Halkların Düşmanı NATO`ya Hayır !!!
Transkript
Halkların Düşmanı NATO`ya Hayır !!!
YIL:4 SAYI:861 35 YKR TÜRKÝYE Ýþveren Sendikalarý Konfederasyonu (TÝSK), 2008’in son çeyreði itibariyle yapýlan uluslararasý kýyaslamada Türkiye’nin yüzde 6.2 ile ekonomide küçülmenin en fazla olduðu 2’nci ülke olduðunu belirterek, son çeyrekte en çok küçülen ülkenin yüzde 8.4 ile Tayvan olduðunu kaydetti. TÝSK büyüme ile ilgili yaptýðý açýklamada, Türkiye’nin 2008 yýlýnýn son çeyreðinde yüzde 6.2 küçüldüðü ve yýlý yüzde 1.1’lik bir büyüme oraný ile tamamladýðý anýmsatýlarak, Türkiye’nin 2008’in son çeyreði itibariyle yapýlan uluslararasý kýyaslamada, ekonomide küçülmenin en fazla olduðu 2’nci ülke oldu belirtildi. Son çeyrekte ekonomisi en çok daralan ülkenin yüzde 8.4 ile Tayvan olduðu ifade edilen açýklamada, Ýsveç’in ise yüzde 4.9’luk küçülme ile üçüncü sýrada yer aldýðýnýn altý çizildi. Bütçede ciddi sorunlar var Daha önce açýklanan sanayi üretimi ve kapasite kullanýmý verilerinin ekonominin 2008’in son çeyreðinde önemli oranda küçüleceðini haber verdiði ifade edilen açýklamada, kapasite kullanýmýndaki düþüþün en önemli nedeninin yüzde 78 oranýnda iç ve dýþ talep yetersizliði olduðu kaydedildi. Diðer yandan sanayide iþgücü girdi göstergelerinin de geriye gittiði vurgulanan açýklamada, ayrýca bütçede de ciddi sorunlar olduðuna dikkat çekildi. Bütçe açýðýnýn iki ayda yüzde 2 bin 187 oranýnda artarak 10.4 milyar TL olarak 3 NÝSAN 2009 CUMA gerçekleþtiði anýmsatýlan açýklamada, “Ekonomideki daralma nedeniyle azalan tüketim harcamalarý, dolaylý vergilerin tahsilatýný önemli ölçüde düþürdü. 2’DE Nevþehir’de atýk bitkisel yaðlarýn çevre,su ve toprak kirliliðinde oluþturduðu olumsuz etkilerini ortadan kaldýrarak, atýk bitkisel yaðlarýn enerjiye dönüþtürülmesine yönelik çalýþmalara Nevþehir Belediyesi destek veriyor.Ezici A.Þ. ile iþbirliði halinde gerçekleþtirilen atýk bitkisel yað toplama kampanyasýnda bugüne kadar 1570 litre atýk bitkisel yað toplantýðý bildirildi. Nevþehir Belediyesi Strateji Geliþtirme Müdürlüðü ile bitkisel atýk yaðlarýn enerjiye dönüþtürülmesi yönünde çalýþmalar yapan Ezici A.Þ. iþbirliðinde Nevþehir’de atýk bitkisel yaðlar, lokanta,otel,yemek fabrikalarý,pastane ve alýþveriþ merkezlerinde toplanýyor. Gazeteci Ruþen Çakýr, bazý Ýslamcýlara göre “mahalle baskýsý” kavramýný bu kadar güncelleþtirdiði için “vebal” altýnda… Kimileri bunu açýk bir dille ifade etti. Dizimizin bu bölümünde Ruþen Çakýr’a “mahalle baskýsý”ný sorduk. Ruþen Çakýr gazetecilik sorumluluðu çerçevesinde gerçekte çok önemli bir iþlev gördü. Nitekim, çok dillendirilmese bile herkes bir biçimde mahalle baskýsýný, mahalle baskýsýnýn devlet baskýsýna dönüþen hallerini yaþýyordu. Özellikle de Anadolu’da durum hayli sýkýntýlýydý, ancak ne ulusal medyaya ne de aydýnlarýn gündemine geliyordu. Tartýþmanýn baþlamasýyla birlikte medya mahalle baskýsý örneklerini sayfalarýna taþýmaya baþladý. Hatta öyle bir hale geldi ki bu tartýþma, baskýyý yapanlar baskýya maruz kaldýklarýný ileri sürdüler. Ne var ki, gerek BirGün’de süren dizimizde gerekse açýk Toplum Enstitüsü’nün araþtýrmasýnda bu iddianýn sahipleri iyot gibi ortada kaldýlar. Anlatýlanlar, gözlemler, medyaya yansýyan olaylar; sözkonusu araþtýrma ve benzer saha çalýþmalarýyla birer birer gün yüzüne çýkýyordu. Zaten mahalle baskýsý Türkiye için yeni bir þey deðildi. Sadece ve sadece bu kadar dillendirilmiyor, konuþulmuyor, gündem oluþturmuyordu. Dizimin bu bölümünde Gazeteci Yazar Ruþen Çakýr’ý sayfamýza konuk ettik. Çakýr, 2008'de Prof. Þerif Mardin ile yaptýðý röportajla birlikte Türkiye gündemine giren mahalle baskýsýný anlattý: »Mahalle baskýsý kavramý akademik çevrelerde kalýrken sizin Prof Þerif Mardin ile görüþmenizi takiben gündeme hayli sýcak biçimde oturdu? Bu durumu nasýl deðerlendiriyorsunuz? Her þeyden önce çok olumlu buluyorum. Türkiye’de ne zamandýr süren ama bir türlü layýkýyla kavramsallaþtýrýlamayan bir tartýþma, kavga bu sayede daha anlaþýlýr bir þekilde sürdürülür oldu. Kuþkusuz Þerif Hoca’nýn tamamen iyiniyetle ve bir bilim insaný sorumluluðuyla geliþtirdiði bu kavramý kendi çýkarlarý için eðip bükenler olmuþtur, bundan sonra da olacaktýr. Devamý 4’DE 6’DA ROMA - Ýtalya’nýn Padova ve Trento üniversitelerinden bilim insanlarý, civcivlerin aritmetikten anladýðýný ortaya koydu. 8’DE 13’üncü Afife Jale Tiyatro Ödülleri’nin adaylarý ile özel ödülleri Haldun Dormen ve Göksel Kortay tarafýndan açýklandý. 14 dalda adaylarý belirlenen ödüller, 20 Nisan’da düzenlenecek törenle sahiplerini bulacak… Geleneksel olarak daðýtalan, tiyatronun en önemli ödüllerinden Afife Jale Ödülleri'nde, Muhsin Ertuðrul Özel Ödülü'ne Mediha Gökçer, Nisa Serezli Aþkýner Özel Ödülü'ne Hale Eren, Cevat Fehmi Baþkut Özel Ödülü'ne Berkun Oya, Tiyatroda Yeni Kuþak Özel Ödülü'ne Dot Bilsar ve Yapý Kredi Sigorta Özel Ödülü'ne Dikmen Gürün Uçarer lâyýk görüldü. 5’DE Köþe yazýsý 3’DE 2’DE Halklarýn Düþmaný NATO’ya Hayýr !!! Köþe yazýsý 6’DA 2 3 Nisan 2009 Cuma Türker Alkan Herkes meþrebince bir seçim çözümlemesi yapýyor. Bazýlarý korkunç ve korkutucu. Hükümet sözcüsü Cemil Çiçek’in aþýrý derecede ince ve keskin çözümlemesi gibi. DP’nin Iðdýr’da seçim kazanmasýný yorumlarken, “Ermenistan sýnýrýna geldiler” diyor Çiçek, ‘dikkatle bakmalý!’ Ne demek istiyor? Türkiye’ye karþý bir Ermeni-Kürt iþbirliði mi? Ýnsan 40 yýl düþünse böyle abes bir fikir üretemez doðrusu. Çiçek, hükümet adýna mý konuþuyor? Öyleyse durum daha da vahim demektir! Konu açýlmýþken anýmsatmakta yarar var: AKP’nin projeleri arasýnda yerel yönetimlerin güçlendirilmesi de yok muydu? ‘Ermenistan sýnýrý’ laf gafýyla “Ey ahali, bize oy vermezseniz bakýn baþýnýza ne belâlar gelir” mi demek istiyor Çiçek? Bir an için Kürtlerin, Türk vatandaþý olduðunu unutmuþ sanki. Cemil Çiçek’in sözleri AKP’nin bundan sonra izleyeceði siyasetin habercisi ise, ülkeyi zor günler bekliyor demektir. Bir zamanlar Erbakan, “Bize oy vermeyenler patates dinindendir, ölünce doðru cehenneme gidecekler” demiþti. Þaka filan etmiyordu, gayet ciddiydi. Cemil Çiçek’in sözlerini açtýðýnýz zaman benzer bir fikrin izlerini görürsünüz: “Bana oy vermeyenler vatan hainidir, Ermenistan’ýn iþbirlikçisidir, ona göre ayaðýnýzý denk alýn!” Seçime getirilen ilginç yorumlardan birisi Özdemir Ýnce’nin köþesinde yer aldý: “Dinci+milliyetçi+etnikçi aþýrý saða verilen yüzde 74 oy, temsil ettiði dünya görüþü ve zihinsel yapýsýyla, kendisi çok hevesli bile olsa, Türkiye’nin Avrupa Birliði’ne giriþinin önündeki en büyük engel görünümündedir. AB’nin kabul edebileceði kesim yüzde 25.92’lik bir oy oraný tarafýndan temsil edilmektedir. Gerçek bu!” AKP istediði kadar ‘medeniyetler arasý diyalogtan’ söz etsin, Ýspanya’da þato kursun, þurasý açýk ki biz henüz kendi ülkemizde, etnik ve kültürel kümeler arasýnda saðlýklý ve güvenli bir diyalog kurabilmiþ deðiliz. Liderlerin seçim meydanlarýnda attýklarý nutuklar, daha çok saðýrlar diyaloðu gibiydi. Ortamý germekten baþka bir iþe yaramadý. Ve benim anýmsayabildiðim kadarýyla en çok þiddete baþvurulan, en çok hile iddialarýnýn yer aldýðý seçimlerden birisi, belki de birincisiydi bu seçim. Ýþin bu yönü üzerinde fazla duran olmadý. 1957 seçiminde Mersin’de bir kiþi öldürülmüþ ve bu cinayet uzun zaman tartýþýlmýþtý. Aradan yarým yüzyýl geçti, bunca seçim gördük, bunca deney edindik, þimdi bir seçimde bir düzineden fazla adam katlediliyor, kimsenin sesi çýkmýyor! Vardýðýmýz noktada oy uðruna kitleleri kýþkýrtan liderlerin günahý yok mudur? Seçimleri salt siyasal bir olay olarak görmemek lazým. Bu seçim, toplumdaki kültürel eðilimlerin doðrultusuna iliþkin ipuçlarý veriyor. Özdemir Ýnce’nin vurguladýðý gibi, genel bir saða kayýþ var. Bu eðilim böyle devam ederse, ne AB bizi almaya istekli olacaktýr, ne de bizim ulusal irademiz AB’ye girmeye hevesli olacaktýr. Uzun dönemde buna benzer geliþmeler olursa, hiç þaþmayalým. Radikal geliri” uyarýlarýný dikkate almayan AKP’nin üretimle ilgili teþvik programlarýnýn krizi aþmadaki önemsizliði de anlaþýldý. Sonuçlar beklenenden bile kötü JP Morgan tarafýndan büyüme rakamlarý ile ilgili yayýmlanan raporda, Türkiye ekonomisinin 2001 yýlýndan bu yana ilk kez küçüldüðüne dikkat çekildi. Yüzde 6.2'nin piyasa beklentilerinden kötü olduðuna iþaret eden JP Morgan, buna karþýn 2008 yýlý genelindeki yüzde 1.1'lik büyümenin ise önceki çeyreklerdeki revizyonlardan sonra beklentilerden iyi çýktýðýný yazdý. Ýnþaat çöktü Türkiye ekonomisi dördüncü çeyrekte yüzde 6.2 küçüldü. Açýklanan verilere göre Türkiye, 2001 yýlýnda yaþanan krizden bu yana en büyük küçülmeyi yaþamýþ oldu. Böylece 27 çeyrektir büyüyen Türkiye, küçülmeye yüzde 6.2 gibi yüksek oranlý bir daralma ile geçti. Türkiye ekonomisi 2008 yýlýnýn üç çeyreðinde sýrasýyla yüzde 7.3, yüzde 2.8 ve yüzde 1.2 büyümüþtü. Ancak bu küçülme özellikle AKP’nin kriz yönetimine iþaret ediyor. 