Nesrin Akkaş - Türkiye Finans

Transkript

Nesrin Akkaş - Türkiye Finans
Her yeni yýl kimine göre bir baþlangýcý, kimine göreyse bir bitiþi simgeler... Atýlan
adýmlar, alýnan yollar ve ulaþýlan hedefler bakýmýndan, her yýlýn sonunda oturup
bir deðerlendirme yapmalý, bazý dersler çýkararak yeni adýmlarý ona göre atmalýyýz.
Türkiye Finans açýsýndan 2007 yýlý oldukça verimli ve baþarýlý geçti: Uluslararasý
para transferlerinde yakaladýðýmýz hatasýzlýk oranýyla yine "Mükemmellik Ödülü"
aldýk. Ardýndan bir yýl içinde iki kez alýnan murabaha sendikasyonu, bankamýza
uluslararasý piyasalarda duyulan güvenin bir simgesi olarak göze çarptý. Bu arada
ÝTO gibi büyük kuruluþlarla yapýlan iþ birlikleri de, gücümüze güç kattý.
Memur-Sen ve TÜMSÝAD gibi kuruluþlarla ortak kredi kartý ve Business Card
projelerimiz hayata geçti. 2008 sonu için 175 olarak hedeflediðimiz þube sayýmýzý,
2007 sonunda 137'ye ulaþtýrdýk.
Sosyal ve kültürel konularda da boþ durmadýk. Önceki yýl olduðu gibi 2007-2008
sezonunda da Ýstanbul Kültür ve Turizm Müdürlüðü'nün düzenlediði kültürel
etkinliklerin sponsorluðunu üstlendik. Türkiye'nin orman varlýðýný artýrmak ve
yaþanan çevre sorunlarýnýn çözümüne katkýda bulunmak amacýyla ÇEKÜD
tarafýndan yürütülen aðaçlandýrma kampanyasýna destek verdik. Türkiye Finans
çalýþanlarý olarak, Ýstanbul Samandýra Paþaköy'de bulunan 3 hektar alana, toplam
2500 adet fidan diktik.
Dünyaya açýlmak, diðer ülkelerle daha sýký ekonomik iliþkilerde bulunmak, tüm
kurumlar için olmazsa olmaz bir gereklilik. Ýþte Türkiye Finans da, kurulduðu
günden bu yana, dünya standartlarýnda bir banka olmak ve bu gerekliliði yerine
getirmek için var gücüyle çalýþtý. Paylaþým dergimizin yeni yýldaki bu ilk sayýsý,
Ýngilizce özet sayfalarýyla, farklý ülkelerden okuyuculara da ulaþýyor. Bu yeniliðin
yaný sýra, Katýlým Bankacýlýðý Uzmaný Paul Wouters ile Türkiye'de ve dünyada
katýlým bankacýlýðý; Süper Lig'de gösterdiði performansla herkesi þaþýrtan
Sivasspor'un teknik direktörü Bülent Uygun ile hedefleri ve beklentileri; usta
gazeteci Taha Akyol ile "Osmanlý ve Günümüz Türkiyesi" üzerine yapýlan röportajlarý
beðeniyle okuyacaðýnýzý umuyoruz. Bunlar sizlerle paylaþacaðýmýz konulardan
sadece birkaçý…
2008'in; baþarýlarýn ve paylaþýmlarýn artarak devam edeceði bir yýl olmasý dileðiyle…
PAY L A Þ I M D A N
Yeni Bir Yýl…
4
5
paylaþýmdan
BÝZDEN HABERLER
içindekiler
zaman
içimizden biri
4
KATILIM BANKALARI
ÝTO ÜYELERÝNE TANITILDI
Islamic Finance News dergisi 2007'nin en iyilerini seçti
Bankacýlýk sektöründe hýzla geliþen ve
büyüyen Katýlým Bankalarý'nýn ÝTO üyelerine
daha iyi anlatýlmasý ve tanýtýlmasý amacýyla
19 Kasým Pazartesi günü ÝTO Genel
Merkezi'nde bir toplantý düzenlendi.
Ülkemizde "Katýlým Bankacýlýðý" olarak
tanýmlanan sektörün dünyadaki önde
gelen yayýnlarýndan Islamic Finance News
dergisi, 2007 yýlýnýn en iyilerini açýkladý.
Okuyucular "Best Islamic Bank"
kategorisinde Türkiye'den Türkiye Finans'ý
en iyi olarak seçtiler.
ÝTO üyelerinin yoðun katýlým gösterdiði toplantýda
Katýlým Bankacýlýðý hakkýnda geniþ bir sunum
yapan Türkiye Finans Genel Müdürü Yunus
Nacar; "Katýlým Bankalarý, Türkiye genelindeki
419 þubesi ve 8860 çalýþaný ile hýzla büyüyen
bir güç konumundadýr. Bu yapýsýyla bankacýlýk
sektöründe toplanan fonlarda yüzde 3.75,
kullandýrýlan fonlarda ise yüzde 5.8 pay alan
katýlým bankalarý geliþmelerini sürdürerek
ilerleyen dönemde çok daha önemli çalýþmalar
yapacaktýr" dedi. Katýlým Bankalarý olarak
sendikasyonlar ile firmalara yurtdýþýndan uygun
maliyetli orta ve uzun vadeli fon kullanma olanaðý
saðladýklarýný da belirten Nacar, son bir yýllýk
dönemde Ýstanbul Menkul Kýymetler
Borsasý'ndan (ÝMKB) sonra ortalama olarak en
fazla getirinin yüzde 17.1 ile Katýlým Bankalarý
[email protected]
ekonomi
BÝZDEN HABERLER
TÜRKÝYE FÝNANS'A ULUSLARARASI ÖDÜL
tarafýndan saðlandýðýný, normal mevduat
bankalarýnda bu oranýn yüzde 15.6 olduðunu
söyledi.
Albaraka Türk Genel Müdürü Dr. Adnan
Büyükdeniz ise dünyada finansal sistemde
dönen paranýn 400 milyar dolarýnýn faizsiz
bankacýlýk alanýnda deðerlendirildiðini, dünyada
son dönemde faizsiz bankacýlýk enstrümanlarýna
önem verildiðini ve ülkemizde de faizsiz
bankacýlýk sektörünün öneminin giderek
anlaþýldýðýný vurguladý.
Türkiye'nin son birkaç yýldýr yaþanan geliþmeler
sonrasýnda 'kanat ülke'den 'merkez ülke' olma
yolunda hýzla ilerlediðini ve Türkiye'nin doðru
adýmlar atýlmasý halinde 'kilit ülke' olacaðýný
belirten Prof. Dr. Kerem Alkin, bir ülkenin
ekonomik sisteminin saðlamlýðý paralelinde
prestij kazandýðýný belirtti. Bu doðrultuda
ekonomik ürünlerin çeþitlendirilmesi gerektiðini
belirten Alkin, 'sukuk-u icara'nýn vakit
kaybetmeden hayata geçirilmesinin bir
zorunluluk olduðunu ve 'varlýk kârlýlýðý, gelir
senedi' gibi konularda beklenen yasalarýn acilen
çýkarýlmasýný istedi.
Dünya tarihine derin izler býrakan olaylar, kiþiler, medeniyetler vardýr. Osmanlý Devleti
de gerek ilim alanýnda, gerekse kültürel ve mimari alanda iz býrakabilmiþ önemli
tarihi aktörlerden bir tanesi. Bu köklü mirasýn sahibini ve günümüz Türkiyesine geçiþ
sürecini Taha Akyol ile konuþtuk. Osmanlý'nýn ardýndan Arapça ve Farsça kelimeleri
Türkçe'den çýkararak, dili sadeleþtirme çalýþmalarý yapýldýðýna dikkat çeken Akyol
uyarýyor: "Bir süre sonra Ýstiklâl Marþý anlaþýlamayacak hale gelecek!"
yönetim
8
K
[email protected]
kültürümüz
TÜRKÝYE FÝNANS'TAN ANLAMLI DESTEK
gelirken biz Türklerin elinde kopuz vardý. Halbuki
Osmanlý bu kopuza mehterdeki, klasik müzikteki
tüm enstrümanlarý da ilave etti. Hece vezni
yerine aruz vezni getirmek suretiyle dilde bir
ahenk oluþturdu. Saray kültürüyle bir bakýma
aristokratik diyebileceðimiz yüksek bir kültür
meydana getirdi. Bu bakýmdan Osmanlý'nýn bize
býraktýklarýnýn, son derece pozitif bir miras
olduðunu düþünüyorum.
Türkiye Finans'ýn destek verdiði "Kültürel
Etkinlikler Projesi" kapsamýnda; öncelikle
kütüphanelerin yalnýzca kitap okunan yerler
deðil, birer kültür yaþam merkezi haline
getirilmesi planlanýyor. Proje kapsamýnda
Ýstanbul'da bulunan müzelerin de aktif olarak
kullanýlmasý hedefleniyor.
Ýstanbul Ýl Kültür ve Turizm Müdürü Doç. Dr.
Ahmet Emre Bilgili, proje ile kültürel etkinliklerin
belli merkezlerden çýkarýlýp tüm Ýstanbullular'ýn
ayaðýna götürülmesinin amaçlandýðýný söyledi.
Kültürel etkinliklerin bir þehirde yaþayan
insanlarýn en önemli ihtiyacý olduðunu
vurgulayan Doç Dr. Bilgili, "Bu tip etkinliklerin
yaygýnlaþmasý ile bu þehirde hem kültür layýk
olduðu yere gelir hem de ayný þehirde yaþayan
insanlara gerçekten "hemþehrilik" duygusu
aþýlanmýþ olur" dedi.
Hýristiyan Arap Charles Isawi:
“Ortadoðu'da Türkler'in yerleþik
medeniyete ve kurumlaþmaya
öncülük ettiðini, bu bakýmdan
Türk tarihinin ilerici bir misyona
sahip olduðunu” söyler.
9
anuni zamanýnda Viyana'dan Hint
Okyanusu'na, Ural Daðlarý'ndan
Arabistan'a kadar 11 milyon km
karelik bir alanda hüküm süren
Osmanlý Devleti, 600 yýllýk ömrü
sonlansa da görkemiyle anýlmaya
devam ediyor. Osmanlý mirasý eserler, Osmanlý
esintilerini taþýyan kýyafetler ve hatta Osmanlý
mutfaðýna ait yemekler, Türkiye'yi merak eden
ve buraya yolu düþenlerin en çok ilgi gösterdiði
unsurlar… Türkiye Cumhuriyeti'ne kültür ve
kurumlaþma yolunda büyük miraslar býrakan
ve yeni bir çaðý baþlatacak kadar büyük adýmlar
atan Osmanlý'yý, yýllarýn gazetecisi Taha Akyol'dan
dinledik. Osmanlý'nýn Türklere kattýðý deðerleri
bizlerle paylaþan deneyimli gazeteci Akyol,
"Bugün Türkiye herhangi bir Ortadoðu
ülkesinden daha fazla geliþmiþ, daha
kurumlaþmýþ, daha demokrat, daha
modernleþmiþ bir ülkeyse; bu 600 yýllýk Osmanlý
Ýmparatorluðu'nun býraktýðý kurumlaþma, kanun,
merkezi idare, hukuk gibi geleneklere dayanýyor."
diyor.
600 yýldan fazla ayakta kalmýþ ve Kanuni
zamanýnda üç kýtaya hâkim olmuþ Osmanlý
Devleti, kuruluþundan yýkýlýþýna dek sizin için
ne anlam ifade ediyor?
Osmanlý Devleti benim için iki þey ifade ediyor:
Birincisi, Türklerin göçebelikten yerleþik
medeniyete geçiþi, ikicisi ise Orta Asya kökenli
Türklerin Balkanlar'da Batýyla tanýþarak
Anadolu'yu vatanlaþtýrmalarý. Göçebelikten
kurtulduðumuz içindir ki, Türkiye bir Irak gibi,
bir Suriye gibi ve devlet geleneði olmayan
Ortadoðu'daki diðer Arap devletleri gibi olmadý.
Osmanlý günümüze güçlü bir devlet geleneði
ve bürokrasisi, kurumlaþmýþ bir yönetim mirasý
býraktýðý içindir ki, Tanzimat'tan itibaren hukuk
modernleþti, eðitim modernleþti. O hukuka dayalý
kurumlar ve o eðitim kurumlarýndan mezun
olanlar, Milli Mücadele'de bulundular. Ýkinci miras
olarak söylediðim Batýyla tanýþmýþ olmak, bizi
göçebe kültüründen ziyade yerleþik kültürle,
kurumlarla düþünen, estetiði, sanatý olan bir
toplum haline getirdi. Orta Asya'dan Anadolu'ya
Türkiye'de sorun cumhuriyetin elden gitmesi deðildir; zihinlerimizin daha fazla açýlmasýný saðlayacak kadar daha özgürlükçü, daha çeþitli, daha demokrat, daha liberal bir Cumhuriyet anlayýþýnýn ve uygulamasýnýn yerleþmesidir.
Özgürlükler açýsýndan baktýðýmýzda; Osmanlý,
çok uluslu yapýya sahip bir devletti; çok farklý
dilden, dinden, ýrktan insan Osmanlý sýnýrlarý
içinde yaþýyordu. Buradan yola çýkarak,
Osmanlý Devleti’nin hoþgörü anlamýnda bir
model olduðunu söyliyebilirmiyiz ?
Benim için Atatürk dönemi de model deðildir,
Osmanlý dönemi de. Bu dönemlerden esinler
alýnabilir, dersler çýkarýlabilir. Fakat ona bakarak
geleceðimizi inþa edemeyiz. Ancak onlarýn
yaptýklarý bize bir kültür mirasý, bir tecrübe
býrakmýþtýr.
Kanuni zamanýnda Osmanlý'ya
özenen Fransýz düþünürler…
Osmanlý'ya özgürlükler açýsýndan bakmak
istediðimizde, öncelikle hangi döneme
baktýðýmýzý düþünmemiz, daha sonra da onu
kendi dönemiyle mukayeseli olarak görmemiz
lâzým. Kanuni dönemine baktýðýnýz zaman
Osmanlý Ýmparatorluðu, Avrupa'ya göre
inançlara, kimliklere daha fazla saygýlý, daha
düzenli bir imparatorluktu. Hatta Avrupa'da 33
Yýl Savaþlarý gibi büyük savaþlar, feodal kavgalar,
Fransa'daki San Bartelemi Katliamý gibi büyük
kitle katliamlarý yaþanýrken, Osmanlý
Ýmparatorluðu'nda devrine göre nispi bir huzur
ve düzen yaþanýyordu. O yüzden de Fransýz
16
kiþisel geliþim
Foto: Emrah Gürel
Futbolseverler tarafýndan 'Asker Bülent' olarak anýlan
Sivasspor Teknik Direktörü Bülent Uygun, yükseliþe
geçen Sivasspor'u, futbola olan tutkusunu,
hayallerini ve ailesini Paylaþým Dergisi’ne anlattý.
mesleki yazý
Benim futbola baþlama hikâyem biraz ilginç
aslýnda. Babam milli takým güreþ þampiyonuydu.
Ben de 5 yaþýnda güreþe baþladým ve yaklaþýk
14 yaþýna kadar da devam ettim. Güreþe devam
ettiðim sýrada bir arkadaþýmýn maçýný izlemeye
gittim. Takýmda oyuncu eksiði vardý ve teknik
direktör Ekrem Karaberberoðlu eksik oyuncunun
yerine beni oynatmak istedi. Oynadýðým bu
maçýn ertesi günü Ekrem Hoca gelip babamla
konuþtu. Bu konuþmanýn ardýndan babam
bana, "Sen artýk güreþe gelmiyorsun, Ekrem
hocan seni istiyor. Bundan sonra futbolcu
olacaksýn." dedi. O zaman çok üzülmüþtüm.
Çünkü minderde sýrtý yere gelmeyen bir
güreþçiydim. Sakarya'da birincilikleri olan,
güreþte çok iyi yerlere geleceði düþünülen bir
sporcuydum. Böylelikle, biraz istemeyerek de
olsa futbola baþladým.
Babanýzý iknâ eden sözler ne oldu acaba?
Ekrem Hocam babama, "Oðlunu güreþçi yapýp
aç býrakacaðýna, futbolcu yap da bu iþten ekmek
yesin." demiþ. Babam bu sözle iknâ olmuþ.
Ekrem Hocamýn da ellerinden öperim, iyi ki
böyle bir karar vermiþ. Hiç piþman deðilim.
Asrýn güreþçisi olamayacaðýma göre iyi ki
futbolcu olmuþum.
SPOR
güncel
16
düþünürleri bu anarþiden kurtulmak için,
“Osmanlý gibi merkeziyetçi bir devlet kurmak
lâzýmdýr” diye kitaplar yazmýþlardýr.
Geçmiþe bakýþýmýz düþmanca da
olmamalý, sevda dolu
gözlerle de…
Abdülhamid dönemine bakacak olursak; bu
dönem de monarþi dönemidir. Bu dönem,
Avrupa'ya, hatta 20. yy Avrupasý'ndaki Nazi
faþizmine bakmak gerekir. Abdülhamid
gerçekten otoriter bir liderdi. Parlamentoyu tatil
etmiþ, siyasi düþünceleri yasaklamýþtý. Ancak
ayný þey tek partili döneminde de yaþanmýþtý.
Abdülhamid döneminde bu yasaklar ve otokratik
idare olmakla beraber eðitim ve edebi dilin son
derece geliþtiðini görüyoruz. Çok uluslu ve
daðýlmak üzere olan bir imparatorlukta özellikle
1. Dünya Savaþý'na doðru gitmekte olan bir
dünyada, saðlýklý bir meþrutiyeti yönetmek
mümkün olmamýþtýr. Nitekim Abdülhamid'in
tahttan indirilmesiyle birlikte Avrupa'da 1. Dünya
Savaþý'nýn çýkmasýna paralel, Osmanlý da
kendisini bu savaþýn içinde bulmuþtur. Geçmiþe
düþmanca da bakmamak lâzým sevda dolu
gözlerle de... Dönemleriyle mukayese ederek
ve bugüne býraktýklarýnýn ne olduðunu dikkate
alarak bakmak lâzým.
SPOR
mý sizi futbol oynamaya yöneltti?
Nesrin Akkaþ
Asker Bülent'in
zirve yürüyüþü
ürünlerimiz
ÝSTANBUL KÜLTÜREL ETKÝNLÝKLER PROJESÝ'NE
Ýstanbul Kültür ve Turizm Müdürlüðü
tarafýndan geçtiðimiz yýl baþlatýlan 'Kültürel
Etkinlikler Projesi' geniþleyerek devam
ediyor. Türkiye Finans'ýn desteklediði proje
kapsamýnda her ay farklý mekanlarda
gerçekleþtirilen etkinliklerle kültür baþkenti
olmaya hazýrlanan Ýstanbul'un geneline
ulaþýlmasý hedefleniyor.
model deðil,
geleceðe
esin kaynaðý
olmalý!
bankamýzdan
teknoloji
adaylar yarýþtý. Okurlardan gelen oylar
sonucunda "Best Islamic Bank" kategorisinde,
Türkiye'den Türkiye Finans en iyi olarak seçildi.
Diðer ülkelerden ödüle layýk görülen bankalar
þöyle sýralandý: Bahrain Islamic Bank (Bahreyn);
Islamic Bank of Brunei (Brunei); Faisal Islamic
Bank (Mýsýr); Bank Syariah Mandiri (Endonezya);
Kuwait Finance House (Kuveyt); CIMB Islamic
Bank (Malezya); Meezan Bank (Pakistan); Qatar
Islamic Bank (Katar); Al Rajhi Bank (Suudi
Arabistan); The Islamic Bank of Asia (Singapur);
Dubai Islamic Bank (B.A.E.) ve European Islamic
Investment Bank (Avrupa). Ödüller 26 Þubat'ta
Dubai ve 6 Mart'ta Kuala Lumpur'da
düzenlenecek iki ayrý törenle sahiplerine teslim
edilecek.
ÝTO'nun ev sahipliðinde gerçekleþtirilen toplantýya Türkiye Finans Genel Müdürü Yunus Nacar, Albaraka Türk Genel Müdürü
Dr. Adnan Büyükdeniz ve Ýstanbul Ticaret Üniversitesi Öðretim Üyesi Prof. Dr. Kerem Alkin konuþmacý olarak katýldý.
Geçmiþ
tadýmlýk
Ýngilizce yayýn yapan Malezya merkezli dergi,
her yýl sonunda bir anket düzenliyor. Aralýk
2007'de yapýlan son ankette 35 kategoride 1502
oy kullanýldý. Sektörün önde gelen mensuplarý,
oylarýný "en iyi" algýladýklarý kurumlardan yana
kullandý. Ülkeler kategorisinde 15 ülkeden
2010 yýlýnda Avrupa Kültür Baþkenti olmaya
hazýrlanan Ýstanbul için çalýþmalar tüm hýzýyla
devam ediyor. Türkiye Finans'ýn katkýlarýyla
Ýstanbul Kültür ve Turizm Müdürlüðü tarafýndan
bu yýl ikincisi hayata geçirilen "Kültürel Etkinlikler
Projesi" ise bu hazýrlýklarýn önemli adýmlarýndan
biri olarak deðerlendiriliyor.
Aynur Þenol
S ÖY L E Þ Ý
B
ülent Uygun'un Sakaryaspor'da
baþlayan futbol hayatý, en parlak
dönemini Fenerbahçe'ye
transferiyle yaþadý. Fenerbahçe'ye
transferinin ilk yýlýnda gol kralý
olurken, baþarýlarýnýn yanýnda
verdiði asker selamýyla da sempati topladý. O
yýllarda da herkes onu konuþuyordu, küme
düþmek üzereyken devraldýðý Sivasspor'u ligin
üst sýralarýna çýkardýðý bugün de... Bülent Uygun,
"Hayallerim var; ama hayalperest deðilim." diyor
ve ekliyor, "Anadolu'dan bir takýmý þampiyon
yapmak, Þampiyonlar Ligi Þampiyonu Kupasýný
ellerimin arasýnda görmek istiyorum."
Futbol kariyerinize Sakaryaspor'da baþladýnýz.
Daha sonra Kocaelispor ve sonrasýnda da
Fenerbahçe… Bülent Uygun'un yýldýzý da
Fenerbahçe ile parlamaya baþladý aslýnda.
Size göre Fenerbahçe'nin kariyerinize, artý
ya da eksi, ne gibi etkileri oldu?
Ben Kocaelispor'da ilk defa profesyonel oldum
ve 4 sene boyunca orada futbol oynamaya
devam ettim. Bütün kariyerimin baþlangýç
noktasý orasý oldu. Ama futbolda zirveye çýkýþým
o sezonun sonunda Fenerbahçe'ye transferimle
oldu. O zamanlar henüz 21 yaþýnda olmama
raðmen gösterdiðim performansla 4 büyük
takým tarafýndan aranan bir futbolcu oldum. Bir
seçim yapmam gerekiyordu ve Oðuz Çetin,
Aykut Kocaman gibi ellerinde yetiþtiðim
aðabeylerimin Fenerbahçe'de olmasý ve baþkan
Güven Sazak'ýn beni aramasý sebebiyle ben
Fenerbahçe'yi tercih ettim. Bundan sonra bir
futbolcu için yaþanmasý gereken en güzel
duygularý yaþadýðým bir dönem baþladý.
Fenerbahçe sayesinde oynadýðým futbol,
verdiðim asker selamý, yaptýklarým ve
yapabileceklerimle herkesin takip ettiði, sevgiyle
baktýðý bir futbolcu oldum. Burada ilk senemde
gol krallýðý yaþadým. O zamanki takýmýmýzda
Tanju Çolak'ýn, Oðuz Çetin'in, Aykut Kocaman'ýn,
Frank Pingel'in sakatlýklarýndan doðan boþluklar
oluþmuþtu ve birinin bu boþluklarý doldurmasý
gerekiyordu. Hocam da beni santrafor olarak
oynattý ve bu sayede attýðým goller takýmýmýzý
þampiyonluk yolunda hep önde tuttu. Dolayýsýyla
ben de unutulmaz anýlarla dolu bir 4 yýl yaþadým
Fenerbahçe'de.
Asker selamýndan bahsetmiþken, sizin
isminizle özdeþleþmiþ bu selamýn ortaya
çýkýþý nasýl oldu?
Fenerbahçe'de oynadýðým ilk maçta,
Galatasaray ile TSYD Kupasý için mücadele
ettik. Baþkanýmýz Derya Sazak, gol atarsam
ona asker selamý vermemi istedi. O maçta
attýðým golden sonra ben de gidip baþkanýma,
"Bu golü size armaðan ediyorum" diyerek asker
selamý verdim. Bunun sonucunda da o selam
benimle epeyce özdeþleþti. Taraftarlar bana,
"Asker buraya yumruk havaya!" diye tezahürat
etmeye baþladý. Ben yumruk gösterisi
yapmaktansa asker selamý vermeyi tercih ettim.
Ýsmet Ýnönü hatýralarýnda
anlatýr: "Baðýrdým,
birbirimizi anlamýyoruz
dedim." Atatürk'ün Ýsveç
veliahtý Gustav
geldiðinde yaptýðý bir
protokol konuþmasý var,
hiç kimse anlamaz… Ýþte
Ýsmet Ýnönü'nün
“birbirimizi anlamýyoruz”
diye isyan ettiði de budur.
Sonra Atatürk, bunun bir
yanlýþ olduðunu görür ve
Fatil Rýfký’ya þöyle der:
“Dili bir çýkmaza
saplamýþýz, onu bu
haliyle býrakamayýz.” Bu
yanlýþý fark eden Atatürk,
yeniden “istiklâl”, “millet”
ve “millî haysiyet”
demeye baþlar. Bu
Mustafa Kemal'in
karizmatik dehasýný
gösterir.
17
Bizim için her maç
özeldir ve final
havasýnda oynanýr.
Futbolcularým oyunda
rahat olurlar ve
oynadýklarý futboldan
zevk alýrlar. Futbol topu
onlarýn sevgilileri gibidir
ve sevgilileriyle orada
vals yapmak
zorundalar. Bir orkestra
þefi olarak da ben
onlarý yönetirken her
futbolcumdan
yetenekleri anlamýnda
sahada güzellikler
sunmalarýný beklerim.
"Sýrtý yere gelmeyen
güreþçiydim; ama iyi ki futbolcu
olmuþum"
Futbol oynamak sizin hayaliniz miydi yoksa
her erkek çocuðunda var olan futbol meraký
28
Cihan Dað
news
MEKÂN
1
2
12
20
22
24
32
36
39
40
44
48
56
58
60
62
63
64
VAN
Dört bir yaný daðlarla çevrili Van'a, ister havayolu isterse de karayoluyla gelinsin, o
topraklara adým atýldýðýnda bir þaþkýnlýk duygusu kaplýyor insanýn içini. Yüzlerce metre
yükseklikte, karlarla kaplý daðlarýn ortasýnda, Van Gölü kýyýsýnda kurulmuþ bu þehir
bir vahayý andýrýr. Tarihi Ýpek Yolu'nun Türkiye üzerindeki ilk ayaðý olan bu serhad
kentinin tarihi de, binlerce yýl önceye dayanýr. Kimlere yurt olmamýþ ki Van… Urartular,
Medler, Persler, Büyük Ýskender, Roma ve Bizans Ýmparatorluðu ve son olarak Osmanlý
Ýmparatorluðu… Sadece bu isimleri sýralamak bile hikayesi M.Ö. 4 binli yýllarla dek
uzanan kentin tarihi atmosferini anlatmaya yetecektir.
saatinde gittiðinize baðlý olarak deðiþiyor.
Kimi zaman kil rengine kimi zamansa gri
ya da sarýya çalýyor. Bunun nedeni ise
kilisenin yapýldýðý kýzýl andezit taþý.
Vaspurakan Kralý I. Gagik tarafýndan 915921 yýllarý arasýnda yaptýrýlan kilisenin
tasarýmý da krala ait. Bin yýlý aþan tarihiyle
Akdamar Kilisesi mimarisi kadar dýþ
çevresini saran kabartmalarla da dikkat
çekici. Bir rivayete göre þimdi içleri boþ
olan hayvan ve insan figürlerindeki gözlerin
içinde daha önce çok kýymetli taþlar
bulunurmuþ.
Van Kalesi
reklam dünyasý
Yemeðin adý: Kavut
Porsiyon adedi: 5 kiþilik
Kullanýlan Malzemeler:
Kavut (buðdayýn
kavrulduktan sonra el
deðirmeninde
öðütülmüþ hali) 250 gr.
Tereyaðý 150 gr. Þeker
isteðe göre
Yapýlýþý: Tereyaðý bir
tavada eritilir. Kavut
karýþtýrýlýr. Hafifçe
kýzardýktan sonra isteðe
göre þeker katýlýr. Þeker
katýlmadan da
kahvaltýlarda çayla
birlikte yenilebilir.
bulmaca
þube bilgileri
Serhad Kenti
kiliseler, camiler, kaleler, þelaleler, köprüler,
hamamlar, medreseler… Ancak
görmezseniz eksik kalacaðýnýz bir diðer yer
Akdamar Adasý ve Kilisesi. Van'ýn Gevaþ
ilçesinde bulunan adaya, 20 dakikalýk keyifli
bir motor yolculuðu ile ulaþabiliyorsunuz.
Adaya yaklaþýrken sivri külahlý kubbesiyle
Akdamar Kilisesi dikkat çekiyor. Plan
bakýmýndan gonca yapraðý biçimindeki bir
haç þeklinde olan kilisenin kubbelerinin
yüksek tutulmuþ olmasý, görsel etkiyi de
artýrýyor. Bahçesinde badem aðaçlarý
bulunan kilisenin rengi, günün hangi
28
M
Bu büyülü kenti gezerken güzel
bir program yapmalýsýnýz. Ama
kahvaltý yapmadan da olmaz.
Hele de bahsettiðimiz þehir
Van ise. Zira burada
yapacaðýnýz kahvaltý büyük
kentlerde yapýlanlara benzemez. Þehir
merkezinde baþta Sütçü Fevzi olmak üzere pek
çok kahvaltý salonu, size bu fýrsatý sunacaktýr.
Sadece kahvaltý servisi veren bu salonlarda
öðle saatlerine dek leziz bir kahvaltý yapabilirsiniz.
Baþta otlu peynir olmak üzere þairin "masa da
masaymýþ hani" dediði türden donanýyor
masanýz; çeþit çeþit peynirler, kaymak, cevizli
bal, tereyaðý, süzme yoðurt, cacýk, sucuklu ya
da dilerseniz kavurmalý yumurta. 'Murtuða' ve
ustasýnýn "deðirmende öðütülmüþ buðday,
tereyaðýyla kavrularak yapýlýr" diye tarif ettiði
'Kavut'. Sýcak tandýr ekmeðinin yanýnda da
tercihe göre sýcak süt ya da çay. Sýcak ekmeðin
üstüne sürülecek kavut ve cevizli bal birleþimi
ile kahvaltýyý sonlandýrmak; tarihle, doðayla dolu
eþsiz bir Van gezisi için gerekli enerjiyi veriyor
ziyaretçilerine.
Bir tarih mabedi: Van Kalesi
Van Kalesi, eþsiz Van Gölü ve Süphan baþta
32
33
YÖNETÝM
Paul Wouters'ý biraz tanýyabilir miyiz?
Katýlým Bankacýlýðý Uzmaný
Paul Wouters'a göre:
Aynur Þenol
Katýlým Bankacýlýðýnýn
Sektördeki Payý Artýyor
3,5 sene önce Türkiye'ye gelen ve büyük potansiyele sahip
olduðunu düþündüðü 'katýlým bankacýlýðý' konusunda araþtýrmalar
yapmaya baþlayan Paul Wouters, bugün katýlým bankacýlýðý
konusunda ilgiyle takip edilen bir uzman. Yaptýðý araþtýrmalarda
edindiði izlenim ise þu: "Bu sermaye, sadece dini Ýslam olan
ülkelerde deðil, farklý dinlerden insanlarýn yaþadýðý ülkelerde
de geliþiyor."
[email protected]
YÖNETÝM
A
slen Belçikalý bir avukat olan Paul
Wouters, 3,5 senedir Türkiye'de
yaþýyor. Katýlým bankacýlýðýnýn
Türkiye'de çok büyük bir
potansiyeli olduðunu ve sürekli
büyüdüðünü söyleyen Wouters,
Türkiye'ye geldiði ilk günlerde bunun farkýna
varmýþ ve çalýþmalarýný bu konu üzerine
yoðunlaþtýrmýþ. Avrupalý olmasýna karþýlýk katýlým
bankacýlýðý üzerine çalýþmalarýný gün geçtikçe
derinleþtiren Paul Wouters: "Tüm dünya ülkeleri
Türkiye'yi merak ediyor ve Türkiye'deki potansiyeli
çok önemsiyor. Çok yakýnda dini Ýslam olmayan
ülkeler de bu alanda yatýrýmlarýný artýracak."
diyor. Buna gerekçe olarak da, katýlým
bankacýlýðýnýn ilke edindiði etik kurallarýn, tüm
insanlýk tarafýndan benimsenecek nitelikte
olmasýný gösteriyor.
Türkiye'de avukatlýk yapamadýðý için danýþmanlýk
hizmeti veren Paul Wouters, günü kurtaracak
bilgilerle yetinmek yerine, yarýn gerekli olacaðýný
düþündüðü bilgilerin peþinden gidiyor. Yýllar
önce Türkiye'ye geldiðinde gördüðü eksiklikleri
tamamlamak adýna çalýþmalarýna baþlayan Paul
Wouters, Türkiye'yi dünyaya tanýtacak ve onda
var olan potansiyeli tüm dünyaya aktaracak
makaleler yazýyor.
3.5 sene önce Türkiye'ye geldim ve Türkiye'deki
avukatlarýn ilgi duymadýðý alanlara yönelmek
istedim. O dönemde katýlým bankacýlýðý
konusunda bir potansiyel olduðunu, herkesin
bir þekilde bu konuyla ilgilendiðini, fakat
derinlemesine bilgi sahibi olmadýklarýný gördüm.
Bu konuda araþtýrmalar yapmaya baþladým.
Katýlým bankacýlýðý konusunda, tüm dünyaca
bilinen uzman kiþilerle görüþmeler yapýp,
baðlantýlar kurdum. Bu konuda yapýlan zirvelere,
Türkiye'yi temsilen katýlmaya baþladým. Malezya,
Suudi Arabistan ve Türkiye'de yazýlar yayýnlama
olanaðým oldu. Bir taraftan da, dünya çapýnda
çok tanýnan ve Malezya'da yayýnlanan, Islamic
Finance News (Ýslami Finans Haberleri) adlý
gazetede, danýþmanlýk yapmaya devam
ediyorum
Herkes Türkiye'yi merak ediyor
Sýk sýk zirvelere katýldýðýnýzý söylediniz.
Buralarda edindiðiniz izlenimler nelerdir?
Mesela geçtiðimiz aylarda Zürih'te düzenlenen
ve Financial Times'in organize ettiði bir zirveye
katýldým ve orada tüm katýlýmcýlara, Türkiye'deki
katýlým bankacýlýðý konusunda bilgi verdim. Bu
zirvede gördüðüm þu oldu: Bir sürü insan
Türkiye'ye yatýrým yapmak ve Türkiye'de katýlým
bankacýlýðýný elinde tutanlarýn kim olduðunu
öðrenmek istiyor. Türkiye'de bu sektör her geçen
yýl daha da büyüyor ve herkes bu tip bir
finansmaný kullanmak istiyor. Zirvedeki
konulardan biri de, Avrupa'da katýlým
bankacýlýðýnýn nasýl kullanýldýðý, bunun nasýl
kazanca çevrildiðiydi. Bugüne kadar katýldýðým
tüm konferanslarda, dünyadan Türkiye'ye genel
bir ilgi olduðunu gördüm. Bu durum, Zürih'te
de deðiþmedi; herkes, Türkiye hakkýnda bir
þeyler öðrenmek istiyor.
Türkiye'de katýlým bankalarýnýn temeli, bundan
22 yýl önce atýldý, diyebiliriz. Katýlým
bankacýlýðýnýn dünyadaki geliþimiyle
Türkiye'deki geliþimini karþýlaþtýrýrsak; bu
sürede kat edilen yolu nasýl
deðerlendiriyorsunuz?
Katýlým bankacýlýðýnýn Türkiye'deki hikâyesi
1985'de baþladý ve son 6-7 yýldýr büyümesi
hýzlandý. Özellikle 2001 ekonomik krizinden,
katýlým bankalarýnýn olumsuz etkilenmemesi,
krizden sonra bu alanda oldukça büyük bir
hareketlenme yaþanmasýna neden oldu. Genel
olarak tepkiler ortak aslýnda, herkes bu
sermayenin hýzla büyümesine oldukça þaþýrýyor.
IMF yetkilileri, bu sermayenin potansiyelinin 1,4
trilyon dolar olduðunu, ancak bunun 400-500
milyar dolarýnýn kullanýldýðýný söylüyorlar.
Konvansiyonel bankalar açýsýndan baktýðýmýzda
da, katýlým bankalarý, göz ardý edilemeyecek
kadar büyük bir rakip.
Katýlým bankalarý ile konvansiyonel bankalar
arasýndaki farký açýklar mýsýnýz?
Konvansiyonel bankalar, sabit bir faiz oraný
üzerinden parayý ödünç verirler. Bu paranýn ne
için kullanýlacaðý ya da projenin kâr elde edip
edemeyeceðiyle ise, fazla ilgilenmezler. Bu
bankalar için önemli olan, sizin ödünç aldýðýnýz
paranýn tekrar geri ödenecek olduðunu bilmektir.
Bu tip bankanýn müþterileri ya da mevduat
sahipleri, hesaplarý için belirli miktarda bir faiz
geliri elde ederler.
Katýlým bankacýlýðýnýn
Avrupa'da kurulmasý bir
süreçtir. Ancak bir
baþlangýcýn ardýndan bu
sayý hýzla artacaktýr. AB'de
paranýn ve servisin serbest
dolaþýmý söz konusu
olduðundan, muhakkak
hýzlý bir yayýlma da
olacaktýr.
Katýlým bankacýlýðý sisteminde ise, para sabit
bir faiz karþýlýðýnda ödünç verilemez. Banka,
projeye katýlarak, týpký sizin iþ ortaðýnýz gibi, kârý
yahut zararý paylaþýr. Diðer alternatif, bankanýn
finansal varlýklarýný leasing veya vadeli ödeme
ile satýþtýr ki, o iþten kâr elde etmek için çaba
göstermeli, çalýþýlmalýdýr. Bu kârýn bir bölümü
mevduat sahibine dönecektir.
Ülkemizde katýlým bankacýlýðý, hükümetten
herhangi bir destek almýyor. Diðer ülkelerde
durum nasýl?
Evet, Türkiye'de, katýlým bankacýlýðý maalesef
hükümetten aktif olarak hiçbir þekilde destek
almýyor Ama baþka ülkelere baktýðýmýz zaman
hükümetler katýlým bankacýlýðýný özellikle
destekliyor. Türkiye'de, hükümet tarafýndan aktif
olarak desteklenmemesine raðmen çok güçlü
ve hýzla büyüyen bir pazar haline geldi.
Endonezya'da devletin de desteðiyle paralar
kullanýlýyor, yani canlý tutuluyor. Türkiye'de ise
bu pazardaki paranýn büyük bir kýsmý uyuyor.
Baþka ülkeler bu sermayeyi desteklerken, ayný
zamanda farklý pencereler de açýyorlar.
Bahsettiðim destek, normal bankalardan daha
fazla katýlým bankalarýna veriliyor; yani
hükümetler, bu alanda yatýrýmý desteklemek için
çabalýyorlar. Ancak Türkiye'de hükümet, bu
konuda, tüm bankalara eþit olarak yaklaþýyor
ki, aslýnda katýlým bankalarýnýn da isteði bu
doðrultuda.
Her ekonomide birtakým
deðiþiklikler olabilir. Ama
katýlým bankacýlýðýnda bazý
þeyler belli olduðu için çok
büyük iniþler ve çýkýþlar
olmaz. Buna karþýlýk,
konvansiyonel bankacýlýk
birden çok alanda faaliyet
gösterdiðinden, aniden
büyüyebilir ya da çok
aþaðýlara düþebilir. Yani
krizler çok fazla
hissedilebilir.
32
46
Cihan Dað
Doðu’nun Parlayan Yýldýzý
Türkiye Finans
Van Þubesi
Kaliteli, dinamik ve güleryüzlü hizmet anlayýþýyla Türkiye'nin
en hýzlý büyüyen katýlým bankasý konumunda olan Türkiye
Finans'ýn baþarýsýnýn ipuçlarýný Van Þubesi'nde aradýk.
