Kara Melek etiketli SON pdflik
Transkript
Kara Melek etiketli SON pdflik
KARA MELEK 1 Yazara ait di¤er eserler Xenakis Ön sayfa The Angelic Violin (Mele¤in Keman›), Kutlama Kart›, 1940. Muflamba. 15 x 10 cm. (Amerika Ermeni Kilisesi Piskoposlu¤u) KARA MELEK Arshile Gorky’nin Hayat› Nouritza Matossian usul gere¤i Bu kitap, 19. ve 20. yüzy›llarda yaflam›fl ‹stanbullu befl Ermeni feminist yazar›n (Elbis Gesaratsyan, S›rpuhi Düsap, Zabel Asadur [Sibil], Zabel Yesayan ve Hayganufl Mark) kaleme ald›¤› eserlerden bölümler ile onlar hakk›nda yap›lm›fl incelemeleri içermektedir. Bu yazarlardan seçilen bölümlere, k›saltma vb. müdahalelerden mümkün mertebe kaç›n›ld›; araflt›rmac›lar için yol gösterici olmas› ve yak›n tarihe ›fl›k tutmas› aç›s›ndan, feminist tart›flmalarla do¤rudan ilgili olmayan bölümler çeviri d›fl›nda b›rak›lmad›. Çevirilerde, orijinal metinlerde geçen Türkçe sözcükler italik dizildi. Metinde Ermenice geçen sözcük ve kavramlar ile gazete, kitap adlar› da ayn› flekilde italik b›rak›ld›. Okuyucu, kimi zaman, yazarlar›n vurgu amac›yla italik yaz›m› tercih etti¤ini de göz önünde bulundurmal›d›r. Ayr›ca, kimi kifli ve kurulufllar (+) ile iflaretlenerek, bunlarla ilgili ayr›nt›l› bilgi kitab›n sonuna eklenen “Aç›klamalar” bölümünde verildi. Yazarlarca düflülen notlar d›fl›ndaki bütün dipnotlar taraf›m›zdan eklendi. Türkçe yaz›mda, Adam Yay›nlar›’n›n Ana Yaz›m K›lavuzu’na uyulmaya çal›fl›ld›. Kitapta kullan›lan k›saltmalar›n aç›l›mlar› flöyledir: (→) ABD a.g.e. a.y. bkz. c. çev. Erm. : ‹lgili aç›klama maddesine gönderme : Amerika Birleflik Devletleri : ad› geçen eser : ayn› yerde : bak›n›z : cilt : çeviren : Ermenice Fr. ‹ng. no öl. Rum. s. vb. vs. y.o. yy. : Frans›zca : ‹ngilizce : numara, say› : ölümü : Rumca : sayfa : ve benzeri : vesaire : yaklafl›k olarak : yüzy›l yay›nc›n›n notu Hagop, Vahakn ve Rolf için Agnes Gorky Fielding’e, Arshile Gorky’ye ait olan çal›flmalar›n ve metinlerin yay›m izni için teflekkür ederim. Amerika Ermeni Kilisesi Baflepiskoposu Khajag Barsamian’a, Karlen Mooradian’›n çevirileri ve yay›nlar›ndan al›nt› yapma izni ile, Mooradian’lara ait belgeleri yay›mlama izni için minnetlerimi sunar›m. Yazar ve yay›mc›lar, Vatche ve Tamar Manoukian Yar›m Vakf›’na, görsel malzemelerin cömertçe ba¤›fllan›fl› için özel teflekkürlerini iletir. Yazar ve yay›mc›lar ayn› zamanda Ermeni Yard›m Vakf› ile Louise Manoogian Simone’a, maddi destekleri için minnetlerini sunar. ‹çindekiler Resimler ve Foto¤raflar Bir Yazar›n Yolculu¤u: Girifl x xi BÖLÜM I ERMEN‹ ÇOCUKLU⁄U 1902-20 Önsöz 1 Do¤um Mele¤i . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 25 2 Hayrig, Baba . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 40 3 Köy okulu . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 50 4 Yolcu. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 58 5 Van . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 71 6 Gökkufla¤› Çizgisi . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 87 7 Van’›n Kahramanca Savunuluflu . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 97 8 Çals›n Davullar . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 113 9 Ölüm fiehri . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 122 10 K›tl›¤›n Yüzü . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 131 11 ‹kinci Kaç›fl . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 139 BÖLÜM II DEHANIN PROVASI 1920-34 12 Ellis Adas› . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .155 13 Watertown Y›llar› . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .172 14 Büyük Elma . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .189 15 Grand Central Okulu . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .210 16 Cézanne Baba . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .219 17 Güzel Sirun . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .232 18 Tehlikeli Esin Perisi . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .253 19 Afl›k . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .264 20 Gece Vakti, Muamma ve Nostalji . . . . . . . . . . . . . . . . .273 21 Mayrig, Anne . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .291 22 Yoksul ‹nsanlar ‹çin Yoksul Sanat . . . . . . . . . . . . . . . . .298 BÖLÜM III UÇMAK 1934-40 23 Kavak Yelleri . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .314 24 ‹tici Güç . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .323 25 B›çaklar›n Dans› . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .335 26 Cennet Çocu¤u . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .344 27 Havadaki Nesne . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .350 28 Argula . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .374 29 Dünya Fuar› . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .382 30 Y›ld›r›m Harbi . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .390 31 Hayali ‹mgeler . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .399 BÖLÜM IV ALTIN RENG‹ ve KIRMIZI DÜNYA 1940-47 32 Yedinci Aflk . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .410 33 Bat›da . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .420 34 Kayg›s›z Ruh . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .432 35 fielale . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .441 36 Beyaz Melekler, Siyah Melekler . . . . . . . . . . . . . . . . . . .449 37 Gökbebek . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .460 38 Breton Baba . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .474 39 Muhteflem Bir Yaz . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .482 40 Girdap . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .496 41 Good Hope Yolu . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 504 42 ‹niflli Ç›k›fll› Yaflam . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .516 43 Benim Küçük Çam A¤ac›m . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .525 44 Yanan fiövale . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .535 45 Yeniden Düzenlenen Beden . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .545 46 Tasman›n Ucunda Yaflam . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .552 47 Felaket Usülü . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .561 48 Pastoral fiehir . