Özgürlüğün sınırlarını sen belirle!

Transkript

Özgürlüğün sınırlarını sen belirle!
Sayı 8 Haziran 2009
Özgürlüğün sınırlarını sen belirle!
Bir Linux öyküsü
Farklı bir dağıtım;
Ubuntu
Delphi İde
Dns ve OpenDNS
Linux'e göç
Ubuntu arabası sizi
içindekiler sayfasına
götürür.
Oyun İncelemeleri
8
İÇİNDEKİLER...
Editörden "Güvenlik Özgürlüktür"....................Mustafa ALKAN..........2,3
Yazılım İnceleme "Lazarus".............................Ayhan AKTAŞ...............4
GNU/Linux Röportajları....................................Ayhan AKTAŞ.............5,6
Farklı Bir Sistem "Ubuntu"...............................Emre ÖNER................7,8
Oyun İnceleme "SMC"......................................Eren KOVANCI...........9,10,11
Oyun İnceleme "Torcs"....................................Eren KOVANCI............12,13,14
Bir Linux Öyküsü.............................................Fuzuli.........................15,16
İnternet, DNS ve Open DNS...........................Halid ALTUNER............17,18,19
GNU/Linux Ubuntu Rehberi.............................Serkan ÇALIŞ...............20...27
Kapitalizm ve Özgür Yazılımlar........................Okan AKINCI................28
Linux'e Geçişte Yaşanan Sorunlar...................Okan AKINCI................29
"Devede" ile Video CD Oluşturun....................Okan AKINCI................30,31
1
EDİTÖRDEN...
Güvenlik Özgürlüktür.
Merhaba değerli SUDO okuyucuları ve açık
kaynak gönüllüleri,
arttı. Bunun ilk ürünü, http://sudo.ubuntu-tr.org
adresimizin yenilenmesi sürprizi oldu. Bu
sürprizde emeği geçen arkadaşlara da ayrıca
teşekkür ediyoruz. Artık, dergimizin kendisine
ait bir FTP alanı olması, bize yeniliklerin yolunu
açtı diyebiliriz. Dergimiz hakkında yeni
projelerimiz olduğu gibi, sizlerin de değerli
önerilerini bekliyoruz.
Yoğun ve sancılı geçen bir ayın ardından,
öğrenci arkadaşlarımızın tatilinin başlamış
olduğu şu günlerde Linux Dünyası'na adım
atmak isteyenler için "Linux'a İlk Adım Özel
Sayısı 1" ile karşınızdayız. Tatilin, bir son değil
Birkaç sayıdır özgürlük kavramı üzerine
de yeni başlangıçlara yelken olabileceğini
yoğunlaştık ve özgürlük kavramı ile yeni
düşündük.
kavramlar arasında bağ kurmaya çalıştık. Bu ay
da özgürlük ile güvenlik kavramları arasında bir
Geçtiğimiz günlerde dergimizin de bağlı olduğu
ilişki kuralım.
forumumuz sunucu değişikliği gerçekleştirdi.
Geçişin olduğu güne kadar bize destek veren
Hayatımızın birçok alanında güvenlik gerekçesi
Kale Host'a ve bundan sonra bize destek sözü
nedeniyle “dur” ihtarına muhatap oluyoruz. Bu
veren FSF TR ekibine teşekkür ediyoruz. Sunucu
ihtarlar, zahirde özgürlüğümüzü kısıtlasa da
değişikliği sayesinde imkanlarımız biraz daha
“Niçin özgürlüğümüzü kısıtlıyorsun/uz?” gibi bir
soru sormak/sitem etmek de anlamsız oluyor.
Düşünün ki, bir savaş bölgesindesiniz ve her an
bir kör kurşuna hedef olabilirsiniz. Bir asker
gelip size bir çelik yelek verse, çelik yeleği,
özgürlüğünüzü
kısıtladığı
gerekçesiyle
giymemeniz sizi sadece komik duruma düşürür
ve yaralanmanız halinde kimse size acımaz,
bilakis hak ettiğinizi söyler. Çünkü güvenliğiniz
açısından önemli bir unsur olan çelik yeleği
giymemiştiniz.
çizginin olması, trafiğe çıktığınızda kırmızı ışık
yandığında durmanız gerektiği, vs. diye örnekleri
çoğaltabiliriz. Buradan çıkaracağımız sonuç ise,
güvenliğimizin sağlanması bize verilen en büyük
özgürlük olmaktadır. Bir diğer deyişle, güvenlik
özgürlüktür.
Verdiğimiz örnekler, alternatiflerin olmadığı
örneklerdi. Yani, sunulan çözümü ya da
söylenilen şeyi yapmaktan başka çaremizin
olmadığı örneklerdi. Güvenlik gerekçesiyle
kısıtlanan özgürlükler sanal alemde de karşımıza
çıkmakta. Bu kısıtlamalar öyle ileri gitmekte ki,
kimi
zaman
bilgisayarımızı
açmamamız
uyarısıyla karşılaşmaktayız. Bu uyarı ile yakın
bir zamanda da karşılaştık. Eğer bilgisayarımızı
açarsak güçlü bir virüs tehdidi ile karşı karşıya
olabileceğimize dair bir haber bir çoğumuza
ulaştı. Bu tür tedbirler, güvende olmaktan çok bir
şeylerin
birilerinin
tekelinde
olduğunu
hissettiriyor, nedense.
Bu kadar ileri giden bir güvenlik tedbiri
karşısında insan ister istemez alternatif arayışına
giriyor. Başka bir alternatif varsa, bu alternatifi
kullanmamak da çok akıl kârı değil diye
düşünüyorum.
Ubuntu'ya geçiş yaptığım güne kadar önemli
dosyalarım dahil bütün verilerim kolay
ulaşılabilir bir haldeydi. Dosyalarımı internette
Metroya bindiğinizde geçmemeniz gereken bir yayınlamıyordum elbette lakin kullandığım
2
EDİTÖRDEN...
bilgisayara benim iznim ve haberim olmadan
giriş yapılabileceğini gayet iyi biliyordum. Buna
tedbir olarak güçlü -güçlü olduğu kadar sistemi
kasan- bir antivirüs programı ve güvenlik duvarı
kullanıyordum lakin bunun bile yeterli
olmadığını
birçok
tecrübeli
arkadaştan
duymuştum. Hele bir de o bilgisayarımı
açmamam gerektiği uyarısı çok ağırıma
gidiyordu. Ubuntu ile tanıştığımda “açık kaynak”
tabiri ile de tanıştım. Güvenlik için bu kadar da başlangıcı olan Kültür-Sanat kategorimizde
ileri giden tedbirler uygulamak zorunda yayınlayacağımız ilk içerik, Fuzûli rumuzlu
arkadaşımız tarafından yazılmış olan bir özgür
olmadığımı gördüm.
yazılım öyküsü oldu. Ayhan AKTAŞ arkadaşımız
Açık kaynağın, bize, olabilecek en güzel tarafından hazırlanan Linux dışındaki sistem
ile
yapılan
röportajlarımız,
imkanları sunduğunu bir kez daha görmüş olduk. kullanıcıları
Bizi, başarıya güvenli bir yoldan ulaştırıyor ve Linux/Ubuntu tanıtımında önemli bir yere sahip
bunun sonucunda mutlu olmamızı sağlıyor ve en olduğu kanaatimiz gittikçe kuvvetleniyor. Okan
AKINCI arkadaşımız; Devede incelemesi,
önemlisi bize özgürlüğümüzü hissettiriyor.
"Kapitalizm ve Özgür Yazılımlar" başlıklı
Biz de birer açık kaynak gönüllüsü olarak makalesi ve "Linux'la Tanışırken Yaşanan
hazırladığımız dergimizde bu ay, açık kaynaklı Sorunlar" başlıklı yazısıyla bizlerle. Her ay
yazılımlarla/sistemlerle tanışan/tanışacak bir olduğu gibi bu ay da oyun incelemelerimiz
kişinin aklındaki soru işaretlerini gidermesinde devam ediyor. Linux dünyasında karşılaştığımız
yardımcı olmak amacıyla özel bir sayı çıkartalım oyunlar, bizi tamamen içine alıp işlerimizin
istedik. Bu sebeple bazı sabit konularımızdan da aksamasına neden olmak yerine stresli
taviz verdik. Bunun yanı sıra yeni bir kategori ile zamanlarımızda küçük bir eğlence aracı olmak
karşınızdayız, Kültür-Sanat. Bizleri anlayışla suretiyle karşımıza çıkıyor. Yıllar önce bilgisayar
ve oyun denilince akla ilk gelen oyun olan Super
karşılayacağınızı umuyoruz.
Mario'nun tahtını elinden alan SMC ve
Linux'a ilk adım sırasında aklınıza gelebilecek vazgeçilmez tutkumuz araba yarışlarına Torcs ile
ilk sorular, Serkan ÇALIŞ arkadaşımız devam etmemizi öneren Eren KOVANCI
tarafından kaleme alındı. Bu ay itibariyle arkadaşımız, kayda değer iki inceleme ile
3
karşımızda. İnternetimizi daha etkin bir şekilde
yönetebilmek adına DNS hakkında bilgiler veren
Halid ALTUNER arkadaşımız, OpenDNS'nin de
kullanımı hakkında bilgiler vermiş.
Son olarak, Emre ÖNER arkadaşımızın
hazırlamış olduğu, Ubuntu ile tanıştıktan hemen
sonrasında karşılaşabileceğimiz sorunlar ve
çözümleri hakkındaki makalesi ile yine dopdolu
bir içerikle karşınıza çıkmaktan mutluyuz.
SUDO ekibine sizlerin de katılabileceğini tekrar
hatırlatmak istedim. Katılım için forumumuzda
bulunan,
http://forum.ubuntu-tr.org/index.php/topic0.html
başlığını ziyaret edebilirsiniz. Gelecek sayımızda
görüşmek ümidiyle.
Hepinize özgür ve u/mutlu günler diliyorum.
Mustafa ALKAN
[email protected]
www.hakperest.org
YAZILIM İNCELEME "DELPHI IDE"
Lazarus
Lazarus, Delphi kullanıcıları için geliştirilmiş bir
programlama
yazılımıdır.
Usta
Delphi
programcıları için o kadar da usta bir yazılım
olmasa da orta derece Delphi programcıları için
ideal bir yazılımdır. Lazarus Ubuntu deposunda
derlenmiş bir şekilde mevcuttur, haliyle
kurulumu da gayet kolaydır. Sizlere Lazarus'u
ince ayrıntısına kadar anlatmaya ihtiyaç yoktur
çünkü Delphi kullanan biri için her şey Lazarus
için de geçerlidir. O halde kuruluma geçebiliriz.
Konsola (Terminal) gelerek;
sudo apt-get install lazarus
komutunu vererek kuruluma başlayınız, program
88 MB boyutlarındadır.
Kurulumu yaptıysanız programı çalıştıralım.
Uygulamalar>Programlama>Lazarus'a tıklayarak
seçeneklerin Türkçe olduğunu fark edersiniz. Bu
programımızı açalım.
bakımdan biraz yabancılık çekebilirsiniz ama
Programımızın
görüntüsü
bu
şekildedir. sizler için daha faydalı olacaktır.
Muhtemelen alışık olduğunuz bir görüntüdür zira Programımızı denemek amacı ile ben ufak bir
Delphi ile her şeyi aynıdır. Tasarımı, kütüphanesi kod yazacağım, sizler de bu amaçla ufak bir kod
gibi birçok şeyi Delphi'ye göre tasarlanmıştır. Bu yazabilirsiniz. Form'a bir tane buton koyuyorum
sayede Lazarus'u kullanırken pek fazla zorluk ve ismine “Sudo“ yazıyorum. Üstüne çift
tıklayarak kodumu yazıyorum. Yazacağım kod
çekmeyeceksiniz.
ise:
Lazarus'u biraz incelediğinizde araç çubuğu ve
Showmessage('Merhaba Sudo Okuyucuları');
4
Gördüğünüz gibi kodu çalıştırdım ve bana
'Merhaba Sudo Okuyucuları' diye uyarı verdi.
