Kasım 2007

Transkript

Kasım 2007
09.11.2007
08:56
Seite 1
BELÇÝKA’NIN NABZI BURADA ATIYOR
www.binfikir.be Belçika'nýn Türkçe gündemi!
Günlük haber ve yorumlar www.binfikir.be'de!
www.binfikir.be
www.binfikir.be
www.binfikir.be
www.binfikir.be
www.binfikir.be
www.binfikir.be
www.binfikir.be
www.binfikir.be
www.binfikir.be
Sayfa 1x.qxp
Okuyun, bir fikir edinin
Sayý 23 - Kasým 2007
Flamanlardan
geri adým
Kral Albert 151. günde devreye girerek, Marten III hükümetinin 148
günlük ‘hükümet kuramama’ rekorunu kýran Yves Leterme’den
hükümeti kurma sürecini hýzlandýrmasýný istedi.
arlamento içiþleri Komisyonunda Frankofon parti temsilcilerinin komisyonu terk etmelerine raðmen Brüksel-Halle-Vilvoorde(BHV) Seçim Bölgesinin ayrýlmasý önerisinin Flaman Partilerin
temsilcileri tarafýndan tek taraflý oylanarak kabul edilmesinden sonra gözler Turuncu-Mavi koalisyon hükümetin geleceðine çevrildi
Yves Leterme’ye son bir þans daha
veren Kral Albert Federal hükümetin
hýzlý bir þekilde kurulmasýný istedi.
10 Haziran Federal Seçimlerinden
P
Köþe yazarlarýmýz
Erdinç UTKU
4
Erdem RESNE
5
Özgür BALCI
6
Leyla ERTORUN
7
Mustafa KÖR
9
Ýlknur CENGÝZ
16
Mehmet AYDOÐDU
17
Haydar ABÝ
18
Kenan GÖRGÜN
19
Nihat DURSUN
21
BÝNFÝKÝR 2 YAÞINDA
baþarýlý bir sonuçla çýkan ve köklü
devlet reformlarý yapýlmasý için kollarý sývayan CD&V ve milliyetçi ittifak ortaðý NVA geri adým atmak zorunda kalýyor. Salt çoðunlukla gerçekleþtirilebilecek reformlarýn Turuncu-Mavi (Hristiyan Demokratlar ve
Liberaller) koalisyon hükümeti programýna girmesi beklenirken, 2/3 çoðunluk gerektiren konularýn hükümet
anlaþmasýnda yer almayacaðý belirtiliyor.
4’te
PROTESTO
YÜRÜYÜÞLERÝ
15 ’te
Belçika yerel gazeteciliðine kalite ve düzey kazandýran Binfikir gazetesi olarak ikinci yaþýmýzý doldurduk.
editör’den
Yýl 2005... Tam 2 yýl önce bugünlerde, Belçikalý Türk toplumu gazetemiz Binfikir ile tanýþ3’te
mýþtý...
Schaerbeek Belediye
Baþkaný Clerfayt, Saint-Josse Belediye
Baþkan Demannez
ve Saint-Josse, Evere,
Schaerbeek Emniyet
Komiseri Thiebault
ile Brüksel’deki izinsiz gösteriler hakkýnda görüþtük.
Musa Kart
12-13 ’te
Sayfa 2xx.qxp
09.11.2007
08:06
Seite 1
Kasým 2007
GÜNDEM
2
Eþit haklar için biraraya geldiler
Serpil Aygün
erkezi Belçika’nýn Anvers kentinde bulunan
Türk Dernekler Birliði
(TDB) Flaman bir Sosyal ve Kültürel organizasyon olan Willemsfonds (WF) ile birlikte “Eþit Haklar” paneli düzenledi. Bu iki organizasyonun “ Beraber “ adýyla
kurduklarý iþbirliði projesinin bir
ürünü olan “Eþit Haklar” paneline
ve Türkiye, Hollanda ve Belçika’dan konuþmacýlar katýldý.
Brüksel’in sembolü olan Atomium anýtýnda gerçekleþen panelde
Flaman Bölgesi’nde iþ, eðitim ve
kültür alanlarýnda insanlar arasý
eþit haklarýn saðlanmasý için neler
yapýlabileceði tartýþýldý. Tartýþma
sonucunda, Flaman Bölgesi’nde
yaþayan yerli ve yabancý tüm çocuklarýn eþit eðitim hakkýna sahip
olabilmeleri için iki kuruluþun da
M
tüm alt birimleriyle birlikte okul
aile birliði gibi lokal örgütlenmelerinde aktif yer almalarý, abi-abla
projesi ile çocuklarýn dil sorunlarýný çözmelerine ve derslerine yardým edilmesi, 2008 yýlýndan itibaren yýllýk olarak, çocuklarýnýn eðitiminde baþarý saðlayan ebeveylere “beraber ödülü” vermek gibi
kararlar alýndý. Diðer taraftan istihdam alanýnda ise iþ bulmanýn bü-
yük oranda iliþkiler aðý sayesinde
olduðu tespiti yapýlýrken, yabancý
gençlerin kendilerine iþ olanaðý
saðlayabilecek iliþkilerden uzak
olduklarý saptandý. Bu nedenle
WF ve TDB iþsizlerle iþverenleri
biraya getirecek bir iþ fuarý organize edecekler.
Stand-up sanatçýsý Öznur Karaca, etkinlikte karþýlýklý önyargýlarý
iþleyen bir gösteri sundu.
Eðitimde anne-baba belirleyici
Belçika’da yabancý kökenli öðrencilerin baþarýsýna giden yol velilerin desteðinden geçiyor. Kral
Boudewijn Vakfý tarafýndan yaptýrýlan bir araþtýrmada yabancý kökenli öðrencilerin baþarýsýnda anne-baba ve öðretmenlerin teþviki
ve kiþisel yönlendirmesinin çok
önemli olduðu ortaya çýktý.
Özellikle annelerin yarýsýnýn ilkokul
diplomasý olmamasýna
raðmen çocuklarýný yükseköðrenime gitmek için teþvik ettikleri
saptandý. Öðrenci Rehberlik Merkezleri’nin okul seçimi ve teþvik
konusunda neredeyse hiçbir etkisinin olmadýðý ortaya çýktý. Ankette baþarýlý yabancý kökenli öðren-
cilerin yükseköðrenime baþlayan
ortalama yabancý kökenli öðrencilerden farklý bir profile sahip olduðu da belirlendi. Baþarýlý öðrenciler özellikle ilgi duyduklarý
ya da baþarmak için çaba harcamak istedikleri alanlarý seçiyorlar.
Bu öðrencilerin kararlýlýðý dikkat
çekiyor.
Enerji kredisi revaçta
Yakýt fiyatlarýndaki artýþ nedeniyle bankalar
“enerji kredisi” vermeye baþladýlar. Banka kredileri
özellikle akaryakýt ödemelerinin uzun vadeye yayýlmasýna yarýyor. Limburg Bölgesi'nde yapýlan bir
araþtýrmada her 3 aileden birinin akaryakýt faturasýný zamanýnda ödeyemediðini ortaya çýkarmýþtý. Ayný araþtýrmada müþterilerin ödemeleri taksitler halinde yapmak istedikleri belirlenmiþti. Citibank bu
ihtiyaçtan hareketle özel bir enerji kredisi oluþturdu. 2500 Avro ile sýnýrlý olan krediyi herkesin alabileceði bildirildi. Enerji kredisine talebin akaryakýt
fiyatlarýndaki artýþa paralel olarak arttýðý öðrenildi.
Belçikalý yaþlýlýða
hazýr deðil
Swiss Life Sigorta Þirketi tarafýndan yapýlan bir
araþtýrmada Belçikalýlarýn yaklaþýk yarýsýnýn yaþlandýklarýnda kendilerine bakýlmasý için kenara para
ayýramadýklarý ortaya çýktý. Belçika’daki 3 coðrafi
bölgede 9000 kiþi arasýnda yapýlan ankette Belçikalýlara yaþlandýklarýnda nasýl bir hayat bekledikleri
ve yaþlýlýða hazýrlanmak için ne gibi önlemler aldýklarý soruldu.
Katýlýmcýlarýn yüzde 74’ü, 75 yaþýndan sonra
kendilerine bakmak için yardýma ihtiyacý olacaðýný
belirtti. Yüzde 70’i ise kiþisel baðýmsýzlýklarýný kaybedeceklerini bildirdi. Belçikalýlarýn yüzde 40’ý
yaþlandýklarýnda kendi bakýmlarýný maddi olarak
kendileri karþýlayabileceðini düþünüyor. Ancak
yaklaþýk 1/3’ü yaþlýlýkta mali acýdan endiþe duyuyor, buna ek olarak yüzde 17’si ise yaþlandýklarýnda kendi bakýmlarý için yeterince paralarý olmayacaðýný düþünüyor.
Ankete katýlanlarýn yaklaþýk yarýsý yaþlandýklarýnda kullanmak için tasarruf yapmadýklarýný ifade
etti.
Brüksel’de iz býraktýlar
Erdinç Utku
ertab Erener ve Demir
Demirkan ile birlikte
dünyaca ünlü müzisyenler eþliðinde kayýtlarý halen New York’ta devam eden
‘Painted on Water’ – Ebru albümü ülkemizde merakla
beklenirken, albümün ilk
konseri de 29 Ekim 2007 tarihinde T.C. Kültür ve Turizm
Bakanlýðý’nýn katkýlarýyla Avrupa’nýn en iyi akustiðine sahip üç konser salonundan biri olarak kabul edilen Brüksel / Palais des Beaux-Arts’da
(BOZAR) gerçekleþti.
Painted on Water - Ebru
þarkýlarý, konserde geleneksel
‘Ebru’ sanatýmýz eþliðinde söylendi. Projenin bu ilk konserinde sahnede ünlü Ebru sanatçýsý Ahmet Hikmet Barutçugil de canlý olarak sanatýný
müzik eþliðinde icra etti.
Hintli sanatçý Trilok Gurtu’nun tek kiþilik orkestra
olarak yaptýðý interaktif solosu dakikalarca alkýþlandý.
Anadolu müziklerinin te-
S
mel ögelerini alarak dünyaya
yaymak istediklerini söyleyen ikili, yaptýklarý iþin Türküleri Ýngilizceye çevirmek
olmadýðýný özellikle vurguladýlar. “Türkülerimizi onlarýn
anlayacaðý formatta dünya
insanlarýna sunmak” için Ýngilizce bir araç. Ýngilizce dý-
þýnda baþka dil bizi sýnýrlardý
þeklinde konuþtular. Hedeflerinin etnik müzik ya da
Dünya müziði yapýp festivallerde sahne almak olmadýðýný vurgulayan ikili, asýl dalgaya yani kitlelere ulaþmak istediklerini belirttiler.
Türkçe þarký söyleyeceði
Diyanetten þehitlere
yardým kampanyasý
beklentisiyle gelen bir grup
dinleyici hayal kýrýklýðýna uðradý. Aslýnda tamamen Batýlýlara dönük olarak hazýrlanmýþ olan proje neredeyse tamamý Türklerle dolu salonda
gerçekleþtirildi. Son günlerdeki gösteri ve kýnama eylemleriyle atmosferin kýzýþtýðý
Brüksel’de seyirciler sanatçýlardan daha milliyetçi söylemler beklediler. Konser
sonrasýnda görüþlerini açýklayan sanatçýlar, “Amacýmýz elimizde bayrak dolaþmak deðil, bizim bayraðýmýz sanatýmýz. Onu anlayanlar sonra
bizi araþtýrýr ve kim olduðumuzu anlarlar” dediler. Çok
yaratýcý ve iyi düþünülmüþ
proje, organizasyon bozukluklarý ve tanýtýmýn iyi yapýlamamasý yüzünden sanki
“Türk’ün Türk’e Ýngilizce
Türkü söylemesi” gibi algýlandý. Ancak salonda sanatçýlarýn yaratýcýlýklarýný ve farklýlýðýný farkedebilen bir grup
izleyicinin bulunmasý ikilinin
iyimser olarak Brüksel’den
ayrýlmasýný saðladý.
T.C. Brüksel Büyükelçiliði Din Hizmetleri Müþavirliði “ Diyanet Ýþleri Baþkanlýðý tarafýndan Avrupadaki
tüm Diyanet Camilerinde,
vatanýmýz ve milletimiz için
canlarýný seve seve feda
eden þehitlerimizin ailelerine ve çocuklarýn eðitimine
yönelik bir yardým kampanyasý baþlatýldýðýný” açýkladý. Bu çerçevede, Belçika Din Hizmetleri Müþavirliði tarafýndan da, Belçika
Türk Ýslam Diyanet Vakfýna
baðlý camilerde bir yardým
kampanyasý düzenlendi.
Kampanyaya katkýda bulunmak isteyenler, ING
bankasýnda açýlan 3101788059-47 nolu yardým
hesabýna, kendi adlarýna
para yatýrabilirler. Kampanya 30 Kasým 2007 tarihine kadar devam edecek
ve toplanan meblað Din
Görevlileri ve basýn yoluyla
duyurulacak.
Sayfa 3.qxp
09.11.2007
08:52
Seite 1
Kasým 2007
GÜNDEM
‘Flamanlar dýþarý’
Haber Merkezi
rüksel’deki Flaman Paralmentosunun dýþ cephesine dün gece “Flamanlar dýþarý” ve “Ya BHV kalýr
ya da Belçika halkýný kaybeder”
gibi Flaman karþýtý sloganlar yazýldý.
"Les flamands dehors"
, "Belgique Unie, sinon
rien" "BHV blijft of België is zijn volk kwijt" gibi sloganlar yazanlar ayný gün Brüksel-HalleVilvoorde Seçim bölgesinin ayrýlmasý için Flamanlarýn tek taraflý ola-
B
rak yaptýklarý oylamaya gönderme yaptýlar.
Olayýn tekrarlanmamasý için
parlamento çevresindeki güvenlik önlemleri arttýrýldý.
Flaman Milletvekili Eric Van
editör’den
Rompuy (CD&V) kendisini aþaðýlanmýþ olarak hissettiðini belirterek Fransýzca yayýn yapan Belçika medyasýný suçladý. “Ýþte size
Flaman Bölgesi’ni aþýrý saðcýlýk
ve bölücülükle çaðrýþtýran bir atmosfer yaratmanýn en çarpýcý örneði. Çok kýsa bir
süre önce de RTBF burada,
Flaman Parlamentosunda
bir program yapýp Flaman
Bölgesi’nin baðýmsýzlýk ilan
ettiðini yayýnlamýþtý. Benzeri sloganlarý ben Fransýzca yayýmlanan gazetelerde
okuyor ve RTBF ve RTL
gibi televizyonlarda duyuyorum” þeklinde konuþtu.
Asosyallere sosyal muhalefet
nvers’te 21 Ekimde yapýlan kongrede 26
090 geçerli oyun yüzde 66.4’ünü alan Caroline Gennez seçim yenilgisinden sonra
istifa eden Johan Vande Lanotte’nýn yerine
SPA’nýn yeni baþkaný seçildi. Vande Lanotte baþkanlýk için Caroline Gennez’i iþaret etmiþti. Sol kanat muhalefetin adayý Piet De Bruyn ise oylarýn
yüzde 33.6’sýný alarak varlýðýný hissettirdi. Sendika
kökenli De Bruyn’un partinin daha sola çekilmesi
yönündeki söylemleri parti içinde destek buldu.
Özellikle SPA’nýn en büyük þubesi olan Anvers
De Bruyn’a sahip çýktý.
SPA’nýn ilk kadýn baþkaný olan Caroline Gennez
sonuçtan memnun olduðunu ve tabanla diyalog
içinde olacaðýný ve açýk davranacaðýný belirtti.
Turuncu-Mavi Koalisyon partilerini asosyal ve sosyo-ekonomik açýdan katý olarak nitelendiren Gennez, zamanýn sýcak ve sosyal muhalefet zamaný
A
olduðunu söyledi.
Diðer aday De Bruyn ise “Parti tabanýna kulak
verilmesi gerekiyor. Taban deðiþim istiyor.” þeklinde konuþtu.
Anvers özür diledi
Haber Merkezi
Anvers Belediye Baþkaný Patrick
Janssens, Ýkinci Dünya Savaþý sýrasýnda Yahudilerin toplama kamplarýna gönderilmesi sýrasýnda Nazilerle Ýþbirliði yapan Belediye yönetimi
ve Güvenlik Kuvvetleri adýna Yahudilerden resmen özür diledi. Janssens Nazi dönemi ile ilgili olarak
Anvers’te düzenlenen bir kongrede
Anvers Kenti adýna tüm Yahudilerden özür diledi.
Anvers polisi 1942 yýlýnda Yahudilere yapýlan baskýnlarda aktif rol
oynamýþtý. Polis sadece Nazilere
yardým etmekle kalmamýþ, kendisi
de insiyatif almýþtý. Anvers’te 15000
Yahudi yaþýyor. Tüm Belçika’da ise
40000 Yahudinin olduðu belirtiliyor.
Savaþ sýrasýnda Anvers’te yaþayan
Yahudilerin yüzde 65’i göçe zorlanmýþtý.
Anvers Belediye Baþkaný Patrick
Janssens önceden kaydedilmiþ bir
video aracýlýðýyla kongrede Yahudilerden özür diledi.
3
Temyize
baþvurdular
Medyanýn aþýrý ilgisi
nedeniyle müvekkillerinin adil bir þekilde yargýlanmadýðýný düþünen
Hans
Van
Themsche’nin avukatlarý temyiz zaman aþýmýnýn son
gününde temyize baþvurdular. 19 yaþýndaki
Van Themsche i2 yaþýndaki Luna Drowart ve
bakýcýsý Oulematou Niangadou’yu ýrkçý gerekçelerle öldürmek ve
Songül Koç’u öldürmeye teþebbüs etmekten
ömür boyu hapse mahkum edilmiþti. Dava sonuçunda avukatlar Avrupa Ýnsan Haklarý
Mahkemesi’ne baþvuracaklarýný açýklamýþlardý
ancak AÝHM’ne baþvurabilmek için Belçika’da
tüm adli süreçlerin tamamlanmasý gerekiyor.
[email protected]
Serpil Aygün
Binfikir 2 yaþýný
doldurdu
ýl 2005... Aylardan Kasým... Tam 2 yýl önce bugünlerde, Belçikalý Türk toplumu gazetemiz Binfikir
ile tanýþmýþtý. Yaklaþýk 1,5 yýldýr web sitesi olarak yayýn
hayatýmýzý sürüdürürken, sizlerden gelen talep ve önerilerle Binfikir’i gazete halinde basmaya karar vermiþtik.
O günden bugüne her ay kesintisiz olarak ve tam zamanýnda çýkan gazetemiz Binfikir, bugün 23. sayýmýzla
iki yaþýný doldurdu.
Baþýndan beri tek taraflý olarak kendimizi baðladýðýmýz evrensel yayýncýlýk ilkelerinden ödün vermeden yayýn hayatýmýzý sürdürdüðümüz bu iki yýlda Binfikir de
Her biri kendi
büyüdü geliþti. Reklam karþýlýðý haber yapmayan, cevap
alanýnda birer
hakkýna saygý gösteren, köþe
“isim” olan yayazýlarýnda yorumlarýn ve kizar-çizerlerimiz
þisel görüþlerin aktarýldýðý
ancak haberde tarafsýzlýk ve
Binfikir gazetesini
objektifliði ilke edinen yayýn
de aranan bir
anlayýþýmýzla Binfikir, birgün
herkesin ihtiyaç duyacaðý bir
“isim” haline geyayýn organý haline geldi.
tirdiler.
Belçika’da Verviers’den, Liege’e, Caherleroi’a, Limburg’dan Anvers’e, Gent’ten Brüksel’e Türklerin yaþadýðý hemen hemen her noktaya ulaþmayý baþardý. Kýþkýrtýcýlýðýn, hedef göstermenin yoðun olarak yaþandýðý
medya dünyasýnda Binfikir, tüm bunlardan uzak durarak, halkýn milli ve dini duygularýný kullanmadan, halkýn içinde ve yanýnda olmayý baþardý.
Sürekli kendini yenileyen ve geliþtiren kadromuzda
yorulanlar kenara çekildi, bayraðý yeni arkadaþlarýmýza
devretti. Ýlkeli yayýncýlýk yapabilmek için iþin kolayýna
kaçmayýp zoru seçiyoruz. Sadece yazýp çizmekle kalmýyor, el emeði göz nuruyla hazýrladýðýmýz gazetemizi Belçika çapýnda yine kendimiz daðýtýyoruz.
Artýk Binfikir sizlerin bir parçasý oldu, siz de Binfikir
ekibinin. Ýþimizi ciddiye alýyoruz ama somurtkan deðiliz. Hayata gülümseyen yanýmýzý en zor koþullarda bile
ayakta tutmaya çalýþýyoruz. Ýþin kolayýna hiçbir zaman
kaçmadýk. “Haber tatile çýkmaz” sloganýný her koþulda
ilke edindik. Her sayýmýzda yeni bir þeyler öðreniyor,
bir sonrakini daha nitelikli yapmanýn heyacanýný taþýyoruz.
Her biri kendi alanýnda birer “isim” olan yazar-çizerlerimiz Binfikir gazetesini de aranan bir “isim” haline
getirdiler. Uzun soluklu ve kalýcý bir yayýn organý olma
yolunda Belçika’daki Türklerin büyük desteðini görüyoruz. Bazen yorulsak da sizlerin cesaretlendirmeleri ve
övgü dolu sözleri tüm yorgunluklarýmýzý unutturuyor.
Bu yazýmda 3. yýlýmýza adým atmanýn mutluluðunu
sizlerle paylaþmak istedim. Kesintisiz bir þekilde 23. sayýmýza ulaþmamýza yaptýðýnýz katkýlar için hepinize teþekkür ederim. Yoksa, karda kýþta, yaðmur çamur demeden, kapý kapý dolaþmak pek akýllý iþi deðil. Zaten
bir yazarýmýz “Biz küresel köyün delileriyiz” dememiþ
miydi? Eski küresel köye yeni adet geldi. Artýk Binfikir
var. Kasaba gazeteciliði deðil, AB baþkentine yakýþýr bir
yayýncýlýk yapmaya çalýþýyoruz. Daha nice yeni sayýlarda buluþmak umuduyla...
