SARAI LATINInew.indd

Transkript

SARAI LATINInew.indd
8
saray
Sayı:78 - 15 Eylül 2012
Spor yaparken kıyafetlerimize dikkat edelim
Sevcan Kasapoğlu - Serdarlı
Harika görünüm, ve kendinize
güveniniz artsın aşağıdaki önerilere dikkat etmeliyiz.
Teknolojik kumaşları tercih edin
Spor salonlarında görülen en
yaygın kıyafet hâlâ sıradan bir
penye tişört ve tayt. Oysa günümüzde kumaş teknolojisindeki
yenilikler sayesinde performansı
artıran, yapılan sporu kolaylaştıran birçok farklı giysi üretiliyor.
Bu son teknoloji ürünü kumaşlar hem daha fazla nefes alma
özelliğine sahip, çok daha rahat
ve spor yaparken diğer doğal
kumaşların aksine şekillerini koruyabiliyorlar. Pamuklu kumaşlar
ise hem teri gösteriyor hem de
kurumaları zor olduğundan ıslak
kalarak ciltte sürtünme sonucunda bazı rahatsızlıklara neden
olabiliyorlar
Kıyafetlerinizi test edin
Spor yaparken eğilirsiniz, zıplarsınız, çömelirsiniz…
O yüzden kıyafet seçiminde
biraz tedbirli olmakta yarar var.
Harika bir vücudunuz bile olsa
spor salonlarında abartılı dekolte
kıyafetler giymekten kaçının ve
hareket ederken üstünüzdekilerin
nasıl göründüğünü önceden test
edin.
Ayakkabı seçimine dikkat edelim
Dansa gittiğiniz ayakkabılarla
aynı zamanda koşuyor, incecik tabanlı babetlerinizle uzun
yürüyüşlere mi çıkıyorsunuz?
Ayaklarınızı yaptığınız spora
uygun bir ayakkabı ile desteklemezseniz ayak sağlığınıza zarar
verir ve kalça, diz eklemlerinde
problemlere yol açarsınız. Spor
yaparken değişik hareketlerden
ve koşmaktan dolayı ayağmızı
her taraftan destekleyen rahat bir
spor ayakkabı tercih etmeliyiz.
Erbil’de Barcelona ve Real Madrid formaları kapışılıyor
Saray- Karzan Hewleri
Erbil’de Barcelona ve Real Madrid
formaları kapışılıyor. Erbil halkının
spora yöneldiğine dikkat çeken
spor kıyafetleri satan bir dükkân
sahibi, Messi ve Ronaldo formalarının en çok satılan formalar
arasında yer aldığını söyledi. Formalar Türkiye ve Çin’de üretiliyor
Mahallelere halı sahaları inşa
etmek ve futbol karşılaşmalarını
televizyondan naklen vermek
insanları spora yönlendiriyor. Bu
durum aynı zamanda sporseverlerin özellikle Barcelona ve Real
Madrid formalarını satın almalarına yol açıyor.
Mağaza sahipleri Messi ve Ronaldo formalarının en çok satılan
formalar arasında yer aldığını
ifade ediyor.
Raad Sport adlı mağazanın sahibi
Raas Şerif, Erbil halkının spora
yöneldiğine dikkat çekti. Satışlardan memnun olduklarını belirten
Şerif, mahallelerde inşa edilen
halı sahaların piyasayı hareketlendirdiğini söyledi.
İngiliz ve İspanya ligi takımlarının
formalarının çok ilgi çektiğini ifade
eden mağaza sahibi Şerif, özel-
likle Barcelona ve Real Madrid
formalarının revaçta olduğunu
kaydetti. Messi ve Ronaldo formalarının en çok satılan formalar
arasında yer aldığını ifade eden
Şerif, “Alıcıların hepsi Ronaldo
forması istiyor” dedi.
Alıcılar arasında kadın ve yaşlıların da bulunduğuna dikkat çeken
Şerif, ayrıca milletvekilleri ve parti
yetkililerinin de alışveriş yaptığını
söyledi.
Raad Sport adlı mağazanın sahibi
Raas Şerif, Barcelona ve Real
Madrid formalarının kapışıldığını
belirtti.
Sporseverlerin kaliteli mal ve marka aradığını ifade eden diğer bir
mağazacı ise spor kıyafetlerinin
satışında patlama yaşandığına
dikkat çekti. Mağaza sahibi İsmail
Abdülkerim, malların kaynağının
Türkiye ve Çin olduğunu söyledi. Mağazasında en çok Messi
formasının satıldığını ifade eden
Abdülkerim, Barcelona ve Real
Madrid formalarının kapışıldığını
belirtti.
El-Cezire TV’nin forma piyasasını
alevlendirdiğini dile getiren tezgâh
sahibi İsmail Abdülkerim, forma
Siyah Inci Pele
Saray
Dünya’da bilinen adıyla Pelé, 23
Ekim 1940’ta doğdu. Aile tarafından Pepe takma adıyla çağrılırdı
ama kuzenleri ve küçük arkadaşları tarafından yaramaz anlamına
gelen ‘Peli lakabı takıldı, bu lakap
zamanla Pelé oldu. 11 yaşında
keşfedilene kadar ayakkabı parlatıyordu. 4 yıl sonra onu keşfeden
De Brito, Pele’nin bir gün Santos’un yöneticilerine “Bu çocuk
dünyanın en iyi futbolcusu olacak.”
dedi. Sonraki sezonda Pelé, ligin
yıldız oyuncusu olunca bu sözün
doğruluğunu ispatlamış oldu.
Kariyerine Brezilya Ligi’nin ünlü takımlarından Santos’ta başlayıp ve
yine ünlü bir kulüp olan Cosmos’ta
bırakmıştır. Futbol tarihinde en çok
gol kralı olan futbolcudur. Cosmos
forması ile bir sezon boyunca ligde
52 kupada 12 gol kaydederek
“en fazla gol atan gol kralı” olarak
futbolu bırakmıştır.
Dünya’nın gelmiş geçmiş en iyi
futbolcularından biri olarak kabul
görmektedir. 3 kere, Dünya Kupası’nı kazanan takımda yer almıştır.
İlk dünya şampiyonluğunu 1958
yılında yaşadı. Futbol kariyerinde 1281 gol atarak kırılması çok
zor olan bir rekora imza atmıştır.
Bununla beraber Pele, kariyeri
boyunca 6 defa bir maçta 5’er gol
kaydederek ayrı bir başarıya daha
imza atmıştır. 30 defa da bir maçta
4’er gol kaydeden Pelé tam 92
maçta da hat-trick yapmıştır.
Nijerya Pelé’nin maçını izlemek
için Biafra ile yaptığı savaşta 2
günlük ateşkes ilan edilmiştir.
Bir başka olayda Brezilya Ligi’nde
oynanan bir maçta Pelé’nin oyundan atılması sonrası taraftarlar
isyan etmiş ve hakemi zor durumda bırakmıştır. Bunun üzerine
Pelé 15 dakika sonra oyuna tekrar
dönmüştür. Bu olayda en dikkat
çeken şey ise hakem hakkında
hiçbir cezai işlem uygulanmaması
hatta hakemin takdir edilmesidir.
Edson Arantes do Nascimento
Pele, 1940 yılında dünyaya geldi.
Futbola Bauru Atletic takımında
başlayan Pele, 1955’te geçtiği
Santos Kulübü’nde 1956’da A
takımına alındı.
İlk Dünya Şampiyonluğu’nun
1958’de tattı. Yedekler arasında İsveç’e götürülen Pele oyuna girdiği
zamanlarda başarılı futboluyla
dikkatleri üzerine çekti ve Milli
Takımın ilk onbirinde yer alarak kupayı kaldıranlar arasına girdi. 1962
Dünya Kupası onun için kötü bir
dönemdi. Pele sakat olduğu için
bu milli takıma çağrılmadı.
Futbol’un taçsız kralı olarak
adlandırılan Pele, 1970 dünya
kupasında hem olgun bir futbolcu
hem de dünyanın gelmiş geçmiş
en iyi futbolcusu olduğu gösterdi
ve Brezilya bu dünya kupasından
da şampiyonlukla çıkarak 3 kez
kupayı evine götürdü.
Her an her şeyi yapabilecek teknikte bir oyuncu olması, rakiplerin
korkulu rüyası haline getirdi onu
fakat o bununla şımarmak yerine
kendisini daha da geliştirmeye
çalıştı. 1974 yılına kadar oynadığı
Başyazar Yardımcısı
İsa Abdulkahhar
DİZGİ
ROMAN BEKİR
süresince oynadığı 1363 maçta
tam 1282 defa fileleri havalandırmış, en iyi yılında dostluk ve kupa
maçları da dahil olmak üzere tam
139 gol atmış bir efsane ve olağanüstü bir sürat, top kontrolü ve
yetenekler bütünü. Ve bu bütünün
en nadide parçası “Siyah Inci,”
Pele’ydi.
Sarı yeşillerin arasında parlayan
bir yıldızdı Pele. Kıvrak, güçlü bir
zeká ve vücuda sahip olan Pele
topa da istediği gibi hükmedebiliyordu. Orta boylu, olağanüstü bir
dengeye sahip ve çok süratliydi.
Mükemmel bir top cambazı olmasının dışında, oyunu önceden
okuyabildiğinden dolayı, rakibin
arasına kolayca girip çıkabiliyor,
topu rahatlıkla orta sahadan ceza
sahasına taşıyabiliyordu. Keskin
zekásı sayesinde beklenmedik
oyunlar kuruyor, sürpriz paslar ve
şutlar atabiliyordu. Her iki ayağını
da eşit düzeyde kullanarak topa
çok sert ve isabetli vurabildiği gibi,
büyük bir ustalıkla atabildiği kafa
golleri de vardı. Rakip defansın üsSantos takımında tam 1284 gol
tünden
kalecileri bile şaşkın müthiş
attı. O da tatilini ABD’de geçirdi ve
New York Cosmos takımına trans- etkili şutlar atardı. Futbolseverler
fer oldu. 1977’de de futbolu bıraktı. öyle büyülenmişlerdi ki, o topa her
Dünyanın gelmiş geçmiş en büyük sahip olduğunda yeni bir numara
icat edecek beklentisi içindelerdi.
futbolcusu olarak gösterilen Pele,
bütün dünyada futbol için ölçü ve
ÇİLELİ BİR ÇOCUKLUK
hedef olarak gösterilmektedir.
Pele henüz küçük bir çocukken
Tanrı beni futbol oynamam için
ailesiyle
beraber Brezilya’nın daha
yaratmış”.
güneyine Sao Paulo Eyaleti’nin
Dünya kupasına katılmış ve 3’ünde şampiyonluk yaşamış, oynadığı Bauru kasabasına yerleşti. Pele’nin futbolla tanışması burada
her maçta ortalama bir gol kayolmuştur. Kendisinin daha sonradetmiş, 22 senelik futbol kariyeri
BAŞYAZAR
07504487791
07704487791
Email: [email protected]
Email: [email protected]
alıcılarının yaşının 4 ile 70 arasında değiştiğini söyledi.
Marka Sport adlı mağaza sahibi
Muhammet Abdülhalık, Barcelona ve Real Madrid formalarının
revaçta olduğunu kaydetti. Messi
ve Ronaldo formalarının en çok
satılan formalar arasında yer aldığını ifade eden Abdülhalık, spor
kıyafetlerinin yaz mevsiminde
daha çok satıldığına dikkat çekti.
Abdülhalık, kış aylarında en çok
eşofman satıldığını söyledi.
Sporsever Eyat Şakir, piyasayı
sürekli takip ettiğini söyledi. Real
Madrid taraftarı olduğunu ifade
eden 22 yaşındaki genç, Real
Madrid ve Ronaldo formaları aldığını kaydetti.
Messi hayranı Nasıh Mala Osman
