Gazeteyi okumak buraya tıklayın

Transkript

Gazeteyi okumak buraya tıklayın
8
saray
Sayı:81- 31 Ekim 2012
Çocukta Davranış Eğitimi
Sevcan Kasapoğlu - Serdarlı
Çocuklarda istediğiniz davranışları
nasıl arttırabilirsiniz?
a) Överek
b) Gülümseyerek, sarılarak, öperek
c) Sevdiği bir işi yaparak ( Örneğin
bir öykü okuyarak, TV de sevdiği
bir programı yada bir çizgi filmi
izlemesine izin vererek, parka
götürerek gibi.)
d) Küçük bir hediye vererek ( Örneğin bir şeker yada çikolata gibi)
Unutmayın ki çocuk ödüllendirildiğinde başardığını anlayacaktır, ve
bu onun bu davranışını sürdürmesini güçlendirecektir.
Unutmayın ki, övgü ana babaların’da kendilerini iyi hissetmelerini
sağlar, devamlı eleştirmek ve tehdit etmek ana babaların da kendilerini kötü hissetmelerini sağlar.
Unutmayın istediğiniz davranışı
övün ve istemediğiniz davranışı
görmezden gelin.
Olumlu davranışları hemen açık bir
biçimde ve her seferinde ödüllendirin. Çocuğunuza sizin hoşunuza
giden şeyin ne olduğunu söyleyin.
Olumsuz davranışları her seferinde
tutarlı biçimde görmezden gelin.
Bu davranışı başkasının ödüllendirmesine izin vermeyin.
Olumsuz davranışlarıyla ilgi
çektiklerinde çocuklar sıklıkla bu
durumdan hoşnut olurlar.
Onlara dargın olduğunuz zaman
bile aslında onlara ilgi göstermiş
olursunuz bu nedenle yalnızca
görmezden gelmeye çalışın.
Bağırarak, vurarak, küserek de
olsa ilgilenmek istenmeyen davranışları arttırır.
Eğer onun şeker yemesini istemiyorsanız bu isteği duymazdan
gelin, hiç pesetmeyin. Bunu her
şeker isteyerek ağladığında yapmalısınız.
BAZEN İSTENMEYEN DAVRANIŞLARI
GÖRMEZDEN GELMEK MÜMKÜN
OLMAYABİLİR
Eğer davranışlar tehlikeli ve
yıkıcı ise o zaman HAYIR demek
zorunda kalabilirsiniz ya da onu
oradan uzaklaştırmak ve hareketlerini kısıtlamak gerekebilir.
Sürekli eleştiri bir süre sonra
çocuk için anlamsızlaşır. Eğer
HAYIR sözünü çok sık duyarsa
kulaklarını tıkamaya başlayacaktır. Bu nedenle HAYIR demenizin çok önemli olduğuna karar
verdikten sonra bunu sürdürmelisiniz.
Anababaların yerine getiremedikleri boş tehditleri bir süre sonra
çocuğunana babalarının sözüne
inanmamasına neden olur.***
NASIL DAVRANAN BİR ÇOCUK
İSTERSİNİZ
1. Net ve açık kurallar koyun: Örneğin yatağa yatış saati, yemek
zamanları belli değişmez düzen
içinde gerçekleşsin
2. Yapmasını istediğiniz şeyleri
net ve tutarlı biçimde anlatın. Çocuğunuzun sizin ne söylediğinizi
tam anladığından emin misiniz?
3. Yeni istenen davranışlar öğretin:
a) Yönlendirme: Göstererek,
yardımcı olarak ve yapabilmesine izin vererek yeni bir davranış
öğretebilirsiniz
b) Her seferde tek bir adım: Zor
işleri daha küçük adımlara bölerek çocuğun her seferde bir adım
öğrenmesini sağlayabilirsiniz.
c) Başkalarından öğrenme: Çocuklar anababalarını örnek alır
onlar gibi davranırlar.
d) Çocuğunuzun sizin istediğiniz
gibi birşey yaptığını farketmeye
dikkat edin ve onu hemen övün.
ÇOCUĞUNUZA DUYGULARIYLA
NASIL BAŞ EDECEĞİNİ ÖĞRETİN
1. Çocuğunuzun size anlattıklarını dikkatle ve sessizce dinleyin
2. Onların duygularını anladığınızı kısaca ifade edin ( evet,
anladım gibi)
Bakanı Taha Barvari takıma ayda
2 milyon, biz kurucu heyet üyelerine ise benzer bir miktarda para
tahsis etti. Ancak bir süre sonra bu
para kesildi” dedi. Takım olarak
birçok sorunları bulunduğunu,
malzemelerini kendi ceplerinden
ödeyerek aldıklarını dile getiren
yetkili, takımda 9 üyeden birisinin
kadın olduğunu söyledi. Takımın
şahin grubunun Fransa, Arap
Emirlikleri, Türkiye, Yemen, Libya
ve Suriye’de birçok şampiyonaya
katıldığını hatırlatan Hamit, sıkıntılarına çare istedi. Takımın diğer bir
yetkilisi Mehdi Casım ise, yetkilileri
bu oyuna önem vermeye çağırdı.
Ancak bu oyunun bölgemizde ilgi
görmediğini ifade eden Casım, ilgi
beklediklerini söyledi.
Takım üyesi Semir Cemal Reşit,
paraşüt sporu alanında bugüne
kadar 13 kursa katıldığını kaydetti.
Birçok paraşütçü yetiştirdiğini dile
getiren Reşit, paraşüt takımı kurmak için büyük miktarda bir paraya
ihtiyaç duyduklarını söyledi. Reşit,
yetkilileri desteğe çağırdı.
Takımın oyuncularından Havkar
Muhammet, kimsenin kendilerini
desteklememesinden yakındı.
Tanesi 4 bin dolar olan iki paraşütü
kendisinin aldığını dile getiren Muhammet, birkaç yıldır bu oyunun
içinde olduğunu söyledi.
Oyuncu Ceylan Nasır da hükümeti
yardım ve desteğe çağırdı. Saray’a
konuşan Nasır, bu spor dalının bölge için önemli olduğunu savundu.
Oyuncu Haval Celal ise halkın böyle bir takımın varlığından haberdar
olmadığını söyledi. Dünyada büyük
ilgi gören havacılık sporunun hükümetin desteğine ihtiyaç duyduğunu
kaydetti.
3. Çocuğunuzun tanımlamaya çalıştığı duygusunun adını
koyun. (çok kırılmış olmalısın vs..
gibi)
Erbil Havayolları Takımı’na destek verilmiyor
Karzan Hevleri-Erbil
Bir grup genç tarafından üç yıl
önce kurulan Erbil Havayolları Takımı’na hiçbir kurum destek vermiyor. 2008’de kurulan takım bölgeyi
dünyaya tanıtmayı hedefliyor.
Erbil’de kurulan takımın üyeleri, binanın kirasını bile kendileri ödüyor.
Adının açıklanmasını istemeyen
bir kaynak takımın kapatılmasının
istendiğini iddia etti.
Takım yetkilisi Haydar Hamit,
bölgede havacılık bilincini yaymak istediklerini söyledi. Saray’a
konuşan Hamit, takımda paraşüt,
akrobasi uçuş ve havacılık bölümlerinin bulunduğunu söyledi.
Takımın bugüne kadar bir kurs açmayı başardığını ifade eden yetkili,
ilk kurulduğunda takıma ayda iki
milyon, kurucu heyete ise benzer
bir miktarda para tahsis edildiğini söyledi. Hamit, “Takımımız
ilk kurulduğunda dönemin Spor
Eski futbolcu, faal teknik direktör Lothar Herbert Matthäus’un yeşil sahadaki başarıları
2000 yılında ABD takımı Metro
Stars’da 16 maç forma giymiş ve
futbolu bırakmıştır.
21 Mars 1961 Almanya doğumlu
Lothar Herbert Matthäus kariyerine olağanüstü enerjiye sahip
bir orta saha oyuncusu olarak
başlamış ve daha sonra defansta
oynamıştır. Her iki pozisyonda da
mükemmel performans sergileyen
futbolcu, Avrupa’nın önde gelen iki
kulübü Bayern ve İnter’de geçirdiği
sezonlarda çok sayıda başarı elde
etmiştir. Şampiyonlar ligi şampiyonluğu dışında bütün şampiyonlukları yaşamıştır. 5 Dünya
Kupasında forma giyen bir oyuncu
olarak ulaşılması güç bir rekora
imza atmıştı.
Milli Takım Kariyeri
Kulüp kariyeri
Futbol yaşamına FC Herzogenaurach futbol kulübünün altyapısında
başladı. 1979 yılında daha 18
yaşındayken Borussia Monchengladbach takımında oynamaya
başladı.
M’gladbach’da parladıktan sonra
Bayern Münih’e geçen Matthaus,
85,86,87 yıllarında 3 yıl üst üste
şampiyonluk sevinci yaşadı.
Daha sonra İtalya’nın en güçlü takımlarından İnter’e geçen
Matthaus, burada da 1989 yılında
lig şampiyonluğu yaşadı. İnter’le
1991 yılında UEFA kupası sevinci
yaşadıktan sonra tekrar Bayern
Münih’e döndü.
Bayern ile 94,97,99,2000 yıllarında 4 şampiyonluk daha yaşadı.
1996 yılında ise UEFA kupası
şampiyonluğu sevincini tekrar
yaşadı.
Şampiyonlar liginde, Bayern
Münih ile 2 kez final oynamış
ama ikisini de dramatik bir şekilde kaybetmiştir. 1987 yılında o
zamanki adıyla Şampiyon Kulüpler
Kupası finalinde Porto ile karşılaşan Bayern Münih, maçın son
10 dakikasında yediği 2 golle 2-1
mağlup olmuş ve kaybetmiştir.
1999 yılındaki finalde ise rakip
Manchester United’dır. 90. dakikaya kadar 1-0 önde olan Bayern,
90+1’deTeddy Sheringham ve
90+3’de Ole Gunnar Solskjaer’ın
attığı gollere engel olamamış ve
yine kaybetmiştir.
Başyazar Yardımcısı
İsa Abdulkahhar
DİZGİ
ROMAN BEKİR
1980 Avrupa Futbol Şampiyonası,
milli takım kadrosuna çağrıldığında henüz 19 yaşındaydı. Almanya
bu kupayı kazanırken, Matthaus’da genç yaşında ilk büyük şampiyonluğun sevincini yaşıyordu.
Daha sonra sırasıyla 1982 Dünya
Kupası, 1984 Avrupa Şampiyonası, 1986 Dünya Kupası, 1988
Avrupa Şampiyonalarında forma
giydi.Kaptan olarak çıktığı 1990
Dünya Kupasında ise Dünya Şampiyonluğu yaşadı.
1990 Dünya Kupasında, şampiyonluk sevincinin yanında turnuvanın en iyi oyuncusu seçilerek ayrı
bir sevinç yaşadı.
