reenkarnasyona değişik bir bakış

Transkript

reenkarnasyona değişik bir bakış
REENKARNASYONA DEÐÝÞÝK BÝR BAKIÞ
(06-11-2010) - Editör Halit ÖZDÜZEN - Son Güncelleme (06-11-2010)
REENKARNASYONA DEÐÝÞÝK BÝR BAKIÞ
Halit ÖZDÜZEN Çok çeþitli tarifleri
ölümden sonra bir baþka bedene geçerek yeniden dünyaya döndüðünü iddia eden inanç sistemine reenkarnasyon ve
Transmigrasyon, Arapça adýyla “tenasüh” (yeniden bedenlenme) denilmektedir. Bu döngünün, ruhun tamamen
arýnmasýna kadar devam edeceðine inanýlmaktadýr.
Batýda ilk kez Pisagor ve Platon gibi bazý eski Yunan bilgin ve filozoflarý tarafýndan çeþitli eserlerinde dillendirilmiþ olan ruh göç
kavramý, ilk çaðlardan beri, eski Mýsýr, Maya ve Ýnka medeniyetleri gibi birçok http://tr.wikipedia.org/wiki/Uygarl%C4%B1k
yerleþik kültürde bilinen ve kabul görmüþ olan inanç kavramlarýndandýr.
Günümüzde ruh göçü kavramýný kabul eden pek çok inanç sistemi, Doðu kökenli tarikat ve felsefi akýmlar bulunmaktadýr. Ru
kabul etmiþ eski ve yeni inanç sistemlerinin mensuplarý arasýnda, Hindular (Yoga, Vaishnavism, Shaivism), Budistler,
Katharlar Eseniler(Esseniens), Caynacýlar, (Sihistler, Umbandacýlar, Yezidiler, Nusayriler, Dürzîler, ve Adana, Hatay
yöresinde yaþayan bazý Alevi topluluklarý sayýlabilir. Reenkarnasyon kavramý Asya’nýn Þamanist toplumlarýnda olduðu
birçok Kýzýlderili kabilesinde de yaþatýlmaktadýr. Hindistan’da "Samsara" adýyla bilinen bu deyim, Budizm’le
tanýþan Türklerce "Sansar" olarak adlandýrýlmýþtýr.
Bu inanç sisteminin esasý, insan ruhunun/nefisinin ölümsüz olduðu, bedenin ölümünden sonra yeni bir bedene girerek sürekli o
ya da tamamen arýnýp temizlenene kadar, “yeni bedenlere girmesi” prensibine dayanmaktadýr.
ÝNAÇTAN EYLEME (RUH ÇAÐIRMA)
Reenkarnasyon inancýnýn Batýda bazý marjinal Yahudi ve Hýristiyan guruplarýnda yer almasýna raðmen, daha çok seküler
“ aydýn”lar arasýnda 19.yy. sonlarýna doðru gerek Þarkiyatçýlýðýn etkisiyle, gerekse Hinduizm mensuplarýnýn Bat
akademik kariyer yaparak eðitim kurumlarýnda görev almasý sonrasý reenkarnasyona doðru bir yöneliþ yaþanmýþtýr. Bir baþka
de Hindistan’ýn sömürge döneminde Ýngiliz yazar ve araþtýrmacýlarýn Hinduizm ve Budizmle tanýþmalarý olmuþtur.
Araþtýrmacýlarýn Uzakdoðu dinlerini sistemli olarak incelemesi sonrasý, bazý kesimlerde gizli ilimlere karþý merak uyanmýþtýr. B
bunlarýn sonrasýnda deðiþik gruplar, reenkarnasyon kavramýný öðretilerinin merkezine yerleþtirerek yeni bir ekol, hatta mezhep
oluþturma iddiasýnda bulunmuþlardýr.
Bunlardan en önemlileri Avrupa’da spirtizmi benimseyen Allan Kardec tarafýndan kurulup daha sonra artçýlarý
tarafýndan sistemleþtirilen ve “Deneysel Ruhçuluk” olarak ünlenen akýmdýr. Bir diðeri Ukrayna doðumlu
H.P.Blavatsky tarafýndan 1857’de kurulan “Teofizi Cemiyeti” ya da ekolüdür.