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .579 BÖLÜM V TEK B‹R ‹NSANIN fiARKISI 1947-48 49 Kanl› Canl› . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .592 50 Parçalanan Dünya . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .602 51 Sevgili Gorky . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .612 52 Ist›rap . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .623 53 Hoflça Kal›n Sevdiklerim . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .631 BÖLÜM VI ARMA⁄AN 54 Yaz Cenazesi . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .640 55 Ölümden Sonra Yaflam: Gorky Efsanesi . . . . . . . . . . . . .653 Ek . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .662 Notlar . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .666 Kronoloji . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .724 Bibliyografya . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .737 Teflekkürler . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .748 Dizin . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .750 Resimler & Foto¤raflar Renkli bask›lar 272.-273. sayfalar aras› Siyah-beyaz bask›lar 1. Bölüm 2. Bölüm 144.-145. sayfalar aras› 432.-433. sayfalar aras› Haritalar: Ermenistan ve Vaspuragan Horkum Van Van Savunmas› Van’dan Erivan’a 6 28 44 67 81 Bölüm bafllang›çlar›: I II III IV V VI The Angelic Violin (Mele¤in Keman›), 1940 i Armenia’s Khorkom Dream (Ermenistan’›n Horkum Rüyas›), 1939 1 Otoportre, 1926 111 Organisation (Organizasyon) için etüd, 1935 civar› 229 ‹simsiz, 1944 civar› 297 ‹simsiz, ayr›nt›, 1946 civar› 437 Anatomical Study (Anatomik Çal›flma), 1931-2 civar› 477 Girifl Bir Yazar›n Yolculu¤u Arshile Gorky ad›, y›llar önce, yurtd›fl›ndan gelen genç bir ö¤renci olarak bana hiçbir fley ifade etmiyordu. Londra’daki Tate Galeri’de bir kad›n›n delici bak›fllar›yla oldu¤um yere çivilenip kald›m. Eski bir foto¤raftaki Ermeni büyükannem gibi dimdik oturuyordu. Elinde çiçek tutan bir o¤lan çocu¤u yan› bafl›nda duruyordu. Çocu¤un kara gözleri erkek kardefliminkilere benziyordu. Baflka küçük tablolar vard›. E¤imli, hareketli flekiller, oyulmufl çukurlarda olgun meyveler gibi iç içe geçiyordu. Bitiflikteki devasa soyut tablolarda mücevher renkleri gizemli ve alacal› biçimlerde oynafl›yordu. Desenlerin baz›lar› küçükken ö¤rendi¤im Ermeni alfabesini an›msat›yordu. Katalogta yaz›lana göre, Arshile Gorky (Vosdanig Manoug Adoian), 25 Ekim 1904, Van, Ermenistan do¤umlu … Annesi köklü bir Apostolik rahip soyundan … Türkler taraf›ndan sürülen Ermeniler. Gorky, annesi ve k›z kardefli, binlerce mülteci ile birlikte yürüdü … pek ço¤u koleradan hayat›n› kaybederken … Gorky, Ermeni idi. Benim ailemle ayn› yazg›y› paylaflm›fl, Osmanl› Türklerinin iki milyon Ermeni’yi eziyete maruz b›rakt›¤›, katletti¤i ve yurdundan etti¤i büyük 1915 - 1920 y›llar› aras›ndaki soyk›r›mdan sa¤ kurtulmufltu. Amerika’da ‘açl›ktan ölmek üzere olan Ermeniler’ diye damgalanan pek çok göçmen gibi Gorky de öz ad›n› kullanmam›flt›. Ünlü bir Rus, fark›nda olmadan, ona yola devam etmesi için gereken z›rh› sa¤lam›flt›. 1948’te intihar etti … Kara Melek, Arshile Gorky’nin Hayat› Tüfeklerine dayanm›fl bafl›bofl Türk askerlerinin köfleleri tuttu¤u meydanlarda dara¤ac›na as›l› Ermenilerin foto¤raflar›n› an›msad›m. Gorky kendini korkunç bir suç yüzünden mi cezaland›rm›flt›? Bunca önemli çal›flmayla kendisine infla etti¤i kimli¤i ve flöhreti silip süpürecek bir olay m› geçmiflti bafl›ndan? Arshile Gorky’ye düflkünlü¤üm böyle bafllad›. O ya¤murlu Londra ikindisinde bir saplant› do¤du. ‹lk dura¤›m New York oldu. Amerika’n›n en iyi müzelerinden üçünde Gorky’nin çizimlerinin ve resimlerinin figüratif tarzl› olanlardan Kübizme, Soyut Sanattan Gerçeküstücülü¤e ve kendi nihai sentezine do¤ru ilerleyifline tan›kl›k ettim. Ünlü ikili portresi The Artist and His Mother (Sanatç› ve Annesi) hiç akl›mdan ç›kmad›. Gorky o resmi, ömrü fliddetle kesintiye u¤rat›lm›fl eski bir fresk parças› gibi, kas›tl› olarak bitirmemiflti. Çal›flmalar›n›n De Kooning, Pollock, Gottlieb, Rothko gibi modern Amerikal› ça¤dafllar›n›n yan›nda as›l› oldu¤unu gururla fark ettim. Onun hakk›nda bu kadar az fley yay›mlanm›fl olmas› ne garipti. Ethel Schwabacher ve Harold Rosenberg taraf›ndan yaz›lan iki eski yaflam öyküsünün izine rastlad›m, ancak hiçbirinde Gorky’nin gerçek kökeni aç›klanmam›flt›. Londra’ya döndü¤ümde Briyanya Müzesi’nde resimli Ermenice ‹ncilleri araflt›rd›m. Çarp›c› k›rm›z›lar, maviler, sar›lar, turuncular Gorky’nin resimleri gibi parl›yordu. Bu minyatürlerin saydamlar›n› duvar›ma yans›tt›m, sonra büyüterek tavana yayd›m ve bulan›klaflt›rd›m. K›rm›z› ile çevrili, mavi-pembe giysili Meryem Ana, da¤›larak gömülü renklerden oluflan bir oval fleklini ald›. Azizler, hayvanlar, manzaralar tozlaflarak Gorky’nin can al›c› biçimlerine dönüfltü. Ayn› sayfada renk alevleriyle aralanan bofllukta k›vr›m k›vr›m el yaz›lar› süzülüyordu. Bu süslemeleri soyutlama çabas›, onlar› bir çocu- 12 ¤un gözüyle görebilme ihtiyac›ndan kaynaklan›yordu. Gorky’nin küçükken gerçekten böyle ‹ncilleri gördü¤ünü keflfettim. Bu, araflt›rma s›ras›nda do¤rulanacak olan ve do¤ru yolda oldu¤uma beni ikna eden pek çok önseziden ilkiydi. Böylesine önemli bir sanatç› neden ihmal edilmiflti? De Kooning, Gorky’nin üstatl›¤›n› kabul etmiflti. Pollock’tan Rauschenberg’e bütün bir kuflak Gorky’nin getirdi¤i yeniliklerin fark›ndayd›. Yirminci yüzy›l Amerikan sanat›n›n gidiflat›n› de¤ifltiren buir fikir öncüsü, Avrupa’da neredeyse hiç tan›nm›yordu. Y›llar sonra, Gorky ile ilgilendi¤imi haber alan Marina Warner beni Gorky’nin dul efli ile tan›flt›rd›. Mogooch Fielding bana Gorky’nin resmetmek isteyece¤i bir Ermeni yüzüm oldu¤unu söyledi. Ona kocas›n›n yeni bir yaflam öyküsünün yay›mlan›p yay›mlanmad›¤›n› sordu¤umda, ‘Hay›r, siz yazmak ister miydiniz? Elimden gelen yard›ma haz›r›m,’ diye yan›tlad›. Bu tesadüfle iyice heyecanlanarak, teklifi bir anda kabul ettim. Mogooch ilk görüflmemizde Londra’da bir ziyaret için bulunuyordu, asl›nda ‹spanya’da yaflamaktayd›. On befl y›l› aflk›n bir süre boyunca devam edecek olan röportajlar›m› yapmak üzere Gorky’nin küçük k›z› Natasha ile Endülüs’e gidip geldim. Mogooch bana pek çok mektup, doküman, kitap ve