Balıklar gen bankasında korunacak

Transkript

Balıklar gen bankasında korunacak
İZPİM PP 108
Köylerin kaderi değişiyor
10 bin lira teşvik verilecek
Köyde oturana devlet yardımı
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, kırsal
alanda yaşam kalitesini yükseltmek
için kırsal dönüşüm çalışmalarına hız
verdi. Bakanlık tarafından 2017’ye
kadar tüm bölgelerde tamamlanması
hedeflenen projelerde evini yıktırıp
yöresel tarzda yeniden inşaa ettiren
köylü vatandaşlara 10 bin liralık teşvik
verileceği kaydedildi.
Bakanlık, kentsel dönüşümün
ardından, kırsal alanda yapılacak
dönüşüm projelerinde köylülere de kira
yardımı yapacak. Köydeki vatandaş
da kenttekiler kadar yardım alacak.
Bakanlık proje kapsamında Kalkınma
Bakanlığı ile görüşmeler yaparak kırsal
dönüşüm için 2015 programına 25
milyon liralık proje teklifi yaptı. 4’TE
köy kahvesi
www.koykahvesi.com.tr
Şekerbank’ın yeni
uygulaması; “Aile
Çiftçiliği Bankacılığı”
Şekerbank, oğlunu evlendiren, kızını üniversiteye gönderen, çiftçi ailelere,
Çiftçi Ailesi Kredileri ile hasat zamanı
ödemeli ihtiyaç kredisi sunuyor. 16’DA
Anadolu’nun Çalıkuşları
“milletin efendilerine”
Fiyatı: 3 TL Yıllık Abonelik: 30 TL
Yıl: 3 Sayı: 28 Ocak 2015
Köyde
öğretmen
olmak
23’DE
‘Kırsal kalkınma şart’
Kırsaldaki vatandaşın mutlaka desteklenmesi gerektiğini, aksi takdirde
şehirlere göçün artış göstereceğini vurgulayan Tarım Bakanı Mehdi Eker,
“Topraklarımızı verimli kullanmak, ekonomimizi tarım üzerinden büyütmek ve
tarıma dayalı ihracatın artması için kırsal kalkınma yatırımları yapılmalı” dedi.
Aliağa’da bir
bal ormanı
Sayfa 37’de
Bir başarı öyküsü
Sermayecik
modeli
Sayfa 18-19’da
Yorumlar...
Marka köyleri
nasıl yaratabiliriz?
Ersin Bozkurt > 14’te
Dünya’da ve Türkiye’de
pamuk üretim
ve tüketimi
Eyyüp Harem > 16’da
Ve köylerde kıyamet
kopmaya başladı
Prof. Dr. Mustafa Kaymakçı > 20’de
Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker:
Desteklemeler yurt
genelinde artacak
Bakan Eker, Burdur İl Müdürlüğü binasının temel atma töreninde yaptığı
konuşmada, tarım-hayvancılık desteklemelerinin Burdur ve ülke genelinde artarak devam edeceğini bildirdi. 26’DA
Çiftçiye 10 milyar
karşılıksız destek
Bakan Mehdi Eker, “2002 yılında 1 milyar 800 milyon lira olan karşılıksız
hibe desteği, 2015’te 10 milyar liraya
çıkacak. Türkiye’nin tarım sektörü 61
milyar dolarlık hasılası ile AB’de birinci hale geldi” dedi. 26’DA
Balıklar gen bankasında korunacak
Gıda Tarım
ve Hayvancılık
Bakanlığı su
ürünleri üretimini
sürdürülebilir
kılmak ve
balık türlerinin
neslini korumak
amacıyla
Trabzon’da
üç bölümden
oluşacak Su
Ürünleri Gen
Bankası kuracak.
Sayfa 34’de
Buzağılara bebek gibi bakılacak
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığınca hazırlanan
ve Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren
“Buzağıların Korunması ile İlgili Asgari Standartlara İlişkin Yönetmelik” kapsamında iki haftalıktan
küçük buzağılar için yatak temin edilecek. 12’DE
Nassan’dan çiftçilere:
Ekomodern seraSayfa 21’de
“Tarım,
stratejik
bir sektör”
Sayfa 27’de
17 milyar lira
tarlada kaldı
Sayfa 4’de
Ekonomi Profesörü Burak Arzova:
‘Türkiye
tarımdaki
potansiyelini
kullanamıyor’
Sayfa 32’de
Başbakan Yardımcısı Ali Babacan:
Büyümedeki
düşüşten rekolte
kayıpları sorumlu
Sayfa 2’de
köy kahvesi
2
HABER
www.koykahvesi.com.tr
Büyümede sert düşüş
2
014 Ekonomik büyüme verileri, senenin üçüncü çeyreğinde beklenden düşük
çıktı. Yılın üçüncü çeyreğinde büyüme rakamı yüzde 3 olarak beklenirken yüzde 1,7 geldi.
Beklentilerin çok altında kalan büyüme oranı ekonomi yönetiminde
endişe ile karşılandı.
Türkiye ekonomisinin 2014 ilk üç
çeyreğindeki ortalama büyüme yüzde 2,8'de kalırken tarım, ormancılık
ve balıkçılık alanlarında ise yüzde
4,9 küçülme oranında bir küçülme yaşandı. Büyümesi gereken sektör küçüldü. Tarım sektörünün ekonomideki öneminin bu rakamlardan
sonra çok daha fazla olduğu tartışmasız bir biçimde ortaya çıktı.
Ali Babacan
Olumsuz hava koşulları
Başbakan Yardımcısı Ali Babacan konuyla ilgili olarak, büyüme
beklentilerinin düşük çıkmasından
kuraklık ve sel gibi olumsuz hava
koşullarının etkisiyle rekolte kayıplarının sorumlu olduğunu söylerken, Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı, milli gelirdeki artışın az
olmasını direkt olarak tarım sektörüne bağladı. GSYH verilerine bakıldığında tarım hasılasının 3. çeyrekte
eksi yüzde 5’e yakın daraldığını belirten Başçı , "Don ve yağışlardaki
öngörülemez hareketler tarımsal hasılayı oldukça ciddi bir şekilde aşağı
yönde etkiledi. Üçüncü çeyrekte tarımın ağırlığı yüksek. Dolayısıyla gayrisafi hasılanın beklenenden oldukça düşük gelmiş olmasının en önemli
sebebi, tarım hasılasındaki düşüş. Bu
sadece büyümeyi aşağı yönde etkilemiyor. Aynı zamanda enflasyonu da
yukarı yönde etkiliyor” dedi.
Prof. Arzova ‘Türkiye tarımdaki
potansiyelini kullanamıyor’
Marmara Üniversitesi Ekonomi
Profesörü Burak Arzova, Al Jazeera
gazetesinden Bekir Gül'e verdiği röportajda, tarımdaki sorunların bölgesel olarak incelenmesi gerektiğini ve
üretim maliyetlerinin düşürülmesinin tarımın büyümesi için bir zorunluluk olduğunu söyledi.
Türkiye'de toprak analizinin halen yapılmadığını ve bunun da tarımsal üretimi etkilediğini belirten Burak
Arzova köylünün babasından öğrendiği bilgilerle tarım yapmaya devam
ettiğini söyledi. Sözleşmeli tarım konusunda da sıkıntılar olduğunu belirten Arzova, "Bir de üretim maliyetleri çok yüksek. Başta da mazot
fiyatları çok yüksek. Çünkü şehirde kullandığımız mazotun fiyatıyla
tarlada kullandığımız mazotun fiyatı aynı. Devlet bu konuda destekleme
veriyor ancak sözü bile edilemeyecek
kadar düşük. Artı bu desteklemeyi,
siz tarlayı ekip biçtikten sonra ödüyor. Yani ihtiyacınız olduğunda tarlayı ekerken bu desteği kullanamıyorsunuz. Oysa köylünün anında mazotu
indirimli kullanması gerek." dedi.
Prof.
Burak
Arzova
"Sütçü ırktan et elde
etmeye çalışıyoruz"
Hayvancılık konusuna da değinen
Arzova Türkiye'nin hayvancılık konusunda hatalı politikalar ürettiğini
ifade ederek, "Türkiye’de hayvan ırkının artık değişmesi gerekiyor. Sütçü ırktan et elde etmeye çalışıyoruz. Gelişmiş ülkelerle böyle bir şey
kalmadı. Avrupa’da bir dana 1.200
kilo. Oysa bizde yetişmiş inek 600700 kilo geldiğinde seviniyoruz. Veterinerlik fakülteleriyle ortak çalışmalar yapılabilir.
Hayvan ithalatı yapıldı ancak buradaki sorun, yetişmiş hayvan getirildi. Damızlık hayvan getirilmedi.
Irk ıslahının sağlanabilmesi için damızlık hayvan getirilmesi lazım. Şu
anda damızlık diye getirilen hayvanlar belli bir müddet tutulduktan sonra kesime gönderiliyor. Çünkü süt
kârlı değil. Bu nedenle hayvancılıkta verilen desteğin mutlaka dişi hayvana verilmesi gerekiyor." dedi.
"Kobileştirilmiş tarım"
Arzova Türkiye'deki tarım sektörü
sorunlarının çözülmesi için atılması
gereken adımları ise şöyle değerlendirdi: "KOBİ’leştirilmiş tarıma geçilmesi gerekiyor. Yani tesisi olan,
makinayı, alet edavatı kullanabilecek bilgi düzeyine erişmiş bir yapıya geçilmesi gerekiyor. Tarımla uğraşanların şirketleşmesi gerekiyor.
Böylece tarım alanındaki kayıt dışılık da önlenmiş olur. Tarımın kayıt altına alınması gerekiyor. Şirketleşme özendirilmeli. Mesela tarım
şirketleri kurulmalı ve burada çalı-
şanların sigorta primleri devlet tarafından karşılanmalı. Vergi takibi açısından da bu çök önemlidir. Hem en
büyük kayıt dışı istihdam tarımda,
hem de parasal anlamda kayıt dışılık
tarımda. Mesela hayvan alım satımlarında bir kayıt tutulmuyor. Hayvanların kulak kaydını yaptırıyorsunuz ama bunun vergisel bir kaydı
yok. Alım satımlar zaten nakit yapıldığı için takip etme olanağı yok.
Bir kere tarımda verimi artırmanız gerekiyor. Bunun yolu ise maliyeti düşürmek ve makinalı tarıma
geçmek. Bazı temel ürünlerin Türkiye’de üretilmesi gerekiyor. Mesela tohum ve gübre. Bunlar dışardan
girdi olduğu için en büyük maliyet
unsurlarından bir tanesi."
"Merkezi bir Tarım
borsası şart"
"Bir an önce Türkiye genelinde soğuk hava depoları kurulmalı ve lisanslı depoculuğa geçilmeli. Bunlardan daha önemlisi, merkezi bir tarım
borsası olması gerekiyor. Tıpkı Borsa İstanbul gibi. Her şehirde veya ilçede tarım borsaları var ama merkezi bir borsa kurulması şart. Hem
hayvansal hem de türev ürünlerin bu
borsada alınıp satılması gerekiyor.
Ancak bunlar yapılamıyor çünkü lisanslı depoculuk yok. Lisanslı depoculuk olmadığı için 10 ay sonraki
buğday fiyatını bilemiyor ancak tahmin edebiliyorsunuz. Eğer lisanslı
depoculuk sistemi çalışıyor olsaydı,
ve bu ürünler üzerine kontratlar yapılabilseydi, biz 10 ay sonraki buğday fiyatını bilebilecektik."
Uydu destekli
tarım
Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK) Uzay Teknolojileri Enstitüsü,
Güneydoğu Anadolu Projesi (GAP) kapsamında bölgede yapılan tarıma, uzay teknolojileri ile
destek verecek.
TÜBİTAK Uzay Teknolojileri Enstitüsü ile
GAP Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığı arasında 'GAP Bölgesinde Hassas Tarım ve Sürdürülebilir Uygulamaların Yaygınlaştırılması
Projesi' imzalandı. İmzalanan projeyle geleneksel tarıma, uzay teknolojileri desteği sağlanacağına işaret eden
TÜBİTAK Başkan
Yardımcısı Prof. Dr.
Abdullah Çavuşoğlu,
"Memleketimizin kaynaklarını israf edilmekten kurtaracağız. Projenin ortaya koyduğu
sonuçlarla insan kaynaklarını en verimli şekilde kullanacağız. Böylece refahın artırılmasına destek sağlanmış olacak. Projenin, tarım
sektöründe çığır açacağına inanıyorum" dedi.
Detaylı analizler yapılacak
Projeye ilişkin bilgi veren Çavuşoğlu, GAP
bölgesinde hassas tarım ve sürdürülebilir uygulamaların yaygınlaştırılması için 4,8 milyon liralık bütçe belirlendiğini söyledi. 3 yılda tamamlanması planlanan projeyle, bölgede
ulusal düzeyde ekonomik gelişme ve sosyal istikrarın sağlanmasının hedeflendiğini belirten
Çavuşoğlu, "Türkiye'de geleneksel tarım uygulamalarında, havacılık ve uzay teknolojilerinin kullanılmasıyla, hassas tarım uygulamalarına geçiş amaçlanıyor. Proje kapsamında uydu
ve hava platformlarından alınan görüntülerle
tarım alanlarının analizi yapılarak, hassas tarım
uygulamaları geliştirilecek. Başta milli uydular
RASAT ve Göktürk-2 görüntüleri olmak üzere,
çok bantlı uydu görüntüleriyle hava platformlarından alınacak veriler kullanılarak, GAP bölgesinde yetiştirilen ürünlerin detaylı analizi
yapılacak. Analizler sonucunda, tarım arazilerinde ekilen ürün tespiti, rekolte tahmini, toprağın gübre ve sulama ihtiyacı, bitki hastalık
durumu tespit edilecek. Ayrıca proje ile GAP
bölgesinde hassas tarım uygulamalarında kullanılmak üzere yürütülecek Ar-Ge faaliyetleri
neticesinde, bilgi yönetim sisteminin uygulama
yazılımı da geliştirilecek” dedi.
3
HABER
www.koykahvesi.com.tr
köy kahvesi
köy kahvesi
4
HABER
www.koykahvesi.com.tr
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, kırsal dönüşüm çalışmalarına hız verdi
Köylerin kaderi değişiyor
Ç
evre ve Şehircilik Bakanlığı, kırsal
alanda yaşam kalitesini yükseltmek için
kırsal dönüşüm çalışmalarına
hız verdi.
Bu bağlamda bakanlık yapılacak olan çalışmaları şu şekilde sıraladı:
• Kamu tarafından üst yapı
ve altyapıların planlanması.
• Bunlara ilişkin yasal düzenlemeler ve alınacak ekonomik önlemler ile yeni yerleşim alanlarında internet kafe
alanı, köy meydanı, köy konağı, spor tesisi gibi sosyal tesislerin yapılması.
• Bu tesislerin yapımının
teşvik edilmesi ile kırsalda
yaşayan vatandaşların ekonomik ve kültürel gelişmeleri sağlanarak, kırsaldan büyük
kentlere göç engellenecek,
tersine göç yaşanacak ve sosyokültürel çatışmaların önüne
geçilebilecek.
Kentsel dönüşümün
köy versiyonu 2017'de
sona erecek
Yerel mimariye uygun yürütülecek dönüşümden faydalananlara 10 bin TL'lik teşvik
verilecek. Büyük şehirlerden
kırsala taşınan kentsel dönüşüm projesinin köy versiyonu,
4 yılda tamamlanacak. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı yetkilileri, depreme dayanıklı ve
yöresel mimariye uygun köyler inşa edilmesi çalışmalarına Karadeniz Bölgesi'nden
başlandığını hatırlatarak, "Buradaki projeler tamamlandı"
dedi.
10 bin lira teşvik
verilecek
Amasya, Karabük ve Rize'de
15'şer, Trabzon'da ise 12 tip
konut projesi hazırlandığını ifade eden yetkililer, 2017'ye kadar tüm bölgelerde tamamlanması hedeflenen projede evini
yıktırıp yöresel tarzda yeniden
yaptıranlara 10 bin liralık teşvik verileceğini kaydettiler.
Köyde oturana
devletten yardım
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, kentsel dönüşümün ardından kırsal alanda yapılacak dönüşüm projelerinde köylülere
de kira yardımı yapacak. Köydeki vatandaş da kenttekiler kadar kira yardımı alacak. 2017
seneyi sonuna kadar Türkiye
genelinde Köy Tasarım Rehberi hazırlanacak. Bakanlık proje
kapsamında Kalkınma Bakanlığı ile görüşmeler yaparak kırsal dönüşüm için 2015 yatırım
programına 25 milyon liralık
proje teklifi yaptı.
Kırsal dönüşüm
hangi köylerde
uygulanacak?
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı,
kırsal alanda yaşam kalitesini
yükseltmek için kırsal dönüşüm
çalışmaları kapsamında pilot
köyler belirledi. Bu kapsamda
belirlenen pilot köyler şöyle:
• "Kütahya-Arslanapa ilçesi -Kureyşler köyü (57 hak sahibi).
• Kahramanmaraş-Göksu ilçesi -Gücüksu köyü (76 hak sa-
hibi),
• Karaman-Merkez-Güldeıe
köyü (79 hak sahibi)"
Kureyşler ve Gücüksu köyünde hak sahipliği, yer seçimi, jeolojik-jeoteknik etütler, harita,
imar planı, parselasyon çalışmaları tamamlanmış olup arsa
satışları yapıldı. Altyapı ve üstyapı proje çalışmalarının tamamlanmak üzere olduğu iki
köyde yapım işlerine başlanabilmesi için beş aylık süre öngörülüyor. Gildere köyünde ise
hak sahipliği ve yeni yerleşim
için alan belirlendi ve Bakanlı-
ğa tahsisi istendi. Bu işler için
yedi aylık süre öngörülüyor.
Çevre ve Şehircilik Bakanı
İdris Güllüce. "Proje kapsamında konutlar vatandaşlar tarafından seçilen yöresel projeler baz
alınarak yapılacak. Bunun yanında bir adet köy konağı, köy
meydanı ve çeşme, bir adet 200
ya da 300 kişilik cami, bir adet
şadırvan, bin metrekarelik alana üstü kapalı bir adet pazaryeri, üç adet tandır evi, muhtelif
yerlere içerisinde lavabo, traktör garajı olmak üzere müştemilat yapılacak" dedi.
Tarım Kooperatifleri devlet desteği bekliyor
Devlet desteklerinin çiftçi örgütleri üzerinden yapılamaması nedeniyle kooperatiflerin
ekonomik krize girdiği ileri sürüldü.
Antalya'da yaklaşık 14
bin çiftçinin üye olduğu 275 tarım kooperatifinin çoğu
devlet desteği olmadığı için faaliyetlerini aktif olarak sürdüremiyor.
Çiftçilerin herhangi bir tarım kooperatifine üye olması zorunlu olmadığı için örgütlenme,
üretim, satış ve pazarlama konusunda da sorunlar her geçen
gün daha da büyüyor.
Yıllardır kapanmayan
yara
Türk çiftçisinin yıllardan beri ürettiği
ürünlerin daha kazançlı hale gelmesi için başkalarına muhtaç
kaldığını ifade eden Antalya Tarım Kooperatifleri Birliği
Başkanı Mustafa Özen, "Ülkemizde
tarım sektöründe birlikte
hareket etme olgusu maalesef
gelişmedi. Yıllardır kanayan
yaramız olan çiftçi örgütlenmeleri konusunda ne yazık ki yeterince başarı elde edilemedi. Bu
başarısızlıktaki etkenler, devlet desteklerinin çiftçi örgütlenmeleri üzerinden yapılamaması
ve üretim-pazarlama aşamasında belirli bir standardın uygulanamamasından kaynaklanıyor" dedi.
"Örgütlü çiftçi
kazanır"
Özen sözlerine şöyle devam
etti: "Avrupa ülkelerinde uygulanan üretim ve pazarlama standartlarında çiftçiler mutlaka bir
kooperatif ya da bir çiftçi örgütüne üye olmak zorundadır.
Ancak ülkemizde böyle bir zorunluluk olmadığı için düzenli bir üretim politikası gelişemiyor. Yurt dışındaki örnekler
incelendiğinde, özellikle çiftçi örgütlerinin güçlü yapıları
dikkat çekiyor. Devletin tarım
sektörüne verdiği desteklerin
kooperatif ve üretici örgütleri üzerinden yapıldığı, her çiftçinin mutlaka bir kooperatif ya
da üretici örgütüne üye olduğu gözlenmektedir.Avrupa'daki
örnekler bizde de uygulanmalı.
Örgütlü çiftçi kazanır."
"Seferberlik ilan
edilmeli"
"Türkiye'de ve özellikle An-
talya'da bu tarz uygulamaların
geliştirilmesi için topyekun bir
seferberlik ilan edilmeli. Kooperatiflerimiz, içinde bulunduğu siyasi ve ekonomik kriz nedeniyle her geçen gün daha
kötüye gidiyor. Yetkililerin bir
an önce örgütlenme konusunda gerekli çalışmaları yaparak
Avrupa'daki iyi örnekleri ülkemizde de uygulanması gerekiyor. Aksi takdirde Türk çiftçisinin önümüzdeki yıllarda büyük
sermayelerle baş etmesi çok zor
hale gelecektir. Bu da küçük
çiftçi dediğimiz ülkemizin bel
kemiği tarım sektörünü çok büyük sıkıntıya sokacak."
5
HABER
www.koykahvesi.com.tr
köy kahvesi
köy kahvesi
C
umhuriyetimizin kurucusu
Atatürk her gittiği şehirde yol
kenarlarında tarlada çalışan
üretici köylüyü gördüğünde aracını
durdurur ve orada çalışan köylülerle
sohbet eder, dertlerini dinlermiş.
Bugün seçimden seçime hatırlanan,
siyasetçilerin millet vekili adaylığı
sırasında gidip dinlediği sonra bir
daha 5 yıl boyunca çevresinden
geçmediği köylülerin dertlerini
meclise taşıyacak ve sorunlarına
çözüm üretecek insanlara ihtiyacı var
Türkiye’nin. Köyler bir harabe, köylü
ise perişan durumdadır. Köylüyü bu
perişanlıktan kurtaracak çok yönlü
ve kapsamlı bir politikanın bir an
önce köylerde yaşayan insanlarla
birlikte hazırlanması ve sonrasında
uygulamaya konulması gerekmektedir.
Köyden kente göçün hala devam
etmesinin sebepleri: tarımsal üretim
ve hayvancılıktaki gerilemedir. Üretilen
ürünün fiyatının üretene sorulmadan,
maliyet hesabı yapılmadan sanayicinin,
halcinin istekleri doğrultusunda
belirleme yöntemi köylünün
giderek fakirleşmesine, köylerin de
gün geçtikse boşalmasına neden
olmaktadır. Üretim gün geçtikçe
azalıyor, hayvancılığımız can çekişiyor,
tarım alanları ekilemiyor ve çıkartılan
Bütünşehir yasasına rağmen köylere
hizmet gidişi aksıyor. Yıllardır çözüm
bekleyen sorunlar dağ gibi birikmiş
bekliyor. Yol, su, elektrik, sağlık
6
HABER
www.koykahvesi.com.tr
Yazı/Yorum
Marka köyleri
nasıl yaratabiliriz?
gibi olmazsa olmaz önceliğe sahip
sorunların yanı sıra yetersiz eğitim,
teknik bilgi eksikliği gibi konular için
bir an önce çalışmalara başlanması
gerekiyor.
Marka köyler yaratmak için neler
yapılmalıdır aklımıza gelenleri kısaca
sıralayalım:
- Çiftçilik teşvik edilmeli,
üreticinin mağdur edildiği konular
çözümlenmelidir.
- Hayvancılık politikası yeniden
kapsamlı olarak ele alınmalı ve ithalat
değil ihracat hedefiyle yola çıkılmalıdır.
- Köylerin imar projesi bulunduğu
yöreye göre ele alınmalı ve mimari bir
kimlik kazandırılmalıdır.
- Dünya çapında örnek olacak köyler
kurulmalıdır
- Köylerde plânlı bir düzen içinde
meskenler yapılmalıdır
- Köylerde evlere su verildiği gibi köy
çeşmeleri de yapılmalıdır.
- Okullar açık olmalı , eğitimde
fırsat eşitliği sağlanmalı ve kalitesi
arttırılmalıdır.
- Köylerde bağ ve
bahçeler işlenerek
toprak yapısına uygun
ağaçlandırma çalışmaları
yapılmalıdır
- Köyler arasında
merkezi yatırım projeleri
Ersin Bozkurt yaygınlaştırılmalıdır
Köylerde kalkınmanın
sağlanması için ise;
- Faizsiz çiftçilik kredisi verilmelidir.
- Faizsiz hayvancılık kredisi
verilmelidir.
- Faizsiz mesken kredisi verilmelidir.
Marka köyler yaratmak için
öncelikle köylerin tarım arazilerinde
toprak analizleri yapılarak toprak
yapısına uygun meyve ve sebze
üretimleri tespit edilmeli, üreticinin
kooperatifleşerek ürününü değerinde
satması sağlanmalıdır. Türkiye’nin bazı
bölgelerinde markalaşmış ürünlere
sahip kooperatifçilik modelleri
incelenmeli ve diğer köylere örnek
olması sağlanmalıdır. Toprak yapısı
uygun olmayan, su kaynaklarına uzak
köylerde hayvancılık, dokumacılık,
arıcılık gibi iş kolları ve yanı sıra
köy turizmciliği iyi bir gelir kaynağı
olabilir. Orman ve dağ köylerinde
orman ürünlerini işleme tesisleri
yine kooperatifleşme yoluyla
çözümlenebilir. Mermer ocaklarına
yakın köylerde endüstriyel olarak
değerlendirilemeyen ebat dışı
kalan molozları işleyebilen atelyeler
kurulabilir. Bu ürünlerden süs eşyaları,
mozaik, mıcır ve yığma taş evlere
malzeme sağlayacak materyaller elde
edilerek ekonomik değer yaratılabilir.
Çiftçinin traktör ve ekipmanları,
mazot, gübre, tohum ve diğer toprak
iyileştirme için gereksinim duyduğu
ihtiyaçlar için uygun kredi olanakları
temin edilmeli, özellikle tohum
konusunda Türkiye iklimine, bölge
toprak yapısına uygun ve özellikle yerel
tohumların kullanımı teşvik edilmeli,
Ziraat Fakülteleri tohum verimliliği
konusunda çalışmalar yaparak
tohumlarımızın kalitesi ve verimi
arttırılmalı. Hayvancılık, tarla ve açık
deniz balıkçılığı, arıcılık, tavukçuluk
gibi yatırımlar için damızlık hayvan
temininde üretici desteklenmeli,
ülkenin kendi ırklarının geliştirilmesi
için bilimsel çalışmalar yapılmalıdır.
Köylerin haberleşme sorununa da
çözüm bulunmalı, sağlık hizmetlerini
düzgün alması sağlanmalıdır. Köylerin
yapısal giderlerinin karşılanabilmesi
için nüfusa göre bir bütçe ayrılmalı,
bölgesel kalkınma projeleri ile özellikle
dağ ve orman köylerinde işsizlik
sorununa çözüm üretilmelidir.
2015 yılına girdiğimiz şu yılın ilk
günlerinde köylerin ekonomik,
sosyolojik gelişmelerinin sağlanması
için adım atılmasını görmek dileğiyle
sağlıklı, huzurlu, mutlu yıllar diliyorum...
17 milyar lira tarlada kaldı!
V
erimli tarımsal arazilerine sahip Türkiye'de her yıl yaklaşık 17 milyar
liralık sebze ve meyvenin, üretim ve tüketim planı doğru yapılmadığı için tarlada veya hallerde çürümeye terk edildiği
bildirildi. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Tarım Reformu Genel Müdürü Gürsel
Küsek, Türkiye'de 3 milyon
çiftçinin 32,5 milyon parselde
tarımsal üretim yaptığını söyleyerek, “Çiftçilerin her biri örgütlenme ve bilgi paylaşımı
olmadan hangi parselde ne ekeceğine kendisi karar veriyor.
Bağımsız alınan bu kararlar sonucu oluşan ekim deseni, pazarın ihtiyacı ile örtüşmüyor”
dedi.
lar da az üretiliyor ve fiyatlar
daha yüksek oluyor” diyen Küsek, üretim ve tüketim planının
doğru yapılamamasından dolayı Türkiye'nin yıllık ortalama
kaybettiği miktarın yaklaşık 17
milyar lira olduğunu söyledi.
Bunun çözümünün üretim ve
tüketim dengesinin doğru kurulabilmesinden geçtiğini ifade
eden Küsek, “Üretim ve tüketim dengesinin doğru kurulabilmesi için de örgütlenme ön plana çıkıyor. Et ve süt üreticileri
birliklerinde olduğu gibi meyve ve sebze üretici birlikleri kurulmalı. Birlikler kendi planlamalarını yaparak, üretim ve
tüketim dengesinin Türkiye'de
sağlanması gerekiyor" dedi.
Üretim ve tüketim
dengelenmeli
Yaşanan sorunun çözümü
için parsellerin sayısallaştırılması, örgüt yapısının tamamlanması ve teknolojinin bu
sektörde kullanılması gerektiğini anlatan Küsek şunları
söyledi: “Parsellerin sayısal-
“Patates, soğan gibi sebzeler bazı yıllar çok üretiliyor ve
hallerde ya da parsellerde çürümeye terk ediliyor. Bazı yıl-
Çiftçiler örgütlenmeli
laştırılması ve teknolojinin tarımda kullanılması konusunda
gerekli tüm altyapı yatırımlarını hayata geçirdik. Bundan
sonrası, daha çok çiftçimize düşüyor. Çiftçimiz, bu örgütlenme altyapısını tamamlamalı, örgütlenerek üretim ve
tüketim dengesini kendi örgütsel yapısı içerisinde oluşturmalı. Bu yolla israfın önlenmesi gerekiyor.”
7
köy kahvesi
HABER
www.koykahvesi.com.tr
Tunç Soyer:
“Tarımsal üretime
odaklanmalıyız”
Sebzenin beşte
biri seradan
T
ürkiye Ziraat Odaları Birliği Başkanı
Şemsi Bayraktar, 6 milyon tona yakın
sebzenin, 333 bin ton meyvenin, 1,14
milyar adet süs bitkisinin örtü altında
üretildiğini açıkladı. Bayraktar, “28,5 milyon ton
sebzenin beşte birinden fazlası, 19,4 milyon ton
meyvenin yüzde 1,7’si örtü altından sağlanıyor”
dedi. Toplam örtü altı yetiştiriciliği yapılan alanın yüzde 13,1’inde cam sera, yüzde 45,3’ünde
plastik sera, yüzde 25,6’sında alçak tünel, yüzde
15,9’unda ise yüksek tünel bulunduğunu söyleyen Bayraktar, “Örtü altı yetiştiriciliğinde ilk sırada yer alan ilimiz Antalya. Bu ilimizi Mersin
ve Adana illerimiz izliyor. 2013 yılında 28 milyon 448 bin 218 ton olan sebze üretiminin yüzde
20,88’nin, beşte birinden fazlası olan 5 milyon
940 bin 751 tonunun, 19 milyon 419 bin 256 ton
meyvenin yüzde 1,72’sinin 333 bin 176 tonunun
serada üretiliyor. 1 milyar 140 milyon 812 bin
426 adet süs bitkisi üretimi seralarda yapılıyor.
Örtü altında üretilen sebzenin yüzde 53,9’unu
domates, yüzde 16,9’unu hıyar, yüzde 10,8’ini
karpuz, yüzde 6,5’ini sivri biber, yüzde 4,2’sini
ise patlıcan oluşturuyor. Örtü altında yetiştiriciliği yapılan meyveler içinde çilek, muz, üzüm, kayısı ve şeftali (nektarin) bulunuyor. Serada üretilen meyvenin yüzde 51,6’sını muz, yüzde 48’ini
çilek oluşturuyor” dedi.
KDV oranları indirilmeli
Seralarda kullanılan elektriğin yanı sıra seracılıkta temel üretim girdileri olan gübre, örtü
malzemesi ile mazotta uygulanmakta olan
KDV oranlarının indirilmesi gerektiğini vurgulayan Bayraktar, “Üretimin sürdürülebilir kılınması, teknolojik yeniliklerin işletmelere aktarılması, mevcut seraların modernizasyonunun
sağlanması, kısaca üreticilerimizin işletmelerine gereken yatırımı yapabilmeleri, yeterli gelir
elde etmeleriyle mümkün. Ülkemiz iklim koşulları, pazarlara olan yakınlığımız, jeotermal
enerji potansiyeli gibi imkânlara sahip. Bunların eğitim, yayım ve denetim faaliyetleriyle
desteklenmesi gerekir” dedi.
Seferihisar Belediye Başkanı Tunç Soyer, Türkiye’nin gündeminin tarımsal üretim olması gerektiğini söyledi. Çalıştayda konuşan Başkan Soyer, “Hayatımızı işgal eden tüm yapay
gündemleri bir kenara bırakıp tarımsal üretimin üzerine odaklanmalıyız. Bütünşehir yasasıyla bir gecede 16 bin köy tüzel kişiliğini yitirdi, mahalle oldu. Sözde, kırsal nüfus yüzde
24’ten yüzde 8’lere düştü. 2013 yılından bugüne tarımsal üretimin %13 küçüldüğünü, bunun da çok önemsenmediğini görüyoruz. Tekrar tarıma dönmek zorundayız. Dönmezsek bu
yasanın sonucu olarak, köylülerimizin potansiyel gecekondu
nüfusu olacağını, işsiz ordusuna katılacağını ve büyük şehirlere göçün artarak devam edeceğini göreceğimizi düşünüyorum. Ortaya koyacağımız doğru bir modeli uygulayarak bizim ölçeğimizdeki yüzlerce kasaba ve şehre örnek olabiliriz.
Bu mümkün ve bunu başaracağız” dedi. Seferihisar Belediye Başkanı Tunç Soyer, İzmir Büyükşehir Belediyesi Başkan
Vekili Sırrı Aydoğan, Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi Öğretim Üyesi Tayfun Özkaya, Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi
Öğretim Elemanı Fatih Özden’in konuşmacı olarak yer aldığı
çalıştayda, Seferihisar’ın kapatılarak mahalleye dönüştürülen
köylerin muhtarları, Belediye Başkan Yardımcıları, Mandalina Üretici Birliği, Zeytin Üretici Birliği, Çiftçi Koruma Birliği, Seferihisar Kent Konseyi ve Hıdırlık Tarımsal Kalkınma
Kooperatifi de hazır bulundu.
Akdeniz Meyve Sineği İle Mücadele Stratejisi görüşüldü
Akdeniz Meyve Sineği 200 den, bazı
kaynaklara göre ise dünya genelinde
500 den fazla üründe zarar yapabilmektedir. Akdeniz meyve sineği zararı larvası tarafından yapılır. Meyvenin etli
kısmında beslenen larvalar, bu kısmında bir yumuşama ve çöküntü meydana
getirirler.
İlimizde özellikle merkez ovadaki
meyve bahçelerinde başta Şeftali, Trabzon Hurması, Kayısı, Ayva olmak üzere
Armut ve Elmaya kadar birçok meyvede
zarar yaptığı tespit edilmiştir. Ilık geçen
mevsimlerde kışı merkez ovamızda geçirebilmektedir.
Çivril ilçemizde son ilki yıldır şeftaliden kayısıya 2014 yılında ise elmalarda dahi azda olsa zarar yaptığı görülmüştür.
İl ve İlçe Müdürlüğü olarak Akdeniz
meyve Sineği ile mücadele için Bornova
Zirai Mücadele Araştırma İstasyon Müdürlüğü konu uzmanlarının da katılımıyla önümüzdeki yıllarda ürün kaybının
önlenmesi için mücadele stratejisi belir-
leme toplantısı düzenlenmiştir.
Toplantıya Çivril Kaymakamı Orhan
Burhan, Denizli İl Gıda, Tarım ve Hayvancılık Müdürü Sezgin Kutlu, İl Müdür Yardımcısı Nejdet Demir, İl ve İlçe
Müdürlüğü Teknik personeli ve Bornova Zirai Mücadele Araştırma İstasyon
Müdürlüğü konu uzmanı, Ziraat Yüksek
Mühendisi Mehmet Fatih Tolga, İlçe Ziraat Odası Başkanı Mehmet Özkul ve
üreticiler katılmışlardır.