Böylece
Delphi
dilini
kullanan
Linux
kullanıcıları için yardımcı bir programı tanıtmış
ve öğrenmiş olduk bu sayımızda.
Ayhan AKTAŞ
[email protected]
http://onlineizle.gen.tr
RÖPORTAJ...
Gnu/Linux Röportajları
yaklaşık 15 bin kişinin ziyaret ettiği, büyük ve kendinize özel. Renkler, görünüşler ve efektler.
seviyeli bir destek platformu olan
Hele ki virüs olmaması. Rahat rahat internet
Sorular;
http://forum.ubuntu-tr.org
üzerinden alışverişler, istediğim sitelere rahatça
sitesi mevcuttur.
bakabilme ...
1. Bir sistem kurduğunuzda, donanım tanıtma
derdiniz olmasa, kendinizi nasıl hissedersiniz?
Kadir Avcı
3. Süper olurdu. Çoğu şey için zaman
Sistem hakkındaki fikirleriniz ne olur?
harcamamış olurdum. Sistemimi gören herkesin
2.Yeni bir sisteme geçiş yapsanız, virüs derdiniz
1.Mutlu ve zamandan kazanmış hissederdim. hayran olacağına eminim diye düşünürdüm.
olmasa, sistemi sadece kendinize göre
Tüm
sürücüleri
nasıl
sığdırabildiklerini
özelleştirebilseniz ve bunda hiç zorluk
düşünürdüm. Tüm sürücüler olduğuna göre hdd 4. Özgür yazılım ve özgürlük, siyah ekran
çekmeseniz...
üzerinde büyük bir yer kaplayacağını da (terminal).
düşünürdüm sanırım.
3.Alışmış olduğunuz her şey bir işletim
5. Evet biliyorum.
sisteminde toplanmış. Güvenlik derdiniz yok,
2. Çok ama çok iyi olur. Düşünsenize her şey
oyun derdiniz yok, canınız sıkıldığında sistem
Ferdi Usta
içinde
oynama
yapabileceksiniz.
İşletim
sistemini sanki sıfırdan kendiniz kurmuş gibi
hissetseniz nasıl olurdu?
1.Zamandan kazanmış olurum benim için en
önemlisi budur.
4.Linux deyince aklınıza ne geliyor? Yenir mi,
içilir mi?
2.Çok iyi olur virüssüz bir işletim sistemi rahat
her siteye girebilmek, dolaşabilmek kendimizi
güvence altında gibi hissederiz bilhassa güzel
olurdu yani her şey kendi istediğimize olur.
5.Bunları biliyor muydunuz?
Ubuntu, herkesin özgürce kullanabildiği; özgürce
değiştirilip
geliştirebildiği
yazılımlardan
yayınlamakta, kopyalamakta veya kodlarının
oluşur. Bunların çoğunluğu GNU Genel Kamu
Lisansı ile güvence altına alınmış, özgür / açık
kaynak yazılımıdır. Bunların yanı sıra
Ubuntu'nun Canonical Ltd. tarafından sağlanan
ücretsiz CD desteği bulunmaktadır. Türkiye'de
Ubuntu kullanıcılarına destek olarak günde
3.Süper, mükemmel bir şey olurdu böyle bir şey
olsa idi.
4.Serbestçe dağıtılabilen çok görevli, çok
kullanıcılı UNIX işletim sistemi türevidir. Çok ta
hoştur gerek kullanımı gerekse de görüntüsüyle
vazgeçilmez bir işletim sistemidir.
5
RÖPORTAJ...
5.Evet biliyorum.
Metin Atasever
1.Üzerimden büyük bir iş kalkmış gibi
hissederim ve sistem hakkındaki ilk izlenimlerim
gayet olumlu olur; oldukça iyi olduğunu
düşünürüm. Kısaca pratik...
2.Sorunsuz ve gayet iyi olur.
3.İyide sistemin kendine ait özel, pratik ve zevkli
yönleri olmalı bu o sistemi diğerlerinden farklı
kılar...
4.Evet maskotu penguen.
5.Biliyorum.
Özden Can
1.Donanım tanıtma derdi olmasa tabii ki güzel
olur, donanımı tak cd çalıştır yükle kur gerçekten
çok zor oluyor. Tak çalıştır olsa daha iyi ve
kullanışlı olur tabii ki böyle bir sistem gerekli.
2.Gerçekten aradığım sistem tam böyle bir şey,
zaten bana en önemli güvenliği sağlayan işletim
sistemi benim favori sistemimdir. Aslında virüs
derdi olmasa bile sadece favori sistem olması
yetiyor. Her gün bilgisayarıma kaç tane virüs
giriyor bilmiyorum programlar yetersiz kalıyor,
böyle bir sistem olursa gerçekten kendi adıma geçmeyi planlıyorum bir dostumun tavsiyesi
değil herkes için yararlı bir sistem olurdu .
üzerine. Umarım benim için hayırlı olur çünkü
şu anki kullandığım sistemde güvenliğimi garanti
3.Aslında aradığım en büyük özelliktir güvenlik. altına alamıyorum, her defasında acaba
Benim de ihtiyacım olan şey güvenliktir, bir bilgisayarımda casus yazılımlar var mı diye dert
sistemin güvenli olması demek kendini de etmekteyim açıkçası . . .
güveni sağlar. Mesela şimdiki kullandığım
sistem bu güvenliği bana sağlamıyor gibi bir şey. 5.Evet bilgim var bunlardan, Linux sistemi takip
Kendi güvenliğimizi kendimiz sağlıyoruz eden birisiyimdir. Ubuntu'yu da takip ediyorum
programlar,yazılımlar vs. ile.
ama işim olan Linux asıl takip ettiğim bir
sistemdir . . .
4.Ben şuan Linux kullanmıyorum başka işletim
sistemi kullanıyorum ama sunucumuz var o
Ayhan AKTAŞ
baştan aşağıya Linux işletim sistemidir ve
[email protected]
gerçekten güvenlidir. Güvenlik açısından Linux
işletim sistemi gereklidir, ben de Linux'a
http://onlineizle.gen.tr
6
SİSTEMİ ÖĞRENİYORUZ...
Farklı bir sistem. Ubuntu!?
Merhaba; yazıyı okumaya başlayan herkesin
Ubuntu kurduğunu varsayarak devam ediyorum.
Ubuntu, kurulumda sisteme bağlı ne kadar
Hardisk, CD – Rom vs... gibi aygıtların hepsini
otomatik olarak sisteme bağlar.
Bağlamak ne demek?
Windowstan kalma alışkanlıklarımızdan bir
taneside, bilgisayara bağlı her aygıtın bir sürücü
harfinin olması (C:, D:, E:, F: vs...) Ubuntuda
(veya linux camiasında) işler böyle yürümüyor.
Sürücü harfi yerine, aygıtların hepsi bir dizinde
bulunuyor. (/dev dizini altında sda, sdb, sdg vs...)
/dev dizini altındaki bu aygıtlar kullanıcı
tarafından kullanılmak üzere /media dizini altına,
yeni birer klasör açılarak, örneğin /media/
cdrom0 veya /media/ disk şeklinde bağlanırlar.
Bunu /dev dizini içerisindeki aygıta kısayol
oluşturulmuş gibi düşünebilirsiniz. Peki neden
/dev dizin varken başka bir dizine daha ihtiyaç
duyalım? Çünkü /dev dizini gibi sistem
dosyalarının erişimleri, sadece yetkili kullanıcıya
aittir.
bu kodekler sizlere yetecektir. Ben hiçbir
eksikliğini görmedim.
Konsol mu? O da ne?
Konsol aslında linuxun temelidir, masaüstü
yöneticileri (Gnome, KDE, LXDE, E17 vs..)
henüz yaratılmamışken, linux sadece bir
konsoldan ibaretti. Haliyle * her şey komutlarla
Tabi Gnome masaüsü yöneticisinde üst panelde yapılıyordu. Şimdi de birçok şeyi yapmak için
bulunan yerler sekmesi sayesinde, sistemde komut satırını kullanırız ve kullanacağızda,
bulunan tüm cihazlara rahatlıkla erişebilirsiniz. söylemiştim ya, temeli konsoldur.
Böylece dosya sistemi arasında gezinmeniz
gerekmez. Kurulumumuz bitti, şimdi ilk başta Konsol, yine üst panelde Uygulamalar
Donatılar
aracılığıyla
yapmamız gereken birkaç şeyi yapmaya geldi sekmesinden
ulaşabileceğimiz
komut
satırı
aracımızdır.
$
sıra.
işaretinden sonra verdiğim komutları yazmanız
için imleç hazır halde yanıp sönerek sizi
Müzik, Video nasıl dinlenecek, izlenecek?
beklemektedir.
Ubuntu
kurulumunu
yeni
yapmış Sıra geldi sörf yapmaya.
arkadaşlarımızın en çok sorduğu sorular,
“Müzikleri Dinleyemiyorum?, Bilgisayarımdan Ubuntu standart web tarayıcısı olarak Firefox
ses çıkmıyor?, Başlangıç sesleri çalışıyor ama kullanır. Firefox'ta yüklememiz gereken birkaç
film ve müziklerde ses yok, ayrıca filmlerde eklenti var. Flash, java gibi eklentileri kurmalıyız
görüntü yok?” gibi sorulardır. Kurulumdan ki, sörf yaparken sıkıntı çekmeyelim.
hemen sonra yapmamız gerek ilk şey, müzik
Her zaman için kendi görüşüm, Flash Player'ı
dinlemek ve video seyretmek için konsoldan;
kendi sitesinden, yani Adobe'un sitesinden
“sudo apt-get install ubuntu-restricted-extras”
kurmak en sağlıklısıdır. Bunun içinse google
paketini yüklemek olacaktır.
amcayla bir fikir alışverişi yapmak yeterli
olacaktır. “Flash player download” diye fikrini
Tabi yüklenecek başka kodeklerde mevcut, ancak alırsanız, o size, en işinize yarayacak siteyi, flash
7
SİSTEMİ ÖĞRENİYORUZ...
cihazınızın
görünüp
görünmediği.
Eğer
görünüyorsa, cihazı aktif ettikten sonra gerekli
sürücüleri ubuntu bizler için indirip kuracaktır,
ardından
sorunsuz
şekilde
cihazlarınız
çalışacaktır.
İkinci olarak kablosuz cihazınızın veya dizüstü
bilgisayarınızın marka ve modeline göre
internettte küçük bir araştırma yapmak olacaktır.
Ubuntu ile sorunsuz çalışan dizüstü ve USB
kablosuz cihazların bir listesi, Ubuntu Türkiye
Forum sitesinde tutuluyor, bakmanızı tavsiye
ederim.
Windows'tan
kalan
bir
alışkanlığımızda
oyunlardır. Çoğu kullanıcının sorduğu soru,
Ubuntu ile windows'ta oynadığım oyunları
oynayamayacak mıyım? Bu %100 olmasa bile
%80 oranlarda mümkün. Bunun için Wine adlı
programı sisteminize kurduğunuzda, birçok
windows oyun ve uygulamasını Ubuntu üzerinde
çalıştırabilirsiniz. Wine ile birlikte winetricks
Tabi internete girmekte sıkıntı yaşayan yüklediğiniz zaman, Internet Explorer gibi
uygulamalarınıda
sisteminize
arkadaşlarımız oldu, genelde dizüstü bilgisayar windows
yüklemeniz
mümkün.
kullanıcıları ve kablosuz internete giren
kişilerde.. Kablosuz kartınız kurulumdan hemen
sonra çalışmayabilir. Bunun için yapmanız
gereken iki şey var;
player'ın download sitesini uğraşmanıza gerek
kalmadan karşınıza çıkaracaktır. Site işletim
sisteminizi otomatik tanıyarak size gerekli paketi
sağlar. Masaüstünüzde, Ubuntu kullandığımız
için bir .deb paketi inmiş olacaktır.
Çift
tıklayarak rahatlıkla kurulumu yapabilirsiniz.
Java içinse Java.com'u ziyaret etmeniz yeterli,
yeterince bilgi sitede mevcut.
Birincisi Sistem>Yönetim> Donanım Sürücüleri
altından ekran kartınızın veya kablosuz
8
Emre ÖNER
[email protected]
OYUN İNCELEME...