foto¤raf gösterdi. O Gorky zihnimde ete kemi¤e bürünüyordu. Gorky, Boston’l› kar›s›n› ve küçük k›zlar›n› çok sevmiflti. Fernand Leger, Andre Breton, Marcel Duchamp ve Joan Miro ile arkadafl olmufltu. Mogooch a¤lamakl› bir sesle anlatmaya devam ettikçe, ateflli bir gençken çal›flmalar›yla beni harekete geçiren adam zihnimde an be an belirginlefliyordu Felaketlerin üstesinden gelmiflti: resimlerinin yanmas›, ciddi bir kanser ameliyat›, boynunun ve kolunun k›r›lmas›na sebep olan bir kaza. Ümitsizlikten k›r›l›rken aksi, k›skanç, sald›rgan bir hale gelmiflti. Mogooch, 13 Kara Melek, Arshile Gorky’nin Hayat› çocuklar›n› da alarak kaçm›fl, birkaç gün sonra da kendini ast›¤› haberini alm›flt›. Hâlâ yan›t bulamam›fl çok fazla soru vard›. Gorky’nin çocuklu¤unu paylaflm›fl olan ve yaflayan tek insan olan sevgili k›z kardefli Vartufl Mooradian ile bulufltu¤um için çok sevinçliydim. Chicago’da yaflayan, saçlar› a¤arm›fl, annesininkiler gibi iri ve kara gözlerle bakan bu sert yafll› han›mefendi, eski mektup kutular›n› yata¤›n›n alt›ndan bulup ç›kard›. Gorky’nin Ermenice el yaz›s›ndaki ritmik vurufllar ve süslemelerin kültürlü bir adam›n elinden ç›kt›¤› belli oluyordu. Tutumlu bir flekilde evrilmifl harfleri beraber çözdük. O¤lu Karlen Mooradian’›n haz›rlad›¤›, Gorky’nin Ermenistan’dan Kübizme ve Gerçeküstücülü¤e dek pek çok konudaki fikirlerini içeren mektuplar›n›n yay›mlanm›fl çevirilerini kapsayan kitaplar akl›mdayd›. Ancak ne bu ö¤retici mektuplardan iz vard› ne de benzerlerine önceden rastlam›flt›m. Eksik mektuplar olmas› gerekti¤ini söyledi¤imde, Vartufl fleffaf parmaklar›n› yüzüne götürerek, ‘Bu mektuplara gözüm gibi bakt›m,’ diye itiraz etti. ‘Onlar benim ilahlar›m.’ Israrla baflka mektup olmad›¤›n› söyledi. Afallam›flt›m. Gorky’nin en çok al›nt›lanan mektuplar› kaybolmufl olabilir miydi? Vartufl’un o¤lu, daha önce annesiyle görüflmeme izin vermemifl olan Karlen yak›n zamanda hayat›n› kaybetmiflti. Bu gerçek mektuplara eriflmesine izin verilen aile d›fl›nda tek kifli ve elbette tek yazar olarak gerçe¤i a盤a ç›karmak için h›zla çal›flmam gerekiyordu. Yapt›¤›m karfl›laflt›rmaya göre, Karlen’in ‹ngilizce olarak yay›mlad›¤› mektuplardan yirmi dokuzu Vartufl’un biriktirdikleri aras›nda yer alm›yor ve izi sürülemiyordu. Gorky’nin durmadan ailesinden ve onlara duydu¤u özlemden bahsetti¤i Ermenice mektuplar›ndaki rahat, sevecen tarz› inceledi¤imde sars›c› bir sonuca vard›m. Eksik olan mektuplar hiçbir flekilde Gorky’nin sözleri de¤ildi. Karlen sahte mektuplar yazm›fl, sonra onlar› kitab›nda sahici 14 mektuplar›n aras›na katm›fl olmal›yd›. Kuflkusuz, Gorky’nin yaflam›na ve düflüncelerine ayr›nt›lar eklemesinde, amcas›n›n sanat dünyas›nca ihmal edilmesine karfl› bütün ailenin duydu¤u öfke ve hüsran etkili olmufltur. Gorky’nin konumunu ve yirminci yüzy›l sanat›na ve Ermeni tarihine olan katk›s›n› meflrulaflt›rma kayg›s›yla, Karlen’in sahte ‘mektuplar›’ önyarg›l› al›nt›lar ve aileye, arkadafllara dair duygusal an›larla gerçekli¤i süslemifltir. Manuk Adoyan, siyasete inanc›n› yitirdi¤inde, hayatta kalabilmek için Arshile Gorky ad›n› alm›flt›. Bunun üstüne Karlen, Gorky’nin sesini mezar›ndan milliyetçi, hatta Stalinist bir tonla yeniden diriltmiflti. Keflfimden kimseye söz etmeye cesaret edemedim. Bunu bir dönüm noktas› kabul ettim. O zamana kadar aile bireyleri, Ermeni dostlar› ve baflka sanatç›larla kendim o kadar çok say›da görüflme yapm›flt›m ki, art›k baflka yazarlar›n Gorky üzerine yazd›klar› oda¤›m› kayd›rm›yordu. 1978’den önceki yaflam öyküsü yazarlar›n›n hiçbiri Ermenice bilmedi¤ine göre, de¤erlendirmelerinin ço¤u ikincil kaynaklara ve önceden bas›lm›fl yay›nlara dayanmak zorundayd›. Sanatç›n›n, sonraki felaketlerde yakas›na yap›flacak olan sars›nt›l› çocuklu¤uyla kap›flma çabalar›na dair en ufak bir iz yoktu. Bu yanl›fl anlafl›lmalar› ve Karlen’in mektuplar›yla çarp›t›lm›fl Gorky imgesini çözmenin tek tolu Ermenistan’daki kaynak malzemeye dönmekti. Durumu daha aç›kl›kla görebildi¤imden, yaflam› hakk›ndaki hammaddeye yeni bir kavray›flla yaklaflt›m. Yetmifllerde yaz›lan tek kuramsal aç›klama olan Harry Rand’in kitab›nda, müzmin bir yalanc› olan Gorky’nin gerçe¤i örtmek, gizlemek için soyutlamay› kulland›¤› öne sürülüyordu. Asl›na bak›l›rsa, Soyut D›flavurumculuk ve Gerçeküstücülük üzerine yaz›lan kitaplara Gorky pek dâhil edilmiyordu, zira sanat tarihçileri Gorky’nin geçmifli hakk›nda çok az fley bildikleri için onu geçifltir- 15 Kara Melek, Arshile Gorky’nin Hayat› diklerini itiraf ediyorlard›. Çok az say›da ilginç makale ve katalogta Gorky’nin sanat› inceleniyordu: onlar da Diane Waldman, William Seitz, Robert Goldwater, Jim Jordan, Dore Ashton, Meyer Schapiro ve Melvin Lader taraf›ndan haz›rlanm›flt›. Daha sonra Gorky’nin intihar›ndaki esrar›n çözümüne yönelik bir ilerleme gerçekleflti. Mogooch o s›rada yüzlerce kilometre uzakta oldu¤u için olay› ayd›nlatacak bir bilgisi yoktu. Al›nt› yap›lmamas› ricas›yla mektuplar›n› okumama izin verdi. Gorky’nin ölümünden dolay› en çok suçlanan bizzat kendisi ve sanatç› Matta olmufltu. Hiçbiri Gorky’nin çekti¤i s›k›nt›da sorumluluk kabul etmedi. Agnes bana, ‘Biz ona zarar vermek istemedik,’ diye anlatt›. ‘Matta beni seviyordu.’ Gorky’nin fliddetlenen ruhsal çalkant›lar›n›n ve genç, deneyimsiz bir kad›n olarak kendi çaresizli¤inin alt›n› çiziyordu. En sonunda anahtar bir tan›k bulundu. Gorky’nin sanat tacirinin kar›s› Muriel Levy ile görüflmek üzere Arizona’ya uçtum. Gözyafllar› içinde beni Mogooch onu terk ettikten sonraki o son günlere götürdü. Son cümleleri flunlar oldu, ‘Yaflam›n ona çizdi¤i ac›l›, çileli, kâbus dolu yoldan gitmek için … bütün bunlara dayanabilmesi için insan›n aziz olmas› gerekirdi.’ Araflt›rmama bafllad›ktan on y›l sonra,; kendi halk›m›n trajedilerinde ustalaflm›fl, ayn› zamanda dilini ve kültürünü tan›yan bir Ermeni olarak, destans› bir sanatç›n›n yaflam›n› gün ›fl›¤›na ç›karm›flt›m. T›pk› Van Gogh’unki gibi, Gorky’nin sanat› ancak çalkant›l› yaflam› bilinirse anlafl›labilirdi. Çal›flmas›n›n kendi geçmifli hakk›nda verdi¤i ipuçlar›n›n incelenmesi gerekiyordu. Ancak hayatta kalma mücadelesi ve modern sanatta baflar›ya ulaflmas›n›n ödülünü, mant›¤a ayk›r› olarak, kay›ts›zl›kla alm›flt›r. Bunu düzeltmem gerekiyordu. 