metninde r=.41; bilimsel metinde r = .31; edebî metinde r =.37 olarak belirlenmiþtir. Görüldüðü gibi okuma hýzý ile anlama düzeyi arasýndaki en yüksek iliþki gazete haberi metninde, en düþük iliþki ise bilimsel metinde ortaya çýkmýþtýr. 6. Tartýþma ve Sonuç Bu araþtýrmada, farklý sosyoekonomik çevrelerdeki okullardan 160 lise II. sýnýf öðrencisinin okuma hýzý ve okuduðunu anlama düzeyi, üç ayrý metin üzerinde ölçülmüþtür. Öðrencilerin okuma hýzlarý ile ilgili olarak þu sonuçlara ulaþýlmýþtýr: Lise II. sýnýf öðrencilerinin sessiz okuma hýzlarý gazete haberi metninde dakikada 155,9 kelime; bilimsel metinde dakikada 140,4 kelime; edebî metinde dakikada 146,8 kelimedir. Öðrencilerin üç metinden aldýklarý sessiz okuma hýzlarýnýn ortalamasý ise dakikada 147,7 kelimedir. Bu sonuç, Türkiye’de lise ve üniversite öðrencileri üzerinde daha önce yapýlan araþtýrmalarýn (Akçamete, 1989, 735-754; Dökmen, 1994) sonuçlarýndan biraz daha yüksektir. Fakat geliþmiþ ülkelerde yapýlan çeþitli araþtýrmalarda (Tinker and McCullough, 1968, 243; Harris and Sipay, 1990, 634), orta düzeydeki bir lise öðrencisinin dakikada 250 kelime okuduðu ortaya konulmuþtur. Bu farkýn oluþmasýnda Batý dilleri ile Türkçenin yapýsý arasýndaki farklýlýklarýn etkili olduðu söylenebilir. Batý dillerinde cümlenin en önemli iki ögesi olan özne ve yüklem cümlenin hemen baþýnda ve yan yanadýr. Bu iki öge algýlandýðýnda diðer ögelerin hýzla okunmasý mümkündür. Oysa Türkçede özne, cümlenin baþýnda; yüklem cümlenin sonundadýr. Bu iki ögenin algýlanmasý için cümlenin tamamýnýn dikkatle okunmasý gerekmektedir. Bu durum okuma hýzýný düþürmektedir. Türkçe sondan eklemeli bir dildir. Bu yüzden cümlelerin kuruluþunda ekler son derece önemlidir. Çoðu zaman, bir kelimeye gelen ekler baþka dildeki birçok kelimenin yerini tutabilmektedir. Örneðin günlük hayatta çokça duyduðumuz bir cümlenin Türkçesi ve Ýngilizcesini karþýlaþtýralým: “Aradýðýnýz kiþiye þu anda ulaþýlamýyor.” “The person you have called can not be reached at the moment.” Görüldüðü gibi ayný anlam Türkçede 5 kelimeyle ifade edilirken Ýngilizcede 12 kelimeyle ifade edilmektedir. Yani Türkçede ekler, daha az kelimeyle daha çok þeyin anlatýlmasýný saðlamaktadýr. Böylece her kelime hatta her ek anlamda önemli hâle gelmekte, bu durum okuma hýzýný düþürmektedir. Dil yapýlarýndaki bu farklýlýðýn etkisi göz önünde bulundurulsa bile, bu araþtýrma ve daha önceki araþtýrmalar Türk öðrencilerin okuma hýzlarýnýn düþük olduðunu göstermektedir. ... 189 Okuma hýzý ile anlama düzeyi arasýndaki iliþki bakýmýndan metin türleri karþýlaþtýrýldýðýnda þu sonuçlar ortaya çýkmaktadýr: Okuma hýzý ile anlama düzeyi arasýnda en yüksek iliþki gazete haberi metnindedir (r = .41). Edebî metindeki iliþki düzeyi de buna yakýndýr (r = .37). Bilimsel metinde ise bu iliþki azalmaktadýr (r = .31). Bu sonuç, Blommers ve Lindquist’in (1954: 449-473) bilimsel metinlerde okuma hýzý ve anlama düzeyi arasýndaki iliþkinin düþeceði yolundaki görüþüyle paralellik oluþturmaktadýr. Okuma hýzý ve okuduðunu anlama düzeyi arasýndaki iliþki, hýzlý okuma çalýþmalarýnýn temel esaslarýndan biridir. Günümüzde hýzlý okuma teknikleri ile ilgili yazýlan yüzlerce kitap ve hýzla yaygýnlaþan kurslar önemli bir piyasa oluþturmuþtur. Bu kitaplar ve kurslar, insanlarýn hem hâlihazýrdaki okuma hýzlarýný 3-4 katýna çýkarmayý hem de okuduðunu anlama düzeylerini arttýrmayý vaat etmektedir. Hiç þüphesiz, verilecek sistemli eðitimlerle insanlarýn okuma hýzlarý ve anlama düzeyleri arttýrýlabilir. Fakat okuma hýzýný, okuduðunu anlama düzeyini geliþtirme ve bunlar arasýndaki iliþki, sadece insanlara bazý tekniklerin kazandýrýlmasýna baðlý deðildir. Bu tür çalýþmalarýn verimliliði, insanlarýn yaþýna, zekâsýna, genel yetenek ve kültürüne, okuma anýndaki motivasyon ve dikkatine, metin hakkýndaki ön bilgisine ve okunan metnin türüne göre deðiþmektedir. Bu faktörleri göz ardý ederek “müþteriler”ine, sadece verilen teknikleri kazanmakla, her tür okumada göz kamaþtýrýcý hedeflere ulaþmayý vaat eden kitap ve kurslar, bir müddet sonra insanlarýn hayal kýrýklýðý yaþamasýna ve “anlayarak hýzlý okuma”nýn mümkün olmadýðý düþüncesine kapýlmalarýna yol açabilmektedir. Oysa hýzlý okuma tekniklerinin bireysel özelliklere baðlý olarak her þahýsta farklý düzeyde bir geliþim saðlayabileceði hatta ayný þahsýn farklý metinleri farklý hýz ve anlama düzeyleri ile okuyabileceði göz önünde bulundurulmalýdýr. Kaynakça AKÇAMETE, Gönül. (1989). “Üniversite Öðrencilerinin Okumalarýnýn Deðerlendirilmesi”, Ankara Ünv. Eðitim Bilimleri Fakültesi Dergisi, C. 22, S. 2, s. 735-753. AKÇAMETE, Gönül ve F. GÜNEÞ. (1992). Üniversite Öðrencilerinde Etkili ve Hýzlý Okumanýn Geliþtirilmesi, Ankara Ünv. Eðitim Bilimleri Fakültesi Dergisi, C. 25, S. 2, s. 463-471. BAMBERGER, Richard. (1990). Okuma Alýþkanlýðýný Geliþtirme, (çev.: Bengü Çapar), Kültür Bakanlýðý Yay., Ankara. BLOMMERS, Paul J. and E. F. LINDQUIST. (1954). “Rate of Comprehension of Reading: Its Measurement and Its Relationship to Comprehension”, The Journal of Educational Psychology, S. 34, s. 449-473. CARVER, Ronald P. (1982). “Optimal Rate of Reading”, Reading Research Quarterly, 18 (1), s. 56-58. ... TINKER, Mües A. and C. M. McCULLOUGH. (1968). Teaching Elementary Reading. (Third Edition),Appleton-Century-Crofts, New York. TOVVNSEND, Roz. (1997). Okuma Zenginliði (çev.: Tayfur Keskin), Sistem Yayýncýlýk, Ýstanbul. UYSAL, Þefik. (1976). Sosyal Bilim Araþtýrmalarýnda Kullanýlan Araçlarýn Geçerlik ve Güvenirlikleri, Toplum Bilimlerinde Araþtýrma ve Yöntem, Türkiye ve Orta Doðu Amme Ýdaresi Ens. Yay., s. 35-37, Ankara. Eyyup ÇOÞKUN Millî Eðitim dergisi (Kýsaltýlarak alýnmýþtýr.) 190 1. Okuduðunuz ve dinlediðiniz inceleme ve araþtýrma yazýlarýnýn ortak özelliklerini belirleyiniz. 3. ETKÝNLÝK Ýki grup oluþturulur. Birinci grup hazýrlýkta getirilen “popüler dergi ve gazetelerdeki öðretici yazýlarý”; ikinci grup “Lise Öðrencilerinin Okuma Hýzý ve Anlama Düzeyleri Üzerine Bir Araþtýrma” baþlýklý bilimsel yazýyý kullanýlan dil ve metnin yazýlýþ amacý bakýmýndan inceler. Gruplar, inceleme sonuçlarýný tartýþarak popüler dergi ve gazetelerdeki öðretici yazýlarla bilimsel yazýlarýn farklýlýklarýný belirler. 2. Bir yazarýn, bir ilim adamýnýn, bir düþünürün kiþisel deneyimlerini, gözlemlerini ve kanaatlerini ifade eden öðretici yazýlarýn ortak ve farklý yönlerinin neler olabileceðini söyleyiniz. 3. “Lise Öðrencilerinin Okuma Hýzý ve Anlama Düzeyleri Üzerine Bir Araþtýrma” metninden hareketle bilimsel yazýlarýn yazýlýþ amaçlarýný söyleyiniz. 4. Bilimsel yazýlarýn gerekli donanýma sahip kiþilerce kýsa, öz ve hemen anlaþýlabilir tarzda yazýlan açýk ve kesin yazýlar olmasýnýn sebeplerini tartýþarak belirleyiniz. 4. ETKÝNLÝK “Lise Öðrencilerinin Okuma Hýzý ve Anlama Düzeyleri Üzerine Bir Araþtýrma” baþlýklý bilimsel metnin belirli bir hazýrlýk ve araþtýrma sonucu yazýldýðýný gösteren bölümleri belirleyiniz. Buradan hareketle bilimsel yazýlarda ön hazýrlýðýn nasýl yapýldýðýný ve bilimsel yazýlar için önemini açýklayýnýz. 5. ETKÝNLÝK Okuduðunuz, dinlediðiniz ve incelediðiniz bilimsel yazýlarý tablodaki baþlýklara uygun þekilde yerleþtiriniz. Bilimsel Yazýlarýn Gruplandýrýlmasý Bilimsel Makaleler .................................... .................................... .................................... .................................... .................................... .................................... Tarama ve Deðerlendirme Makaleleri .................................... .................................... .................................... .................................... .................................... 191 191 Konferans Raporlarý .................................... .................................... .................................... .................................... .................................... .................................... Toplantý Özetleri .................................... .................................... .................................... .................................... .................................... .................................... 