Halkların Düşmanı NATO`ya Hayır !!!

Transkript

Halkların Düşmanı NATO`ya Hayır !!!
YIL:4 SAYI:861
35 YKR
TÜRKÝYE Ýþveren Sendikalarý
Konfederasyonu (TÝSK), 2008’in son çeyreði
itibariyle yapýlan uluslararasý kýyaslamada
Türkiye’nin yüzde 6.2 ile ekonomide
küçülmenin en fazla olduðu 2’nci ülke
olduðunu belirterek, son çeyrekte en çok
küçülen ülkenin yüzde 8.4 ile Tayvan
olduðunu kaydetti.
TÝSK büyüme ile ilgili yaptýðý açýklamada,
Türkiye’nin 2008 yýlýnýn son çeyreðinde yüzde
6.2 küçüldüðü ve yýlý yüzde 1.1’lik bir büyüme
oraný ile tamamladýðý anýmsatýlarak,
Türkiye’nin 2008’in son çeyreði itibariyle
yapýlan uluslararasý kýyaslamada, ekonomide
küçülmenin en fazla olduðu 2’nci ülke oldu
belirtildi. Son çeyrekte ekonomisi en çok
daralan ülkenin yüzde 8.4 ile Tayvan olduðu
ifade edilen açýklamada, Ýsveç’in ise yüzde
4.9’luk küçülme ile üçüncü sýrada yer aldýðýnýn
altý çizildi.
Bütçede ciddi sorunlar var
Daha önce açýklanan sanayi üretimi ve
kapasite kullanýmý verilerinin ekonominin
2008’in son çeyreðinde önemli oranda
küçüleceðini haber verdiði ifade edilen
açýklamada, kapasite kullanýmýndaki düþüþün
en önemli nedeninin yüzde 78 oranýnda iç ve
dýþ talep yetersizliði olduðu kaydedildi. Diðer
yandan sanayide iþgücü girdi göstergelerinin
de geriye gittiði vurgulanan açýklamada, ayrýca
bütçede de ciddi sorunlar olduðuna dikkat
çekildi. Bütçe açýðýnýn iki ayda yüzde 2 bin
187 oranýnda artarak 10.4 milyar TL olarak
3 NÝSAN 2009 CUMA
gerçekleþtiði anýmsatýlan açýklamada,
“Ekonomideki daralma nedeniyle azalan
tüketim harcamalarý, dolaylý vergilerin
tahsilatýný önemli ölçüde düþürdü.
2’DE
Nevþehir’de atýk bitkisel yaðlarýn
çevre,su ve toprak kirliliðinde oluþturduðu
olumsuz etkilerini ortadan kaldýrarak, atýk
bitkisel yaðlarýn enerjiye
dönüþtürülmesine yönelik çalýþmalara
Nevþehir Belediyesi destek veriyor.Ezici
A.Þ. ile iþbirliði halinde gerçekleþtirilen
atýk bitkisel yað toplama kampanyasýnda
bugüne kadar 1570 litre atýk bitkisel yað
toplantýðý bildirildi.
Nevþehir Belediyesi Strateji Geliþtirme
Müdürlüðü ile bitkisel atýk yaðlarýn
enerjiye dönüþtürülmesi yönünde
çalýþmalar yapan Ezici A.Þ. iþbirliðinde
Nevþehir’de atýk bitkisel yaðlar,
lokanta,otel,yemek fabrikalarý,pastane ve
alýþveriþ merkezlerinde toplanýyor.
Gazeteci Ruþen Çakýr, bazý Ýslamcýlara göre
“mahalle baskýsý” kavramýný bu kadar güncelleþtirdiði
için “vebal” altýnda… Kimileri bunu açýk bir dille
ifade etti. Dizimizin bu bölümünde Ruþen Çakýr’a
“mahalle baskýsý”ný sorduk.
Ruþen Çakýr gazetecilik sorumluluðu çerçevesinde
gerçekte çok önemli bir iþlev gördü. Nitekim, çok
dillendirilmese bile herkes bir biçimde mahalle
baskýsýný, mahalle baskýsýnýn devlet baskýsýna dönüþen
hallerini yaþýyordu. Özellikle de Anadolu’da durum
hayli sýkýntýlýydý, ancak ne ulusal medyaya ne de
aydýnlarýn gündemine geliyordu. Tartýþmanýn
baþlamasýyla birlikte medya mahalle baskýsý
örneklerini sayfalarýna taþýmaya baþladý. Hatta öyle
bir hale geldi ki bu tartýþma, baskýyý yapanlar baskýya
maruz kaldýklarýný ileri sürdüler. Ne var ki, gerek
BirGün’de süren dizimizde gerekse açýk Toplum
Enstitüsü’nün araþtýrmasýnda bu iddianýn sahipleri
iyot gibi ortada kaldýlar. Anlatýlanlar, gözlemler,
medyaya yansýyan olaylar; sözkonusu araþtýrma ve
benzer saha çalýþmalarýyla birer birer gün yüzüne
çýkýyordu. Zaten mahalle baskýsý Türkiye için yeni
bir þey deðildi. Sadece ve sadece bu kadar
dillendirilmiyor, konuþulmuyor, gündem
oluþturmuyordu.
Dizimin bu bölümünde Gazeteci Yazar Ruþen
Çakýr’ý sayfamýza konuk ettik. Çakýr, 2008'de Prof.
Þerif Mardin ile yaptýðý röportajla birlikte Türkiye
gündemine giren mahalle baskýsýný anlattý:
»Mahalle baskýsý kavramý akademik çevrelerde
kalýrken sizin Prof Þerif Mardin ile görüþmenizi
takiben gündeme hayli sýcak biçimde oturdu? Bu
durumu nasýl deðerlendiriyorsunuz?
Her þeyden önce çok olumlu buluyorum.
Türkiye’de ne zamandýr süren ama bir türlü layýkýyla
kavramsallaþtýrýlamayan bir tartýþma, kavga bu sayede
daha anlaþýlýr bir þekilde sürdürülür oldu. Kuþkusuz
Þerif Hoca’nýn tamamen iyiniyetle ve bir bilim insaný
sorumluluðuyla geliþtirdiði bu kavramý kendi çýkarlarý
için eðip bükenler olmuþtur, bundan sonra da olacaktýr.
Devamý 4’DE
6’DA
ROMA - Ýtalya’nýn Padova ve Trento
üniversitelerinden bilim insanlarý, civcivlerin
aritmetikten anladýðýný ortaya koydu.
8’DE
13’üncü Afife Jale Tiyatro
Ödülleri’nin adaylarý ile özel
ödülleri Haldun Dormen ve Göksel
Kortay tarafýndan açýklandý. 14
dalda adaylarý belirlenen ödüller,
20 Nisan’da düzenlenecek törenle
sahiplerini bulacak…
Geleneksel olarak daðýtalan,
tiyatronun en önemli ödüllerinden
Afife Jale Ödülleri'nde, Muhsin
Ertuðrul Özel Ödülü'ne Mediha
Gökçer, Nisa Serezli Aþkýner Özel
Ödülü'ne Hale Eren, Cevat Fehmi
Baþkut Özel Ödülü'ne Berkun Oya,
Tiyatroda Yeni Kuþak Özel
Ödülü'ne Dot Bilsar ve Yapý Kredi
Sigorta Özel Ödülü'ne Dikmen
Gürün Uçarer lâyýk görüldü.
5’DE
Köþe yazýsý 3’DE
2’DE
Halklarýn Düþmaný
NATO’ya Hayýr !!!
Köþe yazýsý
6’DA
2
3 Nisan 2009 Cuma
Türker Alkan
Herkes meþrebince bir seçim
çözümlemesi yapýyor. Bazýlarý korkunç ve
korkutucu. Hükümet sözcüsü Cemil
Çiçek’in aþýrý derecede ince ve keskin
çözümlemesi gibi. DP’nin Iðdýr’da seçim
kazanmasýný yorumlarken, “Ermenistan
sýnýrýna geldiler” diyor Çiçek, ‘dikkatle
bakmalý!’
Ne demek istiyor? Türkiye’ye karþý bir
Ermeni-Kürt iþbirliði mi?
Ýnsan 40 yýl düþünse böyle abes bir fikir
üretemez doðrusu. Çiçek, hükümet adýna
mý konuþuyor? Öyleyse durum daha da
vahim demektir!
Konu açýlmýþken anýmsatmakta yarar
var: AKP’nin projeleri arasýnda yerel
yönetimlerin güçlendirilmesi de yok
muydu?
‘Ermenistan sýnýrý’ laf gafýyla “Ey ahali,
bize oy vermezseniz bakýn baþýnýza ne
belâlar gelir” mi demek istiyor Çiçek? Bir
an için Kürtlerin, Türk vatandaþý olduðunu
unutmuþ sanki.
Cemil Çiçek’in sözleri AKP’nin bundan
sonra izleyeceði siyasetin habercisi ise,
ülkeyi zor günler bekliyor demektir. Bir
zamanlar Erbakan, “Bize oy vermeyenler
patates dinindendir, ölünce doðru
cehenneme gidecekler” demiþti. Þaka filan
etmiyordu, gayet ciddiydi.
Cemil Çiçek’in sözlerini açtýðýnýz
zaman benzer bir fikrin izlerini görürsünüz:
“Bana oy vermeyenler vatan hainidir,
Ermenistan’ýn iþbirlikçisidir, ona göre
ayaðýnýzý denk alýn!”
Seçime getirilen ilginç yorumlardan
birisi Özdemir Ýnce’nin köþesinde yer aldý:
“Dinci+milliyetçi+etnikçi aþýrý saða verilen
yüzde 74 oy, temsil ettiði dünya görüþü ve
zihinsel yapýsýyla, kendisi çok hevesli bile
olsa, Türkiye’nin Avrupa Birliði’ne giriþinin
önündeki en büyük engel görünümündedir.
AB’nin kabul edebileceði kesim yüzde
25.92’lik bir oy oraný tarafýndan temsil
edilmektedir. Gerçek bu!”
AKP istediði kadar ‘medeniyetler arasý
diyalogtan’ söz etsin, Ýspanya’da þato
kursun, þurasý açýk ki biz henüz kendi
ülkemizde, etnik ve kültürel kümeler
arasýnda saðlýklý ve güvenli bir diyalog
kurabilmiþ deðiliz. Liderlerin seçim
meydanlarýnda attýklarý nutuklar, daha çok
saðýrlar diyaloðu gibiydi. Ortamý germekten
baþka bir iþe yaramadý.
Ve benim anýmsayabildiðim kadarýyla
en çok þiddete baþvurulan, en çok hile
iddialarýnýn yer aldýðý seçimlerden birisi,
belki de birincisiydi bu seçim. Ýþin bu yönü
üzerinde fazla duran olmadý.
1957 seçiminde Mersin’de bir kiþi
öldürülmüþ ve bu cinayet uzun zaman
tartýþýlmýþtý. Aradan yarým yüzyýl geçti,
bunca seçim gördük, bunca deney edindik,
þimdi bir seçimde bir düzineden fazla adam
katlediliyor, kimsenin sesi çýkmýyor!
Vardýðýmýz noktada oy uðruna kitleleri
kýþkýrtan liderlerin günahý yok mudur?
Seçimleri salt siyasal bir olay olarak
görmemek lazým. Bu seçim, toplumdaki
kültürel eðilimlerin doðrultusuna iliþkin
ipuçlarý veriyor. Özdemir Ýnce’nin
vurguladýðý gibi, genel bir saða kayýþ var.
Bu eðilim böyle devam ederse, ne AB bizi
almaya istekli olacaktýr, ne de bizim ulusal
irademiz AB’ye girmeye hevesli olacaktýr.
Uzun dönemde buna benzer geliþmeler
olursa, hiç þaþmayalým.
Radikal
geliri” uyarýlarýný dikkate almayan AKP’nin
üretimle ilgili teþvik programlarýnýn krizi
aþmadaki önemsizliði de anlaþýldý.
Sonuçlar beklenenden bile kötü
JP Morgan tarafýndan büyüme rakamlarý
ile ilgili yayýmlanan raporda, Türkiye
ekonomisinin 2001 yýlýndan bu yana ilk kez
küçüldüðüne dikkat çekildi. Yüzde 6.2'nin
piyasa beklentilerinden kötü olduðuna iþaret
eden JP Morgan, buna karþýn 2008 yýlý
genelindeki yüzde 1.1'lik büyümenin ise önceki
çeyreklerdeki revizyonlardan sonra
beklentilerden iyi çýktýðýný yazdý.
Ýnþaat çöktü
Türkiye ekonomisi dördüncü çeyrekte
yüzde 6.2 küçüldü. Açýklanan verilere göre
Türkiye, 2001 yýlýnda yaþanan krizden bu yana
en büyük küçülmeyi yaþamýþ oldu. Böylece
27 çeyrektir büyüyen Türkiye, küçülmeye
yüzde 6.2 gibi yüksek oranlý bir daralma ile
geçti. Türkiye ekonomisi 2008 yýlýnýn üç
çeyreðinde sýrasýyla yüzde 7.3, yüzde 2.8 ve
yüzde 1.2 büyümüþtü. Ancak bu küçülme
özellikle AKP’nin kriz yönetimine iþaret
ediyor. 2008 yýlýnýn geneline bakýldýðýnda ise
ekonomideki büyüme yüzde 1.1 olarak
kaydedildi. 2008 yýlý büyüme hedefi yüzde 4
olarak belirlenmiþti. Özellikle geliþmekte olan
bir ülke için bu rakam büyük hayal kýrýklýðý
yarattý.
