1. Eforlu elektrokardiyografi aşağıdaki durumlardan han

Transkript

1. Eforlu elektrokardiyografi aşağıdaki durumlardan han
Klinik Bilimler / T 38 - 3
KLİNİK TIP BİLİMLERİ TESTİ AÇIKLAMALI CEVAPLAR
1.
Eforlu elektrokardiyografi aşağıdaki durumlardan hangisinde kesin kontrendikedir?
3.
A) Stabil angina pektoris
B) İskemik serebrovasküler olay sonrası birinci yıl
A) QRS süresinin kısalması
C) Sistemik kan basıncı 155/85 mmHg olması
B) Ejeksiyon fraksiyonunun yükselmesi
D) Akut semptomatik perikardit
C) Mortalitenin azalması
E) Trombosit sayısı ≤ 100.000
D) Diüretik ihtiyacının azalması
1–D
E) Beta bloker ihtiyacının azalması
Eforlu elektrokardiografi kesin kontrendikasyonları;
Akut MI ilk 2 gün
Anstabil Angina
Semptomatik aritmiler
Semptomatik ciddi aort stenozu
Semptomatik kalp yetmezliği
Aort disseksiyonu, myokardit, perikardit, Akut PTE
2.
Altmış dört yaşında kadın hasta substernal baskı tarzında
olan göğüs ağrısı şikayeti ile acil servise başvuruyor. Elektrokardiyografide V1-V4 arasında 2mm ST segment depresyonu tespit edilen hastanın kardiyak enzim incelemesinde
troponin değerleri yüksek tespit ediliyor. Tansiyon arteriyal
değeri 80/40 mmHg olan ve takipnesi olduğu görülüyor.
Bu hastada aşağıdakilerden hangisi tedavide uygun değildir?
Ejeksiyon fraksiyonu %25 olan ve elektrokardiyografide sol dal bloğu bulunan bir hastaya biventriküler pacemaker implante ediliyor. Aşağıdakilerden hangisi bu
hastada biventriküler pacemaker sonrası beklenmez?
3–E
Öncelikle çok zor bir soru. Yanlış yaptığınız için üzülmeyin, bu
sorudan birşeyler öğrenmeye bakın. Bu amaçla sorulan bir
soru. Son sınavlarda artık kalp yetmezliğinin tedavisinde medikal ajanlar değil pacemaker ve ICD cihazlarıda sorgulanmaya
başlandı. Bu nedenle ICD ve biventriküler pacemaker tedavilerine artık aşina olmak ve ince noktalarını bilmek zorundayız.
Biventriküler pacemaker denildiğinde öncelikle cihazı ve amacını anlamalıyız. 3 elektrotlu bir cihaz olan BiV-Pace’in temel
amacı geniş QRS’i bulunan (dal bloğu, ventriküler ileti gecikmesi gibi) hastalarda ventriküller arasındaki senkronizasyonu
sağlayıp EF’yi yükseltmektir. Aynı zamanda bu cihazların coğunda ICD fonksiyonu da vardır.
Bu cihaz takıldıktan sonra beklenen şeyler temel olarak;
• QRS süresinin daralması
A) Perkütan koroner girişim
• Ejeksiyon fraksiyonunun yükselmesi
B) Trombolitik tedavi
• Hastanın semptomatik tedavi ihtiyacının azalması olacaktır. Bu cihaz EF < %35 ve QRS süresi uzun olan hastalarda
mortaliteyi azaltmaktadır.
C)Heparin
D) Asetil salisilik asit
Beta bloker ve ACEi/ARB gibi remodelling üzerine etki ederek
kalp yetmezliği patogenezine etki eden ilaçlarda herhangibir
doz değişikliği yapılmaz.
E) Glikoprotein 2b/3a inhibitörü
2–B
Tipik bir Non-ST MI sorusu. Sorguladığı bilgi itibariyle kolay bir
soru fakat soru başka yönleri ile iyi analiz edilmeli. Yaygın ST depresyonu olan (anteroseptal), troponin pozitif ve hemodinamisi
stabil olmayan bir hasta soruda verilmiş. Yüksek riskli bir hasta.
Bu hastada yaklaşımda öncelikle ASA ve P2Y12 inhibitörleri verilmeli ve sonrasında tedaviye mutlaka antikoagulan herhangi bir
kontrendikasyon yoksa eklenmelidir. Bu açıdan en sık kullanılan
antikoagulan grubumuz heparin ve türevleridir. Ayrıca yüksek
riskli hastalarda eptifibatide, tirofiban ve abciximab gibi gp 2b/3a
inhibitörleri tedaviye eklenebilir ve mortaliteyi azalttıkları gösterilmiştir. ST deprese MI tedavisinde trombolitikler kontrendikedir. Yukarıdaki hasta yüksek risk faktörleri nedeniyle perkütan
koroner girişimin mutlaka yapılması gereken bir hastadır.
4.
Mitral darlık nedeniyle metalik kapak replasmanı yapılmış olan bir hastanın ateşi olması nedeni ile yapılan
transözefageal ekokardiyografi sonucunda metalik kapağa komşu abse formasyonu görülüyor. Kan kültürü
sonucunda metisilin dirençli koagulaz pozitif stafilakok
üremesi olan hastada aşağıdaki tedavilerden hangisi
uygun değildir?
A)Daptomisin
B)Vankomisin
C) Linezolid
D) Seftazidim
E) Streptogramin
www.tusem.com.tr
34
Klinik Bilimler / T 38 - 3
gibi faktörler de unutulmamalıdır. KOAH alevlenmesi ile gelen
bir hastada öncelikle yapılması gereken şeylerden biri atağın
şiddetinin belirlenmesidir. İnspeksiyonda hastanın solunum
sıkıntısı farkedilebilir, özellikle interkostal çekintiler bize ciddi
atağı gösterecektir. Bir diğer inspeksiyonda farkedilecek şey
siyanozdur. Solunum sesleri atağın ciddiyeti arttıkça azalır, çok
ciddi hipoventilasyonu olan hastalarda ronküs ortadan kaybolabilir. Nörolojik bulgular, bilinç değişiklikleri tabloya eklenebilir. Destek tedavide karbondioksit basıncını azaltacak en
önemli yaklaşım özellikle expirasyonda yapılan pozitif basınçlı
ventilasyondur. bu sayede alveoller hem inspiryum hemde expiryumda açık tutularak gaz değişimi süresi arttırılır.
4–D
Enfeksiyon hastalıkları, kardiyoloji ve farmakoloji bilgisi gerektiren bir soru. Koagulaz pozitif stafilakoklar genel olarak infektif
endokarditin en sık nedenidir. Stafilakok tedavisinde öncelikle
dikkat edimesi gereken nokta metisilin direnci olup olmadığıdır.
MRSA tedavisinde kullanılabilecek antibiotikler özet olarak;
(koyu olanlar bu amaçla en sık klinikte kullanılanlardır)
• Vankomisin/teikoplanin
• Daptomisin
• Seftarolin (5. kuşak sefalosporinler)
• Linezolid
• Klindamisin
• Streptograminler
• Doksisiklin
• Televancin
• TMP-SMX
5.
Riketsiyöz enfeksiyonlarının tedavisinde aşağıdaki antibiyotiklerden hangisi kullanılamaz?
A) Sülfonamidler B) Kloramfenikol
C)Tetrasiklin
D)Doksisiklin
7.
Öksürük ve nefes darlığı şikayeti ile başvuran altmış iki
yaşındaki erkek hastada fizik muayenede juguler venlerde distansiyon ve göz kapaklarında ödem inspeksiyonda
dikkat çekiyor. Oskültasyonda sağda lokalize ronküs tespit edilen hastanın akciğer radyografisinde mediastende
genişleme ve sağ hiler bölgede sınırları düzensiz kitle
imajı görülüyor. Biyokimyasal incelemelerinde hiponatremisi tespit ediliyor.
Bu hastada superior vena kava sendromunun en olası
nedeni aşağıdakilerden hangisidir?
E) Siprofloksasin
5–A
Sülfonamidler riketsiyaların üremesini arttırdığından riketsiya enfeksiyonlarının (riketsiyöz) tedavisinde kontrendikedir. Seçeneklerde yer alan diğer ilaçlar riketsiyözlerin tedavisinde kullanılabilir.
A) Nodüler sklerozan hodgkin lenfoma
6.
B) Miks selüler hodgkin lenfoma
Kırk dört yaşında kronik bronşit ile seyredilen erkek hasta acil servise dispne ve takipne şikayetleri ile getiriliyor.
Fizik muayenesinde interkostal ve supraskapular bölgede çekintileri olan hastada solunum sesleri tüm zonlarda
azalmış saptanıyor. Arter kan gazı incelemesinde po2: 50
mmHg, pco2: 70 mmHg, pH: 7.16 t ve bilinci açık olduğu
tespit ediliyor.
C) Küçük hücreli akciğer kanseri
D) Akciğer adenokanseri
E) T-hücreli akut lenfoblastik lösemi
7–C
Yaşlı kişilerde ve genel olarak popülasyonda süperior vena
kava sendromunun en sık nedeni küçük hücreli akciğer kanseridir. Soruda bize küçük hücreli akciğer kanseri olduğunu
bilmesek bile önemli ipuçları veriyor.
Bu hastaya bu aşamada karbondioksit basıncını azaltmak için en etkili tedavi yaklaşımı hangisidir?
A) Maske ile oksijen tedavisi
• Yaşlı bir hasta verilmiş. Genç bir hasta olsaydı aklımıza
mutlaka öncelikle lenfomalar gelmeliydi
B) Beta-2 agonistler
C) Antikolinerjik ajanlar
• Oskültasyonda lokalize ronküs verilmiş, genellikle bize bulunduğu bölgede kitlenin basısına bağlı hava yolu darlığını
gösterir
D) Ekspiratuar pozitif basınçlı ventilasyon
E) İnhaler steroidler
• Sağ hiler düzensiz kitle, akciğerde santral yerleşen bir kitle
görüldüğünde akla gelmesi gereken en önemli iki malignite küçük hücreli ve yassı hücrelidir.
6–D
KOAH gibi obstruksiyonla giden hastalarda en çok korkulan
senaryo hipoventilasyona sekonder gelişen hiperkarbidir (korbondioksit basıncının yüksekliği). Bu hastalarda atağı tetikleyen sık nedenler infeksiyonlar ve medikal tedaviye uyumsuzluktur. Tabiki soğuk, hava kirliliği, egzersiz, emosyonal stress
• Hiponatremi (uygunsuz ADH) gibi sodyum metabolizma
bozuklukları en sık küçük hücreli akciğer kanserinde gözlenir
www.tusem.com.tr
35
Klinik Bilimler / T 38 - 3
8.
Pulmoner hipertansiyonu olan bir hastada aşağıdakilerden hangisinin görülmesi beklenmez?
10 – A
Klasik bir diabetes insipitus vakası. Bu hastalarda temel patofizyolojik neden ADH eksikliği (santral) ya da ADH direncidir
(nefrojenik). Bilinci açık ve su içebilen bir hastada beklenen
tek semptom polidipsi ve poliüridir. Poliüri tipik olarak 3 litrenin üstündedir. Bu hastalarda su içme mekanizması sağlam
kaldığı sürece serumda herhangibir osmolarite ya da sodyum anormalliği beklenmez ama idrarda mutlaka beklenir.
Bu yüzden ilk yapılması gereken idrar osmolarite ve sodyum
ölçümüdür. Osmolarite ve sodyum düşük olarak beklenir. Su
içme mekanizması sağlam olmayan kişilerde hipernatremi
ve serum osmolaritesinde yükselme kaçınılmazdır. En iyi tanı
yöntemi su kısıtlama testidir. Su ksıtlanması ile poliüri azalmaz
ve idrar osmolaritesi artmaz. Daha sonrasında ise santral ve
nefrojenik ayırımı yapılmalı ve tedavi planlanmalıdır.
A) Triküspit kapak yetmezliği
B) Pulmoner kapak yetmezliği
C) Kronik pulmoner tromboemboli
D) Atrial fibrilasyon sıklığında artış
E) Juguler a dalgasında belirginleşme
8–D
Fizyoloji bilgileri ile yapılabilecek bir soru. Pulmoner sistemde
basıncın artmasının genellikle nedeni sol kalp yetmezliği ve
KOAH’tır. Bunlardan sonra mutlaka kronik pulmoner tromboemboliler düşünülmelidir. pulmoner sistemdeki basınç artışı
pulmoner ve triküspit kapakları basınç altında bırakarak fonksiyonel yetmezliğe neden olabilir. Kalbin sağ tarafında artan
basınç nedeniyle kussmaul işareti görülebilir. Aynı nedenle
juguler a dalgasının amplütüdünde artış bekleneblir. AF insidansında herhangi bir artış beklenmez.
9.
11. Fizik muayenesinde tiroid lojunda soliter nodül ele gelen bir kişide klinik hipotiroid ise aşağıdakilerden hangisi ayırıcı tanıda gereksizdir?
Yirmi sekiz yaş erkek erektil disfonksiyon, libido kaybı ve
galaktore şikayetleri ile başvuruyor. Klinik olarak hiperprolaktinemi şüphesi olan hastada tanısal yaklaşımda
aşağıdakilerden hangisi ilk basamakta gereksizdir?
A) Tiroid USG
B) İnce iğne aspirasyon biyopsisi
C) Tiroid sintigrafisi
A) Serum prolaktin düzeyi
D) Boyun USG
B) Kreatinin
E)TSH
C)TSH
11 – C
D) Beta HCG
Tiroid nodülü tespit edilen her kişide mutlaka tiroid fonksiyon
testleri değerlendirilmelidir. Öncelikle TSH istenmelidir. Hipotiroid kliniği olan bir kişide klasik olarak beklenen TSH yüksekliği
olacaktır (primer hipotiroidi). Ama tabikide santral nedenlerde
TSHnın düşük olması beklenir ve bu durumda mutlaka serbest
t4 ve t3 düzeyleri ölçülmelidir. Tiroid nodülü tespite dilen hipotiroid bir hastada mutlaka nodüle yönelik ek tetkikler planlanmalıdır. Tiroid USG bize nodülün büyüklüğü ve yapısı ile ilgili
bilgiler verebilir. Boyun USGde tespit edilebilecek lenfadenopatiler daha çok malign tiroid kitlelerini akla getirecektir. İnce iğne
aspirasyon biyopsisi ile patolojik olarak nodülün karakterizasyonu yapılır. Sintigrafinin ayırıcı tanıda böyle bir hastada değeri
yok denecek kadar azdır. Tiroid sintigrafisinin temel olarak kullanıldığı durum hipertiroidi etyolojisidir.
E) Hipofiz manyetik rezonans görüntüleme
9–E
Kolay bir soru. Endokrinolojik hastalıklarda asla radyoloji ön sırada yapılmaz. Hiperprolaktinemi şüphesi olan bir hasta bunun
dökğmente edilmesi lazımdır, bunu da serum prolaktinini ölçerek yaparız. Serum prolaktinini yükselten en önemli nedenler
böbrek yetmezliği, hipotiroidiye bağlı TSH yüksekliği ve gebeliktir. Mutlaka bunlara yönelik incelemeler yapılmalı ve sekonder
nedenler dışlanmalıdır. Daha sonrasında hastaya MRI gibi kitle
lokalizasyonunu gösterebilecek tetkikler planlanabilir.
10. Otuz bir yaşında kadın poliüri ve polidipsi şikayetiyle başvuruyor. Günde yaklaşık 5 litre idrar yaptığını söyleyen
hasta başka bir semptom tariflemiyor. Diyabetes insipitus
tanısından şüphelenilen hastada tanıya yönelik ilk yapılması gereken inceleme aşağıdakilerden hangisidir?
