NİN SESİ
Transkript
NİN SESİ
’NİN SESİ MAYIS 2014 SAYI: 381 Uluslararası Nakliyeciler Derneği Yayın Organı Dünya Bankası Raporu’nda; başta transit taşımalar olmak üzere, karayolu taşımacılığı kotalarının yarattığı sorunların ortadan kaldırılması için Türkiye-AB arasında somut adımların atılması öneriliyor. Dünya Bankası’ndan AB’ye İhtar: DOSYA GÜMRÜK BİRLİĞİ MEVCUT HALİYLE KALAMAZ LOJİSTİK EĞİTİMİNDE ARTILAR EKSİLER... İçindekiler Sayı: 381 28 32 22 UND, haklı mücadelesini Avrupalı bakanlara anlattı Sektörü sahiplenmeye devam eden UND, haklı mücadelesini Avrupalı bakanlara anlattı. 24 UND, Uluslararası Ulaştırma Forumu’nda Uluslararası Nakliyeciler Derneği, 21- 23 Mayıs tarihlerinde Almanya Leipzig’te gerçekleşen Uluslararası Ulaştırma Forumu Yıllık Zirvesi’nde küresel ulaştırma sektörü temsilcilerine seslendi. 28 UND Başkanı Nuhoğlu: En gurur duyduğum proje İstanbul Üniversitesi Ulaştırma ve Lojistik Yüksek Okulu Uluslararası Nakliyeciler Derneği (UND) ve üyelerinin katkılarıyla modern bir tesise kavuşmasının 10. yılını gerçekleştirdiği özel bir tören ve panelle kutladı. Mayıs 2014 32 UND, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve heyeti ile birlikte Gürcistan’da Türk-Gürcü İş Forumu’nda konuşan TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu, “Önümüzü açın Gürcistan’a daha fazla yatırım yapmak istiyoruz” mesajını verirken Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, bürokratik engellerin kalkması halinde yatırımların hızlanacağını kaydetti. ’NİN SESİ UND Danışmanlık ve Tanıtım Hizmetleri A.Ş İktisadi İşletmesi Adına Sahibi Ömer Çetin Nuhoğlu 54 Genel Yayın Yönetmeni Fatih Şener Sorumlu ve Yazı İşleri Müdürü Hatice Hacısalihoğlu Yayın Kurulu Ali Çiçekli, Şerafettin Aras, Nagihan Soylu, Banu Damla Alışan 62 Yazı Kurulu Alper Özel, Evren Bingöl, Muammer Ünlü, Elif Sevim Haber Merkezi Alpdoğan Kahraman, Berkalp Kaya, Erman Ereke, Gürol Gülbeyaz, İbrahim Çolak, Burak Çığa, Kadir Çirkin Mali İşler Müdürü Muhammet Haybarlık 35 Lojistik merkezlerde son durum: 6’sı açıldı, 5’inde inşaat sürüyor Reklam Sorumlusu Hatice Hacısalihoğlu 0212 359 26 00 / 208 Lojistik merkezler, ihracat odaklı büyümeden yana tavır koyan Türkiye için olmazsa olmazlar arasında geliyor. 50 Hedef konuldu: Kapıkule Sınır Kapısı’ndan bir günde 3 bin TIR geçecek UND heyeti Trakya Gümrük ve Ticaret Bölge Müdürü Müslüm Yalçın’ı makamında ziyaret etti. 58 Taşıtlarda enerji verimliliği, çevreyi de insanı da koruyor Taşıtlarda Enerji Verimliliği projesini başlatan İş Dünyası ve Sürdürülebilir Kalkınma Derneği (SKD), küçük önlemlerle sağlanacak büyük tasarruflar konusunda bilgi vermek amacıyla konunun uzmanlarını bir araya getirdi. 60 Enerji dünyası ICCI 2014’te buluştu, 15 bin 621 ziyaretçiyle rekor kırdı Sektörel Fuarcılık tarafından düzenlenen ICCI 2014 – 20. Uluslararası Enerji ve Çevre Fuarı ve Konferansı, birbirinden önemli konuklarını ağırladığı 3 günlük maratonun ardından sona erdi. Yayına Hazırlık LOCA MEDYA ORG. VE REK. HİZ. LTD. ŞTİ Genel Yönetmen Mutlu Doğan Editör Ahmet Doğan Grafik Tasarım Erhan Aydın İletişim 0212 579 92 35 ctp baskı ve cilt İstanbul Basım Ltd.Şti 0212 603 26 20 Mayıs 2014 adres Cennet Mah. Hürriyet Cad. No: 1/1 B Blok Cennet / Küçükçekmece İSTANBUL - TÜRKİYE Tel: 0212 579 92 35 Fax: 0212 598 47 62 [email protected] Yerel ve Süreli Yayın BAŞYAZI ÖMER ÇETİN NUHOĞLU UND YÖNETİM KURULU BAŞKANI Değerli Dostlarım, Doğru strateji doğru sonuç verir Sektörün çatı kuruluşu olarak 50 yıldır unutulmuş olan haklarımızı gere almak için yola çıktık. 1963 yılında yapılan Ankara Anlaşması ile ‘malların serbest dolaşımı’ teyit edilirken aradan geçen bunca yıldan sonra, bu kararların kağıt üzerinde kalması, sektörümüzün kaybını her geçen yıl biraz daha artırıyor. 50 yıllık maliyet bir kenara son 5 yılda 2,5 milyar euro kaybettik. Bu bize konan sanal prangaların bir sonucudur ve artık katlanılamaz duruma gelmiştir. Yaptığımız stratejilerin ve bu yolda ortaya koyduğumuz tüm çabaların artık sonuç verme zamanı geldi. Hedef belli ve bunu her fırsatta açıkça söylüyoruz: Türk araçlarına uygulanan kotalar, engeller ve dayatmalara son verilmelidir. Bu hedefe ulaşmak için 3 adımlı bir mücadele planı başlattık ve sonuçlarını da görmeye başladık. Kotayı pazarlık konusu bile yapmayan Avusturya 2014 yılı için kotaları 61 bin 333’e yükseltmek zorunda kaldı. Mücadelemizin ilk ayağını; kamu kuruluşlarında ve kamuoyunda farkındalık yaratmak oluşturuyor. Gerek bakanlığımız gerekse TOBB, TİM, TÜSİAD, MÜSİAD gibi meslek örgütlerinin de arkamızda durması gücümüzü artırıyor. Bu konuda önemli bir yol aldık. Mücadelemizin ikinci ayağı ise; malların serbest dolaşımına konan engellerin Avrupa ülkelerine fayda sağlayamayacağı. Türkiye’de üretilen ve AB’ye yapılan ihraç taşımalarını oluşturan ürünlerin yarısı Avrupa kökenli firmalar tarafından yapılıyor. Türk araçlarına konan engeller Avrupalı firmalara konan engelle anlamına geliyor. Daha net ifadeyle Avrupa kendi ayağına sıkmaktadır. Mücadelemizin üçüncü ayağı ise transit geçişlerde sorun yaşadığımız ülkelere dava açmak bulunuyor. DB (Dünya Bankası) tarafından açıklanan ‘AB-Türkiye Gümrük Birliği Değerlendirme Raporu’nda, karayolu taşımacılığı kotalarının yarattığı sorunların ortadan aldırılması için Türkiye-AB arasında yeni bir anlaşmanın yapılması gerekliliği üzerinde duruluyor. DB açıkça şunu söylüyor: “Gümrük Birliği mevcut haliyle kalamaz.” Bu raporun iyi analiz edilmesi gerekiyor. Bu bizim için önemli bir dayanaktır ve bunun en üst örgüt tarafından söyleniyor olması elimizi güçlendirmektedir. Tüm bunların ışığında özellikle transit geçişlerimizde en büyük sorunu yaşadığımız Avusturya ile 20-21 mayıs tarihleri arasında Viyana’da KUKK toplantısı gerçekleştirdik. Toplantı sonucunda Avusturya yaptığı haksızlığı kabul etmek zorunda kaldı. Kotaları önemli oranda artırabildik. Buradaki bir diğer sorun olan Ro-la ile ilgili de önemli bir gelişme yaşadık. Yakın zamanda taşımacılar ve tren şirketleri arasında bir çalışma gurubu oluşturulacak. Özellikle uzun bekleme sürelerinin ortadan kaldırılması açısından kaydadeğer bir başarıdır. Sorunun sadece iki ülke arasında ele alınamayacağını, sadece taşımacılık sorunu olarak adlandırılamayacığını belirtmek istiyorum. Almanya’nın Leipzig şehrinde yapılan Uluslararası Ulaştırma Forumu (ITF) Yıllık Zirvesi’ne 54 ülkenin bakanı katılırken, UND olarak burada da aktif bir tutum sergileyerek haklı mücadelemizi bakanlara tek tek anlattık. Avrupa’nın her ülkesine karayoluyla hızlı ve etkin taşıma hizmeti verebiliyorken, kotalar bizi bambaşka modlara ve farklı çözümler üretmeye itiyor. Ro-Ro ve Ro-La üzerinden taşıma yapmaya çalışıyoruz. Filosuyla, bilgi birikimiyle, kaliteli hizmetiyle rekabette öne çıkan Türk karayolu taşımacıları oyun alanının dışına çıkarsa, kaybeden; üreticiyle, ihracatçısıyla, taşımacısıyla Türkiye olacaktır. Karayolunda haklı mücadelemizi sürdürmek zorundayız. Haklıyız ve bunu Avrupalı istemeyerek de olsa kabul etmeye başladı. Yolun sonunda kotasız ve engelsiz bir Avrupa görünüyor ve biz bu yola çıkmamak üzere girdik. UND heyeti olarak 14 Mayıs’ta Trakya Gümrük ve Ticaret Bölge Müdürü Müslüm Yalçın’ı makamında ziyaret ettik. Trakya Gümrük ve Ticaret Bölge Müdürlüğü tarafından gerçekleştirilen ve kati ithalat işlemleri de dahil olmak üzere günde 3 bin TIR’ın giriş yaptığı Amerika ile Meksika arasındaki Otay Mesa ve 10 bin TIR aracının giriş-çıkış yaptığı El Paso Gümrük İdareleri ziyaretleri hakkında bilgi alışverişinde bulunduk. Gümrük süreçlerinde izlenen metotlar, uygulamalar ve uygulanan risk analizleri ile ilgili hususları detaylarıyla görüşütük. Her iki kapının çalışma şekli ve uygulamaları ışığında; ülkemizdeki sınır kapılarındaki gümrük süreçlerini hızlandırmak, basitleştirmek, ülkemizin ihracat hedefleri doğrultusunda çıkış sayılarını Kapıkule için en az 3 bine ulaştırmak, diğer sınır kapılarımız için ise en az 2 kat artırmak için yapılması gerekenleri masaya yatırdık. Ülkemiz sınır kapılarındaki gümrük süreçlerinin hızlandırılması ve basitleştirilmesi sektörümüz için milat olarak kabul edilebilecek bir gelişmedir. Bu konuda her türlü desteği veren, bilgi akışını sağlayan ve hassas çalışma gösteren Trakya Gümrük ve Ticaret Bölge Müdürümüz Sayın Müslüm Yalçın’a ve ekibine ayrıca bölge müdürlüğümüzün ABD sınır kapılarına yapmış olduğu ziyarete imkân sağlayan Gümrük ve Ticaret Bakanlığımız bürokratlarına sektörümüz ve derneğimiz adına teşekkürlerimi sunuyorum. Saygı ve Sevgilerimle... 8 UND’DEN Bolu’da İş Sağlığı ve Güvenliği kanunu gereği sağlık taraması yapıldı 1 Ocak’tan itibaren başlayan olan İş Sağlığı ve Güvenliği denetimlerinde UND üyelerinin herhangi bir uygunsuzluk ve cezai yaptırımlar ile karşı karşıya kalmaması amacıyla işbirliği yapılan Orhan OSGB uzmanları tarafından UND Bolu Bölge Temsilciliği Ofisi’nde, firma çalışanlarına, sürücülerine ve firma yetkililerine yönelik sağlık taraması yapıldı. 6331 sayılı kanun ile işverenin yükümlülükleri ve iş sağlığı ve güvenliği hizmetleri ana hatları ile açıklanmış olup, tüm işyerlerinde iş sağlığı ve güvenliği şartlarının sağlanması zorunlu kılınıyor. Her firmanın “iş güvenliği uzmanı”, “işyeri hekimi” ve diğer sağlık personeli çalıştırması ve çalışanlarını eğitmesi, “işyeri risk değerlendirmesi” yapması ve “acil durum planlarını” (yangınla mücadele ve ilkyardım) hazırlaması yasa gereği zorunlu hale getirildi. Türkiye – Polonya KUKK Toplantısı gerçekleştirildi Türkiye-Polonya Kara Ulaştırması Karma Komisyon (KUKK) Toplantısı 7-8 Mayıs arasında Ankara’da gerçekleştirildi. Toplantıya Türk heyeti adına Kara Ulaştırması Genel Müdürlüğü Daire Başkanı Nurhan Tüfekçioğlu ve Polonya Heyeti adına Polonya Altyapı Bakanlığı Karayolları Bölümü Müdür Yardımcısı Lukasz Twardowski başkanlık yaptı. Toplantıda Türk heyeti tarafından “Transit taşımacılığın uluslararası bir hak olduğunu” dile getirildi. Transit taşımacılığı karşılıklı olarak libere edilmesi talep edildi. Polonya heyeti ise ek üçüncü ülke geçiş belge talebinde bulundu. Uzun süren müzakereler sonucunda, 2015 yılı geçiş belge- si kotası ise şu şekilde teati edildi: 10 bin adet transit geçiş belgesi, 4 bin adet 3.ülke/boş giriş geçiş belgesi. Sonuç olarak, transit taşımacılığın kısıtlanamayacağına ilişkin Gümrük Tarifeleri ve Ticaret Genel Anlaşmasının (GATT) 5. maddesi ve Dünya Ticaret Örgütü Bakanlar Konferansının Bali’de gerçekleştirilen toplantısında paraf edilen “Transit Serbestisi” kararları kapsamında transit taşımaların libere edilmesi gerektiğine ilişkin ülkemiz görüşü iki ülke arasındaki protokolde yer almış olmakla birlikte, heyet başkanlarının ortak kararı ile yıl içerisinde ihtiyaç duyulması halinde ek belge taleplerinin olumlu karşılanması hususu sağlan- dı. UND adına Avrupa Ülkeleri Uzmanı Kadir Çirkin’in katılım sağladığı toplantıya Kara Ulaştırması Daire Başkanı Nurhan Tüfekçioğlu başkanlık etti. Toplantıya bakanlık heyeti de katılım sağladı. Mersin Bölge Çalışma Grubu Toplantısı’ndan satırbaşları Mersin Bölge Çalışma Grubu toplantısı 24 Nisan arasında UND Mersin Bölge Temsilciliği’nde gerçekleştirildi. Toplantıda 22 Nisan tarihinde UND Yönetim Kurulu Üyesi Ercan Arslan ile Çalışma Grubu Başkanı Nihat Irmak, Ankara’da katılım sağladıkları İran KUKK hazırlık toplantısında görüşülen konular ile ilgili bilgilendirmede bulundular. Çalışma Grubu Toplantısı’nda sürücü sorunları, konteyner ve oto taşımalarına dair yönetmelik değişikliği ile ilgili geçici madde 1’in süresinin uzatılmaMayıs 2014 sı, İran taşımaları, çalışma grubuna katılım sağlamayan üyelerin durumları görüşülen başlıca konular oldu. Ayrıca Mersin Bölge Çalışma Grubu Başkanlık görevi biten Nevaf Kılıç görevini Çalışma Grubu Başkanı Erkan Yurteri’ye devretti. Başkan yardımcılığına ise Salih Zeki Yiğit (Say Nakliyat) oy birliği ile seçildi. Yönetim Kurulu Üyesi Ercan Arslan’ın katılım sağladığı Çalışma Grubu’na, Erkan Yurteri (Botros&Levante) Başkanlık etmiş, Salih Zeki Yiğit (Say Nak), M.Mücahit Altay (Gültur), Akay Durur (Akar), Abdulğafur Ziyanek (Çimentrans), Nihat Irmak,(Gülbin), Yaşar Özkaya (Özkayalar) ve UND Mersin Bölge Temsilcisi Şemsettin Kurtay katılım sağladı. Türkiye, 1963 Ankara Anlaşması, 1970 Katma Protokolü ve 1/95 sayılı Ortaklık Konseyi Kararı gibi özel anlaşmalar temelinde Avrupa Birliği’ne Ortak Üye konumundadır. Bu anlaşmalar Türkiye ile AB arasında malların serbest dolaşım hakkını garanti etmektedir. Editör’den Merhaba, Fatih ŞENER UND İcra Kurulu Başkanı Avusturya; Sonun Başlangıcı Türkiye, 1963 Ankara Anlaşması, 1970 Katma Protokolü ve 1/95 sayılı Ortaklık Konseyi Kararı gibi özel anlaşmalar temelinde Avrupa Birliği’ne Ortak Üye konumundadır. Bu anlaşmalar Türkiye ile AB arasında malların serbest dolaşım hakkını garanti etmektedir. Türkiye, ayrıca Dünya Ticaret Örgütü’nün yayınladığı küresel anlaşmalar ile AB ülkeleri dışındaki ülkeler üzerinden gerçekleştirilen transit taşımalar için de kota ve ücret kısıtlamalarından muaf olma hakkına sahiptir. Hatta, Dünya Ticaret Örgütü üyesi olan 159 ülke, Türk araçlarının toprakları üzerinden transit geçişlerini mümkün olduğu kadar kolaylaştırma sorumluluğunu üstlenmiştir. Hal böyle iken ihracat ve ithalat yüklerimizi taşıyan araçlarımızın transit geçişleri Bulgaristan, Avusturya, İtalya gibi ülkelerde kısıtlanmakta, araçlarımız zorla daha maliyetli güzergahlara ve taşıma şekillerine yönlendirilmekte, sürücülerimiz uzun kuyruklarda çile çekerek, ihracatçılarımız ise gereksiz ek maliyetler ödeyerek mağdur olmaktadır. Şimdiye kadar hiçbir Avrupa ülkesine iltica ettiği görülmemiş olan Türk TIR sürücüleri, Avusturya’dan tren kalkmasını beklerken geçen süreler göz önünde bulundurulmadan, kalış sürelerini aştıkları gerekçesiyle Slovenya gibi ülkeler tarafından suçlular gibi havalananından geri gönderilmektedir. UND için bu durum, Türk karayolu taşımacılığı sektörü üzerinden Türkiye ekonomisini hedef alan ve acilen çözülmesi gereken bir MİLLİ MESELEDİR. Hatırlayalım, Türk araçları yakın zamana kadar Avusturya’yı Macaristan, Slovenya ve İtalya’dan bindikleri RO-LA trenleri ile geçmeye çalışırken, 2012 Aralık ayında Macaristan hattında trenin kaldırılması sonucunda Macaristan bu tren yerine belge vermiş; ancak Avusturya’nın belge vermemesi sebebiyle Türk taşımacıları Avusturya kapılarında kalmıştı. Bu bizim için artık bardağı taşıran son damla olmuştu. Yaklaşık 300 kilometrelik yolu geçebilmek için 4 gündür tren için Avusturya’da bulunan Türk sürücüleri haklı bir eylem yaptı. Bu eylemde sürücülerimizin yanındaydık, haklı taleplerini not ettik, Resmi Kurumlarımıza ve ülkemiz basınına bu sorunları, bu haklı isyanı anlatmaya çalıştık. Akabinde 29-30 Nisan 2013 tarihinde gerçekleştirilen Türkiye-Avusturya KUKK toplantısına bu haklı ve gür ses damga vurdu. Transit geçiş yollarını kapatan Avusturya’ya değerli Türk bürokratları da “dur” dedi. Taleplerimizi kabul etmeyen Avusturya ile protokol imzalanmadı. Haklı mücadelemiz resmi platformlarda sürerken, yolumuz sürücülerimiz ile 26 Ağustos 2013 tarihinde Nickelsdorf ve Fernetti’de bir kez daha kesişti. Macaristan sınırında Avusturya’ya girmeyi bekleyen araçlar ve sürücüleriyle, Fernetti’de 5 gün boyunca Avusturya’yı transit geçmek için bekleyen 52 Türk aracının sürücüsüyle biraraya gelerek, transit geçişlerde yaşadıkları sıkıntıları doğrudan kayıt altına aldık. Tüm bu girişimlerimizi “görmezden gelmeye çalışan” Avusturya tarafı, KUKK toplantısında gereken cevabı UND’den aldı. Avusturyalı yetkililer, Türk tarafının mağduriyetlerini “yok sayarak, tren şirketi yetkilileri ağzından son derece pembe bir tablo çizilirken ( beklemelerin 12 saati aşmadığı, günde 4 tren seferinin gerçekleştiği gibi), UND’nin sürücülerin yaşadıkları “gerçek” sıkıntıları aynen aktarmak üzere aynı tarihte Maribor’a gönderdiği temsilcisinin canlı internet bağlantısıyla toplantıya aktardığı görüntüler ve sürücü açıklamaları, gerçekleri ortaya çıkardı. Gerçekleşen bağlantıda tren seferlerinin hava koşulları sebebiyle gerçekleşmediği, yaklaşık 100 Türk aracının 5 gün boyunca Maribor’da beklediği, KUKK toplantısı öncesi sorun yaşanmaması için Avusturya ve Tren şirketi tarafından son anda karayolu transit geçişine izin verildiği Derneğimizce kanıtlanmış oldu. Türk tarafının haklılığını açıkça ortaya koyan bu girişimimiz, toplantının seyrini değiştirdi. Özel sektör adına verdiğimiz desteğin Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı heyetimizin sektörümüzü ve Derneğimizi kararlı şekilde sahiplenmesiyle birleşmesi sonucunda, Avusturya tarafının inadı yoğun müzakereler sonunda kırılabildi ve Avusturya Makamları Protokolü imzalanmak zorunda kaldı. Bu sayede, yıllardır pazarlık dahi edilemeyen kotalarda artış ve Tren kullanımına verilen ödül belge oranının yükseltilmesini sağladık. Son Türkiye-Avusturya KUKK Toplantısında, tren kullanımında yaşanan sorunların çözümü için Tren şirketi temsilcileri ile Türk taşımacılarından oluşan bir kurulması ve toplantılarını tren hareket noktalarında düzenlemesi önerisinin müzakereler sonrasında kabul edilmesi de, KUKK toplantısında alınan tarihi kararlardan biri oldu. Şu unutulmamalıdır ki, KUKK toplantısı Avusturya’ya karşı yürüttüğümüz transit mücadelesinin sonu değil, sonun başlangıcıdır… Derneğimiz Avusturya bu ayrımcılığa son verene dek, mücadelesine yılmadan devam edecektir. Bir sonraki sayıda buluşuncaya kadar hoşçakalın… Saygılarımla… 10 UND’DEN Türkiye – Litvanya KUKK Toplantısı’nda ikili ve transit taşımaların libere olmasına yönelik önemli adım Türkiye – Litvanya Kara Ulaştırması Karma Komisyon Toplantısı (KUKK) 9-10 Nisan arasında Vilnius kentinde gerçekleştirildi. Türkiye heyetine Karayolu Düzenleme Genel Müdürlüğü Genel Müdür Yardımcısı Hüseyin Yılmaz, Litvanya heyetine ise, Ulaştırma ve Haberleşme Bakanlığı Karayolu Taşımacılığı ve Sivil Havacılık Bölüm Direktörü Grazvydas Jakubauskas’ın başkanlık ettiği toplantıda iki ülke arasındaki eşya taşımalarına ilişkin konular görüşüldü. Toplantıda, 2014 yılı kotası şu şekilde belirlendi: Transit belge sayısı bin 300 adede, üçüncü ülke belgesi 200 adede, boş giriş belge sayısı 500 adede çıkarıldı. Söz konusu kota 2015 yılının geçici ön kotasını oluşturuyor. Geçiş belgelerinin geçerliliğinin 2015 yılının ocak sonuna kadar geçerli olduğu konusunda taraflarca mutabık kalındı. Türk heyeti, ikili ve transit taşımaların libere edilmesini önerdi, öneri Litvanya heyeti tarafından kabul edildi. Taraflar liberalizasyon için ikili anlaşma üzerinde gerekli değişiklikler üzerinde çalışmaların başlamasına karar verdi. Trafik Güvenliği Platformu 2014 Strateji Toplantısı gerçekleştirildi Trafik Güvenliği Platformu 2014 Strateji Toplantısı Gerçekleştirildi. Hedef: 2020 yılına kadar karayolu ölümlerinde yüzde 50 azalma! Türkiye’de her yıl yaklaşık 4 bin kişi hayatını kaybediyor ve her yıl 250 binden fazla insan yaralanıyor. Trafik kazaları sadece ülkemizin değil tüm dünyanın da yaşadığı en büyük sorunlardan biri olup, Birleşmiş Milletler tarafından bu doğrultuda tüm dünyada yürütülen kampanya kapsamında, ülkemizde 2020 yılına kadar karayolu ölümlerinde yüzde 50 azalma hedefi belirlendi. Bu hedefe ulaşılması için kurum ve kuruluşlara düşen görevi içeren Karayolu Trafik Güvenliği Stratejisi ve Eylem Planı Başbakanlık Genelgesi olarak yayınlandı. Eylem planı çerçevesinde, ülkemizin kanayan yarası olan trafik kazalarının azaltılması için, ülke genelinde seferberlik niteliğinde bir çalışmanın yürütülmesi gerekiyor. Bu çalışmada millet meclisi, kamu bürokrasisi, sivil toplum kuruluşları, iş dünyası ve medya ile birlikte toplumu oluşturan her kesimden kurum ve kişilere görevler düşüyor. Bu amaçla, geniş bir toplumsal katılımla Trafik Güvenliği Platformu kuruldu. Bu doğrultuda Trafik GüvenliMayıs 2014 ği Platformu 2014 Strateji Toplantısı, 29 Nisan’da, Polis Eğitim ve Kongre Merkezi’nde, Trafik Güvenlik Platformu ve taşımacılık sektörünün temsilcilerinin katılımlarıyla gerçekleştirildi. Taşımacılık dünyası için önemli konular çalıştayda değerlendirildi Toplantının başında kamu tarafından günümüze kadar yapılan çalışmalar ve 2014 yılında gerçekleştirilecek faaliyetlere dair bilgiler sunuldu. Sunumlar sonrasında ise Çalıştay bölümüne geçildi. Taşımacılık Sektörü, Trafik Acil yardım, Trafik Eğitimi, Trafik Mağdurları Çalıştayları, kamu ve sivil toplum örgütlerinin katılımı ve sinerjisiyle gerçekleştirildi. UND, Taşımacılık Sektörü Çalıştayı’na katılım sağladı. Çalıştay sayesinde, taşımacılık dünyası için önem arz eden konuların farklı taşımacılık sektörü temsilcileri ve kamu yetkilileri tarafından istişare edilebilmesi mümkün oldu. Özellikle SRC belgeleri, sürücü sınav sistemi ve tektip sürücü eğitim kitabının eksikliği, ülkemizde kurulması gereken sürücü ve ilkyardım simülasyon merkezleri, trafik kazası istatistiklerinin yetki belgesi türlerine göre kamuya açıklanarak sektör kuruluşlarınca ilgili tedbirleri alabilmesi, der- nekler ve firma içi içsel denetimler, UKOME’nin yapısında gerçekleştirilebilecek değişiklikler, AETR ve sürüş kuralları gibi konular değerlendirilerek, 2014 yılı strateji faaliyet raporu oluşturuldu. Önem arz eden konular için ayrı çalıştaylar düzenlenmesi kararı alındı. Strateji toplantısına UND adına UND Genel Sekreteri Ali Çiçekli, UND İcra Kurulu Üyesi Alpdoğan Kahraman, UND üyeleri Sevim Soylu(UNO) ve İsmail Alkan (Mars) katılım ve destek sağladı. 12 UND’DEN Mersin’den Suriye’ye 44 TIR’lık insani yardım Mersin İnsani Yardım Platformu tarafından başlatılan kampanya kapsamında toplanan 2 milyon 200 bin lira değerindeki gıda malzemelerini taşıyan 44 TIR Suriye’ye gönderildi. İHH İnsani Yardım Vakfı Mersin Şubesi ve Mersin İnsani Yardım Platformu Başkanı Durmuş Aydın, Muğdat Camisi yanında düzenlenen uğurlama töreninde yaptığı konuşmada, Suriye’deki duruma duyarsız kalmamak ve oradaki mazlum halka yardım etmek için kampanya başlattıklarını belirterek, Mersin’in plakasından yola çıkarak 33 TIR dolusu yardım malzemesi toplamaya çalıştıklarını söyledi. Kampanya süresince hedefledikleri rakamı geçtiklerini bildiren Aydın, 2 milyon 200 bin lira değerindeki gıda malzemesini Suriye’ye gönderdiklerini ifade etti. Aydın Suriye’de 8 milyon insanın yerinden edildiğinin altını çizerek, Suriye içinde kalmak zorunda olanların çok zor şartlar altında olduğunu vurguladı. UND’den tam destek Toplam 5.5 milyon çocuğun savaştan etkilendiğini dile getiren Aydın, “Bu insanlar zor koşullarda yaşıyor. Biz İHH İnsani Yardım Vakfı olarak 2011 Mart ayından bugüne kadar 120 milyon dolarlık ayni ve nakdi yardım yaptık. Bu yardımlarımız tüm hızıyla devam edecek çünkü Suriyelilerin üzerine her gün bomba düşü- yor” diye konuştu. Vali Hasan Basri Güzeloğlu da Suriye’de bir insanlık dramı yaşandığını, Türk milletinin yanı başındaki feryat ve haykırışı duymamazlık yapamayacağını ifade etti. Kampanyada hedefin 33 TIR olduğunu ancak 44 TIR’a ulaşıldığını bildiren Güzeloğlu, Mersin’de kayıtlı 30 bin Suriyeli bulunduğunu ve ihtiyaçlarının karşılandığını sözlerine ekledi. MÜSİAD Mersin Şube Başkanı Yusuf Yılmaz da sivil toplum kuruluşları olarak böyle bir kampanyanın içinde olmaktan gurur duyduklarını söyledi. Konuşmaların ardından dua edilerek TIR’lar Suriye’ye uğurlanırken, törene katılan Suriyeli bazı vatandaşlar göz- yaşlarını tutamadı. Sosyal sorumluluk projelerinin adresi olan UND, Suriyeli vatandaşlara insani yardım konusunda duyarlı olarak üstüne düşeni yerine getirdi. UND, hem yönetim olarak hem de üyeler bazında Suriyeli mülteciler konusunda kayıtsız kalmayarak tabir-i caizse ‘insanlık dersi’ verdi. UND Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Hakkı Keleş, Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Ergun Bilen, Yönetim Kurulu Üyesi Ahmet Aktaş ile UND üyelerinden İsa Çani ve Murat Çani ücretsiz TIR desteğinde bulunarak yardım malzemelerinin Suriye’ye gönderilmesinde katkı sağladılar. UND, Azerbaycan Cumhuriyeti Devlet Gümrük Komitesi’ni ziyaret etti UND Yönetim Kurulu Üyesi Abdullah Özer ve Çalışma Grubu Üyesi Mustafa Sağıroğlu 12 - 13 Mayıs tarihlerinde Azerbaycan Cumhuriyeti Devlet Gümrük Komitesi 1. Bakan Yardımcısı Sefer Mehdiyev’i resmi makamında ziyaret etti. Kardeş ülke bakanı Mehdiyev ile Hazar geçişleri, sınır gümrüklerinde uzun süreli beklemeler, gümrük noktalarında ödenen bedellerin sadeleştirilmesi, yol boyu kantarlarında yaşanılan sıkıntılar, sürücü vizelerin kaldırılması, iç gümrüklerde yaşanılan sıkıntılar, gabari standartları, araç siMayıs 2014 gortası uygulaması gibi konular istişare edildi. Oldukça dostane bir şekilde gerçekleşen görüşme neticesinde Mehdiyev, kardeş ülkeye ait Türk araçlarına ellerinden gelen tüm desteği sağlayacaklarını, iki ülke arasında yapılacak resmi toplantılarda bu konuların tekrar gündeme getirilmesini, ilgili toplantılara kendisinin de katılımının mümkün olabileceğini belirtti. Sınır beklemeleri konusunda ise, Türk nakliyecisinin gümrük evraklarını önceden mail yolu ile göndermesi halinde sınırda bekletilmeyeceğini, fir- maların taşıdıkları eşyaya dikkat etmelerini tavsiye etti. Bununla birlikte, araçların yol boyu kantarlarda tekrardan tartılmamaları gerektiği konusunda ilgili birimlerin uyarılacağını söyledi. 13 Mayıs 2014 14 GÜNDEM Dünya Bankası’ndan AB’ye İhtar: GÜMRÜK BİRLİĞİ MEVCUT HALİYLE KALAMAZ Dünya Bankası Raporu’nda başta transit taşımalar olmak üzere, karayolu taşımacılığı kotalarının yarattığı sorunların ortadan kaldırılması için Türkiye-AB arasında somut adımların atılması öneriliyor. UND Başkanı Nuhoğlu: “SANAL PRANGALARIMIZDAN BİR AN ÖNCE KURTULMALIYIZ!” Sanal prangaların Avrupa taşımalarında Türkiye’ye son 5 yılda 2.5 milyar euro kaybettirdiğini ve bu yüzden sanal prangalardan kurtulmak gerektiğini ifade eden UND Başkanı Çetin Nuhoğlu, Dünya Bankası tarafından hazırlanan raporda Türkiye-Gümrük Birliği ilişkilerinin açık ve net bir şekilde ortaya konulduğunu vurguladı. 