Ruh göçü veya sürekli olarak tekrar doðmak kavramý ilk kez bu cemiyetin etkisinde kalan Fransýz asýllý Fizikçi ve
http://tr.wikipedia.org/wiki/Yazar Yazar Allan Kardec (1804-1869) tarafýndan fizik kuramlarýnýn da çarpýtýlarak yorumlandýðý
çalýþmasýyla metodolojik bir hale dönüþtürülmüþ ve adýna “tekrar ete girme” anlamýnda reenkarnasyon denilmiþti
Yazar Kardec, kurduðu “deneysel spiritüalizm”, "Spiritizm " adýný ilk defa 1857’de yayýmladýðý
“Ruhlarýn Kitabý” adlý eseriyle açýklamýþtýr. Ardýndan yazdýðý diðer eserlerle de konuyu ayrýntýlý bir þekilde ele
Dikkat edilecek olursa Kardec’in yayýnladýðý “ Ruhlarýn Kitabý” ile Blavatsky öncülüðünde kurulan
“Teofizi Cemiyeti” ayný tarihe (1857) rastlamaktadýr.
Kaynaklara göre Türkiye’de ilk spiritiualizm (ruh çaðýrma celsesi) Bergama’da, Zorluhanzade Avnullah Kazimi
Bey tarafýndan gerçekleþtirmiþtir. 1896 yýlýnda yapýlan bu deney Ýstanbul’dan Bergama’ya gelen, Avnullah Be
orada görev yapan Fransýzca öðretmeni Çandarlýlý Emin Efendinin iþtirakiyle bir gece Belediye Baþkaný Dericili Ali Aða&rsquo
evinde toplanýlarak yapýlmýþtýr..Avnullah Bey’in yaptýðý spiritizm celsesi kaynaðýný Fransýz Ruhçu Allan Kardec&rsqu
spiritüalizm deneylerinden almýþtýr. Saray çevresine yakýn, hatýrý sayýlan entelektüel bir kimliðe sahip olduðu anlaþýlan Avnull
muhtemelen deneyimlerini Avrupa’da saðlamýþtýr.
Daha sonra ruh çaðýrma, ruhçuluk ve benzeri faaliyetlerin halkýn tepkisi nedeniyle yer altýna indiði görülür. Aradan hayli zam
geçtikten sonra, Ragýp Rýfký adlý bir yazar 1930 yýlýnda yayýnladýðý “Ýspiritizma Tecrübeleri/Ahretle Nasýl Konuþulur&
kitapta belirlediði kurallarla Kardec spiritüalizminin Türkiye’de ilk temellerini atmýþtýr. Bu temeller üzerine Dr. Bedri
Ruhselman, Kardec ve Ragýp Rýfký’nýn belirlediði kurallara yenilerini ekleyerek kendine özgü Neo-Spiritüalizm’i
kurmuþtur. Ruselman’ýn vefatý sonrasý Rafet Kayserilioðlu tarafýndan yürütülen faaliyetler “Ruh ve Madde&rdquo
isimli dergi çevresinde kümelenmiþtir.
Bir baþka yazýmýzda Neo-Sparütüalizm ve ruh çaðýrmayý detaylý olarak irdelemek ümidiyle, burada Semavi Dinler ve Ýslam
kaynaklar açýsýndan reenkarnasyonun Tenasüh/Ruh göçü inancýný incelemeye çalýþacaðýz.
RUH GÖÇÜ/YENÝDEN BEDENLENME
Yukarýda da deðinildiði gibi Reenkarnasyondan en basit tanýmýyla, insanýn ölümden sonra yeni bir bedenle tekrar dünyaya
geleceði ve bu sürecin, "ruh olgunlaþýncaya kadar " devam edeceði, kastedildiði anlaþýlmaktadýr. Bu taným bölgeler ya da ülke
topluluklar arasýnda farklýlýklar gösterebilmekle beraber, tarihi süreçte bazý deðiþik akým ve ekollere de dönüþmüþtür. Hindiuz
Budizm gibi inanç sistemlerinde yeniden doðuþun insan bedeninde olacaðý öne sürülürken, bazý inanç gruplarýnda hayvan ve b
bedenlerinde de yeniden doðuþun olabileceðine inanýlmaktadýr. Yine bazý gruplarda tekrar doðuþun bir ceza ve kefaret olacaðý
inanýlýrken, gerilemenin söz konusu olmadýðýna inanan inanç topluluklarý da bulunmaktadýr.