5. “Lise Öðrencilerinin Okuma Hýzý ve Anlama Düzeyleri Üzerine Bir Araþtýrma” adlý bilimsel yazýnýn, baþlýðýnýn yazýnýn bütününü kapsayýp kapsamadýðýný açýklayarak baþlýðýn bilimsel yazýlar için önemini belirtiniz. 6. “Lise Öðrencilerinin Okuma Hýzý ve Anlama Düzeyleri Üzerine Bir Araþtýrma” bilimsel yazýsýnýn “özet” kýsmýnda nelerden bahsedildiðini göz önünde bulundurularak bilimsel makalede özetin nasýl hazýrlanmasý gerektiðini söyleyiniz. 6. ETKÝNLÝK “Lise Öðrencilerinin Okuma Hýzý ve Anlama Düzeyleri Üzerine Bir Araþtýrma” bilimsel yazýsýnýn giriþ bölümünü verilen ifadelere göre deðerlendirerek cevabýnýzý tablodaki uygun yere iþaretleyiniz. Deðerlendirme Ölçütler Evet Hayýr Makalede ifade edilenlerin kolay ve doðru anlaþýlmasýna yarayacak temel bilgiler verilmiþtir. Çalýþmanýn gerekliliði ortaya konmuþtur. Makalede iþlenen konunun daha önceki yayýnlarda nasýl ele alýndýðýna yer verilmiþtir. Makaleye konu olan araþtýrmada nasýl bir yöntem izlendiði ve bu yöntemin seçiliþ sebebi ortaya konmuþtur. Araþtýrmada ana bulgular dile getirilmiþ ve sonuçlarý belirtilmiþtir. Buradan hareketle bilimsel makalede giriþin nasýl yazýlmasý gerektiðini açýklayýnýz. 7. ETKÝNLÝK “Lise Öðrencilerinin Okuma Hýzý ve Anlama Düzeyleri Üzerine Bir Araþtýrma” adlý bilimsel yazýda hangi malzemeler kullanýlmýþtýr? Bu malzemelerin hangi yöntemlerle iþlendiðini söyleyiniz. Buradan hareketle bilimsel bir yazýda malzeme ve yöntemler kýsmýnýn nasýl hazýrlanacaðýný belirtiniz. 8. ETKÝNLÝK “Lise Öðrencilerinin Okuma Hýzý ve Anlama Düzeyleri Üzerine Bir Araþtýrma” adlý bilimsel yazý ve getirdiðiniz bilimsel yazýlarda metin içindeki alýntýlar nasýl verilmiþtir? Bu bilimsel makalelerin sonundaki kaynakçanýn nasýl sýralandýðýný belirtiniz. Buradan hareketle birden çok yazar tarafýndan hazýrlanan bilimsel makalede yazar adlarýnýn nasýl sýralandýðýný söyleyiniz. 192 9. ETKÝNLÝK “Lise Öðrencilerinin Okuma Hýzý ve Anlama Düzeyleri Üzerine Bir Araþtýrma” baþlýklý bilimsel yazýsýnda “Tartýþma ve Sonuç” bölümünde nelerin üzerinde, nasýl durulduðunu belirtiniz. Buradan hareketle bilimsel makalelerde tartýþma ve sonuç bölümünün nasýl hazýrlanacaðýný söyleyiniz. 7. Birden fazla yazar tarafýndan hazýrlanan bilimsel makalelerde yazar adlarýnýn nasýl sýralandýðýný belirtiniz. 8. “Lise Öðrencilerinin Okuma Hýzý ve Anlama Düzeyleri Üzerine Bir Araþtýrma” adlý bilimsel yazýyý ve okuduðunuz diðer bilimsel yazýlarý göz önünde bulundurarak bilimsel makalelerde kaynak gösterme çeþitlerini belirtiniz. 10. ETKÝNLÝK ABDÜLHALÝM MEMDUH’TAN AHMET HAMDÝ TANPINAR’A EDEBÝYAT TARÝHLERÝNDE YENÝLEÞMENÝN SINIRLARI ... Türk edebiyat tarihlerinin baþlýcalarýnda, bugün “Yeni Türk Edebiyatý” dediðimiz dönemin adý, tarifi (özellikleri, ölçüsü), tarihî sýnýrlarý ve ilk þahsiyetleri üzerinde durulacak olan bu yazýnýn amacý herhangi bir mülahaza, yorum veya tenkit bahis konusu olmaksýzýn sadece bir tespitten ibarettir. Abdülhalim Memduh’un Tarih-i Edebiyat-ý Osmaniye’sinin dil ve edebiyatla ilgili birtakým mülâhazalarý ihtiva eden “Birinci Fasýl”ýnýn dýþýnda asýl edebiyat tarihi bahislerinin biri Sinan Paþa’dan Akif Paþa’ya, ikincisi Akif Paþa’dan “þimdiye kadar” olmak üzere iki fasýlda ele alýnmýþ olmasý eserin önemli bir özelliðini teþkil eder. Böylece edebiyat tarihi çalýþmalarýnýn baþlangýcýnda bu küçük deneme (ufak ebatta, 184 sayfa) Türk edebiyatýný zýmnen eski ve yeni olarak iki bölümde ele almýþ olmaktadýr. Ona göre eski edebiyata tahsis ettiði “Ýkinci Fasýl” Sinan Paþa’yla baþlayýp Mütercim Asým’la sona erer. “Devr-i Teceddüd” adýný verdiði “Üçüncü Fasýl” ise Akif Paþa’dan baþlar. Bunun gerekçesi “söylendiði gibi yazmak, hissolunduðu gibi ihsas etmek”tir. Bu teceddüdün örnekleri olarak da Akif Paþa’nýn “Adem Kasidesi”ni, torunu için yazdýðý “Mersiye”yi, “Tabsýra”yý ve “Þeyh Müþtak’a Cevapname”sini gösterir, bunlardan parçalar iktibas eder. Abdülhalim Memduh Akif Paþa’dan sonra Pertev Paþa’yý ele alýr. Rousseau’dan tercüme ettiði birkaç mektup parçasý ile Victor Hugo’dan manzum olarak çevirdiði “Týfl-ý Nâim”, yeniliðine delil olur. Bu sonuncusu için “Garp siyakýnda tanzim etmiþtir.” þeklinde bir deðer yargýsýnda da bulunur. Bu arada Mustafa Reþid Paþa’nýn adýný da unutmamak gerektiðini ifadeyle onu doðrudan doðruya edebî eserle deðil yenileþmeye yol açmasýyla zikrettiðini de belirtir. Ona göre Reþid Paþa bu konuda resmî yazýþmalarda yeni bir ifade tarzý geliþtirdiði gibi ilk süreli dergileri, ilk salnameyi, Takvim-i Vekayi’yi, Matbaa-i Âmire’yi tesis yahut teþvik etmekle de bu yolda hizmeti olmuþtur. Fakat bu hizmetleri arasýnda belki en önemlisi, Þinasi’yi hazýrlamasý ve hayatý boyunca himaye etmesidir. Cevdet ve Fuad Paþalardan dil bilgisi Namýk Kemal 193 çalýþmalarý dolayýsýyla birkaç cümleyle bahseden Abdülhalim Memduh, Volney mütercimi olarak Ayetullah Bey’e de kýsa bir yer ayýrmýþtýr. Bu hazýrlýk yýllarýndan sonra edebiyat nihayet “terakki-i sahihi”ni Þinasi’yle bulmuþtur. Þinasi Osmanlý edebiyatýnýn “yol göstericisi”, Namýk Kemal ise “sâiki”dir. Bu çok muhtasar edebiyat tarihinin kendisinden sonrakilere açtýðý yol ihmal edilmemelidir. Edebiyatýn yenileþmesindeki rolü hemen her zaman münakaþa konusu olmuþ birtakým isimlere, özellikle Akif Paþa’ya bir edebiyat tarihi tasnifi içinde yer vererek Þinasi’den önceki hazýrlýk safhasýna ilk defa o iþaret etmiþ, böylece sonraki edebiyat tarihlerinde de problemin olumlu veya olumsuz olarak ele alýnmasýnda öncü olmuþtur. ... Þahabeddin Süleyman Tarih-i Edebiyat-ý Osmaniye (1328/1912)’sinde eski edebiyatý Âþýk Paþa ile baþlatýp Mütercim Asým’a kadar getirir. Þinasi “Teceddüdat” adýný verdiði “Ýkinci Devir” Reþid ve Akif Paþalarla baþlar. Yeniliðin ölçüsü “þekl-i cemiyetin teceddüdüyle, Garb’ýn Þark’a tenfiz-i itiyad ve ulûm etmesiyle bu eski zarfý yýrtmak, yeni bir þekilde ifade-i beyan etmek” gerekçesine dayanan dil deðiþmesidir. Þahabeddin Süleyman, Recaizade Ekrem’in Nedim hakkýndaki bir deðer yargýsýndan hareket ederek birinci devir þiirinin maksadýnýn “dinî ve mutasavvýf veya âþýkane, rindane”, diðerinin ise “içtimaî, faidevi” olduðunu söyler. Ona göre bu sonuncu eðilimin kaynaðý yerli bir kaynak deðil “Garb’ýn nüfuz ve tesiri”dir. “Edebiyatýmýz ikinci devriyle eski menâbi-i edebiyyesine bir de Garb menbaý ilâve etmiþ oluyor.” Þahabeddin Süleyman, resmî dilin deðiþmesinde rolü olanlar arasýna, daha önce Abdülhalim Memduh’un da zikretmiþ olduðu Mustafa Reþid ve Akif Paþalara Fuad ve Edhem Pertev Paþalarý da ilave eder. Þinasi ise yine yeni dönemin “tereddütlerine, kararsýzlýklarýna nihayet veren, mazi ile alakayý suret-i katiyyede kesen” bir þahsiyet olarak önemini korur. Ali Ekrem’in Tarih-i Edebiyat-ý Osmaniye’si1, Dârülfünun’da verdiði ders takrirlerinden kurulduðu için bu özelliðinin gereði çok teferruatlý ve bol örnekli olmakla beraber daðýnýklýðý da dikkati çekmektedir. Bununla beraber yenileþen edebiyat hakkýnda yer yer deðer yargýlarý da bulunmaktadýr. Ona göre “teceddüd-i edebîmiz nazýmdan ziyade nesirde görülmeye baþlamýþtýr”. ... Yine þapirograf baskýsý ile Darülfünun ders notlarý olan Faik Reþad’ýn Tarih-i Edebiyat-ý Osmaniye’si (1911-1912) her biri bir þairin adý etrafýnda birer edebî mektep olarak düþünülen 12 devir þeklinde tasavvur edilmiþtir. Plana göre 12. devir “Þinasi Devri” olacaktýr. Ancak sadece birinci cildi yayýmlanan eser Þeyhülislâm Yahya Efendi’ye kadar gelebilmiþtir. Þahabeddin Süleyman’ýn bu defa Köprülüzade Mehmed Fuad’la müþterek yazdýklarý Yeni Osmanlý Tarih-i Edebiyatý (1914) 2 cilt olarak düþünüldüðü hâlde sadece Nevþehirli Damat Ýbrahim Paþa’nýn sadaretine kadar olan I. cildi yayýmlanabilmiþtir. ... Fuad Köprülü’nün baþlangýçtan XV. yüzyýla kadar gelen Türk Edebiyatý Tarihi (1921, 1926), yeni Türk edebiyatý açýsýndan Türk edebiyatýný üç devreye ayýrmayý, üçüncü devreye de “Avrupa Medeniyeti Altýnda Türk Edebiyatý” adýný vermesiyle önem kazanýr. Tarih, edebiyat, sosyoloji, hukuk tarihi gibi alanlardaki 1 Ali Ekrem’in Darülfünun’da verdiði edebiyat derslerinden oluþan edebiyat tarihinin sayfa sayýsý, muhtevasý hatta adý farklý birkaç basýmý bulunmaktadýr. Hepsi el yazýsýyla þapirograf baskýsý olan eserin kaynaklardan tespit edebildiðimiz 1910,1910-1912,1914,1923-1924 tarihlerini taþýyan dört basýmý bulunmaktadýr. Faydalandýðýmýz baskýsý, basýmýna 1910’da baþlanýp 1912 Mayýsýnda tamamlanan ve 484 sayfa hacminde olan nüshadýr. 