2013 yılında AB ülkeleri üzerinden karayoluyla gerçekleştirilen transit taşımalarımıza getirilen ayrımcı kısıtlamalara karşı kapsamlı bir mücadeleyi başlatan Uluslararası Nakliyeciler Derneği’nin (UND), Taksim Point Otel’de, 30 Nisan‘da düzenlediği basın toplantısında, Dünya Bankası tarafından 8 Nisan 2014 tarihinde açıklanan “AB-Türkiye Gümrük Birliği Değerlendirme Raporu” ele alındı. Toplantıda konuşan UND Yönetim Kurulu Başkanı Çetin Nuhoğlu, DünMayıs 2014 ya Bankası’nın yayınladığı raporda, Türkiye-AB Gümrük Birliği’nin temeli olan ticaretin hacim ve değer olarak artırılması hedefinin gerçekleştirilmesinde, karayolu taşıma kotaları ve vizeler gibi kısıtlayıcı tedbirler nedeniyle potansiyelinin altında ilerleme sağlandığının altının çizildiğini hatırlattı. UND Başkanı Nuhoğlu, “Yüzde 50’si AB sermayeli şirketler tarafından gerçekleştirilen ihracata uygulanan ayrımcı transit kısıtlamaları en verimli olabilecek taşımacılık şirketi- nin kullanılmasına imkan vermeyerek, Türkiye’den AB’ye ihracat yapan firmaların tek bir güzergahta yaklaşık 800 euro’yu bulan gereksiz ek maliyetlere katlanmasına neden olurken, bu fark söz konusu taşımaları engelsiz olarak gerçekleştiren Bulgar, Romen taşımacıya kar olarak yansımaktadır” dedi. UND, üç adımlı mücadele planı başlatıyor Anlaşmanın, her iki tarafa da daha 15 faydalı olabilmesi için ‘Gümrük Birliği kapsamındaki malların dolaşımının serbestleştirilmesinin’ özellikle vurgulandığını anlatan Başkan Nuhoğlu, şunları söyledi: “Türkiye’de üretilmiş olan tüm mallar, aslında ortak gümrük alanında yer alan AB iç pazarına ait mallardır. Türkiye’nin AB pazarına yaptığı ihracatın yüzde 50’si Türkiye’de yerleşik AB menşeli firmalar tarafından yapılmaktadır. Bu ihracatın yüzde 30’u ise Alman sermayeli firmalar tarafından gerçekleştirilmektedir. Transit geçişi engelleyerek serbest dolaşımda olan Türkiye ihraç ürünlerini engelleyen AB ülkeleri bu tavırlarıyla aynı zamanda Türkiye’de üretilmiş AB ürünlerini ve AB’nin Türkiye’ye ihracatını engellemektedir. Aslında AB, ‘Ulaştırma’ unsurunu, Gümrük Birliği’ne konu olan malların serbest dolaşımını sağlayacak şekilde 1963 yılı Ankara Anlaşması’ndan beri öngörmekte ve teyit etmektedir. Bugün, 50 yıldır unutulmuş haklarımızı geri almanın mücadelesini başlatıyoruz. Bunu 3 adımda gerçekleştireceğiz. Bunlardan birincisi kamu kuruluşlarında ve kamuoyunda farkındalık yaratmak; bir diğeri malların serbest dolaşımına getirilen kısıtlamaların AB’ye fayda sağlamadığını AB ülkelerine anlatmak; sonuncusu ise transit geçişte zorlandığımız ülkelere dava açmak olacak. Transit geçişlerimizde beklemeler, verimsiz alternatif modlara yönlendirmeler gibi engellemeler yüzünden ödediğimiz her kuruşu Macaristan, Avusturya, Romanya ve Bulgaristan gibi ülkelerden geri alacağız. Bu ülkelere çok yakında davalar açacağız, bunun hukuki dayanağı var” dedi. DTÖ Anlaşması’na aykırı Türkiye-AB ticaret rakamlarının ortada olduğunu, bu ticaretin daha hızlı gelişiminin önündeki kısıtlayıcı faktörlerin de açık olduğunu belirten Nuhoğlu, “Almanya’nın ülkemize tahsis ettiği 167 bin 500 adet Transit Belge’ye karşılık Avusturya’nın tahsis etmiş olduğu ve son derece yetersiz olan 15 bin adet Transit Belge tahsis etmesi, aslında Türkiye-Almanya ticaretini kısıtlayan bir sonuç yaratmaktadır” dedi. “Bunu Berlin’de geçen mayıs ayında 200 Alman lojistik firmasının katıldığı panelde anlattık, AB’deki tüm muhataplara anlatmaya devam edeceğiz. Dünya Bankası’nın yayınladığı rapor da aynı şeyleri teyit ediyor” Diyen UND Başkanı Nuhoğlu, transite getirilen kısıtlamaların 1947 GATT kuralları ile Kasım 2013’te Bali’de 159 ülke tarafından paraf edilen en son DTÖ Anlaşması’na da aykırı olduğunu belirtti. “Yanlıştan bir an önce dönülmeli” Avrupa Birliği’nin Türkiye’ye 92 milyar dolarlık mal ithal ettiğini ve Türk taşımacılarına yönelik kısıtlamaların sonuçta Avrupalı tüketiciye de yük getirdiğini vurgulayan Çetin Nuhoğlu, şöyle konuştu: “AB’nin geç- “Transit geçişi engelleyerek serbest dolaşımda olan Türkiye ihraç ürünlerini engelleyen AB ülkeleri bu tavırlarıyla aynı zamanda Türkiye’de üretilmiş AB ürünlerini ve AB’nin Türkiye’ye ihracatını engellemektedir.” miş genişleme ve derinleşme süreçlerinde ‘taşımacılık, malların serbest dolaşımının dışında değerlendirerek’ benzer hatalar yapılmış, taşımayı kısıtlamanın dış ticareti ve ekonomiyi kısıtladığı gerçeği, yaşanan kayıplar ile tecrübe edilmiştir. AB’nin geçmişte yapılan hatalardan edindiği tecrübeler, Türkiye’nin tam üyelik sürecinde yeniden yaşanmamalı, yaşatılmamalıdır. Dünya Bankası tarafından 8 Nisan 2014 tarihinde açıklanan ‘AB-Türkiye Gümrük Birliği Değerlendirme Raporu’; Gümrük Birliği’nin artık mevcut haliyle kalamayacağını kabul ediyor. Raporda, başta transit taşımalar olmak üzere, karayolu taşımacılığı kotalarının yarattığı sorunların ortadan kaldırılması için Türkiye-AB arasında yeni bir anlaşma olasılığı da dahil olmak üzere, somut adımların atılması öneriliyor. Dünya Bankası’nın bu raporu, 18 yılını dolduran Gümrük Birliği’nin mevcut kotalardan etkilendiği ve bir bedel ödendiği, ödenmeye de devam ettiğine vurgu yapmaktadır. AB ekonomisinin menfaatleri gereği de bu yanlıştan bir an önce dönülmeMayıs 2014 16 GÜNDEM lidir. Toplantımız vesilesiyle de bize ve Türk taşımacılık sektörünün haklı mücadelesini AB parlamentosuna taşıyan AB Parlamenteri Sayın Mehmet Kazak’a teşekkürlerimi bir borç bilirim.” İntermodal diye bir taşıma modunu bize dayattılar UND Başkanı Nuhoğlu, sadece karayolu ile gidilebilecek noktalara uluslararası Türk nakliyecilerinin deni- zi aşarak, trene binerek ve sonrasında da karayolunu kullanarak engebeli ve dolambaçlı bir şekilde gitmek durumunda kaldığını belirtti. Nuhoğlu, “İntermodal adı altında bir taşıma modunu bizlere dayattılar. Oysa ülke nakliyecileri olarak tek istediğimiz eşit rekabet edebilmek” dedi. Keyfi olarak bekletilmenin ticareti olumsuz etkilediğini ifade eden Nuhoğlu, AB içerisinde tutarlılığın olması gerektiğinin de altını çizdi. DÜNYA BANKASI’NIN RAPORU İYİ ANALİZ EDİLMELİ 2008’den 2013’e AB’ye ihraç taşıma pazarımızın yüzde 25 büyüdüğünü, Türk taşımacıların yüzde 10 pazar kaybettiğini belirten UND Başkanı Çetin Nuhoğlu, Türkiye ile Avrupa Birliği arasında kurulmuş olan Gümrük Birliği’nin malların serbest dolaşımını zorunlu kıldığı halde ‘karayolu kotaları ve özellikle de transit izinleri’ konusunun malların serbest dolaşımı önünde engeller oluşturduğunu, transit trafiğini aksatarak Gümrük Birliğinin tam anlamıyla işleyişini sekteye uğrattığını söyledi. Dünya Bankası Raporu’nun iyi analiz edilmesi gerektiğini ifade eden UND Yönetim Kurulu Başkanı Çetin Nuhoğlu, Gümrük Birliği’nin artık mevcut haliyle kalamayacağının Dünya Bankası tarafından hazırlanan raporda da vurgulandığını belirterek, “Bu rapor, 18 yılını dolduran Gümrük Birliği’nin mevcut kotalardan etkilendiği ve bir bedel ödendiği, ödenmeye de devam ettiğine vurgu yapmaktadır. AB ekonomisinin menfaatleri gereği de bu yanlıştan bir an önce dönülmelidir. 2008’den 2013’e AB’ye ihraç taşıma pazarımız yüzde 25 büyürken Türk taşımacılar yüzde 10 pazar kaybetti. Sırbistan, AB için bir üçüncü ülkedir; oysa Türkiye, 1963’ten beri AB’ye ortak üyedir. Buna rağmen Sırbistan araçları Macaristan’ı serbestçe transit geçebilirken; Türk araçları transit ücret ödemektedir. 34 milyon yük taşıma aracı AB içinde serbestçe dolaşırken; sadece 21 bin Türk aracının çevreyi kirlettiği gerekçesiyle geçişinin engellenmesi sanal prangalardan başka bir şey değildir” dedi. Mayıs 2014 Türkiye’nin 11 AB ülkesinde kaybettiği ihracat fırsatı miktar olarak 1.66 milyar ton, değer olarak da 5.56 milyar dolar Rapor Madde 110’da“Serbest dolaşımı engellediği, Türkiye’nin ticaretine yük getirdiği ve Türk taşıma şirketlerinin kamyonlarını verimli bir şekilde kullanmalarını engellediğinden dolayı, en azından GB kapsamındaki mallar için hem ikili hem de transit taşımacılıkta karayolu taşımacılığı kotalarının kaldırılması gerekmektedir” ifadesinin yer aldığını hatırlatan UND Başkanı Nuhoğlu, AB bağlamında, Avrupa Adalet Divanı, devlet tarafından sebep olunmayanlar da dahil olmak üzere karayolu taşımacılığının önündeki engellerin malların serbest dolaşımını engelleyebileceği kararını verdiğini söyledi. Benzer şekilde, karayolu taşımacılığı kotalarının Türkiye’nin ticareti için hem finansal hem de idari nitelikte ilave yükler getirdiğini kaydeden UND Başkanı, Doğuş Üniversitesi tarafından UND için hazırlanan bir raporun ilk sonuçları sadece kota sistemi yüzünden Türkiye’nin 11 AB ülkesinde kaybettiği ihracat fırsatının miktar olarak 1,66 milyar ton, değer olarak da 5,56 milyar dolar olduğunu ortaya koyduğunu söyledi. 17 RAPOR HAKKINDA KİM NE DEDİ? AB Genişleme Komiseri Stefan Füle: Hayal Kırıklıkları, Kazanımlar… “Geçtiğimiz aylarda ticaret ilişkilerimize de daha yakından baktık. Avrupa Birliği-Türkiye ilişkilerinin ekonomik anlamda belkemiğini oluşturan Gümrük Birliği’ne ilişkin Dünya Bankası tarafından yapılan değerlendirme, bu ilişkinin güçlü ve zayıf yanlarını incelememiz ve her iki tarafa sağladığı muazzam yararları duyurmamız için büyük bir fırsat sunmaktadır. Her şeyden önce, mevcut zorlukları ortadan kaldırmak üzere yapıcı bir çaba göstermemiz halinde, Gümrük Birliği’nin henüz ortaya çıkarılmamış olan büyük potansiyelinden en iyi şekilde yararlanma imkanını sunmaktadır. Bunun önümüzdeki yıllarda işbirliğimizi ciddi biçimde artıracağına gönülden inanıyorum.” Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekçi: Türkiye ile AB arasındaki Gümrük Birliği Anlaşması Bir Üst Seviyeye Çıkarılmalı “Türk sanayi ürünlerinin AB içinde kayıtsız ve şartsız serbest olması gerektiği, asla engellenemeyeceği birçok yerde bahsedilmiş olmasına rağmen bazı ülkelerin Türk ihraç ürünlerinin taşınmasında kotalar konulmasının, en son Bulgaristan’ın 2 hafta boyunca Türk ihraç ürünlerini ve on binlerce taşıma aracını bloke etmesinin kabul edilebilir olduğunu zannetmiyoruz. Türkiye olarak biz adil olduk. Türkiye olarak bundan sonra enerji taşınmasında, enerji aktarılmasında, deniz yolu, demir yolu ve kara yolu ile dünyanın ticaretini serbestçe yapmasında sonuna kadar açık olacağız ve destekleyeceğiz. Yakın coğrafyamızın da aynı hassasiyette olmasını bekliyoruz. İnşallah Gümrük Birliği anlaşmasını biz yeniden uygun olan ve bize yakışan hale getirmek için ümitliyiz ve getireceğimize de inanıyorum.” rar tartışılmayacak şekilde çözüme kavuşturulana kadar müzakerelere kararlılıkla devam edilecektir. Bakanlığımızın yeni pozisyonu uyarınca, ilgili ülkelerin heyetleriyle ikili görüşmelerde (KUKK toplantılarında) bundan böyle “transit geçiş haklarımız” pazarlık konusu yapılamaz, Türkiye tarafı olarak bu haktan taviz vermemeye kararlıyız.” Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Lütfi Elvan: Transit Hakkımızdan Ödün Vermeyeceğiz “AB ülkeleri üzerinden transit taşımalarımızda yaşanan sorunlar tek- BATI TAŞIMA PAZARINDA KAN KAYBI SÜRÜYOR Engellemelerle karşı karşıya olan ülkemiz uluslararası taşımaları kan kaybetmeye devam ediyor. Tek isteği ‘eşit şartlarda rekabet edebilmek olan’ Türk nakliyecisi AB taşımalarında çok ciddi bir haksızlıkla karşı karşıya. Aşağıdaki tabloda batı taşımalarımızdaki son durum daha net olarak görülebiliyor. Mayıs 2014 18 GÜNDEM UND’den Avusturya’ya “Transit Kısıtlamaları Kaldırın” çağrısı UND Yönetim Kurulu Başkanı Çetin Nuhoğlu, Türkiye uluslararası karayolu eşya taşımacılığı sektörü firmaları adına Avusturya makamlarından 20-21 Mayıs’ta KUKK Toplantısı’nda üç konunun heyetler tarafından kesinlikle çözülmesini istediklerini belirtti. Nuhoğlu, bu üç konuyu şu başlıklar altında özetledi: “Macaristan’dan 25 bin sefer geçiş hakkı derhal verilmeli. Mücbir sebep dışında mallar 12 saatten fazla trenlerde beklememeli. Trenin ait olduğu ülkeye bakılmaksızın, blok trenle taşınan her Türk treylerine de bonus belgesi verilmeli.” Avusturya’da Türkiye ve Avusturya ulaştırma bakanlıkları heyetlerinin biraraya geleceği toplantı öncesinde ulusal gazetede bir duyuru yayınlayan Türkiye Uluslararası Nakliyeciler Derneği (UND), Türkiye-AB Ortaklık ve Gümrük Birliği ilişkisi ve dünya ticaret kuralları gereğince Avusturya’nın Türk araçlarına yönelik transit geçiş kısıtlamalarının kaldırılması için çağrıda bulundu. Türkiye ve Avusturya kamuoyları ve yetkili makamlarına açık mektup UND, Avusturya Ulaştırma Bakanı Bures ile Türkiye Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Lütfi Elvan’a hitaben yayınladığı çağrıda, “Türkiye’nin, 1963 Ankara Anlaşması, 1970 Katma Protokolü ve 1/95 sayılı Ortaklık Konseyi Kararı gibi özel anlaşmalar temelinde Avrupa Birliği’ne Ortak Üye konumunda olduğu ve bu anlaşmaların Türkiye ile AB arasında malların serbest dolaşımı hakkını garanti ettiğini, ancak Avusturya’nın Türk plakalı araçlara uyguladığı transit geçiş kısıtlamalarıyla Türkiye-AB arasında malların serbest dolaşımı hakkını engellediğini” açıkladı. Konuya ilişkin demeç veren UND Yönetim Kurulu Başkanı Çetin Nuhoğlu, “Malları taşıyan araçlar; Macaristan üzerinden trene binerek Avusturya’yı yılda 25 bin sefer geçerken; bu güzergah, trenin zarar etmesi gerekçesiyle 9 Aralık 2012 tarihinde Avusturya tarafından kapatılmıştır. Daha maliyetli ve daha uzun süren yollardan gitmek zorunda kalıyoruz. Slovenya’dan devam eden mevcut tren hattında da 3-4 günlük beklemeler oluşmakta, bu da zarar eden trenleri kârlı hale getirirken ihMayıs 2014 racat ve ithalatımıza büyük zarar vermektedir” dedi. UND, ulusal gazetede yayınladığı ilanda, uluslararası ticarette taşıma hızı ve kalitesinin ihracat ve ithalatın temeli olduğunun altını çizerken; Türkiye-AB ticaretinin Avusturya başta olmak üzere bazı AB ülkelerinden transit geçişlerinde Türk taşımacılarının karşılaştıkları transit kotaları ve transit ücretleri gibi maliyet yaratan uygulamalar nedeniyle potansiyelinin altında gerçekleştiği gerçeğine işaret etti. UND Başkanı Nuhoğlu Dünya Bankası Raporu’na atıfta bulundu UND Başkanı Nuhoğlu, bu noktada Dünya Bankası tarafından 8 Nisan 2014 tarihinde kamuoyuna açıklanan “Türkiye-AB Gümrük Birliği Değerlendirmesi” raporuna atıfta bulunarak, bu gerçeğin raporun “karayolu kotaları” ile ilgili özel bölümünde yer alan ifadeler ile açıkça teyit edilmekte olduğunu söyledi: “…Karayolu kotaları ve özellikle transit izinleri malların serbest dolaşımı önünde engeller oluşturmakta ve transit trafiğini aksatarak Gümrük Birliği’nin tam anlamıyla işleyişini sekteye uğratmaktadır. Serbest dolaşımı engellediği, Türkiye’nin ticaretine yük getirdiği ve Türk taşıma şirketlerinin kamyonlarını verimli bir şekilde kullanmalarını engellediğinden dolayı, en azından GB kapsamındaki mallar için hem ikili hem de transit taşımacılıkta karayolu taşıma kotalarının kaldırılması gerekmektedir.” Türkiye’nin toplam ihracatının yüzde 50’sinin AB sermayeli şirketler tarafından, Türkiye’de yaptıkları yatırımlar sayesinde gerçekleştirildiğini vurgulayan Nuhoğlu, bu firma- lar arasında 750 Avusturya sermayeli şirketin yer aldığını ve bu durumun Türkiye’de yatırım yapmış bulunan Avusturyalı şirketlerin çıkarına aykırı olduğunu söyledi. UND Başkanı Nuhoğlu, Türkiye uluslararası karayolu eşya taşımacılığı sektörü firmaları adına Avusturya makamlarından 20-21 Mayıs’ta KUKK Toplantısı’nda üç konunun heyetler tarafından kesinlikle çözülmesini istediklerini belirtti. Nuhoğlu, bu üç konuyu şu başlıklar altında özetledi: Macaristan’dan 25 bin sefer geçiş hakkı derhal verilmeli. Mücbir sebep dışında mallar 12 saatten fazla trenlerde beklememeli. Trenin ait olduğu ülkeye bakılmaksızın, blok trenle taşınan her Türk treylerine de bonus belgesi verilmeli. 19 Mayıs 2014 20 GÜNDEM Avusturya sonunda haksızlık yaptığını kabul etti! Çözümün içinde taşımacılar olacak! Türkiye-Avusturya KUKK toplantısı 20-21 Mayıs tarihlerinde Viyana’da gerçekleştirildi. UND’nin son bir yıldır gerçekleştirdiği eylemler ve Bakanlığın kararlılıkla mücadelesi ilk sonuçlarını KUKK Toplantısı’nda vermeye başladı. Avusturya KUKK Toplantısı’ndan satırbaşları İlk kez bir KUKK toplantısında, Maribor Terminali’nde bekleyen sürücüler UND aracılığıyla internet üzerinden interaktif olarak bağlanarak, KUKK Toplantısı esnasında sorunlarını Avusturya makamlarına iletme imkânı buldu. Bugüne kadar pazarlık dahi edilemeyen kotalarda artış sağlandı. Tren kullanımına verilen ödül belge oranı yükseltildi. KUKK Toplantısı’nda, tren kullanımında yaşanan sorunların çözümü için tren şirketi temsilcileri ile taşımacılarımızdan oluşan Çalışma Grubu ilk toplantısının Maribor’da Mayıs 2014 gerçekleştirmesi yönünde karar alındı. Yapılacak olan çalışmaların sonuçları rapor haline getirilecek ve değerlendirilmek üzere resmi kurumlara sunulacak. Türk ihracatının kesintisiz devamı için sürdürülen çalışmalara büyük etkisi olan KUKK Toplantısı’na Türk Heyeti adına Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı Karayolu Düzenleme Genel Müdür Yardımcısı Hüseyin Yılmaz başkanlık etti. Toplantıya, Daire Başkanı Nurhan Tüfekçioğlu ve ekibi, Viyana Türk Büyükelçisi Mehmet Hasan Göğüş de katıldı. Ayrıca toplantıya Avusturya makamları ve Heyet Başkanı Ursula Zechner de katıldı. Türkiye-Avusturya KUKK Toplantısı’na UND adına Genel Sekreter Ali Çiçekli, İcra Kurulu Başkanı Fatih Şener, UND Denetleme Kurulu Üyesi Hakan Yılmaz ve İcra Kurulu Üyesi Alpdogan Kahraman katılım sağladı. Türk taşımacısı transit geçişlerde serbestlik istiyor Toplantı sonrasında UND yetkilileri, Avusturya’nın taşımacılarımız için bir engel olmasının önlenmesi yönündeki mücadelenin belirli argüman- lar çerçevesinde kararlılıkla süreceğini ifade ettiler. UND yetkilileri bu argümanları şu şekilde özetliyorlar: “Avusturya tarafından taşımacılarımıza dayatılan Ro-La zorunluluğu artık kabul edilemez boyutlara gelmişti. Avusturya’nın Türk taşımacılarına uyguladığı Ro-La dayatması; Avusturya’nın DTÖ ve Gümrük Birliği kurallarını ihlalidir, eş etkili vergi ve bir miktar kısıtlamasıdır. Gerekçesi olan çevrenin korunması, artık kabul edilebilir değildir. Ro-La, karayolundan pahalıdır, bu durum taşımacılarımızın dolayısıyla ihracat mallarımızın maliyetini artırmaktadır. Gümrük Birliği, uluslararası ticareti, haklar ve sorumluluklar açısından düzenleyen çok taraflı bir anlaşma olan Dünya Ticaret Örgütü Ticaret ve Gümrük Tarifeleri Genel Anlaşması (GATT) ve AB kurucu Antlaşmaları’na göre iki aşamada değerlendirilmesi gereken bir ekonomik bütünleşme sürecidir. Gümrük Birliği tarafı olan ülkeler kendi aralarında bir Serbest Ticaret Alanı (STA) yaratırlar: Buna göre üye ülkeler arasında ticareti doğrudan ya da dolaylı olarak kısıtlayan her türlü uygulama yasaktır. UND olarak bu 21 noktada bizim tezimiz, karayolu taşımacılığına uygulanan kotaların ve Ro-La benzeri mod kısıtlamalarının ‘eş etkili vergi’ ve ‘miktar kısıtlaması ile eş etkili önlem’ olduğudur. Türk araçlarının geçişinin engellerle kısıtlanması, Türkiye’de üretilen sanayi ürünlerinin AB ülkelerine ihracatını daha pahalı hale getirmesi, bir eş etkili vergi sorunu yaratmaktadır. Bu kapsama taşıma maliyetlerini artıran her türlü uygulamayı koymak, Avusturya örneğinde olduğu şekli ile zorla trene bindirilme, hatta trenin kaldırılması ile maliyetin daha da artması ve bunun ayırımcılık yani diğer Gümrük Birliği ülke uyrukları ile ‘ayrımcılık’ yapılarak uygulanması da girmektedir. Taşımacılık maliyetlerinin artması sadece taşımacının cebinden çıkmamakta, fatura malı üretene kesilerek, malın pazara sürümü noktasında maliyet artırıcı bir neden olduğundan eş etkili vergi kapsamına girerek bir haksız rekabet durumu yaratmaktadır.” UND yetkilileri, ilk adım olarak değerlendirilebilecek bu gelişmeye rağmen, aşağıdaki soruların sektör adına Avusturya tarafına yöneltilmesi gerektiğini ifade ettiler: araçlarımızın 2-3 gün tren kuyruğunda beklemesini adil buluyor musunuz? -Yıllık 130 bin geçiş ihtiyacı olan 6-7 bin Türk aracı için sadece 21 bin belge verilmesini nasıl açıklıyorsunuz? -Tren hatlarınıza zorunlu olarak bindirilen Türk araçları dışında niçin Avusturyalılar dahil, hiçbir Avrupalı binmemektedir? -AB taşımalarını yapılamaz hale getiren her türlü ayrımcılığa karşı mücadelemiz, kararlılıkla sürecektir. Yeni geçiş belgeleri kotaları ve türleri Toplantıda, 2014 yılından geçerli olmak üzere yeni geçiş belgeleri kotaları ve türleri şu şekilde kararlaştırıldı: 18 bin adet tektip Euro 3 ve üzeri (İkili/transit ve üçüncü ülke dâhil) 3 bin adet tektip Euro 4 ve üzeri (İkili/transit ve üçüncü ülke dâhil) 900 Adet Trieste Limanı’ndan giden ve gelen yükler için Euro 3 ve üzeri belge 2 tek yön tren kullanımı karşılığında verilen 1 ödül belgesi oranı, 1.5 sefere 1 ödül belgesi olarak yükseltildi. Bu durumda 3 tek yön sefer tren kullanımı yapan üyeler 2 adet ödül belgesi hak edecek olup, 2013 yılı ile kıyaslandığında, 63 bin tek yön tren kullanımından kazanılan 31 bin 500 belge, bu yeni sistemle 42 bin sayısına yükselecek. Tren kullanımları ile ilgili yaşanan sorunun çözümüne yönelik en önemli gelişmelerden biri de taşımacılar ve tren şirketinden oluşan bir çalışma grubunun oluşturulması kararının KUKK protokolünde yer alması oldu. Kurulacak çalışma grubu ilk toplantısını Maribor Terminali’nde gerçekleştirecek olup resmi kurum temsilcileri de toplantıda gözlemci olarak yer alacak. Tren hareket merkezlerinde gerçekleştirilecek toplantıların sonunda ilgili resmi kurumlara toplantı raporu iletilecek ve çözümlerin belirlenmesi için Ulaştırma Bakanlıkları bir araya gelecek. Türk Heyeti rapor sonuçlarının değerlendirilmesi amacıyla gerçekleştirilecek olan söz konusu toplantı tarihi olarak 1 Ocak 2015’i önerdi. -250 km’lik bir karayolu geçişi için Mayıs 2014 22 GÜNDEM UND, haklı mücadelesini Avrupalı bakanlara anlattı Sektörü sahiplenmeye devam eden UND, haklı mücadelesini Avrupalı bakanlara anlattı. Türk karayolu taşımacılarının yaşadığı problemler Alman ve Fransız bakanlara hediye edilen‘ Transit Oyunu’ ile farklı bir açıdan anlatıldı. Mayıs 2014 23 Türk karayolu taşımacılarının yaşadığı problemleri gösteren ‘Transit Oyunu’, Alman ve Fransız bakanlara hediye edildi. Bir gün öncesine denk gelen Avusturya-Türkiye ulaştırma heyetleri toplantısında Ro-La kuyruklarında yaşanan sıkıntıları “görüntülerle” Avusturya tarafına aktararak, transit kotalarında önemli iyileşmeler sağlanmasına vesile olan UND, “transit engellerle mücadelesini” hemen akabinde Almanya’nın Leipzig şehrinde gerçekleştirilen 2014 ITF Yıllık Zirvesi’ne taşıdı. Uluslararası Ulaştırma Forumu (ITF) ile Alman Federal Ulaştırma Bakanlığı organizasyonunda, bu yıl için Fransız Ulaştırma Bakanlığı’nın ev sahipliğinde gerçekleşen küresel ulaştırma zirvesine “altın sponsor” olarak katılan UND, 30 metrekare büyüklüğünde bir stantta özel olarak tasarlanan görsellerle “Türk taşımacıların transit taşımalardaki sorunlarını” anlattı. Transit kotaları ve diğer kısıtlamalar ile, profesyonel sürücü vizelerinin aslında Avrupa ekonomisinin tamamının gelişimini engelleyen, ayrımcı ve çağ dışı korumacılık araçları olduğunu, dünyanın dört bir yanından gelen ulaştırma sektörü temsilcilerine “balonla uçurulmaya çalışılan yükler”, “transitte karşılaşılan güçlüklere dair mesaj balonları”, “tekeri kırık ve AB yüklerini taşıyan TIR maketi” ve video gösterimleriyle anlatan UND, ayrıca kendi icadı olan çok özel bir “transit oyunuyla” konuya ilgi çekmeyi başardı. re Dobrindt ile Fransız Ulaştırma Bakanı Frederic Cuvillier’i ağırladı. 2 bakanın UND standına yaptığı ziyarette, hediyeler ile birlikte UND’nin “transit oyunu” da bakanlara takdim edilerek, transitte yaşanılan sorunlara çözüm yolunda destekleri talep edildi. UND’nin, temsil ettiği sektör adına gerçekleştirdiği yoğun lobi çalışmalarına sahne olan ITF Zirvesi’nin ilk gününde UND standının ziyaretçileri arasında Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Talat Aydın, Kalkınma Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Cüneyd Düzyol, THY Genel Müdürü Temel Kotil de yer aldı. UND, Leipzig çıkarmasının ikinci gününde de ulaştırma dünyasının üst düzey temsilcilerine sektörün mesajlarını iletmeye devam etti. ‘Kızma Birader’ Kızma Birader adıyla anılan oyuna benzer bir kurguya sahip olan “Türk TIRları için Transit Oyunu” ile, Türkiye’den Almanya’ya karayolu araçlarıyla gerçekleştirilen taşımalarda sınır kapılarındaki beklemeler, Ro-La terminallerindeki beklemeler, transit ücretleri ve diğer ayrımcı kısıtlamaları içeren zorlu etapları, zar atıp güzergah seçerek en kısa sürede ve en düşük maliyetle geçebilen 1 katılımcıya, 5 yıldızlı bir otelde Antalya tatili hediye edildi. Alman ve Fransız bakanlardan destek talep edildi Küresel ulaştırma sektörünün üst düzey temsilcilerinin yanı sıra 54 ülkenin ulaştırma bakanlarına ve heyetlerine Türk taşımacıları adına mesajlar ileten UND, standında Alman Ulaştırma Bakanı Alexand- Mayıs 2014 24 GÜNDEM UND, ITF’te baş aktör oldu Uluslararası Nakliyeciler Derneği, 21- 23 Mayıs tarihlerinde Almanya Leipzig’te gerçekleşen Uluslararası Ulaştırma Forumu Yıllık Zirvesi’nde küresel ulaştırma sektörü temsilcilerine seslendi. UND İcra Kurulu Başkanı Şener’in dünya kamuoyuna temel çağrılarda bulunduğu zirvede UND baş aktör oldu. 21-23 Mayıs 2014 tarihleri arasında Alman Ulaştırma Bakanlığı organizasyonu ve Fransız Ulaştırma Bakanlığı ev sahipliğinde Leipzig’de gerçekleştirilen Uluslararası Ulaştırma Forumu (ITF) 2014 Yıllık Zirvesi’nde UND, Türk uluslararası karayolu eşya taşımacılığı sektörü adına kapsamlı bir lobi çalışması gerçekleştirdi. Zirve kapsamında “transit taşımalarda karşılaşılan ayrımcı kısıtlamalar”ın Avrupa ekonomisi için yarattığı sorunları ve maliyetleri dünya kamuoyuna aktaran UND, “bir Türk nakliyecisinin AB sınırları arasındaki transit taşımalarında yaşadığı sorunlarını” yetkililere birebir deneyimletti. UND aynı zamanda “Değişen Dünyada Ulaştırma” temalı zirve süresince ITF üyesi 54 ülkenin ulaştırma bakanlarına Türkiye’nin “transit serbestisi” argümanlarını aktardı. UND standını birbirinden önemli isimler ziyaret etti. UND İcra Kurulu Başkanı Fatih Şener, dünya kamuoyuna temel çağrılarda bulundu. UND, zirveye ‘altın sponsor’ olarak katıldı Bu yılki Zirve’ye “altın sponsor” olarak katılan UND, özel olarak tasarladığı stantta Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Lütfi Elvan başkanlığındaki Türkiye Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı heyetinin yanı sıra Dünya Bankası, OECD, Avrupa Yatırım Bankası gibi uluslararası kuruluşların temsilcileri ile Volvo, Michelin gibi global firmaların üst düzey temsilcilerinin de aralarında yer aldığı küresel ulaştırma sektörü temsilcilerini ağırladı. Zirve’nin son günü 23 Mayıs 2014 saat 10:30’da Leipzig Messe Media Centre’da, IRU Genel Sekreteri Umberto de Pretto, Avrupa Yükleyiciler Konseyi (ESC) Genel Sekreteri Denis Choumert ve ITF Genel Sekreteri Jose Viegas’in katılımıyla UND organizasyonunda “DTÖ’nün Bali Kararları ışığında Transit Serbestisi” ana temalı uluslararası bir basın toplantısı gerçekleştirildi. 