Gýda harcamalarýnda büyük düþüþ
Sabit fiyatlarla son çeyrekte imalat sanayi
yüzde 10.8, inþaat yüzde 13.4, toptan ve
perakende ticaret yüzde 15.4 küçülme yaþadý.
Yurtiçi tüketim de son çeyrekte azaldý. Cari
fiyatlarla hanehalkýnýn yurtiçi tüketimi bir
önceki çeyreðe göre 11 milyar 779 milyon TL
düþüþ yaþadý. Gýda, içki ve tütün harcamalarý
47 milyar 840 milyon TL’den 46 milyar 192
milyon TL’ye, giyim ve ayakkabý harcamalarý
10 milyar 956 milyon TL’den 8 milyar 856
milyon TL’ye düþtü.
Bu düþüþlerde toplumun çoðunluðunu
oluþturan emekçi kesimlerin kemerlerini
sýkmak zorunda kalarak tüketim yapmamasý
önemli rol oynadý. Böylelikle uzmanlarýn
tüketimin artýrýlmasý için önerdiði “yurttaþlýk
Libyalý yetkililer, kalýntýlarýndan çürük
olduðu anlaþýlan ilk gemide 253 mülteci
bulunduðunun belirlendiðini, ülke açýklarýnda
batan iki gemide olduklarý anlaþýlan cesetlere
rastlandýðýný kaydetti.
Batan ikici gemiden 23 mültecinin sað
olarak kurtarýldýðýný belirten yetkililer, ancak
gemide olduðu öðrenilen 342 kiþinin halen
kayýp olduðuna dikkati çekti.
Her iki geminin Libya açýklarýna
sürüklendiðinin belirlendiðini ifade eden
yetkililer, mültecilerin gerçek sayýsý ve
gemilerin durumuyla ilgili olarak henüz detaylý
bilgi edinilemediðini söyledi.(aa)
Radikal
TÜRKÝYE Ýþveren Sendikalarý Konfederasyonu
(TÝSK), 2008’in son çeyreði itibariyle yapýlan
uluslararasý kýyaslamada Türkiye’nin yüzde 6.2
ile ekonomide küçülmenin en fazla olduðu 2’nci
ülke olduðunu belirterek, son çeyrekte en çok
küçülen ülkenin yüzde 8.4 ile Tayvan olduðunu
kaydetti.
TÝSK büyüme ile ilgili yaptýðý açýklamada,
Türkiye’nin 2008 yýlýnýn son çeyreðinde yüzde 6.2
küçüldüðü ve yýlý yüzde 1.1’lik bir büyüme oraný
ile tamamladýðý anýmsatýlarak, Türkiye’nin 2008’in
son çeyreði itibariyle yapýlan uluslararasý
kýyaslamada, ekonomide küçülmenin en fazla
olduðu 2’nci ülke oldu belirtildi. Son çeyrekte
ekonomisi en çok daralan ülkenin yüzde 8.4 ile
Tayvan olduðu ifade edilen açýklamada, Ýsveç’in
ise yüzde 4.9’luk küçülme ile üçüncü sýrada yer
aldýðýnýn altý çizildi.
Bütçede ciddi sorunlar var
Daha önce açýklanan sanayi üretimi ve kapasite
kullanýmý verilerinin ekonominin 2008’in son
çeyreðinde önemli oranda küçüleceðini haber
verdiði ifade edilen açýklamada, kapasite
kullanýmýndaki düþüþün en önemli nedeninin yüzde
78 oranýnda iç ve dýþ talep yetersizliði olduðu
kaydedildi. Diðer yandan sanayide iþgücü girdi
göstergelerinin de geriye gittiði vurgulanan
açýklamada, ayrýca bütçede de ciddi sorunlar
olduðuna dikkat çekildi. Bütçe açýðýnýn iki ayda
yüzde 2 bin 187 oranýnda artarak 10.4 milyar TL
olarak gerçekleþtiði anýmsatýlan açýklamada,
“Ekonomideki daralma nedeniyle azalan tüketim
harcamalarý, dolaylý vergilerin tahsilatýný önemli
ölçüde düþürdü. Öte yandan çalýþmayý deðil,
çalýþmamayý özendiren uygulamalar da bütçe
açýðýnda rol oynadý. Nitekim 2009 yýlý Ocak-Þubat
döneminde kamu kurumlarýnýn saðlýk giderleri 311
milyon TL düzeyine, yeþil kart ilaç ve tedavi
giderleri 805 milyon TL düzeyine yükseldi. Bir
baþka ifadeyle, çalýþmayanlarýn saðlýk harcamalarý
çalýþanlarýn yaklaþýk iki buçuk katý oldu” denildi.
Ýþsizlik oraný artacak
IMF ile yapýlacak bir stand-by anlaþmasý ile
birlikte kayýtlý ekonomiye yeni yükler geldiði
takdirde vergi gelirlerinin artmayacaðý uyarýsýnda
bulunulan açýklamada, iç ve dýþ piyasalarýn önemli
ölçüde daraldýðý, bunun da en belirgin sonucunun
da cari iþlemler açýðýndaki daralma olduðuna dikkat
Geçen yýl sektörel bazda en yüksek
büyüme, sabit fiyatlarla yüzde 9,1 ile mali
aracý kuruluþlarýn faaliyetleri faaliyetinde
yaþandý. Yýlýn tamamýnda tarým yüzde 4,1,
balýkçýlýk 3,6, madencilik ve taþocakçýlýðý
yüzde 5,4, imalat sanayi yüzde 0,8, elektrik,
gaz, sýcak su üretimi ve daðýtýmý yüzde 3,8,
oteller ve lokantalar yüzde 0,2, ulaþtýrma,
depolama ve haberleþme yüzde 1,6 oranýnda
büyüdü.
Büyüme, konut sahipliðinde yüzde 2,3,
gayrimenkul kiralama ve iþ faaliyetleri yüzde
6,8, kamu yönetimi ve savunma, zorunlu sosyal
güvenlik yüzde 0,9, eðitim yüzde 0,7, saðlýk
iþleri ve sosyal hizmetler yüzde 3, diðer sosyal,
toplumsal ve kiþisel hizmet faaliyetleri yüzde
1,7, eviçi personel çalýþtýran hanehalklarý yüzde
5,7, dolaylý ölçülen mali aracýlýk hizmetleri
yüzde 8,4 oranýnda arttý. 2008 yýlýnda sektörel
bazda en büyük gerileme yüzde 7,6 ile inþaat
sektöründe yaþandý. Ayný yýl toptan ve
perakende ticaret yüzde 0,9 ve vergi
sübvansiyonda yüzde 0,4 gerileme görüldü.
BirGün
çekildi. Türkiye’nin çok büyük bir ekonomik
daralma ile karþý karþýya kaldýðýný, bu durumun
iþsizlik oranýnýn daha da yükseleceðine iþaret ettiði
kaydedilen açýklamada, özel sektör yatýrýmlarýnýn
ve altyapýya yönelik kamu harcamalarýnýn artýþý
saðlanarak toplam talepte hareketlenme yaratýlmasý
gerektiði vurgulandý. Bu adýmlarýn iþsizlik oranýnýn
daha artmasýný engelleyeceði belirtilen açýklamada,
uygulanacak tedbirler için sýký para politikasýnda
belirli bir gevþeklik saðlanabileceði, bu ortamda
parasal geniþlemenin enflasyon üzerindeki etkisinin
gecikmeli ve düþük oranlý olacaðý ifade edildi.
(ÝSTANBUL)
2008’in son çeyreðinde en çok küçülenler
ÜLKE DEÐÝÞÝM(YÜZDE)
Güney Kore -3.4
Danimarka -3.9
Singapur -4.2
Tayland -4.3
Japonya -4.3
Ýsveç -4.9
Türkiye -6.2
Tayvan -8.4
Evrensel
3 Nisan 2009 Cuma
29 mart 2009 tarihinde, ülke genelinde
yerel seçimler yapýldý, ülkede seçimden
de öte, hükümet erkini elinde
bulunduranlarýn, yýllardýr yol suzluklarý
yok edeceðiz, hortumlarý keseceðiz ülkede
refahý yükselteceðiz, iþsizliði önleyeceðiz,
yoksulluðu azaltacaðýz vs. verdikleri bir
çok vaatlerle iktidara gelmelerinden bu
yana, iktidar mensuplarýnýn kimlerden
kestiði bilinmiyen yolsuzluk hortumlarýný
kendilerine baðlamýþ olmalýlarki, iktidar
yanlýlarýnýn önce özelleþtirme adý altýnda
ülkeyi dýþ sermayeye satmasýyla baþlýyan
geliþmeler.
Ýçte yolsuzluk, hortumlama, yandaþ
kayýrma ve þimdide yerel yönetim
seçimlerini yaparken,devletin yasal
kaynaklarýndan yoksul halkýn gerekli olan
sosyal talep ve isteklerine yanýt verme
yerine, hükümet eliyle alanen seçim rüþveti
daðýtma gölgesinde yerel seçimlere
gidildiðini, ülkenin basýn ve medyasý bangýr
bangýr baðýrmýþlardýr.Ne yazýkký,duyarsýz,
tepkisiz toplum ve gerçek sivil toplum
bilincinden bihaber bu ülke insanlarý
böylesi yaþanan olumsuzluklara tepkisiz
kalmýþlar vede kalmaktaydýlar. Ýþte bunun
gibi benzeri acý olaylar ve seçim þovlarý
ne yazýkki memleketimiz Hacýbektaþda da
uzun zamandýr yaþanmakta ve bu göreve
layýk olmayanlar, evhan-ý þerle kendilerini
tayin ettirmiþlerdi.
Seçimlere çok az bir süre kala,
Hacýbektaþdada ülke geneldinde olduðu
gibi yerel yönetim hizmetle-rinde görev
alacak adaylar, gönüllerince uygun
gördükleri partilerin aday adaylarý olarak
baþvurularda bulunmaya baþlamýþlardý.
Ama ne varký, Hacýbektaþ bu konuda
çok farklýydý.
Ülke genelinde, benim dinim sevgidir
diyen, dört kapý kýrk makam ve oniki
hizmet düsturu ile alavi inançlý kitlelerin
Serçeþmesi, 20 milyonu aþkýn bir toplumun
inanç merkezi, 38 ulu yolun bin bir süre-
Sulucakarahöyük/ NEVÞEHÝR
Nevþehir'in Kozaklý ilçesinde
seçimlerde rakibi ile eþit oy aldýðý için
kura çekimine katýlan ve burada muhtar
olan Orhan Þenel'in muhtarlýðý , seçildiði
mahallede 6 aydan daha az süredir
oturduðu için iptal edildi.
29 Mart 2009 tarihinde gerçekleþtirilen
Mahalli Ýdareler Seçimleri'nde Nevþehir'in
Kozaklý ilçe merkezine baðlý Yabanlý
Mahallesi'nden muhtar adayý olan Orhan
Þenel ve diðer aday Yýlmaz Atilla 9'ar oy
aldý. Ýki muhtar adayý arasýndaki eþitlik
Kozaklý Ýlçe Seçim Kurulu'nda
gerçekleþtirilen kura ile bozuldu.
Kura sonrasýnda Orhan Þenel muhtar
olarak belirlenirken kurada kaybeden diðer
aday Yýlmaz Atilla Kozaklý Ýlçe Seçim
Kurulu'na yeniden baþvuruda bulunarak
rakibi Þenel'in 7 yýldýr Kayseri ilinde
ikamet ettiðini ve Yabanlý Mahallesi Sandýk
Seçmen Listesi'nde isminin bulunmadýðý
ve bu nedenle muhtar olamayacaðý
ðinde bütünleþen Anadolu Erenlerinin
baþkenti Hacýbektaþýn bu seçimlerde
kendine yakýþýr bir yöneticiyi seçmeside
çok önemliydi. Zira öyle bilineki, bu belde
Anadolu alevilerinin sec-degahý ve AllahMuhammet Ali yolunun Uludivaný veya
Serçeþmesiydi.
Bu yörenin, demokrat, aydýn ve duyarlý
insanlarý bu düþüncenin ýþýðýnda gerekli
giriþimlerde bulunmuþ ve hatta layýk
olacaðýný düþündüðü bir siyasi partinin
kapýsýnýda çalarak dillerinin döndüðünce
yörenin çok hassas ve önemli bir belde
olduðunu, 21’ci yüz yýlda 800 yýllýk tarihi
bir misyonu olan Hacý Bektaþ Veli
felsefesinin uluslar arasý platforma
taþýnmasýna vesile olacak ve Dünya Alevi
Gençlik Festivalinin bu beldede
gerçekleþmesine öncülük edecek, hulesa
insan oðlunun ham ervahlýktan
kurtulmasýnda bir inanç ve bir Hakk kapýsý
olan Serçeþmede yerel yönetimde üstün
görev alacak bir zatýn, niteliklerinden ve
üstün vasýflarýndan ve kiþiliðinin
öneminden israrla söz etmiþlerdi.