Secret Maryo Cronicles (SMC)
Sene 1989, bundan çok uzun zaman önce eve bir
atari alınmıştı. Bende çok küçüğüm ve ne
olduğunu bilmediğim bu kara kutuyu incelemeye
dalmıştım. Bir sene sonra oyun kutusunun
içerisinde gelmesi sayesinde Super Mario ile
tanıştım. Uzun yıllar boyunca gerek oyun
konsollarında, gerekse Amiga serisinde Super
Mario'yu sıkılmadan oynadım.
Super Mario 90'lı yıllarda hatırlarsanız hepimizin
sevgilisi olmuştu. 2000'li yıllarda Super Mario 3
boyutlu hale geldi ancak eski tadı vermedi.
Bugün yeni çıkan Linux destekli oyunları
incelerken Secret Maryo Chronicles ile
karşılaştım. Paket deposunda olduğunu görünce
sevindim ve hemen yükledim. SMC, Super
Mario kalitesinde çok eğlenceli bir oyun olmuş.
Herhalde benim gibi çocukken Super Mario
hastası birileri, aynı zevki Linux kurulu
makinelerimizde yeniden yaşayabilelim diye bu
oyunu hazırlamış.
Oyunun Konusu
Gelelim Oyuna
Super Mario'da alışkın olduğunuz gibi yine
prenses kaçırılır ve yaratığın inine götürülür. Her
World
birçok
bölüm
ve
Boss'lardan
oluşmaktadır. Kahramanımız bir turdan diğerine
geçene kadar oldukça zorlanacaktır ama yaratığı
yendiği anda prensesine yeniden kavuşacaktır.
SMC, tam bir Super Mario klonu olmuş. Super
Mario'da gördüğünüz bütün yaratıklar ve
canavarlar SMC'de de mevcut. SMC ilk
açıldığında alışık olduğunuz bir menü ile
karşınıza çıkıyor. Start her zamanki gibi oyunu
başlatıyor, Options ayarları yönetiyor. Oyunda
9
kullanacağınız tuşların standart hali güzel ama
ben bazı tuşları kendime göre düzenledim.
İsterseniz sizde benim gibi elinize yatkın bir tuş
düzeni oluşturabilirsiniz.
Save ile oyunu kaydedip, Load ile kaldığınız
yerden oyuna devam edebilirsiniz. Buraya kadar
her şey bildiğiniz Super Mario menüsü ile zaten
aynı.
OYUN İNCELEME...
Başlangıç
Start butonuna bastığınızda karşınıza iki seçenek
gelecek. World ve Level. World seçeneği oyunu
ilk turdan başlatır ve sırayla bütün turları
bitirerek son tura gelirsiniz. Ancak SMC
yapımcıları burada bir güzellik yapmışlar ve
bütün turları Level bölümünün altına koymuşlar.
Karakterler ve İç Mekan
Yani istediğiniz turdan oyuna girebiliyorsunuz.
İsterseniz
bütün
turlarda
kendinizi
sınayabilirsiniz. Ama World ile başlamazsanız
tam manası ile oyuna girmiş olmuyorsunuz ve
sonucunda prensesi kurtaramıyorsunuz.
10
Secret Maryo : Oyundaki ana karakterdir. Bu
karakter ile oynuyorsunuz.
Prenses : Maryo'nun kurtarmaya çalıştığı 2. ana
karakter.
Kaplumbağa : Üstüne basınca küçülüp sağa sola
savrulan düşmanlarınızdan birisi.
Tıfıl : Üzerine zıplayıp basınca ölen ufak ve
sevimsiz
bir
karakter.
Üstüne
basıp
öldürdüğünüzde size altın kazandırıyor.
Zehirli Çiçekler : Su borularının içinden
çıkıyorlar. Size değdikleri anda diğer karakterler
gibi ölmenize sebep oluyor.
Kutular : Hemen tepenizde olan ve zıplayıp
altlarından çarptığınız nesnelerdir. Genelde
içerisinde altın olmakla birlikte bazen sizin
büyümenize yarayan çiçek olabilir. 2 defa arka
arkaya çiçek aldığınızda en üst kademeye kadar
büyür ve ateş edebileceğiniz bir silaha
kavuşursunuz.
Canavar : Prensesi kaçıran yaratıktır. Oyunun en
sonunda mevcut.
Kertenkele : Genelde canavar türevi bir
yaratıktır. Üzerine 2 defa bastığınızda ölmektedir.
Uçan böcekler : Tıfılların uçan cinsidir. Ateş
edebilme yeteneğine sahiptirler.
Ahtapot : Çarptığınızda sizi zehirlerler. Bazen
yıldız atarlar ve bu yıldızlar sizin bir süre
dokunulmaz (ölümsüz) olmanızı sağlar.
Yıldızlar : Altın şeklindedir ve para kazanmanızı
sağlamaktadır.
OYUN İNCELEME...
Tuş Takımı
Sol Ctrl : Hızlı Koşma.
Sol Alt : Zıplama.
Space : Ateş etme.
Yön tuşları : Sağa, sola hareket etme.
Üst yön tuşu : Kapıdan girme.
Esc : Menüye girme.
Son Olarak
Oyun basit olduğu için oynarken fazla tuş
kullanmanıza gerek yok. Ben bu tuş SMC, Super Mario fanatiklerini memnun edecek, hoş, zevkli
sıralamasını beğendim ancak kendime göre ve basit bir oyun. SMC'yi deneyin emin olun pişman
biraz daha düzenleme yaptım. Sizde kolayca olmayacak ve bana teşekkür edeceksiniz. :)
kendinize göre tuşları ayarlayabilirsiniz.
Eren Kovancı
[email protected]
http://www.defterikebir.tk/
11
OYUN İNCELEME...
Torcs
Torcs'u Tanıyalım
Basit ama eğlenceli bir araba yarışı arayanları
düşünerek yapılmış olan Torcs, küçük boyutlu ve
eğlenceli bir oyun. Özgür yarış simülatörü
sloganını kullanan Torcs tıpkı sloganı gibi özgür
ve açık kaynak kodlu.
Torcs, bir çok aşamaya sahip, simülatör tarzı
oyunları sevenler için hazırlanmış.
Oyunun
sitesinde bu tarz oyunları sevenler bir topluluk
oluşturmuşlar ve Torcs için yeni bölümler
hazırlıyorlar. Eğer oyun geliştirme konusunda
merakınız varsa Torcs topluluğu bu konuda size
yardımcı olacaktır.
Başlamadan Önce
Torcs küçük pencere modunda açıldığı için ilk
önce tam ekran ayarının yapılması gerekiyor.
Bunun için Options > Display > Display Mode
kısmından “Full screen mode” seçeneğini seçin.
Screen Resolution kısmından oyunun hangi
çözünürlükte açılacağını seçebilirsiniz. Color
Depth bölümünden de ekran derinliğini
seçebilirsiniz.
İşlemleriniz
bitince Apply
butonuna basmayı unutmayın.
Oyuncu Ayarları
Configure Players menüsüne girin ve sağda
bulunan
Players
kısmında
yer
alan
kullanıcılardan birinin üzerine tıklayın. Name
bölümüne oyuncu ismini yazabilirsiniz. Category
bölümü oldukça önemli. Buradan yarışlarda
kullanacağınız araç türünü seçiyorsunuz. Car
kısmından türe göre bir aracı seçebilirsiniz.
Yüzlerce araç olduğunu unutmayın.
Yarış Türleri
Oyuna girdikten sonra Race menüsüne
girdiğinizde
yarış türlerini
görebilirsiniz.
Şimdilik sadece Quick Race bölümünde yarışa
dahil
olabildiğiniz
için
bu
bölümden
bahsedeceğim.
12
OYUN İNCELEME...
Quick Race (Hızlı Yarış)
Hiçbir
ayar
yapmadan
direk
yarışa
katılabileceğiniz bir bölümdür. Configure Race
menüsünden
oyun
tipini
ve
haritayı
değiştirebilirsiniz. İlk seçenekte harita 2.
seçenekte ise o harita altında bulunan yol
düzenleri bulunuyor. Description bölümünde tur
hakkında gerekli bilgiler yer alıyor.
1 tuşu; Benzin durumunu, sıralamayı, geçen ve
kalan zamanı gösteren tabloyu açmaya ve
P (Pause) tuşu; Standart olarak oyunu kapamaya yarayan tuştur.
durdurmaya ve yeniden başlatmaya yaramaktadır. 2 tuşu; Kalan benzini, hızı ve vitesi görsel olarak
0 tuşu; Diğer tuşların açtığı bölümlerin ve göstermeye yarayan araçları açmaya ve
menülerin farklı bir şekilde görülmesini sağlayan kapamaya yarayan tuştur.
3 tuşu; Oyunda bulunan araçların sıralamasını
tuştur.
liste halinde gösteren menüyü açmaya ve
kapamaya yarayan tuştur
4 tuşu; Direksiyon hareketlerinizi gösteren
bölümü açmaya ve kapamaya yarayan tuştur
5 tuşu; FPS bilgisinin ekranın üst köşesinde yer
almasını veya kalkmasını sağlayan tuştur.
Yön tuşları; Normal ileri, geri, sağa ve sola
hareket için kullanılan standart tuşlardır.
Tuş Ayarları
Basit Ama Zevkli
Oyunun incelemesinden de anlayabileceğiniz
gibi Torcs mükemmel bir araba yarış oyunu
değil. Hala geliştirilmesi devam eden ve
tamamen gönüllüler tarafından geliştirilen bir
oyun. Bu nedenle bu türdeki gelişmiş oyunlarla
karşılaştırmak doğru değil.
Torcs, boş zamanlarınızda biraz stres atmak ve
yarış zevkini tatmak isteyebileceğiniz amatör
ruhla hazırlanan bir oyun. Tabi kendi sitesinde
yer alan turları, geliştirme dosyaları gibi araçlar
indirilip oyuna dahil edildiğinde Torcs biraz daha
gelişmiş bir oyun haline dönüşüyor. Yine de
Torcs'dan paralı araba yarış oyunlarında olan
13
OYUN İNCELEME...
Sonuç
olarak;
Torcs'un
kabiliyetleri belli. Eğer sizde
boş zamanınızda bilgisayar
başında hoş bir zaman geçirip
stres atmak istiyorsanız bu
oyunu
oynamanızı
tavsiye
ediyorum.
bütün özellikler beklenmemeli. Bu düşünce ile oyunu indirip oynarsanız hayal kırıklığına
uğramamış olursunuz, aksi halde oyunu beğenmeyebilirsiniz.
14
Eren KOVANCI
[email protected]
http://www.derterikebir.tk
BİR LİNUX ÖYKÜSÜ...
Ah! Özgürlük
“Ah! Özgürlük,” dedi Deniz, “umarım bu halk
özgürlüğün kıymetini anladığında çok geç
olmaz.” Şimdiye kadar gerçekçi bir şeyler
söylediğini pek hatırlamıyordum. Haftada birkaç
günümü onunla geçiriyordum, genellikle kendi
doğrularından aşırı emin hali, onu gerçekçi
olmaktan uzaklaştırıyordu.
“Özgürlük derken, nasıl yani?” dedim. Aklıma
güzel bir fikir gelmişti.
“Ekonomik özgürlük, zihinsel özgürlük, siyasî
özgürlük, vicdani özgürlük… Daha saymamı
ister misin?”
“İğneyi kendine batırdın mı hiç? Sen özgür
müsün yeterince acaba?” diye sordum. Üstüne
gitmek istemiştim, yine çok kendinden emin
konuşuyordu, ve ben onun Windows kullandığını
biliyordum.
“Ne demek şimdi bu? Saçma sapan kutsal
kitaplara
inanmıyorum,
emperyalizmin
aşılamaya çalıştığı değerlerle yaşamıyorum,
hiçbir konuda muhafazakar değilim, emir
almamış olmak için bu ülkedeki 74 vicdani
retçiden biri oldum! Daha saymamı ister misin?
birisi olarak, zihnini dışarıya kapatmış, cahil ve
aydınlanamamış biri olduğumu söyleyemezsin
herhalde? İkincisi için diyecek bir şeyim yok,
sonuna kadar haklısın. Üçüncüsü için de
cesaretini kutlayabilirim! Ama dördüncüsüne
gelince… O kadar emin olma derim Deniz!”