D
Doðu'nun göl kýyýsýndaki tahtý
Van'ýn tarihi çok eskilere
dayanýyor. Tarihi Ýpek Yolu'nun
Türkiye'deki ilk duraðý olan kentin
tarihi M.Ö. 4 binli yýllara dek
uzanýyor. Bu tarihi kenti diðer
Doðu illerinden ayýran en önemli unsur hiç
kuþkusuz Van Gölü. Zira iklim, göl nedeniyle
diðer doðu þehirlerine göre daha yumuþak ve
bu nedenle bölge de önemli bir ticaret merkezi.
Bölgedeki tarihi zenginliklerin restore edilmesiyle
þehir, Doðu'da turizmin baþkenti olmaya da
aday.
Þ U B E TA N I T I M I
[email protected]
Türkiye Finans Van Þube Müdürü
Kadir Keleþ
Van'da en önemli geçim kaynaðýný tarýmcýlýk,
aðýrlýklý olarak da hayvancýlýk oluþturuyor. Kent,
Türkiye'nin et ihtiyacýnýn önemli bir bölümünü
karþýlýyor. Sanayi, gýda ve dokuma sektörlerinin
öne çýktýðý Van'da, et ürünleri iþleyen orta ölçekli
tesisler bulunuyor. Van'ýn ticarette sahip olduðu
pay da oldukça yüksek. Bunda en büyük etken
þehrin sýnýra yakýnlýðý ve sýnýrlarý içerisindeki Van
Gölü. Zira Ýran'dan ya da kuzeyden gelen
mallarýn bölgeye daðýtýlmasýnda Van Gölü büyük
ulaþým kolaylýðý saðlýyor. Van'da bir diðer dikkat
çekici geliþme ise saðlýk sektöründeki büyüme.
Sadece il merkezinde iki devlet bir de üniversite
araþtýrma hastanesi olmak üzere büyüklü
küçüklü çok sayýda özel hastane birbiri ardýna
açýlýyor.
Van'da turizm geliþiyor. Van'da ticaret artýyor.
Van'ýn ekonomisi büyüyor. Kýsaca "Serhad Þehri
Van" Doðu'nun baþkenti olma yolunda hýzla
genel yayýn yönetmeni
aydýn gündoðdu
Baþarýnýn sýrrý insanlarý tanýmak
ilerliyor. Biz de Van'ýn bu baþarýsýnýn sýrlarýný,
kurulduðu günden bu yana "yerel kaynak, yerel
kalkýnma" anlayýþýný benimseyen Türkiye Finans
Van Þubesi'nde aradýk.
Leasing denince ilk akla gelen
banka: Türkiye Finans
Türkiye Finans Katýlým Bankasý'nýn kuruluþ
aþamasýnda yönetmen olarak görev yapan ve
þu anda Türkiye Finans Van Þube Müdürü olarak
görevini devam ettiren Kadir Keleþ on yýlý aþkýn
bir süredir bankacýlýk yapýyor. Kendi deyimiyle
mesleðine büyük bir baðlýlýk içinde. Çünkü o,
insanlarý seviyor. Ýlk ve orta öðrenimini Van'da
yapan Keleþ, üniversite eðitimini Anadolu
Üniversitesi'nde tamamladý. Çeþitli bankalarda
görev yaptýktan sonra, o zamanki adýyla Family
Finans Van Þubesi'nin kuruluþunda önemli
katkýlarý oldu. Keleþ 2007 yýlýnýn Temmuz ayýndan
beri Türkiye Finans Van Þubesi'nin baþýnda
bulunuyor.
Kentin ekonomik hacminin artmasýnda büyük
katkýlarý olan þube, 14 çalýþanýyla, Van'da ilk 3
banka þubesi arasýnda bulunuyor. Tecrübeli
þube müdürü, aðýrlýklý olarak gayri nakdi
çalýþtýklarýný ve kâr payý dýþý gelirlerin yanýnda
bu özellikleriyle Türkiye Finans'ýn diðer þubeleri
arasýnda da önde yer aldýklarýný söylüyor. Keleþ'e
göre bunun nedeni inþaat taahhüt firmalarýyla
çalýþmalarý… Bölgede leasing denilince akla
gelen ilk banka olan Türkiye Finans Van
Þubesi'nin müþteri profilinde saðlýk, inþaat
taahhüt ve kömür sektörü öne çýkýyor.
Bölgede en az çek yazdýrma oranýna sahip
þubenin bu baþarýsýndaki nedeni
sorduðumuzda, müdür Kadir Keleþ bize þu
yanýtý veriyor: "Her þeyden önce müþterilerimizi
iyi tanýyoruz. Çalýþanlarýmýz onlarla iyi iliþkiler
içinde. Öyle ki, iþleri olmasa bile boþ vakitlerinde
yanýmýza uðrar çayýmýzý içerler hem de iþle ilgili
fikirlerimizi alýrlar. Bu da karþýlýklý olarak birbirimizi
tanýmamýzý saðlýyor. Ayrýca þubelere kredi yetkisi
verilmesi baþarýmýzýn artmasýnda bir diðer etken.
Ýþlemlerde hýzýn artmasý bir yana bize
güvenildiðini bilmek hem kendimize güvenimizi
artýrdý hem de motivasyonumuzu yukarýlara
çekti."
ise keyif aldýðým bir diðer hobim. Çoðu zaman
çocuklarýmla beraber fotoðraf makinesini alýyoruz
ve hoþumuza giden bir yer gördüðümüz zaman
oralarýn fotoðraflarýný çekiyoruz."
sorumlu yazý iþleri müdürü
kemal kaptaner
Türkiye Finans Van Þube Müdürü Kadir Keleþ'e
son sözünü sorduðumuzda kýsa bir yanýt veriyor:
"Hedefimiz Van'da bir numara olmak. Biliyoruz
ki baþarmak elimizde."
zaman, makine almak için
önceliðimiz leasing imkânlarýndan
yararlanmak oluyordu. Zaten diðer
bankacýlýk iþlemlerini de burada
yaptýðýmýz için bu iþe giriþmeden
önce bankamýza geldik ve
konuþtuk: Ne yapabiliriz, nereye
kadar iþi ilerletebiliriz? Zira
karþýmýzda büyük rakipler mevcuttu.
Türkiye Finans önümüzü görmek
adýna bizlere önemli katkýlar saðladý.
"Bir lider olarak, yoðun bir çalýþma temposu
içindeki çalýþanlarýn motivasyonunu nasýl
saðlýyorsunuz?" diye sorduðumuzda baþarýlý
þube müdürü hiç düþünmeden þu sýrrý veriyor:
“Birbirilerini tanýmak ve mesleði sevmek.” Bir
yönetici olarak öncelikle insanlarla iletiþimde
olmayý seviyorum. Çalýþma arkadaþlarýmýzla sýk
sýk bir araya geliyoruz. Yaz mevsiminde her ay
piknik düzenliyoruz. Kýþýn ise bir çalýþma
arkadaþýmýzýn evinde ailece toplanýyoruz.
Böylece birbirimizi daha iyi tanýyoruz. Müþteri
ya da ekip arkadaþýnýz fark etmez; baþarýya
giden yolda karþýnýzdaki insaný tanýmak ve
anlamak çok önemli." diye de ekliyor Kadir
Keleþ.
yayýn kurulu
mehmet ali akben
süleyman çelik
selçuk aydemir
Diðer tüm bankacýlýk iþlemlerinizi
de Türkiye Finans'ta
gerçekleþtirdiðinizi söylediniz?
Peki, neden Türkiye Finans?
Türkiye Finans KOBÝ'nin dilinden
anlýyor. Biz yýllardýr resmi bankalarýn
resmiyetlerinden bir türlü
sýyrýlamadýk. Oysa buraya
geldiðimiz zaman hissettiðimiz ilgi
ve sevecenlik, bizi Türkiye Finans'a
daha çok yaklaþtýrýyor. Birleþmenin
ardýndan kadroda artýþ olmasý ve
teknolojiye olan yatýrýmla beraber
bankadaki yoðunluk da azaldý.
Ýhtiyacýmýz olan tüm bankacýlýk
hizmetlerini burada fazlasýyla
gerçekleþtirebiliyoruz. Ayrýca
Türkiye'nin her yerinde þubeleri
mevcut. Ýþlemlerimizi büyük bir hýzla
gerçekleþtirdiðimiz için þehir
dýþýndaki müþterilerimize de özellikle
"Türkiye Finans'ý tercih edin."
diyoruz.
Türkiye Finans'tan bir müþteri:
Türkiye Finans
KOBÝ'nin dilinden anlýyor.
Sizi tanýyabilir miyiz?
Ýsmim Yavuz Karaman.1969'da
Van'ýn Baþkale ilçesinde doðdum.
Ýlk ve orta öðrenimimi
tamamladýktan sonra ticarete
atýldým. Ýlerleyen süreçte iþlerimizi
daha da geliþtirdik. Son olarak kâðýt
sektörüne adým attýk.
"Baþarmak elimizde"
Hiç kuþkusuz, bir mesleði sevmek ve çok
çalýþmak baþarýnýn 2 altýn kuralý. Mutlu bir aile
yaþamý ise, baþarý için olmazsa olmazlardan...
3 erkek çocuk babasý olan baþarýlý Türkiye Finans
Van Þube Müdürü Kadir Keleþ'in ailesi ve
mesleðinden sonra en büyük tutkusu doða.
Keleþ, bu tutkusunu þöyle anlatýyor: "Doðanýn
içinde huzur buluyorum ve senede bir hafta mý
mutlaka doðayla hele de ormanla iç içe bir
yerde ailemle birlikte geçiriyorum. Fotoðrafçýlýk
Türkiye Finans'ýn bu süreçte nasýl
bir katkýsý oldu?
Yýllardan bu yana Türkiye Finans ile
çalýþýyoruz. Yeni bir iþe gireceðimiz
52
46
53
Cihan Dað
Ýnternet
Baðýmlýlýðý
Ýlk bilgisayar, insanoðlunun hayatýný deðiþtiren en önemli icatlardan biri olarak
gösteriliyor. Ancak bu sihirli kutu, gerçek iþlevine, internetin gündelik hayatýn içine
girmesiyle kavuþtu. Öyle ki, insanoðlu ondan önceki alýþkanlýklarýný nasýl yerine
getirdiðini bile hatýrlayamaz oldu. Hayat kolaylaþtý, yaþam hýzlandý ve görünmez að,
kendine has alýþkanlýklar ve hatta kültür yarattý.
Ý
AÝLE
[email protected]
nternet artýk günümüzün en vazgeçilmez
buluþlarýndan biri. Tarým ve sanayi
devriminden sonra 3. büyük devrim olarak
kabul edilen internet, durdurulamaz bir
hýzla ilerliyor ve daha da ilerleyeceði
öngörülüyor. Bunda en büyük etken, hiç
kuþkusuz, internetin bireye þimdiye kadar
tatmadýðý oranda bir özgürlük vaat etmesi.
'Internetworldstats' sitesinin verilerine göre bugün
dünya genelinde her 5 kiþiden 1'i aktif internet
kullanýcýsý. Türkiye'de de durum çok farklý deðil.
90'larýn sonunda bilgisayarlarýn ve internetin
ucuzlamasýyla, ülkemizde de kullanýcý sayýsýnda
bir patlama oldu. Türkiye'de 2000 yýlýnda internet
kullanýcý sayýsý 2 milyonu geçmezken, bugün
bu rakam 16 milyonu aþmýþ durumda.
'Siber dünya' sadece ekonomi, askeri, üretim
ya da eðitim alanýnda insan hayatýný
deðiþtirmedi. Vaat ettiði sýnýrsýz iletiþim özgürlüðü
sayesinde, modern insanýn dünyayý algýlayýþýný
da deðiþtirdi. Sohbet odalarý, oyunlar, arkadaþlýk
siteleri, yeni ve farklý biçimlerdeki medya
portallarý, sanal topluluklar… Ýnternet artýk kendi
dilini, sosyolojisini hatta kültürünü yaratmýþ
durumda. Bunda hiç kuþkusuz, giderek sýnýrlarý
kalkan dünyamýzdaki baþ döndürücü teknolojik
geliþmeler de etkili. Mobil cihazlar sayesinde
evde deðilken; bir kafede, otobüste uçakta ya
da cep telefonunuzla yolda yürürken bile
internete baðlanabilir, dünyanýn herhangi
köþesindeki birine ya da bir bilgiye ulaþabilirsiniz.
Artýk insanoðlu, bedensel, mekânsal ya da
zamansal olarak bir yerde bulunmasa bile
iþlerini, iliþkilerini yürütebiliyor. Bu da doðal
olarak günlük hayatta yaþadýðýmýz birçok iliþki
biçimini farklý boyutlara taþýyor.
Ýnternete has hastalýklar
Günlük hayatýn içinde bu denli yoðun kullanýlan
bilgisayar ve internet, kendine has hastalýk ve
baðýmlýlýklarýn da ortaya çýkmasýna neden oldu:
Ýnternet hastalýðý ya da internet baðýmlýlýðý…
Bireyin toplumdan yalýtýlmasý, yalnýzlýk hissi ve
bunun sonucunda depresyona kadar giden
süreç… Ýnternetin baðýmlýlýða neden olup
olmadýðý sorusu, bilimsel çevrelerde hâla bir
tartýþma konusu olmayý sürdürse de; yapýlan
araþtýrmalar, bilgisayar baþýnda çok zaman
geçiren kiþilerin internetten uzaklaþtýrýldýklarýnda,
baðýmlý insanlarda görülen etkilere benzer
belirtileri gösterdiðini ortaya koymuþtur. Özellikle
gençler, bu baðýmlýlýða daha yatkýn. Bunun
nedeni ise, internetin bilinçli kullanýlmamasý.
54
Ýnternet, dünyada en fazla eðlence amaçlý
kullanýlýyor. Sonra sýrasýyla haber takibi, iþ ve
bilgi edinme geliyor. Türkiye'de de durum pek
farklý deðil, özellikle 15-25 yaþ arasý kiþiler
sanal dünyada sohbet etmek, oyun oynamak
ya da e-postalarýný kontrol etmek için
görünmez aðlarda gezintiye çýkýyor. Bilgisayar
baþýnda sabahlamalar, giderek kopulan
sosyal, iþ ya da okul yaþamý, giderek zayýflayan
aile baðlarý ve yerine getirilemeyen
sorumluluklar… Aslýnda bu baðýmlýlýk tehlikesi
sadece gençler için geçerli deðil, yetiþkinler
de risk altýnda. Hatta istatistikler, evliliklerin
bitme nedenleri arasýnda, eþlerden birinin
bilgisayar baþýnda aþýrý zaman geçirmesinin
de yer aldýðýný gösteriyor.
Ýnternet baðýmlýlýðýndan
korunma yollarý
Ýnternet bir bilgi mabedi olmasýna karþýn,
bilinçsiz kullanýmlarda baðýmlýlýða kadar
gidebiliyor. Baþta Amerika, Ýngiltere ve Çin
olmak üzere pek çok ülkede tedavi amaçlý
merkezler birbiri ardýna açýlýyor. Türkiye'de de
internet baðýmlýsý kiþilerin artmasýyla birlikte
bu tür tedavi merkezleri kurulmaya baþladý.
Peki, bu baðýmlýlýktan korunmanýn yollarý
nelerdir? Uzmanlar diðer baðýmlýklarda olduðu
gibi, bunda da, kiþinin öncelikle internette aþýrý
vakit geçirdiðinin farkýnda olmasý ve bu durumun
sosyal ve fiziksel yaþamýnda olumsuz etkilere
neden olduðunu kabul etmesi gerektiðinin altýný
çiziyorlar. Tedavide baþlýca kullanýlan yöntem
ise, online olunan vakitleri kýsýtlamaya gitmek.
10 soruda internet
baðýmlýlýðý
sabahladýðýnýz oluyor mu?
Uzmanlar diðer baðýmlýlýk türlerinde
görülen temel 2 unsurun, internet
için de geçerli olduðunu söylüyor.
Yani internette geçirilen sürenin
kontrol edilememesi ve uzak kalýnan
sürenin ardýndan bilgisayar baþýna
oturulduðunda, kiþinin rahatlamasý.
Eðer aþaðýdaki sorularýn büyük
bölümüne evet diyorsanýz, dikkatli
olmanýn zamaný gelmiþ demektir.
4- Ýnternette daha çok vakit
geçirebilmek için sorumluklarýnýzý
(iþ ya da okul) aksattýðýnýz oluyor
mu?
5- Online olmadýðýnýz zaman
huzursuzluk, kaygý ya da uyku
bozukluklarý yaþýyor musunuz?
6- Ýnterneti kullandýðýnýzda rahatlýyor
musunuz?
8- Ýnternette iþiniz bittiði halde, yeni
meþgaleler arýyor musunuz?
9- Ýnternet dýþý uðraþlara ilginiz
azalýyor mu?
2- Ýnterneti kullaným süreniz her
geçen gün artýyor mu?
10- Ýnternette geçirdiðiniz vakit
nedeniyle sosyal iliþkilerinizde,
özellikle yüz yüze görüþtüðünüz
arkadaþlarýnýzýn sayýsýnda azalma
oldu mu?
3- Geç vakitlere kadar bilgisayar
baþýnda kaldýðýnýz, hatta zaman
zaman bilgisayar baþýnda
Örneðin kiþi günde 16 saat bilgisayar baþýnda
oturuyorsa; o sürenin kademe kademe makul
bir süreye indirilmesi ve sosyal hayata dahil
olacak alýþkanlýklar edinilmesi bu önerilenler
arasýnda. Tedavide bir diðer aþama da kiþinin
hayatýndaki, bu baðýmlýlýða neden olan psikolojik
Kobi Doktoru
M. Rauf Ateþ
DVD ARÞÝV
Tür: Dram Oyuncular:
Tim Robbins, Morgan Freeman, Bob Gunton, William Sadler,
Clancy
Yönetmen: Frank Drabont
Yapým: 1994 ABD., 142 dk.
Bazý filmler vardýr ne kadar izlenirse izlensin seyircisine hep ayný tadý verir. Esaretin
Bedeli de öyle filmlerden biri kuþkusuz. Zekice bir kurgu, Morgan Freeman ve Tim
Robbins'in eþsiz oyunculuklarý ve yýllarca aklýnýzdan çýkmayacak diyaloglar... Stephen
King'in romanýndan uyarlanan film baþarýlý bir bankacý olan Andy Dufresne'in Shawshank
Hapishanesi'ne girmesiyle baþlar. Alýþýk olmadýðý bir ortamda yaþam savaþý veren
bu "tuhaf ve inatçý" bankacý burada dostluðu, mücadeleyi, umudu öðrenir ve en
önemlisi yaþar. Filmin sonunda ise seyirciyi þaþkýnlýk uyandýracak bir final beklemektedir.
1994 yýlýnda gösterildiði ülkelerde büyük ilgiyle karþýlanan ve 7 dalda Oscar'a aday
gösterilen Esaretin Bedeli DVD arþivinizde
yer almasý gereken baþyapýtlardan biri
olacak.
TANGO & CASH
Tür: Aksiyon/Komedi
Oyuncular:
Sylvester Stallone, Kurt Russell, Jack Palance, Teri Hatcher
Yönetmenler: Andrei Konchalovsky, Albert Magnoli
Yapým: 1989, ABD., 98 dk.
Jeffrey J. Fox
Hayat Yayýnlarý
Nokta Yayýnlarý
"CEO Olmaya Giden Yol" ve
"Küçük Ýþlerle Büyük Para
Kazanmanýn Yollarý" adlý kitaplarý
ile dünya çapýnda bestseller
olan dünyanýn en saygýn
pazarlama ve þirket kültürü
uzmaný Jeffrey Fox'dan zirveye
ulaþmanýz için önemli ipuçlarý…
Kendiniz ve þirketiniz için…
Giriþimcilerin yanýtýný aradýðý
hayati sorular, Türkiye'den ve
dünyadan örnekler…
Bu kitap, yönetim
konularýnda uzmanlaþmýþ bir
iþ ve ekonomi gazetecisi tarafýndan hazýrlandý. Adý
sizi yanýltmasýn. Teknik deyimler, teþhisler ve
reçetelerle dolu bir kitap deðil. Onlarca soru, yüzlerce
tanýklýk, çok sayýda yönetici ve iþ adamýnýn
deðerlendirmesinden süzülen konulardan oluþuyor.
Soru ve yanýtlarýn tamamý, Türk iþ dünyasýnýn yaþadýðý
gerçekleri kapsýyor.
Týpta "koruyucu" hekimlik diye bir kavram vardýr.
Aslýnda Kobi Doktoru iþ dünyasý için tam anlamýyla
bunu hedefliyor. Ýçeriðinde özel reçete ve mucizevi
tedavi yöntemleri yok. Ancak, "hastalýðý" önceden
görmenin yollarýný ortaya koyuyor. Yaþanan sorunlar,
yükselen trendler, gözden kaçan gerçekler ve
örneklerle, þirketlere bir anlamda uyarýda bulunuyor.
- Müþteri Gerçek Patrondur
- Çalýþanlara ya Çekidüzen Verin ya da Onlarý Süpürün
- Sýradan Olmayýn, Yaratýcý Olun
- Ýþe Yavaþ Alýn, Ýþten Çabuk Çýkarýn
- Daima Herkesi Dinleyin
- Söylediklerinize Dikkat Edin
- Asla Küçümsemeyin, Asla Hor Görmeyin
- Arkadaþ Gibi Olun Fakat Arkadaþ Olmayýn
arþiv’den
K Ü LT Ü R - S A N AT
Beste, Düzenleme ve Keman Kompozisyonlarý: Can Atilla
Yapým: Poem Müzik
Öyle albümler vardýr ki her dinlediðinizde sizi þimdiki zamandan alýp yüzyýllar
öncesine götürür ve güncelliðini hiç kaybetmez. Can Atilla'nýn Osmanlý
üçlemesinin ikinci albümü '1453 Sultanlar Aþkýna' da bu tür albümlerden biri…
Osmanlý Devleti'nin en eþsiz fethi olan Ýstanbul'un alýnýþýný notalarla anlatan
albümde, savaþýn soðuk yüzünden ziyade duygulu ve destansý öðeler kullanýlmýþ.
'Sultanlar Aþkýna', 'Yeni Hayat' ve '1453 Fetih' albümde öne çýkan eserler olarak
göze çarpýyor.
FORREST GUMP
yeniler’den
Oyuncular: Tom Hanks, Robin Wright Penn, Gary Sinise,
Yönetmen: Robert Zemeckis
METAMORFOZ
Yapým : 1994, ABD., 142 dk
Sanatçý: Tarkan
Mykelti Williamson
Beyazlar içinde bir adam; yanýnda bir bavul; bir bankta oturmaktadýr. Ardýndan
koþmaya baþlar... Zekâ seviyesi normalin altýnda olan bu genç adam o uzun koþunun
içine neler neler sýðdýrmaz ki: Ýnancý, aþký, dürüstlüðü, sadakati, mertliði, zorluklarý
ve mücadeleyi... Kýsacasý hayatý… 1995 yýlýnda en iyi film ve en iyi oyuncu dâhil 6
dalda Oscar'a layýk görülen unutulmaz filmde Tom Hanks zihinsel engelli bir genci
yani Forrest Gump'ý canlandýrýr. Ancak bu ateþten gömlek rolü öylesine iþler ki usta
oyuncunun üzerine, peþ peþe ikinci Oscar'ý kazanmasý kaçýnýlmaz olur.
kapak fotoðrafý
emrah gürel
- Disiplini Kendiniz Saðlayýn
1453 Sultanlar Aþkýna
Tür: Macera/Dram/Komedi
sanat yönetmeni
kenan özcan
logo tasarým
selma yýlmaz
- Büyük Patronun Basit Baþarý Formülü
- Þirketler Patronun Yaptýðýný Yapar
MÜZÝK
Aksiyon ve komedi filmlerinden hoþlanýyorsanýz Tango ve Cash hem size nostalji
yaþatacak hem de keyifli dakikalar geçirmenizi saðlayacak bir film. Ray Tango
(Sylvester Stallone) ve Gabe Cash (Kurt Russell) Los Angeles polis departmanýnda
görevli iki gözüpek kanun adamýdýr. Birbiriyle de rekabet eden Cash ve Tango
þehirde suç oranýn artmasýnda büyük pay sahibi olan Yves Perret'in (Jack Palance)
iþlerini sürekli baltalamaktadýr. Acýmasýz suç baronu bir iftira ile iþlemedikleri
bir cinayetten hapse girmesini saðlar iki kafadarýn. Þimdi onlar hem kendilerini
aklamak hem de yaþamlarýný kurtarmak için mücadele edeceklerdir.
muhabirler
cihan dað
nesrin akkaþ
grafik ve tasarým
serhat demirbað
Büyük Patron Olmaya Giden Yol
Giriþim, aile þirketleri,
pazarlama, marka yönetimi,
strateji, insan kaynaklarý ve
yeni trendler…
ESARETÝN BEDELÝ - THE SHAWSHANK REDEMPTION
52
55
K Ý TA P
yönetim yeri
yakacýk mevkii, adnan kahveci
cad. no. 139
34876 kartal / istanbul
tel : 0216 452 54 54 (pbx)
faks : 0216 452 54 00
turkiyefinans.com.tr
[email protected]
editör
aynur þenol
7- Ýnterneti daha az kullanmak gibi
istek duyuyor, ama baþaramýyor
musunuz?
1- Her gün internete giriyor
musunuz?
halkla iliþkiler
selma yýlmaz
yapým
hayat yayýncýlýk, iletiþim, yapým,
eðitim hizmetleri ve tic. ltd. þti.
Sanal kimlikler, sanal yaþamlar
Ýnternet ile birlikte hayatýmýza yeni kavramlar
girmeye baþladý. Sanal mekânlar, sanal
topluluklar, sanal gerçeklikler ya da sanal
cemaatler… Bu kavramlardan biri de sanal
kimlikler. Yani takma ad olarak ifade edilen 'nick
name'ler. Artýk insanlar 'nick name'leri sayesinde
cinsiyetlerinden, yaþlarýndan, görünüþlerinden
ve diðer tüm özelliklerinden baðýmsýzlaþabiliyor.
Peki, bunun nedeni ne? Öncelikli neden, internet
teknolojisinin insanlarýn 'diðer ben'lerini
yaþayabilmesini kolaylaþtýrýyor olmasý. Bu
sayede insanlar, modern dünyadan gelen tüm
maskelerinden sýyrýlýp, sosyal bir baskýya maruz
kalmadan, diðer benlerini ya da kimliklerini çok
rahat bir kenara koyabiliyorlar. Sanal topluluklar
sayesinde yeni dünyalara ait olduklarýný
hissedebiliyorlar.
imtiyaz sahibi
türkiye finans katýlým bankasý adýna
yunus nacar
Yapým: Hitt Müzik
Megastar Tarkan uzun zaman sonra hayranlarýnýn karþýsýna farklý bir albümle
çýktý: 'Metamorfoz' yani dönüþüm… Geçmiþ albümlerde Nazan Öncel, Sezen
Aksu gibi sanatçý dostlarýndan destek alan megastarýn sevenlerini neden dört
yýl beklettiði ise albümü piyasaya çýkýnca anlaþýldý. Albümde yer alan 10
þarkýnýn söz ve müziðinde de Tarkan imzasý yer alýyor. Yeni albümünde imajýný
da yenileyen ünlü sanatçý kýsacýk saçlarý ve takým elbisesiyle dikkat çekiyor.
Metamorfoz'da müzik anlayýþýný deðiþtiren Tarkan'a en büyük destek ise yine
Ozan Çolakoðlu'ndan geldi.
54
baský ve cilt
bilge matbaacýlýk a.þ.
yýlanlý ayazma sokak, no:8
örme iþ merkezi kat: 1 davutpaþa
zeytinburnu - istanbul
tel : 0212 483 15 16
faks : 0212 483 30 55
4
KATILIM BANKALARI
ÝTO ÜYELERÝNE TANITILDI
Bankacýlýk sektöründe hýzla geliþen ve
büyüyen Katýlým Bankalarý'nýn ÝTO üyelerine
daha iyi anlatýlmasý ve tanýtýlmasý amacýyla
19 Kasým Pazartesi günü ÝTO Genel
Merkezi'nde bir toplantý düzenlendi.
[email protected]
BÝZDEN HABERLER
ÝTO üyelerinin yoðun katýlým gösterdiði toplantýda
Katýlým Bankacýlýðý hakkýnda geniþ bir sunum
yapan Türkiye Finans Genel Müdürü Yunus
Nacar; "Katýlým Bankalarý, Türkiye genelindeki
419 þubesi ve 8860 çalýþaný ile hýzla büyüyen
bir güç konumundadýr. Bu yapýsýyla bankacýlýk
sektöründe toplanan fonlarda yüzde 3.75,
kullandýrýlan fonlarda ise yüzde 5.8 pay alan
katýlým bankalarý geliþmelerini sürdürerek
ilerleyen dönemde çok daha önemli çalýþmalar
yapacaktýr" dedi. Katýlým Bankalarý olarak
sendikasyonlar ile firmalara yurtdýþýndan uygun
maliyetli orta ve uzun vadeli fon kullanma olanaðý
saðladýklarýný da belirten Nacar, son bir yýllýk
dönemde Ýstanbul Menkul Kýymetler
Borsasý'ndan (ÝMKB) sonra ortalama olarak en
fazla getirinin yüzde 17.1 ile Katýlým Bankalarý
tarafýndan saðlandýðýný, normal mevduat
bankalarýnda bu oranýn yüzde 15.6 olduðunu
söyledi.
Albaraka Türk Genel Müdürü Dr. Adnan
Büyükdeniz ise dünyada finansal sistemde
dönen paranýn 400 milyar dolarýnýn faizsiz
bankacýlýk alanýnda deðerlendirildiðini, dünyada
son dönemde faizsiz bankacýlýk enstrümanlarýna
önem verildiðini ve ülkemizde de faizsiz
bankacýlýk sektörünün öneminin giderek
anlaþýldýðýný vurguladý.
Türkiye'nin son birkaç yýldýr yaþanan geliþmeler
sonrasýnda 'kanat ülke'den 'merkez ülke' olma
yolunda hýzla ilerlediðini ve Türkiye'nin doðru
adýmlar atýlmasý halinde 'kilit ülke' olacaðýný
belirten Prof. Dr. Kerem Alkin, bir ülkenin
ekonomik sisteminin saðlamlýðý paralelinde
prestij kazandýðýný belirtti. Bu doðrultuda
ekonomik ürünlerin çeþitlendirilmesi gerektiðini
belirten Alkin, 'sukuk-u icara'nýn vakit
kaybetmeden hayata geçirilmesinin bir
zorunluluk olduðunu ve 'varlýk kârlýlýðý, gelir
senedi' gibi konularda beklenen yasalarýn acilen
çýkarýlmasýný istedi.
ÝTO'nun ev sahipliðinde gerçekleþtirilen toplantýya Türkiye Finans Genel Müdürü Yunus Nacar, Albaraka Türk Genel Müdürü
Dr. Adnan Büyükdeniz ve Ýstanbul Ticaret Üniversitesi Öðretim Üyesi Prof. Dr. Kerem Alkin konuþmacý olarak katýldý.
5
BÝZDEN HABERLER
Islamic Finance News dergisi 2007'nin en iyilerini seçti
TÜRKÝYE FÝNANS'A ULUSLARARASI ÖDÜL
Ülkemizde "Katýlým Bankacýlýðý" olarak
tanýmlanan sektörün dünyadaki önde
gelen yayýnlarýndan Islamic Finance News
dergisi, 2007 yýlýnýn en iyilerini açýkladý.
Okuyucular "Best Islamic Bank"
kategorisinde Türkiye'den Türkiye Finans'ý
en iyi olarak seçtiler.
Ýngilizce yayýn yapan Malezya merkezli dergi,
her yýl sonunda bir anket düzenliyor. Aralýk
2007'de yapýlan son ankette 35 kategoride 1502
oy kullanýldý. Sektörün önde gelen mensuplarý,
oylarýný "en iyi" algýladýklarý kurumlardan yana
kullandý. Ülkeler kategorisinde 15 ülkeden
adaylar yarýþtý. Okurlardan gelen oylar
sonucunda "Best Islamic Bank" kategorisinde,
Türkiye'den Türkiye Finans en iyi olarak seçildi.
Diðer ülkelerden ödüle layýk görülen bankalar
þöyle sýralandý: Bahrain Islamic Bank (Bahreyn);
Islamic Bank of Brunei (Brunei); Faisal Islamic
Bank (Mýsýr); Bank Syariah Mandiri (Endonezya);
Kuwait Finance House (Kuveyt); CIMB Islamic
Bank (Malezya); Meezan Bank (Pakistan); Qatar
Islamic Bank (Katar); Al Rajhi Bank (Suudi
Arabistan); The Islamic Bank of Asia (Singapur);
Dubai Islamic Bank (B.A.E.) ve European Islamic
Investment Bank (Avrupa). Ödüller 26 Þubat'ta
Dubai ve 6 Mart'ta Kuala Lumpur'da
düzenlenecek iki ayrý törenle sahiplerine teslim
edilecek.
ÝSTANBUL KÜLTÜREL ETKÝNLÝKLER PROJESÝ'NE
TÜRKÝYE FÝNANS'TAN ANLAMLI DESTEK
Ýstanbul Kültür ve Turizm Müdürlüðü
tarafýndan geçtiðimiz yýl baþlatýlan 'Kültürel
Etkinlikler Projesi' geniþleyerek devam
ediyor. Türkiye Finans'ýn desteklediði proje
kapsamýnda her ay farklý mekanlarda
gerçekleþtirilen etkinliklerle kültür baþkenti
olmaya hazýrlanan Ýstanbul'un geneline
ulaþýlmasý hedefleniyor.
2010 yýlýnda Avrupa Kültür Baþkenti olmaya
hazýrlanan Ýstanbul için çalýþmalar tüm hýzýyla
devam ediyor. Türkiye Finans'ýn katkýlarýyla
Ýstanbul Kültür ve Turizm Müdürlüðü tarafýndan
bu yýl ikincisi hayata geçirilen "Kültürel Etkinlikler
Projesi" ise bu hazýrlýklarýn önemli adýmlarýndan
biri olarak deðerlendiriliyor.
Türkiye Finans'ýn destek verdiði "Kültürel
Etkinlikler Projesi" kapsamýnda; öncelikle
kütüphanelerin yalnýzca kitap okunan yerler
deðil, birer kültür yaþam merkezi haline
getirilmesi planlanýyor. Proje kapsamýnda
Ýstanbul'da bulunan müzelerin de aktif olarak
kullanýlmasý hedefleniyor.
Ýstanbul Ýl Kültür ve Turizm Müdürü Doç. Dr.
Ahmet Emre Bilgili, proje ile kültürel etkinliklerin
belli merkezlerden çýkarýlýp tüm Ýstanbullular'ýn
ayaðýna götürülmesinin amaçlandýðýný söyledi.
Kültürel etkinliklerin bir þehirde yaþayan
insanlarýn en önemli ihtiyacý olduðunu
vurgulayan Doç Dr. Bilgili, "Bu tip etkinliklerin
yaygýnlaþmasý ile bu þehirde hem kültür layýk
olduðu yere gelir hem de ayný þehirde yaþayan
insanlara gerçekten "hemþehrilik" duygusu
aþýlanmýþ olur" dedi.
6
BÝZDEN HABERLER
TÜRKÝYE FÝNANS'TAN SPONSORLUK FAALÝYETLERÝ
Katýlým bankacýlýðýnýn önde gelen ismi
Türkiye Finans, çeþitli sektörlerde
gerçekleþtirdiði sponsorluk faaliyetleriyle
yaþamýn her alanýna giriyor, farklý sektörlere
destek veriyor.
ön plana çýkaracak genç tasarýmcýlara destek
veriyor.
III. Ulusal Ev Mobilyalarý Yarýþmasý
5. Uluslararasý Finans Zirvesi
Mobilya Sanayicileri Derneði'nin (MOSDER) 5
farklý kategoride düzenlediði III. Ulusal Ev
Mobilyalarý Yarýþmasý'na sponsor olan Türkiye
Finans, yaratýcý fikirleriyle geleceðe þekil verecek
ve Türk mobilya sanayini uluslararasý arenada
5. Uluslararasý Finans Zirvesi'ne "Finans Sektörü
Sponsoru" olarak katýlan Türkiye Finans, finans
sektörünün sorunlarýna çözüm bulmak ve
gelecek günlere daha güvenli bakabilmek için
çalýþýyor.
Finans sektörünün önde gelen isimlerini biraraya
getiren ve ülke ekonomisinin genel
deðerlendirilmesi yanýnda geleceðe yönelik
planlamalarýn da yapýldýðý Active ACADEMY
'Bayim Olur musun?'
Türkiye Finans sponsor olarak katýldýðý etkinliklerde, katýlýmcýlarý
hizmetleri konusunda da bilgilendiriyor.
Globalleþen ve bu doðrultuda geliþen
ekonomilerde büyük önem kazanan ve
ülkemizde de son dönemde oldukça gündemde
olan 'franchising iþletmeciliði' sektörünün
buluþma noktasý 'Bayim Olur musun?' fuarýnda
stand açan Türkiye Finans, franchising
iþletmeciliði yapmak isteyen, bu þekilde ülke
istihdamýna katkýda bulunacak firmalara kredi
desteði vermek ve sorunlarýna çözüm bulmayý
hedefliyor.
TÜRKÝYE FÝNANS
YENÝ ÞUBELERÝ ÝLE BÜYÜMEYE DEVAM EDÝYOR
Katýlým bankalarý arasýnda en yaygýn þube
aðýna sahip olan ve bu aðý daha da
geniþletmek için çalýþmalarýna devam
eden Türkiye Finans, her geçen gün yeni
bir þube açýyor.
Bölgelerden gelen ihtiyaç ve talepleri
deðerlendiren Türkiye Finans, þube yatýrýmlarýný
da bu deðerlendirmelere göre yapýyor. Son
olarak Karadeniz Ereðli, Ankara Demetevler ve
Ýstanbul'un altý farklý semtinde yeni þube açýlýþlarý
gerçekleþtiren Türkiye Finans, Aralýk ayýnda da
Turgutlu, Fatsa, Edirne ve Çorlu'daki yeni
þubelerini hizmete açtý.
Türkiye'nin "en yaygýn hizmet aðýna sahip olan
katýlým bankasý" ünvanýný taþýyan Türkiye
Finans'ýn þube sayýsý son açýlýþlarla birlikte 137'ya
ulaþtý. Þube sayýsýnýn artmasýyla birlikte artan
personel ihtiyacýna yönelik çalýþmalara önem
veren Türkiye Finans, 2007 yýlýnda bünyesine
505 yeni personel daha ekledi.
Türkiye Finans'ýn öncelik verdiði alanlardan
birinin þube yatýrýmlarý olduðunu belirten Türkiye
Finans Genel Müdürü Yunus Nacar, "Bir
bölgeden topladýðý fonlarý yine ayný bölgede
kullanarak bölgesel kalkýnmaya destek olmayý
kendisine ilke edinen Türkiye Finans'ýn hizmet
anlayýþýný tüm Türkiye'ye ulaþtýrmak için önemli
yatýrýmlar gerçekleþtiriyoruz. Bu kapsamda
bölgesel ihtiyaç ve talepleri deðerlendiriyor ve
zaman kaybetmeden yeni þubelerimizi hizmete
açýyoruz." dedi. Bu doðrultuda 2008 yýlýnda 175
þubeye ulaþma hedefleri olduðunu belirten
Nacar, "Yakýn zamanda Türkiye'nin her
noktasýnda olacaðýz ve kaliteli hizmeti
anlayýþýmýzý tüm yurttaþlarýmýza sunacaðýz" dedi.
7
BASKETBOLA DA
EL ATTIK
Bugüne kadar çeþitli futbol turnuvalarýnda
baþarýlar kazanan Türkiye Finans, farklý spor
dallarýnda da mücadele etmeye baþladý.
Spormax tarafýndan bu yýl üçüncüsü düzenlenen
Þirketler Basketbol Ligi'ne katýlan Türkiye Finans
Basketbol Takýmý, yaptýðý maçlar sonucunda 7.
oldu. Toplam 96 takýmýn katýldýðý ligde baþarýlý
maçlar sergileyen Türkiye Finans, sergilediði
centilmen mücadele ile her kesimden takdir
aldý. Turnuvada baþarý bir performans sergileyen
takým kaptaný Mustafa Akpýnar ise genel
klasmanda attýðý 45 sayý
ile sayý krallýðýnda yedinciliði elde etti.
