Gazeteyi okumak için buraya tıklayın saray82

Transkript

Gazeteyi okumak için buraya tıklayın saray82
8
saray
Sayı:82- 15 Kasım 2012
Grip nasıl bir hastalıktır, hangi yollarla bulaşır?
çocuklar, ilkokul öğrencileri,
ileri yaştaki insanlar, kalp ve
tansiyon hastaları gibi vücut
direncinin düşük olduğu insanlar ile hastanelerde çalışan
sağlık personeli; hem kalabalık ortamlarda bulunuyor olmaları hem de vücut dirençlerinin
kolay düşmesi açısından risk
altındadırlar.
Grip nasıl tedavi edilir? Kullanılan ilaçların özelllikleri nelerdir?
Grip enfeksiyonunun başlangıç döneminde antibiyotik
kesinlikle kulanılmamalıdır.
Çünkü, grip virüslerle ortaya
çıkan bir hastalıktır. Oysa antibiyotiklerin virüsler üzerinde
etkisi yoktur.
Grip tedavisinde öncelikle
istirahat çok önemlidir. Bol
C vitamini ve su tüketmenin
yanında piyasada anti-gribal
olarak satılan ilaçlardan da
yararlanılabilir. Bu ilaçlar poşet
halinde sıcak suda eritilerek
içilen ilaçlardır. İçinde hastanın
ateşini düşürücü, kırgınlığı giderici, burun tıkanıklığını açıcı
parasetamol gibi birtakım etken maddeler bulunuyor. En
çok kullanılanlardan Tylol
Hot gibi anti-gribal ilaçların
erken dönemde kullanımı
hem gribin daha komplikasyonsuz ortadan kalkmasını
hem de daha kısa sürmesini
sağlıyor. Bu nedenle hekimler, bu tarz anti-griballeri hastalara tavsiye eder.
Ancak komplike olmuş bir
gribal enfensiyon varsa mutlaka bir hekime danışmakta
fayda vardır.
ğini öğretti.Bruce Lee böylelikle
Wing Chun Kungfusu’nun ustası
haline geldi. Dansa inanılmaz
derecede ilgi duyuyordu.14 yaşındayken dans etmenin çok eğlenceli
olduğunu keşfetti.Bunun için de
zaten yetenekliydi. Dans etmek
isteyenleri geri çevirmezdi.
Dans dengesi ve ayak hareketlerinin çoğu onun daha sonraki
dövüş stilinde etken olmuştur.
En sevdiği dans olan Cha Cha
dansında Hong Kong’ta şampiyon
bile seçildi.19 yaşındayken sokak
dövüşü ile gittikçe daha ilgili olmaya başladı. Böylece 1959’da ailesi
onu liseyi bitirmesi için Amerika’da
arkadaşlarının yanına göndermeye
karar verdi. Seattle’de otururken
bir restoranın çatı katında garsonluk yaptığı sürece kalmasına izin
verildi.Liseyi bitirip üniversiteye
geçti.Washington Üniversitesi’ne
girdi ve geceleri restoranda çalışmaya devam etti. Bruce Lee, Ed
Parkers’la 1964 yılında ilk uluslararası çıkışını yaptı.Daha sonra Green Hornet adlı bir dizide oynamaya
başladı.Bruce bunun kendisi için
bir çıkış olacağını düşünürken dizi
bir sezon sonra yayından kaldırıldı.
Daha sonra James Garner’in oynadığı “Marlowe” adlı filmde küçük
bir rol kaptı ve birkaç bölümünde
göründü.
Doktorları ona dövüş sanatlarını
kesinlikle bırakmasını ve iyileşmesi
için yataktan çıkmaması gerektiğini
söylediler. Bu Bruce Lee’nin hayatındaki en kötü dönemlerden biriydi. 6 ay boyunca sırtüstü yatakta
kaldı. Ama beynini çalışmaktan alı
koyamıyordu. Bu zaman diliminde Jeet Kune Do Tao adlı kitabı
yazmaya başladı.Ama bitiremeden
hayata veda etti.Kitabını ölümünden sonra karısı tamamladı.
20 Temmuz 1973’teki Bruce
Lee’nin ölümünü çevreleyen koşullar Asya’da bir bilinmezlik fırtınası
ve dünyanın her tarafında ölümüne
dair bir sürü iddianın gezindiği bir
trajedi olarak kaldı. Fiziksel sağlığının insanlar tarafından çok iyi
olduğu biliniyordu. Ve ölüm sebebinin doğal sebeplerden olabileceği
düşünülüyordu.
Ölümünün beynindeki tümörden
olabileceği söylendi. Bunun doğuştan mı yoksa daha sonradan mı
ortaya çıktığı meçhuldü ama kafasında her an patlamak üzere olan
hasar görmüş bir damarla birlikte
de çok vakti yoktu. Hatta ölümünden 2 ay önce bir beyin travması
geçirdi. Bruce Lee’nin ölümüyle
Hong Kong yasa boğuldu... Binlerce insan sokaklara dökülüp, son
yolculuğunda onu yalnız bırakmak
istemediler.Kalabalığı durdurmak
için polis tarafından barikatlar bile
kuruldu. Diğer bir trajedi de oğlu
Brandon Lee’nin 31 Mart 1993’te
Amerika’nın Kuzey Carolina eyaletinde “The Crow” filminin çekimleri
sırasında karnından vurularak
ölmesidir.
Bruce Lee Amerika’nın Seattle
eyaletinde Lake View mezarlığına
gömülmüştür. Daha sonra 3 Mart
1993’te Brandon Lee de babasının
yanına gömüldü. Her gün kendisinin ve oğlunun mezarı dünyanın
dört bir tarafından gelen insanlar
tarafından ziyaret edilir. Lee’nin
Shanoon adında bir oğlu daha var.
Sevcan Kasapoğlu - Serdarlı
Grip, viral bir hastalıktır ve
virüslerle bulaşır. En sık bulaş-
ma yolu da tokalaşma, yakın
konuşmalar, öpüşme gibi
yakın temastır. Bu yüzden grip
ve soğuk algınlığından korunma yöntemi olarak ellerin sık
sık yıkanması, öne çıkan bir
yöntemdir. Ayrıca grip olan
insanların kalabalık ortamlarda bulunmaları da diğer insanların enfeksiyon kapmalarına
neden olur.
Kimler risk altındadır?
Öncelikle kalabalık ortamlarda
bulunanlar yüksek risk altındadır. Özellikle yuvaya giden
Karzan Kanebi
Bruce Jun Fan Lee 27 Kasım
1940’ta San Francisco’da dünyaya
geldi. 20 Temmuz 1973’te Hong
Kong’da vefat etti. Bruce Lee, Jeet
Kune Do (Türkçe; durduran yumruk yolu) adını verdiği bir savunma
sanatı sistemi geliştirdi. Lee’nin bu
sistemi geliştirmeden önce eğitimini aldığı savaş sanatları; Kung Fu,
Wing Chun, Karate, Boks, Tayland
boksu, Jujutsu, Kick Boks, Aikido,
Judo, Eskrim, Güreş ve Tekvando’dur.
San Francisco’da doğan Lee’nin
gerçek adı Lee Jun-Fan. İsmini doğumunda hazır bulunan doktor verdi. Babası ve annesi, Çin operasında oyuncuydu. Lee doğduğunda,
bir turne için Birleşik Devletlerde
bulunuyorlardı. Ailesi, Kung Fu
öğrenmesini istedi. 6 yaşındayken
bile ilerideki hırçın, sert karakterini belli ediyordu. Lee, Kung Fu
tekniklerini bilinçsiz bir şekilde
öğrenmeye başladıktan sonra,
1954’te ünlü Kung Fu Ustası Yip
Man’ın öğrencisi olarak Wing Chun
sistemini çalışmaya karar verdi.
İlerleyen zamanlarda da Wing
Chun sistemine boks çalışmalarını
da eklemeye başladı.
Sık sık karıştığı sokak kavgalarından dolayı kötü şöhret edinince
doğduğu Amerika Birleşik Devletleri’ne gitti. Washington Üniversitesi’nin Felsefe Bölümüne kaydoldu.
Bir yandan okula devam ederken,
bir yandan da Amerikalılara Çin
Kültürü’nün zenginliğini anlatmak
için o güne kadar Çinlilerden
başkasına öğretilmesi yasak olan
Kung Fu dersleri vermeye başladı.
Bu amaçla kendi adını taşıyan
JUN FAN KUNG FU adında bir
okul açtı. Bu spor okulu 1963 yılına
kadar açık kaldı. Yine aynı yıl
Amerikalı Linda Emery ile evlendi.
Lee daha sonra Oakland’da ikinci
okulunu açtı. Burada geniş bir
kitleye, Amerikalılara yabancı olan
bu sanatın ne kadar geniş içerikli
ve derin felsefeye sahip olduğunu
ispatladı.
İlk uzun metrajlı filmi; Çinli prodüktör Raymond Chow’un yeni kurduğu film şirketi Golden Harvest ile
çekilen Big Boss (Büyük Patron)
dur. Film, Hong Kong ve Güneydoğu Asya Bölgesi’nde şimdiye kadar
kırılmış tüm gişe rekorlarını alt üst
ederek büyük bir patlama yaptı.
Bunun üzerine Asya milliyetçiliğinin işlendiği Fist of Fury(Öfkenin
Yumruğu) filminde oynadı.
Bruce Lee’nin de çok iyi bir aktör
olduğundan, dövüş sanatını beyaz
perdede fantastik bir şov olarak
seyirciye sergilemeyi becerebildiği
söylenir. İşte bu yüzdendir ki; filmleri dünya sinema klasikleri arasına
girmiştir.
