NİN SESİ

Transkript

NİN SESİ
’NİN SESİ
MAYIS 2014 SAYI: 381
Uluslararası Nakliyeciler Derneği Yayın Organı
Dünya Bankası Raporu’nda; başta transit
taşımalar olmak üzere, karayolu taşımacılığı
kotalarının yarattığı sorunların ortadan
kaldırılması için Türkiye-AB arasında somut
adımların atılması öneriliyor.
Dünya Bankası’ndan AB’ye İhtar:
DOSYA
GÜMRÜK BİRLİĞİ
MEVCUT HALİYLE KALAMAZ
LOJİSTİK EĞİTİMİNDE ARTILAR EKSİLER...
İçindekiler
Sayı: 381
28
32
22 UND, haklı mücadelesini
Avrupalı bakanlara anlattı
Sektörü sahiplenmeye devam eden UND, haklı mücadelesini Avrupalı
bakanlara anlattı.
24 UND, Uluslararası Ulaştırma Forumu’nda
Uluslararası Nakliyeciler Derneği, 21- 23 Mayıs tarihlerinde Almanya
Leipzig’te gerçekleşen Uluslararası Ulaştırma Forumu Yıllık Zirvesi’nde
küresel ulaştırma sektörü temsilcilerine seslendi.
28 UND Başkanı Nuhoğlu:
En gurur duyduğum proje
İstanbul Üniversitesi Ulaştırma ve Lojistik Yüksek Okulu Uluslararası
Nakliyeciler Derneği (UND) ve üyelerinin katkılarıyla modern bir tesise kavuşmasının 10. yılını gerçekleştirdiği özel bir tören ve panelle kutladı.
Mayıs
2014
32 UND, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve
heyeti ile birlikte Gürcistan’da
Türk-Gürcü İş Forumu’nda konuşan TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu,
“Önümüzü açın Gürcistan’a daha fazla yatırım yapmak istiyoruz” mesajını verirken Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, bürokratik engellerin
kalkması halinde yatırımların hızlanacağını kaydetti.
’NİN SESİ
UND Danışmanlık ve Tanıtım
Hizmetleri A.Ş İktisadi
İşletmesi Adına Sahibi
Ömer Çetin Nuhoğlu
54
Genel Yayın Yönetmeni
Fatih Şener
Sorumlu ve Yazı İşleri Müdürü
Hatice Hacısalihoğlu
Yayın Kurulu
Ali Çiçekli, Şerafettin Aras,
Nagihan Soylu,
Banu Damla Alışan
62
Yazı Kurulu
Alper Özel, Evren Bingöl,
Muammer Ünlü, Elif Sevim
Haber Merkezi
Alpdoğan Kahraman, Berkalp Kaya,
Erman Ereke, Gürol Gülbeyaz,
İbrahim Çolak, Burak Çığa,
Kadir Çirkin
Mali İşler Müdürü
Muhammet Haybarlık
35 Lojistik merkezlerde son durum:
6’sı açıldı, 5’inde inşaat sürüyor
Reklam Sorumlusu
Hatice Hacısalihoğlu
0212 359 26 00 / 208
Lojistik merkezler, ihracat odaklı büyümeden yana tavır koyan Türkiye için
olmazsa olmazlar arasında geliyor.
50 Hedef konuldu: Kapıkule Sınır Kapısı’ndan
bir günde 3 bin TIR geçecek
UND heyeti Trakya Gümrük ve Ticaret Bölge Müdürü Müslüm Yalçın’ı
makamında ziyaret etti.
58 Taşıtlarda enerji verimliliği,
çevreyi de insanı da koruyor
Taşıtlarda Enerji Verimliliği projesini başlatan İş Dünyası ve Sürdürülebilir Kalkınma
Derneği (SKD), küçük önlemlerle sağlanacak büyük tasarruflar konusunda bilgi vermek
amacıyla konunun uzmanlarını bir araya getirdi.
60 Enerji dünyası ICCI 2014’te buluştu,
15 bin 621 ziyaretçiyle rekor kırdı
Sektörel Fuarcılık tarafından düzenlenen ICCI 2014 – 20. Uluslararası Enerji ve Çevre
Fuarı ve Konferansı, birbirinden önemli konuklarını ağırladığı 3 günlük maratonun ardından sona erdi.
Yayına Hazırlık
LOCA MEDYA
ORG. VE REK. HİZ. LTD. ŞTİ
Genel Yönetmen
Mutlu Doğan
Editör
Ahmet Doğan
Grafik Tasarım
Erhan Aydın
İletişim
0212 579 92 35
ctp baskı ve cilt
İstanbul Basım Ltd.Şti
0212 603 26 20
Mayıs 2014
adres
Cennet Mah. Hürriyet Cad.
No: 1/1 B Blok
Cennet / Küçükçekmece
İSTANBUL - TÜRKİYE
Tel: 0212 579 92 35
Fax: 0212 598 47 62
[email protected]
Yerel ve Süreli Yayın
BAŞYAZI
ÖMER ÇETİN NUHOĞLU
UND YÖNETİM KURULU BAŞKANI
Değerli Dostlarım,
Doğru strateji doğru sonuç verir
Sektörün çatı kuruluşu olarak 50 yıldır unutulmuş olan haklarımızı
gere almak için yola çıktık. 1963 yılında yapılan Ankara Anlaşması ile ‘malların serbest dolaşımı’ teyit edilirken aradan geçen bunca yıldan sonra, bu kararların kağıt üzerinde kalması, sektörümüzün
kaybını her geçen yıl biraz daha artırıyor. 50 yıllık maliyet bir kenara
son 5 yılda 2,5 milyar euro kaybettik. Bu bize konan sanal prangaların bir sonucudur ve artık katlanılamaz duruma gelmiştir. Yaptığımız stratejilerin ve bu yolda ortaya koyduğumuz tüm çabaların artık
sonuç verme zamanı geldi.
Hedef belli ve bunu her fırsatta açıkça söylüyoruz: Türk araçlarına
uygulanan kotalar, engeller ve dayatmalara son verilmelidir. Bu hedefe ulaşmak için 3 adımlı bir mücadele planı başlattık ve sonuçlarını da görmeye başladık. Kotayı pazarlık konusu bile yapmayan Avusturya 2014 yılı için kotaları 61 bin 333’e yükseltmek zorunda kaldı.
Mücadelemizin ilk ayağını; kamu kuruluşlarında ve kamuoyunda farkındalık yaratmak oluşturuyor. Gerek bakanlığımız gerekse
TOBB, TİM, TÜSİAD, MÜSİAD gibi meslek örgütlerinin de arkamızda durması gücümüzü artırıyor. Bu konuda önemli bir yol aldık.
Mücadelemizin ikinci ayağı ise; malların serbest dolaşımına konan
engellerin Avrupa ülkelerine fayda sağlayamayacağı. Türkiye’de
üretilen ve AB’ye yapılan ihraç taşımalarını oluşturan ürünlerin yarısı Avrupa kökenli firmalar tarafından yapılıyor. Türk araçlarına
konan engeller Avrupalı firmalara konan engelle anlamına geliyor.
Daha net ifadeyle Avrupa kendi ayağına sıkmaktadır. Mücadelemizin üçüncü ayağı ise transit geçişlerde sorun yaşadığımız ülkelere
dava açmak bulunuyor.
DB (Dünya Bankası) tarafından açıklanan ‘AB-Türkiye Gümrük Birliği Değerlendirme Raporu’nda, karayolu taşımacılığı kotalarının yarattığı sorunların ortadan aldırılması için Türkiye-AB arasında yeni
bir anlaşmanın yapılması gerekliliği üzerinde duruluyor. DB açıkça
şunu söylüyor: “Gümrük Birliği mevcut haliyle kalamaz.” Bu raporun iyi analiz edilmesi gerekiyor. Bu bizim için önemli bir dayanaktır ve bunun en üst örgüt tarafından söyleniyor olması elimizi güçlendirmektedir.
Tüm bunların ışığında özellikle transit geçişlerimizde en büyük sorunu yaşadığımız Avusturya ile 20-21 mayıs tarihleri arasında
Viyana’da KUKK toplantısı gerçekleştirdik. Toplantı sonucunda
Avusturya yaptığı haksızlığı kabul etmek zorunda kaldı. Kotaları
önemli oranda artırabildik. Buradaki bir diğer sorun olan Ro-la ile
ilgili de önemli bir gelişme yaşadık. Yakın zamanda taşımacılar ve
tren şirketleri arasında bir çalışma gurubu oluşturulacak. Özellikle
uzun bekleme sürelerinin ortadan kaldırılması açısından kaydadeğer bir başarıdır.
Sorunun sadece iki ülke arasında ele alınamayacağını, sadece taşımacılık sorunu olarak adlandırılamayacığını belirtmek istiyorum.
Almanya’nın Leipzig şehrinde yapılan Uluslararası Ulaştırma Forumu (ITF) Yıllık Zirvesi’ne 54 ülkenin bakanı katılırken, UND olarak
burada da aktif bir tutum sergileyerek haklı mücadelemizi bakanlara tek tek anlattık.
Avrupa’nın her ülkesine karayoluyla hızlı ve etkin taşıma hizmeti verebiliyorken, kotalar bizi bambaşka modlara ve farklı çözümler üretmeye itiyor. Ro-Ro ve Ro-La üzerinden taşıma yapmaya çalışıyoruz. Filosuyla, bilgi birikimiyle, kaliteli hizmetiyle rekabette öne çıkan Türk karayolu taşımacıları oyun alanının dışına çıkarsa, kaybeden; üreticiyle,
ihracatçısıyla, taşımacısıyla Türkiye olacaktır. Karayolunda haklı mücadelemizi sürdürmek zorundayız. Haklıyız ve bunu Avrupalı istemeyerek de olsa kabul etmeye başladı. Yolun sonunda kotasız ve engelsiz
bir Avrupa görünüyor ve biz bu yola çıkmamak üzere girdik.
UND heyeti olarak 14 Mayıs’ta Trakya Gümrük ve Ticaret Bölge Müdürü Müslüm Yalçın’ı makamında ziyaret ettik. Trakya Gümrük ve Ticaret Bölge Müdürlüğü tarafından gerçekleştirilen ve kati ithalat işlemleri de dahil olmak üzere günde 3 bin TIR’ın giriş yaptığı Amerika ile Meksika arasındaki Otay Mesa ve 10 bin TIR aracının giriş-çıkış
yaptığı El Paso Gümrük İdareleri ziyaretleri hakkında bilgi alışverişinde bulunduk. Gümrük süreçlerinde izlenen metotlar, uygulamalar ve
uygulanan risk analizleri ile ilgili hususları detaylarıyla görüşütük. Her
iki kapının çalışma şekli ve uygulamaları ışığında; ülkemizdeki sınır
kapılarındaki gümrük süreçlerini hızlandırmak, basitleştirmek, ülkemizin ihracat hedefleri doğrultusunda çıkış sayılarını Kapıkule için en az
3 bine ulaştırmak, diğer sınır kapılarımız için ise en az 2 kat artırmak
için yapılması gerekenleri masaya yatırdık.
Ülkemiz sınır kapılarındaki gümrük süreçlerinin hızlandırılması ve basitleştirilmesi sektörümüz için milat olarak kabul edilebilecek bir gelişmedir. Bu konuda her türlü desteği veren, bilgi akışını sağlayan ve
hassas çalışma gösteren Trakya Gümrük ve Ticaret Bölge Müdürümüz
Sayın Müslüm Yalçın’a ve ekibine ayrıca bölge müdürlüğümüzün ABD
sınır kapılarına yapmış olduğu ziyarete imkân sağlayan Gümrük ve Ticaret Bakanlığımız bürokratlarına sektörümüz ve derneğimiz adına teşekkürlerimi sunuyorum.
Saygı ve Sevgilerimle...
8
UND’DEN
Bolu’da İş Sağlığı ve Güvenliği
kanunu gereği sağlık taraması yapıldı
1 Ocak’tan itibaren başlayan olan
İş Sağlığı ve Güvenliği denetimlerinde UND üyelerinin herhangi bir
uygunsuzluk ve cezai yaptırımlar ile
karşı karşıya kalmaması amacıyla
işbirliği yapılan Orhan OSGB uzmanları tarafından UND Bolu Bölge Temsilciliği Ofisi’nde, firma çalışanlarına, sürücülerine ve firma yetkililerine yönelik sağlık taraması yapıldı. 6331 sayılı kanun ile işverenin yükümlülükleri ve iş sağlığı ve
güvenliği hizmetleri ana hatları ile
açıklanmış olup, tüm işyerlerinde iş
sağlığı ve güvenliği şartlarının sağlanması zorunlu kılınıyor. Her firmanın “iş güvenliği uzmanı”, “işyeri hekimi” ve diğer sağlık personeli çalıştırması ve çalışanlarını eğitmesi, “işyeri risk değerlendirmesi” yapması ve “acil durum planlarını” (yangınla mücadele ve ilkyardım) hazırlaması yasa gereği zorunlu hale getirildi.
Türkiye – Polonya KUKK Toplantısı gerçekleştirildi
Türkiye-Polonya Kara Ulaştırması
Karma Komisyon (KUKK) Toplantısı
7-8 Mayıs arasında Ankara’da gerçekleştirildi. Toplantıya Türk heyeti adına Kara Ulaştırması Genel Müdürlüğü Daire Başkanı Nurhan Tüfekçioğlu ve Polonya Heyeti adına
Polonya Altyapı Bakanlığı Karayolları Bölümü Müdür Yardımcısı Lukasz
Twardowski başkanlık yaptı. Toplantıda Türk heyeti tarafından “Transit taşımacılığın uluslararası bir hak
olduğunu” dile getirildi. Transit taşımacılığı karşılıklı olarak libere edilmesi talep edildi. Polonya heyeti ise
ek üçüncü ülke geçiş belge talebinde bulundu. Uzun süren müzakereler sonucunda, 2015 yılı geçiş belge-
si kotası ise şu şekilde teati edildi: 10
bin adet transit geçiş belgesi, 4 bin
adet 3.ülke/boş giriş geçiş belgesi.
Sonuç olarak, transit taşımacılığın
kısıtlanamayacağına ilişkin Gümrük
Tarifeleri ve Ticaret Genel Anlaşmasının (GATT) 5. maddesi ve Dünya
Ticaret Örgütü Bakanlar Konferansının Bali’de gerçekleştirilen toplantısında paraf edilen “Transit Serbestisi” kararları kapsamında transit taşımaların libere edilmesi gerektiğine ilişkin ülkemiz görüşü iki ülke arasındaki protokolde yer almış olmakla birlikte, heyet başkanlarının ortak
kararı ile yıl içerisinde ihtiyaç duyulması halinde ek belge taleplerinin
olumlu karşılanması hususu sağlan-
dı. UND adına Avrupa Ülkeleri Uzmanı Kadir Çirkin’in katılım sağladığı toplantıya Kara Ulaştırması Daire Başkanı Nurhan Tüfekçioğlu başkanlık etti. Toplantıya bakanlık heyeti de katılım sağladı.
Mersin Bölge Çalışma Grubu Toplantısı’ndan satırbaşları
Mersin Bölge Çalışma Grubu toplantısı 24 Nisan arasında UND Mersin Bölge Temsilciliği’nde gerçekleştirildi. Toplantıda 22 Nisan tarihinde UND Yönetim Kurulu Üyesi Ercan Arslan ile Çalışma Grubu Başkanı Nihat Irmak, Ankara’da katılım
sağladıkları İran KUKK hazırlık toplantısında görüşülen konular ile ilgili bilgilendirmede bulundular. Çalışma Grubu Toplantısı’nda sürücü sorunları, konteyner ve oto taşımalarına dair yönetmelik değişikliği ile ilgili
geçici madde 1’in süresinin uzatılmaMayıs 2014
sı, İran taşımaları, çalışma grubuna
katılım sağlamayan üyelerin durumları görüşülen başlıca konular oldu.
Ayrıca Mersin Bölge Çalışma Grubu Başkanlık görevi biten Nevaf Kılıç görevini Çalışma Grubu Başkanı
Erkan Yurteri’ye devretti. Başkan yardımcılığına ise Salih Zeki Yiğit (Say
Nakliyat) oy birliği ile seçildi. Yönetim Kurulu Üyesi Ercan Arslan’ın katılım sağladığı Çalışma Grubu’na, Erkan Yurteri (Botros&Levante) Başkanlık etmiş, Salih Zeki Yiğit (Say Nak),
M.Mücahit Altay (Gültur), Akay Durur
(Akar), Abdulğafur Ziyanek (Çimentrans), Nihat Irmak,(Gülbin), Yaşar
Özkaya (Özkayalar) ve UND Mersin
Bölge Temsilcisi Şemsettin Kurtay katılım sağladı.
Türkiye, 1963 Ankara Anlaşması, 1970 Katma
Protokolü ve 1/95 sayılı Ortaklık Konseyi Kararı gibi özel anlaşmalar temelinde Avrupa Birliği’ne
Ortak Üye konumundadır. Bu anlaşmalar Türkiye
ile AB arasında malların serbest dolaşım hakkını
garanti etmektedir.
Editör’den
Merhaba,
Fatih ŞENER
UND İcra Kurulu Başkanı
Avusturya; Sonun Başlangıcı
Türkiye, 1963 Ankara Anlaşması, 1970 Katma Protokolü ve 1/95 sayılı Ortaklık Konseyi Kararı gibi özel anlaşmalar temelinde Avrupa Birliği’ne Ortak
Üye konumundadır. Bu anlaşmalar Türkiye ile AB arasında malların serbest
dolaşım hakkını garanti etmektedir.
Türkiye, ayrıca Dünya Ticaret Örgütü’nün yayınladığı küresel anlaşmalar ile
AB ülkeleri dışındaki ülkeler üzerinden gerçekleştirilen transit taşımalar için
de kota ve ücret kısıtlamalarından muaf olma hakkına sahiptir. Hatta, Dünya Ticaret Örgütü üyesi olan 159 ülke, Türk araçlarının toprakları üzerinden transit geçişlerini mümkün olduğu kadar kolaylaştırma sorumluluğunu
üstlenmiştir.
Hal böyle iken ihracat ve ithalat yüklerimizi taşıyan araçlarımızın transit geçişleri Bulgaristan, Avusturya, İtalya gibi ülkelerde kısıtlanmakta, araçlarımız zorla daha maliyetli güzergahlara ve taşıma şekillerine yönlendirilmekte,
sürücülerimiz uzun kuyruklarda çile çekerek, ihracatçılarımız ise gereksiz ek
maliyetler ödeyerek mağdur olmaktadır.
Şimdiye kadar hiçbir Avrupa ülkesine iltica ettiği görülmemiş olan Türk TIR
sürücüleri, Avusturya’dan tren kalkmasını beklerken geçen süreler göz önünde bulundurulmadan, kalış sürelerini aştıkları gerekçesiyle Slovenya gibi ülkeler tarafından suçlular gibi havalananından geri gönderilmektedir.
UND için bu durum, Türk karayolu taşımacılığı sektörü üzerinden Türkiye
ekonomisini hedef alan ve acilen çözülmesi gereken bir MİLLİ MESELEDİR.
Hatırlayalım, Türk araçları yakın zamana kadar Avusturya’yı Macaristan, Slovenya ve İtalya’dan bindikleri RO-LA trenleri ile geçmeye çalışırken, 2012
Aralık ayında Macaristan hattında trenin kaldırılması sonucunda Macaristan
bu tren yerine belge vermiş; ancak Avusturya’nın belge vermemesi sebebiyle Türk taşımacıları Avusturya kapılarında kalmıştı. Bu bizim için artık bardağı taşıran son damla olmuştu.
Yaklaşık 300 kilometrelik yolu geçebilmek için 4 gündür tren için
Avusturya’da bulunan Türk sürücüleri haklı bir eylem yaptı. Bu eylemde
sürücülerimizin yanındaydık, haklı taleplerini not ettik, Resmi Kurumlarımıza ve ülkemiz basınına bu sorunları, bu haklı isyanı anlatmaya çalıştık.
Akabinde 29-30 Nisan 2013 tarihinde gerçekleştirilen Türkiye-Avusturya
KUKK toplantısına bu haklı ve gür ses damga vurdu. Transit geçiş yollarını kapatan Avusturya’ya değerli Türk bürokratları da “dur” dedi. Taleplerimizi kabul etmeyen Avusturya ile protokol imzalanmadı.
Haklı mücadelemiz resmi platformlarda sürerken, yolumuz sürücülerimiz ile
26 Ağustos 2013 tarihinde Nickelsdorf ve Fernetti’de bir kez daha kesişti.
Macaristan sınırında Avusturya’ya girmeyi bekleyen araçlar ve sürücüleriyle,
Fernetti’de 5 gün boyunca Avusturya’yı transit geçmek için bekleyen 52 Türk
aracının sürücüsüyle biraraya gelerek, transit geçişlerde yaşadıkları sıkıntıları doğrudan kayıt altına aldık.
Tüm bu girişimlerimizi “görmezden gelmeye çalışan” Avusturya tarafı, KUKK
toplantısında gereken cevabı UND’den aldı. Avusturyalı yetkililer, Türk tarafının mağduriyetlerini “yok sayarak, tren şirketi yetkilileri ağzından son derece
pembe bir tablo çizilirken ( beklemelerin 12 saati aşmadığı, günde 4 tren seferinin gerçekleştiği gibi), UND’nin sürücülerin yaşadıkları “gerçek” sıkıntıları aynen aktarmak üzere aynı tarihte Maribor’a gönderdiği temsilcisinin canlı internet bağlantısıyla toplantıya aktardığı görüntüler ve sürücü açıklamaları, gerçekleri ortaya çıkardı.
Gerçekleşen bağlantıda tren seferlerinin hava koşulları sebebiyle gerçekleşmediği, yaklaşık 100 Türk aracının 5 gün boyunca Maribor’da beklediği,
KUKK toplantısı öncesi sorun yaşanmaması için Avusturya ve Tren şirketi tarafından son anda karayolu transit geçişine izin verildiği Derneğimizce kanıtlanmış oldu.
Türk tarafının haklılığını açıkça ortaya koyan bu girişimimiz, toplantının seyrini değiştirdi.
Özel sektör adına verdiğimiz desteğin Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme
Bakanlığı heyetimizin sektörümüzü ve Derneğimizi kararlı şekilde sahiplenmesiyle birleşmesi sonucunda, Avusturya tarafının inadı yoğun müzakereler sonunda kırılabildi ve Avusturya Makamları Protokolü imzalanmak zorunda kaldı.
Bu sayede, yıllardır pazarlık dahi edilemeyen kotalarda artış ve Tren kullanımına verilen ödül belge oranının yükseltilmesini sağladık.
Son Türkiye-Avusturya KUKK Toplantısında, tren kullanımında yaşanan sorunların çözümü için Tren şirketi temsilcileri ile Türk taşımacılarından oluşan
bir kurulması ve toplantılarını tren hareket noktalarında düzenlemesi önerisinin müzakereler sonrasında kabul edilmesi de, KUKK toplantısında alınan
tarihi kararlardan biri oldu.
Şu unutulmamalıdır ki, KUKK toplantısı Avusturya’ya karşı yürüttüğümüz transit mücadelesinin sonu değil, sonun başlangıcıdır…
Derneğimiz Avusturya bu ayrımcılığa son verene dek, mücadelesine yılmadan devam edecektir.
Bir sonraki sayıda buluşuncaya kadar hoşçakalın…
Saygılarımla…
10
UND’DEN
Türkiye – Litvanya KUKK Toplantısı’nda ikili ve transit
taşımaların libere olmasına yönelik önemli adım
Türkiye – Litvanya Kara Ulaştırması
Karma Komisyon Toplantısı (KUKK)
9-10 Nisan arasında Vilnius kentinde gerçekleştirildi. Türkiye heyetine Karayolu Düzenleme Genel
Müdürlüğü Genel Müdür Yardımcısı Hüseyin Yılmaz, Litvanya heyetine ise, Ulaştırma ve Haberleşme Bakanlığı Karayolu Taşımacılığı
ve Sivil Havacılık Bölüm Direktörü
Grazvydas Jakubauskas’ın başkanlık ettiği toplantıda iki ülke arasındaki eşya taşımalarına ilişkin konular görüşüldü. Toplantıda, 2014 yılı
kotası şu şekilde belirlendi: Transit
belge sayısı bin 300 adede, üçüncü ülke belgesi 200 adede, boş giriş belge sayısı 500 adede çıkarıldı. Söz konusu kota 2015 yılının geçici ön kotasını oluşturuyor. Geçiş
belgelerinin geçerliliğinin 2015 yılının ocak sonuna kadar geçerli olduğu konusunda taraflarca mutabık kalındı. Türk heyeti, ikili ve
transit taşımaların libere edilmesini önerdi, öneri Litvanya heyeti tarafından kabul edildi. Taraflar liberalizasyon için ikili anlaşma üzerinde gerekli değişiklikler üzerinde çalışmaların başlamasına karar verdi.
Trafik Güvenliği Platformu
2014 Strateji Toplantısı gerçekleştirildi
Trafik Güvenliği Platformu
2014 Strateji Toplantısı Gerçekleştirildi. Hedef: 2020 yılına kadar karayolu ölümlerinde yüzde 50 azalma!
Türkiye’de her yıl yaklaşık 4 bin kişi
hayatını kaybediyor ve her yıl 250
binden fazla insan yaralanıyor. Trafik kazaları sadece ülkemizin değil tüm dünyanın da yaşadığı en büyük sorunlardan biri olup, Birleşmiş Milletler tarafından bu doğrultuda tüm dünyada yürütülen kampanya kapsamında, ülkemizde 2020 yılına kadar karayolu ölümlerinde yüzde 50 azalma hedefi belirlendi. Bu
hedefe ulaşılması için kurum ve kuruluşlara düşen görevi içeren Karayolu Trafik Güvenliği Stratejisi ve Eylem Planı Başbakanlık Genelgesi
olarak yayınlandı. Eylem planı çerçevesinde, ülkemizin kanayan yarası olan trafik kazalarının azaltılması
için, ülke genelinde seferberlik niteliğinde bir çalışmanın yürütülmesi gerekiyor. Bu çalışmada millet meclisi,
kamu bürokrasisi, sivil toplum kuruluşları, iş dünyası ve medya ile birlikte toplumu oluşturan her kesimden
kurum ve kişilere görevler düşüyor.
Bu amaçla, geniş bir toplumsal katılımla Trafik Güvenliği Platformu kuruldu. Bu doğrultuda Trafik GüvenliMayıs 2014
ği Platformu 2014 Strateji Toplantısı,
29 Nisan’da, Polis Eğitim ve Kongre
Merkezi’nde, Trafik Güvenlik Platformu ve taşımacılık sektörünün temsilcilerinin katılımlarıyla gerçekleştirildi.
Taşımacılık dünyası için
önemli konular çalıştayda
değerlendirildi
Toplantının başında kamu tarafından günümüze kadar yapılan çalışmalar ve 2014 yılında gerçekleştirilecek faaliyetlere dair bilgiler sunuldu. Sunumlar sonrasında ise Çalıştay
bölümüne geçildi. Taşımacılık Sektörü, Trafik Acil yardım, Trafik Eğitimi,
Trafik Mağdurları Çalıştayları, kamu
ve sivil toplum örgütlerinin katılımı ve
sinerjisiyle gerçekleştirildi. UND, Taşımacılık Sektörü Çalıştayı’na katılım
sağladı. Çalıştay sayesinde, taşımacılık dünyası için önem arz eden konuların farklı taşımacılık sektörü temsilcileri ve kamu yetkilileri tarafından
istişare edilebilmesi mümkün oldu.
Özellikle SRC belgeleri, sürücü sınav sistemi ve tektip sürücü eğitim kitabının eksikliği, ülkemizde kurulması gereken sürücü ve ilkyardım simülasyon merkezleri, trafik kazası istatistiklerinin yetki belgesi türlerine göre
kamuya açıklanarak sektör kuruluşlarınca ilgili tedbirleri alabilmesi, der-
nekler ve firma içi içsel denetimler,
UKOME’nin yapısında gerçekleştirilebilecek değişiklikler, AETR ve sürüş
kuralları gibi konular değerlendirilerek, 2014 yılı strateji faaliyet raporu
oluşturuldu. Önem arz eden konular
için ayrı çalıştaylar düzenlenmesi kararı alındı. Strateji toplantısına UND
adına UND Genel Sekreteri Ali Çiçekli, UND İcra Kurulu Üyesi Alpdoğan Kahraman, UND üyeleri Sevim
Soylu(UNO) ve İsmail Alkan (Mars)
katılım ve destek sağladı.
12
UND’DEN
Mersin’den Suriye’ye 44 TIR’lık insani yardım
Mersin İnsani Yardım Platformu tarafından başlatılan kampanya kapsamında
toplanan 2 milyon 200 bin lira değerindeki gıda malzemelerini taşıyan 44 TIR
Suriye’ye gönderildi.
İHH İnsani Yardım Vakfı Mersin Şubesi ve Mersin İnsani Yardım Platformu Başkanı Durmuş Aydın, Muğdat
Camisi yanında düzenlenen uğurlama töreninde yaptığı konuşmada,
Suriye’deki duruma duyarsız kalmamak ve oradaki mazlum halka yardım etmek için kampanya başlattıklarını belirterek, Mersin’in plakasından yola çıkarak 33 TIR dolusu yardım malzemesi toplamaya çalıştıklarını söyledi. Kampanya süresince hedefledikleri rakamı geçtiklerini bildiren Aydın, 2 milyon 200 bin lira değerindeki gıda malzemesini Suriye’ye
gönderdiklerini ifade etti. Aydın
Suriye’de 8 milyon insanın yerinden
edildiğinin altını çizerek, Suriye içinde kalmak zorunda olanların çok zor
şartlar altında olduğunu vurguladı.
UND’den tam destek
Toplam 5.5 milyon çocuğun savaştan etkilendiğini dile getiren Aydın,
“Bu insanlar zor koşullarda yaşıyor. Biz İHH İnsani Yardım Vakfı olarak 2011 Mart ayından bugüne kadar 120 milyon dolarlık ayni ve nakdi
yardım yaptık. Bu yardımlarımız tüm
hızıyla devam edecek çünkü Suriyelilerin üzerine her gün bomba düşü-
yor” diye konuştu. Vali Hasan Basri Güzeloğlu da Suriye’de bir insanlık dramı yaşandığını, Türk milletinin
yanı başındaki feryat ve haykırışı duymamazlık yapamayacağını ifade etti.
Kampanyada hedefin 33 TIR olduğunu ancak 44 TIR’a ulaşıldığını bildiren Güzeloğlu, Mersin’de kayıtlı 30
bin Suriyeli bulunduğunu ve ihtiyaçlarının karşılandığını sözlerine ekledi. MÜSİAD Mersin Şube Başkanı Yusuf Yılmaz da sivil toplum kuruluşları
olarak böyle bir kampanyanın içinde
olmaktan gurur duyduklarını söyledi.
Konuşmaların ardından dua edilerek
TIR’lar Suriye’ye uğurlanırken, törene
katılan Suriyeli bazı vatandaşlar göz-
yaşlarını tutamadı. Sosyal sorumluluk projelerinin adresi olan UND,
Suriyeli vatandaşlara insani yardım
konusunda duyarlı olarak üstüne düşeni yerine getirdi. UND, hem yönetim olarak hem de üyeler bazında
Suriyeli mülteciler konusunda kayıtsız kalmayarak tabir-i caizse ‘insanlık dersi’ verdi. UND Yönetim Kurulu
Başkan Yardımcısı Hakkı Keleş, Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Ergun Bilen, Yönetim Kurulu Üyesi Ahmet Aktaş ile UND üyelerinden İsa
Çani ve Murat Çani ücretsiz TIR desteğinde bulunarak yardım malzemelerinin Suriye’ye gönderilmesinde
katkı sağladılar.
UND, Azerbaycan Cumhuriyeti
Devlet Gümrük Komitesi’ni ziyaret etti
UND Yönetim Kurulu Üyesi Abdullah
Özer ve Çalışma Grubu Üyesi Mustafa Sağıroğlu 12 - 13 Mayıs tarihlerinde Azerbaycan Cumhuriyeti Devlet Gümrük Komitesi 1. Bakan Yardımcısı Sefer Mehdiyev’i resmi makamında ziyaret etti.
Kardeş ülke bakanı Mehdiyev ile Hazar geçişleri, sınır gümrüklerinde
uzun süreli beklemeler, gümrük noktalarında ödenen bedellerin sadeleştirilmesi, yol boyu kantarlarında yaşanılan sıkıntılar, sürücü vizelerin kaldırılması, iç gümrüklerde yaşanılan
sıkıntılar, gabari standartları, araç siMayıs 2014
gortası uygulaması gibi konular istişare edildi.
Oldukça dostane bir şekilde gerçekleşen görüşme neticesinde Mehdiyev, kardeş ülkeye ait Türk araçlarına ellerinden gelen tüm desteği sağlayacaklarını, iki ülke arasında yapılacak resmi toplantılarda bu konuların tekrar gündeme getirilmesini, ilgili toplantılara kendisinin de katılımının mümkün olabileceğini belirtti. Sınır beklemeleri konusunda ise, Türk
nakliyecisinin gümrük evraklarını önceden mail yolu ile göndermesi halinde sınırda bekletilmeyeceğini, fir-
maların taşıdıkları eşyaya dikkat etmelerini tavsiye etti. Bununla birlikte, araçların yol boyu kantarlarda
tekrardan tartılmamaları gerektiği
konusunda ilgili birimlerin uyarılacağını söyledi.
13
Mayıs 2014
14
GÜNDEM
Dünya Bankası’ndan AB’ye İhtar:
GÜMRÜK BİRLİĞİ MEVCUT HALİYLE KALAMAZ
Dünya Bankası Raporu’nda başta transit taşımalar olmak üzere, karayolu
taşımacılığı kotalarının yarattığı sorunların ortadan kaldırılması için
Türkiye-AB arasında somut adımların atılması öneriliyor.
UND Başkanı Nuhoğlu:
“SANAL PRANGALARIMIZDAN BİR AN ÖNCE KURTULMALIYIZ!”
Sanal prangaların Avrupa taşımalarında Türkiye’ye son 5 yılda 2.5 milyar euro
kaybettirdiğini ve bu yüzden sanal prangalardan kurtulmak gerektiğini ifade
eden UND Başkanı Çetin Nuhoğlu, Dünya Bankası tarafından hazırlanan raporda Türkiye-Gümrük Birliği ilişkilerinin açık ve net bir şekilde ortaya konulduğunu vurguladı.
