TÜRK DİLİ

Transkript

TÜRK DİLİ
www.durna.se
TÜRK D L
D L NED R?
Dil insanlar aras nda anla may sa layan tabii bir vas ta; kendi kanunlar
içerisinde ya ayan ve geli en canl bir varl k; milleti birle tiren, koruyan ve onun ortak
mal olan sosyal bir müessese; biny llar boyunca geli erek meydana gelmi bir soysal
kurum; seslerden örülmü bir a ; temeli bilinmeyen zamanlarda at lm bir gizli
antla malar sistemidir.
Dil, di er insalanlarla bütün il ikilerimizde bize arac l k eden, sosyal ba lar m z
düzenleyen bir vas ta olarak hayat m z n her safhas nda mevcuttur. Evde, okulda,
sokakta, çar da, i yerinde ve her yerde onunla beraber ya yoruz. Insan konu tu u
dili do du u günden itibaren haz r bulur. Fakat dil do u tan bilinmez.%lk ayalarda
a lamalar, taklit, birtak m hareketlerle anla ma sa lamaya çal r. Çocuk içinde ya ad
toplulu un dilini, anadilini uzun bir ç rakl k devresi süresince ö renir. Daha sonra
kula na gelen seslerin belli kavramlara, hareketlere, varl klara kar l k oldu unu
anlamayla ba lar.
Dil insan benli inin ayr lmaz bir parças dar. %nsan zekas n n, insanda siniri
çizilemeyen duygu ve dü ünce kabiliyetinin sonuçlar kendi benli inin d na ancak dille
aktar l abbilir. Bu bak mdan dil ile dü ünce iç içe girmi durumdad r. %nsan dil ile
dü ünür. Dilin geli mesi dü ünmeyi dü ünceye, dü üncenin geli mesi de dile ba l d r.
Çe itli medeniyetlerin meydana getirilmesin sa layan dü ünce, geli mesini dile
borçludur.
Dil her eyden önce sosyal ve milli bir varl kt r. Fertlerin üstünde, bir milleti
ilgilendirir. Bütün bir melletin duygu ve dü ünce hazinesini te kil eder. Bir milleti ayakta
tutan, fertleri birbirine baglayan, sosyal hayat düzenleyen ve devam ettiren, milli uuru
besleyen bir unsur olarak dilin oynad
rol çok büyüktür. Ba ms zl n temeli milli
uurdur. Milli uurun en kuvvetli kayna ise dildir.
Belli ses öbeklerinin insanlar aras nda dan kl bir de er kazanarak birer kavrama
kar l k olmalar dilin olu mas nda esas say labilir. Bunun gibi onlar n çe itli kullan lar
da ortak de erler ba layarak dilin kurallar n meydana getirmi olmal d rlar. bunlar
üreyip geni lemi ve az çok titizlikle korunarak ku aktan ku a a aktar lm t r. Ses
kanunlar na uyup zamanla de i melere u ram olmalar da tabiidir.
Dil ile dü ünce organ olan insan beyni destekle e olu mu olmal d rlar. Öyle ki
sonuçta dil dü ünmenin de bir vas tas olmu tur. Ana dilimizden cümleler kurarak
dü ünürüz. Bunlar dile getirdi imizde ad na konu ma deriz. Dil olmasa dü ünce ve
duygu da geli mezdi, insan toplulu u ilirlemez, bir medeniyet olu turamazd . Yine
insano luna bah edilen din hayat ile sanat hayat da dil temeli üzerine kurulmu lard r.
Dil konu ma ayg t n n ç kard
çok çe itli seslerin son derecede karma k bir
birle iminden meydana gelir. Ancak kula m z da bunlar bütün incelikleri ile
ay rdedecek yarat l tad r. Bu sebeple biz onlar çözümlemekte güçlük çekmeyiz.
1
Konu ma organlar n n belirli bir durum alarak bir an içinde ç kard klar basit sese bir
seslik, yahut sadece ses deriz: a, ü,b,t gibi. Bir soluk hamlesi içinde ç kan birkaç sesin
toplulu una da hece ad n veririz: bu, ka/p , pen/ce/re gibi.
Bir dilde bir anlam olan tek veya çok heceli ses öbeklerine kelime deriz: ku ,
görmek, umutsuz gibi. Bir dilin tünün kelimeleri birden o dilin kelime da rc n
meydana getirir. Kelimelerin bir dü ünceyi bir bütün olarak anlatan düzenli toplulu una
cümle ad n veririz: Orhan okula gitmelidir. Bir maksad anlatmak için bir s ra cümleler
kullan r z. Buna da söz deriz. Sözlerle anla mak konu makla olur.
%nsanlar sözlerini uzaktakilere ula t rmak, yada uzun zaman saklamak ihtiyac ile
onlar daha dayan kl bir i aret sistemine çevirmeyi dü ünmü ler, yaz y icat etmi lerdir.
Eski insanlar hakk nda bilgilerimizi birakt klar yaz l belgelerden al yoruz. Milletlerin
yaz dan önceki ya ay lar hakk nda pekaz eyi ö renebildi imiz için tarih yaz yla ba lar,
diyoruz.
%nsanlar her kelime için, her hece için, veya her ses için ayr i aretler kullanan
türlü yaz sistemleri yapm lard r. Bugünkü ileri millletlerin yaz lar nda her i aret bir sese
kar l d r. Bunar harf deriz. Bir dilin kulland harflerin toplulu u o dilin alfabesi olur.
Bu türlü yaz ya da alfabe yaz s ad n veririz. Yaz l bir sözü yeniden seslendirmeye
okuma diyoruz. Sessiz okumak da olur.
KÜLTÜR NED R?
Bugüne kadar kültürün pek çok tan m yap lm t r. Bu tan mlardan birkaç n
a a ya al yoruz:
“Tarihin derinliklerinden süzülüp gelen; zamn n ve ihtiyaçlar n do urdu u, uurlu
tercihlrle,manal ve zengin bir sentez olu turan; sistemli ve sistemsiz ekilde
nesilden nesile aktar lan; bu suretle her insanda mensubiyet duygusu, kimlik uuru
kazan lmas na yol açan; çevreyi ve artlar de i tirme gücü veren; neslliren
ya ad klar zamana ve gelece e bak lar s ras nda geçmi e ait at f d üncesi
geli tiren; inan lar n, kablleni lerin, ya ama ekillerinin bütününe KÜLTÜR denir.”
Sad k Kemal TURAL
“kültür bir toplumun ya ama tarz d r.” C. WIESLER
“Kültür denilince kar m za bir y n hadise ç kar. Bir toplum da, tabiati n d nda,
insan elinden ve dilinden ç kma her ey kültür kavram içerisine girer”Mehmet
KAPLAN
“Kültür, bir toplulu u, bir milleti millet yapan , onu baka milletlerden ay ran hayat
tezahürlerinin bütünüdür. Bu hayat tezahürleri her milletin kendine has olan milli
de erleridir.” M. ERG N
2
Görülüyor ki bütün tan mlarda millet ve milleti meydana getirme, fertler aras ndaki
ili kiler,tabiata
hakim olma, tarihi ba gibi pek çok özellik kültüre ait olarak ifade
edilmektedir. Demek ki milleti millet yapan maddi-manevi de erlerin hepsine kültür
diyoruz.
KÜLTÜR UNSURLARI NELERD R?
1.
Dil: Dil, kültür unsurlar n n ba nda gelir. Çünkü dil olmadan öteki
unsurlar n meydana gelmesi mümkün de ildir. Dil bir milletin ses dünyas d r.
Her millet kainat de i ik ekillerde alg lam ve yorumlam t r. Ayn zamanda
dil kültüre ait bütün de erleri bünyesinde bar nd ran bir kütltür hazinesidir. Bir
dil, onu kullanan milletin kafa yap s n , nas l dü ündü ünü, zihninin nas l
çal t n ve mant n ortaya koyar.
2.
Din: Kültür unsurlar içerisinde çk önemli bir yere sahiptir. Bilhassa
eski devirlerde yüzy llarca bu kültür unsuru ön planda bulunmu ve öteki
kültür unsurlar n gölgede b rakm t r. Dinin milletler üzerindeki hakimiyeti,
imparatorluklardan milli topluluklara geçinceye kadar devam etmi tir.
Milliyetçilik ça nda milletler imparatorluklardan kopunca dinin fonksiyonu da
azalm t r. Dinin bir millet içerisindeki kültüre etkisi ve kültürün di er
unsurlar n n olu mas ve de i mesindeki rolü ise tabbi devam etmektedir. Dini
bayramlar m z ve törenlerimiz bunun aç k örnekleri olarak dikkati çekmektedir.
3.
Gelenek ve görenek: Bunlar bir milletin yaz l olmayan veya hepsi
yaz l olmayan kanunlar d r. Yaz l kanunlar n ço u gelenek ve göreneklere
göre düzenmlenmi tir. Kanun, insan n toplum içerisindeki davran lar n
düzenler. %nsanlar bu düzeni as rlar boyunca gelenek ve göreneklerle
sa lam lard r. Fakat günümüzde bile yaz l l anayasas bulunmayan ülkeler
vard r. Bunlar toplum düzeninin hala gelenek ve göreneklerle
sa lamaktad rlar.
Asl nda ki inin bütün hal ve hareketlerinin yaz l kanunlarla tanzim etmek
mümkün de ildir. Çünkü yasalar genellikle haklar ve cezalar tayin
etmektedir. Oysa insan n toplumda birçok sosyal ili kileri bulunmaktad r: özür
dilemek, selamla mak, sayg göstermek, davetlere kat lmak, konu mak,
tart mak, yazmak vs.. Bu davran larda nas l bir usulün gerekti ini kanunlar
d il gelenek ve görenekler tayin eder.
4.
Sanat: Sanat, bir millet di ir milletlerden ay ran, bir millete has duygu
ve zevklerin tezahürü ve ekillenmesidir. O milletin güzeli yaratma ve bulma
tarz d r. %nsano lu bar n , beslenir, sosyal ve ruhsal ihtiyaçlar n gidermeye
çal r. Bunlar yaparken oyalanmak, ruhunu ok amak, düzeli yakalamk, yeni
güzellikler ortaya koymak ister. Bunun sonucunda sanat eseri ortaya ç kar.
Her milletin sanat e ilimi ayr bir özellik ta r. Söz, ses , mekan, renk k zevk
ve anlay
farkl d r. Demek ki sanat bir milletin ortak zevkinin ifade edili idir.
Bur kültür unsuru edebiyat, resim, mimar , heykel vb... gibi kollara ayr l r.
5.
Dünya görü*ü: Dünya görü ü bir milletin ba ka milletlerden farkl
olan hayat felsefesidir. Bir milletin fertleri ortak kültür dolay s yla tutum,
zihniyet ve davran bak m ndan çe itli ortak özellikler gösterirler. Sosyal ve
ruhi olayalar kar s nda fertlerin bu ortak tutum ve davran lar o milletin
3
dünyü görü ünü meydana getirir. Bunun için her milletle de erler ve de er
yarg lar farkl d r. Askerlik, kahramanl k, a ak , par, namus, temizlik, ahlak,
ölüm, e lence vs. Gibi hayat hadiseleri ve kavramlar her millette de i ik
davran larla kar lan r.
6.
Tarih: Milleti, dolay s yla kültürü meydana getiren unsurlardan birisi
olan tarih, bir milletin ça lar içindeki yürüyü ve görünü üdür. Tarih mazidir,
fakat bu mazi bugünün ve dünün fertlerini millet içerisinde birbirine
ba layarak gelece e ta r. Fertler aras nda kader birli i temin eder. Ayn
millete mensup insanlar tarih sayesinde akrabal klar n fark na varabilirler.
Tarih bir milletin nederen gelip nereye gitti ini gösteren kültür unsuru olarak,
o milletin hayat nda önemli bir yer tutar.
KÜLTÜR TA+IYICI OLARAK D L
Dil, milli haf z n n, milli hat ralar n, duygular n ve dü üncelerin, bütün maddi ve
manevi de erlerin, bütün bulu ve yarat lar n ortak hazinesidir. Millet denilen insan
toplulu unun en önemli sosyal varl d r. Kültürün ilk ve temel unsurudur.
Kültür, varl n nesilden nesile intikale borçludur. Kültürün nesilden nesile
geçmesi, böylece devam ve ya amas kültür ta yac eserler, e itim ve ö retim yolu ile
olur. Onun içindir ki kültür eserleri, e itim ve ö retim kültürün hayat art d r. Dolay s yla
e itim ve ö retimin esas görevi kültürün intikal ve devam n sa lamakt r.
Bir milletin fertleri aras ndaki ortak duygu ve dü ünce ak m dille
kurulabilmektedir. Bu ak m dünden bugüne, bugünden yar na dille aktar lmaktad r.
Bundan dolya dil, ayn zamanda bir kültür aktar c s , bir kültür ta y c s d r. Bir milletin
tarihi, co rafyas , de er ölçüleri, folkloru, müzi i, edebiyat , ilmi, dünya görü ü ve millet
olmay gerçekle itren her türlü ortak de erleri yüzy llar n süzgecinden süzüle süzüle
kelimelerde, deyimlerde sembolle erek hep dil hazinesine ak t lmakta, özünü orada
saklamaktad r.
Gelenek ve görenekler, dünya görü ü, din, sanat,tarih vb. Dil sayesinde nesilden
nesile aktar l r. Zaten bütün bu unsurlar n te ekkül edebilmesi için milletin meydana
gelmi olmas laz md r. Milletin ve öteki kültür unsurlar n n olu mas nda en ba ta gelen
dildir.
Kültür denilince lik akla gelen ey ldilidir. Dil, millet denilen sosyal varl
birle tirmektedir. Fertler aras nda duygu ve dü ünce birli i vücuda getirmektedir.
Milletler duygu ve dü üncelerini yaz ya geçirince daha sa lam bir birlik meydana
geliyor. Çünkü yaz sayesinde duygu ve dü ünceler hem zaman hem de mekan içinde
yay l yor. Biz Orhun Yaz tlar sayesinde bundan bin iki yüz y l önce Göktürklerin varl ,
meseleleri, duygu ve dü ünceleri hakk nda bir fikir ediniyoruz. Tuürklerin yöneticisi
durumunda olan ah slar n halk muhatap al p, halka hitap ettiklerini, yapt klar i leri
halka anlatt klar n görüyürouz. Bu da milletimizdeki demokrasi anlay n n yüzy llar
öncesine kadar uzand n n bir delilidir. Ayn hitap eklini y llar sonra 1071’de
Malazgirt’te Alpaslan’da, 20 yüzy lda Atatürk’te görebiliyoruz.
Türk edebiyat en eski ça lardan bugüne kadar, bütün sahalar , devirleri ve
sosyal tabakalar ile Türk milletinin hayat n , zevkini, dünyü görü ünü, yaratma gücünü
gösteren bir duygu, dü ünce ve hayal dünyas d r. Halk edebiyat halk n ya ay n n,
inanç ve de er hükümlerinnin bir hazinesidir. Bu edebiyat, be ikten ba layarak insan
4
hayat n n bütün safhalar n içine al r. Türk halk edebiyati a k, ölüm, hasret, tabiat
sevgisi, gurbet, a na, din duygusu, alay, kahramanl k, ahlak gibi bütün duygular i ler.
Bunlar n hepsi de kültürümüze ait unsurlard r ve edebiyat vas tas yla ta nmaktad r.
Edebiyat n temel malzemesi ise dildir.