Ama ülkenin ana muhalefet partisi CHP
bu gerçekleri görememiþ, basiretsiz
yönetimi, baþta siyasi lideriyle de yýllardýr
çeliþkili, istikrarsýz, sorumsuz ve tek adam
sulatsý anlayýþýyla, siyasi yanlýþlýklarýna
bir yenisini daha eklemeye devam ederek
Hacýbektaþ adýna tercihini bir kez daha
yanlýþ yapmýþtý.
Ýþte bu parti ve sorumsuz yönetimi bir
büyük gaf daha yaparak Hacýbektaþda bir
tokat daha yedi, ama. Ya biz
Hacýbektaþlýlarýn gönlü buna razý oldumu,
gerekçesiyle baþvuruda bulundu.
01 Nisan 2009 tarihinde Yýlmaz
Atilla'nýn itirazýný inceleyen Kozaklý
Ýlçe Seçim Kurulu, Orhan Þenel'in
Kayseri ilinde ikamet ettiðini ve orada
çalýþtýðýný, çalýþmadýðý zamanlarda ise
Yabanlý Mahallesi'nde ikamet ettiðini
tespit etti. Ýlçe Nüfus Müdürlüðü ve
MEDAÞ Ýþletme Müdürlüðü Kozaklý
Ýþletme Þefliði tarafýndan yapýlan
araþtýrmada da Orhan Þenel'in 25 Mart
2009 tarihinde adýna su ve elektrik
aboneliði açtýrdýðý belirlendi.
Kozaklý Ýlçe Seçim Kurulu yaptýðý
araþtýrmanýn sonrasýnda, Orhan Þenel'in
mevcut delillere göre 29 Mart Mahalli
Ýdareler Seçimlerinden önce en az 6 aydan
beri Yabanlý Mahallesi2nde oturmadýðý
gerekçesiyle muhtarlýðýnýn iptaline ve
seçimlerde Þenel ile eþit oy alan Yýlmaz
Atilla'nýn Yabanlý Mahallesi Muhtarý olarak
tespitine karar verdi.
Ýlçe seçim kurulunun kararýna itiraz
edeceðini ve kendisinin 6 aydan daha uzun
süredir Yabanlý Mahallesi'nde oturduðunu
belirten Yýlmaz Atilla, "Benim daha önce
Kayseri ilinde ikamet ettiðim ve orada
çalýþtýðým doðru. Ancak ben 2008 yýlý
baþýnda Kozaklý ilçesinde ikamet etmeye
baþladým. Tek hatam evraklarýmý geç teslim
etmem. Zaten ben muhtarlýk için
gelmedim. Benim muhtar olmamý mahalle
halký istedi ve onlarýn isteðiyle aday oldum.
Nevþehir Ýlk Seçim Kurulu'na baþvurarak
hakkýmý arayacaðým." dedi.
Kent Haber
(Aslýnda Atatürkün kurduðu ve
Cumhuriyetin kurucusu ve hatta Atatürkün
22-23. aralýk 1919 da Hacýbektaþa
geliþinde, Cumhuriyetin temelini burda
attýðý bu partinin yanlýþýna, yapmýþ olduðu
bu gafýna gönlümüz razý oldumu? Olmadý,
ama birþeyde yapamadýk.)
Olmadý ama, artýk Hacýbektaþ da çok
titiz, çok duyarlý ve çok düþünceli insan
yýðýnlarýnýn olduðunu unu-tan bu siyasi
parti ve duyarsýz yönetimine bir ders
verilmeliydi. Duyarlý Hacýbektaþ seçmenide
iþte birdaha öyle yaptý.!
Ülkemizde, Anadolu Alevilerinin
varlýðýndan, yararlanmak istiyen baðnaz,
yobaz ve gericiler bile sözde Alevi açýlýmý
adý altýnda yapay gündemler yaratýrken,
parti çýkarlarýný ön planda tutarak, gündüzle
gecenin, akla, kararnýn, çirkinle güzelin,
sevgiyle sevgisizliðin, farkýnda bile
olamayan CHP burda kendilerini yönetecek
olaný, bu yörenin aydýn Hacýbektaþ halkýna
danýþmadan kendince tepeden tayin ederek
bu kusuru birdaha iþlemiþ ve dersinide
almýþtýr.
Bunlara bir nasihatta biz öneririz, Hacý
Bektaþ Veli demiþki, ’’ Kendine aðýr geleni,
baþkasýna uygula-mayýnýz. - Çýkarlarýnýzýn
ve nefsinizin tutsaðý olmayýnýz,’’ ve ‘’
Benim belimden inen deðil, yolumu süren benim evladýmdýr, diyerek, yolun
ululuðunu ve ideallerin önemine atýfta
bulunarak, günümüzün rantcýlarý, çeteleri,
çýkarcýlarý ve menfaatpereslerine de bir
mesaj vermiþtir. Ve devamla, ‘’ Çalýþmadan
kazananlar bizden deðildir’’ diyerek bu
güne bile ýþýk tutmuþtur.’’Ýncinsende
Kayseri'de, Ormancýlýk Haftasý
sebebiyle Melikgazi Kaymakamlýðý
tarafýndan Sarýmsaklý Barajý etrafýna 20
bin fidan dikildi.
Törene, Kayseri Valisi Mevlüt Bilici,
Vali Yardýmcýsý Turgay Ergin, Melikgazi
Kaymakam Nusret Dirim, Bünyan
Kaymakamý Hakan Kýlýçkaya, Devlet Su
Ýþleri (DSÝ) 12. Bölge Müdürü Ali Fuat
Eker, Melikgazi Belediye Baþkaný Menduh
Büyükkýlýç, daire müdürleri, çok sayýda
vatandaþ ve öðrenci katýldý.
Programda konuþan Bilici, ülke
topraklarýnýn
büyük bir kýsmýnýn
çölleþme ve
erozyon tehdidi
altýnda olduðunu
belirterek, “Dikilen
her fidan, topraklara kök salmasýndan
dolayý büyük mutluluk duyuyorum. Okullar
baþta olmak üzere bütün özel sektör, kamu
kurumlarý ve þahýslarýn teþvik edilmeleri,
onlara fidan dikimi ve temininde yardýmcý
olunmasý asýl hedefimiz olacaktýr” dedi.
Renkli görüntülerin yaþandýðý törende,
Ýstiklal Marþý'nýn 10 kýtasýný ezbere okuyan
Sarýmsaklý Köyü Ýlköðretim Okulu 2. Sýnýf
öðrencisi Duygu Akpýnar, Vali Mevlüt
Bilici tarafýndan tebrik edildi.
Kent Haber
incitme’’sözüyle sabrýn ve ve saygýnýn
yüceliðini tembih etmiþtir.
Hünkar Hacý Bektaþ Velinin düþüncesi
ve felsefesine yakýþýr bir inançla Saygýn
Hacýbektaþ halký, Uslubi evhan-ý tercih
etmesi gerekti ve öylede yapmýþtýr..!
Bundan kazananlarda, kayýp edenlerde
ders almalý ve yeni ödev çýkarmalýlardýr.
Öncelikle, tebrikler size duyarlý, tutarlý
ve sevgili Hacýbektaþ sakinleri Umarýz bu
mesajlarý, son yýllarda bu beldeyi
yönetenlerin de almasýný, Hacý Bektaþ Veli
felsefesini, ulus-lararasý platformlara
taþýnmasýnda, her Aðüstos ayýnda
gerçekleþen Hacý Bektaþ Veli Kültür ve
Fikir þö-lenini tekrar milyonlarýn belleðine
taþýnmasýnda, yarýnlarýn Üniversite kenti
olma yolunda, bu inanç mer-kezinin
onuruna yakýþýr bir þekilde dahada
görkemli, uygar ve çaðdaþ bir belde haline
dönmesinde, halkýyla bütünleþmiþ bir yerel
yönetim bilincinin oluþmasýna.
Bu güne kadar ihmali olanlarýn da bu
mesajlarý alarak, bundan böyle daha titiz
ve daha duyarlý davrana-rak, milyonlarýn
gönül verdiði Anadolu Erenlerinin baþkenti,
Hacýbektaþýmýzý, bu ilkel köy görünümünden kurtarýp Serçeþmeye yakýþýr bir
çaðdaþ kent görünümüne kavuþmasýnda
yardýmcý olurlar. Ýþte bu manada ve bu
nedenlerle, aslýnda duyarlý ve seçici
Hacýbektaþ halkýný kutlamak gerek.
Hacýbektaþ’da Uslub-i evhan ve
Saðduyu Kazanmýþtýr.
GEREKLÝ TELEFONLAR
Kaymakam
Kaymakamlýk Yazý Ýþ.
Sos. Yar. ve Day.
Özel Ýdare
Nüfus
Belediye Baþkanlýðý
Milli Eðitim Müd.
Halk Eðitim Müd.
Askerlik Þubesi
Kapalý Spor Salonu
Devlet Hastanesi
Ýlçe Saðlýk Grup Bþk.
Tapu Sicil
C.Savcýlýðý
Adliye
Adliye
Kütüphane
H.B.V Kültür Merkezi
Müze
Turizm Danýþma
Emniyet Amirliði
Karakol Amirliði
Jandarma
Ýlçe Tarým
Lise
Kýz Meslek Lisesi
Mal Müdürlüðü
Kadastro
Karaburna Belediye
Kýzýlaðýl Belediye
PTT.
T.M.O.
Türkiye Ýþ Bankasý
Ziraat Bankasý
Þoförler Cemiyeti
Esnaf Odasý
Tarým Kredi Koop.
TEDAÞ
Çiftci M.K.Baþkanlýðý
Rýfat Kartal Huzurevi
Sulucakarahöyük Gzts
Taþýyýcýlar koop
Nevþehir Seyahat
Þanal Seyahat
Mermerler Seyehat
Dergah Taksi Duraðý
Terminal Taksi
Huzurevi
Hacýbektaþ Noterliði
441 30 09
441 34 10
441 39 77
441 31 01
441 31 02
441 37 44
441 30 16
441 30 48
441 30 10
441 35 20
441 30 15
441 36 32
441 32 49
441 35 38
441 35 38
441 30 18
441 30 19
441 33 94
441 30 22
441 36 87
441 26 97
441 36 66
441 38 08
441 30 20
441 37 74
441 31 08
441 30 56
441 35 37
453 51 30
455 61 29
441 35 55
441 30 11
441 35 00
441 33 26
441 30 74
441 37 42
441 32 76
441 31 42
441 36 80
441 33 38
441 39 47
441 20 06
441 30 43
441 33 59
441 21 73
441 25 25
441 27 97
441 33 38
441 35 23
ARAÞTIRMA
Her iki kutupta da ‘mahalle baskýsý’ný iþlerine
göre kullanmak veya kullandýrmamak isteyenler
bulunmasýnýn bir yerden sonra pek bir anlamý
yok, çünkü bu kavram büyük çoðunluk tarafýndan
gerçekten anlaþýldý, benimsendi ve gerektiði
zaman kullanýlýyor.
»Kavramý Türkiye ile tanýþtýran bir kiþi olarak
siz mahalle baskýsýný nasýl tanýmlýyorsunuz?
Çoðunluðun, gidecek baþka yerleri olmadýðý
için kendi içlerinde yaþayan azýnlýklara karþý
baskýsý olarak anlýyorum. Azýnlýðý sindirme ve
mümkünse çoðunluk gibi yaþamaya, düþünmeye
sevk etmeyi hedefleyen bu baskýnýn, bir yerden
sonra dini-imaný, etnisistesi yok. Fakat ülkemizde
esas olarak, Sünni muhafazakârlarýn, gerektiðinde
milliyetçilikten de bol bol istifade ederek
Alevilere, baþka dinlerden insanlara, dinsizlere
ve kendilerini Sünni Müslüman olarak görmekle
birlikte dini pratiklere ve yaþam tarzýna pek iltifat
etmeyen kesimlere yönelik baskýlar öne çýkýyor.
Kimi yer ve durumlarda Sünni dindarlara yönelik
baskýlar da olduðu muhakkaktýr, fakat bunlarýn
baþka baskýlarý meþrulaþtýrmak için kullanýlmasý
kabul edilemez.
»AKP ile birlikte mahalle baskýsý arttý mý?
Size göre bunun yakýn tarih nüveleri ne zaman
atýldý?
AKP ile kuþkusuz arttý, fakat burada Prof.
Mardin’in ‘bu öyle bir hava ki AKP’yi bile döver’
sözlerini akýlda tutmak lazým. Kimi AKP’li
kadrolarýn, yerel yöneticilerin ve mülki amirlerin
uyguladýðý baskýlarýn büyük ölçüde AKP
merkezinden gelen talimatla yapýlmadýðýný
düþünüyorum. Bence esas sorun, AKP’nin
mahalle baskýsýný teþvikinden deðil de göz ardý
etmesinden, ona gereken önemi vermemesinden
ve kimi durumlarda onunla mücadele etmekten
çekinmesinden kaynaklanýyor.
»Türkiye bu kavramý tartýþýrken özgürlükler
konusunda bir yol alabildi mi?