1947 yılından beri dünya ticaretinin en temel kurallarından biri olarak yürürlükte Mayıs 2014 bulunan “Transit Serbestisi”nin bazı ülkelerce kendi taşımacılarını koruma gerekçeleriyle kısıtlanmasının, dünya ticaretinin sınırlar arası akışını yavaşlattığına ve ticareti daralttığına dikkat çeken UND, yabancı basın temsilcilerine Dünya Ticaret Örgütü’nün Aralık 2013’te Bali’de paraf edilen yeni Ticareti Kolaylaştırma Anlaşması ile, “transit taşımalara uygulanan kısıtlamaların kaldırılmasının 159 üye devlet tarafından daha güçlü şekilde taahhüt edildiğini açıkladı. UND İcra Kurulu Başkanı Şener’den dünya kamuoyuna temel çağrılar “Karayolu transit taşımalarında AB ülkeleri tarafından getirilen Türk plakalı araçlara getirilen kısıtlamaların Türkiye-AB Gümrük Birliği’nin düzgün işlememesine ve en verimli olabilecek taşımacıların kullanılması engellendiğinde yükselen maliyetlerin de Türkiye-AB ticaretinin potansiyelinin altında gelişmesine sebep olduğu” gerçeğini, Dünya Bankası tarafından 8 Nisan’da yayınlanan “Türkiye-AB Gümrük Birliği Değerlendirmesi” raporundan alıntılar yaparak anlatan UND İcra Kurulu Başkanı Fatih Şener, dünya kamuoyuna şu temel çağrıları iletti: Transit serbestisi, DTÖ ve GATT Madde V çerçevesinde, uluslararası ticaret erbabı ve taşımacılar için evrensel ve vazgeçilmez bir haktır. 159 DTÖ üye devleti tarafından Ara- lık 2013’te verilen “transit serbestisi” kuralına uyma taahhüdü, yerine getirilmeli. AB ülkeleri başta olmak üzere, bazı ülkeler üzerinden karayolu ile transit olarak (yük almadan veya boşaltmadan) gerçekleştirilen taşımalara kota ve transit ücreti gibi kısıtlamalar uygulanmamalı. Karayoluyla AB ülkelerini transit geçen Türk taşımacılarının çeşitli kısıtlamalarla engellenmesi, yüzde 50’si Türkiye’deki AB sermayeli şirketler tarafından gerçekleştirilen Türkiye ihracatının rekabet gücünü azaltırken; AB-Türkiye arasında karşılıklı ticareti yapılan malların “serbest dolaşımını” imkansız kılıyor. Türkiye’de kayıtlı yük araçlarının karayolu transit taşımalarına uygulanan kısıtlamaların, Türkiye’den AB’ye ihracatı her yıl 6.5 milyar dolar azalttığı hesaplanmıştır. Türkiye’nin ihracatının yüzde 74’ü AB ülkelerinden gelen ara mal ve hammadde kullanılarak gerçekleştiği; bu sebeple kısıtlamalar yüzünden AB ülkelerinin de benzer miktarda kaybı Türkiye’ye ihracatlarında yaşadıkları biliniyor. Türkiye-AB ekonomileri gümrük birliğinin 18. yılında birbiri ile bütünleşmiş; ortak uluslararası bir değer zincirinin parçaları haline gelmiştir. Karşılıklı ticari etkileşimin yapay ve ayrımcı kısıtlamalara maruz bırakılması, ürün değer zincirinin akışını kesintiye uğratarak AB ekonomisi dahil, tüm zincirin rekabet gücünü bozuyor. 25 Mayıs 2014 26 UND’DEN Türkiye Cumhuriyeti – Çek Cumhuriyeti KUKK Toplantısı’nda önemli gelişme Türkiye-Çek Kara Ulaştırma Karma Komisyon Toplantısı (KUKK) 13 Mayıs’ta tarihinde İstanbul’da gerçekleştirildi. Toplantıya Türk heyeti adına Kara Ulaştırması Genel Müdürlüğü Daire Başkanı Nurhan Tüfekçioğlu ve Çek Kara Ulaştırması Departmanı Heyeti adına Heyet Başkanı, Direktör Yardımcısı Baran Pavol başkanlık yaptı. Toplantıda Türk heyeti tarafından “Transit taşımacılığın uluslararası bir hak olduğunu” dile getirildi. Transit taşımacılığı karşılıklı olarak libere edilmesi talep edildi. Çek heyeti ise geçiş belgelerinin serbestleştirilmesi hususunda olumlu bir yaklaşım sergilemedi. Uzun süren müzakereler sonucunda, İkili ve Tektip Geçiş Belgesi Kotası’nda artış sağlandı. 2014 yılı geçiş belgeleri sayısı şu şekilde belirlendi: •9.000 adet tektip ( ikili/transit) geçiş belgesi + 1.000 adet ek transit belgesi •9.000 adet ikili geçiş belgesi •1.500 adet 3.ülke/boş giriş geçiş belgesi 2015 yılı geçici kotası •10.000 adet tektip ( ikili/ transit) geçiş belgesi •10.000 adet ikili geçiş belgesi •1.500 adet 3.ülke/boş giriş geçiş belgesi Ayrıca, transit taşımacılığın kısıtlanamayacağına ilişkin Gümrük Tarifeleri ve Ticaret Genel Anlaşması’nın (GATT) 5. Maddesi, Dünya Ticaret Örgütü Bakanlar Konferansı’nın Bali’de gerçekleştirilen toplantısında paraf edilen “Transit Serbestisi” kararları ve AB ile mevcut anlaşmalar kapsamında transit taşımaların libere edilmesi gerektiğine ilişkin ülkemiz görüşü iki ülke arasındaki protokolde yer almış olmakla birlikte, heyet başkanlarının ortak kararı ile yıl içerisinde ihtiyaç duyulması halinde ek belge taleplerinin olumlu karşılanması hususu sağlandı. Sonuç ola- rak, en son gerçekleştirilen Slovakya KUKK toplantısında karar verildiği üzere transit taşımaların serbestleştirilmesi hususunda çalışmalara başlanmasına ek olarak aynı güzergahta yer alan diğer bir ülke olan Çek Cumhuriyeti geçiş belgelerinde yaşanan bu artışın Avusturya tarafından dayatılan Ro-La zorlamasına karşın kullanılması elzem olan bir güzergahta önemli bir gelişme olarak kaydedildi. Toplantıya UND İcra Kurulu Başkan Yardımcısı Alper Özel ve Avrupa Ülkeleri Uzmanı Kadir Çirkin katılım sağladı. Toplantıya Kara Ulaştırması Daire Başkanı Nurhan Tüfekçioğlu başkanlık etti. “İzinli Alıcı” uygulaması Türkiye’de de uygulanacak Resmi Gazete’de 21 Mayıs 2014 tarihinde yayımlanan Gümrük İşlemlerinin Kolaylaştırılması Yönetmeliği ile ithalat işlemlerinin kolaylaştırılmasına, zaman ve maliyet avantajı oluşturulmasına yönelik Avrupa Birliği ve Ortak Transit mevzuatı uygulamalarından olan “İzinli Alıcı” uygulaması bundan böyle ülkemizde de uygulanabilecek. Yönetmelik kapsamında ithalat işlemlerinde ithalat eşyaları Mayıs 2014 gümrüğe götürülmeksizin izinli alıcı yetkisine sahip firmaların tesislerine götürülerek gümrük işlemlerinin burada yapılması mümkün olabilecek. İzinli alıcı uygulamasından yetkilendirilmiş yükümlü uygulamasına sahip ithalatçılar ile birlikte yine yetkilendirilmiş yükümlü belgesine sahip taşımacılar da faydalanabilecek. İzinli alıcı belgesine sahip olmak isteyen taşımacıların uluslararası taşımacılık yet- ki belgesine sahip olması ve bir önceki yıl en az 500 transit işlemi yapmış olması şartı aranacak. İzinli Alıcılar, yalnızca yetkilendirilmiş yükümlü statüsüne sahip kişilerin veya A veya B sınıfı Onaylanmış Kişi Statü Belgesi sahiplerinin “4000”, “4100” ve “5100” rejim kodundaki ithalat eşyalarının transit rejimi beyanını yaptığında kendi tesislerinde sonlandırabilecekler. 27 Uluslararası taşımalar için yüksek tasarruf potansiyeli Lojistik sektörünün lojistiğini üstlenen DKV akaryakıt ve vergi iadesi hizmetleri için bütünleşik çözüm öneriyor. Avrupa’da uluslararası taşıma yapan firmalar karmaşık bir durumla karşı karşıya: Net yakıt fiyatları, KDV ve ÖTV oranları ve iadeye konu olabilecek birçok değişken uluslararası vergi ödemeleri.. Buna karşın, tüm bunları dikkate alan doğru satın alma modeli ile litrede 40 sente kadar (yaklaşık 80 kuruş) tasarruf edilmesi mümkün. Tasarruf potansiyelini artırmak isteyen uluslararası taşıma firmaları için DKV, yurtdışı akaryakıt alımı ile KDV ve ÖTV iade işlemlerini birleştiren bir çözüm sunuyor. DKV Vergi İadesi işlemleri için 2 seçenek sunuyor: Birinci seçenekte 28 Avrupa ülkesinde standart iade işlemleri var. Bu seçenekte vergi iadesi ödeme süresi ilgili ülkenin ödeme süresine bağlı. İkinci seçenek ise, vergi iade süresini beklemeden Ekspress İade veya Faturalama Programı. Bu seçenekte, müşteri akaryakıt bedelini öderken Vergi İadesini düşülmüş olarak ödeme yapıyor. Mayıs 2014 28 EĞİTİM UND Başkanı Nuhoğlu: En gurur duyduğum proje İstanbul Üniversitesi Ulaştırma ve Lojistik Yüksek Okulu UND ve üyelerinin katkılarıyla modern bir tesise kavuşmasının 10. yılını gerçekleştirdiği özel bir tören ve panelle kutladı. Uluslararası Nakliyeciler Derneği (UND), üyelerinin katkıları ile İstanbul Üniversitesi Ulaştırma ve Lojistik Yüksek Okulunun çağdaş ve modern koşullarda bir eğitim tesisine kavuşmasının 10. yılını, düzenlenen bir panel ve okulun açılmasına katkı gösteren kurumlara ve eğitmenlere verilen teşekkür beratı ve plaket takdim töreniyle kutladı. Bridgestone ana sponsorluğunda gerçekleşen davete UND Başkanı Çetin Nuhoğlu, Avcılar Belediye Başkanı Handan Toprak Benli, Ulaştırma ve Denizcilik Bakanlığı Mayıs 2014 İstanbul Bölge Müdürü Hamza Demirdelen, Türkiye Bilimler Akademisi Başkanı Prof. Dr. Ahmet Cevdet Acar, İstanbul Üniversitesi Ulaştırma ve Lojistik Yüksekokulu Müdürü Prof. Dr. Eyüp Çetin, uluslararası nakliye firmalarının üst düzey temsilcileri ve çok sayıda akademisyen katıldı. Açılış konuşmaların ardından okulun yapımına katkı sağlayan kurumlara ve bugüne kadar eğitim verenlere plaket takdiminin ardından etkinlik 10. yıl şerefine pasta kesim töreni ve kokteyl ile devam etti. Toplu fotoğraf çekiminin sonrasında ulaştırmada ve lojistik yükseköğretiminde yaşanan sorunlara ve sektörün mezunlardan beklentilerine dikkat çekilen, “Ulaştırma ve Lojistik Eğitiminin Dünü, Bugünü ve Yarını” adlı konferans Galatasaray Üniversitesi Rektör Yardımcısı Mehmet Şakir Ersoy, Ulaştırma ve Lojistik Yüksek Okulu eski müdürü Prof. Dr. Hayri Ülgen, Yrd. Doç. Dr. Gültekin Altuntaş, Okan Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi ve Uluslararası Lojistik Bölüm Başkanı Doç. Dr. A. Za- “ Biz bu okulu 2004 yılında tüm öğrencilerimize ve sektöre armağan ettik ve geçen her yılda okulumuzun bir adım daha öteye gitmesi için büyük çaba sarf ettik. adım atmış olduğumuzu gösteriyor. Biz bu okulu 2004 yılında tüm öğrencilerimize ve sektöre armağan ettik ve geçen her senede okulumuzun bir adım daha öteye gitmesi için büyük çaba sarf ettik. Bizim bir meslek örgütü olarak yapabileceklerimizin elbet bir sınırı var. Burada iş daha çok özel sektöre düşüyor. Türkiye’de henüz lojistik alanında bir araştırma merkezi yok. Umuyoruz ki sizlerin ve devletimizin değerli katkılarıyla ileriki dönemde Türkiye de lojistik alanında Avrupa’daki muadillerine kısa sürede yetişecek” dedi. UND Başkanı Nuhoğlu İstanbul Üniversitesi Ulaştırma ve Lojistik Yüksekokulu için ‘En gurur duyduğum proje’ dedi ve sektörün eğitim olarak gelmiş bulunduğu durumun son derece sevindirici olduğunu ifade etti. “ Çetin Nuhoğlu 29 Hamza Demirdelen Lojistik ve taşımacılık sektörünün GSMH’dan aldığı pay yüzde 5 arttı. Farklı ulaşım modlarına yapılan yatırımlarla sektörün önü açıldı. İnsan altyapısına yapılan yatırımlar sektör için daha önemli hale geldi. Okul için nakliyeciler o günkü rakamla 3.5 milyon dolar yatırım yaptı fer Acar ve Omsan Lojistik Filo Müdürü Murat Kunduracı’nın katılımıyla gerçekleşti. Prof. Dr. Eyüp Çetin: “Türkiye’nin Öncü Okuluyuz” İÜ Ulaştırma ve Lojistik Yüksekokulu Müdürü Prof. Dr. Eyüp Çetin, yeni binaya geçişlerinin 10. kuruluşlarının ise 15. yılını kutladıklarını hatırlatarak başladığı konuşmasında ulaştırma ve lojistik alanında Türkiye’de öncü bir okul olmanın gururunu yaşadıklarını söyledi. İÜ Ulaştırma ve Lojistik Yüksekokulu’nun kendilerinden sonra kurulan lojistik ve ulaştırma ile ilgili bölümlere örnek oluşturduğunu ifade eden Prof. Dr. Eyüp Çetin yaptığı konuşmada, yurt dışında birçok üniversite ile yaptıkları işbirliklerini anlattı. UND Başkanı Nuhoğlu: En gurur duyduğum proje İstanbul Üniversitesi Ulaştırma ve Lojistik Yüksek Okulu’nun açılmasında büyük katkıları olan UND Yönetim Kurulu Başkanı Çetin Nuhoğlu törende yaptığı konuşmasında sektördeki eğitim ihtiyaçlarına dikkat çekti. Nuhoğlu, “Türkiye’de lojistik ve ulaştırma branşı 27 üniversitede lisans eğitiminde, 60’dan fazla ön lisans programında, 12 yüksekokulda ve 3 doktora programında okutulmaktadır. Bu da, 10 yıl önce çok doğru bir UND Başkanı Çetin Nuhoğlu, UND eski başkanı Saffet Ulusoy’un yapılan bir toplantıda “Artık okullu olmalıyız” fikriyle doğan İ.Ü. Ulaştırma ve Lojistik Yüksekokulu’nun kuruluşundaki amaçlarının sektörün geleceğini tasarlamak ve gerçek anlamda rekabet için eğitime katkı sağlamak olduğunu belirtti. 1999 yılında kurulan okulun 2004 yılında yeni modern binasına geçmesinde sektörün önemli katkılarının olduğunu kaydeden Nuhoğlu, “Bu okulun oluşturulması için o günkü rakamla 3.5 milyon dolar nakliyeci arkadaşlarımız yatırım yaptı. Ayrıca diğer sivil toplum örgütleri ve sektörün tedarikçilerinden de büyük destek aldık” dedi. Türkiye’de henüz lojistik alanında bir araştırma merkezi yok “2001-2007 arasında UND başkanlığı yaptığım dönemde en önemli ve gurur duyduğum proje budur” diyen Nuhoğlu şöyle konuştu: “Türkiye’de lojistik ve ulaştırma branşı 27 üniversitede lisans eğitiminde, 60’tan fazla ön lisans programında, 12 yüksekokulda ve 3 doktora programında okutuluyor. Bu da, 10 yıl önce çok doğru bir adım atmış olduğumuzu gösteriyor. Biz bu okulu 2004 yılında tüm öğrencilerimize ve sektöre armağan ettik ve geçen her yılda okulumuzun bir adım daha öteye gitmesi için büyük çaba sarf ettik. Bizim bir meslek örgütü olarak yapabileceklerimizin elbet bir sınırı var. Burada iş daha çok özel sektöre düşüyor. Türkiye’de henüz lojistik alanında bir araştırma merkezi yok. Umuyoruz ki sizlerin ve devletimizin değerli katkılarıyla ileriki dönemde Türkiye de lojistik alanında Avrupa’daki muadillerine kısa sürede yetişecek.” Her okulda farklı şekillenen müfredat söz konusu Küresel rekabetin günümüzün gerçeği olduğunu ifade eden Nuhoğlu, “Dünya Ekonomik Forumu’nun Küresel Rekabetçilik Endeksi’nin ilk 10 ülkesine baktığımızda, bu 10 ülkeyi 144 ülke arasından ‘Rekabet Gücü’ açısından zirveye taşıyan temel göstergeler arasında Yüksek Öğretim ve Eğitim’in yer aldığını görüyoruz. Bununla birlikte, 12 rekabet gücü kriterinden diğer 3’ü de yüksek öğretimi ilgilendiriyor. Bunlar: -Teknolojik açıdan hazır olma -İnovasyon kapasitesi -İşgücü piyasasının etkinliği Son rapora göre; İsviçre, beşinci kez, tüm sıralamalarda en üstte. Dünyanın en rekabetçi ülkesi İsviçre’yi rekabet gücünde zirveye taşıyan özellikleri; •Akademi ve iş dünyası arasındaki etkin ilişkiler ve işbirlikleri, •şirketlerde Ar-Ge’ye yapılan yoğun Mayıs 2014 30 EĞİTİM yatırımlar •Ülkede, işyerinde eğitim ve yerinde öğrenme fırsatlarının gelişmişliği Küresel rekabet gücünde lider diğer ülkeler Singapur, Finlandiya, Almanya, ABD, İsveç, Hong Kong, Japonya’da yüksek öğretim alanına verdikleri önemle öne çıkıyor. Türkiye’nin yüksek öğretim alanındaki performansına baktığımızda, genel rekabet gücünde 144 ülke arasından 44. sırada yer aldığımızı, yüksek öğretim alanında ise ortalamanın da altında, 74. sırada geldiğimizi görüyoruz. Ulaştırma ve lojistik sektörünün gelişimi için sektörün sorunlarını çözümleyecek çalışmaların üniversitelerimizin liderliğinde gerçekleştirilmesi, üniversitelerimizin öncülüğünde gerçekleştirilecek teknoloji ve inovasyon projelerinin geliştirilmesi gerekiyor. 10 yıl önce, İstanbul Üniversitesi ile yaptığımız işbirliğiyle, bu hedefin temellerini atmak amacıyla, ülkemize ulaştırma ve lojistik alanında eğitim veren ilk yüksek okulu kazandırmıştık” dedi. Nuhoğlu buradaki amacın sektörün rekabet gücüne katkı sağlayacak, sektörü hep bir adım öne taşıyabilecek ‘insan sermayesini’ geliştirmek olduğunu söyledi. Atılan bu ilk adımdan sonra, ülkemizde bu alanda öğretim veren okulların hızla arttıMayıs 2014 ğını ifade eden Nuhoğlu, bugün Türkiye çapında lojistik programlarının son derece yaygın olduğunu vurguladı. 27 üniversitede lisans düzeyinde, 60 üniversitede 80 ön lisans ve MYO programında lojistik öğretimi verildiğini söyleyen Nuhoğlu, 12 üniversitede yüksek lisans, 3 üniversitede ise doktora programı olduğunun altını çizdi. Nuhoğlu konuşmasını şöyle sürdürdü: “Her yerde olduğu gibi, niceliksel değil niteliksel gelişime önem veriyoruz. Bu programlar- dan mezun olan öğrencilerimizin niteliklerinin, sektörün ihtiyaçlarına yanıt verme oranının arzu edilen düzeyin gerisinde olduğunu görüyoruz. Eğitim müfredatı açısından bir standardın olmaması, akademisyen açığı ile doğru orantılı. Alan uzmanlarımız olmadığı için, mevcut akademisyenlerimizin uzmanlıklarına göre şekillenen, hemen her okulda farklı şekillenen müfredat söz konusu. Eğitim müfredatlarının da çağdaş lojistik sistemlerine adaptasyonu kolay- 31 laştıracak; Araştırma ve İnovasyonu destekleyecek kapsamlı bir revizyondan geçmesi gerek. •Etkin Üniversite-Sanayi işbirlikleriyle desteklenen, •Teknik bilgilerin İş yerinde uygulama imkanlarıyla pekiştirildiği müfredatın, asgari standartlarda tüm okullarımızda uygulanabilir olmasına ihtiyaç var. UND bünyesinde kurduğumuz “Lojistik Müfredatı İyileştirme Çalışma Grubumuz” kapsamında, son 1 yıldır, ülkemizin değerli akademisyenleri ile beraber, sektörün beklentileri ve yurtdışından örnekler doğrultusunda şekillenen, çağdaş bir müfredat önerisi hazırlıyoruz. Lojistik programlarına yönelik bir de Akreditasyon süreci geliştirmekteyiz” dedi. Nuhoğlu, çok yakında, bu çalışmaların sonuçlarını sektör ve YÖK, Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı ile paylaşacakları bir çalıştay düzenleyeceklerini söyledi. Nuhoğlu, bu çalıştayda tüm paydaşların önerilerini alacaklarını da ifade etti. Etkinlik, İstanbul Üniversitesi Ulaştırma ve Lojistik Yüksek Okulu öğrencilerinin yararına sunulacak olan Serdar Aydıntuğ Kütüphanesi’nin açılış töreni ve düzenlenen bir kokteyl ile son buldu. Sektör büyüyor Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı İstanbul Bölge Müdü- rü Hamza Demirdelen de son yıllarda lojistik ve taşımacılık sektörünün GSMH’dan aldığı payın yüzde 5 arttığına dikkat çekerek, farklı ulaşım modlarına yapılan yatırımlarla sektörün önünün açıldığına işaret etti. Demirdelen, insan altyapısına yapılan yatırımların öneminin de altını çize- rek sektörü bilen, bilinçli insanların bu sektörü geliştireceğini kaydetti. Türkiye Bilimler Akademisi Başkanı Prof. Dr. Ahmet Cevdet Acar Türkiye’nin lojistikteki avantajına dikkat çektikten sonra genç bilim insanlarının ödüllendirilmesi ve desteklenmesi için çalıştıklarını söyledi. serdar aydıntuğ kütüphanesi açıldı İstanbul Üniversitesi Ulaştırma ve Lojistik Yüksek Okulu’nun yapımında büyük emeği geçen 2010 yılında aramızdan ayrılan Serdar Aydıntuğ adına kütüphane açıldı. Kütüphane Tırsan’ın katkılarıyla yapıldı. Mayıs 2014 32 AKTÜEL UND, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve heyeti ile birlikte Gürcistan’da Türk-Gürcü İş Forumu’nda konuşan TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu, “Önümüzü açın Gürcistan’a daha fazla yatırım yapmak istiyoruz” mesajını verirken Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, bürokratik engellerin kalkması halinde yatırımların hızlanacağını kaydetti. Gürcistan Başbakanı Irakli Garibaşvili ise Gürcistan’ın kapılarının her zaman Türkiyeli iş insanlarına açık olacağını vurguladı. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, 5 -7 Mayıs arasında Gürcistan’a resmi bir ziyaret gerçekleştirdi. Cumhurbaşkanı Gül’e eşlik eden özel sektör heyetinde, lojistik sektörünü ve UND’yi temsilen Yönetim Kurulu Üyesi Abdullah Özer katılım sağladı. İki gün süren resmi ziyarette, sektörümüzün Gürcistan’da karşılaştığı sorunlar ve çözüm önerileri yazılı ve sözlü olarak başta Cumhurbaşkanı olmak üzere, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Lütfi Elvan, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ve TOBB Yönetim Kurulu Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu ile paylaşıldı ve destek talebinde bulunuldu. Türkiye, Gürcistan ve Azerbaycan Ulaştırma Bakanlıkları ilgili resmi ziyaret neticesinde üçlü bir zirve gerçekleştirdi. Üçlü zirve’de Gürcistan ve Azerbaycan’da sektörümüzün karşılaştığı sorunlar Bakanlık yetkililerince de ele alındı. Yakın bir tarihte ilgili ülkelerle gerçekleştirilecek KUKK toplantıları öncesinde, sektörümüzün bu ülkelerde yaşadıkları sorunların en üst düzeyde ilgililerimizce mevkidaşları ile paylaşılması, sorunların çözümü doğrultusunda söz konusu toplantılara ışık tutacak. Hisarcıklıoğlu: Önümüzü açın, Gürcistan’a daha fazla yatırım yapmak istiyoruz Türk-Gürcü İş Forumu’nda konuşan TOBB Başkanı M. Rifat Hisarcıklıoğlu, Gürcistan’ın çok büyük potansiyele ve büyüme ışığına sahip olduğunu belirterek, “Gürcistan’a daha fazla yatırım yapmak istiyoruz. Bizim önümüzü açın” dedi. Gümrük mevzuatı ve hukuki altyapının uyumlaştırılmasının önemine işaret eden Hisarcıklıoğlu, işadamlarının anlaşmazlıklarını kısa sürede çözülebilmesi için Mayıs 2014 ortak bir tahkim merkezi kurulmasını önerdi. Hisarcıklıoğlu, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün de katıldığı Türk-Gürcü İş Forumu’nda yaptığı konuşmada, Gürcistan’ın çok büyük bir potansiyele, büyüme ve zenginleşme ışığına sahip olduğuna işaret ederek, Türk iş dünyası olarak Gürcistan ile daha çok ticaret yapmak istediklerini anlattı. Hisarcıklıoğlu, “İş adamlarımız burada yatırım yaptıkça Gürcü kardeşlerimize iş sahaları açılacak. Gürcistan zenginleşecek. Kurallara uyan şirketlerimiz her türlü mekanizma ile teşvik edilmeli” diye konuştu. Sınır kapılarının modernizasyonu TOBB olarak Sarp Sınır Kapısı’nı modernize ettiklerini bildiren Hisarcıklıoğlu, Gürcistan tarafının da kendi üzerine düşeni yaptığını söyledi. TOBB Başkanı şöyle konuştu: “Emek olunca, hedefler de gerçekleşiyor. Modernizasyon öncesi 2007 yılında Sarp Sınır Kapısı’ndan yılda sadece 63 bin tır geçerken, şimdi yılda 286 bin tır geçiyor. 2007 yılında 1.6 milyon yolcunun geçtiği kapıdan, bugün yılda 6.4 milyon insan geçiyor. Rakamlar her yıl hızla artıyor, Gürcistan ve Türkiye transit geçişin merkezi oluyor. Artış bu hızla devam ederse kısa süre sonra Sarp Sınır Kapısı dünyanın en yoğun sınır kapısı olmaya doğru ilerliyor. Şimdi biz TOBB olarak Çıldır-Aktaş sınır kapısının temelini attık. İnşallah bu yılın son çeyreğinde sınırımıza dünyanın en modern, en güvenlikli sınır kapılarından birini daha kazandıracağız. Şimdi Gürcistan tarafının da karşı taraftaki kapıyı ve altyapıyı hızla tamamlamasını bekliyoruz. Çünkü kaybedecek vaktimiz yok. Kaybettiğimiz her dakika zenginliğimizden gidiyor.” TOBB olarak elimizi taşın altına sokmaya hazırız Bu sınır geçişlerindeki hızlanmanın İpek Yolu üzerindeki diğer güzergahlarda da tamamlaması gerektiğine değinen Hisarcıklıoğlu, Gürcistan-Azerbaycan sınırından 33 başlamak üzere, Çin’e kadar olan güzergahtaki sınır kapılarının modernize edilmesi gerektiğine vurgu yaptı. TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu, bu konuda büyük bir tecrübeye sahip olduklarını belirterek, “Birleşmiş Milletler, yaptığımız sınır kapısı modernizasyonlarını, “Sınır geçişlerinde en iyi çalışmalar” raporunda tüm dünyaya örnek gösterdi. Gerek olduğu taktirde biz TOBB olarak elimizi taşın altına sokmaya hazırız. Ancak sınır geçişlerini hızlandırmak için sadece kapıları yapmak artık yeterli değil” dedi. Hisarcıklıoğlu şunları söyledi: “Şimdi bütün bu coğrafyadaki gümrük mevzuatlarını da uyumlaştırmak zorundayız. Çünkü dünya ticaretinde malların gümrüklerde beklemeye tahammülü olmuyor. Bunun da başlangıç noktası Türkiye-Gürcistan geçişlerinde tek pencere uygulamasına başlamamızdır. Bu konuda bir mutabakata zaten varmıştık. Şimdi bu mutabakatı somut adımlara dönüştürmeli ve gümrüklerimizdeki bekleme süresini minimuma indirmeliyiz.” Gürcistan’da kendimizi görüyoruz! Türkiye’nin ekonomik olarak yazdığı başarı hikayesi üzerinde de duran Hisarcıklıoğlu, “Biz aslında Gürcistan’da kendimizi görüyoruz. Çünkü biz Türkiye olarak zenginleşme hikayemize Gürcistan’ın başladığı yerden başladık. Çok değil, bundan 30 yıl önce kişi başına düşen milli gelirimiz sadece bin 500 dolardı. Sadece 3 milyar dolar ihracat yapıyorduk. Bunun yüzde 90’ı tarım ürünüydü. Ülkemize yılda sadece 300 bin turist geliyordu. İşte o zaman biz zenginleşmek için özel sektörün gelişmesinin şart olduğunu anladık” dedi. Petrol ve doğal gaz bulunmadığı, sermaye olmadığı halde girişimci ruhu keşfettiklerini kaydeden Hisarcıklıoğlu, “Sıfır sermayeyle çıktığımız yolda, 30 yıl sonra dünyanın en büyük 16., Avrupa’nın en büyük 6. Ekonomisi haline geldik. Bugün Çin’le İtalya arasındaki en güçlü sanayi ülkesi haline geldik. Şimdi yılda 152 milyar dolar ihracat yapıyoruz. Bu ihracatın yüzde 93’ü sanayi malı. Dünyanın en rekabetçi piyasalarına Amerika’ya, Avrupa’ya sanayi malı ihraç ediyoruz. Bugün Avrupa’da satılan her 4 beyaz eşyadan biri Türk malı. ABD’den sonra 12 farklı otomotiv markasının üretildiği ikinci ülkeyiz. Turizmde dünyanın en çok tercih edi- len 6. Destinasyonu olduk. Yılda 36 milyon turisti ülkemizde ağırlıyoruz. Tarım hasılası bakımından dünyanın 7. Büyük tarım ekonomisi olduk. Müteahhitlik sektöründe Çin’den sonra dünyanın en büyük gücü olduk. Müteahhitlerimiz dünyanın her bölgesinde en kaliteli işlere imza atıyor. 103 ülkede 274 milyar dolarlık projeyi üstlendik” dedi. Ülke olarak çok büyük bir karayolu nakliyesi kurduğumuzu anlatan Hisarcıklıoğlu, bu sayede Türkiye’nin bu coğrafyada petrolü ve doğalgazı olmadan zenginleşen; devleti zenginleşirken vatandaşlarını da zenginleştirebilen tek ülke olduğunun altını çizdi. Cumhurbaşkanı Gül: Bürokratik problemler olmazsa yatırımcılar sermayelerini getirir Cumhurbaşkanı Abdullah Gül de İş Forumu’nda yaptığı konuşmada, “Eğer herkese hukukun açık, şeffaf kuralları çerçevesinde muamele edilirse, öngöremeyecekleri durumlar ortaya çıkmazsa, ileride çeşitli bürokratik problemler söz konusu olmazsa o zaman yatırımcılar tabii ki sermayelerini getirecekler, o ülkeye yatırım yapacaklardır” ifadesini kullandı. Gül, ulaşım açısından da Bakü-Tiflis-Kars Demiryolu’nun yüzde 80’inin tamamlanmış halde olduğunu kaydederek, yaptıkları toplantıda ulaştırma bakanlarının hattın son durumuna ilişkin fotoğraflar ve video gösterileri ile bilgi verdiklerini bildirdi. Hat için 4 kilometre uzunluğunda tünellerin açıldığını, büyük viyadüklerin yapıldığını, görenlerin çok heyecanlanacaklarını aktaran Gül, “Bütün bunlar niçin yapılıyor dersek; bütün bunlar siz işadamlarının malları bu güzergahlardan serbestçe gitsin gelsin, yatırımlar serbestçe yapılsın diye yapılıyor” dedi. Gürcistan ile yapılan son anlaşma ile enterkonnek- te sisteminin sağlandığı bilgisini veren Gül, “Gürcistan’da üretilen elektriğin fazlası Türkiye’ye ithal edilecek. Türkiye üzerinden gerekirse Avrupa’ya da gönderilebilecek. Özellikle enerji yatırımları sadece Gürcistan’ın kendi ihtiyaçları için değil, aynı zamanda önemli bir enerji ihracat kalemi olarak da Gürcistan için çok önemli olduğu gibi bizler için de komşu Türkiye’nin elektrik ihtiyacını giderme açısından da güzel işbirliği örneği. Hangi bölgede bu tip güzel işbirlikleri varsa orada refah, ekonomik kalkınma, huzur, sükun söz konusu olacaktır” değerlendirmesini yaptı. Gül, Cenevre’nin ardından Batum Havaalanı’nın iki ülkenin ortak kullandığı dünyadaki ikinci havaalanı olduğunu ifade ederek, havaalanını yapanın ve işletenin bir Türk şirketi olduğunun herkes tarafından bilindiğini söyledi. Gül, buradaki Türk ve Gürcü işbirliğinin çok önemli olduğunu, iki tarafın da pasaportsuz ve vizesiz seyahat edebildiklerine dikkati çekerek, “Bu sınırlarımızı adeta idari sınır haline getirmişiz demektir. Bu Avrupa’nın uzun süreçlerden sonra ulaştığı entegrasyondur. Biz bunu iki ülke olarak, gerçekleştirdik. Bütün bunlar ekonomik işbirliğini daha da artırmak için. Bunun neticesinde Gürcülerin en çok ziyaret ettiği ülke Türkiye. Türklerin de en çok seyahat ettiği ülkelerden birisi Gürcistan. 