Y
Sayfa 4x.qxp
09.11.2007
08:00
Seite 1
Kasým 2007
GÜNDEM
4
Her yol turuncu-mavi
hükümete çýkýyor
[email protected]
7 Kasým’da yaþanan krizden sonra 8 Kasým’da Kral Albert’e rapor sunan Yves Leterme
Kral’dan “göreve devam et ve biran önce federal hükümeti kur” talimatý aldý.
Uzlaþý kültürü!
elçika uzlaþma ve karþýlýklý ödün verme konusunda dünyaya örnek gösterilen bir ülke(ydi). En azýndan 7 Kasým 2007 tarihine kadar. 3
toplumlu, 3 bölgeli federal bir yapýya sahip ülkede
edinilen bu deneyim sadece Belçika’da deðil, Avrupa Birliði gibi uluslararasý oluþumlarýn önemli sorunlarýnýn çözülmesinde de kullanýldý. AB krizlerinde Belçika dönem baþkanlýðý her zaman en kritik
konularda bile çözüme gidilen, uzlaþýlan zamanlar
oldu. Ancak 7 Kasým’da Federal Parlamento Ýçiþleri
Komisyonu’nda, Frankofon parti temsilcilerinin komisyonu terk etmelerine raðmen Brüksel-Halle-Vilvoorde(BHV) Seçim Bölgesi’nin ayrýlmasý önerisinin Flaman partilerin temsilcileri tarafýndan tek taraflý oylanarak kabul edilmesi, uzlaþý kültürünün de
tek taraflý olarak rafa kaldýrýlmasý þeklinde yorumlandý. Fransýzca yayýmlanan Le Soir ve La Libre Belgique «Güçlülerin yasasý» manþetini boþuna atmadý.
“Flaman Bölgesi sanki baský altýndaki bir azýnlýk gibi davranýyor. Özgüveni olmayan, geleceði konusunda kaygýlý, düþmanlarýn tehdidi atýnda. Sýrplar
ve Bosnalýlar gibi toprak savaþý veriyorlar ama silahsýz” derken gelecek için hiç de umut vermiyordu La Libre. La Dernière Heure, Flamanlar tarafýndan aþaðýlanan Frankofon koalisyon ortaklarýnýn
hala görüþmelere devam etmesini sorguladý. Demek ki “dün dündür” prensibi tüm politikacýlar için
geçerli.
Etki tepkiyi doðurdu. Büyük olasýlýkla Frankofonlar Brüksel’deki Flaman Parlamentosu’nun dýþ cephesine 7 Kasým gecesi “Flamanlar dýþarý” ve “Ya
BHV kalýr ya da Belçika halkýný kaybeder” gibi Flaman karþýtý sloganlar yazýldý.
Flaman Milletvekili Eric Van Rompuy (CD&V)
kendisini aþaðýlanmýþ olarak hissettiðini belirterek,
Fransýzca yayýn yapan Belçika medyasýný suçladý.
“Ýþte size Flaman Bölgesi’ni aþýrý saðcýlýk ve bölücülükle çaðrýþtýran bir atmosfer yaratmanýn en çarpýcý
örneði. Benzeri sloganlarý ben Fransýzca yayýmlanan gazetelerde okuyor, RTBF ve RTL gibi televizyonlarda duyuyorum” þeklinde konuþtu. Demek ki
kýþkýrtýcýlýk konusunda Belçika medyasý bizimkileri
hiç de aratmýyor.
Büyük taleplerle hükümet kurma giriþimine baþlayan federal seçimin tercihli oy þampiyonu Yves
Leterme Flaman milliyetçisi ittifak ortaðý NVA’nin
etki alanýndan çýkabilse, aslýnda sorun çözülmüþ
olacak.
7 Kasým’da, diðer tüm Flaman parti temsilcilerinin aksine, Frankofon parti temsilcilerinin komisyonu terk ettiði bir oylamada BHV’un ayrýlmasý konusunda çekimser kalan Flaman Yeþilleri Groen! temsilcisini kutlamak gerek. Toplumlar arasýndaki gerginliði arttýrmamak adýna sergilenen tavýr, yine de
bu ülkede hala uzlaþý kültürünün temsilcileri olduðunu gösteriyor.
Diðerleri mi? Utanmasalar 7 Kasým’ý Flaman Bayramý ilan edecekler! Zaten Frankofonlar da Flamanlarý “dýþarý” atýyor. Flamanlar da yakýnda “Frankofonlar dýþarý” diye baðýrmaya baþlar.
Yaþasýn, uzlaþý kültürünün sonu geldi. Artýk biz
yabancý kökenliler hedef deðiliz!
B
Haber Merkezi
araydan yapýlan açýklamada biran önce federal
hükümet kurulmasýnýn
tüm yurttaþlarýn refahý ve Belçika’nýn inandýrýcýlýðý açýsýndan
önemli olduðu vurgulandý. Kral
bu hafta sonu Meclis ve Senato
baþkanlarýyla birer görüþme yapacak. Kral’ýn baþkanlardan, kurumlar arasýnda diyalog baþlatýlmasýný ve toplumlar arasýndaki
uyumun güçlendirilmesini istemesi bekleniyor. Taraflarýn sakinleþmesi için ara verilen görüþmelere 13 Kasým Salý günü tekrar
baþlanmasý bekleniyor. Baþbakan adayý Yves Leterme hala
devlet reformlarý konusunda
umutlu. Salt çoðunlukla gerçekleþtirilebilecek reformlarýn hükümet programýna girmesi beklenirken, 2/3 çoðunluk gerektiren
konular Hükümet anlaþmasýnda
yer almayacaðý belirtiliyor.
Frankofon Liberalleri (MR) komisyonda BHV konusunda oylama yapýlmasý halinde koalisyon
görüþmelerinden çekileceklerini
ifade etmiþlerdi ancak oylamadan sonra fikir deðiþtirerek sosyo-ekonomik problemleri çözmek üzere bir “acil durum hükümeti” kurulmasýndan yana görüþ
bildirdiler.
Siyasi gözlemcilerin çoðu oylama nedeniyle kritik anlar yaþayan olasý Liberal-Hristiyan De-
S
mokrat (Turuncu-Mavi) koalisyon hükümetinin alternatifi olmadýðýný söylüyorlar ancak Flaman koalisyon ortaklarýnýn devlet reformlarýný içermeyen bir
hükümet anlaþmasýna yanaþmayacaðý ifade ediliyor. Þimdilik
hükümet görüþmelerine ara verildi.
Flaman Hristiyan Demokratlarý
(CD&V) sýnýrlý sosyo-ekonomik
programla kurulmasý istenilen
acil durum hükümeti önerisini
reddetti. Özellikle CD&V’nin ittifak ortaðý Flaman Milliyetci Partisi NVA’nýn bu konudaki katý tutumu biliniyor.
Flaman Liberalleri (Open VLD)
ise Turuncu-Mavi hükümet görüþmelerinin devam etmesini istiyor ancak devlet reformlarýnýn
görüþmelerden çýkarýlamayacaðýný düþünüyor.
Frankofon koalisyon ortaðý
partiler MR ve CDH ise ortamýn
sakinleþmesini ve karþýlýklý saygýnýn geliþmesini istiyorlar. Flamanlarýn tek taraflý oylama yapmalarýna kýzan Frankofon koalisyon ortaklarý alternatifsiz gibi gözüken hükümet görüþmelerini
sona erdirme cesareti gösteremiyorlar.
Frankofon Sosyalist Partisi(PS)
Baþkaný Elio Di Rupo hükümet
kurma görüþmelerinin derhal
durdurulmasýný istedi. Tüm Frankofonlara hakaret edildiðini söyleyen Di Rupo Kral Albert’in insiyatif almasý gerektiðini ifade etti.
Siyasi gözlemciler Frankofon
Sosyalistlerin krizi olduðundan
daha kötü göstererek kendilerinin de hükümette yer almasýnýn
kapýsýný aralamak için çaba harcadýklarýný belirtiyorlar.
Brüksel-Halle-Vilvoorde oylamasýndan sonra tüm Frankofon
partiler biraraya gelerek çýkar çatýþmasý prosedürü baþlatmak için
anlaþtýlar. Bu süreç zaman kazanmaya yarayacak ve komisyonda kabul edilen tasarýnýn
parlamentoya gelmesini 60 gün
geciktirecek. Belçika’daki her
hangi bir parlamento bu süreci
baþlatabiliyor. Frankofon Topluluðu Parlamentosu bu süreci Cuma günü baþlatmak için biraraya
geliyor. Benzeri kararlarýn Frankofonlarýn çoðunlukta olduðu
diðer parlamentolarda da alýnmasý bekleniyor. “Çýkar çatýþmasý” süresinin baþlamasý için 3/4
çoðunluk gerekiyor.
Özellikle Belçika’da Fransýzca olarak yayýmlanan gazeteler
BHV’un ayrýlmasý konusundaki
tek taraflý oylama konusuna sert
tepki gösterdi. Flamanca yayýmlanan gazetelerin ise uzlaþý kültürünün tehlikeye atýldýðýna dikkat çektiði gözlendi.
HÜKÜMET KURAMAMA
REKORU KIRDILAR
153 gündür hükümet kurmayý
beceremeyen Hristiyan Demokrat(CD&V- NVA, CDH) ve Liberal(Open Vld ve MR) partiler
Martens VIII hükümetinin hükümet kuramama rekorunu kýrdýlar. 13 Aralýk 1987 seçimlerinden
sonra oluþturulan Martens VIII
hükümeti ancak 9 Mayýs 1988’de
148 gün sonra kurulabilmiþti.
Sayfa 5x.qxp
09.11.2007
07:50
Seite 1
Kasým 2007
GÜNDEM
rüksel’de Türk gençlerinin yaptýðý izinsiz gösteriler sonrasýnda yine suçu baþkalarýnda arama refleksine
kapýldýk. Belçika medyasýna yansýyan
söylemlere karþý çýktýk. Evet, genelleme yapýlmasý yanlýþtý ama açýk yüreklilikle hatalarýmýzý görmemiz lazým. Konu bir köþe yazýsýna sýðmayacaðýna göre, burada sadece sorular soracaðým.
Çünkü iþimize gelmeyen bir konuda fikir yürütünce zaten dinlenmiyoruz.
Böylece fikir vermek yerine, fikir yürütülmesine katkýda bulunabiliriz belki.
Umarým hepimiz, bu sorularý dürüstçe
ve kývýrtmadan yanýtlama cesareti gösterebiliriz.
Þiddet, toplumumuzun bir parçasý
deðil mi? Ýnsanlarý fikirleri için kolayca
dýþlamaya alýþkýn deðil miyiz? Her ne
kadar yerel medyalar “sakin olmaya çaðýrdýk” deseler de, karþýt fikirleri sürekli hedef göstermiyorlar mý? Bu hedef
göstermeler, Belçika medyasýnda da
söylendiði gibi “kýþkýrtma” olarak görülemez mi? “Milli meseleler” konu edilerek ve halk sürekli bu meselelere yönlendirilerek, “aþýrý milliyetçi” bir ortam
yaratýlmýyor mu?
Þu ana kadar sorduðum bu genel sorularýn hepsine þahsen “evet” cevabý
veririm. Ýþimize gelmese de...
Gösterilere ve olaylara dönelim.
5
B
erdem resne
[email protected]
Soru(n)lar
6100 Euro verip tatil-askerlik yapan bir toplumun, baþkalarýnýn
kaybettiði CAN için ahkâm kesmesi vicdani midir?
Gençler içten bir tepki gösterseler bile,
onlarý kullanan bir organizasyon yok
muydu? Belçika piyasasýnda bulunmasý
zor olan “bozkurt”lu bayraklar nasýl bir
anda herkesin eline geçti? Ýkinci gösteriye katýlýmý arttýrmak için SMS yollamayý kim akýl etti? Türk abonelerin telefon numaralarý nasýl olur da firesiz
bulundu? Bu bilgiler nereden alýndý?
Bu sorulara mantýklý ve yürekli cevaplar verirsek, sanýrým gizli bir organi-
zasyonun olduðunu kabul edebiliriz.
Olay sýrasýnda gazeteci Mehmet Köksal tartaklandý. Bu olayý son derece basit bir þekilde gösterilerin geneline baðlayacaðým. Köksal yýllarca yerel medya
tarafýndan “hain” ilan edilmedi mi? Resmi tezlere karþý çýktýðý için hedef gösterilmedi mi? Tartaklanmasýnda bu unsurun önemi yok muydu? Tüm bu sorularýn yanýtý da herhalde “evet”tir. Ayný
neden-sonuç iliþki mantýðýný yürütür-
sek, karþýt fikirleri sürekli hedef göstermenin toplum içinde genel bir þiddet
ve gerilim yarattýðý söylenemez mi? Yani gösteriler sýrasýnda yaþananlarýn sorumlularý bizler deðil miyiz?
Birçoðumuz suçu üzerimizden atmak
için “askerlerin þehit düþmesine tepki”
olarak adlandýrdýk olaylarý. Þehitlik
mertebesi konusunda da sorular sorayým. Þehitler gerçekten ölmez mi? Hiç
biriniz gidip o yavrularýn analarýna sordunuz mu, haklarýný helal edip etmediklerini? Vatan sað oldu mu? Þehitlik,
“dinî” bir mertebe deðil midir? Laiklik
adýna tartýþmalarýn yaþandýðý bir Cumhuriyetin, dinî bir mertebeyi ve bu
mertebenin halk nezdindeki duygularýný kullanmasý doðru mudur? 6100 Euro
verip tatil-askerlik yapan bir toplumun,
baþkalarýnýn kaybettiði CAN için
ahkâm kesmesi vicdani midir?
Bu kadar soru, derdimi anlatmaya
yetmiþtir. Þunu hemen belirteyim: tabii
ki bir insan ülkesine sevgi gösterebilir,
terörü kýnayabilir hatta kýnamalýdýr; tabii ki gösteri yapma hakký vardýr; tabii
ki Türk toplumunun bir kýsmýnýn bulunduðu sosyal zorluklar, böyle ani reaksiyonlarý bir nebze açýklayabilir. Ama
bunlarýn hiçbiri, yarattýðýmýz þiddet ve
dýþlama kültürüne göz yummamýzý
haklý kýlamaz.
Gent Belediyesi’nde suni problem: ‘BAÞÖRTÜSÜ’
konuþmak gerektiðini vurguladý.
Spa Meclis üyesi Resul Tapmaz da benzer yaklaþýmla
“problem olmayan bir konuyu
tartýþýyoruz. Burada yoksulluðu, iþsizliði vs. konuþmak gerekiyor” dedi
Tartýþma öncesi Gent Belediyesi önünde toplanan yasaða
karþý olan çeþitli gruplarla yasak taraftarý ýrkçý partililer yanyana eylem yaptýlar. Yasaða
karþý olan Gent’li Camii Dernekleri ortak yola çýktýklarý Belçikalý ve Faslý diðer derneklerle
Belçika’nýn Gent þehrinde
Belediye ve Sosyal Yardým Kurumu (OCMWCPAS)’te çalýþan personele genel baþörtüsü yasaðý
basýnýn ve vatandaþlarýn
yoðun ilgisi karþýsýnda
tartýþýldý.
Serpil Aygün
Kasým günü oylamaya sunulacak
olan önerinin tartýþma öncesi Belediye önünde
yasaða karþý olan gruplarla yasaðý destekleyen Flaman ýrkçý
partisi Vlaams Belang taraftarlarý ayný anda gösteri yaptýlar.
Gent Belediye Meclisi’nde
azýnlýk grubu olan ýrkçý Flaman
Vlaams Belang partisinin önerisi ile tartýþmaya açýlan, Gent
belediyesi ve OCMW’lerde çalýþan kamu personelinin baþörtüsü takma yasaðý, Gent Belediye
Meclisi tarafýndan tartýþýldý. Irkçý partinin önerisini destekleyen tek parti Flaman Liberela
partisi Open VLD olurken, Flaman Sosyalistler Spa, Flaman
Liberal sosyalistler Spirit, Flaman yeþiller Groen! yasaða karþý tavýr aldýlar. Yaklaþýk 3600 kiþinin çalýþtýðý kurumlarý kapsayan baþörtüsü yasaðý önerisi
26
genel olarak suni bir tartýþma
yaratmaya yönelik bir öneri
olarak deðerlendirilirken, yasaða konu olan personel sayýsýnýn ise 2 ya da 3 kiþi ile sýnýrlý
olduðu bildirildi. Gent Belediye
Baþkaný Däniel Termont baþta
olmak üzere pekçok konuþmacý baþörtüsünün Gent belediyesi ve OCMW kurumlarýnda sorun teþkil etmediðini vurguladýlar.
Baþkan Däniel Termont, oturumu açýþ konuþmasýnda Vlaams Belang’ýn isteði üzerine
böylesi bir tartýþmayý açtýðýný
bildirdi ve bu tartýþmaya mecliste bulunan bir azýnlýk tarafýndan zorlandýklarýný ifade etti.
Bu tartýþmanýn sonucunda korku, endiþe ve baþka gruplar
üzerinde önyargýlar oluþturmak
isteyenlerin kazançlý çýkacaðýný
belirten baþkan Termont, “ bu
benim tartýþmam deðil, ben burada iþsizlik, yoksulluk, kreþ
eksikliði, yetersiz saðlýk koþullarýndaki konutlarý konuþmak
isterdim” dedi.
Gent belediyesi personelden
sorumlu encümeni olan Fatma
Pehlivan yaptýðý konuþmada
baþörtüsü yasaðýna karþý olduðunu vurgularken, çeþitliliðin
toplumsal yaþamda bir gerçek
olduðunu ve önemli olanýn bu
çeþitliliðin nasýl ele alýnmasý
gerktiði olduðunu belirtti. Daha
sonra yasaða karþý olma nedenlerini sýralayan Pehlivan’ýn partisi Spa baþörtüsü yasaðýna karþý üyelerini oylamada serbest
býrakýyor.
Yeþiller Groen! partisi meclis
üyesi Meryem
Kaçar da yaptýðý
konuþmada kendisinin ve partisinin yasaða tamamen karþý olduðunu vurgularken, Belediye önünde yasaðý protesto eden kadýn grubu
ile de birlikte çalýþýyor.
Spirit Partisinin meclis üyesi
Ýlknur Cengiz ise baþörtüsü ile
ilgili tartýþmanýn gereksizliðini
vurgularken, sorun olmayan bir
konunun sorunmuþ gibi sunulmaya çalýþýldýðýný söyledi. Mecliste bu konularla ilgili deðil
Gentlilerin problemleri ile ilgili
birlikte Belediye önünde sessiz
eylemlerini gerçekleþtirdiler.
Flaman yeþiller Groen! ve Flaman liberal sosyalistleri Spirit,
Genç sosyalistler derneði Animo ve Gent kadýn derneðini
flamalarý ile yasak önerisini
protesto ederken, hemen yanlarýnda ýrkçý parti bayraklarý ve
flamalarý ile yasaðý desteklediler.
Sayfa 6x.qxp
09.11.2007
07:32
Seite 1
Kasým 2007
GÜNDEM
6
kim ayýnda Brüksel’de Türk
gençleri ile yaþanýlan tatsýz olaylara Flaman medyasý geniþ yer verdi.
De Standaard gazetesinin köþe yazarý
Tom Naegels “Turken zijn ook
Marokkanen” diye attýðý baþlýkla olaylara þöyle deðiniyor: “Eskiden gazetede
çalýþtýðýmda, Müslümanlar hakkýnda
haber yapýnca, Türkler hemen telefonlara sarýlýp, bizleri arayýp kýzarlardý.
“Bizler iyi ve örnek Müslümanlarýz.
Araplar ile ayný çatý altýna koymayýn
bizleri. Biz onlar gibi deðiliz”. Ve
devam ediyor: “Þimdi noldu? Ortalýðý
birbirine katanlar, yangýn çýkaranlar,
polise saldýranlar, Araplar mýydý?
Belçika’da Türkler çok pozitif bir imaja
sahipti fakat bu olaylar bu imajý çok
olumsuz etkiledi”.
Katýlýyorum adama, Brüksel’de yaþanmamasý gereken olaylar imajýmýzý
son derece olumsuz etkiledi. Bu tip
olaylarda sorulmasý gereken iki soru
var. 1) Kimler neden harekete geçiyor?
Kim yönetiyor, kim takip ediyor? ve 2)
tepkiyi dile getirebilmek için hangi
yöntemlere baþ vuruluyor?
Gösterinin nedeni ortada: PKK’nýn
Türkiye topraklarýnda gerçekleþtirdiði
terörist eylemler ve bunun sonucunda
þehit düþen genç Türk askerleri ve
yaþanan toplumsal acýlar. Dünyanýn
dört yanýnda bulunan Türkler bu tüyler
ürperten görüntüleri izler ve bu etki
E
[email protected]
Karambol
Sizce bu tatsýz olaylardan sonra Belçika’ya bir özür
borçlu deðil miyiz?
tepkiye neden olur. Ýlk aþamada bu
tepkinin nerede, nasýl ve kiminle dile
getirileceði bilinmez, fakat bu boþluk
en kýsa zamanda birileri tarafýndan fark
edilir ve doldurulur. 21. yüzyýlda bunu
en verimli þekilde nasýl yapabilirsiniz?
Cep telefonuyla tabiî ki. Mesajla “Gelin
Place Liedts’te toplanalým” yazmazsýnýz, çünkü örgütlenmenin bir nedeni
olmalýdýr. Önce mesajda insanlarýn
duygularýný etkileyebilecek bir cümle
geçersiniz ve birkaç kiþiye gönderirsiniz. Onlarýn da mesajý baþkalarýna göndermesi kaçýnýlmazdýr çünkü mesajý
okuyanýn vatandaþlýk duygularý kabar-
mýþtýr. Mesajý baþkalarýna göndermek
artýk vatani bir görev haline gelmiþtir.
Öyle bir hava içine girmiþsiniz ki, göndermezseniz sanki her an birileri gelip
vatan haini diye yakanýza yapýþacaktýr.
Bu þekilde herkes cep telefonu hafýzasýnda bulunan isimlere zincirleme
mesajlar gönderirse küçük çapta güçlü
bir milli ruh oluþmasýný saðlarsýnýz.