1992 y›l› itibariyle, toplad›¤›m parçalardan 1bin 300 sayfal›k elyazmas› biriktirmifltim. Ancak hâlâ eksik olan bir fleyler vard›. 16 Özünün ancak Ermenistan’da, özellikle Gorky’nin yeniyetmeli¤inin bilinmeyen dört y›l›nda bulunabilece¤inde karar k›ld›m. Korkunç bir flekilde geçen 1915 ila 1920 y›llar›n› an›msayan akrabalar› olabilirdi. Ermenistan’›n baflkenti Erivan’a var›nca müze müdüründen Gorky’nin yafll› kuzeni Azad Adoyan’›n yaflad›¤›n› ö¤rendi¤imde çok sevindim. Ufukta A¤r› Da¤› ile, yetmifl yedi y›l önce tafll›, kavrulmufl arazide üç yüz kilometre yürüyerek açl›ktan k›r›lan flehre giren binlerce mültecinin aras›nda Gorky’yi hayal ettim. Azad Adoyan’›n köhne ahflap evlerin s›raland›¤› sokaktaki, asmalar›n alt›na gizlenmifl evine Gorky’nin akrabalar› doluflmufltu; benim onlar› merak etti¤im kadar onlar da beni merak ediyorlard›. Bafllarda, seksen dört yafl›ndaki Azad, çocukluk y›llar›n› hiç an›msayamad›¤›n› ileri sürdü. Ama sonra, yavafl yavafl, transa girmifl gibi bir fleyler karalamaya bafllad› ve Gorky’nin do¤um yeri olan Van Gölü k›y›s›ndaki Horkum köyünün bir haritas› belirdi. Daha dün oradaym›flças›na her evi ve bahçeyi iflaretledi. Hünerli mühendis eliyle hem ortak bir geçmiflin hem Gorky’nin evine yapaca¤›m ziyaretin tasla¤›n› ç›kar›yordu. Gorky ile gerçek bir ba¤› temsil eden yüzlerle ve seslerle çevrelendi¤im bu an, araflt›rmam›n en duygusal anlar›ndan biriydi. Art›k sürekli öteledi¤im yolculukla yüzleflmenin vakti gelmiflti. Çocuklu¤um boyunca dedelerimin, ninelerimin, Gorky’nin do¤um yeri ve ortak yurdumuz olan bölgedeki mezalimin korkunç hikâyelerini dinlemifltim. Oraya gitme planlar›m› birkaç kez ertelemifltim; Kürtlerin nüfus olarak a¤›rl›kta oldu¤u Türkiye’nin do¤usu – büyüklerimin zaman›ndaki Ermenistan – turistlerin sald›r›ya u¤rad›¤›, uzak ve tehlikeli bir bölgeydi. Azad’›n Van Gölü’nün güzelli¤ini tarif edifli ve Gorky’nin do¤du¤u yeri görme arzusuyla, terör haberlerini göz ard› ederek yola koyuldum. Yaklaflt›kça, kilometreler boyu viran köyler, çorak araziler, (art›k ah›r ve tuvalet olarak kullan›lan) 17 Kara Melek, Arshile Gorky’nin Hayat› y›k›k tafl kiliseler görülüyordu. Yeflil üstüne pembeli morlu k›r çiçekleri, taflk›n suyollar›, göz al›c› mavi ve yeflil renklerdeki Van Gölü gözüme iliflti. Ermenilerin ne yitirdi¤ini ilk kez tam olarak anlad›m: yaln›zca genifl araziler, flehirler ve hayatlar›n› kaybetmemifllerdi; ayn› zamanda tarihleri ya¤malanm›fl ve haf›zalar› zarara u¤rat›lm›flt›. Gorky’nin gerçek hikâyesini anlatabilirsem, bu yok edilmifl tarihin ufak bir parças›n› geri getirebilirdim. Bir define avc›s›yla kar›flt›r›lmamak için Azad’›n tasla¤›n› ezberlemifltim. Böylece ad› art›k Horkum olmayan bir mezraya ulaflt›m. T›pk› Ado’nun anlatt›¤› gibi kargalar kavak a¤açlar›n›n tepesinde dönüyordu. Gorky’nin köyünde, Adoyanlar›n kil tu¤ladan evlerinin viraneye dönmüfl oldu¤u k›raç yolda durdum. Yanm›fl odun, tezek, toz ve piflen lavafl kokusu burun deliklerime doldu. Gorky’nin köyünden k›sa bir kay›k yolculu¤uyla, kutsal yolculu¤umun son dura¤› olan Van Gölü’ndeki küçük, tarihi Ahtamar adas›na vard›m. Onuncu yüzy›ldan kalma, dini oymalarla bezeli, terk edilmifl kilise mucizevi bir flekilde ayakta kalm›flt›. Tafl pencereler aras›nda melekler kanat ç›rp›yordu. Sessiz, metruk mabedin kubbesi alt›nda, Ermeni dostlar molozlar›n aras›nda dua okuyordu. Seksen y›l önce sert bak›fllar›n› bir çocu¤a dikmifl olan aziz freskleri flimdi bize de ayn› haflinlikle bak›yorlard›; heybetli çehreleri ya¤mur sular›yla neredeyse silinmiflti ama kara gözleri hâlâ görüyordu. Kiliseden göle bakt›m, gözlerimi nakkafl Toros Roslin’in som mavisine, Arshile Gorky’nin mavisine diktim. Damar damar karla kapl› da¤lar gölü kusursuz bir zincirle çevreliyordu. Gorky’nin They Will Take My Island (Ada’m› Elimden Alacaklar) tablosunun içindeydim. Onun tuvalleri bu manzaran›n canl› renklerin ve alacal› üzerine geriliyordu. Yolculuk çemberim tamamlanm›fl, arad›¤›m› bulmufltum. Güneflin alt›nda ›s›nm›fl, tafl oymal› bir istavroza dokundum. Con- 18 necticut’ta, Gorky’nin yabanc› topraklarda yatt›¤› uzaklardaki bir mezarl›kta da günefl do¤mufltu. Van Gölü’nün k›y›s›ndan bir avuç toprak ald›m; art›k bana kitab› yazmak kalm›flt›. 19 BÖLÜM I ERMEN‹ ÇOCUKLU⁄U 1902-20 Önceki sayfa: Armenia’s Khorkom Dream (Ermenistan, Khorkom Rüyas›), 1939. Mürekkep, 19 x 27 cm. (Amerika Ermeni Kilisesi) Önsöz Küçük çocuk, ç›plak kollar› ve bacaklar›yla s›ms›k› sar›ld›¤› kavak a¤ac›n›n ak gövdesine ç›kmaktayd›. Elleri birbirine kenetli, afla¤›ya bakmadan yavafl yavafl t›rman›yordu. Bir metre yukar›da, a¤ac›n tepesinde kargalar dönüyor, dal›yor, kanat ç›rp›yordu – Gaak! Gaak! Çocuk, bafl›ndaki çal› ç›rp› demetiyle korkulu¤u and›r›yordu. Güneflin parlak ›fl›klar› alt›nda s›ral› kavak a¤açlar› kufl yuvalar›yla doluydu. Üstüne tünedi¤i çatal dal çocu¤un a¤›rl›¤›yla e¤ildi. Yanl›fl bir hareketinde kendini yerde bulurdu. Kufl yuvalar› gökyüzüne karalanm›fl yaz›lara benziyordu, hepsinin içi yumurta doluydu. Birkaç tane afl›r›p kaza¤›na atmak için uzand›. Yumurtalar› boyay›p annesine verecekti Kargalar yüzüne do¤ru uçtu, ama bafl›ndaki dikenli taç onu koruyordu. Üstteki dallardan birine s›çrad›, bu hareket çok hofluna gitti. Daha yukar›da leylek yuvalar› vard› ama onlara el sürmeyecekti. Evi, afla¤›da yamal› bohça gibi görünen Horkum’un düz, toprak daml› evlerinden biriydi. Süphan Da¤›, karla kapl› doruklar›n› flahland›rm›fl haliyle da¤lar›n hepsinden yüksekteydi. Güneflin alt›nda mavi yeflil parlayan Van Gölü, daha ötede kabu¤una çekilmifl kaplumba¤a gibi k›y›da duran Ahtamar Adas›… Kilise kubbesinin ucu gökyüzünü gösteriyordu. O, dünyan›n tepesinde tek bafl›nayd›. 