Sporun sadece beden saðlýðýna deðil ruh
saðlýðýna da pozitif etkisi olduðunu düþünen
takým koçu Bankacýlýk Hizmetleri Müdürü Ýkram
Göktaþ, yeni kurulduðu halde bu baþarýyý elde
eden takýmýn ilerleyen dönemde þampiyonluk
kupasýný kaldýracaðýna inandýðýný ifade etti.
"TÜRKÝYE AÐAÇLANIYOR" KAMPANYASINA
TÜRKÝYE FÝNANS DESTEÐÝ
Türkiye Finans çalýþanlarý, Çevre ve Kültür
Kuruluþlarý Dayanýþma Derneði (ÇEKÜD)
tarafýndan yürütülen "Türkiye Aðaçlanýyor"
kampanyasýna 2.500 fidan ile katýldý.
Türkiye Finans Genel Müdürü Yunus
Nacar, "Çevreye yönelik yatýrýmlarýmýz
önümüzdeki dönemde artarak devam
edecek" dedi.
Türkiye Finans çalýþanlarý, Türkiye'nin orman
varlýðýný artýrmak, küresel iklim deðiþikliðinin
etkilerini azaltmak ve yaþanan çevre sorunlarýnýn
çözümüne katkýda bulunmak amacýyla ÇEKÜD
tarafýndan yürütülen aðaçlandýrma kampanyasýna
destek veriyor.
Türkiye Finans çalýþanlarý, Ýstanbul Samandýra
Paþaköy'de bulunan alaný aðaçlandýrdý. ÇEKÜD
tarafýndan belirlenen alana bankanýn her bir
çalýþaný adýna çeþitli türlerde toplam 2.500 adet
fidan dikildi. Aðaçlandýrma kampanyasýna baþta
Türkiye Finans'ýn üst düzey yetkilileri ve çalýþanlarý
olmak üzere 300'den fazla kiþi katýldý.
Banka çalýþanlarý ile birlikte fidan diken Türkiye
Finans Genel Müdürü Yunus Nacar, "Türkiye
Finans olarak çevreye yönelik yatýrýmlarýmýzý
önümüzdeki dönemde de artýrarak devam
ettireceðiz. Doðadan aldýðýmýzý doðaya geri
vererek borcumuzu ödemeyi ve tükettiðimiz
kadar aðacý doðaya geri vermeyi amaçlýyoruz"
dedi. Nacar, Türkiye Finans olarak aðaçlandýrma
çalýþmalarýný her yýl düzenli þekilde
gerçekleþtirmeyi amaçladýklarýný da söyledi.
Aynur Þenol
Geçmiþ
model deðil,
geleceðe
esin kaynaðý
olmalý!
Dünya tarihi derin izler býrakan olaylar, kiþiler, medeniyetler vardýr. Osmanlý Devleti
de gerek ilim alanýnda, gerekse kültürel ve mimari alanda iz býrakabilmiþ önemli
tarihi aktörlerden bir tanesi. Bu köklü mirasýn sahibini ve günümüz Türkiyesine geçiþ
sürecini Taha Akyol ile konuþtuk. Osmanlý'nýn ardýndan Arapça ve Farsça kelimeleri
Türkçe'den çýkararak, dili sadeleþtirme çalýþmalarý yapýldýðýna dikkat çeken Akyol
uyarýyor: "Bir süre sonra Ýstiklâl Marþý anlaþýlamayacak hale gelecek!"
[email protected]
S ÖY L E Þ Ý
K
anuni zamanýnda Viyana'dan Hint
Okyanusu'na, Ural Daðlarý'ndan
Arabistan'a kadar 11 milyon km
karelik bir alanda hüküm süren
Osmanlý Devleti, 600 yýllýk ömrü
sonlansa da görkemiyle anýlmaya
devam ediyor. Osmanlý mirasý eserler, Osmanlý
esintilerini taþýyan kýyafetler ve hatta Osmanlý
mutfaðýna ait yemekler, Türkiye'yi merak eden
ve buraya yolu düþenlerin en çok ilgi gösterdiði
unsurlar… Türkiye Cumhuriyeti'ne kültür ve
kurumlaþma yolunda büyük miraslar býrakan
ve yeni bir çaðý baþlatacak kadar büyük adýmlar
atan Osmanlý'yý, yýllarýn gazetecisi Taha Akyol'dan
dinledik. Osmanlý'nýn Türklere kattýðý deðerleri
bizlerle paylaþan deneyimli gazeteci Akyol,
"Bugün Türkiye herhangi bir Ortadoðu
ülkesinden daha fazla geliþmiþ, daha
kurumlaþmýþ, daha demokrat, daha
modernleþmiþ bir ülkeyse; bu 600 yýllýk Osmanlý
Ýmparatorluðu'nun býraktýðý kurumlaþma, kanun,
merkezi idare, hukuk gibi geleneklere dayanýyor."
diyor.
600 yýldan fazla ayakta kalmýþ ve Kanuni
zamanýnda üç kýtaya hâkim olmuþ Osmanlý
Devleti, kuruluþundan yýkýlýþýna dek sizin için
ne anlam ifade ediyor?
Osmanlý Devleti benim için iki þey ifade ediyor:
Birincisi, Türklerin göçebelikten yerleþik
medeniyete geçiþi, ikicisi ise Orta Asya kökenli
Türklerin Balkanlar'da Batýyla tanýþarak
Anadolu'yu vatanlaþtýrmalarý. Göçebelikten
kurtulduðumuz içindir ki, Türkiye bir Irak gibi,
bir Suriye gibi ve devlet geleneði olmayan
Ortadoðu'daki diðer Arap devletleri gibi olmadý.
Osmanlý günümüze güçlü bir devlet geleneði
ve bürokrasisi, kurumlaþmýþ bir yönetim mirasý
býraktýðý içindir ki, Tanzimat'tan itibaren hukuk
modernleþti, eðitim modernleþti. O hukuka dayalý
kurumlar ve o eðitim kurumlarýndan mezun
olanlar, Milli Mücadele'de bulundular. Ýkinci miras
olarak söylediðim Batýyla tanýþmýþ olmak, bizi
göçebe kültüründen ziyade yerleþik kültürle,
kurumlarla düþünen, estetiði, sanatý olan bir
toplum haline getirdi. Orta Asya'dan Anadolu'ya
gelirken biz Türklerin elinde kopuz vardý. Halbuki
Osmanlý bu kopuza mehterdeki, klasik müzikteki
tüm enstrümanlarý da ilave etti. Hece vezni
yerine aruz vezni getirmek suretiyle dilde bir
ahenk oluþturdu. Saray kültürüyle bir bakýma
aristokratik diyebileceðimiz yüksek bir kültür
meydana getirdi. Bu bakýmdan Osmanlý'nýn bize
býraktýklarýnýn, son derece pozitif bir miras
olduðunu düþünüyorum.
Hristiyan Arap Charles Isawi:
“Ortadoðu'da Türkler'in yerleþik
medeniyete ve kurumlaþmaya
öncülük ettiðini, bu bakýmdan
Türk tarihinin ilerici bir misyona
sahip olduðunu” söyler.
9
Türkiye'de sorun cumhuriyetin elden gitmesi deðildir; zihinlerimizin daha fazla açýlmasýný saðlayacak kadar daha özgürlükçü, daha çeþitli, daha demokrat, daha liberal bir Cumhuriyet anlayýþýnýn ve uygulamasýnýn yerleþmesidir.
Özgürlükler açýsýndan baktýðýmýzda; Osmanlý,
çok uluslu yapýya sahip bir devletti; çok farklý
dilden, dinden, ýrktan insan Osmanlý sýnýrlarý
içinde yaþýyordu. Buradan yola çýkarak,
Osmanlý Devleti’nin hoþgörü anlamýnda bir
model olduðunu söyleyebilir miyiz ?
Benim için Atatürk dönemi de model deðildir,
Osmanlý dönemi de. Bu dönemlerden esinler
alýnabilir, dersler çýkarýlabilir. Fakat ona bakarak
geleceðimizi inþa edemeyiz. Ancak onlarýn
yaptýklarý bize bir kültür mirasý, bir tecrübe
býrakmýþtýr.
Kanuni zamanýnda Osmanlý'ya
özenen Fransýz düþünürler…
Osmanlý'ya özgürlükler açýsýndan bakmak
istediðimizde, öncelikle hangi döneme
baktýðýmýzý düþünmemiz, daha sonra da onu
kendi dönemiyle mukayeseli olarak görmemiz
lâzým. Kanuni dönemine baktýðýnýz zaman
Osmanlý Ýmparatorluðu, Avrupa'ya göre
inançlara, kimliklere daha fazla saygýlý, daha
düzenli bir imparatorluktu. Hatta Avrupa'da 33
Yýl Savaþlarý gibi büyük savaþlar, feodal kavgalar,
Fransa'daki San Bartelemi Katliamý gibi büyük
kitle katliamlarý yaþanýrken, Osmanlý
Ýmparatorluðu'nda devrine göre nispi bir huzur
ve düzen yaþanýyordu. O yüzden de Fransýz
düþünürleri bu anarþiden kurtulmak için,
“Osmanlý gibi merkeziyetçi bir devlet kurmak
lâzýmdýr” diye kitaplar yazmýþlardýr.
Geçmiþe bakýþýmýz düþmanca da
olmamalý, sevda dolu
gözlerle de…
Abdülhamid dönemine bakacak olursak; bu
dönem de monarþi dönemidir. Bu dönem,
Avrupa'ya, hatta 20. yy Avrupasý'ndaki Nazi
faþizmine bakmak gerekir. Abdülhamid
gerçekten otoriter bir liderdi. Parlamentoyu tatil
etmiþ, siyasi düþünceleri yasaklamýþtý. Ancak
ayný þey tek partili döneminde de yaþanmýþtý.
Abdülhamid döneminde bu yasaklar ve otokratik
idare olmakla beraber eðitim ve edebi dilin son
derece geliþtiðini görüyoruz. Çok uluslu ve
daðýlmak üzere olan bir imparatorlukta özellikle
1. Dünya Savaþý'na doðru gitmekte olan bir
dünyada, saðlýklý bir meþrutiyeti yönetmek
mümkün olmamýþtýr. Nitekim Abdülhamid'in
tahttan indirilmesiyle birlikte Avrupa'da 1. Dünya
Savaþý'nýn çýkmasýna paralel, Osmanlý da
kendisini bu savaþýn içinde bulmuþtur. Geçmiþe
düþmanca da bakmamak lâzým sevda dolu
gözlerle de... Dönemleriyle mukayese ederek
ve bugüne býraktýklarýnýn ne olduðunu dikkate
alarak bakmak lâzým.
Ýsmet Ýnönü hatýralarýnda
anlatýr: "Baðýrdým,
birbirimizi anlamýyoruz
dedim." Atatürk'ün Ýsveç
veliahtý Gustav
geldiðinde yaptýðý bir
protokol konuþmasý var,
hiç kimse anlamaz… Ýþte
Ýsmet Ýnönü'nün
“birbirimizi anlamýyoruz”
diye isyan ettiði de budur.
Sonra Atatürk, bunun bir
yanlýþ olduðunu görür ve
Falih Rýfký’ya þöyle der:
“Dili bir çýkmaza
saplamýþýz, onu bu
haliyle býrakamayýz.” Bu
yanlýþý fark eden Atatürk,
yeniden “istiklâl”, “millet”
ve “millî haysiyet”
demeye baþlar. Bu
Mustafa Kemal'in
karizmatik dehasýný
gösterir.
10
S ÖY L E Þ Ý
Bir süre sonra Türkiye'de
Ýstiklâl Marþý
anlaþýlamayacak hale
gelecek. "Muhtaç olduðun
kudret damarlarýndaki asil
kanda mevcuttur." yerine
"Gereksindiðin güç
damarlarýndaki asil kanda
vardýr." deniliyor. Bu ayný
þey mi? Neyi kaybediyoruz
farkýnda mýsýnýz?
Kelimelerin derinliði,
kelimelerin taþýdýðý
müzikalite, kelimelerin
taþýdýðý iç anlamlar
kaybolup gidiyor.
Orhan Pamuk Nobel
Edebiyat Ödülü'nü aldý.
“Niçin diðer yazarlarýmýz
almadý ?” diye
düþünmemiz gerekir.
Orhan Pamuk'un
eserlerinde çok kuvvetli
bir Osmanlý kültürü ve
Doðu-Batý mukayesesi
vardýr. Bu da Batýya cazip
gelmiþtir. Çünkü Orhan
Pamuk'un eserlerinde
tasavvuf var, Doðu kültürü,
Osmanlý, Osmanlý
Ýstanbulu var. Bizim,
dünya insanlýk kültürüne
neler verebileceðimiz de,
buradan anlaþýlýyor. Orhan
Pamuk'a ödül kazandýran
onun eserlerindeki DoðuBatý problematiðidir.
Ýngilizce’yi çok iyi bildiði
için Batý kültürüne son
derece vakýf olan,
dolayýsýyla bu
problematiði daha iyi
ortaya koyan Orhan
Pamuk; bize dünyada
hangi kültürel problemi,
insanlýðýn hangi
muammalarýný gündeme
getirerek, Türklerin dünya
kültüründe daha yüksek
bir mevkiye sahip
olabileceðini gösterir.
Abdülhamid döneminde önemli
bir kültür birikimi oluþtu.
Osmanlý'nýn son zamanlarýndaki zihin ve
toplum yapýsýyla, günümüz Türkiyesinin zihin
ve toplum yapýsý arasýndaki farklar ve
benzerlikler nelerdir?
Abdülhamid tahttan indirildikten sonra II.
Meþrutiyet ilan edildi. Buna ayný zamanda
hürriyetin ilaný da denir. Darwin ile ilgili eserler
ilk olarak o zaman yayýnlanýyor. Bahar Tevfik
dönemin önemli düþünürlerinden biri olarak,
Madlun Mezhebi kütüphanesini kuruyor.
Türkiye'de materyalizme dair kitaplar ilk kez o
dönemde yayýnlanýyor. O dönemde Türkiye'de
Marks'ýn Komünist Manifestosu yayýnlanýyor.
Materyalizm, Komünist Manifestosu, metalik
materyalizm ayný zamanda liberal fikirler, Ýslamcý
fikirler, Türkçü fikirler ve Batýlý fikirler… Bu
Abdülhamid döneminde nasýl bir kültür
birikiminin meydana geldiðini ve Osmanlý
aydýnlarýnýn kendi aralarýnda nasýl kapsamlý
olarak tartýþtýklarýný gösterir. Bugüne
baktýðýmýzda, Ziya Gökalp düzeyinde bir
milliyetçi düþünür ve sosyolog bulmak maalesef
mümkün deðildir. Bugün Ýslamcýlýk açýsýndan
baktýðýnýzda, Cevdet Paþa, Sait Halim Paþa
düzeyinde düþünürü, âlimi bulmak mümkün
deðildir. Realizm açýsýndan baktýðýnýzda Turgut
Cem Sabahattin'i bulmak mümkün mü? Nurettin
Þazi Kösemihal 1970'lerin baþýnda Remzi
Kitabevi'nden 'Durkheim Sosyolojisi' adýnda bir
kitap yayýnladý. O kitabýn önsözünde diyor ki;
"Durkheim iliþkin temel eserler eski Türkçe olarak
tamamen yayýnlanmýþ olmasýna raðmen, baktým
ki, yeni harflerle yazýlmamýþ, ben de bu boþluðu
doldurmak için bu kitabý yazdým." Bu biraz
nereden nereye geldiðimiz gösterir. Tabi
Osmanlý'da bir tek Dar'ül-fünûn vardý, bugün
50'den fazla üniversite var; bugünkü gazete ve
kitap trajlarý da Osmanlý ile mukayese
edilemeyecek kadar geliþmiþtir. Ama bazý
gerçekler kalite anlamýnda almamýz gereken
mesafeler olduðunu da gösteriyor. 100 yýl
öncesinin þartlarýnda bu þahsiyetler yetiþiyorsa,
þimdi daha fazla yetiþmesi gerekir.
Zihinlerimizde cevaplarýn deðil
sorularýn olmasý gerekli
Bu nasýl olabilir peki?
Daha çok okumak, daha çok düþünmek, daha
serbest fikirli olmakla olabilir ancak. En önemlisi
de, zihinlerimizde cevaplarýn deðil sorularýn
olmasý lazým. Halbuki biz, çocuklarýmýzý eðitirken,
onlarýn bir þeyleri merak edip sorgulamalarýný
saðlamak yerine, akýllarýna birþeyler gelirse diye
zihinlerine önceden cevaplar yerleþtirmeye
çalýþýyoruz. Zihninde soru iþaretleri, meraklar,
þüpheler teþekkül etmeyince de çocuk yeteri
kadar okumuyor, okuduðunda ise, yeteri kadar
üretici olmuyor.
UNESCO 2007 yýlýný “Dünya Mevlânâ Yýlý”
olarak ilân etti, 2010'da ise Avrupa Kültür
baþkentinin Ýstanbul olmasýna karar verildi.
Tüm dünyadan Türk kültürüne genel bir ilgi
var. Bunu nasýl yorumluyorsunuz?
Bunun birçok sebebi var. Evvela eskiden içine
kapanýk, dünyaya kuþkuyla bakan Türkiye Turgut
Özal'ýn dýþa açýlýmýyla birlikte bugün pek çok
uluslararasý kuruma girmiþtir. Birleþmiþ Milletler,
NATO, Avrupa Konseyi, Ýslam Konferansý
Örgütü, OECD üyesi olan Türkiye þimdi de
Avrupa Birliði yolunda ilerliyor.
Eskiden Batýlýlara “Biz sizin gibiyiz; sizin gibi
þapka giyiyor, sizin gibi dans ediyoruz.”
diyorduk. Halbuki bu Batýlý için, kendisi olmak
gibi bir þeydi. Ama þimdi Türkiye'yi daha
yakýndan tanýdýkça, Türkiye'nin farklý ve ilginç
olduðunu hissediyorlar. Cami ile kilisenin yan
yana olmasý, Türkiye'den bir Mevlânâ bir Yunus
Emre çýkmýþ olmasý gibi…
Dünyanýn Türkiye'ye ilgisinin altýnda siyasi
sebepler de var; Clinton'un dediði gibi: “Dünya
haritasýna baktýðýnýzda 3 kýtanýn arasýnda Türkiye
var.” Ýþte bu kadar stratejik öneme sahip bir
ülke burasý…
Geliþen ekonomik ve ticari münasebetler de,
Türkiye'nin farklýlýðýný Batýlýya göstermiþtir. Türkiye
bugün 250 milyar dolarlýk iþlem yapan bir ülkedir.
100 milyar dolar ihracat, 150 milyar dolar ithalat
yapan Türkiye'deki turizm ve yabancý sermaye
hareketlerini saydýðýmýzda, bu rakam 300 milyar
dolarý buluyor. Demek ki biz, 300 milyar dolar
deðerinde dünyalýlaþmýþ bir toplumuz. Bu
dünyanýn ilgisini çekiyor.
Kültürümüzde onlara ilginç gelen nedir?
Ýstanbul kültür baþkenti olduðunda hangi eserler
restore ediliyor? Osmanlý'dan kalanlar… Hangi
geleneksel sanatlar canlandýrýlmaya çalýþýlýyor?
Ebru sanatý… Moda çalýþmalarý yapýlacaðý
zaman 'Osmanlý esintileri' deniliyor. Bu bize
Osmanlý tarihinin ne kadar deðerli olduðunu
hatýrlatýr. Cumhuriyet anlaþýlabilir sebeplerle,
baþlangýçta, Osmanlý tarihini bütünüyle
kötülemiþtir. Tarihsiz ve hafýzasýz bir millet
olamayacaðý için de Atatürk'ün deyimiyle
"Türklüðün unutulmuþ yüksek medeni vasfý"ný
arkeolojik çaðlarda aramýþtýr. Bu cumhuriyeti
yerleþtirmek, hafýzalardaki saltanat izlerini
silebilmek için anlaþýlabilir bir tavýrdýr. Ama artýk
Cumhuriyet yerleþmiþtir. Öyleyse, Cumhuriyet
ve Osmanlý tarihine, birbirlerinden farklýlýklarý ve
eklemleri açýsýndan gerçekçi olarak bakmak
lâzýmdýr.
Sizce biz kendi kültürümüze ne kadar sahip
çýkýyoruz? Bir anlamda redd-i miras söz
konusu mudur?
Maalesef evet. Hatta harf devrimi yapýldýðýnda
az bir yerde de olsa, binalar üzerindeki sanat
eseri tuðralar, Osmanlý armalarý, hat yazýlarý
çekiçle kýrýlmýþtý. Osmanlý ve Selçuklu dönemini
es geçen, arkeolojik çaðlarda, tarih tahaddüd
eden bir anlayýþ oluþtu. Bugün Türkiye'de
Atatürk'ün “Nutuk”unu okuyup onu anlayacak
insanlarýn, Türkiye geneline oranýnýn %1
olabileceðinden bile tereddütlüyüm. Bugün
Türkiye'de Namýk Kemal'in eserlerini anlayacak
kaç kiþi vardýr? Bizim yaþadýðýmýz kültürel kopuþ,
maalesef birçok toplumun kaçýnýlmaz olarak
yaþayacaðý kültürel kopuþtan daha acý olmuþtur.
Geoffrey Lewis'in "Dramatik Baþarý: Türk Dil
Devrimi" adýnda bir kitabý vardýr. Orada hiçbir
ulusun kendi dilini bu kadar tahrip etmediðini
yazar.
Atatürk'ün hitap ettiði insanlarýn kültür seviyesi
çok yüksek olduðundan dili bugüne göre, bize,
biraz aðdalý geliyor diyelim. Ama biz, Halide
Edip'in romanlarýný sadeleþtirmeye baþladýk, bu
bir facia! Reþat Nuri Güntekin'in yazdýklarýný
okuyamayacak bir kuþak yetiþtirdik. Ne
bekliyorduk? Bilimin, sanatýn, felsefenin
temelinde ayrýntýya inmek vardýr. Ayrýntýya indikçe
kavramlarýn sayýsýnýn artmasý gerekir. Halbuki
biz sadeleþtirme, basitleþtirme diye ayrýntýlarý
ifade edecek bütün kelimeleri yok ediyoruz.
Izdýrap, hüzün ikisi de acý oldu. Halbuki ikisinin
arasýnda ince nüanslar var. Giderek bir manken
dili teþekkül ediyor adeta. Yahya Kemal çok
güzel söylemiþ: "Kökleri mazide baki olur."
Kökleri budadýðýnýzda aðaç kuruyor. Ýþte manken
Türkçesi dediðimiz bu dil, kökleri budanmýþ
aðacýn kurumuþ dallarýdýr.
Bu kapsamda Türk Dil Kurumu'nun
fonksiyonlarýný nasýl deðerlendiriyorsunuz ?
Türk Dil Kurumu 1980 yýlýna kadar tahripkâr bir
rol oynamýþtýr. Þemsettin Sami'nin 1895'de
yayýnlanan Kâmus-u Türkî'sinde (Türkçe Lügat)
50 bin kelime vardýr. TDK'nýn 1949'da yayýnladýðý
Türkçe sözlükte ise 24 bin kelime var. 50 bin
kelime ile düþünebilecek bir eðitim, üretebilecek
bir felsefi hayat yerine; Arapça ve Farsça
kelimeleri sokmama kaygýsýyla sözcük
katliamýnýn yapýldýðý 24 bin kelimelik küçük bir
dünyaya sahipsiniz. Bunu yaparken de aman
Arapça ve Farsça kelimeleri sokmayalým diye
kelime katliamý yapýldý. II. Meþrutiyet aydýný
neden Darwin'i, Jonh Lock'u tartýþýyordu, niçin
materyalizm kütüphanesi kuruyordu. Neden o
devrin milliyetçisi Ziya Gökalp, Ýslamcýsý Sait
Halim Paþa çapýnda oluyordu; biz niye bugün
o çapta deðiliz. Ýþte bunun cevabý kelime katliamý
yoluyla 50 bin kelimelik sözlükten, 24 bin
kelimelik sözlüðe mahkum edilmiþ olmamýzdýr.
Modern anlamdaki din ve vicdan,
fikir ve düþünce hürriyeti açýsýndan
baktýðýmýzda, Osmanlý'nýn tüm
dönemleri bizdeki tek parti
döneminden ve Avrupa'da yaþanan
otoriter dönemlerden daha fazla
özgürdür, diyebiliriz.
Türkiye'nin gidiþatýný nasýl görüyorsunuz ?
Yaptýðým tüm eleþtirilere raðmen, Türkiye'nin
iyiye gitmekte olduðu kanaatindeyim. Dün tarih
kitaplarýndan çýkarmaya çalýþtýðýmýz Osmanlý'nýn
hat sanatlarý, bugün müzayedelerde en büyük
ilgiyi görüyor. Türkiye Cumhuriyeti Devleti
"Muhteþem Süleyman Sergisi"ni Avrupa'da
dolaþtýrýyor. Bugün Türkiye Cumhuriyeti Devleti
Osmanlý Devleti'nin kuruluþunun 700. yýlýný
kutluyor. Bu, kültür bilincinin geliþtiðini gösterir.
Kültür bilinci geliþtiði için bugünkü Türkiye daha
fazla heykel, daha fazla tercüme yapýyor;
Avrupa'daki ve Amerika'daki moda geliþmelerini,
sanat geliþmelerini dünkünden daha iyi izliyor.
Önemli olan kültür bilincine sahip olmanýzdýr.
O zaman Dostoyevski'nin de, Peyami Safa'nýn
da, Yakup Kadri'nin de kýymetini bilirsiniz. Ama
kültür bilincine sahip deðilseniz, neye
saplandýysanýz onunla sýnýrlý kalýrsýnýz. Kültür
bilincine sahip oldukça Marks'ý, Adam Smith'i
de anlarsýnýz, cami ve kilisenin deðerini de.
Türkiye artýk arkasýna
bakmaktan da önüne bakmaktan
da korkmuyor. Bizim arkamýza
bakmaktan korktuðumuz
dönemler, önümüze bakmaya da
korktuðumuz dönemlerdir.
Biz ayrýntýlara inecek,
sorgulayacak, analitik
düþünecek kuþaklar
yetiþtirmek yerine,
genel doðrularý
ezberletiyoruz.
"Hayatta en hakiki
mürþit ilimdir." sözünü
her yere yazmakla ilim
zihniyeti yerleþmiyor.
Bu genel doðrular da
ayrýntýlar düzeyinde
düþünmemizi
saðlamýyor. Ne zaman
ilim zihniyetini, yani
eleþtirel ve analitik
düþüncenin ne
olduðunu anlarsak,
iþte o zaman bilimsel
düþünebilen insanlar
haline geliriz.
2007
1999
1
97 998
2003
96
00
20
12
2008
2006
2005
Aynur Þenol
ÝTO Baþkaný Yalçýntaþ:
“Varolan istikrar,
yeni ekonomik
politikalarla daha da
güçlendirilmeli ”
Ýstanbul Ticaret Odasý, yaklaþýk 270 bini aktif olmak üzere, 350 bini aþkýn
üyesiyle Türkiye'nin en büyük, dünyanýn ilk 5 büyük odasýndan biri. Bu
özelliði dolayýsýyla Türk ve dünya ekonomisi için büyük önem arz ediyor.
Böylesine güçlü bir kurumun baþkaný olarak büyük bir sorumluluðu
omuzlarýnda taþýyan ve bir anlamda ekonomiye yön verenlerin sözcülüðünü
üstlenen ÝTO Baþkaný Murat Yalçýntaþ'tan gündeme ve ekonomiye dair
birçok konuda ilgili görüþ aldýk.
[email protected]
[email protected]
E KO N O M Ý
Ý
TO Baþkaný Murat Yalçýntaþ ile
ekonomimizin durumu, 2007'de yaþanan
siyasi geliþmelerin sonuçlarý ve 2008 yýlýna
dair beklentileri üzerine yaptýðýmýz
röportajda, Yalçýntaþ'ýn sarf ettiði sözler,
Türkiye için umut olacak nitelikteydi. "23
çeyrektir pozitif büyüme rakamlarýna sahibiz.
Bu aralýksýz büyüme, tek baþýna bile, dikkat
çekici, takdir edilesi bir baþarýdýr ve en en önemli
lokomotif gücü, Türk özel sektörüdür." diyen
Yalçýntaþ, yapýlabilecek iyileþtirmelerle, bu
baþarýnýn daha da büyüyeceði görüþünde.
Size göre 2007, Türkiye için nasýl bir yýldý?
Bana göre 2007, ekonomik anlamda eldekinin
korunduðu, demokratik anlamda da demokrasi
kültürünün güçlü bir þekilde yerleþtiði yýl oldu.
Ayrýca iki önemli seçimin gerçekleþtirilmesi
nedeniyle, ekonomik hayatta 5 yýldýr alýþtýðýmýz
gibi yüksek deðerlere ulaþýlamadý. Ulaþýlamadý,
ama kayýplarla kapatýlan bir yýl da olmalý. Bence
bu, altý özenle çizilmesi gereken bir noktadýr.
2007'yi deðerlendirirken þunlarý da
unutmamalýyýz: Türkiye 2002-2006 döneminde,
ortalama yüzde 7 oranýnda bir ekonomik
büyüme elde etti. Bu yüksek büyüme nedeniyle,
beklentiler de, bu oranda gerçekleþmeye ve
bu hedefin dýþýndaki her þey insanlarda, bir
durgunluk olarak algýlanmaya baþladý. Oysa
bu yanlýþ bir kodlamanýn sonucudur. Biz, iþ
dünyasý olarak çok iyi hatýrlýyoruz ki, Türkiye
hiçbir dönemde ekonomik büyümesini, yüksek
oranlarda, üst üste üç yýl devam ettirememiþti.
Üstelik AB ülkeleri ile ABD'de ekonomik
büyümenin yavaþladýðý bir süreçte, bazen
rakamlar beklenenin altýnda da gerçekleþse,
23 çeyrektir pozitif büyüme rakamlarýna sahibiz.
Bu aralýksýz büyüme, tek baþýna bile dikkat
13
E KO N O M Ý
çekici, takdir edilesi bir baþarýdýr ve en önemli
lokomotif gücü, Türk özel sektörüdür.
Eksiklikler yok mu? Þüphesiz var. Ýstanbul'u
temsil eden en büyük meslek örgütü olarak biz
bunlarý sürekli dile getiriyoruz. Dövizin düþük
deðerde olmasý, reel faizlerin hâlâ yüksek oranda
seyretmesi, enerji ve istihdam üzerindeki vergiler,
kayýt dýþý ekonomi bunlardan hemen aklýma
gelenlerdir. Bu hususlar, Türk firmalarýnýn küresel
rekabette dezavantajlý bir pozisyonda
bulunmasýna yol açtýklarý için son derece
önemlidir.
Ayrýca ihracatta yaþadýðýmýz büyük artýþlar ve
100 milyar dolarlýk psikolojik sýnýrýn aþýlmýþ olmasý
da önemli bir baþarýdýr.
2008 yýlý hedefleri
ÝTO olarak 2008'den beklentileriniz ve bu yýla
dönük hedefleriniz neler? Bu hedeflere
ulaþmak için neler yapýlmalý?
Ýþ dünyasý olarak, 2008'den en büyük
beklentimiz, son 5-6 yýlda oluþturulan istikrarlý
ekonomi temelinin üzerinde yükselecek yeni bir
ekonomik hamle politikasýnýn uygulanmaya
baþlanmasýdýr. Baþka bir deyiþle; makro
ekonomik düzeyde uygulanan politikalarla
saðlanan güven ve istikrarýn, mikro ekonomik
politikalarla güçlendirilmesidir. Böylece
ekonomide yeni büyüme dinamikleri harekete
geçirilebilecektir. Elbette ekonomik büyümenin
yüksek seviyede devam ettirilebilmesinin en
önemli enstrümaný, dýþ talep artýþýna
dayandýrýlmasýdýr, yani ihracat artýþýnýn
sürdürülebilmesidir. Bunun için de, firmalarýmýzýn
uluslararasý düzeyde rekabet edebilirliklerinin
güçlendirilmesi elzemdir.
Firmalarýmýzýn verimli çalýþmalarýný kolaylaþtýrmak
için genel anlamda istihdam yani üretim
üzerindeki vergi yükünün azaltýlmasý gerekiyor.
Ayrýca uluslararasý düzeyde rekabet imkânlarýný
göz önünde tutan bir döviz kuru politikasý
izlenmesi, yüksek reel faiz seviyesinin
düþürülmesi de beklentilerimiz arasýndadýr.
Yine bizim 2007 yýlýnda sürekli dile getirdiðimiz
ve hükümetten de talep ettiðimiz, KOBÝ
birleþmelerinin teþvik edilmesi çok yerinde
olacaktýr. Çünkü sektörel bazda KOBÝ
birleþmeleri ve iþletme kümeleþmeleri
desteklenirse, üretimde ve pazarlamada büyük
ölçekli faaliyete geçiþ kolaylaþtýrýlacak, bu da
ekonomiye olumlu olarak yansýyacaktýr.
Diðer taraftan yatýrýmlarýn en verimli sahalara
yönlendirilmesi için sektörel ve bölgesel bazda
stratejik önceliklerimizin bir an evvel belirlenmesi
gereklidir. Bölgesel geliþme imkânlarýnýn
harekete geçirilebilmesi ancak bu þekilde
mümkün olacaktýr. Böylelikle gerçekçi geliþme
stratejileri hazýrlanarak belirli bölgesel kalkýnma
odaklarý hayata geçirilmiþ olacaktýr.
Ülkemiz ekonomisi için önemli bulduðumuz bir
diðer konu, yabancý yatýrýmlarýn üretime
yönlendirilmesidir. Yakýn zamanda ülkemiz büyük
ölçüde yabancý yatýrým çekebildiði halde bunlarýn
küçük bir kýsmý yeni tesis kurulmasýna
yönelmiþtir.
2008 yýlýnda, ekonomik büyüme hýzýnýn
öngörüldüðü þekilde yüzde 5,5 olabilmesi için,
toplam tüketim talebinin bilhassa yurtdýþý talep
artýþý ile yükseltilmesi gerekiyor. Bunun yaný sýra
tarýmsal üretimin, 2007'ye göre daha iyi olmasý
beklenen iklim koþullarýyla beraber artýrýlmasý
ve daha iyi bir turizm sezonu geçirilmesi,
ekonomik büyümemize katkýda bulunacaktýr.
AB'ye tam üyelik coþkumuzu
koruyoruz
Avrupa ile iliþkilerimizi, bu kapsamda AB'ye
üyelik sürecimizi nasýl deðerlendiriyorsunuz?
Türkiye'nin 2007 yýlýnda ortaya çýkan demokratik
sorunlarýnýn çözümüne odaklanmasý, yani genel
seçimler ile cumhurbaþkanlýðý seçimleri süreci,
AB tam üyelik sürecimizi kýsmen yavaþlatmýþtýr.
Buna paralel olarak Avrupa'da yaþanan
geliþmeler, özelikle Fransa Cumhurbaþkaný
Nicholas Sarkozy'nin olumsuz açýklamalarý da,
bunda etkili olmuþtur. Bununla birlikte dünya ve
Avrupa kamuoyu gözünde Türk demokrasisi
için bir sýnav niteliði taþýyan geçtiðimiz seçim
döneminin baþarýlý bir þekilde sonuçlanmasý,
Türk demokrasisinin olgunluðunun ispatý
açýsýndan çok önemlidir. Ayrýca belirtmeliyim ki,
2002 yýlýndan itibaren yaþanan siyasi reformlarýn
söz konusu bu baþarýlý tablonun oluþmasýnda
büyük etkisi vardýr.
Her þeye raðmen 22 Temmuz sonrasý hýzla tesis
edilmekte olan siyasi istikrarýn ve AB'ye üye
ülkelerce imzalanan Lizbon Anlaþmasý'nýn
sonucunun, ülkemizin AB ile olan iliþkilerine
olumlu yansýyacaðýný düþünüyorum. Bu
baðlamda, 19 Aralýk'ta, Portekiz dönem
baþkanlýðýnýn son günlerinde "Trans-Avrupa
Aðlarý" ve "Tüketicinin ve Saðlýðýnýn Korunmasý"
fasýllarýnýn müzakerelere açýlmasý, yeni yýldaki
tam üyelik müzakerelerinin ilerlemesine iliþkin
beklentilerimizi artýrmaktadýr. Bunun yanýnda,
2007 yýlýnda Avrupa tarafýnda Sarkozy'nin
"KOBÝ birleþmeleri
desteklenmeli. Çünkü
sektörel anlamda, KOBÝ
birleþmeleri ve iþletme
kümeleþmeleri
desteklenirse, üretimde ve
pazarlamada büyük ölçekli
faaliyete geçiþ
kolaylaþtýrýlacak, bu da
ekonomiye olumlu
yansýyacaktýr."
14
E KO N O M Ý
öncülük ettiði bazý liderlerin olumsuz söylemleri
Türk kamuoyunu hayal kýrýklýðýna uðratmýþ olsa
da, iþ dünyasý olarak bizler AB'ye tam üyelik
coþkumuzu koruyoruz.
1882 yýlýndan bu yana Türk
ticaretinin ve ekonomisinin
hizmetinde olan Ýstanbul
Ticaret Odasý, 87 farklý
sektörü temsil ediyor.
Bu arada, yeri gelmiþken belirtmek isterim ki,
ÝTO olarak biz Türkiye'nin üyelik sürecine katkýda
bulunmak ve bu amaçla lobi çalýþmalarýnda
bulunmak üzere, yýl içinde 2 defa Brüksel ziyareti
gerçekleþtiriyoruz. Bu ziyaretlerimiz sýrasýnda
hem odamýzý ilgilendiren konularda hem de
ülkemizin AB üyeliði için Türkiye'nin en büyük
sivil toplum örgütü olarak önemli temaslarda
bulunuyoruz. AB gazetecileriyle, AB komiser
ve genel müdürleriyle ve Geniþlemeden Sorumlu
Komiserle, AB milletvekilleriyle görüþmeler
yapýyoruz.
Komþu ülkelerle yaþanan siyasi
anlaþmazlýklarýn ekonomik yaptýrým ya da
ambargo ile çözülmeye çalýþýlmasýnýn
Türkiye'ye yararlarý ya da zararlarý size göre
ne olur?
350 bin üyesi bulunan ÝTO olarak genel
yaklaþýmýmýz, ambargo uygulamasýnýn, siyasi
anlaþmazlýklarýn çözümü için uygun bir yöntem
olmadýðýdýr. Çünkü ekonomik ve ticari
enstrüman, ülkeleri ve toplumlarý birbirine
yakýnlaþtýrýcý, düþmanlýklarý ortadan kaldýrýcý bir
güce sahiptir. Dolayýsýyla bu gücün ilk planda
olumsuz olarak kullanýlmamasý gerektiðine
inanýyorum. Ama, þunu da vurgulamalýyým ki,
siyasal ve diplomatik çözümlerin tükendiði
anlaþmazlýklarda, ekonomik ve ticari yaptýrýmlarýn
sonuç alýcý bir tarafý varsa, ülkemizin menfaatleri,
birliði ve bütünlüðünün korunmasý
doðrultusunda kullanýlmasýndan da
çekinilmemelidir. Bu noktada gözetilecek tek
ilke, yapýlacak uygulamalarýn çok hassas bir
þekilde tasarlanmasýdýr.
ÝTO, küresel ticaretin dinamik
bir oyuncusu olmayý baþardý
[email protected]
Üye olduðunuz birçok uluslararasý kurum
var. Bu kurumlarý ve onlarýn diðer üyelerini
göz önüne aldýðýnýzda, Türkiye'nin yeri ve
önemini nasýl tarif edersiniz?
ÝTO, sizin de belirttiðiniz gibi birçok uluslararasý
örgüt ve kurumun üyesidir. Akdeniz Ticaret ve
Sanayi Odalarý Birliði (ASCAME), Avrupa Ticaret
ve Sanayi Odalarý Birliði (Eurochambres),
Birleþmiþ Milletler Sanayi Geliþtirme Örgütü
(UNIDO) bu örgütlerin baþýnda geliyor. ÝTO, bu
uluslararasý kuruluþlardaki rollerini, son yýllarda
daha da aktif hale getirdi. Bir anlamda ticarî
diplomasi olayýný baþlattý ve küresel ticaretin
dinamik bir oyuncusu olmayý baþardý.