1.6 milyon Türk vatandaşı iş, turizm, kültürel sebeplere Gürcistan’a gelmiş. Gürcistan’dan 1.8 milyon kişi Türkiye’yi ziyaret etmiş. Bu rakamlar, demek ki iki halk birbirine bu kadar yakın hissediyor, akrabalık, komşuluk, ticari ve yatırım bağları var ki gerçekleşiyor demektir” diye konuştu. STA ticareti daha çok teşvik etti Gürcistan ile imzalanan Serbest Ticaret Anlaşması’nın ticareti daha çok teşvik ettiğini kaydeden Gül, Gürcistan’ın Mayıs 2014 34 AKTÜEL şimdi de Avrupa Birliği ile Serbest Ticaret Anlaşması imzalayacağını vurguladı. Ulaştırmada yeni kapılar açılması, hızlandırılması ve gümrüklere ilişkin herkesin çok iyi niyetli olduğuna dikkati çeken Gül, herkesin işine geldiği için güzel inisiyatifler alındığını ve kısa sürede gerçekleştiğini belirtti. Gül, şimdiye kadar 1 milyar doların üzerinde bir yatırımla 14 hidro elektrik santralinin Türk işadamları tarafından yapıldığına dikkati çekti. Gül, yeni ihalelere de müracaat eden çok büyük Türk şirketleri bulunduğunu aktararak “Su akıp, biz bakmıyoruz artık, suyu hep beraber değerlendiriyoruz. Bu bakımından başka ülkelere örnek olacak bir işbirliği içerisindeyiz. Müteahhitlik hizmetleri açısından Türk firmaları burada 3 milyar dolar civarında 160’a yakın projeyi gerçekleştirmişler, özellikle altyapı projeleri, bundan da tabii ki ben Türk Cumhurbaşkanı olarak gurur duyuyorum” dedi. Gül, ziyaret ettiği her ülkede iş forumlarına önem verdiğini, mükemmel seviyede devam eden siyasi ilişkilerin meyvesinin ekonomik ilişkilerde alınacağını anlatarak, “Bunu da artık devlet şirketleriyle yapmıyoruz, devlet şirketleriyle yapanlar, yapmakta ısrar edenler geride kaldılar. Büyük bir sistemin iflas etmesinin sebebi de buydu. Onun için özel sektörün rekabetçi bir ortam içerisinde daha verimli, süratli, daha az maliyetle işlerini yaptığını hepimiz biliyoruz. Türk özel sektörünü teşvik ettiğim gibi Gürcü özel sektörünü de bu anlamda teşvik ediyorum. Siz de gelin Türkiye’de yatırımlar yapın, işler yapın, Türk işadamlarıyla, yatırımcılarıyla başka ülkelere gidin, bütün bunların kapıları açıktır” ifadelerini kullandı. Gürcistan Başbakanı Garibaşvili: Gürcistan’ın kapıları size her zaman açık olacak Gürcistan Başbakanı Irakli Garibaşvili, Türk iş adamlarına “Gürcistan’ın kapıları size her zaman açık olacaktır. Bizim açımızdan bakıldığında Gürcistan’da gerçekten adil, eşit ve şeffaf bir yatırım ortamına sahip olduğumuzu ifade etmek istiyorum. Yatırımlarınız mutlaka devlet tarafından koruma altına alınacaktır” diye seslendi. Garibaşvili, Türk-Gürcü İş Forumu’nun Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün katılımıyla gerçekleşen kapanış oturumunda yaptığı konuşmada, Türkiye’nin Gürcistan için strate- Mayıs 2014 UND Yönetim Kurulu Üyesi Abdullah Özer sorunlarla ilgili bilgi verdi. jik bir ortak olduğunu belirterek, “Herşeyden önce Türkiye ülkemizin dostudur” dedi. Gürcistan’ın toprak bütünlüğünün ve egemenliğinin korunması noktasında Türkiye’nin önemli yeri olduğunu vurgulayan Garibaşvili, “Türkiye, Gürcistan’ın bir numaralı ticaret ortağıdır ve bu tür güçlü bir ortağınız, komşunuz olduğunda son derece önemli bir artıya sahipsiniz demektir” diye konuştu. Türkiye’den malların yanı sıra yeni teknolojilerin de ithal edildiğini kaydeden Garibaşvili, üretilen malların ekonomiyi geliştirmek ve ihracat rakamlarını artırma açısından önemli bir potansiyeli olduğunu, iki ülkenin de karşılıklı olarak bundan yarar sağlayabileceğini ifade etti.Bakü-Tiflis-Kars Demiryolu Projesi’ne desteklerini sürdüreceklerini ifade eden Garibaşvili, “Bu hattın çalışmaya başlaması işbirliğimizi hem ticaret hem de kargo taşımacılığı açısından daha da ileriye taşıyacak. Ülkemizin büyümesine de katkıda bulunacak” diyerek, çalışmaların hızlandırılmasına önem verdiklerine vurgu yaptı. Enerji ve ulaşım alanındaki transit koridorunun aktif bir katılımcısı olmanın kendileri için büyük önem taşıdığını anlatan Garibaşvili, “Bu koridorun Gürcistan ve Gürcistan’ın gelişimi için hayati önemi var” ifadesini kullandı. Garibaşvili, şöyle konuştu: “Ortak transit koridorunun oluşturulabilmesi için ortak politikaların belirlenmesi ve koordineli olarak bunların gerçekleştirilmesi lazım. Bir kez daha ifade etmek istiyorum, Gürcistan bu yönde hem dostumuz hem de komşumuz olan Türkiye ile aktif biçimde çalışmaya hazır. Aynı zamanda Azerbaycan ile de bu çalışmalarda stratejik ortak olarak çalışmaya devam edeceğiz.“ 5 -7 Mayıs tarihlerinde gerçekleşen Gürcistan resmi ziyaretine UND Yönetim Kurulu Üyesi Abdullah Özer katıldı. İki gün süren resmi ziyarette, sektörümüzün Gürcistan’da karşılaştığı sorunlar ve çözüm önerileri yazılı ve sözlü olarak başta Cumhurbaşkanı olmak üzere, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Sayın Lütfi Elvan, Dışişleri Bakanı Sayın Ahmet Davutoğlu ve TOBB Yönetim Kurulu Başkanı Sayın Rifat Hisarcıklıoğlu ile paylaşıldı ve destekleri talep edildi. Türkiye, Gürcistan ve Azerbaycan Ulaştırma Bakanlıkları ilgili resmi ziyaret neticesinde üçlü bir zirve gerçekleştirdi. Üçlü zirve’de Gürcistan ve Azerbaycan’da sektörümüzün karşılaştığı sorunlar Bakanlık yetkilileri tarafından ele alındı. Yakın bir tarihte ilgili ülkelerle gerçekleştirilecek KUKK toplantıları öncesinde, sektörümüzün bu ülkelerde yaşadıkları sorunların en üst düzeyde ilgililerimizce mevkidaşları ile paylaşılması, sorunların çözümü doğrultusunda söz konusu toplantılara ışık tutacak. UND tarafından yapılan açıklamada “Göstermiş oldukları desteklerden ötürü, Cumhurbaşkanı Sayın Abdullah Gül, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Sayın Lütfi Elvan, Dışişleri Bakanı Sayın Ahmet Davutoğlu ve TOBB Yönetim Kurulu Başkanı Sayın Rifat Hisarcıklıoğlu’na derneğimiz ve sektörümüz adına teşekkürlerimizi sunarız” denildi. 35 Lojistik merkezlerde son durum: 6’sı açıldı, 5’inde inşaat sürüyor Lojistik merkezler, ihracat odaklı büyümeden yana tavır koyan Türkiye için olmazsa olmazlar arasında geliyor. İhracata önemli katkılar sağlaması beklenen lojistik merkezlerden 6’sı faaliyete geçti. 5 merkezde inşaat, 8’inde planlama devam ediyor. Türkiye, 2023 hedefleri doğrultusunda 500 milyar dolarlık ihracatı gözüne kestirmiş durumda. Ülkemizde, özellikle ihracatta büyük imkan getirmesi beklenen lojistik merkezler peş peşe açılıyor. 19 merkezden 5’i açılmıştı. 6’ıncısı Hasanbey Lojistik Merkezi de (Eskişehir’de) 19 Mart’ta açıldı. TCDD’nin kontrolünde yürüyen projede önemli mesafeler alındı. Kurumun verdiği güncel bilgilere göre açık 6 merkezin dışında, Balıkesir (Gökköy), Bilecik (Bozüyük), Mardin, Erzurum (Palandöken) ve Mersin (Yenice) lojistik merkezlerinin inşaat çalışmaları devam ediyor. Yani 5 merkez daha yakında açılmış olacak. Böylece bu dev projenin yarıdan çoğu tamamlanmış olacak. Modern yük taşımacılığının kalbi olarak görülen, diğer ulaşım sistemleriyle entegre olarak kombine taşımacılığı geliştiren lojistik merkezler, kent merkezi içinde kalmış yük garlarının; Avrupa ülkelerinde olduğu gibi, etkin karayolu ve deniz ulaşımı bağlantısı olan ve yükleyiciler tarafından tercih edilebilir bir alanda, yük lojistik ihtiyaçlarına cevap verebilecek özellikte, modern, teknolojik ve ekonomik gelişmelere uygun şekilde, öncelikle organize sanayi bölgelerine yakın ve yük potansiyeli yüksek olan yerlerde kurulması amacıyla başlatılmıştı. Başlangıçta 12 merkez planlanmıştı Başlangıçta 12 merkez planlanmış ve İstanbul (Halkalı/Yeşilbayır), İzmit (Köseköy), Samsun (Gelemen), Eskişehir (Hasanbey), Kayseri (Boğazköprü), Balıkesir (Gökköy), Mersin (Yenice), Uşak, Erzurum (Palandöken), Konya (Kayacık), Denizli (Kaklık) ve Bilecik’te (Bozüyük) kurulması öngörülmüştü. Daha sonra Kahramanmaraş (Türkoğlu), Mardin, Kars, Sivas, Bitlis (Tatvan) ve Habur Lojistik Merkezleri ile birlikte Lojistik Merkez sayısı 19’a ulaştı. Bunlardan Samsun (Gelemen), Uşak, Denizli (Kaklık), İzmit (Köseköy), Eskişehir (Hasanbey) ve Halkalı olmak üzere 6 adet Lojistik Merkez işletmeye açıldı. 5 merkezde inşaat çalışması devam ediyor Balıkesir (Gökköy), Bilecik (Bozüyük), Mardin, Erzurum (Palandöken) ve Mersin (Yenice) lojistik merkezlerinin inşaat çalışmaları devam ediyor. TCDD’den alınan bilgiye göre diğer Lojistik merkezlerine ilişkin proje, kamulaştırma ve inşaat ihale işlemleri de sürüyor. TCDD’nin analizine göre planlanan tüm lojistik merkezler hizmete girdiğinde buralarda elleçlenen yükün ticari değeri yıllık 40 milyar dolar olacak. Bu da Türkiye’nin ihracatının yüzde 25’i demek. Bu merkezlerde ayrıca 26 milyon ton ilave taşıma, 8 milyon metrekare konteyner stoku ve elleçleme sahası, 9 bin kişilik istihdam sağlanacak. Lojistik merkez yatırımlarının başlan- gıç proje tutarı 550 milyon lira olarak planlanmıştı. 2013 sonuna kadar 191 milyon lira harcandı. 2014 yılı tahmini yatırım tutarı 70 milyon lira olarak planlandı. Ancak tamamının planlanan rakamı çok aşması bekleniyor. Hasanbey, lojistik sektörüne 1.4 milyon ton ek taşıma kapasitesi kazandıracak İnşası tamamlanan en son lojistik merkezlerden Hasanbey Lojistik Merkezi oldu. Böylece Eskişehir’de yük taşımacılığı kent dışına çıkması bekleniyor. Eskişehir Gar Sahası da kentle bütünleşiyor. Eskişehir Lojistik Merkezi’nden ağırlıkla fayans, demir, seramik, tuğla, inşaat malzemeleri, feldispat, buzdolabı, konteyner, manyezit, gıda maddesi, su, kömür, kağıt, sunta ve plastik maddeler taşınacak. Hasanbey, lojistik sektörüne 1.4 milyon ton ek taşıma kapasitesi, 541 bin metrekare lojistik alan ve 500 kişilik istihdam kazandıracak. Mayıs 2014 36 DOSYA Türkiye’de Lojistik Eğitimi ve Öğretimi Türkiye’de lojistik alanında eğitim veren birçok üniversite var. Bu üniversitelerden; 21’inde lisans düzeyi, 60’ında 79 MYO, 12’inde yüksek lisans, 3’ünde doktora eğitimi veriliyor. Sektördeki çalışanların eğitim durumuna bakıldığında; şoförler hariç, sektörde çalışanların yüzde 69.5’i lise mezunu, yüzde 10.5’i önlisans mezunu, yüzde 20’si üniversite mezunu. Uluslararası Nakliyeciler Derneği (UND), eğitime ve sektörün eğitim kalitesi açısından gelişmesine büyük önem veriyor. UND Başkanı Çetin Nuhoğlu, bundan yıllar önce yapılan akademik çalışmaların şimdilerde meyve verdiğini ifade ederek bu çalışmaların sektörel gelişim açısından ‘olmazsa olmaz’ değerde olduğunun altını çiziyor. İstanbul Üniversitesi Ulaştırma ve Lojistik Yüksek Okulu’nun 10. yılını kutladığı törende konuşan UND Başkanı Nuhoğlu İstanbul Üniversitesi Ulaştırma ve Lojistik Yüksek Okulu için ‘en gurur duyduğum proje’ ifadesini kullanarak eğitimin sektör için kaçınılmaz olduğunu ifade etti. UND, 10. Ulaştırma Şurâ’sı (Eğitim-Öğretim) Hedefleri doğrultusunda eğitimle ilgili görüşlerini ‘net’ bir şekilde ortaya koydu. Karayolu Akademisi’nin kurulması gerekiyor 10. Ulaştırma Şurâ’sı (Eğitim-Öğretim) Hedefleri doğrultusunda eğitimle ilgili görüşlerini açıklayan UND, “karayolları” başlığı altında “bir Karayolu Akademisi’nin Kurulması” gerektiğini ifade ediyor. “Denizyolu Sektörü” başlığı altında ise UND, “Denizcilik ekonomisinde Ar-Ge payının ulusal hedefe paralel yüzde 2 düzeyine çıkarmak” ve “Limanlar ve tersanelerde çalışacak personelin yetiştirilmesine yönelik gerekli branşlarda eğitim verecek okulların açılması” gerektiğini belirtiyor. UND’nin çalışmasında, tüm bu eğitim-öğretim faaliyetlerinin, özellikle lojistiğin çok modlu, birden fazla disiplini ilgilendiren yapısının da hesaba katılarak, bütünsel bir planlama ile organize edilmesi gerekliliği üzerinde Mayıs 2014 duruluyor. UND’nin yapmış olduğu bu çalışmanın amacı Türkiye ulaştırma ve lojistik sektörüne nitelikli insan sermayesi kazandırmak için lojistik eğitimöğretiminde iyileşme sağlamak ‘Lojistik Yüksek Öğretimi’nde yaşanan sorunlar UND’nin yapmış olduğu çalışmada lojistik yükseköğretiminde yaşanan sorunlar şu şekilde sıralanıyor: Küreselleşme sonucunda artan rekabete yanıt verecek yetişmiş insan gücünün eksikliği, Eğitim verebilecek uzman ve yetkin eğitimci ve akademisyen sayısının yetersizliği, yetersiz müfredat (lojistiğin çok disiplinli özelliği dikkate alınmıyor), sektörün ihtiyaç duyduğu personel yetişmemesi, sektörel öğretimde yeknesaklığın olmayışı (müfredatın birbiriyle uyumsuzluğu), sektörde araştırma yetersizliği, sektörde uzmanlaşma yetersizliği, Yerli ve yabancı kaynak (kitap, araştırma, tez vb.) yeter- sizliği, staj/yerinde uygulama olanaklarının sınırlı ve yetersiz olması. Türkiye çapında ulaştırma ve lojistik alanında lisans ve ön-lisans düzeyinde öğretim veren üniversiteler var. Bu üniversitelerden; 21 üniversitede lisans düzeyi, 60 üniversitede 79 MYO, 12 üniversitede yüksek lisans, 3 üniversitede doktora eğitimi veriliyor. İstanbul Üniversitesi Ulaştırma ve Lojistik Yüksekokulu UND ve üyelerinin katkılarıyla inşa edilen İstanbul Üniversitesi Ulaştırma ve Lojistik Yüksekokulu, lojistik yükseköğretiminin temellerini attı… UND Eğitim Merkezi UND Eğitim Merkezi’nde ÜDY eğitimleri veriliyor. AB mesleki eğitim mevzuatına birebir uyumlu ve uluslararası geçerliliği olan IRU Academy CPC sertifikası ile daha etkin... Sektördeki çalışanların eğitim durumuna 37 bakıldığında; şoförler hariç, sektörde çalışanların yüzde 69.5’i lise mezunu, yüzde 10.5’i önlisan mezunu, yüzde 20’si üniversite mezunu. Lojistik yüksek öğretiminde “Ön-Lisans” müfredatı analizi 60 üniversite bünyesinde “lojistik” programı başlatmış görünen 79 meslek yüksekokulunun (tahmini en az) 15’inde “lojistik bölümler” kapalı veya atıl durumda görünüyor. Bunlar: Atatürk Üniversitesi (Erzurum) – Aşkale MYO, Bitlis Eren Üniversitesi – Hizan MYO, Dumlupınar Üniversitesi – Tavşanlı, Kütahya ve Domaniç MYO, İlke Eğitim ve Sağlık Vakfı (Nevşehir) – Lojistik bölümü (Sivil Havacılık bölümü altında), Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi- Kahramanmaraş MYO, Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi – Bucak Zeliha Tolunay MYO, Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi – Dalaman MYO, Namık Kemal Üniversitesi – Sosyal Bilimler MYO ve Çerkesköy MYO, Süleyman Demirel Üniversitesi – Senirkent ve Sütçüler Hasan Gürbüz MYO, Uludağ Üniversitesi – Sosyal Bilimler MYO.. 60 üniversitedeki 79 MYO’dan 49’una ait müfredat incelendiğinde ilk 10 ortak ders 16 üniversitede “staj”, 7’sinde ise “işyeri uygulaması / işyeri eğitimi” adı altında zorunlu staj uygulanıyor. Stajlar 3 okulda hem 1. yıl, hem 2. yıl uygulanıyor: Gümüşhane Üniversitesi, Nevşehir Üniversitesi ve İstanbul Ticaret Üniversitesi. 5 okulda “bitirme projesi” zorunlu. Yabancı dil /mesleki İngilizce incelenen 49 okuldan 43’ünde zorunlu ders olarak müfredatta yer alıyor. Ders başlıklarında, “aynı konular” işlense bile, farklılıklar olduğu görülüyor: Liman hizmetleri pazarlama, Pazarlama, Uluslararası Pazarlama, Pazarlama İlkeleri, Lojistikte Hizmet Pazarlaması, Depolama ve Tedarik Yöntemleri, Depolama Dağıtım Yönetimi, Depolama ve Stok Yönetimi, Envanter Yönetimi, İthalat-İhracat Uygulamaları, Dış Ticaret İşlemleri, Dış Ticaret Mevzuatı, Uluslararası Ticaret, Lojistikte Teknoloji Kullanımı, Lojistikte Bilgisayar Kullanımı, (Lojistikte) Bilgi Teknolojileri, Bilgisayar, Lojistik Bilgi Sistemleri. Türkiye’de lojistik ve ulaştırma branşı 27 üniversitede lisans eğitiminde, 60’tan fazla ön lisans programında, 12 yüksekokulda ve 3 doktora programında okutuluyor. Türk Dili Yabancı Dil /Mesleki İngilizce İşletme Atatürk İlke ve İnkılaplarıT arihi Lojistikte Bilgisayar Kullanımı/Bilgi Teknolojileri/Bilgisayar Lojistiğin Temel İlkeleri/Lojistiğe Giriş Depolama Stok Yönetimi/Depolama ve Tedarik Yöntemleri Temel Hukuk/Hukuka Giriş/Genel Hukuk Tedarik Zinciri Yönetimi Temel Matematik/Genel Matematik 43 43 41 41 37 36 33 34 30 29 49 üniversiteden (MYO) sadece 8’inde kombine / çok modlu taşımacılık zorunlu dersler arasında yer alıyor. Farklı Taşıma Türleri ile ilgili dersler Kombine Taşımacılık Çok modlu Taşımacılık Taşıma Modelleri Taşıma Modları ve Uluslararası Mevzuatlar Raylı Sistemler İşletmeciliği Denizyolu Taşımacılığı ve Liman Yönetimi Kargo Taşımacılık Hizmetleri 7 1 9 2 1 4 1 Küresel ekonominin yeni kavramlarının müfredatta yer almasının sınırlı kaldığı, özellikle “Çevre” konusunun yeterince işlenmediği görülüyor (Bu konuda ders sadece Arel Üniversitesi’nde var) Yeni Kavramlar Çevre Koruma, İş Sağlığı ve Güvenliği İş Güvenliği ve İşçi Sağlığı İş ve Sosyal Güvenlik Hukuku Mesleki Sorumluluk ve Etik Kentsel Lojistik 1 5 5 7 1 27 lisans düzeyinde lojistik öğretimi yapan üniversiteden 19’unun müfredatı incelendiğinde; ilk 10 ortak ders Ortak Dersler Taşımacılık Yönetimi/Operasyon Yönetimi Genel ekonomi/ekonomiye giriş İşletme/Genel İşletme/İşletme Yönetimine Giriş Lojistiğin Temel İlkeleri/Lojistiğe Giriş Yabancı dil Temel Hukuk/Hukuğa Giriş Atatürk İlk.ve İnk Tar. I/Türk Devrim tarihi İstatistik Tedarik Zinciri Yönetimi/Satın alma Türk Dili I&II/Türkçe 11 11 14 14 15 15 16 16 16 17 Ders başlıklarında aynı konular işlense bile farklılıklar var Yabancı dil /mesleki İngilizce incelenen 21 okuldan 15’inde zorunlu ders olarak müfredatta yer alıyor. 3 üniversitede “ikinci yabancı dil” zorunlu. (Yaşar, İzmir Ekonomi ve Çağ Üniversitesi) Ders başlıklarında, “aynı konular” işlense bile, farklılıklar olduğu görülüyor: Lojistikte Sayısal Yöntemler, Lojistikte Sayısal Modeller, Pazarlama İlkeleri, Lojistikte Hizmet Pazarlaması, Uluslararası Ticaret ve Lojistikte Sözleşme Yönetimi, Sözleşme ve Dokümantasyon Yönetimi, Ulaştırma ve Lojistik Terminolojisi, Uluslararası Ticarette Temel Kavramlar, Kültürler arası Farklılıkların Yönetimi, Uluslararası Kültür ve İletişim, Kültürler arası psikoloji, Küreselleşme, Küresel Lojistik, Entegre Global Lojistik, Küresel Ulaştırma Stratejileri, Uluslararası Lojistik. Mayıs 2014 38 DOSYA 49 üniversiteden (MYO) sadece 8’inde kombine /çok modlu taşımacılık zorunlu dersler arasında yer alıyor. Farklı Taşıma Türlerinde dersler Çoklu taşımacılık Raylı Sistemler İşletmeciliği/Demiryolu Taşımacılığı Denizyolu Taşımacılığı ve Konteyner Sistemleri Hava Taşımacılığı ve İşletmeciliği/Havayolu Lojistik ve Taş. İşleyen okul sayısı 1 4 2 5 Kültürler arası farklılıkların yönetimi ve iletişimin müfredata girmeye başladığı görülürken, Yeni Kavramlar Ekonomik Coğrafya Kültürlerarası Farklılıkların Yönetimi-Kültürler arası ilişkiler Tersine Lojistik Çevre Koruma, İş Sağlığı ve Güvenliği Mesleki Sorumluluk ve Etik/Etik kültürü Kar amacı gütmeyen kuruluşlarda lojistik yönetimi 1 3 1 1 3 1 UND’nin önerileri UND, lojistik eğitimi konusunda bir dizi önerileri şu şekilde sıralıyor: Kombine taşımacılık/çok modlu taşımacılık müfredatta yer almalı, yabancı dil derslerinin süreleri artırılmalı, çevre konusunda dersler artırılmalı, öğrenciler daha fazla Ar-Ge ve araştırmaya yönlendirilmeli. Buna en güzel örneği, Almanya BIBA (Bremer Institüt für Produktion und Logistik GmbH/ Bremen Üretim ve Lojistik Enstitüsü) oluşturuyor. BIBA’da yoğun Ar-Ge projeleriyle ve üniversite-sektör işbirlikleriyle desteklenen Çağdaş bir yükseköğretim modeli uygulanıyor. “Sektörün ihtiyacı olan ‘ana eleman’ları uygulamalı eğitim çerçevesinde yetiştiriyoruz” İstanbul Aydın Üniversitesi Lojistik Program Başkanı Öğr. Gör. Murat Kuşçuoğlu Türkiye’de lojistik alanında eğitim veren üniversitelerin vermiş olduğu eğitimin yeterli olduğunu düşünüyorum. Ayrıca okul müddeti boyunca (2/4 yıl) zorunla yapılan stajların faydalı olduğuna eminim. Stajı faydalı hale getirmek öğrencinin elindedir. İyi niyetle ve öğrenme gayesi ile yapılan staj ileriki yıllar için iyi bir tecrübe ve deneyimdir. Temel mesleki dersleri okulda öğrenirken bunların fiili uygulamalarının da kamu ve özel sektör kuruluşlarında yapılması gereklidir. Bunu da biz İstanbul Aydın Üniversitesi’nde “Yerinde Uygulama” adını verdiğimiz ve aşağıda açıklayacağım bir sistemle çözmüş durumdayız. Ayrıca, “Yerinde Uygulama” adını verdiğimiz sistem ve işleyişinden bahsetmek istiyorum. Lojistik Programı öğrencileri okulun diğer bölüm öğrencilerine de uyguladığımız şekilde; 2. yarıyıldan başlamak üzere 3 ve 4. yarıyılda da haftanın bir günü okulda ders yapmazlar. Ders yapılmayan bu günde İstanbul içinde faaliyet gösteren çözüm orMayıs 2014 tağımız diye adlandırdığımız sektörün önde gelen özel ve kamu kuruluşlarına (okulun belirlediği) gönderilirler. Bu kuruluşlarda tam gün çalışmak suretiyle gönderildikleri her yarıyılda 14 hafta pratik eğitim yaparak öğrendik- lerini gerçek hayatın içinde uygularlar. Bu öğrencilerimiz 1. yılın sonunda mecburi yaz stajlarını da (30 gün) bu firmalarda yaparlar. Bunun sonucunda öğrencilerimiz gönderildikleri firmalarda 1,5 yıl kendilerini ispatla- 39 mış olurlar ki işe alınmaları konusunda diğer okul mezunlarına karşı büyük bir avantaj elde etmiş olurlar. Öğrenciler üniversite eğitimi alırken sadece dersleri takip etmekle kalmayıp, okulumuzun sahip olduğu gelişmiş kütüphane imkanları ile araştırma yapmayı, sorgulamayı, ezberci eğitimden uzak, uygulamaya açık bir çalışma içinde olmalılar. İstanbul Aydın Üniversitesi bu imkanları sağlayacak bir çalışma ortamını fazlasıyla sunarak öğrencilerine artı değer katmaktadır. Okul ve sektörün dayanışma içinde olması tüm gelişmiş ülkelerdeki uygulamalardır. Kamu ve özel sektör kuruluşlarının küresel faaliyetlerine destek sağlayacak nitelikli mezunları yetiştirebilen bir eğitim olmalıdır. Firmalar lojistik görevleri için lojistik mezunlarını istihdam ettiklerinde; yeni arkadaşların işe hazırlanmaları için verecekleri hizmet içi eğitimin süresi azalmakta, istihdam maliyeti düşmekte veri- mi daha kısa zamanda alabilmektedirler. Lojistik programımız kaliteli bir eğitim kadrosuna sahip olup; lojistiğin ana unsurlarını bilen, sektöre aşina, kara-deniz-hava taşımacılık sektörü hakkında bilgi sahibi, sektörün aradığı özelliklere sahip özel ve resmi kuruluşlarca aranan ana eleman yetiştirerek; çalışma hayatına sunmaktadır. İstanbul Aydın Üniversitesi bu tanıma uygun mezunlar yetiştirmiş ve yetiştirmeye devam edecektir. “Eğitici eleman yetersizliği yaşıyoruz” Yeditepe Üniversitesi Ticari Bilimler Fakültesi – Uluslararası Lojistik ve Taşımacılık Bölümü Bölüm Başkanı Doç. Dr Erdal Nebol Türkiye’de Lojistik eğitimi veren üniversitelerimizdeki, eğitim sistemlerini 4 kategoride almak gerekir. Her bir kategorinin misyonu farklıdır ve farklı olmalıdır: 1. İki yıllık meslek yüksekokulları (En yüksek sayıda program bu kategoridedir) amaç operasyon elemanı ve operasyon yönetici adayı yetiştirmek, 2. Dört yıllık yüksekokullar (Amaç lojistik sektörüne yönetici adayı yetiştirmek) 3. Dört yıllık fakülteler (Amaç çift yönlüdür: (a) Lojistik sektörüne yönetici adayı yetiştirmek ve, (b) Lojistik konusunda araştırmacı ve akademisyen yetiştirmek) 4. Lisans üstü eğitimler: - Tezsiz yüksek lisans programları: Lojistik sektörü için üst düzey yönetici adayları yetiştirmek, - Tezli yüksek lisans ile doktora programları: Araştırmacı ve akademisyen yetiştirmek. Üniversitelerimizdeki eğitim seviye ve standartlarını bu çerçevede ve anılan dört kategoriyi kendi içinde değerlendirmek gerekir. Eğitim sistemlerimizin genel problemi, eğitici eleman yetersizliğidir. Yeni bir akademik konu olması nedeniyle, akademik olarak yetişmiş araştırmacı ve öğretim üyesi sayısı çok kısıtlıdır. Bu nedenle, birçok eğitim programında eğitim, ağırlıklı olarak sektör deneyimi olan profesyoneller tarafından yürütülmektedir. Bu durum, iki yıllık meslek yüksekokulları ile dört yıllık yüksek fakülteler için durum biraz daha kolaydır. çünkü, Yüksek Öğretim Kurumu (YÖK), akademik kariye- ri olmayan profesyonellerin bu kurumlarda ders vermesine izin vermektedir. Oysa fakültelerin sorunları daha ağırdır. YÖK, fakülte bünyesindeki eğitimlerin akademik kariyeri olan öğretim üyeleri tarafından verilmesini öngörmektedir. O nedenle, birçok fakülte, kendi öğretim kadrosunu kendisi yetiştirmek zorunda kalmaktadır. Bu da ancak uzun bir süreç ile gerçekleşebilmektedir. Eğitim programlarında gözlenebilen diğer bir özellik de bazı kurumlardaki, mezunların bilmesi gereken bilgilere göre değil, elde mevcut eğitim elemanlarının bilgileri ile sınırlı dersler açılmaktadır. (Bu konuyu üniversitelerimiz için genelleştirmek istemiyorum). Lojistik sektörünün üniversiteler ve eğitimle ilişkisi oldukça iyidir. Bu ilişki, üniversitelerden gelen istek ile değil, sektörden gelen ve kendiliğinden oluşan sıcak bir ilişkidir. Şu kadarını söyleyebilirim ki, tüm sektörler içinde eğitime en çok destek veren sektör, lojistik ve taşımacılık sektörüdür. Bu nedenle, üniversite-sektör ilişkisini çok olumlu buluyorum. Yeditepe öğrencileri, iki ayrı staj dönemi yaşamaktadırlar. Bunun dışında ders konuları ile ilgili olarak birçok fırsatta sektör kuruluşları ile ilişki içine girmektedirler. Ayrıca öğrenciler tarafından kurulmuş olan Yeditepe Lojistik Klübü, sektör çevreleri ile çok kapsamlı ilişkiler kurmaktadırlar. Bu ilişkiler, işyeri tanıtım gezileri, profesyonel fuar ve konferanslara katılım, konuk uzmanlar ile yapılan sözleşmeler ve her yıl tekrarlanan “Lojistik Forum” etkinlikleri