2013 yılında AB ülkeleri üzerinden
karayoluyla gerçekleştirilen transit taşımalarımıza getirilen ayrımcı kısıtlamalara karşı kapsamlı bir mücadeleyi başlatan Uluslararası Nakliyeciler Derneği’nin (UND), Taksim Point Otel’de, 30 Nisan‘da düzenlediği basın toplantısında, Dünya Bankası tarafından 8 Nisan 2014 tarihinde
açıklanan “AB-Türkiye Gümrük Birliği Değerlendirme Raporu” ele alındı. Toplantıda konuşan UND Yönetim
Kurulu Başkanı Çetin Nuhoğlu, DünMayıs 2014
ya Bankası’nın yayınladığı raporda,
Türkiye-AB Gümrük Birliği’nin temeli olan ticaretin hacim ve değer olarak artırılması hedefinin gerçekleştirilmesinde, karayolu taşıma kotaları
ve vizeler gibi kısıtlayıcı tedbirler nedeniyle potansiyelinin altında ilerleme sağlandığının altının çizildiğini hatırlattı. UND Başkanı Nuhoğlu, “Yüzde 50’si AB sermayeli şirketler tarafından gerçekleştirilen ihracata uygulanan ayrımcı transit kısıtlamaları en
verimli olabilecek taşımacılık şirketi-
nin kullanılmasına imkan vermeyerek, Türkiye’den AB’ye ihracat yapan
firmaların tek bir güzergahta yaklaşık
800 euro’yu bulan gereksiz ek maliyetlere katlanmasına neden olurken,
bu fark söz konusu taşımaları engelsiz olarak gerçekleştiren Bulgar, Romen taşımacıya kar olarak yansımaktadır” dedi.
UND, üç adımlı mücadele
planı başlatıyor
Anlaşmanın, her iki tarafa da daha
15
faydalı olabilmesi için ‘Gümrük Birliği kapsamındaki malların dolaşımının serbestleştirilmesinin’ özellikle vurgulandığını anlatan Başkan Nuhoğlu, şunları söyledi:
“Türkiye’de üretilmiş olan tüm mallar, aslında ortak gümrük alanında
yer alan AB iç pazarına ait mallardır. Türkiye’nin AB pazarına yaptığı ihracatın yüzde 50’si Türkiye’de
yerleşik AB menşeli firmalar tarafından yapılmaktadır. Bu ihracatın yüzde 30’u ise Alman sermayeli firmalar tarafından gerçekleştirilmektedir. Transit geçişi engelleyerek serbest dolaşımda olan Türkiye ihraç ürünlerini engelleyen AB
ülkeleri bu tavırlarıyla aynı zamanda Türkiye’de üretilmiş AB ürünlerini ve AB’nin Türkiye’ye ihracatını
engellemektedir. Aslında AB, ‘Ulaştırma’ unsurunu, Gümrük Birliği’ne
konu olan malların serbest dolaşımını sağlayacak şekilde 1963 yılı
Ankara Anlaşması’ndan beri öngörmekte ve teyit etmektedir. Bugün,
50 yıldır unutulmuş haklarımızı geri
almanın mücadelesini başlatıyoruz. Bunu 3 adımda gerçekleştireceğiz. Bunlardan birincisi kamu kuruluşlarında ve kamuoyunda farkındalık yaratmak; bir diğeri malların
serbest dolaşımına getirilen kısıtlamaların AB’ye fayda sağlamadığını
AB ülkelerine anlatmak; sonuncusu
ise transit geçişte zorlandığımız ülkelere dava açmak olacak. Transit
geçişlerimizde beklemeler, verimsiz
alternatif modlara yönlendirmeler
gibi engellemeler yüzünden ödediğimiz her kuruşu Macaristan, Avusturya, Romanya ve Bulgaristan gibi
ülkelerden geri alacağız. Bu ülkelere çok yakında davalar açacağız,
bunun hukuki dayanağı var” dedi.
DTÖ Anlaşması’na aykırı
Türkiye-AB ticaret rakamlarının ortada olduğunu, bu ticaretin daha hızlı gelişiminin önündeki kısıtlayıcı faktörlerin de açık olduğunu belirten Nuhoğlu, “Almanya’nın ülkemize tahsis ettiği 167 bin 500 adet Transit
Belge’ye karşılık Avusturya’nın tahsis
etmiş olduğu ve son derece yetersiz
olan 15 bin adet Transit Belge tahsis
etmesi, aslında Türkiye-Almanya ticaretini kısıtlayan bir sonuç yaratmaktadır” dedi. “Bunu Berlin’de geçen mayıs ayında 200 Alman lojistik firmasının katıldığı panelde anlattık, AB’deki
tüm muhataplara anlatmaya devam
edeceğiz. Dünya Bankası’nın yayınladığı rapor da aynı şeyleri teyit ediyor”
Diyen UND Başkanı Nuhoğlu, transite getirilen kısıtlamaların 1947 GATT
kuralları ile Kasım 2013’te Bali’de
159 ülke tarafından paraf edilen en
son DTÖ Anlaşması’na da aykırı olduğunu belirtti.
“Yanlıştan bir an
önce dönülmeli”
Avrupa Birliği’nin Türkiye’ye 92 milyar dolarlık mal ithal ettiğini ve Türk
taşımacılarına yönelik kısıtlamaların sonuçta Avrupalı tüketiciye de
yük getirdiğini vurgulayan Çetin Nuhoğlu, şöyle konuştu: “AB’nin geç-
“Transit geçişi engelleyerek
serbest dolaşımda olan
Türkiye ihraç ürünlerini engelleyen AB ülkeleri bu
tavırlarıyla aynı zamanda
Türkiye’de üretilmiş
AB ürünlerini ve AB’nin
Türkiye’ye ihracatını
engellemektedir.”
miş genişleme ve derinleşme süreçlerinde ‘taşımacılık, malların serbest
dolaşımının dışında değerlendirerek’ benzer hatalar yapılmış, taşımayı kısıtlamanın dış ticareti ve ekonomiyi kısıtladığı gerçeği, yaşanan kayıplar ile tecrübe edilmiştir. AB’nin
geçmişte yapılan hatalardan edindiği tecrübeler, Türkiye’nin tam üyelik sürecinde yeniden yaşanmamalı, yaşatılmamalıdır. Dünya Bankası tarafından 8 Nisan 2014 tarihinde
açıklanan ‘AB-Türkiye Gümrük Birliği Değerlendirme Raporu’; Gümrük
Birliği’nin artık mevcut haliyle kalamayacağını kabul ediyor. Raporda,
başta transit taşımalar olmak üzere, karayolu taşımacılığı kotalarının
yarattığı sorunların ortadan kaldırılması için Türkiye-AB arasında yeni
bir anlaşma olasılığı da dahil olmak
üzere, somut adımların atılması öneriliyor. Dünya Bankası’nın bu raporu,
18 yılını dolduran Gümrük Birliği’nin
mevcut kotalardan etkilendiği ve bir
bedel ödendiği, ödenmeye de devam ettiğine vurgu yapmaktadır. AB
ekonomisinin menfaatleri gereği de
bu yanlıştan bir an önce dönülmeMayıs 2014
16
GÜNDEM
lidir. Toplantımız vesilesiyle de bize
ve Türk taşımacılık sektörünün haklı mücadelesini AB parlamentosuna
taşıyan AB Parlamenteri Sayın Mehmet Kazak’a teşekkürlerimi bir borç
bilirim.”
İntermodal diye bir taşıma
modunu bize dayattılar
UND Başkanı Nuhoğlu, sadece karayolu ile gidilebilecek noktalara uluslararası Türk nakliyecilerinin deni-
zi aşarak, trene binerek ve sonrasında da karayolunu kullanarak engebeli ve dolambaçlı bir şekilde gitmek
durumunda kaldığını belirtti. Nuhoğlu, “İntermodal adı altında bir taşıma
modunu bizlere dayattılar. Oysa ülke
nakliyecileri olarak tek istediğimiz eşit
rekabet edebilmek” dedi. Keyfi olarak
bekletilmenin ticareti olumsuz etkilediğini ifade eden Nuhoğlu, AB içerisinde tutarlılığın olması gerektiğinin
de altını çizdi.
DÜNYA BANKASI’NIN RAPORU İYİ ANALİZ EDİLMELİ
2008’den 2013’e AB’ye ihraç taşıma pazarımızın yüzde 25 büyüdüğünü,
Türk taşımacıların yüzde 10 pazar kaybettiğini belirten UND Başkanı Çetin Nuhoğlu, Türkiye ile Avrupa Birliği arasında kurulmuş olan Gümrük
Birliği’nin malların serbest dolaşımını zorunlu kıldığı halde ‘karayolu kotaları ve özellikle de transit izinleri’ konusunun malların serbest dolaşımı önünde engeller oluşturduğunu, transit trafiğini aksatarak Gümrük Birliğinin tam
anlamıyla işleyişini sekteye uğrattığını söyledi. Dünya Bankası Raporu’nun
iyi analiz edilmesi gerektiğini ifade eden UND Yönetim Kurulu Başkanı Çetin Nuhoğlu, Gümrük Birliği’nin artık mevcut haliyle kalamayacağının Dünya Bankası tarafından hazırlanan raporda da vurgulandığını belirterek, “Bu
rapor, 18 yılını dolduran Gümrük Birliği’nin mevcut kotalardan etkilendiği
ve bir bedel ödendiği, ödenmeye de devam ettiğine vurgu yapmaktadır. AB
ekonomisinin menfaatleri gereği de bu yanlıştan bir an önce dönülmelidir.
2008’den 2013’e AB’ye ihraç taşıma pazarımız yüzde 25 büyürken Türk taşımacılar yüzde 10 pazar kaybetti. Sırbistan, AB için bir üçüncü ülkedir; oysa
Türkiye, 1963’ten beri AB’ye ortak üyedir. Buna rağmen Sırbistan araçları Macaristan’ı serbestçe transit geçebilirken; Türk araçları transit ücret ödemektedir. 34 milyon yük taşıma aracı AB içinde serbestçe dolaşırken; sadece 21 bin Türk aracının çevreyi kirlettiği gerekçesiyle geçişinin engellenmesi
sanal prangalardan başka bir şey değildir” dedi.
Mayıs 2014
Türkiye’nin 11 AB ülkesinde
kaybettiği ihracat fırsatı miktar olarak 1.66 milyar ton,
değer olarak da 5.56 milyar
dolar
Rapor Madde 110’da“Serbest dolaşımı engellediği, Türkiye’nin ticaretine yük getirdiği ve Türk taşıma
şirketlerinin kamyonlarını verimli bir şekilde kullanmalarını engellediğinden dolayı, en azından GB
kapsamındaki mallar için hem ikili
hem de transit taşımacılıkta karayolu taşımacılığı kotalarının kaldırılması gerekmektedir” ifadesinin
yer aldığını hatırlatan UND Başkanı Nuhoğlu, AB bağlamında, Avrupa Adalet Divanı, devlet tarafından sebep olunmayanlar da dahil olmak üzere karayolu taşımacılığının önündeki engellerin malların serbest dolaşımını engelleyebileceği kararını verdiğini söyledi.
Benzer şekilde, karayolu taşımacılığı kotalarının Türkiye’nin ticareti
için hem finansal hem de idari nitelikte ilave yükler getirdiğini kaydeden UND Başkanı, Doğuş Üniversitesi tarafından UND için hazırlanan bir raporun ilk sonuçları sadece kota sistemi yüzünden
Türkiye’nin 11 AB ülkesinde kaybettiği ihracat fırsatının miktar olarak 1,66 milyar ton, değer olarak
da 5,56 milyar dolar olduğunu ortaya koyduğunu söyledi.
17
RAPOR HAKKINDA
KİM NE DEDİ?
AB Genişleme Komiseri
Stefan Füle: Hayal Kırıklıkları,
Kazanımlar…
“Geçtiğimiz aylarda ticaret ilişkilerimize de daha yakından baktık. Avrupa Birliği-Türkiye ilişkilerinin ekonomik anlamda belkemiğini oluşturan
Gümrük Birliği’ne ilişkin Dünya Bankası tarafından yapılan değerlendirme, bu ilişkinin güçlü ve zayıf yanlarını incelememiz ve her iki tarafa sağladığı muazzam yararları duyurmamız için büyük bir fırsat sunmaktadır.
Her şeyden önce, mevcut zorlukları ortadan kaldırmak üzere yapıcı bir
çaba göstermemiz halinde, Gümrük
Birliği’nin henüz ortaya çıkarılmamış
olan büyük potansiyelinden en iyi şekilde yararlanma imkanını sunmaktadır. Bunun önümüzdeki yıllarda işbirliğimizi ciddi biçimde artıracağına
gönülden inanıyorum.”
Ekonomi Bakanı
Nihat Zeybekçi: Türkiye ile AB
arasındaki Gümrük Birliği
Anlaşması Bir Üst Seviyeye
Çıkarılmalı
“Türk sanayi ürünlerinin AB içinde
kayıtsız ve şartsız serbest olması gerektiği, asla engellenemeyeceği birçok yerde bahsedilmiş olmasına rağmen bazı ülkelerin Türk ihraç ürünlerinin taşınmasında kotalar konulmasının, en son Bulgaristan’ın 2 hafta
boyunca Türk ihraç ürünlerini ve on
binlerce taşıma aracını bloke etmesinin kabul edilebilir olduğunu zannetmiyoruz. Türkiye olarak biz adil
olduk. Türkiye olarak bundan sonra enerji taşınmasında, enerji aktarılmasında, deniz yolu, demir yolu ve
kara yolu ile dünyanın ticaretini serbestçe yapmasında sonuna kadar
açık olacağız ve destekleyeceğiz.
Yakın coğrafyamızın da aynı hassasiyette olmasını bekliyoruz. İnşallah
Gümrük Birliği anlaşmasını biz yeniden uygun olan ve bize yakışan hale
getirmek için ümitliyiz ve getireceğimize de inanıyorum.”
rar tartışılmayacak şekilde çözüme
kavuşturulana kadar müzakerelere
kararlılıkla devam edilecektir. Bakanlığımızın yeni pozisyonu uyarınca, ilgili ülkelerin heyetleriyle ikili görüşmelerde (KUKK toplantılarında) bundan böyle “transit geçiş haklarımız”
pazarlık konusu yapılamaz, Türkiye
tarafı olarak bu haktan taviz vermemeye kararlıyız.”
Ulaştırma, Denizcilik ve
Haberleşme Bakanı Lütfi Elvan:
Transit Hakkımızdan Ödün
Vermeyeceğiz
“AB ülkeleri üzerinden transit taşımalarımızda yaşanan sorunlar tek-
BATI TAŞIMA PAZARINDA KAN KAYBI SÜRÜYOR
Engellemelerle karşı karşıya olan ülkemiz uluslararası taşımaları kan kaybetmeye devam ediyor. Tek isteği ‘eşit şartlarda rekabet edebilmek olan’ Türk
nakliyecisi AB taşımalarında çok ciddi bir haksızlıkla karşı karşıya. Aşağıdaki tabloda batı taşımalarımızdaki son durum daha net olarak görülebiliyor.
Mayıs 2014
18
GÜNDEM
UND’den Avusturya’ya
“Transit Kısıtlamaları Kaldırın” çağrısı
UND Yönetim Kurulu Başkanı Çetin Nuhoğlu, Türkiye uluslararası karayolu eşya taşımacılığı sektörü firmaları adına Avusturya makamlarından 20-21 Mayıs’ta KUKK
Toplantısı’nda üç konunun heyetler tarafından kesinlikle çözülmesini istediklerini belirtti. Nuhoğlu, bu üç konuyu şu başlıklar altında özetledi: “Macaristan’dan
25 bin sefer geçiş hakkı derhal verilmeli. Mücbir sebep dışında mallar 12 saatten
fazla trenlerde beklememeli. Trenin ait olduğu ülkeye bakılmaksızın, blok trenle
taşınan her Türk treylerine de bonus belgesi verilmeli.”
Avusturya’da Türkiye ve Avusturya ulaştırma bakanlıkları heyetlerinin biraraya geleceği toplantı öncesinde ulusal gazetede bir duyuru yayınlayan Türkiye Uluslararası Nakliyeciler Derneği (UND), Türkiye-AB
Ortaklık ve Gümrük Birliği ilişkisi
ve dünya ticaret kuralları gereğince
Avusturya’nın Türk araçlarına yönelik
transit geçiş kısıtlamalarının kaldırılması için çağrıda bulundu.
Türkiye ve Avusturya
kamuoyları ve yetkili
makamlarına açık mektup
UND, Avusturya Ulaştırma Bakanı Bures ile Türkiye Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Lütfi Elvan’a hitaben yayınladığı çağrıda, “Türkiye’nin, 1963 Ankara Anlaşması, 1970 Katma Protokolü ve
1/95 sayılı Ortaklık Konseyi Kararı
gibi özel anlaşmalar temelinde Avrupa Birliği’ne Ortak Üye konumunda olduğu ve bu anlaşmaların Türkiye ile AB arasında malların serbest
dolaşımı hakkını garanti ettiğini, ancak Avusturya’nın Türk plakalı araçlara uyguladığı transit geçiş kısıtlamalarıyla Türkiye-AB arasında malların serbest dolaşımı hakkını engellediğini” açıkladı. Konuya ilişkin demeç veren UND Yönetim Kurulu Başkanı Çetin Nuhoğlu, “Malları taşıyan
araçlar; Macaristan üzerinden trene
binerek Avusturya’yı yılda 25 bin sefer geçerken; bu güzergah, trenin zarar etmesi gerekçesiyle 9 Aralık 2012
tarihinde Avusturya tarafından kapatılmıştır. Daha maliyetli ve daha uzun
süren yollardan gitmek zorunda kalıyoruz. Slovenya’dan devam eden
mevcut tren hattında da 3-4 günlük
beklemeler oluşmakta, bu da zarar
eden trenleri kârlı hale getirirken ihMayıs 2014
racat ve ithalatımıza büyük zarar vermektedir” dedi. UND, ulusal gazetede yayınladığı ilanda, uluslararası ticarette taşıma hızı ve kalitesinin ihracat ve ithalatın temeli olduğunun
altını çizerken; Türkiye-AB ticaretinin
Avusturya başta olmak üzere bazı AB
ülkelerinden transit geçişlerinde Türk
taşımacılarının karşılaştıkları transit
kotaları ve transit ücretleri gibi maliyet yaratan uygulamalar nedeniyle potansiyelinin altında gerçekleştiği gerçeğine işaret etti.
UND Başkanı Nuhoğlu
Dünya Bankası Raporu’na
atıfta bulundu
UND Başkanı Nuhoğlu, bu noktada
Dünya Bankası tarafından 8 Nisan
2014 tarihinde kamuoyuna açıklanan “Türkiye-AB Gümrük Birliği Değerlendirmesi” raporuna atıfta bulunarak, bu gerçeğin raporun “karayolu kotaları” ile ilgili özel bölümünde
yer alan ifadeler ile açıkça teyit edilmekte olduğunu söyledi: “…Karayolu kotaları ve özellikle transit izinleri malların serbest dolaşımı önünde
engeller oluşturmakta ve transit trafiğini aksatarak Gümrük Birliği’nin
tam anlamıyla işleyişini sekteye uğratmaktadır. Serbest dolaşımı engellediği, Türkiye’nin ticaretine yük getirdiği ve Türk taşıma şirketlerinin kamyonlarını verimli bir şekilde kullanmalarını engellediğinden dolayı, en
azından GB kapsamındaki mallar
için hem ikili hem de transit taşımacılıkta karayolu taşıma kotalarının kaldırılması gerekmektedir.”
Türkiye’nin toplam ihracatının yüzde 50’sinin AB sermayeli şirketler tarafından, Türkiye’de yaptıkları yatırımlar sayesinde gerçekleştirildiğini vurgulayan Nuhoğlu, bu firma-
lar arasında 750 Avusturya sermayeli şirketin yer aldığını ve bu durumun Türkiye’de yatırım yapmış bulunan Avusturyalı şirketlerin çıkarına aykırı olduğunu söyledi. UND
Başkanı Nuhoğlu, Türkiye uluslararası karayolu eşya taşımacılığı sektörü firmaları adına Avusturya makamlarından 20-21 Mayıs’ta KUKK
Toplantısı’nda üç konunun heyetler
tarafından kesinlikle çözülmesini istediklerini belirtti. Nuhoğlu, bu üç
konuyu şu başlıklar altında özetledi:
Macaristan’dan 25 bin sefer geçiş
hakkı derhal verilmeli. Mücbir sebep
dışında mallar 12 saatten fazla trenlerde beklememeli. Trenin ait olduğu ülkeye bakılmaksızın, blok trenle
taşınan her Türk treylerine de bonus
belgesi verilmeli.
19
Mayıs 2014
20
GÜNDEM
Avusturya sonunda
haksızlık yaptığını kabul etti!
Çözümün içinde taşımacılar olacak!
Türkiye-Avusturya KUKK
toplantısı 20-21 Mayıs
tarihlerinde Viyana’da
gerçekleştirildi. UND’nin
son bir yıldır gerçekleştirdiği eylemler ve Bakanlığın kararlılıkla mücadelesi ilk sonuçlarını
KUKK Toplantısı’nda vermeye başladı.
Avusturya KUKK
Toplantısı’ndan satırbaşları
İlk kez bir KUKK toplantısında, Maribor Terminali’nde bekleyen sürücüler UND aracılığıyla internet üzerinden interaktif olarak bağlanarak,
KUKK Toplantısı esnasında sorunlarını Avusturya makamlarına iletme
imkânı buldu.
Bugüne kadar pazarlık dahi edilemeyen kotalarda artış sağlandı. Tren
kullanımına verilen ödül belge oranı
yükseltildi. KUKK Toplantısı’nda, tren
kullanımında yaşanan sorunların çözümü için tren şirketi temsilcileri ile
taşımacılarımızdan oluşan Çalışma
Grubu ilk toplantısının Maribor’da
Mayıs 2014
gerçekleştirmesi yönünde karar alındı. Yapılacak olan çalışmaların sonuçları rapor haline getirilecek ve değerlendirilmek üzere resmi kurumlara
sunulacak.
Türk ihracatının kesintisiz devamı için
sürdürülen çalışmalara büyük etkisi
olan KUKK Toplantısı’na Türk Heyeti adına Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı Karayolu Düzenleme Genel Müdür Yardımcısı Hüseyin Yılmaz başkanlık etti. Toplantıya, Daire Başkanı Nurhan Tüfekçioğlu ve ekibi, Viyana Türk Büyükelçisi Mehmet Hasan Göğüş de katıldı.
Ayrıca toplantıya Avusturya makamları ve Heyet Başkanı Ursula Zechner
de katıldı. Türkiye-Avusturya KUKK
Toplantısı’na UND adına Genel Sekreter Ali Çiçekli, İcra Kurulu Başkanı Fatih Şener, UND Denetleme Kurulu Üyesi Hakan Yılmaz ve İcra Kurulu Üyesi Alpdogan Kahraman katılım sağladı.
Türk taşımacısı transit
geçişlerde serbestlik istiyor
Toplantı sonrasında UND yetkilileri,
Avusturya’nın taşımacılarımız için bir
engel olmasının önlenmesi yönündeki mücadelenin belirli argüman-
lar çerçevesinde kararlılıkla süreceğini ifade ettiler. UND yetkilileri
bu argümanları şu şekilde özetliyorlar: “Avusturya tarafından taşımacılarımıza dayatılan Ro-La zorunluluğu artık kabul edilemez boyutlara gelmişti. Avusturya’nın Türk taşımacılarına uyguladığı Ro-La dayatması; Avusturya’nın DTÖ ve Gümrük Birliği kurallarını ihlalidir, eş etkili vergi ve bir miktar kısıtlamasıdır. Gerekçesi olan çevrenin korunması, artık kabul edilebilir değildir.
Ro-La, karayolundan pahalıdır, bu
durum taşımacılarımızın dolayısıyla
ihracat mallarımızın maliyetini artırmaktadır. Gümrük Birliği, uluslararası ticareti, haklar ve sorumluluklar
açısından düzenleyen çok taraflı bir
anlaşma olan Dünya Ticaret Örgütü Ticaret ve Gümrük Tarifeleri Genel Anlaşması (GATT) ve AB kurucu
Antlaşmaları’na göre iki aşamada
değerlendirilmesi gereken bir ekonomik bütünleşme sürecidir. Gümrük Birliği tarafı olan ülkeler kendi
aralarında bir Serbest Ticaret Alanı
(STA) yaratırlar: Buna göre üye ülkeler arasında ticareti doğrudan ya
da dolaylı olarak kısıtlayan her türlü
uygulama yasaktır. UND olarak bu
21
noktada bizim tezimiz, karayolu taşımacılığına uygulanan kotaların ve
Ro-La benzeri mod kısıtlamalarının
‘eş etkili vergi’ ve ‘miktar kısıtlaması ile eş etkili önlem’ olduğudur. Türk
araçlarının geçişinin engellerle kısıtlanması, Türkiye’de üretilen sanayi ürünlerinin AB ülkelerine ihracatını daha pahalı hale getirmesi, bir eş
etkili vergi sorunu yaratmaktadır. Bu
kapsama taşıma maliyetlerini artıran
her türlü uygulamayı koymak, Avusturya örneğinde olduğu şekli ile zorla trene bindirilme, hatta trenin kaldırılması ile maliyetin daha da artması ve bunun ayırımcılık yani diğer
Gümrük Birliği ülke uyrukları ile ‘ayrımcılık’ yapılarak uygulanması da
girmektedir. Taşımacılık maliyetlerinin artması sadece taşımacının cebinden çıkmamakta, fatura malı üretene kesilerek, malın pazara sürümü
noktasında maliyet artırıcı bir neden
olduğundan eş etkili vergi kapsamına girerek bir haksız rekabet durumu
yaratmaktadır.”
UND yetkilileri, ilk adım olarak değerlendirilebilecek bu gelişmeye rağmen, aşağıdaki soruların sektör adına Avusturya tarafına yöneltilmesi gerektiğini ifade ettiler:
araçlarımızın 2-3 gün tren kuyruğunda beklemesini adil buluyor musunuz?
-Yıllık 130 bin geçiş ihtiyacı olan
6-7 bin Türk aracı için sadece 21
bin belge verilmesini nasıl açıklıyorsunuz?
-Tren hatlarınıza zorunlu olarak bindirilen Türk araçları dışında niçin Avusturyalılar dahil, hiçbir Avrupalı binmemektedir?
-AB taşımalarını yapılamaz hale getiren her türlü ayrımcılığa karşı mücadelemiz, kararlılıkla sürecektir.
Yeni geçiş belgeleri kotaları ve türleri
Toplantıda, 2014 yılından geçerli olmak üzere yeni geçiş belgeleri kotaları ve
türleri şu şekilde kararlaştırıldı:
18 bin adet tektip Euro 3 ve üzeri (İkili/transit ve üçüncü ülke dâhil)
3 bin adet tektip Euro 4 ve üzeri (İkili/transit ve üçüncü ülke dâhil)
900 Adet Trieste Limanı’ndan giden ve gelen yükler için Euro 3 ve üzeri belge
2 tek yön tren kullanımı karşılığında verilen 1 ödül belgesi oranı, 1.5 sefere 1
ödül belgesi olarak yükseltildi. Bu durumda 3 tek yön sefer tren kullanımı yapan üyeler 2 adet ödül belgesi hak edecek olup, 2013 yılı ile kıyaslandığında,
63 bin tek yön tren kullanımından kazanılan 31 bin 500 belge, bu yeni sistemle 42 bin sayısına yükselecek.
Tren kullanımları ile ilgili yaşanan sorunun çözümüne yönelik en önemli gelişmelerden biri de taşımacılar ve tren şirketinden oluşan bir çalışma grubunun
oluşturulması kararının KUKK protokolünde yer alması oldu. Kurulacak çalışma
grubu ilk toplantısını Maribor Terminali’nde gerçekleştirecek olup resmi kurum
temsilcileri de toplantıda gözlemci olarak yer alacak. Tren hareket merkezlerinde gerçekleştirilecek toplantıların sonunda ilgili resmi kurumlara toplantı raporu iletilecek ve çözümlerin belirlenmesi için Ulaştırma Bakanlıkları bir araya gelecek. Türk Heyeti rapor sonuçlarının değerlendirilmesi amacıyla gerçekleştirilecek olan söz konusu toplantı tarihi olarak 1 Ocak 2015’i önerdi.
-250 km’lik bir karayolu geçişi için
Mayıs 2014
22
GÜNDEM
UND, haklı mücadelesini
Avrupalı bakanlara anlattı
Sektörü sahiplenmeye devam eden UND, haklı mücadelesini Avrupalı
bakanlara anlattı. Türk karayolu taşımacılarının yaşadığı problemler Alman ve
Fransız bakanlara hediye edilen‘ Transit Oyunu’ ile farklı bir açıdan anlatıldı.
Mayıs 2014
23
Türk karayolu taşımacılarının yaşadığı problemleri gösteren ‘Transit Oyunu’, Alman ve Fransız bakanlara hediye edildi. Bir gün öncesine denk
gelen Avusturya-Türkiye ulaştırma
heyetleri toplantısında Ro-La kuyruklarında yaşanan sıkıntıları “görüntülerle” Avusturya tarafına aktararak,
transit kotalarında önemli iyileşmeler sağlanmasına vesile olan UND,
“transit engellerle mücadelesini” hemen akabinde Almanya’nın Leipzig
şehrinde gerçekleştirilen 2014 ITF
Yıllık Zirvesi’ne taşıdı. Uluslararası
Ulaştırma Forumu (ITF) ile Alman Federal Ulaştırma Bakanlığı organizasyonunda, bu yıl için Fransız Ulaştırma
Bakanlığı’nın ev sahipliğinde gerçekleşen küresel ulaştırma zirvesine “altın sponsor” olarak katılan UND, 30
metrekare büyüklüğünde bir stantta özel olarak tasarlanan görsellerle
“Türk taşımacıların transit taşımalardaki sorunlarını” anlattı. Transit kotaları ve diğer kısıtlamalar ile, profesyonel sürücü vizelerinin aslında Avrupa ekonomisinin tamamının gelişimini engelleyen, ayrımcı ve çağ dışı korumacılık araçları olduğunu, dünyanın dört bir yanından gelen ulaştırma
sektörü temsilcilerine “balonla uçurulmaya çalışılan yükler”, “transitte karşılaşılan güçlüklere dair mesaj
balonları”, “tekeri kırık ve AB yüklerini taşıyan TIR maketi” ve video gösterimleriyle anlatan UND, ayrıca kendi
icadı olan çok özel bir “transit oyunuyla” konuya ilgi çekmeyi başardı.
re Dobrindt ile Fransız Ulaştırma
Bakanı Frederic Cuvillier’i ağırladı. 2 bakanın UND standına yaptığı ziyarette, hediyeler ile birlikte UND’nin “transit oyunu” da bakanlara takdim edilerek, transitte
yaşanılan sorunlara çözüm yolunda destekleri talep edildi. UND’nin,
temsil ettiği sektör adına gerçekleştirdiği yoğun lobi çalışmalarına sahne olan ITF Zirvesi’nin ilk
gününde UND standının ziyaretçileri arasında Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Talat Aydın, Kalkınma Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı
Cüneyd Düzyol, THY Genel Müdürü Temel Kotil de yer aldı. UND, Leipzig çıkarmasının ikinci gününde de
ulaştırma dünyasının üst düzey temsilcilerine sektörün mesajlarını iletmeye devam etti.
‘Kızma Birader’
Kızma Birader adıyla anılan oyuna benzer bir kurguya sahip olan
“Türk TIRları için Transit Oyunu”
ile, Türkiye’den Almanya’ya karayolu araçlarıyla gerçekleştirilen taşımalarda sınır kapılarındaki beklemeler,
Ro-La terminallerindeki beklemeler,
transit ücretleri ve diğer ayrımcı kısıtlamaları içeren zorlu etapları, zar
atıp güzergah seçerek en kısa sürede ve en düşük maliyetle geçebilen 1
katılımcıya, 5 yıldızlı bir otelde Antalya tatili hediye edildi.
Alman ve Fransız bakanlardan
destek talep edildi
Küresel ulaştırma sektörünün üst
düzey temsilcilerinin yanı sıra 54
ülkenin ulaştırma bakanlarına ve
heyetlerine Türk taşımacıları adına mesajlar ileten UND, standında
Alman Ulaştırma Bakanı Alexand-
Mayıs 2014
24
GÜNDEM
UND, ITF’te baş aktör oldu
Uluslararası Nakliyeciler Derneği, 21- 23 Mayıs tarihlerinde Almanya Leipzig’te
gerçekleşen Uluslararası Ulaştırma Forumu Yıllık Zirvesi’nde küresel ulaştırma
sektörü temsilcilerine seslendi. UND İcra Kurulu Başkanı Şener’in dünya kamuoyuna temel çağrılarda bulunduğu zirvede UND baş aktör oldu.
21-23 Mayıs 2014 tarihleri arasında
Alman Ulaştırma Bakanlığı organizasyonu ve Fransız Ulaştırma Bakanlığı ev sahipliğinde Leipzig’de gerçekleştirilen Uluslararası Ulaştırma Forumu
(ITF) 2014 Yıllık Zirvesi’nde UND, Türk
uluslararası karayolu eşya taşımacılığı sektörü adına kapsamlı bir lobi çalışması gerçekleştirdi. Zirve kapsamında “transit taşımalarda karşılaşılan ayrımcı kısıtlamalar”ın Avrupa ekonomisi için yarattığı sorunları ve maliyetleri
dünya kamuoyuna aktaran UND, “bir
Türk nakliyecisinin AB sınırları arasındaki transit taşımalarında yaşadığı sorunlarını” yetkililere birebir deneyimletti. UND aynı zamanda “Değişen Dünyada Ulaştırma” temalı zirve süresince ITF üyesi 54 ülkenin ulaştırma bakanlarına Türkiye’nin “transit serbestisi” argümanlarını aktardı. UND standını birbirinden önemli isimler ziyaret
etti. UND İcra Kurulu Başkanı Fatih Şener, dünya kamuoyuna temel çağrılarda bulundu.