Toplantının açılış konuşmasını yapan
İl Müdürü Sezgin Kutlu; “iklimlerin değişmesi, küresel ısınma gibi faktörler
nedeniyle, ilçelerimizde yetişen ürünlerde değişik zararlılar görmeye başladık.
Bunlardan bir tanesi de Akdeniz Meyve Sineğidir. Bu zararlıyla ilgili konu
uzmanlarıyla çalışmalar yürütüyoruz.
Amacımız önümüzdeki yıl zararlanmayı
en aza indirgemek” dedi.
Toplantıda uzman Mehmet Fatih Tolga, Akdeniz Meyve Sineğinin biyolojisi, zarar şekli, mücadele yöntemleri ve
alınması gereken tedbirler konusunda
bilgiler verdi. Uzman Tolga; dünya tarımsal pazarlamasında bu zararlının toleransının sıfır olduğuna vurgu yaparak,
doğal yaşam alanları içerisinde Çivril’in olmadığı Akdeniz Meyve Sineğinin etkin mücadeleyle mutlaka önleminin alınması gerektiğini belirtmiştir.
Tolga konuşmasında etkin mücadelenin
tek başına Tarım İl ve İlçe Müdürlüğü
çalışanları ile başarıya ulaşamayacağını,
bununla birlikte başta üreticiler olmak
üzere, meyve satın alımcılarının, depocuların, meyve suyu fabrikalarının ve
hatta bütün yöre halkının bu mücadelede rol alması gerektiğini vurgulamıştır.
köy kahvesi
8
HABER
www.koykahvesi.com.tr
Sürdürülebilir pamuk üretimi için
prim miktarı 75 kuruş olmalı
D
ünya pamuk fiyatlarının son yılların en düşük seviyelerine gerilemesi
ve Türkiye’deki pamuk fiyatlarının seyrinin de bu durumdan
doğrudan etkilenmesi nedeniyle İzmir Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Başkanı Işınsu Kestelli ve Yönetim Kurulu Üyesi
Şeref İyiuyarlar mevcut duruma ilişkin değerlendirmelerde
bulundu.
Dünya pamuk fiyatlarının gerilemesinin en önemli nedeninin gittikçe artan dünya devir
stoğu olduğunu belirten İzmir
Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Başkanı Işınsu Kestelli, “Bu
devir stoğunda Çin başrolü üstleniyor. Çin’in pamuk ithalatına kota koyma kararı pamuk fiyatlarının dibe vurmasına sebep
oldu” dedi.
Türkiye’de tekstil sektörünün tükettiği yıllık ortalama 1,5
Işınsu
Kestelli
milyon ton lif pamuğun yarısının ithal edildiğine, dolayısı ile ülke içindeki pamuk fiyatlarının dünya pamuk fiyatları
ile paralel seyretmesinin kaçınılmaz olduğuna dikkat çeken
Kestelli, “Cari fazlalık arz eden
ve tekstil sektörünün hammaddesi olan pamuğu ithal etmemiz, bir tarım ülkesi olarak bizleri derinden etkiliyor. Böyle
bir ortamda pamuk üreticilerimiz ciddi bir mücadelenin içindedir. Pamuk üretiminin sürdü-
rülebilirliğini olumsuz yönde
etkileyen en önemli unsur ise
üretim maliyetlerinin yüksek
olmasıdır” diye konuştu.
İzmir Ticaret Borsası Ar-Ge
Müdürlüğü tarafından 2014
üretim yılı için yapılan üretim maliyeti çalışmasında, 1 kg
kütlü pamuğun üretim maliyetinin 500 kg verim ile 1,82 TL
olduğunun tespit edildiğini belirten Kestelli, “Tarladan alınan
verim miktarına göre birim maliyeti değişiklik göstermektedir. Ulusal Pamuk Konseyi’nin
de açıkladığı maliyet rakamlarını göz önüne aldığımızda, 1
kg pamuk üretimin maliyetinin
1,75 - 2,20 TL arasında değiştiğini görebiliriz. Son yıllarda
maliyetler bu rakamlarda seyrediyor. İzmir Ticaret Borsası müstahsil tescilleri incelendiğinde de üreticinin eline geçen
fiyatların Ekim ayında ortalama 1,60 TL, Kasım ayında ise
ortalama 1,50 TL civarında olduğunu görüyoruz. Basit bir
matematiksel hesaplama yapıldığında; 55 kuruş prim alan bir
üreticinin pamuk yetiştirerek
elde ettiği kazancın, birçok küçük aile çiftçisinin eline geçen
fiyatlardan daha az olduğu görülebilir” dedi.
İzmir Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Üyesi ve pamuk üreticisi Şeref İyiuyarlar
ise “maliyetler, pamuk fiyatları seyri ve mevcut prim miktarı göz önüne alındığında, ancak 500 kg üstü verim elde
eden üreticilerin değil kar anacak zarar etmekten kurtulduğunu belirterek, zarar eden ya da
başa baş noktasında pamuk üreten üreticiler, her şeye rağmen
pamuk üretimini sürdürmek
için nasıl ikna edilecek?” dedi.
İyiuyarlar, pamuk üreticisinin
işini yapmaya devam edebilme-
Şerif
İyiuyarlar
si için Türkiye’de stratejik ürün
olarak nitelendirilen ürünü için
yeterli desteğin verilmesinin şart
olduğunu dile getirerek, “Sürdürülebilir pamuk üretimi için
55 Kuruş prim miktarı ne teşvik
edici ne de yeterlidir. Çözüm basittir; Pamuk üretiminde kullanılan mazot, gübre, ilaç vb. girdilerin desteklenmesi ve 2014
mahsülü için üreticiye ödenen
primin 75 kuruşa çıkarılması ve
ivedilikle ilan edilmesi gerekmektedir. ” diye konuştu.
Yağmur ‘Beyaz altını’ vurdu ABD’ye pamuk resti
Bu yıl yaklaşık 50 bin dekarlık alanda üretimi yapılan pamukta hasat dönemindeki yağmur, rekoltenin düşmesine neden oldu.
Manavgat'ta yaşanan sel felaketi pamuk üreticisini vurdu. Yoğun yağmurdan dolayı 10
bin ton pamuğun tarlada kaldığını söyleyen
Antalya Pamuk ve Narenciye Tarım Satış Kooperatifleri Birliği (Antbirlik ) Genel Müdürü Hasan Erdoğan, pamuğun toplanması halinde 1 liradan satın alınacağını belirtti. Antbirlik
158 No’lu Manavgat Pamuk ve Narenciye Tarım Satış Kooperatifi Mali genel kurul toplantısında konuşan Erdoğan, Antbirlik olarak ortaklarının mağdur olmaması için ellerinden
geleni yapacaklarını, Antbirliğe ve bankalara
olan borçlarının yapılandırılabilmesi için üreticilerin mutlaka hasar tespit yaptırıp bunun
raporunu ibra etmeleri gerektiğini söyledi. Genel Kurulda, 25 Ekim 2014 tarihinde Manavgat'ta yaşanan sel felaketinde zarar gören üreticilerin Antbirliğe olan borçlarının bir yıl süre
ile faizsiz olarak ertelenmesi ve 3 taksit halinde ödenmesi oy birliği ile kabul edildi.
10 bin ton pamuk tarlada kaldı
Antalya’da 26 bin 600 ton pamuk rekoltesi beklediklerini ancak sel felaketinden dolayı 3 tonu Manavgat’ta olmak üzere Antalya
genelinde 10 bin ton pamuğun tarlada kaldığını söyleyen Erdoğan yaşanan sel felaketin-
Türkiye’de demir ve çeliğe
devlet desteği olmasını bahane ederek yüzde 17’lerde anti-damping uygulayan ABD'ye
karşı anti-damping uygulamasına gidilecek. Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci, başlattıkları çalışma ile Amerikan
pamuğuna anti-damping vergisi koymaya hazırlandıklarını,
Türkiye’ye mal gönderen ancak Türk mallarına vergi koyan
Çin, Hindistan, Pakistan, Tayvan, Filipinler gibi birçok ülkenin ürünlerine Türkiye’de de
anti-damping vergisi koyacaklarını açıkladı.
de en fazla zararı pamuk üreticisinin gördüğünü belirtti. Erdoğan, "Manavgat’ta 4,5 ton
pamuk rekoltesi beklerken şu ana kadar alınan
pamuk miktarı sadece 1.5 tondur. Yaklaşık 3
ton pamuk tarlada toplanmayı bekliyor. Ne
var ki ekili alanlar hala su ve çamur halinde"
diye konuştu. Birinci sınıf pamuğun 1,7 liradan alındığını, ortalama fiyatın ise 1,64 lira olduğunu belirten Erdoğan, Yaşanan sel felaketi sonrası pamuğun lif kaybının yüksek olması
nedeniyle bundan sonra gelecek pamuğun 1 liradan alınacağını sözlerine ekledi.
Teksaslı
senatörlerden mektup
Teksaslı senatörlerin kendisine Amerikan pamuğu için özel
mektup gönderdiklerini belirten Zeybekci, “Mektupta Teksas’taki çiftçilerin Türkiye’nin
pamuğa yönelik koyacağı anti-damping’den rahatsız olacakları yazıyor. Onları anlayacağı
dilde mektupları cevaplayacağız. Kusura bakmasınlar, askeri alanda stratejik ortak olalım
Nihat Zeybekci
ama ekonomide ortak olmayalım, bu olmaz" dedi.
Zeybekçi sözlerini şöyle noktaladı: “Bu ülkelere diyoruz ki:
Amacımız misilleme yapmak
değil. Ancak, hükümetimize
kamuoyumuzdan baskı yapılıyor. Bir şikayet fırtınası başladı, 'ABD’ye, Çin’e, Filipinler’e, Tayvan’a Türk ürünleri
giderken bir sürü anti-damping
vergisi koyuyorlar, onlardan
bize gelen ürünlere neden bakmıyorsunuz’ deniliyor. Filipinler Türk ununa anti-damping
vergisi koyunca, Türk kamuoyu
‘Bunlar Filipin ürünleri’ demeye başladı. ‘O zaman biz de sizin ürünlerle ilgili çalışma yapmak zorunda kalıyoruz’ dedik”
9
HABER
www.koykahvesi.com.tr
köy kahvesi
köy kahvesi
10
HABER
www.koykahvesi.com.tr
Dünya’da ve Türkiye’de pamuk üretim ve tüketimi
T
ürkiye ekonomisinde önemli bir yere sahip olan pamuk,
birinci derecede bir lif ve
ikinci derecede bir yağ bitkisidir. Yaygın ve zorunlu kullanım
alanı yönüyle yarattığı katma değer ve
istihdam olanaklarıyla da üretici ülkeler açısından büyük ekonomik öneme sahip bir üründür. Lifleri ile tekstil
endüstrisinin olduğu kadar, tohumlarının da içerdiği %17-24 oranındaki yağı ile gıda sanayisinin en önemli
ürünü olan pamuk, küspesinin de içerdiği % 35-45 oranındaki proteini ve
%5-6 oranındaki yağı ile hayvan yem
sanayisinin en önemli ham maddelerinden biridir. Pamuk çiğidinden elde
edilen bu yağ, bitkisel yağ ihtiyacımızın önemli bir kısmını karşılamaktadır. Pamuk dünyada soyadan sonra ve
son zamanlarda kolzadan sonra önemli bir bitkisel yağ kaynağıdır. Pamuk
tohumundan elde edilen yağ, esas olarak yemeklik yağ olarak kullanıldığı
gibi, sabun, deterjan gibi birçok alanda
da kullanılmaktadır. Dünya nüfusunun
sürekli artması, gıda maddeleriyle birlikte pamuğun önemini de her geçen
gün daha da arttırmaktadır.
Uluslararası Pamuk Danışma Kurulu’nun 2007–2014 arası 8 yıllık dönemin verileri incelendiğinde; dünyada
ortalama 33 milyon hektar alanda pamuk ekimi yapıldığı ve bu ekimden
ortalama 25 milyon ton lif pamuk elde
edildiği görülmektedir.
Dünya 8. Türkiye
Dünyada pamuk üretim alanının en
geniş olduğu ülke ise Hindistan’dır.
Ardından sırasıyla Çin, ABD, Pakistan, Özbekistan ve Brezilya gelmektedir. Dünyada en çok pamuk üreten ilk
8 ülke sırasıyla Çin, Hindistan, ABD,
Pakistan, Brezilya, Özbekistan, Avustralya ve Türkiye’dir. Tüketimde ise;
ilk üç sırayı yine Çin, Hindistan ve Pakistan almakta ve bu ülkeleri sırasıyla
Avustralya, Türkiye, Brezilya ve ABD
izlemektedir.
Ülkemizde de pamuk tarımının çok
uzun bir geçmişi bulunmaktadır. 20.
şük oranda ekim alanı bulmuşlardır. 1980’li yılların ikinci yarısından sonra özel sektör
tohumculuk kuruluşlarının destohumluk ithalinin
Eyyüp HAREM teklenmesi,
kolaylaştırılması, araştırma yetZiraat Yüksek Mühendisi kisi ve tohumluk üretim izni vePamuk Uzmanı
rilmesi ile özel sektör tohumcuNazilli Pamuk Araştırma
luğu da gelişmeye başlamıştır.
İstasyonu Müdürlüğü
Pamukta delinte tohum kullanıNazilli/AYDIN / TURKEY
mının ve makineli hasat uygulamalarının yaygınlaşması ile
kamu çeşitlerinin rekabet gücü
yüzyıla kadar eski dünya pamukları
olarak sınıflandırılan Gossypium herba- azalmış, pamuk çiftçilerinin özel sektör
pamuk tohumculuğuna ilgileri artmışceum L. türü pamuklar yetiştirilmiştir.
tır. Daha sonraları özel sektör pamuk
Söz konusu bu pamuklar kapalı kozatohumculuğu gelişmeye başlamıştır.
lı olup, düşük çırçır randımanı ve düşük lif kalite özelliklerine sahip pamukÖzelleştirme ve GAP
lardır. Açık kozalı, verimli, lif kalite
özellikleri iyi, çırçır randımanı yüksek
özelliklere sahip yeni dünya pamukları
olarak adlandırılan Upland grubu, Gossypium hirsutum L. Ve Gossypium barbadense L. türü pamukların yetiştirilmesi ise İngilizlerin talebi ve teşviki ile
1860’lı yıllarda başlamıştır.
İlk araştırma ve üretme
istasyonu 1924 yılında
1924 yılında Adana’da, 1934 yılında ise Nazilli’de ilk araştırma ve üretme istasyonu kurularak pamuk ıslahı
ve yetiştirilmesi konularında araştırma çalışmalarına başlanılmıştır. Daha
sonraki yıllarda Antalya, Kahramanmaraş ve Şanlıurfa’da pamukta araştırması yapacak enstitüler kurulmuş ve
bu bölgelerde de çeşit ıslahı ve yetiştirme tekniği konularında araştırmalar
yapılmıştır. 1970’li yılların ikinci yarısından itibaren ise Ege Bölgesi Nazilli
Pamuk Araştırma İstasyonu’nda geliştirilen “Nazilli 66-100” çeşidi, 1980’li
yıllarda ise % 90 oranında “Nazilli 84” çeşidi, daha sonraki yıllarda da
“Nazilli 87”, “NazilliM-503”, “Nazilli 143”, “Nazilli 84-S” pamuk çeşitleri
uzun yıllar ekilmiştir.
1995 yılına kadar pamuk ekim alanlarında % 90 oranında kamu çeşitleri ekilmeye başlamış ve özel kamu
kuruluşlarına ait çeşitler ise çok dü-
Reklam Grup Müdürü
Antalya Temsilcisi
Reklam Müdürü
Hasan Kozan
0.532 230 85 42
Reklam Servisi
Bursa Temsilcisi
CDL Group
Esin Şimşek
Yıl:3 Sayı: 28, Ocak 2015 Aylık Gazete
Gülen Türker Çiriş
STL Medya Ltd. Şti. adına
İmtiyaz Sahibi
Mehmet Özmen
Öykü Gencer
Duygu Erecek
Genel Yayın Yönetmeni
Ersin Bozkurt
Sorumlu Yazıişleri Müdürü
Ayhan Şener
2000’li yıllardan sonra makineli hasat ve delinteli tohum kullanımının
yaygınlaşması, özel sektör kuruluşlarının hızlı ve etkin pazarlama çalışmaları ile tohumluk dağıtımında çiftçilere kolaylıklar sağlamıştır. Özellikle
Stoneville çeşitleri başta olmak üzere “Teks, Mig(Lider) 119 ve Stoneville 468 gibi pamuk çeşitleri bölgede hakim konuma ulaşmıştır. Yıllara
göre farklılık göstermekle birlikte Gap
alanlarının sulu tarıma açılması nedeniyle 1990’ lı yılların ikinci yarısından sonra ekim alanlarında rekor düzeyde artışlar görülmüş ve bu artışa
bağlı olarak üretimde de büyük bir gelişmeye yol açmıştır. Melezleme ve
seleksiyon ıslah çalışmaları sonucunda
Görsel Yönetmen
Selami Özcan
Haber Koordinatörleri
İnanç Avadit
Şehriban Çimen
Gülşah Şanlı
0.533 277 87 87
Konya Temsilcisi
MSS Life Ajans
Mehmet Saatçioğlu
0.542 339 36 75
0. 541 339 36 75
birçok çeşit geliştirilmiştir Bu klasik
ıslah yöntemleriyle yapılan iyileştirme çalışmalarından bugüne kadar belirli seviyelerde sonuçlar elde edilebilmiş fakat gen havuzunun daralması ve
seleksiyon çalışmaları ile klasik ıslahta belirli bir noktaya gelinmiştir.
2005'ten sonra pamukta
ciddi düşüş
2005 yılından itibaren diğer bölgelerde olduğu gibi alternatif tarım ürünlerinin (buğday + II.Ürün mısır) yetiştirilmeye başlanması, dünya pamuk
piyasasındaki fiyatların gerilemesi vb.
gibi sebeplerden dolayı ekim alanlarında ciddi düşüşler görülmeye başlamıştır. Ancak dünya nüfusunun hızla artması, öte yandan sanayileşen ve
kalkınan toplumlarda hayat seviyesinin yükselmesi pamuk tüketim ve gereksinimi arttırmıştır. Son yıllarda
gen transferi ile pamuk bitkisinde yeşil kurt ve pembe kurt ile herbisitlere karşı dayanıklılık kazandırma çalışmalarında önemli mesafeler alınmış
ve ticari olarak üreticilerin kullanımına sunulmuştur. Yine bilimsel ve teknolojik alanda kaydedilen yenilikler
yanında pamuk lif veriminde sağlanan
artış, tüm dünya üretiminde miktar
ve kalite açısından büyük gelişmeleri de beraberinde getirmiştir. Özellikle çevre ve sağlık konularının kazandığı önem, organik pamuk üretiminin
yaygınlaşmasına neden olmuştur. Ayrıca, ABD’de gen aktarımı yoluyla
elde edilen ve bazı özel karakterleri taşıyan yeni pamuk çeşitlerinin yaygın
olarak üretimine başlanılmıştır. Dünyada olduğu gibi ülkemizde de tarımda Genetik Mühendisliği’nin önemi
gün geçtikçe hızlı bir şekilde artmaktadır. Moleküler işaretleyiciler ve genetik haritalarının bitki ıslahı genetiğinde kullanılması ile değişik pamuk
ekim alanlarına ve iklim koşullarına
uygun erkenci, lif kalite özellikleri üstün, sıcaklık ve kuraklık stresine dayanıklı pamuk çeşitlerinin geliştirilmesine önem verilerek araştırıcılara yeni
ufuklar ve imkanlar sunacaktır.
Yayına Hazırlık ve Yönetim Adresi
Kazım Dirik Mah. 375 Sk. Piramit İş Merkezi
No: 18 D: 203 Bornova - İZMİR
Tel: 0.232 486 88 86 - Faks: 0.232 486 51 18
e-mail: [email protected]
web: koykahvesi.com.tr
Baskı: Turkuvaz Matbaacılık Yayıncılık A.Ş. Çınarlı Mh.
Ankara Asfaltı Cad. No: 5 Konak-İZMİR
Baskı Tarihi: 30 Aralık 2014
Bölgesel süreli yayın.
Gazetede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarına aittir.
Gönderilen yazılar yayınlansın veya yayınlanmasın iade edilmez. Yazı
ve fotoğraflardan kaynak belirtilmesi koşuluyla alıntı yapılabilir.
Gazetemiz Basın Ahlak ve Yasası ilkelerdine uymayı taahhüt eder.
11
HABER
www.koykahvesi.com.tr
köy kahvesi
köy kahvesi
12
HABER
www.koykahvesi.com.tr
Buzağılara bebek gibi bakılacak
“Buzağıların Korunması ile İlgili Asgari
Standartlara İlişkin Yönetmelik”
kapsamında iki haftalıktan küçük
buzağılar için yatak temin edilecek.
G
ıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığınca hazırlanan ve
Resmi Gazete’de
yayımlanarak yürürlüğe giren
“Buzağıların Korunması ile İlgili Asgari Standartlara İlişkin
Yönetmelik” kapsamında iki
haftalıktan küçük buzağılar için
yatak temin edilecek. Gümüşhane Gıda, Tarım ve Hayvancılık Müdürü
Edip Birşen
yaptığı açıklamada, buzağıların refahlarının
Edip
Birşen
sağlanması ve gereksiz
yere acı çekmelerine veya yaralanmalarına yol açacak koşulların önlenmesi amacıyla “Buzağıların Korunması ile İlgili
Asgari Standartlara İlişkin Yönetmelik”in yürürlüğe girdiğini
belirtti. Yönetmeliğe göre buzağıların kalacağı yerin, her bir
buzağının zorlanmadan yatmasına, dinlenmesine, ayağa kalkmasına ve eğilmesine imkan
sağlayacak şekilde yapılacağını
ifade eden Birşen, “Barınaklar,
hastalık taşıyıcı organizmaların
oluşmasını engellemek amacıy-
la düzgün şekilde temizlenip
dezenfekte edilecek. Buzağıların yatacağı alan rahat, temiz ve
yeterince kuru şekilde yapılacak, iki haftalıktan küçük tüm
buzağılar için uygun bir yatak
temin edilecek” dedi.
Buzağı bakımı için
gerekli şartlar
Grup halinde barındırılan her
buzağı için ayrılan kullanım
alanının, canlı ağırlığı 150 kilogramdan düşük her buzağı
için en az 1.5 metrekare, 150220 kilogram buzağılar için en
az 1.7 metrekare, 220 kilogram
ve daha fazla buzağılar için en
az 1,8 metrekare olacağını kaydeden Birşen şunları söyledi:
“İşletme binalarında barındırılan buzağılar, sürekli karanlık ya da yapay aydınlatmada,
yeterli dinlenme süresi verilmeden bulundurulamayacak.
Mevcut doğal ışığın hayvanın
fizyolojik ve etolojik ihtiyaçlarının karşılanmasında yetersiz olması durumunda, en azından doğal ışık süresine eşdeğer
süre için uygun olan 8 saatlik suni aydınlatma sağlanacak.
Grup halinde barındırılan buzağılar, süt ile beslendikleri dö-
nem dışında bağlanamayacak,
bağlı kaldıkları süre bir saati
geçemeyecek, bağlar hayvanın
yaralanmasına yol açmayacak.
Tüm buzağılar günde en az iki
kere beslenecek. Gruplar halinde barındırılan ve otomatik bir
besleme sistemi ile beslenmeyen buzağıların, aynı anda gıdaya erişmesi temin edilecek.”
İnekleri robotlar sağacak
Buzağı Yatakları
İnek yatağı çiftliklerde ya da
kulübelerde barınan hayvan
yavrularına uygun şekilde üretilen, hijyenik yapıya sahip ve
yavruyu dış hava koşullarından
korumak için üretilen yataklardır. Hijyenik bir ortamda yetişen hayvanlar yaralanmalardan,
ayaklarında ki ağrılardan ve gö-
Lely tarafından tamamen robot teknolojisi
ile kurulan Türkiye’nin ilk süt sığırcılığı işletmesi, Balıkesir’de Onet bünyesinde açıldı.
İlke imza atıldı
Türkiye'de süt sığırcılığı ilk kez tamamen
robot teknolojisi ile yapılacak. Ülkemizde
süt üretiminde verimi ve kaliteyi artırmayı hedefleyen ve “Mutlu İnekler” sloganı ile
başlayan Lely-Onet Çiftliği’nin kuruluşuna 4 ay önce başlandı. Özellikle sağım gibi
birçok önemli işin robotlar tarafından yapıldığı çiftlikte, sağım robotları sadece inekleri sağmakla kalmıyor, hayvanların takibi,
yediği yem, verdiği sütteki yağ ve protein
oranı, hastalık ihtimalleri her sağım sırasında robotlar sayesinde yapılıyor. Yem itme
robotu, gübre temizleme robotu ve buzağı
beslemek için mama robotu bulunan çiftlik,
bu yönüyle Türkiye’de bir ilk. Lely robotlarının kullanımı ile birlikte süt veriminde
en az %15 oranında artış, süt kalite primi,
daha az işçi ve daha az veterinerlik gideri gibi avantajlarıyla yatırımları kısa sürede
geri dönebiliyor. Ayrıca, robotlar, leasing
bek kısmında oluşabilecek mikrobik bakterilerden korunurlar.
Hayvanlarınızın inek yatağı yerine altlarına saman, sap gibi
maddelerin yatak amacıyla kullanılması ile ek işçilik, maliyet
ve bu maddeler üzerinde biriken atıklardan doğacak enfeksiyonlardan hayvanlarınızı koruyamazsınız.
seçeneği ile geri ödeme vadesi sürecinde satın alınabiliyor. Robotların önemli bir özelliği de, tıpkı traktör gibi yakın bir gelecekte
ikinci el piyasasının oluşacak olması.
Zararlar azaltılıyor
Çiftliğe toplam 2 milyon TL yatırım yapan aynı zamanda Balıkesir Sanayi Odası
Başkanlığı görevini de yürüten Onet Yönetim Kurulu Başkanı İsmail Uğur, Lely
ile işbirlikleri ve sistemi tercih etme nedenlerini “Süt kalitesi ve hayvan sağlığına,
verimliliğini tartışmasız katkısı olduğuna inanıyoruz. Kalifiye eleman sıkıntısının
yaşandığı ülkemizde, Lely sistemi eleman
bilgi tecrübe ve hatalarından doğabilecek
zararları minimize ediyor” şeklinde açıkladı. Aynı zamanda Balıkesir’in gelişmesi
ve kalkınmasını da hedefleri arasına alan
Onet ve Lely, önümüzdeki dönemde, ülkemizin kırsal ve tarımsal kalkınmasına etki
edecek sayıda Lely çiftlikleri kurulması
ve Balıkesir ilinde bulunan 920 köyün tamamında Lely çiftliklerinin kurulması için
gerekli çalışmalara başladı.
13
HABER
www.koykahvesi.com.tr
köy kahvesi
Bitki koruma yönetmeliğinde değişiklik!
G
ıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığınca
hazırlanan “Bitki Koruma
Ürünlerinin Önerilmesi, Uygulanması ve Kayıt İşlemleri
Hakkında Yönetmelik” 3 Aralık 2014 tarih ve 29194 sayılı
resmi gazetede yayınlandı. Yayımlanan yönetmeliğin amacı bitkisel ürünlerde bitki koruma ürünlerinin (pestisit) uzman
kişilerce önerilmesi, uygulanması ve gerekli kayıtların tutularak güvenilir gıda üretimi ve
izlenebilirliğin sağlanması. Bu
yönetmelik ile farklı yıllarda
yayınlanmış, fakat aynı amaca
hizmet eden üç yönetmelik kaldırılmış olup, reçete uygulamasının geliştirilmesi, profesyonel
uygulayıcıların etkin kılınması ve risk bazlı bir yönetim sistemi kurulması hedeflendi.Yönetmelikle getirilen yenilik ve
düzenlemeler şöyle:
• Reçete yazma yetkisi için
merkezi sınav sistemi kaldırılmış olup, Ziraat Mühendisle-
ri Bakanlık İl Müdürlüklerine
başvuru yaparak Bitki Koruma Ürünü Reçete Yazma Yetki
Belgesi alabileceklerdir.
• Yönetmeliğe tabi olacak
bitkisel ürünler ve pestisitler
Bakanlığımızca risk esaslı olacak şekilde her yıl yeniden belirlenerek ve ocak ayında kamuoyuna duyurulacaktır.
• Geçmişte ayrı olarak bulunan reçete, kayıt defteri ve uygulama defteri tek bir kayıt
sitemi olan “Üretici Kayıt Defterinde” bir araya getirilerek
basitleştirmiş olup izlenebilirliği kolaylaştırılmıştır.
• Biri “Bitki Koruma Bölümü Mezunu”olmak üzere en az
iki ziraat mühendisi bulunan
ve teknik altyapısı uygun zirai ilaç bayilerine yeni bir kariyer sistemi getirilerek “Yetkili
Bitki Koruma Ofisi (YBKO)”,
olma imkanı verilecektir. YBK
Ofisleri, sözleşme imzaladıkları üreticilere zararlı organizma
teşhisi, reçete yazılması, BKÜ
uygulaması gibi hizmetleri su-
nabilecekleri gibi bitki koruma ürünlerini de satmaya devam edebileceklerdir. Böylece
zirai ilaç bayileri yalnızca bitki
koruma ürünü satan işletmeler
değil hizmet üreten ve sorum-
luluk alan bir yapıya kavuşacaktır.
• Bitki Koruma Ürünlerinin uygulaması esansında üreticilerin zarar görmelerini engellemek, uygulama hatalarını
ve çevre üzerine olan riskleri azaltmak için Bitki Koruma
Ürünlerinin uzmanlar tarafından yani “Profesyonel Uygulayıcılar” tarafından uygulanmasının önü açılmış ve gerekli
düzenlemeler yapılmıştır.
• Bu Yönetmelik kapsamında
yetkilendirilen kişilere kanuni
zorunluluk olan ihbarı zorunlu
olan zararlı organizmaları Bakanlığa bildirme mecburiyeti
getirilmiştir.
• Bakanlığımızın “Tarladan
Sofraya Gıda Güvenilirliği”
hedefine yönelik yapılan Hasat öncesi kalıntı denetimi yönetmelikte yer alan reçete yazımı, ilaç satışı ve uygulamaların
kaydı sistemi ile yetkili bitki
koruma ofisi sistemine entegre edilerek daha etkin hale getirilmiştir.
köy kahvesi
14
HABER
www.koykahvesi.com.tr
Orman köylerinde
kentleşme tehlikesi
Burdur hayvancılıkta
başrol oynayacak
B
urdur'un et ve süt
üretiminde bir marka olduğunu söyleyen Burdur Ticaret Borsası Yönetim Kurulu
Başkanı Yılmaz Başar, kentin hayvancılık sektöründe başrol oynayacağını, bu nedenle
kente yeni et, süt ve yem fabrikalarının kurulması gerektiğini kaydetti. Burdur’un tarım ve
hayvancılık kenti olduğunu, nüfusun yüzde 75’inin tarım, hayvancılık, ormancılık ve balıkçılıkla geçindiğine dikkati çeken
Başar, “Burdur’da toplam arazi varlığı 713 bin 500 hektar-
dır. Tarım arazisi olarak ilin
toplam arazisinin ancak yüzde
30’u kullanılabiliyor. İlimizin
209 bin 828 hektarlık tarım arazisinin sulamaya elverişli kısmı
ise sadece 179 bin 451 hektardır. 30 bin 377 hektarı ise sulamaya elverişsizdir” ifadesini
kullandı.
Yıllık 335 bin ton
süt üretimi
Burdur’un gelecekte hem
Türkiye’de hem de dünyada
daha çok protein üretecek konuma geleceğini anlatan Başar, şunları kaydetti: “Burdur
hayvancılık sektöründe başrol
oynayacaktır. Bunu yaparken
yem, süt ve et sanayisinin Burdur’da konuşlanması gerekir.
Türkiye’de 14 milyon 532 bin
büyükbaş hayvan, 38 milyon
510 bin küçükbaş hayvan bulunuyor. Burdur ise 208 bin büyükbaş, 324 bin küçükbaş hayvan sayısına sahip. Yıllık 335
bin ton süt üretimiyle Batı Akdeniz bölgesinde hem Antalya’yı hem de Isparta’yı arkasında bırakıyor. Bu nedenle
Burdur’umuz gerekli teşviklerle et, süt ve yem sanayi tesislerini hak eden bir ildir.”
Natura 2000 Programları çerçevesinde fikir alışverişinde bulunmak
ve Bornova’nın
doğal sorunlarını ele almak amacıyla Ege Üniversitesi Ziraat
Fakültesi Tarım Makinaları ve
Teknolojileri Mühendisliği Bölümü Toplantı Salonunda proje tanıtım
toplantısı düzenledi. Bornova Eski Belediye Başkanı ve
Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarım Makinaları ve
Teknolojileri Mühendisliği Bölümü Profesörü Dr. Kamil Okyay Sındır’ın organize
ettiği toplantıda, İtalya Ulusal Çevre ve Araştırma Enstitüsü’nden Matteo Guccione’nın FARENAİT Projesi
ve Bornova’nın doğal sorunları ele alındı. Prof. Dr. Kamil Okyay Sındır’ ın moderatörlüğünde yapılan tanıtım
toplantısına Türkiye Ziraat Mühendisleri Odası İzmir
Şubesi Yönetim Kurulu Üyesi Mine Pakkaner, Çevre Mühendisleri Odası İzmir Şubesi
Yönetim Kurulu Başkanı Helil İnay Kınay, Türkiye Ziraat Mühendisleri Odası İzmir
Şubesi 2. Başkanı Ahmet Tomar, Doktora Öğrencisi Işın
Barut ve Bornovalı Muhtarlar katıldı.
“Köylerimiz
korunmalı”
Bornova'da 12 orman köyünün olduğunu, bunların büyük
kısmının Bornova ve Manisa arasında yer aldığını söyleyen Prof. Dr. Kamil Okyay
Sındır, “Özellikle 12 köyümüzün bulunduğu yerler, kentleşme baskısı altına girmiş ve
tehlikeli bir şekilde yapılaşma tehlikesini de içinde barındırıyor. Bu yerlerin korunması
gerekmektedir. Ekolojik nitelikleri, doğal nitelikler ve hatta tarihi nitelikleriyle bu bölgelerin Natura 2000 ve diğer
uluslararası kabul görmüş projelerle çerçevesinde 12 tane
orman köyümüz için bir şeyler yapabilmek amacıyla toplanmayı uygun gördük’’ dedi.
Profesör Doktor Kamil Okyay Sındır’ın davetlisi olarak
Türkiye’ye gelen İtalya Ulusal
Çevre ve Araştırma Enstitüsü’nden Matteo Guccione ise
Avrupa Birliği uyum sürecince tarım ve çevre konusunun
önemine vurgu yaparak, Natura 2000’nin en önemli sorunun bilgi eksikliği olduğunu
söyledi.
“Bölgemiz hayvancılık için
daha ağır basıyor”
Büyükbaş arttı,
süt de arttı
Konya Büyükşehir Belediyesi’nin, Mevlana Kalkınma Ajansı Doğrudan Faaliyet
Destek Programı kapsamında uyguladığı “Konya İl Çevre Düzeni Planı için Tarım ve
Hayvancılık Organize Sanayi
Bölgelerinin ve Kentsel Yaşam
Alanlarının Belirlenmesi Amacıyla Yer Seçimi Ön Fizibilite
Projesi” sınırları içerisinde yer
alan Akşehir, Seydişehir, Cihanbeyli ve Ereğli'de pilot uygulama çalışmalarına başlandı.
