Kasım 2007
Transkript
Kasım 2007
09.11.2007 08:56 Seite 1 BELÇÝKA’NIN NABZI BURADA ATIYOR www.binfikir.be Belçika'nýn Türkçe gündemi! Günlük haber ve yorumlar www.binfikir.be'de! www.binfikir.be www.binfikir.be www.binfikir.be www.binfikir.be www.binfikir.be www.binfikir.be www.binfikir.be www.binfikir.be www.binfikir.be Sayfa 1x.qxp Okuyun, bir fikir edinin Sayý 23 - Kasým 2007 Flamanlardan geri adým Kral Albert 151. günde devreye girerek, Marten III hükümetinin 148 günlük ‘hükümet kuramama’ rekorunu kýran Yves Leterme’den hükümeti kurma sürecini hýzlandýrmasýný istedi. arlamento içiþleri Komisyonunda Frankofon parti temsilcilerinin komisyonu terk etmelerine raðmen Brüksel-Halle-Vilvoorde(BHV) Seçim Bölgesinin ayrýlmasý önerisinin Flaman Partilerin temsilcileri tarafýndan tek taraflý oylanarak kabul edilmesinden sonra gözler Turuncu-Mavi koalisyon hükümetin geleceðine çevrildi Yves Leterme’ye son bir þans daha veren Kral Albert Federal hükümetin hýzlý bir þekilde kurulmasýný istedi. 10 Haziran Federal Seçimlerinden P Köþe yazarlarýmýz Erdinç UTKU 4 Erdem RESNE 5 Özgür BALCI 6 Leyla ERTORUN 7 Mustafa KÖR 9 Ýlknur CENGÝZ 16 Mehmet AYDOÐDU 17 Haydar ABÝ 18 Kenan GÖRGÜN 19 Nihat DURSUN 21 BÝNFÝKÝR 2 YAÞINDA baþarýlý bir sonuçla çýkan ve köklü devlet reformlarý yapýlmasý için kollarý sývayan CD&V ve milliyetçi ittifak ortaðý NVA geri adým atmak zorunda kalýyor. Salt çoðunlukla gerçekleþtirilebilecek reformlarýn Turuncu-Mavi (Hristiyan Demokratlar ve Liberaller) koalisyon hükümeti programýna girmesi beklenirken, 2/3 çoðunluk gerektiren konularýn hükümet anlaþmasýnda yer almayacaðý belirtiliyor. 4’te PROTESTO YÜRÜYÜÞLERÝ 15 ’te Belçika yerel gazeteciliðine kalite ve düzey kazandýran Binfikir gazetesi olarak ikinci yaþýmýzý doldurduk. editör’den Yýl 2005... Tam 2 yýl önce bugünlerde, Belçikalý Türk toplumu gazetemiz Binfikir ile tanýþ3’te mýþtý... Schaerbeek Belediye Baþkaný Clerfayt, Saint-Josse Belediye Baþkan Demannez ve Saint-Josse, Evere, Schaerbeek Emniyet Komiseri Thiebault ile Brüksel’deki izinsiz gösteriler hakkýnda görüþtük. Musa Kart 12-13 ’te Sayfa 2xx.qxp 09.11.2007 08:06 Seite 1 Kasým 2007 GÜNDEM 2 Eþit haklar için biraraya geldiler Serpil Aygün erkezi Belçika’nýn Anvers kentinde bulunan Türk Dernekler Birliði (TDB) Flaman bir Sosyal ve Kültürel organizasyon olan Willemsfonds (WF) ile birlikte “Eþit Haklar” paneli düzenledi. Bu iki organizasyonun “ Beraber “ adýyla kurduklarý iþbirliði projesinin bir ürünü olan “Eþit Haklar” paneline ve Türkiye, Hollanda ve Belçika’dan konuþmacýlar katýldý. Brüksel’in sembolü olan Atomium anýtýnda gerçekleþen panelde Flaman Bölgesi’nde iþ, eðitim ve kültür alanlarýnda insanlar arasý eþit haklarýn saðlanmasý için neler yapýlabileceði tartýþýldý. Tartýþma sonucunda, Flaman Bölgesi’nde yaþayan yerli ve yabancý tüm çocuklarýn eþit eðitim hakkýna sahip olabilmeleri için iki kuruluþun da M tüm alt birimleriyle birlikte okul aile birliði gibi lokal örgütlenmelerinde aktif yer almalarý, abi-abla projesi ile çocuklarýn dil sorunlarýný çözmelerine ve derslerine yardým edilmesi, 2008 yýlýndan itibaren yýllýk olarak, çocuklarýnýn eðitiminde baþarý saðlayan ebeveylere “beraber ödülü” vermek gibi kararlar alýndý. Diðer taraftan istihdam alanýnda ise iþ bulmanýn bü- yük oranda iliþkiler aðý sayesinde olduðu tespiti yapýlýrken, yabancý gençlerin kendilerine iþ olanaðý saðlayabilecek iliþkilerden uzak olduklarý saptandý. Bu nedenle WF ve TDB iþsizlerle iþverenleri biraya getirecek bir iþ fuarý organize edecekler. Stand-up sanatçýsý Öznur Karaca, etkinlikte karþýlýklý önyargýlarý iþleyen bir gösteri sundu. Eðitimde anne-baba belirleyici Belçika’da yabancý kökenli öðrencilerin baþarýsýna giden yol velilerin desteðinden geçiyor. Kral Boudewijn Vakfý tarafýndan yaptýrýlan bir araþtýrmada yabancý kökenli öðrencilerin baþarýsýnda anne-baba ve öðretmenlerin teþviki ve kiþisel yönlendirmesinin çok önemli olduðu ortaya çýktý. Özellikle annelerin yarýsýnýn ilkokul diplomasý olmamasýna raðmen çocuklarýný yükseköðrenime gitmek için teþvik ettikleri saptandý. Öðrenci Rehberlik Merkezleri’nin okul seçimi ve teþvik konusunda neredeyse hiçbir etkisinin olmadýðý ortaya çýktý. Ankette baþarýlý yabancý kökenli öðren- cilerin yükseköðrenime baþlayan ortalama yabancý kökenli öðrencilerden farklý bir profile sahip olduðu da belirlendi. Baþarýlý öðrenciler özellikle ilgi duyduklarý ya da baþarmak için çaba harcamak istedikleri alanlarý seçiyorlar. Bu öðrencilerin kararlýlýðý dikkat çekiyor. Enerji kredisi revaçta Yakýt fiyatlarýndaki artýþ nedeniyle bankalar “enerji kredisi” vermeye baþladýlar. Banka kredileri özellikle akaryakýt ödemelerinin uzun vadeye yayýlmasýna yarýyor. Limburg Bölgesi'nde yapýlan bir araþtýrmada her 3 aileden birinin akaryakýt faturasýný zamanýnda ödeyemediðini ortaya çýkarmýþtý. Ayný araþtýrmada müþterilerin ödemeleri taksitler halinde yapmak istedikleri belirlenmiþti. Citibank bu ihtiyaçtan hareketle özel bir enerji kredisi oluþturdu. 2500 Avro ile sýnýrlý olan krediyi herkesin alabileceði bildirildi. Enerji kredisine talebin akaryakýt fiyatlarýndaki artýþa paralel olarak arttýðý öðrenildi. Belçikalý yaþlýlýða hazýr deðil Swiss Life Sigorta Þirketi tarafýndan yapýlan bir araþtýrmada Belçikalýlarýn yaklaþýk yarýsýnýn yaþlandýklarýnda kendilerine bakýlmasý için kenara para ayýramadýklarý ortaya çýktý. Belçika’daki 3 coðrafi bölgede 9000 kiþi arasýnda yapýlan ankette Belçikalýlara yaþlandýklarýnda nasýl bir hayat bekledikleri ve yaþlýlýða hazýrlanmak için ne gibi önlemler aldýklarý soruldu. Katýlýmcýlarýn yüzde 74’ü, 75 yaþýndan sonra kendilerine bakmak için yardýma ihtiyacý olacaðýný belirtti. Yüzde 70’i ise kiþisel baðýmsýzlýklarýný kaybedeceklerini bildirdi. Belçikalýlarýn yüzde 40’ý yaþlandýklarýnda kendi bakýmlarýný maddi olarak kendileri karþýlayabileceðini düþünüyor. Ancak yaklaþýk 1/3’ü yaþlýlýkta mali acýdan endiþe duyuyor, buna ek olarak yüzde 17’si ise yaþlandýklarýnda kendi bakýmlarý için yeterince paralarý olmayacaðýný düþünüyor. Ankete katýlanlarýn yaklaþýk yarýsý yaþlandýklarýnda kullanmak için tasarruf yapmadýklarýný ifade etti. Brüksel’de iz býraktýlar Erdinç Utku ertab Erener ve Demir Demirkan ile birlikte dünyaca ünlü müzisyenler eþliðinde kayýtlarý halen New York’ta devam eden ‘Painted on Water’ – Ebru albümü ülkemizde merakla beklenirken, albümün ilk konseri de 29 Ekim 2007 tarihinde T.C. Kültür ve Turizm Bakanlýðý’nýn katkýlarýyla Avrupa’nýn en iyi akustiðine sahip üç konser salonundan biri olarak kabul edilen Brüksel / Palais des Beaux-Arts’da (BOZAR) gerçekleþti. Painted on Water - Ebru þarkýlarý, konserde geleneksel ‘Ebru’ sanatýmýz eþliðinde söylendi. Projenin bu ilk konserinde sahnede ünlü Ebru sanatçýsý Ahmet Hikmet Barutçugil de canlý olarak sanatýný müzik eþliðinde icra etti. Hintli sanatçý Trilok Gurtu’nun tek kiþilik orkestra olarak yaptýðý interaktif solosu dakikalarca alkýþlandý. Anadolu müziklerinin te- S mel ögelerini alarak dünyaya yaymak istediklerini söyleyen ikili, yaptýklarý iþin Türküleri Ýngilizceye çevirmek olmadýðýný özellikle vurguladýlar. “Türkülerimizi onlarýn anlayacaðý formatta dünya insanlarýna sunmak” için Ýngilizce bir araç. Ýngilizce dý- þýnda baþka dil bizi sýnýrlardý þeklinde konuþtular. Hedeflerinin etnik müzik ya da Dünya müziði yapýp festivallerde sahne almak olmadýðýný vurgulayan ikili, asýl dalgaya yani kitlelere ulaþmak istediklerini belirttiler. Türkçe þarký söyleyeceði Diyanetten þehitlere yardým kampanyasý beklentisiyle gelen bir grup dinleyici hayal kýrýklýðýna uðradý. Aslýnda tamamen Batýlýlara dönük olarak hazýrlanmýþ olan proje neredeyse tamamý Türklerle dolu salonda gerçekleþtirildi. Son günlerdeki gösteri ve kýnama eylemleriyle atmosferin kýzýþtýðý Brüksel’de seyirciler sanatçýlardan daha milliyetçi söylemler beklediler. Konser sonrasýnda görüþlerini açýklayan sanatçýlar, “Amacýmýz elimizde bayrak dolaþmak deðil, bizim bayraðýmýz sanatýmýz. Onu anlayanlar sonra bizi araþtýrýr ve kim olduðumuzu anlarlar” dediler. Çok yaratýcý ve iyi düþünülmüþ proje, organizasyon bozukluklarý ve tanýtýmýn iyi yapýlamamasý yüzünden sanki “Türk’ün Türk’e Ýngilizce Türkü söylemesi” gibi algýlandý. Ancak salonda sanatçýlarýn yaratýcýlýklarýný ve farklýlýðýný farkedebilen bir grup izleyicinin bulunmasý ikilinin iyimser olarak Brüksel’den ayrýlmasýný saðladý. T.C. Brüksel Büyükelçiliði Din Hizmetleri Müþavirliði “ Diyanet Ýþleri Baþkanlýðý tarafýndan Avrupadaki tüm Diyanet Camilerinde, vatanýmýz ve milletimiz için canlarýný seve seve feda eden þehitlerimizin ailelerine ve çocuklarýn eðitimine yönelik bir yardým kampanyasý baþlatýldýðýný” açýkladý. Bu çerçevede, Belçika Din Hizmetleri Müþavirliði tarafýndan da, Belçika Türk Ýslam Diyanet Vakfýna baðlý camilerde bir yardým kampanyasý düzenlendi. Kampanyaya katkýda bulunmak isteyenler, ING bankasýnda açýlan 3101788059-47 nolu yardým hesabýna, kendi adlarýna para yatýrabilirler. Kampanya 30 Kasým 2007 tarihine kadar devam edecek ve toplanan meblað Din Görevlileri ve basýn yoluyla duyurulacak. Sayfa 3.qxp 09.11.2007 08:52 Seite 1 Kasým 2007 GÜNDEM ‘Flamanlar dýþarý’ Haber Merkezi rüksel’deki Flaman Paralmentosunun dýþ cephesine dün gece “Flamanlar dýþarý” ve “Ya BHV kalýr ya da Belçika halkýný kaybeder” gibi Flaman karþýtý sloganlar yazýldý. "Les flamands dehors" , "Belgique Unie, sinon rien" "BHV blijft of België is zijn volk kwijt" gibi sloganlar yazanlar ayný gün Brüksel-HalleVilvoorde Seçim bölgesinin ayrýlmasý için Flamanlarýn tek taraflý ola- B rak yaptýklarý oylamaya gönderme yaptýlar. Olayýn tekrarlanmamasý için parlamento çevresindeki güvenlik önlemleri arttýrýldý. Flaman Milletvekili Eric Van editör’den Rompuy (CD&V) kendisini aþaðýlanmýþ olarak hissettiðini belirterek Fransýzca yayýn yapan Belçika medyasýný suçladý. “Ýþte size Flaman Bölgesi’ni aþýrý saðcýlýk ve bölücülükle çaðrýþtýran bir atmosfer yaratmanýn en çarpýcý örneði. Çok kýsa bir süre önce de RTBF burada, Flaman Parlamentosunda bir program yapýp Flaman Bölgesi’nin baðýmsýzlýk ilan ettiðini yayýnlamýþtý. Benzeri sloganlarý ben Fransýzca yayýmlanan gazetelerde okuyor ve RTBF ve RTL gibi televizyonlarda duyuyorum” þeklinde konuþtu. Asosyallere sosyal muhalefet nvers’te 21 Ekimde yapýlan kongrede 26 090 geçerli oyun yüzde 66.4’ünü alan Caroline Gennez seçim yenilgisinden sonra istifa eden Johan Vande Lanotte’nýn yerine SPA’nýn yeni baþkaný seçildi. Vande Lanotte baþkanlýk için Caroline Gennez’i iþaret etmiþti. Sol kanat muhalefetin adayý Piet De Bruyn ise oylarýn yüzde 33.6’sýný alarak varlýðýný hissettirdi. Sendika kökenli De Bruyn’un partinin daha sola çekilmesi yönündeki söylemleri parti içinde destek buldu. Özellikle SPA’nýn en büyük þubesi olan Anvers De Bruyn’a sahip çýktý. SPA’nýn ilk kadýn baþkaný olan Caroline Gennez sonuçtan memnun olduðunu ve tabanla diyalog içinde olacaðýný ve açýk davranacaðýný belirtti. Turuncu-Mavi Koalisyon partilerini asosyal ve sosyo-ekonomik açýdan katý olarak nitelendiren Gennez, zamanýn sýcak ve sosyal muhalefet zamaný A olduðunu söyledi. Diðer aday De Bruyn ise “Parti tabanýna kulak verilmesi gerekiyor. Taban deðiþim istiyor.” þeklinde konuþtu. Anvers özür diledi Haber Merkezi Anvers Belediye Baþkaný Patrick Janssens, Ýkinci Dünya Savaþý sýrasýnda Yahudilerin toplama kamplarýna gönderilmesi sýrasýnda Nazilerle Ýþbirliði yapan Belediye yönetimi ve Güvenlik Kuvvetleri adýna Yahudilerden resmen özür diledi. Janssens Nazi dönemi ile ilgili olarak Anvers’te düzenlenen bir kongrede Anvers Kenti adýna tüm Yahudilerden özür diledi. Anvers polisi 1942 yýlýnda Yahudilere yapýlan baskýnlarda aktif rol oynamýþtý. Polis sadece Nazilere yardým etmekle kalmamýþ, kendisi de insiyatif almýþtý. Anvers’te 15000 Yahudi yaþýyor. Tüm Belçika’da ise 40000 Yahudinin olduðu belirtiliyor. Savaþ sýrasýnda Anvers’te yaþayan Yahudilerin yüzde 65’i göçe zorlanmýþtý. Anvers Belediye Baþkaný Patrick Janssens önceden kaydedilmiþ bir video aracýlýðýyla kongrede Yahudilerden özür diledi. 3 Temyize baþvurdular Medyanýn aþýrý ilgisi nedeniyle müvekkillerinin adil bir þekilde yargýlanmadýðýný düþünen Hans Van Themsche’nin avukatlarý temyiz zaman aþýmýnýn son gününde temyize baþvurdular. 19 yaþýndaki Van Themsche i2 yaþýndaki Luna Drowart ve bakýcýsý Oulematou Niangadou’yu ýrkçý gerekçelerle öldürmek ve Songül Koç’u öldürmeye teþebbüs etmekten ömür boyu hapse mahkum edilmiþti. Dava sonuçunda avukatlar Avrupa Ýnsan Haklarý Mahkemesi’ne baþvuracaklarýný açýklamýþlardý ancak AÝHM’ne baþvurabilmek için Belçika’da tüm adli süreçlerin tamamlanmasý gerekiyor. [email protected] Serpil Aygün Binfikir 2 yaþýný doldurdu ýl 2005... Aylardan Kasým... Tam 2 yýl önce bugünlerde, Belçikalý Türk toplumu gazetemiz Binfikir ile tanýþmýþtý. Yaklaþýk 1,5 yýldýr web sitesi olarak yayýn hayatýmýzý sürüdürürken, sizlerden gelen talep ve önerilerle Binfikir’i gazete halinde basmaya karar vermiþtik. O günden bugüne her ay kesintisiz olarak ve tam zamanýnda çýkan gazetemiz Binfikir, bugün 23. sayýmýzla iki yaþýný doldurdu. Baþýndan beri tek taraflý olarak kendimizi baðladýðýmýz evrensel yayýncýlýk ilkelerinden ödün vermeden yayýn hayatýmýzý sürdürdüðümüz bu iki yýlda Binfikir de Her biri kendi büyüdü geliþti. Reklam karþýlýðý haber yapmayan, cevap alanýnda birer hakkýna saygý gösteren, köþe “isim” olan yayazýlarýnda yorumlarýn ve kizar-çizerlerimiz þisel görüþlerin aktarýldýðý ancak haberde tarafsýzlýk ve Binfikir gazetesini objektifliði ilke edinen yayýn de aranan bir anlayýþýmýzla Binfikir, birgün herkesin ihtiyaç duyacaðý bir “isim” haline geyayýn organý haline geldi. tirdiler. Belçika’da Verviers’den, Liege’e, Caherleroi’a, Limburg’dan Anvers’e, Gent’ten Brüksel’e Türklerin yaþadýðý hemen hemen her noktaya ulaþmayý baþardý. Kýþkýrtýcýlýðýn, hedef göstermenin yoðun olarak yaþandýðý medya dünyasýnda Binfikir, tüm bunlardan uzak durarak, halkýn milli ve dini duygularýný kullanmadan, halkýn içinde ve yanýnda olmayý baþardý. Sürekli kendini yenileyen ve geliþtiren kadromuzda yorulanlar kenara çekildi, bayraðý yeni arkadaþlarýmýza devretti. Ýlkeli yayýncýlýk yapabilmek için iþin kolayýna kaçmayýp zoru seçiyoruz. Sadece yazýp çizmekle kalmýyor, el emeði göz nuruyla hazýrladýðýmýz gazetemizi Belçika çapýnda yine kendimiz daðýtýyoruz. Artýk Binfikir sizlerin bir parçasý oldu, siz de Binfikir ekibinin. Ýþimizi ciddiye alýyoruz ama somurtkan deðiliz. Hayata gülümseyen yanýmýzý en zor koþullarda bile ayakta tutmaya çalýþýyoruz. Ýþin kolayýna hiçbir zaman kaçmadýk. “Haber tatile çýkmaz” sloganýný her koþulda ilke edindik. Her sayýmýzda yeni bir þeyler öðreniyor, bir sonrakini daha nitelikli yapmanýn heyacanýný taþýyoruz. Her biri kendi alanýnda birer “isim” olan yazar-çizerlerimiz Binfikir gazetesini de aranan bir “isim” haline getirdiler. Uzun soluklu ve kalýcý bir yayýn organý olma yolunda Belçika’daki Türklerin büyük desteðini görüyoruz. Bazen yorulsak da sizlerin cesaretlendirmeleri ve övgü dolu sözleri tüm yorgunluklarýmýzý unutturuyor. Bu yazýmda 3. yýlýmýza adým atmanýn mutluluðunu sizlerle paylaþmak istedim. Kesintisiz bir þekilde 23. sayýmýza ulaþmamýza yaptýðýnýz katkýlar için hepinize teþekkür ederim. Yoksa, karda kýþta, yaðmur çamur demeden, kapý kapý dolaþmak pek akýllý iþi deðil. Zaten bir yazarýmýz “Biz küresel köyün delileriyiz” dememiþ miydi? Eski küresel köye yeni adet geldi. Artýk Binfikir var. Kasaba gazeteciliði deðil, AB baþkentine yakýþýr bir yayýncýlýk yapmaya çalýþýyoruz. Daha nice yeni sayýlarda buluþmak umuduyla... Y Sayfa 4x.qxp 09.11.2007 08:00 Seite 1 Kasým 2007 GÜNDEM 4 Her yol turuncu-mavi hükümete çýkýyor [email protected] 7 Kasým’da yaþanan krizden sonra 8 Kasým’da Kral Albert’e rapor sunan Yves Leterme Kral’dan “göreve devam et ve biran önce federal hükümeti kur” talimatý aldý. Uzlaþý kültürü! elçika uzlaþma ve karþýlýklý ödün verme konusunda dünyaya örnek gösterilen bir ülke(ydi). En azýndan 7 Kasým 2007 tarihine kadar. 