Dikkat ederseniz bu aþamada örgütlenmenin nedeni bellidir (verdiðimiz
þehitler) ama amacý henüz belli deðildir: Amerika’ya mý karþý? PKK’ya mý
karþý? Kürtlere mi karþý? Terörizme mi
karþý? Avrupa Birliði’ne mi karþý? Ya da
Türkiye hükümetinin Irak’ta sýnýr ötesi
operasyon yapmasý için destek amaçlý
mý? Ya da öylesine Belçikalýlara gýcýk
olsun diye ortalýðý birbirine katmak
amaçlý mý? Gösteri düþünülmüþ bir
biçimde planlanmýþ deðil de, spontane
bir þekilde geliþtiði için gösterinin
amacý netleþmemiþtir.
Zincirleme mesajlar yüzünden yaratýlan karambol sayesinde ilk mesaj atan
anonim kalýr. Yani yönetmen kadrosunda kimin veya kimlerin olduðu tam
olarak belli deðildir ve bu bilginin de
aslýnda fazla bir önemi yoktur. Daha
önemlisi bu çaðrý üzerine kimlerin
cevap verdiði ve bunu hangi beklentilerle yaptýklarýdýr. Ýþte yaþanýlan taþkýnlýklarý
burada
aramak
gerekir.
Televizyondan izlediðim kadarýyla katýlýmcýlarýn çoðu 15 ila 18 yaþ arasýnda
gençlerdi. O yaþta ailenin ve toplumun
çizdiði yasak çizgileri, her ne kadar
yanlýþ da olsa, zaman zaman geçmeyi
denerler. Özellikle grup halindeyken
her biri çizgiyi daha da fazla geçmeyi
dener. Üstelik gösteride kullanýlacak
olan yöntemlerin belirsizliði, her katýlýmcýnýn tepkisini kendine has bir
þekilde dile getirmesine neden olmuþtur. Ne yazýk ki, bunu biri çöp yakarak,
diðeri devlet otobüsünün camýný patlatarak yapmýþtýr. Sizce bu tatsýz olaylardan sonra Belçika’ya bir özür borçlu
deðil miyiz?
‘Emirdaðlý gençler artýk yerli Emirdaðlýlarla evleniyor’
Haber Merkezi
lamanca yayýn yapan
Belçika Devlet Televizyonu VRT’nin saygýn programlarýndan Panorama 45 dakikalýk bir bölümünde Emirdað’dan Belçika’ya
evlilik göçünü ele almýþ, “ithal damat” ve “ithal gelin” ko-
F
nusunu masaya yatýrmýþtý.
Programda
Emirdað’daki
gençlerin Belçika, Hollanda
ve Fransa gibi ülkelere gidebilmek için izin dönemini
bekledikleri ifade ediliyor, çoðunun sadece ekonomik kurtuluþ için Avrupalý Türklerle
evlendiði ifade ediliyordu.
Binfikir’e özel bir açýklama
Brüksel-Eskiþehir uçuþlarý
baþladý
Brüksel-Eskiþehir arasýnda direkt uçuþlarýn ilki 14
Ekim’de baþladý. Desti Travel’in Brussels Airlines
ile iþbirliði içerisinde 132 kiþilik A319 tipi uçaklarla baþlattýðý uçuþlar þimdilik haftada bir kez
Pazar günleri gerçekleþiyor. Her pazar sabah
06.00’da Brüksel’den Eskiþehir’e uçan uçaklar
yine her Pazar sabah 11:00’da Brüksel’e dönüyor.
yapan Emirdað Belediye Baþkaný Lütfi Ýhsan Dað programda dile getirilen genellemelerin gerçeði yansýtmadýðýný ifade etti. Emirdað’da yabancý
ülkelerden Türklerle yapýlan
evliliklerin azaldýðýný Emirdaðlý gençlerin artýk Emirdaðlýlarla evlenme eðilimine yöneldiðine dikkat çeken Baþkan Dað, “2003 yýlýnda ilçemizde yabancý ülkelerle yapýlan evliliklerin oraný yüzde 80
iken bu oran 2006 yýlýnda
yüzde 47.74 olarak gerçekleþ-
ti. 2006 yýlýnda Emirdaðlý
gençlerin yüzde 52.26’sý yerli
Emirdaðlýlarla evlendi” þeklinde konuþtu. Baþkan Dað yerli Emirdaðlýlarýn kendi aralarýnda yaptýðý evliliklerin oranýný 2003 yýlý için yüzde 20,
2004’de yüzde 37, 2005’de
yüzde 49.5 ve 2006 yýlýnda
yüzde 52.26 olarak açýkladý.
Baþkan, “Avrupa ülkelerini
gençlerimiz daha iyi tanýr hale geldi ve oralarýn masal ülkesi olmadýðýný artýk anladýðýný” ifade etti.
Emirdað Belediye Baþkaný
Lütfi Ýhsan Dað (saðda)
Belediye baþkanlarý ile hoþ sohbetler
“Brüksel’e geldiðinmde sanki
Emirdað’a gelmiþ gibi hissediyorum kendimi, eþ dost tanýdýklar, herkes orada” diyen
Baþkan Dað, Desti Travel Yöneticileri Aydýn Tekin ve Sadýk
Köksal ve yanýndakileri Emirdað’da aðýrladý. Eskiþehir’e direkt uçuþlarý baþlatmasý nedeniyle Tekin’i kutlayan Baþkan,
arzumuz birgün Brüksel’den
Emirdað’a da direkt uçuþlarýn
yapýlmasý” þeklinde konuþtu.
Gömü Belediye Baþkaný Hakký
Tekin’i de makamýnda ziyaret
eden ekip, Emirdað’da halen
devam eden tarihi hisar kazý
alanýný da gezme fýrsatý buldu.
Afyonkarahisar Korel Otel’de
aðýrlanan konuklarý ziyaret
eden Afyon Belediye Baþkaný
Abdullah Kaptan ise çalýþmalarýný anlatýrken, “Belçikalý Türkleri buradaki termal otellerimizden faydalanmaya çaðýrýyorum” dedi.
Sayfa 7x.qxp
09.11.2007
08:03
Seite 1
Kasým 2007
GÜNDEM
7
‘Öðretmenler, öðrenciler,
zil sesleri, teneffüsler yok!’
Türkiye’de 24 Kasým Öðretmenler Günü yaklaþýrken, sayfalarýmýzý T.C. Brüksel Büyükelçiliði Eðitim Müþaviri Tolga Yaðýzatlý ve Belçika’da Türkçe dil ve kültür dersi öðretmenlerine açtýk.
Haber Merkezi
Eðitim Müþaviri Yaðýzatlý:
Öðretmenlerimiz
özverili çalýþýyor
Belçika’da hemen hemen yarýsý kuzey yarýsý da güney bölgesinde olmak üzere toplam 64
Türkçe dil ve kültür öðretmeni
hizmet veriyor. Þu anda 6000’e
yakýn Türkçe dil ve kültür dersi
öðrencimiz var. Belçika eðitim
mevzuatýnda çocuklarýn anadil
dersi alýp almamasýna velileri
karar veriyor.
Frankofon Eðitim Bakanlýðý ile
2006-2009 yýllarý için “Anadil ve
Kültür Sözleþmesi” imzaladýk.
Buna göre Türk öðretmenler
Frankofon okullarda kadrolu
olarak Türkçe Kültür dersleri veriyorlar. Þu anda 12 okulda resmi ders programý içinde Türkçe
Kültür dersleri veriliyor. Ayrýca
ders saatleri dýþýnda Türkçe dil
dersleri için de sýnýf, araç gereç
gibi olanaklar saðlanýyor. Flaman Eðitim Bakanlýðý ile henüz
bu alanda bir anlaþma yok ama
okullarda engelleme de yok.
Öðretmenlerimiz haftada 24
saat çalýþýyorlar, Türkçe dil ve
kültür dersi dýþýnda okuma yazma bilmeyen yetiþkinlere Türkçe
okuma yazma dersleri de veriyorlar. Okullarýn dýþýnda Türk
derneklerinde yine Türkçe dil ve
kültür dersleri veriliyor. Ayrýca
öðretmenlerimiz, boþ zamanlarýnda Belçikalýlara Türkçe dersleri veriyorlar. Son 3 yýlda Belçikalýlarýn Türkçeye olan ilgileri
arttý. 3 öðretmen arkadaþýmýz da
üniversitede isteyenlere seçmeli
olarak Türkçe dersi veriyor.
Yurt dýþýndaki
öðretmenlerin sorunlarý
Gülay Tiryakioðlu: Yurt dýþýndaki öðretmenlerin sorunlarý
yaþadýklarý ve çalýþtýklarý yerle
ilgili sorunlardýr. Okul ya da
derneklerde Türkçe dersini destekleyici bir ortam varsa, dersler
sorunsuz bir þekilde yürüyor.
Ancak, genel olarak bazý yerlerde dersliklerin yetersiz koþullarý,
öðrenci sayýsý azlýðý ve devamsýzlýk gibi sorunlarla karþýlaþýyoruz. Çözümü birçok kesimi içeriyor; veliler, okullar, dernekler,
öðretmenler, öðrenciler vs...
Mustafa Özcan: Mesleki sorun olarak Türkçe kaynaklara
ulaþmakta zorluk çekiyoruz.
Çocuklarýmýz
Türkçelerinin
zenginleþmesi için daha çok
sosyal, kültürel ortamlar ve materyaller yaratýlmalýdýr
Türkiye'de öðretmen
olmak, Belçika'da
öðretmen olmak
Metehan Gedik: Türkiye’den gelmeden önce büyük
heyecan vardý bütün öðretmenlerde; ama ayný heyecaný öðrencilerde ve velilerde tam anlamýyla bulamadýk. Vatandaþlarýmýz eðitim konusunda kendilerinden beklediðimiz ilgiyi tam
olarak gösteremiyorlar.
Gülay Tiryakioðlu:
Türkiye’de veliler ve
öðrenciler öðretmene
daha çok deðer veriyor.
Çok geniþ kapsamlý bir konu
ve farklý açýlardan deðerlendirilebilir. Örneðin ekonomik olarak tabii Belçika’nýn sunduðu
olanaklar daha iyi. Her türlü eðitim araçlarýna ve olanaklarýna
sahipler. Eðitime çok önem veriyorlar ve eðitim etkinliklerinin
düzenli yürümesi için sistemli
bir þekilde çalýþýyorlar. Ancak,
Türkiye’de velinin ve öðrencinin
öðretmenine verdiði önemi ve
deðeri görebiliyorsunuz.
Metehan Gedik:
Gülay Tiryakioðlu:: Öncelikle ders verdiðimiz öðrenci kitlesi,
çalýþtýðýmýz ortamlar farklý. Türkçe dersleri ders dýþý saatlerde olduðu için gerçek bir okul ortamý
deðil. Öðretmenler, öðrenciler,
zil sesleri, teneffüsler, yok! Burada Türkçe dersleri zorunlu deðil,
isteðe baðlý. Türkçe dersi notlarý
karneye yansýmadýðý için öðrencinin derse verdiði önem azalabiliyor. Öðrenci dersi severse, isteyerek geliyor ve onun öðrenme heyecanýný o zaman görebiliyorsunuz.
Mustafa Özcan: Ders verirken onlarýn eðitim sistemlerine
daha yakýn çalýþmlar yapmak
daha yararlý oluyor. Fark olarak
sadece sistem farký olduðunu
söyleyebilirim
Anadilini iyi öðrenen,
diðer dillerde de
baþarýlý oluyor
Bütün dilbilimciler anadilini
iyi öðrenen bireylerin diðer dilleri çok daha kolay ve doðru
biçimde öðrendiklerini ifade
ederler. Yarý dillilik, aslýnda, iki
yönlü dilsizlik demektir. Türk
çocuklarýnýn anadili öðretiminden vazgeçilerek tamamen bulunduklarý ülkenin diline dayalý
bir þekilde öðrenim görmeleri,
onlarýn anadillerinin geliþmesine önemli bir katký saðlamayacaðý gibi, uzun vadede bulunduðu ülkenin dilini ikinci dili
olarak edinmelerini de engelleyecek ve her iki dili de eksik
öðrenmelerine neden olacaktýr.
* Uzun görüþmelerin tamamýný
24 Kasým Öðretmenler Günü’nde
www.binfikir.be’de yayýnlayacaðýz.
[email protected]
Ne terör, ne þiddet
Gündem sýcak.
Güneydoðu’da PKK ile çatýþmalar sürüp gidiyor.
Bu sefer Türkiye kararlý. Irak’a, Bush yönetimine, PKK’ya karþý iþbirliði çaðrýsý yapýyor.
Tezkere elde, yine de diplomasi deneniyor önce.
Türk askeri Kuzey Irak’a ha girdi ha giriyor diye
Avrupalýlar hop oturup hop kalkýyor.
Ya da öyleymiþ gibi yapýyorlar. Hatta Avrupa
Birliði çevrelerinde, 6 Kasým’da açýklanan rapor,
rehin alýnýp baský yapýlmýyor.
Türkiye’de ve Türklerin yoðun olarak yerleþtikleri diðer Avrupa þehirlerinde olduðu gibi, Brüksel’de de PKK’ya karþý protesto yürüyüþleri organize edildi.
Maalesef Brüksel’deki ilk tepkiler izinsiz. Gençler tepkilerini Amerikan Büyükelçiliðine, Kürt ve
Ermeni lokallerine saldýrýrak gösterdiler. Belçika
medyasý günlerce bu konuyu ele aldý, çarþaf çarKendi haklarý
þaf yazýlar çýktý.
için hiçbir
1990’lý yýllarýn baþlarýnzaman sokaða
da Brüksel’in farklý semtlerinde arka arkaya Fas
dökülmemiþ Türk
asýllý gençlerin “ayaklankökenli gençlemasýný” yaþamýþtýk. Hatta
bazý sosyal projeler bu
rin tepkisi herketepkilerin sonucunda hasi þaþýrttý.
yata geçirilmiþti. Bu
“ayaklanmalara” Türk kökenli gençler katýlmamýþlardý. Kendi haklarý için hiçbir zaman sokaða dökülmemiþ bu Türk kökenli gençlerin tepkisi herkesi þaþýrttý. Tepkilerin arkasýnda kimlerin olduðu
sorgulandý. Hepsi bozkurtlar olarak sýfatlandýrýldýlar, 3 bin km ötesinde olup bitenlerden onlara ne
dendi, bu “Türklüklerinin” karþýsýnda “Belçikalýlýklarý” sorgulandý. Ýlk þaþkýnlýktan sonra, olaylarýn
biraz da spontane geliþtiði, bu vesileyle, gençlerin
kendi gelecek kaygýlarýna tepki gösterdikleri dile
getirildi.
Aslýnda ne ekiliyorsa, o biçiliyor. Gençlerin yaptýklarý asla tasvip edilemez ancak oy avýna çýkan
parti yöneticileri, bile bile hem dini hem milliyetçiliði en çok kullanan etnik kökenli adaylara baþvurup sonra da ihtar ediyorlarsa burada bir yanlýþ
var. Yine ayný kesimden “bu gençleri kimler kýþkýrtýyor, olaylarýn arkasýnda Türk devleti mi var”
deyip ayný zamanda Türk Sefaretinden kendilerine
aday bulmalarýný rica ediyorlarsa bunu da sorgulamak lâzým. Bundan alýnan kuvvetle burada en çok
estirenler de aþýrý milliyetçi tepkiler oluyor ve inanýn bunu Türkiye’nin yararýna yaptýklarýný sanýyorlarsa, hiç öyle olmuyor. Burada hem ailelere hem
de sosyal sorumluluk projesi yapmaya çalýþanlara
çok iþ düþüyor. Ayaklarý üstünde durmayý baþarabilen, toplumda söz sahibi olan, karar mekanizmalarýnda yer alabilen gençler ancak kendi toplumlarýna ve icabýnda Türkiye’ye faydalý olabilirler.
Bu arada uluslararasý kadýnlar günü kutlu olsun.
Sayfa 8X.qxp
09.11.2007
07:39
Seite 1
8
Belçika’da dernek
baþkaný olmak
Her iþin bir zorluðu var derler ya, dernek
baþkaný olmak bence en zorlarýndan birisi.
Dernekler genelde býçak sýrtýnda giden kuruluþlardýr. Seçim zamaný her þey iyi gidecek gibi olur, seçilirsiniz, bir de bakmýþsýnýz
ki yanýnýzda ya bir ya da üç kiþi kalmýþ; gerisi, kiminin iþi olur, kimi hastalýk veya ona
benzer mazeretler sunar, ama sizin geri
dönme þansýnýz yoktur. En azýndan bir yýl
oradasýnýz demektir, ilk üç aydan sonra salvolar gelmeye baþlar dernekte. Üye deðildir,
bir iþi olur, ‘nerede bu dernek baþkaný, iþimi neden görmüyor’ der. Anadolu’da bir tabir vardýr; ‘ne sürdün elime ne süreyim yüzüne’ derler. Derneðe gelip üye olmaz, hiçbir faaliyette bulunmaz, uzaktan eleþtirir,
ama iþi olmayýnca dernek baþkanýndan daha kötüsü olmaz nedense.
Memleketin adýyla bir dernek kurduysan
yandýn demektir. Hazýrdýr hemþerici, bölgeci, bölücü daha neler neler. Bir de þimdi internet gazeteciliði çýktý ya, eleþtirmeler, yorumlar, mailler baþýný alýr gider artýk. Bir kere düþünmezler bu insanýn da bir ailesi, sosyal hayatý, ilgilenmekle yükümlü olduðu çocuklarý, iþ yeri var. Bazen öyle eleþtirirler ki,
özel hayatýnýz, dükkânýnýz bile yazý konusu
olur, verdiðiniz demeçler, katýldýðýnýz toplantýdaki resimler olsun, reklam amacý taþýdýðýna kanaat getirenler olur. Tabii ki eleþtiriler
olacak ama bunun da bir ölçüsü olmalý.
Bu kadar eksilerin yanýnda artýlarý da vardýr tabii ki. Birçok insanla tanýþýrsýnýz, hele
bizim derneðimiz gibi bir bölümü yardým,
hayýr hasenat iþleriyle uðraþýyorsanýz yardým
ilettiðiniz insanlarýn mutluluðu bir an kafanýzdaki her þeyi siler atar, relax olursunuz.
Tabii ki bazýlarý, ‘yapma kardeþim, seni
bu iþe zorlayan yok’ der ama kazýn ayaðý
öyle deðil. Ben yapmayým, sen yapma, sonunda senin benim dolduramadýðým boþluklarý niyeti halis olmayan kiþiler doldurabilir, geçmiþte bunun birçok örneði görüldü,
yaþandý.
Sonuçta dernek baþkaný da insan ve tüm
iyi niyetine raðmen hata yapabilir. Böyle
durumlarda yapýlmasý gereken ilgiliye yapýcý
eleþtirileri aktarmak… Hatasýz kul olmaz.
Dernek baþkaný da.
METÝN EDEER
Speakers
Corner
Kasým 2007
Ayrý dünyalar
Hemen hemen hepimizin kullandýðý, hiç yabancýsý olmadýðýmýz bir
cümledir: "BÝZ AYRI DÜNYALARIN
ÝNSANLARIYIZ"..
Bazen iki arkadaþýn, bazen iki
sevgilinin birbirlerini anlamadýklarý
O meþhur noktada kullandýklarý kelimelerdendir AYRI-GAYRI-DÜNYALAR… Oysa ki varlýðý icat edilmemiþ bir baþka DÜNYA var mýydý? O
zaman þöyle diyebilir miyiz; ne kadar anlayýþ varsa, o kadar da "DÜNYA" var özümüzden sözümüze ve
dýþýmýzdan içimize…
AYRI DÜNYALARIN
ÝNSANLARIYIZ (mý?)
Artýk herkesin kulaðýna aþina "ithal gelin ", "ithal damat"... Ben bu
ithal kelimesinin icadý yine ithal damat, veya ithal geline ait olduðuna
inanýyorum. Ama patenti en çok
kimlerin aðzýnda sakýzdýr, orasý da
tartýþmaya açýktýr tabii ki.
Nedir bu aramýzdaki büyük uçurumlara sebep olan depremlerin sýrrý. Nedir, güzel bir baþlangýç saydýðýmýz bu evliliklerin yüzde seksenlere varan ezici hezimetine müptela
BOÞANMALAR. Nedir bu kutuplaþma, ayrý dünyalaþma ve inanýrken
dünyevi her bir þeyin dünyalýk olduðuna. Ve yok oluþunun var olduðunu bilerek DÜNYAMIZA 'dünyalýk' nazarýnda öylesi basit bir hiçmiþçesine bakarken, NEDÝR hani
derler ya 'BÝRBÝRÝMÝZDEN ALIP VEREMEDÝÐÝMÝZ'.
Ýkinci kuþak, üçüncü kuþak, ithal
gelin, ithal damat. Her iki döngünün de ardý kesilmeyecek bundan
hepimiz eminiz. Ama ne var ki bu
döngüyü kýsýr döngü haline dönüþtürmemekten geçiyor konunun asýl
ana temasý.
Her geçen gün duymayalým ki falancanýn kýzý veya oðlu boþanmýþ ya
da arefesinde. Peki bu yalnýzlýða
terk edilmiþ hayatlar, peki bu sevabýn "GÜNAHI" yani ortada kalan
cocuklar, ya bu ayrýlýklarýn doðurduðu mecburi baþka sevdalara yö-
nelmeler… ÝNTERNET köþelerinde
amansýzca chatleþmelerde ayyuka
çýkan ‘ben BOÞANDIM! Çocuðun
var mý? Yalnýz mý kalýyosun?'lu, ahlakýmýzý zedeleyen muhabbetler. VE
DAHA BÝR SÜRÜ... Bunun gibi daha nice yazýlacak AYRI DÜNYALAÞMALAR..
Sorun kimde, problemin asýl kay-
naðý bu kablonun kýsa devre yapan
kýsmý nerede bilemiyorum! Ama
gözlemlediklerimden sorarsanýz, hani az da olsa þöyle DÝYEBÝLÝR MÝYÝZ, TABÝÝ KÝ OBJEKTÝF OLMAK
ÞARTI ÝLE:
Ýthal damat: Daima yenilikçi olma, bir þeyler yapabilme sevdasýnda. Baþarý oraný bence yüzde doksan.
