Balıklar gen bankasında korunacak
Transkript
Balıklar gen bankasında korunacak
İZPİM PP 108 Köylerin kaderi değişiyor 10 bin lira teşvik verilecek Köyde oturana devlet yardımı Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, kırsal alanda yaşam kalitesini yükseltmek için kırsal dönüşüm çalışmalarına hız verdi. Bakanlık tarafından 2017’ye kadar tüm bölgelerde tamamlanması hedeflenen projelerde evini yıktırıp yöresel tarzda yeniden inşaa ettiren köylü vatandaşlara 10 bin liralık teşvik verileceği kaydedildi. Bakanlık, kentsel dönüşümün ardından, kırsal alanda yapılacak dönüşüm projelerinde köylülere de kira yardımı yapacak. Köydeki vatandaş da kenttekiler kadar yardım alacak. Bakanlık proje kapsamında Kalkınma Bakanlığı ile görüşmeler yaparak kırsal dönüşüm için 2015 programına 25 milyon liralık proje teklifi yaptı. 4’TE köy kahvesi www.koykahvesi.com.tr Şekerbank’ın yeni uygulaması; “Aile Çiftçiliği Bankacılığı” Şekerbank, oğlunu evlendiren, kızını üniversiteye gönderen, çiftçi ailelere, Çiftçi Ailesi Kredileri ile hasat zamanı ödemeli ihtiyaç kredisi sunuyor. 16’DA Anadolu’nun Çalıkuşları “milletin efendilerine” Fiyatı: 3 TL Yıllık Abonelik: 30 TL Yıl: 3 Sayı: 28 Ocak 2015 Köyde öğretmen olmak 23’DE ‘Kırsal kalkınma şart’ Kırsaldaki vatandaşın mutlaka desteklenmesi gerektiğini, aksi takdirde şehirlere göçün artış göstereceğini vurgulayan Tarım Bakanı Mehdi Eker, “Topraklarımızı verimli kullanmak, ekonomimizi tarım üzerinden büyütmek ve tarıma dayalı ihracatın artması için kırsal kalkınma yatırımları yapılmalı” dedi. Aliağa’da bir bal ormanı Sayfa 37’de Bir başarı öyküsü Sermayecik modeli Sayfa 18-19’da Yorumlar... Marka köyleri nasıl yaratabiliriz? Ersin Bozkurt > 14’te Dünya’da ve Türkiye’de pamuk üretim ve tüketimi Eyyüp Harem > 16’da Ve köylerde kıyamet kopmaya başladı Prof. Dr. Mustafa Kaymakçı > 20’de Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker: Desteklemeler yurt genelinde artacak Bakan Eker, Burdur İl Müdürlüğü binasının temel atma töreninde yaptığı konuşmada, tarım-hayvancılık desteklemelerinin Burdur ve ülke genelinde artarak devam edeceğini bildirdi. 26’DA Çiftçiye 10 milyar karşılıksız destek Bakan Mehdi Eker, “2002 yılında 1 milyar 800 milyon lira olan karşılıksız hibe desteği, 2015’te 10 milyar liraya çıkacak. Türkiye’nin tarım sektörü 61 milyar dolarlık hasılası ile AB’de birinci hale geldi” dedi. 26’DA Balıklar gen bankasında korunacak Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı su ürünleri üretimini sürdürülebilir kılmak ve balık türlerinin neslini korumak amacıyla Trabzon’da üç bölümden oluşacak Su Ürünleri Gen Bankası kuracak. Sayfa 34’de Buzağılara bebek gibi bakılacak Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığınca hazırlanan ve Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren “Buzağıların Korunması ile İlgili Asgari Standartlara İlişkin Yönetmelik” kapsamında iki haftalıktan küçük buzağılar için yatak temin edilecek. 12’DE Nassan’dan çiftçilere: Ekomodern seraSayfa 21’de “Tarım, stratejik bir sektör” Sayfa 27’de 17 milyar lira tarlada kaldı Sayfa 4’de Ekonomi Profesörü Burak Arzova: ‘Türkiye tarımdaki potansiyelini kullanamıyor’ Sayfa 32’de Başbakan Yardımcısı Ali Babacan: Büyümedeki düşüşten rekolte kayıpları sorumlu Sayfa 2’de köy kahvesi 2 HABER www.koykahvesi.com.tr Büyümede sert düşüş 2 014 Ekonomik büyüme verileri, senenin üçüncü çeyreğinde beklenden düşük çıktı. Yılın üçüncü çeyreğinde büyüme rakamı yüzde 3 olarak beklenirken yüzde 1,7 geldi. Beklentilerin çok altında kalan büyüme oranı ekonomi yönetiminde endişe ile karşılandı. Türkiye ekonomisinin 2014 ilk üç çeyreğindeki ortalama büyüme yüzde 2,8'de kalırken tarım, ormancılık ve balıkçılık alanlarında ise yüzde 4,9 küçülme oranında bir küçülme yaşandı. Büyümesi gereken sektör küçüldü. Tarım sektörünün ekonomideki öneminin bu rakamlardan sonra çok daha fazla olduğu tartışmasız bir biçimde ortaya çıktı. Ali Babacan Olumsuz hava koşulları Başbakan Yardımcısı Ali Babacan konuyla ilgili olarak, büyüme beklentilerinin düşük çıkmasından kuraklık ve sel gibi olumsuz hava koşullarının etkisiyle rekolte kayıplarının sorumlu olduğunu söylerken, Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı, milli gelirdeki artışın az olmasını direkt olarak tarım sektörüne bağladı. GSYH verilerine bakıldığında tarım hasılasının 3. çeyrekte eksi yüzde 5’e yakın daraldığını belirten Başçı , "Don ve yağışlardaki öngörülemez hareketler tarımsal hasılayı oldukça ciddi bir şekilde aşağı yönde etkiledi. Üçüncü çeyrekte tarımın ağırlığı yüksek. Dolayısıyla gayrisafi hasılanın beklenenden oldukça düşük gelmiş olmasının en önemli sebebi, tarım hasılasındaki düşüş. Bu sadece büyümeyi aşağı yönde etkilemiyor. Aynı zamanda enflasyonu da yukarı yönde etkiliyor” dedi. Prof. Arzova ‘Türkiye tarımdaki potansiyelini kullanamıyor’ Marmara Üniversitesi Ekonomi Profesörü Burak Arzova, Al Jazeera gazetesinden Bekir Gül'e verdiği röportajda, tarımdaki sorunların bölgesel olarak incelenmesi gerektiğini ve üretim maliyetlerinin düşürülmesinin tarımın büyümesi için bir zorunluluk olduğunu söyledi. Türkiye'de toprak analizinin halen yapılmadığını ve bunun da tarımsal üretimi etkilediğini belirten Burak Arzova köylünün babasından öğrendiği bilgilerle tarım yapmaya devam ettiğini söyledi. Sözleşmeli tarım konusunda da sıkıntılar olduğunu belirten Arzova, "Bir de üretim maliyetleri çok yüksek. Başta da mazot fiyatları çok yüksek. Çünkü şehirde kullandığımız mazotun fiyatıyla tarlada kullandığımız mazotun fiyatı aynı. Devlet bu konuda destekleme veriyor ancak sözü bile edilemeyecek kadar düşük. Artı bu desteklemeyi, siz tarlayı ekip biçtikten sonra ödüyor. Yani ihtiyacınız olduğunda tarlayı ekerken bu desteği kullanamıyorsunuz. Oysa köylünün anında mazotu indirimli kullanması gerek." dedi. Prof. Burak Arzova "Sütçü ırktan et elde etmeye çalışıyoruz" Hayvancılık konusuna da değinen Arzova Türkiye'nin hayvancılık konusunda hatalı politikalar ürettiğini ifade ederek, "Türkiye’de hayvan ırkının artık değişmesi gerekiyor. Sütçü ırktan et elde etmeye çalışıyoruz. Gelişmiş ülkelerle böyle bir şey kalmadı. Avrupa’da bir dana 1.200 kilo. Oysa bizde yetişmiş inek 600700 kilo geldiğinde seviniyoruz. Veterinerlik fakülteleriyle ortak çalışmalar yapılabilir. Hayvan ithalatı yapıldı ancak buradaki sorun, yetişmiş hayvan getirildi. Damızlık hayvan getirilmedi. Irk ıslahının sağlanabilmesi için damızlık hayvan getirilmesi lazım. Şu anda damızlık diye getirilen hayvanlar belli bir müddet tutulduktan sonra kesime gönderiliyor. Çünkü süt kârlı değil. Bu nedenle hayvancılıkta verilen desteğin mutlaka dişi hayvana verilmesi gerekiyor." dedi. "Kobileştirilmiş tarım" Arzova Türkiye'deki tarım sektörü sorunlarının çözülmesi için atılması gereken adımları ise şöyle değerlendirdi: "KOBİ’leştirilmiş tarıma geçilmesi gerekiyor. Yani tesisi olan, makinayı, alet edavatı kullanabilecek bilgi düzeyine erişmiş bir yapıya geçilmesi gerekiyor. Tarımla uğraşanların şirketleşmesi gerekiyor. Böylece tarım alanındaki kayıt dışılık da önlenmiş olur. Tarımın kayıt altına alınması gerekiyor. Şirketleşme özendirilmeli. Mesela tarım şirketleri kurulmalı ve burada çalı- şanların sigorta primleri devlet tarafından karşılanmalı. Vergi takibi açısından da bu çök önemlidir. Hem en büyük kayıt dışı istihdam tarımda, hem de parasal anlamda kayıt dışılık tarımda. Mesela hayvan alım satımlarında bir kayıt tutulmuyor. Hayvanların kulak kaydını yaptırıyorsunuz ama bunun vergisel bir kaydı yok. Alım satımlar zaten nakit yapıldığı için takip etme olanağı yok. Bir kere tarımda verimi artırmanız gerekiyor. Bunun yolu ise maliyeti düşürmek ve makinalı tarıma geçmek. Bazı temel ürünlerin Türkiye’de üretilmesi gerekiyor. Mesela tohum ve gübre. Bunlar dışardan girdi olduğu için en büyük maliyet unsurlarından bir tanesi." "Merkezi bir Tarım borsası şart" "Bir an önce Türkiye genelinde soğuk hava depoları kurulmalı ve lisanslı depoculuğa geçilmeli. Bunlardan daha önemlisi, merkezi bir tarım borsası olması gerekiyor. Tıpkı Borsa İstanbul gibi. Her şehirde veya ilçede tarım borsaları var ama merkezi bir borsa kurulması şart. Hem hayvansal hem de türev ürünlerin bu borsada alınıp satılması gerekiyor. Ancak bunlar yapılamıyor çünkü lisanslı depoculuk yok. Lisanslı depoculuk olmadığı için 10 ay sonraki buğday fiyatını bilemiyor ancak tahmin edebiliyorsunuz. Eğer lisanslı depoculuk sistemi çalışıyor olsaydı, ve bu ürünler üzerine kontratlar yapılabilseydi, biz 10 ay sonraki buğday fiyatını bilebilecektik." Uydu destekli tarım Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK) Uzay Teknolojileri Enstitüsü, Güneydoğu Anadolu Projesi (GAP) kapsamında bölgede yapılan tarıma, uzay teknolojileri ile destek verecek. TÜBİTAK Uzay Teknolojileri Enstitüsü ile GAP Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığı arasında 'GAP Bölgesinde Hassas Tarım ve Sürdürülebilir Uygulamaların Yaygınlaştırılması Projesi' imzalandı. İmzalanan projeyle geleneksel tarıma, uzay teknolojileri desteği sağlanacağına işaret eden TÜBİTAK Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Abdullah Çavuşoğlu, "Memleketimizin kaynaklarını israf edilmekten kurtaracağız. Projenin ortaya koyduğu sonuçlarla insan kaynaklarını en verimli şekilde kullanacağız. Böylece refahın artırılmasına destek sağlanmış olacak. Projenin, tarım sektöründe çığır açacağına inanıyorum" dedi. Detaylı analizler yapılacak Projeye ilişkin bilgi veren Çavuşoğlu, GAP bölgesinde hassas tarım ve sürdürülebilir uygulamaların yaygınlaştırılması için 4,8 milyon liralık bütçe belirlendiğini söyledi. 3 yılda tamamlanması planlanan projeyle, bölgede ulusal düzeyde ekonomik gelişme ve sosyal istikrarın sağlanmasının hedeflendiğini belirten Çavuşoğlu, "Türkiye'de geleneksel tarım uygulamalarında, havacılık ve uzay teknolojilerinin kullanılmasıyla, hassas tarım uygulamalarına geçiş amaçlanıyor. Proje kapsamında uydu ve hava platformlarından alınan görüntülerle tarım alanlarının analizi yapılarak, hassas tarım uygulamaları geliştirilecek. Başta milli uydular RASAT ve Göktürk-2 görüntüleri olmak üzere, çok bantlı uydu görüntüleriyle hava platformlarından alınacak veriler kullanılarak, GAP bölgesinde yetiştirilen ürünlerin detaylı analizi yapılacak. Analizler sonucunda, tarım arazilerinde ekilen ürün tespiti, rekolte tahmini, toprağın gübre ve sulama ihtiyacı, bitki hastalık durumu tespit edilecek. Ayrıca proje ile GAP bölgesinde hassas tarım uygulamalarında kullanılmak üzere yürütülecek Ar-Ge faaliyetleri neticesinde, bilgi yönetim sisteminin uygulama yazılımı da geliştirilecek” dedi. 3 HABER www.koykahvesi.com.tr köy kahvesi köy kahvesi 4 HABER www.koykahvesi.com.tr Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, kırsal dönüşüm çalışmalarına hız verdi Köylerin kaderi değişiyor Ç evre ve Şehircilik Bakanlığı, kırsal alanda yaşam kalitesini yükseltmek için kırsal dönüşüm çalışmalarına hız verdi. Bu bağlamda bakanlık yapılacak olan çalışmaları şu şekilde sıraladı: • Kamu tarafından üst yapı ve altyapıların planlanması. • Bunlara ilişkin yasal düzenlemeler ve alınacak ekonomik önlemler ile yeni yerleşim alanlarında internet kafe alanı, köy meydanı, köy konağı, spor tesisi gibi sosyal tesislerin yapılması. • Bu tesislerin yapımının teşvik edilmesi ile kırsalda yaşayan vatandaşların ekonomik ve kültürel gelişmeleri sağlanarak, kırsaldan büyük kentlere göç engellenecek, tersine göç yaşanacak ve sosyokültürel çatışmaların önüne geçilebilecek. Kentsel dönüşümün köy versiyonu 2017'de sona erecek Yerel mimariye uygun yürütülecek dönüşümden faydalananlara 10 bin TL'lik teşvik verilecek. Büyük şehirlerden kırsala taşınan kentsel dönüşüm projesinin köy versiyonu, 4 yılda tamamlanacak. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı yetkilileri, depreme dayanıklı ve yöresel mimariye uygun köyler inşa edilmesi çalışmalarına Karadeniz Bölgesi'nden başlandığını hatırlatarak, "Buradaki projeler tamamlandı" dedi. 10 bin lira teşvik verilecek Amasya, Karabük ve Rize'de 15'şer, Trabzon'da ise 12 tip konut projesi hazırlandığını ifade eden yetkililer, 2017'ye kadar tüm bölgelerde tamamlanması hedeflenen projede evini yıktırıp yöresel tarzda yeniden yaptıranlara 10 bin liralık teşvik verileceğini kaydettiler. Köyde oturana devletten yardım Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, kentsel dönüşümün ardından kırsal alanda yapılacak dönüşüm projelerinde köylülere de kira yardımı yapacak. Köydeki vatandaş da kenttekiler kadar kira yardımı alacak. 2017 seneyi sonuna kadar Türkiye genelinde Köy Tasarım Rehberi hazırlanacak. Bakanlık proje kapsamında Kalkınma Bakanlığı ile görüşmeler yaparak kırsal dönüşüm için 2015 yatırım programına 25 milyon liralık proje teklifi yaptı. Kırsal dönüşüm hangi köylerde uygulanacak? Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, kırsal alanda yaşam kalitesini yükseltmek için kırsal dönüşüm çalışmaları kapsamında pilot köyler belirledi. Bu kapsamda belirlenen pilot köyler şöyle: • "Kütahya-Arslanapa ilçesi -Kureyşler köyü (57 hak sahibi). • Kahramanmaraş-Göksu ilçesi -Gücüksu köyü (76 hak sa- hibi), • Karaman-Merkez-Güldeıe köyü (79 hak sahibi)" Kureyşler ve Gücüksu köyünde hak sahipliği, yer seçimi, jeolojik-jeoteknik etütler, harita, imar planı, parselasyon çalışmaları tamamlanmış olup arsa satışları yapıldı. Altyapı ve üstyapı proje çalışmalarının tamamlanmak üzere olduğu iki köyde yapım işlerine başlanabilmesi için beş aylık süre öngörülüyor. Gildere köyünde ise hak sahipliği ve yeni yerleşim için alan belirlendi ve Bakanlı- ğa tahsisi istendi. Bu işler için yedi aylık süre öngörülüyor. Çevre ve Şehircilik Bakanı İdris Güllüce. "Proje kapsamında konutlar vatandaşlar tarafından seçilen yöresel projeler baz alınarak yapılacak. Bunun yanında bir adet köy konağı, köy meydanı ve çeşme, bir adet 200 ya da 300 kişilik cami, bir adet şadırvan, bin metrekarelik alana üstü kapalı bir adet pazaryeri, üç adet tandır evi, muhtelif yerlere içerisinde lavabo, traktör garajı olmak üzere müştemilat yapılacak" dedi. Tarım Kooperatifleri devlet desteği bekliyor Devlet desteklerinin çiftçi örgütleri üzerinden yapılamaması nedeniyle kooperatiflerin ekonomik krize girdiği ileri sürüldü. Antalya'da yaklaşık 14 bin çiftçinin üye olduğu 275 tarım kooperatifinin çoğu devlet desteği olmadığı için faaliyetlerini aktif olarak sürdüremiyor. Çiftçilerin herhangi bir tarım kooperatifine üye olması zorunlu olmadığı için örgütlenme, üretim, satış ve pazarlama konusunda da sorunlar her geçen gün daha da büyüyor. Yıllardır kapanmayan yara Türk çiftçisinin yıllardan beri ürettiği ürünlerin daha kazançlı hale gelmesi için başkalarına muhtaç kaldığını ifade eden Antalya Tarım Kooperatifleri Birliği Başkanı Mustafa Özen, "Ülkemizde tarım sektöründe birlikte hareket etme olgusu maalesef gelişmedi. Yıllardır kanayan yaramız olan çiftçi örgütlenmeleri konusunda ne yazık ki yeterince başarı elde edilemedi. Bu başarısızlıktaki etkenler, devlet desteklerinin çiftçi örgütlenmeleri üzerinden yapılamaması ve üretim-pazarlama aşamasında belirli bir standardın uygulanamamasından kaynaklanıyor" dedi. "Örgütlü çiftçi kazanır" Özen sözlerine şöyle devam etti: "Avrupa ülkelerinde uygulanan üretim ve pazarlama standartlarında çiftçiler mutlaka bir kooperatif ya da bir çiftçi örgütüne üye olmak zorundadır. Ancak ülkemizde böyle bir zorunluluk olmadığı için düzenli bir üretim politikası gelişemiyor. Yurt dışındaki örnekler incelendiğinde, özellikle çiftçi örgütlerinin güçlü yapıları dikkat çekiyor. Devletin tarım sektörüne verdiği desteklerin kooperatif ve üretici örgütleri üzerinden yapıldığı, her çiftçinin mutlaka bir kooperatif ya da üretici örgütüne üye olduğu gözlenmektedir.Avrupa'daki örnekler bizde de uygulanmalı. Örgütlü çiftçi kazanır." "Seferberlik ilan edilmeli" "Türkiye'de ve özellikle An- talya'da bu tarz uygulamaların geliştirilmesi için topyekun bir seferberlik ilan edilmeli. Kooperatiflerimiz, içinde bulunduğu siyasi ve ekonomik kriz nedeniyle her geçen gün daha kötüye gidiyor. Yetkililerin bir an önce örgütlenme konusunda gerekli çalışmaları yaparak Avrupa'daki iyi örnekleri ülkemizde de uygulanması gerekiyor. Aksi takdirde Türk çiftçisinin önümüzdeki yıllarda büyük sermayelerle baş etmesi çok zor hale gelecektir. Bu da küçük çiftçi dediğimiz ülkemizin bel kemiği tarım sektörünü çok büyük sıkıntıya sokacak." 5 HABER www.koykahvesi.com.tr köy kahvesi köy kahvesi C umhuriyetimizin kurucusu Atatürk her gittiği şehirde yol kenarlarında tarlada çalışan üretici köylüyü gördüğünde aracını durdurur ve orada çalışan köylülerle sohbet eder, dertlerini dinlermiş. Bugün seçimden seçime hatırlanan, siyasetçilerin millet vekili adaylığı sırasında gidip dinlediği sonra bir daha 5 yıl boyunca çevresinden geçmediği köylülerin dertlerini meclise taşıyacak ve sorunlarına çözüm üretecek insanlara ihtiyacı var Türkiye’nin. Köyler bir harabe, köylü ise perişan durumdadır. Köylüyü bu perişanlıktan kurtaracak çok yönlü ve kapsamlı bir politikanın bir an önce köylerde yaşayan insanlarla birlikte hazırlanması ve sonrasında uygulamaya konulması gerekmektedir. Köyden kente göçün hala devam etmesinin sebepleri: tarımsal üretim ve hayvancılıktaki gerilemedir. Üretilen ürünün fiyatının üretene sorulmadan, maliyet hesabı yapılmadan sanayicinin, halcinin istekleri doğrultusunda belirleme yöntemi köylünün giderek fakirleşmesine, köylerin de gün geçtikse boşalmasına neden olmaktadır. Üretim gün geçtikçe azalıyor, hayvancılığımız can çekişiyor, tarım alanları ekilemiyor ve çıkartılan Bütünşehir yasasına rağmen köylere hizmet gidişi aksıyor. Yıllardır çözüm bekleyen sorunlar dağ gibi birikmiş bekliyor. Yol, su, elektrik, sağlık 6 HABER www.koykahvesi.com.tr Yazı/Yorum Marka köyleri nasıl yaratabiliriz? gibi olmazsa olmaz önceliğe sahip sorunların yanı sıra yetersiz eğitim, teknik bilgi eksikliği gibi konular için bir an önce çalışmalara başlanması gerekiyor. Marka köyler yaratmak için neler yapılmalıdır aklımıza gelenleri kısaca sıralayalım: - Çiftçilik teşvik edilmeli, üreticinin mağdur edildiği konular çözümlenmelidir. - Hayvancılık politikası yeniden kapsamlı olarak ele alınmalı ve ithalat değil ihracat hedefiyle yola çıkılmalıdır. - Köylerin imar projesi bulunduğu yöreye göre ele alınmalı ve mimari bir kimlik kazandırılmalıdır. - Dünya çapında örnek olacak köyler kurulmalıdır - Köylerde plânlı bir düzen içinde meskenler yapılmalıdır - Köylerde evlere su verildiği gibi köy çeşmeleri de yapılmalıdır. - Okullar açık olmalı , eğitimde fırsat eşitliği sağlanmalı ve kalitesi arttırılmalıdır. - Köylerde bağ ve bahçeler işlenerek toprak yapısına uygun ağaçlandırma çalışmaları yapılmalıdır - Köyler arasında merkezi yatırım projeleri Ersin Bozkurt yaygınlaştırılmalıdır Köylerde kalkınmanın sağlanması için ise; - Faizsiz çiftçilik kredisi verilmelidir. - Faizsiz hayvancılık kredisi verilmelidir. - Faizsiz mesken kredisi verilmelidir. Marka köyler yaratmak için öncelikle köylerin tarım arazilerinde toprak analizleri yapılarak toprak yapısına uygun meyve ve sebze üretimleri tespit edilmeli, üreticinin kooperatifleşerek ürününü değerinde satması sağlanmalıdır. Türkiye’nin bazı bölgelerinde markalaşmış ürünlere sahip kooperatifçilik modelleri incelenmeli ve diğer köylere örnek olması sağlanmalıdır. Toprak yapısı uygun olmayan, su kaynaklarına uzak köylerde hayvancılık, dokumacılık, arıcılık gibi iş kolları ve yanı sıra köy turizmciliği iyi bir gelir kaynağı olabilir. Orman ve dağ köylerinde orman ürünlerini işleme tesisleri yine kooperatifleşme yoluyla çözümlenebilir. Mermer ocaklarına yakın köylerde endüstriyel olarak değerlendirilemeyen ebat dışı kalan molozları işleyebilen atelyeler kurulabilir. Bu ürünlerden süs eşyaları, mozaik, mıcır ve yığma taş evlere malzeme sağlayacak materyaller elde edilerek ekonomik değer yaratılabilir. Çiftçinin traktör ve ekipmanları, mazot, gübre, tohum ve diğer toprak iyileştirme için gereksinim duyduğu ihtiyaçlar için uygun kredi olanakları temin edilmeli, özellikle tohum konusunda Türkiye iklimine, bölge toprak yapısına uygun ve özellikle yerel tohumların kullanımı teşvik edilmeli, Ziraat Fakülteleri tohum verimliliği konusunda çalışmalar yaparak tohumlarımızın kalitesi ve verimi arttırılmalı. Hayvancılık, tarla ve açık deniz balıkçılığı, arıcılık, tavukçuluk gibi yatırımlar için damızlık hayvan temininde üretici desteklenmeli, ülkenin kendi ırklarının geliştirilmesi için bilimsel çalışmalar yapılmalıdır. Köylerin haberleşme sorununa da çözüm bulunmalı, sağlık hizmetlerini düzgün alması sağlanmalıdır. Köylerin yapısal giderlerinin karşılanabilmesi için nüfusa göre bir bütçe ayrılmalı, bölgesel kalkınma projeleri ile özellikle dağ ve orman köylerinde işsizlik sorununa çözüm üretilmelidir. 2015 yılına girdiğimiz şu yılın ilk günlerinde köylerin ekonomik, sosyolojik gelişmelerinin sağlanması için adım atılmasını görmek dileğiyle sağlıklı, huzurlu, mutlu yıllar diliyorum... 17 milyar lira tarlada kaldı! V erimli tarımsal arazilerine sahip Türkiye'de her yıl yaklaşık 17 milyar liralık sebze ve meyvenin, üretim ve tüketim planı doğru yapılmadığı için tarlada veya hallerde çürümeye terk edildiği bildirildi. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Tarım Reformu Genel Müdürü Gürsel Küsek, Türkiye'de 3 milyon çiftçinin 32,5 milyon parselde tarımsal üretim yaptığını söyleyerek, “Çiftçilerin her biri örgütlenme ve bilgi paylaşımı olmadan hangi parselde ne ekeceğine kendisi karar veriyor. Bağımsız alınan bu kararlar sonucu oluşan ekim deseni, pazarın ihtiyacı ile örtüşmüyor” dedi. lar da az üretiliyor ve fiyatlar daha yüksek oluyor” diyen Küsek, üretim ve tüketim planının doğru yapılamamasından dolayı Türkiye'nin yıllık ortalama kaybettiği miktarın yaklaşık 17 milyar lira olduğunu söyledi. Bunun çözümünün üretim ve tüketim dengesinin doğru kurulabilmesinden geçtiğini ifade eden Küsek, “Üretim ve tüketim dengesinin doğru kurulabilmesi için de örgütlenme ön plana çıkıyor. Et ve süt üreticileri birliklerinde olduğu gibi meyve ve sebze üretici birlikleri kurulmalı. Birlikler kendi planlamalarını yaparak, üretim ve tüketim dengesinin Türkiye'de sağlanması gerekiyor" dedi. Üretim ve tüketim dengelenmeli Yaşanan sorunun çözümü için parsellerin sayısallaştırılması, örgüt yapısının tamamlanması ve teknolojinin bu sektörde kullanılması gerektiğini anlatan Küsek şunları söyledi: “Parsellerin sayısal- “Patates, soğan gibi sebzeler bazı yıllar çok üretiliyor ve hallerde ya da parsellerde çürümeye terk ediliyor. Bazı yıl- Çiftçiler örgütlenmeli laştırılması ve teknolojinin tarımda kullanılması konusunda gerekli tüm altyapı yatırımlarını hayata geçirdik. Bundan sonrası, daha çok çiftçimize düşüyor. Çiftçimiz, bu örgütlenme altyapısını tamamlamalı, örgütlenerek üretim ve tüketim dengesini kendi örgütsel yapısı içerisinde oluşturmalı. Bu yolla israfın önlenmesi gerekiyor.” 7 köy kahvesi HABER www.koykahvesi.com.tr Tunç Soyer: “Tarımsal üretime odaklanmalıyız” Sebzenin beşte biri seradan T ürkiye Ziraat Odaları Birliği Başkanı Şemsi Bayraktar, 6 milyon tona yakın sebzenin, 333 bin ton meyvenin, 1,14 milyar adet süs bitkisinin örtü altında üretildiğini açıkladı. Bayraktar, “28,5 milyon ton sebzenin beşte birinden fazlası, 19,4 milyon ton meyvenin yüzde 1,7’si örtü altından sağlanıyor” dedi. Toplam örtü altı yetiştiriciliği yapılan alanın yüzde 13,1’inde cam sera, yüzde 45,3’ünde plastik sera, yüzde 25,6’sında alçak tünel, yüzde 15,9’unda ise yüksek tünel bulunduğunu söyleyen Bayraktar, “Örtü altı yetiştiriciliğinde ilk sırada yer alan ilimiz Antalya. Bu ilimizi Mersin ve Adana illerimiz izliyor. 2013 yılında 28 milyon 448 bin 218 ton olan sebze üretiminin yüzde 20,88’nin, beşte birinden fazlası olan 5 milyon 940 bin 751 tonunun, 19 milyon 419 bin 256 ton meyvenin yüzde 1,72’sinin 333 bin 176 tonunun serada üretiliyor. 1 milyar 140 milyon 812 bin 426 adet süs bitkisi üretimi seralarda yapılıyor. Örtü altında üretilen sebzenin yüzde 53,9’unu domates, yüzde 16,9’unu hıyar, yüzde 10,8’ini karpuz, yüzde 6,5’ini sivri biber, yüzde 4,2’sini ise patlıcan oluşturuyor. Örtü altında yetiştiriciliği yapılan meyveler içinde çilek, muz, üzüm, kayısı ve şeftali (nektarin) bulunuyor. Serada üretilen meyvenin yüzde 51,6’sını muz, yüzde 48’ini çilek oluşturuyor” dedi. KDV oranları indirilmeli Seralarda kullanılan elektriğin yanı sıra seracılıkta temel üretim girdileri olan gübre, örtü malzemesi ile mazotta uygulanmakta olan KDV oranlarının indirilmesi gerektiğini vurgulayan Bayraktar, “Üretimin sürdürülebilir kılınması, teknolojik yeniliklerin işletmelere aktarılması, mevcut seraların modernizasyonunun sağlanması, kısaca üreticilerimizin işletmelerine gereken yatırımı yapabilmeleri, yeterli gelir elde etmeleriyle mümkün. Ülkemiz iklim koşulları, pazarlara olan yakınlığımız, jeotermal enerji potansiyeli gibi imkânlara sahip. Bunların eğitim, yayım ve denetim faaliyetleriyle desteklenmesi gerekir” dedi. Seferihisar Belediye Başkanı Tunç Soyer, Türkiye’nin gündeminin tarımsal üretim olması gerektiğini söyledi. Çalıştayda konuşan Başkan Soyer, “Hayatımızı işgal eden tüm yapay gündemleri bir kenara bırakıp tarımsal üretimin üzerine odaklanmalıyız. Bütünşehir yasasıyla bir gecede 16 bin köy tüzel kişiliğini yitirdi, mahalle oldu. Sözde, kırsal nüfus yüzde 24’ten yüzde 8’lere düştü. 