2008 yýlýnýn geneline bakýldýðýnda ise ekonomideki büyüme yüzde 1.1 olarak kaydedildi. 2008 yýlý büyüme hedefi yüzde 4 olarak belirlenmiþti. Özellikle geliþmekte olan bir ülke için bu rakam büyük hayal kýrýklýðý yarattý. Gýda harcamalarýnda büyük düþüþ Sabit fiyatlarla son çeyrekte imalat sanayi yüzde 10.8, inþaat yüzde 13.4, toptan ve perakende ticaret yüzde 15.4 küçülme yaþadý. Yurtiçi tüketim de son çeyrekte azaldý. Cari fiyatlarla hanehalkýnýn yurtiçi tüketimi bir önceki çeyreðe göre 11 milyar 779 milyon TL düþüþ yaþadý. Gýda, içki ve tütün harcamalarý 47 milyar 840 milyon TL’den 46 milyar 192 milyon TL’ye, giyim ve ayakkabý harcamalarý 10 milyar 956 milyon TL’den 8 milyar 856 milyon TL’ye düþtü. Bu düþüþlerde toplumun çoðunluðunu oluþturan emekçi kesimlerin kemerlerini sýkmak zorunda kalarak tüketim yapmamasý önemli rol oynadý. Böylelikle uzmanlarýn tüketimin artýrýlmasý için önerdiði “yurttaþlýk Libyalý yetkililer, kalýntýlarýndan çürük olduðu anlaþýlan ilk gemide 253 mülteci bulunduðunun belirlendiðini, ülke açýklarýnda batan iki gemide olduklarý anlaþýlan cesetlere rastlandýðýný kaydetti. Batan ikici gemiden 23 mültecinin sað olarak kurtarýldýðýný belirten yetkililer, ancak gemide olduðu öðrenilen 342 kiþinin halen kayýp olduðuna dikkati çekti. Her iki geminin Libya açýklarýna sürüklendiðinin belirlendiðini ifade eden yetkililer, mültecilerin gerçek sayýsý ve gemilerin durumuyla ilgili olarak henüz detaylý bilgi edinilemediðini söyledi.(aa) Radikal TÜRKÝYE Ýþveren Sendikalarý Konfederasyonu (TÝSK), 2008’in son çeyreði itibariyle yapýlan uluslararasý kýyaslamada Türkiye’nin yüzde 6.2 ile ekonomide küçülmenin en fazla olduðu 2’nci ülke olduðunu belirterek, son çeyrekte en çok küçülen ülkenin yüzde 8.4 ile Tayvan olduðunu kaydetti. TÝSK büyüme ile ilgili yaptýðý açýklamada, Türkiye’nin 2008 yýlýnýn son çeyreðinde yüzde 6.2 küçüldüðü ve yýlý yüzde 1.1’lik bir büyüme oraný ile tamamladýðý anýmsatýlarak, Türkiye’nin 2008’in son çeyreði itibariyle yapýlan uluslararasý kýyaslamada, ekonomide küçülmenin en fazla olduðu 2’nci ülke oldu belirtildi. Son çeyrekte ekonomisi en çok daralan ülkenin yüzde 8.4 ile Tayvan olduðu ifade edilen açýklamada, Ýsveç’in ise yüzde 4.9’luk küçülme ile üçüncü sýrada yer aldýðýnýn altý çizildi. Bütçede ciddi sorunlar var Daha önce açýklanan sanayi üretimi ve kapasite kullanýmý verilerinin ekonominin 2008’in son çeyreðinde önemli oranda küçüleceðini haber verdiði ifade edilen açýklamada, kapasite kullanýmýndaki düþüþün en önemli nedeninin yüzde 78 oranýnda iç ve dýþ talep yetersizliði olduðu kaydedildi. Diðer yandan sanayide iþgücü girdi göstergelerinin de geriye gittiði vurgulanan açýklamada, ayrýca bütçede de ciddi sorunlar olduðuna dikkat çekildi. Bütçe açýðýnýn iki ayda yüzde 2 bin 187 oranýnda artarak 10.4 milyar TL olarak gerçekleþtiði anýmsatýlan açýklamada, “Ekonomideki daralma nedeniyle azalan tüketim harcamalarý, dolaylý vergilerin tahsilatýný önemli ölçüde düþürdü. Öte yandan çalýþmayý deðil, çalýþmamayý özendiren uygulamalar da bütçe açýðýnda rol oynadý. Nitekim 2009 yýlý Ocak-Þubat döneminde kamu kurumlarýnýn saðlýk giderleri 311 milyon TL düzeyine, yeþil kart ilaç ve tedavi giderleri 805 milyon TL düzeyine yükseldi. Bir baþka ifadeyle, çalýþmayanlarýn saðlýk harcamalarý çalýþanlarýn yaklaþýk iki buçuk katý oldu” denildi. Ýþsizlik oraný artacak IMF ile yapýlacak bir stand-by anlaþmasý ile birlikte kayýtlý ekonomiye yeni yükler geldiði takdirde vergi gelirlerinin artmayacaðý uyarýsýnda bulunulan açýklamada, iç ve dýþ piyasalarýn önemli ölçüde daraldýðý, bunun da en belirgin sonucunun da cari iþlemler açýðýndaki daralma olduðuna dikkat Geçen yýl sektörel bazda en yüksek büyüme, sabit fiyatlarla yüzde 9,1 ile mali aracý kuruluþlarýn faaliyetleri faaliyetinde yaþandý. Yýlýn tamamýnda tarým yüzde 4,1, balýkçýlýk 3,6, madencilik ve taþocakçýlýðý yüzde 5,4, imalat sanayi yüzde 0,8, elektrik, gaz, sýcak su üretimi ve daðýtýmý yüzde 3,8, oteller ve lokantalar yüzde 0,2, ulaþtýrma, depolama ve haberleþme yüzde 1,6 oranýnda büyüdü. Büyüme, konut sahipliðinde yüzde 2,3, gayrimenkul kiralama ve iþ faaliyetleri yüzde 6,8, kamu yönetimi ve savunma, zorunlu sosyal güvenlik yüzde 0,9, eðitim yüzde 0,7, saðlýk iþleri ve sosyal hizmetler yüzde 3, diðer sosyal, toplumsal ve kiþisel hizmet faaliyetleri yüzde 1,7, eviçi personel çalýþtýran hanehalklarý yüzde 5,7, dolaylý ölçülen mali aracýlýk hizmetleri yüzde 8,4 oranýnda arttý. 2008 yýlýnda sektörel bazda en büyük gerileme yüzde 7,6 ile inþaat sektöründe yaþandý. Ayný yýl toptan ve perakende ticaret yüzde 0,9 ve vergi sübvansiyonda yüzde 0,4 gerileme görüldü. BirGün çekildi. Türkiye’nin çok büyük bir ekonomik daralma ile karþý karþýya kaldýðýný, bu durumun iþsizlik oranýnýn daha da yükseleceðine iþaret ettiði kaydedilen açýklamada, özel sektör yatýrýmlarýnýn ve altyapýya yönelik kamu harcamalarýnýn artýþý saðlanarak toplam talepte hareketlenme yaratýlmasý gerektiði vurgulandý. Bu adýmlarýn iþsizlik oranýnýn daha artmasýný engelleyeceði belirtilen açýklamada, uygulanacak tedbirler için sýký para politikasýnda belirli bir gevþeklik saðlanabileceði, bu ortamda parasal geniþlemenin enflasyon üzerindeki etkisinin gecikmeli ve düþük oranlý olacaðý ifade edildi. (ÝSTANBUL) 2008’in son çeyreðinde en çok küçülenler ÜLKE DEÐÝÞÝM(YÜZDE) Güney Kore -3.4 Danimarka -3.9 Singapur -4.2 Tayland -4.3 Japonya -4.3 Ýsveç -4.9 Türkiye -6.2 Tayvan -8.4 Evrensel 3 Nisan 2009 Cuma 29 mart 2009 tarihinde, ülke genelinde yerel seçimler yapýldý, ülkede seçimden de öte, hükümet erkini elinde bulunduranlarýn, yýllardýr yol suzluklarý yok edeceðiz, hortumlarý keseceðiz ülkede refahý yükselteceðiz, iþsizliði önleyeceðiz, yoksulluðu azaltacaðýz vs. verdikleri bir çok vaatlerle iktidara gelmelerinden bu yana, iktidar mensuplarýnýn kimlerden kestiði bilinmiyen yolsuzluk hortumlarýný kendilerine baðlamýþ olmalýlarki, iktidar yanlýlarýnýn önce özelleþtirme adý altýnda ülkeyi dýþ sermayeye satmasýyla baþlýyan geliþmeler. Ýçte yolsuzluk, hortumlama, yandaþ kayýrma ve þimdide yerel yönetim seçimlerini yaparken,devletin yasal kaynaklarýndan yoksul halkýn gerekli olan sosyal talep ve isteklerine yanýt verme yerine, hükümet eliyle alanen seçim rüþveti daðýtma gölgesinde yerel seçimlere gidildiðini, ülkenin basýn ve medyasý bangýr bangýr baðýrmýþlardýr.Ne yazýkký,duyarsýz, tepkisiz toplum ve gerçek sivil toplum bilincinden bihaber bu ülke insanlarý böylesi yaþanan olumsuzluklara tepkisiz kalmýþlar vede kalmaktaydýlar. Ýþte bunun gibi benzeri acý olaylar ve seçim þovlarý ne yazýkki memleketimiz Hacýbektaþda da uzun zamandýr yaþanmakta ve bu göreve layýk olmayanlar, evhan-ý þerle kendilerini tayin ettirmiþlerdi. Seçimlere çok az bir süre kala, Hacýbektaþdada ülke geneldinde olduðu gibi yerel yönetim hizmetle-rinde görev alacak adaylar, gönüllerince uygun gördükleri partilerin aday adaylarý olarak baþvurularda bulunmaya baþlamýþlardý. Ama ne varký, Hacýbektaþ bu konuda çok farklýydý. Ülke genelinde, benim dinim sevgidir diyen, dört kapý kýrk makam ve oniki hizmet düsturu ile alavi inançlý kitlelerin Serçeþmesi, 20 milyonu aþkýn bir toplumun inanç merkezi, 38 ulu yolun bin bir süre- Sulucakarahöyük/ NEVÞEHÝR Nevþehir'in Kozaklý ilçesinde seçimlerde rakibi ile eþit oy aldýðý için kura çekimine katýlan ve burada muhtar olan Orhan Þenel'in muhtarlýðý , seçildiði mahallede 6 aydan daha az süredir oturduðu için iptal edildi. 29 Mart 2009 tarihinde gerçekleþtirilen Mahalli Ýdareler Seçimleri'nde Nevþehir'in Kozaklý ilçe merkezine baðlý Yabanlý Mahallesi'nden muhtar adayý olan Orhan Þenel ve diðer aday Yýlmaz Atilla 9'ar oy aldý. Ýki muhtar adayý arasýndaki eþitlik Kozaklý Ýlçe Seçim Kurulu'nda gerçekleþtirilen kura ile bozuldu. Kura sonrasýnda Orhan Þenel muhtar olarak belirlenirken kurada kaybeden diðer aday Yýlmaz Atilla Kozaklý Ýlçe Seçim Kurulu'na yeniden baþvuruda bulunarak rakibi Þenel'in 7 yýldýr Kayseri ilinde ikamet ettiðini ve Yabanlý Mahallesi Sandýk Seçmen Listesi'nde isminin bulunmadýðý ve bu nedenle muhtar olamayacaðý ðinde bütünleþen Anadolu Erenlerinin baþkenti Hacýbektaþýn bu seçimlerde kendine yakýþýr bir yöneticiyi seçmeside çok önemliydi. Zira öyle bilineki, bu belde Anadolu alevilerinin sec-degahý ve AllahMuhammet Ali yolunun Uludivaný veya Serçeþmesiydi. Bu yörenin, demokrat, aydýn ve duyarlý insanlarý bu düþüncenin ýþýðýnda gerekli giriþimlerde bulunmuþ ve hatta layýk olacaðýný düþündüðü bir siyasi partinin kapýsýnýda çalarak dillerinin döndüðünce yörenin çok hassas ve önemli bir belde olduðunu, 21’ci yüz yýlda 800 yýllýk tarihi bir misyonu olan Hacý Bektaþ Veli felsefesinin uluslar arasý platforma taþýnmasýna vesile olacak ve Dünya Alevi Gençlik Festivalinin bu beldede gerçekleþmesine öncülük edecek, hulesa insan oðlunun ham ervahlýktan kurtulmasýnda bir inanç ve bir Hakk kapýsý olan Serçeþmede yerel yönetimde üstün görev alacak bir zatýn, niteliklerinden ve üstün vasýflarýndan ve kiþiliðinin öneminden israrla söz etmiþlerdi. Ama ülkenin ana muhalefet partisi CHP bu gerçekleri görememiþ, basiretsiz yönetimi, baþta siyasi lideriyle de yýllardýr çeliþkili, istikrarsýz, sorumsuz ve tek adam sulatsý anlayýþýyla, siyasi yanlýþlýklarýna bir yenisini daha eklemeye devam ederek Hacýbektaþ adýna tercihini bir kez daha yanlýþ yapmýþtý. Ýþte bu parti ve sorumsuz yönetimi bir büyük gaf daha yaparak Hacýbektaþda bir tokat daha yedi, ama. Ya biz Hacýbektaþlýlarýn gönlü buna razý oldumu, gerekçesiyle baþvuruda bulundu. 