12. Gastrinomalar ile ilgili aşağıdaki ifadelerden hangisi
yanlıştır?
A) İdrar osmolarite ve sodyum
A) Gastrin salgılayan tümörlerdir
B) ADH ölçümü
B) En sık pankreas gövdesinde lokalize olurlar
C) Su kısıtlama testi
C) Şiddetli diyare görülebilir
D) İdrar klor
D) Tanısında DTPA-ocreotid sintigrafisi kullanılabilir
E) Serum osmolarite ve sodyum
E) Tedavide ocreotid kullanılabilir
www.tusem.com.tr
36
Klinik Bilimler / T 38 - 3
12 – B
15. Karaciğer yağlanması ile ilgili aşğıdakilerden hangisi
yanlıştır?
Gastrinomalar temel olarak duodenumda yerleşen nöroendokrin
tümörlerdir. Daha sonrasında ise pankreas ve midede yerleşirler.
MEN-1 ile ilişkili olabilir. Gastrin salınımı nedeni ile hastaların bazal mide asit sekresyonu artmıştır. Klinik olarak hastalarda mide
ve barsak sisteminde yaygın ülseratif lezyonlar, şiddetli diyare ve
genel olarak malignite semptomları görülür. Fonksiyonel tanıda
sekretin stimülasyon testi yapılabilinir. DTPA-Ocreotid ya da Somatostatin sintigrafisi ile kitle lokalize edilebilir. Medikal tedavide
yüksek doz proton pompa inhibitörleri ve ocreotid/somatostatin
kullanılabilir. Cerrahi küratif tedavi yaklaşımıdır.
A) Asemptomatik KCFT artışının en sık nedenidir
B) Genellikle makroveziküler ağırlıklı yağlanma görülür
C) Siroz ve HCC’ye neden olabilir
D) USG’de hepatomegali ve diffüz hiperekojen görünüm izlenir
E) Gebeliğin akut yağlı karaciğeri makroveziküler yağlanma nedenidir
15 – E
Gebeliğin akut yağlı karaciğeri, Reye sendromu ve bazı ilaçlar
(valproik asit, tetrasiklin) mikroveziküler ağırlıklı yağlanma nedenidir, fulminan hepatit şeklinde prezente olurlar.
13. Hücre duvarı yapısı bulunmayan, hücre zarında sterol
içeren, genital sistemde kolonizasyon ve enfeksiyona
nende olabilen, erkeklerde nongonokoksik üretrit, kadınlarda servisit yanı sıra üriner sistemde taş ve infertilite ve düşük doğum ağırlıklı bebeğe neden olabilen
bakteri aşağıdakilerden hangisidir?
A) Mycoplasma pneumoniae
16. Son yıllarda dikkat çeken, özellikle sağ kolonda saptandığında belirgin malign potansiyeli olan, hiperplastik + adenomatöz bileşenleri birlikte içeren polip tipi hangisidir?
B) Streptococcus agalactiae
C) Ureaplasma urealyticum
D) Corynebacterium urealyticum
A) Psödopolipler
E) Proteus mirabilis
B) Tübülovillöz adenomatöz polipler
13 – C
C) Fundik gland polipleri
Soruda Ureaplasma urealyticum’un mikrobiyolojik özellikleri ve neden olduğu enfeksiyonlar tanımlanmıştır. Ureaplasma
urealyticum Gram boyası ile boyanmaz, üremesi için besiyerine
sterol (kolesterol) ilave edilmesi gerekir. Beta laktam antibiyotiklere ve hücre duvarı sentezini inhibe eden diğer antibiyotiklere (glikopeptidler, basitrasin, sikloserin, fosfomisin) ve lizozim
enzimine karşı doğal dirençlidir. Erkeklerde Mycoplasma hominis gibi nongonokoksik üretrit etkenleri içerisinde yer alır. Tedavide tetrasiklinler, makrolidler veya kinolonlar verilebilir.
D) Serrated adenomatöz polipler
E) Hamartomatöz polipler
16 – D
Serrated polipler: hiperplastik, sesil serrated adenom ve traditional serrated adenom olarak üçe ayrılır. Son ikisi adenomatöz bileşenleri de birlikte içerir ve adenomatöz polipler gibi
kanser riski taşır.
14. Altmış yaşında bayan hasta halsizlik ve kaşıntı nedeniyle araştırılırken ALT, ALP, GGT, direkt bilirübin yüksek,
USG’de safra yollarında dilatasyon saptanmıyor. Aşağıdakilerden hangisi bu hastadaki klinik tablonun olası
bir nedeni değildir?
A) Alkol kullanımı
B) İlaç kullanımı
C) Primer biliyer siroz
D) Koledok taşı
17. Aşağıdakilerden hangisi mide kanseri riskini artıran bir
durum değildir?
A) Gastro-özefageal reflü hastalığı
B) Pernisiyöz anemi
C) Helikobakter pilori
E) Viral hepatitler
D) Opere mide olması
14 – D
E) Sigara içilmesi
Hastada intrahepatik kolestaz tariflenmektedir (USG de safra
yolları dilate değil!), ilaç, toksin, alkol, viral nedenler gibi birçok paoloji buna yol açabilir. Taş-tümör-striktür ise ekstrahepatik kolestaz nedenidir.
17 – A
Reflü hastalığı mide kanseri için değil özefagus adenokanseri
için risk faktörüdür.
www.tusem.com.tr
37
Klinik Bilimler / T 38 - 3
18. Hodgkin lenfoma tanısıyla kemoterapi ve radyoterapi
almış olan, remisyonda izlenen hastalarda gelişebilecek
en sık ikincil malign hastalık aşağıdakilerden hangisidir?
22. Aşağıdaki sitokinlerden hangisi megakaryopoiez ve
trombopoiez sürecini negative olarak etkiler?
A) IL-3
B) IL-6
A) Malign melanoma
B) Lösemi
C) Stem hücre faktörü
D) FLT-3 ligand
C) Prostat kanseri
D) Pankreas kanseri
E) Interferon alfa
E) Mide kanseri
22 – E
18 – B
IFN alfa trombopoezi inhibe eder hatta primer trombositoz
tedavisinde bu özelliğinden dolayı INF-alfa kullanılır
Kök hücre hastalıkları, maligniteler, bazı kemoteropotikler lösemilere yol açabilir. Bu şekilde seconder olarak gelişen malignitelerin %80’i AML’dir ve daha kötü prognozludur
23. Aşağıdakilerden hangisinde hem arteryal hemde venöz
tromboembolizm riski artmıştır?
19. Kadınlarda koryokarsinomda, serumda aşağıdaki tümor belirteçlerinden hangisi artar?
A) Alfa fetoprotein
B) PSA
C) CA-125
D) Beta hCG
A) Antitrombin III eksiği
B) Protein C eksikliği
C) Protein S eksikliği
D) Aktive protein C rezistansı
E)CEA
E) Anti fosfolipid antikor sendromu
19 – D
23 – E
Koryokarsinom ve disgerminomda beta hCG düzeyi artar
Yukarıdan sıralanan tüm hastalıklarda venöz trpmboembolizm riski artmıştır. Tromboz riski en yüksek olan aktive protein
C rezistansıdır. Ancak arteryal sistemde de tromboza yol açan
aynı hiperhomosisteminde olduğu gibi anti fosfolipid antikor
sendomudur.
20. Aşağıdakilerden hangisi kanser tedavisinde kemik tedavisinde kemik metastazına bağlı olarak gelişen ağrı
tedavisinde kullanılan adjuvant ilaçlardan biridir?
A) Bifosfonatlar
B) Antidepresanlar
C)Benzodiazepin
D)Metoklopromid
24. Glomerüler hastalıklarda histolojide saptanan depozitler için aşağıdakilerden hangisi yanlıştır?
E) Kafein
20 – A
A) Membranöz nefropati: dome and spike
Kemik metastazı olan bir hastada ağrı palyasyonu için deksametazon ve bifosfanat verilir.
B) MPGN 1: çift kontür
C) APSGN: hörgüç benzeri
D) IgA nefropatisi: mezangiyal deposit
21. Aşağıdakilerden hangisi trombosit yüzeyinde bulunan
integrin yapısında reseptör olup, fibrinogen aracılığı ile
trombosit-trombosit agregasyonu sağlar?
A) Gp 1a
B) Gp 2a
C) Gp 2b/3a
D) vWF
E) Minimal değişiklik hastalığı: kresent
24 – E
MDH, FSGS ve anca-ilişkili-RPGN’lerde immün depozit saptanmaz.
E) Nitrik oksit
25. İlaçlarla ilişkili böbrek hasarı için hangisi yanlıştır?
21 - C
Hemostazın erken döneminde (primer hemostaz), trombositler başroldedir. Yüzeylerindeki reseptörler aracılığıyla birçok
hemostaz aktörü ile bağlantı kurarlar.
A) Asiklovir, metotreksat: intratübüler kristal birikimine bağlı ATN
Aktive olmuş plateletlerin yüzeylerindeki gp 2b-3a reseptörlerine fibrinojen bağlanarak, plateletlerin sıkıca birbirine yapışmasını sağlar (Plt gp 2b-3a:Fibrinojen:Plt gp 2b-3a). Aynı yolla
bağlantıyı bir miktar da vWF yapar. Bu şekilde hasarlı bölgeye
biriken plateletlerle “primer hemostatik tıkaç” oluşur.
C) Kontrast, aminoglikozit, sisplatin, amfoteresin: nonoligürik ATN
B) Sisplatin: ATN, hipomagnezemi
D) Amfoteresin: hipomagnezemi
E) Penisilin, sefalosporin: oligürik ATN
www.tusem.com.tr
38
Klinik Bilimler / T 38 - 3
25 – E
beta-lkatamaz enzimi ürettiğinden Penisilin G etkili olmaz. Beta-laktam+ beta-laktamaz inhibitörleri (ampisilin+sulbaktam
veya amoksisilin+klavunat) kullanmak gerekir. Hücre duvarı olmayan Mycoplasmalar tüm beta-laktam antibiyotiklere
(soruda seftriakson) doğel dirençlidir. S.aureus kökenleri %90
oranında penisilinaz enzimi ürettiğinden metisiline duyarlı
S.aureus enfeksiyonlarında antistafilokokal (penisilinaz dirençli) oksasilin, nafsilin, kloksasilin kullanmak gerekir.
Penisilin, sefalosporin akut interstisiyel nefrit yapar.
26. Aşağıdakilerden hangisi romatoid artrite bağlı pulmoner tutulumlardan biri değildir?
A) Pulmoner nodüller
B) Plevral efüzyon
C) Hipersensitivite pnömonisi
D) İnterstisyel akciğer fibrozisi
E)Vaskülit
29. Aşağıdaki afazi tiplerinden hangisinde bazı artikülasyon bozuklukları olsa da konuşma akıcı, anlama normal ancak tekrarlama bozuktur?
26 – C
En sık akciğer tutulumu plevral efüzyondur. ınterstisyel fibrosis yine sık olarak görülür. RF yüksek titrede olanlarda vaskülite saptanır. Hipersensitivite pnömonisi bir özellik değildir.
B) Tocilizumab
C) Omalizumab
D) Rituksimab
B) Wernicke
C) Kondüksiyon
D) Transkortikal motor
E) Transkortikal duyusal
27. Aşağıdakilerden hangisi romatoid artrit tedavisinde
yeri vardır?
A) Muromonab
A) Broca 29 – C
Kondüksiyonel (iletim tipi) afazide hasta konuşur, anlar fakat
tekrarlama yapamaz.
E) Daklizumab
27 – B
Tocilizumab, IL-6 hedefler. Romatoid artrit tedavisinde kullanılır
Antibiyotik
30. Elli sekiz yaşında daha önceden geçici iskemik atak öyküsü olan erkek hastaya sol ICA’da %99 stenoz nedeniyle
karotid endarterektomi yapılıyor ve heparinize ediliyor.
Endarterektomiden 1 saat kadar sonra hastada şiddetli zonklayıcı başağrısı ortaya çıkıyor. Hastanın nörolojik
muayenesi normal, ense sertliği yok, TA 150/85 mmHg,
beyin BT’si normal olarak bulunuyor.
A) Legionella pneumophila
Ampisilin +sulbaktam
B) Haemophilus influenzae
Penisilin G
28. Toplum kaynaklı pnömoniye neden olan aşağıdaki bakterilerden hangisinin tedavisinde, karşısında verilen
antibiyotiğin kullanılması uygundur?
Bakteri
Bu hastada en olası tanı aşağıdakilerden hangisidir?
A)Reoklüzyon
C) Mycoplasma pneumoniae Seftriakson
B) Subaraknoid kanama
D) Staphylococcus aureus
Penisilin V
C) Embolik serebral infarkt
E) Chlamydia pneumoniae
Klaritromisin
D) Hiperperfüzyon sendromu
28 – E
E) Karotid sinüs malfonksiyonu
Chlamydia pneumooniae pnömoniisnin tedavisinde makrolid
grubu antibiyotikler (klaritromisin, azitromisin vb.), tetrasiklinler ve solunum kinolonları (moksifloksasin ve levofloksasin) kullanılabilir. Diğer seçeneklerdeki eşleştirmeler yanlıştır.
Legionella fakülttaif intrasellüler bir bakteri olup betalaktam
antibiyotiklerin hücre içine girişi yetersizdir. Ayrıca bu bakteri beta-laktamaz enzimi üreterek beta-laktam antibiyotiği
inaktive eder. Haemophilus influenzae kökenleri oranında
30 – D
Karotis arter stenozu olan hastalarda stenoza bağlı bozulan
serebrovasküler otoregülasyon zemininde, stenozun düzelmesiyle oluşan hızlı ve kısmen kontrolsüz serebral akım serebral hiperperfüzyon sendromuna neden olur.
Hiperperfüzyon sendromunun klinik bulguları arasında tek taraflı başağrısı, görme bozukluğu, nöbet, ataksi yer almaktadır.
www.tusem.com.tr
39
Klinik Bilimler / T 38 - 3
34. Beş yüz öğrencinin bulunduğu bir ilköğretim okulunda
2009 Ocak ayında göz taraması yapılmış, 50 öğrencide
görme bozukluğu tespit edilmiştir. 2010 Ocak ayında
tarama tekrarlandığında 25 yeni öğrencide daha görme bozukluğu saptanmıştır. 2009-2010 yılları arasındaki göz bozukluğu insidansı aşağıdakilerden hangisidir?
31. Aşağıdakilerden hangisi radial sinir tuzak nöropatisidir?
A) Tarsal tünel sendromu
B) Karpal tünel sendromu
C) Pronator teres sendromu
D) Anterior interosseöz sendrom
E) Posterior interosseöz sendrom
31 – E
A) 25 / 450 B) 25 / 500
C) 50 / 500 D) 75 / 450
E) 75 / 500
Posterior interosseöz sinir radial sinirin motor dalıdır. parmak
ekstansiyonundan sorumludur.
34 – A
İnsidans daha önce sağlam olan kişiler arasında yeni vakaların
görülme sıklığıdır. Bu nedenle daha önce görme bozukluğu
olan 50 kişi 500 kişiden çıkarılmalı ve yeni vakalar olan 25 kişi
ile oranlanmalıdır.
32. Sağ hemiparezi şeklinde haftada 5 kez geçici iskemik atak
geçiren bir hastanın yapılan tetkiklerinde sol karotis bifurkasyonunda % 90 stenoz, sağ karotis bifurkasyonunda ise
% 50 stenoza yol açan aterom plakları tespit edilmiştir.
35. Bir araştırmada, biyopsi sonucunda meme kanseri olduğu saptanmış 2.500 kadın ile biyopsi sonucunda meme
kanseri olmadığı saptanmış benzer yaş grubundaki 5.000
kadın kontrol grubu olarak belirlenmiştir. Biyopsi yapılmadan önce yapılan fizik muayenede kontrol grubundaki
kadınlardan 2.600’ünde pozitif bulgular saptanmıştır.
