PDF Versiyonu - Kahve Molası
Transkript
PDF Versiyonu - Kahve Molası
Yazýlan, Okunan, Kopyalanan, Ýletilen, Saklanýlan, Adrese Teslim Günlük E-Gazete - Yýl: 2 Sayý: 361 8 Ekim 2003 - Fincanýn Ýçindekiler ■ ■ ISSN: 1303-8923 Arkadaþlarýnýza önermek ister misiniz? ■ ■ ■ KISAYOLLAR ■ SON BASKI kahvemolasi.com Arþivimiz Yazarlarýmýz Manilerimiz Forum Alaný Ýletiþim Platformu Sohbet Odasý E-Kart Servisi Sizden Yorumlar Kütüphane Kahverengi Sayfalar Medya Ýletiþim Reklam Gizlilik Ýlkeleri Kim Bu Editor? KAPI KOMÞULARIMIZ PORTRELER : ZEYTÝN ... Rana Aslanbay Aydýn BU ARALAR ... Aysýn Koþan Yorum Yaz-Oku ... Mehtap Akdeniz Café d'Istanbul...Mustafa Serdar Korucu Milenyumun Mandalý...Sait Haþmetoðlu Dost Meclisi, Tadýmlýk Þiirler, Biraz Gülümseyin, Kýraathane Panosu, Ýþe Yarar Kýsayollar Damak Tadýnýza Uygun Kahveler Editör'den : Ýçimiz fesat n'apalým?!.. Merhabalar, Dünkü yazýmda teskere mi tezkere mi derken teskerede karar kýlmýþým ama yanlýþ yapmýþým. Hoþ oylamadan sonra tezkere kabul görünce mehmetçikler 'Gel teskere gel teskere' demeye baþladýklarýndan anlam da bir farklýlýk olmamýþ. Geçir tezkereyi yolla Irak'a, ver teskereyi dönsün ana kucaðýna. Sonuç sürpriz olmadý sanýrým pekçoðumuz için. Gidiþat belliydi zaten. Ýlk iki oylamada yüreðinin sesini dinleyenler son oylamaya paranýn sesi eþliðinde geldiklerinden direnme gücünü bulamadýlar zahir. Hele birde seçim iptaliyle koltuktan olma tehlikesini yaþayýnca 'Aman ha' deyip sevgili baþkanlarýna selam durdular. Hayýrlý uðurlu olsun. Atýn tek nalýný buldular sevindirik oldular, geride 3 nal birde at var. Ne nereye gideceðimiz belli, ne de bizi davul zurna karþýlayacak kýlýç kalkan ekibi var. Geçici Irak hükümeti Türk asker'inin geliþini oybirliði ile reddetmiþ. Vay baþýmýza gelenler. Biz adamlar için onca iyilik düþünelim, onlarýn ettiðine bakýn. Kardeþim sizin yaptýðýnýz savaþ etiðine sýðar mý? Tezkere çýkarýlmaya çalýþýlýrken Burgazada yanmaya devam ediyordu. O güzelim adanýn yarý yeþili yok oldu dile kolay. Yanan evler, yýkýlan yuvalar, sönen ocaklar, içler acýsý bir manzara. Bunun bir sorumlusu olmalý, olmalý da kim olmalý? Çöp dedik olmadý. Çöp alanýnýn etrafý yemyeþil duruyor. Kozalak dedik oda olmadý. Çatlayan kozalaklar 6 tane ahþap evi atlayýp aradaki betonarme evi yakýnca kozalak balonuda patladý kanýmca. Geriye kala kala kahrolasýca eller kalýyor ki iþte asýl acý olan da bu. Ýþimiz karanlýk senaryolar üretmek olduðundan hemen aklýmýza birtakým alicengiz oyunlarý geliyor doðal olarak. Þöyle bir düþünelim. Þimdilik sümen altý edilerek unutturulmaya çalýþýlan ama ilk fýrsatta ayný haliyle tekrar piþirilip önümüze getirilecek nurtopu gibi bir orman kanunumuz var biliyorsunuz. Hani þu kimlere nereleri peþkeþ çekeceði belli olmayan kanundan dem vuruyorum. Rivayetleri muhtelif bu kanunu beyninizin bir yerinde tutun þimdi. Sonra birkaç gün önceye dönün. YSK tüm baþvurularý reddedene kadar birilerinin en azýndan tedirgin olduðu 3 Kasým sahtekarlýðýný hatýrlayýn. Biranda baþvurular reddediliyor tüm tedirginlikler bitiyor, bu hükümetin koltuðu saðlama alýnýyor, çýkaracaðýný söylediði kanunlarýn gerçekleþme olasýlýðý artýyor ve birtakým karanlýk kafalar derin bir 'Ohhh' çekiyor. Hemen akabinde haftabaþý sözleþmiþ gibi güzel memleketimin 11 ayrý yerinde orman yangýnlarý baþlýyor. Burgazada da kurbanlar arasýnda. Siz olsanýz o beyninizin bir kenarýnda tuttuðunuz orman kanunundan medet uman orman ayýlarýnýn bu yangýnlarýn müsebbibi olduðunu düþünmezmisiniz? Düþünürsünüz, düþünmelisiniz de... Diyeceksiniz ki yahu adamlar bir tarih belirlediler, o tarihten sonra kullanýlamaz hale gelen orman alanlarý kanun kapsamý dýþýnda kalacak. Ha ben de size dayanamaz nah kalacak dersem lütfen kýzmayýn. Elinizi vicdanýnýza koyunda bir düþünün. Bu memlekette kimin ettiði yanýna kar kalmadý. O alanlarýn tekrar eski haline dönmesi için 50 yýl lazým, o zamana kadar oralara ne gecekondular ne gündüzkonaklarý dikilirde ruhumuz duymaz, haksýz mýyým? Dedikya iþimiz buluttan nem kapmak. Bende bu zamanda çýkan yangýnlardan iþkillendim arkadaþ. Yanýlýyor olmaya da dünden