01 Nisan 2009 tarihinde Yýlmaz Atilla'nýn itirazýný inceleyen Kozaklý Ýlçe Seçim Kurulu, Orhan Þenel'in Kayseri ilinde ikamet ettiðini ve orada çalýþtýðýný, çalýþmadýðý zamanlarda ise Yabanlý Mahallesi'nde ikamet ettiðini tespit etti. Ýlçe Nüfus Müdürlüðü ve MEDAÞ Ýþletme Müdürlüðü Kozaklý Ýþletme Þefliði tarafýndan yapýlan araþtýrmada da Orhan Þenel'in 25 Mart 2009 tarihinde adýna su ve elektrik aboneliði açtýrdýðý belirlendi. Kozaklý Ýlçe Seçim Kurulu yaptýðý araþtýrmanýn sonrasýnda, Orhan Þenel'in mevcut delillere göre 29 Mart Mahalli Ýdareler Seçimlerinden önce en az 6 aydan beri Yabanlý Mahallesi2nde oturmadýðý gerekçesiyle muhtarlýðýnýn iptaline ve seçimlerde Þenel ile eþit oy alan Yýlmaz Atilla'nýn Yabanlý Mahallesi Muhtarý olarak tespitine karar verdi. Ýlçe seçim kurulunun kararýna itiraz edeceðini ve kendisinin 6 aydan daha uzun süredir Yabanlý Mahallesi'nde oturduðunu belirten Yýlmaz Atilla, "Benim daha önce Kayseri ilinde ikamet ettiðim ve orada çalýþtýðým doðru. Ancak ben 2008 yýlý baþýnda Kozaklý ilçesinde ikamet etmeye baþladým. Tek hatam evraklarýmý geç teslim etmem. Zaten ben muhtarlýk için gelmedim. Benim muhtar olmamý mahalle halký istedi ve onlarýn isteðiyle aday oldum. Nevþehir Ýlk Seçim Kurulu'na baþvurarak hakkýmý arayacaðým." dedi. Kent Haber (Aslýnda Atatürkün kurduðu ve Cumhuriyetin kurucusu ve hatta Atatürkün 22-23. aralýk 1919 da Hacýbektaþa geliþinde, Cumhuriyetin temelini burda attýðý bu partinin yanlýþýna, yapmýþ olduðu bu gafýna gönlümüz razý oldumu? Olmadý, ama birþeyde yapamadýk.) Olmadý ama, artýk Hacýbektaþ da çok titiz, çok duyarlý ve çok düþünceli insan yýðýnlarýnýn olduðunu unu-tan bu siyasi parti ve duyarsýz yönetimine bir ders verilmeliydi. Duyarlý Hacýbektaþ seçmenide iþte birdaha öyle yaptý.! Ülkemizde, Anadolu Alevilerinin varlýðýndan, yararlanmak istiyen baðnaz, yobaz ve gericiler bile sözde Alevi açýlýmý adý altýnda yapay gündemler yaratýrken, parti çýkarlarýný ön planda tutarak, gündüzle gecenin, akla, kararnýn, çirkinle güzelin, sevgiyle sevgisizliðin, farkýnda bile olamayan CHP burda kendilerini yönetecek olaný, bu yörenin aydýn Hacýbektaþ halkýna danýþmadan kendince tepeden tayin ederek bu kusuru birdaha iþlemiþ ve dersinide almýþtýr. Bunlara bir nasihatta biz öneririz, Hacý Bektaþ Veli demiþki, ’’ Kendine aðýr geleni, baþkasýna uygula-mayýnýz. - Çýkarlarýnýzýn ve nefsinizin tutsaðý olmayýnýz,’’ ve ‘’ Benim belimden inen deðil, yolumu süren benim evladýmdýr, diyerek, yolun ululuðunu ve ideallerin önemine atýfta bulunarak, günümüzün rantcýlarý, çeteleri, çýkarcýlarý ve menfaatpereslerine de bir mesaj vermiþtir. Ve devamla, ‘’ Çalýþmadan kazananlar bizden deðildir’’ diyerek bu güne bile ýþýk tutmuþtur.’’Ýncinsende Kayseri'de, Ormancýlýk Haftasý sebebiyle Melikgazi Kaymakamlýðý tarafýndan Sarýmsaklý Barajý etrafýna 20 bin fidan dikildi. Törene, Kayseri Valisi Mevlüt Bilici, Vali Yardýmcýsý Turgay Ergin, Melikgazi Kaymakam Nusret Dirim, Bünyan Kaymakamý Hakan Kýlýçkaya, Devlet Su Ýþleri (DSÝ) 12. Bölge Müdürü Ali Fuat Eker, Melikgazi Belediye Baþkaný Menduh Büyükkýlýç, daire müdürleri, çok sayýda vatandaþ ve öðrenci katýldý. Programda konuþan Bilici, ülke topraklarýnýn büyük bir kýsmýnýn çölleþme ve erozyon tehdidi altýnda olduðunu belirterek, “Dikilen her fidan, topraklara kök salmasýndan dolayý büyük mutluluk duyuyorum. Okullar baþta olmak üzere bütün özel sektör, kamu kurumlarý ve þahýslarýn teþvik edilmeleri, onlara fidan dikimi ve temininde yardýmcý olunmasý asýl hedefimiz olacaktýr” dedi. Renkli görüntülerin yaþandýðý törende, Ýstiklal Marþý'nýn 10 kýtasýný ezbere okuyan Sarýmsaklý Köyü Ýlköðretim Okulu 2. Sýnýf öðrencisi Duygu Akpýnar, Vali Mevlüt Bilici tarafýndan tebrik edildi. Kent Haber incitme’’sözüyle sabrýn ve ve saygýnýn yüceliðini tembih etmiþtir. Hünkar Hacý Bektaþ Velinin düþüncesi ve felsefesine yakýþýr bir inançla Saygýn Hacýbektaþ halký, Uslubi evhan-ý tercih etmesi gerekti ve öylede yapmýþtýr..! Bundan kazananlarda, kayýp edenlerde ders almalý ve yeni ödev çýkarmalýlardýr. Öncelikle, tebrikler size duyarlý, tutarlý ve sevgili Hacýbektaþ sakinleri Umarýz bu mesajlarý, son yýllarda bu beldeyi yönetenlerin de almasýný, Hacý Bektaþ Veli felsefesini, ulus-lararasý platformlara taþýnmasýnda, her Aðüstos ayýnda gerçekleþen Hacý Bektaþ Veli Kültür ve Fikir þö-lenini tekrar milyonlarýn belleðine taþýnmasýnda, yarýnlarýn Üniversite kenti olma yolunda, bu inanç mer-kezinin onuruna yakýþýr bir þekilde dahada görkemli, uygar ve çaðdaþ bir belde haline dönmesinde, halkýyla bütünleþmiþ bir yerel yönetim bilincinin oluþmasýna. Bu güne kadar ihmali olanlarýn da bu mesajlarý alarak, bundan böyle daha titiz ve daha duyarlý davrana-rak, milyonlarýn gönül verdiði Anadolu Erenlerinin baþkenti, Hacýbektaþýmýzý, bu ilkel köy görünümünden kurtarýp Serçeþmeye yakýþýr bir çaðdaþ kent görünümüne kavuþmasýnda yardýmcý olurlar. Ýþte bu manada ve bu nedenlerle, aslýnda duyarlý ve seçici Hacýbektaþ halkýný kutlamak gerek. Hacýbektaþ’da Uslub-i evhan ve Saðduyu Kazanmýþtýr. GEREKLÝ TELEFONLAR Kaymakam Kaymakamlýk Yazý Ýþ. Sos. Yar. ve Day. Özel Ýdare Nüfus Belediye Baþkanlýðý Milli Eðitim Müd. Halk Eðitim Müd. Askerlik Þubesi Kapalý Spor Salonu Devlet Hastanesi Ýlçe Saðlýk Grup Bþk. Tapu Sicil C.Savcýlýðý Adliye Adliye Kütüphane H.B.V Kültür Merkezi Müze Turizm Danýþma Emniyet Amirliði Karakol Amirliði Jandarma Ýlçe Tarým Lise Kýz Meslek Lisesi Mal Müdürlüðü Kadastro Karaburna Belediye Kýzýlaðýl Belediye PTT. T.M.O. Türkiye Ýþ Bankasý Ziraat Bankasý Þoförler Cemiyeti Esnaf Odasý Tarým Kredi Koop. TEDAÞ Çiftci M.K.Baþkanlýðý Rýfat Kartal Huzurevi Sulucakarahöyük Gzts Taþýyýcýlar koop Nevþehir Seyahat Þanal Seyahat Mermerler Seyehat Dergah Taksi Duraðý Terminal Taksi Huzurevi Hacýbektaþ Noterliði 441 30 09 441 34 10 441 39 77 441 31 01 441 31 02 441 37 44 441 30 16 441 30 48 441 30 10 441 35 20 441 30 15 441 36 32 441 32 49 441 35 38 441 35 38 441 30 18 441 30 19 441 33 94 441 30 22 441 36 87 441 26 97 441 36 66 441 38 08 441 30 20 441 37 74 441 31 08 441 30 56 441 35 37 453 51 30 455 61 29 441 35 55 441 30 11 441 35 00 441 33 26 441 30 74 441 37 42 441 32 76 441 31 42 441 36 80 441 33 38 441 39 47 441 20 06 441 30 43 441 33 59 441 21 73 441 25 25 441 27 97 441 33 38 441 35 23 ARAÞTIRMA Her iki kutupta da ‘mahalle baskýsý’ný iþlerine göre kullanmak veya kullandýrmamak isteyenler bulunmasýnýn bir yerden sonra pek bir anlamý yok, çünkü bu kavram büyük çoðunluk tarafýndan gerçekten anlaþýldý, benimsendi ve gerektiði zaman kullanýlýyor. »Kavramý Türkiye ile tanýþtýran bir kiþi olarak siz mahalle baskýsýný nasýl tanýmlýyorsunuz? Çoðunluðun, gidecek baþka yerleri olmadýðý için kendi içlerinde yaþayan azýnlýklara karþý baskýsý olarak anlýyorum. Azýnlýðý sindirme ve mümkünse çoðunluk gibi yaþamaya, düþünmeye sevk etmeyi hedefleyen bu baskýnýn, bir yerden sonra dini-imaný, etnisistesi yok. Fakat ülkemizde esas olarak, Sünni muhafazakârlarýn, gerektiðinde milliyetçilikten de bol bol istifade ederek Alevilere, baþka dinlerden insanlara, dinsizlere ve kendilerini Sünni Müslüman olarak görmekle birlikte dini pratiklere ve yaþam tarzýna pek iltifat etmeyen kesimlere yönelik baskýlar öne çýkýyor. Kimi yer ve durumlarda Sünni dindarlara yönelik baskýlar da olduðu muhakkaktýr, fakat bunlarýn baþka baskýlarý meþrulaþtýrmak için kullanýlmasý kabul edilemez. »AKP ile birlikte mahalle baskýsý arttý mý? Size göre bunun yakýn tarih nüveleri ne zaman atýldý? AKP ile kuþkusuz arttý, fakat burada Prof. Mardin’in ‘bu öyle bir hava ki AKP’yi bile döver’ sözlerini akýlda tutmak lazým. Kimi AKP’li kadrolarýn, yerel yöneticilerin ve mülki amirlerin uyguladýðý baskýlarýn büyük ölçüde AKP merkezinden gelen talimatla yapýlmadýðýný düþünüyorum. Bence esas sorun, AKP’nin mahalle baskýsýný teþvikinden deðil de göz ardý etmesinden, ona gereken önemi vermemesinden ve kimi durumlarda onunla mücadele etmekten çekinmesinden kaynaklanýyor. »Türkiye bu kavramý tartýþýrken özgürlükler konusunda bir yol alabildi mi? Daha yolun baþýndayýz ama þunu unutmamak lazým: Bu kavram ve beraberinde baþlayan tartýþma sayesinde, kendilerine baský uygulanan kiþi ve çevreler, bunun kaderleri