Bir air duygu ve dü üncelerini kendi milletinin fertlerine ancak dili ile
ula t rabilir. Bir yazar, bir bilim adam , bir devlet adam , bir filozof görü lerini topluma
dil youlu ile yayabilir. Milletimizin dünyü görü ü Yunus Emre’nin ilahilerinde,türk
halk n n bayrakta sembolle en vatan sevgisi Mehmet Akif’in %stiklal Mar ’nda, milli
mücadele ruhu Mehmet Emin Yurdakul’un iirlerinde ve bu dönemin romanlar nda,
%stanbul’un güzellikleri, %stanbul halk n n gelenek ve görenekleri Yahya Kemal’in
eserlerinde, Hüseyin Rahmi ve Ahmet Hamdi Tanp nar’ n romanlar nda, Anadolu
insan n n ya ay ve de er ölçüleri Yakup Kadr ‘nin eserlerinde ebedile mistir. Türk
milletinin gelenekleri, flkloru, yüzlerce y ll k hayat tecrübelerinin sonuçlar veçiz ifadesini
atasözlerinde bulmu tur. Destanlar toplum hayat n derinden etkilemi ah s ve olaylar n
efsanele erek günümüze kadar uzanm canl tablolar d r. Deyimler Türk mant n n, dil
felsefesinin sembolleridir.
Kutadgu bilig ile Divanü lügat-it Türk kültür hazinelerimizin en eski olanlar ndan
sadece ikisidir. Bu sat rlara s macak nice eserlerimiz mevcuttur. Bunlardan
kültürümüzle ilgili pek çok unsuru gö renebiliyoruz. Kutadgu Bilig ve Divanü Lügat-it
Türk’te Türk milii bünyesinin ortaya konuldu unu görüyoruz. Divanü Lügat-it Türk’tebu
milli bünyenin d yap s üzerinde durulmu tur. Kutadgu Bilig ‘de ise bu bünyenin iç
k sm yla ilgili esaslar yer almaktad r. Bu eserlerden Türklerin ya ama ekilleri, dünya
görü ü, gelenek ve görenekleri vb. Ö reniyoruz. Bütün bu bilgiler bize dil vas tas yla
intikal etmi tir.
Dil, milletler aras nda da kültütür ta yabilmektedir. Zorunlu olmayan kültütün
de i melerinde bunu aç kça görebiliyoruz. Gerçi zorunlu kültür de i melerinde de dil
unsuru matlaka vard r. %nsanlar bir araya getiren dildir. Bir millet ba ka bir milletle
temas etmek suretiyle birtak m kelimeler alabilir. Her kelime kültüre ait bir unsur
oldu u için, aland
ekliyle olamsa bile o milletin kültüründen izler ta yacakt r.
Günümüzde ula m ve ileti imin h zla geli mesi kültür al veri lerini de h zland rm t r.
Sonuç olarak diyebiliriz ki kültürün nesilden nesile aktar lmas , di er milletlere
tesir etmesi, ya amas ve geli mesi dil sayesinde mümkün olabilmektedir. Milleti
meydana getiren unsurlar n ba nda gelen dil, ayn zamanda kültürün olu mas ve
ya amas nda da en büyük görevi üstlenmi durumdad r.
TÜRKÇEN N DÜNYA D LLER ARASINDAK YER
Kaynak bak m ndan birbirine yak n olan diller bir aile te kil ederler. Dünya dilleri
bu ekilde çe itli dil ailelerine ayr l rlar. Bir dil ailesi tarihin bilimeyen devirlerinde bir ana
dilden ç kan dillerin olu turdu u topluluktur. Bu diller aras ndaki benzerlikler böyle bir
varsay m kuvvetlendirmektedir. Bir ana dilin yaz l belgeleri olmad
halde bir çok
özelliklerini kendisinden türemi bulunan ailedeki dilleri kar la t rarak tesbit etmek
mümkün olabilmektedir.
Dünyadaki ba l ca dil aileleri unlard r:
1.
Hint-Avrupa dilleri Ailesi:
5
a. Hint-iran Dilleri: %ran, Afgan, Pakistan, Hindistan, Sri lanka, Nepal dilleri,
b. Slav Dilleri: Rusça, Bulgarca, Lehçe(Polonya), Çekçe, Slovakça, Balt k
dilleri,
c. Roman Dilleri (Latinceden türetilmi
%spanyolca, Portekizce, Rumence...
ç.
Cermen
Dilleri:
%ngilizce,
diller): %talyanca, Frans zca,
Almanca,
Felemenkçe,
%sveççe,
Norveççe...
2.
Hami-Sami dilleri:
a. Hami Dilleri: Eski m s r Dili, Ku i Dili, Libya-Berber Dili, Çad Dili,
b. Sami Dilleri: Arapça, %branice(Kenanca), Habe çe, Akatça.
Bu ailenin ya ayan en önemli dilleri Arapça ve %branicedir.
3.
Bantu dilleri:
Bu aileye Afrika’n n büyük bir k sm nda konu ulan Bantu dilleri girer.
4.
Çin-Tibet dilleri:
Çince, Tibetçe, Vietnamca ve Kmerce bu gruba dahildir.
5.
Ural-Altay dilleri:
Ural ve Altay dilleri akrabal öteden beri tart ma konusu olmu tur. Ne var
ki, genel görü e göre, bu iki kol tek kaynatan ç km , ancak zamanla akrabal k ba lar
çok zay flam t r.
Ural ve Altay dillerin akrabal
dayanmaktad r:
bugün için a a daki benzerliklere
•
Her ikisi de eklemeli dildir. Yani her iki kolda da sözcük yap s ayn d r.
•
Bu dillerin tümce yap lar da birbirinin ayn d r.
•
Bu dillerde ünlü uyumu da ortak özellik olarak kendini gösterir.
•
y
Rasanen'e göre, ünlü bollu u ve ünsüz seyrekli iyle sözcük ba nda ünsüz
l mas n n bulunmamas da Ural-Altay dillerinin ortak özelli idir.
Ural-Altay dillerinde baz eklerin hem eylemlerde çekim eki hem de sözcük
türetmede yap m eki gibi kullan lmas da önemil bir benzerliktir.
•
•
Bu diller aras nda sözcük benzerliklerine ve e liklerine de rastlanmaktad r:
TÜRKÇE
Ben
Sen
Ural-Altay dilleri, ad ndan da anla lac a
F NCE
Min
sin
gibi Ural ve Altay olmak üzere iki kola ayr l r:
6
YAPI BAKIMINDAN DÜNYA D LLER
Dünya dilleri yap bak m ndan üç grupta incelenir:
1.
Yal nlayan diller (Ayr ml diller,) (Alm: isolierende sprachen; Fr: langues
isolantes; %ng: isolating languages): Bu dillerde her kelime tek heceden ibarettir.
Kelimelerin çekimli ekilleri yoktur, yani daima kök durumundad r. Cümle çekimsiz
kelimelerin bir araya gelmesiyle olu turulur. Cümlenin anlam genellikle kelimelerin
s ralan ndan anla l r. Konu mada ise birbirine çok benzeyen kelimeleri ay rt etmek
üzere çok zengin bir vurgu sistemi olu turulmu tur. Çin ve Tibet dilleri bu gruba girer.
Bu diller, ayn zamanda, tek seslemli diller (tek heceli diller) (Alm: wurzelsprachen,
einsilbige sprachen; Fr: langues monosyllabique, langues atomiques; %ng: monosyllabic
languages, radical languages) aras nda yer almaktad r.
2.
Çekimli diller (Bükümlü diller) (Alm: flektierende sprachen; Fr: langues
flexionnelles; %ng: inflexional languages): Bu dillerde, çekim s ras nda ve yeni kelimeler
türetilirken kelime kökleri genellikle de i ir ve tan nmayacak hale gelir. Ekler kelimenin
önüne, ortas na veya sonuna gelebilir. Baz dillerde ise kelime kökü ile yeni kelime veya
kelime çekimi aras nda daima aç k bir ba , ilgiyi gösteren bir iz vard r. Kelime
kökündeki as l sesler yeni kelimede veya kelime halinde hep ayn kal rlar. Sami dilleri,
Hint-Avrupa dilleri bu gruba girerler.
3.
Eklemeli diller (Biti*imli diller, biti*ken, ba9lant l diller) (Alm:
aglutinierende sprachen; Fr: langues agglutinantes; %ng: agglutinating languages): Bu
dillerde isim ve fiil çekimleri ile yeni kelimerin te kilinde kök de i mez. Kökün önüne
veya sonuna birtak m ekler getirilerek kelime yap m veya çekimi gerçekle tirilir. UralAltay dilleri bu gruba girer. Türkçemiz sondan eklemeli bir dildir:
göz-le-m-ci
gel-ecek-ler-mi
KONU+MA D L , YAZI D L
Bir dili iki cephesi vard r. Biri, insanlar n kar kar ya geldikleri zaman sesli olarak
görü ürken, yani konu urken kulland klar “konu ma dili”, öteki yaz da kullan lan dildir.
Buna “yaz dili” veya “kültür dili” de denilmektedir. Kültür dili bir memleketin kültür
merkezi olarak geli en yerle im biriminin dilidir.
Bir dilin yaz s ço u zaman lehçelerinden veya a zlar ndan birine göre, yaz
lehçesine göre ekillenir. Yaz lan dil ise din, edebiyat ve ilim adamlar taraf ndan
i lenerek zenginle ir ve konu ma dilinden az çok farkl la r. Bizim yaz lehçemiz Bat
7
Türk Dili'nin Anadolu lehçesidir. Yeni Türkçede ses özellikleri ve çekim yönlerinden
%stanbul a z esas say l r.
Bir milletin bütün ayd nlar yaz dilini bilirler ve yaz lehçesini konu urlar. Yaz dili
lehçe ve a zlar n alabildi ine farkl la mas n önler. Hepsinin zenginliklerinden
faydaland gibi onlar ortak bir kaynaktan zenginle tirir. Dil milli birli in çimentosudur.
Ayni dili konu an insan topluluklar bir millet say l rlar ve hemen her zaman ayr ,
ba ms z bir devlet kurmu bulunurlar.
Bir dil kendi içerisinde birtak m alt kollara ayr l r. Böylece bir dil sahas içerisinde
lehçeler, a zlar ve argolar meydana gelir.
Lehçeler, bir dilin bilinmeyen, çok eski dönemlerinde ayr lm kollar na denir.
Ba ka bir deyi le, bir dilin birbirinden uzak bölgelerde, çe itli nedenlerle, ses, söz dizimi
ve söz varl bak m ndan de i ikli e u ram biçimine lehçe (Alm: Dialekt; Fr: dialecte;
%ng: dialect) denir. Tan malardan da anla laca gibi, a z’da genellikle ses ve söyleyi
farkl l varken, lehçede ses ve söyleyi farkl l yla birlikte, dilin yap s (söz dizimi) ve
söz varl
da de i mektedir. O kadar ki, bu farkl l klar zamanla lehçelerin birer dil
olamas na bile yol açmaktad r. Söz gelimi, Latincenin çe itli lehçeleri aras ndaki farkl l k
zamanla o kadar büyümü tür ki, sonunda frans zca, italyanca, ispanyolca, portekizce,
rumence gibi diller ortaya ç km t r.
Adriyatik denizinden Çin denizine kadar uzanan çok geni bir co rafyada ya ayan
Türkçe de birçok lehçelere ayr lm t r: Bat Türkçesi'nin Anadolu, Azeri, Türkmen
lehçeleri gibi ve özbek lehçesi, kazak lehçesi, k rg z lehçesi... Haritaya bak n z.
Lehçenin ayr bir dile dönü mesi olay na Türk dilinde de rastlanmaktad r. Ya ayan
Türk lehçelerinden ikisi, bugün art k birer dile dönü mü tür. Bunlardan biri, Sibirya’da
Lena nehrinin iki yan nda ya ayan Yakut Türklerinin konu tu u Yakutça di eri ise, Orta
Volga bölgesinde kama rma n n Volga’ya kavu tu u yerde ya ayan Çuva Türklerinin
dili olan Çuva çad r.
Bir dilin lehçeleri aras ndaki ba ya da farkl l klar en iyi lehçeler sözlü ü ortaya
koyar. Örne in, W. Radloff’un “Türk Lehçeler Sözlü ü” bu nitelikte bir sözlüktür.
Hüseyin Kâz m’ n “Büyük Türk Lugat ” da bu alanda haz rlanm büyük bir eserdir.
Türk lehçeler hakk nda ilk bilgileri veren eserse Ka garl Mahmut’un ölümsüz eseri
“Divanü Lugat-it Türk” ’tür.
A9 z ise bir dilin en yeni zamanda ayr lm küçük bölge kollar d r. Ba ka bir
tan mla, bir dilde ya da bu dilin bir lehçesinde yaz diline oranla ortaya ç kan farkl
söyleyi biçimine a9 z (Alm: Mundart, lokalsprache, sondersprache; Fr: parler, patois;
%ng: local language, vocational slang; Osm: Sive ) denir. “Geliyorum” kelimesinin çe itli
Anadolu a zlar nda geliyom, gelirem, geliyem eklinde söylenmesi gibi. Anadolu
lehçesinin Rumeli, karaman, Ayd n, Harput v.b.
A z, bölge, çevre farkl l klar ndan ortaya ç kabildi i gibi, meslek ve ö renim
farkl l klar ndan da kaynaklanabilmektedir.
Denizli a z yla Edirne a z bölge farkl l ndan; köylü diliyle kentli dili, i çi diliyle
memur dili aras ndaki fark da çevre, meslek ve e itim farkl l ndan do mu tur.
Çevre, meslek ve e itim farkl l klar ndan do an de i ik söyleyi biçimine a z
yerine ive ad verildi i de görülmektedir. Ancak, bütün dilbilgisi terimleri sözlüklerinde
8
a z teriminin Osmanl ca kar l olarak ive sözcü ü gösterilmektedir. Dilbilim alan nda
yaz lan eserlerde de art k a z terimi Arapça ive sözcü ünün yerine kullan lmaktad r.
Bu duruma göre Çuva ve Yakut Türkçeleri dilimizin lehçeleri: K rg z Türkçesi,
Azeri Türkçesi, O uz Türkçesi, Özbek Türkçesi... , a zlar da: Karadeniz, Konya, Ege
%stanbul, Kastamonu, Ankara...
Her ülkede böyle lehçe, a z ( ive) bulunabilir. Fakat o ülkede belli bir yaz dili
vard r. Yaz dili için a zlardan birisi esas al n r. Mesela Türkiye’de %stanbul a z yaz
dilimizin temelini olu turmu tur.
Argo, belli bir kesimin, genellikle de belli bir meslekten olan ki ilerin kendi
aralar nda olu turup konu tuklar , bu nedenle ortak dili konu an di er insanlar n
anl yamad özel dile argo (Alm: Argot, gaunesprache; Fr: argot; Ing: slang) ad verilir.
Yap bak m ndan içinden ç kt ortak dilden farkl olmayan argo da, her dil gibi,
sürekli olarak de i ir, geli ir. Kimi sözcükleri ölür, toplumsal geli melere göre yeni
sözcükler kazan r.
Argo terimi, eskiden, daha çok kaba dil kar l olarak külnabeyi, ayak tak m a z
için kullan l rd . Bu anlay büyük ölçüde de i mi tir. Bugün, külhanbeyi, h rs z, denizci,
oför argosu yan nda esnaf, sanatç argolara da ortaya ç km t r.
Argo sözcükler, ortak dilin ya da bir yabanc dilin sözcüklerine özel anlamlar
yükleyerek, yabanc dilden al nan baz sözcüklerin yap s n bilinçli olarak bozarak elde
edilir.