Üstüne gitmek gittikçe zevki olacaktı.
bilirim ama ya içmişsin, ya da Kordon havası
çarptı seni!” Anlaşılan o da eğlenceme eşlik
etmek istiyordu.
“İçtim, her gün Dionysos’un şarabından bir
kadeh içtim özgürleşmek için. İçiyorum da hala,
özgürleşiyorum!” diye yanıtladım. Sohbet biraz
“Birincisi, dinler insanların bağımsız olup
daha dolambaçlansın diye uğraşıyordum, sonra
olmadığını belirleyecek en son şeydir. Dindar “Bugün de tam günündesin yani! İçmezsin diye gelip de “Bu Linux ne kadar sıkıcıymış!”
15
BİR LİNUX ÖYKÜSÜ...
demesinler, diyemesinler diye bu konuyu
açarken hep böyle yapmaya karar vermiştim bir
süre önce.
“Bak sen, neymiş bu Dionysos’un şarabı?”
“GNU ve Linux üzerine bir tutam Debian, sos
olarak da Ubuntu.”
“Dionysos falan derken mitolojiye dalmışsın
ama, bu söylediklerin ne mitolojisinden
çıkaramadım
arkadaş!”
Daha
söylerken
anlamayacağından emindim, ama olsun; merak
ediyordu ya, o da yeter.
“Bilgisayar, her gün karşısına geçip, bir şeyler
okuyup öğrenip ‘özgürleştiğin’ o alet var ya
hani? Acaba onu kullanırken gerçekten özgür
müsün diyorum? Biliyorsundur herhalde,
Microsoft dünyadaki en büyük sermayelerden,
senin deyiminle kapitallerden, birisi. Üstüne
dayanağı olan o dört muhteşem hakkı duymuş
üstlük tekelciliğinin de sınırı yok.”
“O zaman teknik servis elemanın olarak bana son
olabileceğini bile bekliyordum.
bir iş daha ver, bilgisayarını ellerime bırak ve
“Evet ama ne yapabilirim ki? Google yerine
GNU
felsefesi,
yazılım seni gerçekten özgürleştireyim!”
Büyük Larousse mu kullanayım?” Linux diye bir “GNU/Linux,
şey olduğunu duymamış olması beni şaşırtmıştı. kullanıcısının dört hakkı, RMS?.. Bunlar sana bir
Teknolojiyle içli dışlı olmadığını biliyordum, şey ifade etmiyor mu? Ve sen ortalıkta Özgür Kız
ama okuyan bir insandı. Hem de NTVMSNBC gibi şarkılar söyleyerek geziyorsun öyle mi?”
takip ediyordu, mutlaka bir Linux ya da Ubuntu
Fuzuli
haberine denk gelmiş olmalıydı. Hatta küçük bir “Bilgisayarla ilgilenmediğimi sen de biliyorsun,
ihtimal de olsa GNU felsefesinden haberdar neden seni teknik servis elemanı gibi
olmasını, bilişim dünyasında özgürlüğümüzün kullanıyorum sanıyorsun?!”
16
DNS ve OPENDNS...
İnternet, DNS ve OpenDNS
Bilgisayar tarihinin dönüm noktalarından biridir
internet. Televizyon ve radyoya göre çok hızlı bir
şekilde yayılan internet, 5 yıl gibi bir süre
içerisinde 50 milyon kullanıcıya ulaşmıştır.
İnanması güç ancak şu an dünya çapında internet
kullanıcı sayısı 1,5 milyarı geçmiştir. Belki de
son yüzyılın en büyük icatlarından biri olan
internet o kadar karmaşık ve kompleks bir
yapıdadır ki ülkeler ve telekomünikasyon
şirketleri çok büyük yatırımlar yaparak internetin
daha kesintisiz ve sorunsuz hale gelmesine
çalışmaktadırlar.
Dünya üzerindeki insanları birbirine bağlayan
internet'in bu denli az sorunla çalışması elbette ki
arkasında çok büyük yatırımları barındıran
sistemlerin oluşturulmasıyla mümkün olacaktır.
Ülkemizde de erişim sağlayıcılarının altyapı,
omurga çalışmaları mevcuttur. Ancak kurulan
altyapı ve omurgaların birbirleri haberleşmesi
için evrensel bir sistemin gerekliliğini doğurur.
“Internet Protocol” kavramının kısaltması olan
IP, dünya üzerindeki bilgisayarların birbiri ile
haberleşmesi için ortaya konulmuş bir
standarttır.[via]
IP adresi sayesinde bilgisayarlar birbirleri ile veri
transferi yapabilir, haberleşebilirler. Ancak
internet'in doğuşu ile yeni sorunların ortaya
çıkması yeni bir protokol gerekliliğini
göstermiştir. Düşünün ki her gün mutlaka ziyaret
ettiğimiz
Google'ye
ulaşmak
için,
www.google.com.tr
yazmak
yerine
72.14.221.104 IP adresini yazmak zorunda
kalacaktık. İşte bu nedenden dolayı, IP adresi –
isim çözümlemesi yapacak bir sistem geliştirildi.
“Domain Name System” ismiyle anılan bu
sistem Türkçe karşılığı ile Alan Adı Sistemi'dir.
Bu sistem isimlere karşılık gelen IP adreslerinin
kayıtlarını tutan ve isimlere gelen istekleri IP
adreslerine yönlendiren dijital bir mekanizmadır.
yönetimi ise ulusal telekom operatörlerinin
kontrolündedir. Yeni bir web sitesi açmak
istediğinizde, öncelikli olarak herhangi bir alan
adı satıcısı vasıtasıyla alan adı edinirsiniz.
Sonrasında ise sitenize ait lokasyonu belirlemek
için bir alan satın alırsınız. Web sitenize erişmek
isteyen
kullanıcılar
kendi
bulundukları
lokasyondan web sitenizin bulunduğu lokasyona
doğru erişirler. Temel olarak bu erişim özelden
genele doğru yol alır.
TTNET üzerinden internete çıkan bir kullanıcı,
Ubuntu Türkiye web sitesine şu şekilde erişir;
Öncelikle tarayıcısından ubuntu-tr.org isteğini
gönderen kullanıcı,
TTNET Dns sunucusuna erişir,
TTNET üzerinden bir üstte yer alan rootservers'a erişir.
Root-Servers gerekli IP – İsim çözümlemesine
göre, isteği 91.191.172.182 IP adresine
yönlendirir.
Root-Server tarafından refere edilen IP adresine
erişilerek istek ulaştırılır.
Tüm bu işlemler hepimizin çok iyi bildiği gibi,
çok kısa bir süre içerisinde gerçekleşir. DNS
sunucular bu gibi işlemleri birbirleri arasında çok
kısa bir süre içerisinde haberleşerek kullanıcıyı
yönlendirirler.
Evrensel olarak bu kayıtları tutan ve dünyanın
farklı bölgelerinde yer alan 13 adet DNS
sunucusu vardır. Bu 13 adet DNS sunucusu ise
kendi aralarında şu anki sayısıyla 183 adettir. Dünya üzerindeki tüm DNS sunucular telekom
Ülkemizde ise Ankara ULAKNET(Ulusal şirketleri tarafından kurulup, kullanıcılara hizmet
Akademik Ağ ve Bilgi Merkezi)'te DNS vermektedir.
sunucusu mevcuttur. Tüm bu sunucuların
17
DNS ve OPENDNS...
birleşik alan adı – IP adresi çözümlemesi yapan
sunucu sistemleridir.
Proxy ise; tam tersine kullanıcının mevcut tüm
trafiğini kendisi üzerinden geçiren ve oldukça
güvensiz bir sistemdir. Proxy üzerinden geçerken
karşı tarafa gönderdiğiniz tüm bilgiler Proxy
sunucusu tarafından kısa süreli belleğe alınır.
Böylece Proxy sunucu sahibi bilgilerinizi çok
rahat elde edebilir ve güvenliğinizi tehlikeye
sokabilir.
OpenDNS ise dünya çapında neredeyse en fazla
kullanılan DNS sunucuları barındıran bir yapıdır.
Kullanıcılar
https://www.opendns.com/start
adresi üzerinden aldıkları DNS sunucu adresleri
kullanabilirler. Temelde insanların kafasını
karıştıran “OpenDNS Proxy midir?” sorusunun
cevabı aslında çok basit.
OpenDNS; ev, okul ve ticari işletmeler için
mevcut erişim sağlayıcılarının sağladığı DNS
sunucu hizmetinden memnun kalmayıp farklı
DNS sunucu arayışına giren ve yüksek OpenDNS yada mevcut DNS sunucuları ise tam
performans ve kontrol edilebilirlik sağlayan tersine Proxy görevinden öte; sadece hangi
adresin hangi IP adresine gideceğini belirtir. Bu
nedenle erişim sağlayıcınızın kimi sitelerde
koyduğu yasağı OpenDns ile aşabilirsiniz.
OpenDns diğer yandan kullanıcı – istemci –
sunucu üçgeni içerisinde hizmet veren bir sistem
olması nedeniyle kendinize yada kurumunuza
göre özelleştirebileceğiniz bir sistemdir.
www.opendns.com’u tıkladığınızda, sitenin üst
kısmında yer alan “Create Account” bağlantısını
kullanarak kendinize bir üyelik açabilirsiniz.
Üyelik sonrasında “Networks” başlığı altından
kendi ağınızı ekleyebilirsiniz. Evrensel IP
adresinizi yazarak bu başlık altına eklediğimiz
ağı tam kontrol altına almak için, ağ geçidi
ayarlarınızı yapmak zorundayız. Ağ geçidi ev
kullanıcıları için genelde Adsl Modem, Kablo
Modem olabilir.
18
Kurumsal kullanıcılar ise Adsl yada Kablonet
haricinde farklı bir genişbant teknolojisini
kullanıyorsalar internete erişimlerini sağlayan ağ
cihazı üzerinden yada DHCP sunucu üzerinden
bu konfigrasyonu yapmaları gerekmektedir.
Modem arayüzüne yada kullanılan ağ cihazının
arayüzüne girerek mevcut DNS sunucu seçimini
otomatik’ten
alarak,
208.67.222.222
ve
208.67.220.220 değerlerini gireceğiz.
Eğer IP adresiniz dinamik(değişken) ise, IP
adresiniz değiştiğinde –ki bu işlem internet
bağlantınızın açıp kapama işleminden sonra olurOpenDns’e bu bilgiyi eriştirmesi için küçük bir
araç( yazılım ) kullanabiliriz.
http://www.opendns.com/support/article/81
adresinden işletim sistemize uygun yazılımı
indirebilirsiniz.
Gerekli tanımlama işlemi yapıldıktan sonra
“Networks” bağlantısı altından kendi kaydınızın
ayarlarını yapmak için, Settings sekmesi
altındaki simgeye tıklıyoruz. Bu kısımda sol
tarafta 4 adet bağlantı göreceksiniz.
“Content Filtering” bağlantısında 6 dereceli
filtreleme yapabilirsiniz. Bu kısımda en güzeli
ise,
seçtiğiniz
filtreleme
kategorisini
özelleştirebilmeniz. Yani tanımladığınız site
türlerine erişmeyi engelleyebilirsiniz. Örneğin;
Phishing, Sexuality, Pornography kategorilerine
erişmeyi engelleyebilirsiniz. Bunun haricinde en
DNS ve OPENDNS...
altta yer alan kısımdan istediğiniz sitelere erişimi
engelleyebilir yada izin verebilirsiniz.
“Customization” bağlantısında ise, uyarı ve
engelleme sayfalarında istediğiniz mesajı
ekleyebilir, yada kendi kurumunuza ait logonuzu
yerleştirebilirsiniz.
Böylelikle
OpenDns
üzerindeki tüm karşılama ekranlarını ve hata
mesajlarını özelleştirebilirsiniz.