194 geniþ bilgisi ve otoritesiyle kendisinden sonra yazýlmýþ hemen bütün edebiyat tarihlerine yol göstermiþ ve onlarý etkilemiþ olan Köprülü’nün özellikle bu temel tasnifi günümüze kadar geçerliðini korumuþtur. Fuad Köprülü’nün edebiyat tarihinin iki basýmý arasýnda yayýmlanan Ýbrahim Necmi’nin [Dilmen] Tarih-i Edebiyat Dersleri de onun metodunu takip ederek Servet-i Fünun edebiyatýnýn sonuna kadar gelir. Ancak siyasi hadiseleri azaltýp edebiyata daha çok yer ayýrmasý, bir de tasnifte bahisleri hicrî takvime göre yarýmþar yüzyýllýk dönemlere ayýrarak ele almasý farklý özelliklerini teþkil eder. Kendisinden önceki edebiyat tarihlerinin en hacimlisi olan (iki büyük ciltte 600 küsur sayfa) bu eser “Edebî Teceddüdümüzün Zuhuru ve Tekâmülü” alt baþlýðý ile yeni Türk edebiyatý bahislerini de en geniþ olarak ele alan ilk edebiyat tarihi olmaktadýr. ... Cumhuriyet Döneminin ilk edebiyat tarihi olan, Ýsmail Habib [Sevük]’in Türk Teceddüd Edebiyatý Tarihi (1924) devlet eliyle, “Maarif Vekâleti Neþriyatý” arasýnda yayýmlanýr. Devirlerin tasnifinde Köprülü’ye baðlý kalmakla beraber sýk sýk Fransýz edebiyatýyla iliþkiler kurmasý, mukayeseler yapmasý ve tesirleri araþtýrmasýyla öncekilerden ayrýlýr. Subjektif deðer yargýlarýyla da dikkati çeker. Az çok deðiþik ve ilavelerle Edebî Yeniliðimiz (1932) ve Yeni Edebî Yeniliðimiz (1940) adlarýyla birkaç defa daha basýlmýþtýr. Adýndan da anlaþýlacaðý gibi konu olarak sadece yenileþme dönemini ihtiva eden eserin hareket noktasý “Bizim teceddüd edebiyatýmýz Garp tesiratýyla baþlar.” ifadesidir. Bununla beraber yenileþmenin hazýrlýk safhasý hakkýnda, kendisinden önceki edebiyat tarihlerine baðlý kalýr. ... Eski harflerle basýlan son edebiyat tarihi Ýsmail Hikmet [Ertaylan]’in dört ciltlik (toplam 1454 sayfa) Türk Edebiyatý Tarihi olur. Rusya’da komünist rejimin baskýsýnýn en çok hissedildiði bir dönemde, 19251926 yýllarýnda Bakü Üniversitesinde verilen derslerin ürünü olan ve Bakü’da basýlan bu eser, eski edebiyata bakýþý en olumsuz olan bir edebiyat tarihidir. Esasen sadece Tanzimat sonrasý edebiyatý konu edinmiþ olan eserin özellikle mukaddimesinde tamamen indî mülâhazalar ve deðer yargýlarýyla Divan Edebiyatý hakkýnda aþaðýlayýcý, ideolojik sloganlarý düþündüren ifadeler kullanýlmýþtýr. ... Agah Sýrrý Levend’in Edebiyat Tarihi Dersleri (1932), “Hazýrlýk Safhasý”nda Þinasi’den öncekilere en az yer ayýrmýþtýr. Akif Paþa’nýn, öncekilerin zikrettikleri manzum ve mensur metinlerindeki bazý yeniliklerin dikkat çekici olduðunu belirtmekle beraber yine de onu yeniliðin müjdecisi olarak kabul edenlere katýlmaz. Edhem Pertev Paþa’yý manzum tercümeleriyle deðerlendirir. Birçok hususta gerçek yenilikçi olarak gördüðü Þinasi hakkýnda ise “Edebî ve fikrî hayatýmýzda yenilik Þinasi ile baþlar” deðer yargýsýnda bulunur. Edebî türlerin geliþmesini esas alarak edebiyat tarihçiliðine bir yenilik getiren Mustafa Nihat’ýn [Özön] Metinlerle Muasýr Türk Edebiyatý Tarihi (1930) isimli eseri, bir giriþten sonra nazým, tiyatro, roman, tarih, coðrafya ve seyahat, edebiyat tarihi ve tenkit, mektup ve hatýrat, felsefe, hitabet ve gazetecilik olmak üzere edebî tür olarak kabul ettiði dokuz bölümden oluþur. Baþlangýç’ta “Yenilik Mübeþþirleri” baþlýðý altýnda fazla teferruata girmeden Pertev, Akif, Reþid, Âli, Fuad ve Sadýk Rýfat Paþalarýn resmî yazýþmalarýndaki yenileþmeye, sadeleþmeye, açýk ibarelere yer vermelerine dikkat çeker. Resmî yazýþmanýn dýþýnda dilin sadeleþmesinin ise Þinasi’nin öncülüðü ile baþladýðýný söyler. Nazým türünde tercüme þiirleri ve Mahmud Nedim Paþa’ya kasidesiyle yenileþme olarak benimsediði Edhem Pertev Paþa’dan sonra Þinasi’nin nazýmda fikir ve hikmet cihetinden kendi döneminin çok ilerisinde olduðunu ancak çalýþmalarýný gazetecilikte ve dilde yoðunlaþtýrmasý sebebiyle þiirinin büyük bir hamle yapamadýðýný ifade eder. Tiyatro türü bahsinde Þair Evlenmesi, tenkitte de “Mebhûsetü’n Anhâ” münakaþasýndaki objektif tavrýyla yine Þinasi’nin öncülüðünü kabul eder. Nihad Sami Banarlý’nýn ilk basýmý 1948’de yapýlan, daha sonra büyük çapta ilavelerle iki cilt olarak 1971’de yayýmlanan Resimli Türk Edebiyatý Tarihi’nde Tanzimat dönemi bahsine “Türkler Yine Medeniyet Deðiþtiriyorlar” baþlýðý ile girer. Bu uzun giriþte (s. 804-857) dönemin tarihî zemini, Batýlýlaþma kültürü, ilmî ve fikrî deðiþmeler, diplomatik dil ve bunun temsilcileri (Mustafa Reþid, Âli ve Fuad Paþalar), “Batý 195 Kültürünün ilk Muallimleri” (Hoca Ýshak, Hoca Tahsin, Þânizade Atâullah, Hekimbaþý Behçet Efendi vs.), gazetecilik (Agâh Efendi, Þinasi) gibi konular üzerinde durur. Bütün bunlarý edebiyat dýþý yenileþmeler veya edebiyattaki deðiþmeleri hazýrlayan âmiller olarak telakki ettikten sonra edebiyattaki gerçek yenileþmeyi Þinasi ile baþlatýr. Akif Paþa ise Vasýf ve Ýzzet Molla gibi “Asrýn Divan Þairleri” arasýndadýr. Köprülü mektebine baðlý olan Banarlý da hocasý gibi ve ondan iktibasta bulunarak Akif Paþa’yý yeni edebiyatýn müjdecisi deðil, eski edebiyatýn “kendi iç olgunluðu istikametinde” bir geliþme olarak benimser. Edhem Pertev, Münif ve Cevdet Paþalara ise Tanzimat’ýn her iki mektebi bahsi tamamlandýktan sonra “Mahallîleþme Cereyanýnýn Devamý” bölümünde yer verir. Vasfi Mahir Kocatürk’ün, daha çok biyografilere baðlý bir çalýþma olan Türk Edebiyatý Tarihi (1964), Tanzimat öncesi bahisler arasýnda “XIX. Asýrda Nesir” baþlýðý altýnda Þânizade, Abdurrahman Sami Paþa ve Mütercim Asým arasýnda Akif Nihad Sami Banarlý Paþa’ya da yer verir. “Adem Kasidesi”nden bahsetmeyen Kocatürk, Akif Paþa’yý sadece “Þeyh Müþtak’a Mektub”u ile “nesrimizin tekâmülü içindeki deðerli hamlelerden biri” olarak ele almýþtýr. Türk edebiyatý tarihleri arasýnda birçok hususta farklýlýðýyla halen de özelliðini korumakta olan Ahmet Hamdi Tanpýnar’ýn 19. Asýr Türk Edebiyatý Tarihinde (1948, düzeltme ve ilavelerle 1956) Þinasi “Türk irfanýnýn Avrupalýlaþmasýný yani yeni bir dünya görüþü içinde kendimizi bulmayý borçlu” olduðumuz bir þahsiyet olarak ön plandadýr. Nesri, þiiri, tiyatrosu, dil konusundaki tutumu ve gazeteciliði ile o, kendisinden önce parça parça gelen ve sýnýrlý hedeflerin ötesine geçemeyen yenilikleri belli bir yönde toplayan ve bunlarý topluma döndüren insandýr. ... Nesir alanýnda da nisbî bir sadeleþmeden ve halk konuþmasýndan gelen kelimelerden bahseden Tanpýnar yine öncekilerden farklý isimlere dikkati çeker. Asým, Þânizâde adlarý arasýnda Mehmed Esad Efendi, Mustafa Necib ve Câbi Ýsmet Bey’i de zikreder. Bu arada nesirde yeni bir devir açtýðýný söylediði Sadýk Rýfat Paþa ve Mustafa Sami Efendi’nin Avrupa risalelerindeki açýk tenkit ve mukayese fikri yanýnda kullandýklarý cümle yapýsý ve birtakým yeni kavramlarla da Tanzimat nesrine yol açtýklarýný ifade eder. Ahmet Hamdi Tanpýnar ... Hemen sadece birtakým seçme ve iktibaslarla ele aldýðýmýz bu bahis þüphesiz daha uzun ve derinleþtirilmeye, yorumlanmaya, mukayeseler yapmaya açýk bir konudur. Bu alanda önce mevcut edebiyat tarihleri, özellikle eski harfli ve bir kýsmý taþ baskýsý/þapirograf olanlarýn farklý basýmlarý da dikkate alýnarak bir çeþit tenkitli metinleri ortaya çýkmalýdýr. Daha sonra konu yenileþmenin ölçüleri ve yeniliðin farklý isimleri üzerinde derinleþebilir. Ancak bu meselede de gerek edebiyat tarihi müelliflerinin gerekse bunun dýþýnda kalmýþ yazarlarýn konuyla ilgili yazýlarýndaki deðerlendirilmelerin de dikkate alýnmasý gerekmektedir. Prof. Dr. Orhan OKAY (Kýsaltýlarak alýnmýþtýr.) 