ise zamanının büyük bir bölümünü spor malzemelerinin satıldığı
çarşıda geçirdiğini ifade etti. Sürekli olarak Messi forması giydiğini belirten Osman, “Barcelona ve
Messi’ye sevgim sonsuzdur” dedi.
ları itiraf edeceği gibi, kalbindeki
üç yerden biri doğduğu yer Tres
Coraçoes, diğeri çocukluğunun
geçtiği ve futbolla tanıştığı Bauru,
sonuncusu ise futbol kariyerinin
uzun bir bölümünün geçtiği Brezilya’nın Santos takımıdır.
Çocukluğu güçlükler içinde geçen
Pele’yi ailesi “Dico” diye çağırırdı.
Babası Joao Ramos do Nascimento da profesyonel bir futbolcuydu.
Futbol dünyasında “Dondinho”
diye bilinen Ramos, zamanının
en iyi kafa hakimiyetine sahip
santraforlarındandı. Kötü bir
sakatlık geçirip birinci ligdeki
futbol kariyeri bitene kadar,
Brezilya’nın Fluminense takımındaki görevini başarıyla
devam ettirdi. Pele’yi top oynamaya teşvik eden insan babası olmuştu. Topa ilk tekmeyi
vurmasıyla futbola áşık olan
Pele’ye, o yaşlarda futbol fazla
para kazandırmamış; bilakis, o
sıralarda yaptığı işin ayakkabı
boyacılığının önüne geçmişti.
Top almaya yetecek kadar parası olmadığı için, çoğu zaman
kendi topunu kendi yapmıştı.
Tabii ki, annesi Celeste, oğlunu
daha iyi bir hayata layık gördüğü için, başlangıçta Pele’nin
futbol oynaması fikrine hep
karşı çıkmıştı.
Her an her şeyi yapabilecek
teknikte bir oyuncu olması,
rakiplerin korkulu rüyası haline getirdi onu fakat o bununla
şımarmak yerine kendisini daha
da geliştirmeye çalıştı.
Adres: Erbil,
Minare Mahallesi, Aşgal Caddesi
7
saray
General De Gaulle’nin siyasi hayatı
Saray
General De Gaulle, acımasızdır,
tahammülsüzdür, aksidir, kibirlidir,
her şeyin doğrusunu o bilir ve siyasete kışla usulleriyle yön verir.
Charles De Gaulle 1890 yılında, Lille`de doğar. Mutaassıp bir
Katolik ailesine mensuptur, Cizvit
okullarında din eğitimi alır. Çocukluğunda sürekli savaş oyunları
oynar, hükümdar daima o olur,
arkadaşlarını yönetmeye bakar.
1908`de Belçika Saint-Cyr Askeri
Akademisi`ne girer, 1912`de teğmen olarak kıtaya çıkar.
Charles ters bir subaydır, harp
okulunda ne öğrettilerse tersini
savunur. Zırhlı birlikleri üzerine
alışılmadık teoriler tasarlar. Tatbikatlarda başarılı olsa da Verdun
Muharebesinde Almanlara dikiş
tutturamaz, birliğinden sağ çıkan
olmaz. Kendisi de esir düşer, buna
rağmen göğsünü madalyalarla
donatır Legion d`Honneur nişanı ile
onurlandırırlar. İkinci Cihan Harbinde adam kıtlığı vardır, onu General
yaparlar.
Efendim Cihan Harbini hazırlayan
sebepler... İsterseniz bu mevzua
hiç girmeyelim ancak şu kadarını
söylesek iyi olacak: Almanya`nın
başında Hitler, İtalya`nın başında
Mussolini, İspanya`nın başında
Franco, İngiltere`nin başında
Churchill, Rusya`nın başında da
Stalin vardır ve bu harita böyle
durmaz.
Savaş kapıdadır, çatışma aşikar...
İngiltere ve Fransa bakarlar Almanlar kabuğuna sığmıyor, el
kesesinden ağalık yapar, Çekoslovakya`dan bir miktar arazi vermeye
kalkarlar. Ancak Naziler Prag`a
kadar girer ülkenin tamamına el koyarlar. Şimdi sırada Polonya vardır.
Paris ve Londra hükümetleri Varşova`yı Berlin`e karşı koruma kararı
alırlar. Hitler de gider Stalin`e
paylaşma teklifi yapar, Polonya`nın
doğusunu hatta Filandiya, Letonya
ve Estonya`yı Ruslara bağışlar.
Almanlar Polonya`ya girmekle
kalmaz, hazır gitmişken Danimarka
ve Norveç`i de sınırlarına katarlar.
Oldu olacak Belçika ve Hollanda`yı
işgal edelim der, dişe dokunur bir
direnişle karşılaşmazlar.
İş ansızın değişir, üç beş ay önce
Polonya`yı himayeye kalkan Fransızlar hedef olur, Alman akınlarına
karşı çare ararlar. Verdun Kahramanı Mareşal Petain`i Başbakan
Yardımcılığına getirir, İngiltere`den
destek alırlar.
Maginot Hattı
Sayı:78 - 15 Eylül 2012
hızları yüksek olan Müslümanlar
her yeri ele geçirir, Paris`te ferman
okuturlar.
Cezayir`deki Fransız subayları
ahlaksızdır, her adiliği yapar, keyif
için halkı kurşuna dizer, kadınlara
sarkarlar. Bugün Ebu Garib`de
(İngilizce yazılışı Gureyb) rast geldiğimiz ne kadar rezillik varsa beş
beterine imza atar, terörün kitabını
yazarlar.
Detaylara girmeyeceğim, canavar
General Aussaresses`in hatıralarında bunları anlatmıştık zira.
Fransa huzursuzdur, yönetim zaaflar yaşar. Felix Galliard kabinesi
istifa edince Pierre Pflimpin yeni bir
hükümet kurar. Oysa generaller De
Gaulle`ü arzulamaktadırlar. Nitekim
dedikleri olur, koltuğa arkadaşlarını
oturturlar.
De Gaulle Fevkalade salahiyetlerle
işe başlar ve 5`inci Cumhuriyeti
kurar (1958).
Maskeli emperyalizm
Bu arada Cezayirliler Kahire`de
teşkil ettikleri Ferhat Abbas başkanlığındaki geçici hükümeti cümle
aleme duyururlar. “TC`nin dışında”
bütün İslam ülkeleri onları tanır,
Fransa`nın hareket alanını daraltırlar.
De Gaulle bu yıpranmış FransaEh De Gaulle`e de gün doğar, uçuk Almanlar çekilmeye başlar. Mütte`dan “büyük Fransa” çıkarmaya
savunma planlarını tatbik imkanı
fikler Sicilya üzerinden Avrupa`ya
kalkışmaz. Sömürgelere kendi
yakalar. Ortaya attığı Maginot Hattı girer, İtalya`yı Almanya`dan kopageleceklerini tayin hakkı sunar.
fikri ile taraftar toplar. Müttefikler
rırlar. Normandiya çıkarması ile
Lâkin Cezayir`deki Fransız subüyük masraf eder, sözüm ona
Alman direnişi çöker, Naziler havlu bayları Paris`i dinlemez, OAS adlı
tankları durduracak manialar kurar- atar.
örgütün çatısı altında toplanırlar.
lar. Ancak Alman orduları Belçika
De Gaulle derhal ülkesine döner,
Düşünün De Gaulle`e dahi posta
üzerinden giriverince onca emek
otoriteyi sağlar. Referandum, seçim koyarlar. Uzatmayalım Halkoylamaboşa çıkar. Naziler zorlanmadan
derken “Dördüncü Cumhuriyeti” ku- sı yapılır. Cezayir bağımsızlığı seilerleyip Paris`i alır, 2 milyon Franrar, ancak meclis Anayasa hakkın- çer (1962). Ama bağımsız olamaz.
sız askerini zincire vururlar. Açlık
da onun gibi düşünmez, yasama ve O günden sonra Fransızlar iş
ve yağma artar, yeis ve ümitsizlik
yürütmeyi dengeler De Gaulle`ün
birlikçileri kullanır, kardeşi kardeşe
başlar. ABD`den yardım alamahazırladığı taslağa karşı çıkar.
kırdırırlar. Yerli satılmışlardan tesis
yacağını anlayan Reynaud HüküBu arada sömürgeler birer birer
edilen birlikler (kara kostümlü kar
meti çekilir, göreve gelen Petain,
elden çıkmaktadır. 1954 Bien
maskeli ninjalar) köyleri, mescidleri
ateşkes imzalar. Artık yeni merkez Fu mağlubiyeti ile Vietnam`ı terk
basar.
Paris değil Vichy`dir ve General
etmek zorunda kalırlar. Afrikalıları
Faili meçhuller... Dağa kaldırılanPetain 3. Cumhuriyeti askıya aldıoyalamak kolaydır ama Araplar baş lar...
ğını açıklar.
ağrıtırlar.
Fransa`nın omzundan yük gitmiştir,
Peki kahramanımız? Charles, NaFransızlar Almanlara karşı Cezayirli Paris çok rahatlar. Asker besleme
zilerle dövüşmek yerine sıvışmayı
gençleri de kullanır ancak Müslükülfetinden kurtulur en azından.
tercih eder, İngiltere`ye sığınır ve
manların en ufak taleplerine bile
Cezayir`de yine imtiyazlıdırlar, ihaiktidar için zemin tutmaya çabalar.
göz yummazlar. Düşünün Franleleri Fransızlar alır, petrolü Fransız
İngilizler onu radyoya çıkarır, bir
sa`nın kurtuluşunu kutlayan Cepazarlar, çok uluslu firmaların tembakıma önünü açarlar. Churchilzayirlileri bile kana boyar. Sadece
silciliklerine onlar bakar. Caddelerl`in yardımıyla dağınık Fransız
Setif katliamı ile 30 küsur bin cana de dolanan arabalar ekseri Fransız
birliklerini toparlar, İngiliz savaş
kıyarlar.
malıdırlar.
gemilerinin desteğinde Dakar`a
Fransızların Cezayir`den çıkmaya
Açıktan ilan edilmese de Paris`in
çıkarma yaparsa da tutunamaz.
niyetleri yoktur, istilada kararlıdırlar. onayını almayan biri mebus bakan
Yine İngilizlerin yanında Libya,
De Gaulle ise tam tersini düşünür,
olamaz. Yıllar sonra İslami Selamet
Suriye, Lübnan, Cibuti cephelerineğer Araplar da Fransız vatandaşı
Cephesi seçimleri kazandığında
de bulunur ama elle tutulur bir zafer olurlarsa, ilerde aynı hakları talep
“hayır siz iktidara gelemezsiniz,
kazanamaz.
eder ve ihtimal alırlar. İşte o zaman bu laikliğe aykırı” der ve gereğini
Stalingrad mağlubiyetinden sonra
Fransa Fransız kalamaz. Çoğalma
yaparlar.
Evet Cezayir`in de bir bayrağı ve
marşı olur... Sadece o kadar!
De Gaulle cumhuriyetçi geçinse de
demokrasiye inanmaz olağanüstü
dönemlerde aldığı yetkileri devretmeye yanaşmaz. Dahası ekibini
kurar kendinden sonra vazife alacak Degolcüleri (mesela G. Pompidou) iktidara hazırlar.
Ona göre devlet yönetimi ciddi
bir iştir. Öyle milletvekillerine filan
bırakılamaz. Sıkıştıkca meclisi fesheder, siyasi hasımlarını muhatap
almaz.
Hanedanlık gibi
Dünyada renklilikten yana olan
De Gaulle yurt içinde rakiplerine
söz hakkı tanımaz. Muhaliflerine
sadece seçimden seçime radyo
televizyon imkanı açar.
Buna rağmen 1965 seçimlerini
solcu Mitterand kazanır, 1968
yılında Sorbonne öğrencileri
derslere girmez, Üniversiteyi işgale
kalkarlar. Dişe dokunur bir talepleri