Kaynaklara göre: “Hint kutsal kitaplarý Veda’larda maddi alemde yaþayan her varlýðýn insan bedenine ulaþýnca
kadar 8 milyon 400 bin deðiþik yaþam formundan geçmesi gerektiðinden bahsedilmekte, bu aþamalardan geçen varlýðýn
‘kemale ermiþ‘ olarak ‘rehber varlýða’ dönüþeceðine inanýlmaktadýr.
Hinduizm inanç sisteminde her canlýnýn ideali: Dünya’nýn baðlarýndan tam kurtuluþ olan Nirvana’ya ulaþ
Nirvâna'ya ulaþmak ancak kemale eriþmekle mümkün olmaktadýr. Canlýlar, Nirvâna’ya eriþinceye kadar, öldükten belirli
http://www.kriter.org - www.kriter.org
Powered by Mambo
Generated: 13 October, 2016, 10:28
sonra bir baþka bedende yeniden hayat bularak yaþamlarýný sürdürmektedir. Buna göre her bir önceki hayatýnda kazandýðý se
ya da iþlediði günahlarla orantýlý olarak, bir mükâfat ya da bir cezanýn bedeli olmak üzere, öncekinden daha geliþmiþ bir bedend
da daha aþaðý bir bedende yeniden hayata dönecektir. Bu sistematiðe “ Karma Doktrin” denilmektedir.
Hinduizmde sistemin “sonsuza” kadar devam edeceðine inanýlmakta, Budizm ve Manihaizm inançlarýnda
ruh aydýnlanana veya günahlarýndan temizlenene kadar bu döngü devam etmektedir. Budizmde kiþi ancak günahlarýndan
temizlenince “nirvana”ya kavuþabilmektedir. Maniheizmde, temizlenen ruh beden ve dünya tutsaklýðýndan
kurtularak, gerçek ulvi âleme doðru yolculuða yönelmektedir.
Kast sistemi uygulandýðýndan Hindistan’da, Hindular "parya kastýnda ölen kimsenin sevaplarýndan dolayý Brahm
olarak ya da bir Brahmanýn günahlarýndan dolayý bir parya, hayvan veya bir bitki olarak yeniden hayata döneceðine”
inanmaktadýrlar.
Bahsi geçen Hinduizm ve Budizm genelde bilindiði halde, Maniheizm bazý kesimler dýþýnda yeterince bilinmemektedir.
tanýmlamak gerekirse: MS. 216 yýlýnda Güney Ýran’da doðan Mani’nin kurduðu inanç sistemidir. Mani, Hýristiyan
Sabiilik, Zerdüþtlük ve Mecusilik ilkelerinden etkilenip onlarý sentezleyerek peygamber olduðu iddiasýyla ortaya çýkmýþtýr. Siste
MS. 4. yy. da Ortadoðu’da Hýristiyanlýðýn önemli bir rakibi konumuna gelip, 8. yy.da Uygurlarýn resmi dini olmuþtur.
Ýslam coðrafyasýnda Reenkarnasyon’a inanan gruplarýn bir kýsmýnda Hinduizm ve Budizmin etkisi olduðu gibi,
de Maniheizmin etkisindedir. Din sosyolojisi açýsýndan bakýldýðýnda, yeni bir dine giren inanç gruplarýnýn -ne kadar samimi
olurlarsa olsunlar- eski inanç sistemlerindeki bazý ilkeleri yeni inanç sisteminin ilkeleri ile deðiþtirmeleri süreç almaktadýr. Hele bu
inanç sitemi Heterodoksi olarak nitelenip uzun müddet þu veya bu sebeple ana kitleden dýþlandýklarý için din eðitimden de uzak
kalmýþlarsa, uyum süreci daha da uzamaktadýr.
YAHUDÝ VE HIRISTÝYANLIK AÇISINDAN RUH GÖÇÜ
Ruh göçü kavramý Müslümanlar gibi kýyamet inanýþýna sahip Musevilikte bulunmamakla birlikte, popüler kültür içerisind
gruplarda ruh göçü kavramýna iliþkin bazý düþünsel öðelerin yer aldýðý belirtilmektedir.
Kaynaklara göre Ruh göçü kavramýnýn Yahudilerin mistik ve gizli ilimler öðretisi olarak kabul edilen Kabala’ da ye
bazý Yahudilerin Hz. Musa’nýn önce Âdem, sonra Ýbrahim (A.S.) daha sonra da Musa olarak dünyaya geldiðine
inanmakta olduðu belirtilmektedir.