“Stats and Logs” bağlantısında ise OpenDns’i
kullanarak internete erişen kullanıcılara ait
istatistikleri ve kayıtları görebilirsiniz.
“Advanced Settings” bağlantısında ise ileri
seviye konfigürasyonlar yapabilirsiniz. Bu
kısımdan
SmartCache,
Dinamik
IP
Güncelleştirme, VPN Tanımlama gibi işlemleri
gerçekleştirebilirsiniz.
Ayrıca yazım hatalarını düzeltme işlemini aktif
edebilirsiniz. google.com yerine google.cmo
yazılsa bile OpenDns bunu anlayarak sizi
google.com’a yönlendirir.
Kendi ağınıza ait kısayollar belirleyebilirsiniz.
Örneğin, ubuntu-tr.org yazmak yerine ub
kısayolunu
ekleyerek
ubuntu-tr
adresine
gitmesini sağlayabilirsiniz. Bu konfigürasyonu
Bu sayfa haricinde yukarıdaki menüden “Stats”
kısmından en çok erişilen alan adı, Ip adresi ve
https://www.opendns.com/dashboard/shortcuts/
adresinden yapabilirsiniz. Ağınızın güvenliği için diğer istatistiksel bilgileri toplam olarak
Botnet saldırılarını büyük ölçüde durdurabilecek görebilirsiniz.
önlem alabilirsiniz.
19
Halid ALTUNER
[email protected]
http://halid.org
Gnu/Linux UBUNTU REHBERİ
Linux/Gnu/Ubuntu
kullanıcılarını memnun etmek için bazı toplu
yazılımlarla beraber geliyor olabilir. Linux
1. Giriş
dünyasında da bu böyledir. Peki Linux cidden
Bu yazıdaki amaç Linux diye tabir edilen nedir ve işletim sistemleri dünyasında tam olarak
dünyaya yeni yelken açacak kullanıcılar için nerede bulunur?
temel anlamda bir rehber teşkil etmektir. Böylece
bu dünyaya ilk girildiği anda etrafta oluşan Her işletim sisteminin üzerinde durduğu çok
karanlığa bürünme hissi bir nebze olsa da sağlam bir direk vardır: Çekirdek ya da
azaltılmak istenmektedir. Bir konudaki detayları İngilizce'deki ifadesiyle kernel. Çekirdek genel
öğrenmek için öncelikle temel meseleleri anlamda bilgisayarın üzerindeki yazılımlarla
anlamamız gerekir. Aksi düşünüldüğünde bir donanımları arasında iletişimi sağlar. İletişim
süre sonra kullanıcılar üzerilerine bir anda sağlamakla da kalmaz, bu kaynakları yönetir.
yığılan detaylar içinde boğularak sıkılabilirler. Kısacası sistemimizde bulunan işlemci, bellek ve
Basamaklar yavaş yavaş çıkılırsa, geriye dönüp diğer donanımlarla haberleşme ve yönetim işini
baktığımızda her şeyin yerli yerine oturduğunu çekirdeğin ta kendisi yapar. Bu nedenle rahatlıkla
görürüz. Şimdi bu amaca yönelik ilerleyelim ve anlaşılabileceği üzere çekirdeklerin işletim
öncelikle Linux nedir bunu anlamaya çalışalım. sistemleri açısından önemleri çok büyüktür. Bir
Ancak hemen belirtelim ki bu yazıda anlatılanlar işletim sisteminin çekirdeği ne kadar sağlamsa,
için
detay
asgari
seviyede
tutulmaya kendisi de buna doğru orantılı olarak o kadar
çalışılacaktır. Daha fazla bilgi için kullanıcıların sağlamdır demek yanlış olmaz. Linux'un kendisi
mutlaka
anlatılanları
kendi
başlarına ise çekirdeğin ta kendisi olmasından öte, başka
bir şey değildir. Peki, etrafımızda işletim
araştırmaları gerekmektedir.
sisteminin kendisi için Linux yaygın kullanım
ifadesi nereden gelmektedir ve tam anlamıyla
2. Linux nedir?
doğru mudur? Bu bölümde yazdıklarımızı
Bilgisayarların işlevlerini yerine getirmesi yani gözden geçirdiğimizde bir çekirdeğin klasik
kullanıcılarının isteklerine cevap verebilmesi için anlamdaki işletim sistemleri için yeterli olmadığı
üzerilerinde bir işletim sisteminin koşması görülmektedir. O zaman duruma açıklık
gerekmektedir. Bu işletim sistemi sayesinde kazandırmaya çalışmadan hemen önce Linux
kullanıcı istediği yazılımı yükler ve çalışmalarını çekirdeğinin kendisinden bir miktar bahsedelim,
gerçekleştirir. Günümüzde işletim sistemleri ardından da bu son sorumuza cevap arayalım.
20
Linux, Linus Torvalds tarafından *nix benzeri bir
işletim
sistemi
olan
Minix
üzerinden
geliştirilmeye
başlanmıştır.
Üzerinde
geliştirilirken aynı zamanda bazı özellikleri de
Torvalds'a ilham olmuştur. Torvalds'ın çıkış
amacı kendi ihtiyaçlarını karşılayan ve tam
anlamıyla ticari olmayan bir Unix ve Minix
benzeri işletim sistemi oluşturmaktı. Temel
sistemi yazdıktan sonra bunu topluluğa duyurdu
ve destek aradı. Bu desteği de buldu. Linux'un
0.1 numaralı sürümü duyurulduğunda sadece
10,239 adet kod satırından oluşuyordu. Son
yayımlanan 2.6.29 sürümünde ise 11,010,647
adet kod satırı olduğunu düşündüğümüzde, kabul
gören desteğin ne kadar muazzam olduğunu
anlayabiliriz. Kısacası Linux yayımlandığı 1991
yılından bu yana büyük bir atılımla kendisini
geliştirmiştir. Linux'un yayımlandığı tarihteki tek
büyük başarısı sistem kaynaklarını güzel bir
şekilde yönetmesi değil aynı zamanda GNU
Projesi dahilindeki gcc, bash gibi yazılımları da
çalıştırabilmesiydi. Bir dakika, GNU Projesi de
nedir? Yeni bir kavram daha girdi araya.
Gnu/Linux UBUNTU REHBERİ
GNU Projesi'nin kendisini öğrenmeden Linux
dünyasını anlamanın ne yazık ki imkânı yok. Bu
nedenle bu bölümün ilk paragrafının sonundaki
soruyu cebimize koyarak (Peki Linux cidden
nedir ve işletim sistemleri dünyasında tam olarak
nerede bulunur? ) bu yeni sorunun cevabını
arayalım.
Cebimizdeki
soruyu
yazımızın
ilerleyen bölümlerinde mutlaka çıkartacağız.
Fakat girişte de bahsedildiği üzere öncelikle
merdivenleri tek tek çıkmalıyız ve gerimizdeki
her şeyin yerli yerine oturduğundan emin
olmalıyız.
Etrafta işletim sistemlerine bağlı olarak birçok
çekirdek olabilir.
c. Çekirdekler tek başlarına son kullanıcı için bir
şey ifade etmezler.
ç.
Linux,
Linus
Torvalds
tarafından
geliştirilmeye
başlanmıştır
ve
topluluğa
duyurulmuştur.
d.
Linux,
(b)
maddesinde
bahsedilen
çekirdeklerden sadece bir tanesidir.
3. GNU Projesi nedir?
GNU Projesi Richard Matthew Stallman'ın
Bir sonraki bölüme geçmeden önce şu ana kadar (RMS) başlattığı, özgür bir işletim sistemi ve
bunun çevresindeki özgür yazılımları içeren bir
anlatılanları özetlersek:
projedir. RMS gerçek anlamda bir bilgisayar
a. Farklı bir dünyaya giriş yapıyoruz, temel "hacker"ıdır. 1970'lerde Massachusetts Institute
of Technology (MIT)'de yoğun olarak Unix
noktaları öğrenmeliyiz.
çalışmaktadır.
Program
lisans
b. Çekirdekler işletim sistemlerinin kalbidir. üzerinde
meseleleri o yıllarda yeni fişeklenmiştir ve RMS
bundan fazlasıyla rahatsız olmuştur. Kendi sahibi
oldukları bir yazıcıya, sürücüsünün kapalı olması
nedeniyle istedikleri bir özelliği ekleyememesi
ise RMS açısından bardağı taşıran son damla
olur ve MIT'teki işinden 1984 yılında istifa
ederek henüz bir yıl önce duyurmuş olduğu GNU
Projesi üzerinde çalışmaya başlar.
GNU Projesi, GNU işletim sistemini de
kapsayan bir özgür yazılımlar bütünüdür. GNU
yani "GNU's not Unix" gibi tekrarlanan bir isme
sahip olan bu işletim sistemi Unix benzeridir
21
ancak Unix'ten hiçbir kod barındırmayan,
tamamen açık kaynak kodlu ve özgür bir işletim
sistemidir. Daha doğrusu işletim sistemi olma
niyetindedir. Bu amaç doğrultusunda hummalı
bir çalışma başlar ve Emacs, gcc ve bash gibi
ardı ardına GNU Projesi'ne dahil olan yazılımlar
ortaya çıkar. RMS GNU Projesi ile beraber
Özgür Yazılım Hareketi'ni (Free Software
Movement) de başlatmış olur. Bu bağlamda
Özgür Yazılım Vakfı'nı (Free Software
Foundation - FSF) kurar ve GPL Lisansı'nı
(GNU General Public Lisans) oluşturur. Böylece
GPL Lisansı'na sahip olan yazılımlar özgür
yazılım kategorisine dahil edilir ve RMS'nin
hayal ettiği özgür işletim sistemine doğru adım
adım yaklaşılmaya başlanır. Peki, GNU
Projesi'nin kalbi olması gereken işletim sistemi
oluşturulurken bu yazının ikinci bölümünde
değindiğimiz çekirdek tam olarak nerededir?
GNU Projesi dahilinde işletim sistemini
çevreleyecek
yazılımlar
geliştirilmeye
başlandığında eş zamanlı olarak bir de çekirdek
için çalışma başlatılmıştır. Elbette bir işletim
sisteminin en can alıcı bölümü olan çekirdek
olmadan işletim sisteminin kendisini düşünmek
pek de doğru olmayacaktır. İşte bunun farkında
olarak RMS ve bir grup başka "hacker" kolları
sıvamış ve GNU Projesi'ne dahil olacak GNU
işletim sistemi için bir çekirdek yazmaya
başlamışlardır. İsmine de HURD demişlerdir.
1984 senesinde başlayan bu çekirdek çalışması
Gnu/Linux UBUNTU REHBERİ
bir süre sonra arada yaşanan anlaşmazlıklardan
dolayı diğer yazılımlar tamamlandığı halde
bitirilememiştir. 1990'ların başında ortada birçok
harika GNU Projesi'ne dahil olan yazılım varken
ve kullanılıyorken hâlâ bir çekirdeğin eksikliği
hissedilmektedir ve bu nedenle GNU işletim
sistemi bir türlü tamamlanamamaktadır. Tam bu
esnada başka bir "hacker" kendi projesini
başlatmış ve camiaya duyurmuştur. Kader GNU
Projesi'ni Linux ile bir araya getirmiştir!
4. Linux ve GNU Projesi buluşması
RMS Özgür Yazılım Hareketi kapsamında GNU
Proje'sini
geliştire
dursun
Helsinki
Üniversite'sinde bir öğrenci olan Linus Torvalds
1991 yılında Intel 8386 işlemcili bilgisayarını
satın almış, üzerindeyse Minix kullanmaktadır.
Geniş Unix sunucularına bağlanmak için ihtiyaç
duyduğu programı kendisi yazmaya başlayan
Linus, bunun için yeni aldığı işlemcinin
nimetlerinden yararlanmak istemiş ve hali
hazırda kullanmış olduğu işletim sisteminden
farklı bir terminal öykünücüsü yazmıştır. Linus,
programı geliştirdikçe yazılan şeyin artık bir
programın ötesine geçtiğini, hemen neredeyse bir
işletim sistemi çekirdeği olduğunu fark etmiştir.
