tc kilis 7 aralık üniversitesi fen bilimleri enstitüsü su stresinin kişniş

Transkript

tc kilis 7 aralık üniversitesi fen bilimleri enstitüsü su stresinin kişniş
T.C.
KİLİS 7 ARALIK ÜNİVERSİTESİ
FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ
SU STRESİNİN KİŞNİŞ (CORIANDRUM SATIVUM L.) ’TE
BİTKİ GELİŞİMİ İLE MEYVEDE YAĞ ASİDİ VE BESİN ELEMENTİ
İÇERİĞİNE ETKİSİNİN ARAŞTIRILMASI
Hediye Gül GÖZÜAÇIK
DANIŞMAN: Prof. Dr. Nazım ŞEKEROĞLU
YÜKSEK LİSANS TEZİ
BİYOLOJİ ANABİLİM DALI
EYLÜL 2013
KİLİS
KABUL VE ONAY SAYFASI
Prof. Dr. Nazım ŞEKEROĞLU danışmanlığında, Hediye Gül GÖZÜAÇIK
tarafından hazırlanan “Su Stresinin Kişniş (Corıandrum sativum L.)’te Bitki
Gelişimi ile Meyvede Yağ Asidi ve Besin Elementi İçeriğine Etkisinin
Araştırılması” adlı tez çalışması 16 / 09 /2013 tarihinde aşağıdaki jüri tarafından
oybirliği ile Kilis 7 Aralık Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Biyoloji Anabilim
Dalı’nda YÜKSEK LİSANS TEZİ olarak kabul edilmiştir.
Jüri Üyeleri
Unvanı, Adı Soyadı
(Kurumu)
İmza
Başkan
Prof. Dr. Nazım ŞEKEROĞLU
(Kilis 7 Aralık Üniversitesi Biyoloji ABD)
Üye
Yrd. Doç.Dr. Ali ÖZKAN
(Gaziantep Üniversitesi Gastronomi ve MS Bölümü)
Üye
Yrd. Doç.Dr. Hakan ÇETİNKAYA
(Kilis 7 Aralık Üniversitesi Biyoloji ABD)
Bu tezin kabulü, Fen Bilimleri Enstitüsü Yönetim Kurulunun ……/……/201… tarih ve
….…/……. sayılı kararı ile onaylanmıştır.
Tez No: ……….
Doç. Dr. Şükrü ÇAKMAKTEPE
Enstitü Müdürü
ii
ÖZET
Yüksek Lisans Tezi
SU STRESİNİN KİŞNİŞ (CORIANDRUM SATIVUM L.)’TE BİTKİ GELİŞİMİ İLE
MEYVEDE YAĞ ASİDİ VE BESİN ELEMENTİ İÇERİĞİNE ETKİSİNİN
ARAŞTIRILMASI
Hediye Gül GÖZÜAÇIK
Kilis 7 Aralık Üniversitesi
Fen Bilimleri Enstitüsü
Biyoloji Anabilim Dalı
Danışman: Prof. Dr. Nazım ŞEKEROĞLU
YIL: 2013, Sayfa: 46
Önemli çevresel stres faktörlerden olan su stresi, özellikle tıbbi ve aromatik bitkilerde;
bitkinin büyümesini, sekonder metabolit içeriğini ve bitkide mineral madde kompozisyonunu
önemli ölçüde etkilemektedir. Kişniş (Coriandrum Sativum L.) bitkisi halk arasında yaygın
bir şekilde kullanılmakta olan önemli bir sebze ve baharat bitkisidir. Bu çalışmada; 2012
yetiştirme döneminde saksılarda yetiştirilen kişniş bitkilerine uygulanan su stresinin büyüme
parametrelerine, meyve yağ asidi ve besin elementi içeriğine etkileri araştırılmıştır.
Tohumların çimlenmesini takiben, fidelerin bir aylık büyüme sürecinden itibaren, bitkiler %
100 kontrol, % 50 orta su stresi ve % 25 ağır su stresi gruplarından oluşan üç farklı su
rejimine maruz bırakılmıştır. Tohum olgunlaşma döneminde hasat edilen bitkilerde; kök,
sürgün ve meyve gibi bitki kısımları ayrılmıştır. Hasat edilen meyvelerden elde edilen sabit
yağın esterleştirilmesinden sonra GC-FID ile yağ asidi bileşenleri belirlenmiştir. Bitkinin kök
ve sürgündeki Na, K, Mg ve Ca elementleri ICP-OES ile tespit edilmiştir. Araştırma
sonuçlarına göre, ağır su stresinde bitkide büyümenin olumsuz yönde etkilendiği
belirlenmiştir. Meyve sabit yağındaki ana bileşenlerin oleik asit, stearik asit, palmitik asit ve
linoleik asit olduğu, su stresinin meyvede oleik asit oranının azalmasına yol açtığı, palmitik
asit oranını ise arttırdığı tespit edilmiştir. Mineral madde analizi sonucunda ise; farklı bitki
kısımlarında K içeriğinde değişiklik ortaya çıktığı; Na, Mg ve Ca içeriğindeki değişimin ise
istatistiksel olarak önemsiz olduğu bulunmuştur.
Anahtar kelimeler: Büyüme parametreleri, Coriandrum sativum L., kişniş, mineral madde
içeriği, su stresi, yağ asitleri
iii
ABSTRACT
MSc. Thesis
INVESTIGATION ON THE EFFECTS ON WATER STRESS
ON PLANT GROWTH, FRUIT FATTY ACID COMPOSITION and
MINERAL CONTENT OF (Coriandrum sativum L.)
Hediye Gül GÖZÜAÇIK
Kilis 7 Aralık University
Graduate School of Natural and Applied Sciences
Department of Biology
Supervisor: Prof. Dr. Nazım ŞEKEROĞLU
Year: 2013, Page: 46
Water stress, one of the important environmental stress factors, significantly affects plant
growth, secondary metabolites and mineral content in especially medicinal and aromatic
plants. Coriander (Coriandrum sativum L.) is a vegetable and medicinal plant which is widely
used among people in Turkey. In this study, the effects of water stress on plant growth, fruit
fatty acid composition and mineral content of coriander were investigated under greenhouse
conditions in 2012 at Kilis 7 Aralık University, Kilis - Turkey. After germination, coriander
seedlings were exposed to different water regimes; Control (C, 100 %), Moderate Water
Deficit (MWD, 50 %), and Severe Water Deficit (SWD, 25 %) for one month. After fruit
maturity, root, shoot and seeds were harvested and seperated. Fatty acid composition in fruits
was analyzed using GC-FID after fatty oil esterification. Na, K, Mg and Ca contents in root
and shoots were determined by ICP-OES. In conclusion, growth parameters were adversely
influenced by severe water stress. Accordingly, oleic acid, stearic acid, palmitic acid and
linoleic acid were ascertained in fruits as the main constituents. Water stress reduced the oleic
acid proportion whereas it increased palmitic acid. According to the mineral content, there
were differences with respect to the K content. There were no statistical differences among
plant parts regarding with Na, Mg and Ca content.
Keywords: Coriander, fatty acid, growth parameters, mineral contents, water stress
iv
TEŞEKKÜR
Bilimsel kariyerimin başlangıcı olan yüksek lisans eğitimimin her aşamasında yardımlarını,
sabrını ve maddi manevi desteğini hiçbir zaman esirgemeyen ayrıca tez konumun
belirlenmesinde ve araştırmamın her aşamasında önerilerinden yararlandığım değerli
danışman hocam Sayın Prof. Dr. Nazım ŞEKEROĞLU’ na,
Bana her konuda yardımcı olan Fen Edebiyat Fakültesi Biyoloji Bölümü Öğretim Üyelerine,
Deneysel çalışmalarımda ve araştırmalarımda hiçbir zaman desteğini esirgemeyen Kilis 7
Aralık Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Biyoloji Bölümü, Arş. Gör. Muhittin KULAK’ a,
Laboratuar çalışmalarında yardımlarını esirgemeyen Kilis 7 Aralık Üniversitesi Kimya
Bölümü Arş. Gör. Evrim BARAN’a, Uzman Biolog Feridun KOÇER’e ve Kilis 7 Aralık
Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü yüksek lisans öğrencileri Emrah URLU’ya ve Gülfer
ÇİMEN’e
Araştırmalarım esnasında teknik anlamda yardımını esirgemeyen Gaziantep Üniversitesi
Biyoloji Bölümü Arş. Gör. Fatih YAYLA’ ya
Manevi desteğini esirgemeyen arkadaşlarım Nesrin KANDEMİR, Nurşan DAL, Zeynep
DÖLEK, Gaziantep Üniversitesi Biyoloji Bölümü Arş. Gör. Sevgi GEZİCİ, Müge
ÇANKAYA, Fatih KARAHAN ve can dostum Tuba SİZER’e,
Eğitim hayatımın her aşamasında ve tezim esnasında herkesten daha fazla sabır, ilgi ve
alakasını ayrıca maddi manevi desteğini esirgemeyen en büyük varlığım AİLEM’ e sonsuz
teşekkür ederim.
v
İÇİNDEKİLER
ÖZET
.......................................................................................................................... iii
ABSTRACT ....................................................................................................................iv
TEŞEKKÜR ..................................................................................................................... v
İÇİNDEKİLER...............................................................................................................vi
SİMGELER ve KISALTMALAR DİZİNİ ................................................................ vii
ŞEKİLLER DİZİNİ .................................................................................................... viii
RESİMLER DİZİNİ ......................................................................................................ix
ÇİZELGELER DİZİNİ .................................................................................................. x
1.GİRİŞ ............................................................................................................................ 1
2.MATERYAL YÖNTEM............................................................................................ 13
2.1. Materyal ................................................................................................................... 13
2.2.Metot ......................................................................................................................... 15
2.2.1. Arazi Çalışmaları................................................................................................... 15
2.2.2. Denemede Ele Alınan Bitkisel Özellikler ............................................................. 15
2.2.3.Biyokimyasal Parametrelerin Belirlenmesi ............................................................ 16
2.2.4. İstatistiksel Değerlendirmeler ............................................................................... 17
3. BULGULARI VE TARTIŞMA................................................................................ 18
3.1. Bitki Boyu ................................................................................................................ 18
3.2. Yaş Bitki Ağırlığı ..................................................................................................... 20
3.3. Kuru Bitki Ağırlığı ................................................................................................... 21
3.4. Kök Boyu ................................................................................................................. 23
3.5. Yaş Kök Ağırlığı ...................................................................................................... 24
3.6. Kuru Kök Ağırlığı .................................................................................................... 25
3.7. Mineral Madde İçeriği .............................................................................................. 26
3.7.1. Sodyum İçeriği ...................................................................................................... 26
3.7.2. Magnezyum İçeriği ............................................................................................... 27
3.7.3. Potasyum İçeriği .................................................................................................... 28
3.7.4. Kalsiyum İçeriği .................................................................................................... 30
3.8. Yağ Asitleri İçeriği ................................................................................................... 34
4.SONUÇ VE ÖNERİLER ........................................................................................... 36
5.KAYNAKLAR ............................................................................................................ 40
6.ÖZGEÇMİŞ ................................................................................................................ 46
vi
SİMGELER VE KISALTMALAR
1. Simgeler
°C
: Santigrat derece
g
: Gram
m
: Metre
cm
: Santimetre
mcL
: Mikro litre
ml
: Mililitre
mm
: Milimetre
mg/ml
: Milligram/millilitre
%
: Yüzde
Ppm
: Milyonda bir kısım
2.Kısaltmalar
TK
: Tarla kapasitesi
GC
: Gaz Kromatoğrafisi
GC-FID
: Gaz Kromatoğrafisi - FID
Ca
: Kalsiyum
K
: Potasyum
Mg
: Magnezyum
Na
: Sodyum
NIST
: Uluslararası Standartlar ve Teknoloji Enstitüsü
EGF
: En Küçük Güvenilir Fark
V.K
: Varyasyon Kaynakları
S.D
: Serbestlik Derecesi
K.T
: Kareler toplamı
K.O
: Kareler Ortalaması
NS
: Önemsiz
MWD
: Orta Şiddetli Su Açığı
SWD
: Ağır Şiddetli Su Açığı
K.A.
: Kuru Ağırlık
T.A.
: Taze Ağırlık
vii
ŞEKİLLER DİZİNİ
Şekil 2. 1. C. sativum türünün Türkiye’deki doğal yayılışı ...........................................
13
Şekil 3. 1. Farklı kuraklık şiddetlerinin kişnişte bitki boyuna etkisi ................................... 19
Şekil 3. 2. Farklı kuraklık şiddetlerinin kişnişte taze bitki ağırlığı üzerine etkisi............... 21
Şekil 3. 3. Farklı kuraklık şiddetlerinin kişnişte kuru bitki ağırlığı üzerine etkisi .............. 22
Şekil 3. 4. Farklı kuraklık şiddetlerinin kişnişte kök boyu üzerine etkisi ........................... 24
Şekil 3. 5. Farklı kuraklık şiddetinin kişnişin Mg içeriği üzerine etkisi ........................
28
Şekil 3. 6. Farklı kuraklık şiddeti ve bitki kısımlarına göre kişnişin K içeriği ..............
29
Şekil 3. 7. Farklı kuraklık şiddetine göre kişnişin mineral madde içeriği......................
31
Şekil 3. 8. Farklı bitki kısımlarına göre kişnişin mineral madde içeriği ........................
33
Şekil 3. 9. Farklı kuraklık şiddetine göre kişnişin yağ asitleri içeriği ...........................
35
viii
RESİMLER DİZİNİ
Resim 2. 1-3. Kişniş bitkisi, yaprak ve çiçek................................................................
14
Resim 2. 4. Kişniş meyvesi ............................................................................................
14
ix
ÇİZELGELER DİZİNİ
Çizelge 3. 1. Farklı kuraklık şiddetinin kişnişin bitkisel özelliklerine etkisine ait ortalama
değerler ...........................................................................................................................
18
Çizelge 3. 2. Farklı kuraklık şiddetinin kişnişin bitki boyu üzerine etkisine ilişkin varyans
analiz sonuçları ...............................................................................................................
19
Çizelge 3. 3. Farklı kuraklık şiddetinin kişnişin yaş bitki ağırlığı üzerine etkisine ilişkin
varyans analiz sonuçları .................................................................................................
20
Çizelge 3. 4. Farklı kuraklık şiddetinin kişnişin kuru bitki ağırlığı üzerine etkisine ilişkin
varyans analiz sonuçları .................................................................................................
22
Çizelge 3. 5. Farklı kuraklık şiddetinin kişnişin kök boyu üzerine etkisine ilişkin varyans
analiz sonuçları ...............................................................................................................
24
Çizelge 3. 6. Farklı kuraklık şiddetinin kişnişin yaş kök ağırlığı üzerine etkisine ilişkin
varyans analiz sonuçları .................................................................................................
25
Çizelge 3. 7. Farklı kuraklık şiddetinin kişnişin kuru kök ağırlığı üzerine etkisine ilişkin
varyans analiz sonuçları .................................................................................................
25
Çizelge 3. 8. Farklı kuraklık şiddetinin kişnişin Na içeriği üzerine etkisine ilişkin varyans
analiz sonuçları ...............................................................................................................
26
Çizelge 3. 9. Farklı kuraklık şiddetinin kişnişin Mg içeriği üzerine etkisine ilişkin varyans
analiz sonuçları ...............................................................................................................
27
Çizelge 3.10. Farklı kuraklık şiddetinin kişnişin K içeriği üzerine etkisine ilişkin varyans
analiz sonuçları ...............................................................................................................
28
Çizelge 3.11. Farklı kuraklık şiddetinin kişnişin Ca içeriği üzerine etkisine ilişkin varyans
analiz sonuçları ...............................................................................................................
30
Çizelge 3.12. Kişniş’te farklı bitki kısımlarına ve kuraklık şiddetine göre ortalama mineral
madde içeriği değerleri (ppm) ........................................................................................
32
Çizelge 3.13. Kişniş’te farklı kuraklık dozlarına göre elementlerin değişimi (ppm).....
32
Çizelge 3.14. Kişniş’te farklı bitki kısımlarına göre elementlerin değişimi (ppm) .......