razýyým!... .......... Þu yemek iþi gene ilgisizlikten yatak döþek yatýyor.Görünüþe göre 25-30 kiþilik bir grup halinde felekten bir gece çalýnacak. Oysa asýl amaç hergün internet aracýlýðýyla görüþtüðümüz kahvecileri aramýzda görmekti. Bir sorun var ama anlayabilmiþ deðilim. Bu konuda þaka yollu bir ankette açtým, bakalým sonuçlar ne gösterecek. Bu arada bir sevgili kahvecinin isteðine uyarak, þu ana kadar yemeðe katýlacaðýný bildiren kahveci yazar dostlarýmýzý sizlere söyleyeyim istiyorum. Belki hayranlarý sýrf onlarla tanýþmak üzere aramýza katýlýrda biz de sahiban oluruz. Efendim o gece, Ahmet Altan, Ahmet Þeþen, Mehtap Akdeniz, Tanju Akdeniz, Ebru Kargýn, Serpil Yýldýz, Mehtap Yýldýz, Cüneyt Göksu, Filiz Kaya, Akýn Ceylan, Leyla Ayyýldýz, Sait Elibol, Ayþe Nur Doksat, Iþýk Etkin, Aycan Saðlam ve bendeniz cennet kuþu orada olacaðýz. Liste önümde olmadýðýndan atladýklarým olabilir kusura bakmasýnlar. Bu arada Mehmet Emin Arý, Hasan Yüksel, Mustafa Uyal, Yanký Yazgan, Zeynep Özbatur gibi dostlarý da aramýza katmak için çalýþmalarýmýz sürüyor. Eðer tarih tutarsa Fransa'dan Suna Keleþoðlu'da bizlerle olacak. Ýstanbul'da olupta bizlerle birlikte olamayacak yazar dostlara sitem etme hakkýmýzý saklý tutarak hepinizi bu akþama kadar kararýnýzý verip aramýza katýlmaya çaðýrýyorum. Bir sonraki sayýda buluþuncaya kadar bulunduðunuz yerden bir adým öne çýkýn. Sevgiyle... Cem Özbatur Yorum Oku / Yaz Yukarý Mektebiþahane : Rana Aslanbay Aydýn PORTRELER : ZEYTÝN Yeni bir günün sabahýnda, yataktan neþe içinde kalkmak ile somurtarak kalkmak arasýndaki o ince çizgide insaný en çok yönlendiren þey sanýrým uyku ile uyanýklýk arasýnda olunan dönemde dýþ dünyadan uyku dünyasýna sýzmakta olan seslerin niceliði. Görmekte olduðunuz rüyanýn, dýþ dünya sesleri ile biçimlenmekte olduðu anda, göz kapaklarýnýzý aþmaya çalýþan pýrýltýlý-güneþli bir ýþýk bile olsa, kulaðýnýza ulaþan mutsuz ve karamsar sesler, bütün gününüzü olumsuza doðru göndermez mi? Ya tam tersi; yani o anda kulaðýnýza gelen kahkaha sesleri... Ýþte bunun tadýna doyum olmaz. Bir de düþünün ki her sabah bu kahkaha sesleri ile uyanýyorsunuz, evde neþeli bir koþuþun ayak seslerini duyuyor ve bu neþeye bir an önce katýlabilmek için yataktan fýrlýyorsunuz. Ve bütün bunlarý yaratan minicik, simsiyah ve tüylü bir yaratýk. Bir Aralýk gecesi, soðuktan kaçýp sýðýndýðý paspasýn üzerinde bulup, karnýný doyurduktan sonra evimize yerleþmesini engelleyemediðimiz minyon ve sevimli yaratýk. Kapý eþiðinden içeri adým attýðý andan itibaren, alýþýlagelmiþ "insanýn hayvaný sevmesi eylemini" tam tersine çevirmiþ ve sokaktan kurtarýlmanýn verdiði minnettarlýkla insaný seven ve bunu muhtelif biçimlerde abartýlý hale getiren Zeytin'imiz. Sabahlarý uyanýþýmýz, iþten eve dönüþümüz gibi durumlarý sevinmek ve bize olan sevgisini belirtmek için bahane haline getiren, bizi sevmesinden zaman zaman yorgun düþtüðümüz, evimizin dördüncü ferdi. Ýþte yine Zeytin'li bir sabah daha; gözümü açmadan önce evin benden önce uyanan ferdleriyle olan didiþme, þakalaþma sesleri, ardýndan Zeytin'in, gördüðü ilgi sonucu sevinçten ne yapacaðýný bilemez bir halde saða sola koþarken parkelerde kaymasý ve bir yerlere çarpmasý sonucu çýkan sesler... Bu kadarý zaten yeterince komik iken, ikinci darbe gözümü açtýðým anda, bu aný nasýl anladýðý bilinmez, yerden üzerime sýçrayýp daha havada iken hýrýldamaya baþlamasý ve üzerime düþtüðü anda da burnumu yalamaya baþlamasý ile geliyor. Hadi gel de mutsuz umutsuz ve karamsar kalk bakalým yataktan. Gerçi tabii ki bu özlenecek bir durum deðil ama yine de insan hayatýnda, ciddi olarak kalkýp, ciddi ciddi hazýrlanýp, yine ciddi bir toplantýya gitmek üzere evden çýkmasý gerekebiliyor. Lakiiiin bizim evimizde bu mümkün deðil. Sabah evden çýkmayý baþardýðýmýzda bir komedi filminden çýkmýþ ve gülmekten karnýmýz aðrýmýþ gibi deþarj olmuþ ve gevþemiþ buluyoruz kendimizi. Minik tüylü ve sevgi dolu stres topumuz güne iyi baþlamamýzýn ve akþamýna da iyi bitirmemizin baþ sorumlusu. Þimdi diyeceksiniz ki "e bari biz de bir kedi alalým eve" ama iþ bu kadar kolay deðil. Kendimi