1994 ve 1998 Dünya Kupası ve
2000 Avrupa Futbol Şampiyonasında da forma giydikten sonra
futbolu bırakmıştır.
Teknik Direktörlük Kariyeri
Teknik adamlık kariyerine 20012002 sezonunda Avusturya ekibi
Rapid Wien’i çalıştırarak başladı.
Takım o sezonu 8. olarak bitirdi.
2002-2003 sezonunda Sırp ekibi
Partizan’ın başına geçen Matthaus burada önemli işler yaptı. İlk
geldiği sezonda takımı şampiyon
yapmayı başardı. Şampiyonlar
ligine katılabilmek için, ön elemeyi geçmesi gereken Partizan’ın
rakibi, güçlü İngiliz ekibi Newcastle
United’dı. İki maçta 1-0’lık skorlarla bitince maç penaltılara kaldı.
Penaltılarda rakibini elemeyi başaran Partizan, Şampiyonlar Ligi’ne
katılmayı başardı. Şampiyonlar
liginde F grubunda, Real Madrid, Porto ve Marsilya ile eşleşen
Partizan, grupta aldığı 3 beraberlik
ve 3 puan ile, 4 puanlı Marsilya’nın
ardında son sırada yer alarak Avrupa kupalarına veda etti. Sezon
sonunda kulüpten ayrıldı.
2003 yılında Macaristan milli takımının başına geçerek milli takım
antrenörlüğü kariyerine başlamış
oldu. 2004 Avrupa Futbol Şampiyonasına katılabilme yolunda
Macaristan 4. grupta İsveç, Letonya, Polonya ve San Marino ile
birlikte yer aldı. Grubu İsveç 17
puanla lider olarak bitirirken, Macaristan 11 puanla 4.sırada bitirdi
ve şampiyonaya katılamadı. 2006
Dünya Kupası elemelerinde yine
Macaristan’ın başındaydı. 8.grupta Hırvatistan, İsveç, Bulgaristan,
İzlanda ve Malta ile birlikte yer
alan Macaristan grubu 14 puanla
4.sırada bitirdi ve dünya kupasına
gidemedi. Bununla birlikte Matthaus, Macar milli takımı görevini
bıraktı.
2006 yılının ilk sezonunda sürpriz
bir şekilde Brezilya takımlarından
Atletico Paranaense’nin başına
geçen Matthaus, sezon ortasında
buradan ayrıldı. 2006-2007 sezonunu tekrar Avusturya’ya döne-
BAŞYAZAR
07504487791
07704487791
Email: [email protected]
Email: [email protected]
rek Red Bull Salzburg takımında
geçirdi. Sezon sonunda şampiyonluk ipini göğüslemeyi başardı
ve takımdan ayrıldı. 2007-2008
sezonunu boş geçiren Matthaus
2008-2009 sezonunda İsrail ekibi
Maccabi Netanya’yı çalıştırdı.
2010 sezonundan itibaren Bulgaristan Millî Futbol Takımının
başındadır.
Özel yaşamı
Tam 4 kez evlenen Matthaus’un,
3 çocuğu bulunmaktadır. 1981
yılında evlendiği ilk eşi Silvia’dan,
Alisa ve Viola isimli 2 kız çocuğu
olmuştur. 1992 yılında eşinden
boşanmıştır. 1994’de İsviçre’li model ve tv sunucusu Lolita Morena
ile evlendi. Bu evlilikten de Loris
isimli bir oğlu oldu. Bu eşinden de
1999 yılında ayrılmıştır. 2003’de
Partizan’ı çalıştırırken tanıştığı,
Sırp Marijana Kostic ile evlendi.
2007 yılında ayrılan çiftin resmi
boşanmaları ise 2009 yılında oldu.
2008 yılında Almanya’da yapılan,
Oktoberfest Bira festivalinde
tanıştığı Ukrayna’lı Liliana Chudinova ile Amerika’nın eğlence
şehri Las Vegas’ta evlendi.
Evlendiklerinde Matthaus 47,
eşi Liliana ise 21 yaşındaydı. Bir
süre Matthaus’un görev yaptığı
İsrail’de yaşadılar. Eşi Liliana
yerel bir üniversitede gazetecilik
üzerine çalışmalar yapmaktadır.
Çiftin ayrılacağına dair haberler
basında çıkmıştı.
Adres: Erbil,
Minare Mahallesi, Aşgal Caddesi
7
saray
Sayı:81 - 31 Ekim 2012
Alexander Graham Bell’in hayatı ve başarıları
Saray
3 Mart 1847 Edinburgh,
İskoçya’da doğdu. 1876’da
telefonun icadı ile tanınan
Alexander Graham Bell
önce Ontario’ya, daha
sonra Boston’a yerleşti.
Aslında Graham Bell, sağırların sessizliğini ortadan
kaldırmaya çalışıyordu.
Bunu başaramadı ama her
gün yeni bir özelliğe kavuşan telefonla birbirinden
kilometrelerce uzaktaki
insanların birbirlerini duymalarını sağladı.
Telefonun yaratıcılarından
olan Graham Bell’in annesi
doğuştan sağırdı. Dedesi
ve babası yıllarını sağırlara adadı. Özellikle babası
sağırlara duymasalar bile
konuşmayı öğretmenin
yollarını geliştirmeye çalıştı. İki kardeşi veremden
ölünce, babası kalan tek
oğlunun sağlığı için Kanada’ya göçtü. Babasının
ölümünden sonra onun
çalışmalarını tanıtmak ve
yaymak için çabalayan
Graham Bell ABD’ye gitti.
Burada bir süre sağırlara
dil öğretmeni yetiştiren
okulda çalıştı. Daha sonra
kendi okulunu kurdu.
Ünü kısa sürede yayılan
Bell, Oxford Üniversitesi’ne konuk öğretmen
olarak çağrıldı. İngiltere’de
eline geçen Alman Hermann von Helmholz adlı
bilginin işitme fizyolojisine
ilişkin kitabını okudu. Müzik sesinin bir tel aracılığı
ile aktarılabilineceği düşüncesi üzerinde yoğunlaştı. Bu sırada başka bilim
adamları da bu konularda
çalışmalar yürütüyordu.
Ilisha Gray bunlardan biriydi.
İngiletere’den dönen Bell,
Boston Üniversitesi İnsan Sesi Fizyolojisi dalı
profesörlüğüne getirildi.
Kuramsal bilgilerini teknik
destekle yaşama geçirmeye ve işitme engelliler için
duymalarını sağlayacak
aletler yapmaya girişti.
Thomas Watson adlı bir
elektrik mühendisi ile birlikte çalışmaya başladı.
Çalışmalarını yürütmek
için maddi destek gerektiğinde kendisine Avukat
Gardnier Greene Hubbart
yardım elini uzattı. Bell ve
Watson 1875 yılında sesin tel üzerinden bir başka
yere gittiğini ortaya çıkardı. Ancak ses anlaşılmaz
bir durumdaydı. 14 Şubat
1876 günü Bell ve Gray
telefon patenti almak için
ayrı ayrı başvuru yaptı.
Bell’e 7 Mart günü istediği
patent verildi. 174.465 nolu
patentini alan Bell atölyede
denemelerini sürdürürken telefonu çalıştırmak
için kullandığı bataryadan
pantolonuna asit döküldü.
Watson’u yardıma çağırdı:
“Bay Watson, çabuk buraya gelin. Sizi istiyorum.”
Bell yardımcısını yardıma
çağırırken farkında olmadan ilk telefon görüşmesini yaptı. Watson Bell’in
sesini “telefon”dan duydu.
ABD’nin 100’üncü kuruluş
yıldönümüne denk gelen
bu buluşu ona düzenlenen
Yüz Yıl sergisinde birçok
ödül kazandırdı. Bell bilimsel çalışmalarını yürütmek için maddi ve manevi
destek gördüğü Hubbart
Ailesi’nden Mabel ile bir yıl
sonra evlendi.
Eşi dört yaşından beri sağırdı. Bell öğrencisi olarak
tanıdığı ve daha sonra
evlendiği Mabel’e derin bir
sevgi duydu. Artan ününe
karşın hiçbir zaman ne
eşini ne de sağırları unuttu. Eşine yazdığı bir mektupta “Eşin, hangi noktaya
çıkarsa çıksın, ne denli
zengin olursa olsun, emin
ol sağırları ve onların sorunlarını her zaman düşünecektir” diye yazmıştır.
Bugün öne çıkan buluşlarının gölgesinde kalan
yapıtlarının çoğu sağırlık
konusundaydı. Sağır annesinin ve eşinin duyamadığı sesleri kaydetmeyi
başardı. “Gramofon”dan
kazandığı parayı bugün
de sağırlar için çalışmalar
yürüten Alexander Graham Bell Sağırlar Kurumu’na harcadı. Fransa
hükûmeti insanlığa hizme-
tinden dolayı onur ödülü
ve para ödülü verdi. Verilen parayı Washington’da
Sağırlar için Volta Enstitüsü’nü kurmada kullandı. İlk
el telefonunu geliştirmek
için Bell teknik sorunları
alt etmeye çalışırken bir
yandan da kendisini dava
eden Gray’a karşı hukuk
savaşı verdi. Telefon atölyeden 4 yılda çıkabildi.
1880 yılında Bell’e yardım
eden Tainer radyofon adını
verdikleri aleti denedi.
Bir okulun tepesine çıkan
Tainer çok uzaktan görebildiği Bell’e telefonla
seslendi “Bay Bell. Bay
Bell. Beni duyabiliyorsanız
lütfen pencerenin önüne
gelip şapkanızı sallayın.”
Bell şapkasını salladığında
artık telefon doğumunun
ardından emeklemeye
başladı. Sekiz yıl sonra
Connecticut eyaleti ilk telefon şebekesine sahip kent
oldu.
Telefon yakın yıllara dek
Türkiye’de olduğu gibi
santraller ve memurlar
aracılığı ile yürütülüyordu.
Bir süre sonra santrallerde erkek memur yerine
kadın memurun çalışması
geleneği başladı. İlk kadın
santral memuru da Boston’da çalışmaya başlayan
Emma Nut oldu.
Kimi siyah beyaz filmlerde gülme konusu yapılan
“manyetolu telefon” görüşmeleri 1899 yılında Almon
B. Stowger adlı birinin
katkısı ile otomatikleşmeye yöneldi. İşin garip tarafı
Stowger telefoncu değil
cenaze levazımatçısıydı.
Rakibinin eşi telefon şirketinde çalışıyordu. Cenaze
işleri için Strowger’ı arayanları bu memur kendi
eşine bağlıyordu. Bu zor
durum karşısında çözüm
bulmak için kolları sıvayan
Strowger otomatik santralı yapmayı başardı. Halk