Daha yolun baþýndayýz ama þunu unutmamak
lazým: Bu kavram ve beraberinde baþlayan
tartýþma sayesinde, kendilerine baský uygulanan
kiþi ve çevreler, bunun kaderleri olmadýðýný,
buna karþý çýkabileceklerini gördüler. Hele Prof.
Hakan Yýlmaz’ýn önerdiði ‘laiklik
ombudsmanlýðý’ hayata geçirilecek olursa, gerek
devlet, gerek yerel yönetimler, gerekse de
toplumdan kaynaklanan baskýlara karþý daha
ciddi bir þekilde mücadele etme imkanýna
kavuþuruz.
»Vatan gazetesinde yayýmlanan son dizide,
hayli karanlýk bir tablo çizildi. Siz on yýllýk süreç
içinde mahalle baskýsýnýn geleceði noktayý nasýl
görüyorsunuz?
Mahalle baskýsýnýn geleceði, birçok þeye
baðlý. Öncelikle AKP’nin geleceðine. Sonra da
AB sürecinde katedilecek yola. Yine de, iniþli
çýkýþlý bir grafiðin ardýndan daha olumlu bir
noktaya geleceðimizi düþünüyorum.
***
Tartýþmalara Ruþen Çakýr’ýn yorumu
3 Nisan 2009 Cuma
Mahalle baskýsý üzerine yürütülen tartýþmayý
Ruþen Çakýr üçe ayýrýyor. Birincisi “Tabii ki var”
diyenler. Bu konudaki saptamalarý þöyle:
“Muhafazakâr kesimlerin kendilerinden olmayan,
kendileri gibi düþünüp yaþamayan kiþi ve gruplara
karþý baský uyguladýðý saptamasý tabii ki en çok
‘laikliðe duyarlý kesimler’ diye tanýmlayabileceðimiz çevreler tarafýndan benimsendi. Yýllardýr
dile getirdikleri ‘þeriat tehditi’nin bu
kavramsallaþtýrmayla onaylanmýþ olduðunu
savundular.
Ýkinci grup ise; “Tabii ki var, ama...” diyenler.
Bu kesim için de Çakýr’ýn deðerlendirmesi þöyle:
“Bu öbektekileri de iki grupta inceleyebiliriz.
Bir yanda, Türkiye’de toplumun deðiþik kesimleri
üzerindeki baskýnýn öncelikle devletten, hatta
devletin içinde de ordunun baþýný çektiði Kemalist
kurumlardan geldiðini düþünenler var. Onlara
göre ‘mahalle baskýsý’ diye bir olgu söz konusu
olabilir ancak bunun öne çýkartýlmasý esas
hedeften sapmaya yol açabileceði için gereksiz
ve yanlýþtýr. Tüm enerjinin siyasi alana
hasredilmesini savunan bu kiþiler ‘mahalle
baskýsý’ kavramýnýn kullanýmýnýn demokrasiyi
zayýflatýp demokrasi dýþý odaklarý güçlendirdiðini
ileri sürebiliyorlar. Ýkinci grupta yer alanlarsa
“mahalle baskýsý”nýn sadece dindarlardan
kaynaklanmadýðýný, onlara yönelik baskýlarýn da
söz konusu olduðunu vurguluyorlar. Bu konuda
en sýk verilen örnek tabii ki üniversitelerde
yýllardýr süren baþörtüsü yasaðý ve sorunu. Hatta
aralarýnda ‘mahalle baskýsý’ kavramýnýn dindarlar
üzerindeki baskýyý meþrulaþtýrmak için
kullanýldýðýný ileri sürenler de mevcut.
Son olarak da “Tabii ki yok” diyenler… Bu
yaklaþýmý ise Ruþen Çakýr þöyle deðerlendiriyor:
“Mahalle baskýsý kavramýný Türkiye’deki
Ýslami canlanmanýn önünü kesmek için türetilmiþ
bir ‘psikolojik savaþ’ aracý olarak görenler de
oldu. Bu yaklaþým sahiplerinin kimisi, münferit
olaylar sayýlmazsa, dindar kesimlerin kesinlikle
kendilerinden olmayanlara karþý herhangi bir
sistematik baský uygulamadýðýný söylüyorlar.
Birçok örneði baský olarak deðil de ‘Ýslami teblið’
olarak görüyor ve göstermek istiyor.”
***
Ve Çakýr’dan ikinci kitap: Mahalle
Baskýsý Var mý Yok mu?
Gerek birinci kitabýn yankýlarý gerekse Açýk
Toplum Enstitüsü’nün Prof. Binnaz Toprak
baþkanlýðýndaki araþtýrmasý Türkiye’de mahalle
tartýþmasý baskýný daha da alevlendirdi. Bu durum
Ruþen Çakýr ile Gazeteci Ýrfan Bozan’ýn ikinci
kitabýyla yeni bir boyuta taþýndý. Ýkili, Türkiye’nin
önde gelen gazeteci, akademisyene ve
aydýnlardan oluþan 45 kiþiye mikrofonu uzattý
ve mahalle baskýsýný sordu. Ruþen Çakýr’ýn Ýrfan
Bozan ile hazýrladýðý “Mahalle Baskýsý Var mý
Yok mu?” kitabýnda görüþ bildiren isimlerin
deðerlendirmelerinden bazýlarý aþaðýda bulunuyor.
MEHMET ALÝ BÝRAND-Kanal D
Haber Yayýn Yönetmeni:
Mahalle baskýsý tartýþmalarýný her iki taraf
için de son derece yararlý buluyorum. Laiklerin
de kendi içinde mahalle baskýsý var, ayný þekilde
AKP takýmýnýn da içinde mahalle baskýsý var.
Yani biz bunun içinde yaþýyoruz. En basitinden
CHP lideri Baykal çarþaflý birine rozet taktý diye
kendisine mahalle baskýsý uygulanýyor. AKP de,
yönetimde baþý açýklarý artýrmayý düþünüyor ama
üzerinde baský hissediyor. Mahalle baskýsýný
denetlemek pek zordur çünkü o fýsýldanarak
söylenir, kimsenin þeyi olmaz, geçerken yoldadýr,
o bir bakýþtýr, bir tutumdur, sýrtýný dönmektir.
AHMET TAÞGETÝREN-Bugün gazetesi:
Mahalle baskýsý olduðu söylenebilir. Ama
hangi alanda diye sorulduðunda bu alanlarýn
çeþitlenebilir olduðunu düþünüyorum. Þerif
Mardin onu daha çok muhafazakâr çevrelerin
onun dýþýndaki çevrelere yönelik bir baskýsý
olarak gündeme getirdi. Ýktidarda AKP var, onun
oluþturduðu bir moral iklim var. Onun
toplumdaki, tabandaki etkinliði var. Bu etkinlik
böyle düþünmeyenlere yönelik bir baský ortamý
oluþturabilir gibi, oradan da baþladý tartýþma.
NURAY MERT-Radikal gazetesi:
Hiç duymadýðýmýz, yeni icat edilmiþ bir
kavram deðil ama yeni bir olaya yeni bir kavram
anlamýnda. Zaten olay da çok yeni deðil. Belki
AKP döneminde yaþadýklarýmýza uyarlanmasý
yeni. Yoksa toplumsal hayatýn her aþamasýnda,
tarihsel sürecin her döneminde, özellikle deðiþim
dönemlerinde bu tür baskýlar yaþanýyor.
Ahmet Çakmak-Marmara Üniversitesi Ýktisat
Teorisi Kürsüsü emekli öðretim üyesi:
Cumhuriyet Türkiyesi özelinde bu bir intikam
boyutunu da içerir. Çünkü Kemalizm on yýllardýr
ötekilerine mahalle ve devlet baskýsý uygulamýþtý,
þimdi intikamý alýnýyor. Gerisi yapýlanýn
rasyonalize edilmesidir. Kimisi baþý açýk olanlarý
dinsiz görür. Dolayýsýyla otobüste baþý açýk
yaþlýya, yani dinsize yer vermektense baþý
kapalýya yer vermeyi tercih eder. Çünkü baþý
kapalý olan dini bütündür, dolayýsýyla saygýndýr.
ESER KARAKAÞ- Bahçeþehir
Üniversitesi ÝÝBF öðretim üyesi:
Mahalle baskýsý var tabii. Olmaz olur mu,
her zaman da olmuþtur, bu yeni bir þey deðil.
Dönem dönem konular, alanlar deðiþir ama
mahalle baskýsý Türkiye'de maalesef vardýr.
Bireyselleþmenin çok güçlü olmadýðý, devletin
dominant olduðu, demokrasinin, birey haklarýnýn
çok geliþmediði yerlerde farklý alanlarda, farklý
dönemlerde, konjonktürlerde mutlaka mahalle
baskýsý denen bir þey oluyor.
Mustafa Karaalioðlu-Star gazetesi:
Mahalle baskýsý dediðimizde bu kimilerine
göre iktidarla mücadele eden birtakým çevrelerin
sloganý, kimilerine göre iktidara karþý partilerin,
muhalefet partilerinin sýðýnabildikleri bir liman.
Öte yandan zaman zaman Türkiye'de cumhuriyet
mitinglerinin yansýttýðý, ürettiði havanýn da
devamýymýþ gibi görünen bir kavram haline geldi.
Ali Bayramoðlu-Yeni Þafak:
Mahalle baskýsý endiþesi anlaþýlýr bir endiþedir.
Çünkü dünyanýn birçok yerinde Ýslami hareket
bu temelde büyümüþtür. Cezayir'e baktýðýmýz
zaman mahallelerden hareketle çevre çevre
yayýlmýþtýr, Ýran'da benzer eðilimler olmuþtur.
Türkiye'de bunlar olmamakla birlikte tabii bu
mahalle baskýsý fikrinin deðil, bir tür yaþam
biçiminin, bir geleneðin daha egemen bir dil
olarak etrafa yayýldýðý bir baský aracý olduðu
söylenebilir. Ama mahalle baskýsýndan hareketle
bir politik tutum ve sosyolojik bir halin
açýklanmasýný her zaman uygun görmüyorum.
MEHMET ALÝ KILIÇBAY- Newsweek
Türkiye:
Günümüzde varoþlarda, ayný etnik kökenden,
ayný yöreden göç etmiþ, ayný dinsel inanç veya
tarikat baðlantýlarý içinde olanlar bir mahalle
oluþturuyorlar. Baský zaten buradan
kaynaklanýyor. Türdeþlikten sapanlarý türdeþliðe
geri döndürmek üzere ya da hiç türdeþ deðillerse
türdeþ yapmak üzere yapýlan bir baský söz konusu.
Mahalle baskýsý dediðimiz de bu oluyor zaten.
ÖZDEMÝR ÝNCE-Hürriyet gazetesi:
Ramazan aylarýnda oruç tutmayanlar
kendilerini gizlemek ve gündelik hayatlarýný
deðiþtirmek zorunda kalýyorsa elbette bir mahalle
baskýsýndan söz etmek zorundayýz. Ramazan
ayýnda oruç tutanlara özel saygý ve dikkat
gösterilmesini istemek vatandaþlýk haklarýna
tecavüz sayýlmalý. Ramazan ayýnda lokantalar
kendiliðinden kapatýlýyorsa, içkiyi bir yana
býrakalým su içmek bile fiilen yasaklanýyorsa,
böyle bir ülkede özgürlük olduðu söylenebilir
mi? Oruç tutmak, oruç tutan kiþiyi imtiyazlý hale
getiriyorsa, laik bir toplumdan söz edilebilir mi?
CÜNEYT ÜLSEVER-Hürriyet gazetesi:
Türkiye'de ve Türkiye gibi ülkelerde
sosyolojik anlamda mahalle baskýsý her kesimde
her dönem var olmuþtur, ancak kimin daha etkin
mahalle baskýsý yaptýðýný o dönemin iktidarlarý
tarif eder. Belirli dönem diyelim ki Kemalist
ideoloji yükselir, o dönemde Kemalist ideolojinin
lehine mahalle baskýsýnýn etkisi artar. Ýslamcý
görüþe yakýn bir iktidar olduðu zaman da, þu
anda yaþadýðýmýz gibi, Ýslamcý ideolojinin,
Ýslamcý hayat algýlama tarzýnýn peþinde koþan
insanlarýn diðerlerine uyguladýðý baský artmaya
baþlar.
MÜMTAZER TÜRKÖNE-Zaman gazetesi:
Türkiye'de mahalle diye bir þey kalmadý. Ben
bunu toplumda genel kabul gören basmakalýp
davranýþlar, eðilimler, inançlar, tercihler ve
anlayýþlarýn baþkalarýna dayatýlmasý olarak
anlýyorum. Fakat bu büyük ölçüde medya
tarafýndan oluþturulan model toplumlara özgü,
mahallenin olmadýðý, geleneksel mahallenin
olmadýðý modern toplumlarda büyük ölçüde kitle
iletiþim araçlarýyla oluþturulacak bir þey. Genel
kamuoyu baskýsý hissedenlere bunu sormak lazým.
Objektif olarak böyle bir baskýnýn mevcut
olduðunu düþünmüyorum.