olmadýðýný, buna karþý çýkabileceklerini gördüler. Hele Prof. Hakan Yýlmaz’ýn önerdiði ‘laiklik ombudsmanlýðý’ hayata geçirilecek olursa, gerek devlet, gerek yerel yönetimler, gerekse de toplumdan kaynaklanan baskýlara karþý daha ciddi bir þekilde mücadele etme imkanýna kavuþuruz. »Vatan gazetesinde yayýmlanan son dizide, hayli karanlýk bir tablo çizildi. Siz on yýllýk süreç içinde mahalle baskýsýnýn geleceði noktayý nasýl görüyorsunuz? Mahalle baskýsýnýn geleceði, birçok þeye baðlý. Öncelikle AKP’nin geleceðine. Sonra da AB sürecinde katedilecek yola. Yine de, iniþli çýkýþlý bir grafiðin ardýndan daha olumlu bir noktaya geleceðimizi düþünüyorum. *** Tartýþmalara Ruþen Çakýr’ýn yorumu 3 Nisan 2009 Cuma Mahalle baskýsý üzerine yürütülen tartýþmayý Ruþen Çakýr üçe ayýrýyor. Birincisi “Tabii ki var” diyenler. Bu konudaki saptamalarý þöyle: “Muhafazakâr kesimlerin kendilerinden olmayan, kendileri gibi düþünüp yaþamayan kiþi ve gruplara karþý baský uyguladýðý saptamasý tabii ki en çok ‘laikliðe duyarlý kesimler’ diye tanýmlayabileceðimiz çevreler tarafýndan benimsendi. Yýllardýr dile getirdikleri ‘þeriat tehditi’nin bu kavramsallaþtýrmayla onaylanmýþ olduðunu savundular. Ýkinci grup ise; “Tabii ki var, ama...” diyenler. Bu kesim için de Çakýr’ýn deðerlendirmesi þöyle: “Bu öbektekileri de iki grupta inceleyebiliriz. Bir yanda, Türkiye’de toplumun deðiþik kesimleri üzerindeki baskýnýn öncelikle devletten, hatta devletin içinde de ordunun baþýný çektiði Kemalist kurumlardan geldiðini düþünenler var. Onlara göre ‘mahalle baskýsý’ diye bir olgu söz konusu olabilir ancak bunun öne çýkartýlmasý esas hedeften sapmaya yol açabileceði için gereksiz ve yanlýþtýr. Tüm enerjinin siyasi alana hasredilmesini savunan bu kiþiler ‘mahalle baskýsý’ kavramýnýn kullanýmýnýn demokrasiyi zayýflatýp demokrasi dýþý odaklarý güçlendirdiðini ileri sürebiliyorlar. Ýkinci grupta yer alanlarsa “mahalle baskýsý”nýn sadece dindarlardan kaynaklanmadýðýný, onlara yönelik baskýlarýn da söz konusu olduðunu vurguluyorlar. Bu konuda en sýk verilen örnek tabii ki üniversitelerde yýllardýr süren baþörtüsü yasaðý ve sorunu. Hatta aralarýnda ‘mahalle baskýsý’ kavramýnýn dindarlar üzerindeki baskýyý meþrulaþtýrmak için kullanýldýðýný ileri sürenler de mevcut. Son olarak da “Tabii ki yok” diyenler… Bu yaklaþýmý ise Ruþen Çakýr þöyle deðerlendiriyor: “Mahalle baskýsý kavramýný Türkiye’deki Ýslami canlanmanýn önünü kesmek için türetilmiþ bir ‘psikolojik savaþ’ aracý olarak görenler de oldu. Bu yaklaþým sahiplerinin kimisi, münferit olaylar sayýlmazsa, dindar kesimlerin kesinlikle kendilerinden olmayanlara karþý herhangi bir sistematik baský uygulamadýðýný söylüyorlar. Birçok örneði baský olarak deðil de ‘Ýslami teblið’ olarak görüyor ve göstermek istiyor.” *** Ve Çakýr’dan ikinci kitap: Mahalle Baskýsý Var mý Yok mu? Gerek birinci kitabýn yankýlarý gerekse Açýk Toplum Enstitüsü’nün Prof. Binnaz Toprak baþkanlýðýndaki araþtýrmasý Türkiye’de mahalle tartýþmasý baskýný daha da alevlendirdi. Bu durum Ruþen Çakýr ile Gazeteci Ýrfan Bozan’ýn ikinci kitabýyla yeni bir boyuta taþýndý. Ýkili, Türkiye’nin önde gelen gazeteci, akademisyene ve aydýnlardan oluþan 45 kiþiye mikrofonu uzattý ve mahalle baskýsýný sordu. Ruþen Çakýr’ýn Ýrfan Bozan ile hazýrladýðý “Mahalle Baskýsý Var mý Yok mu?” kitabýnda görüþ bildiren isimlerin deðerlendirmelerinden bazýlarý aþaðýda bulunuyor. MEHMET ALÝ BÝRAND-Kanal D Haber Yayýn Yönetmeni: Mahalle baskýsý tartýþmalarýný her iki taraf için de son derece yararlý buluyorum. Laiklerin de kendi içinde mahalle baskýsý var, ayný þekilde AKP takýmýnýn da içinde mahalle baskýsý var. Yani biz bunun içinde yaþýyoruz. En basitinden CHP lideri Baykal çarþaflý birine rozet taktý diye kendisine mahalle baskýsý uygulanýyor. AKP de, yönetimde baþý açýklarý artýrmayý düþünüyor ama üzerinde baský hissediyor. Mahalle baskýsýný denetlemek pek zordur çünkü o fýsýldanarak söylenir, kimsenin þeyi olmaz, geçerken yoldadýr, o bir bakýþtýr, bir tutumdur, sýrtýný dönmektir. AHMET TAÞGETÝREN-Bugün gazetesi: Mahalle baskýsý olduðu söylenebilir. Ama hangi alanda diye sorulduðunda bu alanlarýn çeþitlenebilir olduðunu düþünüyorum. Þerif Mardin onu daha çok muhafazakâr çevrelerin onun dýþýndaki çevrelere yönelik bir baskýsý olarak gündeme getirdi. Ýktidarda AKP var, onun oluþturduðu bir moral iklim var. Onun toplumdaki, tabandaki etkinliði var. Bu etkinlik böyle düþünmeyenlere yönelik bir baský ortamý oluþturabilir gibi, oradan da baþladý tartýþma. NURAY MERT-Radikal gazetesi: Hiç duymadýðýmýz, yeni icat edilmiþ bir kavram deðil ama yeni bir olaya yeni bir kavram anlamýnda. Zaten olay da çok yeni deðil. Belki AKP döneminde yaþadýklarýmýza uyarlanmasý yeni. Yoksa toplumsal hayatýn her aþamasýnda, tarihsel sürecin her döneminde, özellikle deðiþim dönemlerinde bu tür baskýlar yaþanýyor. Ahmet Çakmak-Marmara Üniversitesi Ýktisat Teorisi Kürsüsü emekli öðretim üyesi: Cumhuriyet Türkiyesi özelinde bu bir intikam boyutunu da içerir. Çünkü Kemalizm on yýllardýr ötekilerine mahalle ve devlet baskýsý uygulamýþtý, þimdi intikamý alýnýyor. Gerisi yapýlanýn rasyonalize edilmesidir. Kimisi baþý açýk olanlarý dinsiz görür. Dolayýsýyla otobüste baþý açýk yaþlýya, yani dinsize yer vermektense baþý kapalýya yer vermeyi tercih eder. Çünkü baþý kapalý olan dini bütündür, dolayýsýyla saygýndýr. ESER KARAKAÞ- Bahçeþehir Üniversitesi ÝÝBF öðretim üyesi: Mahalle baskýsý var tabii. Olmaz olur mu, her zaman da olmuþtur, bu yeni bir þey deðil. Dönem dönem konular, alanlar deðiþir ama mahalle baskýsý Türkiye'de maalesef vardýr. Bireyselleþmenin çok güçlü olmadýðý, devletin dominant olduðu, demokrasinin, birey haklarýnýn çok geliþmediði yerlerde farklý alanlarda, farklý dönemlerde, konjonktürlerde mutlaka mahalle baskýsý denen bir þey oluyor. Mustafa Karaalioðlu-Star gazetesi: Mahalle baskýsý dediðimizde bu kimilerine göre iktidarla mücadele eden birtakým çevrelerin sloganý, kimilerine göre iktidara karþý partilerin, muhalefet partilerinin sýðýnabildikleri bir liman. Öte yandan zaman zaman Türkiye'de cumhuriyet mitinglerinin yansýttýðý, ürettiði havanýn da devamýymýþ gibi görünen bir kavram haline geldi. Ali Bayramoðlu-Yeni Þafak: Mahalle baskýsý endiþesi anlaþýlýr bir endiþedir. Çünkü dünyanýn birçok yerinde Ýslami hareket bu temelde büyümüþtür. Cezayir'e baktýðýmýz zaman mahallelerden hareketle çevre çevre yayýlmýþtýr, Ýran'da benzer eðilimler olmuþtur. Türkiye'de bunlar olmamakla birlikte tabii bu mahalle baskýsý fikrinin deðil, bir tür yaþam biçiminin, bir geleneðin daha egemen bir dil olarak etrafa yayýldýðý bir baský aracý olduðu söylenebilir. Ama mahalle baskýsýndan hareketle bir politik tutum ve sosyolojik bir halin açýklanmasýný her zaman uygun görmüyorum. MEHMET ALÝ KILIÇBAY- Newsweek Türkiye: Günümüzde varoþlarda, ayný etnik kökenden, ayný yöreden göç etmiþ, ayný dinsel inanç veya tarikat baðlantýlarý içinde olanlar bir mahalle oluþturuyorlar. Baský zaten buradan kaynaklanýyor. Türdeþlikten sapanlarý türdeþliðe geri döndürmek üzere ya da hiç türdeþ deðillerse türdeþ yapmak üzere yapýlan bir baský söz konusu. Mahalle baskýsý dediðimiz de bu oluyor zaten. ÖZDEMÝR ÝNCE-Hürriyet gazetesi: Ramazan aylarýnda oruç tutmayanlar kendilerini gizlemek ve gündelik hayatlarýný deðiþtirmek zorunda kalýyorsa elbette bir mahalle baskýsýndan söz etmek zorundayýz. Ramazan ayýnda oruç tutanlara özel saygý ve dikkat gösterilmesini istemek vatandaþlýk haklarýna tecavüz sayýlmalý. Ramazan ayýnda lokantalar kendiliðinden kapatýlýyorsa, içkiyi bir yana býrakalým su içmek bile fiilen yasaklanýyorsa, böyle bir ülkede özgürlük olduðu söylenebilir mi? Oruç tutmak, oruç tutan kiþiyi imtiyazlý hale getiriyorsa, laik bir toplumdan söz edilebilir mi? CÜNEYT ÜLSEVER-Hürriyet gazetesi: Türkiye'de ve Türkiye gibi ülkelerde sosyolojik anlamda mahalle baskýsý her kesimde her dönem var olmuþtur, ancak kimin daha etkin mahalle baskýsý yaptýðýný o dönemin iktidarlarý tarif eder. Belirli dönem diyelim ki Kemalist ideoloji yükselir, o dönemde Kemalist ideolojinin lehine mahalle baskýsýnýn etkisi artar. Ýslamcý görüþe yakýn bir iktidar olduðu zaman da, þu anda yaþadýðýmýz gibi, Ýslamcý ideolojinin, Ýslamcý hayat algýlama tarzýnýn peþinde koþan insanlarýn diðerlerine uyguladýðý baský artmaya baþlar. MÜMTAZER TÜRKÖNE-Zaman gazetesi: Türkiye'de mahalle diye bir þey kalmadý. Ben bunu toplumda genel kabul gören basmakalýp davranýþlar, eðilimler, inançlar, tercihler ve anlayýþlarýn baþkalarýna dayatýlmasý olarak anlýyorum. Fakat bu büyük ölçüde medya tarafýndan oluþturulan model toplumlara özgü, mahallenin olmadýðý, geleneksel mahallenin olmadýðý modern toplumlarda büyük ölçüde kitle iletiþim araçlarýyla oluþturulacak bir þey. Genel kamuoyu baskýsý hissedenlere bunu sormak lazým. Objektif olarak böyle bir baskýnýn mevcut olduðunu