yeni telefona “kızsız telefon” adını taktı.
Bugünkü telefonlara benzemeyen bir biçimdeydi.
Üzerinde birler, onlar,
yüzler basamağını temsil
eden üç tuş bulunuyordu.
Bağlanmak istenen numara tuşlara aranan numarada yer alan rakamın
değeri kadar basılarak
sağlanıyordu. Arayan kişi
tuşa kaç kez bastığını sık
sık şaşırdığı için karmaşaya da yol açıyordu. Bunun
da çözümü çok geçmeden
bulundu.
Kısa sürede New York
sokaklarını telefon direkleri
ve kablo hatları örümcek
ağı gibi kapladı. Yürünmez
bir hale gelen sokaklardaki
bir telefon direği kabloları tutan 50 çapraz tahta
taşıyordu. Telefon günlük
yaşama değişik biçimlerde
girmeye başladı.
O yıllarda yayımlanan gazetelere verilen bir reklamda telefon şöyle tanıtıldı:
“Sohbet. Ağızdan kulağa
telefonla konuşarak çok
daha rahat...”
Bell 1915 yılında New
York’u San Francisco’ya
bağlayan ilk uzun kentlerarası telefon hattını açtı.
Karşısında yine yardımcısı Watson vardı. Aradan
geçen onca yıla karşın Bell
ilk günü unutmadı. Watson’a “Watson seni istiyorum, buraya gel” dedi.
Telefonun olanaklarından
yararlanarak müşteri çekmek isteyen oteller arasında kıyasıya bir savaş başladı. Oteller ünlü müzik, tiyatro,
opera, konser salonlarına
bağlanan telefon “Tiyatrofon”
hattı ile aldıkları sesi lobilerinde oturan müşterilerine
dinletmeye başladı. Bu evlere ve iş yerlerine yayıldı.
Graham Bell belleklerde telefonun bulucusu olarak yer
etse de adının öne çıkmadığı
çalışmaları da vardı. Bunlardan biri büyük bir ilgi ile tüm
dünyanın izlediği National
Geographic dergisindeki
yöneticiliğiydi. Yüzyirmi yıl
önce silahlı saldırıya uğrayan ve ağır yaralanan ABD
Başkanı Garfield’ın bedenindeki kurşunların yerini
belirlemede ilk kez kullandığı
telefonik sonda, Röntgen’in
X ışınları ile tanıyı geliştirilmesinde kullanıldı. Deniz ve
hava taşımacılığı için projeler
gerçekleştirdi.
Sağırlığa karşı yürütülen
savaşımın sonucu insanlık
dünyasının sağırlığını gideren bir buluşu armağan eden
Bell öldüğünde ona duyulan
büyük saygı ve sevgiden
ötürü soyadından yola çıkarak telefonu simgelemek için
kırmızı “çan” resimleri kullanıldı.
saray
6
Hülya Avşar Ekimde En Çok Konuşulan İsim Oldu
Sayı:81- 31 Ekim 2012
Ekim ayının en medyatik ünlüleri açıklandı. Medya Takip
Merkezi’nin hazırladığı magazin gündemi araştırmasına
göre Hülya Avşaradından en
çok söz ettiren ünlü olurken,
onu Türkan Şoray ve Orhan
Gencebay takip etti.
Medya Takip Merkezi’nin
Ekim ayını kapsayan magazin
gündemi araştırmasına göre,
ayın en çok konuşulan ünlü
ismi Hülya Avşar oldu. Önceki
aya oranla haberlerini yüzde
100 arttırmayı başaran Avşar,
ay boyunca 4 bini aşkın haber
ve yazı ile gündeme geldi.
Altın Portakal Film Festivali’n-
Acun Ilıcalı, gayrimenkul
yatırımlarına bir yenisini
daha ekledi. 4 milyon dolara boğaza tepeden bakacak.
Acun Ilıcalı, gayrimenkul
yatırımlarına bir yenisini
daha ekledi. Yapımcı; Zincirlikuyu’daki Zorlu Center’dan Boğaz manzaralı
ultra lüks bir daire satın
aldı.
İSTANBUL BOĞAZI’NA
TEPEDEN BAKACAK
de jüri başkanlığı yapmasıyla
adından sıkça söz ettiren
Avşar, “Derin Düşünce” filmini
diskalifiye etmesiyle de medyada geniş yer buldu. Katıldı-
ğı yetenek programları ve Van
depreminde yıkılan öğretmenevinin yerine yenisini yaptırması Avşar’la ilgili konuşulan
konular arasında yer aldı.
Araştırmaya göre, ayın medyada öne çıkan diğer ünlüsü Türkan Şoray oldu. Altın
Portakal ve Onur Ödülleri
Töreni’nde festival açılışlarını
yapması ile medyanın ilgisini toplayan Şoray, festivalde
“Sanatta Sosyal Sorumluluk
Ödülü”nün de sahibi oldu.
Atilla Dorsay’ın 2007-2012
yıllarında çektiği Türkan Şorayfotoğraflarından oluşan
“Türkan Sultan’a Armağan”
isimli serginin açılmasıyla da
gündeme gelen ünlü sanatçı,
toplamda 2 bini aşan haber ve
yazıda yer aldı.
Sanatta 60. yılını kutlayan
Orhan Gencebay ise, Ekim
Acun Doymak Bilmiyor!
Özcan’ın Son Filmi
Tartışma Yarattı
Yapımcı Acun Ilıcalı, dillere destan malvarlığını her
geçen gün artırıyor... Beykoz Konakları’nda 12 odalı,
650 metrekarelik bir villada
yaşayan Ilıcalı, lüks bir daire daha satın aldı. Yapımcı,
tercihiniZincirlikuyu’daki
Zorlu Center’dan yana
kullandı. Acun Ilıcalı, Zorlu
Center’ın 16. katındaki 100
metrekarelik bir dairenin
sahibi oldu.
MAL VARLIĞI DUDAK
ISIRTIYOR
Ünlü televizyoncu; bu dairesine tam 4 milyon dolar
ödedi. Kısa bir süre içerisinde daireyi zevkine göre
dekore ettireceği öğrenilen
Acun Ilıcalı’nın bilinen malvarlığı ise şöyle: Beykoz,
Levent ve Bodrum’da villa,
özel uçak, Miami’de daire,
Ferrari otomobil, Range
Rover cip, 1 yat, 1 sürat
teknesi, Çamlıca’da dubleks daire.
Cansu Dere’yi Astılar!
“Muhteşem Yüzyıl”da Firuze’nin asılma sahnesi
geceye damgasını vurdu.
“Muhteşem Yüzyıl” yeni
bölümüyle yine nefesleri
kesti. Heyecanlı sahneleriyle ekranlara gelen “Muhteşem Yüzyıl”da soluksuz
izlenen sahne Hürrem
Gösterime girecek olan Evim Sensin filminde Özcan Deniz ile Fahriye Evcen birlikte başrolde yer alıyor. Filmin
yapımcılığını ve yönetmenliğini de Özcan Deniz üstlendi.
Filmin jeneriğine “Uyarlama SenaryoÖzcan Deniz” diye
yazdıran Özcan Deniz, böylelikle tepkileri dindirmeye
çalıştı.
Erken bunama hastalığına yakalanan sevgilisine (Fahriye Evcen) kendisini adayan gencin (Özcan Deniz) öyküsünün anlatıldığı film; ‘A Moment to Remember’ adlı
Güney Kore filmine benzediği yönünde eleştiriliyor.
Filmin tanıtım bülteninde de hakları Avşar Film’e ait olan
bir Kore filminden uyarlandığı ibaresi iliştirildi.
ayında medyanın en çok
söz ettiği ünlü isimlerden
bir diğeri oldu. Gencebay’ın
sanat hayatına damga vurmuş 33 eserini 32 sanatçının
yeniden yorumladığı “Orhan
Gencebay’la Bir Ömür” isimli
albüm, ay boyunca sanatçının en çok konuşulduğu
haberlerin başında yer aldı.
Albümün tanıtımı için İstanbul Kongre Merkezi’nde gerçekleşen davette albümde
yer alan sanatçılar eserleri
seslendirirken, davete bin
500 kişinin katıldığı öğrenildi.
Orhan Gencebay, ayı 2 bine
yakın haber ve yazı ile tamamladı.
Sultan’nın, Firuzeyi asma
sahnesi oldu.
Hürrem Sultan, Firuze’nin
“eğer beni bir daha öldürmeye kalkarsan, kendimi
size karşı müdafa etmek
zorunda kalırım” sözünün
ardındanHürrem Sultan, Firuze’yi öldürmek için fırsat
kollamaya başladı.
FİRUZE’Yİ ASTILAR
Sultan Süleyman’ın av köşküne gitmesini fırsat bilen
Hürrem, Firuze’nin yanında
olan Hafife Hatun ve Kirazı’da aradan çıkartarak yanına aldığı Nigar Hatun’la
birlikte Firuze’yi astılar.
Seda Sayan Sosyete Pazarında
Seda Sayan, önceki gün kendi televizyon programı için Erkan Petekkaya’nın Şişli’de ‘Sosyete
Pazarı’ adı altında açtığı iş hanını ziyaret etti.
Sayan’ı, aralarındaki ilişkiyi reddettiği Erkan Çelik de yalnız bırakmadı. Mekanda iki saate yakın
çekim yapan Sayan, “Semt pazarlarında büyüdüm. Marka bağımlısı da değilim” dedi. Sayan
mekan çıkışı gazetecilerin, “Yeniden evlenmeyi
düşünüyor musunuz?” sorusuna da “Yok aman
hadi sizi seviyorum” diyerek cevap verdi.
saray
5
Erbil Vali Yardımcısı: Kale’deki kiracılara tazminat ödedik
Sayı:81- 31 Ekim 2012
Röp: Seyit Fahrettin Erbilli
Erbil Vali Yardımcısı Tahir
Abdullah, şehirde tramvay
projesine başlayacaklarını
söyledi. Saray’a konuşan
Abdullah,” Kale’deki kiracılara tazminat ödedik”
dedi. Ancak bütçe sıkıntısı nedeniyle Kale’deki ev
sahiplerine henüz tazminat
ödenmediğini ifade eden
vali yardımcısı, şehirde
gerçekleştirecekleri projeler
hakkında bilgi verdi.
Saray: Kale çevresindeki
mahallelerde bulunan ev ve
dükkanların tamir edilmemesi konusunda Erbil Belediyesi’nin kesin talimatları
var, neden peki?
T.Abdullah: Çünkü bu mahalleler korunması gereken
eski yerlerdir. Biz bu mahalleleri orijinal haline uygun
şekilde restore edeceğiz.
Saray: Kale’deki ev sahiplerinin çoğuna henüz tazminat ödenmediğinden bahsediliyor. Bunun için bütçenin
yeterli olmadığı iddia ediliyor. Doğru mu bu?
T.Abdullah: Kiracılara tazminat ödendi. Ancak mülk
sahiplerine henüz ödenmedi. Bu da elbette bütçe ile