33
Çizelge 3.15. Farklı kuraklık koşullarına göre Kişniş meyvelerinin yağ asitleri kompozisyonu
(%) ..................................................................................................................................
x
34
1.GİRİŞ
Abiyotik stres faktörlerinden olan kuraklık doğal dengeyi olumsuz yönde etkileyen
unsurlardandır. Bu stres faktörü her yıl dünyanın farklı iklimlerinde özellikle tarıma
açık alanlarda üretim ve kalite üzerinde etki etmektedir. Farklı uygulamalarla kontrol
altına alınabilen stres faktörleri bitkilerde morfolojik, fizyolojik, biyokimyasal ve
moleküler düzeyde birçok etkiler göstermektedir. Stres faktörlerine bağlı olarak
bitkilerde verim kaybı bazı durumlarda % 50’lere kadar ulaşabilmektedir. Bununla
birlikte, stres faktörlerine maruz kalan bitkilerde moleküler düzeyde ilgili genler
vasıtasıyla çeşitli fizyolojik ve biyokimyasal değişimler meydana gelmekte ve
bitkiler stres faktörlerine karşı bu şekilde savunma mekanizmalarını devreye
sokmaktadırlar. Bitkilerde su stresi kökler tarafından suyun alınımındaki azalma
veya terleme yoluyla su kaybının artışında ortaya çıkmakta olup, bunun temel
nedenleri kuraklık veya toprak tuzluluğu şeklinde yorumlanmaktadır. Tüm bitkilerde
kuraklığa karşı dayanıklılık mekanizması işlemekte ancak bitkilerin kuraklığa olan
toleransları türlere göre çok farklılık göstermektedir (Seyed ve ark., 2012).
Su stresi bitkilerde hücre su potansiyelini ve turgoru azaltmakta, böylelikle hücre
özsuyunun
konsantrasyonunda
değişimler
meydana
gelmektedir.
Su
stresi
koşullarında hücre özsuyunun değişiminin ötesinde stomaların işleyişi, gaz değişimi,
solunum, iyon değişimi, fotosentez, karbon asimilasyonu, hormon dengesi, protein
sentezi gibi birçok faktör de önemli ölçüde etkilenmektedir. Aynı zamanda, bitkide
mineral maddelerin alımından taşınmasına ve ilişkili reaksiyonlarda kullanımına
kadarki birçok olay su stresi koşullarında olumsuz yönde etkilenmektedir. Bitkinin
kuraklığa karşı dayanıklılığında etkili olan protein sentezinin yanı sıra daha çok
enerji kaynağı ve depo maddeleri olarak düşünülen yağ sentezi de su stresinden en
fazla
etkilenen
olaylardandır.
Kurak
koşullarda
bitkideki
yağ
asitleri
kompozisyonunun değiştiği ve hatta kloroplastlardaki 16 karbondan az karbon içeren
yağ asitlerinin artış gösterdiği bildirilmektedir (Seyed ve ark., 2012).
Seyed ve ark. (2012), su stresinin bitkilerde mineral madde alımı, konsantrasyonu ve
ilişkili reaksiyonları önemli ölçüde etkilediğini bildirmektedirler. Kalsiyumun hücre
zarında önemli fonksiyonlara sahip olduğunu mısır bitkisinde kurak koşullarda
bitkinin toprak üstü kısımlarında Ca+2 elementi miktarında % 50’ye varan azalmalar
kaydedildiğini belirtmektedirler. Yine bu çalışmada, aynı bitkide kalsiyum
1
konsantrasyonunun kontrole göre köklerde daha fazla olduğu tespit edilmiştir.
Potasyumun kuraklığa dayanıklılık mekanizmasında önemli rol oynadığı, kurak
koşullarda hücre zarında meydana gelen bozulmalara bağlı olarak bitkideki oranının
azaldığı ortaya konmuştur. Bitki gelişimde ve ortaya çıkan sorunlarda önemli
görevleri olan azot metabolizmasının su stresi koşullarına olumsuz etkilendiği, nitrat
alımı ve nitrat redüktaz aktivitesinin azaldığı çeşitli çalışmalarda ortaya konmuştur
(Seyed ve ark., 2012).
Su odunsu olmayan bitkilerde kütlenin yaklaşık % 80-90’ını oluşturan temel bir
moleküldür. Bitki bünyesinde gerçekleşen neredeyse tüm fizyolojik olaylar, besin
maddelerinin ve mineral maddenin taşınması su vasıtasıyla gerçekleşmektedir. Bu
nedenle, çeşitli olaylar neticesinde ortaya çıkan su stresi bitkide önemli hasarlar
meydana getirmekte, uzun süreli kuraklıklar ise bitkinin ölümüne neden
olabilmektedir. Tarımsal üretimde su, üretimin artmasının yanında verim ve kalite
konusunda da önemli etkilere sahiptir.
Geleneksel bitkisel ürünlerden farklı olarak, stres faktörlerinin, özellikle de su
stresinin, Tıbbi ve Aromatik Bitkilerde etken madde verimi ve kalitesi üzerine etkisi
dikkat çekmektedir. Tıbbi ve Aromatik bitkilerde etken madde formasyonunun
fizyolojisi tam olarak açıklanamamakla birlikte stres koşullarının etken madde verimi
ve kalitesini olumlu yönde etkilediği düşünülmektedir (Şekeroğlu ve Özgüven, 2006;
Marhese ve ark., 2010;Azhar ve ark., 2011; Yuan ve ark., 2012 ).
Ülkemizde aşotu ve kuzbere gibi yerel isimlerle adlandırılan ve Apiacea familyasına
olan kişniş (Coriandrum sativum L.) bitkisinin yeşil herbası ve kurutulmuş meyveleri
geçmişten günümüze çeşitli rahatsızlıkların tedavisinde tıbbi bitki ve yemeklere tat
vermek maksadıyla baharat bitkisi olarak kullanılmaktadır (Baytop, 1994). Birçok
yerde yabani bitki ve kültür bitkisi olarak ta yetişmektedir. Kişniş bitkisi ülkemizde
yaygın olup Mardin, Gaziantep, Burdur, Erzurum, Denizli gibi illerde tarımı
yapılmaktadır (Akgül, 1993). Ayrıca yaygın olarak Akdeniz bölgesinde bulunmakla
birlikte Konya, Burdur, Isparta yörelerinde yaygın olarak yetişmektedir. Kişniş
bitkisi Doğu Akdeniz ve daha çok Hindistan’da yetiştirilmekle birlikte dünyanın
birçok yerinde yayılmıştır. Dünyanın en büyük kişniş üreticisi olan Hindistan’da
bitiknin
meyveleri
toz
edilerek
köri
(Anonymous, 2001; Blade, 1998).
2
karışımında
olarak
kullanılmaktadır
Genellikle hasat edilen kurutulmuş kişniş meyvelerinde % 0.2-1.5 oranında uçucu
yağ ve % 11-22 oranında sabit yağ bulunduğu tespit edilmiştir. Uçucu yağın
bileşiminde % 70 civarında linalool bulunmaktadır (Arslan ve ark., 1997).
Sabit yağlar bitkilerde depo maddesi görevindedir. Bitkilerin tohum kısımlarında
(endosperma veya kotiledon'da) nadiren de mezokarpta bulunmaktadır. Sabit yağlar
lipit grubunda bulunmaktadır. Gliseritler (% 95-98) ise; sabit yağların büyük bir
kısmını oluşturmaktadır. Sabit yağlardaki diğer maddeler ise; mum (% 2-5),
fosfatitler, alifatik alkoller, steroller, yağda eriyen vitaminler, hidrokarbonlar ve
karotinoitlerden oluşmaktadır (Sakar, 1991).
Sabit yağlar; hekzan, petrol eteri, trikloretilen gibi çözücülerle ekstraksiyonla yani
çözücüyle ayırma yöntemi kullanarak veya çözücü kullanılmadan sıkma ile elde
edilmektedir. Hastalık tedavilerinde de kullanılmakta olan sabit yağlar soğukta
preslenerek daha sonra; sıcakta ikinci bir presleme yapılarak elde edilen yağ; birçok
alanda olduğu gibi sabun yapımında kullanılmaktadır (Sakar, 1991).
Bitkinin gelişiminde ve etken maddenin sentezlenmesinde fiziksel özellikler olan;
ışık, iklim, toprak reaksiyonu, su, mineral maddelerin durumu, fizyolojik gelişme
dönemi, bitkinin yaşı, hasat, işleme ve kurutma işlemleri olumlu ya da olumsuz
etkide bulunabilmektedir. Çoğu zaman aynı ortamlarda yetişen bitkilerde gelişme ve
kimyasal yapıdaki değişimler çok fazla göze çarpmaktadır (Barranco, 1999).
Bitkinin türüne ve içinde bulunduğu çevresel koşullara göre çeşitli kısımlarında
farklı elementler bulunmaktadır. Bitkilerin yaşamasını sağlayan elementler dışında
çok az miktarda da olsa diğer elementlere de ihtiyaç vardır. Bunlar; bor, demir, bakır,
manganez, çinko, molibden, kobalt, vanadyum, volfram gibi iz elementlerde
bulunmaktadır (Güner, 1961).
Protein üretimi çok fazla olan aynı tür bitkilerde dayanıklılık miktarı çok daha
fazladır. Ayrıca bitkilerin metabolik yollarla ürettiği bileşikler (fenoller, fitoalexinler,
flavonoidler ve oksinler vb) hastalıklara karşı dayanıklı kalmasına yardımcı olur.
Dayanıklı olan bitkilerdeki bu bileşikler bitki besin elementlerine bağlı olarak üretilir
ve enfeksiyon bölgesinde biriktirilmektedirler (Bergmann, 1992). Çoğu zaman
ekonomik ürün elde edebilmek için bitki besin elementleri bitki sağlığı açısından
uygun olmayabilmektedir. Ayrıca bitki besin elementinin artması demek bitkinin
3
dayanıklılığı artacağı anlamına gelmemektedir. Gerekenden fazla besin elementi
takviyesi çoğu zaman olumsuz etki oluşturmaktadır. Daha çok mantari ve bakteriyel
hastalıklara karşı farklı etkiler oluşturmaktadır. Hastalıklara karşı dayanıklılık N/K
oranına bağlıdır ve K dayanıklılığı genellikle olumlu yönde etkilemektedir. Ve
incelendiğinde kimi besin elementleri hastalıkları olumlu yönde etkilemekte kimi ise
olumsuz yönde etkileyerek; hastalıkları arttırmaktadır.
1. Potasyum (K)
En fazla hastalıkların şiddetini azaltan, bitkilerin gelişimini ve çeşitli
fonksiyonları için gerekli olan bitki besin elementidir. Ama bitkinin büyüme
ve gelişim dengesini bozmamak için orantılı bir şekilde gübreleme
yapılmalıdır. K eksikliği görüldüğü takdirde; gövde ve dallarda zayıflama,
kullanılmamış N oranında artma ve dolayısıyla hastalıklarda artma, hücre
duvarında incelme ve yaprakta glikoz birikimi görülmektedir. Görülen bu
olumsuzluklar bitkinin hastalıklara karşı dayanıklılığını azaltmaktadır
(Bergmann, 1992).
2. Kalsiyum (Ca)
Bitki besin elementlerinden olan Ca hücre duvarını güçlendirdiği ve bununla
birlikte
dayanıklılığı
arttırdığı
görülmektedir.
Ca
hastalıklara
karşı
dayanıklılığı arttırmakta ayrıca hastalık etmenlerinin zararını azaltıcı etkiye
sahip olduğu bilinmektedir (Bergmann 1992).
3. Magnezyum (Mg)
Mg elementinin hücresel savunmada etkisi çok fazla olmaktadır. Hücreye tam
anlamıyla enerji sağlamaktadır. Ayrıca; nükleik asit metabolizması üzerinde
etkileri olduğu söylenmektedir. Genellikle noksanlığında; kuşkonmaz kök
çürüklüğü, toprakta hidrojen sülfit oluşumu ve zayıf drenaj koşulları
görülmektedir ve bunun K/ Mg oranı ile ilgilidir (Bergmann 1992).
4. Sodyum (Na)
Mutlak gerekli elementler arasında yer almaktadır. Genellikle tuzlu
topraklarda yaşamaya adapte olmuş bitkiler Na ihtiyaç duymaktadırlar.
4
Bitkilerde Na birikmesi bitkide hastalıklara neden olmaktadır. Bunlar, bitkide
olmazsa olmazların yani enzimlerin azalmasına neden olmaktadır (Murguia
ve ark., 1995), Na birikimiyle osmotik stres oluşmakta ve su alımının
azalmasına neden olmakta (Tarczynski ve ark., 1993) ve sodyum potasyumla
rekabet halinde olduğundan potasyum noksanlığına neden olmaktadır (Kaya
ve ark., 2002).
Sherwin ve Farrant (1998), kuraklık stresinden korunmak için bitkilerin korunma
mekanizmasını kullandıklarını bildirmektedirler. Bitki dokuları kombinasyon halinde
kimyasal
değişimler
geliştirerek
strese
karşı
kendilerini
korumaktadırlar.
Dehidrasyon esnasında bitkilerde morfolojik değişim olarak, yaprakların içeriye
doğru kıvrılması gözlenmektedir. Ayrıca, yapılan incelemelerde klorofil içeriğinin %
30 düştüğü, antosiyanin miktarının üç kat arttığı ve bitkide hasara yol açan
antosiyaninlerin kalıcılığının önlenebileceği saptanmıştır.
Bussol ve Lobartini (2004), Medicago minima ve Erodium cicutarium bitkilerinin
çeşitli organlarında Na, K, Ca ve Mg’un dağılımı ve yoğunluğu üzerine farklı topraksu düzeylerinin etkisini belirleme çalışmalarını yapmışlardır. Yapılan çalışmalar
sonucunda, bitkilerin toprak altı kısımlarına kıyasla toprak üstü kısımlarında daha
fazla mineral madde birikiminin olduğunu, bu kısımlar arasında da en az mineral
birikiminin çiçeklerde ortaya çıktığı tespit etmişlerdir. Mineral birikimlerinin tüm
toprak üstü kısımları için insan beslenmesi için tavsiye edilen miktarın altında olduğu
belirlenmiştir.
Khalid (2006), Mısır’da 2004-2005 yıllarında yaptığı çalışmada su stresinin iki farklı
fesleğen türünde de bitki gelişimi, uçucu yağ oranı, prolin, toplam karbonhidrat, N,
P, K ve protein içeriği üzerine etkisini araştırmıştır. Çalışmada fesleğen fideleri tarla
su kapasitesine göre farklı su stresi seviyelerine (% 50, 75, 100 ve 125) maruz
bırakılmıştır. Çalışma sonunda, farklı su stresi uygulamalrına göre bitkilerin yaş ve
kuru ağırlıklarında önemli değişimler ortaya çıkmış, stres koşullarında her iki
fesleğen türünde de uçucu yağ oranı, prolin, toplam karbonhidrat oranı artmış, N, P,
K ve protein oranı azalmıştır. % 75’lik tarla su kapasitesi uygulamasından en yüksek
herba ve uçucu yağ oranı elde edilmiştir.
5
Abdalla ve El-Khoshiban (2007), yaptıkları çalışmada, kuraklık stresi altında
yetişen buğdayın strese bağlı durumlarını araştırmışlardır. Buğday 32 gün boyunca 1,
3 ve 6 gün şeklinde belirli gün aralıklarında sulanmıştır. Çalışma sonucunda; buğday
bitkilerinin, sulama ile birlikte, doğrusal olarak, büyümesi, yaprak sayısı ve yaprak
alanı, kök çevresi, taze ve kuru ağırlığı, sürgün sayısı ve nispi su içeriği (RWC)
yüzdesinde şiddetli azalmalar meydana gelmiştir. Ayrıca, stres sonucunda kök
ağırlığı ve sayısında artışlar meydana geldiği gözlenmiştir.