196 11. ETKÝNLÝK “Abdülhalim Memduh’tan Ahmet Hamdi Tanpýnar’a Edebiyat Tarihlerinde Yenileþmenin Sýnýrlarý” tarama-deðerlendirme makalesinde hangi konunun ele alýndýðýný söyleyiniz. Bu makalenin nasýl hazýrlandýðýný açýklayýnýz. Buradan hareketle tarama- deðerlendirme makalelerinin özelliklerini belirleyiniz. 9. “Abdülhalim Memduh’tan Ahmet Hamdi Tanpýnar’a Edebiyat Tarihlerinde Yenileþmenin Sýnýrlarý” tarama-deðerlendirme makalesini göz önünde bulundurarak bu tür makalelerin yararlarýný tartýþarak belirleyiniz. 10. “Abdülhalim Memduh’tan Ahmet Hamdi Tanpýnar’a Edebiyat Tarihlerinde Yenileþmenin Sýnýrlarý” tarama-deðerlendirme makalesinde konularýn hangi yönlerden ele alýndýðýný belirterek tarama-deðerlendirme makalelerinin nasýl sýnýrlandýrýlmasý gerektiðini söyleyiniz. 11. “Lise Öðrencilerinin Okuma Hýzý ve Anlama Düzeyleri Üzerine Bir Araþtýrma” makalesinde kullanýlan dilin iþlevini belirleyiniz. 12. “Lise Öðrencilerinin Okuma Hýzý ve Anlama Düzeyleri Üzerine Bir Araþtýrma” makalesinde kullanýlan anlatým türlerini belirleyiniz. 12. ETKÝNLÝK “Lise Öðrencilerinin Okuma Hýzý ve Anlama Düzeyleri Üzerine Bir Araþtýrma” adlý bilimsel yazýnýn “Tartýþma ve Sonuç” bölümünde anlatým bozukluðu bulunup bulunmadýðýný belirleyiniz. Varsa cümlelerdeki anlatým bozukluðunun sebebini söyleyiniz. Bu cümlelerdeki anlatým bozukluðunu düzeltiniz. 13. ETKÝNLÝK ... Tazebay (1997) ’ýn araþtýrmasýnda, ilkokul 3 ve 4. sýnýf öðrencilerinin sesli ve sessiz okuma hýzlarý ile anlama düzeyleri arasýnda olumsuz bir iliþki bulunmuþtur. Yani söz konusu araþtýrmada, yavaþ okuyan öðrenciler, hýzlý okuyanlara göre okuduklarýný daha iyi anlamýþlardýr. Araþtýrmacý, bu iliþkinin yetiþkin okuyucularda olumlu yönde olabileceðini belirtmiþtir. Dökmen (1994)’in araþtýrmasýnda, lise ve üniversite öðrencilerinin okuma hýzlarý ile okuduðunu anlama düzeyleri arasýnda olumlu bir iliþki bulunmuþtur (r = .36). Akçamete (1989, 735-754)’nin araþtýrmasýnda, üniversite öðrencilerinin okuma hýzlarý ile okuduðunu anlama düzeyleri arasýnda olumlu yönde fakat düþük bir iliþki bulunmuþtur (r = .20). Araþtýrmacý, iliþkinin düþük çýkmasýný, öðrencilerin anlama puanlarýnýn ranjý ve standart sapmasýnýn çok küçük olmasý nedeniyle ayrýmlaþmanýn oluþmamasýna yani ölçme ile ilgili bazý niteliklere baðlamýþtýr. Harris ve Sipay (1990, 632-633)’e göre okuma hýzý ve anlama düzeyi arasýndaki iliþki için her 197 zaman geçerli olacak bir hüküm vermek mümkün deðildir. Zira, okuma hýzý ve okuduðunu anlama düzeyi arasýndaki iliþkinin yönünü ve miktarýný belirleyen birçok faktör vardýr. Okuyucunun yaþý, zekâ seviyesi, entelektüel yeteneði, okuma amacý, okunan materyal hakkýnda ön bilgiye sahip olmasý ve okunan metnin türü gibi faktörler bu iliþkinin yönünü ve derecesini etkilemektedir. ... “Lise Öðrencilerinin Okuma Hýzý ve Anlama Düzeyleri Üzerine Bir Araþtýrma” makalesinden alýnan yukarýdaki metni “açýklýk-akýcýlýk, duruluk ve yalýnlýk” bakýmýndan inceleyiniz. Ýnceleme sonuçlarýný gerekçesiyle maddeler hâlinde yazýnýz. 14. ETKÝNLÝK ... Bu farkýn oluþmasýnda Batý dilleri ile Türkçenin yapýsý arasýndaki farklýlýklarýn etkili olduðu söylenebilir. Batý dillerinde cümlenin en önemli iki ögesi olan özne ve yüklem cümlenin hemen baþýnda ve yan yanadýr. Bu iki öge algýlandýðýnda diðer ögelerin hýzla okunmasý mümkündür. Oysa Türkçede özne, cümlenin baþýnda; yüklem cümlenin sonundadýr. Bu iki ögenin algýlanmasý için cümlenin tamamýnýn dikkatle okunmasý gerekmektedir. Bu durum okuma hýzýný düþürmektedir. Türkçe sondan eklemeli bir dildir. Bu yüzden cümlelerin kuruluþunda ekler son derece önemlidir. ... Yukarýdaki metinde bulunan cümlelerin ögelerini bulunuz. 15. ETKÝNLÝK “Hazýrlýk”ta getirdiðiniz Atatürk’ün eðitim anlayýþý ile ilgili yazýlarý okuyunuz. Okuduðunuz ve dinlediðiniz bu yazýlardan hareketle Atatürk’ün eðitim anlayýþý ve eðitime verdiði önemi açýklayýnýz. 1. Bir yazýya bilimsel nitelik kazandýran özellikleri söyleyiniz. 2. Bilimsel yazýlarýn, üniversite ve ülkelerin uluslararasý itibarýna katkýsýný tartýþarak belirleyiniz. 3. Bilimsel yazý ile makalenin benzer ve farklý yönlerini tartýþarak belirleyiniz. 16. ETKÝNLÝK Gruplar oluþturulur. Her grup Atatürk’ün eðitime verdiði önemi belirten bilimsel yazýlar bulur. Her grup bilimsel yazýlara atýfta bulunarak Atatürk’ün eðitime verdiði önemle ilgili birer “bilimsel yazý” yazar. Bu bilimsel yazýlarý her gruptan bir öðrenci okur. Beðenilen yazýlar sýnýf panosunda sergilenir. 198 1. Aþaðýda verilen cümlelerde boş bırakılan yerleri uygun þekilde doldurunuz. Bir bilimsel yazýda ayný kaynaðýn birden fazla kullanmasý durumunda araya baþka kaynak bilgisi girmemiþse .......................................... kýsaltmasý ve kaynaðýn sayfa numarasý yazýlarak kaynaða gönderme yapýlýr. Daha önceden yapýlmýþ çalýþmalarýn, eleþtirilerin iþlendiði yazýlara .......................................... denir. 2. Aþaðýda verilen cümleleri doðru-yanlýþ durumlarýna göre iþaretleyiniz. Bir eserin birden çok yazarý varsa Kaya, Dr. Ý. Güven; Öztürk, Dr. Cemil, Notlarý-2; Boðaziçi Ünv. Yay. Ýst.1998 þeklinde gösterilir. (D) (Y) Gazeteden alýnan bir yazý, kaynak olarak Tamer, Rauf, “Öðretmenim” Sabah gzt. 24 kasým 1997 þeklinde gösterilir. (D) (Y) Kaynak bilgisi, alýntý yapýlan cümlenin bitiminde sýra numarasý verilerek sayfanýn altýna yazýlýr. (D) (Y) Tarama ve deðerlendirme makaleleri daha önce yayýmlanmýþ yazýlarýn deðerlendirilmesi amacýyla yazýldýklarýndan özgün deðildir. (D) (Y) 3. Aþaðýdakilerden hangisi bilimsel yazýlarla ilgili deðildir? A) Bilimsel yazýlarýn bilimsel buluþlarý iletmek için yazýlmasý B) Açýklýk ve kesinliðin esas olmasý C) Baþlýk, özet, giriþ, asýl metin, sonuç ve tartýþma bölümlerinden oluþmasý D) Özet bölümünde makalede ifade edilenlerin kolay ve doðru anlaþýlmasýný saðlayacak temel bilgilerin verilmesi E) Sonuç bölümünde kiþisel kanaatlerin dile getirilmesi 4. Aþaðýdaki cümlelerden hangisi temel ögelerden oluþmuþtur? A) Þiir, imgelerin penceresini açýnca görülür. B) Çalýþma gücünü ve isteðini hiç yitirmedi. C) Bütün köy düðün hazýrlýðýndaydý. D) Çocuðu dýþarý çýkartýn. E) Her aðaç kökünden kurur. 199 1. Aþaðýda verilen cümledeki boþluðu uygun þekilde doldurunuz. Araþtýrmanýn amaçlarý, metodu, bulgularý ve sonuçlarýnýn önemi bilimsel yazýlarýn ............................................. bölümünde verilir. 2. Aþaðýda verilen cümleleri doðru-yanlýþ durumlarýna göre iþaretleyiniz. Bir eserin bir yazarý varsa kaynakçada Lüzumsuz Adam, Abasýyanýk, Sait Faik, Bilgi yay., Nu:2, 3.bs., Ýst.1997 þeklinde gösterilir. (D) (Y) Makalelerde verilen bilgilerin kaynaðý dipnot veya kaynakça baðlacý ile gösterilir. (D) (Y) 3. Aþaðýdaki cümlelerin hangisinde soru, dolaylý tümleci buldurmaya yöneliktir? A) Dün onu nerede gördünüz? B) Dün Eminönü’nde onu mu gördünüz? C) Eminönü’nde onu dün mü gördünüz? D) Ýstanbul’a nasýl gittin? E) Sabahlarý hep spor yapar mýsýn? 