UND, zirveye
‘altın sponsor’ olarak katıldı
Bu yılki Zirve’ye “altın sponsor” olarak katılan UND, özel olarak tasarladığı stantta Ulaştırma Denizcilik ve
Haberleşme Bakanı Lütfi Elvan başkanlığındaki Türkiye Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı heyetinin yanı sıra Dünya Bankası, OECD,
Avrupa Yatırım Bankası gibi uluslararası kuruluşların temsilcileri ile Volvo,
Michelin gibi global firmaların üst düzey temsilcilerinin de aralarında yer
aldığı küresel ulaştırma sektörü temsilcilerini ağırladı. Zirve’nin son günü
23 Mayıs 2014 saat 10:30’da Leipzig Messe Media Centre’da, IRU Genel Sekreteri Umberto de Pretto, Avrupa Yükleyiciler Konseyi (ESC) Genel
Sekreteri Denis Choumert ve ITF Genel Sekreteri Jose Viegas’in katılımıyla UND organizasyonunda “DTÖ’nün
Bali Kararları ışığında Transit Serbestisi” ana temalı uluslararası bir basın
toplantısı gerçekleştirildi. 1947 yılından beri dünya ticaretinin en temel
kurallarından biri olarak yürürlükte
Mayıs 2014
bulunan “Transit Serbestisi”nin bazı
ülkelerce kendi taşımacılarını koruma
gerekçeleriyle kısıtlanmasının, dünya
ticaretinin sınırlar arası akışını yavaşlattığına ve ticareti daralttığına dikkat
çeken UND, yabancı basın temsilcilerine Dünya Ticaret Örgütü’nün Aralık 2013’te Bali’de paraf edilen yeni
Ticareti Kolaylaştırma Anlaşması ile,
“transit taşımalara uygulanan kısıtlamaların kaldırılmasının 159 üye devlet tarafından daha güçlü şekilde taahhüt edildiğini açıkladı.
UND İcra Kurulu Başkanı
Şener’den dünya kamuoyuna
temel çağrılar
“Karayolu transit taşımalarında AB ülkeleri tarafından getirilen Türk plakalı araçlara getirilen kısıtlamaların
Türkiye-AB Gümrük Birliği’nin düzgün işlememesine ve en verimli olabilecek taşımacıların kullanılması engellendiğinde yükselen maliyetlerin de
Türkiye-AB ticaretinin potansiyelinin
altında gelişmesine sebep olduğu”
gerçeğini, Dünya Bankası tarafından
8 Nisan’da yayınlanan “Türkiye-AB
Gümrük Birliği Değerlendirmesi” raporundan alıntılar yaparak anlatan
UND İcra Kurulu Başkanı Fatih Şener, dünya kamuoyuna şu temel çağrıları iletti:
Transit serbestisi, DTÖ ve GATT
Madde V çerçevesinde, uluslararası ticaret erbabı ve taşımacılar için
evrensel ve vazgeçilmez bir haktır.
159 DTÖ üye devleti tarafından Ara-
lık 2013’te verilen “transit serbestisi”
kuralına uyma taahhüdü, yerine getirilmeli.
AB ülkeleri başta olmak üzere, bazı
ülkeler üzerinden karayolu ile transit
olarak (yük almadan veya boşaltmadan) gerçekleştirilen taşımalara kota
ve transit ücreti gibi kısıtlamalar uygulanmamalı.
Karayoluyla AB ülkelerini transit geçen Türk taşımacılarının çeşitli kısıtlamalarla engellenmesi, yüzde 50’si
Türkiye’deki AB sermayeli şirketler tarafından gerçekleştirilen Türkiye ihracatının rekabet gücünü azaltırken;
AB-Türkiye arasında karşılıklı ticareti
yapılan malların “serbest dolaşımını”
imkansız kılıyor.
Türkiye’de kayıtlı yük araçlarının karayolu transit taşımalarına uygulanan
kısıtlamaların, Türkiye’den AB’ye ihracatı her yıl 6.5 milyar dolar azalttığı
hesaplanmıştır. Türkiye’nin ihracatının
yüzde 74’ü AB ülkelerinden gelen ara
mal ve hammadde kullanılarak gerçekleştiği; bu sebeple kısıtlamalar yüzünden AB ülkelerinin de benzer miktarda kaybı Türkiye’ye ihracatlarında
yaşadıkları biliniyor.
Türkiye-AB ekonomileri gümrük birliğinin 18. yılında birbiri ile bütünleşmiş; ortak uluslararası bir değer zincirinin parçaları haline gelmiştir. Karşılıklı ticari etkileşimin yapay ve ayrımcı
kısıtlamalara maruz bırakılması, ürün
değer zincirinin akışını kesintiye uğratarak AB ekonomisi dahil, tüm zincirin
rekabet gücünü bozuyor.
25
Mayıs 2014
26
UND’DEN
Türkiye Cumhuriyeti – Çek Cumhuriyeti
KUKK Toplantısı’nda önemli gelişme
Türkiye-Çek Kara Ulaştırma Karma Komisyon Toplantısı (KUKK) 13
Mayıs’ta tarihinde İstanbul’da gerçekleştirildi. Toplantıya Türk heyeti adına Kara Ulaştırması Genel Müdürlüğü Daire Başkanı Nurhan Tüfekçioğlu ve Çek Kara Ulaştırması Departmanı Heyeti adına Heyet Başkanı, Direktör Yardımcısı Baran Pavol başkanlık yaptı. Toplantıda Türk heyeti tarafından “Transit taşımacılığın uluslararası bir hak olduğunu” dile getirildi.
Transit taşımacılığı karşılıklı olarak libere edilmesi talep edildi. Çek heyeti ise geçiş belgelerinin serbestleştirilmesi hususunda olumlu bir yaklaşım
sergilemedi. Uzun süren müzakereler
sonucunda, İkili ve Tektip Geçiş Belgesi Kotası’nda artış sağlandı.
2014 yılı geçiş belgeleri
sayısı şu şekilde belirlendi:
•9.000 adet tektip ( ikili/transit) geçiş belgesi
+ 1.000 adet ek transit belgesi
•9.000 adet ikili geçiş belgesi
•1.500 adet 3.ülke/boş giriş geçiş
belgesi
2015 yılı geçici kotası
•10.000 adet tektip ( ikili/ transit)
geçiş belgesi
•10.000 adet ikili geçiş belgesi
•1.500 adet 3.ülke/boş giriş geçiş
belgesi
Ayrıca, transit taşımacılığın kısıtlanamayacağına ilişkin Gümrük Tarifeleri ve Ticaret Genel
Anlaşması’nın (GATT) 5. Maddesi, Dünya Ticaret Örgütü Bakanlar Konferansı’nın Bali’de gerçekleştirilen toplantısında paraf edilen
“Transit Serbestisi” kararları ve AB
ile mevcut anlaşmalar kapsamında transit taşımaların libere edilmesi gerektiğine ilişkin ülkemiz görüşü
iki ülke arasındaki protokolde yer
almış olmakla birlikte, heyet başkanlarının ortak kararı ile yıl içerisinde ihtiyaç duyulması halinde ek
belge taleplerinin olumlu karşılanması hususu sağlandı. Sonuç ola-
rak, en son gerçekleştirilen Slovakya KUKK toplantısında karar verildiği üzere transit taşımaların serbestleştirilmesi hususunda çalışmalara başlanmasına ek olarak aynı güzergahta yer alan diğer bir ülke olan
Çek Cumhuriyeti geçiş belgelerinde yaşanan bu artışın Avusturya tarafından dayatılan Ro-La zorlamasına karşın kullanılması elzem olan
bir güzergahta önemli bir gelişme
olarak kaydedildi. Toplantıya UND
İcra Kurulu Başkan Yardımcısı Alper
Özel ve Avrupa Ülkeleri Uzmanı Kadir Çirkin katılım sağladı. Toplantıya
Kara Ulaştırması Daire Başkanı Nurhan Tüfekçioğlu başkanlık etti.
“İzinli Alıcı” uygulaması Türkiye’de de uygulanacak
Resmi Gazete’de 21 Mayıs 2014
tarihinde yayımlanan Gümrük İşlemlerinin Kolaylaştırılması Yönetmeliği ile ithalat işlemlerinin kolaylaştırılmasına, zaman ve maliyet avantajı oluşturulmasına yönelik Avrupa Birliği ve Ortak Transit
mevzuatı uygulamalarından olan
“İzinli Alıcı” uygulaması bundan
böyle ülkemizde de uygulanabilecek. Yönetmelik kapsamında ithalat işlemlerinde ithalat eşyaları
Mayıs 2014
gümrüğe götürülmeksizin izinli alıcı yetkisine sahip firmaların tesislerine götürülerek gümrük işlemlerinin burada yapılması mümkün olabilecek. İzinli alıcı uygulamasından yetkilendirilmiş yükümlü uygulamasına sahip ithalatçılar ile birlikte yine yetkilendirilmiş yükümlü belgesine sahip taşımacılar da
faydalanabilecek. İzinli alıcı belgesine sahip olmak isteyen taşımacıların uluslararası taşımacılık yet-
ki belgesine sahip olması ve bir
önceki yıl en az 500 transit işlemi yapmış olması şartı aranacak.
İzinli Alıcılar, yalnızca yetkilendirilmiş yükümlü statüsüne sahip kişilerin veya A veya B sınıfı Onaylanmış Kişi Statü Belgesi sahiplerinin “4000”, “4100” ve “5100” rejim kodundaki ithalat eşyalarının
transit rejimi beyanını yaptığında
kendi tesislerinde sonlandırabilecekler.
27
Uluslararası taşımalar için yüksek tasarruf potansiyeli
Lojistik sektörünün lojistiğini üstlenen
DKV akaryakıt ve vergi iadesi hizmetleri
için bütünleşik çözüm öneriyor.
Avrupa’da uluslararası taşıma yapan firmalar karmaşık bir durumla karşı karşıya: Net yakıt fiyatları, KDV ve ÖTV oranları
ve iadeye konu olabilecek birçok değişken uluslararası vergi
ödemeleri.. Buna karşın, tüm bunları dikkate alan doğru satın alma modeli ile litrede 40 sente kadar (yaklaşık 80 kuruş)
tasarruf edilmesi mümkün. Tasarruf potansiyelini artırmak isteyen uluslararası taşıma firmaları için DKV, yurtdışı akaryakıt
alımı ile KDV ve ÖTV iade işlemlerini birleştiren bir çözüm sunuyor. DKV Vergi İadesi işlemleri için 2 seçenek sunuyor: Birinci seçenekte 28 Avrupa ülkesinde standart iade işlemleri
var. Bu seçenekte vergi iadesi ödeme süresi ilgili ülkenin ödeme süresine bağlı. İkinci seçenek ise, vergi iade süresini beklemeden Ekspress İade veya Faturalama Programı. Bu seçenekte, müşteri akaryakıt bedelini öderken Vergi İadesini düşülmüş
olarak ödeme yapıyor.
Mayıs 2014
28
EĞİTİM
UND Başkanı Nuhoğlu:
En gurur duyduğum proje
İstanbul Üniversitesi Ulaştırma ve Lojistik Yüksek Okulu UND ve üyelerinin
katkılarıyla modern bir tesise kavuşmasının 10. yılını gerçekleştirdiği özel bir
tören ve panelle kutladı.
Uluslararası Nakliyeciler Derneği (UND), üyelerinin katkıları ile İstanbul Üniversitesi Ulaştırma ve Lojistik Yüksek Okulunun çağdaş ve
modern koşullarda bir eğitim tesisine kavuşmasının 10. yılını, düzenlenen bir panel ve okulun açılmasına katkı gösteren kurumlara ve
eğitmenlere verilen teşekkür beratı ve plaket takdim töreniyle kutladı. Bridgestone ana sponsorluğunda gerçekleşen davete UND Başkanı Çetin Nuhoğlu, Avcılar Belediye Başkanı Handan Toprak Benli, Ulaştırma ve Denizcilik Bakanlığı
Mayıs 2014
İstanbul Bölge Müdürü Hamza Demirdelen, Türkiye Bilimler Akademisi Başkanı Prof. Dr. Ahmet Cevdet Acar, İstanbul Üniversitesi Ulaştırma ve Lojistik Yüksekokulu Müdürü Prof. Dr. Eyüp Çetin, uluslararası nakliye firmalarının üst düzey temsilcileri ve çok sayıda akademisyen katıldı. Açılış konuşmaların ardından okulun yapımına katkı sağlayan kurumlara ve bugüne
kadar eğitim verenlere plaket takdiminin ardından etkinlik 10. yıl şerefine pasta kesim töreni ve kokteyl ile devam etti. Toplu fotoğraf
çekiminin sonrasında ulaştırmada
ve lojistik yükseköğretiminde yaşanan sorunlara ve sektörün mezunlardan beklentilerine dikkat çekilen, “Ulaştırma ve Lojistik Eğitiminin Dünü, Bugünü ve Yarını” adlı
konferans Galatasaray Üniversitesi Rektör Yardımcısı Mehmet Şakir
Ersoy, Ulaştırma ve Lojistik Yüksek
Okulu eski müdürü Prof. Dr. Hayri
Ülgen, Yrd. Doç. Dr. Gültekin Altuntaş, Okan Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi ve Uluslararası Lojistik Bölüm Başkanı Doç. Dr. A. Za-
“
Biz bu okulu 2004 yılında tüm
öğrencilerimize ve sektöre armağan ettik ve geçen her yılda okulumuzun bir adım daha öteye gitmesi
için büyük çaba sarf ettik.
adım atmış olduğumuzu gösteriyor.
Biz bu okulu 2004 yılında tüm öğrencilerimize ve sektöre armağan ettik ve geçen her senede okulumuzun
bir adım daha öteye gitmesi için büyük çaba sarf ettik. Bizim bir meslek
örgütü olarak yapabileceklerimizin
elbet bir sınırı var. Burada iş daha
çok özel sektöre düşüyor. Türkiye’de
henüz lojistik alanında bir araştırma
merkezi yok. Umuyoruz ki sizlerin ve
devletimizin değerli katkılarıyla ileriki dönemde Türkiye de lojistik alanında Avrupa’daki muadillerine kısa
sürede yetişecek” dedi. UND Başkanı Nuhoğlu İstanbul Üniversitesi Ulaştırma ve Lojistik Yüksekokulu
için ‘En gurur duyduğum proje’ dedi
ve sektörün eğitim olarak gelmiş bulunduğu durumun son derece sevindirici olduğunu ifade etti.
“
Çetin Nuhoğlu
29
Hamza Demirdelen
Lojistik ve taşımacılık sektörünün GSMH’dan aldığı pay
yüzde 5 arttı. Farklı ulaşım modlarına
yapılan yatırımlarla sektörün önü açıldı. İnsan altyapısına yapılan yatırımlar sektör için daha önemli hale geldi.
Okul için nakliyeciler
o günkü rakamla 3.5 milyon
dolar yatırım yaptı
fer Acar ve Omsan Lojistik Filo Müdürü Murat Kunduracı’nın katılımıyla gerçekleşti.
Prof. Dr. Eyüp Çetin:
“Türkiye’nin Öncü Okuluyuz”
İÜ Ulaştırma ve Lojistik Yüksekokulu Müdürü Prof. Dr. Eyüp Çetin, yeni
binaya geçişlerinin 10. kuruluşlarının ise 15. yılını kutladıklarını hatırlatarak başladığı konuşmasında ulaştırma ve lojistik alanında Türkiye’de
öncü bir okul olmanın gururunu yaşadıklarını söyledi. İÜ Ulaştırma ve
Lojistik Yüksekokulu’nun kendilerinden sonra kurulan lojistik ve ulaştırma ile ilgili bölümlere örnek oluşturduğunu ifade eden Prof. Dr. Eyüp
Çetin yaptığı konuşmada, yurt dışında birçok üniversite ile yaptıkları işbirliklerini anlattı.
UND Başkanı Nuhoğlu:
En gurur duyduğum proje
İstanbul Üniversitesi Ulaştırma ve Lojistik Yüksek Okulu’nun açılmasında
büyük katkıları olan UND Yönetim
Kurulu Başkanı Çetin Nuhoğlu törende yaptığı konuşmasında sektördeki eğitim ihtiyaçlarına dikkat çekti.
Nuhoğlu, “Türkiye’de lojistik ve ulaştırma branşı 27 üniversitede lisans
eğitiminde, 60’dan fazla ön lisans
programında, 12 yüksekokulda ve 3
doktora programında okutulmaktadır. Bu da, 10 yıl önce çok doğru bir
UND Başkanı Çetin Nuhoğlu, UND
eski başkanı Saffet Ulusoy’un yapılan bir toplantıda “Artık okullu olmalıyız” fikriyle doğan İ.Ü. Ulaştırma ve Lojistik Yüksekokulu’nun kuruluşundaki amaçlarının sektörün
geleceğini tasarlamak ve gerçek
anlamda rekabet için eğitime katkı sağlamak olduğunu belirtti. 1999
yılında kurulan okulun 2004 yılında
yeni modern binasına geçmesinde
sektörün önemli katkılarının olduğunu kaydeden Nuhoğlu, “Bu okulun
oluşturulması için o günkü rakamla
3.5 milyon dolar nakliyeci arkadaşlarımız yatırım yaptı. Ayrıca diğer sivil toplum örgütleri ve sektörün tedarikçilerinden de büyük destek aldık” dedi.
Türkiye’de henüz lojistik
alanında bir araştırma
merkezi yok
“2001-2007 arasında UND başkanlığı yaptığım dönemde en önemli ve
gurur duyduğum proje budur” diyen
Nuhoğlu şöyle konuştu: “Türkiye’de
lojistik ve ulaştırma branşı 27 üniversitede lisans eğitiminde, 60’tan fazla ön lisans programında, 12 yüksekokulda ve 3 doktora programında
okutuluyor. Bu da, 10 yıl önce çok
doğru bir adım atmış olduğumuzu gösteriyor. Biz bu okulu 2004 yılında tüm öğrencilerimize ve sektöre armağan ettik ve geçen her yılda okulumuzun bir adım daha öteye
gitmesi için büyük çaba sarf ettik. Bizim bir meslek örgütü olarak yapabileceklerimizin elbet bir sınırı var. Burada iş daha çok özel sektöre düşüyor. Türkiye’de henüz lojistik alanında bir araştırma merkezi yok. Umuyoruz ki sizlerin ve devletimizin değerli katkılarıyla ileriki dönemde Türkiye de lojistik alanında Avrupa’daki
muadillerine kısa sürede yetişecek.”
Her okulda farklı şekillenen
müfredat söz konusu
Küresel rekabetin günümüzün gerçeği olduğunu ifade eden Nuhoğlu,
“Dünya Ekonomik Forumu’nun Küresel Rekabetçilik Endeksi’nin ilk 10
ülkesine baktığımızda, bu 10 ülkeyi
144 ülke arasından ‘Rekabet Gücü’
açısından zirveye taşıyan temel göstergeler arasında Yüksek Öğretim ve
Eğitim’in yer aldığını görüyoruz. Bununla birlikte, 12 rekabet gücü kriterinden diğer 3’ü de yüksek öğretimi
ilgilendiriyor. Bunlar:
-Teknolojik açıdan hazır olma
-İnovasyon kapasitesi
-İşgücü piyasasının etkinliği
Son rapora göre; İsviçre, beşinci kez,
tüm sıralamalarda en üstte. Dünyanın en rekabetçi ülkesi İsviçre’yi rekabet gücünde zirveye taşıyan özellikleri;
•Akademi ve iş dünyası arasındaki
etkin ilişkiler ve işbirlikleri,
•şirketlerde Ar-Ge’ye yapılan yoğun
Mayıs 2014
30
EĞİTİM
yatırımlar
•Ülkede, işyerinde eğitim ve yerinde
öğrenme fırsatlarının gelişmişliği
Küresel rekabet gücünde lider diğer ülkeler Singapur, Finlandiya, Almanya, ABD, İsveç, Hong Kong,
Japonya’da yüksek öğretim alanına verdikleri önemle öne çıkıyor.
Türkiye’nin yüksek öğretim alanındaki performansına baktığımızda, genel rekabet gücünde 144 ülke arasından 44. sırada yer aldığımızı, yüksek öğretim alanında ise ortalamanın da altında, 74. sırada geldiğimizi görüyoruz.
Ulaştırma ve lojistik sektörünün gelişimi için sektörün sorunlarını çözümleyecek çalışmaların üniversitelerimizin liderliğinde gerçekleştirilmesi,
üniversitelerimizin öncülüğünde gerçekleştirilecek teknoloji ve inovasyon projelerinin geliştirilmesi gerekiyor. 10 yıl önce, İstanbul Üniversitesi
ile yaptığımız işbirliğiyle, bu hedefin
temellerini atmak amacıyla, ülkemize
ulaştırma ve lojistik alanında eğitim
veren ilk yüksek okulu kazandırmıştık” dedi. Nuhoğlu buradaki amacın
sektörün rekabet gücüne katkı sağlayacak, sektörü hep bir adım öne taşıyabilecek ‘insan sermayesini’ geliştirmek olduğunu söyledi. Atılan bu ilk
adımdan sonra, ülkemizde bu alanda öğretim veren okulların hızla arttıMayıs 2014
ğını ifade eden Nuhoğlu, bugün Türkiye çapında lojistik programlarının
son derece yaygın olduğunu vurguladı. 27 üniversitede lisans düzeyinde, 60 üniversitede 80 ön lisans ve
MYO programında lojistik öğretimi verildiğini söyleyen Nuhoğlu, 12
üniversitede yüksek lisans, 3 üniversitede ise doktora programı olduğunun altını çizdi. Nuhoğlu konuşmasını şöyle sürdürdü: “Her yerde olduğu
gibi, niceliksel değil niteliksel gelişime önem veriyoruz. Bu programlar-
dan mezun olan öğrencilerimizin niteliklerinin, sektörün ihtiyaçlarına yanıt verme oranının arzu edilen düzeyin gerisinde olduğunu görüyoruz.
Eğitim müfredatı açısından bir standardın olmaması, akademisyen açığı ile doğru orantılı. Alan uzmanlarımız olmadığı için, mevcut akademisyenlerimizin uzmanlıklarına göre
şekillenen, hemen her okulda farklı
şekillenen müfredat söz konusu. Eğitim müfredatlarının da çağdaş lojistik sistemlerine adaptasyonu kolay-
31
laştıracak; Araştırma ve İnovasyonu
destekleyecek kapsamlı bir revizyondan geçmesi gerek.
•Etkin Üniversite-Sanayi işbirlikleriyle desteklenen,
•Teknik bilgilerin İş yerinde uygulama imkanlarıyla pekiştirildiği müfredatın, asgari standartlarda tüm okullarımızda uygulanabilir olmasına ihtiyaç var.
UND bünyesinde kurduğumuz “Lojistik Müfredatı İyileştirme Çalışma Grubumuz” kapsamında, son 1 yıldır, ülkemizin değerli akademisyenleri ile
beraber, sektörün beklentileri ve yurtdışından örnekler doğrultusunda şekillenen, çağdaş bir müfredat önerisi hazırlıyoruz. Lojistik programlarına yönelik bir de Akreditasyon süreci geliştirmekteyiz” dedi. Nuhoğlu,
çok yakında, bu çalışmaların sonuçlarını sektör ve YÖK, Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı ile
paylaşacakları bir çalıştay düzenleyeceklerini söyledi. Nuhoğlu, bu çalıştayda tüm paydaşların önerilerini
alacaklarını da ifade etti. Etkinlik, İstanbul Üniversitesi Ulaştırma ve Lojistik Yüksek Okulu öğrencilerinin yararına sunulacak olan Serdar Aydıntuğ Kütüphanesi’nin açılış töreni ve
düzenlenen bir kokteyl ile son buldu.
Sektör büyüyor
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı İstanbul Bölge Müdü-
rü Hamza Demirdelen de son yıllarda lojistik ve taşımacılık sektörünün
GSMH’dan aldığı payın yüzde 5 arttığına dikkat çekerek, farklı ulaşım
modlarına yapılan yatırımlarla sektörün önünün açıldığına işaret etti. Demirdelen, insan altyapısına yapılan
yatırımların öneminin de altını çize-
rek sektörü bilen, bilinçli insanların
bu sektörü geliştireceğini kaydetti.
Türkiye Bilimler Akademisi Başkanı Prof. Dr. Ahmet Cevdet Acar
Türkiye’nin lojistikteki avantajına
dikkat çektikten sonra genç bilim insanlarının ödüllendirilmesi ve desteklenmesi için çalıştıklarını söyledi.
serdar aydıntuğ kütüphanesi açıldı
İstanbul Üniversitesi Ulaştırma ve Lojistik Yüksek
Okulu’nun yapımında büyük emeği geçen 2010 yılında
aramızdan ayrılan Serdar Aydıntuğ adına kütüphane
açıldı. Kütüphane Tırsan’ın katkılarıyla yapıldı.
Mayıs 2014
32
AKTÜEL
UND, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül
ve heyeti ile birlikte Gürcistan’da
Türk-Gürcü İş Forumu’nda konuşan TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu, “Önümüzü
açın Gürcistan’a daha fazla yatırım yapmak istiyoruz” mesajını verirken Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, bürokratik engellerin kalkması halinde yatırımların
hızlanacağını kaydetti. Gürcistan Başbakanı Irakli Garibaşvili ise Gürcistan’ın
kapılarının her zaman Türkiyeli iş insanlarına açık olacağını vurguladı.
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, 5 -7
Mayıs arasında Gürcistan’a resmi bir
ziyaret gerçekleştirdi. Cumhurbaşkanı Gül’e eşlik eden özel sektör heyetinde, lojistik sektörünü ve UND’yi
temsilen Yönetim Kurulu Üyesi Abdullah Özer katılım sağladı. İki gün
süren resmi ziyarette, sektörümüzün
Gürcistan’da karşılaştığı sorunlar ve
çözüm önerileri yazılı ve sözlü olarak
başta Cumhurbaşkanı olmak üzere,
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Lütfi Elvan, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ve TOBB Yönetim Kurulu Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu ile paylaşıldı ve destek talebinde bulunuldu. Türkiye, Gürcistan ve
Azerbaycan Ulaştırma Bakanlıkları ilgili resmi ziyaret neticesinde üçlü
bir zirve gerçekleştirdi. Üçlü zirve’de
Gürcistan ve Azerbaycan’da sektörümüzün karşılaştığı sorunlar Bakanlık yetkililerince de ele alındı. Yakın
bir tarihte ilgili ülkelerle gerçekleştirilecek KUKK toplantıları öncesinde,
sektörümüzün bu ülkelerde yaşadıkları sorunların en üst düzeyde ilgililerimizce mevkidaşları ile paylaşılması, sorunların çözümü doğrultusunda
söz konusu toplantılara ışık tutacak.
Hisarcıklıoğlu: Önümüzü açın,
Gürcistan’a daha fazla yatırım
yapmak istiyoruz
Türk-Gürcü İş Forumu’nda konuşan
TOBB Başkanı M. Rifat Hisarcıklıoğlu, Gürcistan’ın çok büyük potansiyele ve büyüme ışığına sahip olduğunu belirterek, “Gürcistan’a daha
fazla yatırım yapmak istiyoruz. Bizim
önümüzü açın” dedi. Gümrük mevzuatı ve hukuki altyapının uyumlaştırılmasının önemine işaret eden Hisarcıklıoğlu, işadamlarının anlaşmazlıklarını kısa sürede çözülebilmesi için
Mayıs 2014
ortak bir tahkim merkezi kurulmasını önerdi. Hisarcıklıoğlu, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün de katıldığı Türk-Gürcü İş Forumu’nda yaptığı
konuşmada, Gürcistan’ın çok büyük
bir potansiyele, büyüme ve zenginleşme ışığına sahip olduğuna işaret ederek, Türk iş dünyası olarak Gürcistan
ile daha çok ticaret yapmak istediklerini anlattı. Hisarcıklıoğlu, “İş adamlarımız burada yatırım yaptıkça Gürcü kardeşlerimize iş sahaları açılacak.
Gürcistan zenginleşecek. Kurallara
uyan şirketlerimiz her türlü mekanizma ile teşvik edilmeli” diye konuştu.
Sınır kapılarının
modernizasyonu
TOBB olarak Sarp Sınır Kapısı’nı modernize ettiklerini bildiren Hisarcıklıoğlu, Gürcistan tarafının da kendi üzerine düşeni yaptığını söyledi.
TOBB Başkanı şöyle konuştu: “Emek
olunca, hedefler de gerçekleşiyor.
Modernizasyon öncesi 2007 yılında
Sarp Sınır Kapısı’ndan yılda sadece
63 bin tır geçerken, şimdi yılda 286
bin tır geçiyor. 2007 yılında 1.6 milyon yolcunun geçtiği kapıdan, bugün yılda 6.4 milyon insan geçiyor.
Rakamlar her yıl hızla artıyor, Gürcistan ve Türkiye transit geçişin merkezi oluyor. Artış bu hızla devam ederse kısa süre sonra Sarp Sınır Kapısı dünyanın en yoğun sınır kapısı olmaya doğru ilerliyor. Şimdi biz TOBB
olarak Çıldır-Aktaş sınır kapısının temelini attık. İnşallah bu yılın son çeyreğinde sınırımıza dünyanın en modern, en güvenlikli sınır kapılarından
birini daha kazandıracağız. Şimdi
Gürcistan tarafının da karşı taraftaki
kapıyı ve altyapıyı hızla tamamlamasını bekliyoruz. Çünkü kaybedecek
vaktimiz yok. Kaybettiğimiz her dakika zenginliğimizden gidiyor.”
TOBB olarak elimizi
taşın altına sokmaya hazırız
Bu sınır geçişlerindeki hızlanmanın İpek Yolu üzerindeki diğer güzergahlarda da tamamlaması gerektiğine değinen Hisarcıklıoğlu,
Gürcistan-Azerbaycan
sınırından
33
başlamak üzere, Çin’e kadar olan
güzergahtaki sınır kapılarının modernize edilmesi gerektiğine vurgu yaptı.
TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu, bu konuda büyük bir tecrübeye sahip olduklarını belirterek, “Birleşmiş Milletler, yaptığımız sınır kapısı modernizasyonlarını, “Sınır geçişlerinde en
iyi çalışmalar” raporunda tüm dünyaya örnek gösterdi. Gerek olduğu
taktirde biz TOBB olarak elimizi taşın altına sokmaya hazırız. Ancak sınır geçişlerini hızlandırmak için sadece kapıları yapmak artık yeterli değil”
dedi. Hisarcıklıoğlu şunları söyledi:
“Şimdi bütün bu coğrafyadaki gümrük mevzuatlarını da uyumlaştırmak
zorundayız. Çünkü dünya ticaretinde malların gümrüklerde beklemeye
tahammülü olmuyor. Bunun da başlangıç noktası Türkiye-Gürcistan geçişlerinde tek pencere uygulamasına
başlamamızdır. Bu konuda bir mutabakata zaten varmıştık. Şimdi bu mutabakatı somut adımlara dönüştürmeli ve gümrüklerimizdeki bekleme
süresini minimuma indirmeliyiz.”
Gürcistan’da
kendimizi görüyoruz!
Türkiye’nin ekonomik olarak yazdığı başarı hikayesi üzerinde de duran Hisarcıklıoğlu, “Biz aslında
Gürcistan’da kendimizi görüyoruz.
Çünkü biz Türkiye olarak zenginleşme
hikayemize Gürcistan’ın başladığı yerden başladık. Çok değil, bundan 30
yıl önce kişi başına düşen milli gelirimiz sadece bin 500 dolardı. Sadece
3 milyar dolar ihracat yapıyorduk. Bunun yüzde 90’ı tarım ürünüydü. Ülkemize yılda sadece 300 bin turist geliyordu. İşte o zaman biz zenginleşmek
için özel sektörün gelişmesinin şart olduğunu anladık” dedi. Petrol ve doğal gaz bulunmadığı, sermaye olmadığı halde girişimci ruhu keşfettiklerini kaydeden Hisarcıklıoğlu, “Sıfır sermayeyle çıktığımız yolda, 30 yıl sonra
dünyanın en büyük 16., Avrupa’nın en
büyük 6. Ekonomisi haline geldik. Bugün Çin’le İtalya arasındaki en güçlü sanayi ülkesi haline geldik. Şimdi
yılda 152 milyar dolar ihracat yapıyoruz. Bu ihracatın yüzde 93’ü sanayi malı. Dünyanın en rekabetçi piyasalarına Amerika’ya, Avrupa’ya sanayi
malı ihraç ediyoruz. Bugün Avrupa’da
satılan her 4 beyaz eşyadan biri Türk
malı. ABD’den sonra 12 farklı otomotiv markasının üretildiği ikinci ülkeyiz.
Turizmde dünyanın en çok tercih edi-
len 6. Destinasyonu olduk. Yılda 36
milyon turisti ülkemizde ağırlıyoruz.
Tarım hasılası bakımından dünyanın
7. Büyük tarım ekonomisi olduk. Müteahhitlik sektöründe Çin’den sonra dünyanın en büyük gücü olduk.
Müteahhitlerimiz dünyanın her bölgesinde en kaliteli işlere imza atıyor.
103 ülkede 274 milyar dolarlık projeyi üstlendik” dedi. Ülke olarak çok
büyük bir karayolu nakliyesi kurduğumuzu anlatan Hisarcıklıoğlu, bu sayede Türkiye’nin bu coğrafyada petrolü ve doğalgazı olmadan zenginleşen; devleti zenginleşirken vatandaşlarını da zenginleştirebilen tek ülke
olduğunun altını çizdi.
Cumhurbaşkanı Gül: Bürokratik problemler olmazsa yatırımcılar sermayelerini getirir
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül de
İş Forumu’nda yaptığı konuşmada,
“Eğer herkese hukukun açık, şeffaf kuralları çerçevesinde muamele edilirse, öngöremeyecekleri durumlar ortaya çıkmazsa, ileride çeşitli bürokratik problemler söz konusu olmazsa o zaman yatırımcılar tabii ki sermayelerini getirecekler, o ülkeye yatırım yapacaklardır” ifadesini kullandı. Gül, ulaşım açısından da
Bakü-Tiflis-Kars Demiryolu’nun yüzde 80’inin tamamlanmış halde olduğunu kaydederek, yaptıkları toplantıda ulaştırma bakanlarının hattın son
durumuna ilişkin fotoğraflar ve video
gösterileri ile bilgi verdiklerini bildirdi. Hat için 4 kilometre uzunluğunda
tünellerin açıldığını, büyük viyadüklerin yapıldığını, görenlerin çok heyecanlanacaklarını aktaran Gül, “Bütün bunlar niçin yapılıyor dersek; bütün bunlar siz işadamlarının malları bu güzergahlardan serbestçe gitsin
gelsin, yatırımlar serbestçe yapılsın
diye yapılıyor” dedi. Gürcistan ile yapılan son anlaşma ile enterkonnek-
te sisteminin sağlandığı bilgisini veren Gül, “Gürcistan’da üretilen elektriğin fazlası Türkiye’ye ithal edilecek.