Colla ve ark. (2008), yapılan bu çalışmada ardışık iki zamanda aşılanmış ve
aşılanmamış küçük karpuzlar karşılaştırılarak bitkideki büyüme, meyve kalitesi,
yapraktaki gaz değişimi, su bağlantıları ayrıca meyvelerdeki ve yapraklardaki makro
element içeriği ve küçük karpuzların su içerikleri belirlenmiştir. 2006 ve 2007
yıllarında orta su stresine yanıt olarak verimin doğrusal bir şekilde düştüğü
gözlenmiştir. Her iki aşı kombinasyonları incelendiğinde; aşılanmış bitkiler
aşılanmamış bitkilere göre ürünlerde su kullanım etkinliği ve su stresi daha yüksek
değerler kaydedilmiştir. Yapraktaki K, N ve Mg konsantrasyonları yüksek görülmüş,
sırasıyla % 7,2, % 25,6 ve % 38,8 gibi değerler ortaya çıkmıştır. Aşılanmış bitkilerde
aşılanmamış bitkilere göre daha yüksek değerler elde edilmiştir.
Sivritepe ve ark. (2008), Polietilen Glikol (PEG-8000) kullanılarak in-vitro
koşullarda kurak yetiştirme ortamı hazırlamışlardır. Kirazda yapılan bu çalışmada,
kuraklık koşullarında, oksidatif stres gözlenmiş ve bu koşullarda K, Ca, Fe ve Mn
miktarlarında azalmalar meydana gelmiştir. Ayrıca, bitkinin yeşil kısmının kuru
ağırlığında azalmalar tespit edilmiştir.
Nasri ve ark. (2008), kurak koşullarda yetiştirilen karpuz çeşitlerinin makro element
içerikleri arasındaki değişimleri incelemişlerdir. Yapılan çalışmada, karpuzda 4 farklı
sulama koşulu altında (0, 25, 50 ve 100) kuraklığa maruz bırakılarak makro
elementler (N, P ve K) arasındaki değişimler araştırılmıştır. Araştırma sonuçlarına
göre, yüksek kuraklık stresinin K konsantrasyonunda azalmaya yol açtığı, fosforun
ise stomaların açılıp kapanmasında etkili olduğu belirlenmiştir.
Asadi-Kavan ve ark. (2009), polietilen glikol (PEG-6000) ile oluşturulan kuraklık
ortamında yetiştirilen anason (Pimpinella anisum L.) ’de değişimlerin incelendiği
çalışmada, çimlenme oranı ve su potansiyelinde azalmalar olduğunu belirlemişlerdir.
6
Ayrıca, dışsal olarak uygulanan askorbik asidin çimlenme oranını artırdığı ve
kuraklığa karşı koruyucu etkiye sahip olduğu ifade edilmiştir.
Cha-um ve Kirdmanee (2009), kuraklık ve tuzluluk stresi altında yetiştirdikleri
şeker kamışının morfolojik, fizyolojik ve biyokimyasal özelliklerini incelemişlerdir.
Bitkilerin yetiştirildiği ortamlar; -0.23 Mpa (kontrol), -0.67 ve -1.20 Mpa (NaCl
ortamı) ve mannitiol içeren (kuraklık stresi ortamı) gibi özelliklere sahiptir. Çalışma
sonucunda, kontrol bitkilerinde klorofil a ve b’de azalma gözlenmiş, tuz stresi altında
bu azalma daha hızlı bir şekilde meydana gelmiştir. Ayrıca, transprasyon oranı ve
stoma geçirgenliği hem kuraklık hem de tuzluluk stresi altında azalma göstermiştir.
Bitkideki fizyolojik gelişimler bitkinin gelişim parametrelerini etkilemektedir. Bu
çalışmada, tuz stresi altında yetişen bitkilerdeki kayıplar, kuraklık altında yetişen
bitkilere göre daha fazla olmasına rağmen, bitkideki prolin birikimi tuz stresi altında
yetişen bitkilerde daha fazla bulunmuştur.
Nikam
ve
Chavan
(2009),
yaptıkları
saksı
denemesinde
Chlorophytum
borivilianum Sant. and Fernand (Safed musli) bitkisini su stresi ve aşırı su
doygunluğuna (5 ve 10 gün süreyle) tabi tutmuşlardır. Deneme sonunda bitkilerin
yaprak dokularında yapılan makro element analizlerine göre su kıtlığında dokularda
kalsiyum, magnezyum ve kükürt birikimi olurken fosfor ve potasyum düzlerinde
azalma olduğu belirlenmiştir. Aşırı su uygulamasına tabi tutulan bitkilerde ise yaprak
dokularında da aynı durum ortaya çıkmıştır. Hem su stresi hem de aşırı sulu
koşullarda yumrularda potasyum ve kükürt oranlarında azalma olmuştur.
Yumrulardaki fosfor ve magnezyum düzeyleri su stresi koşullarında artış göstermiş,
benzer durum aşırı sulanan koşullarda magnezyumda ortaya çıkmıştır. Bitkinin
mikro element konsantrasyonlarında her iki uygulamada da değişimler ortaya çıkmış
olup, yaprak dokularındaki demir, çinko ve mangan içerikleri her iki stres
durumunda da artmıştır. Yaprakların bakır konsantrasyonu su kıtlığında azalırken,
aşırı sulu koşullarda tam tersine artış göstermiştir. Yumrulardaki demir
konsantrasyonu her iki stres koşulunda da artış göstermiş, uzun süreli (10 gün) aşırı
sulu koşullar yumrulardaki P, Ca, Zn ve Mn içeriklerini etkilemiştir.
Nouri-Ganbalani ve ark. (2009), kuraklık stresi altında yetiştirilen buğday
çeşitlerinde strese bağlı olarak gövde uzunluğu, dane sayısı, 1000-dane ağırlığı ve
7
toplam verimde azalmalar olduğunu belirlemişlerdir. Ayrıca, çeşitler arasında
incelenen özellikler açısından istatistiksel olarak farklılıklar olduğu tespit edilmiştir.
Marches ve ark. (2010), su kıtlığının Artemisia annua L. bitkisinde biomas verimi
ve artemisinin içeriğine etkisini araştırdıkları çalışmada büyüme çemberi içerisinde
yetiştirilen bitkilere beş farklı sulama rejimi (sulu, 14, 38, 62 ve 86 saat susuz)
uygulamışlardır. Araştırma sonuçlarına göre 38 ve 62 saat susuz bırakılan bitkilerin
yapraklarında artemisinin oranı artmış, 38 saatlik uygulamada hem yaprak hem de
bitkide artemisinin oranı diğer uygulamalara göre daha fazla artış göstermiştir. Bu
uygulamalarda bitki biomas kütlesinde herhangi bir değişim ortaya çıkmamıştır.
Diğer uygulamalarda artemisinin oranı etkilenmemiş ya da azalışlar ortaya çıkmıştır.
Artemisia bitkisinin susuzluğa karşı toleranslı olduğu, sulama ile birlikte turgor
halini yeniden sağlayabildiği tespit edilmiştir. Ayrıca, hasat öncesinde uygulanacak
orta şiddetli kuraklık uygulamasının kurutma zamanı ve maliyetlerini azaltmasının
ötesinde artemisinin oranını da arttırarak karlılık düzeyini olumlu yönde
etkileyebileceği sonucuna varılmıştır. Artemisinin maddesinin bu bitkide kuraklığa
karşı kimyasal savunma mekanizmasının bir parçası olabileceği kanaati de ortaya
çıkmıştır.
Sani ve Farhani (2010), su stresi altında mikoriza ve fosforlu gübre uygulamasının
kişniş bitkisinin gelişimine etkisini araştırdıkları çalışmada, bitkilere iki farklı
kuraklık stresi, iki mikoriza (Glomus hoi) uygulaması (uygulama ve uygulamasız) ve
kontrol ile birlikte üç farklı fosforlu gübre dozu (0, 35 ve 70 kg/ha) uygulamışlardır.
Araştırma sonuçlarına göre, kuraklık stresinin kişniş bitkilerinde uçucu yağ verimi,
biyolojik verim, sürgün fosfor içeriği, kök verimi, meyve verimi ve hasat indeksi
üzerine önemli bir etkisi bulunmamış olmakla birlikte, en yüksek değerler yine de
sulanan bitkilerden elde edilmiştir. Mikoriza ve fosfor uygulamalarının kişniş
bitkilerinde uçucu yağ verimi, biyolojik verim, sürgün fosfor içeriği, kök verimi ve
meyve verimi üzerine etkileri önemli olmuş, en yüksek değerler mikorizalı ve 70
kg/ha fosfor uygulaması yapılan uygulamalardan elde edilmiştir. Elde edilen
sonuçlara göre, mikoriza uygulamasının bitkinin su kullanımı ve mineral madde
alımına olumlu etki ederek kuru madde birikimine katkı sağladığı sonucuna
varılmıştır.
8
Alhadi ve ark. (2011), dört farklı ayçiçeği hibirdinin üç farklı sulama rejimi (A sınıfı
buharlaşma tepsisi kullanılarak sırasıyla 50, 100 ve 150 mm kümülatif buharlaşma
sonrası sulama) altında yağ asitleri kompozisyonunu değişimini araştırdıkları
çalışmada, artan su stresi koşullarında tohumlarda sabit yağ oranını azaldığını,
protein oranının ise arttığını tespit etmişlerdir. En yüksek tohum yağ ve protein
içeriği sırasıyla optimum ve orta dereceli su şiddetinde ortaya çıkmıştır. Kullanılan
hibritlerde ise bu değerler en yüksek Azargol ve Hayes 25’te tespit edilmiştir.
İncelenen hibritlerde şiddttli kuraklıkta en fazla yağ asitleri palmitik (% 6,16) ve
stearik asit (% 4,16), orta şiddetli kuraklıkta ise oleik asit (% 40,25) ve linoleik asit
(% 51) olarak belirlenmiştir.
Azhar ve ark. (2011), Hindistan’da yaptıkları çalışmada kuraklık stresinin
Trachyspermum ammi L. bitkisinde bitki gelişimi, fizyolojisi ve sekonder madde
üretimi üzerine etkisini araştırmışlardır. Saksı denemesi olarak planlanan çalışmada
tarla kapasitesine göre üç farklı (% 100, 80 ve 60)kuraklık stresi uygulamışlardır.
Araştırmada elde edilen sonuçlara göre, incelenen bitkisel özelliklerden bitki boyu,
taze ve kuru herba verimleri artan stres seviyesiyle birlikte olumsuz yönde
etkilenmiş, toplam fenol ve klorofil miktarı ise artmıştır. Sonuç olarak kuraklık
stresinin tıbbi ve aromatik bitkilerde sekonder madde üretimini olumlu yönde
etkilediği belirtilmiştir.
Bettaieb ve ark. (2011), su stresi altında yetiştirilen kimyon (Cuminum cyminum)
bitkilerinin meyvelerinde sabit yağ ve uçucu yağ bileşenleri ile toprak üstü
ekstrelerinin antioksidan aktivitelerini incelemişlerdir. Bitkiler kontrol ile birlikte
orta ve şiddetli su kıtlığı uygulamalarına tabi tutulmuştur. Çalışma sonucunda, bitki
gelişime parametrelerinden bitki boyu, taze ve kuru madde ağırlıkları ile verim
öğelerinin orta şiddetli su kıtlığında arttığı, ileri düzeydeki su noksanlığında ise
önemli derecede azaldığı tespit edilmiştir. Toplam yağ asitleri oranı şiddetli su
kıtlığında azalmış, kuraklık yağ asitleri kompozisyonunu değiştirmiş ve doymamış
yağ asitleri oranı olumsuz yönde etkilemiştir. Kuru madde bazında uçucu yağ oranı
% 0.14 olarak belirlenmiş, orta şiddetli kuraklık uygulamasında kontrole göre 2,21
kat artarken, şiddetli kuraklık uygulamasında % 42,8 azalmıştır. Kuraklık şartları
uçucu yağın kemotipinde 1-phenyl-1-butanol’den 1-phenyl-1,2-ethanediol’e bir
9
değişim ortaya çıkarmıştır. DPPH ve β-karoten/linoleik asit test sistemleriyle yapılan
çalışmalarda kimyonun aseton ekstrelerinin antioksidan aktivitesi tespit edilmiştir.
En yüksek aktivite orta şiddetli su stresine maruz bırakılan uygulamalarda
belirlenirken, şiddetli kuraklığa maruz uygulamalarda bu etki azalmıştır. Total
fenolik madde miktarı orta şiddetli kuraklıkta 1,5 kat artarken, şiddetli kuraklıkta %
42 azalmıştır.
Khorasaninejad ve ark. (2011), kuraklık stresinin nanede (Mentha piperita L.)
büyüme parametreleri, uçucu yağ verimi ve bileşimi üzerine etkisini araştırmışlardır.
Çalışmada dört ay boyunca bitkilere tarla kapasitesi baz alınarak kontrol dahil beş
farklı su stresi seviyesi (% 100, 85, 70, 60 ve 45) uygulanmıştır. Sonuçlara göre, su
stresi tüm büyüme parametrelerini, uçucu yağ oranı ve verimini olumsuz yönde
etkilemiştir. En yükse değerler kontrol uygulamasında (% 100 tarla kapasitesi) elde
edilmiş, uçucu yağ ana bileşenlerinden metanol % 70 tarla kapasitesi uygulamasında
ortaya çıkmıştır.
Laribi ve ark. (2011), yaptıkları çalışmada su stresinin Tunus kimyonunda (Carum
carvi L.) uçucu yağ ve yağ asitleri kompozisyonuna etkisini araştırmışlardır. Menzel
Temime ekotipine sahip tohumlardan yetiştirilen bitkiler kontrol, orta ve şiddetli
olmak üzere üç farklı su stresi seviyelerine (% 100, 50 ve 25) maruz bırakılmışlardır.
Meyvelerdeki uçucu yağ su distilasyonu, sabit yağ ise organik çözücüler (kloroform/
metanol/ hekzan; 4:3:2, v/v/v) ile alınmıştır. Bileşen analizler GC-FID vasıtasıyla
yapılmıştır. Araştırma sonuçlarına göre, kuraklık uygulamasının meyvelerdeki sabit
yağ oranını önemli ölçüde azalttığı, kontrol uygulamasına göre petroselinik asit
miktarında orta ve şiddetli su noksanlığında sırasıyla yaklaşık % 15 ve 20,3’lük
azalışlar olduğu belirlenmiştir. Böylece, su stresi altında doymamış yağ asitlerinde
azalma, doymuş yağ asitlerinde ise artış olduğu tespit edilmiştir. Elde edilen verilere
göre kuraklığa bağlı olarak uçucu yağ oranının arttığı, uçucu yağda tespit edilen ana
bileşenlerin karvon ve limonen olduğu belirtilmiştir. Sonuç olarak, su kıtlığının
uçucu yağ formasyonunun teşvik ettiği, sabit yağ oranında ise önemli azalmaya
neden olduğu tespit edilmiştir.
10
Mameli ve ark. (2011), Italya’da yaptıkları üç yıllık tarla çalışmasında, farklı
sulama rejimlerinin Thymus vulgaris L., Salvia officinalis L. and Rosmarinus
officinalis L. bitkilerinin biomas verimi ve uçucu yağ üretimi üzerine etkilerinin
araştırmışlardır. Çalışma sonucunda farklı stres koşullarının incelenen bitkilerde
biomas verimi ve uçucu yağ üretimini önemli ölçüde etkilediği, kuru madde bazında
uçucu yağ oranındaki değişimin adaçayı bitkisinde daha belirgin olarak ortaya çıktığı
sonucuna varılmıştır.
Arjenaki ve ark. (2012), İran’nın Karaj bölgesinde; 2008 yılında; kuraklığın buğday
çeşitleri üzerindeki toleransını incelemek amacıyla çalışma yapmışlardır. Kuraklık,
tarım alanlarında buğday yetiştirildiğinde, genellikle de buğday üretiminde ciddi
sorunlara nedene olmaktadır. Bu çalışmada, altı farklı buğday çeşidinde, oransal su
kapsamı (OSK), klorofil ve bağıl su içeriği değerlendirilmiştir. Sonuçlara göre,
klorofil içeriği, bağıl su içeriği (RWC), K ve Na arasında farklı direnç ve duyarlı
genotipler olduğu tespit edilmiştir.