bildim bileli farklý veya ayný zaman sürecinde bir bazen iki ve hatta bir keresinde toplam 9 adet hayvanla (1 kurt köpeði + 1 anne kedi + 5 yavru kedi + 1 kanarya ve 1 balýk) birlikte yaþadým ama, yine en az bu kadar komik ve dejenere kurt köpeðim dýþýnda, böylesine eðlenceli bir hayvaným daha olmadý. Hele hele Zeytin öncesinde, görüntü olarak son derece alýmlý, kaliteli ve pahalý siyam kedimiz Siyami, evde yaþadýðý 3 hafta içinde evi temizlik(?), düzen ve koku açýsýndan tamamiyle farklý bir hale getirmek baþarýsýný gösterince, evimizi dezenfekte etmek zorunda kalmýþ ve hayvan maceramýza son versek mi acaba diye düþünmeye baþlamýþtýk. Ama olan oldu ve bir Aralýk gecesi bu küçük haným gelip evimize yerleþti, bize sormadý bile. Artýk 4 kiþilik, bol gürültülü ama çok neþeli bir aileyiz. Rana Aslanbay Aydýn [email protected] Arkadaþýna Öner Yorum Oku / Yaz Yukarý Misafir Kahveci : Aysýn Koþan BU ARALAR Geçenlerde Ortaköy sahilinde duvara oturmuþ denizi seyrediyordum. Pek çoðunuzun yaptýðý gibi bir yandan suyun altýnda olan biteni keþfetmeye çalýþýrken öte yandan da deriiin düþüncelerin rüzgarýyla doldurmuþtum aklýmýn yelkenini. Çok sayýlmayacak bir yaþtayým. Ýyi kötü pek çok þey yaþadým ve biliyorum ki bunlarýn arasýnda yaþamadýklarýmýn sayýsý hayli fazla. Aralarýnda yaþanýlasý olanlardan çok hiç bir zaman deneyimlemek istemeyeceklerim de var elbet.... Uzun zamandýr bir türkü tuturmuþ gidiyormuþum. Etrafýmdakilere de öðretmiþim bir vakit nakarat kýsmýný. Onlarda bana eþlik eder dururlarmýþ. Bir günde hayatým 180 derece deðiþti. Aslýnda bu kadar büyük bir deðiþimin içinde olduðumu anlamam neredeyse 6 ayýmý aldý. Ben sadece mavi ve tonlarýný idrak ettiðimi zannediyordum bu süre zarfýnda oysa þimdi þimdi farkediyorum gelinciðin kýrmýzýsýný, yapraðýn yeþilini, topraðýn kokusunu.......da algýladýðýmý. Bunlarý anlýyormusun gerçekten acaba ? dedi bir ses ben kayanýn dibinden çýkan yengeci seyrederken. Bilmem? (son zamanlarda çok sýk kullandýðým bir kelime oldu bu da... bilmem! ) Anlýyor muyum acep?. : -) Ne zor bir soru? Þu an'ýn gerçeði ile geleceðin gerçeðini bilebilir mi insan. Ayný noktaya bakýp hep ayný þeyi görebilir mi acaba? Ya da görmesi midir doðru olan? Bu herþey için geçerli midir? Yani gerçek hiç deðiþmeden hep ayný mý kalýr? Ben her seferinde o þeyi herþeyiyle görebilir, algýlar ve doðrulayabilir miyim? Zaman zaman içinde bulunduðum duygusal veya mantýksal bakýþ açýmla duruma göreyle yontmuyor muyumdur gerçekleri? Bu arada Gerçek her ne ise tabii.. Deðiþmeyen tek þey deðiþimdi hani. Koskoca kainat deðiþiyor da iyi - kötü mü deðiþmeyecek. Biraz sosyoloji tarihine bakýlsa tüm kývraklýðýyla masanýn ortasýnda dans ediyor olmayacakmý bu yanaðý benli kýrmýzý güllü GERÇEK isimli çingene. Tüm bunlar ve tabii ki ardýndan gelen kelimeler beyinimin içinde sýkýþýklýk yaratmaya baþlamýþtý bile. Koladan alýnan yuduma sigara(lar) da eþlik ama ne çare. Baþladý iþte o aðýrlýk hissi omuzlarýmýn üstünde yine . Belim büküldü sanki. Neye inanacaðým ben?? Bir ben vardým ki bildiði doðrulardan vazgeçmem diyen. Aþk parantezinde doðrular kayboldu bir an deðiþti herþeyim. Bilim denen istatistik topluluðuna mý sýrtýmý yaslamalý seanslarý 100 dolar olan psikiyatristlerin koltuðunda yoksa Tibet 'te yaþayanlara mý sýðýnmalý.... derken suyun içinde diklemesine hareket eden birþey gördüm. Yaw... dedim, þu iþe bak sen bulmaca çözerken, offf çok þükür derken, ....... mýç, o da gelsin burada Ýst. 'un tam orta yerinde sahile doðru tüm anarþistliðiyle yüzsün iyi mi?.. iþte hayat bu ! mu demeli yani. Sanýrým o sýrada gözüme iliþti içe doðru bir kuyruðun varlýðý. Daha neler, yani mok kuyruk taktý gidiyor mu boðaz sularýnda egeye doðru derken burnunu farkettim o þeyin. Eh arkadaþlar ne diyeyim... denizanalarý-poþet ve türlü çöpleri görmeye alýþtýðým bu sularda böyle bir þey göreceðim aklýma hiç gelmedi. Ama a-ha orada yüzüyordu iþte. Evet evet o bir denizatýydý. Ýnanýlýr gibi deðil. Ben ki ne çok düþkünüm böyle þeylere görünce tanýyamadým iþte. Zor tuttum kendimi sevinçten çýðlýk atmamak için. Neee Aysýn nereye mi gidiyor? Hani