yoktur ama büyük gürültü koparırlar. Eyleme sendikalar da katılınca
işin çivisi çıkar. Eden bulur derler,
Fransa`da da sağ sol çatışmaları
başlar, grevler hayatı kilitler, ekonomiyi sarsar. Üretim düşer, büyüme
hızı azalmaya başlar.
Herkes De Gaulle`den sert tedbirler beklerken o halkın karşısına
çıkar ve “tamamen haklısınız” der,
“reform yapmanın vakti gelmişti,
bence de işçiler ve öğrenciler yönetime katılmalılar!”
Hava birden ılınır, o da fırsatı kullanır, seçim kararını açıklar. Süzme
bir De Gaulle`cü olan Couve de
Murville için iktidar kapısını aralar.
Gel gelelim müteşebbisler endişelidir, piyasa can çekişmektedir.
Frank sürünür, istemeseler de
Almanlara el açarlar.
De Gaulle çevresinin tenhalaşmakta olduğunu hissedecek kadar
uyanıktır. Son bir hamle yapar
“istemiyorsanız giderim” blöfüne
oynar. Normalde Fransızlar bu
dolmaları yutar, “n`olur bizi bırakma” der eline eteğine yapışırlar.
Ama bu kez hesapları tutmaz,
referandumdan “Def ol!” kararı
çıkar. Çaresiz köşesine çekilir,
hatıralarını yazmaya başlar. Bir
zamanlar orduları hizaya koyan
efsane komutan şoförüne bahçıvanına meram anlatamaz.
•O akşam çayını içmiş adeti üzerine iskambil falı açmıştır. Sırtına
ansızın bir ağrı girer, yatağına
alırlar. Hekimler gelir gider ama
ölüme kim mani olmuş ki onlar
olsunlar....
6
saray
Sayı:78 - 15 Eylül 2012
14 Mart 2011’de uğradığı silahlı saldırıda ağır yaralandıktan sonra sağlığına kavuşan
ve 27 Eylül2011’de Ayşagül
Yıldız’la nikah masasına oturan İbrahim Tatlıses, üç aydır
babalık heyacanı yaşıyor.
Tatlıses ve Yıldız çiftinin kız
Bebekbeklediği iddia edilmişti.
HT Magazin’de yer alan habere göre; 12 haftalık hamile
olan Ayşegül Yıldızgeçtiğimiz
günlerde Acıbadem Hastanesi’nde ulturasona girdi ve
bebeğin cinsiyetinin erkek
olduğunu öğrendi.
Yıldız, yakınlarına, “İnşallah
ikincisi erkek olur” dedi.
İlk eşi Adalet Durak’tan Gülşen, Gülden ve Ahmet, Perihan Savaş’la birlikteliğinden
Bebeğin Cinsiyeti Belli Oldu
kızı Melek Zübeyde, Derya
Tuna’dan ise İdo olmak üzere
5 çocuğu olan İbrahim Tatlıses, 7 ay sonra 6’ncı kez
baba olmanın mutluluğunu
yaşayacak. Bir süredir Tatlısesçifti, “Bebek hazırlığı yaptığınız doğru mu?” sorusuna;
sürekli “Şu anda böyle bir şey
yok” diye cevap veriyordu.
EŞİ NAZARA ÇOK İNANIYOR
Bunun nedeni ise iki aylık
hamile olan Ayşegül Hanım’ın
nazara çok inanmasıymış.
Ayşegül Hanım, İbrahim
Bey’den hamile olduğunu
kritik dönem olan 3 ayı atlattıktan sonra açıklamasını rica
etmiş. İbrahim Bey de eşini
kırmamış...
Alişan’la Küstü Eski Sevgiliyle Barıştı
Costner’dan Sonra Onur Ödülü Emrah’ın
Kevin Costner ve Gerard Depardieu’ya verilen Eurasia Film Festivali Onur Ödülü, bu yıl Emrah’a
verilecek.
Kazakistan’da 17-21 Eylül tarihlerinde düzenlenecek 8. Eurasia
Film Festivali’ne ‘Onur konuğu’
olarak katılacak olan şarkıcı
Emrah, dünya yıldızları ile aynı
koltukları paylaşacak. Geçtiğimiz
yıllarda Gerard Depardieu ve
Kevin Costner’ın onur konuğu
olarak katıldığı festivalin, bu yılki
onur konukları arasında Emrah’ın
yanı sıra ‘24’ dizisinin ünlü oyuncusu Dennis Haysbert ve dün-
Hülya Avşar iki büfeyle
mahkemelik oldu
Biri Sarımsaklı’da diğeri Cunda Adası’nda bulunan iki Avşar Büfe,
isim kavgasına girişti.
Hülya Avşar’ın her ikisinden de Ayvalık tostu yediği ve çok beğendiği
iki büfe mahkemelik oldu. Sonunda Cunda Adası’ndaki Avşar Büfe’nin adı Öz Avşar Büfeolarak değiştirildi.
İSİM HAKKINDAN DAVALIK OLDU
Ayvalık’taki iki Avşar Büfe isim kavgasına tutuştu. Sarımsaklı’daki Avşar Büfe ile Cunda Adası’ndaki Avşar Büfe’nin isimleri dışındaki ortak
noktaları dükkânlarının tabelalarını ve içerisini Hülya Avşar’ın fotoğraflarıyla donatmaları. Hülya Avşar, her iki büfenin de Ayvalık tostlarını beğendiğini söyleyerek kendisine sormadan adını ve fotoğraflarını
kullanmalarına ses çıkarmadı ve hemşerilerinin ticaretine destek
verdi. Ne var ki iki Avşar Büfe isim hakkından dolayı birbirine girdi.
Sarımsaklı’daki Avşar Büfe, kendisinin daha önce dükkân açtığını belirtip isim hakkının kendisinde olduğunu belirterek Cunda Adası’ndaki
Avşar Büfe’den isimini değiştirmesini istedi. İki Avşar Büfe aralarında
uzlaşma sağlayamayınca konu mahkemeye taşındı. Ne var ki mahkeme henüz görülmeden Cunda Adası’ndaki Avşar Büfe, avukatının
tavsiyesiyle adını Öz Avşar Büfe olarak değiştirme kararı aldı.
yaca ünlü yönetmen Wolfgang
Petersen de var.
BRAD PITT DE DAVETLİ
Festivalin ödüllendirdiği ilk Türk
sanatçı olacak Emrah’ın, yıllar
önce rol aldığı ve Kazakistan’da
da yayınlanan ‘Kınalı Kar’ dizisindeki performansı nedeniyle ödüle
layık görüldüğü belirtildi. Emrah,Brad Pitt’in de davetli olduğu
festivale katılmak için önümüzdeki hafta Kazakistan’a gitmeye
hazırlanıyor. Ünlü şarkıcı, bu
festivalden ödül alacak ilk Türk
olmanın gururunu yaşadığını
söylüyor.
“Tek Enstrüman Bile Bana Yeter!”
Sezen Aksu, “Benim için her tür
konser heyecan vericidir. Tek bir
enstrümanla bile konser vermekten zevk alıyorum” dedi.
Saraybosna’daki ‘Kardeşlik Senfonisi’ konserinde sahneye çıkan
Sezen Aksu, Trt Müzik’teki ‘Müzik
Magazin’e konuştu. Aksu, “İnşallah insanların kardeşlik umuduna
bizim de katkımız olur” dedi. Minik
Serçe, Senfoni Orkestrası’yla sahneye çıkmasıyla ilgili de şunları
söyledi: “Benim için her tür konser
heyecan vericidir. Tek bir enstrümanla bile konser vermekten zevk
alıyorum.”
Bülent Ersoy: Orhan beni istemedi
Yeni sezondaki ilk bölümü önceki akşam ekrana gelen “Kuzey Güney” dizisinin oyuncuları Bade İşcil,
Hale Soygazi, Buğra Gülsoy ve arkadaşları Reina’da kutlama yaptı.
Gecenin ilerleyen saatlerine doğru mekandaki eğlenceye Rıza Kocaoğlu da katıldı. Dizinin son bölümünde ölen oyuncuyu gören Bade İşcil alkolün de verdiği etkiyle gözyaşlarına boğuldu. Arkadaşlarının teskin
etmeye çalıştığı oyuncu, çareyi mekanı terk etmekte buldu.
Mekan çıkışı gazetecilerin olduğunu öğrenen İşcil kendisini toparladıktan sonra Hale Soygazi ile evlerinin yolunu tuttu. Çıkışta mekanda ağladığını kabul eden İşcil, yeni sezonda yer almayacağı ortaya çıkan
Rıza Kocaoğlu’nun canlandırdığı sahne nedeniyle ağladığını söyledi.
GERÇEK SONRADAN ORTAYA ÇIKTI
Milliyet’in haberine göre; Bade İşcil’in aslında Burcu Kara’dan geçen ay boşanan ve bir dönem aşk yaşadığı iddia edilen Buğra Gülsoy, mekana bir kadınla el ele geldiği için ağladığı da iddia edildi.
İddiaya göre Gülsoy, yanındaki el ele eğlendiği genç kızı arkadaşları ile tanıştırdı. Bir anda masada soğuk rüzgarlar eserken Bade İşçil kızarak ağlama krizine girdi.
Masadaki bütün arkadaşları Bade İşçil’i sakinleştirmeye çalışırken güzel oyuncunun Buğra Gülsoy’u
gösterip bağırıp çağırması dikkatlerden kaçmadı. Buğra Gülsoy gecenin sonuna kadar yanındaki kadınla
eğlenirken, Bade İşcil gözyaşlarını silip evinin yolunu tuttu. Buğra Gülsoy gecenin sonunda görüntülenmemek için tekne ile evine döndü.
5
saray
Sayı:78 - 15 Eylül 2012
Tarım Komisyonu Başkan Yardımcısı Salim Toma:
Çiftçilerimiz emlakçı oldu
Röp Saray
Köy sakinlerinin köyleri boşaltılması çiftçilik kültürünü
yok etti. Meyve ve sebzelerimiz Türkiye, Suriye ve
İran’dan geliyor. Köylerini
terk eden çiftçiler emlakçılık
yapmaya başladılar. Hükümet duruma el koymaya çalışıyor. Hükümet bu kapsamda
çiftçilere faizsiz tarım kredisi
sağlayacak ve kendilerine
sera temin edecek. Hedef
yurtdışına bağlılığı en aza
indirmektir.
Parlamento Tarım Komisyonu Başkan Yardımcısı Salim
Toma, köy sakinlerinin köyleri boşaltılmasının çiftçilik
kültürünü yok ettiğini söyledi.
Çiftçilerin emlakçılığı tarla
ekmeye tercih ettiğini ifade
eden Toma, “Çiftçiler emlakçılıktan çok para kazanıyorlar” dedi.
Hükümetin tarım faaliyetlerinin canlandırılması için bir
dizi çalışmalar yürüttüğünü
belirten Toma, “Hükümet çift-
çilere tarım kredisi sağlayacak ve kendilerine sera temin
edecektir. Ayrıca Erbil ovasında 82 bin, Köysancak’ta
ise 40 bin dönüm yer tarıma
hazır hale getirilecektir “ diye
konuştu.
Saray: Çiftçiler arazilerini
ekmek yerine satmayı tercih
ediyorlar. Ne dersiniz?
S.Toma: Köy sakinlerinin
köyleri boşaltması çiftçilik
kültürünü yok etti. Artık tarımcılığın nasıl yapıldığını
unuttuk. Bunun için bugün
çiftçilerimiz hayvan yetiştirmek veya arazilerini ekmek
yerine emlakçılık yapıyorlar.
Onlara göre zengin olmak
için bu en kolay yoldur.
Köylümüz köyünü terk ederek şehre geliyor. Burada bir
ev ve bir araba alarak ikinci
evliliğini yapıyor ve para
kazanamadığı çiftçilikten
vazgeçiyor. Bu artık bizde bir
kültür oldu.
Komisyon olarak köylülerin
köylerine dönmesi ve köylerin yeniden inşa edilmesi
için çalışıyoruz. Hükümet
ise kendilerine tarım kredisi
sağlayacak ve sera temin
edecektir.
Saray: Tüm ihtiyaçlarımızı
yurtdışından temin ederek
nereye varacağız?
S.Toma: Tarımı kulak ardı
etmekle akıbetimiz iyi olmaz.
Dolayısıyla tarım sektörüne
önem vermeye başladık. Mesela bu yıl geçen yıla göre