Osuagwuve Edeoga (2012), yaptıkları çalışmada; kuraklık etkisi altında G.
latifolium
bitkisinin
yapraklarının
mineral
madde
ve
vitamin
içeriğini
incelenmişlerdir. Saksılara ekilen bitkilere (G. latifolium) haftada bir gün 500 ml’lik
sulama yapılmıştır. Daha sonraki değerlendirme için haftada üç defa 750 ml sulama
yapılmıştır. Su stresi sonucunda bitkinin yapraklarında potasyum ve kalsiyum
içeriklerinde (p<0,05) önemli ölçüde azalma görülmüştür. Diğer taraftan; su stresiyle
bitkilerin yapraklarındaki nitrojen içeriğini önemli ölçüde arttığı gözlenmiştir. Su
stresi yapraklardan köklere bitkinin potasyum ve kalsiyum içeriğini azaltmaktadır.
Bununla birlikte; su stresine bağlı olarak azot içeriğindeki artış bitkilerin su stresi
etkilerine dayanmalarını sağlamak için ihtiyaç duyulan aminoasit ve proteinlerin
sentezi için yapraklara gönderilen nitrojen hareketliliğinden dolayı olabilmektedir.
Su stresi yüzdesinin G. latifolium yaprağındaki sodyum, magnezyum ve fosforun
üzerinde anlamlı bir etkisinin olmadığı gözlendi. Su stresinden dolayı, bitkilerin
yapraklarındaki askorbik asit ve niasin içeriği önemli bir şekilde azalmıştır (p<0,05).
Bununla birlikte, araştırılan bitkinin yapraklarındaki riboflavin ve tiamin içeriğine
önemli bir etkisi olmamıştır. Bitkilerin yapraklarının askorbik asit ve niasin
içeriğindeki azalma bitkilerinin su stresine direnç göstermeye yardımcı olması için
bir mekanizma olarak stres boyunca bozulmaları sonucu olabilir. Elde edilen
sonuçlarda gözlemlenen sağlıklı bitkilerde bakımın önemli olduğudur.
11
Hassan ve ark. (2013), farklı su noksanlık seviyelerinin biberiyede (Rosmarinus
officinalis L.) bitki gelişimi, verim ve uçucu yağ oranına etkisini araştırmışlardır.
Çalışmada tarla kapasitesine göre üç farklı sulama rejimi (% 100, 80 ve 60)
uygulanmıştır. Uygulanan stres koşullarında kontrol uygulamasına göre bitki gelişimi
ve bitki su içeriğinde önemli azalmalar meydana gelmiş, azalan su koşullarında
uçucu yağ oranı artmıştır. Uçucu yağ bileşenleri olarak α-pinene, 1,8 cineol, linalool,
camphor ve borneol tespit edilmiş, bileşenler de su stresi koşullarından etkilenmiştir.
Klorofil oranı artan sulama sıklığı ile kademeli olarak artmış, karbonhidrat oranı
sulama kısıtlamasına bağlı olarak artış göstermiştir.
Jamali ve Martirosyan (2013), kişnişte su stresi ve kimyasal gübre uygulamasının
etkilerini araştırmak için yaptıkları çalışmada, (buharlaşma kabından 30 mm su
buharlaştıktan sonra sulama, kuraklık stresi olmaksızın) ve buharlaşma kabından 30
mm ve 70 mm su buharlaştıktan sonra sulama, kuraklık stresi koşulları) olmak üzere
iki farklı sulama rejimi, dört farklı azotlu gübre dozu (0, 60, 90 ve 120 kg/ha) ve dört
farklı fosforlu gübre dozu (0, 80, 100 ve 120 kg/ha) uygulamışlardır. Araştırma
sonuçlarına göre, sulama, azot ve fosfor uygulamalarının tohum verimi, tek bitki
ağırlığı, bin tohum ağırlığı ve bitki boyuna etkisi önemli bulunmuştur. Ortalamalara
göre en yüksek bitki boyu ve tek bitki ağırlığı değerleri kuraklık stresi olmayan ve
120 kg/ha’lık azot ve fosfor uygulamalarından elde edilmiştir. En yüksek bin tohum
ağırlığı ise kuraklık stresi olmayan ve 90 kg/ha’lık azot ve 100 kg/ha’lık fosfor
uygulamalarında tespit edilmiştir.
12
2. MATERYAL VE YÖNTEM
2.1. Materyal
Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarla Bitkileri Bölümü’nden temin edilen kişniş
(Coriandrum
sativum
L.,
Apiaceae)
tohumları
araştırmanın
materyalini
oluşturmaktadır.
Botanik Özellikler:
Apaceae (Umbelliferae) Familyası:
Apiaceae (Umbelliferae) familyası 109 cins 450 tür ile ülkemizde bitki taksonu sayısı
bakımından Gramineae (Poaceae, 142 cins) ve Compositae (Asteraceae, 126 cins)
familyalarından sonra üçüncü sırada gelmektedir. Familyadaki türlerin 140 tanesi
endemik olup, endemizm oranı yaklaşık % 31‘dir. Familyadaki taksonların
ülkemizdeki dağılışı homojen olmayıp, Güneybatı ve Doğu Anadolu bölgelerinde
daha yaygındırlar (Yılmaz ve ark., 2009).
Coriandrum sativum L. bitkisinin coğrafik dağılımı ve botanik özellikleri:
Kişniş bitkilerinin de yer aldığı Coriandrum cinsi ülkemizde iki tür (C. sativum ve C.
tordylium) ile temsil edilmektedir (TUBIVES, 2013). Ülkemizde doğal olarak
bulunan ve kültürü yapılan C. sativum türünün doğal yayılışı aşağıdaki haritada
görülmektedir.
Şekil 2.1. C. sativum türünün Türkiye’deki doğal yayılışı
13
Kişniş tek yıllık otsu ve aromatik bir bitkidir. Bitkiler 20-60 cm arasında
boylanabilmektedir. Çiçekleri beyaz-açık pembe renkli olan bitkinin çiçek formu
şemsiye şeklindedir. Yaprakları bitkinin alt ve üst kısımlarında farklılık göstermekte
olup, üst yaprakları çok parçalıdır. İki parçalı tohumdan oluşan küre şeklindeki
meyve (şizokarp) küre şeklinde, 2-7 mm çapında ve açık kahve-esmer sarı renk
tonlarındadır (Baytop, 1999; Wyk ve Wink, 2004).
Resim 2.1-3. Kişniş bitkisi, yaprak ve çiçek (WEB 1).
Resim 2.4. Kişniş meyvesi (WEB 2).
Coriandrum sativum L.’nin kimyasal özellikleri:
Kişniş bitkisinin yeşil aksamı ve kurutulmuş meyveleri genel olarak gıda şeklinde
tüketilmektedir. Tohumlarının bileşimindeki sabit ve uçucu yağlar endüstriyel
anlamda önemli hammaddeler arasındadır. Uçucu yağın ekstraksiyonundan sonra
kalan posadan sıkma veya çözücülerle ekstraksiyon işlemi sonucunda sabit yağ elde
edilmektedir. Meyvelerindeki sabit yağ oranı % 9,90 – 27,70 arasında değişmekte
olup, sabit yağın önemli yağ asitleri; petroselinik asit (% 68,8), linoleik asit (% 16,6),
14
oleik asit (% 7,5) ve palmitik asit (% 3,) şeklindedir. Meyvelerindeki uçucu yağ oranı
ise % 0,03 – 2,60 arasında olup, uçucu yağın ana bileşenleri; linalool (% 67,7), αpinen (% 10,5), γ-terpinen (% 9,0), geranil asetat (% 4,0), kafur (% 3,0) ve geraniol
(% 1,9)’dür. Meyveleri proteince zengin olup, yaklaşık olarak % 12 civarında protein
içermektedir. Kişniş aynı zamanda arıcılık açısından önemli bir nektar kaynağıdır ve
bir hektarlık bir alandan yaklaşık 500 kg bal üretimine imkân vermektedir
(Diederichsen, 1996).
Kişniş bitkisinin tıbbi amaçlı kullanımı:
Farmakolojik etkileri bakımından spazm giderici, gaz giderici ve antimikrobiyal
özellikleri ile öne çıkan kişniş bitkisi genel olarak iştah açıcı ve hazımsızlık
problemlerinde
kullanılmaktadır.
Kabızlık
giderici
ilaçların
alımının
kolaylaştırılmasında katkı maddesi olarak kullanılan kişniş eski çağlardan bu yana
yara ve yanık iyileştirici olarak kullanılmaktadır (Baytop, 1999; Wyk ve Wink,
2004).
2.2. Yöntem
2.2.1. Arazi Çalışmaları
Arazi çalışmaları, Kilis 7 Aralık Üniversitesi Tarımsal Uygulama ve Araştırma
Merkez serasında 2012 yılında saksı denemesi olarak üç tekrarlamalı şekilde
yürütülmüştür. İlk olarak, özel olarak hazırlanan harç toprağının tarla kapasitesi (TK)
belirlenmiştir. Daha sonra tarla kapasitesinin azalan katlarıyla bir sulama yöntemi
oluşturulmuştur. Tarla kapasitesi (Kontrol, TK: %100), orta-şiddette kuraklık (TK: %
50) ve Kuraklık stresi (TK: % 25) olmak üzere üç farklı sulama grubu
oluşturulmuştur. Saksılara eşit sayıda ekilen tohumlar çimlenip yaklaşık 20 cm boya
ulaştığında (yaklaşık 1 aylık fidelere) farklı sulama stresi uygulamaları başlatılmış ve
hasat dönemine kadar devam ettirilmiştir. Çalışma sonucunda incelenecek özellikler
aşağıdaki şekilde gerçekleştirilmiştir.
2.2.2. Denemede Ele Alınan Bitkisel Özellikler:
Bitki boyu (cm): Hasattan önce bitkilerde toprak seviyesinden en uç noktaya kadar
olan yükseklik ölçülerek bulunmuştur.
15
Yaş Herba Verimi (g/bitki): Uygulamaları temsil eden bitkiler toprak seviyesinden
biçildikten sonra, yaş ağırlıkları belirlenmiştir.
Kuru Herba Verimi (g/bitki): Hasat sonrası bitki örnekleri etüvde 48 saat 70 oC’ de
bekletilmiş, son iki tartım eşit olduğunda etüvden çıkartılıp kuru ağırlıklar
hesaplanmıştır.
Oransal Su İçeriğinin Ölçülmesi (%): Bitkilerin oransal su içeriklerini ölçmek için
hasat yapıldıktan hemen sonra her bir yapraktan 4 disk kesilip yaş ağırlıkları (YA)
tartılmıştır. Yaprak diskleri, 2 saat boyunca, 25 oC’de ultra saf suda bekletilerek,
turgorlu ağırlıkları (TA) tartılmıştır. Daha sonra örnekler, 110 oC’de 24 saat boyunca
kurutulmuş ve yapılan kurutma işleminden sonra kuru ağırlıkları (KA) tartılmıştır.
Oransal Su İçeriği, Arora ve ark. (2002)’na göre hesaplanmıştır.
Oransal Su İçeriği (%) =[ (YA-KA) / (TA-KA) ]x100
2.2.3. Biyokimyasal parametrelerin belirlenmesi
Meyvelerden sabit yağ elde edilmesi: Her bir popülâsyondan alınan 10 g kişniş
meyvesi örnekleri mikro değirmende öğütülerek kartuşlara aktarılmıştır. Kartuşlar
ekstraksiyon beheri içindeki askılıklara yerleştirilmiş ve ekstraksiyon beheri içine
150 ml çözücü (kaynama noktası 40- 50 olan petrol eteri) ilave edilerek Soxhalet
cihazında 4 saat ekstre edecek şekilde programlanmıştır.
Meyve sabit yağ asitlerinin belirlenmesi: Esterleştirme için deney tüplerine 0.5 gr
kişniş yağı alınıp üzerine 10 ml n-heptan ilave edilmiştir. Daha sonra tekrar üzerine
0.5 ml metanollü KOH çözeltisi ilave edilmiştir. Tüpün kapağı kapatılarak 30 saniye
süresince kuvvetlice çalkalanmıştır. Bir saat bekletildikten sonra üstteki berrak kısım
alınarak daha sonra 2 ml’lik viallere konularak enjeksiyona hazır hale getirilmiştir.
GC-FID yağ asitleri metil ester analizleri bir Supelco SP 2380 erimiş silika kapiler
kolonla (100 m, 0,25 mm id, 0,2 mikron film kalınlığı) donatılmış bir Shimadzu gaz
kromatografisi (GC-2010 serisi) üzerinde gerçekleştirilmiştir. Helyum 3 ml / dk akış
hızında, taşıyıcı sıcaklığı 140 °C ve 240 °C fırın sıcaklığı 140 °C’ de 5 dakika sonra
4 °C /- 240 °C’ yükseltilmiş ve 15 dakika için 240 °C’ de izotermal yapılmıştır.
Seyreltilmiş numuneler [n- heptan 1/100 (v/v) ] enjeksiyon hacmi 1.0 mcL split
16
modu (1/100) otomatik olarak elde edilmiştir. Bileşenlerinin tanımlanması, mevcut
analitik standartlar (Larodan Güzel kimyasallar, yağ asitleri metil esterleri 37
bileşenlerinin karışımı) ile GC-endeksleri karşılaştırmasına dayandırılmıştır. Tepe
alan bireysel yağ asidi yüzdesi elde etmek için kullanılmıştır. Bileşenlerin
belirlenmesi aynı kolon ve sıcaklık programı uygulanarak elde edilen saf maddelerin
kromatogramları kullanılan standartların spektrumları karşılaştırılarak yapılmıştır.
Besin Elementlerinin belirlenmesi: Yabancı maddelerden temizlenen ve saf su ile
yıkanan bitki örnekleri iyi havalanan, temiz ve rutubetsiz bir ortamda gölgede
kurutulmuştur. Daha sonra 70 °C’ de 48 saat süreyle kurutulan bitki örnekleri agat
değirmende öğütülmüştür. Öğütülen bitki materyalleri kimyasal analizler yapılıncaya
kadar ağzı kapalı plastik torbalarda oda sıcaklığında muhafaza edilmiştir. Kimyasal
analizler için hazırlanan örneklerden 0,2 g alınarak üzerine 2 ml saf su, 2 ml H 2 O 2 ( %
30’luk) ve 4ml HNO 3 (% 65’lik) ekleyip ve mikro dalgada 200 °C’ de 5 dakika
yakılmıştır.
Yakma işleminden sonra örnekler oda sıcaklığına kadar soğutulup daha sonra üzerine
25ml’ ye tamamlanacak kadar saf su ilave edilerek mavi bant filtre kâğıdı ile
süzülmüştür. Elde edilen ekstraktları ICP-OES analizlerine kadar ağzı kapalı
polietilen kutularda 4 °C’de muhafaza edilmiştir. ICP-OES analizleri her bir bitki
örneği için üç kez tekrarlanmıştır. Hazırlanan örneklerde Ca, K, Mg ve Na içerikleri
tayin edilmiştir. Elde edilen sonuçların doğruluğu NIST (Uluslararası Standartlar ve
Teknoloji Enstitüsü)’nden temin edilen standart referans örneklerle kontrol
edilmiştir.
2.2.4. İstatistiksel değerlendirmeler:
Kişniş ile ilgili yapılan bu çalışmada, elde edilen veriler Tesadüf Blokları Deneme
göre MSTATC istatistik paket programında varyans analizine tabi tutulmuş, önemli
çıkan ortalamalar arasındaki fark EGF (En Küçük Güvenilir Fark)’ye göre test
edilmiştir.
17
3. BULGULAR VE TARTIŞMA
Su stresinin kişniş (Coriandrum sativum L.)’te bitki gelişimi ile meyvenin besin
elementi içeriği ve yağ asidi kompozisyonuna etkisinin araştırıldığı bu çalışmada
elde edilen veriler aşağıda Çizelgeler halinde verilmiştir.