3 toplumlu, 3 bölgeli federal bir yapýya sahip ülkede edinilen bu deneyim sadece Belçika’da deðil, Avrupa Birliði gibi uluslararasý oluþumlarýn önemli sorunlarýnýn çözülmesinde de kullanýldý. AB krizlerinde Belçika dönem baþkanlýðý her zaman en kritik konularda bile çözüme gidilen, uzlaþýlan zamanlar oldu. Ancak 7 Kasým’da Federal Parlamento Ýçiþleri Komisyonu’nda, Frankofon parti temsilcilerinin komisyonu terk etmelerine raðmen Brüksel-Halle-Vilvoorde(BHV) Seçim Bölgesi’nin ayrýlmasý önerisinin Flaman partilerin temsilcileri tarafýndan tek taraflý oylanarak kabul edilmesi, uzlaþý kültürünün de tek taraflý olarak rafa kaldýrýlmasý þeklinde yorumlandý. Fransýzca yayýmlanan Le Soir ve La Libre Belgique «Güçlülerin yasasý» manþetini boþuna atmadý. “Flaman Bölgesi sanki baský altýndaki bir azýnlýk gibi davranýyor. Özgüveni olmayan, geleceði konusunda kaygýlý, düþmanlarýn tehdidi atýnda. Sýrplar ve Bosnalýlar gibi toprak savaþý veriyorlar ama silahsýz” derken gelecek için hiç de umut vermiyordu La Libre. La Dernière Heure, Flamanlar tarafýndan aþaðýlanan Frankofon koalisyon ortaklarýnýn hala görüþmelere devam etmesini sorguladý. Demek ki “dün dündür” prensibi tüm politikacýlar için geçerli. Etki tepkiyi doðurdu. Büyük olasýlýkla Frankofonlar Brüksel’deki Flaman Parlamentosu’nun dýþ cephesine 7 Kasým gecesi “Flamanlar dýþarý” ve “Ya BHV kalýr ya da Belçika halkýný kaybeder” gibi Flaman karþýtý sloganlar yazýldý. Flaman Milletvekili Eric Van Rompuy (CD&V) kendisini aþaðýlanmýþ olarak hissettiðini belirterek, Fransýzca yayýn yapan Belçika medyasýný suçladý. “Ýþte size Flaman Bölgesi’ni aþýrý saðcýlýk ve bölücülükle çaðrýþtýran bir atmosfer yaratmanýn en çarpýcý örneði. Benzeri sloganlarý ben Fransýzca yayýmlanan gazetelerde okuyor, RTBF ve RTL gibi televizyonlarda duyuyorum” þeklinde konuþtu. Demek ki kýþkýrtýcýlýk konusunda Belçika medyasý bizimkileri hiç de aratmýyor. Büyük taleplerle hükümet kurma giriþimine baþlayan federal seçimin tercihli oy þampiyonu Yves Leterme Flaman milliyetçisi ittifak ortaðý NVA’nin etki alanýndan çýkabilse, aslýnda sorun çözülmüþ olacak. 7 Kasým’da, diðer tüm Flaman parti temsilcilerinin aksine, Frankofon parti temsilcilerinin komisyonu terk ettiði bir oylamada BHV’un ayrýlmasý konusunda çekimser kalan Flaman Yeþilleri Groen! temsilcisini kutlamak gerek. Toplumlar arasýndaki gerginliði arttýrmamak adýna sergilenen tavýr, yine de bu ülkede hala uzlaþý kültürünün temsilcileri olduðunu gösteriyor. Diðerleri mi? Utanmasalar 7 Kasým’ý Flaman Bayramý ilan edecekler! Zaten Frankofonlar da Flamanlarý “dýþarý” atýyor. Flamanlar da yakýnda “Frankofonlar dýþarý” diye baðýrmaya baþlar. Yaþasýn, uzlaþý kültürünün sonu geldi. Artýk biz yabancý kökenliler hedef deðiliz! B Haber Merkezi araydan yapýlan açýklamada biran önce federal hükümet kurulmasýnýn tüm yurttaþlarýn refahý ve Belçika’nýn inandýrýcýlýðý açýsýndan önemli olduðu vurgulandý. Kral bu hafta sonu Meclis ve Senato baþkanlarýyla birer görüþme yapacak. Kral’ýn baþkanlardan, kurumlar arasýnda diyalog baþlatýlmasýný ve toplumlar arasýndaki uyumun güçlendirilmesini istemesi bekleniyor. Taraflarýn sakinleþmesi için ara verilen görüþmelere 13 Kasým Salý günü tekrar baþlanmasý bekleniyor. Baþbakan adayý Yves Leterme hala devlet reformlarý konusunda umutlu. Salt çoðunlukla gerçekleþtirilebilecek reformlarýn hükümet programýna girmesi beklenirken, 2/3 çoðunluk gerektiren konular Hükümet anlaþmasýnda yer almayacaðý belirtiliyor. Frankofon Liberalleri (MR) komisyonda BHV konusunda oylama yapýlmasý halinde koalisyon görüþmelerinden çekileceklerini ifade etmiþlerdi ancak oylamadan sonra fikir deðiþtirerek sosyo-ekonomik problemleri çözmek üzere bir “acil durum hükümeti” kurulmasýndan yana görüþ bildirdiler. Siyasi gözlemcilerin çoðu oylama nedeniyle kritik anlar yaþayan olasý Liberal-Hristiyan De- S mokrat (Turuncu-Mavi) koalisyon hükümetinin alternatifi olmadýðýný söylüyorlar ancak Flaman koalisyon ortaklarýnýn devlet reformlarýný içermeyen bir hükümet anlaþmasýna yanaþmayacaðý ifade ediliyor. Þimdilik hükümet görüþmelerine ara verildi. Flaman Hristiyan Demokratlarý (CD&V) sýnýrlý sosyo-ekonomik programla kurulmasý istenilen acil durum hükümeti önerisini reddetti. Özellikle CD&V’nin ittifak ortaðý Flaman Milliyetci Partisi NVA’nýn bu konudaki katý tutumu biliniyor. Flaman Liberalleri (Open VLD) ise Turuncu-Mavi hükümet görüþmelerinin devam etmesini istiyor ancak devlet reformlarýnýn görüþmelerden çýkarýlamayacaðýný düþünüyor. Frankofon koalisyon ortaðý partiler MR ve CDH ise ortamýn sakinleþmesini ve karþýlýklý saygýnýn geliþmesini istiyorlar. Flamanlarýn tek taraflý oylama yapmalarýna kýzan Frankofon koalisyon ortaklarý alternatifsiz gibi gözüken hükümet görüþmelerini sona erdirme cesareti gösteremiyorlar. Frankofon Sosyalist Partisi(PS) Baþkaný Elio Di Rupo hükümet kurma görüþmelerinin derhal durdurulmasýný istedi. Tüm Frankofonlara hakaret edildiðini söyleyen Di Rupo Kral Albert’in insiyatif almasý gerektiðini ifade etti. Siyasi gözlemciler Frankofon Sosyalistlerin krizi olduðundan daha kötü göstererek kendilerinin de hükümette yer almasýnýn kapýsýný aralamak için çaba harcadýklarýný belirtiyorlar. Brüksel-Halle-Vilvoorde oylamasýndan sonra tüm Frankofon partiler biraraya gelerek çýkar çatýþmasý prosedürü baþlatmak için anlaþtýlar. Bu süreç zaman kazanmaya yarayacak ve komisyonda kabul edilen tasarýnýn parlamentoya gelmesini 60 gün geciktirecek. Belçika’daki her hangi bir parlamento bu süreci baþlatabiliyor. Frankofon Topluluðu Parlamentosu bu süreci Cuma günü baþlatmak için biraraya geliyor. Benzeri kararlarýn Frankofonlarýn çoðunlukta olduðu diðer parlamentolarda da alýnmasý bekleniyor. “Çýkar çatýþmasý” süresinin baþlamasý için 3/4 çoðunluk gerekiyor. Özellikle Belçika’da Fransýzca olarak yayýmlanan gazeteler BHV’un ayrýlmasý konusundaki tek taraflý oylama konusuna sert tepki gösterdi. Flamanca yayýmlanan gazetelerin ise uzlaþý kültürünün tehlikeye atýldýðýna dikkat çektiði gözlendi. HÜKÜMET KURAMAMA REKORU KIRDILAR 153 gündür hükümet kurmayý beceremeyen Hristiyan Demokrat(CD&V- NVA, CDH) ve Liberal(Open Vld ve MR) partiler Martens VIII hükümetinin hükümet kuramama rekorunu kýrdýlar. 13 Aralýk 1987 seçimlerinden sonra oluþturulan Martens VIII hükümeti ancak 9 Mayýs 1988’de 148 gün sonra kurulabilmiþti. Sayfa 5x.qxp 09.11.2007 07:50 Seite 1 Kasým 2007 GÜNDEM rüksel’de Türk gençlerinin yaptýðý izinsiz gösteriler sonrasýnda yine suçu baþkalarýnda arama refleksine kapýldýk. Belçika medyasýna yansýyan söylemlere karþý çýktýk. Evet, genelleme yapýlmasý yanlýþtý ama açýk yüreklilikle hatalarýmýzý görmemiz lazým. Konu bir köþe yazýsýna sýðmayacaðýna göre, burada sadece sorular soracaðým. Çünkü iþimize gelmeyen bir konuda fikir yürütünce zaten dinlenmiyoruz. Böylece fikir vermek yerine, fikir yürütülmesine katkýda bulunabiliriz belki. Umarým hepimiz, bu sorularý dürüstçe ve kývýrtmadan yanýtlama cesareti gösterebiliriz. Þiddet, toplumumuzun bir parçasý deðil mi? Ýnsanlarý fikirleri için kolayca dýþlamaya alýþkýn deðil miyiz? Her ne kadar yerel medyalar “sakin olmaya çaðýrdýk” deseler de, karþýt fikirleri sürekli hedef göstermiyorlar mý? Bu hedef göstermeler, Belçika medyasýnda da söylendiði gibi “kýþkýrtma” olarak görülemez mi? “Milli meseleler” konu edilerek ve halk sürekli bu meselelere yönlendirilerek, “aþýrý milliyetçi” bir ortam yaratýlmýyor mu? Þu ana kadar sorduðum bu genel sorularýn hepsine þahsen “evet” cevabý veririm. Ýþimize gelmese de... Gösterilere ve olaylara dönelim. 5 B erdem resne [email protected] Soru(n)lar 6100 Euro verip tatil-askerlik yapan bir toplumun, baþkalarýnýn kaybettiði CAN için ahkâm kesmesi vicdani midir? Gençler içten bir tepki gösterseler bile, onlarý kullanan bir organizasyon yok muydu? Belçika piyasasýnda bulunmasý zor olan “bozkurt”lu bayraklar nasýl bir anda herkesin eline geçti? Ýkinci gösteriye katýlýmý arttýrmak için SMS yollamayý kim akýl etti? Türk abonelerin telefon numaralarý nasýl olur da firesiz bulundu? Bu bilgiler nereden alýndý? Bu sorulara mantýklý ve yürekli cevaplar verirsek, sanýrým gizli bir organi- zasyonun olduðunu kabul edebiliriz. Olay sýrasýnda gazeteci Mehmet Köksal tartaklandý. Bu olayý son derece basit bir þekilde gösterilerin geneline baðlayacaðým. Köksal yýllarca yerel medya tarafýndan “hain” ilan edilmedi mi? Resmi tezlere karþý çýktýðý için hedef gösterilmedi mi? Tartaklanmasýnda bu unsurun önemi yok muydu? Tüm bu sorularýn yanýtý da herhalde “evet”tir. Ayný neden-sonuç iliþki mantýðýný yürütür- sek, karþýt fikirleri sürekli hedef göstermenin toplum içinde genel bir þiddet ve gerilim yarattýðý söylenemez mi? Yani gösteriler sýrasýnda yaþananlarýn sorumlularý bizler deðil miyiz? Birçoðumuz suçu üzerimizden atmak için “askerlerin þehit düþmesine tepki” olarak adlandýrdýk olaylarý. Þehitlik mertebesi konusunda da sorular sorayým. Þehitler gerçekten ölmez mi? Hiç biriniz gidip o yavrularýn analarýna sordunuz mu, haklarýný helal edip etmediklerini? Vatan sað oldu mu? Þehitlik, “dinî” bir mertebe deðil midir? Laiklik adýna tartýþmalarýn yaþandýðý bir Cumhuriyetin, dinî bir mertebeyi ve bu mertebenin halk nezdindeki duygularýný kullanmasý doðru mudur? 6100 Euro verip tatil-askerlik yapan bir toplumun, baþkalarýnýn kaybettiði CAN için ahkâm kesmesi vicdani midir? Bu kadar soru, derdimi anlatmaya yetmiþtir. Þunu hemen belirteyim: tabii ki bir insan ülkesine sevgi gösterebilir, terörü kýnayabilir hatta kýnamalýdýr; tabii ki gösteri yapma hakký vardýr; tabii ki Türk toplumunun bir kýsmýnýn bulunduðu sosyal zorluklar, böyle ani reaksiyonlarý bir nebze açýklayabilir. Ama bunlarýn hiçbiri, yarattýðýmýz þiddet ve dýþlama kültürüne göz yummamýzý haklý kýlamaz. Gent Belediyesi’nde suni problem: ‘BAÞÖRTÜSÜ’ konuþmak gerektiðini vurguladý. Spa Meclis üyesi Resul Tapmaz da benzer yaklaþýmla “problem olmayan bir konuyu tartýþýyoruz. Burada yoksulluðu, iþsizliði vs. konuþmak gerekiyor” dedi Tartýþma öncesi Gent Belediyesi önünde toplanan yasaða karþý olan çeþitli gruplarla yasak taraftarý ýrkçý partililer yanyana eylem yaptýlar. Yasaða karþý olan Gent’li Camii Dernekleri ortak yola çýktýklarý Belçikalý ve Faslý diðer derneklerle Belçika’nýn Gent þehrinde Belediye ve Sosyal Yardým Kurumu (OCMWCPAS)’te çalýþan personele genel baþörtüsü yasaðý basýnýn ve vatandaþlarýn yoðun ilgisi karþýsýnda tartýþýldý. Serpil Aygün Kasým günü oylamaya sunulacak olan önerinin tartýþma öncesi Belediye önünde yasaða karþý olan gruplarla yasaðý destekleyen Flaman ýrkçý partisi Vlaams Belang taraftarlarý ayný anda gösteri yaptýlar. Gent Belediye Meclisi’nde azýnlýk grubu olan ýrkçý Flaman Vlaams Belang partisinin önerisi ile tartýþmaya açýlan, Gent belediyesi ve OCMW’lerde çalýþan kamu personelinin baþörtüsü takma yasaðý, Gent Belediye Meclisi tarafýndan tartýþýldý. Irkçý partinin önerisini destekleyen tek parti Flaman Liberela partisi Open VLD olurken, Flaman Sosyalistler Spa, Flaman Liberal sosyalistler Spirit, Flaman yeþiller Groen! yasaða karþý tavýr aldýlar. Yaklaþýk 3600 kiþinin çalýþtýðý kurumlarý kapsayan baþörtüsü yasaðý önerisi 26 genel olarak suni bir tartýþma yaratmaya yönelik bir öneri olarak deðerlendirilirken, yasaða konu olan personel sayýsýnýn ise 2 ya da 3 kiþi ile sýnýrlý olduðu bildirildi. Gent Belediye Baþkaný Däniel Termont baþta olmak üzere pekçok konuþmacý baþörtüsünün Gent belediyesi ve OCMW kurumlarýnda sorun teþkil etmediðini vurguladýlar. Baþkan Däniel Termont, oturumu açýþ konuþmasýnda Vlaams Belang’ýn isteði üzerine böylesi bir tartýþmayý açtýðýný bildirdi ve bu tartýþmaya mecliste bulunan bir azýnlýk tarafýndan zorlandýklarýný ifade etti. Bu tartýþmanýn sonucunda korku, endiþe ve baþka gruplar üzerinde önyargýlar oluþturmak isteyenlerin kazançlý çýkacaðýný belirten baþkan Termont, “ bu benim tartýþmam deðil, ben burada iþsizlik, yoksulluk, kreþ eksikliði, yetersiz saðlýk koþullarýndaki konutlarý konuþmak isterdim” dedi. Gent belediyesi personelden sorumlu encümeni olan Fatma Pehlivan yaptýðý konuþmada baþörtüsü yasaðýna karþý olduðunu vurgularken, çeþitliliðin toplumsal yaþamda bir gerçek olduðunu ve önemli olanýn bu çeþitliliðin nasýl ele alýnmasý gerktiði olduðunu belirtti. Daha sonra yasaða karþý olma nedenlerini sýralayan Pehlivan’ýn partisi Spa baþörtüsü yasaðýna karþý üyelerini oylamada serbest býrakýyor. Yeþiller Groen! partisi meclis üyesi Meryem Kaçar da yaptýðý konuþmada kendisinin ve partisinin yasaða tamamen karþý olduðunu vurgularken, Belediye önünde yasaðý protesto eden kadýn grubu ile de birlikte çalýþýyor. Spirit Partisinin meclis üyesi Ýlknur Cengiz ise baþörtüsü ile ilgili tartýþmanýn gereksizliðini vurgularken, sorun olmayan bir konunun sorunmuþ gibi sunulmaya çalýþýldýðýný söyledi. Mecliste bu konularla ilgili deðil Gentlilerin problemleri ile ilgili birlikte Belediye önünde sessiz eylemlerini gerçekleþtirdiler. Flaman yeþiller Groen! ve Flaman liberal sosyalistleri Spirit, Genç sosyalistler derneði Animo ve Gent kadýn derneðini flamalarý ile yasak önerisini protesto ederken, hemen yanlarýnda ýrkçý parti bayraklarý ve flamalarý ile yasaðý desteklediler. Sayfa 6x.qxp 09.11.2007 07:32 Seite 1 Kasým 2007 GÜNDEM 6 kim ayýnda Brüksel’de Türk gençleri ile yaþanýlan tatsýz olaylara Flaman medyasý geniþ yer verdi. De Standaard gazetesinin köþe yazarý Tom Naegels “Turken zijn ook Marokkanen” diye attýðý baþlýkla olaylara þöyle deðiniyor: “Eskiden gazetede çalýþtýðýmda, Müslümanlar hakkýnda haber yapýnca, Türkler hemen telefonlara sarýlýp, bizleri arayýp kýzarlardý. “Bizler iyi ve örnek Müslümanlarýz. Araplar ile ayný çatý altýna koymayýn bizleri. Biz onlar gibi deðiliz”. Ve devam ediyor: “Þimdi noldu? Ortalýðý birbirine katanlar, yangýn çýkaranlar, polise saldýranlar, Araplar mýydý? Belçika’da Türkler çok pozitif bir imaja sahipti fakat bu olaylar bu imajý çok olumsuz etkiledi”. Katýlýyorum adama, Brüksel’de yaþanmamasý gereken olaylar imajýmýzý son derece olumsuz etkiledi. Bu tip olaylarda sorulmasý gereken iki soru var. 1) Kimler neden harekete geçiyor? Kim yönetiyor, kim takip ediyor? ve 2) tepkiyi dile getirebilmek için hangi yöntemlere baþ vuruluyor? Gösterinin nedeni ortada: PKK’nýn Türkiye topraklarýnda gerçekleþtirdiði terörist eylemler ve bunun sonucunda þehit düþen genç Türk askerleri ve yaþanan toplumsal acýlar. Dünyanýn dört yanýnda bulunan Türkler bu tüyler ürperten görüntüleri izler ve bu etki E [email protected] Karambol Sizce bu tatsýz olaylardan sonra Belçika’ya bir özür borçlu deðil miyiz? tepkiye neden olur. Ýlk aþamada bu tepkinin nerede, nasýl ve kiminle dile getirileceði bilinmez, fakat bu boþluk en kýsa zamanda birileri tarafýndan fark edilir ve doldurulur. 