Argo, san ld n n tersine, anlam de i iminin güçlü oldu u, nükteli, etkili bir
dildir. O kadar ki, argo sözcükler, öbekler, zamanla ortak dilin söz varl na da girer,
ulusça kullan l r. Örne in, dümen (hile, dolap), dümen yapmak, yelkenleri suya
indirmek, dikine t ra (yanlarla dolu gevezelik), palavra(uydurma söz ya da haber; uzun
ve bo konu ma), omuzlamak (al p götürmek), yuvarlamak(bir ey yemek),
bo lamak(vazgeçmek, pe ini b rakmak), k rmak(okuldan kaçmak), inek(çok çal kan
olmak) gibi sözcük ve öbekler argodan anadilimize geçmi tir.
D LB LG S
Dil asl nda sosyal bir kurum olmakla birlikte çok karma k bir olgudur. Ki iye ait bir
meleke olmas bak m ndan ruhi, konu ma ayg t ndan gelmesi sebebiyle fizyolojik ve bir
ses olay olmakla fiziki yönleri vard r. Bu sebeple zaman m zda türlü yönlerden ve farkl
maksatlarla incelenen bir konu olmu tur. Böylece dilbilgileri (sciences linguistiques)
çok dallanm t r.
Eski Yunanl lar ve Eski Hintlilerden beri insanlar do ru yaz p okumak amac ile
dillerinin ba l oldu u kurallar tespit etmeye çal m lard r. Bu kurallar n meydana
getirdi i bilgi koluna gramer, dilbilgisi (grammaire) denmi tir. Zamanla bütün yaz
dillerinin ve eski medeniyet dillerinin gramerleri yap lm t r. Bunun gibi her dilin
kelime da arc
toplanarak lûgat kitaplar , sözlükler (dictionnaire) meydana
getirilmi tir. Araplarda lugat bilgisi (lexicographie) büyük önem kazanm t r.
9
Ö9retimlik (classique) tarifine göre pratik bir bilim kolu olan gramer bize bir dilin
do ru yaz l p okunmas ve do ru konu ulmas usullerini gösterir. Dili iyi kullanma (bon
usage) sanat n ö retir. Dü ünce ve duygular daha düzgün ve tam olarak anlamam za
ve anlatmam za yard m eder. Gramer bilgisi sayesinde daha do ru, daha mükemmel
dü ünmeye de al r z. Bu bilgi dil düzeninin koruyucusudur.
Fakat gramerin bu tarifi ancak onun eski zamanlardaki amac na uygun dü er.
Çünkü onun o zaman konusu hemen tamamiyle yaz dili, yani bir kalem ve göz dili
(langage visuel) olmu tur. O gramer bu gelene in do rulu unu, bütünlü ünü ve bir
dereceye kadar de i mezli ini savunur. Yeni zamanlarda ise bu gramer anlay bir hayli
de i mi tir.
XVIII. yüzy la kadar filozoflar dili, *ekilci mant k n sözlü ekli saym lar ve onu
dü üncenin de i mez kanunlar na ba l görmü lerdir. Buna göre gramerci sadece dilin
de il, akl n da temsilcisi oluyordu. Ancak XIX. yüzy l ba lar ndan bu yana dilin tarih
boyunca geli en sosyal bir kurum oldu u görülmü ve müspet ilimlerin ilerlemesi
oran nda da onun kendi artlar na ve kanunlar na ba l canl bir organizma oldu u
anla lm t r. O zaman ya ayan dili, a z ve kulak dili (langage auditif ) konu olarak
ele al p her türlü do ruluk ve düzenleme iddias ndan uzak kalarak inceleyen bir ilim
kolu meydana gelmi tir: diller bilgisi (dilbilim) (linguistique) . Bu bilgi kolu dilin
olu ma ve geli mesindeki kanunlar , dil kanunlar (loi linguistique) ortaya koymu tur.
Diller bilgisi grameri lüzumsuz hale getirmi olmad . Fakat onu derinden etkiledi.
Modern gramer her eyden önce ya ayan dilin gerçek durumu, azçok geçmi i ve
geli me yönleri hakk nda bilgiler vermeyi üzerine ald . Diller bilgisinin getirdi i ilmî
tariflere ve tasniflere, müspet ilimlerin metotlar na uydu. Bir ayarlay c bilgi olmak
i leyi ini korumakla birlikte eski fetvac l n b rakt .
Çözümlü (analytique) usulle yaz lm ayarlay c gramer (grammaire normative)
dili meydana getiren unsurlara, s ras ile seslere, kelimelere ve sözlere göre bölümlenir.
Buna göre :
1. Sesbilgisi (Alm: phonetic; Fr: phonétique; %ng: phonetics), bir dilin sesleriyle bu
seslerin sözcük içinde s ralan biçimlerini, u rad klar de i iklikleri ve vurgu, titrem
(ton), titremleme gibi ses olayarlar n inceleyen dilbilgisi dal na denir .
2. Yap bilgisi (sözcük bilgisi, biçim bilgisi) (morphologie),sözcüklerin yap lar n , tümce
içinde s ralan lar n , türlerini (ad,önad, eylem..)inceleyen dilbilgisi dal na denir.
3. Sözdizimi (tümce bilgisi) (Alm: syntax; Fr: syntaxe; %ng: syntax) sözcüklerin
öbekler ve tümceler biçiminde dizili ini, tümce yap s n ve tümce türlerini inceleyen
dilbilgisi dal na denir.
4. Anlambilgisi (Alm: semantic; Fr: sémantique; %ng: semantics), sözcüklerin
anlamlar n , dilin bütün birimlerinin birbiriyle ili kilerini ve bunlar n anlam üzerindeki
etkilerini; e anlaml l k, z t anlaml l k, çok anlaml l k, anlam iyile mesi, anlam
10
kötüle mesi, anlam daralmas , anlam geni lemesi gibi anlam olaylar n inceleyen
dilbilgisi dal na denir.
Yine oldukça eski bir gelene i olan dil bilgilerinden biri metinbilgisi (geleneksel
dilbilgisi) (philologie)’dir. Din ve medeniyet dillerinin yetirdi i ve b rakt her türlü yaz l
eserlerin incelenmesi ve aç klanmas eskiden beri ayr bir çal ma alan olmu tur. Metin
bilgisi bunlarla metin onar m (restitution de texte), ve metin tenkidi (critique de
texte) metin aç klamas (commentaire), dil özellikleri ve edebiyat tarihi (histoire de
la litterature) yönlerinden u ra r. Denebilir ki metin bilgisi yeni zamanlarda geli en
çe itli dil bilgisi dallar n n anas olmu tur.
XIX. yüzy l ba lar nda bir tak m diller aras nda akrabal klar tespit edilmi ve dünya
dilleri ailelere bölünmeye ba lam t r. Bu ke ifler o zamana kadar tek tek incelenen
dillerin kar la t r lmas na yol açm t r. Böylece ayn anadilden gelen dilleri, yahut bir
dilin lehçelerini kar la t r p inceleyen eserler yaz lm t r ki bu bilgi koluna
kar* la*t rmal gramer (Alm: vergleichende Grammatik; Fr: grammaire compare;
%ng: comparative grammar) denmi tir. Belli bir dilin tarihi lehçelerini kar la t r p
inceleyen gramer çe idine ise tarihi gramer (Alm: historiche Grammatik; Fr.
grammaire historique; %ng: historical grammar) ad verilmi tir.
Bunlara kar l k bir dilin veya lehçenin belli bir zamandaki halini incelikleri ile
anlatmaya çal an bir gramer türü meydana gelmi tir. Amac ilmî olan, ayarlay c
olmayan bu dil bilgisi de tasvirci gramer (grammaire descriptive) ad n al yor.
Daha yeni zamanlarda dil ara t rmalar daha çok konu ulan dile, ya ayan lehçelere
ve a zlara yönelmi tir. Bunlar n incelenmesiyle dil olay n n gerçe ine daha çok
yakla mak mümkün olaca
takdir edilmi tir. Lehçelerin derlenmesi, tasnifi ve
incelenmesiyle u ra an bilgi koluna da lehçeler bilgisi (dialectologie) ad verilmi tir.
Dilin maddece unsurlar olan sesler ve konu ma ayg t da yeni zamanlarda daha
yak ndan bir incelemeye kavu mu tur. Seslerin olu mas , birle mesi ve de i mesi
hakk nda edinilen bilgiler dilin mekanik olaylar n ayd nlatm t r. Bu bilgi koluna sesler
bilgisi (phonologie) diyoruz. Nihayet sesleri incelikleriyle tespit etmek ve ölçmek için
tabiî ilimlerin deneme usullerine ba vurulmu ve türlü ses aletlerinden yararlan lm t r.
Bu çal ma kolu denemeli sesbilgisi (phonetique expérimentale) ad n almaktad r.
Böylece ara t rma ve inceleme alanlar geni leyen dil bilgileri, yukar da i aret
etti imiz gibi eski gramerin kar s na ç kan, ilmî ve toplay c bir disiplinin kurulmas na
imkân vermi tir. I te dil olay n tabiî olu artlar ve belirlilikleri içinde inceleyen, bir dil
ailesini tarihî geli mesi ve co rafi yay l ile tan tmaya çal an bu dil bilgisi koluna diller
bilgisi ad n veriyoruz. Nihayet bütün dünya dillerini kar la t r p ailelere ve örneklere
göre s n fland ran ve onlar n geli melerindeki kapsay c kanunlar ortaya koymaya
çal an bir bilgi kolu da meydana gelmi ve genel diller bilgisi (linguistique générale)
ad n alm t r.
11
Bir dilin bir zaman kesiti içindeki durumunu inceleyen dilbilgisine e*zamanl
dilbilgisi (Alm: synchroniche grammatik; Fr: grammaire synchronique; %ng: synchronic
grammar) denir.
Asl nda bir söz sanat olan edebiyat (littérature) inceleme konusu edinmi
edebiyat bilgisi (rhétorique) de dil bilgilerinden ayr lmaz.
Dilbilgisi, dilbilime ba l olarak, XX. Yüzy lda çok de i mi tir.
Ça m z n ürünü olan üretici-dönü*ümlü dilbilgisi (Alm: generative
transformations-grammatik; Fr: grammaire générative transformationnelle; %ng:
transformational-generative grammar) incelemelerini do rudan do ruya konu ma diline
ve tümceye yöneltmi tir. Ad ve eylem öbe inden olu an çekirdek tümceyi birim olarak
ele al p belli bir s ra izleyen dönü türümlerle sonsuz say da tümce üretme yollar n
aç klamaya çal m t r.
TÜRKLER N TAR H BOYUNCA KULLANDIKLARI YAZILAR
Bilindi i gibi, Türklerin M.Ö.ki yüzy llarda da çe itli yaz larla kar la t , bunlardan
yararland , hatta özgün bir Türk yaz s geli tirdi i ku kusuzdur. Ne var ki, M.Ö.ki
ça lara ait bilgilerin yeni buluntularla peki tirilmesi gerekmektedir.
Türklerin M.S.ki yüzy llarda kulland
unlard r:
1- Göktürk yaz s ,
2- Uygur yaz s ,
3- Mani yaz s ,
4- So d yaz s ,
5- Çin yaz s ,
6- Tibet yaz s ,
7- Süryani-nasturi yaz s ,
8- Brahmi yaz s ,
9- Pass-pa yaz s ,
10Peçenek yaz s ,
11Kuman yaz s ,
12Ibrani yaz s ,
13Yunan yaz s ,
14Ermeni yaz s ,
15Islav yaz s ,
16Latin-islav yaz s ,
17Arap yaz s ,
18Yeni türk yaz s .
TÜRKÇEN N TAR H GEL + M
12
kesin olarak bilinen belli ba l yaz lar
Türk dilinin olu umunu yedi a amada tamalad
görü ü yayg nd r:
Altay Ça9 : Türkçe, Altay ça nda, henüz ayr bir dil niteli ini kazanmam t r.
Mo olca ve öteki akraba dillerle birlikte, bir Ana-Altayca içinde bulunmaktad r.
En Eski Türkçe Ça9 : En eski Türkçe ça nda, Türkçenin Ana-Altaycadan
ayr ld
dü ünülmektedir. Böylece, Türk, Mo ol, Mançu-Tunguz hatta Kore ve Japon
dilleri ortaya ç km t r.
lk Türkçe Ça9 : %lk Türkçe ça ndaysa Türkçe art k geli mi , di er akraba
dillerden ayr lm
bir dildir. Hunlar n konu tu u Türkçe bu ça da kendini
göstermi tir.
Eski Türkçe Devresi: Bu devre ba lang çtan 10. yüzy la kadar olan zaman
kapsamaktad r. Bu devrenin bilinen ilk metinleri 8. as rda dikilmi olan Orhun
An tlar ’dar. Orhun an tlar nda Göktürk alfabesi kullan lm t r. An tlarda mükemmel ve
i lenmi bir dille kar la yoruz. Bu ise, Türk yaz dilinin daha eski devirlerde meydana
glemi oldu unu göstermektedir. Elimizde belgeler bulunmad için bu hususta fazla bir
ey söyleyemiyoruz.
Eski Türkçeden daha gerisi karanl k devirdir. Burada dilimiz Çuva ça ve Yakutça
ile bulu ur. Çok daha geride de Türkçe, mensup oldu u öteki Altay dilleri ile, yani
Mo olca ve Mançuca ile birle ir.
En eski yaz l kaynaklar m z olan Orhun An tlar nda Bilge Ka an’ n, karde i Kül
Tigin’le beraber Çinlilere kar yapt klar sava lar ve Türk milletinin bütünlü ünü
sa lamak için verdikleri mücadeleler anlat l r. An tlarda kuvvetli bir hitabet üslubu
dikkati çekmektedir. Orhun An tlar n n yazarlar Vezir Tonyukuk ile Yollu Tigin’dir.
Eldeki belgelere göre bunlar Türklerin en eski yazarlar d r.
Eski Türkçe döneminin Göktürk An tlar ndan sonraki yaz l ürünleri Uygur Türkçesi
eserleridir. Uygur Türkleri So d yaz s n ve Mani ile Buda dinlerini kabul etmi lerdir. Bu
dönemde verilen eserlerin tamam Mani ve Buda dinleriyle ilgilidir. Büyük bir k sm
Turfan kaz lar nda ele geçen bu e erlerin ba ta gelenleri Altun Yaruk ve Sekiz
Yükmek’tir. Bu eserlerde Buda’n n hayat , Buda dininin esaslar anlat lm , baz dualara
yer verilmi tir.
Demek ki, Eski Türkçe Devresi kendi arals nda Göktürk Türkçesi ve Uygur
Türkçesi olmak üzere ikiye ayr lmaktad r.
Orta Türkçe Devresi: Bu devre 10. yüzy ldan 13. yüzy la kadar olan zaman
içine almaktad r. Bütün Türkler bu dönemde Karahanl Türkçesini kullanm lard r. Tabii
ki bunu yaz dili için söylüyoruz. Bu devrede gerek Türk dilinde gerekse Türk kültüründe
önemli de i meler olmu tur. %slamiyet resmen kabul edilmi ve alfabe olarak Arap
harfleri al nm t r.
Orta Türkçenin ilk y llar na ait olan Kutadgu bilig, Divanü Lügat-it Türk ve Atabetül Hakay k adl eserler Ilk %slami Türk eserleri olarak bilinmektedir.
Kutabgu Bilig, Yusuf Has Hacib taraf ndan 1069 y l nda tamamlanm ve
Karahanl hükümdar Tabgaç Bu ra Han’a sunulmu tur. Eserin ad “Kutlu Olma Bilgisi”
eklinde günümüz Türkcesine aktar labilir. Kutabgu Bilig, devleti idare edenlerin nas l
davranmalar gerekti ini, halk n ideal bir devlet taraf ndan nas l mutlu edilebilece ini,
insanlar n toplum içerisindeki görev ve sorumluluklar n n neler oldu unu anlatan dini,
13
ahlaki ve sosyal görü lerin a r bast
manzum bir eserdir ve 6645 beyitten
olu maktad r. Dil ve külütür tarihi bak m ndan çok önemli bir kitapt r.