Bruce Lee’nin üçüncü filmi Way
of The Dragon(Ejderin Yolu) oldu.
Bu filmde Lee’nin yanında yardımcı oyuncu olarak, Amerika’da
yedi defa karate şampiyonu olan
Chuck Norris’i görüyoruz. Bruce
Lee’yi zirveye taşıyan film ise, Dan
İnosantio ve Kerim Abdül Cabbar
ile Game of Death(Ölüm Oyunu)dur. Ardından Çin-Amerikan ortak
yapımı olan Enter The Dragon(Ejder’e Giriş) filmini çekti. Amerikan
sinemasında ve Uzakdoğu film
sanayinde süper starlığa yükselen Lee, Ölüm Oyunu adlı filmini
tamamlayamadan öldü.
Çok zeki olduğu için de Bay Yip
onu çok sevdi ve Wing Chun
Kungfusu’nun bir sürü gizli tekni-
Saray Erbil
Mário Jorge Lobo Zagallo (9
Ağustos 1931), Brezilyalı teknik
direktör ve eski futbolcu. Kendisi
Arap asıllıdır. FIFA Dünya Kupasını, hem oyuncu (1958, 1962),
hem teknik direktör (1970), hem de
teknik direktör yardımcısı (1994)
olarak kazanan ilk futbolcudur.
1958-1965 yılları arasında Brezilya’nın Botafogo takımında oynadı
ve 4 kez lig şampiyonluğu yaşadı.
1958 ve 1962 yıllarında Dünya Kupası’nı kazanan Brezilya Milli Takımı’nda yer aldı. Futbolu bıraktıktan
sonra antrenörlüğe başladı. 1970
FIFA Dünya Kupası’nda şampiyon,
1974 FIFA Dünya Kupası’nda 4.
olan Brezilya’nın teknik direktörüydü. Bu görevini 1974 FIFA Dünya
Kupası bitimine kadar sürdürdü.
1994’te Dünya şampiyonu olan
Brezilya’nın teknik direktörü
Carlos Alberto Parreira’nın yardımcısıydı. 1994-1998 arasında
ikinci kez çalıştırdığı Brezilya’ya
1998 FIFA Dünya Kupası’nda final
oynattı.
Milli takım kariyeri
İlk kez 1958 FIFA Dünya Kupası’na katılan Zagallo, finalde Brezilya’nın İsveç’i 5-2 yendiği maçta
bir de gol attı. Zagallo, 1962 FIFA
Dünya Kupası’nda Brezilya adına
kupanın ilk golünü attı ve sambacıların şampiyonluk unvanlarını korudukları final maçında da
takımda yer aldı.
Teknik direktörlük kariyeri
Zagallo’nun hücuma dayalı oyun
sistemi ile 1970’te Dünya Kupası’nı bir kez daha kazanmayı
başardı. 1990 yılında Birleşik Arap
Emirlikleri’ni tarihlerinde ilk kez
Dünya Kupası’na taşıyan Zagallo,
1994’te ise Carlos Alberto Parreira’nın sağ kolu olarak Brezilya’nın
24 yıllık kupa hasretinin son bulduğu turnuvada görev aldı.
Zagallo, Fransa’da düzenlenen
1998 FIFA Dünya Kupası’nda
tekrar takımın başında bulundu ve
takımını finale çıkardı. Final günü,
3-0’lık sonuçla kupayı kaybeden
Brezilya’nın teknik direktörü oldu.
2006 FIFA Dünya Kupası’nda
çeyrek finalde elenen Brezilya’da
da yardımcı antrenör olarak görev
yaptı.
Zagallo’nun heykelini yaptılar
Ülkesi Brezilya adına elde ettiği başarılarından dolayı Rio De
Janiro’da Zagallo için bir heykel
yapıldı. Heykel, düzenlenen muhteşem bir törenle açıldı.
Spor ve sinema arasında Bruce Lee
Lübnan asıllı Mário Zagallo’nun spor kariyeri
Başyazar Yardımcısı
İsa Abdulkahhar
DİZGİ
ROMAN BEKİR
BAŞYAZAR
07504487791
07704487791
Email: [email protected]
Email: [email protected]
Adres: Erbil,
Minare Mahallesi, Aşgal Caddesi
7
saray
Türkler ne zaman ve nasıl Müslüman oldu?
Saray
Türkler’in ilk kurdukları imparatorluk Hun İmparatorluğu’dur. Türkler’in daha eskiden de devletler kurduklarını
biliyoruz, ama Hun Devleti
çok geniş bir saha üzerinde
başka milletleri de idaresi
altına alan büyük bir devlet
olduğu için, ona imparatorluk adını veriyoruz.Hun
İmparatorluğu Hun Türkleri
tarafından M.Ö. 220 yılında
kuruldu. Hunlar bugünkü
Moğolistan bölgesinde, yâni
Çin’in kuzey-batısında yaşıyorlardı.
Türkler, Nuh peygamberin
oğullarından Yâfes’in neslindendir.
Türkleri İslamiyete Yakınlaştıran Sebepler
Türkleri islamiyete yakınlaştıran en önemli sebep, tevhid inancı olmuştur. Allah’ın
birliği inancı Türkler’de çok
yaygın olan bir inançtı. Din
adamlarını huzuruna çağıran
Mengü Kağan, “biz tek Tanrı’nın varlığına, onun sayesinde yaşadığımıza ve onun
emri ile öldüğümüze inanıyoruz” demişti. (Süleyman
Kocabaş, Adil Türk İdaresi,
s.15)
Türklerde Allah’ın birliği
inancı “Kök Tengri” (Gök-Kainat Tanrısı) olarak isimlendirilmişti. Türkler’in inançları
ile islam inancı arasındaki
benzerlik sadece bununla sınırlı değildi. İslamiyet öncesi
Türkler ahiret gününe, öldükten sonra dirilmeye, kaza ve
Saray
Anadolu Selçuklularının, Moğollara yenilmesiyle sonuçlanan
ve 1 Temmuz 1243 tarihinde
meydana gelen savaş. Türk-İslâm tarihinde, önemli bir dönüm
noktası teşkil eden bu savaş,
Anadolu Selçuklu Devletinin
yıkılmasına sebep olmuştur.
Anadolu Selçuklu Devleti’nin
güçlü hükümdarı Alâeddin Keykubad’dan Moğollar çekiniyorlar,
bu sebeple Anadolu’ya saldıramıyorlardı. Alâeddin Keykubad’ın ölümünden sonra yerine
geçen oğlu Gıyâseddin Keyhüsrev zamanında cesaretlendiler.
Anadolu içlerine doğru seferler
düzenlemek için, İran’daki Moğol orduları başkumandanlığına
Baycu Noyan getirildi. Kafkasya’daki Gürcü ve Ermeni kuvvetlerinden de yardım alan Baycu Noyan, Anadolu Selçukluları
üzerine saldırmak üzere fırsat
kolladı. Baba İshak İsyanından
ve Gıyâseddin Keyhüsrev’in
tecrübesizliğinden faydalanarak, 1242 senesinde Erzurum’a
saldırdı. Korkunç zulümler ve
katliamlar yaparak, Müslümanların mallarını yağmalattı. Bu
haberi alan genç ve tecrübesiz
Sultan Gıyâseddin Keyhüsrev
80 000 kişilik ordusuyla Sivas’ta
ordugah kurup beklemeye başladı. Sultanın Sivas’ta olduğunu
haber alan Baycu Noyan, buraya hareket etti.
Moğol askerlerinin Sivas’a hareket ettiklerini haber alan Sultan
Gıyâseddin Keyhüsrev, kuman-
Sayı:82 - 15 Kasım
kadere inanırlar ve kurban
keserlerdi. Zina ve eşcinsellik kesinlikle yasaktı ve hırsızlık ağır ceza ile cezalandırılırdı. (İ. Hami Danışmend,
Türk Irkı Neden Müslüman
Oldu, s.17) Türklerin islamiyeti kabul etmelerinde islam
öncesi Türklerin inançları ile
islamiyet arasındaki büyük
benzerlikler önemli rol oynamıştır. Bu benzerlikleri kavradıkça islamiyete her geçen
gün yakınlık duyan Türkler,
Emevi Valisi’nin Horasan’da
İslamiyeti yaymak için cami
ve medrese açmasına hiçbir tepki göstermemiştir.
Bu yakınlaşma süreci Arap
Müslümanlarla Türklerin or-
tak düşmanları olan Çinlilere
karşı omuz omuza mücadele
etmesiyle doruk noktasına
ulaşmıştır.
Dünya Tarihinin Dönüm Noktası
Türkler’in İslam dini ve müslüman Araplarla tanışmasına
vesile olan “Talas Savaşı”ndan Çin Ordusu karşısında
zorlanan Müslümanların
yardımına Türk süvarileri
yetişmiştir. Savaşı izleyen
Karluk beyinin emriyle savaş
alanına giren Türk süvarileri
karşısında neye uğradıklarını
şaşıran Çinliler Talas Savaşı’nda yenilgiye uğramışlardır. Bu savaşın ardından
islamiyet Maveraünnehr’de
kalıcı hale gelmiş ve Türkler
de uzun zaman Çin tehlikesinden kurtulmuşlardır.