Bu çerçevede ÝTO, 2007 yýlýnda ASCAME'nin
baþkanlýðýna seçildi. Akdeniz'e kýyýsý bulunan
ülkelerin sanayi ve ticaret odalarýnýn üye olduðu
ASCAME, ayný zamanda Avrupa ile Akdeniz
iþbirliði açýsýndan da, son derece stratejik bir
örgüttür. Üye ülkeler arasýndaki ticari ve
ekonomik iþbirliðini artýracak faaliyetler
gerçekleþtiren ASCAME, bu ülkelerin firmalarý
arasýnda daha güçlü bir ticari atmosfer
oluþturmak için gayret gösteriyor.
Ayný þekilde, 2 binden fazla yerel ve bölgesel
odanýn üyeliðiyle çalýþmalarýný sürdüren
Eurochambres bünyesinde de yer alýyoruz.
Avrupa ortak çýkarý gözetilerek AB karar alýcýlarý
üzerinde etkin bir rol oynayan bu kurum
vasýtasýyla, odamýz, TOBB ve söz konusu
kuruma üye diðer Türk odalarý ile birlikte Türk
iþ dünyasýnýn taleplerini iletiyor, kararlarýn
oluþmasýna katkýda bulunuyoruz. Ayrýca biz,
Avrupa Ticaret Odalarý Birliði ile ortaklaþa,
Türkiye'de bazý projeler de gerçekleþtiriyoruz.
Bu kapsamda, son derece büyük baþarýlar elde
ettiðimiz "Ýhracata Ýlk Adým Projesi"ni burada
anmak isterim. Hiç ihracat yapmayan Türk
firmalarýný ihracat yapabilir hale getirmeyi
amaçlayan bu projeyi, Eurochambres'ýn
þemsiyesi altýnda Madrid Ticaret Odasý ile birlikte
üç yýldýr baþarýyla uyguluyoruz.
Verimli çalýþmalar gerçekleþtirdiðimiz diðer bir
uluslararasý kurum da, Birleþmiþ Milletler Sanayi
Geliþtirme Örgütü UNIDO'dur. UNIDO ile
beraber ülkemizdeki iþletmelerin sanayi
kapasitelerinin artýrmak ve sürdürülebilir
büyümelerine katký saðlamak amacýyla, çeþitli
projelerde çalýþmaktayýz. Bunlarýn en baþýnda,
UNIDO-ÝTO iþbirliði ile 1990 yýlýnda kurulan Türk
Yan Sanayi Borsasý gelmektedir.
Organize Sanayi Bölgeleri'nin çalýþma þekilleri
ve ülke ekonomisine kazandýrdýklarý hakkýnda
düþünceleriniz neler?
"Organize Sanayi Bölgeleri"nin, hatta "toplu iþ
yerleri"nin, ülkemiz ekonomisine olumlu katkýlarý
olduðunu düþünüyorum. Bu bölgelerde faaliyet
gösteren kuruluþlar daha modern koþullar
altýnda çalýþmakta, bir arada yaþama, iþbirliði,
yardýmlaþma ve kollektif davranýþ bilincine
eriþmektedir. Altyapý hizmetlerinden ortaklaþa
yararlanýlmakta, zaman ve emek kaybý ile atýl
kapasite oluþumu en aza indirgenebilmektedir.
Kýsacasý, OSB'ler, bugün dünyadaki önemi
giderek artan "kümelenme (cluster)" modelinin
güzel bir çýkýþ noktasý olabilecek
organizasyonlardýr.
Ancak, ülkemizdeki OSB'lerin de, baþta yasal
düzenlemelerden kaynaklananlar olmak üzere,
çözüm bekleyen bazý sorunlarý vardýr. Çünkü
yasa, yönetim yapýsýnda "çok baþlýlýk" sorununa
yol açmaktadýr. Diðer önemli sorun ise, imar
mevzuatýndan ortaya çýkmaktadýr. Yürürlükteki
imar kanunu, sanayi yapýlaþmasýný yeterince
içermediðinden, uygulamada sorunlarla
karþýlaþýlmakta ve sanayici zor durumda
býrakýlmaktadýr.
Ayrýca OSB'lerin kurulmasý için ayrýlan fonlar
yetersiz kaldýðýndan, kaynak sorunu olduðunu
da söyleyebiliriz. OSB'lerin kurulma
aþamasýndan, iþleve geçme aþamasýna kadar
maruz kaldýðý bazý bürokratik engeller de
bulunmaktadýr. Pek çok resmi ve özel kurumun
OSB'ler ile ilgili olmasý ve bu kurumlarýn
arasýndaki iletiþim eksikliði, bürokrasinin yavaþ
iþlemesine neden olmaktadýr.
Amaca uygun iþler yapamamak ise baþka bir
sorundur. Temel amacý, bölgesel geliþmiþlik
farklarýnýn azaltýlmasýna yardýmcý olmak þeklinde
tanýmlanan OSB'ler, bu konuda her yerde baþarýlý
olamamýþlardýr. Birçok OSB'de doluluk oranlarý
düþük kalmýþ, çevre sorunlarý ile ilgili konularda
hedeflenen baþarý gerçekleþmemiþtir.
Odamýz, OSB'lerin sorunlarý ve çalýþmalarý ile
yakýndan ilgilenmekte, oluþturduðu Organize
Sanayi Bölgeleri Ýhtisas Komitesi vasýtasýyla
geliþmeleri yakýndan izlemekte olup, bu konuda
da katkýlarýný sunmaya devam edecektir.
Bir coðrafyanýn sanayi ve ticari geliþimi sizin
için neyi ifade ediyor? Bu geliþimi saðlamak
için gerekli unsurlar neler?
Bir bölgenin sanayi ve ticari geliþimi, hem o
coðrafyanýn önemli bir cazibe merkezi haline
gelmesi, hem de o bölgede yer alan ülkelerin
ekonomiden siyasete kadar uzanan birçok
alanda etkinliðinin ve söz sahibi olma hakkýnýn
artmasý demektir. Bu geliþimi saðlamanýn en
temel noktasý da, o coðrafyada yer alanlarýn bir
bütünlük içinde sahip olduklarý avantajlarý
bölgesel bir kalkýnmanýn lokomotifi yapmalarýna
baðlýdýr. Bir anlamda, bir büyüme sinerjisi
oluþturabilmeleri gerekmektedir. Bu sinerji
yakalandýðý zaman, ticaret ve sanayi hamlesinin
geliþiminden bütün bölge yaþayanlarý
yararlanabilecektir. Ancak bunun
saðlanabilmesinin tek þartý, bölgedeki ekonomik
faaliyetlerin bir bütün olarak ve birbirini
destekleyici veya tamamlayýcý þekilde koordine
edilmesidir.
Ben bu noktada, özellikle son dönemde
Türkiye'nin baþta komþularý olmak üzere,
yaþadýðý coðrafyada ekonomik bir að oluþturma
gayretlerinin bu sorunuza çok önemli bir örnek
olduðunu düþünüyorum.
Üretim ve finansman "etle týrnak"
gibidir
Yaþanýlan krizlerin ardýndan, ülkemizdeki
finans kurumlarý, son yýllarda ciddi atýlýmlar
gerçekleþtirdiler. Sizce bu geliþme, neyi ifade
ediyor?
"Bir bölgenin sanayi ve ticari
geliþimi, o bölgede yer alan
ülkelerin ekonomiden siyasete
kadar uzanan birçok alanda
etkinliðinin ve söz sahibi olma
hakkýnýn artmasý demektir."
Finans kurumlarýnýn son yýllarda gerçekleþtirdiði
atýlýmlar, Türkiye ekonomisini olumlu yönde
etkilemiþtir. Çünkü bu atýlýmlar hem firmalarýmýzýn
geliþmesine imkân tanýyarak genel ekonomiye
olumlu yönde katkýda bulunmuþtur, hem de
bölgemizdeki ticari iliþkileri artýracak bir etkiye
sahiptir.
Biliyorsunuz, geliþmenin bir ayaðý üretimse bir
ayaðý da finansmandýr. Üretim ve finansman et
ile týrnak gibi ayrýlmaz bir bütünlük içindedir.
Ben finans kuruluþlarýnýn, üretim üzerinde aðýr
bir yük oluþturan olumsuzluklarý kaldýran
yöntemleriyle, baþta leasing ve kurumsal krediler
olmak üzere, üretime büyük katkýda
bulunduklarýný düþünüyorum. Öte yandan, bir
süre önce yaþadýðýmýz krizlerde, finans
kuruluþlarýnýn yetersizliðinin bir ülkeye neye mal
olduðunu, çok açýk olarak gördük.
Katýlým bankalarýnýn iç ticarete, ithalat ve
ihracata ne gibi etkileri olduðunu
düþünüyorsunuz?
Katýlým bankalarý da týpký ticari bankalar gibi, iç
ve dýþ ticarette finansman saðlayarak destek
vermektedir. Bence en önemli faydasý faize
karþý inancý yüzünden açýlým yapamayan
insanlarýmýza da finansman saðlayarak onlarýn
önlerini açmasýdýr.
Bu baðlamda katýlým bankacýlýðýnýn
ekonomiye kazandýracaklarýný nasýl
deðerlendiriyorsunuz?
Katýlým bankacýlýðý gerek tasarruf sahiplerine
gerekse finansman ihtiyacý olan firmalara ticaret
bankalarýndan farklý iþlem, risk, gelir ve maliyet
seçenekleri sunmaktadýr. Böylece mali piyasada
kullanýlabilecek mekanizmalarý geniþletmektedir.
Bu bakýmdan katýlým bankacýlýðý, ihtiyaçlarýn
karþýlanmasýnda geniþletici katký saðlamaktadýr.
"Katýlým bankacýlýðý,
ihtiyaçlarýn karþýlanmasýnda
geniþletici katký
saðlamaktadýr."
16
Nesrin Akkaþ
Foto: Emrah Gürel
Asker Bülent'in
zirve yürüyüþü
Futbolseverler tarafýndan 'Asker Bülent' olarak anýlan
Sivasspor Teknik Direktörü Bülent Uygun, yükseliþe
geçen Sivasspor'u, futbola olan tutkusunu,
hayallerini ve ailesini Paylaþým Dergisi’ne anlattý.
SPOR
B
ülent Uygun'un Sakaryaspor'da
baþlayan futbol hayatý, en parlak
dönemini Fenerbahçe'ye
transferiyle yaþadý.
Fenerbahçe'ye transferinin ilk
yýlýnda gol kralý olurken,
baþarýlarýnýn yanýnda verdiði asker selamýyla
da sempati topladý. O yýllarda da herkes onu
konuþuyordu, küme düþmek üzereyken
devraldýðý Sivasspor'u ligin üst sýralarýna çýkardýðý
bugün de... Bülent Uygun, "Hayallerim var; ama
hayalperest deðilim." diyor ve ekliyor,
"Anadolu'dan bir takýmý þampiyon yapmak,
Þampiyonlar Ligi Þampiyonu Kupasýný ellerimin
arasýnda görmek istiyorum."
Sýrtý yere gelmeyen
güreþçiydim; ama iyi ki futbolcu
olmuþum
Futbol oynamak sizin hayaliniz miydi yoksa
her erkek çocuðunda var olan futbol meraký
SPOR
mý sizi futbol oynamaya yöneltti?
Benim futbola baþlama hikâyem biraz ilginç
aslýnda. Babam milli takým güreþ þampiyonuydu.
Ben de 5 yaþýnda güreþe baþladým ve yaklaþýk
14 yaþýna kadar da devam ettim. Güreþe devam
ettiðim sýrada bir arkadaþýmýn maçýný izlemeye
gittim. Takýmda oyuncu eksiði vardý ve teknik
direktör Ekrem Karaberberoðlu eksik oyuncunun
yerine beni oynatmak istedi. Oynadýðým bu
maçýn ertesi günü Ekrem Hoca gelip babamla
konuþtu. Bu konuþmanýn ardýndan babam
bana, "Sen artýk güreþe gelmiyorsun, Ekrem
hocan seni istiyor. Bundan sonra futbolcu
olacaksýn." dedi. O zaman çok üzülmüþtüm.
Çünkü minderde sýrtý yere gelmeyen bir
güreþçiydim. Sakarya'da birincilikleri olan,
güreþte çok iyi yerlere geleceði düþünülen bir
sporcuydum. Böylelikle, biraz istemeyerek de
olsa futbola baþladým.
Babanýzý iknâ eden sözler ne oldu acaba?
Ekrem Hocam babama, "Oðlunu güreþçi yapýp
aç býrakacaðýna, futbolcu yap da bu iþten ekmek
yesin." demiþ. Babam bu sözle iknâ olmuþ.
Ekrem Hocamýn da ellerinden öperim, iyi ki
böyle bir karar vermiþ. Hiç piþman deðilim.
Asrýn güreþçisi olamayacaðýma göre iyi ki
futbolcu olmuþum.
Futbol kariyerinize Sakaryaspor'da baþladýnýz.
Daha sonra Kocaelispor ve sonrasýnda da
Fenerbahçe… Bülent Uygun'un yýldýzý da
Fenerbahçe ile parlamaya baþladý aslýnda.
Size göre Fenerbahçe'nin kariyerinize, artý
ya da eksi, ne gibi etkileri oldu?
Ben Kocaelispor'da ilk defa profesyonel oldum
ve 4 sene boyunca orada futbol oynamaya
devam ettim. Bütün kariyerimin baþlangýç
noktasý orasý oldu. Ama futbolda zirveye çýkýþým
o sezonun sonunda Fenerbahçe'ye transferimle
oldu. O zamanlar henüz 21 yaþýnda olmama
raðmen gösterdiðim performansla 4 büyük
takým tarafýndan aranan bir futbolcu oldum. Bir
seçim yapmam gerekiyordu ve Oðuz Çetin,
Aykut Kocaman gibi ellerinde yetiþtiðim
aðabeylerimin Fenerbahçe'de olmasý ve baþkan
Güven Sazak'ýn beni aramasý sebebiyle ben
Fenerbahçe'yi tercih ettim. Bundan sonra bir
futbolcu için yaþanmasý gereken en güzel
duygularý yaþadýðým bir dönem baþladý.
Fenerbahçe sayesinde oynadýðým futbol,
verdiðim asker selamý, yaptýklarým ve
yapabileceklerimle herkesin takip ettiði, sevgiyle
baktýðý bir futbolcu oldum. Burada ilk senemde
gol krallýðý yaþadým. O zamanki takýmýmýzda
Tanju Çolak'ýn, Oðuz Çetin'in, Aykut Kocaman'ýn,
Frank Pingel'in sakatlýklarýndan doðan boþluklar
oluþmuþtu ve birinin bu boþluklarý doldurmasý
gerekiyordu. Hocam da beni santrafor olarak
oynattý ve bu sayede attýðým goller takýmýmýzý
þampiyonluk yolunda hep önde tuttu. Dolayýsýyla
ben de unutulmaz anýlarla dolu bir 4 yýl yaþadým
Fenerbahçe'de.
Asker selamýndan bahsetmiþken, sizin
isminizle özdeþleþmiþ bu selamýn ortaya
çýkýþý nasýl oldu?
Fenerbahçe'de oynadýðým ilk maçta,
Galatasaray ile TSYD Kupasý için mücadele
ettik. Baþkanýmýz Derya Sazak, gol atarsam
ona asker selamý vermemi istedi. O maçta
attýðým golden sonra ben de gidip baþkanýma,
"Bu golü size armaðan ediyorum" diyerek asker
selamý verdim. Bunun sonucunda da o selam
benimle epeyce özdeþleþti. Taraftarlar bana,
"Asker buraya yumruk havaya!" diye tezahürat
etmeye baþladý. Ben yumruk gösterisi
yapmaktansa asker selamý vermeyi tercih ettim.
17
Bizim için her maç
özeldir ve final
havasýnda oynanýr.
Futbolcularým oyunda
rahat olurlar ve
oynadýklarý futboldan
zevk alýrlar. Futbol topu
onlarýn sevgilileri gibidir
ve sevgilileriyle orada
vals yapmak
zorundalar. Bir orkestra
þefi olarak da ben
onlarý yönetirken her
futbolcumdan
yetenekleri anlamýnda
sahada güzellikler
sunmalarýný beklerim.
18
SPOR
Bu selam, benim de çok hoþuma gitti açýkçasý…
Goller peþpeþe gelmeye baþlayýnca ben selamý
vermeye, asker selamý da bir simge olarak benimle
beraber yürümeye devam etti.
Þu an bir Anadolu takýmýnýn teknik
direktörlüðünü baþarýyla yürütüyorsunuz.
Bunun öncesinde Fenerbahçe gibi büyük bir
takýmla oynama þansýnýz oldu. Sizce Anadolu
takýmýnda oynamak ile daha büyük takýmda
oynamak arasýndaki fark nedir?
Fenerbahçe'de oynadýðým 4 yýl içinde güzel anýlar
da yaþadým, çok zor durumlarda da kaldým.
Þampiyonluklar yaþadým, bu þampiyonluklarýn
sevinciyle birlikte gönderildiðim gün çok büyük
acý da yaþadým. Tabi orada her hareketiniz, her
söyleminiz insanlarý etkiliyor. Giydiðiniz formaya
inanmýþ milyonlarca insaný temsil eden biri olarak
o maça çýkýyorsunuz. Ama Anadolu takýmlarýna
baktýðýmýz zaman gittiðiniz þehrin sadece
futboluyla ilgilenen ve 20 ya da 30 bini geçmeyen
bir grubun futbolcusu olarak iliþkilendiriliyorsunuz.
Bu nedenle de aradaki farký milyonlarla binler
arasýndaki fark, olarak algýlamak lazým. Tabi bu
farkýn getirdiði sorumluluklar da farklý oluyor.
Türkiye'de teknik direktör olarak
isminizin baþýnda Hans olmasý
sizin daha baþarýlý zannedilmenizi
saðlýyor. Yabancý teknik direktörler
haftalarca baþarýsýz olsalar da
onlara gösterilen tolerans size
gösterilmiyor. Hâlbuki bilgi, duruþ,
yapý, yapmak istedikleriniz
anlamýnda siz belki daha fazlasýný
verebilirsiniz. Fakat maalesef size
bunun için gerekli zaman
tanýnmýyor.
Sizce futbolcu olmak mý yoksa teknik direktör
olmak mý daha zor?
Elbette teknik direktör olmak çok daha zor. Çünkü
futbolcu olduðunuzda kendinizden sorumlusunuz,
sizi sadece o gün gösterdiðiniz performans
baðlýyor. Ama teknik direktör olduðunuzda
takýmdaki 25 oyuncu baþta olmak üzere
malzemecisinden taraftarýna, yönetim kurulundan
teknik kadroya kadar hepsinden siz
sorumlusunuz. Bu sorumluluk hep
omuzlarýnýzda… Baþarýlý olma zorunluluðunuz
var. Bununla birlikte baþarýlý olduðunuzda aldýðýnýz
keyif, futbolcu olarak aldýðýnýz keyiften çok daha
fazla. Ama baþarýsýz olduðunuz zaman
duyduðunuz üzüntü de çok büyük oluyor.
Gerçekten yaþlandýðýnýzý hissediyorsunuz. Bunu
aynaya baktýðýnýzda fark ediyorsunuz.
Sivasspor'u UEFA'ya götürmek
istiyorum
Ligin en genç teknik adamý olarak futbol
kariyerinizdeki ve ligdeki hedefleriniz neler?
Þu an gayet istikrarlý bir baþarýyý devam ettiriyorum.
Bu durumun sonuna kadar böyle devam etmesi
için gerek oyuncularým, gerek ben, gerekse
yönetici ekip olarak elimizden geleni yapýyoruz.
Her teknik direktör belli teknikler ve taktikler
kullanarak baþarýyý saðlamaya çalýþýyor. Kimi
baþarýlý oluyor, kimi baþarýsýz. Ama inanýn bana
baþarýlar da sonsuza kadar devam etmiyor. Evet,
þu an için kýsa vadede önüme koyduðum bazý
hedefler var. Bunlar; Sivasspor'u UEFA'ya
götürmek, Anadolu'dan bir takýmý þampiyon
yapmak, Þampiyonlar Ligi þampiyonu olmak ve
o kupayý ellerimin arasýnda havaya kaldýrabilmek.
Bunlar benim antrenörlük kariyerimdeki
hedeflerim. Benim esas hedeflediðim,
arzuladýðým, hep yapmak istediðim þeylere
gelince; bunlarýn birincisi Türk sporuna genel
anlamda bir hizmet vermek. Bunun için 100
dönümlük bir arazi üzerine yapmayý
düþündüðümüz tam teþekküllü sporcu hastanesi
ve rehabilitasyon merkezi, bir de sporcu huzur
evi projemiz var. Futbolcularýn emeklilikleriyle ilgili
bazý çalýþmalar yaparak futbol kariyeri biten
futbolcularýn emekli maaþý almalarýný saðlamayý
amaçlýyorum. Çünkü zannedildiði gibi futbolcularýn
hepsi bu iþten çok büyük paralar kazanmýyor.
Büyük bir kýsmý bu iþi çok zor þartlarda yürütüyor.
Herhangi bir sakatlýkta gerekli tedaviyi
yaptýramadýðý için futbolu býrakmak zorunda kalan
birçok futbolcu kardeþim olduðunu biliyorum. Bu
nokta bence Türk sporunda kanayan bir yara…
Ýþte ben bu kanayan yarayý durdurabilirsem
kendimi baþarýlý olmuþ bir spor adamý olarak
hissedeceðim. Bu söylediklerimi futbolcu olarak
baþaramamýþtým; ama en azýndan söylemlerimle
belli bir noktaya getirmiþtim. Teknik direktörlükte
de bu söylemlerim devam edecek. Teknik direktör
olarak baþaramazsam gerekirse Federasyon
Baþkanlýðýna oynayacaðým, o da olmazsa bakan
olarak eninde sonunda bu düþündüklerimi
yapacaðým. Ben hep hayaller kurarým ama bu
hayalleri ideallerimle desteklerim. Gerek bir
yerlerden para bularak gerek çeþitli çalýþmalarda
bulunarak bu sözünü ettiðim hayallerin hepsini
gerçekleþtireceðim. Bunun önünde Allah'tan
baþka kimsenin durmasýna izin vermem. Benim
hayalim, hedeflerim bunlar.
19
Hayallerim var ama
hayalperest deðilim
Sivasspor sizinle birlikte altýn çaðýný yaþýyor.
Aslýna bakýlýrsa bu durum spor camiasýný da
biraz þaþýrttý. Sivasspor'un ligden beklentileri
neler?
Biz baþkanýmýzla hayal kurarken hayalperest
olmadýk. Buraya gelene kadar sürekli bir
yapýlanma içindeydik. Bugün Türkiye'de ciddi
anlamda sistem problemi var. Hiçbir baþkanýn
spor danýþmaný ve neredeyse hiçbir takýmýn da
genel menajeri yok. Sivasspor kurduðu doðru
sistem, doðru yönetilme tarzý ile 8 seneden beri
yapýlan planlamanýn sonunda buralara geldi.
Yani pek çok takýmýn 40 senede baþaramadýðýný
biz 4 senede baþarmýþ olduk. Sivasspor bu
baþarýsýný ne kadar daha devam ettirebilir?
Sonuna kadar devam ettirmek istiyoruz
Þampiyon olacaðýz diye iddia etmiyoruz. Ama
iddia ettiðimiz bir þey var. Bir Sivasspor duruþu
vardýr, bu onurlu bir duruþtur. Evine gelen ya
da misafir olduðu hiçbir takýma kötü bir
davranýþta bulunmaz, her geleni sevgiyle
karþýlar. Ayný þekilde saygýyla uðurlar ve sahaya
çýktýðýnda futbolun bütün güzelliklerini ve bireysel
yeteneklerini sergiler. Maç bittiðinde yenilse bile
izleyenler tarafýndan alkýþ alýr. Ýþte bu Sivasspor
duruþudur, Bülent uygun duruþudur, Mecnun
Otyakmaz duruþudur. Bizim farkýmýz bu…
Dolayýsýyla bizim illa þampiyon olacaðýz diye
bir iddiamýz yok.
Kýzým benim uður meleðim
Aileniz sizden biraz uzakta Bursa'da yaþýyor.
Bu uzaklýk sizin için zor olmuyor mu?
Her erkeðin baþarýsýnýn ardýnda inandýklarý vardýr.
Ýþte benim de ailem, hanýmým, çocuðum,
annem, babam ya da akrabalarým arkamdadýr
ve ben onlardan büyük destek alýyorum. Ama
tabi ailemle uzaðýz biraz… 1999 Marmara
Depremi'nden sonra ailemi bir yere yerleþtirmem
gerekiyordu. Akrabalarýmdan bazýlarýnýn da
Bursa'da olmasý sebebiyle Bursa'ya yerleþtik.
Almina isimli çok tatlý bir kýzým var. Onun
okulunun orada olmasý sebebiyle ailem orada
yaþamaya devam ediyor, ben de iþim gereði
diyar diyar geziyorum. Onlarý da böyle
gezdirmek olmazdý. Onlardan uzak yaþamama
raðmen bana her türlü desteði veriyor, imkanlarý
ölçüsünde yanýmda oluyorlar.
Kýzýnýz Almina size nasýl destek oluyor?
Kýzým, benim uður meleðimdir. Þimdiye kadar
onun gelmediði 2 maçýn ikisinide kaybettik. Biri
ilk maçýmýz olan Trabzonspor maçýydý,
imtihanlarý olduðu için o maça gelemedi. Bir
de Konyaspor maçýna getirememiþtim. Bu iki
maçý o yanýmda olmadýðý için kaybettiðimi
düþünüyorum. Yalnýz yenildiðim bir maçým daha
oldu bunlarýn dýþýnda, o da Fenerbahçe maçý…
Almina o maça geldi ama koyu Fenerbahçeli
olduðu için gönlü Fenerbahçe'den yanaydý ve
biz o maçý da kaybettik.
Kýzým 1996 yýlýnda Fenerbahçe'nin þampiyon
olduðu yýl doðdu. Biz de o yýldan beri onu el
bebek, gül bebek, fener bebek olarak yetiþtirdik.
Hatta bazen birlikte Fenerium'a gidip ona
alýþveriþ yapýyoruz. Sonra da biri görse ne der
diye þakalaþýyoruz birbirimizle. O da bana "Baba
sen profesyonelsin ve kýzýn Fenerbahçeli olabilir.
Bu sebeple kimse bir þey diyemez.” diyor.
Çocuðumun kararlarýna saygým var, bu
anlamda.
Kayserispor maçýna da geldi; ama o maçta
çok hastaydý, serum baðlamak zorunda kaldýk.
O ateþler içinde yatarken maça gelemedi ama
þehirde bulunmasý sebebiyle zar zor 1-0 aldýk
maçý. Bunlardan dolayý o benim uður meleðim
ve bundan sonra her maçýma gelme
zorunluluðu var.
Siz futbolu nasýl tanýmlýyorsunuz. Bir topun
peþinde 90 dakika koþmak mýdýr futbol?
Yoksa sizin futbola yüklediðiniz farklý anlamlar
var mý?
Eskiden hocalarýmýz futbolu bize: "22 kiþi bir
topun peþinde koþar, 3 kiþi onlarýn birbirine
girmesini engeller, bir sürü insan da acaba ne
yapacaklar diye onlarý izler" þeklinde anlatýrlardý.
O zamandan bu zamana deðiþen neler oldu?
Artýk spor dünyada bir güç gösterisi, spor
dünyada ekonomiye büyük katký saðlayan
unsurlardan biri, futbol kitleleri peþinden
sürükleyen bir olgu oldu. Futbol insanlarýn
olmazsa olmazý þeklinde, ailesinden önde gelir
oldu. Bu kadar büyük deðer taþýyan bir topun
peþinden dünya koþuyor düþünebiliyor
musunuz? Bu söylemler ve baðlamlar içinde
ve artýk çocuklar bile neredeyse fanatik doðuyor.
Herkes çocuðunun topçu olmasýný istiyor ya
da topçu olmasýný istiyor. Bu anlamda futbol
yeni bir misyon. “Siz ne kattýnýz?” derseniz, iþte
ben de size anlattýklarýmý kattým, sevgimi kattým.
Bu iþten alýnmasý gereken zevki kattýk. Bu iþte
doðru durmayý, alýnaný hak ederek almayý, alýn
terini kattýk. Verilen her sözü tutmayý, insanlarýn
yaptýklarý iþlerden onur duymasýný kattýk. Bu
onurla birlikte de futbol felsefesi yarattýk. Bu
felsefenin ana temalarý da iþte bunlardýr. Bu
temalarýn içinde futbol giderek çýtasýný
yükseltiyor. Eskiden “Erkek adam topsuz
olmaz.” diyorduk. Þimdi bakýyoruz, kýzlarýmýz
futbol oynamaya baþlamýþ.
Cihan Dað - Nesrin Akkaþ
Dört bir yanda kýþ
Türkiye, dört mevsimin birden yaþandýðý dünyadaki ender ülkelerden
birisidir. Her ne kadar, küresel ýsýnma sebebiyle tüm dünyada
mevsimler özelliklerini kaybediyor gibi görünse de, kýþ soðuk yüzünü
iyiden iyiye gösteriyor bugünlerde. Tabi, Türkiye'nin her köþesi kýþý
farklý karþýlýyor. Kimi þehir -45 derece soðukla mücadele ederken
kimi güneþle baðýný hiç koparmadan geçiriyor bu mevsimi. Bu
sayýda Türkiye'nin dört bir yanýndan seçtiðimiz þehirlerle Türkiye'de
kýþ zamanlarýný anlattýk.
K
ars'ta soðuk, halký evlere
hapsederken çocuklara en güzel
kar oyunlarýný vaat ediyor.
Ýstanbul'da ise, kestaneciler soðuk
havada tüten ocaklarýyla sýcak
kestanenin tadýný sunuyor þehir
sakinlerine. Antalya'da güneþ kýþý Beydaðlarý'nýn
eteklerindeki karla selamlýyor. Trabzon'da ise
kýþ bize, elleri soðuktan çatlamýþ balýkçýlar ve
sýrtýnda küfesiyle odun taþýyan cefakâr Karadeniz
kadýnýný anlatýyor. Ýþte size Türkiye'nin dört bir
yanýndan kýþ manzaralarý…
[email protected]
ZAMAN
Kars'ta “Kýþ”ý çocuklar yaþýyor
Kýþ ve kar denilince ilk akla gelen þehirlerden
biri kuþkusuz Kars’týr. Ani Harabeleri, Kars Kalesi,
Arnavut Kaldýrýmý, eþsiz mimari özellikteki yapýlarý,
kaþar peyniri, balý, hiç eksik olmayan karý,
soðuðu… Kar ve buz neredeyse 8 ay yerden
kalkmaz, Doðu'nun bu büyülü þehrinde, Kar
kalýnlýðý zaman zaman 2 metreyi bulur, sýcaklýk
deseniz, kimi geceler -45 dereceye kadar düþer.
Kar zorluk demek, yollarýn kapanmasý demek
ya, ayný zamanda oyun demek aslýnda; hele
de çocuklar için hemen her yer oyun alanýna
dönüþüverir. Böyle zamanlarda, nehirler, çaylar,
parklar; görebileceðiniz hemen her su parçasý,
çoktan buz kesmiþtir. Kimi buz pisti olmuþ, kimi
kýzak alaný, kimi futbol sahasý. Tahtadan kýzaklar
da cabasý... Bu nedenle soðuk ama bir o kadar
güzel olan bu kentte, kahvaltýda ne yediðiniz
çok önemli. Sabah kahvaltý sonrasý yenilen
birkaç kaþýk bal, ceplerdeki sýcak kestane gibi,
insanýn içini ýsýtýr.
Ýstanbul'da “Kýþ”ý yaþamak
þanstýr!
Her mevsimin ayrý bir güzelliði olduðu
muhakkak. Ancak kýþ mevsiminde, birde
Ýstanbul’daysanýz; bu eþsiz kent kendine has
lezzetleriyle çok farklý kucaklayacaktýr. Köþe
baþlarýnda kestaneciler, balýk ekmek keyfinde
yaný baþýnýzdaki turþucular, vapur seyahatlerinde
içilen bol tarçýnlý sýcacýk salepler, geceyarýsý
sokaðýnýzdan "boozaaaaa" diye seslenen
bozacýlar... Hepsi içinizi ýsýtmak için hazýr
beklerler; kâh evinizde, kâh sokakta, kâh bir
yolculuk sýrasýnda...
Kýþý Ýstanbul'da yaþamak bir þanstýr. Çünkü
diðer birçok dünya kentinin aksine, 24 saat
yaþayan bu ýþýltýlý þehir pek çok olanak sunar
onu yaþayanlara. Tiyatro, sinema, konser
mevsimidir kýþ Ýstanbul'da. Hemen hemen tüm
sanat mekânlarý en önemli eserlerini sunmak
için, özellikle kýþý bekler. Ýstanbul'da kýþ ayný
zaman da, eski kýþlara yönelik bitmeyen
efsaneler demek. Bunlardan en sýk dile geleni
ise; Boðaz'ýn ya da Haliç'in bitmek bilmeyen
donma hikâyeleridir. Sonuncusu 1954'ün
24 Þubat'ýna ait: O gün soðuk bir Ýstanbul
sabahýna gözlerini açan ahaliyi, farklý bir
Ýstanbul Boðazý manzarasý karþýlar. Boðaz'da
devasa buz kütleleri gezinmektedir. Bu
olaðanüstü olay karþýsýnda ilk þaþkýnlýðý atan
Ýstanbullularýn kimi Boðaz'dan yürüyerek
karþýya geçer, kimi de buz kütlelerinin
üstünde fotoðraf çektirir. Vapur seferlerinin
zorlukla yapýlmasýna neden olan olay,
yaklaþýk bir hafta sürer. Ýstanbul Boðazý
donmuþtur! Bu þehir efsanesi yýllarca sürer.
Oysa iþin aslý öyle deðildir. Ýstanbul
Boðazý'nýn buzlarla kaplandýðý gün, hava
sýcaklýðý sadece -6 derecedir. Böyle bir
havada denizin donmasý zaten mümkün
deðildir. Sadece; Tuna Nehri'nden kopup
gelen dev buz parçalarý önce Karadeniz'e
akmýþ, oradan da Boðaz'ýn bir bölümünü
kaplamýþtýr.
Güneþ ve kar ayný anda
Antalya size mevsim boyunca güneþi
armaðan eden þehirdir. Bu þehirde güneþi
görmek için yazý beklemek gibi bir sýkýntýnýz
yok. Özellikle yýlýn bu zamanlarýnda, bir
tarafta güneþin son günlerinin
cömertliðinden faydalanmak için denize
giren insanlar, diðer tarafta ise karlý etekleriyle
misafirlerini selamlayan Beydaðlarý'ný
görürsünüz. Siz, hiç, hem denizin hem de
karýn keyfini ayný anda çýkaran bir kentte
yaþadýnýz mý? Antalya’da kýþ aylarý, özellikle
de aralýk ve ocak aylarý, saðanak
yaðmurlarýn yaðdýðý, kentin karanlýða
gömüldüðü gecelerden ibarettir. Ama sabah
gözlerinizi açtýðýnýzda o kasvetli, insaný
yorganýn altýna hapseden korkunç gök
gürültülerinden eser kalmamýþ; güneþin
Antalya’yý yaðmurun býraktýðý hüznü topraðýn
üzerinden usulca silmek için selamlamýþ
bulursunuz
Trabzon'da kýþ, kadýnlara
zordur
Trabzon, Karadeniz söz konusu olduðunda
ilk akla gelen þehirlerden biridir. Vakfýkebir
ekmeði ve kývrak zekâlý insanlarý ile gerek
fýkralara gerekse þarkýlarýmýza renk katmýþtýr,
Trabzon. Bu doða harikasý yerde, kýþ
manzarasýnýn tadýna doyum olmaz. Uzun
Göl'ün, görkemli çam aðaçlarýnýn, yaylalarýn,
Zigana'nýn beyaz örtüsünü izlemek tarif
edilemez bir güzelliktir. Kýþýn yanan odun
sobalarý, kuzinelerde piþen mýsýr ekmeðinin
kokusu ve meþhur uzayan kuymaðý buz gibi
soðuk bir havadan sýcacýk ahþap yayla
evlerine giriþinizde sizi karþýlayacak
vazgeçilmez tatlardýr. Bütün bu güzelliklerin
bir de diðer yüzü var ki, o da Karadeniz'in
cefakâr kadýnlarýdýr. Dik yamaçtaki evlerine
patikalardan geçerek giden üstünde köyüne
has peþtamalý ve sýrtýnda taþýdýðý kimi zaman
erzaðý kimi zaman topladýðý yakacak
odunuyla Trabzon kadýný... Elleri hep
nasýrlýdýr onlarýn; kýþýn, ayaklarýnda kara
lastikleri sýrtlarýnda kefeleri ile odun toplarlar.
Bu sebeple kýþ, kadýnlara zordur
Trabzon'da…
Erkeklerin de hakký yenmemeli; pek
çoðunun kýþý denizde geçer. Kýþýn hýrçýn
olur Karadeniz… Dalgalar kýyýlarý, takalarý
döverken, yine de “vira Bismillah” der azgýn
dalgalarla boðuþur, Karadenizli balýkçýlar.
Kimi zaman boðaz tokluðuna döner azgýn
denizlerden, kimi zaman kasalarý doldurarak.
Eller çatlar soðuktan, aðlar keskin býçak
olur. “Hamsi de olmasa çekilmez bu dert.”
diyecek kadar da sever hamsiyi, Trabzonlu
balýkçýlar…
22
Nesrin Akkaþ
Üniversite yýllarýnda merak sardýðý fotoðrafçýlýðý þimdilerde bir hobi olarak devam ettiren
Türkiye Finans Katýlým Bankasý Ankara Bölge Müdürlüðü Kurumsal Pazarlama Müdür
Yardýmcýsý Feridun Bakýrcý, "Fotoðrafçýlýktan para kazanmayý hiç düþünmedim. Çünkü iþin
içine kâr etme düþüncesi girince var olan bütün büyü kayboluyor." diyor.
[email protected]
ÝÇÝMÝZDEN BÝRÝ
Feridun Bakýrcý:
"Bakmak ve görmek
arasýndaki farktýr fotoðraf"
O
n bir yýldýr bankacý olan Feridun
Bakýrcý'nýn Türkiye Finans Katýlým
Bankasý'nda devam eden iþ hayatý,
yýllar önce Family Finans'ta
çalýþmasýyla baþladý. Bir süre Family
Finans'ýn Mali Tahlil biriminde çalýþan
Bakýrcý, daha sonra Pazarlama birimine geçiþ yaptý.
Þimdilerde Türkiye Finans'ýn Ankara Bölge
Müdürlüðü'nde Kurumsal Pazarlama Müdür
Yardýmcýsý olan Bakýrcý'yý sayfalarýmýza taþýyan
özelliði ise, uzun yýllardýr profesyonel fotoðraflar
çekiyor olmasý… Üniversitede baþlayan bu sevda
o yýllarda Bakýrcý'nýn cep harçlýðý çýkartmasýna bile
yardýmcý olmuþ. Þimdi bankacýlýðý profesyonel iþi
olarak devam ettiren Feridun Bakýrcý, fotoðrafçýlýk
için de ayný özeni göstermeye çalýþýyor ama
fotoðrafçýlýktan para kazanmayý hiç düþünmüyor.
Çünkü ona göre yaptýðýnýz bir iþe kâr kaygýsý girdiði
anda o iþin tüm büyüsü kaçýyor ve Feridun Bakýrcý
fotoðrafçýlýðýn büyüsünün kaçmasýný istemiyor.
Fotoðrafçýlýða ilginiz nasýl baþladý?
Üniversiteyi Hacettepe Üniversitesi Ýþletme
Bölümü'nde okudum. Fotoðrafçýlýða ilgim o yýllarda
seçmeli olarak verilen fotoðrafçýlýk dersiyle baþladý.
Daha sonra bu iþ benim çok fazla ilgimi çekti ve
fotoðrafçýlýk kulübüne üye oldum. Bu kulübün
demirbaþlarýndan biri haline geldim. Kendime ait
bir makine aldým. Hatta evimizin bir odasýný karanlýk
oda haline bile getirdim. Orada siyah beyaz
fotoðraflarý kendim basmaya baþladým. Bu
serüvenim kart banyolarýn dökülüp annemin bu iþi
sonlandýrmasýyla bitti. Çünkü kart banyolarý yere
damladýðý zaman o leke bir daha çýkmaz. O sebeple
artýk karta basmayý býraktým. Ayrýca bu hobim benim
üniversitede harçlýk çýkarmama da yardýmcý oldu.