sayılabilir. Bu tür faaliyetler sonucunda, öğrencilerimiz, kendi ilgilerini çeken alanları anlamak, ve sektörün kendilerinden beklenenleri anlamayarak o yönde kendilerini hazırlamak imkanı bulmaktadırlar. Mayıs 2014 40 DOSYA “Lojistik programlar sektörden ayrı düşünülmemeli, sektör ve lojistik programları iç içe olmalı” İstanbul Bilgi Üniversitesi Uluslararası Lojistik ve Taşımacılık Bölümü Bölüm Başkanı Yrd. Doç. Dr. Şerafettin Düztepe Türkiye’de lojistiğin önemi daha iyi anlaşılmaya başlanmış ve öneminin anlaşılmasıyla birlikte bu konudaki eğitim de yaygınlaşma eğilimi göstermiştir. Üniversitelerin bu girişimleriyle birlikte, sektörün de baskı yaratarak üniversitelerin bu yöndeki gelişimlerine olumlu etki yaptığı söylenebilir. Üniversiteler, lojistik programlarından mezun olanları sektöre yolladıkça, sektör bu mezunların farkını ve katkılarını görmüş ve görmeye devam etmektedir. Bu nedenle, sektörün lojistik eğitimi almış insan kaynağına olan isteğinin devam edeceği düşüncesini taşımaktayız. Lojistik programlarının güzel olduğu ancak, sektörden gelecek bildirimlere ve sektörün yeni gereksinimlerine göre geliştirilmeye devam etmesi gerektiği düşüncesindeyiz. Lojistik programlar sektörden ayrı düşünülmemeli, şu anda sektörle olan işbirlikleri en üst düzeye çıkarılmalı, başka bir deyişle programların sektörüniversite programı niteliğinde yürütülmesi gerçekleştirilmelidir. Bunu başaran programların kolaylıkla hedeflerine ulaşabilecekleri söylemek hiç de zor olmayacaktır. Öğrencilerimiz de sektör de bunu istemektedir. Öğrencilerimiz ne ölçüde sektörle iç içe olursa, mesleği o ölçüde öğrenebilecek, bu şekilde yetişmiş uzmanlar da sektörde çalışmaya başlayınca sektörün beklentileri karşılanabilecektir. Akademisyenler ve sektör çalışanlarının dersleri birlikte yürütmeleri, teori ile pratiğin birleştirmesi, stajlar ve staj haricindeki çalışmalarla öğrencilerin deneyiminin mezun olmadan sağlanmasının uygun olduğu düşüncesini taşımaktayız. Öğrencilerin, özellikle 3. ve 4. sınıflardaki ders programlarının 2-3 güne toplanması bu sayede yıl içerisinde yarı zamanlı olarak çalışabilmelerine olanak yaratmak bir başka işbirliği yöntemi olarak düşünülebilir. Biz programı bu şekilde yürüteceğiz ve başarı elde ettik. Öğrenimine devam ederken yarı zamanlı çalışan öğrencimiz var. Lojistik öğrenimi gören öğrencilerin sektörde haftada 2-4 gün arasında çalışmalarının teşvik edilmesi, sektörden beklentilerimiz arasındadır. Bunun yanı sıra üniversiteler sektöre araştırma deste- ği verebilir, vermekte oldukları destek varsa bunu artırabilirler. Bilimsel lojistik uygulamalar ile özellikle lojistik maliyetlerin azaltılması konusunda kazançlar elde edilebilir. Özet olarak söylemek gerekirse, sektör ve lojistik programları iç içe olmalıdır. Biri olmadan diğerinin başarılı olması düşünülemez. Birinin başarısı ise diğerini bir üst noktaya taşıyacaktır. Birlikte başarabilmek için başka seçeneğimiz yok. “Lojistik anlamda bir anabilim dalı olmaması en önemli sıkıntı olarak karşımızda duruyor” Beykoz Lojistik MYO Lojistik Uygulamaları ve Araştırmaları Merkezi Müdürü Beykoz Lojistik MYO Müdür Yardımcısı Prof. Dr. Okan Tuna 2007-2008 yıllarında Türkiye’de önlisans düzeyinde eğitim veren lojistik programlarının kontenjanları 600 civarındaydı. Günümüze gelindiğinde bu sayı 7 binin üzerine çıktı. Örgün, ikinci öğretim, uzaktan eğitim ve açık öğretim olarak Türkçe ve İngilizce eğitim almak mümkün. Nicelik olarak artan kontenjanlara karşılık son yıllarda önemli bir çaba var. Biz de, bu boşluğu doldurmak için Beykoz Lojistik Meslek Yüksekokulu olarak lojistik alanında yayınlar üretmeye ve kitaplar yayınlamaya gayret ediyoruz. İş yapma şeklindeki hızlı değişimler kaynakların daha verimli kullanılmasını gerekli hale getirmekte ve insan kaynakları çerçevesinde yeni becerilerin hızlı bir şekilde ilgili taraflaMayıs 2014 41 ra kazandırılması zorunluluğu ortaya çıkmaktadır. Deneyimsel öğrenmenin ön plana çıktığı bu değişime paralel, eğitimde yeni yöntemler ortaya atılmaya ve denenmeye de başlanmıştır. Uluslararası düzeyde yapılan çalışmalarda eğitimin yaygınlaşan teknoloji desteği ile düşünebilen, sorgulayabilen, tartışabilen, karar verebilen kişiler yetiştirme konusunda artan çabaları öncelikli olarak ortaya konulmaktadır. Beykoz Lojistik Meslek Yüksekokulu, “Yaparak Öğreniyorum / Learning by Doing” kon- septi ile başlattığı mesleksel beceriler geliştirme merkezi ve simülasyon uygulama platformları çalışmalarını genişletmek ve geliştirmektedir. Beykoz Lojistik Meslek Yüksekokulu için konuşursak gerek sektörün sivil toplum örgütleri gerek sektör firmaları ile ilişkilerimizin çok iyi olduğunu söyleyebiliriz. Ancak en yakın lojistik firmasının yüzlerce kilometre ötede olduğu Anadolu’da bir meslek yüksekokulu için ne derece mümkün olabilir bilemiyoruz. Lojistik anlamda bir anabilim dalı olmama- sı en önemli sıkıntı olarak karşımızda duruyor. Bu durum, lojistik alanına yönelik akademisyen yetişmesi anlamında önemli bir engel olarak da değerlendirilebilir. Öğrenciler genelde mezun olduklarında işe yerleştirmede sorun yaşamamayı beklerler. Sektör ise işe alabileceği nitelikte mezun bekler. Tabi bunun gerçekleşmesi için lojistik eğitiminin niteliği ve metedolojisi çok önemlidir. Sadece teknik derslerle değil yaparak öğren felsefesi ışığında uygulamalı eğitime önem verilmelidir. “Ülkemizde, sosyal bilimler alanında lojistik eğitimi, bugüne kadar en çok ihmal edilen konuların başında geliyor” Nişantaşı Üniversitesi İktisadi, İdari ve Sosyal Bilimler Fakültesi Dekan Yardımcısı/ Uluslararası Ticaret ve Lojistik Bölüm Başkanı Doç. Dr. Serap İncaz Lojistik eğitimi Türkiye için oldukça önem arz eden bir yere gelmiştir. Ancak ülkemizde, sosyal bilimler alanında lojistik eğitimi, bugüne kadar en çok ihmal edilen konuların başında gelmektedir. 2005 yılında Türkiye’nin lojistik eğitiminin temelleri lise yıllarında atılmaya başlamıştır. Lojistik Dersleri ilk olarak İktisat Bölümleri’nde “Ulaştırma Ekonomisi” başlığında ele alınmıştır. İlk yayınlardan bir tanesi “Münakale Ekonomisi” ve sonraki baskısındaki ismiyle “Ulaştırma Ekonomisi” başlı- ğı ile Prof. Dr. Süleyman Barda hocamız tarafından İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi’nde uzun yıllar anlatılmıştır. Bunu günümüzde, üniversitelerde lojistikle ilgili bölümlerin açılması izlemiştir. Bu bölümlerin henüz başlangıç seviyesinde olduğu düşünüldüğü zaman geliştirilmeye muhtaç olduğunu ifade edebilirim. Yurt dışındaki üniversitelerle denklik ve akreditasyon çalışmalarında üniversitelerin eğitim içerikleri, dersler, müfredat ve diğer tüm bileşenler çok yönlü değerlendirilmeli ve sek- törle işbirliği yapılmalıdır. Sektörle, sektör firmaları ve üst düzey yöneticilerle mutlaka daha da geliştirilmeye ihtiyaç vardır. Sonuçta lojistik eğitimi veren kuruluşların mutfağı sektör ve sektör firmalarıdır. Sıkıntıları belli başlıklar altında toplamak mümkündür. Bunların başında akademisyen eksikliği gelmektedir. İkinci sırayı kaynak ve yayın eksikliği almaktadır. Bu sorunu uzmanlaşma izlemektedir. Bir başka önemli sıkıntı uygulama sahasının yetersiz olması ve sonuncusu yabancı dil kazanımı konusundadır. Uluslararası ticaret ve lojistik konusu öncelikle sadece kampüste öğrenilecek ve anlatılabilecek bir konu değildir. Bu nedenle, Lojistik konusu tüm boyutları ile “dış ticaret, gümrük ve taşıma operasyonları“nın öğrenilmesinde sektör deneyimi büyük katkı sağlayacaktır. Lojistik akademisyenlerinin, lojistik sektörü çok hızlı geliştiği için bir ayağının mutlaka sektörde olması şarttır. Bu amaçla üniversitemiz bu önemli fonksiyonu sektör firmaları ve bu firmaların üst düzey yöneticilerini öğrencilerle çeşitli toplantılar, teknik gezilerle bir araya getirerek karşılamaya çalışmaktadır. Nişantaşı Üniversitesi sektörle en iyi şekilde işbirliği yapmakta ve öğrencilerimizin derslerde elde ettiği teorik bilgilerin desteklenmesi amacıyla Sektör-Üniversite işbirliğini başarılı bir şekilde uygulamaktadır. Mayıs 2014 42 DOSYA “Üniversiteler eldeki mevcut hocalarına göre bir müfredat oluşturuyorlar” Okan Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Uluslarası Lojistik Bölüm Başkanı Doç. Dr. A. Zafer Acar Türkiye’deki lojistik eğitimini maalesef körlerin fili tarifi olarak değerlendirmekteyim. Bu, hem lojistiğin çok geniş bir kavram olmasından hem de lojistiğin ÜAK ve YÖK tarafından ana bilim dalı olarak kabul edilmemesi nedeninden kaynaklanmaktadır. Böylelikle üniversiteler elde mevcut hocalarına göre bir müfredat oluşturmaktadırlar. Bunun yanında lojistik bölümlerinin eğitim müfredatlarının uluslararası standartlara uymamasını da söyleyebilirim. Kelime kökeni hesap yapma, mantık ve istatistik kelimelerine kadar uzanan bir kavram hakkında verilen eğitimin buna uygun olarak matematik düzeyinin oldukça iyi olması gerekir. Oysa Türkiye gerçeğinin böyle olmadığını üzülerek görmekteyim. Dolayısıyla bu eğitim ile mezun olan öğrenciler sektörün beklediği standartları sağlayamamaktadırlar. Sektör ve üniversite işbirliği konusunda ise birçok bölümün öğrencilerini sadece taşımacılık yapan firmaları hedefleyecek şekilde eğitmesi nedeniyle yeterli düzeyde olamamaktadır. Oysa bir lojistik öğrencisi üretim yapan tüm firmaların tedarik zinciri yönetiminde yer alabilir, deposunu, envanterini ve dağıtım kanallarını yönetebilir. Ancak konuya bu şekilde bakılmadığına şahit olmaktayız. Biz kendi üniversitemiz adına var olan Kariyer Merkezimiz aracılığıyla öğrencilerimizin firmalardaki stajlarını yönlendirmekte ve onlara mesleki tecrübe anlamında bahsettiğim şekilde fırsatlar sunmaktayız. Lojistik eğitimi veren bölümlerin temel sıkıntısı öğretim elemanı yetersizliği ve lojistik felsefesinin tam olarak kavranmamış olması diyebiliriz. Bunlar olduktan sonra diğer eksiklikleri gidermenin oldukça kolay olacağı düşüncesindeyim. Daha önce de söylediğim gibi lojistiğin en önemli ayağını oluşturmakla birlikte öğrenciler kendilerini tamamen karayolu taşımacılığına ve taşımacılık firmalarına odaklamaktalar. Gelen öğrencilerin çoğu sektör jargonuna dair birkaç kelime öğrenerek eğitileceğini zannetmektedir. Karşılarına yöneylem, doğrusal programlama, modelleme, optimi- zasyon ve simülasyon gibi konuların ders olarak geldiğini gördüklerinde büyük bir şaşkınlığın yanında başarısızlık yaşamaktalar. Biz öğrencilerimizi birinci sınıftan itibaren gerçekten sözel ve sayısal açıdan dengeli bir eğitime tabi tutmaktayız. Mezunlarımızın işe giriş başarısı da yaptıklarımızı destekler niteliktedir. “Teori yerine uygulama olmalı” İstanbul Kültür Üniversitesi Yrd.Doç.Dr. Damla Ayhan Türkiye’de üniversite bazında eğitim kalitesini ben üniversitelerin değil, sektörün değerlendirmesi gerektiğini düşünüyorum. Biz sektöre eleman yetiştiriyoruz. Örneğin İstanbul Mayıs 2014 Kültür Üniversitesi olarak 2008 yılında bölümün kuruluşu yapılırken program müfredatımızı, sektör temsilcileriyle yaptığımız görüşmeler doğrultusunda, firma talepleri ve beklentilerini gözönünde bulundurarak oluşturduk. Sektörle ve firmalarla sürekli iletişim halinde olarak ve kendilerinden danışmanlık alarak bu konuda üzerimize düşen görevi yerine getirmeye çalışıyoruz. Dolayısıyla sektörün ihtiyacı olan işgücünü yetiştiriyoruz. Benim Türkiye’de temelde gördüğüm birkaç sorun; yabancı dil sorunu. Eğer eğitim dili Türkçe’yse, öğrencilerin 4 yarıyıl boyunca görmüş oldukları yabancı dil eğitimi yeterli olmayabiliyor. Biz bu sorunun, öğrencilerimize ERASMUS kapsamında Avrupa ülkelerinde staj ve ayrıca ABD ve Kanada’da anlaşmalı olduğumuz üniversitelerde lisans eğitimine tamamlama olanağı sağlamakla üstesinden gelmeye çalı- şıyoruz. Diğer bir sorun aynı dönemde dört ya da beş derse aynı öğretim elemanının girmesi ki bu da uzmanlık konusunu gündeme getiriyor. Meslek Yüksekokulları’nda eğitim yapan öğrenciler teoriye boğulmamalı. Onların asıl ihtiyaçları olan şey bir an önce uygulamayı öğrenmek ve sektörde yer almak. Bu nedenle özellikle branş derslerini, dersin içeriği konusunda sektörde uzman ve yönetici konumunda çalışan kişiler tarafından uygulamalı olarak verilmesi gerektiğini düşünüyorum. Böylece öğrenciler hem sektörün tecrübesinden hem de staj olanaklarından faydalanmış oluyorlar. Biz üniversitemizde uygulamayı bu şekilde yapıyoruz. Türkiye’de birçok sektörde olduğu gibi lojistik sektöründe de eğitim seviyesi yüksek çalışan sayısı az. Üniversitelerin bunu değerlendirmesi ve sektörle olan işbirliğini artırması gerekiyor. 43 İstanbul Aydın Üniversitesi Lojistik Bölümü Serap Oral Üniversiteye başlamadan önce lojistik bölümü aklımda yoktu. Lisedeki hocam ‘geleceğin mesleği’ olduğu için bu bölümü tercih etmem konusunda çok ısrar etti. Çevremde çok sayıda lojistikçinin olması da belki beni bu bölüme beni yönlendirdi. Konuyu abimle paylaştım. Ağabeyimin de birçok arkadaşı lojistik işi ile uğraştığı için araştırdı ve bu bölümü tercih etmemin doğru olacağını söyledi. İlerleyen zamanlarda ben de araştırdım ve İstanbul Aydın Üniversitesi’ni hem eğitim kalitesinden dolayı hem de evime yakın olduğundan dolayı seçtim. Üniversitemizde Murat Kuşçuoğlu hocam bizlere her türlü konuda yardımcı oluyor. Beklediğimden daha fazlasını alıyorum diyebilirim. Hem staj anlamında hem de teori anlamında istediğim eğitim kalitesine sahibim. tercih ettim. Lojistik sektöründe tanıdıklarımın olması da benim bu bölümü seçmeme neden oldu. Üniversitede Murat Kuşçuoğlu hocam sadece ders anlamında değil, hayat konusunda da bizlere yardımcı oluyor, deneyimlerini bizlerle paylaşıyor. Aldığım eğitimle şu an iş hayatına hazır olduğumu düşünüyorum. Derslerimiz de son derece verimli, staj ve uygulama alanında bir sorun yaşamıyoruz. Hocalarımızın da yardımıyla kendimizi hayata hazırlıyoruz. Cabbar Can Akkuş Elif Erol Yasemin Aytar Üniversiteye hazırlanırken dershaneye gidiyordum. Dershanedeki hocalarımız ‘lojistik geleceğin mesleği, lojistiğin önü açık’ diyerek beni yönlendirdiler. Arkadaşımın ablası lojistik okuyup bitirmiş ve gümrükte çalışıyordu, maaşı da iyiydi. Ailemle de konuyu paylaştım. Ailem de ‘senin kararına, tercihine saygılıyız’ diyerek benim arkamda durdular. Aklımda başka meslekler de vardı ama lojistik bölümünü bitirince iş kaygım olmaz diye bu bölümü branşlar çıktı. Bunların arasında ailemle beraber güzel bir araştırma sonucunda lojistik bölümünde karar kıldım. Çünkü lojistik ‘geleceğin mesleği’ diye geçiyordu. İş imkanının fazla olmasından dolayı bu bölümü tercih ettim. Bu okulu tercih etmemdeki neden diğer özel üniversitelere göre daha ekonomik oluşu ve evime yakın olmasıdır. Eğitim açısından son derece memnunum. Derslerin çok fazla ezbere dayalı olması belki beni biraz zorluyor. Bölümümüz sözel bir bölüm ama çok fazla ezber var. Ezber yerine yorum olmalı diye düşünüyorum. Staj imkanının ve uygulamanın olması bizler için çok önemli bir avantajdır. Staj imkanı olarak okulumuz bize her türlü desteği veriyor. Lisede ‘banka ve sigortacılık’ bölümünü okuyordum. Banka ve sigortacılık ile lojistik bölümü çok fazla uzak meslekler değiller. Her iki bölüm de pazarlama ve insan ilişkilerine dayanıyor. Bu bölümü araştırırken önüme demiryolu ulaştırmacılığı, sivil hava ulaştırmacılığı veya lojistik gibi Lojistik bölümünü biraz da ailemden dolayı tercih ettim. Ailem yurt dışından ürün getiriyor. Bu bölümü araştırdığımda ‘iyi, genel geçer, geleceğin mesleği ve önü açık bir alan’ olduğunu kavradım. Bu bölümü araştırdığımda, lojistiğin ‘geleceğin mesleği’ olarak anıldığını gördüm ve bu şekilde anılması da benim tercih yapmamda son derece önemli bir etken oldu. İstanbul Aydın Üniversitesi’nde bizlere bölümümüzle ilgili çok güzel eğitimler veriliyor. Öğrencinin de bu eğitim süreci boyunca kendini yetiştirmesi gerekiyor. Derslerimizde ezberin çok fazla olduğunu düşünüyorum. Belki yaşımız gereği artık ezberi kaldıramıyoruz. Ezber yerine uygulamanın ve yorumun daha fazla olması gerektiğini düşünüyorum. Mayıs 2014 44 DOSYA İstanbul Üniversitesi Ulaştırma ve Lojistik Yüksek Okulu Mesut Baykan Bu okulda son sınıf öğrencisiyim. Burayı tercih etmemde şöyle bir neden var: Burası hem lojistik meslek liselerinin hem de Anadolu liselerinin çok fazla tercih ettiği bir yer. İstanbul Üniversitesi Ulaştırma ve Lojistik Bölümü’nü tercih edenlerin tercih sıralamalarına baktığınızda ilk 3’te tercih sırasının oluştuğunu göreceksiniz. Ben, ailemin yönlendirmesiyle geldim. Buraya gelmeden önce bu bölümü tanımıyordum. Buradaki eğitimi gördükten sonra çok şanslı olduğumu anladım ve iyi ki tercih etmişim dedim. Hava Harp Okulu gibi bir yeri kazanmama rağmen burayı tercih ettim. Çağımızda iş sıkıntısı öğrencileri ciddi derecede düşündürüyor ve biz öğrencilerin birincil problemi oluyor. Buradan ve bu bölümden mezun olduktan sonra iş sıkıntısı yaşamayacağımı biliyor olmam benim için çok önemli bir avantaj. Burası lojistik eğitiminin lokomotif merkezi. Lojistik bölümleri özel üniversitelerde sıklıkla açılmaya başlandı. Buradan mezun olan öğrenciler akademisyen olarak çok rahat özel üniversitelerde görev alabiliyor. Burası eğitimin merkezi diye düşünüyorum. Dilem Dal ihracat mezunu lojistiğe yönelmemde kendisi etkendir. Daha sonra vakıf üniversitesine gittim, iki yıllık orada okudum. Belirli bir dereceden sonra gerekli sınavlara girdim ve İstanbul Üniversitesi’ne geçiş yaptım. Buraya bilinçli bir şekilde geldim. Eğer buradaki eğitim iyi olmasaydı zaten bu kadar yoğun bir şekilde tercih edilmezdi. Birbirinden değerli hocalarımız var. Pratik konusunda lojistik yüksek okulumuzun değil de İstanbul Üniversitesi’nin daha fazla imkan sunmasını dilerdim. Buradan mezun olacağım için onurluyum. Nur Beytemur Burada çift anadal öğrencisiyim. Aslen işletme fakültesinin öğrencisiyim. Buradayım çünkü genelde ekonomi alanında da normal dünyanın gelişim alanında da herkese ilerleyen dönemlerdeki öncü se4ktörü sorduğunuzda lojistik ön plana çıkıyor. Lojistik artık kamyoncu mantığıyla değil de taşımanın öncesi ve sonrasını kapsayan bir sektör olarak tanımlanıyor ve gelişiyor. Burada olmak kendi tercihim ve ben burada olmaktan gayet memnunum. Eğitim kalitesi açısından İstanbul Üniversitesi Türkiye’de öncü bir okul. Öncü okullardan eğitim almak bizler için bir avantaj. Buradaki hocalarımız öğrencilerimize daha fazla nasıl bir katma değer sağlayabiliriz diye uğraşıp özverili davranıyorlar, bu da bizim için bir avantaj. Lojistik, önceden bilinen bir sektör değildi ama şimdilerde artık lojistikte taşlar yerli yerine oturmuş diyebiliriz. İlerleyen dönemlerde bu sektörde öncü kademelerde görev yapmak fikri beni daha çok motive ediyor. Melis Karataş: İstanbul Ticaret Üniversitesi Uluslararası Lojistik Bölümü’nden dikey geçiş yaptım. Lise zamanında uluslararası ticaret istiyordum. Özellikle ağabeyimin yönlendirmesi sonucu ithalat Mayıs 2014 Maltepe Üniversitesi’nde buraya geçiş yaptım. Ailemin özellikle çeşitli lojistik konferansları ve seminerlerinden edindiği bilgi ile lojistik alanını tercih ettim. İstanbul Üniversitesi’nden başka İstanbul’da dört yıllık lojistik eğiti- mi veren başka bir üniversite yok. İstanbul Üniversitesi birçok konuda olduğu gibi lojistik alanında da öncü. Burada olmaktan son derece mutluyum. Diğer okulumla karşılaştırdığımda İstanbul Üniversitesi’ndeki hocalarımızın branş bazında çok daha yetkin olduğunu görüyorum. Hocalarımızın bizlere sunduğu katkı son derece fazla. Hocalarımızın branşlarında uzman olması beni son derece sevindiriyor. Nerelerde açık var, öğrencilerimiz nerelere yönlendirilebilir türünden sorulara cevap arayan hocalarımız bizi oralara yönlendiriyor. Bu okulun öncü olduğunu biliyorum ve öncü bir okuldan mezun olmak beni mutlu ediyor. Ali Tolga Türkoğlu Gelişim Üniversitesi Sivil Havacılık mezunuydum. DGS ile geçtim ben de İstanbul Üniversitesi Lojistik Bölümü’ne. Sivil Havacılık Bölümü’nde kara ve denizciliğin sadece temelini görüyorsunuz. Ben, hava, kara, deniz bütün bu süreçlerin hepsine hakim olmak için bu bölümü seçtim. Eğitimin kalitesi ve düzeyine bakacak olursak bence gelinebilecek seviyenin bir tık üzerindeyiz. Ben, Çelebi Havayolları’nda dış hatlarda memur olarak çalışıyorum. Okulumuzda devam zorunluluğu var. Devam zorunluluğu olmasa bile Servet hocamızın, Gültekin hocamızın derslerine severek, isteyerek katılıyorum. Yine bu hocalarımızın başka yerlerdeki seminerlerine ve konferanslarına da isteyerek gitmeye gayret ediyorum. 45 Ekonomi Bakanı Zeybekci: Yüzde 4 büyüyeceğimize inanıyorum Bakan Zeybekci, “Bazı uluslararası kuruluşların Türkiye’nin 2014 ve sonrası için büyüme tahminlerini düşürdüler. Ben onların düşüncelerine katılmıyorum. Türkiye’nin yüzde 4 büyüyeceğine inanıyorum” dedi. Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci, bazı uluslararası kuruluşların Türkiye için 2014 ve sonrası büyüme tahminlerini düşürdüklerini belirterek, “Ben onların düşüncelerine katılmıyorum. Orta Vadeli Program’da büyüme beklentilerimizi değiştirecek hiçbir somut gerekçe göremiyorum ve bu yıl Türkiye’nin yüzde 4 büyüyeceğine inanıyorum” dedi. Bakan Zeybekci, Boston temasları kapsamında Harvard Club’da düzenlenen yatırım sempozyumunda iş, finans ve akademi dünyasından temsilcilere, Türkiye’nin cazip yatırım imkanlarını ve son dönemde yükselen ekonomisini anlattı. Türkiye’nin, ABD ile AB arasında gerçekleştirilecek Transatlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı (TTIP) anlaşmasında yer alması gerektiğini ifade eden Zeybekci, “ABD, AB ile TTIP anlaşması için müzakereleri sürdürürken bizim de ABD ile paralel müzakere yürütmemiz çok önemli. Desteklerinizi bekliyoruz. Sizin desteğiniz olmazsa vaktinde bu müzakere sürecini başlatamayız” diye konuştu. Türkiye ile ABD arasındaki ticaret hacmine de değinen Zeybekci, son yıllarda iki ülke arasındaki ticaret hacminin 18-20 milyar dolar civarında olduğunu hatırlattı. Zeybekci, bu miktarın potansiyelin çok altında olduğunu, Türkiye ile ABD arasında yapılacak bir serbest ticaret anlaşmasının ticaret hacmini de artıracağını dile getirdi. Türkiye’nin 18 ülkeyle serbest ticaret anlaşması imzaladığına, diğer 19 ülke ile de müzakerelerin devam ettiğine işaret eden Zeybekci, Türkiye’nin bütün önemli ticaret ortaklarıyla bu anlaşmayı imzalamak istediğini söyledi. Büyüme beklentisi yüzde 4 Zeybekci, Türk ekonomisinin son dönemde iç ve dış birçok faktörden etkilendiğini de anımsatarak, bu etkenler yüzünden kurun yükseldiğini ancak hükümetin güçlü ve karar- lı ekonomik politikalardan vazgeçmediğini anlattı. Türk ekonomisinin geçmişte olduğu gibi kırılgan olmadığını vurgulayan Zeybekci, ekonomik büyümenin yine önemli oranda artarak devam etmesini beklediklerini kaydetti. Geçen yıl büyüme oranının beklentilerin de üstünde, yüzde 4 olarak gerçekleştiğini hatırlatan Zeybekci, “Bazı uluslararası kuruluşlar Türkiye’nin 2014 ve sonrası için büyüme tahminlerini düşürdüler. Ben onların düşüncelerine katılmıyorum. Orta vadeli programda büyüme beklentilerimizi değiştirecek hiçbir somut gerekçe göremiyorum ve bu yıl Türkiye’nin yüzde 4 büyüyeceğine inanıyorum” görüşünü paylaştı. Zeybekci, Türkiye’nin 2023 hedeflerine de işaret ederek, “2023 hedeflerimize ulaşmak için enerjiye 130 milyar dolar, ulaşıma 110 milyar dolar, fiber optik ağlara da 10 milyar dolar yatırım yapmayı hedefliyoruz. Bu yatırımlar özel sektör ya da devlet-özel sektör ortaklığı ile gerçekleştirilecek. ABD’li yatırımcıların da bu yatırım programla- rında yer almalarından memnuniyet duyarız” değerlendirmesini de yaptı. Faiz oranı düşmeli Zeybekci’nin konuşmasının ardından toplantının yöneticiliğini üstlenen Harvard Business School’dan Prof. Dr. Richard Vietor, Zeybekci’ye Türkiye’nin dış ticaret açığı ve enflasyonun yükselme eğilimiyle nasıl başa çıkmayı planladıklarını sordu. Ticaret açığı ile mücadele konusunda ihracatı artırmaya çalıştıklarını kaydeden Zeybekci, ülkeye yapılacak doğrudan yatırımları da teşvik ettiklerini söyledi. Türkiye’deki enflasyon artışının talepten değil maliyetten kaynaklandığını ifade eden Zeybekci, enflasyonun neden değil sonuç olduğunu anlattı. “17 Aralık” sürecinden sonra Türk lirasının değer kaybettiğini anımsatan Zeybekci, Merkez Bankası’nın da buna müdahale için faizlerde beklentinin üzerinde artışa gittiğini hatırlattı. Faiz artışı ve kur kaynaklı maliyet artışlarının enflasyonu da etkilediğini ifade eden Zeybekci, şu anda kurların istikrara kavuştuğunu, artık faiz oranlarının düşürülmesi gerektiğini de sözlerine ekledi. Mayıs 2014 46 GÜNDEM İngiltere’ye girişlerde kaçak mülteci denetimleri ve kesilen cezalar Kaçak girişler, gerek taşımacılık faaliyetinde bulunan firmalar gerekse sürücüler için kaçınılmaz bir sorun oluyor. Bu sorun hem taşımacıların hem de sürücülerin ağır bireysel cezalar ile karşı karşıya kalmasına sebep oluyor. Bu hususta, UK Border Agency (UKBA) İngiltere’nin göç ve sınır kontrollerinden sorumlu. Sınır kontrollerini yöneterek, göç ve gümrük düzenlemelerini sağlamakla yükümlü olup aynı zamanda, firma veya sürücülerin araçlarında bulunan kaçak mülteciler nedeniyle cezai yaptırımlar uygulayabiliyor. Her yıl İngiltere’ye yük taşıyan karayolu taşımacılarının maruz kaldığı kaçak mülteciler, Avrupa’nın ortak sorunu olup, İngiltere ekonomisine 250 milyon Pound ek maliyet getiriyor. Bu sorunla başa çıkmak için çok katı tedbirler alınıyor ve cezalar uygulanıyor. Kaçak girişler, gerek taşımacılık faaliyetinde bulunan firmalar gerekse sürücüler için kaçınılmaz bir sorun oluyor. Bu sorun hem taşımacıların hem de sürücülerin ağır bireysel cezalar ile karşı karşıya kalmasına sebep oluyor. Bu hususta, UK Border Agency (UKBA) İngiltere’nin göç ve sınır kontrollerinden sorumlu. Sınır kontrollerini yöneterek, göç ve gümrük düzenlemelerini sağlamakla yükümlü olup aynı zamanda, firma veya sürücülerin araçlarında bulunan kaçak mülteciler nedeniyle cezai yaptırımlar uygulayabiliyor. Bu konuda düzenlenen kanun, Avrupa’nın tüm liman şehirlerinden ve Eurotunnel üzerinden İngiltere’ye ulaşan araba, karavan, otobüs, kamyon, tren gibi tüm kara araçları için geçerli. Kanun, Avrupa kıtasından İngiltere’ye geçerken tüm araç sahiplerinin araçlarını koruması ve aktif şekilde yasadışı mülteci girişlerini engellemeye yönelik etkili teçhizata sahip olmasını zorunlu kılıyor. Araç sahiplerinin bu tür