Bir yönüyle Ýslam coðrafyasýnda yeþeren Bâtýnilik ve Hurufilik düþüncesine de kaynaklýk etmiþ bulunan Kabala, Musevi ana
tarafýndan ve bilimsel çevrelerde hiçbir dönemde kabul görmemiþtir.
19.yy.’da doðmuþ birçok akým, ruh göçü inanýþýný benimsemiþ durumdadýr. Bunlara örnek olarak Spirtizma, Teofizi
felsefi akýmlar sayýlabilir. Ýlk Hýristiyanlarýn ruh göçüne inandýðýný ileri süren Teozoflar ve Batýlý Spiritüalistler Ýncil’le
pasajlarý da iddialarýna -zorlama yorumlarla- kanýt olarak göstermektedirler. 20. yy ve günümüzde Hýristiyanlýk ile ruh göçünü
baðdaþtýrmaya çalýþan pek çok giriþim olmuþtur. Kilise ve deðiþik teologlardan tepki görmelerine raðmen bu gün için Hýristiyan
Ruh göçüne inananlarýn sayýsý, hiç de küçümsenmeyecek rakamlara ulaþmýþtýr!..
ÝSLAM ÝNANCINDA RUH GÖÇÜ VAR MI?
Sorunun cevabýný aramadan önce Reenkarnasyon konusunda araþtýrma ve çalýþmalar yapmýþ bulunan Prof. Dr. Ahme
Özemre’nin Ruh konusundaki bütün Müslümanlarýn inancýna tercüman olan tespitine deðinelim: “Kur'ân-ý Kerîm'i
Ahzab sûresinin 72. âyetinde Cenâb-ý Hakk: "... Biz emâneti göklere, arza ve daðlara arzettik; onlar O'nu yüklenmekten çekindile
ve O'ndan korktular; O'nu insan yüklendi..." demekte; Hicr sûresinin 28. ve 29. âyetlerinde, Secde sûresinin 7. ilâ 9.
âyetlerinde ve Sâd sûresinin de 71. ve 72. ayetlerinde ise Allah, insaný balçýktan yarattýðýný, ona Kendi Ruh’undan üfürd
meleklere de insana derhâl secde etmelerini emrettiðini söylemektedir. Þu hâlde insandaki Kutsal Emanet Allah'ýn ona Kendi
Ruh’undan üfürmüþ olduðu Ruh'tur. Ýnsan bu Kutsal Emanet dolayýsýyla eþrefü-l mahlûkat (yâni yaratýlmýþlarýn en þere
olmuþtur.”
Özemre’nin belirtiði ayet þöyledir : “ Ki O, yarattýðý her þeyi en güzel yapan ve insaný yaratmaya bir çamurda
baþlayandýr. Sonra onun soyunu bir öz sudan, deðersiz bir sudan yarattý. Sonra onu, düzeltip bir biçime soktu ve ona ruhundan
üfledi.” (Secde 32/7-8-9) Hani Rabbin meleklere demiþti ki: "Ben çamurdan bir insan yaratmaktayým." "Onu tesviye
edip, düzeltip de ona ruhumdan üfledim mi derhal ona secdeye kapanýn." (Sad 38/71-72) Ayette geçen “ Ruhundan
üfledi” sözüyle Rabbü’l Âleminin, Âdem’e ve onun soyuna iletilen ruhun kendi ruhu olduðu belirtilmektedir.
Nitekim melekler, kendisine iletilen ulvi ruhu taþýyan Âdem’e tazim secdesi yaparak onun yüceliðini kabul etmiþlerdir. Çü
Âdem’in Ruhu, Rabbü’l Âleminin zat ve sýfatlarýnýn tümünden yaratýlýrken, melekler bir veya birkaç sýfatýnýn nur
yaratýlmýþlardýr. Âdemin soyundan gelenler Yüce Allah’ýn Ruhunu taþýmaktadýr! O nedenle Âdem (A.S.) Rabbinin öðre
isimlerinin tamamýný sayabilmiþtir. Yine insanýn ana rahminde yaratýlýþýnýn ayrýntýlý olarak anlatýldýðý Müminun Suresinin 14
biyolojik yaratýþý takiben “Sonra bir baþka yaratýlýþla onu inþa ettik.” denilerek, insanýn ruhi yaratýlýþýna deðinil
Çocuk ana rahminde birleþen iki canlýdan (sperm ve yumurtadan) meydana gelip, tek canlýya dönüþerek insan yapýsýný
oluþturunca, Allah (C.C.) ona kendi ruhundan üfleyerek insaný yüce bir varlýða (Ýnsana) dönüþtürmektedir.