alakalıdır.
Saray: Erbil için tramvay
projesi dışında ne gibi projeleriniz var?
T.Abdullah: Erbil için umarım iyi şeyler yapılır. Ancak
yakın gelecekte elimizde
başka projemiz bulunmuyor.
Saray: Çalışmalarınızda ve
aldığınız kararlarda Erbil il
meclisine danışıyor musunuz?
T.Abdullah: Onlar denetici
merci oldukları için kendilerine danışmıyoruz. Buna
gerek duymuyoruz. Eğer
bir karar almamız söz konusuysa kendilerine bilgi
veriyoruz.
Saray: Park inşasında neden daha çok merkeze
yoğunlaşıyorsunuz, biraz
da Erbil etrafına çıkmanız
gerekmez mi?
T.Abdullah: Erbil etrafı için
de planlarımız var. Örneğin
Daratu’da bir park yapımı
söz konusudur. Tabi ki bu
Habat, Rizgari ve Benislava
için de geçerlidir.
Saray: Neden bazı projeler
ağır yürüyor ve zamanında
tamamlanmıyor?
T.Abdullah: Bunun elbette
sebepleri var. Örneğin, Erbil
merkezinde yapılan restorasyon ve ekleme çalışmalarında biraz gecikme
söz konusudur. Ancak bu
gecikmenin sebebi yapılan
işin profesyonellik gerektirdiğidir. Biliyorsunuz burası
Erbil Belediye Başkanı Ali Reşit:
Arazi dağıtımında adaletsizlik oldu
Röp Seyit Fahrettin Erbilli
Erbil Belediye Başkanı mühendis Ali Reşit,
memurlara yönelik arazi
dağıtım sistemini eleştirdi.
Dağıtımda adalet ilkesine
riayet edilmediğini ifade
eden Reşit, “Sistemde
adaletsizlik var, dolayısıyla memurlara arazi yerine
para verilmeli” dedi. Reşit,
“Kamu arazilerine yapılan
yasadışı yapılaşmaları
gerçekleştirenlere ceza
vermek yerine kendilerini
ödüllendiriyorduk” diye
konuştu.
Saray: Erbil’de dağıtılacak
arazi kaldı mı?
A.Reşit: Kaldı mı, bitti
mi bilemem. Ancak arazi
kime dağıtılsın, memurlara mı? Peki, memur olmayanlar ne yapsın? Acaba
bunların da arazi alma
hakkı yok mu? Bunların
hakkını kim arayacak?
Veya arazi belediye çalışanlarına dağıtılırsa diğer
dairelerde çalışanlara ne
olacak? Dolayısıyla burada adaletli davranılması
çok önemlidir.
Bence hükümet arazi
yerine para versin. Çünkü dediğim gibi, sistemde
adaletsizlik var. Bir de
şöyle bir şey var; Acaba
dağıtılan araziler lüks ve
pahalı yerler mi, yoksa
ucuz yerler mi? Bu şehit
aileleri için de söz konusudur. Çünkü bunlar arasında da ayrım yapılıyor.
Görüyoruz ki kimi aileye
Soran’da, kimisine Erbil’de arazi dağıtılıyor. Erbil’de bir metrekarelik arazi fiyatının Soran’dakinin
Saray: Tapusuz ve kartlı
arazilerin akıbeti ne olacak?
A.Reşit:Kartlı arazi sorununun parlamento gündemine gelmesinin ardından
yeni Belediye Başkanı
Sayın Dilşat Şahap, bu
arazilere tapu verileceği
müjdesini verdi. Kürdistan
Bölgesi’nde yaşanan ekonomik patlama nedeniyle
vatandaşlara tapu yerine
kart vermişlerdi. Ancak
kartların senede dönüştürülmesi kolay değil. Kartların 15 Aralıkta tapuya
dönüşeceğini müjdeliyoruz.
Saray: Kamu arazilerine
yapılan yasadışı yapılaşmalar hâlen devam ediyor
mu?
A.Reşit:Vaktiyle bölgedeki
özel durumdan istifade
eden bazı kişiler kamu
arazileri üzerine ev inşa
ettiler. Sonra parlamenon katı olduğunu biliyoruz. diye başkanıydı. Eskiden
to kararıyla yasa dışı ev
Dolayısıyla hükümet arazi burası postane deposu
yapanlara evlerini terk
almayı hak eden ailelere
olarak kullanılıyordu. Bietmeleri karşılığında bir
arazi yerine para versin.
namız çok eski ve memur- parça yer verildi veya para
Saray: Hükümetin veya
lar oturacak yer bulamıödendi.
başkalarının sizden arazi
yorlar.
Ancak tam tersi bir karar
talebi oldu mu?
Bazı odalara güneş ışığı
alınmalıydı. Çünkü siz kamu
A.Reşit: Hayır olmadı.
bile girmiyor. Zindanlararazilerine el koymuş birisini
Özellikle yeni hükümetda bazı hücrelere güneş
ödüllendiriyorsunuz.
ten hiç olmadı. Sadece
ışığının girmesi için küçü- Şimdi farklı bir uygulama var;
hükümet ve hükümet dışı
cük pencereler var. Ama
Şöyle ki, kamu arazisi üzerinkurumlara arazi temin
binamızda bu da yok.
de yasalara aykırı ev yapanediyoruz. Özellikle kirada
Bize ayrılan bütçeden arta ların evi yıkılıyor ve kişi cezaoturan hükümet dairelerikalan parayla 4 katlı bir
landırılıyor. Bunlar ayrıca bu
ne arazi temin ediyoruz.
bina yaptıracağız. Binaişi tekrarlamayacaklarına dair
Saray: Belediye binası çok mızın altındaki kullanmayazılı taahhütte bulunuyorlar.
eski. Tamir etmeyi veya
dığımız araba parkını 100 Acaba yasa dışı evler yapılyeni bir binaya taşınmayı
kişilik bir seminer salonumıyor mu? Tabi ki yapılıyor.
düşünüyor musunuz?
na dönüştürdük. Mevcut
Ancak ekiplerimiz bunlara
A.Reşit: Bu bina 1963’te
binamız yeşil bölgeye ve
göz açtırmayarak hemen
inşa edildi. O zaman Mumisafirhaneye dönüştürü- gidip yıkıyorlar.
hammet Şahabeddin bele- lecek.
tarihi değer taşıyan bir yer.
Dolayısıyla çalışmalar çok
dikkatli yürütülüyor. Çünkü
tarihi yerlerde çalışmak
sanıldığı gibi kolay değil.
Bazı durumlarda ise müteahhidin yavaş çalışması
işin zamanında yetişmemesine sebep oluyor.
Mesela bir firma işini çok
yavaş yürütüyordu. Kendisini defalarca uyarsak da
aldırış etmedi. Dolayısıyla
projeyi başka bir firmaya
verdik. O firmayı da kara
listeye aldık.
Saray: Neden bazı firmalar
işini yarıda bırakıp kaçıyor?
T.Abdullah: Firmalar iş
aldıklarında teminat mektubu veriyor. Kaçanlar bu
teminatlarını kaybedip kara
listeye alınıyorlar.
Saray: Hükümet kaçan firmalara karşı ne gibi önlemler alıyor?
T.Abdullah: Bunları kara
listeye alıyor. Yatırdıkları
teminatlar yanıyor. Çünkü
bildiğiniz gibi iş alan firmalara hükümet avans ödüyor.
Hoyrat yazarı Ömer
Akbaş vefat etti
Erbilli Türkmen hoyrat
yazarı Ömer Akbaş hayata gözlerini yumdu.
1947 yılında Erbil'in
Araplar Mahallesi’nde
dünyaya gelen Akbaş,
30 Ekim Salı günü sabahında hayata veda
etti.
Ömer Akbaş olarak
tanınan Ömer Hattap, "Gevlimde Hoyrat
Ağlar" adında bir esere
sahipti. 1963'te hoyrat
yazmaya başlayan Akbaş, 1974'te Türkmen
Kardeşlik Ocağı Erbil
Şubesi’ne üye oldu.
Akbaş, bugün düzenlenen törenle son
yolculuğuna uğurlandı. İmam Muhammet
Mezarlığı’nda toprağa
verilen Akbaş'ı son
yolculuğuna akrabaları
ve sevenleri uğurladı.
Merhum Akbaş bekârdı.
4
* Ahenk Şeyh Arif Nakşibendi
Dünya Müslümanlarının kalbinde
özel bir yere sahip olan Kabe-i
Şerif, Mekke şehrinde Harem’i
Şerif Camii’nin ortasında bulunur.
Müslümanlar günde 5 vakit namaz kılarken Kale’ye yönelirler.
Kabe’yi, Hazreti Adem inşa
etmiştir. Bu kutsal yer Hazreti
İbrahim, Hazreti İsmail, ardından
da Efendimiz Hazreti Muhammed
tarafından tamir edilmiştir.
Deniliyor ki Kabe farklı sebeplerden 5-12 kez tamir edilmiş.
Abdullah Bin Zübeyr, Hicri 64
- Miladi 684 yılında askeri bir saldırıya maruz kalmasının hemen
ardından Kabe’yi A’dan Z’ye tamir
ettirmiş.
Kureyş döneminde Kale’nin
ahşaptan yapılmış 6 tane sütunu
vardı. Ancak Zübeyr sütunları üçe
düşürdü ve kullandığı ürün aynı
zamanda güzel bir kokusu olan
saray
Sayı:81- 31 Ekim 2012
Kabe-i Şerif’in tamir tarihi
yüksek kaliteli “Udi” adındaki
meşhur bir ahşaptı. Kabe’ye, biri
doğuya diğeri batıya bakan iki
kapı yaptırdı. Kabe’nin duvarını
yükselterek taş dizelerini 9’dan
20’ye çıkarttı. Deniliyor ki Zübeyr,
Kabe tamiratını -Hazreti Aişe’den
de aktarıldığı gibi- Efendimizin
talebiyle yaptırmıştı.
Ancak daha sonra Kabe’yi tamir
eden Haccac Bin Yusuf El-Sakafi,
Zübeyr’in yaptığı tüm eklemeleri
kaldırarak Kabe’yi tamirden önceki haline getirdi.
Harun Reşit de Kabe’yi tamir etmek istemişti. Hem de Zübeyr’in
gerçekleştirdiği tarzda. Ancak
İmam Malik, bunun siyasi bir malzemeye dönüşmemesi için Harun
Reşit’i tamir etmekten vazgeçirdi.
Böylece Kabe 966 yıl boyunca
tamirden mahrum kaldı.
Hicri 1039 - Miladi 1630 yılında
IV. Murad döneminde çıkan sel
baskını sonucunda üç cephesi
yıkılmış ve yine aynı padişah
tarafından onarılmıştı. IV. Murad,
Kabe’yi Abdullah Bin Zübeyr’in
tamirine uygun şekilde yaptırdı.
Suudi Arabistan Kralı Fahad Bin
Abdülaziz, Kabe’yi Ekim 1996’da
modern tarzda tamir ettirdi.
Hacer’ül Esved hariç, Kabe’yi
baştan aşağı değiştirdi. Tabanı,
sütunları ve örtüsünü değiştirdi.
Çünkü Kabe’nin iç ve dış duvarları çok zarar görmüştü. O günün