21. yüzyýlda bunu en verimli þekilde nasýl yapabilirsiniz? Cep telefonuyla tabiî ki. Mesajla “Gelin Place Liedts’te toplanalým” yazmazsýnýz, çünkü örgütlenmenin bir nedeni olmalýdýr. Önce mesajda insanlarýn duygularýný etkileyebilecek bir cümle geçersiniz ve birkaç kiþiye gönderirsiniz. Onlarýn da mesajý baþkalarýna göndermesi kaçýnýlmazdýr çünkü mesajý okuyanýn vatandaþlýk duygularý kabar- mýþtýr. Mesajý baþkalarýna göndermek artýk vatani bir görev haline gelmiþtir. Öyle bir hava içine girmiþsiniz ki, göndermezseniz sanki her an birileri gelip vatan haini diye yakanýza yapýþacaktýr. Bu þekilde herkes cep telefonu hafýzasýnda bulunan isimlere zincirleme mesajlar gönderirse küçük çapta güçlü bir milli ruh oluþmasýný saðlarsýnýz. Dikkat ederseniz bu aþamada örgütlenmenin nedeni bellidir (verdiðimiz þehitler) ama amacý henüz belli deðildir: Amerika’ya mý karþý? PKK’ya mý karþý? Kürtlere mi karþý? Terörizme mi karþý? Avrupa Birliði’ne mi karþý? Ya da Türkiye hükümetinin Irak’ta sýnýr ötesi operasyon yapmasý için destek amaçlý mý? Ya da öylesine Belçikalýlara gýcýk olsun diye ortalýðý birbirine katmak amaçlý mý? Gösteri düþünülmüþ bir biçimde planlanmýþ deðil de, spontane bir þekilde geliþtiði için gösterinin amacý netleþmemiþtir. Zincirleme mesajlar yüzünden yaratýlan karambol sayesinde ilk mesaj atan anonim kalýr. Yani yönetmen kadrosunda kimin veya kimlerin olduðu tam olarak belli deðildir ve bu bilginin de aslýnda fazla bir önemi yoktur. Daha önemlisi bu çaðrý üzerine kimlerin cevap verdiði ve bunu hangi beklentilerle yaptýklarýdýr. Ýþte yaþanýlan taþkýnlýklarý burada aramak gerekir. Televizyondan izlediðim kadarýyla katýlýmcýlarýn çoðu 15 ila 18 yaþ arasýnda gençlerdi. O yaþta ailenin ve toplumun çizdiði yasak çizgileri, her ne kadar yanlýþ da olsa, zaman zaman geçmeyi denerler. Özellikle grup halindeyken her biri çizgiyi daha da fazla geçmeyi dener. Üstelik gösteride kullanýlacak olan yöntemlerin belirsizliði, her katýlýmcýnýn tepkisini kendine has bir þekilde dile getirmesine neden olmuþtur. Ne yazýk ki, bunu biri çöp yakarak, diðeri devlet otobüsünün camýný patlatarak yapmýþtýr. Sizce bu tatsýz olaylardan sonra Belçika’ya bir özür borçlu deðil miyiz? ‘Emirdaðlý gençler artýk yerli Emirdaðlýlarla evleniyor’ Haber Merkezi lamanca yayýn yapan Belçika Devlet Televizyonu VRT’nin saygýn programlarýndan Panorama 45 dakikalýk bir bölümünde Emirdað’dan Belçika’ya evlilik göçünü ele almýþ, “ithal damat” ve “ithal gelin” ko- F nusunu masaya yatýrmýþtý. Programda Emirdað’daki gençlerin Belçika, Hollanda ve Fransa gibi ülkelere gidebilmek için izin dönemini bekledikleri ifade ediliyor, çoðunun sadece ekonomik kurtuluþ için Avrupalý Türklerle evlendiði ifade ediliyordu. Binfikir’e özel bir açýklama Brüksel-Eskiþehir uçuþlarý baþladý Brüksel-Eskiþehir arasýnda direkt uçuþlarýn ilki 14 Ekim’de baþladý. Desti Travel’in Brussels Airlines ile iþbirliði içerisinde 132 kiþilik A319 tipi uçaklarla baþlattýðý uçuþlar þimdilik haftada bir kez Pazar günleri gerçekleþiyor. Her pazar sabah 06.00’da Brüksel’den Eskiþehir’e uçan uçaklar yine her Pazar sabah 11:00’da Brüksel’e dönüyor. yapan Emirdað Belediye Baþkaný Lütfi Ýhsan Dað programda dile getirilen genellemelerin gerçeði yansýtmadýðýný ifade etti. Emirdað’da yabancý ülkelerden Türklerle yapýlan evliliklerin azaldýðýný Emirdaðlý gençlerin artýk Emirdaðlýlarla evlenme eðilimine yöneldiðine dikkat çeken Baþkan Dað, “2003 yýlýnda ilçemizde yabancý ülkelerle yapýlan evliliklerin oraný yüzde 80 iken bu oran 2006 yýlýnda yüzde 47.74 olarak gerçekleþ- ti. 2006 yýlýnda Emirdaðlý gençlerin yüzde 52.26’sý yerli Emirdaðlýlarla evlendi” þeklinde konuþtu. Baþkan Dað yerli Emirdaðlýlarýn kendi aralarýnda yaptýðý evliliklerin oranýný 2003 yýlý için yüzde 20, 2004’de yüzde 37, 2005’de yüzde 49.5 ve 2006 yýlýnda yüzde 52.26 olarak açýkladý. Baþkan, “Avrupa ülkelerini gençlerimiz daha iyi tanýr hale geldi ve oralarýn masal ülkesi olmadýðýný artýk anladýðýný” ifade etti. Emirdað Belediye Baþkaný Lütfi Ýhsan Dað (saðda) Belediye baþkanlarý ile hoþ sohbetler “Brüksel’e geldiðinmde sanki Emirdað’a gelmiþ gibi hissediyorum kendimi, eþ dost tanýdýklar, herkes orada” diyen Baþkan Dað, Desti Travel Yöneticileri Aydýn Tekin ve Sadýk Köksal ve yanýndakileri Emirdað’da aðýrladý. Eskiþehir’e direkt uçuþlarý baþlatmasý nedeniyle Tekin’i kutlayan Baþkan, arzumuz birgün Brüksel’den Emirdað’a da direkt uçuþlarýn yapýlmasý” þeklinde konuþtu. Gömü Belediye Baþkaný Hakký Tekin’i de makamýnda ziyaret eden ekip, Emirdað’da halen devam eden tarihi hisar kazý alanýný da gezme fýrsatý buldu. Afyonkarahisar Korel Otel’de aðýrlanan konuklarý ziyaret eden Afyon Belediye Baþkaný Abdullah Kaptan ise çalýþmalarýný anlatýrken, “Belçikalý Türkleri buradaki termal otellerimizden faydalanmaya çaðýrýyorum” dedi. Sayfa 7x.qxp 09.11.2007 08:03 Seite 1 Kasým 2007 GÜNDEM 7 ‘Öðretmenler, öðrenciler, zil sesleri, teneffüsler yok!’ Türkiye’de 24 Kasým Öðretmenler Günü yaklaþýrken, sayfalarýmýzý T.C. Brüksel Büyükelçiliði Eðitim Müþaviri Tolga Yaðýzatlý ve Belçika’da Türkçe dil ve kültür dersi öðretmenlerine açtýk. Haber Merkezi Eðitim Müþaviri Yaðýzatlý: Öðretmenlerimiz özverili çalýþýyor Belçika’da hemen hemen yarýsý kuzey yarýsý da güney bölgesinde olmak üzere toplam 64 Türkçe dil ve kültür öðretmeni hizmet veriyor. Þu anda 6000’e yakýn Türkçe dil ve kültür dersi öðrencimiz var. Belçika eðitim mevzuatýnda çocuklarýn anadil dersi alýp almamasýna velileri karar veriyor. Frankofon Eðitim Bakanlýðý ile 2006-2009 yýllarý için “Anadil ve Kültür Sözleþmesi” imzaladýk. Buna göre Türk öðretmenler Frankofon okullarda kadrolu olarak Türkçe Kültür dersleri veriyorlar. Þu anda 12 okulda resmi ders programý içinde Türkçe Kültür dersleri veriliyor. Ayrýca ders saatleri dýþýnda Türkçe dil dersleri için de sýnýf, araç gereç gibi olanaklar saðlanýyor. Flaman Eðitim Bakanlýðý ile henüz bu alanda bir anlaþma yok ama okullarda engelleme de yok. Öðretmenlerimiz haftada 24 saat çalýþýyorlar, Türkçe dil ve kültür dersi dýþýnda okuma yazma bilmeyen yetiþkinlere Türkçe okuma yazma dersleri de veriyorlar. Okullarýn dýþýnda Türk derneklerinde yine Türkçe dil ve kültür dersleri veriliyor. Ayrýca öðretmenlerimiz, boþ zamanlarýnda Belçikalýlara Türkçe dersleri veriyorlar. Son 3 yýlda Belçikalýlarýn Türkçeye olan ilgileri arttý. 3 öðretmen arkadaþýmýz da üniversitede isteyenlere seçmeli olarak Türkçe dersi veriyor. Yurt dýþýndaki öðretmenlerin sorunlarý Gülay Tiryakioðlu: Yurt dýþýndaki öðretmenlerin sorunlarý yaþadýklarý ve çalýþtýklarý yerle ilgili sorunlardýr. Okul ya da derneklerde Türkçe dersini destekleyici bir ortam varsa, dersler sorunsuz bir þekilde yürüyor. Ancak, genel olarak bazý yerlerde dersliklerin yetersiz koþullarý, öðrenci sayýsý azlýðý ve devamsýzlýk gibi sorunlarla karþýlaþýyoruz. Çözümü birçok kesimi içeriyor; veliler, okullar, dernekler, öðretmenler, öðrenciler vs... Mustafa Özcan: Mesleki sorun olarak Türkçe kaynaklara ulaþmakta zorluk çekiyoruz. Çocuklarýmýz Türkçelerinin zenginleþmesi için daha çok sosyal, kültürel ortamlar ve materyaller yaratýlmalýdýr Türkiye'de öðretmen olmak, Belçika'da öðretmen olmak Metehan Gedik: Türkiye’den gelmeden önce büyük heyecan vardý bütün öðretmenlerde; ama ayný heyecaný öðrencilerde ve velilerde tam anlamýyla bulamadýk. Vatandaþlarýmýz eðitim konusunda kendilerinden beklediðimiz ilgiyi tam olarak gösteremiyorlar. Gülay Tiryakioðlu: Türkiye’de veliler ve öðrenciler öðretmene daha çok deðer veriyor. Çok geniþ kapsamlý bir konu ve farklý açýlardan deðerlendirilebilir. Örneðin ekonomik olarak tabii Belçika’nýn sunduðu olanaklar daha iyi. Her türlü eðitim araçlarýna ve olanaklarýna sahipler. Eðitime çok önem veriyorlar ve eðitim etkinliklerinin düzenli yürümesi için sistemli bir þekilde çalýþýyorlar. Ancak, Türkiye’de velinin ve öðrencinin öðretmenine verdiði önemi ve deðeri görebiliyorsunuz. Metehan Gedik: Gülay Tiryakioðlu:: Öncelikle ders verdiðimiz öðrenci kitlesi, çalýþtýðýmýz ortamlar farklý. Türkçe dersleri ders dýþý saatlerde olduðu için gerçek bir okul ortamý deðil. Öðretmenler, öðrenciler, zil sesleri, teneffüsler, yok! Burada Türkçe dersleri zorunlu deðil, isteðe baðlý. Türkçe dersi notlarý karneye yansýmadýðý için öðrencinin derse verdiði önem azalabiliyor. Öðrenci dersi severse, isteyerek geliyor ve onun öðrenme heyecanýný o zaman görebiliyorsunuz. Mustafa Özcan: Ders verirken onlarýn eðitim sistemlerine daha yakýn çalýþmlar yapmak daha yararlý oluyor. Fark olarak sadece sistem farký olduðunu söyleyebilirim Anadilini iyi öðrenen, diðer dillerde de baþarýlý oluyor Bütün dilbilimciler anadilini iyi öðrenen bireylerin diðer dilleri çok daha kolay ve doðru biçimde öðrendiklerini ifade ederler. Yarý dillilik, aslýnda, iki yönlü dilsizlik demektir. Türk çocuklarýnýn anadili öðretiminden vazgeçilerek tamamen bulunduklarý ülkenin diline dayalý bir þekilde öðrenim görmeleri, onlarýn anadillerinin geliþmesine önemli bir katký saðlamayacaðý gibi, uzun vadede bulunduðu ülkenin dilini ikinci dili olarak edinmelerini de engelleyecek ve her iki dili de eksik öðrenmelerine neden olacaktýr. * Uzun görüþmelerin tamamýný 24 Kasým Öðretmenler Günü’nde www.binfikir.be’de yayýnlayacaðýz. [email protected] Ne terör, ne þiddet Gündem sýcak. Güneydoðu’da PKK ile çatýþmalar sürüp gidiyor. Bu sefer Türkiye kararlý. Irak’a, Bush yönetimine, PKK’ya karþý iþbirliði çaðrýsý yapýyor. Tezkere elde, yine de diplomasi deneniyor önce. Türk askeri Kuzey Irak’a ha girdi ha giriyor diye Avrupalýlar hop oturup hop kalkýyor. Ya da öyleymiþ gibi yapýyorlar. Hatta Avrupa Birliði çevrelerinde, 6 Kasým’da açýklanan rapor, rehin alýnýp baský yapýlmýyor. Türkiye’de ve Türklerin yoðun olarak yerleþtikleri diðer Avrupa þehirlerinde olduðu gibi, Brüksel’de de PKK’ya karþý protesto yürüyüþleri organize edildi. Maalesef Brüksel’deki ilk tepkiler izinsiz. Gençler tepkilerini Amerikan Büyükelçiliðine, Kürt ve Ermeni lokallerine saldýrýrak gösterdiler. Belçika medyasý günlerce bu konuyu ele aldý, çarþaf çarKendi haklarý þaf yazýlar çýktý. için hiçbir 1990’lý yýllarýn baþlarýnzaman sokaða da Brüksel’in farklý semtlerinde arka arkaya Fas dökülmemiþ Türk asýllý gençlerin “ayaklankökenli gençlemasýný” yaþamýþtýk. Hatta bazý sosyal projeler bu rin tepkisi herketepkilerin sonucunda hasi þaþýrttý. yata geçirilmiþti. Bu “ayaklanmalara” Türk kökenli gençler katýlmamýþlardý. Kendi haklarý için hiçbir zaman sokaða dökülmemiþ bu Türk kökenli gençlerin tepkisi herkesi þaþýrttý. Tepkilerin arkasýnda kimlerin olduðu sorgulandý. Hepsi bozkurtlar olarak sýfatlandýrýldýlar, 3 bin km ötesinde olup bitenlerden onlara ne dendi, bu “Türklüklerinin” karþýsýnda “Belçikalýlýklarý” sorgulandý. Ýlk þaþkýnlýktan sonra, olaylarýn biraz da spontane geliþtiði, bu vesileyle, gençlerin kendi gelecek kaygýlarýna tepki gösterdikleri dile getirildi. Aslýnda ne ekiliyorsa, o biçiliyor. Gençlerin yaptýklarý asla tasvip edilemez ancak oy avýna çýkan parti yöneticileri, bile bile hem dini hem milliyetçiliði en çok kullanan etnik kökenli adaylara baþvurup sonra da ihtar ediyorlarsa burada bir yanlýþ var. Yine ayný kesimden “bu gençleri kimler kýþkýrtýyor, olaylarýn arkasýnda Türk devleti mi var” deyip ayný zamanda Türk Sefaretinden kendilerine aday bulmalarýný rica ediyorlarsa bunu da sorgulamak lâzým. Bundan alýnan kuvvetle burada en çok estirenler de aþýrý milliyetçi tepkiler oluyor ve inanýn bunu Türkiye’nin yararýna yaptýklarýný sanýyorlarsa, hiç öyle olmuyor. Burada hem ailelere hem de sosyal sorumluluk projesi yapmaya çalýþanlara çok iþ düþüyor. Ayaklarý üstünde durmayý baþarabilen, toplumda söz sahibi olan, karar mekanizmalarýnda yer alabilen gençler ancak kendi toplumlarýna ve icabýnda Türkiye’ye faydalý olabilirler. Bu arada uluslararasý kadýnlar günü kutlu olsun. Sayfa 8X.qxp 09.11.2007 07:39 Seite 1 8 Belçika’da dernek baþkaný olmak Her iþin bir zorluðu var derler ya, dernek baþkaný olmak bence en zorlarýndan birisi. Dernekler genelde býçak sýrtýnda giden kuruluþlardýr. Seçim zamaný her þey iyi gidecek gibi olur, seçilirsiniz, bir de bakmýþsýnýz ki yanýnýzda ya bir ya da üç kiþi kalmýþ; gerisi, kiminin iþi olur, kimi hastalýk veya ona benzer mazeretler sunar, ama sizin geri dönme þansýnýz yoktur. En azýndan bir yýl oradasýnýz demektir, ilk üç aydan sonra salvolar gelmeye baþlar dernekte. Üye deðildir, bir iþi olur, ‘nerede bu dernek baþkaný, iþimi neden görmüyor’ der. Anadolu’da bir tabir vardýr; ‘ne sürdün elime ne süreyim yüzüne’ derler. Derneðe gelip üye olmaz, hiçbir faaliyette bulunmaz, uzaktan eleþtirir, ama iþi olmayýnca dernek baþkanýndan daha kötüsü olmaz nedense. Memleketin adýyla bir dernek kurduysan yandýn demektir. Hazýrdýr hemþerici, bölgeci, bölücü daha neler neler. Bir de þimdi internet gazeteciliði çýktý ya, eleþtirmeler, yorumlar, mailler baþýný alýr gider artýk. Bir kere düþünmezler bu insanýn da bir ailesi, sosyal hayatý, ilgilenmekle yükümlü olduðu çocuklarý, iþ yeri var. Bazen öyle eleþtirirler ki, özel hayatýnýz, dükkânýnýz bile yazý konusu olur, verdiðiniz demeçler, katýldýðýnýz toplantýdaki resimler olsun, reklam amacý taþýdýðýna kanaat getirenler olur. Tabii ki eleþtiriler olacak ama bunun da bir ölçüsü olmalý. Bu kadar eksilerin yanýnda artýlarý da vardýr tabii ki. Birçok insanla tanýþýrsýnýz, hele bizim derneðimiz gibi bir bölümü yardým, hayýr hasenat iþleriyle uðraþýyorsanýz yardým ilettiðiniz insanlarýn mutluluðu bir an kafanýzdaki her þeyi siler atar, relax olursunuz. Tabii ki bazýlarý, ‘yapma kardeþim, seni bu iþe zorlayan yok’ der ama kazýn ayaðý öyle deðil. Ben yapmayým, sen yapma, sonunda senin benim dolduramadýðým boþluklarý niyeti halis olmayan kiþiler doldurabilir, geçmiþte bunun birçok örneði görüldü, yaþandý. Sonuçta dernek baþkaný da insan ve tüm iyi niyetine raðmen hata yapabilir. Böyle durumlarda yapýlmasý gereken ilgiliye yapýcý eleþtirileri aktarmak… Hatasýz kul olmaz. Dernek baþkaný da. METÝN EDEER Speakers Corner Kasým 2007 Ayrý dünyalar Hemen hemen hepimizin kullandýðý, hiç yabancýsý olmadýðýmýz bir cümledir: "BÝZ AYRI DÜNYALARIN ÝNSANLARIYIZ".. Bazen iki arkadaþýn, bazen iki sevgilinin birbirlerini anlamadýklarý O meþhur noktada kullandýklarý kelimelerdendir AYRI-GAYRI-DÜNYALAR… Oysa ki varlýðý icat edilmemiþ bir baþka DÜNYA var mýydý? O zaman þöyle diyebilir miyiz; ne kadar anlayýþ varsa, o kadar da "DÜNYA" var özümüzden sözümüze ve dýþýmýzdan içimize… AYRI DÜNYALARIN ÝNSANLARIYIZ (mý?) Artýk herkesin kulaðýna aþina "ithal gelin ", "ithal damat"... Ben bu ithal kelimesinin icadý yine ithal damat, veya ithal geline ait olduðuna inanýyorum. Ama patenti en çok kimlerin aðzýnda sakýzdýr, orasý da tartýþmaya açýktýr tabii ki. Nedir bu aramýzdaki büyük uçurumlara sebep olan depremlerin sýrrý. Nedir, güzel bir baþlangýç saydýðýmýz bu evliliklerin yüzde seksenlere varan ezici hezimetine müptela BOÞANMALAR. Nedir bu kutuplaþma, ayrý dünyalaþma ve inanýrken dünyevi her bir þeyin dünyalýk olduðuna. Ve yok oluþunun var olduðunu bilerek DÜNYAMIZA 'dünyalýk' nazarýnda öylesi basit bir hiçmiþçesine bakarken, NEDÝR hani derler ya 'BÝRBÝRÝMÝZDEN ALIP VEREMEDÝÐÝMÝZ'. Ýkinci kuþak, üçüncü kuþak, ithal gelin, ithal damat. Her iki döngünün de ardý kesilmeyecek bundan hepimiz eminiz. Ama ne var ki bu döngüyü kýsýr döngü haline dönüþtürmemekten geçiyor konunun asýl ana temasý. Her geçen gün duymayalým ki falancanýn kýzý veya oðlu boþanmýþ ya da arefesinde. Peki bu yalnýzlýða terk edilmiþ hayatlar, peki bu sevabýn "GÜNAHI" yani ortada kalan cocuklar, ya bu ayrýlýklarýn doðurduðu mecburi baþka sevdalara yö- nelmeler… ÝNTERNET köþelerinde amansýzca chatleþmelerde ayyuka çýkan ‘ben BOÞANDIM! Çocuðun var mý? Yalnýz mý kalýyosun?'lu, ahlakýmýzý zedeleyen muhabbetler. VE DAHA BÝR SÜRÜ... Bunun gibi daha nice yazýlacak AYRI DÜNYALAÞMALAR.. Sorun kimde, problemin asýl kay- naðý bu kablonun kýsa devre yapan kýsmý nerede bilemiyorum! Ama gözlemlediklerimden sorarsanýz, hani az da olsa þöyle DÝYEBÝLÝR MÝYÝZ, TABÝÝ KÝ OBJEKTÝF OLMAK ÞARTI ÝLE: Ýthal damat: Daima yenilikçi olma, bir þeyler yapabilme sevdasýnda. Baþarý oraný bence yüzde