4. I. Deli yaðmurlar dolduruyordu derin çukurlarý. II. Gönlüme avdet eder her unutulmuþ nisan. III. Gözlerim görmüyor, aklým þaþýyor. IV. Ben seni yürek yangýný bir vahada ararým. V. Bir gül kanýyor bir seher vaktinde. Yukarýdaki numaralý cümlelerden hangisi sýralý bir cümledir? A) I B) II C) III D) IV E) V 5. Adam, uzun kahverengi bir ince aðaç gibi duruyordu pencerenin ardýnda. Yüzünün genç çizgilerinde dünyanýn bütün gerçeklerini kabullendiðini açýða koyan bir anlam vardý. Hafiften esen rüzgârda bir dal nasýl kýmýldarsa öyle kýmýldadý. Turuncu boru çiçeklerini yaza saklayan kuru dallý sarmaþýðýn oradaki tahta kanepeye doðru yürüdü. Oturdu. Demek az önce arabasýyla gelen oymuþ. Arabanýn kapýlarýnýn açýlýp kapanýþý, konuþmalar, ayak sesleri bu adamýn geliþiydi. Yukarýdaki parçanýn anlatýmýnda aþaðýdakilerden hangilerine baþvurulmuþtur? A) Betimleme-örneklendirme B) Tartýþma-tanýk gösterme C) Açýklama-benzetme D) Betimleme-öyküleme E) Öyküleme-açýklama 200 1. EK OKUNACAK ROMANLAR LÝSTESÝ No Roman Adý Yazarý 1 Aþk-ý Memnu Halid Ziya Uþaklýgil 2 Handan Halide Edip Adývar 3 Kiralýk Konak Yakup Kadri Karaosmanoðlu 4 Kuyucaklý Yusuf Sabahattin Ali 5 Yalnýzýz Peyami Safa 6 Dokuzuncu Hariciye Koðuþu Peyami Safa 7 Ýnce Memed Yaþar Kemal 8 Saatleri Ayarlama Enstitüsü Ahmet Hamdi Tanpýnar 9 Küçük Aða Tarýk Buðra 10 Devlet Ana Kemal Tahir 11 Osmancýk Tarýk Buðra 12 Bereketli Topraklar Üzerinde Orhan Kemal 13 Sinekli Bakkal Halide Edip Adývar 14 Aðrý Daðý Efsanesi Yaþar Kemal 15 Bugünün Saraylýsý Refik Halit Karay 16 Çalýkuþu Reþat Nuri Güntekin 17 Bir Düðün Gecesi Adalet Aðaoðlu 18 Kilit Mustafa Necati Sepetçioðlu 19 Küçük Dünyalar Mükerrem Kamil Su 20 Ayaþlý ile Kiracýlarý Memduh Þevket Esendal 21 Sessiz Ev Orhan Pamuk 22 Bir Bilim Adamýnýn Romaný Oðuz Atay 23 Ateþten Gömlek Halide Edip Adývar 24 Gün Olur Asra Bedel Cengiz Aytmatov 25 Notre Dame’ýn Kamburu Victor Hugo 26 Madame Bovary Gustave Flaubert 27 Suç ve Ceza Dostoyevski 28 Goriot Baba Honore de Balzac 29 Toprak Ana Cengiz Aytmatov 201 2. EK Öz Deðerlendirme Formu Konuyla ilgili daha önce bildiklerim Konuyla ilgili öðrendiklerim Konuyla ilgili tam öðrenemediklerim Konuyla ilgili öðrenmek istediklerim Konuyla ilgili okuduðum kitaplar Konuyla ilgili okumayý düþündüðüm kitaplar Konuyla iliþkilendirdiðim diðer konular Konuyu arkadaþlarýma anlatsaydým konunun püf noktalarý olarak söyleyeceklerim Konuyla ilgili kullandýðým araç ve gereçler 202 3. EK TASARI (PROJE) ÇALIÞMASI ÖRNEK FORMU Seçilebilecek konular: 1. Tasarý çalýþmasý olarak sunmak üzere bir tiyatro metni belirleyiniz. 2. Belirlediðiniz bu metni sahnelemek için gerekli planlamayý yapýnýz. Not: Bu konu dýþýnda ilgi duyduðunuz farklý bir konuyu da tasarý çalýþmasý olarak belirleyebilirsiniz. Süre: Dört ay Çalýþma Ýçeriðinde Yer Almasý Gereken Konu Baþlýklarý 1- Tasarýnýn adý (1-15 sözcük arasý olmalýdýr.) 2- Tasarýnýn konusu (Konu açýk bir þekilde ifade edilmelidir.) 3- Tasarý çalýþmasý içinde belirlenen durumun ya da sorunun ayrýntýlý biçimde tanýmlanmasý (Bu konudaki tasarýnýn amacý belirtilmekle birlikte, durum ya da sorun net biçimde açýklanmalý ve 7-15 sayfa olmalýdýr.) 4- Geliþtirme sürecinin açýklanmasý (Bu aþamada toplam bilgilerden yola çýkarak bir ürün ortaya koymaya yönelik ya da öneriler geliþtirmeye dönük yapýlanlar 7-15 sayfayý geçmeyecek þekilde anlatýlmalýdýr.) 5- Sonuç ve öneriler 6- Kaynakça Tasarý Hazýrlanýrken Ýzlenecek Basamaklar: 1. Basamak: Bu aþamada, seçmeyi düþündüðünüz konuyu araþtýrýp araþtýrmayacaðýnýza, konuyla ilgili kaynaklara ne düzeyde ulaþacaðýnýza iliþkin inceleme yaparak konu seçimine hazýrlýk yapýnýz. Bu aþamada öðretmeniniz ile araþtýrmayý düþündüðünüz konuyu paylaþýp öðretmeninizden konu belirlemede yardým alýnýz. 2. Basamak: Bir önceki basamakta yaptýðýnýz iþlemler sonucunda belirlediðiniz konunun “önemini, neden bu konuyu seçtiðinizi, hazýrlayacaðýnýz tasarý sonucunda neye ulaþmak istediðinizi” belirleyiniz. 3. Basamak: Seçtiðiniz konu ile ilgili yeterli bilgiye ulaþmak amacýyla gerekli kaynaklara ulaþýnýz. Bu kaynaklar; kütüphane, Ýnternet, TV, radyo ve konu ile ilgili kaynak kiþilerdir. 4. Basamak: Bir önceki basamakta ulaþtýðýnýz tüm kaynaklardan elde ettiðiniz bilgilerden faydalanarak oluþturduðunuz bilgileri metne dönüþtürünüz (7-15 sayfayý geçmeyecek biçimde). 5. Basamak: Ulaþtýðýnýz kaynaklardan elde ettiðiniz bilgileri deðerlendirerek çözüm önerileri üretiniz.Bu çözüm önerilerini belirleme nedenlerinizi ortaya koyunuz. 6. Basamak: Çalýþmalarýnýzý rapor hâline dönüþtürünüz. 7. Basamak: Raporu resimler, gazete haberleri, kendi çizimleriniz, tablo, grafik ve istatistiklerle destekleyerek poster hâline dönüþtürünüz. 8. Basamak: Çalýþmalarýnýzýn sunumunu yapýnýz. Puanlama: Puanlama, ekte verilen Tasarý Deðerlendirme Ölçeði ile yapýlacaktýr. 203 4. EK TASARI DEÐERLENDÝRME ÖLÇEÐÝ Tasarýnýn Adý Adý ve Soyadý Sýnýfý Numarasý : : : : DERECELER GÖZLENECEK ÖÐRENCÝ KAZANIMLARI I. TASARI HAZIRLAMA SÜRECÝ Tasarý amacýný belirleme Tasarýya uygun çalýþma planý yapma Grup içinde görev daðýlýmý yapma Belirlenen konunun önemini ortaya koyma Hazýrlanan tasarý sonunda ne tür sonuçlara ulaþýlmak istendiðini ortaya koyma TOPLAM II. TASARININ ÝÇERÝÐÝ Tasarý konusunda bilimsel açýdan doðru bilgiler aktarma Toplanan bilgileri analiz etme Elde edilen bilgilerden çýkarýmda bulunma Yapýlan çalýþmanýn orijinal olmasýna özen gösterme Yapýlan çýkarýmlarýn nedenlerini ortaya koyma Yapýlan çalýþmada eleþtirel düþünme becerisini gösterme Hazýrlanan raporu; resimler, gazete haberleri, çizimler, tablo, grafik ve istatistiklerle destekleme Metne aktarýlan tüm bilgilerde Türkçeyi doðru biçimde kullanma Yararlanýlan kaynaklarý rapora yansýtma TOPLAM III. SUNU YAPMA Konuyu dinleyicilerin ilgisini çekecek þekilde sunma Sunuyu hedefe yönelik materyalle destekleme Sunuda akýcý bir dil ve beden dilini kullanma Sorulara cevap verme Verilen sürede sunuyu yapma Sunum sýrasýnda Türkçeyi doðru biçimde kullanma TOPLAM GENEL TOPLAM 204 Zayýf Kabul edilebilir Orta Ýyi Çok iyi 1 2 3 4 5 5. EK TASARI ÖZ DEÐERLENDÝRME FORMU Adý ve Soyadý : Sýnýfý : Numarasý : AÇIKLAMA: Aþaðýdaki tabloda tasarý boyunca çalýþmalarýnýzý en iyi þekilde ifade eden seçeneðin altýna (X) koyunuz. DERECELER DEÐERLENDÝRÝLECEK TUTUM VE DAVRANIÞLAR Her Zaman Bazen Hiçbir Zaman 1. Planlý çalýþmaya özen gösterdim. 2. Tasarý çalýþmalarým sýrasýnda planýma uygun hareket ettim. 3. Araþtýrmalarýmda çeþitli kaynaklardan yararlandým. 4. Öðretmenimin önerilerini dinledim. 5. Çalýþmalarým sýrasýnda zamanýmý verimli biçimde kullandým. 6. Çalýþmalarým sýrasýnda deðiþik materyallerden faydalandým. 7. Sorumluluklarýmý tam anlamýyla yerine getirdim. 8. Çalýþmalarýmý sunarken görsel materyalleri kullanmaya çalýþtým. Bu etkinlik sýrasýnda yaptýklarým ve yapamadýklarým: ......................................................................... ................................................................................................................................................................... ................................................................................................................................................................... ................................................................................................................................................................... ................................................................................................................................................................... ................................................................................................................................................................... ................................................................................................................................................................... ................................................................................................................................................................... ................................................................................................................................................................... ................................................................................................................................................................... ................................................................................................................................................................... ................................................................................................................................................................... ................................................................................................................................................................... ................................................................................................................................................................... ................................................................................................................................................................... ................................................................................................................................................................... 