2013 yılından bugüne tarımsal üretimin %13 küçüldüğünü, bunun da çok önemsenmediğini görüyoruz. Tekrar tarıma dönmek zorundayız. Dönmezsek bu yasanın sonucu olarak, köylülerimizin potansiyel gecekondu nüfusu olacağını, işsiz ordusuna katılacağını ve büyük şehirlere göçün artarak devam edeceğini göreceğimizi düşünüyorum. Ortaya koyacağımız doğru bir modeli uygulayarak bizim ölçeğimizdeki yüzlerce kasaba ve şehre örnek olabiliriz. Bu mümkün ve bunu başaracağız” dedi. Seferihisar Belediye Başkanı Tunç Soyer, İzmir Büyükşehir Belediyesi Başkan Vekili Sırrı Aydoğan, Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi Öğretim Üyesi Tayfun Özkaya, Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi Öğretim Elemanı Fatih Özden’in konuşmacı olarak yer aldığı çalıştayda, Seferihisar’ın kapatılarak mahalleye dönüştürülen köylerin muhtarları, Belediye Başkan Yardımcıları, Mandalina Üretici Birliği, Zeytin Üretici Birliği, Çiftçi Koruma Birliği, Seferihisar Kent Konseyi ve Hıdırlık Tarımsal Kalkınma Kooperatifi de hazır bulundu. Akdeniz Meyve Sineği İle Mücadele Stratejisi görüşüldü Akdeniz Meyve Sineği 200 den, bazı kaynaklara göre ise dünya genelinde 500 den fazla üründe zarar yapabilmektedir. Akdeniz meyve sineği zararı larvası tarafından yapılır. Meyvenin etli kısmında beslenen larvalar, bu kısmında bir yumuşama ve çöküntü meydana getirirler. İlimizde özellikle merkez ovadaki meyve bahçelerinde başta Şeftali, Trabzon Hurması, Kayısı, Ayva olmak üzere Armut ve Elmaya kadar birçok meyvede zarar yaptığı tespit edilmiştir. Ilık geçen mevsimlerde kışı merkez ovamızda geçirebilmektedir. Çivril ilçemizde son ilki yıldır şeftaliden kayısıya 2014 yılında ise elmalarda dahi azda olsa zarar yaptığı görülmüştür. İl ve İlçe Müdürlüğü olarak Akdeniz meyve Sineği ile mücadele için Bornova Zirai Mücadele Araştırma İstasyon Müdürlüğü konu uzmanlarının da katılımıyla önümüzdeki yıllarda ürün kaybının önlenmesi için mücadele stratejisi belir- leme toplantısı düzenlenmiştir. Toplantıya Çivril Kaymakamı Orhan Burhan, Denizli İl Gıda, Tarım ve Hayvancılık Müdürü Sezgin Kutlu, İl Müdür Yardımcısı Nejdet Demir, İl ve İlçe Müdürlüğü Teknik personeli ve Bornova Zirai Mücadele Araştırma İstasyon Müdürlüğü konu uzmanı, Ziraat Yüksek Mühendisi Mehmet Fatih Tolga, İlçe Ziraat Odası Başkanı Mehmet Özkul ve üreticiler katılmışlardır. Toplantının açılış konuşmasını yapan İl Müdürü Sezgin Kutlu; “iklimlerin değişmesi, küresel ısınma gibi faktörler nedeniyle, ilçelerimizde yetişen ürünlerde değişik zararlılar görmeye başladık. Bunlardan bir tanesi de Akdeniz Meyve Sineğidir. Bu zararlıyla ilgili konu uzmanlarıyla çalışmalar yürütüyoruz. Amacımız önümüzdeki yıl zararlanmayı en aza indirgemek” dedi. Toplantıda uzman Mehmet Fatih Tolga, Akdeniz Meyve Sineğinin biyolojisi, zarar şekli, mücadele yöntemleri ve alınması gereken tedbirler konusunda bilgiler verdi. Uzman Tolga; dünya tarımsal pazarlamasında bu zararlının toleransının sıfır olduğuna vurgu yaparak, doğal yaşam alanları içerisinde Çivril’in olmadığı Akdeniz Meyve Sineğinin etkin mücadeleyle mutlaka önleminin alınması gerektiğini belirtmiştir. Tolga konuşmasında etkin mücadelenin tek başına Tarım İl ve İlçe Müdürlüğü çalışanları ile başarıya ulaşamayacağını, bununla birlikte başta üreticiler olmak üzere, meyve satın alımcılarının, depocuların, meyve suyu fabrikalarının ve hatta bütün yöre halkının bu mücadelede rol alması gerektiğini vurgulamıştır. köy kahvesi 8 HABER www.koykahvesi.com.tr Sürdürülebilir pamuk üretimi için prim miktarı 75 kuruş olmalı D ünya pamuk fiyatlarının son yılların en düşük seviyelerine gerilemesi ve Türkiye’deki pamuk fiyatlarının seyrinin de bu durumdan doğrudan etkilenmesi nedeniyle İzmir Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Başkanı Işınsu Kestelli ve Yönetim Kurulu Üyesi Şeref İyiuyarlar mevcut duruma ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Dünya pamuk fiyatlarının gerilemesinin en önemli nedeninin gittikçe artan dünya devir stoğu olduğunu belirten İzmir Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Başkanı Işınsu Kestelli, “Bu devir stoğunda Çin başrolü üstleniyor. Çin’in pamuk ithalatına kota koyma kararı pamuk fiyatlarının dibe vurmasına sebep oldu” dedi. Türkiye’de tekstil sektörünün tükettiği yıllık ortalama 1,5 Işınsu Kestelli milyon ton lif pamuğun yarısının ithal edildiğine, dolayısı ile ülke içindeki pamuk fiyatlarının dünya pamuk fiyatları ile paralel seyretmesinin kaçınılmaz olduğuna dikkat çeken Kestelli, “Cari fazlalık arz eden ve tekstil sektörünün hammaddesi olan pamuğu ithal etmemiz, bir tarım ülkesi olarak bizleri derinden etkiliyor. Böyle bir ortamda pamuk üreticilerimiz ciddi bir mücadelenin içindedir. Pamuk üretiminin sürdü- rülebilirliğini olumsuz yönde etkileyen en önemli unsur ise üretim maliyetlerinin yüksek olmasıdır” diye konuştu. İzmir Ticaret Borsası Ar-Ge Müdürlüğü tarafından 2014 üretim yılı için yapılan üretim maliyeti çalışmasında, 1 kg kütlü pamuğun üretim maliyetinin 500 kg verim ile 1,82 TL olduğunun tespit edildiğini belirten Kestelli, “Tarladan alınan verim miktarına göre birim maliyeti değişiklik göstermektedir. Ulusal Pamuk Konseyi’nin de açıkladığı maliyet rakamlarını göz önüne aldığımızda, 1 kg pamuk üretimin maliyetinin 1,75 - 2,20 TL arasında değiştiğini görebiliriz. Son yıllarda maliyetler bu rakamlarda seyrediyor. İzmir Ticaret Borsası müstahsil tescilleri incelendiğinde de üreticinin eline geçen fiyatların Ekim ayında ortalama 1,60 TL, Kasım ayında ise ortalama 1,50 TL civarında olduğunu görüyoruz. Basit bir matematiksel hesaplama yapıldığında; 55 kuruş prim alan bir üreticinin pamuk yetiştirerek elde ettiği kazancın, birçok küçük aile çiftçisinin eline geçen fiyatlardan daha az olduğu görülebilir” dedi. İzmir Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Üyesi ve pamuk üreticisi Şeref İyiuyarlar ise “maliyetler, pamuk fiyatları seyri ve mevcut prim miktarı göz önüne alındığında, ancak 500 kg üstü verim elde eden üreticilerin değil kar anacak zarar etmekten kurtulduğunu belirterek, zarar eden ya da başa baş noktasında pamuk üreten üreticiler, her şeye rağmen pamuk üretimini sürdürmek için nasıl ikna edilecek?” dedi. İyiuyarlar, pamuk üreticisinin işini yapmaya devam edebilme- Şerif İyiuyarlar si için Türkiye’de stratejik ürün olarak nitelendirilen ürünü için yeterli desteğin verilmesinin şart olduğunu dile getirerek, “Sürdürülebilir pamuk üretimi için 55 Kuruş prim miktarı ne teşvik edici ne de yeterlidir. Çözüm basittir; Pamuk üretiminde kullanılan mazot, gübre, ilaç vb. girdilerin desteklenmesi ve 2014 mahsülü için üreticiye ödenen primin 75 kuruşa çıkarılması ve ivedilikle ilan edilmesi gerekmektedir. ” diye konuştu. Yağmur ‘Beyaz altını’ vurdu ABD’ye pamuk resti Bu yıl yaklaşık 50 bin dekarlık alanda üretimi yapılan pamukta hasat dönemindeki yağmur, rekoltenin düşmesine neden oldu. Manavgat'ta yaşanan sel felaketi pamuk üreticisini vurdu. Yoğun yağmurdan dolayı 10 bin ton pamuğun tarlada kaldığını söyleyen Antalya Pamuk ve Narenciye Tarım Satış Kooperatifleri Birliği (Antbirlik ) Genel Müdürü Hasan Erdoğan, pamuğun toplanması halinde 1 liradan satın alınacağını belirtti. Antbirlik 158 No’lu Manavgat Pamuk ve Narenciye Tarım Satış Kooperatifi Mali genel kurul toplantısında konuşan Erdoğan, Antbirlik olarak ortaklarının mağdur olmaması için ellerinden geleni yapacaklarını, Antbirliğe ve bankalara olan borçlarının yapılandırılabilmesi için üreticilerin mutlaka hasar tespit yaptırıp bunun raporunu ibra etmeleri gerektiğini söyledi. Genel Kurulda, 25 Ekim 2014 tarihinde Manavgat'ta yaşanan sel felaketinde zarar gören üreticilerin Antbirliğe olan borçlarının bir yıl süre ile faizsiz olarak ertelenmesi ve 3 taksit halinde ödenmesi oy birliği ile kabul edildi. 10 bin ton pamuk tarlada kaldı Antalya’da 26 bin 600 ton pamuk rekoltesi beklediklerini ancak sel felaketinden dolayı 3 tonu Manavgat’ta olmak üzere Antalya genelinde 10 bin ton pamuğun tarlada kaldığını söyleyen Erdoğan yaşanan sel felaketin- Türkiye’de demir ve çeliğe devlet desteği olmasını bahane ederek yüzde 17’lerde anti-damping uygulayan ABD'ye karşı anti-damping uygulamasına gidilecek. Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci, başlattıkları çalışma ile Amerikan pamuğuna anti-damping vergisi koymaya hazırlandıklarını, Türkiye’ye mal gönderen ancak Türk mallarına vergi koyan Çin, Hindistan, Pakistan, Tayvan, Filipinler gibi birçok ülkenin ürünlerine Türkiye’de de anti-damping vergisi koyacaklarını açıkladı. de en fazla zararı pamuk üreticisinin gördüğünü belirtti. Erdoğan, "Manavgat’ta 4,5 ton pamuk rekoltesi beklerken şu ana kadar alınan pamuk miktarı sadece 1.5 tondur. Yaklaşık 3 ton pamuk tarlada toplanmayı bekliyor. Ne var ki ekili alanlar hala su ve çamur halinde" diye konuştu. Birinci sınıf pamuğun 1,7 liradan alındığını, ortalama fiyatın ise 1,64 lira olduğunu belirten Erdoğan, Yaşanan sel felaketi sonrası pamuğun lif kaybının yüksek olması nedeniyle bundan sonra gelecek pamuğun 1 liradan alınacağını sözlerine ekledi. Teksaslı senatörlerden mektup Teksaslı senatörlerin kendisine Amerikan pamuğu için özel mektup gönderdiklerini belirten Zeybekci, “Mektupta Teksas’taki çiftçilerin Türkiye’nin pamuğa yönelik koyacağı anti-damping’den rahatsız olacakları yazıyor. Onları anlayacağı dilde mektupları cevaplayacağız. Kusura bakmasınlar, askeri alanda stratejik ortak olalım Nihat Zeybekci ama ekonomide ortak olmayalım, bu olmaz" dedi. Zeybekçi sözlerini şöyle noktaladı: “Bu ülkelere diyoruz ki: Amacımız misilleme yapmak değil. Ancak, hükümetimize kamuoyumuzdan baskı yapılıyor. Bir şikayet fırtınası başladı, 'ABD’ye, Çin’e, Filipinler’e, Tayvan’a Türk ürünleri giderken bir sürü anti-damping vergisi koyuyorlar, onlardan bize gelen ürünlere neden bakmıyorsunuz’ deniliyor. Filipinler Türk ununa anti-damping vergisi koyunca, Türk kamuoyu ‘Bunlar Filipin ürünleri’ demeye başladı. ‘O zaman biz de sizin ürünlerle ilgili çalışma yapmak zorunda kalıyoruz’ dedik” 9 HABER www.koykahvesi.com.tr köy kahvesi köy kahvesi 10 HABER www.koykahvesi.com.tr Dünya’da ve Türkiye’de pamuk üretim ve tüketimi T ürkiye ekonomisinde önemli bir yere sahip olan pamuk, birinci derecede bir lif ve ikinci derecede bir yağ bitkisidir. Yaygın ve zorunlu kullanım alanı yönüyle yarattığı katma değer ve istihdam olanaklarıyla da üretici ülkeler açısından büyük ekonomik öneme sahip bir üründür. Lifleri ile tekstil endüstrisinin olduğu kadar, tohumlarının da içerdiği %17-24 oranındaki yağı ile gıda sanayisinin en önemli ürünü olan pamuk, küspesinin de içerdiği % 35-45 oranındaki proteini ve %5-6 oranındaki yağı ile hayvan yem sanayisinin en önemli ham maddelerinden biridir. Pamuk çiğidinden elde edilen bu yağ, bitkisel yağ ihtiyacımızın önemli bir kısmını karşılamaktadır. Pamuk dünyada soyadan sonra ve son zamanlarda kolzadan sonra önemli bir bitkisel yağ kaynağıdır. Pamuk tohumundan elde edilen yağ, esas olarak yemeklik yağ olarak kullanıldığı gibi, sabun, deterjan gibi birçok alanda da kullanılmaktadır. Dünya nüfusunun sürekli artması, gıda maddeleriyle birlikte pamuğun önemini de her geçen gün daha da arttırmaktadır. Uluslararası Pamuk Danışma Kurulu’nun 2007–2014 arası 8 yıllık dönemin verileri incelendiğinde; dünyada ortalama 33 milyon hektar alanda pamuk ekimi yapıldığı ve bu ekimden ortalama 25 milyon ton lif pamuk elde edildiği görülmektedir. Dünya 8. Türkiye Dünyada pamuk üretim alanının en geniş olduğu ülke ise Hindistan’dır. Ardından sırasıyla Çin, ABD, Pakistan, Özbekistan ve Brezilya gelmektedir. Dünyada en çok pamuk üreten ilk 8 ülke sırasıyla Çin, Hindistan, ABD, Pakistan, Brezilya, Özbekistan, Avustralya ve Türkiye’dir. Tüketimde ise; ilk üç sırayı yine Çin, Hindistan ve Pakistan almakta ve bu ülkeleri sırasıyla Avustralya, Türkiye, Brezilya ve ABD izlemektedir. Ülkemizde de pamuk tarımının çok uzun bir geçmişi bulunmaktadır. 20. şük oranda ekim alanı bulmuşlardır. 1980’li yılların ikinci yarısından sonra özel sektör tohumculuk kuruluşlarının destohumluk ithalinin Eyyüp HAREM teklenmesi, kolaylaştırılması, araştırma yetZiraat Yüksek Mühendisi kisi ve tohumluk üretim izni vePamuk Uzmanı rilmesi ile özel sektör tohumcuNazilli Pamuk Araştırma luğu da gelişmeye başlamıştır. İstasyonu Müdürlüğü Pamukta delinte tohum kullanıNazilli/AYDIN / TURKEY mının ve makineli hasat uygulamalarının yaygınlaşması ile kamu çeşitlerinin rekabet gücü yüzyıla kadar eski dünya pamukları olarak sınıflandırılan Gossypium herba- azalmış, pamuk çiftçilerinin özel sektör pamuk tohumculuğuna ilgileri artmışceum L. türü pamuklar yetiştirilmiştir. tır. Daha sonraları özel sektör pamuk Söz konusu bu pamuklar kapalı kozatohumculuğu gelişmeye başlamıştır. lı olup, düşük çırçır randımanı ve düşük lif kalite özelliklerine sahip pamukÖzelleştirme ve GAP lardır. Açık kozalı, verimli, lif kalite özellikleri iyi, çırçır randımanı yüksek özelliklere sahip yeni dünya pamukları olarak adlandırılan Upland grubu, Gossypium hirsutum L. Ve Gossypium barbadense L. türü pamukların yetiştirilmesi ise İngilizlerin talebi ve teşviki ile 1860’lı yıllarda başlamıştır. İlk araştırma ve üretme istasyonu 1924 yılında 1924 yılında Adana’da, 1934 yılında ise Nazilli’de ilk araştırma ve üretme istasyonu kurularak pamuk ıslahı ve yetiştirilmesi konularında araştırma çalışmalarına başlanılmıştır. Daha sonraki yıllarda Antalya, Kahramanmaraş ve Şanlıurfa’da pamukta araştırması yapacak enstitüler kurulmuş ve bu bölgelerde de çeşit ıslahı ve yetiştirme tekniği konularında araştırmalar yapılmıştır. 1970’li yılların ikinci yarısından itibaren ise Ege Bölgesi Nazilli Pamuk Araştırma İstasyonu’nda geliştirilen “Nazilli 66-100” çeşidi, 1980’li yıllarda ise % 90 oranında “Nazilli 84” çeşidi, daha sonraki yıllarda da “Nazilli 87”, “NazilliM-503”, “Nazilli 143”, “Nazilli 84-S” pamuk çeşitleri uzun yıllar ekilmiştir. 1995 yılına kadar pamuk ekim alanlarında % 90 oranında kamu çeşitleri ekilmeye başlamış ve özel kamu kuruluşlarına ait çeşitler ise çok dü- Reklam Grup Müdürü Antalya Temsilcisi Reklam Müdürü Hasan Kozan 0.532 230 85 42 Reklam Servisi Bursa Temsilcisi CDL Group Esin Şimşek Yıl:3 Sayı: 28, Ocak 2015 Aylık Gazete Gülen Türker Çiriş STL Medya Ltd. Şti. adına İmtiyaz Sahibi Mehmet Özmen Öykü Gencer Duygu Erecek Genel Yayın Yönetmeni Ersin Bozkurt Sorumlu Yazıişleri Müdürü Ayhan Şener 2000’li yıllardan sonra makineli hasat ve delinteli tohum kullanımının yaygınlaşması, özel sektör kuruluşlarının hızlı ve etkin pazarlama çalışmaları ile tohumluk dağıtımında çiftçilere kolaylıklar sağlamıştır. Özellikle Stoneville çeşitleri başta olmak üzere “Teks, Mig(Lider) 119 ve Stoneville 468 gibi pamuk çeşitleri bölgede hakim konuma ulaşmıştır. Yıllara göre farklılık göstermekle birlikte Gap alanlarının sulu tarıma açılması nedeniyle 1990’ lı yılların ikinci yarısından sonra ekim alanlarında rekor düzeyde artışlar görülmüş ve bu artışa bağlı olarak üretimde de büyük bir gelişmeye yol açmıştır. Melezleme ve seleksiyon ıslah çalışmaları sonucunda Görsel Yönetmen Selami Özcan Haber Koordinatörleri İnanç Avadit Şehriban Çimen Gülşah Şanlı 0.533 277 87 87 Konya Temsilcisi MSS Life Ajans Mehmet Saatçioğlu 0.542 339 36 75 0. 541 339 36 75 birçok çeşit geliştirilmiştir Bu klasik ıslah yöntemleriyle yapılan iyileştirme çalışmalarından bugüne kadar belirli seviyelerde sonuçlar elde edilebilmiş fakat gen havuzunun daralması ve seleksiyon çalışmaları ile klasik ıslahta belirli bir noktaya gelinmiştir. 2005'ten sonra pamukta ciddi düşüş 2005 yılından itibaren diğer bölgelerde olduğu gibi alternatif tarım ürünlerinin (buğday + II.Ürün mısır) yetiştirilmeye başlanması, dünya pamuk piyasasındaki fiyatların gerilemesi vb. gibi sebeplerden dolayı ekim alanlarında ciddi düşüşler görülmeye başlamıştır. Ancak dünya nüfusunun hızla artması, öte yandan sanayileşen ve kalkınan toplumlarda hayat seviyesinin yükselmesi pamuk tüketim ve gereksinimi arttırmıştır. Son yıllarda gen transferi ile pamuk bitkisinde yeşil kurt ve pembe kurt ile herbisitlere karşı dayanıklılık kazandırma çalışmalarında önemli mesafeler alınmış ve ticari olarak üreticilerin kullanımına sunulmuştur. Yine bilimsel ve teknolojik alanda kaydedilen yenilikler yanında pamuk lif veriminde sağlanan artış, tüm dünya üretiminde miktar ve kalite açısından büyük gelişmeleri de beraberinde getirmiştir. Özellikle çevre ve sağlık konularının kazandığı önem, organik pamuk üretiminin yaygınlaşmasına neden olmuştur. Ayrıca, ABD’de gen aktarımı yoluyla elde edilen ve bazı özel karakterleri taşıyan yeni pamuk çeşitlerinin yaygın olarak üretimine başlanılmıştır. Dünyada olduğu gibi ülkemizde de tarımda Genetik Mühendisliği’nin önemi gün geçtikçe hızlı bir şekilde artmaktadır. Moleküler işaretleyiciler ve genetik haritalarının bitki ıslahı genetiğinde kullanılması ile değişik pamuk ekim alanlarına ve iklim koşullarına uygun erkenci, lif kalite özellikleri üstün, sıcaklık ve kuraklık stresine dayanıklı pamuk çeşitlerinin geliştirilmesine önem verilerek araştırıcılara yeni ufuklar ve imkanlar sunacaktır. Yayına Hazırlık ve Yönetim Adresi Kazım Dirik Mah. 375 Sk. Piramit İş Merkezi No: 18 D: 203 Bornova - İZMİR Tel: 0.232 486 88 86 - Faks: 0.232 486 51 18 e-mail: [email protected] web: koykahvesi.com.tr Baskı: Turkuvaz Matbaacılık Yayıncılık A.Ş. Çınarlı Mh. Ankara Asfaltı Cad. No: 5 Konak-İZMİR Baskı Tarihi: 30 Aralık 2014 Bölgesel süreli yayın. Gazetede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarına aittir. Gönderilen yazılar yayınlansın veya yayınlanmasın iade edilmez. Yazı ve fotoğraflardan kaynak belirtilmesi koşuluyla alıntı yapılabilir. Gazetemiz Basın Ahlak ve Yasası ilkelerdine uymayı taahhüt eder. 11 HABER www.koykahvesi.com.tr köy kahvesi köy kahvesi 12 HABER www.koykahvesi.com.tr Buzağılara bebek gibi bakılacak “Buzağıların Korunması ile İlgili Asgari Standartlara İlişkin Yönetmelik” kapsamında iki haftalıktan küçük buzağılar için yatak temin edilecek. G ıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığınca hazırlanan ve Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren “Buzağıların Korunması ile İlgili Asgari Standartlara İlişkin Yönetmelik” kapsamında iki haftalıktan küçük buzağılar için yatak temin edilecek. Gümüşhane Gıda, Tarım ve Hayvancılık Müdürü Edip Birşen yaptığı açıklamada, buzağıların refahlarının Edip Birşen sağlanması ve gereksiz yere acı çekmelerine veya yaralanmalarına yol açacak koşulların önlenmesi amacıyla “Buzağıların Korunması ile İlgili Asgari Standartlara İlişkin Yönetmelik”in yürürlüğe girdiğini belirtti. Yönetmeliğe göre buzağıların kalacağı yerin, her bir buzağının zorlanmadan yatmasına, dinlenmesine, ayağa kalkmasına ve eğilmesine imkan sağlayacak şekilde yapılacağını ifade eden Birşen, “Barınaklar, hastalık taşıyıcı organizmaların oluşmasını engellemek amacıy- la düzgün şekilde temizlenip dezenfekte edilecek. Buzağıların yatacağı alan rahat, temiz ve yeterince kuru şekilde yapılacak, iki haftalıktan küçük tüm buzağılar için uygun bir yatak temin edilecek” dedi. Buzağı bakımı için gerekli şartlar Grup halinde barındırılan her buzağı için ayrılan kullanım alanının, canlı ağırlığı 150 kilogramdan düşük her buzağı için en az 1.5 metrekare, 150220 kilogram buzağılar için en az 1.7 metrekare, 220 kilogram ve daha fazla buzağılar için en az 1,8 metrekare olacağını kaydeden Birşen şunları söyledi: “İşletme binalarında barındırılan buzağılar, sürekli karanlık ya da yapay aydınlatmada, yeterli dinlenme süresi verilmeden bulundurulamayacak. Mevcut doğal ışığın hayvanın fizyolojik ve etolojik ihtiyaçlarının karşılanmasında yetersiz olması durumunda, en azından doğal ışık süresine eşdeğer süre için uygun olan 8 saatlik suni aydınlatma sağlanacak. Grup halinde barındırılan buzağılar, süt ile beslendikleri dö- nem dışında bağlanamayacak, bağlı kaldıkları süre bir saati geçemeyecek, bağlar hayvanın yaralanmasına yol açmayacak. Tüm buzağılar günde en az iki kere beslenecek. Gruplar halinde barındırılan ve otomatik bir besleme sistemi ile beslenmeyen buzağıların, aynı anda gıdaya erişmesi temin edilecek.” İnekleri robotlar sağacak Buzağı Yatakları İnek yatağı çiftliklerde ya da kulübelerde barınan hayvan yavrularına uygun şekilde üretilen, hijyenik yapıya sahip ve yavruyu dış hava koşullarından korumak için üretilen yataklardır. Hijyenik bir ortamda yetişen hayvanlar yaralanmalardan, ayaklarında ki ağrılardan ve gö- Lely tarafından tamamen robot teknolojisi ile kurulan Türkiye’nin ilk süt sığırcılığı işletmesi, Balıkesir’de Onet bünyesinde açıldı. İlke imza atıldı Türkiye'de süt sığırcılığı ilk kez tamamen robot teknolojisi ile yapılacak. Ülkemizde süt üretiminde verimi ve kaliteyi artırmayı hedefleyen ve “Mutlu İnekler” sloganı ile başlayan Lely-Onet Çiftliği’nin kuruluşuna 4 ay önce başlandı. Özellikle sağım gibi birçok önemli işin robotlar tarafından yapıldığı çiftlikte, sağım robotları sadece inekleri sağmakla kalmıyor, hayvanların takibi, yediği yem, verdiği sütteki yağ ve protein oranı, hastalık ihtimalleri her sağım sırasında robotlar sayesinde yapılıyor. Yem itme robotu, gübre temizleme robotu ve buzağı beslemek için mama robotu bulunan çiftlik, bu yönüyle Türkiye’de bir ilk. Lely robotlarının kullanımı ile birlikte süt veriminde en az %15 oranında artış, süt kalite primi, daha az işçi ve daha az veterinerlik gideri gibi avantajlarıyla yatırımları kısa sürede geri dönebiliyor. Ayrıca, robotlar, leasing bek kısmında oluşabilecek mikrobik bakterilerden korunurlar. Hayvanlarınızın inek yatağı yerine altlarına saman, sap gibi maddelerin yatak amacıyla kullanılması ile ek işçilik, maliyet ve bu maddeler üzerinde biriken atıklardan doğacak enfeksiyonlardan hayvanlarınızı koruyamazsınız. seçeneği ile geri ödeme vadesi sürecinde satın alınabiliyor. Robotların önemli bir özelliği de, tıpkı traktör gibi yakın bir gelecekte ikinci el piyasasının oluşacak olması. Zararlar azaltılıyor Çiftliğe toplam 2 milyon TL yatırım yapan aynı zamanda Balıkesir Sanayi Odası Başkanlığı görevini de yürüten Onet Yönetim Kurulu Başkanı İsmail Uğur, Lely ile işbirlikleri ve sistemi tercih etme nedenlerini “Süt kalitesi ve hayvan sağlığına, verimliliğini tartışmasız katkısı olduğuna inanıyoruz. Kalifiye eleman sıkıntısının yaşandığı ülkemizde, Lely sistemi eleman bilgi tecrübe ve hatalarından doğabilecek zararları minimize ediyor” şeklinde açıkladı. Aynı zamanda Balıkesir’in gelişmesi ve kalkınmasını da hedefleri arasına alan Onet ve Lely, önümüzdeki dönemde, ülkemizin kırsal ve tarımsal kalkınmasına etki edecek sayıda Lely çiftlikleri kurulması ve Balıkesir ilinde bulunan 920 köyün tamamında Lely çiftliklerinin kurulması için gerekli çalışmalara başladı. 13 HABER www.koykahvesi.com.tr köy kahvesi Bitki koruma yönetmeliğinde değişiklik! G ıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığınca hazırlanan “Bitki Koruma Ürünlerinin Önerilmesi, Uygulanması ve Kayıt İşlemleri Hakkında Yönetmelik” 3 Aralık 2014 tarih ve 29194 sayılı resmi gazetede yayınlandı. Yayımlanan yönetmeliğin amacı bitkisel ürünlerde bitki koruma ürünlerinin (pestisit) uzman kişilerce önerilmesi, uygulanması ve gerekli kayıtların tutularak güvenilir gıda üretimi ve izlenebilirliğin sağlanması. Bu yönetmelik ile farklı yıllarda yayınlanmış, fakat aynı amaca hizmet eden üç yönetmelik kaldırılmış olup, reçete uygulamasının geliştirilmesi, profesyonel uygulayıcıların etkin kılınması ve risk bazlı bir yönetim sistemi kurulması hedeflendi.Yönetmelikle getirilen yenilik ve düzenlemeler şöyle: • Reçete yazma yetkisi için merkezi sınav sistemi kaldırılmış olup, Ziraat Mühendisle- ri Bakanlık İl Müdürlüklerine başvuru yaparak Bitki Koruma Ürünü Reçete Yazma Yetki Belgesi alabileceklerdir. • Yönetmeliğe tabi olacak bitkisel ürünler ve pestisitler Bakanlığımızca risk esaslı olacak şekilde her yıl yeniden belirlenerek ve ocak ayında kamuoyuna duyurulacaktır. • Geçmişte ayrı olarak bulunan reçete, kayıt defteri ve uygulama defteri tek bir kayıt sitemi olan “Üretici Kayıt Defterinde” bir araya getirilerek basitleştirmiş olup izlenebilirliği kolaylaştırılmıştır. • Biri “Bitki Koruma Bölümü Mezunu”olmak üzere en az iki ziraat mühendisi bulunan ve teknik altyapısı uygun zirai ilaç bayilerine yeni bir kariyer sistemi getirilerek “Yetkili Bitki Koruma Ofisi (YBKO)”, olma imkanı verilecektir. YBK Ofisleri, sözleşme imzaladıkları üreticilere zararlı organizma teşhisi, reçete yazılması, BKÜ uygulaması gibi hizmetleri su- nabilecekleri gibi bitki koruma ürünlerini de satmaya devam edebileceklerdir. Böylece zirai ilaç bayileri yalnızca bitki koruma ürünü satan işletmeler değil hizmet üreten ve sorum- luluk alan bir yapıya kavuşacaktır. • Bitki Koruma Ürünlerinin uygulaması esansında üreticilerin zarar görmelerini engellemek, uygulama hatalarını ve çevre üzerine olan riskleri azaltmak için Bitki Koruma Ürünlerinin uzmanlar tarafından yani “Profesyonel Uygulayıcılar” tarafından uygulanmasının önü açılmış ve gerekli düzenlemeler yapılmıştır. • Bu Yönetmelik kapsamında yetkilendirilen kişilere kanuni zorunluluk olan ihbarı zorunlu olan zararlı organizmaları Bakanlığa bildirme mecburiyeti getirilmiştir. • Bakanlığımızın “Tarladan Sofraya Gıda Güvenilirliği” hedefine yönelik yapılan Hasat öncesi kalıntı denetimi yönetmelikte yer alan reçete yazımı, ilaç satışı ve uygulamaların kaydı sistemi ile yetkili bitki koruma ofisi sistemine entegre edilerek daha etkin hale getirilmiştir. köy kahvesi 14 HABER www.koykahvesi.com.tr Orman köylerinde kentleşme tehlikesi Burdur hayvancılıkta başrol oynayacak B urdur'un et ve süt üretiminde bir marka olduğunu söyleyen Burdur Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Başkanı Yılmaz Başar, kentin hayvancılık sektöründe başrol oynayacağını, bu nedenle kente yeni et, süt ve yem fabrikalarının kurulması gerektiğini kaydetti. Burdur’un tarım ve hayvancılık kenti olduğunu, nüfusun yüzde 75’inin tarım, hayvancılık, ormancılık ve balıkçılıkla geçindiğine dikkati çeken Başar, “Burdur’da toplam arazi varlığı 713 bin 500 hektar- dır. Tarım arazisi olarak ilin toplam arazisinin ancak yüzde 30’u kullanılabiliyor. İlimizin 209 bin 828 hektarlık tarım arazisinin sulamaya elverişli kısmı ise sadece 179 bin 451 hektardır. 30 bin 377 hektarı ise sulamaya elverişsizdir” ifadesini kullandı. Yıllık 335 bin ton süt üretimi Burdur’un gelecekte hem Türkiye’de hem de dünyada daha çok protein üretecek konuma geleceğini anlatan Başar, şunları kaydetti: “Burdur hayvancılık sektöründe başrol oynayacaktır. Bunu yaparken yem, süt ve et sanayisinin Burdur’da konuşlanması gerekir. Türkiye’de 14 milyon 532 bin büyükbaş hayvan, 38 milyon 510 bin küçükbaş hayvan bulunuyor. Burdur ise 208 bin büyükbaş, 324 bin küçükbaş hayvan sayısına sahip. Yıllık 335 bin ton süt üretimiyle Batı Akdeniz bölgesinde hem Antalya’yı hem de Isparta’yı arkasında bırakıyor. Bu nedenle Burdur’umuz gerekli teşviklerle et, süt ve yem sanayi tesislerini hak eden bir ildir.” Natura 2000 Programları çerçevesinde fikir alışverişinde bulunmak ve Bornova’nın doğal sorunlarını ele almak amacıyla Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarım Makinaları ve Teknolojileri Mühendisliği Bölümü Toplantı Salonunda proje tanıtım toplantısı düzenledi. Bornova Eski Belediye Başkanı ve Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarım Makinaları ve Teknolojileri Mühendisliği Bölümü Profesörü Dr. Kamil Okyay Sındır’ın organize ettiği toplantıda, İtalya Ulusal Çevre ve Araştırma Enstitüsü’nden Matteo Guccione’nın FARENAİT Projesi ve Bornova’nın doğal sorunları ele alındı. Prof. Dr. Kamil Okyay Sındır’ ın moderatörlüğünde yapılan tanıtım toplantısına Türkiye Ziraat Mühendisleri Odası İzmir Şubesi Yönetim Kurulu Üyesi Mine Pakkaner, Çevre Mühendisleri Odası İzmir Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Helil İnay Kınay, Türkiye Ziraat Mühendisleri Odası İzmir Şubesi 2. Başkanı Ahmet Tomar, Doktora Öğrencisi Işın Barut ve Bornovalı Muhtarlar katıldı. “Köylerimiz korunmalı” Bornova'da 12 orman köyünün olduğunu, bunların büyük kısmının Bornova ve Manisa arasında yer aldığını söyleyen Prof. Dr. Kamil Okyay Sındır, “Özellikle 12 köyümüzün bulunduğu yerler, kentleşme baskısı altına girmiş ve tehlikeli bir şekilde yapılaşma tehlikesini de içinde barındırıyor. Bu yerlerin korunması gerekmektedir. Ekolojik nitelikleri, doğal nitelikler ve hatta tarihi nitelikleriyle bu bölgelerin Natura 2000 ve diğer uluslararası kabul görmüş projelerle çerçevesinde 12 tane orman köyümüz için bir şeyler yapabilmek amacıyla toplanmayı uygun gördük’’ dedi. Profesör Doktor Kamil Okyay Sındır’ın davetlisi olarak Türkiye’ye gelen İtalya Ulusal Çevre ve Araştırma Enstitüsü’nden Matteo Guccione ise Avrupa Birliği uyum sürecince tarım ve çevre konusunun önemine vurgu yaparak, Natura 2000’nin en önemli sorunun bilgi eksikliği olduğunu söyledi. “Bölgemiz hayvancılık için daha ağır basıyor” Büyükbaş arttı, süt de arttı Konya Büyükşehir Belediyesi’nin, Mevlana Kalkınma Ajansı Doğrudan Faaliyet Destek Programı kapsamında uyguladığı “Konya İl Çevre Düzeni Planı için Tarım ve Hayvancılık Organize Sanayi Bölgelerinin ve Kentsel Yaşam Alanlarının Belirlenmesi Amacıyla Yer Seçimi Ön Fizibilite Projesi” sınırları içerisinde yer alan Akşehir, Seydişehir, Cihanbeyli ve Ereğli'de pilot uygulama çalışmalarına başlandı. Proje ekibi tarafından yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi: “Projede TR-52 Düzey 2 Bölgesinde ulusal plan ve programlar çerçevesinde bölgesel kalkınma ve rekabet gücünün artırılmasına katkı sağlayacak Organize Tarım Hayvancılık Ege Bölgesi’nin en önemli tarım ve hayvancılık üretim merkezlerinden biri olan Aydın inek sütü üretiminde 40 bin tonla Türkiye’de altıncı sırada yer alıyor. Aydın’da hayvancılığın gün geçtikçe geliştiğini söyleyen Efeler Ziraat Odası Başkanı Rıza Posacı, “Kentte 2002 yılında toplam büyükbaş hayvan sayısı 191 bin 79 iken şimdi bu sayı 343 bin civarındadır. Büyükbaş saf kültür ırkımız, 2002 yılında 54 bin 745 rakamlarında iken 2014 yılında 267 bin 632 sayısına ulaştı. Bu rakamlar, hayvancılık alanındaki desteklerle artış gösterdi. Sayıların artmasıyla süt üretiminde de kentimiz, söz sahibi iller arasına girdi. 