Yerli damat: Ýthal damadýn baþarýsýný hazmedemeyen, senelerce burada olmasýna raðmen, yüzdeye vurulduðunda hiçbir ilke imza atmamýþ, grafiði düþük olan, kuralsýz,
diezel ayakkabý ile nike þapkasý arasýnda SIKIÞMIÞ bir varlýk.
Ýthal damat: Kurallara uymayan,
kaldýðý ülkenin konuþtuðu dili seneler geçmesine raðmen bir turlu öðrenemeyen..
Yerli damat: Tabiri caizse çatýr çatýr dört dil konuþtuðu halde, kendi
anadili olan Türkçe’yi bir türlü yeterince konuþup anlayamayan.
Ýthal damat: Bir çoðu güzel kadýn
sevdasýnda.
Yerli damat: Al birini vur ötekine.
Ýthal damat: Evinin çatýsýna diktiði
çanaktan, TV baþýnda seyre koyulduðunda hiçbir espriyi kaçýrmayan,
dolmuþçu hikâyelerini rahatlýkla anlayabilen.
Yerli damat: Avrupa’da dolmuþ
olmadýðýndan bu muhabbete hep
FRANSIZ kalan.
Ýthal damat: Bayramlarýn, düðünlerin, cenazelerin, akraba ziyaretinin, paylaþmanýn, misafirperverliðin
çekirdeðinde filizlendiði için, bu
kültürü hissiyatý kaybetmemiþ ve bu
duygularýn tarifini en güzeli yapmaya, uygulamaya çalýþan..
Yerli damat: Hepimiz biliriz buradaki bayramlarý ve özleriz her bayramda memleketi, düðünlerimiz hakeza. O yüzdendir ki yerli arkadaþlar bu duygulardan hep eksik nasiplenmiþlerdir ve bu da büyük
uçurumlara sebeptir bence…
Yukarýda yarý esprili karýþýk doð-
rularýmýz sayacaklarýmýzýn üçte biri
bile deðildir. Bunlarýn bir çoðunu ithal gelinlerimiz ve yerli gelinlerimiz
için de sayabiliriz. Gerçi kadýnlarýn
her zaman ayrý bir dünyasý vardýr,
bu konu enine boyuna çok farklý
ve boyutludur, bence onlarý tek baþýna ele almak gerekir ama yetmez
diye de düþünüyorum. Bizler istesek de istemesek de aramýzda büyük sosyal ve kültürel sorunlarýn olduðu ve bu sorunlarýn bizlerin önüne her zaman set,her zaman zorluk
olarak çýktýðýdýr..
Ýki kültürü empoze etme yolunda
,,bence burada doðmuþ kiþilere anne babalarýndansa Avrupa ülkelerindeki kurumlarý yani okullarý vs daha
baþarýlý olmaktadýr..Türkiye’den gelmiþ bir ailenin çocuðu, ithal gelin
ya da damatla büyük anlamda kültür ve maneviyat sorunu yaþýyorsa,
bence: Bu anne ve babanýn yukarýda bahsettiðimiz kurumlardan daha
baþarýsýz olduðunun göstergesidir..
Çok uçuk iletiþim kopukluðu yaþayan bu iki dünya insanýnýn ortak
bir nokta bulmasý hiçte kolay olmayan bir sorundur. Bana göre her iki
insan dada maneviyat sorunu had
safhadadýr. Buradaki bir çok kiþi akrabalýðýn, dostluðun, yardýmlaþmanýn, dini deðerlerin yeterli bilincinde olmazken,,Türkiye’den sonradan
gelen kiþinin ise kendinde olan veyahut gördüðü deðerlerini bir anda
buradaki kiþiye ENJEKTE etmeye
çalýþmasýdýr,asýl sorun ..Nitekim sonuç ortada AÞIRI DOZDAN ayrýlýklar…….VEYA …..yaþanmaz, çekilmez birliktelikler..
Meseleler yazmakla çizmekle deðil, her iki türün de ciddi anlamda
birbirlerine hazýrlýklý eðitiminden
geçmektedir. Bu eðitimin zorunlu
olacaðý kurumlarýn açýlarak veya hala hazýrda olan kurumlarýn desteklenerek bu iki türün yeni nesillerini
bilinçlendirmesinden geçmektedir..
Buna en iyi örneði Türk kolejlerinden verebiliriz.Belçika’daki Türk
okullarý, benim düþündüðüm kurumlarýn öncüsüdür ve hala hazýrda
olanýdýr..
Yasadýðýmýz ve ömrü az kalmýþ
dünyamýzda, ya da ölüme mahkûm
olan insanýn, yine ömrü az olan insanýn kendi dünyasýnda, ayrý dünyalaþmanýn hiçbir mantýðý veya elit
bir tarafý yoktur bence.
Bizler ayrý dünyalarýn insani deðil,
ayný dünyalarýn birbirini anlayan sevebilen insanlarý olmaya gayret etmeliyiz..
Not: ithal gelin ve ithal damat yakýþtýrmasýný kullanmak zorunda
kaldýðým için herkesten özür dilerim.
ORHAN DUMAN
Bu sayfamýzda yayýnlanan yazýlar gazetemiz Binfikir’in deðil, yazarlarýn kendi kiþisel görüþleridir. Sizlerin de yazýlarýný bekliyoruz...
Sayfa 9x.qxp
09.11.2007
07:12
Seite 1
Kasým 2007
SÝZbize
9
‘Hepimiz
kardeþiz’
[email protected]
Büyük bölümü Brüksel’de gerçekleþtirilen izinsiz protesto gösterileri hakkýnda
Brüksel dýþýnda yaþayan vatandaþlarýmýzýn görüþlerini aldýk.
Damla
RS
E
ANV
Hidayet Turan
Cihan Kaya
Burada yürümenin Türkiye’ye
çok fazla bir faydasý yok. Hele
izinsiz yürümek
zarar bile veriyor.
Kürtlerle içli dýþlýyýz ve burada bir
sorunumuz yok.
Komþum Kürt
asýllý ve 15 yýldýr
beraber yiyoruz,
içiyoruz. Buna leke sürmeye gerek yok.
Ýyi bir þeydi. Türkiye’nin yalnýz
olmadýðýný ve Avrupa’da da sesini
duyarabildiðini
tüm dünyaya
gösterdi. Ama
gösterilerdeki taþkýnlýklarý onaylamýyorum. Sokaktaki vatandaþýn
günahý yok.
Türk, Kürt, Çerkez sonuçta hepimiz kardeþiz.
E
LÝEG
Mehmet Deveci
Genelde ben barýþçý
biriyim, barýþtan yanayým. Benim için bu
tür olaylarýn sonu
yoktur. Þiddet ve terör hiçkimseye bir
þey kazandýrmaz. Sonuçta hepimiz insanýz. Türkiye’nin paylaþýlmasýna ve bölünmesine karþýyým. Ama
bir vatandaþ, bir insan olarak ayrýmcýlýða da
karþýyým. Ne Türk ne de Kürt vardýr. Bence
her ikisi de vardýr ve onlar kardeþtirler. Temelde böylesi gerçekler yatmaktadýr. Bunu
hiç kimse unutmasýn.
ROI
Kemal Özcan
LE
HAR
Özgün Düzgün
Her þeyden önce bütün insanlarýn eþit olduðuna, kardeþ olduklarýna inanýyorum. Dün
olduðu gibi bugün de
insanlarýn hepsi kardeþimizdir. Þiddet hiçbir
zaman hiçbir konuyu
veya meseleyi çözümleyememiþtir. Aksine
her þeyi zora sokmaktadýr. Bizler, diyalog yoluyla, kardeþçe bu basit meseleleri çözebiliriz.
Devlet bütünlüðünü koruyarak, hiçbir din, ýrk
ve kültür farký aramadan insanca yaþamak nihai emelimiz olmalýdýr. Özelliklede gençlerimize, þiddete baþvurmadan çok þeylerin ifadesi mümkündür, demek isterim.
C
Yabancý bir ülkede
göçmen toplum olarak etnik farklýlýklardan daha önemlisi,
göçle birlikte gelen,
kuþaklar arasý çatýþmalar, ailelerin parçalanmasý, çocuklarýmýzýn eðitim ve gelecek
sorunu gibi önemli sorunlarýmýz var. Enerji
ve tepkilerimizi bu yönlere çevirmemiz gerekir. Farklýlýklarý çatýþma unsuru deðil, birer
kültürel zenginlik olarak algýlamalýyýz. Tepkiler toplumsal huzuru bozmayacak bir ortamda yapýlmalýdýr. Ancak o zaman kamuoyu
üzerinde olumlu etki gösterir. Oysa Brüksel’deki olaylar basýnda izlediðim kadarýyla
toplum üzerinde olumsuz etki býraktý. Hassasiyet gerektiren konularda bile soðukkanlý ve
sagðduyulu davranýp, tepki alma yerine kamoyu üzerinde olumlu etki býrakýlmalý.
üyük adam büyük iþler gerçekleþtirir. Tarihe
damga, büyük projeler, büyük baþarýlarla vurulur. Büyük gerçekleþtirmeler, o büyük an, tören,
ödüller ve alkýþlarla onurlandýrýlýr. Haklarý bu çünkü.
Þükür, ben öyle biri deðilim.
Küçücüðüm ben. Hem harfiyen hem mecazen. Boyum istatistiklere göre ortalamadan bile küçük. 1.70
ya var, ya yokum. Artý, kendimi bildim bileli, anamdan çok iþittim: “benim kýz yüzlü kuzum, sen aslýnda
kýz doðacakmýþsýn da...” Anlayacaðýnýz, benden beþ
paralýk adam olmaz.
Buna da þükür derim.
B
T
GEN
Recep Kartal
Yabancý bir toplumda yaþadýðýmýz
için imajýmýzýn iyi
olmasý çok önemli. Gösterilerin kuralsýz olarak düzenlenmesi üzücüdür. Gençlerin bu
kadar galeyana
gelmeleri ve etrafa
zarar vermeleri en baþta eðitim seviyeleriyle
alakalýdýr ve kötü niyetli provokatörlerin baþarýsýdýr. Düþüncesiz hareket edildi fakat geçen hafta organize bir þekilde yapýlan gösterinin, daha önce yapýlan hatalarý telafi ettiðini
düþünüyorum.
N. Dursun/Ö. Balci/E. Utku/M. Aydoðdu
Þimdi. Belki maganda tipler, bilhassa maço Türk
erkeði, bu söze yan gözle bakacak ama, bende küçük bir kýz ruhu var! (dur, beteri geliyor)
Edebiyatçýnýn þansý istediðini, mekan, madde, sahýs, durum, his… herhangi bir sekilde doðurabilmesi, deðiþtirebilmesi. Söz temsili, Tanrý’yý oynayabilmesi. Haþa, o haddimi aþar. Þu sözle paçayý kurtarayým:
“sanatçý yaratýr, yaratmak sanatçýlýktýr. Yaratmak ilahi,
tanrýsaldýr. Ve yaratma sanatýnýn en ustasý elbet Mevla’dýr.”
Bunu kabul kýldýysak. Söz altýnda kalmayayým.
Benim adým Damla, ben küçük bir kýzým. Çaput
bezden bebelerim var, beþ taþ oynamayý severim,
korktuðum zaman ‘ay!’ çýðlýk atar, anamýn kanatlarý
altýna sýðýnýrým.
Anam allý güllü turna. Kanatlarýnýn bir ucu Kaf, diðeri Ararat, ayaklarýnýn altý cennet bahçeleri.
Dostum yüce bir Yunus. Adýndaki seçim gönlünde
yatan altýnlarýn simgesi. Yunus benim dünya ahiret
kardeþim, hem ilik nilüfer, hem çetin poyrazým, en
kýyak yoldaþým.
Aþkým, kar yüzüne, o çay koyarken, habersiz baktýðýmda, içimi kelebek kanatlarý gibi titreten sultaným.
Kalemim, damla damla akan, asla dinmek bilmeyen, açýk yara damarým.
Dünya, doða, kainat; doyamadan öptüðüm seccadelerim.
Abim, amber kokusuna hasret kaldýðým abim, yollarýna güller serptiðim, bazen rüyalarýmda bazen avcumda, kitap ve þiirlerimde, göz yaþlarýmda, virane,
hovarda, iþsiz sokaklarda soluk soluða aradýðým cancaðýz abiciðim, sen doðuda doðan güneþim batýda
batan ayým, damla damla içime yaðan yaðmurumsun.
Sen ne degilsin ki? Tek, kahrolsun, sadece bir tek
þey! Sen artýk burda deðilsin. Laf aramýzda, yokluðun
zor abi, bilsen ne kadar özledim o ela gözlerini, alýþamadým sensizliðe vesselam. Damla kaldým gitti, bir
türlü su olup akamadým, bulandým. Yetim bir damla
kaldým. Ben sensiz “Damla” kaldým abi.
Ben Damla isem, siz kimsiniz bu öyküde?
Her damla bir göl arar, nehir bulur derler, ruhumun var olduðu topraklarda. Ve her damla eninde
sonunda bir denize akar. Sizler ebediyen aradýðým
okyanuslarsýnýz.
Þükür kavuþturana.
Ýlyas Kör
1969-1994
Anýsýna
Mustafa Kör
Sayfa 10x.qxp
09.11.2007
07:27
Seite 1
Kasým 2007
GÜNDEM
10
Belçika’da Cumhuriyet coþkusu
Cumhuriyet Bayramý Belçika’da Brüksel baþta olmak üzere, Anvers, Liege, Genk ve Mons’da çeþitli etkinliklerle kutlandý. Mons Atatürkçü Düþünce
Derneði (MADD) Cumhuriyet bayramýný dernek lokalinde kutlarken, T.C. Anvers Baþkonsolosu Ahmet Arda da dernek baþkanlarý,Türk kökenli politikacýlar ve geniþ bir vatandaþ topluluðunun katýldýðý bir resepsiyon verdi.
Serpil Aygün
Büyükelçilik
resepsiyonuna katýlým
yoðundu
Cumhuriyet´in 84. yýldönümü nedeniyle Büyükelçilik
konutunda verilen resepsiyona ilgi yoðun oldu. Büyükelçi
Tanlay konuklarýný, eþi Yelda
Tanlay ve Askeri Ataþe Tankçý
Kurmay Albay Mehmet Sadýk
Akyar ve eþi Halide Gül Akyar ile birlikte karþýladý. Nato askeri temsilcilerinin yanýnda, çok sayýda sivil toplum
örgütü baþkaný, iþadamlarý,
gazeteciler ile konsolosluk ve
büyükelçilik çalýþanlarý katýldý.
Genk’te görkemli
84. yýl kutlamasý
28 Ekim Pazar günü Genk
Belediye binasýndaki Kültür
Merkezinde, Türk Dili ve Kültürü Öðretmenlerinin, Belçika
Türk Dernekleri Birliði ve
TEKM’nin katkýlarý ile düzenledikleri Cumhuriyet Bayramý törenleri saygý duruþu ve Ýstiklal
Marþý ile baþladý. Öðrencilerin
seslendirdikleri þiir ve konuþmalarýn ardýndan ,programýn
en çok beðenilen bölümünde ,
Türk toplumunun birlikteliðini
ifade etmek için Türk Dili ve
Kültürü öðretmeni Ýnci Dilek
Ergün tarafýndan kurulan ve
yönetilen ve bölgenin çeþitli siyasetçilerinin de aralarýnda bulunduðu koro ’10. Yýl Marþý öyledi. T.C. Anvers Baþkonsolosu
Ahmet Arda’nýn Cumhuriyet
pastasýný kesmesi ile program
son buldu.
Belçika Atatürkçü Düþünce
Derneði (BADD) Cumhuriyetin 84. yýlýný dernek lokalinde
düzenlediði yemekli bir balo
ile kutladý. Cumhuriyet Balo’sunun Türkiye’den gelen
konuðu, cumhuriyet mitinglerinin detekçilerinden ünlü
Türk Halk Müziði sanatçýsý
Tolga Çandar’dý. BADD Türk
Sanat Müziði Korosu konseri
ve Özbek dansçý Sabina Asanovani’nin danslarýndan sonra
sahne alan Türk halk Müziði
Sanatçýsý Tolga Çandar hem Egeli þivesiyle anlattýðý þirin
öyküler hem de sazý
ve türküleriyle izleyenleri coþturdu.
Çalýþtýklarý okullardaki çocuklarýn resimlerinden oluþan
sergi açýlýþýna, T.C. Brüksel
Büyükelçiliði Eðitim Müþaviri
Tolga Yaðýzatlý katýlýrken,
BADD’nin Cumhuriyet Balosu
için Belçika’da bulunan Türk
Halk Müziði Sanatçýsý Tolga
Çandar da çocuklar için küçük
bir konser verdi.
Liege Cumhuriyet’e
sýmsýký baðlý
“Çocuk
gözüyle
Cumhuriyet“
Brüksel’deki okullarda Türkçe dil ve kültür dersleri veren öðretmenler, Belçika
Atatürkçü Düþünce Derneði
(BADD)’nin Atatürk Kültür
Merkezi’nde, 29 Ekim Pazartesi günü “Çocuk gözüyle Cumhuriyet” konulu bir resim sergisi düzenlediler.
Liege Bölgesi Türk Dernekleri Federasyonu (FLAT) ile Liege Türkçe dil ve kültür öðretmenleri tarafýndan 28 Ekim
Pazar günü verilen Cumhuriyet resepsiyonuna çok sayýda
Türk ve Belçikalý davetli katýldý.
BADD’den coþkulu
Cumhuriyet Balosu
Paraya mı
ihtiyacınız var ?
Tolga
Çandar
Kısa Vadeli Kredi şartları ile deǧerlendirilir1
Sonradan pişmanlık duymadan kredi mi almak istiyorsunuz ? O zaman
doǧru adrestesiniz.Citibanka geldiǧinizde istediǧiniz miktar ne olursa
olsun,kredi sebebiniz ne olursa olsun,her zaman en iyi hizmetle ve
konunun uzmanları ile karşılaşacaksınız.
Detaylı bilgi için ;
• 0800 24 023 numarayı arayın,
• Cep telefonunuzdan 3102’ye ücretsiz olarak (hazırım) mesajınızı
gönderin,
• www.citibank.be internet üzerinden hemen başvurun (Fransızca
veya Flamence),
• Citibank satış noktalarımıza gelin,yetkililerimizle görüşün
Simdi dövizle askerlik hizmeti için
de sizlere 5,5%2 gibi çok uygun
oranla kredi veriyoruz !!! Gurur
duyarak alabileceǧiniz kredi !!!!
1 Kısa Vadeli Kredi, banka kriterlerine göre deǧerlendirildikten sonra,banka ve
müşteri tarafından karşılıklı olarak kabul edildikten sonra, imzalanip onaylanır.
2 Bu oran yıllık maliyet yüzdesi ile hesaplanmış olup, sadece dövizle askerlik
hizmeti için,en fazla 36 ay vade ve en fazla 7.500€ için geçerli olacaktır.
Yetkili Kişi : M. De Bolle – Yetkili Kurum : Citibank Belçika SA, Boulevard General Jacques 263g,1050 Brüksel, Vergi No; BE 0401.517.147 RPM Brüksel, C.B. 954-5462261-42.
Kredilerde en iyi hizmet,
en hızlı hizmet !
Atatürk 69. ölüm yýldönümünde
Brüksel’de törenlerle anýldý
tatürk, 69. ölüm yýldönümünde
T.C. Btrüksel Büyükelçiliði’nde saat 09:05’te saygý duruþu ile anýlýrken, Belçika Atatürkçü Düþünce Derneði
(BADD), Belçika Türk Koordinasyon
Kurulu, Belçika Türk Spor Federasyonu
ve Avrupa Derneði ile iþbirliði içinde
BADD dernek lokalinde bir anma töreni
A
düzenledi. Semiha Erdemir ‘in sunduðu
törende günün anlam ve önemine dair
yapýlan konuþmalarýn yanýnda öðretmen
Münevver Yýlmaz da bir sinevizyon gösterisi yaptý. Büyükelçilik toplantý salonundaki törende ise Askeri Ateþe Sadýk
Akyar ve Büyükelçi Fuat Tanlay birer konuþma yaptýlar.
Sayfa 11x.qxp
09.11.2007
07:53
Seite 1
Kasým 2007
GÜNDEM
11
Flux, yeni yönetimini sýra gecesinde tanýttý
Erdinç Utku
ent’te baþarýlý faaliyetleri ile dikkat çeken
FLUX isimli öðrenci
derneði yeni yönetim kurulunu
belirledi. Baþkanlýða Aykut Çýrýk getirilirken, yeni yönetimde
Mutlu Çetin(sekreter), Demir
Ali Köse (sayman), Yeliz Güner, Nuray Köse, Fatih De Vos,
Meryem Branswijck, Nesrin
Dinç, Ahmet Yýlmaz, Leyla Yýldýrým ve Hasan Gök yeraldý.
MuziekantenHuis adlý lokalde
düzenledikleri sýra gecesinde
bir araya gelen FLUX üyelerine,
üye adaylarýna ve konuklara
G
yeni yönetim tanýtýldý. Baþkan
Aykut Çýrýk yaptýðý konuþmada
kýsa bir dönem sessizliðe bürünen derneðin yeniden canlandýðýný ve bilgilendirme akþamlarý, iþ bulmada rehberlik, isteyen ortaöðrenim öðrencilerinin
derslerine yardým etmek,
çalýþan üniversite mezunu üyelerinin yeni mezunlarý desteklemesi gibi
etkinliklere devam edeceklerini ifade etti. Kültürel etkinlikler de düzenleyeceklerini belirten Çýrýk,
“sýra gecesiyle baþladýk,
bu tür buluþmalarla üyelerimizin birbirlerini taný-
malarýný amaçlýyoruz. Amaç dayanýþmayý hýzlandýrmak” dedi.
Bülent Köken(Saz, vokal),
Hasan Týrpan(Perküsyon) ve
Bülent Gök(Vokal)’ten oluþan
Grup Týný’nýn gençleri Türk
Halk Müziði ile coþturduðu gecede FLUX üyesi Dilek Göcen
seslendirdiði türkülerle beðeni
topladý.
Flux Öðrenci Derneði, 2004
yýlýnda Gent’te okuyan Türk
öðrencileri tarafýndan kuruldu.