sistemlere sahip olmaması ya da kaçak mülteci girişlerini engelleyememesi durumunda, bulunan her mülteci için 2,000 Pound’a varan tutarlarda ceza kesiliyor. Ayrıca aracın sürücüsü, işvereni, aracın asıl sahibi veya kiralayan kişiye de her kaçak mülteci başına 2.000 Pound ceza kesiliyor. Araçlarda kaçak mültecilere rastlanması durumunda, işletmecilerin yap- Mayıs 2014 tığı en büyük hata UK Border Agency (UKBA) tarafından gönderilen yazışmaları dikkate almamak. Normalde, UK Border Agency (UKBA) işletmecilere ve sürücülere bireysel ceza kesmeden önce, cezaların hafifletilmesi hususunda fırsat sunuyor. Bu tutum sayesinde firmalara ve sürücülere cezaların mümkün olduğunca en aza indirilmesi konusunda şans tanınıyor. İşletmeciler kendilerine kesilen cezayı ödememeye karar verirlerse, araçlarının alıkonulacağı ve hatta kesilen cezanın tazmin edilebilmesi amacıyla satılabileceğini bilmeleri gerekiyor. Bu durum araçların alıkonulduğu zaman aralığında yüklü halde satılması halinde kişilerin işlerini kesintiye uğratabiliyor. Kaçak mültecilerin bulunması maksadıyla yapılan kontrol çeşitleri UK Border Agency (UKBA) tarafından kaçak mültecilerin bulunması amacıyla pek çok arama metodu bulunuyor. Bunlar: Karbondioksit incelemesi yapılması: Monitöre bağlı hafif ince tüp- lerle karbon dioksit salınımını tespit etmeye yarayan, araç içerisinde karbon dioksit salınımının artış göstermesi halinde içeride insan olduğunu belirtiyor. Bu metod hızlı olması sebebiyle yaygın şekilde kullanılıyor. Özel eğitimli köpekler ile yapılan aramalar Özel eğitilmiş köpekler ile aracın içinde aramalar yapılıyor. Eğer köpekler aldıkları kokuya tepki verirlerse, araç içerisinde insan olabileceğinden şüpheleniliyor ve daha detaylı arama yapmak için aracın tüm bölmelerinin açılması talep ediliyor. Gamma tarayıcıları ile yapılan aramalar Araca takılan mobil sistem vasıtasıyla, araç içi ve taşıdığı bölmenin içeriğinin gamma ışınlarıyla taranarak resmedilmesi sağlanıyor. Aracın veya diğer bölmelerin içerisine girmeye gerek kalmadan, kişiler veya kaçak olarak taşınan mallar tespit edilebiliyor. Yapılan tarama şekli oldukça hızlı olduğundan, taramanın ardından elde edilen resimden daha ayrıntılı bir aramaya gerek olup ol- 47 madığına karar veriliyor. Milimetrik görüntüleme ile yapılan aramalar Milimetrik görüntüleme doğal radyasyondan faydalanmakta olup ısı yayan madde veya canlıları tespit ederek, bu tespitin resmini çekiyor. Sistem radyasyon yaratmamakta olup, oluşturulan resim monitörde aracın içeriğini ayrıntılı şekilde gösteriyor. Kalp atışı dedektörü ile yapılan aramalar UK Border Agency (UKBA) mobil bir bilgisayar sistemi vasıtasıyla, araç içerisindeki hareketleri, titreşim algılayıcıları sayesinde tespit edebiliyor. Bilgisayar aldığı sinyalleri analiz ederek, araçta insan olup olmadığını rahatlıkla bulabiliyor. Sonuçlar müfettişe aracın daha detaylı aramaya ihtiyacı olup olmadığı konusunda bilgi veriyor. Mültecilerin araçlarda kullandıkları saklanma bölümleri Göç ve İltica Hareketi 1999 No’lu Kanun 33.Bölüm - Araçlar için Usul Hukuku Kanunu (IMMIGRATION AND ASYLUM ACT 1999 CIVIL PENALTY CODE OF PRACTICE FOR VEHICLES) KAÇAK GİRİŞLERİN ÖNLENMESİ Usulsüz girişlere karşı araç güvenliğini sağlamak için alınacak önlemler En son yapılacak boşaltmadan önce, aracın dış kısmında 25 cm uzunluğu geçen tüm yırtılmış, kesilmiş bölümler düzeltilmeli ve usulsüz girişleri önlemek için kapatılmalı. Araç sahibi, sürücüsü veya kiralayan kişi, en son boşaltma esnasında araç başında bulunabiliyorsa araca girmiş ve saklanmış kimsenin olmadığından emin olmalı. Sonrasında araç, kilitlenmeli veya usulsüz girişi engelleyecek şekilde güvenli hale getirilmeli. Eğer araç sahibi, sürücüsü veya kiralayan kişi, yükleme esnasında, araçta saklanan kimsenin olmadığı ve güvenli şekilde kontrol edildiğine dair kontrolü yapan kişilerden yazılı olarak onay almak zorunda. Son yüklemenin tamamlanmasının ardından, yük boşluğu derhal kilit veya usulsüz girişi engelleyecek güvenlik teçhizatı ile güvenli hale getirilmeli. Tente sicimi ve bandı kullanılan yerler hasar görmemiş olması gerekmekte olup, tüm bağlama noktalarından gerili şekilde geçmiş olması ve kilit, damga veya güvenlik teçhizatı ile emniyetli hale getirilmesi gerekiyor. Herhangi bir tente sicimi/bandı, damga veya güvenlik teçhizatı haricinde yükün bulunduğu boşluğa hiçbir şekilde giriş olmamalı. Kilit, tente sicimi/bandı veya yük boşluğunu emniyetli hale getirecek diğer teçhizatların kalitesi ve etkinliği üst seviyede olmalı. Gümrük damgası haricindeki damgalar, sürücü, araç sahibi veya kiralayan kişiye özel olacak şekilde numaralı olacak şekilde ayırt edilebilmeli. Bu bilgiler araca eşlik eden belgelere kayıt edilmeli. Gümrük tarafından damgalanmış olması durumu haricinde konteyner araca yüklendiğinde, araç sahibi, sürücü veya kiralayan kişi araçta kaçak insan olmadığını kontrol etmeli ve sonrasında yukarıda belirtilen şekilde yeniden damgalanmalı. Bu kontroller ve yeni damga numaraları yine aynı şekilde aracın yanında bulunan evraklara kayıt edilmeli. Bir sürücü İngiltere’ye taşıma yapmaktan sorumlu olduğu zaman, araçta herhangi bir mültecinin olmadığını ve yukarıda belirtilen tüm gereksinimleri karşılamayı taahhüt edip bundan sorumludur. Herhangi bir araca kilit, damga veya başka tür güvenlik aleti ile sağlanamayacağından mümkün değildir. Ancak benzer durumlarda, araç sahibi, kiralayan kişi veya sürücü, araca usulsüz girişleri engelleyici şekilde emniyet tedbirleri aldığını ve bu konudaki kurallara riayet edildiğini göstermekle mesul. Birleşik Krallığa giriş yapmadan önce (tren, gemi, uçak) veya Birleşik Krallık dışında öngörülen kaçak mülteci kontrolüne gelmeden önce alınması gereken önlemler Hasar, tamir veya tahrif edilmesini kanıt olarak sunulabilmesi açısından tente sicimi ve kayışının kontrol edilmesi gerekiyor. Kilit, damga veya diğer emniyet ekipmanlarının sökülmediğinden, hasar görmediğinden veya değiştirilmediğine dair kontrol edilmesi gerekiyor. Herhangi bir değişiklik olmadığına dair, kilitlerin üzerindeki numaraların evraklarda kayıt altına alınan haliyle örtüşüp örtüşmediği kontrol edilmeli. Aracın içinin ve dışının her türlü hasar veya usul- süz giriş hususunda özellikle çatısının kontrol edilmesi büyük önem arz ediyor. Aracın alt kısmında bulunan bölmelerin mutlaka kontrol edilmesi gerekiyor. Aracın içinin de kontrol edilmesi gerekmekte olup, etkili aramaların yapılabilmesi için çeşitli gereçlerin kullanımı araç sahibi, kiralayan kişi veya sürücünün takdirine bağlı. Aracın kilit, damga veya herhangi bir emniyet ekipmanı ile kontrol edilmesinin mümkün olmadığı durumlarda, aracın ve yükün detaylı şekilde aranması gerekiyor. Genel Prensipler Birleşik Krallığa doğru yol alan araçlara, özellikle boş kaldığında usulsüz girilmediğine dair kontrol yapılması gerekiyor. Kaçak mültecilik müfettişi tarafından talep edilmesi halinde, araç ile birlikte usulsüz girişleri önleme amacıyla uygulanan adımları detaylı şekilde anlatan evrakları, cezai işleme maruz kalmamak adına sunulmalı. Yapılan kontrolleri ayrıntılı şekilde anlatan rapor evrakın kontrolü yapan veya kontrole tanıklık eden yetkili bir kişiye onaylatılarak, aracın evrakları ile birlikte bulundurulmalıdır çünkü karşılaşılması olası durumlarda sunulmak üzere kanıt niteliği taşıyor. Araç sahibi, kiralayan kişi veya sürücüler, kontrollerin yapıldığına dair taahhüde girmiş olsalar dahi, etkin sistemin başarısız olması halinde sorumlu olacaklardır. Birleşik Krallığa veya dışında yetkili kılınmış kaçak mülteci kontrol noktasında yapılan kontrollerin yürütüldüğü anda aracın güvenliğinin ihlal edilmesi halinde ve araç sahibi, kiralayan kişi veya sürücüler araca usulsüz giren kişilerin olmasından şüphelenecek durumun oluşması halinde araç hareket ettirilmeden ilk fırsatta yetkililere haber verilmeli. Konu ile ilgili zorluklarla karşılaşılması halinde UK Border Agency (UKBA) ile irtibata geçmeli. Karayolu taşımacılığı firma sahibi tarafındanyapılması gerekenler •Yetkili makamlar, liman makamları, gemicilik makamları ve ülkeniz ticaret makamları arasında kabul edilmiş anlaşmalar, denetim listeleri, broşürler, eğitim planı veya benzer imkânlardan faydalanarak kendi firmanız ve taşıma operasyonunuzla alakalı talimatları geliştirmek, •Kaçak mültecilik ile ilgili güvenlik Mayıs 2014 48 GÜNDEM ilkelerinin anlatıldığı denetim listeleri oluşturmak, •Hassas nokta ve güzergâhlarda taşımaları yürüten her sürücünün denetim listelerini nereden alabilecekleri hususunun aktarılması, •Güvenlik ile ilgili tüm faaliyetlerin kaydının tutulması, •Sürücülerin yetkililer tarafından onaylı uygun güvenlik ekipmanları ve denetim listelerine sahip olmasının sağlanması, •Denetim listelerinin kontrol edilmesi ve muhafaza edilmesi. Sürücülerin direktiflere riayet edip etmediğinin analiz edilmesi, •Çalışan şirket prensiplerine uyum sağlamaması dahilinde belgeye dayalı icraatta bulunmak, •Yasadışı göç olaylarının sıklıkla yaşandığı güzergâhlara yapılan taşımalarda, kaçak mülteci olaylarını engellemek için gerekli tertibata sahip olunması ve bunun etkili şekilde uygulandığından emin olunması, •Fiyatının şirket bütçesine uygun olması halinde araçlarda kaçak girişleri tespit etmek amacıyla teknik donanımlar (kamera sistemleri vb.) kullanılması, •Sürücünün konu ile ilgili eğitim ve yapılması gerekenler hususunda eğitildiği ve buna bağlı olarak imzalı denetim listelerinin araçta bulundurması, •Sürücülerin acil durum anında şirketi veya ilgili makamlar ile irtibata geçebilmesinin sağlanması, Araçlarının güvenliğinin sağlanması hususunda sürücülerin yapması gerekenler •Yükleme sırasında veya sonrasında, araca izinsiz kişilerin girip girmediğinin kontrol edilmesi, •Aracın yüklenmesinin ardından, mühürlendiğinden ve/veya asma kilitle emniyete alındığından, mümkünse sicimle bağlandığından emin olunması, •Araç evraklarına mühür veya kilitlerin numaraların kayıt edilmesi, •Eğer mümkünse araç mühürlenirken veya kilitlenirken üçüncü şahısların şahitliğinde yapılması, •Aracı tek başına bırakırken; -Camların kapalı olduğundan, -Aracın immobilizer’ının aktif olduğundan, -Sürücü yerinin tamamen kilitlendiğinden emin olunması gerekiyor. •Aracın her durduğu yerde, araç gü- Mayıs 2014 venliğini, fiziksel olarak mühürleri, kilitleri, sicimleri, dış kısmı, tavanının kontrol edilmesi ve yapılan kontrollerin ardından denetim listesinin oluşturulması. Tavan ile ilgili kontroller uygun olması durumunda aracın içinden yapılabiliyor. •Kaçak mültecilerin araca girdiğinden şüpheleniliyorsa, yetkili makamlar ile irtibata geçilmeli. •Gemiye binmesinin öncesinde aracın tamamen kontrol edilmesi, mümkünse aracın içinin kontrol edilmesi ve mühürlerin, kilitlerin, sicimlerin kurcalanmadığından emin olunması zorunlu. •3.şahıslar ile ilgili kontrollerin (Karbondioksit, Eğitimli Köpekler, Tarayıcılar, Fiziksel Aramalar) yapıldığından emin olunması, mümkün değilse bu bilgilerin denetim listesinde belirtilmesi, •Kaçak mültecilerin araca girdiğinden şüpheleniliyor ise, gemiye binilmemesi ve derhal göç denetimi veya diğer yetkili makamlar ile telefonla temasa geçilmesi, •Kaçak mülteciler saldırgan olabileceğinden, olası saldırılara dikkat edilmesi •Yapılan tüm kontrollerin zamanının kayıt altına alınması ve 3.şahısların şahitliğinde yapılması gerekli. ARAÇTA KAÇAK MÜLTECİ BULUNMASI DURUMUNDA NELER YAPILMALI? Fransa’da Başvuru Yapılması Halinde •117 numaralı telefon aranarak, “ALIC” (Yasadışı göç hakkında destek) kelimesi verilmeli. •Kendinizi tanıtarak, telefon numaranızı, size nasıl ulaşılabileceğini anlatınız. •Aracınızın cinsini, rengini, kaydını, yükün tipini (gümrük için damgalandıysa) belirtiniz. •Durumu net ve doğru biçimde anlatınız. •Kendi başınıza hareket etmeyiniz, davranışınızı değiştirerek dikkat çekmeyiniz, yetkili makamları uyarmak için belirtilen adımları uygulayınız. İngiltere’de Başvuru Yapılması Halinde •Şüpheli durumlarda Birleşik Krallık, İltica ile Mücadele Hattının aranması gerekiyor. •Yetkililere evraklarınızı gösterip, kilit, damga ve sicimleri kontrol ettiriniz. •Size yöneltilen sorulara yanıt veriniz. Ancak iyi niyetle davransanız dahi, sorguya çekilebilirsiniz. Bu durumda işvereninizi aramayı talep edin ve gerekli olursa tercümana ihtiyacınız olduğunu belirtin. •Hakkınızda adli soruşturma açılırsa, bir avukatın varlığı öngörülemeyebilir. Bu durumda isminizi ve adresinizi belirtin ve hiçbir evrakı imzalamayın. •Eğer yetkililer sizi durdurursa kesinlikle cezayı ödememeniz gerekiyor. Zira ceza, firmaya, sürücüye, mal gönderen kişiye bilahare gönderilecek. •Hiçbir durumda aracınızı kontrol etmeden liman bölgesini terk etmemeniz gerekiyor. Aracınızdaki kaçak mülteciler ile birlikte liman bölgesini terk etmeniz, Birleşik Krallık makamlarının sizin insan kaçakçılığı yaptığınızı düşünmesine sebep olabilir. 49 Dubai Merkezli Allied Transport hava kargo yatırımında tercihini Talson’dan yana kullandı Tırsan, 15 Mayıs’ta Samandıra Genel Müdürlüğü’nde gerçekleştirdiği basın toplantısı ile Allied Transport ‘a teslimatını yaptığı 17 adet FNA sınıfı ATP sertifikalı Talson kutu aracı ve 33 adet Talson Hava Kargo Mega Semi-Treylerin satışını duyurdu. Toplantıda konuşan Tırsan Treyler AŞ. Yönetim Kurulu Başkanı Çetin Nuhoğlu, “Uluslararası bir firmanın bizim araçlarımızı kullanıyor olması oldukça memnuniyet verici” ifadesini kullanırken, Allied Transport Yönetim Kurulu Başkanı Ali Beyat ise Tırsan’ı tercih etmelerindeki nedenin marka bilinirliği ve güvenirliği olduğunu söyledi. Tırsan, 15 Mayıs’ta Samandıra Genel Müdürlüğü’nde gerçekleştirdiği basın toplantısı ile Allied Transport ‘a teslimatını yaptığı 17 adet FNA sınıfı ATP sertifikalı Talson kutu aracı ve 33 adet Talson Hava Kargo Mega Semi-Treylerin satışını duyurdu. Toplantı, Tırsan Treyler AŞ Yönetim Kurulu Başkanı Çetin Nuhoğlu, Allied Transport Yönetim Kurulu Başkanı Ali Beyat ve Tırsan Yurtdışı Satış Müdürü Mehmet Önen’in katılımı ile gerçekleşti. 30 yıldır hava kargo alanında uzmanlaşan Tırsan’ın Talson markası ile ürettiği kutu tipi araçları, müşteri ihtiyaçlarına uygun tüm teknik özelliklere sahip. Hava kargo taşımacılığının yoğun olduğu Almanya ve Hollanda’ da pazar lideri olan Talson, Avrupa’nın en iyi hava kargo firmaları tarafından tercih ediliyor. Allied Haulage Group şirketine bağlı Birleşik Arap Emirlikleri’nin önde gelen lojistik firması Allied Transport’un tercihi de Talson FNA Kutu ve Talson Mega Semi-Treylerleri oldu. Nuhoğlu: Temmuz ayında Talson araçlarımızın üretimi için büyük bir yatırım daha yapacağız Soma’da hayatını kaybeden şehit işçilere Allah’tan rahmet, yakınlarına sabır dileyerek başladığı konuşmasında Tırsan Treyler A.Ş Yönetim Kurulu Başkanı Çetin Nuhoğlu, ‘Bu yıl ilk defa yabancı bir müşterimiz için teslimat töreni yapıyoruz. 2014 yılı Tırsan’ın yurtdışı pazarlara her zamankinden daha fazla odaklandığı bir yıldır. Özellikle yurtdışı için yeni ürün geliştirmek ve yurtdışındaki müşterilerimizin ihtiyaçlarını karşı- layacak ürünler sunmak en önemli hedeflerimizden biridir. Bu anlamda 2013 yılında Comvex Fuarı’nda FNA sınıfı ATP sertifikalı Talson kutu aracımızı müşterilerimize sunduk. Fabrikamızda temmuz ayında Talson araçlarımızın üretim için yeni ve büyük bir yatırım daha yapacağız’ dedi. Nuhoğlu, “Talson araçlarımızın bu sene ilk defa Dubai’ye 50 adetlik teslimatını gerçekleştirdik. Uluslararası bir firmanın bizim araçlarımızı kullanıyor olması oldukça memnuniyet verici” ifadesini kullandı. diye belirtti. Beyat: Tırsan’ı marka bilinirliğinden dolayı tercih ettik Allied Transport Yönetim Kurulu Başkanı Ali Beyat gerçekleştirilen basın toplantısında “Firmamız, 40 yıldır Birleşik Arap Emirlikleri ile birlikte bütün körfez bölgesine kara nakliyeciliğinin her alanında lojistik hizmeti vermektedir. Teslim aldığımız Talson treylerleri ile dünyanın en iyi hava yollarından biri olan Emirates Hava Yollarının kargo taşımacılığını yapacağız. Talson araçlarına yapmış olduğumuz yatırımdan sonra hava kargo taşımacılığı sektöründe artık biz de büyük bir oyuncu olacağız” diye belirtti. Beyat, “Tırsan ile işbirliğimiz çok önemli firmalar tarafından verilen tavsiyeler üzerine 1 yıl önce başladı. Görüştüğümüz diğer üretici firmalardan Tırsan’ı ayıran en önemli özellik markaya karşı duymuş olduğumuz güven ve zaman içerisinde iki taraf arasında oluşan memnuniyet verici işbirliği bağı oldu. Firma olarak müşteri ihtiyacını karşılamak için belirlediğimiz teknik tüm özellikleri Tırsan araçları bize fazlasıyla sağladı’ dedi. Tırsan ile olan işbirliğini ileriki dönemlerde de devam ettirmek istediklerini vurgulayan Beyat ‘Tırsan, çok geniş bir ürün gamına sahip ve diğer ürün gruplarındaki araçlarını da yapmış olduğumuz farklı taşımacılık alanlarında kullanmayı düşünüyoruz” dedi. Mayıs 2014 50 AKTÜEL Hedef konuldu: Kapıkule Sınır Kapısı’ndan bir günde 3 bin TIR geçecek UND heyeti Trakya Gümrük ve Ticaret Bölge Müdürü Müslüm Yalçın’ı makamında ziyaret etti. UND Yönetim Kurulu Başkanı Çetin Nuhoğlu, İkinci Başkan Şerafettin Aras, Başkan Yardımcısı Cavit Değirmenci İcra Kurulu Üyesi Erman Ereke ve UND Kapıkule Temsilcisi Deniz Çınar’dan oluşan UND heyeti Trakya Gümrük ve Ticaret Bölge Müdürü Müslüm Yalçın’ı makamında ziyaret etti. 14 Mayıs’ta gerçekleştirilen Toplantıya ayrıca Risk Analizleri Şube Müdürü V. Mehmet Özbolat eşlik etti. Toplantıda, Trakya Gümrük ve Ticaret Bölge Müdürlüğü tarafından gerçekleştirilen ve günde kati ithalat işlemleri de dahil olmak üzere 3 bin TIR’ın giriş yaptığı Amerika ile Meksika arasındaki Otay Mesa ve 10 bin TIR aracının giriş-çıkış yaptığı El Paso Gümrük İdareleri ziyaretleri hakkında bilgi verildi. Bölge Müdürlüğü tarafından Amerika Sınır Gümrük İdarelerine yapılan ziyarete ilişkin bilgilendirmelerde, özellikle 11 Eylül saldırıları sonrasında birinci önceliğin kaçakçılıkla mücadele yerine emniyet ve güvenlik unsurlarına verildiği ve önlemlerin ve uygulamaların buna göre yeniden revize edildiği aktarıldı ve sınır kapılarındaki tek yetkili kurumun Gümrük ve Sınır Koruma Kurumu’nun olduğu ve ülkeye giriş, ithalat ve ihracat işlemlerinin bu kuruma bağlı olduğu iletildi. Mayıs 2014 Otay Mesa Sınır Kapısından yarım günde 3 bin TIR girişi yapılıyor Bölge Müdürlüğü tarafından yapılan ziyaretlerde, sınır kapılarına dair ilk bilgilendirme Amerika ile Meksika arasındaki uyuşturucu trafiğinin yoğun olduğu son derece riskli bir bölgede yer alan Otay Mesa Gümrük Kapısı hakkında oldu. Sade- ce 57 bin mektrekarelik alana sahip Amerika’nın en büyük 2. Kara gümrük kapısı olan Otay Mesa Sınır Kapısındaki sadece yarım gün içinde gerçekleşen 3 bin TIR’lık araç hareketinde gümrük süreçlerinde izlenen metotlar, uygulamalar ve uygulanan risk analizleri ile ilgili hususlara ilişkin ayrıntılar Bölge Müdürlüğü tarafından UNheyetine iletildi. Buna göre, uyuşturucu trafiğinin son derece yoğun olduğu riskli bir bölgede yer alan Otay Mesa Sınır Kapısı’ndaki TIR işlemlerinin yüzde 98’inin tek durakta sadece belge kontrolüne dayalı şekilde tamamlandığı ve sadece yüzde 2’sinin kontrole tabi tutulduğu, ilgili aracın gümrük idaresine varışından 1 saat öncesinde araca, yüke ve sürücüye ilişkin bilgilerin elektronik ortamda gümrük idare- sine iletildiği, pasaport işlemlerinin tek peronda bir memur tarafından tamamlandığı, gümrük işlemlerinin 9 peronda gerçekleştirildiği, sadece riskli görülen araçların tartıldığı ve bundan herhangi bir ücret alınmadığı, kontrole tabi tutulan yüklere ilişkin hamaliye adı altında hiçbir ücretin talep edilmediği bilgisi Bölge Müdürlüğü tarafından UND heyetine aktarıldı. Söz konusu sınır kapısından giriş ya- 51 pan araçların tamamının yol üzerindeki X-Ray aracılığı ile tarandığı, sahaya girişlerinin yüksek çözünürlüklü kameralar vasıtası ile tamamen elektronik yolla gerçekleştirildiği, bitkisel ve hayvansal ürünler de dahil olmak toplamda aynı anda 109 aracın kontrol işleminin aynı anda gerçekleştirilebildiği ve 2 vardiyada hafta içi 08:00-20:00 Cumartesi ise 08:00-14:00 saatleri arasında hizmet verildiği bilgisi gerçekleştirildiği hususu oldu. ma işlemlerinin yürütüldüğü Bilgi Yönetimi Birimi ve Meksika’da bulunan uyuşturucu kartellerinin faaliyetleri ile ilgilenen Kartelleri İzleme Birimi adları altında toplamda 14 ayrı birimi bulunduruyor. Dünya’nın en büyük sınır kapısı El Paso’da günde ortalama 10 bin TIR giriş – çıkış yapıyor El Paso giriş peronları EPIC’te 14 ayrı birim bulunuyor EPIC Hizmet Binası Bölge müdürlüğü tarafından yapılan ziyarete dair iletilen bir başka bilgi de, Adalet Bakanlığı’na bağlı El Paso İstihbarat Merkezi (EPIC) ziyareti oldu. Özellikle, ABD ile Meksika sınırındaki uyuşturucu, yasadışı göçmen ve silah kaçakçılığı ile mücadele etmek amacıyla kullanılan, 70 farklı veri tabanını tarama yetkisine sahip olan ve birçok devlet kurumu ve özel kuruluş ile işbirliği içinde çalışan EPIC bünyesinde Federal Güvenlik veri tabanlarına ulaşım prosedürlerini takip eden İzleme Operasyonları Birimi, uyuşturucu kaçakçılığı organizasyonlarını takip eden Taktiksel Operasyon Birimi, yasadışı göç, uyuşturucu ve kara para trafiği, suç örgütleri, sahte belgeler konularında incelemeler yapan Araştırma ve Analiz Birimi, istihbarat konularını yöneten Sınır İstihbarat Birimi, EPIC bünyesindeki birimlere idari ve operasyonel destek sağlayan İdari Birim, ilgili kurum ve kuruluşlar ile yazılım anlamında entegrasyonları yerine getiren Özel Yazılımlar Birimi, kara para veya eşyalara el koyma yöntemlerini araştıran ve Maliye Bakanlığı ile işbirliği içinde çalışan Finansal Hedefleme Birimi, basın işlerini yürüten Özel Proje Takımları, havacılıkla ilgili her türlü detayı toplayan ve analiz eden Havacılık Birimi, IT işlemlerinin ürütüldüğü Bilgi İşlem Merkezi ve farklı ülkelere dair uyuşturucu anlamında veri toplayan Ortak Bilgi Toplama Yönetimi Birimi, ABD genelinde sınır kapıları ile ilgili istihbarat işlemlerini takip eden Stratejik Analiz Bölümü, el Koy- Bölge müdürlüğü tarafından UND heyetine aktarılan bir başka husus ta El Paso Sınır Kapısı ziyareti oldu. El Paso Sınır Kapısı’nda hafta içinde 06:00-18:00 Cumartesi ise 08:0014:00 saatleri arasında yapılan çalışmalarda sadece bir günde yaklaşık 10 bin TIR’ın giriş ve çıkış işlemleri yapıyor. Kapıda uygulanan gümrük süreçleri ve uygulamalarına ilişkin ayrıntılar detaylarıyla UND heyetiyle paylaşıldı. El Paso Sınır Kapısındaki gümrük işlemlerine dair aktarılan bilgilerde TIR taşımacılığı yapan firmaların, aracın gümrüğe varışından 1 saat önce elektronik ortamda eşyaya ve şoföre ait bütün bilgileri elektronik ortamda gümrük idaresine gönderdiği ve risk analizlerinin bu verilere göre tamamlandığı, TIR’ların tartılmadığı, tartılması gereken durumlarda da herhangi bir ücret tahsil edilmediği, riskli görülen araçların detaylı aramasının yapılabilmesi için aynı anda kontrole imkân tanıyan 60 adet muayene rampasının bulunduğu, laboratuvar kontrolleri için hazırlanan bir laboratuvar bulunduğu, Gümrük personeli, Tarım Bakanlığı personeli ve Gümrük Tarım uzmanlarının muayene rampasında görev yaptığı bilgisi paylaşıldı. Söz konusu gümrük idaresinde araç plakasının, plaka okuma sistemi ile kaydedilirken aynı anda sürücüler yüz tanıma sisteminden geçirildiği, bu işlemler esnasında sürücüye dair kayıtların İnterpol kayıtlarından otomatik olarak sorgulandığı hususu da iletilen bir başka bilgi oldu. Trakya Gümrük ve Ticaret Bakanlığı’nın ABD Sınır Kapılarına yapmış olduğu ziyaretlerden göze çarpan en önemli ayrıntı gümrük süreçlerinin beklemelere yol açmayacak şekilde, farklı kurumlar ara- Muayene rampası iç görünüm sında gerçekleştirilen entegrasyonlar çerçevesinden son derece verimli bir şekilde tamamlandığı oldu. Özellikle, Otay Mesa gibi metrekare olarak küçük sayılabilecek bir alana konuşlanmasına rağmen kati ithalatta dahil olmak üzere sadece yarım günde 3 bin TIR’lık araç işlemine dair gümrük süreçlerinin son derece verimli ve efektif şekilde yürütülmesi, önlemlerin ve kontrol uygulamalarının ticareti aksatmadan hızlı ve taşımacı açısından ek bir maliyet yaratmayacak şekilde gerçekleştirilmesi de ziyaret kapsamında elde edilen bilgilerdeki dikkat çeken bir başka husus oldu. UND tarafından Trakya Gümrük ve Ticaret Bölge Müdürlüğü’ne yapılan ziyarette ayrıca, ülkemizdeki sınır kapılarındaki gümrük süreçlerini hızlandırmak, basitleştirmek, ülkemizin ihracat hedefleri doğrultusunda çıkış sayılarını Kapıkule için en az 3 bine ulaştırmak, diğer sınır kapılarımız için ise en az 2 kat artırmak ve risk unsurunun çok fazla olduğu Amerika’daki Otay Mesa ve El Paso Sınır Kapısı’nda olduğu gibi gümrük süreçlerinin doğru ve etkin şekilde yönetilmesini sağlayabilmek adına sınır kapılarımızdaki yapılabilecek iyileştirmeler masaya yatırıldı. Ziyaret akabinde Bölge Müdürü Müslüm Yalçın ile birlikte inşaatı devam Bulgaristan’ın Kapitan Andreevo Sınır Kapısı ziyaret edildi ve devam eden inşaat süreçleri ile ilgili bilgi alındı. Ziyarette, sınır kapısındaki inşaatın bitmesi ile birlikte ihracat yönünde 8 peronda işlem yapılacağı ve gümrük süreçlerinin hızlanacağı bilgisi alındı. UND Başkanı Çetin Nuhoğlu ziyarete ilişkin yaptığı açıklamada “Ülkemiz sınır kapılarındaki gümrük süreçlerinin hızlandırılması ve basitleştirilmesi adına sektörümüz açısından bir milat kabul edilebilecek söz konusu ziyarette iletilen bilgiler için Trakya Gümrük ve Ticaret Bölge Müdürü Müslüm Yalçın’a ve ekibine ve Bölge Müdürlüğümüzün ABD sınır kapılarına yapmış olduğu ziyarete imkân sağlayan Gümrük ve Ticaret Bakanlığımız bürokratlarına sektörümüz ve derneğimiz adına teşekkür ederiz” dedi. Mayıs 2014 52 AKTÜEL IRU’nun, AB’nin 2014 yılında yaptığı takograf yönetmeliği değişikliği konusundaki görüşü Bilal Yeşil/ALTEK Akıllı Lojistik ve Taşıt Sistemleri AŞ. Yönetim Kurulu Başkanı AB, Mart 2014 te yeni takograf yönetmeliğini yayınlamıştır. Bu değişikliğin hazırlıkları sırasında, görüş bildiren kuruluşlardan birisi de IRU (Uluslararası Karayolu Taşımacılar Birliği)’dur. IRU’nun yaklaşımı, bizim için geçerliliğini ve güncelliğini koruduğundan paylaşmayı uygun gördük. Kompleks teknoloji takograf manupilasyonlarını önlemeyecektir AB dijital takograf düzenlemeleri etkili, fakat maliyet açısından makul güvenlik tedbirleri