Damla fotoðrafý nasýl
çekiliyor?
Birkaç kýrtasiye ve büfe ile anlaþýp "Vesikalýk fotoðraf
çoðaltýlýr" þeklinde ilan vermiþtim. Böylece o yýllarda
fotoðrafçýlýk benim için hobi olmakla beraber
okurken harçlýðýmý çýkardýðým bir iþe dönüþtü.
Bir nesnenin görebildiðiniz
ayrýntýlarý size aittir
1. Aþama: Fotoðraf makinesi damla
kaynaðýna (musluk en basit çözüm)
tripod ile sabitlenir. Makine manuel
netleme yapmaya izin vermelidir.
Her fotoðrafçý, fotoðrafý kendine göre
tanýmlayabilir. Siz fotoðrafý nasýl tanýmlýyorsunuz,
size göre fotoðraf neyi ifade ediyor?
2. Aþama: Damlanýn düþtüðü ya da
yakalanmak istenen noktaya bir
obje (kredi kartý vs…) koyup manuel
netlik yapýlýr. Flash muhakkak
kullanýlmalýdýr.
Benim için fotoðraf, bakmakla görmek arasýndaki
o ince farktýr. Her þeyin fotoðrafýný çekebilirsiniz.
Ama bir nesnenin görebildiðiniz ayrýntýlarý size
aittir. O ayrýntýlarý görmek farklý bir olgudur. Mesela;
ailemle birlikte güzel çiçekleri ve kýrlarda top
oynayan çocuklarýn olduðu bir yere pikniðe
gittiðimizde; eþim çiçeklerin ne kadar güzel
olduðunu, ben ise onlarý nasýl fotoðraflayacaðýmý
düþünürüm. Baktýðým her þeye “Acaba bundan
nasýl bir fotoðraf çýkar?” diye düþünerek bakýyorum.
Fotoðrafçýlýk bakmakla görmenin ayrý ayrý þeyler
olduðunu kanýtlar. Fotoðrafçýlýk bizlere her gün
yanýndan geçtiðimiz ama fark etmediðimiz
nesnelerin ne kadar güzel olduðunu gösterir.
Fotoðraf harika yaratýlýþýn sonucunda bana
Yaratana da þükretme duygusunu veriyor bana.
3. Aþama: Damlanýn etkisini
artýrmak için arkada bir objenin
görünmesi veya düþtüðü yer ile arka
fonun güzel olmasý saðlanmalý.
Damlalar, arkasýna konulan objeyi
içine ters olarak alýr. Damlanýn
içinde görünmesi istenen obje,
damlanýn düþeceði yerin arkasýna
ters olarak konulmalý.
4. Aþama: Damla suya düþerken
görüntülenmek isteniyorsa, þeffaf
kaba su doldurulup içine renkli
taþlar vs. konularak ya da suya
meyve suyu vs. dökülerek deðiþik
efektler elde edilebilir. Deðiþik
renkte kaplar konularak da benzer
etki saðlanabilir.
Ne tür fotoðraflar çekmekten hoþlanýyorsunuz?
Bir fotoðraf sitesinde Süleyman Uçar'ýn çektiði
damla fotoðrafýndan o kadar etkilendim ki, o
günden sonra damla fotoðraflarý üzerinde
yoðunlaþmaya baþladým. Damla fotoðrafçýlýðý dijital
makinelerin geliþmesi ile kendini göstermeye
baþlamýþtýr. Çünkü güzel bir damla fotoðrafýný
yakalamak için yüzlerce fotoðraf çekmek
gerekebilir. Bu da analog makinelerde yüksek
maliyete sebep olacaðýndan o dönemlere ait
damla fotoðraflarý sýnýrlý sayýdadýr. Ve zaten o
dönemlerde de þimdiki kadar baþarýlý örneklere
rastlamak pek mümkün deðildi.
Damla fotoðraflarýný sevmemdeki nedenlerden biri
insan gözünün damlanýn güzelliðini görmesinin
mümkün olmamasýdýr. Bu farklý güzelliði
baþkalarýna göstermek müthiþ bir haz veriyor
bana. Damla fotoðraflarýný ilk görenler dijital bir
müdahale olduðunu düþünüp nasýl yapýldýðýný
öðrenmek istiyor. Oysa ki damla fotoðraflarýnda
crop (kenarlarýný keserek fotoðraflarý küçültme)
dýþýnda müdahale yoktur. Bir de su damlalarýna
öyle bir güzellik verilmiþtir ki, Yaratanýn büyüklüðü
su damlasýnda bile kendini gösterir. Her damla
ayrý bir optik harikasýdýr. Arkalarýnda yer alan
cisimler ters olarak damlanýn içinde görünürler.
Bu optik mükemmellik damlalardan binlerce farklý
kompozisyon oluþturmanýza imkân tanýr. Bunun
dýþýnda da genel çekimlerim oluyor tabi… Makro
fotoðraflar her zaman daha çok ilgimi çekmiþtir
ve fotoðraflarýmda bu hâkimdir. Damla fotoðrafçýlýðý
da makro fotoðraftýr. Ben gözün görmediði þeyleri
fotoðraflarýma yansýtmaktan büyük keyif alýyorum.
Damla fotoðrafçýlýðý sabýr
gerektiriyor
Anladýðým kadarýyla oldukça sabýr gerektiren
bir tür ‘damla fotoðrafçýlýðý’…
Evet, gerçekten de damla fotoðrafý çekmek için
oldukça sabýrlý olmanýz gerekiyor. Dolayýsýyla bu
fotoðraflar, insan için çok önemli bir meziyet olan
sabrýmýzýn geliþmesine de imkân tanýr. Ben de
oldukça sabýrsýz birisiyim ve damla fotoðrafý çekme
isteði benim sabrýmý da geliþtirdi. Bir gün saatlerce
uðraþýp tek bir damla yakalayamadýðým bile oluyor.
Ama yine de pes etmiyorum. Bu fotoðraf türünün
bu kadar zor olmasýndan dolayýdýr ki, hemen
hemen herkes fotoðraf çeker ama damla fotoðrafý
çeken kiþi sayýsý çok azdýr.
Peki fotoðrafçýlýðýn profesyonel iþ hayatýnýza
katkýlarý oluyor mu?
Damla fotoðrafçýlýðý oldukça sabýr gerektiren bir
iþ demiþtim. Bu anlamda baktýðým zaman
bankacýlýðýn da oldukça sabýr gerektiren bir iþ
olduðunu düþünüyorum. Müþterilere ve birlikte
çalýþtýðýnýz diðer insanlara karþý sabýrlý olmalýsýnýz.
Sabýr çok önemli bir meziyet ve iþ hayatýmda
bunun yansýmalarýný çok fazla görüyorum.
24
[email protected]
BANKAMIZDAN
Cihan Dað
Ýþimiz
firmanýn fotoðrafýný
iyi çekmek
Müþteriler için alýnan kredinin miktarý önemlidir, bankalar için ise verilen kredinin ne
kadar doðru yere gittiði ve geri alýnabilirliði… Mali Tahlil ve Ýstihbarat Müdürlüðü,
kredi almak isteyen müþteriler hakkýnda çeþitli çalýþmalar yaparak onlarýn bir fotoðrafýný
çeker. Bu nedenle de bankalarýn en önemli birimlerinden birisidir.
K
urumlarýn baþarýsýnda her
çalýþanýn katkýsý bir tuðla gibidir.
Üste konulan her tuðla yapýyý
biraz daha saðlamlaþtýrýr. Ancak
bazý birimler vardýr ki onlarýn
görevleri baþarý açýsýndan kritik
bir noktada durur. Hele de bahsedilen bankacýlýk
sektörüyse, Mali Tahlil ve Ýstihbarat Müdürlüðü
tam da bahsettiðimiz o kritik dönemecin baþýnda
durur. Peki, bu birim neden bu denli önemli?
Biz de bu sayýmýzda Türkiye'nin en hýzlý büyüyen
bankalarýnýn baþýnda gelen Türkiye Finans'ýn
baþarý ipuçlarýný Türkiye Finans Mali Tahlil
Ýstihbarat Birim Müdürü Hüseyin Cemtekin'e
sizler için sorduk.
Bir banka için en kritik birimlerin birinin
baþýndasýnýz. Hüseyin Cemtekin'i Türkiye
Finans Mali Tahlil Ýstihbarat Birim
Müdürlüðü'ne getiren süreci bize anlatabilir
misiniz?
Ýlköðretim ve lise tahsilimi doðum yerim Kocaeli
Gölcük'te tamamladým. Ardýndan Ýstanbul
Üniversitesi Ýþletme Fakültesi'ni bitirdim. Aslýnda
bankacýlýk ve finans sektörüne ilgim bu yýllarda
baþladý. Üniversitede öðrenciyken bazý
firmalarýn finans ve muhasebe departmanlarýnda
çalýþtým. Üniversite yýllarýmda özellikle faizsiz
bankacýlýkla ilgili çeþitli araþtýrmalar yaptým.
Zaten askerden döndükten sonra da kariyerimi
bu doðrultuda devam ettirmeye karar verdim.
1996 yýlý sonunda o zamanki adýyla Faisal
Finans'ta Mali Tahlil Ýstihbarat Müdürlüðü'nde
bankacýlýk hayatýma baþladým. Faisal Finans
2001 yýlýnda Ülker Grubu'na geçtikten sonra
Family Finans adýný aldý. 2003'te Family Finans
Mali Tahlil Ýstihbarat Birimine Müdür Vekili olarak
atandým. 2004-2005 yýllarýnda Family Finans'ta,
Ocak 2006'dan bu yana da Türkiye Finans
Katýlým Bankasý'nda Mali Tahlil ve Ýstihbarat
Müdürü olarak görev yapýyorum.
Peki, neden bu bölümü tercih ettiniz?
Anladýðým kadarýyla bilinçli bir þekilde
seçiminizi yapmýþsýnýz.
Evet, seçimimde son derece kararlýydým. Mali
Moral ve motivasyonu bozuk olan
bir mali tahlil elemanýnýn saðlýklý
bir rapor yazmasý beklenemez. Bu
nedenle çalýþma arkadaþlarýmýzýn
moral seviyesini yüksek tutmaya
çalýþýyoruz.
Tahlil ve Ýstihbarat Müdürlüðü son derece
dinamik bir birim. Kiþinin kendini geliþtirmesi
yönünde önemli katkýlar saðlamasý da
tercihimde etkin olan bir diðer neden oldu.
birimimizde rating raporu hazýrlanýr. Bu süreci
þöyle özetlemek mümkün; ön istihbarat, firma
ziyareti, piyasa istihbaratý, mali verilerin girilmesi,
aktarma-arýndýrma iþlemlerinin yapýlmasý ve son
olarak raporun tamamlanmasýnýn ardýndan
Birim yöneticilerince kontrol edilmesi
aþamalarýndan oluþur. Daha sonra mali tahlil
istihbarat raporunu ve gerekli deðerlendirmeleri
þubelere iletiriz. Onlar da bu deðerlendirmeler
ýþýðýnda Kurumsal Krediler Tahsis Müdürlüðü'ne
kredi teklifinde bulunurlar.
Yoðun bir iþ yaþamýnýz var. Aileniz bu süreçte
nasýl yer alýyor?
Firmalara kredi verirken göz önüne aldýðýnýz
kriterler nelerdir?
Eþim gerçekten bu süreçte en büyük destekçim.
Birleþmenin ardýndan gelen yoðun tempoda en
önemli moral kaynaðým o ve tabiki çocuklarým.
Hafta sonlarý özellikle onlarla birlikte vakit
geçirmeyi seviyorum. Hafta sonlarý fýrsat
buldukça çocuklarýmla sinemaya gitmek en
büyük keyfimiz. Annem babam Gölcük'te
yaþýyorlar. Gölcük depremden sonra son birkaç
yýldýr çok güzelleþti . Ýstanbul'a yakýn olduðu
için de 2-3 haftada bir onlarýn yanýna gidip,
memleket havasýný almak benim ve ailem için
güzel bir deðiþiklik oluyor.
Birimimiz önemli bir görev üstlenmiþ durumda.
Zira Kredi Komitesi üyelerinin verecekleri
kararlarda , birimimizce hazýrlanan raporlar
oldukça etkili oluyor. Bu nedenle de iþimizi
titizlikle sürdürmemiz önemli. Kredi verilirken,
gerekli raporlarý hazýrlarken Mali Tahlil ve
Ýstihbarat Müdürlüðü olarak öncelikle firmalarýn
borç ödeme gücüne ve borç ödeme ahlâkýna
bakýyoruz. Ayrýca firmalarýn banka-piyasa
istihbaratlarýný yapýyor, genel moralite durumlarýný
araþtýrýyor, bilânçolarýný ve rasyolarýný detaylý
olarak inceliyoruz. Birden fazla þirketi olan
gruplarda, ilave olarak konsolide mali tablolar
hazýrlýyoruz. Raporlarýmýzý firma ziyaretinden
sonra hazýrlýyoruz. Firma ziyaretlerinde firma
yetkililerini dinliyoruz ve onlarla karþýlýklý müzakere
ediyoruz. Kredi Komitesinde firmalarla ilgili yeni
bir bilgi ihtiyacý oluþturmayacak þekilde bilgi
topluyoruz.
Firmalarýn fotoðraflarýný
çekiyoruz
Türkiye Finans'ta son derece önemli bir
birimin baþýnda bulunuyorsunuz. Peki, Mali
Tahlil ve Ýstihbarat Müdürlüðü'nün faaliyet
alanlarý tam olarak nelerdir?
Faaliyetlerimizi, "bir firmanýn talep edilen krediyi
almaya uygun olup olmadýðýný analiz etmek"
þeklinde özetlemek mümkün. Firmalarýn
fotoðraflarýný olabildiðince net ve berrak olarak
çekerek, alýnacak kredi kararlarýyla ilgili Kredi
Komitesi üyelerine ciddi anlamda yardýmlar
saðlýyoruz. Bu baðlamda 2007 yýlýnýn ilk 9 ayýnda
yaklaþýk 4 bin civarýnda firmaya rating raporu
hazýrladýk. Hedefimiz yýlsonu itibariyle 5 bin
civarýnda firmayý gözden geçirmek ve rating
raporu hazýrlamak.
Kredi deðerlendirme servisinde ne gibi
çalýþmalar yapýyorsunuz?
Kredi Deðerlendirme Servisi, Genel Müdürlük
Kredi Komitesi ve Yönetim Kurulu yetkisinde
limit tahsis edilecek firmalarýn kredi deðerliliðinin
ölçülmesi fonksiyonunu yürütür. Bu çerçevede
cirosu 7,5 milyon YTL'yi aþan firmalar için
Þubelerde karþýlaþtýðýmýz müþteriler Türkiye
Finans'ýn bu tür baþvurulara cevap verme
sürecindeki hýzýný diðer bankalara oranla
daha baþarýlý buluyorlar. Bu çabukluðu
saðlayan etken nedir?
Bu hýzý saðlayan tek bir etken yok açýkçasý.
Öncelikle þubelerimizin kendi limitleri dahilinde
kredi tahsis etme yetkileri var. Bu durum onlarýn
elini epeyce rahatlatýyor. Ayrýca bir süre önce 6
tane Bölge Müdürlüðümüz kuruldu. Bölge
Müdürlüklerimiz þube yetkilerini aþan kredi
taleplerinde 750.000 YTL'ye kadar limit tahsisi
yapabiliyorlar. Bölge Müdürlüðü yetkisini aþan
talepleri biz deðerlendiriyoruz. Bu yetki paylaþýmý
doðal olarak süreci hýzlandýran etkenlerin
baþýnda geliyor. Ayrýca þubelerimizin gerekli
evraklar konusunda titiz davranmasý , acil ve
karlý projelerde þubelerimizle olan iyi iletiþim ,
oluþturduðumuz mali tahlil ekiplerinin hýzlý ve
çözüm odaklý çalýþmasý vb.gibi nedenler ; Bölge
Müdürlüklerinde ve Genel Müdürlükte kredi
BANKAMIZDAN
tahsis sürecini hýzlandýrmaktadýr .
Türkiye Finans þubelerini ziyaretlerimiz
sýrasýnda hep þu cümleyi duyuyorum "bizde
dönmeyen kredi sayýsý çok az" diye… Sizce
bu baþarýyý getiren etkenler neler?
Banka olarak kanuni takip oranýmýz , bankacýlýk
sektör ortalamasýnýn oldukça altýnda. Öncelikle
Yönetim Kurulumuz ve üst yönetimimiz geri
dönmeyen kredi oraný konusunda titiz
davranýyor. Ýkinci nokta ise Mali Tahlil Ýstihbarat
Müdürlüðü'nün çalýþmalarýna ve raporlarýna
önem veriliyor. Ayrýca þubelerdeki ilgili
personelimize belirli periyotlarda "mali tahlil
istihbarat eðitimi" veriliyor ve bu eðitimler bundan
sonra daha da yoðun olarak devam edecek.
Peki istihbarat anlamýnda ne gibi
çalýþmalarda bulunuyorsunuz?
Firmalarla ilgili banka piyasa istihbaratý
yapýyoruz. Rutin olarak bazý önemli sektörlere
yönelik piyasa araþtýrmasý yapýyoruz ve bunu
rapor olarak ilgili Genel Müdürlük birimlerine
iletiyoruz. Bazý kuruluþlardan çok önemli
istihbarat datalarý elde ediyoruz. Bu istihbarat
datalarýný belirli bir süzgeçten geçtikten sonra
sistematik olarak bankamýzýn veri tabanýna
aktarýyoruz. Bu konuda þu anda Türkiye'de
faaliyet gösteren bankalarýn çoðundan ciddi
anlamda öndeyiz. Kurum için yararlý olabilecek
yeni istihbarat kaynaklarýnýn oluþturulmasý ve
yöntemlerinin belirlenmesi için çalýþýyoruz. Diðer
finansal kurumlardan daha kapsamlý, hýzlý ve
saðlýklý bilgi saðlanmasýný temin etmek üzere
toplantý, davet vs. gibi tertipler yapýyoruz. Ayrýca
bu tarz organizasyonlara da azami ölçüde
katýlmaya gayret ediyoruz.
Firmalarla ilgili rating raporlarý hazýrlýyoruz
dediniz. Hep de duyuyoruz bu terimi ama
tam olarak hangi anlama geliyor bir firmanýn
ratingi?
Biliyorsunuz 2009 yýlýnda Türkiye'de Basel II
kriterleri uygulamaya girecek. Basel II
kriterlerinde prensip olarak her firmanýn rating
notunun olmasý gerekiyor. Rating'i þu þekilde
özetleyebiliriz: Bir firmanýn kredibilitesini
derecelendirme mantýðýyla ortaya koyabilmek
ve hangi risk derecesinde olduðunu tespit
edebilmek. Her firmayý 100 puan üzerinden
deðerlendiriyoruz ve rating notu veriyoruz.
Aslýnda biz bir taþla iki kuþ vuruyoruz. Ayný
formatta hem bir firmanýn ratingini ölçüyoruz
hem de o firmaya mali tahlil istihbarat raporu
yazýyoruz. Tabi ki bu çalýþmalarda objektif olmak
çok önemli. Bu bilgiler de þubelerimize önemli
anlamda ýþýk tutuyor.
Peki, Basel II'nin getireceði yenilikler neler
olacak?
Bu sistem baþladýðýnda firmalarla ilgili þöyle
uygulamalar olacak: Rating notu iyi olan firmalar
daha ucuza kredi bulacaklar. Ayrýca bu firmalar
limit ve teminat þartlarýndan daha rahat hareket
edebilecekler. Ayrýca bankalar ratingi iyi olan
firmalar için daha az karþýlýk ayýracaklar. 2009
yýlýndan itibaren firmalarýn mali verilerinin daha
saðlýklý ve daha þeffaf olmasý önem
arzedecektir. Halen eksiklerimiz olsa da Türkiye
Finans ülkemizde bu anlamda en tecrübeli
bankalardan biri konumunda. 2003 yýlýndan
bu yana kurumsal kredili müþterilerimizle ilgili
düzenli olarak rating raporlarý hazýrlýyoruz.
Az laf çok iþ prensibiyle, çözüm
odaklý çalýþýyoruz
Yoðun ve hareketli bir görev yürütüyorsunuz.
Ayný zamanda da kalabalýk bir ekipsiniz. Bir
lider olarak ekibinizi nasýl yönlendiriyorsunuz?
Ekip olarak az laf çok iþ prensibiyle, çözüm
odaklý çalýþýyoruz. Genç dinamik ve heyecanlý
bir ekibiz. Þubelerimiz sahada kurumsal ve
bireysel müþterilerimizi memnun etmek için
mücadele ediyorlar. Bizim aslýnda Genel
Müdürlük olarak müþterimiz, þubelerimiz. Biz
de o nedenle þubelerimize elimizden geldiði
kadar yardým ve destek veriyoruz. Organize bir
takým çalýþmasýyla efektif bir çalýþma
sürdürüyoruz. Normal bir yönetici olmaktansa
iyi bir lider olmayý her zaman tercih ettim.
Peki, bir haftanýz nasýl geçiyor?
Birimimizde 5 müdür yardýmcýsýna baðlý 16 ayrý
ekip var. Her Pazartesi bu ekiplerle genel bir
toplantý yapýyoruz. Ardýndan müdür yardýmcýsý
arkadaþlarýmýzla bu görüþmelerin sonuçlarýný
deðerlendiriyoruz. Tabi kalabalýk bir ekip olmanýn
bazý özellikleri oluyor. Öncelikle tüm ekip
arkadaþlarýmýza deðer verdiðimizi hissettirmeye
çalýþýyoruz. Acý ve tatlý günlerinde onlarýn yanýnda
olmaya özel çaba harcarým. Bir lider olarak
ekibimdeki mesai arkadaþlarýmýn maddi ve
manevi sorunlarýyla yakýndan ilgilenirim. Çünkü
yýllardan bu yana bu birimde görev yapmanýn
getirdiði deneyimle biliyorum ki moral ve
motivasyonu bozuk olan bir mali tahlil
elemanýnýn saðlýklý bir rapor yazmasý
beklenemez.
Aðýrlýklý olarak hangi sektörlerden kredi
talepleri geliyor?
Aðýrlýklý olarak inþaat , gýda, tekstil, demir çelik
sektörlerinden yoðun talep var. Bunun yanýnda
ülkemizin hýzla artan ticaret hacminin yansýmalarý
sonucunda toptan ve perakende sektörlerinden
de kredi talepleri alýyoruz.
27
Kredi verilirken, gerekli
raporlarý hazýrlarken
Mali Tahlil ve Ýstihbarat
Müdürlüðü olarak
öncelikle firmalarýn
borç ödeme gücüne ve
borç ödeme ahlâkýna
bakýyoruz
28
Cihan Dað
MEKÂN
Serhad Kenti
VAN
Dört bir yaný daðlarla çevrili Van'a, ister havayolu isterse de karayoluyla gelinsin, o
topraklara adým atýldýðýnda bir þaþkýnlýk duygusu kaplýyor insanýn içini. Yüzlerce metre
yükseklikte, karlarla kaplý daðlarýn ortasýnda, Van Gölü kýyýsýnda kurulmuþ bu þehir
bir vahayý andýrýr. Tarihi Ýpek Yolu'nun Türkiye üzerindeki ilk ayaðý olan bu serhad
kentinin tarihi de, binlerce yýl önceye dayanýr. Kimlere yurt olmamýþ ki Van… Urartular,
Medler, Persler, Büyük Ýskender, Roma ve Bizans Ýmparatorluðu ve son olarak Osmanlý
Ýmparatorluðu… Sadece bu isimleri sýralamak bile hikâyesi M.Ö. 4 binli yýllarla dek
uzanan kentin tarihi atmosferini anlatmaya yetecektir.
Yemeðin adý: Kavut
Porsiyon adedi: 5 kiþilik
Kullanýlan Malzemeler:
Kavut (buðdayýn
kavrulduktan sonra el
deðirmeninde
öðütülmüþ hali) 250 gr.
Tereyaðý 150 gr. Þeker
isteðe göre
Yapýlýþý: Tereyaðý bir
tavada eritilir. Kavut
karýþtýrýlýr. Hafifçe
kýzardýktan sonra isteðe
göre þeker katýlýr. Þeker
katýlmadan da
kahvaltýlarda çayla
birlikte yenilebilir.
M
asada bir tek kuþ
sütü eksik: Van
kahvaltýsý
Bu büyülü kenti gezerken
güzel bir program yapmalýsýnýz. Ama kahvaltý
yapmadan da olmaz. Hele de bahsettiðimiz
þehir Van ise. Zira burada yapacaðýnýz kahvaltý
büyük kentlerde yapýlanlara benzemez. Þehir
merkezinde baþta Sütçü Fevzi olmak üzere pek
çok kahvaltý salonu, size bu fýrsatý sunacaktýr.
Sadece kahvaltý servisi veren bu salonlarda
öðle saatlerine dek leziz bir kahvaltý yapabilirsiniz.
Baþta otlu peynir olmak üzere þairin "masa da
masaymýþ hani" dediði türden donanýyor
masanýz; çeþit çeþit peynirler, kaymak, cevizli
bal, tereyaðý, süzme yoðurt, cacýk, sucuklu ya
da dilerseniz kavurmalý yumurta. 'Murtuða' ve
ustasýnýn "deðirmende öðütülmüþ buðday,
tereyaðýyla kavrularak yapýlýr" diye tarif ettiði
'Kavut'. Sýcak tandýr ekmeðinin yanýnda da
tercihe göre sýcak süt ya da çay. Sýcak ekmeðin
üstüne sürülecek kavut ve cevizli bal birleþimi
ile kahvaltýyý sonlandýrmak; tarihle, doðayla dolu
eþsiz bir Van gezisi için gerekli enerjiyi veriyor
ziyaretçilerine.
Bir tarih mabedi: Van Kalesi
Van Kalesi, eþsiz Van Gölü ve Süphan
baþta olmak üzere çevredeki daðlarýn
manzarasý için mükemmel bir ilk durak
olacaktýr. Bir tarafý uçurum olan ve dik bir
tepenin üzerinde bulunan Van Kalesi'ne
çýkmak oldukça zordur. Ancak tepeden
görülen eþsiz manzara, çýkarken gösterilen
tüm çabaya deðecek türden. Ýçinde 12
mezar odasý, bir açýk hava mabedi ve çivi
yazýlý kitabelerinin olduðu 'Tuþba' yani Van
Kalesi, Urartu Kralý Sarduri tarafýndan
yaptýrýldý ve baþkent olarak kabul edildi. 3
bin yýllýk görkemli yapý, yýllar içinde hasar
görse de, günümüze kadar gelebilmiþ.
Kalenin güney bölümünde Evliya Çelebi'nin
görkemle anlattýðý eski Van þehri bulunuyor.
Eski Van þehrine ait bazý kalýntýlar hala
dursa da kentin surlarý 1. Dünya Savaþý
sýrasýnda talan edilmiþ. Eski þehirde Mimar
Sinan'ýn eseri olan Hüsrev Paþa Camisi 16.
yüzyýldan günümüze kadar saðlam kalan
bir yapý olarak hemen göze çarpýyor. Bir
diðeri ise 17. yüzyýldan kalma Kaya Çelebi
Cami…
Van Kalesi
Akdamar Kilisesi (Ahdamar)
Van, bir gün içinde gezilemeyecek kadar çok
fazla tarihi zenginliklere sahiptir. Tapýnaklar,
kiliseler, camiler, kaleler, þelaleler, köprüler,
hamamlar, medreseler… Ancak görmezseniz
eksik kalacaðýnýz bir diðer yer Akdamar Adasý
ve Kilisesi. Van'ýn Gevaþ ilçesinde bulunan
adaya, 20 dakikalýk keyifli bir motor yolculuðu
ile ulaþabiliyorsunuz. Adaya yaklaþýrken sivri
külahlý kubbesiyle Akdamar Kilisesi dikkat
çekiyor. Plan
bakýmýndan
gonca yapraðý
biçimindeki bir
haç þeklinde
olan kilisenin
kubbelerinin
yüksek
tutulmuþ
olmasý, görsel
etkiyi de artýrýyor. Bahçesinde badem aðaçlarý
bulunan kilisenin rengi, günün hangi saatinde
gittiðinize baðlý olarak deðiþiyor. Kimi zaman
kil rengine kimi zamansa gri ya da sarýya çalýyor.
Bunun nedeni ise kilisenin yapýldýðý kýzýl andezit
taþý. Vaspurakan Kralý I. Gagik tarafýndan 915921 yýllarý arasýnda yaptýrýlan kilisenin tasarýmý
da krala ait. Bin yýlý aþan tarihiyle Akdamar
Kilisesi mimarisi kadar dýþ çevresini saran
kabartmalarla da dikkat çekici. Bir rivayete göre
þimdi içleri boþ olan hayvan ve insan
figürlerindeki gözlerin içinde daha önce çok
kýymetli taþlar bulunurmuþ.
baþlamýþ. Tabii, tam bir gizlilik içinde... Tamara,
herkesin uyuduðundan emin olduktan sonra,
geceleri elinde fenerle adanýn çeþitli yerlerine
gelirmiþ. Elindeki feneri sallayýnca, genç de
karþý kýyýdan denize atlar, 4 kilometrelik yolu
yüzerek aþar, sevgilisine kavuþurmuþ.
Buluþmalar bir süre böyle devam etmiþ fakat
bir gün adanýn keþiþi durumun farkýna varmýþ
ve zalimce bir plan yapmýþ. Fýrtýnalý bir gecede,
Tamara, genç adamýn gelmesini istememiþ. Bu
nedenle o gece fener tutmamýþ, yatmýþ ve
uyumuþ. Uygulayacaðý plan için fýrsat
yakaladýðýný anlayan keþiþ, feneri ada kýyýsýnda,
hem de yanlýþ hedefler gösterecek þekilde
dolaþtýrmaya baþlamýþ. Gideceði yeri þaþýran
genç fýrtýnada dalgalarla savaþýrken boðulmuþ.
Durumu öðrenen Tamara da peþinden kendini
Van Gölü'ne býrakmýþ. Rivayet edilir ki genç
adam boðulurken 'Ah Tamara!' diye baðýrmýþ.
Adanýn ismi yýllar içinde bu hikâyeden
etkilenilerek önce Ahdamar, daha sonra da
Akdamar haline gelmiþtir.
"Ah Tamara!"
Badem aðaçlarýyla dolu Akdamar'ýn halk
arasýndaki adý 'Ahtamar.' Ne kadar doðrudur
bilinmez ama bu adýn nereden geldiðine yönelik
þöyle bir efsane dilden dile anlatýlýr:
"Vakti zamanýnda ada dýþarýya tamamen
kapalýymýþ. Ne karþý kýyýdan adaya kimse
gelebilir ne de adadan kýyýya biri çýkabilirmiþ.
Ancak günlerden bir gün çok iyi yüzen bir genç,
sahilden 4 kilometre uzaklýktaki adaya yüzmeyi
baþarmýþ. Adada Tamara adýnda pek güzel bir
kýz varmýþ. Aþk iki gencin kapýsýný böylece çalmýþ
ve aralarýnda zamanýn þartlarýna göre bir iliþki
Akdamar Kilisesi
Van kedisi
Van Gölü
Van denilince ilk akla gelen genellikle gölüyle
birlikle, kedisi olur. Bir gözü mavi diðeri genellikle
yeþil ya da kehribar rengi olan bu ilginç kedi
türü, þehrin isminin tüm dünyada duyulmasýný
saðladý. Hemen belirtelim yöre halký onlarý "Piþik"
diye çaðýrýyor. Yani kedi… Genellikle kafa ve
boyun bölgelerinde sarý benekler bulunan Van
kedileri aslýnda genetik bir farklýlýktan dolayý çift
renkli gözlere sahip. Onlarý diðer kedilerden
ayýran özellikler bu kadarla da kalmýyor. Mesela
yüzmeye bayýlýyorlar. Birini ýlýk bir suda yüzerken
görürseniz unutmayýn ki bu, zorunluluktan çok
keyiftendir. Sonra kavun, karpuz, çikolata gibi
ilginç gelebilecek yiyecekleri yiyebiliyorlar. Uzun
kuyruklu ve türdeþlerine göre biraz irice olan
bu sevimli kediler, kendilerini temizleme
konusunda da oldukça titizler. Tabii her kedi
gibi iyi birer avcý olduklarýný ve sevilmekten çok
hoþlandýklarýný da belirtelim. Kedi dünyasýnýn
bu sevimli temsilcilerinin sayýsý, ne yazýk ki
giderek azalýyor. Þehrin sokaklarýnda bile artýk
pek rastlanmýyor onlara. Nesillerinin
tükenmemesi için Van Valiliði ve Van Yüzüncü
Yýl Üniversitesi iþbirliðiyle üniversite kampusu
içinde modern bir "Van Kedisi Evi" kuruldu.
Ayrýca onlarý evlerinde konuk eden yöre halkýna
da mama yardýmý yapýlýyor.
Þehir, Van Gölü'nden yeterince
faydalanýlamýyorsa da, bu özelliði onu
diðer doðu illerinden hemen ayýrýyor.
Kýsa süren yaz aylarý boyunca þehir bir
sayfiye yerini andýrýyor. Kýyýda villalar,
plajda baþta yöre halký olmak üzere
kenti gezmeye gelen turistler ve size
Van'a ait damak tadýný sunan
lokantalar.
Göl, yaklaþýk 60
bin yýl önce
volkanik Nemrut Daðý'nýn patlamasý
sonucu Muþ Ovasý'ný da içine alan
büyük su kütlesinin Tatvan'da
kapanmasýyla oluþur. Böylece volkanik
lavlar bir set oluþturarak Van Gölü
çanaðýnýn Muþ Ovasý ile baðlantýsýný
keser. Çanakta toplanan sularýn dýþa
akýþý kesildiði için zamanla Van Gölü
bugünkü þeklini alýr.
Geleneksel Van Evi
Van Kedisi
Süphan Daðý
32
Katýlým Bankacýlýðý Uzmaný
Paul Wouters'a göre
Katýlým Bankacýlýðýnýn
Sektördeki Payý Artýyor
YÖNETÝM
[email protected]
3,5 sene önce Türkiye'ye gelen ve büyük potansiyele sahip
olduðunu düþündüðü 'katýlým bankacýlýðý' konusunda araþtýrmalar
yapmaya baþlayan Paul Wouters, bugün katýlým bankacýlýðý
konusunda ilgiyle takip edilen bir uzman. Yaptýðý araþtýrmalarda
edindiði izlenim ise þu: "Bu sermaye, sadece dini Ýslam olan
ülkelerde deðil, farklý dinlerden insanlarýn yaþadýðý ülkelerde
de geliþiyor."
A
slen Belçikalý bir avukat olan
Paul Wouters, 3,5 senedir
Türkiye'de yaþýyor. Katýlým
bankacýlýðýnýn Türkiye'de çok
büyük bir potansiyeli olduðunu
ve sürekli büyüdüðünü söyleyen
Wouters, Türkiye'ye geldiði ilk günlerde bunun
farkýna varmýþ ve çalýþmalarýný bu konu üzerine
yoðunlaþtýrmýþ. Avrupalý olmasýna karþýlýk katýlým
bankacýlýðý üzerine çalýþmalarýný gün geçtikçe
derinleþtiren Paul Wouters: "Tüm dünya ülkeleri
Türkiye'yi merak ediyor ve Türkiye'deki potansiyeli
çok önemsiyor. Çok yakýnda dini Ýslam olmayan
ülkeler de bu alanda yatýrýmlarýný artýracak."
Aynur Þenol
diyor. Buna gerekçe olarak da, katýlým
bankacýlýðýnýn ilke edindiði etik kurallarýn, tüm
insanlýk tarafýndan benimsenecek nitelikte
olmasýný gösteriyor.
Türkiye'de avukatlýk yapamadýðý için danýþmanlýk
hizmeti veren Paul Wouters, günü kurtaracak
bilgilerle yetinmek yerine, yarýn gerekli olacaðýný
düþündüðü bilgilerin peþinden gidiyor. Yýllar
önce Türkiye'ye geldiðinde gördüðü eksiklikleri
tamamlamak adýna çalýþmalarýna baþlayan Paul
Wouters, Türkiye'yi dünyaya tanýtacak ve onda
var olan potansiyeli tüm dünyaya aktaracak
makaleler yazýyor.
33
YÖNETÝM
Paul Wouters'ý biraz tanýyabilir miyiz?
3.5 sene önce Türkiye'ye geldim ve Türkiye'deki
avukatlarýn ilgi duymadýðý alanlara yönelmek
istedim. O dönemde katýlým bankacýlýðý
konusunda bir potansiyel olduðunu, herkesin
bir þekilde bu konuyla ilgilendiðini, fakat
derinlemesine bilgi sahibi olmadýklarýný gördüm.
Bu konuda araþtýrmalar yapmaya baþladým.
Katýlým bankacýlýðý konusunda, tüm dünyaca
bilinen uzman kiþilerle görüþmeler yapýp,
baðlantýlar kurdum. Bu konuda yapýlan zirvelere,
Türkiye'yi temsilen katýlmaya baþladým. Malezya,
Suudi Arabistan ve Türkiye'de yazýlar yayýnlama
olanaðým oldu. Bir taraftan da, dünya çapýnda
çok tanýnan ve Malezya'da yayýnlanan, Islamic
Finance News (Ýslami Finans Haberleri) adlý
gazetede, danýþmanlýk yapmaya devam
ediyorum
Herkes Türkiye'yi merak ediyor
Sýk sýk zirvelere katýldýðýnýzý söylediniz.
Buralarda edindiðiniz izlenimler nelerdir?
Mesela geçtiðimiz aylarda Zürih'te düzenlenen
ve Financial Times'in organize ettiði bir zirveye
katýldým ve orada tüm katýlýmcýlara, Türkiye'deki
katýlým bankacýlýðý konusunda bilgi verdim. Bu
zirvede gördüðüm þu oldu: Bir sürü insan
Türkiye'ye yatýrým yapmak ve Türkiye'de katýlým
bankacýlýðýný elinde tutanlarýn kim olduðunu
öðrenmek istiyor. Türkiye'de bu sektör her geçen
yýl daha da büyüyor ve herkes bu tip bir
finansmaný kullanmak istiyor. Zirvedeki
konulardan biri de, Avrupa'da katýlým
bankacýlýðýnýn nasýl kullanýldýðý, bunun nasýl
kazanca çevrildiðiydi. Bugüne kadar katýldýðým
tüm konferanslarda, dünyadan Türkiye'ye genel
bir ilgi olduðunu gördüm. Bu durum, Zürih'te
de deðiþmedi; herkes, Türkiye hakkýnda bir
þeyler öðrenmek istiyor.
Türkiye'de katýlým bankalarýnýn temeli, bundan
22 yýl önce atýldý, diyebiliriz. Katýlým
bankacýlýðýnýn dünyadaki geliþimiyle
Türkiye'deki geliþimini karþýlaþtýrýrsak; bu
sürede kat edilen yolu nasýl
deðerlendiriyorsunuz?
Katýlým bankacýlýðýnýn Türkiye'deki hikâyesi
1985'de baþladý ve son 6-7 yýldýr büyümesi
hýzlandý. Özellikle 2001 ekonomik krizinden,
katýlým bankalarýnýn olumsuz etkilenmemesi,
krizden sonra bu alanda oldukça büyük bir
hareketlenme yaþanmasýna neden oldu. Genel
olarak tepkiler ortak aslýnda, herkes bu
sermayenin hýzla büyümesine oldukça þaþýrýyor.
IMF yetkilileri, bu sermayenin potansiyelinin 1,4
trilyon dolar olduðunu, ancak bunun 400-500
milyar dolarýnýn kullanýldýðýný söylüyorlar.
Konvansiyonel bankalar açýsýndan baktýðýmýzda
da, katýlým bankalarý, göz ardý edilemeyecek
kadar büyük bir rakip.
Katýlým bankalarý ile konvansiyonel bankalar
arasýndaki farký açýklar mýsýnýz?
Konvansiyonel bankalar, sabit bir faiz oraný
üzerinden parayý ödünç verirler. Bu paranýn ne
için kullanýlacaðý ya da projenin kâr elde edip
edemeyeceðiyle ise, fazla ilgilenmezler. Bu
bankalar için önemli olan, sizin ödünç aldýðýnýz
paranýn tekrar geri ödenecek olduðunu bilmektir.
Bu tip bankanýn müþterileri ya da mevduat
sahipleri, hesaplarý için belirli miktarda bir faiz
geliri elde ederler.