Bu hasta için en uygun tedavi aşağıdakilerden hangisidir?
A) Sağ karotid endarterektomi
B) Sağ karotid by-pass
C) Sol karotid endarterektomi
D) Sol karotid stent
E) Kolesterol düşürücü ilaçlar
Fizik muayene sonucunda pozitif bulgulara sahip olan
kadınlardan 800’ünün meme kanseri olmadığı belirlenildiğine göre, fizik muayenede alt negatif kestirim
(prediktif) değeri yüzde (%) kaçtır?
32 – C
A) 28
B) 69,2
%70 ve üzerinde karoti arter tıkanıklıklarında en etkili tedavi
yöntemi endarterektomidir ve yeni bir inmeden koruyucudur.
C) 72
D) 84
E) 85,7
35 – E
36. Osteoporozda hangi egzersiz türü kontraendikedir?
33. Subaraknoid kanama şüphesiyle acil servise getirilen
bir hastada tanı koymak için ilk yapılması gereken aşağıdakilerden hangisidir?
A) Karın izometrik
B) Pektoral germe
C) Propriosepsiyon
D) Vertebra fleksiyon
E) Denge koordinasyon
36 – D
Osteoporoz vertebra korpus yüksekliklerinde azalma ve özellikle ön kısımda azalma yapmakta, spinal deformite, boy kıslağına neden olmaktadır. Bu nedenle fleksiyon egzersizleri kifoz
gelişmesini hızlandırabileceğinden önerilmez.
A) Elektrokardiyografi
B) Bilgisayarlı tomografi
C) Lomber ponksiyon
D) Magnetik rezonans görüntüleme
37. Balanitis sirsinata aşağıdaki hastalıklardan hangisinde
görülmektedir?
E) Anjiyografi
33 – B
A) Erişkin Still B) Septik Artrit
Bilgisayarlı tomografi kanamayı en iyi gösteren radyoşojik tetkiktir ve kanama şüphenilen hastalarda ilk yapılması gereken
tetkiktir.
C) Psöriatik Artrit
D) Ankilozan Spondilit
E) Reiter Sendromu
37 – E
www.tusem.com.tr
40
Klinik Bilimler / T 38 - 3
38. Osteosarkom ile ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi
yanlıştır?
41. İki adam bir kadına acil servisin önüne bırakıp kaçmışlardır. Hasta ajite ve kaygılıdır. Böceklerden kurtulmak
için sürekli üstünü temizlemektedir. Acı içinde göğsünü
kavramakta ve vurmaktadır. Pupilleri genişlemiş ve kan
basıncı yüksektir. Olasılıkla hastanın kullanmış olduğu
madde aşağıdakilerden hangisidir?
A) Primer kemik tümörlerinin %20’sini oluşturur.
B) Kemiğin en sık görülen tümörüdür.
C) Paget, fibröz displazi gibi hastalık zemininden gelişebilir.
D) Sıklıkla uzun kemiklerin metafizinde görülür.
A)Alkol
B)Eroin
E) En sık hayatın 2. dekatında görülür.
C)Alprozolam
D)Tiner
38 – B
E)Kokain
Osteosarkom kemik hücrelerinden köken alan en sık kemik
tümörü olmakla beraber, en sık kemik tümörü metastazlardır.
41 – E
Kokain sempatomimetik etkili bir maddedir. halusinojen etkinliği de bulunmaktadır.
39. Bir kırık hattında aşırı kallus oluşumu ile beraber kaynama görülmemesi ne düşündürür?
A) Kırık sahasında iskemi varlığı
B) Kırık fragmanları arasında yumuşak doku varlığı
42. Aşağıdaki ilaçlardan hangisinin anestezi öncesi kesilmesi gerekmez?
C) Mekanik stabilizasyon yetersizliği
D) Parçalı kırık varlığı
A) Steroid
B) Asetil salisilik asit
E) Hastanın osteoporozunun olması
C) Varfarin sodyum
D) Klopidogrel
39 – C
E)Tiklodipin
Mekanik stabilizasyonun yetersiz olması kaynamama sebepleri
arasında yeralmaktadır. Kallus dokusu oluşmakta ancak stabilizasyon yetersizliğine sekonder olarak olması gerekenden fazladır.
42 – A
Özellikle pıhtılaşma sistemi üzerinden etkili olan ilaçlar anestezi öncesi kesilmesi gereken ilaçlar grubunda yer alırken steroid kullanan hastalarda ise steroid dozu arttırılabilir.
40. Yirmi sekiz yaşında erkek hasta acil servise polis tarafından soğuk havada çıplak bir şekilde dolaşırken bulunarak getirilmiştir. Gizli bir örgüt tarafından izlendiğini
söylemektedir. Değerlendirme sırasında dağınık, dikkati
çelinebilir ve uyuklamakta olduğu saptanmıştır. Yakınları
daha önce herhangi bir psikiyatrik hastalığının ve madde bağımlılığının olmadığını belirtmişlerdir. Ancak son
günlerde artmış yorgunluk ve susuzluktan şikayetçi olduğunu ifade etmişlerdir. Toksik incelemesi negatif olan
hastanın kan glukoz düzeyi 450 mg olarak saptanmıştır.
43. Aşağıdaki ilkel reflekslerden hangisi diğerlerinden
daha önce ortaya çıkar?
A) Tonik boyun
B) Emme
C)Moro
D)Arama
E) Paraşüt
Bu hasatada en olası tanı aşağıdakilerden hangisidir?
43 – C
A) Delirium
B) Demans
C) Paranoid şizofreni
D) Kısa psikotik bozukluk
İlkel reflekslerin zamanında görülmemesi de, zamanında kaybolmaması da patolojiktir.
Yenidoğan refleksleri
E) Psikotik depresyon
40 – A
Delirium kısa süren ve ani başlangıç gösteren, etyolojisinde
daha çok metabolik bozukukların yer aldığı akut konfüzyonel
bir durumdur. Depresyon tansısı için en az 2 hafta, şizofreni
tanısı için ise 6 ay gereklidir. Ayrıca paranoid şizofrenide hastanın dış görünüşü normaldir.
Refleks
Başlama
Tam olgunlaşma Kaybolma
Yakalama
28 w
32 w
2-3 ay(elde), 10 ay (ayakta)
Moro
28-32 w
37 w
3-6 ay
Emme
32 w
4ay-7 ay(uyku)
Arama
32 w
36 w
1 ay
Tonik boyun
35 w
1 ay
6-7 ay
Paraşüt
7-8 ay
10-11 ay
Ömür boyu
www.tusem.com.tr
41
Klinik Bilimler / T 38 - 3
44. Monokoryonik ikiz gebelikte arteriyovenöz anastomoza
bağlı gelişen fetal transfüzyon sendromunda aşağıdakilerden hangisi donör fetusa ait sorunlardan birisi değildir?
46. Orak hücre anemili çocuklarda morbidite ve mortalitenin en önemli nedeni aşağıdakilerden hangisidir?
A) Bakteriyel sepsis
A) Hipoglisemi
B) Mikrokardiya
B) Akut daktilit
C) Oligohihroamniyoz
D) Triküspid yetmezliği
C) Akut göğüs sendromu
E)Anemi
D) Serebral inme
E) Splenik sekestrasyon krizi
44 – D
46 – A
Kompanse olmayan A-V şantı olan monokoryonik ikizlerde görülen değişiklikler
DONÖR=Arter tarafı
ALICI=Ven tarafı
Hipoglisemi
İnce duvar arteriol
Küçük glomerül
Mikrokardia
Malnütrisyon
Prematürite
(büyük)
Polihidroamniyos
Hipervolemi
Polistemi
Pletore
Prematürite (küçük)
Oligohidroamniyos
Hipovolemi
Anemi
Solukluk
• OHA’li bebeklerin immün fonksiyonları anormaldir. Bazı
çocuklarda 6 aylık kadar erken, çoğunluğunda ise 5 yaşa
kadar fonksiyonel aspleni vardır. OHA’li çocuklarda pnömokoklara karşı serum opsonin düzeyleri düşüktür.
Hidrops
Kalın duvar arteriol
Büyük glomerül
Kardiak hipertrofi
Triküsipid yetmezliği
• Bakteriyel sepsis mortalite ve morbiditenin en sık nedenlerinden biridir.
• Yaşa bakmadan, OHA’li tüm çocuklar S. pnömonia ve H.
İnfluenzae tip B gibi kapsüllü organizmalarla enfeksiyon
ve ölüm riski altındadır.
• OHA’li çocuklar en az 5 yaşına dek oral penisilin proflaksisi
almalıdır. 5 yaş sonrası için proflaksi tartışmalıdır.
45. Aşağıdakilerden hangisi prematür bebeklerde bronkopulmoner displazi riskini azaltır?
A) Antenatal maternal steroid
B) Postnatal profilaktik surfaktan
47. Aşağıdakilerden hangisi trombin zamanında uzamaya
neden olmaz?
C)Koryoamniyonit
D) Erkek cinsiyet
A) Afibrinojenemi
E) A vitamini
B) Faktör 2 eksikliği
45 – E
C) Disfibrinojenemi
• BPD gelişimi gebelik haftasıyla ters ilişkilidir. Mekanik ventilasyon ve oksijen ihtiyacı olan preterm bebeklerde akciğer hasarı sonucu olur.
D)Heparin
E) Fibrin yıkım ürünleri
• Ureaplazma urealyticumla BPD arasında ilişki saptanmıştır.
47 – B
• Antenatal steroid ve postnatal surfaktan tedavisi BPD riskini azaltmaz.
Trombin Zamanı (TT)
• Fibrinojenin fibrine çevrildiği basamağı ölçer. Normal süresi 11–15 sn.
• Vitamin A, erken nazal CPAP ve erken entübasyon BPD riskini azaltır.
• Uzadığı durumlar fibrinojen düzeyinde azalma (DİC, hipofibrinojenemi, afibrinojenemi) veya fonksiyonel bozukluğudur (disfibrinojenemi).
Bronkopulmoner displazi (BPD) ile ilişkili durumlar
Riski artıranlar
RDS
Ventilatör hacim travması
O2 radikalleri
İmmatürite
Koryoamniyonit
İnfeksiyon
Semptomatik PDA
Malnütrisyon
Düşük gestasyonel yaş
Riski azaltanlar
İnterstisyel amfizem
Erkek cinsiyet
RDS tedavisinde düşük
PaCo2
Yüksek PİP
Yüksek havayolu direnci
Pulmoner hipertansiyon
Ailede atopi/astım öyküsü
Genetik polimorfizm
Fazla hidrasyon
Vitamin A
Erken nasal CPAP
Erken ekstübasyon
• Fibrin polimerizasyonunu etkileyen heparin ve fibrin yıkım ürünleri de TT’yi uzatır. (Heparinin uzattığı düşünülüyorsa reptilaz zamanı istenir)
Reptilaz zamanı
• Fibrinojen azalması, disfonksiyone olması ve fibrin yıkım
ürünleri varlığında uzar.
• Trombin zamanının aksine heparinle uzamaz, normaldir.
www.tusem.com.tr
42
Klinik Bilimler / T 38 - 3
48. Çocuklarda maturasyon olan akut myeloblastik lösemiye en sık eşlik eden sitogenetik anomali aşağıdakilerden hangisidir?
50. Siroz tanısı konan 4 yaşındaki bir hastanın doğduğundan
beri kronik ishali olduğu öğreniliyor. Fizik muayenesinde
çıkık alın, geniş burun, hipertelorizm ve yün gibi kolay
kopan hipopigmente saçlar saptanıyor.
A) t (9;22)
B) 16.kromozomda inversiyon
A) Fenotipik ishal
C) t (8;21)
B) Alfa 1 antitripsin eksikliği
D) t (15;17)
C) İntestinal lenfanjiektazi
E) t (8;14)
D) Mikrovillus inklüzyon hastalığı
48 – C
E) Kistik Fibrozis
AML FAB sınıflaması- sitogenetik anomaliler
İsim
Bu hastada en olası tanısı aşağıdakilerden hangisidir?
Hücre tipi
Sitogenetik anomali
Prognoz
del 5
del 7
KÖTÜ
KÖTÜ
Akut myeloblastik lösemi M2
maturasyon (+)
t (8;21)
İYİ
Akut promyeloblastik lö- M3
semi
t (15;17)
t (11;17)
İYİ
KÖTÜ
Akut myelomonositik lö- M4
semi
inv 16 (M4-Eo)
11q23 (MLL)
İYİ
KÖTÜ
Akut monositik lösemi
M5
11q23 (MLL)
KÖTÜ
Eritrolösemi
M6
Akut myeloblastik lösemi M0
diferansiasyon (-)
50 – A
SENDROMİK İSHAL (Fenotipik ishal; TRİKO-HEPATO-ENTERİK
SENDROM)
• TTC37 gen defekti sonucu OR geçişli hastalıktır.
• IUGR ile doğanlarda yaşamın ilk altı ayında ortaya çıkan ishalle prezente olur. Çıkık alın, geniş burun, hipertelorizmi
içeren fasyal dismorfi ve yün gibi kolay kopan hipopigmente saçlarla karakterizedir. Hastaların yarısında karaciğerde fibrozis ve siroz görülür. Antikor yanıtı da bozuktur.
Çoğu hasta 2-5 yaş arasında ölür.
• Saç mikroskopisinde pili torti, anizo-poikilotrikozis ve trikorreksis nodosa; barsak biopsisinde villöz atrofi ve lamina proprianın mononükleer hücre infiltrasyonu görülür.
Akut myeloblastik lösemi M1
maturasyon (-)
Akut megakaryositik lösemi M7
51. Aşağıdakilerden hangisi çocuklarda kabızlık nedenlerinden birisi değildir?
A) İnek sütü protein intoleransı
49. Bir yaşındaki bir çocuk annesinin kıyafet değiştirirken
karnında şişlik fark etmesi nedeniyle getiriliyor. Hastada
batında orta hattı geçen, solunumla hareket etmeyen
düzgün ve sert kitle palpe ediliyor. Yapılan tetkilerinde
hematüri ve polistemi dışında bir bulguya rastlanmıyor.
B) Hirschsprung hastalığı
C)Hipokalemi
D) Anoreksiya nevroza
E)Hipokalsemi
51 – E
Bu hastada en olası tanı aşağıdakilerden hangisidir?
A) Matür teratom
Çocuklarda konstipasyon nedenleri
B) Nöroblastom
2-Organik
1-Nonorganik (fonksiyonel)—retentive
C) Mezoblastik nefroma
Anatomik
Anal stenoz, İmperfore anüs
Anteriora displase anüs
İntestinal striktür (post NEK)
Anormal Kas Yapısı
Prune-belly sendromu
Gastroşizis
Down sendromu
İntestinal Sinir veya Kas Anomalileri
Hirschsprung hastalığı
Psödo-obstrüksiyon
İntestinal nöronal displazi
Spinal Kord Defektleri
Tethered kord , Spina bifida
Spinal kord travması
D) Wilms tümörü
E)Rabdomiyosarkom
49 – D
Batında kitle ile gelen 1 yaşındaki hastada öncelikle nöroblastoma düşünülür. Ancak hematüri sürrenali tutan bu tümörde
görülmez, ayrıca polistemi değil kemik iliği tutulumuna bağlı
anemi beklenir. Diğerleri böbreği tutabilir ve hematüri yapabilirler ama tesadüfen banyo sırasında ya da giysi değiştirilirken
fark edilen abdominal kitle Wilm tümörünün en sık bulgusudur.
Ayrıca aşırı eritropoetin üretimine bağlı polistemi görülebilir.