Proje ekibi tarafından yapılan
açıklamada şu ifadelere yer verildi: “Projede TR-52 Düzey 2
Bölgesinde ulusal plan ve programlar çerçevesinde bölgesel
kalkınma ve rekabet gücünün
artırılmasına katkı sağlayacak
Organize Tarım Hayvancılık
Ege Bölgesi’nin en önemli tarım ve hayvancılık üretim
merkezlerinden biri olan Aydın inek sütü üretiminde 40
bin tonla Türkiye’de altıncı sırada yer alıyor. Aydın’da hayvancılığın gün geçtikçe geliştiğini söyleyen Efeler Ziraat
Odası Başkanı Rıza Posacı,
“Kentte 2002 yılında toplam
büyükbaş hayvan sayısı 191
bin 79 iken şimdi bu sayı 343
bin civarındadır. Büyükbaş saf
kültür ırkımız, 2002 yılında
54 bin 745 rakamlarında iken
2014 yılında 267 bin 632 sayısına ulaştı. Bu rakamlar, hayvancılık alanındaki desteklerle
artış gösterdi. Sayıların artmasıyla süt üretiminde de kentimiz, söz sahibi iller arasına
girdi. 2012 yılında 397 bin ton
"Konya İl Çevre Düzeni
Planı için Tarım ve
Hayvancılık Organize
Sanayi Bölgelerinin
ve Kentsel Yaşam
Alanlarının Belirlenmesi
Amacıyla Yer Seçimi
Ön Fizibilite Projesi"
bölge ziyaretleri
başladı.
Bölgesi ve Kentsel Yaşam Alanı mekansal planının ortaya konulması amaçlanmaktadır. Pilot
bölge seçilen Akşehir, Ereğli,
Cihanbeyli ve Seydişehir ilçelerinde hayvancılık potansiyelini harekete geçirmek amaçlı,
Organize Tarım Hayvancılık Bölgelerinin kuruluşuna ve
Kentsel Yaşam Alanlarına yönelik araştırmaların gerçekleştirilmesi faaliyetleri yürütülmektedir."
Akşehir Belediye Başkanı Salih Akkaya ise yaptığı açıklamada “Proje ekibi tarafından
şehrimizde yapılabilecek Organize Hayvancılık Bölgesi ile ilgili incelemelerde bulunularak,
şehir içinde hayvancılık yapılması ve hayvancılık yapanların sıkıntıları ile ilgili olarak incelemelerde bulunulmuştur.
Diğer ilçelerde yapılacak incelemelerin ardından Organize Tarım Hayvancılık Bölgesi
kurulacak ilçe belirlenecektir.
Bu konuda Akşehir’in potansiyelinin yeterli olduğunu ve
daha ağır bastığını düşünüyoruz” dedi.
inek sütü üretimiyle ülkede yedinci olan Aydın, 2013 yılında 440 bin ton inek sütü üretimiyle altıncı sıraya yükseldi”
dedi. Türkiye’de hayvancılığın daha fazla gelişmesi için
ithalatın azalması gerektiğinin altını çizen Posacı, “Kentimizdeki halkımızın en büyük
geçim kaynaklarından birisi
de hayvancılıktır. Bu bağlamda hayvancılıkla uğraşan vatandaşlarımız, her bakımdan
desteklenmeli. Dış ülkelerden
hayvan ithalatı gerçekleştirdiğimizde, çiftçimiz bu durumun
zararını yaşamaktadır. Hayvan ithalatına ihtiyaç da yoktur. Ülkemizde hayvancılığın
daha da gelişmesi için kesinlikle hayvan ithalatı olmamalıdır” şeklinde konuştu.
15
köy kahvesi
HABER
www.koykahvesi.com.tr
Daha ucuza, daha az ilaç ile
etkili ilaçlama
İlaç sarfiyatını azaltan,
zor şartlarda yapılan tarımsal
savaşı mümkün kılan
verimli ilaçlamaya
yönelik çözümler
MAC 4000S
www.hassastarim.com.tr
HT Hassas Tarım Ziraat Makinaları San.Tic.A.Ş.
1385 Sokak No.3 Kat 2 No.202 Konak • İzmir TEL: 0232 446 86 19 • GSM: 0533 658 85 63
köy kahvesi
16
HABER
www.koykahvesi.com.tr
Şekerbank’ın yeni uygulaması;
“Aile Çiftçiliği Bankacılığı”
Şekerbank Perakende Bankacılık Genel Müdür Yardımcısı Gökhan Ertürk, tarımsal yatırım yapan üreticilerin yanı
sıra oğlunu evlendiren, kızını üniversiteye gönderen, konut veya taşıt almak isteyen çiftçi aileleri de düşündüklerini
belirterek, “Onlar için Çiftçi Ailesi Kredileri ile hasat zamanı ödemeli ihtiyaç kredisi sunuyoruz” dedi.
T
ürkiye'de tarım arazilerinin miras yoluyla bölünerek küçülmesi çiftçinin en
büyük problemlerinden biri...
Şekerbank tarım arazilerinin
bölünerek küçülmesi nedeniyle
geliri azalan veya tarlasını bırakıp kente göç eden çiftçilerin
topraklarını bırakıp gitmelerini önleme hedefi doğrultusunda "Aile Çiftçiliği Bankacılığı" adıyla yeni bir uygulama
başlattı. Şekerbank Perakende
Bankacılık Genel Müdür Yardımcısı Gökhan Ertürk, Türkiye'de tarımsal nüfusun giderek
azalmasının ve çiftçinin toprağını bırakmasının temel nedeninin parçalanmış arazi yaGökhan Ertürk
pısının neden olduğu gelir
Şekerbank Perakende Bankacılık
düşüklüğü olduğunu söyledi.
Genel Müdür Yardımcısı
Son yıllarda özellikle tarım
arazilerinin miras yoluyla bölünerek küçülmesi ile yeteri kadar
gelir kazanamayan çiftçilerin
büyük şehirlere göç ettiğine dikkat çeken Ertürk, çiftçi ailelerinin göçünün en temel sebebinin
çok parçalı yapısından kaynaklanan verimsiz tarım arazileri
olduğunu ifade etti. 15 Mayıs'ta
yapılan kanun değişikliği ile miras hukukundan kaynaklı arazi
bölünmelerinin önüne geçildiğini hatırlatan Ertürk, "Bu doğrultuda Tarla Büyütme Kredisi
ürünü geliştirdik" dedi.
larında anlaşıp, aile ortaklığı ya
da şirket kurarak topraklarını
bölmeden tarımsal üretimi sürdürüp gelirlerini hisseleri oranında paylaşabilmeleri mümkün
kılındı" diyen Ertürk, düzenlemenin yeterli finansman gücü
olmadığı hallerde araziyi alan
çiftçiye kredi imkanı da sağladıklarını kaydetti. Gökhan Ertürk, "Bu doğrultuda, 5 yıl vade,
hasatta ödeme imkanı ve sabit faiz oranı ile tarım arazisinin
ekspertiz değerinin yüzde 75'ini
finanse edeceğiz" diye konuştu.
rihten itibaren bir yıl içinde, hissedarların veya mirasçıların ara-
5 yıl vadeli, hasatta ödeme im-
Oğlunu evlendiren,
Parçalı tarım arazileri kızını üniversiteye
5 yıl vadeyle birleşiyor gönderen çiftçiye de
“Yasanın yürürlüğe girdiği ta- destek
kanı sağlayan ve sabit faiz oranlı Tarım Ekipmanları Kredisini
de bu kapsamda sunduklarını dile getiren Şekerbank Perakende Bankacılık Genel Müdür Yardımcısı Gökhan Ertürk,
“Modern sulama projelerinin
yüzde 100'ünü finanse edeceğiz. Aile Çiftçiliği Bankacılığı
şemsiyesi altında sadece tarımsal yatırım yapan üreticilerimizi değil, oğlunu evlendiren, kızını üniversiteye gönderen, konut
ya da taşıt almak isteyen çiftçi
ailelerimizi de düşündük: Çiftçi
Ailesi Kredileri ile hasat zamanı
ödemeli ihtiyaç kredisi de sunuyoruz. Ayrıca çiftçi ailelerin fatura ödemelerine özel yine hasat
vadeli bir kredili mevduat hesabı ürünü de geliştirdik" diye konuştu.
TARMAX’dan lansmana özel fiyatlar En fazla traktör
Manisa’da var
Türkiye’nin ilk ve
tek tarım aletleri ve
bahçe ürünleri satan online alışveriş
sitesi TARMAX’da
“Avrupa’nın en
güçlü tarım makinası üreticisi” Labin
Progres’e ait TPS
Çapa, Çayır biçme
makinaları ve Bahçe Traktörü ürünlerinde lansmana özel
fiyatlarını kaçırmayın!
Yarım asırlık tecrübe
Türkiye’nin yarım asırlık tecrübesiyle köklü kuruluşlarından biri olan İSOTLAR GRUP
iştiraki olan Türkiye’de ilk ve tek tarım aletleri ve bahçe ürünleri satan TARMAX online
alışveriş sitesinin lansmana özel fiyat avantajlı ürünleriyle alıcısıyla buluşuyor. Yurtdışından İSOTLAR GRUP güvencesiyle ihraç edilen ürünler arasında % 100 Avrupa üretimi
ve İtalyan Lombardini motorlu cihazlar, TPS
markalı Çayır biçme makinalarını, TVS Polar
Mont Aşılama Seti, Çıplak Motorlar, Motorlu Testere, Jeneratör, Çapa Makinaları, Çim
Biçme Makinesi, Yaprak Üfleme ve Toplama
Makineleri gibi ihtiyacınız olan onlarca ürüne ulaşabilirsiniz. Ayrıca Lombardini motorlu
ürünlerde 7,5 HP, 8,5
Hp 10 Hp ve 12 Hp lik
motor gücü seçenekleri ile alttan ve arkadan
çapa ürünleri oldukça
revaçta! Üstelik ürünlerde 200’e aşkın yaygın servis ağı ve 2 yıl tam garanti ile % 100
İSOTLAR GRUP güvencesiyle satılmaktadır.
Güvenli alışveriş, bol seçenek
Müşteri memnuniyetinin %98 oranında olduğu TARMAX online alışveriş sitesinde;
Dünya’nın en üst güvenlik yöntemi olan 3D
secure sistemi kullanılmakta. Kart bilgileri
sisteme girilip banka onayına gönderilmeden
önce şifrelenir ve hiç kimse bu bilgilere erişemez. Uygun fiyat seçeneği, uzman yazılım ve
ürün teknik kadrosuyla sadece uzman olduğu
alanda satış yapan TARMAX online alışveriş
sitesinde tarım ve tarımı hobi edinmiş herkes
için bir seçenek var!
TÜİK Manisa Bölge Müdürü
Mehmet Akyol, ülke genelinde
en fazla traktör ve tarımsal makine ekipmanına sahip ilin Manisa olduğunu söyledi.
Akyol, yaptığı açıklamada
2013 yılı geçici verilerine göre
ülke genelindeki 1 milyon 213
bin 560 adet traktörün bulunduğunu, Manisa'nın 75 bin 984
adet ile birinci sırada yer aldığını belirtti. Akyol, 66 bin 719 ile
Konya'nın ikinci, 47 bin 638 ile
Bursa'nın üçüncü, 41 bin 540
ile Samsun'un dördüncü ve 40
bin 413 ile Balıkesir'in beşinci
sırada yer aldığını belirtti.
Traktör sayısının en düşük olduğu illerin ise Rize, Hakkari, Trabzon, Tunceli ve Artvin olduğunu kaydeden Akyol,
"2013 yılı geçici verilerine göre
ülke genelinde 1 milyon 375
bin 885 adet pulluk bulunmaktadır. Manisa 87 bin 127 pulluk
ile birinci sırada yer alırken, 69
bin 999 pulluk ile Konya ikinci, 54 bin 814 pulluk ile Bursa
üçüncü ve 49 bin 767 pulluk ile
Samsun dördüncü sırada yer almaktadır. Rize ilinde ise sadece
1 pulluk mevcuttur" dedi.
17
HABER
www.koykahvesi.com.tr
köy kahvesi
Yırca Köyü zeytinini kazandı
M
anisa'nın
Soma İlçesi'ne bağlı
Yırca Mahallesi'nde, 6 binden fazla zeytin ağacının kesildiği alanda termik santral yapılması
için bakanlar kurulunun aldığı kamulaştırma kararı
hakkında yürütmeyi durdurma kararı veren Danıştay,
bakanlar kurulunun kararını
da esastan iptal etti.
Sevindirici haber
Danıştay'dan geldi
Bölgede zeytin nöbeti tutan köylülerin direnişine
rağmen, arazideki binlerce zeytin ağacı kesilmişti. Zeytin ağaçlarının kesilmesinin ardından Danıştay
6'ncı Dairesi'nden, “acele
kamulaştırma” için yürütmeyi durdurma kararı çıkmış, bunun üzerine de araziyi çevreleyen tel örgüler
köylüler tarafından sökülmüş ve yeni zeytin fidanları dikilmişti. Danıştay ka-
rarının ardından 50'si özel
güvenlik görevlisi, geri kalanı inşaat işçisi olmak üzere yaklaşık 100 kişinin işine
ise şirket tarafından son verildi. Kökünden sökülüp kırılan toplam 6 bin 666 zeytin ağacı, Mal Müdürlüğü
tarafından, yediemin olarak Yırca Muhtarı Mustafa Akın ve köylülere teslim
edildi.
Yırca
köylüleri
kararı kutladı
esastan iptal etti. Kararı öğrenen Yırcalı köylüler büyük mutluluk yaşadı. Köy muhtarı Mustafa
Akın, "Hep söylediğimiz
karar çıktı" dedi.
Köylülerin avukatı Deniz
Bayram, "Bu karar bakanlar
kurulunun acele kamulaştırma kararını tamamen yok
saymaktadır. Bu kararla
orada termik santral yapılamaz" demekle yetindi.
Danıştay 6'ncı dairesi termik santral
yapılacak alan için
daha önce geçici olarak yürütmeyi durdurma kararı
verdiği köylülerin
müracaatını görüşüp kararını verdi.
Danıştay 6'ncı Dairesi bakanlar kurulunun acele kamulaştırma kararını
Köylülerin
ağaç direnişi
İzmir'in Urla ilçesine bağlı Ovacık Köyünde, RES için yüz
yaşına yaklaşmış bin
çam ağacının kesimine başlanması, hem
köylüleri hem de
çevrecileri isyan ettirdi.
Manisa'nın Soma İlçesi'nde Yırcalı köylüler, termik santrale
karşı zeytin ağaçlarını korumak için başlattıkları direnişle
sembol oldu. İzmir'in
Urla İlçesi'ne bağlı
Ovacık köylüleri ise,
kızıl çam ormanları için RES'e karşı direnişin öncüsü oldu.
Ovacık Köyü sınırındaki alana yapılacak
olan RES projesinde dev gövde ve kanatların tırlarla taşınabilmesi için, hem
var olan ormanın yolunun genişletilmesi
hem de yeni yol açılması için bine yakın
ağacın kesilmek üzere işaretlenmesi köylüleri ayaklandırdı.
10 yaşındaki çevreci Likya Sümerval ile
68 yaşındaki köy sakinlerinden Emine
Nalcıoğlu, ağaçlarını kestirmemek için
yağmur altında direnişlerini sürdürdü.
ASTİM ORGANİZE SANAYİ BÖLGESİ HAVAALANI BULVARI 1. CADDE NO: 229 AYDIN
TEL: 0 256 231 15 78 FAX: 0 256 231 15 79
www.izelmak.com.tr [email protected]
köy kahvesi
18
HABER
www.koykahvesi.com.tr
‘Sermayecik’ modeli,
Türkiye'ye örnek oluyor
T
ürkiye'de ilk kez
Yalova'da uygulanan "Sermayecik
Köyü Kırsal Kalkınma Modeli", şehre göçle boşalan köylere örnek bir model
olarak dikkat çekiyor. Anadolu'da birçok köy halkı tarımı bırakıp köylerini terk ediyor. Sermayecik de aynı süreci
yaşamış bir köy. Ama burada hayata geçen proje sonrasında yaşananlar ülke genelindeki köyler için bir umut oldu.
Yalova Gıda Tarım ve Hayvancılık İl Müdürü Selim Karahan, bu modelin bütün Türkiye'de anlatılarak tanıtıldığını
söyledi.
Doğu Marmara Kalkınma
Ajansı (MARKA) tarafından
desteklenen ve Gıda Tarım ve
Hayvancılık İl Müdürlüğü ile
Sermayecik Tarımsal Kalkınma Kooperatifi tarafından sürdürülen "Sermayecik Köyü
Kırsal Kalkınma Modeli" projesini aynı şartlardaki köy,
belde ve mezralara örnek olması amacıyla bu ayki sayımızda sayfalarımıza taşıdık.
Yalova Gıda, Tarım ve Hay-
vancılık İl Müdürü Selim Karahan, Sermayecik'de yaşananın kelimenin tam anlamıyla
bir başarı hikayesi olduğunu vurgulayarak, "Sermayecik
köyü bundan 8-10 yıl öncesine kadar nüfusu hızla azalan, gençlerin geleneksel tarım
modelini terk ederek köyden ayrıldığı bir yerdi. Ancak MARKA desteği ile hayata geçirilen model sayesinde
köy yeniden canlandı. Halkın sahip çıkması ile birlikte
gidenler köylerine geri dönerek tarım yapmaya başladı. Şu
anda 500 tonun üzerinde çileğin üretildiği bir köy var karşımızda. Burada uygulanan
model, gerek hazırlanan kitaplarla, gerek çekilen belgeselle Türkiye'ye örnek bir model
oldu. Tüm ülkedeki Gıda, Tarım ve Hayvancılık İl Müdürlüklerine gönderilerek proje
tanıtıldı. Proje diğer iller içinde uygulanabilecek. Biz bu
modelin nasıl hayata geçtiğini
herkesin bilmesini istiyoruz.
Bu başarıya imza atan Sermayecik Köyü halkı ile gurur duyuyoruz" diye konuştu.
Kırsal kalkınmada
başarı hikayesi;
Sermayecik Köyü
Projesi
Yalova Altınova ilçesinin
şirin bir dağ köyü, “Orda bir
köy var uzakta” dedirten bir
köy Sermayecik köyü... Engebeli coğrafyası, yetersiz
suyu, zor iklim şartları ve geleneksel tarım yöntemleriyle yapılan tarımsal faaliyetler
ile geçimini sağlayamadığı
için göç etmek zorunda kalan Sermayecikliler, köyde,
farklı kurumların iş birliğiyle
özellikle çilek yetiştiriciliği
üzerine uyguladıkları projeyle yeniden köylerine dönmeye başladılar. Yatırımları, verilen hizmetleri, özverili
destekleri çalışkanlıklarıyla katma değere dönüştüren
köy halkı, sergiledikleri duruş sayesinde kısa sürede yaşam standartlarını ve sosyo-ekonomik yapıyı iyileştiren
‘’Köy bazlı tarıma dayalı kırsal kalkınma modeli”ni hayata geçirdiler.
19
HABER
www.koykahvesi.com.tr
köy kahvesi
Uzun soluklu mücadele
2004 yılında İl Özel İdaresi
Kaynakları ile Yalova Gıda Tarım ve Hayvancılık İl Müdürlüğü’nün önderliğinde malçlı,
damla sulama sistemli, modern
demonstrasyon alanlarının kurulmasıyla geliştirilen çilek üretimi, İl ve Altınova İlçe Müdürlüğü’nün özverili çalışmaları
sonucu gerçekleşen projelerle
her geçen yıl giderek arttı. Günümüzde gelinen noktada özellikle çilek yetiştiriciliğinde pazarda
tercih edilen ürünlerin üretildiği,
bölgede lider duruma gelen Sermayecik Köyü, Kırsal Kalkınmada Türkiye’ye örnek olabilecek
bir köy haline geldi. Köy halkının özverili çalışması ve ilgili kurum ve kuruluşlar arasındaki
işbirliği ile etkin bir şekilde gerçekleştirilen uyum sonucunda,
köyde uygulanan her proje bir
önceki projenin tekamülü niteliğinde oldu ve yapılan projelerin
çiftçiler tarafından kabullenilmesi sonucu proje, başarıya ulaştı.
Sermayecik Köyü Kapama Organik Tarım Havzası ile başlayan proje sürecinde, Sermayecik
Köyü Geleneksel Çilek ve Kiraz
Teşvik Müsabakaları ve Festivalleri yapılarak köyün bölge ve
ülke çapında tanıtılması sağlandı.
2007 yılında Sermayecik Köyü
Kırsal Kalkınma Kooperatifi’nin
kurulması ile üreticilerin birlikteliği de sağlandı. Kooperatif
aracılığı ile tarımsal üretimdeki girdilerin temininde kar edilerek, ürünlerini İstanbul Haline
gerçek değerinde direkt satabilmeleri sayesinde gelirlerde ciddi oranlarda artış yaşandı. Ayrıca köydeki yetiştiricilere, Kırsal
Kalkınma Yatırımlarını Destekleme Programı kapsamında 13
adet bahçe el traktörü alımı için
destek sağlandı.
Sulamada yeni dönem
Sermayecik Köyünde tarımsal sulamada kullanılmak üzere,
Yalova İl Özel İdaresi, Altınova
Köylere Hizmet Götürme Birliği,
İller Bankası Bursa Bölge Müdürlüğü kaynakları kullanılarak
köydeki tarım arazilerine cazibeli olarak su dağıtımı sağlayacak
Geo Membran Kazı Göleti ve
göletten araziye sulama tesisi yapımı ile üretimde yeni bir dönem
başlatılırken, böylece sulama sorunu nedeniyle kullanılamayan
verimli tarım alanları da üretime
geri kazandırılmış oldu. Köyde
çilek yetiştiriciliği düşük verimli
çeşitler ile yapılırken; Doğu Marmara Kalkınma Ajansı desteğiyle “Sermayecik Köyü’nde Albion
ve San Andreas Çilek Çeşitleriyle Plantasyon Yenileme Projesi”
uygulanarak, 250 bin adet yüksek verimli çilek fideleri ile yeni
bahçeler kurulmuş, pazarda tercih edilen kalitede ürünler elde
edilmeye başlanmıştır.
ORKÖY Fonları
ORKÖY fonları kullanılarak,
orman köyü olan Sermayecik
Köyü’nde 500’er metrekarelik 5
adet çilek serası kurularak serada çilek üretimine başlanmıştır.
Elektrik, içme suyu problemleri
giderilen köyde KÖYDES kaynakları ile köy yolları ve köyün
alt yapısı iyileştirilmiş, köydeki
yaşam standartları yükseltilmiştir. Tarla yollarının açılmış olması üreticilerin sürekli olarak
arazilerinde üretim yapabilmelerini ve tarımda kullanılamayan arazilerin de geri kazanılmasını sağlamıştır.
Markalaşma Projesi
2013 yılında İl Müdürlüğünce,
Doğu Marmara Kalkınma Ajansı fonları kullanılarak “Sermayecik Köyü Markalaşma” projesinin uygulanmasıyla; belli bir
seviyeye ulaşan çilek üretiminin Sermayecik Köyü ile birlikte anılabilmesi için Sermayecik
Çileğine ait logo tasarlanarak
Web Sitesi, Çilek-Kiraz Satış
kutusu hazırlanmış ve pazarda
Sermayecik Çileğinin yerinin
garanti altına alınması sağlandı.
2014 yılına gelindiğinde ise;
200 dekar alanda yılda yaklaşık
400 ton çilek üretilerek; köy,
bölgede modern çilek yetiştiriciliğinde lider konuma ulaşmış
ve pazarda tercih edilen ürünler
üretilmeye başlanmıştır. Cari yıl
içerisinde ortalama 3-3,5 TL/kg
fiyatlarda ürünler pazarlanabilmiştir. Özellikle ülkemizde çilek üretiminin azaldığı kış ayla-
rında üretilen çilek 20-40 TL/kg
arasında fiyatlarda İstanbul Haline satılmaktadır.
Ekolojik turizm
Yalova Valiliği’nce ilin ekolojik güzelliklerinin ortaya çıkarılarak ülke turizmine sunulması amacıyla yapılmış olan
Mavi-Yeşil Yol projesi güzergahında yer alan Sermayecik’in
bu avantajı; köye ve bölgeye dışarıdan turizm amaçlı seyahatlerin yapılmasına ve de ekonomik
kalkınmayla birlikte kırsal çevrenin korunarak geliştirilmesine
de katkı sağlamıştır.
Gelinen noktada, özellikle, iptidai şartlarda yaşayan köy halkının, kalkınma için yenilik ve
gelişmelere duyarlı katma değeri yüksek üretim modellerine kısa sürede adapte olmaları
ve üretme irade ve kararlılıkları, çilek yetiştiriciliği üzerine
yapılan kamu yatırım ve teşvikleri ile birleşmiş; modern üretim plantasyonları kurulmasıyla da kısa sürede tarıma dayalı
bir kırsal kalkınma modeli ortaya çıkarılarak, örnek bir model uygulanmıştır. Gıda Tarım
ve Hayvancılık İl Müdürlüğü,
bu modelin aynı şartlardaki köy,
belde ve mezralara örnek olması amacıyla, ‘’Kırsal Kalkınmada Başarı Hikâyesi Sermayecik
Köyü’’ adlı projeyi uygulamış
ve modelin ülke çapında tanıtılmasını ve duyurulmasını sağlamıştır.
köy kahvesi
20
HABER
www.koykahvesi.com.tr
Ve köylerde kıyamet
kopmaya başladı
Köylere en son ve belki de en büyük darbeyi yeni kabul edilen Büyükşehir Yasası vurdu
ve vurmaya devam ediyor. Büyükşehirlerdeki 16 bin köyün tüzel kişiliği tek bir cümleyle yok edildi.
Türkiye’de ne kadar “köylü” varsa, yasa gereği bir kalemde “kentli” yapıldı. 2012’de
halkın yüzde 77.3’ü il ve ilçe merkezlerinde
oturuyordu. Yasa ile 14 ilin de büyükşehir belediyesi statüsüne geçmesi ile toplam 30 ilde,
belde ve köylerin ilçe belediyelerine mahalle
olarak katılmasıyla kentli oranı yüzde 91.3’e
yükseliverdi. Memlekette köylü kalmadı.
Anılan yasanın ideolojik kökenini yazmakta
olduğum yazılarla dile getirmeye çalışıyor ve
“Neden köyler bitirilmek isteniyor? Köylülüğü bitirme salt Türkiye'ye özgü değil. Dünyada da, küçük ve orta ölçekli tarım işletmeleriyle yapılan ile aile çiftçiliği, bir başka deyişle
köylü çiftçiliği endüstriyel dev ölçekli işletmeler ikame edilerek bitirilmek isteniyor. Bu
şekilde köylerin boşaltılmasıyla kentlere gelecek, ancak iş ve aş bulamayacak yoksul köylülerin denetimi daha kolay olacak” diyordum.
Büyükşehir Yasas ile
neler olmakta?
Büyükşehir Yasası’nın getirmekte olduğu
olumsuzlukları sıralayalım:
• Köylerin, meraların, sulak alanların ve tarlaların iskâna açılması mümkün hale getiriliyor.
• Orman köylerinin kentsel ranta açılması
kolaylaşıyor, yabancılara toprak satışının önü
açılacak.
• Köyler; personelini, taşınır ve taşınmazlarını ilçe belediyesine 1 ay içinde bildirecek.
• Köylerde, tarım/köylü işletmeleri dahil her
türlü esnaf işletmeleri ruhsat alacaklar.
• Köylerde emlak vergisi, Belediye vergileri, harç ve katılım payları 5 yıl sonra alınmaya başlanacak.
• Belediye hizmetlerine ulaşmak daha da
zorlaşacak ve hizmetler pahalılaşacak.
Prof. Dr. Mustafa
KAYMAKÇI
[email protected]
• Yasa ile köylü kendi yaşam alanı üzerindeki tüm yönetim haklarını kaybetmiştir.
• Köy alanlarının rantı belediyelere aktarılmaktadır.
• Köylüler ücretsiz eriştiği altyapı hizmetleri
için bedel ödemek zorunda bırakılmakta.
• Yasa ile küçük ve orta ölçekli işletmelere
sahip köylüler daha da yoksullaşacak ve yok
olmak üzere üretim dışına itilecek.
Ve kıyamet kopmaya başladı
büyükşehir Yasası’nın getirmekte olduğu olumsuzlukların ipuçlarını yukarıda sıralamaya çalıştım. Anılan olumsuzluklar 30
Mart 1014 Yerel Seçimlerinden sonra hızlanacak. Ancak kıyamet şimdiden kopmaya başladı bile. İlçelerde Tarım ve Hayvancılık Müdürlükleri tarafından köy muhtarlıklarına
iletilmek üzere hazırlanan yazılarla, yerleşim
alanlarına yakın bölgelerde hayvancılık yapılmasının “umumi hıfzıssıhha kararı” gereğince
yasaklandığı bildirildi. Buna göre ilçe merkezi, belde ve köylerdeki ahır, ağıl ve kümesler
ivedi olarak ortadan kaldırılacak.
Şimdi soruyu yeniden soralım; Aile çiftçiliği yapan, az sayıda ineği, koyunu, keçisi ve tavuğu olan ve geçimini bunlarla sağlayan köylüler ne yapacak? Yerleşim alanı dışına itilen
bütün köylülerin köy dışında arazileri mi var?
Bunları perişan etmek ne kadar doğru ve ahlaki?
Aydın ve Söke’ye anıza ekim makinesi alındı
Tarım arazilerinin korunması programı kapsamında Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, Aydın ve Söke’de kullanılmak üzere iki adet
anıza ekim makinesi tahsis etti.
Makinelerin teslimi için düzenlenen törene Aydın Tarım Gıda
ve Hayvancılık İl Müdürü Mustafa Bircan, İl Tarım Müdürlüğü Bitkisel Üretim ve Bitkis Sağlığı Şube Müdürü Aydın Çelik,
İlçe Tarım Müdürlüğü Söke Müdür Vekili Seyit Yıldız, Ak Parti
İlçe Başkanı Av. Fatih Gürer, Ak
Parti ilçe eski Başkanı Av. Abdullah Yeniusta,
Ak Parti yönetim kurulu üyesi Süleyman Şamı,
ve Altınöz Tarım Makinaları sahibi Ziya Altınöz katıldı. Aydın Tarım Gıda ve Hayvancılık
İl Müdürü Mustafa Bircan, “ 2013 yılında Aydın’da 18 bin dekarlık alanda üretim yapan 509
çiftçiye 2 milyon 100 bin TL destekleme ödemesinin yapıldı. Destekleme modelinin birinci
kategorisi olarak belirlenen tek yıllık bitkilerin
üretildiği alanlarda minimum toprak işlemeli tarımın yapılması ile girdi maliyetleri düşürülecek. Bu
nedenle anıza ekim yapılabilmesi, yaygınlaştırılabilmesi için ilimize 2 adet pamuk, mısır ekimlerini anıza
yapacak makine Bakanlığımız tarafından alınmış,
çiftçilerimizin hizmetine sunulmuştur.” Mustafa Bircan ayrıca makine alımıyla ilgili Bakanlık
bütçelerinin 30 bin TL olduğunu, kendilerine
neredeyse tek makine fiyatına iki makine veren
Altınöz Tarım Makinaları sahibi Ziya Altınöz’e
de teşekkür etti.
Tarımsal atığa ilgi artıyor
Ziraat Mühendisleri Odaları
Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Özden Güngör, Türkiye'nin
enerji üretimine, enerji kaynakları ve enerji ithalatı açısından
bakıldığında tarımsal atıkların,
enerji üretim kaynağı olarak
değerlendirilmesinin son derece
önemli olduğunu söyledi.
Akdeniz Üniversitesi, Süleyman Demirel Üniversitesi, Almanya Hohenheim Üniversitesi ve Ziraat Mühendisleri
Odası işbirliğinde düzenlenen “Uluslararası Biyogaz ve
Kompost Çalıştayı” nda konuşan Özden Güngör, tarım sektöründeki atıkların biyogaz
üretimi açısından önemli olduğuna işaret etti.
“Atıklar kontrolsüz
şekilde doğaya yayılıyor”
Tarımsal atıkların çevre kirliliğine de neden olduğuna değinen Özden Güngör, düzenli depolama alanları olmayan
bölgelerde atıkların kontrolsüz şekilde doğaya yayıldığını
söyledi. Atıkların düzenli depolanması sağlanarak mineralize
olduktan sonra organik gübre
şeklinde kullanılmasının kirliliği önlemeye yardımcı olacağına dikkati çeken Güngör,
hayvan gübrelerinde de aynı
uygulamanın yapılması gerektiğini anlattı. Güngör, tarımsal
işletmelerde kurulan biyogaz
tesisi sayısının yeterli olmadığını aktardı.
Tekirdağ’da
hayvancılık
yapanlara su indirimi
Tekirdağ'da hayvancılıkla uğraşan su aboneleri için belediye meclisinden alınan kararla
su fiyatları, yüzde 50 oranında
indirildi.
Tekirdağ Büyükşehir Belediyesi belediye sınırları içerisindeki
23 belde belediyesinin kapatılarak
mahalleye dönüştüğü hatırlatılarak, “Mahalleye dönüşen beldelerde su fiyatları, yasa gereği şehir merkezindeki fiyatlarla aynı.
Yasal zorunluluk gereği beldeden mahalleye dönüşen 23 yerleşim yerinde su fiyatlarının atık su
dahil olmak üzere 1-20 metreküp
arası 3 lira, 21-40 metreküp arası 3,90 lira ve 41 metreküp ve üzerinde ise 4,80 lira. Kapanan beldelerimizde ekonomik hayat tarım
ve hayvancılık üzerine olduğu için
hayvancılıkla uğraşan ailelerin su
tüketimi normal aile tüketiminin
çok üzerinde çıkmaktaydı. Belediye olarak bu sorunu çözmek için
önce TBMM Torba Yasa ile kapanan belde belediyelerimizin su bedelinin tekrar düzenlenmesi için
teklif önerisinde bulunduk, fakat
TBMM’de ilgili yasa kabul edilmedi. Tekirdağ Büyükşehir Belediyesi Su ve Kanalizasyon İdaresinin (TESKİ) 26-27 Kasım Olağan
Genel Kurulunda konu gündeme
alındı. Alınan karar doğrultusunda kapanan beldelerde hayvancılık
yapan abonelerimizin su fiyatları
düşürüldü” denildi. Böylece fiyatların, 1,50, 1,95 ve 2,40 lira olarak
belirlendiği ifade edildi.
21
HABER
www.koykahvesi.com.tr
köy kahvesi
Nassan'dan çiftçilere: Ekomodern sera
Nassan'ın çiftçilere yönelik olarak geliştirdiği
“Ekomodern Sera”lardan, klasik seralara
göre daha fazla verim elde edildiği bildirildi.
Mehmet
Nalbant
N
assan Sera Sistemleri Yönetim
Kurulu Başkanı Mehmet Nalbant, ekomodern seraların korozyona dayanıklı galvaniz
malzemeden, demonte vida
bağlantılı olarak yapıldığını
söyledi. Ekomodern seranın
talep gören bir model olduğunu, özellikle topraklı üretim
ve topraksız katlı çilek üretimi
yapan üreticiler tarafından tercih edildiğini anlatan Nalbant,
çiftçilere yönelik geliştiridkleri ekomodern seralardan, klasik seralara göre daha fazla
verim sağlandığının altını çizerek, avantajları hakkında şu
bilgiyi verdi:
“En büyük avantajı ekonomik bir model olması ve topraklı tarım yapan üreticinin
toprak verim kalitesi düştüğü
ve toprak dinlendirme yapacağı zaman (nadaslama ) seranın demonte avantajını kullanarak yeni araziye rahatlıkla
aktarılabilmesidir. Çelik yapısı
ve çalışan mekanizma tasarım
özellikleri ile kolay kurulum
ve uzun yıllar sorunsuz çalışan
parçalara sahiptir.”
Bitki zarar görmüyor
Ekomodern sera konstrüksiyonunun tamamen galvanizden üretildiğini, bu nedenle de
paslanmadığına dikkati çeken
Mehmet Nalbant, “Klasik serada paslanma olduğu için bitkiler bu paslanmadan etkilenir ve
verim düşer”dedi. Klasik seraya göre geniş iç hacim sağlayan
ekomodern seraların özel yapısı
sayesinde de su damlacıklarının
bitki üzerine damlamadığını anlatan Nalbant, ”Klasik tip seralarda yoğunlaşma nedeniyle biriken su damlacıkları bitkilerin
üzerine damlamakta ve bitkinin
hastalanmasına ya da ölmesine
neden olmaktadır. Ekomodern
serada ise yoğunlaşma nedeniyle oluşan su damlacıkları, yoğunlaşma oluğuna aktığından
bitki üzerine kesinlikle damlamaz ve böylece bitki zarar görmemiş olur” diye konuştu.