Bu aşamadan sonra kendi ihtiyaçlarını
karşılayacak Unix benzeri, Minix'ten ilham alan
bir çekirdeğin temellerini oluşturmuş ve bunu
camiaya duyurmuştur. Bu çekirdeğin üzerinde
gcc ve bash gibi bazı GNU programlarını
çalıştırması da cabası olmuştur. Bu yıllarda
etrafta GNU Projesi dahilinde yazılmış birçok
program olmasına rağmen bu programların
üzerinde koşacağı bir çekirdek ve buna bağlı
olarak bir işletim sisteminin eksikliğinin oluşu
büyük bir sıkıntı durumundadır. İşte tam bu
noktada Linux'un duyurulması hem Linux hem
de özgür yazılım savunucuları için büyük bir
umut ışığı olmuştur.
çıkartmanın zamanı geldi. Şu ana kadar
anlatılanlarla aslında soruya cevap vermiş olduk.
Fakat bir üstteki paragrafta bahsi geçen kavram
kargaşasını açıklamak ve sorunun cevabını
toparlamak adına bir derleme yapalım. Linux
olarak adlandırılan işletim sistemi aslında üç
parçadan oluşmaktadır.
4a. Çekirdeğin kendisi: Linux
4b. Üzerine giydirilen GNU Projesi dahilindeki
İlk yılında farklı bir lisans ile dağıtılmaya programlar: gcc, vb.
başlayan Linux, ikinci yılında tamamen GNU 4c. GNU Projesi kapsamına girmeyen üçüncü
GPL lisansı altına girip bu şekilde dağıtılmaya parti yazılımlar: Xorg, vb.
başlanmıştır. Bunun da kazandırdığı ivmeyle
birçok GNU programı Linux ile bütünleştirilmiş Görüldüğü üzere şu anda bizlerin Linux diye
ve işletim sistemine dahil edilmiştir. Bu adlandırdığı işletim sistemi sadece çekirdeğin
aşamadan sonra çekirdek olarak başlayan Linux kendisini barındırmamaktadır. Biz her ne kadar
ismi bir işletim sistemi olarak anılmaya kavram kargaşasını açıklayalım desek de ortada
başlanmıştır. Fakat bununla beraber bir kavram süre giden bir kargaşa mevcuttur. RMS ortaya
çıkan bu işletim sistemini sadece Linux olarak
kargaşası peyda olmuştur.
İkinci bölümde cebimize koyduğumuz soruyu adlandırmanın doğru olmadığını, mutlaka
GNU/Linux olarak kullanılması gerektiğini
savunmaktadır. Zira RMS'ye göre GNU
programları olmadan Linux bir anlam ifade
etmeyecektir. Linus Torvalds ise adlandırmanın
Linux olarak yapılmasının yanlış olmadığını zira
bu projenin aslen GNU projesine girmediğini
söylemektedir. Görülebileceği üzere ortada nihaî
bir karar yoktur ve olması da mümkün değildir.
Kimi kullanıcılar GNU/Linux tercih ederken,
birçok kullanıcı ve camia genel olarak kullanılan
işletim sistemine Linux demektedir.
22
Gnu/Linux UBUNTU REHBERİ
GNU programlarının da kendisine dahil
edilmesiyle Linux bir işletim sistemi haline
gelmişti. Ancak bu işletim sistemini bir araya
getirmek için iyi seviyede *nix bilgisi ve
yapılandırma
tecrübesine
sahip
olmak
gerekiyordu. Peki son kullanıcı nasıl Linux
kullanmaya başladı? Elbette çekirdeğin kendisini
alıp, üzerine GNU ve üçüncü parti programları
yükleyip, yapılandırmayı kendisi hallederek
değil. Linux'un yayımlanmasından hemen sonra
ortaya Linux dağıtımları çıkmaya başladı. Bir
sonraki bölümde bir Linux dağıtımı ne demektir
bunu açıklamaya çalışacağız. Fakat öncelikle
ikinci bölümün sonunda yaptığımız özeti biraz
f. Linux çekirdeğinin ve GNU uygulamalarının
daha genişleterek tekrar verelim.
bir araya gelmesiyle Linux veya GNU/Linux
a. Farklı bir dünyaya giriş yapıyoruz, temel olarak adlandırılan işletim sistemi ortaya
çıkmıştır.
noktaları öğrenmeliyiz.
b. Çekirdekler işletim sistemlerinin kalbidir.
Etrafta işletim sistemlerine bağlı olarak birçok 5. Linux dağıtımları
çekirdek olabilir.
c. Çekirdekler tek başlarına son kullanıcı için bir Son kullanıcı açısından çekirdeği alıp, üzerine
uygulamaları
giydirip
ardından
da
şey ifade etmezler.
ç.
Linux,
Linus
Torvalds
tarafından yapılandırmaları tamamlamak pek kolay bir iş
geliştirilmeye
başlanmıştır
ve
topluluğa değildir. İlk aşamada bir Linux işletim sisteminin
kendisini bile kullanmak bir hayli zorlu bir
duyurulmuştur.
d.
Linux,
(b)
maddesinde
bahsedilen durumken, tek tek bütün bu işlemleri yapmaksa
ortalama
bir
*nix
bilgisinin
üzerini
çekirdeklerden sadece bir tanesidir.
e. Richard Stallman tarafından başlatılan GNU gerektirmektedir. İşte bunun farkında olan bazı
Projesi ile ortaya birçok GNU uygulaması ve bir uzman kullanıcılar, biraz da her seferinde aynı
adet gelişimini tamamlayamayan çekirdek derleme, toparlama işlemini yapmamak için
"Linux
dağıtımı"
geliştirme
fikrini
(HURD) çıkmıştır.
23
düşünmüşlerdir. Bu iş ilk olarak her ne kadar H J
Lu's "Boot-root" isimli bir dağıtım ile başlamış
görünse de tam olarak ortaya çıkan ve topluluğa
açılan dağıtım MCC Interim Linux olmuştur.
Dağıtımın çıkışı Linux çekirdeğinin 0.01
sürümünün dağıtıma açılmasından altı ay sonra
olmuştur. Bu aşamadan sonra ardı ardına yeni
dağıtımlar hazırlanmaya başlanmıştır. MCC
Interim Linux'u takip eden sene, arada çıkıp
miadını tamamlayan bir dağıtım olmuştur: SLS.
Kullanıcıları arasında Patrick Volkerding ve Ian
Murdock da vardır. Daha sonra bu iki isim çıkış
tarihi en eski olup da (Ağustos 1993) hâlâ
günümüzde yaşayan iki büyük dağıtımı
oluşturmuşlardır:
Slackware
ve
Debian.
Slackware SLS üzerinden doğmuş olup, Debian
özgün bir şekilde oluşturulmuştur.
Peki dağıtımların son kullanıcı açısından tam
olarak faydası neydi? Her şeyin başında ortaya
çıkan dağıtımlar bu bölümün ilk cümlelerinde
açıklanan sıkıntıları son kullanıcının omuzundan
almaktaydı. Çekirdek ve etrafında olması
gereken uygulamaları bir araya getirip, ilgili
yapılandırmaları halletmekteydiler. Hatta bir
kurulum aracı eşliğinde bunları kullanıcılara
rahatlıkla yaptırmaktaydılar. Tabii dağıtımların
faydaları bu kadarla kalmayacaktı. İlerleyen
senelerle beraber çıkan dağıtım sayısı da artacak,
kullanıcıların daha rahat bir şekilde Linux kurup
kullanmaları için çeşitli ve köklü değişiklikler
olacaktı.
Gnu/Linux UBUNTU REHBERİ
daha sonradan kendi isteğiyle bir program
kurmak istediğinde yine belli başlı zorluklarla
karşılaşıyordu. Programlar kaynak kodlarıyla
beraber dağıtılıyor, bir kullanıcı bu programı
kullanabilmek için bu kaynak kodu alıp, derleyip
ardından çalıştırabileceği bir ikilik uygulama
haline getiriyordu. Bu sürecin tamamlanması
yani kullanıcıların bu programı derleyebilmesi
için, geliştirme program ve kütüphanelerine
ihtiyaçları oluyordu. Bazen bunların tespiti kolay
olsa da zaman zaman hangi program ve
kütüphaneye ihtiyaç duyulduğunun belirlenmesi
biraz karışık olabiliyordu. İşte bu noktada
akıllara yeni bir fikir geldi. Debian'ı geliştiren
Ian Murdock ve ekibi, programların derlenip
kuruluma hazırlanabileceği, daha sonra da
paketlenmesinin ardından son kullanıcıya servis
edebilecekleri bir sistem düşündüler. Kabaca
yapılan iş paketleme oluyordu. Bu hap olarak
hazırlanan paketi kullanıcı indiriyor ve ardından
sistemine kuruyordu. Hazırlanan paketler .deb
şeklinde oluyor ve kullanıcı bunu sistemde
mevcut bulunan dpkg ile kuruyordu. Bu
muazzam fikir son kullanıcı açısından oldukça
6. Paketleme sistemleri
kolaylaştırıcı bir etki oluşturdu. Kullanıcı
derleme meşakkatine girişmeden istediği
- Debian ve DEB paketleri programı kurabiliyor, beğenmeme veya ihtiyacı
Linux'un ilk yayımlandığı süreçte sadece kalmaması durumunda sistemden sorunsuzca
kendisini derleyip toparlamak ve ardından temizliyordu. Bu gelişmeler yaşandığı sıralarda
yapılandırmasını
tamamlamak
dağıtımların tarihler 1994 senesini gösteriyordu.
ortaya çıkışıyla bir şekilde aşılsa da, kullanıcı
Linux yıllar geçerek gelişmeye devam ettikçe,
kendisini temel alarak ortaya çıkan dağıtım
sayısı da artmaya başladı. Suse, Red Hat,
Mandrake gibi dağıtımlar birer birer camiada
yerini aldılar. Dağıtımlarla beraber son
kullanıcının hizmetine sunulacak başka projeler
de oluşturulacaktı. Birer yıl arayla Linux
kullanıcıları için günlük anlamda sistemi
kullanabilecekleri,
yapılandırmalarını
bazı
araçlarla yapabilecekleri, beraberinde gelen
uygulamaları ile işlerini görebilecekleri masaüstü
ortamları olan KDE ve Gnome'un ilk sürümleri
yayımlandı (1998 - 1999). Linux artık son
kullanıcı masasına çoktan inmiş, yavaş yavaş
kişisel bilgisayarlarda yerini almaya başlamıştı.
Artık bu yeni işletim sistemi dağıtımlar gibi
masaüstü ortamları olarak da kullanıcılarına
alternatifler sunuyordu ve bu özgürlüğün
getirilerinden sadece bir kaçıydı. Ancak asıl
köklü
değişim
program
kurulumlarının
derlemenin ötesine geçmesiyle yani paketleme
sistemlerinin devreye girmesiyle yaşanacaktı.
24
Her ne kadar .deb paketleri ile program kurmak
oldukça kolay olsa da, bu programın çalışması
için gereken diğer bağımlılıkları bulup kurmak
yine
kullanıcının
kendisine
bırakılmış
durumdaydı. Örnek vermek gerekirse, eğer bir A
programının çalışması için ayrıca bir B programı
ve C kütüphanesi gerekiyorsa bunu dpkg kendisi
halletmiyordu. Kullanıcı B ve C paketlerini
kendisi derleyecek veya varsa .deb paketlerini
bulacaktı. Bir süre sonra bu meseleyi de çözmek
için yeni bir proje düşünüldü: deselect. deselect
kabaca kullanıcının yapacağı işi hallediyor ve
kendisine gösterilen kaynakları tarayarak
programları tüm bağımlılıkları ile beraber
kuruyordu. Bu kaynaklar CD, ağ veya internet
üzerindeki bir Debian arşivi olabiliyordu.