çok iyi bir yerdeyiz. Ancak
beklentimiz çok fazla. Çünkü
her şeyimiz Suriye, İran ve
Türkiye’den geliyor. Hükümetin Ziraat Bankası yoluyla
tarıma sağladığı destek çok
yerindedir. Çiftçilerin bunu
değerlendirmesi lazım. Bunların kendilerine sağlanan
tarım kredilerini alarak köylerine dönmeleri gerekir. Aksi
takdirde hep yurtdışına bağlılığımız devam edecek ve
ekonomimiz gelişmeyecek.
Saray: Parlamento olarak
son çalışmanız nedir?
S.Toma: Hükümetin çiftçilere
desteği devam ediyor. Şu an
elimizde çok büyük iki proje
var. Bunlar Erbil Şemamık
ovası ve Köysancak ovasını sulama projeleridir. Bu
kapsamda Erbil ovasında
82 bin, Köysancak’ta ise 40
bin dönüm yer tarıma hazır
hale getirilecektir. Çiftçileri
bu fırsatları değerlendirmeye
çağırıyorum. Hükümetin faizsiz kredi imkânlarını değerlendirerek arazilerini eksinler.
Ayrıca kendilerine yılın dört
mevsiminde tarım yapabilecekleri sera da dağıtılacak.
Erbil’i ziyaret eden tatilciler fahiş fiyatlardan şikâyetçi
Tatil için Erbil’i tercih eden Güney Irak’tan gelen Arap vatandaşlar hizmet kalitesizliğini ve yüksek fiyatları şikâyet ediyorlar. Tatil beldelerinde tatilcilere farklı tarifeler uygulandığını iddia
eden Arap vatandaşlar, bölge yetkililerini tesislerde resmi tarife belirlemeye çağırıyor. Bir yetkili ise fiyatları yükselten yerleri cezalandırdıklarını kaydetti.
Saray
Güney Irak’tan birçok aile
tatil için Erbil’i tercih ediyor.
Kente gelen turist sayısı her
yıl artıyor. Ancak bölgeyi
tercih eden tatilciler hizmet
kalitesizliğini ve yüksek
fiyatları şikâyet ediyor.
Bir yetkili ise, “Tesis sahipleri denetim olmadığı için
fiyatları yükseltiyorlar. Denetim sırasında ispatlanırsa
bunları cezalandıracağız”
dedi.
Muhammet Cebbar Haydar adlı bir Arap vatandaş,
Erbil’e Necef’ten geldiklerini
söyledi. Saray’a konuşan
vatandaş, Geli Ali Bek’te
araç park fiyatının 2 bin dinar olduğunu kaydetti.
Kalmak için kiraladıkları yer
için 35-40 bin dinar arası
bir ücret ödediklerini ifade
eden vatandaş, “Ancak 3
saat sonra gelip süreniz
bitti, burayı boşaltın diyorlar
bize. Biz uzak bir yerden
geldik, bize karşı nasıl böyle
davranabiliyorlar?” diyerek
yakındı.
Yiyecek fiyatlarının da çok
yüksek olduğunu ifade eden
vatandaş Haydar, Kürdistan
Bölgesi’nde grup şeklinde
katıldıkları turizm şirketine
kişi başı 300 bin dinar ödediklerini belirtti.
Vatandaş, bölge yetkililerini
tesislere resmi tarife belirlemeye çağırdı. “Böylece
herkes keyfine göre fiyat
belirleyemez” dedi.
Erbil’de fiyatların çok yüksek
olduğunu dile getiren diğer
bir tatilci ise kentin güzel ve
huzurlu olduğunu söyledi.
Samara’dan gelen Bayan
Ahlam Casim, “Yabancılara
farklı bir tarife uygulanıyor”
dedi.
Duruma el konulmasını
talep eden Ahlam Casim,
yetkilileri turistlere farklı
tarifeler uygulayan tesisleri
denetlemeye çağırdı.
“Bilseydim Erbil’e gelmezdim” diyen bir tatilci de fiyat
artışından yakındı. Bakuba’dan gelen vatandaş, “
Bir şişe su her yerde 250
dinarken Şaklava’da 500
dinar, tuvalet ücreti ise 750
dinardır. Bu yüksek fiyatlar
bizi rahatsız ediyor “ dedi.
Erbil’e seferler düzenleyen
Cereş Turizm Şirketi’nden
bir yetkili, bölge yönetiminin
kendilerine kolaylık sağladığını söyledi.
Tatilcilerin şikâyetlerinin
yerinde olduğunu ifade
eden yetkili, lokantaların
yiyecekleri normal fiyatlarından daha pahalıya satarak
tatilcileri suiistimal ettiğini
kaydetti.
Bölge yönetimini duruma
el koymaya çağıran yetkili,
Geli Ali Bek’te herkesin istediği gibi fiyat uyguladığını
söyledi.
Erbilli tatilci Vian Fahad
Süleyman, tatilcilerin sorununa çözüm bulmak için
bölge yönetimini göreve
çağırdı. Yönetimi, tarifeleri
belirlemek için bir komisyon
teşkil etmesini talep eden
vatandaş, “Bir komisyon
teşkil edilirse kimse keyfine
göre satış yapamaz” dedi.
Vatandaş, Erbil Kaymakamlığı’ndaki komisyona işaret
etti.
Şeyma Yusuf adlı vatandaş
da tesis sahiplerinden şikâyetçi. Tatil beldelerindeki
tesis sahiplerinin denetim
altına alınmasını talep eden
vatandaş, “Tatilciler fiyat artışından çok rahatsız” dedi.
Bir yetkili tesis sahiplerinin
tatilcileri suiistimal ettiğini
kabul etti. Bölge Turizm Ge-
nel Kurulu Sözcüsü Nadir
Rosti, turizm sektöründeki sorunları çözeceklerini
söyledi. Sektörde bazı eksikliklerin bulunduğunu ifade
eden Rosti, fiyat yükselten
yerleri cezalandırdıklarını
kaydetti.
Geçen altı ay zarfında 61
yeri kapattıklarına dikkat
çeken yetkili, Şaklava ve
Soran’da şubeleri bulunduğunu belirtti. Tatilcilerin
şikâyetlerini kendilerine telefon yoluyla iletebildiklerini
ifade eden Rosti, “Bazı Arap
tatilciler şikâyet etmeyi çok
seviyorlar. Fiyatlar uygun
olsa bile hep pahalıdır diyorlar” diye konuştu.
4
Sayı:78 - 15 Eylül 2012
Hitler’in gözyaşları
beş çocuk dünyaya getirdi. Ancak bu beş çocuktan
sadece Hitler ve kız kardeşi
Paula hayattaydı.
Klara, meme kanserinden
öldü. 46 yaşında hayata
veda eden Klara, ailenin
Yahudi doktoru tarafından
ameliyat edilse de bir sene
sonra vefat etti.
Hitler annesini çok severdi.
Ancak babasıyla yıldızları
bir türlü barışmadı. Şöyle ki
hastalığı sırasında annesinin yanından 11 ay boyunca
hiç ayrılmadı. O zaman 18
yaşında olan Hitler, annesi* Ahenk Şeyh Arif Nakşine kendi eliyle yemek pişibendi
Hitler’i kimileri şeytan, kimi- rirdi, evi süpürürdü. Anneleri ise suçlu olarak tanımlı- sini ilaç alırken bile yalnız
bırakmazdı, çünkü ilaçlar
yor. Londra Balmumu Müzesi’nde Hitler’in de heykeli çok acıydı.
bulunuyor. Müzede iki salon Hitler ölen annesinin vefat
namesini Yahudi doktora
bulunuyor. Liderler salonu
onaylattırdı. Tedavi ve ilaç
ve suçlular salonu. Alman
masrafını kendisi ve kız karlider Hitler’in heykeli, bu iki
salon arasında tutuluyor ve deşi Paula karşıladı. Ancak
altında şöyle bir not yazıyor; doktor günlük olarak ziyaret
“Bu adam hangi salona ko- ettiği hastadan yol masrafını almayı kabul etmedi.
nulmalı? Seçim sana ait.”
Bugüne kadar Hitler hakkın- Bundan memnuniyet duyan
Hitler doktora “Size sonsuda ciltler dolusu eser yazılza kadar minnettarım” dedi.
dı. Hitler, en güçlü olduğu
Hitler annesinin vefatından
iktidar döneminde ağladısonra 1907’de Viyana’ya
ğında “Blondi” adlı köpeği
gitti. Bu koskoca şehir Hithariç kimsenin kendisini
ler’e dar geliyordu. Çünkü o
görmesini istemezdi.
burada sefil bir hayat yaşaHitler’in annesinin Yahudi
dı. Açlık gördü, parasızlık
doktoru Edward Bloç, Algördü,
ümidini kaybetti.
man liderin hüngür hüngür
Barınak
bulmayınca kamu
ağladığına şahit olduğunu
parklarında yattı ve lokantaşöyle anlatır; “Bir insanın
annesi ölüm döşeğindeyken ların kalıntılarından karnını
doyurdu.
böyle içten ağladığını hiç
Orta öğrenimini başarısız
görmedim”.
bitirince ressam olma ümiAnnesi Klara, Hitler’in
diyle Viyana Güzel Sanatlar
babasının üçüncü eşiydi.
Akademisi sınavına girdi
Kendisi Avusturyalıydı ve
ancak başarısız oldu. Sınava tekrar girse de yine
başarılı olamadı. Bu durum
içinde bir tepkiye neden
oldu.
Birinci Dünya Savaşı’nda
Almanya’ya dönen Hitler,
Alman İşçi Partisi’ne üye
oldu.
Ardından bu partinin başına
geçmeyi başaran Hitler bir
süre sonra Almanya’nın tek
ve rakipsiz diktatörü oldu
ki ona bugün de emsalsiz
Saray – Erbil
Türk halk şairlerinin tartışmasız öncüsü olan ve Türk’ün İslam’a bakışını Türk dilinin tüm
sadelik ve güzelliğiyle ortaya
koyan Yunus Emre, sevgiyi
felsefe haline getirmiş örnek
bir insandır. Yaklaşık 700 yıldır
Türk milleti tarafından dilden
dile aktarılmış, türkü ve ilahilere söz olmuş, yer yer atasözü
misali dilden dile dolaşmış
mısralarıyla Yunus Emre,
Türk kültür ve medeniyetinin
oluşumuna büyük katkılar
sağlamış bir gönül adamıdır.
Bazı kaynaklarda Anadolu’ya
gelen Türk boylarından birine
bağlı olup, 1238 dolaylarında
doğduğu rivayet edilirse de bu
kesin değildir; tıpkı 1320 dolaylarında Eskişehir’de öldüğü
yolundaki rivayetlerde olduğu
gibi. Batı Anadolu’nun birkaç
yöresinde “Yunus Emre” adını
taşıyan ve onunla ilgili görüldüğünden “makam” adı verilen
yer vardır.
Bir garip öldü diyeler
Üç gün sonra duyalar
Soğuk su ile yuyalar
Şöyle garip bencileyin
Diyen Yunus,belki de doğduğu
ve yaşadığı topraklardan çok
uzaklarda bu dünyadan göçüp
gittiğini anlatmak istemektedir.
Türkiye’nin pek çok yerinde
Yunus Emre’nin mezarı oldu-
içine anıt dikildi. 1980′li yıllarda ise, 1350′de yapılmış olan
Karaman’daki Yunus Emre
Camii’nin yanındaki mezarın
onun gerçek mezarı olduğu
iddia edildi. Aslında bu durum,
Yunus Emre’nin Türkler tarafından ne kadar sevildiği ve
benimsendiğinin çarpıcı bir örneğidir. Gerçekten de halktan
biri olan Yunus Emre, halkın
değer, duygu ve düşüncelerini
dile getirişi itibariyle tarihimizin
en halkla barışık aydınlarından
biri olma özelliğine sahiptir.
Türk tasavvufunun dilde ve
şiirde kurucusu olan Yunus
Emre’nin şiirlerinde ahlak,
hikmet, din, aşk gibi konuların
hemen hepsi tasavvuftan çıkar