Farklı kuraklık şiddetinin kişnişin bitkisel özelliklerine etkisine ait varyans analiz
tabloları aşağıdaki verilmiştir (Çizelge 3.2,3.7). Çizelgelerden de görüleceği üzere
farklı kuraklık şiddetinin kişnişin bitkisel özellikleri üzerine etkisi istatistiksel olarak
farklılık göstermiştir. Kişniş bitkilerinde kuraklık şiddetinin bitki boyu, yaş bitki
ağırlığı, kuru bitki ağırlığı ve kök boyu üzerine etkisi istatistiksel olarak önemli
bulunurken; yaş ve kuru kök ağırlığı üzerine farklı kuraklık şiddetinin etkisi
istatistiksel olarak önemsiz olmuştur (Çizelge 3.2,3.7). Kuraklık şiddetinin kişnişin
bitkisel özelliklerine etkisine ilişkin ortalama değerler ise Çizelge 3.1’de
görülmektedir.
Çizelge 3. 1. Farklı kuraklık şiddetinin kişnişin bitkisel özelliklerine etkisine ait
ortalama değerler
Kuraklık
Şiddeti
(%)
0
50
25
EGF (% 5)
Bitki
Boyu
(cm)
22,0 a
22,8 a
13,6 b
4,406
Taze Bitki
Ağırlığı
(g)
34,6 a
20,7 b
10,5 b
11,55
Kuru Bitki
Ağırlığı
(g)
6,89 a
6,32 ab
2,68 b
3,853
Kök
Boyu
(cm)
12,3 ab
12,6 a
10,3 b
2,203
Yaş Kök Kuru Kök
Ağırlığı
Ağırlığı
(g)
(g)
5,35
1,25
5,10
1,60
2,81
0,82
NS
NS
3.1. Bitki Boyu
Kişnişte bitki boyu üzerine farklı derecedeki kuraklık şiddetinin etkisi istatistiksel
olarak önemli bulunmuş olup, kuraklık şiddetini artışıyla birlikte bitki boyunca
önemli azalmalar kaydedilmiştir (Çizelge 3.1).
Kontrol uygulaması ile % 50 kuraklık şiddeti uygulaması arasında bitki boyu
bakımından farklılık olmazken, % 25 kuraklık şiddetinde diğer uygulamalara göre
bitki boyunda yaklaşık % 50’lik bir azalma ortaya çıkmıştır (Şekil 3.1). Su bitki
gelişimindeki temel faktörlerden biri olmasından dolayı, kuraklık şiddetinin bitki
boyu üzerine olumsuz etkisi beklenen bir sonuçtur.
18
Çizelge 3. 2. Farklı kuraklık şiddetinin kişnişin bitki boyu üzerine etkisine ilişkin
varyans analiz sonuçları
V.K.
Tekerrür
Kuraklık
Hata
Toplam
SD
2
2
4
8
KT
3.376
154.669
15.111
173.156
KO
1.688
77.334
3.778
F Değeri
0.4468
20.4709
Prob
0.0079**
Varyasyon katsayısı: % 9.98; **P≤0.01 düzeyinde anlamlı
Benzer çalışmalarda; Ecem (2010)’da farklı mısır genotiplerine (FR 13, FRB 73,
TTM 815) kuraklık uygulanarak yapılan çalışmada, istatistiksel sonuçlar anlamlı
bulunmuş ve bitki boyunda azalmalar meydana gelmiştir.
Bitki Boyu (cm)
25
20
15
10
5
0
0
50
25
Kuraklık Şiddeti (%)
Şekil 3.1. Farklı kuraklık şiddetlerinin kişnişte bitki boyuna etkisi
Dhanda ve ark. (2004), 30 farklı ekmeklik buğday çeşidinde kuraklık uygulanarak
büyüme parametrelerinin derecelerini inceledikleri çalışmada, normal stres koşulları
altında bitki boyu azalmıştır. Bettaieb ve ark. (2011) bitki boyunda kontrol ve orta
şiddetli kuraklık uygulamalarının karşılaştırdıklarında % 43.60 oranında azalma
kaydetmişler, şiddetli kuraklıkta ise bu oran % 47 olmuştur. Buna göre, kuraklığın
artışının bitki boyu üzerinde olumsuz etki oluşturduğu görülmektedir. Ayrıca;
kuraklıkla birlikte bitkide ince saplı yapraklar ve daha az ve küçük çiçeklerin
yetişmesine neden olmuştur. Yin ve ark. (2005) kuraklığın bitki boyunda önemli
19
azalmalara neden olduğunu gözlemlenmiştir. Hassan ve ark. (2013) farklı kuraklık
koşullarının biberiye bitkisi üzerine etkisi incelenerek; büyüme parametrelerinin
gittikçe azaldığı görülmüş ve bitki boyunun büyük ölçüde azaldığı belirlemişlerdir.
Azhar ve ark. (2011) ve Bettaieb ve ark. (2011) farklı tıbbi bitkilerde yaptıkları
çalışmalarda su stresinin çalışılan bitkilerde bitki büyüme parametrelerini olumsuz
yönde etkilediğini tespit etmişlerdir.
3.2. Yaş Bitki Ağırlığı
Çizelge 3.2’de görüldüğü üzere farklı kuraklık şiddetinin kişnişin yaş bitki ağırlığı
üzerine etkisi istatistiksel olarak önemli bulunmuştur.
Çizelge 3. 3. Farklı kuraklık şiddetinin kişnişin yaş bitki ağırlığı üzerine etkisine
ilişkin varyans analiz sonuçları
V.K.
Tekerrür
Kuraklık
Hata
Toplam
SD
2
2
4
8
KT
22.149
883.136
103.798
1009.082
KO
11.074
441.568
25.949
F Değeri
0.4268
17.0165
Prob
0.0111**
Varyasyon katsayısı: % 23.20; **P≤0.01 düzeyinde anlamlı
Kuraklık şiddetinin artışına paralel olarak kişniş bitkisinde yaş bitki ağırlığının kayda
değer ölçüde azaldığı tespit edilmiştir (Çizelge 3.1). Kontrol uygulamasında ortalama
bitki boyu 34.6 cm olarak tespit edilirken, kuraklık şiddetinin artışına bağlı olarak
bitki boyları % 50 ve % 25 kuraklık şiddeti uygulamalarında sırasıyla 20.7 cm ve
10.5 cm olarak gerçekleşmiştir (Şekil 3.2).
Yağmur (2008) farklı asma(Vitis vinifera L.) çeşitlerinin kuraklığa bağlı olarak
büyüme parametrelerindeki değişimlerini incelemiş ve kontrol bitkileri ve stres
bitkileri karşılaştırıldığında ortalama yaş ağırlık değerlerinin önemli derecede
azaldığını tespit etmiştir. Başka bir çalışmada; Çoban (2007) kurak ortam da yetişen
nohut çeşitlerinde (Canıtez 87, Menemen 92, Küsmen ve Uzunlu 99) kuraklığın
etkisiyle bitki yaş ağırlığının azaldığını gözlemlemiştir. Ashraf ve Iram (2005),
Phaseolus vulgaris L. ve Sesbania aculeata iki baklagil türünün serada 15 ile 45 gün
kuraklığa tabi tutularak; kuraklık stresinin etkilerinin araştırıldığı çalışmada; bitki
ağırlığında düşüş meydana gelmiştir. Abdalla ve El-Khoshiban (2007), Buğday 32
20
gün boyunca 1, 3 ve 6 gün şeklinde belirli gün aralıklarında kuraklık stresi altında,
bitki ağılıklarını incelemiş, araştırma sonunda yaş bitki ağırlığında şiddetli azalmalar
meydana gelmiştir. Echevarrı´a-Zomeno ve ark. (2009), Quercus ilex türünde 14
günlük kuraklık stresine maruz bırakılarak yapılan çalışmada, bitkide yaş ağırlığında
azalmalar meydana geldiği gözlenmiştir.
Şekil 3. 2. Farklı kuraklık şiddetlerinin kişnişte yaş bitki ağırlığı üzerine etkisi
Bettaieb ve ark. (2009) yaş bitki ağırlığı orta dereceli kuraklık stresi koşulları altında
% 35.33, şiddetli kuraklık koşulları altında % 74.60 azalama göstermiştir. Sani ve
Farhani (2010) ve Khorasaninejad ve ark. (2011) kişniş ve nane bitkilerinde
yaptıkları çalışmalarda su stresinin bitki ağırlığı üzerine olumsuz etki yaptığını
belirlemişlerdir. Bu çalışmada elde edilen sonuçlar araştırıcılar bulguları ile uyum
göstermektedir.
3.3. Kuru Bitki Ağırlığı
Kişniş bitkilerinde farklı kuraklık şiddetinin kuru bitki ağırlığına etkisi kişnişin yaş
bitki ağırlığına olan etkiye benzer şekilde ortaya çıkmıştır. Kuru bitki ağırlığı
açısından farklı kuraklık şiddeti uygulamalarının etkisi istatistiksel olarak önemli
21
bulunmuş, ancak kontrol uygulaması ile % 50 kuraklık şiddeti uygulaması arasındaki
fark istatistiksel olarak önemsiz olmuştur (Çizelge 3.4).
Çizelge 3. 4. Farklı kuraklık şiddetinin kişnişin kuru bitki ağırlığı üzerine etkisine
ilişkin varyans analiz sonuçları
V.K.
Tekerrür
Kuraklık
Hata
Toplam
SD
2
2
4
8
KT
6.919
31.226
11.555
49.699
KO
3.459
15.613
2.889
F Değeri
1.1976
5.4049
Prob
0.0729*
Varyasyon katsayısı: % 32.07; **P≤0.05 düzeyinde anlamlı
Kuraklık şiddetinin yüksek olduğu % 25 uygulamasında kuru bitki ağırlığının önemli
düzeyde azaldığı belirlenmiştir (Şekil 3.3).
Şekil 3. 3. Farklı kuraklık şiddetlerinin kişnişte kuru bitki ağırlığı üzerine etkisi
Sani ve Farhani (2010) ve Khorasaninejad ve ark. (2011) kişniş ve nane bitkilerinde
yaptıkları çalışmalarda su stresinin bitki ağırlığı üzerine olumsuz etki yaptığını
belirlemişlerdir. Yağmur (2008) farklı asma (Vitis vinifera L.) çeşitlerinin kuraklığa
bağlı olarak büyüme parametrelerinin olumsuz yönde etkilendiğini belirlemiştir.
Benzer bir çalışmada; Ecem (2010) farklı mısır genotiplerine (FR 13, FRB 73, TTM
815) kuraklığa bağlı olarak toplam kuru ağırlık değerlerinin 2. gününde arttığını, 5.
22
günden itibaren azaldığını gözlemlenmiştir. Çoban (2007) kurak ortamda yetiştirilen
bazı nohut çeşitlerinde (Canıtez 87, Menemen 92, Küsmen ve Uzunlu 99) kuraklığın
etkisiyle kuru ağırlığın azaldığı gözlenmiştir. Türkan ve ark. (2005) P. acustifolius ve
P. vulgaris fasulye türlerinin 14 gün boyunca su stresi koşulları altında bitki kuru
ağırlıkları incelenmiş ve P. acustifolius türü P. vulgaris türüne göre daha az
etkilenmiştir.
Abdalla ve El-Khoshiban (2007) buğday 32 gün boyunca 1, 3 ve 6 gün şeklinde
belirli gün aralıklarında kuraklık stresi altında, bitki ağılıkları incelenmiştir. Çalışma
sonucunda, kuru ağırlığı şiddetli azalmalar meydana gelmiştir. Martinez ve ark.
(2007) altı farklı fasulye çeşidinin (Orfeo, Arroz Tuscola, Barbucho, Coscorron,
Pinto ve Tortola) kontrol bitkilerinin her 7 günde bir sulanarak, su stresi altındaki
bitkiler ise 21 günde bir sulanarak strese maruz bırakmışlardır. Kuru ağırlık
bakımından en az kayıp Orfeo çeşidinde, en fazla kayıp ise Arroz Tuscola fasulye
çeşidinde ortaya çıkmıştır. Sivritepe ve ark. (2008) kirazda in-vitro kurak koşullarda
yapılan çalışmada, bitkinin yeşil kısmının kuru ağırlığında azalmalar tespit edilmiştir.
Bettaıeb ve ark. (2011) kuraklığın kuru madde miktarındaki değişimi incelendiğinde;
kontrol grubu MWD ile karşılaştırıldığında % 35 oranında artış ve SWD ile
karşılaştırıldığında ise; % 27.10 oranında düşüşe yol açarak; kuraklığın totaldeki
kuru madde ağırlığının düşüşüne neden olduğu gözlenmektedir. Kuraklığın bitkide
kuru ağırlık üzerine olumsuz etki yaptığı daha önceki çalışmalarda da tespit
edilmiştir.
3.4. Kök Boyu
Varyans analiz sonuçlarına göre farklık kuraklık şiddetinin kişniş bitkilerinde kök
boyu üzerine etkisi istatistiksel olarak önemli olmuş (Çizelge 3.5), kuraklık
şiddetinin artışıyla birlikte kök boyu azalmıştır (Çizelge 3.1, Şekil 3.4).
Abdalla ve El-Khoshiban (2007) buğday ve Sani ve Farhani (2010) kişniş
bitkilerinde
kuraklığın
bitki
gelişimine
etkisini
araştırmışlardır.
Araştırma
sonuçlarına göre, kuraklığın bitkide kök gelişimi üzerine etkili olduğu sonucuna
varılmıştır. Ecem (2010) farklı mısır genotiplerine (FR 13, FRB 73, TTM 815)
kuraklık uygulaması çalışmasında, kuraklık uygulanan gün sayısı arttıkça kök
23
boyunda azalmalar gözlemlemiştir. Konu ile ilgili olarak yapılan önceki çalışmalar
bu çalışmada elde edilen bulgularla uyum içerisindedir.
Çizelge 3. 5. Farklı kuraklık şiddetinin kişnişin kök boyu üzerine etkisine ilişkin
varyans analiz sonuçları
V.K.
Tekerrür
Kuraklık
Hata
Toplam
SD
2
2
4
8
KT
8.222
9.556
3.778
21.556
KO
4.111
4.778
0.944
F Değeri
4.3529
5.0588
Prob
0.0803*
Varyasyon katsayısı: % 8.25; **P≤0.05 düzeyinde anlamlı
Şekil 3. 4. Farklı kuraklık şiddetlerinin kişnişte kök boyu üzerine etkisi
Kuraklık şiddetinin etkisine bağlı olarak kök boyundaki azalma % 25 kuraklık şiddeti
uygulamasında belirgin olarak ortaya çıkmıştır.
3.5. Yaş Kök Ağırlığı
Kişniş bitkilerinde farklı kuraklık şiddetinin yaş kök ağırlığı üzerine etkisine ilişkin
varyans analiz sonuçları Çizelge 3.6’da verilmiştir. Çizelgeden de anlaşılacağı üzere
24
farklı kuraklık şiddetinin kişnişte yaş kök ağırlığı üzerine etkisi istatistiksel olarak
önemsiz olmuştur. Ancak, yaş kök ağırlığına ait ortalama değerler incelendiğinde,
kuraklık şiddetinin artışına bağlı olarak kişnişte yaş kök ağırlığının da azaldığı
görülmektedir.
Çizelge 3. 6. Farklı kuraklık şiddetinin kişnişin yaş kök ağırlığı üzerine etkisine
ilişkin varyans analiz sonuçları
V.K.
Tekerrür
Kuraklık
Hata
Toplam
SD
2
2
4
8
KT
3.632
11.675
9.942
25.249
KO
1.816
5.838
2.485
F Değeri
0.7306
2.3487
Prob
0.2115 NS
Varyasyon katsayısı: % 35.66; NS
Kuraklığın bitkide yaş kök ağırlığı üzerine etkisinin bitkilere ve kuraklık şiddetine
bağlı olarak değişim gösterdiği farklı çalışmalarda ortaya konulmuştur (Abdalla ve
El-Khoshiban, 2007; Sani ve Farhani, 2010; Ecem, 2010). Konu ile ilgili olarak
yapılan önceki çalışmalar bu çalışmada elde edilen bulgularla benzerlik
göstermektedir.