GÜNERÝ CÝVAOÐLU-Milliyet gazetesi:
Mahalle baskýsýnýn varolduðuna dair hiç
þüphem yok. Son derece açýk. Nasýl Niþantaþý’nda
ters bakýlýyor tesettürlüye, ama kimse de bir þey
söylemiyor… Oralarda ise ters davranýlýyor. Bir
kadýn masum dekolteli bir kýyafetle Fatih
Çarþamba’ya gitsin ve baksýn ne oluyor. Ama
tesettürle gitsin Niþantaþý’na, ayný oranda tepki
görmez.
HÜSEYÝN GÜLERCE-Zaman gazetesi:
Biraz ideolojik kalýplara esir olmaktan
kaynaklanan, meselelere ideolojik bakmanýn
getirdiði bir mahalle baskýsý var. Bir de insanlarýn
demokrasiyi özümseyememelerinin getirdiði bir
mahalle amigoluðu gibi pozisyonlarý var. Belki
de en büyük takiyye Türkiye'de demokrasi
konusunda var. Demokrasi konusunda takiyye
yapýlmasa mahalle baskýsý diye bir þey olmamasý
lazýmdý. Çünkü bir konu ya doðrudur ya yanlýþtýr,
siz kimden yana olacaksýnýz, doðrudan yana mý
yanlýþtan yana mý? Eðer sizin mahalledekiler
yanlýþý savunuyor, siz de “Ayný mahalledeniz,
benim de onlardan ayrý düþmemem lazým”
diyorsanýz demokrasiden uzaklaþmýþ olursunuz.
***
Ruþen Çakýr’dan birinci kitap:
Mahalle Baskýsý
RUÞEN Çakýr, Sosyal Sorunlarý Araþtýrma
ve Çözüm Derneði (SORAR) yayýnlarý arasýndan
çýkan “Prof. Þerif Mardin’in Tezlerinden
Hareketle Türkiye’de Ýslam, Cumhuriyet, Laiklik
ve Demokrasi: Mahalle Baskýsý” adlý
derlemesinde; Prof. Mardin’in ortaya koyduðu
görüþlerin yansýmalarýný kitaplaþtýrdý. Kitap,
mahalle baskýsý kavramýnýn tüm detaylarýný ortaya
koyarken, özellikle konuyla ilgili çevrelerin de
saðlýklý bir kaynaða ulaþmalarýný saðladý. Kitap,
konferans sonrasý medyada yeniden baþlayan ve
giderek harareti yükselen tartýþmanýn
yansýmalarýný da içerdi. Ruþen Çakýr, yeni
tartýþmayý bakýn nasýl ifade etti:
“Cemal Reþit Rey Salonu’nda düzenlenen
ve bir TV kanalý tarafýndan da yayýnlanan
toplantýda Prof. Þerif Mardin’in yaptýðý imamöðretmen kýyaslamasý; ‘iyi, doðru ve güzel’
arayýþý ile Cumhuriyet’in iliþkisi gibi konularda
dile getirdiði görüþler yeni ve canlý tartýþmalara
yol açtý. Bir yýl önce Prof. Mardin’e sahip çýkan
laikliðe duyarlý kesimlerin bu sefer hayal
kýrýklýðýna uðramalarý; daha önce ‘mahalle
baskýsý’ kavramýný ortaya attýðý için ona diþ
bileyen muhafazakârlarýn bu kez Prof. Mardin’i
yüceltmeleri Türkiye’nin fikir dünyasýnýn gerçek
yüzünü bir kez daha anlamamýza yardýmcý oldu.”
Devam Edecek
Birgün
3 Nisan 2009 Cuma
Mihram’ý karizmatik ve hoþlanýlabilir
bir karakter haline de getiriyor.
Genco Erkal’ýn dönüþ filmi
Geçtiðimiz yýl Antalya Altýn
Portakal Film Festivali’nde en iyi film
seçilen Pazar-Bir Ticaret Masalý 10
Nisan’da gösterime giriyor.
Doðuda küçük bir tüccarýn
hikâyesini zekice, esprili ve
kahramanýna büyük bir yakýnlýk
hissederek anlatan film muhteþem bir
oyuncu topluluðu tarafýndan taþýnýyor.
Altýn Portakal dýþýnda Locarno Film
Festivalinde, Mihram karakterinde
gösterdiði gerçekçi, etkili ve sarsýcý
performansýyla Dünya sinema
basýnýnýn da dikkatini çeken ve en iyi
erkek oyuncu ödüllerini kazanan genç
oyuncu Tayanç Ayaydýn’a, amcasý
Fazýl rolünde usta aktör Genco Erkal,
Þenay Aydýn, Hakan Þahin ve Rojin
eþlik ediyor. Filmiyle beraber birçok
festivalden övgüler alan Ýngiliz asýllý
yönetmen Ben Hopkins filmi ve
Türkiye deneyimini anlatýyor:
Yýlmaz Güney etkisi
1999’dan bu yana filmimin Gezici
Film Festivalindeki gösterimlerine
katýlmak için Türkiye’ye geliyordum
ki; Türkiye’ye ve Türkiye’deki
sinemacýlýða âþýk oldum. Özellikle
Yýlmaz Güney’in filmlerinde,
Sürü’nün baþarýsýz takas kumarýnda
ya da Umut’un kýsa yoldan
zenginleþme rüyasýnda, ekonomiyle
ilgilenen baþka bir yazarý keþfettim.
Güney’in ve içimde bu ülkeye karþý
büyüyen sevginin sayesinde hikâyemin
geçeceði yer olarak Türkiye ihtimali
üzerine odaklanmaya baþladým.
Güney’in Sürü, Mihram’ýn bu “Pazar”
anlayýþýný yeneceðine dair körü körüne
beslediði inancý ve gücünün aslýnda
buna yetmeyeceðini asla
anlayamamasýnda ki gibi, Brecht’in
Anne Cesareti (Mother Courage)
Vittorio de Sica ‘nýn Bisiklet
Hýrsýzlarýnda ya da Satyajit Ray’in
“Komisyoncu” filmleri bu senaryonun
aklýma gelmesinde referans noktalarý
oldular.
Senaryoyu tamamlamak ve
finansman bulmak birkaç yýlýmý aldý.
500 aktörle tanýþacak kadar da uzun
bir oyuncu seçmeleri süreci geçirdik.
Mihram’ý oynayan Tayanç Ayaydýn
birinci sezonda tanýþtýðým yedinci
aktördü. Belki biraz gençti ama ben
karmaþýklýðýný, çatýþmalarýný, duygularý
büyük eforlara gerek kalmadan açýða
çýkarabilecek gizli yeteneðini
görebildim.Tayanç Mihram rolü için
seçmelerin yapýldýðý üç yýl boyunca
en öncelikli isim oldu ve onu bu kadar
kolay bulabildiðim için çok þanslýydým.
Tayanç performansýnda çok önemli bir
þeyi baþarýyor. Mihram’ýn kusurlu ve
kurnaz bir karakter olduðunu açýkça
ortaya koyuyor ama ayný zamanda
Fazýl Amca rolü için biraz tedirgin
olarak Genco Erkal’a teklif götürdük
çünkü Genco Erkal 14 yýldýr hiçbir
filmde oynamamýþtý ve kabul etme
olasýlýðý düþüktü. Daha sonradan
Genco’nun anlattýðýna göre benimle
tanýþmayý o rolü kibar bir þekilde geri
çevirebilmek için kabul etmiþ. Fakat
daha sonra beni hayal kýrýklýðýna
uðratmak istemediðine karar verip,
kabul etmiþ. Ne söyleyerek fikrini
deðiþtirdiðimi bilemiyorum ama benim
filmimle sinemaya geri dönmüþ olmasý
benim için bir onurdur.
Benim için çekim, yeni bir sorunlar
dizisi demekti. Önceki çalýþmalarýmda
bir fantezi unsuru her zaman vardý.
Fakat bu sefer kendimi her zamanki
Ekspresyonist Alman deneylerine
kaptýrmama izin veremezdim. Artýk
odaklanýlmasý gereken karakterler ve
onlarýn motivasyonlarý vardý.
Globalleþen dünyaya gönderme
Aktörleri kamerayla rahatsýz
etmeden hikâyeyi mümkün olan en
yalýn þekilde nasýl anlatmam
gerektiðine konsantre olmalýydým.
Realist bir yönetmenin içgüdüleriyle
yapabildiði bütün bu þeyler benim için
egzotik yabancý pratiklerdi. Bu benim
açýmdan zor olmasýna raðmen,
karakterlerin ve filmin yavaþ yavaþ
þekilleniþini gördüðümde buna deðer
diye düþündüm. Pazar bir adamýn kendi
durumunu iyileþtirme ve hala özgür,
baðýmsýz kalabilme çabasýnýn evrensel
bir hikâyesi olabilir ama belli bir zaman
ve mekânda ; Türkiye’nin doðusunda
1994’te geçiyor. Umarým Pazar filmi
bu zamanlarda Türkiye’nin doðusunda
yaþananlarý doðru bir þekilde
yansýtabilmiþtir ve bu bölgenin
sýnýrlarýnýn ötesine hitap eden bir film
olabilmiþtir. Bir yandan ailesi için
daha iyi bir gelecek isteyen ama ayný
zamanda da buna ulaþmak için
onurundan ödün vermesi gereken basit
bir adamýn hikâyesinin filmi.
Diðer bir yandan ise umuyorum bu
film ticaretin ve kapitalizmin karmaþýk
iþleyiþini, arz-talep iniþ çýkýþlarýný,
piyasalardaki kýtlýklardan kaynaklanan
acýlarý, eþitsizlikleri, büyük patronlarýn
yanlýþ yönlendirmelerinden dolayý adil
bir zemine oturamamasýný ve
benzerlerini dile getirir. Ve yine
umuyorum bu film daha da büyüyen,
globalleþen ve karmaþýklaþan dünyaya
ince göndermelerde bulunan mütevazý
ve yerel bir film olabilir.
BirGün
13’üncü Afife Jale Tiyatro Ödülleri’nin
adaylarý ile özel ödülleri Haldun Dormen
ve Göksel Kortay tarafýndan açýklandý.
14 dalda adaylarý belirlenen ödüller, 20
Nisan’da düzenlenecek törenle sahiplerini
bulacak…
Geleneksel olarak daðýtalan, tiyatronun
en önemli ödüllerinden Afife Jale
Ödülleri'nde, Muhsin Ertuðrul Özel
Ödülü'ne Mediha Gökçer, Nisa Serezli
Aþkýner Özel Ödülü'ne Hale Eren, Cevat
Fehmi Baþkut Özel Ödülü'ne Berkun Oya,
Tiyatroda Yeni Kuþak Özel Ödülü'ne Dot
Bilsar ve Yapý Kredi Sigorta Özel
Ödülü'ne Dikmen Gürün Uçarer lâyýk
görüldü.