getirmeli ve karayolu taşımacılığında operasyonel ve idari maliyetlerin düşürülmesine odaklanmalıdır. Brüksel – Halen yürürlükteki 3821/85/EC AB Takograf Yönetmeliği’ni değiştirmeye yönelik AB Komisyonu önerileri ile ilgili olarak, IRU, gelecekte sürdürülebilir bir karayolu taşımacılığı için, takograf manipülasyonlarının önlenmesinin hayati olduğunu vurgulayarak, dahice takograf manipülasyonu yapanlar için sert yaptırımlarla desteklenmiş, maksada yönelik daha iyi bir denetim ve takograf manipülasyonunu önlemek için makul maliyeti olan orantılı güvenlik tedbirleri için çağrıda bulunmuştur. Gerçekte, AB , etkili ve güvenli bir karayolu taşımacılığına zarar veren ,ve giderek büyüyen idari maliyetleri azaltmayan , otomatik olarak arzu edilen güvenlik sonuçlarını sağlamayan , zorunlu GPS araç takip sistemi gibi, daha komplike ve maliyetli teknolojilere çok fazla güvenir hale gelmektedir. IRU Sosyal İşler Komisyonu Başkan Yardımcısı Georges Causse, şunu söylemiştir, ‘’Dışardan müdahalelere dayanıklı bir takograf olmadan, dijital takografın sağlamasını beklediğimiz, güvenlik ve etkinlik hedeflerine ulaşmayı başaramayız. Bununda ötesinde, etkin bir denetim mekanizmasının olmaması, kaMayıs 2014 nunlara riayet eden ve AB ekonomisini taşımak için canla başla çalışan taşıma şirketlerinin çoğunluğu için, tek pazarda rekabet şartlarını bozmaktadır. Bu nedenle AB, gayretlerini, kuralları ihlal eden, takografı maniipüle eden azanlıktaki taşıma şirketleri üzerinde yoğunlaşmalı ve böylece bunların karayolu güvenliğine oluşturdukları riskleri azaltmalıdır’’. Bu nedenle, IRU, dijital takografı müdahalelere karşı daha korumalı yapamayacağından dolayı, her araca zorunlu olarak GPS uydu araç takip sistemi takılmasına karşıdır. Georges Caussse şunu ilave etmiştir “Eğer dijital takografı manupile etme istek ve yeteneği var olmaya devam ederse, aynı sahtekarlar uydu sinyalini bloke etmekte tereddüt etmeyecektir. Analog takograftan dijital takografa geçiş çok kompleks bir teknolojiyi getirdi, ancak istenen güvenliği getirmedi.Daha kompleks ve daha pahalı bir teknoloji , kararlı kural tanımazları durdurmayacaktır.Bunları daha maksad uygun denetimler ve takograf manipülasyonunu yapmaktan suçlu olanlar için daha sert yaptırımlar caydıracaktır.” IRU Sosyal İşler Komisyonu Başkanı, Damian Viccars, şunu ilave etmiştir, “Endüstriye, uzun zamandır, dijital takografın sebep olduğu operasyonel ve idari masrafların azaltılmasına yönelik tedbirler geliştirmeleri çağrısı yapılmaktadır. IRU, AB komisyonunun buna yönelik attığı bazı adımları memnuniyetle karşılamakta- dır.” Bu adımlar; sürücü etkinliklerini belgelemek için yazılı etkinlik belgelerinin elimine edilmesi, takografın diğer telematik cihazlarına gönüllü ve maliyet etkin şekilde bağlantısı için standart ITS arabirimi oluşturulması ve kontrollerin süreklilik ve etkinliğini arttırmak üzere trafik denetim elelmanları için müşterek eğitim standartlarının oluşturulmasını sağlayacak gerekliliklerin belirlenmesi sayılabilir. Bugünlerde, 30 Haziran 2014 tarihine ertelenen dijital takografın yurtiçi taşımada zorunlu kılınmasının, ertelenmesi veya yürürlüğe girmesi tekrar gündeme gelecektir. Bu tartışmalarda, yukarda belirtilen hususları göz önünde bulundurmakta fayda var. IRU’nun açıklamasında, IRU yerine bir Türk STK’sını, AB komisyonu yerine Bakanlıkları, daha gelişmiş takograf yerine, 30 Haziran 2014 te yürürlüğe girecek yurtiçi taşımada dijital takograf zorunluluğunu koyun ve tekrar okuyun. Özetle, takograf servislerinin etkin şekilde çalışması ve etkin bir denetim (TÜV, Polis ve Jandarma Trafik Denetim Ekipleri, Mobil denetim araçları) sağlanmadan, daha yeni teknoloji takograflar takarak, trafik kazalarını ve buna bağlı ölümleri azaltamazsınız, belki birilerini kandırırsınız. IRU’nun itirazına rağmen, AB komisyonu 2017 yılından itibaren, takograf takılı araçlara GPS araç takip sistemini zorunlu kılmıştır. Herkese kazasız bir ömür! 53 C2‘Yİ BIRAK BELGESİZE BAK..! İntermodal taşımacılık karayolu taşımacılığının alternatifi değildir. Zira gerek intermodal, gerekse multimodal taşımacılık veyahut denizyolu, havayolu, demiryolu taşımacılığı da ayrı ayrı tercih edildiğinde her seçilen mod için taşımanın başlangıcı, tamamlanması ve/veya sürdürülmesi ancak karayolu taşımacılığı ile mümkündür. Durum böyle iken karayolu taşımacılarını intermodal taşımacılığa karşıymış gibi lanse etmek doğru ve gerçekçi değildir. Kısa adı UTİKAD olan Uluslararası Taşımacılık ve Lojistik Hizmet Üretenler Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Sayın Turgut Erkeskin’in Mersin’de ve bir çok platformda yaptığı açıklamaların bir kısmı gerçeği yansıtmadığı gibi kamuoyunu yanlış bilgilendirme ve yönlendirmeye yönelik olarak düşünülebilir. Kamuoyunun doğru bilgilendirilmesi amacıyla oradaki bazı beyanatlara açıklama getirmek zarureti doğmuştur. UTİKAD Başkanı, karayolu taşımacılarının intermodal taşımacılıktan korktuğunu ve bu nedenle bu taşıma şekline karşı çıktıkları anlamı çıkabilecek beyanında bulunmuştur. Kendisine hatırlatmak isteriz ki, ülkemizi intermodal taşımacılıkla ilk olarak tanıştıran uluslararası karayolu taşımacıları ve onların meslek örgütü olan Uluslararası Nakliyeciler Derneği (UND)’dir. Bundan tam 20 yıl önce 1994 yılında uluslararası nakliyeciler bir araya gelerek UND Ro-Ro’yu kurmuş ve halen çalışmaktadır. Yine 3 yıl önce Suriye’deki iç savaş nedeniyle gidilemeyen Ortadoğu ve Körfez Ülkeleri’ne de UND ve bakanlıklarımız bir araya gelerek Mısır’a bir Ro-Ro hattı ihdas edilmiş ve taşımalar bu hat vasıtasıyla sürdürülmektedir. İntermodal taşımacılık karayolu taşımacılığının alternatifi değildir. Zira gerek intermodal, gerekse multimodal taşımacılık veyahut denizyolu, havayolu, demiryolu taşımacılığı da ayrı ayrı tercih edildiğinde her se- çilen mod için taşımanın başlangıcı, tamamlanması ve/veya sürdürülmesi ancak karayolu taşımacılığı ile mümkündür. Durum böyle iken karayolu taşımacılarını intermodal taşımacılığa karşıymış gibi lanse etmek doğru ve gerçekçi değildir. UTİKAD’ın 228 üyesinin hiçbir yetki belgesi bulunmuyor Sayın Başkan Erkeskin açıklamalarının bir bölümünde ise C2 Yetki belgeli taşımacıların faaliyet alanı dışına çıkarak kendi üyelerinin faaliyet sahasına girdiğini ima etmiştir. Öncelikle Sayın Başkan’ın esas olarak hangi taşımacıları temsil ettiğini sormak gerekir. Zira UTİKAD tüzüğünün 6.maddesi a fıkrasına göre ‘’…taşımacılık ve lojistik alanında ticari faaliyeti bulunan gerçek ve tüzel kişiler derneğin asil üyeleridir…’’ denmektedir. UTİKAD’ın halihazırda kayıtlı 389 üyesi bulunmaktadır. Bu üyelerin 21 tanesi C2, 6 tanesi L2 ve 104 tanesi R2 olmak üzere toplam yalnızca 131 üye Kanun’da belirtilen ‘Taşımacı ve Lojistikçi’ sıfatına haizdir.30 üye ise G2 ve H2 Belgelerine sahip olup bu belgelere göre taşımacı sıfatına haiz olmadıkları gibi taşıma faturası da düzenleyemezler. Ama bundan daha da ürkütücü ve düşündürücü olanı UTİKAD’ın 228 üyesinin hiçbir yetki belgesi bulunmamaktadır! Ülke- Öğr. Grv. Ali Çiçekli miz uluslararası taşımacılığını eskiden beri sırtlayıp getiren 2 binden fazla C2 Yetki Belgeli taşımacı gerçeğini görmezden gelerek tüm taşımacılık organizasyonu ve ticaretini 104 adet R2 Yetki belgeli üyesinin tekeline bırakma niyetinde olan UTİKAD’ın bu çıkışı ticari etikle olmadığı gibi ülke gerçekleriyle de bağdaşmamaktadır. Sayın Başkan taşımacılıktaki haksız rekabeti önlemek istiyorsa öncelikle 228’i kendi asli üyesi olan ve ülkemizde sayıları binlerle tahmin edilen belgesiz firmaların bu haksız faaliyetini engelleme yada bu firmaları taşımacı ve/veya lojistikçi sıfatı taşıyacak gereklilikleri yerine getirmenin yollarını aramalıdır. Taşımacı sıfatı bile taşımayanları, kendi tüzüğüne de aykırı olarak, asil üyesi yapan UTİKAD ; milyonlarca liralık yatırım yapıp istihdam yaratan ve Taşıma Kanununun öngördüğü mesleki yeterlilik,mesleki saygınlık ve mali yeterlilik şartlarının tümünü yerine getirerek taşıma faaliyetini sürdüren 2 bini aşkın C2 Yetki belgeli firmalarla uğraşmak yerine dönüp öncelikle kendi evinin içini temizlemelidir. Son söz olarak; haksız rekabet yaratan ve mesleğimizin kamuoyunda menfi şekilde algılanmasına sebep olup sektörde Belgesiz olarak faaliyet gösteren kişi ve kuruluşlara karşı gelin hep birlikte mücadele edelim. Mayıs 2014 54 EĞİTİM Logistics Forum’14 Yeditepe Üniversitesi’nde start aldı Logistics Forum’14 nisan ayı içerisinde Yeditepe Üniversitesi İnan Kıraç Salon’unda gerçekleşti. Logistics Forum’14’te UND İcra Kurulu Başkanı Fatih Şener, Türkiye ve Gümrük Birliği ilişkilerini değerlendirirken UND Genel Sekreteri Ali Çiçekli ise ülkemiz lojistik sektörünün durumunu ve sektörün daha ileri gidebilmesi için gençlere ne gibi sorumluluklar düştüğünü anlattı. UND İcra Kurulu Başkanı Şener: Türkiye-AB Gümrük Birliği ‘upgrade’ olmalı Logistics Forum’14 Yeditepe Üniversitesi İnan Kıraç Salon’unda açılış konuşması ve ilk paneliyle başladı. Yeditepe Üniversitesi Lojistik Kulübü tarafından 4 yıldan bu yana düzenlenen Logistics Forum organizasyonunun 5.si Logistics Forum’14 Yeditepe Üniversitesi İnan Kıraç Salonu’nda açılış konuşması ve ilk paneliyle start aldı. Açılış konuşmalarını sırasıyla Yılport Holding’i temsilen Elçin Uygun, UTİKAD Yönetim Kurulu Başkanı Turgut Erkeskin, Yeditepe Üniversitesi Uluslararası Lojistik ve Taşımacılık Bölüm Başkanı Erdal Nebol ve Yeditepe Üniversitesi Lojistik Kulübü Başkanı Tuğba Kar yaptı. Yılport Holding’i temsilen katılan Elçin Uygun Logistics Forum’ 14’e sponsor olmaktan mutluluk duyduklarını belirtirken, bu seneden itibaren uygulamaya geçirecekleri Trainee Management programını ilk kez Logistics Forum’14 konuşmasında dile getirdi. Şimdiye kadar yaptıkları gibi liman alımlarının devam edeceğini ve önümüzdeki dönemlerde liman işletmeciliğinde Mayıs 2014 dünyada ilk 10’da yer almanın öncelikli hedeflerinden olduğunu söyledi. UTİKAD Yönetim Kurulu Başkanı Turgut Erkeskin ise taşımacılık sektöründeki trendlerin hızlı değişimine değindi. Bu bağlamda özellikle stoksuz çalışmaktan optimum stokla çalışmaya geçilmesine, karayolu taşımacılığından intermodal taşımacılığa olan rağbetin artışına dikkat çekti. Lojistiğin bir bütün olarak ele alınması gerektiğini belirten Erkeskin, bu tarz etkinliklerin artmasının lojistik sektöründeki çalışmalara ışık tutacağını söyledi. Açılış konuşmasının ardından, AB Bakanlığı Sektörel Politikalar Başkanlığı AB İlişkileri Koordinatörü Leyla Akşin Pınar, TCDD Yük Dairesi Başkan Yardımcısı Kamil Kahyaoğlu, UND İcra Kurulu Başkanı Fatih Şener ve Bahçeşehir Üniversitesi Ulaştırma Mühendisliği Bölüm Başkanı Mustafa Ilıcalı’nın katılımları ile Avrupa Birliği ve Türkiye Ulaştırma Uyumu paneliyle ilk gününü noktalayan etkinlik, 26 – 27 Nisan’da Şile Doğa Tatil Köyü’nde devam etti. UND İcra Kurulu Başkanı Fatih Şener, Logistics Forum’14’te bir sunum gerçekleştirerek AB ve Gümrük Birliği konusunda gelinen son durumu değerlendirdi. AB’ye ihracatımızın 47.4 milyar Euro, AB’den ithalatımızın 69.5 milyar Euro olduğunu ifade eden Şener, ihracatımızın yüzde 50’sinin AB sermayeli firmalar tarafından gerçekleştirildiğini ifade etti. Türkiye ve AB’nin aynı küresel değer zincirinin parçası olduğunu ifade eden Şener, “Türkiye, dış ticaretle kalkınan, stratejik pazarların ortasında, AB’nin üretim ve lojistik üssü bir ülke. Türk ekonomisi ve Türkiye’deki ekonomi kavramlarını bu bağlamda iyi değerlendirmek gerek. Boehringer Ingelheim, Bosch, Deichmann, Daimler, Franz Emele, Jungheinrich, Krone, Bayer, Siemens, Thyssenkrupp, Knauff bu ürünler Türk ürünleri midir yoksa Türkiye’nin ürünleri midir? Bu soruları sorduğumuz zaman Türkiye’nin AB markalı ürünler için ne derece önemli olduğunu görebileceğiz” dedi. Taşımacılığın Avrupa ve Türkiye ekonomisini taşımadığını ifade eden Şener, ikili anlaşmaların yapılamadığının da altını çizdi. İkili anlaşmalarla ilgili olarak Şener, Avusturya ile 29-30 Nisan 2013 tarihinde anlaşma yapılamadığını, Romanya ile 19-20 Haziran 2012, 22-23 Ekim 2013 ve 17–18 Mart 2014 tarihlerinde anlaşma yapılamadığını; Bulgaristan ile 28 Mayıs 2013, 3-4 Eylül 2013 ve 17-18 Eylül 2013 tarihlerinde anlaşma yapılamadığını belirtti. Şener, İtalya ile en son KUKK toplantısının 2008 yılında gerçekleştirildiğinin altını çizdi. Türkiye-AB ticareti baskı altında Türkiye-AB ticaretinin baskı altında olduğunu ifade eden Şener, ka- 55 rayolu transit geçiş belgesi kotaları, farklı mod dayatmaları (Ro-La), ayırımcı transit ücretleri, eşit olmayan ve ayırımcı kısıtlamalar gibi konu başlıklarının bu paralelde ele alınması gerektiğini söyledi. Transit kotalarla ilgili olarak UND İcra Kurulu Başkanı Şener, Bulgaristan’ın 250 bin, Romanya’nın 36 bin, Macaristan’ın 25 bin, Avusturya’nın 15 bin, Almanya’nın 170 bin rakamlarını hatırlattı. Ayrımcı geçiş ücretleri konusunda Şener, yol kullanım ücretlerini diğer ülke araçları gibi ödeyen Türk araçlarının ayrıca ekstra geçiş ücret ödediğini belirtti. Türk aracının İstanbul’dan yola çıkmadan önce 800 euro daha fazla maliyet üstlendiğini söyleyen Şener, küresel ve lojistik rekabet konusunda Dünya Bankası’nın araştırmasına atıfta bulunarak bazı malların teslimindeki bir günlük gecikmenin söz konusu malların ticaretinde yüzde 1 azalmaya yol açabildiğini söyledi. “Bir malın taşıma maliyetlerindeki yüzde 10 artış, söz konusu malın ticaretinde yüzde 20 azalmaya yol açabiliyor” diyen Şener, “TEPAV’ın araştırmasına göre, her 1 günlük gecikmenin bizi ticaret ortaklarımızdan 85 km uzaklaştırır. Zamana hassas ürünlerin ticareti 1 günlük gecikme sonucunda yüzde 7 azalır. Lojistik maliyetlerin bir ürünün toplam maliyetindeki payı yüzde 12 - yüzde 20 arasındadır. Sabancı ve Doğuş Üniversitesi’nden Prof. Dr. Füsun Ülengin ve ekibinin araştırmasına göre, taşıma kotaları, ihracatımızdan her yıl 5,5 milyar dolar eksiltiyor” dedi. Temel referanslarımızın Gümrük Birliği’nden doğan haklar olduğunun altını çizen Şener, 1/95 Sayılı Ortaklık Konseyi Kararı’nın Madde – 5 kısmında, ‘taraflar ara- sında ithalatta uygulanan miktar kısıtlamaları ile her türlü eş etkili önlemin yasaklandığını, Madde – 6’da taraflar arasında ihracatta uygulanan miktar kısıtlamaları ile her türlü eş etkili önlem yasaklandığını sözlerine ekledi. UND Genel Sekreteri Çiçekli: Kıtalar arasında bağlantılar kuran uluslararası koridor projeleri yürütülüyor Yeditepe Üniversitesi – Lojistik Forum 2014’te 27 Nisan 2014 tarihinde gerçekleştirilen açık oturumda konuşan UND Genel Sekreteri Ali Çiçekli, lojistik sektörünün sadece Türkiye’de değil tüm dünyada öne çıktığını belirterek bu sektörün gelişmesinde gençlere büyük görev düştüğünü söyledi. Çiçekli, “Sektörümüzün eğitimli ve donanımlı, küresel vizyona sahip olan genç nesiller ile yükseleceğine, ülkemize daha fazla refah sağlayacak konuma geleceğine inanıyoruz. Son 10 yılda dünya ticareti yüzde 177 oranında arttı. Dünya çapında ticaret üretimin iki katı hızla artmakta. Bugün, Dünya Ticaret Örgütü rakamlarıyla dünya ticareti 36,5 trilyon dolara ulaştı. Bu hızla gelişen ticaretin, artık sınırlar arasında gerçekleşir hale gelen ‘üretim sürecinin’ kolaylaştırılması ve maliyetinin azaltılması için son yıllarda ülkeler, hatta kıtalar arasında bağlantılar kuran uluslararası koridor projeleri yürütülüyor. Çin’den, Uzak Doğu’dan batıya doğru yoğun bir ihracat akışının mümkün olan en hızlı ve kısa güzergahlardan müşterilere ulaştırılması isteniyor. Aynı şekilde, Batıdan doğuya, kuzeyden güneye malların ve hizmetlerin sürekli akışı, o ticareti etkin şekilde taşı- yabilen güzergahlar üzerinden gerçekleşirken, bu ticaretin geçtiği bölgeler ve ülkeler kazanç sağlıyor. İşte bu nedenle, çok sayıda rakip ulaşım koridoru bugün, ticaret erbabının tercih ettiği koridorlar olmak için kıyasıya bir yarış içinde. •Kuzey-Güney Ulus. Koridoru (Limandan limana, Baltık’tan Basra’ya) •Trans-Sibirya (Çin’den Kuzey Avrupa’ya demiryolu bağlantısı) •Trans-Avrupa Ulaşım Ağı (28 AB ülkesini tek pazar üzerinden birbirine bağlayan ulaşım projeleri) UND olarak üyesi olduğumuz Uluslararası Karayolu Taşımacılığı Birliği IRU’nun Birleşmiş Milletler ile beraber yürüttüğü Modern Karadan İpek Yolu projesi de bunlardan biri. Türkiye adına biz ülkemizden geçen güney güzergahı destekliyoruz. Bu güzergah halen 5 üye firmamız tarafından deneme amaçlı kullanılıyor, sınır kapılarındaki, yollardaki sorunlar tespit edilip iyileştiriliyor” dedi. Küresel ekonominin inanılmaz bir rekabet içinde işlediğini belirten Çiçekli, bu rekabetin temel unsurlarının hız, kalite ve maliyet üçgeninde yer aldığının altını çizdi. Sıfır stok, tam zamanında teslim gibi prensiplerin artık küresel üretim ve ticaretin olmazsa olmazı olduğunu ifade eden UND Genel Sekreteri Çiçekli, lojistik maliyetlerin genel üretim maliyetlerindeki payının yüzde 12 ila yüzde 20 arasında değiştiğini belirtti. Lojistik maliyetlerin bir ürünün dünya pazarlarında kendine yer bulmasında çok önemli role sahip olduğunu ifade eden Çiçekli, Dünya Bankası araştırmalarının ticarete konu olan bir ürünün teslimindeki 1 günlük gecikmenin, o malın ticaretinde yüzde 1 daralmaya neden olacağını; ayrıca bir malın taşıma maliyetindeki yüzde 10’luk artışın yine o malın ticaretini yüzde 20 azaltacağını ortaya koyduğunu söyledi. “Bir ülkenin mallarını, rakip ülkeden bir gün daha önce teslim etme imkânına sahip olmasının, fiyatlamada yüzde 0.6 ila yüzde 2.3 kadar avantaj sağladığı söylenmekte” diyen Çiçekli, bu yoğun rekabet ortamında, sınırlar arası ticaretin maliyetini düşürerek küresel ekonomiye katkı sağlamayı amaçlayan uluslararası kuruluşların da uluslararası koridor geliştirme projelerinden hitap ettikleri ülkelerdeki ulaşım ve lojistik yatırımlarını üstlenmeye kadar çok önemli çalışmalar içinde olduklarını vurguladı. Mayıs 2014 56 EĞİTİM Taşımacılık sektörü 13,2 milyar dolarla, turizmden sonra ikinci sırada geliyor Ticaretin maliyetinin etkin ulaşım ve lojistik zincirleriyle azaltılmaya çalışıldığını ifade eden Çiçekli, “IRU, Birleşmiş Milletler, TRACECA, ECO, Dünya Bankası, Dünya Ticaret Örgütü gibi uluslararası kuruluşların özellikle ülkeler üzerinden transit geçişleri hızlandırıp kolaylaştırmak için ciddi projeleri söz konusu” dedi. Ülkemizin ticaretinin görünümünün de uluslararası ekonomik dönüşüm paralelinde değişmekte olduğunu belirten Çiçekli, batı ekonomilerinin küresel krizin sarsıntılarıyla dünya ekonomisinde geri plana düştüğünü yeni gelişen doğu ekonomilerinin ihracatımızın da bölgesel yönelimlerini belirlediğini ifade etti. AB ülkelerinin ihracatımızdaki payı azalırken, diğer alternatif pazarların payının arttığını belirten Çiçekli şu bilgileri verdi: “Ülkemizin, Ekonomi Bakanlığı tarafından resmi politikamız haline getirilen ihracat politikası kapsamında 2018 için 280 milyar dolar; 2023 için 500 milyar dolar ihracat hedefimiz belirlendi. İhracatımızın artırılmasında tabii ki biz uluslararası nakliyeciler olarak önemli katkılar sağlıyoruz. İşin bir de hizmet ticareti boyutu var: Bugünkü Ekonomi Bakanlığı verilerine göre; Taşımacılık sektörümüz 13,2 milyar dolarla, hizmet ihraç ettiğimiz sektörlerde turizmden sonra ikinci sırada geliyor. Turizm hizmet gelirleri yaklaşık 22 milyar dolar dolayındadır. 42 milyar dolarlık, 2013 yılı hizmet ihracat gerçekleşmesinde sektörün payı 13,2 milyar dolar. Bunun yaklaşık yüzde 5560’ı karayolu eşya taşımacılığı ile yapılan taşımalardan elde edilmektedir. Mayıs 2014 Bir başka ifade ile yıllık uluslararası karayolu eşya taşımacılığı hizmet ihracatı geliri 7,5 – 8 milyar dolardır. 2023 yılı 150 milyar dolarlık hizmet ihracatı hedefinde toplam ulaştırma sektörünün payı 60 milyar dolar olacağını hesaplıyoruz. Karayolu ile eşya taşımacılığının payının da yaklaşık 35 milyar dolar olacağı tahmin edilmektedir.” İhracatçıların yüzde 83’ü karayolunu tercih ediyor TİM’in 2013’ün son çeyreğinde 500 ihracatçıyla gerçekleştirdiği araştırmaya göre; ihracatçılarımızın yüzde 83’ünün karayolunu tercih ettiğini belirten Çiçekli, sektörün taşıma performansına bakıldığında UND tarafından her ay Gümrük ve Ticaret Bakanlığı’ndan alınan sınır giriş-çıkış istatistiklerine göre: Her yıl Türkiye’den; Türk ve yabancı ülke araçları tarafından 83 ülkeye toplam 1,5 milyon ihracat seferi ve Türkiye’ye yönelik olarak; toplam 500 bin ithalat seferi gerçekleştirildiğini; Ro-Ro hatlarının çalıştığı limanlarımızdan Avrupa’ya her yıl toplam yaklaşık 110 bin ihraç yüklü aracın (Türk ve yabancı), Ro-Ro ile ihraç yük taşıdığını söyledi. “Her ne kadar karayolu eşya taşımacılığı ağırlıklı faaliyet gösteriyor olsak da, aslında UND olarak denizyolu taşımacılığı ile bağlantımız da son derece güçlü. Türkiye’deki ilk özel sektör Ro-Ro hattını UND 1993 yılında kurmuştu” diyen Çiçekli, halen 83 ihracat pazarımıza hizmet veren uluslararası karayolu taşımacılığı filomuza bakıldığında toplamda yetki belgeli olarak çalıştırılan 61 bin civarında çekicimizin, 15 bin civarı kamyonumuzun, 71 bin civarında yarı römorkumuzun olduğunu belirtti. Trieste Ro-Ro hattında olduğu gibi, bazen Türkiye’den sadece yarı-römork veya römorkun da gemilerle taşınıp limanda çekicilerle ülke içlerine çekilebildiğini söyleyen Çiçekli, bu şekilde de bir ticaretin söz konusu olduğunu belirtti. Karadan çıkışlarda genelde çekici + yarı römork veya römork olarak, komple araçların taşıma yaptığını ifade eden Çiçekli, filomuzun Avrupa’nın en modern, en çevreci filosu olduğunu, bunu uluslararası kuruluşların da teyit ettiğini vurguladı. Özellikle Avrupa ülkelerine taşıma yapan filomuzun yüzde 100’ünün Euro tipi çevre dostu motoru olan araçlardan oluştuğunu ifade eden Çiçekli, sektörümüz genel olarak, AB mevzuatına yüzde 98 oranında uyum sağlamış durumda olduğunun altını çizdi. 57 Başbakanlık Yatırım Ajansı evsahipliğinde Dünya Yatırım Konferansı İstanbul’da yapıldı Ocak 2014’ten bu yana dünyanın 130 farklı ülkesinden 175 ulusal ve bölgesel yatırım ajansı üyesi bulunan Dünya Yatırım Ajansları Birliği – WAIPA’nın Başkanlık görevini yürüten TC Başbakanlık Yatırım Destek ve Tanıtım Ajansı; bu yıl 19.’su düzenlenen “Dünya Yatırım Konferansı”na İstanbul’da ev sahipliği yaptı. Her yıl WAIPA tarafından düzenlenen Dünya Yatırım Konferansı’nda, üye yatırım ajansı ve sivil toplum kuruluşu temsilcileri, yatırımcılar, araştırmacılar, siyaset ve bilim adamları bir araya geliyor. Bu yıl 19’su; WAIPA dönem Başkanı Başbakanlık Yatırım Ajansı tarafından düzenlenen Konferans’ın açılış oturumu; Başbakanlık Yatırım Ajansı ve WAIPA Başkanı İlker Aycı, Maliye Bakanı Mehmet Şimşek ve İstanbul Valisi Hüseyin Mutlu’nun katılımı ile gerçekleşti. Başbakanlık Yatırım Ajansı ve WAIPA Başkanı M. İlker Aycı Konferans açılışında katılımcıları Soma’da meydana gelen elim kazada hayatını kaybeden işçiler için bir dakika saygı duruşuna davet etti. İlker Aycı açılış konuşmasında, dünya ekonomisinin temel taşları üzerinde şekillenecek küresel ortaklıkların gelecekteki büyüme için bir son derece önemli olduğuna işaret ederek şunları söyledi: “Bu yıl 19.su düzenlenen Dünya Yatırım Konferansı; dünyanın en prestijli UDY (Uluslararası Doğrudan Yatırım) organizasyonu. Türkiye’nin Yatırım Ajansı olarak, uluslararası doğrudan yatırımlar konusundaki yeni akımları masaya yatırmak adına Konferans’a ev sahipliği yapıyor olmaktan ayrıca mutluluk duyuyoruz. Yatırım ajansları arasında koordinasyon ve işbirliğinin geliştirilmesinin doğrudan yatırımlar konusunda önemli gelişmeleri de beraberinde getireceğine değinen Aycı; “Ajansımızın hazırladığı strateji ve Başkanlığımız çerçevesinde; WAIPA olarak en öncelikli hedefimiz dünyada şu an Uluslararası Para Fonu, Dünya Bankası ve Birleşmiş Milletler Ticaret ve Kalkınma Konferansı gibi kuruluşların liderliğinde ilerleyen küresel yatırım alanındaki araştırmaların; az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin değerlendirmeleri de göz önünde bulundurularak daha şeffaf, objektif ve tarafsız bir şekilde; WAIPA nezdinde yürütülmesi. Önümüzdeki dönem bu açıdan ciddi bir hazırlık dönemi olacak” dedi. Maliye Bakanı Şimşek: Siyasi istikrar olmadan reformalar yapılamaz Açılış oturumunda Dünya Yatırım Konferansı katılımcılarına hitaben yaptığı konuşmasında Maliye Bakanı Mehmet Şimşek Türk ekonomisine ilişkin ayrıntılı bilgi verdi. Bakan Şimşek; “Türkiye´nin orta ve uzun vadede ekonomik göstergeleri güçlü durumda” diye konuştu. Şimşek, siyasi istikrar olmadan reformların yapılamayacağını, büyümeden ve refahtan bahsedilemeyeceğini kaydetti. Türkiye’de son 10 yılda elde edilen kazanımların kaynağının siyasi istikrar olduğuna işaret eden Şimşek, siyasi istikrar sayesinde faiz oranlarının 10 yıl önceki rakamlara göre 6-7 kat daha düşük seviyede olduğunu dile getirdi. Şimşek, Türkiye piyasasına girmek için doğru zaman olduğuna vurgu yaparak, “Para biriminin zayıflığı sürekli olmayacaktır. Çünkü Türkiye ana ticaret ortaklarından daha hızlı büyüyor. Böyle bir durumda paranızı tabii ki hızlı büyüyen ülkeye yatırırsınız. Türkiye sadece gelecek 3 yıl değil, gelecek 30-50 yıl için de daha iyi getiri sağlıyor. Yapısal sorunlardan bağımsız bir ekonomi yok. Bizim de yapısal sorunlarımız var. Yükselen bir ekonomiyiz. Ve yüksek bir cari açığımız var. Türkiye’nin sermayeye ihtiyacı var çünkü Türkiye komşuları gibi doğal kaynakların bahşedildiği bir ülke değil. Kilit sermayemiz aslında insan, yatırımın da gerçekleştiği bağlam bu. Ancak kısa vadede uluslararası mevduatları cezbetmemiz gerekiyor” dedi. Konferans’ta ayrıca, Başbakanlık Yatırım Ajansı ile Güney Afrika Cumhuriyeti ve Azarbeycan Yatırım Ajansları arasında doğrudan yatırımlar konusunda mutabakat zaptı imzalandı. Mayıs 2014 58 TRAFİK Taşıtlarda enerji verimliliği çevreyi de insanı da koruyor Taşıtlarda Enerji Verimliliği projesini başlatan İş Dünyası ve Sürdürülebilir Kalkınma Derneği (SKD), küçük önlemlerle sağlanacak büyük tasarruflar konusunda bilgi vermek amacıyla konunun uzmanlarını bir araya getirdi. Brisa, Coca Cola, HED Akademi, Shell&Turcas, Tofaş ve Vodafone’dan katılımcılar iş dünyasının temsilcileriyle farklı yöntemlerle yakıt tüketiminin nasıl azaltılabileceği konusunda önemli bilgileri paylaştılar. Artan nüfus ve değişen yaşam koşulları paralelinde tüketilen enerji miktarı her geçen gün artıyor. Şirketlerin dağıtım kanalları, araçları, çalışan