Yüce Allah, bitki ve hayvanlara can vererek maddeden ayýrýrken, insana canýn yanýnda “ruh” vererek on
madde ve bitkilerden ayýrmýþtýr. Vücudu yöneten beynin iþlevini devam ettirebilmesi için mineral, protein gibi besin deðerleri içe
bol oksijenli kan ve yaþam enerjisi olan “Can”a ihtiyacý bulunmaktadýr. Beyne yaþam saðlayan can, beynin ürettið
enerjiyle beslendiði gibi, ruhtan aldýðý enerjiyi de beyne ileterek zekâyý olgulaþtýrmaktadýr. Ruh ve can, enerji boyutunda beyin
sürekli iletiþim ve etkileþim içerisindedir. Ruh ve onun türevi olan nefis, can ve bedenden baðýmsýz bir fonksiyonel yapýya sahi
Yaþam sürecinde Ruh ve ondan etkilenen rahmani akýl, merhamet, özveri, cömertlik gibi ulvi ve erdemli duygulardan
http://www.kriter.org - www.kriter.org
Powered by Mambo
Generated: 13 October, 2016, 10:28
kaynaklanan eylemleriyle maveraya (ötelere) yönelirken, nefis ve onu yansýtan hayvani akýl ise dünyevi kuþkularla, dünya
ortamýnýn þartlarýna uyum saðlayacak þekilde pozisyon almaktadýr. Kur’an’da nefis hakkýnda þöyle denilmekted
“Nefse ve onu düzgün bir biçimde þekillendirip ona kötülük duygusunu ve takvasýný (kötülükten sakýnma yeteneðini) ilham
and olsun ki, nefsini arýndýran kurtuluþa ermiþtir. Onu kötülüklere gömüp kirleten kimse de ziyana uðramýþtýr.” (Þems 91
olayý, beynin fonksiyonlarýný yitirmesi sonrasýnda gerçekleþmekte; can, varlýktaki ilahi genel enerjiye katýlýrken ruh veya nefis
ise, Ruhlar ya da nefisler ülkesine doðru meleklerin yardýmýyla yolculuða çýkmaktadýr. De ki: “Sizin için görevlendirilen öl
meleði canýnýzý alacak, sonra Rabbinize döndürüleceksiniz” (Secde 32/9)
Can, varlýklara bilinç ve þuur vererek, onlarý yönlendiren, çevre ortamýna göre hayatta kalma ve nesillerini devam ettirm
mekanizmalarý geliþtirerek, yaþamsal iþlevlerini gerçekleþtiren enerji (nur) olarak tanýmlanabilir. Can, beynin ölümü sonrasýnda
bedenden ayrýlarak varlýklara hayat veren sonsuz Hay/Can enerjisine katýlmaktadýr. Ruh ve nefis “can”dan çok
daha özgün bir varlýk olduðundan, etkisini enerji boyutunda beyin ve akýl yoluyla vücudun tamamýnda göstermekte ve bedene
ihtiyaç duymadan baðýmsýz olarak da yaþamýný sürdürebilmektedir. Derin uyku ve narkoz altýndaki ameliyat sýrasýnda ruh bed
ayrýlýp çýkarken, can yaþam görevini devam ettirmektedir. Genel anesteziyle ameliyat geçiren birçok hasta, operasyon
sonrasýnda, doktoruna ve çevresine kendi ameliyatýný seyrettiðini anlattýðý, bilinen ve yaþanan gerçeklerdendir.
Kur’an’da “insanlarýn ruhunun uykularýnda alýndýðý ölümlerine hükmedilenlerin alýkonularak diðerlerinin
ecellerinin sonuna kadar býrakýldýðý” bildirilmektedir. (Bkz.Zümer 39/42) Hz. Muhammed (S.A.S.) bir Hadisi Þerifinde
uyku sýrasýndaki yaþamý anlatýrken þöyle buyurmaktadýr: ”Ben Rabbimin katýnda gecelerim, O bana yedirir içirir.&rdquo
(1) (*)
REENKARNASYONA ÝNANANLARIN DELÝLLERÝ (!)