omuzlarým aðýrlaþmýþtý hayata dair düþündüklerimle. Ne olacaktý bu haller mi?.. Walla geçti gitti. Þu parmak kadar olan masalsý þey bile tüm pisliðimize, tüm özensizliðimize, varoluþ adý altýnda tüm bencilliðimize.... raðmen Ortaköy ün sularýnda hayatta kalmýþ. Umut totosuna bir kuyruk tatmýþ acýkda burnu uzamýþ yüzüyor bu sahilde... Siz kýzýldenizin ikiye ayrýlmasýný bekleye durun, bana benim gördüðüm mucize yeter de artar bile... : -)))) Hepinize tatlý uykular þu saatte. E benimde öteki alemlere gitme zamaným gelmiþ de geçiyor bile!! AYSIN (Aysu) [email protected] Arkadaþýna Öner Yorum Oku / Yaz Yukarý Ters Köþe : Mehtap Akdeniz Yorum Yaz-Oku 'Yorum Yaz/Oku' fýrsatýndan önceki zamanlarda baþka baþka okurlarýn yolladýðý maillerde bana gelen sorular ve verdiðim cevaplarýndan oluþan kýsa bir söyleþi var aþaðýda. Kuþkusuz bütün yazýþmalar aþaðýdaki gibi deðil, bolca dertleþme, birbirimizi doðru anlamaya bolca çaba ile dolu pek çok satýr gitti geldi okur yazarlar arasýnda. Soru ve cevaplara sadýk kalarak derlediðim bu yazýyý; vakti zamanýnda 'Yorum Yaz/Oku' bölümünden mahrum okurlarýma ve 'Yorum Yaz/Oku' bölümü maduru yazarlara ithaf ediyorum. Soru: Resminiz niye ters? Cevap: Dikkat çekmek için. Soru: Kýskançlýk bilimsel olarak kabul gören bir duygudur, bilemem haberiniz var mý? Size bilimsel kitaplar okumanýzý öneririm. Cevap: Benim tepemi attýrmayýn, öyle bir yazý yazarým ki, bir tarafa kýskançlýk nedir bilmeyeni (yani beni); bir tarafa da kýskançlýktan gebereni (yani seni) koyarým. Sonunda bütün kýskançlar olarak iyot gibi açýkta kalýp topluca bilimsel olursunuz. Soru: Nasýl bu kadar içten olabiliyorsunuz? Cevap: Bazen içimden kendimle konuþmak geliyor, hem konuþup hem yazýnca sonuç böyle oluyor.. Soru: Olaylarý çýplak gözle görebiliyorsunuz gerçek hayatta her zaman böyle misiniz?.. Cevap: Her zaman deðil, genelde banyo yaparken çýplak olurum, yýkanýrken de kendi kendimle konuþurum ancak; duþta yazamýyorum. Soru: Epeydir bu siteye aboneyim, ilk kez bir yazýnýzý okudum. Merak ettim. Ýnsanlarý bazý davranýþ ve duygularýndan dolayý yargýlayýp, alay etme hakkýný nereden buluyorsunuz? Cevap: Benimkisi bir nevi cahil cesareti, sen beni okumamaya devam et. Soru: Yazýlarýnýzda kullandýðýnýz pek çok kelimeyi TDK sözlüklerinde bulamýyorum? Bir yazýnýn 'yazý' olmasý için bazý kurallara uygun olmasý gerekmez mi? Cevap: Bu bir mesleki deformasyon. Kýsa ve çarpýcý anlatým mecburiyetinden mütevelli, genelde reklamcýlarda görülür. Halkýma kazandýrdýðým pek çok kelime ve slogan var. En ünlüsü 'Lay lay loom'dur. Bir dergide hikayesi çýktý vakti zamanýnda. (Ýnanmýyorsan Zeynep Özbatur'a sor). Bir yazýnýn 'yazý' olmasý için ne gerekir bilemem ama benim için 'okunmasý' yeterli. Soru: Nasýl yýldýz olunur? Cevap: Iþýk saçarak. (M.E. Arý'nýn dediði gibi: Çatlaklar iyidir, ýþýðý sýzdýrýrlar). Soru: Sizi neþeli, deli dolu, gürültülü ve enerjik biri olarak düþünüyorum, her zaman böyle misiniz? Cevap: Evet her zaman öyle olduðum söylenebilir. (Yalana bak!) Soru: Günlük tutuyorum..Ýleride sizin gibi güzel þeyler yazabilir miyim acaba? Yazmaya nasýl baþladýnýz? Cevap:Günlük tutmayarak. Aþk mektuplarý yazarak oldum denebilir. Komþunun oðlu olan hariç, sevdiklerim hep baþka þehirlerdeydi. Ayrýca lisede kýzlara izdivaç garantili aþk mektubu yazardým. Hepsi yazýþtýðým çocuklarla evlendi. Soru: Bugün çýkan yazýnýzý okudum. Kaç prensi kurbaðaya çevirdiniz sayabildiniz mi? Cevap: Eksilmesinler diye hiç saymadým. Soru: Yazýlarýnýzýn her biri bir kitap olabilir. Kitap yazmayý düþünüyor musunuz? Cevap: Evet düþünüyorum, adý bile hemen hemen belli 'Ne haliniz varsa görün!'