Derneðin baþta gelen amacý yabancý uyruklu öðrencilerin yüksek eðitime baþlamasýný ve devamýný saðlamak. Bunu baþarabilmek için Flux Derneði hem
son sýnýf lise öðrencileriyle hem
de velilerle toplantýlar düzenliyor. Bu toplantýlarda Flux üyeleri gençlere ve velilere yüksek
eðitimin, hem toplumsal hem
de bireysel alanda, kendilerine
kazandýracaklarýnýn altýný çiziyor. Derneðin “bizim uðraþmak
zorunda kaldýðýmýz sorunlar
çözülünce bize gerek kalmayacak” görüþü ilgi topluyor.
Cojep Brüksel bürosu açýldý
Avrupa’nýn çeþitli ülkelerinde faaliyetleri bulunan bir
sivil toplum örgütü olan COJEP (Conseil de la Jeunesse Pluriculturelle de France), Cojep Ýnternational olarak üçüncü bürosunu Brüksel’de açtý. Baþkan Ali Gedikoðlu’nun bir sunuþ yaptýðý toplantýyý 50 kadar bir
izleyici grubu takip etti.
Sayfa 12.qxp
09.11.2007
09:28
Seite 1
12
SÖYLEÞTÝK
Kasým 2007
‘Olaylarý kimin
yönlendirdiðini bilmiyoruz’
Türk gençlerinin Brüksel’de yaptýðý izinsiz eylemler Belçika toplumunda eleþtiri ile karþýlanýrken, Türk toplumunu da üzdü. Herkes bir provokatörden
bahsetti, kýþkýrtmalara gelinmemesi çaðrýsýnda bulundu ama pek çoðumuz bu gençlerin neden böyle sokaklara dökülüp, yakýp, yýkýp kýrdýðýný anlayamadý. Ne aileler, ne dernekler, ne de toplumun ileri gelenleri bu gençlere söz geçiremedi. Tüm çaðrýlara raðmen SMS’ler , bir cep telefonundan diðerine uçuþtu. Taa ki, 6 Türk derneðinin birleþip yasal bir protesto gösterisi için izin talep etmesine kadar. Peki neydi bu gençleri sokaklara döken? Türkiye’nin doðusundaki terör olaylarýna tepki mi sadece? Provakasyon mu? Yoksa sosyolojik bir sorunun, Türkiye’de yaþanan bir olaya duygusal tepki
gösterirken depreþmesi miydi? Tüm bu sorulara cevap aramak üzere, olaylarýn geçtiði Schaerbeek ve Saint-Josse Belediye Baþkanlarý Bernard Clerfayt
ve Jean Demannez ile olaylara müdehale eden Saint-Josse, Evere, Schaerbeek Emniyet Komiserlerinden Roland Thiebault ile söyleþtik. Olaylarýn aktörü gençlerin cephesinde ise onlarý temsil edecek bir sözcü maalesef yoktu. Olaylar esnasýnda görüþtüðümüz gençlerde ise ortak bir tavýr, ortak bir
talep gözlenmedi.
nilirrse izin verilir. Neden bu kurallar
konuluyor? Ýnsanlarýn gösteri hakkýný
sýnýrlamak için deðil. Sadece genel refahý korumak için. Düþünün ki sokaðýnýza Ýtalyanlar gelip gösteri yapmaya karar veriyor, araba çiziyor, yerdeki taþlarý söküyor ve insanlarý rahatsýz ediyor.
Memnun olmazsýnýz. Bu þiddetin patlamasý ve kontrol edilememesi þuna da
baðlý: bazý insanlar gençleri tahrik ettiler, hatta onlarý yanlýþ yönlendirip belli
bir söylem aktarmaya çalýþtýlar.
Erdem Resne/Serpil Aygün
Schaerbeek Belediye Baþkaný
Bernard Clerfayt
Öncelikle bir genel deðerlendirme
yapar mýsýnýz? Olaylarý nasýl algýlýyorsunuz, neye baðlýyorsunuz?
Olaylarýn, birçok gençteki rahatsýzlýk
ve derin yaralanma hissinden doðduðunu düþünüyorum. Belçikalý olsalar
da bu gençler Türk asýllý ve kendilerini
Türkiye’ye baðlý hissediyorlar. Göçe
baðlý bir kimlik sorunu var. Göçten gelen bu çocuklar hala Türkiye eksenli
bir aile ve çevre yapýsýnda bulunuyorlar, medya ve televizyonlarýn da bunda
etkisi var. Yani siyasi olarak hem Belçika hem Türkiye gündeminde bulunuyorlar. Ve kabul etmek gerekir ki burada Belçika’da doðuyorlar, büyüyorlar,
okula gidiyorlar ama iþ piyasasýna ve
tam anlamýyla vatandaþlýk mertebesine
ulaþýmlarý daha güç oluyor. Dolayýsýyla
Türk kimlikleriyle burada yaþadýklarý
zorluklar bazý gençlerde derin bir gerginlik yarattý ve bu gerginlik bir anda
patladý.
Herkes “neden 3500 km uzaktaki bir
sorun buraya taþýndý?” diye soruyor
ama siz daha ziyade buradaki sosyal
sorunlara iþaret ediyorsunuz. Bu alan -
larda siz eksiklikler görüyor musunuz
ve ne gibi önlemler düþünüyorsunuz?
Bu sorunlarý iyi biliyoruz ve kabul
ediyoruz. Ama bunlar var diye gereksiz
bir þiddeti kabul edemeyiz. Gereksiz
ve anlamsýz bir þiddetti, çünkü olanlar.
Ne Türkiye sýnýrlarýndaki güvenlik sorununu, ne de buradaki gençlerin entegrasyon sorunlarýný halletti, diyebiliriz. Tam tersi toplumsal refahý
zorladý. Çarþamba akþamki ikinci gösteride sokaktaydým, velilerle konuþtum
ve onlar da anlamýyordu. Göç olaylarý
sosyologlara göre 2 veya 3 kuþak gerektiriyor, biz de tam 2. ve 3. kuþak
arasýndayýz ve zorluklar var, bazen de
patlama oluyor. Entegrasyon sürecini
baþarýyla tamamlamýþ bazý aileler bu
semtlerden uzaklaþýyorlar, profesyonel
alanda baþarý simgesi oluþturuyorlar
ama bu herkes için geçerli deðil.
Gençlere göre Türklere her zaman
haksýzlýk yapýlýyor ve karþýt görünen
gruplara, mesela Kürt gösterilerine hep
izin veriliyor. Bu kötümser imajý neye
baðlýyorsunuz?
Bu imaja artýk bir son vermek gerekiyor. Kendim de böyle þeylere þahit oldum, bir genç bana “Kürtleri destekliyorsunuz ama bize izin vermiyorsunuz”
dedi. Böyle bir þey yok. Düzgün bir istek yapýlýr ve bu istek, gösterileri organize edecek makamlar tarafýndan üstle-
Anvers ve Genk’te de izinsiz gösteri ler oldu ama bu kadar sorun yaþanma dý. Neden Brüksel’de daha çok sorun
yaþandý? Polis’in tavrý daha mý sertti?
Hayýr polis’in tavrýyla alakalý deðil.
Sembolik olarak iki faktör var Brüksel’de. Birincisi: Brüksel’de Amerikan
Elçiliði var ve ilk gösteride ABD’ye mesaj vermek için bu gerekliydi. Ýkincisi:
burada kosmopolit bir yapý var ve
Kürt, Türk, Ermeni, Süryaniler yanyana, içiçe yaþýyorlar. Yani sürtüþme olasýlýðý burada var. Ýlginçtir ki tüm sene
boyunca sürtüþme yok, her sabah Türk
kadýný Kürt komþusuna selam verir.
Ama ne zaman ki Türkiye’ye yakýnlýðý
fazla olan ve televizyondan olaylarý izleyen gençleri kýþkýrtýrsýnýz, o zaman
bu gençler karþýlarýna çýkan ilk Kürt vatandaþýný düþman olarak görüyor. O
yüzden bizde þiddet daha fazla oldu
diye düþünüyorum, burada hedef olacabilecek insanlar ve mekanlar vardý,
saldýrýya uðrayan kafe gibi.
18 yaþýndan küçükler bile kelepçelendi, hatta çocuklarýna þiddet uygulandýðý için þikayet eden ve size bile
gelen aileler oldu. Bunlara ne diyecek siniz?
Bana verilen bilgilere göre Polis hiç
kimseye gereksiz bir þiddet uygulamadý. Polis tarafýndan tutuklanan insanlar,
sakinleþmeyen ve emirlere uymayan
kiþilerdi. Emirlere uymamak için yaþ
olmamasý, üzücü bir þey. Her þeyin
mükemmel olduðunu söylemiyorum.
Ama güvenlik güçleri toplumsal düzeni
koruduklarýnda kamusal gücü kullanýyorlar ve bu da bir þiddet türüdür. Hoþ
deðil, kelepçe kullanmak lazým ama bu
böyle.
Olaylardan sonra halkla iliþkiniz ol du, sosyal açýdan alýncak önlemleriniz
var mý? Þunu iyi yaptýk, þunu kötü yaptýk dedikleriniz?
Gelecek için öncelikle yaptýðým iþleri
devam ettireceðim. Türkiye-Irak sorunuyla ilgilenmeyeceðim, açýkçasý bu
benim sorunum deðil! Benim sorunum,
mahallelerimdeki yaþam. Asayiþi saðlamak ve mahallelerin geliþimini sürdürmek. Ben de yeterince çabuk ilerlemediðinin farkýndayým. Ýþsizlik fazla, zor
þartlarda yaþayanlar var. Ama sihirli çubuðum yok ve bir anda gösteri oldu diye henüz uygulamadýðým bir çözümü
þimdi yürürlüðe sokma þansým yok.
Ýmkanýmýz dahilindeki her þeyi yaptýk
bile. Bu olaylardan herkes þu dersi çýkarabilir. Olaylarý yaratanlar da, analiz
edenler de, herkes þu konuda kafa yormalý: Türk asýllý toplumun Belçika’daki
yeri nedir? Bu çifte vatandaþlýðý ve iki
devlete karþý sorumluluðu nasýl yerine
getirecekler? Ýþsizlik olsa da, zor olsa
da gençlerin artýk Belçika’da kalmayý
kabullendiklerini düþünüyorum.
Saint-Josse Belediye Baþkaný
Jean Demannez
Türk gençlerinin Brüksel’de gerçek leþtirdiði gösterileri deðerlendirir misiniz?
Her olayda birçok faktör vardýr. Hiçbiri tek anlamýyla olanlarý açýklamaya
yetmez. Gösterinin programlanmýþ
olup olmadýðý konusunda tam anlamýyla fikir yürütemiyorum ama belli bir
Sayfa 13.qxp
09.11.2007
09:33
Seite 1
13
Kasým 2007
gibi kabul etmem de mümkün olamaz.
Gösteriyi yasakladýðýmýzý söylemek bu
anlamda yanlýþ olur, bize istek gelmedi. Bahsedilen Kürt gösterileri de, Liedekerke sokaðýnda yapýlan gösteriydi
ki Kürt Enstitüsüne kundaklamadan
sonra yapýldý, yani bir tepki gösterisiydi. Þuna dikkati çekmek isterim ki Saint-Josse’taki herkes ayný þekilde deðerlendiriliyor, kökeni ne olursa olsun.
profesyonellik olduðunu söyleyebilirim. Place Hauwaert’ta 3 dakika içinde
40’a yakýn arabanýn toplanmasý - ki
bunlar Saint-Josse arabalarý deðildi çoðunlukla, - bayraklarýn getirilmesi, belli bir organizasyon olduðunu gösteriyor.
Peki bir þeyler düzenleniyor diye bilgi sýzmadý mý size? Önlem alamadýnýz
mý?
Maç sonlarýnda olduðu gibi bayrak
ve gruplaþmalar gözlemledik ama tüm
bunlar sonra gerçekleþti. Önceden bir
bilgimiz olmadý ve olamazdý, önlem de
alamadýk. Tabii ki Türkiye sýnýrýnda
olanlarý takip ederek bir þeylerin olacaðýný düþünebilirdik. Ama sonuçta SaintJosse’ta 153 deðiþik kökenden insan
var ve her gün bunlardan birinin ülkesinde bir þeyler oluyor, her þeyi takip
etmek mümkün deðil. Belediyemizin
de Ruanda-Kongo, Fas-Ýspanya, Türkiye-Irak gibi çatýþmalar yüzünden arbede yeri olmasý düþünülemez. Yani þuna
inanýyoruz ki Saint-Josse’taki insanlar
kendi ülkelerini deðil, Belçika’yý yaþamak için buradalar, tersi ise de hiç çekinmeden söyleyebilirim ki ülkelerinde
kalmalarý daha enteresan olurdu. Herhangi bir insanýn, herhangi bir fikiri beyan etmesi karþýsýnda hiçbir sözüm
yok, kendi ülkesi hakkýnda dahil, ama
bunu diðer halklara saygý çerçevesinde
yapmalarý gerekir.
Birçok genç, izin alýnmadýðýný ama
istense bile verilmeyeceðini, PKK’nýn
Belçika tarafýndan korunduðunu ifade
ediyordu. Buna ne diyeceksiniz?
Tamamen yanlýþ bir görüþ. Ben herkesin gösteri hakkýna arka çýkarým. Þunu da söyleyeyim, polisin varlýðý bir
gösteriyi yasaklamaya deðil, tam tersine göstericilerin güvenliðini saðlamaya
yarýyor. Ama bu güvenlik önlemlerini
alabilmemiz için önce izin istenmesi
gerekiyor. Hele baþka topluluklarýn
tepkisine yol açacak gösteriler ve söylemler planlanýyorsa, her þeyi olduðu
Peki o zaman gençlerin devleti ve
otoriteyi düþman olarak görmesi, ken dini rahat hissetmemesi neye baðlý?
Ben de anlamak isterim açýkçasý.
Türk gençleri, iþ, hayat pahalýlýðý konularýnda diðer insanlarýn yaþadýklarýnýn
aynýsýný yaþýyor. Saint-Josse Belediyesi
de formasyonlarla bu gençleri eðitmeye çalýþýyor. Burada halkýn %40’ý 25 yaþýn altýnda, yani bir þeyler istenecekse
burada istenecek, gençlik ve hareketlilik burada. Protesto yapmak isteyenler
de Saint-Josse’u seçerler çünkü harekete geçirecekleri güçler burada daha
fazla. Ama neyse, biz Türk gençlerine
de yönelik ayný çalýþmalarý yürütüyoruz fakat sürekli durumlarýndan þikayet
eden gençler “bize iþ yok” diyorlar ama
bir þey yapýnca da faaliyetlere katýlmýyorlar.
Gençlerin bir diðer iddiasý da polis’in
kendilerine karþý sert davrandýðýydý.
Mesela baþka þehirlerde bu kadar sorun yaþanmadý. Schaerbeek’te þikayet
eden bir aile var, 9 yaþýnda bir çocuðun da kelepçelenmesi. Polis’in karþý
þiddeti ölçülü müydü?
Ben, Türklerden kimse yaralanmadan 12 polis memurunun da yaralandýðýný gördüm. Ermeni kafesine uygulanan þiddeti de gördüm, ki polis bu
olaylara müdahale etmeye cesaret edemedi ve Ermeniler de “bizi korumadýnýz” diye þikayet ettiler. Salý günkü
ikinci gösteride Pazar gününün dersini
çýkaran polis daha tedbirliydi ve orada
daha sert müdahale etmiþ olabilir, ama
þiddet vakalarý varsa bunlarý teker teker
aktarmak gerekir ve gereði yapýlýr. Bana gelen þikayet olmadý ama gelirse de
dinlemeye ve gereðini yapmaya hazýrým.
Saint-Josse, Evere, Schaerbeek
Emniyet Komiserlerinden
Roland Thiebault
“TÜRKLER FUTBOL MAÇI KAZANDI
SOKAKLARA DÖKÜLDÜ SANMIÞTIK”
3 Kasým: 16 gözaltý. Hepsi 18 yaþýndan küçük. Hepsi ayný akþam 2 saat
içinde serbest býrakýldý
Tillabouth:
Sorunun tamamen politik bir problem olduðunu düþünüyorum. Sosyal
bir sorun deðil bu. Baþbakan Verhofstadt’ýn da dediði gibi Türkiye’nin
Irak’ta, Kürtlerle problemi var. Bu
problemler neden buraya taþýndý? Neden Amerikan Büyükelçiliðine saldýrýldý? Bu Türkiye’deki sorunlarla baðlantýlý. Buraya taþýnmýþ politik bir problemdi bu gösteriler.
21 Ekim’de gerçekleþen ilk gösteri
hakkýnda hiçbir bilgimiz yoktu. Hatta
Türklerin bir futbol maçýný kazandýklarýný ondan sonra da sokaða döküldüklerini sandýk. Olaylarý önceden bilemediðimiz için de hazýrlýksýzdýk. Ermeni
kahvesine saldýrýldýðýnda orada sadece
3 polis memuru vardý. Normal çalýþma
koþullarý içindeydik bu tür olaylara
müdahale edebilecek kapasitede yeterince polisimiz yoktu. Ancak 24
Ekim’de önceden bilgimiz vardý ve hazýrlýklýydýk. Polisin sert davrandýðýna
TeleBruxelles’deki bir konuþmanýzda
bazý Türkçe yerel medyanýn aþýrý de meç verdiðini söylediniz...
Evet bu bilgiler bana geliyor...
Kendiniz takip ediyor musunuz ve
onlarý da sorumlu görüyor musunuz?
Evet sorumluluk paylarý var, yurt dýþýnda olan gerginlikleri aktarýp bizdeki
halký da þiddetli bir biçimde dayanýþmaya çaðýrýyorlar. Ýnternet sitelerinin
yaný sýra Almanya üzerinden yayýn yapan bazý televizyonlarýn da “bir araya
gelin” mesajlarý verdiðini duydum.
Medyalarýn bu tip yayýnlarý toplumsal
barýþa katký saðlamýyor. Konsolosluk
ve Elçilik gibi resmi makamlarýn da sakinleþmeye yönelik adýmlar atmasýný
dileyebilirim. Türk Büyükelçisinin bana yönelik “kendi meselesi olmayan iþlere karýþmasýn” þeklindeki sözlerini de
kabul edemiyorum. Buna cevaben derim ki asýl kendisi görevini aþýyor çünkü bildiðim kadarýyla burada Belçika’daki durumlardan bahsediyoruz.
Topluluklar arasýnda diyaloðu arttýrmak lazým. Daha bu olaylar olmadan
da “Toplumlar arasý konsey” diye bir
þey üzerinde çalýþýyordum ve herkesi
masanýn etrafýna davet edeceðim.
Belçika medyasýnda da “Türk toplumu” ve “aþýrý milliyetçi gösteri” genelle meleri kullanýldý. Bunlar kolaya kaç mak deðil mi? Baþtaki soruya döner sek, bu aþýrýlýðý mümkün kýlan bir sos yal sorun yok mu?
Bunu ben açýklayamam, sosyolog
deðilim ve sonsuz bir bilgim yok. Ama
Türk toplumu genellemesi tabii ki yanlýþ, kendi gözümle gördüm: ilk gösteriden sonra mahallede Türk bayraklarýyla gezen arabalarý gören bazý yaþlýlar
da alkýþladýlar, ama þiddeti deðil, baðlý
bulunduklarý ülkeyi korumaya yönelik
bir tepkiyi alkýþladýlar, bu illa aþýrý milliyetçi bir duygu olmayabilir.
Komiser Thiebault, 21 Ekim’de gerçekleþen ilk gösteri hakkýnda hiçbir bilgilerinin olmadýðýný, hatta Türklerin bir futbol maçýný kazandýklarýný, ondan sonra da sokaða döküldüklerini sandýklarýný söylüyor.
21 Ekim Pazar: Hiçbir gözaltý yok.
24 Ekim Çarþamba: 93 kiþi gözaltýna
alýndý. Bunlarýn yaklaþýk %60-70’i 18
yaþýndan küçüktü. %72’si Saint-Josse,
Evere ve Schaerbeek bölgesinden kalaný Brüksel’in deðiþik bölgelerinden katýlan gençlerdi. 3’ü aðýr olmak üzere 6
polis yaralandý. Hiçbir eylemci yaralanmadý. 3 kiþi polisi öldürmeye teþebbüsten mahkemeye sevkedildi. Bunlarýn dýþýnda kalan tüm eylemciler serbest býrakýldý.
24 Ekim günü ortaya çýkan zarar:
Maddi olarak kesin rakam henüz bilinmiyor. Ancak 5-6 otobüs duraðý, birkaç
özel otomobil zarar gördü. Çöp kutularý yakýldý.
kesinlikle katýlmýyorum. 24 Ekim’de 93
kiþi gözaltýna alýndý ve hiçbir gösterici
yaralanmadý. Sadece bir gencin gözaltýna alýnma esnasýnda çýkan arbedede
hafifçe dudaðý kanadý. Bunun dýþýnda
herhangi bir yaralanma olmadý. 9 yaþýndaki bir çocuðun kelepçelenmesi
üzücü ama böyle þeyler büyük gösterilerde olabiliyor. Bizler öncelikle eylemcilere daðýlmalarýný söylüyoruz. Ýki üç
defa onlarý uyarýyoruz. Yine de daðýlmazlarsa yapýlacak bir þey kalmýyor.
Ayrýca kendi personelimizin de güvenliðini düþünmek zorundayýz. Gözaltýnda kötü muamele ile ilgili hiçbir aileden þikayette bulunulmadý. Gençlerin
kýþkýrtýldýðýna dair konu mahkemece
araþtýrýlýyor konuþmam, yorum yapmam uygun deðil.
Sayfa 14x.qxp
09.11.2007
09:36
Seite 1
14
Kasým 2007
GÜNDEM
Karikatürist Gürsel’e
Kitap Fuarý’nda yoðun ilgi
Serpil Aygün
Bir zamanlarýn efsanevi Gýrgýr Mizah
dergisi kapaklarýný çizen karikatürist
Gürcan Gürsel, Anvers Kitap Fuarý’nda
hayranlarýyla buluþtu. Yaklaþýk 15 yýldýr Belçika’da yaþayan karikatürist, Belçika’da “Rode Oorje” adlý tiplemenin
çizimleri ile Flaman karikatürseverlerin
tanýdýðý bir isim.