Mehmet Nalbant, Ekomodern
seralarda yatırımcının isteğine
bağlı olarak tepe havalandırmanın tek ya da çift olabildiğini ifade ederek, yine yatırımcının isteğine bağlı olarak yan
havalandırma da yapılabildiğini kaydetti. Nalbant, Ekomodern seraların bir avantajının
da istenildiği zaman topraksız çilek seraya geçiş yapılabilmesi olduğunu dile getirerek, sulama, ısıtma sistemleri
ve otomasyon sistemlerinin de
projeye bağlı olarak Nassan tarafından kurulduğu sözlerine
ekledi.
EKOMODERN SERANIN AVANTAJLARI
◗ Ekonomiktir.
◗ Klasik seralara göre verim oranı daha yüksektir.
◗ Klasik seralara göre daha geniş iç hacim sağlar.
◗ Galvanizli konstrüksiyonu sayesinde paslanmazlar.
◗ Yoğunlaşmadan kaynaklanan su damlacıkları bitki üzerine damlamaz.
◗ Kaynak gerektirmez, montajı ve demontesi kolaydır.
◗ Klasik seralara göre güneş ışınlarını daha geniş açıyla alır.
Çiftçi Kayıt Sistemi’nde
süre uzatılıyor
2015 Çiftçi Kayıt Sistemi-ÇKS başvuru süresi, Haziran 2015’e kadar uzatılacak
Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel
Başkanı Şemsi Bayraktar, 31 Aralık’ta sona
erecek 2015 Çiftçi Kayıt Sistemi (ÇKS) başvuru süresinin 2015 Haziran ayına uzatılacağını bildirdi.
Yaşanan olağanüstü yoğunluk nedeniyle
çiftçinin zor durumda kaldığını belirten Bayraktar, şunları kaydetti: “Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığımızla görüşmeler yaptık.
2015 ÇKS başvurularında sürenin 31 Aralık
2014 tarihinden Haziran 2015’e çekilmesini
talep ettik. Bakanlık, taleplerimize olumlu yanıt verdi. 2015 ÇKS başvuru süresi, Haziran
2015’e uzatılacak. 2014 yılı ÇKS başvuru süresi ise 31 Aralık 2014’te sona eriyor. Çiftçilerimizin 2014 başvurularını son günü beklemeden İl ve İlçe Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Müdürlükleri’ne yapmaları gerekiyor. Tarımsal desteklerden yararlanabilmek için ÇKS
başvurularını yapmak zorunlu. Bu nedenle ÇKS kayıtlarının ihmal edilmemesi büyük
önem taşıyor.”
köy kahvesi
22
HABER
www.koykahvesi.com.tr
Kırsal kalkınma için %50
hibe desteği sizi bekliyor
Tarım ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme Kurumu, IPARD programı kapsamında
pek çok farklı alanda uygun görülen projelere %50 Hibe Desteği veriliyor.
T
KDK Manisa İl Koordinatörü Atila Başay, 10 Kasım 2004
tarihinde 13. Çağrı İlanına çıkıldığını hatırlatarak. “Bu çağrıda IPARD programının uygulandığı 42 il için
yaklaşık 530 milyon TL kaynak ayrıldı” dedi. Başay, Manisa TKDK’nın, IPARD Programı kapsamında, uygun yatırım
miktarının toplam değerinin 5
bin Avro ile 3 milyon Avro ya
kadar olan ve çok geniş bir yelpazeye yayılan konularda hazırlanan projelere %50 oranında geri ödemesiz hibe desteği
verdiğini belirterek. “Ayrıca
yatırımcılar yapacakları harcamalarda KDV, ÖTV, Ge-
lir Vergisi, Gümrük Vergisi ve
Kurumlar Vergisi gibi vergilerden de muaftır” diye konuştu.
Destek verdiğimiz
yatırım alanları:
1
- Süt ve süt ürünlerinin işlenmesi tedbiri kapsamında 10-70 ton günlük işletme kapasitesine sahip olan
mevcut işletmelerin modernizasyonu veya yeni işleme tesislerinin kurulması ve 70 tona
kadar kapasiteye sahip süt toplama merkezlerinin inşası veya
modernizasyonu
- Et ve et ürünlerinin işlenmesi tedbiri kapsamında günlük 500 kg-5
ton işleme kapasitesine sahip
et işleme ve et parçalama tesislerinin inşası veya mevcutların modernizasyonu ile günlük
250 sığır veya 2000 küçükbaş
kesim kapasitesine sahip kesimhanelerin inşası veya modernizasyonu
- Su ürünlerinin işlenmesi tedbiri kapsamında yılda 100-2000 ton işleme
kapasitesine sahip işletmelerin
inşası veya modernizasyonu
2
3
4
- Meyve ve sebzelerin
işlenmesi ve pazarlanması tedbiri kapsamında
10.000 m3’e kadar soğuk hava
deposu inşası, yıkama, temizleme, ayıklama, tasnif, paketleme
ünitelerinin tesisi veya mevcutların yenilenmesi
- Çiftlik faaliyetlerinin
çeşitlendirilmesi ve geliştirilmesi tedbiri kapsamında arıcılık (50-500 kovan),
süs bitkisi yetiştiriciliği ve tıbbi aromatik bitki yetiştiriciliği (Kekik, sarımsak, maydanoz,
anason, aspir,
kapya biber
vb) için makine ekipman
alınması veya
bu ürünleri işleme ile ilgili makine ekipman
alınması ve inşaat işleri, fide ve
fidan yetiştiriciliği ile süs bitkisi ve tıbbi aromatik bitki yetiştirmek maksadıyla seraların kurulması
- Yerel ürünler ve mikro işletmelerin geliştirilmesi tedbiri kapsamında Halıcılık, çömlekçilik, iğne
oyası ,ahşap işçiliği gibi el sa-
5
6
natlarının icrası için kurulacak
tesisler ile zeytin ve zeytinyağı,
üzüm, kuru üzüm, mesir macunu, mesir çayı, kula leblebisi ve ekmeği, Akhisar ve Salihli
Köftesi, Manisa Kebabı, tahinli
pide ve bunlara benzer 100’den
fazla yerel ürünün üretimi için
tesislerin inşası veya mevcutların modernizasyonu
- Kırsal turizmin geliştirilmesi tedbiri kapsamında nüfusu 20.000’in
altındaki yerleşim birimlerinde inşa edilecek Butik/pansiyon
otel (en fazla 25
oda), binicilik tesisi, doğa yürüyüşleri, dağ bisikleti, atv
safari, rafting, kır
bahçesi, köy konağı (pansiyon tarzı), kahvaltı evi,
hobi bahçesi, paintball, spor tesisleri, halı saha, aquapark,
yüzme havuzu, lokanta, pastane
ve buna benzer turistik amaçlı
tesislerin inşası ve gerekli ekipmanların alımı,
- Kültür balıkçılığının geliştirilmesi tedbiri kapsamında Alabalık (bu tesis
lokantası ile beraber yapılabi-
7
8
lir), Sazan, Yayın balığı, Sudak,
Tilapia, Turna balığı, Mersin
balığı, Kurbağa, Kerevit, Su
yosunu, Yılan balığı, Tatlı su
levreği gibi su ürünlerinin yetiştiriciliği için gerekli inşaat işleri
ve makine ekipman alımı
Başay, “Güneş enerjisi sistemlerinin, projenin bir parçası ve işletmenin kendi ihtiyacını
karşılamak üzere tüm tedbirlerde destekleneceğini de kaydetti.
Manisa’da bugüne kadar toplam yatırım tutarı yaklaşık 112
Milyon TL olan 294 proje sahibi ile sözleşme imzalandığını bildiren Başay, “13. Başvuru
Çağrı Döneminde bu yatırımlara yenilerinin eklenmesini ve
Manisa’nın ayrılan kaynaktan
daha fazla pay almasını ümit
ediyoruz” dedi.
13. çağrı ilanı kapsamında
başvurular, 12 Ocak 2015 tarihi saat 09.00’dan itibaren, kabul edilmeye başlanacağını duyuran Başay, “Başvuruların son
teslim tarihi 10 Şubat 2015,
saat 21.00’dir. Tüm yatırımcıları projelerini hazırlayarak kuruma sunmaları için davet ediyorum” diye konuştu.
TKDK-İPARD 42 İlde hibe başvurularını kabule başladı
10 Şubat 2015 tarihine kadar başvuru
yapılabilecek iller şöyle;
Aydın, Çankırı, Karaman, Ordu, Afyonkarahisar, Çorum, Kars, Samsun,
Ağrı, Denizli, Kastamonu, Sivas, Aksaray, Diyarbakır, Konya, Şanlıurfa,
Amasya, Elazığ, Kütahya, Tokat, Ankara, Erzincan, Malatya, Trabzon, Ardahan, Erzurum, Manisa, Uşak, Balıkesir,
Giresun, Mardin, Van, Burdur, Hatay,
Mersin, Yozgat, Bursa, Isparta, Muş,
Çanakkale, Kahramanmaraş ve Nevşehir.
Kırsalda yeni yatırım yapılması veya
mevcut işletmelerin geliştirilmesi hibe
programı:
Süt Ürünlerinin İşlenmesi ve Pazarlan-
ması, 10 - 70 ton/gün,
Maksimum Hibe Tutarı : 1.500.000
Euro
Et Ürünlerinin İşlenmesi ve Pazarlanması .30 Büyükbaş-50 küçükbaş kesim/
gün, 500 kg-5 ton/gün işleme ve parçalama tesisleri,
Maksimum Hibe Tutarı : 1.500.000
Euro
Meyve ve Sebzelerin İşlenmesi ve Pazarlanması (Buzhane 10.000 m3)
Maksimum Hibe Tutarı : 625.000 Euro
Balıkçılık Ürünlerinin İşlenmesi ve
Pazarlanması
En az 100 ton/yıl, en fazla 2000 ton/yıl
su ürünleri, balık yağı ya da yumuşakça,
çift kabuklu ve kabuklu kurulu üretim
kapasitesine sahip işletmeler,
Maksimum Hibe Tutarı : 750.000 Euro
Çiftlik Faaliyetlerinin Çeşitlendirilmesi ve Geliştirilmesi, Tıbbi aromatik bitki ekimi, Bal işleme ve paketlemesi, Süs
bitkileri ekimi ve işlenmesi,
Maksimum Hibe Tutarı : 125.000 Euro
Yerel Ürünler ve Mikro İşletmelerin
Geliştirilmesi
Maksimum Hibe Tutarı : 200.000 Euro
Kırsal Turizm, En fazla 25 yataklı otel
ve Turizm bakanlığı belgeli tesisler
Maksimum Hibe Tutarı : 250.000 Euro
Kültür Balıkçılığının Geliştirilmesi
Maksimum Hibe Tutarı : 200.000 Euro
10-200 ton/yıl
23
köy kahvesi
HABER
www.koykahvesi.com.tr
Köyde öğretmen olmak
T
ürkiye'nin farklı illerinden gelerek, alıştıkları şehir yaşamının konforundan
sonra daha zor şartlar altında
yaşam mücadelesi verilen köylerde görev yapan öğretmenler,
bir taraftan öğrencilerini eğitiyor, bir taraftan da bölgenin
şartlarına uyum sağlamak için
çaba gösteriyor.
Sınıf öğretmeni Büşra Dağlı,
İstanbul'dan iki ay önce Erciş'e
gelerek göreve başlamış.
Daha önce Ankara'nın doğusunu görmediğini anlatan
Öğretmen Dağlı, kafasındaki
birçok soru işaretiyle geldiği ilçede ilk zamanlarda büyük sıkıntılar yaşadığını, ancak ilerleyen günlerde tüm sıkıntıları
aşmayı başarıp öğrencilerini
okutmanın çabasını gösterdiğini
ve bunun mutluluğunu yaşadığını belirtiyor. Kış mevsiminin
gelmesi ve havaların soğumasıyla soba yakmayı öğrendiğini
anlatan Dağlı, "Sobanın üfleyerek daha iyi yanacağını öğrencilerimden öğrendim. Ayrıca hangi odunun daha iyi yanacağını
da yine çocuklar öğretti. Daha
önce hiç soba yakmadığım için
ilk zamanlarda sınıfta montla
oturuyorduk. Ama şimdi alıştım
ve sıcak bir ortamda dersimizi işliyoruz" diyerek insanın her
duruma karşılıklı yardımlaşma
ğünlerinde vatandaşları yalnız
bırakmadıklarını belirten Süslü,
gerçekleştirdikleri ev ziyaretleriyle de özellikle kadınlarla bir
araya gelmeye çalıştıklarını ifade ediyor.
Okula gönderilmeyen kız çocuklarının eğitime kazandırılması için velileri ziyaret ederek ikna etmeye çalıştıklarına
da değinen Süslü, "Ziyaret ettiğimiz evlerde ailelerle görüştük
ve ikna ettik. Şimdi kız çocuklarının okula geldiğini görünce
çok mutlu oluyorum. Köylüler
de bizi çok seviyor ve sürekli
yardımcı oluyorlar" ifadelerini
kullanıyor.
"Köy çocuklarının
daha fazla ihtiyacı var"
ile çabucak adapte olabildiğini
gözler önüne seriyor.
Bir diğer öğretmenimiz ise
Türkiye şampiyonluğunu geride
bırakıp hayatına öğretmen olarak devam etme kararı alan Buket Süslü... 3 adım atlama salon
yarışmasında Türkiye şampiyonluğu elde eden Öğretmen Buket
Süslü, bu başarıdan sonra zirvede bıraktığını ve öğretmen olmaya karar verdiğini anlatıyor.
Öğretmen-veli-öğrenci
dayanışması
Erkek öğretmenlerin oku-
lun kışlık ihtiyacı olan odunları Kırkdeğirmen köyündeki
ağaçlık bölgeden vatandaşların yardımıyla sağladığı, kadın
öğretmenlerin de bu odunları
taşıyarak çetin geçen kış döneminin hazırlığını yaptığı Van'ın
Erciş ilçesine bağlı Kırkdeğirmen İlkokulu'nda, öğretmenler
arası dayanışmanın en güzel örneklerinden biri sergileniyor.
Soba yakmayı öğrencilerinden öğrenen ve sıcak bir ortamda ders işlemenin mutluluğunu
yaşayan öğretmenler, yaşadıkları zorluklara ve imkansızlıklara
rağmen çocuklara iyi bir gele-
cek sunmanın uğraşını veriyor.
Türkiye şampiyonluğu
bırakıp öğretmen oldu
Bölümünü birincilikle bitirdikten sonra akademisyenlik ve öğretmenlik arasında
seçim yapmak zorunda kaldığını ve tercihini öğretmenlikten yana kullandığını anlatan
İzmirli Buket Süslü, köyde öğretmenlik yapmaktan mutluluk
duyduğunu dile getiriyor. Kırkdeğirmen köyündeki insanlarla sürekli bir arada olduklarını,
gerek taziyelerinde gerekse dü-
Adanalı anasınıfı öğretmeni
Begüm Aka İşbilir ise 3 yıldır
okulda görev yaptığını kaydederek, köy şartlarına alışmanın
kendisi için kolay olmadığını
ancak köylülerin desteğiyle bu
tür sorunların üstesinden geldiğini ifade ediyor.
Isparta'dan iki ay önce gelerek göreve başlayan Faden Kızaklı ise alışık olmadığı köy
yaşantısında her gün yeni şeyler öğrendiğini belirterek, bölge
ve köy şartlarının zor olmasına rağmen yılmadıklarını, aksine daha fazla güç kazandıklarını belirtiyor.
Dikili organik tarımın merkezi olacak
Dikili Belediyesi, 30 Mart yerel
seçimlerinden önce köy statüsünde iken seçimden sonra yürürlüğe
giren Bütünşehir Yasası ile mahalleye dönüşen yerleşim bölgelerinde organik tarımı desteklemek ve
ilçeyi ekolojik üretim merkezi haline getirmek için harekete geçti.
Dikili Belediyesi ilçe genelinde organik tarımı yaygınlaştırmak ve kimyasal ilaçlama yapmadan ürün yetiştirmeyi teşvik
etmek için İzmir Büyükşehir Belediyesi Tarımsal Hizmetler Dairesi Başkanlığı Kırsal Kalkınma
Şube Müdürlüğü ile önemli bir
işbirliğine imza attı. Yapılan işbirliği kapsamında tarıma elverişli bölgelerdeki çiftçilere, İzmir Büyükşehir Belediyesi'nden
temin edilen zeytin ve meyve fidanları dağıtıldı.
Organik tarımın yaygınlaştırılması ve gerçekleştirilmesi konusunda vatandaşlardan gelen talepler doğrultusunda çalışma
yapan Dikili Belediyesi, Katıralanı, Mazılı, Merdivenli, Yahşibey, Demirtaş, Kabakum, Bahçeli, Kıroba, Kıratlı, İsmetpaşa,
Yaylayurt, Kızılçukur, Esentepe, Bademli, Çukuralanı, Nebiler, İslamlar, Yenice, Salihler ve
Salimbey Mahallelerinde zeytin
ve meyve fidanlarının dağıtımını
gerçekleştirdi. İzmir Büyükşehir
Belediyesi'nin desteğiyle yürütülen çalışmada Dikili ilçesinde yaşayan 471 üreticiye toplamda 7.400 adet zeytin ağacı fidanı
ile elma, armut, erik, badem, dut,
kayısı, şeftali, ayva ve vişneden
oluşan 3640 adet meyve ağacı fidanı hediye edildi.
köy kahvesi
24
HABER
www.koykahvesi.com.tr
Bakan Eker: Kırsaldaki vatandaşın
mutlaka desteklenmesi gerek
Kırsaldaki vatandaşın desteklenmesi gerektiğini, aksi takdirde şehirlere göçün
artış göstereceğini vurgulayan Tarım Bakanı Mehdi Eker, “Topraklarımızı verimli
kullanmak, ekonomimizi tarım üzerinden büyütmek ve tarıma dayalı ihtacatın
artması için kırsal kalkınma yatırımları yapılmalı” dedi.
T
arım ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme Kurumu (TKDK)
Türkiye'de 42 vilayette faaliyet gösteriyor. Gıda,
Tarım ve Hayvancılık Bakanı
Mehdi Eker, TKDK aracılığı ile
kırsalda tarıma önemli destekler
sunduklarını belirterek, yeni dönemde geri kalan 39 vilayette de
buna benzer imkanlardan faydalandıracak yeni bir projeyi hayata geçirdiklerini açıkladı. Eker,
kırsaldaki vatandaşların mutlaka desteklenmesi gerektiğini, aksi takdirde şehirlere göçün
artış göstereceğini ifade ederek, şöyle dedi: “Kırsaldaki vatandaşlarımızı tarımın içerisinde
tutmamız lazım.Orada karınlarını doyuracak, refahını teminat
altına alacak şekilde projeler uygulamasak, onlar şehirlere gelirler ve bu defa çok daha yüksek bir maliyetle karşımıza
başka bir alanı çıkar. Hem eldeki imkanınızı doğru kullanmak,
topraklarımızı verimli kullanmak, ekonomimizi tarım üzerinden büyütmek, geliştirmek, tarıma dayalı ihracatımızı artırmak
hem de kırsal alandaki vatandaşlarımızın, çiftçinin refahını
artırmak için bu tür desteklerin, kırsal kalkınma yatırımlarının yapılması lazım. Onun için
buna önemli bir miktarda kaynak ayırmış durumdayız.”
Her ilde bir sosyolog
Tarımsal altyapının modernleştirilmesi konusuna da büyük
önem verdiklerini belirten Bakan Eker, bakanlık olarak tarımsal arazilerin takibinde uydu
teknolojileri kullandıklarını
söyledi. “Tarımsal altyapımızı modernleştirdik” diyen Eker,
sahada 10 bin ziraat mühendisi ve veteriner hekimin bulunduğunun altını çizdi. Kırsal
alan sosyolisinin önemine vurgu yapan Bakan Eker, “Ayrıca
85 sosyolog aldık. Çünkü toplumun ihtiyacını bilen, onları değerelendirebilen bir bakış açısı
gerekiyor. Her ilde bir sosyologumuz var” dedi.
Tarım alanları uydu
ile takip ediliyor
Türkiye'nin bütün tarım arazilerinin parsellerini dijital ortama aktardıklarını da belirten
Bakan Eker, 32 milyonun üzerindeki tarım parselinin her birinin numarası bulunduğunu
ifade ederek, “Bilgisayara girdiğimiz zaman bütün parselin özelliklerini anında görebiliyoruz. Ekili mi, dikili mi, sulu
mu, kuru mu, hepsini biliyoruz.
Uydu fotoğrafları ile takip ediyoruz. Dolayısıyla tarımı modernleştirecek altyapı çalışmalarına da çok önem veriyoruz”
diye konuştu.
Mehdi Eker, kırsal kalkınma
yatırımları ile ilgili olarak ise
“Biz şimdi kırsal kalkınma yatırımlarıyla tarım ve hayvancılığın bütün alanlarında ne kadar
yeni gıda sanayisi geliştiririz,
bunun çabasındayız. İşsiz gençlerimize iş bulacağız. Hem yeni
gıda markaları geliştireceğiz
hem de tarıma dayalı sanayiyi
geliştireceği. Ebedi servet alanı
olan tarım arazilerinin verime,
berekete, istihdama, kalkınmaya dönüşmesi budur” dedi.
Tarım Bakanlığı
Köy Kahvesi’nin
sorularını cevapladı
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından Köy
Kahvesi'ne yapılan açıklamada
Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanı
Mehdi Eker
da yatırımların ve desteklerin
2015 yılında da devam edeceği bildirilirken, Bakanlık, doğal
afetlerin 2014 yılını kötü yönde
etkilediğini açıkladı.
2014 üretim yılı Türkiye ve
çiftçiler için nasıl geçti?
TÜİK II.Tahmin verilerine göre; 2014 yılında 2013 yılına göre tarla üretiminde %
6,5, meyve üretiminde ise %
6,2 azalma olacağı öngörülüyor. Tarla üretiminde buğdayda
%14, arpada %20; meyve grubunda ise kayısıda %65, fındıkta %25 üretim miktarında azalma olması beklenmekte olup,
bu düşüşlerde yaşanan doğal
afetlerin (kuraklık, don zararı ve aşırı yağışlar) etkili olduğu biliniyor. Ancak, 2002 yılına
göre 2014 yılında tarla üretiminde % 2,5 ve meyve üretiminde % 27,2 artış gerçekleşmesi bekleniyor. 2014 yılında
2013 yılına göre; tarla ürünleri
içerisinde yağlı tohumlu bitkiler üretiminde % 4,2; pamukta
% 4,4 artış beklenmekte. Meyve ürünleri içerisinde turunçgil
üretiminde % 2,9; muz üretiminde % 17,6; avakado üretiminde % 17,1 artış beklenmektedir.
Organik tarım 2014 verilerinin kaydedildiği Organik Tarım Bilgi Sistemi(OTBİS)’de kayıtlı çiftçi sayısının
68.000’lere ulaştığı ülkemizde
organik tarımın bir önceki yıla
göre artış gösterdiği, gelişme
ivmesinin devam ettiği gözlemlenmekte.
2014 yılında üreticiye ve yatırımcıya yapılan hibe ve destekler tarım piyasasını ne yönde etkiledi?
Tarımsal üretimin en temel
girdilerinden olan mazot ve
gübre üretim maliyetleri içerisinde her biri % 15 ila %20
paya sahiptir. Dünya gübre ve
ham petrol piyasalarında fiyatların artmasına paralel olarak
ülkemizde de gübre ve mazot
fiyatlarının artması karşısında
ilk defa 2003 yılında mazot ve
2001 yılında kaldırılan gübre
desteği uygulamasına 2005 yı-
lında tekrar başlanılmıştır. Bugüne kadar üreticilerimize 5
milyar 313 milyon TL mazot,
4 milyar 977 milyon TL gübre
desteği verilerek gübre ve mazot maliyetinin ortalama % 15’i
karşılanmıştır. Verilen bu desteklerle maliyetin belli bir kısmı karşılanmış ve üretimin sürdürülebilirliği devam etmiştir.
Ayrıca bilinçli gübre kullanımını teminen 2005 yılından bugüne kadar üreticilerimize toprak
analizi desteği verilmekte.
Tarımsal üretimde verimi artırmak için genetik potansiyeli yüksek çeşitlerin sertifikalı
tohumluklarının, uygun bölgelerde ve uygun yetiştirme teknikleri ile birlikte tarımsal üretimde kullanılması gerekmekte.
Islah edilmiş çeşitler ve kaliteli tohumluklar verimliliği artırdığı gibi, üretim riskini azaltmakta ve netice olarak çiftçi
gelirinin yükselmesine neden
olmaktadır. Verilen desteklemelerle, iç tüketim ve ihracat için
ihtiyaç duyulan ürünlerin, planlı ve standartlara uygun olarak
üretilmesi ve dış pazarlarda söz
sahibi olunması yönünde avantajlar sağlanmaktadır. Yapılan
desteklemelerle, yurt içi üretim
ve yatırım yapan özel sektör tohumculuk kuruluşlarının alt yapılarını güçlendirmek, tohumluk
üretim kapasitelerini artırmak,
25
HABER
www.koykahvesi.com.tr
köy kahvesi
Zeytin ağaçları “Yavaş
Zeytinyağı” ile korunacak
teknoloji transferi gerçekleştirmek, ihtiyacın ithalatla karşılanması yerine yurt içi üretimden sağlanması ve ithalatın
azaltılmasını sağlamak, kamu
tohumluk üretimi yerine, özel
sektör üretiminin artırılması ve
kamu yükünün hafifletilmesi hedeflendi. Bakanlığımız bu
amaçlarla sertifikalı tohumluk
kullanımının yetersiz olduğu
bazı türlerde sertifikalı tohum
kullanımını 2005 yılından beri,
sertifikalı tohumluk üretimi de
2008 yılından itibaren desteklenmekte. Bugüne kadar sertifikalı tohum kullanım desteği
olarak toplam 511 milyon TL,
sertifikalı tohum üretim desteği
olarak toplam 151,5 milyon TL,
sertifikalı fidan kullanım desteği olarak da 276 milyon TL
destekleme ödemesi gerçekleştirildi. Destekleme ödemeleri ve
beraberinde yürütülen yayım ve
eğitim çalışmaları sonucunda
2002 yılında 145 bin ton olan
sertifikalı tohum üretimi 2013
yılı itibariyle % 412 ‘lik artış ile
743 bin tona yükseldi.
Önemli tarımsal olaylar nelerdir?
Tarım Sigortaları ve Doğal
Afetler çalışmaları ile ilgili olarak; Türkiye genelinde meydana gelen yangın, aşırı sıcak zararı, samyeli, çığ, heyelan, taban
suyu yükselmesi, sel-su baskını, fırtına, aşırı yağış, aşırı kar
yağışı, kar fırtınası, dolu, kırağı,
don, kuraklık, yıldırım düşmesi
ve hortum afetlerine maruz kalan ve bu afetler sebebiyle ekilişleri, ürünleri, hayvan varlıkları, tesisleri veya seraları en az
%30 oranında zarar gören ve bu
durumları il veya ilçe hasar tespit komisyonlarınca belirlenen
Çiftçi Kayıt Sistemine (ÇKS)
ve Gıda Tarım ve Hayvancılık
Bakanlığı (Bakanlık) diğer kayıt sistemlerine göre kayıtlı gerçek veya tüzel kişi üreticilerin,
T.C.Ziraat Bankası A.Ş. ve Tarım Kredi Kooperatiflerine olan
düşük faizli kredi kullandırılmasına ilişkin Bakanlar Kurulu Kararları kapsamındaki kredi borçlarının ertelenmesi yapılmakta.
“2015 üretim yılı için beklen-
tiler nelerdir, çiftçiye yapılacak
destek ve hibeler tarım sektörünü ne yönde etkileyecektir?”
2000 yılında başlayan yem
bitkileri desteklemeleri 2014
yılında da devam etti. 2015
üretim yılı için yem bitkileri
ekilişlerinin arttırılarak hayvancılığımızın kaliteli kaba yem
ihtiyacını karşılamak amacıyla destekleme kapsamında olan
yem bitkileri sayısını su tüketimi az olan bitkiler yönünden artırmak ve mevcut yem bitkileri destekleme uygulamalarımızı
devam ettirmekte kararlıyız.
2015 yılında da üreticilerimize mazot, gübre ve toprak analizi destekleme ödemesi yapılacak olup, yapılacak ödeme ile
maliyetin ortalama % 15’i karşılanmaya çalışılacak.
Organik tarımın 2015 yılında da gelişme göstereceği eldeki mevcut verilerle tahmin ediliyor. Organik tarım alanlarının
toplam tarım alanı içerisindeki payının 2015 yılında %1,95
den % 2,5’ a çıkması öngörülüyor şu anda.
“2015 üretim yılı için alınması gereken önlemler nelerdir?”
Ülkemiz hali hazırda dört
mevsimin yaşandığı bir coğrafik yapıya sahip. Ancak küresel
ısınma neticesinde yaşanan iklim değişiklikleri sebebiyle tarımsal üretimimizde meydana
gelebilecek kayıpları göz önünde bulundurarak mevcut planlamamızı bu doğrultuda yapıyoruz. Ülke ekonomisi açısından
yem bitkisi yetiştiriciliği tarımsal yapı içerisinde önemli bir yere sahip. Özellikle yem
bitkileri yetiştiriciliğinde ekiliş alanları ve üretim miktarları
desteklerin etkisiyle de son yıllarda dikkate değer ölçüde artış
gösterdi. Ülkemizde hayvansal
üretimin de ekonomik olarak
sürdürülebilmesi için yem bitkileri üretimi açısından su kısıtlı bölgelerde silajlık mısır
yetiştirilmemesi, su tüketim kapasitesi düşük ve destekleme
kapsamında olan yem bitkilerinin tercih edilmesi gerekmekte.
Seferihisar’da
doğaya ve
insan sağlığına
zarar vermeden
kaliteli zeytinyağı
üretmenin 20
kriteri belirlendi.
S
eferihisar Belediyesi ve Seferihisar
Doğa Okulu işbirliği ile iki yıl süren ortak çalışmanın sonunda yöredeki kadim zeytinyağı üretim biçimi
ortaya çıkarıldı. En lezzetli ve sağlıklı zeytinyağını üretmek için ağacın yetiştirilmesinden
yağın şişelenmesine kadar geçen süreci kapsayan 20 farklı kriter, aynı zamanda Seferihisar’ın yaşlı zeytin ağaçlarının korunmasını da
sağlayacak.
“Yavaş Zeytinyağı”
“Yavaş Zeytinyağı”nı diğer zeytin yağlardan ayıran en önemli özelliklerden biri zeytinlerin binlerce yıldır olduğu gibi doğal taş değirmende sıkılması ve bu sayede içine metalik
tatlar karışmaması. Doğayı ve insan sağlığını
aynı anda koruyan yavaş zeytinyağı kriterleri
beş başlıkta toplanıyor. Ağaçların özelliklerini, zeytinliğin bakımını, biyolojik çeşitliliği ve
zeytinin hasat ve sıkım biçimlerini kapsayan
beş ana başlık sonucunda ortaya çıkan kriterler arasında ise yağın deliceye (yabani zeytin)
aşılanarak yetiştirilmiş bir zeytin ağacından
elde edilmesi, yani ağacın dikim olmaması,
zeytinliğin doğal sulama dışında ekstra sulamaya ihtiyaç duymaması ve çevresinde tel bulunmaması gibi kriterler bulunuyor.
Seferihisar Belediye Başkanı Tunç Soyer Seferihisar'ın bir zeytin ilçesi olduğunu vurguladıktan sonra sözlerini “Binlerce yıldır ilçemiz
ekonomisinin önemli bir kısmını zeytinyağı
oluşturuyor. Fakat iki yıl önce temellerini attığımız Seferihisar Doğa Okulu’nun araştırmaları
sonucunda geleneksel zeytinliklerle ilgili yepyeni şeyler öğrendik. Ege’nin geleneksel zeytinlikleri yalnızca bir tarım alanı değil, aynı zamanda korunması gereken doğal bir ekosistem.
Öyle ki, yaşı yüzlerce yılı geçen zeytin ağaçlarımız bize hem son derece özel bir zeytinyağı sunuyor, hem de birçok canlıya yaşam alanı
sağlıyor. İlk örneği yerel Orhanlı Taşbaskı Zeytinyağı olan yavaş zeytinyağıyla hem Seferihisar’ın zeytin ağaçlarını en iyi şekilde koruyacağımıza, hem de Türkiye’nin farklı yerlerindeki
zeytin havzalarına ilham kaynağı olacağımıza
yürekten inanıyorum” diyerek noktalıyor.
Yavaş Zeytinyağı’nın 20 Kriteri
Ağaçlarla ilgili kriterler
• Yağın deliceye (yabani zeytin) aşılanarak
yetiştirilmiş bir zeytin ağacından elde edilmesi.
Ağacın dikim olmaması.
• Zeytinliğin tercihen Güney yöne bakması.
• Zeytin arazisinin eğimli veya tümsek yapıda olması.
• Aşılanırken kullanılan ırkın yerli bir ırk olması.
• Ağaçların tercihen yaşlı olması.
Zeytinliğin bakımıyla ilgili kriterler
• Zeytinliğin hiç sulanmaması.
• Zeytinliğin hiçbir şekilde ilaçlanmaması.
• Zeytinlikte hiçbir kimyasal gübre veya başka sentetik ürün kullanılmaması.
• Zeytin toprağının hiçbir makine ile sürülmemesi. Yalnızca atla yüzey sürümü yapılması
veya hiç sürülmemesi.
• Zeytinliğin zeytin hasadı zamanı dışında
mera olarak kullanılması ve zeytinlerin altında
hayvan güdülmesi
Biyolojik çeşitlilik
• Zeytinliğin etrafına tel çekilmemiş olması,
bu surette yaban hayvanlarının dolaşımının özgür olması
• Zeytin ağaçlarının ekosistem bütünlüğünü
koruması
• Zeytinliğin yüksek biyolojik çeşitliliğe sahip olması.
Hasat
• Zeytinin elle toplanması
• Zeytin çırpılırken ağaca zarar verilmemesi
• Hasat sonrasında zeytinin uzun süre bekletilmemesi
• Zeytinin yağhaneye doğal malzemeler içinde taşınması
Sıkım
• Yağın taşbaskı tekniği ile sızdırılması
• Sıkım sırasında yüksek sıcaklıkta su kullanılmaması
• Sıkım aşamasında yağın santrifüj vb. teknolojik müdahale görmemesi
köy kahvesi
26
HABER
www.koykahvesi.com.tr
Bakan Eker: “Desteklemeler Burdur ve
yurt genelinde artarak devam edecek”
Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker, bakanlığının Burdur İl Müdürlüğü binasının temel atma töreni ile
Tarım ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme Kurumu (TKDK) destekli projelerin açılış törenleri için Burdur’a geldi.
B
akan Eker, yaptığı konuşmada, tarım-hayvancılık
desteklemelerinin
Burdur ve ülke genelinde artarak devam edeceğini bildirdi.
10 yılda Burdur hayvancılığında ve tarımda büyük gelişme
olduğunu anlatan Eker, “Bu
alanda çok yatırım yapılıyor.
Bizim 10 yılda hükümetlerimiz
döneminde Burdur’da 24 bin
kayıtlı çiftçiye verdiğimiz toplam karşılıksız nakdi hibe desteği yaklaşık 650 milyon lira.
Bunun 423 milyonu hayvancılıkla ilgili. Bu çok önemli
bir şey. Burdurlu yetiştirici de
bunu muazzam bir şekilde değerlendirmiş. Biz Burdur’un
hayvancılığını ayağa kaldırması, bu sektörün daha iyi bir
noktaya gelmesi için destekleri başlattık. Eskiden bu tür hizmetler burada yoktu. 2002 yılında Burdurlu Çiftçi bir yılda
sadece 4,5 milyon lira hayvancılık desteği alıyordu. 2013 yılında Burdurlu Çiftçinin aldığı
hayvancılık desteği sadece 76
trilyonun liranın üzerinde. Bu
Burdurlunun çabasıyla bilgisiyle, emeğiyle birleşince de ortaya önemli başarılar çıktı”dedi.