2012 yılında 397 bin ton "Konya İl Çevre Düzeni Planı için Tarım ve Hayvancılık Organize Sanayi Bölgelerinin ve Kentsel Yaşam Alanlarının Belirlenmesi Amacıyla Yer Seçimi Ön Fizibilite Projesi" bölge ziyaretleri başladı. Bölgesi ve Kentsel Yaşam Alanı mekansal planının ortaya konulması amaçlanmaktadır. Pilot bölge seçilen Akşehir, Ereğli, Cihanbeyli ve Seydişehir ilçelerinde hayvancılık potansiyelini harekete geçirmek amaçlı, Organize Tarım Hayvancılık Bölgelerinin kuruluşuna ve Kentsel Yaşam Alanlarına yönelik araştırmaların gerçekleştirilmesi faaliyetleri yürütülmektedir." Akşehir Belediye Başkanı Salih Akkaya ise yaptığı açıklamada “Proje ekibi tarafından şehrimizde yapılabilecek Organize Hayvancılık Bölgesi ile ilgili incelemelerde bulunularak, şehir içinde hayvancılık yapılması ve hayvancılık yapanların sıkıntıları ile ilgili olarak incelemelerde bulunulmuştur. Diğer ilçelerde yapılacak incelemelerin ardından Organize Tarım Hayvancılık Bölgesi kurulacak ilçe belirlenecektir. Bu konuda Akşehir’in potansiyelinin yeterli olduğunu ve daha ağır bastığını düşünüyoruz” dedi. inek sütü üretimiyle ülkede yedinci olan Aydın, 2013 yılında 440 bin ton inek sütü üretimiyle altıncı sıraya yükseldi” dedi. Türkiye’de hayvancılığın daha fazla gelişmesi için ithalatın azalması gerektiğinin altını çizen Posacı, “Kentimizdeki halkımızın en büyük geçim kaynaklarından birisi de hayvancılıktır. Bu bağlamda hayvancılıkla uğraşan vatandaşlarımız, her bakımdan desteklenmeli. Dış ülkelerden hayvan ithalatı gerçekleştirdiğimizde, çiftçimiz bu durumun zararını yaşamaktadır. Hayvan ithalatına ihtiyaç da yoktur. Ülkemizde hayvancılığın daha da gelişmesi için kesinlikle hayvan ithalatı olmamalıdır” şeklinde konuştu. 15 köy kahvesi HABER www.koykahvesi.com.tr Daha ucuza, daha az ilaç ile etkili ilaçlama İlaç sarfiyatını azaltan, zor şartlarda yapılan tarımsal savaşı mümkün kılan verimli ilaçlamaya yönelik çözümler MAC 4000S www.hassastarim.com.tr HT Hassas Tarım Ziraat Makinaları San.Tic.A.Ş. 1385 Sokak No.3 Kat 2 No.202 Konak • İzmir TEL: 0232 446 86 19 • GSM: 0533 658 85 63 köy kahvesi 16 HABER www.koykahvesi.com.tr Şekerbank’ın yeni uygulaması; “Aile Çiftçiliği Bankacılığı” Şekerbank Perakende Bankacılık Genel Müdür Yardımcısı Gökhan Ertürk, tarımsal yatırım yapan üreticilerin yanı sıra oğlunu evlendiren, kızını üniversiteye gönderen, konut veya taşıt almak isteyen çiftçi aileleri de düşündüklerini belirterek, “Onlar için Çiftçi Ailesi Kredileri ile hasat zamanı ödemeli ihtiyaç kredisi sunuyoruz” dedi. T ürkiye'de tarım arazilerinin miras yoluyla bölünerek küçülmesi çiftçinin en büyük problemlerinden biri... Şekerbank tarım arazilerinin bölünerek küçülmesi nedeniyle geliri azalan veya tarlasını bırakıp kente göç eden çiftçilerin topraklarını bırakıp gitmelerini önleme hedefi doğrultusunda "Aile Çiftçiliği Bankacılığı" adıyla yeni bir uygulama başlattı. Şekerbank Perakende Bankacılık Genel Müdür Yardımcısı Gökhan Ertürk, Türkiye'de tarımsal nüfusun giderek azalmasının ve çiftçinin toprağını bırakmasının temel nedeninin parçalanmış arazi yaGökhan Ertürk pısının neden olduğu gelir Şekerbank Perakende Bankacılık düşüklüğü olduğunu söyledi. Genel Müdür Yardımcısı Son yıllarda özellikle tarım arazilerinin miras yoluyla bölünerek küçülmesi ile yeteri kadar gelir kazanamayan çiftçilerin büyük şehirlere göç ettiğine dikkat çeken Ertürk, çiftçi ailelerinin göçünün en temel sebebinin çok parçalı yapısından kaynaklanan verimsiz tarım arazileri olduğunu ifade etti. 15 Mayıs'ta yapılan kanun değişikliği ile miras hukukundan kaynaklı arazi bölünmelerinin önüne geçildiğini hatırlatan Ertürk, "Bu doğrultuda Tarla Büyütme Kredisi ürünü geliştirdik" dedi. larında anlaşıp, aile ortaklığı ya da şirket kurarak topraklarını bölmeden tarımsal üretimi sürdürüp gelirlerini hisseleri oranında paylaşabilmeleri mümkün kılındı" diyen Ertürk, düzenlemenin yeterli finansman gücü olmadığı hallerde araziyi alan çiftçiye kredi imkanı da sağladıklarını kaydetti. Gökhan Ertürk, "Bu doğrultuda, 5 yıl vade, hasatta ödeme imkanı ve sabit faiz oranı ile tarım arazisinin ekspertiz değerinin yüzde 75'ini finanse edeceğiz" diye konuştu. rihten itibaren bir yıl içinde, hissedarların veya mirasçıların ara- 5 yıl vadeli, hasatta ödeme im- Oğlunu evlendiren, Parçalı tarım arazileri kızını üniversiteye 5 yıl vadeyle birleşiyor gönderen çiftçiye de “Yasanın yürürlüğe girdiği ta- destek kanı sağlayan ve sabit faiz oranlı Tarım Ekipmanları Kredisini de bu kapsamda sunduklarını dile getiren Şekerbank Perakende Bankacılık Genel Müdür Yardımcısı Gökhan Ertürk, “Modern sulama projelerinin yüzde 100'ünü finanse edeceğiz. Aile Çiftçiliği Bankacılığı şemsiyesi altında sadece tarımsal yatırım yapan üreticilerimizi değil, oğlunu evlendiren, kızını üniversiteye gönderen, konut ya da taşıt almak isteyen çiftçi ailelerimizi de düşündük: Çiftçi Ailesi Kredileri ile hasat zamanı ödemeli ihtiyaç kredisi de sunuyoruz. Ayrıca çiftçi ailelerin fatura ödemelerine özel yine hasat vadeli bir kredili mevduat hesabı ürünü de geliştirdik" diye konuştu. TARMAX’dan lansmana özel fiyatlar En fazla traktör Manisa’da var Türkiye’nin ilk ve tek tarım aletleri ve bahçe ürünleri satan online alışveriş sitesi TARMAX’da “Avrupa’nın en güçlü tarım makinası üreticisi” Labin Progres’e ait TPS Çapa, Çayır biçme makinaları ve Bahçe Traktörü ürünlerinde lansmana özel fiyatlarını kaçırmayın! Yarım asırlık tecrübe Türkiye’nin yarım asırlık tecrübesiyle köklü kuruluşlarından biri olan İSOTLAR GRUP iştiraki olan Türkiye’de ilk ve tek tarım aletleri ve bahçe ürünleri satan TARMAX online alışveriş sitesinin lansmana özel fiyat avantajlı ürünleriyle alıcısıyla buluşuyor. Yurtdışından İSOTLAR GRUP güvencesiyle ihraç edilen ürünler arasında % 100 Avrupa üretimi ve İtalyan Lombardini motorlu cihazlar, TPS markalı Çayır biçme makinalarını, TVS Polar Mont Aşılama Seti, Çıplak Motorlar, Motorlu Testere, Jeneratör, Çapa Makinaları, Çim Biçme Makinesi, Yaprak Üfleme ve Toplama Makineleri gibi ihtiyacınız olan onlarca ürüne ulaşabilirsiniz. Ayrıca Lombardini motorlu ürünlerde 7,5 HP, 8,5 Hp 10 Hp ve 12 Hp lik motor gücü seçenekleri ile alttan ve arkadan çapa ürünleri oldukça revaçta! Üstelik ürünlerde 200’e aşkın yaygın servis ağı ve 2 yıl tam garanti ile % 100 İSOTLAR GRUP güvencesiyle satılmaktadır. Güvenli alışveriş, bol seçenek Müşteri memnuniyetinin %98 oranında olduğu TARMAX online alışveriş sitesinde; Dünya’nın en üst güvenlik yöntemi olan 3D secure sistemi kullanılmakta. Kart bilgileri sisteme girilip banka onayına gönderilmeden önce şifrelenir ve hiç kimse bu bilgilere erişemez. Uygun fiyat seçeneği, uzman yazılım ve ürün teknik kadrosuyla sadece uzman olduğu alanda satış yapan TARMAX online alışveriş sitesinde tarım ve tarımı hobi edinmiş herkes için bir seçenek var! TÜİK Manisa Bölge Müdürü Mehmet Akyol, ülke genelinde en fazla traktör ve tarımsal makine ekipmanına sahip ilin Manisa olduğunu söyledi. Akyol, yaptığı açıklamada 2013 yılı geçici verilerine göre ülke genelindeki 1 milyon 213 bin 560 adet traktörün bulunduğunu, Manisa'nın 75 bin 984 adet ile birinci sırada yer aldığını belirtti. Akyol, 66 bin 719 ile Konya'nın ikinci, 47 bin 638 ile Bursa'nın üçüncü, 41 bin 540 ile Samsun'un dördüncü ve 40 bin 413 ile Balıkesir'in beşinci sırada yer aldığını belirtti. Traktör sayısının en düşük olduğu illerin ise Rize, Hakkari, Trabzon, Tunceli ve Artvin olduğunu kaydeden Akyol, "2013 yılı geçici verilerine göre ülke genelinde 1 milyon 375 bin 885 adet pulluk bulunmaktadır. Manisa 87 bin 127 pulluk ile birinci sırada yer alırken, 69 bin 999 pulluk ile Konya ikinci, 54 bin 814 pulluk ile Bursa üçüncü ve 49 bin 767 pulluk ile Samsun dördüncü sırada yer almaktadır. Rize ilinde ise sadece 1 pulluk mevcuttur" dedi. 17 HABER www.koykahvesi.com.tr köy kahvesi Yırca Köyü zeytinini kazandı M anisa'nın Soma İlçesi'ne bağlı Yırca Mahallesi'nde, 6 binden fazla zeytin ağacının kesildiği alanda termik santral yapılması için bakanlar kurulunun aldığı kamulaştırma kararı hakkında yürütmeyi durdurma kararı veren Danıştay, bakanlar kurulunun kararını da esastan iptal etti. Sevindirici haber Danıştay'dan geldi Bölgede zeytin nöbeti tutan köylülerin direnişine rağmen, arazideki binlerce zeytin ağacı kesilmişti. Zeytin ağaçlarının kesilmesinin ardından Danıştay 6'ncı Dairesi'nden, “acele kamulaştırma” için yürütmeyi durdurma kararı çıkmış, bunun üzerine de araziyi çevreleyen tel örgüler köylüler tarafından sökülmüş ve yeni zeytin fidanları dikilmişti. Danıştay ka- rarının ardından 50'si özel güvenlik görevlisi, geri kalanı inşaat işçisi olmak üzere yaklaşık 100 kişinin işine ise şirket tarafından son verildi. Kökünden sökülüp kırılan toplam 6 bin 666 zeytin ağacı, Mal Müdürlüğü tarafından, yediemin olarak Yırca Muhtarı Mustafa Akın ve köylülere teslim edildi. Yırca köylüleri kararı kutladı esastan iptal etti. Kararı öğrenen Yırcalı köylüler büyük mutluluk yaşadı. Köy muhtarı Mustafa Akın, "Hep söylediğimiz karar çıktı" dedi. Köylülerin avukatı Deniz Bayram, "Bu karar bakanlar kurulunun acele kamulaştırma kararını tamamen yok saymaktadır. Bu kararla orada termik santral yapılamaz" demekle yetindi. Danıştay 6'ncı dairesi termik santral yapılacak alan için daha önce geçici olarak yürütmeyi durdurma kararı verdiği köylülerin müracaatını görüşüp kararını verdi. Danıştay 6'ncı Dairesi bakanlar kurulunun acele kamulaştırma kararını Köylülerin ağaç direnişi İzmir'in Urla ilçesine bağlı Ovacık Köyünde, RES için yüz yaşına yaklaşmış bin çam ağacının kesimine başlanması, hem köylüleri hem de çevrecileri isyan ettirdi. Manisa'nın Soma İlçesi'nde Yırcalı köylüler, termik santrale karşı zeytin ağaçlarını korumak için başlattıkları direnişle sembol oldu. İzmir'in Urla İlçesi'ne bağlı Ovacık köylüleri ise, kızıl çam ormanları için RES'e karşı direnişin öncüsü oldu. Ovacık Köyü sınırındaki alana yapılacak olan RES projesinde dev gövde ve kanatların tırlarla taşınabilmesi için, hem var olan ormanın yolunun genişletilmesi hem de yeni yol açılması için bine yakın ağacın kesilmek üzere işaretlenmesi köylüleri ayaklandırdı. 10 yaşındaki çevreci Likya Sümerval ile 68 yaşındaki köy sakinlerinden Emine Nalcıoğlu, ağaçlarını kestirmemek için yağmur altında direnişlerini sürdürdü. ASTİM ORGANİZE SANAYİ BÖLGESİ HAVAALANI BULVARI 1. CADDE NO: 229 AYDIN TEL: 0 256 231 15 78 FAX: 0 256 231 15 79 www.izelmak.com.tr [email protected] köy kahvesi 18 HABER www.koykahvesi.com.tr ‘Sermayecik’ modeli, Türkiye'ye örnek oluyor T ürkiye'de ilk kez Yalova'da uygulanan "Sermayecik Köyü Kırsal Kalkınma Modeli", şehre göçle boşalan köylere örnek bir model olarak dikkat çekiyor. Anadolu'da birçok köy halkı tarımı bırakıp köylerini terk ediyor. Sermayecik de aynı süreci yaşamış bir köy. Ama burada hayata geçen proje sonrasında yaşananlar ülke genelindeki köyler için bir umut oldu. Yalova Gıda Tarım ve Hayvancılık İl Müdürü Selim Karahan, bu modelin bütün Türkiye'de anlatılarak tanıtıldığını söyledi. Doğu Marmara Kalkınma Ajansı (MARKA) tarafından desteklenen ve Gıda Tarım ve Hayvancılık İl Müdürlüğü ile Sermayecik Tarımsal Kalkınma Kooperatifi tarafından sürdürülen "Sermayecik Köyü Kırsal Kalkınma Modeli" projesini aynı şartlardaki köy, belde ve mezralara örnek olması amacıyla bu ayki sayımızda sayfalarımıza taşıdık. Yalova Gıda, Tarım ve Hay- vancılık İl Müdürü Selim Karahan, Sermayecik'de yaşananın kelimenin tam anlamıyla bir başarı hikayesi olduğunu vurgulayarak, "Sermayecik köyü bundan 8-10 yıl öncesine kadar nüfusu hızla azalan, gençlerin geleneksel tarım modelini terk ederek köyden ayrıldığı bir yerdi. Ancak MARKA desteği ile hayata geçirilen model sayesinde köy yeniden canlandı. Halkın sahip çıkması ile birlikte gidenler köylerine geri dönerek tarım yapmaya başladı. Şu anda 500 tonun üzerinde çileğin üretildiği bir köy var karşımızda. Burada uygulanan model, gerek hazırlanan kitaplarla, gerek çekilen belgeselle Türkiye'ye örnek bir model oldu. Tüm ülkedeki Gıda, Tarım ve Hayvancılık İl Müdürlüklerine gönderilerek proje tanıtıldı. Proje diğer iller içinde uygulanabilecek. Biz bu modelin nasıl hayata geçtiğini herkesin bilmesini istiyoruz. Bu başarıya imza atan Sermayecik Köyü halkı ile gurur duyuyoruz" diye konuştu. Kırsal kalkınmada başarı hikayesi; Sermayecik Köyü Projesi Yalova Altınova ilçesinin şirin bir dağ köyü, “Orda bir köy var uzakta” dedirten bir köy Sermayecik köyü... Engebeli coğrafyası, yetersiz suyu, zor iklim şartları ve geleneksel tarım yöntemleriyle yapılan tarımsal faaliyetler ile geçimini sağlayamadığı için göç etmek zorunda kalan Sermayecikliler, köyde, farklı kurumların iş birliğiyle özellikle çilek yetiştiriciliği üzerine uyguladıkları projeyle yeniden köylerine dönmeye başladılar. Yatırımları, verilen hizmetleri, özverili destekleri çalışkanlıklarıyla katma değere dönüştüren köy halkı, sergiledikleri duruş sayesinde kısa sürede yaşam standartlarını ve sosyo-ekonomik yapıyı iyileştiren ‘’Köy bazlı tarıma dayalı kırsal kalkınma modeli”ni hayata geçirdiler. 19 HABER www.koykahvesi.com.tr köy kahvesi Uzun soluklu mücadele 2004 yılında İl Özel İdaresi Kaynakları ile Yalova Gıda Tarım ve Hayvancılık İl Müdürlüğü’nün önderliğinde malçlı, damla sulama sistemli, modern demonstrasyon alanlarının kurulmasıyla geliştirilen çilek üretimi, İl ve Altınova İlçe Müdürlüğü’nün özverili çalışmaları sonucu gerçekleşen projelerle her geçen yıl giderek arttı. Günümüzde gelinen noktada özellikle çilek yetiştiriciliğinde pazarda tercih edilen ürünlerin üretildiği, bölgede lider duruma gelen Sermayecik Köyü, Kırsal Kalkınmada Türkiye’ye örnek olabilecek bir köy haline geldi. Köy halkının özverili çalışması ve ilgili kurum ve kuruluşlar arasındaki işbirliği ile etkin bir şekilde gerçekleştirilen uyum sonucunda, köyde uygulanan her proje bir önceki projenin tekamülü niteliğinde oldu ve yapılan projelerin çiftçiler tarafından kabullenilmesi sonucu proje, başarıya ulaştı. Sermayecik Köyü Kapama Organik Tarım Havzası ile başlayan proje sürecinde, Sermayecik Köyü Geleneksel Çilek ve Kiraz Teşvik Müsabakaları ve Festivalleri yapılarak köyün bölge ve ülke çapında tanıtılması sağlandı. 2007 yılında Sermayecik Köyü Kırsal Kalkınma Kooperatifi’nin kurulması ile üreticilerin birlikteliği de sağlandı. Kooperatif aracılığı ile tarımsal üretimdeki girdilerin temininde kar edilerek, ürünlerini İstanbul Haline gerçek değerinde direkt satabilmeleri sayesinde gelirlerde ciddi oranlarda artış yaşandı. Ayrıca köydeki yetiştiricilere, Kırsal Kalkınma Yatırımlarını Destekleme Programı kapsamında 13 adet bahçe el traktörü alımı için destek sağlandı. Sulamada yeni dönem Sermayecik Köyünde tarımsal sulamada kullanılmak üzere, Yalova İl Özel İdaresi, Altınova Köylere Hizmet Götürme Birliği, İller Bankası Bursa Bölge Müdürlüğü kaynakları kullanılarak köydeki tarım arazilerine cazibeli olarak su dağıtımı sağlayacak Geo Membran Kazı Göleti ve göletten araziye sulama tesisi yapımı ile üretimde yeni bir dönem başlatılırken, böylece sulama sorunu nedeniyle kullanılamayan verimli tarım alanları da üretime geri kazandırılmış oldu. Köyde çilek yetiştiriciliği düşük verimli çeşitler ile yapılırken; Doğu Marmara Kalkınma Ajansı desteğiyle “Sermayecik Köyü’nde Albion ve San Andreas Çilek Çeşitleriyle Plantasyon Yenileme Projesi” uygulanarak, 250 bin adet yüksek verimli çilek fideleri ile yeni bahçeler kurulmuş, pazarda tercih edilen kalitede ürünler elde edilmeye başlanmıştır. ORKÖY Fonları ORKÖY fonları kullanılarak, orman köyü olan Sermayecik Köyü’nde 500’er metrekarelik 5 adet çilek serası kurularak serada çilek üretimine başlanmıştır. Elektrik, içme suyu problemleri giderilen köyde KÖYDES kaynakları ile köy yolları ve köyün alt yapısı iyileştirilmiş, köydeki yaşam standartları yükseltilmiştir. Tarla yollarının açılmış olması üreticilerin sürekli olarak arazilerinde üretim yapabilmelerini ve tarımda kullanılamayan arazilerin de geri kazanılmasını sağlamıştır. Markalaşma Projesi 2013 yılında İl Müdürlüğünce, Doğu Marmara Kalkınma Ajansı fonları kullanılarak “Sermayecik Köyü Markalaşma” projesinin uygulanmasıyla; belli bir seviyeye ulaşan çilek üretiminin Sermayecik Köyü ile birlikte anılabilmesi için Sermayecik Çileğine ait logo tasarlanarak Web Sitesi, Çilek-Kiraz Satış kutusu hazırlanmış ve pazarda Sermayecik Çileğinin yerinin garanti altına alınması sağlandı. 2014 yılına gelindiğinde ise; 200 dekar alanda yılda yaklaşık 400 ton çilek üretilerek; köy, bölgede modern çilek yetiştiriciliğinde lider konuma ulaşmış ve pazarda tercih edilen ürünler üretilmeye başlanmıştır. Cari yıl içerisinde ortalama 3-3,5 TL/kg fiyatlarda ürünler pazarlanabilmiştir. Özellikle ülkemizde çilek üretiminin azaldığı kış ayla- rında üretilen çilek 20-40 TL/kg arasında fiyatlarda İstanbul Haline satılmaktadır. Ekolojik turizm Yalova Valiliği’nce ilin ekolojik güzelliklerinin ortaya çıkarılarak ülke turizmine sunulması amacıyla yapılmış olan Mavi-Yeşil Yol projesi güzergahında yer alan Sermayecik’in bu avantajı; köye ve bölgeye dışarıdan turizm amaçlı seyahatlerin yapılmasına ve de ekonomik kalkınmayla birlikte kırsal çevrenin korunarak geliştirilmesine de katkı sağlamıştır. Gelinen noktada, özellikle, iptidai şartlarda yaşayan köy halkının, kalkınma için yenilik ve gelişmelere duyarlı katma değeri yüksek üretim modellerine kısa sürede adapte olmaları ve üretme irade ve kararlılıkları, çilek yetiştiriciliği üzerine yapılan kamu yatırım ve teşvikleri ile birleşmiş; modern üretim plantasyonları kurulmasıyla da kısa sürede tarıma dayalı bir kırsal kalkınma modeli ortaya çıkarılarak, örnek bir model uygulanmıştır. Gıda Tarım ve Hayvancılık İl Müdürlüğü, bu modelin aynı şartlardaki köy, belde ve mezralara örnek olması amacıyla, ‘’Kırsal Kalkınmada Başarı Hikâyesi Sermayecik Köyü’’ adlı projeyi uygulamış ve modelin ülke çapında tanıtılmasını ve duyurulmasını sağlamıştır. köy kahvesi 20 HABER www.koykahvesi.com.tr Ve köylerde kıyamet kopmaya başladı Köylere en son ve belki de en büyük darbeyi yeni kabul edilen Büyükşehir Yasası vurdu ve vurmaya devam ediyor. Büyükşehirlerdeki 16 bin köyün tüzel kişiliği tek bir cümleyle yok edildi. Türkiye’de ne kadar “köylü” varsa, yasa gereği bir kalemde “kentli” yapıldı. 2012’de halkın yüzde 77.3’ü il ve ilçe merkezlerinde oturuyordu. Yasa ile 14 ilin de büyükşehir belediyesi statüsüne geçmesi ile toplam 30 ilde, belde ve köylerin ilçe belediyelerine mahalle olarak katılmasıyla kentli oranı yüzde 91.3’e yükseliverdi. Memlekette köylü kalmadı. Anılan yasanın ideolojik kökenini yazmakta olduğum yazılarla dile getirmeye çalışıyor ve “Neden köyler bitirilmek isteniyor? Köylülüğü bitirme salt Türkiye'ye özgü değil. Dünyada da, küçük ve orta ölçekli tarım işletmeleriyle yapılan ile aile çiftçiliği, bir başka deyişle köylü çiftçiliği endüstriyel dev ölçekli işletmeler ikame edilerek bitirilmek isteniyor. Bu şekilde köylerin boşaltılmasıyla kentlere gelecek, ancak iş ve aş bulamayacak yoksul köylülerin denetimi daha kolay olacak” diyordum. Büyükşehir Yasas ile neler olmakta? Büyükşehir Yasası’nın getirmekte olduğu olumsuzlukları sıralayalım: • Köylerin, meraların, sulak alanların ve tarlaların iskâna açılması mümkün hale getiriliyor. • Orman köylerinin kentsel ranta açılması kolaylaşıyor, yabancılara toprak satışının önü açılacak. • Köyler; personelini, taşınır ve taşınmazlarını ilçe belediyesine 1 ay içinde bildirecek. • Köylerde, tarım/köylü işletmeleri dahil her türlü esnaf işletmeleri ruhsat alacaklar. • Köylerde emlak vergisi, Belediye vergileri, harç ve katılım payları 5 yıl sonra alınmaya başlanacak. • Belediye hizmetlerine ulaşmak daha da zorlaşacak ve hizmetler pahalılaşacak. Prof. Dr. Mustafa KAYMAKÇI [email protected] • Yasa ile köylü kendi yaşam alanı üzerindeki tüm yönetim haklarını kaybetmiştir. • Köy alanlarının rantı belediyelere aktarılmaktadır. • Köylüler ücretsiz eriştiği altyapı hizmetleri için bedel ödemek zorunda bırakılmakta. • Yasa ile küçük ve orta ölçekli işletmelere sahip köylüler daha da yoksullaşacak ve yok olmak üzere üretim dışına itilecek. Ve kıyamet kopmaya başladı büyükşehir Yasası’nın getirmekte olduğu olumsuzlukların ipuçlarını yukarıda sıralamaya çalıştım. Anılan olumsuzluklar 30 Mart 1014 Yerel Seçimlerinden sonra hızlanacak. Ancak kıyamet şimdiden kopmaya başladı bile. İlçelerde Tarım ve Hayvancılık Müdürlükleri tarafından köy muhtarlıklarına iletilmek üzere hazırlanan yazılarla, yerleşim alanlarına yakın bölgelerde hayvancılık yapılmasının “umumi hıfzıssıhha kararı” gereğince yasaklandığı bildirildi. Buna göre ilçe merkezi, belde ve köylerdeki ahır, ağıl ve kümesler ivedi olarak ortadan kaldırılacak. Şimdi soruyu yeniden soralım; Aile çiftçiliği yapan, az sayıda ineği, koyunu, keçisi ve tavuğu olan ve geçimini bunlarla sağlayan köylüler ne yapacak? Yerleşim alanı dışına itilen bütün köylülerin köy dışında arazileri mi var? Bunları perişan etmek ne kadar doğru ve ahlaki? Aydın ve Söke’ye anıza ekim makinesi alındı Tarım arazilerinin korunması programı kapsamında Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, Aydın ve Söke’de kullanılmak üzere iki adet anıza ekim makinesi tahsis etti. Makinelerin teslimi için düzenlenen törene Aydın Tarım Gıda ve Hayvancılık İl Müdürü Mustafa Bircan, İl Tarım Müdürlüğü Bitkisel Üretim ve Bitkis Sağlığı Şube Müdürü Aydın Çelik, İlçe Tarım Müdürlüğü Söke Müdür Vekili Seyit Yıldız, Ak Parti İlçe Başkanı Av. Fatih Gürer, Ak Parti ilçe eski Başkanı Av. Abdullah Yeniusta, Ak Parti yönetim kurulu üyesi Süleyman Şamı, ve Altınöz Tarım Makinaları sahibi Ziya Altınöz katıldı. Aydın Tarım Gıda ve Hayvancılık İl Müdürü Mustafa Bircan, “ 2013 yılında Aydın’da 18 bin dekarlık alanda üretim yapan 509 çiftçiye 2 milyon 100 bin TL destekleme ödemesinin yapıldı. Destekleme modelinin birinci kategorisi olarak belirlenen tek yıllık bitkilerin üretildiği alanlarda minimum toprak işlemeli tarımın yapılması ile girdi maliyetleri düşürülecek. Bu nedenle anıza ekim yapılabilmesi, yaygınlaştırılabilmesi için ilimize 2 adet pamuk, mısır ekimlerini anıza yapacak makine Bakanlığımız tarafından alınmış, çiftçilerimizin hizmetine sunulmuştur.” Mustafa Bircan ayrıca makine alımıyla ilgili Bakanlık bütçelerinin 30 bin TL olduğunu, kendilerine neredeyse tek makine fiyatına iki makine veren Altınöz Tarım Makinaları sahibi Ziya Altınöz’e de teşekkür etti. Tarımsal atığa ilgi artıyor Ziraat Mühendisleri Odaları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Özden Güngör, Türkiye'nin enerji üretimine, enerji kaynakları ve enerji ithalatı açısından bakıldığında tarımsal atıkların, enerji üretim kaynağı olarak değerlendirilmesinin son derece önemli olduğunu söyledi. Akdeniz Üniversitesi, Süleyman Demirel Üniversitesi, Almanya Hohenheim Üniversitesi ve Ziraat Mühendisleri Odası işbirliğinde düzenlenen “Uluslararası Biyogaz ve Kompost Çalıştayı” nda konuşan Özden Güngör, tarım sektöründeki atıkların biyogaz üretimi açısından önemli olduğuna işaret etti. “Atıklar kontrolsüz şekilde doğaya yayılıyor” Tarımsal atıkların çevre kirliliğine de neden olduğuna değinen Özden Güngör, düzenli depolama alanları olmayan bölgelerde atıkların kontrolsüz şekilde doğaya yayıldığını söyledi. Atıkların düzenli depolanması sağlanarak mineralize olduktan sonra organik gübre şeklinde kullanılmasının kirliliği önlemeye yardımcı olacağına dikkati çeken Güngör, hayvan gübrelerinde de aynı uygulamanın yapılması gerektiğini anlattı. Güngör, tarımsal işletmelerde kurulan biyogaz tesisi sayısının yeterli olmadığını aktardı. Tekirdağ’da hayvancılık yapanlara su indirimi Tekirdağ'da hayvancılıkla uğraşan su aboneleri için belediye meclisinden alınan kararla su fiyatları, yüzde 50 oranında indirildi. Tekirdağ Büyükşehir Belediyesi belediye sınırları içerisindeki 23 belde belediyesinin kapatılarak mahalleye dönüştüğü hatırlatılarak, “Mahalleye dönüşen beldelerde su fiyatları, yasa gereği şehir merkezindeki fiyatlarla aynı. Yasal zorunluluk gereği beldeden mahalleye dönüşen 23 yerleşim yerinde su fiyatlarının atık su dahil olmak üzere 1-20 metreküp arası 3 lira, 21-40 metreküp arası 3,90 lira ve 41 metreküp ve üzerinde ise 4,80 lira. Kapanan beldelerimizde ekonomik hayat tarım ve hayvancılık üzerine olduğu için hayvancılıkla uğraşan ailelerin su tüketimi normal aile tüketiminin çok üzerinde çıkmaktaydı. Belediye olarak bu sorunu çözmek için önce TBMM Torba Yasa ile kapanan belde belediyelerimizin su bedelinin tekrar düzenlenmesi için teklif önerisinde bulunduk, fakat TBMM’de ilgili yasa kabul edilmedi. Tekirdağ Büyükşehir Belediyesi Su ve Kanalizasyon İdaresinin (TESKİ) 26-27 Kasım Olağan Genel Kurulunda konu gündeme alındı. Alınan karar doğrultusunda kapanan beldelerde hayvancılık yapan abonelerimizin su fiyatları düşürüldü” denildi. Böylece fiyatların, 1,50, 1,95 ve 2,40 lira olarak belirlendiği ifade edildi. 