Bölgeye adım atan Müslüman Araplar, Türklerin yüksek ahlaklarını, idarecilik ve
savaştaki üstün meziyetlerini yakından tanıma imkanı
bulmuşlardır. Bu savaş sonucunda, Türklerin müslüman Arapları, Arapların da
Türkleri tanımasına neden
olan “Talas Savaşı” dünya
tarihi için bir dönüm noktası
olmuştur. O savaştan sonra
Araplar Müsliman olan Türklere ‘’ Türki iman ‘’ demişlerdi
yani İman getiren Türkler ..
işin ilginç ynı İman getiren
Türkler Oğuz Türkleri idiler
Kösedağ Savaşı
danlarıyla istişare etti. Tecrübeli
kumandanlar, Sultana silah ve
erzakla dolu olan Sivas’ta kalmasını, burada tertibat alıp, yorgun düşen Moğollara karşı harp
edilmesini söylediler. Devletin
ileri kademesinde bulunan, fakat
tecrübesiz ve harpten anlamayan bazı kimselerin teşvik ve
tahriklerine kapılan genç sultan,
harekete geçti. Sivas’ın seksen
kilometre kadar doğusunda
bulunan Kösedağ mevkiinde,
suyu ve otlağı bol olan bir yeri
seçerek, ordugâh kurdu. Burası
askerî bakımdan savunması
kolay, Moğolların tecavüzüne
imkân vermeyen bir araziydi.
Dağ geçitleri tutulmuş, düşmanın gelmesi bekleniyordu. Ne
yazık ki sultan, yine tecrübesiz
kimselerin teşvik ve tahrikiyle,
müstahkem mevkileri bırakarak,
düşmanın karşılanmasını emretti. Galip geleceğinden emin
bir halde, tedbire bile lüzum
görmeden ilerleyen genç sultan, az sonra Moğol ordusuyla
karşılaştı. İlk başta geri çekilen
Moğol kuvvetleri dönüş yaparak, Selçuklu öncü kuvvetlerini
bozguna uğrattılar. Hiç harp
görmemiş tecrübesiz sultan,
öncü kuvvetlerinin bozguna
uğradığını duyunca, ordunun
tamamen yenildiğini sandı.
Düşman eline geçmemek için
otağını ve hazinelerini harp
meydanında bırakıp Tokat’a,
oradan da Konya’ya doğru
kaçmaya başladı. Sultanın harp
meydanından kaçtığını henüz
duymayan Selçuklu askerleri,
akşamın geç vakitlerine kadar
düşmanla çarpışmaya devam
ettiler. Sultanın harp meydanını
terk ettiğini öğrenince, onlar da
çadırlarını bırakarak firar ettiler. Ertesi sabah, çadırlarda bir
hareket göremeyen Moğollar,
bunun bir harp hilesi olduğunu
zannederek, çadırlara iki gün
yanaşamadılar. 3 Temmuz 1243
tarihinde, korka korka çadırlara
.. Uzun süre Oğuzlara ‘’Türki- iman ‘’ denmeye başlandı
ve Türki İman zamanlar ‘’
Türkmen’’ e dönüştü böylece Oğuz veya Türkmen eş
anlama geldi.. Halada Oğuzlara Türkmen denir... Nevar
ki daha sonralaraı her nekadar diğer Türklerde müsliman olmuşlarsada onlara
Türki- İman denmedi Yani
Türki- İman veya türkmen
sadece oğuzlara has olarak
tarihe geçti....
Oğuz boyları, Türkler arasında en kalabalık nufusa sahip
bir Türk topluluğudur... bu
Türkmenlerin yaşama bölgeleri ise başta Orta Anadolu,
( Türkiye ) Güney Anadolu
( Irak Ve Biladülşam) Doğu
Anadolu ( Iran ve Havalisi) Kuzey Anadolu ( Hazar
havzası, Azerbaycan ) Batı
Anadolu ( Avrupa Kıtasındki
Türkler ) Soviyet Rusyadaki
Türklerin büyük çoğunluğuda
yine oğuzlardandır özellikle
Gagavuz bölgesindeki Türkler.
Talas Savaşı’nın ardından
kitleler halinde islam dinine
geçen Türkler, iddia edilenlerin aksine hiçbir zorlama ile
karşılaşmamışlardır:
“Türkler, İslamiyeti samimi
olarak, kendi istekleriyle,
hiçbir zorlama ve dış baskı olmaksızın kitle halinde
kabul edince, tarihlerinin yeni
bir devresine ayak basmış
oluyorlardı… “
girdiler.
Küçük bir çarpışma ile harp
bitti. Seksen bin kişilik Selçuklu
ordusu, utanç verici bir yenilgiye uğradı. Selçuklu toprakları,
Moğol işgal ve zulmüne uğradı.
Erzincan, Sivas ve Kayseri’yi
yağmalayan Moğollar, pek çok
Müslümanı şehid ettiler.
Kösedağ mağlubiyetinde sultanı ikna edemeyen güngörmüş
vezir Mühezzibüddin Ali, Konya’ya gitmeyip Amasya’ya geldi.
Moğol kumandanı Baycu Noyan’la görüşme yoluna gitti. Bazı
hususları anlatıp, pek çok hediyeler vererek, daha fazla gitmemesini tavsiye etti. Bir müddet
Anadolu’nun işgalini durdurup
geri dönmeleri, Mühezzibüddin
Ali’nin gayretleri sebebiyle oldu.
Yapılan sulh antlaşmasıyla,
Selçuklular, Moğollara vergi vermeyi kabul ettiler. Türk
tarihinde benzeri görülmemiş
olan Kösedağ Bozgunu, genç
ve savaş tecrübesi olmayan
Selçuklu Sultanı Gıyâseddin
Keyhüsrev’in fevrî hareketleri
neticesinde ortaya çıkmıştır.
Daha önce Anadolu’ya girmeye
cesaret edemeyen Moğollar,
Kösedağ Bozgunundan sonra
Anadolu’yu kolayca istila etmişler, şehirleri yağmalayıp, Müslüman halkı sivil-asker, kadınçocuk demeden katletmişlerdir.
Bu mağlubiyet neticesinde,
Selçuklular, Moğollara vergi
vermeyi kabul etmişler, iki yüz
yıllık Anadolu Selçuklu Devletinin yıkılışı başlamıştır
6
saray
Sayı:82- 15 Kasım 2012
BÜYÜKÜSTÜN’ÜN “20 DAKİKA” DİZİSİNDEN İLK GÖRÜNTÜLER!
Tuba Büyüküstün’ün başrollerinde yer aldığı “20 Dakika” dizisinin ilk fragmanı
yayınlandı. Star TV’de önümüzdeki haftalarda ekrana
gelmesi planlanan yeni dizi
‘20 Dakika’nın ilk tanıtım
fragmanı yayınlandı. Başrollerinde Tuba Büyüküstün ve İlker Aksum’un yer
alacağı 20 Dakika dizisi,
hikayesini Kaçış Planı (The
Next Three Days) filminden
alıyor.
Dizide, mutlu bir evlilikleri
olan çiftin hayatları, kadının
işlemediği halde bir cinayetle suçlanarak hapise
girmesiyle altüst olması
anlatılıyor. Her hafta yükselen bir tempoya sahip
olacak dizide, koca, karısının bu cinayeti işlemediğinden emindir ve ipuçlarının
peşinden koşar. Sonunda
yapacak bir şey olmadığını
anlayan adamın tek çaresi
ise karısını hapisten kaçırmaktır. Ezel dizisinin senaristleri Kerem Deren ve
Pınar Bulut senaryosunu
yazdığı dizide, Tuba Büyüküstün ve İlker Aksum’la
birlikte İpek Bilgin, Bülent
Emin Yarar ve Barış Falay
da rol alacak.
“Ağzı Olan Konuşuyor”
İbrahim Tatlıses; evliliği hakkında yorum yapanPerihan Savaş’a Twitter’dan cevap verdi:
“Ağzı olan konuşuyor. Ben kendi derdime düşmüşüm. Ne size, ne de bir başkasının nasihatine ihtiyacım var. Arkadaş beni kullanmaktan
vazgeçin!”
NE DEMİŞTİ PERİHAN SAVAŞ?
Perihan Savaş Kenan Erçetingöz ile çıktığı televizyon programında İbrahim Tatlıses ve onun
evliliği hakkında açıklamalarda bulunmuştu.
Kenan Erçetingöz: İbrahim Tatlıses vurulduğu
an ne hissettiğiniz?
Perihan Savaş: Yani ben ilk başta çok ciddiye
almadım yani birkaç kere başından geçtiği için
böyle şeyler. Yine öyle bir şey zannettim ben
ilk başta. Fakat daha sonra telefonlardan edindiğim bilgiyle öyle olunca tabiî ki ben evden
fırlayıp gittim hastaneye ve ortaydık evet.
Kenan Erçetingöz: Hastane karışıktı ben de
geldim öyle biraz saklandım orada da eski eşler yeni sevgililer mafyalar gruplaşmalar böyle bir sahiplenme herkes bir taraftan İbrahim
Bey’e sahiplenmeya çalışıyor. Yardımlaşmak
anlamında ama iki üç grup vardı. Hayatı biraz
karışık yani ben merak ettim Allah şifalar versin şu anda iyi olduğunu duyuyoruz. Birazdan
bilgileri alırız senden daha taze bilgiler vardır.
Ne zaman mutlu olacak İbrahim Bey acaba
onu düşünüyorum. En son duyduğumuzda evi
terk etti, eşinden ayrıldı konuşmaları var. Ne
lazım İbrahim’in. Ondan sonra daha mutlu olacağına inanıyorum.