ve tasavvuf görüşü çerçevesinde bir yere oturtulur.
Mısralarında didaktik ahlak
telkinlerinde bulunan Yunus
Emre, “gönül kırmamak” konusuna ayrı bir önem verir ve
“üstün bir değer” olarak şiirlerinde bu konuyu özenle işler.
Bu arada Yunus Emre’yi öne
çıkaran bir başka önemli özelliği de, şiirlerinde işlediği konuları ve telkinleri bizzat kendi
hayatında uygulamasıdır.
“Din tamam olunca doğar muhabbet” diyen Yunus, İslam’ın
sabır, kanaat, hoşgörürlük,
cömertlik, iyilik, fazilet değerlerini benimsemeyi telkin eder.
saray
diktatör deniliyor.
Hitler’in anne sevgisi çok
büyüktü. Şöyle ki kendi
düşmanlarını yok etmeden
önce kendilerinden annelerine mektup yazmalarını
isterdi.
Hitler’in annelerle ilgili çok
meşhur bir sözü var. O
şöyle der; “Annen hayatta
olduğu sürece sen çocuksun, ancak öldüğünde hemen yaşlanıyorsun”.
Hitler’in annesine sevgisi
tarifsizdi. Ancak onun iki
sevgilisi daha vardı. İntiharından bir ay önce evlendiği
eşi Eva Braun ve köpeği.
Hitler çok sevdiği köpeğini
intiharından 4 gün önce
zehirledi.
Sekreteri Hitler’in intihar sırasında cesedi yere yığılırken elinde annesinin resminin bulunduğunu söyledi.
İkinci Dünya Savaşı’nın tek
sorumlusu olan Hitler de
ağlardı.
Ağlamak yüce Allah’ın bir
merhametidir. İnsan bazen
sevinç gözyaşı da döker.
Acaba diktatörler gözyaşı
dökerken, ağlattıkları insanlar akıllarına gelir mi?
Bir insanın ne sebeple olursa olsun ağlaması, başkalarının ağlamasına sebep
olmasından daha kolaydır.
Allah kimseyi ağlattırmayı
bize nasip etmesin...
* Değişim Hareketi milletvekili
Büyük Türk halk şairi Yunus Emre’nin hayatı
ğu iddia edilen pek çok mezar
ve türbe vardır. Bunlardan
başlıcalar şöyle sıralanabilir:
Eskişehir’in Mihalıççık ilçesine
bağlı Sarıköy; Karaman’da Yunus Emre Camii avlusu; Bursa;
Kula ile Salihli arasında Emre
Sultan köyü; Erzurum, Duzcu
köyü; Isparta’nın Keçiborlu
ilçesi civarı; Aksaray; Afyon’un
Sandıklı ilçesi; Ordu’nun Ünye
ilçesi; Sivas yakınında bir yol
üstü. Görüldüğü gibi sayı ve iddia hayli kabarıktır. Bazı belgeler, Yunus Emre’nin asıl mezarının Karaman veya Sarıköy’de
olduğuna işaret etmektedir.
Nitekim, 1970′li yılların başında
Sarıköy’deki mezarın Yunus’a
ait olduğuna kesin gözüyle
bakılarak bu köye Yunus Emre
adı verildi ve oradaki bir bahçe
Yunus’un sanat anlayışı, dini
ve milli değerleri bağdaştırdığı
mısralarında kendini gösterir;
millileşen tasavvufa, Türkçenin
en güzel ve en güçlü özelliklerini kullanarak tercüman olur.
Gerçekten de 11,12 ve 13.
asırlarda Türkistan ve Anadolu
Türkleri arasında çok yayılan
tasavvufun Türk şairleri arasında iki büyük sözcüsü vardır:
Türkistan’da Ahmet Yesevi,
Anadolu’da Yunus Emre…
Yunus Emre’nin tasavvuf anlayışında dervişlik olgunluktur,
aşktır; Allah katında kabul görmektir; nefsini yenmek, iradeyi
eritmektir; kavgaya, nifaka,
gösterişe, hamlığa, riyaya,
düşmanlığa, şekilciliğe karşı
çıkmaktır.
Yunus Emre aynı zamanda
bütün insanlığa hitap eden
büyük şairlerdendir. Bu anlamda Mevlana’nın bir benzeridir.
O’nun Mevlana kadar çok
tanınmayışı ise, bir yandan
kullandığı dil olan Türkçe’nin
Batı’da Farsça kadar bilinmemesi, öte yandan da Türk
aydınlarının O’nu ihmal etmesindendir. Yunus’taki insanlık
sevgisi, neredeyse kendisiyle
özdeşleşmiş “sevgi felsefesinin
bir parçası ve hatta sonucudur.
Nitekim Yunus’un insan sevgisini ilahi sevgi ile nasıl bağdaştırdığını gösteren en çarpıcı
mısralarından birisi “Yaradılanı hoş gör / Yaradan’dan
ötürü”dür. Yunus Emre’ye
göre insanlar, din, mezhep,
ırk, millet, renk, mevki, sınıf
farkı gözetilmeksizin sevilmeyi hak etmektedirler.
Madem ki insanoğlu ruh yönüyle Allah’tan gelmektedir;
öyleyse insanlar hiçbir şekilde birbirlerinden bu anlamda
ayrılamazlar.
Yaşadığı çağın gerçekleri göz
önünde bulundurulduğunda
Yunus’un bir başka önemli
tarafı ortaya çıkar: Yunus
Emre, hükümetsizlik içinde
çalkalanan ve Moğol istilaları
ile mahvolan Anadolu topraklarında ortaya çıkan sapık
batınî cereyanların hiçbirine
kapılmadığı gibi, bu akımların
Türklerin bütünlüğüne zarar
vermesi tehlikesi karşısında
da engelleyici bir rol üstlenmiştir. Bu bakımdan bakıldığında Yunus Emre, hem Türk
şiirinin kurucusu, hem de milli
birliğin önemli tutkallarından
biridir. Yunus Emre, kelimenin tam anlamıyla “milli bir
sanatçıdır. Tıpkı, Nasrettin
Hoca, Köroğlu, Dadaloğlu
veya Karacaoğlan gibi…
Yunus Emre’nin şiirlerinde en
fazla işlenmiş temalar;İlahi
aşk, Din, Ahlak, Gurbet, Tabiat, Ölüm ve faniliktir.
3
Sayı:78 - 15 Eylül 2012
saray
KDP Siyasi Büro Üyesi Cafer İbrahim: Tek hedef KDP
KDP Siyasi Büro Üyesi Cafer İbrahim, Saray'a verdiği röportajda partisinin hedef tahtası haline geldiğini söyledi. Mesut Barzani'nin milletin oyuyla seçilen bir lider olduğunu savunan İbrahim, " Barzani'nin, bölgenin Bağdatla olan sorunları karşısında
kayıtsız kalmasını kimse beklemesin" dedi. İbrahim,"Kürdistan'ın bir anayasaya sahip olamaması çok üzücüdür." diye konuştu
Saray – Erbil
KDP Siyasi Büro Üyesi Cafer İbrahim
Saray'a verdiği röportajda bölgedeki sorunlar,
petrol meselesi ve KYB ile imzaladıkları
stratejik anlaşma hakkında bilgi verdi.
İbrahim, KYB yetkilileri denetimimiz altındaki
bölgede görev paylaşımından söz ediyorlar,
aslında bizim de KYB denetimi altındaki
bölgede görev paylaşımı ile ilgili itirazımız
var" diye konuştu.
Saray: Neden çoğu karar ve tavırlarda Mesut
Barzani kendini sahada yalnız buluyor ve
kimse kendisine sahip çıkmıyor?
C.İbrahim: Böyle bir şey söz konusu değil,
siz siyasi olayları yanlış okuyorsunuz. Bizim
karşılaştığımız sorunlara yaklaşımımızda
bir mekanizmamızın olması gerekir. Sayın
Barzani ağır bir sorumluluk taşıyor. Kendisi
milletin oyuyla bu yere geldi. Dolayısıyla
bölgenin Bağdat ile olan sorunları karşısında
kayıtsız kalmasını kimse beklemesin.
Barzani konuşurken aslında milletin adına
konuşuyor. Parti ve diğer çevrelerin Barzani
ile hem fikir olmadığını söyleyemeyiz. Bunlar
bazen önceden kendilerine danışılmasını
istiyorlar veya bazen sorunlara çözüm bulma
mekanizması noktasında farklı görüşler
bildiriyorlar.
Saray: KYB camiası KDP ile olan stratejik
anlaşmanın gözden geçirilmesini istiyorlar ve
diyorlar ki, bu partiyle anlaşma istemiyoruz.
Siz bu konuda ne dersiniz?
C.İbrahim: Anlaşma her iki parti yetkililerinin
isteğiyle imzalanmıştır. Bu konuda kimse
kimseyi zorlamadı. O zamanlar durum her iki
parti yetkilileri için çok elverişli idi.
KYB'de bazı çevreler ki eminim bunun
arasında üst düzey yöneticiler bulunmuyor,
eşitlikten ve dengeden söz ediyorlar. Tabi
ki bizim de bu konuda çekincelerimiz var.
Burada uzlaşma normal bir şeydir. Örneğin
parlamentoda bir çalışmaya tüm tarafların
oyuyla başlanıyor.
Ancak Bağdat'ta, bölge hükümetinde,
bakanlıklarda ve şehir meclislerinde eşitlik ve
denge istiyorlarsa bu olmayacak bir şeydir.
Çünkü KDP olarak biz de KYB bölgesindeki
eşitlik ve dengenin sorgulanması gerektiğini
düşünüyoruz.
Saray: KYB dâhil bölgedeki tüm partiler
anayasanın parlamentoya iade edilmesinden
yanadır. Peki, neden KDP bunu kabul etmiyor?
C.İbrahim: Anayasaya 96 parlamenter oy
verdi. Anayasa hazırlık komisyonunda 36 üye
görev yaptı. Yani KDP olarak biz yazmadık.
Dolayısıyla Kürdistan Bölgesi’ndeki tüm
siyasi grupların ortak çalışması olan
anayasanın tadili gerekiyorsa tadil edilsin.
Finlandiya ve Fransa gibi ülkelerde sistem
defalarca değişti. Kürdistan Bölgesi’nde
eskiden anayasal parlamenter bir sistem
vardı. Şu an yarı başkanlık bir sistem söz
konusudur. Sistemden ziyade sistemin
yönetimi önemlidir. En iyi sistemi getirin, eğer
nasıl yönetileceğini bilmiyorsanız sorun çıkar.
Kürdistan'ın anayasaya sahip olamaması
çok üzücüdür.
Saray: KYB petrol ihracatında şeffaflık istiyor. Ne dersiniz?
C.İbrahim: Parlamentomuz var, istiyorlarsa
toplasınlar. Medya, şu bakanlık KDP'nin,
bu bakanlık KYB'nindir diye yazıyor. Bu
böyle değil, çünkü bakanlıklar tüm Kürdistan
halkının malıdır. Petrol meselesine gelince
KDP olarak burada eksiklikler olduğunu
biz de kabul ediyoruz ve sessiz kalamayız.
Bunu KYB'nin hatırı için yapmıyoruz. Petrol
Bakanlığı’na birçok haksızlık yapılıyor.
Bakıyoruz bazen bakanlığı öve öve
bitiremiyorlar. Bazen de başka şekilde
konuşuyorlar. Kürdistan'ın başarısı ve
egemenliği hepimizindir. Eğer Aşti Hawrami
başarılı olursa hepimiz başarılı oluruz.
Ama bellidir ki Bağdat'ta bazı gizli mihraklar
ve bazı bölgesel ülkeler Kürdistan'a karşı
gizli bir savaş içindeler. Burada hedef KYB
değildir, hedef KDP'dir.
Türkmen Erbil Listesi Başkanı Şerdil Tahsin: Ne zaman bir çalışma
yapmaya kalksak onu bir Türkmen grup baltalamıştır
Türkmen Erbil Listesi Başkanı Şerdil Tahsin yaptığı çalışmaları bir Türkmen grubun perde arkasından baltaladığını ima etti.