205 6. EK BAÞARIM (PERFORMANS) ÖDEVÝ ÖRNEK FORMU Ýçerik Düzeyi Dil ve Anlatým Sýnýf Düzeyi Ortaöðretim 12.sýnýf Ünitenin Adý Beklenen Baþarým Araþtýrma, Yorumlama, Etkili ve Güzel Sanat Metinleri Anlatým Becerisi Süre Puanlama Yöntemi 3-4 Hafta Dereceli Puanlama Anahtarý Sevgili Öðrenciler, Aþaðýda verilen temlerden herhangi birini seçerek bir þiir dinletisi hazýrlayýnýz. Hazýrladýðýnýz bu dinletiyi sýnýfýnýzda ya da okulunuzun çok amaçlý salonunda sununuz. Temler Vatan Gurbet Çocuk Ölüm Anne Kahramanlýk Aþk Tabiat Yalnýzlýk NOT: Öðrenciler yukarýda belirtilen temlerin dýþýnda istediði baþka bir konuda performans çalýþmasý yapabilir. Bu çalýþmayý baþarýyla tamamlayabilmeniz için aþaðýdaki adýmlarý izlemelisiniz. 1. Çalýþmanýz için yukarýda verilen temleri veya seçtiðiniz konuyu dikkatlice okumalý, düþünmelisiniz. 2. Seçtiðiniz tem veya konu ile ilgili araþtýrma yapmalýsýnýz. 3. Çalýþmanýz için aile bireyleri, kitaplar, gazete haberleri, Ýnternet vb. kaynaklardan yararlanabilirsiniz. 4. Araþtýrmalarýnýza dayanarak konu ile ilgili sunacaðýnýz raporda hangi bilgilere yer vereceðinize karar vermelisiniz (planlamalýsýnýz). 5. Çalýþmalarýnýz doðrultusunda teslim edeceðiniz raporu hazýrlamalýsýnýz. 6. Çalýþmalarýnýz doðrultusunda sýnýfta veya okulunuzun çok amaçlý salonunda sergileyeceðiniz materyalleri (poster ve bu posterde yer almasýný düþündüðünüz görsel materyaller) hazýrlamalýsýnýz. 7. Çalýþmanýzý rapor olarak .../.../ 20... tarihinde teslim etmeli ve sýnýfta görsel materyallerinizi sunmalýsýnýz. 206 7. EK BAÞARIM ÖDEVÝ DERECELÝ PUANLAMA ANAHTARI AÇIKLAMA: 6. ekteki baþarým ödevi aþaðýdaki ölçütler doðrultusunda puanlanacaktýr. 5 Ödevi hazýrlarken çeþitli kaynaklardan faydalanýlmýþtýr. Baþarým ödevinde çalýþýlmak üzere seçilen konunun raporlaþtýrýlmasýnda ulaþýlan kaynaklardaki bilgilerden yeterince yararlanýlmýþtýr. Poster çalýþmasýnda aktarýlan bilgiler grafik dýþýnda fotoðraf, karikatür, çizim vb. ile desteklenmiþtir. Poster çalýþmasýnda yer alan görsel materyaller, konuya iliþkin özet bilgiler ile desteklenmiþtir. Ödevde kullanýlan kaynaklar uygun biçimde rapora yansýtýlmýþtýr. Rapor anlaþýlýr biçimde yazýlmýþtýr. Oluþturulan cümleler Türkçe yazým kurallarýna uygundur. 4 Ödevi hazýrlarken çeþitli kaynaklardan faydalanýlmýþtýr. Baþarým ödevinde çalýþýlmak üzere seçilen konunun raporlaþtýrýlmasýnda ulaþýlan kaynaklardaki bilgilerden yararlanýlmýþtýr. Poster çalýþmasýnda aktarýlan bilgiler grafik dýþýnda fotoðraf, karikatür, çizim vb. ile desteklenmiþtir. Poster çalýþmasýnda yer alan görsel materyaller, konuya iliþkin özet bilgiler ile desteklenmiþtir. Ödevde kullanýlan kaynaklar uygun biçimde rapora yansýtýlmamýþtýr. Rapor anlaþýlýr biçimde yazýlmýþtýr. 3 Ödevi hazýrlarken çeþitli kaynaklardan faydalanýlmýþtýr. Baþarým ödevinde çalýþýlmak üzere seçilen konunun raporlaþtýrýlmasýnda ulaþýlan kaynaklardaki bilgilerden yararlanýlmýþtýr. Poster çalýþmasýnda aktarýlan bilgiler grafik dýþýnda fotoðraf, karikatür, çizim vb. ile yeterince desteklenmemiþtir. Poster çalýþmasýnda yer alan görsel materyaller, konuya iliþkin özet bilgiler ile yeterince desteklenmemiþtir. Ödevde kullanýlan kaynaklar uygun biçimde rapora yansýtýlmamýþtýr. Rapor anlaþýlýr biçimde yazýlmýþtýr. 2 Rapor anlaþýlýr biçimde yazýlmýþtýr. Poster çalýþmasýnda aktarýlan bilgiler grafik dýþýnda fotoðraf, karikatür, çizim vb. ile yeterince desteklenmemiþtir. Poster çalýþmasýnda yer alan görsel materyaller, konuya iliþkin özet bilgiler ile yeterince desteklenmemiþtir. 1 Raporda konuya iliþkin yer alan bilgiler yetersizdir ve anlaþýlýr biçimde yazýlmamýþtýr. 207 8. EK BAÞARIM ÖDEVÝ ÖZ DEÐERLENDÝRME FORMU Adý ve Soyadý : Sýnýfý : Numarasý : AÇIKLAMA: Aþaðýdaki tabloda baþarým ödevi boyunca çalýþmalarýnýzý en iyi þekilde ifade eden seçeneðin altýna (X) koyunuz. DERECELER DEÐERLENDÝRÝLECEK TUTUM VE DAVRANIÞLAR Her Zaman Bazen Hiçbir Zaman 1. Planlý çalýþmaya özen gösterdim. 2. Ödevim sýrasýnda planýma uygun hareket ettim. 3. Araþtýrmalarýmda çeþitli kaynaklardan yararlandým. 4. Öðretmenimin önerilerini dinledim. 5. Çalýþmalarým sýrasýnda zamanýmý verimli biçimde kullandým. 6. Çalýþmalarým sýrasýnda deðiþik materyallerden faydalandým. 7. Sorumluluklarýmý tam anlamýyla yerine getirdim. 8. Çalýþmalarýmý sunarken görsel materyalleri kullanmaya çalýþtým. Bu etkinlik sýrasýnda yaptýklarým ve yapamadýklarým:.......................................................................... ................................................................................................................................................................... ................................................................................................................................................................... ................................................................................................................................................................... ................................................................................................................................................................... ................................................................................................................................................................... ................................................................................................................................................................... ................................................................................................................................................................... ................................................................................................................................................................... ................................................................................................................................................................... ................................................................................................................................................................... ................................................................................................................................................................... ................................................................................................................................................................... ................................................................................................................................................................... ................................................................................................................................................................... ................................................................................................................................................................... ................................................................................................................................................................... 