Bu yýl 71.’si düzenlenen Anvers Kitap
Fuarý’nýn ana temalarýndan birisi de
çizigi romanlar. Çizgi roman okurunun
çok yoðun olduðu Belçika’da çizgi romancýlýk da geliþmiþ durumda. Flaman
bir yayýnevinin çýkardýðý “Rode OorjeKýrmýzý Kulakçýklar” adlý tiplemeyi yaþama geçiren kalemlerden birisi olan
ünlü karikatürist Gürcan Gürsel, Anvers Kitap Fuarý’nda Flaman okuyucularýnýn yoðun ilgisi ile karþýlaþtý. Ýki saat içinde 60 okuyucu için kitaplarýný
imzalayýp bir de desen çizen
sanatçý Gürsel, ilgiden çok
memnun olduðunu söyledi.
10 yýldýr bu fuara katýldýðýný
ifade eden Gürsel, yeni çalýþmalarýndan da bahsetti. Futbol ve rugby sporu ile ilgili mizahi çizgi romanlar üzerinde çalýþan Gürsel’in
futbolla ilgi çalýþmasý özellikle 7-16 yaþ
arasý çocuklar tarafýndan büyük beðeni
ile karþýlanmýþ. “The Champions” adý-
ný taþýyan albümünün 11.’sini tamamlayan Gürsel, rugby sporu ile ilgili çalýþmasýnýn da ikinci albümünü yapmýþ.
Kitaplarý Belçika ve Fransa’da yoðun ilgi gören Gürsel, halen Brüksel’de yaþamýný sürdürüyor.
Diðer kültürlere
destek
Haber Merkezi
Flaman Kültür Bakaný Bert Anciaux (Spirit) kültürel etkinliklere her kesimden insanýn ulaþabilmesi için ek kaynak ayýrdý. Anciaux sanatsal yetenekleri olan sýðýnmacýlarý da destekleyecek.
Bakan, parlamentoya sunduðu 2008 yýlý
bütçesi ve programýnda 19 milyon Avro ek
kaynak saðladý. 2009 yýlýnda ise 10 milyon
Avro daha eklenecek. Bu kaynaklarýn büyük bölümünün kültürel katýlýmýn arttýrýlmasýna yönelik olarak kullanýlacaðý öðrenildi. Programda özellikle yabancý kökenlilerin kültür yaþamýna çekilmesine dönük insiyatifler dikkat çekiyor. Bakan Anciaux yabancý kökenlilerin var olan kültürel etkinliklere katýlýmýný saðlamak yerine, kültürler
arasý deðiþimi ve etkileþimi teþvik eden giriþimlere destek olacak. Bu baðlamda, gelecek yýl Brüksel’de Matonge semtinde sanatsal yeteneði olan sýðýnmacýlar (kaçaklar da
dahil) için bir sürekli iletiþim noktasý oluþturulacak. Ayrýca Brüksel’de bir Ýslam Kültürü
Bilgi Merkezi kurulacak.
Yoksul Derviþ ile
þiir akþamý
Institut libre
Marie Haps
Türk Dili ve
Uygarlýðý Merkezi
ÂÞIK
Y O K S U L
DERVÝÞ’in
Fransýzca ve
Türkçe olarak
yayýmlanan
«ANADOLU’NUN SESÝ» (VOIX D’ANATOLIE) adlý kitabýnýn tanýtýmý için Âþýk Yoksul Derviþ’in
sazýyla eserlerini seslendireceði ve þiirleri
Fransýzca’ya çeviren Ariane Willems’in
«Âþýk geleneðimiz» ve «þiir çevirisi» konusunda sunum yapacaðý müzikli bir þiir akþamý düzenledi. 14 Kasým 2007 Çarþamba
günü saat 19:30’da rue d’Arlon 5, 1050
Brüksel adresinde gerçekleþecek. Etkinlikte
Brüksel Bölgesi Bakaný Emir KIR da bir sunuþ konuþmasý yapacak.
Sayfa 15x.qxp
09.11.2007
07:24
Seite 1
Kasým 2007
15
GÜNDEM
Tepkiler Brüksel’e de yansýdý
Türkiye’nin Irak sýnýrýndaki kanlý çatýþmalar nedeniyle PKK’ya karþý yapýlan protesto gösterileri Avrupa’nýn çeþitli kentlerinde olduðu gibi Belçika’ya da yayýldý. Özellike Brüksel’de gençlerin izinsiz gösterileri Belçika toplumunda olduðu kadar Türk toplumunda da rahatsýzlýk uyandýrdý.
Serpil Aygün
on anda biraraya gelebilen bazý Türk dernekleri 3 Kasým’da Avrupa
Birliði kurumlarý önünde düzenledikleri genel bir protesto
gösterisi ile Belçika’daki Türk
toplumunun teröre karþý öfkesini bir potada toplayabildiler.
21 Ekim Pazar günü Brüksel’in Saint-Josse semtinde
kendiliðinden toplanan Türk
gençleri, ellerinde Türk Bayraklarý ile Amerikan Elçiliði’ne
S
doðru yürüyüþe geçtiler. Burada Amerikan bayraðýný indiren
gençlerin bayraðý tekrar görevliliere teslim etmesi saðlandý.
Daha sonra Saint-Josse Belediyesi’nin kapýsýna Türk bayraðý
asarak, belediyenin bölgedeki
Kürt derneklerine desteðini
protesto eden gençler, Saint –
Josse’da bulunan bir Ermeni
kahvesine saldýrdýlar. Daha
sonraki günlerde gençler aralarýnda SMS ve maille haberleþerek, ikinci bir protesto gösterisine hazýrlandýlar. 24 Ekim Çar-
þamba günü Plaats-Liedts’te
toplanacaklarýný
söyleyen
gençleri alanda yoðun bir güvenlik ekibi karþýladý. Üzerinde
bayrak olan ya da birarada duran gençlerin daðýlmamasý üzerine polis gençleri tutukladý.
Çevreye daðýlan diðer gençler
ise Schaerbeek ve Saint-josse
sokaklarýnda gruplar halinde
polisle köþe kapmaca oynadý.
Öðleden sonra saat 15:30 sularýnda baþlayan olaylar gece saat 22:00’a kadar sürdü. Polis o
gün 94 genci gözaltýna aldý.
Olaylarýn Belçika’da yaþayan
Türk toplumuna zarar veren
boyutlara gelmesi üzerine T.C.
Brüksel Büyükelçisi Fuat Tanlay, çeþitli dernek temsilcileri
ve bazý politikacýlar basýn aracýlýðýyla gençleri sakin olmaya
ve izinsiz gösteri yapmamaya
çaðýrdýlar. Çaðrýlar ve 6 Türk
derneðinin 3 Kasým’da yasal
bir protesto gösterisi içim izin
baþvurusu yapmasý olaylarýn
yatýþmasýnýn ilk adýmý oldu.
Belçika Türk Ýslam Diyanet
Vakfý, Avrupalý Türk Demokratlar Birliði, Belçika Türk Federasyonu, Belçika Ýslam Federasyonu, Türk Dernekler
Birliði ve Emirdað Yardýmlaþma ve Dayanýþma Derneði’nin
birlikte organize ettiði “Teröre
Lanet, Birliðe Davet” mitingine
yaklaþýk 4000 kiþi katýlýrken,
miting olaysýz geçti. Gösteri
sonrasý Saint- Josse’da küçük
çaplý olaylar yaþandý ancak sorun kýsa sürede halledildi.
Diðer taraftan Genk ve Anvers, Brüksel’deki ilk olaydan
sonra bu olumsuz deneyimlerden de faydalanarak bölgelerindeki gençlerin benzer bir
çatýþma ortamýna girmesine
engel olmayý baþardýlar. Genk
ve Anvers’teki Türk dernekleri
bölge polisi ve belediyeleri ile
iþbirliði içinde gençlerin izinisiz eylemleri esnasýnda gösteri
alanýnda bulunarak, olaylarý
kontrol altýna aldýlar. Daha
sonra 3 Kasým’ta Brüksel’de
yapýlan ortak mitingde güçlerini birleþtirdiler.
Sayfa 16x.qxp
09.11.2007
07:25
Seite 1
Kasým 2007
ARTfikir
16
ÖMER ÖZÇETÝN
[email protected]
Dizelerin yolu
Uzun yýllar önce okuduðumuz dizelerin peþinden
koþmaz mýyýz hepimiz. Adýný unuttuðumuz þaire aittir, hangi kitaptan olduðunu dahi bilmeyiz. Bildiðimiz tek þey kendimizi bulduðumuz o dizelerin peþinden gitmek… Güzel olmayabilir fakat etkilenmiþizdir. Etkilenmiþiz ki peþinden koþmaktan yýlmaz,
yorulmayýz.
Ve belki de hatýrýmýzda kalan o bir-iki dize sayesinde koþmayý öðrenmiþizdir.
Yol almak için þiirin tamamýný bilmek gerekmez.
Etkilenmiþiz ya, peþinden gidecek kadar bir dünya
oluþturmuþuz ya içimizde, önemli olan da budur
Yol almak için þii- iþte.
Oluþturduðumuz dünya
rin tamamýný bilþairin vurguladýðý dünya
mek gerekmez.
olmayabilir, kendi kurguEtkilenmiþiz ya,
ladýðýmýz bir dunya vardýr, ve kendimizi özgür
peþinden gidecek
ilan ettiðimiz anda, çoktakadar bir dünya
an yol almýþýzdýr.
Kolay göze alýrýz, kolay
oluþturmuþuz ya
sanýrýz bir yerden bir yere
içimizde, önemli
yol almayý. Týpký çocukluðumuzdaki gibi… herolan da budur
keste kendimizi arar, her
iþte.
yerde kendimize bir ev
yaparýz. Bacasýndan duman çýkan.
Nerede okuduðumuzu bilmediðimiz dizelerde bizden bir þeyler var diye peþine takýlýyoruz, peki kendimizi o dizelerde bulmak için neler yapmýþýzdýr?
Kendimizi þairin duygularýnda ararken, o þaire kendimizden bir þeyler vermiþ miyizdir? Nasýl da ayna
aramakla geçer hayatýmýz, deðil mi!
Kendimizi bulabileceðimiz bir ayna olsun, yeter.
Her masada, her adýmda, her bedende, bizi anlayacak bir yüz ararýz.
Dizelerden yola çýkar, o dizeleri anlayacak bir ayna ararýz.
“Ýnsan kendini yalnýzca insanda tanýr” diyor Goethe.
Ýþte peþinden koþtuðumuz dizelerde, aradýðýmýz
aynada, bize yakýn olmasýný umduðumuz bir insandýr!
Koyulduðumuz yolda adým adým aradýðýmýz aynanýn, bir insan olduðunun farkýnda olmasak da, her
ne kadar kayýtsýz ve tasasýz dolaþsak da, dizeleri bulabileceðimiz gözler ararýz, küçücük mutluluklarýn
gizlendiði.
Halbuki her gittiðimiz yerde, bacasýndan duman
çýkan bir evimiz olamayacaðýný göz önünde bulundurmayýz. Hayatýmýzda kendimizle özdeþleþtirebileceðimiz semboller, göstergeler, izler ararýz. Ararýz.
Bulamayacaðýmýzý bilmeden, ya da umursamadan,
sonsuz bir aramaya kapýlmýþken durmayýz. Duramayýz. Durmak geri adým atmaktýr. Önemli olan zaten
bulmak deðil, o adýmlarý atmaktýr. Yol almaktýr.
Meksikalý kumandan Marcus’un da dediði gibi:
“Ulaþmak için degil, yürümek kendi baþýna bir devrim olduðu için yürüyoruz”.
Ve sýrf bu yüzden dizelerin peþini býrakmadan, þaire doðru yürümek, þaire yol almak lazým.
Charleroi’ya yerleþen kömür ocaklarýndan emekli göçmen bir ailenin üçüncü çocuðu
olan Ömer Özçetin, 1976 yýlýnda Charleroi‘da doðar. Ýlk ve orta ögremini Gosselies’de (Charleroi) tamamladýktan sonra Mons Üniversitesi Güzel Sanatlar Akademisi’nde beþ yýllýk eðitim sonrasý, resim ve heykeltraþ bölümünden mezun olur. Lise yýllarýnda baþlayan amatör sergi çalýþmalarý ileriki yýllarda Charleroi, Brüksel gibi kentlerde hatta Fransa’da yapýlan kiþisel veya baþka ressamlarla gerçekleþtirdiði ortak sergilerle devam eder. Meslek hayatý Haineau Eyalet ve Charleroi Güzel Sanatlar Müze’lerinde rehberlik ve animatör olarak yaptýðý çalýþmalarla baþlayýp, hala Lalouvière
Bölgesi’nde eðitim ve heykel üzerine animasyonlarla devam ediyor. Ayný zamanda
yarým gün Théo Van Gogh Merkezi’nde resim öðretmeni olarak çalýþýyor.
Nihat Dursun
üçük olanaklarla yarattýðý eserlerle gurur duyan Ömer Özçetin, sergilerine lise öðrenimi dönemlerinde baþlar. Bu sergiler küçük
ambalaj kartonu parçalarýnýn
üzerine iþlenen yapýtlarýyla gerçekleþir.
«Sanatýmda daha çok gözlemlediðim þeyleri yansýtmaya çalýþýrým. Sanýrým, sanatýmdaki yaratýcýlýk, iþlediðim temalar, iyi bir
gözlemci olmamdan kaynaklanýyor. Mesela küçükken ufak bir
kaya parçasý dikkatimi çektiðinde, bu kaya parçasýnýn üzerinde
dakikalar geçirirdim; bu kaya
parçasýnýn parçalanma sonucu aldýðý þekiller, üzerinde yapýþýk
olan toprak parçasý, vs. çok ilgimi
çekerdi. Objeler üzerindeki bu
gözlemlerim daha sonra insanlar
ve doða üzerinde devam etti. Mesela ben küçükken çok çekingen,
utangaç ve içine kapanýk birisiydim. Ýnsanlarý gözlemleyip onlarý
tanýmaya çalýþtýkça, sanatýmýn da
sayesinde, çevremle daha çok
kaynaþýp, çevremdeki insanlarý
sanatýma yansýtmaya çalýþtým.»
Daha sonralarý Charleroi Belediyesi’nde kültürden sorumlu
encümen Christian Renard ile
tanýþmasý ona bölgedeki heykel
sanat dünyasýyla tanýþma, bölgedeki sanatsal çalýþmalar içerisinde yeralma olanaklarý ve profesyonel sergiler açma imkaný ve-
K
rir. Charleroi’da 2002 yýlýnda Bois de Cazier sergi salonunda düzenlenen bir serginin açýlýþýnda
Ömer’in sanatýný «…otuz yaþýn
altýnda, uzaklardan gelen bir
ailenin çocuðu olan Ömer Özçetin, yeni bir ciganin verdigi
meyva kokusuna, yani karma,
þurubumsu ve ayný zamanda
serinlik veren bir tada benziyor
…» diye yorumluyor, Christian
Renard.
Sanatçý toplumun aynasýdýr, bu aynanýn içindeki
resim, düþünce, heykeller… toplumun yaþantýsýný, sevgisini, öfkesini, acý
ve tatlý duygularýný yansýtýr» diye aktarýyor
Ömer Özçetin, sanat ile
ilgili düþüncelerini.
«Sanatçý olmak için önce kendini sanatçý olarak görmen ve
kendini sergilemen gerekiyor.
Sanatçý toplumun aynasýdýr, bu
aynanýn içindeki resim, düþünce, heykeller, vs. toplumun yaþantýsýný, sevgisini, öfkesini, acý
ve tatlý duygularýný yansýtýr» diye
aktarýyor, sanat ile ilgili düþüncelerini.
Ömer’in yapýtlarýnda özellikle
dikkati çeken, doðal materyalleri, eskimiþ kullanýlmayan objeleri kullanýyor olmasý. Örneðin kömür tozu, renkli toprak çeþitleri,
kurumuþ aðaç kabuklarý, eski
bez parçalarý, ... sanatýnda kullandýðý materyaller. «Kömür tozunu yapýtlarýmda kullanmamýn
özel bir nedeni var, sanýrým. Ailemin kömür madenleriyle tanýnan Zonguldak’tan gelmesi, babamýn kömür ocaðýndan emekli
olmasý, eþimin bir kömür ocaðýnýn yakýnýnda büyümesi; belki
de bu yaþananlar beni etkilemiþ
olabilir» diye yorumluyor.
Kendisinin ve sanatsal çalýþmalarýnýn daha çok Belçikalýlar,
Ýtalyanlar tarafýndan tanýndýðýný,
Türk toplumu içerisinde fazla tanýnmadýðýný ve bu durumun
kendisi için büyük bir kayýp olduðunu dile getiriyor sanatçý.
Göçmen kökenli ailelerden
gelen ve çok kültürlü bir yapýya
sahip olan gençlerimizin diðer
toplumlara ve kültürlere daha
açýk olmalarýný tavsiye eden
Ömer, «Kültürel zenginliklerimizi
tanýtmalýyýz, bu zenginliði diðer
toplumlara satmalýyýz. Hayatýmýzda en deðerli þey zaman. Bu
zamaný televizyon, play-station
gibi araçlarýn karþýsýnda geçirmek yerine eðitim, sanat, sosyal
çalýþmalar gibi kiþiye ve topluma
iyi þeyler kazandýran faaliyetlerle
deðerlendirmeliyiz” diyor.
Sanat hayatýna yeni evindeki
kuracaðý atölyesinde devam
edeceðini belirten Ömer ilerde
Türkiye’de düzenleyeceði sergi
hayalini gerçekleþtirmek için yeni yapýtlar üzerindeki çalýþmalarýný gayretle sürdürüyor.
Sayfa 17x.qxp
09.11.2007
08:14
Seite 1
Kasým 2007
ARTfikir
17
Binfikir Brüksel-Eskiþehir hattýnda
Binfikir ekibi Eskiþehir,
Emirdað, Afyon
izlenimlerini anlattý
[email protected]
ERDEM RESNE
Göç hikayelerinin neden bir
kopma olduðunu anlattý bana,
Emirdað’ýn bir beldesi. Hiçlik ve
yokluk arasýndaki otobüs yolculuðumuzun ilk duraðý, Gömü beldesi
oldu. Her yer kurak. Yer yüzünde
görünür hiçbir zenginliði olmayan
topraðýn altýndaymýþ meðer asýl
zenginlikler. Veya insanlar öyle
inanýyorlar, belki de avunmak için.
Gömü beldesinin adý, göçen halkýn
gitmeden önce taþýyamayacaðý için
yer altýna gömdüðü ve bir gün topraktan çýkaracaðý sanýlan hazinelerden geliyormuþ. Ýþte göç insaný bu
yüzden katý olmak zorunda. Her
þeyini zaten kaybettiði için. Ve bu
yüzden arkasýnda býraktýklarý insanca yaþamaya devam ederken O,
medeniyetten yoksun yaratýk diye
dýþlanmak zorunda. Varlýðýný topraða teslim ettiði gibi, bir parça ekmek kazanmak adýna kimliðini de
kalbine gömdüðü için... – Geldiðin
yeri gittiðin yere olduðu gibi götürürsen, ne anlamý kalýr Yolculuðun?
LEYLA ERTORUN
Brüksel’den Eskisehir’e direkt
uçuþ... Grubun en Eskiþehirli olan
bireyi olarak benim için bu yolculuðun en önemli kýsmýydý. Çocukluðumdan beri bahsedilir, sivil havaalanýndan. Bu yaz THY iç hatlar
uçuþlarýyla gitmeye kalkýþmýþtýk
ama olmadý. Afyon’a gelince bir
kaç yýl önce bir termal otele giderek keþfettiðim bir þehir. Þirin bir
yer ama Emirdaðlýlarýn niye Eskiþehir’i tercih ettiklerini anlamak zor
deðil. Ben Emirdað’ýnýn köylerini
merak ediyordum, özellikle Karacalar köyünü. Bu yolculuðumuzda
Emirdað’ýnýn yakýn köylerinin civarýndan geçtik. Avrupalý Türklerin
yaptýrdýðý o güzelim evler tabiri caizse kepenkleri çekmiþlerdi. Bu
yolculuðumuzun en renkli tarafý
arabada yapýlan sohbetler ve Metin
Günah çýkartýn beyler
aþkalarý için sürekli bu adam neyi anlatýyor
diye sorar dururuz. Oysa, nasýl anlatýyor
diye sormalýyýz. Gerçeðe en yakýn verileri orada
tesbitleme þansý vardýr. Konuþmanýn kývrak gidiþatý içinde söyleyene de dinleyene de hoþ gelen
sözcükler yazýda birdenbire yerini yadýrgar ve
kuvvetini kaybeder.
Birçok kiþi birçok yerlerde, teknolojik malzemede, sitelerde, gazetelerde veya basit kaðýt üzerine doðrularýn harcý olmayarak herkesi kuþkuya
düþürecek açýklamalarda bulunarak görüþlerini
sunarlar. Ýþte yazýmda bu kiþilerin boþ ama bir o
kadar da kýþkýrtýcý çabalarýna deðinmek istedim.
Kelimeler, sözlükler ve cümleler hepimize aittir.
Ama bunlar ayný zamanda
dilin doðru ve yerinde kulBilelim ki
lanma araçlarýdýr veya en
azýndan öyle olmalýdýr.
“Anlatamam
Maalesef aþýrý duygusallýsözünde
ða düþerek toplumsal sorumluluðunu unutan birçok
anlayamakiþi ve sorumlular dil hakidým kavramý
miyetinden ne kadar yokgizlidir”.
sun olduklarýný saklayamadýlar. Kelimelerle dargýn olduklarý içindir ki, doðru ve
yerinde kullandýklarýný sandýklarý birçok sözün,
hem konuþurken hem de yazýlýyken sýrýttýðýna
þahit olduk. Türkiye’deki ve Belçika’daki kullanýlan Türkçe gibi yabancý kökenli kelimelerin cirit
attýðý dillerde, derin duygulara inmek, þiddeti veya göz yaþlarýný ifade etmek biraz daha çaba ister.
Bakýn bunu þöyle örnekleyebilirim: “Ben böyle biliyordum, bana böyle söylendiðini söylediler
veya böyle dendiðini duydum” cümleleri yaþamýmýzda en çok kullandýðýmýz özür gerekçeleridir.