rakamlarına göre Kabe’nin iç ve
dış duvarlarında 1614 farklı taş
vardı.
Kuzey Amerika İslam Cemaati
Başkanı: “Kabe’de iki çeşit sütun
var. İçerideki özel masada farklı
farklı kokular taşıyan parfümler bulunuyor. Tavana asılan iki
kandil var. Duvar ve taban mermerden yapılmış, içeride pencere
ve elektrik bulunmuyor. Kale’nin
50 kişinin sığabileceği bir kapısı
var” diyor.
Yeni projeye göre tavaf sahası
genişleyecek. Buna göre Kabe
etrafında ve daire şeklinde ikinci
katta yeni bir tavaf sahası inşa
edilecek. Yüksekliği 2 metre, eni
ise 70 santimetrelik ikinci katta
hacılar rahatça tavaf imkanı bulacaklar. Yeni katın 3 kapısı olacak;
Birinci katta tavaf sahası 3 bin
metre boyutunda genişletilecek.
İkinci katta saatte 9 bin hacı
tavaf imkanı bulacak. Üç kapıdan
dakikada 155 hacı girebilecek ve
tavaf süresi 25 dakika sürecek.
Böylece hem tavaf süresi düşecek hem de huzur içinde yapılmış
olacak.
Bir mühendis olarak bu projenin
çok ileri düzeyde ve ilginç olduğunu söyleyebilirim. Çünkü hacıların
can güvenliği korumaya alınacak.
Müslümanlar olarak Kabe-i Şerifi
bu şekilde görmek çok gurur vericidir.
Hacılarımızın haccı kabul olsun
derken mübarek Kurban Bayramınızı huzur ve esenlik içinde
geçirmenizi dilerim.
* Değişim Hareketi milletvekili
Zamanında Türkmenler hac farizasını nasıl yerine getirirdi?
İslâmiyet’in beş esasından biri olan hac, hicretin IX. yılında farz kılınmıştır.Zamanında hacca gitmek bugünkü gibi kolay değildi.
Şöyle ki; Suudi Arabistan’a yolculuk en az bir hafta alırdı. Ancak bugün uçaklar sayesinde bu mesafe 2 saate düşmüş durumda.
Hacı Şerif, “ Zamanında kanaat ve temiz kalple hac farizası yerine getirilirdi. Ancak bugün kimileri şöhret olmak ve gezmek için
hacca gidiyor. Ayrıca duyuyoruz ki bazı vatandaşlar ve yetkililer torpil yapmak suretiyle hacca gidiyorlar” diye konuştu
Şirzat Şeyh Muhammet
Hac sözlükte “kastetmek, yönelmek” anlamına gelen bir
kelimedir. Fıkıh terimi olarak ise
hac, “Mekke şehrindeki Kâbe’yi
ve civarındaki kutsal sayılan
özel yerleri, özel bir vakit içinde,
usulüne uygun olarak ziyaret
etmek ve yapılması gereken
diğer menâsiki yerine getirmek”
demektir. Bunların hepsine birden
hac törenleri anlamında “menâsikü’l-hac” denir.
İslâmiyet’in beş esasından biri
olan hac, hicretin IX. yılında farz
kılınmıştır. Haccın farz olduğu
hükmü, Kur’ân-ı Kerîm ve Sünnet’te bildirilmiş ve bu hüküm
konusunda Müslümanların görüş
birliği (icmâ) gerçekleşmiştir.
Kur’ân-ı Kerîm’de: “Yoluna gücü
yetenlerin evi (Kâbe) hac ve
ziyaret etmeleri, insanlar üzerinde
Allah’ın bir hakkıdır” (Âl-i İmrân
3/97) buyrulmuştur. Peygamberimiz de haccı Müslümanlığın beş
esasından birisi olarak saymış,
haccın önemini ve yararlarını
belirtmiş ve bu törenlerin nasıl
yapılacağını fiilen göstermiştir.
Erbilliler için İslam’ın beş şartını
yerine getirmek, özellikle hacca
gitmek çok önemlidir. Halk arasında, Hacı olmanın özel bir yeri
vardır. Biri hacca gitmek isterse,
ailesine, çoluk çocuğuna yüklüce
bir para bırakmak zorundaydı.
Bu para, o yokken ev masrafları
içindi. Hacı Necmettin Nurettin
Bakkal; Erbil Türkmenlerinden
biri, babasının kaç ülkeyi geçerek
hacca gittiğini şöyle anlatıyor;
‘’Hacca, kafileler halinde gidiliyormuş. Erbil’den Musul’a,
Suriye’den Filistin’e, sonra Kızıldeniz’den Cidde’ye varıyorlarmış.
Merhum babam ,1934 yılında
hacca gitti. O zamanlar ‘’Past’’
denilen eski otobüslerle gidiliyormuş. Babam, yol masrafına
sadece 50 Dinar vermiş. Ben
de 1963 yılında ilk kez hacca
gittiğimde, aynen 50 Dinar verdim. Yine aynen “Past” denilen
otobüslerle gittik. Hac yolculuğu
42 gün sürerdi. Yol güzergâhımız şöyleydi; Erbil’den Musul’a,
Şam’dan Kudüs’ün Halil Dağı’na,
sonra Suudi Arabistan topraklarına giriyorduk. Önce Medine’ye,
sonra Mekke’ye gidiliyordu. O
zamanlar Hacılara “Hac Al-Haramayn” diyorlardı.
“Sonra memlekete dönerdik. Oto-
garda akrabalarımız, eş, dost bizi
bekliyor olurdu. Hacı eve gelince,
ilk iki gün boyunca gelen giden
ağırlanırdı. Üçüncü gün, akraba,
eş dost davet edilir, akşam da
mevlit okutulurdu” diyen Hacı
Necmettin şöyle devam etti;”Hacılar, tanıdık herkese hediyeler
getirirdi. Bu hediyeler genellikle;
tespih, yüzük, misvak olurdu”.
Ama şimdi adetler değişiyor. Hacca gidecek kişinin evine ziyarete
gidilip, helalleşiliyor.
Hacı Necmettin, bu konuyla ilgili
şunları söylüyor;”Eskiden insanlar, Hacca gitmeden umreye
gitmezlerdi. Ama şimdiki gençler,
daha evlenmeden hem hacca
hem de umreye gidiyorlar. Şimdi
hacca gitmek, ticari ve turistik
amaçlar taşıyor.”.
Şimdi Erbil’e uluslararası bir
havaalanının açılmasıyla beraber,
halk daha kolay hacca gitmeye
başladı. Diyanet İşleri Bakanlığı,
hacca gitmek için başvuru yapan
adayları kura ile belirliyor. Her yıl
binlerce kişi hacca gidiyor.
Hacı Abdulvahit Seyit Bakkal,
1959 yılında hacca gitmeye karar
vermiş. “Merhum teyzem ve oğlum Hacı Bekir ile hacca gitmeye
karar verdik. Hacı Bekir’in kelle
paça dükkânı vardı. Bir tencere
dolusu kelle paça hazırladık. 15
Ramazan’da Kerkük’e doğru yola
çıktık. Şeyh Nurettin Rufai’nin
tekkesine gittik. Akşam beraber
orucumuzu açtık. Sonra Şeyh’e
dönüp;
‘Biz Bekir’le karar verdik, hacca
gidiyoruz. Eğer gelmek isterseniz, size hizmet etmek isteriz’
dedim.
‘Olur’ dedi ve hep beraber gittik.
Dönüşte uçakla Bağdat’a indik.
Otelde kaldık. Hacı Muhammet
Abu Cıbın, Bağdat’ta peynir sa-
tardı. Bizim orda olduğumuzu öğrenince, akşama bize bir tencere
dolma getirdi, yedik. O dolmanın
tadı hala damağımda. Ertesi gün
Kerkük’e geldik. Şeyh’i bırakıp
Erbil’e döndük. Sonra kurban
kesip, mevlit okuttuk.’’
Hacı Halil Netirci, Erbil’de oturuyor. Saray’a, akrabalarıyla nasıl
hacca gittiklerini anlattı.
“Bizim haccımız güzeldi. Çünkü
bir grup halinde gittik. Grupta akrabalar, eş, dost vardı. Haccımızı
yapıp geri geldik. Hacdan sonra
yeniden doğmuş gibi olduk” dedi.
Hacı Halil’e göre, hacca gitmek,
Allah rızası için olursa, kabuldür.
Amaç sadece meşhur olmaksa,
Allah bunu kabul etmez.
Bu yüzden isteğim şudur; Herkes Allah rızası için hacca gitsin”
diyor.
Hac farizasını bundan 48 yıl önce
yerine getiren Hacı Semi Şerif
ise, vaktiyle hac yolculuğunun
bir hafta sürdüğünü söyledi. “Bir
hafta süren yolculuk çok yorucuydu” diyen Hacı Şerif, bugün
uçakla Suudi Arabistan’a yapılan
yolculuğun sadece 2 saat sürdüğünü hatırlattı.
Hacı Şerif, “Zamanında kanaat ve
temiz kalple hac farizası yerine
getirilirdi. Ancak bugün kimileri
şöhret olmak ve gezmek için
hacca gidiyor. Ayrıca duyuyoruz
ki bazı vatandaşlar ve yetkililer,
torpil yapmak suretiyle hacca
gidiyorlar” diye konuştu.
3
Sayı:81- 31 Ekim 2012
saray
Kürdistan Bölgesi Dış İlişkiler Daire Sorumlusu Felah Mustafa:
Bölgede konsolosluk açmak isteyen ülke sayısı artıyor
Yabancı ülkeler, Irak’ın cazibe merkezi haline gelen Erbil’de konsolosluk açmak için bölgenin Dış İlişkiler Dairesi ve
Irak Dışişleri Bakanlığı nezdinde girişimde bulunuyorlar. Buna karşılık bölge yönetimi de siyasi ve ekonomik olarak nüfuzlu bazı ülkelerde temsilcilikler açmak istiyor. Kürdistan Bölgesi Dış İlişkiler Daire Sorumlusu Felah Mustafa, “Bölgede konsolosluk açmak isteyen ülke sayısı artıyor” dedi
Röp Saray
Kürdistan Bölgesi Dış İlişkiler
Daire Sorumlusu Felah Mustafa,
Türkiye’de ve diğer yabancı
ülkelerde temsilcilik açtıklarını
söyledi. Saray’a konuşan Mustafa,
«Bölgede konsolosluk açmak
isteyen ülke sayısı artıyor» dedi.
Mustafa, bu ülkelerin bölgede
konsolosluk açmak için Dış
İlişkiler Dairesi ve Irak Dışişleri
Bakanlığı nezdinde girişimde
bulunduklarını da söyledi.
Saray: Bölge hükümeti olarak
Türkiye’de ne zaman ofis açacaksınız?
F.Mustafa: Ne zaman iki taraf
arasında karşılıklı bir anlayış
sağlanır ve ilişkiler daha fazla
gelişirse o zaman tarafların
eğitim ve ekonomik açıdan ağırlığı
ve burada Kürdistanlı topluluğun
bulunup bulunmadığı da önemli.
Saray: Temsilcilikler KDP ve
KYB’nin rızasıyla mı açılacak?
F.Mustafa: Kürdistan Bölgesel