Projenin ilk alfa sürümünü verdiği tarih 1995
senesinin henüz başlarıydı. Bu öyle bir
gelişmeydi ki, günümüzdeki depo (repository)
Gnu/Linux UBUNTU REHBERİ
kavramını hayata geçirmiş oluyordu. Artık
kullanıcılar etrafta .deb paketleri aramak yerine
kolay bir şekilde istedikleri uygulamayı
bağımlılık
sorunlarını
düşünmeksizin
kurabileceklerdi. Aradan henüz iki sene geçmişti
ki deselect'in yerini alacak APT uygulamalarının
çalışmaları başlatıldı. 1998 senesinde deneme
sürüşleri yapılan bu uygulamalar 1999 yılında
Debian'ın 2.1 numaralı sürümüyle dağıtımda
yerini aldı ve geliştirilip, yenilenerek günümüze
kadar geldi.
- Redhat ve RPM paketleri Debian cephesinde .deb paketleri yerli yerine
oturmuşken, Redhat cephesinde de paketleme
sistemleri için çalışmalar devam ediyordu.
Redhat bünyesindeki birkaç projenin geliştirilip
bir araya getirilmesinin ardından nihayetinde
1998 senesinde RPM (Redhat Package Manager)
adıyla
bir
paketleme
sistemi
camiaya
kazandırılmış oldu. DEB'e alternatif olan bu
paketleme sistemi Redhat ile kullanılmaya
başlandıysa bile, bir süre sonra başka büyük
dağıtımların da beğenisini kazandı ve bu
dağıtımlar tarafından kullanılmaya başlandı.
Redhat (Fedora) dışında RPM kullananlar
arasından en bilinen dağıtımlar Suse (OpenSuse)
ve Mandriva'dır. RPM de DEB'e benzer bir
mantık sunuyordu kullanıcılara: Hap olarak
hazırlanmış
paketleri
kolayca
sisteme
kurabilmek. Elbette tek başına RPM de
bağımlılık problemlerini çözmüyordu. Bunu
halletmek için farklı uygulamalara ihtiyaç vardı.
Mandriva'nın kullandığı urpmi, bağımsız olarak
geliştirilmeye başlanan ve daha sonra Suse
tarafından kullanılan Yum bunlardan sadece iki
tanesidir. Kabaca bunlar da RPM paketleri için
depolardan bağımlılık sorunlarını çözerek
sisteme paket kurmaya yarayan uygulamalardır.
- Diğer dağıtımlar ve paketleme sistemleri Linux tarafında baskın olarak bilinen iki
paketleme sistemi DEB ve RPM olmasına, bu iki
sistemin
birçok
dağıtım
tarafından
kullanılmasına rağmen farklı dağıtımlarla
kullanılan başka paketleme sistemleri de
mevcuttur. Bunlarda da genel amaç benzerdir:
Kullanıcının
derleme
işlemlerine
kendisi
tarafından girişilmeden sistem tarafından
25
halledilmesi.
Slackware tarafından ilk günden bu yana
kullanılan TGZ, biraz Debian'ın daha fazla
yaygınlaşmasından, biraz da DEB sistemi
karşısında kuvvetsiz kalmasından dolayı pek
yaygınlaşıp gelişemedi. Kabaca tar kullanan ve
basit bir paketleme sistemine sahip olan TGZ,
DEB ve RPM kadar kuvvetli bir paketleme
sistemi değildir.
Archlinux ile camiaya kazandırılan Pacman
dağıtımın belki de popüler olmasındaki en büyük
etkenlerinin başında gelmektedir. Sıfırdan
yazılan bu paketleme sistemi oldukça hızlı ve
kullanışlı olmasıyla ön plana çıkar.
Ülkemizde
TÜBİTAK/UEKAE
bünyesinde
Pardus ile geliştirilmeye başlanan bir başka
paketleme sistemi ise Pisi'dir. Python ile yazılmış
olan bu sistem, paketleme aşamalarında yine
Python ve XML alt yapısını kullanır.
Görülebileceği üzere Linux dağıtımlarının
gelişimi biraz sancılı olsa bile gelinen şu
aşamada son kullanıcı açısından oldukça
kullanışlı hale gelmişlerdir. Artık bir kullanıcı
ihtiyacı olan paketi kurmak için internette
gezinerek aramak yerine, kendi dağıtımıyla gelen
uygulama kurulum yöneticisini açıp, istediği
programı aratıp kur demektedir. Başka bir şey
yapmasına
gerek
kalmadan
dağıtımın
Gnu/Linux UBUNTU REHBERİ
deposundan ilgili program indirilerek sistemine
kurulmaktadır.
Mevcut
bulunan
büyük
dağıtımların depoları her geçen gün biraz daha
genişleyerek kullanıcıların isteklerine neredeyse
%100'lük bir oranla karşılık verecek duruma
gelmişlerdir.
Bir
sonraki
bölüme
geçmeden
bildiklerimizi tekrar güncelleyelim:
ç.
Linux,
Linus
Torvalds
tarafından
geliştirilmeye
başlanmıştır
ve
topluluğa
duyurulmuştur.
d.
Linux,
(b)
maddesinde
bahsedilen
çekirdeklerden sadece bir tanesidir.
e. Richard Stallman tarafından başlatılan GNU
Projesi ile ortaya birçok GNU uygulaması ve bir
adet gelişimini tamamlayamayan çekirdek
(HURD) çıkmıştır.
f. Linux çekirdeğinin ve GNU uygulamalarının
bir araya gelmesiyle Linux veya GNU/Linux
olarak adlandırılan işletim sistemi ortaya
çıkmıştır.
g. Linux'un duyurulmasıyla beraber birer birer
farklı dağıtımlar GNU/Linux camiasında yerini
almaya başlamışlardır.
h. Bir süre sonra dağıtımlar kullanıcıların
rahatlıkla uygulama edinip kurmaları için
paketleme sistemleri ve depolar kullanmaya
başlamışlardır.
önce 7. GNU/Linux dünyasının haylaz çocuğu: Ubuntu
a. Farklı bir dünyaya giriş yapıyoruz, temel
noktaları öğrenmeliyiz.
b. Çekirdekler işletim sistemlerinin kalbidir.
Etrafta işletim sistemlerine bağlı olarak birçok
çekirdek olabilir.
c. Çekirdekler tek başlarına son kullanıcı için bir
şey ifade etmezler.
Ubuntu'nun kat ettiği yolu görene kadar.
Ubuntu'nun hikâyesi Mark Shuttleworth ile
başladı dersek pek de yalan söylemiş olmayız.
Kendisi Güney Afrika'da doğmuş olan bu başarılı
müteşebbis
üniversite
yıllarında
Debian
geliştirici takımı arasına katılmıştır. Bir süre bu
desteği sürdürdükten sonra iş hayatına atılıp,
kurduğu bir şirketi hatırı sayılır bir miktarda
satmasının ardından 2004 yılında aklındaki
projeyi hayata geçirmek için tekrar özgür yazılım
camiasına dönmüş ve Debian e-posta listesinde
fikrini
topluluğa
duyurmuştur.
Mark
Shuttleworth'ün aklındaki fikir son kullanıcı için
tasarlanmış, kullanımı kolay ve belirli tarihlerde
yeni sürüm veren bir dağıtımdır.
Ubuntu'dan önce bu dağıtımın arkasında olacak
Canonical
Ltd.
şirketini
kuran
Mark
Shuttleworth, yanına aldığı gönüllülerle beraber
projeyi başlatmıştır. İsim seçimi içinse oldukça
farklı bir yaklaşım sergilenmiştir. Zulu dilindeki
"Diğerleri için insanlık" kaba anlamını taşıyan
fakat arkasında koskoca bir felsefe barındıran
Ubuntu ismi seçilmiştir. İsmiyle bile camiada
farklı olacağını hissettiren bu yeni dağıtım,
gelişme süreciyle beraber isim seçmedeki
başarısını yapısal anlamda da gösterecektir.
2000'li yılları geride bıraktığımızda ortada irili
ufaklı birçok dağıtım mevcuttu. Linux dünyasına
adım atan hemen her kullanıcı bu farklı dağıtım
yelpazesinden birinde demir atıyor, ihtiyaçlarını
buna göre şekillendiriyor ve Linux üzerinde
yaşamına
devam
ediyordu.
Ancak
bu
dağıtımlardan hiçbirinin tam anlamıyla baskın Taban olarak Debian ve onun paketleme
olduğunu söylemek mümkün değildi. Ta ki 2004 sistemini kullanan Ubuntu ilk sürümünü 2004
ile başlayıp günümüze kadar uzanan süreçte yılının Ekim ayında vermiştir. Sürüm ismi olarak
26
Gnu/Linux UBUNTU REHBERİ
4.10 seçilmiştir. Burada Yıl.Ay kavramı
kullanılmıştır. Ubuntu belirli bir periyotta sürüm
yayımlamaktadır. Her altı ayda bir yeni sürüm
çıkartan Ubuntu, böylece yılda iki sürüm
çıkartmış olur. Çıkartılan aylar olarak da Nisan
ve Ekim ayları seçilir. Böylece bir sonraki sürüm
5.04, 5.10 gibi gider. Aynı zamanda her sürüm
için bir kod adı belirlenir. Örnek vermek
gerekirse 8.04 için Hardy Heron kullanılmıştır.
İlk kelime ikinci kelimedeki hayvanı betimleyen
bir sıfattır. Buradaki anlamı Dayanıklı, sağlam
balıkçıldır. Son çıkan sürüm olan Jaunty
Jackalope ise Keyifli Jackalope (Tavşan ve
antilop karışımı efsanevi bir hayvan) gibi bir
isim taşır ve bunun gibi ilginç kod adlarını
Ubuntu'da görmek mümkündür. Hatta bir sonraki
sürümün kod adının ne olacağı konusunda
hararetli ve keyifli tartışmalar da yapılır.
Debian'ın kararsız ağacındaki paketleri kullanan
Ubuntu hâlâ yoğun olarak Debian paketlerini
kullanır ve kendisine göre şekillendirir. Bu
nedenle kendisine Debian'ın genç kardeşi demek
pek yanlış olmaz. Fakat kendisini Debian'dan
ayıran en büyük özelliği son kullanıcı için birçok
yapılandırmanın hazır olarak gelmesi ve istikrarlı
bir şekilde her altı ayda bir yeni sürüm
çıkartmasıdır. Tabii Ubuntu'nun arkasındaki
Canonical Ltd. şirketi ve maddi desteği ise asla
es geçemeyiz. Zira
Mark Shuttleworth'ün
kurmuş olduğu bu şirket ve Ubuntu projesine
akıttığı para camiaya oldukça olumlu bir ivme
kazandırmıştır. Geliştiricileri profesyonel olan ve
bu işten para kazanan bu dağıtım tamamen
ücretsizdir. Sonuna kadar da ücretsiz olarak
yayımlanacağının taahhüdünü de vermektedir.
Bu taahhütle de kalmayıp isteyene kapısına
kadar Ubuntu kurulum CD'sini ücretsiz olarak
göndermektedir.
2004 yılında çıkışıyla beraber arkasına çok
kuvvetli bir rüzgâr alan Ubuntu geçen senelerle
beraber güçlendi ve son kullanıcının tercih ettiği
27
en büyük dağıtımlardan biri oldu. Hatta şu
andaki kullanım oranlarına bakıldığında en
büyüğü olduğunu söylemek pekâlâ mümkün.
2009 yılının ortalarına geldiğimiz şu sıralarda
etrafa göz gezdirdiğimizde rahatlıkla Ubuntu'nun
dağıtımlar
arasındaki
baskın
rolünü
görebiliyoruz.
Serkan ÇALIŞ
[email protected]
http://www.heartsmagic.net
KAPİTALİZM VE ÖZGÜR YAZILIMLAR...
Kapitalizm ve Özgür Yazılımlar
Dünya kapitalizmi tarihinin gördüğü en büyük
krizlerden birini yaşarken günlük hayatın en
motor güçlerinden biri olan bilişim dünyası da
bundan en çok etkilenen sektörlerin başında
geliyor. Dünyanın en büyük şirketleri birbiri
ardına işçi çıkarıyorlar, birbirleri arasındaki
rekabet olağanüstü seviyeye çıkıyor. Hatta bazı
şirketler iflasın eşiğine geliyor.