Çünkü niyetleri her ne kadar iyi olsa da aramýzda kiþisel ve topluýmsal sorumluluðunu iyi kavramadan böbürlenenlerin sayýsý epeyce çoktur.
Bilelim ki “Anlatamam sözünde anlayamadým
kavramý gizlidir”.
Türk kökenli Belçika’lýlar ve Belçika Türk Toplumu yarýnýný düþünmeden günü gününe, tasasýz, derbeder bir yaþayýþý olan bohem insanlar
grubu deðildir. Bu ülkenin bir parçasýdýr onlar.
Bunun için de ben yaþadýðý ülkenin kültürel gerçeklerinin, çeþitlemelerin bilinmesi gereðine inananlardaným.
Bu yüzden de yanlýþlar olduðu gibi bilinçlendirerek de yaþamak olacak yaþamýmýzda. Önemli olan yaþam boyunca bilinç içeriðini çoðaltmak,
doruk noktasýna ulaþýldýðýnda da yeniden ve
üþenmeden her þeyi sýfýr noktasýndan tekrar baþlamak olacak yaþamýmýz. Kendimizi kuþatabildiðimiz ölçüde verimli ve yapýcý olabiliriz. Deðilse
yaþamýný hesaplayýp durursun, hiç bir ucunu biraraya getirmeden yaþam bilançosunu çýkartýrsýn:
“ÝFLAS” dersin, sen de kurtulursun. Böyle deðilse günah çýkartýn beyler, kalabalýk etmeye boþ
verin ve kendinize gelin.
B
Edeer’in rehberlik yaparken Afyonlular ile Emirdaðlýlarýn atýþmalarýný
Afyon þivesiyle anlatmasý idi.
SERPÝL AYGÜN
Eskiþehir Türkiye’deyken duyduðum ve hep gitmek istediðim þehirlerden birisiydi. Afyon, her Antalya
yolculuðunda üzerinden geçtiðimiz
kaymaðýyla ünlü bir kentti, benim
için. Emirdað ise Belçika’ya geldiðimde tanýþtýðým ve içinde bulunduðum toplumun çoðunun geldiði
yer olarak görmek istediðim bir kasabaydý. Ýlk Eskiþehir uçuþu ile birlikte benim geldiðim topraklardan
farklý olmayan bir bölge ile karþýlaþtým. Tipik Ýç Anadolu kasabalarýndan biri Emirdað. Evleri, insanlarý, kasaba merkezindeki Atatürk
heykeli ile hiç de yabancý deðil. Afyon termallerinin zenginliði þaþýrttý,
bölge insanýnýn misafirperverliði
özlediðim memleket havasýný 3
günlüðüne de olsa yaþattý. Teþekkürler, Afyon, Emirdað, Eskiþehir...
ERDÝNÇ UTKU
Emirdað’a gittiðimde kendimi
Chaussee de Haecht’a gelmiþ gibi
hissettim. Tek farký, orada Atatürk
heykeli olmasýydý. Aslýnda Chaussee de Haecht’ta da Atatürk heykeli diktirmek için az çaba harcama-
mýþtýk. Olsun, burada da bizim
Nasrettin Hoca heykelimiz var. Gömü Belediye Baþkaný Hakký Tekin’i
ayrýca ziyaret edeceðim. Hayatýmda
böyle tatlý dilli, esprili ve kendisiyle barýþýk bir siyasetçi görmedim.
Hangi partinin arabasý þýngýraklýysa
ona bindiðini söyleyecek kadar da
samimi. Emirdað’a giderseniz mutlaka çayýný için.
ÝLKNUR CENGÝZ
Belçika’da tanýdýðým Emirdað’ý ziyaret fikri beni heyecanlandýrmýþtý.
Ne de olsa oranýn da bir Paris ya da
Londra kadar ünü vardý buralarda.
Ve hani en azýndan bir gidip görmüþ olmak gerekir ya, iþte Emirdað
da öyle. Belçika’da bu kadar meþhur olmus bir kenti en azýndan bir
kez görmek gerek. Çarþýsý Paris’e
nazaran daha mütevazi olsa da,
çok önemli bir antik kenti var
Emirdað’ýn. Sokaklarýn tenhalýðý
mevsimin kýþ olmasýndan kaynaklanýyormuþ.
Meðer Emirdað’ý Emirdað yapan
gurbetçilerimizmiþ. “Yazýn buralar
þenlik olur” diyor çarþýnýn yerlisi.
Demek ki namý Paris kadar büyük
Emirdað’da Eyfel zevkini yaþamak
için yaz sezonunda gelmek gerekiyormuþ.
KASIM 2005...
KASIM 2007...
23 sayýdýr
yine ayný
heyecanla
10 BÝN ADET
Binfikir’i tam
zamanýnda
çýkartýp
tüm Belçika’ya
daðýtýyoruz
Reklam vermek
için:
0484 / 528 902
Sayfa 18x.qxp
09.11.2007
07:28
Seite 1
Kasým 2007
18
Hayt Huyt
Park Haydar
Abi
“Delikanlý adamýn köþesi...
Lightlar ve yumuþaklar okumasýn!”
ALBERTCÝÐÝME DESTEK OLUYORUM
Evet, doðrudur. Albert dediysek Albert Einstein’dan bahsetmiyoruz. Bizim Albert, yani arkadaþým Kral Albert. Binfikirciler telefon üstüne telefon etmiþler. Haydar Abi ne oldu, yazýn mizampaja yetiþmiyor acilen gönder diye not býrakmýþlar. Meþgulüz haliylen, söz konusu Belçika hükümeti olunca gerisi hava civa. Yves Leterme ile son
görüþmesinden 10 dakika önce Albert ile yemekteydik. Kendisine
“Albertciðim Yves’e bir þans daha ver, gözüm pek tutmadý ama çok
hevesli gözüküyor, býrak bir daha denesin” dedim. Albertciðim de
beni kýrmadý. Yves Leterme’nin devam etmesini istedi. Bu çocuklar
galiba iþin ciddiyetini anlamadýlar. Sanki tiyatroda oyun oynuyorlar.
Belçika’nýn ciddi sorunlarý dururken, enerji ve gýda fiyatlarý artarken,
evsizler yaklaþan kýþa hazýrlýksýz yakalanýrken bunlarýn yaptýklarýna
bakýn. Brüksel-Halle Vilvoorde’u tek taraflý olarak ayýrýyorlar. Valla
gelmeyim oraya ben de sizi çaaart diye ortadan ikiye ayýrýrým. Biz
bölücülükten çok çektik. Türkiye’yi böldürmedik, Belçika’yý böldürmeye de niyetimiz yok. Eðer anlaþamýyorsanýz, birbirinize yamukluk
yapmanýn ne alemi var. Ýstemiyorsanýz gidin Brüksel-Halle-Vilvoorde’u Fatih Camii önüne býrakýn. Biz Türkler hayýrseverizdir. Ona
kendi öz çocuðumuz gibi bakarýz.
EÞEK ÞAKASI – ÞÝMDÝ EÞEK BÝLE DEÐÝLSÝN!
Koçlar, bugün size bir fýkra anlatmak istiyorum. Önce fýkrayý anlatayým, sonra mevzuya dalarýz. Eþek sürekli tavþana özeniyor, onu
taklit ediyor, yani tavþan olmak istiyormuþ. Eþi dostu, annesi-babasý,
arkadaþlarý eþeðe “sen de çok güzelsin, baksana ne güzel gözlerin
var. Eþeklik sana yakýþýyor” diyorlarmýþ ama nafile. Eþek inadý ya,
söz dinlememiþ bizim eþek. Tavþan olmaya karar vermiþ. Gitmiþ estetik ameliyat yaptýrmýþ, gerekli müdahaleler yapýldýktan sonra bir de
güzel tavþan stili makyaj yapmýþ. Hemen heyecanla soluðu ormanlarýn kralý Aslan’ýn yanýnda almýþ. Merakla sormuþ; “Olmuþ mu, olmuþ
mu, tavþana benzemiþ miyim?” Aslan þöyle bir bakýp, yanýt vermiþ
“Þimdi eþek bile deðilsin”...
Bu güzel fýkrayý baþta içinden çýktýðý toplumun deðerlerini anlayamayýp sürekli baþkalarýna özenen, kendi toplumunu küçümseyen ve
hatta bazen de diðerleriyle iþbirliði yaparak toplumuna zarar veren
kimliksizlere, kiþiliði geliþmemiþ ahlaksýz tosbaðalara adýyorum. Onlar kendilerini çok iyi bilirler. Bunlara her alanda rastlýyoruz. Maalesef onlar da bizim vücudumuzun bir parçasý ama kanserli tümör gibiler. Zamanýnda müdahale edilmezse sonumuzu getirirler. Zaman
birlik zamanýdýr, iþbirlikçilik zamaný deðil.
ÝKÝ TÜRK BÝR ARAYA GELÝNCE ÜÇ DERNEK KURULUR
Yine aðzýnýza gözünüze bulaþtýrdýnýz. Kardeþim kaç kere dedik;
“Ya sev ya sus”. Birliðe davet diye miting düzenleniyor, sonra bir bakýyorsun dernekler iki gruba bölünmüþ. Ortada uyduruk isimlerle
hakaret dolu emailler dönüyor. Bazýlarý da araþtýrýp soruþturmadan
bu emailleri yayýnlýyor. Þahsen bu konuda Binfikir’i takdir ettim.
“Çocuklar boþverin yayýnlayýn, tartýþma çýksýn reytinginiz artsýn” dediysem de beni dinlemediler. Kamil Gözen’in www.binfikir.be sitesinde yayýmlanan “Kerameti kendinden menkul dernek yöneticileri!” baþlýklý yazýsý bir harikaydý. Aferin koçum, yazmaya devam et
sen. Bakýn ne diyor Kamil: “Türk önderleri” olarak ortaya çýkan tüm
dernek yöneticilerinden ses çýkmýyor. Bir etkinlik olduðunda öndeki koltuklarý kimselere kaptýrmamaya çalýþan ‘önemli’ dernek yöneticileri bir yürüyüþ düzenlemede baþarýlý olamýyorlar.
Sorun bu etkinlik için devletten sübvansiyon alamamak mý? Sizlere tavsiyem, çekilin kenara ve de býrakýn artýk Türkleri temsil etme
cakasýný bir tarafa da toplumumuz kendilerine yeni önderler seçsin.”
Doðru söze ne denir? Helal olsun!
Sayfa 19x.qxp
09.11.2007
07:21
Seite 1
Kasým 2007
EÐÝTÝM
19
ÇOCUKLAR RÝSK ALTINDA
‘Risk altýndaki çocuklarýn
bireysel özellikleri gözardý ediliyor’
Emel Kýlýç
ilede yaþadýklarý sýkýntýlar, travmalar, anne baba ölümleri ya da boþanmalarýn yaný sýra; çocuklarýn
sahip olduðu bedensel ya da zihinsel hastalýklar, madde baðýmlýlýðý, göç, ekonomik sýkýntýlar,
eðitimlerini sürdüremiyor oluþlarý gibi pekçok neden, çocuklarý
'Risk' altýnda býrakýyor. Aslýnda
tanýma bakýldýðýnda pek çoðumuz risk altýndayýz... Peki risk altýnda olan ve suça yönelen bir
çocuk için ne yapýlabilir?
Uzmanlar, sorunlarýn yaþanmasýnda en büyük etkenin þiddet,
alkol kullanýmý, ekonomik sýkýntýlar, ailenin baskýcý ve kýsýtlayýcý
tutumu gibi nedenleri sýralýyorlar.
Çocuklarýn aile tutumlarý ya aþýrý
serbest ya da aþýrý baskýcý bir tutum. Ýki tutumun da çocuklar
üzerinde çeþitli olumsuzluklara
neden olduðu gözleniyor. Uzmanlar, baskýcý tutumun çocuðun
aileden uzaklaþarak arkadaþ çevresine yönelmesine; aþýrý serbest
tutumun ise çocuðun istediðini
yapabileceðini düþünmesi ve
yaptýklarý arasýnda doðru yanlýþ
ayrýmýný kuramamasýna neden olduðunu söylüyorlar. Bu durumda
çocuklar suça yönelebiliyorlar.
Türkiye Çocuklara Yeniden
Özgürlük Vakfý (TÇYOV) Baþkaný Avukat Güney Haþtemoðlu,
A
TÇYOV Yönetim Kurulu Üyesi
Mehlika Mete ve Pedagog Belgin
Temur'la geçtiðimiz günlerde
'risk altýndaki çocuklar'a yönelik
bir söyleþi yaptýk.
Avukat Haþtemoðlu, çocuklarýn yetiþmesinde aileden aileye
farklýlýklarýn gözlemlendiðini belriterek, ''Toplulumuzda her þeyi
''baba''dan gördüðü gibi yaþama
tarzý ortadan kalkmalý'' dedi. Çocuklardan birine gece dýþarý çýkma izni verilirken diðerine verilmediðini bu durumun çocuklarda isyana sevkettiðini söyleyen
Haþtemoðlu, ''Her þeyi yapan çocuk örnek alýnarak, bütün çocuklar için de ayný uygulamanýn
yapýlmasý beklenemez. Ama ilgi
ve sevgi ile bir þeyleri izah etmek, doðru olaný anlatmak
önemli. Doðru olaný bizzat anne
babanýn yapmasý gerekiyor. Kendilerinin yapamadýðý doðruyu
çocuklara kabul ettirmeleri doðru olmaz'' diye konuþtu.
Çocuklar için edebiyat
Mehlika Mete de okullardaki
rehber öðretmenlerin bu konuda
destek almasýnýn önemine deðinerek þunlarý söyledi:
''Rehber öðretmenler çocuða
yaklaþýrken edebiyatý bir araç
olarak kullanmalý. Çocuklarýn
kendilerini edebiyatla, edebi metinlerle ifade edebilmeleri gerekiyor. Çocuklara yaklaþýmda yeni
yöntemler geliþtirilmeli. Bu konuda Sivil Toplum kuruluþlarý
(STK), üniversiteler ve rehber
öðretmenler birlikte çalýþabilmeli''
Duygusal ve ruhsal özellikleri
açýsýndan tanýnamayan tüm çocuklarýn risk altýnda olduðunu
belirten Temur ise, bu konuda
neler yapýlabileceðini þöyle özetledi:
*Bunun gözönünde bulundurulmasý için, öðretmenlerin okul
rehberlik birimlerinin daha fazla
fazla donanýmlý olmasý gerekiyor.
*Çocuklarýn ruhsal ve davranýþsal özelliklerini daha deðerlendiriyor olmalarý gerekiyor.
*Öðretmenlere daha sonra bu
konuda meslek içi eðitim verilmesi gerekiyor.
*Ayrýca okula yönelik programlar uygulanmalý.
*Okul rehberlik servisleri yetersiz, güçlendirilmeleri gerekiyor.
*Okullarda koruyucu ruh saðlýðý anlayýþý geliþtirilmeli.
*Problem çýktýðýnda müdahale
etmek deðil, problemi önleyici
çalýþmalarýn yapýlmasý gerekiyor.
*Büyük çaplý sosyal projelerin
uygulanmasý gerekiyor.
*Okullarýn birbiriyle benzer
çalýþmalar yapmasý ve öðretmenlerin eðitimi önemli.
*Öðretmenlerin çocuklarla birlikte uygulanabilir bir program
geliþtirmeleri önemli.
Çocuk adalet sistemi içindeki çocuklar
Çocuk adalet sistemi
içerine giren çocuklar,
çocukluk dönemleri ile
ilgili þu açýklamalarý yapýyorlar:
*“…çocukluðuma dair
hiçbir þey hatýrlamýyorum, çocukluðumu yaþayamadým” (Yaþ 16).
*“… zaten hiç çocuk
olmadým ki!” (Yaþ 17).
*“Ýki kardeþimle beni babaannem büyüttü. Sabah kalkýnca atardý bizi dýþarý, bir daha akþama
kadar eve almazdý.” (Yaþ 16).
*“Esrar içmeyi seven ve bunu marifet sayan kiþilerle birlikte ayný çevrede yaþýyoruz” (Yaþ 14).
*“... çevresi… Çevrede huzur bulamazsýn ki,
hýrsýzlýk yapan mý ararsýn, esrar kullanan mý
ararsýn. Doðru düzgün yürürken bile gelip çatarlar sana” (Yaþ 17).
*“Kimi bali, kimi esrar içer. Gezmeyi severler.
Ailelerinden baský istemiyorlar. Baský gördüklerinden böyle yapýyorlar” (Yaþ 17).
*'' Keþke okusaydým dedim. Sanayide anladým
bunu… Mürekkep yalamak
var, bir de yað yalamak var.
Arkadaþ çevresi nedeniyle
olmadý iþte…” (Yaþ 17).
Çocuklarýn Suça Yönelme Nedenleri Hakkýndaki
Görüþleri ise þöyle:
*“Arkadaþ kurbanýyýz iþte” (Yaþ 14).
*“Ne geldiyse baþýma kötü arkadaþlar yüzünden geldi” (Yaþ 17).
*“Toplum bizim gibi ailesi olmayan çocuklara
destek verse biz hiç bunlarý yapmak zorunda
kalýr mýydýk” (Yaþ 21).
*“Doðru düzgün bir aile yoktu ki baþýmýzda,
insan çocuðunun nerede gezdiðini sormaz mý
hiç” (Yaþ 16).
*“Çevremizde zengin bebeleri vardý… Onlar
lüks yaþýyorlardý. Onlarýn ortamlarýna girmek
için… Onun hevesiyle…” (Yaþ 17).
(Kaynak: TCYOV Çocuk ve Ergen Danýþma Birimi
Raporu. 2006, Ankara)
kenangörgü[email protected]
‘Ay ve yýldýzýn ýþýðý
bizi kör mü etmeli?’
lay var, ülke elden gidiyor! Kim alacak, pahalýya mý satýlýr dersiniz, kimin parasý yeter acaba? Ama durun! Ülkeden mi bahsediyoruz, bir maldan mý? Mal ise, kim bu malýn sahibi? Halk mý? Buna gerçekten inanýyor muyuz? Nasýl? Seçim var, elbette seçiyoruz. Demokrasi çayda erir mi? Yoksa dil
altýnda parça parça mý? Aslýnda tek seçtiðimiz þey
inanacaðýmýz yalanlar.
Gölgeler. Her gerçeðin düsündüðümüzden daha
karmaþýk olduðu yer.
Bu aralar Belçika Türk vatandaþlarýnýn mahallelerini, balkonlarýný, derneklerini, bakkallarýný, aslýnda
kýzýl bayraklar deðil, bu gölgeler sardý, aklýmýzý fikrimizi elden aldý gölgeler. Gerçeklere bakýþýmýzýn
açýklýðýný, netliðini, iyice tükettiler. Ki bu günlerde
bu açýklýða çok ihtiyacýmýz var. Aksi takdirde, daha
ne kadar genç sokaklara dökülecek, ne kadar zarar
vereceðiz bu ülkenin karýþýk kökenli vatandaþýna,
Kürdüne, Ermenisine, Belçikalýsýna ve kendimize?
Vatan diyenler düþünsünler: böyle mi hizmet edilir
vatana? Verilmesi istenen mesaj bu mu? Her birey
elinden geldiði kadar olgun bir cevap veremezse
olaylara, bu bireylerin „ülke“ diye altýnda toplandýðý
deðeri nasýl olgun bir deðer olarak algýlasýn, diðer
insanlar? Böyle davranarak her açýdan kaybediyoruz.
Ne diyor bize bu gölgeler? Diyor ki, bir ülke halkýnýn malý deðil, o ülkeyi yönetenlerin aleti olmuþ.
Diyor ki, yöneticiler arasýnda yapýlan hesaplarý halkýn ruhu bile duymuyor. Diyor ki, kendi ülkesi hakkýnda bile olsa insanýn tatsýz gerçekleri görmesi þart.
Diyor ki, Amerika iþine gelirse Türkiye’yi destekler.
Türkiye sadece terör mücadelesi çerçevesinde bu
kadar tehlikeyi göze almaz. Diyor ki, bir ülkenin
tam devre çalýþmasý olaðanüstü enerji gerektiren
makina gibidir. Bu enerjiyi elde edemezse tükenir.
Ki Amerika zaten bu enerji için Irak’ý iþgal etti. Diyor ki, bu hesaplarý her güçlü ülkenin yaptýðý gibi
Türkiye’de yapýyor ve Kuzey Irak topraklarýndaki
petrolü o topraklarýn insanýna býrakmak istemiyor.
Çünkü dünya haritasýnda önemli yer almak isteyen
bir ülkenin bu enerjiye el koymasý þart olmuþ artýk,
kapan kapana.
Bir cinayet iþlendi mi, polis „Cinayet kimin adýna
iþlendi?“ diye sorar. Yani bu durumdan en çok kim
faydalanýr? Bunu araþtýrmak güç ister. Dürüstlük ister. Mertlik ister. Fikir babalarýnýn laflarýyla deðil,
vicdanýmýzla hareket etmemizi ister. Dünyaya politikacý gibi deðil (yani bu pastayý nasýl bölüþürüz telaþýyla deðil), insan olarak bakmamýzý gerektirir.
Sorunumuz Türk ve Kürt sorunu mu? Kürt vatandaþý var, artýk Parlamento’da, bunlar þimdi konuþulmazsa ne zaman konuþulur? Silahlar yüzünden konuþacak insan kalmayýnca mý? „Milliyetçi“, „vatansever“, „terörist“, bunlar kelimedir, elbisedir. Her lakabýn ardýnda bir ana çocuðu ve bir duruþ var, bir beklenti, bir ümit, bir iç savaþ. Gerçekten kim ne istiyor,
kim neden korkuyor, kim ezdi, kim ezildi ve buna
nasýl son verilir? Bunu yöneticiler yapmaz. Bunu insanlar yapar ancak – yöneticileri silah gücüne deðil
söz gücüne mecbur ederek. Konuþup birbirimizi
dinlemenin zamaný geldi.