. Komaya girdikten sonra baskýya verilmesi þartýyla, yazacaðým. Soru: Sevgiliniz var mý? Cevap: Bilmiyorum. Soru: Size deðilse bile, kaleminize hayraným..Hikayeleriniz gerçek mi?.. Cevap: Ben de size deðilse bile ifadenize hayraným. Soru: Bugünkü yazýnýzdaki erkeklere bakýþýnýz harikaydý. Ben ve oðlum size çok teþekkür ederiz. Cevap: Bana teþekkür edeceðinize, yazýyý evdekine okutun da size iyi baksýn. Soru: Bu siteyi niþanlým tavsiye etti, sizi mutlaka okumam gerektiðini söyledi. Bütün yazýlarýnýzý defalarca okudum. Sizi çok sevdim, ama içimi kemiren bir þey var... Ne olur beni affedin. Niþanlým sizin ona aþýk olduðunuzu söylüyor.. Gerçi artýk ayrýldýk.. Önemi de yok, isterseniz cevap bile vermeyin... Cevap: (Ýçimi okudu zahir yazýmý okuyacaðýna). Benim de içimi kemiren bir þey var. Ben birine aþýðým ve niye benim bundan yine haberim yok?. Niþanlýn tüymek için sana kývýrmýþ. Þimdi hemen gidiyorsun bir çift zil alýyorsun ve çýký çýký yapýyorsun tamammý güzelim.. Bir dakika telefon çalýyor.. - Alo! - Alo! Bu saatte sizi rahatsýz ettiðim için özür dilerim.. Telefonunuzu çok uzun araþtýrmalardan sonra buldum.. Bu yazýlarý yazan kadýnýn sesini duymak istedim izniniz olursa tabi. - Alooooo!!!!!!!! Ýyi duydun mu? - Rahatsýz ettiysem özür dilerim, hemen kapatabilirim. - Ýzninizle biraz ters konuþacaðým... Burasý umumi telefon deðil, ev telefonu. Evimin telefonunu bu evde yaþayanlar tarafýndan tanýnan ve/veya numarayý benden alan kiþilerin dýþýndakiler arayamaz. Ýyi geceler sayýn okur, sana telefonumu ben söyleyene kadar da okur noktasýnda dur... KÜTTTT!!!! YUHHHH!!! Sonra mail atmýþ özür mözür ývýr zývýr.. Bak þimdi tepem attý bundan sonraki sorulara ters ters cevaplar vereceðim.. Soru: Sadýk bir okuyucunuzum. Bu gün beni çok þaþýrttýnýz.. Sizin müslüman bir militan olabileceðinizi hiç düþünmemiþtim. Cevap: Dua et okurum, sen sadece þaþýrmýþsýn, ben oracýða yýðýldým. Soru: Sizin hayata bakýþýnýzda önemli rol oynayan birileri var mý? Varsa kimler? Cevap: Çocukluðumda mahalleden Canavar Fatmasý, yeni yetmeliðimde teypten Erkin Koray, gençliðimde üniversiteden felsefe profösörüm Ahmet Arslan etkiledi beni. Þimdilerde ise yazdýklarýmý okudukça kendimden etkileniyorum. Soru: Yazýnýzdan çok iyi bir reikici olduðunuz anlaþýlýyor. Meditasyonu nereden öðrendiniz? Cevap: Bir yazý ve yazarý nasýl bu kadar yanlýþ anlaþýlabilir? Okuduðunu doðru anlamayana bir ben çarparým bir de yer çarpar, redört'ü, medibeþ'i nereden öðrendiðimi anlarsýn. Soru: Size benzemek isterdim, sizin gibi olmak için ne yapabilirim.. Cevap: Estetik operasyon. Soru: Sizinle sýk sýk yazýþabilir miyiz? Cevap: Kahvemolasý'na yazý yazmayý tercih ederim. Beni mail yolu ile öven, yeren, geren, yol gösteren ve seven herkese sonsuz sevgilerimle... Mehtap Akdeniz [email protected] Arkadaþýna Öner Yorum Oku / Yaz Yukarý Café d'Istanbul par Mustafa Serdar Korucu Merhaba, Bugün sizlerle ilk olarak Türkiye'de çok tanýnmamasýna karþýn Batý'da büyük hayranlýk uyandýran sufi müziðini dünyaya dinleten Ömer Faruk Tekbilek'in son albümü "Alif"i, ardýndan Fransýz sinemasýnýn II. Dünya Savaþý'na bambaþka bir açýdan yaklaþan "Herkes Kendi Yoluna"yý ve son olarak ünlü yazarýmýz Nedim Gürsel'in ilk kitabý olma özelliðini taþýyan "Uzun Sürmüþ Bir Yaz"ý paylaþacaðým. Keyifle dinlemenizi, izlemenizi ve okumanýzý dilerim. ALÝF / ÖMER FARUK TEKBÝLEK : Kültürümüzün önemli bir parçasýný oluþturmasýna raðmen ne yazýk ki ülkemizde gereken önemin verilmediðine inandýðým sufi müziðinin ustasý, World Music ve caz sevenlerin yakýndan tanýdýðý Ömer Faruk Tekbilek, "Dance Into Eternity"nin üzerinden iki yýl geçtikten sonra son çalýþmasý "Alif"i çýkarttý. Özellikle Avrupa ve Amerika'da "en ünlü Ortadoðulu müzisyen" olarak anýlan Tekbilek, mistik müziðin bugüne kadarki en önemli temsilcilerinden biri olarak kabul ediliyor. Ünlü sanatçý, Ofra Haza, Nusret Fateh Ali Khan, Don Chery, Simon Shaheen, Karl Berger, Brian Keane gibi dünyanýn en ünlü caz ve etnik müzik sanatçýlarýyla pek çok çalýþmaya imza attý. Batýnýn çok da tanýmadýðý melodilere sahip Türk müziðinin eþsiz enstrümanlarý bendir, baðlama, def ve tanburu müziðinde sýkça kullanan Tekbilek, ayrýca neyzen olarak da haklý bir üne sahip. Müziðine doðadan sesleri de ekleyen ünlü sanatçýnýn Briane Keane ile yaptýðý "Beyond The Sky", "Mystical Garden" ve "One Truth" albümleri Batý'da olduðu kadar Türkiye'de de belirli bir kesimin ilgisini çekmiþti ve bence mutlaka dinlenmesi gerekir. Amerika'nýn en iyi prodüktörleri arasýnda gösterilen Steve Shehon ile yaptýðý son albümü "Alif" önceki çalýþmalarýndan daha farklý bir sounda sahip olmasýna karþýn kesinlikle hayranlarýný tatmin edebilen bir çalýþma. 