Ýslam coðrafyasýnda ve özellikle Türkiye’de son yýllarda Hint ve Uzakdoðu kaynaklý düþünce ve bu doðrultuda g
meditasyon gibi olgular bazý gruplar tarafýndan yaþam felsefesine dönüþtürülmüþtür. Özellikle büyük þehirlerde geliþen bu akým
taraftarlarý reenkarnasyona inanmaktadýrlar. Kendilerine “Müslüman mahallesinde“ taraftar bulabilmek için de
Ýslam inancýnda ana unsur olan Kur’an’daki bazý ayetlerle, zayýf ve mevzu hadisleri, inançlarý doðrultusunda
yorumlamaktadýrlar. Bunun yanýnda Mevlana ve Yunus gibi toplumda yüksek prestij sahibi zatlarla batini düþüncenin etkisindek
bazý þairlerin devriye ve þathiye kabilinden söylediði þiirleri de istismar etmektedirler.
Çok fazla ayrýntýya girmeden ileri sürülen iddialara kýsaca göz atalým:
1.
Ayetler : «Allah’ýn varlýðýný nasýl inkâr ediyorsunuz ki, sizi ölü iken O diriltti, sonra yine sizi O öldürecek, yin
diriltecektir; nihayet (ahirette) yalnýz O’na döneceksiniz.» (Bakara 2/28)
Ayrýca Vakýa Suresi’nde "Sizin yerinize benzerlerinizi getirmek ve sizi bilemeyeceðiniz bir þekilde yeniden yaratmak
üzere aranýzda ölümü biz takdir ettik. (Bu konuda) bizim önümüze geçilmez.” (Vakýa 107/ 60,61)
Önce ilk ayetin üzerinde duralým: “Sizi Ölü iken O diriltti.” tümcesi Reenkarnasyon veya herhangi bir art niy
yoruma meydan vermeyecek kadar açýktýr. Bütün insanlar, ana rahminde canlanarak insana dönüþmüþtür.”Sonra sizi o
öldürecek, yine sizi O diriltecektir.” Bedenin ölümünden sonra insan, ruh ya da nefsin Rabbine yöneliþi yeni bir doðumdur.
Ýkinci ayetteki “Sizi bilemeyeceðiniz þekilde yeniden yaratmak üzere ölümü takdir ettik.” tümcesi de ayný manayý
pekiþtirmektedir; çünkü gidilen âlem Ruhlar Âlemidir ve yaþam ruh veya nefis olarak yaþanacaktýr.
Kýyamette surun üflenmesi sonrasýnda çýkacak ses yeryüzünün her yanýna yansýyacaðý için cinler, melekler ve ruhlar â
duyulacaktýr. Bu birinci üfleme kýyamet saatinin baþladýðýnýn ilanýdýr. “Sura üflenildiðinde; Allah’ýn dilediði kimse
göklerde ve yerde ne varsa çarpýlýp yere yýkýlýr. Sonra Sura bir daha üflenmiþtir onlar ayaða kalkmýþ (dirilmiþ) durumda çevrey
bakýnýyorlar.”(Zümer 39/68) Ýsrafil (A.S.)’in çýkardýðý melekuti sesin þiddetinden gökteki bazý varlýklar baygýn; y
varlýklar ölü konumuna gelecektir.
2. a)Mevlana’ya atfedilen söz : “Ben de cansýz varlýkken öldüm, yetiþip geliþen bitki oldum; bitkiyken öldüm, hayva
biçiminde tezahür ettim. Hayvanlýktan geçip öldüm, insan oldum; öyleyse ölmekten korkmak niye? Hiç daha kötüye dönüþtüðüm
mü?”
b)Yunus Emre : “Her dem yeni doðarýz, bizden kim usanasý."
Mevlana Þems-i Tebrizi ile halvet ettiði dönemlerde sarf ettiði sözlerden bir bölümü batini olup, bunlarýn yorumu gerekme
nedenle Osmanlýda, günümüz Türkiye’sinde ve Farsçanýn konuþulduðu ülkelerde düzenlenen toplantýlarda Mevlana uzm
mesnevihanlar tarafýndan okunarak yorumlanmaktadýr. Yunus’a gelince, mýsralarýnda açýkça insandaki maddi ve
manevi geliþmeye iþaret etmektedir. Nitekim Yunus ve Mevlana pek çok dizelerinde manayý gizleyip, insaný sarsarak düþünmey
ve araþtýrmaya sevk etmektedir; bu nedenle tümceleri zahiri manasýyla yorumlamak yanlýþtýr. Yunus’un “Çýktým
dalýna onda yedim üzümü (…) Kerpiç koydum kazana poyraz ile kaynattým, nedir diye sorana bandým verdim özümü&rdqu
bunlardan en belirgin olanlarýndandýr.