Kenan Erçetingöz: Peki neden bu kadar hata
yapıyor sen onu en eski tanıyansın yıllardır
yanında duruyorsun yani İbrahim Tatlıses ve
kadınları dersek bir tanesi sensin. Yani, hep
güçlü duruyorsun hiç konuşmuyorsun. Hiç polemiklere girmek istemiyorsun.
Perihan Savaş: Girmiyorum, çünkü benim bir
beklentim yok İbrahim’le tekrar birlikte olma
gibi veya onunla tekrar yaşayabilirim gibi hiçbir
zaman böyle bir beklentim olmadı. Ama diğerlerinin beklentileri var onun için de hepsi birbirini kabul edip oturuyorlar, zaten oturuyorlardı
daha doğrusu.
Kenan Erçetingöz: Aniden evlendi, o an ne düşündün evliliğini duyunca?
Perihan Savaş: Ben bunun için bir şey diyemem o onların kararı
Kenan Erçetingöz: Ama sen destek veren taraftın
Perihan Savaş : Ben her zaman İbrahim’in yanında oldum İbrahim tabiî ki o dönemde böyle
bir şey söylediğinde ben hayır hayır yapmayazaman mutlu olacak sence ?
caksın diyemem kocaman adam çünkü yani
Perihan Savaş: Evet biraz şanssızlıklar var
adama ne denir ‘hımm yanlış yapıyorsun’ da
ama bu şanssızlıkları da birazcık kendisi yara- denmez. Gönülünün istediği yere git dedim ben
tıyor diye düşünüyorum ben. Öncelikle kendisi- ona. Çünkü Allah sana bir hayat bağışladı ve
ni bu şanssızlıklara iten ve de yanlış yapmasını bu hayatı istediğin gibi yaşa artık bundan sonra
hep alkışlayan insanları etrafındn temizlemesi
dedim.
Nil’den Bebek Operasyonu
36 yaşındaki Nil Karaibrahimgil, iddialara göre anne olmak için aşılama yaptırdı. Nil Karaibrahimgil, bir süredir anne olmanın hayalini
kuruyordu. Yaklaşık 2 yıldır Serdar Erener ile evli olan 36 yaşındaki
popçu, iddiaya göre doğal yolla hamile kalamadı. İLK DENEME Bunun üzerine birkaç kadın doğum uzmanına giden Nil Karaibrahimgil,
en sonunda ‘aşılama yöntemi’ni denemeye karar verdi. Dedikodulara göre, ünlü şarkıcı dün operasyon geçirdi. Gayrettepe’de bulunan
özel bir hastenede ‘aşılama’ olan Nil Karaibrahimgil’e 52 yaşındaki
eşi Serdar Erener de eşlik etti. 10 GÜN BEKLEYECEK Gazetecilere yakalanmamak için hastanenin otopark kısmından içeri girdikleri
söylenen ünlü çiftin morali yerindeydi. Nil Karaibrahimgil, aşılama
yöntemiyle hamile kalıp kalmadığını öğrenmek için 10-12 gün bekleyecek. AŞILAMA NEDİR? Nedeni bilinmeyen kısırlık vakalarında
doğal yollarla çocuk sahibi olamayan genç çiftlere uygulanan ilk
yöntem aşılama yöntemidir. Bu yöntem kabaca tarif edilmeye çalışılınırsa eğer herhangi bir cinsel birleşme olmadan erkekteki spermleri kadına taşıma yöntemidir. Bu yöntem bir yıl boyunca herhangi
bir korunma yöntemi kullanmamasına rağmen çocuğu olmayan
çiftlere uygulanır. Ayrıca söz konusu yöntem tarihteki en eski doğal
olmayan hamile kalma şeklidir.
Ceylan’lı Asker Uğurlaması
Antalya’da bir restoran çalışanları için
düzenlenen asker uğurlamasında sahneye çıkan şarkıcı Ceylan, ‘En büyük
asker, bizim asker’ tezahüratında bulunarak, “Hepsi bizim çocuklarımız.”
Antalya’da bir restoran çalışanları için
düzenlenen asker uğurlamasında sahneye çıkan şarkıcı Ceylan, ‘En büyük
asker, bizim asker’ tezahüratında bulunarak, “Hepsi bizim çocuklarımız. Allah
onları korusun” dedi.
Kentin restoran zincirlerinden 01 Güneyliler’in 7 yıldır bünyesinde çalışan Mikail
Gün, Yunus Sevim ve Murat Sevim için
‘askere uğurlama gecesi’ düzenledi.
100. Yıl Restaurant’ta düzenlenen geceye,Ak Parti Antalya İl Başkanı Mustafa
Köse, CHP İl Başkanı Devrim Kök, Kepez İlçesi eski belediye başkanı Erdal
Öner, işadamları ve çok sayıda davetli
katıldı.
Şarkıcı Ceylan, Mehmet Yakar ve dans
gurubunun sahneye çıktığı gecede konuklar, gönüllerinde eğlendi. Ceylan’ın
askere gideceklere gösterdiği yakınlık
gözlerden kaçmadı. Askerliğin kutsallığına dikkat çeken Ceylan ‘En büyük
asker, bizim asker’ diye Tempo tutarak,
salondan da tezahüratta bulunmasını istedi. Ceylan, “Hepsi bizim çocuklarımız.
Allah onları korusun. Salonda bir hüzün
var. Lütfen bu ortamı dağıtın. Biz buraya
eğlenmeye geldik” dedi.
Geceyi düzenleyen işadamı Ahmet
Cambaz’ın 22 yaşına giren oğlu İlkim
Cambaz için de pasta kesildi. Pastanın
mumlarını asker adaylarıyla birlikte söndüren Ceylan, daha sonra elleriyle yedirdi. Eğlence geç saatlere kadar devam
etti
5
saray
“Erbil Polisi” kitabı üçüncü baskısını yapacak
Sayı:82 - 15 Kasım 2012
Saray Erbil
“1921-1991 yılları arası
Erbil polisi, kuruluş, gelişim ve kişiler” adlı eser
üçüncü baskısını yapacak. Polis tugayı hukukçu Faruk İbrahim Şerif
tarafından kaleme alınan
eser 2009 ve 2010 yıllarında iki baskı yaptı.
Yazar Şerif, okuyucuların büyük ilgi gösterdiği
eserin üçüncü baskısını
gerçekleştirmeye çalışıyor.
Erbil’de 1921’de Irak’ta
ulusal hükümetin kuruluşuna müteakip başlayan
polis teşkilatının rolüne
ışık tutan 370 sayfalık
eserden 1000 adet basıldı.
İkinci baskıda ise kitaba
yeni eklemeler yapılarak
500 sayfada yayınlandı.
Önsözü Prof. Dr. Kemal
Mazhar’ın yazdığı eserde, kentte polis mesleğine ışık tutan çok değerli
900 fotoğrafa da yer
verildi.
Yurtdışında da çok ilgi
gören eserin üçüncü
baskısı için kolları sıvayan Şerif’e uzun ömürler
ve başarılar dileriz.
Acil Polis Kısım Müdürü Binbaşı Seran Latif: Erbil’de eşcinsellik vakası yok
Röp: Seyit Fahrettin Erbilli
Erbil Acil Polis Kısım Müdürü Binbaşı Seran Latif, son
yıllardaki gelişen teknolojinin gençleri internete ve kültürel aktivitelere yönlendirdiğini söyledi. Saray’a röportaj
veren Latif, “Gelişen teknoloji, gençlerimizi kavgadan
uzaklaştırıyor” dedi. Kentte
sübyancılık vakasının yayıldığı iddiasına cevap veren
acil polis müdürü, bu iddianın asılsız olduğunu söyledi.
Saray: Acaba Erbil’de bıçak
ve benzeri maddeler taşıyan
gençlere rastlanıyor mu?
S.Latif: Bu vakalara artık
ender rastlanıyor. Çünkü
ekiplerimiz bu kişilere göz
açtırmıyorlar. Bıçak taşıyanlar varsa hemen tutuklanıyorlar. Kentin her yerine
yayılan kültürel merkezler,
internet ve yeni teknolojik
gelişmeler gençleri kültürel
aktiviteler yapmaya yönlendiriyor. Artık kimse kavgayla
meşgul olmuyor.
Saray: Bazı kahvelerde kumar oynanıyor iddiasına ne
diyorsunuz?
S.Latif: Kumar birçok ülkede oynanıyor. Eğer insanlar
kendi arzularıyla, ruhsatlı
yerlerde ve gazinolarda
kumar oynuyorsa bu farklı
bir şey. Ancak ruhsatı olmayan gazinoları sürekli takip
ediyoruz. Amirlerimizden
bize emir gelirse bu yerleri
hemen kapatacağız. İnsanların kumarın kötü taraflarını
bilmeleri gerekir. Burada
medyaya büyük bir görev
düşüyor. Medya bu konuda
insanları bilinçlendirmelidir.
Bugüne kadar sorunlu ve
sürekli kavganın çıktığı birkaç gazinoyu kapattık.
Saray:Erbil Parkı’nda eşcinsellik vakası var deniliyor ve
bu parka yakın bir kahvede eşcinsellerin albümünün
dağıtıldığı iddia ediliyor.
Bu konuda ne gibi önlemler
alıyorsunuz?
S.Latif: Bu iddiaları araştırarak birkaç kahveye ekip
gönderdik. Araştırmalarımızda bu iddiaların asılsız
olduğunu ortaya çıkardık.
Ekiplerimiz bu gibi şeyleri
yapanları tutuklayıp polise
teslim ediyor.
Saray:Eskiden her mahallede bir kabadayı vardı. Bunlar sürekli kavga çıkarırdı.
Şimdi durum nasıl?