Türkiye üzerinden gerekirse Avrupa’ya
da gönderilebilecek. Özellikle enerji yatırımları sadece Gürcistan’ın kendi ihtiyaçları için değil, aynı zamanda
önemli bir enerji ihracat kalemi olarak
da Gürcistan için çok önemli olduğu
gibi bizler için de komşu Türkiye’nin
elektrik ihtiyacını giderme açısından
da güzel işbirliği örneği. Hangi bölgede bu tip güzel işbirlikleri varsa orada refah, ekonomik kalkınma, huzur,
sükun söz konusu olacaktır” değerlendirmesini yaptı. Gül, Cenevre’nin ardından Batum Havaalanı’nın iki ülkenin ortak kullandığı dünyadaki ikinci havaalanı olduğunu ifade ederek, havaalanını yapanın ve işletenin
bir Türk şirketi olduğunun herkes tarafından bilindiğini söyledi. Gül, buradaki Türk ve Gürcü işbirliğinin çok
önemli olduğunu, iki tarafın da pasaportsuz ve vizesiz seyahat edebildiklerine dikkati çekerek, “Bu sınırlarımızı
adeta idari sınır haline getirmişiz demektir. Bu Avrupa’nın uzun süreçlerden sonra ulaştığı entegrasyondur.
Biz bunu iki ülke olarak, gerçekleştirdik. Bütün bunlar ekonomik işbirliğini daha da artırmak için. Bunun neticesinde Gürcülerin en çok ziyaret ettiği ülke Türkiye. Türklerin de en çok
seyahat ettiği ülkelerden birisi Gürcistan. 1.6 milyon Türk vatandaşı iş, turizm, kültürel sebeplere Gürcistan’a
gelmiş. Gürcistan’dan 1.8 milyon kişi
Türkiye’yi ziyaret etmiş. Bu rakamlar,
demek ki iki halk birbirine bu kadar
yakın hissediyor, akrabalık, komşuluk,
ticari ve yatırım bağları var ki gerçekleşiyor demektir” diye konuştu.
STA ticareti daha çok teşvik etti
Gürcistan ile imzalanan Serbest Ticaret Anlaşması’nın ticareti daha çok teşvik ettiğini kaydeden Gül, Gürcistan’ın
Mayıs 2014
34
AKTÜEL
şimdi de Avrupa Birliği ile Serbest Ticaret Anlaşması imzalayacağını vurguladı. Ulaştırmada yeni kapılar açılması, hızlandırılması ve gümrüklere
ilişkin herkesin çok iyi niyetli olduğuna dikkati çeken Gül, herkesin işine
geldiği için güzel inisiyatifler alındığını
ve kısa sürede gerçekleştiğini belirtti. Gül, şimdiye kadar 1 milyar doların
üzerinde bir yatırımla 14 hidro elektrik santralinin Türk işadamları tarafından yapıldığına dikkati çekti. Gül,
yeni ihalelere de müracaat eden çok
büyük Türk şirketleri bulunduğunu aktararak “Su akıp, biz bakmıyoruz artık, suyu hep beraber değerlendiriyoruz. Bu bakımından başka ülkelere örnek olacak bir işbirliği içerisindeyiz. Müteahhitlik hizmetleri açısından
Türk firmaları burada 3 milyar dolar
civarında 160’a yakın projeyi gerçekleştirmişler, özellikle altyapı projeleri, bundan da tabii ki ben Türk Cumhurbaşkanı olarak gurur duyuyorum”
dedi. Gül, ziyaret ettiği her ülkede iş
forumlarına önem verdiğini, mükemmel seviyede devam eden siyasi ilişkilerin meyvesinin ekonomik ilişkilerde
alınacağını anlatarak, “Bunu da artık
devlet şirketleriyle yapmıyoruz, devlet
şirketleriyle yapanlar, yapmakta ısrar
edenler geride kaldılar. Büyük bir sistemin iflas etmesinin sebebi de buydu. Onun için özel sektörün rekabetçi
bir ortam içerisinde daha verimli, süratli, daha az maliyetle işlerini yaptığını hepimiz biliyoruz. Türk özel sektörünü teşvik ettiğim gibi Gürcü özel
sektörünü de bu anlamda teşvik ediyorum. Siz de gelin Türkiye’de yatırımlar yapın, işler yapın, Türk işadamlarıyla, yatırımcılarıyla başka ülkelere
gidin, bütün bunların kapıları açıktır”
ifadelerini kullandı.
Gürcistan Başbakanı
Garibaşvili: Gürcistan’ın kapıları size her zaman açık olacak
Gürcistan Başbakanı Irakli Garibaşvili, Türk iş adamlarına “Gürcistan’ın
kapıları size her zaman açık olacaktır. Bizim açımızdan bakıldığında
Gürcistan’da gerçekten adil, eşit ve
şeffaf bir yatırım ortamına sahip olduğumuzu ifade etmek istiyorum. Yatırımlarınız mutlaka devlet tarafından koruma altına alınacaktır” diye
seslendi. Garibaşvili, Türk-Gürcü İş
Forumu’nun Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün katılımıyla gerçekleşen kapanış oturumunda yaptığı konuşmada, Türkiye’nin Gürcistan için strate-
Mayıs 2014
UND Yönetim Kurulu Üyesi Abdullah Özer sorunlarla ilgili bilgi verdi.
jik bir ortak olduğunu belirterek, “Herşeyden önce Türkiye ülkemizin dostudur” dedi. Gürcistan’ın toprak bütünlüğünün ve egemenliğinin korunması
noktasında Türkiye’nin önemli yeri olduğunu vurgulayan Garibaşvili, “Türkiye, Gürcistan’ın bir numaralı ticaret ortağıdır ve bu tür güçlü bir ortağınız, komşunuz olduğunda son derece
önemli bir artıya sahipsiniz demektir”
diye konuştu. Türkiye’den malların yanı
sıra yeni teknolojilerin de ithal edildiğini kaydeden Garibaşvili, üretilen malların ekonomiyi geliştirmek ve ihracat
rakamlarını artırma açısından önemli
bir potansiyeli olduğunu, iki ülkenin de
karşılıklı olarak bundan yarar sağlayabileceğini ifade etti.Bakü-Tiflis-Kars
Demiryolu Projesi’ne desteklerini sürdüreceklerini ifade eden Garibaşvili,
“Bu hattın çalışmaya başlaması işbirliğimizi hem ticaret hem de kargo taşımacılığı açısından daha da ileriye taşıyacak. Ülkemizin büyümesine de katkıda bulunacak” diyerek, çalışmaların
hızlandırılmasına önem verdiklerine
vurgu yaptı. Enerji ve ulaşım alanındaki transit koridorunun aktif bir katılımcısı olmanın kendileri için büyük önem
taşıdığını anlatan Garibaşvili, “Bu koridorun Gürcistan ve Gürcistan’ın gelişimi için hayati önemi var” ifadesini
kullandı. Garibaşvili, şöyle konuştu:
“Ortak transit koridorunun oluşturulabilmesi için ortak politikaların belirlenmesi ve koordineli olarak bunların gerçekleştirilmesi lazım. Bir kez daha ifade etmek istiyorum, Gürcistan bu yönde hem dostumuz hem de komşumuz
olan Türkiye ile aktif biçimde çalışmaya hazır. Aynı zamanda Azerbaycan ile
de bu çalışmalarda stratejik ortak olarak çalışmaya devam edeceğiz.“
5 -7 Mayıs tarihlerinde gerçekleşen Gürcistan resmi ziyaretine UND Yönetim Kurulu Üyesi Abdullah Özer katıldı. İki gün süren resmi ziyarette, sektörümüzün Gürcistan’da karşılaştığı sorunlar ve çözüm önerileri yazılı ve sözlü olarak başta Cumhurbaşkanı olmak üzere, Ulaştırma, Denizcilik ve
Haberleşme Bakanı Sayın Lütfi Elvan, Dışişleri Bakanı Sayın Ahmet
Davutoğlu ve TOBB Yönetim Kurulu Başkanı Sayın Rifat Hisarcıklıoğlu ile paylaşıldı ve destekleri talep
edildi. Türkiye, Gürcistan ve Azerbaycan Ulaştırma Bakanlıkları ilgili resmi ziyaret neticesinde üçlü bir
zirve gerçekleştirdi.
Üçlü zirve’de Gürcistan ve
Azerbaycan’da sektörümüzün karşılaştığı sorunlar Bakanlık yetkilileri tarafından ele alındı. Yakın bir
tarihte ilgili ülkelerle gerçekleştirilecek KUKK toplantıları öncesinde,
sektörümüzün bu ülkelerde yaşadıkları sorunların en üst düzeyde
ilgililerimizce mevkidaşları ile paylaşılması, sorunların çözümü doğrultusunda söz konusu toplantılara
ışık tutacak.
UND tarafından yapılan açıklamada “Göstermiş oldukları desteklerden ötürü, Cumhurbaşkanı Sayın Abdullah Gül, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Sayın Lütfi Elvan, Dışişleri Bakanı Sayın Ahmet Davutoğlu ve TOBB Yönetim Kurulu Başkanı Sayın Rifat Hisarcıklıoğlu’na derneğimiz ve
sektörümüz adına teşekkürlerimizi
sunarız” denildi.
35
Lojistik merkezlerde son durum:
6’sı açıldı, 5’inde inşaat sürüyor
Lojistik merkezler, ihracat odaklı büyümeden yana tavır koyan Türkiye için olmazsa olmazlar arasında geliyor. İhracata önemli katkılar sağlaması beklenen
lojistik merkezlerden 6’sı faaliyete geçti. 5 merkezde inşaat, 8’inde planlama
devam ediyor.
Türkiye, 2023 hedefleri doğrultusunda 500 milyar dolarlık ihracatı gözüne kestirmiş durumda. Ülkemizde, özellikle ihracatta büyük imkan
getirmesi beklenen lojistik merkezler
peş peşe açılıyor. 19 merkezden 5’i
açılmıştı. 6’ıncısı Hasanbey Lojistik
Merkezi de (Eskişehir’de) 19 Mart’ta
açıldı. TCDD’nin kontrolünde yürüyen projede önemli mesafeler alındı. Kurumun verdiği güncel bilgilere
göre açık 6 merkezin dışında, Balıkesir (Gökköy), Bilecik (Bozüyük), Mardin, Erzurum (Palandöken) ve Mersin (Yenice) lojistik merkezlerinin inşaat çalışmaları devam ediyor. Yani
5 merkez daha yakında açılmış olacak. Böylece bu dev projenin yarıdan
çoğu tamamlanmış olacak. Modern
yük taşımacılığının kalbi olarak görülen, diğer ulaşım sistemleriyle entegre olarak kombine taşımacılığı geliştiren lojistik merkezler, kent merkezi
içinde kalmış yük garlarının; Avrupa
ülkelerinde olduğu gibi, etkin karayolu ve deniz ulaşımı bağlantısı olan
ve yükleyiciler tarafından tercih edilebilir bir alanda, yük lojistik ihtiyaçlarına cevap verebilecek özellikte, modern, teknolojik ve ekonomik gelişmelere uygun şekilde, öncelikle organize sanayi bölgelerine yakın ve
yük potansiyeli yüksek olan yerlerde
kurulması amacıyla başlatılmıştı.
Başlangıçta 12 merkez
planlanmıştı
Başlangıçta 12 merkez planlanmış
ve İstanbul (Halkalı/Yeşilbayır), İzmit
(Köseköy), Samsun (Gelemen), Eskişehir (Hasanbey), Kayseri (Boğazköprü), Balıkesir (Gökköy), Mersin
(Yenice), Uşak, Erzurum (Palandöken), Konya (Kayacık), Denizli (Kaklık) ve Bilecik’te (Bozüyük) kurulması öngörülmüştü. Daha sonra Kahramanmaraş (Türkoğlu), Mardin, Kars,
Sivas, Bitlis (Tatvan) ve Habur Lojistik
Merkezleri ile birlikte Lojistik Merkez
sayısı 19’a ulaştı. Bunlardan Samsun
(Gelemen), Uşak, Denizli (Kaklık),
İzmit (Köseköy), Eskişehir (Hasanbey) ve Halkalı olmak üzere 6 adet
Lojistik Merkez işletmeye açıldı.
5 merkezde inşaat
çalışması devam ediyor
Balıkesir (Gökköy), Bilecik (Bozüyük), Mardin, Erzurum (Palandöken) ve Mersin (Yenice) lojistik merkezlerinin inşaat çalışmaları devam ediyor. TCDD’den alınan bilgiye göre diğer Lojistik merkezlerine ilişkin proje, kamulaştırma ve
inşaat ihale işlemleri de sürüyor.
TCDD’nin analizine göre planlanan tüm lojistik merkezler hizmete
girdiğinde buralarda elleçlenen yükün ticari değeri yıllık 40 milyar dolar olacak. Bu da Türkiye’nin ihracatının yüzde 25’i demek. Bu merkezlerde ayrıca 26 milyon ton ilave taşıma, 8 milyon metrekare konteyner stoku ve elleçleme sahası, 9
bin kişilik istihdam sağlanacak. Lojistik merkez yatırımlarının başlan-
gıç proje tutarı 550 milyon lira olarak planlanmıştı. 2013 sonuna kadar 191 milyon lira harcandı. 2014
yılı tahmini yatırım tutarı 70 milyon
lira olarak planlandı. Ancak tamamının planlanan rakamı çok aşması bekleniyor.
Hasanbey, lojistik sektörüne
1.4 milyon ton ek taşıma
kapasitesi kazandıracak
İnşası tamamlanan en son lojistik merkezlerden Hasanbey Lojistik
Merkezi oldu. Böylece Eskişehir’de
yük taşımacılığı kent dışına çıkması
bekleniyor. Eskişehir Gar Sahası da
kentle bütünleşiyor. Eskişehir Lojistik
Merkezi’nden ağırlıkla fayans, demir,
seramik, tuğla, inşaat malzemeleri,
feldispat, buzdolabı, konteyner, manyezit, gıda maddesi, su, kömür, kağıt,
sunta ve plastik maddeler taşınacak.
Hasanbey, lojistik sektörüne 1.4 milyon ton ek taşıma kapasitesi, 541 bin
metrekare lojistik alan ve 500 kişilik
istihdam kazandıracak.
Mayıs 2014
36
DOSYA
Türkiye’de
Lojistik Eğitimi ve Öğretimi
Türkiye’de lojistik alanında eğitim veren birçok üniversite var. Bu üniversitelerden; 21’inde lisans düzeyi, 60’ında 79 MYO, 12’inde yüksek lisans, 3’ünde doktora eğitimi veriliyor. Sektördeki çalışanların eğitim durumuna bakıldığında;
şoförler hariç, sektörde çalışanların yüzde 69.5’i lise mezunu, yüzde 10.5’i önlisans mezunu, yüzde 20’si üniversite mezunu.
Uluslararası Nakliyeciler Derneği (UND), eğitime ve sektörün eğitim kalitesi açısından gelişmesine büyük önem veriyor. UND Başkanı Çetin Nuhoğlu, bundan yıllar önce yapılan akademik çalışmaların şimdilerde meyve verdiğini ifade ederek
bu çalışmaların sektörel gelişim açısından ‘olmazsa olmaz’ değerde olduğunun altını çiziyor. İstanbul Üniversitesi Ulaştırma ve Lojistik Yüksek
Okulu’nun 10. yılını kutladığı törende konuşan UND Başkanı Nuhoğlu İstanbul Üniversitesi Ulaştırma ve
Lojistik Yüksek Okulu için ‘en gurur
duyduğum proje’ ifadesini kullanarak eğitimin sektör için kaçınılmaz olduğunu ifade etti. UND, 10. Ulaştırma Şurâ’sı (Eğitim-Öğretim) Hedefleri doğrultusunda eğitimle ilgili görüşlerini ‘net’ bir şekilde ortaya koydu.
Karayolu Akademisi’nin
kurulması gerekiyor
10. Ulaştırma Şurâ’sı (Eğitim-Öğretim)
Hedefleri doğrultusunda eğitimle ilgili görüşlerini açıklayan UND, “karayolları” başlığı altında “bir Karayolu Akademisi’nin Kurulması” gerektiğini ifade ediyor. “Denizyolu Sektörü” başlığı altında ise UND, “Denizcilik ekonomisinde Ar-Ge payının ulusal hedefe paralel yüzde 2 düzeyine
çıkarmak” ve “Limanlar ve tersanelerde çalışacak personelin yetiştirilmesine yönelik gerekli branşlarda eğitim
verecek okulların açılması” gerektiğini
belirtiyor. UND’nin çalışmasında, tüm
bu eğitim-öğretim faaliyetlerinin, özellikle lojistiğin çok modlu, birden fazla
disiplini ilgilendiren yapısının da hesaba katılarak, bütünsel bir planlama ile
organize edilmesi gerekliliği üzerinde
Mayıs 2014
duruluyor. UND’nin yapmış olduğu bu
çalışmanın amacı Türkiye ulaştırma ve
lojistik sektörüne nitelikli insan sermayesi kazandırmak için lojistik eğitimöğretiminde iyileşme sağlamak
‘Lojistik Yüksek Öğretimi’nde
yaşanan sorunlar
UND’nin yapmış olduğu çalışmada
lojistik yükseköğretiminde yaşanan
sorunlar şu şekilde sıralanıyor: Küreselleşme sonucunda artan rekabete yanıt verecek yetişmiş insan gücünün eksikliği, Eğitim verebilecek
uzman ve yetkin eğitimci ve akademisyen sayısının yetersizliği, yetersiz müfredat (lojistiğin çok disiplinli özelliği dikkate alınmıyor), sektörün ihtiyaç duyduğu personel yetişmemesi, sektörel öğretimde yeknesaklığın olmayışı (müfredatın birbiriyle uyumsuzluğu), sektörde araştırma yetersizliği, sektörde uzmanlaşma yetersizliği, Yerli ve yabancı kaynak (kitap, araştırma, tez vb.) yeter-
sizliği, staj/yerinde uygulama olanaklarının sınırlı ve yetersiz olması.
Türkiye çapında ulaştırma ve lojistik alanında lisans ve ön-lisans düzeyinde öğretim veren üniversiteler
var. Bu üniversitelerden; 21 üniversitede lisans düzeyi, 60 üniversitede 79 MYO, 12 üniversitede yüksek
lisans, 3 üniversitede doktora eğitimi veriliyor.
İstanbul Üniversitesi Ulaştırma
ve Lojistik Yüksekokulu
UND ve üyelerinin katkılarıyla inşa
edilen İstanbul Üniversitesi Ulaştırma ve Lojistik Yüksekokulu, lojistik
yükseköğretiminin temellerini attı…
UND Eğitim Merkezi
UND Eğitim Merkezi’nde ÜDY eğitimleri veriliyor. AB mesleki eğitim
mevzuatına birebir uyumlu ve uluslararası geçerliliği olan IRU Academy
CPC sertifikası ile daha etkin... Sektördeki çalışanların eğitim durumuna
37
bakıldığında; şoförler hariç, sektörde
çalışanların yüzde 69.5’i lise mezunu,
yüzde 10.5’i önlisan mezunu, yüzde
20’si üniversite mezunu.
Lojistik yüksek öğretiminde
“Ön-Lisans” müfredatı analizi
60 üniversite bünyesinde “lojistik”
programı başlatmış görünen 79 meslek yüksekokulunun (tahmini en az)
15’inde “lojistik bölümler” kapalı veya
atıl durumda görünüyor. Bunlar: Atatürk Üniversitesi (Erzurum) – Aşkale
MYO, Bitlis Eren Üniversitesi – Hizan
MYO, Dumlupınar Üniversitesi – Tavşanlı, Kütahya ve Domaniç MYO, İlke
Eğitim ve Sağlık Vakfı (Nevşehir) – Lojistik bölümü (Sivil Havacılık bölümü altında), Kahramanmaraş Sütçü
İmam Üniversitesi- Kahramanmaraş
MYO, Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi – Bucak Zeliha Tolunay MYO, Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi – Dalaman MYO, Namık Kemal Üniversitesi – Sosyal Bilimler MYO ve Çerkesköy
MYO, Süleyman Demirel Üniversitesi
– Senirkent ve Sütçüler Hasan Gürbüz
MYO, Uludağ Üniversitesi – Sosyal Bilimler MYO..
60 üniversitedeki 79 MYO’dan
49’una ait müfredat incelendiğinde ilk 10 ortak ders
16 üniversitede “staj”, 7’sinde ise “işyeri uygulaması / işyeri eğitimi” adı
altında zorunlu staj uygulanıyor. Stajlar 3 okulda hem 1. yıl, hem 2. yıl uygulanıyor: Gümüşhane Üniversitesi,
Nevşehir Üniversitesi ve İstanbul Ticaret Üniversitesi. 5 okulda “bitirme projesi” zorunlu. Yabancı dil /mesleki İngilizce incelenen 49 okuldan 43’ünde
zorunlu ders olarak müfredatta yer alıyor. Ders başlıklarında, “aynı konular”
işlense bile, farklılıklar olduğu görülüyor: Liman hizmetleri pazarlama, Pazarlama, Uluslararası Pazarlama, Pazarlama İlkeleri, Lojistikte Hizmet Pazarlaması, Depolama ve Tedarik Yöntemleri, Depolama Dağıtım Yönetimi, Depolama ve Stok Yönetimi, Envanter Yönetimi, İthalat-İhracat Uygulamaları, Dış Ticaret İşlemleri, Dış Ticaret Mevzuatı, Uluslararası Ticaret,
Lojistikte Teknoloji Kullanımı, Lojistikte Bilgisayar Kullanımı, (Lojistikte) Bilgi Teknolojileri, Bilgisayar, Lojistik Bilgi
Sistemleri. Türkiye’de lojistik ve ulaştırma branşı 27 üniversitede lisans eğitiminde, 60’tan fazla ön lisans programında, 12 yüksekokulda ve 3 doktora
programında okutuluyor.
Türk Dili Yabancı Dil /Mesleki İngilizce İşletme
Atatürk İlke ve İnkılaplarıT arihi Lojistikte Bilgisayar Kullanımı/Bilgi Teknolojileri/Bilgisayar Lojistiğin Temel İlkeleri/Lojistiğe Giriş
Depolama Stok Yönetimi/Depolama ve Tedarik Yöntemleri
Temel Hukuk/Hukuka Giriş/Genel Hukuk
Tedarik Zinciri Yönetimi
Temel Matematik/Genel Matematik 43
43
41
41
37
36
33
34
30
29
49 üniversiteden (MYO) sadece 8’inde kombine / çok modlu
taşımacılık zorunlu dersler arasında yer alıyor.
Farklı Taşıma Türleri ile ilgili dersler
Kombine Taşımacılık
Çok modlu Taşımacılık
Taşıma Modelleri
Taşıma Modları ve Uluslararası Mevzuatlar
Raylı Sistemler İşletmeciliği
Denizyolu Taşımacılığı ve Liman Yönetimi
Kargo Taşımacılık Hizmetleri
7
1
9
2
1
4
1
Küresel ekonominin yeni kavramlarının müfredatta yer almasının sınırlı
kaldığı, özellikle “Çevre” konusunun yeterince işlenmediği görülüyor
(Bu konuda ders sadece Arel Üniversitesi’nde var)
Yeni Kavramlar
Çevre Koruma, İş Sağlığı ve Güvenliği
İş Güvenliği ve İşçi Sağlığı
İş ve Sosyal Güvenlik Hukuku
Mesleki Sorumluluk ve Etik
Kentsel Lojistik
1
5
5
7
1
27 lisans düzeyinde lojistik öğretimi yapan üniversiteden
19’unun müfredatı incelendiğinde; ilk 10 ortak ders
Ortak Dersler
Taşımacılık Yönetimi/Operasyon Yönetimi
Genel ekonomi/ekonomiye giriş
İşletme/Genel İşletme/İşletme Yönetimine Giriş
Lojistiğin Temel İlkeleri/Lojistiğe Giriş
Yabancı dil
Temel Hukuk/Hukuğa Giriş
Atatürk İlk.ve İnk Tar. I/Türk Devrim tarihi
İstatistik
Tedarik Zinciri Yönetimi/Satın alma
Türk Dili I&II/Türkçe
11
11
14
14
15
15
16
16
16
17
Ders başlıklarında aynı konular işlense bile farklılıklar var
Yabancı dil /mesleki İngilizce incelenen 21 okuldan 15’inde zorunlu ders olarak
müfredatta yer alıyor. 3 üniversitede “ikinci yabancı dil” zorunlu. (Yaşar, İzmir Ekonomi ve Çağ Üniversitesi) Ders başlıklarında, “aynı konular” işlense bile, farklılıklar
olduğu görülüyor: Lojistikte Sayısal Yöntemler, Lojistikte Sayısal Modeller, Pazarlama İlkeleri, Lojistikte Hizmet Pazarlaması, Uluslararası Ticaret ve Lojistikte Sözleşme
Yönetimi, Sözleşme ve Dokümantasyon Yönetimi, Ulaştırma ve Lojistik Terminolojisi,
Uluslararası Ticarette Temel Kavramlar, Kültürler arası Farklılıkların Yönetimi, Uluslararası Kültür ve İletişim, Kültürler arası psikoloji, Küreselleşme, Küresel Lojistik, Entegre Global Lojistik, Küresel Ulaştırma Stratejileri, Uluslararası Lojistik.
Mayıs 2014
38
DOSYA
49 üniversiteden (MYO) sadece 8’inde kombine /çok modlu taşımacılık
zorunlu dersler arasında yer alıyor.
Farklı Taşıma Türlerinde dersler
Çoklu taşımacılık
Raylı Sistemler İşletmeciliği/Demiryolu Taşımacılığı
Denizyolu Taşımacılığı ve Konteyner Sistemleri
Hava Taşımacılığı ve İşletmeciliği/Havayolu Lojistik ve Taş.
İşleyen okul sayısı
1
4
2
5
Kültürler arası farklılıkların yönetimi ve iletişimin müfredata girmeye
başladığı görülürken,
Yeni Kavramlar
Ekonomik Coğrafya
Kültürlerarası Farklılıkların Yönetimi-Kültürler arası ilişkiler
Tersine Lojistik
Çevre Koruma, İş Sağlığı ve Güvenliği
Mesleki Sorumluluk ve Etik/Etik kültürü
Kar amacı gütmeyen kuruluşlarda lojistik yönetimi
1
3
1
1
3
1
UND’nin önerileri
UND, lojistik eğitimi konusunda bir dizi önerileri
şu şekilde sıralıyor: Kombine taşımacılık/çok modlu taşımacılık müfredatta yer almalı, yabancı dil
derslerinin süreleri artırılmalı, çevre konusunda
dersler artırılmalı, öğrenciler daha fazla Ar-Ge ve
araştırmaya yönlendirilmeli. Buna en güzel örneği, Almanya BIBA (Bremer
Institüt für Produktion und
Logistik GmbH/ Bremen
Üretim ve Lojistik Enstitüsü) oluşturuyor. BIBA’da
yoğun Ar-Ge projeleriyle ve üniversite-sektör işbirlikleriyle
desteklenen
Çağdaş bir yükseköğretim
modeli uygulanıyor.
“Sektörün ihtiyacı olan ‘ana eleman’ları uygulamalı
eğitim çerçevesinde yetiştiriyoruz”
İstanbul Aydın Üniversitesi Lojistik Program Başkanı Öğr. Gör. Murat Kuşçuoğlu
Türkiye’de lojistik alanında eğitim veren üniversitelerin vermiş olduğu eğitimin yeterli olduğunu düşünüyorum.
Ayrıca okul müddeti boyunca (2/4 yıl)
zorunla yapılan stajların faydalı olduğuna eminim. Stajı faydalı hale getirmek öğrencinin elindedir. İyi niyetle ve öğrenme gayesi ile yapılan staj
ileriki yıllar için iyi bir tecrübe ve deneyimdir. Temel mesleki dersleri okulda öğrenirken bunların fiili uygulamalarının da kamu ve özel sektör kuruluşlarında yapılması gereklidir. Bunu
da biz İstanbul Aydın Üniversitesi’nde
“Yerinde Uygulama” adını verdiğimiz
ve aşağıda açıklayacağım bir sistemle çözmüş durumdayız. Ayrıca, “Yerinde Uygulama” adını verdiğimiz sistem ve işleyişinden bahsetmek istiyorum. Lojistik Programı öğrencileri okulun diğer bölüm öğrencilerine de uyguladığımız şekilde; 2. yarıyıldan başlamak üzere 3 ve 4. yarıyılda da haftanın bir günü okulda ders yapmazlar. Ders yapılmayan bu günde İstanbul içinde faaliyet gösteren çözüm orMayıs 2014
tağımız diye adlandırdığımız sektörün
önde gelen özel ve kamu kuruluşlarına (okulun belirlediği) gönderilirler.
Bu kuruluşlarda tam gün çalışmak suretiyle gönderildikleri her yarıyılda 14
hafta pratik eğitim yaparak öğrendik-
lerini gerçek hayatın içinde uygularlar. Bu öğrencilerimiz 1. yılın sonunda mecburi yaz stajlarını da (30 gün)
bu firmalarda yaparlar. Bunun sonucunda öğrencilerimiz gönderildikleri
firmalarda 1,5 yıl kendilerini ispatla-
39
mış olurlar ki işe alınmaları konusunda diğer okul mezunlarına karşı büyük
bir avantaj elde etmiş olurlar. Öğrenciler üniversite eğitimi alırken sadece
dersleri takip etmekle kalmayıp, okulumuzun sahip olduğu gelişmiş kütüphane imkanları ile araştırma yapmayı,
sorgulamayı, ezberci eğitimden uzak,
uygulamaya açık bir çalışma içinde olmalılar. İstanbul Aydın Üniversitesi bu
imkanları sağlayacak bir çalışma ortamını fazlasıyla sunarak öğrencilerine
artı değer katmaktadır. Okul ve sektörün dayanışma içinde olması tüm
gelişmiş ülkelerdeki uygulamalardır.
Kamu ve özel sektör kuruluşlarının
küresel faaliyetlerine destek sağlayacak nitelikli mezunları yetiştirebilen bir eğitim olmalıdır. Firmalar lojistik görevleri için lojistik mezunlarını
istihdam ettiklerinde; yeni arkadaşların işe hazırlanmaları için verecekleri hizmet içi eğitimin süresi azalmakta, istihdam maliyeti düşmekte veri-
mi daha kısa zamanda alabilmektedirler. Lojistik programımız kaliteli bir
eğitim kadrosuna sahip olup; lojistiğin ana unsurlarını bilen, sektöre aşina, kara-deniz-hava taşımacılık sektörü hakkında bilgi sahibi, sektörün aradığı özelliklere sahip özel ve resmi kuruluşlarca aranan ana eleman yetiştirerek; çalışma hayatına sunmaktadır.
İstanbul Aydın Üniversitesi bu tanıma
uygun mezunlar yetiştirmiş ve yetiştirmeye devam edecektir.
“Eğitici eleman yetersizliği yaşıyoruz”
Yeditepe Üniversitesi Ticari Bilimler Fakültesi – Uluslararası Lojistik ve
Taşımacılık Bölümü Bölüm Başkanı Doç. Dr Erdal Nebol
Türkiye’de Lojistik eğitimi veren üniversitelerimizdeki, eğitim sistemlerini
4 kategoride almak gerekir. Her bir
kategorinin misyonu farklıdır ve farklı olmalıdır:
1. İki yıllık meslek yüksekokulları (En
yüksek sayıda program bu kategoridedir) amaç operasyon elemanı ve
operasyon yönetici adayı yetiştirmek,
2. Dört yıllık yüksekokullar (Amaç lojistik sektörüne yönetici adayı yetiştirmek)
3. Dört yıllık fakülteler (Amaç çift
yönlüdür: (a) Lojistik sektörüne yönetici adayı yetiştirmek ve, (b) Lojistik
konusunda araştırmacı ve akademisyen yetiştirmek)
4. Lisans üstü eğitimler:
- Tezsiz yüksek lisans programları:
Lojistik sektörü için üst düzey yönetici
adayları yetiştirmek,
- Tezli yüksek lisans ile doktora programları: Araştırmacı ve akademisyen
yetiştirmek.
Üniversitelerimizdeki eğitim seviye ve
standartlarını bu çerçevede ve anılan dört kategoriyi kendi içinde değerlendirmek gerekir. Eğitim sistemlerimizin genel problemi, eğitici eleman yetersizliğidir. Yeni bir akademik konu olması nedeniyle, akademik olarak yetişmiş araştırmacı ve
öğretim üyesi sayısı çok kısıtlıdır. Bu
nedenle, birçok eğitim programında
eğitim, ağırlıklı olarak sektör deneyimi olan profesyoneller tarafından
yürütülmektedir. Bu durum, iki yıllık meslek yüksekokulları ile dört yıllık yüksek fakülteler için durum biraz
daha kolaydır. çünkü, Yüksek Öğretim Kurumu (YÖK), akademik kariye-
ri olmayan profesyonellerin bu kurumlarda ders vermesine izin vermektedir. Oysa fakültelerin sorunları daha ağırdır. YÖK, fakülte bünyesindeki eğitimlerin akademik kariyeri
olan öğretim üyeleri tarafından verilmesini öngörmektedir. O nedenle,
birçok fakülte, kendi öğretim kadrosunu kendisi yetiştirmek zorunda
kalmaktadır. Bu da ancak uzun bir
süreç ile gerçekleşebilmektedir. Eğitim programlarında gözlenebilen diğer bir özellik de bazı kurumlardaki,
mezunların bilmesi gereken bilgilere
göre değil, elde mevcut eğitim elemanlarının bilgileri ile sınırlı dersler
açılmaktadır. (Bu konuyu üniversitelerimiz için genelleştirmek istemiyorum). Lojistik sektörünün üniversiteler ve eğitimle ilişkisi oldukça iyidir.