O
Sayfa 20x.qxp
09.11.2007
09:12
Seite 1
20
Kasým 2007
Sivil Toplum
Türk mahallesinin
Belçikalý delileri
[email protected]
Akýllý insan kimdir?
damýn biri oðluna hep oðlum sen adam olamazsýn dermiþ, bu da çocuðun çok zoruna
gidermiþ. Bir gün yine babasý oðlum sen
adam olamazsýn dediðinde kýzmýþ evi terk edip, Osmanlýnýn baþkenti Bursa’ya gitmiþ. Orada okumuþ
kadý (þimdinin hakimi) olmuþ. Kadýnýn görevi babasýnýn yaþadýðý þehre çýkmýþ. Göreve baþlar baþlamaz
askerlere gidin þu köyde þu þahsý bana getirin demiþ.
Askerler o þahsýn kim olduðunu bilmeden hemen o
köye gitmiþler, kadýnýn babasýný akþam vakti yataðýndan kaldýrýp apar topar alýp kadýnýn huzuruna getirmiþler. Neye uðradýðýný bilmeyen adam þaþkýnlýk içerisinde kadýya bakýyormuþ, kadý beni tanýdýn mý diye sormuþ. Adam hayýr demiþ. Kadý, yaaa ben senin
hep adam olamazsýn dediðin oðlunum demiþ. Bak
Akýllý insan avunasýl kadý oldum demiþ.
kat, doktor, müAdam «oðlum ben sana kadý olamazsýn demedim ki,
hendis vs. olana
adam olamazsýn dedim,
deðil, doðruyu
bak kadý olmuþsun ama yieðriden, iyiyi kö- ne adam olamamýþsýn.
Eðer sen adam olsaydýn
tüden ayýrabilekadý olduktan sonra apar
ne, nereden geltopar beni kendi huzuruna
diðini nereye giçaðýracaðýna benim yanýdeceðini bilen in- ma gelir, elimi öper, hayýr
duamý alýrdýn, sen tam tersana denir.
sini yaptýn, demiþ.
Akýllý insan avukat, doktor, mühendis vs. olana deðil, doðruyu eðriden, iyiyi kötüden ayýrabilene, nereden geldiðini nereye gideceðini bilen insana denir.
Her yaptýðýmýz iþte bu doðru mu eðri mi, iyi mi
kötü mü diye düþünmemiz lazým. Bu da Allah’tan
gelip yine Allah’a gideceðimizi bilmekle olur. Eðer
her þeyi böyle deðerlendirirsek müslümanlar olarak
yanlýþ iþ yapmamýþ oluruz. Ýnsanlar da müslümanlar
þöyle böyle diyerek bizlerin kiþisel yaptýðý yanlýþlýklarla dinimizi kötüleyemez.
Dinimiz bize ‘dinin direði temizliktir’ diyor, maalesef müslümanlarýn oturduðu yerler çoðunlukla pislik
içerisinde. ‘Ýçki haram’ diyor, dünyada en fazla içki
tüketen ülkeler içerisindeyiz. Dinimiz ‘kul hakký olan
cennete giremez’ diyor, maalesef kul hakkýný düþünmüyoruz. Dedikodu yapan, insan eti yemiþ gibi olur,
kötüdür diyor, baþkalarýnýn dedikodusunu býrak birbirimizin arkasýndan demediðimiz kalmýyor. Müslümanlar kardeþtir diyor, birbirimizi sevip ikaz etmiyor hatta maalesef birbirimizi kötülüyor ve ayaðýný kaydýrmaya uðraþýyoruz. Dinimizin ilk ayeti ikra,
yani oku diye baþlýyor okuyan yok denecek kadar
az.
Allah’a gideceðiz orda her yaptýðýmýzýn hesabýný
vereceðiz diye inanan insan iyiyi kötüden, doðruyu
yanlýþtan ayýrýr ve yapmaz. Akýllý insan özellikle kimliðini, kendini iyi bilendir.
Bir insan müslüman kimliðine sahipse müslüman
gibi yaþamalý ayný zamanda, Türküm diyorsa Türk
kültürünü yaþatmalý, örf adetlerini yerine getirmeli.
Tabii okuyup avukat, doktor, mühendis olacaðýz
ama kimliðimizi unutmadan !
A
Elele, ciddi bir oluþum olarak Türk ve Faslý kadýnlara yardým, kaçaklarý karþýlama ve
yerel entegrasyon faaliyetleri gösteriyor.
Erdem Resne
Gent’te Bevrijdingslaan ve Rabot çevresinde faal olan Elele
adlý dernek, Türk toplumunu
yakýndan ilgilendiriyor. Ýsminin
yansýtmadýðý þekilde aslýnda
Belçikalýlar tarafýndan 1982’de
kurulan oluþum, baþlangýçta resmi dernek deðilmiþ. Kuruculardan Katrien Desmet, amatörce
ve idealist biçimde yola çýktýklarýný anlatýyor: “ilk
kuþaktan Türk kadýnlarýna yardým etmek istedik. Okullardan gelen bilgilerde Türk ailelerin, çocuklarýn okul durumuyla ilgilenmediði
söyleniyordu. Biz de
kapý kapý dolaþýp
evlere girip anneleri
ziyaret ettik. Erkeklere zaten kahvelerde rastlanýrdý
ama kadýnlarý göremiyorduk.
Böylece Hollandaca dersleri
vermeye baþladýk, daha sonra
Türkçe okuma-yazma dersleri.”
Derken Elele, deðiþik alanlarda
insanlara yardým etmeye baþlamýþ. Diðer derneklerin yapmadýðýný yaparak her türlü sorunda
insanlarý dinlemiþ. 3 yýl boyunca
amatörce faaliyetten sonra yetkililer, dernek statüsü almak
için tüzük hazýrlamýþ. Hiçbir federasyona üye olmayan dernek,
lokal entegrasyon projesi dahilinde Flaman Bölgesi tarafýndan
tanýnýyor ve ödenek alýyor.
Dernekleþme ve tanýnmayla
birlikte gitgide büyüyen Elele,
ciddi bir oluþum olarak Türk ve
Faslý kadýnlara yardým, kaçaklarý karþýlama ve yerel entegrasyon faaliyetleri göstermeye baþlamýþ. Katrien Desmet, 2000 yýlýnda bölgeleri için baþlý baþýna
lokal entegrasyon bürosu olarak
15 kiþiyle çalýþtýklarýný hatýrlatýyor. Fakat yaklaþýk 600 kiþilik
bir kitleye ulaþan Elele, bugün
kapanma tehlikesiyle karþý karþýya. Katrine Desmet anlatýyor:
“2000’de Flaman Hükümeti, lokal entegrasyon projesi için dernekleri platform altýnda birleþtirdi. Biz de Gent Kültürlerarasý
Platformu (Ýntercultureel Netwerk Gent) bünyesine girdik.
Fakat buradaki çalýþmadan hoþnut deðildik ve 2004’te Elele
olarak ayrýldýk. Bundan sonra
personel sayýmýz düþürüldü, 5
personel deniyor ama bugün en
fazla 3 tam gün
çalýþanýmýz var.”
Çalýþanlardan
Fran Keerman
da
dernekler
platformunu sade olmakla eleþtiriyor ve Elele’nin farklý olduðunu söylüyor: “ÝNG’deki yapý memur yapýsý gibi. Telefona
bak, insanlarý yönlendir, ama
kimseye somut yardým verme.
Bilmedikleri alanlarda insanlarý
dinleme zahmetinde bile bulunmuyorlar. Biz Elele olarak sadece kurslarla deðil, her türlü entegrasyon ve sosyal sorunla uðraþýyoruz. Bize gelen çok sayýda
kaðýtsýz küreksiz insan var. Yoksulluk sorunlarýna da kulak veriyoruz. Bir þey yapamasak bile
kapýlarýmýzý açýp dinliyoruz, etkili biçimde yönlendiriyoruz.”
Bu farklýlýðý korumak amacýyla
platformdan ayrýlan Elele’nin
çalýþan ve ödenek sayýsý düþürülmüþ ve yetkililer, platformdan ayrý çalýþtýklarý için tamamen kapatýlmaktan korkuyor.
Bu çalýþma yöntemi Elele’yi
çok popüler bir oluþum haline
getirmiþ. Katrien Desmet’e göre
“diðer dernekler insan toplamaya çalýþýrken biz artýk herkesin
uðrak yeri olduk.” Halkla içiçe
çalýþmalar, ilginç metodlara da
öncü olmuþ: “ithal gelinlerin sorun yaþadýðýný anlayýnca biz de
gelin ziyaretlerine gitmeye baþladýk. Yeni gelen kýzlarla ve kayýnvalideleriyle görüþüp, yapabileceklerimizi anlattýk!”
Peki Belçikalý sade vatandaþlar Türk toplumuna neden bu
þekilde yönelir? Fran Keerman,
bunun tamamen idealizm olduðunu vurguluyor: “sadece Türklere deðil, tüm farklý unsurlara
ortak yaþam ve tolerans getir-
mek istedik. Birlikte yiyelim içelim, projeler üretelim istedik.
Baþardýk da. Yýllýk ortalama 120
gruba formasyonlar verdik.”
Belçika Türklerinin en önemli
sorunu olarak iþsizliði gören
Katrien Desmet, bunun evlilik
göçünün ve doðurduðu zorluklarýn bir sonucu olduðunu düþünüyor. Elele yetkilileri, toplumla
içiçe çalýþmalarýndan dolayý
Türk toplumu hakkýndaki “kapalý toplum” imajýna da karþý çýkýyorlar. Desmet’e göre “bugün
belki yeni kuþak Avrupalýlaþtýðý
için biraz soðuk duruyor, ama
ilk kuþak çok açýk bir kuþaktý.
Evlere istediðimiz gibi girip her
konuyu konuþabiliyorduk, her
þeyi görüyorduk. Ben mahallenin “sarý kýz”ý oldum!”
Çalýþmalarýný kadýnlarýn ötesine çekmek isteyen dernek, son
olarak Türk erkeklerine yönelik
proje tasarlamýþ. Ahmet Bozaslan’ýn yürüttüðü projede kadýnlarýn entegrasyonunu kolaylaþtýrmak için erkeklere aile düzeni
anlatýlýyor. Bozaslan, projeyi
þöyle tanýtýyor: “Türk ailesinde
geleneksel rolleri anlatýyoruz.
Ardýndan günük yaþamýn gerekliliklerini anlatýyoruz. Son yýllarda ekonomik þartlarýn deðiþtiðini, kadýnlarýn çalýþtýðýný söylüyoruz. Erkekler kendi yaþadýklarýný da dile getirebiliyorlar, Türk
toplumunun da deðiþtiðini, yemek yapmak zorunda kalabildiklerini, “kýlýbýk erkek”lerin olduðunu anlatýyorlar. Eskiler buna direnç gösterse de yeniler
yavaþ yavaþ alýþýyorlar. En
önemlisi, Belçikalýlarla Türkler
arasýnda fark olmadýðýný gözlemliyoruz. Belçikalý bir erkek
katýlýmcý da eskiden babasýnýn
ev iþi yapmadýðýný, durumun 30
yýl önce deðiþmeye baþladýðýný
anlattý.”
Sayfa 21x.qxp
09.11.2007
07:18
Seite 1
Kasým 2007
YAÞAM
21
Boþanma ile ilgili 1 Eylül 2007’te
yürürlüðe giren 27 Nisan 2007
tarihli yasa ve ilgili deðiþiklikler (2)
SOSYAL
REHBER
[email protected]
… Ýki tarafýn rýzasýyla yapýlan boþanma
müracaatý için verilen dilekçenin eþler tarafýndan veya noter veya avukat tarafýndan imzalanmasý gerekmektedir. Ayrýca,
“boþanma kontratýyla” birlikte, boþanacak eþlerin doðum kayýt örnekleri, evlenme kayýt örneðinin bir nüshasý, çocuklarýn doðum kayýt örneði ve eþlerin uyruðuyla ilgili belgelerin, bu dilekçeye eklenmesi istenilmektedir.
Mahkeme huzuruna çýkýþ
Ýki tarafýn rýzasýyla yapýlan boþanma
müracaatýnýn yapýldýðý ay içerisinde eþler
Mahkeme huzuruna çaðýrýlýrlar.
Bu deðiþikliklerden evvel eþler üç aylýk aralýklarla iki defa mahkeme huzuruna çýkmak zorunda kalýyorlardý ancak
deðiþikliklerden sonraki durumda:
• Eþler boþanma dilekçesinin veriliþ tarihinde altý aydan fazla bir süredir ayrý
yaþýyorlarsa mahkeme huzuruna bir defa
çýkmak zorundalar.
• Þayet, boþanma dilekçesinin veriliþ
tarihinde altý aydan az bir süredir ayrý yaþýyorlarsa, üç aylýk aralýklarla iki defa
mahkeme huzuruna çýkmak zorundalar.
Neden eþler mahkeme huzuruna çýkmak zorunda býrakýlýyorlar?
Mahkeme huzuruna çýkmadaki amaç
davayla ilgilenen hakimin “boþanma
kontratýnda” belirtilen þartlarýn eþler tarafýndan kabulünü onaylamak ( hakim
birinci defa eþleri birlikte dinler, gerek
gördüðünde ikinci defa ayrý ayrý çaðýrýr),
ayrýca bu süre içerisinde“boþanma kontratýnda”, gerek gördüðünde,reþit olmayan çocuklarýn lehine deðiþiklik yapabilmektir.
Ayrýca ilgili yasa, boþanmadan evvel,
özel durumlarda eþlere ortak alýnan kararlar çerçevesinde “boþanma kontratýnda” deðiþiklik yapabilme olanaðý tanýmaktadýr.
Boþanma kararý verildikten sonra, eþler
arasýnda imzalanan “boþanma kontratý”
boþanma ile ilgi yasa kadar önemlidir.
Boþanma kararýnýn bir nüshasý eþlere
posta aracýlýðýyla gönderilir. Diðer bir
nüshasý da, kayýtlara iþlenmesi amcacýyla, mahkeme kalemi tarafýndan nüfus
idaresine gönderilir. Ýki tarafýn rýzasýyla
yapýlan boþanmada diðer bir yenilik ise,
boþanma sürecinde eþlerden birinin anlaþmalý boþanmayý bozmasý ve “çaresizlik
sonucu ayrýlma nedeniyle boþanma” istemesi durumunda, hakimin kararýyla diðer prosedüre geçilebilinmektedir. Oysa
eski yasada diðer bir boþanma prosedürüne sýfýrdan baþlanýyordu.
2. “Çaresizlik sonucu ayrýlma
nedeniyle boþanma” prosedürü:
Çaresizlik sonucu ayrýlma nedeniyle
boþanma kararý, hakim tarafýndan, eþlerin tekrar biraaraya gelmelerinin, yeni
“bir ortak yaþam” kurmalarýnýn imkânsýz
olduðu kanaatine varýldýðýnda verilir.
Bu yeni prosedür 27 Nisan 2007 tarihli yasayla kabul edilmiþ olup birkaç aþamada gerçekleþmektedir:
a- Boþanmak için gerekli baþvuru
“Çaresizlik sonucu ayrýlma nedeniyle
boþanmak” için yapýlacak baþvuru iki
aþamada yapýlmaktadýr:
• Ýki eþ tarafýndan yapýlan baþvuru: Eþlerin, sadece boþanma isteklerini belirten
müracaattýr ve bu müracatta boþanmanýn
getirdiði diðer sonuçlar görüþülmez. Bo-
þanma proseürü eþlerin ikisinin veya
avukatlarýnýn ya da noterin imzaladýðý bir
boþanma dilekçesinin ilgili mahkemeye
iletilmesiyle baþlar.
• Eþlerden birisi tarafýndan yapýlan
baþvuru: Bu durumda eþlerden birisinin
boþanma isteðinde bulunduðu ve diðerinin kabul etmediði anlaþýlmaktadýr. Bu
durumda yasa, müracaat eden eþin boþanmanýn gerekliligini kanýtlamasýný istemektedir ve bu müracaatý iki durumda
yapýlmaktadýr: dilekçeyle baþvuru veya
celpnameyle basvuru (celpnameyle baþvuru daha masraflý olmaktadýr çünkü
yargý mübaþirinin dosyaya müdahalesi
istenilmektedir)
b-Dosyanýn hakim tarafýndan
incelenmesi
Hakim, boþanma kararýný eþlerin aralarýndaki anlaþmazlýklar nedeniyle çaresizizlikle ayrýldýklarýný kanaat getirdiðinde
boþanma kararýný verir.
Yeni yasa çaresizlik sonucu ayrýlmayý
eþlere iki durumda ispatlama fýrsatý vermektedir:
• Ya eþlerin ayrý yaþadýklarýný ispatlamalarý, ( bu süre iki eþin müracaatý durumunda 6 ay, eþlerden birisinin müracaatý
durumunda da 1 yýl olarak belirtilmektedir).
• Veya eþlerin birlikte yaþayamayacaklarýný ispatlayan somut delillerin mahkemeye sunulmasý.
c- Boþanma prosedürü süresinde
anlaþma isteði
Boþanma kararýný elde etme süresinde,
boþanmanýn getirdiði diðer sonuçlara da
(çocuklarýn hangi tarafta kalacaðý, çocuk-
Nihat Dursun
larýn eðitim veya diðer masraflarýnýn karþýlanmasý, ortak alýnan evin geçici kulanýlmasý, ... ) çözüm bulunulmasý istenilmektedir. Bu durumda iki çözüm öngörülür:
• Birincisi boþanma prosedürü süresinde eþlerin yukarda belirtilen konularda
birlikte çözüm bulmalarý durumunda:Eþler arasýnda boþanmanýn dýþýndaki diðer
konularda alýnan kararlarýn dosyayla ilgilenen hakime iletilmesi istenmektedir..
Iletilen bu anlaþmalar çerçevesinde, hakim eþleri yüzleþtirip tüm konularda anlaþmaya varýldýðýný kanaat getirdikten
sonra boþanma kararýný verebilir.
• Ýkincisi çözüm bulamamalarý durumunda: Çözüm bulunamadýðý takdirde
eþlerden birisinin müracaatý sonrasý diðer
bir hakim (muhakeme hakimi) müdahele
edip anlaþamamýzlýklar üzerinde eþler için
uygun olacak kararý alýr. Çocuklarla ilgili,
bu hakim tarafýndan alýnan kararlar geçici
olup daha sonra tekrar görüþülebilir.
d- Boþanma sonrasý eþler arasýnda
nafaka (*)
Burada söz konusu olan nafaka boþanma sonrasý eþlerden birinin diðerine ödediði ödenektir. Bu ödenek eski yasada,
boþanma sonrasý boþanmaya neden olan
eþin “suçsuz” durumdaki eþe ödediði veya ihtiyaç durumunda hakimin kararýyla
eþlerden birine ödenen ödenektir.
Yeni boþanma kanununda “hataya dayalý boþanma” kaldýrýldýðýndan, nafaka
sadece ihtiyaç durumuna baðlý olarak istenebilinecektir.
(*) Nafaka ödeneði ve çocuklar için ödenecek “ihtiyaç ödeneðiyle” ilgili detaylý bilgiyi
15 Kasým’dan itibaren www.binfikir.be web
sitemizde bulabilirsiniz.
Ýmtiyaz Sahibi OPEN WINGS BVBA Genel Yayýn Yönetmeni Serpil Aygün Genel Koordinatör Erdinç Utku
Haber Koordinatörü Erdem Resne Yayýn Kurulu Ýlknur Cengiz, Leyla Ertorun, Serpil Aygün, Erdem Resne, Erdinç Utku, Nihat Dursun,
Mehmet Aydoðdu, TASARIM Openwings REKLAM 0484 528 902 [email protected] ADRES 44, rue des Palais bte 1, 1030 Bruxelles
TEL 0032 2 242 01 53 e-mail [email protected] WEB www.binfikir.be
Sayfa 22x.qxp
09.11.2007
07:38
Seite 1
22
SPOR
Baþkan özür diledi
Haber Merkezi
FC Brussels Futbol takýmýnýn ana
sponsoru Kia, Kulüp Baþkaný Johan
Vermeersch’nin ýrkçý söylemleri nedeniyle tek taraflý olarak sponsorluk
anlaþmasýný sona erdirdi. Vermeersch Kongolu futbolcu Zola Matumona’ya “Aðaca týrman ve bir salkým
muz ye” demekle suçlanýyor. Kia’nýn
kararý zaten performancý iyi olmayan
Kulübü zor durumda býraktý.
Fc Brussels kulüp baþkaný Johan
Vermeersch bir basýn toplantýsý düzenleyerek futbolcu Zola Matumona
ile ilgili söylediði ýrkçý sözler için
özür diledi. Vermeersch özellikle ýrkçý olmadýðýnýn altýný çizdi. “Kullandýðým kelime oyunu ýrkçý olarak algýlanabilir fakat amacým ýrkçýlýk deðildi.
Ben ýrkçý deðilim” diyen Vermeersch, Matumona’nýn menejerinden
bir faks aldýðýný ve menejerin futbolcunun manipüle edildiðini yazdýðýný
ifade etti. Johan Vermeersch’in görüþtüðü Zola Matumona ise Eþit Haklar ve Irkçýlýkla Mücadele Merkezine
yaptýðý þikayetini geri çekerek Fc
Brussels ile yoluna devam edeceðini
bildirdi.
Galataray umutsuz, Anderlecht halinden memnun
UEFA Kupasý’nda G Grubu’nda
mücadele eden Anderlecht deplasmanda Aalborg takýmýyla 1-1 berabere kaldý. Anderlecht’in oynadýðý
iki maç sonrasýnda 4 puaný var.
H Grubu’nda yer alan Galatasaray ise, kendi sahasýnda Helsingborgs’a 3-2 yenildi. Ekip böylece
ilk iki maçýný da kaybetmiþ oldu.
Kasým 2007
2. tur çok yakýn
Þampiyonlar Ligi G Grubu'nda yer alan Fenerbahçe, Þükrü Saracoðlu
Stadý'nda konuk ettiði PSV Eindhoven'i 2-0 yenerek ikinci tura göz kýrptý, UEFA’ya katýlmayý ise garantiledi. Sarý - Lacivertlilerin gollerini 28. dakikada Marcellis (kendi kalesine) ve 30. dakikada Semih attý. Fenerbahçe, sergilediði etkili oyunla rakibine gol pozisyonu vermedi.
50 bini aþkýn taraftarýn desteklediði Fenerbahçe 3 puana ulaþýrken, Avrupa’daki yenilmezlik unvanýný 9 maça çýkardý.
Sayfa 24.qxp
29.01.2007
08:36
Page 1

Benzer belgeler