S.Latif: Artık yok böyle bir
şey. Buna kalkışanları hemen tutukluyoruz. İnsanlara
kötülük yapanlara kesinlikle
müsaade etmeyiz.
Saray:Gözaltına alınanlara
şiddet uygulanıyor mu?
S.Latif: Hayır uygulanmıyor.
Çünkü gözaltına alınan suçlular suçlarını kabul ediyorlar. Bazen de suçlular, olay
yerine giden ekiplerimize
hemen teslim oluyorlar. Biz
bunları şiddet uygulamadan
hemen polise teslim ediyoruz.
Saray:Peki, bu gibi olayları
takip eden basın mensuplarına karşı yaklaşımınız nasıldır?
S.Latif: Polis olarak basın
mensuplarına karşı saygılı
davranıyoruz. Kendileriyle
bilgileri paylaşıyoruz. Ne
zaman bize gelirlerse kendilerine yardımcı oluyoruz.
Çünkü bizim kadar onlar da
büyük bir görev üstleniyorlar
ve topluma hizmet ediyorlar.
Şirket Tescil Kurumu Genel Müdürü Ahmet:Bölgede faaliyet gösteren
2 binden fazla firmanın büyük bir bölümünü Türk firmaları oluşturuyor
RÖP SARAY
Şirket Tescil Kurumu Genel Müdürü Dilzar Ahmet, vatandaşları ve hükümeti sermayesini
bilmedikleri firmalarla çalışmamaya çağırdı. Saray’a konuşan
Ahmet, işlerini yarıda bırakan
firmaları kara listeye alacaklarını söyledi. Bu amaçla bir
komisyon teşkil ettiklerini ifade
eden Ahmet, bölgede faaliyet
gösteren birçok firmanın Türk
menşeli olduğunu kaydetti.
Saray: Bölgede faaliyet gösteren yabancı ve yerli firma sayısı
kaçtır ve bunlar hangi alanlarda
çalışıyorlar?
D.Ahmet: Yerli firmaların toplam
sayısı 1366 iken yabancı firma
sayısı 2171’dir. Bunların ilgi
alanı ticaret ve yatırımdır.
Saray: Yabancı firmaların çoğunu Türk firmalar oluşturuyor.
Bunun sebepleri nelerdir?
D.Ahmet: Firmaların yüzde
%49’u Türk menşelidir. Bölgeye
ilk gelen de bu firmalar olmuştur. Örneğin; 1999’da Kürdistan
Bölgesi’ne gelmeye başlayan
Türk firmaları buranın güvenli
ve istikrarlı olduğunu gördüler.
Bu aynı zamanda bölge ile
Türkiye arasında ticari anlamda
gelinen noktaya şahittir. Türk
firmalarının yanı sıra körfez
ülkelerinden ve Avrupa’dan da
firmalar burada faaliyet gösteriyor. Bize gösterilen ilgi her
geçen gün artıyor. Dolayısıyla
görüyoruz ki, Türkiye Kürdistan
Bölgesi’ne ilgi gösteriyor ve
firmaları burayı Bağdat’a tercih
da yabancı firmaları memnun
ediyor ve bize ara sıra takdir
belgesi gönderiyorlar. Şirket
tescil aşamasında firmaların
isim ve sermayesinin bloke edilmesi uygulamaları tabi ki yerli
firmaları kapsıyor. Bu yapılması
gereken bir uygulamadır. Hedefimiz hayali firmaların önünü
kesmektir.
Saray: Bölgede faaliyet gösteren yabancı firmalar aynı
zamanda Irak’ın diğer bölgelerinde de çalışıyorlar?
D.Ahmet: Sanmıyorum,çünkü
buradaki durum Irak’ın diğer
bölgelerine göre farklıdır. Bölgeye gelen firmalar çok büyük
firmalardır ve bunların yaptığı
iş de bellidir. Örneğin, bölgede
ediyorlar. Çünkü başkentte em- 2171 yabancı firma faaliyet
gösterirken, Irak’ın tamamında
niyet henüz hakim değil.
toplam 600 yabancı firma faaSaray: Yerli firmalar kendileriliyet
gösteriyor. Buradaki fark
ne farklı muamele yaptığınızı
sanırım
görülüyor.
ve yabancı firmalara daha fazla
Saray:
Neden
bu firmalar daha
önem verdiğinizi iddia ediyorçok konut projelerinde çalışıyorlar?
D.Ahmet: Bu normaldir. Çünkü lar?
D.Ahmet: Bu yatırım kurumuna
yerli firmalara uygulanan mevbağlı bir husustur. Ama eğer
zuat farklı, yabancı firmalara
konut projeleri doyma noktauygulanan mevzuat farklı. Bu
sına geldiyse o zaman başka
alanlara yönlenmelidir.
Saray: Kara listeye alınan firma
sayısı kaçtır?
D.Ahmet: Bugün itibariyle kara
listeye alınan firma sayısı 31.
Ancak bu demek değil ki bu
firmalar hep böyle kalır. Yasal
süresi bittiği zaman firmalar
kara listeden çıkarılır.
Saray: İşini tamamlamayıp
kaçan firmalara karşı nasıl bir
önlem alıyorsunuz?
D.Ahmet: Bölgeye gelen firmalardan gereken yasal belgeler
alınıyor. İş alan şirketlerden
teminat mektubu alınması ve
parasal gücünün araştırılması
gerekir.
Aksi takdirde kara listeye alınır.
Hükümet bunun için bir komisyon teşkil etti. Şirket Tescil
Kurumu olarak işini yarıda bırakıp kaçan firmalara karşı yasal
işlem yapıyoruz. Bu firmaların
hesaplarını bloke ederek kara
listeye alıyoruz. Vatandaşları ve hükümeti sermayesini
bilmedikleri firmalarla çalışmamaya çağırıyorum. Ayrıca
kurumumuzdan lisans almayan
firmalarla da çalışılmaması
gerekir.
saray
4
76 kişiyi öldüren Halepli keskin nişancının hikâyesi
Sayı:82 - 15 Kasım 2012
Saray Ajanslar
Gerilim ve karışıklıkların
sürdüğü Suriye’nin Halep
kentinde ordu güçlerine
karşı savaşan keskin nişancı herkesin dilinde... Bugüne
kadar 76 askeri öldürdüğünü söyleyen keskin nişancı, İngiliz aktör Jod Lo’nun
başrolde oynadığı “Kapılarda Düşman” adlı filmdeki
Moskova keskin nişancısına
benzetiliyor.
İngiliz Daily Telegraph gazetesi Halep’in keskin nişancısını, 2001’de gösterime giren “Kapılarda Düşman” adlı
film kahramanı ile karşılaştırdı. Filmde başrol oynayan
İngiliz aktör Jod Lod, İkinci
Dünya Savaşı’nda kuşatma
altında tutulan Rusya’nın
Stalingrad’in harabeye
çevrilmiş sokaklarında bir
Alman keskin nişancısını
kovalıyor.
Halep’in keskin nişancısının üstlendiği görev,
Moskova keskin nişancısının görevi kadar önemli...
Çünkü o da Halep’in yıkılmış sokaklarında Suriyeli
askerleri avlıyor. Ancak bu
bir film senaryosu değil, bir
gerçek…
İngiliz gazetesine görüntü
vermek istemeyen Halep’in
keskin nişancısı kendisi
eski bir asker olduğunu,
Halep’in Bab Mahallesi
sakini olduğunu ve Özgür
Ordu saflarına 6 ay önce
geçtiğini söylemekle yetin-
di.
Bugüne kadar öldürdüğü
76 askere sıktığı mermileri
sakladığını ifade eden keskin nişancı, Halep’te meydana gelen tüm çatışmalarda yer aldığını söyledi.
Öldürdüğü askerler arasında üç tank şoförünün de
bulunduğunu gazeteye anlatan keskin nişancı, rejimin
kendisini öldürmek için sivil
kıyafetli iki keskin nişancıyı
görevlendirdiğini kaydetti.
Kendisi hakkında vatandaşlardan bilgi toplandığını
iddia eden keskin nişancı,
kendisini öldürmek için görevlendirilen iki askerin Özgür Ordu tarafından tutuklandığını belirtti. Yakalanan
askerler Özgür Ordu tarafından gözaltında tutuluyorlar.
İngiliz Daily Telegraph gazetesine göre keskin nişancı,
ellerindeki klaşnikof markalı
silahla basın mensuplarına poz veren devrimcilerin
aksine medyada görünmek
istemiyor. O bir taraftan
cephede ön safta savaşırken diğer bir taraftan Özgür
Orduya yeni giren milislere
askeri eğitim veriyor.
Özgür ordudakiler hiç askeri
eğitim görmediler. Halep’in
köylerinden gelen bu milislerin kimisi tarımda kimisi ise
hayvancılıkta çalışıyordu.
Bunların çoğu Özgür Ordu
mensupları veya eski askerler tarafından 25 gün bir
askeri eğitimden geçtiler.
Rakamlarla Türkiye ve Suriye orduları
Saray Ajanslar
Global Fire Power raporlarında Türkiye ve Suriye’nin
askeri gücü karşılaştırıldı.
Türkiye için balina, Suriye
için ise serdin balığı benzetmesinin yapıldığı raporda
olası bir savaşta Türkiye’nin,
Suriye’nin kuzeyini çok kısa
bir sürede işgal edebileceği
ifade edildi.