21 HABER www.koykahvesi.com.tr köy kahvesi Nassan'dan çiftçilere: Ekomodern sera Nassan'ın çiftçilere yönelik olarak geliştirdiği “Ekomodern Sera”lardan, klasik seralara göre daha fazla verim elde edildiği bildirildi. Mehmet Nalbant N assan Sera Sistemleri Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Nalbant, ekomodern seraların korozyona dayanıklı galvaniz malzemeden, demonte vida bağlantılı olarak yapıldığını söyledi. Ekomodern seranın talep gören bir model olduğunu, özellikle topraklı üretim ve topraksız katlı çilek üretimi yapan üreticiler tarafından tercih edildiğini anlatan Nalbant, çiftçilere yönelik geliştiridkleri ekomodern seralardan, klasik seralara göre daha fazla verim sağlandığının altını çizerek, avantajları hakkında şu bilgiyi verdi: “En büyük avantajı ekonomik bir model olması ve topraklı tarım yapan üreticinin toprak verim kalitesi düştüğü ve toprak dinlendirme yapacağı zaman (nadaslama ) seranın demonte avantajını kullanarak yeni araziye rahatlıkla aktarılabilmesidir. Çelik yapısı ve çalışan mekanizma tasarım özellikleri ile kolay kurulum ve uzun yıllar sorunsuz çalışan parçalara sahiptir.” Bitki zarar görmüyor Ekomodern sera konstrüksiyonunun tamamen galvanizden üretildiğini, bu nedenle de paslanmadığına dikkati çeken Mehmet Nalbant, “Klasik serada paslanma olduğu için bitkiler bu paslanmadan etkilenir ve verim düşer”dedi. Klasik seraya göre geniş iç hacim sağlayan ekomodern seraların özel yapısı sayesinde de su damlacıklarının bitki üzerine damlamadığını anlatan Nalbant, ”Klasik tip seralarda yoğunlaşma nedeniyle biriken su damlacıkları bitkilerin üzerine damlamakta ve bitkinin hastalanmasına ya da ölmesine neden olmaktadır. Ekomodern serada ise yoğunlaşma nedeniyle oluşan su damlacıkları, yoğunlaşma oluğuna aktığından bitki üzerine kesinlikle damlamaz ve böylece bitki zarar görmemiş olur” diye konuştu. Mehmet Nalbant, Ekomodern seralarda yatırımcının isteğine bağlı olarak tepe havalandırmanın tek ya da çift olabildiğini ifade ederek, yine yatırımcının isteğine bağlı olarak yan havalandırma da yapılabildiğini kaydetti. Nalbant, Ekomodern seraların bir avantajının da istenildiği zaman topraksız çilek seraya geçiş yapılabilmesi olduğunu dile getirerek, sulama, ısıtma sistemleri ve otomasyon sistemlerinin de projeye bağlı olarak Nassan tarafından kurulduğu sözlerine ekledi. EKOMODERN SERANIN AVANTAJLARI ◗ Ekonomiktir. ◗ Klasik seralara göre verim oranı daha yüksektir. ◗ Klasik seralara göre daha geniş iç hacim sağlar. ◗ Galvanizli konstrüksiyonu sayesinde paslanmazlar. ◗ Yoğunlaşmadan kaynaklanan su damlacıkları bitki üzerine damlamaz. ◗ Kaynak gerektirmez, montajı ve demontesi kolaydır. ◗ Klasik seralara göre güneş ışınlarını daha geniş açıyla alır. Çiftçi Kayıt Sistemi’nde süre uzatılıyor 2015 Çiftçi Kayıt Sistemi-ÇKS başvuru süresi, Haziran 2015’e kadar uzatılacak Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, 31 Aralık’ta sona erecek 2015 Çiftçi Kayıt Sistemi (ÇKS) başvuru süresinin 2015 Haziran ayına uzatılacağını bildirdi. Yaşanan olağanüstü yoğunluk nedeniyle çiftçinin zor durumda kaldığını belirten Bayraktar, şunları kaydetti: “Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığımızla görüşmeler yaptık. 2015 ÇKS başvurularında sürenin 31 Aralık 2014 tarihinden Haziran 2015’e çekilmesini talep ettik. Bakanlık, taleplerimize olumlu yanıt verdi. 2015 ÇKS başvuru süresi, Haziran 2015’e uzatılacak. 2014 yılı ÇKS başvuru süresi ise 31 Aralık 2014’te sona eriyor. Çiftçilerimizin 2014 başvurularını son günü beklemeden İl ve İlçe Gıda, Tarım ve Hayvancılık Müdürlükleri’ne yapmaları gerekiyor. Tarımsal desteklerden yararlanabilmek için ÇKS başvurularını yapmak zorunlu. Bu nedenle ÇKS kayıtlarının ihmal edilmemesi büyük önem taşıyor.” köy kahvesi 22 HABER www.koykahvesi.com.tr Kırsal kalkınma için %50 hibe desteği sizi bekliyor Tarım ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme Kurumu, IPARD programı kapsamında pek çok farklı alanda uygun görülen projelere %50 Hibe Desteği veriliyor. T KDK Manisa İl Koordinatörü Atila Başay, 10 Kasım 2004 tarihinde 13. Çağrı İlanına çıkıldığını hatırlatarak. “Bu çağrıda IPARD programının uygulandığı 42 il için yaklaşık 530 milyon TL kaynak ayrıldı” dedi. Başay, Manisa TKDK’nın, IPARD Programı kapsamında, uygun yatırım miktarının toplam değerinin 5 bin Avro ile 3 milyon Avro ya kadar olan ve çok geniş bir yelpazeye yayılan konularda hazırlanan projelere %50 oranında geri ödemesiz hibe desteği verdiğini belirterek. “Ayrıca yatırımcılar yapacakları harcamalarda KDV, ÖTV, Ge- lir Vergisi, Gümrük Vergisi ve Kurumlar Vergisi gibi vergilerden de muaftır” diye konuştu. Destek verdiğimiz yatırım alanları: 1 - Süt ve süt ürünlerinin işlenmesi tedbiri kapsamında 10-70 ton günlük işletme kapasitesine sahip olan mevcut işletmelerin modernizasyonu veya yeni işleme tesislerinin kurulması ve 70 tona kadar kapasiteye sahip süt toplama merkezlerinin inşası veya modernizasyonu - Et ve et ürünlerinin işlenmesi tedbiri kapsamında günlük 500 kg-5 ton işleme kapasitesine sahip et işleme ve et parçalama tesislerinin inşası veya mevcutların modernizasyonu ile günlük 250 sığır veya 2000 küçükbaş kesim kapasitesine sahip kesimhanelerin inşası veya modernizasyonu - Su ürünlerinin işlenmesi tedbiri kapsamında yılda 100-2000 ton işleme kapasitesine sahip işletmelerin inşası veya modernizasyonu 2 3 4 - Meyve ve sebzelerin işlenmesi ve pazarlanması tedbiri kapsamında 10.000 m3’e kadar soğuk hava deposu inşası, yıkama, temizleme, ayıklama, tasnif, paketleme ünitelerinin tesisi veya mevcutların yenilenmesi - Çiftlik faaliyetlerinin çeşitlendirilmesi ve geliştirilmesi tedbiri kapsamında arıcılık (50-500 kovan), süs bitkisi yetiştiriciliği ve tıbbi aromatik bitki yetiştiriciliği (Kekik, sarımsak, maydanoz, anason, aspir, kapya biber vb) için makine ekipman alınması veya bu ürünleri işleme ile ilgili makine ekipman alınması ve inşaat işleri, fide ve fidan yetiştiriciliği ile süs bitkisi ve tıbbi aromatik bitki yetiştirmek maksadıyla seraların kurulması - Yerel ürünler ve mikro işletmelerin geliştirilmesi tedbiri kapsamında Halıcılık, çömlekçilik, iğne oyası ,ahşap işçiliği gibi el sa- 5 6 natlarının icrası için kurulacak tesisler ile zeytin ve zeytinyağı, üzüm, kuru üzüm, mesir macunu, mesir çayı, kula leblebisi ve ekmeği, Akhisar ve Salihli Köftesi, Manisa Kebabı, tahinli pide ve bunlara benzer 100’den fazla yerel ürünün üretimi için tesislerin inşası veya mevcutların modernizasyonu - Kırsal turizmin geliştirilmesi tedbiri kapsamında nüfusu 20.000’in altındaki yerleşim birimlerinde inşa edilecek Butik/pansiyon otel (en fazla 25 oda), binicilik tesisi, doğa yürüyüşleri, dağ bisikleti, atv safari, rafting, kır bahçesi, köy konağı (pansiyon tarzı), kahvaltı evi, hobi bahçesi, paintball, spor tesisleri, halı saha, aquapark, yüzme havuzu, lokanta, pastane ve buna benzer turistik amaçlı tesislerin inşası ve gerekli ekipmanların alımı, - Kültür balıkçılığının geliştirilmesi tedbiri kapsamında Alabalık (bu tesis lokantası ile beraber yapılabi- 7 8 lir), Sazan, Yayın balığı, Sudak, Tilapia, Turna balığı, Mersin balığı, Kurbağa, Kerevit, Su yosunu, Yılan balığı, Tatlı su levreği gibi su ürünlerinin yetiştiriciliği için gerekli inşaat işleri ve makine ekipman alımı Başay, “Güneş enerjisi sistemlerinin, projenin bir parçası ve işletmenin kendi ihtiyacını karşılamak üzere tüm tedbirlerde destekleneceğini de kaydetti. Manisa’da bugüne kadar toplam yatırım tutarı yaklaşık 112 Milyon TL olan 294 proje sahibi ile sözleşme imzalandığını bildiren Başay, “13. Başvuru Çağrı Döneminde bu yatırımlara yenilerinin eklenmesini ve Manisa’nın ayrılan kaynaktan daha fazla pay almasını ümit ediyoruz” dedi. 13. çağrı ilanı kapsamında başvurular, 12 Ocak 2015 tarihi saat 09.00’dan itibaren, kabul edilmeye başlanacağını duyuran Başay, “Başvuruların son teslim tarihi 10 Şubat 2015, saat 21.00’dir. Tüm yatırımcıları projelerini hazırlayarak kuruma sunmaları için davet ediyorum” diye konuştu. TKDK-İPARD 42 İlde hibe başvurularını kabule başladı 10 Şubat 2015 tarihine kadar başvuru yapılabilecek iller şöyle; Aydın, Çankırı, Karaman, Ordu, Afyonkarahisar, Çorum, Kars, Samsun, Ağrı, Denizli, Kastamonu, Sivas, Aksaray, Diyarbakır, Konya, Şanlıurfa, Amasya, Elazığ, Kütahya, Tokat, Ankara, Erzincan, Malatya, Trabzon, Ardahan, Erzurum, Manisa, Uşak, Balıkesir, Giresun, Mardin, Van, Burdur, Hatay, Mersin, Yozgat, Bursa, Isparta, Muş, Çanakkale, Kahramanmaraş ve Nevşehir. Kırsalda yeni yatırım yapılması veya mevcut işletmelerin geliştirilmesi hibe programı: Süt Ürünlerinin İşlenmesi ve Pazarlan- ması, 10 - 70 ton/gün, Maksimum Hibe Tutarı : 1.500.000 Euro Et Ürünlerinin İşlenmesi ve Pazarlanması .30 Büyükbaş-50 küçükbaş kesim/ gün, 500 kg-5 ton/gün işleme ve parçalama tesisleri, Maksimum Hibe Tutarı : 1.500.000 Euro Meyve ve Sebzelerin İşlenmesi ve Pazarlanması (Buzhane 10.000 m3) Maksimum Hibe Tutarı : 625.000 Euro Balıkçılık Ürünlerinin İşlenmesi ve Pazarlanması En az 100 ton/yıl, en fazla 2000 ton/yıl su ürünleri, balık yağı ya da yumuşakça, çift kabuklu ve kabuklu kurulu üretim kapasitesine sahip işletmeler, Maksimum Hibe Tutarı : 750.000 Euro Çiftlik Faaliyetlerinin Çeşitlendirilmesi ve Geliştirilmesi, Tıbbi aromatik bitki ekimi, Bal işleme ve paketlemesi, Süs bitkileri ekimi ve işlenmesi, Maksimum Hibe Tutarı : 125.000 Euro Yerel Ürünler ve Mikro İşletmelerin Geliştirilmesi Maksimum Hibe Tutarı : 200.000 Euro Kırsal Turizm, En fazla 25 yataklı otel ve Turizm bakanlığı belgeli tesisler Maksimum Hibe Tutarı : 250.000 Euro Kültür Balıkçılığının Geliştirilmesi Maksimum Hibe Tutarı : 200.000 Euro 10-200 ton/yıl 23 köy kahvesi HABER www.koykahvesi.com.tr Köyde öğretmen olmak T ürkiye'nin farklı illerinden gelerek, alıştıkları şehir yaşamının konforundan sonra daha zor şartlar altında yaşam mücadelesi verilen köylerde görev yapan öğretmenler, bir taraftan öğrencilerini eğitiyor, bir taraftan da bölgenin şartlarına uyum sağlamak için çaba gösteriyor. Sınıf öğretmeni Büşra Dağlı, İstanbul'dan iki ay önce Erciş'e gelerek göreve başlamış. Daha önce Ankara'nın doğusunu görmediğini anlatan Öğretmen Dağlı, kafasındaki birçok soru işaretiyle geldiği ilçede ilk zamanlarda büyük sıkıntılar yaşadığını, ancak ilerleyen günlerde tüm sıkıntıları aşmayı başarıp öğrencilerini okutmanın çabasını gösterdiğini ve bunun mutluluğunu yaşadığını belirtiyor. Kış mevsiminin gelmesi ve havaların soğumasıyla soba yakmayı öğrendiğini anlatan Dağlı, "Sobanın üfleyerek daha iyi yanacağını öğrencilerimden öğrendim. Ayrıca hangi odunun daha iyi yanacağını da yine çocuklar öğretti. Daha önce hiç soba yakmadığım için ilk zamanlarda sınıfta montla oturuyorduk. Ama şimdi alıştım ve sıcak bir ortamda dersimizi işliyoruz" diyerek insanın her duruma karşılıklı yardımlaşma ğünlerinde vatandaşları yalnız bırakmadıklarını belirten Süslü, gerçekleştirdikleri ev ziyaretleriyle de özellikle kadınlarla bir araya gelmeye çalıştıklarını ifade ediyor. Okula gönderilmeyen kız çocuklarının eğitime kazandırılması için velileri ziyaret ederek ikna etmeye çalıştıklarına da değinen Süslü, "Ziyaret ettiğimiz evlerde ailelerle görüştük ve ikna ettik. Şimdi kız çocuklarının okula geldiğini görünce çok mutlu oluyorum. Köylüler de bizi çok seviyor ve sürekli yardımcı oluyorlar" ifadelerini kullanıyor. "Köy çocuklarının daha fazla ihtiyacı var" ile çabucak adapte olabildiğini gözler önüne seriyor. Bir diğer öğretmenimiz ise Türkiye şampiyonluğunu geride bırakıp hayatına öğretmen olarak devam etme kararı alan Buket Süslü... 3 adım atlama salon yarışmasında Türkiye şampiyonluğu elde eden Öğretmen Buket Süslü, bu başarıdan sonra zirvede bıraktığını ve öğretmen olmaya karar verdiğini anlatıyor. Öğretmen-veli-öğrenci dayanışması Erkek öğretmenlerin oku- lun kışlık ihtiyacı olan odunları Kırkdeğirmen köyündeki ağaçlık bölgeden vatandaşların yardımıyla sağladığı, kadın öğretmenlerin de bu odunları taşıyarak çetin geçen kış döneminin hazırlığını yaptığı Van'ın Erciş ilçesine bağlı Kırkdeğirmen İlkokulu'nda, öğretmenler arası dayanışmanın en güzel örneklerinden biri sergileniyor. Soba yakmayı öğrencilerinden öğrenen ve sıcak bir ortamda ders işlemenin mutluluğunu yaşayan öğretmenler, yaşadıkları zorluklara ve imkansızlıklara rağmen çocuklara iyi bir gele- cek sunmanın uğraşını veriyor. Türkiye şampiyonluğu bırakıp öğretmen oldu Bölümünü birincilikle bitirdikten sonra akademisyenlik ve öğretmenlik arasında seçim yapmak zorunda kaldığını ve tercihini öğretmenlikten yana kullandığını anlatan İzmirli Buket Süslü, köyde öğretmenlik yapmaktan mutluluk duyduğunu dile getiriyor. Kırkdeğirmen köyündeki insanlarla sürekli bir arada olduklarını, gerek taziyelerinde gerekse dü- Adanalı anasınıfı öğretmeni Begüm Aka İşbilir ise 3 yıldır okulda görev yaptığını kaydederek, köy şartlarına alışmanın kendisi için kolay olmadığını ancak köylülerin desteğiyle bu tür sorunların üstesinden geldiğini ifade ediyor. Isparta'dan iki ay önce gelerek göreve başlayan Faden Kızaklı ise alışık olmadığı köy yaşantısında her gün yeni şeyler öğrendiğini belirterek, bölge ve köy şartlarının zor olmasına rağmen yılmadıklarını, aksine daha fazla güç kazandıklarını belirtiyor. Dikili organik tarımın merkezi olacak Dikili Belediyesi, 30 Mart yerel seçimlerinden önce köy statüsünde iken seçimden sonra yürürlüğe giren Bütünşehir Yasası ile mahalleye dönüşen yerleşim bölgelerinde organik tarımı desteklemek ve ilçeyi ekolojik üretim merkezi haline getirmek için harekete geçti. Dikili Belediyesi ilçe genelinde organik tarımı yaygınlaştırmak ve kimyasal ilaçlama yapmadan ürün yetiştirmeyi teşvik etmek için İzmir Büyükşehir Belediyesi Tarımsal Hizmetler Dairesi Başkanlığı Kırsal Kalkınma Şube Müdürlüğü ile önemli bir işbirliğine imza attı. Yapılan işbirliği kapsamında tarıma elverişli bölgelerdeki çiftçilere, İzmir Büyükşehir Belediyesi'nden temin edilen zeytin ve meyve fidanları dağıtıldı. Organik tarımın yaygınlaştırılması ve gerçekleştirilmesi konusunda vatandaşlardan gelen talepler doğrultusunda çalışma yapan Dikili Belediyesi, Katıralanı, Mazılı, Merdivenli, Yahşibey, Demirtaş, Kabakum, Bahçeli, Kıroba, Kıratlı, İsmetpaşa, Yaylayurt, Kızılçukur, Esentepe, Bademli, Çukuralanı, Nebiler, İslamlar, Yenice, Salihler ve Salimbey Mahallelerinde zeytin ve meyve fidanlarının dağıtımını gerçekleştirdi. İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin desteğiyle yürütülen çalışmada Dikili ilçesinde yaşayan 471 üreticiye toplamda 7.400 adet zeytin ağacı fidanı ile elma, armut, erik, badem, dut, kayısı, şeftali, ayva ve vişneden oluşan 3640 adet meyve ağacı fidanı hediye edildi. köy kahvesi 24 HABER www.koykahvesi.com.tr Bakan Eker: Kırsaldaki vatandaşın mutlaka desteklenmesi gerek Kırsaldaki vatandaşın desteklenmesi gerektiğini, aksi takdirde şehirlere göçün artış göstereceğini vurgulayan Tarım Bakanı Mehdi Eker, “Topraklarımızı verimli kullanmak, ekonomimizi tarım üzerinden büyütmek ve tarıma dayalı ihtacatın artması için kırsal kalkınma yatırımları yapılmalı” dedi. T arım ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme Kurumu (TKDK) Türkiye'de 42 vilayette faaliyet gösteriyor. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker, TKDK aracılığı ile kırsalda tarıma önemli destekler sunduklarını belirterek, yeni dönemde geri kalan 39 vilayette de buna benzer imkanlardan faydalandıracak yeni bir projeyi hayata geçirdiklerini açıkladı. Eker, kırsaldaki vatandaşların mutlaka desteklenmesi gerektiğini, aksi takdirde şehirlere göçün artış göstereceğini ifade ederek, şöyle dedi: “Kırsaldaki vatandaşlarımızı tarımın içerisinde tutmamız lazım.Orada karınlarını doyuracak, refahını teminat altına alacak şekilde projeler uygulamasak, onlar şehirlere gelirler ve bu defa çok daha yüksek bir maliyetle karşımıza başka bir alanı çıkar. Hem eldeki imkanınızı doğru kullanmak, topraklarımızı verimli kullanmak, ekonomimizi tarım üzerinden büyütmek, geliştirmek, tarıma dayalı ihracatımızı artırmak hem de kırsal alandaki vatandaşlarımızın, çiftçinin refahını artırmak için bu tür desteklerin, kırsal kalkınma yatırımlarının yapılması lazım. Onun için buna önemli bir miktarda kaynak ayırmış durumdayız.” Her ilde bir sosyolog Tarımsal altyapının modernleştirilmesi konusuna da büyük önem verdiklerini belirten Bakan Eker, bakanlık olarak tarımsal arazilerin takibinde uydu teknolojileri kullandıklarını söyledi. “Tarımsal altyapımızı modernleştirdik” diyen Eker, sahada 10 bin ziraat mühendisi ve veteriner hekimin bulunduğunun altını çizdi. Kırsal alan sosyolisinin önemine vurgu yapan Bakan Eker, “Ayrıca 85 sosyolog aldık. Çünkü toplumun ihtiyacını bilen, onları değerelendirebilen bir bakış açısı gerekiyor. Her ilde bir sosyologumuz var” dedi. Tarım alanları uydu ile takip ediliyor Türkiye'nin bütün tarım arazilerinin parsellerini dijital ortama aktardıklarını da belirten Bakan Eker, 32 milyonun üzerindeki tarım parselinin her birinin numarası bulunduğunu ifade ederek, “Bilgisayara girdiğimiz zaman bütün parselin özelliklerini anında görebiliyoruz. Ekili mi, dikili mi, sulu mu, kuru mu, hepsini biliyoruz. Uydu fotoğrafları ile takip ediyoruz. Dolayısıyla tarımı modernleştirecek altyapı çalışmalarına da çok önem veriyoruz” diye konuştu. Mehdi Eker, kırsal kalkınma yatırımları ile ilgili olarak ise “Biz şimdi kırsal kalkınma yatırımlarıyla tarım ve hayvancılığın bütün alanlarında ne kadar yeni gıda sanayisi geliştiririz, bunun çabasındayız. İşsiz gençlerimize iş bulacağız. Hem yeni gıda markaları geliştireceğiz hem de tarıma dayalı sanayiyi geliştireceği. Ebedi servet alanı olan tarım arazilerinin verime, berekete, istihdama, kalkınmaya dönüşmesi budur” dedi. Tarım Bakanlığı Köy Kahvesi’nin sorularını cevapladı Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından Köy Kahvesi'ne yapılan açıklamada Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker da yatırımların ve desteklerin 2015 yılında da devam edeceği bildirilirken, Bakanlık, doğal afetlerin 2014 yılını kötü yönde etkilediğini açıkladı. 2014 üretim yılı Türkiye ve çiftçiler için nasıl geçti? TÜİK II.Tahmin verilerine göre; 2014 yılında 2013 yılına göre tarla üretiminde % 6,5, meyve üretiminde ise % 6,2 azalma olacağı öngörülüyor. Tarla üretiminde buğdayda %14, arpada %20; meyve grubunda ise kayısıda %65, fındıkta %25 üretim miktarında azalma olması beklenmekte olup, bu düşüşlerde yaşanan doğal afetlerin (kuraklık, don zararı ve aşırı yağışlar) etkili olduğu biliniyor. Ancak, 2002 yılına göre 2014 yılında tarla üretiminde % 2,5 ve meyve üretiminde % 27,2 artış gerçekleşmesi bekleniyor. 2014 yılında 2013 yılına göre; tarla ürünleri içerisinde yağlı tohumlu bitkiler üretiminde % 4,2; pamukta % 4,4 artış beklenmekte. Meyve ürünleri içerisinde turunçgil üretiminde % 2,9; muz üretiminde % 17,6; avakado üretiminde % 17,1 artış beklenmektedir. Organik tarım 2014 verilerinin kaydedildiği Organik Tarım Bilgi Sistemi(OTBİS)’de kayıtlı çiftçi sayısının 68.000’lere ulaştığı ülkemizde organik tarımın bir önceki yıla göre artış gösterdiği, gelişme ivmesinin devam ettiği gözlemlenmekte. 2014 yılında üreticiye ve yatırımcıya yapılan hibe ve destekler tarım piyasasını ne yönde etkiledi? Tarımsal üretimin en temel girdilerinden olan mazot ve gübre üretim maliyetleri içerisinde her biri % 15 ila %20 paya sahiptir. Dünya gübre ve ham petrol piyasalarında fiyatların artmasına paralel olarak ülkemizde de gübre ve mazot fiyatlarının artması karşısında ilk defa 2003 yılında mazot ve 2001 yılında kaldırılan gübre desteği uygulamasına 2005 yı- lında tekrar başlanılmıştır. Bugüne kadar üreticilerimize 5 milyar 313 milyon TL mazot, 4 milyar 977 milyon TL gübre desteği verilerek gübre ve mazot maliyetinin ortalama % 15’i karşılanmıştır. Verilen bu desteklerle maliyetin belli bir kısmı karşılanmış ve üretimin sürdürülebilirliği devam etmiştir. Ayrıca bilinçli gübre kullanımını teminen 2005 yılından bugüne kadar üreticilerimize toprak analizi desteği verilmekte. Tarımsal üretimde verimi artırmak için genetik potansiyeli yüksek çeşitlerin sertifikalı tohumluklarının, uygun bölgelerde ve uygun yetiştirme teknikleri ile birlikte tarımsal üretimde kullanılması gerekmekte. Islah edilmiş çeşitler ve kaliteli tohumluklar verimliliği artırdığı gibi, üretim riskini azaltmakta ve netice olarak çiftçi gelirinin yükselmesine neden olmaktadır. Verilen desteklemelerle, iç tüketim ve ihracat için ihtiyaç duyulan ürünlerin, planlı ve standartlara uygun olarak üretilmesi ve dış pazarlarda söz sahibi olunması yönünde avantajlar sağlanmaktadır. Yapılan desteklemelerle, yurt içi üretim ve yatırım yapan özel sektör tohumculuk kuruluşlarının alt yapılarını güçlendirmek, tohumluk üretim kapasitelerini artırmak, 25 HABER www.koykahvesi.com.tr köy kahvesi Zeytin ağaçları “Yavaş Zeytinyağı” ile korunacak teknoloji transferi gerçekleştirmek, ihtiyacın ithalatla karşılanması yerine yurt içi üretimden sağlanması ve ithalatın azaltılmasını sağlamak, kamu tohumluk üretimi yerine, özel sektör üretiminin artırılması ve kamu yükünün hafifletilmesi hedeflendi. Bakanlığımız bu amaçlarla sertifikalı tohumluk kullanımının yetersiz olduğu bazı türlerde sertifikalı tohum kullanımını 2005 yılından beri, sertifikalı tohumluk üretimi de 2008 yılından itibaren desteklenmekte. Bugüne kadar sertifikalı tohum kullanım desteği olarak toplam 511 milyon TL, sertifikalı tohum üretim desteği olarak toplam 151,5 milyon TL, sertifikalı fidan kullanım desteği olarak da 276 milyon TL destekleme ödemesi gerçekleştirildi. Destekleme ödemeleri ve beraberinde yürütülen yayım ve eğitim çalışmaları sonucunda 2002 yılında 145 bin ton olan sertifikalı tohum üretimi 2013 yılı itibariyle % 412 ‘lik artış ile 743 bin tona yükseldi. Önemli tarımsal olaylar nelerdir? Tarım Sigortaları ve Doğal Afetler çalışmaları ile ilgili olarak; Türkiye genelinde meydana gelen yangın, aşırı sıcak zararı, samyeli, çığ, heyelan, taban suyu yükselmesi, sel-su baskını, fırtına, aşırı yağış, aşırı kar yağışı, kar fırtınası, dolu, kırağı, don, kuraklık, yıldırım düşmesi ve hortum afetlerine maruz kalan ve bu afetler sebebiyle ekilişleri, ürünleri, hayvan varlıkları, tesisleri veya seraları en az %30 oranında zarar gören ve bu durumları il veya ilçe hasar tespit komisyonlarınca belirlenen Çiftçi Kayıt Sistemine (ÇKS) ve Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı (Bakanlık) diğer kayıt sistemlerine göre kayıtlı gerçek veya tüzel kişi üreticilerin, T.C.Ziraat Bankası A.Ş. ve Tarım Kredi Kooperatiflerine olan düşük faizli kredi kullandırılmasına ilişkin Bakanlar Kurulu Kararları kapsamındaki kredi borçlarının ertelenmesi yapılmakta. “2015 üretim yılı için beklen- tiler nelerdir, çiftçiye yapılacak destek ve hibeler tarım sektörünü ne yönde etkileyecektir?” 2000 yılında başlayan yem bitkileri desteklemeleri 2014 yılında da devam etti. 2015 üretim yılı için yem bitkileri ekilişlerinin arttırılarak hayvancılığımızın kaliteli kaba yem ihtiyacını karşılamak amacıyla destekleme kapsamında olan yem bitkileri sayısını su tüketimi az olan bitkiler yönünden artırmak ve mevcut yem bitkileri destekleme uygulamalarımızı devam ettirmekte kararlıyız. 2015 yılında da üreticilerimize mazot, gübre ve toprak analizi destekleme ödemesi yapılacak olup, yapılacak ödeme ile maliyetin ortalama % 15’i karşılanmaya çalışılacak. Organik tarımın 2015 yılında da gelişme göstereceği eldeki mevcut verilerle tahmin ediliyor. Organik tarım alanlarının toplam tarım alanı içerisindeki payının 2015 yılında %1,95 den % 2,5’ a çıkması öngörülüyor şu anda. “2015 üretim yılı için alınması gereken önlemler nelerdir?” Ülkemiz hali hazırda dört mevsimin yaşandığı bir coğrafik yapıya sahip. Ancak küresel ısınma neticesinde yaşanan iklim değişiklikleri sebebiyle tarımsal üretimimizde meydana gelebilecek kayıpları göz önünde bulundurarak mevcut planlamamızı bu doğrultuda yapıyoruz. Ülke ekonomisi açısından yem bitkisi yetiştiriciliği tarımsal yapı içerisinde önemli bir yere sahip. Özellikle yem bitkileri yetiştiriciliğinde ekiliş alanları ve üretim miktarları desteklerin etkisiyle de son yıllarda dikkate değer ölçüde artış gösterdi. Ülkemizde hayvansal üretimin de ekonomik olarak sürdürülebilmesi için yem bitkileri üretimi açısından su kısıtlı bölgelerde silajlık mısır yetiştirilmemesi, su tüketim kapasitesi düşük ve destekleme kapsamında olan yem bitkilerinin tercih edilmesi gerekmekte. Seferihisar’da doğaya ve insan sağlığına zarar vermeden kaliteli zeytinyağı üretmenin 20 kriteri belirlendi. S eferihisar Belediyesi ve Seferihisar Doğa Okulu işbirliği ile iki yıl süren ortak çalışmanın sonunda yöredeki kadim zeytinyağı üretim biçimi ortaya çıkarıldı. En lezzetli ve sağlıklı zeytinyağını üretmek için ağacın yetiştirilmesinden yağın şişelenmesine kadar geçen süreci kapsayan 20 farklı kriter, aynı zamanda Seferihisar’ın yaşlı zeytin ağaçlarının korunmasını da sağlayacak. “Yavaş Zeytinyağı” “Yavaş Zeytinyağı”nı diğer zeytin yağlardan ayıran en önemli özelliklerden biri zeytinlerin binlerce yıldır olduğu gibi doğal taş değirmende sıkılması ve bu sayede içine metalik tatlar karışmaması. Doğayı ve insan sağlığını aynı anda koruyan yavaş zeytinyağı kriterleri beş başlıkta toplanıyor. Ağaçların özelliklerini, zeytinliğin bakımını, biyolojik çeşitliliği ve zeytinin hasat ve sıkım biçimlerini kapsayan beş ana başlık sonucunda ortaya çıkan kriterler arasında ise yağın deliceye (yabani zeytin) aşılanarak yetiştirilmiş bir zeytin ağacından elde edilmesi, yani ağacın dikim olmaması, zeytinliğin doğal sulama dışında ekstra sulamaya ihtiyaç duymaması ve çevresinde tel bulunmaması gibi kriterler bulunuyor. Seferihisar Belediye Başkanı Tunç Soyer Seferihisar'ın bir zeytin ilçesi olduğunu vurguladıktan sonra sözlerini “Binlerce yıldır ilçemiz ekonomisinin önemli bir kısmını zeytinyağı oluşturuyor. Fakat iki yıl önce temellerini attığımız Seferihisar Doğa Okulu’nun araştırmaları sonucunda geleneksel zeytinliklerle ilgili yepyeni şeyler öğrendik. Ege’nin geleneksel zeytinlikleri yalnızca bir tarım alanı değil, aynı zamanda korunması gereken doğal bir ekosistem. Öyle ki, yaşı yüzlerce yılı geçen zeytin ağaçlarımız bize hem son derece özel bir zeytinyağı sunuyor, hem de birçok canlıya yaşam alanı sağlıyor. İlk örneği yerel Orhanlı Taşbaskı Zeytinyağı olan yavaş zeytinyağıyla hem Seferihisar’ın zeytin ağaçlarını en iyi şekilde koruyacağımıza, hem de Türkiye’nin farklı yerlerindeki zeytin havzalarına ilham kaynağı olacağımıza yürekten inanıyorum” diyerek noktalıyor. Yavaş Zeytinyağı’nın 20 Kriteri Ağaçlarla ilgili kriterler • Yağın deliceye (yabani zeytin) aşılanarak yetiştirilmiş bir zeytin ağacından elde edilmesi. Ağacın dikim olmaması. • Zeytinliğin tercihen Güney yöne bakması. • Zeytin arazisinin eğimli veya tümsek yapıda olması. • Aşılanırken kullanılan ırkın yerli bir ırk olması. • Ağaçların tercihen yaşlı olması. Zeytinliğin bakımıyla ilgili kriterler • Zeytinliğin hiç sulanmaması. • Zeytinliğin hiçbir şekilde ilaçlanmaması. • Zeytinlikte hiçbir kimyasal gübre veya başka sentetik ürün kullanılmaması. • Zeytin toprağının hiçbir makine ile sürülmemesi. Yalnızca atla yüzey sürümü yapılması veya hiç sürülmemesi. • Zeytinliğin zeytin hasadı zamanı dışında mera olarak kullanılması ve zeytinlerin altında hayvan güdülmesi Biyolojik çeşitlilik • Zeytinliğin etrafına tel çekilmemiş olması, bu surette yaban hayvanlarının dolaşımının özgür olması • Zeytin ağaçlarının ekosistem bütünlüğünü koruması • Zeytinliğin yüksek biyolojik çeşitliliğe sahip olması. Hasat • Zeytinin elle toplanması • Zeytin çırpılırken ağaca zarar verilmemesi • Hasat sonrasında zeytinin uzun süre bekletilmemesi • Zeytinin yağhaneye doğal malzemeler içinde taşınması Sıkım • Yağın taşbaskı tekniği ile sızdırılması • Sıkım sırasında yüksek sıcaklıkta su kullanılmaması • Sıkım aşamasında yağın santrifüj vb. teknolojik müdahale görmemesi köy kahvesi 26 HABER www.koykahvesi.com.tr Bakan Eker: “Desteklemeler Burdur ve yurt genelinde artarak devam edecek” Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker, bakanlığının Burdur İl Müdürlüğü binasının temel atma töreni ile Tarım ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme Kurumu (TKDK) destekli projelerin açılış törenleri için Burdur’a geldi. B akan Eker, yaptığı konuşmada, tarım-hayvancılık desteklemelerinin Burdur ve ülke genelinde artarak devam edeceğini bildirdi. 10 yılda Burdur hayvancılığında ve tarımda büyük gelişme olduğunu anlatan Eker, “Bu alanda çok yatırım yapılıyor. Bizim 10 yılda hükümetlerimiz döneminde Burdur’da 24 bin kayıtlı çiftçiye verdiğimiz toplam karşılıksız nakdi hibe desteği yaklaşık 650 milyon lira. Bunun 423 milyonu hayvancılıkla ilgili. Bu çok önemli bir şey. Burdurlu yetiştirici de bunu muazzam bir şekilde değerlendirmiş. Biz Burdur’un hayvancılığını ayağa kaldırması, bu sektörün daha iyi bir noktaya gelmesi için destekleri başlattık. Eskiden bu tür hizmetler burada yoktu. 