23 1 Do¤um Mele¤i 1902 Horkum, yirminci yüzy›l›n bafllar›nda Bat› Ermenistan’›n Vaspurakan eyaletinde, Van Gölü’nün k›y›s›nda yer alan küçük bir köydü. H›ristiyanl›k öncesi zamanlardan beri Ermeniler bu da¤l›k ve yüksek platoda yaflayagelmifllerdi. Platonun kenarlar› ›rmaklar›n yard›¤› lav arazileriyle örülüydü. Düzlü¤ün üçte birini denizden 2.400 metre yükselikteki Van Gölü kaplamaktayd›. Afla¤› Ermeni Vadisi Vari Hayotz Dzor’da göl sular› yükselip tarlalar› basm›fl, insanlar› yukar›ya s›k›flt›rm›flt›. Öte yanda ise Osmanl› ‹mparatorlu¤u’nun çat›s› alt›nda Ermeniler üzerinde egemenliklerini yürüten Türklerin bask›s› vard›. Arshile Gorky’nin Manuk Adoyan ad›yla dünyaya geldi¤i köy, ilk sakinleri silinip yok olmuflsa da, baflka bir adla hâlâ ayaktad›r. Genifl, ataerkil Adoyan ailesi geçimini topraktan ve gölden sa¤layan yoksul köyün zenginlerindendi. Köy, göle yukar›dan bakan sarp ve yüksek bir kayal›¤›n arkas›ndaki bir kovu¤a sokulmufltu. Kayal›¤›n üstünde bir kilise vard›. Ermenicede khor ‘çukur’, koum ‘mezra’ anlam›na gelmektedir. Horkum sakinleri H›ristiyand›, fakat dini törenleri ve yaflam biçimleri eski zamanlardan kalma do¤a inan›fllar›ndan geliyordu. Bir bebek dünyaya geldi¤inde meleklerle fleytanlar›n onun üstüne savaflt›¤›na inan›rlard›. O¤lan, meleklerle fleytanlar›n kendisinden fazla uza¤a gitmediklerini büyüdükçe hissedecekti. 25 Gorki’nin do¤du¤u yeri, Horkom’u gösteren tarihi Ermenistan ve Van haritas›. Anne fiuflanik, Manuk’u hayvan ve gübre kokusunun asla eksik olmad›¤› kerpiç bir evde do¤urmufltu. Yirmi dört yafl›ndayd› ve bu dördüncü do¤umuydu. Uzun yüzü hamileli¤in getirdi¤i kilolarla fliflmiflti. Parlayan iri badem gözleriyle büyük odada ateflin yan›na serilmifl yer yata¤›nda uzan›yordu. Kocas› ve bütün di¤er erkekler evin d›fl›ndayd›. Do¤umu yapt›ran ebe, anneyle bebe¤i flerden korumak için kimi törenler düzenlerdi. Önce uzun, metal bir fliflin ucunu ateflte karart›p fleytan› uzak tutmak için odan›n her duvar›na haç iflareti çizer, sonra flifli dualarla anneye verirdi. Do¤um tehlikeliydi. Pek çok kad›n do¤um s›ras›nda hayat›n› kaybediyor, yeni do¤anlar›n yar›s›ndan ço¤u daha iki yafl›na basmadan ölüyordu. Kendisinden yaflça büyük görümceleri ile eltileri ona yol göstermek için yan›nda duruyorlard›. ‘Do¤um bafllad›¤›nda, melek gelip bütün günahlar›n› alacak ve onlar› bir torbaya koyup bafl›n›n üstüne asacak. Bebek do¤du¤unda, melek geri dönüp günahlar›n› üstüne geri serpecek.’ Yafll› teyzeler ve genç kad›nlar bu iflaretle ortaya at›l›rlard›. ‘Bu tertemiz, günahs›z halinle bizi kutsa. N’olur, kutsa bizi!’ fiuflan, üç k›z çocuktan sonra bir erkek çocu¤u olmas› için dua ediyordu. Bir taraf›nda dizlerinin ve dirseklerinin üstüne çökmüfl bir kad›n s›rt›na destek veriyordu. ‘Bir o¤lan! Allah ba¤›fllas›n. Bir o¤lan!’ Bebe¤in kollar› ve bacaklar› uzun, gözleri de nemli ve gür saç› gibi siyaht›. Göbek ba¤› kesilirken yan›bafl›nda sa¤l›kl› bir kad›n bulunmas› gerekirdi. Büyüdü¤ünde al yanakl› olsun diye bebe¤in beyaz s›v›yla kapl› yüzüne göbek ba¤›n›n kan› sürülür, kilisede güzel flark› söylesin diye döl efli¤i ve göbek ba¤› beyaz bir bezin içine konup kilise bahçesine gömülürdü. Ebe, iki yumurta ve biraz tuz katt›¤› s›cak suyla bebe¤e ilk kö- 27 Kara Melek, Arshile Gorky’nin Hayat› püklü banyosunu yapt›rd›. Bafl›n›, koltuk altlar›n›, ayaklar›n›, avuçlar›n› tuzla ovup bebe¤i kundaklad›. Bebek k›rk gün kundakl› kalacakt›. Çocuklar tatl›larla d›flar› f›rlay›p haberi köye yayd›lar. Dualar, tören ayetleri okundu. Ebe, kunda¤a sar›lm›fl bebe¤i anneye uzat›rken, ‘Nur ol, k›z›m,’ dedi. fiuflan, ‘Ömrü nurla dolsun,’ diye karfl›l›k verdi. Cevab› üç kere tekrarlatt›ktan sonra bebe¤i annesinin sa¤ koluna koydular. Uzun parmakl›, c›l›z bir o¤land›. fiuflan, o¤lunun yüzünde ölmüfl babas›n›n ve erkek kardeflinin surat›n› gördü. ‘Gözleri aç›k, Atche patz. Pek ak›ll›.’ Akrabalar› da nazar de¤mesin diye ‘tu tu tu’ diyerek bebe¤i övüp anneyi kutlad›lar. Bebe¤in sedef rengi göz kapaklar›n›n etraf› siyah kirpiklerle çevriliydi. “Benim küçük karam,” diye f›s›ldad› fiuflan. Kocas› Setrak Adoyan, bir doksan boyunda, sa¤lam yap›l› bir adamd›. Alçak kap›dan e¤ilerek içeri girdi. O¤lunu merasimlerle, dualarla kuca¤›na verdiler. Önceki evlili¤i, kar›s›n›n ölümüyle ac› biçimde sona ermifl, ilk kar›s› Lusi Amirhanyan ona bir k›zla bir erkek çocuk b›rakm›flt›. K›rk yafl›ndayd›, fiuflan’la ikisinin Satenik ad›nda bir k›zlar› olmufltu ya, bu onlar›n ilk erkek çocu¤uydu. fiuflan’›n kendisini korumak için k›rk gün boyunca evden d›flar› ç›kmamas› gerekiyordu. O¤lan› Setrak’›n babas› Manuk Adoyan’›n ad›yla vaftiz ettiler, annesi de ona memleketinden dolay› Vostanik ad›n› verdi. Kendine daha sonra üçüncü bir isim belleyene kadar, iki ayr› kifliymifl gibi, biri baba, biri anne taraf›ndan konulan iki ad›n› da kulland›. Sonralar› do¤um tarihi kaybolmufl, olaylar›n karmaflas›nda bütün aile kay›tlar› ve resmi kay›tlar yok olup gitmiflti. Gorky, ileriki y›llarda do¤um tarihini önce 1902, sonra 1903 ve 1904 olarak verecektir. Ablalar› ve kendisinden yaflça büyük kuzenleri 1902 veya 1903 y›l›n›n Ekim ay›nda do¤du¤unu söylerler. Küçük k›z kardefli Vartufl ise 22 Nisan 1904 tarihinde ›srar etmektedir. En olas› tarih, kendi akranlar› taraf›ndan da desteklenen 1902 y›l›d›r. 28 Annesi, eski Do¤u gelene¤inden gelen Apostolik Ortodoks Kilisesi’nden bir rahibin k›z›yd›. Rahip Sarkis Der Marderosyan, Aziz Niflan Manast›r›’n›n bafl›ndayd›. Göle tepeden bakan Vostan’›n yamac›ndayd› manast›r. fiuflan ‘zambak’ anlam›na geliyordu, ad›n› flehit düflmüfl bir azizden alm›flt›. Çiftçi bir aileye gelin gitmifl olsa da asl›nda kendi geçmifli çok farkl›yd›. Kocas› öldürülünce on sekiz yafl›nda dul kalan fiuflan, k›z› Sima’y› b›rakmaya zorlanm›flt›. Tekrar evlenen dul kad›nlar çocuklar›n› genelde kendi ebeveynlerine b›rak›rlard› ama bunu yapabilecek durumda de¤ildi. ‹lk evlili¤inden olan, flimdi yedi yafl›na basan küçük k›z› Akabi’yi yan›na alm›fl, en büyü¤ünü ise Van yak›nlar›ndaki bir yetimhaneye emanet etmiflti. Yüzy›l›n dönümünde bölgeye dair en güzel anlat›lardan birini kaleme alan bilgin ve gezgin H. F. B. Lynch bu gelene¤i flöyle aktarmaktad›r: ‘Yeniden evlenecek olan bir dul, küçük çocu¤unu misyonerlere getirir, onu kendisinin yerine büyütüp Tanr› huzurunda onlara lay›k olacak flekilde yetifltirmeleri için yalvar›r.’ Setrak’›n ilk kar›s›ndan olan o¤lu da onlarla birlikte yafl›yordu. Küçük Agop, bebe¤in beflikte veya hamak niyetine iplere tutturulmufl kilimlerde salland›¤›n›, fiuflan’›n emzirirken ona ninni okudu¤unu, tatl› sözler söyledi¤ini görüyordu. Agop, davetsiz misafire duydu¤u k›skançl›kla, hoyrat ve asabi bir kiflilik edindi, küçük üvey kardeflini her f›rsatta itip kak›yordu. fiuflan hem kendisine ve çocuklar›na bakabilmek hem de koruma alt›nda olmak için mant›k evlili¤i yapm›flt›. Klasik bir Ermeni hanesinde, kaynana en yüksek otoriteye sahipti, gelin ise büyükleriyle konuflmak için izin verilmesini bekleyen, ‘büyükannenin buyru¤una tâbi ve flikayet etmesine müsaade edilmeyen bir hizmetkâr’d›. Gelinin, altm›fl yafl›na gelene kadar kendisinden büyüklerle konuflmas›na izin verilmedi¤i olurdu. Setrak’›n ablas›, yafl›ndan ötürü Dadig (büyükanne) dedikleri dul Yeghus da k›demce fiuflan’›n üstündeydi. Evin erzaklar›n› idare eder, fiuflan’a yap›lacak günlük iflleri verirdi. Sevgiden yoksun bir evlilik yapm›fl olan genç kad›n›n mutsuzlu¤u, onlar› öyle uygun ol- 29 Kara Melek, Arshile Gorky’nin Hayat› du¤u için bir araya getiren aile büyüklerinin nazar›dikkatini çekmiyordu. fiuflan itaatkârd›, ye¤eni Ado, ‘hep bafl›n› ba¤layan, asla yüksek sesle ba¤›rmayan bir kad›nd›. Kendi halindeydi, neredeyse hiç konuflmazd›,’ diye hat›rl›yor. Ama zor zamanlarda yi¤itli¤ini göstermekten kaç›nmazd›. Gorky’nin büyükbabas› Manuk Adoyan’›n üç o¤lu vard›. Adlar›, Tevrat’ta anlat›lan, Nebukadnessar’›n k›zg›n f›r›na att›¤› ama sonra ‘ateflin içinde yürüdü¤ünü’ gördü¤ü fiadrak (Setrak), Meflak ve Abednego'nun hikâyesinden geliyordu. ‹fl bilen bir adam olan Büyükbaba Manuk, sabana koflmak üzere bir çift öküz ve biraz toprak sat›n alabilece¤i paray› kazanmak için Yunanistan’a çal›flmaya gitmiflti. Tarlalar›n› ekip biçer, kereste için kavak a¤ac› keser, meyve sebzelerin pek ço¤unu yetifltirirdi. Ekme¤ini ç›karmak için var gücüyle çal›flt›¤› topraktan, gölün yükselen sular› da pay›n› ister dururdu. En büyük o¤lu Setrak 1863’te do¤mufltu. Bütün aileler küçücük evlerde dip dibe yaflard›. Manuk’un kuzeni evlerini flöyle anlat›yor: Adoyanlar bir evin içinde birlikte yaflard›. ‹çeri girince, sa¤da Setrak ve ailesinin, solda da Krikor’un [Abednego’ya aile içinde böyle derlerdi] odas› bulunuyordu. Gelen misafir, ortadaki iki pencereli, genifl odaya buyur edilirdi. Bu odada tonir dedikleri, ekmek piflirilen ve yemek yap›lan geniflçe bir tand›r vard›. Arka taraftaki kilerde de sebze ve mevyeler saklan›rd›. Manuk toprak zeminli, boyas›z duvarlar› ve içinde çok az eflyas› olan, göl k›y›s›nda bir evde büyüdü. Daha sonralar›, “Evin her türlü süsten yoksun duvarlar› kil tu¤lalarla örülüydü ve dam› ç›plak kerestedendi,” diye yazm›flt›r. Evin kalbi, zeminde yanan k›z›l ateflti. Yere gömülü toprak bir çömlek olan tonir’in içinde alevler titreflip dururdu. Her fley ortadaki ateflin etraf›nda döner, kad›nlar ateflten ekmek ve yemek al›rlard›. Duman dam›n ortas›ndaki bir delikten d›flar› ç›kt›¤› için tavan daima kapkarayd›. Kad›nlar yemek piflirirken 30 bu oca¤›n etraf›nda oturur, ocak yanmazken de üstüne bir kapak örterlerdi. Babas› eflya tafl›tt›¤› büyük ve hantal hayvanlarla u¤rafl›rd›. Gorky’nin çocukluk an›lar›nda öküzler, tosunlar, atlar ve koyunlar önemli bir yer tutmaktayd›. Evin hemen bitifli¤ine ba¤lanan bu hayvanlar, babas› için ailenin öbür fertleri kadar mühimdi. Evin etraf›ndaki omuz yüksekli¤inde kerpiç duvarlar hayvanlar› çevrelerdi. S›k›flt›r›lm›fl çamur ve saman kal›plar›ndan gelifligüzel yap›lm›fl sert ve tozlu duvarlar›n tepeleri hafifçe yuvarlanm›flt›. Bütün köy toprak rengindeydi. Yeflil körpe a¤açlar, taze çimenler, gür k›r çiçekleri, maviden eflatuna ve koyu mora dönen gizemli göl köyün yegâne renkli görüntüsüydü. fiuflan sabah erkenden kalkar, herkes uyurken dallar›na bülbüllerin tünedi¤i, en sevdi¤i gül a¤ac›n›n dibine otururdu. Saç›n› tararken usulca bir flark› m›r›ldand›¤›n› duyard› o¤lu. Erkekler görmeden saçlar› çabucak ba¤lay›p tarlalara, bostanlara do¤ru yola koyulurdu. O çal›fl›rken çocuklar›na evin yafll› kad›nlar›, k›zlar› bakard›. Yedi at›n bak›m›ndan sorumlu olan fiuflan’› en mutlu eden fley ata binmekti. Ailenin bak›lacak çok say›da hayvan› vard›: sütünden tereya¤› ve peynir yap›lan üç yüz ya¤l› kuyruklu koyun, yirmi keçi, tafl›ma için iki at. Dört dam›zl›k s›¤›r, çift sürmek için dört öküz, süt sa¤mak ve süt ürünleri elde etmek için üç inekleri vard›. Van halk› koyunlardan elde edilen süt ürünlerini inekten elde edilenlere ye¤ tutard›. Setrak, ‹stanbul’da ithalat ve ihracat ifllerinin döndü¤ü bir han›n sahibiydi. Ailenin Van’da ormanlar› vard›, oradan odun keser, kendilerine ait büyük yelkenli tekneyle Adilcevaz’a tafl›y›p bu¤dayla takas ederlerdi. Çocuk ayaklan›p yürümeye bafllay›nca, babas›n›n avlunun etraf›nda güttü¤ü hayvanlara, meleyen kuzulara, bö¤üren öküzlere, onlar›n tozlu kokusuna ve kuruyan gübrenin rayihas›na kap›ld›. Annesi koyunlara yiyecek ve su veriyor, onlar› sa¤›yordu. Tavuklar topra¤› efleliyordu. Babas› öküzlere “Hoo!” diye ba¤›r›rd›; annesi 31 Kara Melek, Arshile Gorky’nin Hayat› o¤luna belletmek için isimlerini tekrar ederdi. Çocuk annesinin sesine tepki verir ama söylediklerini tekrarlamazd›, bu da fiuflan’› deli ederdi. Genç Manuk s›k s›k öküz bö¤ürtüleriyle uyan›rd›. Sonra kula¤›na gölün k›y›s›na vuran dalgalar›n sesi ve ba¤r›flan adamlar›n bo¤uk sesleri gelirdi. Babas› Setrak ve amcas› Krikor her gün ba¤r›fla ça¤r›fla kavga eder, küçük ev onlar›n öfkesiyle titrerdi. Setrak’›n kendisinden küçük iki erkek kardefli 1896’da Amerika’ya gitmiflti. Tehlikeli koflullar alt›nda uzun saatler boyu çal›flmalar›na, sa¤l›ks›z pansiyonlarda öbür adamlarla t›k›fl t›k›fl yaflamalar›na ra¤men zengin olamam›fllard› ve en küçük kardeflleri Meflak veremden ölmüfltü. Kalan iki kardefl aras›ndaki didiflmenin temel sebebi bin dolarl›k sigorta paras›yd›. Krikor dönüflünde yüksekten at›p tutuyordu: ‘Amerika, mucizenin ta kendisi. Bir rüya! Saat bafllar›nda ç›nlayan uzun kuleler gibi büyük büyük binalar› var.’ Duyduklar› karfl›s›nda a¤z› aç›k kalan köylüler ise onun hâla ayn› eski püskü elbiseyi giydi¤ini fark etmifllerdi. 