Sayı olarak Suriye ordusunun dünyada 35. sırada
geldiğinin yazıldığı raporda,
NATO üyesi Türkiye’nin dünyanın en büyük 6. ordusu
olduğu hatırlatıldı. Raporda
ayrıca iki ülkenin ekonomik
gücü de karşılaştırıldı. Türkiye’nin geçen yıl milli gelirinin
bir trilyon doları bulduğu,
Suriye’nin ise 57 milyar dolar olduğu ifade edilen raporda Türkiye’nin ekonomisi
Suriye’nin ekonomisinin 17
katıdır. Raporda ayrıca şunlara da yer verildi: “Nüfus
olarak Türkiye 78 milyondur.
Bu Suriye nüfusunun 3 katına tekabül ediyor. Türkiye’de
kişi başına düşen milli gelir
12300 dolarken bu rakam
Suriye’de 2600 dolardır.
Türkiye’nin altın rezervi 87
milyar dolardır. Suriye’ninki
ise 18 milyardır. Bu rakam,
bu ülkede devam eden iç
karışıklıklar nedeniyle sıfıra
düşmüş olabilir. Türkiye’nin
yıllık savunma harcamaları
25 milyar doları bulurken
Suriye’nin ancak 800 milyon
dolardır. Rakamlarla Türkiye
ve Suriye orduları:
Asker sayısı
Türkiye : 612.900
Suriye : 304.000
Uçak sayısı
Türkiye : 1.940
Suriye : 830
Tank sayısı
Türkiye : 4.300
Suriye : 5.300
Yerdeki Silah Sistemleri
Türkiye : 69.774
Suriye : 25.406
Deniz Araçları
Türkiye : 265
Suriye : 19
Topçu Sistemleri
Türkiye : 1.838
Suriye : 2.160
Denizaltı Sayısı
Türkiye : 16
Suriye : Sıfır
Firkateyn Sayısı
Türkiye : 19
Suriye : 2
Mayın Avlama Gemisi
Türkiye : 20
Suriye : 4
Amfibik Gemi Sayısı
Türkiye : 55
Suriye : 3
3
saray
Sayı:82 - 15 Kasım 2012
KYB yetkilisi Sadi Pire: Duhok’un Türkiye’ye yakın olması, KDP
ile bu ülke arasındaki ilişkilerin güçlü olmasında etkili oluyor
Röp. Saray
Kürdistan Yurtseverler Birliği
(KYB) Siyasi Büro Üyesi ve
partinin Erbil Kol Sorumlusu
Sadi Ahmet Pire, KDP
ile aralarında imzalanan
stratejik anlaşmadan söz
etti. Saray'a konuşan Pire,
söz konusu anlaşmanın
içeriği konusunda hiçbir
problemleri bulunmadığını
ifade etti. "Anlaşmanın
tabana yansımasını
istiyoruz" diyen Pire,
"Duhok'un Türkiye'ye yakın
olması, KDP ile bu ülke
arasındaki ilişkilerin güçlü
olmasında etkili oluyor" diye
konuştu.
Saray: KYB olarak KDP ile
imzalanan stratejik anlaşmanın hangi maddesini gözden
geçirmek veya değiştirmek
istiyorsunuz?
S.Pire: Defalarca
söylemiştik; KDP ile
aramızda imzalanan
stratejik anlaşmanın
içeriği konusunda hiçbir
problemimiz yok. Ancak
tek sorun anlaşmanın
hayata geçiriliş şeklidir.
KDP ve KYB siyasi büroları
kendilerini anlaşmanın içeriği
ile meşgul etmek yerine, söz
konusu anlaşmanın tabana
yansımasına çalışsınlar ve
olduğu gibi uygulanmasını
sağlasınlar.
Saray: KYB ve KDP olarak
Türkiye ile ilişkilerde farklı
görüştesiniz, neden acaba?
S.Pire: Bu ilişkiler
coğrafyayla alakalı bir şey.
Bilindiği gibi Duhok KDP'nin
nüfuzu altındadır ve bu
şehrin Türkiye'ye yakın
olması, KDP ile bu ülke
arasındaki ilişkilerin güçlü
olmasında etkili oluyor.
Yoksa Türkiye konusunda
aramızda herhangi bir görüş
ayrılığı söz konusu değildir.
Saray: Deniliyor ki parti olarak teşkilatınızda değişiklikler yapmak istiyorsunuz. Bu
iddialar ne kadar doğru?
S.Pire: Hayır böyle bir şey
söz konusu değildir. Ama
çok gerekiyorsa yaparız.
Saray: Bir süre önce
KDP'yi bazı köylerde üyelerinize arsa ve gayrimenkul vermemekle suçlamıştınız?
S.Pire: Doğrudur. Ancak
Sayın Erbil Valisi duruma
el koymak istiyor. Yine
de bu ihlaller devam
ediyor. Bu ihlaller KDP'nin
başındakilerin talimatıyla
yapılmıyor. Sorun, dediğim
gibi stratejik anlaşmanın
tabana yansımamasından
kaynaklanıyor.
Saray: KYB ve KDP'nin
Kürdistan Parlamentosu
seçimlerini erteletmeye
çalıştıkları iddia ediliyor?
S.Pire: Hayır, bu doğru
değildir. Böyle bir konu hiç
gündeme gelmedi.
mı? Veya buna müsaade
eder mi? KYB'nin böyle
bir şey yapacağına
inanmıyorum. Bunu sıradan
bir vatandaş yaptıysa o
başka bir konu. Bayrağa
bir ülkenin sembolü olduğu
için hürmet edilmelidir
ve yakılmamalıdır. Allah
göstermesin eğer Kürdistan
bayrağı ateşe verilirse,
bu kabul edilir mi? Bir
milletle ilişkimiz olmasa
da bayraklarına hürmet
etmeliyiz. Çünkü bayrak
onların sembolüdür.
Dolayısıyla bayrak yakmayı
tasvip etmiyorum ve böyle
bir şeyi haksız buluyorum.
Sanırım KYB de böyle
düşünüyor. AKP kongresine
gelince Başkan Barzani
iktidar partiye seslendi.
Mala Bahtiyar ise BDP
kongresinde iktidara değil
bir Kürt muhalif partiye
seslendi.
Tavırlarda bir farklılık
görmüyorum. Çünkü
iktidar partinin sorumluluğu
muhalefetinkinden farklıdır.
Tüm ülkelerde muhalefet
siyasi pazarlık yapar. Bu
demokrasinin getirdiği bir
durumdur.
Saray: Belli ki KYB'nin ilişkileri Türkiye'den fazla İran
ile daha güçlüdür. Bu durum
partinin sınırlarının İran'a
çok yakın olmasından mı
kaynaklanıyor?
S. Dizayi: Ben böyle
görmüyorum. Çünkü
Kürdistan'da tek bir yönetim
var. Bugün Türkiye bölgesel
yönetimle çok iyi bir ilişki
içindedir. Bunu hepimiz
görüyoruz. Örneğin bir
önceki hükümetin başında
Dr. Berhem vardı, bugün
Sayın Neçirvan bulunuyor.
Ülkelere yaklaşımda ortak
stratejiler benimsiyoruz.
İlişkilerimiz daha fazla
Türkiye odaklıdır. İran
ile bu kadar değil. Bu
doğru. Bunun de sebebi
İran'ın Türkiye kadar
Kürdistan pazarına ihtiyaç
duymamasıdır. Ekonomik
olarak İran çok ileridedir.
Türkiye'nin aksine bu
ülkenin kendi petrolü ve
gazı var. Türkiye'nin ise
Kürdistan Bölgesi'nin
petrolüne, gazına ve
pazarına ihtiyacı var. Ayrıca
Irak pazarına da ihtiyacı var.
Dolayısıyla faktörler farklıdır.
Saray: Bölgedeki etnik
gruplar, kararların uzlaşı
temelinde alınmasından
yanadır. Siz ne diyorsunuz?
S. Dizayi: Kürt siyasi
liderliği özellikle KDP
ve KYB, milletlerin
eşitliğinden yanadır.
Burada mesele azınlık ve
çoğunluk meselesi değil.
Seçim zamanında kimi
partiler oyların çoğunu
kazanabiliyor. Bugünkü
parlamentoda KDP, KYB,
Değişim Hareketi ve diğer
gruplar var. Burada siyasi
rekabet etkili oluyor.
Eğer gerçekçi düşünürsek
Türkmen ve Hıristiyanlara
kota temin ederken
yasaları ihlal etmiş
oluyoruz bir anlamda.
Çünkü eğer kota
olmasaydı Türkmen ve
Hıristiyanlar parlamentoda
sahip oldukları sandalye
sayısına hiçbir zaman
ulaşamazlar. Bu iki topluma
eksiklik hissetmesinler
diye kendilerine kota
tanınmıştır. Kendilerine
hakkettiklerinden fazla
verildiğini söylemiyorum.
Ancak çok göz önünde
bulundurulmuşlar
ve diğerleriyle eşit
olduklarını hissetmeleri
için kendilerine daha fazla
haklar tanınmalıdır.
KDP yöneticisi Sefin Dizayi: Bayrak milli bir
sembol olduğu için yakılmamalıdır
Röp. Saray
KDP üst düzey yöneticisi
Sefin Dizayi, bölge
ile Türkiye arasındaki
ilişkilerden söz etti. Türkiye
ile çok iyi ilişkiler içinde
olduklarını ifade eden
Dizayi, "Bölgesel yönetim
olarak Irak Anayasası tadil
edilmediği sürece Türkiye'de
temsilcilik açamayız"
dedi. Bölgede düzenlenen
bazı gösterilerde
ülkelerin bayraklarının
yakıldığının hatırlatılması
üzerine Dizayi, "Bayrak
bir ülkenin sembolüdür.