düþünmüyorum. GÜNERÝ CÝVAOÐLU-Milliyet gazetesi: Mahalle baskýsýnýn varolduðuna dair hiç þüphem yok. Son derece açýk. Nasýl Niþantaþý’nda ters bakýlýyor tesettürlüye, ama kimse de bir þey söylemiyor… Oralarda ise ters davranýlýyor. Bir kadýn masum dekolteli bir kýyafetle Fatih Çarþamba’ya gitsin ve baksýn ne oluyor. Ama tesettürle gitsin Niþantaþý’na, ayný oranda tepki görmez. HÜSEYÝN GÜLERCE-Zaman gazetesi: Biraz ideolojik kalýplara esir olmaktan kaynaklanan, meselelere ideolojik bakmanýn getirdiði bir mahalle baskýsý var. Bir de insanlarýn demokrasiyi özümseyememelerinin getirdiði bir mahalle amigoluðu gibi pozisyonlarý var. Belki de en büyük takiyye Türkiye'de demokrasi konusunda var. Demokrasi konusunda takiyye yapýlmasa mahalle baskýsý diye bir þey olmamasý lazýmdý. Çünkü bir konu ya doðrudur ya yanlýþtýr, siz kimden yana olacaksýnýz, doðrudan yana mý yanlýþtan yana mý? Eðer sizin mahalledekiler yanlýþý savunuyor, siz de “Ayný mahalledeniz, benim de onlardan ayrý düþmemem lazým” diyorsanýz demokrasiden uzaklaþmýþ olursunuz. *** Ruþen Çakýr’dan birinci kitap: Mahalle Baskýsý RUÞEN Çakýr, Sosyal Sorunlarý Araþtýrma ve Çözüm Derneði (SORAR) yayýnlarý arasýndan çýkan “Prof. Þerif Mardin’in Tezlerinden Hareketle Türkiye’de Ýslam, Cumhuriyet, Laiklik ve Demokrasi: Mahalle Baskýsý” adlý derlemesinde; Prof. Mardin’in ortaya koyduðu görüþlerin yansýmalarýný kitaplaþtýrdý. Kitap, mahalle baskýsý kavramýnýn tüm detaylarýný ortaya koyarken, özellikle konuyla ilgili çevrelerin de saðlýklý bir kaynaða ulaþmalarýný saðladý. Kitap, konferans sonrasý medyada yeniden baþlayan ve giderek harareti yükselen tartýþmanýn yansýmalarýný da içerdi. Ruþen Çakýr, yeni tartýþmayý bakýn nasýl ifade etti: “Cemal Reþit Rey Salonu’nda düzenlenen ve bir TV kanalý tarafýndan da yayýnlanan toplantýda Prof. Þerif Mardin’in yaptýðý imamöðretmen kýyaslamasý; ‘iyi, doðru ve güzel’ arayýþý ile Cumhuriyet’in iliþkisi gibi konularda dile getirdiði görüþler yeni ve canlý tartýþmalara yol açtý. Bir yýl önce Prof. Mardin’e sahip çýkan laikliðe duyarlý kesimlerin bu sefer hayal kýrýklýðýna uðramalarý; daha önce ‘mahalle baskýsý’ kavramýný ortaya attýðý için ona diþ bileyen muhafazakârlarýn bu kez Prof. Mardin’i yüceltmeleri Türkiye’nin fikir dünyasýnýn gerçek yüzünü bir kez daha anlamamýza yardýmcý oldu.” Devam Edecek Birgün 3 Nisan 2009 Cuma Mihram’ý karizmatik ve hoþlanýlabilir bir karakter haline de getiriyor. Genco Erkal’ýn dönüþ filmi Geçtiðimiz yýl Antalya Altýn Portakal Film Festivali’nde en iyi film seçilen Pazar-Bir Ticaret Masalý 10 Nisan’da gösterime giriyor. Doðuda küçük bir tüccarýn hikâyesini zekice, esprili ve kahramanýna büyük bir yakýnlýk hissederek anlatan film muhteþem bir oyuncu topluluðu tarafýndan taþýnýyor. Altýn Portakal dýþýnda Locarno Film Festivalinde, Mihram karakterinde gösterdiði gerçekçi, etkili ve sarsýcý performansýyla Dünya sinema basýnýnýn da dikkatini çeken ve en iyi erkek oyuncu ödüllerini kazanan genç oyuncu Tayanç Ayaydýn’a, amcasý Fazýl rolünde usta aktör Genco Erkal, Þenay Aydýn, Hakan Þahin ve Rojin eþlik ediyor. Filmiyle beraber birçok festivalden övgüler alan Ýngiliz asýllý yönetmen Ben Hopkins filmi ve Türkiye deneyimini anlatýyor: Yýlmaz Güney etkisi 1999’dan bu yana filmimin Gezici Film Festivalindeki gösterimlerine katýlmak için Türkiye’ye geliyordum ki; Türkiye’ye ve Türkiye’deki sinemacýlýða âþýk oldum. Özellikle Yýlmaz Güney’in filmlerinde, Sürü’nün baþarýsýz takas kumarýnda ya da Umut’un kýsa yoldan zenginleþme rüyasýnda, ekonomiyle ilgilenen baþka bir yazarý keþfettim. Güney’in ve içimde bu ülkeye karþý büyüyen sevginin sayesinde hikâyemin geçeceði yer olarak Türkiye ihtimali üzerine odaklanmaya baþladým. Güney’in Sürü, Mihram’ýn bu “Pazar” anlayýþýný yeneceðine dair körü körüne beslediði inancý ve gücünün aslýnda buna yetmeyeceðini asla anlayamamasýnda ki gibi, Brecht’in Anne Cesareti (Mother Courage) Vittorio de Sica ‘nýn Bisiklet Hýrsýzlarýnda ya da Satyajit Ray’in “Komisyoncu” filmleri bu senaryonun aklýma gelmesinde referans noktalarý oldular. Senaryoyu tamamlamak ve finansman bulmak birkaç yýlýmý aldý. 500 aktörle tanýþacak kadar da uzun bir oyuncu seçmeleri süreci geçirdik. Mihram’ý oynayan Tayanç Ayaydýn birinci sezonda tanýþtýðým yedinci aktördü. Belki biraz gençti ama ben karmaþýklýðýný, çatýþmalarýný, duygularý büyük eforlara gerek kalmadan açýða çýkarabilecek gizli yeteneðini görebildim.Tayanç Mihram rolü için seçmelerin yapýldýðý üç yýl boyunca en öncelikli isim oldu ve onu bu kadar kolay bulabildiðim için çok þanslýydým. Tayanç performansýnda çok önemli bir þeyi baþarýyor. Mihram’ýn kusurlu ve kurnaz bir karakter olduðunu açýkça ortaya koyuyor ama ayný zamanda Fazýl Amca rolü için biraz tedirgin olarak Genco Erkal’a teklif götürdük çünkü Genco Erkal 14 yýldýr hiçbir filmde oynamamýþtý ve kabul etme olasýlýðý düþüktü. Daha sonradan Genco’nun anlattýðýna göre benimle tanýþmayý o rolü kibar bir þekilde geri çevirebilmek için kabul etmiþ. Fakat daha sonra beni hayal kýrýklýðýna uðratmak istemediðine karar verip, kabul etmiþ. Ne söyleyerek fikrini deðiþtirdiðimi bilemiyorum ama benim filmimle sinemaya geri dönmüþ olmasý benim için bir onurdur. Benim için çekim, yeni bir sorunlar dizisi demekti. Önceki çalýþmalarýmda bir fantezi unsuru her zaman vardý. Fakat bu sefer kendimi her zamanki Ekspresyonist Alman deneylerine kaptýrmama izin veremezdim. Artýk odaklanýlmasý gereken karakterler ve onlarýn motivasyonlarý vardý. Globalleþen dünyaya gönderme Aktörleri kamerayla rahatsýz etmeden hikâyeyi mümkün olan en yalýn þekilde nasýl anlatmam gerektiðine konsantre olmalýydým. Realist bir yönetmenin içgüdüleriyle yapabildiði bütün bu þeyler benim için egzotik yabancý pratiklerdi. Bu benim açýmdan zor olmasýna raðmen, karakterlerin ve filmin yavaþ yavaþ þekilleniþini gördüðümde buna deðer diye düþündüm. Pazar bir adamýn kendi durumunu iyileþtirme ve hala özgür, baðýmsýz kalabilme çabasýnýn evrensel bir hikâyesi olabilir ama belli bir zaman ve mekânda ; Türkiye’nin doðusunda 1994’te geçiyor. Umarým Pazar filmi bu zamanlarda Türkiye’nin doðusunda yaþananlarý doðru bir þekilde yansýtabilmiþtir ve bu bölgenin sýnýrlarýnýn ötesine hitap eden bir film olabilmiþtir. Bir yandan ailesi için daha iyi bir gelecek isteyen ama ayný zamanda da buna ulaþmak için onurundan ödün vermesi gereken basit bir adamýn hikâyesinin filmi. Diðer bir yandan ise umuyorum bu film ticaretin ve kapitalizmin karmaþýk iþleyiþini, arz-talep iniþ çýkýþlarýný, piyasalardaki kýtlýklardan kaynaklanan acýlarý, eþitsizlikleri, büyük patronlarýn yanlýþ yönlendirmelerinden dolayý adil bir zemine oturamamasýný ve benzerlerini dile getirir. Ve yine umuyorum bu film daha da büyüyen, globalleþen ve karmaþýklaþan dünyaya ince göndermelerde bulunan mütevazý ve yerel bir film olabilir. BirGün 13’üncü Afife Jale Tiyatro Ödülleri’nin adaylarý ile özel ödülleri Haldun Dormen ve Göksel Kortay tarafýndan açýklandý. 14 dalda adaylarý belirlenen ödüller, 20 Nisan’da düzenlenecek törenle sahiplerini bulacak… Geleneksel olarak daðýtalan, tiyatronun en önemli ödüllerinden Afife Jale Ödülleri'nde, Muhsin Ertuðrul Özel Ödülü'ne Mediha Gökçer, Nisa Serezli Aþkýner Özel Ödülü'ne Hale Eren, Cevat Fehmi Baþkut Özel Ödülü'ne Berkun Oya, Tiyatroda Yeni Kuþak Özel Ödülü'ne Dot Bilsar ve Yapý Kredi Sigorta Özel Ödülü'ne Dikmen Gürün Uçarer lâyýk görüldü. Afife Tiyatro Ödülleri'nin bu yýlki adaylarý da þöyle: En BaÞarIlI ProdüksÝyon » Maskeliler - Ýstanbul Büyükþehir Belediyesi Þehir Tiyatrolarý (Ý.B.B.Þ.T) » Rahat Yaþamaya Övgü (Brecht Kabare)Tiyatro Pera » Albay Kuþ - Tiyatro Adam En BaÞarIlI Yönetmen » Murat Karasu- Albay Kuþ (Tiyatro Adam) »Nesrin Kazankaya - Rahat Yaþamaya Övgü (Brecht Kabare)-Tiyatro Pera » Yiðit Sertdemir - Leonce ile Lena (Ý.B.B.Þ.T) En BaÞarIlI Erkek Oyuncu » Mehmet Gürhan - Maskeliler (Ý.B.B.Þ.T) » Mert Turak - Leonce ile Lena (Ý.B.B.Þ.T) » Öner Erkan - Kaset (Tiyatro Duru) En BaÞarIlI KADIN Oyuncu » Ayça Bingöl - Nehrin Solgun Yüzü (Tiyatro Stüdyosu) » Dolunay Soysert - Sürmanþet (Ýstanbul Halk Tiyatrosu) » Mine Tugay - Karatavuk (Dot Tiyatro) En BaÞarIlI YARDIMCI Erkek Oyuncu » Erdem Irmak - Kaset (Tiyatro Duru) » Fatih Koyunoðlu-Albay Kuþ (Tiyatro Adam) » Serdar Orçin - Maskeliler (Ý.B.B.Þ.T) En BaÞarIlI YARDIMCI KADIN Oyuncu » Canan Ergüder - Bayrak (Tiyatro Krek) » Ceyda Düvenci - Sürmanþet (Ýstanbul Halk Tiyatrosu) » Özge Özder-Leonce ile Lena (Ý.B.B.Þ.T) MüzÝkal / KomedÝ Erkek Oyuncu » Cihan Ünal - 6 Haftada 6 Dans Dersi (Tiyatro Ýstanbul) » Fýrat Tanýþ - Testosteron (Oyun Atölyesi) » Levent Öktem - Rahat Yaþamaya Övgü (Brecht Kabare) - Tiyatro Pera MüzÝkal / KomedÝ KADIN Oyuncusu » Bilge Þen-Mutlu Yýllar (Beþiktaþ Belediye Tiyatrosu) » Günay Karacaoðlu-Basit Bir Ev Kazasý (Aysa Prodüksiyon) » Nevra Serezli-6 Haftada 6 Dans Dersi (Tiyatro Ýstanbul) KOMEDÝ- YARDIMCI Erkek Oyuncu » Emre Karayel-Testosteron (Oyun Atölyesi) » Ýnan Ulaþ Torun-Testosteron (Oyun Atölyesi) » Ufuk Özkan-Þahane Düðün (Asuman Dabak Tiyatrosu) KomedÝ- YARDIMCI KADIN Oyuncu » Baþak Meþe-Rahat Yaþamaya Övgü (Brecht Kabare)-Tiyatro Pera » Fulden Akyürek-Çýlgýn Yenge (Abdullah Þahin Tiyatrosu) » Sevinç Erbulak-Tekrar Çal Sam / Ýstanbul Efendisi (Ý.B.B.