Bakan Eker, Türkiye’nin büyüdüğünü, Burdur’un da onunla
büyüdüğünü kaydederek, Türkiye eskiden tarımsal üretimde
Avrupa’da dördüncü büyük ülkeydi. Fransa, İspanya, İtalya
önümüzdeydi. Bu 10 yıl içeri-
“Zor coğrafya, iklim
koşulları ve mera yapısı”
sinde onlar da büyüdü, ama biz
bütün Avrupa Birliği’nin ürettiği tarımsal büyümeden 10 kat
fark attık. Biz Avrupa’da birinci
sıraya yükseldik. 2008’den beri
Türkiye Avrupa’nın tarımsal
hasılasında birinci büyük ülke
ifadesini kullandı
Bakan Eker daha sonra Burdur’da TKDK destekli açılan
işletmelerin sahiplerine temsili
çeklerini teslim etti.
“Ek destekleme artmalı”
Bakan Eker’e, soykütük farkları ve ıslah çalışması yapan
DSYB üyelerinin aldığı ek desteklemenin artması gerektiğini
belirten Burdur DSYB Başkanı
Kamil Özcan, “Birliklerin ku-
ruluş ve çalışmalarına kaynak
teşkil eden yeni kanun düzenlemesi için size ve bürokratlarınıza teşekkür ediyorum. Kanunun çıkışında yaşanan gecikme
sahada kafa karışıklıklarına
yol açtı. Birlikler kapanacakmış diye yorumlar oldu. Yeni
kanun sayesinde birçok konu
daha ayrıntılı olarak düzenlenmiştir. Birçok muğlak alan giderilmiştir. Birlikler olarak bazı
beklentilerimizin de yönetmelik
ve kuruluş belgesinde dikkate alınarak sonuçlandırılacağını
inanıyoruz” diye konuştu.
“Et ve sütteki fiyat
artışı abartılı değil”
Son dönemde özellikle itha-
lat lobilerinin ve spekülatörlerin abartılı yorum ve taleplerine
karşılık Bakanlığın izlediği politika ve duruşları için teşekküreden Özcan: “Ülkemizde bize
göre hayvansal ürün ve besi materyali eksikliği ve yetersizliği yoktur. Örneğin Burdur’da
her yıl doğan buzağı sayısında ve cinsiyet dağılımında azalma ve değişkenlik yoktur. Hatta
yüzde 2-3’lük yıllık artış vardır.
Ayrıca, et ve sütteki artan fiyatlar abartılı olmayıp tüm dünyada
olduğu gibi ürün maliyetlerindeki artışlardan kaynaklanmaktadır. Bu durum tüketicinin alımını engelleyici boyutta olmadığı
gibi üreticinin de haksız bir kazancına dönüşmemiştir.”
Burdur DSYB’nin 200 bin
hayvanı olan 5 bin üyeye sahip bir birlik olduğunu anlatan
Kamil Özcan, şu bilgiyi verdi: “Bugün itibariyle 40 aracı ve 70 personeli ile hem üyelerimize hem de olası üyemiz
olan önsoykütük yetiştiricisi 25 bin işletmeye hizmet etmekte ve çalışmaktayız. Burdur deyince akla hayvancılık
için aslında hiç de uygun olmayan zor coğrafya, iklim koşulları ve mera yapısı akla gelmelidir. Dolayısıyla burdaki
başarı öyküsü çok daha büyük anlam kazanmaktadır.Asli
işimiz olan ıslah çalışmaları
ve soykütük hizmetleriyle beraber bakanlığımızın hayvancılık destekleme işlemlerinin
tüm alt yapısını hazırlayarak
sağlıklı bir şekilde yetiştiricilerimize ulaşmasını da sağlama görevini üstlenmiş bulunmaktayız.
Burdur olarak sizin de bildiğiniz gibi hayvancılık desteklemelerinde hayvan sayısına
oranla en fazla yararlanan birinci il olma konumumuzu her
yıl tekrarlamaktayız. Ayrıca
yetiştirici örgütü olmamız sebebiyle aynı zamanda bir kooperatif bir dernek gibi üyelerimizin çıkarlarını korumak,
sorunlarına çözüm arama ve
üretme görevimizde vardır.”
2015’te çiftçiye 10 milyar lira karşılıksız destek
Gıda Tarım ve Hayvancılık
Bakanı Mehdi Eker, “2002
yılında 1 milyar 800 milyon
lira olan nakit karşılıksız hibe
desteği, 2015’te 10 milyar liraya çıkarılacak.” dedi. Yalova’da kurulan Türkiye Geofit
Bahçesi’nin açılış töreninde konuşan Bakan Eker, ülkede yetişen binlerce soğanlı bitkinin kurtarılması, kayıt
ve muhafaza altına alınması,
bunlardan yeni renk ve desenler üretilmesinin önemli
olduğunu söyledi.
Tarımı sadece kırsal alanda yaşayan köylü vatandaşların ihtiyaçlarını gidermek olarak görmediklerini belirterek,
tarımın genetik kaynaklarının
muhafaza edilmesinin önemine işaret eden Eker, şunları kaydetti: “Biyoçeşitlilik, bir
coğrafyanın en büyük zenginliğidir. Biz tarıma hep stratejik baktık. Türkiye’nin bu sahadaki önemli servet alanını
nasıl geliştirir, nasıl zengin-
leştirir, nasıl dünyanın önemli
ülkeleri arasında yerleştiririz
diye düşündük. Tarımda ArGe harcamalarını, gen kaynaklarının korunması çalışmalarını ve destekleri büyük
oranda artırdık. 2002 yılında
1 milyar 800 milyon lira olan
nakit karşılıksız hibe desteği,
2015’te 10 milyar liraya çıkacak. Türkiye’nin tarım sektörü 61 milyar dolarlık hasılası ile AB’de birinci hale geldi.
Tarım ihracatını da 18 milyar
dolara çıkardık. Bu alanda net
5 milyar dolar dış ticaret fazlası veriyoruz.”
"Kalıcı servet alanı
tarımdır"
Dünyanın son 150-200 yıllık tarihinde sanayinin katkısının yadsınamayacağının altını çizen Eker, “Ama tarım,
milletlerin ebedi servet alanıdır. Kalıcı servet alanı tarımdır, arazilerdir. Çünkü diğer
bütün sanayi ürünlerinin ömrü
sınırlıdır. Ama tarım arazileri
ve toprak öyle değildir. Toprağın bereketi ve serveti kalıcı ve ebedidir. Bizim bu servet alanını değerlendirmemiz
ve korumamız gerekiyor” ifadelerini kullandı.
Türkiye Geofit Bahçesi içerisinde, ülkemizde bir ilk olan
Alpin Serası’nın yanı sıra tropik sera, peyzaj alanları, herbaryum kompleksi ve laboratuvarlar bulunduruyor.
27
HABER
www.koykahvesi.com.tr
köy kahvesi
“Tarım, stratejik bir sektör”
T
ürkiye’nin enerji kaynakları olmasa da
tarım kaynakları bakımından çok zengin
bir ülke olduğunun altını çizen TOBB
Başkanı M. Rifat Hisarcıklıoğlu, “4
mevsimi bir arada yaşayan, her çeşit tarımsal ürün
yetiştirmeye uygun topraklarda yaşıyoruz. 10 yıl
önce tarımsal hasılada dünyada 11., Avrupa’da
4. ülkeydik. Şu an 62 milyar dolarlık tarım hasılasıyla dünyada 7. Avrupa’da 1. olan bir Türkiye
var. Türkiye, dünya tarımsal üretiminde 30 üründe; dünya tarımsal ürün ihracatında ise 26 üründe
ilk 5 ülke arasında yer alıyor. Tarımsal ürünlerdeki net ihracatımız 5 milyar doların üzerine çıktı. Bu süreçte Avrupa Birliğinde tarım sektörünün
yıllık ortalama büyümesi yüzde 0,2 olurken; bizim
tarım sektörümüz yıllık ortalama yüzde 2,2 büyüdü” dedi.
Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı M.
Rifat Hisarcıklıoğlu, TOBB Ticaret Borsaları Konsey
Toplantısı’nda tarım sektörünün dünyanın en stratejik
sektörlerinden biri haline geldiğini belirterek, “Şu an
dünya ülkeleri için enerji sektörü neyse, tarım ve gıda
kaynakları da aynı stratejik öneme sahip” dedi.
Lisanslı depoculuk
Tarımsal üretimin ve ticaretin daha verimli koşullarda yapılabilmesi için yatırımlar yaptıklarını belirten Hisarcıklıoğlu şöyle konuştu: “Tarımsal ürün analizi yapan aktif laboratuvarlara sahip
borsa sayımız 75’e yükseldi. 9 borsamızın laboratuvarı yetkili sınıflandırıcı, 5 borsamızın laboratuvarı ise yeterlilik test sağlayıcı hale geldi. Canlı hayvan park pazar yeri bulunan Borsa sayımız
da 23’e yükseldi. 67 Borsamız satış salonları ile
üretici, tüccar ve sanayiciye hizmet veriyor. Diğer
yandan ülkemizde lisanslı depoculuk sisteminin
kurulması ve kanuni altyapısıyla ilgili uzun yıllar çalıştık. Nihayetinde meclisimizde ilgili kanun
çıktı. TMO ile birlikte LİDAŞ’ı kurarak bu anlamda faaliyet izni alan ilk şirket olduk. Bu attığımız adımı özel sektörümüz de takip etti.”
Araziler, miras yoluyla
parçalanamayacak
Bölünmüş tarım arazilerine dikkat çeken Hisarcıklıoğlu, “Şu an Türkiye’de 30 milyon civarında tarım arazi parseli var. Tarlaları miras
yolu ile bölünerek çoğaldı ve böylece hepsi küçük hale geldi. Şu an ortalama parsel büyüklüğü
yarım hektara kadar düşmüş durumda. Bu kadar
küçük üretim alanı ile ne sağlıklı ürün planlaması yapılabilir, ne de verimli üretim. Bakanlığımız
bu anlamda kısa sürede çok ciddi mesafe kaydetti. 6 milyon hektara yakın arazinin toplulaştırması tamamlandı ve toplulaştırmalar devam ediyor.
Bakanlığımızın yoğun çalışması ile; ülkemizdeki tarım arazilerinin miras yoluyla parçalanmasını engelleyecek bir kanun tasarısı hazırlandı ve
meclisimizden geçti” diye konuştu.
Konah Mh. Ceng z Topel Cd. No:21 Merkez/BURDUR
köy kahvesi
28
HABER
www.koykahvesi.com.tr
Türk zeytin ve zeytinyağının ağırlıklı olarak yurt dışında tanıtım
çalışmalarını yürüten, Zeytin ve Zeytinyağı Tanıtım Komitesi (ZZTK)
yeni sezonun başlamasıyla birlikte iç piyasa tanıtımlarına ağırlık verdi.
Zeytinciler tanıtım atağında
H
asat şenlikleriyle yeni sezona coşkulu giriş yapan zeytincilik sektörü,
var yılı olarak tanımlanan 2014/15
sezonunda 190 bin ton zeytinyağı
ve 438 bin ton sofralık zeytin rekoltesini katma
değere dönüştürmek için, tanıtım çalışmalarını kesintisiz sürdürüyor. Son yıllarda, Uluslararası Zeytin Konseyi (UZK)’nin hibe desteği
çerçevesinde yurt içi tanıtım etkinlikleri düzenleyen Zeytin ve Zeytinyağı Tanıtım Komitesi (ZZTK), 2011 yılında zeytin ve zeytinyağının
insan sağlığına olan faydalarına dikkat çekmek
için “Zeytinyağı Sağlıklı ve Lezzetli” isimli bir
tanıtım projesi başlatmıştı. “Zeytinyağı Sağlıklı ve Lezzetli” Projesi kapsamında 2011 yılından bu yana İstanbul, Ankara, Bursa, Antalya
ve Eskişehir’de alışveriş merkezlerinde tanıtım
etkinlikleri düzenlediklerini anlatan Zeytin ve
Zeytinyağı Tanıtım Komitesi Başkanı M. Kadri
Gündeş, Aralık ayında ise haftasonları sırasıyla
Erzurum AVM, Forum Kayseri, Ceylan Karavil
Park Diyarbakır ve Forum Trabzon’da tanıtım
etkinlikleri yaptıklarını kaydetti.
New Holland'ın TTJ
serisi artık ödüllü
TürkTraktör New Holland'ın
TTJ serisine "Yılın Bağ-Bahçe
Traktörü" ödülü verildi.
Türkiye'de tarım sektörünün önde gelen markalarından
TürkTraktör, Türkiye'de geliştirilen ve tamamıyla Türk mühendisliğiyle üretilen New Holland'ın TTJ modeli ile "Yılın
Bağ-Bahçe Traktörü" ödülüne
kayık görüldü.
Uluslararası Tarım Makineleri Fuarı (EIMA) kapsamında
"Yılın Traktörü 2015" ödül töreni Bologna'da gerçekleştirildi. Türkiye'de geliştirilen, Türk
mühendis ve işçisi tarafından
TürkTraktör tesislerinde üretilen New Holland TTJ serisi tarım sektörünün en saygın ödülleri arasında gösterilen "Yılın
Bağ-Bahçe Traktörü 2015"
ödülüne layık görüldü.
Törende ödülü TürkTraktör Genel Müdürü Marco Votta alırken, 2014 yılının 60 yılı
geride bırakan TürkTraktör tarihinin en önemli yıllarından
olduğuna vurgu yaparak, "Haziran ayında ikinci üretim tesisimizle gururlandık. Şimdi
ise TürkTraktör üretim hattından çıkarak yurt dışı pazarlarına T3F adı ile ihraç edilen New Holland TTJ ile tarım
sektörünün en önemli ödüllerinden birini almış olmanın
haklı gururunu yaşıyoruz. Bu
ödül TürkTraktör mühendislerinin ve çalışanlarının zaferi olmakla birlikte, New Holland'ın
"bağ-bahçe traktörü" alanında mükemmeliyetçi yaklaşımının bir göstergesidir. Emeği
geçen herkese teşekkür ediyorum" dedi.
Zeytinyağı üretiminde hedef
dünya ikinciliği
Türkiye’nin zeytin ağacı varlığını son yıllarda
yaptığı yatırımlarla 170
milyon seviyesine çıkardığına dikkat çeken Gündeş, “Türkiye 2023 yılında zeytinyağı üretiminde
650 bin ton rekolteye
ulaşarak dünya ikinciliM. Kadri Gündeş
ğini, sofralık zeytinde ise
1 milyon 200 bin ton rekolteye erişmeyi hedefliyor. Bu rekoltenin katma değere dönüşmesi, üreticinin emeğinin karşılığını alabilmesi için güçlü bir iç piyasaya ihtiyaç var. Türkiye’de zeytin
ve zeytinyağı tüketiminin az olduğu illerde tanıtımlara ağırlık vererek bu illerimizde de zeytin
ve zeytinyağı tüketimini arttırmayı amaçlıyoruz.
Türkiye’de kişi başı 2 kg seviyesinde olan zeytinyağı tüketimini 5 kg.’a çıkarmayı hedefliyoruz” şeklinde konuştu.
Seferihisar mandalinası AB’de
Seferihisar Belediye Başkanı Tunç Soyer, belediye
öncülüğünde kurulan Mandalina Üretici Birliği’nin
Almanya’ya yaptığı ihracatla ilk kez, Avrupa Birliği’ne satış yaptığını açıkladı.
Seferihisar Belediyesi
öncülüğünde Seferihisarlı
üreticilerle birlikte kurulan
Mandalina Üretici Birliği, belediyenin birliğe devrettiği Mandalina İşleme ve
Paketleme Tesisi’nde, ilçenin en büyük kaynağı mandalinayı işlemeye ve pazarlamaya devam ediyor.
Daha önce Ukrayna, Romanya, Rusya, Makedonya
gibi ülkelere ihracat yapmayı başaran birlik, şimdi de mandalinayı Avrupa Birliği’ne sokmayı başardı. Avrupa Birliği’ne mal satışını gerçekleştiren ihracatçı firma
Dilbaz Limited Şirketi, Seferihisar Mandalinası’nı inceleyerek Almanya’ya örnekler gönderdi. Avrupa Birliği’nin çok önemsediği kalite
seviyesinde görülen Seferihisar Mandalinası’nın ilk ihracatı 20 Tonluk malla Almanya’ya
gönderildi.
AB kalite standartında
mandalinalar
“Birçok yer malını satamaz, pazarlayamaz
durumdayken, kalite standartının en çok denetlendiği Avrupa Birliği’nde, Almanya’ya ihra-
cat yapmış olmak hem
bizim için hem üreticimiz için çok değerli”
diyen Seferihisar Belediye Başkanı Tunç Soyer şunları söyledi : İyi
kaliteli mal üretmek
için hem belediye olarak hem üretici birliği
olarak çalışmalar yapıyoruz. Avrupa’yla rekabet için en temel koşul kaliteyi arttırmak.
Bu sene ki ürünümüzde
oldukça kaliteli. Malın
kalitesini, fiyatını hem
de pazarlama gücünü
arttırmak için çalışmalar yaparak, üreticimize katkı sağlamaya çalışıyoruz. Kısa bir süre
sonra hayata geçirmeyi planladığımız “Soğuk
hava deposuyla” da ürünümüzün raf ömrünü
ve pazarlama gücünü arttırmayı başarmış olacağız. İlçemiz dünyanın en kaliteli mandalinası
olan Satsuma’yı üretiyor. Seferihisar’ın en büyük geçim kaynağı mandalina.”
15 kuruş destek bekliyoruz
Seferihisar Üretici Birliği Başkanı Cumhur
Eriş yaptığı açıklamada; “Avrupa Birliği sınırları içerisine malımızı sokmamız çok önemli.
Devletten beklediğimiz, ürün bazında 15 Kuruşluk bir destek. Eğer ki bu sağlanırsa çok rahat bir şekilde Avrupa’daki firmalarla rekabet
edebilecek seviyeye geleceğiz” dedi.
29
HABER
www.koykahvesi.com.tr
köy kahvesi
Zeytin ve Üzüm
hasadında yeni çözüm
V- TRACK
www.hassastarim.com.tr
HT Hassas Tarım Ziraat Makinaları San.Tic.A.Ş.
1385 Sokak No.3 Kat 2 No.202 Konak • İzmir TEL: 0232 446 86 19 • GSM: 0533 658 85 63
köy kahvesi
30
HABER
www.koykahvesi.com.tr
DenizBank, “köysel dönüşüm”
de de lider olmayı hedefliyor
K
entsel dönüşümün öncü bankası Denizbank, yenilikçi
ürün ve hizmetleriyle farklılaşmaya devam ediyor.
DenizBank, kentsel alanlar
dışında yaşayan ve tarımsal faaliyetleri ile gelir elde
eden üreticilere hasat döneminden diğer hasat dönemine ödemeli ilk köysel
dönüşüm finansmanı sağlayan banka olarak dikkat
çekiyor. Taşıdığı toplumsal sorumluluk çerçevesinde Köysel Dönüşümde de
lider banka olmayı hedefleyen Denizbnak, Edirne’den Ardahan’a ülkenin her noktasında ‘Köysel
Dönüşüm’e başladı.
DenizBank Konut ve Taşıt Finansmanı Grup Müdürü Hakan Varol, geride kalan 1,5 yılda 1000’in
üzerinde kentsel dönüşüm
projesine aracılık ederek,
kentsel dönüşüm konusunda lider ve öncü banka olmanın gururunu yaşadıklarını ifade etti. Varol ayrıca
kentsel alanlar dışında yaşayan ve sabit bir geliri olmayan ancak tarımsal fa-
aliyetlerinden gelir elde
eden üreticilere hasattan
hasada ödemeli ilk köysel dönüşüm finansmanı
da sağlayarak Kentsel Dönüşümün yanı sıra Edirne’den Ardahan’a ülkenin
her noktasında Köysel Dönüşüme de başladıklarını
söyledi.
Yöreye göre
dönüşüm
yapılacak
Türkiye’de 2023 yılına
kadar 8 milyon adet konutun yeniden inşa edilmesi
gerektiğine işaret eden Varol, köysel dönüşüm projesi ile ilgili şu bilgiyi verdi:
"Bu bölgelerde yapılması planlanan dönüşüm projeleri o yörenin mimarisine
uygun bir şekilde yapılacak. Ayrıca yöresel alanlarda yapılacak olan bu
projelerin inşaat aşamasında yöresel inşaat malzemesi kullanılması sağlanacak.
Köylerde başlayacak olan
dönüşümün sadece binalar
ile de sınırlı olmaması, bir
köyde ambar olarak kullanılan serenderlerin ve köy
konaklarının da bu kap-
Köysel dönüşüm için
DenizBank avantajları
Hakan
Varol
samda aslına uygun bir şekilde inşa edilmesi ve yapılacak olan dönüşümde o
yörenin kimliğine ve dokusuna aykırı adımlar atılmaması hedefleniyor. Tamamen yörenin ihtiyaçları
doğrultusunda yapılacak
dönüşüm kapsamında köylerde ve yörelerde yaşayan
vatandaşlarımıza daha güvenli ve sağlıklı binaların
yapılması amaçlanıyor."
DenizBank’ı tercih edecek tüketicilere birçok
avantaj sağladığını belirten
Varol, DenizBank olarak
Köysel Dönüşüm projesinin ilk yıkım anından yeni
evlerin teslimine kadar
müşterilerinin yanında olduklarını sözlerine ekledi.
◗ Köysel dönüşümde DenizBank’ı
tercih edecek müşteriler devlet
desteklerinden faydalanabilecek.
◗ Devlet tarafından yapılacak yardımların yanında, DenizBank’ı tercih ederek köysel dönüşüm kredisi
kullanmak isteyen müşterilerden
kredi tahsis ücreti, ekspertiz ücreti,
ipotek tesis ücreti alınmayacak.
◗ Tarım geliri olan müşterilerimize
özel “hasat zamanlarında ödemeli” olarak kullandırılacak.
◗ DenizBank ayrıca sürecin başlangıcı sayılan Riskli Yapı Tespit Raporu’nun masrafını karşılayacak.
◗ DenizBank’ın özel eğitimli Kentsel Dönüşüm Danışmanları, müşterilerin köysel dönüşüm taleplerini de yerlerinde dinleyerek ücretsiz
Dönüşüm Danışmanlığı hizmeti verecek.
◗ İnşaat süresince ana para ödemesiz dönem, devlet katkısıyla konut kredilerinde yıllık % 4 (iş yerleri
için yıllık %3) faiz desteği, DenizBank ile çalışacak olan müteahhit firmalardan proje tamamlama
garantisi alınması, her aşamasında inşaat seviyesinin kontrolü, taşınma anında indirimli nakliye desteği ve yeni evine geçen DenizBank
müşterilerine yeni evleri için sağlanan özel indirim imkanlarını içeren
“Köysel Dönüşüm Destek Paketi’’
de DenizBank’ın sunduğu ayrıcalıklar arasında yer alacak.
Buldanlı çiftçilerin sertifika töreni
2012 yılında Denizli’de
meyve, sebze ve bağ konularında yürütülen “Çiftçi Tarla Okulu Projesi” tüm
hızıyla devam ediyor.
Buldan İlçesi, Doğanköy ve Bölmekaya Mahallelerinde kursu başarıyla tamamlayan üreticilere
sertifikaları törenle verildi. Törene Gıda, Tarım
ve Hayvancılık İl Müdürü Sezgin Kutlu, İl Müdür
Yardımcısı Nejdet Demir,
Bitkisel Üretim ve Bitki
Sağlığı Şube Müdürü Himmet Yılanlı, Buldan Gıda,
Tarım ve Hayvancılık İlçe
Müdürü M. Özgür Akkan,
teknik personel ve kursiyerler katıldı.
Sertifika töreninde konuşan İl Müdürü Sezgin
Kutlu; “Türkiye’de sofra-
Jain, Growtech
fuarında yeni
teknolojilerini
çiftçilere tanıttı!
Jain Sulama Sistemleri, Türk tarım
sektörünün en önemli buluşma platformu olan ve bu yıl 14.sü düzenlenen
Growtech Eurasia; Uluslararası Sera,
Tarım Ekipmanları ve Teknolojileri Fuarı'nda, Çeltik’de damla sulama ve Patentli Magic sprinkini sektörün önde gelenleri, bayiler ve çiftçilere tanıttı.
03-06 Aralık 2014 tarihleri arasında
Antalya Expo Center’de gerçekleştirilen
14. Growtech Eurasia; Uluslararası Sera
Tarım Ekipmanları ve Teknoloji Fuarı’na katılan Jain Sulama Sistemleri’nin,
bu yıl gündemindeki en önemli konu,
çeltik’de damla sulama ile sürdürülebilir tarıma verdiği destek ve yağmurlama sulamada yeni sprinkler Magic Drive ürününün lansmanıydı.
%40 verim artışı, %70
daha az su kullanımı...
Çeltikte damla sulama dünyada yaygınlaştırılmaya çalıştırılırken, damla sulamanın yapılan denemelerde çiftçilere,
%40 verim artışı , %70 daha az su kullanımı, %50 daha az enerji ve % 80’e
varan gübre tasarrufu avantajı sunduğu görüldü. Çeltik üreticilerinin ve ziraat mühendislerinin yoğun ilgi gösterdiği
damla sulama çözümünde yapılan çalışmaların detayları sunuldu.
“Üretim maliyetlerinde
%85'lik tasarruf”
lık çekirdeksiz üzümün ilk
çıktığı yer olan Buldan İlçesindeki üreticiler, diğer
üzüm üreticisi bölgelere
göre bir adım daha avantajlı konumdadır. Gerçekleşti-
rilen Çiftçi Tarla Okulu çalışmaları, üzümde kalite ve
verim miktarının artırılmasına ve üretim maliyetinin
düşürülmesine yönelik çalışmalar olup, iç ve dış pi-
yasada pazar bulabilen, ilaç
kalıntısı olmayan, insan
sağlığını tehdit etmeyen
üzüm arzını hedeflemektedir” dedi.
Çeltik üreticilerinin damla sulama uygulamasına yoğun ilgisinden dolayı
duyduğu memnuniyeti dile getiren Jain
Sulama Genel Müdür Yardımcısı Can
Adamoğlu, çeltikde damla sulamanın 5
yıldır üzerinde çalıştıkları bir konu olduğunu ve bu sulama sistemi sayesinde
çeltik üreticilerinin üretim maliyetlerini %85’e kadar düşürebildiklerini söyledi. Ayrıca sistemin su tasarrufuna katkı sağlayacağını ve verim artışları ile
çiftçinin taleplerini karşılayacağını belirtti. 2014 yılı içinde hem projelerden
hem de pazardan önemli bir pay elde ettiklerini, gerçekleşen kuraklıkla birlikte damla sulamaya taleplerin artacağına değindi.
31
HABER
Efemçukuru bilmecesi
C
HP İzmir Milletvekili Alaattin Yüksel, İzmir'in Menderes ilçesine bağlı Efemçukuru Köyü’nün içme
suyunu sağladığı su kuyusunun yüksek oranda arsenik,
mangan ve demire rastlandığı için İZSU tarafından mühürlendiğini belirterek, “Köyün
yakınındaki altın madeninin içme suyunu
kirlettiği kanıtlanırsa, işletmenin üretiminin durdurulması gerekir” dedi.
Efemçukuru Köyü'nde yaşayan köylülerin ve muhtarın şikayetleri üzerine İZSU tarafından durumun
araştırılması için İzmir Valiliği Yatırım İzleme ve Koordinasyon Başkanlığı'na, İzmir İl Halk Sağlığı Müdürlüğü'ne, ve Devlet Su İşleri 2. Bölge
Müdürlüğü'ne yazı gönderildiğini hatırlatan Alaattin Yüksel, DSİ 2. Bölge
Müdürlüğü tarafından kendilerine şu
yanıtın geldiğini söyledi: “29.09.2014
tarihinde; '02.09.2014’te şebekeden
alman su numunesinin yönetmelik
standartlarına uygun olduğu, 2014 yılı
Ocak ayından bu yana alınan örneklere ait analiz sonuçlarında ise,
yönetmelik standartlarının
sağlandığı, içme suyu
açısından olumsuz
bir durum olmadığı, Efemçukuru altın
madeni işletmesinin
faaliyetleri sırasında
Alaattin
oluşabilecek
riskleYüksel
re karşı, yeraltı suları,
yüzey suları, kaynak suları aylık periyotlar halinde alınan numunelerin analizleri
yaptırılarak, İzmir Valiliği Yatırım İzleme ve Koordinasyon Başkanlığı koordinatörlüğünde kurulu bulunan İzleme-Denetleme Komisyonu tarafından
denetimi yapılmaktadır.” Yüksel İZSU'nun bu yanıtı yeterli görmeyerek,
21.11.2014 tarihinde tekrar aynı kurumlara benzer gerekçelerle yazı yazarak bölgede gerekli incelemelerin yapılmasını istediğini belirtti.”
Önlem alındı mı?
Halkın şikayeti üzerine kuyunun İZSU
tarafından mühürlenmesinin ardından
köylünün ihtiyacı olan içme suyunun
İZSU tarafından tankerlerle taşınmaya başladığını söyleyen Alaattin Yüksel
Çevre ve Şehircilik Bakanı İdris Güllüce’ye şu soruları sordu: “Efemçukuru Köyü’nde suda ki değerler ‘İnsani
Tüketim Amaçlı Sular Hakkındaki Yönetmelik’ standartlarına uygun mudur?
Suyun analizini en son ne zaman yaptı-
köy kahvesi
nız ve ne sonuçlar aldınız? Suda yüksek
oranda arsenik, mangan ve demir çıktı
mı ve sudaki kirliliğin kaynağı altın madeninde kullanılan ağır metaller olabilir
mi? Bu konuda Bakanlık olarak önlem
aldınız mı? Eğer su kullanılırsa sonuçlarıyla ilgili bölge halkını uyardınız mı?
Efemçukuru Köyü’nün suyunu kirleten
altın madeni işletmesi ise, yakın gelecekte bunun İzmir'in suyunu da kirleteceği göz önüne alınarak, madenin kapatılmasını düşünüyor musunuz?”
köy kahvesi
32
HABER
www.koykahvesi.com.tr
Köylerde kış geceleri başladı
K
öy hayatı yazın gelmesi ile başlayan
düğün dernek günlerinden sonra kışa
girilmesiyle daha sakin geçmeye başlar. Gün, ezan ve horoz
sesleri arasında köy evlerine
yavaş yavaş sokulmaya başlar. Gün boyunca ev ve hayvan
bakım işleri ile ilgilenildikten
sonra akşamın gelmesi ile birlikte komşu ziyaretleri başlar.
Kokusunun bile insanı rahatlattığı kekik çayı ikram eşliğinde
koyu bir sohbet başlar. Bu uzun
gecelerde oynanan oyunlar ise
ayrı bir zevk ve heyecandır...
Yaşlısından gencine , yediden
yetmişyediye herkesin beraberce oynadığı hatım/hosa (yüzük)
oyunu heyecan ve kahkahalara boğar oynayanları. Televizyona rağmen, sohbetlerin edilmesi ve oyunların oynanmasına
devam edilmesi geleneklerimizin yaşatılması acısından büyük
önem taşır. Bu samimiyet ve
neşe dolu gecelerde, köylülerin
mizah gücü ve edebi dili etkili
bir şekilde kendini gösterir.
Odun sobalarının üstünde
demlenen çayın kokusu odayı doldururken, espiriler üzerine neşeli insanların kahkahaları
evlerden taşıp sokaklara kadar ulaşır. Neler konuşulmaz ki
bu uzun kış gecelerinde... Çocukluk anıları, gençlik anıları, gurbet anıları, askerlik anıları, düğün anıları, okul anıları,
muhtarlık seçimleri (berberiye)
anıları, eşşek şakaları anıları...
Tabi bunlar ilk defa anlatılır-
mış gibi tekrar tekrar anlatıldığı halde dinleyenler de ilk defa
duyuyormuş gibi dinler, haz
alırlar; kah üzülür kah gülerler
hep birlikte.
Kış eğlencelerinden
biri; “Köse” oyunu
Geleneksel kış eğlencelerinden biri olan "Köse" oyununu Köy Kahvesi okurları için
sayfalarımıza taşıdık. Asırlardır oynanan ancak son yıllarda unutulmaya yüz tutmuş ge-
leneksel oyunlardan "Köse"
oyunu, Güneydoğu'nun bir çok
ilinde yeniden yaşatılmaya çalışılıyor. Köylüler, soğuk kış
günlerinde vakitlerini "Köse
oyunu" oynayarak geçiriyor.
Unutulan değerler
Bölgede "büyük çile" olarak
bilinen ve 40 gün süren dondurucu soğukların yaşandığı günlerde oyunu canlandıran
köylüler, bu geleneğin kuzuların doğumuyla başlayan baharın müjdecisi olduğuna ina-
nıyor. Dondurucu soğukların
etkili olduğu 40 günlük büyük
çile ile yirmişer günlük küçük
çile ve boz çile olarak adlandırılan günlerde Köse oyunuyla unutulmaz bir gün yaşayan
köylüler, unutulan değerlerinin
yeniden hatırlanmasının mutluluğunu yaşıyor. Oyunda, üzerine bağladığı otlarla hazırlanan kostümün içine giren Köse,
eşiyle köydeki evleri tek tek
dolaşıp un, şeker, yağ, bakliyat
gibi gıda maddeleri topluyor.
Gençler de oyuna katılıyor
Bu arada köydeki gençler de
Köse'nin eşini ve evlerden topladığı eşyaları kaçırmaya çalışarak oyuna renk katıyor. Köydeki tüm evlerin tek tek ziyaret
edilmesinin ardından Köse ve
eşi, topladığı un ve yağla yaptığı helvayı tüm köye dağıtıp,
diğer gıda maddelerini de dar
gelirli aileler arasında paylaştırıyor.
Oyun bir geleneğin yanı sıra
köydeki vatandaşlar arasında
birlik ve beraberliğin artırılmasını da sağlıyor.
33
köy kahvesi
HABER
www.koykahvesi.com.tr
Ova yollarında “Londra rekoru”
İ
zmir Büyükşehir Belediyesi, tarlalara daha kolay ulaşım
sağlamak ve ürün kalitesini artırmak için başladığı ova
yolu asfaltlamalarında, İzmir-Londra arasındaki mesafeden daha fazla
yol kat etti. Büyükşehir Belediyesi,
3 bin 600 kilometrelik çalışma için
340 milyon TL harcadı.
Türkiye tarihinde ilk kez ova yollarına yatırım yaparak tarım arazilerini tozdan kurtaran İzmir Büyükşehir Belediyesi, bir yandan sathi
kaplama çalışmalarına devam ederken bir yandan da sınırlarına yeni
bağlanan ilçelerde zemin hazırlığı çalışmalarını aralıksız sürdürüyor. Büyükşehir Belediyesi ekipleri,
2004 yılında başlatılan ova yollarının düzenlenmesi projesi kapsamında bugüne kadar 18 milyon
metrekare üretim yolunun sathi kaplamasını gerçekleştirdi. Köylünün
yüzünü güldüren devasa proje kap-
samında gerçekleştirilen çalışmalar
kapsamında, 5 metre genişliğinde 3
bin 600 kilometre yolu asfaltlayarak
İzmir- Londra arasındaki 3 bin 556
kilometrelik mesafeyi bile geride bıraktı. Büyükşehir Belediyesi, 340
milyon lira kaynak ayırdığı bu çalışmalarıyla çiftçileri kışın çamurdan,
yazın tozdan kurtardı. Ürünlerinin
kalitesi artarken alıcıların ulaşımı
kolaylaştı ve bu da maliyetler azalmasına yol açtı. Böylece İzmir, “yerelde kalkınma” hedefi doğrultusunda önemli adımlar atmış oldu.