2002 yılında Burdurlu Çiftçi bir yılda sadece 4,5 milyon lira hayvancılık desteği alıyordu. 2013 yılında Burdurlu Çiftçinin aldığı hayvancılık desteği sadece 76 trilyonun liranın üzerinde. Bu Burdurlunun çabasıyla bilgisiyle, emeğiyle birleşince de ortaya önemli başarılar çıktı”dedi. Bakan Eker, Türkiye’nin büyüdüğünü, Burdur’un da onunla büyüdüğünü kaydederek, Türkiye eskiden tarımsal üretimde Avrupa’da dördüncü büyük ülkeydi. Fransa, İspanya, İtalya önümüzdeydi. Bu 10 yıl içeri- “Zor coğrafya, iklim koşulları ve mera yapısı” sinde onlar da büyüdü, ama biz bütün Avrupa Birliği’nin ürettiği tarımsal büyümeden 10 kat fark attık. Biz Avrupa’da birinci sıraya yükseldik. 2008’den beri Türkiye Avrupa’nın tarımsal hasılasında birinci büyük ülke ifadesini kullandı Bakan Eker daha sonra Burdur’da TKDK destekli açılan işletmelerin sahiplerine temsili çeklerini teslim etti. “Ek destekleme artmalı” Bakan Eker’e, soykütük farkları ve ıslah çalışması yapan DSYB üyelerinin aldığı ek desteklemenin artması gerektiğini belirten Burdur DSYB Başkanı Kamil Özcan, “Birliklerin ku- ruluş ve çalışmalarına kaynak teşkil eden yeni kanun düzenlemesi için size ve bürokratlarınıza teşekkür ediyorum. Kanunun çıkışında yaşanan gecikme sahada kafa karışıklıklarına yol açtı. Birlikler kapanacakmış diye yorumlar oldu. Yeni kanun sayesinde birçok konu daha ayrıntılı olarak düzenlenmiştir. Birçok muğlak alan giderilmiştir. Birlikler olarak bazı beklentilerimizin de yönetmelik ve kuruluş belgesinde dikkate alınarak sonuçlandırılacağını inanıyoruz” diye konuştu. “Et ve sütteki fiyat artışı abartılı değil” Son dönemde özellikle itha- lat lobilerinin ve spekülatörlerin abartılı yorum ve taleplerine karşılık Bakanlığın izlediği politika ve duruşları için teşekküreden Özcan: “Ülkemizde bize göre hayvansal ürün ve besi materyali eksikliği ve yetersizliği yoktur. Örneğin Burdur’da her yıl doğan buzağı sayısında ve cinsiyet dağılımında azalma ve değişkenlik yoktur. Hatta yüzde 2-3’lük yıllık artış vardır. Ayrıca, et ve sütteki artan fiyatlar abartılı olmayıp tüm dünyada olduğu gibi ürün maliyetlerindeki artışlardan kaynaklanmaktadır. Bu durum tüketicinin alımını engelleyici boyutta olmadığı gibi üreticinin de haksız bir kazancına dönüşmemiştir.” Burdur DSYB’nin 200 bin hayvanı olan 5 bin üyeye sahip bir birlik olduğunu anlatan Kamil Özcan, şu bilgiyi verdi: “Bugün itibariyle 40 aracı ve 70 personeli ile hem üyelerimize hem de olası üyemiz olan önsoykütük yetiştiricisi 25 bin işletmeye hizmet etmekte ve çalışmaktayız. Burdur deyince akla hayvancılık için aslında hiç de uygun olmayan zor coğrafya, iklim koşulları ve mera yapısı akla gelmelidir. Dolayısıyla burdaki başarı öyküsü çok daha büyük anlam kazanmaktadır.Asli işimiz olan ıslah çalışmaları ve soykütük hizmetleriyle beraber bakanlığımızın hayvancılık destekleme işlemlerinin tüm alt yapısını hazırlayarak sağlıklı bir şekilde yetiştiricilerimize ulaşmasını da sağlama görevini üstlenmiş bulunmaktayız. Burdur olarak sizin de bildiğiniz gibi hayvancılık desteklemelerinde hayvan sayısına oranla en fazla yararlanan birinci il olma konumumuzu her yıl tekrarlamaktayız. Ayrıca yetiştirici örgütü olmamız sebebiyle aynı zamanda bir kooperatif bir dernek gibi üyelerimizin çıkarlarını korumak, sorunlarına çözüm arama ve üretme görevimizde vardır.” 2015’te çiftçiye 10 milyar lira karşılıksız destek Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker, “2002 yılında 1 milyar 800 milyon lira olan nakit karşılıksız hibe desteği, 2015’te 10 milyar liraya çıkarılacak.” dedi. Yalova’da kurulan Türkiye Geofit Bahçesi’nin açılış töreninde konuşan Bakan Eker, ülkede yetişen binlerce soğanlı bitkinin kurtarılması, kayıt ve muhafaza altına alınması, bunlardan yeni renk ve desenler üretilmesinin önemli olduğunu söyledi. Tarımı sadece kırsal alanda yaşayan köylü vatandaşların ihtiyaçlarını gidermek olarak görmediklerini belirterek, tarımın genetik kaynaklarının muhafaza edilmesinin önemine işaret eden Eker, şunları kaydetti: “Biyoçeşitlilik, bir coğrafyanın en büyük zenginliğidir. Biz tarıma hep stratejik baktık. Türkiye’nin bu sahadaki önemli servet alanını nasıl geliştirir, nasıl zengin- leştirir, nasıl dünyanın önemli ülkeleri arasında yerleştiririz diye düşündük. Tarımda ArGe harcamalarını, gen kaynaklarının korunması çalışmalarını ve destekleri büyük oranda artırdık. 2002 yılında 1 milyar 800 milyon lira olan nakit karşılıksız hibe desteği, 2015’te 10 milyar liraya çıkacak. Türkiye’nin tarım sektörü 61 milyar dolarlık hasılası ile AB’de birinci hale geldi. Tarım ihracatını da 18 milyar dolara çıkardık. Bu alanda net 5 milyar dolar dış ticaret fazlası veriyoruz.” "Kalıcı servet alanı tarımdır" Dünyanın son 150-200 yıllık tarihinde sanayinin katkısının yadsınamayacağının altını çizen Eker, “Ama tarım, milletlerin ebedi servet alanıdır. Kalıcı servet alanı tarımdır, arazilerdir. Çünkü diğer bütün sanayi ürünlerinin ömrü sınırlıdır. Ama tarım arazileri ve toprak öyle değildir. Toprağın bereketi ve serveti kalıcı ve ebedidir. Bizim bu servet alanını değerlendirmemiz ve korumamız gerekiyor” ifadelerini kullandı. Türkiye Geofit Bahçesi içerisinde, ülkemizde bir ilk olan Alpin Serası’nın yanı sıra tropik sera, peyzaj alanları, herbaryum kompleksi ve laboratuvarlar bulunduruyor. 27 HABER www.koykahvesi.com.tr köy kahvesi “Tarım, stratejik bir sektör” T ürkiye’nin enerji kaynakları olmasa da tarım kaynakları bakımından çok zengin bir ülke olduğunun altını çizen TOBB Başkanı M. Rifat Hisarcıklıoğlu, “4 mevsimi bir arada yaşayan, her çeşit tarımsal ürün yetiştirmeye uygun topraklarda yaşıyoruz. 10 yıl önce tarımsal hasılada dünyada 11., Avrupa’da 4. ülkeydik. Şu an 62 milyar dolarlık tarım hasılasıyla dünyada 7. Avrupa’da 1. olan bir Türkiye var. Türkiye, dünya tarımsal üretiminde 30 üründe; dünya tarımsal ürün ihracatında ise 26 üründe ilk 5 ülke arasında yer alıyor. Tarımsal ürünlerdeki net ihracatımız 5 milyar doların üzerine çıktı. Bu süreçte Avrupa Birliğinde tarım sektörünün yıllık ortalama büyümesi yüzde 0,2 olurken; bizim tarım sektörümüz yıllık ortalama yüzde 2,2 büyüdü” dedi. Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı M. Rifat Hisarcıklıoğlu, TOBB Ticaret Borsaları Konsey Toplantısı’nda tarım sektörünün dünyanın en stratejik sektörlerinden biri haline geldiğini belirterek, “Şu an dünya ülkeleri için enerji sektörü neyse, tarım ve gıda kaynakları da aynı stratejik öneme sahip” dedi. Lisanslı depoculuk Tarımsal üretimin ve ticaretin daha verimli koşullarda yapılabilmesi için yatırımlar yaptıklarını belirten Hisarcıklıoğlu şöyle konuştu: “Tarımsal ürün analizi yapan aktif laboratuvarlara sahip borsa sayımız 75’e yükseldi. 9 borsamızın laboratuvarı yetkili sınıflandırıcı, 5 borsamızın laboratuvarı ise yeterlilik test sağlayıcı hale geldi. Canlı hayvan park pazar yeri bulunan Borsa sayımız da 23’e yükseldi. 67 Borsamız satış salonları ile üretici, tüccar ve sanayiciye hizmet veriyor. Diğer yandan ülkemizde lisanslı depoculuk sisteminin kurulması ve kanuni altyapısıyla ilgili uzun yıllar çalıştık. Nihayetinde meclisimizde ilgili kanun çıktı. TMO ile birlikte LİDAŞ’ı kurarak bu anlamda faaliyet izni alan ilk şirket olduk. Bu attığımız adımı özel sektörümüz de takip etti.” Araziler, miras yoluyla parçalanamayacak Bölünmüş tarım arazilerine dikkat çeken Hisarcıklıoğlu, “Şu an Türkiye’de 30 milyon civarında tarım arazi parseli var. Tarlaları miras yolu ile bölünerek çoğaldı ve böylece hepsi küçük hale geldi. Şu an ortalama parsel büyüklüğü yarım hektara kadar düşmüş durumda. Bu kadar küçük üretim alanı ile ne sağlıklı ürün planlaması yapılabilir, ne de verimli üretim. Bakanlığımız bu anlamda kısa sürede çok ciddi mesafe kaydetti. 6 milyon hektara yakın arazinin toplulaştırması tamamlandı ve toplulaştırmalar devam ediyor. Bakanlığımızın yoğun çalışması ile; ülkemizdeki tarım arazilerinin miras yoluyla parçalanmasını engelleyecek bir kanun tasarısı hazırlandı ve meclisimizden geçti” diye konuştu. Konah Mh. Ceng z Topel Cd. No:21 Merkez/BURDUR köy kahvesi 28 HABER www.koykahvesi.com.tr Türk zeytin ve zeytinyağının ağırlıklı olarak yurt dışında tanıtım çalışmalarını yürüten, Zeytin ve Zeytinyağı Tanıtım Komitesi (ZZTK) yeni sezonun başlamasıyla birlikte iç piyasa tanıtımlarına ağırlık verdi. Zeytinciler tanıtım atağında H asat şenlikleriyle yeni sezona coşkulu giriş yapan zeytincilik sektörü, var yılı olarak tanımlanan 2014/15 sezonunda 190 bin ton zeytinyağı ve 438 bin ton sofralık zeytin rekoltesini katma değere dönüştürmek için, tanıtım çalışmalarını kesintisiz sürdürüyor. Son yıllarda, Uluslararası Zeytin Konseyi (UZK)’nin hibe desteği çerçevesinde yurt içi tanıtım etkinlikleri düzenleyen Zeytin ve Zeytinyağı Tanıtım Komitesi (ZZTK), 2011 yılında zeytin ve zeytinyağının insan sağlığına olan faydalarına dikkat çekmek için “Zeytinyağı Sağlıklı ve Lezzetli” isimli bir tanıtım projesi başlatmıştı. “Zeytinyağı Sağlıklı ve Lezzetli” Projesi kapsamında 2011 yılından bu yana İstanbul, Ankara, Bursa, Antalya ve Eskişehir’de alışveriş merkezlerinde tanıtım etkinlikleri düzenlediklerini anlatan Zeytin ve Zeytinyağı Tanıtım Komitesi Başkanı M. Kadri Gündeş, Aralık ayında ise haftasonları sırasıyla Erzurum AVM, Forum Kayseri, Ceylan Karavil Park Diyarbakır ve Forum Trabzon’da tanıtım etkinlikleri yaptıklarını kaydetti. New Holland'ın TTJ serisi artık ödüllü TürkTraktör New Holland'ın TTJ serisine "Yılın Bağ-Bahçe Traktörü" ödülü verildi. Türkiye'de tarım sektörünün önde gelen markalarından TürkTraktör, Türkiye'de geliştirilen ve tamamıyla Türk mühendisliğiyle üretilen New Holland'ın TTJ modeli ile "Yılın Bağ-Bahçe Traktörü" ödülüne kayık görüldü. Uluslararası Tarım Makineleri Fuarı (EIMA) kapsamında "Yılın Traktörü 2015" ödül töreni Bologna'da gerçekleştirildi. Türkiye'de geliştirilen, Türk mühendis ve işçisi tarafından TürkTraktör tesislerinde üretilen New Holland TTJ serisi tarım sektörünün en saygın ödülleri arasında gösterilen "Yılın Bağ-Bahçe Traktörü 2015" ödülüne layık görüldü. Törende ödülü TürkTraktör Genel Müdürü Marco Votta alırken, 2014 yılının 60 yılı geride bırakan TürkTraktör tarihinin en önemli yıllarından olduğuna vurgu yaparak, "Haziran ayında ikinci üretim tesisimizle gururlandık. Şimdi ise TürkTraktör üretim hattından çıkarak yurt dışı pazarlarına T3F adı ile ihraç edilen New Holland TTJ ile tarım sektörünün en önemli ödüllerinden birini almış olmanın haklı gururunu yaşıyoruz. Bu ödül TürkTraktör mühendislerinin ve çalışanlarının zaferi olmakla birlikte, New Holland'ın "bağ-bahçe traktörü" alanında mükemmeliyetçi yaklaşımının bir göstergesidir. Emeği geçen herkese teşekkür ediyorum" dedi. Zeytinyağı üretiminde hedef dünya ikinciliği Türkiye’nin zeytin ağacı varlığını son yıllarda yaptığı yatırımlarla 170 milyon seviyesine çıkardığına dikkat çeken Gündeş, “Türkiye 2023 yılında zeytinyağı üretiminde 650 bin ton rekolteye ulaşarak dünya ikinciliM. Kadri Gündeş ğini, sofralık zeytinde ise 1 milyon 200 bin ton rekolteye erişmeyi hedefliyor. Bu rekoltenin katma değere dönüşmesi, üreticinin emeğinin karşılığını alabilmesi için güçlü bir iç piyasaya ihtiyaç var. Türkiye’de zeytin ve zeytinyağı tüketiminin az olduğu illerde tanıtımlara ağırlık vererek bu illerimizde de zeytin ve zeytinyağı tüketimini arttırmayı amaçlıyoruz. Türkiye’de kişi başı 2 kg seviyesinde olan zeytinyağı tüketimini 5 kg.’a çıkarmayı hedefliyoruz” şeklinde konuştu. Seferihisar mandalinası AB’de Seferihisar Belediye Başkanı Tunç Soyer, belediye öncülüğünde kurulan Mandalina Üretici Birliği’nin Almanya’ya yaptığı ihracatla ilk kez, Avrupa Birliği’ne satış yaptığını açıkladı. Seferihisar Belediyesi öncülüğünde Seferihisarlı üreticilerle birlikte kurulan Mandalina Üretici Birliği, belediyenin birliğe devrettiği Mandalina İşleme ve Paketleme Tesisi’nde, ilçenin en büyük kaynağı mandalinayı işlemeye ve pazarlamaya devam ediyor. Daha önce Ukrayna, Romanya, Rusya, Makedonya gibi ülkelere ihracat yapmayı başaran birlik, şimdi de mandalinayı Avrupa Birliği’ne sokmayı başardı. Avrupa Birliği’ne mal satışını gerçekleştiren ihracatçı firma Dilbaz Limited Şirketi, Seferihisar Mandalinası’nı inceleyerek Almanya’ya örnekler gönderdi. Avrupa Birliği’nin çok önemsediği kalite seviyesinde görülen Seferihisar Mandalinası’nın ilk ihracatı 20 Tonluk malla Almanya’ya gönderildi. AB kalite standartında mandalinalar “Birçok yer malını satamaz, pazarlayamaz durumdayken, kalite standartının en çok denetlendiği Avrupa Birliği’nde, Almanya’ya ihra- cat yapmış olmak hem bizim için hem üreticimiz için çok değerli” diyen Seferihisar Belediye Başkanı Tunç Soyer şunları söyledi : İyi kaliteli mal üretmek için hem belediye olarak hem üretici birliği olarak çalışmalar yapıyoruz. Avrupa’yla rekabet için en temel koşul kaliteyi arttırmak. Bu sene ki ürünümüzde oldukça kaliteli. Malın kalitesini, fiyatını hem de pazarlama gücünü arttırmak için çalışmalar yaparak, üreticimize katkı sağlamaya çalışıyoruz. Kısa bir süre sonra hayata geçirmeyi planladığımız “Soğuk hava deposuyla” da ürünümüzün raf ömrünü ve pazarlama gücünü arttırmayı başarmış olacağız. İlçemiz dünyanın en kaliteli mandalinası olan Satsuma’yı üretiyor. Seferihisar’ın en büyük geçim kaynağı mandalina.” 15 kuruş destek bekliyoruz Seferihisar Üretici Birliği Başkanı Cumhur Eriş yaptığı açıklamada; “Avrupa Birliği sınırları içerisine malımızı sokmamız çok önemli. Devletten beklediğimiz, ürün bazında 15 Kuruşluk bir destek. Eğer ki bu sağlanırsa çok rahat bir şekilde Avrupa’daki firmalarla rekabet edebilecek seviyeye geleceğiz” dedi. 29 HABER www.koykahvesi.com.tr köy kahvesi Zeytin ve Üzüm hasadında yeni çözüm V- TRACK www.hassastarim.com.tr HT Hassas Tarım Ziraat Makinaları San.Tic.A.Ş. 1385 Sokak No.3 Kat 2 No.202 Konak • İzmir TEL: 0232 446 86 19 • GSM: 0533 658 85 63 köy kahvesi 30 HABER www.koykahvesi.com.tr DenizBank, “köysel dönüşüm” de de lider olmayı hedefliyor K entsel dönüşümün öncü bankası Denizbank, yenilikçi ürün ve hizmetleriyle farklılaşmaya devam ediyor. DenizBank, kentsel alanlar dışında yaşayan ve tarımsal faaliyetleri ile gelir elde eden üreticilere hasat döneminden diğer hasat dönemine ödemeli ilk köysel dönüşüm finansmanı sağlayan banka olarak dikkat çekiyor. Taşıdığı toplumsal sorumluluk çerçevesinde Köysel Dönüşümde de lider banka olmayı hedefleyen Denizbnak, Edirne’den Ardahan’a ülkenin her noktasında ‘Köysel Dönüşüm’e başladı. DenizBank Konut ve Taşıt Finansmanı Grup Müdürü Hakan Varol, geride kalan 1,5 yılda 1000’in üzerinde kentsel dönüşüm projesine aracılık ederek, kentsel dönüşüm konusunda lider ve öncü banka olmanın gururunu yaşadıklarını ifade etti. Varol ayrıca kentsel alanlar dışında yaşayan ve sabit bir geliri olmayan ancak tarımsal fa- aliyetlerinden gelir elde eden üreticilere hasattan hasada ödemeli ilk köysel dönüşüm finansmanı da sağlayarak Kentsel Dönüşümün yanı sıra Edirne’den Ardahan’a ülkenin her noktasında Köysel Dönüşüme de başladıklarını söyledi. Yöreye göre dönüşüm yapılacak Türkiye’de 2023 yılına kadar 8 milyon adet konutun yeniden inşa edilmesi gerektiğine işaret eden Varol, köysel dönüşüm projesi ile ilgili şu bilgiyi verdi: "Bu bölgelerde yapılması planlanan dönüşüm projeleri o yörenin mimarisine uygun bir şekilde yapılacak. Ayrıca yöresel alanlarda yapılacak olan bu projelerin inşaat aşamasında yöresel inşaat malzemesi kullanılması sağlanacak. Köylerde başlayacak olan dönüşümün sadece binalar ile de sınırlı olmaması, bir köyde ambar olarak kullanılan serenderlerin ve köy konaklarının da bu kap- Köysel dönüşüm için DenizBank avantajları Hakan Varol samda aslına uygun bir şekilde inşa edilmesi ve yapılacak olan dönüşümde o yörenin kimliğine ve dokusuna aykırı adımlar atılmaması hedefleniyor. Tamamen yörenin ihtiyaçları doğrultusunda yapılacak dönüşüm kapsamında köylerde ve yörelerde yaşayan vatandaşlarımıza daha güvenli ve sağlıklı binaların yapılması amaçlanıyor." DenizBank’ı tercih edecek tüketicilere birçok avantaj sağladığını belirten Varol, DenizBank olarak Köysel Dönüşüm projesinin ilk yıkım anından yeni evlerin teslimine kadar müşterilerinin yanında olduklarını sözlerine ekledi. ◗ Köysel dönüşümde DenizBank’ı tercih edecek müşteriler devlet desteklerinden faydalanabilecek. ◗ Devlet tarafından yapılacak yardımların yanında, DenizBank’ı tercih ederek köysel dönüşüm kredisi kullanmak isteyen müşterilerden kredi tahsis ücreti, ekspertiz ücreti, ipotek tesis ücreti alınmayacak. ◗ Tarım geliri olan müşterilerimize özel “hasat zamanlarında ödemeli” olarak kullandırılacak. ◗ DenizBank ayrıca sürecin başlangıcı sayılan Riskli Yapı Tespit Raporu’nun masrafını karşılayacak. ◗ DenizBank’ın özel eğitimli Kentsel Dönüşüm Danışmanları, müşterilerin köysel dönüşüm taleplerini de yerlerinde dinleyerek ücretsiz Dönüşüm Danışmanlığı hizmeti verecek. ◗ İnşaat süresince ana para ödemesiz dönem, devlet katkısıyla konut kredilerinde yıllık % 4 (iş yerleri için yıllık %3) faiz desteği, DenizBank ile çalışacak olan müteahhit firmalardan proje tamamlama garantisi alınması, her aşamasında inşaat seviyesinin kontrolü, taşınma anında indirimli nakliye desteği ve yeni evine geçen DenizBank müşterilerine yeni evleri için sağlanan özel indirim imkanlarını içeren “Köysel Dönüşüm Destek Paketi’’ de DenizBank’ın sunduğu ayrıcalıklar arasında yer alacak. Buldanlı çiftçilerin sertifika töreni 2012 yılında Denizli’de meyve, sebze ve bağ konularında yürütülen “Çiftçi Tarla Okulu Projesi” tüm hızıyla devam ediyor. Buldan İlçesi, Doğanköy ve Bölmekaya Mahallelerinde kursu başarıyla tamamlayan üreticilere sertifikaları törenle verildi. Törene Gıda, Tarım ve Hayvancılık İl Müdürü Sezgin Kutlu, İl Müdür Yardımcısı Nejdet Demir, Bitkisel Üretim ve Bitki Sağlığı Şube Müdürü Himmet Yılanlı, Buldan Gıda, Tarım ve Hayvancılık İlçe Müdürü M. Özgür Akkan, teknik personel ve kursiyerler katıldı. Sertifika töreninde konuşan İl Müdürü Sezgin Kutlu; “Türkiye’de sofra- Jain, Growtech fuarında yeni teknolojilerini çiftçilere tanıttı! Jain Sulama Sistemleri, Türk tarım sektörünün en önemli buluşma platformu olan ve bu yıl 14.sü düzenlenen Growtech Eurasia; Uluslararası Sera, Tarım Ekipmanları ve Teknolojileri Fuarı'nda, Çeltik’de damla sulama ve Patentli Magic sprinkini sektörün önde gelenleri, bayiler ve çiftçilere tanıttı. 03-06 Aralık 2014 tarihleri arasında Antalya Expo Center’de gerçekleştirilen 14. Growtech Eurasia; Uluslararası Sera Tarım Ekipmanları ve Teknoloji Fuarı’na katılan Jain Sulama Sistemleri’nin, bu yıl gündemindeki en önemli konu, çeltik’de damla sulama ile sürdürülebilir tarıma verdiği destek ve yağmurlama sulamada yeni sprinkler Magic Drive ürününün lansmanıydı. %40 verim artışı, %70 daha az su kullanımı... Çeltikte damla sulama dünyada yaygınlaştırılmaya çalıştırılırken, damla sulamanın yapılan denemelerde çiftçilere, %40 verim artışı , %70 daha az su kullanımı, %50 daha az enerji ve % 80’e varan gübre tasarrufu avantajı sunduğu görüldü. Çeltik üreticilerinin ve ziraat mühendislerinin yoğun ilgi gösterdiği damla sulama çözümünde yapılan çalışmaların detayları sunuldu. “Üretim maliyetlerinde %85'lik tasarruf” lık çekirdeksiz üzümün ilk çıktığı yer olan Buldan İlçesindeki üreticiler, diğer üzüm üreticisi bölgelere göre bir adım daha avantajlı konumdadır. Gerçekleşti- rilen Çiftçi Tarla Okulu çalışmaları, üzümde kalite ve verim miktarının artırılmasına ve üretim maliyetinin düşürülmesine yönelik çalışmalar olup, iç ve dış pi- yasada pazar bulabilen, ilaç kalıntısı olmayan, insan sağlığını tehdit etmeyen üzüm arzını hedeflemektedir” dedi. Çeltik üreticilerinin damla sulama uygulamasına yoğun ilgisinden dolayı duyduğu memnuniyeti dile getiren Jain Sulama Genel Müdür Yardımcısı Can Adamoğlu, çeltikde damla sulamanın 5 yıldır üzerinde çalıştıkları bir konu olduğunu ve bu sulama sistemi sayesinde çeltik üreticilerinin üretim maliyetlerini %85’e kadar düşürebildiklerini söyledi. Ayrıca sistemin su tasarrufuna katkı sağlayacağını ve verim artışları ile çiftçinin taleplerini karşılayacağını belirtti. 2014 yılı içinde hem projelerden hem de pazardan önemli bir pay elde ettiklerini, gerçekleşen kuraklıkla birlikte damla sulamaya taleplerin artacağına değindi. 31 HABER Efemçukuru bilmecesi C HP İzmir Milletvekili Alaattin Yüksel, İzmir'in Menderes ilçesine bağlı Efemçukuru Köyü’nün içme suyunu sağladığı su kuyusunun yüksek oranda arsenik, mangan ve demire rastlandığı için İZSU tarafından mühürlendiğini belirterek, “Köyün yakınındaki altın madeninin içme suyunu kirlettiği kanıtlanırsa, işletmenin üretiminin durdurulması gerekir” dedi. Efemçukuru Köyü'nde yaşayan köylülerin ve muhtarın şikayetleri üzerine İZSU tarafından durumun araştırılması için İzmir Valiliği Yatırım İzleme ve Koordinasyon Başkanlığı'na, İzmir İl Halk Sağlığı Müdürlüğü'ne, ve Devlet Su İşleri 2. Bölge Müdürlüğü'ne yazı gönderildiğini hatırlatan Alaattin Yüksel, DSİ 2. Bölge Müdürlüğü tarafından kendilerine şu yanıtın geldiğini söyledi: “29.09.2014 tarihinde; '02.09.2014’te şebekeden alman su numunesinin yönetmelik standartlarına uygun olduğu, 2014 yılı Ocak ayından bu yana alınan örneklere ait analiz sonuçlarında ise, yönetmelik standartlarının sağlandığı, içme suyu açısından olumsuz bir durum olmadığı, Efemçukuru altın madeni işletmesinin faaliyetleri sırasında Alaattin oluşabilecek riskleYüksel re karşı, yeraltı suları, yüzey suları, kaynak suları aylık periyotlar halinde alınan numunelerin analizleri yaptırılarak, İzmir Valiliği Yatırım İzleme ve Koordinasyon Başkanlığı koordinatörlüğünde kurulu bulunan İzleme-Denetleme Komisyonu tarafından denetimi yapılmaktadır.” Yüksel İZSU'nun bu yanıtı yeterli görmeyerek, 21.11.2014 tarihinde tekrar aynı kurumlara benzer gerekçelerle yazı yazarak bölgede gerekli incelemelerin yapılmasını istediğini belirtti.” Önlem alındı mı? Halkın şikayeti üzerine kuyunun İZSU tarafından mühürlenmesinin ardından köylünün ihtiyacı olan içme suyunun İZSU tarafından tankerlerle taşınmaya başladığını söyleyen Alaattin Yüksel Çevre ve Şehircilik Bakanı İdris Güllüce’ye şu soruları sordu: “Efemçukuru Köyü’nde suda ki değerler ‘İnsani Tüketim Amaçlı Sular Hakkındaki Yönetmelik’ standartlarına uygun mudur? Suyun analizini en son ne zaman yaptı- köy kahvesi nız ve ne sonuçlar aldınız? Suda yüksek oranda arsenik, mangan ve demir çıktı mı ve sudaki kirliliğin kaynağı altın madeninde kullanılan ağır metaller olabilir mi? Bu konuda Bakanlık olarak önlem aldınız mı? Eğer su kullanılırsa sonuçlarıyla ilgili bölge halkını uyardınız mı? Efemçukuru Köyü’nün suyunu kirleten altın madeni işletmesi ise, yakın gelecekte bunun İzmir'in suyunu da kirleteceği göz önüne alınarak, madenin kapatılmasını düşünüyor musunuz?” köy kahvesi 32 HABER www.koykahvesi.com.tr Köylerde kış geceleri başladı K öy hayatı yazın gelmesi ile başlayan düğün dernek günlerinden sonra kışa girilmesiyle daha sakin geçmeye başlar. Gün, ezan ve horoz sesleri arasında köy evlerine yavaş yavaş sokulmaya başlar. Gün boyunca ev ve hayvan bakım işleri ile ilgilenildikten sonra akşamın gelmesi ile birlikte komşu ziyaretleri başlar. Kokusunun bile insanı rahatlattığı kekik çayı ikram eşliğinde koyu bir sohbet başlar. Bu uzun gecelerde oynanan oyunlar ise ayrı bir zevk ve heyecandır... Yaşlısından gencine , yediden yetmişyediye herkesin beraberce oynadığı hatım/hosa (yüzük) oyunu heyecan ve kahkahalara boğar oynayanları. Televizyona rağmen, sohbetlerin edilmesi ve oyunların oynanmasına devam edilmesi geleneklerimizin yaşatılması acısından büyük önem taşır. Bu samimiyet ve neşe dolu gecelerde, köylülerin mizah gücü ve edebi dili etkili bir şekilde kendini gösterir. Odun sobalarının üstünde demlenen çayın kokusu odayı doldururken, espiriler üzerine neşeli insanların kahkahaları evlerden taşıp sokaklara kadar ulaşır. Neler konuşulmaz ki bu uzun kış gecelerinde... Çocukluk anıları, gençlik anıları, gurbet anıları, askerlik anıları, düğün anıları, okul anıları, muhtarlık seçimleri (berberiye) anıları, eşşek şakaları anıları... Tabi bunlar ilk defa anlatılır- mış gibi tekrar tekrar anlatıldığı halde dinleyenler de ilk defa duyuyormuş gibi dinler, haz alırlar; kah üzülür kah gülerler hep birlikte. Kış eğlencelerinden biri; “Köse” oyunu Geleneksel kış eğlencelerinden biri olan "Köse" oyununu Köy Kahvesi okurları için sayfalarımıza taşıdık. Asırlardır oynanan ancak son yıllarda unutulmaya yüz tutmuş ge- leneksel oyunlardan "Köse" oyunu, Güneydoğu'nun bir çok ilinde yeniden yaşatılmaya çalışılıyor. Köylüler, soğuk kış günlerinde vakitlerini "Köse oyunu" oynayarak geçiriyor. Unutulan değerler Bölgede "büyük çile" olarak bilinen ve 40 gün süren dondurucu soğukların yaşandığı günlerde oyunu canlandıran köylüler, bu geleneğin kuzuların doğumuyla başlayan baharın müjdecisi olduğuna ina- nıyor. Dondurucu soğukların etkili olduğu 40 günlük büyük çile ile yirmişer günlük küçük çile ve boz çile olarak adlandırılan günlerde Köse oyunuyla unutulmaz bir gün yaşayan köylüler, unutulan değerlerinin yeniden hatırlanmasının mutluluğunu yaşıyor. Oyunda, üzerine bağladığı otlarla hazırlanan kostümün içine giren Köse, eşiyle köydeki evleri tek tek dolaşıp un, şeker, yağ, bakliyat gibi gıda maddeleri topluyor. Gençler de oyuna katılıyor Bu arada köydeki gençler de Köse'nin eşini ve evlerden topladığı eşyaları kaçırmaya çalışarak oyuna renk katıyor. Köydeki tüm evlerin tek tek ziyaret edilmesinin ardından Köse ve eşi, topladığı un ve yağla yaptığı helvayı tüm köye dağıtıp, diğer gıda maddelerini de dar gelirli aileler arasında paylaştırıyor. Oyun bir geleneğin yanı sıra köydeki vatandaşlar arasında birlik ve beraberliğin artırılmasını da sağlıyor. 33 köy kahvesi HABER www.koykahvesi.com.tr Ova yollarında “Londra rekoru” İ zmir Büyükşehir Belediyesi, tarlalara daha kolay ulaşım sağlamak ve ürün kalitesini artırmak için başladığı ova yolu asfaltlamalarında, İzmir-Londra arasındaki mesafeden daha fazla yol kat etti. Büyükşehir Belediyesi, 3 bin 600 kilometrelik çalışma için 340 milyon TL harcadı. Türkiye tarihinde ilk kez ova yollarına yatırım yaparak tarım arazilerini tozdan kurtaran İzmir Büyükşehir Belediyesi, bir yandan sathi kaplama çalışmalarına devam ederken bir yandan da sınırlarına yeni bağlanan ilçelerde zemin hazırlığı çalışmalarını aralıksız sürdürüyor. Büyükşehir Belediyesi ekipleri, 2004 yılında başlatılan ova yollarının düzenlenmesi projesi kapsamında bugüne kadar 18 milyon metrekare üretim yolunun sathi kaplamasını gerçekleştirdi. Köylünün yüzünü güldüren devasa proje kap- samında gerçekleştirilen çalışmalar kapsamında, 5 metre genişliğinde 3 bin 600 kilometre yolu asfaltlayarak İzmir- Londra arasındaki 3 bin 556 kilometrelik mesafeyi bile geride bıraktı. Büyükşehir Belediyesi, 340 milyon lira kaynak ayırdığı bu çalışmalarıyla çiftçileri kışın çamurdan, yazın tozdan kurtardı. Ürünlerinin kalitesi artarken alıcıların ulaşımı kolaylaştı ve bu da maliyetler azalmasına yol açtı. Böylece İzmir, “yerelde kalkınma” hedefi doğrultusunda önemli adımlar atmış oldu. Yeni bağlanan ilçelere 2.1 milyon kilometre Büyükşehir Belediyesi son olarak, yeni yasa ile sınırlarına dahil olan Bergama, Beydağ, Dikili, Karaburun, Kınık, Kiraz, Ödemiş ve Tire’de 2,1 milyon metrekarelik alanın, yani 420 kilometrelik ova yolunun asfaltlama çalışmalarını ta- mamladı. Kent genelinde mevsim şartlarından dolayı ara verilen sathi kaplama imalatının, havaların ısınmasıyla birlikte bahar aylarında tekrar hız kazanacağı belirtildi. Sathi kaplama çalışmalarına ara verilse de, İZBETON ekipleri, çiftçilerin kullandığı ova yollarının çamur olmasını engellemek için altyapı zemin hazırlığı çalışmalarına devam ediyor. 