2001 Akbank Caz Festivali çerçevesinde Türkiye'de ilk kez canlý performansýný izlediðimiz Ömer Faruk Tekbilek'e son albümü "Alif"de Yunanistan'dan Glykeria, Bulgaristan'dan Galina Durmushliyska, Türkiye'den Suzy, Ýsrail'den Zahava Ben, Ýran'dan Mamek Khadem ve Ýspanya'dan Jose Antonio Rodriguez eþlik ediyor. Türk bir babaya, Mýsýrlý bir anneye sahip olan Adana doðumlu Tekbilek, son albümü ile bizleri birbirinden farklý kültürler arasýnda gezintiye çýkartýyor. Arap müziðini Arap stilinde, Türk müziðini de Türk stilinde çalmasý ile dikkatleri üzerine çeken sanatçýnýn albümündeki 12 þarkýda sevginin her türlüsü yerini alýyor: Tanrýsal sevgi, romantik sevgi ve hayat sevgisi. "Alif"in (elif) bildiðimiz gibi hem Arap alfabesinin ilk harfi hem de Allah'ýn Arapça yazýmýndaki ilk harf olmasý nedeniyle Tekbilek'teki yeri ayrý. "Dulger" ile Doðu Anadolu'nun folklorik bir Sufi þarkýsýný, "Gardener" ile Doðu Anadolu'dan bir Sufi aþk þarkýsýný, "Laundry Girl" ile 9/8'lik bir tempoyla geleneksel Mýsýr ezgilerini, "Dark Eyes" ile geleneksel Bulgar melodilerini, "Shinanay" ile popüler Türk-Yunan motiflerini, "Don't Cry My Love" ile Orta Anadolu'nun müziðini, albüme adýný veren parça olan "Alif" ile Türkiye'den Sufi potporisini, "Dadash" ile 6/8lik tempoyla Doðu Anadolu potporisini, "Take A Flight"ta Orta Doðu'dan Hicaz makamýný, "Ya Bouy"da Farid-al Atrash'ýn yazdýðý ünlü bir þarkýnýn enstrümental aranjmanýný, "Lachin"de Azerbaycan'dan bir aþk þarkýsýný ve "Forbidden Love" ile de iyi bilinen bir Ýsrail þarkýsýný bulabilirsiniz. "Buddha Bar" serilerinde de dinleme þansýný yakaladýðýmýz Tekbilek'i henüz dinlemeyenleriniz varsa tanýþmanýn tam zamaný. HERKES KENDÝ YOLUNA (BON VOYAGE) : Tarih boyunca bütün insanlýðý II. Dünya Savaþý kadar etkileyen, dünyanýn kaderini deðiþtiren bir dönem olduðunu zannetmiyorum. Bu savaþýn farklý dönemlerini anlatan pek çok film beyaz perdemize uðramýþ olmasýna karþýn "Herkes Kendi Yoluna"nýn büyük bir farký var. "Piyanist", "Sophie'nin Seçimi", "Schindler'in Listesi" ve "Hayat Güzeldir"de daha çok Yahudiler üzerindeki soykýrým ön plandayken bu filmde, savaþýn Fransa cephesi eðlenceli bir yol filmine dönüþtürülerek bize farklý bir perspektif sunuluyor. "Herkes Kendi Yoluna" bizi savaþýn Nazilerin lehine ilerlediði bir döneme, 1940 yazýna götürüyor. Yani, Almanya'nýn I. Dünya Savaþý'nýn rövanþýný almak için Kýta Avrupasý'nda savaþ çýðlýklarý atarak Fransa'ya saldýrma kararý aldýðý, bunun üzerine Fransa'nýn bu tehdide karþý yapacak çok fazla þeyinin olmadýðý ve ülkenin kalbi Paris'in iþgal edildiði, bu þehirdeki pek çok kiþinin Fransa'nýn daha küçük þehirlerine kaçmaya karar verdiði kaotik bir dönem. Frederick Oger, savaþ baþlamadan önce sevdiði kadýnýn iþlediði bir suçu örtbas etmeye çalýþýrken hapse atýlmýþtýr. Ancak Alman iþgali sýrasýnda çýkan kargaþadan dolayý hapisten kaçmayý baþarýr. Sevdiði kadýn Viviane Denvers ise erkekleri kendine oyuncak etmeyi ve kirli iþlerine maþa olarak kullanmayý seven ünlü bir aktristir. O da herkesin yaptýðý gibi Paris'ten kaçarak Bordeaux'ya gitmiþtir. Frederick, uðruna hapise girdiði kadýný bulmak için Bodeaux'ya gitmeye karar verir. Ancak Viviane, Frederick hapse girdikten sonra boþ durmamýþtýr ve Ýç Ýþleri Bakaný Jean-Etienne Beaufort'la birliktedir. Bunu öðrenen genç adam yýkýlýr ancak yolculuk sýrasýnda Camille adlý asistan bir genç kýzla tanýþýr. Bu genç kýz Frederick'in zaten altüst olmuþ olan hayatýný daha çok karýþtýracaktýr. Çünkü genç kýzýn yanýnda çalýþtýðý profesörün elinde Almanlar'ýn eline geçmemesi gereken gizli bir silah vardýr. "Cyrano de Bergerac" ve "Çatýdaki Süvari"den (Le Hussard sur le toit) hatýrlayacaðýmýz Fransýz sinemasýnýn ünlü yönetmeni Jean-Paul Rappeneau'dan Ýkinci Dünya Savaþý'ný farklý bir þekilde anlatmasýyla dikkatleri üzerine çeken "Herkes Kendi Yoluna", Isabelle Adjani ve Gerard Depardieu gibi uluslararasý iki isim ile Virgine Ledoyen, Grégori Derangere gibi genç yýldýzlarý buluþturan kaçýrýlmamasý