Yeni bağlanan ilçelere
2.1 milyon kilometre
Büyükşehir Belediyesi son olarak, yeni yasa ile sınırlarına dahil olan Bergama, Beydağ, Dikili, Karaburun, Kınık, Kiraz, Ödemiş
ve Tire’de 2,1 milyon metrekarelik alanın, yani 420 kilometrelik ova
yolunun asfaltlama çalışmalarını ta-
mamladı. Kent genelinde mevsim
şartlarından dolayı ara verilen sathi
kaplama imalatının, havaların ısınmasıyla birlikte bahar aylarında tekrar hız kazanacağı belirtildi. Sathi kaplama çalışmalarına ara verilse
de, İZBETON ekipleri, çiftçilerin
kullandığı ova yollarının çamur olmasını engellemek için altyapı zemin hazırlığı çalışmalarına devam
ediyor.
2004 – 2013 yılları arasında 3.220
kilometre sathi kaplama yol çalışmasını bitiren Büyükşehir Belediyesi, 2014 yılında bu mesafeyi 3 bin
600 kilometreye çıkardı. 2015 yılında planlaması yapılarak çalışma
programına alınan 400 kilometre yol
ile birlikte toplam 4 bin kilometre
ova yolu asfaltlanmış olacak. 2015
yılı için planlanan alanlarla birlikte,
2004-2015 arasındaki ova yolu sathi
kaplama asfalt maliyeti ise 380 milyon TL’yi bulacak.
Seferihisar'ın sıcak, samimi köy pazarı
İnsanın başını döndüren kokusuyla tarla domatesi, dalından yeni toplanmış mandalinalar, toprağı üstünde taze
aracısız olarak satışa sunuyor.
Seferihisar köylerinde yetiştirildiği ve belediye kriterlerine uygunluğu Seferihisar Belediyesi Ziraat Mühedisliği tarafından
kontrol edilen ürünler, çevreye
zarar vermemek adına kesekağıdı ya da doğada yok olabilen poşetler ile alıcıya veriliyor.
patates, körpecik semizotu,
zeytinler, yeşillikler, dumanı
üstünde köy ekmekleri...Köylüler bağında, bahçesinde yetiştirdikleri ürünlerini, fırınlarında pişirdikleri ekmeklerini, el
emeği göz nuru eserlerini Seferihisar'ın köy pazarında alıcıyla buluşturuyor....Pazar alışverişine şen kahkahalar, samimi
sohbetler de eklenince insan
her gün bu pazara uğramak istiyor ..
Hergün açık
Seferihisar ve çevre köylerdeki vatandaşlar el emeği göz
nuru eserlerini, sebze ve meyvelerini Seferihisar Belediyesi'nin
kendilerine ücretsiz olarak tahsis ettiği Köy pazarı binası ve
üretici pazarında satışa çıkarı-
Hem pazar, hem kurs
yor. Köylüler ürünlerini 6 gün
çarşı merkezinde bulunan eski
belediye binasında faaliyete geçen köy pazarı binasında, salı
günleri ise binanın önünde kurulan 'üretici pazarında' sergileyip satma imkanı buluyor.
Ürünleri, mühendisler
kontrol ediyor
Her salı 9 civar köyden organik tarım ve iyi tarım sertifikalarına sahip olan 120 çiftçi köylü,
tarım alanlarında yetiştirdikleri mahsülleri, 'Üretici Pazarında'
Sadece salı günleri hizmet
veren üretici pazarının dışında haftanın altı günü açık olan
Köy pazarı binasında hem
ürünler sergileniyor, hem de seramik, file yapımı ve takı kursu
gibi ücretsiz kurslar veriliyor.
İlçe kadınlarına gelir elde edebilecekleri konularda eğitimlerin verildiği binada ayrıca terzilik hizmeti de veriliyor.
köy kahvesi
34
HABER
www.koykahvesi.com.tr
Balıklar gen
bankasında korunacak
Karadeniz’de nesli tükenme
tehlikesi ile karşı karşıya olan balık
türleri koruma altına alınıyor.
G
ıda Tarım ve Hayvancılık
Bakanlığı su ürünleri üretimini sürdürülebilir kılmak
ve balık türlerinin neslini
korumak amacıyla Trabzon’da Su Ürünleri Gen Bankası kuracak. Trabzon Su
Ürünleri Merkez Araştırma Enstitüsü
bünyesinde kurulacak olan ve tamamlandığında Türkiye’de ilk, dünyada ise
ilkler arasına girecek olan gen bankası
"Su Ürünleri Gen Bankası, Biyoteknoloji Merkezi ve Müze” olmak üzere üç bölümden oluşacak.
Genetik kaynaklar
saklanacak
İleri AR-GE merkezi olarak tasarlanan gen bankasında, tehdit altında olan
türlerin sperma, doku ve DNA’ları saklanıp balık türlerinin koruma altına alınacağını söyleyen Trabzon Su Ürünle-
ri Merkez Araştırma Enstitüsü Müdürü
Doç. Dr. İlhan “Proje ile moleküler genetik çalışmalar yapılarak türlerin tanımlanması, popülasyon düzeyinde
farklılıkların belirlenmesi ve ıslah çalışmalarının etkin bir şekilde yürütülmesi için uygun fiziki ve teknik imkanlar
oluşturulacak. Halen devam eden başlıca projelerden olan Mersin balıkları ve
Kırmızı Benekli Alabalık gibi nesli tehdit altında türlerin korunması ve kayıt
altına alınmasında DNA belirteçleri kullanılıyor. Bu sayede türlerin uluslararası düzeyde kabul edilen metotlar ile tanımlamaları yapılabiliyor. Ayrıca ileri
ki dönemlerde yapılacak olan balıklandırma programlarında gen bankasındaki
veriler kullanılacak ve bu sayede genetik kaynakların kaybolması önlenebilecek. Proje ile tüm araştırmaların çıktılarını barındıran bir veri bankasının da
oluşturulması hedefleniyor’ dedi.
Son teknoloji ile incelenecekler
"Bu merkez ıslah yolu ile elde edilen
hatların tescil ve korunmasında da görev
alacak" diyen Aydın, "Ayrıca yapılacak
moleküler genetik çalışmalar ile su ürünleri yetiştiriciliğinde ıslah ve biyo-teknolojik uygulamalara yönelik projeler yürütülecek. Bu sayede hızlı büyüyen ya da
iyileştirilmiş örneklere ihtiyaç duyduğunda gerekli materyal bu bankadan temin
edebilecek. Kurulacak çeşitli laboratuvarlardan birisi olan Su Ürünleri Sağlığı
laboratuvarlarında viral, bakteriyel ve paraziter balık hastalıkları son teknolojiyle incelenecek. İstihdam ve katma değer
oluşturma açısından önemli olan su ürünleri yetiştiriciliğinin uluslararası rekabet edilebilir seviyede tutulabilmesi için
gen bankasıyla ekonomik türlerin kültüre
alınması ve biyoteknolojik uygulamalar
için araştırma alt yapısının geliştirilme-
si sağlanacak. 2016 yılında tamamlanması hedeflenen bankayla biyo-çeşitliliğin korunması ve sürdürülebilir yönetimi
için plankton, bentik (dipte bulunan canlılar) ve balık biyolojisi çalışmalarının
yapılacağı laboratuvarlar, elde edilen materyallerin muhafaza edileceği arşiv ve
balık müzesi oluşturulacak. Proje ile kurulacak balık müzesi, koleksiyon ve sergi
kısımlarından oluşacak. Birçok balık ve
sucul omurgasız türleri koleksiyon içerisinde yer alacak. Ayrıca müzede deniz
ve balıkçı temalarına yönelik materyaller
ile akvaryumlar yer alacak. Bunların yanında 'Canlı Muhafaza Birimi’ içerisinde
doğal ortamında tehdit altında olan balık
türleri tanklarda canlı olarak muhafaza
edilecek. Balık müzesindeki koleksiyon
örneklerinin bir kısmı bölge halkı, yerli ve yabancı turistlerin de ziyaretine açılarak bölge turizmine de katkı sağlaması
bekleniyor" diye konuştu.
Emine Erdoğan’dan Fitoterapi'ye destek
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan’dan, Bezmi
Alem Üniversitesi bünyesinde kurulacak Türkiye’nin ilk ve tek Fitoterapi
(bitkilerle tedavi) Merkezi’ne destek
geldi. Üniversitenin akademik yıl açılış töreninde yetkililerden bilgi aldığı
merkezle özel olarak ilgilenen Emine
Erdoğan, merkezdeki çalışmalara destek sözü verdi.
Eski dönemlerde Bezmi Alem Vakıf Gureba Hastanesi'nin fırını olarak
hizmet veren bina artık Türkiye'nin ilk
ve tek Fitoterapi Eğitim, Araştırma ve
Uygulama Merkezi olarak hizmet verecek. Bezmi Alem Üniversitesi'nin
akademik yılı açılış töreninde merkez
hakkında bilgi alan Emine Erdoğan,
merkezle ilgili çalışmalara destek
sözü verdi.
İstanbul Kalkınma Ajansı'nın 1 milyon 361 bin
Emine
TL'lik desteErdoğan
ğiyle kurulan Fitoterapi
Merkezi Başkanı Prof. Dr. Murat Kartal, merkezde bilimsel yöntemlerle bitkisel ilaçların üretileceğini, ayrıca ilaç
sektörüyle de bu alanda ortak çalışmalar yapılacağını belirtti.
93 milyar dolarlık pazar
Kartal, dünyada bitkisel ilaçların
yükselen bir trend yakaladığını, 2015
yılında bu pazarın 93 milyar dolara ulaşacağını açıkladı. Bitkisel ilaçların Alzheimer, yanık tedavisi ve sakinleştirici olarak kullanıldığını ifade
eden Kartal, 2015 yılı sonuna kadar 2
bitkisel ilaç için Sağlık Bakanlığı'ndan
ruhsat almayı planladıklarını açıkladı. Kartal, Türkiye'de 12 bin çeşit bitki
yetiştiğini ve bunların 3 bin 600'ünün
sadece bizim ülkemizde olan endemik
türler olduğunu belirtti.
35
HABER
www.koykahvesi.com.tr
köy kahvesi
Aliağalı balıkçılardan kota önerisi
Sınırlı Sorumlu Aliağa Su Ürünleri Kooperatifi Başkanı Kemal Yılmaz denizlerde su ürünleri istihsali
yapan her tekneye yıllık ve günlük olarak avlanma kotası getirilmesi gerektiğini söyledi.
S
on günlerde yaşanan bolluk nedeniyle balık fiyatlarında gözlenen düşüş, tüketiciyi sevindirirken üreticiyi zor durumda
bırakıyor. Türk mutfağının vazgeçilmez lezzeti olan balığı denizden sofralarımıza ulaştıran balıkçılar avlanan ihtiyaç fazlası balığın ucuza tüketilmesinin
ilk bakışta sevindirici olduğunu, ancak
bu durumun uzun vadede hem tüketiciye hem de üreticiye olumsuz yönde yansıyacağını dile getiriyor. Gazetecilere
yaptığı açıklamada; denizlerde su ürünleri istihsali yapan her tekneye yıllık ve
günlük olarak avlanma kotası getirilmesi gerektiğini savunan Sınırlı Sorumlu (S.S.) Aliağa Su Ürünleri Kooperatifi Başkanı Kemal Yılmaz, “Türkiye’de
sürdürülebilir balıkçılık yapmak istiyorsak arz talep dengesini kurmak zorundayız” diyerek sürdürülebilir balıkçılığın üretici ve tüketici açısından önemine
dikkat çekti.
Balıkçı bindiği dalı kesiyor
Türkiye’de balıkçıların ’Nasıl olsa bu
sezon balık bol, en iyisi mi bitene kadar avlayalım’ düşüncesiyle denize açıldığına vurgu yapan Kemal Yılmaz, bu
şekilde bir avcılık anlayışının denizlere büyük zarar verdiğini ve balıkçıların
adeta bindiği dalı kestiğini söyledi. Türkiye’de resmi rakamlara göre yılda 450
Bin ton balık avlandığını, ancak bu ra-
Denetimler artırılmalı
20 santimden küçük olan lüfer balığı avlamanın yasak olduğunu hatırlatan
Yılmaz, şunları söyledi: “Avlanması ve
satışı yasak olan çinekop balıkları hallerde, semt pazarlarında göz göre göre satılıyor. Sahil Güvenlik Komutanlığımız bu
yasa dışı avcılığın önüne geçmek adına
var gücüyle çalışıyor. Bu katliamın önüne geçebilmemiz için karada yapılan denetimleri de arttırmak zorundayız.Yasal
boyda olmayan balıkların satışını yapanlara caydırıcı cezalar uygulamalıyız. Vatandaş da bilinçli olmalı. Tezgahta gördüğü yavru balığı satın almamalı, hatta
bir vatandaşlık görevi olarak bu durumu
ilgili mercilere ihbar etmelidir”
Türkiye’ye örnek uygulama
kamın gerçek rakamın yarısına tekabül ettiğini belirten Aliağalı balıkçıların
Başkanı Kemal Yılmaz, Türkiye’de kayıt dışı avcılık yapıldığını öne sürdü.
Gelecekte konserve balık
yemek zorunda kalabiliriz
Bugün bolluktan dolayı balığı ucuza tüketen vatandaşların da, gelecekte yokluktan dolayı konserve balık yemek zorunda kalabileceğini vurgulayan
Yılmaz, sözlerini şöyle sürdürdü: “Kısa
vadede gerçekleşen ucuzluk hiç kimseyi sevindirmesin. Çünkü bugün ucuza tüketilen ürünün bedeli gelecekte çok
daha ağır olabilir. Avrupa Birliği ülkelerinde kişi başı yılda 24 kilogram, dünya
genelinde ise yaklaşık 17 kilogram balık tüketiliyor. Ülkemizde ise bu rakam
7.6 kilogram seviyesinde çok düşük bir
oranda seyrediyor. Balık tüketiminin bu
kadar düşük bir ülkede hunharca avcılık yapmanın hiçbir mantıklı açıklaması olamaz.”
Vatandaşları balık alımında bilinçlendirmek ve balık tüketimini arttırmak
amacıyla Aliağa’da Türkiye’ye örnek
olabilecek bir proje hazırlığı içinde olduklarını sözlerine ekleyen Başkan Yılmaz, “Vatandaş tezgahta gözüne güzel
görünen balığı satın alır. Hangi balığın,
hangi boyda olması gerektiğini bilemez.
Biz pilot ilçe olarak Aliağa’da çeşitli
broşür ve afişlerle vatandaşlarımızı bilgilendireceğiz. Öte yandan okullarımızda balık tüketiminin insan sağlığı açısından önemini vurgulayan bilgilendirme
çalışmalarına öncülük edeceğiz” dedi.
Denizler için tehlike: Deniz Patlıcanı Avcılığı
S
u Ürünleri alanında yaptı"Denizlerimizin Akciğerleri Katledilmesin..."
ğı araştırmalarla ülke çapında
başlığıyla kaleme aldığı yazısında bir tek
dikkat çeken Hasan Eser, 2014
deniz patlıcanının 365 günde 150 ton
yılı içinde yasa dışı deniz patkumu temizlediğini ifade eden Hasan
lıcanı avcılığı yaparken yakalanan 40
Eser, deniz patlıcanı avcılığının tamamen
kişiye toplam 46 bin TL idari para cezayasaklanması gerektiğini savundu.
sı kesildiğini belirterek şu ifadelere yer
verdi: "Türkiye’de tüketimi olmasa da
deniz patlıcanları ticari olarak dünyanın
muhtelif ülkelerinde yüzyıllardır istihsal ediliyor. Ege Bölgesi'nde deniz patlıcanı avcılığı İzmir'in Çeşme ilçesi Karaabdullah Burnu ve Datça Yarımadası
İskandil Burnu arasında kalan alanlarda
serbest… Keşke denizlerimizde avlanması tamamen yasak olsaydı.
"365 günde 150 ton
kumu temizliyor"
Düşünsenize bir tek deniz patlıcanı 365 günde 150 ton kumu temizliyor.
Ancak doğa dostu olan bu canlı organizma maalesef ticarete kurban ediliyor. Denizlerimizde patlıcanların katledilmesi belki de gelecekte yaşanacak
bir çevre felaketine zemin hazırlıyor.
Geçenlerde sevgili dostum, Su Ürünleri
Mühendisi Mehmet Reşat Demir ile birlikte uzun uzun sohbet ettik.
Mehmet Reşat’a Deniz patlıcanı konusunda ne düşünüyorsun? Diye sordum… Sevgili Reşat bu soru karşısında önce gülümsedi, ardından şunları
söyledi: Deniz Patlıcanları, derisi dikenlilerden Holothuroidea familyasından omurgasız hayvanlardır. Ülkemizde 15, dünya denizlerinde 1200' e yakın
deniz hıyarı türü vardır. Holothuria tubulosa ve Stichopus regalis türü 20-45
cm boyuna ve 8 cm çap büyüklüğüne
ulaşabilirler. Ülkemizde besin maddesi olarak tüketilmeyip, olta balıkçılığında yem olarak değerlendirilen bu türlerin tamamı ihraç malıdır. Denizlerin
kıyılara yakın sığ yerlerinde rastlanır.
Kayalık yerlerde, yumuşak zeminlerde ve deniz çayırı yatakları içerisinde 5
ile 100 m derinlikleri arasında yaşarlar.
Yumurtlayarak ürerler, erkek ve dişilerinin şekli birbirine çok benzer. Tentakülleriyle yakaladıkları plankton ve
çamurlarda ki organik maddelerle bes-
lenirler. Deniz dibinde geçtikleri yerlerin dip sedimentindeki organik maddeleri biomasa (canlı kütle) çevirerek
denizlerimizin gönüllü üreticisi ve çöpçüleridir. Yaz aylarında sığ sularda üreme gerçekleşir. Afrodizyak etkisi olduğuna inanılan, antiviral etkisi olan,
AİDS hastalığının tedavisinde ilaç olarakta kullanılan, besin değerleri bakımından zengin, eklem iltihapları tedavisinde kullanılan, kozmetik ve sabun
sanayisinde de kullanılan deniz patlıcanı bütünüyle ihracat ürünüdür. Çoğunlukla uzak doğu ve bazı batı ülkeleri talep etmektedir. Denizlerimizdeki
canlı kaynaklara ait stok çalışmalarına ihtiyaç vardır. Bu stokları göz önünde bulundurarak sürdürülebilir avcılık
politikaları oluşturulmalıdır. Bir stoktan avlanan hayvan sayısı o stoğun yıllık doğal artış oranını geçmemelidir.
Geçerse zaman içinde populasyon yok
olma riskine girer. Deniz kirliliği ve bilinçsiz avcılık bu ürün ve diğer tüm su
ürünleri canlıları tükenmeden sürdürülebilir yöntemler hayata geçirilmelidir.”
köy kahvesi
36
HABER
www.koykahvesi.com.tr
MÜHENDİS GÖZÜYLE
Dr. Cemal ILGIN
Bağlarda kışın
budama
Asmaların bir yıllık çubuklarına yapılan kesim işlemine kış
budaması denir. Asmaların üzerinde kaç adet üzüm çubuğu
bırakılacağı ve bu üzüm çubuklarının kaç gözlü olacağı anlaşılır. Bu uygulama üzüm verimini düzenleyen en önemli uygulamadır.
Ne zaman yapılır?
Yapraklar tamamen döküldükten sonra başlayıp, ilkbaharda
uyanma öncesi son bulur.
Kaç türlü budama vardır?
3 tip budama vardır. Kısa, orta ve uzun.
Kısa budama: İri taneli, büyük salkımlı ve gözleri verimli çeşitler kısa budanır. Baş veya kordonlar üzerinde 2-3 gözlü kısa üzüm çubukları bırakılır. Kordon üzerinde kısa çubuklar bir karış aralıkla bırakılır. Baş budamada ise kısa çubuklar
başın etrafında düzgün şekilde dağılmış olmalıdır. Kısa budanan çeşitler; Alfons (Efes Karası, Enfes) Yalova İncisi, Siyah
Dimrit, Sultan Dimridi v.b..
Orta budama: Kışlık gözleri orta düzeyde verimli olan üzüm
çeşitlerinde uygulanır. Üzüm çubukları 4-6 gözlü budanır. Çeşidin dip gözleri az verimli ve uyanmıyorsa dip kısımda 1-2
gözlü yedekler bırakılır. Orta budanması gereken çeşitler; M.
Paliyeri, Ata Sarısı, Razakılar, Antep Karası, Barış, Trakya İlkeren, İtalya v.b..
Uzun veya karışık budama: Dip gözleri verimsiz, verimli gözleri çubukların orta ve sonraki kısımlarında yer alan çeşitlere uygulanır. Dip gözlerinde uyanma yetersiz olduğundan
yedekli budama yapılır. Böyle budanması gereken çeşitler;
Sultani Çekirdeksiz, Kırimson Çekirdeksizi, Pembe Gemre
v.b.. Bu çeşitlerde yeterli verim alabilmek için üzüm çubuklar
yeterli sayıda ve 7-14 gözlü olmalıdır. Aynı zamanda dipler
uyanmadığı için 1-3 gözlü 2-4 adet yedek bırakılmalıdır.
Asma başına göz yükü ne olmalıdır?
Sofralık üzüm üretilen asmalarda 25-35 salkım, kurutmalık
üzüm çeşitlerinde ise 40-60 adet salkım doğacak şekilde göz
sayısı bırakılmalıdır.
Üzüm çubukları kaç göz üzerinde budanmalıdır?
Kısa budananlarda 2-3 göz, orta budananlarda 4-6 göz, uzun
budananlarda ise 12-16 göz.
Üzüm çubuklarının kalınlığı ne olmalıdır?
Ne ince ne de çok kalın olmalıdır. Çeşidin kendine has rengini almış ve küçük parmak ile baş parmak kalınlığı arasında
olmalıdır.
Üzüm çubuklarını budamada bırakırken bağcı nelere dikkat
edmelidir?
Hastalıklı(küllemeli ve pranoslu),dondan,doludan zarar görmüş,çeşidin kendine has rengine almamış,kısa ve çok uzun
boğumlu çubuklar üzüm çubuğu olarak bırakılmamalıdır.Önceki yılın çiçeklenme öncesi ve sonrasında ortalama hava sıcaklığı 20 c derecenin, güneşlenme 8 saatin altında geçti ise
göz sayısı artırılmalıdır.
Budama ustalık, bilgi ve beceri gerektiren bir işlemdir. Bu
nedenle asmalarınızı budamaya başlamadan önce uzmanlara
danışınız ve budama işlemini ehil olan kişilere yaptırınız.
Köy evleri ve fiyatları
H
emen hemen herkesin hayalinde bir gün
yaşamak istediği güzel bir köy ve köy
evi vardır. Büyük şehirlerin gürültüsünden, stresinden yorulanlar için Ege Bölgesinde satılık
köy evlerini araştırdık. Çanakkale'den Muğla'ya, Aydın'dan İzmir'e, uygun fiyata çok sayıda
köy evi bulmak mümkün. Köy
evleri fiyatları bulundukları il ve
ilçeye göre değişiyor. Tatil yörelerine yakın olan köylerde fiyatlar doğal olarak daha yüksek.
Hatta bazı tatil yörelerine yakın
köylerde evlerin fiyatları euro
veya sterlinle belirlenmiş. Satışa çıkarılan evlerin hemen hepsi
müstakil tapulu. Aralarında tarihi olan ve aslına uygun restore
edilmiş evler de var. Bazı evlere
ise tadilat yapmak gerekiyor. En
ucuzu 22 bin TL'ye satılan köy
evlerinin bazısı taş bazısı ise betonarme.
Şehir stresinden
kaçanlar alıyor
Ataç Emlak (Dikili): Elimizde
satılık olan köy evlerinin çoğu
denize yakın köylerde. Daha
çok işleri bozulan ya da başka
bir yere yerleşen köylüler satıyor. Ağırlıklı olarak da büyükşehir stresinden kaçanlar gelip buralardan ev alıyorlar. Elimizde
daha çok Gökçeağıl, Yeni Kıratlı, Eski Kıratlı, Salihler köylerinde satılık evler var. Köyden ev
alacaklara önce evin sağlamlığına bakmalarını öneriyoruz. Yeni
yasaya göre inşa edilen evlerde
sorun yok ama eski evlerde sıkıntılar yaşanabiliyor.
Bahçeli evler daha
pahalı
Sakallı Emlak (Bodrum):
Bodrum'un eski yerleşim yerlerinin çoğunda satılık köy evi
bulmanız mümkün. Türkiye'nin
hemen her yerinden talep var.
İstanbul'dan, Ankara'dan ve İzmir'den gelen ve sakin bir hayat
isteyenler almak istiyor çoğunlukla. Kendine ait bir bahçesi olduğu için normal evlerden daha
pahalıya satılıyor bu tür evler.
Taş ev ya da normal köy evleri de var. Bodrum'un köylerine
ulaşım da oldukça kolay. İsteyen
istediği zaman şehir merkezine
inebiliyor. Köy evi almak isteyenlerin evin tapusu olup olmadığına ve iskan alınıp alınmadığına dikkat etmesi lazım. İskan
alınmışsa oturma ruhsatı da vardır zaten.
Evlerin, büyüklüğüne
göre fiyatları değişiyor
Asil Tavaklı Emlak (Çanakkale/Ezine): Ayvacık ile Ezine arasında çok sayıda köy var.
Bunların bir kısmı denizi görüyor. Hemen hepsinde de satılık
köy evi bulmak mümkün. Bulunduğu köy ve büyüklüğüne
göre evlerin fiyatı 20 bin ile 100
bin TL'ye kadar değişiyor. İstanbul, Ankara ve İzmir'den gelenler daha çok Kavaklı, Geyikli ve
Ayvacık'tan (Asos) ev almak istiyor. Köylerden ev alırken mutlaka bilen birine danışılmalı.
Evin üzerinde haciz ve mirasçıları olup olmadığı mutlaka araştırılmalı.
Kadastral yola sıfır
olmasına dikkat edin
Ayvada Emlak (Ayvalık):
Ayvalık tarafında daha çok Mutlu ve Murateli köylerinde satılık
evler var. Ağırlıklı olarak İstanbul ve Ankara gibi büyükşehirlerde bunalan insanlar köylerden
ev almak istiyor. Çoğu bahçeli ev olduğu için çocuklarına domatesin nasıl yetiştiğini göstermek istiyorlar. Köy evlerinin
ucuz olması da önemli bir faktör. En büyük avantajı da tadilat
yaparken bile belediyeden izin
almak gibi bir sorununuzun olmaması. Evi kendiniz yapmak
istiyorsanız, aldığınız arazinin
kadastral yola yakın olması çok
önemli. Yakın değilse hiçbir şey
yapamazsınız.
37
köy kahvesi
HABER
www.koykahvesi.com.tr
Aliağa’da bir bal ormanı
İ
zmir’in Aliağa ilçesinde arıcılıkla uğraşan vatandaşlar Aliağa Bal Üreticileri Birliği'ni kurmak
üzere harekete geçti. Aliağa Bal
Üreticileri Birliği’nin kuruluşuna öncülük eden Bayram Karcı, ilçe genelinde 4 bin 550 yerleşik arılı kovan bulunduğunu
belirterek, yılda 15 ton bal ürettiklerini söyledi.
kanımız Serkan Acar da bize
tam destek veriyor. Aliağalı bal
üreticileri olarak Belediye Başkanımıza teşekkür ederiz.”
Hedef 100 Ton
Başkan Serkan
Acar'dan tam destek
Aliağa Bal Üreticileri Birliği'ni kurma kararını Aliağa yöresinde arıcılık işiyle uğraşan
üreticileri bilinçlendirmek, arıcılığı geliştirmek, bal üretimini artırmak, bal satışlarında oto kontrolü sağlamak ve
üreticileri arıcılığa teşvik etmek için aldıklarını belirten
Bayram Karcı, şunları söyledi: “Birliğimizin kuruluş aşamasını tamamlamak üzereyiz. Hedefimiz yıl sonundan
önce faaliyete geçmek. Kuruluş sürecinin tamamlanmasıy-
la birlikte hemen harekete geçeceğiz. Üniversitelerimiz ile
birlikte çalışacağız. Gıda Tarım
ve Hayvancılık Bakanlığımızla
iş birliği yapacağız. Öncelikli
amacımız bilinçli üretimi sağlamak ve yine buna paralel olarak tüketiciye tamamen doğal,
sağlıklı ürünler sunmaktır. Bu
konuda Aliağa Belediye Baş-
“Yılda 15 ton bal üretiyoruz.
İlk hedefimiz bu miktarı yılda
100 ton bala çıkarmak. Bu hedefe ulaşabilmemiz için üreticileri arıcılığa teşvik etmek
zorundayız. Bunun için de Aliağa’da arıcılığa yönelik eğitim
kursuları açacağız.”
“Bakanlık Türkiye'nin muhtelif bölgelerinde bal ormanları kuruyor”
“Tarım Bakanlığı’nın yanı
sıra Orman ve Su İşleri Bakanlığı da arıcılığı önemsiyor. Orman Bakanlığımız bal
üretimini artırmak amacıyla Türkiye'nin muhtelif bölgelerinde bal ormanları kuruyor.
Bizde Bakanlığımıza bağlı İzmir Orman Bölge Müdürlüğünden talepte bulunduk. Çok yakın bir zamanda Aliağa’mızın
Çıtak yöresinde bir ‘Bal Or-
manı’ kurulacak. Burada arıcılık verimi için önem arz eden
otsu ve çalımsı bitkiler yetiştirilecek. Bakanlığımızın öncülüğünde gerçekleşecek olan bu
proje sayesinde ilçemizde faaliyet gösteren arıcılarımız ekonomik olarak ciddi anlamda kalkınacak.”
Sahte bala dikkat!
“Sahte bal üretimi ve satışıyla
mücadele etmek adına Gıda Tarım ve Hayvancılık İl Müdürlükleri her bal üreticisine özel
bir işletme numarası veriyor.
Bu numara TC kimlik numarası gibidir, sahtesi olmaz ve numara bir başka üretici tarafından kullanılamaz. Kullanıldığı
takdirde bunun cezası 8 bin TL
civarındadır. Her arıcının bu
numarayı sattığı bal kavanozunun üzerinde bulundurması gerekiyor. Bu yüzden tüketicilerimiz üzerinde işletme numarası
olan balları tercih etmeli. İşletme numarası olan ballar hakiki baldır.”
‘Aliağa’da arıcılık
yaygınlaşacak’
Marmarisli arıcılara vergi şoku
Muğla'nın Marmaris ilçesinde hayatlarını arıcılıkla kazanan
aileler vergi şoku yaşıyor. Kendi arı kovanlarını taşımak için
kullandıkları araçlara, Marmaris Vergi Dairesi tarafından ticari
amaçla kullandıkları gerekçesi ile
vergi ve vergi cezası ihbarnamesi gönderildi. İhbarnameyle karşılaşan Marmarisli arıcılar, Muğla
Arıcılar Birliği'ne giderek sorunun çözümü için birlikten yardım
istedi.
Maliyetlerinin düşmesi amacı
ile özellikle eski kamyon ve kamyonetler aldıklarını ifade eden
arıcılar, bu araçlarla yalnızca
kendi kovanlarını taşıdıklarını, ticari herhangi bir kazanç elde et-
mediklerini belirterek yetkililerden yardım istedi. 700 ila 50 bin
lira arasında değişen vergiler karşısında arıcılar isyan etti.
"Türkiye'nin hiçbir
yerinde böyle bir
uygulama yok"
Muğla Arı Yetiştiricileri Birliği-MAYBİR Başkanı Ziya Şahin, konu hakkında şu ifadeleri
kullandı: "Dünyanın en fazla çam
balı üretimi Muğla'da, buna rağmen vergi ve ceza adı altında arıcılık sektörüne büyük bir darbe
indirildi. Türkiye'nin hiçbir yerinde böyle bir uygulama yok.
Türkiye'nin diğer illerinde hiçbir
arıcı böylesine bir verginin mü-
kellefi değil. Marmaris'ten başlayarak maalesef Muğla'nın diğer
ilçelerine de yayılıyor uygulama.
Arıcılıkla uğraşan arkadaşlarımız
maliyetlerini düşürmek amacı ile
2. ve 3. sınıf kamyon ve kamyonet alarak, sadece kendi yüklerini
taşıyorlar. Hiçbir şekilde ticari bir
faaliyet içinde değiller. Maalesef
bu arkadaşlarımız, ticari faaliyet
yapıyormuş gibi biçerdöverlerle aynı kategoride sınıflandırılıyor. Yılda 25 bin ton bal üreten
Muğla arıcısı, Türk ekonomisine
büyük bir katkı sağlıyor. Bu arkadaşlarımız kamyonlarını satsa 15-20 bin lira, kovanlarını satsa 10-15 bin lira. Bu cezayı nasıl
ödeyecekler."
Aliağa’da 10 yıldır bal üreticiliği yapan ve Tüpraş Halk Eğitimi Merkezi’nde arıcılık konulu kursların açılması için öncü olan Bayram Karcı, “Amacımız
Aliağa’da arıcılığı yaygınlaştırmak ve yakın zamanda
Aliağa bal üreticileri birliğini kurmak.” diye konuştu.
‘Dünya ikincisiyiz’
Ülkemizin bal üreticiliğinde dünyada ikinci sırada
olduğunu belirten Karcı, “Açılan kurslar ile de Aliağa’mızın arıcılık ve bal üreticiliği konusunda gelişmesini sağlamak istiyoruz. Kuracağımız Aliağa bal
üreticileri birliği ile de bunun ilk adımlarını atmayı
hedefliyoruz. 2015 Ocak ayında Tüpraş Halk Eğitimi Merkezinde açılacak olan kurs 2006 yılından beri
açılmış olan yedinci kurs olacak. Aliağa’da 307 kişi
arı yetiştiriciliğine sertifikasına sahip oldu. Kurslar
sonunda kursiyerlerin sertifikalarını alarak meslekten
gelir sağlayabilmelerini amaçlıyoruz” dedi.
köy kahvesi
38
HABER
www.koykahvesi.com.tr
Gübre sektörü zor bir yılı geride bıraktı
Ö
nceki senelerle kıyaslandığında gübre sektöründe faaliyet gösteren firmalar için
2014 oldukça zor bir yıl olarak geçti. Tahsilat sorunu, genelgelerin gereğini yerine getirmek, sektörün
önünde en büyük engel olan bürokratik işlemlerin sektörün hızına ayak uyduramaması, döviz kurlarındaki dalgalanmalar, bazı bürokratik işlemlerin il
müdürlükleri yerine, Ankara’da ilgili bakanlıklardan sonuçlandırılması veya aracılara ödenen ücretler, gereksiz ve adil
olmayan para cezaları, döviz kurlarındaki istikrarsız dalgalanmalar tabiri caizse
gübre sektöründe faaliyet gösteren firma
temsilcilerine “illallah” dedirtti.
Gübre sektörü ve sorunlarını; yıl içerisinde yazdığım makale ve yaptığım
röportajlarla, ilgili yayınları takip eden
okuyucularla paylaşmaya çalışmıştım.
En önemli sorun ise 2014 yılının ilk
günlerinden itibaren paranın geri dönüş
zincirinde sıkıntı yaşanması oldu.
Sorun zaman içerisinde çözülür derken, tarım ürünlerinin değerinde satılamaması, ilkbaharın son donlarının bazı
bölgelerimizde afet derecesinde etkili olması, tahsilât zincirinde en önemli unsurlardan biri olan ve üretici ile tüketici arasında önemli bir köprü görevi
üstlenen komisyonculardan bazılarının
muhtelif nedenlerle sıkıntıya düşmesi, buna bağlı olarak da gübre firmalarının ellerinde olan bu komisyonculara
ait çeklerin karşılıksız çıkması tahsilât zincirinde ciddi aksamalara neden
olup, birçok tarımsal girdi ve gübre firmalarını bitirme noktasına getirdi.