Saray’a konuşan Tahsin, Türkmenlerin birlik olamamaları halinde hiçbir taleplerinin dikkate alınmayacağı uyarısında bulundu. Türkmen Milletvekili Tahsin, Ticaret ve Sanayi Bakanı Sinan Çelebi’nin çalışmalarından memnun olduklarını söyledi
Röp Saray
Türkmen Erbil Listesi Başkanı Şerdil Tahsin
Saray'a verdiği özel röportajda önümüzdeki
seçimlerden önce kendisine kilit bir görev
verilmemesi durumunda milletvekilliği için
adaylığını yeniden koyacağını söyledi.
Türkmenler olarak birlik olmadıkları için hiçbir
taleplerinin dikkate alınmadığını ifade eden
Tahsin, "Milletimizin çıkarı için yaptığımız
çalışmaları bir Türkmen grup perde arkasından
baltalamaya çalışıyor" diyerek yakındı.
Saray: Parlamentodaki görev süreniz bir yıl
sonra sona erecek. Bu süre içerisinde Türkmenler için ne gibi çalışmalar yapmayı planlıyorsunuz?
Ş. Tahsin: Bu güne kadar yaptıklarımız ortada.
Şimdi acilen üzerinde çalıştığımız husus;
anayasanın parlamentoya iadesini sağlamaktır.
Türkmenlerin bazı hak ve taleplerini sağlıyor
olsa da anayasa hakkında bizim de bazı
çekincelerimiz var. Bu çekincelerimiz yeni
anayasaya yansıtılmalıdır.
Saray: Görüş ve itirazlarınızın anayasaya yansıtılması konusunda diğer Türkmen gruplar size
ne kadar destek veriyor?
Ş. Tahsin: Bilemiyorum. Ancak ben bir Türkmen
olarak vicdanımı rahatlatmak için halkımın talep
ve haklarını savunmaya devam edeceğim.
Saray: Yasalar gereği ikinci bir süre için adaylığınızı koyabilecek misiniz?
Ş. Tahsin: Bunu zamana bırakmak lazım. Ancak
bana hükümette kilit bir görev verilmezse,
parlamentoda başkan yardımcılığına
seçilmezsem adaylığımı koyabilirim.
Saray: Bölge yetkilileri, Türkmenlere verdik-
leri vaatlerin hiçbirisini yerine getirmediler.
Özellikle Neçirvan Barzani'nin hükümet kurma
aşamasında verdiği sözler. Bunun sebepleri ne
olabilir?
Ş. Tahsin: Bölge yetkililerinin bize verdikleri
vaatlerin hiçbirisini yerine getirmedikleri
doğrudur. Biz bu taleplerimiz konusunda
yetkililerin cevabını bekliyoruz. Ancak hala bir
netice almış değiliz.
Saray: Bu yetkililerden neden bir takvim talep
etmiyorsunuz?
Ş. Tahsin: Taleplerimizin dikkate alınmamasının
nedeni Türkmen grupları olarak birlik
olamamamızdır. Örneğin halkımızın çıkarları
için yaptığımız çalışmaları bir Türkmen grup
perde arkasından baltalayabilir. Dolayısıyla
taleplerimizin yerine getirilmesi için birlik
olmamız gerekir.
Saray: Parlamentoda çalışmanızı baltalayan
Türkmen gruplar oldu mu?
Ş. Tahsin: Evet oldu.
Saray: Eski bir sporcu olarak, sporculara yönelik
çalışmalarınızı öğrenebilir miyiz?
Ş. Tahsin: Eski sporculara maaş ödenmesi
meselesini hem Başbakan hem de Başbakan
Kürt haklarını uygulamak istemeyişinden
kaynaklanıyor. Diğer sorunlar ise Bağdat’ın
Kürdistan Bölgesi’nin uygulamalarından
memnun olmayışından kaynaklanıyor. Petrol
ve gelirler sorunu gibi.
Saray: Erbil’deki faaliyetleriniz çok az,
neden?
K.Aziz: Erbil’de faaliyetlerimiz devam ediyor.
Bu kentte bir şubemiz var. Parlamentoda
bir üyeyle temsil ediliyoruz. Başkanlık
konseyimiz burada bulunuyor. Ancak yine de
eskisi gibi faal değiliz Erbil’de.
Saray: KDP ve KYB, parlamentoda temsil
edildiğinize göre sizi hükümete katılmaya
davet ettiler mi?
K.Aziz: Altıncı kabinede biz ve İslami
Cemaati hükümete katılmayı kabul ettik.
Ancak bize izin vermediler. Katılırsak
sorumluluk taşıyacağımızı değil de büyük
kazanımlar ve imtiyazlar elde edeceğimizi
düşündüler. Şu an muhalefetteyiz.
Saray: Siyasi bir kişilik olarak birçok haktan mahrum bırakılan Türkmenlerin hak ve
taleplerine yaklaşımınız nasıldır?
K.Aziz: Türkmen hak ve taleplerinin Kürt
hak ve taleplerinden hiçbir farkı yoktur.
Hem partili hem de siyasi bir şahsiyet
olarak Türkmen, Asurî ve Kildanların meşru
haklarını her zaman savunmuşumdur.
Kürtler olarak iktidar bizdedir diye bu
milletlerin haklarına yaklaşmamalıyız.
Türkmen, Asurî ve Kildanilerin anayasal
temelde siyasi ve milli haklarını garantiye
almalıyız. Elbette ki Kürtlerle yaşayan
Arapların haklarını da garantiye almalıyız.
Yardımcısı gibi üst düzey yetkililer nezdinde
gündeme getirdim. Diğer bir mesele ise eski
sporculara konut temin edilmesi meselesidir.
Bunun gerçekleşmesi için çalışmalarıma devam
edeceğim.
Saray: Erbillilerin makam ve görevlerden uzak
tutulduğu her yerde konuşuluyor. Bu ne kadar
doğru?
Ş. Tahsin: Bu konuyu bizzat Başbakan ve
Başbakan Yardımcısı nezdinde gündeme
getirdim. Şu üzücüdür ki; görev alabilecek
birisinin ya Türkmen partilerinde ya da Kürt
partilerinde çalışması gerekir. Bu ister istemez
Erbil halkına tecrit anlamına geliyor. Aslında
resmi görevleri Erbillilerin alması gerekiyor.
Ama bunlardan hiç üstünlüğü olmayan kişilere
veriliyor bu görevler. Bu da Erbillileri tedirgin
ediyor ve kendilerini tecrit edilmiş sayıyorlar.
Saray: Bölge hükümetindeki Türkmen bakanın
çalışmalarından memnun musunuz?
Ş. Tahsin: Bundan önceki bakanların hiçbir
yetkisi yoktu. Ancak Ticaret ve Sanayi Bakanı
Sayın Sinan Çelebi'nin çalışmaları çok ileri
düzeyde. Bölge medyası bu çalışmaların millet
için yapıldığına şahittir.
Kürdistan Ayinde Partisi Genel Sekreteri Kadir Aziz: Muhalefetin fedakârlık yapmaktan başka hiçbir getirisi yoktur
Röp Saray
Kürdistan Ayinde (Gelecek) Partisi
Genel Sekreteri Kadir Aziz, Saray’a
verdiği röportajda “Muhalefetin fedakârlık
yapmaktan başka hiçbir getirisi yoktur” dedi.
KYB ile olan ilişkilerini değerlendiren Aziz,
“KYB ile yakınlaşmak suç değildir” diye
konuştu.
Saray: Muhalefette yer alma kararınızı nasıl
değerlendiriyorsunuz?
K.Aziz: Parti olarak yıllardır muhalefette yer
alıyoruz. Bölgedeki 4 muhalefet partisinden
biriyiz. Ancak muhalefetin fedakârlık
yapmaktan başka hiçbir getirisi yoktur.
Kendini muhalefet kabul eden ve tavır sahibi
olan bir parti bedel ödemeye en baştan hazır
olmalıdır. Parti olarak tavırlarımız nedeniyle
birçok kez bedel ödemiştik.
Saray: Siyasi bir kişilik olarak Bağdat ile bölge arasındaki sorunlara bakış açınız nasıldır?
K.Aziz: Bağdat ile bölge arasında birçok
sorun var. Bu sorunların bazıları anayasal
sorunlardır. Bu sorun Bağdat’ın anayasadaki
Bunu sözde değil fiilen ispatlamalıyız.
Saray: Eskiden KYB’ye yakın olmakla suçlanıyordunuz. Bu konu hakkında ne diyeceksiniz?
K.Aziz: KYB’ye yakın olmak suç değil ki
suçlu gibi gösterelim. Mücadeleci bir parti
olan KYB’nin birkaç yıldır yakın dostuyuz.
Ancak bazen onlardan farklı düşünüyoruz ki
bu da aramızda bir soğukluğa neden oluyor.
Saray: Yolsuzluk, petrol kaçakçılığı ve KDP
ile KYB’nin yönetim anlayışına görüşünüz
nedir?
K.Aziz: Bu konular aslında herkesin dilinde.
Bu durumdan kimse memnun değil ve
çözümlenmesi gerekir.
Saray: Partinizden ayrılan grupla aranızdaki
sorun hala devam ediyor mu?
K.Aziz: Evet devam ediyor. Onlar iktidardan
destek alarak bürolarımıza ve bütçemize
el koydular. Bundan daha büyük bir sorun
olabilir mi?
saray
Siyasi anlaşmazlıkların bedelini vatandaşlar ödüyor
2
Sayı:78 - 15 Eylül 2012
Bölge ile merkez arasında devam eden siyasi sorunlar vatandaşları tedirgin ediyor. Piyasayı vuran bu sorunların başında
petrol ve peşmerge sorunu geliyor. Bir öğretim üyesi, “Siyasi sorunlar çözülse bile ekonomik sorunlar devam edecek” dedi.
Bir yetkili ise sorunların ana sebebinin hem merkez hem de bölge hükümetinin anayasayla çalışmaması olduğunu söyledi
Saray Erbil
Bölge ile merkez arasında devam
eden siyasi sorunlar vatandaşları
tedirgin ediyor. Sorunların piyasayı
da vurduğunu ifade eden vatandaşlar
ticaretin durma noktasına geldiğini
söylüyorlar.
Ekonomistler ise “Siyasi sorunlar
çözülse bile ekonomik sorunlar devam
edecek” diyor.
Bazı eşya fiyatlarının inip çıkması
ve alışveriş hareketinin durgun hale
gelmesinden şikâyet eden vatandaşlar,
sorunlara çare istiyor.
Hüseyin Şakir Şerif adlı vatandaş,
bu sorunların hayatın tüm alanlarını
etkilediğini söyledi. 24 yaşındaki
vatandaş, bu sorunların emniyeti de
kötü etkileyebileceğini belirtti.
Çatışmaların tekrar yaşanmasının
vatandaşları çok korkuttuğunu ifade
eden Şerif, bu sorunların piyasada
istikrarsızlığa yol açtığını kaydetti.
Piyasada alışveriş hareketinin iyice
düştüğünü ifade eden 28 yaşındaki
Üzeyir Muhammet Aziz, araba ve arazi
satışlarının da durduğunu söyledi. Aziz
“Siftah yapmayalı 2 ay oldu” dedi.
Bir öğretim görevlisi, siyasi
istikrarsızlığın ekonomik istikrarsızlığa
neden olduğunu söyledi. Selahattin
Üniversitesi İdari ve İktisadi Bilimler
Fakültesi öğretim üyesi Eyüp Simakayi,
siyasi istikrarsızlığın sermayenin
yurtdışına kaçmasına neden olacağını
kaydetti.
Sorunun piyasayı kötü etkilediğini ifade
eden Simaki, “İş güç kalmadı. Herkes
oturup kara kara düşünüyor. Siyasi
sorunlar çözülse bile ekonomik sorunlar
devam edecek” diye konuştu.
Sorunların sadece bölgeyi değil Irak’ın
diğer bölgelerini de etkilediğini ifade
eden bir yetkili, bölge ile merkez
arasındaki sorunların vatandaşları
tedirgin ettiğini söyledi.
Irak Başbakanlık Meclis