2004 – 2013 yılları arasında 3.220 kilometre sathi kaplama yol çalışmasını bitiren Büyükşehir Belediyesi, 2014 yılında bu mesafeyi 3 bin 600 kilometreye çıkardı. 2015 yılında planlaması yapılarak çalışma programına alınan 400 kilometre yol ile birlikte toplam 4 bin kilometre ova yolu asfaltlanmış olacak. 2015 yılı için planlanan alanlarla birlikte, 2004-2015 arasındaki ova yolu sathi kaplama asfalt maliyeti ise 380 milyon TL’yi bulacak. Seferihisar'ın sıcak, samimi köy pazarı İnsanın başını döndüren kokusuyla tarla domatesi, dalından yeni toplanmış mandalinalar, toprağı üstünde taze aracısız olarak satışa sunuyor. Seferihisar köylerinde yetiştirildiği ve belediye kriterlerine uygunluğu Seferihisar Belediyesi Ziraat Mühedisliği tarafından kontrol edilen ürünler, çevreye zarar vermemek adına kesekağıdı ya da doğada yok olabilen poşetler ile alıcıya veriliyor. patates, körpecik semizotu, zeytinler, yeşillikler, dumanı üstünde köy ekmekleri...Köylüler bağında, bahçesinde yetiştirdikleri ürünlerini, fırınlarında pişirdikleri ekmeklerini, el emeği göz nuru eserlerini Seferihisar'ın köy pazarında alıcıyla buluşturuyor....Pazar alışverişine şen kahkahalar, samimi sohbetler de eklenince insan her gün bu pazara uğramak istiyor .. Hergün açık Seferihisar ve çevre köylerdeki vatandaşlar el emeği göz nuru eserlerini, sebze ve meyvelerini Seferihisar Belediyesi'nin kendilerine ücretsiz olarak tahsis ettiği Köy pazarı binası ve üretici pazarında satışa çıkarı- Hem pazar, hem kurs yor. Köylüler ürünlerini 6 gün çarşı merkezinde bulunan eski belediye binasında faaliyete geçen köy pazarı binasında, salı günleri ise binanın önünde kurulan 'üretici pazarında' sergileyip satma imkanı buluyor. Ürünleri, mühendisler kontrol ediyor Her salı 9 civar köyden organik tarım ve iyi tarım sertifikalarına sahip olan 120 çiftçi köylü, tarım alanlarında yetiştirdikleri mahsülleri, 'Üretici Pazarında' Sadece salı günleri hizmet veren üretici pazarının dışında haftanın altı günü açık olan Köy pazarı binasında hem ürünler sergileniyor, hem de seramik, file yapımı ve takı kursu gibi ücretsiz kurslar veriliyor. İlçe kadınlarına gelir elde edebilecekleri konularda eğitimlerin verildiği binada ayrıca terzilik hizmeti de veriliyor. köy kahvesi 34 HABER www.koykahvesi.com.tr Balıklar gen bankasında korunacak Karadeniz’de nesli tükenme tehlikesi ile karşı karşıya olan balık türleri koruma altına alınıyor. G ıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı su ürünleri üretimini sürdürülebilir kılmak ve balık türlerinin neslini korumak amacıyla Trabzon’da Su Ürünleri Gen Bankası kuracak. Trabzon Su Ürünleri Merkez Araştırma Enstitüsü bünyesinde kurulacak olan ve tamamlandığında Türkiye’de ilk, dünyada ise ilkler arasına girecek olan gen bankası "Su Ürünleri Gen Bankası, Biyoteknoloji Merkezi ve Müze” olmak üzere üç bölümden oluşacak. Genetik kaynaklar saklanacak İleri AR-GE merkezi olarak tasarlanan gen bankasında, tehdit altında olan türlerin sperma, doku ve DNA’ları saklanıp balık türlerinin koruma altına alınacağını söyleyen Trabzon Su Ürünle- ri Merkez Araştırma Enstitüsü Müdürü Doç. Dr. İlhan “Proje ile moleküler genetik çalışmalar yapılarak türlerin tanımlanması, popülasyon düzeyinde farklılıkların belirlenmesi ve ıslah çalışmalarının etkin bir şekilde yürütülmesi için uygun fiziki ve teknik imkanlar oluşturulacak. Halen devam eden başlıca projelerden olan Mersin balıkları ve Kırmızı Benekli Alabalık gibi nesli tehdit altında türlerin korunması ve kayıt altına alınmasında DNA belirteçleri kullanılıyor. Bu sayede türlerin uluslararası düzeyde kabul edilen metotlar ile tanımlamaları yapılabiliyor. Ayrıca ileri ki dönemlerde yapılacak olan balıklandırma programlarında gen bankasındaki veriler kullanılacak ve bu sayede genetik kaynakların kaybolması önlenebilecek. Proje ile tüm araştırmaların çıktılarını barındıran bir veri bankasının da oluşturulması hedefleniyor’ dedi. Son teknoloji ile incelenecekler "Bu merkez ıslah yolu ile elde edilen hatların tescil ve korunmasında da görev alacak" diyen Aydın, "Ayrıca yapılacak moleküler genetik çalışmalar ile su ürünleri yetiştiriciliğinde ıslah ve biyo-teknolojik uygulamalara yönelik projeler yürütülecek. Bu sayede hızlı büyüyen ya da iyileştirilmiş örneklere ihtiyaç duyduğunda gerekli materyal bu bankadan temin edebilecek. Kurulacak çeşitli laboratuvarlardan birisi olan Su Ürünleri Sağlığı laboratuvarlarında viral, bakteriyel ve paraziter balık hastalıkları son teknolojiyle incelenecek. İstihdam ve katma değer oluşturma açısından önemli olan su ürünleri yetiştiriciliğinin uluslararası rekabet edilebilir seviyede tutulabilmesi için gen bankasıyla ekonomik türlerin kültüre alınması ve biyoteknolojik uygulamalar için araştırma alt yapısının geliştirilme- si sağlanacak. 2016 yılında tamamlanması hedeflenen bankayla biyo-çeşitliliğin korunması ve sürdürülebilir yönetimi için plankton, bentik (dipte bulunan canlılar) ve balık biyolojisi çalışmalarının yapılacağı laboratuvarlar, elde edilen materyallerin muhafaza edileceği arşiv ve balık müzesi oluşturulacak. Proje ile kurulacak balık müzesi, koleksiyon ve sergi kısımlarından oluşacak. Birçok balık ve sucul omurgasız türleri koleksiyon içerisinde yer alacak. Ayrıca müzede deniz ve balıkçı temalarına yönelik materyaller ile akvaryumlar yer alacak. Bunların yanında 'Canlı Muhafaza Birimi’ içerisinde doğal ortamında tehdit altında olan balık türleri tanklarda canlı olarak muhafaza edilecek. Balık müzesindeki koleksiyon örneklerinin bir kısmı bölge halkı, yerli ve yabancı turistlerin de ziyaretine açılarak bölge turizmine de katkı sağlaması bekleniyor" diye konuştu. Emine Erdoğan’dan Fitoterapi'ye destek Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan’dan, Bezmi Alem Üniversitesi bünyesinde kurulacak Türkiye’nin ilk ve tek Fitoterapi (bitkilerle tedavi) Merkezi’ne destek geldi. Üniversitenin akademik yıl açılış töreninde yetkililerden bilgi aldığı merkezle özel olarak ilgilenen Emine Erdoğan, merkezdeki çalışmalara destek sözü verdi. Eski dönemlerde Bezmi Alem Vakıf Gureba Hastanesi'nin fırını olarak hizmet veren bina artık Türkiye'nin ilk ve tek Fitoterapi Eğitim, Araştırma ve Uygulama Merkezi olarak hizmet verecek. Bezmi Alem Üniversitesi'nin akademik yılı açılış töreninde merkez hakkında bilgi alan Emine Erdoğan, merkezle ilgili çalışmalara destek sözü verdi. İstanbul Kalkınma Ajansı'nın 1 milyon 361 bin Emine TL'lik desteErdoğan ğiyle kurulan Fitoterapi Merkezi Başkanı Prof. Dr. Murat Kartal, merkezde bilimsel yöntemlerle bitkisel ilaçların üretileceğini, ayrıca ilaç sektörüyle de bu alanda ortak çalışmalar yapılacağını belirtti. 93 milyar dolarlık pazar Kartal, dünyada bitkisel ilaçların yükselen bir trend yakaladığını, 2015 yılında bu pazarın 93 milyar dolara ulaşacağını açıkladı. Bitkisel ilaçların Alzheimer, yanık tedavisi ve sakinleştirici olarak kullanıldığını ifade eden Kartal, 2015 yılı sonuna kadar 2 bitkisel ilaç için Sağlık Bakanlığı'ndan ruhsat almayı planladıklarını açıkladı. Kartal, Türkiye'de 12 bin çeşit bitki yetiştiğini ve bunların 3 bin 600'ünün sadece bizim ülkemizde olan endemik türler olduğunu belirtti. 35 HABER www.koykahvesi.com.tr köy kahvesi Aliağalı balıkçılardan kota önerisi Sınırlı Sorumlu Aliağa Su Ürünleri Kooperatifi Başkanı Kemal Yılmaz denizlerde su ürünleri istihsali yapan her tekneye yıllık ve günlük olarak avlanma kotası getirilmesi gerektiğini söyledi. S on günlerde yaşanan bolluk nedeniyle balık fiyatlarında gözlenen düşüş, tüketiciyi sevindirirken üreticiyi zor durumda bırakıyor. Türk mutfağının vazgeçilmez lezzeti olan balığı denizden sofralarımıza ulaştıran balıkçılar avlanan ihtiyaç fazlası balığın ucuza tüketilmesinin ilk bakışta sevindirici olduğunu, ancak bu durumun uzun vadede hem tüketiciye hem de üreticiye olumsuz yönde yansıyacağını dile getiriyor. Gazetecilere yaptığı açıklamada; denizlerde su ürünleri istihsali yapan her tekneye yıllık ve günlük olarak avlanma kotası getirilmesi gerektiğini savunan Sınırlı Sorumlu (S.S.) Aliağa Su Ürünleri Kooperatifi Başkanı Kemal Yılmaz, “Türkiye’de sürdürülebilir balıkçılık yapmak istiyorsak arz talep dengesini kurmak zorundayız” diyerek sürdürülebilir balıkçılığın üretici ve tüketici açısından önemine dikkat çekti. Balıkçı bindiği dalı kesiyor Türkiye’de balıkçıların ’Nasıl olsa bu sezon balık bol, en iyisi mi bitene kadar avlayalım’ düşüncesiyle denize açıldığına vurgu yapan Kemal Yılmaz, bu şekilde bir avcılık anlayışının denizlere büyük zarar verdiğini ve balıkçıların adeta bindiği dalı kestiğini söyledi. Türkiye’de resmi rakamlara göre yılda 450 Bin ton balık avlandığını, ancak bu ra- Denetimler artırılmalı 20 santimden küçük olan lüfer balığı avlamanın yasak olduğunu hatırlatan Yılmaz, şunları söyledi: “Avlanması ve satışı yasak olan çinekop balıkları hallerde, semt pazarlarında göz göre göre satılıyor. Sahil Güvenlik Komutanlığımız bu yasa dışı avcılığın önüne geçmek adına var gücüyle çalışıyor. Bu katliamın önüne geçebilmemiz için karada yapılan denetimleri de arttırmak zorundayız.Yasal boyda olmayan balıkların satışını yapanlara caydırıcı cezalar uygulamalıyız. Vatandaş da bilinçli olmalı. Tezgahta gördüğü yavru balığı satın almamalı, hatta bir vatandaşlık görevi olarak bu durumu ilgili mercilere ihbar etmelidir” Türkiye’ye örnek uygulama kamın gerçek rakamın yarısına tekabül ettiğini belirten Aliağalı balıkçıların Başkanı Kemal Yılmaz, Türkiye’de kayıt dışı avcılık yapıldığını öne sürdü. Gelecekte konserve balık yemek zorunda kalabiliriz Bugün bolluktan dolayı balığı ucuza tüketen vatandaşların da, gelecekte yokluktan dolayı konserve balık yemek zorunda kalabileceğini vurgulayan Yılmaz, sözlerini şöyle sürdürdü: “Kısa vadede gerçekleşen ucuzluk hiç kimseyi sevindirmesin. Çünkü bugün ucuza tüketilen ürünün bedeli gelecekte çok daha ağır olabilir. Avrupa Birliği ülkelerinde kişi başı yılda 24 kilogram, dünya genelinde ise yaklaşık 17 kilogram balık tüketiliyor. Ülkemizde ise bu rakam 7.6 kilogram seviyesinde çok düşük bir oranda seyrediyor. Balık tüketiminin bu kadar düşük bir ülkede hunharca avcılık yapmanın hiçbir mantıklı açıklaması olamaz.” Vatandaşları balık alımında bilinçlendirmek ve balık tüketimini arttırmak amacıyla Aliağa’da Türkiye’ye örnek olabilecek bir proje hazırlığı içinde olduklarını sözlerine ekleyen Başkan Yılmaz, “Vatandaş tezgahta gözüne güzel görünen balığı satın alır. Hangi balığın, hangi boyda olması gerektiğini bilemez. Biz pilot ilçe olarak Aliağa’da çeşitli broşür ve afişlerle vatandaşlarımızı bilgilendireceğiz. Öte yandan okullarımızda balık tüketiminin insan sağlığı açısından önemini vurgulayan bilgilendirme çalışmalarına öncülük edeceğiz” dedi. Denizler için tehlike: Deniz Patlıcanı Avcılığı S u Ürünleri alanında yaptı"Denizlerimizin Akciğerleri Katledilmesin..." ğı araştırmalarla ülke çapında başlığıyla kaleme aldığı yazısında bir tek dikkat çeken Hasan Eser, 2014 deniz patlıcanının 365 günde 150 ton yılı içinde yasa dışı deniz patkumu temizlediğini ifade eden Hasan lıcanı avcılığı yaparken yakalanan 40 Eser, deniz patlıcanı avcılığının tamamen kişiye toplam 46 bin TL idari para cezayasaklanması gerektiğini savundu. sı kesildiğini belirterek şu ifadelere yer verdi: "Türkiye’de tüketimi olmasa da deniz patlıcanları ticari olarak dünyanın muhtelif ülkelerinde yüzyıllardır istihsal ediliyor. Ege Bölgesi'nde deniz patlıcanı avcılığı İzmir'in Çeşme ilçesi Karaabdullah Burnu ve Datça Yarımadası İskandil Burnu arasında kalan alanlarda serbest… Keşke denizlerimizde avlanması tamamen yasak olsaydı. "365 günde 150 ton kumu temizliyor" Düşünsenize bir tek deniz patlıcanı 365 günde 150 ton kumu temizliyor. Ancak doğa dostu olan bu canlı organizma maalesef ticarete kurban ediliyor. Denizlerimizde patlıcanların katledilmesi belki de gelecekte yaşanacak bir çevre felaketine zemin hazırlıyor. Geçenlerde sevgili dostum, Su Ürünleri Mühendisi Mehmet Reşat Demir ile birlikte uzun uzun sohbet ettik. Mehmet Reşat’a Deniz patlıcanı konusunda ne düşünüyorsun? Diye sordum… Sevgili Reşat bu soru karşısında önce gülümsedi, ardından şunları söyledi: Deniz Patlıcanları, derisi dikenlilerden Holothuroidea familyasından omurgasız hayvanlardır. Ülkemizde 15, dünya denizlerinde 1200' e yakın deniz hıyarı türü vardır. Holothuria tubulosa ve Stichopus regalis türü 20-45 cm boyuna ve 8 cm çap büyüklüğüne ulaşabilirler. Ülkemizde besin maddesi olarak tüketilmeyip, olta balıkçılığında yem olarak değerlendirilen bu türlerin tamamı ihraç malıdır. Denizlerin kıyılara yakın sığ yerlerinde rastlanır. Kayalık yerlerde, yumuşak zeminlerde ve deniz çayırı yatakları içerisinde 5 ile 100 m derinlikleri arasında yaşarlar. Yumurtlayarak ürerler, erkek ve dişilerinin şekli birbirine çok benzer. Tentakülleriyle yakaladıkları plankton ve çamurlarda ki organik maddelerle bes- lenirler. Deniz dibinde geçtikleri yerlerin dip sedimentindeki organik maddeleri biomasa (canlı kütle) çevirerek denizlerimizin gönüllü üreticisi ve çöpçüleridir. Yaz aylarında sığ sularda üreme gerçekleşir. Afrodizyak etkisi olduğuna inanılan, antiviral etkisi olan, AİDS hastalığının tedavisinde ilaç olarakta kullanılan, besin değerleri bakımından zengin, eklem iltihapları tedavisinde kullanılan, kozmetik ve sabun sanayisinde de kullanılan deniz patlıcanı bütünüyle ihracat ürünüdür. Çoğunlukla uzak doğu ve bazı batı ülkeleri talep etmektedir. Denizlerimizdeki canlı kaynaklara ait stok çalışmalarına ihtiyaç vardır. Bu stokları göz önünde bulundurarak sürdürülebilir avcılık politikaları oluşturulmalıdır. Bir stoktan avlanan hayvan sayısı o stoğun yıllık doğal artış oranını geçmemelidir. Geçerse zaman içinde populasyon yok olma riskine girer. Deniz kirliliği ve bilinçsiz avcılık bu ürün ve diğer tüm su ürünleri canlıları tükenmeden sürdürülebilir yöntemler hayata geçirilmelidir.” köy kahvesi 36 HABER www.koykahvesi.com.tr MÜHENDİS GÖZÜYLE Dr. Cemal ILGIN Bağlarda kışın budama Asmaların bir yıllık çubuklarına yapılan kesim işlemine kış budaması denir. Asmaların üzerinde kaç adet üzüm çubuğu bırakılacağı ve bu üzüm çubuklarının kaç gözlü olacağı anlaşılır. Bu uygulama üzüm verimini düzenleyen en önemli uygulamadır. Ne zaman yapılır? Yapraklar tamamen döküldükten sonra başlayıp, ilkbaharda uyanma öncesi son bulur. Kaç türlü budama vardır? 3 tip budama vardır. Kısa, orta ve uzun. Kısa budama: İri taneli, büyük salkımlı ve gözleri verimli çeşitler kısa budanır. Baş veya kordonlar üzerinde 2-3 gözlü kısa üzüm çubukları bırakılır. Kordon üzerinde kısa çubuklar bir karış aralıkla bırakılır. Baş budamada ise kısa çubuklar başın etrafında düzgün şekilde dağılmış olmalıdır. Kısa budanan çeşitler; Alfons (Efes Karası, Enfes) Yalova İncisi, Siyah Dimrit, Sultan Dimridi v.b.. Orta budama: Kışlık gözleri orta düzeyde verimli olan üzüm çeşitlerinde uygulanır. Üzüm çubukları 4-6 gözlü budanır. Çeşidin dip gözleri az verimli ve uyanmıyorsa dip kısımda 1-2 gözlü yedekler bırakılır. Orta budanması gereken çeşitler; M. Paliyeri, Ata Sarısı, Razakılar, Antep Karası, Barış, Trakya İlkeren, İtalya v.b.. Uzun veya karışık budama: Dip gözleri verimsiz, verimli gözleri çubukların orta ve sonraki kısımlarında yer alan çeşitlere uygulanır. Dip gözlerinde uyanma yetersiz olduğundan yedekli budama yapılır. Böyle budanması gereken çeşitler; Sultani Çekirdeksiz, Kırimson Çekirdeksizi, Pembe Gemre v.b.. Bu çeşitlerde yeterli verim alabilmek için üzüm çubuklar yeterli sayıda ve 7-14 gözlü olmalıdır. Aynı zamanda dipler uyanmadığı için 1-3 gözlü 2-4 adet yedek bırakılmalıdır. Asma başına göz yükü ne olmalıdır? Sofralık üzüm üretilen asmalarda 25-35 salkım, kurutmalık üzüm çeşitlerinde ise 40-60 adet salkım doğacak şekilde göz sayısı bırakılmalıdır. Üzüm çubukları kaç göz üzerinde budanmalıdır? Kısa budananlarda 2-3 göz, orta budananlarda 4-6 göz, uzun budananlarda ise 12-16 göz. Üzüm çubuklarının kalınlığı ne olmalıdır? Ne ince ne de çok kalın olmalıdır. Çeşidin kendine has rengini almış ve küçük parmak ile baş parmak kalınlığı arasında olmalıdır. Üzüm çubuklarını budamada bırakırken bağcı nelere dikkat edmelidir? Hastalıklı(küllemeli ve pranoslu),dondan,doludan zarar görmüş,çeşidin kendine has rengine almamış,kısa ve çok uzun boğumlu çubuklar üzüm çubuğu olarak bırakılmamalıdır.Önceki yılın çiçeklenme öncesi ve sonrasında ortalama hava sıcaklığı 20 c derecenin, güneşlenme 8 saatin altında geçti ise göz sayısı artırılmalıdır. Budama ustalık, bilgi ve beceri gerektiren bir işlemdir. Bu nedenle asmalarınızı budamaya başlamadan önce uzmanlara danışınız ve budama işlemini ehil olan kişilere yaptırınız. Köy evleri ve fiyatları H emen hemen herkesin hayalinde bir gün yaşamak istediği güzel bir köy ve köy evi vardır. Büyük şehirlerin gürültüsünden, stresinden yorulanlar için Ege Bölgesinde satılık köy evlerini araştırdık. Çanakkale'den Muğla'ya, Aydın'dan İzmir'e, uygun fiyata çok sayıda köy evi bulmak mümkün. Köy evleri fiyatları bulundukları il ve ilçeye göre değişiyor. Tatil yörelerine yakın olan köylerde fiyatlar doğal olarak daha yüksek. Hatta bazı tatil yörelerine yakın köylerde evlerin fiyatları euro veya sterlinle belirlenmiş. Satışa çıkarılan evlerin hemen hepsi müstakil tapulu. Aralarında tarihi olan ve aslına uygun restore edilmiş evler de var. Bazı evlere ise tadilat yapmak gerekiyor. En ucuzu 22 bin TL'ye satılan köy evlerinin bazısı taş bazısı ise betonarme. Şehir stresinden kaçanlar alıyor Ataç Emlak (Dikili): Elimizde satılık olan köy evlerinin çoğu denize yakın köylerde. Daha çok işleri bozulan ya da başka bir yere yerleşen köylüler satıyor. Ağırlıklı olarak da büyükşehir stresinden kaçanlar gelip buralardan ev alıyorlar. Elimizde daha çok Gökçeağıl, Yeni Kıratlı, Eski Kıratlı, Salihler köylerinde satılık evler var. Köyden ev alacaklara önce evin sağlamlığına bakmalarını öneriyoruz. Yeni yasaya göre inşa edilen evlerde sorun yok ama eski evlerde sıkıntılar yaşanabiliyor. Bahçeli evler daha pahalı Sakallı Emlak (Bodrum): Bodrum'un eski yerleşim yerlerinin çoğunda satılık köy evi bulmanız mümkün. Türkiye'nin hemen her yerinden talep var. İstanbul'dan, Ankara'dan ve İzmir'den gelen ve sakin bir hayat isteyenler almak istiyor çoğunlukla. Kendine ait bir bahçesi olduğu için normal evlerden daha pahalıya satılıyor bu tür evler. Taş ev ya da normal köy evleri de var. Bodrum'un köylerine ulaşım da oldukça kolay. İsteyen istediği zaman şehir merkezine inebiliyor. Köy evi almak isteyenlerin evin tapusu olup olmadığına ve iskan alınıp alınmadığına dikkat etmesi lazım. İskan alınmışsa oturma ruhsatı da vardır zaten. Evlerin, büyüklüğüne göre fiyatları değişiyor Asil Tavaklı Emlak (Çanakkale/Ezine): Ayvacık ile Ezine arasında çok sayıda köy var. Bunların bir kısmı denizi görüyor. Hemen hepsinde de satılık köy evi bulmak mümkün. Bulunduğu köy ve büyüklüğüne göre evlerin fiyatı 20 bin ile 100 bin TL'ye kadar değişiyor. İstanbul, Ankara ve İzmir'den gelenler daha çok Kavaklı, Geyikli ve Ayvacık'tan (Asos) ev almak istiyor. Köylerden ev alırken mutlaka bilen birine danışılmalı. Evin üzerinde haciz ve mirasçıları olup olmadığı mutlaka araştırılmalı. Kadastral yola sıfır olmasına dikkat edin Ayvada Emlak (Ayvalık): Ayvalık tarafında daha çok Mutlu ve Murateli köylerinde satılık evler var. Ağırlıklı olarak İstanbul ve Ankara gibi büyükşehirlerde bunalan insanlar köylerden ev almak istiyor. Çoğu bahçeli ev olduğu için çocuklarına domatesin nasıl yetiştiğini göstermek istiyorlar. Köy evlerinin ucuz olması da önemli bir faktör. En büyük avantajı da tadilat yaparken bile belediyeden izin almak gibi bir sorununuzun olmaması. Evi kendiniz yapmak istiyorsanız, aldığınız arazinin kadastral yola yakın olması çok önemli. Yakın değilse hiçbir şey yapamazsınız. 37 köy kahvesi HABER www.koykahvesi.com.tr Aliağa’da bir bal ormanı İ zmir’in Aliağa ilçesinde arıcılıkla uğraşan vatandaşlar Aliağa Bal Üreticileri Birliği'ni kurmak üzere harekete geçti. Aliağa Bal Üreticileri Birliği’nin kuruluşuna öncülük eden Bayram Karcı, ilçe genelinde 4 bin 550 yerleşik arılı kovan bulunduğunu belirterek, yılda 15 ton bal ürettiklerini söyledi. kanımız Serkan Acar da bize tam destek veriyor. Aliağalı bal üreticileri olarak Belediye Başkanımıza teşekkür ederiz.” Hedef 100 Ton Başkan Serkan Acar'dan tam destek Aliağa Bal Üreticileri Birliği'ni kurma kararını Aliağa yöresinde arıcılık işiyle uğraşan üreticileri bilinçlendirmek, arıcılığı geliştirmek, bal üretimini artırmak, bal satışlarında oto kontrolü sağlamak ve üreticileri arıcılığa teşvik etmek için aldıklarını belirten Bayram Karcı, şunları söyledi: “Birliğimizin kuruluş aşamasını tamamlamak üzereyiz. Hedefimiz yıl sonundan önce faaliyete geçmek. Kuruluş sürecinin tamamlanmasıy- la birlikte hemen harekete geçeceğiz. Üniversitelerimiz ile birlikte çalışacağız. Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığımızla iş birliği yapacağız. Öncelikli amacımız bilinçli üretimi sağlamak ve yine buna paralel olarak tüketiciye tamamen doğal, sağlıklı ürünler sunmaktır. Bu konuda Aliağa Belediye Baş- “Yılda 15 ton bal üretiyoruz. İlk hedefimiz bu miktarı yılda 100 ton bala çıkarmak. Bu hedefe ulaşabilmemiz için üreticileri arıcılığa teşvik etmek zorundayız. Bunun için de Aliağa’da arıcılığa yönelik eğitim kursuları açacağız.” “Bakanlık Türkiye'nin muhtelif bölgelerinde bal ormanları kuruyor” “Tarım Bakanlığı’nın yanı sıra Orman ve Su İşleri Bakanlığı da arıcılığı önemsiyor. Orman Bakanlığımız bal üretimini artırmak amacıyla Türkiye'nin muhtelif bölgelerinde bal ormanları kuruyor. Bizde Bakanlığımıza bağlı İzmir Orman Bölge Müdürlüğünden talepte bulunduk. Çok yakın bir zamanda Aliağa’mızın Çıtak yöresinde bir ‘Bal Or- manı’ kurulacak. Burada arıcılık verimi için önem arz eden otsu ve çalımsı bitkiler yetiştirilecek. Bakanlığımızın öncülüğünde gerçekleşecek olan bu proje sayesinde ilçemizde faaliyet gösteren arıcılarımız ekonomik olarak ciddi anlamda kalkınacak.” Sahte bala dikkat! “Sahte bal üretimi ve satışıyla mücadele etmek adına Gıda Tarım ve Hayvancılık İl Müdürlükleri her bal üreticisine özel bir işletme numarası veriyor. Bu numara TC kimlik numarası gibidir, sahtesi olmaz ve numara bir başka üretici tarafından kullanılamaz. Kullanıldığı takdirde bunun cezası 8 bin TL civarındadır. Her arıcının bu numarayı sattığı bal kavanozunun üzerinde bulundurması gerekiyor. Bu yüzden tüketicilerimiz üzerinde işletme numarası olan balları tercih etmeli. İşletme numarası olan ballar hakiki baldır.” ‘Aliağa’da arıcılık yaygınlaşacak’ Marmarisli arıcılara vergi şoku Muğla'nın Marmaris ilçesinde hayatlarını arıcılıkla kazanan aileler vergi şoku yaşıyor. Kendi arı kovanlarını taşımak için kullandıkları araçlara, Marmaris Vergi Dairesi tarafından ticari amaçla kullandıkları gerekçesi ile vergi ve vergi cezası ihbarnamesi gönderildi. İhbarnameyle karşılaşan Marmarisli arıcılar, Muğla Arıcılar Birliği'ne giderek sorunun çözümü için birlikten yardım istedi. Maliyetlerinin düşmesi amacı ile özellikle eski kamyon ve kamyonetler aldıklarını ifade eden arıcılar, bu araçlarla yalnızca kendi kovanlarını taşıdıklarını, ticari herhangi bir kazanç elde et- mediklerini belirterek yetkililerden yardım istedi. 700 ila 50 bin lira arasında değişen vergiler karşısında arıcılar isyan etti. "Türkiye'nin hiçbir yerinde böyle bir uygulama yok" Muğla Arı Yetiştiricileri Birliği-MAYBİR Başkanı Ziya Şahin, konu hakkında şu ifadeleri kullandı: "Dünyanın en fazla çam balı üretimi Muğla'da, buna rağmen vergi ve ceza adı altında arıcılık sektörüne büyük bir darbe indirildi. Türkiye'nin hiçbir yerinde böyle bir uygulama yok. Türkiye'nin diğer illerinde hiçbir arıcı böylesine bir verginin mü- kellefi değil. Marmaris'ten başlayarak maalesef Muğla'nın diğer ilçelerine de yayılıyor uygulama. Arıcılıkla uğraşan arkadaşlarımız maliyetlerini düşürmek amacı ile 2. ve 3. sınıf kamyon ve kamyonet alarak, sadece kendi yüklerini taşıyorlar. Hiçbir şekilde ticari bir faaliyet içinde değiller. Maalesef bu arkadaşlarımız, ticari faaliyet yapıyormuş gibi biçerdöverlerle aynı kategoride sınıflandırılıyor. Yılda 25 bin ton bal üreten Muğla arıcısı, Türk ekonomisine büyük bir katkı sağlıyor. Bu arkadaşlarımız kamyonlarını satsa 15-20 bin lira, kovanlarını satsa 10-15 bin lira. Bu cezayı nasıl ödeyecekler." Aliağa’da 10 yıldır bal üreticiliği yapan ve Tüpraş Halk Eğitimi Merkezi’nde arıcılık konulu kursların açılması için öncü olan Bayram Karcı, “Amacımız Aliağa’da arıcılığı yaygınlaştırmak ve yakın zamanda Aliağa bal üreticileri birliğini kurmak.” diye konuştu. ‘Dünya ikincisiyiz’ Ülkemizin bal üreticiliğinde dünyada ikinci sırada olduğunu belirten Karcı, “Açılan kurslar ile de Aliağa’mızın arıcılık ve bal üreticiliği konusunda gelişmesini sağlamak istiyoruz. Kuracağımız Aliağa bal üreticileri birliği ile de bunun ilk adımlarını atmayı hedefliyoruz. 