Başka alanlarda ticaret yapıp, gübre sektöründe de faaliyet gösteren bazı
firmalar, belirttiğim olumsuzluklara daha fazla direnemeyip gübre sektöründeki faaliyetine son vermek veya
faaliyetlerini askıya almak zorunda
kaldılar. Ancak senelerdir gübre sektöründen kazandığı parayı, gübre sektörüne yatırım yaparak değerlendiren
firmalar, öz sermayelerini kullanarak
veya bankalardan kredi çekerek sektörde kalma mücadelelerini devam ettir-
leri organik gübreleri kır- şen arz-talep dengesindeki farklılıkka yakın ülkeye ihraç etme lar, vs. gibi nedenlerle, aynı sene içeribaşarısını göstermişlerdir. sinde kimyevi gübre fiyatlarında bazen
yüzde 70’e yakın artma ve düşme tes2014 yılı gübre sektöpit edilmiştir.
ründe Mikrobiyal, Mineral ve Organomineral gübYukarıdaki rakamlar tetkik edildiSebahattin EMÜL
relerin temininde önemli ğinde görüleceği gibi, gübre sektörünGübre Üreticileri
aşamaların kaydedildiği
de faaliyet göstermek oldukça riskli bir
İthalatçıları ve İhracakçıları
bir yıl da olmuştur. Türyatırımdır. Kimyevi gübrelerde yüzde
derneği Genel Sekreteri
kiye’de oldukça yeni olan
doksanın üzerinde dışa bağımlı oldubu gübrelerin AR-GE çağumuz dikkate alındığında, temin edimeye çalışmaktadırlar.
lışmaları sonucu organik
ci firmalar bu gübrelerin bedelini dolar
Yine birçok gübre firması satışını ya- tarımda kullanımında önemli mesafeolarak peşin ödüyor, bin bir meşakkatpıp faturasını kestiği ancak bir kuruş
ler kaydedilmiş ve EKİM 2014 ayı içe- le yasal prosedürleri ve gümrük işlemtahsilât yapamamasına rağmen ödeme- risinde; sektör temsilcileri, üretici veya lerini tamamlayıp gübreyi millileştiresi gereken sabit giderlerinin yanı sıra,
temin edici firma yetkilileri ve ünine ve tescil alıncaya kadar ödedikleri
KDV’yi de bankalardan kredi çekeversitelerimizin ilgili bölümlerinden
nakit para da maliyetin oldukça yükselrek ödeyip, günü kurtarmasına rağmen, konu uzmanı -bilim adamlarının katılmesine neden oluyor. Ancak gübre firgübre bedelini tahsil edemediğinden
dığı MİKROBİYAL GÜBRE ÇALIŞ- maları gübreleri çiftçilere uzun vadeli
veya ellerindeki çekin karşılıksız çıkTAYI yapılmıştır.
veya mahsul hasadına endeksli olarak
masından dolayı vadesinde ödeyemeÖnceki senelerde olduğu gibi 2014
satıyorlar.
diği banka kredisi yüzünden maalesef
yılında da değişmeyen unsur; dünyada
Satışlar uzun vadeli de olsa, tahsilaborç çıkmazına düşmüştür.
tarımda gelişmiş ülke ortalamalarının
tını yapan firmalar oldukça şanslı, zira
Gübre sektöründe faaliyet gösteren
çok altında kalan kimyasal gübre kulla- birçok firma muhtelif nedenlerle (dofirmalar; 2014’de tahsilât sorununun
nımımız olmuştur. Bu olumsuzluktaki
ğal afetlerden dolayı tarım ürünlerindeyanı sıra, birbiri ardından gelen seri ge- en önemli neden ise tarım ürünlerinin
ki rekolte düşüklüğü, tarım ürünlerinin
nelge ve bürokratik çarkın içerisinde de değerinde satılamaması ve kimyasal
değerinde satılamaması, komisyoncu
mücadele etmek zorunda kaldılar. 2014 gübre temininde yüzde doksanın üzeçeklerinin karşılıksız çıkması vs. gibi)
yılında değişen Organik ve Organomi- rinde dışa bağımlı olmamızdır.
hiç tahsilat yapamadan öz sermayelerineral gübre yönetmeliği ile, Gübrelerin
Genellikle ilkbahar döneminde Azot- ni de tüketip 2014’de sektörden ayrılaPiyasa Gözetim ve Denetim Yönetme- lu, sonbahar döneminde Fosforlu gübrak borç batağına maruz kalmışlardır.
liği’ndeki değişiklikler, birçok firmayı
relerin fiyatları artmakla birlikte, yıllar
Neticede 2014 yılı; gübre sektörü
haksız yere yüksek miktarda para ceza- itibariyle ortalama bazı gübrelerin çift- için kâbus sayılabilecek kadar zor bir
sı ödemesine maruz bırakmıştır. Zaten çiye satış fiyatları aşağıda belirtilmiştir. sene oldu. Ancak her şeye rağmen fatahsilât sorunuyla kıvranan bu firmalar
BİRİM
2010
2011
2012
2013 2014
bir de hukuk mücadelesi vererek hakla- GÜBRE CİNSİ
A.NİTRAT %33
(50 kg trb) 30.-tl. 43.-tl. 45.- tl.
47.- tl. 55.- tl.
rını aramak zorunda kalmışlardır.
D.A.P 18-46
(50 kg trb)
52.-tl. 80.-tl. 75.-tl.
70.-tl. 85.-tl.
2014 yılındaki tüm olumsuzluklara
KOMP.20-20-0 (50 kg trb)
35.-tl. 55.-tl. 55.-tl.
50.-tl. 58.-tl.
rağmen, ayakta kalan gübre firmaları
KOMP.15-15-15
(50 kg trb) 36.-tl. 56.-tl. 55.-tl.
55.-tl. 58.-tl.
bir taraftan da dünyadaki gübre sektöMAP 12-61-0
(50 kg trb) 120.-tl. 156.-tl. 150.-tl.
170.-tl. 180.-tl.
rü ile ilgili yenilikleri takip ederek gePOTASYUM SÜLFAT (50 kg trb)
63.-tl. 80.-tl. 80.-tl.
80.-tl. 120.-tl.
rek AR-GE çalışmaları ile bitkiye özel
yeni besinler geliştirmeye ve gerekse
Belirtilen rakamlar 2010 – 2014 yılaliyetini sürdürme mücadelesini veren
de uluslararası tarım fuarlarına katılarak, kalite yönünden başka ülkelerdeki ları içerisinde ortalama olarak 50 kg.lık firmalar umutlarını tüketmediler. 2015
bir torba gübrenin çiftçiye satış fiyatyılı için gerek bürokrasiden kaynaklarakipleriyle boy ölçüşme yarışına kalarıdır. Bazı senelerde döviz kurlarınnan yasal prosedürlerin hafifletilmesi,
tılmışlardır. Müteşebbis gübre firmadaki dalgalanmalar, gübrede hammadgerekse tahsilât sorunlarının çözülmesi
larının, bu girişimlerindeki başarılade kaynaklarına hâkim ülkelerdeki bazı için yetkililerin bir çözüm bulacaklarırı boşa gitmemiş ve firmalar tamamen
gelişmeler, muhtelif nedenlerle değina olan inançlarını korumaktadırlar.
yerli kaynaklar kullanarak temin ettik-
Manisa'nın
Sarıgöl İlçesindeki üzüm
bağlarında,
yılın son ayında da üzüm
hasadı devam
ediyor.
Sarıgöl`de Aralık ayında
turfanda üzüm kesimi
Sarıgöllü üzüm üreticisi Musa Topdemir, kış ayı Aralık`a kadar üzümlerini koruyarak turfanda üzüm satmayı başardı.
Üzüm bağlarını temmuz ayından bu yana
örtü altına alarak koruyan üretici Musa
Topdemir, turfanda üzüm satmanın mutluluğunu yaşıyor. Üzüm bağlarından erken saatlerde üzüm bağına giren işçilerde yaz aylarından kalma sıcaklara rağmen
kesimleri aralıksız yaptıklarını söyledi.
Üzüm işçisi Ayşe Keşkekoğlu, soğuklara aldırmadıklarını belirterek “Turfanda
üzümler dalında taze duruyor. Yaprakları sarardı ama üzümler taze olarak duruyor. İşimizden memnunuz” dedi. Aralık
ayında Sarıgöl ovasındaki üzüm bağlarından taze üzüm alan Yener Doğan da, Aydın’ın Nazilli ilçesinden gelerek sultaniye
üzüm aldığını belirterek "Bu mevsimde
bağlardan taze üzüm alarak günü birlik
Nazilli’de satmaktayız” dedi.
Sarıgöl ovasındaki yaş üzümlerin bir
hafta kadar daha kesimleri yapılacağı belirtildi.
HABER
39
Köyler av turizmi ile kazanıyor
www.koykahvesi.com.tr
köy kahvesi
2013-2014 Av yılında av turizminden yabancı ve yerli avcılardan elde edilen
gelirden av turizminin yapıldığı köy tüzel kişiliklerine katkı sağlanıyor.
O
rman ve Su İşleri Bakanlığı Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü
tarafından yürütülen av turizmi kapsamında düzenlenen av organizasyonlarında yerli ve yerel avcılarımızın yanında her yıl
ülkemizi 40 farklı ülkeden 1000 civarında yabancı avcı ziyaret ediyor. Ülkemizi tercih eden yabancı
avcılar genellikle Almanya, Amerika, Avusturya,
Belçika, Danimarka, Fransa, İtalya, Norveç, Rusya,
İspanya ve İsveç’ten geliyor. Bu ülkelerden gelen
yabancı avcılar yaban domuzu başta olmak üzere
Anadolu Yaban keçisi, kızıl geyik, çengel boynuzlu dağ keçisi, Anadolu yaban koyunu, karaca ve
ceylan türleri için avlanma talebinde bulunuyor.
Orman ve Su İşleri Bakanlığı özel avlaklar dışındaki avlakların işletilmesi maksadıyla, bu avlaklarda sahası bulunan belde belediyesi ve köy tüzel kişiliklerine katkıda bulunuyor. Böylece gelir elde
eden köyler, av ve yaban hayatını sahiplenerek, kaçak avcılığa geçit vermiyor.Yetkililer, sürdürülebilir bir av ve yaban hayatının, bütün kesimlerin
katılımı ile sağlanabileceğinin altını çizerek, vatandaşlardan kaçak avcılıkla mücadele için destek
beklediklerini dile getirdiler.
Anadolu’da değirmen
taşı hâlâ dönüyor
Avlanma bölgelerine ve av hayvanı gruplarına göre avlanma süreleri, avlanmanın başlangıç ve bitiş tarihleri.
AVLANMA
BÖLGESİ
Ege
D. Akdeniz
B. Akdeniz
Marmara
İç Anadolu
D. Anadolu
G.D. Anadolu
D.Karadeniz
B.Karadeniz
AVLANMA
BÖLGESİ
Ege
D. Akdeniz
B. Akdeniz
Marmara
İç Anadolu
D. Anadolu
G.D. Anadolu
D.Karadeniz
B.Karadeniz
III. grup Kuşlar (a)
Sakarmeke, sakarca, yeşilbaş, boz ördek, fiyu,
çamurcun, macar ördeği, tepeli patka, kılkuyruk,
elmabaş patka, çıkrıkçın ve suçulluğu avı.
Başlangıcı
Bitişi
Başlangıcı
Bitişi
01.11.2014
01.11.2014
01.11.2014
01.11.2014
01.11.2014
01.11.2014
01.11.2014
01.11.2014
01.11.2014
22.02.2015
22.02.2015
22.02.2015
22.02.2015
22.02.2015
22.02.2015
22.02.2015
22.02.2015
22.02.2015
01.11.2014
01.11.2014
01.11.2014
01.11.2014
01.11.2014
01.11.2014
01.11.2014
01.11.2014
01.11.2014
15.02.2015
15.02.2015
15.02.2015
15.02.2015
15.02.2015
15.02.2015
15.02.2015
15.02.2015
15.02.2015
IV. grup Kuşlar
Alakarga, küçük karga, ekinkargası,
leşkargası, saksağan avı
Ege
D. Akdeniz
B. Akdeniz
Marmara
İç Anadolu
D. Anadolu
G. D.Anadolu
D. Karadeniz
B. Karadeniz
I. grup memeliler
Yabani tavşan, adatavşanı, tilki,
kaya sansarı avı
Başlangıcı
Bitişi
Başlangıcı
Bitişi
23.08.2014
23.08.2014
23.08.2014
23.08.2014
23.08.2014
23.08.2014
23.08.2014
23.08.2014
23.08.2014
15.02.2015
15.02.2015
15.02.2015
15.02.2015
15.02.2015
15.02.2015
15.02.2015
15.02.2015
15.02.2015
04.10.2014
04.10.2014
04.10.2014
04.10.2014
04.10.2014
04.10.2014
04.10.2014
04.10.2014
04.10.2014
04.01.2015
04.01.2015
04.01.2015
04.01.2015
04.01.2015
04.01.2015
04.01.2015
04.01.2015
04.01.2015
MEMELİLER İÇİN AVLANMA SÜRELERİ
AVLANMA
BÖLGESİ
III. grup Kuşlar (b)
Kaya güvercini, tahtalı, karatavuk,
öter ardıç ve çulluk avı
II. grup memeliler
Yaban domuzu ve çakal avı
Başlangıcı
Bitişi
16.08.2014
16.08.2014
16.08.2014
16.08.2014
16.08.2014
16.08.2014
16.08.2014
16.08.2014
16.08.2014
15.02.2015
15.02.2015
15.02.2015
15.02.2015
15.02.2015
15.02.2015
15.02.2015
15.02.2015
15.02.2015
Anadolu’da yüzlerce yıldır
buğday öğütmede kullanılan
değirmen taşları, Konya’nın
köylerinde hâlâ kullanılıyor.
İnsanlık tarihinin simgesel
araçlarından olan değirmen
taşı, gelişen teknolojiye rağmen kullanılmaya devam ediyor. Özellikle köylerde kullanılan değirmen taşını yaşlılar,
öğüttüğü buğdayın lezzetinden dolayı tercih ederken,
gençler genellikle nostalji ve
dekor amaçlı bulunduruyor.
“Değirmen taşının
yeri ayrı”
Konya’nın ilçelerinde ve
köylerinde teknolojiye direnmeye devam eden değirmen
taşının, günümüzde üretimi
bulunmuyor. Ereğli’ye bağlı
Beyören Köyü’nde değirmen
taşı ile bulgurunu ve buğdayını öğüten 80 yaşındaki Adeviye Özdemir, kendisine kaynanasından kaldığını söylediği
değirmen taşının daha uzun
yıllar hizmet verebilecek kadar sağlam olduğunu dile getirdi. “Benim evimdeki değirmen taşı bana kaynanamdan
kaldı. Hâlâ da o kadar sağlam
ki benim gibi iki kişiyi daha
yaşlandırır” dedi.
Değirmen taşını genellikle
yaz ve güz aylarında kullandığını belirten Adeviye Özdemir, “Şimdi herkes buğdayını
fabrika gibi büyük değirmenlerde öğütüyor, kimisi de satın alıyor ama değirmen taşının yeri ayrı kalıyor. Bunun
tadı, lezzeti başka. Şimdikiler bilmez ama biz eskiden
unumuzu bu değirmen taşları
ile öğütürdük. Yazın harmandan sonra buğdayları pişirerek
yaptığımız bulguru bu değirmende öğütürdük. Onun tadı
başka oluyor. Şimdi hazır alınan ya da fabrika değirmenlerinde yapılan bulgurlardan tat
alamıyoruz” diye konuştu.
Değirmen Taşı nasıl çalışır?
Eskiden kullanılan el
değirmenleri yuvarlak,
üst üste iki sert taştan
oluşur. Alttaki taşın tam
ortasında dökülmüş
kurşunla tutturulmuş
çelik veya saglam ağaç
bir mil bulunur. Üsteki
taşın ise ortasında oyulmuş bir boşluk olur. El
değirmeni çalıştırılacağı zaman, üste gelecek
taşın oyuk deliği alttaki taşın miline geçecek
şekilde değirmen taşları üst üste konulur.
Altdaki taş sabit kalır, üsteki taş çevirme kolu sayesinde alttaki taşın
üzerinde yatay olarak çevrilir.
Çevirme esnasında üsteki taşın ortasındaki boşluktan ne öğütülecekse elle dökülür. Kolla birli, ikili ve hatta üçlü değirmen çevrilir. İki
taşın arasından öğütülen şey öğütülmüş haliyle çıkar. Bu tip değirmenlerde genellikle pilavlık bulgur, içli köfte ve çiğ köfte bulguru, yarma, mercimek öğütülür.
köy kahvesi
40
HABER
www.koykahvesi.com.tr
Metabolizmayı hızlandırmak için
Dereotu
• İnsan sağlığına birçok faydası olan dereotu,
metabolizmayı hızlandırarak ödem atmamızı da
kolaylaştırır.
• Kilo kaybını hızlandıran ve bu dönemde kullanılması sıklıkla önerilen bir bitkidir.
• Sindirimi kolaylaştırır, ağız kokusunu giderir, uykuyu düzenler ve stress azaltıcı etkisi vardır. Aynı zamanda çocuklarda oluşan kolik ağrılarına da iyi gelir.
• Anne sütünü çoğaltır. Ancak hamilelik döneminde kullanılmaması gerekir, aybaşı kanamalarını artırdığı gibi gebelerde düşüğe de neden olabilir.
• Tüm bu faydaların yanında dereotunun
önemli bir diğer özelliği de kilo verme süreci ve
tiroid hormonları üzerindeki olumlu etkisidir.
Dereotu tiroidnodüllerinin ufalmasını sağlar, ayrıca tiroid üzerindeki dengeleyici etkisi ile hipotiroid (tiroidin yavaş çalışması) veya hipertiroid (tiroidin hızlı çalışması) üzerinde olumlu etki
gösterir. Kilo durumu tiroid ile bağlantılı olabildiğinden, tüm bunlara bağlı olarak dereotu kilo
kontrolünde de oldukça etkilidir.
• Aynı zamanda ödem sökücü özelliğiyle vücuttaki fazla suyun atılmasını da sağlar. Antiseptik özelliği ile ishalin tedavisine yardımcı olur.
• Kalsiyum yönünden oldukça zengindir ve
kansere karşı koruyucu etkisi vardır.
Uykusuzluğa karşı Anason
• Anasonun sayısız faydaları arasından gaz
söktürücü, mideyi güçlendirici ve öksürüğü yatıştırıcı özellikleri sayılabilir. Hıçkırıklar nöbetleri sırasında bir bardak anason denenebilir.
• Acı, yakıcı tadı ve kokusu sebebiyle iştah
açıcı, mide rahatlatıcı, yatıştırıcı ve sindirimi kolaylaştırıcı olarak kullanılabilir. Uykusuzluğa
karşı iyi gelmesi Anasonun faydaları arasındadır.
• Tadı ve kokusu nedeniyle içilemeyen bitki
çaylarına veya bitkisel kaynaklı ilaçlara aroma
olarak kullanılabilir.
• Anne sütünü artırıcı özellikleri vardır.
• Migren ağrılarını hafifletir.
• Beyin yorgunluğuna iyi giderir. Kalbi kuvvetlendirir. Kan dolaşımının düzenli olmasını sağlar. Cinsel arzuları kamçılar. Astım, nefes
darlığı ve bronşitte görülen şikayetleri giderir.
Doğal bir cilt bakım ürünü
Semizotu
• Çiğ olarak da tüketilebilen bu leziz
bitkinin sağlık açısından birçok faydası vardır.
Potasyum içeriği nedeniyle dolaşım sisteminin
düzenlenmesine yardımcı olur.
Keçi sütünden gelen sağlık
Türkiye’de yılda yaklaşık
olarak 15 milyon ton süt üretiliyor. Bunun yüzde 95’inden fazlası ise inek sütü olarak kayıtlara geçiyor. Keçi
sütü tüketimi, özellikle son
iki-üç yıldır organik gıdalara
artan ilgiyle birlikte, yararlarının giderek daha fazla bilinmesi nedeniye gözle görülür
bir artış kazandı. Büyük marketlerde bulabildiğimiz bir
ürün haline gelmesi ile birlikte keçi sütüne olan talep günden güne artmaya devam ediyor ama hiçbir gıda maddesi
tek başına insanı besleyecek
güçte değil. Sağlıklı beslenme mutlaka ama mutlaka diğer besinlerle birlikte dengeli
olarak sağlanmalı.
Anne sütünün muadili
Ancak yeni doğan bebekler, anne sütü alamadıkları
dönemlerde ihtiyaç duydukları bazı besin maddelerini
keçi sütünden rahatça alabilir.
Yeni doğan bir bebeğin doğum ağırlığının iki katına çıkabilmesi için 180 gün geçmesi gerektiği halde bu süre
keçilerde 19 gündür. Çünkü
anne sütünde yüzde 1,6 protein olmasına rağmen keçi sütünde bu oran 4,3’tür. C Vitamini dışında tüm vitaminleri
içeren keçi sütü, özellikle
B1 (Thiamin) , B2 (Riboflavin) vitaminleri ve fosforca
da zengindir. Bu nedenle yetersiz kırmızı et ve balık tüketiminin olduğu bir toplumda
keçi sütü bu eksikliği kapatabilecek güçtedir. Keçi sütünün, vitamin A, fosfor, magnezyum ve selenyum miktarı
açısından da anne sütüne en
yakın süt olduğu araştırmalarla kanıtlanmıştır.
Keçi sütünün faydaları
• Kan şekerini düzenlemeye yardım eder,
enerji verir.
• Antioksidan kaynağı olarak detoksta
kullanılır.
• Yüksek demir muhteva etmesi nedeniyle
beyaz ve kırmızı kan hücrelerinin yapısını
güçlendirir. Kansızlığı önlemeye yardım eder,
kan basıncını düzenler.
• Kasları güçlendirir.
• Böbreklerdeki kumları ve taşları dökmeye
yardım eder.
• Doğal bir kalsiyum kaynağı olması nedeniyle
kemikleri güçlendirir. Özellikle gelişme
çağındaki çocuklar için çok yararlıdır.
• Felç riskini azaltır, gut hastalığına da iyi
gelir.
• Kansere karşı da koruma sağlar. Özellikle
ağız ve akciğer kanserine karşı da korur.
• Doğal bir cilt bakım ürünüdür.
• Keçi sütünün yağ molekülleri daha ufak ve proteinin
oluşturduğu pıhtı daha yumuşak olduğu için sindirimi inek
sütünden daha kolaydır.
• Keçi sütü proteini bu kolay hazmı
nedeniyle bebek beslenmesi, hasta ve
sakat kimselerin diyetlerinde hayati bir
yere sahiptir.
• Stres-gerginlik, sinirsel nedenlerle
oluşan hazımsızlık ve kabızlık durumlarında da keçi sütü tedavi edici özelliğe sahiptir.
• Peptik ülserlerin tedavisinde keçi
sütünün yüksek “buffer” özelliği yarar sağlar.
• Keçi sütündeki yüksek fosfat, ülkemiz gibi gerektiği kadar et ve balık
tüketemeyen toplumlarda beslenmeye önemli bir katkı sağlar.
• Bebek beslenmesinde sulandırılarak verildiğinde anne sütüne inek sütünden daha fazla benzer.
• Düzenli tüketimde egzama, astım,
sindirim rahatsızlıkları, varisle ilgili
bazı rahatsızlıkların ve alerjik durumların tedavisinde yararlı olmaktadır.
41
HABER
www.koykahvesi.com.tr
köy kahvesi
Limon, 12 kanser tipinde kötü huylu hücreleri yok ediyor
Çaya çorbaya limon!
Ç
ayda, çorbada, salatada yemeklerimize tat
veren mutfaklarımızın olmazsa olmazı limon,beslenmeden kozmatiğe
kadar bir çok alanda hayatımızın vazgeçilmez bir parçasıdır.
Hemen her mevsimde rahatlıkla bulunabilen limonu sevmeyen yok gibidir.Doğanın insanlara bir armağanı niteliğndeki
bu güzel narenciyenin önemi
her geçen gün biraz daha artmaktadır.Nezle grip gibi hastalılklarda doktorların adeta ilaç
gibi tavsiye ettikleri limon, son
zamanlarda güzellik uzmanlarınca da cildini korumak isteyenlere önerilmeye başlamaları
dikkat çekiyor..Ciltte meydana gelen kırışıkların giderilmesinde ve pürüzsüz bir cilde sahip olmaya çalışanlara önemle
tavsiye edilmektedir.Temiz bir
cilde sabah akşam uygulanacak
limon suyunun en sağlıklı ve
ucuz güzellik iksiri olduğu doktorlarca dile getiriliyor.
Her yerde var
Limon, Akdeniz Bölgesi'nden başlayarak Ege, Marmara ve Karadeniz Bölgelerimizde yetişmektedir. Limonda bu
yıl oldukça bereketli bir sezon
geçirmekte olduğumuzu belirten ziraat odaları başkanları, pazarlarda ortalama 2 liradan satılan limonu her ailenin rahatlıkla
satın alarak tüketebileceğini belirtti. Aynı zamanda önemli bir
ihracaat ürünümüz olan limon,
bu yıl dışsatımın istenilen düzeyde olmaması yüzünden üreticilerimiz sıkıntı yaşamaktadır.
Bu sıkıntının başında, toplanamayan limonların ağacında kaldığı şeklinde belirtilmektedir.
Şifalı çaylar
Kış aylarının gelmesiyle birlikte hava
şartları hastalıklara davetiye çıkarıyor.
Kışın hastalıklardan korunmanın ve vücut direncini arttırmanın en kolay yolu
şifalı bitkiler ve ot çaylarından geçiyor.
Bu sayımızda sizlere, evlerinizde kolayca yapabileceğiniz bir kaç şifalı çay önerisi sunuyoruz.
Çaylar, sıvı tüketmek için olduğu kadar, içlerine koyduğunuz malzemelerin
şifa verici ve iyileştirici etkilerinden yararlanmak için de dört dörtlüktürler. Ve
işte o çaylar:
Ihlamur çayı: Soğuk algınlığına ve
öksürüğe karşı en etkili ve en yaygın
olarak kullanılan doğal ilaçlardan biri
olan ıhlamur, uykusuzluk, spazm ve kan
dolaşımı bozukluklarında da kullanılır.
Özellikle akşam saatlerinde fazla içmemeye dikkat etmek gerekir, çünkü fazla miktarda alındığında uykusuzluğa
neden olabilir. Yapraklarında çok miktarda klorofil taşımasından dolayı kansızlık durumunda kullanılmasında fayda vardır.
Isırgan çayı: Isırgan, birçok rahatsızlığa iyi gelen ve sonbahardan ilkbaharın
sonuna kadar bahçelerde bol miktarda
yetişen bir ottur. Özellikle metabolizma
rahatsızlıklarına, mide, bağırsak, böbrek,
romatizma ve gut hastalıklarına iyi gelir.
Isırgan çayını hazırlamak için kişi başına bir tatlı kaşığı kuru veya bir avuç taze
ısırganotu yeterlidir.
Rezene çayı: Rezene çayı özellikle
gaz ve kramp ağrılarında, mide ve bağırsak rahatsızlıklarında kullanılır. Özellikle bebeklerin gazlı olduğu zamanlarda
sık başvurulan bir çaydır. Öksürük, adet
sancılarına, soğuk algınlıklarına rezene
çayı iyi gelir.
Kekik çayı: Kekik çok güçlü bir antiseptik olarak biliniyor. Eski zamanlarda salgın hastalıklarda kullanılan kekik
günümüzde de grip salgınlarında bol bol
kullanılmalı. Ve boğmaca olana, öksürene, bronşite yakalanana, midesi rahatsız
olana, ishal olana, adet sancısı çekene
kekik çayı içirmeli. Böcek sokmalarında deriye sürülerek kullanılan kekik, cilt
hastalıklarında da banyo suyuna atılarak
kullanılabiliyor.
köy kahvesi
42
HABER
www.koykahvesi.com.tr
Bursa’nın suyu tarımda kullanılmalı
B
ursa’da tarım politikaları masaya yatırıldı. Fason tekstil yapan
boyahanelerin yerine
artık şehirdeki suların tarıma bırakılması gerektiğine dikkat çekilirken, üreticilerin de Türkiye
ve yabancı ülkelerde alıcısı olan
ürünlere yönelmesi gerektiği ifade edildi. Uludağ Stratejik Araştırmalar Platformu - USAP Dönem Başkanı Azmi Ayyıldız,
dünyada yaşanmakta olan ekolojik değişiklikler ve ekonomik
gelişmelerin tarım politikalarını
doğrudan etkilediğine dikkat çekerek tarımı gündemlerine aldıklarını söyledi. Tarım Kalkınma
Vakfı Yönetim Kurulu üyesi Cemil Usanmaz ise, dünyada 800
milyon insanın açlık yaşadığını,
Amerika ve Avrupa ülkeleri başta olmak üzere 1.4 milyar insanın da aşırı kilolu ve obez olarak
zayıflamaya uğraştığını belirterek bu adaletsizliğe dikkat çekti. Usanmaz, gelişmiş ülkelerin
stratejik bir silah olarak gördüğü gıdanın Türkiye’de üretiminin iyi planlanması gerektiğine
işaret etti.
AB’nin 306 kilogramlık değerine
çok yaklaştı. Tohum üretimi ve
ihracatı konusunda da son 10 yılda önemli gelişmeler sağlanarak,
en önemli unsur olan tohum gen
bankasını kurmayı başardı. Türkiye’de halen üzücü olan günde 6
milyon adet ekmeğin çöpe gitmesidir. Yıllık, 2.1 milyar adet ekmek israfına yol açıyoruz. Bu konuda toplumun şuurlanması ile
yılda 100 yatak kapasiteli 135
adet yeni hastane inşa edebiliriz.
Son 10 yıldaki en kötü siyasi uygulama ise 2.5 milyon hektarlık
tarım alanının şehir ve sanayi arsasına dönüştürülmesidir” dedi.
Bursa'da kayıtlı 114
bin çiftçi
Ziraat Mühendisi Erdal Eroğlu
ise Bursa’da kayıtlı 114 bin çiftçi
bulunduğuna dikkat çekti ve şehrin sulu tarıma müsait 4 büyük
havzası bulunduğunu, bunlarda
kendi karakteristik ürünlerini de
geliştirilebileceğini söyledi. Türkiye’deki en büyük bin firma arasında Bursa’dan 14 büyük tarım
üreticisi firmanın yer aldığına işaret eden Eroğlu, Bursa ovasında
ihracata yönelik armut ürününde
ateş yanığı hastalığı sebebiyle verim düşüşü yaşandığını, bununla
mücadele için ulusal ve ilmi destek beklediklerini açıkladı.
“Üretici rasgele ekim yapıyor”
100 milyar dolar cari açık
Cemil Usanmaz, Türkiye’nin
tarımda yıllık 100 milyar dolar
cari açık verdiğini belirterek şöyle konuştu. “Türkiye’de 8,5 milyon hektar sulanabilecek alana
yeter su kapasitesi bulunmasına
rağmen, 5 milyon hektara su taşınabilmektedir. Bu konuda yatırımların çok hızlı yapılması gerekiyor. Türkiye şu anda tarım
alanında dünyanın 7. büyük işlem
hacmine sahip. Son 10 yıldaki tarım politikaları ile kendi ihtiyacı olan buğdayı ürettiği gibi, ithal
ettiği buğdaylarla un yapıp dünyaya ihracatta gerçekleştiriyor.
İncir, kiraz, fındık, domates gibi
ürünlerin ihracatında da birinci
ülke durumundadır. Türkiye’de
14 milyon büyük baş hayvan bulunuyor. Süt üretimi 8 milyon
tondan 18 milyon tona çıkmış,
kişi başı 144 kilogramdan son
yıldaki artışla 2013 yılında 237
kilogram kişi başı süt tüketimi ile
Uludağ Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarım Ekonomisi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Hasan Vural ise Türk üreticilerin rastgele
ekim yaptıklarını belirtirken sözlerini, “Geleceğin tarımını yok etmeden sürdürülebilir olmalıyız.
Pazarlama konusunda Türk çiftçisi çok zayıf kalmaktadır. Ürünler
alındıkları fiyatın 5 katına pazarda satılıyor, aracılar büyük karlar ediyor. Bunun için hal sistemi
dışında alternatif satış imkanları
geliştirilmeli, kooperatif ve yeni
köylü satış örgütleri kurulmasına imkan sağlanmalı. AB’de tarım nüfusu az olmasına rağmen
siyasette ve sosyal hayatta örgütlü oldukları için çok güçlüdürler.
AB’de çiftçi ne derse o olur. Avrupa’da bankaları, araştırma enstitüleri ve üniversiteleri vardır.
Tarım üst kurulu oluşturulmalı, pazarlanabilecek 100 çeşit ürünün yetiştirilmesine odaklanılmalıdır. Herkesin her dönem bir yere
yönlenmesi ile denge sağlanamamakta, fiyat düşüklüğü yaşanmaktadır. Üreticinin hak ettiğini
alabilmesi, tarımın sürdürülebilir
olmasını sağlayacaktır” dedi.
GAP’ta sulama
yatırımları bitirilmeli
Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, Güneydoğu Anadolu Projesi’nde
(GAP) sulanacak 1,8 milyon
hektar tarım arazisinin yalnızca 0,41 milyon hektarının
sulanabildiğini bildirerek,
“halen ülke genelinde 2,6
milyon hektar sulamaya açılmayan tarım arazisinin 1,39
milyon hektarı GAP’ta bulunuyor” dedi.
Bayraktar, GAP kapsamında 1 milyon 800
bin hektar sulanacak tarım arazisi bulunduğunu, bu araziden 411 bin 508 hektarının
sulamaya açıldığını, 65 bin 379 hektarının
halen sulama şebeke inşaatının devam ettiğini, 1 milyon 323 bin 113 hektarının ise planlama aşamasında olduğunu belirtti. Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nin sahip olduğu su
ve toprak kaynaklarının geliştirilmesine dayalı bir program olarak planlanan, daha sonra entegre bir bölgesel kalkınma projesine
dönüşen GAP’ta, sulu tarımda geliri artırmak ve bunun sürekliliğini sağlamanın ülke
ekonomisinin olmazsa olmazı olduğunu vurguladı.
Sulanabilir alanların yüzde
73,5’i sulamaya açılamadı
Bayraktar, şunları kaydetti:
“Teknik ve ekonomik olarak sulamaya uygun tarım arazilerinin 69,4’ü sulamaya açılmıştır. Bu alanların yüzde 6,9’u GAP’ta bulunuyor. GAP’taki sulanabilir alanlar, ülke
sulanabilir alanlarının yüzde 21,2’sini oluşturuyor. Fakat, hala GAP’taki toplam su-
lanabilir alanların yüzde
73,5’i sulamaya açılamamıştır. GAP’ta tarıma elverişli birinci, ikinci ve üçüncü sınıf tarım arazisi miktarı
2 milyon 467,5 bin hektar.
Yine GAP’ta 649,3 bin hektar dördüncü sınıf tarım arazi
var. Proje kapsamında tarıma kazandırılabilir taşlı arazi miktarı ise 266 bin hektarı
buluyor. Bu büyük bir zenginliktir. Ülkemizde tarımsal üretimde işletme büyüklüğü 59 dekar iken GAP’ta 104
dekarı bulması da büyük avantaj.”
Hollanda’nın tarım
arazilerinden büyük
Bölgede sulamaların devreye girmesiyle birlikte özellikle yaş sebze, meyve ve endüstri bitkilerinin üretimlerinde büyük artışlar meydana geldiğinin bilgisi veren
Bayraktar, şöyle devam etti:
"Ülkemizde tarım ve gıdadaki 11,2 milyar
dolarlık ithalatın üçte birinin yağlı tohum,
ham yağ, margarin ve yağlı tohum küspesinden oluştuğu gerçeği ile GAP Bölgesinde yağlı tohum üretimi büyük önem arz ediyor. GAP bölgesinde, yağlı tohumlu bitkiler
için öngörülen üretim hedeflerine ulaşabilmek için, başta soya olmak üzere, ayçiçeği, kanola, yerfıstığı ve susam gibi bitkilerin
üretimlerinin planlı bir şekilde teşvik edilmesi gerekiyor.
1,39 milyon hektar arazi, Hollanda’nın tarım arazilerinden büyük. Bu alanlar sulanabilse bölgede üretim patlaması olur. Yağlı
tohumlardaki üretim açığımız da kapanır.”
43
köy kahvesi
HABER
Kuraklık
artıyor!