Hükümeti, kararlarını Bakanlar
Kurulu’ndan alıyor. Biz de daire
olarak bu kararlara bağlıyız.
Saray: Bölgede faaliyet gösteren
yabancı misyonlara konsolosluk
inşa etmek için hükümet tarafından arazi temin edildiği doğru
mudur?
F.Mustafa: Hükümet olarak
bölgede temsilcilik açmak
rızasıyla ofis açılır. Bölge
isteyen tüm ülkelere kapımız
hükümeti olarak yabancı ülkelerde açıktır ki, bu da yasalar gereği
temsilcilikler açmak için etraflıca
ve ikili anlaşmalar çerçevesinde
çalışıyoruz. Tabi ki temsilcilik
oluyor. Hükümet olarak bu
açmak istediğimiz ülkelerin siyasi, ülkelerin bölgede varlıklarını
sürdürmelerine çabalıyoruz.
Saray: Bazı konsolosluklar bina kiralamış, bazılarına ise arsa tahsis
edilmiş,bu konu hakkındaki görüşünüz nedir?
F.Mustafa: Biz, bu ülkelerin kalıcı
binaları olsun istiyoruz. Çünkü
bu durum ikili ilişkileri kalıcı kılar
ve devamlılığını sağlar. Ki bu
ülkeler de zaten bunu istiyorlar.
İlişkilerimizin bu ülkelerle iyi bir
düzeye gelmesi bizi sevindiriyor.
Saray: Erbil’de konsolosluk açmak isteyen yabancı ülke sayısı
kaçtır?
F.Mustafa: Erbil’de konsolosluk
açmak isteyen ülkeler bizimle ve
Irak Dışişleri Bakanlığı ile temasa
geçmiş durumdalar. Ne zaman
izin çıkarsa bu ülkelerin isimlerini
basınla paylaşacağız.
Bir Hıristiyan parlamenter: Ankava’da yolsuzluğun önüne geçildi
Bölgesel parlamentoda Hıristiyan temsilci Dr. Sair Abdülahad, Hıristiyan parlamenterler olarak tek ses olduklarını
kaydetti. Saray’a konuşan Abdülahad, “ Hıristiyanlar olarak aramızda ufak tefek görüş ayrılığı olsa da millet meselesinde hemfikiriz” dedi. Aynı zamanda parlamentoda spor komisyonu başkanı da olan Abdülahad, “Erbil Spor
Kulübü’nün düştüğü mali kriz bizi ilgilendirmez” diye konuştu
Röp Saray
Bölgesel parlamentoda Hıristiyan
temsilci Dr. Sair Abdülahad,
Hıristiyan topluluğunun sorun ve
taleplerini Saray’a anlattı. Eski
sporcu Abdülahad, milletlerinin sesi
olmayı başardıklarını ve taleplerini
yerine getirebildiklerini söyledi.
Abdülahad, Hıristiyan parlamenterler
olarak tek ses olduklarını da kaydetti.
Saray: 3 yıldır milletvekilisiniz, bu
süre zarfında Hıristiyanlar için neler
yaptınız?
S. Abdülahad: Parlamentoda
halkımızın sesi olabildik. Bu konuda
birçok projeyi ortaya attık, raporlar
Saray: Hıristiyan parlamenterler
hazırladık. Komisyonlarda üyeyiz ve olarak aranızda görüş ayrılığı olsa
tüm gruplarla çok iyi ilişkilerimiz var.
da, mesele milletin çıkarları olunca
tek ses oluyorsunuz deniliyor. Doğru
mu bu?
S. Abdülahad: Evet doğrudur.
Aramızda ufak tefek görüş ayrılığı
olsa da millet meselesinde
hemfikiriz.
Saray: Bir müddet önce bir grup
Hıristiyan din adamı Erbil valisini
ziyaret ederek, Ankava’da arazi, içki
mekanları ve yolsuzluk gibi sorunlara
çözüm istediler. Bu sorunlar çözüldü
mü?
S. Abdülahad: Evet, bölgesel
yönetim hepsini çözdü. Ancak ufak
tüfek sorunlar kalmış, bunlar da
yasayla çözülür, baskıyla ve zorla
değil.
Saray: Partiler bütçe yasası tartışma
konusu olmuş. Sizin bu konudaki düşüncelerinizi öğrenebilir miyiz?
S. Abdülahad: Bütçe, partilere adil
bir şekilde dağıtılsın. Bu partiler
parlamentoda ister temsil edilsin
ister edilmesin. Bu konuda partiler
arasında bir uzlaşma olmalıdır.
Saray: Aynı zamanda parlamentoda
spor komisyonu başkanısınız. Peki,
Erbil Spor Kulübü’nü düştüğü mali
krizden kurtarmak için herhangi bir
çabanız oldu mu?
S. Abdülahad: Bu mesele bizi ne
yakından ne de uzaktan ilgilendiriyor.
Bu Erbil’in sorunudur, gitsin
borçlarını ödesin. Erbil büyük ve
başarılı bir takımdır. Kulübe Spor
Bakanlığı yardım eli uzatmalıdır.
Ermeni parlamenter Aram Şahin: Kürdistan Bölgesi’nde 3 bin 700 Ermeni yaşıyor
Ermeniler, 111 sandalyeli Kürdistan Parlamentosu’nda bir üyeyle temsil ediliyorlar. Bölgede sayıları birkaç bini
geçmeyen Ermeni parlamenter Aram Şahin, “Bölge parlamentosunda sahip olduğumuz koltuk, bölge başkanının
bize hediyesidir” diyor. Ermenilerin Duhok’ta 2 özel okulları bulunuyor
Röp Saray
Kürdistan Parlamentosu’nda görev
yapan tek Ermeni parlamenter olan
Aram Şahin, Ermeni topluluğunun
sorun ve beklentilerini Saray’a
anlattı.
Erbil’de Ermeni bulunmadığını ifade
eden Şahin, ancak bölgede toplam
3 bin 700 Ermeni yaşadığını söyledi.
Şahin, «Bölge parlamentosunda
sahip olduğumuz koltuk, bölge
başkanının bize hediyesidir» dedi.
Saray:Ermenilerin Irak’taki geçmişlerinden söz eder misiniz?
A.Şahin: Irak’ta yaşayan Ermeniler
iki çeşittir. Birincisi 1914’ten
önce ülkeye yerleşen Gazne
Ermenileri, ikincisi ise 1914 ve
1915 yıllarında Türkiye’den Irak ve
Kürdistan Bölgesi’ne gelen Türkiye
Ermenileri’dir.
Saray:Erbil’de Ermeni aile var mı?
A.Şahin: Hayır yok. Ama
Süleymaniye’de 34- aile var.
Bunların çoğu Duhok ve etrafında
yaşıyor.
Saray:Sizin için bir koltuk az değil
mi?
A.Şahin: Evet az, ancak daha önce
bir koltuk da yoktu. Onu bize 2009’da
bölge başkanı hediye etti.
Saray:Bugüne kadar Ermeniler için
neler yapıldı?
A.Şahin: Duhok etrafında bize 2 özel
okul açıldı ve 2 köyümüz tamir edildi.
Tabi ki bölge hükümetinin yardımıyla.
Saray:Ermenistan ile ilişkileriniz ne
düzeyde?
A.Şahin: Bir ay önce bu ülkeyi
ziyaret ederek Dışişleri Bakanı ve
Göçmenler Bakanı ile görüştüm.
Görüşmede Ermeni yetkililerine
sitem ederek, bizi neden ziyaret
etmediklerini ve Kürdistan
Bölge Hükümeti ile neden ilişki
kurmadıklarını sordum. Ermeni
parlamentosundan bir heyetin
Kürdistan Parlamento’sunu ziyaret
etmesi bekleniyor.
Saray:Nüfusunuz kaçtır?
A.Şahin: Elimizde kesin bir rakam
yok. Ancak tahminlerime göre
Kürdistan Bölgesi’nde 3700 Ermeni
yaşıyor, tabi ki Irak’takiler hariç.
Irak’taki sayımızı bilmiyorum.
Saray:Irak Parlamentosu’nda da
temsil edilmeyi istiyor musunuz?
A.Şahin: Bağdat’ta Ermeni Cemaati
Başkanı var. Kendisiyle birçok
defa görüştüm. Kendisinden
Irak makamlarında temsil hakkı
kazanmak için çaba göstermelerini
talep ettim. Ancak bu konuda
nasıl bir girişimde bulunduklarını
bilmiyorum.
2
saray
Sayı:81 - 31 Ekim 2012
Memurlara ödenen tazminat miktarı arttırılacak
Saray Erbil
Kürdistan Bölgesi’ndeki
tüm memurların maaş ve
tazminatlarının arttırılacağı
ifade edildi. Ancak bu karar
özel dereceli memurları
kapsamayacak.
Bölge ile Irak’ın diğer
bölgeleri arasındaki
memurların maaş ve
tazminatları arasında büyük
bir fark söz konusu. Bu
farkı ortadan kaldırmak ve
maaşları denk hale getirmek
için bir komisyon teşkil edildi.
Kürdistan Parlamentosu
Maliye Komisyonu Üyesi
Diler Mahmut, 2012
yılı bütçe yasasında
«Hükümetin, bölge
memurlarının maaş ve
tazminatlarını Irak’ın diğer
bölgelerindeki memurlarla
denkleştirmeye çalışacağı»
Hükümetin bununla ilgili
maddesinin geçtiğini söyledi. olarak 4 ay önce bir
komisyon teşkil ettiğini ifade
eden Mahmut, komisyonda
bakan, danışman ve maliye
uzmanlarının bulunduğuna
dikkat çekti.
Komisyonun maaş ve
tazminatları denkleştirmeye
çalışacağını belirten
Mahmut, ancak bu kararın
özel dereceli memurları
kapsamayacağını söyledi.
«Genel müdür, bakan,
parlamenter, bakan
danışmanı ve vekilleri, bölge
başkanı, parlamento başkanı
ve yardımcıları konumundaki
özel derecedeki
memurların maaşları
Irak’ın diğer bölgelerindeki
mevkidaşlarının maaşından
az olsa dahi bu karardan
yararlanamayacaklar» diyen
maliye yetkilisi, kararın
uygulama safhasında
olduğunu kaydetti.
Kararın çıkması halinde
uygulamaya konulacağını
ifade eden bir yetkili, «Karar
uygulanacaksa maaş ve
tazminatlar denkleşecek»
dedi.
Bölge Maliye ve Ekonomi
Bakanlığı Sözcüsü Diler
Tarık, «Bakanlık Kurulu
ve Maliye Bakanlığı kararı
çıkaracaksa maaşlar
denkleştirilecek» diye
konuştu.
Kararı değerlendiren
bir ekonomist, kararın
bölge ekonomisini olumlu
etkileyeceğini söyledi.
Ekonomi uzmanı İdris
Ramazan, kararın kişi
başına düşen geliri
arttıracağını kaydetti.
Kararın alım gücünü
arttıracağını ve piyasayı
hareketlendireceğini
dile getiren Ramazan,
«Satışlar da artacak» diye
konuştu.
Tatilcilerimizin tercihi Türkiye