Dolayısıyla bu sembollere
saygı gösterilmelidir ve
yakılmamalıdır" diye
konuştu.
Saray: Bölgesel yönetim,
Türkiye'de neden bugüne
kadar bir temsilcilik açmadı?
S. Dizayi: Yasalar gereği
Kürdistan Bölgesi federal
Irak'ın bir parçasıdır. İki ülke
aralarında imzaladıkları
anlaşmalar çerçevesinde
karşılıklı olarak
konsolosluklar açabilirler.
Örneğin Türkiye'nin Erbil'de
konsolosluğu bulunuyor.
Buna mukabil Irak'ın da
İstanbul'da konsolosluğu
bulunuyor. Irak Anayasası,
bölgesel yönetimin
yurtdışında temsilcilik
açmasına müsaade etmiyor.
Ne zaman anayasa tadil
edilirse o zaman bölgesel
yönetim Irak büyükelçilikleri
bünyesinde kendisine
temsilcilikler açabilir.
Doğrudur, bazı ülkelerde
temsilciliklerimiz var. Ancak
bu özel ve istisnai bir
durumdur.
Türkiye'ye gelince, bu
ülkeyle ilişkilerimiz yenidir
ve biraz zamana ihtiyacımız
var. Bir de bu ülkedeki
durum diğer ülkelerdekinden
biraz hassas. Ancak ileride
bu ülkede temsilcilikler
açacağımızdan kuşkunuz
olmasın. Bugün Türkiye'de
sadece KDP ve KYB'nin
temsilcilikleri bulunuyor. Bu
temsilcilikler 1991'de açıldı.
Saray: Eğitim Bakanı olarak
göreviniz sona erdikten sonra neyle meşgulsünüz?
S. Dizayi: KDP yöneticisi
olarak parti içindeki
çalışmalarıma devam
ediyorum. Bakanlıkta
kalmasam da buradaki işleri
uzaktan takip ediyorum ve
yeni Bakan Sayın İsmet
Bey'in görevinde başarılı
olmasını diliyorum. Çünkü
eğitim, toplumların gelişmesi
için bir temeldir. Burada
bakan olmak önemli değil,
önemli olan eğitim sürecine
hız kazandırmaktır. Dün
ben bakandım, bugün İsmet
Bey, benden önce de Dilşat
Bey işbaşındaydı.
Saray: KYB, Türkiye konusunda sizden farklı düşünüyor. Özellikle Türkiye'ye
karşı yapılan gösterilerin
çoğu KYB bölgesinde yoğunlaşıyor. Bu görüş farklılığını
Barzani'nin AKP kongresinde, Mala Bahtiyar'ın ise
BDP kongresinde ayrı ayrı
yaptıkları konuşmalarda
Öcalan'ın serbest bırakılmasını dile getirmelerinde ve
Türkiye bayrağının ateşe
verilmesinde de görebiliyoruz. Ne dersiniz?
S. Dizayi: Ayrı ayrı cevap
gerektiren birçok soru
sordunuz. Örneğin bayrak
yakmaktan söz ettiniz.
Acaba KYB Türkiye
bayrağını yakmaya kalkar
2
saray
Sayı:82 - 15 Kasım 2012
Bazı partiler milli güvenliği korumak bahanesiyle
toplantı gündemlerini kamuoyuyla paylaşmıyorlar
Saray Erbil
Kürdistan Bölgesi”ndeki
partiler, milli güvenliği bahane
ederek gerçekleştirdikleri
toplantıların gündemini
medyayla paylaşmıyorlar.
KDP ve KYB yetkilileri
yaptıkları toplantıların içeriğinin
medyayla paylaşılmasını kabul
etmiyorlar. Bölgenin iki ana
partisi konumundaki KDP ve
KYB'nin Irak ve bölgedeki
gelişmeler hakkında yaptıkları
toplantıların içeriğini medyayla
paylaşmadıkları biliniyor.
KDP Erbil Kol Sorumlusu
Ali Hüseyin, Kürdistan, Irak
ve bölgenin çok hassas bir
durumdan geçtiğine dikkat
çekti. Saray'a konuşan
Hüseyin, iktidarı elinde tutan
partilerin büyük bir sorumluluğu
omuzladıklarını söyledi.
Bölgemizdeki siyasi şartlarla
yaklaşımın tutarlı olmasını
ve sorumluluk istediğini dile
getiren KDP yetkili, "Biz devlet
değiliz. Geçici bir süreçten
geçiyoruz. Gerek muhalefetle.
gerek iktidarla yaptığımız
toplantıları ve her hareketimizi
takip edenler var. Bunlar Irak
içinde olabilirler, Irak dışında
da olabilirler. Bölgedeki
mevcut sürece hizmet eden
her bir siyasi toplantının içeriği
kamuoyuyla paylaşılmalıdır.
Ancak bazı meseleler vardır
ki paylaşılmasına gerek
yoktur veya başka bir zaman
da paylaşabilir. Bu her yerde
böyledir. Her konuştuğunuzu
medyayla paylaşmak gibi bir
zorunluluk söz konusu değildir.
KYB yöneticisi Arez Abdullah
ise,"Partilerin toplantı
gündemlerini kamuoyuyla
paylaşmakta veya
paylaşmamakta özgürdür"
dedi. Parti olarak kamunun
menfaatini veya milletin
akıbetini etkileyen meseleleri
medyayla paylaştıklarını
söyledi. Ancak KDP'yi ve
kendi partilerini ilgilendiren
özel konuları paylaşmayı
uygun görmediklerini ifade
eden Abdullah, her şeyi
paylaşmanın mümkün
olmadığını söyledi. Aralarında
stratejik anlaşma imzalayan
KDP ve KYB söz konusu
anlaşmanın bazı maddeleri
üzerinde anlaşamıyorlar ve
bu anlaşmazlıkları gidermek
için düzenledikleri toplantıların
içeriğini kamuoyuyla
paylaşmıyorlar. KYB'li
yetkili Arez Abdullah, bu
toplantılarda henüz bir ilerleme
sağlamadıkları için içeriğini
kamuoyuyla paylaşmadıklarını
kaydetti.
Kürt muhalefetinin güçlü
ismi Değişim Hareketi ise
toplantılarının çok şeffaf
olduğunu söylüyor. Değişim
Hareketi'nin Erbil sorumlusu
Brzo Mecit, bölgedeki
partilerin ve bölge başkanının
düzenledikleri toplantıların şeffaf
olmadığını iddia etti.
Parti olarak şeffaflıktan yana
olduklarını ifade eden Mecit,
kamuoyunun ve muhalefetin
toplantıların şeffaflık içinde
yapılması için baskı yapması
gerektiğini savundu.
Parti olarak toplantılarını yazılı
ve görsel medyada halkla
paylaştıklarını dile getiren
Mecit, hem iktidar partisi hem
de diğer partilerle düzenledikleri
toplantıların içeriğini basın
bildirileri ile kamuoyuyla
paylaştıklarını söyledi.
Diğer bir muhalefet partisi
Kürdistan İslami Birliği
ve silah dağıtılarak oylarını
satın almaya çalışıyorlar.
İnsanların özgürlüklerini
ellerinden almak kadar kötü
bir şey olamaz. Bundan
vazgeçmelidirler. İşsizlik ve
kötü hayat şartları insanları
inandıkları ilkelerden ve
tutumlarından vazgeçmeye
sevk etti" dedi.
Partilerin insanların
ilkeleriyle oynaması
demokrasiye ve insan
haklarına aykırı olduğunu
ifade eden bir yazar,
partilerin misyonunun
eğitim, ekonomik ve siyasi
olarak topluma yeni şeyler
kazandırmak olduğunu
söyledi. Tanınmış yazar
Şuan Muhammet, ancak
bölgedeki partilerin insanları
vicdanını satın aldığını
ve iradelerini ellerinden
aldıklarını söyledi.
Bu partilerin insanlara tercih
şansı bırakmadıklarını dile
getiren yazar,"İnsanların
kendi kaderlerini
çizmelerine engel oluyorlar.
Bu davranışlar demokrasiye
ve insan haklarına aykırıdır.
Bu durum devam ettikçe
insanlar özgür bir şekilde
oy veremezler ve özgürce
düşünemezler" dedi.
Geri kalmış bir toplum
olduklarını ifade eden yazar
Muhammet şöyle devam
etti:"Partiler insanlara iyi
şeyler yerine kötü şeyler
öğretiyorlar. Burada
medyaya ve sivil toplum
örgütlerine büyük görevler
düşüyor. Ancak ne yazık
ki bizde medya yüzde yüz
özgür olmadığı ve sivil
toplum örgütleri iktidarın
bir uzantısı olduğu için
bu durumun üstesinden
gelinemiyor".
Bir ekonomi uzmanına
Başkan Yardımcısı Sait Ali,
halktan hiçbir şey gizlemek
istemediklerini söyledi. Saray'a
konuşan Ali, yine de bazı özel
toplantıları gizli tuttuklarını
söyledi.
İki yıl önce, bu partinin
Bahdinan Bölgesi’ndeki büroları
ateşe verilmişti. Bu olay partinin
KDP ile ilişkilerini olumsuz
etkilemişti. Bunun üzerine
bölge başkanı partiyi ziyaret
ederek gönüllerini almaya
çalışmıştı. Ancak ziyaretin içeriği
kamuoyuyla paylaşılmamıştı.
Konuyla ilgili konuşan İslami
parti yetkilisi Ali, ziyarette bölge
başkanına kaygılarını ilettiklerini
ve bürolarının üçüncü kez ateşe
verileceğinden endişe ettiklerini
söyledi. Ali bu endişelerini
kamuoyuyla paylaştıklarını da
kaydetti.