E
ge Üniversitesi
Edebiyat Fakültesi Coğrafya Bölümü Öğretim Üyesi
Doç. Dr. Ecmal Erlat , Atlantik’in güneyinde yer alan basınç sistemi ile kuzeyindeki
basınç sisteminin bir tahterevalli gibi çalıştığını belirtti ve
bu haraketlerle birlikte ortaya
çıkan basınç farkının iklimler
üzerinde büyük bir etki bıraktığını, etkinin ise kuraklığı tetiklediğini ifade etti.
Doç. Dr. Erlat, Türkiye’nin
de içinde bulunduğu Akdeniz havzası, Avrupa ve Ame-
www.koykahvesi.com.tr
rika’nın doğusuna kadar uzanan geniş bir alanda iklim
şartlarını bu hareketin belirlediğini ifade ediyor. Meteoroloji ve İklim Uzmanları yağışlı geçen günlere bakılmaması
konusunda üreticiyi uyarıyor.
Mevcut yağışları değerlendirip çok su isteyen ürün ekme
eğilimine girebilecek olan
üreticinin ürünü tarlada kalabilir.
Yağışlar yüzde 20 azalacak
Doç. Dr. Erlat’a göre 20082013 yılları arasındaki yağışlarda göreceli bir artış var.
Bu da geçmişte yaşadığımız
kuraklıkları unutmamızın en
büyük nedeni. Geçtiğimiz yıl
yaşanan kuraklıklar ise önlem alınmasını zorunlu kılan belirtilerden. Hükümetler
arası İklim Değişikliği Paneli IPCC’nin yaptığı çalışmalar, 2100 yılına kadar Doğu
Akdeniz havzasındaki kış yağışlarında yüzde 20 oranında düşüş gerçekleşeceğini ve
buna bağlı olarak da çeşitli bölgelerde çölleşme yaşanacağını öngörüyor. Bunun
nedeni olarak da su tüketimi, yaşam şekli gibi konular-
da politika değişimine gidilmemesini gösteren uzmanlar,
kuraklığa adaptasyon sağlanmasının ve bu konuda hükümet bazlı, kalıcı çalışmalar
yapılmasının hayati önemde
olduğunu vurguluyorlar.
Kuzey Atlantik
Salınımı nedir?
Kuzey Atlantik salınımı
(North Atlantic Oscillation NAO), Kuzey Atlantik Okyanusu'nda görülen bir doğa
olayıdır. Kutuplardaki düşük
ısı enerjisi ile denizdeki yüksek basınç bölgede yarı ka-
rarlı basınç alanları oluşturur. NAO endeksinin pozitif
ve negatif durumlarda oluşu Atlantik kıyısındaki ülkeleri meteorolojik açıdan doğrudan etkilerken, Türkiye,
Yunanistan, Ukrayna gibi ülkeler ise dolaylı olarak etkilenir. Yaz sezonu bu etki minimum düzeyde yaşanırken,
kışın maksimum düzeye ulaşır. NAO pozitif durumdayken, Türkiye bundan kuraklık alarak etkilenir; NAO'nun
negatif etkisi ise Türkiye'de
yağışlı ve ılık hava ile ortaya çıkar.
İzli Tarım Projesi 1. yıl sonuçları açıklandı
K
onya Ticaret Borsası (KTB) Toplantı Salonu’nda gerçekleştirilen toplantının açılış
konuşmasını yapan Konya Ticaret Borsası Başkanı Muhammet Uğur Kaleli, “Tarım dünyada çok önemli bir sektör haline
geldi. Stratejik bir sektör olarak
ele alınıyor. Günümüzde 7 milyar insanın gıda talebi günden
güne artmaktadır. Artan nüfusun
gıda üzerindeki baskısı, verim
ve kalitenin yükselmesiyle azalacaktır. Günümüzde uluslararası ölçekte bir sektör olarak kabul
edilen tarımda, hem toprağın korunması, hem de verim ve kaliteyi artırmanın yolları aranmaktadır. Konya Ticaret Borsası olarak,
Selçuk Üniversitesi Ziraat Fakültesi hocalarımızla yaptığımız görüşmeler sonucunda bununla ilgili
bir proje yapılması kararlaştırıldı.
Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’na sunduğumuz proje kabul edilerek desteklendi. Yaklaşık
3 yıl sürecek olan bu projeye başladık. Peki neydi amacımız? Ülkemiz, kurak yıllar harici, kendine yetecek miktarda buğdayı
üretmektedir. Bizim sıkıntımız
kaliteli buğdayda. Sanayicimizin
Araştırmayı yürüten akademisyenlerden Proje Yürütücüsü
Prof. Dr. Hüseyin Öğüt, Prof. Dr. Bayram Sade, Prof. Dr. Sait
Gezgin, Doç. Dr. Tamer Marakoğlu ve Doç. Dr. Yusuf Çelik’in
ortaklaşa anlattıkları sonuç bildirgesine göre;
istediği kalitede buğday üretiminde maalesef bir istikrar yakalanamadı. Çoğu un ihracı dolayısıyla olsa da; son 10 yılda 27 milyon
ton buğday ithal edilmiştir. Sahip olduğu tarımsal potansiyeli ile
Türkiye un ihracatı için de olsa
buğday ithalatı yapmak zorunda
değildir. Kaliteli buğday konusu,
buğday ekim alanlarının çokluğu
ve gelişmiş un sanayisi ile Konya
için, daha önemli hale gelmektedir. Bu açıdan buğday üretiminde istenilen kaliteyi yakalamak
bizler için, ülkemiz için ekonomik bir konudur. Niye elimizde
yeterli toprağımız, imkanımız ve
insanımız varken, diğer ülkelerin
çiftçilerini destekleyelim? Biz,
dışarıya vereceğimiz dövizle kendi üreticimizi desteklemek istiyoruz. Bizim hedefimiz, sürdürülebilir bir tarım üretimiyle birlikte;
verimi ve kaliteyi artırmak, tarımsal üretim kadar tarımsal ticarette
de söz sahibi olup, bölgenin gıda
güvenliğini sağlamaktır” diyerek
projeye katkı yapan herkese teşekkür etti.
Toplantıda konuşan Konya Sanayi Odası Başkanı Memiş Kütükcü de, toprağı koruyarak verim
ve kaliteyi arttırmanın herkesin
sorumluluğu olduğunu söyledi.
Selçuk Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Musa Özcan ise,
“Hükümetimiz hangi alan olursa
olsun yeter ki katma değer oluşturan projeler sunulsun, anında destekliyor. O nedenle biz araştırma
camiasına düşen tek görev araştırmaktır, çalışmaktır. İşte burada bunun güzel bir örneğini TAGEM, KTB, üniversitemiz ile
birlikte gerçekleştirmiş bulunmaktayız” diye konuştu.
✔ Sulu koşullarda yetiştirilen ekmeklik ve makarnalık
buğdaylarda 5 nolu izli ekim
uygulaması, hem klasik hem
de diğer izli ekim uygulamalarına göre yüksek protein değerinin elde edilmesini
sağlamıştır.
✔ Klasik ekim uygulamaları, tüm izli ekim uygulamalarından daha düşük protein
değerlerinin elde edilmesine
neden olmuştur.
✔ Sulu ve kuru koşullarda
yetiştirilen ekmeklik buğdaylarda izli ekim uygulaması
klasik ekim uygulamalarına göre daha yüksek zeleny
sedimentasyon değerlerinin
elde edilmesini sağlamıştır.
✔ Sulu koşullarda tüm uygulamalar içinde, izli ekim
uygulaması en yüksek gelişme süresinin elde edilmesini
sağlamıştır.
✔ Sulu koşullarda yetiştirilen ekmeklik buğdaylarda izli
ekim uygulamaları daha yüksek enerji , direnç ve maksimum direnç değerlerinin
elde edilmesini sağlamıştır.
✔ Sulu koşullarda yetiştirilen ekmeklik ve makarnalık
buğdaylarda izli ekim uygulaması, kuru koşullarda yetiştirilen ekmeklik ve makarnalık buğdaylarda izli ekim
uygulaması, diğer uygulamalardan daha yüksek bintane
ağırlığı ve protein değerinin
elde edilmesini sağlamıştır.
✔ Sulu koşullarda tüm uygulamalar içinde izli ekim
en yüksek gelişme süresinin
elde edilmesini sağlamıştır.
✔ Sulu koşullarda yetiştirilen ekmeklik buğdaylarda, izli ekim uygulamaları daha yüksek enerji , direnç
ve maksimum direnç değerlerinin elde edilmesini sağlamıştır. Buğdayların ekmekçilik kalitesi olumlu yönde
gelişmiştir.
✔ İzli ekim sisteminde kullanılan materyal homojen
dağıldığı için bürüt kar olarak normal ekime göre yüzde
50'ye yakın bir karlılık artışı
sağlanmıştır.
köy kahvesi
44
HABER
www.koykahvesi.com.tr
Tahir Yavuz Aydın ve istanbul’da
Dersimiz “sürü yönetimi”
E
ge Vet Genel Müdürü Tahir S.Yavuz, İstanbul Üniversitesi Veteriner Fakültesi öğrencilerine ve Aydın’da “sürü yönetimi”ni anlattı.
Öğrencilerle bir araya geldi
İstanbul Üniversitesi Veteriner Fakültesi Çiftlik Hekimliği Kulübü tarafından düzenlenen programda açılış Kulüp Yöneticisi öğrencilerden Turan Aksu tarafından
yapıldı. Veteriner Fakültesi Dekanı Prof.
Dr. Halil Güneş’in konuşmasının ardından
sunum ve sohbete başlayan Tahir S.Yavuz, aralarda bile öğrencilerin etrafını sarmasıyla, toplam beş saat süren programda
sürü yönetimini anlatırken, çok miktarda
soruyu da yanıtladı.
Program sonunda Prof. Dr. Seçkin Serdar Arun ve Kulüp Yöneticisi Turan Aksu
tarafından Tahir S.Yavuz’a bir teşekkür plaketi verildi. Plaket verilirken konuşan Prof. Dr. Arun bu tip buluşmaların
devamını arzu ettiklerini belirtirken, Yavuz; böyle bir buluşmadan büyük mutluluk duyduğunu, tekrar genç meslektaşlarıyla sohbet etmekten büyük memnuniyet
duyacağını bildirdi.
“sürü yönetimi” sunumu
Tahir Yavus İstanbul'dan bir hafta sonra
ise Aydın’da, 13 Aralık'ta “Sütçü Sığır İşletmelerinde Sürü Yönetimi” konulu bir toplantı düzenlendi. Veteriner hekimlerin, sürü
sahipleri ve çiftlik yöneticilerinin katıldığı
toplantıda konuşmacı Tahir S.Yavuz toplam
dört saat süren bir sunum gerçekleştirdi.
Stres ve stresle baş etme
yöntemleri
Aydın veteriner hekimlerinden Murat Nezafeti tarafından düzenlenen toplantıya Aydın Veteriner Hekimler Odası Başkanı
Muharrem Uçmaklıoğlu da katıldı. Organizasyonu düzenleyen Murat Nezafeti’nin
açılış konuşmasının ardından sunuma başlayan Tahir S.Yavuz, sütçü sığır işletmelerinin temeli olan sürü yönetiminin temel ilkelerinden söz etti. Dört temel ilke olan
kuru-temiz, iyi kayıt-iyi gözlem konularını ayrıntılarıyla açıklayan Yavuz, stres ve
stresle baş etme yöntemlerini de anlattı.
Toplantıya katılanların sorularını yanıtlayan Yavuz, toplantının sonunda “Sürü Yönetiminde Sıklıkla Yanıt Aranacak Sorular”
başlıklı 14 sorudan oluşan bir listeyi dinleyicilere dağıtarak “ Bu soruların doğru yanıtlarını verebildiğinizde işletmenizde işlerin
yolunda gittiğini düşünebilirsiniz. Eğer yanıtlarınızda eksik ve tereddüt varsa, o zaman
düzeltme yönünde adımlar atma gerekliliği
ortaya çıkacak, çareleri aramak durumunda
kalacaksınız” dedi.
6 soruda OTOVAKSİN
Uzman Veteriner Hekim ve ATA
FEN Aşı Üretim Teknik Müdürü Dr.
Mestan Özyer’le çiftliklere özel aşılar olan Otovaksin hakkında görüştük. Otovaksinlerin mutlaka konunun
uzmanı veterinerlerle uygulanması
gerektiğini belirten Özyer aşılar konusunda dikkatli olunması gerektine
dikkat çekti.
1- Otovaksin nedir?
Otovaksinler; bir çiftlikten veya
kümesten izole edilen mikroorganizma suşları kullanılarak hazırlanan, izole edildiği hayvana veya çiftlikteki (kümesteki) diğer hayvanlara
uygulanan aşılardır. Kısaca otovaksinler, sizin için üretilmiş özel aşılardır. Mevcut yönetmeliğe göre otovaksinler inaktif olarak hazırlanmak
zorundadır. Canlı otovaksinler için
Bakanlıktan ayrıca izin alınması gerekmektedir.
2- Kimler otovaksin üretebilir
ve uygulayabilir?
Otovaksinler sadece Veteriner biyolojik ürün üretim yeri izni bulunan yerlerde üretilir. Aşı üretim izni
olmayan klinik, laboratuvar, enstitü
ve fakültelerde otovaksin üretimi yapılamaz. Ata Fen aşı üretim tesisinde otovaksin üretimi yapılmaktadır.
Otovaksinleri sadece Veteriner Hekimler uygulayabilir.
3- Tüm hastalıklara karşı
otovaksin üretilebilir mi?
İhbarı mecburi hastalıklar dışında
tüm hastalıklar için otovaksin üretilebilir. Örneğin Staphylococ, Streptococ, Salmonella, E.coli, Corynebacterium, Pasteurella, Mannheimia,
Mycoplasma (...) gibi bakterilerin patojen suşlarından hazırlanabilir. En
çok kullanıldığı hastalıklar Mastitis,
solunum yolu enfeksiyonları, sistemik ve septisemik enfeksiyonlardır.
4- Otovaksinlere hangi
durumlarda ihtiyaç duyulur?
Hedeflenen hastalık için ruhsatlı bir aşı yoksa, ruhsatlı aşılar herhangi bir nedenle bu hastalığa karşı etkisiz kalıyorsa otovaksin aşılar
en uygun çözüm olarak kullanılabilir.
Hedeflenen hastalığın aşısı var olabilir, ancak içerdiği suşların antijenik
yapıları veya serotipleri uygun değilse bu hastalıklara karşı etkin bir bağışık koruma yapmayacaktır. Otovaksin üretiminde aynı işletmeden izole
edilen bakteriler kullanıldığı için bu
hastalıklara karşı yüksek bir bağışıklık elde edilebilir. Mastitis, solunum
yolu enfeksiyonları gibi çok etkenli
enfeksiyonlar buna örnektir.
5- Diyelim ki Ata Fen
firmasına otovaksin
yaptırmak istiyorum, neler
yapmam gerekiyor, süreci
kısaca anlatabilir misiniz?
Önce Ata Fen firma yetkilileri ile
ilişkiye geçerek otovaksin talebinizi iletmelisiniz. Öncelikle Ata Fen aşı
üretim, işletme ve belirlenen teşhis
laboratuvarı yetkilileriyle bir değerlendirme yapılıp hastalıklı sürü veya
hayvandan uygun örnek alınması, bu
örneklerin gönderilmesi, hastalık etkenlerinin teşhisi ve izolasyonu, izole
edilen suşların Ata Fen’e gönderilmesi, aşıların formülasyonu ve üretilmesi gibi konular değerlendirilecektir.
Aşı üretim çalışmaları tamamlandığı
zaman aşılarınız size özel olarak etiketlenerek teslim edilecektir.
6- Bir otovaksin ne kadar
sürede hazırlanıp teslim
edilebilir?
Örneklerin gönderilerek teşhis laboratuvarında izolasyon ve identifikasyonu ilk aşamadır. Bu örnek sayısı
ile teşhis ve tanı testlerine göre değişmekle beraber yaklaşık 1-2 haftalık
sürede suşlar Ata fen’e teslim edilmektedir. Suşların teslim edilmesinden itibaren, otovaksinlerin üretilmesi ve testleri için yaklaşık 3-4 haftaya
ihtiyaç duyulmaktadır. Yani örnekleri
gönderdikten 4-6 hafta sonra otovaksin aşılarınızı uygulayabilirsiniz.
45
HABER
www.koykahvesi.com.tr
Yumurtaya tazelik ayarı
G
ıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, “Türk Gıda
Kodeksi Yumurta ve Yumurta Ürünleri Tebliği’nde” yeni düzenlemeye gidiyor. 23
Ocak 2008 tarihli tebliği yürürlükten
kaldıracak yeni “Türk Gıda Kodeksi
Yumurta ve Yumurta Ürünleri Tebliği” A ve B sınıfı yumurtalar için yeni
kurallar getiriyor. Sektör, sivil toplum
kuruluşları ve üniversitelerin görüşleri alınarak hazırlanan tebliğde tanımlanan A sınıfı yumurta doğrudan insan tüketimine veya gıda sanayisinin
kullanımına sunulan yumurtayı, B sınıfı yumurta sadece gıda sanayiinde
kullanılmasına izin verilen yumurtayı
ifade edecek.
Yumurtlama tarihi
yazılacak
Yeni tebliğ ile yumurtaların kabuğuna işletme numarası ve kümes numarası ile birlikte, yumurtlama tarihinin de yazılması zorunlu olacak.
Böylece tüketici A sınıfı yumurtalar için 28 gün olan tüketim süresini dikkate alarak, ambalajını atmış
olsa dahi buzdolabındaki yumurtanın
son tüketim tarihini hesaplayabilecek.
yumurtalar raflardan toplanacak. Böylece 28 günlük son tüketim tarihine
kadar en az 7 günlük süre bırakılmış
olacak. Tüketiciler için ayrıca; yumurtayı satın aldıktan sonra, buzdolabında muhafaza etmesi için etiket üzerinde uyarı yazısı bulunacak.
Saman içinde yumurta
satmaya son
B sınıfı yumurtanın ambalajı üzerinde ise, en az 2 cm yükseklikte büyük
harflerle “Gıda Sanayi İçindir” yazısı yer alacak.
21 günü geçen yumurtalar
toplanacak
Yeni tebliğe göre 18 inci günden itibaren yumurtalar (artı8)-(artı5) derece arasında muhafaza edilecek. A sınıfı yumurtalar yumurtlama tarihinden
itibaren en fazla 21’nci güne kadar satış için raflarda tutularak satışa sunulacak.
Yumurtlama tarihi 21 günü geçen
Yumurtalar, saman, yaprak gibi hijyenik olmayan malzemeler içerisinde
satışa sunulamayacak. Son tüketiciye
satılacak yumurta ambalajlı olarak arz
edilebilecek. Ayrıca yumurtalar hijyen
kuralları gereği, yıkanarak, başka bir
yöntemle temizlenerek ve yağlama işlemine tabi tutularak piyasaya arz edilemeyecek. Yeni tebliğ ile yumurtanın
ağırlık durumuna göre kontrol toleransları da değiştiriliyor. Yumurta sayısının 180’den daha az olduğu durumda, yumurta ağırlık sınıfında bir
alt sınıftan karışım en fazla yüzde 10
olabilecek.
Resmi Gazete’de yayımlandığı tarihte
yürürlüğe girecek tebliğ kapsamında faaliyet gösteren işletmelere, yeni kurallara uyum sağlamaları için 1 yıl süre verilecek.
köy kahvesi
Syngenta’dan
Brassica Tarla Günü
Syngenta Türkiye, Kuzey Bölge liderliğinde Samsun - Bafra / Kaygusuz Köyünde 'Brassica (Brokoli, Karnabahar ve
Lahana) Tarla Günü' düzenledi. Etkinlikte Monrello (brokoli) / C3049, C3050,
Clapton, Gohan, Mendel, Korlanu (Karnabahar) / Albanour, Devotor (Beyaz Lahana) / Remala (Kırmızı Lahana) ve El
Real(Ispanak) çeşitlerinin tanıtımı yapıldı. 100 firmanın katıldığı tarla gününde
katılımcıların %90’nı üreticiler ,%8’sini
bayi, distribütör ve toptancılar; ve geri
kalanını halci, komisyoncu ve süpermarket tedarikçileri ve kooperatif temsilcileri
oluşturdu. Syngenta Türkiye Açık Saha
Sebze Kampanya Müdürü Lütfü Sav katılımcılara, pazara yeni Syngenta çeşitlerini sunarak etkili bir kampanya hedeflediklerini söyledi.
Antalya Growtech Eurasia geniş katılım
Bafralı çiftçiler ve üreticiler Growtech Eurasia 14. Uluslararası
Sera, Tarım Ekipmanları ve Teknolojileri Fuarında buluştu.
2
5'in üzerinde ülkenin,
650 katılımcı firma ile
40 bin metre kare alanda ürünlerini sergilediği fuarda, ürünler ve tarım teknolojileri görücüye çıktı.
Bu yıl 'Tarım Makineleri ve
Hayvancılık' özel bölümü ile
görücüyte çıkan fuarda sera, tarım teknolojileri ve ekipmanları, sulama sistemleri, tohumculuk, fidecilik, fidancılık, peyzaj
ve organik tarımla ilgili hizmet
veren firmalar da yer aldı. Çok
sayıda stant kiralayan Çin firmaları ise Çin'in tarıma gösterdiği önemi vurguladı.
Açılışa büyük ilgi
Yerli ve yabancı 80 bin ziyaretçinin beklendiği Growtech
Eurasia'nın açılışına, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Erdal
Celal Sumaytaoğlu, Vali Yardımcısı Halil Serdar Cevheroğ-
lu, Gıda Tarım ve Hayvancılık
İl Müdürü Ahmet Dallı, UBM
Genel Müdürü Kerim Betrand,
Hollanda'nın Ankara Büyükelçisi Ron Keller, Türkiye Tohumcular Birliği Başkanı Yıldıray Gençer ile Antalya Ticaret
ve Sanayi Odası Başkan Yardımcısı ve Akdeniz Turistik
Otelciler ve İşletmeciler Birliği
(AKTOB) Başkanı Yusuf Hacısüleyman'ın da aralarında olduğu çok sayıda önemli davetli katıldı.
"Tohum ihraç
ediyoruz"
Fuara katılan ve bu tip fuarların önemini vurgulayan Türkiye Tohumcular Birliği Başkanı Yıldıray Gençer, Türkiye'nin
70 farklı ülkeye yılda 150 milyon dolarlık tohum ihracatı yaptığını söylerek, ihracat rakamlarının artmasında tarım
fuarlarının da önemli yer tuttuğunu belirtti ve fuara 65 ülkenin katıldığına dikkat çekti.
Yıldıray Gençer, "Son dönemde çıkan tohumculuk kanunuyla sektörümüz daha da
güçlendi. Özellikle yurt dışı çalışmaları ve fuarlarla da sektörümüz ihracat kabiliyetini artırdı. 15 yıl önce ihracattan söz
edemezken şimdilerde ihracat
yapıyoruz" dedi.
7'nci tarım ödülleri
sahiplerini buldu
Açılışta ayrıca bu yıl 7'ncisi
düzenlenen Tarım Ödülleri de
sahiplerini buldu. Kaliteli üretim, modern tarım tekniklerinin
yaygınlaştırılması ve Türk tarımına katma değer sağlayan firmaların teşvik edilmesi amacıyla düzenlenen yarışmada "Bitki
Koruma" dalında Bayer Firması; "Tohumculuk" dalında Nadide Tohum; "Tarım Makineleri" dalında Boa Makine; "Sera
Teknolojileri" dalında Mitaş ve
"Bitki Besleme ve Koruma" kategorisinde ise Yeditepe firması
bu yılki ödüllerin sahibi oldu.
köy kahvesi
46
HABER
www.koykahvesi.com.tr
Hayalet köyler
ğinde göç sebebiyle resmi nüfusu 3’e düşünce tüzel kişiliği kaldırılan Kıraçoba köyü de
bir diğer örnek. Kazdağları’nın
eteklerinde yaklaşık 200 yıllık bir geçmişe sahip olan köy,
ekonomik sıkıntılar sebebiyle
hızla göç verdi. Köy sakinleri
birbiri ardına, Balıkesir’in Edremit ilçesi ile Çanakkale’nin
Yenice ilçesine göçtü. 50 hanelik köyün nüfusu 2000 yılında 7, 2007 yılında ise 3’e düştü. 2009 seçimlerinde, köyde
yaşayan amcası, kuzeni ve kendisinin verdiği 3 oyla yeniden
muhtar seçilen İbrahim Aktaş,
daha sonra Çanakkale İl Özel
İdaresi’ne başvurarak köyün tüzel kişiliğinin kaldırılmasını istedi. İl Özel İdaresi, 200 yıllık
Kıraçoba köyünün köy vasfını
kaybettiğini tespit ederek tüzel
kişiliğini kaldırdı.
Göçün nedenleri
B
ursa, Balıkesir, Kütahya ve Çanakkale
gibi batı illerinin dağ
bölgelerinde kalan
köylerde yaşayanlar, ekonomik
nedenlerle şehirleri tercih ediyor. Doğu ve Güneydoğu Anadolu’daki illerin başını çektiği göç dalgasında Karadeniz ve
İç Anadolu’da çok sayıda köy
insansız kalmış durumda. Yapılan araştırmalara göre sanayileşen Türkiye’de her geçen
gün köyden kente göç artıyor.
Kent nüfusu son yıllarda yüzde 80’lerin üzerine çıktı. Ahalisiz kaldığı için bazı yerleşimler
köy statüsünden çıkarılırken,
bazı köylerden göç edenler belli dönemlerde köyelerine dönerek, çevre köylerle birlikte
düzenledikleri şenliklerle kaynaşmayı sağlamayı sürdürüyorlar.
Bursa’nın Büyükorhan ilçesine bağlı Çökene köyü de, Türkiye’nin batısında köyden kente
göçün simgelerinden biri. Köy,
zorla olmasa da mecburiyetten
boşalmış, terk edilmiş durumda. Geçim derdi için evlerini bir
bir terk eden köylüler, taşı toprağı altın saydıkları büyük şehirlerin yolunu tutmuş, ‘bir gün
döneriz’ umuduyla kapılarını
açık bırakarak. Her şey olduğu
gibi kalmış. Bazı evlerin eşyaları yerli yerince duruyor. Aradan yıllar geçmesine rağmen ne
gelen olmuş ne de giden. Bir zamanlar acıların, sevinçlerin paylaşıldığı evler yalnızlığa daha
fazla dayanamamış. Yer yer yıkılmış duvarlar, hatıralarla birlikte donmuş kalmış. Geçmiş
güzel günlerde sokaklarında çocuk sesleri yankılanan köyde artık kimseler dolaşmıyor. Sanki
savaştan çıkmış gibi. 4 yıl öncesine kadar 35 hanede 350 kişinin yaşadığı yer, artık hayalet köy! Köyden göç edenler her
sene Mayıs ayının 2. Pazar günü
köye gelip dualar ve yemek ziyafeti ile civar köylerin de ka-
tılımı ile düzenledikleri şenlikle kaynaşıp köylerini yaşatmaya
çalışıyorlar.
Göç köyleri yok
ediyor
Çanakkale Kazdağları'nın ete-
Köyden şehre göç genellikle işsizlikle açıklanır. Bu tesbit
doğru olmakla birlikte göçün
sebebini sadece işsizliğe bağlamak gerçeği yansıtmaz. Hala
küçük yerlerdeki gençlerin hemen hepsinin gözü şehirlerdedir. Bir yolunu bulup şehre
göç etmenin yollarını araştırırlar. Yaşadıkları köyün ya da
beldenin ailesi en zengini olan
pek çok genç, zenginliğe rağmen kapağı şehre atmanın hayali içindedir. Dolayısıyla köyden şehre göçün belki de ana
sebebi işsizlik olabilir ama tek
sebebi değildir. Köylerimiz ve
kasabalarımız medeniyetin imkanlarından zamanında ve yeteri kadar yararlanabilmiş olsaydı
bu göç yine devam ederdi ama,
bu kadar hızlı olmazdı. Kısaca özetlersek kırsal kesime ait
yapı hizmetleri zamanında götürülebilmiş ve tarımda verimi
artırıcı tedbirler alınabilmiş olsaydı bu gün şehirlerimiz büyük büyük köyler haline gelmeyeceği gibi, köylerimiz de
yaşlıların duvar diplerinde günlerini tükettiği mekanlar haline
gelmeyecekti.
‘Kuş Gribi’ Avrupa’da hortladı
Avrupa'da yine kuş gribine rastlandı. Bir ay içinde yüz binlerce kümes hayvanının kuş gribinden dolayı
telef olduğunu ifade eden Almanya Federal Tarım Bakanı Christian
Schmid, göçmen kuşların konakladığı bazı bölgeleri karantinaya alabileceklerini ifade etti. Schmid, açıklamasında, Mecklenburg-Vorpommern
ve Aşağı Saksonya ile Brandenburg
eyaletlerinin göçmen kuşların geçiş
güzergâhında olduğunu, bundan dolayı da çeşitli önlemler alınması için
federal düzeyde çalışma yapılacağını
açıkladı. Kuş gribi ile mücadelenin
kıta Avrupa’sının bir sorunu olduğunu belirten Tarım Bakanı Schmidt, Almanya’da alınacak önlemler
için Avrupa Birliği’nden para talep
ettiklerini ifade etti. Göçmen kuşların Güney Kore ve Balkar Gölü’nü
takip ederek Almanya ve Hollan-
da’ya indiğini belirten Schmidt, Almanya’nın genelinde önlemler alınması bütün eyaletlerin katılacağı bir
toplantı düzenleneceğini ve burada
alınacak tedbirlerin karara bağlanacağını söyledi. Bir ay içinde yüz binlerce kümes hayvanının kuş gribinden dolayı telef olduğunu ifade eden
Schmidt, göçmen kuşların konakladığı bazı bölgeleri karantinaya alabileceklerini ifade etti.
47
H
enüz 14 yaşındayken yaptığı
tasarımlar Çeşme’deki bir butikte satılınca bu işin eğitimini almaya karar vermiş Yeliz
Cengiz. İlk modaevini de üniversitede tasarım okurken açmış. Tel kırmaları iğne oyalarla buluşturan, defileleri büyük ilgi gören
Cengiz, 25 yaşında geldiğinde Dubai, Kuveyt Katar’ın gelinlerinin gözdesi olmuş.
Ortadoğu’nun İzmirli modacısı Yeliz Cengiz bu ülkelerdeki gelinlerle ilişkisini şu ifadelerle anlatıyor: “Onlara gelinlik yapmayı
seviyorum çünkü tasarıma büyük değer veriyorlar. Kağıda yaptığınız çizimi, uçakta kıvrılmasın diye bavula bile koymayıp ülkelerine kadar ellerinde götürüyorlar” Cengiz,
halen Ortadoğu’dan yoğun şekilde tel kırma
ve iğne oyalı gelinlik siparişleri almaya devam ediyor.
Ortaokul yıllarında
başlayan kariyer
Ortaokul öğrencisiyken yaz tatilini geçirmek için yaptığı aksesuarları satarak işe
başlayan ve ilk kazancını da yatırıma çevirmeye karar veren Yeliz Cengiz, bu işin
eğitimini almaya karar verir. İzmir Ekonomi Üniversitesi Moda ve Tasarım Bölümü’nde henüz ikinci sınıf öğrencisiyken
arkadaşıyla “Rococo Design” markasıyla ilk eteklerini satar ve sosyal medyada da
aranan bir isim haline gelir.
Daha sonrasi ise çorap söküğü gibi birbiri ardına gelen başarılarla doludur. Kamuyonun da dikkatli takip ettiği moda haftalarında kendisine ait tasarımlarla boy gösterir,
tanınmış modaevlerinin beğenisini kazanır.
Henüz 3. sınıftayken yine yerinde duramaz
ve kendi modaevini açmaya karar verir.
Önce Bostanlı’da, okulu bitince de Alsancak’ta tasarımlarıyla Yeliz Cengiz markasını hayata geçirir.
köy kahvesi
HABER
www.koykahvesi.com.tr
“Sanıldığının aksine şaşayı
öyle çok sevmiyorlar”
Ortadoğu’nun
İzmirli Prensesi
Bu envanter çalışması ile birlikte tasarlanan gelinlikler özellikle Ortadoğu pazarının dikkatini çekmeyi başardı.
Dubai, Kuveyt ve Katar gibi ekonomisi güçlü şehirlerden gelen firmalar ile gelin adaylarının sayısı da kısa sürede arttı. Lübnanlı modacı Elie Saab’a karşı adı
İzmir’in Elie Saab’ı olarak anılmaya başladı. Ortadoğu’dan gelen müşterilerinin
tasarıma çok daha fazla önem verdiğine dikkat çeten Yeliz Cengiz Ortadoğuluların lüks ve abartılı tasarım merakları ile ilgili olarak ezber bozan şu cümleyi
kuruyor: “Sanıldığının aksine şaşayı öyle
çok sevmiyorlar.” Yeliz Cengiz sözlerine
şu ifadelerle devam ediyor:
“Onlar için gelinlik
hazırlamak beni de
heyecanlandırıyor”
Diyebilirim ki modanın başkenti olan
ya da modanın çok ileri olduğu yerlerden çok daha farklı çok daha üst düzeyde bir bilince sahipler. O kadar ki
kağıttan yaptığım bir projeyi uçakla götürürken valize bile koymaya kıyamıyorlar. Nadiede bir mücevher tutar gibi
tasarımın olduğu kağıdı tüm yolculuk
boyunca ellerinde taşıyorlar. Sanata ve
sanatçıya, tasarıma çok farklı bakıyorlar. Onlar için gelinlik hazırlamak beni
de heyecanlandırıyor.”
“Her birinin farklı bir
hikayesi olan gelinlikler”
İzmir’de iyi terzi ve iyi tasarımcıların
olduğunu ancak bunların ikisinin bir arada olduğu noktada bir açıklık bulunduğunu da sözlerine ekleyen Cengiz, “Yeniliği
seviyorum ama eskiye çok değer veriyorum. 3 ay boyunca köy köy dolaşıp o
mis kokulu gelinliklere nasıl yeniden hayat veririm, bunu araştırdım. Eskiyi unutmuş gibiyiz; el işçiliği, o koku, her birinin farklı bir hikayesi olan o gelinlikler…
Şimdi yeniden hayat buluyorlar ve üstelik bizim sandıklarımızdan çıkıp dünyaya
açılıyorlar. Bu yıl Ortadoğu’nun gelinleri,
bizim gelinliklerimizle en mutlu gününü
yaşayacak” diyerek sözlerini noktalıyor.
Köy köy dolaşıp gelinliklerin
envanterini çıkardı
Bir gün, Türkiye’nin gelinlik başkenti
olarak sayılan İzmir’den çıkıp yollara düşen Cengiz, köy köy dolaşarak tel kırmalı,
iğne oyalı gelinlikleri köy evlerindeki sandıklardan tek tek çıkardı ve adeta bir envanter çalışması yapmış oldu. Bu sayede
Türkiye'de bir tür bellek çalışması da yapılmış oldu.
2015 adet
ipek böceği
kozasından
16 metre
gelinlik
Bursa’da yaşayan 23 yaşındaki tasarımcı Ece
Kaytan, 2015 adet ipek böceği kozası kullanarak
16 metre uzunluğunda tasarladığı gelinlikle büyük
ilgi gördü. 16 bin Euro’ya satışa sunulacak olan
gelinliğin, 1 ay içinde satılmazsa Bursa Kent Müzesi’ne bağışlanacağı açıklandı.
Bursa’da yaşayan ve Faruk Saraç Tasarım Meslek Yüksekokulu’ndan mezun olan 23 yaşındaki tasarımcı Ece Kaytan'ın tasarladığı bu gelinlik aynı zamanda Kaytan'ın tasarladığı ilk gelinlik
oldu. İlk tasarımıyla dikkatleri üzerine çekmeyi
başaran Kaytan, bunun aynı zamanda Türkiye’de
bir ilk olduğuna da dikkat çekti ve “İlk işim olduğu için kozadan gelinlik yapmak istedim. Çünkü Bursa’yı moda dünyasına tanıtacak en güzel tasarımın kozadan gelinlik olduğunu düşündüm. Bu
gelinliğin üzerinde 2 bin 15 adet koza bulunuyor.
Benim modaya giriş yılım 2015 olduğu için böyle
düşündüm” dedi.

Benzer belgeler