İlaçlar
Antikolinerjikler, Narkotikler
Antidepresanlar, Kemoterapötikler (vinkristin), Pankreatik enzimler
(fibrozan kolonopati), Kurşun,
Vitamin D intoksikasyonu
Metabolik Hastalıklar
Hipokalemi, Hiperkalsemi, Hipotiroidi, Diabet
İntestinal Hastalıklar
Çölyak hastalığı, İnek sütü protein
intoleransı
Kistik fibrozis (mekonyum ileusu
eşdeğeri)
İnflamatuvar bağırsak hastalığı
(striktür), Tümör
Bağ Dokusu Hastalıkları
SLE, Skleroderma
Psikiyatrik Hastalıklar
Anoreksiya nervoza
www.tusem.com.tr
43
Klinik Bilimler / T 38 - 3
52. Aşağıdakilerden hangisi mikrosefali nedeni değildir?
54. Konjenital hipotiroidinin en sık görülen nedeni aşağıdakilerden hangisidir?
A) Konjenital toksoplazmozis
A) Tiroid disgenezisi
B) Maternal diyabet
B) Tiroid peroksidaz defekti
C)Akondroplazi
C) TSH direnci
D) Fanconi aplastik anemisi
D) Maternal blokan antikorlar
E Fetal alkol sendromu
E) Maternal propiltiourasil kullanımı
52 – C
54 – A
Baş çevresinin cinsiyet ve yaşa göre ortalamanın 3 SD’dan
daha fazla altında olmasına mikrosefali, üstünde olmasına
makrosefali denir.
Tiroid disgenezisi KH’nin en sık nedenidir. Olguların %80-85
’ini oluşturur. Çoğu sporadiktir. Olguların 1/3’ünde sintigrafide hiç doku saptanmaz (aplazi). 2/3’ünde rudimenter tiroid
dokusu ektopik veya normal (hipoplazi) yerleşimli bulunabilir.
Mikrosefali nedenleri
Primer (Genetik)
Sekonder (Genetik Olmayan)
Familial mikrosefali
Sendromlar
Down
Edward
Cri-du-chat
Cornelia de Lange
Rubinstein Taybi
Smith-Lemli-Opitz
Seckel,
Fanconi
Radyasyon
Konjenital enfeksiyonlar: CMV, Rubella,
Toxoplazmosis
Fetal alkol sendromu
Fetal hidantoin sendromu
Menejit-ensefalit
Malnütrisyon
Maternal diabet
Maternal Hiperfenialaninemi
Hipoksik iskemik ensefalopati
Hipertermi
55. Erkek çocuklarda püberte başlangıcının ilk klinik bulgusu aşağıdakilerden hangisidir?
A) Telarş
B) Pubarş
C) Aksillarş
D) Boy piki
E) Testis volümünde artış
55 – E
Erkeklerde;
Akondroplazi bir makrosefali nedeni olan dismorfik sendromdur.
• Pubertenin ilk belirtisi testislerin büyümesidir (volüm ≥ 4
ml veya uzun çap 2.5 cm)
53. Aşağıdakilerden hangisi tipik absans generalize nöbetlerin özelliklerinden birisidir?
• Bunu skrotumun incelmesi ve pigmentasyonu ve penis
büyümesi izler.
A) Aura
• Pubik kıllanma ardından aksiler kıllanma görülür.
B) Postiktal dönem
• Erkeklerde büyüme hızlanması genital evre III-IV (13-14
yaşlar arasında) başlar. Büyüme atağı erkeklerde kızlardan
2 yıl sonra meydana gelir ve büyüme 18 yaş ötesine kadar
devam eder.
C) EEG’de 1-2 Hz/sn diken ve yavaş dalga deşarjı
D) Gün içinde tekrarlama
E) Sesle provakasyon
• Erkekler spermatogenez ile fertil hale gelerek pubertelerini tamamlarlar.
53 – D
Tipik absans nöbetler
• Ani bilinç kaybı ile motor aktivitenin kısa bir süre durması,
yüzde anlamsız bakış ve göz kırpma ile karakterizedir. Gün
içinde yüzlerce kez tekrar edebilir.
56. Aşağıdakilerden hangisinin klasik homosistinüri tedavisinde yeri yoktur?
A) Piridoksin
B) Riboflavin
C) Folik asit
D) Betain
• Hiçbir zaman aura görülmez, nöbet genellikle 30 saniyeden uzun sürmez ve postiktal dönem gözlenmez. Nöbet
öncesi yaptığa işe hemen döner. Bu özellikleriyle kompleks parsiyel nöbetten ayrılır. Kas tonusu kaybolmaz, sadece baş hafifçe öne düşebilir. Basit otomatik hareketler
(dudak şapırdatma, giysisini toplam) nöbete eşlik edebilir.
• B6’ya cevap vermeyen hastalarda
• Hiperventilasyon ve ışık uyarısı nöbeti provoke eder.
• Folik asit tedaviye eklenebilir.
• EEG’de tipik olarak 3 Hz diken ve yavaş dalga deşarjları
vardır.
• Diyetten metionin kısıtlanır, sistein ilave edilir.
E) C vitamini
56 – B
• Yüksek doz B6 verilir. B6’ya hastalar dramatik cevap verirler.
• Betain (trimetilglisin) metil donörü olarak homosisteinin
metionine remetilasyonu sağlar.
• Yüksek doz C vitamini endotelyel fonksiyonu düzeltir.
www.tusem.com.tr
44
Klinik Bilimler / T 38 - 3
57. Kompanse hemolitik anemiye neden olan glukojen
depo hastalığı aşağıdakilerden hangisidir?
59 – E
Siyanotik DKH ve Eisenmenger sendromuna bağlı ekstrakardiyak komplikasyonlar
A) Tip 1, Glukoz-6-fosfotaz eksikliği
Problem
Etyoloji
Polisitemi
Persistan hipoksi
Flebotomi
C) Tip 3 , Amilo 1-6 glukosidaz eksikliği
Relatif anemi
Beslenme yetersizliği
Demir tedavisi
D) Tip 5, miyofosforilaz eksikliği
SSS apseleri
Sağdan sola şant
Antibiyotik, drenaj
B) Tip 2, asit maltaz eksikliği
SSS tromboembolik Sağdan sola şant ya da po- Flebotomi
inme
lisitemi
E) Tip 7, fosfofruktokinaz eksikliği
Düşük derecede DIC, Polisitemi
trombositopeni
57 – E
Tip 7 Tarui (fosfofruktokinaz eksikliği ) Kas ağrısı, egzersiz intoleransı, myoglobinüri ve kompanse hemolitik anemi ile karakterize kas lifinde PAS (+) diastaz resistan polisakkarit görülen
kas glukojenozudur.
Hemoptizi
Pulmoner
infarkt, Embolizasyon
tromboz,pulmoner arter
rüptürü
Gum hastalığı
Polisitemi, gingivit, kanama Dental hijyen
Gut
Polisitemi, diüretik ajan
Allopurinol
Artrit, çomaklaşma
Hipoksik artropati
Yok
Enfeksiyonlar
A) Aort stenozu
B) Pulmoner stenoz
D) Fallot tetralojisi
E) Atrial septal defekt
Büyüme geriliği
Artmış O2 tüketimi, azalmış KYni tedavi et, defekbesin alımı
ti düzelt, kalori
Psikososyal uyum
Sınırlı aktivite, siyanotik Danışmanlık
görünüm, kronik hastalık,
hospitalizasyon
58 – C
Fallot tetralojisinde pulmoner stenozdan dolayı; ASD’de yalancı
pulmoner stenozdan dolayı sistolik ejeksiyon üfürümü duyulur.
60. Alport sendromunda görülen böbrek dışı bulgulardan
hangisi hastalık için patognomoniktir?
Patolojik üfürümler
Devamlı
Sistolik ejeksiyon
Aort stenozu
Pulmoner stenoz
Fallot
ASD
HToKMP
Aort koarktasyonu
Pansistolik
Mitral yetmezlik
Triküsipit yetmezliği
VSD
Geç sistolik
Mitral valv prolapsusu
Aort koarktasyonu
Erken sistolik
Küçük
muskuler
VSD
Erken diastolik
Aort yetmezliği
Pulmoner yetmezlik
Middiastolik
mitral
odak
Mitral stenozu
PDA
VSD
Mitral yetmezlik
Middiastolik triküspid
odak
Triküsipit stenozu
ASD
Endokardiyal yastık defekti
TPVDA
Presistolik şiddetleme
Anatomik Mitral stenozu
Anatomik Triküsipit stenozu
PDA
Aortiko pulmoner pencere
AV fistül (koroner)
Trunkus arteriosus
Venöz hum-masum
Sinüs valsalva rüptürü
Aort koarktasyonu
(interkostal kollateraller)
To and fro üfürümü
Aort stenozu ve yetmezliği
Pulmoner stenoz ve yetmezliği
VSD ve Aort yetmezliği
A) Bilateral sensörinöral işitme kaybı
B) Anterior lentikonus
C) Maküler beneklenme
D) Korneal erozyon
E)Leiomyomatozis
60 – B
• Bazal membranda yer alan tip IV kollajeni kodlayan genlerdeki mutasyonlar sonucu oluşan sık bir nefrittir. X
link(%85), OR, OD geçebilir. Genetik heterojinite klinik ve
histolojiye yansır.
• Hastaların tamamında asemptomatik mikroskopik hematüri mevcuttur.
• %50’sinde ÜSYE’yi izleyen 1-2 gün içinde gros hematüri
atakları olabilir. Nefrotik sendrom olabilir.
• Ekstrarenal bulguları: Bilateral sensörinöral işitme kaybı
gittikçe ilerleyerek konuşmayı da etkiler. Oküler anomaliler anterior lentikonus, maküler beneklenme ve korneal
erozyondur. Nadiren trombosit anomalileri ile birlikte leiomyomatozis görülür.
59. Aşağıdakilerden hangisi siyanotik konjenital kalp hastalıklarına bağlı kalp dışı komplikasyonlardan birisi değildir?
A) Rölatif anemi
B) Gut
C) Beyin absesi
D) Trombositopeni
Aspleniye bağlı, DiGeorge Antibiyotik
s., endokardit
Pulmoner HTla birlikte fatal Ribavirin, RSV imRSV pnömonisi
münglobulin (korur)
C) Küçük muskuler ventriküler septal defekt
Diastolik
Kanama yoksa tedavi yok, flebotomi
Gebe komplikasyon- Zayıf plasental perfüzyon, Yatak istirahati, geları:
kardiyak output’un artırıl- beliğin önlenmesi
düşük, SGA, prema- masında yetersizlik
türite
58. Aşağıdaki kalp hastalıklarından hangisinde sistolik
ejeksiyon üfürümü duyulmaz?
Sistolik
Tedavi
Anterior lentikonus patognomoniktir.
E) Nötropeni
www.tusem.com.tr
45
Klinik Bilimler / T 38 - 3
61. Aşağıdakilerden hangisi küçük çocuklarda en sık intrensik akut böbrek yetersizliği nedenidir?
63. Bronşiolitis obliteransa neden olan en sık enfeksiyöz
ajan aşağıdakilerden hangisidir?
A) Hemolitik üremik sendrom
A) Adenovirüs
B) Akut tubuler nekroz
C) Mycoplazma pnömonia D) Kızamık virüsü
C) Kortikal nekroz
E) Bordetella pertussis
D) Renal ven trombozu
63 – A
E) Akut poststreptokoksik glomerülonefrit
En sık neden adenovirüs enfeksiyonudur. İnfeksiyöz diğer etkenler mycoplazma, kızamık, influenza ve boğmacadır. RSV
etken değildir. Non-enfeksiyöz olarak JRA, SLE, skleroderma,
Stevens-Johson sendromu, toksik gaz inhalasyonu ve transplantasyon sonrası görülebilir.
61 – A
HÜS en sık intrinsik ABY nedenidir. Akut Tubuler Nekroz en sık
nefrotoksik ve/veya iskemik hasara maruz kalan ağır hastalığı
olan çocuklarda görülür. Akut interstisyel nefrit ise terapötik
ajan ya da çeşitli viral enfeksiyonlara karşı hipersensitivite sonucudur. Özellikle GNlerin rapidly progresif tipleri büyük çocuklarda en sık görülen formdur.
64. Fatal enfeksiyöz mononükleaz ve B hücreli lenfoma ile karakterize immun yetmezlik aşağıdakilerden hangisidir?
A) Bruton sendromu
Akut böbrek yetmezliğinin sık nedenleri
Prerenal
İntrensik renal
Dehidratasyon
Kanama
Sepsis
Hipoalbuminemi
Kalp yetmezliği
Glomerülonefrit
-APSGN
-Lupus
-Henöch-schönlein
-MPGN
-Anti glomerüler bazal membran
Hemolitik üremik sendrom
Akut tubuler nekroz
Kortikal nekroz
Renal ven trombozu
Rabdomiyoliz
Akut intertisyel nefrit
Tümör infiltrasyonu
Tümör lizis sendromu
Postrenal
Posterior üretral valf
UPJ darlık
UVJ darlık
Üreterosel
Yümör
Ürolithiasis
Hemorajik sistit
Nörojen mesane
B) İzole IgA eksikliği
C) Wiscott-Aldrich sendromu
D) Duncan sendromu
E) Hiperimmunglobulim M sendromu
64 – D
Duncan sendromu X’e bağlı resesif geçişlidir. Hastalar EBNA’ a karşı antikor yapamadığından fatal enfeksiyöz mononükleoz (EBV) ve
B hücreli lenfoma ile karakterizedir. Tedavi kök hücre naklidir.
65. Çocuklarda alerjen immunoterapi aşağıdaki hastalıkların hangisinde etkin olmadığı için kullanılmaz?
62. İki yaşında tekrarlayan pnömoni nedeniyle araştırılan
hastanın sağ akciğerinde normal akciğer dokusunun bir
arada hamartamatöz yapı tespit ediliyor.
B) İnfluenza virüs
Bu hastada en olası tanı aşağıdakilerden hangisidir?
A) Atopik dermatit
B) Rinokonjonktivit
C) Alerjik astım
D) Gıda alerjisi
E) Hipersensivite pnömonisi
A) Pulmoner sekestrasyon
65 – E
• Düzgün şekilde uygun adaya yapılırsa hastalığın ilerlemesini önleyerek hastalığın doğal seyrini değiştirme kapasitesine sahip güvenli ve en etkin tedavi şeklidir.
• Endikasyonları: Mevsimsel veya yıl boyu alerjik rinokonjonktivit, alerjik astım, böcek zehiri-venom duyarlılığı (hemen tedaviye başlamanın tek endikasyonu).
• Tavsiye edilmeyenler: Gıda alerjisi, atopik dermatit, lateks alerjisi, akut-kronik ürtiker.
• Kontrendikasyonları: < 5 yaş çocuk (venom immunoterapisi hariç), immünolojik-otoimmun hastalığı olanlar ( hastalığı aktive eder) , alerjik bronkopulmoner aspergilloz
(hiç etkisi yok), hipersensivite pnömonisi (hiç etkisi yok),
ağır psikiyatrik bozukluklar, Beta-bloker kullananlar (tedaviye yanıt zayıf), unstabil astım, gebelik (başlandıysa doz
artırmadan devam edilebilir).
B) Konjenital lobar amfizem
C) Kistik adenomatoid malformasyon
D) Pulmoner hipoplazi
E) Bochdalek hernisi
62 – C
Kistik adenomatoid malformasyon;
• Genellikle bir lobu tutan, hamartamatoz veya displastik
akciğer dokusuyla, normal akciğer dokusunun bir arada
olduğu, sık görülen konjenital bir akciğer anomalisidir.