Katýlým bankacýlýðýnýn
Avrupa'da kurulmasý bir
süreçtir. Ancak bir
baþlangýcýn ardýndan bu
sayý hýzla artacaktýr. AB'de
paranýn ve servisin serbest
dolaþýmý söz konusu
olduðundan, muhakkak
hýzlý bir yayýlma da
olacaktýr.
Katýlým bankacýlýðý sisteminde ise, para sabit
bir faiz karþýlýðýnda ödünç verilemez. Banka,
projeye katýlarak, týpký sizin iþ ortaðýnýz gibi, kârý
yahut zararý paylaþýr. Diðer alternatif, bankanýn
finansal varlýklarýný leasing veya vadeli ödeme
ile satýþtýr ki, o iþten kâr elde etmek için çaba
göstermeli, çalýþýlmalýdýr. Bu kârýn bir bölümü
mevduat sahibine dönecektir.
Ülkemizde katýlým bankacýlýðý, hükümetten
herhangi bir destek almýyor. Diðer ülkelerde
durum nasýl?
Evet, Türkiye'de, katýlým bankacýlýðý maalesef
hükümetten aktif olarak hiçbir þekilde destek
almýyor Ama baþka ülkelere baktýðýmýz zaman
hükümetler katýlým bankacýlýðýný özellikle
destekliyor. Türkiye'de, hükümet tarafýndan aktif
olarak desteklenmemesine raðmen çok güçlü
ve hýzla büyüyen bir pazar haline geldi.
Endonezya'da devletin de desteðiyle paralar
kullanýlýyor, yani canlý tutuluyor. Türkiye'de ise
bu pazardaki paranýn büyük bir kýsmý uyuyor.
Baþka ülkeler bu sermayeyi desteklerken, ayný
zamanda farklý pencereler de açýyorlar.
Bahsettiðim destek, normal bankalardan daha
fazla katýlým bankalarýna veriliyor; yani
hükümetler, bu alanda yatýrýmý desteklemek için
çabalýyorlar. Ancak Türkiye'de hükümet, bu
konuda, tüm bankalara eþit olarak yaklaþýyor
ki, aslýnda katýlým bankalarýnýn da isteði bu
doðrultuda.
Her ekonomide birtakým
deðiþiklikler olabilir. Ama
katýlým bankacýlýðýnda bazý
þeyler belli olduðu için çok
büyük iniþler ve çýkýþlar
olmaz. Buna karþýlýk,
konvansiyonel bankacýlýk
birden çok alanda faaliyet
gösterdiðinden, aniden
büyüyebilir ya da çok
aþaðýlara düþebilir. Yani
krizler çok fazla
hissedilebilir.
Katýlým bankacýlýðý,
sadece, dini Ýslam olan
ülkelerde deðil, farklý
dinlerden insanlarýn
yaþadýðý ülkelerde de
geliþiyor.
konvansiyonel bankalar hakkýnda yapýlan
iþlemlerde, faizden elde ettikleri kazanç da göz
önünde bulunduruluyor. Ama katýlým
bankacýlýðýnda faizden kaynaklanan bir kazanç
olmadýðý için, vergi ve benzeri konularda iþlem
yapýlmasýnda sýkýntý doðuyor. Bir katýlým
bankasýyla özel bir banka arasýnda, yapýlan
iþlemler bazýnda büyük farklýlýklar var. Bu iki
bankacýlýk türünde iþlem ve ilke olarak çok farklý
þeyler söz konusu. Öncelikle bu konuda bilinç
ve bilgi sahibi olunmasý gerekiyor. Diðer
bankalarýn, katýlým bankalarýn çalýþma þekillerini
iyi öðrenmeleri gerekiyor.
Türkiye'ye özgü bir model
oluþturmak gerekiyor
Katýlým bankacýlýðý dünyada hýzla
yayýlan bir pazar
Peki dünyada katýlým bankacýlýðý ne durumda?
Katýlým bankacýlýðýnýn ilke
edindiði etik kurallar, tüm
insanlýk tarafýndan
benimsenecek nitelikte.
Zaten bu nedenle de dini
Ýslam olmayan ülkelerde
de hýzla yayýlýyor.
Londra, katýlým bankacýlýðý için bir merkez olma
yolunda. Diðer yandan özel "sukuk" (Ýslami
bono) teþebbüslerinin duyurulduðu ve kýsa süre
içinde uygulamaya geçeceðinin açýklandýðý,
Kore ve Japonya da, katýlým bankacýlýðýnda
önemli potansiyel sahibi ülkeler haline gelecekler.
Çin, katýlým bankacýlýðý ürünlerini Malezya'da
kullanýyor. Malezya ve Japonya hükümetleri
katýlým bankacýlýðý alanýnda iþbirliði yapýlacaðýný
da açýkladý. Hong Kong'da ortaya çýkan
geliþmeler, Çin'de katýlým bankacýlýðýnýn
geliþtirilmesine yönelik bir istek olduðu
gösteriyor.
Görüldüðü gibi bu sermaye sadece dini Ýslam
olan ülkelerde deðil, farklý dinlerden insanlarýn
yaþadýðý ülkelerde de geliþiyor. Ýngiltere'de
konvansiyonel bankacýlýkla katýlým bankacýlýðý
arasýnda bir rekabet oluþtu bile.
Peki, Avrupa'daki katýlým bankacýlýðý ile ilgili,
elinizdeki bilgiler nelerdir?
Avrupalý yatýrýmcýlar bu alanda yatýrým yapmak
için heyecanlýlar. Ama öncelikle Avrupa'da katýlým
bankacýlýðý alanýndaki düzenlemelerle ilgili bazý
çalýþmalar yapýlmasý gerekiyor. Çünkü
Katýlým bankacýlýðý konusunda uzmanlaþmýþ,
model alýnabilecek bir ülke var mý? Pakistan'da
bu alanda yapýlmýþ bazý düzenlemeler var, ama
baþarýlý deðil. Endonezya ve Malezya gibi ülkeler
bir yandan bu alanda çalýþmalar yaparken, diðer
yandan neler olduðunu görmek için Türkiye'ye
bakýyor. Türkiye'nin kimseyi örnek almadan
kendisine özgü bir þeyler yapmasý gerekiyor.
Bunun için de, öncelikle, hükümetle bir araya
gelerek katýlým bankalarý ve konvansiyonel
bankalar arasýndaki benzerlik ve farklarý ortaya
koyularak; nasýl bir hizmet verilebileceði
konuþulabilir. Kendimiz bir model çýkarabiliriz,
bunu yapmalýyýz; çünkü potansiyelimiz büyük.
Elimizde, bankacýlýk marketinin yüzde 7 ile
10'ununa sahip olabilecek bir güç var, üstelik
hükümet desteði almamýþ haliyle. Katýlým
bankacýlýðý destek almadan bu rakamlara
ulaþýyorsa, destek aldýðýnda çok daha iyi yerlere
gelebilir.
Katýlým bankacýlýðýnýn ülke ekonomisine, bir
ülkenin ekonomik geliþmiþliðine etkisi nedir?
Ekonomistler, katýlým bankacýlýðý modelinin,
ekonomiyi, konvansiyonel banka tipinden farklý
geliþtireceðini düþünüyorlar. Sektör yetkilileri
de, büyümenin devamý için yeni ürünlere,
enstrümanlara ihtiyaç duyulduðunu dile getiriyor.
Ürünler, birçok kullanýcý için yeni ve farklý
olmasýna raðmen, piyasa bu ürünlere ve farklýlýða
olumlu yanýt veriyor. Bu, bir ülkenin ekonomisi
için oldukça önemli. Bunun dýþýnda müþteriler
açýsýndan da etkileri var tabiî ki. Mesela
müþteriler arasýnda katýlým bankacýlýðýný
kullananlar, konvansiyonel bankalarý tercih
35
YÖNETÝM
etmiyorlar; çünkü onlar, faiz enstrümanlarý
kullanýyorlar. Bunun yaný sýra çoðu insan da,
konvansiyonel bankalarda "Faizin uygulanmadýðý
bir sistem var mý?" diye merak ediyor. Ýnsanlar
ikiye ayrýlýyor; bu sistemi almak isteyenler ya da
almak istemeyenler. Sonuçta tercih yapamayan
insanlarýn parasý kullanýlmýyor ve bekliyor. Bu
ise ekonomi için olumsuz bir süreci iþaret ediyor.
Oysa ben bir yönetici olsam, bu paralarýn
kullanýlmasý için yönlendirmeler yapar ve
yatýrýmlarý hýzlandýrmak için, bir þekilde insanlarý
teþvik ederdim. Eðer Türkiye'de bu destek
saðlanýrsa, birçok ekonomik sýkýntý giderilebilir
hale gelecek. Duran paranýn iþler hale gelmesi
için, ya bu hizmeti veren bankalarýn çoðalmasý
ya da var olan bankalara daha fazla destek
verilmesi gerekir. Bu konuda, büyük bir
potansiyel olan KOBÝ'lerin de, göz önünde
bulundurulmasý gerekir. Hükümetin bu yüzden
de katýlým bankacýlýðýný daha aktif olarak
desteklemesi gerekiyor. Katýlým bankacýlýðýnda
para bir þekilde hareket ediyor, iþliyor. Ama
konvansiyonel bankalarda, para faize yatýrýlarak
paradan para kazanýlabiliyor. Faize yatýrýlan
anaparanýn bir bölümünü birkaç yerde kullanýp,
faiz getirisi beklenebiliyor. Belki de bu nedenle,
bu bankalar hýzla büyüyor. Ancak para farklý
alanlarda kullanýldýðýndan, kriz anýnda, krizden
etkilenme riski de o denli artýyor. Bunun örnekleri
Amerika'da da çok yaþandý. Aslýnda katýlým
bankacýlýðýnýn henüz olgunlaþmadýðý,
Türkiye'deki geçmiþ ekonomik kriz dönemlerinde
katýlým bankalarýnýn diðer finansal kuruluþlar
gibi krizden olumsuz etkilenmediðini ve bu
dönemi hiçbir dýþ destek almadan atlattýklarýný
görmekteyiz.
Her ekonomide birtakým deðiþiklikler olabilir.
Ama katýlým bankacýlýðýnda bazý noktalar belli
olduðu için, çok büyük iniþler ve çýkýþlar olmaz.
Buna karþýlýk, konvansiyonel bankacýlýk birden
çok alanda faaliyet gösterdiðinden, aniden
büyüyebilir ya da aniden çok aþaðýlara düþebilir.
Yani krizler çok fazla hissedilebilir.
Katýlým bankacýlýðýnýn tercih edilme
nedenlerinden biri de bu olabilir mi?
Elbette bu olabilir. Zira, 2001'de Türkiye'de
yaþanan ekonomik krizden tüm konvansiyonel
bankalar etkilenirken, katýlým bankacýlýðý
yapanlardan sadece Ýhlas Finans etkilendi. O
da zaten amacýnýn dýþýnda bazý faaliyetlerde
bulunduðu için, yani farklý nedenlerden ötürü
etkilenmiþti. O dönemlerde yeteri kadar saðlam
temellere oturmamýþ olan "Holding Bankacýlýðý"
sisteminin bir parçasý olmasý da, en önemli
etkenlerden biriydi, aslýnda. Katýlým bankacýlýðý
yapanlar krizden çok fazla etkilenmeden,
kaldýklarý yerden yollarýna devam ettiler.
Türkiye Finans'ýn %60'lýk hissesinin satýlmasý
konusunda Suudi NCB ile prensip
anlaþmasýna varýlmasý ve BDDK'nýn onayýnýn
ardýndan bu anlaþmanýn yürürlüðe girecek
olmasý, ileriye dönük yabancý yatýrýmlarýn
artmasýna bir iþaret olabilir mi? Baþka bir
deyiþle, bu giriþim, yeni satýn almalar için
bir yol açma olabilir mi?
Bu satýn alma, Türkiye Finans'ýn büyümesi adýna,
kesinlikle çok önemli bir adýmdýr. NCB, Suudi
Arabistan'ýn en büyük bankasýdýr. Bu satýn
almayla Türkiye Finans'ýn arkasýnda çok büyük
bir güç oluþtu. Bunun iyi deðerlendirilmesi
gerekir. Çünkü herhangi bir sorun çýktýðýnda,
arkada güçlü bir ismin olduðunu bilmek, güven
tazeleyici ve çok önemli bir avantaj. Bu
hareketlenme ve büyüme diðer ülkeler tarafýndan
da mutlaka görülecektir. Bu sayede de, diðer
ülkelerden Türkiye'ye bir ilgi olacaktýr.
3,5 sene önce bu alanda çalýþma yapan
kimse olmadýðý için, bu konuya
odaklandýðýnýzý söylediniz. Aradan geçen
zamana raðmen, hâlâ bu konuda yalnýz
mýsýnýz?
Türkiye'ye ilk geldiðimde, insanlar bu konuya
karþý ilgisizdi. Þimdi ise herkes benimle
görüþmek, bu konuda bilgi sahibi olmak istiyor.
Eskiden ilgilenmeyenler, þimdi katýlým
bankacýlýðýnýn ne olduðunu öðrenmeye çalýþýyor.
Aþaðý yukarý her ay bir konferansa, bir
panele katýlýyor, katýlým bankacýlýðý ile
ilgili çalýþmalarý yakýndan takip
ediyorum. Maalesef, bu çalýþmalarla,
Türkiye'den hiç kimsenin benim kadar
ilgili olmadýðýný da görmüþ oluyorum.
Ýlgilenenler de genellikle, bildikleri ve
duyduklarýyla yetiniyor. Ama ben
yetinmiyorum; araþtýrýyorum,
öðrenmeye çalýþýyorum. Bütün
geliþmeleri yerinde takip etmek için
sýk sýk seyahat ediyorum. Gelecek
için kendimize yatýrým yapmamýz
gerektiðine inanýyorum. Yarýn
yaþamayacakmýþýz gibi, bugünün
bilgisiyle yetinmemeliyiz.
Zürih'te geçtiðimiz aylarda
yapýlan bir konferansta,
IMF'den Abbas Mirakov
adlý yetkili, yaptýðý
konuþmada þunlarý
söyledi: " 'Katýlým
bankacýlýðý konvansiyonel
bankalara yaklaþýyor.' diye
bir görüþ var; aslýnda
konvansiyonel bankalar
katýlým bankacýlýðýna
yaklaþýyor. Zira
konvansiyonel bankalar,
týpký katýlým bankalarý gibi,
etik açýdan müþterisinin
isteklerini daha fazla göz
önünde bulunduran bir
hale geldi. Oysa güvenirlik
ve müþteri etiði gibi
özellikler, katýlým
bankalarýnýn var olduðu
günden beri olmazsa
olmazlarýdýr.
36
Nesrin Akkaþ
K Ü LT Ü R Ü M Ü Z
Mûsikî
Yüce Allah'ýn lisanýdýr
Hz. Mevlânâ'nýn 800. doðum yýlý nedeniyle
2007 yýlý "Mevlânâ Tanýtým Yýlý" olarak ilan
edildi. UNESCO'nun katýlýmýyla
gerçekleþen etkinlikler sayesinde Hz.
Mevlânâ tüm dünyaya tanýtýldý ve Mevlevî
Müziði eþliðinde Sema Törenleri
düzenlendi. Yapýlan etkinliklerle bu büyük
kültürel deðerin sonsuza kadar korunmasý
amaçlanýyor.
[email protected]
B
undan 800 yýl önce doðmuþ
olmasýna raðmen hala öðretileri
dilden dile dolaþan ve tüm varlýðýný
Ýslâmiyet'e adamýþ bir gönül eridir
Hz. Mevlânâ… 2007 yýlýnda
UNESCO'nun da desteðiyle
Mevlevîlik kültürünün sahibi olarak görülen
Türkiye'nin önderliðinde gerçekleþen "Mevlânâ
Tanýtým Yýlý" etkinlikleri, 800 yýllýk bu kültür ve
geleneðin korunarak tüm insanlýða tanýtýlmasý
için düzenlendi. Biz de hem geçtiðimiz ay
gerçekleþen Þeb-i Arûs Töreni hem de 2007
yýlýnýn "Mevlânâ Tanýtým Yýlý" olmasý sebebiyle
Kültürümüz sayfasýnda Mevlevîlik Kültürüne ve
Mevlevî Mûsikîsine yer verdik. Paylaþým Dergisi
sayfalarýna konuk olan Kültür ve Turizm Bakanlýðý
sanatçýsý Timuçin Çevikoðlu, bizlere Hz.
Mevlânâ'yý, Mevlevîlik kültürünü ve Mevlevî
Müziðini anlattý.
Mevlevîlik hakkýnda kýsa bir tanýtýcý bilgiyle
söze baþlarsak, bize ne söylemek istersiniz?
Mevlevîlik, Hz. Mevlânâ'nýn ebedi aleme
göçmesinden sonra, O'nu sevenler ve
düþüncelerini benimseyenler tarafýndan
oluþturulmuþ bir manevi eðitim sistemi ve bu
sistemin uygulandýðý kurumsallaþmýþ yapýnýn
adýdýr. Bu kurumun amacý, talip olan insanlarý bir
sistem yoluyla yetiþtirip, geliþtirerek ulaþýlmak
istenen insan modeline yaklaþtýrmak ve nihayete
ulaþtýrmaktýr. Bu insan modeli ve buna ulaþtýracak
sistem Hz. Mevlânâ'nýn düþüncelerinden yola
çýkýlarak tespit edilmiþtir.
Oluþturulmak istenen insan modelinin
özellikleri nelerdir?
Bu insan modeli, Yüce Allah'ýn Kur'ân-ý Kerîm'de
emrettiði ve sevgili Peygamberimiz ile örnekleyip
tarif ettiði insan modelidir. Yani Mevlevîliðin
yetiþtirmek istediði insan modeli, olgun bir
Müslüman'dýr, baþkasý deðil. Zaten Hz.
Mevlânâ'nýn tüm varlýðý Ýslâm'a dayalýdýr. Bu
yüzden Mevlânâ'nýn bir düþünür, þair veya bir
mistik þahsiyet olarak tanýtýlmasý, gerçeði
yansýtmaz. Mevlânâ, Allah'ýn ve sevgili
Peygamberimizin mesajlarýný ulaþtýrmaya çalýþan,
büyük bir velidir. Bir Hakk aþýðýdýr, Hakk yolunun
yolcusudur. Tüm insanlýðý da kendiyle beraber
bu yolculuða davet eden bir erendir. Hz.
Mevlânâ'nýn ünlü çaðrýsý da, aslýnda Hz.
Peygamber'in yüzyýllar önce tüm insanlýða yaptýðý
çaðrýnýn yinelemesidir:
MevlÂnâ’yý
Anlamak
"Bâzâ! Bâzâ! Her ân çi hestî bâzâ
Ger kâfîr u gebr u bût-perestî bâzâ
Ýn dergeh-i mâ, dergeh-i novmîdî nîst
Sad bâr eger tövbe-þikestî bâzâ
Gel!.. Ne olursan ol, yine gel...
Ýster kâfir ol, ister ateþe tap, ister puta...
Ýster yüz kere tövbe etmiþ ol, ister yüz kere bozmuþ ol tövbeni...
Bizim kapýmýz umutsuzluk kapýsý deðil, nasýlsan öyle gel".
Burada bahsedilen kapý, Ýslâmiyet'in kapýsýdýr. Çünkü
Mevlânâ'nýn tüm söyledikleri Ýslâmiyet'in mesajlarýdýr. Mevlânâ,
insanlýðý Yüce Allah'a kulluða, bir olmaya, barýþ ve huzur
içinde yaþamaya, Hakk'ça paylaþmaya, sevgiye, kardeþliðe,
hoþgörüye, iyiliðe, yardýmlaþmaya, doðruluða ve güzel ahlaka,
yani Ýslâm'a çaðýrýr…
Mevlevîliðin sanatla da çok yakýn bir iliþkisi var, deðil mi?
Evet, bu kurum yüzyýllar boyunca bir yandan anlatmaya
çalýþtýðýmýz iþlevini yürütürken, diðer yandan oluþturduðu
kültürel yapý sayesinde, baþta mûsikî sanatýmýz olmak üzere
hemen bütün güzel sanatlarýmýzýn geliþmesinde büyük rol
oynamýþtýr. Aslýnda güzel sanatlarla uðraþmak, bu eðitimin
bir parçasýdýr.
Güzel sanatlar Mevlânâ'nýn ruhu ve fikirleriyle çok uyumludur.
Mûsikî olsun, hüsn-i hat olsun, þiir olsun, sema olsun, tezhîb
olsun, ebru olsun… Tüm güzel sanatlar Hz. Mevlânâ'nýn his
ve düþünce dünyasýyla örtüþür.
Hz. Mevlânâ'nýn özellikle mûsikî hakkýnda yüceltici fikirleri var.
O'na göre mûsikî, Allah'ýn lisanýdýr. Yüce Allah, insanlarý
yaratmadan önce insan ruhlarý ile yaptýðý toplantýda ruhlara
"(Ben sizin) Rabb'iniz deðil miyim?" diye seslenmiþ ve tüm
ruhlar da "(Evet) Rabbimizsin, buna tanýklýk ederiz." diye
tasdîk etmiþlerdir. Bu toplantý, "Bezm-i Elest" olarak adlandýrýlýr.
Bezm-i Elest, Kur'ân'da, A'raf sûresinde geçer.
Ýþte Mevlânâ'ya göre Yüce Allah, Bezm-i Elest'te ruhlara mûsikî
ile seslenmiþtir. Bu yüzden hangi ýrktan, renkten, milletten,
dilden veya dinden olursa olsun, tüm insanlar mûsikî
aracýlýðýyla ayný duygularý paylaþabilmektedirler. Ýþte bakýnýz
Mevlânâ'nýn mûsikîye verdiði bu deðer, bu sanatýn Mevlevîlik
yapýsý içinde önemle yer almasýný saðlamýþ ve Mevlevî
mûsikîþinâslar, bu yüksek mûsikîyi ortaya çýkarmýþlardýr.
Mevlevî Müziði hakkýnda neler söylemek istersiniz?
Hiç þüphe yok ki, Mevlevî Ayinleri Türk Mûsikîsi'nin en büyük
ve sanatlý eserleridir. Yakýn dönemin büyük müzikoloðu Rauf
Yektâ Bey, 1934 yýlýnda Ýstanbul Konservatuarý tarafýndan
gerçekleþtirilen "Mevlevî Ayinleri" neþriyatýnýn önsözünde,
Ýstanbul Konservatuarý Tasnif ve Tesbit Heyeti Reisi sýfatýyla
Mevlevî Ayinleri hakkýnda þöyle diyor:
"Türk Mûsikîsi'nin mükemmel bir târihi yazýldýðýnda görülecektir
ki, en meþhûr Türk bestekârlarýnýn hepsi mevlevîdirler. Bu
üstadlar, mûsikî sahasýndaki zeka ve dehalarýnýn en büyük
kýsmýný, Mevlevî Ayinleri bestelemeye sarfetmiþlerdir. Bunun
içindir ki Mevlevî Ayinleri, Türk Mûsikîsi'nin en sanatlý parçalarýný
içeren kýymetler hazinesi halini almýþtýr. Mûsikî üstadlarýmýz,
milli mûsikîmizin inceliklerini öðrenmek için mutlaka Mevlevî
Ayinleri'ni derinliðine incelemek lüzumunu öðrencilerine
tavsiyeden kayýtsýz kalmazlardý. Gerçekten de güzel sanatlarýn
mûsikî kýsmýnda Türklerin ne derece muvaffak olduklarýný
anlamak ve asrýmýzda da Türk ruhuna hitap edecek eserler
K Ü LT Ü R Ü M Ü Z
kudûm-ý þerîf" diye anarlar. Tabii ki rebâb da bugün yaygýn olarak kullanýlmamakla birliktebu mûsikînin çok önemli bir sazýdýr. Ayrýca
bilindiði gibi Mevlevîler son derece geniþ görüþlü
olduklarýndan, diðer sazlarýn da bu mûsikî içinde
bulunmasýnda herhangi bir sakýnca
görmemiþlerdir. Bu nedenle sine kemaný,
keman, viyola, viyolonsel gibi Batý sazlarý bile
müzik grubunda yer almýþtýr. Hatta Ýstanbul'a
gelen ilk piyanonun da Mevlevîhâne'de
denendiði, ancak Türk Müziði sesleri
bulunmadýðýndan kullanýlmadýðý kaynaklarda
yer alýyor. Gerçek olan þudur ki, ney ve kudûm
baþta olmak kaydýyla, rebâb ile diðer vurmalý
sazlardan bendir ve halîle Mevlevî Müziði'nin
en önemli ve deðiþmez sazlarýdýr.
Hepimiz Mevlânâ'nýn öðretilerini,
düþüncelerini duyarak büyüdük. Üzerinden
800 yýl gibi uzunca bir süre geçmiþ olmasýna
raðmen hâlâ bu düþüncelerin
önemsenmesini neye baðlýyorsunuz?
Bu düþünceler, kavramlar ve mesajlar insana
aittir. Ýnsanlýk buna her zaman ihtiyaç duyacaktýr.
Belki bugün bu kavramlara dünden daha çok
ihtiyacýmýz var. Hz. Mevlânâ'nýn fikirlerinin bugün
dünden daha çok kabul görmesi, sevilmesi ve
benimsenmesinin sebebi, onun iletiþim
araçlarýnýn yardýmýyla daha fazla tanýnmasýndan
kaynaklanýyor. Ama bize göre en önemli sebebi
O'nun Ýslâmiyet'in çok iyi bir temsilcisi oluþudur.
yazabilmek için ecdadýmýzdan kalan bu nefis
yadigârlarý ciddi surette incelemekten baþka
çare yoktur."
Mevlânâ, Allah'ýn ve
sevgili
Peygamberimizin
mesajlarýný ulaþtýrmaya
çalýþan bir büyük
velîdir. Bir Hakk
âþýðýdýr, Hakk yolunun
yolcusudur. Tüm
insanlýðý da kendiyle
beraber bu yolculuða
davet eden bir erendir.
Ayrýca insanlýðý Yüce
Allah'a kulluða, bir
olmaya, barýþ ve huzur
içinde yaþamaya,
Hakk'ça paylaþmaya,
sevgiye, kardeþliðe,
hoþgörüye, iyiliðe,
yardýmlaþmaya,
doðruluða ve güzel
ahlâka, yani Ýslâm'a
çaðýrýr…
Bu sözler Mevlevî Ayinleri'nin önemini en iyi
þekilde anlatýyor. Eldeki kaynaklara göre
Mevlevîhanelerin kuruluþundan, 677 sayýlý "Tekke
ve zaviyeler ile türbelerin kapatýlmasýna ve
türbedarlýklar ile birtakým unvanlarýn men ve
ilgasýna dair kanun" un yürürlüðe giriþ tarihi olan
30 Kasým 1925 tarihine kadar bestelenmiþ,
bugün bilinen ve notasý bulunan Mevlevî
Ayinlerinin sayýsý 45'dir. Bugün için bilinmeyen
ve notasýna ulaþýlamamýþ olanlarýn sayýsý ise
29'dur. Yapýlacak çalýþmalarla, bilinen ayinlerin
sayýsýnýn artacaðýný ümit ediyoruz. Ne yazýk ki,
bu konudaki çalýþmalar istenen düzeyde deðildir.
Sözü edilen þaheserlerin birçoðu, henüz icra
edilmemiþtir bile...
Mevlevî Müziði'nde en çok kullanýlan sazlar
hangileridir?
Mevlevî Müziði'nin baþ sazlarý diyebileceðimiz
iki önemli sazý ney ve kudûmdür. Mevlevîler,
bu iki saza çok önem verdiklerinden onlarý adeta
kutsal kabul ederler. Bu yüzden "nây-ý þerîf" ve
Hz. Mevlânâ, insanlarýn rastlar rastlamaz
kendisine hayranlýk duyduklarý bir þahsiyettir.
Ancak üzülerek söyleyeyim, özellikle yabancýlar
"Ýþte Hz. Mevlânâ ve Ýþte Ýslâm" diye bakmýyor.
Belki de Hz. Mevlânâ'nýn sözleri Ýslâm'dan farklý
olarak algýlanýyor. Bu üzücü bir durum. Hâlbuki
Hz. Mevlânâ'nýn yolu Ýslâm'ýn ta kendisidir. Tabii
bu düþünceler, bazý çevrelerce çizilmeye
çalýþýlan Ýslâm modeline benzemiyor. Biz de
gerçekte Ýslâmiyet'in bu olduðunu anlatma
noktasýnda bugün için pek baþarýlý deðiliz galiba.
Ama bu bize göre en önemli konu, bunu mutlaka
saðlamalýyýz. Yoksa Hazret-i Mevlânâ'nýn
bezdikleri arasýna gireriz. Çünkü O þöyle diyor:
Men bende-i Kur'ânem, eger cân dârem,
Men hâk-i reh-i Muhammed-i Muhtârem,
Ger naklî koned cuz in kez ez guftârem,
Bîzârem ez u vez an suhan bîzârem.
Câným bedende oldukça Kur'ân'ýn kuluyum,
Seçilmiþ Muhammed'in yolunun topraðýyým,
Birisi sözlerimden bundan baþka söz naklederse,
O nakledenden de bezmiþim ben, bu sözlerden
de bezmiþim.
KAR VE BEN
Esiyor tane tane yine beyaz bir rüzgar.
Söyleyin hangi kuþun kanatlarý yolundu?
Yine hangi aðaçtan döküldü bu yapraklar?
Yaðan beyaz bir sükut, bir mahþerdir sanki kar!
Bir hicret sevdasýdýr ruhumu sardý yine.
Ruhum gibi pervasýz yoldaþlar da bulundu.
Ruhum karýþtý gitti bu kar tanelerine;
Þimdi yaðan kar deðil, ruhumdur kar yerine.
Cahit Sýtký TARANCI
Fotoðraf : Mustafa Yýlmaz
Nesrin Akkaþ
Nasýl Baþardýlar?
S
okullu Mehmet Paþa, Mimar
Sinan, Ýbn-i Sina... Günümüze
býraktýklarýyla hâla konuþulan bu
isimler, Türk tarihinin yetiþtirdiði
en önemli þahsiyetler
arasýndadýr. Dönemin þartlarýný
göz önüne aldýðýmýzda, ne denli büyük zorluklarý
aþtýklarýný anlayabiliriz. Onlar inançlarý ve kendine
güvenleriyle pek çok þeyi baþararak günümüze
önemli izler býraktýlar. Peki, bunu nasýl baþardýlar?
"Dünya durdukça, eserlerimi gören aklýselimlerin,
çabamýn ciddiyetini göz önünde bulundurarak
bana insaf ile bakacaklarýný ve beni hayýrlý dualarla
anacaklarýný umarým, Ýnþaallah."
pek çok sefere daha katýlan Mimar Sinan,
buralarda gösterdiði baþarýlar sayesinde, ordu
içerisinde de dikkatleri üzerine çekti. Bu
baþarýlarýndan sonra Yeniçeri Ocaðý'na alýnan
Sinan, kýsa süre sonra subaylýða yükseldi. Tebriz
Seferi sýrasýnda Van Gölü'nden geçmek için
yaptýðý üç gemiden sonra, kendisine 'haseki'
unvaný verildi ve yine 1538'te Mohaç Seferi
sýrasýnda yaptýðý köprü ile dikkatleri üzerine
çekti. Bundan bir yýl sonra, saray baþ mimarý
Acem Ali'nin ölümü üzerine saray baþ mimarlýðý
görevine getirildi ve vefatýna dek bu görevi
sürdürdü. Kanuni Sultan Süleyman, II. Selim
ve III. Murat olmak üzere üç padiþah döneminde
saray baþ mimarý olarak görev yapan Mimar
Sinan, Osmanlý Ýmparatorluðu'nun en güçlü
olduðu çaðda yaþamýþ ve bu gücü simgeleyen
eserlere imza atmýþtýr.
Yüzlerce yýla meydan okumuþ eserlerin sahibi
Mimar Sinan, pek çok otorite tarafýndan kabul
görmüþ, dünyanýn sayýlý yapý sanatçýlarýndandýr.
1489-1588 yýllarý arasýnda yaþamýþ ve günümüze
çok deðerli eserler býrakmýþtýr. 1511 yýlýnda,
Yavuz Sultan Selim zamanýnda, devþirme olarak
Ýstanbul'a gelen Sinan, ilk olarak Yavuz Sultan
Selim'in Mýsýr Seferi'ne katýldý. Bu seferin ardýndan
Mimar Sinan eserlerinde daima
yeniliði aramýþ, döneminin
þartlarýnda bile hepsi deneysel
olan pek çok eser inþa etmiþtir.
Mimarlarýn mimarý Koca Sinan
[email protected]
KÝÞÝSEL GELÝÞÝM
Tarihe adlarýný altýn harflerle yazdýran önemli þahsiyetler vardýr, her zaman akýllarda kalýr her
zaman yaptýklarýyla yaþatýlýrlar. Sokullu Mehmet Paþa, Mimar Sinan, Ýbn-i Sina da eserleriyle,
verdikleri mücadelelerle, düþünceleri ve kiþilikleriyle bunlardan birkaçý ve belki de en fazla
bilinenleridir.
KÝÞÝSEL GELÝÞÝM
Mimar Koca Sinan
Her eserinde yenilik arayan Sinan sayesinde,
Osmanlý-Türk mimarlýðý bileþim sürecini
tamamlamýþ, arayýþ aþamasýndan klasik
dönemine geçen mimarimiz, dünya mimarlýðýna
pek çok katký saðlamýþtýr. Böylece Doðu ve Batý
ile iliþki içinde olan, hem Anadolu hem de
Akdeniz kültürlerine sahip çýkan bir OsmanlýTürk Ýslam mimarlýk bileþimi ortaya çýkmýþtýr. Bu
yapýya katkýda bulunan öteki sanatlarý da
etkilemiþ, imparatorluðun her yerindeki yapý
eylemleri için yol gösterici olmuþtur.
Ýlimlerin Efendisi Ýbn-i Sina
Galiba yok bana dar gelmeyecek bir belde
Deðerim çok, alacak müþteri bilmem nerede?
Felsefe, din, metafizik, mantýk, ruh bilim
konularýnda pek çok eser sahibi olan Ýbn-i Sina,
daha çocukluðunda, çevresini hayrete düþüren
bir zekâ ve hafýza örneði göstermiþ, küçük yaþta
çaðýnýn bütün ilimlerini öðrenmiþtir. Gündüzünü
ve gecesini okumakla geçiren Sina, mum
ýþýðýnda saatlerce, çoðu zaman sabahlara kadar
çalýþýrdý. Belki de baþarýsýnýn sýrrýný burada
aramak gereklidir. Ýbn-i Sina henüz mikroskobun
bulunmadýðý zamanlarda, hastalýklarýn sebebinin
mikroplar olduðunu keþfederek eserlerinde
mikroplar ve onlardan kurtulma yollarýndan sýk
sýk bahsetmiþtir.
Ýbn-i Sina; matematik, astronomi, geometri
alanlarýnda da geniþ araþtýrmalar yapmýþtýr.
Eserleri arasýnda en tanýnmýþ olanlardan "ElKanun Fi't-Týb" isimli kitabý tamamen bir týp
ansiklopedisidir. "Necât ve Ýþârât" adlý kitaplarý
ve Aristo'nun felsefesini anlatan yirmi ciltlik
"Kitâbü'l-Ýnsâf"ý baþta gelen eserlerindendir.
Ýbn-i Sina kimya alanýnda da çalýþmýþ ve önemli
keþiflerde bulunmuþtur. Berthelet, kimya ilminin
bugünkü hale gelmesinde Ýbn-i Sina'nýn büyük
yardýmý olduðunu söyler. Bu çalýþmalarý ve
etkileriyle Ýbn-i Sina, Doðu ve Batý kültürünü
geliþtiren büyük bilginlerden biri oldu.
41
Ýbn-i Sina, bu çalýþmalarýnýn dýþýnda, çok güzel
þiirler de yazdý. Eserlerini genellikle Farsça yazan
Ýbn-i Sina'nýn Türkçe olarak kaleme aldýðý þiirleri
de vardýr. Ama onun asýl büyüklüðü
doktorluðundadýr. "Þifâ" adýndaki 18 ciltlik
ansiklopedisi, ismine raðmen týptan çok
matematik, fizik, metafizik, teoloji, ekonomi,
siyaset ve musiki konularýný içine alýr. Bugün
Paris Üniversitesi Týp Fakültesi öðrencileri, St.
Germain Bulvarý yanýndaki büyük konferans
salonunda toplandýklarýnda, iki kiþinin duvara
asýlý büyük boy portresiyle karþýlaþýrlar. Bu iki
portreden biri Ýbn-i Sina ve diðeri ise er-Razi'ye
aittir.
Ýbn-i Sina
Kudretli, bilge, iyi huylu; Sokullu
Mehmet Paþa
Sokullu Mehmet Paþa, Kanuni Sultan Süleyman
zamanýnda sadrazamlýk yapmýþtýr. Osmanlý
Devleti'nin en güçlü olduðu dönemleri
simgelemesi, icraatlarý ve kiþiliði nedeniyle en
büyük Osmanlý sadrazamlarýndan biri olarak
bilinmektedir. Uzun süre sadrazamlýk yapmýþ
olan Sokullu Mehmet Paþa, ülke yönetiminde
etkin rol oynamýþ ve sadrazamlýk görevini yerine
getirmenin ötesinde, siyaset alanýnda öne çýkmýþ,
askeri ve siyasi alanda da pek çok baþarýya
imza atmýþtýr. Bu baþarýlarýndan dolayý kýsa bir
süre sonra Rumeli Beylerbeyliði'ne atanmýþtýr.
Avrupa'daki geliþmeleri izlemek için sýk sýk
seyahatler yapan Sokullu'nun bilgi ve deneyimleri
devlet erkâný tarafýndan da çok ciddiye
alýnmaktaydý. Bu sebeple Kanuni Sultan
Süleyman kudretli, bilge ve iyi huylu Sokullu
Mehmet Paþa'yý devletin ikinci adamý yapmaya
karar verdi. Bu, büyük ve gösteriþli olmasý
yanýnda sorumluluklarý da en aðýr meslek idi.
Üç kýtaya yayýlmýþ bu devletin topraklarýndaki
tüm insanlarýn sorunlarý, artýk, Sokullu Mehmet
Paþa'yý bekliyordu. Ama o, vazifesinin bilincinde
bir kiþi olarak uzun yýllar bu vazifeyi hakkýyla
götürecek; ordunun baþýnda sefere çýkmaktan
divaný yönetmeye, halka hitap etmekten
gemilerle denizlere açýlmaya kadar görevi neyi
gerektiriyorsa bundan kaçýnmayacaktý.
Sadrazamlýðý zamanýnda aldýðý kararlar
sayesinde Osmanlý Devleti'ne pek çok fayda
saðladý. Sokullu, özellikle Kanuni Sultan
Süleyman'dan sonra tahta geçen II. Selim ve III.
Murat'a çok büyük destek oldu. Ýki padiþah da
Sokullu'nun yanlarýnda olmasýndan dolayý, çok
büyük bir güven içerisinde devletin baþýnda
bulundu. Sadrazamlýðýndan sonra da ülkeye
katkýlarý devam eden Sokullu Mehmet Paþa, en
çok istediði þey -þehit olmak- için dua ettiði
günün sabahýnda, daha önce yardým ettiði aklýný
yitirmiþ biri tarafýndan, þehit edildi.
Sokullu Mehmet Paþa
Ömer Salih Yücelsin
44
BASEL : 2
KOBÝ : 0 MI
KOBÝ'ler maça 2 : 0 maðlup mu baþlýyor ?
[email protected]
M E S L E K Ý YA Z I
1970'li yýllarýn baþýnda yaþanan krizlerden
bankalarýn olumsuz etkilenmesi neticesinde
düzenleyici bir otoriteye ihtiyaç duyulmuþtur.
Böylece 1974'te Ýsviçre'deki Uluslararasý Takas
Bankasý (BIS) bünyesinde bu ihtiyacý
karþýlamaya yönelik bir komite oluþturuldu.
Geliþmiþ ülkelerin merkez bankalarý ve bankacýlýk
denetim otoritelerinin yetkililerinin katýlýmýyla
oluþan bu komite (BCBS ), BIS'in bulunduðu
yer olan "Basel" kasabasýnýn adýyla anýlmaktadýr.
Basel Komitesi, bankacýlýk konusunda yaptýðý
çalýþmalarla sektörün ulusal ve uluslararasý
standartlara kavuþarak yapýsýný güçlendirmeyi
amaçlamýþtýr. 1988'de yayýnladýðý "Sermaye
Yeterliliði Uzlaþýsý" genel kabul görmüþ ve yüzün
üzerinde ülkede esas kabul edilmiþtir. Türkiye'de
1989 yýlýnda aldýðý bir kararla 3 yýllýk kademeli
bir geçiþ süreciyle bu uzlaþýyý uygulamýþtýr.