REENKARNASYON ÝÇÝN POPÜLER YAKLAÞIMLAR VE ÝDDÝALAR
Yýllardan beri insanlýðýn gündeminde bulunan reenkarnasyon hakkýnda birçok araþtýrma yapýlarak çeþitli vakalar incele
aleyhinde yüzlerce cilt eser yazýlmýþtýr. Burada iddialarýn en popüler olanlarýndan bir kaçýnýn üzerinde durmaya çalýþacaðýz.
1.
Ýnsanlarýn Hipnotize edilerek önceki yaþama götürme iddiasý: Bilindiði gibi Hipnoz bir baþkasýnýn telkiniyle yaþan
halidir. Bu süreci yaþayan denekten telkin yoluyla geri tarihlere giderek bir önceki yaþamýný hatýrlamasý istenmektedir. Denek
veya yaþadýðý durumu anlatmaya baþlar. Bilim dünyasý dýþarýdan yönlendirmeye açýk olan bu sistemin Reenkarnasyona kaný
olamayacaðý düþüncesindedir. Her nedense ikinci yaþamý hatýrlayanlar genellikle o yaþamda padiþah, kral veya kraliçe oldukla
söylemektedirler.
2.
Çocukluk çaðýnda, kendinin baþka biri olduðu iddiasý: Türkiye’de aðýrlýklý olarak Hatay ili ve çevresinde ras
bazen deðiþik yörelerde de rastlanabilmektedir. Bilimsel çevrelerce araþtýrma ve incelemeye alýnan bu vakalar bazen insan aklý
þaþýrtacak kadar ortaya bilgi ve iddia yumaðý sunmaktadýr. Vakalarýn çoðu dramatik ölümlerle karþýlaþan þahýslarýn vefatýnda
http://www.kriter.org - www.kriter.org
Powered by Mambo
Generated: 13 October, 2016, 10:28
sonra doðan çocuklar tarafýndan dillendirilmesi vakalarýn dikkate deðer önemli bir olgusudur. Araþtýrmalarda çocuðun ergenlik ç
giriþten itibaren bu iddialarý terk ederek kendi kimlik ve kiþiliðine döndüðü gözlenmiþtir. Uzmanlarýn bu konudaki görüþü: Çocukl
vakalarýn çoðunun doðruluðu, ancak çocuðun hayal dünyasýnýn her türlü etkileþime açýk olmasý nedeniyle reenkarnasyona del
olamayacaðýdýr. Ayrýca bu çocuklarýn kültür ve inanç olarak reenkarnasyona inanan topluluklar çevrelerinden oluþmasý da ayrý
soru iþaretlerini beraberinde getirmektedir?
3.
Tibet'in ruhani lideri 14'üncü “kutsal Dalay Lama” vakasý: Ýddiaya göre 13’üncü Dalay Lama'n
sonra artçýsý lamalardan biri, gördüðünü söylediði bir rüyanýn ardýndan 13. Dalay Lamanýn ruhunun iki yaþýndaki Lhamo Dhon
bir çocukta bedenlendiðini ileri sürmüþtür. Çocuk Tibetli rahipler tarafýndan ailesinin ikna edilmesi sonucu 14. Dalay Lama olarak
yetiþtirilmektedir. Ortadoðu ve Avrasya coðrafyasýnda içeriði deðiþik olsa da benzer efsaneler her dönemde üretilmiþtir! Burada
aklýna bazý sorular takýlmaktadýr. Olaya bilimsel çevrelerin yaklaþýmý nedir? Ayrýca 13. Dalay Lama inanç sistemlerine göre
“arýnmadan mý öldü de, arýnmak için Lahano Drondrup olarak tekrar bedenlendi? Nasýl olsa bozacýnýn þahidi þýracý ya
de Dhondrup’un Tibetlilere hayýrlý olmasýný dilemekten baþka bir þey düþmez. (**)
SONUÇ YERÝNE
Reenkarnasyona inananlar öncelikle bir günlük gazetemizde yayýmlanan yazý dizisindeki þu tespit ve arkasýndan gelen
sorunun cevabýný aramak zorundadýrlar:
“Milyonlarca insan reenkarnasyona inansa da bunlarýn yalnýzca çok küçük bir kýsmý önceki yaþamlarýný hatýrlayabildikl