Þ.T) En BaÞarIlI Sahne TasarImcIsI » Ali Cem Köroðlu-Sokrates’in Son Gecesi (Ýstanbul Devlet Tiyatrosu) » Duygu Saðýroðlu-Maskeliler (Ý.B.B.Þ.T) » Gamze Kuþ-Leonce ile Lena / Deri Ceket (Ý.B.B.Þ.T) En BaÞarIlI KOSTÜM TasarImcIsI » Ali Cem Köroðlu-Sokrates’in Son Gecesi (Ýstanbul Devlet Tiyatrosu) » Nihal Kaplangý-Leonce ile Lena (Ý.B.B.Þ.T) » Nilüfer Moayeri- Rahat Yaþamaya Övgü (Brecht Kabare)-Tiyatro Pera En BaÞarIlI Sahne MüzÝÐÝ » Sabri Tuluð Týrpan - Ne Dersin Azizim (Ýstanbul Devlet Tiyatrosu) » Selim Can Yalçýn- Leonce ile Lena (Ý.B.B.Þ.T) » Tolga Çebi - Testosteron (Oyun Atölyesi) En BaÞarIlI IÞIK TasarImcIsI » Cem Yýlmazer-Victoria/Sürmanþet (Kenter Tiyatrosu/Ýstanbul Halk Tiyatrosu) » Mahmut Özdemir-Leonce ile Lena (Ý.B.B.Þ.T) » Yüksel Aymaz-Ýstanbul’da Bir Dava / Sokrates’in Son Gecesi / Rahat Yaþamaya Övgü (Garajistanbul / Ýstanbul Devlet Tiyatrosu / Tiyatro Pera) 14 dalda adaylarý belirlenen Yapý Kredi Sigorta Afife Tiyatro Ödülleri’yle özel ödüller, 20 Nisan’da Lütfi Kýrdar Uluslararasý Kongre ve Sergi Sarayýnda düzenlenecek törenle sahiplerini bulacak. BirGün 3 Nisan 2009 Cuma Emperyalizmin katliamlarýna ortak olan, emperyalizm adýna savaþanlarý onaylayan ve yürüten tüm dünya halklarýnýn düþmaný Nato 4 nisan da 60. Kuruluþ yýlýný kutlayacak. NATO uluslararasý güç savunma örgütü adý altýnda ABD’nin emirlerini uygulayan emperyalist tekellerin çýkarlarýný savunan ve dünya halklarýna karþý bir saldýrý ve savaþ örgütüdür. Nato abd iþgalciliðinin ve iþbirlikçiliðinin uþaklýðýný yapmaktadýr. Nato komünizm tehdidine karþý kapitalist iþbirlikçi ülkeleri savunmak ve korumak için kuruldu. Natonun afganistan da ýrakta yugoslavyada kosovada türkiyede ve daha birçok ülkede milyonlarca katliamda rolü vardýr. Türkiye natoya 15 þubat 1952 de üye olmuþtur.Natonun dünya ülkelerinde sayýlamayacak kadar üssü bulunmaktadýr. Türkiyede iþe Ýzmir çiðlide, Ýstanbul þilede, konyada 3.jet ana üs komutanlýðý, Balýkesir 9. Hava üssü,aksaz-karaaðaç deniz üssü, incirlik üssü gibi birçok üssü bulunmaktadýr. Ayrýca Lüleburgaz,Çanakkale,Ýzmir-bornova, Ýzmit,kütaya,Eskiþehir,Bartýn,Ankara-ahlatlýbel, Amasya-merzifon,Sivas-þarkýþla,Ýskenderun,orduPerþembe,rize-Pazar,Erzurum,diyarbekir,mardinde natoya baðlý radarlar ve birleþtirilmiþ hava harekat merkezleri vardýr. Natonun yapacagý operasyonlarda genelde türk askeri tercih edilir. Çünkü diðer ülkelere göre abdye maloluþ fiyatlarý daha ucuzdur. Türkiye natoya üye oldugundan beri tsknýn mensuplarý natonun ucuz askeri olarak görev yapmaktadýr. Bir askerin NATO'ya maliyeti: ABD askeri..........: 81.235 dolar Kanada askeri......: 62.903 dolar Yunanistan askeri: 10.803 dolar Portekiz askeri.....: 7.692 dolar Türkiye askeri......: 3.418 dolar Nato 60 yýldýr demokrasiden, halklarýn huzur ve güvenliðinden yana tek bir þey yapmamýþtýr. Tam tersine emperyalizme karþý bir direniþte ve mücadelede onlarý ezme görevini üstlendi. Nato askeri gücünü her zaman halka karþý zulüm olarak kullanmýþtýr. Irakta milyonlarca insanýn öldürülmesinde, afganistanda, türkiyede ve diðer ülkelerdeki operasyonlarda parmaðý vardýr. Natonun amacý sosyalist sisteme karþý güçlü bir askeri savunma ve saldýrý örgütü oluþturmaktýr. Ülkemizdeki tüm iktidarlar ve ordu 1952 den beri sosyalist sistem,devrimlere karþý nato içinde karþý devrimci bir politikayý kabul etmiþ ve uygulamýþlardýr. Bugünkü akp hükümeti ve tsk nýn natonun en büyük destekçisi olmasý tarihe kanlý ve utanç dolu bir sayfa olarak eklenmiþtir. Natoya hizmet abd’ye hizmettir. Kan dökerek üye olunan yerde üyelik de kan dökerek sürdürülür. Nato dünya halklarýna düþman bir örgütlenmedir. Nato daðýtýlmalý ve halklara karþý iþlediði suçlarýn hesabý sorulmalýdýr. Halklarýn düþmaný NATO’ya HAYIR !!! HACIBEKTAÞ HALK EVÝ Kýrþehir Ýl Baþkanlýðý 29 Mart yerel seçimleri ilimizde kazasýz belasýz yapýldý ve sonuçlandý. Kýrþehir kent sakinlerine hayýrlý olsun. Yeni yönetime de baþarýlar dileriz. Yapacaklarý doðru iþlerde destekleyip, yanlýþ iþlerde ise karþýlarýnda olacaðýmýzý, Belediye Meclis toplantýlarýnýn da izlenerek halkýn bilgilenmesine yardýmcý olacaðýmýzýn þimdiden bilinmesini isteriz. Partimiz 2004 yerel seçimlerinden itibaren yerel seçimlere iliþkin görüþ ve önerilerini basýn yoluyla halkýmýzla Sulucakarahöyük/ NEVÞEHÝR Nevþehir’de atýk bitkisel yaðlarýn çevre,su ve toprak kirliliðinde oluþturduðu olumsuz etkilerini ortadan kaldýrarak, atýk bitkisel yaðlarýn enerjiye dönüþtürülmesine yönelik çalýþmalara Nevþehir Belediyesi destek veriyor.Ezici A.Þ. ile iþbirliði halinde gerçekleþtirilen atýk bitkisel yað toplama kampanyasýnda bugüne kadar 1570 litre atýk bitkisel yað toplantýðý bildirildi. Nevþehir Belediyesi Strateji Geliþtirme Müdürlüðü ile bitkisel atýk yaðlarýn enerjiye dönüþtürülmesi yönünde çalýþmalar yapan Ezici A.Þ. iþbirliðinde Nevþehir’de atýk bitkisel yaðlar, lokanta,otel,yemek fabrikalarý,pastane ve alýþveriþ merkezlerinde toplanýyor. Kampanya kapsamýnda bugüne kadar 1570 litre atýk yað toplandýðý Nevþehir’de paylaþmýþtýr. Özellikle son bir yýldýr farklý kesimleri yan yana getirerek katýlýmcý, öz yönetimci, þeffaf, çaðdaþ bir kent ve belediye yaratýlmasý temelinde ilimizdeki sol parti ve demokratik örgütlerle bir çok toplantý gerçekleþtirmiþtir. Seçim iþbirliði için ön koþul dayatmaktan uzak kalmýþtýr. Tüm görüþlerini de kamuoyu ile paylaþmaya çalýþmýþtýr. 2004 yerel seçimlerinde Cumhuriyet Halk Partisi %12, içinde partimizin de bulunduðu Demokratik Güç Birliði %18 oy almýþ ve AKP de %34 oy oraný ile seçimleri kazanmýþtý. Bu durumu bilince çýkaran partimiz yerel seçimlerde tek bu çerçeveli çalýþmalar devam ediyor. Nevþehir’de sürdürülebilir geliþme ve kalkýnma,saðlýklý alt yapý aðý ile daha modern bir kent görünümü oluþturma ve tarihi deðerlerin otantik konumlarý ile gelecek kuþaklara daha bilinçli bir þekilde aktarýlmasý yönünde önemli çalýþmalara imza atan Nevþehir Belediyesi,21. yüzyýlýn en önemli sorunlarý arasýnda yer alan, atýk maddelerden kaynaklanan çevresel yöndeki sorunlarýnda çözümüne iliþkin olarak gerek kendi çerçevesinde ve gerekse çeþitli sektör temsilcileri ile iþbirliði içerisinde etkin çalýþmalar yürütüyor. estek veriyor. Atýk bitkisel yaðlarýn bio dizele dönüþtürülmesine yönelik giriþimlere de ivme kazandýrýlmasý amacýna yönelik olan bitkisel atýk yaðlarýn toplanýlmasý, Çevre ve Orman Bakanlýðý tarafýndan Çevre Kirliliðinin önlenmesi amacýyla parti tek aday konusunda üzerine düþen her çabayý göstermiþtir. Ancak gerek parti belirlemesinde gerek aday belirlemesinde ortak akýl oluþturulamamýþtýr. Partimiz aday dahi çýkartmamýþ geliþmeleri kaygýyla izlemiþtir. Eðer adaylarý ve partileri ortak belirlemeyi becerebilseydik. Yani kýsaca bir seçim ortaklýðý oluþturulabilseydi; ilimizde sol seçenek yaratýlýp seçimlere girilebilseydi, seçimleri kazanmak çok ta zor olmayacaktý. Ýnsanlarýn ortaklaþa, belirledikleri bir parti ve aday çevresinde kenetlenip enerjilerini sinerjiye çevirmeleri yaratýlan o sinerji ve güçle aþýlamayacak hiçbir güçlük olmazdý. Ýþte o zaman genel baþkanýmýzýn deyimiyle “Cüzdanýn gücü, vicdanýn gücüyle” yenilebilinirdi. Kýsaca sinerji noksanlýðý nedeniyle Kýrþehir bir beþ yýlýný daha kaybetmiþtir. Yolunuz ve solunuz her daim açýk olsun. Özgürlük ve Dayanýþma Partisi Ýl Baþkaný Þakir Þenol Ahi Evran Mh. 732. Sk. Eski Ank. Cad. Güven Apt. Kýrþehir Tel/faks 0386 214 00 74 çýkartýlan “Atýk Yaðlarýn Kontrolü “yönetmenliði esaslarýna da uygun þekilde, Nevþehir’deki lokanta,otel,pastane,alýþveriþ merkezleri ile yemek fabrikalarýnda gerçekleþtiriliyor. 1 litre atýk bitkisel yað,1 milyon litre içme suyunu kirletebiliyor 1 litre atýk bitkisel yaðýn toplam 1 milyon litre içme suyunu kirlettiðinin bilimsel araþtýrmalarla da ortaya konulmasýnýn,atýk bitkisel yaðlarýn ne denli çevre açýsýndan önem taþýdýðý ortaya çýktýðýný belirten uzmanlar, günlük hayatý kolaylaþtýrmak için kullanýlan ürünlerin üretimi,tüketimi aþamasýnda oluþan endüstriyel atýklar,bitkisel yaðlar,plastik,kaðýt,pil ve motor yaðlarýnýn bilinçsizce doðaya býrakýlmasýyla çevre ve insan saðlýðýnýn gerek bugünü ve geleceði açýsýndan önemli tehlikelerin ortaya çýktýðýný ifade ediyorlar. Nevþehir Belediyesi Ezici A.