Bu ilişki, üniversitelerden gelen istek
ile değil, sektörden gelen ve kendiliğinden oluşan sıcak bir ilişkidir. Şu
kadarını söyleyebilirim ki, tüm sektörler içinde eğitime en çok destek veren sektör, lojistik ve taşımacılık sektörüdür. Bu nedenle, üniversite-sektör
ilişkisini çok olumlu buluyorum. Yeditepe öğrencileri, iki ayrı staj dönemi
yaşamaktadırlar. Bunun dışında ders
konuları ile ilgili olarak birçok fırsatta sektör kuruluşları ile ilişki içine girmektedirler. Ayrıca öğrenciler tarafından kurulmuş olan Yeditepe Lojistik Klübü, sektör çevreleri ile çok kapsamlı ilişkiler kurmaktadırlar. Bu ilişkiler, işyeri tanıtım gezileri, profesyonel fuar ve konferanslara katılım, konuk uzmanlar ile yapılan sözleşmeler
ve her yıl tekrarlanan “Lojistik Forum”
etkinlikleri sayılabilir. Bu tür faaliyetler sonucunda, öğrencilerimiz, kendi
ilgilerini çeken alanları anlamak, ve
sektörün kendilerinden beklenenleri
anlamayarak o yönde kendilerini hazırlamak imkanı bulmaktadırlar.
Mayıs 2014
40
DOSYA
“Lojistik programlar sektörden ayrı düşünülmemeli,
sektör ve lojistik programları iç içe olmalı”
İstanbul Bilgi Üniversitesi Uluslararası Lojistik ve Taşımacılık Bölümü
Bölüm Başkanı Yrd. Doç. Dr. Şerafettin Düztepe
Türkiye’de lojistiğin önemi daha iyi
anlaşılmaya başlanmış ve öneminin
anlaşılmasıyla birlikte bu konudaki
eğitim de yaygınlaşma eğilimi göstermiştir. Üniversitelerin bu girişimleriyle birlikte, sektörün de baskı yaratarak üniversitelerin bu yöndeki gelişimlerine olumlu etki yaptığı söylenebilir.
Üniversiteler, lojistik programlarından
mezun olanları sektöre yolladıkça,
sektör bu mezunların farkını ve katkılarını görmüş ve görmeye devam etmektedir. Bu nedenle, sektörün lojistik eğitimi almış insan kaynağına olan
isteğinin devam edeceği düşüncesini
taşımaktayız. Lojistik programlarının
güzel olduğu ancak, sektörden gelecek bildirimlere ve sektörün yeni gereksinimlerine göre geliştirilmeye devam etmesi gerektiği düşüncesindeyiz. Lojistik programlar sektörden ayrı
düşünülmemeli, şu anda sektörle olan
işbirlikleri en üst düzeye çıkarılmalı,
başka bir deyişle programların sektörüniversite programı niteliğinde yürütülmesi gerçekleştirilmelidir. Bunu başaran programların kolaylıkla hedeflerine ulaşabilecekleri söylemek hiç
de zor olmayacaktır. Öğrencilerimiz
de sektör de bunu istemektedir. Öğrencilerimiz ne ölçüde sektörle iç içe
olursa, mesleği o ölçüde öğrenebilecek, bu şekilde yetişmiş uzmanlar da
sektörde çalışmaya başlayınca sektörün beklentileri karşılanabilecektir.
Akademisyenler ve sektör çalışanlarının dersleri birlikte yürütmeleri, teori
ile pratiğin birleştirmesi, stajlar ve staj
haricindeki çalışmalarla öğrencilerin
deneyiminin mezun olmadan sağlanmasının uygun olduğu düşüncesini
taşımaktayız. Öğrencilerin, özellikle
3. ve 4. sınıflardaki ders programlarının 2-3 güne toplanması bu sayede
yıl içerisinde yarı zamanlı olarak çalışabilmelerine olanak yaratmak bir
başka işbirliği yöntemi olarak düşünülebilir. Biz programı bu şekilde yürüteceğiz ve başarı elde ettik. Öğrenimine devam ederken yarı zamanlı
çalışan öğrencimiz var. Lojistik öğrenimi gören öğrencilerin sektörde haftada 2-4 gün arasında çalışmalarının
teşvik edilmesi, sektörden beklentilerimiz arasındadır. Bunun yanı sıra
üniversiteler sektöre araştırma deste-
ği verebilir, vermekte oldukları destek varsa bunu artırabilirler. Bilimsel
lojistik uygulamalar ile özellikle lojistik maliyetlerin azaltılması konusunda
kazançlar elde edilebilir. Özet olarak
söylemek gerekirse, sektör ve lojistik
programları iç içe olmalıdır. Biri olmadan diğerinin başarılı olması düşünülemez. Birinin başarısı ise diğerini bir üst noktaya taşıyacaktır. Birlikte başarabilmek için başka seçeneğimiz yok.
“Lojistik anlamda bir anabilim dalı olmaması
en önemli sıkıntı olarak karşımızda duruyor”
Beykoz Lojistik MYO Lojistik Uygulamaları ve Araştırmaları Merkezi Müdürü
Beykoz Lojistik MYO Müdür Yardımcısı Prof. Dr. Okan Tuna
2007-2008 yıllarında Türkiye’de
önlisans düzeyinde eğitim veren lojistik programlarının kontenjanları
600 civarındaydı. Günümüze gelindiğinde bu sayı 7 binin üzerine çıktı. Örgün, ikinci öğretim, uzaktan
eğitim ve açık öğretim olarak Türkçe ve İngilizce eğitim almak mümkün. Nicelik olarak artan kontenjanlara karşılık son yıllarda önemli bir çaba var. Biz de, bu boşluğu
doldurmak için Beykoz Lojistik Meslek Yüksekokulu olarak lojistik alanında yayınlar üretmeye ve kitaplar
yayınlamaya gayret ediyoruz. İş yapma şeklindeki hızlı değişimler kaynakların daha verimli kullanılmasını gerekli hale getirmekte ve insan
kaynakları çerçevesinde yeni becerilerin hızlı bir şekilde ilgili taraflaMayıs 2014
41
ra kazandırılması zorunluluğu ortaya çıkmaktadır. Deneyimsel öğrenmenin ön plana çıktığı bu değişime
paralel, eğitimde yeni yöntemler ortaya atılmaya ve denenmeye de başlanmıştır. Uluslararası düzeyde yapılan çalışmalarda eğitimin yaygınlaşan teknoloji desteği ile düşünebilen, sorgulayabilen, tartışabilen, karar verebilen kişiler yetiştirme konusunda artan çabaları öncelikli olarak
ortaya konulmaktadır. Beykoz Lojistik
Meslek Yüksekokulu, “Yaparak Öğreniyorum / Learning by Doing” kon-
septi ile başlattığı mesleksel beceriler geliştirme merkezi ve simülasyon
uygulama platformları çalışmalarını
genişletmek ve geliştirmektedir. Beykoz Lojistik Meslek Yüksekokulu için
konuşursak gerek sektörün sivil toplum örgütleri gerek sektör firmaları ile ilişkilerimizin çok iyi olduğunu
söyleyebiliriz. Ancak en yakın lojistik firmasının yüzlerce kilometre ötede olduğu Anadolu’da bir meslek
yüksekokulu için ne derece mümkün olabilir bilemiyoruz. Lojistik anlamda bir anabilim dalı olmama-
sı en önemli sıkıntı olarak karşımızda duruyor. Bu durum, lojistik alanına yönelik akademisyen yetişmesi anlamında önemli bir engel olarak da
değerlendirilebilir. Öğrenciler genelde mezun olduklarında işe yerleştirmede sorun yaşamamayı beklerler.
Sektör ise işe alabileceği nitelikte mezun bekler. Tabi bunun gerçekleşmesi
için lojistik eğitiminin niteliği ve metedolojisi çok önemlidir. Sadece teknik
derslerle değil yaparak öğren felsefesi ışığında uygulamalı eğitime önem
verilmelidir.
“Ülkemizde, sosyal bilimler alanında lojistik eğitimi, bugüne kadar
en çok ihmal edilen konuların başında geliyor”
Nişantaşı Üniversitesi İktisadi, İdari ve Sosyal Bilimler Fakültesi
Dekan Yardımcısı/ Uluslararası Ticaret ve Lojistik Bölüm Başkanı Doç. Dr. Serap İncaz
Lojistik eğitimi Türkiye için oldukça önem arz eden bir yere gelmiştir. Ancak ülkemizde, sosyal bilimler alanında lojistik eğitimi, bugüne kadar en çok ihmal edilen konuların başında gelmektedir. 2005 yılında Türkiye’nin lojistik eğitiminin temelleri lise yıllarında atılmaya başlamıştır. Lojistik Dersleri ilk olarak İktisat Bölümleri’nde “Ulaştırma Ekonomisi” başlığında ele alınmıştır. İlk yayınlardan bir tanesi “Münakale Ekonomisi” ve sonraki baskısındaki ismiyle “Ulaştırma Ekonomisi” başlı-
ğı ile Prof. Dr. Süleyman Barda hocamız tarafından İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi’nde uzun yıllar
anlatılmıştır. Bunu günümüzde, üniversitelerde lojistikle ilgili bölümlerin açılması izlemiştir. Bu bölümlerin
henüz başlangıç seviyesinde olduğu
düşünüldüğü zaman geliştirilmeye
muhtaç olduğunu ifade edebilirim.
Yurt dışındaki üniversitelerle denklik ve akreditasyon çalışmalarında
üniversitelerin eğitim içerikleri, dersler, müfredat ve diğer tüm bileşenler
çok yönlü değerlendirilmeli ve sek-
törle işbirliği yapılmalıdır. Sektörle,
sektör firmaları ve üst düzey yöneticilerle mutlaka daha da geliştirilmeye ihtiyaç vardır. Sonuçta lojistik eğitimi veren kuruluşların mutfağı sektör
ve sektör firmalarıdır. Sıkıntıları belli başlıklar altında toplamak mümkündür. Bunların başında akademisyen eksikliği gelmektedir. İkinci sırayı
kaynak ve yayın eksikliği almaktadır.
Bu sorunu uzmanlaşma izlemektedir.
Bir başka önemli sıkıntı uygulama sahasının yetersiz olması ve sonuncusu yabancı dil kazanımı konusundadır. Uluslararası ticaret ve lojistik konusu öncelikle sadece kampüste öğrenilecek ve anlatılabilecek bir konu
değildir. Bu nedenle, Lojistik konusu
tüm boyutları ile “dış ticaret, gümrük
ve taşıma operasyonları“nın öğrenilmesinde sektör deneyimi büyük katkı
sağlayacaktır. Lojistik akademisyenlerinin, lojistik sektörü çok hızlı geliştiği için bir ayağının mutlaka sektörde olması şarttır. Bu amaçla üniversitemiz bu önemli fonksiyonu sektör firmaları ve bu firmaların üst düzey yöneticilerini öğrencilerle çeşitli toplantılar, teknik gezilerle bir araya getirerek karşılamaya çalışmaktadır. Nişantaşı Üniversitesi sektörle en
iyi şekilde işbirliği yapmakta ve öğrencilerimizin derslerde elde ettiği teorik bilgilerin desteklenmesi amacıyla Sektör-Üniversite işbirliğini başarılı
bir şekilde uygulamaktadır.
Mayıs 2014
42
DOSYA
“Üniversiteler eldeki mevcut hocalarına göre
bir müfredat oluşturuyorlar”
Okan Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Uluslarası Lojistik
Bölüm Başkanı Doç. Dr. A. Zafer Acar
Türkiye’deki lojistik eğitimini maalesef körlerin fili tarifi olarak değerlendirmekteyim. Bu, hem lojistiğin çok
geniş bir kavram olmasından hem
de lojistiğin ÜAK ve YÖK tarafından
ana bilim dalı olarak kabul edilmemesi nedeninden kaynaklanmaktadır. Böylelikle üniversiteler elde mevcut hocalarına göre bir müfredat
oluşturmaktadırlar. Bunun yanında lojistik bölümlerinin eğitim müfredatlarının uluslararası standartlara uymamasını da söyleyebilirim. Kelime kökeni hesap yapma, mantık
ve istatistik kelimelerine kadar uzanan bir kavram hakkında verilen eğitimin buna uygun olarak matematik
düzeyinin oldukça iyi olması gerekir.
Oysa Türkiye gerçeğinin böyle olmadığını üzülerek görmekteyim. Dolayısıyla bu eğitim ile mezun olan öğrenciler sektörün beklediği standartları sağlayamamaktadırlar. Sektör ve
üniversite işbirliği konusunda ise birçok bölümün öğrencilerini sadece
taşımacılık yapan firmaları hedefleyecek şekilde eğitmesi nedeniyle yeterli düzeyde olamamaktadır. Oysa
bir lojistik öğrencisi üretim yapan
tüm firmaların tedarik zinciri yönetiminde yer alabilir, deposunu, envanterini ve dağıtım kanallarını yönetebilir. Ancak konuya bu şekilde bakılmadığına şahit olmaktayız. Biz kendi üniversitemiz adına var olan Kariyer Merkezimiz aracılığıyla öğrencilerimizin firmalardaki stajlarını yönlendirmekte ve onlara mesleki tecrübe anlamında bahsettiğim şekilde fırsatlar sunmaktayız. Lojistik eğitimi veren bölümlerin temel sıkıntısı
öğretim elemanı yetersizliği ve lojistik felsefesinin tam olarak kavranmamış olması diyebiliriz. Bunlar olduktan sonra diğer eksiklikleri gidermenin oldukça kolay olacağı düşüncesindeyim. Daha önce de söylediğim
gibi lojistiğin en önemli ayağını oluşturmakla birlikte öğrenciler kendilerini tamamen karayolu taşımacılığına ve taşımacılık firmalarına odaklamaktalar. Gelen öğrencilerin çoğu
sektör jargonuna dair birkaç kelime
öğrenerek eğitileceğini zannetmektedir. Karşılarına yöneylem, doğrusal
programlama, modelleme, optimi-
zasyon ve simülasyon gibi konuların
ders olarak geldiğini gördüklerinde
büyük bir şaşkınlığın yanında başarısızlık yaşamaktalar. Biz öğrencilerimizi birinci sınıftan itibaren gerçekten sözel ve sayısal açıdan dengeli
bir eğitime tabi tutmaktayız. Mezunlarımızın işe giriş başarısı da yaptıklarımızı destekler niteliktedir.
“Teori yerine uygulama olmalı”
İstanbul Kültür Üniversitesi Yrd.Doç.Dr. Damla Ayhan
Türkiye’de üniversite bazında eğitim kalitesini ben üniversitelerin değil, sektörün değerlendirmesi gerektiğini düşünüyorum. Biz sektöre eleman yetiştiriyoruz. Örneğin İstanbul
Mayıs 2014
Kültür Üniversitesi olarak 2008 yılında bölümün kuruluşu yapılırken program müfredatımızı, sektör temsilcileriyle yaptığımız görüşmeler doğrultusunda, firma talepleri ve beklentilerini
gözönünde bulundurarak oluşturduk.
Sektörle ve firmalarla sürekli iletişim
halinde olarak ve kendilerinden danışmanlık alarak bu konuda üzerimize düşen görevi yerine getirmeye çalışıyoruz. Dolayısıyla sektörün ihtiyacı olan işgücünü yetiştiriyoruz. Benim
Türkiye’de temelde gördüğüm birkaç
sorun; yabancı dil sorunu. Eğer eğitim dili Türkçe’yse, öğrencilerin 4 yarıyıl boyunca görmüş oldukları yabancı dil eğitimi yeterli olmayabiliyor. Biz
bu sorunun, öğrencilerimize ERASMUS kapsamında Avrupa ülkelerinde
staj ve ayrıca ABD ve Kanada’da anlaşmalı olduğumuz üniversitelerde lisans eğitimine tamamlama olanağı
sağlamakla üstesinden gelmeye çalı-
şıyoruz. Diğer bir sorun aynı dönemde dört ya da beş derse aynı öğretim elemanının girmesi ki bu da uzmanlık konusunu gündeme getiriyor.
Meslek Yüksekokulları’nda eğitim yapan öğrenciler teoriye boğulmamalı.
Onların asıl ihtiyaçları olan şey bir an
önce uygulamayı öğrenmek ve sektörde yer almak. Bu nedenle özellikle branş derslerini, dersin içeriği konusunda sektörde uzman ve yönetici
konumunda çalışan kişiler tarafından
uygulamalı olarak verilmesi gerektiğini düşünüyorum. Böylece öğrenciler hem sektörün tecrübesinden hem
de staj olanaklarından faydalanmış
oluyorlar. Biz üniversitemizde uygulamayı bu şekilde yapıyoruz. Türkiye’de
birçok sektörde olduğu gibi lojistik
sektöründe de eğitim seviyesi yüksek
çalışan sayısı az. Üniversitelerin bunu
değerlendirmesi ve sektörle olan işbirliğini artırması gerekiyor.
43
İstanbul Aydın Üniversitesi
Lojistik Bölümü
Serap Oral
Üniversiteye başlamadan önce lojistik bölümü aklımda yoktu. Lisedeki hocam ‘geleceğin mesleği’ olduğu
için bu bölümü tercih etmem konusunda çok ısrar etti. Çevremde çok
sayıda lojistikçinin olması da belki beni bu bölüme beni yönlendirdi. Konuyu abimle paylaştım. Ağabeyimin de birçok arkadaşı lojistik işi
ile uğraştığı için araştırdı ve bu bölümü tercih etmemin doğru olacağını söyledi. İlerleyen zamanlarda
ben de araştırdım ve İstanbul Aydın
Üniversitesi’ni hem eğitim kalitesinden dolayı hem de evime yakın olduğundan dolayı seçtim. Üniversitemizde Murat Kuşçuoğlu hocam bizlere her türlü konuda yardımcı oluyor. Beklediğimden daha fazlasını
alıyorum diyebilirim. Hem staj anlamında hem de teori anlamında istediğim eğitim kalitesine sahibim.
tercih ettim. Lojistik sektöründe tanıdıklarımın olması da benim bu
bölümü seçmeme neden oldu. Üniversitede Murat Kuşçuoğlu hocam
sadece ders anlamında değil, hayat
konusunda da bizlere yardımcı oluyor, deneyimlerini bizlerle paylaşıyor. Aldığım eğitimle şu an iş hayatına hazır olduğumu düşünüyorum.
Derslerimiz de son derece verimli,
staj ve uygulama alanında bir sorun yaşamıyoruz. Hocalarımızın da
yardımıyla kendimizi hayata hazırlıyoruz.
Cabbar Can Akkuş
Elif Erol
Yasemin Aytar
Üniversiteye hazırlanırken dershaneye gidiyordum. Dershanedeki hocalarımız ‘lojistik geleceğin mesleği, lojistiğin önü açık’ diyerek beni
yönlendirdiler. Arkadaşımın ablası
lojistik okuyup bitirmiş ve gümrükte çalışıyordu, maaşı da iyiydi. Ailemle de konuyu paylaştım. Ailem
de ‘senin kararına, tercihine saygılıyız’ diyerek benim arkamda durdular. Aklımda başka meslekler de
vardı ama lojistik bölümünü bitirince iş kaygım olmaz diye bu bölümü
branşlar çıktı. Bunların arasında ailemle beraber güzel bir araştırma
sonucunda lojistik bölümünde karar kıldım. Çünkü lojistik ‘geleceğin
mesleği’ diye geçiyordu. İş imkanının fazla olmasından dolayı bu bölümü tercih ettim. Bu okulu tercih etmemdeki neden diğer özel üniversitelere göre daha ekonomik oluşu ve
evime yakın olmasıdır. Eğitim açısından son derece memnunum. Derslerin çok fazla ezbere dayalı olması belki beni biraz zorluyor. Bölümümüz sözel bir bölüm ama çok fazla
ezber var. Ezber yerine yorum olmalı
diye düşünüyorum. Staj imkanının ve
uygulamanın olması bizler için çok
önemli bir avantajdır. Staj imkanı
olarak okulumuz bize her türlü desteği veriyor.
Lisede ‘banka ve sigortacılık’ bölümünü okuyordum. Banka ve sigortacılık ile lojistik bölümü çok fazla uzak
meslekler değiller. Her iki bölüm de
pazarlama ve insan ilişkilerine dayanıyor. Bu bölümü araştırırken önüme demiryolu ulaştırmacılığı, sivil
hava ulaştırmacılığı veya lojistik gibi
Lojistik bölümünü biraz da ailemden dolayı tercih ettim. Ailem yurt
dışından ürün getiriyor. Bu bölümü
araştırdığımda ‘iyi, genel geçer,
geleceğin mesleği ve önü açık bir
alan’ olduğunu kavradım. Bu bölümü araştırdığımda, lojistiğin ‘geleceğin mesleği’ olarak anıldığını
gördüm ve bu şekilde anılması da
benim tercih yapmamda son derece önemli bir etken oldu. İstanbul
Aydın Üniversitesi’nde bizlere bölümümüzle ilgili çok güzel eğitimler
veriliyor. Öğrencinin de bu eğitim
süreci boyunca kendini yetiştirmesi gerekiyor. Derslerimizde ezberin
çok fazla olduğunu düşünüyorum.
Belki yaşımız gereği artık ezberi
kaldıramıyoruz. Ezber yerine uygulamanın ve yorumun daha fazla olması gerektiğini düşünüyorum.
Mayıs 2014
44
DOSYA
İstanbul Üniversitesi Ulaştırma
ve Lojistik Yüksek Okulu
Mesut Baykan
Bu okulda son sınıf öğrencisiyim. Burayı tercih etmemde şöyle bir neden
var: Burası hem lojistik meslek liselerinin hem de Anadolu liselerinin
çok fazla tercih ettiği bir yer. İstanbul Üniversitesi Ulaştırma ve Lojistik
Bölümü’nü tercih edenlerin tercih sıralamalarına baktığınızda ilk 3’te
tercih sırasının oluştuğunu göreceksiniz. Ben, ailemin yönlendirmesiyle
geldim. Buraya gelmeden önce bu
bölümü tanımıyordum. Buradaki eğitimi gördükten sonra çok şanslı olduğumu anladım ve iyi ki tercih etmişim dedim. Hava Harp Okulu gibi bir
yeri kazanmama rağmen burayı tercih ettim. Çağımızda iş sıkıntısı öğrencileri ciddi derecede düşündürüyor ve biz öğrencilerin birincil problemi oluyor. Buradan ve bu bölümden mezun olduktan sonra iş sıkıntısı
yaşamayacağımı biliyor olmam benim için çok önemli bir avantaj. Burası lojistik eğitiminin lokomotif merkezi. Lojistik bölümleri özel üniversitelerde sıklıkla açılmaya başlandı.
Buradan mezun olan öğrenciler akademisyen olarak çok rahat özel üniversitelerde görev alabiliyor. Burası
eğitimin merkezi diye düşünüyorum.
Dilem Dal
ihracat mezunu lojistiğe yönelmemde kendisi etkendir. Daha sonra vakıf
üniversitesine gittim, iki yıllık orada
okudum. Belirli bir dereceden sonra gerekli sınavlara girdim ve İstanbul Üniversitesi’ne geçiş yaptım. Buraya bilinçli bir şekilde geldim. Eğer
buradaki eğitim iyi olmasaydı zaten bu kadar yoğun bir şekilde tercih
edilmezdi. Birbirinden değerli hocalarımız var. Pratik konusunda lojistik
yüksek okulumuzun değil de İstanbul Üniversitesi’nin daha fazla imkan
sunmasını dilerdim. Buradan mezun
olacağım için onurluyum.
Nur Beytemur
Burada çift anadal öğrencisiyim. Aslen işletme fakültesinin öğrencisiyim.
Buradayım çünkü genelde ekonomi alanında da normal dünyanın gelişim alanında da herkese ilerleyen
dönemlerdeki öncü se4ktörü sorduğunuzda lojistik ön plana çıkıyor. Lojistik artık kamyoncu mantığıyla değil de taşımanın öncesi ve sonrasını kapsayan bir sektör olarak tanımlanıyor ve gelişiyor. Burada olmak
kendi tercihim ve ben burada olmaktan gayet memnunum. Eğitim kalitesi açısından İstanbul Üniversitesi
Türkiye’de öncü bir okul. Öncü okullardan eğitim almak bizler için bir
avantaj. Buradaki hocalarımız öğrencilerimize daha fazla nasıl bir katma değer sağlayabiliriz diye uğraşıp özverili davranıyorlar, bu da bizim için bir avantaj. Lojistik, önceden
bilinen bir sektör değildi ama şimdilerde artık lojistikte taşlar yerli yerine
oturmuş diyebiliriz. İlerleyen dönemlerde bu sektörde öncü kademelerde görev yapmak fikri beni daha çok
motive ediyor.
Melis Karataş:
İstanbul Ticaret Üniversitesi Uluslararası Lojistik Bölümü’nden dikey geçiş yaptım. Lise zamanında uluslararası ticaret istiyordum. Özellikle ağabeyimin yönlendirmesi sonucu ithalat
Mayıs 2014
Maltepe Üniversitesi’nde buraya geçiş yaptım. Ailemin özellikle çeşitli lojistik konferansları ve seminerlerinden
edindiği bilgi ile lojistik alanını tercih
ettim. İstanbul Üniversitesi’nden başka İstanbul’da dört yıllık lojistik eğiti-
mi veren başka bir üniversite yok. İstanbul Üniversitesi birçok konuda olduğu gibi lojistik alanında da öncü.
Burada olmaktan son derece mutluyum. Diğer okulumla karşılaştırdığımda İstanbul Üniversitesi’ndeki hocalarımızın branş bazında çok daha
yetkin olduğunu görüyorum. Hocalarımızın bizlere sunduğu katkı son derece fazla. Hocalarımızın branşlarında uzman olması beni son derece sevindiriyor. Nerelerde açık var, öğrencilerimiz nerelere yönlendirilebilir türünden sorulara cevap arayan hocalarımız bizi oralara yönlendiriyor. Bu
okulun öncü olduğunu biliyorum ve
öncü bir okuldan mezun olmak beni
mutlu ediyor.
Ali Tolga Türkoğlu
Gelişim Üniversitesi Sivil Havacılık mezunuydum. DGS ile geçtim ben de İstanbul Üniversitesi Lojistik Bölümü’ne.
Sivil Havacılık Bölümü’nde kara ve denizciliğin sadece temelini görüyorsunuz. Ben, hava, kara, deniz bütün bu
süreçlerin hepsine hakim olmak için
bu bölümü seçtim. Eğitimin kalitesi ve düzeyine bakacak olursak bence gelinebilecek seviyenin bir tık üzerindeyiz. Ben, Çelebi Havayolları’nda
dış hatlarda memur olarak çalışıyorum. Okulumuzda devam zorunluluğu var. Devam zorunluluğu olmasa
bile Servet hocamızın, Gültekin hocamızın derslerine severek, isteyerek katılıyorum. Yine bu hocalarımızın başka yerlerdeki seminerlerine ve konferanslarına da isteyerek gitmeye gayret
ediyorum.
45
Ekonomi Bakanı Zeybekci:
Yüzde 4 büyüyeceğimize inanıyorum
Bakan Zeybekci, “Bazı uluslararası kuruluşların Türkiye’nin 2014 ve sonrası
için büyüme tahminlerini düşürdüler. Ben onların düşüncelerine katılmıyorum.
Türkiye’nin yüzde 4 büyüyeceğine inanıyorum” dedi.
Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci, bazı
uluslararası kuruluşların Türkiye için
2014 ve sonrası büyüme tahminlerini
düşürdüklerini belirterek, “Ben onların düşüncelerine katılmıyorum. Orta
Vadeli Program’da büyüme beklentilerimizi değiştirecek hiçbir somut gerekçe göremiyorum ve bu yıl
Türkiye’nin yüzde 4 büyüyeceğine inanıyorum” dedi. Bakan Zeybekci, Boston temasları kapsamında Harvard
Club’da düzenlenen yatırım sempozyumunda iş, finans ve akademi dünyasından temsilcilere, Türkiye’nin cazip yatırım imkanlarını ve son dönemde yükselen ekonomisini anlattı. Türkiye’nin, ABD ile AB arasında
gerçekleştirilecek Transatlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı (TTIP) anlaşmasında yer alması gerektiğini ifade
eden Zeybekci, “ABD, AB ile TTIP anlaşması için müzakereleri sürdürürken bizim de ABD ile paralel müzakere yürütmemiz çok önemli. Desteklerinizi bekliyoruz. Sizin desteğiniz olmazsa vaktinde bu müzakere sürecini başlatamayız” diye konuştu. Türkiye ile ABD arasındaki ticaret hacmine de değinen Zeybekci, son yıllarda iki ülke arasındaki ticaret hacminin 18-20 milyar dolar civarında olduğunu hatırlattı. Zeybekci, bu miktarın potansiyelin çok altında olduğunu, Türkiye ile ABD arasında yapılacak bir serbest ticaret anlaşmasının ticaret hacmini de artıracağını dile getirdi. Türkiye’nin 18 ülkeyle serbest ticaret anlaşması imzaladığına, diğer 19 ülke ile de müzakerelerin devam ettiğine işaret eden Zeybekci, Türkiye’nin bütün önemli ticaret ortaklarıyla bu anlaşmayı imzalamak istediğini söyledi.
Büyüme beklentisi yüzde 4
Zeybekci, Türk ekonomisinin son
dönemde iç ve dış birçok faktörden
etkilendiğini de anımsatarak, bu etkenler yüzünden kurun yükseldiğini ancak hükümetin güçlü ve karar-
lı ekonomik politikalardan vazgeçmediğini anlattı. Türk ekonomisinin geçmişte olduğu gibi kırılgan
olmadığını vurgulayan Zeybekci,
ekonomik büyümenin yine önemli oranda artarak devam etmesini
beklediklerini kaydetti. Geçen yıl
büyüme oranının beklentilerin de
üstünde, yüzde 4 olarak gerçekleştiğini hatırlatan Zeybekci, “Bazı
uluslararası kuruluşlar Türkiye’nin
2014 ve sonrası için büyüme tahminlerini düşürdüler. Ben onların
düşüncelerine katılmıyorum. Orta
vadeli programda büyüme beklentilerimizi değiştirecek hiçbir somut gerekçe göremiyorum ve bu
yıl Türkiye’nin yüzde 4 büyüyeceğine inanıyorum” görüşünü paylaştı. Zeybekci, Türkiye’nin 2023 hedeflerine de işaret ederek, “2023
hedeflerimize ulaşmak için enerjiye
130 milyar dolar, ulaşıma 110 milyar dolar, fiber optik ağlara da 10
milyar dolar yatırım yapmayı hedefliyoruz. Bu yatırımlar özel sektör
ya da devlet-özel sektör ortaklığı
ile gerçekleştirilecek. ABD’li yatırımcıların da bu yatırım programla-
rında yer almalarından memnuniyet
duyarız” değerlendirmesini de yaptı.
Faiz oranı düşmeli
Zeybekci’nin konuşmasının ardından
toplantının yöneticiliğini üstlenen Harvard Business School’dan Prof. Dr.
Richard Vietor, Zeybekci’ye Türkiye’nin
dış ticaret açığı ve enflasyonun yükselme eğilimiyle nasıl başa çıkmayı planladıklarını sordu. Ticaret açığı ile mücadele konusunda ihracatı artırmaya
çalıştıklarını kaydeden Zeybekci, ülkeye yapılacak doğrudan yatırımları da
teşvik ettiklerini söyledi. Türkiye’deki
enflasyon artışının talepten değil maliyetten kaynaklandığını ifade eden
Zeybekci, enflasyonun neden değil
sonuç olduğunu anlattı. “17 Aralık”
sürecinden sonra Türk lirasının değer
kaybettiğini anımsatan Zeybekci, Merkez Bankası’nın da buna müdahale
için faizlerde beklentinin üzerinde artışa gittiğini hatırlattı. Faiz artışı ve kur
kaynaklı maliyet artışlarının enflasyonu da etkilediğini ifade eden Zeybekci, şu anda kurların istikrara kavuştuğunu, artık faiz oranlarının düşürülmesi gerektiğini de sözlerine ekledi.
Mayıs 2014
46
GÜNDEM
İngiltere’ye girişlerde kaçak
mülteci denetimleri ve kesilen cezalar
Kaçak girişler, gerek taşımacılık faaliyetinde bulunan firmalar gerekse sürücüler için kaçınılmaz bir sorun oluyor. Bu sorun hem taşımacıların hem de sürücülerin ağır bireysel cezalar ile karşı karşıya kalmasına sebep oluyor. Bu hususta, UK Border Agency (UKBA) İngiltere’nin göç ve sınır kontrollerinden sorumlu. Sınır kontrollerini yöneterek, göç ve gümrük düzenlemelerini sağlamakla
yükümlü olup aynı zamanda, firma veya sürücülerin araçlarında bulunan kaçak
mülteciler nedeniyle cezai yaptırımlar uygulayabiliyor.
Her yıl İngiltere’ye yük taşıyan karayolu taşımacılarının maruz kaldığı kaçak mülteciler, Avrupa’nın ortak sorunu olup, İngiltere ekonomisine 250 milyon Pound ek maliyet getiriyor. Bu sorunla başa çıkmak için
çok katı tedbirler alınıyor ve cezalar uygulanıyor. Kaçak girişler, gerek taşımacılık faaliyetinde bulunan
firmalar gerekse sürücüler için kaçınılmaz bir sorun oluyor. Bu sorun
hem taşımacıların hem de sürücülerin ağır bireysel cezalar ile karşı karşıya kalmasına sebep oluyor. Bu hususta, UK Border Agency (UKBA)
İngiltere’nin göç ve sınır kontrollerinden sorumlu. Sınır kontrollerini
yöneterek, göç ve gümrük düzenlemelerini sağlamakla yükümlü olup
aynı zamanda, firma veya sürücülerin araçlarında bulunan kaçak mülteciler nedeniyle cezai yaptırımlar
uygulayabiliyor. Bu konuda düzenlenen kanun, Avrupa’nın tüm liman
şehirlerinden ve Eurotunnel üzerinden İngiltere’ye ulaşan araba, karavan, otobüs, kamyon, tren gibi tüm
kara araçları için geçerli. Kanun, Avrupa kıtasından İngiltere’ye geçerken
tüm araç sahiplerinin araçlarını koruması ve aktif şekilde yasadışı mülteci girişlerini engellemeye yönelik
etkili teçhizata sahip olmasını zorunlu kılıyor. Araç sahiplerinin bu tür sistemlere sahip olmaması ya da kaçak
mülteci girişlerini engelleyememesi durumunda, bulunan her mülteci
için 2,000 Pound’a varan tutarlarda
ceza kesiliyor. Ayrıca aracın sürücüsü, işvereni, aracın asıl sahibi veya
kiralayan kişiye de her kaçak mülteci
başına 2.000 Pound ceza kesiliyor.