• Prenatal, USG ile tanı konulabilir.
• Yenidoğan ve erken çocukluktaki semptomlar respiratuvar
distres, yineleyen akciğer enfeksiyonları, pnömotorakstır.
• Diafragma hernisi ile karışabilir. Akciğer grafisinde kistler
ve mediastinal şift görülebilir. Tedavi cerrahidir.
www.tusem.com.tr
46
Klinik Bilimler / T 38 - 3
66. Aşağıdakilerden hangisi Kawasaki hastalığında koroner
anevrizma gelişiminin ön belirtilerinden birisi değildir?
68. Aşağıdaki etkenlerden hangisi ile enfeksiyon çocuklarda
otoimmun nöropsikiyatrik bozukluklara neden olabilir?
A) Uzamış ateş
A) S.aureus
B) C.diphteria
B)Trombositopeni
C) C.jejuni
D) S.pyogenes
C) 1 yaşından büyük olmak
E) B.pertussis
D) Erkek cinsiyet
68 – D
E) Nötrofili
PANDAS(S.pyogenes ile ilişkili Pediatrik autoimmun nöropsikiyatrik hastalıklar)
66 – C
• GAS farenjiti ile ilişkili obsesif kompulsif bozukluk, tik veya
Tourette sendromudur.
Ağır klinik gidişin (koroner anomali) ön belirtileri şunlardır:
1.
Erkek cinsiyet
2.
<1 yaş
3.
Uzamış ateş,
4.
Afebril dönemden sonra ateşin tekrar yükselmesi,
5.
Aşağıdaki lab bulgularının varlığı
• Profilaksiye ve İVİG/plazmaferez tedavisine gerek yoktur.
69. Aşağıdakilerden hangisi Kwashiorkorun klinik özelliklerinden birisi değildir?
A) Düşük trombosit veya hemoglobin düzeyi,
B) Yüksek nötrofil ve bant sayıları
B) İnfluenza
D) Su çiçeği
E) İnaktif polio
67 – B
AŞI KONTENDİKASYONLARI
Bir önceki DPT dozu uygulandıktan sonraki 7 gün içerisinde ensefalopati
Bir önceki/aynı dozda anafilaksi
Progresif nörolojik hastalık
İnaktif polio aşısı Neomisin veya streptomisine karşı anaflaktik reaksiyon
Hamur mayasına anaflaktik reaksiyon
Su çiçeği
Hamilelik
Neomisine karşı alerjik reaksiyon, Jelatine karşı anaflaktik reaksiyon
İnfluenza
Yumurta alerjisi
Kwashiorkor
Kronik açlık-kalori azlığı
Kronik protein azlığı
Başlangıç yaşı
1.-2. aylardan sonra
Anne sütünün kesilmesinden sonra
En sık görülme yaşı 5.-6. aylardan sonra
18 ay – 3 yaş
Tartı azalması
Çok fazla
Az (ödem maskeler)
Boy kısalığı
Süreye göre az veya çok Yok veya az
Ödem
Yok
+++
Yüz
Zayıf (Voltaire yüzü)
Ay dede yüzü
Deri altı yağı
Çok azalmış
Normal veya hafif azalmış
Deri değişikliği
Normal veya kuru
+++ (dermatit – Dermatoz)
Saç değişikliği
+
+++ (kızıl, ince, seyrek saçlar)
Karaciğer
Normal
Büyük yağlı karaciğer
Apati / Anoreksi
+
+++
A) Piridoksin
B)Tiamin
Hamilelik
Neomisine karşı anaflaktik reaksiyon
Jelatine karşı anaflaktik reaksiyon
Malignensi, İmmun yetmezlik hastalığı
Hepatit B
Marasmus
Etioloji
70. Aşağıdaki vitaminlerden hangisinin fazla alımı hiperoksalüriye neden olur?
Oral polio aşısı HIV enfeksiyonu/ HIV enfeksiyonu bulunan birisi ile
(OPV)
aynı ortamda yaşamak
İmmunsüpressif tedavi sırasında, Doğumsal immun
yetmezlik hastalığı
Bağışıklık sistemi bozuk bir kişi ile aynı ortamda yaşamak
MMR
D) Kızıl saç
Marasmus ve Kwashiorkorun klinik özellikler
67. Yumurta alerjisi aşağıdaki aşılardan hangisi için kontrendikasyondur?
DTB/DTaB
C) Dermatit
69 – A
D) Düşük albumin ve IgG düzeyleri
C) Kızamık
B) Ay dede yüzü
E) Hepatomegali
C)Hiponatremi
A) Hepatit B A) Aşırı kilo kaybı
C) C vitamini
D) D vitamini
E) Folik asit
70 – C
Piridoksin eksikliği ve C vit fazlalığı hiperoksalüri ve böbrekte
oksalat taşına neden olur.
www.tusem.com.tr
47
Klinik Bilimler / T 38 - 3
71. Aşağıdakilerden hangisi triplet gen tekrarı sonucu ortaya çıkan hastalıklardan birisi değildir?
A) Fragil X
B) Huntington hastalığı
C) Friedreich ataksisi
D) Miyotonik distrofi
mi sıvının intravasküler sahadan interstisyel alana kaçışına
neden olacağından hastalarda doku ödemi olasıdır.
• Pontin miyelinolizisis sendromu özellikle hiponatremi tedavisinde hızlı Na replasmanı sonucu görülebilen, kalıcı nörolojik hasar veya bazen mortal olabilen komplikasyondur.
E) Angelman sendromu
HİPONATREMİ
(NA˂130 mEq/lt)
71 – E
Triplet tekrarı olan genetik hastalıklar
Fragil X
Huntington hastalığı
Friedreich ataksisi
Miyotonik distrofi
Spinal-bulbar muskuler atrofi
Spinoserebellar ataksi
Dentatorubral-pallidoluysian atrofi
Hipervolemik
Normovolemik
Hipovolemik
İatrojenik
Post op katabolizma
Sepsis
Hiperglisemi/Mannitol
Yetersiz Na alımı
Postop. ADH salı- Plazma lipit/protein artışı
nımı
(pseudohiponatremi)
Antipsikotikler
TCA
ACE inhib.
72. Protein enerji malnütrisyonu olan çocuklarda ölümün
major nedeni aşağıdakilerden hangisidir?
A) Enfeksiyonlar
B) Kalp yetmezliği
C) Hipotermi
D) Hipoglisemi
SIADH
GİS kayıpları
Renal kayıplar
Diüretikler
Primer Bb hst.
74. Yermiş beş yaşındaki erkek hasta rektum ca. nedeniyle
ameliyat olan hastanın ekstübasyon sonrası derlenme
odasında huzursuzluk başlamış muayenesinde NDS 130,
KB 150:80 mm Hg tespit edilmiştir. Kan gazı ölçümlerinde PH 7.24, PCO2 62 mm Hg, PO2 56 mmHg, HCO3 25
meq/lt, SaO2 %90 şeklinde bulunmuştur.
E) Solunum yetmezliği
72 – A
Bu durum en muhtemel hangisi ile açıklanabilir?
Ağır PEM’li çocuklarda mortalite %10-20 arasındadır. Mortalite
riski YGA < %60 olanlarda 8 kat, %60-69 olanlarda 4-5 kat ve hatta hafif malnütrelerde (%70-79) 2-3 kat artar. Ağır mental depresyon, hipotermi, hipoglisemi ve peteşiler kötü prognoz işaretidir.
Ana ölüm nedeni enfeksiyonlardır ayrıca elektrolit dengesizlikleri ve kalp yetmezliği de rol oynar.
İyileşmeye başlayan hastalar ise genellikle 2-3 ay sonra boyuna uyan tartıya ulaşır. Vücuttaki değişiklikler genellikle reversible olmasına rağmen erken başlayan ve uzun süren PEM
vakalarında irreversible (erişkin kısa boy ve zayıflık) hale gelebilir. Çocukluk malnütrisyonunun yaşayanlarında ayrıca kognitif fonksiyonlar ve okul performansında defektler olur. Normal
çocuklara göre IQ’da 5–15 puan eksiklik vardır. BGA’sı düşük
(kronik-ağır) olan çocuklar daha fazla etkilenirler.
74 – A
73. Nadir karşılaşılan bir durum olan hipoproteinemilerde
sıklıkla hangi bulgu beklenir?
75. Aşağıda belirtilen şok tipleri ile ilgili ifadelerden hangisi yanlıştır?
A) Akut respiratuvar asidoz
B) Kronik respiratuar alkaloz
C) Metabolik alkaloz
D) Kompansasyonlu respiratuar asidoz
E) Kombine respiratuar ve metabolik asidoz
Hastada PH düşüklüğü asidozu göstermektedir, PCO 2 yükselmesi tablonun Solunum yetmezliği olduğu sonucunu göstermektedir. Respiratuvar asit baz denge bazukluklarına Böbrek
yanıtı geç oluşur. Bu yüzden Akut ve Kronik respiratuar bazukluklar şeklinde ayırabiliriz. Hastada HCO 3 düzeylerinde kompansatuar tepki olmadığı gözlenmektedir.
A) Chovostev bulgusu
B) Doku ödemi
A) Hipovolemik şok düşük kardiyak output ile sonuçlanır
C) Aşırı kilo artışı
D) Aşırı kilo kaybı
B) Kardiyojenik şokun sık sebebi MI dır
C) Septik şokta nemli ve soğuktur
E) Pontin myelinolizis
D) Pnemotoraks, obstruktif şok nedenlerinden biridir
73 – B
• Hiponatremi En sık görülen elektrolit bozukluğu
• Serum Na düzeyinin 130 meq/lt altına düşmesidir.
• Hiponatreminin nadir nedenlerinden bir tanesi de hipoproteinemilerdir, Bu gruptaki hastalar normovolemiktir. Bu
yüzden total kilo değişikliği gözlenmez ancak, hiponatre-
E) Nörojenik şok vazodilatatör şok tiplerinden biridir
75 – C
Septik şokun erken dönemin karakteristik özelliklerinden biri,
yaygın vazodilatasyona bağlı gelişen sıcak, pembe kuru cilt
bulgusudur. Bu bulgu diğer vazodilatatör şoklarda da olabilir.
www.tusem.com.tr
48
Klinik Bilimler / T 38 - 3
77 – D
Hipovolemik şokta azalan preload sonucu kardiyak debi azalır
Kardiyojenik şokta kalp kasının kasılma fonksıyonu bozulmuştur.
Obstruktif şokta ise kalbin kasılmasını engelleyan bir patoloji
vardır ki, ön planda perikardiyal efüzyon, pnomotoraks, pulmoner emboli gelir.
Vücut a.a havuzunun yaklaşık % 50 sini oluşturan glutamin,
artmış stres durumlarında esansiyel hale gelir ve özellikle
eksiklişği karşılanmaz ise enterositlerde enerji kaybı sonucu
hasar gelişir ve bakteriyel translokasyon riski ve dolayısıyla
septik komplikasyon oranı azalır.
İmmün sistem hücreleri (lenfositler) için yakıtsağlamaktadır.
Dokular arasında nitrojen transferinde anlamlı rolü vardır.
Renal amniogenez için önemli bir substrattır.
Hepatik glikojen sentezi regülatörüdür.
76. Septik şokta;
I. Kardiyak output azalır
II. Sistemik vasküler direnç azalır
III. A-V O2 (Arterio venoz oksijen farkı) farkı azalır
IV. sVO2 (Mix venöz oksijen saturasyonu) azalır
hemodinamik parametrelerden hangisi/hangileri beklenir?
78. Aşağıdakilerden hangisi cerrahi alan enfeksiyon riskini
artırmaz?
A) Peroperatif hipotermi
A) Yalnız I
B) Yalnız II
B) Peroperatif kontrolsüz hiperglisemi
C) II-III
D) I-II-III
C) Cilt traşı
E) I-II-III-IV
D) S. Aureus kolonizasyonlu hasta
E) Ameliyat odasında pozitif basınçlı hava akımı olması
76 – C
Septik şok hiperdinamik evresinde
• Endotoksin iNOS enzimini uyararak nitrik oksit salınımına
neden olur. NO çok potent vazodilatördür.
• Yaygın vazodilatasyon nedeniyle sistemik vasküler direnç
(SVD) düşer. (Septik şok gelişiminde en erken hemodinamik değişikliktir.)
• Septik şokta gelişen hipotansiyonun nedeni SVD’in düşmesidir.
• Atım hacmi azalır, miyokard depresyonu ve negatif inotropik etki
• Kalp debisi normal yada artmış
• Cilt sıcak, pembe ve kuru
• Hipotansiyon ve taşikardi
• Nabız basıncı normaldir
• Takipne (hiperventilasyon → resp. alkaloz
• Arteriyo-venöz şantlar açılır → A-V O2 farkı azalır, SVO2mikst venöz oksijen satürasyonu artar
• İdrar miktarı normal, artmış yada azalmış olabilir
78 – E
Operasyon odasında pozitif basınçlı hava olması, oda havasının
ameliyathane koridor veya diğer bölümlerine doğru sirkülasyonunu sağlayacağından, daha temiz kalması gereken alan olan,
ameliyat odasında enfeksiyon riskinin azaltılmasına yardımcı olur.
79. Kırk iki yaşındaki erkek hasta trafik kazası sonrası laparatomi yapılmış, ince barsak primer onarımı ve splenektomi ve sol humerus kırığı için açık redüksiyon ile
osteosentez yapılmıştır. Hastanın post operatif 3. Gün
şuur bulanıklığı ve kusması başlamış, mevcut drenlerinden olağandışı kayıp gözlenmeyen hastada TA 100/40,
kan glikoz 50 mg/dl, Serum Na 120 meq/lt, Serum K 5.2
meq/lt, Hb 12 mg/dl. İdi.
A) Yağ embolisi
B) Akut adrenal yetmezlik
77. Gastrointestinal sistem hücreleri için önemli enerji kaynağıdır. Bu yüzden travma hastalarında eksikliğinin karşılanması, intestinal hücre bütünlüğü açısından önemlidir. Ayrıca kısmen immun sistem fonksiyonlarını düzeltir.
C) Pulmoner emboli
D) SVO
E) Yüksek miktarda elektrolitsiz sıvı replasmanı
79 – B
Yukarıda tanımlanan ve beslenme solüsyonlarında eksikliğinin tamamlanması gereken aşağıdakilerden hangisidir?
A) Çinko
B) Selenyum
C) Esansiyel yağ asitleri
D) Glutamin
Bu hastada en olası tanı aşağıdakilerden hangisidir?
Hastada majör travmalar (kaza+ geçirdiği operasyon) söz konusu. Hipotansiyonu açıklayacak kanama yok, hipoglisemi ve
eşlik eden hiponatremi, hiperpotasemi hastada adrenal bez
fonksiyonlarının (özellikle kortizol, ve sonra aldosteron) yetersiz olduğunu göstermektedir. Bunun en sık nedeni hastaların
daha önceleri kronik steroid kullanımlarıdır.
E) Arginin
www.tusem.com.tr
49
Klinik Bilimler / T 38 - 3
80. Malign melanomda Clark sınıflamasına göre retiküler
dermiş tutulumunun hangi seviye olarak adlandırılır?
82. Aşağıdaki tiroid patolojilerinden hangilerinde iğne aspirasyon biyopsisi ile kesin tanıya varılamaz?
A) Seviye l
B) Seviye ll
l. Subakut Tiroidit
C) Seviye lll
D) Seviye lV
ll. Papiller karsinom
lll. Foliküler karsinom
lV. Lenfoma
V. Medüller karsinom
E) Seviye V
80 – D
• Level I: Tümör sadece epidermis tutulmuştur.
• Level II: Tümör papiller dermise ulaşmış ama tamamen
invaze etmemiştir.