Þ. iþbirliði ile baþlatýlan bu güne kadar 1570 litre bitkisel atýk yaðýn toplanýlmasýna yönelik çalýþmalarýn,Nevþehir’in diðer merkezlerinde de etkili bir þekilde devam ettirilmesi planlanýyor. SATILIK TARLA Zir Mahallesi Viran Baðý Mevkiinde Hacý Bektaþ Veli Meslek Yüksek Okulu yanýnda 35500 m2 Tarla Satýlýktýr. Ramazan DANACI 0 542 652 62 25 7 3 Nisan 2009 Cuma 29 Mart yerel seçimlerinin sonuçlarýný “seçmen AKP’yi uyardý” diye izah etmek olup biteni doðru okumamak ve hafife almak olur. Son dönemlerde hedef seçilen ve kýskaca alýnan Doðan grubunun bir mensubunun rahatlama duygusunun bir ifadesi olarak anlaþýlýr olsa bile, Ýsmet Berkan’ýn yaptýðý gibi, çaðrýþýmlar uyandýrmak dýþýnda makalesinin içeriði ile bir ilintisi bulunmayan “Stalingrat” baþlýðýný atmak ise, mübalaða sanatýnýn sýnýrlarýný zorlamak. Olay ve net sonuç þudur: Baþbakan Erdoðan 29 Mart referandumunu kaybetmiþ, partisinin bugüne kadar süregelen yükseliþi ciddi bir ivme kýrýlmasýna uðramýþtýr. Ýlle bir seçmen saðduyusundan söz edeceksek, seçmen AKP’nin tek parti hakimiyetinin pekiþmesini bir tehdit olarak algýlamýþ, her yerde AKP karþýsýnda kazanmaya en yakýn parti ve adaylara yönelerek buna set çekmiþtir. Bürokraside, medyada, sendikalarda, üniversitelerde ve yerel yönetimlerde kale düþüre düþüre ilerleyip fütuhatý sürdürebileceði zehabýna kapýlan, bütün Türkiye’yi kývama gelmiþ bir hamur gibi yoðurabileceði yanýlsamasýna yakalanan ve artýk kendisini kimsenin zaptedemeyeceðini sanan Erdoðan’ýn muhteris ve pervasýz hamleleri Türkiye toplumunun kültürel, etnik ve sýnýfsal çoðulculuðuna çarpmýþtýr. Arayýþ baþladý Bu kadarýný “uyarý” olarak telakki etmek neden yanlýþ olsun denebilir. Ama 29 Mart yerel seçimlerinin sonuçlarý daha fazlasýna, AKP’ye karþý henüz yönünü bulmamýþ, içinde pek çok olasýlýðý ve bugünden yanýtý verilemeyecek bir dizi soruyu barýndýran bir seçenek arayýþýnýn da baþladýðýna iþaret ediyor. Bunun belirtilerini bize Ýzmir deðil, Ýstanbul sunuyor. Zira Ýzmir’in tavrý nev-i þahsýna münhasýr olabildiði halde, Ýstanbul’unki Türkiye’deki eðilim deðiþikliklerinin ve kaymalarýn ön habercisi olarak okunabilir. Zira Ýstanbul diðer büyük kentlerin her birinden kat be kat fazlasýyla bir Türkiye harmanýdýr. Unutmayalým, AKP iktidarý, kök salmýþ bir Ýstanbul hakimiyetinin Türkiye geneline teþmil edilmesinin ürünüdür büyük ölçüde. Arayýþ baþladý ama, seçim sonuçlarý bize bir odaðýn öne fýrlayarak temayüz ettiðini söylemiyor henüz. Baþbakan Erdoðan ve partisi bir konuda hala çok üstün ve rahat. Gerçekten de AKP, þu anda her kesimden oy alabilen, gücü belirli bir aralýkta ülkenin tamamýna az çok eþ daðýlan biricik “Türkiye partisi”. Baþka hiçbir partinin bir üst düzeyde birleþtirici, hegemonya kurucu, blok inþa edici bir dili, söylemi ve dokusu yok. Hakeza Ýstanbul’a bakýp CHP gömleði yýrtýyor galiba düþüncesine kapýlmak için de yeterli neden yok. Ýslamcý bir partinin muhalefetinin gene Ýslamcý bir parti olmasý da ihtimal dahilindedir. Ýstanbul emekçilerinin, yoksullarýnýn ve varoþlarýnýn yeni adresi neresi olacak sorusunun yanýtý bugünden verilemez. DTP: Aykýrý saptamalar Ýlk bakýþ, çoðu kez yanýltýcý olabiliyor, çok tekrarlanarak dile pelesenk olan bir vurgu gerçeðin baþka yönlerini perdeleyebiliyor. Konu DTP’nin baþarýsýdýr. Evet, hiçbir yeri kaptýrmamak, yeni mevziler kazanmak ve etrafýnda örülmeye çalýþýlan kuþatmayý yarmak anlamýnda, ortada reddedilmez bir DTP baþarýsý duruyor. Ama bunun HADEP’in 2002’deki çýkýþýnýn gerisinde kalan bir baþarý olduðunu, unutmamak kaydýyla. Eklenecek aykýrý saptamalar daha az önemli deðil: 1) DTP’nin baþarýsý esas itibarýyla Kürt illerindeki oy artýþýna dayanmaktadýr. Bu eðilime uyan iki kent yalnýzca Adana ve Mersin’dir. Bunun dýþýnda, batýda neredeyse hiçbir yerde 2002 oranlarý yakalanamamýþtýr. 2) Benzer bir durum “mücavir iller” (Erzurum, Elazýð, Malatya, Kahramanmaraþ ve Gaziantep) için de söz konusudur. 3) DTP Kars ve Iðdýr gibi kimi illerde etnik yarýlmanýn karþýsýna diktiði sýnýrlarý aþamamaktadýr. 4) DTP’nin ancak özgün yaklaþýmlarla üstesinden gelinebilecek, Þanlýurfa gibi çetin bir sorunu var. 5) Kürt illerinde kökleþme ama Türkiye’nin geri kalanýnda güç yitirme eðilimi devam edecek olursa, DTP’nin Türkiye Kürtlerinin tamamýnýn temsilcisi ve bu anlamda bir “Türkiye partisi” olma iddiasý giderek zayýflayabilir. 6) 29 Mart yerel seçimleri, DTP cephesinden bakýldýðýnda asýl sorunun ne olduðunu bir kez daha göze batýrdý: Kürt hareketi ayný zamanda bir sosyal kurtuluþ hareketi olmayý baþaracak mý ve sosyalist hareket bu konuda Kürt hareketine olanaklar ve zeminler sunan kolaylaþtýrýcý bir rol oynayabilecek mi? Ve tabii ki iðneyi kendimize... Halk yýðýnlarýnda bir arayýþýn baþladýðý bir uðrakta farklý bir seçeneði niçin görünür kýlamadýk ve örneðin neden sadece DTP hakkýnda deðil de, ayný zamanda bunu aþan bir üçüncü kutup hakkýnda konuþuyor deðiliz? Ama lütfen cevap “DTP dayatmalarý yüzünden” olmasýn... BirGün görevlendirmeler þöyle belirlenmiþ: "Bilim ve Toplum Daire Baþkanlýðý »Dr. Çiðdem ATAKUMAN, Popüler Bilim Yayýnlarý Müdürü » Dr. Abdurrahman ALÝY, Akademik Yayýnlar Müdürü »Hacý Mustafa UÇAR, Sözleþmeler Müdürü »Dr. Abdurrahman ALÝY, Bilim ve Toplum Programlarý Müdür v." Aliy'e Baþbanlýk ilkgisi Barýþ Ýnce Bilim ve Teknik Dergisi’nin mart sayýsýnda Charles Darwin’le ilgili makalenin sansürlenmesiyle gündeme gelen TÜBÝTAK’ta (Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araþtýrma Kurumu), 20 Ocak’ta 2009’da altý bilim dergisi editörünün kendilerine haber bile verilmeden görevden alýndýðý ortaya çýktý. Edindiðimiz bilgilere göre, bu görevden alma iþlemlerini yapan kiþi TÜBÝTAK'ta görevli bir ilahiyatçý! Abdurrahim Aliy isimli ilahiyatçý,Akademik Yayýnlar Müdürü ve Bilim Toplum Programlarý Müdürü Vekili sýfatýyla TÜBÝTAK'ta tam zamanlý çalýþýyor. Aliy ayný zamanda Ýslam Bilim-Teknoloji müzesinin kurulmasýnda TÜBÝTAK temsilcisi olarak görev yapýyordu. Bu görevinde de ünlü Ýslam profesörü Fuat Sezgin ile çeþitli sorunlar yaþadýðý biliniyordu. Aliy, Ýslam Bilim-Teknoloji müzesini kurduktan sonra 2008 Nisan ayýnda (bu sýrada da Çukurova Üniversitesi Ýlahiyat fakültesindeki görevinden istifa ederek) TÜBÝTAK baþkanlýk binasýna getirildi ve Akademik yayýnlar müdürlüðü ve Bilim Toplum programlarý müdür vekilliði görevleri kendisine verildi. Bu müdürlükler Bilim-Toplum Daire baþkanlýðý bünyesinde bulunuyor. Aliy ayný zamanda AB Bilim-Toplum delegasyonunda ülkemizi "delege" olarak temsil etmek için atandý. 08 Mayýs 2007'de Çukurova Üniversitesi'nin yönetim kurulu kararlarýnda Aliy'in TÜBÝTAK'ta görevlendirildiði þu þekilde yazýyor: "2547 Sayýlý Yükseköðretim Kanununun 38. maddesi uyarýnca Üniversitemiz Ýlahiyat Fakültesi Din Felsefesi Anabilim Dalý araþtýrma görevlisi Dr.Abdurrahman Aliy'in TÜBÝTAK ta tam zamanlý olarak 1 yýl süreyle görevlendirilmesinin uygun olduðuna oy birliði ile karar verildi." TÜBÝTAK organizasyon þemasýnda akademik yayýnlardaki Ayþen Güven Dünya Saðlýk Örgütü (DSÖ), Cenevre’de yapýlan ekonomik krizin deðerlendirildiði toplantýnýn sonucunda bir rapor hazýrladý. Dünya Saðlýk Örgütü (DSÖ), Cenevre’de yapýlan ekonomik krizin deðerlendirildiði toplantýnýn sonucunda bir rapor hazýrladý. DSO raporu, küresel ekonomik krizin önce saðlýk, ardýndan sosyal krize dönüþeceði uyarýsýnda bulunuyor ve tüm ülkeleri bu konuda önlem almaya çaðýrýyor. Raporda, ekonomilerin karþý karþýya kaldýðý sorunlarýn, saðlýk harcamalarýný, saðlýk hizmetlerini ve tedaviye eriþim olanaklarýný ciddi þekilde sekteye uðratabileceðine iþaret edilerek, özellikle erken taný ve teþhis mekanizmalarýnýn korunmasý ve devam eden yatýrýmlarýn durdurulmamasý çaðrýsý yapýlýyor. “Saðlýk alanýnda tüm ülkeler global ekonomik krizden etkilenecek, ancak bazý ülkeler diðerlerinden daha kötü yara alacak” denilen raporda, “ekonomik krizin, sosyal alanda ve saðlýk alanýnda krize dönüþme tehlikesi bulunduðu” belirtiliyor. Krizden en çok geliþmemiþ ve geliþmekte olan ülkelerin etkileneceði ifade edilirken, bu ülkelerde 2000-2006 yýllarý arasýnda, geliþmiþ ülkelerden saðlanan yardýmlarla saðlýk harcamalarýnýn arttýðý, þimdiyse bu yardýmlarýn kesilmesi tehlikesi bulunduðu belirtilerek, ekonomisi sorunlar yaþayan geliþmiþ ülkelere “Taahhütlerinizi yerine getirin, saðlýk yardýmlarýný kesmeyin” çaðrýsý yapýlýyor. Konu ile ilgili olarak Türk Tabipler Birliði Merkez Konseyi Üyesi Dr. Zeki Gül, önümüzdeki süreçte hastalýklarýn artacaðý uyarýsýnda bulunarak, kriz döneminde saðlýðý ticaret alaný olarak görmenin ahlaki olarak da sorgulanmasý gerektiðini belirtti. GSS zaten bir kriz getirecekti Dr. Zeki Gül, ülkemizde ekonomik kriz öncesinde saðlýkta kayýplarýn baþladýðýna dikkat çekerek, saðlýkta dönüþümle kabaca parasý olmayanýn saðlýk hizmeti alamayacak olmasý gerçeðinin üzerine bir de ekonomik krizin eklendiðini belirtti. Ekonomik krizin saðlýk alanýna yansýmasýný iki açýdan ele almak gerektiðini ifade eden Gül, “Toplumumuzda zaten güvencesiz, yoksul, hiçbir dayanaðý olmayan kesim için ekonomik kriz daha fazla yoksulluk, yoksunluk, saðlýksýzlaþmak anlamýna gelecek. Hükümet, ekonomik krizle birlikte azalan kaynaklarý, örneðin yeþil kartlý sayýsýný azaltarak telafi etmek isteyecektir. Yeþil kartta kýsýtlamaya gidildiði takdirde ilaca ya da yataklý tedaviye katký payý ödeyemeyecek bu insanlar, týbbi yoksullukla daha derinden karþý karþýya kalacak” dedi. Týbbi yoksullukla ilk kez tanýþanlar olacak Ýkinci kesim olarak, son ekonomik krize kadar ortalama bir iþi olan, belki bir gecekondusu ya da eski bir arabasý olan vatandaþýn ise týbbi yoksullukla 6 ay kadar sonra tanýþacaðýný belirten Gül, “Þimdi bu insanlar iþsiz. 