Araçlarda kaçak mültecilere rastlanması durumunda, işletmecilerin yap-
Mayıs 2014
tığı en büyük hata UK Border Agency
(UKBA) tarafından gönderilen yazışmaları dikkate almamak. Normalde,
UK Border Agency (UKBA) işletmecilere ve sürücülere bireysel ceza kesmeden önce, cezaların hafifletilmesi hususunda fırsat sunuyor. Bu tutum sayesinde firmalara ve sürücülere cezaların mümkün olduğunca en
aza indirilmesi konusunda şans tanınıyor. İşletmeciler kendilerine kesilen cezayı ödememeye karar verirlerse, araçlarının alıkonulacağı ve hatta kesilen cezanın tazmin edilebilmesi amacıyla satılabileceğini bilmeleri
gerekiyor. Bu durum araçların alıkonulduğu zaman aralığında yüklü halde satılması halinde kişilerin işlerini
kesintiye uğratabiliyor.
Kaçak mültecilerin
bulunması maksadıyla
yapılan kontrol çeşitleri
UK Border Agency (UKBA) tarafından kaçak mültecilerin bulunması amacıyla pek çok arama metodu
bulunuyor. Bunlar:
Karbondioksit incelemesi yapılması: Monitöre bağlı hafif ince tüp-
lerle karbon dioksit salınımını tespit
etmeye yarayan, araç içerisinde karbon dioksit salınımının artış göstermesi halinde içeride insan olduğunu belirtiyor. Bu metod hızlı olması
sebebiyle yaygın şekilde kullanılıyor.
Özel eğitimli köpekler ile
yapılan aramalar
Özel eğitilmiş köpekler ile aracın
içinde aramalar yapılıyor. Eğer köpekler aldıkları kokuya tepki verirlerse, araç içerisinde insan olabileceğinden şüpheleniliyor ve daha detaylı arama yapmak için aracın tüm
bölmelerinin açılması talep ediliyor.
Gamma tarayıcıları ile
yapılan aramalar
Araca takılan mobil sistem vasıtasıyla, araç içi ve taşıdığı bölmenin
içeriğinin gamma ışınlarıyla taranarak resmedilmesi sağlanıyor. Aracın
veya diğer bölmelerin içerisine girmeye gerek kalmadan, kişiler veya
kaçak olarak taşınan mallar tespit
edilebiliyor. Yapılan tarama şekli oldukça hızlı olduğundan, taramanın
ardından elde edilen resimden daha
ayrıntılı bir aramaya gerek olup ol-
47
madığına karar veriliyor.
Milimetrik görüntüleme ile
yapılan aramalar
Milimetrik görüntüleme doğal radyasyondan faydalanmakta olup ısı
yayan madde veya canlıları tespit ederek, bu tespitin resmini çekiyor. Sistem radyasyon yaratmamakta olup, oluşturulan resim monitörde
aracın içeriğini ayrıntılı şekilde gösteriyor.
Kalp atışı dedektörü ile yapılan aramalar
UK Border Agency (UKBA) mobil bir
bilgisayar sistemi vasıtasıyla, araç
içerisindeki hareketleri, titreşim algılayıcıları sayesinde tespit edebiliyor.
Bilgisayar aldığı sinyalleri analiz ederek, araçta insan olup olmadığını rahatlıkla bulabiliyor. Sonuçlar müfettişe aracın daha detaylı aramaya ihtiyacı olup olmadığı konusunda bilgi veriyor.
Mültecilerin araçlarda
kullandıkları saklanma bölümleri
Göç ve İltica Hareketi 1999
No’lu Kanun 33.Bölüm - Araçlar için Usul Hukuku Kanunu
(IMMIGRATION AND ASYLUM
ACT 1999 CIVIL PENALTY CODE
OF PRACTICE FOR VEHICLES)
KAÇAK GİRİŞLERİN ÖNLENMESİ
Usulsüz girişlere karşı araç güvenliğini sağlamak için alınacak önlemler
En son yapılacak boşaltmadan önce,
aracın dış kısmında 25 cm uzunluğu
geçen tüm yırtılmış, kesilmiş bölümler düzeltilmeli ve usulsüz girişleri önlemek için kapatılmalı. Araç sahibi,
sürücüsü veya kiralayan kişi, en son
boşaltma esnasında araç başında
bulunabiliyorsa araca girmiş ve saklanmış kimsenin olmadığından emin
olmalı. Sonrasında araç, kilitlenmeli veya usulsüz girişi engelleyecek şekilde güvenli hale getirilmeli. Eğer
araç sahibi, sürücüsü veya kiralayan
kişi, yükleme esnasında, araçta saklanan kimsenin olmadığı ve güvenli
şekilde kontrol edildiğine dair kontrolü yapan kişilerden yazılı olarak
onay almak zorunda. Son yüklemenin tamamlanmasının ardından, yük
boşluğu derhal kilit veya usulsüz girişi engelleyecek güvenlik teçhizatı ile
güvenli hale getirilmeli. Tente sicimi
ve bandı kullanılan yerler hasar görmemiş olması gerekmekte olup, tüm
bağlama noktalarından gerili şekilde
geçmiş olması ve kilit, damga veya
güvenlik teçhizatı ile emniyetli hale
getirilmesi gerekiyor.
Herhangi bir tente sicimi/bandı,
damga veya güvenlik teçhizatı haricinde yükün bulunduğu boşluğa hiçbir şekilde giriş olmamalı. Kilit, tente sicimi/bandı veya yük boşluğunu
emniyetli hale getirecek diğer teçhizatların kalitesi ve etkinliği üst seviyede olmalı. Gümrük damgası haricindeki damgalar, sürücü, araç sahibi veya kiralayan kişiye özel olacak
şekilde numaralı olacak şekilde ayırt
edilebilmeli. Bu bilgiler araca eşlik
eden belgelere kayıt edilmeli. Gümrük tarafından damgalanmış olması durumu haricinde konteyner araca yüklendiğinde, araç sahibi, sürücü veya kiralayan kişi araçta kaçak
insan olmadığını kontrol etmeli ve
sonrasında yukarıda belirtilen şekilde yeniden damgalanmalı. Bu kontroller ve yeni damga numaraları yine
aynı şekilde aracın yanında bulunan evraklara kayıt edilmeli. Bir sürücü İngiltere’ye taşıma yapmaktan
sorumlu olduğu zaman, araçta herhangi bir mültecinin olmadığını ve
yukarıda belirtilen tüm gereksinimleri karşılamayı taahhüt edip bundan
sorumludur. Herhangi bir araca kilit,
damga veya başka tür güvenlik aleti
ile sağlanamayacağından mümkün
değildir. Ancak benzer durumlarda,
araç sahibi, kiralayan kişi veya sürücü, araca usulsüz girişleri engelleyici
şekilde emniyet tedbirleri aldığını ve
bu konudaki kurallara riayet edildiğini göstermekle mesul.
Birleşik Krallığa giriş yapmadan önce (tren, gemi, uçak)
veya Birleşik Krallık dışında
öngörülen kaçak mülteci kontrolüne gelmeden önce alınması
gereken önlemler
Hasar, tamir veya tahrif edilmesini
kanıt olarak sunulabilmesi açısından
tente sicimi ve kayışının kontrol edilmesi gerekiyor. Kilit, damga veya diğer emniyet ekipmanlarının sökülmediğinden, hasar görmediğinden veya
değiştirilmediğine dair kontrol edilmesi gerekiyor. Herhangi bir değişiklik olmadığına dair, kilitlerin üzerindeki numaraların evraklarda kayıt
altına alınan haliyle örtüşüp örtüşmediği kontrol edilmeli. Aracın içinin
ve dışının her türlü hasar veya usul-
süz giriş hususunda özellikle çatısının kontrol edilmesi büyük önem arz
ediyor. Aracın alt kısmında bulunan
bölmelerin mutlaka kontrol edilmesi gerekiyor. Aracın içinin de kontrol
edilmesi gerekmekte olup, etkili aramaların yapılabilmesi için çeşitli gereçlerin kullanımı araç sahibi, kiralayan kişi veya sürücünün takdirine
bağlı. Aracın kilit, damga veya herhangi bir emniyet ekipmanı ile kontrol edilmesinin mümkün olmadığı
durumlarda, aracın ve yükün detaylı
şekilde aranması gerekiyor.
Genel Prensipler
Birleşik Krallığa doğru yol alan araçlara, özellikle boş kaldığında usulsüz
girilmediğine dair kontrol yapılması
gerekiyor. Kaçak mültecilik müfettişi tarafından talep edilmesi halinde,
araç ile birlikte usulsüz girişleri önleme amacıyla uygulanan adımları detaylı şekilde anlatan evrakları,
cezai işleme maruz kalmamak adına sunulmalı. Yapılan kontrolleri ayrıntılı şekilde anlatan rapor evrakın
kontrolü yapan veya kontrole tanıklık eden yetkili bir kişiye onaylatılarak, aracın evrakları ile birlikte bulundurulmalıdır çünkü karşılaşılması olası durumlarda sunulmak üzere
kanıt niteliği taşıyor. Araç sahibi, kiralayan kişi veya sürücüler, kontrollerin yapıldığına dair taahhüde girmiş olsalar dahi, etkin sistemin başarısız olması halinde sorumlu olacaklardır. Birleşik Krallığa veya dışında yetkili kılınmış kaçak mülteci
kontrol noktasında yapılan kontrollerin yürütüldüğü anda aracın güvenliğinin ihlal edilmesi halinde ve
araç sahibi, kiralayan kişi veya sürücüler araca usulsüz giren kişilerin
olmasından şüphelenecek durumun
oluşması halinde araç hareket ettirilmeden ilk fırsatta yetkililere haber
verilmeli. Konu ile ilgili zorluklarla karşılaşılması halinde UK Border
Agency (UKBA) ile irtibata geçmeli.
Karayolu taşımacılığı firma
sahibi tarafındanyapılması
gerekenler
•Yetkili makamlar, liman makamları, gemicilik makamları ve ülkeniz
ticaret makamları arasında kabul
edilmiş anlaşmalar, denetim listeleri, broşürler, eğitim planı veya benzer imkânlardan faydalanarak kendi
firmanız ve taşıma operasyonunuzla
alakalı talimatları geliştirmek,
•Kaçak mültecilik ile ilgili güvenlik
Mayıs 2014
48
GÜNDEM
ilkelerinin anlatıldığı denetim listeleri oluşturmak,
•Hassas nokta ve güzergâhlarda taşımaları yürüten her sürücünün denetim listelerini nereden alabilecekleri hususunun aktarılması,
•Güvenlik ile ilgili tüm faaliyetlerin
kaydının tutulması,
•Sürücülerin yetkililer tarafından
onaylı uygun güvenlik ekipmanları
ve denetim listelerine sahip olmasının sağlanması,
•Denetim listelerinin kontrol edilmesi ve muhafaza edilmesi. Sürücülerin direktiflere riayet edip etmediğinin analiz edilmesi,
•Çalışan şirket prensiplerine uyum
sağlamaması dahilinde belgeye dayalı icraatta bulunmak,
•Yasadışı göç olaylarının sıklıkla yaşandığı güzergâhlara yapılan taşımalarda, kaçak mülteci olaylarını
engellemek için gerekli tertibata sahip olunması ve bunun etkili şekilde
uygulandığından emin olunması,
•Fiyatının şirket bütçesine uygun olması halinde araçlarda kaçak girişleri tespit etmek amacıyla teknik donanımlar (kamera sistemleri vb.) kullanılması,
•Sürücünün konu ile ilgili eğitim ve
yapılması gerekenler hususunda eğitildiği ve buna bağlı olarak imzalı denetim listelerinin araçta bulundurması,
•Sürücülerin acil durum anında şirketi veya ilgili makamlar ile irtibata
geçebilmesinin sağlanması,
Araçlarının güvenliğinin
sağlanması hususunda
sürücülerin yapması gerekenler
•Yükleme sırasında veya sonrasında,
araca izinsiz kişilerin girip girmediğinin kontrol edilmesi,
•Aracın yüklenmesinin ardından,
mühürlendiğinden ve/veya asma kilitle emniyete alındığından, mümkünse sicimle bağlandığından emin
olunması,
•Araç evraklarına mühür veya kilitlerin numaraların kayıt edilmesi,
•Eğer mümkünse araç mühürlenirken veya kilitlenirken üçüncü şahısların şahitliğinde yapılması,
•Aracı tek başına bırakırken;
-Camların kapalı olduğundan,
-Aracın immobilizer’ının aktif olduğundan,
-Sürücü yerinin tamamen kilitlendiğinden emin olunması gerekiyor.
•Aracın her durduğu yerde, araç gü-
Mayıs 2014
venliğini, fiziksel olarak mühürleri,
kilitleri, sicimleri, dış kısmı, tavanının kontrol edilmesi ve yapılan kontrollerin ardından denetim listesinin
oluşturulması. Tavan ile ilgili kontroller uygun olması durumunda aracın
içinden yapılabiliyor.
•Kaçak mültecilerin araca girdiğinden şüpheleniliyorsa, yetkili makamlar ile irtibata geçilmeli.
•Gemiye binmesinin öncesinde aracın tamamen kontrol edilmesi, mümkünse aracın içinin kontrol edilmesi ve mühürlerin, kilitlerin, sicimlerin
kurcalanmadığından emin olunması zorunlu.
•3.şahıslar ile ilgili kontrollerin (Karbondioksit, Eğitimli Köpekler, Tarayıcılar, Fiziksel Aramalar) yapıldığından emin olunması, mümkün değilse bu bilgilerin denetim listesinde belirtilmesi,
•Kaçak mültecilerin araca girdiğinden şüpheleniliyor ise, gemiye binilmemesi ve derhal göç denetimi veya
diğer yetkili makamlar ile telefonla
temasa geçilmesi,
•Kaçak mülteciler saldırgan olabileceğinden, olası saldırılara dikkat
edilmesi
•Yapılan tüm kontrollerin zamanının
kayıt altına alınması ve 3.şahısların
şahitliğinde yapılması gerekli.
ARAÇTA KAÇAK MÜLTECİ BULUNMASI DURUMUNDA NELER
YAPILMALI?
Fransa’da Başvuru Yapılması
Halinde
•117 numaralı telefon aranarak,
“ALIC” (Yasadışı göç hakkında destek) kelimesi verilmeli.
•Kendinizi tanıtarak, telefon numaranızı, size nasıl ulaşılabileceğini anlatınız.
•Aracınızın cinsini, rengini, kaydını,
yükün tipini (gümrük için damgalandıysa) belirtiniz.
•Durumu net ve doğru biçimde anlatınız.
•Kendi başınıza hareket etmeyiniz,
davranışınızı değiştirerek dikkat çekmeyiniz, yetkili makamları uyarmak
için belirtilen adımları uygulayınız.
İngiltere’de Başvuru
Yapılması Halinde
•Şüpheli durumlarda Birleşik Krallık,
İltica ile Mücadele Hattının aranması gerekiyor.
•Yetkililere evraklarınızı gösterip, kilit, damga ve sicimleri kontrol ettiriniz.
•Size yöneltilen sorulara yanıt veriniz. Ancak iyi niyetle davransanız dahi, sorguya çekilebilirsiniz. Bu
durumda işvereninizi aramayı talep
edin ve gerekli olursa tercümana ihtiyacınız olduğunu belirtin.
•Hakkınızda adli soruşturma açılırsa, bir avukatın varlığı öngörülemeyebilir. Bu durumda isminizi ve adresinizi belirtin ve hiçbir evrakı imzalamayın.
•Eğer yetkililer sizi durdurursa kesinlikle cezayı ödememeniz gerekiyor. Zira ceza, firmaya, sürücüye,
mal gönderen kişiye bilahare gönderilecek.
•Hiçbir durumda aracınızı kontrol
etmeden liman bölgesini terk etmemeniz gerekiyor. Aracınızdaki kaçak
mülteciler ile birlikte liman bölgesini
terk etmeniz, Birleşik Krallık makamlarının sizin insan kaçakçılığı yaptığınızı düşünmesine sebep olabilir.
49
Dubai Merkezli Allied Transport hava kargo
yatırımında tercihini Talson’dan yana kullandı
Tırsan, 15 Mayıs’ta Samandıra Genel Müdürlüğü’nde gerçekleştirdiği basın toplantısı ile Allied Transport ‘a teslimatını yaptığı 17 adet FNA sınıfı ATP sertifikalı Talson kutu aracı ve 33 adet Talson Hava Kargo Mega Semi-Treylerin satışını
duyurdu. Toplantıda konuşan Tırsan Treyler AŞ. Yönetim Kurulu Başkanı Çetin
Nuhoğlu, “Uluslararası bir firmanın bizim araçlarımızı kullanıyor olması oldukça memnuniyet verici” ifadesini kullanırken, Allied Transport Yönetim Kurulu
Başkanı Ali Beyat ise Tırsan’ı tercih etmelerindeki nedenin marka bilinirliği ve
güvenirliği olduğunu söyledi.
Tırsan, 15 Mayıs’ta Samandıra Genel Müdürlüğü’nde gerçekleştirdiği
basın toplantısı ile Allied Transport
‘a teslimatını yaptığı 17 adet FNA sınıfı ATP sertifikalı Talson kutu aracı
ve 33 adet Talson Hava Kargo Mega
Semi-Treylerin satışını duyurdu. Toplantı, Tırsan Treyler AŞ Yönetim Kurulu Başkanı Çetin Nuhoğlu, Allied
Transport Yönetim Kurulu Başkanı Ali
Beyat ve Tırsan Yurtdışı Satış Müdürü Mehmet Önen’in katılımı ile gerçekleşti.
30 yıldır hava kargo alanında uzmanlaşan Tırsan’ın Talson markası
ile ürettiği kutu tipi araçları, müşteri
ihtiyaçlarına uygun tüm teknik özelliklere sahip. Hava kargo taşımacılığının yoğun olduğu Almanya ve Hollanda’ da pazar lideri olan Talson,
Avrupa’nın en iyi hava kargo firmaları tarafından tercih ediliyor. Allied
Haulage Group şirketine bağlı Birleşik Arap Emirlikleri’nin önde gelen
lojistik firması Allied Transport’un tercihi de Talson FNA Kutu ve Talson
Mega Semi-Treylerleri oldu.
Nuhoğlu: Temmuz ayında
Talson araçlarımızın üretimi
için büyük bir yatırım daha
yapacağız
Soma’da hayatını kaybeden şehit işçilere Allah’tan rahmet, yakınlarına
sabır dileyerek başladığı konuşmasında Tırsan Treyler A.Ş Yönetim Kurulu Başkanı Çetin Nuhoğlu, ‘Bu yıl
ilk defa yabancı bir müşterimiz için
teslimat töreni yapıyoruz. 2014 yılı
Tırsan’ın yurtdışı pazarlara her zamankinden daha fazla odaklandığı bir yıldır. Özellikle yurtdışı için
yeni ürün geliştirmek ve yurtdışındaki müşterilerimizin ihtiyaçlarını karşı-
layacak ürünler sunmak en önemli hedeflerimizden biridir. Bu anlamda 2013 yılında Comvex Fuarı’nda
FNA sınıfı ATP sertifikalı Talson kutu
aracımızı müşterilerimize sunduk.
Fabrikamızda temmuz ayında Talson araçlarımızın üretim için yeni
ve büyük bir yatırım daha yapacağız’ dedi. Nuhoğlu, “Talson araçlarımızın bu sene ilk defa Dubai’ye
50 adetlik teslimatını gerçekleştirdik. Uluslararası bir firmanın bizim
araçlarımızı kullanıyor olması oldukça memnuniyet verici” ifadesini kullandı. diye belirtti.
Beyat: Tırsan’ı marka bilinirliğinden dolayı tercih ettik
Allied Transport Yönetim Kurulu Başkanı Ali Beyat gerçekleştirilen basın toplantısında “Firmamız,
40 yıldır Birleşik Arap Emirlikleri ile
birlikte bütün körfez bölgesine kara
nakliyeciliğinin her alanında lojistik hizmeti vermektedir. Teslim aldığımız Talson treylerleri ile dünyanın
en iyi hava yollarından biri olan Emirates Hava Yollarının kargo taşımacılığını yapacağız. Talson araçlarına
yapmış olduğumuz yatırımdan sonra hava kargo taşımacılığı sektöründe artık biz de büyük bir oyuncu olacağız” diye belirtti. Beyat, “Tırsan ile
işbirliğimiz çok önemli firmalar tarafından verilen tavsiyeler üzerine 1 yıl
önce başladı. Görüştüğümüz diğer
üretici firmalardan Tırsan’ı ayıran en
önemli özellik markaya karşı duymuş
olduğumuz güven ve zaman içerisinde iki taraf arasında oluşan memnuniyet verici işbirliği bağı oldu. Firma
olarak müşteri ihtiyacını karşılamak
için belirlediğimiz teknik tüm özellikleri Tırsan araçları bize fazlasıyla sağladı’ dedi. Tırsan ile olan işbirliğini
ileriki dönemlerde de devam ettirmek
istediklerini vurgulayan Beyat ‘Tırsan,
çok geniş bir ürün gamına sahip ve
diğer ürün gruplarındaki araçlarını
da yapmış olduğumuz farklı taşımacılık alanlarında kullanmayı düşünüyoruz” dedi.
Mayıs 2014
50
AKTÜEL
Hedef konuldu: Kapıkule Sınır Kapısı’ndan
bir günde 3 bin TIR geçecek
UND heyeti Trakya Gümrük ve Ticaret Bölge Müdürü Müslüm Yalçın’ı
makamında ziyaret etti.
UND Yönetim Kurulu Başkanı Çetin
Nuhoğlu, İkinci Başkan Şerafettin Aras,
Başkan Yardımcısı Cavit Değirmenci
İcra Kurulu Üyesi Erman Ereke ve UND
Kapıkule Temsilcisi Deniz Çınar’dan
oluşan UND heyeti Trakya Gümrük ve
Ticaret Bölge Müdürü Müslüm Yalçın’ı
makamında ziyaret etti. 14 Mayıs’ta
gerçekleştirilen Toplantıya ayrıca Risk
Analizleri Şube Müdürü V. Mehmet
Özbolat eşlik etti. Toplantıda, Trakya Gümrük ve Ticaret Bölge Müdürlüğü tarafından gerçekleştirilen ve günde kati ithalat işlemleri de dahil olmak
üzere 3 bin TIR’ın giriş yaptığı Amerika ile Meksika arasındaki Otay Mesa
ve 10 bin TIR aracının giriş-çıkış yaptığı El Paso Gümrük İdareleri ziyaretleri hakkında bilgi verildi. Bölge Müdürlüğü tarafından Amerika Sınır Gümrük
İdarelerine yapılan ziyarete ilişkin bilgilendirmelerde, özellikle 11 Eylül saldırıları sonrasında birinci önceliğin kaçakçılıkla mücadele yerine emniyet ve güvenlik unsurlarına verildiği ve önlemlerin ve uygulamaların buna göre yeniden revize edildiği aktarıldı ve sınır kapılarındaki tek yetkili kurumun Gümrük
ve Sınır Koruma Kurumu’nun olduğu ve
ülkeye giriş, ithalat ve ihracat işlemlerinin bu kuruma bağlı olduğu iletildi.
Mayıs 2014
Otay Mesa Sınır Kapısından
yarım günde 3 bin TIR girişi
yapılıyor
Bölge Müdürlüğü tarafından yapılan ziyaretlerde, sınır kapılarına dair
ilk bilgilendirme Amerika ile Meksika arasındaki uyuşturucu trafiğinin
yoğun olduğu son derece riskli bir
bölgede yer alan Otay Mesa Gümrük Kapısı hakkında oldu. Sade-
ce 57 bin mektrekarelik alana sahip
Amerika’nın en büyük 2. Kara gümrük kapısı olan Otay Mesa Sınır Kapısındaki sadece yarım gün içinde
gerçekleşen 3 bin TIR’lık araç hareketinde gümrük süreçlerinde izlenen
metotlar, uygulamalar ve uygulanan
risk analizleri ile ilgili hususlara ilişkin
ayrıntılar Bölge Müdürlüğü tarafından UNheyetine iletildi. Buna göre,
uyuşturucu trafiğinin son derece yoğun olduğu riskli bir bölgede yer
alan Otay Mesa Sınır Kapısı’ndaki
TIR işlemlerinin yüzde 98’inin tek
durakta sadece belge kontrolüne
dayalı şekilde tamamlandığı ve sadece yüzde 2’sinin kontrole tabi tutulduğu, ilgili aracın gümrük idaresine varışından 1 saat öncesinde araca, yüke ve sürücüye ilişkin bilgilerin
elektronik ortamda gümrük idare-
sine iletildiği, pasaport işlemlerinin
tek peronda bir memur tarafından
tamamlandığı, gümrük işlemlerinin
9 peronda gerçekleştirildiği, sadece riskli görülen araçların tartıldığı
ve bundan herhangi bir ücret alınmadığı, kontrole tabi tutulan yüklere ilişkin hamaliye adı altında hiçbir
ücretin talep edilmediği bilgisi Bölge Müdürlüğü tarafından UND heyetine aktarıldı.
Söz konusu sınır kapısından giriş ya-
51
pan araçların tamamının yol üzerindeki X-Ray aracılığı ile tarandığı, sahaya girişlerinin yüksek çözünürlüklü kameralar vasıtası ile tamamen
elektronik yolla gerçekleştirildiği, bitkisel ve hayvansal ürünler de dahil
olmak toplamda aynı anda 109 aracın kontrol işleminin aynı anda gerçekleştirilebildiği ve 2 vardiyada hafta içi 08:00-20:00 Cumartesi ise
08:00-14:00 saatleri arasında hizmet verildiği bilgisi gerçekleştirildiği
hususu oldu.
ma işlemlerinin yürütüldüğü Bilgi Yönetimi Birimi ve Meksika’da bulunan
uyuşturucu kartellerinin faaliyetleri ile
ilgilenen Kartelleri İzleme Birimi adları altında toplamda 14 ayrı birimi bulunduruyor.
Dünya’nın en büyük sınır kapısı El Paso’da günde ortalama
10 bin TIR giriş – çıkış yapıyor
El Paso giriş peronları
EPIC’te 14 ayrı birim bulunuyor
EPIC Hizmet Binası
Bölge müdürlüğü tarafından yapılan
ziyarete dair iletilen bir başka bilgi de,
Adalet Bakanlığı’na bağlı El Paso İstihbarat Merkezi (EPIC) ziyareti oldu.
Özellikle, ABD ile Meksika sınırındaki
uyuşturucu, yasadışı göçmen ve silah
kaçakçılığı ile mücadele etmek amacıyla kullanılan, 70 farklı veri tabanını tarama yetkisine sahip olan ve birçok devlet kurumu ve özel kuruluş ile
işbirliği içinde çalışan EPIC bünyesinde Federal Güvenlik veri tabanlarına
ulaşım prosedürlerini takip eden İzleme Operasyonları Birimi, uyuşturucu kaçakçılığı organizasyonlarını takip eden Taktiksel Operasyon Birimi, yasadışı göç, uyuşturucu ve kara
para trafiği, suç örgütleri, sahte belgeler konularında incelemeler yapan
Araştırma ve Analiz Birimi, istihbarat
konularını yöneten Sınır İstihbarat Birimi, EPIC bünyesindeki birimlere idari
ve operasyonel destek sağlayan İdari
Birim, ilgili kurum ve kuruluşlar ile yazılım anlamında entegrasyonları yerine getiren Özel Yazılımlar Birimi, kara
para veya eşyalara el koyma yöntemlerini araştıran ve Maliye Bakanlığı ile
işbirliği içinde çalışan Finansal Hedefleme Birimi, basın işlerini yürüten Özel
Proje Takımları, havacılıkla ilgili her
türlü detayı toplayan ve analiz eden
Havacılık Birimi, IT işlemlerinin ürütüldüğü Bilgi İşlem Merkezi ve farklı ülkelere dair uyuşturucu anlamında veri
toplayan Ortak Bilgi Toplama Yönetimi Birimi, ABD genelinde sınır kapıları ile ilgili istihbarat işlemlerini takip
eden Stratejik Analiz Bölümü, el Koy-
Bölge müdürlüğü tarafından UND
heyetine aktarılan bir başka husus
ta El Paso Sınır Kapısı ziyareti oldu.
El Paso Sınır Kapısı’nda hafta içinde
06:00-18:00 Cumartesi ise 08:0014:00 saatleri arasında yapılan çalışmalarda sadece bir günde yaklaşık 10 bin TIR’ın giriş ve çıkış işlemleri yapıyor. Kapıda uygulanan gümrük süreçleri ve uygulamalarına ilişkin ayrıntılar detaylarıyla UND heyetiyle paylaşıldı.
El Paso Sınır Kapısındaki gümrük işlemlerine dair aktarılan bilgilerde
TIR taşımacılığı yapan firmaların,
aracın gümrüğe varışından 1 saat
önce elektronik ortamda eşyaya ve
şoföre ait bütün bilgileri elektronik
ortamda gümrük idaresine gönderdiği ve risk analizlerinin bu verilere
göre tamamlandığı, TIR’ların tartılmadığı, tartılması gereken durumlarda da herhangi bir ücret tahsil edilmediği, riskli görülen araçların detaylı aramasının yapılabilmesi için aynı anda kontrole imkân tanıyan 60 adet muayene rampasının
bulunduğu, laboratuvar kontrolleri
için hazırlanan bir laboratuvar bulunduğu, Gümrük personeli, Tarım
Bakanlığı personeli ve Gümrük Tarım uzmanlarının muayene rampasında görev yaptığı bilgisi paylaşıldı.
Söz konusu gümrük idaresinde araç
plakasının, plaka okuma sistemi ile
kaydedilirken aynı anda sürücüler yüz
tanıma sisteminden geçirildiği, bu işlemler esnasında sürücüye dair kayıtların İnterpol kayıtlarından otomatik
olarak sorgulandığı hususu da iletilen bir başka bilgi oldu.
Trakya
Gümrük
ve
Ticaret
Bakanlığı’nın ABD Sınır Kapılarına
yapmış olduğu ziyaretlerden göze
çarpan en önemli ayrıntı gümrük
süreçlerinin beklemelere yol açmayacak şekilde, farklı kurumlar ara-
Muayene rampası iç görünüm
sında gerçekleştirilen entegrasyonlar
çerçevesinden son derece verimli bir
şekilde tamamlandığı oldu. Özellikle, Otay Mesa gibi metrekare olarak
küçük sayılabilecek bir alana konuşlanmasına rağmen kati ithalatta dahil olmak üzere sadece yarım günde
3 bin TIR’lık araç işlemine dair gümrük süreçlerinin son derece verimli ve efektif şekilde yürütülmesi, önlemlerin ve kontrol uygulamalarının
ticareti aksatmadan hızlı ve taşımacı açısından ek bir maliyet yaratmayacak şekilde gerçekleştirilmesi de
ziyaret kapsamında elde edilen bilgilerdeki dikkat çeken bir başka husus oldu.
UND tarafından Trakya Gümrük ve
Ticaret Bölge Müdürlüğü’ne yapılan ziyarette ayrıca, ülkemizdeki sınır kapılarındaki gümrük süreçlerini
hızlandırmak, basitleştirmek, ülkemizin ihracat hedefleri doğrultusunda çıkış sayılarını Kapıkule için en az
3 bine ulaştırmak, diğer sınır kapılarımız için ise en az 2 kat artırmak
ve risk unsurunun çok fazla olduğu
Amerika’daki Otay Mesa ve El Paso
Sınır Kapısı’nda olduğu gibi gümrük
süreçlerinin doğru ve etkin şekilde
yönetilmesini sağlayabilmek adına
sınır kapılarımızdaki yapılabilecek
iyileştirmeler masaya yatırıldı.
Ziyaret akabinde Bölge Müdürü
Müslüm Yalçın ile birlikte inşaatı devam Bulgaristan’ın Kapitan Andreevo Sınır Kapısı ziyaret edildi ve devam eden inşaat süreçleri ile ilgili
bilgi alındı. Ziyarette, sınır kapısındaki inşaatın bitmesi ile birlikte ihracat yönünde 8 peronda işlem yapılacağı ve gümrük süreçlerinin hızlanacağı bilgisi alındı.
UND Başkanı Çetin Nuhoğlu ziyarete ilişkin yaptığı açıklamada “Ülkemiz
sınır kapılarındaki gümrük süreçlerinin hızlandırılması ve basitleştirilmesi adına sektörümüz açısından bir milat kabul edilebilecek söz konusu ziyarette iletilen bilgiler için Trakya Gümrük ve Ticaret Bölge Müdürü Müslüm
Yalçın’a ve ekibine ve Bölge Müdürlüğümüzün ABD sınır kapılarına yapmış olduğu ziyarete imkân sağlayan
Gümrük ve Ticaret Bakanlığımız bürokratlarına sektörümüz ve derneğimiz adına teşekkür ederiz” dedi.
Mayıs 2014
52
AKTÜEL
IRU’nun, AB’nin 2014 yılında yaptığı takograf
yönetmeliği değişikliği konusundaki görüşü
Bilal Yeşil/ALTEK Akıllı
Lojistik ve Taşıt Sistemleri
AŞ. Yönetim Kurulu Başkanı
AB, Mart 2014 te yeni takograf yönetmeliğini yayınlamıştır. Bu değişikliğin
hazırlıkları sırasında, görüş bildiren
kuruluşlardan birisi de IRU (Uluslararası Karayolu Taşımacılar Birliği)’dur.
IRU’nun yaklaşımı, bizim için geçerliliğini ve güncelliğini koruduğundan
paylaşmayı uygun gördük.