11. yüzy lda yaz lm olan eserlerden birisi de Kar garl Mahmud’un Divanü
Lügat-it Türk adl eseridir. Karga l Mahmut bu eserini Araplara Türkçe ö retmek
amac yla kaleme alm t r. Asl nda bir lügat olan Divanü Lügat-it Türk’te örnek olarak
verilen halk iirleri, atasözleri, deyimler dil ve kültür tarihimiz bak m ndan son derece
önemlidir. Ka garl Mahmut ayn zamada ilk Türk dili bilginidir. Eserini “Türk dili ile Arap
dilinin at ba yürüdükleri bilinsin” diye yazd n söylemektedir. “Türk dilini ö reniniz,
çünkü onlar n uzun sürecek bir saltanat olacakt r” hadisini zikreder Ka garl , ilk Türkçü
yazarlar m zdand r.
12. yüzy l n ba nda meydana getirildi i san lan Atabet-ül Hayay k, Edip Ahmet
taraf ndana yaz lm t r. Ö retice mahiyette dini-ahlaki bir eserdir. Edip Ahmet, dinin
faziletlerinden, ilimden, cimrilikten, cömertlikten vb. bahsetmi tir. Eser dörtlükler
halinde düzenlenmi tir.
Yeni Türkçe Devresi: Bu devre 13. yüzy ldan 20. yüzy la kadar olan zaman
ihtiva etmektedir. 13. yüzy l n sonlar na do ru Do u ve Bat Türkleri aras nda yeni ve
birbirinden farkl yaz dilleri meydana gelmeye ba lam t r. Do u Türkçesi, Eski
Türkçenin ve aKArahanl Türkçesinin bir devam olarak ortaya ç km t r. Do u Türkçesi,
Orta Asya mü terek Türkçesi demektir. Bat Türkçesi iki koldan geli mi tir. Bunlar
Osmanl ve Azeri Türkçleridir. Bunlar aras ndaki fark 15. yüzy l n sonlar nda
görülmü tür.
Do u Türkçesinin ber de Küzey kolu bulunmaktad r. 15. yüzy la kadar devam
etmi olan bu dile K pçak Türkcesi diyoruz. K pçak Türkçesi eserlerine Kuzey Afrika’da
ve M s r’da rastlanmaktad r. Daha sonra K pçak Türkçesi Oguz Türkçesi ile birle mi tir.
Eski Türkçenin devami durumunda olan Do u Türkçesi, 15. yüzy ldan itibaren
Ça atay Türkçesi diye de adland r lm t r. Bu yaz dili 15. yüzy lda Ali Sir Nevai
taraf ndan kurlmu v e geli tirilmi tir. 16. yüzy lda Babür Sah, Ça atay Türkçesinin en
önemli temsilcisi olmu tur.Ça atay Türkçesinin yerinde bgün Özbek Türkçesi
bulunmaktad r.
Modern Türkçe Devresi: Bu devre 20. yüzy l kapsamaktad r. 20. yüzy lda
önemli yaz dilleri olarak Türkiye Türkçesi , Özbek Türkçesi, Türkmen Türkçesi, Kazak
Türkçesi vb. görüyoruz.
BATI TÜRKÇES N N GEL + M
Bat Türkçesi kendi içerisinde üç devreye ayr l r:
1.
Eski Anadolu Türkçesi: Bat Türkçesinin ilk devresidir. 13-15. yüzy llar
içine al r. Eski Türkçenin özelliklerini ta r. Selçuklular, Anadolu Beylikleri ve ilk
Osmanl lar n yaz dilidir. Eski anadolu Türkçesinde henüz Arapça ve Farsça
kelime ve tamlamalar fazla de ildir.
2.
Osmanl Türkçesi: Bat Türkçesinin ikinci devresidir ve 16. yüzy ldan 20.
yüzy la kadar olan zaman kapsar. Bu dönemde Eski Türkçenin izleri
kaybolmu tur. Azeri Türkçesi bu dönemde ayr l r. Arapça ve Farsçan n tesiri
fazlad r. Osmanl Türkçesi tam be as r imparatorlu un yaz dili olarak varl n
korumu tur.Bat medeniyetinin getirdi i ihtiyaçlar Osmanl can n zengin
14
vas talar yla kar lamaya çal an ve bir hayli ba ar l olan bir dil, fakat yine s n f
dili kal b içinde ve bu yüzy l n gerektirdi i millet dili olmak imkan ndan
mahrum dur. Osmanl ca bir yana, bu devirler boyunca konu ulan Türkçe s n rl
ölçüde yabanc kelimelerle de geni leyerek geli mi ve gelece in yaz d l
olmaya haz rlanm t r. Dil tarihimizin dikkate de er özelliklerinden biri de
udur ki geçmi in derinliklerinden gelen sözlü halk edebiyat bizde devam
etmi , halk destan ve hikayeleri, halk iiri erkenden azçok yaz ya geçmi ve
bunun yan ba nda halk için baz kitaplar da yaz lm t r.
3.
Türkiye Türkçesi: %kinci me rutiyetten ba lay p günümüze kadar devam
eden devredir. Milli edebiyat ak m n n mahsulü say lan terkipsiz Türkçedir.
Arapça ve Farsça kelimeler gittikçe azalmaktad r. Buna kar l k %ngilizce
kelimeler dilimize süratle girmekte ve yerle mektedir. Yeni Türkçe Türkiye'de
milliyetçilik ak m n n mahsulü olup Osmanl yaz dilini konu ma diline
yakla t rmak, daha do rusu konu ma dilinden yeni bir yaz dili olu turmak
hamlesiyle meydana gelmi tir. Bu yüzy l n ba bütün Türkçe konu an
uluslar n ve akrabalar n n da kendi lehçelerine dönerek yeni yaz dilleri
olu turma çabalar na tan k olmu tur.
Bizde ilk Türkçülerle ba layan sadele me hareketi k sa zamanda gündelik ve
edebiyat yaz dillerini ayd nlar n konu mas ölçüsünde sadele tirdi. Sonra yeni
alfabenin uygulanmas ve Atatürk'ün te vikleri daha derinden bir millile me
hareketine yol açt . Burada Yeni Türkçe bilgin ve teknik dillerini de kendi
yap s ndan kar lamak ve yaratmak meselesi ile kar la t ve o yolda da
cesaretli ad mlar att .
Dilimiz ba ms z bir medeniyet dili olmak davas nda ve h zl bir geli me
ça ndad r. Ancak bu arada milli kaynaklar n yer yer ak ls zca kötüye
kullan lmas milli dile güven duygusunu sarsmakta ve Bat dillerinin daha geni
ölçüde istilas na yol açmaktad r. Yeni Türkçe inançl , ciddi ve uzun süreli
çal malara muhtaçt r.
Baskokov, Türk dilini, Volga Bulgarlar n n konu tu u Türkçeden ba layarak, a a daki
gibi dalland rmaktad r:
15
TÜRK D L N N DO U HUN DALI
UYGUR ÖBE
KIRGIZ-KIPÇAK ÖBE
1. Uygur-Tukyu bölümü:
Eskiler: Orhon An tlar n n
Eski O uz Dil
Bugünküler: K rg z, Altay(Altay, Teleüt, Telengit
Eski Uygur Dili
a zlar )
Bugünküler: Tuva(Urenhay, Soyot, Soyon),
Karagas(Tofa)
2. Yakut bölümü:
Bugünküler: Yakut(Dolgan ile birlikte)
3. Hakas bölümü:
Bugünküler: Hakas, Kamas, Küerik, *or, Altay
Dilinin Kuzey a zlar (Tuba, *alkanduu, kumand ),
Sar Uygur.
TÜRKÇEN N BUGÜNKÜ DURUMU VE YAYILMA ALANLARI
16
Türkler dünya üzeride çok geni bir yer kaplar. Do uda Mo olistan ve Çin
içlerinde bat da Yugoslavya içlerine; kuzeyde Sibiryadan ve Moskova yak nlar ndaki
Kazan ehrinden , güneyde Ba dat, Lübnan s n r ve K br s içlerine kadar uzanan büyük
ve geni ço rafyaya yay lm lard r. 20-90 do u boylamlar ile 33-65 kuzey enlemleri
aras nda yer alan bu co rafya, ku uçu u,do udan bat ya yedi bin, kuzeyden güneye üç
bin kilometrelik bir alan içine al r. Bu alandaki u devletler içerisinde Türkler ya amakta
ve Türkçe konu ulur yaz lmaktad r: Çin, Mo olistan, Rusya, Kazakistan, K rg zistan,
Tacikistan, Özbekistan, Türkmenistan, Azerbeycan, Afganistan, %ran, Irak, Suriye,
Türkiye, Kuzey K br s Türk Cumhuriyeti, Yunanistan, Bulgaristan, Yugoslavya,
Makedonya, Romanya, Polonya, Ukrayna, Moldovya.
Bütün bu geni co rafya içerisinde Türkçemizin pek çok lehçe ve
bulunmaktad r. Bunlar öyle s ralayabiliriz:
Türk dilinin lehçeleri:
1.
çuva ca
2.
yakutça
Türk dilinin iveleri:
a.
Sibirya ve Altay sahas :
1.
karagas
2.
soyan
3.
irti ve tobol
4.
altay
5.
telengit
6.
teleüt
7.
tuba
8.
kumand
9.
lebed
10.
sagay
11.
beltir
12.
kaç
13.
koybal
14.
kzl
15.
or
16.
kamasin
17.
çal m ve çat
b.
Do u Türkistan sahas :
18.
uygur
17
ivesi
19.
sar uygur
20.
tarançi
c.
Bat Türkistan sahas :
21.
karakalpak
22.
özbek
23.
k rg z
24.
kazak
25.
türkmen
d.
Kafkas ve %ran sahas :
26.
nogay
27.
kundur
28.
karaçay
29.
balkar
30.
kumuk
31.
azeri
32.
ka kay
33.
af ar
34.
kacar
35.
ahseven
36.
karada l
37.
hamse
38.
halaç
39.
kengerlu
40.
horasani
41.
karayi
42.
karaçorlu
43.
karapapak
e.
Kuzey ve Bat sahas (Urallardan Balkanlar ve Akdeniz’e):
44.
kazan, tatar
45.
atrahan
46.
ba k rt
47.
krm
48.
karayim
49.
gagavuz
18
50.
Türkiye, o uz
SES, HARF, ALFABE
Ses dilin en küçük parças d r. En küçü ünden en büyü üne kadar bütün dil birlikleri
seslerden yap l r. Heceler (seslemler), ekler, kökler, kelimeler, kelime gruplar ve cümleler
birtak m seslerin birle mesinden meydana gelirler. Bu dil birliklerini unsurlar na ay rd m z
zaman en sonunda kar m za bir unsur ç kar ki art k onu parçalayamay z. % te, ses (sesbirim:
Alm. Phonem; Fr. Phonème; %ng. Phoneme) parçalanamayan ve küçük dil birli idir.
Ses sözlü, harf yaz l d r. Ses kula a, harf göze hitap eder. Sesler söyleniler, a zdan
c kan , i itilen, yani konu ulan küçük dil birlikleridir. Dili yaz ya geçirmek için bu küçük unsurlar
birtak m i aretlerle kar lan r. Bu i aretlere harf (Alm. Buchstabe; Fr. Lettre; %ng. letter) ad
verilir. Demek ki harf, seslerin yaz daki i aretleridir.
Bir dildeki sesleri kar layan harflerin tümünün meydana getirdi i, belli bir s raya göre
haz rlanm harf toplulu una alfabe denir. Türkk milleti çe itli devirlerde farkl alfabeler
kullanm lard r. Bunlar n belli ba l lar Göktürk, Uygur, Arap, Latin, Kiril alfabeleridir. Türkiye'nin
türk abecesi, 1 Aral k 1928 gün, 1353 say l yasayla saptanm t r. Yirmi dokuz harften olu ur.
ÜNLÜLER
Sözlü ileti im s ras nda, a z kanal nda hiçbir engele çarpmadan ve ba ka bir sesin
yard m na gerekseme duymadan ç kan sese ünlü (Alm. Vokal; Fr. Voyelle; %ng. Vowel) adi
verilir.
Türkçede sekiz ünlü vard r:
a,e, ,i,o,ö,u,ü
Ünlünün özel t n s n a z bo lu unun oylum ve biçimi olu turur. Bu da belli ba l dört etkene
ba l d r:
Dilin durumu,
A z n durumu,
Dudaklar n durumu,
Ç k süresi,
Ünlüleri ç kar rken dil, a z bo lu unun ya önünde ya da arkas nda toplan r. Önde topland
zaman, örne in \i\ sesinde oldu u gibi, dudaklarla dil aras ndaki bo luk da, dolay s yla bu
bo luktaki hava da k s tl d r. Dil, \ \ sesinde oldu u gibi, arkaya do ru toplan rsa bu kez,
dudaklarla aras ndaki bo luk büyür. Bildiri im s ras nda a z, ata (ata), O uz (O- uz)
sözcüklerinin ilk seslemlerini ç karmak için aç ld ndaysa dudaklar birbirinden ayr l r. Dil
damaktan uzakla r. Türkçenin sekiz ünlüsü, dilin, a z n ve dudaklar n bu durumlar na göre
a a daki gibi kümelenir.
•
•
•
•
D L N DURUMUNA GÖRE
Ünlüler, dilin a z bo lu unun ön ve arka bölümünde kullan lmas na göre, ikiye ayr l r:
1. Dilin a z n ön bölümünde kullan lmas yla öndamakta olu an ön (ince) ünlüler (Alm.
Vordere Vokal; Fr. Voyelle antérieure; %ng. Front vowel): e,i,ö,ü
2. Dilin geri çekilmesiyle artdamata olu an art (kal n) ünlüler (Alm. hinterer Vokal; Fr.
voyelle postérieure; %ng. back vowel): a, ,o,u
19
Ünlüler,dilin alt çeneye ve dama a yak nl
na göre de ikiye ayr l r:
Dilin alt çeneye yap mas sonucu ç kar lan ünlülere alçak ünlü (Alm. niedriger vokal; Fr.
voyelle basse; %ng. low vowel) dilin dama a yakla k durumunda ç kar lan ünlülere de yüksek
ünlü (Alm. hoher vokal; Fr. voyelle haute; %ng. high vowel) ad verilir.
alçak ünlüler ------> a,e,o,ö
Yüksek ünlüler ------> ,i,u,ü
ADZIN DURUMUNA GÖRE
A z n durumuna göre de ünlüler ikiye ayr l r:
1. A z aç kl geni ken ç kar lan geni* ünlüler (Alm. Breitvokal; Fr. voyelle large; %ng. wide
vowel) : a,e,o,ö
2. A z aç kl darken ç kar lan dar ünlüler (Alm. enger vokal; Fr. voyelle étroite; %ng. narrow
vowel): ,i,u,ü
DUDAKLARIN DURUMUNA GÖRE
Ünlüler dudaklar n durumuna göre de yine ikiye ayr l r:
1. Dudaklar n biçimi düzken ç kar lan düz ünlüler (Alm. ungerundeter vokal; Fr. voyelle nonarrondie; %ng. unrounded vowel): a,e, ,i
2. Dudaklar n biçimi yuvarlakken ç kar lan yuvarlak ünlüler (Alm. gerundeter vokal; Fr.
voyelle arrondie; %ng. rounded vowel): o,ö,u,ü
Bu ünlülere, dudaklar n yard m yla ç kar ld klar için, dudak ünlüleri (voyelle labiale) ad
verilir.