gereken bir Fransýz filmi. UZUN SÜRMÜÞ BÝR YAZ / NEDÝM GÜRSEL : 12 Mart 1972. Türkiye karanlýk günler içinde. Yurdun her yerinde çatýþmalar, üniversite kapatmalar yaþanýyor. Sivil halk, sokaða çýkmakta bile tereddüt yaþýyor. Türkiye'nin anarþi, kardeþ kavgasý, sosyal huzursuzluk içine girmeye baþladýðýna inanan Türk Silahlý Kuvvetleri yönetime el koyuyor; Demirel hükümeti istifa ediyor. Ordu ülkenin yönetimine geçiyor. Askeri yargýtaylar kuruluyor ve pek çok ölüm cezasý veriliyor. Ýþte Nedim Gürsel böyle parçalanan hayatlarla örülü bir ortam içinde ilk kitabýný yazmaya baþlýyor. Ayrýca bu kitap, "Sevgilim Ýstanbul", "Boðaz Kesen", "Gemiler de Gitti", "Öðleden Sonra Aþk" gibi kitaplarý edebiyatýmýza kazandýran ve kitaplarý 12 dile çevrilen ünlü yazarýmýzýn ilk kitabý olma özelliðini de taþýyor. "Uzun Sürmüþ Bir Yaz", 1972-1975 arasýndaki iki öyküyü konu almasýna karþýn ikinci öykü, içinde altý farklý öyküyü içeriyor. Kitap, Nedim Gürsel'in bu basým için yazdýðý "Ýlk kitabým: Uzun Sürmüþ Bir Yaz" ve "Kesin Sonucu Sürekli Ertelenen Bir Dava" gibi konu baþlýklarýyla zenginleþiyor. Gürsel bu baþlýklar altýnda, ilk kitabý için bugünkü düþüncelerini ve kitap hakkýnda açýlan dava hakkýndaki yorumunu kaleme alýyor. 1976 Türkiye Dil Kurumu Öykü Ödülü'nü kazanan "Uzun Sürmüþ Bir Yaz"ý eðer önceden okuma þansý bulamadýysanýz bu basýmýný kaçýrmamanýzý öneririm. [email protected] Arkadaþýna Öner Yorum Oku / Yaz Yukarý Milenyumun Mandalý : Sait Haþmetoðlu "Saldýrý", "Cennetin Keþfi", "Prosedür" gibi eserleri olan Harry Muslisch adlý Hollandalý yazarýn kavramak ile ilgili sözlerini hiç unutamýyorum... "Ne için okuyoruz?" sorusuna "Anlamak ve fark yaratan bir kavrayýþla hayata yeniden katýlmak için okuyoruz!" þeklinde bir cevap vermiþ ve o hayatýn hem bizim, hem de baþkalarýnýn hayatý olduðunu vurgulayarak bu anlama eyleminin ciddi bir hazýrlýk gerektirdiðini de sözlerine eklemiþti. Anlamanýn, bir konuyu derinlemesine idrak edip kavramanýn, baþlý baþýna bir duygusal yatýrým süreci sonunda gerçekleþtiðini, bunun için bazý konulara yaklaþýrken her günkü zihinsel kimliðimizden uzaklaþmak gerektiðini belirtmek üzere þuna benzer þeyler söylüyordu bir sohbetinde... ........ Editör'den Önemli Not:Sevgili Sait Haþmetoðlu'nun e-romaný görsel öðelerle süslendiðinden, devamýný ve önceki sayýlarýný aþaðýdaki adresten tek týklamayla okuyabilirsiniz. Üþenmeyin... Týklayýn... http://www.kahvemolasi.com/xfiles/mandal_177.asp Devamý var [email protected] Yukarý Dost Meclisi Fotoðraf: Þeref Bilgi <#><#><#><#><#><#><#> Kahve Molasý'nýn sürekli ve sabit(!?) bir yazar kadrosu yoktur. Gazetemiz, siz sevgili kahvecilerden gelen yazýlarla hayat bulmaktadýr. Her kahveci ayný zamanda bir yazar adayýdýr. Bu bölüm sizlerden gelecek minik denemelere ayrýlmýþtýr. Yolladýðýnýz her özgün yazý deðerlendirilecektir. Siz sevgili kahvecilere önemle duyurulur. Kahve Molasý bugün 3.496 kahveciye doðru yola çýkmýþtýr. Yukarý Tadýmlýk Þiirler GÖKKUBBE Gökkubbe yasta sanki, Yýldýzlar ve ay Karabulutlar arkasýna saklanmýþlar Yine yaðmur yaðýyor, Ilgýt ýlgýt deðil.. Deli rüzgarlarý almýþ arkasýna.. Penceremden ürkerek bakýyorum Yýrtýlmýþ gökten yeryüzüne doðru akan.. Þimþek ve gök gürültüsü bombardýmanýna.. Korkuyorum.. Her çakan þimþek Böðrüme saplanan býçak gibi Parlayarak yýrtýyor karanlýðý... Kirpiklerim istem dýþý her kapanýþýnda.. Tüm yaþamým geçiyor gözüm önünden.. Yumak yumak,acý ,tatlý ve karmaþýk bir hüzün bulutu.. Mutluluðum ...!! Yok denecek kadar az..ama.. Tüm mutsuz ve umutsuzluklarýmý yenecek kadar çok.. Gözlerimi açtýðýmda.. Gökyüzündeki doðanýn kendiyle hesaplaþmasý bitecekti.. Hüzüm bulutlarým bir damla göz yaþý olup Yanaklarýmdan süzüldü.. Bekliyordum penceremde... Sabah olacaktý.. O'karabasan dolu gökyüzünden güneþ doðacak.. Yanaklarýmdan süzülen göz yaþlarým kuruyacaktý. Osman Taplamacý <#><#><#><#><#><#><#> Eylüldür... Eylüldür... Yaz ötesi Kýþ berisi Bir tarla faresi uðurlar Göçmen kuþlarý “görüþürüz seneye dalda yeþil yine gülümseyince” Kanatlar açýlýr þehvetle “Hadi mavi okyanus var ileride...” Eylüldür Düðün dernek