doksan. Yerli damat: Ýthal damadýn baþarýsýný hazmedemeyen, senelerce burada olmasýna raðmen, yüzdeye vurulduðunda hiçbir ilke imza atmamýþ, grafiði düþük olan, kuralsýz, diezel ayakkabý ile nike þapkasý arasýnda SIKIÞMIÞ bir varlýk. Ýthal damat: Kurallara uymayan, kaldýðý ülkenin konuþtuðu dili seneler geçmesine raðmen bir turlu öðrenemeyen.. Yerli damat: Tabiri caizse çatýr çatýr dört dil konuþtuðu halde, kendi anadili olan Türkçe’yi bir türlü yeterince konuþup anlayamayan. Ýthal damat: Bir çoðu güzel kadýn sevdasýnda. Yerli damat: Al birini vur ötekine. Ýthal damat: Evinin çatýsýna diktiði çanaktan, TV baþýnda seyre koyulduðunda hiçbir espriyi kaçýrmayan, dolmuþçu hikâyelerini rahatlýkla anlayabilen. Yerli damat: Avrupa’da dolmuþ olmadýðýndan bu muhabbete hep FRANSIZ kalan. Ýthal damat: Bayramlarýn, düðünlerin, cenazelerin, akraba ziyaretinin, paylaþmanýn, misafirperverliðin çekirdeðinde filizlendiði için, bu kültürü hissiyatý kaybetmemiþ ve bu duygularýn tarifini en güzeli yapmaya, uygulamaya çalýþan.. Yerli damat: Hepimiz biliriz buradaki bayramlarý ve özleriz her bayramda memleketi, düðünlerimiz hakeza. O yüzdendir ki yerli arkadaþlar bu duygulardan hep eksik nasiplenmiþlerdir ve bu da büyük uçurumlara sebeptir bence… Yukarýda yarý esprili karýþýk doð- rularýmýz sayacaklarýmýzýn üçte biri bile deðildir. Bunlarýn bir çoðunu ithal gelinlerimiz ve yerli gelinlerimiz için de sayabiliriz. Gerçi kadýnlarýn her zaman ayrý bir dünyasý vardýr, bu konu enine boyuna çok farklý ve boyutludur, bence onlarý tek baþýna ele almak gerekir ama yetmez diye de düþünüyorum. Bizler istesek de istemesek de aramýzda büyük sosyal ve kültürel sorunlarýn olduðu ve bu sorunlarýn bizlerin önüne her zaman set,her zaman zorluk olarak çýktýðýdýr.. Ýki kültürü empoze etme yolunda ,,bence burada doðmuþ kiþilere anne babalarýndansa Avrupa ülkelerindeki kurumlarý yani okullarý vs daha baþarýlý olmaktadýr..Türkiye’den gelmiþ bir ailenin çocuðu, ithal gelin ya da damatla büyük anlamda kültür ve maneviyat sorunu yaþýyorsa, bence: Bu anne ve babanýn yukarýda bahsettiðimiz kurumlardan daha baþarýsýz olduðunun göstergesidir.. Çok uçuk iletiþim kopukluðu yaþayan bu iki dünya insanýnýn ortak bir nokta bulmasý hiçte kolay olmayan bir sorundur. Bana göre her iki insan dada maneviyat sorunu had safhadadýr. Buradaki bir çok kiþi akrabalýðýn, dostluðun, yardýmlaþmanýn, dini deðerlerin yeterli bilincinde olmazken,,Türkiye’den sonradan gelen kiþinin ise kendinde olan veyahut gördüðü deðerlerini bir anda buradaki kiþiye ENJEKTE etmeye çalýþmasýdýr,asýl sorun ..Nitekim sonuç ortada AÞIRI DOZDAN ayrýlýklar…….VEYA …..yaþanmaz, çekilmez birliktelikler.. Meseleler yazmakla çizmekle deðil, her iki türün de ciddi anlamda birbirlerine hazýrlýklý eðitiminden geçmektedir. Bu eðitimin zorunlu olacaðý kurumlarýn açýlarak veya hala hazýrda olan kurumlarýn desteklenerek bu iki türün yeni nesillerini bilinçlendirmesinden geçmektedir.. Buna en iyi örneði Türk kolejlerinden verebiliriz.Belçika’daki Türk okullarý, benim düþündüðüm kurumlarýn öncüsüdür ve hala hazýrda olanýdýr.. Yasadýðýmýz ve ömrü az kalmýþ dünyamýzda, ya da ölüme mahkûm olan insanýn, yine ömrü az olan insanýn kendi dünyasýnda, ayrý dünyalaþmanýn hiçbir mantýðý veya elit bir tarafý yoktur bence. Bizler ayrý dünyalarýn insani deðil, ayný dünyalarýn birbirini anlayan sevebilen insanlarý olmaya gayret etmeliyiz.. Not: ithal gelin ve ithal damat yakýþtýrmasýný kullanmak zorunda kaldýðým için herkesten özür dilerim. ORHAN DUMAN Bu sayfamýzda yayýnlanan yazýlar gazetemiz Binfikir’in deðil, yazarlarýn kendi kiþisel görüþleridir. Sizlerin de yazýlarýný bekliyoruz... Sayfa 9x.qxp 09.11.2007 07:12 Seite 1 Kasým 2007 SÝZbize 9 ‘Hepimiz kardeþiz’ [email protected] Büyük bölümü Brüksel’de gerçekleþtirilen izinsiz protesto gösterileri hakkýnda Brüksel dýþýnda yaþayan vatandaþlarýmýzýn görüþlerini aldýk. Damla RS E ANV Hidayet Turan Cihan Kaya Burada yürümenin Türkiye’ye çok fazla bir faydasý yok. Hele izinsiz yürümek zarar bile veriyor. Kürtlerle içli dýþlýyýz ve burada bir sorunumuz yok. Komþum Kürt asýllý ve 15 yýldýr beraber yiyoruz, içiyoruz. Buna leke sürmeye gerek yok. Ýyi bir þeydi. Türkiye’nin yalnýz olmadýðýný ve Avrupa’da da sesini duyarabildiðini tüm dünyaya gösterdi. Ama gösterilerdeki taþkýnlýklarý onaylamýyorum. Sokaktaki vatandaþýn günahý yok. Türk, Kürt, Çerkez sonuçta hepimiz kardeþiz. E LÝEG Mehmet Deveci Genelde ben barýþçý biriyim, barýþtan yanayým. Benim için bu tür olaylarýn sonu yoktur. Þiddet ve terör hiçkimseye bir þey kazandýrmaz. Sonuçta hepimiz insanýz. Türkiye’nin paylaþýlmasýna ve bölünmesine karþýyým. Ama bir vatandaþ, bir insan olarak ayrýmcýlýða da karþýyým. Ne Türk ne de Kürt vardýr. Bence her ikisi de vardýr ve onlar kardeþtirler. Temelde böylesi gerçekler yatmaktadýr. Bunu hiç kimse unutmasýn. ROI Kemal Özcan LE HAR Özgün Düzgün Her þeyden önce bütün insanlarýn eþit olduðuna, kardeþ olduklarýna inanýyorum. Dün olduðu gibi bugün de insanlarýn hepsi kardeþimizdir. Þiddet hiçbir zaman hiçbir konuyu veya meseleyi çözümleyememiþtir. Aksine her þeyi zora sokmaktadýr. Bizler, diyalog yoluyla, kardeþçe bu basit meseleleri çözebiliriz. Devlet bütünlüðünü koruyarak, hiçbir din, ýrk ve kültür farký aramadan insanca yaþamak nihai emelimiz olmalýdýr. Özelliklede gençlerimize, þiddete baþvurmadan çok þeylerin ifadesi mümkündür, demek isterim. C Yabancý bir ülkede göçmen toplum olarak etnik farklýlýklardan daha önemlisi, göçle birlikte gelen, kuþaklar arasý çatýþmalar, ailelerin parçalanmasý, çocuklarýmýzýn eðitim ve gelecek sorunu gibi önemli sorunlarýmýz var. Enerji ve tepkilerimizi bu yönlere çevirmemiz gerekir. Farklýlýklarý çatýþma unsuru deðil, birer kültürel zenginlik olarak algýlamalýyýz. Tepkiler toplumsal huzuru bozmayacak bir ortamda yapýlmalýdýr. Ancak o zaman kamuoyu üzerinde olumlu etki gösterir. Oysa Brüksel’deki olaylar basýnda izlediðim kadarýyla toplum üzerinde olumsuz etki býraktý. Hassasiyet gerektiren konularda bile soðukkanlý ve sagðduyulu davranýp, tepki alma yerine kamoyu üzerinde olumlu etki býrakýlmalý. üyük adam büyük iþler gerçekleþtirir. Tarihe damga, büyük projeler, büyük baþarýlarla vurulur. Büyük gerçekleþtirmeler, o büyük an, tören, ödüller ve alkýþlarla onurlandýrýlýr. Haklarý bu çünkü. Þükür, ben öyle biri deðilim. Küçücüðüm ben. Hem harfiyen hem mecazen. Boyum istatistiklere göre ortalamadan bile küçük. 1.70 ya var, ya yokum. Artý, kendimi bildim bileli, anamdan çok iþittim: “benim kýz yüzlü kuzum, sen aslýnda kýz doðacakmýþsýn da...” Anlayacaðýnýz, benden beþ paralýk adam olmaz. Buna da þükür derim. B T GEN Recep Kartal Yabancý bir toplumda yaþadýðýmýz için imajýmýzýn iyi olmasý çok önemli. Gösterilerin kuralsýz olarak düzenlenmesi üzücüdür. Gençlerin bu kadar galeyana gelmeleri ve etrafa zarar vermeleri en baþta eðitim seviyeleriyle alakalýdýr ve kötü niyetli provokatörlerin baþarýsýdýr. Düþüncesiz hareket edildi fakat geçen hafta organize bir þekilde yapýlan gösterinin, daha önce yapýlan hatalarý telafi ettiðini düþünüyorum. N. Dursun/Ö. Balci/E. Utku/M. Aydoðdu Þimdi. Belki maganda tipler, bilhassa maço Türk erkeði, bu söze yan gözle bakacak ama, bende küçük bir kýz ruhu var! (dur, beteri geliyor) Edebiyatçýnýn þansý istediðini, mekan, madde, sahýs, durum, his… herhangi bir sekilde doðurabilmesi, deðiþtirebilmesi. Söz temsili, Tanrý’yý oynayabilmesi. Haþa, o haddimi aþar. Þu sözle paçayý kurtarayým: “sanatçý yaratýr, yaratmak sanatçýlýktýr. Yaratmak ilahi, tanrýsaldýr. Ve yaratma sanatýnýn en ustasý elbet Mevla’dýr.” Bunu kabul kýldýysak. Söz altýnda kalmayayým. Benim adým Damla, ben küçük bir kýzým. Çaput bezden bebelerim var, beþ taþ oynamayý severim, korktuðum zaman ‘ay!’ çýðlýk atar, anamýn kanatlarý altýna sýðýnýrým. Anam allý güllü turna. Kanatlarýnýn bir ucu Kaf, diðeri Ararat, ayaklarýnýn altý cennet bahçeleri. Dostum yüce bir Yunus. Adýndaki seçim gönlünde yatan altýnlarýn simgesi. Yunus benim dünya ahiret kardeþim, hem ilik nilüfer, hem çetin poyrazým, en kýyak yoldaþým. Aþkým, kar yüzüne, o çay koyarken, habersiz baktýðýmda, içimi kelebek kanatlarý gibi titreten sultaným. Kalemim, damla damla akan, asla dinmek bilmeyen, açýk yara damarým. Dünya, doða, kainat; doyamadan öptüðüm seccadelerim. Abim, amber kokusuna hasret kaldýðým abim, yollarýna güller serptiðim, bazen rüyalarýmda bazen avcumda, kitap ve þiirlerimde, göz yaþlarýmda, virane, hovarda, iþsiz sokaklarda soluk soluða aradýðým cancaðýz abiciðim, sen doðuda doðan güneþim batýda batan ayým, damla damla içime yaðan yaðmurumsun. Sen ne degilsin ki? Tek, kahrolsun, sadece bir tek þey! Sen artýk burda deðilsin. Laf aramýzda, yokluðun zor abi, bilsen ne kadar özledim o ela gözlerini, alýþamadým sensizliðe vesselam. Damla kaldým gitti, bir türlü su olup akamadým, bulandým. Yetim bir damla kaldým. Ben sensiz “Damla” kaldým abi. Ben Damla isem, siz kimsiniz bu öyküde? Her damla bir göl arar, nehir bulur derler, ruhumun var olduðu topraklarda. Ve her damla eninde sonunda bir denize akar. Sizler ebediyen aradýðým okyanuslarsýnýz. Þükür kavuþturana. Ýlyas Kör 1969-1994 Anýsýna Mustafa Kör Sayfa 10x.qxp 09.11.2007 07:27 Seite 1 Kasým 2007 GÜNDEM 10 Belçika’da Cumhuriyet coþkusu Cumhuriyet Bayramý Belçika’da Brüksel baþta olmak üzere, Anvers, Liege, Genk ve Mons’da çeþitli etkinliklerle kutlandý. Mons Atatürkçü Düþünce Derneði (MADD) Cumhuriyet bayramýný dernek lokalinde kutlarken, T.C. Anvers Baþkonsolosu Ahmet Arda da dernek baþkanlarý,Türk kökenli politikacýlar ve geniþ bir vatandaþ topluluðunun katýldýðý bir resepsiyon verdi. Serpil Aygün Büyükelçilik resepsiyonuna katýlým yoðundu Cumhuriyet´in 84. yýldönümü nedeniyle Büyükelçilik konutunda verilen resepsiyona ilgi yoðun oldu. Büyükelçi Tanlay konuklarýný, eþi Yelda Tanlay ve Askeri Ataþe Tankçý Kurmay Albay Mehmet Sadýk Akyar ve eþi Halide Gül Akyar ile birlikte karþýladý. Nato askeri temsilcilerinin yanýnda, çok sayýda sivil toplum örgütü baþkaný, iþadamlarý, gazeteciler ile konsolosluk ve büyükelçilik çalýþanlarý katýldý. Genk’te görkemli 84. yýl kutlamasý 28 Ekim Pazar günü Genk Belediye binasýndaki Kültür Merkezinde, Türk Dili ve Kültürü Öðretmenlerinin, Belçika Türk Dernekleri Birliði ve TEKM’nin katkýlarý ile düzenledikleri Cumhuriyet Bayramý törenleri saygý duruþu ve Ýstiklal Marþý ile baþladý. Öðrencilerin seslendirdikleri þiir ve konuþmalarýn ardýndan ,programýn en çok beðenilen bölümünde , Türk toplumunun birlikteliðini ifade etmek için Türk Dili ve Kültürü öðretmeni Ýnci Dilek Ergün tarafýndan kurulan ve yönetilen ve bölgenin çeþitli siyasetçilerinin de aralarýnda bulunduðu koro ’10. Yýl Marþý öyledi. T.C. Anvers Baþkonsolosu Ahmet Arda’nýn Cumhuriyet pastasýný kesmesi ile program son buldu. Belçika Atatürkçü Düþünce Derneði (BADD) Cumhuriyetin 84. yýlýný dernek lokalinde düzenlediði yemekli bir balo ile kutladý. Cumhuriyet Balo’sunun Türkiye’den gelen konuðu, cumhuriyet mitinglerinin detekçilerinden ünlü Türk Halk Müziði sanatçýsý Tolga Çandar’dý. BADD Türk Sanat Müziði Korosu konseri ve Özbek dansçý Sabina Asanovani’nin danslarýndan sonra sahne alan Türk halk Müziði Sanatçýsý Tolga Çandar hem Egeli þivesiyle anlattýðý þirin öyküler hem de sazý ve türküleriyle izleyenleri coþturdu. Çalýþtýklarý okullardaki çocuklarýn resimlerinden oluþan sergi açýlýþýna, T.C. Brüksel Büyükelçiliði Eðitim Müþaviri Tolga Yaðýzatlý katýlýrken, BADD’nin Cumhuriyet Balosu için Belçika’da bulunan Türk Halk Müziði Sanatçýsý Tolga Çandar da çocuklar için küçük bir konser verdi. Liege Cumhuriyet’e sýmsýký baðlý “Çocuk gözüyle Cumhuriyet“ Brüksel’deki okullarda Türkçe dil ve kültür dersleri veren öðretmenler, Belçika Atatürkçü Düþünce Derneði (BADD)’nin Atatürk Kültür Merkezi’nde, 29 Ekim Pazartesi günü “Çocuk gözüyle Cumhuriyet” konulu bir resim sergisi düzenlediler. Liege Bölgesi Türk Dernekleri Federasyonu (FLAT) ile Liege Türkçe dil ve kültür öðretmenleri tarafýndan 28 Ekim Pazar günü verilen Cumhuriyet resepsiyonuna çok sayýda Türk ve Belçikalý davetli katýldý. BADD’den coþkulu Cumhuriyet Balosu Paraya mı ihtiyacınız var ? Tolga Çandar Kısa Vadeli Kredi şartları ile deǧerlendirilir1 Sonradan pişmanlık duymadan kredi mi almak istiyorsunuz ? O zaman doǧru adrestesiniz.Citibanka geldiǧinizde istediǧiniz miktar ne olursa olsun,kredi sebebiniz ne olursa olsun,her zaman en iyi hizmetle ve konunun uzmanları ile karşılaşacaksınız. Detaylı bilgi için ; • 0800 24 023 numarayı arayın, • Cep telefonunuzdan 3102’ye ücretsiz olarak (hazırım) mesajınızı gönderin, • www.citibank.be internet üzerinden hemen başvurun (Fransızca veya Flamence), • Citibank satış noktalarımıza gelin,yetkililerimizle görüşün Simdi dövizle askerlik hizmeti için de sizlere 5,5%2 gibi çok uygun oranla kredi veriyoruz !!! Gurur duyarak alabileceǧiniz kredi !!!! 1 Kısa Vadeli Kredi, banka kriterlerine göre deǧerlendirildikten sonra,banka ve müşteri tarafından karşılıklı olarak kabul edildikten sonra, imzalanip onaylanır. 2 Bu oran yıllık maliyet yüzdesi ile hesaplanmış olup, sadece dövizle askerlik hizmeti için,en fazla 36 ay vade ve en fazla 7.500€ için geçerli olacaktır. Yetkili Kişi : M. De Bolle – Yetkili Kurum : Citibank Belçika SA, Boulevard General Jacques 263g,1050 Brüksel, Vergi No; BE 0401.517.147 RPM Brüksel, C.B. 954-5462261-42. Kredilerde en iyi hizmet, en hızlı hizmet ! Atatürk 69. ölüm yýldönümünde Brüksel’de törenlerle anýldý tatürk, 69. ölüm yýldönümünde T.C. Btrüksel Büyükelçiliði’nde saat 09:05’te saygý duruþu ile anýlýrken, Belçika Atatürkçü Düþünce Derneði (BADD), Belçika Türk Koordinasyon Kurulu, Belçika Türk Spor Federasyonu ve Avrupa Derneði ile iþbirliði içinde BADD dernek lokalinde bir anma töreni A düzenledi. Semiha Erdemir ‘in sunduðu törende günün anlam ve önemine dair yapýlan konuþmalarýn yanýnda öðretmen Münevver Yýlmaz da bir sinevizyon gösterisi yaptý. Büyükelçilik toplantý salonundaki törende ise Askeri Ateþe Sadýk Akyar ve Büyükelçi Fuat Tanlay birer konuþma yaptýlar. Sayfa 11x.qxp 09.11.2007 07:53 Seite 1 Kasým 2007 GÜNDEM 11 Flux, yeni yönetimini sýra gecesinde tanýttý Erdinç Utku ent’te baþarýlý faaliyetleri ile dikkat çeken FLUX isimli öðrenci derneði yeni yönetim kurulunu belirledi. Baþkanlýða Aykut Çýrýk getirilirken, yeni yönetimde Mutlu Çetin(sekreter), Demir Ali Köse (sayman), Yeliz Güner, Nuray Köse, Fatih De Vos, Meryem Branswijck, Nesrin Dinç, Ahmet Yýlmaz, Leyla Yýldýrým ve Hasan Gök yeraldý. MuziekantenHuis adlý lokalde düzenledikleri sýra gecesinde bir araya gelen FLUX üyelerine, üye adaylarýna ve konuklara G yeni yönetim tanýtýldý. Baþkan Aykut Çýrýk yaptýðý konuþmada kýsa bir dönem sessizliðe bürünen derneðin yeniden canlandýðýný ve bilgilendirme akþamlarý, iþ bulmada rehberlik, isteyen ortaöðrenim öðrencilerinin derslerine yardým etmek, çalýþan üniversite mezunu üyelerinin yeni mezunlarý desteklemesi gibi etkinliklere devam edeceklerini ifade etti. Kültürel etkinlikler de düzenleyeceklerini belirten Çýrýk, “sýra gecesiyle baþladýk, bu tür buluþmalarla üyelerimizin birbirlerini taný- malarýný amaçlýyoruz. Amaç dayanýþmayý hýzlandýrmak” dedi. Bülent Köken(Saz, vokal), Hasan Týrpan(Perküsyon) ve Bülent Gök(Vokal)’ten oluþan Grup Týný’nýn gençleri Türk Halk Müziði ile coþturduðu gecede FLUX üyesi Dilek Göcen seslendirdiði türkülerle beðeni topladý. Flux Öðrenci Derneði, 2004 yýlýnda Gent’te okuyan Türk öðrencileri tarafýndan kuruldu. Derneðin baþta gelen amacý yabancý uyruklu öðrencilerin yüksek eðitime baþlamasýný ve devamýný saðlamak. Bunu baþarabilmek için Flux Derneði hem son sýnýf lise öðrencileriyle