Tabii bu kriz döneminde ilginç şeyler de
yaşanıyor. Hatta sevindirici desek mi siz karar
verin. Son bir yılda özgür olmayan yazılımlar ve
işletim sistemlerinin pazar paylarında bir
daralma yaşanırken özgür yazılımlara olan
ilginin arttığını görüyoruz. Özgür yazılım
dünyası krizden etkileniyor ama olumlu
etkileniyor. Özgür yazılım dünyası krize
yenilmiyor, krizi yeniyor. Peki bunun nedeni ne?
Bunun nedeni özgür yazılımların kapitalist bir
niteliğe sahip olmamasıdır.
Özgür yazılımlar, kar için değil insanların
faydalanabilmesi için üretiliyor ve insanlar onları
diledikleri gibi dağıtabiliyorlar. Bu nedenle şu
anki kriz döneminde ücretli ve kişilere kendisini
olduğu gibi dayatan yazılımlar yerine onlarla
aynı işi yapabilecek, insanlara sundukları kendi
hayal güçleri oranında seçenekler sunabilecek ve
özgürce dağıtılabilecek yazılımlar yükselişe geçti.
Özgür yazılımlar, binlerce bilişim işçisinin
sömürülmesiyle üretilmiyor, insanların kendi
istekleriyle zamanlarını verdiği yazılımlar olarak
ortaya çıkıyor.
Özgür yazılımlar genellikle parayla satılmıyor,
lisans sorunu çıkarmıyor, insanları korsan ürün
kullanmak
zorunda
bırakmıyor.
Özgürce
dağıtılıyor.
Ticari yazılımlar, rekabetten dolayı tam
olgunlaşmadan piyasaya sürülüyor ve pek çok
güvenlik açığı taşıyabiliyorlar sonrasında ise pek
çok yama yayınlanıyor. Özgür yazılımlarda ise
böyle bir durum görülmüyor, yamalar üretiliyor
ama ticari yazılımlardaki boyutta değil.
Bu nedenle özgür yazılımlar kapitalist değiller ve
bu krizden zarar görmüyorlar. Özgür yazılımlar
hızla gelişiyorlar ve açıklarını kapatıyorlar,
çeşitleniyorlar ve ihtiyaçlara daha çok cevap
veriyorlar. Bunların dışında özgür yazılımların
gelecekte bilim ve teknolojinin gelişimi
açısından
önemli
bir
yer
tutacağını
söyleyebiliriz. Geleceğin dünyasında bilim ve
teknoloji bir grup bilim insanının ve araştırıcıgeliştiricinin tekelinde olmaktan çıkacaktır.
Özgür yazılımlar sayesinde bilişim dünyasında
şimdiden böyle bir gelişme yaşanıyor. Bir grup
maaşlı programcının yerine her gün biraz daha
büyüyen bir topluluk tarafından üretiliyor özgür
yazılımlar ve dünyanın farklı yerlerindeki
binlerce sıradan insanın görüş alış-verişi ile
zenginleşiyor.
Program yazmayı bilenler
28
yazıyorlar, bilmeyenler de çeşitli yollarla bu
sürece katkı yapıyorlar.
Program yazmayı bilmiyorum diye üzülmeyin
siz de özgür yazılımlara destek olabilirsiniz.
Çevrenizdeki
insanlara
özgür
yazılımları
tanıtabilirsiniz, özgürce dağıtabilirsiniz. Özgür
yazılımlar üzerine yazabilirsiniz, dergimiz Sudo
gibi oluşumlarda yayımlatabilirsiniz.
OKAN AKINCI
[email protected]
GNU/LİNUX'A HİCRET...
Linux'e Geçişte Yaşanan Sorunlar
Hepimiz yeni bir işletim sistemiyle tanışırken bir
takım sorunlar yaşamışızdır. Nasıl kullanılacak,
neler yapılabilir bu sistemde, özellikleri nelerdir
gibi pek çok sorun kafamızın içinde
dolanmaktadır. Aslında bilgisayar kullanmaya
yeni başlıyorsak Linux'la tanışmamız sadece
bilgisayarın
nasıl
kullanıldığıyla
ilgili
sorunlarımız dışında bir sorun çıkarmayacaktır.
Fakat Linux dışında başka bir işletim sistemini
yıllarca başarılı bir biçimde kullandıktan sonra
Linux'la tanışan pek çok kullanıcının büyük
zorluklar çektiği ve hatta pek çoğunun ne yazık
ki pes edip eski işletim sistemlerine geri
döndüğünü gördük. Bunun en önemli nedeni bir
işletim sistemini kullanmanın başka bir işletim
sistemini de kolayca, zahmete katlanmadan
kullanabilecekleri
anlamına
geldiğini
sanmalarıdır.
Bu konuda ben kendi yaşadığım deneyimi
anlatmak istiyorum. 10 yıl boyunca Windows
kullanmıştım ve bu konu da çok da iyiydim.
Aslında bu 10 yıl içinde Linux'un adını pek çok
kez duymuştum ama nasıl bir şeydir hiç
bilmiyordum. 2008 yılının Ağustos ayında
tesadüfen elime bir Pardus 2008 CD'si geçti,
hemen taktım bilgisayarıma ama nedense bir
türlü çalıştıramıyordum. Ben de Pardus'un arızalı
olduğunu düşünüp başka bir dağıtım aradım.
İnternette Ubuntu'nun en çok tavsiye edilen
dağıtımlardan bir tanesi olduğunu öğrenince
hemen indirip CD'ye çektim.
klasörü yoktu. Ne yapacağımı şaşırmış
durumdaydım, pes ettim. Ubuntu'nun başka
özelliklerini arayayım dedim, daha Ubuntu
yenilir mi içilir mi onu anlamadan Compiz
Fusion kullanmayı denedim dolayısıyla çok
zorlandım ama Ubuntu Türkiye forumu
sayesinde bunun üstesinden geldim.
Bir de Windows yazılımlarını Linux altında
çalıştırayım dedim ve Wine kurdum, ilk işim de
Need For Speed-Most Wanted kurmayı denemek
oldu ve iyice çekilmez bir hal aldı. Halbuki önce
Ubuntu'yu doğru dürüst tanımadan bunu
Fakat aynı sorunu yaşamaya devam ettim, yapmam yanlıştı, ayrıca diğer sistemlerinde
meğerse anakartımın biosunu güncellemem kullandığım pek çok yazılımın muadilleri zaten
lazımmış, pes etmedim onu da halletim. Linux'da vardı.
Ubuntu'yu bilgisayara kurduktan sonra ilk işim
ortada bir C ve D sürücüleri aramak oldu ama o Benim bütün bunlardan çıkardığım sonuç şu:
isme sahip bir şey bulamadım. Windows Diğer sistemlerdeki alışkanlıklarınızı Linux
klasörüne benzer bir Ubuntu klasörü aradım onu altında devam ettirmeniz pek kolay değil. Eğer
taviz
vermeyecekseniz
da bulamadım, ortada bir “Program Files” alışkanlıklarınızdan
kullandığınız sistemden hiç vazgeçmeyin.
Yeniliğe açıksanız, keşfetmeyi seviyorsanız, tek
bir sistemi alışkanlık haline getirmek yerine
başka sistemleri de öğrenmek istiyorsanız özgür
yazılım
dünyasının
nimetlerinin
sınırsız
olduğunu göreceksiniz.
OKAN AKINCI
[email protected]
29
YAZILIM İNCELEME "DEVEDE"
Devede ile Video CD oluşturun
Özgür yazılım dünyasının git gide büyümesiyle
birlikte ihtiyaç duyduğumuz pek çok yazılımı
veya
onların
muadillerini
Linux'da
da
görebiliyoruz artık. Bu yazımızın konusu ise
Devede. Özgür olmayan benzerlerinden hiç geri
kalmayan
Devede,
Linux
kullanıcılarına
istedikleri gibi videolarını düzenleme, CD ve
DVD'ye yazma imkânı tanıyor.
Bilinen CD/DVD yazma yazılımları basit bir
video CD'si yazabilse de bir DVD, DivX, Mpeg4 CD'leri yazmakta yetersiz kalabiliyor ya da bu
işi hiç yapamıyor. Bu noktada daha üst düzey bir
uygulamaya ihtiyaç duyuluyor. İşte burada
Devede işimizi görebilen, kullanışlı, arayüzü
basit ve benzerlerine göre sistem kaynaklarını
daha az tüketen bir yazılım olarak karşımıza
çıkıyor.
komutuyla yükleyebilirsiniz. Devede, ilk açıldığı
ekranda size ne tür bir CD oluşturmak
istediğinizi soracak. Burada karşınızda 5 adet
seçenek var: DVD, VCD, SVCD, CVD ve DivX.
Bunlardan bir tanesini seçtikten sonra karşımıza
onunla ilgili ekran gelecektir.
Devede'yi Ekle/Kaldır menüsünden ya da
sudo apt-get install devede
Biz burada DVD seçeneğine girdik. İşaretinin
bulunduğu ekle butonuna basınca yazmak
istediğiniz videoyu bulunduğu konumdan bulup
ekleyebilirsiniz. Ayar menülerinden dilediğiniz
30
YAZILIM İNCELEME "DEVEDE"
ayarı yapabilirsiniz. “Menu Options” butonu ise
bize istediğimiz gibi bir DVD menüsü oluşturma
olanağı veriyor. Devede 185 MB, 650 MB, 700
MB CD'lere ve 1.4 GB, 4.7 GB ve 8.5 GB
DVD'lere yazma olanağı tanıyor.
İleri butonuna bastığımızda ise oluşturma
işlemine başlayacaktır. DVD oluştururken bu
işlem biraz uzun sürebilir, aynı işi yapan bütün
yazılımlarda olağan bir durumdur bu. Çünkü
burada “transcode” işlemi yapılmakta ve bu
işlem biraz uzun sürmektedir. Fakat Devede söz
konusu olunca bu işlem o kadar uzun sürmediği
gibi sistem kaynaklarını aşırı düzeyde
sömürmüyor ve işlemcinin fazla ısınıp
bilgisayarınızın kapanmasına neden olmuyor.
İşlem tamamlandığında kullanıcı adınızın olduğu
dizine girdiğinizde orada oluşturduğunuz
dosyanın adına sahip bir dizin göreceksiniz. Bu
dizinin içinde de bir ISO dosyasını bulacaksınız,
bundan sonra yapmanız gereken tek şey bu ISO
dosyasını bir CD yazma yazılımı ile kalıp olarak
yazmanız. Ondan sonra video CD'niz artık
hazırdır.
OKAN AKINCI
[email protected]
31
Sayı 8 Haziran 2009
SUDO, Creative Commons (CC) by-nc-nd ile lisanslanmıştır.
Not: SUDO, Gimp ve Scribus gibi özgür tasarım araçları
kullanılarak
hazırlanmıştır.
Kullanılan
içerikten
yazarları
sorumludur. SUDO, GNU/Linux dağıtımları altında sorunsuz olarak
görüntülenir.
Sudo Dergi Tayfası
Gerçek Adı
Mustafa ALKAN
Serdar GÜNDÜZ
H. Said ALTUNER
Volkan GÜRSOY
Murat GÜRCÜN
Okan AKINCI
Ayhan AKTAŞ
Fuzuli
Taha GÖKDENİZ
Üye Adı
Yetki ve Ünvanı
ihtiyar Said
egitimist
haritsu
Tutunamayan
ALpAsya
XRumer
By_Mihni
Dergi Tayfası
jazzistan
Dergi Tayfası
Dergi Tayfası
Dergi Tayfası
Dergi Tayfası
Dergi Tayfası
Dergi Tayfası
Dergi Tayfası
Dergi Yazarı
Dergi Tayfası
Diğer Görevleri
Proje Sorumlusu
Tasarım Sorumlusu
Dergi Yazarı
Dergi Yazarı
Dergi Yazarı
Dergi Yazarı
Dergi Yazarı
İmla Denetçisi

Benzer belgeler

Windows İadesi - Tilkinin Dilinden

Windows İadesi - Tilkinin Dilinden AKINCI arkadaşımız; Devede incelemesi, önemlisi bize özgürlüğümüzü hissettiriyor. "Kapitalizm ve Özgür Yazılımlar" başlıklı Biz de birer açık kaynak gönüllüsü olarak makalesi ve "Linux'la Tanışırke...

Detaylı