6 ay sonra güvencesiz kalacaklar. Bu defa kendileri ya da ailelerinden bireyler hastalandýðýnda, maaþlarý yok, prim ödemeleri gerektiði için bu küçük mülklerini, artýk neleri varsa satacaklar. Ekonomik kriz, saðlýk Kurumda çalýþan kaynaklarýn gazetemize verdiði bilgiye göre, Aliy'in Baþkanlýk makamýyla daire baþkanýndan baðýmsýz olarak bir þeklide yürüttüðü projeler de var. Bunlar arasýnda Medeniyetler Ýttifaký Projesi Burs programý (din araþtýrmalarýna burs!), Akademik Dergilerin editörlerinin deðiþtirilmesi, Konya'da kurulmasý planlanan Bilim Merkezi Projesi gibi “projeler” var. Bu projelerin hepsinin Baþkanlýk makamýnýn özel ilgi gösterdiði projeler olduðu ve Aliy’in Bilim-Toplum Daire baþkanýna hiç danýþmadan doðrudan Baþkanlýkla yürüttüðü projeler olduðu söyleniyor. Görevden alýnan kiþiler: Ýþte görevden alýnanlar ve dergileri »Prof. Dr. Aydýn Aytuna Turkish Journal of Mathematics. »Prof. Dr. Kemal Leblebicioðlu Turkish Journal of Electirical Engineering and Computer Sciences. »Prof. Dr. Bahattin Baysal Turkish Journal of Chemistry. »Prof. Dr. Nevin Selçuk Turkish Journal of Engineering and Environmental Sciences. »Prof. Dr. Yiðit Gündüç Turkish Journal of Physics. »Doç. Dr. Mahir Özmen Turkish Journal of Medical Sciences. BirGün güvencesizliði ile birleþtiðinde yoksullaþmayý böylece getirecek ve bu kesimler, belki de ilk defa týbbi yoksullukla tanýþacaklar” dedi. Yoksullukla birlikte kaçýnýlmaz olarak saðlýk sorunlarýnýn, özellikle bulaþýcý hastalýklar ve kronik hastalýklarýn oranýnda artýþ olacaðýný vurgulayan Gül, krizle beraber daha saðlýksýz ve güvencesiz bir toplum ortaya çýkacaðýna dikkat çekti. Gül, “Bu durumun ekonomik krizi saðlýk krizine dönüþtüreceðini görmek maalesef zor deðil” dedi. Türkiye’nin saðlýkta yumuþak karnýnýn anne-çocuk saðlýðý olduðuna dikkat çeken Gül, “Ülkemizde anne-çocuk ölüm sayýsý zaten oldukça fazlaydý. Yoksullukgüvencesizlik arttýkça ne yazýk ki anneçocuk ölümlerinin artacaðýný da söylemek mümkün. Çünkü yoksulluk, çocuk hastalýklarýnda da artýþý getirecek” dedi. Ahlaki olarak da sorgulanmalý Koruyucu saðlýk hizmetlerinden asla ödün verilmemesi gerektiðine dikkat çeken Gül, “Hükümet GSS ile bu hizmetleri bitirdi. Örneðin aþý takibi, saðlýk ocaklarý yani birinci basamak saðlýk hizmetleri. Bunlar korunabilmiþ olsaydý bugün kriz karþýsýnda daha korunaklý bir toplum olabilirdik” dedi. Özellikle çocuklar için okullar, ana-çocuk merkezleri aracýlýðý ile süt dahil beslenme ve saðlýk tedariki yapýlmasý gerektiðini ifade eden Gül, “Saðlýðýn ticaretinin yapýlmasý, tam da ekonomik kriz döneminde GSS’nin uygulayýcýlarý için ahlaki olarak da sorgulanmalýdýr” dedi. (Ýzmir/EVRENSEL) ROMA - Ýtalya’nýn Padova ve Trento üniversitelerinden bilim insanlarý, civcivlerin aritmetikten anladýðýný ortaya koydu. Bilim adamlarý, civcivlerin iki paravanýn arkasýna yerleþtirilen nesneleri "toplayýpçýkartma" kabiliyetine sahip olduðunu denemeler yoluyla gösterdi. Araþtýrmanýn liderlerinden Lucio Regolin, denemeler sonucunda civcivlerin, hangi paravanýn arkasýnda daha fazla sayýda nesne olduðunu bulmak için "temel aritmetiðe" baþvurduklarýný belirtti. Proceedings of the Royal Society B. dergisinde yayýmlanan araþtýrma sonuçlarýnda, civcivlerin her zaman, yumurtadan çýkar çýkmaz annelerine yakýn kalmalarý ya da onu izlemeleri gibi tanýdýk nesnelere yakýn kalmaya çalýþtýklarý kaydedildi. Regolin ve meslektaþlarý denemelerinde, civcivlerin tanýdýk bulacaklarýný tahmin ettikleri yumurta þeklindeki çikolatalarýn içinden çýkan sarý plastik kutularý kullandý. Regolin, bu plastik kutularý, her seferinde bir tane olmak üzere paravanýn arkasýna saklayarak bir civcivin gözü önünde "kaybettirdiklerini" söyledi. Civciv bu mini matematik sýnavýný bir kutunun içinden izlerken plastik kutularýn 2 tanesinin bir paravanýn 3 tanesinin de diðer paravanýn arkasýna yerleþtirildiðini anlatan Regolin, kutusundan serbest býrakýlan civcivin, hafýzasýný kullanarak iki paravandan en çok nesneyi bulundurana gittiðini saptadýklarýný ifade etti. Paravanlarýn arkasýndaki nesnelerin birinden diðerine geçirilerek sayýlarýnýn deðiþtirilmesinin de bu "aritmetikçi’ civcivleri kandýramadýðý kaydedildi. Primatlarýn ve maymunlarýn sayabildikleri ve hatta evcil köpeklerin basit toplamalar yapabildiklerinin hali hazýrda bilindiðini kaydeden uzmanlar, bu çalýþmanýn, bu kadar genç bir hayvanýn, önceden eðitilmeden, bu kabiliyete sahip olduðunu gösterdiðini belirtti. (aa) Radikal Karanlýk maddenin izi bulundu mu? Bilim insanlarý, evrenin geniþlemesinin nedeni sayýlan ve gözle görülmeyen 'gizemli', karanlýk maddenin izine rastladýklarýný düþünüyor ANKARA - Avrupalý gök bilimciler, yörüngede dönmekte olan bir uydudan anormal enerji sinyalleri aldýklarýný bildirdiler. Ýngiliz Nature dergisinde araþtýrmalarýný yayýnlayan astronomlar, bu büyük enerji kütlesinin gizemli karanlýk maddenin imzasý olabileceðini düþündüklerini belirtirken, bu konuda daha fazla araþtýrma yapýlmasýnýn gerektiðinin altýný çizdiler. Roma Tor Vergata Üniversitesinden Piergiorgio Picozza baþkanlýðýndaki ekip, PAMELA adý verilen Avrupa uydusunun Temmuz 2006 ve Þubat 2008 arasýnda gönderdiði verileri inceledi ve þimdiye dek görülmediði kadar fazla miktarda, elektronun karþýlýðý olan ve kozmik ýþýnlarda enerji spektrumunun büyük bölümünü oluþturan "pozitron" tespit etti. Bazý bilim adamlarý bunun karanlýk madde olduðunu, bazýlarý da diðer pozitron kaynaklarýndan gelen ýþýnlarý incelemek gerektiðini belirtti. Pulsarlarýn (düzenli ritimlerle uzaya radyo dalgalarý gönderen nötron yýldýzlarý) da önemli pozitron kaynaðý olduðuna iþaret eden bilim adamlarý makalelerinde, bu alanda daha fazla araþtýrmaya gerek bulunduðunu kaydettiler. Evrendeki kütle, çekimsel enerjinin incelenmesi sonucu, var sayýlan toplam enerji yoðunluðunun sadece yüzde 5 civarýnýn doðrudan gözlemlenebilir maddelerden oluþtuðu ifade edildi. Yine bu toplamýn yüzde 23’ünün de karanlýk maddeden oluþtuðu hesaplanýrken, geriye kalan kýsmýn ise dengeli bir þekilde yayýlmýþ olan karanlýk enerjiden oluþtuðu ve bunun da Evren’in geniþlemesinin sorumlusu olduðu düþünülüyor.(aa) Radikal Biyolojik saati ileri almak 3 hafta sürüyor Bünyenin, gün ýþýðýndan daha fazla yararlanmak amacýyla yapýlan saat deðiþikliði uygulamasýna uyum saðladýðý üç haftalýk süre içersinde kalp krizi riski ve trafik kazalarý artýyor Ýhsan Dörtkardeþ TÜRKÝYE'nin yaný sýra Avrupa ülkeleri de gün ýþýðýndan daha fazla yararlanmak amacýyla uygulanan ileri saat uygulamasýna insanlardaki biyolojik saatin 3 haftada uyum saðlayabildiði belirtildi. Türkiye’de de 29 Mart’tan itibaren uygulanan ‘yaz saati' uygulamasýna Fransa’da yapýlan yoklamasýný benimseyenlerin sayýsý düþük çýktý. Fransýzlarýn büyük bölümü saatlerin ileri veya geri alýnmasýný eleþtirdi. Almanya’daki Heidelberger Yüksek Okulu’ndaki bilim adamlarý, biyolojik saatin yeni gece temposuna uyum saðlayabilmesi için 3 haftaya ihtiyacý olduðunu bildirdi. Uzmanlar, enerji tasarrufu ve çevreyi korumak için saatlerin deðiþtirilmesinin vücut dengesine zarar vererek yorgunluk, dikkat bozukluðuna neden olduðunu açýkladý. Alman Saðlýk Sigortasý DAK, ileri saat uygulamasý deðiþikliði nedeniyle ritmin biyolojik ölçüsünü bozduðunu, bunun kalp krizi riskinin arttýðýný açýkladý. Alman otomobil kulübü de, istatistiklere dayanarak saat deðiþikliklerin yapýldýðý ay içinde trafik kazalarýnýn arttýðýnýn görüldüðünü bildirdi. Biyolojik saat Alman bilim adamlarý, saatlerin ileri veya geri kaymasýnýn vücut ritmini altüst ettiðini, kiþilerin kendisini yorgun hissettiðini, baþ aðrýsý ve dikkat zayýflýðý görüldüðünü açýkladý. Ýnsanlardaki biyolojik saatin vücut fonksiyonlarýmýzý yönettiðini, bunun sonucunda gündüz saatlerinde kiþilerin aktif, geceleri de dinlenmeye göre uyarlandýðýný bildirirken þu bilgileri verdi: “Biyolojik saat, gün içerisinde deðiþiklik gösterir. Gün ilerledikçe acýya duyarlýlýk azalýr. Kalp krizine yakalanma riski en çok sabah ilerleyen saatlerine rastlanýr. Kiþilerin günlük yaþam çizgisindeki faaliyetleri deðiþtiðinde biyolojik ritmler buna hemen uyum saðlayamýyor. Denekler üzerinde yapýlan araþtýrmada biyolojik saatin gündelik yaþamdaki saatte yapýlan deðiþikliklere hemen uyum saðlayamadýðý bir kez daha kanýtlandý. Biyolojik saatin bu tür deðiþikliðe tam uyumu için 3 haftalýk süre gerekiyor.” (dha)