hem de velilerle toplantýlar düzenliyor. Bu toplantýlarda Flux üyeleri gençlere ve velilere yüksek eðitimin, hem toplumsal hem de bireysel alanda, kendilerine kazandýracaklarýnýn altýný çiziyor. Derneðin “bizim uðraþmak zorunda kaldýðýmýz sorunlar çözülünce bize gerek kalmayacak” görüþü ilgi topluyor. Cojep Brüksel bürosu açýldý Avrupa’nýn çeþitli ülkelerinde faaliyetleri bulunan bir sivil toplum örgütü olan COJEP (Conseil de la Jeunesse Pluriculturelle de France), Cojep Ýnternational olarak üçüncü bürosunu Brüksel’de açtý. Baþkan Ali Gedikoðlu’nun bir sunuþ yaptýðý toplantýyý 50 kadar bir izleyici grubu takip etti. Sayfa 12.qxp 09.11.2007 09:28 Seite 1 12 SÖYLEÞTÝK Kasým 2007 ‘Olaylarý kimin yönlendirdiðini bilmiyoruz’ Türk gençlerinin Brüksel’de yaptýðý izinsiz eylemler Belçika toplumunda eleþtiri ile karþýlanýrken, Türk toplumunu da üzdü. Herkes bir provokatörden bahsetti, kýþkýrtmalara gelinmemesi çaðrýsýnda bulundu ama pek çoðumuz bu gençlerin neden böyle sokaklara dökülüp, yakýp, yýkýp kýrdýðýný anlayamadý. Ne aileler, ne dernekler, ne de toplumun ileri gelenleri bu gençlere söz geçiremedi. Tüm çaðrýlara raðmen SMS’ler , bir cep telefonundan diðerine uçuþtu. Taa ki, 6 Türk derneðinin birleþip yasal bir protesto gösterisi için izin talep etmesine kadar. Peki neydi bu gençleri sokaklara döken? Türkiye’nin doðusundaki terör olaylarýna tepki mi sadece? Provakasyon mu? Yoksa sosyolojik bir sorunun, Türkiye’de yaþanan bir olaya duygusal tepki gösterirken depreþmesi miydi? Tüm bu sorulara cevap aramak üzere, olaylarýn geçtiði Schaerbeek ve Saint-Josse Belediye Baþkanlarý Bernard Clerfayt ve Jean Demannez ile olaylara müdehale eden Saint-Josse, Evere, Schaerbeek Emniyet Komiserlerinden Roland Thiebault ile söyleþtik. Olaylarýn aktörü gençlerin cephesinde ise onlarý temsil edecek bir sözcü maalesef yoktu. Olaylar esnasýnda görüþtüðümüz gençlerde ise ortak bir tavýr, ortak bir talep gözlenmedi. nilirrse izin verilir. Neden bu kurallar konuluyor? Ýnsanlarýn gösteri hakkýný sýnýrlamak için deðil. Sadece genel refahý korumak için. Düþünün ki sokaðýnýza Ýtalyanlar gelip gösteri yapmaya karar veriyor, araba çiziyor, yerdeki taþlarý söküyor ve insanlarý rahatsýz ediyor. Memnun olmazsýnýz. Bu þiddetin patlamasý ve kontrol edilememesi þuna da baðlý: bazý insanlar gençleri tahrik ettiler, hatta onlarý yanlýþ yönlendirip belli bir söylem aktarmaya çalýþtýlar. Erdem Resne/Serpil Aygün Schaerbeek Belediye Baþkaný Bernard Clerfayt Öncelikle bir genel deðerlendirme yapar mýsýnýz? Olaylarý nasýl algýlýyorsunuz, neye baðlýyorsunuz? Olaylarýn, birçok gençteki rahatsýzlýk ve derin yaralanma hissinden doðduðunu düþünüyorum. Belçikalý olsalar da bu gençler Türk asýllý ve kendilerini Türkiye’ye baðlý hissediyorlar. Göçe baðlý bir kimlik sorunu var. Göçten gelen bu çocuklar hala Türkiye eksenli bir aile ve çevre yapýsýnda bulunuyorlar, medya ve televizyonlarýn da bunda etkisi var. Yani siyasi olarak hem Belçika hem Türkiye gündeminde bulunuyorlar. Ve kabul etmek gerekir ki burada Belçika’da doðuyorlar, büyüyorlar, okula gidiyorlar ama iþ piyasasýna ve tam anlamýyla vatandaþlýk mertebesine ulaþýmlarý daha güç oluyor. Dolayýsýyla Türk kimlikleriyle burada yaþadýklarý zorluklar bazý gençlerde derin bir gerginlik yarattý ve bu gerginlik bir anda patladý. Herkes “neden 3500 km uzaktaki bir sorun buraya taþýndý?” diye soruyor ama siz daha ziyade buradaki sosyal sorunlara iþaret ediyorsunuz. Bu alan - larda siz eksiklikler görüyor musunuz ve ne gibi önlemler düþünüyorsunuz? Bu sorunlarý iyi biliyoruz ve kabul ediyoruz. Ama bunlar var diye gereksiz bir þiddeti kabul edemeyiz. Gereksiz ve anlamsýz bir þiddetti, çünkü olanlar. Ne Türkiye sýnýrlarýndaki güvenlik sorununu, ne de buradaki gençlerin entegrasyon sorunlarýný halletti, diyebiliriz. Tam tersi toplumsal refahý zorladý. Çarþamba akþamki ikinci gösteride sokaktaydým, velilerle konuþtum ve onlar da anlamýyordu. Göç olaylarý sosyologlara göre 2 veya 3 kuþak gerektiriyor, biz de tam 2. ve 3. kuþak arasýndayýz ve zorluklar var, bazen de patlama oluyor. Entegrasyon sürecini baþarýyla tamamlamýþ bazý aileler bu semtlerden uzaklaþýyorlar, profesyonel alanda baþarý simgesi oluþturuyorlar ama bu herkes için geçerli deðil. Gençlere göre Türklere her zaman haksýzlýk yapýlýyor ve karþýt görünen gruplara, mesela Kürt gösterilerine hep izin veriliyor. Bu kötümser imajý neye baðlýyorsunuz? Bu imaja artýk bir son vermek gerekiyor. Kendim de böyle þeylere þahit oldum, bir genç bana “Kürtleri destekliyorsunuz ama bize izin vermiyorsunuz” dedi. Böyle bir þey yok. Düzgün bir istek yapýlýr ve bu istek, gösterileri organize edecek makamlar tarafýndan üstle- Anvers ve Genk’te de izinsiz gösteri ler oldu ama bu kadar sorun yaþanma dý. Neden Brüksel’de daha çok sorun yaþandý? Polis’in tavrý daha mý sertti? Hayýr polis’in tavrýyla alakalý deðil. Sembolik olarak iki faktör var Brüksel’de. Birincisi: Brüksel’de Amerikan Elçiliði var ve ilk gösteride ABD’ye mesaj vermek için bu gerekliydi. Ýkincisi: burada kosmopolit bir yapý var ve Kürt, Türk, Ermeni, Süryaniler yanyana, içiçe yaþýyorlar. Yani sürtüþme olasýlýðý burada var. Ýlginçtir ki tüm sene boyunca sürtüþme yok, her sabah Türk kadýný Kürt komþusuna selam verir. Ama ne zaman ki Türkiye’ye yakýnlýðý fazla olan ve televizyondan olaylarý izleyen gençleri kýþkýrtýrsýnýz, o zaman bu gençler karþýlarýna çýkan ilk Kürt vatandaþýný düþman olarak görüyor. O yüzden bizde þiddet daha fazla oldu diye düþünüyorum, burada hedef olacabilecek insanlar ve mekanlar vardý, saldýrýya uðrayan kafe gibi. 18 yaþýndan küçükler bile kelepçelendi, hatta çocuklarýna þiddet uygulandýðý için þikayet eden ve size bile gelen aileler oldu. Bunlara ne diyecek siniz? Bana verilen bilgilere göre Polis hiç kimseye gereksiz bir þiddet uygulamadý. Polis tarafýndan tutuklanan insanlar, sakinleþmeyen ve emirlere uymayan kiþilerdi. Emirlere uymamak için yaþ olmamasý, üzücü bir þey. Her þeyin mükemmel olduðunu söylemiyorum. Ama güvenlik güçleri toplumsal düzeni koruduklarýnda kamusal gücü kullanýyorlar ve bu da bir þiddet türüdür. Hoþ deðil, kelepçe kullanmak lazým ama bu böyle. Olaylardan sonra halkla iliþkiniz ol du, sosyal açýdan alýncak önlemleriniz var mý? Þunu iyi yaptýk, þunu kötü yaptýk dedikleriniz? Gelecek için öncelikle yaptýðým iþleri devam ettireceðim. Türkiye-Irak sorunuyla ilgilenmeyeceðim, açýkçasý bu benim sorunum deðil! Benim sorunum, mahallelerimdeki yaþam. Asayiþi saðlamak ve mahallelerin geliþimini sürdürmek. Ben de yeterince çabuk ilerlemediðinin farkýndayým. Ýþsizlik fazla, zor þartlarda yaþayanlar var. Ama sihirli çubuðum yok ve bir anda gösteri oldu diye henüz uygulamadýðým bir çözümü þimdi yürürlüðe sokma þansým yok. Ýmkanýmýz dahilindeki her þeyi yaptýk bile. Bu olaylardan herkes þu dersi çýkarabilir. Olaylarý yaratanlar da, analiz edenler de, herkes þu konuda kafa yormalý: Türk asýllý toplumun Belçika’daki yeri nedir? Bu çifte vatandaþlýðý ve iki devlete karþý sorumluluðu nasýl yerine getirecekler? Ýþsizlik olsa da, zor olsa da gençlerin artýk Belçika’da kalmayý kabullendiklerini düþünüyorum. Saint-Josse Belediye Baþkaný Jean Demannez Türk gençlerinin Brüksel’de gerçek leþtirdiði gösterileri deðerlendirir misiniz? Her olayda birçok faktör vardýr. Hiçbiri tek anlamýyla olanlarý açýklamaya yetmez. Gösterinin programlanmýþ olup olmadýðý konusunda tam anlamýyla fikir yürütemiyorum ama belli bir Sayfa 13.qxp 09.11.2007 09:33 Seite 1 13 Kasým 2007 gibi kabul etmem de mümkün olamaz. Gösteriyi yasakladýðýmýzý söylemek bu anlamda yanlýþ olur, bize istek gelmedi. Bahsedilen Kürt gösterileri de, Liedekerke sokaðýnda yapýlan gösteriydi ki Kürt Enstitüsüne kundaklamadan sonra yapýldý, yani bir tepki gösterisiydi. Þuna dikkati çekmek isterim ki Saint-Josse’taki herkes ayný þekilde deðerlendiriliyor, kökeni ne olursa olsun. profesyonellik olduðunu söyleyebilirim. Place Hauwaert’ta 3 dakika içinde 40’a yakýn arabanýn toplanmasý - ki bunlar Saint-Josse arabalarý deðildi çoðunlukla, - bayraklarýn getirilmesi, belli bir organizasyon olduðunu gösteriyor. Peki bir þeyler düzenleniyor diye bilgi sýzmadý mý size? Önlem alamadýnýz mý? Maç sonlarýnda olduðu gibi bayrak ve gruplaþmalar gözlemledik ama tüm bunlar sonra gerçekleþti. Önceden bir bilgimiz olmadý ve olamazdý, önlem de alamadýk. Tabii ki Türkiye sýnýrýnda olanlarý takip ederek bir þeylerin olacaðýný düþünebilirdik. Ama sonuçta SaintJosse’ta 153 deðiþik kökenden insan var ve her gün bunlardan birinin ülkesinde bir þeyler oluyor, her þeyi takip etmek mümkün deðil. Belediyemizin de Ruanda-Kongo, Fas-Ýspanya, Türkiye-Irak gibi çatýþmalar yüzünden arbede yeri olmasý düþünülemez. Yani þuna inanýyoruz ki Saint-Josse’taki insanlar kendi ülkelerini deðil, Belçika’yý yaþamak için buradalar, tersi ise de hiç çekinmeden söyleyebilirim ki ülkelerinde kalmalarý daha enteresan olurdu. Herhangi bir insanýn, herhangi bir fikiri beyan etmesi karþýsýnda hiçbir sözüm yok, kendi ülkesi hakkýnda dahil, ama bunu diðer halklara saygý çerçevesinde yapmalarý gerekir. Birçok genç, izin alýnmadýðýný ama istense bile verilmeyeceðini, PKK’nýn Belçika tarafýndan korunduðunu ifade ediyordu. Buna ne diyeceksiniz? Tamamen yanlýþ bir görüþ. Ben herkesin gösteri hakkýna arka çýkarým. Þunu da söyleyeyim, polisin varlýðý bir gösteriyi yasaklamaya deðil, tam tersine göstericilerin güvenliðini saðlamaya yarýyor. Ama bu güvenlik önlemlerini alabilmemiz için önce izin istenmesi gerekiyor. Hele baþka topluluklarýn tepkisine yol açacak gösteriler ve söylemler planlanýyorsa, her þeyi olduðu Peki o zaman gençlerin devleti ve otoriteyi düþman olarak görmesi, ken dini rahat hissetmemesi neye baðlý? Ben de anlamak isterim açýkçasý. Türk gençleri, iþ, hayat pahalýlýðý konularýnda diðer insanlarýn yaþadýklarýnýn aynýsýný yaþýyor. Saint-Josse Belediyesi de formasyonlarla bu gençleri eðitmeye çalýþýyor. Burada halkýn %40’ý 25 yaþýn altýnda, yani bir þeyler istenecekse burada istenecek, gençlik ve hareketlilik burada. Protesto yapmak isteyenler de Saint-Josse’u seçerler çünkü harekete geçirecekleri güçler burada daha fazla. Ama neyse, biz Türk gençlerine de yönelik ayný çalýþmalarý yürütüyoruz fakat sürekli durumlarýndan þikayet eden gençler “bize iþ yok” diyorlar ama bir þey yapýnca da faaliyetlere katýlmýyorlar. Gençlerin bir diðer iddiasý da polis’in kendilerine karþý sert davrandýðýydý. Mesela baþka þehirlerde bu kadar sorun yaþanmadý. Schaerbeek’te þikayet eden bir aile var, 9 yaþýnda bir çocuðun da kelepçelenmesi. Polis’in karþý þiddeti ölçülü müydü? Ben, Türklerden kimse yaralanmadan 12 polis memurunun da yaralandýðýný gördüm. Ermeni kafesine uygulanan þiddeti de gördüm, ki polis bu olaylara müdahale etmeye cesaret edemedi ve Ermeniler de “bizi korumadýnýz” diye þikayet ettiler. Salý günkü ikinci gösteride Pazar gününün dersini çýkaran polis daha tedbirliydi ve orada daha sert müdahale etmiþ olabilir, ama þiddet vakalarý varsa bunlarý teker teker aktarmak gerekir ve gereði yapýlýr. Bana gelen þikayet olmadý ama gelirse de dinlemeye ve gereðini yapmaya hazýrým. Saint-Josse, Evere, Schaerbeek Emniyet Komiserlerinden Roland Thiebault “TÜRKLER FUTBOL MAÇI KAZANDI SOKAKLARA DÖKÜLDÜ SANMIÞTIK” 3 Kasým: 16 gözaltý. Hepsi 18 yaþýndan küçük. Hepsi ayný akþam 2 saat içinde serbest býrakýldý Tillabouth: Sorunun tamamen politik bir problem olduðunu düþünüyorum. Sosyal bir sorun deðil bu. Baþbakan Verhofstadt’ýn da dediði gibi Türkiye’nin Irak’ta, Kürtlerle problemi var. Bu problemler neden buraya taþýndý? Neden Amerikan Büyükelçiliðine saldýrýldý? Bu Türkiye’deki sorunlarla baðlantýlý. Buraya taþýnmýþ politik bir problemdi bu gösteriler. 21 Ekim’de gerçekleþen ilk gösteri hakkýnda hiçbir bilgimiz yoktu. Hatta Türklerin bir futbol maçýný kazandýklarýný ondan sonra da sokaða döküldüklerini sandýk. Olaylarý önceden bilemediðimiz için de hazýrlýksýzdýk. Ermeni kahvesine saldýrýldýðýnda orada sadece 3 polis memuru vardý. Normal çalýþma koþullarý içindeydik bu tür olaylara müdahale edebilecek kapasitede yeterince polisimiz yoktu. Ancak 24 Ekim’de önceden bilgimiz vardý ve hazýrlýklýydýk. Polisin sert davrandýðýna TeleBruxelles’deki bir konuþmanýzda bazý Türkçe yerel medyanýn aþýrý de meç verdiðini söylediniz... Evet bu bilgiler bana geliyor... Kendiniz takip ediyor musunuz ve onlarý da sorumlu görüyor musunuz? Evet sorumluluk paylarý var, yurt dýþýnda olan gerginlikleri aktarýp bizdeki halký da þiddetli bir biçimde dayanýþmaya çaðýrýyorlar. Ýnternet sitelerinin yaný sýra Almanya üzerinden yayýn yapan bazý televizyonlarýn da “bir araya gelin” mesajlarý verdiðini duydum. Medyalarýn bu tip yayýnlarý toplumsal barýþa katký saðlamýyor. Konsolosluk ve Elçilik gibi resmi makamlarýn da sakinleþmeye yönelik adýmlar atmasýný dileyebilirim. Türk Büyükelçisinin bana yönelik “kendi meselesi olmayan iþlere karýþmasýn” þeklindeki sözlerini de kabul edemiyorum. Buna cevaben derim ki asýl kendisi görevini aþýyor çünkü bildiðim kadarýyla burada Belçika’daki durumlardan bahsediyoruz. Topluluklar arasýnda diyaloðu arttýrmak lazým. Daha bu olaylar olmadan da “Toplumlar arasý konsey” diye bir þey üzerinde çalýþýyordum ve herkesi masanýn etrafýna davet edeceðim. Belçika medyasýnda da “Türk toplumu” ve “aþýrý milliyetçi gösteri” genelle meleri kullanýldý. Bunlar kolaya kaç mak deðil mi? Baþtaki soruya döner sek, bu aþýrýlýðý mümkün kýlan bir sos yal sorun yok mu? Bunu ben açýklayamam, sosyolog deðilim ve sonsuz bir bilgim yok. Ama Türk toplumu genellemesi tabii ki yanlýþ, kendi gözümle gördüm: ilk gösteriden sonra mahallede Türk bayraklarýyla gezen arabalarý gören bazý yaþlýlar da alkýþladýlar, ama þiddeti deðil, baðlý bulunduklarý ülkeyi korumaya yönelik bir tepkiyi alkýþladýlar, bu illa aþýrý milliyetçi bir duygu olmayabilir. Komiser Thiebault, 21 Ekim’de gerçekleþen ilk gösteri hakkýnda hiçbir bilgilerinin olmadýðýný, hatta Türklerin bir futbol maçýný kazandýklarýný, ondan sonra da sokaða döküldüklerini sandýklarýný söylüyor. 21 Ekim Pazar: Hiçbir gözaltý yok. 24 Ekim Çarþamba: 93 kiþi gözaltýna alýndý. Bunlarýn yaklaþýk %60-70’i 18 yaþýndan küçüktü. %72’si Saint-Josse, Evere ve Schaerbeek bölgesinden kalaný Brüksel’in deðiþik bölgelerinden katýlan gençlerdi. 3’ü aðýr olmak üzere 6 polis yaralandý. Hiçbir eylemci yaralanmadý. 3 kiþi polisi öldürmeye teþebbüsten mahkemeye sevkedildi. Bunlarýn dýþýnda kalan tüm eylemciler serbest býrakýldý. 24 Ekim günü ortaya çýkan zarar: Maddi olarak kesin rakam henüz bilinmiyor. Ancak 5-6 otobüs duraðý, birkaç özel otomobil zarar gördü. Çöp kutularý yakýldý. kesinlikle katýlmýyorum. 24 Ekim’de 93 kiþi gözaltýna alýndý ve hiçbir gösterici yaralanmadý. Sadece bir gencin gözaltýna alýnma esnasýnda çýkan arbedede hafifçe dudaðý kanadý. Bunun dýþýnda herhangi bir yaralanma olmadý. 9 yaþýndaki bir çocuðun kelepçelenmesi üzücü ama böyle þeyler büyük gösterilerde olabiliyor. Bizler öncelikle eylemcilere daðýlmalarýný söylüyoruz. Ýki üç defa onlarý uyarýyoruz. Yine de daðýlmazlarsa yapýlacak bir þey kalmýyor. Ayrýca kendi personelimizin de güvenliðini düþünmek zorundayýz. Gözaltýnda kötü muamele ile ilgili hiçbir aileden þikayette bulunulmadý. Gençlerin kýþkýrtýldýðýna dair konu mahkemece araþtýrýlýyor konuþmam, yorum yapmam uygun deðil. Sayfa 14x.qxp 09.11.2007 09:36 Seite 1 14 Kasým 2007 GÜNDEM Karikatürist Gürsel’e Kitap Fuarý’nda yoðun ilgi Serpil Aygün Bir zamanlarýn efsanevi Gýrgýr Mizah dergisi kapaklarýný çizen karikatürist Gürcan Gürsel, Anvers Kitap Fuarý’nda hayranlarýyla buluþtu. Yaklaþýk 15 yýldýr Belçika’da yaþayan karikatürist, Belçika’da “Rode Oorje” adlý tiplemenin çizimleri ile Flaman karikatürseverlerin tanýdýðý bir isim. Bu yýl 71.’si düzenlenen Anvers Kitap Fuarý’nýn ana temalarýndan birisi de çizigi romanlar. Çizgi roman okurunun çok yoðun olduðu Belçika’da çizgi romancýlýk da geliþmiþ durumda. Flaman bir yayýnevinin çýkardýðý “Rode OorjeKýrmýzý Kulakçýklar” adlý tiplemeyi yaþama geçiren kalemlerden birisi olan ünlü karikatürist Gürcan Gürsel, Anvers Kitap Fuarý’nda Flaman okuyucularýnýn yoðun ilgisi ile karþýlaþtý. Ýki saat içinde 60 okuyucu için kitaplarýný imzalayýp bir de desen çizen sanatçý Gürsel, ilgiden çok memnun olduðunu söyledi. 