208 9. EK Lise-4 Dil ve Anlatým II Lise-4 Dil ve Anlatým Ýliþkilendirilecek Sýnýf Ýliþkilendirilecek Ünite Ýliþkilendirilecek Sayfa Soru Etkinlik Konu Numarasý Numarasý Numarasý Dil ve Anlatým 9. Sýnýf Ýletiþim, Dil ve Kültür Ýnsan, Ýletiþim ve Dil 8 Dil ve Anlatým 10. Sýnýf Anlatým ve Özellikleri Anlatýmýn Özellikleri 21 7 Dil ve Anlatým 10. Sýnýf Anlatým Türleri Anlatým Türleri 19 4 Dil ve Anlatým 10. Sýnýf Anlatým Türleri Anlatým Türleri (Ýsim-sýfat) 22 8 Dil ve Anlatým 9. Sýnýf Ýletiþim, Dil ve Kültür Ýnsan, Ýletiþim ve Dil 22 9 Dil ve Anlatým 10. Sýnýf Anlatým Türleri Anlatým Türleri (Tüm Ünite) 32 5 Dil ve Anlatým 10. Sýnýf Anlatým ve Özellikleri Anlatýmýn Özellikleri 33 14 Dil ve Anlatým 9. Sýnýf Cümle Bilgisi Anlatým Bozukluðu 33 13 Dil ve Anlatým 9. Sýnýf Ýletiþim, Dil ve Kültür Ýnsan, Ýletiþim ve Dil 32 Dil ve Anlatým 10. Sýnýf Anlatým Türleri Anlatým Türleri (Ýsim, sýfat, zarf, zamir) 33 4 4 FABL II MASAL I SANAT METÝNLERÝNÝN AYIRICI ÖZELLÝKLERÝ Ünite Konu Lise-1 ve Lise-2 Dil ve Anlatým 209 6 15 II ROMAN II TÝYATRO II HÝKÂYE Ünite Konu Ýliþkilendirilecek Sýnýf Ýliþkilendirilecek Ünite Ýliþkilendirilecek Sayfa Soru Etkinlik Konu Numarasý Numarasý Numarasý Dil ve Anlatým 10. Sýnýf Anlatým Türleri Anlatým Türleri (Tüm Ünite) 57 21 Dil ve Anlatým 10. Sýnýf Anlatým ve Özellikleri Anlatýmýn Özellikleri 61 27 Dil ve Anlatým 10. Sýnýf Anlatým Türleri Anlatým Türleri (Tüm Ünite) 61 24 Dil ve Anlatým 10. Sýnýf Anlatým Türleri Anlatým Türleri (Tüm Ünite) 42 6 Dil ve Anlatým 9. Sýnýf Cümle Bilgisi Anlatým Bozukluðu 61 Dil ve Anlatým 9. Sýnýf Ýletiþim, Dil ve Kültür Ýnsan, Ýletiþim ve Dil 61 Dil ve Anlatým 10. Sýnýf Anlatým Türleri Anlatým Türleri (Tüm Ünite) 79 15 Dil ve Anlatým 10. Sýnýf Anlatým ve Özellikleri Anlatýmýn Özellikleri 80 19 Dil ve Anlatým 9. Sýnýf Cümle Bilgisi Anlatým Bozukluðu 80 20 Dil ve Anlatým 9. Sýnýf Ýletiþim, Dil ve Kültür Ýnsan, Ýletiþim ve Dil 79 15 Dil ve Anlatým 10. Sýnýf Anlatým Türleri Anlatým Türleri (Tüm Ünite) 80 21 Dil ve Anlatým 10. Sýnýf Anlatým ve Özellikleri Anlatýmýn Özellikleri 99 16 Dil ve Anlatým 10. Sýnýf Anlatým Türleri Anlatým Türleri (Tüm Ünite) 100 20 Dil ve Anlatým 10. Sýnýf Anlatým Türleri Anlatým Türleri (Tüm Ünite) 100 11 Dil ve Anlatým 9. Sýnýf Ýletiþim, Dil ve Kültür Ýnsan, Ýletiþim ve Dil 100 10 210 26 25 ÞÝÝR Ünite Konu Ýliþkilendirilecek Sýnýf Ýliþkilendirilecek Ünite Ýliþkilendirilecek Sayfa Soru Etkinlik Konu Numarasý Numarasý Numarasý Dil ve Anlatým 10. Sýnýf Anlatým Türleri Anlatým Türleri (Tüm Ünite) 110 Dil ve Anlatým 10. Sýnýf Anlatým ve Özellikleri Anlatýmýn Özellikleri 110 Dil ve Anlatým 9. Sýnýf Cümle Bilgisi Cümlede Anlam 110 7 Dil ve Anlatým 9. Sýnýf Ýletiþim, Dil ve Kültür Ýnsan, Ýletiþim ve Dil 110 6 Dil ve Anlatým 10. Sýnýf Anlatým Türleri Anlatým Türleri (Ýsim-sýfat) 131 10 Dil ve Anlatým 9. Sýnýf Cümle Bilgisi Anlatým Bozukluðu 130 8 Dil ve Anlatým 9. Sýnýf Ýletiþim, Dil ve Kültür Ýnsan, Ýletiþim ve Dil 130 Dil ve Anlatým 10. Sýnýf Anlatým ve Özellikleri Anlatýmýn Özellikleri 130 Dil ve Anlatým 10. Sýnýf Anlatým Türleri Anlatým Türleri (Tüm Ünite) 130 7 Dil ve Anlatým 9. Sýnýf Cümle Bilgisi Cümlede Anlam 141 7 Dil ve Anlatým 10. Sýnýf Anlatým ve Özellikleri Anlatýmýn Özellikleri 141 Dil ve Anlatým 10. Sýnýf Anlatým Türleri Anlatým Türleri (Tüm Ünite) 141 5 Dil ve Anlatým 9. Sýnýf Ýletiþim, Dil ve Kültür Ýnsan, Ýletiþim ve Dil 141 6 Dil ve Anlatým 10. Sýnýf Anlatým Türleri Anlatým Türleri (Tüm Ünite) 154 6 Dil ve Anlatým 10. Sýnýf Anlatým ve Özellikleri Anlatýmýn Özellikleri 155 7 Dil ve Anlatým 9. Sýnýf Cümle Bilgisi Cümlede Anlam 155 8 Dil ve Anlatým 9. Sýnýf Ýletiþim, Dil ve Kültür Ýnsan, Ýletiþim ve Dil 154 5 8 III AÇIK OTURUM III SEMPOZYUM III KONFERANS II 211 8 9 5 8 IV MÜNAZARA III BÝLÝMSEL YAZILAR III FORUM Ünite Konu Ýliþkilendirilecek Sýnýf Ýliþkilendirilecek Ünite Ýliþkilendirilecek Sayfa Soru Etkinlik Konu Numarasý Numarasý Numarasý Dil ve Anlatým 9. Sýnýf Cümle Bilgisi Cümlede Anlam 164 Dil ve Anlatým 9. Sýnýf Cümle Bilgisi Anlatým Bozukluðu 163 Dil ve Anlatým 9. Sýnýf Ýletiþim, Dil ve Kültür Ýnsan, Ýletiþim ve Dil 164 5 Dil ve Anlatým 10. Sýnýf Anlatým Türleri Anlatým Türleri (Tüm Ünite) 163 4 Dil ve Anlatým 10. Sýnýf Anlatým ve Özellikleri Anlatýmýn Özellikleri 163 Dil ve Anlatým 9. Sýnýf Cümle Bilgisi Cümlenin Yapýsý 174 Dil ve Anlatým 10. Sýnýf Anlatým ve Özellikleri Anlatýmýn Özellikleri 174 Dil ve Anlatým 10. Sýnýf Anlatým Türleri Anlatým Türleri (Tüm Ünite) 174 Dil ve Anlatým 9. Sýnýf Cümle Bilgisi Anlatým Bozukluðu 174 Dil ve Anlatým 9. Sýnýf Ýletiþim, Dil ve Kültür Ýnsan, Ýletiþim ve Dil 174 Dil ve Anlatým 9. Sýnýf Cümle Bilgisi Anlatým Bozukluðu 197 12 Dil ve Anlatým 10. Sýnýf Anlatým ve Özellikleri Anlatýmýn Özellikleri 197 13 Dil ve Anlatým 9. Sýnýf Cümle Bilgisi Cümlenin Ögeleri 198 14 Dil ve Anlatým 9. Sýnýf Ýletiþim, Dil ve Kültür Ýnsan, Ýletiþim ve Dil 197 11 Dil ve Anlatým 10. Sýnýf Anlatým Türleri Anlatým Türleri (Tüm Ünite) 197 12 212 6,7 6 7 8 5 6 4 7 açýklýk akýcýlýk aliterasyon anlatýcý anlatým biçimi armoni asonans bakýþ açýsý ben merkezli hikâye çatýþma Çehov tarzý hikâye dekor dram dramatize etmek duruluk entrika epizot A : Bir anlatýmýn hiçbir tartýþmaya yol açmaksýzýn, bir tek yargýyý kolayca belirtme özelliði. : Bir anlatýmýn zevkle okunmasý veya dinlenmesi, anlatýmda þiirsel bir yönün bulunma özelliði. : Bir dizede ya da cümlede kulaða hoþ gelecek bir uyum saðlamak amacýyla ayný seslerin, ayný seslerden oluþan hecelerin tekrarlanmasý. : Bir sanat eserinde olaylarý, olgularý, durumlarý anlatan kiþi. : Birbirinden farklý konularý, olaylarý, gözlem ve izlenimleri anlatýrken kullanýlan yöntemler. : Þiirde dizeyi,düz yazýda cümleyi oluþturan sözcüklerin, bu sözcüklerde yer alan hecelerin, hecelerdeki seslerin sýralanýþý, birbirleriyle baðlantýsýndan doðan uyum. : Bir dizede ya da cümlede kulaða hoþ gelecek bir uyum saðlamak amacýyla ünlü seslerin tekrarlanmasý. B : Herhangi bir varlýk, olay ve insan karþýsýnda, sahip olduðumuz dünya görüþü, hayat tecrübesi, kültür, yaþ, meslek, cinsiyet, ruh hâli ve yere göre alýnan algýlama, idrak etme ve yargýlama tavrý. : Hikâyecinin gözlemlerinden ve dýþ dünyada yaþanan olaylardan yola çýkarak bireysel bunalým ve çýkmazlarýna yöneldiði hikâye çeþididir. Ç : 1. Olay örgüsünün geliþmesinde basamaklarý ortaya çýkaran, kiþiler arasýndaki iç ve dýþ anlaþmazlýklar. 2. Kahramanlarýn kendi içindeki bulanýmlar. : Kiþisel düþünce, duygu ve hayallerin ön planda tutulduðu, merak ögesinin ikinci planda kaldýðý hikâye çeþididir. Bu tip hikâyelerde zaman ve mekân anlatýlmaktan çok sezdirilir. D : Tiyatroda, sahneyi eserin konusuna göre döþeyip hazýrlamada kullanýlan eþyanýn toplu adý. : Acýklý, üzüntülü olaylarý bazen güldürücü yönlerini de katarak anlatan sahne olayý. : Bir olayý, duyguyu, düþünceyi canlandýrarak anlatmak; (mec.) bir vakayý olduðundan daha acýklý bir þekle sokmak. : Bir anlatýmda gereksiz hiçbir unsurun bulunmamasý. E : Roman, hikâye ve tiyatro türlerinde, olaylarýn okuyucuda ya da seyircide merak uyandýracak þekilde birbirine dolanmasý. : Bir hikâyede asýl olaya karýþan ikinci derece önemli olay. 213 fasýl göndergesel iþlev hakim anlatýcý heyecana baðlý iþlev humor ileti imge jest karakter kahraman anlatýcý komedi konu makyaj masal Maupassant tarzý hikâye mekân metin F : Bölüm. Tiyatroda perde karþýlýðý kullanýlmýþtýr. Karagöz oyununda belli bir vakanýn geçtiði bölüm. G : Dilin göndergeyi olduðu gibi ifade etme amacýyla düzenlenmesi. H : Hikâye ve roman gibi sanat eserlerinde herþeyi bilen, her þeyi gören, istediði bilgiyi veren, istediði zaman susan, bazen olaylarý bütün detaylarý ile anlatan, bazen birkaç cümleyle özetleyen, yorum ve deðerlendirmede bulunan anlatýcý. (Ýlahî anlatýcý) : Göndericinin dili duygu ve heyecan bildirmek amacýyla kullanmasý. : Alay, dalga geçiþ, hafife alma, boþ verme. Ý : Bir edebiyat eserinde sanatçýnýn asýl iletmek istediði temel düþünce. : Edebiyat ürünlerinde, özellikle þiirde dile getirilmek isteneni daha canlý, etkili, görülebilir ve duyulabilir bir biçimde anlatmak için anlatýlmak istenenle baþka þeyler arasýnda baðlantý kurularak zihinde canlandýrýlan yeni biçimler. J : 1. Herhangi bir þeyi açýklamak için genellikle el, kol ve baþ ile yapýlan içgüdüsel veya iradeli hareket. 