Afife Tiyatro Ödülleri'nin bu yýlki
adaylarý da þöyle:
En BaÞarIlI ProdüksÝyon
» Maskeliler - Ýstanbul Büyükþehir
Belediyesi Þehir Tiyatrolarý (Ý.B.B.Þ.T)
» Rahat Yaþamaya Övgü (Brecht Kabare)Tiyatro Pera
» Albay Kuþ - Tiyatro Adam
En BaÞarIlI Yönetmen
» Murat Karasu- Albay Kuþ (Tiyatro
Adam)
»Nesrin Kazankaya - Rahat Yaþamaya
Övgü
(Brecht Kabare)-Tiyatro Pera
» Yiðit Sertdemir - Leonce ile Lena
(Ý.B.B.Þ.T)
En BaÞarIlI Erkek Oyuncu
» Mehmet Gürhan - Maskeliler (Ý.B.B.Þ.T)
» Mert Turak - Leonce ile Lena (Ý.B.B.Þ.T)
» Öner Erkan - Kaset (Tiyatro Duru)
En BaÞarIlI KADIN Oyuncu
» Ayça Bingöl - Nehrin Solgun Yüzü
(Tiyatro Stüdyosu)
» Dolunay Soysert - Sürmanþet
(Ýstanbul Halk Tiyatrosu)
» Mine Tugay - Karatavuk (Dot Tiyatro)
En BaÞarIlI YARDIMCI Erkek Oyuncu
» Erdem Irmak - Kaset (Tiyatro Duru)
» Fatih Koyunoðlu-Albay Kuþ (Tiyatro
Adam)
» Serdar Orçin - Maskeliler (Ý.B.B.Þ.T)
En BaÞarIlI YARDIMCI KADIN Oyuncu
» Canan Ergüder - Bayrak (Tiyatro Krek)
» Ceyda Düvenci - Sürmanþet
(Ýstanbul Halk Tiyatrosu)
» Özge Özder-Leonce ile Lena (Ý.B.B.Þ.T)
MüzÝkal / KomedÝ Erkek Oyuncu
» Cihan Ünal - 6 Haftada 6 Dans Dersi
(Tiyatro Ýstanbul)
» Fýrat Tanýþ - Testosteron (Oyun
Atölyesi)
» Levent Öktem - Rahat Yaþamaya Övgü
(Brecht Kabare) - Tiyatro Pera
MüzÝkal / KomedÝ KADIN Oyuncusu
» Bilge Þen-Mutlu Yýllar
(Beþiktaþ Belediye Tiyatrosu)
» Günay Karacaoðlu-Basit Bir Ev Kazasý
(Aysa Prodüksiyon)
» Nevra Serezli-6 Haftada 6 Dans Dersi
(Tiyatro Ýstanbul)
KOMEDÝ- YARDIMCI Erkek Oyuncu
» Emre Karayel-Testosteron
(Oyun Atölyesi)
» Ýnan Ulaþ Torun-Testosteron
(Oyun Atölyesi)
» Ufuk Özkan-Þahane Düðün
(Asuman Dabak Tiyatrosu)
KomedÝ- YARDIMCI KADIN Oyuncu
» Baþak Meþe-Rahat Yaþamaya Övgü
(Brecht Kabare)-Tiyatro Pera
» Fulden Akyürek-Çýlgýn Yenge
(Abdullah Þahin Tiyatrosu)
» Sevinç Erbulak-Tekrar Çal Sam /
Ýstanbul Efendisi (Ý.B.B.Þ.T)
En BaÞarIlI Sahne TasarImcIsI
» Ali Cem Köroðlu-Sokrates’in Son
Gecesi (Ýstanbul Devlet Tiyatrosu)
» Duygu Saðýroðlu-Maskeliler (Ý.B.B.Þ.T)
» Gamze Kuþ-Leonce ile Lena / Deri
Ceket (Ý.B.B.Þ.T)
En BaÞarIlI KOSTÜM TasarImcIsI
» Ali Cem Köroðlu-Sokrates’in Son
Gecesi
(Ýstanbul Devlet Tiyatrosu)
» Nihal Kaplangý-Leonce ile Lena
(Ý.B.B.Þ.T)
» Nilüfer Moayeri- Rahat Yaþamaya Övgü
(Brecht Kabare)-Tiyatro Pera
En BaÞarIlI Sahne MüzÝÐÝ
» Sabri Tuluð Týrpan - Ne Dersin Azizim
(Ýstanbul Devlet Tiyatrosu)
» Selim Can Yalçýn- Leonce ile Lena
(Ý.B.B.Þ.T)
» Tolga Çebi - Testosteron
(Oyun Atölyesi)
En BaÞarIlI IÞIK TasarImcIsI
» Cem Yýlmazer-Victoria/Sürmanþet
(Kenter Tiyatrosu/Ýstanbul Halk Tiyatrosu)
» Mahmut Özdemir-Leonce ile Lena
(Ý.B.B.Þ.T)
» Yüksel Aymaz-Ýstanbul’da Bir Dava /
Sokrates’in Son Gecesi / Rahat Yaþamaya
Övgü (Garajistanbul / Ýstanbul Devlet
Tiyatrosu / Tiyatro Pera)
14 dalda adaylarý belirlenen Yapý Kredi
Sigorta Afife Tiyatro Ödülleri’yle özel
ödüller, 20 Nisan’da Lütfi Kýrdar
Uluslararasý Kongre ve Sergi Sarayýnda
düzenlenecek törenle sahiplerini bulacak.
BirGün
3 Nisan 2009 Cuma
Emperyalizmin katliamlarýna ortak olan,
emperyalizm adýna savaþanlarý onaylayan ve yürüten
tüm dünya halklarýnýn düþmaný Nato 4 nisan da 60.
Kuruluþ yýlýný kutlayacak. NATO uluslararasý güç
savunma örgütü adý altýnda ABD’nin emirlerini
uygulayan emperyalist tekellerin çýkarlarýný savunan
ve dünya halklarýna karþý bir saldýrý ve savaþ
örgütüdür. Nato abd iþgalciliðinin ve iþbirlikçiliðinin
uþaklýðýný yapmaktadýr. Nato komünizm tehdidine
karþý kapitalist iþbirlikçi ülkeleri savunmak ve
korumak için kuruldu. Natonun afganistan da ýrakta
yugoslavyada kosovada türkiyede ve daha birçok
ülkede milyonlarca katliamda rolü vardýr. Türkiye
natoya 15 þubat 1952 de üye olmuþtur.Natonun
dünya ülkelerinde sayýlamayacak kadar üssü
bulunmaktadýr. Türkiyede iþe Ýzmir çiðlide, Ýstanbul
þilede, konyada 3.jet ana üs komutanlýðý, Balýkesir
9. Hava üssü,aksaz-karaaðaç deniz üssü, incirlik
üssü gibi birçok üssü bulunmaktadýr. Ayrýca
Lüleburgaz,Çanakkale,Ýzmir-bornova,
Ýzmit,kütaya,Eskiþehir,Bartýn,Ankara-ahlatlýbel,
Amasya-merzifon,Sivas-þarkýþla,Ýskenderun,orduPerþembe,rize-Pazar,Erzurum,diyarbekir,mardinde
natoya baðlý radarlar ve birleþtirilmiþ hava harekat
merkezleri vardýr. Natonun yapacagý operasyonlarda
genelde türk askeri tercih edilir. Çünkü diðer ülkelere
göre abdye maloluþ fiyatlarý daha ucuzdur. Türkiye
natoya üye oldugundan beri tsknýn mensuplarý
natonun ucuz askeri olarak görev yapmaktadýr.
Bir askerin NATO'ya maliyeti:
ABD askeri..........: 81.235 dolar
Kanada askeri......: 62.903 dolar
Yunanistan askeri: 10.803 dolar
Portekiz askeri.....: 7.692 dolar
Türkiye askeri......: 3.418 dolar
Nato 60 yýldýr demokrasiden, halklarýn huzur ve
güvenliðinden yana tek bir þey yapmamýþtýr. Tam
tersine emperyalizme karþý bir direniþte ve
mücadelede onlarý ezme görevini üstlendi. Nato
askeri gücünü her zaman halka karþý zulüm olarak
kullanmýþtýr. Irakta milyonlarca insanýn
öldürülmesinde, afganistanda, türkiyede ve diðer
ülkelerdeki operasyonlarda parmaðý vardýr.
Natonun amacý sosyalist sisteme karþý güçlü bir
askeri savunma ve saldýrý örgütü oluþturmaktýr.
Ülkemizdeki tüm iktidarlar ve ordu 1952 den beri
sosyalist sistem,devrimlere karþý nato içinde karþý
devrimci bir politikayý kabul etmiþ ve
uygulamýþlardýr. Bugünkü akp hükümeti ve tsk nýn
natonun en büyük destekçisi olmasý tarihe kanlý ve
utanç dolu bir sayfa olarak eklenmiþtir.
Natoya hizmet abd’ye hizmettir. Kan dökerek
üye olunan yerde üyelik de kan dökerek sürdürülür.
Nato dünya halklarýna düþman bir örgütlenmedir.
Nato daðýtýlmalý ve halklara karþý iþlediði suçlarýn
hesabý sorulmalýdýr.
Halklarýn düþmaný NATO’ya HAYIR !!!
HACIBEKTAÞ HALK EVÝ
Kýrþehir Ýl Baþkanlýðý
29 Mart yerel seçimleri ilimizde
kazasýz belasýz yapýldý ve sonuçlandý.
Kýrþehir kent sakinlerine hayýrlý olsun.
Yeni yönetime de baþarýlar dileriz.
Yapacaklarý doðru iþlerde destekleyip,
yanlýþ iþlerde ise karþýlarýnda
olacaðýmýzý, Belediye Meclis
toplantýlarýnýn da izlenerek halkýn
bilgilenmesine yardýmcý olacaðýmýzýn
þimdiden bilinmesini isteriz.
Partimiz 2004 yerel seçimlerinden
itibaren yerel seçimlere iliþkin görüþ ve
önerilerini basýn yoluyla halkýmýzla
Sulucakarahöyük/ NEVÞEHÝR
Nevþehir’de atýk bitkisel yaðlarýn
çevre,su ve toprak kirliliðinde
oluþturduðu olumsuz etkilerini ortadan
kaldýrarak, atýk bitkisel yaðlarýn enerjiye
dönüþtürülmesine yönelik çalýþmalara
Nevþehir Belediyesi destek veriyor.Ezici
A.Þ. ile iþbirliði halinde gerçekleþtirilen
atýk bitkisel yað toplama kampanyasýnda
bugüne kadar 1570 litre atýk bitkisel yað
toplantýðý bildirildi.
Nevþehir Belediyesi Strateji
Geliþtirme Müdürlüðü ile bitkisel atýk
yaðlarýn enerjiye dönüþtürülmesi
yönünde çalýþmalar yapan Ezici A.Þ.
iþbirliðinde Nevþehir’de atýk bitkisel
yaðlar, lokanta,otel,yemek
fabrikalarý,pastane ve alýþveriþ
merkezlerinde toplanýyor.
Kampanya kapsamýnda bugüne kadar
1570 litre atýk yað toplandýðý Nevþehir’de
paylaþmýþtýr. Özellikle son bir yýldýr
farklý kesimleri yan yana getirerek
katýlýmcý, öz yönetimci, þeffaf, çaðdaþ
bir kent ve belediye yaratýlmasý
temelinde ilimizdeki sol parti ve
demokratik örgütlerle bir çok toplantý
gerçekleþtirmiþtir. Seçim iþbirliði için
ön koþul dayatmaktan uzak kalmýþtýr.
Tüm görüþlerini de kamuoyu ile
paylaþmaya çalýþmýþtýr.
2004 yerel seçimlerinde Cumhuriyet
Halk Partisi %12, içinde partimizin de
bulunduðu Demokratik Güç Birliði %18
oy almýþ ve AKP de %34 oy oraný ile
seçimleri kazanmýþtý. Bu durumu bilince
çýkaran partimiz yerel seçimlerde tek
bu çerçeveli çalýþmalar devam ediyor.
Nevþehir’de sürdürülebilir geliþme
ve kalkýnma,saðlýklý alt yapý aðý ile daha
modern bir kent görünümü oluþturma ve
tarihi deðerlerin otantik konumlarý ile
gelecek kuþaklara daha bilinçli bir þekilde
aktarýlmasý yönünde önemli çalýþmalara
imza atan Nevþehir Belediyesi,21.
yüzyýlýn en önemli sorunlarý arasýnda yer
alan, atýk maddelerden kaynaklanan
çevresel yöndeki sorunlarýnda çözümüne
iliþkin olarak gerek kendi çerçevesinde
ve gerekse çeþitli sektör temsilcileri ile
iþbirliði içerisinde etkin çalýþmalar
yürütüyor. estek veriyor.
Atýk bitkisel yaðlarýn bio dizele
dönüþtürülmesine yönelik giriþimlere de
ivme kazandýrýlmasý amacýna yönelik
olan bitkisel atýk yaðlarýn toplanýlmasý,
Çevre ve Orman Bakanlýðý tarafýndan
Çevre Kirliliðinin önlenmesi amacýyla
parti tek aday konusunda üzerine düþen
her çabayý göstermiþtir. Ancak gerek
parti belirlemesinde gerek aday
belirlemesinde ortak akýl
oluþturulamamýþtýr. Partimiz aday dahi
çýkartmamýþ geliþmeleri kaygýyla
izlemiþtir.
Eðer adaylarý ve partileri ortak
belirlemeyi becerebilseydik. Yani kýsaca
bir seçim ortaklýðý oluþturulabilseydi;
ilimizde sol seçenek yaratýlýp seçimlere
girilebilseydi, seçimleri kazanmak çok
ta zor olmayacaktý. Ýnsanlarýn ortaklaþa,
belirledikleri bir parti ve aday çevresinde
kenetlenip enerjilerini sinerjiye
çevirmeleri yaratýlan o sinerji ve güçle
aþýlamayacak hiçbir güçlük olmazdý. Ýþte
o zaman genel baþkanýmýzýn deyimiyle
“Cüzdanýn gücü, vicdanýn gücüyle”
yenilebilinirdi.
Kýsaca sinerji noksanlýðý nedeniyle
Kýrþehir bir beþ yýlýný daha kaybetmiþtir.
Yolunuz ve solunuz her daim açýk olsun.
Özgürlük ve Dayanýþma Partisi
Ýl Baþkaný
Þakir Þenol
Ahi Evran Mh. 732. Sk. Eski Ank.
Cad. Güven Apt. Kýrþehir
Tel/faks 0386 214 00 74
çýkartýlan “Atýk Yaðlarýn Kontrolü
“yönetmenliði esaslarýna da uygun
þekilde, Nevþehir’deki
lokanta,otel,pastane,alýþveriþ merkezleri
ile yemek fabrikalarýnda
gerçekleþtiriliyor.
1 litre atýk bitkisel yað,1 milyon litre
içme suyunu kirletebiliyor
1 litre atýk bitkisel yaðýn toplam 1
milyon litre içme suyunu kirlettiðinin
bilimsel araþtýrmalarla da ortaya
konulmasýnýn,atýk bitkisel yaðlarýn ne
denli çevre açýsýndan önem taþýdýðý ortaya
çýktýðýný belirten uzmanlar, günlük hayatý
kolaylaþtýrmak için kullanýlan ürünlerin
üretimi,tüketimi aþamasýnda oluþan
endüstriyel atýklar,bitkisel
yaðlar,plastik,kaðýt,pil ve motor
yaðlarýnýn bilinçsizce doðaya
býrakýlmasýyla çevre ve insan saðlýðýnýn
gerek bugünü ve geleceði açýsýndan
önemli tehlikelerin ortaya çýktýðýný ifade
ediyorlar.