Bölge tatilcilerinin büyük bir bölümü Türkiye’yi tercih ediyor. Bir turizm firması sahibi, tatilcilerin
%90’ının Türkiye’de tatil yaptığını söylüyor.Bazı vatandaşlar tahsil ve tedavi için de bu ülkeyi tercih
ediyor. Tatilciler Türkiye’deki fiyatların çok uygun olduğunu düşünüyorlar.
Saray – Erbil
Bölge vatandaşları Türkiye’yi
sadece gezmek için tercih
etmiyorlar. Bunlar yüksek tahsil
ve tedavi için de bu ülkeyi tercih
ediyorlar. Bir turizm firması
sahibi, tatilcilerin %90’ının
Türkiye’de tatil yaptığını
söylüyor.
Bölge ile Türkiye arasında
artan diplomatik ve ekonomik
ilişkiler halkın Türkiye’yi tercih
etmesine ve bu ülkeye yakınlık
göstermesine yol açtı.
Tatilini Türkiye’de geçiren
Mustafa Salih İsmail adlı genç
Türkiye’nin bir tatil ülkesi
olduğunu söyledi. İstanbul’un
Asya’yı Avrupa’ya bağlayan
bir şehir olduğunu ifade eden
İsmail, Urfa, Mardin, Gaziantep,
Mersin, Bursa ve Antalya’yı
gezdiğini söyledi.
Beş gün boyunca Türkiye’deki
tarihi yerleri gezdiğini dile
getiren genç, bu ülkede
fiyatların çok uygun olduğunu
ve herkesin tatil yapabildiğini
kaydetti.
Cegir Hasan adlı vatandaş
da Türkiye’de tatil yapanlar
arasında. Geçen sene
eşiyle birlikte Türkiye’de
10 gün geçiren Hasan, bu
ülkedeki hizmetlerin çok
kaliteli olduğunu söyledi.
İstanbul’u ziyaret ettiğini dile
getiren Hasan, bu ülkede
iyi karşılandıklarını, ancak
tezgahçıların fiyat konusunda
yabancıları suiistimal ettiğini
söyledi.
Taciryan Turizm Şirketi sahibi
Rava Şirvan, Kürdistan
Bölgesi’nden birçok tatilcinin
Türkiye’yi tercih ettiğini söyledi.
Şirket olarak gruplar halinde
Türkiye’ye tatilci gönderdiklerini
ifade eden Şirvan bu ülkeyi
tercih edenlerin yaşlarının 40’ın
altında olduğuna dikkat çekti.
«Tatilcilerin %90’ı Türkiye’yi
tercih ediyor» diyen Şirvan,
«Bu ülkeye tedavi ve tahsil için
de gidenler var» diye konuştu.
Karvan Travel şirketi
sahibi Abdullah Eyüp
Muhammet, şirket olarak bu
yıl 25 bin tatilciyi Türkiye’ye
gönderdiklerini söyledi.
Gençlerin çoğunlukla Türkiye’yi
tercih ettiğini ifade eden
Muhammet, bazı gençlerin
de tahsil için bu ülkeyi tercih
ettiklerini dile getirdi. «Gençler
ucuz olduğu için Gaziantep
ve İzmir’i tercih ediyorlar»
diyen Muhammet, İstanbul ve
Antalya’nın da genç tatilcilerin
tercihi olduğunu kaydetti.
Tatil için Türkiye’yi tercih eden
vatandaşların sayısı hakkında
bilgi almak için bölge turizm
kurumuna başvurduk. Kurum
sözcüsü, bu konuda ellerinde
bir istatistik bulunmadığını ve
kurum olarak sadece bölgeye
gelen tatilci sayısı hakkında
ellerinde istatistik bulunduğunu
söyledi.
Geliri düşük ailelere 500 bin dinar verileceği iddiası doğru değil
Saray – Erbil
Iraklı parlamenter Üsame Cemil, geliri
düşük olan fakir ailelere 500 bin dinar
ödeneceği haberini yalanladı. Saray’a
konuşan Cemil, Irak Hükümeti’nin
böyle bir planı olmadığını söyledi.
İslami Birliği grubu üyesi Kürt
parlamenter, emeklilere 600 bin
dinarın ödeneceğini kaydetti.
Gıda karnesinin devam edip
etmeyeceği yönündeki sorumuzu
yanıtlayan Cemil, «Halkın durumu çok
perişan, ekonomik altyapımız berbat.
Dolayısıyla gıda karnesi 2015’e kadar
devam edebilir» dedi.
Emeklilere 600 bin dinarın aşamalı
olarak ödeneceğini ifade eden
parlamenter, emeklilerin aldığı 400
bin dinarın 600 bine yükseleceğini
söyledi.
Ailelere 500 bin dinarın ödeneceği
söylentilerin asılsız olduğunu savunan
Cemil, Irak Hükümeti’nin böyle bir
planının olmadığını kaydetti.
Kürdistan Bölgesel Yönetimi Maliye
ve Ekonomi Bakanlığı Sözcüsü
Diler Tarık, ailelere 500 bin dinarın
ödeneceği konusunda bilgi sahibi
olmadıklarını söyledi.
Petrolden vatandaşlara pay
verileceği haberini değerlendiren
parlamenter Üsame Cemil, bu
plan üzerinde çalışıldığını ve
paranın gıda karnesi üzerinden
verileceğini kaydetti. Planın
seçim propagandasına malzeme
olmaması için seçim sonrasına
ertelenebileceğini dile getirdi.
Cemil, petrolden pay planının Sadr
Grubu’na ait olduğunu hatırlattı.
Ünlü sözler
Çok sorular sormazsan
Yalan dinlemek zorunda
kalmazsın
Katip Çelebi
Sayı:81 - 31 Ekim 2012
Memurlara ödenen tazminat
miktarı artacak
2
2
Türkiye tatilcilerimizin bir
numara tercihi
3
Seçmenlerimizin sesi
olmaya çalışıyoruz
Kabe kaç defa tamir edildi
5
Yasalara aykırı yapılan evler yıkılacak
Kartlı arazi sahiplerine tapu müjdesi
Saray – Özel
Erbil’de kartlı arazi sahiplerine
tapu verilecek. Aralık ayının ortasında yürürlüğe girmesi beklenen karar, ilk etapta Bağ Minare,
Gezne, Seberdan, Girdcotyar ve
Kopkıran bölgelerini kapsayacak.
Erbil Belediyesi’nin yeni başkanı
Ali Reşit, kartlı arazilerin tapuya kavuşması için bir komisyon
oluşturduklarını söyledi. Kararın
15 Aralık’ta yürürlüğe gireceğini
ifade eden Reşit,”Kamu arazisi üzerinde yasalara aykırı ev
yapanların evi yıkılıyor ve kişi
cezalandırılıyor. Bunlar ayrıca
bu işi tekrarlamayacaklarına dair
yazılı taahhütte bulunuyorlar.
Acaba yasa dışı evler yapılmıyor mu? Tabi ki yapılıyor. Ancak
ekiplerimiz bunlara göz açtırma-
yarak hemen gidip yıkıyorlar”
dedi. Saray’a konuşan Belediye
Başkanı Reşit, “ Bence hükümet
arazi yerine para versin. Çünkü
arazi dağıtımında adaletsizlik
var. Bir de şöyle bir şey var;
Acaba dağıtılan araziler lüks
ve pahalı yerler mi, yoksa ucuz
yerler mi? Bu şehit aileleri için
de söz konusudur. Çünkü bunlar
arasında da ayrım yapılıyor. Görüyoruz ki kimi ailelere Soran’da,
kimisine Erbil’de arazi dağıtılıyor.
Erbil’de bir metrekarelik arazi
fiyatının Soran’dakinin on katı
olduğunu biliyoruz. Dolayısıyla
hükümet arazi almayı hak eden
ailelere arazi yerine para versin”
diye konuştu.
Röportaj iç sayfalarda
CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu
Irak Türkleri standında
Saray – Özel
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Konyaaltı Belediyesi’nin
düzenlediği 3. Ulusararası Antal-
ya Konyaaltı kitap fuarındaki Irak
Türklerinin standını ziyaret etti.
Ziyarette kendilerine Irak Türkleri tarafından yazılmış beş adet
kitap hediye edildi. Parti olarak
Irak Türkleri için ellerinden geleni
yapacaklarını ifade eden Kılıçdaroğlu, Türkmen meselesini bir
müddet önce bir Türkmen liderleri ile konuştuğunu kaydetti.
Amerikalı Müslümanlar Obama’ya oy verecek
Rusya Başbakanı, Jozef
Stalin’i eleştirdi
Ajanslar
Rusya Başbakanı Dmitri Medvedev, eski Sovyet lideri Jozef Stalin’i
kendi halkına karşı savaşmakla
suçladı. Perm Bölgesi’nde iktidar
partisi Birleşik Rusya’nın temsilcileri ile bir araya gelen Medvedev,
“Sadece Stalin değil, o dönemdeki
diğer liderler de yapılanlarla ilgili
sert bir eleştiriyi hak ediyorlar.”
dedi.
“Bunlar bir daha asla tekrarlan-
mamak üzere tarihimizin kronik
sayfaları arasında kalmalı” değerlendirmesinde bulunan Rusya Başbakanı, “Çünkü bir kimsenin kendi
halkına karşı savaşması çok büyük
suç.” ifadelerini kullandı. 1991’den
bu yana Rusya 30 Ekim gününü
“siyasi kurbanların” anısına kutluyor. Özellikle 1937-1938 yıllarında
çalışma kamplarında yaşamını
yitiren Stalin terör kurbanlarının 20
milyonu bulduğu ifade ediliyor.
Başsağlığı
Saray-Ajanslar
ABD’nin en büyük Müslüman hakları
örgütü Amerikan-İslam İlişkileri Konseyi (CAIR), önceki gün Amerikalı
Müslümanların 6 Kasım’da yapılacak
başkanlık seçimlerindeki eğilimini or-
taya koyan geniş çaplı bir araştırma
yayınladı. Düzenlenen ankete göre
Amerika’daki İslam toplumunun yüzde 68’i seçimde Başkan Obama’yı
destekleyeceğini söylerken, yüzde
25’i kararsız olduğunu açıkladı.
Romney’ye oy vereceğini söyleyenler ise sadece yüzde 7’de kaldı.
Uluslararası ilişkilere gelince, yüzde
68’i ABD yönetiminin Suriye’de Esad
karşıtı muhalefete destek vermesi
gerektiğini savunuyor.
Değerli meslektaşımız Zekeriya Allahverdi’yi kaybetmenin derin
üzüntüsü içindeyiz.Merhuma Allah’tan rahmet, kederli ailesi ve yakınlarına başsağlığı dileriz.
Saray
Tanınmış Türkmen hoyrat yazarı Ömer Akbaş’ın ölümünü üzüntüyle
öğrendik. Değerli ailesine başsağlığı diliyor, acılarını yürekten paylaşıyoruz. Allah rahmet eylesin.
Saray