danışmanlarından Sami Şebek, iki taraf
arasındaki sorunların başında petrol ve
Atamalar adil değil
gaz sorununun geldiğini söyledi. Petrol
ve gaz sorununun çözümlenmesinin
diğer sorunların da çözümlenmesine
yol açacağını ifade eden Şebek, “
İki taraf arasında sınır, peşmerge ve
emniyet boşluğu gibi sorunlar mevcut.
Bu sorunlar da güç kullanılarak
çözülemez” dedi.
İki taraf arasındaki sorunların tüm Irak’a
olumsuz yansıdığını belirten Şebek,
“Hepimizin dileği bu sorunların biran
önce çözümlenmesidir. Çünkü bedeli
vatandaşlar ödüyor” diye konuştu.
Kürdistan Parlamentosu İdari ve
Ekonomi Komisyonu Başkanı
Aras Hüseyin, sorunların tüm Irak’ı
etkilediğini söyledi.
Bu sorunların hem merkez hem de
bölge hükümetinin anayasayı kulak
ardı etmeleri neticesinde yaşandığına
dikkat çeken Hüseyin, sorunların halkı
hem ekonomik hem maddi olarak çok
etkilediğini kaydetti. Hüseyin, bedeli
halkın ödediğini söyledi.
Saray konuyla ilgili bölge hükümeti
sözcüsü Dr. Kava Mahmut’a ulaşmaya
çalıştı. Ancak Mamhut’un yurtdışında
olması nedeniyle telefonumuza
çıkmadı.
Bağdat merkez yönetimine bağlı resmi kurumlarda, bölge vatandaşlarına tanınan atama hakkından sadece iki
büyük Kürt grubu KDP ve KYB yandaşları yararlanıyor. İşin ilginç tarafı bu atamalardan bölgedeki birçok üst
düzey resmi yetkili ve parlamenterin haberdar olmamasıdır
Saray – Erbil
Bağdat merkez yönetimine bağlı resmi
kurumlarda, bölge vatandaşlarına atama
hakkı tanınıyor. Bu kapsamda bölge için
belirlenen kontenjandan sadece iki büyük
Kürt grubu olan KDP ve KYB yandaşları
yararlanıyor. İşin ilginç tarafı bu atamalardan
bölgedeki birçok üst düzey resmi yetkili ve
parlamenterin haberdar olmamasıdır.
Irak Parlamentosu’nun Kürdistan
koalisyonu grup üyesi Bayan Eşvak Caf,
bakanlıkların atamaları belli talimatlara göre
gerçekleştirdiklerini söyledi. Atamalarda
adaletsizliğin söz konusu olduğunu ifade
eden Caf, atamalarda kuralların ayaklar
altına alındığını kaydetti.
Saray’ın elde ettiği bilgilere göre bir
takım Iraklı parlamenter, özellikle ihtilaflı
bölgelerde ve kurallara göre yapılmayan
atamaların feshedilmesini talep ediyor.
Maliye Komisyonu’nda görev yapan bir üye,
iktidar tarafından gerçekleşen atamalarda
hedefin kitleyi memnun etmek ve işsizliği
kapatmak olduğunu söyledi. Komisyonun
değişim grubu üyesi İsmail Galali, yapılan
atamaların bilimsel olmadığını savundu.
Galali, KDP ve KYB’yi Bağdat merkez
yönetiminin bölgeye ayırdığı atamaları
kontrol etmekle suçladı.
Irak Parlamentosu’nun Kürt İslami
Birliği grup üyesi Üsame Cemil, KDP
ve KYB’yi Bağdat merkez yönetimine
bağlı resmi kurumlara sadece kendi
yandaşlarını atamakla suçladı. Cemil, bu
iki partinin referansını alamayan birisinin
bu kurumlardaki atama imkânından
yararlanmasının mümkün olmadığını
kaydetti. Irak’ın diğer bölgelerindeki
vatandaşların devlette bir işe sahip
olabilmek için internet üzerinden iş bulma
formları doldurduklarına dikkat çeken Kürt
parlamenter, “Ancak bölgemizde vatandaşlar
siyasi partiler kanalıyla atanıyorlar. Bu işi de
KDP ve KYB kontrol ediyor” dedi.
Merkez hükümet tarafından bölgeye
ayrılan atamaların hangi kurallara göre
yapıldığının araştırılması için muhalefeti
göreve çağıran Cemil, bu atamalardan
geliri düşük insanların yararlanamadığını
söyledi.
Kürdistan Bölgesi Maliye ve Ekonomi
Bakanlığı sözcüsü, bu atamaların
bakanlık tarafından yapıldığı yönünde öne
sürülen iddiaları yalanladı.
Bu konuda hiçbir bilgiye sahip
olmadıklarını ifade eden sözcü, konunun
Bölge Başbakanlık Meclisi sekreteri
Muhammet Karadaği’ye sorulmasını
istedi. Saray’ın üç gün boyunca
ulaşmaya çalıştığı Karadaği, değişik
bahaneler öne sürerek soruları yanıtsız
bıraktı.
Gazeteye ulaşan bir bilgiye göre, her yıl il
meclisleri atama fırsatından yararlanmak
için adayların isim listesini Bağdat’a
gönderiyor.
Ancak Erbil il meclisinin Komal grup
başkanı Namık Nanakali, bu bilgilerin
gerçeği yansıtmadığını söyledi. Saray’a
konuşan Nanakali, “Erbil il meclisi olarak
bu atamalardan haberimiz yok”dedi.
Teşekkür
Çok sevgili babamız
Rifat Cemil'in vefatı nedeniyle,
cenaze törenine iştirak eden,
telefon ve e-maille taziyede bulunan,
evimize gelerek acımızı paylaşan tüm
akraba, arkadaş, parti ve hükümet
yetkilisi, bakan ve parlamenterlere
sonsuz teşekkürlerimizi sunarız.
İmat Rifat ve ailesi
Ünlü sözler
Sen karşındaki kişiyi öğrenmeye çalışma .. O nasıl
olsa kendisini gösterir
Mevlana
Sayı:78 - 15 Eylül 2012
Bölge ile merkez arasındaki siyasi
gerilim piyasayı vurdu
2
Çalışmalarımızı bir Türkmen
grup baltalıyor
Tarım kültürümüz yok oluyor..
3
General De Gaulle'nin kimdir ?
7
5
KDP’den bir yetkili: Anayasa referanduma sunulsun
Bölgenin iki büyük partisinden biri olan Kürdistan Demokratik Partisi, bölge anayasasının parlamentoya iadesine karşı çıkıyor. Saray'a konuşan KDP'li Cafer İbrahim," anayasa hemen referanduma sunulsun" dedi. Yetkili
KDP-KYB stratejik anlaşmasının iki partinin arzusuyla yapıldığını söyledi
Saray – Özel
KDP Siyasi Büro Üyesi Cafer
İbrahim Saray'a verdiği
röportajda anayasanın
referanduma sunulması
gerektiğini kaydetti.
Anayasanın parlamentoya
iadesini talep edenlere
cevap veren İbrahim,"Bölge
anayasasının tadil edilmesine
lüzum yok" dedi.
Gazetemizin üçüncü
sayfasında yayınlanan
röportajda konuşan Kürt
yetkili, milletin temsilcisi
olarak nitelediği Mesut
Barzani'nin bölge ile Bağdat
arasında devam eden sorunlar
karşısında kayıtsız kalmasının
mümkün olmadığını söyledi.
KDP-KYB stratejik
anlaşmasına da temas
eden KDP'li İbrahim, KYB
yetkililerinin anlaşmaya yönelik
eleştirilerine cevap verdi.
Anlaşmanın her iki tarafın
arzusuyla imzalandığına
dikkat çeken İbrahim, "Kimse
kimseyi zorlamadı. O zamanlar
durum iki parti yetkilileri için
çok elverişli idi. KYB yetkilileri
denetimimiz altındaki bölgede
görev paylaşımından söz
ediyorlar, aslında bizim
de KYB denetimi altındaki
bölgede görev paylaşımı
ile ilgili itirazımız var" diye
konuştu. KDP'nin anayasanın
parlamentoya iadesi
konusundaki görüşünü bizimle
paylaşan yetkili, "Anayasaya
96 parlamenter oy verdi ve
bu anayasayı KDP yazmadı,
belki 36 üyeden oluşan bir
komisyon yazdı. Dolayısıyla
Kürdistan Bölgesi’ndeki tüm
siyasi grupların ortak çalışması
olan anayasa tadile değil
referanduma sunulmalıdır"
diye konuştu.
Baas yönetimine karşı olan eski
muhaliflere maaş bağlanacak
Saray – Özel
Irak Parlamentosu’nun geçtiğimiz Temmuz
ayında kabul ettiği “Türkmen hak ve
talepler” yasasının bir maddesinde, 19912003 yılları arasında devrik yönetime karşı
muhalefet saflarında faaliyet göstermiş
olan Türkmen parti üyelerine emeklilik
maaşı ödeneceği hükmü geçiyor.
Irak Türkmen Cephesi (ITC) yetkilisi Aydın
Maruf, Irak Parlamentosu’nun Türkmenleri
ülkenin üçüncü ana milleti olarak kabul
ettiğini hatırlattı. Saray’a konuşan yetkili
Maruf, “Türkmen hak ve talepler” yasasının
Türkmen milletvekillerinin çabası sayesinde
çıktığını kaydetti.
Yasada 19912003- yılları arasında devrik
yönetime karşı muhalefet saflarında
faaliyet göstermiş olan Türkmen parti
üyelerine emeklilik maaşı bağlanması
maddesinin de geçtiğini belirten ITC
yetkilisi, “Böyle bir yasadan Kürt ve Araplar
yararlanmıştı. Şimdi sıra Türkmenlerde.
Biz şu an Erbil’de Türkmen muhaliflerin
isimlerini yazmaya başladık. Muhalif
isimlerini yazma görevi ITC olarak bize
verildi. Bugüne kadar 600 muhalifin
ismini yazdık. Ardından hazırlanan isim
listeleri Irak parlamentosu ve hükümetine
sunulacak” diye konuştu.
Sünni-Şii dengesi sağlansın diye Türkmenleri Seçim Yüksek Komiserliği’ne almadılar
Saray Özel
Irak Seçim Yüksek Komiserliği’nin
üye sayısı kesinleşti. Buna göre bu
sayı 9 olacak. Irak Parlamentosu’nun
13 Eylül 2012 günü gerçekleştirdiği
oturumda Seçim Komiserliği’nin üye
sayısının dokuz olması kabul edildi. Bu
arada Sünni-Şii dengesi sağlansın diye
dokuzuncu üye Hıristiyanlar arasından
seçilecek. Irak Parlamentosu’nun
Türkmen üyesi Nebil Harbo, komiserlikte
Şii ve Sünnilerin dörder üyeyle temsil
edileceğini söyledi. Saray’a konuşan
Harbo, Şii üyelerin Ulusal İttifak Bloğu,
Sünni üyelerin ise Irakiye ve Kürdistan
Koalisyonu arasından seçileceğini
kaydetti.
Ulusal İttifak Bloğunun Şii- Sünni dengesi
sağlansın diye dokuzuncu üyenin
Hıristiyanlar arasından seçilmesini talep
ettiğini ifade eden Harbo, dokuzuncu
üyeliğin Türkmenlere verilmesinde
ısrar edeceklerine dikkat çekti.
Türkmenlerin Seçim Komiserliği’nde
temsil edilmemesi halinde federal
mahkemenin ve BM’nin kapısını
çalacaklarını dile getiren Türkmen
parlamenter, Seçim Komiserliği’ne
meşruiyet kazandırılmamasını talep
edeceklerini kaydetti. Harbo dokuzuncu
üyeliğin Türkmenlere verilmesi halinde
temsilcilerinin Tuzhurmatu bölgesinden
Bayan Gülşen Kemal’in olacağını
söyledi.
Erbil'i ziyaret eden tatilciler fahiş fiyatlardan şikayetçi
s5
Hitler'in gözyaşları
s4