Nevþehir Belediyesi Ezici A.Þ.
iþbirliði ile baþlatýlan bu güne kadar 1570
litre bitkisel atýk yaðýn toplanýlmasýna
yönelik çalýþmalarýn,Nevþehir’in diðer
merkezlerinde de etkili bir þekilde devam
ettirilmesi planlanýyor.
SATILIK TARLA
Zir Mahallesi
Viran Baðý Mevkiinde
Hacý Bektaþ Veli Meslek Yüksek Okulu
yanýnda 35500 m2 Tarla Satýlýktýr.
Ramazan DANACI
0 542 652 62 25
7
3 Nisan 2009 Cuma
29 Mart yerel seçimlerinin sonuçlarýný “seçmen AKP’yi
uyardý” diye izah etmek olup biteni doðru okumamak ve hafife
almak olur. Son dönemlerde hedef seçilen ve kýskaca alýnan
Doðan grubunun bir mensubunun rahatlama duygusunun bir
ifadesi olarak anlaþýlýr olsa bile, Ýsmet Berkan’ýn yaptýðý gibi,
çaðrýþýmlar uyandýrmak dýþýnda makalesinin içeriði ile bir
ilintisi bulunmayan “Stalingrat” baþlýðýný atmak ise, mübalaða
sanatýnýn sýnýrlarýný zorlamak.
Olay ve net sonuç þudur: Baþbakan Erdoðan 29 Mart
referandumunu kaybetmiþ, partisinin bugüne kadar süregelen
yükseliþi ciddi bir ivme kýrýlmasýna uðramýþtýr. Ýlle bir seçmen
saðduyusundan söz edeceksek, seçmen AKP’nin tek parti
hakimiyetinin pekiþmesini bir tehdit olarak algýlamýþ, her yerde
AKP karþýsýnda kazanmaya en yakýn parti ve adaylara yönelerek
buna set çekmiþtir. Bürokraside, medyada, sendikalarda,
üniversitelerde ve yerel yönetimlerde kale düþüre düþüre
ilerleyip fütuhatý sürdürebileceði zehabýna kapýlan, bütün
Türkiye’yi kývama gelmiþ bir hamur gibi yoðurabileceði
yanýlsamasýna yakalanan ve artýk kendisini kimsenin
zaptedemeyeceðini sanan Erdoðan’ýn muhteris ve pervasýz
hamleleri Türkiye toplumunun kültürel, etnik ve sýnýfsal
çoðulculuðuna çarpmýþtýr.
Arayýþ baþladý
Bu kadarýný “uyarý” olarak telakki etmek neden yanlýþ olsun
denebilir. Ama 29 Mart yerel seçimlerinin sonuçlarý daha
fazlasýna, AKP’ye karþý henüz yönünü bulmamýþ, içinde pek
çok olasýlýðý ve bugünden yanýtý verilemeyecek bir dizi soruyu
barýndýran bir seçenek arayýþýnýn da baþladýðýna iþaret ediyor.
Bunun belirtilerini bize Ýzmir deðil, Ýstanbul sunuyor. Zira
Ýzmir’in tavrý nev-i þahsýna münhasýr olabildiði halde,
Ýstanbul’unki Türkiye’deki eðilim deðiþikliklerinin ve
kaymalarýn ön habercisi olarak okunabilir. Zira Ýstanbul diðer
büyük kentlerin her birinden kat be kat fazlasýyla bir Türkiye
harmanýdýr. Unutmayalým, AKP iktidarý, kök salmýþ bir Ýstanbul
hakimiyetinin Türkiye geneline teþmil edilmesinin ürünüdür
büyük ölçüde.
Arayýþ baþladý ama, seçim sonuçlarý bize bir odaðýn öne
fýrlayarak temayüz ettiðini söylemiyor henüz. Baþbakan Erdoðan
ve partisi bir konuda hala çok üstün ve rahat. Gerçekten de
AKP, þu anda her kesimden oy alabilen, gücü belirli bir aralýkta
ülkenin tamamýna az çok eþ daðýlan biricik “Türkiye partisi”.
Baþka hiçbir partinin bir üst düzeyde birleþtirici, hegemonya
kurucu, blok inþa edici bir dili, söylemi ve dokusu yok. Hakeza
Ýstanbul’a bakýp CHP gömleði yýrtýyor galiba düþüncesine
kapýlmak için de yeterli neden yok. Ýslamcý bir partinin
muhalefetinin gene Ýslamcý bir parti olmasý da ihtimal
dahilindedir. Ýstanbul emekçilerinin, yoksullarýnýn ve
varoþlarýnýn yeni adresi neresi olacak sorusunun yanýtý bugünden
verilemez.
DTP: Aykýrý saptamalar
Ýlk bakýþ, çoðu kez yanýltýcý olabiliyor, çok tekrarlanarak
dile pelesenk olan bir vurgu gerçeðin baþka yönlerini
perdeleyebiliyor. Konu DTP’nin baþarýsýdýr. Evet, hiçbir yeri
kaptýrmamak, yeni mevziler kazanmak ve etrafýnda örülmeye
çalýþýlan kuþatmayý yarmak anlamýnda, ortada reddedilmez bir
DTP baþarýsý duruyor. Ama bunun HADEP’in 2002’deki
çýkýþýnýn gerisinde kalan bir baþarý olduðunu, unutmamak
kaydýyla.
Eklenecek aykýrý saptamalar daha az önemli deðil: 1)
DTP’nin baþarýsý esas itibarýyla Kürt illerindeki oy artýþýna
dayanmaktadýr. Bu eðilime uyan iki kent yalnýzca Adana ve
Mersin’dir. Bunun dýþýnda, batýda neredeyse hiçbir yerde 2002
oranlarý yakalanamamýþtýr. 2) Benzer bir durum “mücavir iller”
(Erzurum, Elazýð, Malatya, Kahramanmaraþ ve Gaziantep)
için de söz konusudur. 3) DTP Kars ve Iðdýr gibi kimi illerde
etnik yarýlmanýn karþýsýna diktiði sýnýrlarý aþamamaktadýr. 4)
DTP’nin ancak özgün yaklaþýmlarla üstesinden gelinebilecek,
Þanlýurfa gibi çetin bir sorunu var. 5) Kürt illerinde kökleþme
ama Türkiye’nin geri kalanýnda güç yitirme eðilimi devam
edecek olursa, DTP’nin Türkiye Kürtlerinin tamamýnýn
temsilcisi ve bu anlamda bir “Türkiye partisi” olma iddiasý
giderek zayýflayabilir. 6) 29 Mart yerel seçimleri, DTP
cephesinden bakýldýðýnda asýl sorunun ne olduðunu bir kez
daha göze batýrdý: Kürt hareketi ayný zamanda bir sosyal
kurtuluþ hareketi olmayý baþaracak mý ve sosyalist hareket bu
konuda Kürt hareketine olanaklar ve zeminler sunan
kolaylaþtýrýcý bir rol oynayabilecek mi?
Ve tabii ki iðneyi kendimize... Halk yýðýnlarýnda bir arayýþýn
baþladýðý bir uðrakta farklý bir seçeneði niçin görünür kýlamadýk
ve örneðin neden sadece DTP hakkýnda deðil de, ayný zamanda
bunu aþan bir üçüncü kutup hakkýnda konuþuyor deðiliz? Ama
lütfen cevap “DTP dayatmalarý yüzünden” olmasýn...
BirGün
görevlendirmeler þöyle belirlenmiþ:
"Bilim ve Toplum Daire Baþkanlýðý
»Dr. Çiðdem ATAKUMAN,
Popüler Bilim Yayýnlarý Müdürü
» Dr. Abdurrahman ALÝY,
Akademik Yayýnlar Müdürü
»Hacý Mustafa UÇAR, Sözleþmeler
Müdürü
»Dr. Abdurrahman ALÝY, Bilim ve
Toplum Programlarý Müdür v."
Aliy'e Baþbanlýk ilkgisi
Barýþ Ýnce
Bilim ve Teknik Dergisi’nin mart
sayýsýnda Charles Darwin’le ilgili
makalenin sansürlenmesiyle gündeme
gelen TÜBÝTAK’ta (Türkiye Bilimsel
ve Teknolojik Araþtýrma Kurumu), 20
Ocak’ta 2009’da altý bilim dergisi
editörünün kendilerine haber bile
verilmeden görevden alýndýðý ortaya
çýktý. Edindiðimiz bilgilere göre, bu
görevden alma iþlemlerini yapan kiþi
TÜBÝTAK'ta görevli bir ilahiyatçý!
Abdurrahim Aliy isimli
ilahiyatçý,Akademik Yayýnlar Müdürü
ve Bilim Toplum Programlarý Müdürü
Vekili sýfatýyla TÜBÝTAK'ta tam
zamanlý çalýþýyor. Aliy ayný zamanda
Ýslam Bilim-Teknoloji müzesinin
kurulmasýnda TÜBÝTAK temsilcisi
olarak görev yapýyordu. Bu görevinde
de ünlü Ýslam profesörü Fuat Sezgin
ile çeþitli sorunlar yaþadýðý biliniyordu.
Aliy, Ýslam Bilim-Teknoloji müzesini
kurduktan sonra 2008 Nisan ayýnda
(bu sýrada da Çukurova Üniversitesi
Ýlahiyat fakültesindeki görevinden
istifa ederek) TÜBÝTAK baþkanlýk
binasýna getirildi ve Akademik yayýnlar
müdürlüðü ve Bilim Toplum
programlarý müdür vekilliði görevleri
kendisine verildi. Bu müdürlükler
Bilim-Toplum Daire baþkanlýðý
bünyesinde bulunuyor. Aliy ayný
zamanda AB Bilim-Toplum
delegasyonunda ülkemizi "delege"
olarak temsil etmek için atandý. 08
Mayýs 2007'de Çukurova
Üniversitesi'nin yönetim kurulu
kararlarýnda Aliy'in TÜBÝTAK'ta
görevlendirildiði þu þekilde yazýyor:
"2547 Sayýlý Yükseköðretim
Kanununun 38. maddesi uyarýnca
Üniversitemiz Ýlahiyat Fakültesi Din
Felsefesi Anabilim Dalý araþtýrma
görevlisi Dr.Abdurrahman Aliy'in
TÜBÝTAK ta tam zamanlý olarak 1 yýl
süreyle görevlendirilmesinin uygun
olduðuna oy birliði ile karar verildi."
TÜBÝTAK organizasyon
þemasýnda akademik yayýnlardaki
Ayþen Güven
Dünya Saðlýk Örgütü (DSÖ),
Cenevre’de yapýlan ekonomik krizin
deðerlendirildiði toplantýnýn sonucunda
bir rapor hazýrladý.
Dünya Saðlýk Örgütü (DSÖ),
Cenevre’de yapýlan ekonomik krizin
deðerlendirildiði toplantýnýn sonucunda
bir rapor hazýrladý. DSO raporu, küresel
ekonomik krizin önce saðlýk, ardýndan
sosyal krize dönüþeceði uyarýsýnda
bulunuyor ve tüm ülkeleri bu konuda
önlem almaya çaðýrýyor.
Raporda, ekonomilerin karþý karþýya
kaldýðý sorunlarýn, saðlýk harcamalarýný,
saðlýk hizmetlerini ve tedaviye eriþim
olanaklarýný ciddi þekilde sekteye
uðratabileceðine iþaret edilerek, özellikle
erken taný ve teþhis mekanizmalarýnýn
korunmasý ve devam eden yatýrýmlarýn
durdurulmamasý çaðrýsý yapýlýyor.
“Saðlýk alanýnda tüm ülkeler global
ekonomik krizden etkilenecek, ancak bazý
ülkeler diðerlerinden daha kötü yara
alacak” denilen raporda, “ekonomik krizin,
sosyal alanda ve saðlýk alanýnda krize
dönüþme tehlikesi bulunduðu” belirtiliyor.
Krizden en çok geliþmemiþ ve geliþmekte
olan ülkelerin etkileneceði ifade edilirken,
bu ülkelerde 2000-2006 yýllarý arasýnda,
geliþmiþ ülkelerden saðlanan yardýmlarla
saðlýk harcamalarýnýn arttýðý, þimdiyse bu
yardýmlarýn kesilmesi tehlikesi bulunduðu
belirtilerek, ekonomisi sorunlar yaþayan
geliþmiþ ülkelere “Taahhütlerinizi yerine
getirin, saðlýk yardýmlarýný kesmeyin”
çaðrýsý yapýlýyor.
Konu ile ilgili olarak Türk Tabipler
Birliði Merkez Konseyi Üyesi Dr. Zeki
Gül, önümüzdeki süreçte hastalýklarýn
artacaðý uyarýsýnda bulunarak, kriz
döneminde saðlýðý ticaret alaný olarak
görmenin ahlaki olarak da sorgulanmasý
gerektiðini belirtti.
GSS zaten bir kriz getirecekti
Dr. Zeki Gül, ülkemizde ekonomik
kriz öncesinde saðlýkta kayýplarýn
baþladýðýna dikkat çekerek, saðlýkta
dönüþümle kabaca parasý olmayanýn saðlýk
hizmeti alamayacak olmasý gerçeðinin
üzerine bir de ekonomik krizin eklendiðini
belirtti.