1904’te Van’› fliddetli bir k›tl›k vurdu. Kötü mahsul yüzünden tohum yok denecek kadar azd›. Kalan bir avuç tohumu da yozlaflm›fl Osmanl› yöneticileri istifliyordu. Binlerce insan açl›ktan ölürken fiyatlar alm›fl yürümüfltü. Ermenilerin hepsi topra¤› ekip biçen, hububat, tütün, sebze, mevye yetifltiren, özenli çiftçilerdi. Onlar›n aksine göçebe komflular› Kürtler ise hayvanlar›n› bafl›bofl b›rak›r, onlar da toprakta ne var ne yoksa silip süpürürdü. Yerleflik birkaç Kürt köyü de vard›. Hâla tahtadan yap›lm›fl saban ve harmanc›ya dayal› ilkel tar›m yöntemlerini kullanan Ermeniler fazlas›yla yoksuldu. Tiflisli seçkin antropolog Yervant Lalayan, orada yaflayan insanlar›n normal zamanlarda bile yetersiz beslendiklerini aktarm›flt›r: Bu¤day tarlalar›nda hasad› dizlerinin üstünde emekleyerek, elle yap›yorlar. Erkeklerin ve kad›nlar›n zay›fl›¤› ve yavafl yürümesi yetersiz beslendiklerini gösteriyor. Bafllar› e¤ik, flevk- 32 sizler, a¤›r a¤›r konufluyorlar. Yüzy›llar boyu haris gözlerin nazar›nda yaflad›ktan sonra paçavralar içinde aya¤› ç›plak dilencilere benziyorlar. K›tl›k yayg›n. Vanl› Ermeni erkekler y›llard›r ailelerini Van’da b›rak›p dünyan›n dört bir taraf›na çal›flmaya gidiyorlar. Manuk, bask› alt›na al›nm›fl insanlardan oluflan bir topluluk içinde büyüyüp yetiflti. Ermeniler üç yüzy›ld›r Osmanl› ‹mparatorlu¤u’nun zorbal›k ve yolsuzlu¤una katlanmaktayd›. Ermenistan bölünmüfl; Bat› Ermenistan Osmanl›’n›n, Do¤u Ermenistan 1828’de Rusya Kafkasya Ermenistan›’n› ilhak edene kadar Pers ‹mparatorlu¤u’nun hâkimiyetinde kalm›flt›. Osmanl› ‹mparatorlu¤u’nun on dokuzuncu yüzy›l›n sonlar› ile yirminci yüzy›l›n bafllar›na denk gelen son çöküflünde, H›ristiyan Ermeniler halk›n belini daha da büken vergiler koymak için sürekli f›rsat kollayan Türk paflalar›n daimî günah keçisi olmufl, buna bir de Kürt derebeylerinin mutat haraçlar› eklenmiflti. Manuk’un kuzeni Azad yaflanan zorluklar› flöyle an›ms›yor: Türk hükümetinin vergi memurlar› köye gelirdi, en iyi mahsulün onda birini alan melun kimselerdi. ‹nsafs›z talepleri karfl›s›nda köylüler onlar›n geldi¤i günlerde hep a¤lard›. fiuflan, darac›k evdeki gürültülü pat›rt›l› tart›flmalardan kaçar, Manuk’u al›p tarlalara götürürdü. Armut, kay›s› bahçelerinde fiuflan çal›fl›rken k›zkardeflleri onunla oynard›. Annesi ona tahta ve bez parçalar›ndan oyuncaklar yapard›. Bir mantar t›pa ile birkaç kufl tüyünü al›r, onlar› uzun parmaklar›yla ifller, sonra birdenbire bir kufl parmak uçlar›ndan havalan›p bafl›n›n üstünde uçmaya bafllard›. Annesinin yapt›¤›ndan heyecan duyan Manuk, kuflu f›ld›r f›ld›r döndürmeye bay›l›rd›. Y›llar sonra New York’ta bir arkadafl›na annesinin yapt›¤› elifllerinin Picasso’nun buldu¤u p›l› p›rt›dan kolaj yapt›¤› heykeller kadar güzel oldu¤unu ve kendisine sanat sevgisini ilk annesinin afl›lad›¤›n› söylemifltir. Yüzünü annesinin önlü¤üne gö- 33 Kara Melek, Arshile Gorky’nin Hayat› mer, söyledi¤i flark›lar›, anlatt›¤› hikâyeleri dinlerdi: kötü bir flaka yapan çoban bir kayaya hapsedilir, hayaletler a¤açlar›n içinde yaflar, devler dövüflür, güreflirdi; sonra da yüzünü da¤lara dönerek ‘fiu karfl›daki Süphan Da¤› görüyor musun?’ derdi. ‹ki yafl›na gelmiflti, ama Manuk hâla konuflmak için hiçbir çaba göstermiyordu. Çocuklar ona lalo, Van a¤z›nda “dilsiz”, demeye bafllam›fllard›. fiuflan kiliseleri ziyaret etti, onu insanlar›n iyileflmek için ak›n etti¤i kutsal tafllara, p›narlara, a¤açlara götürdü. fiuflan’›n inanc› kuvvetliydi, Manuk birlikte bahçenin esrarengiz bir köflesine gittiklerini sonralar› çok canl› biçimde an›msayacakt›r. Evden otuz befl metre ötede, sadece iki metre uzunlu¤unda olan köydeki tek çam a¤ac›, k›vr›lm›fl, kuru dallar›n› otuz metre boyunca topra¤a uzatm›flt›. Ona Khatchdzar, Hayat A¤ac› diyorlard›. Kuzeni Ado a¤ac› flöyle anlat›yor: ‘Birini y›lan ya da örümcek ›s›rd›¤›nda, giysilerinden bir parça y›rt›p a¤ac›n dal›na ba¤larlard›. Khatchdzar’›n üstünde yüzlerce bez parças› vard›. O bahçede on kadar elma, armut a¤ac› vard›; sonbaharda, yapraklar› topra¤› örttü¤ünde, y›lanlar gelip yuva yapard›.’ Her Çarflamba ve Cuma, insanlar a¤ac›n ç›kt›¤› büyük kayal›¤a gelip mum yakar, a¤ac›n bir dal›na dua ederek bir parça bez ba¤larlard›. fiuflan mumlar yak›p o¤lunun konuflmas› için flevkle dua etti. Manuk’un ablas› Satenik bir vakitler erkeklerin a¤ac›n etraf›n› kaz›p ‘parflömen üzerine, Ermenice’den daha eski zamanlara ait bir alfabeyle yaz›lm›fl büyük bir ‹ncil bulduklar›n›’ an›ms›yordu. ‘Yaz›lar, kufl ve çiçeklerle süslenmiflti. Kapa¤› alt›n, sayfa kenarlar› yald›zl›yd›.’ Amcas› Krikor, Türk görevliler ö¤renir de bela ç›kar›r diye kaz›lar› durdurmufltu. Oras› çocuklar› m›knat›s gibi çekerdi. Sonraki y›llarda, bir sanatç› olarak Gorky’yi harekete geçiren a¤açlar›n, kayalar›n ve suyun iflte bu hikmeti olmufltur. Biçimlerin ve mekânlar›n tesiri alt›ndayd›; hükmü alt›na girmifl gibi do¤an›n resimlerini yap›yordu. Ona göre, peyzaj›n yaflam› dönüfltürme ifllevi vard›. Hayat A¤ac› hakk›nda yaz- 34 maya, ancak Garden in Sochi (Soçi’deki Bahçe) bafll›kl› son dönem resim serisinde, kilit alt›ndaki an›lar›n› serbest b›rakt›ktan sonra geçebilmifltir. Halen Ermenistan’da ve Ortado¤u ülkelerinde bir kilisenin, türbenin veya p›nar›n yan›bafl›nda kutsal a¤açlar bulunmaktad›r. Rengârenk çaputlar rüzgarda dalgalan›r, giderek solar, dilek paçavralar› ölü çiçekler gibi ç›plak dallara s›ms›k› tutunur. Bu biçimler, Gorky’nin dilek tutmaya pek çok nedeni oldu¤u halde onlar› dileme cesaretini yitirdi¤i son dönem resimlerinde ortaya ç›kacakt›r. Manuk kalem tutacak yafla gelir gelmez resim yapmaya bafllad›. Ablas› Akabi onun sürekli resim yapt›¤›n› an›ms›yordu. fiuflan kâh güzellikle kâh zorla Manuk’u konuflturmaya çal›fl›yor ama o konuflmay› reddediyordu. Baflka aç›lardan gayet ak›ll› ve canl› olan çocuk için kad›nlar türlü çarelere baflvurdular: konuflan bir çocu¤un serçe parma¤›n› a¤z›na bast›rd›lar; Aziz Niflan Kilisesi’nin anahtar›n› dualarla üç kere dudaklar›na sürttüler. Sonra fiuflan çareyi flok taktiklerine baflvurmakta buldu. Bir gün birlikte sarp bir kayal›¤›n tepesine ç›kt›lar, e¤er konuflmazsa fiuflan kendini uçurumdan ataca¤›n› söyledi. Annesi atlayacakm›fl gibi kayal›¤›n kenar›na h›zla savrulunca, çocuk hayk›rd›: ‘Mayrig! Anne!’ Bu, onun, bir yetiflkin olarak hayat›ndaki buhranlarla bafl etmede davran›fl kal›b› olageldi. Annesinin çabalar› bütün akrabalar›n›n hat›r›ndad›r. fiuflan y›lmam›fl, görümcesi Dadig’in o¤lu, kendisinin de ye¤eni olan Kevork Kondakyan’dan yard›m istemiflti. Ahtamar Papaz Okulu’nda yat›l› ö¤renci olan on dört yafl›ndaki Kevork haftasonlar› eve gelirdi. Manuk ile oyun oynar, birkaç söz söylemesi için bofl yere onu heveslendirmeye u¤rafl›rd›. Bir gün, oyunun orta yerinde, Manuk eline ge- 35 Kara Melek, Arshile Gorky’nin Hayat› çirdi¤i uzun bir sopayla kuzenini korkutmaya çal›fl›yordu. Kevork sopay› yakalamaya çabalad› ama ufakl›k çok h›zl›yd›, ok gibi f›rlay›p evin çat›s›na ç›kan bir merdivene atlad›. Heyecandan kendini kaybetmifl halde sopayla Kevork’a vurunca Kevork ac›yla ba¤›rarak can› çok yanm›fl gibi yapt›. Bunu gören Manuk oldu¤u yerde kalm›flt›. Kevork b›rakt›¤› etkiyi fark ederek inlemeye bafllad›. Küçük çocuk gözlerini Kevork’a dikmifl, anlafl›lmaz sesler ç›kar›yordu. Kevork, ‘Can›m› ac›tt›n, Manuk! A¤l›yorum iflte. Al gou lam. Manuk. Al gou lam,’ diye s›zland›. Manuk’un yüzü k›pk›rm›z› olmufl, gözleri kocaman aç›lm›flt›. A¤layarak afla¤›ya koflarken ‘Al gou lam? Al gou lam?’ diye say›kl›yordu. Kad›nlar ona do¤ru kofltular. Kevork fiuflan’dan korkard›: ‘çok, çok iyi bir kad›nd›, ama tepesi att›¤›nda önünde kimse duramazd›. Bana k›zaca¤›ndan korkarak kaçt›m.’ Gorky, sonraki y›llarda, tam da ergin bir sanatç› olarak kendi sesini buldu¤unda, ilk sözcüklerinin yans›mas›ndan oluflan Argula bafll›¤›n› kullacakt›r. En büyük ablas› Akabi ise daha uzun zaman dilsiz kald›¤›n› savunmaktad›r. Onun anlatt›¤›na göre, gölde yüzmeye gitti¤i ve kimsenin onu bulamad›¤› güne kadar konuflmam›fl. O gün herkes büyük bir telafla kap›lm›fl, annesi, halalar› bo¤ulmufl olmas›ndan yana endiflelenmifl. Manuk eve döndü¤ünde onlar› evde a¤larken bulmufl. Annesine koflup, ‘Yes, hos em. Buraday›m iflte,’ demifl. Bütün hikâyelerde, konuflmaya bafllamas›, içinin daralarak sözcüklerin a¤z›ndan dökülüvermesiyle ba¤daflt›r›lm›flt›r. Evde amcas› ile babas› aras›nda patlak veren kaba ve sert tart›flmalara tepkisi tamamen içine kapanmak oluyordu. Tart›flmalar›n onda fliddetli bir öfkeye yol açt›¤› ve kontrolünü kaybetti¤i bir nöbet an›na dek so¤ukkanl›l›¤›n› koruyabiliyordu. Bu, Gorky’nin kiflili¤inin bir parças› olarak kalm›flt›r. Sessizli¤iyle baflkalar›n›n dikkatini çeker, onlar› diken üstünde tutard›. Sanat yaflam›nda da insanlar› sab›rs›zland›- 36 r›r, yetene¤iyle onlar› bofl yere umutland›r›r, kendisini s›nar ve sab›rlar› tükenene kadar çiçek açmazd›. Manuk’un 1901 y›l›nda do¤mufl olan ablas› Satenik onun de¤iflmez arkadafl›yd›. Biçimli bir yüzü, iri siyah gözleri vard›. Ne var ki, iki-üç yafllar›ndayken çiçek hastal›¤›na yakalanm›flt› ve ölece¤inden korkmufllard›. Ailesi, kemiklerine nüfuz eden s›cakl›¤›n hastal›¤› kovaca¤›n› düflünerek, daha yeni yürümeye bafllayan çocu¤u beline kadar s›cak çamura gömmüfltü. Kum banyosundan kaçan çocu¤un bacaklar›n›n aras›na a¤›rl›k ba¤layarak oldu¤u yerde kalmas›n› sa¤lam›fllard›. K›z›n hayat› kurtuldu, ama yüzü çiçek bozu¤u, bacaklar› çarp›k kald›. Hayat› boyunca k›r›lgan ve melankolik olarak kald›¤› için s›k s›k yataklara düflerdi. Manuk’dan sadece bir ya da iki yafl büyük olan Satenik, çocuklu¤u boyunca ona en yak›n kifli oldu. Sonralar› çocuklu¤undan bahsetmek ona çok zor geldi, konuflma s›ras›nda bazen kendini tutamay›p a¤lard›, ancak hat›ralar› çok canl›yd›: Bafl›m›z›n üstünde gü¤ümler, su getirmeye p›nara giderdik. Tarlalara da giderdik, bir sürü bahçemiz vard›. Türkler oraya gelip otururlard›. Çok hofl bir yerdi. Armut a¤açlar›yla doluydu. Van Gölü’ne tepeden bakan yüksek bir yamaçtayd›. Kap›m›z›n önünden Vostan görülüyordu. fiuflan’›n do¤du¤u yer görüfl alan› içindeydi. Çocuklar›n hepsi daha sonra güzel köylerinin fevkalade ortam›n› özlemle anlatm›fllard›r. Küçük çocuklar köyün içinde bir evden öbürüne koflup oynuyorlard›. Satenik, erkek kardeflinin daha çok evin d›fl›ndaki halini an›ms›yordu. Gölün hemen yan›nda bir ba¤›m›z vard›, ben daha sekiz yafl›ndayd›m. Gorky ile ben yamaca ç›kar, oradan afla¤› kayarak göle yüzmeye giderdik. O bir bal›k buldu. Ölü bir bal›k. Buna s›k rastlan›rd› çünkü çok fazla bal›k vard›. Göl onu d›flar› at›p kumlar›n üstünde b›rakm›flt›. Gorky bal›¤› kuma koyup resmini çizmeye bafllad›. Sonra tekrar tekrar çizdi. Kumun 37 Kara Melek, Arshile Gorky’nin Hayat› üstündeki ayn› bal›¤›. ‘Armut a¤ac›m›z›n da resmini yapabilirim,’ dedi. Hemen yamac›n üstündeki bir armut a¤ac›yd›. Üç dal› vard›. Onun t›pat›p bir resmini yapt›, alt›na da bal›¤›n. Befl yafllar›ndayd›. Bu hikâyede, ablas› Gorky’nin çocuklu¤una eriflme cesaretini buldu¤u son dönemdeki en özgür çal›flmalar›nda neyi baflard›¤›n› yakalam›flt›r. Hiçbir uyumsuzluk hissettirmeyecek flekilde bir armut a¤ac›yla bir bal›¤› yan yana çizebilirdi. Bir sanatç› olarak daima zanaatkarl›¤›n› mükemmellefltirmek için u¤rafl verdi. Henüz befl yafl›ndayken dahi, yapt›¤› ilk bal›k çizimi onu tatmin etmemifl, tekrar tekrar bak›p çizmifltir. Göl k›y›s› en sevdikleri oyun yeriydi ama ayn› zamanda ürkerlerdi oradan. Satenik an›msad›klar›n› flöyle anlat›yor: Küçükken, Gorky ile birlikte ba¤›m›zdan afla¤›, Van Gölü’nün k›y›s›na yüzmeye inmifltik. Giysilerimizi ç›kar›p kumun üstüne koyduk. K›rm›z› bir y›lan suyun içinden ç›k›p Gorky’nin giysilerinin aras›na sakland›. ‹yi hat›rl›yorum çünkü dehflete düflmüfltüm. Sudan ç›kt›k. Gorky giysilerini çekti, y›lan d›flar› s›çray›p suyun içine süzüldü. Eve gidip olan› annemize anlatt›k. ‘Ah, y›lan›n bafl›n› gördünüz mü? Bafl›nda parlayan bir fley var m›yd›?’ Evet, dedik. ‘O y›lan insanlar› ›s›rmaz. Onu yakalamal›yd›n›z. Bafl›nda bir elmas vard›.’ Yerel bilgi da¤arc›¤›, fiuflan’›n çocuklar›na da aktard›¤› fliirsel imgelerle doluydu. Hiçbir fley göründü¤ü gibi kabul edilmemeliydi çünkü alt›nda do¤aüstü fleyler gizlenmifl olabilirdi. fiuflan çocuklar›na do¤ay› tan›may› ve olas› tehlikelerin alt›ndan bile büyülü anlamlar ç›karmay› ö¤retmiflti. Manuk’a anlat›lan en önemli efsanelerden birinde, sazl›klarla çevrili, zerdali rengi denizden, alt›n sakall›, gözlerinin yerinde iki günefl olan Vahakn ad›nda büyük bir kahraman büyüyüp serpilmifl olarak do¤ar. O, insanlar›n koruyucusu, ejderha ve y›lanlar›n katili, 38 efsanevi bir günefl tanr›s› ve sefahat ilah›d›r. M.Ö. 19. yüzy›lda yaz›lm›fl bir fliirin bir bölümünde, efsanenin Van Gölü k›y›s›nda geçti¤i anlat›l›r; Manuk’un ad› da efsaneyle iliflkilidir. Çocuk anlam›na gelir ve önüne bazen Alek (‘iyi’) veya eghek (‘saz’) konur. Manuk, ad›n›n ve gölün temel yarad›l›fl efsanesinde yeri oldu¤unu ö¤renmifltir. Günbat›m›nda göl ateflten bir tabaka olup alazlan›r, zerdali ve mavi bulutlar gökyüzünde tel tel da¤›l›r, sazl›klar suyun k›y›s›nda kapkara ve dimdik dururdu. 39