10 yýldýr bu fuara katýldýðýný ifade eden Gürsel, yeni çalýþmalarýndan da bahsetti. Futbol ve rugby sporu ile ilgili mizahi çizgi romanlar üzerinde çalýþan Gürsel’in futbolla ilgi çalýþmasý özellikle 7-16 yaþ arasý çocuklar tarafýndan büyük beðeni ile karþýlanmýþ. “The Champions” adý- ný taþýyan albümünün 11.’sini tamamlayan Gürsel, rugby sporu ile ilgili çalýþmasýnýn da ikinci albümünü yapmýþ. Kitaplarý Belçika ve Fransa’da yoðun ilgi gören Gürsel, halen Brüksel’de yaþamýný sürdürüyor. Diðer kültürlere destek Haber Merkezi Flaman Kültür Bakaný Bert Anciaux (Spirit) kültürel etkinliklere her kesimden insanýn ulaþabilmesi için ek kaynak ayýrdý. Anciaux sanatsal yetenekleri olan sýðýnmacýlarý da destekleyecek. Bakan, parlamentoya sunduðu 2008 yýlý bütçesi ve programýnda 19 milyon Avro ek kaynak saðladý. 2009 yýlýnda ise 10 milyon Avro daha eklenecek. Bu kaynaklarýn büyük bölümünün kültürel katýlýmýn arttýrýlmasýna yönelik olarak kullanýlacaðý öðrenildi. Programda özellikle yabancý kökenlilerin kültür yaþamýna çekilmesine dönük insiyatifler dikkat çekiyor. Bakan Anciaux yabancý kökenlilerin var olan kültürel etkinliklere katýlýmýný saðlamak yerine, kültürler arasý deðiþimi ve etkileþimi teþvik eden giriþimlere destek olacak. Bu baðlamda, gelecek yýl Brüksel’de Matonge semtinde sanatsal yeteneði olan sýðýnmacýlar (kaçaklar da dahil) için bir sürekli iletiþim noktasý oluþturulacak. Ayrýca Brüksel’de bir Ýslam Kültürü Bilgi Merkezi kurulacak. Yoksul Derviþ ile þiir akþamý Institut libre Marie Haps Türk Dili ve Uygarlýðý Merkezi ÂÞIK Y O K S U L DERVÝÞ’in Fransýzca ve Türkçe olarak yayýmlanan «ANADOLU’NUN SESÝ» (VOIX D’ANATOLIE) adlý kitabýnýn tanýtýmý için Âþýk Yoksul Derviþ’in sazýyla eserlerini seslendireceði ve þiirleri Fransýzca’ya çeviren Ariane Willems’in «Âþýk geleneðimiz» ve «þiir çevirisi» konusunda sunum yapacaðý müzikli bir þiir akþamý düzenledi. 14 Kasým 2007 Çarþamba günü saat 19:30’da rue d’Arlon 5, 1050 Brüksel adresinde gerçekleþecek. Etkinlikte Brüksel Bölgesi Bakaný Emir KIR da bir sunuþ konuþmasý yapacak. Sayfa 15x.qxp 09.11.2007 07:24 Seite 1 Kasým 2007 15 GÜNDEM Tepkiler Brüksel’e de yansýdý Türkiye’nin Irak sýnýrýndaki kanlý çatýþmalar nedeniyle PKK’ya karþý yapýlan protesto gösterileri Avrupa’nýn çeþitli kentlerinde olduðu gibi Belçika’ya da yayýldý. Özellike Brüksel’de gençlerin izinsiz gösterileri Belçika toplumunda olduðu kadar Türk toplumunda da rahatsýzlýk uyandýrdý. Serpil Aygün on anda biraraya gelebilen bazý Türk dernekleri 3 Kasým’da Avrupa Birliði kurumlarý önünde düzenledikleri genel bir protesto gösterisi ile Belçika’daki Türk toplumunun teröre karþý öfkesini bir potada toplayabildiler. 21 Ekim Pazar günü Brüksel’in Saint-Josse semtinde kendiliðinden toplanan Türk gençleri, ellerinde Türk Bayraklarý ile Amerikan Elçiliði’ne S doðru yürüyüþe geçtiler. Burada Amerikan bayraðýný indiren gençlerin bayraðý tekrar görevliliere teslim etmesi saðlandý. Daha sonra Saint-Josse Belediyesi’nin kapýsýna Türk bayraðý asarak, belediyenin bölgedeki Kürt derneklerine desteðini protesto eden gençler, Saint – Josse’da bulunan bir Ermeni kahvesine saldýrdýlar. Daha sonraki günlerde gençler aralarýnda SMS ve maille haberleþerek, ikinci bir protesto gösterisine hazýrlandýlar. 24 Ekim Çar- þamba günü Plaats-Liedts’te toplanacaklarýný söyleyen gençleri alanda yoðun bir güvenlik ekibi karþýladý. Üzerinde bayrak olan ya da birarada duran gençlerin daðýlmamasý üzerine polis gençleri tutukladý. Çevreye daðýlan diðer gençler ise Schaerbeek ve Saint-josse sokaklarýnda gruplar halinde polisle köþe kapmaca oynadý. Öðleden sonra saat 15:30 sularýnda baþlayan olaylar gece saat 22:00’a kadar sürdü. Polis o gün 94 genci gözaltýna aldý. Olaylarýn Belçika’da yaþayan Türk toplumuna zarar veren boyutlara gelmesi üzerine T.C. Brüksel Büyükelçisi Fuat Tanlay, çeþitli dernek temsilcileri ve bazý politikacýlar basýn aracýlýðýyla gençleri sakin olmaya ve izinsiz gösteri yapmamaya çaðýrdýlar. Çaðrýlar ve 6 Türk derneðinin 3 Kasým’da yasal bir protesto gösterisi içim izin baþvurusu yapmasý olaylarýn yatýþmasýnýn ilk adýmý oldu. Belçika Türk Ýslam Diyanet Vakfý, Avrupalý Türk Demokratlar Birliði, Belçika Türk Federasyonu, Belçika Ýslam Federasyonu, Türk Dernekler Birliði ve Emirdað Yardýmlaþma ve Dayanýþma Derneði’nin birlikte organize ettiði “Teröre Lanet, Birliðe Davet” mitingine yaklaþýk 4000 kiþi katýlýrken, miting olaysýz geçti. Gösteri sonrasý Saint- Josse’da küçük çaplý olaylar yaþandý ancak sorun kýsa sürede halledildi. Diðer taraftan Genk ve Anvers, Brüksel’deki ilk olaydan sonra bu olumsuz deneyimlerden de faydalanarak bölgelerindeki gençlerin benzer bir çatýþma ortamýna girmesine engel olmayý baþardýlar. Genk ve Anvers’teki Türk dernekleri bölge polisi ve belediyeleri ile iþbirliði içinde gençlerin izinisiz eylemleri esnasýnda gösteri alanýnda bulunarak, olaylarý kontrol altýna aldýlar. Daha sonra 3 Kasým’ta Brüksel’de yapýlan ortak mitingde güçlerini birleþtirdiler. Sayfa 16x.qxp 09.11.2007 07:25 Seite 1 Kasým 2007 ARTfikir 16 ÖMER ÖZÇETÝN [email protected] Dizelerin yolu Uzun yýllar önce okuduðumuz dizelerin peþinden koþmaz mýyýz hepimiz. Adýný unuttuðumuz þaire aittir, hangi kitaptan olduðunu dahi bilmeyiz. Bildiðimiz tek þey kendimizi bulduðumuz o dizelerin peþinden gitmek… Güzel olmayabilir fakat etkilenmiþizdir. Etkilenmiþiz ki peþinden koþmaktan yýlmaz, yorulmayýz. Ve belki de hatýrýmýzda kalan o bir-iki dize sayesinde koþmayý öðrenmiþizdir. Yol almak için þiirin tamamýný bilmek gerekmez. Etkilenmiþiz ya, peþinden gidecek kadar bir dünya oluþturmuþuz ya içimizde, önemli olan da budur Yol almak için þii- iþte. Oluþturduðumuz dünya rin tamamýný bilþairin vurguladýðý dünya mek gerekmez. olmayabilir, kendi kurguEtkilenmiþiz ya, ladýðýmýz bir dunya vardýr, ve kendimizi özgür peþinden gidecek ilan ettiðimiz anda, çoktakadar bir dünya an yol almýþýzdýr. Kolay göze alýrýz, kolay oluþturmuþuz ya sanýrýz bir yerden bir yere içimizde, önemli yol almayý. Týpký çocukluðumuzdaki gibi… herolan da budur keste kendimizi arar, her iþte. yerde kendimize bir ev yaparýz. Bacasýndan duman çýkan. Nerede okuduðumuzu bilmediðimiz dizelerde bizden bir þeyler var diye peþine takýlýyoruz, peki kendimizi o dizelerde bulmak için neler yapmýþýzdýr? Kendimizi þairin duygularýnda ararken, o þaire kendimizden bir þeyler vermiþ miyizdir? Nasýl da ayna aramakla geçer hayatýmýz, deðil mi! Kendimizi bulabileceðimiz bir ayna olsun, yeter. Her masada, her adýmda, her bedende, bizi anlayacak bir yüz ararýz. Dizelerden yola çýkar, o dizeleri anlayacak bir ayna ararýz. “Ýnsan kendini yalnýzca insanda tanýr” diyor Goethe. Ýþte peþinden koþtuðumuz dizelerde, aradýðýmýz aynada, bize yakýn olmasýný umduðumuz bir insandýr! Koyulduðumuz yolda adým adým aradýðýmýz aynanýn, bir insan olduðunun farkýnda olmasak da, her ne kadar kayýtsýz ve tasasýz dolaþsak da, dizeleri bulabileceðimiz gözler ararýz, küçücük mutluluklarýn gizlendiði. Halbuki her gittiðimiz yerde, bacasýndan duman çýkan bir evimiz olamayacaðýný göz önünde bulundurmayýz. Hayatýmýzda kendimizle özdeþleþtirebileceðimiz semboller, göstergeler, izler ararýz. Ararýz. Bulamayacaðýmýzý bilmeden, ya da umursamadan, sonsuz bir aramaya kapýlmýþken durmayýz. Duramayýz. Durmak geri adým atmaktýr. Önemli olan zaten bulmak deðil, o adýmlarý atmaktýr. Yol almaktýr. Meksikalý kumandan Marcus’un da dediði gibi: “Ulaþmak için degil, yürümek kendi baþýna bir devrim olduðu için yürüyoruz”. Ve sýrf bu yüzden dizelerin peþini býrakmadan, þaire doðru yürümek, þaire yol almak lazým. Charleroi’ya yerleþen kömür ocaklarýndan emekli göçmen bir ailenin üçüncü çocuðu olan Ömer Özçetin, 1976 yýlýnda Charleroi‘da doðar. Ýlk ve orta ögremini Gosselies’de (Charleroi) tamamladýktan sonra Mons Üniversitesi Güzel Sanatlar Akademisi’nde beþ yýllýk eðitim sonrasý, resim ve heykeltraþ bölümünden mezun olur. Lise yýllarýnda baþlayan amatör sergi çalýþmalarý ileriki yýllarda Charleroi, Brüksel gibi kentlerde hatta Fransa’da yapýlan kiþisel veya baþka ressamlarla gerçekleþtirdiði ortak sergilerle devam eder. Meslek hayatý Haineau Eyalet ve Charleroi Güzel Sanatlar Müze’lerinde rehberlik ve animatör olarak yaptýðý çalýþmalarla baþlayýp, hala Lalouvière Bölgesi’nde eðitim ve heykel üzerine animasyonlarla devam ediyor. Ayný zamanda yarým gün Théo Van Gogh Merkezi’nde resim öðretmeni olarak çalýþýyor. Nihat Dursun üçük olanaklarla yarattýðý eserlerle gurur duyan Ömer Özçetin, sergilerine lise öðrenimi dönemlerinde baþlar. Bu sergiler küçük ambalaj kartonu parçalarýnýn üzerine iþlenen yapýtlarýyla gerçekleþir. «Sanatýmda daha çok gözlemlediðim þeyleri yansýtmaya çalýþýrým. Sanýrým, sanatýmdaki yaratýcýlýk, iþlediðim temalar, iyi bir gözlemci olmamdan kaynaklanýyor. Mesela küçükken ufak bir kaya parçasý dikkatimi çektiðinde, bu kaya parçasýnýn üzerinde dakikalar geçirirdim; bu kaya parçasýnýn parçalanma sonucu aldýðý þekiller, üzerinde yapýþýk olan toprak parçasý, vs. çok ilgimi çekerdi. Objeler üzerindeki bu gözlemlerim daha sonra insanlar ve doða üzerinde devam etti. Mesela ben küçükken çok çekingen, utangaç ve içine kapanýk birisiydim. Ýnsanlarý gözlemleyip onlarý tanýmaya çalýþtýkça, sanatýmýn da sayesinde, çevremle daha çok kaynaþýp, çevremdeki insanlarý sanatýma yansýtmaya çalýþtým.» Daha sonralarý Charleroi Belediyesi’nde kültürden sorumlu encümen Christian Renard ile tanýþmasý ona bölgedeki heykel sanat dünyasýyla tanýþma, bölgedeki sanatsal çalýþmalar içerisinde yeralma olanaklarý ve profesyonel sergiler açma imkaný ve- K rir. Charleroi’da 2002 yýlýnda Bois de Cazier sergi salonunda düzenlenen bir serginin açýlýþýnda Ömer’in sanatýný «…otuz yaþýn altýnda, uzaklardan gelen bir ailenin çocuðu olan Ömer Özçetin, yeni bir ciganin verdigi meyva kokusuna, yani karma, þurubumsu ve ayný zamanda serinlik veren bir tada benziyor …» diye yorumluyor, Christian Renard. Sanatçý toplumun aynasýdýr, bu aynanýn içindeki resim, düþünce, heykeller… toplumun yaþantýsýný, sevgisini, öfkesini, acý ve tatlý duygularýný yansýtýr» diye aktarýyor Ömer Özçetin, sanat ile ilgili düþüncelerini. «Sanatçý olmak için önce kendini sanatçý olarak görmen ve kendini sergilemen gerekiyor. Sanatçý toplumun aynasýdýr, bu aynanýn içindeki resim, düþünce, heykeller, vs. toplumun yaþantýsýný, sevgisini, öfkesini, acý ve tatlý duygularýný yansýtýr» diye aktarýyor, sanat ile ilgili düþüncelerini. Ömer’in yapýtlarýnda özellikle dikkati çeken, doðal materyalleri, eskimiþ kullanýlmayan objeleri kullanýyor olmasý. Örneðin kömür tozu, renkli toprak çeþitleri, kurumuþ aðaç kabuklarý, eski bez parçalarý, ... sanatýnda kullandýðý materyaller. «Kömür tozunu yapýtlarýmda kullanmamýn özel bir nedeni var, sanýrým. Ailemin kömür madenleriyle tanýnan Zonguldak’tan gelmesi, babamýn kömür ocaðýndan emekli olmasý, eþimin bir kömür ocaðýnýn yakýnýnda büyümesi; belki de bu yaþananlar beni etkilemiþ olabilir» diye yorumluyor. Kendisinin ve sanatsal çalýþmalarýnýn daha çok Belçikalýlar, Ýtalyanlar tarafýndan tanýndýðýný, Türk toplumu içerisinde fazla tanýnmadýðýný ve bu durumun kendisi için büyük bir kayýp olduðunu dile getiriyor sanatçý. Göçmen kökenli ailelerden gelen ve çok kültürlü bir yapýya sahip olan gençlerimizin diðer toplumlara ve kültürlere daha açýk olmalarýný tavsiye eden Ömer, «Kültürel zenginliklerimizi tanýtmalýyýz, bu zenginliði diðer toplumlara satmalýyýz. Hayatýmýzda en deðerli þey zaman. Bu zamaný televizyon, play-station gibi araçlarýn karþýsýnda geçirmek yerine eðitim, sanat, sosyal çalýþmalar gibi kiþiye ve topluma iyi þeyler kazandýran faaliyetlerle deðerlendirmeliyiz” diyor. Sanat hayatýna yeni evindeki kuracaðý atölyesinde devam edeceðini belirten Ömer ilerde Türkiye’de düzenleyeceði sergi hayalini gerçekleþtirmek için yeni yapýtlar üzerindeki çalýþmalarýný gayretle sürdürüyor. Sayfa 17x.qxp 09.11.2007 08:14 Seite 1 Kasým 2007 ARTfikir 17 Binfikir Brüksel-Eskiþehir hattýnda Binfikir ekibi Eskiþehir, Emirdað, Afyon izlenimlerini anlattý [email protected] ERDEM RESNE Göç hikayelerinin neden bir kopma olduðunu anlattý bana, Emirdað’ýn bir beldesi. Hiçlik ve yokluk arasýndaki otobüs yolculuðumuzun ilk duraðý, Gömü beldesi oldu. Her yer kurak. Yer yüzünde görünür hiçbir zenginliði olmayan topraðýn altýndaymýþ meðer asýl zenginlikler. Veya insanlar öyle inanýyorlar, belki de avunmak için. Gömü beldesinin adý, göçen halkýn gitmeden önce taþýyamayacaðý için yer altýna gömdüðü ve bir gün topraktan çýkaracaðý sanýlan hazinelerden geliyormuþ. Ýþte göç insaný bu yüzden katý olmak zorunda. Her þeyini zaten kaybettiði için. Ve bu yüzden arkasýnda býraktýklarý insanca yaþamaya devam ederken O, medeniyetten yoksun yaratýk diye dýþlanmak zorunda. Varlýðýný topraða teslim ettiði gibi, bir parça ekmek kazanmak adýna kimliðini de kalbine gömdüðü için... – Geldiðin yeri gittiðin yere olduðu gibi götürürsen, ne anlamý kalýr Yolculuðun? LEYLA ERTORUN Brüksel’den Eskisehir’e direkt uçuþ... Grubun en Eskiþehirli olan bireyi olarak benim için bu yolculuðun en önemli kýsmýydý. Çocukluðumdan beri bahsedilir, sivil havaalanýndan. Bu yaz THY iç hatlar uçuþlarýyla gitmeye kalkýþmýþtýk ama olmadý. Afyon’a gelince bir kaç yýl önce bir termal otele giderek keþfettiðim bir þehir. Þirin bir yer ama Emirdaðlýlarýn niye Eskiþehir’i tercih ettiklerini anlamak zor deðil. Ben Emirdað’ýnýn köylerini merak ediyordum, özellikle Karacalar köyünü. Bu yolculuðumuzda Emirdað’ýnýn yakýn köylerinin civarýndan geçtik. Avrupalý Türklerin yaptýrdýðý o güzelim evler tabiri caizse kepenkleri çekmiþlerdi. Bu yolculuðumuzun en renkli tarafý arabada yapýlan sohbetler ve Metin Günah çýkartýn beyler aþkalarý için sürekli bu adam neyi anlatýyor diye sorar dururuz. Oysa, nasýl anlatýyor diye sormalýyýz. Gerçeðe en yakýn verileri orada tesbitleme þansý vardýr. Konuþmanýn kývrak gidiþatý içinde söyleyene de dinleyene de hoþ gelen sözcükler yazýda birdenbire yerini yadýrgar ve kuvvetini kaybeder. Birçok kiþi birçok yerlerde, teknolojik malzemede, sitelerde, gazetelerde veya basit kaðýt üzerine doðrularýn harcý olmayarak herkesi kuþkuya düþürecek açýklamalarda bulunarak görüþlerini sunarlar. Ýþte yazýmda bu kiþilerin boþ ama bir o kadar da kýþkýrtýcý çabalarýna deðinmek istedim. Kelimeler, sözlükler ve cümleler hepimize aittir. Ama bunlar ayný zamanda dilin doðru ve yerinde kulBilelim ki lanma araçlarýdýr veya en azýndan öyle olmalýdýr. “Anlatamam Maalesef aþýrý duygusallýsözünde ða düþerek toplumsal sorumluluðunu unutan birçok anlayamakiþi ve sorumlular dil hakidým kavramý miyetinden ne kadar yokgizlidir”. sun olduklarýný saklayamadýlar. Kelimelerle dargýn olduklarý içindir ki, doðru ve yerinde kullandýklarýný sandýklarý birçok sözün, hem konuþurken hem de yazýlýyken sýrýttýðýna þahit olduk. Türkiye’deki ve Belçika’daki kullanýlan Türkçe gibi yabancý kökenli kelimelerin cirit attýðý dillerde, derin duygulara inmek, þiddeti veya göz yaþlarýný ifade etmek biraz daha