3.6. Kuru Kök Ağırlığı
Yaş kök ağırlığına benzer şekilde kuru kök ağırlığı üzerine de farklı kuraklık şiddeti
uygulamalarının etkisi önemsiz olmuş, ancak kuraklık şiddetinin etkisi % 25
uygulamasında diğer uygulamalara göre belirgin şekilde farklılık göstermiştir
(Çizelge 3.7). Kuru kök ağırlığı, taze kök ağırlığına bağlı olarak değişim
göstereceğinden çalışmada ortaya çıkan sonuç bu ilişkiyi desteklemektedir.
Çizelge 3. 7. Farklı kuraklık şiddetinin kişnişin kuru kök ağırlığı üzerine etkisine
ilişkin varyans analiz sonuçları
V.K.
Tekerrür
Kuraklık
Hata
Toplam
SD
2
2
4
8
KT
0.280
0.901
0.599
1.780
KO
0.140
0.450
0.150
Varyasyon katsayısı: % 31.53; NS
25
F Değeri
0.9335
3.0059
Prob
0.1596 NS
Genel olarak değerlendirildiğinde farklı kuraklık şiddeti uygulamalarının kişniş
bitkisinde bitki gelişimi üzerine önemli etkilere sahip olduğu, kuraklık şiddetinin
artışına bağlı olarak bitki gelişiminde gerilemeler ortaya çıktığı tespit edilmiştir.
Bitkinin toprak üstü kısımlarında ortaya çıkan gelişme geriliğinin, toprak altı organı
olan kökte de benzer şekilde olduğu belirlenmiştir (Çizelge 3.1). Farklı kuraklık
şiddeti uygulamalarının bitki gelişimi üzerine etkisinin araştırıldığı çalışmalarda da
benzer sonuçlar alınmıştır.
3.7. Mineral Madde İçeriği
Bitkilerin gelişme ortamlarındaki su varlığı veya noksanlığı bitki gelişimi yanına
bitkilerin topraktan mineral madde alımını da etkilemekte, bu durum bitkinin farklı
kısımlarındaki mineral madde konsantrasyonunu da değiştirebilmektedir. Bu
çalışmada, farklı kuraklık şiddetinin kişnişin bitki gelişimine etkisinin yanı sıra,
bitkinin kök ve gövdesindeki Na, Mg, K ve Ca gibi makro minerallerin değişimi de
incelenmiştir.
3.7.1. Sodyum İçeriği
Yapılan laboratuar analizlerinden elde edilen verilerin varyans analizleri sonucunda;
kişniş bitkilerinde bitkinin farklı kısımlarına göre Na içeriğinin istatistiksel olarak
önemli derecede etkilediği; ancak farklı kuraklık şiddetinin bitkide Na içeriği üzerine
herhangi bir etkisinin olmadığı tespit edilmiştir (Çizelge 3.4, 3.8).
Çizelge 3. 8. Farklı kuraklık şiddetinin kişnişin Na içeriği üzerine etkisine ilişkin
varyans analiz sonuçları
V.K.
Bitki Kısmı (K)
Kuraklık Şiddeti (S)
K x S İnteraksiyonu
Hata
Toplam
SD
1
2
2
12
17
KT
42.658
40.713
39.084
133.635
256.090
KO
42.658
20.357
19.542
11.136
F Değeri
3.8306
1.8280
1.7548
Prob
0.0740*
0.2028 NS
0.2145 NS
Varyasyon katsayısı: % 30.53; **P≤0.05 düzeyinde anlamlı
Kişniş bitkilerinin kök ve gövde kısımlarında yapılan mineral madde analizleri
sonucunda, kök kısmının gövdeye göre Na içeriği bakımından daha zengin olduğu
26
tespit edilmiştir. (Çizelge 3.14). Arjenaki ve ark. (2012) altı çeşit buğdaya kuraklık
stresi uygulanarak duyarlı buğday çeşitlerinde Na en yüksek değere ulaştığını ve
kuraklığın bitkide sodyum oranını azalmasına yol açtığını tespit etmişlerdir.
3.7.2. Magnezyum İçeriği
Magnezyum elementinin farklı kurak şiddetine maruz bırakılan kişniş bitkilerinde;
kuraklık şiddeti ve bitki kısımlarına göre değişimine ilişkin verilerin istatistiksel
analizi sonucunda oluşturulan varyans analiz tablosu Çizelge 3.9’da verilmiştir.
Varyans analiz sonuçlarına göre, farklı kurak şiddeti uygulamaları ve bitki
kısımlarına göre Mg içeriği istatistiksel olarak önemli ölçüde değişim göstermiştir
(Çizelge 3.9).
Çizelge 3.9. Farklı kuraklık şiddetinin kişnişin Mg içeriği üzerine etkisine ilişkin
varyans analiz sonuçları
V.K.
Bitki Kısmı (K)
Kuraklık Şiddeti (S)
K x S İnteraksiyonu
Hata
Toplam
SD
1
2
2
12
17
KT
21.038
8.898
2.705
12.770
45.412
KO
21.038
4.449
1.352
1.064
F Değeri
19.7691
4.1806
1.2707
Prob
0.0008**
0.0419*
0.3158
Varyasyon katsayısı: % 17.39; **P≤0.01 düzeyinde anlamlı, *P≤0.05 düzeyinde anlamlı
Farklı bitki kısımlarına göre değerlendirildiğinde, kişniş bitkilerinin kök kısımlarının
gövdeye oranla magnezyum elementi açısından daha zengin olduğu görülmektedir
(Şekil 3.5). Farklı kuraklık şiddeti uygulamalarına göre kişniş bitkilerinde
magnezyum içeriği değişim göstermiştir (Çizelge 3.13). Elde edilen verilere göre
kuraklık şiddetinin artışıyla birlikte Mg içeriğinin de arttığı belirlenmiştir. Kuraklık
şiddetinin artmasıyla birlikte bitkide Mg içeriğinin artmasına ilişkin bilimsel
çalışmalar bulunmaktadır.
27
Şekil 3. 5. Farklı kuraklık şiddetinin kişnişin Mg içeriği üzerine etkisi
Maksimoviç ve ark. (2003) kuraklığın sekiz farklı şeker pancarı genotipinde Mg
miktarında azalmalar meydana getirdiğini gözlemiştir. Waraich ve ark. (2011)
bitkilerde kuraklık stresinin hafiflemesinde mineral beslenmenin rolü incelenerek
bitki besin elementlerinin kuraklığın olumsuz etkilerini azaltmada önemli rol
oynadığını ortaya koymuşlardır. Magnezyumun ayrıca antioksidan konsatrasynunu
arttırdığı ve kuraklık toleransını olumlu etkilediği bulunmuştur.
3.7.3. Potasyum İçeriği
Potasyum içeriğinin kişniş bitkilerinin değişik bitki kısımlarında farklı kuraklık
şiddeti uygulamalarına göre istatistiksel olarak farklılık gösterdiği tespit edilmiştir
(Çizelge 3.10).
Çizelge 3.10. Farklı kuraklık şiddetinin kişnişin K içeriği üzerine etkisine ilişkin
varyans analiz sonuçları
V.K.
Bitki Kısmı (K)
Kuraklık Şiddeti (S)
K x S İnteraksiyonu
Hata
Toplam
SD
1
2
2
12
17
KT
17.366
130.566
755.720
838.628
1742.280
KO
17.366
65.283
377.860
69.886
Varyasyon katsayısı: % 31.81; **P≤0.01 düzeyinde anlamlı
28
F Değeri
0.2485
0.9341
5.4068
Prob
0.0212**
Kişniş bitkilerinde en yüksek potasyum içeriği % 50 kuraklık şiddeti uygulamasında
köklerde tespit edilmiş, ancak % 25 kuraklık şiddetinin uygulandığı bitkilerin gövde
kısımlarında belirlenen potasyum içerikleri ile arasındaki fark istatistiksel olarak
önemsiz bulunmuştur (Çizelge 3.12, Şekil 3.6).
Şekil 3. 6. Farklı kuraklık şiddeti ve bitki kısımlarına göre kişnişin K içeriği
Sivritepe ve ark. (2008) kirazda in-vitro kurak koşullarda yapılan çalışmada K
miktarında azalmalar meydana geldiğini tespit etmişlerdir. Nasri ve ark. (2008), 4
farklı sulama koşulu altında (0, 25, 50 ve 100) yetiştirilen karpuz çeşitlerinde makro
elementler incelenerek, yüksek kuraklığın K konsatrasyonunda azalamaya yol
açtığını ortaya koymuşlardır. Osuagwu ve Edeoga (2012) G. latifolium bitkisi
kuraklık koşulları altında yetiştirilerek mineral içerikleri incelenerek, su stresi sonucu
bitkinin yapraklarında potasyum içeriği önemli ölçüde azalma meydana gelmiştir.
Arjenaki ve ark. (2012) yaptıkları çalışmada altı çeşit buğday kuraklık stresi uygulanarak
mineral içeriği incelendiğinde; dirençli olan çeşitlerde K en yüksek değere sahip olduğu
gözlenerek; potasyum miktarının kuraklıkla birlikte arttığı gözlenmiştir. Maksimoviç ve
ark. (2003) yaptıkları çalışmada sekiz farklı şeker pancarı genotipleri 21 gün
boyunca stres altında bırakılarak besin element içerikleri incelenmiş, element
miktarlarında azalmalar meydana geldiği gözlenmiştir. Lindhauer (1995) su stresi
koşullarında bitki K kullanarak bitkinin su stresine karşı toleransını arttırdığı
gözlenmiştir. Çakmak (1997) kuraklık stresi yaşayan bitkilerde K bitkinin pH ve
stomasında koruyucu bir rol oynadığı görülmüştür. Hu ve ark. (2005) kuraklık ve
29
tuzluluğun besin elementleri üzerindeki etkilerine bakılarak; potasyumun tuzlu
ortamda büyümenin belirlenmesinde rol oynadığı ve kuraklığın etkisiyle azaldığı
gözlenmiştir.
3.7.4. Kalsiyum İçeriği
Kalsiyum içeriği bakımından kişnişin farklı bitki kısımları ve uygulanan farklı
kuraklık şiddeti uygulamaları arasında istatistiksel olarak bir farklılık ortaya
çıkmamıştır (Çizelge 3.11).
Çizelge 3.11. Farklı kuraklık şiddetinin kişnişin Ca içeriği üzerine etkisine ilişkin
varyans analiz sonuçları
V.K.
Bitki Kısmı (K)
Kuraklık Şiddeti (S)
K x S İnteraksiyonu
Hata
Toplam
SD
1
2
2
12
17
KT
42.658
40.713
39.084
133.635
256.090
KO
42.658
20.357
19.542
11.136
F Değeri
3.8306
1.8280
1.7548
Prob
0.0740 NS
0.2028 NS
0.2145 NS
Varyasyon katsayısı: % 30.53; **P≤0.05 düzeyinde anlamlı
Kişnişte farklı bitki kısımları ve kuraklık şiddetine göre mineral madde içeriğindeki
değişim genel olarak değerlendirildiğinde; potasyum içeriği açısından bitki kısımları
ile kuraklık şiddetinin birlikte etkisinin % 50 kuraklık şiddetinde ve köklerde en
yüksek düzeye ulaştığı tespit edilmiştir. Normal sulama koşullarında köklerde ve %
50 kuraklık koşullarında gövdede potasyum içeriklerinin minimum seviyede kaldığı
belirlenmiştir (Çizelge 3.12).
Sivritepe ve ark. (2008) kirazda in-vitro kurak koşullarda yapılan çalışmada Ca,
miktarında azalmalar meydana gelmiştir. Osuagwu ve Edeoga (2012) G. latifolium
bitkisi kuraklık koşullarıaltında yetiştirilerek mineral içerikleri incelenerek, su stresi
sonucu bitkinin yapraklarında kalsiyum içeriğinde önemli ölçüde azalma meydana
gelmiştir. Maksimoviç ve ark. (2003) sekiz farklı şeker pancarı genotipleri 21 gün
boyunca stres altında bırakılarak kalsiyum içeriğine bakılarak element miktarında
azalma meydana geldiği gözlenmiştir.
30
Şekil 3. 7. Farklı kuraklık şiddetine göre kişnişin mineral madde içeriği
Waraich ve ark. (2011)’de yaptıkları çalışmada bitkilerdeki kuraklık stresinin
hafiflemesinde mineral beslenmenin rolü inceleyerek makro (N, P, K, Ca ve Mg) ve
mikro( Zn, B ve Cu) elementler ayrıntılı bir şekilde ele alınmıştır. Yapılan çalışmada
kalsiyum ve bazı besin elementleri kuraklığın olumsuz etkilerini azaltmaktadırlar.
Kuraklık koşullarında zararı en aza indirmek için bitkideki Ca arttırılmaktadır.
Kalsiyum miktarı kurak koşullarda bitki büyümesinde önemli etkilere sahiptir. Palta
(2000) kurak ortamda yetişen bitkilerde besin elementi olan kalsiyum giderek
azalmıştır. Kalsiyum miktarı arttırılarak kuraklıktan dolayı oluşabilecek hasarı
önlemektedir. Hu ve ark. (2005) kuraklık ve tuzluluğun besin elementleri üzerindeki
etkilerine bakılarak kalsiyumun etkisine bakılarak kuraklıkla miktarının azaldığı
gözlenmiştir. Etchebarne ve ark., (2009) farklı kuraklık koşullarının asma bitkisinin
besin elementleri üzerindeki etkisi incelenerek kalsiyumun bitkide bağımsız olarak
biriktiği gözlenmektedir ve su stresi altındayken kalsiyumun birikim miktarında
azalmalar meydana gelmiştir.
31
Çizelge 3.12. Kişniş’te farklı bitki kısımlarına ve kuraklık şiddetine göre ortalama
mineral madde içeriği değerleri (ppm)
Bitki Kısmı
Kuraklık Şiddeti
(%)
Na
Mg
K
0
6,90
6,76
16.77 b
10,49
50
4,48
5,88
35,13 a
10,27
25
3,79
8,79
23,99 ab
16,64
0
3,81
4,33
28,61 ab
8,87
50
2,30
4,78
18,78 b
9,84
25
2,65
5,44
34,38 a
9,45
NS
NS
14,87
NS
Kök
Gövde
Elementler
EGF (% 5)
Ca
Farklı kuraklık şiddeti uygulamalarının kişnişin mineral madde içeriğine etkisine
ilişkin değerler Çizelge 3.13’te verilmiştir. Çizelgeden de anlaşılacağı üzere farklı
kuraklık şiddeti uygulamalarının kişniş bitkilerinin mineral madde içeriği üzerine
etkisi olmuş, ancak bu etkilerden Mg elementinin değişimi istatistiksel olarak önemli
bulunmuştur. Elde edilen verilere göre kuraklık şiddetinin artışı ile birlikte, kişniş
bitkilerindeki sodyum elementinin içeriğinde azalma gerçekleşirken, Mg, K ve Ca
elementlerinde bir artış ortaya çıkmıştır.
Çizelge 3.13. Kişniş’te farklı kuraklık dozlarına göre elementlerin değişimi (ppm)
Kuraklık Şiddeti (%)
Elementler (ppm)
Na
Mg
K
Ca
0
5,35
5,55 b
22,69
9,68
50
3,38
5,33 b
26,95
10,06
25
3,22
6,92 a
29,18
13,04
EGF (% 5)
NS
1,298
NS
NS
Farklı su stresi uygulamalarına göre kişniş bitkisinin farklı kısımlarına göre element
içeriklerinin önemli ölçüde değiştiği tespit edilmiştir (Çizelge 3.14). Genel olarak
değerlendirildiğinde bitkinin toprak üstü kısımlarına nazaran kök kısımlarında
mineral madde içeriğinin daha yüksek olduğu görülmektedir. Bu durum bitkide
mineral maddelerin alınımı ve taşınmasında suyun önemini ortaya koymaktadır.
32
Çizelge 3.14. Kişniş’te farklı bitki kısımlarına göre elementlerin değişimi (ppm)
Bitki Kısmı
Kök
Gövde
EGF (% 5)
Na
5,05 a
2,92 b
1,797
Elementler (ppm)
Mg
K
7,01 a
25,29
4,85 b
27,26
NS
1,298
Ca
12,46
9,39
NS
Kişniş bitkisinde diğer incelenen diğer elementlere göre potasyum maddesinin toprak
üstü kısımlarında köklere nazaran daha fazla biriktiği görülmektedir. Bu durum
potasyumun bitkilerin kuraklık stresine karşı dayanımında aldığı rol ve bitkide
mineral maddelerin taşınımındaki farklıktan ortaya çıktığı düşünülmektedir (Şekil
3.4).