Siyasi gözlemciler hükümette ve
partilerde şeffaflığın söz konusu
olmadığını söyledi. Gözlemci
Fırsat Sofi, halkın kaderiyle
ilgili önemli meselelerin
saklanmasının yanlış olduğunu
kaydetti.
Partiler arasında yapılan bazı
toplantıların gizli tutulmasının
normal olduğunu savunan
Sofi, ancak milli güvenliği
tehdit etmeyen konuların
paylaşılması gerektiğini söyledi.
Bölgede şeffaflık sorununun
bulunduğunu ifade eden siyasi
gözlemci, bu durumun yanlış
anlamalara yol açtığına dikkat
çekti.
Prensip kalmamış, her şey para olmuş
Partiler insanları kullanıyorlar!
Saray – Erbil
Bölgemizdeki partilerin çoğu
insanların benimsedikleri
tutumu ve inandıkları ilkeleri
değiştirmeye çalışmakla
suçlanıyor. Bu partiler
vatandaşların ekonomik
durumunu istismar ediyor.
Bu durumun İslam şeriatına
aykırı olduğunu ifade eden
bir din adamı, "Paranın
ilkenin yerini aldığını iddia
etmemekle birlikte, paranın
menfaatle özdeşleştiğini
diyebilirim. Bir makama
gelmek için menfaatli
davranmak milletlerin veya
siyasi partilerin geleceğini
tehlikeye sokar " dedi.
İslami partilerde para
için inandığı ilkelerden
vazgeçen unsurlar olup
olmadığı yönündeki
Saray'ın sorularını
yanıtlayan Abdullah Verte,
"İslami güçlerin vermek
istedikleri mesajlar belli.
Bu mesajlar fikri, sosyal
ve İslam’a davet gibi üç
temelde toplanıyor. Bu
mesajlardan sapmamak
gerekir, çünkü bu güçler
tarihi bir sınavdan
geçiyorlar. Özellikle
Ortadoğu'da
İslami güçlerin iktidara
geldiği şu günlerde dini ve
fikri ilkeler öne çıkıyor. Bu
ilkeler kişi ve dar particilik
etkisinde kalmadan gerçek
zeminde uygulanmalıdır"
dedi.
İktidardaki partileri
halkın sesini kısmakla
suçlayan Değişim Hareketi
parlamenterlerinden Peyam
Ahmet, bu partilerin seçim
zamanında fakir halkın
sesini parayla kıstığını
iddia etti. Saray’a konuşan
Ahmet, "Halkın vicdanıyla
oynanıyor. Kendilerine para
göre iyi bir yaşam şartı
yakalamak her insanın
hakkı. Süleymaniye
Üniversitesi İktisadi ve İdari
Fakültesi Öğretim Üyesi Dr.
Nermin Maruf, dünyadaki
ekonomik gelişmelerin
parayı ön plana oturttuğunu
söyledi. Bazı insanların
para uğruna prensiplerini
kolayca değiştirebildiklerini
ifade eden Dr. Maruf,
partilerin insanların oyunu
kanunlar çerçevesinde
almaya çalıştığını kaydetti.
İslam'ın, insanların
prensiplerini paraya
satmalarını günah kıldığını
ifade eden bir imam,
"İnsanın ilkelerini ve
tutumunu paraya karşı
satması haramdır. Buna
dinimiz izin vermez" dedi.
İbrahim Gardi cami
hatibi Halit Gardi,"İnsan
değişebilir. İlkesini
paraya satabilir. Bunun
tarihte kanıtı var. Ancak
bu dinen caiz değildir.
Bir insan makam için,
para için tenezzül
ederse günah işlemiş
olur. İnsanlar olarak
kıyamet günü hesaba
çekileceğiz. Dolayısıyla
azaptan kurtulmak için
yanlış yapmaktan uzak
durmalıyız" diye konuştu.
Ünlü sözler
Hiç kimse zalim olmaz eğer korkaklar olmazsa, zalimleri yaratan
korkaklardır
Alaaddin Keykubat
Selçuklu Sultan
Sayı:82 - 15 Kasım 2012
2
Partiler halkın iradesiyle
oynuyorlar
KDP Türkiye arasındaki güçlü
ilişkilerde coğrafya etkili oluyor
3
Halep'in keskin nişancısı
Türkler ne zaman Müslüman
oldu?
7
4
Kimliği belirsiz savaş uçaklarının kalıntıları bölgede çevre kirliliğine yol açıyor
Bölge semaları zehirlendi
beyaz gazın bölgede yağan
yağmur oranını azalttığına, diğer
araştırmalarda ise gazın yağmur
oranını arttırdığına işaret
ediyor. Ancak bu yağmurlar
çok tehlikelidir" diyen Dr.
Ekrem, uçaklardan sızan gazın
çölleşmeye sebebiyet verdiği
yönünde yapılan görüşlere
katılmadığını belirtti.
Bu görüşün bilimsel bir görüş
olmadığını dile getiren çevre
uzmanı Dr. Ekrem şöyle
devam etti: "Aksine bu gazlar
yağmur oranını arttıracak.
Ancak bu yağmur kendisiyle
eşit bir madde getirdiği için
insan ve bitki hayatına zarar
verecek. Özellikle insanların
göz sağlığı da tehlikeye
girecek ve bitki hayatı yok
olacak".
Saray – Özel
Her gün bölge semalarında
dolaşan kimliği belirsiz savaş
uçaklarının arkasından saçılan
beyaz dumanın çevre kirliliğine
yol açtığı ve bitkileri yok ettiği
ifade ediliyor.
Bir çevre uzmanı uçaklardan
çıkan beyaz dumanın yağmur
yoluyla bölgedeki bitkileri yok
ettiğini söyledi.
Saray'a konuşan uzman, yabancı
uçaklardan çıkan beyaz gazın
vatandaşların göz sağlığını da
tehlikeye attığını kaydetti.
Selahattin Üniversitesi Fen
Fakültesi Öğretim Üyesi Dr. Halit
Ekrem, söz konusu uçakların
bölgede çevreyi kirlettiğini
belirtti. "Bazı araştırmalara göre
uçaklardan çıkan uzun kuyruklu
Hükümet-Parlamento maçı bir sonraki aya kaldı Türkmenler Erbil’de geniş katılım-
Saray – Özel
Hükümet-Parlamento maçı,
araya giren uzun bayram tatili
nedeniyle bir sonraki aya
kaldı. Parlamento ile hükümet
arasında koordinasyon
görevi yürüten Saad Halit,
yapılması beklenen HükümetParlamento maçının mübarek
kurban bayramı tatili nedeniyle
önümüzdeki Aralık ayının
15'ine ertelendiğini söyledi.
Maç için sponsor aradıklarını
ifade eden Halit, maç
gelirlerinin şehit ve Enfal
kurbanı ailelere dağıtılacağını
kaydetti.
Maçta yer alacak yetkililerin bu
hafta antrenmana çıkacaklarını
dile getiren Halit, sağlığı
yerinde olan bakanların maçta
oynayacaklarını söyledi.
Parlamento takımında sorun
yaşanmadığını, buradaki
kadroda genç milletvekillerinin
yer alacağını ifade eden
yetkili, maç için henüz hakem
belirlenmediğini söyledi.
lı bir seminer düzenleyecekler
Saray – Özel
Erbil'de içinde bulunduğumuz
Kasım ayı sonunda Türkmenler bir
araya gelecek. Seminere Türkmen
parti ve siyasi çevreleri katılacak.
Irak Türkmen Cephesi (ITC)
yetkilisi Aydın Maruf, seminerde
Türkmenlerin durumunun ve
sorunlarının görüşüleceğini
söyledi. Saray'a konuşan
ITC'li yetkili Maruf, seminere
tüm grupları çağıracaklarını
kaydetti. "Hedefimiz söz birliği
sağlamak ve sorunlarımıza
çözüm aramaktır" diyen Maruf,
Türkmen durumunu enine boyuna
değerlendireceklerini de söyledi.
Tüm tarafları seminere
çağıran yetkili, Türkmenlerin
siyasi çalışmalara katılmasını
istediklerini belirtti. ITC yetkilisi
Maruf, yılda bu şekildi 4 konferans
düzenlemeyi planladıklarını da
kaydetti.
Erkek kıyafeti VERONA'da satılır
Dünyanın en meşhur markaları bizde bulunur
Mağazamızdaki büyük indirimi kaçırmayın
Erbil- Tablo Mall, Kat 1 Sahibi Ali Debbag
Tel: 07504048386
Dükkan no (G 16)

Benzer belgeler

SARAI LATINInew.indd

SARAI LATINInew.indd yapıldı. Heykel, düzenlenen muhteşem bir törenle açıldı.

Detaylı

Gazeteyi okumak buraya tıklayın

Gazeteyi okumak buraya tıklayın tekrar takımın başında bulundu ve takımını finale çıkardı. Final günü, 3-0’lık sonuçla kupayı kaybeden Brezilya’nın teknik direktörü oldu. 2006 FIFA Dünya Kupası’nda çeyrek finalde elenen Brezilya’...

Detaylı

Saray turky.indd - Bizturkmeniz.com

Saray turky.indd - Bizturkmeniz.com çok geniş bir saha üzerinde başka milletleri de idaresi altına alan büyük bir devlet olduğu için, ona imparatorluk adını veriyoruz.Hun İmparatorluğu Hun Türkleri tarafından M.Ö. 220 yılında kuruldu...

Detaylı