Bu bölümlemelerin
nda ünlüleri tek tek ele al p incelersek u sonuca var r z:
ÜNLÜLER
Dilin durumuna göre
nce (ön)
A9 z aç kl 9 na göre
Dudaklar n
durumuna göre
Dar
Düz
Yuvarlak
Ü
Kal
Geni*
Dar
E
I
Ö
U
ÇIKI+ SÜRES NE GÖRE (UZUN ÜNLÜ)
Baz sözcüklerde bir seslem, o hecedeki ç k süresi uzun olan ünlü nedeniyle, di er
seslemlere göre daha uzun söylenir. Sözcü ün daha uzun söylenen bu seslemine uzun
20
seslem (Alm. longe silbe; Fr. syllabe longue; %ng. long syllabe), bu seslemindeki ünlüye de
uzun ünlü (Alm. longvokal; Fr. voyelle longue; %ng. long vowel) deniz.
Türkçede uzun ünlü yoktur. Bütün a a
a a daki durumlarda söz konusudur:
yukar ayn de erdedir. Türkçede uzun ünlü yaln z
1. Türkçede uzun ünlü yaln z ba ka dillerden geçmi sözcüklerde görülmektedir. Örne in, aile,
afiyet, adil, adalet, amir, air, hat ra gibi
Eskiden, bu uzun okunan ünlülerin üzerine (^) i areti konurdu. Bugün yaln z yaz l lar ayn ,
anlamlar farkl sözcüklerin uzun ünlüleri üzerine bu i aret konmaktad r. Böylece, yaz l lar
ayn , anlam ve söyleni leri farkl sözcüklerin bir kar kl yol açmas önlenmektedir.
adet: Say
alem: Bayrak
hala: Baban n k z karde i
dahi: Da., de
âdet: Bir kimsenin ypmaya al m oldu u ey
âlem: Evren
hâlâ: Henüz, imdiye dek
dâhi: Ola anüstü yetene i ve gücü olan
Türkçede uzun ünlü bulunmamas , yabanc kökenli sözcükleri de etkilemekte, bu sözcükler
de giderek uzun ünlülerini yitirmektedir: bakkal, beyaz, emlak, silah....
Bu tür yabanc kökenli kelimelerden baz lar ek ald klar ya da olmak, etmek eylemleriyle
kullan ld klar nda son sesler yeniden uzayarak do al yap s na kavu ur: haram olsun, hücum
etti, hitab et, ahbab olduk....
2. Hane kelimesinin eklenmesiyle kurulan yabanc kökenli birle ik kelimelerde, ha hecesinin
dü mesi sonucu orta seslem uzamas görülür:
ecza+hane ----> eczane
posta+hane ---> postane
pasta+hane ---> pastane
3. Türkçe sözcüklerden ya da bir Türkçe bir yabanc kökenli sözcükten kurulmu
sözcüklerde de ünlü uzamas ba gösterir:
birle ik
baba+anne ---> babanne
ne+haber -----> naber
ne+olur -------> nolur
4. Baz özel adlar n ünvan dalar yla birlikte söylenmesi s ras nda da, orta hece dü mes sonucu,
ünlü uzamas kendini gösterir:
Mustafa Efendi ----> Mustafendi
Hoca Efendi --------> Hocafendi
Ali A a -------------> Alia
5. "Var" sözcü ü yard mc eylemlerle kullan l nca, a uzun söylenir:
Var ol çocu um.
6. Ba ve üstüne sözcükleri birlikte kullan ld klar nda ba 'taki /a/ sesi uzar: ba üstüne
21
7. Baz durumlarda ,h,y sesleri bir ünlüye uzatma görevi de görür:
alaca m -----> al cam
gidece im ----> gidicem
h
allaha smarlad k ----> alla smarlad k
daha -----------------> da
pahal -----------------> pal
y
öyle ---------> öle
vaktiyle ------> vaktile
söylemek ----> sölemek
8. Vurgulu aç k hece belli belirsiz uzar:
kuzu
kuyu
kutu
koyu
ÜNLÜLERDE SES OLAYLARI
1. Orta hece ünlüsünün de9i*mesi: Orta hecedeki vurgusuz ünlü bazen de i ebilir:
ba layor—ba l yor
ya ayan—ya yan
2. Ünlü dü*mesi (Alm. Elison; Fr. élision; %ng. elision): Genellikle iç seste ve a a daki
biçimlerde olur:
Baz vücut organlar na ili kin Türkçe adlarda içses dü mesi görülür:
Al n: Top oynarken dü mü , aln yar lm .
A z: Ben bir ey söylemedim; a z m bile açmad m. A z var, dili yok.
Beyin: Beyninde ur varm .
Burun: Burnum kan yor
...
• Organ adlar d nda, bir iki Türkçe sözcükte de içses dü mesi olur:
o ul: K z m liseyi bitirdi, o lum okula yeni ba lad .
kay n: O benim kayn m oluyor.
• Birle ik sözcüklerde içses dü mesi olur:
kahve+alt -----> kahvalt
ne+ise ----------> niçin
bu+ile -----------> böyle
u+ile -----------> öyle
ne+as l ----------> nas l
...
• Çift seslemli ve /r/ sesiyle biten baz eylem kökleri, edilgen çat ya çevrilirken içses
dü mesi gerçekle ir:
•
ay r > ayr l
ça r > ça r l
çevir > çevril
k v r > k vr l
...
• Baz eylemlerden ad soylu sözcük türetirken de içses dü mesi olur:
22
devirim
> devrim
ça r
> ça r
kavu ak > kav ak
ay raç
> ayraç
• Birkaç ad ve ad soylu sözcükten türetilen eylemlerden de içses dü mesi görülür:
koku > koklamak
yumurta > yumurtlamak
oyun > oynamak
• Baz yer belirten belirteçlerde ve ad llarda da içses dü er:
d ar da > d arda
yukar da >yukarda
orada > orda
• Soru ad l nere sözcü üne ek gelince de içses dü mesi olur:
nerede > nerde
• Türkçede, Türk, kurt, turp gibi birkaç sözcük d nda, iki ünsüz bir araya gelmez.
%ki ünlü ya da iki ünsüz ancak Türkçeye girmi yabanc kelimelerde görülür:
emr, hükm, zehr, ism, kast, k sm, meyl, sabr, vakt........
Bu tür sözcüklerin bir bölümü, bir ünlü eklenerek az cok Türkçele tirilmi tir:
emir, hüküm, zehir, isim, kas t, k s m, meyil.......
Ancak, bu sözcükler ek ald klar zaman, sonradan ald klar ünlüleri yitirerek yine as l
biçimine dönmektedir.
Emir verdin mi? : Bir emriniz var m ?
Verdi iniz hüküm yanl : Hakimin hükmü tart lmaz.
Bu sözcüklerin sonuna bir yard mc eylem gelince de ünlü dü er:
Sab r
Meyil
Hüküm
•
> sabretmek
> meyletmek
> hükmetmek
Tamamlan aç k seslemle biten belirtisiz ad tamlamas na ikinci bir iyelik eki
getirild inde içses dü mesi gerçekle ebilir:
Yaz masas +m > yaz masam
Okul çantas +n z
> okul çantan z
•
- (-i, -u, -ü ) iyelik eki, kimi sözcüklerde kayna p kal pla r:
biri, kimi, evveli,
Bu tür sözcüklere özellikle konu ma dilinde iyelik eki yeniden getirilir:
Biri-s-i, kimi-s-i, evvel-s-i
Bu ek baz sözcüklerin sonuna ikinci ez gelince de ünlü dü mesine yol açar:
23
Yukar s
D ar s
•
> yukars
> d ars
Konu ma dilinde ve iirlerde sen ve için sözcükleri birlikte kullan ld
dü mesi olur:
nda ünlü
Seninçin yas tutuyor, bulutlar yla gökler (B.K. Ça lar)
Emmilerim hudutlar nda
Seninçin dö ü ürken ölmü ler. (C. Külebi)
•
Bir de yaz diline yans mayan, yaln zca sözlü ileti im s ras nda içses dü mesi
olur:
Buyurun > buyrun
Gazete
> gazte
Sat l k
> satl k
•
Baz ad ve ad soylu sözcüklerin sonuna yap m eki gelince de içses (ünlü)
dü mesi olur:
Bak r+aç > bakraç
Diri+lik > dirlik
3. Ünlü birle*mesi : Türkçe as ll kelimelerde iki ünlü yan yana gelmez. Böyle durumlarda
iki vokal birle erek tek vokal haline dönü ür:
Kahve alt >kahvalt
ne için>niçin
ne as l>nas l
ne oldu>noldu
4. ki vokalin yan yana gelmesi: Bu, Türkçeye geçmi yabanc kelimelerde pek çoktur:
saat , fiil , kaide, faaliyet, kanaat... Türkçe kelimelerde ise sadece konu ma dilinde ve
birle ik kelimerde rastlan r:
Ka an>kaan
karacao lan
so uk>souk
karaa aç
so an>soan
akçaa aç
5. kili ünlü (ünlü kaymas ): Türkçede, son zamanlarda kar la lan baz iddialara kar n,
ikil ünlü ya da ünlü kaymas (Alm. Diphtong; Fr. Diphtongue; %ng. diphtong) denilen, bir
seslemde iki ünlünün yan yana gelmesi (air, auto, deuxieme) olay na kesinlikle rastlanmaz.
Türkçeye yabanc dillerden geçmi , içinde iki ünlü bulunduran sözcükler de Türkçeye
uyarak tek ünlüyle söylenir ve yaz l r:
Otomobil > automobile
Otoriter > autoritaire
Soför
> chauffeur
Profesör > professeur
24
6. Ünlü çat *mas : Ünlüyle biten bir sözcük, ünlüyle ba layan bir ba ka sözcükle birle ik
sözcük kurarken ünlülerden biri /y/ sesine dönü ür. Buna ünlü çat mas (Alm. Synarese;
Fr. Synérèse; %ng. syneresis) denir.
Ne ise
O ile
> neyse
> öyle
bu ile > böyle
u ile > öyle
Türkçeye geçmi yabanc sözcüklerde de iki ünlü yan yana gelmez. Araya /y/ sesi girer:
Biologie > biyoloji
biographie
> biyografi
physiologie > fizyoloji
7. Ba9lant ünlüsü: Ünsüzle biten bir sözcü e ünsüzle ba layan bir ek getirilince, bu iki
ünsüz aras na (i,u,ü) ve a(e) ünlüsü girer. Bu ünlülere ba lant ünlüsü (Alm. Bindevokal;
Fr. Voyelle de liaison; %ng. Connecting vowel) denir.
Üç-ü-z, göz-ü-m, at- -l, gez-i-n, gel-i-yor
8. Peki*tirme ünlüsü: Baz sözcüklerde anlam peki tirmesine yarayan –a- ünlüsüne, bu
i levi gere i, peki tirme ünlüsü denir:
yap-a-yaln z
güp-e-gündüz
gep-e-genç
9. Ünlü geni*lemesi: Türkçed dar ünlülerin geni ünlüye dönü mesine ünlü geni lemesi
ad verilir.
Ünlü geni lemesi, k ve g seslerinin yanlar ndaki dar ünlüleri geni letmesi sonucu olur:
Kuzu+c k > kuzucak
Yavru+c k
> yavrucak
bo uz > bo az
aç > a aç
Bilindi i gibi, ben ve sen ad llar na –a- yönelme durumu eki getilince de bene ve sene
yerine bana ve sana biçimleri ortaya ç kar. Bunun nedeni de g sesine ba lanmaktad r.
Yönelme durumu ekinin eski biçimi –ga/-ge’dir. Ben ve sen sözcüklerini, bana ve sana
biçimine sokan da bu /g/ sesidir: benge
> bana
senge > sana
10. Ünlü yuvarlakla*mas : Düz ünlünün yuvarlak ünlüye dönü mesine yuvarlakla ma ya
ünül yuvarlakla mas (Alm. Rundung; Fr. Arrondissement; %ng. Rounding) denir.
Ya m r
>ya mur
savr k >savruk
çab k > çabuk
11. O, Ö ünlülerinin durumu: Türkçede bu vokaller yaln z ilk hecede bulunur: Ordu,
görmek, dönek, ocak..... Fakat imdiki zaman eki –yor- bu kurala uymaz: geliyoruz,
bak yorum vb. Buna kar l k yabanc dillerden girmi pek çok kelimenin ikinci ve di er
hecelerinde o ve ö vokalleri kullan l r: radyo, televizyon, banko, balo, balon, tayyör....
12. Orta hece vokali: Türkçede vurgusuz orta hecenin ünlüsü bazen de i ir veya dü er:
Üzere/üzre burada/burda ilerlemek/ilerilemek yukar da/yukarda
ya ayan/ya yan
Bekleyen/bekliyen al n /aln burunu/burnu omuzu/omzu
25
13. Ses uyumlar : Türkçenin en belirgin ses özelli idir. Büyük ünlü uyumu ve küçük ünlü
uyumu olmak üzere iki ba l k alt nda inceleyece iz.
a) Büyük Ünlü Uyumu (Alm. Palatalharmonie; Fr. Harmonie vocalique, harmonie
palatale; %ng. palatal harmony ) : Türkçe bir kelimenin ilk hecesinde kal n bir
ünlü varsa onu takip eden hecelerde de kal n ünlüler bulunur. Türkçe bir
kelimenin ilk hecesinde ince bir ünlü varsa onu takip eden hecelerde de ince
ünlüler bulunur:
%lk hece
Sonraki heceler
(kal n) a, ,o,u
(kal n) a, ,u
(ince) e,i,ö,ü
(ince) e,i,ü
Kelebek, sa lamak, bütünle me, getirenler, evlilik, aç klamalar, temizlik,
kar lanmak, bölüm, tütün, göstermek................................
Bu kurala uymayan kelimelerimizi yedi kümede toplayabiliriz:
1. Yabanc kökenli sözcükler:
kitap
sandalye
Ahmet
berabe
dünya
kafi
mecburiyet
Cumhuriyet
Not: Bu sözcüklere getirilen ekler, sözcüklerin son hecelerindeki ünlüye uyarlar:
kitaplar
sandalyeler
televizyonu
2. Çok az say da Türkçe sözcük:
anne (ana)
elma (alma)
karde (karda )
hani (kan )
hangi (kang )
3. Birle ik sözcükler:
çiçektozu
çokbilmi
do umevi
sabretmek
güneybat
bayayi it
Not: birle ik kelimeler ek alacak olurlarsa, son hecelerine uyarlar:
Beyo lu'na, güneybat ya, babayi itler.....
26
4. Sözcükler, hiç de i meyen -ken, -ki, -yor, -leyin, -( )mtrak eklerini ald klar zaman
da büyük ünlü uyumuna uymazlar:
okurken
uyurken
çeviriyor
seviniyor
masadaki
okuldaki
sabahleyin
ek imtrak
-da eki de genellikle büyük ünlü uyumuna uymaz:
meslekta , denkta , emekta ........
5. Ki ba lac , baz sözcüklerde kal pla m olarak kullan l r. Bu durumda , dünkü,
bugünkü, gibi sözcüklerin d nda, ünlü uyumu kural na uymaz; daima ki
biciminde kullan l r:
halbuki, mademki, oysaki, sanki, sonraki........
6. " L " ile biten yabanc kökenli sözcükler ek ald klar zaman büyük ünlü uyumuna
uymaz:
hal-i-ni
helal-i
ihtimal-e
intikal-i
amiral-e
petrol-den...