Benzer belgeler

Gazeteyi okumak için buraya tıklayın saray82

Gazeteyi okumak için buraya tıklayın saray82 zamanlarda başarılı futboluyla dikkatleri üzerine çekti ve Milli Takımın ilk onbirinde yer alarak kupayı kaldıranlar arasına girdi. 1962 Dünya Kupası onun için kötü bir dönemdi. Pele sakat olduğu i...

Detaylı

Saray turky.indd - Bizturkmeniz.com

Saray turky.indd - Bizturkmeniz.com dikkatleri üzerine çekti ve Milli Takımın ilk onbirinde yer alarak kupayı kaldıranlar arasına girdi. 1962 Dünya Kupası onun için kötü bir dönemdi. Pele sakat olduğu için bu milli takıma çağrılmadı....

Detaylı

Demet Şarkılarını Gençler İçin Söyledi

Demet Şarkılarını Gençler İçin Söyledi günlük ateşkes ilan edilmiştir. Bir başka olayda Brezilya Ligi’nde oynanan bir maçta Pelé’nin oyundan atılması sonrası taraftarlar isyan etmiş ve hakemi zor durumda bırakmıştır. Bunun üzerine Pelé ...

Detaylı

gazeteni okumak için buraya tıklayın

gazeteni okumak için buraya tıklayın günlerde Acıbadem Hastanesi’nde ulturasona girdi ve bebeğin cinsiyetinin erkek olduğunu öğrendi. Yıldız, yakınlarına, “İnşallah ikincisi erkek olur” dedi. İlk eşi Adalet Durak’tan Gülşen, Gülden ve...

Detaylı

Gazeteyi okumak buraya tıklayın

Gazeteyi okumak buraya tıklayın dikkatleri üzerine çekti ve Milli Takımın ilk onbirinde yer alarak kupayı kaldıranlar arasına girdi. 1962 Dünya Kupası onun için kötü bir dönemdi. Pele sakat olduğu için bu milli takıma çağrılmadı....

Detaylı

SARAI LATINInew.indd

SARAI LATINInew.indd Brezilya’nın Fluminense takımındaki görevini başarıyla devam ettirdi. Pele’yi top oynamaya teşvik eden insan babası olmuştu. Topa ilk tekmeyi vurmasıyla futbola áşık olan Pele’ye, o yaşlarda futbol...

Detaylı

Mustafa Sandal Tazminat Ödeyecek!

Mustafa Sandal Tazminat Ödeyecek! çalışma isteği de kalmayan ünlü oyuncu habersizce Almanya’ya gitti ve psikolojik sorunlarını bahane ederek Muhteşem Yüzyıl ekibini zor durumda bıraktı. Bir bakıma kendisine yapılanların öcünü alan ...

Detaylı

Baba oğul ilk defa aynı filmde Tayvan 50`nci

Baba oğul ilk defa aynı filmde Tayvan 50`nci çeken şey ise hakem hakkında hiçbir cezai işlem uygulanmaması hatta hakemin takdir edilmesidir. Edson Arantes do Nascimento Pele, 1940 yılında dünyaya geldi. Futbola Bauru Atletic takımında başlaya...

Detaylı

SARAI LATINInew.indd

SARAI LATINInew.indd devam ettirdi. Pele’yi top oynamaya teşvik eden insan babası olmuştu. Topa ilk tekmeyi vurmasıyla futbola áşık olan Pele’ye, o yaşlarda futbol fazla para kazandırmamış; bilakis, o sıralarda yaptığı...

Detaylı

HAMİLELİKTE SİGARANIN ZARARLARI Serbest

HAMİLELİKTE SİGARANIN ZARARLARI Serbest zamanlarda başarılı futboluyla dikkatleri üzerine çekti ve Milli Takımın ilk onbirinde yer alarak kupayı kaldıranlar arasına girdi. 1962 Dünya Kupası onun için kötü bir dönemdi. Pele sakat olduğu i...

Detaylı

SARAI LATINInew.indd

SARAI LATINInew.indd devam ettirdi. Pele’yi top oynamaya teşvik eden insan babası olmuştu. Topa ilk tekmeyi vurmasıyla futbola áşık olan Pele’ye, o yaşlarda futbol fazla para kazandırmamış; bilakis, o sıralarda yaptığı...

Detaylı

Saray turky.indd - Bizturkmeniz.com

Saray turky.indd - Bizturkmeniz.com Edson Arantes do Nascimento Pele, 1940 yılında dünyaya geldi. Futbola Bauru Atletic takımında başlayan Pele, 1955’te geçtiği Santos Kulübü’nde 1956’da A takımına alındı. İlk Dünya Şampiyonluğu’nun ...

Detaylı