Şekil 3. 8. Farklı bitki kısımlarına göre kişnişin mineral madde içeriği
Su stresinin farklı bitkilerde mineral madde oranı üzerine etkilerinin araştırıldığı
çalışmalarda genel olarak kuraklık stresi ile birlikte bitkilerde kalsiyum, magnezyum
ve kükürt miktarlarının arttığı; fosfor, potasyum, demir ve mangan içeriklerinin ise
azaldığı tespit edilmiştir (Khalid, 2006; Collave ark., 2008; Sivritepe ve ark., 2008;
Nasri ve ark., 2008; Nikam ve Chavan, 2009). Bitkilerde mineral maddelerin
taşınmasının su dengesine bağlı olduğu, bitki türünün de mineral maddenin bitkiler
tarafından alınımı ve taşınmasında önemli rol oynadığı ortaya çıkmaktadır.
33
3.8. Yağ Asitleri İçeriği
Yapılan laboratuvar analizlerine göre farklı su stresi uygulamalarının kişniş
meyvelerinin yağ asitleri oranı üzerine etkili olduğu ortaya çıkmıştır (Çizelge 3.15).
Çizelge 3.15 Farklı kuraklık koşullarına göre Kişniş meyvelerinin yağ asitleri
kompozisyonu (%)
Yağ Asitleri
Caproic Acid (C6:0)
Caprylic Acid (C8:0)
Capric Acid (C10:0)
Undecanoic Acid (C11:0)
Lauric Acid (C12:0)
Myristic Acid (C14:1)
Pentadecanoic Acid (C15:0)
Palmitik Asit (C16:0)
Palmiteloic Acid (C16:1)
Heptadecanoic Acid (C17:0)
Stearik Asit (C18:0)
Oleik Asit (C18:1)
Linolelaidic Acid (C18:2)
Linoleik Asit (C18:2)
Arachidic Acid (C20:0)
Cis-11-Eicosenoic Acid (C20:1)
Linolenic Acid (C18:3)
Cis-11,14.-Eicosadienoic (C20:2)
Behenic Acid (C22:1)
Lignoceric Acid (C24:1)
Kontrol
0,2649
0,4070
0,5528
0,3184
0,2249
0,1333
0,0820
6,7765
0,1786
0,0730
2,1998
75,887
0,1189
11,097
0,3291
0,4387
0,1376
0,2086
0,1480
0,3819
99,958
MWD
0,1654
0,3020
0,4229
0,2814
0,2281
0,1950
0,0796
6,5758
0,1447
0,0789
2,2990
75,802
0,1395
11,976
0,3427
0,4387
0,1494
0,0676
0,0899
0,2214
100
SWD
0,4676
0,8927
1,2800
0,4683
0,7214
0,4534
0,1705
11,000
0,1554
0,1281
3,1863
65,618
0,1099
11,534
0,6288
0,3800
0,2195
0,2560
0,3064
0,5626
98,5389
Kişniş meyvelerinin sabit yağındaki temel yağ asitleri; oleik asit, stearik asit,
palmitik asit ve linoleik asit olarak belirlenmiştir. Su eksikliğinin yağ asitlerinden en
fazla oleik asit azalmasına yol açtığı, palmitik ve stearik asitlerde artışlar ortaya
çıktığı, linoleik asit oranında ise kayda önemli bir değişimin olmadığı tespit
edilmiştir (Çizelge 3.15).
34
Şekil 3. 9. Farklı kuraklık şiddetine göre kişnişin yağ asitleri içeriği
Konu ile ilgili olarak yapılan önceki çalışmalarda; Bettaieb ve ark. (2011) kuraklığın
toplam yağ asidi içeriği üzerindeki etkilerine bakıldığında önemli ölçüde azaldığı
görülmüştür. Kontrol ve MWD kıyaslandığında % 64 oranında azalma, SWD ile
kıyaslandığında ise; % 69 oranında bir azalma göstererek kuraklık artışının total yağ
asidi içeriğinde olumsuz yönde etkisinin olduğunu gözlemlemiştir. Kimyon bitkisinin
yağ asidi kompozisyonuna bakıldığında; çevresel koşullara göre değişiklik
göstermektedir. Kimyon bitkisinin yağ asidi içeriği linoleik, linolenik, palmitik ve
laurik asitlerden oluşturmaktadır. Linoleik asid yüzdesi kontrol ile MWD ve SWD
sırasıyla karşılaştırıldığında % 22 ve % 17 oranında azaldığı, linolenik asit
karşılaştırıldığında sırasıyla; % 42 ve % 49 oranında önemli ölçüde azaldığı,
palmitik asit oranı sırasıyla % 11.39 ve % 34.24 arttığını ve aynı şekilde laurik asitte
sırasıyla % 32.05 ve % 41.58 oranında artış göstermektedir. Buradan da anlaşıldığı
üzere MWD’ de laurik asit ve SWD’ de ise palmitik asit temel yağ asidi olduğu
gözlenmektedir. Ghamarnia ve ark. (2013) farklı kuraklık koşullarında yetiştirilen
kişnişin yağ verimi su kullanım etkinliği su stresi sonucunda hızla düşmüştür.Yapılan
bu çalışmada önerilen su stresi eşik değeri % 80 dir.
35
4. SONUÇ VE ÖNERİLER
Bu çalışmada, su stresinin kişniş (Coriandrum sativum L.)’te bitki gelişimi ile
meyvede yağ asidi ve besin elementi içeriğine etkisini araştırılmıştır. Çalışma
kapsamında, tohumların çimlenmesini takiben bir aylık fide döneminden olgunlaşma
sonuna kadar bitkilere tarla kapasitesine göre üç farklı su stresi seviyesi (% 100, %
50 ve % 25) uygulanmıştır. Meyveler olgunlaştıktan sonra hasat edilen bitkilerde,
bitkisel özellikler ile biyokimyasal parametreler tespit edilmiştir.
Araştırmada elde edilen sonuçlar aşağıda maddeler halinde verilmiştir:
1. Kişniş bitkilerinde farklı derecedeki kuraklık şiddetinin bitki boyu üzerine
etkisi istatistiksel olarak önemli bulunmuş olup, kuraklık şiddetini artışıyla
birlikte bitki boyunca önemli azalmalar kaydedilmiştir. Kontrol uygulaması
ile % 50 kuraklık şiddeti uygulaması arasında bitki boyu bakımından farklılık
olmazken, % 25 kuraklık şiddetinde diğer uygulamalara göre bitki boyunda
yaklaşık % 50’lik bir azalma ortaya çıkmıştır.
2. Farklı kuraklık şiddetinin kişnişin yaş bitki ağırlığı üzerine etkisi istatistiksel
olarak önemli bulunmuştur. Kuraklık şiddetinin artışına paralel olarak kişniş
bitkisinde yaş bitki ağırlığının kayda değer ölçüde azaldığı tespit edilmiştir.
Kontrol uygulamasında ortalama bitki boyu 34.6 cm olarak tespit edilirken,
kuraklık şiddetinin artışına bağlı olarak bitki boyları % 50 ve % 25 kuraklık
şiddeti uygulamalarında sırasıyla 20.7 cm ve 10.5 cm olarak gerçekleşmiştir.
3. Kişniş bitkilerinde farklı kuraklık şiddetinin kuru bitki ağırlığına etkisi
kişnişin yaş bitki ağırlığına olan etkiye benzer şekilde ortaya çıkmıştır. Kuru
bitki ağırlığı açısından farklı kuraklık şiddeti uygulamalarının etkisi
istatistiksel olarak önemli bulunmuş, ancak kontrol uygulaması ile % 50
kuraklık şiddeti uygulaması arasındaki fark istatistiksel olarak önemsiz
olmuştur. Kuraklık şiddetinin yüksek olduğu % 25 uygulamasında kuru bitki
ağırlığının önemli düzeyde azaldığı belirlenmiştir.
4. Varyans analiz sonuçlarına göre farklık kuraklık şiddetinin kişniş bitkilerinde
kök boyu üzerine etkisi istatistiksel olarak önemli olmuş, kuraklık şiddetinin
36
artışıyla birlikte kök boyu azalmıştır. Kuraklık şiddetinin etkisine bağlı olarak
kök boyundaki azalma % 25 kuraklık şiddeti uygulamasında belirgin olarak
ortaya çıkmıştır.
5. Farklı kuraklık şiddetinin kişnişte yaş kök ağırlığı üzerine etkisi istatistiksel
olarak önemsiz olmuştur. Ancak, yaş kök ağırlığına ait ortalama değerler göz
önüne alındığında, kuraklık şiddetinin artışına bağlı olarak kişnişte yaş kök
ağırlığının azaldığı görülmektedir.
6. Yaş kök ağırlığına benzer şekilde kuru kök ağırlığı üzerine de farklı kuraklık
şiddeti uygulamalarının etkisi önemsiz olmuş, ancak kuraklık şiddetinin etkisi
% 25 uygulamasında diğer uygulamalara göre belirgin şekilde farklılık
göstermiştir. Kuru kök ağırlığı, yaş kök ağırlığına bağlı olarak değişim
göstereceğinden çalışmada ortaya çıkan sonuç bu ilişkiyi desteklemektedir.
7. Yapılan laboratuar analizlerinden elde edilen verilerin varyans analizleri
sonucunda; kişniş bitkilerinde bitkinin farklı kısımlarına göre Na içeriğinin
istatistiksel olarak önemli derecede etkilediği; ancak farklı kuraklık şiddetinin
bitkide Na içeriği üzerine herhangi bir etkisinin olmadığı tespit edilmiştir.
Kişniş bitkilerinin kök ve gövde kısımlarında yapılan mineral madde
analizleri sonucunda, kök kısmının gövdeye göre Na içeriği bakımından daha
zengin olduğu tespit edilmiştir.
8. Magnezyum elementinin farklı kurak şiddetine maruz bırakılan kişniş
bitkilerinde; kuraklık şiddeti ve bitki kısımlarına göre değişimine ilişkin
verilerin istatistiksel analizi sonuçlarına göre, farklı kurak şiddeti
uygulamaları ve bitki kısımlarına göre Mg içeriği istatistiksel olarak önemli
ölçüde
değişim
göstermiştir.
Farklı
bitki
kısımlarına
göre
değerlendirildiğinde, kişniş bitkilerinin kök kısımlarının gövdeye oranla
magnezyum elementi açısından daha zengin olduğu belirlenmiştir. Farklı
kuraklık şiddeti uygulamalarına göre kişniş bitkilerinde magnezyum içeriği
değişim göstermiştir. Elde edilen verilere göre kuraklık şiddetinin artışıyla
birlikte Mg içeriğinin de arttığı belirlenmiştir.
37
9. Potasyum içeriğinin kişniş bitkilerinin değişik bitki kısımlarında farklı
kuraklık şiddeti uygulamalarına göre istatistiksel olarak farklılık gösterdiği
tespit edilmiştir. Kişniş bitkilerinde en yüksek potasyum içeriği % 50
kuraklık şiddeti uygulamasında köklerde tespit edilmiş, ancak % 25 kuraklık
şiddetinin uygulandığı bitkilerin gövde kısımlarında belirlenen potasyum
içerikleri ile arasındaki fark istatistiksel olarak önemsiz bulunmuştur.
10. Kalsiyum içeriği bakımından kişnişin farklı bitki kısımları ve uygulanan farkı
kuraklık şiddeti uygulamaları arasında istatistiksel olarak bir farklılık ortaya
çıkmamıştır. Kişnişte farklı bitki kısımları ve kuraklık şiddetine göre mineral
madde içeriğindeki değişim genel olarak değerlendirildiğinde; potasyum
içeriği açısından bitki kısımları ile kuraklık şiddetinin birlikte etkisinin % 50
kuraklık şiddetinde ve köklerde en yüksek düzeye ulaştığı tespit edilmiştir.
Normal sulama koşullarında köklerde ve % 50 kuraklık koşullarında gövdede
potasyum içeriklerinin minimum seviyede kaldığı belirlenmiştir.
11. Yapılan laboratuvar analizlerine göre farklı su stresi uygulamalarının kişniş
meyvelerinin yağ asitleri oranı üzerine etkili olduğu ortaya çıkmıştır. Önemli
primer metabolitlerden olan yağlar, içerdiği yağ asidi bakımından insan
beslenme ve sağlığı üzerinde olumlu ya da olumsuz etkileri vardır. Doymuş
yağ asitlerinin kalp damar hastalığına ilişkin olumsuzluklara neden oldukları,
doymamış yağ asitlerinin ise beslenme açısından olumlu etkiler oluşturduğu
bilinmektedir. Ancak, bu durum doymuş yağ asitlerinin tüketilmesinin
tüketilmemesi anlamına gelmemelidir. Beslenme rejimleri dikkate alındığında
hem doymuş hem de doymamış yağ asitlerinin belirli bir oranlarda
tüketilmesinin gerekliliği ortaya çıkmaktadır (Çakmakçı ve Kahyaoğlu,
2012).
12. Kişniş meyvelerinin sabit yağındaki temel yağ asitleri; oleik asit, stearik asit,
palmitik asit ve linoleik asit olarak belirlenmiştir. Su eksikliğinin yağ
asitlerinden en fazla oleik asit azalmasına yol açtığı, palmitik ve stearik
asitlerde artışlar ortaya çıktığı, linoleik asit oranında ise önemli bir değişimin
olmadığı tespit edilmiştir.
38
Sonuç olarak; farklı kuraklık şiddeti uygulamalarının kişniş bitkisinde bitki gelişimi
üzerine önemli etkilere sahip olduğu, kuraklık şiddetinin artışına bağlı olarak bitki
gelişiminde gerilemeler ortaya çıktığı tespit edilmiştir. Bitkinin toprak üstü
kısımlarında ortaya çıkan gelişme geriliğinin, toprak altı organı olan kökte de benzer
şekilde olduğu belirlenmiştir. Farklı kuraklık şiddeti uygulamalarının kişniş
bitkilerinin mineral madde içeriği üzerine etkisi olmuş, ancak bu etkilerden Mg
elementinin değişimi istatistiksel olarak önemli bulunmuştur. Elde edilen verilere
göre kuraklık şiddetinin artışı ile birlikte, kişniş bitkilerindeki sodyum elementinin
içeriğinde azalma gerçekleşirken, Mg, K ve Ca elementlerinde bir artış ortaya
çıkmıştır. Kişniş meyvelerinin sabit yağ içeriği de farklı su stresi koşullarından
etkilenmiş olup, su eksikliğinde en fazla oleik asit azalması ortaya çıkmış, palmitik
ve stearik asitlerde artışlar meydana gelmiştir. Kuraklık etkisiyle linoleik asit
oranında önemli bir değişim olmamıştır. Elde edilen bulgulara göre farklı sulama
rejimleri ile bitkilerin biyokimyasal yapılarının değiştirilebileceği ve bu anlamda da
sanayinin ihtiyaç duyabileceği bazı doğal kimyasalların veriminde artışlar
sağlanabileceği kanaati ortaya çıkmıştır.
39
5. KAYNAKLAR
Abdalla, M.M., El-Khoshıban, N.H., 2007. The ınfluence of water stress on growth,
relative water content, Craterostigma wilmsii pigments, some metabolic and
hormonal contents of two Triticiuma estivum cultivars. Journal of Applied Sciences
Research, 3 (12) : 2062-2074.
Akgül, A., 1993 Baharat Bilimi ve Teknolojisi, Gıda Tek. Der. Yayınları, No: 15,
Ankara.
Alahdadi, I., Oraki, H., Parhizkar Khajani, F., 2011. Investigation of the fatty acid
compositions and some chemical characteristics in sunflower hybrids under water
deficit stress. Iranian Journal of Food Science and Technology. 8(28 (special
issue)):18-9.
Anonymous, 2001. Coriander. New Zealand Institute for Crop & Food Research Ltd.