7. Son hecelerinde ince " a " bulunan baz yabanc kökenli sözcükler de ünlü
uyumuna uygun ek almaz:
kanaat-i
harf-i
harp
harb-i
liyakat-i, liyakat-li, liyakat-siz
dikkat-i, dikkat-e
efkat-i, efkat-li
b) Küçük Ünlü Uyumu (Alm. Labialharmonie; Fr. harmonie labiale; %ng. labial
harmony): Bu uyumu iki madde halinde inceliyoruz:
1. Türkçe bir kelimenin ilk hecesinde düz bir ünlü (a,e, ,i) varsa onu
takip eden hecelerde de düz ünlüler (a,e, ,i) bulunur.
%lk hece
Sonrak heceler
A,e, ,i
A,e, ,i
27
Aç k beklemek sevgili erik rak ileri geri
2. Türkçe bir kelimenin ilk hecesinde yuvarlak bir ünlü (o,ö,ü,ü) varsa
onu takip eden hecelerde ya düz-geni (a,e) ya da daryuvarlak(u,ü) ünlüler bulunur:
%lk hece
Sonrak heceler
O,ö,u,ü
A,e,u,ü
Oduncu ördek uzun uçak söylemek öpü
ocak
Bu kurala uymayanlar be grup alt nda inceleyebiliriz:
1. %lk sesleminde düz ünlü bulundu u halde onu izleyen seslemlerde yuvarlak ünlü
bulunan Türkçe sözcükler:
avuç (av ç yerine), çamur (çam r yerine), ya mur (ya m r yerine), kavurmak.....
Not: Bu sözcüklerde / / ünlüsü, dudak ünsüzü olan /m/ ve /b/ ile di -dudak ünsüzü olan
/v/ sesinin etkisiyle /u/ sesine dönü mü tür.
2. %lk sesleminde düz ünlü bulundu u halde, onu izleyen seslemlerde yuvarlak ünlü
bulunan yabanc kökenli sözcükler:
ampul, pantolon, anafor, amazon, anons, alüvyon....
3. Son sesleminde o, ö ünlüsü bulunan sözcükler:
konsolos, doktor, oför, motor, profesör.....
Not: Bunlar n tümü yabanc kökenlidir.
4. ilk hecede yuvarlak ünlü bulundu u halde, son hecede geni -düz ünlü (a,e) yerine dardüz ünlü ( ,i) bulunan yabanc kökenli kelimeler:
müzik, müfit, komik, mühim, ofis.....
5. Türkçede yaln z -( )yor eki küçük ünlü uyumuna uymaz:
al- -yor, gid-i-yor, gör-ü-yor, gül-ü-yor....
14. Uzun ünlü: Türkçede uzun ünlü yoktur. Buna kar l k Türkçeye girmi yabanc
kelimelerde uzun a, u, ünlüleri bol bol kullan lmaktad r:
fuzûlî
â ikâr ârif
kâtip sâd k askerî
ÜNSÜZLER
28
A z kanal nda bin engele carparak ç kan ve bir ünlünün deste i olmadan alg lanamayan
sese ünsüz (Alm. Konsonant; Fr. Consonne; %ng. consonant) ad verilir.
Türkçede 21 ünsüz vard r:
b, c, ç,d,f,g, ,h,j,k,l,m,n,p,r,s, ,t,v,y,z
ünsüzler, sestellerinin durumuna, ç k yerlerine ve ç k biçimlerine göre farkl l k
gösterir.
SESTELLER N N DURUMUNA GÖRE
Ünsüzlerden baz lar , sestellerinin titre imli durumunda, baz lar ysa, sestellerinin durgun
durumunda ç kar l r. Sestellerinin titre imli durumunda c kar lan ünsüzlere titre*imli ünsüz
(Alm. Stimmhaft; Fr. Sonore, voisé; %ng. voiced) denir. Titre imli ünsüzler ötümlü ve
yumu*ak ünsüz olarak da adland r l r.
Türkçenin titre imli ünsüzleri unlard r:
B,c,d,g, ,j,l,m,n,r,v,y,z
Ünsüzlerden bir bölümüyse sestellerinin durgun durumunda ç kar l r. Bunlara da
titre*imsiz ünsüz (Alm. Stimmlos; Fr. Sourd, non-voisé; %ng. Voice-less) ad verilir.
Ötümsüz ya da sert ünsüz ad da verilen titre imsiz ünsüzler unlard r:
Ç,f,h,k,p,s, ,t
ÇIKI+ YERLER NE GÖRE
Ünsüzler, ç k yerlerine göre, yedi kümede toplanabilir:
1. Çift dudak ünsüzleri (Alm. Bilabial; Fr. Bilabiale; %ng. bilabial): b,m,p
Bu üç ünsüz, alt ve üst dudaklar n birbirine de mesiyle ç kar. Bu nedenle, bunlara çift
dudak ünsüzleri diyebiliriz.
2. Di*-budad ünsüzleri (Alm. Labiodental; Fr. Labiodentale; %ng. Labio-dental): f,v
Bu ünsüzler, alt duda n üst di lere dokunmas sonucu olu urlar.
3. Di*eti ünsüzleri (Alm. Dental; Fr. Dentale; %ng. dental): d,l,n,r,s,t,z
Di eti ünsüzleri, dil ucunun üst di etlerine yakla mas sonucu ç karlar.
4. Di*eti-damak ünsüzleri (Alm. Alveolar; Fr. Consonne alvéolaire; %ng. alveolar):c,ç,j,*
Dil ucunun üst di etlerine ve sert dama a yakla mas yla söylenirler.
5. Sert (ön) damak ünsüzleri (Alm. Vorderpalatal; Fr. Consonne prépalatale; %ng.
prepalatal): g,k,y
29
Dil ortas n n sert dama a yakla mas yla ç karlar. Bu üç ünsüzden /y/ ünsüzü a z kanal nda
önemli bir engele çarpmadan ç kt için yar ünlü (Alm. Semivokal, halbvokal; Fr. Semivoyelle; %ng. Semi-vowel) say lmaktad r.
6. Yumu*ak (art) damak ünsüzü (Alm. Postpalatal; Fr. Postpalatale; %ng. Postpalatal,
velar): 9
Bu ünsüz s z c ve ötümlü bir yumu ak damak ünsüzüdür. /y/ sesi gibi yar ünlü say l r.
Tek seslemli sözcüklerin sonuda (ça , da , ba ....) çok seslemli sözcüklerin lik sesleminde
bulunur(a da, da lamak, u ramak, do ru,sa lam.....) ve kesinlikle bir ünlüden sonra gelir.
Bu durum ’nin de i ik söyleyi biçimleri yaratmas na yol açar.
7. G rtlak ünsüzü (Alm. Laryngal, glottal; Fr. Laryngale, glottale; %ng. Laryngal, glottal):
h
Bu ses, a z bo lu unda de il, g rtlakta olu ur.
ÇIKI+ B Ç MLER NE GÖRE
Ünsüzler ç k biçimlerine göre alt kümede toplanabilir:
1. Kapanma ünsüzleri:
Sesyolunun bir anl k kapal duruma girmesi sonucu ç kan ünsüzlerdir:
B,d,g,k,p,t
Bu ünsüzler ayn zamanda patlay c ünsüz say lmaktad r.
2. Kapanma sürtünme ünsüzleri:
Sesyolununda sürtünmeyi and racak biçimde ç kan ünsüzlerdir:
C,ç
3. Daralma ünsüzleri:
A z kanal n n çe itli yerlerinde olu an bir daralma ya da hafif bir kapnma sonucunda ç kan
ünsüzlere denir. Daralma ünsüzleri unlard r:
F, ,h,j,s, ,v,y,z
Bu ünsüzlere s z c ünsüz de denir.
4. Burun ünsüzleri:
Yumu ak (art) dama n alçalmas , sesyolundan gelen havan n hem a za hem de burna
geçirilmesi sonucu olu an ünsüzlerdir:
M,n
30
5. Yan ünsüzler:
Dil ucunun ya da dil s rt n n dama a de mesi ve havan n böylece ortaya ç kan engelin
yaln z bir yan ndan ya da her iki yan ndan birden ç kmas yla olu an ünsüzdür.
Türkçenin yan ünsüzü /l/ sesidir.
6. Çarpmal (vurmal ) ünsüz:
Dils rt n n geriye do ru kabar p kenarlar sert dama a yakla t s rada dil ucunun
di etlerine hafifçe çarpmas sonucu olu an /r/ ünsüzüne denir.
Ünsüzler üzerine verilen bütün bu ayr nt l bilgileri görmek için buraya t klay n.
ÜNSÜZLERDE SES OLAYLARI
1. Sözcük ba* nda bulunmayan ünsüzler: Yans ma sözcüklerin d nda, f, ,h,l,m,n,r,z
sesleriyle sözcük ba lamaz.
Türkçede /n/ sesiyle ba layan tek sözcük ne soru ad l d r. Nas l sözcü ü ne ile as l, niçin
sözcü ü ne ile için sözcüklerinin kayna mas yla olu mu tur.
Türkçe /h/ ile ba layan birkaç sözcük vard r: Hangi, hevenk, höyük, hörgüç. Sözcük
ba nda /c/ ve /v/ ünsüzlerine de pek az rastlan r.
2. Kök sözcüklerden iki ünsüzün yan yana gelmesi: Yans ma sözcüklerin d nda
kalan yal n durumdaki Türkçe sözcüklerde genellikle iki ünsüz yan yana gelmez.
Türkçede kelime sonunda sadece u çift ünsüzler bulunabilir:
Lç,lk,lp,lt (ölç, kalk, alp, alt, ilk, ülkü, alt , alt n vb.)
Nç,nk,nt (sevinç, denk, ant, dinç, vb.)
Rç, rk, rp, rs, rt (sürç, ürk, kork, sarp, pars, y rt, Türk, Kurt, turp, borç vb.)
St (üst, ast vb.)
St (hi t vb.)
Yt (heyt vb.)
Bu sözcüklerde, örneklerden de anla laca
ünsüzleridir.
gibi, ilk sesler titre imli ve s z c n,r,l,s
Baz eylemlerin köklerinde de çift ünsüz görülür:
Ürk-, y rt-, silk-........
Türkçede sözcük ba nda da iki ünsüz yan yana gelmez. Bunun istisnas da yoktur. O
kadar ki, çift ünsüzle ba layan baz yabanc sözcükler yaz dilinde bile ba lar na bir ünlü
alarak seslem bölünmesine u rar:
Station
Statistique
> istasyon
> istatistik
31
Slav
> islav
3. Ünsüz uyumu: Bir sözcükteki ünsüzler aras nda görülen benze me olay na ünsüz
uyumu (Alm. Konsonantenharmonie; Fr. Harmonie consonantique; %ng. Consonant
harmony) denir.
Ünsüz uyumu a a daki biçimlerde görülür:
Titre imsiz ç,f,h,k,p,s, ,t ünsüzlerinden biriyle biten bir sözcü e titre imli c,d,g
ünsüzlerinden biriyle ba layan bir ek getirilirse , bu ünsüzler ç,t,k seslerine dönü ür:
-c (-ci,-cu,-cü)
B çak-ç
Çift-çi
Top-çu
Gözlük-çü
-ca (-ce)
Ahlak-ça
Çocuk-ça
Yava -ça
Büyük-çe
-d k (-dik,-duk,-dük)
Yat-t m yatak
%ç-ti i su
Tut-tu u ev
Dök-tü ü ter
-da* (-de*)
Meslek-ta
Yurt-ta
Denk-ta
Kök-te
-g (-gi,-gu,-gü)
Bas-k
%li -ki
Tut-ku
Çeli -ki
-gan (-gen)
Çal -kan
Somurt-kan
Dövü -ken
Et-ken
Bu ünsüz benze mesi sözcük içinde de görülür:
As-t r-d
Peki -tir-di
Görü -tür-dü
Ünsüz uyumu kural , yaln z yap m ekleri için de il; ad durumu eklerinden –da, -dan;
eylem çekim eklerinden –d (-di,-du,-dü) ve –d r (-dir,-dur,-dür) ko ac için de geçerlidir.
Bu ekler, titre imsiz bir ünsüzle biten sözcüklere getirildi inde s ras yla –ta (-te), -tan (ten), -t (-ti,-tu,-tü) ve –t r (-tir,-tur,-tür) olur.
Bu kurala uymayan ekler de vard r: -ken,-ki,-t .
Akarken
Uyuken
onunki
bizimki
inilti
gürültü
4. Ünsüz dü*mesi: Ünsüz dü mesi üç biçimde görülür:
•
Küçültme ekleri –c k,-cak’tan önceki /k/ ünsüzü dü er:
-c k:
küçük
yumu ak
alçak
s cak
küçücük
yumu ac k
alçac k
s cac k
-cak:
büyük
büyücek
32
çabuk
sa l k
•
çabucak
sa l cak
Yaln zca konu ma s ras nda ünsüz dü mesi olur. Bu dü me yaz diline yans maz:
YAZILIS
Bir ey
Bir tane
Bir lira
Böyle
Tabakhane
Yetimhane
Serbest
Çiftsay
SÖYLEY%S
Bi ey
Bi tane
Bi lira
Bö:le
Tabakane
Yetimane
Serbes
çifsay
Örneklerden de anla laca
say s n de i tirmez.
•
gibi, bu tür ünsüz dü mesi, genellikle, sözcü ün seslem
Baz önadlardan eylem türetilirken önad n son sesi ünsüzse dü er:
Alçak
Büyük
So uk
Yumu ak
> alçal> büyü> so u>yumu a-
5. Ünsüz de9i*imi: Türkçede, sözcük sonunda yer alan ünsüzlerden biri, çe itli
nedenlerden de i erek bir ba ka ünsüze dönü ür. Buna ünsüz de9i*imi (Alm.
Lautverschiebung; Fr. Mutation consonantique; %ng. Consonant mutation) denir.
Türkçede ünsüz de i imi, a a daki ekillerde olur:
• Türkçe sözcüklerin sonunda b,c,d,g ünsüzleri bulunmaz. Onlar n yerine p,ç,t,k,
ünsüzleri bulunur. O kadar ki, Türkçeye ba ka dillerden girmi bu ünsüzlerle
biten sözcükler de i ikli i u ram t r. Bu de i iklik sonunda, sonlar ndaki b,c,d,g,
ünsüzleri, s ras yla p,ç,t,k olmu tur.
Kitap
Cevab
Muhtac
> kitab
> cevap
> muhtaç
feryad >feryat
ferd >fert
reng > renk
Türkçeye ba ka dillerden girmi sözcüklerden baz lar bu kurala uymaz. Örne in, Bat
kökenli diyalog, sosyolog, brifing...gibi sözcüklerin sonundaki /g/ sesi, /k/ olmaz.
Buna kar l k, Farsçadan gelen aheng, reng sözcükleri , ahenk, renk olmu tur.
•
Türkçede, sözcük sonundaki p,ç, t,k ünsüzleri, iki ünlü aras nda yumu ayarak
b,c,d, ‘ye dönü ür.
Yaprak
A aç
: yapra , yapra a, yapra n
: a ac , a aca, a ac n
Ancak, özellikle tek seslemli baz Türkçe sözcüklerde son seste bir de i iklik olmaz.