2015 Ocak ayında Tüpraş Halk Eğitimi Merkezinde açılacak olan kurs 2006 yılından beri açılmış olan yedinci kurs olacak. Aliağa’da 307 kişi arı yetiştiriciliğine sertifikasına sahip oldu. Kurslar sonunda kursiyerlerin sertifikalarını alarak meslekten gelir sağlayabilmelerini amaçlıyoruz” dedi. köy kahvesi 38 HABER www.koykahvesi.com.tr Gübre sektörü zor bir yılı geride bıraktı Ö nceki senelerle kıyaslandığında gübre sektöründe faaliyet gösteren firmalar için 2014 oldukça zor bir yıl olarak geçti. Tahsilat sorunu, genelgelerin gereğini yerine getirmek, sektörün önünde en büyük engel olan bürokratik işlemlerin sektörün hızına ayak uyduramaması, döviz kurlarındaki dalgalanmalar, bazı bürokratik işlemlerin il müdürlükleri yerine, Ankara’da ilgili bakanlıklardan sonuçlandırılması veya aracılara ödenen ücretler, gereksiz ve adil olmayan para cezaları, döviz kurlarındaki istikrarsız dalgalanmalar tabiri caizse gübre sektöründe faaliyet gösteren firma temsilcilerine “illallah” dedirtti. Gübre sektörü ve sorunlarını; yıl içerisinde yazdığım makale ve yaptığım röportajlarla, ilgili yayınları takip eden okuyucularla paylaşmaya çalışmıştım. En önemli sorun ise 2014 yılının ilk günlerinden itibaren paranın geri dönüş zincirinde sıkıntı yaşanması oldu. Sorun zaman içerisinde çözülür derken, tarım ürünlerinin değerinde satılamaması, ilkbaharın son donlarının bazı bölgelerimizde afet derecesinde etkili olması, tahsilât zincirinde en önemli unsurlardan biri olan ve üretici ile tüketici arasında önemli bir köprü görevi üstlenen komisyonculardan bazılarının muhtelif nedenlerle sıkıntıya düşmesi, buna bağlı olarak da gübre firmalarının ellerinde olan bu komisyonculara ait çeklerin karşılıksız çıkması tahsilât zincirinde ciddi aksamalara neden olup, birçok tarımsal girdi ve gübre firmalarını bitirme noktasına getirdi. Başka alanlarda ticaret yapıp, gübre sektöründe de faaliyet gösteren bazı firmalar, belirttiğim olumsuzluklara daha fazla direnemeyip gübre sektöründeki faaliyetine son vermek veya faaliyetlerini askıya almak zorunda kaldılar. Ancak senelerdir gübre sektöründen kazandığı parayı, gübre sektörüne yatırım yaparak değerlendiren firmalar, öz sermayelerini kullanarak veya bankalardan kredi çekerek sektörde kalma mücadelelerini devam ettir- leri organik gübreleri kır- şen arz-talep dengesindeki farklılıkka yakın ülkeye ihraç etme lar, vs. gibi nedenlerle, aynı sene içeribaşarısını göstermişlerdir. sinde kimyevi gübre fiyatlarında bazen yüzde 70’e yakın artma ve düşme tes2014 yılı gübre sektöpit edilmiştir. ründe Mikrobiyal, Mineral ve Organomineral gübYukarıdaki rakamlar tetkik edildiSebahattin EMÜL relerin temininde önemli ğinde görüleceği gibi, gübre sektörünGübre Üreticileri aşamaların kaydedildiği de faaliyet göstermek oldukça riskli bir İthalatçıları ve İhracakçıları bir yıl da olmuştur. Türyatırımdır. Kimyevi gübrelerde yüzde derneği Genel Sekreteri kiye’de oldukça yeni olan doksanın üzerinde dışa bağımlı oldubu gübrelerin AR-GE çağumuz dikkate alındığında, temin edimeye çalışmaktadırlar. lışmaları sonucu organik ci firmalar bu gübrelerin bedelini dolar Yine birçok gübre firması satışını ya- tarımda kullanımında önemli mesafeolarak peşin ödüyor, bin bir meşakkatpıp faturasını kestiği ancak bir kuruş ler kaydedilmiş ve EKİM 2014 ayı içe- le yasal prosedürleri ve gümrük işlemtahsilât yapamamasına rağmen ödeme- risinde; sektör temsilcileri, üretici veya lerini tamamlayıp gübreyi millileştiresi gereken sabit giderlerinin yanı sıra, temin edici firma yetkilileri ve ünine ve tescil alıncaya kadar ödedikleri KDV’yi de bankalardan kredi çekeversitelerimizin ilgili bölümlerinden nakit para da maliyetin oldukça yükselrek ödeyip, günü kurtarmasına rağmen, konu uzmanı -bilim adamlarının katılmesine neden oluyor. Ancak gübre firgübre bedelini tahsil edemediğinden dığı MİKROBİYAL GÜBRE ÇALIŞ- maları gübreleri çiftçilere uzun vadeli veya ellerindeki çekin karşılıksız çıkTAYI yapılmıştır. veya mahsul hasadına endeksli olarak masından dolayı vadesinde ödeyemeÖnceki senelerde olduğu gibi 2014 satıyorlar. diği banka kredisi yüzünden maalesef yılında da değişmeyen unsur; dünyada Satışlar uzun vadeli de olsa, tahsilaborç çıkmazına düşmüştür. tarımda gelişmiş ülke ortalamalarının tını yapan firmalar oldukça şanslı, zira Gübre sektöründe faaliyet gösteren çok altında kalan kimyasal gübre kulla- birçok firma muhtelif nedenlerle (dofirmalar; 2014’de tahsilât sorununun nımımız olmuştur. Bu olumsuzluktaki ğal afetlerden dolayı tarım ürünlerindeyanı sıra, birbiri ardından gelen seri ge- en önemli neden ise tarım ürünlerinin ki rekolte düşüklüğü, tarım ürünlerinin nelge ve bürokratik çarkın içerisinde de değerinde satılamaması ve kimyasal değerinde satılamaması, komisyoncu mücadele etmek zorunda kaldılar. 2014 gübre temininde yüzde doksanın üzeçeklerinin karşılıksız çıkması vs. gibi) yılında değişen Organik ve Organomi- rinde dışa bağımlı olmamızdır. hiç tahsilat yapamadan öz sermayelerineral gübre yönetmeliği ile, Gübrelerin Genellikle ilkbahar döneminde Azot- ni de tüketip 2014’de sektörden ayrılaPiyasa Gözetim ve Denetim Yönetme- lu, sonbahar döneminde Fosforlu gübrak borç batağına maruz kalmışlardır. liği’ndeki değişiklikler, birçok firmayı relerin fiyatları artmakla birlikte, yıllar Neticede 2014 yılı; gübre sektörü haksız yere yüksek miktarda para ceza- itibariyle ortalama bazı gübrelerin çift- için kâbus sayılabilecek kadar zor bir sı ödemesine maruz bırakmıştır. Zaten çiye satış fiyatları aşağıda belirtilmiştir. sene oldu. Ancak her şeye rağmen fatahsilât sorunuyla kıvranan bu firmalar BİRİM 2010 2011 2012 2013 2014 bir de hukuk mücadelesi vererek hakla- GÜBRE CİNSİ A.NİTRAT %33 (50 kg trb) 30.-tl. 43.-tl. 45.- tl. 47.- tl. 55.- tl. rını aramak zorunda kalmışlardır. D.A.P 18-46 (50 kg trb) 52.-tl. 80.-tl. 75.-tl. 70.-tl. 85.-tl. 2014 yılındaki tüm olumsuzluklara KOMP.20-20-0 (50 kg trb) 35.-tl. 55.-tl. 55.-tl. 50.-tl. 58.-tl. rağmen, ayakta kalan gübre firmaları KOMP.15-15-15 (50 kg trb) 36.-tl. 56.-tl. 55.-tl. 55.-tl. 58.-tl. bir taraftan da dünyadaki gübre sektöMAP 12-61-0 (50 kg trb) 120.-tl. 156.-tl. 150.-tl. 170.-tl. 180.-tl. rü ile ilgili yenilikleri takip ederek gePOTASYUM SÜLFAT (50 kg trb) 63.-tl. 80.-tl. 80.-tl. 80.-tl. 120.-tl. rek AR-GE çalışmaları ile bitkiye özel yeni besinler geliştirmeye ve gerekse Belirtilen rakamlar 2010 – 2014 yılaliyetini sürdürme mücadelesini veren de uluslararası tarım fuarlarına katılarak, kalite yönünden başka ülkelerdeki ları içerisinde ortalama olarak 50 kg.lık firmalar umutlarını tüketmediler. 2015 bir torba gübrenin çiftçiye satış fiyatyılı için gerek bürokrasiden kaynaklarakipleriyle boy ölçüşme yarışına kalarıdır. Bazı senelerde döviz kurlarınnan yasal prosedürlerin hafifletilmesi, tılmışlardır. Müteşebbis gübre firmadaki dalgalanmalar, gübrede hammadgerekse tahsilât sorunlarının çözülmesi larının, bu girişimlerindeki başarılade kaynaklarına hâkim ülkelerdeki bazı için yetkililerin bir çözüm bulacaklarırı boşa gitmemiş ve firmalar tamamen gelişmeler, muhtelif nedenlerle değina olan inançlarını korumaktadırlar. yerli kaynaklar kullanarak temin ettik- Manisa'nın Sarıgöl İlçesindeki üzüm bağlarında, yılın son ayında da üzüm hasadı devam ediyor. Sarıgöl`de Aralık ayında turfanda üzüm kesimi Sarıgöllü üzüm üreticisi Musa Topdemir, kış ayı Aralık`a kadar üzümlerini koruyarak turfanda üzüm satmayı başardı. Üzüm bağlarını temmuz ayından bu yana örtü altına alarak koruyan üretici Musa Topdemir, turfanda üzüm satmanın mutluluğunu yaşıyor. Üzüm bağlarından erken saatlerde üzüm bağına giren işçilerde yaz aylarından kalma sıcaklara rağmen kesimleri aralıksız yaptıklarını söyledi. Üzüm işçisi Ayşe Keşkekoğlu, soğuklara aldırmadıklarını belirterek “Turfanda üzümler dalında taze duruyor. Yaprakları sarardı ama üzümler taze olarak duruyor. İşimizden memnunuz” dedi. Aralık ayında Sarıgöl ovasındaki üzüm bağlarından taze üzüm alan Yener Doğan da, Aydın’ın Nazilli ilçesinden gelerek sultaniye üzüm aldığını belirterek "Bu mevsimde bağlardan taze üzüm alarak günü birlik Nazilli’de satmaktayız” dedi. Sarıgöl ovasındaki yaş üzümlerin bir hafta kadar daha kesimleri yapılacağı belirtildi. HABER 39 Köyler av turizmi ile kazanıyor www.koykahvesi.com.tr köy kahvesi 2013-2014 Av yılında av turizminden yabancı ve yerli avcılardan elde edilen gelirden av turizminin yapıldığı köy tüzel kişiliklerine katkı sağlanıyor. O rman ve Su İşleri Bakanlığı Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü tarafından yürütülen av turizmi kapsamında düzenlenen av organizasyonlarında yerli ve yerel avcılarımızın yanında her yıl ülkemizi 40 farklı ülkeden 1000 civarında yabancı avcı ziyaret ediyor. Ülkemizi tercih eden yabancı avcılar genellikle Almanya, Amerika, Avusturya, Belçika, Danimarka, Fransa, İtalya, Norveç, Rusya, İspanya ve İsveç’ten geliyor. Bu ülkelerden gelen yabancı avcılar yaban domuzu başta olmak üzere Anadolu Yaban keçisi, kızıl geyik, çengel boynuzlu dağ keçisi, Anadolu yaban koyunu, karaca ve ceylan türleri için avlanma talebinde bulunuyor. Orman ve Su İşleri Bakanlığı özel avlaklar dışındaki avlakların işletilmesi maksadıyla, bu avlaklarda sahası bulunan belde belediyesi ve köy tüzel kişiliklerine katkıda bulunuyor. Böylece gelir elde eden köyler, av ve yaban hayatını sahiplenerek, kaçak avcılığa geçit vermiyor.Yetkililer, sürdürülebilir bir av ve yaban hayatının, bütün kesimlerin katılımı ile sağlanabileceğinin altını çizerek, vatandaşlardan kaçak avcılıkla mücadele için destek beklediklerini dile getirdiler. Anadolu’da değirmen taşı hâlâ dönüyor Avlanma bölgelerine ve av hayvanı gruplarına göre avlanma süreleri, avlanmanın başlangıç ve bitiş tarihleri. AVLANMA BÖLGESİ Ege D. Akdeniz B. Akdeniz Marmara İç Anadolu D. Anadolu G.D. Anadolu D.Karadeniz B.Karadeniz AVLANMA BÖLGESİ Ege D. Akdeniz B. Akdeniz Marmara İç Anadolu D. Anadolu G.D. Anadolu D.Karadeniz B.Karadeniz III. grup Kuşlar (a) Sakarmeke, sakarca, yeşilbaş, boz ördek, fiyu, çamurcun, macar ördeği, tepeli patka, kılkuyruk, elmabaş patka, çıkrıkçın ve suçulluğu avı. Başlangıcı Bitişi Başlangıcı Bitişi 01.11.2014 01.11.2014 01.11.2014 01.11.2014 01.11.2014 01.11.2014 01.11.2014 01.11.2014 01.11.2014 22.02.2015 22.02.2015 22.02.2015 22.02.2015 22.02.2015 22.02.2015 22.02.2015 22.02.2015 22.02.2015 01.11.2014 01.11.2014 01.11.2014 01.11.2014 01.11.2014 01.11.2014 01.11.2014 01.11.2014 01.11.2014 15.02.2015 15.02.2015 15.02.2015 15.02.2015 15.02.2015 15.02.2015 15.02.2015 15.02.2015 15.02.2015 IV. grup Kuşlar Alakarga, küçük karga, ekinkargası, leşkargası, saksağan avı Ege D. Akdeniz B. Akdeniz Marmara İç Anadolu D. Anadolu G. D.Anadolu D. Karadeniz B. Karadeniz I. grup memeliler Yabani tavşan, adatavşanı, tilki, kaya sansarı avı Başlangıcı Bitişi Başlangıcı Bitişi 23.08.2014 23.08.2014 23.08.2014 23.08.2014 23.08.2014 23.08.2014 23.08.2014 23.08.2014 23.08.2014 15.02.2015 15.02.2015 15.02.2015 15.02.2015 15.02.2015 15.02.2015 15.02.2015 15.02.2015 15.02.2015 04.10.2014 04.10.2014 04.10.2014 04.10.2014 04.10.2014 04.10.2014 04.10.2014 04.10.2014 04.10.2014 04.01.2015 04.01.2015 04.01.2015 04.01.2015 04.01.2015 04.01.2015 04.01.2015 04.01.2015 04.01.2015 MEMELİLER İÇİN AVLANMA SÜRELERİ AVLANMA BÖLGESİ III. grup Kuşlar (b) Kaya güvercini, tahtalı, karatavuk, öter ardıç ve çulluk avı II. grup memeliler Yaban domuzu ve çakal avı Başlangıcı Bitişi 16.08.2014 16.08.2014 16.08.2014 16.08.2014 16.08.2014 16.08.2014 16.08.2014 16.08.2014 16.08.2014 15.02.2015 15.02.2015 15.02.2015 15.02.2015 15.02.2015 15.02.2015 15.02.2015 15.02.2015 15.02.2015 Anadolu’da yüzlerce yıldır buğday öğütmede kullanılan değirmen taşları, Konya’nın köylerinde hâlâ kullanılıyor. İnsanlık tarihinin simgesel araçlarından olan değirmen taşı, gelişen teknolojiye rağmen kullanılmaya devam ediyor. Özellikle köylerde kullanılan değirmen taşını yaşlılar, öğüttüğü buğdayın lezzetinden dolayı tercih ederken, gençler genellikle nostalji ve dekor amaçlı bulunduruyor. “Değirmen taşının yeri ayrı” Konya’nın ilçelerinde ve köylerinde teknolojiye direnmeye devam eden değirmen taşının, günümüzde üretimi bulunmuyor. Ereğli’ye bağlı Beyören Köyü’nde değirmen taşı ile bulgurunu ve buğdayını öğüten 80 yaşındaki Adeviye Özdemir, kendisine kaynanasından kaldığını söylediği değirmen taşının daha uzun yıllar hizmet verebilecek kadar sağlam olduğunu dile getirdi. “Benim evimdeki değirmen taşı bana kaynanamdan kaldı. Hâlâ da o kadar sağlam ki benim gibi iki kişiyi daha yaşlandırır” dedi. Değirmen taşını genellikle yaz ve güz aylarında kullandığını belirten Adeviye Özdemir, “Şimdi herkes buğdayını fabrika gibi büyük değirmenlerde öğütüyor, kimisi de satın alıyor ama değirmen taşının yeri ayrı kalıyor. Bunun tadı, lezzeti başka. Şimdikiler bilmez ama biz eskiden unumuzu bu değirmen taşları ile öğütürdük. Yazın harmandan sonra buğdayları pişirerek yaptığımız bulguru bu değirmende öğütürdük. Onun tadı başka oluyor. Şimdi hazır alınan ya da fabrika değirmenlerinde yapılan bulgurlardan tat alamıyoruz” diye konuştu. Değirmen Taşı nasıl çalışır? Eskiden kullanılan el değirmenleri yuvarlak, üst üste iki sert taştan oluşur. Alttaki taşın tam ortasında dökülmüş kurşunla tutturulmuş çelik veya saglam ağaç bir mil bulunur. Üsteki taşın ise ortasında oyulmuş bir boşluk olur. El değirmeni çalıştırılacağı zaman, üste gelecek taşın oyuk deliği alttaki taşın miline geçecek şekilde değirmen taşları üst üste konulur. Altdaki taş sabit kalır, üsteki taş çevirme kolu sayesinde alttaki taşın üzerinde yatay olarak çevrilir. Çevirme esnasında üsteki taşın ortasındaki boşluktan ne öğütülecekse elle dökülür. Kolla birli, ikili ve hatta üçlü değirmen çevrilir. İki taşın arasından öğütülen şey öğütülmüş haliyle çıkar. Bu tip değirmenlerde genellikle pilavlık bulgur, içli köfte ve çiğ köfte bulguru, yarma, mercimek öğütülür. köy kahvesi 40 HABER www.koykahvesi.com.tr Metabolizmayı hızlandırmak için Dereotu • İnsan sağlığına birçok faydası olan dereotu, metabolizmayı hızlandırarak ödem atmamızı da kolaylaştırır. • Kilo kaybını hızlandıran ve bu dönemde kullanılması sıklıkla önerilen bir bitkidir. • Sindirimi kolaylaştırır, ağız kokusunu giderir, uykuyu düzenler ve stress azaltıcı etkisi vardır. Aynı zamanda çocuklarda oluşan kolik ağrılarına da iyi gelir. • Anne sütünü çoğaltır. Ancak hamilelik döneminde kullanılmaması gerekir, aybaşı kanamalarını artırdığı gibi gebelerde düşüğe de neden olabilir. • Tüm bu faydaların yanında dereotunun önemli bir diğer özelliği de kilo verme süreci ve tiroid hormonları üzerindeki olumlu etkisidir. Dereotu tiroidnodüllerinin ufalmasını sağlar, ayrıca tiroid üzerindeki dengeleyici etkisi ile hipotiroid (tiroidin yavaş çalışması) veya hipertiroid (tiroidin hızlı çalışması) üzerinde olumlu etki gösterir. Kilo durumu tiroid ile bağlantılı olabildiğinden, tüm bunlara bağlı olarak dereotu kilo kontrolünde de oldukça etkilidir. • Aynı zamanda ödem sökücü özelliğiyle vücuttaki fazla suyun atılmasını da sağlar. Antiseptik özelliği ile ishalin tedavisine yardımcı olur. • Kalsiyum yönünden oldukça zengindir ve kansere karşı koruyucu etkisi vardır. Uykusuzluğa karşı Anason • Anasonun sayısız faydaları arasından gaz söktürücü, mideyi güçlendirici ve öksürüğü yatıştırıcı özellikleri sayılabilir. Hıçkırıklar nöbetleri sırasında bir bardak anason denenebilir. • Acı, yakıcı tadı ve kokusu sebebiyle iştah açıcı, mide rahatlatıcı, yatıştırıcı ve sindirimi kolaylaştırıcı olarak kullanılabilir. Uykusuzluğa karşı iyi gelmesi Anasonun faydaları arasındadır. • Tadı ve kokusu nedeniyle içilemeyen bitki çaylarına veya bitkisel kaynaklı ilaçlara aroma olarak kullanılabilir. • Anne sütünü artırıcı özellikleri vardır. • Migren ağrılarını hafifletir. • Beyin yorgunluğuna iyi giderir. Kalbi kuvvetlendirir. Kan dolaşımının düzenli olmasını sağlar. Cinsel arzuları kamçılar. Astım, nefes darlığı ve bronşitte görülen şikayetleri giderir. Doğal bir cilt bakım ürünü Semizotu • Çiğ olarak da tüketilebilen bu leziz bitkinin sağlık açısından birçok faydası vardır. Potasyum içeriği nedeniyle dolaşım sisteminin düzenlenmesine yardımcı olur. Keçi sütünden gelen sağlık Türkiye’de yılda yaklaşık olarak 15 milyon ton süt üretiliyor. Bunun yüzde 95’inden fazlası ise inek sütü olarak kayıtlara geçiyor. Keçi sütü tüketimi, özellikle son iki-üç yıldır organik gıdalara artan ilgiyle birlikte, yararlarının giderek daha fazla bilinmesi nedeniye gözle görülür bir artış kazandı. Büyük marketlerde bulabildiğimiz bir ürün haline gelmesi ile birlikte keçi sütüne olan talep günden güne artmaya devam ediyor ama hiçbir gıda maddesi tek başına insanı besleyecek güçte değil. Sağlıklı beslenme mutlaka ama mutlaka diğer besinlerle birlikte dengeli olarak sağlanmalı. Anne sütünün muadili Ancak yeni doğan bebekler, anne sütü alamadıkları dönemlerde ihtiyaç duydukları bazı besin maddelerini keçi sütünden rahatça alabilir. Yeni doğan bir bebeğin doğum ağırlığının iki katına çıkabilmesi için 180 gün geçmesi gerektiği halde bu süre keçilerde 19 gündür. Çünkü anne sütünde yüzde 1,6 protein olmasına rağmen keçi sütünde bu oran 4,3’tür. C Vitamini dışında tüm vitaminleri içeren keçi sütü, özellikle B1 (Thiamin) , B2 (Riboflavin) vitaminleri ve fosforca da zengindir. Bu nedenle yetersiz kırmızı et ve balık tüketiminin olduğu bir toplumda keçi sütü bu eksikliği kapatabilecek güçtedir. Keçi sütünün, vitamin A, fosfor, magnezyum ve selenyum miktarı açısından da anne sütüne en yakın süt olduğu araştırmalarla kanıtlanmıştır. Keçi sütünün faydaları • Kan şekerini düzenlemeye yardım eder, enerji verir. • Antioksidan kaynağı olarak detoksta kullanılır. • Yüksek demir muhteva etmesi nedeniyle beyaz ve kırmızı kan hücrelerinin yapısını güçlendirir. Kansızlığı önlemeye yardım eder, kan basıncını düzenler. • Kasları güçlendirir. • Böbreklerdeki kumları ve taşları dökmeye yardım eder. • Doğal bir kalsiyum kaynağı olması nedeniyle kemikleri güçlendirir. Özellikle gelişme çağındaki çocuklar için çok yararlıdır. • Felç riskini azaltır, gut hastalığına da iyi gelir. • Kansere karşı da koruma sağlar. Özellikle ağız ve akciğer kanserine karşı da korur. • Doğal bir cilt bakım ürünüdür. • Keçi sütünün yağ molekülleri daha ufak ve proteinin oluşturduğu pıhtı daha yumuşak olduğu için sindirimi inek sütünden daha kolaydır. • Keçi sütü proteini bu kolay hazmı nedeniyle bebek beslenmesi, hasta ve sakat kimselerin diyetlerinde hayati bir yere sahiptir. • Stres-gerginlik, sinirsel nedenlerle oluşan hazımsızlık ve kabızlık durumlarında da keçi sütü tedavi edici özelliğe sahiptir. • Peptik ülserlerin tedavisinde keçi sütünün yüksek “buffer” özelliği yarar sağlar. • Keçi sütündeki yüksek fosfat, ülkemiz gibi gerektiği kadar et ve balık tüketemeyen toplumlarda beslenmeye önemli bir katkı sağlar. • Bebek beslenmesinde sulandırılarak verildiğinde anne sütüne inek sütünden daha fazla benzer. • Düzenli tüketimde egzama, astım, sindirim rahatsızlıkları, varisle ilgili bazı rahatsızlıkların ve alerjik durumların tedavisinde yararlı olmaktadır. 41 HABER www.koykahvesi.com.tr köy kahvesi Limon, 12 kanser tipinde kötü huylu hücreleri yok ediyor Çaya çorbaya limon! Ç ayda, çorbada, salatada yemeklerimize tat veren mutfaklarımızın olmazsa olmazı limon,beslenmeden kozmatiğe kadar bir çok alanda hayatımızın vazgeçilmez bir parçasıdır. Hemen her mevsimde rahatlıkla bulunabilen limonu sevmeyen yok gibidir.Doğanın insanlara bir armağanı niteliğndeki bu güzel narenciyenin önemi her geçen gün biraz daha artmaktadır.Nezle grip gibi hastalılklarda doktorların adeta ilaç gibi tavsiye ettikleri limon, son zamanlarda güzellik uzmanlarınca da cildini korumak isteyenlere önerilmeye başlamaları dikkat çekiyor..Ciltte meydana gelen kırışıkların giderilmesinde ve pürüzsüz bir cilde sahip olmaya çalışanlara önemle tavsiye edilmektedir.Temiz bir cilde sabah akşam uygulanacak limon suyunun en sağlıklı ve ucuz güzellik iksiri olduğu doktorlarca dile getiriliyor. Her yerde var Limon, Akdeniz Bölgesi'nden başlayarak Ege, Marmara ve Karadeniz Bölgelerimizde yetişmektedir. Limonda bu yıl oldukça bereketli bir sezon geçirmekte olduğumuzu belirten ziraat odaları başkanları, pazarlarda ortalama 2 liradan satılan limonu her ailenin rahatlıkla satın alarak tüketebileceğini belirtti. Aynı zamanda önemli bir ihracaat ürünümüz olan limon, bu yıl dışsatımın istenilen düzeyde olmaması yüzünden üreticilerimiz sıkıntı yaşamaktadır. Bu sıkıntının başında, toplanamayan limonların ağacında kaldığı şeklinde belirtilmektedir. Şifalı çaylar Kış aylarının gelmesiyle birlikte hava şartları hastalıklara davetiye çıkarıyor. Kışın hastalıklardan korunmanın ve vücut direncini arttırmanın en kolay yolu şifalı bitkiler ve ot çaylarından geçiyor. Bu sayımızda sizlere, evlerinizde kolayca yapabileceğiniz bir kaç şifalı çay önerisi sunuyoruz. Çaylar, sıvı tüketmek için olduğu kadar, içlerine koyduğunuz malzemelerin şifa verici ve iyileştirici etkilerinden yararlanmak için de dört dörtlüktürler. Ve işte o çaylar: Ihlamur çayı: Soğuk algınlığına ve öksürüğe karşı en etkili ve en yaygın olarak kullanılan doğal ilaçlardan biri olan ıhlamur, uykusuzluk, spazm ve kan dolaşımı bozukluklarında da kullanılır. Özellikle akşam saatlerinde fazla içmemeye dikkat etmek gerekir, çünkü fazla miktarda alındığında uykusuzluğa neden olabilir. Yapraklarında çok miktarda klorofil taşımasından dolayı kansızlık durumunda kullanılmasında fayda vardır. Isırgan çayı: Isırgan, birçok rahatsızlığa iyi gelen ve sonbahardan ilkbaharın sonuna kadar bahçelerde bol miktarda yetişen bir ottur. Özellikle metabolizma rahatsızlıklarına, mide, bağırsak, böbrek, romatizma ve gut hastalıklarına iyi gelir. Isırgan çayını hazırlamak için kişi başına bir tatlı kaşığı kuru veya bir avuç taze ısırganotu yeterlidir. Rezene çayı: Rezene çayı özellikle gaz ve kramp ağrılarında, mide ve bağırsak rahatsızlıklarında kullanılır. Özellikle bebeklerin gazlı olduğu zamanlarda sık başvurulan bir çaydır. Öksürük, adet sancılarına, soğuk algınlıklarına rezene çayı iyi gelir. Kekik çayı: Kekik çok güçlü bir antiseptik olarak biliniyor. Eski zamanlarda salgın hastalıklarda kullanılan kekik günümüzde de grip salgınlarında bol bol kullanılmalı. Ve boğmaca olana, öksürene, bronşite yakalanana, midesi rahatsız olana, ishal olana, adet sancısı çekene kekik çayı içirmeli. Böcek sokmalarında deriye sürülerek kullanılan kekik, cilt hastalıklarında da banyo suyuna atılarak kullanılabiliyor. köy kahvesi 42 HABER www.koykahvesi.com.tr Bursa’nın suyu tarımda kullanılmalı B ursa’da tarım politikaları masaya yatırıldı. Fason tekstil yapan boyahanelerin yerine artık şehirdeki suların tarıma bırakılması gerektiğine dikkat çekilirken, üreticilerin de Türkiye ve yabancı ülkelerde alıcısı olan ürünlere yönelmesi gerektiği ifade edildi. Uludağ Stratejik Araştırmalar Platformu - USAP Dönem Başkanı Azmi Ayyıldız, dünyada yaşanmakta olan ekolojik değişiklikler ve ekonomik gelişmelerin tarım politikalarını doğrudan etkilediğine dikkat çekerek tarımı gündemlerine aldıklarını söyledi. Tarım Kalkınma Vakfı Yönetim Kurulu üyesi Cemil Usanmaz ise, dünyada 800 milyon insanın açlık yaşadığını, Amerika ve Avrupa ülkeleri başta olmak üzere 1.4 milyar insanın da aşırı kilolu ve obez olarak zayıflamaya uğraştığını belirterek bu adaletsizliğe dikkat çekti. Usanmaz, gelişmiş ülkelerin stratejik bir silah olarak gördüğü gıdanın Türkiye’de üretiminin iyi planlanması gerektiğine işaret etti. AB’nin 306 kilogramlık değerine çok yaklaştı. Tohum üretimi ve ihracatı konusunda da son 10 yılda önemli gelişmeler sağlanarak, en önemli unsur olan tohum gen bankasını kurmayı başardı. Türkiye’de halen üzücü olan günde 6 milyon adet ekmeğin çöpe gitmesidir. Yıllık, 2.1 milyar adet ekmek israfına yol açıyoruz. Bu konuda toplumun şuurlanması ile yılda 100 yatak kapasiteli 135 adet yeni hastane inşa edebiliriz. Son 10 yıldaki en kötü siyasi uygulama ise 2.5 milyon hektarlık tarım alanının şehir ve sanayi arsasına dönüştürülmesidir” dedi. Bursa'da kayıtlı 114 bin çiftçi Ziraat Mühendisi Erdal Eroğlu ise Bursa’da kayıtlı 114 bin çiftçi bulunduğuna dikkat çekti ve şehrin sulu tarıma müsait 4 büyük havzası bulunduğunu, bunlarda kendi karakteristik ürünlerini de geliştirilebileceğini söyledi. Türkiye’deki en büyük bin firma arasında Bursa’dan 14 büyük tarım üreticisi firmanın yer aldığına işaret eden Eroğlu, Bursa ovasında ihracata yönelik armut ürününde ateş yanığı hastalığı sebebiyle verim düşüşü yaşandığını, bununla mücadele için ulusal ve ilmi destek beklediklerini açıkladı. “Üretici rasgele ekim yapıyor” 100 milyar dolar cari açık Cemil Usanmaz, Türkiye’nin tarımda yıllık 100 milyar dolar cari açık verdiğini belirterek şöyle konuştu. “Türkiye’de 8,5 milyon hektar sulanabilecek alana yeter su kapasitesi bulunmasına rağmen, 5 milyon hektara su taşınabilmektedir. Bu konuda yatırımların çok hızlı yapılması gerekiyor. Türkiye şu anda tarım alanında dünyanın 7. büyük işlem hacmine sahip. Son 10 yıldaki tarım politikaları ile kendi ihtiyacı olan buğdayı ürettiği gibi, ithal ettiği buğdaylarla un yapıp dünyaya ihracatta gerçekleştiriyor. İncir, kiraz, fındık, domates gibi ürünlerin ihracatında da birinci ülke durumundadır. Türkiye’de 14 milyon büyük baş hayvan bulunuyor. Süt üretimi 8 milyon tondan 18 milyon tona çıkmış, kişi başı 144 kilogramdan son yıldaki artışla 2013 yılında 237 kilogram kişi başı süt tüketimi ile Uludağ Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarım Ekonomisi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Hasan Vural ise Türk üreticilerin rastgele ekim yaptıklarını belirtirken sözlerini, “Geleceğin tarımını yok etmeden sürdürülebilir olmalıyız. Pazarlama konusunda Türk çiftçisi çok zayıf kalmaktadır. Ürünler alındıkları fiyatın 5 katına pazarda satılıyor, aracılar büyük karlar ediyor. Bunun için hal sistemi dışında alternatif satış imkanları geliştirilmeli, kooperatif ve yeni köylü satış örgütleri kurulmasına imkan sağlanmalı. AB’de tarım nüfusu az olmasına rağmen siyasette ve sosyal hayatta örgütlü oldukları için çok güçlüdürler. AB’de çiftçi ne derse o olur. Avrupa’da bankaları, araştırma enstitüleri ve üniversiteleri vardır. Tarım üst kurulu oluşturulmalı, pazarlanabilecek 100 çeşit ürünün yetiştirilmesine odaklanılmalıdır. Herkesin her dönem bir yere yönlenmesi ile denge sağlanamamakta, fiyat düşüklüğü yaşanmaktadır. Üreticinin hak ettiğini alabilmesi, tarımın sürdürülebilir olmasını sağlayacaktır” dedi. GAP’ta sulama yatırımları bitirilmeli Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, Güneydoğu Anadolu Projesi’nde (GAP) sulanacak 1,8 milyon hektar tarım arazisinin yalnızca 0,41 milyon hektarının sulanabildiğini bildirerek, “halen ülke genelinde 2,6 milyon hektar sulamaya açılmayan tarım arazisinin 1,39 milyon hektarı GAP’ta bulunuyor” dedi. Bayraktar, GAP kapsamında 1 milyon 800 bin hektar sulanacak tarım arazisi bulunduğunu, bu araziden 411 bin 508 hektarının sulamaya açıldığını, 65 bin 379 hektarının halen sulama şebeke inşaatının devam ettiğini, 1 milyon 323 bin 113 hektarının ise planlama aşamasında olduğunu belirtti. Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nin sahip olduğu su ve toprak kaynaklarının geliştirilmesine dayalı bir program olarak planlanan, daha sonra entegre bir bölgesel kalkınma projesine dönüşen GAP’ta, sulu tarımda geliri artırmak ve bunun sürekliliğini sağlamanın ülke ekonomisinin olmazsa olmazı olduğunu vurguladı. Sulanabilir alanların yüzde 73,5’i sulamaya açılamadı Bayraktar, şunları kaydetti: “Teknik ve ekonomik olarak sulamaya uygun tarım arazilerinin 69,4’ü sulamaya açılmıştır. Bu alanların yüzde 6,9’u GAP’ta bulunuyor. GAP’taki sulanabilir alanlar, ülke sulanabilir alanlarının yüzde 21,2’sini oluşturuyor. Fakat, hala GAP’taki toplam su- lanabilir alanların yüzde 73,5’i sulamaya açılamamıştır. GAP’ta tarıma elverişli birinci, ikinci ve üçüncü sınıf tarım arazisi miktarı 2 milyon 467,5 bin hektar. Yine GAP’ta 649,3 bin hektar dördüncü sınıf tarım arazi var. Proje kapsamında tarıma kazandırılabilir taşlı arazi miktarı ise 266 bin hektarı buluyor. Bu büyük bir zenginliktir. Ülkemizde tarımsal üretimde işletme büyüklüğü 59 dekar iken GAP’ta 104 dekarı bulması da büyük avantaj.” Hollanda’nın tarım arazilerinden büyük Bölgede sulamaların devreye girmesiyle birlikte özellikle yaş sebze, meyve ve endüstri bitkilerinin üretimlerinde büyük artışlar meydana geldiğinin bilgisi veren Bayraktar, şöyle devam etti: "Ülkemizde tarım ve gıdadaki 11,2 milyar dolarlık ithalatın üçte birinin yağlı tohum, ham yağ, margarin ve yağlı tohum küspesinden oluştuğu gerçeği ile GAP Bölgesinde yağlı tohum üretimi büyük önem arz ediyor. GAP bölgesinde, yağlı tohumlu bitkiler için öngörülen üretim hedeflerine ulaşabilmek için, başta soya olmak üzere, ayçiçeği, kanola, yerfıstığı ve susam gibi bitkilerin üretimlerinin planlı bir şekilde teşvik edilmesi gerekiyor. 1,39 milyon hektar arazi, Hollanda’nın tarım arazilerinden büyük. Bu alanlar sulanabilse bölgede üretim patlaması olur. Yağlı tohumlardaki üretim açığımız da kapanır.” 