• Level III: Tümör papiller dermisi tamamen tutmuştur.
• Level IV: Tümör retiküler dermisi tutmuştur.
• Level V: Tümör derialtı yağ dokusunu tutmuştur
B) Hiperakut rejeksiyon
C) Akut rejeksiyon
D) Kronik rejeksiyon
B)lll-lV
C) Yalnız lll
D) Yalnız V
E)lll-lV-V
82 – C
Tiroid kitlelerine yaklaşımda çok önemli bir girişim olan İİAB,
kapsül ve damar invazyonuna ait bulgular netleştirilemediğinden foliküler neoplazilerin ayırımında yetersiz olmaktadır.
81. Böbrek nakli yapılan hastalarda greft kaybının en sık
nedeni hangisidir?
A) Alıcının ölümü
A) l-lll-V
83. Tiroid patolojilerinde USG kullanımı ile ilgili hangisi
yanlıştır?
E) Lenfoma
A) Ele gelmeyen nodüllerin tespitinde kullanılır
81 – A
B) İğne aspirasyonlarında rehberlik amaçlı kullanılır
Organ nakillerinde immunolojik veya non immunolojik kayıplar halen önemli bir sorun olarak devam etmektedir.
C) Lenf nodu –nodül ayrımınında kullanılır
D) Hiperaktif-hipoaktif nodül ayrımında kullanılır
Hiperakut Rejeksiyonlar
• Dakikalar –saatler içinde olur
• SİTOTOKSİK ANTİKORLAR vasıtasıyla olur
• Önceden kan transfüzyonu veya böbrek transplantasyonu
olan hastalarda gelişen sensitizasyona bağlı gelişir.
• Ameliyat öncesi T ve B lenfositleri cross-match’i yapılarak
önlenebilir.
• Greftin çıkartılması gerekir.
E) Multisentrik olguları tespit edilmesinde kullanılır
83 – D
Tiroid USG nodül fonsiyonu hakkında bilgi vermez, tiroidin
fonksiyonel durumu hakkında bilgi veren tetkik sintigrafidir.
84. Altmış beş yaşında kadın hasta son 2 gündür bulantı ve
kusma nedeniyle uygulanan semptomatik tedavi ile rahatlayamamış. Özgeçmişinde uzun süre önce apendektomi dışında özellik yok. Bitkin görünümlü hasta taşikardik idi. FM
de patolojik batın muayene bulgusu yoktu. Lab tetkiklerde
Na:145 mmol/lt, K:4.2 mmol/lt, Cl. 112 mmol /lt, BUN:26
mg /dl, Cr:1 mg/dl, Glikoz:120 mg /dl, Ca:15 mg/dl.
Akut rejeksiyon ise
• EN SIK immunolojik rejeksiyon tipi olomasına rağmen tedavi şansı yüksektir.
• Transplantasyondan sonraki günler haftalar (5.gün-3-6.
Ay)içinde gelişir.
• Akut rejeksiyon esas olarak T lenfositler üzerinden gelişir
• Bx Lenfosit infiltrasyonu, parankim nekrozu
• Tedavi T hücrelerine yönelik yüksek doz immünsüpresyondur.
• Akut rejeksiyonda tedavi başarısı % 90-95’e kadar çıkmaktadır.
Hastaya bu aşamadan sonra en uygun yaklaşım aşağıdakilerden hangisidir?
A) PTH hormon istenmesi B) Furosemid verilmesi
C) IV hidrasyon
*Böbrek transplantasyonu sonrası uzun vadede en sık ölüm
nedenleri kardiyovasküler hastalıkları, Enfeksiyonlar ve malignansiler takip eder.
D) Ta Tc sestamibi scan
E) Boyun USG
84 – C
Akut hiperkalsemik kriz medikal bir acildir. Birlikte bulunan
ess volümündeki defisitin düzeltilmesi serum kalsiyumun hızla düşmesini sağlayacaktır. Sıvı replasmanı bu etksini dilüsyon
*Fonksiyonel greft kaybının da en sık nedeni alıcının ölümüdür (çoğunluğu kardiyovasküler olaylar nedeniyle) sonra kronik rejeksiyondur.
www.tusem.com.tr
50
Klinik Bilimler / T 38 - 3
86. Kırk beş yaşında kadın hastada son 2 ay içinde farkettiği
sağ memesinde yaklaşık 6 cm’lik neredeyse memenin
tatmamını dolduran kitle tespit ediliyor. Hastanın patolojik boyutta axiller LAP tespit edilmiyor. Hastaya yapılan
core biyopsi sonucu phyllodes tümör düşündürmektedir. AC grafisi normal değerlendiriliyor.
ve renal kalsiyum klirensini artırarak yapmaktadır. Furosemidin
de tedaviye eklenmesi renal etkinliği arttırır. Hiperkalsemi tedavisinde geçici fayda sağlayabilecek diğer önlemler; kalsitonin
(akut hiperkalsemi krizlerinde kullanılabi-lir, etkisi kısa sürelidir), bifosfonatlar (kemik metastazına bağlı hiperkalsemi tedavisinde), mithramycin, glukokortikoidler veya hemodializdir.
Bu hastaya en uygun yaklaşım aşağıdakilerden hangisidir?
A) Lumpektomi + Sentinel lenf nod işaretleme
B) Basit mastektomi
C) Modifiye radikal mastektomi
D) Tümör eksizyonu + axiller diseksiyon
E) Kemo radyoterapi
86 – B
• Hızlı büyür, tek taraflıdır. Klinikte sert mobil, lobüllü bir
kitle olarak ele gelir.
• Büyüklüğü genellikle 5 cm’nin üzerindedir
85. Aşağıdaki DCIS (Duktal carcinoma insitu) vakalarından
hangisi/hangilerine mastektomi önerilir?
• Genellikle benign bir tümördür.
l. Multisentrik DCIS
ll. Pozitif cerrahi sınır
• Tedavide sağlam meme dokusu sınırlarını da içine alacak
şekilde kitle total eksize edilmelidir.
lll. Difüz yaygın mikrokalsifikasyonların varlığı
• Aksiller diseksiyona gerek yoktur
lV. Kollajen doku hastalığı olanlar
V. 55 yaşındaki hasta
• Malign filloideslerin takibinde en önemli hedef organ akciğerdir.
A) l-lll
B)l-ll-lll
C)l-ll-lll-lV
D)lll-lV
• Nadiren malign sistosarkoma filloides de olabilir.
87. Altmış beş yaşında erkek hastaya künt karın travması
sonrası karaciğer sol lob rezeksiyonu yapılmıştır. Hastanın yoğun bakımda mekanik ventilatör desteği almakta
iken, postoperatif 1.gün nazogastrik tüpte parlak kırmızı
kanama tespit edilmiştir.
E)l-ll-lll-lV-V
85 – C
DCIS sıklığı giderek artan meme karsinomu türüdür. Bazal
membran bütünlüğü bozulmamış meme ca. dır. Pratikte aksiller lenf nodu metastazı gözlenmez. Çoğu vakada Meme Koruyucu Cerrahi (MKC) uygulanabilir, ancak bu hastalarda postop.
Mutlaka radyoterapi gerekir, bu yüzden RT alamayacak hasta
gruplarında MKC önerilmez, ayrıca
Bu hastada en olası tanı aşağıdakilerden hangisidir?
A) Mallory Weis sendromu B) Hemobilia
C) Stress ülseri
D) Rezidü KC’den kanama
E) Dielafoy lezyonu
87 – C
• Şok, sepsis, travma, yanık gibi durumlarda gelişen akut
gastoduodenal eroziv lezyonlar splanknik vazokonstriksiyona sekonder olarak kan akımının azalmasına bağlı gelişen ülserler stres ülserleri diye adlandırılır.
• Genellikle erozyon niteliğindedir ve genellikle korpus ve
fundusta yaygın olarak bulunurlar.
• Rezidü KC dokusundan kanama NG değil batın içi drenlerden kanama şeklinde gelişir,
• Hemobilia KC travmasından haftalar sonra gelişen, biliyer kolik, sarılık, melena ve/veya hematemez ile gelişen kanamadır.
• çok odaklı tm’ler
• yeterli rezeksiyona rağmen cerrahi sınırlarda tümör kalması
• mamaografik olarak yaygın şüpheli kalsifikasyonların olması
• Tm/meme oranının kozmetik olarak tatmin edici sonuç
alınmasına engel olan durumlarda hastalara mastektomi
önerilebilir.
• MKC için yaş kontrendikasyon olmamakla beraber, genç
hastalarda (40 yaş altı) nüks oranları daha fazladır.
www.tusem.com.tr
51
Klinik Bilimler / T 38 - 3
88. Altmış yaşındaki erkek hastaya tanısal yapılan üst GIS
endoskopisi sırasında özefagus orta kısmında perforasyonda şüphelenip hastaya suda erir kontraslı madde ile
özöfagogram yapılmış ve perforasyon teyid edilmiştir.
89. Altmış beş yaşındaki kadın hastada anemi saptanması
üzerine yapılan endoskopide, büyük kurvatur yerleşimli
yaklaşık 5 cm çaplı kitleden biyopsi alınıyor ve iğsi hücreler ve c Kit ekspresyonu tespit ediliyor. Hastanın diğer görüntüleme yöntemlerinde başkaca patoloji saptanmıyor.
Bu hastaya hangi şartta non operatif takip ve tedavi
düşünülebilir?
A) Solda plevral efüzyon gelişmesi
Bu hastaya en uygun yaklaşım aşağıdakilerden hangisidir?
B) Hasta da ateş ve taşikardi gelişmesi
A) Subtotal gastrektomi+ lenf nod diseksiyonu
C) Hastada göğüs ağrısı gelişmesi
B) Endoskopik rezeksiyon
D) Hastada SIRS bulguları gelişmesi
C) Total gastrektomi + lenf nod diseksiyonu
E) Yapılan özofagogramda kontras maddenin tekrar
özofagusa drene olması
D) Wedge (Kısmi) rezeksiyon
E) İmatinib mesilat
88 – E
89 – D
• Mezenkimal tümörler.
• İnterstisyel cajal hücrelerinden köken alır.
• Bu tm‘lerin çoğunda c-kit protein expresyonu sözkonusudur.
• GİS sarkomları arasında en sık görülen tümördür ve
• GİS içinde de en sık midede görülür.
• Genellikle 40 yaşlarından sonra görülür.
• Kesinleşmiş bir evreleme sistemi yoktur, ancak genel anlamda
• artmış mitotik aktivite,
• 5 cm üzeri kitle,
• lokal invazyon,
• nekroz varlığı
• c-kit mutasyon
• Metastaz saptanması malignite lehine değerlendirilir.
Tedavi cerrahidir. (Lenf diseksiyonuna gerek yok)
• Unrezektabl vakalarda veya metastatik olgularda imatinib
kullanılabilir.
• İğne bx yapılmamalı.
İyatrojenik Perforasyon
• Özefagus perforasyonlarının en sık sebebini oluşturur.
• Krikofaringeal kas bölgesi özefagusun en dar yeridir ve bu
perforasyonların çoğu bu bölgede oluşur.
Spontan perforasyon:
• Boerhaave sendromu
• Mallory-Weiss sendromu olur.
• Yabancı cisim
• Travmalar
Klinik
• Ateş, dispne ve disfaji genel semptomlardır.
• Servikal özefagus perforasyonunda: servikal bölgede duyarlılık, BOYUNDA KREPİTASYON
• Torasik ösefagus perforasyonlarında: Kalbin dinlenmesi
ile mediastinal amfizem belirtisi (Hamman belirtisi), şok
ve siyanoz, Mediastinit
• Subfrenik perforasyonlarda :karında duyarlılık ile akut karın oluşabilir.
90. Klinikte GİS te en sık görülen nöroendokrin tümörler
hangileridir?
Tedavi
• Seçkin tedavi erken cerrahi girişimdir.
• Tüm vakalara geniş spektrumlu antibiyotik ve sıvı tedavisi,
elektrolit dengesinin düzenlenmesi ve kardiyorespiratuar
destek sağlanmalıdır.
• Cerrahinin ilk 24 saatte yapılması çok önemlidir. Çünkü
sağkalım için en önemlisi erken cerrahi girişimdir.
Özefagus perforasyonunda non-operatif yaklaşım
kriterleri(Cameron kriterleri)
• 1.Opak maddenin mediastenden tekrar özofagusa aktığı,
• 2.Semptomların hafif olduğu,
• 3.Klinik sepsis kanıtlarının minimal olduğu,
• 4.Plevral boşlukta serbest perforasyonun olmadığı hasta
gruplarında;
• Hiperalimentasyon, antibiyotik ve H 2 res. Blokerleri ile
takip yapılabilir.
A) Karsinoid tumor
B) Gastrinoma
C) Glucagonoma
D) Insulinoma
E) Vasoactive intestinal peptide üreten tumor (VIPoma)
90 – A
• Karsinoid tümörler en sık görülen nöroendokrin tümörlerdir
• Potansiyel malign tümörlerdir. Yerleşim yeri, lokal intramural penetrasyon derinliği ve tümör çapına göre prognozları değişkenlik gösterir.
• GİS te siklikla apendix, ileum ve rektum yerleşimlidir
• En sık mezenter lenf nodları, karaciğer, akciğer ve peritona metastaz yaparlar.
• Karsinoid tümörlerin belirlenen tümör markerleri serotonin, sitokeratin S-100 proteini ve prealbümindir.
www.tusem.com.tr
52
Klinik Bilimler / T 38 - 3
91. Kırk yaşında kadın hasta ateş, ishal ve karın ağrısı yakınmaları ile acil servise geldi. Hastanın yaklaşık 1 hafta
önce PID (Pelvik Inflamatuar Disease-Hastalık) nedeniyle tedavi görüp taburcu edildiği öğrenliyor. Hastada orta
dereceli distansiyon ve sol alt kadranda daha belirgin
hassasiyeti vardı. Direkt grafisinde distandü kolon ansı
dikkati çekti. Sigmoidostomide yüzeyden kabarık mukozal ülserasyonlara rastlandı.
93 – E
• Erişkinlerde ince barsak obstrüksiyonun EN SIK postoperatif adezyonlar (% 60-80), ikinci sırada herniler (% 15-20)
ve 3. olarak ise malignitelerdir (% 10-15).
• Postoperatif adezyon oluşmasını en çok tetikliyen faktör
ise intraabdominal infeksiyon ve peritonitlerdir.
• Kolonik obstrüksiyonun en sık nedeni kanserlerdir (% 60),
onu % 15 ile divertikülit ve volvulus izler.
Bu hastada en olası tanı aşağıdakilerden hangisidir?
A) Ülseratif kolit
94. Yetmiş yaşındaki erkek hasta karın ağrısı, ishal ve kusma şikayetleri ile gelen hastanın son 2 ayda yaklaşık 8
kg. kilo kaybı olduğu, ayrıca 40 yıldır sigara kullanıcısı
olduğu öğreniliyor. FM de safra kesesi ağrısız ele geliyor,
skleral ikter ve gaita renginin açık olduğu tespit ediliyor.
Hastanın labaratuvar tetkiklerinde Total bilirubin 9 mg/
dl, ALP 450U/l, ALT 150U/l, İdrar bilirubin pozitifliği tespit ediliyor
B) Amipli dizanteri
C) Pseudomembranöz enterokolit
D) Akut divertikülit
E) Tubo-ovarian abse
91 – C
• Nasokomial diarenin ve antibiyotik diaresinin en sık nedenidir.
Bu hastada en olası tanı aşağıdakilerden hangisidir?
• Hastanın hikayesinde antibiyotik kullanımının sorgulanması önemlidir.
A)Koledokolithiazis
• Normal barsak florasının antibiyotik kullanımı sonucunda
azalması ve Clostridium difficile’ın aşırı çoğalması ile oluşur.