33
Ac - aç (doyurmak)
çap- çap
%ç – içi kaç – kaç
Piç – piçi küp – küpü
%t – iti
konut – konutu
Erk – erki ayg t - ayg t
Türkçeye yabanc dillerden geçmi baz sözcüklerde de p,k,t sesleri yumu amaz, ayn
kal r:
Adalet – adaleti
Ayet – ayeti
Cemaat – cemaati
A k–a k
•
halk – halk
sirk – sirki
bank – bank
frak – frak
Türkçede, baz birle ik eylemler, ayr yaz ld klar halde, sanki tek sözcükmü gibi
söylenirler. Bu durumda, ilk sözcük p,ç,t,k ünsüzleriyle bitiyor, eylem de ünlüyle
ba l yorsa bu ünsüzler, yap lan ulama nedeniyle, yine b,c,d, gibi ç karlar:
Tahrip etmek
Sahip olmak
Çorap örmek
: tah-ri-bet-mek
: sa-hi-bol-mak
: ço-ra-bör-mek
Yaln z sözlü ileti imde görülen bu de i iklik yaz diline yans maz.
•
Tümce içinde de, ulama sonucu, ayn ses de i im olur:
Geziye giderken yan na kitap almay unutama.
(Geziye giderken yan na kita-balmay unutma.)
Ba ma çorap örmekten vazgeç.
(Ba ma çora-börmekten vazgeç.)
•
/ / sesi, /o/ ve /ö/ ünlülerinin etkisiyle, kolayl kla /v/ sesine dönü ür:
Dö mek
Ko mak
O mak
Sö mek
:
:
:
:
dövmek
kovmak
ovmak
sövmek
/ / sesi, konu ma dilinde /e/ ve /i/ ünlülerinin etkisiyle /y/ sesine de dönü ür:
e ilbe enö le
si il
•
:
:
:
:
eyilbeyenöyle
siyil
Sözcük sonunda /n/ den sonra gelen /ç/ sesi, ünlüyle ba layan bir ek
getirildi inde, /c/ sesine dönü ür:
Genç
: genci
34
Konç
Tunç
: koncu
: tuncu
Eylemden –nç ekiyle türetilen sözcüklerin sonuna ünlüyle ba layan bir ek
getirildi inde de /ç/ sesi /c/ olur:
Bas nç
: bas nc
Sevinç
: sevinci
Korkunç : korkuncu
•
Sonunda –nk bulunan sözcük, ünlüyle ba layan bir ek ald
olur:
Cenk
Denk
Renk
•
nda bu /k/ ses /g/
: cengi
: dengi
: rengi
Titre imsiz ünsüzle biten köke ünlüyle ba layan yap m eki getirilince iki ünlü
aras nda kalan titre imsiz ünsüz de i ir:
Aç+ k- : ac kGeç+ik- : gecikGenç+el- : gencel6. Ünsüzlerin ünlülere etkisi (ünsüz darla*mas ): Türkçede, ünlüler ünsüzleri
de i tirdi i gibi, ünsüzler de ünlüleri de i tirir. Örne in, imdiki zaman eki –yor, a, e
ünlüleriyle biten eylem kök ve gövdelerine getirildi inde /y/ ses bu ünlüleri de i tirir. Bir
ba ka deyi le, /y/ sesi, geni ünlüyü dar ünlüye dönü türür.
a.
Bu de i iklikler sonucu a ünlüsü / / ya da /u/ olur:
ba la-mak
anla-mak
sula-mak
b.
: ba l yor
: anl yor
: suluyor
Bu de i ik sonucu e ünlüsü de /i/ ya da /ü/ ye dönü ür:
Gizle-mek
Mele-mek
Söyle-mek
: gizliyor
: meliyor
: söylüyor
Baz sözcükler, konu ma dilinde, yine /y/ sesinin etkisiyle yaz ld klar gibi
söylenmeyebilir:
YAZILI+
A layan
A layarak
Söyleyelim
Söyleye söyleye
SÖYLEN +
A l yan
A l yarak
Söyliyelim
Söyliye söyliye
35
Daha çok eylem kök ve gövdelerinde görülen ve /y/ den kaynaklanan bu ses
de i meleri di er sözcükler için de geçerlidir:
YAZILI+
Buraya
Suraya
Oraya
Ortaya
SÖYLEN +
Bur ya
Sur ya
Or ya
ort ya
7. Ünsüz türemesi: Say lar çok olmamakla birlikte, baz Türkçe ve yabanc sözcükler de
ünsüz türemesi olay yla da kar la l r. Ünsüz türemesi de, ünlü türemesi gibi, üç
biçimde ele al n r:
•
Öntüreme (Alm. Prothese; Fr. Prothèse; %ng. prothesis):
Türkçe sözcüklerde ünsüz türemesi sözcük ba nda görülür:
Örgüç
Öveng
Öyük
Urmak
Ilan
•
:
:
:
:
:
hörgüç
hevenk
höyük
yurmak
y lan
çtüreme (Alm. Epenthese; Fr. Épenthèse; %ng. epenthesis):
Europe : Avrupa
Équateur : ekvator
Laboratoire
: laboratuvar
Conservatoire : konservatuvar
Acaib
: acayip
Zaif
: zay f
•
Sontüreme (Alm. Epithesis; Fr. Épithèse; %ng. epithesis):
Baz yabanc sözcükler, asl nda çift ünsüzle yaz ld klar halde, Türkçede bu
ünsüzlerden birini kaybederler. Bu tür sözcükler, ancak ünlüyle ba layan bir ek
ald klar zaman, yitirdikleri ikinci ünlüleri ortaya ç kar. Türkçe aç s ndan, bu bir
sontüreme say l r:
Af :aff
Hal : halli
Had
: haddi
Ret
: reddi
S r : s rr
Türkçede de ya sözcü ü sontüremeyle yay olmu tur.
7. Koruma ünsüzleri: Türkçede iki ünlü yan yana gelmez. Bu nedenle ünlüyle biten bir
sözcü e ünlüyle ba layan bir ek getirlirse, araya –y, -n, -s, - ünsüzlerinden biri girer.
Bu ünsüzlere koruma ünsüzleri (Alm. Eigeschalteter euphonischer konsonant; Fr.
Consonne intercalaire euphonique; %ng. %ntervocalic euphonic consonant) ad verilir.
36
Bu dört ünsüzden hangisinin nerede kullan laca
•
kesin olarak bellidir.
/y/ koruma ünsüzü: Bu ünsüz, /n/ koruma ünsüzünün kullan lamad
durumlarda, koruma ünsüzü olarak iki ünlü aras na girer:
kom u-y-u
masa-ypencere-y-i
Ay e-y-i
Bu koruma ünsüzü, bazen ünlüyle biten bir sözcü e ünsüzle ba layan bir ek
getirildi i zaman da kullan labilir:
Hasta-y-m (hasta+imi yerine)
Hasta-y-d (hasta+idi yerine)
Hasta-y-sa (hasta+ise yerine)
Hasta-y-ken (hasta+iken yerine)
Görüldü ü gibi, bu durumlarda /y/ koruma ünsüzü, asl nda ünlü çat mas n
önlemektedir.
•
/n/ koruma ünsüzü: belirtili ad tamlamas nda, tamlayan, ünlüyle sona
eriyorsa, bu ünlüyle ek aras na /n/ ünsüzü gelir:
Ali-n-in
Ay e-n-in
Ankara-n- n
Ünlüyle sona eren tüm sözcüklerin sonuna gelebildi ine göre, bu koruma ünsüzünün
kullan m alan çok geni tir.
Bu -n- sesinden ba ka bir de ad l n’si vard r.
Baz ad llarla ad durum eki aras na ya da üçüncü ki i iyelik ekiyle ad durumu eki
aras na giren /n/ sesine ad l ne’si (Alm. Pronominal n; %ng. Pronominal n) denir.
Ad l n’si a a daki durumlarda kullan l r:
1. Üçüncü ki i ad l na (o ad l na) ad durumu ekleri getirilece i zaman ad lla ek
aras na /n/ koruma ünsüzü girer:
o-n-u
o-n-a
o-n-dan
o-n-un
2. Kendi ad l yla ad durumu ekleri aras na girer:
Kendi-n-i
Kendi-n-e
37
Kendi-n-de
Kendisi-n-e
3. % aret ad llar yla ad durumu ekleri aras na girer:
Bu-n-u
o-n-da
bu-n-dan
u-n-lara
bu-n-lardan
4. -ki ekiyle durum ekleri aras na girer:
benimki-n-i
seninki-n-i
onunki-n-de
5. Üçüncü ki i iyelik eki alm sözcüklerle ad durumu ekleri aras na yine /n/ koruma
ünsüzü girer:
Çantas -nCebi-n-de
Eli-n-i
Gözleri-n-i
Görüldü ü gibi, ad l n’si farkl olarak, ünlüyle ünsüz aras na da girebilmektedir.
•
/s/ koruma ünsüzü: Üçüncü ki i iyelik eki, ünlüyle biten bir sözcü ün sonuna
geliyorsa, araya /s/ ünsüzü girer:
Ali’nin s ra-sBo aziçi köprü-s-ü
Masa örtü-s-ü
So an koku-s-u
Bu kural yaln z su ve ne sözcüklerinde bozulur, araya /s/ yerine /y/ ünsüzü girer:
Su-y-um
Su-y-un
Ne-y-im
Ne-y-in
Neyi yerine bazen nesi biçiminin kullan ld
da görülür:
Kim nesini alm , nesi var, nesi yok (F.H. Da larca)
•
/ / koruma ünsüzü: Ünlüyle biten say adlar na payla t rma (üle tirme) kavram
veren –ar (-er) eki getirilirken iki ünlü aras na bu kez de / / koruma ünsüzü
girer:
iki- -er
alt - -ar
yedi- -er
38
8. Benze*me: Türkçenin ses yap s n etkileyen inceleyegeldi imiz ses olaylar na her dilde
rastlan r. Bu ses olaylar n n temel amac , konu ma s ras nda sözcü ün kolayca
söylenmesini sa lamakt r. Söyleyi i kolayla t rmaya yönelik bu ses de i melerini
belirleyen kurala en az çaba kural (Alm. Geringst anstrengung; Fr. Loi du moindre
effort; %ng. Least effort) deni.
Bu kurala uyan ses olaylar ndan en yayg n benze*me (Alm. Angleichung; Fr.
Assimilation; %ng. assimilation) ad verilen bir sözcükte bir sesin ba ka bir sesi kendine
benzetmesi olay d r. Benze me iki biçimde olabilir:
1.
Tüm benze*me: Bir sesin her bak mdan de i erek bir ba ka ses
dönü mesi olay na tüm benze*me (Alm. Totale angleischung; Fr.
Assimilation totale; %ng. Total assimilation) denir. Tüm benze me hem
ünlülerde hem de ünsüzlerde görülür. Tüm ünsüz benze mesi yaln zca
konu ma dilinde kendini göstermektedir:
Anlatmak :
Bunlar
:
Onlar
:
Yaln z
:
2.
annatmak
bunnar
onnar
yann z
Yar benze*me: Bir sesin yaln zca baz nitelikleri aç s ndan ba ka bir
sese benzer duruma gelmesine yar benze me (Alm. Unvollstandige
angleichung; Fr. Assimilation partielle; %ng. Partial assimilation) ad
verilir.
Örne in; a a daki sözcüklerde görülen yar benze me, b-p, d-t, m-n,
c-j seslerindeki ortak niteli e dayanmaktad r. Bunlardan b-p çift dudak
ve kapanma; d-t di eti ve yine kapanma; m-n burun; c-j ise, di etidamak ünsüzleri olarak ancak nitelikleri bak m ndan birbirine
benzemektedir:
Abdest
Çenber
Anbar
Cübbe
Tesbih
:
:
:
:
:
aptes
çember
ambar
cüppe
tespih
Yar benze me konu ma dilinde de rastlan r:
Binbe yüz
: bimbe yüz
Binbir
: bimbir
Onbir
: ombir
Simdiye de in verilen örneklerden de anla laca
olu maktad r:
•
gibi, benze me iki yönlü
lerleyici benze*me (Alm. Progressive assimilation, progressive angleichung;
Fr. Assimilation progressive; %ng. Progressive assimilation), etkileyen sesin
sözcük içinde etkilenen sesten önce gelmesiyle olu an benze medir:
39
Bunlar : bunnar
Motör : motor
Müfti : müftü
Semsiye
: em iye
•
Gerileyici benze*me: Sözcük içinde ç k yeri sonra olan bir sesin, ç k yeri
önce olan sesi etkilemesiyle olu an benze meye de gerileyici benze*me (Alm.
Regressive assimilation, regressive angleichung; Fr. Assimilation régressive; %ng.
Regressive assimilation) denir. Örne in, o bir sözcükleri ç kar l rken önce /i/ nin
etkisiyle /o/ sesi /ö/ olmu ; sonra da, öbür sözcü ü olu mu tur. /i/ sesi,
kendinden önceki /o/ sesine kendine benzetti i yani ön ünlüye çevirdi i için bu
bir gerileyici benze medir.
A a daki sözcükler de birer gerileyici benze me görülür:
Bu ile : böyle
Su ile : öyle
Pantalon
: pantolon
Asker : esker
Yats : yass
9. Ayk r la*ma: Ayk r la ma tam tersine, kimi zaman da bir sözcükteki ayn ya da benzeri
seslerden biri de i ikli e u rar. Bu de i ikli e de ayk r la*ma (Alm. Dissimilation,
entahnlichung; Fr. Dissimilation; %ng. dissimilation) ad verilir:
A ç : ahç
Mu amma : mu amba
Kibrit : kirpit
Makkap
: matkap
10. Göçü*me (yer de9i*tirme): Sözcük içinde baz seslerin yer de i tirmesi olay na
göçü*me (Alm. Metathesis; Fr. Métathèse; %ng. metathesis) ad verilir.
Yaprak
: yarpak
Toprak
: torpak
Çömlek
: çölmek
Yaln z : yanl z
Perhiz : pehriz
KEL ME NED R?
Kelime, anlam veya görevi bulunan ve tek ba na kullan labilen ses veya sesler
toplulu udur. Kelimeler anlaml veya görevli dil birlikleridir. Kelimelerin genellikle anlamlar
vard r . d ar da bir varl , bir nesneyi bir hareketi kar larlar. Kelimeyi okudu umuz veya
duydu umuz zaman o varl k veya hareket gözümüzün önünde canlan r: kitap, daktilo, koyun,
kuzu, cetvel, ko mak , yazmak...
Ancak, anlam bulunmayan kelimeler de vard r: gibi, ile , ve , için , fakat, ama, kadar vb.
Bunlar n anlamlar yoktur ve hiçbir varl veya hareketi kar lamazlar. Cümlede anlaml
kelimelrle birlikte kullan l rlar. Onlar n manalar na yeni ifadeler katarlar: aslan gibi, onun için
gelmi tim, sabaha kadar a lad örneklerinde oldu u gibi.
40
Kelimeden küçük ses birlikleri olan sesler, heceler, ekler ve baz kökler tek ba lar na
kullan lamad klar halde kelimeler tek ba lar na kullan l rlar.
Kelimeler yap bak m ndan ses veya ses topluluklar d r. Tek sesli kelimelerin say s azd r.
Türkçede teksesli sadece iki kelime vard r: a, o (a birader, o ki i örneklerinde oldu u gibi .)
Bunlara “e” ünlemini de dahil edebiliriz: e karde im!.
KÖKLER
1-
Kökler, kelimelerin anlaml parçalar d r. Meselâ bak kelimesinde bak köktür. Bakma
ii inin anlam bak kökü üzerindedir. Buradan bakma i i anlam n ç kar yoruz.
2-
Kökler, kelimelerin parçalanamayan k s mlar d r. Meselâ bak kökü daha fazla
parçalanamaz. Parçalan rsa bakmakla ilgili anlam ortadan kalkar.
3-
Kökler varl klar n ve hareketlerin yal n kar l klar d r. Onlar bir zaman, ahsa
ba lamazlar, soyut olarak ifade ederler.