çaba ister. Bakýn bunu þöyle örnekleyebilirim: “Ben böyle biliyordum, bana böyle söylendiðini söylediler veya böyle dendiðini duydum” cümleleri yaþamýmýzda en çok kullandýðýmýz özür gerekçeleridir. Çünkü niyetleri her ne kadar iyi olsa da aramýzda kiþisel ve topluýmsal sorumluluðunu iyi kavramadan böbürlenenlerin sayýsý epeyce çoktur. Bilelim ki “Anlatamam sözünde anlayamadým kavramý gizlidir”. Türk kökenli Belçika’lýlar ve Belçika Türk Toplumu yarýnýný düþünmeden günü gününe, tasasýz, derbeder bir yaþayýþý olan bohem insanlar grubu deðildir. Bu ülkenin bir parçasýdýr onlar. Bunun için de ben yaþadýðý ülkenin kültürel gerçeklerinin, çeþitlemelerin bilinmesi gereðine inananlardaným. Bu yüzden de yanlýþlar olduðu gibi bilinçlendirerek de yaþamak olacak yaþamýmýzda. Önemli olan yaþam boyunca bilinç içeriðini çoðaltmak, doruk noktasýna ulaþýldýðýnda da yeniden ve üþenmeden her þeyi sýfýr noktasýndan tekrar baþlamak olacak yaþamýmýz. Kendimizi kuþatabildiðimiz ölçüde verimli ve yapýcý olabiliriz. Deðilse yaþamýný hesaplayýp durursun, hiç bir ucunu biraraya getirmeden yaþam bilançosunu çýkartýrsýn: “ÝFLAS” dersin, sen de kurtulursun. Böyle deðilse günah çýkartýn beyler, kalabalýk etmeye boþ verin ve kendinize gelin. B Edeer’in rehberlik yaparken Afyonlular ile Emirdaðlýlarýn atýþmalarýný Afyon þivesiyle anlatmasý idi. SERPÝL AYGÜN Eskiþehir Türkiye’deyken duyduðum ve hep gitmek istediðim þehirlerden birisiydi. Afyon, her Antalya yolculuðunda üzerinden geçtiðimiz kaymaðýyla ünlü bir kentti, benim için. Emirdað ise Belçika’ya geldiðimde tanýþtýðým ve içinde bulunduðum toplumun çoðunun geldiði yer olarak görmek istediðim bir kasabaydý. Ýlk Eskiþehir uçuþu ile birlikte benim geldiðim topraklardan farklý olmayan bir bölge ile karþýlaþtým. Tipik Ýç Anadolu kasabalarýndan biri Emirdað. Evleri, insanlarý, kasaba merkezindeki Atatürk heykeli ile hiç de yabancý deðil. Afyon termallerinin zenginliði þaþýrttý, bölge insanýnýn misafirperverliði özlediðim memleket havasýný 3 günlüðüne de olsa yaþattý. Teþekkürler, Afyon, Emirdað, Eskiþehir... ERDÝNÇ UTKU Emirdað’a gittiðimde kendimi Chaussee de Haecht’a gelmiþ gibi hissettim. Tek farký, orada Atatürk heykeli olmasýydý. Aslýnda Chaussee de Haecht’ta da Atatürk heykeli diktirmek için az çaba harcama- mýþtýk. Olsun, burada da bizim Nasrettin Hoca heykelimiz var. Gömü Belediye Baþkaný Hakký Tekin’i ayrýca ziyaret edeceðim. Hayatýmda böyle tatlý dilli, esprili ve kendisiyle barýþýk bir siyasetçi görmedim. Hangi partinin arabasý þýngýraklýysa ona bindiðini söyleyecek kadar da samimi. Emirdað’a giderseniz mutlaka çayýný için. ÝLKNUR CENGÝZ Belçika’da tanýdýðým Emirdað’ý ziyaret fikri beni heyecanlandýrmýþtý. Ne de olsa oranýn da bir Paris ya da Londra kadar ünü vardý buralarda. Ve hani en azýndan bir gidip görmüþ olmak gerekir ya, iþte Emirdað da öyle. Belçika’da bu kadar meþhur olmus bir kenti en azýndan bir kez görmek gerek. Çarþýsý Paris’e nazaran daha mütevazi olsa da, çok önemli bir antik kenti var Emirdað’ýn. Sokaklarýn tenhalýðý mevsimin kýþ olmasýndan kaynaklanýyormuþ. Meðer Emirdað’ý Emirdað yapan gurbetçilerimizmiþ. “Yazýn buralar þenlik olur” diyor çarþýnýn yerlisi. Demek ki namý Paris kadar büyük Emirdað’da Eyfel zevkini yaþamak için yaz sezonunda gelmek gerekiyormuþ. KASIM 2005... KASIM 2007... 23 sayýdýr yine ayný heyecanla 10 BÝN ADET Binfikir’i tam zamanýnda çýkartýp tüm Belçika’ya daðýtýyoruz Reklam vermek için: 0484 / 528 902 Sayfa 18x.qxp 09.11.2007 07:28 Seite 1 Kasým 2007 18 Hayt Huyt Park Haydar Abi “Delikanlý adamýn köþesi... Lightlar ve yumuþaklar okumasýn!” ALBERTCÝÐÝME DESTEK OLUYORUM Evet, doðrudur. Albert dediysek Albert Einstein’dan bahsetmiyoruz. Bizim Albert, yani arkadaþým Kral Albert. Binfikirciler telefon üstüne telefon etmiþler. Haydar Abi ne oldu, yazýn mizampaja yetiþmiyor acilen gönder diye not býrakmýþlar. Meþgulüz haliylen, söz konusu Belçika hükümeti olunca gerisi hava civa. Yves Leterme ile son görüþmesinden 10 dakika önce Albert ile yemekteydik. Kendisine “Albertciðim Yves’e bir þans daha ver, gözüm pek tutmadý ama çok hevesli gözüküyor, býrak bir daha denesin” dedim. Albertciðim de beni kýrmadý. Yves Leterme’nin devam etmesini istedi. Bu çocuklar galiba iþin ciddiyetini anlamadýlar. Sanki tiyatroda oyun oynuyorlar. Belçika’nýn ciddi sorunlarý dururken, enerji ve gýda fiyatlarý artarken, evsizler yaklaþan kýþa hazýrlýksýz yakalanýrken bunlarýn yaptýklarýna bakýn. Brüksel-Halle Vilvoorde’u tek taraflý olarak ayýrýyorlar. Valla gelmeyim oraya ben de sizi çaaart diye ortadan ikiye ayýrýrým. Biz bölücülükten çok çektik. Türkiye’yi böldürmedik, Belçika’yý böldürmeye de niyetimiz yok. Eðer anlaþamýyorsanýz, birbirinize yamukluk yapmanýn ne alemi var. Ýstemiyorsanýz gidin Brüksel-Halle-Vilvoorde’u Fatih Camii önüne býrakýn. Biz Türkler hayýrseverizdir. Ona kendi öz çocuðumuz gibi bakarýz. EÞEK ÞAKASI – ÞÝMDÝ EÞEK BÝLE DEÐÝLSÝN! Koçlar, bugün size bir fýkra anlatmak istiyorum. Önce fýkrayý anlatayým, sonra mevzuya dalarýz. Eþek sürekli tavþana özeniyor, onu taklit ediyor, yani tavþan olmak istiyormuþ. Eþi dostu, annesi-babasý, arkadaþlarý eþeðe “sen de çok güzelsin, baksana ne güzel gözlerin var. Eþeklik sana yakýþýyor” diyorlarmýþ ama nafile. Eþek inadý ya, söz dinlememiþ bizim eþek. Tavþan olmaya karar vermiþ. Gitmiþ estetik ameliyat yaptýrmýþ, gerekli müdahaleler yapýldýktan sonra bir de güzel tavþan stili makyaj yapmýþ. Hemen heyecanla soluðu ormanlarýn kralý Aslan’ýn yanýnda almýþ. Merakla sormuþ; “Olmuþ mu, olmuþ mu, tavþana benzemiþ miyim?” Aslan þöyle bir bakýp, yanýt vermiþ “Þimdi eþek bile deðilsin”... Bu güzel fýkrayý baþta içinden çýktýðý toplumun deðerlerini anlayamayýp sürekli baþkalarýna özenen, kendi toplumunu küçümseyen ve hatta bazen de diðerleriyle iþbirliði yaparak toplumuna zarar veren kimliksizlere, kiþiliði geliþmemiþ ahlaksýz tosbaðalara adýyorum. Onlar kendilerini çok iyi bilirler. Bunlara her alanda rastlýyoruz. Maalesef onlar da bizim vücudumuzun bir parçasý ama kanserli tümör gibiler. Zamanýnda müdahale edilmezse sonumuzu getirirler. Zaman birlik zamanýdýr, iþbirlikçilik zamaný deðil. ÝKÝ TÜRK BÝR ARAYA GELÝNCE ÜÇ DERNEK KURULUR Yine aðzýnýza gözünüze bulaþtýrdýnýz. Kardeþim kaç kere dedik; “Ya sev ya sus”. Birliðe davet diye miting düzenleniyor, sonra bir bakýyorsun dernekler iki gruba bölünmüþ. Ortada uyduruk isimlerle hakaret dolu emailler dönüyor. Bazýlarý da araþtýrýp soruþturmadan bu emailleri yayýnlýyor. Þahsen bu konuda Binfikir’i takdir ettim. “Çocuklar boþverin yayýnlayýn, tartýþma çýksýn reytinginiz artsýn” dediysem de beni dinlemediler. Kamil Gözen’in www.binfikir.be sitesinde yayýmlanan “Kerameti kendinden menkul dernek yöneticileri!” baþlýklý yazýsý bir harikaydý. Aferin koçum, yazmaya devam et sen. Bakýn ne diyor Kamil: “Türk önderleri” olarak ortaya çýkan tüm dernek yöneticilerinden ses çýkmýyor. Bir etkinlik olduðunda öndeki koltuklarý kimselere kaptýrmamaya çalýþan ‘önemli’ dernek yöneticileri bir yürüyüþ düzenlemede baþarýlý olamýyorlar. Sorun bu etkinlik için devletten sübvansiyon alamamak mý? Sizlere tavsiyem, çekilin kenara ve de býrakýn artýk Türkleri temsil etme cakasýný bir tarafa da toplumumuz kendilerine yeni önderler seçsin.” Doðru söze ne denir? Helal olsun! Sayfa 19x.qxp 09.11.2007 07:21 Seite 1 Kasým 2007 EÐÝTÝM 19 ÇOCUKLAR RÝSK ALTINDA ‘Risk altýndaki çocuklarýn bireysel özellikleri gözardý ediliyor’ Emel Kýlýç ilede yaþadýklarý sýkýntýlar, travmalar, anne baba ölümleri ya da boþanmalarýn yaný sýra; çocuklarýn sahip olduðu bedensel ya da zihinsel hastalýklar, madde baðýmlýlýðý, göç, ekonomik sýkýntýlar, eðitimlerini sürdüremiyor oluþlarý gibi pekçok neden, çocuklarý 'Risk' altýnda býrakýyor. Aslýnda tanýma bakýldýðýnda pek çoðumuz risk altýndayýz... Peki risk altýnda olan ve suça yönelen bir çocuk için ne yapýlabilir? Uzmanlar, sorunlarýn yaþanmasýnda en büyük etkenin þiddet, alkol kullanýmý, ekonomik sýkýntýlar, ailenin baskýcý ve kýsýtlayýcý tutumu gibi nedenleri sýralýyorlar. Çocuklarýn aile tutumlarý ya aþýrý serbest ya da aþýrý baskýcý bir tutum. Ýki tutumun da çocuklar üzerinde çeþitli olumsuzluklara neden olduðu gözleniyor. Uzmanlar, baskýcý tutumun çocuðun aileden uzaklaþarak arkadaþ çevresine yönelmesine; aþýrý serbest tutumun ise çocuðun istediðini yapabileceðini düþünmesi ve yaptýklarý arasýnda doðru yanlýþ ayrýmýný kuramamasýna neden olduðunu söylüyorlar. Bu durumda çocuklar suça yönelebiliyorlar. Türkiye Çocuklara Yeniden Özgürlük Vakfý (TÇYOV) Baþkaný Avukat Güney Haþtemoðlu, A TÇYOV Yönetim Kurulu Üyesi Mehlika Mete ve Pedagog Belgin Temur'la geçtiðimiz günlerde 'risk altýndaki çocuklar'a yönelik bir söyleþi yaptýk. Avukat Haþtemoðlu, çocuklarýn yetiþmesinde aileden aileye farklýlýklarýn gözlemlendiðini belriterek, ''Toplulumuzda her þeyi ''baba''dan gördüðü gibi yaþama tarzý ortadan kalkmalý'' dedi. Çocuklardan birine gece dýþarý çýkma izni verilirken diðerine verilmediðini bu durumun çocuklarda isyana sevkettiðini söyleyen Haþtemoðlu, ''Her þeyi yapan çocuk örnek alýnarak, bütün çocuklar için de ayný uygulamanýn yapýlmasý beklenemez. Ama ilgi ve sevgi ile bir þeyleri izah etmek, doðru olaný anlatmak önemli. Doðru olaný bizzat anne babanýn yapmasý gerekiyor. Kendilerinin yapamadýðý doðruyu çocuklara kabul ettirmeleri doðru olmaz'' diye konuþtu. Çocuklar için edebiyat Mehlika Mete de okullardaki rehber öðretmenlerin bu konuda destek almasýnýn önemine deðinerek þunlarý söyledi: ''Rehber öðretmenler çocuða yaklaþýrken edebiyatý bir araç olarak kullanmalý. Çocuklarýn kendilerini edebiyatla, edebi metinlerle ifade edebilmeleri gerekiyor. Çocuklara yaklaþýmda yeni yöntemler geliþtirilmeli. Bu konuda Sivil Toplum kuruluþlarý (STK), üniversiteler ve rehber öðretmenler birlikte çalýþabilmeli'' Duygusal ve ruhsal özellikleri açýsýndan tanýnamayan tüm çocuklarýn risk altýnda olduðunu belirten Temur ise, bu konuda neler yapýlabileceðini þöyle özetledi: *Bunun gözönünde bulundurulmasý için, öðretmenlerin okul rehberlik birimlerinin daha fazla fazla donanýmlý olmasý gerekiyor. *Çocuklarýn ruhsal ve davranýþsal özelliklerini daha deðerlendiriyor olmalarý gerekiyor. *Öðretmenlere daha sonra bu konuda meslek içi eðitim verilmesi gerekiyor. *Ayrýca okula yönelik programlar uygulanmalý. *Okul rehberlik servisleri yetersiz, güçlendirilmeleri gerekiyor. *Okullarda koruyucu ruh saðlýðý anlayýþý geliþtirilmeli. *Problem çýktýðýnda müdahale etmek deðil, problemi önleyici çalýþmalarýn yapýlmasý gerekiyor. *Büyük çaplý sosyal projelerin uygulanmasý gerekiyor. *Okullarýn birbiriyle benzer çalýþmalar yapmasý ve öðretmenlerin eðitimi önemli. *Öðretmenlerin çocuklarla birlikte uygulanabilir bir program geliþtirmeleri önemli. Çocuk adalet sistemi içindeki çocuklar Çocuk adalet sistemi içerine giren çocuklar, çocukluk dönemleri ile ilgili þu açýklamalarý yapýyorlar: *“…çocukluðuma dair hiçbir þey hatýrlamýyorum, çocukluðumu yaþayamadým” (Yaþ 16). *“… zaten hiç çocuk olmadým ki!” (Yaþ 17). *“Ýki kardeþimle beni babaannem büyüttü. Sabah kalkýnca atardý bizi dýþarý, bir daha akþama kadar eve almazdý.” (Yaþ 16). *“Esrar içmeyi seven ve bunu marifet sayan kiþilerle birlikte ayný çevrede yaþýyoruz” (Yaþ 14). *“... çevresi… Çevrede huzur bulamazsýn ki, hýrsýzlýk yapan mý ararsýn, esrar kullanan mý ararsýn. Doðru düzgün yürürken bile gelip çatarlar sana” (Yaþ 17). *“Kimi bali, kimi esrar içer. Gezmeyi severler. Ailelerinden baský istemiyorlar. Baský gördüklerinden böyle yapýyorlar” (Yaþ 17). *'' Keþke okusaydým dedim. Sanayide anladým bunu… Mürekkep yalamak var, bir de yað yalamak var. Arkadaþ çevresi nedeniyle olmadý iþte…” (Yaþ 17). Çocuklarýn Suça Yönelme Nedenleri Hakkýndaki Görüþleri ise þöyle: *“Arkadaþ kurbanýyýz iþte” (Yaþ 14). *“Ne geldiyse baþýma kötü arkadaþlar yüzünden geldi” (Yaþ 17). *“Toplum bizim gibi ailesi olmayan çocuklara destek verse biz hiç bunlarý yapmak zorunda kalýr mýydýk” (Yaþ 21). *“Doðru düzgün bir aile yoktu ki baþýmýzda, insan çocuðunun nerede gezdiðini sormaz mý hiç” (Yaþ 16). *“Çevremizde zengin bebeleri vardý… Onlar lüks yaþýyorlardý. Onlarýn ortamlarýna girmek için… Onun hevesiyle…” (Yaþ 17). (Kaynak: TCYOV Çocuk ve Ergen Danýþma Birimi Raporu. 2006, Ankara) kenangörgü[email protected] ‘Ay ve yýldýzýn ýþýðý bizi kör mü etmeli?’ lay var, ülke elden gidiyor! Kim alacak, pahalýya mý satýlýr dersiniz, kimin parasý yeter acaba? Ama durun! Ülkeden mi bahsediyoruz, bir maldan mý? Mal ise, kim bu malýn sahibi? Halk mý? Buna gerçekten inanýyor muyuz? Nasýl? Seçim var, elbette seçiyoruz. Demokrasi çayda erir mi? Yoksa dil altýnda parça parça mý? Aslýnda tek seçtiðimiz þey inanacaðýmýz yalanlar. Gölgeler. Her gerçeðin düsündüðümüzden daha karmaþýk olduðu yer. Bu aralar Belçika Türk vatandaþlarýnýn mahallelerini, balkonlarýný, derneklerini, bakkallarýný, aslýnda kýzýl bayraklar deðil, bu gölgeler sardý, aklýmýzý fikrimizi elden aldý gölgeler. Gerçeklere bakýþýmýzýn açýklýðýný, netliðini, iyice tükettiler. Ki bu günlerde bu açýklýða çok ihtiyacýmýz var. Aksi takdirde, daha ne kadar genç sokaklara dökülecek, ne kadar zarar vereceðiz bu ülkenin karýþýk kökenli vatandaþýna, Kürdüne, Ermenisine, Belçikalýsýna ve kendimize? Vatan diyenler düþünsünler: böyle mi hizmet edilir vatana? Verilmesi istenen mesaj bu mu? Her birey elinden geldiði kadar olgun bir cevap veremezse olaylara, bu bireylerin „ülke“ diye altýnda toplandýðý deðeri nasýl olgun bir deðer olarak algýlasýn, diðer insanlar? Böyle davranarak her açýdan kaybediyoruz. Ne diyor bize bu gölgeler? Diyor ki, bir ülke halkýnýn malý deðil, o ülkeyi yönetenlerin aleti olmuþ. Diyor ki, yöneticiler arasýnda yapýlan hesaplarý halkýn ruhu bile duymuyor. Diyor ki, kendi ülkesi hakkýnda bile olsa insanýn tatsýz gerçekleri görmesi þart. Diyor ki, Amerika iþine gelirse Türkiye’yi destekler. Türkiye sadece terör mücadelesi çerçevesinde bu kadar tehlikeyi göze almaz. Diyor ki, bir ülkenin tam devre çalýþmasý olaðanüstü enerji gerektiren makina gibidir. Bu enerjiyi elde edemezse tükenir. Ki Amerika zaten bu enerji için Irak’ý iþgal etti. Diyor ki, bu hesaplarý her güçlü ülkenin yaptýðý gibi Türkiye’de yapýyor ve Kuzey Irak topraklarýndaki petrolü o topraklarýn insanýna býrakmak istemiyor. Çünkü dünya haritasýnda önemli yer almak isteyen bir ülkenin bu enerjiye el koymasý þart olmuþ artýk, kapan kapana. Bir cinayet iþlendi mi, polis „Cinayet kimin adýna iþlendi?