söylemektedir. Bilim Adamlarýna reenkarnasyon inancýný çökertmek için basit bir matematik hesabý yeterlidir. En güvenilir
tahminlere göre dünya nüfusu bu gün yedi milyara yakýn bir sayýya ulaþmýþtýr. 1800'lü yýllarda dünya üzerinde neredeyse bir m
daha az sayýda insan yaþamaktaydý. Son iki yüz yýl içinde ortaya çýkan "yeni" altý milyar ruh nereden geldi? Atalarýmýzýn ruhu
günümüzde altý ruha bedel miydi yoksa? ” (2)
Ýnsan bedeninin anatomik yapýsý birbirine benzese de milyarlarca insan nasýl birçok yönüyle birbirinden ayrýlmaktaysa,
Allah’ýn, bedenle irtibatlandýrdýðý Ruh da yaratýlan her insan için ayrý ve özeldir. Popüler yaklaþýmlar bölümünde verdið
örnekler bilimsel gerçeklikle baðdaþmadýðý gibi, dinsel gerçeklilikle de baðdaþmaktadýr. Aþaðýda vereceðimiz Kur’an Ay
yalnýz baþýna bu düþünceyi çürütmeye yeterlidir.
“Nihayet onlardan her birine ölüm geldiðinde, ‘Rabbim beni (dünyaya) geri gönder; geri gönder ki o arkada b
yerde Ta ki boþa ge-çirdiðim hayatýmý, yararlý çalýþmalarla deðerlendireyim derler. Asla, bu diyenin geçersiz görüþüdür. Onlarý
ba’s (mahþer) gününe kadar sürecek berzah vardýr. (Ba’s için) sura üflendiðinde aralarýnda ne soy sop vardýr, ne
bir soranlarý” (Müminun 23 / 99-101).
Ýslam inancýna göre dünyaya gelen her þahýs vefatýnýn sonunda amel defterine göre yaptýðý fiillerden dolayý hesap ve
Hesabýn sonrasýnda Cennet veya Cehenneme gideceði inancý bulunmaktadýr. Bunun aksini söylemek Amentünün Ahiret inanc
inkâr olup insaný Ýslam’dan uzaklaþtýrýr.
Bilimsel olduðu ileri sürülen deney ve iddialara gelince, hiçbirisi ilimi çevresinde yeterli kabulü görmediði gibi, bazýlarý bili
insanlarýnýn ilgisini dahi çekmemektedir. Buna raðmen gerek yayýmlanan kitaplarla, gerek sansansiyonel filimler gerekse de
basýnda yer aþan magazin haberleriyle popülerliðini uzun süre devam ettirip,zayýf irade sahiplerini etkilemeye devam edecektir.
DÝPNOTLAR
1-Buhari ,Savm 20, Müslüm, Siyam 57,Malik, Siyam58 ,Ahmed bin Hanbel, Müsned,III S.8
*Ruh konusunda daha ayrýntýlý bilgi daha önce birçok medyada yer alan “Ruh, nefisler ve can” isimli
makalemizde bulunmaktadýr. Konuyla ilgilenenler birçok internet sitesinde yayýnlanmakta olan o makaleye baþvurabilirler
** Dalay Lama, Tibet Budizminin yüksek dini önderi, Lama (Ruhban-Keþiþ)
2- Vatan Gazetesi
KAYNAKÇA
1-Dinler Tarihi Günay Tümer-Abdurahman küçük ocak Yay. 4. Baský 2002 Ank.
2- Ahmet Suat Özemre’nin Ýslamiyet Açýsýndan Reenkarnasyon isimli makalesinden
3- -Ýslam Ansiklopedisi, T. Diyanet Vakfý 1988 Ýst.
4- Din ve Ýnanç sözlüðü Þinasi Özgün Vadi Yayýnlarý Ank
5-Hindiuzim ve Budizm Ananda CoomarasWay Türkçesi Ýsmail Taþpýnar Kaknüs Yay.2000 Ýst.
6- - Büyük Larousse, Wikipedia vb. sözlük ve Ans.
http://www.kriter.org - www.kriter.org
Powered by Mambo
Generated: 13 October, 2016, 10:28

Benzer belgeler