Kompleks teknoloji
takograf manupilasyonlarını
önlemeyecektir
AB dijital takograf düzenlemeleri etkili, fakat maliyet açısından makul
güvenlik tedbirleri getirmeli ve karayolu taşımacılığında operasyonel
ve idari maliyetlerin düşürülmesine
odaklanmalıdır. Brüksel – Halen yürürlükteki 3821/85/EC AB Takograf Yönetmeliği’ni değiştirmeye yönelik AB Komisyonu önerileri ile ilgili
olarak, IRU, gelecekte sürdürülebilir
bir karayolu taşımacılığı için, takograf manipülasyonlarının önlenmesinin
hayati olduğunu vurgulayarak, dahice takograf manipülasyonu yapanlar
için sert yaptırımlarla desteklenmiş,
maksada yönelik daha iyi bir denetim ve takograf manipülasyonunu önlemek için makul maliyeti olan orantılı
güvenlik tedbirleri için çağrıda bulunmuştur. Gerçekte, AB , etkili ve güvenli bir karayolu taşımacılığına zarar
veren ,ve giderek büyüyen idari maliyetleri azaltmayan , otomatik olarak
arzu edilen güvenlik sonuçlarını sağlamayan , zorunlu GPS araç takip sistemi gibi, daha komplike ve maliyetli teknolojilere çok fazla güvenir hale
gelmektedir. IRU Sosyal İşler Komisyonu Başkan Yardımcısı Georges Causse, şunu söylemiştir, ‘’Dışardan müdahalelere dayanıklı bir takograf olmadan, dijital takografın sağlamasını beklediğimiz, güvenlik ve etkinlik hedeflerine ulaşmayı başaramayız. Bununda ötesinde, etkin bir denetim mekanizmasının olmaması, kaMayıs 2014
nunlara riayet eden ve AB ekonomisini taşımak için canla başla çalışan taşıma şirketlerinin çoğunluğu için, tek
pazarda rekabet şartlarını bozmaktadır. Bu nedenle AB, gayretlerini, kuralları ihlal eden, takografı maniipüle
eden azanlıktaki taşıma şirketleri üzerinde yoğunlaşmalı ve böylece bunların karayolu güvenliğine oluşturdukları riskleri azaltmalıdır’’. Bu nedenle, IRU, dijital takografı müdahalelere karşı daha korumalı yapamayacağından dolayı, her araca zorunlu olarak GPS uydu araç takip sistemi takılmasına karşıdır. Georges Caussse
şunu ilave etmiştir “Eğer dijital takografı manupile etme istek ve yeteneği
var olmaya devam ederse, aynı sahtekarlar uydu sinyalini bloke etmekte tereddüt etmeyecektir. Analog takograftan dijital takografa geçiş çok
kompleks bir teknolojiyi getirdi, ancak istenen güvenliği getirmedi.Daha
kompleks ve daha pahalı bir teknoloji , kararlı kural tanımazları durdurmayacaktır.Bunları daha maksad uygun denetimler ve takograf manipülasyonunu yapmaktan suçlu olanlar için daha sert yaptırımlar caydıracaktır.” IRU Sosyal İşler Komisyonu
Başkanı, Damian Viccars, şunu ilave
etmiştir, “Endüstriye, uzun zamandır,
dijital takografın sebep olduğu operasyonel ve idari masrafların azaltılmasına yönelik tedbirler geliştirmeleri çağrısı yapılmaktadır. IRU, AB komisyonunun buna yönelik attığı bazı
adımları memnuniyetle karşılamakta-
dır.” Bu adımlar; sürücü etkinliklerini belgelemek için yazılı etkinlik belgelerinin elimine edilmesi, takografın diğer telematik cihazlarına gönüllü ve maliyet etkin şekilde bağlantısı
için standart ITS arabirimi oluşturulması ve kontrollerin süreklilik ve etkinliğini arttırmak üzere trafik denetim elelmanları için müşterek eğitim
standartlarının oluşturulmasını sağlayacak gerekliliklerin belirlenmesi sayılabilir. Bugünlerde, 30 Haziran 2014 tarihine ertelenen dijital takografın yurtiçi taşımada zorunlu kılınmasının, ertelenmesi veya yürürlüğe girmesi tekrar gündeme gelecektir. Bu tartışmalarda, yukarda belirtilen hususları göz önünde bulundurmakta fayda var. IRU’nun açıklamasında, IRU yerine bir Türk STK’sını, AB
komisyonu yerine Bakanlıkları, daha
gelişmiş takograf yerine, 30 Haziran
2014 te yürürlüğe girecek yurtiçi taşımada dijital takograf zorunluluğunu koyun ve tekrar okuyun. Özetle, takograf servislerinin etkin şekilde çalışması ve etkin bir denetim
(TÜV, Polis ve Jandarma Trafik Denetim Ekipleri, Mobil denetim araçları) sağlanmadan, daha yeni teknoloji takograflar takarak, trafik kazalarını ve buna bağlı ölümleri azaltamazsınız, belki birilerini kandırırsınız.
IRU’nun itirazına rağmen, AB komisyonu 2017 yılından itibaren, takograf
takılı araçlara GPS araç takip sistemini zorunlu kılmıştır. Herkese kazasız bir ömür!
53
C2‘Yİ BIRAK BELGESİZE BAK..!
İntermodal taşımacılık karayolu taşımacılığının alternatifi değildir. Zira gerek
intermodal, gerekse multimodal taşımacılık veyahut denizyolu, havayolu, demiryolu taşımacılığı da ayrı ayrı tercih
edildiğinde her seçilen mod için taşımanın başlangıcı, tamamlanması ve/veya
sürdürülmesi ancak karayolu taşımacılığı ile mümkündür. Durum böyle iken karayolu taşımacılarını intermodal taşımacılığa karşıymış gibi lanse etmek doğru
ve gerçekçi değildir.
Kısa adı UTİKAD olan Uluslararası
Taşımacılık ve Lojistik Hizmet Üretenler Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Sayın Turgut Erkeskin’in Mersin’de
ve bir çok platformda yaptığı açıklamaların bir kısmı gerçeği yansıtmadığı gibi kamuoyunu yanlış bilgilendirme ve yönlendirmeye yönelik olarak düşünülebilir. Kamuoyunun doğru bilgilendirilmesi amacıyla oradaki
bazı beyanatlara açıklama getirmek
zarureti doğmuştur. UTİKAD Başkanı, karayolu taşımacılarının intermodal taşımacılıktan korktuğunu ve bu
nedenle bu taşıma şekline karşı çıktıkları anlamı çıkabilecek beyanında
bulunmuştur. Kendisine hatırlatmak
isteriz ki, ülkemizi intermodal taşımacılıkla ilk olarak tanıştıran uluslararası
karayolu taşımacıları ve onların meslek örgütü olan Uluslararası Nakliyeciler Derneği (UND)’dir. Bundan tam
20 yıl önce 1994 yılında uluslararası nakliyeciler bir araya gelerek UND
Ro-Ro’yu kurmuş ve halen çalışmaktadır. Yine 3 yıl önce Suriye’deki iç savaş nedeniyle gidilemeyen Ortadoğu
ve Körfez Ülkeleri’ne de UND ve bakanlıklarımız bir araya gelerek Mısır’a
bir Ro-Ro hattı ihdas edilmiş ve taşımalar bu hat vasıtasıyla sürdürülmektedir. İntermodal taşımacılık karayolu taşımacılığının alternatifi değildir.
Zira gerek intermodal, gerekse multimodal taşımacılık veyahut denizyolu, havayolu, demiryolu taşımacılığı
da ayrı ayrı tercih edildiğinde her se-
çilen mod için taşımanın başlangıcı,
tamamlanması ve/veya sürdürülmesi
ancak karayolu taşımacılığı ile mümkündür. Durum böyle iken karayolu
taşımacılarını intermodal taşımacılığa karşıymış gibi lanse etmek doğru
ve gerçekçi değildir.
UTİKAD’ın 228 üyesinin hiçbir
yetki belgesi bulunmuyor
Sayın Başkan Erkeskin açıklamalarının bir bölümünde ise C2 Yetki
belgeli taşımacıların faaliyet alanı
dışına çıkarak kendi üyelerinin faaliyet sahasına girdiğini ima etmiştir. Öncelikle Sayın Başkan’ın esas
olarak hangi taşımacıları temsil
ettiğini sormak gerekir. Zira UTİKAD tüzüğünün 6.maddesi a fıkrasına göre ‘’…taşımacılık ve lojistik alanında ticari faaliyeti bulunan gerçek ve tüzel kişiler derneğin asil üyeleridir…’’ denmektedir. UTİKAD’ın halihazırda kayıtlı
389 üyesi bulunmaktadır. Bu üyelerin 21 tanesi C2, 6 tanesi L2 ve
104 tanesi R2 olmak üzere toplam
yalnızca 131 üye Kanun’da belirtilen ‘Taşımacı ve Lojistikçi’ sıfatına
haizdir.30 üye ise G2 ve H2 Belgelerine sahip olup bu belgelere
göre taşımacı sıfatına haiz olmadıkları gibi taşıma faturası da düzenleyemezler. Ama bundan daha
da ürkütücü ve düşündürücü olanı
UTİKAD’ın 228 üyesinin hiçbir yetki belgesi bulunmamaktadır! Ülke-
Öğr. Grv. Ali Çiçekli
miz uluslararası taşımacılığını eskiden beri sırtlayıp getiren 2 binden
fazla C2 Yetki Belgeli taşımacı gerçeğini görmezden gelerek tüm taşımacılık organizasyonu ve ticaretini 104 adet R2 Yetki belgeli üyesinin tekeline bırakma niyetinde olan
UTİKAD’ın bu çıkışı ticari etikle olmadığı gibi ülke gerçekleriyle de
bağdaşmamaktadır. Sayın Başkan taşımacılıktaki haksız rekabeti önlemek istiyorsa öncelikle 228’i
kendi asli üyesi olan ve ülkemizde
sayıları binlerle tahmin edilen belgesiz firmaların bu haksız faaliyetini engelleme yada bu firmaları taşımacı ve/veya lojistikçi sıfatı taşıyacak gereklilikleri yerine getirmenin yollarını aramalıdır. Taşımacı
sıfatı bile taşımayanları, kendi tüzüğüne de aykırı olarak, asil üyesi
yapan UTİKAD ; milyonlarca liralık yatırım yapıp istihdam yaratan
ve Taşıma Kanununun öngördüğü
mesleki yeterlilik,mesleki saygınlık
ve mali yeterlilik şartlarının tümünü yerine getirerek taşıma faaliyetini sürdüren 2 bini aşkın C2 Yetki
belgeli firmalarla uğraşmak yerine
dönüp öncelikle kendi evinin içini temizlemelidir. Son söz olarak;
haksız rekabet yaratan ve mesleğimizin kamuoyunda menfi şekilde
algılanmasına sebep olup sektörde Belgesiz olarak faaliyet gösteren kişi ve kuruluşlara karşı gelin
hep birlikte mücadele edelim.
Mayıs 2014
54
EĞİTİM
Logistics Forum’14
Yeditepe Üniversitesi’nde start aldı
Logistics Forum’14 nisan ayı içerisinde Yeditepe Üniversitesi İnan Kıraç
Salon’unda gerçekleşti. Logistics Forum’14’te UND İcra Kurulu Başkanı Fatih
Şener, Türkiye ve Gümrük Birliği ilişkilerini değerlendirirken UND Genel Sekreteri Ali Çiçekli ise ülkemiz lojistik sektörünün durumunu ve sektörün daha ileri
gidebilmesi için gençlere ne gibi sorumluluklar düştüğünü anlattı.
UND İcra Kurulu Başkanı
Şener: Türkiye-AB Gümrük
Birliği ‘upgrade’ olmalı
Logistics Forum’14 Yeditepe Üniversitesi İnan Kıraç Salon’unda açılış konuşması ve ilk paneliyle başladı. Yeditepe Üniversitesi Lojistik Kulübü tarafından 4 yıldan bu yana
düzenlenen Logistics Forum organizasyonunun 5.si Logistics Forum’14
Yeditepe Üniversitesi İnan Kıraç
Salonu’nda açılış konuşması ve ilk
paneliyle start aldı. Açılış konuşmalarını sırasıyla Yılport Holding’i temsilen Elçin Uygun, UTİKAD Yönetim
Kurulu Başkanı Turgut Erkeskin, Yeditepe Üniversitesi Uluslararası Lojistik ve Taşımacılık Bölüm Başkanı Erdal Nebol ve Yeditepe Üniversitesi Lojistik Kulübü Başkanı Tuğba
Kar yaptı. Yılport Holding’i temsilen katılan Elçin Uygun Logistics Forum’ 14’e sponsor olmaktan mutluluk duyduklarını belirtirken, bu seneden itibaren uygulamaya geçirecekleri Trainee Management programını ilk kez Logistics Forum’14 konuşmasında dile getirdi. Şimdiye kadar yaptıkları gibi liman alımlarının
devam edeceğini ve önümüzdeki
dönemlerde liman işletmeciliğinde
Mayıs 2014
dünyada ilk 10’da yer almanın öncelikli hedeflerinden olduğunu söyledi. UTİKAD Yönetim Kurulu Başkanı Turgut Erkeskin ise taşımacılık
sektöründeki trendlerin hızlı değişimine değindi. Bu bağlamda özellikle stoksuz çalışmaktan optimum
stokla çalışmaya geçilmesine, karayolu taşımacılığından intermodal
taşımacılığa olan rağbetin artışına
dikkat çekti. Lojistiğin bir bütün olarak ele alınması gerektiğini belirten
Erkeskin, bu tarz etkinliklerin artmasının lojistik sektöründeki çalışmalara ışık tutacağını söyledi. Açılış konuşmasının ardından, AB Bakanlığı Sektörel Politikalar Başkanlığı AB
İlişkileri Koordinatörü Leyla Akşin Pınar, TCDD Yük Dairesi Başkan Yardımcısı Kamil Kahyaoğlu, UND İcra
Kurulu Başkanı Fatih Şener ve Bahçeşehir Üniversitesi Ulaştırma Mühendisliği Bölüm Başkanı Mustafa
Ilıcalı’nın katılımları ile Avrupa Birliği ve Türkiye Ulaştırma Uyumu paneliyle ilk gününü noktalayan etkinlik, 26 – 27 Nisan’da Şile Doğa Tatil Köyü’nde devam etti.
UND İcra Kurulu Başkanı Fatih Şener,
Logistics Forum’14’te bir sunum gerçekleştirerek AB ve Gümrük Birliği konusunda gelinen son durumu değerlendirdi. AB’ye ihracatımızın 47.4 milyar Euro, AB’den ithalatımızın 69.5
milyar Euro olduğunu ifade eden Şener, ihracatımızın yüzde 50’sinin AB
sermayeli firmalar tarafından gerçekleştirildiğini ifade etti. Türkiye ve
AB’nin aynı küresel değer zincirinin
parçası olduğunu ifade eden Şener,
“Türkiye, dış ticaretle kalkınan, stratejik pazarların ortasında, AB’nin üretim
ve lojistik üssü bir ülke. Türk ekonomisi ve Türkiye’deki ekonomi kavramlarını bu bağlamda iyi değerlendirmek
gerek. Boehringer Ingelheim, Bosch,
Deichmann, Daimler, Franz Emele,
Jungheinrich, Krone, Bayer, Siemens,
Thyssenkrupp, Knauff bu ürünler Türk
ürünleri midir yoksa Türkiye’nin ürünleri midir? Bu soruları sorduğumuz
zaman Türkiye’nin AB markalı ürünler
için ne derece önemli olduğunu görebileceğiz” dedi. Taşımacılığın Avrupa ve Türkiye ekonomisini taşımadığını ifade eden Şener, ikili anlaşmaların yapılamadığının da altını çizdi. İkili
anlaşmalarla ilgili olarak Şener, Avusturya ile 29-30 Nisan 2013 tarihinde anlaşma yapılamadığını, Romanya ile 19-20 Haziran 2012, 22-23
Ekim 2013 ve 17–18 Mart 2014 tarihlerinde anlaşma yapılamadığını; Bulgaristan ile 28 Mayıs 2013, 3-4 Eylül 2013 ve 17-18 Eylül 2013 tarihlerinde anlaşma yapılamadığını belirtti.
Şener, İtalya ile en son KUKK toplantısının 2008 yılında gerçekleştirildiğinin altını çizdi.
Türkiye-AB ticareti baskı altında
Türkiye-AB ticaretinin baskı altında olduğunu ifade eden Şener, ka-
55
rayolu transit geçiş belgesi kotaları, farklı mod dayatmaları (Ro-La),
ayırımcı transit ücretleri, eşit olmayan ve ayırımcı kısıtlamalar gibi konu
başlıklarının bu paralelde ele alınması gerektiğini söyledi. Transit kotalarla ilgili olarak UND İcra Kurulu Başkanı Şener, Bulgaristan’ın
250 bin, Romanya’nın 36 bin,
Macaristan’ın 25 bin, Avusturya’nın
15 bin, Almanya’nın 170 bin rakamlarını hatırlattı. Ayrımcı geçiş ücretleri konusunda Şener, yol kullanım ücretlerini diğer ülke araçları gibi ödeyen Türk araçlarının ayrıca ekstra geçiş ücret ödediğini belirtti. Türk aracının İstanbul’dan yola çıkmadan
önce 800 euro daha fazla maliyet
üstlendiğini söyleyen Şener, küresel
ve lojistik rekabet konusunda Dünya Bankası’nın araştırmasına atıfta
bulunarak bazı malların teslimindeki bir günlük gecikmenin söz konusu
malların ticaretinde yüzde 1 azalmaya yol açabildiğini söyledi. “Bir malın
taşıma maliyetlerindeki yüzde 10 artış, söz konusu malın ticaretinde yüzde 20 azalmaya yol açabiliyor” diyen
Şener, “TEPAV’ın araştırmasına göre,
her 1 günlük gecikmenin bizi ticaret ortaklarımızdan 85 km uzaklaştırır. Zamana hassas ürünlerin ticareti
1 günlük gecikme sonucunda yüzde
7 azalır. Lojistik maliyetlerin bir ürünün toplam maliyetindeki payı yüzde
12 - yüzde 20 arasındadır. Sabancı
ve Doğuş Üniversitesi’nden Prof. Dr.
Füsun Ülengin ve ekibinin araştırmasına göre, taşıma kotaları, ihracatımızdan her yıl 5,5 milyar dolar eksiltiyor” dedi. Temel referanslarımızın
Gümrük Birliği’nden doğan haklar
olduğunun altını çizen Şener, 1/95
Sayılı Ortaklık Konseyi Kararı’nın
Madde – 5 kısmında, ‘taraflar ara-
sında ithalatta uygulanan miktar kısıtlamaları ile her türlü eş etkili önlemin yasaklandığını, Madde – 6’da
taraflar arasında ihracatta uygulanan miktar kısıtlamaları ile her türlü eş etkili önlem yasaklandığını sözlerine ekledi.
UND Genel Sekreteri
Çiçekli: Kıtalar arasında
bağlantılar kuran uluslararası
koridor projeleri yürütülüyor
Yeditepe Üniversitesi – Lojistik Forum 2014’te 27 Nisan 2014 tarihinde gerçekleştirilen açık oturumda konuşan UND Genel Sekreteri Ali Çiçekli, lojistik sektörünün sadece Türkiye’de değil tüm dünyada
öne çıktığını belirterek bu sektörün
gelişmesinde gençlere büyük görev
düştüğünü söyledi. Çiçekli, “Sektörümüzün eğitimli ve donanımlı, küresel vizyona sahip olan genç nesiller ile yükseleceğine, ülkemize daha
fazla refah sağlayacak konuma geleceğine inanıyoruz. Son 10 yılda
dünya ticareti yüzde 177 oranında
arttı. Dünya çapında ticaret üretimin
iki katı hızla artmakta. Bugün, Dünya Ticaret Örgütü rakamlarıyla dünya ticareti 36,5 trilyon dolara ulaştı.
Bu hızla gelişen ticaretin, artık sınırlar arasında gerçekleşir hale gelen
‘üretim sürecinin’ kolaylaştırılması ve maliyetinin azaltılması için son
yıllarda ülkeler, hatta kıtalar arasında bağlantılar kuran uluslararası koridor projeleri yürütülüyor. Çin’den,
Uzak Doğu’dan batıya doğru yoğun
bir ihracat akışının mümkün olan en
hızlı ve kısa güzergahlardan müşterilere ulaştırılması isteniyor. Aynı şekilde, Batıdan doğuya, kuzeyden güneye malların ve hizmetlerin sürekli akışı, o ticareti etkin şekilde taşı-
yabilen güzergahlar üzerinden gerçekleşirken, bu ticaretin geçtiği bölgeler ve ülkeler kazanç sağlıyor. İşte
bu nedenle, çok sayıda rakip ulaşım
koridoru bugün, ticaret erbabının tercih ettiği koridorlar olmak için kıyasıya bir yarış içinde.
•Kuzey-Güney Ulus. Koridoru (Limandan limana, Baltık’tan Basra’ya)
•Trans-Sibirya
(Çin’den
Kuzey
Avrupa’ya demiryolu bağlantısı)
•Trans-Avrupa Ulaşım Ağı (28 AB ülkesini tek pazar üzerinden birbirine
bağlayan ulaşım projeleri)
UND olarak üyesi olduğumuz Uluslararası Karayolu Taşımacılığı Birliği
IRU’nun Birleşmiş Milletler ile beraber yürüttüğü Modern Karadan İpek
Yolu projesi de bunlardan biri. Türkiye adına biz ülkemizden geçen güney güzergahı destekliyoruz. Bu güzergah halen 5 üye firmamız tarafından deneme amaçlı kullanılıyor, sınır kapılarındaki, yollardaki sorunlar
tespit edilip iyileştiriliyor” dedi. Küresel ekonominin inanılmaz bir rekabet içinde işlediğini belirten Çiçekli,
bu rekabetin temel unsurlarının hız,
kalite ve maliyet üçgeninde yer aldığının altını çizdi. Sıfır stok, tam zamanında teslim gibi prensiplerin artık küresel üretim ve ticaretin olmazsa olmazı olduğunu ifade eden UND
Genel Sekreteri Çiçekli, lojistik maliyetlerin genel üretim maliyetlerindeki payının yüzde 12 ila yüzde 20 arasında değiştiğini belirtti. Lojistik maliyetlerin bir ürünün dünya pazarlarında kendine yer bulmasında çok
önemli role sahip olduğunu ifade
eden Çiçekli, Dünya Bankası araştırmalarının ticarete konu olan bir ürünün teslimindeki 1 günlük gecikmenin, o malın ticaretinde yüzde 1 daralmaya neden olacağını; ayrıca bir
malın taşıma maliyetindeki yüzde
10’luk artışın yine o malın ticaretini
yüzde 20 azaltacağını ortaya koyduğunu söyledi. “Bir ülkenin mallarını,
rakip ülkeden bir gün daha önce teslim etme imkânına sahip olmasının,
fiyatlamada yüzde 0.6 ila yüzde 2.3
kadar avantaj sağladığı söylenmekte” diyen Çiçekli, bu yoğun rekabet ortamında, sınırlar arası ticaretin maliyetini düşürerek küresel ekonomiye katkı sağlamayı amaçlayan
uluslararası kuruluşların da uluslararası koridor geliştirme projelerinden hitap ettikleri ülkelerdeki ulaşım ve lojistik yatırımlarını üstlenmeye kadar çok önemli çalışmalar içinde olduklarını vurguladı.
Mayıs 2014
56
EĞİTİM
Taşımacılık sektörü 13,2 milyar
dolarla, turizmden sonra ikinci
sırada geliyor
Ticaretin maliyetinin etkin ulaşım ve lojistik zincirleriyle azaltılmaya çalışıldığını ifade eden Çiçekli, “IRU, Birleşmiş Milletler, TRACECA, ECO, Dünya Bankası, Dünya Ticaret Örgütü gibi
uluslararası kuruluşların özellikle ülkeler üzerinden transit geçişleri hızlandırıp kolaylaştırmak için ciddi projeleri
söz konusu” dedi. Ülkemizin ticaretinin
görünümünün de uluslararası ekonomik dönüşüm paralelinde değişmekte olduğunu belirten Çiçekli, batı ekonomilerinin küresel krizin sarsıntılarıyla
dünya ekonomisinde geri plana düştüğünü yeni gelişen doğu ekonomilerinin ihracatımızın da bölgesel yönelimlerini belirlediğini ifade etti. AB ülkelerinin ihracatımızdaki payı azalırken, diğer alternatif pazarların payının arttığını belirten Çiçekli şu bilgileri verdi: “Ülkemizin, Ekonomi Bakanlığı tarafından resmi politikamız haline
getirilen ihracat politikası kapsamında
2018 için 280 milyar dolar; 2023 için
500 milyar dolar ihracat hedefimiz belirlendi. İhracatımızın artırılmasında tabii ki biz uluslararası nakliyeciler olarak önemli katkılar sağlıyoruz. İşin bir
de hizmet ticareti boyutu var: Bugünkü
Ekonomi Bakanlığı verilerine göre; Taşımacılık sektörümüz 13,2 milyar dolarla, hizmet ihraç ettiğimiz sektörlerde turizmden sonra ikinci sırada geliyor. Turizm hizmet gelirleri yaklaşık
22 milyar dolar dolayındadır. 42 milyar dolarlık, 2013 yılı hizmet ihracat
gerçekleşmesinde sektörün payı 13,2
milyar dolar. Bunun yaklaşık yüzde 5560’ı karayolu eşya taşımacılığı ile yapılan taşımalardan elde edilmektedir.
Mayıs 2014
Bir başka ifade ile yıllık uluslararası karayolu eşya taşımacılığı hizmet ihracatı
geliri 7,5 – 8 milyar dolardır. 2023 yılı
150 milyar dolarlık hizmet ihracatı hedefinde toplam ulaştırma sektörünün
payı 60 milyar dolar olacağını hesaplıyoruz. Karayolu ile eşya taşımacılığının payının da yaklaşık 35 milyar dolar
olacağı tahmin edilmektedir.”
İhracatçıların yüzde 83’ü
karayolunu tercih ediyor
TİM’in 2013’ün son çeyreğinde 500 ihracatçıyla gerçekleştirdiği araştırmaya
göre; ihracatçılarımızın yüzde 83’ünün
karayolunu tercih ettiğini belirten Çiçekli, sektörün taşıma performansına
bakıldığında UND tarafından her ay
Gümrük ve Ticaret Bakanlığı’ndan alınan sınır giriş-çıkış istatistiklerine göre:
Her yıl Türkiye’den; Türk ve yabancı ülke araçları tarafından 83 ülkeye
toplam 1,5 milyon ihracat seferi ve
Türkiye’ye yönelik olarak; toplam 500
bin ithalat seferi gerçekleştirildiğini;
Ro-Ro hatlarının çalıştığı limanlarımızdan Avrupa’ya her yıl toplam yaklaşık 110 bin ihraç yüklü aracın (Türk
ve yabancı), Ro-Ro ile ihraç yük taşıdığını söyledi. “Her ne kadar karayolu
eşya taşımacılığı ağırlıklı faaliyet gösteriyor olsak da, aslında UND olarak
denizyolu taşımacılığı ile bağlantımız
da son derece güçlü. Türkiye’deki ilk
özel sektör Ro-Ro hattını UND 1993
yılında kurmuştu” diyen Çiçekli, halen 83 ihracat pazarımıza hizmet veren uluslararası karayolu taşımacılığı
filomuza bakıldığında toplamda yetki
belgeli olarak çalıştırılan 61 bin civarında çekicimizin, 15 bin civarı kamyonumuzun, 71 bin civarında yarı römorkumuzun olduğunu belirtti. Trieste Ro-Ro hattında olduğu gibi, bazen
Türkiye’den sadece yarı-römork veya
römorkun da gemilerle taşınıp limanda çekicilerle ülke içlerine çekilebildiğini söyleyen Çiçekli, bu şekilde de bir
ticaretin söz konusu olduğunu belirtti. Karadan çıkışlarda genelde çekici + yarı römork veya römork olarak,
komple araçların taşıma yaptığını ifade eden Çiçekli, filomuzun Avrupa’nın
en modern, en çevreci filosu olduğunu, bunu uluslararası kuruluşların da
teyit ettiğini vurguladı. Özellikle Avrupa ülkelerine taşıma yapan filomuzun
yüzde 100’ünün Euro tipi çevre dostu motoru olan araçlardan oluştuğunu ifade eden Çiçekli, sektörümüz genel olarak, AB mevzuatına yüzde 98
oranında uyum sağlamış durumda olduğunun altını çizdi.
57
Başbakanlık Yatırım Ajansı evsahipliğinde
Dünya Yatırım Konferansı İstanbul’da yapıldı
Ocak 2014’ten bu yana dünyanın 130 farklı ülkesinden 175 ulusal ve bölgesel yatırım ajansı üyesi bulunan Dünya Yatırım Ajansları Birliği – WAIPA’nın Başkanlık
görevini yürüten TC Başbakanlık Yatırım Destek ve Tanıtım Ajansı; bu yıl 19.’su
düzenlenen “Dünya Yatırım Konferansı”na İstanbul’da ev sahipliği yaptı.
Her yıl WAIPA tarafından düzenlenen Dünya Yatırım Konferansı’nda,
üye yatırım ajansı ve sivil toplum kuruluşu temsilcileri, yatırımcılar, araştırmacılar, siyaset ve bilim adamları
bir araya geliyor. Bu yıl 19’su; WAIPA dönem Başkanı Başbakanlık Yatırım Ajansı tarafından düzenlenen
Konferans’ın açılış oturumu; Başbakanlık Yatırım Ajansı ve WAIPA Başkanı İlker Aycı, Maliye Bakanı Mehmet Şimşek ve İstanbul Valisi Hüseyin Mutlu’nun katılımı ile gerçekleşti.
Başbakanlık Yatırım Ajansı ve WAIPA
Başkanı M. İlker Aycı Konferans açılışında katılımcıları Soma’da meydana gelen elim kazada hayatını kaybeden işçiler için bir dakika saygı duruşuna davet etti. İlker Aycı açılış konuşmasında, dünya ekonomisinin temel taşları üzerinde şekillenecek küresel ortaklıkların gelecekteki büyüme için bir son derece önemli olduğuna işaret ederek şunları söyledi:
“Bu yıl 19.su düzenlenen Dünya Yatırım Konferansı; dünyanın en prestijli
UDY (Uluslararası Doğrudan Yatırım)
organizasyonu. Türkiye’nin Yatırım
Ajansı olarak, uluslararası doğrudan
yatırımlar konusundaki yeni akımları
masaya yatırmak adına Konferans’a
ev sahipliği yapıyor olmaktan ayrıca
mutluluk duyuyoruz. Yatırım ajansları
arasında koordinasyon ve işbirliğinin
geliştirilmesinin doğrudan yatırımlar konusunda önemli gelişmeleri de
beraberinde getireceğine değinen
Aycı; “Ajansımızın hazırladığı strateji
ve Başkanlığımız çerçevesinde; WAIPA olarak en öncelikli hedefimiz dünyada şu an Uluslararası Para Fonu,
Dünya Bankası ve Birleşmiş Milletler
Ticaret ve Kalkınma Konferansı gibi
kuruluşların liderliğinde ilerleyen küresel yatırım alanındaki araştırmaların; az gelişmiş ve gelişmekte olan
ülkelerin değerlendirmeleri de göz
önünde bulundurularak daha şeffaf,
objektif ve tarafsız bir şekilde; WAIPA nezdinde yürütülmesi. Önümüzdeki dönem bu açıdan ciddi bir hazırlık dönemi olacak” dedi.
Maliye Bakanı Şimşek:
Siyasi istikrar olmadan
reformalar yapılamaz
Açılış oturumunda Dünya Yatırım
Konferansı katılımcılarına hitaben
yaptığı konuşmasında Maliye Bakanı Mehmet Şimşek Türk ekonomisine
ilişkin ayrıntılı bilgi verdi. Bakan Şimşek; “Türkiye´nin orta ve uzun vadede ekonomik göstergeleri güçlü durumda” diye konuştu. Şimşek, siyasi istikrar olmadan reformların yapılamayacağını, büyümeden ve refahtan bahsedilemeyeceğini kaydetti.
Türkiye’de son 10 yılda elde edilen
kazanımların kaynağının siyasi istikrar olduğuna işaret eden Şimşek, siyasi istikrar sayesinde faiz oranlarının 10 yıl önceki rakamlara göre
6-7 kat daha düşük seviyede olduğunu dile getirdi.
Şimşek, Türkiye piyasasına girmek
için doğru zaman olduğuna vurgu yaparak, “Para biriminin zayıflığı
sürekli olmayacaktır. Çünkü Türkiye
ana ticaret ortaklarından daha hızlı büyüyor. Böyle bir durumda paranızı tabii ki hızlı büyüyen ülkeye yatırırsınız. Türkiye sadece gelecek 3 yıl
değil, gelecek 30-50 yıl için de daha
iyi getiri sağlıyor. Yapısal sorunlardan
bağımsız bir ekonomi yok. Bizim de
yapısal sorunlarımız var. Yükselen bir
ekonomiyiz. Ve yüksek bir cari açığımız var. Türkiye’nin sermayeye ihtiyacı
var çünkü Türkiye komşuları gibi doğal kaynakların bahşedildiği bir ülke
değil. Kilit sermayemiz aslında insan, yatırımın da gerçekleştiği bağlam bu. Ancak kısa vadede uluslararası mevduatları cezbetmemiz gerekiyor” dedi. Konferans’ta ayrıca, Başbakanlık Yatırım Ajansı ile Güney Afrika Cumhuriyeti ve Azarbeycan Yatırım Ajansları arasında doğrudan yatırımlar konusunda mutabakat zaptı imzalandı.
Mayıs 2014
58
TRAFİK
Taşıtlarda enerji verimliliği
çevreyi de insanı da koruyor
Taşıtlarda Enerji Verimliliği projesini başlatan İş Dünyası ve Sürdürülebilir Kalkınma Derneği (SKD), küçük önlemlerle sağlanacak büyük tasarruflar konusunda bilgi vermek amacıyla konunun uzmanlarını bir araya getirdi. Brisa, Coca
Cola, HED Akademi, Shell&Turcas, Tofaş ve Vodafone’dan katılımcılar iş dünyasının temsilcileriyle farklı yöntemlerle yakıt tüketiminin nasıl azaltılabileceği konusunda önemli bilgileri paylaştılar.
Artan nüfus ve değişen yaşam koşulları paralelinde tüketilen enerji miktarı her geçen gün artıyor. Şirketlerin dağıtım kanalları, araçları, çalışan servisleri, saha ekip araçları ve
filoları göz önüne alındığında bu tüketimin azaltılmasının önemi daha
iyi anlaşılıyor. Şirketler yeşil filo yaklaşımı ile taşıt izleme sistemleri, sürüş teknikleri, araç bakımı, doğru yakıt ve lastik kullanımı gibi konularda
alınabilecek önlemlerle hem enerji tasarrufu yapılabileceğini hem de
daha az karbon salımı gerçekleştirileceğini tartışıyor. İş Dünyası ve Sürdürülebilir Kalkınma Derneği de Taşıtlarda Enerji Verimliliği (TEV) Projesi kapsamında iş dünyasına iyi uygulamalar paylaşım semineri düzenleyerek konunun önemine dikkat çekti.