2. Tiyatro sahnesinde, sanatçýlarýn bütün el, kol, ayak ve benzeri beden hareketleri. K : Baþkalarýna benzemekten çok, baþkalarýndan farklýlýklarý ve sadece kendine has deðer ve nitelikleriyle belirginleþen kahraman. : Hikâye ve roman gibi sanat eserlerinde olaylarý kendi dil ve üslubuyla ve birinci þahýs aðzýyla nakleden anlatýcý. : Kiþilerin, olay ve âdetlerin gülünç ve eðlendirici yönlerini gösterip seyirciye ibret vermek veya hoþ vakit geçirtmek için yazýlýp sahnelenen tiyatro türü. : Konuþmada, yazýda, eserde ele alýnan düþünce, olay veya durum, mevzu. M : Tiyatro ve sinemada sanatçýlarýn yüzlerinde boya ve baþka maddelerle yapýlan deðiþiklikler. : Aðýzdan aðýza, kuþaktan kuþaða geçen, olaðanüstü olay ve durumlarý olaðanüstü kiþilerin baþýndan geçirerek anlatan bir tür halk hikâyesi. : Bir olayý serim, düðüm, çözüm planýyla anlatan ve sonucu baðlayan hikâye. : Roman, hikâye, masal gibi eserlerde olaylarýn yaþandýðý yer (sahne)dir. : Belirli bir anlam ve anlatým bütünlüðü taþýyan, okumaya konu edilen basýlý ve yazýlý her þey. 214 müþahit anlatýcý mimik olay olay halkasý olay örgüsü perde postmodernizim realizm rejisör ritim romantizm : Hikâye ve roman gibi sanat eserlerinde olay içinde yer alan mekâný, þahýslarý ve yaþananlarý kamera tarafsýzlýðý ile izleyen, onlarýn geçmiþi ve ruh hâlleri hakkýnda bilgi vermeden yaptýklarýný gözler önüne seren anlatýcý. : Bir duygu veya düþüncenin kaþ, göz, yüz hareketleriyle anlatýlmasý. O : Bir arada bulunmak zorunda olan en az iki kiþinin veya iki kiþi yerine geçen kavram veya varlýðýn bireysel farklýlýklar sebebiyle karþý karþýya gelmesi veya çatýþmasý sonucu ortaya çýkan eylem. : Olay örgüsünde kendi baþýna bir anlamý olan ve ayný zamanda bütün içinde bir anlam taþýyan olay (epizot). : Belli bir konu çevresinde var olan birden fazla olayýn, sebep-sonuç ilkesine baðlý bir biçimde oluþturduklarý organik bütünlük. P : Tiyatro eserinde perdenin açýlmasýndan kapanmasýna kadar geçen olaylardan oluþan bölüm. :1. Sanatla gündelik yaþam arasýndaki sýnýrlarý silme, elit ve popüler kültürle, farklý sanat biçimleri arasýndaki geleneksel ayrýmlarý aþma arzusu. 2. XIX. yy. sonu ile XX. yy. baþlarýndaki modernist anlayýþýn canlýlýðýný kaybetmesinden sonra ortaya çýkan çeþitli üslup ve yöneliþlerin adý. R : 1. XIX. yy.ýn ikinci yarýsýnda baþlayan, gerçeði olduðu gibi aktarma yolunu tutan bir edebiyat akýmý. 2. Sanatçýnýn estetik ilgilerine baðlý olarak hiçbir seçim ya da ayrým yapmadan herþeyi gerçekte olduðu gibi tüm ayrýntýlarýyla anlatmasýný ilke edinen akým. : Sinema ve tiyatroda, eserin sahneleninceye veya seyirci önüne çýkýncaya kadar geçirdiði her aný yöneten kimse; yönetmen. : Þiirde hecelerin vurgu, uzunluk, yükseklik gibi ses özelliklerinin, duraklarýn düzenli bir biçimde yinelenmesinden doðan ses uyarlýðý. : XVIII. yy.ýn sonunda baþlayan, duygu, coþku, imge ve fanteziye aðýrlýk veren sanat akýmý. S sahne slayt þahýs þiirsel iþlev : 1. Tiyatro sahnesi. 2. Bir perdelik bölüm içinde, kiþilerin girip çýkmasýyla deðiþen topluluk, meclis. : Saydam bir yüzey üzerine alýnmýþ, projeksiyonda kullanýlmaya özgü görüntü. Þ : Hikâye, roman, masal ve tiyatro gibi eserlerde anlatýlan/sahnelenen olaylarý var eden ve yaþayan insan ve insan hüviyetine büründürülmüþ varlýk. : Ýletinin, iletisi kendinde olan iþlevi. 215 tema tip tirat trajedi yalýnlýk zihniyet T : Öðretici veya edebî bir eserde iþlenen konu, düþünce, görüþ. : Kendine has bireysel nitelikleri ile deðil, herhangi bir sýnýfýn, grubun veya meslek mensuplarýnýn ortak deðer ve niteliklerini þahsýnda taþýyýp yaþayan kahraman. : Sahnede kiþilerin birbirlerine karþý söyledikleri uzun sözler. : Konusunu efsanelerden veya tarihsel olaylardan alan, acýklý sonuçlarla baðlanan tiyatro türü. Y : 1. Açýk, süsten ve zorlamadan uzak, kolayca anlaþýlabilen anlatým. 2. Bir anlatýmýn her türlü süsten ve özentiden arýndýrýlmýþ olmasý. Z : Bir dönemdeki sosyal, siyasi, idari, adli, askerî, dinî güçlerin, sivil toplum örgütlerinin, ticari hayatýn, eðitim etkinliklerinin birlikte oluþturduklarý ortam ve bunlarýn hiçbirine indirgenemeyen duygu, anlayýþ ve zevk bütünü. 216 Aisopos, Masallar (çev.: Ataç, Nurullah), Dünya Klasikleri, Cumhuriyet Yayýnlarý, Ýstanbul, 1998. Ali, Sabahattin, Bütün Öyküleri I, YKY, Ýstanbul ,1997. Andaç, Feridun, Ferhad ile Þirin, Merkez Kitapçýlýk Yayýncýlýk, Ýstanbul, 2007. Atatürk Ýlkeleri Iþýðýnda Opere Müzik Bale Sanatý Dünü Bugünü Yarýný, Açýk Oturum Konuþma Metinleri, 13 Mayýs 1998, Kültür Bakanlýðý Atatürk Salonu. Aytaç, Gürsel, Genel Edebiyat Bilimi, Say Yayýnlarý, Ýstanbul, 2003. Aytmatov, Cengiz, Beyaz Gemi/Toprak Ana, Cem Deve Gölü/Ýlk Öðretmenim, Cem Yayýnlarý, 3. bs., Ýstanbul, 2003. Baykurt, Fakir, Yýlanlarýn Öcü, Remzi Kitabevi, Ýstanbul, 1979. Birinci, Doç. Dr. Necat, Faruk Nafiz, Boðaziçi Yayýnlarý, Ýstanbul, 1993. Boynukara, Dr. Hasan, Romanda Bakýþ Açýsý ve Anlatýcý, Boðaziçi Yayýnlarý, Ýstanbul, 1997. Coþkun, Eyyup, Lise Öðrencilerinin Okuma Hýzý ve Anlama Düzeyleri Üzerine Bir Araþtýrma, Millî Eðitim (Üç Aylýk Eðitim ve Sosyal Bilimler Dergisi), Yýl 35, S. 172, Ankara Güz 2006. Çamlýbel, Faruk Nafiz, Han Duvarlarý, Kültür Bakanlýðý Yayýnlarý, Ankara, 1983. Dýranas, Ahmet Muhip, Þiirler, Kültür Bakanlýðý Yayýnlarý, Ankara, 1986. Ersoy, Mehmet Akif, Safahat, Ýnkýlâp Kitabevi, Ýstanbul, 1970. Esendal, Memduh Þevket, Mendil Altýnda, Hikâyeler II, Bilgi Yayýnevi, Ýstanbul 1983. Forum Gençlik programý, TRT, 1989. Güney, Eflatun Cem, Evvel Zaman Ýçinde, Nehir Yayýnlarý, Ýstanbul 2005. Güntekin, Reþat Nuri, Yeþil Gece, Ýnkýlap ve Aka Kitabevleri, Ýstanbul, 1974. Ýlhan, Attila, Elde Var Hüzün, Türkiye Ýþ Bankasý Yayýnlarý, Ýstanbul, 2003. Karaosmanoðlu, Yakup Kadri, Erenlerin Baðýndan, Milli Eðitim Basýmevi, Ýstanbul, 1970. Karaosmanoðlu, Yakup Kadri, Kiralýk Konak, Ýletiþim Yayýnlarý, Ýstanbul, 2000. Kasýr, Hasan Ali, Gurbet Þiirleri Antolojisi, Denge Yayýnlarý, Ýstanbul, 1997. Kudret, Cevdet, Türk Edebiyatýnda Hikâye ve Roman III, Ýnkýlap Kitabevi, Ýstanbul, 1990. La Fontaine, Masallar (çev.: Eyuboðlu, Sabahattin), Cem Yayýnevi, Ýstanbul,1975. Montaigne, Denemeler (çev.: Eyuboðlu, Sabahattin), Cem Yayýnlarý, 1976. Moran, Berna, Edebiyat Kuramlarý ve Eleþtiri, Ýletiþim Yayýnlarý, Ýstanbul, 2004. Nabi, Yaþar; Mustafa Baydar, M Sunullah Arısoy, Türk Hikâye Antolojisi, Varlýk Yayýnlarý, Ýstanbul 1975. Okay, Orhan, Abdülhalim Memduh’tan Ahmet Hamdi Tanpýnar’a Edebiyat Tarihlerinde Yenileþmenin Sýnýrlarý, Literatür dergisi, Ýstanbul, 2006. Cilt 4, Sayý 8, s. 10-21. Özakman, Turgut, Toplu Oyunlarý, Mitos & Boyut Yayýnlarý, Ýstanbul, 1991. Özkan, Abdullah; Refik Durbaş, Cumhuriyetten Günümüze Türk Þiiri Antolojisi, Boyut Dosya Yayýnlarý, Ýstanbul 1999. Özmen, Necmettin, Ali Ulvi Elöve Hayatý ve Eserleri (Yayýmlanmamýþ Yüksek Lisans Tezi), Ýstanbul 2001. Pamuk, Orhan, Sessiz Ev, Ýletiþim Yayýnlarý, Ýstanbul, 1994. Pehlivan, Erol Nedim, Evdeki Öðretmen, Ayyýldýz Matbaacýlýk, Ýstanbul, 1998. Ran, Nâzým Hikmet, Yeni Þiirler, Adam Yayýnlarý, Ýstanbul, 1987. Safa, Peyami, Fatih-Harbiye, Ötüken Neþriyat, Ýstanbul, 1978. Tanpýnar, Ahmet Hamdi, Þiirler, Yeditepe Yayýnlarý, Ýstanbul, 1968. Tanpýnar, Ahmet Hamdi, Edebiyat Üzerine Makaleler, Dergâh Yayýnlarý, 3. bs., Ýstanbul, 1992. Taþkýran, Cemalettin, Lider Olarak Mustafa Kemal Atatürk, Eðitim dergisi, Ankara Ekim-Kasým 2006, Yýl 7, Sayý 80-81, s. 12-15. Toplu, Erhan Sezai, Türk Edebiyatýndan Seçme Hikâyeler II, Millî Eðitim Bakanlýðý Yayýnlarý, Ýstanbul, 1993. Türkçenin Dünü Bugünü Yarýný, TDK Yayýnlarý, Ankara 2002. 217 GÜNEY KIBRIS RUM YÖNET‹M‹ NÖC: Nahcivan Özerk Cumhuriyeti (Azerbaycan) İl merke Başkent (Ankara) Devlet sýnýrý Özerk olmayan Türk bölgeleri Özerk cumhuriyet, eyalet ve vilayetler Baðýmsýz Türk devletleri Özerk cumhuriyet ve vilayet sýnýrý ( ( YA AS . AK C H Hakasya C. Krasnoyarsk ÖZERK VÝLAYETLER ÖZERK CUMHURÝYETLER Keþmirdeki bu sýnýr çizgisi (BM) Kontrol hattýdýr. Bu hat 1972 Simla Antlaþmasý ile belirlenmiþ olup, Keþmirin nihai statüsü hakkýnda Hindistan ve Pakistan tarafýndan henüz bir anlaþmaya varýlmamýþtýr. Krasnoyarsk