zamaný Bir kýrmýzý kurdele düþer Gelinin belinden Bebeðin adý damlar Utangaç gözlerinden Eylüldür... Hamsilerin Lazca gümüþi adý Suyun altýndan akar binlerce yýldýz Hepsi Karadeniz dalgýnlýðý. Eylüldür... Þairin herkesten saklý hiç bilinmeyen adý Görünce yerde bir sarý yaprak Eylül usulca okþar unutkan baþak saçlarýný Mehmet Emin Arý Yukarý Biraz Gülümseyin LAZ BAKKAL Temel ile Ali Ýksen (Türkçe’de Ali Ýhsan okunur) memleketten kalkýp Ýstanbul’a gelmiþler. Maksatlarý bir kasap dükkâný açýp ekonomiye katkýda bulunmak. (Neden balýkçý dükkâný deðil, bunu ben de bilmiyorum) Büyük fedakârlýklarla ellerindeki parayla güzelce bir dükkân tutmuþlar, dekore ettirmiþler ve Ali Ýksen demiþ ki Temel’e: - La Temel, müþteri gibi dolan da gel, antrenman edelim. Pazartesiye tükkani açacaðuz. Temel çýkmýþ dýþarý, müþteri gibi dolanmýþ, Ali Ýksen bu arada sýkýntýdan patlýyor, derken girmiþ kapýdan içeri: - Hayirli olsun yeni tükkaninuz, pen sizden altý þiþe bira, pir de ekmek isteyrum. Ali Ýksen kudurmuþ: - La get, sen manyak misun, piz purda kasap tükkaný açtýk, pakkal teðul. Geç tezgahin arkasýna, pen keleceðum þimdi. Antrenman edeceðuz! Çýkmýþ ve çýktýðý gibi de girmiþ dükkandan içeri. - Hayirli olsun yeni kasap tükkaninuz. Pen sizden yarim kilo kuþpaþý et, yarim kilo da köftelik kiyma rica eteyrum. Temel cevap vermiþ: - Poþ þiþeleri getirdin mu? denizce.com <#><#><#><#><#><#><#> Yorumsuz:-)) Yukarý Kýraathane Panosu KAHVE MOLASI : Yemek Daveti Kýþa girmeden yapalým dedik bir yemek, Yemek bahane elbet, maksat muhabbet, *** Yemek dediðin deðil mi bir nebze atýþtýrmak, Önemli olan yazar-okur dostluðumuzu katýþtýrmak, *** Yatýþýr birkaç lokma ile açlýðýmýz nasýl olsa, THEO Restaurant'da kadehler neþeyle dolsa, *** O neþeyle sirtaki bile beklemez gönlümüz, Felekten bir gece daha çalacaksa ömrümüz, *** Belki de milli maç sonrasý Baðdat Caddesi'ne çýkarýz, Kýrmýzý-Beyaz, Kýrmýzý-Beyaz diye ortalýðý yýkarýz, *** 11.Ekim.2003 - Cumartesi gecesi sývayalým kollarýmýzý, Bekliyoruz yazar-okur tüm Kahve Molasý dostlarýmýzý... Yemek bedeli 35 milyon olup, katýlmak isteyenlerin Editör'e mail atmalarý önemle rica olunur. Son Bildirim Tarihi : 8.Ekim.2003 Yukarý Ýþe Yarar Kýsayollar - Þef garson: Akýn Ceylan http://www.ritsumei.ac.jp/~akitaoka/saishin-e.html Hani bazý resimler vardýr. Düz çizgiler olduðu halde sadece renk farklýlýklarýndan dolayý eðri veya kesik kesik gördüðümüz yada sabit olduðu halde hareketliymiþ gibi algýladýðýmýz resimler. Bu görsel illüzyonlar'ýn toplu olarak arþivlendiði bir web sayfasýnýn adresini veriyorum sizlere. http://www.pro-j.com/gulmece/fikraust.htm ...Anne ile kýzý bir tuhafiyeye giderler. Birkaç ürün aldýktan sonra hesabý ödemek için kasaya giderler. Kasadaki adam kýzdan çok hoþlanýr ve "Borcumuz ne kadar" diyen kýza "Ýki öpücük" der. Kýz da "Anne bir zahmet borcumuzu ödeyiver"... http://www.arseiam.com/fx/55.htm Siz hiç deve'ye bindinizmi? Ben bir defa binmiþtim ve bir daha binmemek gerektiðini düþünüyorum. Her an üzerinden düþecekmiþ gibi sallanarak seyahat etmek pek bana göre deðil. Bu kýsa yolda bir deve simülasyonuyla karþýlaþacaksýnýz. Mouse yardýmýyla aktif duruma getiriyorsunuz. http://www.barcodeart.com/art/clock/clock.html Web sayfanýzda veya özel çalýþmalarýnýzda kullanabileceðiniz barkod görünümlü saat çalýþmasý. Bilgisayar'ýnýza indirebilmeniz için de kýsayol verilmiþ. [email protected] Yukarý Damak tadýnýza uygun kahveler InstantGet v1.42 [950k] W98/2k/XP FREE http://www.mywebattack.com/gnomeapp.php?id=107056 Download Manager. Yükleme iþlemlerinizi hýzlandýrmak ve düzenlemek üzere planlanmýþ güzel bir program. Yüklediðiniz dosyayý birkaç parçaya bölerek yüklüyor ve böylece baðlantýnýzý maksimum düzeyde kullanabiliyor. Ayýrca pekçok hoþ fonksiyonu da bünyesinde barýndýryor. Fazla büyük deðil, bence yükleyip deneyin. Yukarý http://kahvemolasi.com/sayilar/20031008.asp ISSN: 1303-8923 Kahve Molasý MS Internet Explorer 4.0+ ve 800x600 Res. için optimize edilmiþtir. Uygulama : Cem Özbatur - Her hakký saklýdýr. Yayýn Ýlkeleri 8 Ekim 2003 - ©2002/03-kahvemolasi.com istanbullife.com