43 köy kahvesi HABER Kuraklık artıyor! E ge Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Coğrafya Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ecmal Erlat , Atlantik’in güneyinde yer alan basınç sistemi ile kuzeyindeki basınç sisteminin bir tahterevalli gibi çalıştığını belirtti ve bu haraketlerle birlikte ortaya çıkan basınç farkının iklimler üzerinde büyük bir etki bıraktığını, etkinin ise kuraklığı tetiklediğini ifade etti. Doç. Dr. Erlat, Türkiye’nin de içinde bulunduğu Akdeniz havzası, Avrupa ve Ame- www.koykahvesi.com.tr rika’nın doğusuna kadar uzanan geniş bir alanda iklim şartlarını bu hareketin belirlediğini ifade ediyor. Meteoroloji ve İklim Uzmanları yağışlı geçen günlere bakılmaması konusunda üreticiyi uyarıyor. Mevcut yağışları değerlendirip çok su isteyen ürün ekme eğilimine girebilecek olan üreticinin ürünü tarlada kalabilir. Yağışlar yüzde 20 azalacak Doç. Dr. Erlat’a göre 20082013 yılları arasındaki yağışlarda göreceli bir artış var. Bu da geçmişte yaşadığımız kuraklıkları unutmamızın en büyük nedeni. Geçtiğimiz yıl yaşanan kuraklıklar ise önlem alınmasını zorunlu kılan belirtilerden. Hükümetler arası İklim Değişikliği Paneli IPCC’nin yaptığı çalışmalar, 2100 yılına kadar Doğu Akdeniz havzasındaki kış yağışlarında yüzde 20 oranında düşüş gerçekleşeceğini ve buna bağlı olarak da çeşitli bölgelerde çölleşme yaşanacağını öngörüyor. Bunun nedeni olarak da su tüketimi, yaşam şekli gibi konular- da politika değişimine gidilmemesini gösteren uzmanlar, kuraklığa adaptasyon sağlanmasının ve bu konuda hükümet bazlı, kalıcı çalışmalar yapılmasının hayati önemde olduğunu vurguluyorlar. Kuzey Atlantik Salınımı nedir? Kuzey Atlantik salınımı (North Atlantic Oscillation NAO), Kuzey Atlantik Okyanusu'nda görülen bir doğa olayıdır. Kutuplardaki düşük ısı enerjisi ile denizdeki yüksek basınç bölgede yarı ka- rarlı basınç alanları oluşturur. NAO endeksinin pozitif ve negatif durumlarda oluşu Atlantik kıyısındaki ülkeleri meteorolojik açıdan doğrudan etkilerken, Türkiye, Yunanistan, Ukrayna gibi ülkeler ise dolaylı olarak etkilenir. Yaz sezonu bu etki minimum düzeyde yaşanırken, kışın maksimum düzeye ulaşır. NAO pozitif durumdayken, Türkiye bundan kuraklık alarak etkilenir; NAO'nun negatif etkisi ise Türkiye'de yağışlı ve ılık hava ile ortaya çıkar. İzli Tarım Projesi 1. yıl sonuçları açıklandı K onya Ticaret Borsası (KTB) Toplantı Salonu’nda gerçekleştirilen toplantının açılış konuşmasını yapan Konya Ticaret Borsası Başkanı Muhammet Uğur Kaleli, “Tarım dünyada çok önemli bir sektör haline geldi. Stratejik bir sektör olarak ele alınıyor. Günümüzde 7 milyar insanın gıda talebi günden güne artmaktadır. Artan nüfusun gıda üzerindeki baskısı, verim ve kalitenin yükselmesiyle azalacaktır. Günümüzde uluslararası ölçekte bir sektör olarak kabul edilen tarımda, hem toprağın korunması, hem de verim ve kaliteyi artırmanın yolları aranmaktadır. Konya Ticaret Borsası olarak, Selçuk Üniversitesi Ziraat Fakültesi hocalarımızla yaptığımız görüşmeler sonucunda bununla ilgili bir proje yapılması kararlaştırıldı. Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’na sunduğumuz proje kabul edilerek desteklendi. Yaklaşık 3 yıl sürecek olan bu projeye başladık. Peki neydi amacımız? Ülkemiz, kurak yıllar harici, kendine yetecek miktarda buğdayı üretmektedir. Bizim sıkıntımız kaliteli buğdayda. Sanayicimizin Araştırmayı yürüten akademisyenlerden Proje Yürütücüsü Prof. Dr. Hüseyin Öğüt, Prof. Dr. Bayram Sade, Prof. Dr. Sait Gezgin, Doç. Dr. Tamer Marakoğlu ve Doç. Dr. Yusuf Çelik’in ortaklaşa anlattıkları sonuç bildirgesine göre; istediği kalitede buğday üretiminde maalesef bir istikrar yakalanamadı. Çoğu un ihracı dolayısıyla olsa da; son 10 yılda 27 milyon ton buğday ithal edilmiştir. Sahip olduğu tarımsal potansiyeli ile Türkiye un ihracatı için de olsa buğday ithalatı yapmak zorunda değildir. Kaliteli buğday konusu, buğday ekim alanlarının çokluğu ve gelişmiş un sanayisi ile Konya için, daha önemli hale gelmektedir. Bu açıdan buğday üretiminde istenilen kaliteyi yakalamak bizler için, ülkemiz için ekonomik bir konudur. Niye elimizde yeterli toprağımız, imkanımız ve insanımız varken, diğer ülkelerin çiftçilerini destekleyelim? Biz, dışarıya vereceğimiz dövizle kendi üreticimizi desteklemek istiyoruz. Bizim hedefimiz, sürdürülebilir bir tarım üretimiyle birlikte; verimi ve kaliteyi artırmak, tarımsal üretim kadar tarımsal ticarette de söz sahibi olup, bölgenin gıda güvenliğini sağlamaktır” diyerek projeye katkı yapan herkese teşekkür etti. Toplantıda konuşan Konya Sanayi Odası Başkanı Memiş Kütükcü de, toprağı koruyarak verim ve kaliteyi arttırmanın herkesin sorumluluğu olduğunu söyledi. Selçuk Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Musa Özcan ise, “Hükümetimiz hangi alan olursa olsun yeter ki katma değer oluşturan projeler sunulsun, anında destekliyor. O nedenle biz araştırma camiasına düşen tek görev araştırmaktır, çalışmaktır. İşte burada bunun güzel bir örneğini TAGEM, KTB, üniversitemiz ile birlikte gerçekleştirmiş bulunmaktayız” diye konuştu. ✔ Sulu koşullarda yetiştirilen ekmeklik ve makarnalık buğdaylarda 5 nolu izli ekim uygulaması, hem klasik hem de diğer izli ekim uygulamalarına göre yüksek protein değerinin elde edilmesini sağlamıştır. ✔ Klasik ekim uygulamaları, tüm izli ekim uygulamalarından daha düşük protein değerlerinin elde edilmesine neden olmuştur. ✔ Sulu ve kuru koşullarda yetiştirilen ekmeklik buğdaylarda izli ekim uygulaması klasik ekim uygulamalarına göre daha yüksek zeleny sedimentasyon değerlerinin elde edilmesini sağlamıştır. ✔ Sulu koşullarda tüm uygulamalar içinde, izli ekim uygulaması en yüksek gelişme süresinin elde edilmesini sağlamıştır. ✔ Sulu koşullarda yetiştirilen ekmeklik buğdaylarda izli ekim uygulamaları daha yüksek enerji , direnç ve maksimum direnç değerlerinin elde edilmesini sağlamıştır. ✔ Sulu koşullarda yetiştirilen ekmeklik ve makarnalık buğdaylarda izli ekim uygulaması, kuru koşullarda yetiştirilen ekmeklik ve makarnalık buğdaylarda izli ekim uygulaması, diğer uygulamalardan daha yüksek bintane ağırlığı ve protein değerinin elde edilmesini sağlamıştır. ✔ Sulu koşullarda tüm uygulamalar içinde izli ekim en yüksek gelişme süresinin elde edilmesini sağlamıştır. ✔ Sulu koşullarda yetiştirilen ekmeklik buğdaylarda, izli ekim uygulamaları daha yüksek enerji , direnç ve maksimum direnç değerlerinin elde edilmesini sağlamıştır. Buğdayların ekmekçilik kalitesi olumlu yönde gelişmiştir. ✔ İzli ekim sisteminde kullanılan materyal homojen dağıldığı için bürüt kar olarak normal ekime göre yüzde 50'ye yakın bir karlılık artışı sağlanmıştır. köy kahvesi 44 HABER www.koykahvesi.com.tr Tahir Yavuz Aydın ve istanbul’da Dersimiz “sürü yönetimi” E ge Vet Genel Müdürü Tahir S.Yavuz, İstanbul Üniversitesi Veteriner Fakültesi öğrencilerine ve Aydın’da “sürü yönetimi”ni anlattı. Öğrencilerle bir araya geldi İstanbul Üniversitesi Veteriner Fakültesi Çiftlik Hekimliği Kulübü tarafından düzenlenen programda açılış Kulüp Yöneticisi öğrencilerden Turan Aksu tarafından yapıldı. Veteriner Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Halil Güneş’in konuşmasının ardından sunum ve sohbete başlayan Tahir S.Yavuz, aralarda bile öğrencilerin etrafını sarmasıyla, toplam beş saat süren programda sürü yönetimini anlatırken, çok miktarda soruyu da yanıtladı. Program sonunda Prof. Dr. Seçkin Serdar Arun ve Kulüp Yöneticisi Turan Aksu tarafından Tahir S.Yavuz’a bir teşekkür plaketi verildi. Plaket verilirken konuşan Prof. Dr. Arun bu tip buluşmaların devamını arzu ettiklerini belirtirken, Yavuz; böyle bir buluşmadan büyük mutluluk duyduğunu, tekrar genç meslektaşlarıyla sohbet etmekten büyük memnuniyet duyacağını bildirdi. “sürü yönetimi” sunumu Tahir Yavus İstanbul'dan bir hafta sonra ise Aydın’da, 13 Aralık'ta “Sütçü Sığır İşletmelerinde Sürü Yönetimi” konulu bir toplantı düzenlendi. Veteriner hekimlerin, sürü sahipleri ve çiftlik yöneticilerinin katıldığı toplantıda konuşmacı Tahir S.Yavuz toplam dört saat süren bir sunum gerçekleştirdi. Stres ve stresle baş etme yöntemleri Aydın veteriner hekimlerinden Murat Nezafeti tarafından düzenlenen toplantıya Aydın Veteriner Hekimler Odası Başkanı Muharrem Uçmaklıoğlu da katıldı. Organizasyonu düzenleyen Murat Nezafeti’nin açılış konuşmasının ardından sunuma başlayan Tahir S.Yavuz, sütçü sığır işletmelerinin temeli olan sürü yönetiminin temel ilkelerinden söz etti. Dört temel ilke olan kuru-temiz, iyi kayıt-iyi gözlem konularını ayrıntılarıyla açıklayan Yavuz, stres ve stresle baş etme yöntemlerini de anlattı. Toplantıya katılanların sorularını yanıtlayan Yavuz, toplantının sonunda “Sürü Yönetiminde Sıklıkla Yanıt Aranacak Sorular” başlıklı 14 sorudan oluşan bir listeyi dinleyicilere dağıtarak “ Bu soruların doğru yanıtlarını verebildiğinizde işletmenizde işlerin yolunda gittiğini düşünebilirsiniz. Eğer yanıtlarınızda eksik ve tereddüt varsa, o zaman düzeltme yönünde adımlar atma gerekliliği ortaya çıkacak, çareleri aramak durumunda kalacaksınız” dedi. 6 soruda OTOVAKSİN Uzman Veteriner Hekim ve ATA FEN Aşı Üretim Teknik Müdürü Dr. Mestan Özyer’le çiftliklere özel aşılar olan Otovaksin hakkında görüştük. Otovaksinlerin mutlaka konunun uzmanı veterinerlerle uygulanması gerektiğini belirten Özyer aşılar konusunda dikkatli olunması gerektine dikkat çekti. 1- Otovaksin nedir? Otovaksinler; bir çiftlikten veya kümesten izole edilen mikroorganizma suşları kullanılarak hazırlanan, izole edildiği hayvana veya çiftlikteki (kümesteki) diğer hayvanlara uygulanan aşılardır. Kısaca otovaksinler, sizin için üretilmiş özel aşılardır. Mevcut yönetmeliğe göre otovaksinler inaktif olarak hazırlanmak zorundadır. Canlı otovaksinler için Bakanlıktan ayrıca izin alınması gerekmektedir. 2- Kimler otovaksin üretebilir ve uygulayabilir? Otovaksinler sadece Veteriner biyolojik ürün üretim yeri izni bulunan yerlerde üretilir. Aşı üretim izni olmayan klinik, laboratuvar, enstitü ve fakültelerde otovaksin üretimi yapılamaz. Ata Fen aşı üretim tesisinde otovaksin üretimi yapılmaktadır. Otovaksinleri sadece Veteriner Hekimler uygulayabilir. 3- Tüm hastalıklara karşı otovaksin üretilebilir mi? İhbarı mecburi hastalıklar dışında tüm hastalıklar için otovaksin üretilebilir. Örneğin Staphylococ, Streptococ, Salmonella, E.coli, Corynebacterium, Pasteurella, Mannheimia, Mycoplasma (...) gibi bakterilerin patojen suşlarından hazırlanabilir. En çok kullanıldığı hastalıklar Mastitis, solunum yolu enfeksiyonları, sistemik ve septisemik enfeksiyonlardır. 4- Otovaksinlere hangi durumlarda ihtiyaç duyulur? Hedeflenen hastalık için ruhsatlı bir aşı yoksa, ruhsatlı aşılar herhangi bir nedenle bu hastalığa karşı etkisiz kalıyorsa otovaksin aşılar en uygun çözüm olarak kullanılabilir. Hedeflenen hastalığın aşısı var olabilir, ancak içerdiği suşların antijenik yapıları veya serotipleri uygun değilse bu hastalıklara karşı etkin bir bağışık koruma yapmayacaktır. Otovaksin üretiminde aynı işletmeden izole edilen bakteriler kullanıldığı için bu hastalıklara karşı yüksek bir bağışıklık elde edilebilir. Mastitis, solunum yolu enfeksiyonları gibi çok etkenli enfeksiyonlar buna örnektir. 5- Diyelim ki Ata Fen firmasına otovaksin yaptırmak istiyorum, neler yapmam gerekiyor, süreci kısaca anlatabilir misiniz? Önce Ata Fen firma yetkilileri ile ilişkiye geçerek otovaksin talebinizi iletmelisiniz. Öncelikle Ata Fen aşı üretim, işletme ve belirlenen teşhis laboratuvarı yetkilileriyle bir değerlendirme yapılıp hastalıklı sürü veya hayvandan uygun örnek alınması, bu örneklerin gönderilmesi, hastalık etkenlerinin teşhisi ve izolasyonu, izole edilen suşların Ata Fen’e gönderilmesi, aşıların formülasyonu ve üretilmesi gibi konular değerlendirilecektir. Aşı üretim çalışmaları tamamlandığı zaman aşılarınız size özel olarak etiketlenerek teslim edilecektir. 6- Bir otovaksin ne kadar sürede hazırlanıp teslim edilebilir? Örneklerin gönderilerek teşhis laboratuvarında izolasyon ve identifikasyonu ilk aşamadır. Bu örnek sayısı ile teşhis ve tanı testlerine göre değişmekle beraber yaklaşık 1-2 haftalık sürede suşlar Ata fen’e teslim edilmektedir. Suşların teslim edilmesinden itibaren, otovaksinlerin üretilmesi ve testleri için yaklaşık 3-4 haftaya ihtiyaç duyulmaktadır. Yani örnekleri gönderdikten 4-6 hafta sonra otovaksin aşılarınızı uygulayabilirsiniz. 45 HABER www.koykahvesi.com.tr Yumurtaya tazelik ayarı G ıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, “Türk Gıda Kodeksi Yumurta ve Yumurta Ürünleri Tebliği’nde” yeni düzenlemeye gidiyor. 23 Ocak 2008 tarihli tebliği yürürlükten kaldıracak yeni “Türk Gıda Kodeksi Yumurta ve Yumurta Ürünleri Tebliği” A ve B sınıfı yumurtalar için yeni kurallar getiriyor. Sektör, sivil toplum kuruluşları ve üniversitelerin görüşleri alınarak hazırlanan tebliğde tanımlanan A sınıfı yumurta doğrudan insan tüketimine veya gıda sanayisinin kullanımına sunulan yumurtayı, B sınıfı yumurta sadece gıda sanayiinde kullanılmasına izin verilen yumurtayı ifade edecek. Yumurtlama tarihi yazılacak Yeni tebliğ ile yumurtaların kabuğuna işletme numarası ve kümes numarası ile birlikte, yumurtlama tarihinin de yazılması zorunlu olacak. Böylece tüketici A sınıfı yumurtalar için 28 gün olan tüketim süresini dikkate alarak, ambalajını atmış olsa dahi buzdolabındaki yumurtanın son tüketim tarihini hesaplayabilecek. yumurtalar raflardan toplanacak. Böylece 28 günlük son tüketim tarihine kadar en az 7 günlük süre bırakılmış olacak. Tüketiciler için ayrıca; yumurtayı satın aldıktan sonra, buzdolabında muhafaza etmesi için etiket üzerinde uyarı yazısı bulunacak. Saman içinde yumurta satmaya son B sınıfı yumurtanın ambalajı üzerinde ise, en az 2 cm yükseklikte büyük harflerle “Gıda Sanayi İçindir” yazısı yer alacak. 21 günü geçen yumurtalar toplanacak Yeni tebliğe göre 18 inci günden itibaren yumurtalar (artı8)-(artı5) derece arasında muhafaza edilecek. A sınıfı yumurtalar yumurtlama tarihinden itibaren en fazla 21’nci güne kadar satış için raflarda tutularak satışa sunulacak. Yumurtlama tarihi 21 günü geçen Yumurtalar, saman, yaprak gibi hijyenik olmayan malzemeler içerisinde satışa sunulamayacak. Son tüketiciye satılacak yumurta ambalajlı olarak arz edilebilecek. Ayrıca yumurtalar hijyen kuralları gereği, yıkanarak, başka bir yöntemle temizlenerek ve yağlama işlemine tabi tutularak piyasaya arz edilemeyecek. Yeni tebliğ ile yumurtanın ağırlık durumuna göre kontrol toleransları da değiştiriliyor. Yumurta sayısının 180’den daha az olduğu durumda, yumurta ağırlık sınıfında bir alt sınıftan karışım en fazla yüzde 10 olabilecek. Resmi Gazete’de yayımlandığı tarihte yürürlüğe girecek tebliğ kapsamında faaliyet gösteren işletmelere, yeni kurallara uyum sağlamaları için 1 yıl süre verilecek. köy kahvesi Syngenta’dan Brassica Tarla Günü Syngenta Türkiye, Kuzey Bölge liderliğinde Samsun - Bafra / Kaygusuz Köyünde 'Brassica (Brokoli, Karnabahar ve Lahana) Tarla Günü' düzenledi. Etkinlikte Monrello (brokoli) / C3049, C3050, Clapton, Gohan, Mendel, Korlanu (Karnabahar) / Albanour, Devotor (Beyaz Lahana) / Remala (Kırmızı Lahana) ve El Real(Ispanak) çeşitlerinin tanıtımı yapıldı. 100 firmanın katıldığı tarla gününde katılımcıların %90’nı üreticiler ,%8’sini bayi, distribütör ve toptancılar; ve geri kalanını halci, komisyoncu ve süpermarket tedarikçileri ve kooperatif temsilcileri oluşturdu. Syngenta Türkiye Açık Saha Sebze Kampanya Müdürü Lütfü Sav katılımcılara, pazara yeni Syngenta çeşitlerini sunarak etkili bir kampanya hedeflediklerini söyledi. Antalya Growtech Eurasia geniş katılım Bafralı çiftçiler ve üreticiler Growtech Eurasia 14. Uluslararası Sera, Tarım Ekipmanları ve Teknolojileri Fuarında buluştu. 2 5'in üzerinde ülkenin, 650 katılımcı firma ile 40 bin metre kare alanda ürünlerini sergilediği fuarda, ürünler ve tarım teknolojileri görücüye çıktı. Bu yıl 'Tarım Makineleri ve Hayvancılık' özel bölümü ile görücüyte çıkan fuarda sera, tarım teknolojileri ve ekipmanları, sulama sistemleri, tohumculuk, fidecilik, fidancılık, peyzaj ve organik tarımla ilgili hizmet veren firmalar da yer aldı. Çok sayıda stant kiralayan Çin firmaları ise Çin'in tarıma gösterdiği önemi vurguladı. Açılışa büyük ilgi Yerli ve yabancı 80 bin ziyaretçinin beklendiği Growtech Eurasia'nın açılışına, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Erdal Celal Sumaytaoğlu, Vali Yardımcısı Halil Serdar Cevheroğ- lu, Gıda Tarım ve Hayvancılık İl Müdürü Ahmet Dallı, UBM Genel Müdürü Kerim Betrand, Hollanda'nın Ankara Büyükelçisi Ron Keller, Türkiye Tohumcular Birliği Başkanı Yıldıray Gençer ile Antalya Ticaret ve Sanayi Odası Başkan Yardımcısı ve Akdeniz Turistik Otelciler ve İşletmeciler Birliği (AKTOB) Başkanı Yusuf Hacısüleyman'ın da aralarında olduğu çok sayıda önemli davetli katıldı. "Tohum ihraç ediyoruz" Fuara katılan ve bu tip fuarların önemini vurgulayan Türkiye Tohumcular Birliği Başkanı Yıldıray Gençer, Türkiye'nin 70 farklı ülkeye yılda 150 milyon dolarlık tohum ihracatı yaptığını söylerek, ihracat rakamlarının artmasında tarım fuarlarının da önemli yer tuttuğunu belirtti ve fuara 65 ülkenin katıldığına dikkat çekti. Yıldıray Gençer, "Son dönemde çıkan tohumculuk kanunuyla sektörümüz daha da güçlendi. Özellikle yurt dışı çalışmaları ve fuarlarla da sektörümüz ihracat kabiliyetini artırdı. 15 yıl önce ihracattan söz edemezken şimdilerde ihracat yapıyoruz" dedi. 7'nci tarım ödülleri sahiplerini buldu Açılışta ayrıca bu yıl 7'ncisi düzenlenen Tarım Ödülleri de sahiplerini buldu. Kaliteli üretim, modern tarım tekniklerinin yaygınlaştırılması ve Türk tarımına katma değer sağlayan firmaların teşvik edilmesi amacıyla düzenlenen yarışmada "Bitki Koruma" dalında Bayer Firması; "Tohumculuk" dalında Nadide Tohum; "Tarım Makineleri" dalında Boa Makine; "Sera Teknolojileri" dalında Mitaş ve "Bitki Besleme ve Koruma" kategorisinde ise Yeditepe firması bu yılki ödüllerin sahibi oldu. köy kahvesi 46 HABER www.koykahvesi.com.tr Hayalet köyler ğinde göç sebebiyle resmi nüfusu 3’e düşünce tüzel kişiliği kaldırılan Kıraçoba köyü de bir diğer örnek. Kazdağları’nın eteklerinde yaklaşık 200 yıllık bir geçmişe sahip olan köy, ekonomik sıkıntılar sebebiyle hızla göç verdi. Köy sakinleri birbiri ardına, Balıkesir’in Edremit ilçesi ile Çanakkale’nin Yenice ilçesine göçtü. 50 hanelik köyün nüfusu 2000 yılında 7, 2007 yılında ise 3’e düştü. 2009 seçimlerinde, köyde yaşayan amcası, kuzeni ve kendisinin verdiği 3 oyla yeniden muhtar seçilen İbrahim Aktaş, daha sonra Çanakkale İl Özel İdaresi’ne başvurarak köyün tüzel kişiliğinin kaldırılmasını istedi. İl Özel İdaresi, 200 yıllık Kıraçoba köyünün köy vasfını kaybettiğini tespit ederek tüzel kişiliğini kaldırdı. Göçün nedenleri B ursa, Balıkesir, Kütahya ve Çanakkale gibi batı illerinin dağ bölgelerinde kalan köylerde yaşayanlar, ekonomik nedenlerle şehirleri tercih ediyor. Doğu ve Güneydoğu Anadolu’daki illerin başını çektiği göç dalgasında Karadeniz ve İç Anadolu’da çok sayıda köy insansız kalmış durumda. Yapılan araştırmalara göre sanayileşen Türkiye’de her geçen gün köyden kente göç artıyor. Kent nüfusu son yıllarda yüzde 80’lerin üzerine çıktı. Ahalisiz kaldığı için bazı yerleşimler köy statüsünden çıkarılırken, bazı köylerden göç edenler belli dönemlerde köyelerine dönerek, çevre köylerle birlikte düzenledikleri şenliklerle kaynaşmayı sağlamayı sürdürüyorlar. Bursa’nın Büyükorhan ilçesine bağlı Çökene köyü de, Türkiye’nin batısında köyden kente göçün simgelerinden biri. Köy, zorla olmasa da mecburiyetten boşalmış, terk edilmiş durumda. Geçim derdi için evlerini bir bir terk eden köylüler, taşı toprağı altın saydıkları büyük şehirlerin yolunu tutmuş, ‘bir gün döneriz’ umuduyla kapılarını açık bırakarak. Her şey olduğu gibi kalmış. Bazı evlerin eşyaları yerli yerince duruyor. Aradan yıllar geçmesine rağmen ne gelen olmuş ne de giden. Bir zamanlar acıların, sevinçlerin paylaşıldığı evler yalnızlığa daha fazla dayanamamış. Yer yer yıkılmış duvarlar, hatıralarla birlikte donmuş kalmış. Geçmiş güzel günlerde sokaklarında çocuk sesleri yankılanan köyde artık kimseler dolaşmıyor. Sanki savaştan çıkmış gibi. 4 yıl öncesine kadar 35 hanede 350 kişinin yaşadığı yer, artık hayalet köy! Köyden göç edenler her sene Mayıs ayının 2. Pazar günü köye gelip dualar ve yemek ziyafeti ile civar köylerin de ka- tılımı ile düzenledikleri şenlikle kaynaşıp köylerini yaşatmaya çalışıyorlar. Göç köyleri yok ediyor Çanakkale Kazdağları'nın ete- Köyden şehre göç genellikle işsizlikle açıklanır. Bu tesbit doğru olmakla birlikte göçün sebebini sadece işsizliğe bağlamak gerçeği yansıtmaz. Hala küçük yerlerdeki gençlerin hemen hepsinin gözü şehirlerdedir. Bir yolunu bulup şehre göç etmenin yollarını araştırırlar. Yaşadıkları köyün ya da beldenin ailesi en zengini olan pek çok genç, zenginliğe rağmen kapağı şehre atmanın hayali içindedir. Dolayısıyla köyden şehre göçün belki de ana sebebi işsizlik olabilir ama tek sebebi değildir. Köylerimiz ve kasabalarımız medeniyetin imkanlarından zamanında ve yeteri kadar yararlanabilmiş olsaydı bu göç yine devam ederdi ama, bu kadar hızlı olmazdı. Kısaca özetlersek kırsal kesime ait yapı hizmetleri zamanında götürülebilmiş ve tarımda verimi artırıcı tedbirler alınabilmiş olsaydı bu gün şehirlerimiz büyük büyük köyler haline gelmeyeceği gibi, köylerimiz de yaşlıların duvar diplerinde günlerini tükettiği mekanlar haline gelmeyecekti. ‘Kuş Gribi’ Avrupa’da hortladı Avrupa'da yine kuş gribine rastlandı. Bir ay içinde yüz binlerce kümes hayvanının kuş gribinden dolayı telef olduğunu ifade eden Almanya Federal Tarım Bakanı Christian Schmid, göçmen kuşların konakladığı bazı bölgeleri karantinaya alabileceklerini ifade etti. Schmid, açıklamasında, Mecklenburg-Vorpommern ve Aşağı Saksonya ile Brandenburg eyaletlerinin göçmen kuşların geçiş güzergâhında olduğunu, bundan dolayı da çeşitli önlemler alınması için federal düzeyde çalışma yapılacağını açıkladı. Kuş gribi ile mücadelenin kıta Avrupa’sının bir sorunu olduğunu belirten Tarım Bakanı Schmidt, Almanya’da alınacak önlemler için Avrupa Birliği’nden para talep ettiklerini ifade etti. Göçmen kuşların Güney Kore ve Balkar Gölü’nü takip ederek Almanya ve Hollan- da’ya indiğini belirten Schmidt, Almanya’nın genelinde önlemler alınması bütün eyaletlerin katılacağı bir toplantı düzenleneceğini ve burada alınacak tedbirlerin karara bağlanacağını söyledi. Bir ay içinde yüz binlerce kümes hayvanının kuş gribinden dolayı telef olduğunu ifade eden Schmidt, göçmen kuşların konakladığı bazı bölgeleri karantinaya alabileceklerini ifade etti. 47 H enüz 14 yaşındayken yaptığı tasarımlar Çeşme’deki bir butikte satılınca bu işin eğitimini almaya karar vermiş Yeliz Cengiz. İlk modaevini de üniversitede tasarım okurken açmış. Tel kırmaları iğne oyalarla buluşturan, defileleri büyük ilgi gören Cengiz, 25 yaşında geldiğinde Dubai, Kuveyt Katar’ın gelinlerinin gözdesi olmuş. Ortadoğu’nun İzmirli modacısı Yeliz Cengiz bu ülkelerdeki gelinlerle ilişkisini şu ifadelerle anlatıyor: “Onlara gelinlik yapmayı seviyorum çünkü tasarıma büyük değer veriyorlar. Kağıda yaptığınız çizimi, uçakta kıvrılmasın diye bavula bile koymayıp ülkelerine kadar ellerinde götürüyorlar” Cengiz, halen Ortadoğu’dan yoğun şekilde tel kırma ve iğne oyalı gelinlik siparişleri almaya devam ediyor. Ortaokul yıllarında başlayan kariyer Ortaokul öğrencisiyken yaz tatilini geçirmek için yaptığı aksesuarları satarak işe başlayan ve ilk kazancını da yatırıma çevirmeye karar veren Yeliz Cengiz, bu işin eğitimini almaya karar verir. İzmir Ekonomi Üniversitesi Moda ve Tasarım Bölümü’nde henüz ikinci sınıf öğrencisiyken arkadaşıyla “Rococo Design” markasıyla ilk eteklerini satar ve sosyal medyada da aranan bir isim haline gelir. Daha sonrasi ise çorap söküğü gibi birbiri ardına gelen başarılarla doludur. Kamuyonun da dikkatli takip ettiği moda haftalarında kendisine ait tasarımlarla boy gösterir, tanınmış modaevlerinin beğenisini kazanır. Henüz 3. sınıftayken yine yerinde duramaz ve kendi modaevini açmaya karar verir. Önce Bostanlı’da, okulu bitince de Alsancak’ta tasarımlarıyla Yeliz Cengiz markasını hayata geçirir. köy kahvesi HABER www.koykahvesi.com.tr “Sanıldığının aksine şaşayı öyle çok sevmiyorlar” Ortadoğu’nun İzmirli Prensesi Bu envanter çalışması ile birlikte tasarlanan gelinlikler özellikle Ortadoğu pazarının dikkatini çekmeyi başardı. Dubai, Kuveyt ve Katar gibi ekonomisi güçlü şehirlerden gelen firmalar ile gelin adaylarının sayısı da kısa sürede arttı. Lübnanlı modacı Elie Saab’a karşı adı İzmir’in Elie Saab’ı olarak anılmaya başladı. Ortadoğu’dan gelen müşterilerinin tasarıma çok daha fazla önem verdiğine dikkat çeten Yeliz Cengiz Ortadoğuluların lüks ve abartılı tasarım merakları ile ilgili olarak ezber bozan şu cümleyi kuruyor: “Sanıldığının aksine şaşayı öyle çok sevmiyorlar.” Yeliz Cengiz sözlerine şu ifadelerle devam ediyor: “Onlar için gelinlik hazırlamak beni de heyecanlandırıyor” Diyebilirim ki modanın başkenti olan ya da modanın çok ileri olduğu yerlerden çok daha farklı çok daha üst düzeyde bir bilince sahipler. O kadar ki kağıttan yaptığım bir projeyi uçakla götürürken valize bile koymaya kıyamıyorlar. Nadiede bir mücevher tutar gibi tasarımın olduğu kağıdı tüm yolculuk boyunca ellerinde taşıyorlar. Sanata ve sanatçıya, tasarıma çok farklı bakıyorlar. Onlar için gelinlik hazırlamak beni de heyecanlandırıyor.” “Her birinin farklı bir hikayesi olan gelinlikler” İzmir’de iyi terzi ve iyi tasarımcıların olduğunu ancak bunların ikisinin bir arada olduğu noktada bir açıklık bulunduğunu da sözlerine ekleyen Cengiz, “Yeniliği seviyorum ama eskiye çok değer veriyorum. 3 ay boyunca köy köy dolaşıp o mis kokulu gelinliklere nasıl yeniden hayat veririm, bunu araştırdım. Eskiyi unutmuş gibiyiz; el işçiliği, o koku, her birinin farklı bir hikayesi olan o gelinlikler… Şimdi yeniden hayat buluyorlar ve üstelik bizim sandıklarımızdan çıkıp dünyaya açılıyorlar. Bu yıl Ortadoğu’nun gelinleri, bizim gelinliklerimizle en mutlu gününü yaşayacak” diyerek sözlerini noktalıyor. Köy köy dolaşıp gelinliklerin envanterini çıkardı Bir gün, Türkiye’nin gelinlik başkenti olarak sayılan İzmir’den çıkıp yollara düşen Cengiz, köy köy dolaşarak tel kırmalı, iğne oyalı gelinlikleri köy evlerindeki sandıklardan tek tek çıkardı ve adeta bir envanter çalışması yapmış oldu. Bu sayede Türkiye'de bir tür bellek çalışması da yapılmış oldu. 2015 adet ipek böceği kozasından 16 metre gelinlik Bursa’da yaşayan 23 yaşındaki tasarımcı Ece Kaytan, 2015 adet ipek böceği kozası kullanarak 16 metre uzunluğunda tasarladığı gelinlikle büyük ilgi gördü. 16 bin Euro’ya satışa sunulacak olan gelinliğin, 1 ay içinde satılmazsa Bursa Kent Müzesi’ne bağışlanacağı açıklandı. Bursa’da yaşayan ve Faruk Saraç Tasarım Meslek Yüksekokulu’ndan mezun olan 23 yaşındaki tasarımcı Ece Kaytan'ın tasarladığı bu gelinlik aynı zamanda Kaytan'ın tasarladığı ilk gelinlik oldu. İlk tasarımıyla dikkatleri üzerine çekmeyi başaran Kaytan, bunun aynı zamanda Türkiye’de bir ilk olduğuna da dikkat çekti ve “İlk işim olduğu için kozadan gelinlik yapmak istedim. Çünkü Bursa’yı moda dünyasına tanıtacak en güzel tasarımın kozadan gelinlik olduğunu düşündüm. Bu gelinliğin üzerinde 2 bin 15 adet koza bulunuyor. Benim modaya giriş yılım 2015 olduğu için böyle düşündüm” dedi.