C) Safra kesesi karsinomu
B) Primer sklerozan kolanjit
D) Pankreas kanseri
• Tedavide metranidazol de ilk tercih olarak oral/IV veya ,
Oral vancomycin diğer seçenektir. Oral teikoplanin.
E) Ampulla Vateri tümörü
94 – D
• Başlangıç genelde sinsidir, kilo kaybı (en sık), hafif epigastrik ağrı, bel ağrısı veya depresyon olabilir.
92. Yukarıda bahsedilen hasta için en uygun tedavi yöntemi nedir?
A) Oral vankomisin
B) Mesalazin-Steroid
• Baş kısmındaki tümörler sarılık, olabilir.
C) Kolon rezeksiyonu
D) Perkütan abse drenajı
• Gövde ve kuyruk tümörleri ise çok geç bulgu verirler
• Courvoisier bulgusu: Sarılıklı hastada ağrısız hidropik safra kesesi palpe edilmesidir. Varlığında öncelikle pankreas
başı kanserinden şüphelenilmelidir.
E) Geçici kolostomi
92 – A
• Sarılığa genelde kaşıntı eşlik eder, kolanjit nadirdir.
93. Otuz beş yaşında bayan hasta aralıklı karın ağrısı ve
kusma yakınmaları ile acil servise başvuruyor. Hastanın
daha önce 4 kez Endometriozis tedavisi için laparoskopik
cerrahi geçirdiği öğreniliyor. Hastanın ayakta karın grafisinde merdiven basamağı şeklinde hava sıvı seviyeleri
görülüyor.
• Troeussau Sendromu:Bazen hastalarda migratuvar tromboflebit belirgin bulgu olabilir
Aşağıdaki Durumlarda Pankreas Ca Araştırılmalıdır
• İki yıldan az bir süredir üst karın ve sırt ağrısı olanlar.
• Kuşkulu üst karın ağrısı ya da dispepsisi olup da GİS taramaları negatif olanlar.
Bu hastada en olası neden aşağıdakilerden hangisidir?
• Tıkanma sarılığı olanlar.
A) Sigmoid kolon volvulusu
B) İnkarsere ingüinal herni
• Açıklanamayan nedenlerle vücut ağırlığının %5’inden fazlasını kaybedenler.
C) Kolon kanseri
• Nedeni açıklanamayan pankreatit atakları geçirenler.
D) Ascaris lumbricoides
• Aile öyküsü ve şişmanlığı olmadan birden DM’u açığa çıkanlar.
E) İntestinal adezyonlar
www.tusem.com.tr
53
Klinik Bilimler / T 38 - 3
95. Sistik kanal obstruksiyonuna bağlı gelişmiş akut kolesistit tanısında en üstün tanı yöntemi aşağıdakilerden
hangisidir?
• Ü.kolit, koledok kistleri, sklerozan kolanjit, kronik tifo taşıyıcılığı, clonorhis sinensis infestasyonunda, bilioenterik
anostomozlarda, thorotorast maruziyeti
• Ağrısız sarılık en sık belirti. Kilo kaybı
• Tek tedavi şansı cerrahidir.
A) Yüksek D.bilirubin ve ALP düzeyleri
B) Abdomen USG
C) Biliyer sintigrafi (HIDA)
98. Mandibula fraktürleri aşağıdaki lokalizasyonlardan
hangisinde en sık görülür?
D) IV kolanjiografi
E)ERCP
95 – C
Safra kesesi ve yolları hastalıklarında yapılması gereken ilk
tetkik USG dir. Safra taşları tanısında en güvenilir yöntemdir.
A) Corpus
B) Ramus
C) Parasimfizyal
D) Simfizyal
E)Kondil
98 – E
HIDA (Biliyer scn, Esas olarak akut kolesistitte, %95 sensitif
ve spesifik)
Mandibula fraktürleri sıklıkla multiple olur ve en sık fraktür
lokalizasyonu kondiler bölgede görülür.
CT (özellikle extrahepatik safra yolları ve pankreasın kitle lezyonlarda)
MRCP (Obstrüktif sarılıklarda)
99. Otosklerozun en sık başlangıç yeri aşağıdaki lokalizasyonlardan hangisidir?
PTK (kanama diyatezinde dikkat)
ERCP(koledok taşları, buna bağlı pankreatitlerde)
A) Yuvarlak pencere
B) Caput mallei
96. Primer sklerozan kolanjit hastaları en sık hangi hastalık
zemininde gelişir
A) Caroli hastalığı
B) Ülseratif kolit
C) Menetrier hastalığı
D) Kronik pankreatit
C) Fissula ante fenestram
D) İncus
E) Tegmen timpani
99 – C
E) Klatskin tümörü
• En sık oval pencerenin hemen anteriorunda fissula ante
fenestram bölgesinde ve 2. En sık yuvarlak pencere çevresinde görülür.
96 – B
• Primer sklerozan İntrahepatik ve extrahepatik safra yollarındaki enflamatuar darlık
• Ü.Kolit, crohn, riedel struma, porfiri, retroper. fib ile beraber olabilir (vakaların yarısında etyolojik ajan Ü.K dir)
• Kolanjio ca.riski yüksek.
• Tekrarlayan sağ üst kadran ağrısı ve sarılık
• Tanı ERCP
• Ü.kolitin sistemik bulgularındandır.
• Tedavi steroid tedavisinden KC trans.a kadar
• Otozomal geçiş gösterir. (OD)
• Kadınlarda(K/E : 2/1) ve beyaz ırkta daha sıktır
• ortalama başlangıç yaşı 20-25’tir.(15-45 yaş aralığı)
100. Aşağıdakilerden hangisi orbital sellülit kliniğinde görülmez?
97. Biliyer sistem malign tümörleri en sık hangi lokalizasyondadır?
A) Koledok
B) Hepatik konfluens
C) Safra kesesi
D) Ana hepatik duktus
A) Göz çevresinde ağrı B) Ödem
C)Proptozis
D)Papillit
E) Göz hareketlerinde kısıtlılık
100 – D
Orbital sellülit:
• Abse oluşumu yoktur.
E) İntrahepatik safra yolları
• Göz çevresinde şiddetli ağrı, proptozis, konjonktivada
ödem, göz hareketlerinde kısıtlılık
97 – B
• Nadir, erkeklerde sık
• En sık Hepatik ductus konflüensine yerleşen Klatskin tümörleri.
• Görmede azalma vardır. Papil ödem yokluğu kavernöz sinüs trombozuyla ayırıcı tanıda önemlidir.
www.tusem.com.tr
54
Klinik Bilimler / T 38 - 3
101. Erişkin tip polikistik böbrek hastalığı ile ilgili verilenlerden hangisi yanlıştır?
103. Aşağıdakilerden hangisi dejeneratif myopide görülen
değişikliklerden değildir?
A) PKD-1 ve PKD-2 gen mutasyonu sonucu oluşur
A) Fotofobi
B) Tigre retina
B) Böbrekte kistik oluşumlar çocukluk döneminden itibaren vardır ve klinik bulgu verir.
C) Fuchs lekesi
D) Posterior stafilom
E) Subretinal neovaskülarizasyon
C) En sık komplikasyonu pyelonefrittir
103 – A
D) En sık ölüm nedeni Subaraknoid kanamadır
Posterior stafilom
Miyopik konus
E) En sık semptom ağrıdır
Proptozis
Kör nokta büyümesi
Tigre retina
Santral ve periferik skotomlar
Fuchs lekesi
Retina dekolmanı riski artmış
101 – B
ERİŞKİN TİP POLİKİSTİK BÖBREK HASTALIĞI:ODPBH
Subretinal neovaskülarizasyon Uçan-yüzen cisimler
• Otozomal dominant. %95 bilateral, PKD-1(%85) ve PKD2(%15) gen mutasyonu, polisistin ve polisistin 2 protein
sentezi bozulur.
104. Aşağıdaki durumlar sonucunda oluşan konjonktivitlerden hangisinde preauriküler lenfadenopati görülmez?
• Klinik bulgularını 40-50 yaşlarda verir.
A) Adenoviral konjonktivit
• En sık semptom; ağrıdır.
B) Klamidyal konjonktivit
• Berry anevrizmaları, hepatik ve pankreatik kistler, aort
anevrizması, kolon divertikülleri eşlik eder.
C) Gonokokal konjonktivit
• En sık komplikasyonu pyelonefrittir, Son dönem BY
D) Parinaud oküloglandüler sendrom
• En sık ölüm nedeni SAK’tır.
E) Odunsu konjonktivit
104 – E
• Hematüri nedenlerindendir.
• Kalikslerde distorsiyon tipiktir. (IVP).
Viral enfeksiyonlar
Klamidyal enfeksiyonlar
Ağır gonokoksik enfeksiyon
Parinaud sendromu
PARİNAUD OKÜLOGLANDÜLER SENDROM
• Unilateral
• Muköz sekresyon, konjonktivada ülserasyon, granülom.
102. Sistoskopide mesanede sarı granüler yapıların görüldüğü ve submukozal histiyositler olan von henseman
hücreleriyle karakterize patoloji aşağıdakilerden hangisidir?
• Preauriküler, submandibular lenfadenopatiler yaygındır.
A) Akut pyelonefrit
B) Kronik pyelonefrit
C) Ksantogranülomatöz pyelonefrit
Sık
Orta sıklıkta
Nadir
Kedi tırmığı hastalığı
tüberküloz
Sarkoidoz
Tularemi
sifiliz
Lenfogranüloma venerum
Sporotrikoz
koksidiomikoz
şankroid
105. Aşağıdaki hastalıklardan hangisinde travma ile lezyonların ortaya çıkması söz konusu değildir?
D)Malakoplaki
E) Akut sistit
A) Liken planus B) Verru
102 – D
C) Vitiligo D) Pemfigus vulgaris
Malakoplaki:
E) Psöriazis vulgaris
• İmmunsupreselerde mesanede genellikle E. colinin etken
olduğu granülomatöz enfeksiyondur.
105 – D
Köbner fenomeni travma ile lezyonların ortaya çıkması durumudur. Aşağıdaki hastalıklarda görülür.
• Sistoskopide mesanede sarı granüller görülür.
• Submukozal histiyositlere von-hanseman hücreleri denir.
• İçindeki pas (+) cisimlerede Michalis Gutman cisimleri denir.
• Liken planus
• Molluskum
• Psoriasis
• Verru
• Vitiligo
www.tusem.com.tr
55
Klinik Bilimler / T 38 - 3
106. Erişkin yaş grubunda görülen deride şiddetli kaşıntı,
kaşımaya ve sürtünmeye bağlı likenifikasyon ve plaklar ile karakterize Saçlı deri, ense, kollar ve bacaklar,
genital bölge ve sırtın etkilendiği, psikojenik stress ve
obsesif kompulsif bozukluğun da eşlik edebildiği dermatit tipi aşağıdakilerden hangisidir?
108. Sekonder pnömotoraksın en sık nedeni aşağıdakilerden hangisidir?
A) Subplevral bleb rüptürü
B) KOAH
C)Katamenial
A) Liken simpleks kronikus
D) Özefagus spontan rüptürleri
B) Discoid egzema
E) Eozinofilik granülom
C) Seboreik dermatit
108 – B
D) Atopic dermatit
Primer spontan pnömotoraksın en sık nedeni apikal yerleşimli bül ve/veya bleblerin yırtılmasıdır.
E) Veziküler palmoplantar dermatit
• En sık sekonder pnömotoraks nedeni KOAH’tır.
106 – A
• Erişkinler,
109. Aşağıdakilerden hangisi germ hücre dışı over tümörüdür?
• Şiddetli kaşıntı
• Deride kaşıma ve sürtünmeye bağlı hiperpigmentasyon,
likenifikasyon ve plaklar
A) Disgerminom
B) Yolk sak tümörü
• Saçlı deri, ense, kollar ve bacaklar, genital bölge ve sırt sık
görülen lokalizasyonlardır.
E) Embriyonel karsinom
C) Granüloza hücreli tümör D) Koryokarsinom
109 – C
• Psikojenik stress ve obsesif kompulsif bozukluklar eşlik
edebilir.
Seks Kord Stromal Tümörler ve Tipleri
Granüloza
stromal
hücreli
tümörler(en sık)
A- Granüloza hücreli tümörler
B- Tekoma-fibroma grubu
• Tekoma
• Fibroma(en sık)
• Sınıflandırılmamış
• Tedavi:Topikal steroidler ve katran
Sertoli- leydig hücreli tümörler
(Androblastoma)
A- İyi diferansiye
• Sertoli hücreli tümörler
• Sertoli-Leydig hücreli tümörler
• Leydig hücreli tümörler=hilus hücreli tümör
B-Orta diferansiye
C-Az diferansiye
D-Heterolog eleman ile birlikte
Gynandroblastoma / Steroid hücreli tümörler / Küçük hücreli karsinom
107. Abdominal aort anevrizmalarının en sık yerleşim yeri
aşağıdakilerden hangisidir?
Granüloza hücreli tümör:
• Düşük gradeli, düşük mlign potansiyeli bir tümördür. Her yaşta görülebilir. En sık reprodüktif ve postmenopozal dönemde görülür.
• Hormonal olarak aktif tümördür. Estrojen salınımı ön plandadır. Hastaların yüzden %95’i semptomatiktir. Bu yüzden çok erken evrede
tanı konur. Erişkin ve jüvenil tipi vardır.
A) İliak arter B) Aorta ileak bölge
C) Suprareanal bölge
• Juvenil tip: %5’i bu tiptir, estrojen salınımına sekonder puberte prekoks gözlenir.
D) Torako-abdominal aorta
• Erişkin tip: Menstrüel düzensizlikler, sekonder amenore, endometrial hiperplazi yapabilir. Vakaların %25-50’sine endometrial hiperplazi,
%5’ine endometrium kanseri eşlik eder. Bu yüzden endometrial örnekleme ve mamografi ile değerlendirme yapılmalıdır.
E) İnfrarenal aorta
107 – E
ANEVRİZMALAR
• Bir damarın olması gereken çapının en az 2 katı büyümesi
• Histolojik olarak granüloza hücreleri santral kavite etrafında rozet
şeklinde dizilmeye meyillidirler. Bu şekil ile primordiyal foliküle benzerler. Bu görünüme Call-Exner cisimleri adı verilir.
• En sık neden Ateroskleroz
• Tümör belirteci olarak inhibin A-B ve estrojen kullanılır.
• En sık AAA (infrarenal abdominal aortada yerleşir)
110. Aşağıdaki ilaç gruplarından hangisi gebelikteki etkileri
üzerine en az bilgiye sahip olunan grubu gösterir?
• Hastalık intima ve sub intimadan başlar
• Mediada dejenerasyon: kas liflerinde incelme, yırtılma ve
mediada fibrozis
• Elastin ve kollejen içerik ve kompozisyonunda bozulma
meydana gelir.
A)A
B)B
C)C
D)D
E) X
www.tusem.com.tr
56
Klinik Bilimler / T 38 - 3
110 – C
112 – A
45,X Turner Sendromu: Hayatla bağdaşabilen tek monozomidir. Abortusa neden olan en sık anöploididir. İlk trimester
kayıplarının %20’sini oluşturur. 1/ 2000 canlı doğumda bir
gözlenir. Gelişimi ileri anne yaşı ile alakalı değildir.
İlaçlar gebelik sırasında kullanımı sonucu neden oldukları etkiler göre 5 gruba ayrılır
A grubu: İlaçların %1’i bu sınıfa girerler. Kontrollü hayvan ve insan çalışmalarında herhangi bir olumsuz etki ile karşılaşılmamış. Örneğin levotroksin,
potasyum ve diğer prenatal vitaminler.