Benzer belgeler

Gazeteyi okumak için buraya tıklayın saray82

Gazeteyi okumak için buraya tıklayın saray82 Macaristan 4. grupta İsveç, Letonya, Polonya ve San Marino ile birlikte yer aldı. Grubu İsveç 17 puanla lider olarak bitirirken, Macaristan 11 puanla 4.sırada bitirdi ve şampiyonaya katılamadı. 200...

Detaylı

SARAI LATINInew.indd

SARAI LATINInew.indd Kupası finalinde Porto ile karşılaşan Bayern Münih, maçın son 10 dakikasında yediği 2 golle 2-1 mağlup olmuş ve kaybetmiştir. 1999 yılındaki finalde ise rakip Manchester United’dır. 90. dakikaya ka...

Detaylı

SARAI LATINInew.indd

SARAI LATINInew.indd Tanesi 4 bin dolar olan iki paraşütü kendisinin aldığını dile getiren Muhammet, birkaç yıldır bu oyunun içinde olduğunu söyledi. Oyuncu Ceylan Nasır da hükümeti yardım ve desteğe çağırdı. Saray’a k...

Detaylı

Saray turky.indd - Bizturkmeniz.com

Saray turky.indd - Bizturkmeniz.com Aralık: FIFA Dünya’da Yılın Futbolcusu ödülünü ilk kez kazandı. 1997 Mayıs: Kupa Galipleri Kupası

Detaylı

1876′da Telefonun icadı ile tanınan Alexander Graham Bell, 1847

1876′da Telefonun icadı ile tanınan Alexander Graham Bell, 1847 Watson adlı bir elektrik mühendisi ile birlikte çalışmaya başladı. Çalışmalarını yürütmek için maddi destek gerektiğinde kendisine Avukat Gardnier Greene Hubbart yardım elini uzattı. Bell ve Watson...

Detaylı