Ekonomik krizin saðlýk alanýna
yansýmasýný iki açýdan ele almak
gerektiðini ifade eden Gül,
“Toplumumuzda zaten güvencesiz, yoksul,
hiçbir dayanaðý olmayan kesim için
ekonomik kriz daha fazla yoksulluk,
yoksunluk, saðlýksýzlaþmak anlamýna
gelecek. Hükümet, ekonomik krizle
birlikte azalan kaynaklarý, örneðin yeþil
kartlý sayýsýný azaltarak telafi etmek
isteyecektir. Yeþil kartta kýsýtlamaya
gidildiði takdirde ilaca ya da yataklý
tedaviye katký payý ödeyemeyecek bu
insanlar, týbbi yoksullukla daha derinden
karþý karþýya kalacak” dedi.
Týbbi yoksullukla ilk kez tanýþanlar
olacak
Ýkinci kesim olarak, son ekonomik
krize kadar ortalama bir iþi olan, belki bir
gecekondusu ya da eski bir arabasý olan
vatandaþýn ise týbbi yoksullukla 6 ay kadar
sonra tanýþacaðýný belirten Gül, “Þimdi bu
insanlar iþsiz. 6 ay sonra güvencesiz
kalacaklar. Bu defa kendileri ya da
ailelerinden bireyler hastalandýðýnda,
maaþlarý yok, prim ödemeleri gerektiði
için bu küçük mülklerini, artýk neleri varsa
satacaklar. Ekonomik kriz, saðlýk
Kurumda çalýþan kaynaklarýn
gazetemize verdiði bilgiye göre, Aliy'in
Baþkanlýk makamýyla daire
baþkanýndan baðýmsýz olarak bir
þeklide yürüttüðü projeler de var.
Bunlar arasýnda Medeniyetler Ýttifaký
Projesi Burs programý (din
araþtýrmalarýna burs!), Akademik
Dergilerin editörlerinin deðiþtirilmesi,
Konya'da kurulmasý planlanan Bilim
Merkezi Projesi gibi “projeler” var.
Bu projelerin hepsinin Baþkanlýk
makamýnýn özel ilgi gösterdiði projeler
olduðu ve Aliy’in Bilim-Toplum Daire
baþkanýna hiç danýþmadan doðrudan
Baþkanlýkla yürüttüðü projeler olduðu
söyleniyor.
Görevden alýnan kiþiler:
Ýþte görevden alýnanlar ve dergileri
»Prof. Dr. Aydýn Aytuna Turkish
Journal of Mathematics.
»Prof. Dr. Kemal Leblebicioðlu
Turkish Journal of Electirical
Engineering and Computer Sciences.
»Prof. Dr. Bahattin Baysal Turkish
Journal of Chemistry.
»Prof. Dr. Nevin Selçuk Turkish
Journal of Engineering and
Environmental Sciences.
»Prof. Dr. Yiðit Gündüç Turkish
Journal of Physics.
»Doç. Dr. Mahir Özmen Turkish
Journal of Medical Sciences.
BirGün
güvencesizliði ile birleþtiðinde
yoksullaþmayý böylece getirecek ve bu
kesimler, belki de ilk defa týbbi yoksullukla
tanýþacaklar” dedi.
Yoksullukla birlikte kaçýnýlmaz olarak
saðlýk sorunlarýnýn, özellikle bulaþýcý
hastalýklar ve kronik hastalýklarýn oranýnda
artýþ olacaðýný vurgulayan Gül, krizle
beraber daha saðlýksýz ve güvencesiz bir
toplum ortaya çýkacaðýna dikkat çekti.
Gül, “Bu durumun ekonomik krizi saðlýk
krizine dönüþtüreceðini görmek maalesef
zor deðil” dedi.
Türkiye’nin saðlýkta yumuþak karnýnýn
anne-çocuk saðlýðý olduðuna dikkat çeken
Gül, “Ülkemizde anne-çocuk ölüm sayýsý
zaten oldukça fazlaydý. Yoksullukgüvencesizlik arttýkça ne yazýk ki anneçocuk ölümlerinin artacaðýný da söylemek
mümkün. Çünkü yoksulluk, çocuk
hastalýklarýnda da artýþý getirecek” dedi.
Ahlaki olarak da sorgulanmalý
Koruyucu saðlýk hizmetlerinden asla
ödün verilmemesi gerektiðine dikkat çeken
Gül, “Hükümet GSS ile bu hizmetleri
bitirdi. Örneðin aþý takibi, saðlýk ocaklarý
yani birinci basamak saðlýk hizmetleri.
Bunlar korunabilmiþ olsaydý bugün kriz
karþýsýnda daha korunaklý bir toplum
olabilirdik” dedi. Özellikle çocuklar için
okullar, ana-çocuk merkezleri aracýlýðý ile
süt dahil beslenme ve saðlýk tedariki
yapýlmasý gerektiðini ifade eden Gül,
“Saðlýðýn ticaretinin yapýlmasý, tam da
ekonomik kriz döneminde GSS’nin
uygulayýcýlarý için ahlaki olarak da
sorgulanmalýdýr” dedi.
(Ýzmir/EVRENSEL)
ROMA - Ýtalya’nýn Padova ve Trento
üniversitelerinden bilim insanlarý,
civcivlerin aritmetikten anladýðýný ortaya
koydu.
Bilim adamlarý, civcivlerin iki paravanýn
arkasýna yerleþtirilen nesneleri "toplayýpçýkartma" kabiliyetine sahip olduðunu
denemeler yoluyla gösterdi. Araþtýrmanýn
liderlerinden Lucio Regolin, denemeler
sonucunda civcivlerin, hangi paravanýn
arkasýnda daha fazla sayýda nesne olduðunu
bulmak için "temel aritmetiðe"
baþvurduklarýný belirtti.
Proceedings of the Royal Society B.
dergisinde yayýmlanan araþtýrma
sonuçlarýnda, civcivlerin her zaman,
yumurtadan çýkar çýkmaz annelerine yakýn
kalmalarý ya da onu izlemeleri gibi tanýdýk
nesnelere yakýn kalmaya çalýþtýklarý
kaydedildi. Regolin ve meslektaþlarý
denemelerinde, civcivlerin tanýdýk
bulacaklarýný tahmin ettikleri yumurta
þeklindeki çikolatalarýn içinden çýkan sarý
plastik kutularý kullandý.
Regolin, bu plastik kutularý, her seferinde
bir tane olmak üzere paravanýn arkasýna
saklayarak bir civcivin gözü önünde
"kaybettirdiklerini" söyledi. Civciv bu mini
matematik sýnavýný bir kutunun içinden
izlerken plastik kutularýn 2 tanesinin bir
paravanýn 3 tanesinin de diðer paravanýn
arkasýna yerleþtirildiðini anlatan Regolin,
kutusundan serbest býrakýlan civcivin,
hafýzasýný kullanarak iki paravandan en çok
nesneyi bulundurana gittiðini saptadýklarýný
ifade etti. Paravanlarýn arkasýndaki
nesnelerin birinden diðerine geçirilerek
sayýlarýnýn deðiþtirilmesinin de bu
"aritmetikçi’ civcivleri kandýramadýðý
kaydedildi.
Primatlarýn ve maymunlarýn
sayabildikleri ve hatta evcil köpeklerin basit
toplamalar yapabildiklerinin hali hazýrda
bilindiðini kaydeden uzmanlar, bu
çalýþmanýn, bu kadar genç bir hayvanýn,
önceden eðitilmeden, bu kabiliyete sahip
olduðunu gösterdiðini belirtti. (aa)
Radikal
Karanlýk maddenin izi bulundu mu?
Bilim insanlarý, evrenin geniþlemesinin nedeni sayýlan ve gözle görülmeyen 'gizemli', karanlýk maddenin izine rastladýklarýný düþünüyor
ANKARA - Avrupalý gök bilimciler,
yörüngede dönmekte olan bir uydudan
anormal enerji sinyalleri aldýklarýný
bildirdiler.
Ýngiliz Nature dergisinde araþtýrmalarýný
yayýnlayan astronomlar, bu büyük enerji
kütlesinin gizemli karanlýk maddenin imzasý
olabileceðini düþündüklerini belirtirken, bu
konuda daha fazla araþtýrma yapýlmasýnýn
gerektiðinin altýný çizdiler.
Roma Tor Vergata Üniversitesinden
Piergiorgio Picozza baþkanlýðýndaki ekip,
PAMELA adý verilen Avrupa uydusunun
Temmuz 2006 ve Þubat 2008 arasýnda
gönderdiði verileri inceledi ve þimdiye dek
görülmediði kadar fazla miktarda,
elektronun karþýlýðý olan ve kozmik ýþýnlarda
enerji spektrumunun büyük bölümünü
oluþturan "pozitron" tespit etti.
Bazý bilim adamlarý bunun karanlýk
madde olduðunu, bazýlarý da diðer pozitron
kaynaklarýndan gelen ýþýnlarý incelemek
gerektiðini belirtti.
Pulsarlarýn (düzenli ritimlerle uzaya
radyo dalgalarý gönderen nötron yýldýzlarý)
da önemli pozitron kaynaðý olduðuna iþaret
eden bilim adamlarý makalelerinde, bu
alanda daha fazla araþtýrmaya gerek
bulunduðunu kaydettiler.
Evrendeki kütle, çekimsel enerjinin
incelenmesi sonucu, var sayýlan toplam
enerji yoðunluðunun sadece yüzde 5
civarýnýn doðrudan gözlemlenebilir
maddelerden oluþtuðu ifade edildi. Yine bu
toplamýn yüzde 23’ünün de karanlýk
maddeden oluþtuðu hesaplanýrken, geriye
kalan kýsmýn ise dengeli bir þekilde yayýlmýþ
olan karanlýk enerjiden oluþtuðu ve bunun
da Evren’in geniþlemesinin sorumlusu
olduðu düþünülüyor.(aa)
Radikal
Biyolojik saati ileri almak 3 hafta sürüyor
Bünyenin, gün ýþýðýndan daha fazla yararlanmak amacýyla yapýlan saat deðiþikliði uygulamasýna
uyum saðladýðý üç haftalýk süre içersinde kalp krizi riski ve trafik kazalarý artýyor
Ýhsan Dörtkardeþ
TÜRKÝYE'nin yaný sýra Avrupa ülkeleri de
gün ýþýðýndan daha fazla yararlanmak amacýyla
uygulanan ileri saat uygulamasýna insanlardaki
biyolojik saatin 3 haftada uyum saðlayabildiði
belirtildi.
Türkiye’de de 29 Mart’tan itibaren uygulanan
‘yaz saati' uygulamasýna Fransa’da yapýlan
yoklamasýný benimseyenlerin sayýsý düþük çýktý.
Fransýzlarýn büyük bölümü saatlerin ileri veya
geri alýnmasýný eleþtirdi.
Almanya’daki Heidelberger Yüksek
Okulu’ndaki bilim adamlarý, biyolojik saatin
yeni gece temposuna uyum saðlayabilmesi için
3 haftaya ihtiyacý olduðunu bildirdi. Uzmanlar,
enerji tasarrufu ve çevreyi korumak için saatlerin
deðiþtirilmesinin vücut dengesine zarar vererek
yorgunluk, dikkat bozukluðuna neden olduðunu
açýkladý.
Alman Saðlýk Sigortasý DAK, ileri saat
uygulamasý deðiþikliði nedeniyle ritmin biyolojik
ölçüsünü bozduðunu, bunun kalp krizi riskinin
arttýðýný açýkladý. Alman otomobil kulübü de,
istatistiklere dayanarak saat deðiþikliklerin
yapýldýðý ay içinde trafik kazalarýnýn arttýðýnýn
görüldüðünü bildirdi.
Biyolojik saat
Alman bilim adamlarý, saatlerin ileri veya
geri kaymasýnýn vücut ritmini altüst ettiðini,
kiþilerin kendisini yorgun hissettiðini, baþ aðrýsý
ve dikkat zayýflýðý görüldüðünü açýkladý.
Ýnsanlardaki biyolojik saatin vücut
fonksiyonlarýmýzý yönettiðini, bunun sonucunda
gündüz saatlerinde kiþilerin aktif, geceleri de
dinlenmeye göre uyarlandýðýný bildirirken þu
bilgileri verdi: “Biyolojik saat, gün içerisinde
deðiþiklik gösterir. Gün ilerledikçe acýya
duyarlýlýk azalýr. Kalp krizine yakalanma riski
en çok sabah ilerleyen saatlerine rastlanýr.
Kiþilerin günlük yaþam çizgisindeki faaliyetleri
deðiþtiðinde biyolojik ritmler buna hemen uyum
saðlayamýyor. Denekler üzerinde yapýlan
araþtýrmada biyolojik saatin gündelik yaþamdaki
saatte yapýlan deðiþikliklere hemen uyum
saðlayamadýðý bir kez daha kanýtlandý. Biyolojik
saatin bu tür deðiþikliðe tam uyumu için 3
haftalýk süre gerekiyor.”
(dha)