B grubu: Hayvan çalışmalarında herhangi bir etki yok ancak bu konuda yeterli insan çalışması yok. Örneğin penisilinler, makrolidler ve sefalosporinler.
C grubu: Olumsuz etkilerini saptayabilmek için yeterli hayvan ve insan çalışması olmayan. Veya hayvanlarda olumsuz etkisi gösterilmiş, ancak insanlarda yeterli çalışması olmayan, ancak kullanılması zorunlu olduğu durumlarda insanlar üzerinde herhangi bir olumsuz etkisi gözlenmeyen ilaçlardır.
İlaçların2/3’ü bu gruptadır. Bu grup ilaçlar fayda-risk oranı göz önünde
bulundurularak verilmelidir. Örneğin albuterol, zidovudin, beta blokürler,
kalsiyum kanal blokürleri.
D grubu: Fetal risk taşıyan ilaçlardır. Kullanımında gebelik haftası göz önünde bulundurulmalıdır. Örneğin sistemik steroidler, fenitoin, karbamezepin,
valproik asid, lityum, warfarin.
X grubu: Gebelikte kullanılmaması gereken ilaçlardır.
Üç farklı klinikle karşımıza çıkabilir.
• %98’si abortusla sonuçlanabilir.
• Ultrasonografik marker saptanabilir(kistik higroma)
111. Aşağıdakilerden hangisi estradiolu, daha zayıf etkili
estrona çeviren enzimdir?
• En nadir olarak canlı doğumlarda karşılaşılabilir.
Kısa boy, dar göğüs, ayrık meme uçları, el ve ayak sırtında ödeme neden olan konjenital lenfödem, düşük ense saç çizgisi,
yele boyun ve minor kemik ve eklem anomalileri gözlenebilir.
En sık gözlenen kardiak anomali aort koarktasyonu ve biküspit
aortik kapaktır. Zeka normal sınırlarda iken entelektüel kapasite etkilenmiş olabilir. Ovaryan disgenezis %90’nında gözlenir
ve hormon replasmanı gerekir. Turner sendromunun fenotipik
olarak geniş bir spekturama sahip olmasının nedeni, olguların
%50’sinin mozaik kromozom kuruluşuna sahip olmasıdır.
A) 16 alfa hidroksilaz
B) 17-20 liyaz
C)Dezmolaz
D) 5 alfa redüktaz
E) 17 beta hidroksi dehidrojenaz
111– E
112. Turner sendromu için aşağıda verilenlerden hangisi
doğru değildir?
113. Aşağıdakilerden hangisi endometrium tip 2 kanseri için
tipik değildir?
A) İleri anne yaşı gelişim riskini artırır
A) Estrojen bağımlı değildir
B) Kistig higromanın nedeni lenfatik obstrüksiyondur
B) Atrofik endometriumdan gelişir
C) Kaybolan kromozom sıklıkla babaya aittir
C) Estrojen reseptörleri negatiftir
D) Her zaman kısa boya neden olur
D) Endometrioid tip en sıktır
E) Mental retardasyona neden olmaz
E) PTEN genellikle negatiftir
www.tusem.com.tr
57
Klinik Bilimler / T 38 - 3
113 – D
POY Etyolojisi
•
•
•
•
Endometrium kanseri klinik ve histolojik olarak iki ana gruba ayrılabilir.
Özellik
Tip 1(%85 oran ile en sık Tip 2(estrojen bağımsız)
görülen tiptir)
Risk faktörü
Karşılanmamış
bağlı gelişir.
estrojene Yaş ile insidansı artar, karşılanmamış estrojen ile ilişkili
değildir.
Ze m i n i n d e Zeminde atipili hiperplazi
bulunan
sıklıkla vardır (hiperestrojenizm). Hiperplazi zemidurum
ninde veya endometrial
intraepitelyal neoplaziden
gelişir.
Yaş
(seröz endometrial intraepitelyal carsinom-Endometrial
glandüler displazi) veya polipten gelişir.
Düşük
Yüksek
III-IV
Beyaz> siyah
Beyaz=Siyah
Prognoz
İyi
Kötü
•
Turner( 45 X)
•
Fragile X taşıyıcıları
•
Polizomi X (47, XXX)
POY Neden Olabilen Diğer Otoimmün Durumlar
Myastenia
gravis
ITP
Histolojik tip Endometrioid tip endo- Non endometrioid (Seröz
metrium kanseri
papiller)
Irk
•
•
Galaktosemia
Rezistan over sendromu ( Savage
sendromu)
Sigara
İdiopatik grup(en büyük grup)
Otoimmün nedenler: Poliglandüler otoimmün sendromların
bir parçası olabilir (tip I-II). En sık olan otoimmün patoloji tiroid bozukluklarıdır. Otoantikorlar araştırılmalıdır (anti adrenal
antikorları= anti –CYP21, yetmezlikle en ilişkili otoantikor). Bunun dışında POY’a neden olabilen diğer otoimmün durumlar;
Diferansias- Tümör daha iyi diferan- Kötü diferansiyedir, estroyon
siyedir, estrojen-proges- jen-progesteron reseptörü
teron reseptörü genelde genelde (-)’dir
(+)’dir .
Yakalandığı I-II
evre
•
•
Kromozomal etyoloji:
Atrofik endometrium
Genç (4.-5.- 6.dekad) ve 7. - 8. dekad ve zayıf hasta
obez hasta
Grade
Kromozomal nedenler
Iatrojenik nedenler
Enfeksiyonlar
Otoimmün hastalıklar
Addison Hastalığı
Romatoid
artrit
DM
Vitiligo
Otoimmün hemolitik
anemi
Diğer otoimmün
hastalıklar
Moleküler farklılıkları
Özellik
Tip-1
Tip-2
Kromozom
Diploid
Anöploid
115. Aşağıdakilerden hangisi kombine oral kontraseptif kullanımı için uygun hastadır?
K-ras overekspres- Var
yon
Var
HER2/ neu overeks- Yok
presyon
Var
B) 35 yaş üstü sigara içen hasta
P53 overekspresyon Yok
Var
C) 5 yıldır romatoid artriti olan hasta
PTEN ve Beta cate- Var
nin mutasyonu
Yok
D) Antiepileptik kullanan hasta
Mikrosatellit
instabilitesi(MSI)
Yok
E) Son bir yıl içerisinde miyokard infaktüsü geçirmiş
hasta
Var
A) Auralı migreni olan hasta
115 – C
KOK’ların kesin kontrendikasyonları
•
114. Otuz üç yaşında, prematür menapoz tanısı konulan
hastada olası etyolojide en sık karşılaşılan otoimmün
hastalık aşağıdakilerden hangisidir?
•
•
•
A) Myastenia gravis
•
B) Hashimoto tiroiditi
•
C) Addison Hastalığı
•
D) Antifosfolipid sendromu
E) İdyopatik Trombositopenik Purpura
Nedeni bilinemeyen vajinal kanama
Gebelik veya gebelik şüphesi
Bilinen veya şüpheli
meme kanseri
Auralı migren hastaları
•
•
•
•
35 yaş üzeri sigara içenlerde
Şiddetli hiperkolesterolemi ve hipertrigliseritemilerde
Kontrolsüz hipertansiyon
DM ve vasküler lezyon varlığı
Belirgin karaciğer fonksiyon bozukluğu olanlarda, (hepatitlerde karaciğer enzimleri normale dönene kadar)
Serebrovasküler hastalık, koroner oklüzyon öyküsü ve tromboza eğilimli kalp hastalıkları
Tromboflebit, tromboembolik hastalık olması( anne, baba veya kardeşte venöz tromboemboli hikayesi varlığı(kazanılmış veya herediter)
Relatif kontrendikasyonlar
Migren (aurasız)
Kontrollü hipertansiyon
Myoma uteri
Gestasyonel DM
114 – B
Prematür ovaryan yetmezlik: Kadınların %1’i 40 yaşından
önce menopoza girer. Buna prematür ovaryan yetmezlik
(POY) denir. 30 yaş altında POY tanısı koyulduğunda mutlaka
seks kromozom anormalliklerinden şüphelenilmeli ve karyotip tayini yapılmalıdır.
DM
Elektif cerrahi
Gebelikte tıkanma sarılığı geçirenlerde
Epilepsi
Hiperlipidemi
Sigara
Hepatik
hastalık
Orak hücreli anemi
Safra kesesi hastalıkları
Mitral kapak prolapsusu
SLE
KOK ve Romatoid artrit: Romatoid artrit atak sıklığında azalma sağladığı bildirilmiştir.
www.tusem.com.tr
58
Klinik Bilimler / T 38 - 3
116. Antepartum kanamanın en sık nedeni aşağıdakilerden
hangisidir?
A) Uterus atonisi
B) Plasenta previa
C) Plasenta dekolmanı
D) Vasa previa
mu olarak tanımlanır. Eylemde mekonyum olan amnion mayisi
saptandığında fetal ve maternal durum değerlendirilir ve buna
göre karar verilir. Fetal distres yok ise doğumun vajinal yoldan
olması için uğraşılır ve doğum sonrası gerekli müdahale yapılır. Fetal distres gelişir ise c/s ile gebelik sonlandırılır. Trakea altı
aspirasyonun rutin yapılmaması ve entübe edilecek derecede
kötü bebeğe uygulanması güncel yaklaşımdır.
E) Uterin rüptür
116 – C
Obstetrik kanamalar, gelişmekte olan ülkelerde en sık obstetrik maternal ölüm nedenidir. Obstetrik kanama nedenleri içerisinde ise en sık neden uterin atonidir. Ancak atoni doğum
sonrası (postpartum dönem) karşılaşılan kanama nedenidir.
Antepartum, yani doğum öncesi kanamaların en sık nedeni
plasenta dekolmanıdır.
Doğum öncesi plasentanın implantasyon yerinden ayrılmasına
abruptio plasenta veya plasenta dekolmanı denir. Ortalama
200 doğumda bir görülmektedir. P. dekolmanında sıklıkla kanama membran ile uterus arasına gerçekleşir ve bu kanama eksternal olarak görülebilir. Bunun sayesinde erken tanı ve müdahale şansı vardır. Ancak bazen gizli kanama (uterus ile plasenta
arası) şeklinde olabilir ve vajinal kanama gözlenmeyebilir. Bu
durumun tanısı geç konur ve çok daha fazla tehlikelidir.
118. Koryokarsinom için aşağıda verilenlerden hangisi yanlıştır?
A) Koryonik villus formasyonu yoktur
B) En sık hematojen yayılım yapar
C) HCG seviyesi düşüktür
D) Nongestasyonel de gelişebilir
E) Atipi ve nekroz içerir
118 – C
Koryokarsinom
• Gelişimi için bilinen en yüksek risk faktörü hidatiform mol’dür
(komplet tip). Çünkü koryokorsinomun %50’si hidatiform mol’den
gelişim gösterir. Ancak nonmolar gebelik sonrası GTN gelişir ise bu
her zaman koryokarsinomdur.
• Lokal invazyon ve hematojen yayılım ile yayılır. En sık Akciğere metastaz yapar.
• Mikroskopide villus yapısının bulunmamaktadır. Bu özellik diğer
GTN’lerden ayrımında önemlidir. Yüksek HCG düzeyi vardır.
• İleri derecede hemoraji, atipi ve nekroz içerir. Anaplastik sinsityo ve
sitotrofoblastlar vardır.
• Bazen genital sistemde bulgu vermeden Ac veya beyin tümörü olarak karşımıza çıkar.
• Büyük kısmında anöploidi vardır, üçte bir oranında ise Y kromozomu
gözlenir.
117. 40 hafta 3 günlük gebeliği olan aktif fazda bulunan hastanın koryoamniotik zarlarının açılması sonucunda koyu
yeşil renkli mekonyum içeren sıvı gelişi gözleniyor. Hastanın NST’sinde reaktif kalp paterni ve düzenli kontraksiyonları tespit ediliyor. Yapılan vajinal muayenede %80
servikal silinme, 7 cm ise açılma ve fetal başın 0 seviyesinde olduğu tespit ediliyor.
119. Acil servise karın ağrısı ve vajinal kanama ile başvuran
hastanın anamnezinde adetinin 8 gün geciktiği öğreniliyor. Kan beta HCG değeri 986 IU/ml ölçülen hastanın
ultrasonografisinde intrauterin gebelik kesesi gözlenmiyor. Adet vasfında vajinal kanaması olan hastanın
48 saat sonraki bet HCG değeri 243 IU/ml ölçülüyor.
Hastadaki mevcut durum en büyük olasılıkla aşağıdakilerden hangisidir?
Bu aşamadan sonra en uygun yaklaşım aşağıdakilerden
hangisidir?
A) Amnioinfüzyon yapılması
B) Fetal baştan Ph ölçümü için kan örneği alınması
C) Oksitosin başlanılması
D) Normal doğum takibine devam edilmesi
E) Acil sezaryen yapılması
A) Ovaryan ektopik gebelik
117 – D
B) Spontan Abortus
Mekonyum boyalı membranlar: Amnion sıvısında mekonyum
bulunması % 30 oranında görülebilir. Normalde pretem fetusta GIS’ in immatüritesi ve tonik anal sfinkter tonusu nedeni ile
mekonyum pasajı olmaz. Ancak postmatür fetusta pasaj normal kabul edilir. Bunun dışında fetal başın muayene ile uyarılması, kordonun sıkışması durumunda da mekonyum pasajı
görülebilir. Ancak en kötü durum ise fetal asidoz durumunda
da pasaj olmasıdır. Doğum öncesi olan bu pasaj sonucu mekonyum hava yolunu tıkayabilir, hipoksiyi artırabilir ve enfeksiyona
zemin hazırlayabilir bu durum mekonyum aspirasyon sendro-
C) Tubal ektopik gebelik
D) Anembriyonik gebelik
E) Normal gebelik
119 – B
Gebelikte USG’nın tanısal olamadığı, (hcg’nin 2000’nin altında olan vakalarda) seri HCG takibi önemlidir. 2000 IU/ml’nin
altında HCG varlığında, takipte 48 saatte %50’den fazla düşüş
olması spontan abort lehine bir bulgudur. Çünkü ektopik gebeliklerde yarılanma sıklıkla 7 günü bulur.
www.tusem.com.tr
59
Klinik Bilimler / T 38 - 3
2000 IU/ml üzerinde TEK BİR HCG ve intrauterin kese gözlenmiyor ise
yorum: Olası tanılar;
•
Ektopik gebelik***
•
Molar gebelik
•
Spontan abort
•
Heterotopik gebelik
•
İntrauterin ex fetus
•
Ultrasonu yapan hekimin tecrübesizliği
•
Çoğul gebelik
•
Sağlıklı gebelik(çok düşük ihtimal)
120. Gebelikte karşılaşılan ve ilerleyici olmayan trombositopeni vakalarına en sık nedeni aşağıdakilerden hangisidir?
A) İdyopatik Trombositopenik Purpura
B) Sistemik lupus eritematozus
C)Preeklampsi
D) Gestasyonel trombositopeni
E) Hepatik rüptür
120 – D
Gestasyonel trombositopeni: Trombosit sayısının 150.000
altına düşmesidir. Normalde gebelikte artan volüme ve trombosit tutulumunda artışa sekonder olarak trombosit sayısı
azalır. Bu durumda gestasyonel trombositopeni diyebilmek
için diğer nedenlerin ekarte edilmesi gerekir. Diğer nedenlerin olmadığı durumda tanı konur. Gebelikte karşılaşılan hafif
trombositopeninin en sık nedeni bu durumdur.
Gebelikte karşılaşılan, hızla gelişen ve hızla derinleşen trombositopeninin en sık nedeni ise preeklampsi - eklampsi tablosudur.
www.tusem.com.tr
60

Benzer belgeler