A Crown Research Institute Crop &Food Research [Broad Sheet]. Vol. 30, pp. 1–4.
Arjenaki F.G., Jabbari R., Morshedi A., 2012, ‘’Evaluation of Drought Stress on
Relative Water Content, Chlorophyll Content and Mineral Elements of Wheat
(Triticum aestivum L.) Varieties’’International Journal of Agriculture and Crop
Sciences. Available online at www.ijagcs.com_ IJACS/2012/4-11/726-729 ISSN
2227-670X ©2012 IJACS Journal.
Arslan, N., Gürbüz, B., Gümüşçü,A., 1997. Bazı Kişniş (Coriandrum sativum L.)
Populasyonlarının Ankara Şartlarında Kışa Dayanıklılığı Üzerine Bir
Araştırma.XI.Bitkisel İlaç Maddeleri Toplantısı.22-24 Mayıs 1997.A.Ü.Eczacılık
Fak.Ankara.491-498.
Asadı-Kavan, Z., Ghorbanlı, M., Pessaraklı, M., Sateeı, A., 2009. Effect of
polyethylene glycolandits ınteraction with ascorbate on seed germination ındex in
Pimpinella anisum L. Journal Of Food, Agriculture& Environment, 7 (3&4) : 6 6 2 6 6 6)
Ashraf, M. and Iram, A., 2005. Drought stress induced changes in some organic
substances in nodules and other plant parts of two potential legumes differing in salt
tolerance. Flora, 200: 535–546.
Azhar, N., Hussain, B., Ashraf, M.Y., Abbasi, K.Y., 2011. Water stress medıated
changes ın growth, physıology and secondary metabolıtes of Desi Ajwain
(Trachyspermum ammi L.) Pakistan Journal of Botany, 43: 15-19.
Barranco, D., Fernandez-Escobar, R., Rallo, L., 1999. “El Cultivo Del Olivo”. 3.a
Edición, Revisada Ampliada, Ediciones Mundi-Prensa, Madrid.
40
Baytop, T., 1994.Türkçe Bitki Adları Sözlügü, Türk Dil KurumuYayınları, No: 578,
Ankara, 508.
Baytop, T., 1999. Türkiye’de Bitkiler Ġle Tedavi GeçmiĢte ve Bugün (II. Basım).
Bergmann, W., 1992. Nutritional Disorders of Plants. Development, Visual and
Analytical Diagnosis. Gustav Fischer Verlag Jena, Stuttgart, New York.
Bettaieb, I., Zakhama, N., Wannes, W. A., Kchouk, M.E., Marzouk, B., 2009.
‘’Water deficit effects on Salvia officinalis fatty acids and essential oils
composition’’ Aromatic and Medicinal Plants Unit, CBBC, BP 901, 2050 HammamLif, Tunisia
Bettaieb, I., Knioua, S., Hamrouni, I., Limam, F., Marzouk, B., 2011.Water-deficit
impact on fatty acid and essential oil composition and antioxidant activities of cumin
(Cuminum cyminum L.) aerial parts. J Agric Food Chem. 2011 Jan 12;59(1):328-34.
doi: 10.1021/jf1037618. Epub 2010 Dec 8.
Blade, S. 1998.‘’Coriander, Alberta Agriculture, Food and Rural Development,
Practical Information for Alberta’s Agriculture Industry, Agdex147/20-2, pp. 1–4.
Bussol, C. A. and Lobartini, J. C. 2004. ‘’Mineral Composition of Medicago minima
and Erodium cicutarium Under Various Water Regimes (Departamento de
Agronomia y ERZOS (CONICET), Universidad Nacional del Sur, Bahia Blanca,
Pcia. Bs. As., Argentina).
Cha-Um, S., Kırdmanee, C., 2009.‘’Proline accumulation, photosynthetic abilities
and growth characters of sugarcane (Saccharum officinarum l.) plantlets in response
to ıso-osmotic salt and water-deficit stres.’’ Agricultural Sciences in China, 8 (1) :
51-58.
Çakmak, I., 1997. ‘’Role of potassium in protecting higher plants against photooxidative damage. In: Johnston, A.E. (Ed.), Food security in the WANA region, the
essential need for balanced fertilization, International Potash Institute, Basel
Switzerland, pp. 345-352.
Çakmakçı, S., Kahyaoğlu, D.T., 2012. Yağ Asitlerinin Sağlık ve Beslenme Üzerine
Etkileri. Türk Bilimsel Derlemeler Dergisi 5 (2): 133-137.
Çoban, S.S., 2007 ‘’Nohut Genotiplerinde Kuraklığa Bağlı Fizyolojik Parametreler
Ve Mineral Beslenme Üzerine Salisilik Asitin Etkisi’’ (Ankara Üniversitesi Fen
Bilimleri Enstitüsü)(Toprak Anabilim Dalı) Ankara.
Dhanda, S.S.,Sethi, G.S. and Behl, R.K. 2004.Indices of Drought Tolerance in Wheat
Genotypes at Early Stages of Plant Growth. J. Agronomy and Crop Sci. 190, 6-12.
41
Diederichsen, A. 1996. Coriander (Coriandrum sativum L.) promoting the
conservation and use of underutilized and neglected crops, 3. Institute of Plant
Genetics and Crop Plant Research.
Ecem, N., 2010. ‘’Farklı Mısır (Zea Mays L.) Çeşit Ve Hatlarında Kuraklık Stresi
Etkilerinin Fizyolojik Olarak İncelenmesi’’ Sakarya Üniversitesi / Fen Bilimleri
Enstitüsü / Biyoloji Anabilim Dalı.
Echevarrıa-Zomeno,S., Arıza, D., Jorge, I., Lenz, C., Jesusvjorrı, N.A., Navarro, R.,
2009. Changes in the protein profile of Quercus Ilex leaves in response to drought
stres and recovery. Journal of Plantphysiology, 166: 233-245.
Etchebarne, F., Ojeda, H. and Deloıre, A., 2009.’’Influence Of Water Status On
Mineral Composition Of Berries İn ‘Grenache Noir’ (Vitis Vinifera L.) ‘’ Vitis 48
(2), 63–68 (2009), Montpellier, France.
Ghamarnia, H., Daichin, S., 2013. ‘’Effect of different water stress regimes on
different Coriander (Coriander sativum L.) Parameters in a semi-arid climate.’’
International Journal of Agronomy and Plant Production. Vol., 4 (4), 822-832.
Güner, H., 1961. Gübreleme Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi Yayınları, No: 40,
İzmir.
Hassan, F.A.S., Bazaid. S., Ali. E.F., 2013. Effect of deficit irrigation on growth,
yield and volatile oil contenton Rosmarinus officinalis L. plant. Journal of Medicinal
Plants Studies. 1(3):12-21.
Hu, Y.,and Schmidhalter, U., 2005. ’’ Drought and salinity: A comparison of their
effects on mineral nutrition of Plants’’ J. Plant Nutr. Soil Sci. 2005, 168, 541–549, 1
Chair of Plant Nutrition, Technical University of Munich, D-85350 FreisingWeihenstephan, Germany Accepted June 11, 2005.
Jamali, M. M. ve Martirosyan, H., 2013. Evaluate the effect of water deficit and
chemical fertilizers on some characteristics of coriander (Coriandrum sativum L.)
International journal of Agronomy and Plant Production. 4 (3), 413-417.
Kaya, C, Higgs, D, Ikinci, A., 2002. An experiment to investigate ameliorative
effects of potassium sulphate on salt and alkalinity stressed vegetable crops. Journal
of Plant Nutrition 25:11, 2545-2558.
Khalid KhA (2006). Influence of water stress on growth, essential oil, and chemical
composition of herbs (Ocimum sp.). Int. Agrophysics, 20: 289-296.
Khorasaninejad, S., Mousavi, A., Soltanloo, H., Hemmati, K., Khalighi, A., 2011.
The effect of drought stress on growth parameters, essential oil yield and constituent
42
of Peppermint (Mentha piperita L.) Journal of Medicinal Plants Research Vol. 5(22),
pp. 5360-5365.
Laribi, B., Kouki, K., Sahli, A., Mougou, A., Marzouk, B., 2011. Essential Oil and
Fatty Acid Composition of a Tunisian Caraway (Carum carvi L.) Seed Ecotype
Cultivated under Water Deficit. Advances in Environmental Biology, 5(2): 257-264.
Lindhauer, M.G., 1995 ‘’Influence of K nutrition and drought and water stressed
unflower plants differing in K nutrition. ‘’J.Plant Nutr 10: 1965-1973.
Maksimovic, I.V.,Kastori, R.R. Petrovic, N.M., Kovecev, L.M ., Sklenar, P.S .,
2003 ‘’ The Effect Of Water Potentıal On Accumulatıon Of Some Essentıal
Elements In Sugarbeet Leaves (Beta Vulgaris Ssp. Vulgaris)’’ Zbornik Matice
Srpske Za Prirodne Nauke / Proceedings For Natural Sciences, Matica Srpska Novi
Sad, ¥ 104, 39—50, 2003
Mameli, M.G., Zucca, L., Maxia, M., Manca, G. and Satta, M. 2011. Effects of
different irrigation management on biomass and essential oil production of Thymus
vulgaris L., Salvia officinalis L. and Rosmarinus officinalis L., cultivated in the
southern Sardinian climate (Italy). Acta Hort. (ISHS) 889:469-474.
http://www.actahort.org/books/889/889_59.htm
Marchese, J.A., Ferreira, J.F., Rehder, V., Rodrigues, O., 2010. Water deficit on the
accumulation of biomass and artemisinin in annual wormwood (Artemisia annua L.,
Asteraceae) Congr. Braz. Soc. Plant Pathol. 2010;22:1–9.
Martınez, J.P., Sılva, H., Ledent, J.F., Pınto, M., 2007. Effects of drought stress on
the osmotic adjustment, cell wall elasticity and cell volume of six cultivars of
common beans (Phaseolus vulgarisL.) Eur J Argon, 26: 30- 38.
Murguia J. R, Belles J. M, Serrano R., 1995. A salt-sensitive 3 (2), 5-bisphosphate
nucleotidaseinvolved in sulfateactivation. Science,267,232-2.
Nasrı, M., Zahedı, H., Moghadam, H.R.T., Ghooshcı, F., Paknejad, F., 2008.
Investigation of WaterStress on Macro Elements in Rapeseed Genotypes Leaf
(Brassica napus). American Journal of Agricultural and Biological Sciences, 3 (4) :
669-672.
Nikam, V.K., Chavan, P.D., 2009. Influence of water deficit and waterlogging on the
mineral status of a medicinal plant Chlorophytum borivilianum. Acta Botanica
Hungarica. 51, 1(2):105-113.
Osuagwu, G.G.E.,Edeoga, H.O., 2012. ‘’The Influence Of Water Stress ( Drought)
On The Mineral And Vitamin Content Of Leaves Of Gongronema Latifolium
43
(Benth)’’. ( Department Of Plant Science And Biotecnology, Michanel Okpara
University Of Agriculture, Umudike, Pmb 7267 Umuahia, Abia State, Nigeria)
Palta, JP., 2000. Stress Interactions at the Cellular and Membrane Levels. Hort. Sci.
25(11): 1377.
Sakar, M.K., Tanker, M., 1991. “Fitokimyasal Analizler”, Ankara Üniversitesi
Eczacılık Fakültesi Yayınları: 67, Ankara.
Sani, B. and Farahani, H.A., 2010. Effect of P 2 O 5 on coriander induced by AMF
under water deficit stress. Journal of Ecology and the Natural Environment Vol. 2(4),
pp. 52-58, April 2010
Seyed Y. S. Lisar, Rouhollah Motafakkerazad, Mosharraf M. Hossain and Ismail M.
M. Rahman (2012). Water Stress in Plants: Causes, Effects and Responses, Water
Stress, Prof. Ismail Md. Mofizur Rahman (Ed.), ISBN: 978-953-307-963-9, InTech,
Available
from:
http://www.intechopen.com/books/water-stress/water-stressinplants-causes-effects-and-responses
Sherwın, H.W., Farrant J.M., 1998. Protection mechanisms against excess light in the
resurrection plants Craterostigma wilmsii and Xerophyta viscosa, Plant Growth
Regul., 24: 202-210.
Sivritepe, N., Erturk, U., Yerlıkaya, C., Türkan, İ., Bor, M., Özdemır, F., 2008.
Response of the cherry root stock to water stress ınduced in vitro. Bıologıa
Plantarum, 52 (3) : 573-576.
Şekeroğlu, N. ve M. Özgüven, 2006. Effects of Different Nitrogen Doses and Plant
Densities on Yield and Quality of Oenothera biennis L. Grown in Irrigated Lowland
and Un-irrigated Dryland Conditions. Turkish Journal of Agriculture and Forestry,
30:125-135. (Doktora Tez Yayını)
Tarczynski M. C, Jensen R. G, Bohnert H. J., 1993. Stressprotection of
transgenictobaccobyproduction of theosmolytemannitol. Science 259, 508-510.
TUBIVES, 2013. http://turkherb.ibu.edu.tr/index.php?sayfa=karsilastir
Türkan, İ., Bor, M., Özdemir, F., Koca, H., 2005. Differantial responses of lipid
peroxidation and antioxidants in the leaves of droutght-tolerant P.acutifolius GRAY
and drought sensetive P.vulgaris L. subjected to polyethylene glycol mediates water
stres. Plant Science, 168; 223-231.
Waraich, E.A.,Ahmad, R., Saifullah, M. Y. Ashraf, Ehsanullah., 2011. ‘’ Role Of
Mineral Nutrition İn Alleviation Of Drought Stress İn Plants’’ Austuralian Jornual
Of Crop Science AJCS 5(6):764-777 (2011) ISSN:1835-2707.
44
Wyk, B.E. ve Wink, M., 2004. Medicinal Plants of the World. Timber Press.
Portland, Oregon. P: 114.
Yağmur Y., 2008 ‘’Farklı Asma (Vitis Vinifera L.) Çeşitlerinin Kuraklık Stresine
Karşı Bazı Fizyolojik Ve Biyokimyasal Tolerans Parametrelerinin Araştırılması’’
Bornova-İzmir.
Yılmaz, G., Pınar, M., Koyuncu, M.,2009. Türkiye’de yetişen Heptaptera MARG. &
REUTER (Umbelliferae) türlerinin polen ve tohum morfolojileri. Ankara Eczacılık
Fakültesi Dergisi. 38(2):103-116.
Yin, C. Y.; Duan, B. L.; Luo, J. X.; Li, C. Y., 2005. ‘’Early growth, dry matter
allocation and water use efficiency of two sympatric Populus species as affected by
water stress’’. Environ. Exp. Bot., 53, 315-322.
Rouphael, Y., M., Cardarelli, and G., Colla, 2008. Yield, Mineral Composition,
Water Relations, and Water Use Efficiency of Grafted Mini-watermelon Plants
Under Deficit Irrigation (Dipartimento di Geologia e Ingegneria Meccanica,
Naturalistica e Idraulica per il Territorio, Universita della Tuscia, 01100 Viberbo,
Italy).
Yuan Y, Liu Y, Wu C, Chen S, Wang Z, et al. (2012). Water Deficit Affected
Flavonoid Accumulation by Regulating Hormone Metabolism in Scutellaria
baicalensis
Georgi
Roots.
PLoS
ONE
7(10):
e42946.
doi:10.1371/journal.pone.0042946
WEB 1. http://gernot-katzers-spice-pages.com/engl/Cori_sat.html
WEB 2. http://shiftingpixel.com/2007/01/24/more-coriander-seeds/
45
ÖZGEÇMİŞ
Adı Soyadı
: Hediye Gül GÖZÜAÇIK
Doğum Yeri : Bismil / Diyarbakır
Doğum Tarihi : 01.02.1986
E-Posta
: [email protected]
:[email protected]
Yabancı Dil
: İngilizce
Eğitim Durumu
Orta Öğretim: Bismil Süper Lisesi( YDA ) ,2004, Bismil/ Diyarbakır
Lisans: Gaziantep Üniversitesi, 2011, Gaziantep
Yüksek Lisans: Kilis 7 Aralık Üniversitesi, Kilis
46

Benzer belgeler