Finansal piyasalardaki hýzlý geliþmeler
neticesinde komite, Basel Uzlaþýsý olarak
adlandýrýlan bu düzenlemede çeþitli iyileþtirmeler
yapmýþtýr. Fakat gerek bankacýlýk enstrümanlardaki hýzlý deðiþim ve artan riskler, gerekse
uzlaþýnýn bazý temel eksiklik ve zayýflýklarý
neticesinde yeni bir uzlaþý hazýrlýðýna
baþlanmýþtýr. 1999 yýlýnda baþlayan hazýrlýk süreci
ve uzun istiþareler sonucunda 2004 yýlýnda Basel
II olarak adlandýrýlan yeni uzlaþý yayýnlanmýþtýr.
Basel II'de etkin risk yönetim sistemleri teþvik
edilerek bankalarýn risklerine daha duyarlý olmasý,
daha gerçekçi sermaye yükümlülüðü
hesaplamalarý / deðerlendirmeleri ve kamuya
açýklama prensipleri getirilerek finansal istikrarýn
artýrýlmasý amaçlanmaktadýr. Böylece baþta
bankacýlýk kesimi olmak üzere birçok kesimi
etkileyecek kapsamlý ve teknik bir yapý ortaya
çýkmýþtýr. Pekçok ülke ekonomisinde önemli bir
yere sahip KOBÝ'ler de bu kesimlerden biridir.
Peki bankacýlýk sektörü için hazýrlanan bir
düzenleme KOBÝ'leri nasýl etkileyecektir? Bu
soruya cevap aranýrken KOBÝ'lerin Basel II ile
daha zor kredi bulacaklarý, teminatlarýnýn
geçersiz olacaðý ve rating notu almalarý
gerekeceði þeklinde bir kanaat oluþmuþtur.
KOBÝ'lerin genel durumuna bakýldýðýnda aslýnda
bankalara ulaþmada yetersiz olduklarý
gözükmektedir. TÜÝK' in 2002 yýlýnda yaptýðý
Genel Sanayi ve Ýþyerleri Sayýmý'na göre KOBÝ
tanýmýna girebilecek iþletmelerin oraný
45
%99,89'dur. Abartýlý gibi gözükse de bu oran
dünyanýn birçok ülkesinde %97'nin üzerindedir.
Ayrýca KOBÝ'ler toplam istihdama %50 katký
saðlamakta üretimin de %40'ýný gerçekleþtirmektedir. Bu veriler de KOBÝ'lerin ekonomideki
önemini göstermektedir. Ülke ekonomisinde bu
derece etkili olan KOBÝ'lerin finansal sistemden
yararlanma oranlarý ise düþüktür. BDDK' nýn
Sayýsal Etki Çalýþmasý bankalarýn KOBÝ
kredilerinin (nakdi / gayrinakdi) oranýnýn %18
olduðunu göstermektedir. Bir önceki çalýþmada
yaklaþýk %9 olan oranýn artmasý ise dikkat
çekicidir.
altýnda olacak þekilde tutarak perakende KOBÝ
kapsamýna dahil olabilir.
Ülkemizde yaygýn olarak kullanýlan teminat türleri
müþteri çek-senedi (MÇS), kefalet ve ipoteklerdir.
Basel II ile birlikte bu teminatlarýn bankalarca
kabul edilmeyeceði dile getirilmektedir. Fakat
mevcut sermaye yeterliliði hesaplarýnda MÇS
ve kefalet zaten kullanýlmamaktadýr. Bu durumda
teminatsýz kabul edilen bu krediler (%100 Risk
aðýrlýðý) Basel II ile KOBÝ kredisi (%75 risk aðýrlýðý)
olarak bankaya sermaye avantajý saðlayacaktýr.
Sadece, ipotek karþýlýðý kredilerin mevcut %50'lik
risk aðýrlýðý KOBÝ kredilerinde %75'e çýkacaktýr.
Bu da bize bankalarýn bu teminatlarý almayý
sürdüreceklerini iþaret etmektedir. Risk
azaltýmýnda ve sermaye yeterliliðinde
kullanabilecekleri teminatlar içinse müþterilerini
teþvik edeceklerdir.
Genel olarak Basel II kriterlerinin KOBÝ 'leri olumlu
etkileyeceði görülmektedir. KOBÝ 'lerin bu olumlu
etkiyi daha da artýrmalarý da mümkündür. Zaman
içerisinde alýnabilecek bazý önlemlerle KOBÝ 'ler
kredi maliyetlerini düþürebilme imkanýna
kavuþabilirler. Bunlar:
Rating notlarý ise bankalarýn sermaye yeterliliði
hesaplamasýnda ileri ölçüm tekniklerini
uygulamasýyla kullanýlacaktýr. Bu uygulama
hazýrlýklardaki gecikmeler nedeniyle 2009 yýlýna
ertelenmiþtir. AB uygulamalarýndaki gecikmeler
de gözönüne alýndýðýnda bankalarýn rating
notlarýný kullanmasýnýn daha da gecikebileceði
görülmektedir. Ayrýca ülkemizde derecelendirme
kuruluþlarýnýn henüz yeterli etkinliðe ulaþamamasý
da uygulamanýn gecikeceði tezini
desteklemektedir. Uygulamaya geçildiðinde
kurumsal nitelikteki KOBÝ'lerin %100 olan risk
aðýrlýðý rating notlarýnýn yüksekliði derecesinde
azalabilecektir. Banka yüksek notlu KOBÝ 'ye
verdiði kredi için daha düþük sermaye yüküne
katlanacaktýr. Bunu da KOBÝ 'ye kredi maliyetlerini
düþürerek yansýtabilecektir. Fakat KOBÝ yüksek
not alamýyor ya da rating maliyetlerine
katlanamýyorsa... Bu durumda kullandýðý
kredilerini her bir bankada 1 Milyon Euro' nun
QIS-TR2 Çalýþmasý sonuçlarýndan en önemlisi
ise perakende KOBÝ kredilerinin bankalarýn
sermaye yükümlülüðünü olumlu etkilemesidir.
Derece notu olmayan kurumsal KOBݒlerin menfi
etkisine raðmen KOBÝ kredileri bankalarýn
sermaye yükünü olumlu etkilemiþtir. Basel II’ ye
geçiþ sürecinde bankalarýn KOBÝ kredileri
pazarlamasýna yoðunlaþmasý da bunu
desteklemektedir.
Basel II'de belirlenen kriterlere göre teminat
yapýlarýný deðiþtirmek,
Kayýt dýþý iþlemlerini kayýt içine almak,
Sermaye yapýlarýný güçlendirmek,
Güvenilir ve þeffaf mali tablolar hazýrlamak,
Esas faaliyet konularýna yoðunlaþmak,
Teknoloji altyapýsýný ve insan kaynaklarýný
güçlendirmek,
Yönetimde kurumsallaþma çalýþmalarýna
baþlamak,
Nakit akýþlarýný dikkatle planlamak,
Ölçülü ve makul riskler almak,
Yukarýda anlatýlanlar KOBÝ'lere zor gelse de
aslýnda çaðýn gereklerine ayak uydurmada
olmazsa olmaz þartlardýr. Bu tedbirler finansman
maliyetlerini azaltmanýn yanýsýra KOBݒlerin
yapýlarýný ve rekabet kabiliyetlerini
kuvvetlendirecektir. Böylece KOBݒlerin
vizyonlarýný geniþletmesi ve küresel rekabete
katýlarak ölçeklerini büyütmeleri de mümkün
olacaktýr. Zaten yatýrým ve ihracat paylarý düþük
olan KOBÝ'lerin ileriki dönemlerde finansal
ihtiyaçlarýnýn artacaðý da kesindir. Bu nedenle
KOBÝ'lerin Basel II ve bankalar hakkýndaki
önyargýlarýndan kurtulmalarý gerekmektedir.
Konuyla ilgili bilgilerini artýrmalarý içinse
bankalarýyla iletiþime geçmeleri yeterli olacaktýr.
KOBÝ'ler toplam istihdama
%50 katký saðlamakta
üretimin de %40'ýný
gerçekleþtirmektedir. Bu
veriler de KOBÝ'lerin
ekonomideki önemini
göstermektedir. Ülke
ekonomisinde bu derece
etkili olan KOBÝ'lerin
finansal sistemden
yararlanma oranlarý ise
düþüktür.
46
Cihan Dað
Doðu’nun Parlayan Yýldýzý
Türkiye Finans
Van Þubesi
Kaliteli, dinamik ve güleryüzlü hizmet anlayýþýyla Türkiye'nin
en hýzlý büyüyen katýlým bankasý konumunda olan Türkiye
Finans'ýn baþarýsýnýn ipuçlarýný Van Þubesi'nde aradýk.
D
Doðu'nun göl kýyýsýndaki tahtý
Van'ýn tarihi çok eskilere
dayanýyor. Tarihi Ýpek Yolu'nun
Türkiye'deki ilk duraðý olan kentin
tarihi M.Ö. 4 binli yýllara dek
uzanýyor. Bu tarihi kenti diðer
Doðu illerinden ayýran en önemli unsur hiç
kuþkusuz Van Gölü. Zira iklim, göl nedeniyle
diðer doðu þehirlerine göre daha yumuþak ve
bu nedenle bölge de önemli bir ticaret merkezi.
Bölgedeki tarihi zenginliklerin restore edilmesiyle
þehir, Doðu'da turizmin baþkenti olmaya da
aday.
Þ U B E TA N I T I M I
[email protected]
Türkiye Finans Van Þube Müdürü
Kadir Keleþ
Van'da en önemli geçim kaynaðýný tarýmcýlýk,
aðýrlýklý olarak da hayvancýlýk oluþturuyor. Kent,
Türkiye'nin et ihtiyacýnýn önemli bir bölümünü
karþýlýyor. Sanayi, gýda ve dokuma sektörlerinin
öne çýktýðý Van'da, et ürünleri iþleyen orta ölçekli
tesisler bulunuyor. Van'ýn ticarette sahip olduðu
pay da oldukça yüksek. Bunda en büyük etken
þehrin sýnýra yakýnlýðý ve sýnýrlarý içerisindeki Van
Gölü. Zira Ýran'dan ya da kuzeyden gelen
mallarýn bölgeye daðýtýlmasýnda Van Gölü büyük
ulaþým kolaylýðý saðlýyor. Van'da bir diðer dikkat
çekici geliþme ise saðlýk sektöründeki büyüme.
Sadece il merkezinde iki devlet bir de üniversite
araþtýrma hastanesi olmak üzere büyüklü
küçüklü çok sayýda özel hastane birbiri ardýna
açýlýyor.
Van'da turizm geliþiyor. Van'da ticaret artýyor.
Van'ýn ekonomisi büyüyor. Kýsaca "Serhad Þehri
Van" Doðu'nun baþkenti olma yolunda hýzla
ilerliyor. Biz de Van'ýn bu baþarýsýnýn sýrlarýný,
kurulduðu günden bu yana "yerel kaynak, yerel
kalkýnma" anlayýþýný benimseyen Türkiye Finans
Van Þubesi'nde aradýk.
Leasing denince ilk akla gelen
banka: Türkiye Finans
Türkiye Finans Katýlým Bankasý'nýn kuruluþ
aþamasýnda yönetmen olarak görev yapan ve
þu anda Türkiye Finans Van Þube Müdürü olarak
görevini devam ettiren Kadir Keleþ on yýlý aþkýn
bir süredir bankacýlýk yapýyor. Kendi deyimiyle
mesleðine büyük bir baðlýlýk içinde. Çünkü o,
insanlarý seviyor. Ýlk ve orta öðrenimini Van'da
yapan Keleþ, üniversite eðitimini Anadolu
Üniversitesi'nde tamamladý. Çeþitli bankalarda
görev yaptýktan sonra, o zamanki adýyla Family
Finans Van Þubesi'nin kuruluþunda önemli
katkýlarý oldu. Keleþ 2007 yýlýnýn Temmuz ayýndan
beri Türkiye Finans Van Þubesi'nin baþýnda
bulunuyor.
Kentin ekonomik hacminin artmasýnda büyük
katkýlarý olan þube, 14 çalýþanýyla, Van'da ilk 3
banka þubesi arasýnda bulunuyor. Tecrübeli
þube müdürü, aðýrlýklý olarak gayri nakdi
çalýþtýklarýný ve kâr payý dýþý gelirlerin yanýnda
bu özellikleriyle Türkiye Finans'ýn diðer þubeleri
arasýnda da önde yer aldýklarýný söylüyor. Keleþ'e
göre bunun nedeni inþaat taahhüt firmalarýyla
çalýþmalarý… Bölgede leasing denilince akla
gelen ilk banka olan Türkiye Finans Van
Þubesi'nin müþteri profilinde saðlýk, inþaat
taahhüt ve kömür sektörü öne çýkýyor.
Baþarýnýn sýrrý insanlarý tanýmak
Bölgede en az çek yazdýrma oranýna sahip
þubenin bu baþarýsýndaki nedeni
sorduðumuzda, müdür Kadir Keleþ bize þu
yanýtý veriyor: "Her þeyden önce müþterilerimizi
iyi tanýyoruz. Çalýþanlarýmýz onlarla iyi iliþkiler
içinde. Öyle ki, iþleri olmasa bile boþ vakitlerinde
yanýmýza uðrar çayýmýzý içerler hem de iþle ilgili
fikirlerimizi alýrlar. Bu da karþýlýklý olarak birbirimizi
tanýmamýzý saðlýyor. Ayrýca þubelere kredi yetkisi
verilmesi baþarýmýzýn artmasýnda bir diðer etken.
Ýþlemlerde hýzýn artmasý bir yana bize
güvenildiðini bilmek hem kendimize güvenimizi
artýrdý hem de motivasyonumuzu yukarýlara
çekti."
"Bir lider olarak, yoðun bir çalýþma temposu
içindeki çalýþanlarýn motivasyonunu nasýl
saðlýyorsunuz?" diye sorduðumuzda baþarýlý
þube müdürü hiç düþünmeden þu sýrrý veriyor:
“Birbirilerini tanýmak ve mesleði sevmek.” Bir
yönetici olarak öncelikle insanlarla iletiþimde
olmayý seviyorum. Çalýþma arkadaþlarýmýzla sýk
sýk bir araya geliyoruz. Yaz mevsiminde her ay
piknik düzenliyoruz. Kýþýn ise bir çalýþma
arkadaþýmýzýn evinde ailece toplanýyoruz.
Böylece birbirimizi daha iyi tanýyoruz. Müþteri
ya da ekip arkadaþýnýz fark etmez; baþarýya
giden yolda karþýnýzdaki insaný tanýmak ve
anlamak çok önemli." diye de ekliyor Kadir
Keleþ.
Baþarmak elimizde
Hiç kuþkusuz, bir mesleði sevmek ve çok
çalýþmak baþarýnýn 2 altýn kuralý. Mutlu bir aile
yaþamý ise, baþarý için olmazsa olmazlardan...
3 erkek çocuk babasý olan baþarýlý Türkiye Finans
Van Þube Müdürü Kadir Keleþ'in ailesi ve
mesleðinden sonra en büyük tutkusu doða.
Keleþ, bu tutkusunu þöyle anlatýyor: "Doðanýn
içinde huzur buluyorum ve senede bir hafta mý
mutlaka doðayla hele de ormanla iç içe bir
yerde ailemle birlikte geçiriyorum. Fotoðrafçýlýk
ise keyif aldýðým bir diðer hobim. Çoðu zaman
çocuklarýmla beraber fotoðraf makinesini alýyoruz
ve hoþumuza giden bir yer gördüðümüz zaman
oralarýn fotoðraflarýný çekiyoruz."
Türkiye Finans Van Þube Müdürü Kadir Keleþ'e
son sözünü sorduðumuzda kýsa bir yanýt veriyor:
"Hedefimiz Van'da bir numara olmak. Biliyoruz
ki baþarmak elimizde."
zaman, makine almak için
önceliðimiz leasing imkânlarýndan
yararlanmak oluyordu. Zaten diðer
bankacýlýk iþlemlerini de burada
yaptýðýmýz için bu iþe giriþmeden
önce bankamýza geldik ve
konuþtuk: Ne yapabiliriz, nereye
kadar iþi ilerletebiliriz? Zira
karþýmýzda büyük rakipler mevcuttu.
Türkiye Finans önümüzü görmek
adýna bizlere önemli katkýlar saðladý.
Diðer tüm bankacýlýk iþlemlerinizi
de Türkiye Finans'ta
gerçekleþtirdiðinizi söylediniz?
Peki, neden Türkiye Finans?
Türkiye Finans'tan bir müþteri:
Türkiye Finans
KOBÝ'nin dilinden anlýyor.
Sizi tanýyabilir miyiz?
Ýsmim Yavuz Karaman.1969'da
Van'ýn Baþkale ilçesinde doðdum.
Ýlk ve orta öðrenimimi
tamamladýktan sonra ticarete
atýldým. Ýlerleyen süreçte iþlerimizi
daha da geliþtirdik. Son olarak kâðýt
sektörüne adým attýk.
Türkiye Finans'ýn bu süreçte nasýl
bir katkýsý oldu?
Yýllardan bu yana Türkiye Finans ile
çalýþýyoruz. Yeni bir iþe gireceðimiz
Türkiye Finans KOBÝ'nin dilinden
anlýyor. Biz yýllardýr resmi bankalarýn
resmiyetlerinden bir türlü
sýyrýlamadýk. Oysa buraya
geldiðimiz zaman hissettiðimiz ilgi
ve sevecenlik, bizi Türkiye Finans'a
daha çok yaklaþtýrýyor. Birleþmenin
ardýndan kadroda artýþ olmasý ve
teknolojiye olan yatýrýmla beraber
bankadaki yoðunluk da azaldý.
Ýhtiyacýmýz olan tüm bankacýlýk
hizmetlerini burada fazlasýyla
gerçekleþtirebiliyoruz. Ayrýca
Türkiye'nin her yerinde þubeleri
mevcut. Ýþlemlerimizi büyük bir hýzla
gerçekleþtirdiðimiz için þehir
dýþýndaki müþterilerimize de özellikle
"Türkiye Finans'ý tercih edin."
diyoruz.
Nesrin Akkaþ
Nesrin Akkaþ
Foto : Barýþ Aþýk
Kýþ Mevsimi,
Hastalýk Mevsimi
Uzm. Dr. Ali Akben
Kýþ deyince aklýnýza sadece soðuk algýnlýðýyla ilgili rahatsýzlýklar geliyorsa yanýlýyorsunuz.
Kýþ aylarýnda ortaya çýkan kilo problemleri, depresyon, mide ve baðýrsak rahatsýzlýklarý
için de dikkatli olmanýz gerekiyor. Uzm. Dr. Ali Akben de uyarýyor, “Kýþ mevsimi,
hastalýk mevsimi.”
M
Hastalýklar mevsimden mevsime, farklýlýk
gösteriyor mu?
[email protected]
GÜNCEL
evsim deðiþiklikleri sýrasýnda
pek çoðumuz hastalýða yenik
düþüyor ve daha kýþýn baþýnda
vücut direncimizi
kaybediyoruz. Peki,
kaybettiðimiz bu direnci
yeniden kazanmak için neler yapmalýyýz? Kýþ
aylarýnda soðuk algýnlýðýnýn yaný sýra bizi
bekleyen tehlikeler neler? Bu sorularýmýzý ve
daha fazlasýný Uz. Dr. Ali Akben'e sorduk. Dr.
Akben, direncimizi kuvvetlendirmekteki en
önemli faktörün güne kahvaltýyla baþlamak
olduðunun altýný çiziyor ve ekliyor: "Olumlu bir
kimlik tercihi ile hayata pozitif bakmak zinde ve
dinç kalmanýn en önemli noktasýdýr."
Hastalýklar mevsimden mevsime farklýlýk gösterir.
Kiþilerdeki davranýþlar da böyledir. Öncelikle
çevreyle insan organizmasý birebir baðlantý
içerisindedir. Bu nedenle dýþ ortamdaki her
þeyden etkilenir. Sadece mevsimden deðil;
atmosferdeki deðiþikliklerden tutun da, dýþ
ortamda rafine edilmiþ bir kimyasal ürünün bile
zararýný görebiliyoruz. Kýþ aylarýnda
malumunuzca güneþin atmosferdeki duruþ
süresi kýsalýyor, bulutlar nedeniyle bizimle irtibatý
kesiliyor ve daha karanlýk ortamlarda yaþamaya
baþlýyoruz. Bu da hem mizaçla hem de sinir
sistemiyle ilgili deðiþikliklerin önünü açýyor.
Birtakým hastalýklara karþý bünyemizin direnci
zayýflýyor ve virüslere karþý daha açýk hale
gelmemize vesile oluyor. Bir de tabiî ki kýþ
mevsimiyle birlikte kapalý alanlarda daha çok
bulunmamýz sebebiyle de kýþ hastalýklarý olarak
bildiðimiz; soðuk algýnlýðý, grip, nezle gibi
rahatsýzlýklara yakalanma olasýlýðýmýz daha da
artýyor. Çünkü kapalý ortamlar nefes yoluyla
bulaþan hastalýklar için en uygun ortamlardýr.
Kýþ aylarýnda bizi bekleyen hastalýklar neler?
Kýþ aylarýnda güneþle irtibatýmýzýn kesilmesinden
doðan o kasvet beynimizdeki mutluluk hormonu
üretimiyle ilgili bazý problemlerin önünü açma
noktasýnda bir zemin hazýrlýyor. Bu da depresyon
gibi, melankoli gibi, sýkýntý gibi birtakým sinirsel
ve psikolojik hastalýklara da yatkýn hale
gelmemize vesile oluyor. Tabi bunun dýþýnda da
soðukla birlikte romatizmal hastalýklarýn,
beslenmedeki deðiþimlerden dolayý da mide
ve baðýrsak sistemindeki rahatsýzlýklarýn da biraz
arttýðýný biliyoruz. Yaz aylarýndaki sebze ve meyve
aðýrlýklý bir beslenmeden sonra kýþ aylarýnda
bakliyat benzeri beslenme türlerine
yönelmemizden dolayý mide baðýrsak
sistemimizin çalýþma düzeni deðiþtiðinden
kabýzlýk, kolit, ülser gibi birtakým hastalýklara da
daha açýk hale gelebiliyoruz. Ama þunun da altýný çizmek gerekir. Her
þey dirençle ilgili. Vücut direncimiz hastalýklarla mücadelemizde bizim
silahýmýz, zýrhýmýz.
Peki vücut direncimizi kuvvetlendirmek için neler yapmalýyýz?
Önemli olan soru bu: Nasýl korunacaðýz? Birincisi kýþ mevsiminde
mevsime uygun giyinmemiz gerekiyor. Mevsimin, herhangi bir zamanda
bize yapacaðý bir sürprize karþý hazýrlýklý olmalýyýz. Birkaç kat alttan
pamuklu giysilerle ya da yünlü giysilerle desteklenirsek soðuða karþý
kendimizi korumuþ oluruz. Ýkincisi, beslenme ve bu da çok önemli…
Çünkü aldýðýnýz gýdalarla, enerjilerle vücudumuzu zinde tutma noktasýnda
þans elde ediyoruz. Kýþ aylarýnda beslenmemize ayrýca özen göstermemiz
gerekiyor.
Peki, bu geçiþ dönemlerinde insanlarýn hastalýklara karþý daha
duyarlý olmasýnýn nedeni nedir?
Bunun bir sürü nedeni var aslýnda. Öncelikle mevsim deðiþiklikleriyle
bünyemizde üretmiþ olduðumuz hem hormon hem elektrot hem de
hücrelerimiz açýsýndan bazý farklýlaþmalara uðruyoruz. Mesela baharla
birlikte yenileniyoruz… Kýþ mevsiminde bahara göre daha yavaþ
yenileniyoruz. Özellikle kýþ mevsiminde mutluluk hormonu daha az
50
Kýþ aylarýnda hem
beslenme ile ilgili
hatalar hem de onlarý
yakma ile ilgili sorunlar
gündeme geliyor.
GÜNCEL
üretiliyor. Onun dýþýnda pasif olmaktan, kapalý
ortamda bulunmaktan kaynaklanan stres
hormonlarý bu aylarda daha fazla salgýlanýyor.
Bu tür hormon deðiþiklikleri, atmosferde ki hava
deðiþiklikleri, dýþ ortamýmýzdaki iyon deðiþikliði,
nem deðiþikliði vs… Bunlarýn hepsi bizim
hastalýklara karþý daha açýk hale gelmemize
neden oluyor ve mevsimsel deðiþime ayak
uydurmakta zorlananlarýn da bu geçiþ
dönemlerinde hastalandýðýný görüyoruz.
Genellikle insanlar kýþýn daha çok kilo
aldýklarýndan söz ederler. Bu doðru bir
düþünce mi?
Bu doðru bir þey. Kýþ aylarýnda yemeden
kaynaklanan hastalýklar daha çok oluyor. Burada
hem beslenme ile ilgili hatalar hem de onlarý
yakma ile ilgili sorunlar gündeme geliyor. Sofrada
ki zengin bir menüden salata, yoðurt, çorba,
meyve ve sebze gibi hafif yiyeceklere yönelmek
gerekiyor. Yalnýz bunu yaparken de dikkatli
olmak gerekiyor. Çünkü yemeyi birden
kestiðinizde kilolarýnýz iki katý olarak geri dönüyor.
Burada dikkat edilmesi gereken nokta yemeði
fazla kaçýrdýðýmýz zaman bunun bedelini
ödemektir. Fazla alýnacak kalorilerin yað
olmasýna izin vermeden kaslarý harekete
geçirerek kullanmalýyýz. Biraz tembelleþirsek
kilo alýrýz.
Birinci öncelik “dengeli
beslenme”
Bu aylarda aðýrlýk vermemiz gereken besinler
nelerdir?
Kahvaltý; enerji verme,
bir gün önceden
dinlenmiþ olan
bünyenin birtakým
açýklarýný kapatma ve
güne iyi baþlama
noktasýnda bizim
koruyucumuz,
zýrhýmýzdýr.
Birinci önceliðimiz beslenme þeklimizin dengeli
olmasýdýr. Dengeli beslenmede karbonhidrat,
protein ve yað dengesi önemlidir. Bu denge
yüzde 40 karbonhidrat, yüzde 30 protein, yüzde
30 yað þeklinde olur.
Böyle bir dengenin pratikteki yansýmasý
nedir?
Saðlýðýna dikkat etmek isteyen bir insan öncelikle
kahvaltýya önem vermeli. Yani kahvaltý; enerji
verme, bir gün önceden dinlenmiþ olan
bünyenin birtakým açýklarýný kapatma ve güne
iyi baþlama noktasýnda bizim koruyucumuz,
zýrhýmýzdýr. Kahvaltýyý zenginleþtirmenin de
yollarýný aramakta fayda var. Yani, batý tipi
atýþtýrma þeklinde ya da yolda bir þeyler yeme
þeklinde olan kahvaltýlar kendimizi aldatmaktýr.
Kahvaltý mümkünse aile ortamýnda ve
mümkünse eðer yeþilliklerin, sebzelerin
meyvelerin olduðu, çay ya da sütle, özellikle de
siyah ekmekle desteklenmiþ þekilde yapýlmalýdýr.
Kahvaltýyý peynirini, zeytinini bir miktar
yoðurdunu, sütünü, yumurtasýný ihmal
etmeyerek yaptýðýnýz zaman güne 1-0 önde
baþlarsýnýz. Yani bünye hem eksiklerini
tamamlamýþ oluyor hem de artý savunma
gücüyle birtakým dýþ ortamdaki olumsuzluklara
karþý olarak siper almýþ oluyor.
Öðlen ve akþam yemeklerinde de denge bu
þekilde olmalý. Akþam yemeðinde mümkün
olduðu kadar sebze ve meyveye ya da yoðurt,
çorba türü gýdalara kayarak, aðýr olmayan bir
beslenmeyi tercih ettiðiniz zaman rahat
uyuyabileceðiniz bir geceye de hazýrlanmýþ
oluyorsunuz. Çünkü gece uykusu da hem kýþ
döneminde hem de diðer dönemlerde saðlýklý
olmamýz için gerekli bir gýda. Geriye kalan ise
enerjik ve pozitif olmak.
Beslenme konusunda bazý dengelerden
bahsettiniz. Yazýn tükettiðimiz sebze-meyve
sayýsý ile kýþýn tükettiklerimiz arasýnda
farklýlýklar var. Kýþ için insanlara tavsiye
edebileceðiniz sebze ve meyve ya da vitamin
ihtiyacýmýzý karþýlamaya yönelik besinler neler
acaba?
Vitamin bizim mayamýzýn oluþmasýnda elzem
olan bir þeydir. Bünyemizin saðlýklý çalýþmasý
için, kan devri daiminin devam edebilmesi için,
organlarýn birbiriyle uyum içinde olmasý için,
beynimizin hafýzamýzýn güçlü olarak çalýþmasý
için hem mineral hem de vitaminlerle
beslenmemizi dengelemeliyiz. Vitaminleri sebzemeyvelerden elde ediyoruz. Yazýn ihtiyaç
duyduðumuz meyve-sebzeler ile kýþýn ihtiyaç
duyduðumuz meyve-sebzeler birbirinden farklý.
Kýþ mevsiminde özellikle karnabahar, brokoli,
lahana, þalgam, turp, elma, mandalina, portakal
tüketilmesi gerekir. Bunlarýn her biri ayrý ayrý
eczane niteliðinde. Mesela lahananýn üzerine,
ismi lahana mucizesi olan bir kitap bile yazýlabilir.
O kadar yararlý bir sebze ki yemeðini
yiyemiyorsanýz suyunu içerek mide ve baðýrsak
sisteminizi temizleyebiliyorsunuz. Yok onu da
yapamam diyorsanýz kabuklarýný yumuþatarak
aðrýyan bir yerinize sardýðýnýz zaman orada ki
aðrýlarý alýp kiþiyi rahatlatan bir gýda. Brokoli en
az lahana kadar faydalý bir sebze. Ýçindeki lifler
ve minerallerle, özellikle C vitamini ve Omega
yaðlarýný ihtiva etmesi nedeniyle þifalý bir gýdadýr.
52
Cihan Dað
Ýnternet
baðýmlýlýðý
Ýlk bilgisayar, insanoðlunun hayatýný deðiþtiren en önemli icatlardan biri olarak
gösteriliyor. Ancak bu sihirli kutu, gerçek iþlevine, internetin gündelik hayatýn içine
girmesiyle kavuþtu. Öyle ki, insanoðlu ondan önceki alýþkanlýklarýný nasýl yerine
getirdiðini bile hatýrlayamaz oldu. Hayat kolaylaþtý, yaþam hýzlandý ve görünmez að,
kendine has alýþkanlýklar ve hatta kültür yarattý.
Ý
AÝLE
[email protected]
nternet artýk günümüzün en vazgeçilmez
buluþlarýndan biri. Tarým ve sanayi
devriminden sonra 3. büyük devrim
olarak kabul edilen internet,
durdurulamaz bir hýzla ilerliyor ve daha
da ilerleyeceði öngörülüyor. Bunda en
büyük etken, hiç kuþkusuz, internetin bireye
þimdiye kadar tatmadýðý oranda bir özgürlük
vaat etmesi. 'Internetworldstats' sitesinin
verilerine göre bugün dünya genelinde her 5
kiþiden 1'i aktif internet kullanýcýsý. Türkiye'de de
durum çok farklý deðil. 90'larýn sonunda
bilgisayarlarýn ve internetin ucuzlamasýyla,
ülkemizde de kullanýcý sayýsýnda bir patlama
oldu. Türkiye'de 2000 yýlýnda internet kullanýcý
sayýsý 2 milyonu geçmezken, bugün bu rakam
16 milyonu aþmýþ durumda.
'Siber dünya' sadece ekonomi, askeri, üretim
ya da eðitim alanýnda insan hayatýný
deðiþtirmedi. Vaat ettiði sýnýrsýz iletiþim özgürlüðü
sayesinde, modern insanýn dünyayý algýlayýþýný
da deðiþtirdi. Sohbet odalarý, oyunlar, arkadaþlýk
siteleri, yeni ve farklý biçimlerdeki medya
portallarý, sanal topluluklar… Ýnternet artýk kendi
dilini, sosyolojisini hatta kültürünü yaratmýþ
durumda. Bunda hiç kuþkusuz, giderek sýnýrlarý
kalkan dünyamýzdaki baþ döndürücü teknolojik
geliþmeler de etkili. Mobil cihazlar sayesinde
evde deðilken; bir kafede, otobüste uçakta ya
da cep telefonunuzla yolda yürürken bile
internete baðlanabilir, dünyanýn herhangi
köþesindeki birine ya da bir bilgiye ulaþabilirsiniz.
Artýk insanoðlu, bedensel, mekânsal ya da
zamansal olarak bir yerde bulunmasa bile
iþlerini, iliþkilerini yürütebiliyor. Bu da doðal
olarak günlük hayatta yaþadýðýmýz birçok iliþki
biçimini farklý boyutlara taþýyor.
Sanal kimlikler, sanal yaþamlar
Ýnternet ile birlikte hayatýmýza yeni kavramlar
girmeye baþladý. Sanal mekânlar, sanal
topluluklar, sanal gerçeklikler ya da sanal
cemaatler… Bu kavramlardan biri de sanal
kimlikler. Yani takma ad olarak ifade edilen 'nick
name'ler. Artýk insanlar 'nick name'leri sayesinde
cinsiyetlerinden, yaþlarýndan, görünüþlerinden
ve diðer tüm özelliklerinden baðýmsýzlaþabiliyor.
Peki, bunun nedeni ne? Öncelikli neden, internet
teknolojisinin insanlarýn 'diðer ben'lerini
yaþayabilmesini kolaylaþtýrýyor olmasý. Bu
sayede insanlar, modern dünyadan gelen tüm
maskelerinden sýyrýlýp, sosyal bir baskýya maruz
kalmadan, diðer benlerini ya da kimliklerini çok
rahat bir kenara koyabiliyorlar. Sanal topluluklar
sayesinde yeni dünyalara ait olduklarýný
hissedebiliyorlar.
Ýnternete has hastalýklar
Günlük hayatýn içinde bu denli yoðun kullanýlan
bilgisayar ve internet, kendine has hastalýk ve
baðýmlýlýklarýn da ortaya çýkmasýna neden oldu:
Ýnternet hastalýðý ya da internet baðýmlýlýðý…
Bireyin toplumdan yalýtýlmasý, yalnýzlýk hissi ve
bunun sonucunda depresyona kadar giden
süreç… Ýnternetin baðýmlýlýða neden olup
olmadýðý sorusu, bilimsel çevrelerde hâla bir
tartýþma konusu olmayý sürdürse de; yapýlan
araþtýrmalar, bilgisayar baþýnda çok zaman
geçiren kiþilerin internetten uzaklaþtýrýldýklarýnda,
baðýmlý insanlarda görülen etkilere benzer
belirtileri gösterdiðini ortaya koymuþtur. Özellikle
gençler, bu baðýmlýlýða daha yatkýn. Bunun
nedeni ise, internetin bilinçli kullanýlmamasý.
53
Ýnternet, dünyada en fazla eðlence amaçlý
kullanýlýyor. Sonra sýrasýyla haber takibi, iþ ve
bilgi edinme geliyor. Türkiye'de de durum pek
farklý deðil, özellikle 15-25 yaþ arasý kiþiler sanal
dünyada sohbet etmek, oyun oynamak ya da
e-postalarýný kontrol etmek için görünmez
aðlarda gezintiye çýkýyor. Bilgisayar baþýnda
sabahlamalar, giderek kopulan sosyal, iþ ya da
okul yaþamý, giderek zayýflayan aile baðlarý ve
yerine getirilemeyen sorumluluklar… Aslýnda bu
baðýmlýlýk tehlikesi sadece gençler için geçerli
deðil, yetiþkinler de risk altýnda. Hatta istatistikler,
evliliklerin bitme nedenleri arasýnda, eþlerden
birinin bilgisayar baþýnda aþýrý zaman
geçirmesinin de yer aldýðýný gösteriyor.
Ýnternet baðýmlýlýðýndan korunma
yollarý
Ýnternet bir bilgi mabedi olmasýna karþýn, bilinçsiz
kullanýmlarda baðýmlýlýða kadar gidebiliyor. Baþta
Amerika, Ýngiltere ve Çin olmak üzere pek çok
ülkede tedavi amaçlý merkezler birbiri ardýna
açýlýyor. Türkiye'de de internet baðýmlýsý kiþilerin
artmasýyla birlikte bu tür tedavi merkezleri
kurulmaya baþladý. Peki, bu baðýmlýlýktan
korunmanýn yollarý nelerdir? Uzmanlar diðer
baðýmlýklarda olduðu gibi, bunda da, kiþinin
öncelikle internette aþýrý vakit geçirdiðinin farkýnda
olmasý ve bu durumun sosyal ve fiziksel
yaþamýnda olumsuz etkilere neden olduðunu
kabul etmesi gerektiðinin altýný çiziyorlar. Tedavide
baþlýca kullanýlan yöntem ise, online olunan
10 soruda internet
baðýmlýlýðý
Uzmanlar diðer baðýmlýlýk türlerinde
görülen temel 2 unsurun, internet
için de geçerli olduðunu söylüyor.
Yani internette geçirilen sürenin
kontrol edilememesi ve uzak kalýnan
sürenin ardýndan bilgisayar baþýna
oturulduðunda, kiþinin rahatlamasý.
Eðer aþaðýdaki sorularýn büyük
bölümüne evet diyorsanýz, dikkatli
olmanýn zamaný gelmiþ demektir.
sabahladýðýnýz oluyor mu?
4- Ýnternette daha çok vakit
geçirebilmek için sorumluklarýnýzý
(iþ ya da okul) aksattýðýnýz oluyor
mu?
5- Online olmadýðýnýz zaman
huzursuzluk, kaygý ya da uyku
bozukluklarý yaþýyor musunuz?
6- Ýnterneti kullandýðýnýzda rahatlýyor
musunuz?
7- Ýnterneti daha az kullanmak gibi
istek duyuyor, ama baþaramýyor
musunuz?
8- Ýnternette iþiniz bittiði halde, yeni
meþgaleler arýyor musunuz?
1- Her gün internete giriyor
musunuz?
9- Ýnternet dýþý uðraþlara ilginiz
azalýyor mu?
2- Ýnterneti kullaným süreniz her
geçen gün artýyor mu?
10- Ýnternette geçirdiðiniz vakit
nedeniyle sosyal iliþkilerinizde,
özellikle yüz yüze görüþtüðünüz
arkadaþlarýnýzýn sayýsýnda azalma
oldu mu?
3- Geç vakitlere kadar bilgisayar
baþýnda kaldýðýnýz, hatta zaman
zaman bilgisayar baþýnda
vakitleri kýsýtlamaya gitmek. Örneðin kiþi günde
16 saat bilgisayar baþýnda oturuyorsa; o sürenin
kademe kademe makul bir süreye indirilmesi
ve sosyal hayata dahil olacak alýþkanlýklar
edinilmesi bu önerilenler arasýnda. Tedavide bir
diðer aþama da kiþinin hayatýndaki, bu
baðýmlýlýða neden olan psikolojik rahatsýzlýklarýn
ya da stres nedenlerinin araþtýrýlmasý…
54
DVD ARÞÝV
ESARETÝN BEDELÝ - THE SHAWSHANK REDEMPTION
Tür: Dram Oyuncular:
Tim Robbins, Morgan Freeman, Bob Gunton, William Sadler, Clancy
Brown, Gil Bellows
Yönetmen: Frank Drabont
Yapým: 1994, ABD, 142 dk.
Bazý filmler vardýr ne kadar izlenirse izlensin seyircisine hep ayný tadý verir. Esaretin Bedeli
de öyle filmlerden biri kuþkusuz. Zekice bir kurgu, Morgan Freeman ve Tim Robbins'in
eþsiz oyunculuklarý ve yýllarca aklýnýzdan çýkmayacak diyaloglar... Stephen King'in
romanýndan uyarlanan film baþarýlý bir bankacý olan Andy Dufresne'in Shawshank
Hapishanesi'ne girmesiyle baþlar. Alýþýk olmadýðý bir ortamda yaþam savaþý veren bu
"tuhaf ve inatçý" bankacý burada dostluðu, mücadeleyi, umudu öðrenir ve en önemlisi
yaþar. Filmin sonunda ise seyirciyi þaþkýnlýk uyandýracak bir final beklemektedir. 1994
yýlýnda gösterildiði ülkelerde büyük ilgiyle karþýlanan ve 7 dalda Oscar'a aday gösterilen
Esaretin Bedeli DVD arþivinizde yer almasý gereken baþyapýtlardan biri olacak.