Toplantıya katılan uzman isimler çok
Mayıs 2014
maliyet getirmeyen bir takım önlemlerle nasıl enerji tasarrufu sağlanabileceğini aktardılar. İş Dünyası ve Sürdürülebilir Kalkınma Derneği (SKD)
Enerji Çalışma Grubu TEV Sorumlusu Özgür Şener’in moderatörlüğünde yapılan toplantıda uzmanlar “taşıtlarda lastik basınçlarının doğru/
hatalı yakıt tüketimine etkisi, ticari
araçlarda rüzgar direncinin yakıt tüketimine etkisi, taşıtlarda zamanında
servis bakım yapılmasının yakıt tüketimine etkisi, yüklü faaliyet gösteren
taşıtlarda doğru yükleme yöntemlerinin yakıt tüketimine etkisi, sürücü
kullanım şekillerinin, alışkanlıklarının
yakıt tüketimine etkisi” başlıklarında
bilgiler aktardılar. Açılış konuşmasını yapan SKD Genel Sekreteri Konca Çalkıvık, Türkiye’de otomotiv sektörünün önemine dikkat çekti. “Oto-
motiv, ihracat rakamları ve istihdam
oranı açısından Türkiye’nin en büyük sektörlerinin başında geliyor.
KPMG’nin 2013 yılında ODD, OYDER, OSD, TAYSAD üyesi yaklaşık
200 yöneticiyle yaptığı araştırmaya göre, gelecek beş yılda sektörün
yaklaşık yüzde 50 büyüyeceği öngörülüyor” diyen Çalkıvik, yapılacak
tasarruflarun karbon salımı azaltımına önemli katkı sağlayacağına dikkat çekti. SKD Enerji Çalışma Grubu olarak Binalarda Enerji Verimliliği ve Taşıtlarda Enerji Verimliliği’nin
önemli gündem maddeleri olduğunu belirtti.
Doğru lastik kullanımıyla
enerji tasarrufu sağlanabilir
Brisa Tüketici Ürünleri Pazarlama
Direktörü Egemen Atış, lastik ba-
59
sıncı ve doğru lastik kullanımı konularında alınacak basit önlemlerle
önemli miktarda enerji tasarrufu yapılacağına dikkat çekti. “Lastiğin yapısı, mevsime uygun lastik kullanımı,
doğru lastik basıncı uygulaması, kullanılan aracın düzenli bakımının yapılması, yol yüzeyinin yapısı ve sürücünün kullanım alışkanlıkları gibi etkenler yakıt tüketiminde büyük rol oynuyor. Lastiğin ömrünü uzatabilmek
için mevsiminde kullanmak, lastiğin
özelliklerine göre doğru hava basmak enerji tasarrufunda önemli bir
ayrıntı” diyen Atış, lastiklerin karbon
salınımının yüzde 87’sinin araç kullanımı sırasında olduğunu da belirtti.
Defansif ve ekonomik sürüş
en önemli tasarruf kalemi
HED Akademi Yönetim Kurulu Üyesi Canberk Hurmoğlu, defansif sürüş,
ekonomik ve güvenli sürüş teknikleri
konusunda bilgi verdi. Türkiye’de yılda yaklaşık 1 milyon kazanın gerçekleştiğine ve ortalama 10 bin kişinin
trafik kazalarında hayatını kaybettiğini belirten Hurmoğlu, kazaların yüzde 98’inin insan hatasından kaynaklandığının altını çizdi. Araç kullanıcılarının trafikte kurallara uymak yerine
inisiyatif aldığına dikkat çeken Hurmoğlu, defansif ve ekonomik sürüş
tekniklerinin öğrenilmesi gerektiğini
belirtti. Özellikle büyük filolara sahip
şirketlerin ekonomik sürüş sağlayabilmek için; sürücü seçimine ve eğitimine özen göstermesi, araç seçiminin yapılan işe uygun teknik özellikte olması, güvenlik paketlerinin standart olması, yüksek güvenlikli olması ve motorlarda çevre normlarının
aranması gerektiğini belirtti. Bu yöntemle önemli miktarda enerji tasarrufu da sağlanacağına dikkat çeken
Hurmoğlu, 1.4 motor hacmine sahip
bir aracın 100 kilometrede ortalama 7.5-8 litrelik olan yakıt tüketiminin ekonomik sürüş tekniği ile 1 litre, ağır vasıtalarda ise 3 litreye kadar
azaltılabileceğini belirtti.
Zamanında bakım,
yakıt tüketimini azaltır
Tofaş Satış Sonrası Teknik Müdürü
Kubilay Dinçer, servis bakım ve onarımın araç kullanımı sırasında yakıt
kullanımına sağladığı faydalar hakkında bilgi verdi. Araç bakımının;
aşınan ve ömürlü parçaların değişimini ve kontrolünü içerdiğini belirten Dinçer, yakıt tüketiminde en temel konunun sürtünmeyi engellemek
üzere motor yağının ve filtresinin de-
ğişimi olduğunun altını çizdi. Üretici
standardına uygun yağ kullanılmasının önemine de dikkat çeken Dinçer,
motor yağının özelliğini yitirdiğinde
yüzde 2-4 arasında yakıt tüketimi artışına neden olduğunu belirtti. Yakıt
enjektörü temizliğinin de önemli olduğunu söyleyen ve temizlenmemesi halinde yüzde 12’ye varan yakıt tüketimi artışına neden olduğunu söyleyen Dinçer sözlerine şöyle devam
etti: “Zamanında değişmeyen hava
filtresinin de yüzde 10-16’ya varan
yakıt tüketimi artışına neden oluyor. Ayrıca 60 bin km’de bir Carbon
Clean işlemi yapılması da gerekiyor.
Sadece periyodik bakımların düzenli yapılmasıyla yılda minimum 6 milyon 375 bin litre yakıt tasarrufu sağlanabilir.”
Otogazda da yaz – kış
farkına dikkat
Shell Turcas Petrol Pazarlama Marka İletişim Müdürü Ahmet Başaranoğlu, yakıt verimliliği konusunda
konuştu. “Amaç kısıtlı olan bu kaynağı en tasarruflu şekilde kullanmak… Tasarruflu yakıt kullanımının
iki önemli aşaması var; ilki doğru
yakıt seçimi ikincisi ise yakıt içindeki yakıtı temiz tutacak katkılar. Doğru yakıtı seçtikten sonra en önemli
tasarruf, alışkanlıkların değişmesinden, kültürden geçiyor” diyen
Başaranoğlu, Türkiye’de binek otomobil sürücülerinin genel olarak bagajlarında gereğinden fazla yük taşıdığına dikkat çekti. Türkiye’de 8
milyon binek aracın ortalama 3.5 4 milyonunun otogazlı olduğunu belirten Başaranoğlu, otogazda da yaz
- kış farkı olduğu için bakımının zamanında yapılması ve doğru tedarikçilerden alım yapılmasının önemli
olduğunu belirtti.
Yeşil Filo yüzde 5 yakıt
tasarrufu sağladı
Vodafone Emlak ve İdari İşler ve İş
Sağlığı Güvenliği Kıdemli Müdürü
Sertaç Güven ise güvenli sürüşe dair
şirket yaklaşımı ve filolarında hayata geçirdikleri “Yeşil Filo” uygulaması hakkında bilgi verdi. “Sürücülerin davranışlarını güvenli hale getirirsek kaza ve can kaybını önleyebiliriz. Vodafone iş güvenliği ile ilgili tüm çalışanları ve iş ortakları için
geçerli olmak üzere 7 mutlak kural
uyguluyor. 7 kuralın 4’ü güvenli sürüşle ilgili. Bunlar; araç kullanırken
cep telefonu kullanmamak, yasal hız
sınırlarını aşmamak, aracın her koltuğu için geçerli olmak üzere emniyet kemeri kullanmak ve alkolsüz araç
kullanımı” diyen Güven, bu kuralların iletişimine de önem verildiklerini
belirtti. Filolarında bulunan 743 aracın dizel yakıt kullanımına geçtiğini
de belirten Güven, bu uygulama ile
birlikte filodaki araç sayısının yüzde 8
oranında artmasına karşın, yakıt tüketiminde yüzde 5 azalma sağlandığını söyledi.
Araç takip sistemiyle
tasarruf etmek mümkün
Coca - Cola İçecek Filo ve Garaj Sorumlusu Mithat Yalçın, kullandıkları araç takip sistemi ve kazanımları hakkında bilgi verdi. Mithat Yalçın,
“Coca- Cola İçecek araç filosunda,
bir araç ortalama 50 km yol kat ediyor. Araç takip sistemiyle, bu araçların ekonomik sürüş takibi, rölanti süresi, sürücü performans kontrolü, çalınma sonrası takibi, iş programına
uygunluğu, güvenli sürüş takibi düzeyi ölçülebiliyor” dedi.
Bu önlemleri alın, yılda
yüzde 15’e kadar yakıt
tasarrufu sağlayın
-Seyahatinizi planlayın (Güzergah tespiti ve saat seçimi yapın; seyahati
planlamadığınızda dur-kalk sayınız artar).
-Motoru ısıtmak için beklemeyin. Aracınızı ilk 5 dk düşük devirde kullanmanız yeterlidir.
-En çok yakıt tüketimi hızlanma ile
oluyor. Ani hızlanmalardan kaçın.
-Sabit hızla gitmek performansı artırır,
sabit hızla gidin.
-Maksimum hız limitinizi yüzde 10 düşürün. Filolarda maksimum hız limitinin operasyona uygun olarak belirlenmesi gerekiyor. Sürücülere bırakılmamalı, araç takip sistemi ile kontrol altında tutulmalı.
-Gereksiz yükten kaçının.
-Rölantide beklemeyin. Yeni teknoloji
araçlarda start/stop kullanılıyor.
-60km/saat hız üstüne çıktığınızda klima kullanın.
-Yokuş aşağı giderken aracı boşa almayın, gaza basmamanız yeterli olur.
-Pencerelerinizi kapatın.
-Trafik akışına uyun.
-Gezilerinizi birleştirin.
-Lastik basıncınızı kontrol edin.
-Kaliteli yakıt ve yağ kullanın.
-Aç ve yorgun araç kullanmayın.
Mayıs 2014
60
ENERJİ
Enerji dünyası ICCI 2014’te buluştu
15 bin 621 ziyaretçiyle rekor kırdı
Sektörel Fuarcılık tarafından düzenlenen ICCI 2014 – 20. Uluslararası Enerji ve
Çevre Fuarı ve Konferansı, birbirinden önemli konuklarını ağırladığı 3 günlük
maratonun ardından sona erdi. ICCI 2014, 24 Nisan’da İstanbul Fuar Merkezi’nde
yapılan törenle Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız tarafından açıldı.
Başta Avrupa, Balkan ve Ortadoğu
ülkelerinden olmak üzere 17 ülkeden 161’i yabancı 189’u yerli toplam 350 enerji şirketinin katıldığı
ICCI 2014, 1604’ü yabancı olmak
üzere 15 bin 621 kişi tarafından ziyaret edildi ve fuar alanındaki yeni
ürünler tanıtıldı. ICCI 2014 açılışına Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, TBMM Sanayi, Ticaret, Enerji Tabii Kaynaklar, Bilgi ve
Teknoloji Komisyonu Başkanı Halil Mazıcıoğlu, TBMM Çevre Komisyonu Başkanı Erol Kaya, EPDK Başkanı Mustafa Yılmaz, MÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Nail Olpak,
ICCI Yürütme Kurulu Başkanı ve
ETKB Müsteşar Yardımcısı Dr. Selahattin Çimen, Hannover Fairs Türkiye Fuarcılık Genel Müdürü Alexander Kühnel ve Sektörel Fuarcılık Genel Müdürü Süleyman Bulak
katıldı.
Mayıs 2014
6 panel 34 oturum düzenlendi
Türkiye’nin bulunduğu coğrafyadaki en büyük ve en kapsamlı enerji fu-
arı ve konferansı olan ICCI 2014’te
6 panel ve 34 oturum düzenlendi.
Fuar boyunca yaklaşık 250’nin üze-
61
rinde akademisyen, özel sektör temsilcisi, kamu kurum ve kuruluşlarının yöneticileri yaptıkları sunumlarla
enerji gündemindeki önemli konuları
tartışma imkanı buldu. Sektörel Fuarcılık Genel Müdürü Süleyman Bulak,
ICCI fuarının bu yıl 20’nci yılı kutladığına dikkat çekerek, Türkiye’nin enerji alanındaki gelişiminin ve etkinliğinin ICCI ile birlikte büyüdüğünün altını çizdi. Bulak, “ICCI fuarı ülkemizdeki enerji sektörünün gelişmesine yerel ve uluslararası boyutta önemli katkılar sağlamıştır. Özellikle her yıl verdiğimiz Enerji Ödülleri ile bu gelişim
hız kazanmıştır.” dedi. 20 yıl boyunca ICCI için önemli destekler sağlayan Enerji Bakanlığı ve ilgili kurumlara katkıları için teşekkür eden Süleyman Bulak, ICCI etkinliğinin global
bir enerji fuarı haline gelmesi için çalıştıklarını sözlerine ekledi.
Ziyaretçi rekoru kırıldı
Süleyman Bulak, 20 yıl sonra 17 ülkeden 350 şirketin ICCI 2014’te yer
aldığını açıklayarak, “ICCI 2014’te
bu yıl 15 bin 621 ziyaretçi ağırladık.
Bu rakam ile 20 yıllık rekorumuzu kırmış olduk. ICCI her yıl daha fazla şirketin ve ziyaretçinin yer almak istediği sınırlarını her zaman genişletmeyi başaran bir organizasyon olmaktadır. Gelecek yıl fuar alanımızı daha
çok şirkete açmayı ve 21. yılımızda
yine 7 -8 -9 Mayıs 2015 tarihinde
ICCI çatısı altında buluşmayı hedefliyoruz.” şeklinde konuştu. HannoverMesse Türkiye Genel Müdürü Alexander Kühnel ise sektörde iki büyük
ortak olan Deutsche Messe AG’nin
Türkiye iştiraki Hannover Fairs Turkey
ve Sektörel Fuarcılık’ın güçlerini birleştirmesiyle bu fuarın başarısını sürdüreceğini söyledi. Alexander Kühnel
Deutsche Messe AG’nin uluslararası
iş ağları ile burayı Avrasya’nın bir numaralı sektörün buluşma noktası yapacağız dedi.
leşik Devletleri’nin hem enerji konusunda, hem de yatırımlar konusunda
gözde hale geleceğini söyledi.
Zapsu: Nükleer enerjisiz
Türkiye düşünemiyorum
ICCI 2014 – 20. Uluslararası Enerji ve Çevre Fuarı ve Konferansı’nda
konuşan Cüneyd Zapsu Danışmanlık Yönetim Kurulu Başkanı Cüneyd
Zapsu, nükleer enerjiyi desteklediğini
ve nükleer enerjisiz bir Türkiye düşünemediğini ve başka bir alternatif de
göremediğini söyledi. Cüneyd Zapsu,
nükleer enerjinin önemine dikkat çekerek, “Ben nükleer enerjiyi destekliyorum, çünkü nükleer enerjisiz bir
Türkiye düşünemiyorum. Başka bir
alternatif de göremiyorum. Sinop ve
Akkuyu’da yatırımlara başlandı. Japon ve Rusya’dan gelen yatırımlar
var. 2030 senesinde enerji üretimi
kapsamında nükleer enerji yatırımlarından önemli geri dönüşler alacağız.
Nükleer uzun ve maliyetli bir enerji yatırımı ama sonrasında yatırımın karşılığını, 30- 35 sene boyunca, alabiliyoruz. Rus ve Japon yatırımcılardan başka yatırımcılar da Türkiye’ye gelecekler. Ayrıca nükleeri sadece enerji santralleri olarak da düşünmemek lazım”
dedi. ETKB Müsteşar Yardımcısı Sefa
Sadık Aytekin Türkiye’nin doğalgaz ve
petrol ile ilgili panoraması hakkında
bilgiler aktarırken, ETKB Bakan Yardımcısı Doç. Dr. Hasan Murat Mercan Türkiye ve dünyanın 2023’e kadar
enerji görünümü konusunda katılımcıları bilgilendirdiler. Bu yıl gerek fuar
ve gerekse konferanslardaki yüksek
ve kaliteli katılımın gerçekleştiği ICCI,
2015 yılında 7, 8 ve 9 Mayıs tarihlerinde İstanbul Fuar Merkezi, Yeşilköy’de
enerji sektörünü buluşturacak.”
ICCI 2014 oturumlarında
önemli isimler yer aldı
ICCI 2014 – 20. Uluslararası Enerji ve Çevre Fuarı ve Konferansı’nda
birbirinden önemli konuşmacılar yer
aldı. Özellikle Uluslararası Enerji Ajansı Başekonomisti Dr. Fatih Birol, enerji dünyasında rollerin değişmeye başladığını söylediği konuşması büyük ilgi gördü. Dr. Fatih Birol, kaya gazının oluşturduğu maliyet
düşürücü etki nedeniyle Amerika Bir-
Mayıs 2014
62
KISALAR
İhracat odaklı büyüyen
Türkiye’nin 2013 yılı ihracat tablosu
Türkiye’nin 2013 toplam ihracat rakamı 152 milyar
dolar. 152 milyar dolar ihracatın yüzde 59’’luk kısmı olan 90 milyar dolarını ilk bin firma gerçekleştirdi. En çok ihracat yapan bin şirket içinde, Marmara
Bölgesi’nde yer alan şirket sayısı 586 olurken onu,
138 şirket ile Ege Bölgesi, 88 şirket ile Güneydoğu
Anadolu Bölgesi takip ediyor. Listede İstanbul merkezli ihracatçı şirket sayısı 453 olarak gerçekleşti.
Türkiye, 2023 hedefleri doğrultusunda 500 milyar dolarlık rakamı
gözüne kestirmiş durumda. Uzun
yıllar ‘tarım ülkesi’ konumunda olan
ve bu paralelde büyüyen Türkiye, artık ‘sanayi’ odaklı büyüyor. Otomotivden makineye, gıdadan madenciliğe, enerjiden tekstile kadar çok
geniş bir yelpazede ihracat yapan
ülkemiz 2013 yılında 152 milyar dolar ihracat gerçekleştirdi. Türkiye’nin
2013 yılında en çok ihracat yapan
firmaları açıklandı. Açıklanan verilere göre geçen yıl 152 milyar dolar
ihracatın yüzde 59’’luk kısmı olan
90 milyar dolarını ilk bin firma gerçekleştirdi. En çok ihracat yapan bin
şirket içinde, Marmara Bölgesi’nde
yer alan şirket sayısı 586 olurken
onu, 138 şirket ile Ege Bölgesi, 88
şirket ile Güneydoğu Anadolu Bölgesi takip ediyor. Listede İstanbul
merkezli ihracatçı şirket sayısı 453
olarak gerçekleşti. Türkiye’nin en
çok ihracat yapan bin şirketi içerisinde yabancı sermayeli şirket oranı yüzde 20 olurken bu rakam son
5 yılın en yüksek oranı olarak kendini gösterdi. Geçtiğimiz yıl en çok ihracat yapan bin şirketin toplam karı
da, 14,2 milyar TL oldu. İşte 100. sırada yer alan firmadan ihracat şampiyonuna 2013 yılında en çok ihracat yapan firmalar...
Taha Paz. ve Mağazacılık A.Ş.
Boyteks Teks. San. ve Tic. A.Ş.
İhracat 2012 ($) 124.276.151,65
İhracat 2013 ($) 134.030.562,81
İhracat Değişim (%) 7,85
Mescier Dış Tic. Ltd. Şti.
İhracat 2012 ($) 124.137.263,27
İhracat 2013 ($) 137.698.944,77
İhracat Değişim (%) 10,92
İleri Giyim San. ve Dış Tic. A.Ş.
İhracat 2012 ($) 123.152.272,03
İhracat 2013 ($) 138.144.621,14
İhracat Değişim (%) 12,17
Eti Soda Üretim Paz. Nak.
Elekt. Ür. San. ve Tic. A.Ş.
İhracat 2012 ($) 67.743.727,64
İhracat 2013 ($) 138.174.297,52
İhracat Değişim (%) 103,97
Mayıs 2014
Üniteks Tekstil Gıda Motorlu
Araçlar Sanayi ve Ticaret A.Ş.
İhracat 2012 ($) 128.044.137,66
İhracat 2013 ($) 140.201.669,51
İhracat Değişim (%) 9,49
Hema Exim Ticaret A.Ş.
İhracat 2012 ($) 142.596.797,81
İhracat 2013 ($) 143.468.436,29
İhracat Değişim (%) 0,61
Etsun Entegre Tar. Ür.
San. ve Tic. A.Ş.
İhracat 2012 ($) 154.250.974,49
İhracat 2013 ($) 146.257.327,47
İhracat Değişim (%) -5,18
İhracat 2012 ($) 213.183.635,70
İhracat 2013 ($) 146.420.775,15
İhracat Değişim (%) -31,32
Mitaş Enerji ve Madeni
İnşaat İşleri Türk A.Ş.
İhracat 2012 ($) 164.440.862,74
İhracat 2013 ($) 146.737.427,73
İhracat Değişim (%) -10,77
Adının Açıklanmasını İstemiyor
İhracat 2012 ($) 137.739.347,18
İhracat 2013 ($) 147.549.508,69
İhracat Değişim (%) 7,12
Toprak Mahsulleri
Ofisi Bölge Müdürlüğü
İhracat 2012 ($) 101.682.912,51
İhracat 2013 ($) 148.467.505,32
İhracat Değişim (%) 46,01
63
Honeywell’den mobil forklift bilgisayarı
Honeywell tarafından özellikle depo, liman ve tersane otomasyonu için tasarlanan araç terminali Thor VM2 aşınma ve yıpranma nedeniyle oluşan arıza süresini ve bakım masraflarını en az indiriyor. Thor VM2 kullanıcıları terminalden
terminale standart süreden 6 kat hızla taşıyor.
Honeywell tarafından özellikle depo,
liman ve tersane otomasyonu için tasarlanan araç terminali Thor VM2,
tedarik zinciri müşterilerinin artan ihtiyaçlarını karşılamayı hedefliyor. Ürünle birlikte gelen Windows
7 Professional ve Windows Embedded Standard 7 işletim sistemi, kullanıcılara kolay uygulama geliştirme
ve sistem entegrasyon imkanı sağlıyor. Thor VM2 araç terminali serisi
bilgisayarlardaki genişlemenin müşterilerine verdikleri değerin somut bir
kanıtı olduğunu ifade eden Honeywell Tarama ve Mobilite Küresel Pazarlama Başkan Yrd. Peter Fehl, “İlave işletim sistemi desteği sayesinde
yeni ve mevcut müşteriler verimliliklerini artıracak özelliklerle donanmış
Honeywell Thor VM2 araç terminaline sorunsuzca taşınabiliyor” dedi.
25 cm (9,7 inç) XGA ekranı, programlanabilen çoklu fonksiyon tuşları
ile WLAN ve WWAN ağlarla uyumlu Thor VM2, verimliliği artıran ve temel operasyonları iyileştiren çeşitli
özellikler sunuyor.
•Smart Dock özelliği, kullanıcıların
terminalden terminale standart süreden 6 kat hızla taşınmasına izin verecek şekilde bilgisayarın güç kaynağından ayrılmasını sağlıyor.
•Değiştirilebilir ön panel, dokunmatik ekran tamirlerinin tek hamlede yapılmasını sağlayarak, en yaygın
sorun olan aşınma ve yıpranma nedeniyle oluşan arıza süresini ve bakım masraflarını en az indiriyor.
•Güç yönetimi özelliği, bakım masraflarını ve biten pilin yol açtığı verimlilik kaybını bertaraf ederken, müşterilere kontak kapandıktan sonra bekleme veya uyku pozisyonuna girmesi için cihazı otomatik olarak yeniden
yapılandırma imkanı sunuyor.
Koluman’dan dev teslimat
Reysaş Taşımacılık ve Lojistik Ticaret A.Ş. taşımacılık operasyonları için
Mercedes Benz Axor 1840 LS ADR,
Axor 1840 LS CH1, Actros 1841
LSNRL modellerinden oluşan 100
adet çekiciyi ve 50 adet Koluman
Mega Perdeli Semi-Treyleri bünyesine kattı. Toplamda 150 adetlik teslimatın önemli bir bölümü Hama Oto
Kiralama tarafından gerçekleştirildi.
Törene Reysaş Lojistik Yönetim Kurulu Başkanı Durmuş Döven, Koluman Otomotiv Yönetim Kurulu Üyesi Kaan Saltık, Koluman Motorlu
Araçlar İstanbul Bölge Genel Müdürü Ali Saltık, Hama Oto Kiralama
Genel Müdürü Kenan Çetin ve Koluman Motorlu Araçlar Çekici Satış
Müdürü Aytekin Yeşil katıldı.
Diğer firmaları da
cesaretlendiriyoruz
Reysaş’ın Türkiye’de kanaat önderi bir
firma olduğunu dile getiren Durmuş
Döven, filo kiralamada da öncülük
yaptıklarını ve diğer firmaları da cesaretlendirdiklerini söyledi. İlk olarak
2011 yılında kiralama yaptıklarını ve
şimdi de yeni araçlarla bu anlaşmayı
yenilediklerini belirten Döven, “Demek
ki iyi bir iş, karlı bir iş yapmışız ki bugün yeniden kiralamaya devam ediyoruz.” dedi. Döven, sözlerine şöyle devam etti: “Araçların işletmesine Hama
baksın biz kendi işimize odaklanalım.
Herkes kendi işini yapsın. Araçlara ayı-
racağımız finansmanı diğer lojistik operasyonlarda kullanabiliyoruz. Daha da
önemlisi araçların operasyonel giderleri, bakım vs ile uğraşmayarak, enerjimizi doğru yere kanalize edebiliyoruz.”
Durmuş Döven, Reysaş Lojistik’in önümüzde ki 2 yıl içerisinde ki hedefinin
mevcut filonun komple satılıp, tüm filonun Hama Oto Kiralama ile beraber
kiralık araçlara döndürülmesi ve tüm
operasyonun kiralanmış araçlar ile
sürdürülmesi olduğunu belirtti.
Mayıs 2014
64
TESLİMAT
Mars Logistics yola Otokar Huckepack
semi-treylerler ile devam ediyor
Otokar, Türkiye’nin en büyük lojistik firmalarından biri olan Mars Logistics’e
220 adet Otokar-Fruehauf Mega Euroslider Huckepack semi-treyler teslimatı
gerçekleştirdi. Teslimata ilişkin basın sohbet toplantısı 13 Mayıs‘ta İstanbul’da
firma yetkililerinin katılımıyla düzenlendi.
Koç Topluluğu şirketlerinden Otokar,
Mars Logistics’e uluslararası nakliye
ve Intermodal taşımacılıkta tercih edilen yarı römork modeli olan OtokarFruehauf Mega Euroslider Huckepack
semi-treylerlerden 220 adet teslim etti.
Ar-Ge çalışmaları, kalite ve uzmanlığı ile treyler sektörünün referansı konumunda olan Otokar, yüksek adetli
teslimata ilişkin bir basın sohbet toplantısı düzenledi. Düzenlenen toplantıya Mars Logistics Filo Yönetimi Genel Müdürü Alper Bilgili, Karayolu ve
Demiryolu Taşımacılığı Genel Müdürü
Ali Tulgar, Satınalma ve İdari İşler Müdürü Şevket Erkan Şar, İşletme ve Bakım Onarım Müdürü İsmail Alkan ve
Otokar’dan ise İç Pazar Ticari Araçlar Satış Müdürü Murat Tokatlı, Treyler
Satış Birim Yöneticisi Murat Özsoy ve
Bölge Satış Yöneticisi Ümit Şangüder
katıldı. Düzenlenen toplantıda konuşma yapan Otokar İç Pazar Satış Müdürü Murat Tokatlı, Mars Logistics gibi
sektörün en büyük ve referansı en iyi
firmalarından birinin yeni lojistik yatırımında yine Otokar’ı tercih etmesinden dolayı çok mutlu olduklarını belirterek, “Mars Logistics’in yeni araç alımında Otokar’ı tekrar tercih ederek intermodal taşımacılık alanında yaptığı
filo yatırımlarında artık yola Otokar’la
devam edecek olması bize gurur veriyor. Mars Logistics ile süregelen işbirliğimizin artarak devam etmesi bizim
için ayrıca sevindirici. Otokar olarak
Ar-Ge’ye büyük önem veriyoruz. Müşterimizin ihtiyaç ve beklentilerini en üst
düzeyde karşılayacak şekilde araçlarımızı geliştiriyoruz ve hiçbir şekilde kaliteden ödün vermiyoruz. Teslimatı gerçekleştirilen huckepack araçlarla ilgili
de uzun süre Ar-Ge çalışmaları yaptık.
Ortaya çıkan araçlarımızı uluslararası
geçerliliği olan test merkezlerinde test
ettik. Treyler sektörü bizim için oldukça önemli. Kullanıcılarımız bizi uzmanlığımız ve treyler sektöründeki bilgi birikimimiz için tercih ediyorlar. Özellikle
bu yıl yaptığımız teslimatlar ile de sekMayıs 2014
törde var olan konumumuzu daha da
güçlendirdik” dedi.
Tokatlı: Yüzde 70’e yakın
büyüme yakaladık
Konuşmasında ayrıca ilk 4 ayı değerlendiren Tokatlı, treyler satışlarında
geçtiğimiz yılın aynı dönemine kıyasla
yüzde 70’e yakın büyüme yakaladıklarını belirtti. Murat Tokatlı konuşmasını şu sözlerle tamamladı: “Yeni araçların Mars Logistics’e hayırlı olmasını
diliyor, işbirliğimizin uzun yıllar devam
etmesini temenni ediyorum.” Toplantıda konuşan Mars Logistics Filo Yönetimi Genel Müdürü Alper Bilgili ise
“Mars Logistics, karayolu, havayolu, denizyolu ve demiryolu taşımacılığı, fuar ve etkinlik lojistiği, proje taşımacılığı, intermodel taşımacılık, güm-
rükleme, sigorta, depolama ve diğer
tüm lojistik hizmetlerinin kusursuz olarak sunulduğu, sektöre sayısız yenilikler getirmiş olan kurumsal bir lojistik
firması. Çatısı altında topladığı şirketleri, binin üzerinde profesyonel çalışanı, tam donanımlı altyapısı ve kusursuz iletişim ağıyla, tam hizmet politikası güden organize bir şirketiz.
Yaptığımız alımlarda uzmanlığımızı
kullanarak bizim için en doğru olan
araçları tercih ediyoruz. Otokar faaliyet gösterdiği her alanda olduğu gibi
treyler alanında da konusunun uzmanı bir şirket” dedi. Bilgili, Otokar’ın
uzun yıllara dayanan deneyimi, üstün
mühendisliği, satış sonrası hizmetleri
ve araçların özel üstyapısı bu araçları tercih etmelerindeki en önemli nedenler olduğunu söyledi.
65
Avrupa’nın önde gelen lojistik firmaları da
Tırsan’ı tercih ediyor
Türkiye treyler sektörününün lideri Tırsan, Ar-Ge’den gelen gücüyle ürettiği taşımacılık çözümlerini 52 ülkeye ihraç etmeye devam ediyor. Adapazarı, Almanya ve Rusya’da bulunan 3 farklı üretim tesisi ve yurtdışında 140’ı aşkın satış ve satış sonrası
noktaları ile 2018 hedefleri doğrultusunda büyümeye devam eden Tırsan, son olarak Hollanda’nın önemli lojistik firmalarından Nico Mooij Oost-Europa Service B.V.’nin iş ortağı oldu.
Nico Mooij B.V.’ye 30 Adet
Çift Katlı Perdeli Semi-Treyler
Teslimatı
Tırsan’ın Hollanda’da 23 noktada
hizmet veren distribütörü TGN tarafından gerçekleştirilen satış ile Nico
Mooij Oost-Europa Service B.V. filosunu 30 adet Kässbohrer marka
Çift Katlı Perdeli semi-treyler ile güçlendirdi. Tırsan’ın, Rotterdam’dan
Roma’ya Avrupa lojistik güzergahlarının kesişim noktasında yer alan
Almanya, Goch üretim tesislerinde gerçekleştirilen teslimatta, Nico
Mooij Oost-Europa Service B.V. yetkilileri uzun kullanım ömrü ve fark
yaratan şasi tasarımıyla rekabette bir
adım öne geçmek için Tırsan’ın ürettiği Kässbohrer marka araçları tercih
ettiklerini bildirirken, gelecek yıllardaki yatırımlarında da Tırsan ile işbirliklerini devam ettireceklerini açıkladı. Nico Mooij Oost-Europa Service B.V. Hollanda Milsbeek’teki merkezinin yanında Polonya Legnicia ve
Almanya Berlin’de bulunan lokasyonları ile tüm lojistik sektörüne hizmet veriyor.
MRŞ Lojistik Mercedes-Benz
alımına partiler halinde devam edecek
Çeyrek Asırdır uluslararası nakliye
yapan MRŞ GRUP bünyesinde bulunan MRŞ Lojistik Sanayi Tic. AŞ.
sunduğu hizmetleri kesintisiz sürdürüp kalitesini artırırken Araç filosunu da Mercedes çekicilerle gençleştirip güçlendiriyor. Bu doğrultuda sipariş verdikleri 25 adettin ilk 5 adet
Mercedes-Benz AXOR 1840 LS E5’i
daha Şirket bünyesine eklemiş oldu.
Aksaray Kamyon Fabrikası’nda düzenlenen törene MRŞ Grup bünyesindeki MRŞ Lojistik Yönetimkurulu
başkanı Mehmet Maraş, Can Ma-
raş ve Ali Maraş katıldı. MRŞ Lojistik Yöneticilerinden Mehmet MARAŞ AXOR araçları tercih etmelerinde Mercedes-Benz çekicilerin düşük
yakıt tüketimi ve yüksek ikinci el değerinin oldukça önemli rol oynadığını belirtti. Ayrıca Mercedes-Benz’
in yaygın servis ağı ve markaya duyulan güvenin de tercihlerinde etkili olduğunu belirten Mehmet Maraş firmanın 2014 yılı içerisinde de
Mercedes-Benz araç alımlarına partiler halinde devam edeceklerini
sözlerine ekledi.
Mayıs 2014
medya

Benzer belgeler