“ diye sorar. Yani bu durumdan en çok kim faydalanýr? Bunu araþtýrmak güç ister. Dürüstlük ister. Mertlik ister. Fikir babalarýnýn laflarýyla deðil, vicdanýmýzla hareket etmemizi ister. Dünyaya politikacý gibi deðil (yani bu pastayý nasýl bölüþürüz telaþýyla deðil), insan olarak bakmamýzý gerektirir. Sorunumuz Türk ve Kürt sorunu mu? Kürt vatandaþý var, artýk Parlamento’da, bunlar þimdi konuþulmazsa ne zaman konuþulur? Silahlar yüzünden konuþacak insan kalmayýnca mý? „Milliyetçi“, „vatansever“, „terörist“, bunlar kelimedir, elbisedir. Her lakabýn ardýnda bir ana çocuðu ve bir duruþ var, bir beklenti, bir ümit, bir iç savaþ. Gerçekten kim ne istiyor, kim neden korkuyor, kim ezdi, kim ezildi ve buna nasýl son verilir? Bunu yöneticiler yapmaz. Bunu insanlar yapar ancak – yöneticileri silah gücüne deðil söz gücüne mecbur ederek. Konuþup birbirimizi dinlemenin zamaný geldi. O Sayfa 20x.qxp 09.11.2007 09:12 Seite 1 20 Kasým 2007 Sivil Toplum Türk mahallesinin Belçikalý delileri [email protected] Akýllý insan kimdir? damýn biri oðluna hep oðlum sen adam olamazsýn dermiþ, bu da çocuðun çok zoruna gidermiþ. Bir gün yine babasý oðlum sen adam olamazsýn dediðinde kýzmýþ evi terk edip, Osmanlýnýn baþkenti Bursa’ya gitmiþ. Orada okumuþ kadý (þimdinin hakimi) olmuþ. Kadýnýn görevi babasýnýn yaþadýðý þehre çýkmýþ. Göreve baþlar baþlamaz askerlere gidin þu köyde þu þahsý bana getirin demiþ. Askerler o þahsýn kim olduðunu bilmeden hemen o köye gitmiþler, kadýnýn babasýný akþam vakti yataðýndan kaldýrýp apar topar alýp kadýnýn huzuruna getirmiþler. Neye uðradýðýný bilmeyen adam þaþkýnlýk içerisinde kadýya bakýyormuþ, kadý beni tanýdýn mý diye sormuþ. Adam hayýr demiþ. Kadý, yaaa ben senin hep adam olamazsýn dediðin oðlunum demiþ. Bak Akýllý insan avunasýl kadý oldum demiþ. kat, doktor, müAdam «oðlum ben sana kadý olamazsýn demedim ki, hendis vs. olana adam olamazsýn dedim, deðil, doðruyu bak kadý olmuþsun ama yieðriden, iyiyi kö- ne adam olamamýþsýn. Eðer sen adam olsaydýn tüden ayýrabilekadý olduktan sonra apar ne, nereden geltopar beni kendi huzuruna diðini nereye giçaðýracaðýna benim yanýdeceðini bilen in- ma gelir, elimi öper, hayýr duamý alýrdýn, sen tam tersana denir. sini yaptýn, demiþ. Akýllý insan avukat, doktor, mühendis vs. olana deðil, doðruyu eðriden, iyiyi kötüden ayýrabilene, nereden geldiðini nereye gideceðini bilen insana denir. Her yaptýðýmýz iþte bu doðru mu eðri mi, iyi mi kötü mü diye düþünmemiz lazým. Bu da Allah’tan gelip yine Allah’a gideceðimizi bilmekle olur. Eðer her þeyi böyle deðerlendirirsek müslümanlar olarak yanlýþ iþ yapmamýþ oluruz. Ýnsanlar da müslümanlar þöyle böyle diyerek bizlerin kiþisel yaptýðý yanlýþlýklarla dinimizi kötüleyemez. Dinimiz bize ‘dinin direði temizliktir’ diyor, maalesef müslümanlarýn oturduðu yerler çoðunlukla pislik içerisinde. ‘Ýçki haram’ diyor, dünyada en fazla içki tüketen ülkeler içerisindeyiz. Dinimiz ‘kul hakký olan cennete giremez’ diyor, maalesef kul hakkýný düþünmüyoruz. Dedikodu yapan, insan eti yemiþ gibi olur, kötüdür diyor, baþkalarýnýn dedikodusunu býrak birbirimizin arkasýndan demediðimiz kalmýyor. Müslümanlar kardeþtir diyor, birbirimizi sevip ikaz etmiyor hatta maalesef birbirimizi kötülüyor ve ayaðýný kaydýrmaya uðraþýyoruz. Dinimizin ilk ayeti ikra, yani oku diye baþlýyor okuyan yok denecek kadar az. Allah’a gideceðiz orda her yaptýðýmýzýn hesabýný vereceðiz diye inanan insan iyiyi kötüden, doðruyu yanlýþtan ayýrýr ve yapmaz. Akýllý insan özellikle kimliðini, kendini iyi bilendir. Bir insan müslüman kimliðine sahipse müslüman gibi yaþamalý ayný zamanda, Türküm diyorsa Türk kültürünü yaþatmalý, örf adetlerini yerine getirmeli. Tabii okuyup avukat, doktor, mühendis olacaðýz ama kimliðimizi unutmadan ! A Elele, ciddi bir oluþum olarak Türk ve Faslý kadýnlara yardým, kaçaklarý karþýlama ve yerel entegrasyon faaliyetleri gösteriyor. Erdem Resne Gent’te Bevrijdingslaan ve Rabot çevresinde faal olan Elele adlý dernek, Türk toplumunu yakýndan ilgilendiriyor. Ýsminin yansýtmadýðý þekilde aslýnda Belçikalýlar tarafýndan 1982’de kurulan oluþum, baþlangýçta resmi dernek deðilmiþ. Kuruculardan Katrien Desmet, amatörce ve idealist biçimde yola çýktýklarýný anlatýyor: “ilk kuþaktan Türk kadýnlarýna yardým etmek istedik. Okullardan gelen bilgilerde Türk ailelerin, çocuklarýn okul durumuyla ilgilenmediði söyleniyordu. Biz de kapý kapý dolaþýp evlere girip anneleri ziyaret ettik. Erkeklere zaten kahvelerde rastlanýrdý ama kadýnlarý göremiyorduk. Böylece Hollandaca dersleri vermeye baþladýk, daha sonra Türkçe okuma-yazma dersleri.” Derken Elele, deðiþik alanlarda insanlara yardým etmeye baþlamýþ. Diðer derneklerin yapmadýðýný yaparak her türlü sorunda insanlarý dinlemiþ. 3 yýl boyunca amatörce faaliyetten sonra yetkililer, dernek statüsü almak için tüzük hazýrlamýþ. Hiçbir federasyona üye olmayan dernek, lokal entegrasyon projesi dahilinde Flaman Bölgesi tarafýndan tanýnýyor ve ödenek alýyor. Dernekleþme ve tanýnmayla birlikte gitgide büyüyen Elele, ciddi bir oluþum olarak Türk ve Faslý kadýnlara yardým, kaçaklarý karþýlama ve yerel entegrasyon faaliyetleri göstermeye baþlamýþ. Katrien Desmet, 2000 yýlýnda bölgeleri için baþlý baþýna lokal entegrasyon bürosu olarak 15 kiþiyle çalýþtýklarýný hatýrlatýyor. Fakat yaklaþýk 600 kiþilik bir kitleye ulaþan Elele, bugün kapanma tehlikesiyle karþý karþýya. Katrine Desmet anlatýyor: “2000’de Flaman Hükümeti, lokal entegrasyon projesi için dernekleri platform altýnda birleþtirdi. Biz de Gent Kültürlerarasý Platformu (Ýntercultureel Netwerk Gent) bünyesine girdik. Fakat buradaki çalýþmadan hoþnut deðildik ve 2004’te Elele olarak ayrýldýk. Bundan sonra personel sayýmýz düþürüldü, 5 personel deniyor ama bugün en fazla 3 tam gün çalýþanýmýz var.” Çalýþanlardan Fran Keerman da dernekler platformunu sade olmakla eleþtiriyor ve Elele’nin farklý olduðunu söylüyor: “ÝNG’deki yapý memur yapýsý gibi. Telefona bak, insanlarý yönlendir, ama kimseye somut yardým verme. Bilmedikleri alanlarda insanlarý dinleme zahmetinde bile bulunmuyorlar. Biz Elele olarak sadece kurslarla deðil, her türlü entegrasyon ve sosyal sorunla uðraþýyoruz. Bize gelen çok sayýda kaðýtsýz küreksiz insan var. Yoksulluk sorunlarýna da kulak veriyoruz. Bir þey yapamasak bile kapýlarýmýzý açýp dinliyoruz, etkili biçimde yönlendiriyoruz.” Bu farklýlýðý korumak amacýyla platformdan ayrýlan Elele’nin çalýþan ve ödenek sayýsý düþürülmüþ ve yetkililer, platformdan ayrý çalýþtýklarý için tamamen kapatýlmaktan korkuyor. Bu çalýþma yöntemi Elele’yi çok popüler bir oluþum haline getirmiþ. Katrien Desmet’e göre “diðer dernekler insan toplamaya çalýþýrken biz artýk herkesin uðrak yeri olduk.” Halkla içiçe çalýþmalar, ilginç metodlara da öncü olmuþ: “ithal gelinlerin sorun yaþadýðýný anlayýnca biz de gelin ziyaretlerine gitmeye baþladýk. Yeni gelen kýzlarla ve kayýnvalideleriyle görüþüp, yapabileceklerimizi anlattýk!” Peki Belçikalý sade vatandaþlar Türk toplumuna neden bu þekilde yönelir? Fran Keerman, bunun tamamen idealizm olduðunu vurguluyor: “sadece Türklere deðil, tüm farklý unsurlara ortak yaþam ve tolerans getir- mek istedik. Birlikte yiyelim içelim, projeler üretelim istedik. Baþardýk da. Yýllýk ortalama 120 gruba formasyonlar verdik.” Belçika Türklerinin en önemli sorunu olarak iþsizliði gören Katrien Desmet, bunun evlilik göçünün ve doðurduðu zorluklarýn bir sonucu olduðunu düþünüyor. Elele yetkilileri, toplumla içiçe çalýþmalarýndan dolayý Türk toplumu hakkýndaki “kapalý toplum” imajýna da karþý çýkýyorlar. Desmet’e göre “bugün belki yeni kuþak Avrupalýlaþtýðý için biraz soðuk duruyor, ama ilk kuþak çok açýk bir kuþaktý. Evlere istediðimiz gibi girip her konuyu konuþabiliyorduk, her þeyi görüyorduk. Ben mahallenin “sarý kýz”ý oldum!” Çalýþmalarýný kadýnlarýn ötesine çekmek isteyen dernek, son olarak Türk erkeklerine yönelik proje tasarlamýþ. Ahmet Bozaslan’ýn yürüttüðü projede kadýnlarýn entegrasyonunu kolaylaþtýrmak için erkeklere aile düzeni anlatýlýyor. Bozaslan, projeyi þöyle tanýtýyor: “Türk ailesinde geleneksel rolleri anlatýyoruz. Ardýndan günük yaþamýn gerekliliklerini anlatýyoruz. Son yýllarda ekonomik þartlarýn deðiþtiðini, kadýnlarýn çalýþtýðýný söylüyoruz. Erkekler kendi yaþadýklarýný da dile getirebiliyorlar, Türk toplumunun da deðiþtiðini, yemek yapmak zorunda kalabildiklerini, “kýlýbýk erkek”lerin olduðunu anlatýyorlar. Eskiler buna direnç gösterse de yeniler yavaþ yavaþ alýþýyorlar. En önemlisi, Belçikalýlarla Türkler arasýnda fark olmadýðýný gözlemliyoruz. Belçikalý bir erkek katýlýmcý da eskiden babasýnýn ev iþi yapmadýðýný, durumun 30 yýl önce deðiþmeye baþladýðýný anlattý.” Sayfa 21x.qxp 09.11.2007 07:18 Seite 1 Kasým 2007 YAÞAM 21 Boþanma ile ilgili 1 Eylül 2007’te yürürlüðe giren 27 Nisan 2007 tarihli yasa ve ilgili deðiþiklikler (2) SOSYAL REHBER [email protected] … Ýki tarafýn rýzasýyla yapýlan boþanma müracaatý için verilen dilekçenin eþler tarafýndan veya noter veya avukat tarafýndan imzalanmasý gerekmektedir. Ayrýca, “boþanma kontratýyla” birlikte, boþanacak eþlerin doðum kayýt örnekleri, evlenme kayýt örneðinin bir nüshasý, çocuklarýn doðum kayýt örneði ve eþlerin uyruðuyla ilgili belgelerin, bu dilekçeye eklenmesi istenilmektedir. Mahkeme huzuruna çýkýþ Ýki tarafýn rýzasýyla yapýlan boþanma müracaatýnýn yapýldýðý ay içerisinde eþler Mahkeme huzuruna çaðýrýlýrlar. Bu deðiþikliklerden evvel eþler üç aylýk aralýklarla iki defa mahkeme huzuruna çýkmak zorunda kalýyorlardý ancak deðiþikliklerden sonraki durumda: • Eþler boþanma dilekçesinin veriliþ tarihinde altý aydan fazla bir süredir ayrý yaþýyorlarsa mahkeme huzuruna bir defa çýkmak zorundalar. • Þayet, boþanma dilekçesinin veriliþ tarihinde altý aydan az bir süredir ayrý yaþýyorlarsa, üç aylýk aralýklarla iki defa mahkeme huzuruna çýkmak zorundalar. Neden eþler mahkeme huzuruna çýkmak zorunda býrakýlýyorlar? Mahkeme huzuruna çýkmadaki amaç davayla ilgilenen hakimin “boþanma kontratýnda” belirtilen þartlarýn eþler tarafýndan kabulünü onaylamak ( hakim birinci defa eþleri birlikte dinler, gerek gördüðünde ikinci defa ayrý ayrý çaðýrýr), ayrýca bu süre içerisinde“boþanma kontratýnda”, gerek gördüðünde,reþit olmayan çocuklarýn lehine deðiþiklik yapabilmektir. Ayrýca ilgili yasa, boþanmadan evvel, özel durumlarda eþlere ortak alýnan kararlar çerçevesinde “boþanma kontratýnda” deðiþiklik yapabilme olanaðý tanýmaktadýr. Boþanma kararý verildikten sonra, eþler arasýnda imzalanan “boþanma kontratý” boþanma ile ilgi yasa kadar önemlidir. Boþanma kararýnýn bir nüshasý eþlere posta aracýlýðýyla gönderilir. Diðer bir nüshasý da, kayýtlara iþlenmesi amcacýyla, mahkeme kalemi tarafýndan nüfus idaresine gönderilir. Ýki tarafýn rýzasýyla yapýlan boþanmada diðer bir yenilik ise, boþanma sürecinde eþlerden birinin anlaþmalý boþanmayý bozmasý ve “çaresizlik sonucu ayrýlma nedeniyle boþanma” istemesi durumunda, hakimin kararýyla diðer prosedüre geçilebilinmektedir. Oysa eski yasada diðer bir boþanma prosedürüne sýfýrdan baþlanýyordu. 2. “Çaresizlik sonucu ayrýlma nedeniyle boþanma” prosedürü: Çaresizlik sonucu ayrýlma nedeniyle boþanma kararý, hakim tarafýndan, eþlerin tekrar biraaraya gelmelerinin, yeni “bir ortak yaþam” kurmalarýnýn imkânsýz olduðu kanaatine varýldýðýnda verilir. Bu yeni prosedür 27 Nisan 2007 tarihli yasayla kabul edilmiþ olup birkaç aþamada gerçekleþmektedir: a- Boþanmak için gerekli baþvuru “Çaresizlik sonucu ayrýlma nedeniyle boþanmak” için yapýlacak baþvuru iki aþamada yapýlmaktadýr: • Ýki eþ tarafýndan yapýlan baþvuru: Eþlerin, sadece boþanma isteklerini belirten müracaattýr ve bu müracatta boþanmanýn getirdiði diðer sonuçlar görüþülmez. Bo- þanma proseürü eþlerin ikisinin veya avukatlarýnýn ya da noterin imzaladýðý bir boþanma dilekçesinin ilgili mahkemeye iletilmesiyle baþlar. • Eþlerden birisi tarafýndan yapýlan baþvuru: Bu durumda eþlerden birisinin boþanma isteðinde bulunduðu ve diðerinin kabul etmediði anlaþýlmaktadýr. Bu durumda yasa, müracaat eden eþin boþanmanýn gerekliligini kanýtlamasýný istemektedir ve bu müracaatý iki durumda yapýlmaktadýr: dilekçeyle baþvuru veya celpnameyle basvuru (celpnameyle baþvuru daha masraflý olmaktadýr çünkü yargý mübaþirinin dosyaya müdahalesi istenilmektedir) b-Dosyanýn hakim tarafýndan incelenmesi Hakim, boþanma kararýný eþlerin aralarýndaki anlaþmazlýklar nedeniyle çaresizizlikle ayrýldýklarýný kanaat getirdiðinde boþanma kararýný verir. Yeni yasa çaresizlik sonucu ayrýlmayý eþlere iki durumda ispatlama fýrsatý vermektedir: • Ya eþlerin ayrý yaþadýklarýný ispatlamalarý, ( bu süre iki eþin müracaatý durumunda 6 ay, eþlerden birisinin müracaatý durumunda da 1 yýl olarak belirtilmektedir). • Veya eþlerin birlikte yaþayamayacaklarýný ispatlayan somut delillerin mahkemeye sunulmasý. c- Boþanma prosedürü süresinde anlaþma isteði Boþanma kararýný elde etme süresinde, boþanmanýn getirdiði diðer sonuçlara da (çocuklarýn hangi tarafta kalacaðý, çocuk- Nihat Dursun larýn eðitim veya diðer masraflarýnýn karþýlanmasý, ortak alýnan evin geçici kulanýlmasý, ... ) çözüm bulunulmasý istenilmektedir. Bu durumda iki çözüm öngörülür: • Birincisi boþanma prosedürü süresinde eþlerin yukarda belirtilen konularda birlikte çözüm bulmalarý durumunda:Eþler arasýnda boþanmanýn dýþýndaki diðer konularda alýnan kararlarýn dosyayla ilgilenen hakime iletilmesi istenmektedir.. Iletilen bu anlaþmalar çerçevesinde, hakim eþleri yüzleþtirip tüm konularda anlaþmaya varýldýðýný kanaat getirdikten sonra boþanma kararýný verebilir. • Ýkincisi çözüm bulamamalarý durumunda: Çözüm bulunamadýðý takdirde eþlerden birisinin müracaatý sonrasý diðer bir hakim (muhakeme hakimi) müdahele edip anlaþamamýzlýklar üzerinde eþler için uygun olacak kararý alýr. Çocuklarla ilgili, bu hakim tarafýndan alýnan kararlar geçici olup daha sonra tekrar görüþülebilir. d- Boþanma sonrasý eþler arasýnda nafaka (*) Burada söz konusu olan nafaka boþanma sonrasý eþlerden birinin diðerine ödediði ödenektir. Bu ödenek eski yasada, boþanma sonrasý boþanmaya neden olan eþin “suçsuz” durumdaki eþe ödediði veya ihtiyaç durumunda hakimin kararýyla eþlerden birine ödenen ödenektir. Yeni boþanma kanununda “hataya dayalý boþanma” kaldýrýldýðýndan, nafaka sadece ihtiyaç durumuna baðlý olarak istenebilinecektir. (*) Nafaka ödeneði ve çocuklar için ödenecek “ihtiyaç ödeneðiyle” ilgili detaylý bilgiyi 15 Kasým’dan itibaren www.binfikir.be web sitemizde bulabilirsiniz. Ýmtiyaz Sahibi OPEN WINGS BVBA Genel Yayýn Yönetmeni Serpil Aygün Genel Koordinatör Erdinç Utku Haber Koordinatörü Erdem Resne Yayýn Kurulu Ýlknur Cengiz, Leyla Ertorun, Serpil Aygün, Erdem Resne, Erdinç Utku, Nihat Dursun, Mehmet Aydoðdu, TASARIM Openwings REKLAM 0484 528 902 [email protected] ADRES 44, rue des Palais bte 1, 1030 Bruxelles TEL 0032 2 242 01 53 e-mail [email protected] WEB www.binfikir.be Sayfa 22x.qxp 09.11.2007 07:38 Seite 1 22 SPOR Baþkan özür diledi Haber Merkezi FC Brussels Futbol takýmýnýn ana sponsoru Kia, Kulüp Baþkaný Johan Vermeersch’nin ýrkçý söylemleri nedeniyle tek taraflý olarak sponsorluk anlaþmasýný sona erdirdi. Vermeersch Kongolu futbolcu Zola Matumona’ya “Aðaca týrman ve bir salkým muz ye” demekle suçlanýyor. Kia’nýn kararý zaten performancý iyi olmayan Kulübü zor durumda býraktý. Fc Brussels kulüp baþkaný Johan Vermeersch bir basýn toplantýsý düzenleyerek futbolcu Zola Matumona ile ilgili söylediði ýrkçý sözler için özür diledi. Vermeersch özellikle ýrkçý olmadýðýnýn altýný çizdi. “Kullandýðým kelime oyunu ýrkçý olarak algýlanabilir fakat amacým ýrkçýlýk deðildi. Ben ýrkçý deðilim” diyen Vermeersch, Matumona’nýn menejerinden bir faks aldýðýný ve menejerin futbolcunun manipüle edildiðini yazdýðýný ifade etti. Johan Vermeersch’in görüþtüðü Zola Matumona ise Eþit Haklar ve Irkçýlýkla Mücadele Merkezine yaptýðý þikayetini geri çekerek Fc Brussels ile yoluna devam edeceðini bildirdi. Galataray umutsuz, Anderlecht halinden memnun UEFA Kupasý’nda G Grubu’nda mücadele eden Anderlecht deplasmanda Aalborg takýmýyla 1-1 berabere kaldý. Anderlecht’in oynadýðý iki maç sonrasýnda 4 puaný var. H Grubu’nda yer alan Galatasaray ise, kendi sahasýnda Helsingborgs’a 3-2 yenildi. Ekip böylece ilk iki maçýný da kaybetmiþ oldu. Kasým 2007 2. tur çok yakýn Þampiyonlar Ligi G Grubu'nda yer alan Fenerbahçe, Þükrü Saracoðlu Stadý'nda konuk ettiði PSV Eindhoven'i 2-0 yenerek ikinci tura göz kýrptý, UEFA’ya katýlmayý ise garantiledi. Sarý - Lacivertlilerin gollerini 28. dakikada Marcellis (kendi kalesine) ve 30. dakikada Semih attý. Fenerbahçe, sergilediði etkili oyunla rakibine gol pozisyonu vermedi. 50 bini aþkýn taraftarýn desteklediði Fenerbahçe 3 puana ulaþýrken, Avrupa’daki yenilmezlik unvanýný 9 maça çýkardý. Sayfa 24.qxp 29.01.2007 08:36 Page 1