TANGO & CASH
Tür: Aksiyon/Komedi
Oyuncular:
Sylvester Stallone, Kurt Russell, Jack Palance, Teri Hatcher
Yönetmenler: Andrei Konchalovsky, Albert Magnoli
Yapým: 1989, ABD, 98 dk.
K Ü LT Ü R - S A N AT
Aksiyon ve komedi filmlerinden hoþlanýyorsanýz Tango ve Cash hem size nostalji
yaþatacak hem de keyifli dakikalar geçirmenizi saðlayacak bir film. Ray Tango (Sylvester
Stallone) ve Gabe Cash (Kurt Russell) Los Angeles polis departmanýnda görevli iki
gözüpek kanun adamýdýr. Birbiriyle de rekabet eden Cash ve Tango þehirde suç
oranýn artmasýnda büyük pay sahibi olan Yves Perret'in (Jack Palance) iþlerini sürekli
baltalamaktadýr. Acýmasýz suç baronu bir iftira ile iþlemedikleri bir cinayetten hapse
girmesini saðlar iki kafadarýn. Þimdi onlar hem kendilerini aklamak hem de yaþamlarýný
kurtarmak için mücadele edeceklerdir.
FORREST GUMP
Tür: Macera/Dram/Komedi
Oyuncular: Tom Hanks, Robin Wright Penn, Gary Sinise,
Mykelti Williamson
Yönetmen: Robert Zemeckis
Yapým : 1994, ABD, 142 dk
Beyazlar içinde bir adam; yanýnda bir bavul; bir bankta oturmaktadýr. Ardýndan koþmaya
baþlar... Zekâ seviyesi normalin altýnda olan bu genç adam o uzun koþunun içine neler
neler sýðdýrmaz ki: Ýnancý, aþký, dürüstlüðü, sadakati, mertliði, zorluklarý ve mücadeleyi...
Kýsacasý hayatý… 1995 yýlýnda en iyi film ve en iyi oyuncu dâhil 6 dalda Oscar'a layýk
görülen unutulmaz filmde Tom Hanks zihinsel engelli bir genci yani Forrest Gump'ý
canlandýrýr. Ancak bu ateþten gömlek rolü öylesine iþler ki usta oyuncunun üzerine, peþ
peþe ikinci Oscar'ý kazanmasý kaçýnýlmaz olur.
55
K Ý TA P
Kobi Doktoru
Büyük Patron Olmaya Giden Yol
M. Rauf Ateþ
Hayat Yayýnlarý
Jeffrey J. Fox
Nokta Yayýnlarý
Giriþim, aile þirketleri,
pazarlama, marka yönetimi,
strateji, insan kaynaklarý ve
yeni trendler…
Giriþimcilerin yanýtýný aradýðý
hayati sorular, Türkiye'den
ve dünyadan örnekler…
Bu kitap, yönetim
konularýnda uzmanlaþmýþ
bir iþ ve ekonomi gazetecisi tarafýndan hazýrlandý.
Adý sizi yanýltmasýn. Teknik deyimler, teþhisler ve
reçetelerle dolu bir kitap deðil. Onlarca soru, yüzlerce
tanýklýk, çok sayýda yönetici ve iþ adamýnýn
deðerlendirmesinden süzülen konulardan oluþuyor.
Soru ve yanýtlarýn tamamý, Türk iþ dünyasýnýn yaþadýðý
gerçekleri kapsýyor.
Týpta "koruyucu" hekimlik diye bir kavram vardýr.
Aslýnda Kobi Doktoru iþ dünyasý için tam anlamýyla
bunu hedefliyor. Ýçeriðinde özel reçete ve mucizevi
tedavi yöntemleri yok. Ancak, "hastalýðý" önceden
görmenin yollarýný ortaya koyuyor. Yaþanan sorunlar,
yükselen trendler, gözden kaçan gerçekler ve
örneklerle, þirketlere bir anlamda uyarýda bulunuyor.
"CEO Olmaya Giden Yol" ve
"Küçük Ýþlerle Büyük Para
Kazanmanýn Yollarý" adlý kitaplarý
ile dünya çapýnda bestseller
olan dünyanýn en saygýn
pazarlama ve þirket kültürü
uzmaný Jeffrey Fox'dan zirveye
ulaþmanýz için önemli ipuçlarý…
Kendiniz ve þirketiniz için…
- Büyük Patronun Basit Baþarý Formülü
- Þirketler Patronun Yaptýðýný Yapar
- Müþteri Gerçek Patrondur
- Çalýþanlara ya Çekidüzen Verin ya da Onlarý Süpürün
- Sýradan Olmayýn, Yaratýcý Olun
- Ýþe Yavaþ Alýn, Ýþten Çabuk Çýkarýn
- Disiplini Kendiniz Saðlayýn
- Daima Herkesi Dinleyin
- Söylediklerinize Dikkat Edin
- Asla Küçümsemeyin, Asla Hor Görmeyin
- Arkadaþ Gibi Olun Fakat Arkadaþ Olmayýn
MÜZÝK
arþiv’den
1453 Sultanlar Aþkýna
Beste, Düzenleme ve Keman Kompozisyonlarý: Can Atilla
Yapým: Poem Müzik
Öyle albümler vardýr ki her dinlediðinizde sizi þimdiki zamandan alýp yüzyýllar
öncesine götürür ve güncelliðini hiç kaybetmez. Can Atilla'nýn Osmanlý
üçlemesinin ikinci albümü '1453 Sultanlar Aþkýna' da bu tür albümlerden biri…
Osmanlý Devleti'nin en eþsiz fethi olan Ýstanbul'un alýnýþýný notalarla anlatan
albümde, savaþýn soðuk yüzünden ziyade duygulu ve destansý öðeler kullanýlmýþ.
'Sultanlar Aþkýna', 'Yeni Hayat' ve '1453 Fetih' albümde öne çýkan eserler olarak
göze çarpýyor.
yeniler’den
METAMORFOZ
Sanatçý: Tarkan
Yapým: Hitt Müzik
Megastar Tarkan uzun zaman sonra hayranlarýnýn karþýsýna farklý bir albümle çýktý:
'Metamorfoz' yani dönüþüm… Geçmiþ albümlerde Nazan Öncel, Sezen Aksu gibi
sanatçý dostlarýndan destek alan megastarýn sevenlerini neden dört yýl beklettiði
ise albümü piyasaya çýkýnca anlaþýldý. Albümde yer alan 10 þarkýnýn söz ve
müziðinde de Tarkan imzasý yer alýyor. Yeni albümünde imajýný da yenileyen ünlü
sanatçý kýsacýk saçlarý ve takým elbisesiyle dikkat çekiyor. Metamorfoz'da müzik
anlayýþýný deðiþtiren Tarkan'a en büyük destek ise yine Ozan Çolakoðlu'ndan geldi.
Ýnsan Hayatýný
Deðiþtiren Buluþlar
Ýþte önem listesine göre ilk 10 buluþ:
Ýnsan hayatýný kolaylaþtýran ilk 10 buluþ
açýklandý. Ýlk sýrayý internet aldý.
3- Bilgisayar
Teknoloji baþ döndürücü bir hýzla ilerliyor.
Sadece geçtiðimiz yüzyýl içinde bile, bilim,
insanlýðýn hayatýný kolaylaþtýracak binlerce
yeni buluþa imza attý. Bundan 15-20 yýl önce
hayali bile kurulamayan geliþmeler yaþandý
ve görünen o ki, yaþanmaya da devam
edecek. Teknolojinin geliþimiyle birlikte
insanlýðý en çok etkileyen ve kullanýmýndan
vazgeçilmeyecek ilk 10 buluþ açýklandý. En
tepeye hiç kimseyi þaþýrtmayacak olan bir
buluþ yerleþti: Ýnternet.
5- E-posta
1- Ýnternet
2- Cep telefonu
4- Fiber optik
6- Ticari GPS
(Küresel Konuþlandýrma Sistemi)
7- Taþýnabilir Bilgisayarlar
8- Hafýza depolama disketleri
9- Tüketicilere yönelik dijital
fotoðraf makineleri
10- Radyo frekanslý kimlik etiketleri
Nanoteknoloji
Kansere Umut Oldu
T E K N O LO J Ý
Ýnsanoðlunun özellikle son yüzyýlda en korktuðu
hastalýklarýn baþýnda yer alan kanserle mücadelede
nanoteknoloji dönemi baþlýyor. Bu sayede yan
etkileri çok fazla olan, ancak bilinen en etkili yöntem
olan kemoterapiye alternatif bulunmuþ oldu.
Kanser yüzyýllardan bu yana insanlýðýn en büyük
kâbusu... Bilim tedavide çok yol kat etmiþ olsa da,
hala alýnacak çok yol var. Ancak dünyanýn en önemli
araþtýrma enstitülerinden biri olan MIT'den yapýlan
açýklama yeni tedavi yöntemleri konusunda umut oldu.
Bilim adamlarý kanserle mücadelede kanser hücrelerini
tedavi eden nano partikülleri kanserli hücrelere
ulaþtýrmayý baþardý. Yeni yöntemle kan yoluyla tümörlü
bölgeye ulaþan nano partiküller, yaydýklarý
elektromanyetik alan sayesinde beraberinde taþýdýklarý
tedavi edici ilacý, hastalýklý bölgeye býrakýyor.
Radyo dalgalarý gibi 350 ve 400 kilohertz arasýnda gönderilen manyetik dalgalar vücuda zarar vermiyor
ve nano partikülleri ýsýtýyor. Bu ýsý da nano parçalar ile taþýdýðý ilaç arasýndaki baðý eriterek ilacý ortaya
çýkarýyor. Bu þekilde kanserli hücreler rezonans cihazlarý ile daha rahat görünür hale geliyor. Bu yöntem,
kanserle mücadelede bilinen en etkili; ancak yan etkisi fazla olan kemoterapiye alternatif olarak
gösteriliyor.
Çocuklar Ýçin Temiz Ýnternet
Ýnternet bir bilgi denizi olsa da, kötü niyetli bazý kiþilerin elinde kimi zaman tehlikeli bir silaha
dönüþülebiliyor. Bundan etkilenenlerin baþýnda da çocuklar geliyor. Aile Koruma Þifresi ile
aileler çocuklarýný bu tehlikelerden koruyabilecek. Peki, bu ücretsiz hizmet neyi içeriyor?
TTNet'in ücretsiz sunduðu Aile Koruma Þifresinin
kurulumu ve kullanýmý çok kolay. Bu þifreyle
çocuklar ailelerin belirleyeceði sýnýrlar ve zaman
içinde sakýncalý sitelere girmeden internetten
faydalanabilecek. Temiz internet kampanyasý
çerçevesinde aileler bazý sitelere filtreleme
koyabiliyorlar. Böylece çocuklarýn sakýncalý kiþilerle
iletiþime geçmesi ve zararlý sitelere giriþleri
engellenebiliyor. Ebeveynler, çocuklarý zararlý
sitelere eriþmeye çalýþtýðýnda, e-posta ile uyarýlýyor.
Tamamý Türkçe olan programla, ayrýca sohbet
içerikleri de takip edilebiliyor.
Dünya'nýn En Güzel Doðuþu
Ay'dan Dünya'nýn doðuþu ilk kez görüntülendi. Japon Uzay Ajansý JAXA'nýn geçtiðimiz Eylül
ayýnda uzaya gönderdiði araca yerleþtirilen özel bir kamera sayesinde 'Mavi Küre'mizin doðuþu
Ay'dan ilk kez bu denli yüksek çözünürlüklü bir þekilde görüntülenmiþ oldu.
Gece vakti, hele de denize yakýn bir yerde, Ay'ýn
muhteþem bir manzarasý vardýr. Bir de sarý bir
top halinde denize batýyorsa izlenecek
görüntünün büyüsüne ister istemez kapýlýr insan.
Ancak Japon bilim adamlarý manzarayý tam
tersine çevirdi ve Ay'ýn yörüngesine gönderdikleri
Kaguya adlý uzay aracýyla, dünyanýn doðuþunu
ilk kez görüntüledi. Uzay aracýndan gelen
görüntülerde Dünya, týpký güneþin doðuþu gibi,
an be an ufuktan göðe doðru yükseliyor. Ekim
baþýnda Ay'ýn çekim alanýna giren uzay aracý
Dünya'dan 100 kilometre uzaklýkta 1 yýl boyunca
Ay'ýn detaylý haritalarýný görüntüleyecek. Ýsmini
geleneksel bir Japon hikâyesindeki bir
prensesten alan Kaguya, 1960'lý yýllardaki Apollo
programlarýndan bu yana en önemli proje olarak
gösteriliyor.
ÜRÜNLERÝMÝZ
Türkiye Finans kredi kartýndan size özel avantajlar!
Her geçen gün müþterilerine sunduðu avantajlarý
arttýran Türkiye Finans kredi kartýndan yeni bir
hizmet daha. Türkiye çapýnda 30.000 üye iþyerinde
taksit imkaný saðlayan Türkiye Finans kasým ayý
itibariyle Marka Firma Taksit Fýrsatlarý kampanyasýný
devreye aldý. Teknoloji, giyim, turizm, beyaz eþya
gibi birçok farklý ürün grubunun yeraldýðý Türkiye'nin
önde gelen markalarýnýn ürünlerini içeren taksit
fýrsatlarý, Türkiye Finans kredi kartý kullanýcýlarýna
yeni imkanlar sunuyor.
30.000 noktada ve onlarca markada taksit imkaný
sunan kampanya 2008 yýlý içerisinde yüzden fazla
markayý kapsayarak tüm Türkiye'de taksitli alýþveriþ
olanaklarý saðlayacak þekilde yaygýnlaþacak.
Farklý avantajlarý ve yeni kampanyalarý devreye
alarak geliþmeye devam eden Türkiye Finans kredi
kartý mutlaka cebinizde yeralmalý.
Kart baþvurunuzu size en yakýn þubemize
yapabilirsiniz.
Türkiye Finans'tan MobilÞifre...
Ýnternet bankacýlýðýnda güvenliði artýrmak için her geçen gün yeni projelere imza atan Türkiye Finans, bu doðrultuda
MobilÞifre uygulamasýný hayata geçirdi.
MobilÞifre, Ýnternet Bankacýlýðýnda müþteri bilgilerinin güvenliðini saðlamaya yönelik olarak geliþtirilmiþ, süreli ve
tek kullanýmlýk þifre üreten ileri düzey güvenlik sistemidir.
MobilÞifre, mevcut güvenlik yapýsýna ek olarak geliþtirilen ve cep telefonunuza gönderilen tek kullanýmlýk þifre ile
en üst güvenlik seviyesinde internet bankacýlýðý kullanýmýnýzý saðlayan bir güvenlik uygulamasýdýr. SMS'le cep
telefonunuza gönderilen altý haneli MobilÞifre tek kullanýmlýk ve sürelidir. Ýkinci bir kez daha siz ya da bir baþkasý
tarafýndan kullanýlamaz
Nasýl Kullanýlýr?
Ýnternet Þubesi "güvenlik ayarlarým" modülü üzerinden MobilÞifre bölümüne girip "MobilÞifre kullanmak
istiyorum" seçeneði iþaretlediðinizde uygulama devreye alýnýr.
MobilÞifre hangi iþlemlerde kullanýlýr?
MobilÞifre alýcý tanýmlama iþlemlerinde, daha önce transfer yapýlmamýþ bir hesaba para transferi yapýldýðýnda
veya ödeme emri verildiðinde kullanýlýr.
MobilÞifre, bankamýz sisteminde cep telefonu kayýtlý tüm müþterilerimiz tarafýndan ücretsiz olarak kullanýlabilir.
Geleceðinize açýlan hesaplar Türkiye Finans'ta
Müþterilerimizden gelen talepleri deðerlendiren bankamýz, katýlma hesaplarý konusunda bir yeniliðe
imza attý. Ýnci, Zümrüt, Yakut ve Elmas Hesap olarak çeþitlendirilen hesaplardan size en uygun olanýný
seçerek farklý vadelerde farklý tutarlarda kazancýnýzý artýrabilirsiniz.
Bu hesaplar kâr paylaþýmý esaslý olup, aþaðýdaki tabloda gösterilen vade ve tutar aralýðýndaki limitler
dahilinde açýlabilmektedir.
Katýlma Hesap Limitleri
250-100.000 YTL
100.001-350.000 YTL
350.000-750.000 YTL
750.000-5.000.000 YTL
5.000.000 YTL+
250-100.000 $
100.000-350.000 $
350.000-750.000 $
750.000-5.000.000 $
5.000.000 $+
250-100.000 €
100.001-350.000 €
350.000-750.000 €
750.000-5.000.000 €
5.000.000€+
1 ay
Ýnci Hesap
Ýnci Hesap
Zümrüt Hesap
Yakut Hesap
Elmas Hesap
3 ay
Zümrüt Hesap
Zümrüt Hesap
Zümrüt Hesap
Yakut Hesap
Elmas Hesap
6 ay
Zümrüt Hesap
Zümrüt Hesap
Yakut Hesap
Yakut Hesap
Elmas Hesap
1 yýl
Zümrüt Hesap
Yakut Hesap
Elmas Hesap
Elmas Hesap
Elmas Hesap
Vade
TÜMSÝAD üyelerine özel kredi kartý...
Ýþ dünyasýna yönelik sunduðu yeniliklerle dikkat çeken
Türkiye Finans, Tüm Sanayici ve Ýþadamlarý Derneði
(TÜMSÝAD) üyelerine özel, TÜMSÝAD Kredi Kartý kredi
kartýný hizmete sundu. TÜMSÝAD üyelerinin talepleri
doðrultusunda hazýrlanan bu kartla kullanýcýlar aþaðýdaki
avantajlara sahip olacaklar:
Türkiye genelindeki 30.000 üye iþyerinde
harcamalarýnýzý 2-12 ay arasý vadelerle
taksitlendirebilirsiniz.
TÜMSÝAD Kredi Kartý ile üye iþyeri olsun olmasýn
yapýlan tüm harcamalarýnýza özel KATPUAN kazanýrsýnýz.
Kazanýlan KATPUAN'larý ekstre ödemelerinizde
kullanabilirsiniz.
TÜMSÝAD Kredi Kartý üyelerine özel çok cazip fiyatlarla
Medline Acil Saðlýk Paketi'ne sahip olabilirsiniz.
TÜMSÝAD Kredi Kartý üyelerine özel bireysel kredi liste
fiyatlarýnda 0.10 puan indirimli kredi kullanabilirsiniz.
TÜMSÝAD Kredi Kartý üyelerine özel çek karnesi
masraflarýnda %25, kiralýk kasa hizmeti ücretlerinde ise
%50 indirim kampanyasýndan yararlanabilirsiniz.
60
From “Paylasim”
A New Year…
A new year symbolizes a beginning for some;
whereas an end for some…In terms of steps
taken, roads left behind and objectives reached,
an evaluation has to be made at the end of
each year, some lessons have to be taken, and
new steps have to be taken accordingly.
2007 was pretty productive and successful in
respect of Türkiye Finans: We received
"Excellence Award" again for straight - through
rates, we reached in international payment
formatting. Then murabaha syndication
obtained 2 times within a year stood out as a
symbol of reliability of our bank in international
markets. In the meantime, cooperations,
established with big corporations such as ITO,
made us much more powerful. Common credit
card and Business Card projects were realized
with institutions such as Memur-Sen and
TÜMSÝAD. We made our branch number reach
137 by the end of 2007, in respect of which the
number 175 was targeted for the end of 2008.
We did not stay idle in terms of social and
cultural areas as well. As in the previous year,
we assumed sponsorships of cultural activities,
organized by Istanbul Culture and Tourism
Directorate in 2007-2008 season. We supported
to afforestation campaign, conducted by
ÇEKÜD, so as to increase forest areas of Turkey,
and contribute to solutions of environmental
problems, which are faced. We planted 2500
trees in total in 2 hectares field, located in
Ýstanbul Samandýra Paþaköy, as Türkiye Finans
employees.
Expansion to world, establishment of closer
economic relations with other countries are
obligatory for all institutions. Türkiye Finans has
made effort so as to be a world Standard bank
and fulfill this necessity since the day it was
established.
We wish that 2008 will be a year, comprising
continuation of increasing successes, and
sharings…
Aydýn Gündoðdu
TÜRKÝYE FÝNANS
CONTINUES TO GROW WITH ITS NEW BRANCHES
NEWS
[email protected]
Türkiye Finans, having the widest branch
network among participation banks and
which continues its endeavours for
expansion of this network, opens up a
new branch each day.
Türkiye Finans, evaluating needs and demands
coming from regions, conducts branch
investments according to these evaluations.
Türkiye Finans, which opened up new branches
in six different neighbourhoods of Karadeniz
Ereðli, Ankara Demetevler and Ýstanbul lastly,
opened up its new branches in Turgutlu, Fatsa,
Edirne and Çorlu in December.
The number of branches of Türkiye Finans,
having the the title "the participation bank having
the widest service network", reached 136 with
last openings. Türkiye Finans, attaching
importance to studies for needs of increasing
personel, added 505 new personel to its
structure in 2007.
Yunus Nacar General Director, stating that one
of the primary fields attached importance by
Türkiye Finans is branch investments, said:
"We make crucial invetsments so as to ensure
that the service concept of Türkiye Finans,
adopting support to regional development by
utilization of collected funds from a region in
the same region as a policy, is provided to all
Turkey. Within this scope, we evaluate regional
needs and demands and open up new
branches for service without losing any time".
He also added: "We will be at eachpoint of
Turkey soon and will present quality service
concept to all our citizens".
61
NEWS
PARTICIPATION BANKS
WERE INTRODUCED TO ITO MEMBERS
A meeting was held in ITO Head Office
on the date of November 19 Monday so
as to introduce Participation Banks,
developing and growing fast in banking
sector, to ITO members
To the meeting, which was hosted by ITO (Istanbul
Chamber of Commerce), Yunus Nacar, the
General Director of Türkiye Finans, Dr. Adnan
Büyükdeniz, the General Director of Albaraka
Türk, and Prof. Dr. Kerem Alkin, member of
Istanbul Commerce University attended as
speakers. Yunus Nacar, making a comprehensive
presentation as regards Participation Banking at
the meeting, which was intensively attended by
ÝTO members, said: "Participation Banks are fast
growing power with 419 branches and 8860
employees all around Turkey. In the framework
of this structure, participation banks, receiving
3.75 percent share from funds collected in
banking sector; whereas 5.8 percent share from
loans will continue to develop and and conduct
much more important works in the upcoming
period." Nacar, stating that they present the
opportunity of utilization of reasonable middle
and long term funds from abroad to companies
through syndications, said that within the last
one-year period, the highest return approximately
were provided by Participation Banks, after
Istanbul Stock Exchange (IMKB), and this amount
was 15.6 percent in conventional banks.
Whereas Dr. Adnan Büyükdeniz, emphasized
that 400 billion dolar of capital, circulating in
financial system in the world, is utilized in interestfree banking area; interest-free banking
instruments are attached importance in the latest
period in the world and importance of interestfree banking sector is increasingly realized in our
country as well.
Prof. Dr. Kerem Alkin, stating that Turkey makes
progress towards being "a central country" from
"a wing country" as a result of developments
experienced in the last few years, and would be
"a key country" in the event of right steps to be
taken, Alkin expressing that economic products
must be diversified, added that "non-ijara based
sukuk" must be implemented without losing time
and demanded that prospective laws in subject
matters such as "asset profitability, income bond"
entered into force.
OUR SUPPORT TO THE CAMPAIGN,
TITLED "TURKEY IS BEING AFFORESTED"
Türkiye Finans employees, participated in
"Turkey is being Afforested" campaign,
which is conducted by the Society for
Collaboration of Environmental and
Cultural Institutions (ÇEKÜD), with 2.500
plants. Yunus Nacar, the General Director
of Türkiye Finans said: "Our investments
in environment will go on increasingly in
the upcoming period".
Türkiye Finans employees support afforestation
campaign, conducted by ÇEKÜD so as to
increase forest areas, decrease affects of global
climate changes, and contribute to solution of
environmental problems, which are faced.
Türkiye Finans employees afforested the area in
Ýstanbul Samandýra Paþaköy. Different kinds of
2.500 trees were planted in total in the name of
each employee of the bank to the area,
determined by ÇEKÜD. Over 300 people
participated in afforestation campaign, primarily
senior executive officers and employees of Türkiye
Finans.
Yunus Nacar, planting with bank employees, said:
"As Türkiye Finans, we will increasingly go on with
our investments on environment in the upcoming
period as well. We aim at paying our debt by
repaying what we took from nature to nature
again and returning as many trees as we
consumed to nature". Nacar added that they
target performance of afforestation works regularly
each year with employees of Türkiye Finans.
T
ürkiye Finans'ýn yeni basýn
kampanyasý, Türkiye Finans
Business Card için hazýrlandý.
Business Card, þirketteki kiþisel
harcamalarý ve iþ harcamalarýný
ayýrmaya, kayýt altýna almaya ve
masraflarda gözle görülür bir azalma saðlamaya
yardýmcý olan, özel bir kart.
Altýncý Duyu Reklam Ajansý tarafýndan hazýrlanan
gazete ve dergi ilanlarý da Business Card’ýn
önemli özelliklerini anlatýyor. Þirket patronlarýný
ve üst düzey yöneticileri hedefleyen kampanyada,
Business Card’ýn sunduðu avantajlarýn altý çiziliyor
ve þirketler için "vazgeçilmez" bir unsur olduðu
vurgulanýyor. Maliyetlerde önemli bir yer tutan
þirket harcamalarý, belirli bir sistem içinde olmadýðý
zaman sorun olmaya baþlýyor.
Küçük gibi görünen harcamalar bile birleþerek,
zamanla büyük maliyetlere dönüþebiliyor. Ýþte o
zaman da Business Card, þirketlerin yardýmýna
yetiþiyor. Kýsaca söylemek gerekirse, Business
Card kampanyasýnýn mesajý çok net: “Þirket
harcamalarýný düzene sokar, iþleri pratikleþtirip
hayatý kolaylaþtýrýr."
Reklam Ajansý : Altýncý Duyu Reklamveren : Türkiye Finans Katýlým Bankasý
Yapým Þirketi : DayLight Films Yönetmen : Bora Egemen Müzik : Attila Özdemiroðlu
Türkiye Finans Kurumsal Kampanya Künyesi
R E K L A M D Ü N YA S I
Þirket içindeki harcamalarý
kontrol altýna almak ister misiniz?
Geleceðe açýlan bir hesabýnýz var mý?
H
epimizin geleceðe dair umutlarý ve
hayalleri var... Peki onlarý
gerçekleþtirmek için hazýrlýðýmýz var
mý? Yoksa birilerinin ya da bir þeylerin,
bize yarýnlarý düþünmemiz gerektiðini
hatýrlatmasý mý gerekiyor? Ýþte Türkiye
Finans'ýn yeni mevduat kampanyasý, bu sorularý
soruyor.
sonra çevremize sorduk ve cevap neredeyse hep
aynýydý: "Çocuk sahibi olmak." Kendimizi
düþünmesek, daha iyi ve güvenli bir gelecek için
yatýrým yapmayý ertelesek de bir çocuðumuz olunca,
her þey deðiþiyor. Biz de hazýrladýðýmýz kampanyada,
oðlu olan bir adamýn hikayesi aracýlýðýyla yarýnlara,
bugünden hazýr olmanýn önemini vurgulamak ve
hesap açmanýn gerekliliðinin altýný çizmek istedik.
Türkiye Finans'ýn Altýncý Duyu Reklam Ajansý
tarafýndan, hazýrlanan mevduat kampanyasý ile ilgili
olarak, ajans yetkilileri þunlarý söyledi: "Bugünün
koþuþturmacasý içinde, yarýný düþünmek çok zor.
Peki hayatýmýzda ne olursa, gelecekle ilgili "ciddi"
düþünmeye baþlarýz? Bu soruyu önce kendimize,
Filmde, baba olduðu için çok mutlu olan bir adam
var. Ýþyerine gelip bu mutlu haberi arkadaþlarýyla
paylaþýyor. Herkes onu tebrik ederken, iþyerinin
emektarlarýndan biri, ona hayatýn gerçeklerini
hatýrlatýyor: "Bezler, mamalar, sünnet, okul, kýyafet,
kurslar, üniversite, evlilik..." Bebeðinin geleceði için
hiçbir hazýrlýk yapmamýþ olan acemi babanýn gözü
korkuyor ve soluðu Türkiye Finans'ta alýyor. Oðlunun
yarýnlarýný güvence altýna almak, ona bir hesap
açmak için..."
Kampanyanýn radyo spotunda ve ilanlarýnda ise,
yeni doðan bir bebeðe sesleniliyor ve esprili bir dille
"geleceðe hazýr olmak için, bir banka hesabý açmanýn
önemi" vurgulanýyor.
Her zamanki gibi, reklam filminde ve radyo
spotlarýnda duyulan müzik, Türkiye'nin en önemli
müzisyenlerinden biri olan, Attila
Özdemiroðlu'na ait.
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30
31
32
33
34
35
36
37
38
39
40
41
42
43
44
45
46
47
48
49
50
51
52
53
54
55
56
57
58
59
60
61
62
63
64
65
66
67
68
69
ADANA
ADANA SEYHAN
ADIYAMAN
AFYON
ANKARA
ANKARA BALGAT
ANKARA DEMETEVLER
ANKARA ETLÝK
ANKARA GÝMAT
ANKARA KEÇÝÖREN
ANKARA KIZILAY
ANKARA OSTÝM
ANKARA POLATLI
ANKARA SÝNCAN
ANKARA SÝTELER
ANKARA ULUS
ANTALYA
ANTALYA ALANYA
ANTALYA MANAVGAT
BALIKESÝR
BATMAN
BOLU
BURSA
BURSA ÝNEGÖL
BURSA NÝLÜFER
BURSA ULUCAMÝ
BURSA YILDIRIM
ÇORUM
DENÝZLÝ BAYRAMYERÝ
DENÝZLÝ
DÝYARBAKIR
DÝYARBAKIR KAYAPINAR
EDÝRNE
ELAZIÐ
ERZÝNCAN
ERZURUM
ESKÝÞEHÝR
GAZÝANTEP
GAZÝANTEP SUBURCU
ISPARTA
ÝSKENDERUN
ÝSTANBUL AHL SERBEST BÖLGE
ÝSTANBUL AKSARAY
ÝSTANBUL ALTUNÝZADE
ÝSTANBUL AVCILAR
ÝSTANBUL BAÐCILAR
ÝSTANBUL BAHÇELÝEVLER
ÝSTANBUL BAYRAMPAÞA
ÝSTANBUL BEÞYÜZEVLER
ÝSTANBUL BEYLÝKDÜZÜ
ÝSTANBUL CADDEBOSTAN
ÝSTANBUL ÇAÐLAYAN
ÝSTANBUL ÇAMLICA
ÝSTANBUL ÇARÞI
ÝSTANBUL DES
ÝSTANBUL DUDULLU
ÝSTANBUL EMÝNÖNÜ
ÝSTANBUL ERENKÖY
ÝSTANBUL ESENLER
ÝSTANBUL FATÝH
ÝSTANBUL FINDIKZADE
ÝSTANBUL GAZÝOSMANPAÞA
ÝSTANBUL GÜLTEPE
ÝSTANBUL GÜNEÞLÝ
ÝSTANBUL HADIMKÖY
ÝSTANBUL ÝKÝTELLÝ
ÝSTANBUL ÝSTOÇ
ÝSTANBUL KADIKÖY
ÝSTANBUL KARAKÖY
Tel: (0 322) 359 55 35
Tel: (0 322) 363 07 11
Tel: (0 416) 213 34 34
Tel: (0 272) 213 06 07
Tel: (0 312) 430 50 50
Tel: (0 312) 284 87 07
Tel: (0 312) 335 04 76
Tel: (0 312) 322 04 06 Tel: (0 312) 397 22 77 Tel: (0 312) 356 00 70
Tel: (0 312) 417 44 40
Tel: (0 312) 385 68 23
Tel: (0 312) 621 11 33
Tel: (0 312) 276 77 47
Tel: (0 312) 348 10 90
Tel: (0 312) 309 27 41
Tel: (0 242) 244 53 57
Tel: (0 242) 512 90 06
Tel: (0 242) 743 23 94
Tel: (0 266) 244 12 55
Tel: (0 488) 214 15 06
Tel: (0 374) 217 61 31 Tel: (0 224) 221 33 00 Tel: (0 224) 711 90 80
Tel: (0 224) 443 43 00
Tel: (0 224) 223 48 40
Tel: (0 224) 361 52 22
Tel: (0 364) 225 31 82 Tel: (0 258) 265 06 03 Tel: (0 258) 241 67 00 Tel: (0 412) 229 00 03 Tel: (0 412) 252 24 54 Tel: (0 284) 214 92 40
Tel: (0 424) 236 43 74
Tel: (0 446) 223 39 39 Tel: (0 442) 213 50 10 Tel: (0 222) 230 02 98
Tel: (0 342) 215 35 31
Tel: (0 342) 231 20 10 Tel: (0 246) 233 00 21 Tel: (0 326) 613 16 15 Tel: (0 212) 465 04 47 Tel: (0 212) 518 83 84
Tel: (0 216) 651 87 90 Tel: (0 212) 593 34 44
Tel: (0 212) 462 92 28
Tel: (0 212) 555 28 20
Tel: (0 212) 612 24 20 Tel: (0 212) 479 71 66
Tel: (0 212) 876 68 00
Tel: (0 216) 355 70 07
Tel: (0 212) 291 55 25 Tel: (0 216) 461 00 06
Tel: (0 216) 316 85 85
Tel: (0 216) 420 38 00 Tel: (0 216) 540 70 70 Tel: (0 212) 514 01 54 Tel: (0 216) 478 54 02 Tel: (0 212) 568 10 80
Tel: (0 212) 631 04 90 Tel: (0 212) 491 20 40
Tel: (0 212) 614 40 46 Tel: (0 212) 280 20 42
Tel: (0 212) 602 03 30 Tel: (0 212) 886 22 82 Tel: (0 212) 671 21 00
Tel: (0 212) 659 58 00 Tel: (0 216) 414 56 76
Tel: (0 212) 297 09 09 70
71
72
73
74
75
76
77
78
79
80
81
82
83
84
85
86
87
88
89
90
91
92
93
94
95
96
97
98
99
100
101
102
103
104
105
106
107
108
109
110
111
112
113
114
115
116
117
118
119
120
121
122
123
124
125
126
127
128
129
130
131
132
133
134
135
136
137
ÝSTANBUL KARTAL
ÝSTANBUL KAVACIK
ÝSTANBUL KÜÇÜKBAKKALKÖY
ÝSTANBUL LEVENT SANAYÝ
ÝSTANBUL MALTEPE
ÝSTANBUL MECÝDÝYEKÖY
ÝSTANBUL MERKEZ
ÝSTANBUL MERTER
ÝSTANBUL OSMANAÐA
ÝSTANBUL OSMANBEY
ÝSTANBUL PENDÝK
ÝSTANBUL PERPA
ÝSTANBUL RAMÝ
ÝSTANBUL SAHRAYICEDÝT
ÝSTANBUL TUZLA SERBEST BÖLGE
ÝSTANBUL SULTANBEYLÝ
ÝSTANBUL SULTANHAMAM
ÝSTANBUL ÞÝRÝNEVLER
ÝSTANBUL TELSÝZ
ÝSTANBUL TOPÇULAR
ÝSTANBUL TOPHANE
ÝSTANBUL TOPKAPI
ÝSTANBUL TUZLA
ÝSTANBUL ÜMRANÝYE
ÝSTANBUL ÜSKÜDAR
ÝSTANBUL YAVUZSELÝM
ÝSTANBUL ZEYTÝNBURNU
ÝZMÝR
ÝZMÝR BORNOVA
ÝZMÝR ÇÝÐLÝ
ÝZMÝR KARABAÐLAR
ÝZMÝT
ÝZMÝT GEBZE
ÝZMÝT SANAYÝ
KAHRAMANMARAÞ
KARAMAN
KAYSERÝ
KAYSERÝ OSB
KAYSERÝ SANAYÝ
KIRIKKALE
KIRÞEHÝR
KONYA ALAADDÝN
KONYA SANAYÝ
KONYA
KONYA MEVLANA
KÜTAHYA
MALATYA
MANÝSA
MANÝSA TURGUTLU
MERSÝN
MERSÝN TARSUS
NEVÞEHÝR
ORDU
ORDU FATSA
OSMANÝYE
RÝZE
SAKARYA
SAKARYA/ADAPAZARI ERENLER
SAMSUN
SÝVAS
ÞANLIURFA
SÝÝRT
TEKÝRDAÐ ÇORLU
TRABZON
UÞAK
VAN
YALOVA
ZONGULDAK KARADENÝZ EREÐLÝ
Tel: (0 216) 387 21 51
Tel: (0 216) 680 38 60
Tel: (0 216) 469 74 80
Tel: (0 212) 278 58 34 Tel: (0 216) 442 80 05 Tel: (0 212) 356 03 15 Tel: (0 216) 452 86 43 Tel: (0 212) 637 26 09 Tel: (0 216) 348 28 19 Tel: (0 212)231 18 12 Tel: (0 216) 483 64 05 Tel: (0 212) 222 66 16
Tel: (0 212) 417 38 40
Tel: (0 216) 411 14 94 Tel: (0 216) 394 09 42 Tel: (0 216) 496 12 22 Tel: (0 212) 514 02 98 Tel: (0 212) 551 73 13
Tel: (0 212) 416 26 09 Tel: (0 212) 612 13 00
Tel: (0 212) 251 65 20 Tel: (0 212) 674 33 36 Tel: (0 216) 493 13 82
Tel: (0 216) 523 13 63
Tel: (0 216) 391 00 70 Tel: (0 212) 631 93 53 Tel: (0 212) 665 07 27
Tel: (0 232) 445 51 75 Tel: (0 232) 339 57 07 Tel: (0 232) 329 54 60
Tel: (0 232) 253 66 86
Tel: (0 262) 325 25 20
Tel: (0 262) 644 71 36 Tel: (0 262) 335 60 35 Tel: (0 344) 224 00 32
Tel: (0 338) 214 70 70
Tel: (0 352) 222 34 88 Tel: (0 352) 322 16 70
Tel: (0 352) 336 45 28
Tel: (0 318) 218 89 89
Tel: (0 386) 212 32 62
Tel: (0 332) 350 72 15
Tel: (0 332) 345 31 00 Tel: (0 332) 238 06 66
Tel: (0 332) 353 61 03
Tel: (0 274) 216 40 81
Tel: (0 422) 325 03 25 Tel: (0 236) 239 84 84 Tel: (0 236) 314 70 60
Tel: (0 324) 238 20 24 Tel: (0 324) 613 95 01 Tel: (0 384) 214 36 00
Tel: (0 452) 223 27 47 Tel: (0 452) 424 24 06
Tel: (0 328) 813 56 26 Tel: (0 464) 213 21 08 Tel: (0 264) 274 01 91 Tel: (0 264) 276 99 81 Tel: (0 362) 435 86 04 Tel: (0 346) 225 72 00 Tel: (0 414) 215 54 21 Tel: (0 484) 224 69 30
Tel: (0 282) 673 57 26
Tel: (0 462) 326 01 36
Tel: (0 276) 227 11 10 Tel: (0 432) 215 62 62 Tel: (0 226) 811 21 50 Tel: (0 372) 323 53 23 

Benzer belgeler

Paylaşım Dergisi Sayı - 4

Paylaşım Dergisi Sayı - 4 Paylaþým dergisinin bu sayýsýnda sinema sektörünün marka ismi Osman Sýnav'ý, Türk futbol dünyasýnýn unutulmaz ismi, þimdilerde miniklerin "Mehmet Hoca"sý, Mehmet Özdilek'i sayfalarýmýza konuk ettik...

Detaylı

sayı: 02 / ekim / 2007 Bienal, Yönetim Yoko Ono, Mezuniyet Liberya

sayı: 02 / ekim / 2007 Bienal, Yönetim Yoko Ono, Mezuniyet Liberya yozlaþma, belirsizlik algýlamasýnýn gerçeklik anlayýþýný giderek geçersiz kýlarken, bunun sanata yansýmasý, býraktýðý izler, modernleþme anlayýþýnýn ekonomik ve sosyal yaklaþým ve yöntemlerde büyük...

Detaylı