servisleri, saha ekip araçları ve filoları göz önüne alındığında bu tüketimin azaltılmasının önemi daha iyi anlaşılıyor. Şirketler yeşil filo yaklaşımı ile taşıt izleme sistemleri, sürüş teknikleri, araç bakımı, doğru yakıt ve lastik kullanımı gibi konularda alınabilecek önlemlerle hem enerji tasarrufu yapılabileceğini hem de daha az karbon salımı gerçekleştirileceğini tartışıyor. İş Dünyası ve Sürdürülebilir Kalkınma Derneği de Taşıtlarda Enerji Verimliliği (TEV) Projesi kapsamında iş dünyasına iyi uygulamalar paylaşım semineri düzenleyerek konunun önemine dikkat çekti. Toplantıya katılan uzman isimler çok Mayıs 2014 maliyet getirmeyen bir takım önlemlerle nasıl enerji tasarrufu sağlanabileceğini aktardılar. İş Dünyası ve Sürdürülebilir Kalkınma Derneği (SKD) Enerji Çalışma Grubu TEV Sorumlusu Özgür Şener’in moderatörlüğünde yapılan toplantıda uzmanlar “taşıtlarda lastik basınçlarının doğru/ hatalı yakıt tüketimine etkisi, ticari araçlarda rüzgar direncinin yakıt tüketimine etkisi, taşıtlarda zamanında servis bakım yapılmasının yakıt tüketimine etkisi, yüklü faaliyet gösteren taşıtlarda doğru yükleme yöntemlerinin yakıt tüketimine etkisi, sürücü kullanım şekillerinin, alışkanlıklarının yakıt tüketimine etkisi” başlıklarında bilgiler aktardılar. Açılış konuşmasını yapan SKD Genel Sekreteri Konca Çalkıvık, Türkiye’de otomotiv sektörünün önemine dikkat çekti. “Oto- motiv, ihracat rakamları ve istihdam oranı açısından Türkiye’nin en büyük sektörlerinin başında geliyor. KPMG’nin 2013 yılında ODD, OYDER, OSD, TAYSAD üyesi yaklaşık 200 yöneticiyle yaptığı araştırmaya göre, gelecek beş yılda sektörün yaklaşık yüzde 50 büyüyeceği öngörülüyor” diyen Çalkıvik, yapılacak tasarruflarun karbon salımı azaltımına önemli katkı sağlayacağına dikkat çekti. SKD Enerji Çalışma Grubu olarak Binalarda Enerji Verimliliği ve Taşıtlarda Enerji Verimliliği’nin önemli gündem maddeleri olduğunu belirtti. Doğru lastik kullanımıyla enerji tasarrufu sağlanabilir Brisa Tüketici Ürünleri Pazarlama Direktörü Egemen Atış, lastik ba- 59 sıncı ve doğru lastik kullanımı konularında alınacak basit önlemlerle önemli miktarda enerji tasarrufu yapılacağına dikkat çekti. “Lastiğin yapısı, mevsime uygun lastik kullanımı, doğru lastik basıncı uygulaması, kullanılan aracın düzenli bakımının yapılması, yol yüzeyinin yapısı ve sürücünün kullanım alışkanlıkları gibi etkenler yakıt tüketiminde büyük rol oynuyor. Lastiğin ömrünü uzatabilmek için mevsiminde kullanmak, lastiğin özelliklerine göre doğru hava basmak enerji tasarrufunda önemli bir ayrıntı” diyen Atış, lastiklerin karbon salınımının yüzde 87’sinin araç kullanımı sırasında olduğunu da belirtti. Defansif ve ekonomik sürüş en önemli tasarruf kalemi HED Akademi Yönetim Kurulu Üyesi Canberk Hurmoğlu, defansif sürüş, ekonomik ve güvenli sürüş teknikleri konusunda bilgi verdi. Türkiye’de yılda yaklaşık 1 milyon kazanın gerçekleştiğine ve ortalama 10 bin kişinin trafik kazalarında hayatını kaybettiğini belirten Hurmoğlu, kazaların yüzde 98’inin insan hatasından kaynaklandığının altını çizdi. Araç kullanıcılarının trafikte kurallara uymak yerine inisiyatif aldığına dikkat çeken Hurmoğlu, defansif ve ekonomik sürüş tekniklerinin öğrenilmesi gerektiğini belirtti. Özellikle büyük filolara sahip şirketlerin ekonomik sürüş sağlayabilmek için; sürücü seçimine ve eğitimine özen göstermesi, araç seçiminin yapılan işe uygun teknik özellikte olması, güvenlik paketlerinin standart olması, yüksek güvenlikli olması ve motorlarda çevre normlarının aranması gerektiğini belirtti. Bu yöntemle önemli miktarda enerji tasarrufu da sağlanacağına dikkat çeken Hurmoğlu, 1.4 motor hacmine sahip bir aracın 100 kilometrede ortalama 7.5-8 litrelik olan yakıt tüketiminin ekonomik sürüş tekniği ile 1 litre, ağır vasıtalarda ise 3 litreye kadar azaltılabileceğini belirtti. Zamanında bakım, yakıt tüketimini azaltır Tofaş Satış Sonrası Teknik Müdürü Kubilay Dinçer, servis bakım ve onarımın araç kullanımı sırasında yakıt kullanımına sağladığı faydalar hakkında bilgi verdi. Araç bakımının; aşınan ve ömürlü parçaların değişimini ve kontrolünü içerdiğini belirten Dinçer, yakıt tüketiminde en temel konunun sürtünmeyi engellemek üzere motor yağının ve filtresinin de- ğişimi olduğunun altını çizdi. Üretici standardına uygun yağ kullanılmasının önemine de dikkat çeken Dinçer, motor yağının özelliğini yitirdiğinde yüzde 2-4 arasında yakıt tüketimi artışına neden olduğunu belirtti. Yakıt enjektörü temizliğinin de önemli olduğunu söyleyen ve temizlenmemesi halinde yüzde 12’ye varan yakıt tüketimi artışına neden olduğunu söyleyen Dinçer sözlerine şöyle devam etti: “Zamanında değişmeyen hava filtresinin de yüzde 10-16’ya varan yakıt tüketimi artışına neden oluyor. Ayrıca 60 bin km’de bir Carbon Clean işlemi yapılması da gerekiyor. Sadece periyodik bakımların düzenli yapılmasıyla yılda minimum 6 milyon 375 bin litre yakıt tasarrufu sağlanabilir.” Otogazda da yaz – kış farkına dikkat Shell Turcas Petrol Pazarlama Marka İletişim Müdürü Ahmet Başaranoğlu, yakıt verimliliği konusunda konuştu. “Amaç kısıtlı olan bu kaynağı en tasarruflu şekilde kullanmak… Tasarruflu yakıt kullanımının iki önemli aşaması var; ilki doğru yakıt seçimi ikincisi ise yakıt içindeki yakıtı temiz tutacak katkılar. Doğru yakıtı seçtikten sonra en önemli tasarruf, alışkanlıkların değişmesinden, kültürden geçiyor” diyen Başaranoğlu, Türkiye’de binek otomobil sürücülerinin genel olarak bagajlarında gereğinden fazla yük taşıdığına dikkat çekti. Türkiye’de 8 milyon binek aracın ortalama 3.5 4 milyonunun otogazlı olduğunu belirten Başaranoğlu, otogazda da yaz - kış farkı olduğu için bakımının zamanında yapılması ve doğru tedarikçilerden alım yapılmasının önemli olduğunu belirtti. Yeşil Filo yüzde 5 yakıt tasarrufu sağladı Vodafone Emlak ve İdari İşler ve İş Sağlığı Güvenliği Kıdemli Müdürü Sertaç Güven ise güvenli sürüşe dair şirket yaklaşımı ve filolarında hayata geçirdikleri “Yeşil Filo” uygulaması hakkında bilgi verdi. “Sürücülerin davranışlarını güvenli hale getirirsek kaza ve can kaybını önleyebiliriz. Vodafone iş güvenliği ile ilgili tüm çalışanları ve iş ortakları için geçerli olmak üzere 7 mutlak kural uyguluyor. 7 kuralın 4’ü güvenli sürüşle ilgili. Bunlar; araç kullanırken cep telefonu kullanmamak, yasal hız sınırlarını aşmamak, aracın her koltuğu için geçerli olmak üzere emniyet kemeri kullanmak ve alkolsüz araç kullanımı” diyen Güven, bu kuralların iletişimine de önem verildiklerini belirtti. Filolarında bulunan 743 aracın dizel yakıt kullanımına geçtiğini de belirten Güven, bu uygulama ile birlikte filodaki araç sayısının yüzde 8 oranında artmasına karşın, yakıt tüketiminde yüzde 5 azalma sağlandığını söyledi. Araç takip sistemiyle tasarruf etmek mümkün Coca - Cola İçecek Filo ve Garaj Sorumlusu Mithat Yalçın, kullandıkları araç takip sistemi ve kazanımları hakkında bilgi verdi. Mithat Yalçın, “Coca- Cola İçecek araç filosunda, bir araç ortalama 50 km yol kat ediyor. Araç takip sistemiyle, bu araçların ekonomik sürüş takibi, rölanti süresi, sürücü performans kontrolü, çalınma sonrası takibi, iş programına uygunluğu, güvenli sürüş takibi düzeyi ölçülebiliyor” dedi. Bu önlemleri alın, yılda yüzde 15’e kadar yakıt tasarrufu sağlayın -Seyahatinizi planlayın (Güzergah tespiti ve saat seçimi yapın; seyahati planlamadığınızda dur-kalk sayınız artar). -Motoru ısıtmak için beklemeyin. Aracınızı ilk 5 dk düşük devirde kullanmanız yeterlidir. -En çok yakıt tüketimi hızlanma ile oluyor. Ani hızlanmalardan kaçın. -Sabit hızla gitmek performansı artırır, sabit hızla gidin. -Maksimum hız limitinizi yüzde 10 düşürün. Filolarda maksimum hız limitinin operasyona uygun olarak belirlenmesi gerekiyor. Sürücülere bırakılmamalı, araç takip sistemi ile kontrol altında tutulmalı. -Gereksiz yükten kaçının. -Rölantide beklemeyin. Yeni teknoloji araçlarda start/stop kullanılıyor. -60km/saat hız üstüne çıktığınızda klima kullanın. -Yokuş aşağı giderken aracı boşa almayın, gaza basmamanız yeterli olur. -Pencerelerinizi kapatın. -Trafik akışına uyun. -Gezilerinizi birleştirin. -Lastik basıncınızı kontrol edin. -Kaliteli yakıt ve yağ kullanın. -Aç ve yorgun araç kullanmayın. Mayıs 2014 60 ENERJİ Enerji dünyası ICCI 2014’te buluştu 15 bin 621 ziyaretçiyle rekor kırdı Sektörel Fuarcılık tarafından düzenlenen ICCI 2014 – 20. Uluslararası Enerji ve Çevre Fuarı ve Konferansı, birbirinden önemli konuklarını ağırladığı 3 günlük maratonun ardından sona erdi. ICCI 2014, 24 Nisan’da İstanbul Fuar Merkezi’nde yapılan törenle Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız tarafından açıldı. Başta Avrupa, Balkan ve Ortadoğu ülkelerinden olmak üzere 17 ülkeden 161’i yabancı 189’u yerli toplam 350 enerji şirketinin katıldığı ICCI 2014, 1604’ü yabancı olmak üzere 15 bin 621 kişi tarafından ziyaret edildi ve fuar alanındaki yeni ürünler tanıtıldı. ICCI 2014 açılışına Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, TBMM Sanayi, Ticaret, Enerji Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Başkanı Halil Mazıcıoğlu, TBMM Çevre Komisyonu Başkanı Erol Kaya, EPDK Başkanı Mustafa Yılmaz, MÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Nail Olpak, ICCI Yürütme Kurulu Başkanı ve ETKB Müsteşar Yardımcısı Dr. Selahattin Çimen, Hannover Fairs Türkiye Fuarcılık Genel Müdürü Alexander Kühnel ve Sektörel Fuarcılık Genel Müdürü Süleyman Bulak katıldı. Mayıs 2014 6 panel 34 oturum düzenlendi Türkiye’nin bulunduğu coğrafyadaki en büyük ve en kapsamlı enerji fu- arı ve konferansı olan ICCI 2014’te 6 panel ve 34 oturum düzenlendi. Fuar boyunca yaklaşık 250’nin üze- 61 rinde akademisyen, özel sektör temsilcisi, kamu kurum ve kuruluşlarının yöneticileri yaptıkları sunumlarla enerji gündemindeki önemli konuları tartışma imkanı buldu. Sektörel Fuarcılık Genel Müdürü Süleyman Bulak, ICCI fuarının bu yıl 20’nci yılı kutladığına dikkat çekerek, Türkiye’nin enerji alanındaki gelişiminin ve etkinliğinin ICCI ile birlikte büyüdüğünün altını çizdi. Bulak, “ICCI fuarı ülkemizdeki enerji sektörünün gelişmesine yerel ve uluslararası boyutta önemli katkılar sağlamıştır. Özellikle her yıl verdiğimiz Enerji Ödülleri ile bu gelişim hız kazanmıştır.” dedi. 20 yıl boyunca ICCI için önemli destekler sağlayan Enerji Bakanlığı ve ilgili kurumlara katkıları için teşekkür eden Süleyman Bulak, ICCI etkinliğinin global bir enerji fuarı haline gelmesi için çalıştıklarını sözlerine ekledi. Ziyaretçi rekoru kırıldı Süleyman Bulak, 20 yıl sonra 17 ülkeden 350 şirketin ICCI 2014’te yer aldığını açıklayarak, “ICCI 2014’te bu yıl 15 bin 621 ziyaretçi ağırladık. Bu rakam ile 20 yıllık rekorumuzu kırmış olduk. ICCI her yıl daha fazla şirketin ve ziyaretçinin yer almak istediği sınırlarını her zaman genişletmeyi başaran bir organizasyon olmaktadır. Gelecek yıl fuar alanımızı daha çok şirkete açmayı ve 21. yılımızda yine 7 -8 -9 Mayıs 2015 tarihinde ICCI çatısı altında buluşmayı hedefliyoruz.” şeklinde konuştu. HannoverMesse Türkiye Genel Müdürü Alexander Kühnel ise sektörde iki büyük ortak olan Deutsche Messe AG’nin Türkiye iştiraki Hannover Fairs Turkey ve Sektörel Fuarcılık’ın güçlerini birleştirmesiyle bu fuarın başarısını sürdüreceğini söyledi. Alexander Kühnel Deutsche Messe AG’nin uluslararası iş ağları ile burayı Avrasya’nın bir numaralı sektörün buluşma noktası yapacağız dedi. leşik Devletleri’nin hem enerji konusunda, hem de yatırımlar konusunda gözde hale geleceğini söyledi. Zapsu: Nükleer enerjisiz Türkiye düşünemiyorum ICCI 2014 – 20. Uluslararası Enerji ve Çevre Fuarı ve Konferansı’nda konuşan Cüneyd Zapsu Danışmanlık Yönetim Kurulu Başkanı Cüneyd Zapsu, nükleer enerjiyi desteklediğini ve nükleer enerjisiz bir Türkiye düşünemediğini ve başka bir alternatif de göremediğini söyledi. Cüneyd Zapsu, nükleer enerjinin önemine dikkat çekerek, “Ben nükleer enerjiyi destekliyorum, çünkü nükleer enerjisiz bir Türkiye düşünemiyorum. Başka bir alternatif de göremiyorum. Sinop ve Akkuyu’da yatırımlara başlandı. Japon ve Rusya’dan gelen yatırımlar var. 2030 senesinde enerji üretimi kapsamında nükleer enerji yatırımlarından önemli geri dönüşler alacağız. Nükleer uzun ve maliyetli bir enerji yatırımı ama sonrasında yatırımın karşılığını, 30- 35 sene boyunca, alabiliyoruz. Rus ve Japon yatırımcılardan başka yatırımcılar da Türkiye’ye gelecekler. Ayrıca nükleeri sadece enerji santralleri olarak da düşünmemek lazım” dedi. ETKB Müsteşar Yardımcısı Sefa Sadık Aytekin Türkiye’nin doğalgaz ve petrol ile ilgili panoraması hakkında bilgiler aktarırken, ETKB Bakan Yardımcısı Doç. Dr. Hasan Murat Mercan Türkiye ve dünyanın 2023’e kadar enerji görünümü konusunda katılımcıları bilgilendirdiler. Bu yıl gerek fuar ve gerekse konferanslardaki yüksek ve kaliteli katılımın gerçekleştiği ICCI, 2015 yılında 7, 8 ve 9 Mayıs tarihlerinde İstanbul Fuar Merkezi, Yeşilköy’de enerji sektörünü buluşturacak.” ICCI 2014 oturumlarında önemli isimler yer aldı ICCI 2014 – 20. Uluslararası Enerji ve Çevre Fuarı ve Konferansı’nda birbirinden önemli konuşmacılar yer aldı. Özellikle Uluslararası Enerji Ajansı Başekonomisti Dr. Fatih Birol, enerji dünyasında rollerin değişmeye başladığını söylediği konuşması büyük ilgi gördü. Dr. Fatih Birol, kaya gazının oluşturduğu maliyet düşürücü etki nedeniyle Amerika Bir- Mayıs 2014 62 KISALAR İhracat odaklı büyüyen Türkiye’nin 2013 yılı ihracat tablosu Türkiye’nin 2013 toplam ihracat rakamı 152 milyar dolar. 152 milyar dolar ihracatın yüzde 59’’luk kısmı olan 90 milyar dolarını ilk bin firma gerçekleştirdi. En çok ihracat yapan bin şirket içinde, Marmara Bölgesi’nde yer alan şirket sayısı 586 olurken onu, 138 şirket ile Ege Bölgesi, 88 şirket ile Güneydoğu Anadolu Bölgesi takip ediyor. Listede İstanbul merkezli ihracatçı şirket sayısı 453 olarak gerçekleşti. Türkiye, 2023 hedefleri doğrultusunda 500 milyar dolarlık rakamı gözüne kestirmiş durumda. Uzun yıllar ‘tarım ülkesi’ konumunda olan ve bu paralelde büyüyen Türkiye, artık ‘sanayi’ odaklı büyüyor. Otomotivden makineye, gıdadan madenciliğe, enerjiden tekstile kadar çok geniş bir yelpazede ihracat yapan ülkemiz 2013 yılında 152 milyar dolar ihracat gerçekleştirdi. Türkiye’nin 2013 yılında en çok ihracat yapan firmaları açıklandı. Açıklanan verilere göre geçen yıl 152 milyar dolar ihracatın yüzde 59’’luk kısmı olan 90 milyar dolarını ilk bin firma gerçekleştirdi. En çok ihracat yapan bin şirket içinde, Marmara Bölgesi’nde yer alan şirket sayısı 586 olurken onu, 138 şirket ile Ege Bölgesi, 88 şirket ile Güneydoğu Anadolu Bölgesi takip ediyor. Listede İstanbul merkezli ihracatçı şirket sayısı 453 olarak gerçekleşti. Türkiye’nin en çok ihracat yapan bin şirketi içerisinde yabancı sermayeli şirket oranı yüzde 20 olurken bu rakam son 5 yılın en yüksek oranı olarak kendini gösterdi. Geçtiğimiz yıl en çok ihracat yapan bin şirketin toplam karı da, 14,2 milyar TL oldu. İşte 100. sırada yer alan firmadan ihracat şampiyonuna 2013 yılında en çok ihracat yapan firmalar... Taha Paz. ve Mağazacılık A.Ş. Boyteks Teks. San. ve Tic. A.Ş. İhracat 2012 ($) 124.276.151,65 İhracat 2013 ($) 134.030.562,81 İhracat Değişim (%) 7,85 Mescier Dış Tic. Ltd. Şti. İhracat 2012 ($) 124.137.263,27 İhracat 2013 ($) 137.698.944,77 İhracat Değişim (%) 10,92 İleri Giyim San. ve Dış Tic. A.Ş. İhracat 2012 ($) 123.152.272,03 İhracat 2013 ($) 138.144.621,14 İhracat Değişim (%) 12,17 Eti Soda Üretim Paz. Nak. Elekt. Ür. San. ve Tic. A.Ş. İhracat 2012 ($) 67.743.727,64 İhracat 2013 ($) 138.174.297,52 İhracat Değişim (%) 103,97 Mayıs 2014 Üniteks Tekstil Gıda Motorlu Araçlar Sanayi ve Ticaret A.Ş. İhracat 2012 ($) 128.044.137,66 İhracat 2013 ($) 140.201.669,51 İhracat Değişim (%) 9,49 Hema Exim Ticaret A.Ş. İhracat 2012 ($) 142.596.797,81 İhracat 2013 ($) 143.468.436,29 İhracat Değişim (%) 0,61 Etsun Entegre Tar. Ür. San. ve Tic. A.Ş. İhracat 2012 ($) 154.250.974,49 İhracat 2013 ($) 146.257.327,47 İhracat Değişim (%) -5,18 İhracat 2012 ($) 213.183.635,70 İhracat 2013 ($) 146.420.775,15 İhracat Değişim (%) -31,32 Mitaş Enerji ve Madeni İnşaat İşleri Türk A.Ş. İhracat 2012 ($) 164.440.862,74 İhracat 2013 ($) 146.737.427,73 İhracat Değişim (%) -10,77 Adının Açıklanmasını İstemiyor İhracat 2012 ($) 137.739.347,18 İhracat 2013 ($) 147.549.508,69 İhracat Değişim (%) 7,12 Toprak Mahsulleri Ofisi Bölge Müdürlüğü İhracat 2012 ($) 101.682.912,51 İhracat 2013 ($) 148.467.505,32 İhracat Değişim (%) 46,01 63 Honeywell’den mobil forklift bilgisayarı Honeywell tarafından özellikle depo, liman ve tersane otomasyonu için tasarlanan araç terminali Thor VM2 aşınma ve yıpranma nedeniyle oluşan arıza süresini ve bakım masraflarını en az indiriyor. Thor VM2 kullanıcıları terminalden terminale standart süreden 6 kat hızla taşıyor. Honeywell tarafından özellikle depo, liman ve tersane otomasyonu için tasarlanan araç terminali Thor VM2, tedarik zinciri müşterilerinin artan ihtiyaçlarını karşılamayı hedefliyor. Ürünle birlikte gelen Windows 7 Professional ve Windows Embedded Standard 7 işletim sistemi, kullanıcılara kolay uygulama geliştirme ve sistem entegrasyon imkanı sağlıyor. Thor VM2 araç terminali serisi bilgisayarlardaki genişlemenin müşterilerine verdikleri değerin somut bir kanıtı olduğunu ifade eden Honeywell Tarama ve Mobilite Küresel Pazarlama Başkan Yrd. Peter Fehl, “İlave işletim sistemi desteği sayesinde yeni ve mevcut müşteriler verimliliklerini artıracak özelliklerle donanmış Honeywell Thor VM2 araç terminaline sorunsuzca taşınabiliyor” dedi. 25 cm (9,7 inç) XGA ekranı, programlanabilen çoklu fonksiyon tuşları ile WLAN ve WWAN ağlarla uyumlu Thor VM2, verimliliği artıran ve temel operasyonları iyileştiren çeşitli özellikler sunuyor. •Smart Dock özelliği, kullanıcıların terminalden terminale standart süreden 6 kat hızla taşınmasına izin verecek şekilde bilgisayarın güç kaynağından ayrılmasını sağlıyor. •Değiştirilebilir ön panel, dokunmatik ekran tamirlerinin tek hamlede yapılmasını sağlayarak, en yaygın sorun olan aşınma ve yıpranma nedeniyle oluşan arıza süresini ve bakım masraflarını en az indiriyor. •Güç yönetimi özelliği, bakım masraflarını ve biten pilin yol açtığı verimlilik kaybını bertaraf ederken, müşterilere kontak kapandıktan sonra bekleme veya uyku pozisyonuna girmesi için cihazı otomatik olarak yeniden yapılandırma imkanı sunuyor. Koluman’dan dev teslimat Reysaş Taşımacılık ve Lojistik Ticaret A.Ş. taşımacılık operasyonları için Mercedes Benz Axor 1840 LS ADR, Axor 1840 LS CH1, Actros 1841 LSNRL modellerinden oluşan 100 adet çekiciyi ve 50 adet Koluman Mega Perdeli Semi-Treyleri bünyesine kattı. Toplamda 150 adetlik teslimatın önemli bir bölümü Hama Oto Kiralama tarafından gerçekleştirildi. Törene Reysaş Lojistik Yönetim Kurulu Başkanı Durmuş Döven, Koluman Otomotiv Yönetim Kurulu Üyesi Kaan Saltık, Koluman Motorlu Araçlar İstanbul Bölge Genel Müdürü Ali Saltık, Hama Oto Kiralama Genel Müdürü Kenan Çetin ve Koluman Motorlu Araçlar Çekici Satış Müdürü Aytekin Yeşil katıldı. Diğer firmaları da cesaretlendiriyoruz Reysaş’ın Türkiye’de kanaat önderi bir firma olduğunu dile getiren Durmuş Döven, filo kiralamada da öncülük yaptıklarını ve diğer firmaları da cesaretlendirdiklerini söyledi. İlk olarak 2011 yılında kiralama yaptıklarını ve şimdi de yeni araçlarla bu anlaşmayı yenilediklerini belirten Döven, “Demek ki iyi bir iş, karlı bir iş yapmışız ki bugün yeniden kiralamaya devam ediyoruz.” dedi. Döven, sözlerine şöyle devam etti: “Araçların işletmesine Hama baksın biz kendi işimize odaklanalım. Herkes kendi işini yapsın. Araçlara ayı- racağımız finansmanı diğer lojistik operasyonlarda kullanabiliyoruz. Daha da önemlisi araçların operasyonel giderleri, bakım vs ile uğraşmayarak, enerjimizi doğru yere kanalize edebiliyoruz.” Durmuş Döven, Reysaş Lojistik’in önümüzde ki 2 yıl içerisinde ki hedefinin mevcut filonun komple satılıp, tüm filonun Hama Oto Kiralama ile beraber kiralık araçlara döndürülmesi ve tüm operasyonun kiralanmış araçlar ile sürdürülmesi olduğunu belirtti. Mayıs 2014 64 TESLİMAT Mars Logistics yola Otokar Huckepack semi-treylerler ile devam ediyor Otokar, Türkiye’nin en büyük lojistik firmalarından biri olan Mars Logistics’e 220 adet Otokar-Fruehauf Mega Euroslider Huckepack semi-treyler teslimatı gerçekleştirdi. Teslimata ilişkin basın sohbet toplantısı 13 Mayıs‘ta İstanbul’da firma yetkililerinin katılımıyla düzenlendi. Koç Topluluğu şirketlerinden Otokar, Mars Logistics’e uluslararası nakliye ve Intermodal taşımacılıkta tercih edilen yarı römork modeli olan OtokarFruehauf Mega Euroslider Huckepack semi-treylerlerden 220 adet teslim etti. Ar-Ge çalışmaları, kalite ve uzmanlığı ile treyler sektörünün referansı konumunda olan Otokar, yüksek adetli teslimata ilişkin bir basın sohbet toplantısı düzenledi. Düzenlenen toplantıya Mars Logistics Filo Yönetimi Genel Müdürü Alper Bilgili, Karayolu ve Demiryolu Taşımacılığı Genel Müdürü Ali Tulgar, Satınalma ve İdari İşler Müdürü Şevket Erkan Şar, İşletme ve Bakım Onarım Müdürü İsmail Alkan ve Otokar’dan ise İç Pazar Ticari Araçlar Satış Müdürü Murat Tokatlı, Treyler Satış Birim Yöneticisi Murat Özsoy ve Bölge Satış Yöneticisi Ümit Şangüder katıldı. Düzenlenen toplantıda konuşma yapan Otokar İç Pazar Satış Müdürü Murat Tokatlı, Mars Logistics gibi sektörün en büyük ve referansı en iyi firmalarından birinin yeni lojistik yatırımında yine Otokar’ı tercih etmesinden dolayı çok mutlu olduklarını belirterek, “Mars Logistics’in yeni araç alımında Otokar’ı tekrar tercih ederek intermodal taşımacılık alanında yaptığı filo yatırımlarında artık yola Otokar’la devam edecek olması bize gurur veriyor. Mars Logistics ile süregelen işbirliğimizin artarak devam etmesi bizim için ayrıca sevindirici. Otokar olarak Ar-Ge’ye büyük önem veriyoruz. Müşterimizin ihtiyaç ve beklentilerini en üst düzeyde karşılayacak şekilde araçlarımızı geliştiriyoruz ve hiçbir şekilde kaliteden ödün vermiyoruz. Teslimatı gerçekleştirilen huckepack araçlarla ilgili de uzun süre Ar-Ge çalışmaları yaptık. Ortaya çıkan araçlarımızı uluslararası geçerliliği olan test merkezlerinde test ettik. Treyler sektörü bizim için oldukça önemli. Kullanıcılarımız bizi uzmanlığımız ve treyler sektöründeki bilgi birikimimiz için tercih ediyorlar. Özellikle bu yıl yaptığımız teslimatlar ile de sekMayıs 2014 törde var olan konumumuzu daha da güçlendirdik” dedi. Tokatlı: Yüzde 70’e yakın büyüme yakaladık Konuşmasında ayrıca ilk 4 ayı değerlendiren Tokatlı, treyler satışlarında geçtiğimiz yılın aynı dönemine kıyasla yüzde 70’e yakın büyüme yakaladıklarını belirtti. Murat Tokatlı konuşmasını şu sözlerle tamamladı: “Yeni araçların Mars Logistics’e hayırlı olmasını diliyor, işbirliğimizin uzun yıllar devam etmesini temenni ediyorum.” Toplantıda konuşan Mars Logistics Filo Yönetimi Genel Müdürü Alper Bilgili ise “Mars Logistics, karayolu, havayolu, denizyolu ve demiryolu taşımacılığı, fuar ve etkinlik lojistiği, proje taşımacılığı, intermodel taşımacılık, güm- rükleme, sigorta, depolama ve diğer tüm lojistik hizmetlerinin kusursuz olarak sunulduğu, sektöre sayısız yenilikler getirmiş olan kurumsal bir lojistik firması. Çatısı altında topladığı şirketleri, binin üzerinde profesyonel çalışanı, tam donanımlı altyapısı ve kusursuz iletişim ağıyla, tam hizmet politikası güden organize bir şirketiz. Yaptığımız alımlarda uzmanlığımızı kullanarak bizim için en doğru olan araçları tercih ediyoruz. Otokar faaliyet gösterdiği her alanda olduğu gibi treyler alanında da konusunun uzmanı bir şirket” dedi. Bilgili, Otokar’ın uzun yıllara dayanan deneyimi, üstün mühendisliği, satış sonrası hizmetleri ve araçların özel üstyapısı bu araçları tercih etmelerindeki en önemli nedenler olduğunu söyledi. 65 Avrupa’nın önde gelen lojistik firmaları da Tırsan’ı tercih ediyor Türkiye treyler sektörününün lideri Tırsan, Ar-Ge’den gelen gücüyle ürettiği taşımacılık çözümlerini 52 ülkeye ihraç etmeye devam ediyor. Adapazarı, Almanya ve Rusya’da bulunan 3 farklı üretim tesisi ve yurtdışında 140’ı aşkın satış ve satış sonrası noktaları ile 2018 hedefleri doğrultusunda büyümeye devam eden Tırsan, son olarak Hollanda’nın önemli lojistik firmalarından Nico Mooij Oost-Europa Service B.V.’nin iş ortağı oldu. Nico Mooij B.V.’ye 30 Adet Çift Katlı Perdeli Semi-Treyler Teslimatı Tırsan’ın Hollanda’da 23 noktada hizmet veren distribütörü TGN tarafından gerçekleştirilen satış ile Nico Mooij Oost-Europa Service B.V. filosunu 30 adet Kässbohrer marka Çift Katlı Perdeli semi-treyler ile güçlendirdi. Tırsan’ın, Rotterdam’dan Roma’ya Avrupa lojistik güzergahlarının kesişim noktasında yer alan Almanya, Goch üretim tesislerinde gerçekleştirilen teslimatta, Nico Mooij Oost-Europa Service B.V. yetkilileri uzun kullanım ömrü ve fark yaratan şasi tasarımıyla rekabette bir adım öne geçmek için Tırsan’ın ürettiği Kässbohrer marka araçları tercih ettiklerini bildirirken, gelecek yıllardaki yatırımlarında da Tırsan ile işbirliklerini devam ettireceklerini açıkladı. Nico Mooij Oost-Europa Service B.V. Hollanda Milsbeek’teki merkezinin yanında Polonya Legnicia ve Almanya Berlin’de bulunan lokasyonları ile tüm lojistik sektörüne hizmet veriyor. MRŞ Lojistik Mercedes-Benz alımına partiler halinde devam edecek Çeyrek Asırdır uluslararası nakliye yapan MRŞ GRUP bünyesinde bulunan MRŞ Lojistik Sanayi Tic. AŞ. sunduğu hizmetleri kesintisiz sürdürüp kalitesini artırırken Araç filosunu da Mercedes çekicilerle gençleştirip güçlendiriyor. Bu doğrultuda sipariş verdikleri 25 adettin ilk 5 adet Mercedes-Benz AXOR 1840 LS E5’i daha Şirket bünyesine eklemiş oldu. Aksaray Kamyon Fabrikası’nda düzenlenen törene MRŞ Grup bünyesindeki MRŞ Lojistik Yönetimkurulu başkanı Mehmet Maraş, Can Ma- raş ve Ali Maraş katıldı. MRŞ Lojistik Yöneticilerinden Mehmet MARAŞ AXOR araçları tercih etmelerinde Mercedes-Benz çekicilerin düşük yakıt tüketimi ve yüksek ikinci el değerinin oldukça önemli rol oynadığını belirtti. Ayrıca Mercedes-Benz’ in yaygın servis ağı ve markaya duyulan güvenin de tercihlerinde etkili olduğunu belirten Mehmet Maraş firmanın 2014 yılı içerisinde de Mercedes-Benz araç alımlarına partiler halinde devam edeceklerini sözlerine ekledi. Mayıs 2014 medya