4-
Kökler, kelimelerin çekirdekleridir. Meselâ gözlemek, gözlem, gözcü, gözcülük, gözlük
kelimeleri hep göz kökünden türetilmi tir.
GÖZ= gözlemek, gözlem, gözcü, gözcülük, gözetmen, gözlük, gözlükçü, gözlükçülük,
gözlü, gözsüz.....
5-
Her varl k veya hareket için dilde bir kök yoktur. Birbirine yak n varl k veya kavramlar
ayn kök etraf nda yap lan kelimelerle kar lan r. Meselâ ver kökünden vergi, verim,
verimli, verecek, verimlilik gibi.
6-
Kökler eskiden beri var olan ve sonradan yap lamayan dil birlikleridir. Yeniden kök
yap lamaz. Ancak yabanc dillerden yeni kökler al nabilir. Radyo-cu, radyo culuk vb.
7-
Dilde iki çe it kök vard r: isim kökleri, fiil kökleri. Çünkü kâinatta iki çe it varl ktan söz
edebiliriz:
A- Nesne
B- Hareket
Insan, hayvan, bitki, da , orman, ta , toprak, duygu, ak l, hastal k vsl nesnelerdir.
Bunlar n gelmesi, gitmesi, yanmas , büyümesi, tükenmesi vs. Hareketlerdir. % te nesneler
isimlerle, hareketlerle fiillerle kar lanmaktad r.
EKLER
1-
Eklerin tek ba na anlam yoktur. Kelimelerin görevli parçalar d r. Meselâ
babam, odunluk, tatl kelimelirindeki –m,-luk, -l eklerinin tek ba na anlam
yoktur.
2-
Ekler tek ba lar na kullan lamazlar, ancak köke eklenerek kullan l sahas na
ç karlar.
3-
Kökler kelimede kendisine uyulan, ekler ise köke uyan unsurlard r. Bu
sebeple eklerin büyük bir k m çok ekillidir. Çok ekillilik bak m ndan ekler
dimizde ya bir ekilli , ya iki ekilli ya dört ekilli yada sekiz ekillidir:
41
Bir ekilli: -m (masa-m),
%ki ekilli: -an, -en (ko an, gelen),
Dört ekilli: - p, -ip, -up, -üp (al p, verip, ko up, görüp),
Sekiz ekilli: -d , -di, -du,-dü,-ti,-t ,-tu,-tü (yazd , geldi, durdu, gördü, att , gitti, sustu,
dü tü),
4-
Ekler fazla uzun omazlar. Tekses halinde olabildi i gibi iki heceli de
olabilirler. Üç heceli eklerimiz azd r: sar -mt rak gibi.
5-
Türkçede ekler ya eskiden beri ek olarak vard r ya da iki ek veya kelimenin
ekle mesinden meydana gelmi lerdir. Meselâ gelmeli kelimesindeki –meli
eki –me ve –li eklerinin birle mesinden meydana gelmi tir.
6-
Dilde iki türlü ek vard r:
A. Yap m ekleri: Kökün veya kelimenin anlam nda de i iklik yapan eklerdir. Bunlar
eklendikleri kökten yeni bir kelime meydana getirirler. Meselâ Türk kelimesinden –çe
ekiyle Türkçe kelimesi yap lm t r. Türk bir milletin ad , Türkçe o milletin dilinin
ad d r. Dört çe it yap m eki vard r:
1.
simden isim yapma ekleri: %sim kök veya gövdelerinden yeni isimler yapan
eklerdir: y l-l k, köy-lü, bal k-ç , kuzu-cuk, ev-cil vb.
2.
simden fiil yapma ekleri: Isim kök veya gövdelerinden fiil türeten eklerdir:
gece-le-mek, duru-l-mak, tür-e-mek, boz-ar-mak vb.
3.
Fiilden isim yapma ekleri: Fiil kök veya gövdelerinden isim türeten eklerdir:
aç-mak, gel-me, dü -ü , geç-im, dü -kün, s r t-kan vb.
4.
Fiilden fiil yapma ekleri: Fiil kök veya gövdelerinden fiil yapan eklerdir: al- nmak, gül-ü -mek, yat- r-mak vb.
B. Çekim ekleri: Kökün veya kelimenin anlam nda de i iklik yapmay p kelimeleri
kullan l sahas na sokan eklerdir. Çekim ekleri anlama etki etmezler, köke ve
kelimeye yeni bir anlam katmazlar. Fakat bir ifade katarlar. Bu ifade öteki kelimelerle
münasebet ifadesidir. “Ev-den geldim.” Cümlesindeki –den eki münasebet ifadesidir
ve evin anlam n de i tirmemektedir.
S M ÇEK M EKLER
1. Ço9ul eki: %simlerin çokluk ekillerini ifade eder: -lar, -ler: kitap-lar, çocuk-lar,
araba-lar, ev-ler, gece-ler, sergi-ler vb....
2. Iyelik ekleri: “%ye” Türkçede “sahip” anlam na gelir. %yelik ekleri ismin kar lad
nesnenin bir ki iye veya nesneye ait oldu unu gösteren çekim ekidir. Bunlar nesneyi
nesneye, yani ismi isme ba layan eklerdir. %yelik ekleri alt ahsa göre
çekimlenebilmektedir: yani getirildikleri isimlerin ben, sen, o ,biz, siz, onlar
eklindeki sahipliklerini ifade ederler. A a daki örneklerde ah slara göre iyelik
eklerinin nas l kullan ld n inceleyiniz.
Baba-m defteri-m
Baba-n
defter-in
Baba-s
defter-i
Baba-m z defter-imiz
42
Baba-n z defter-iniz
Baba-lar defter-leri
3. Hal ekleri: Bu ekler ismi bazen isme, bazen fiile bazen de edata ba lar:
Okul-a gitti. Evden gelmi . (fiile ba lam )
Kitab- n kapa
bahçe-nin yolu (isme ba lam )
Orman-a kar
sen-in kadar (edata ba lam )
Türkçedeki isim hal ekleri unlard r:
a. Yal n hal: %smin ba ka bir kelimeye ba l olmad n gösteren haldir. Tekil,
ço ul ve iyelik ekli yal n haldir: okul, baba-s , yollar.. okul teklik yal n hali,
yollar ço ul yal n hali, babas iyelik yal n halidir. Demek ki, yal n hal isimlerin
hal eki getirilebilen ekilleridir.
b.
lgi hali: (- n,-in,-un,-ün,-n n,-nin,-nun,-nün)
Çocu -un
defter-in
Evler-in
anne-nin
Yol-un
masa-n n
Yoku -un
ak l- n
Onlar- n
uykusu-nun
c. Yükleme hali: (- ,-i,-u,-ü)
Kap -y
ta lar-
BabamYol-u
ç.
göz-ü
sözlerim-i
Yönelme hali: (-a,-e)
okul-a
da lar-a
bakkal-a
biz-e
d. Bulunma hali: (-da,-de,-ta,-te)
Ev-de
Tepeler-de
çocuk-ta
ak l-da
e. Ayr lma hali: (-dan,-den,-tan,-ten)
Kar -dan
soy-dan
Biz-den
türk-ten
Çiçek-ten
bilenler-den
f. Beraberlik hali: (-la,-le)
Gönül-le
kalbimle
Araba-y-la
ekmek-le
g. E*itlik hali: (-ca,-ce,-ça,-çe)
%nsan-ca
on-ca
Ben-ce
ard n-ca
43
h. Direktif hali: (-ra,-re,-ar ,-eri)
Son-ra
iç-eri
D -ar
il-eri
4. Soru eki: (-m ,-mi,-mu,-mü)
Okul mu
çocuk mu
Ö renciler mi
rüya m
TÜRKÇEDE YEN KAVRAMLARI KAR+ILAMA YOLLARI
Türkçede yeni varl klar ve kavramlar kar lamak için birkaç yol vard r. %htiyaç has l
oldu unda bu yollardan birine ba vurulmaktad r.
A.
KEL ME TÜRETMEK
Türkçenin en tabii, en i lek, en geni yeni kelime kazanma yoludur. Kelime türetmek
köklerden yap m ekleri ile görevden yapmak demektir. Eklemeli bir dil olan Türkçenin çok
zengin bir kelime yapma mekanizmas vard r. Türkçenin her tipte pek çok olan yap m ekleri ile
say s z kelimeler yap labilir. Türkçenin bu imkan her zaman aç kt r. Ancak bu imkan n iyi, do ru
ve yerli yerinde kullan lmas gerekir. Bu husustaki ölçü yeni yap lan kelimede hiç bir sunilik
bulunmamas , hissedilmemesidir. Böyle bir kelimeyi ilk defa elbette bir ah s yapm ve dile
sürmü tür. Fakat kaidelere ve artlara öyle uygun yap lm t r ki, herkes onun yeni de il ,
eskiden beri var olan bir kelime oldu unu zanneder. Demek ki, yeni kelimenin sa lam olmas
için dilde yad rganmamas , yapma hissini uyand rmamas , tereddütler yaratmamas , itiraz ve
isyan sesleri do urmamas gerekir. Dil, onu sanki kendili inden ortaya ç karm gibi olmal d r.
Türemi kelimeler, bir kelime kökü ile bir veya birkaç yap m ekinden meydana gelir.
Çekim s ras nda yeni kelimeler meydana getirlirken, kök asla de i mez. Kelime kökünden önce,
ba ka dillerde oldu u gibi ön ekler getirilmez. Dilimizde kelime türetmesi ancak köklerin
sonuna birtak m ekler getirilmek suretiyle yap labilir.
Kelime kökleri isim veya fiil oldu una göre, türetme ekleri isme ilave edilenler ve fiile
getirilenler olmak üzere iki büyük bölüme ayr l rlar. Sonra bunlar, meydana getirdikleri
kelimenin isim veya fiil olu lar na göre de ikiye bölünürler. Böylece kelime yapma ekleri;
a.
isimden isim yapma ekleri
b.
isimden fiil yapma ekleri
c.
fiilden isim yapma ekleri
d.
fiileden fiil yapma ekleri
olarak dört gruba ayr l r.
Ekler ayr ca, i lek (canl ), az i lek ve i lek olmayan olmak üzere üçe ayr l rlar. Bir dilde
yeni kelimeler ancak canl eklerle meydana getirilebilirler. Bu durum dil ilminin de i mez
prensibidir. Bazen az i lek bir ekin canl l k kazand görülebilir. Fakat bu nadir bir haldir ve
ah slar n eseri de ildir. Halk n bilmeden fark etmeden yapt , dil kanunlar na uygun olarak
kendili inden meydana gelen bir keyfiyettir.
Yeni te kil edilen kelimeler dil kurallar na uygun olduklar yani canl eklerle ve ekin
fonksiyonu ile manas na ayk r olmadan meydana getirildikleri takdirde do rudurlar.
44
B.
KEL ME GRUBU YAPMAK
Dilde yeni kavramlar kar laman n bir yolu da kelime grubu yapmakt r. Bu yol, dilde var
olan kelimelerden bir terkip yaparak yeni ihtiyaçlar kar lama yoludur. Bu yol, dilin yeni
kavramlar kar lamada kulland çok tabii ve güzel bir yoldur. Ancak bunda varl veya
kavram tek kelime ile de il, birden fazla kelime ile ifade etme durumu vard r. Tabii her nesne
de böyle iki kelime ile kar lanmaya müsait olmayabilir. Onun için kelime grubu yapma yolu,
imkanlar geni olmayan bir yoldur:
Demiryolu
bilirki i
uçaksavar
gecekondu
su y lan
Ba kent
ola anüstü
bilgisayar
sivrisinek
ses uyumu
C.
YABANCI KEL ME ALMAK
Yabanc kelime almak yeni bir nesnenin veya kavram n, geldi i yerden ismini de beraber
almak demektir. Al nan yabanc kelime ya dilde kar l hiç olmayan kelimedir veya dilde
kar l olan fazladan bir kelimedir.
Birinci halde, yeni bir nesne veya kavramla kar la l r. Dilde onun kelimesi yoktur. Bu
durumda ilk tabii yol onun ismini de beraber almakt r:
Ayet
gazel
Televizyon
cami
motor
otomobil
banka
posta
radyo
telefon
telekom
Özellikle e yalar n beraberinde getirdi i kelimelerin dile süratle girme ve yay lma gücü
vard r. E er ad n önceden haz rlamam ve o adla giri i sa lamam san z, e yan n kendi
kelimesini beraber getirmesine engel olamazs n z. Zaten haz rl kl olmak da kolay de ildir.
Yenilik ve kelime çok defa dili ans z n bast r r.
%kinci olarak dilde, kar l mevcut olsa da yine fazladan kelime girebilir. Böyle
kelimelerde çe itli faktörler rol oynar. Bunlar n ba l calar çe it ve de i iklik arzusu, özenme,
taklit, nüans, k sal k, yayg nl k, kibarl k ve tesadüf olarak s ralanabilir. Fakat hepsinin mü terek
bir sebebi vard r ki o da kültür ili kileri, dil al veri leridir. Kültür ve medeniyet tesirlerinden
kaçmak mümkün de ildir. Süphesiz en iyisi bir dilin kendi kayna ndan beslenmesidir. Ancak
dile yabanc kelime girmi diye yak nmaya da lüzum yoktur. Yabanc kelime almak de il,
yabanc gramer kural almak tehlikelidir.
Esasen yüzde yüz saf dil yoktur. Dillerde yabanc as ll kelimeler daima bulunur. Ayr ca
dil o kelimeleri kendi yap s na uydurur:
Hendese-geometri
te ekkür-mersi
yemi -meyve
Siyate-politika
teminat-garanti
iktisat-ekonomi
Türkiye türkçesi için cumhuriyetten sonra arapça ve farsçadan kelime alma yolu
tamam yla kapanm t r. Buna kar l k bugün bat dan gelen kelimelere kar aç kt r.
Yabanc kelime almak son derece kolay bir yoldur. Onun için de bu kestirme yolun
önüne kolay kolay geçilememektedir. %stense de istenmese de her dile bu yolla pek çok kelime
girmektedir. Hele günümüzdeki ileti im teknolojisi bunu iyice artt rm bulunmaktad r.
Ç.
KEL ME D R LTMEK VE DERLEMEK
Dilde yeni kelime için ba vurulabilecek iki kaynak daha vard r. Bunlardan biri, eski yaz
dili devreleri, di eri ya ayan iveler, a zlard r.
Eski yaz dilinin unutulmu kelimeleri tekrar dile kazand r labilir:
Kamu
subay
yarg
nitelik
tart mak
45
görkem
Savc
tan k
köken
nicelik
ar tmak
sonuç
Di er taraftan kültür dilinde bulunmayan fakat a zlarda ya ayan baz kelimeler de yaz
diline al nabilir:
Güney
aylak
onarmak
deprenmek
asalak
yitirmek
Kuzey
doruk
yozla mak
denetlemek
alan
güleç
Ancak bu diriltme ve derleme yolu san ld kadar kolay bir yol de ildir. Eski kelimeler
çok defa ölmü lerdir. Ayr ca metinlerden ç kar lan ekilleri, eski devrin fonetik ta r. Böylece
bu ünkü dil için i lenmi say lmazlar. Bu sebeple onlar n diriltilmesi çok güçtür, byük gayret
ister. Bu, bütün millete yeniden kelime ö retmek demektir.
A zlardan edebi dile kelime geçirmek de öyle pek kütle halinde ve kolay olmamaktad r.
Çünkü bir a zda bir ekil, ba ka bir a zda ba ka bir ekil vard r. Ayr ca yaz dili kelimeleri gibi
her bölge için geçerli olacak uygun ve fazla kelime bulmak da kolay de ildir. Ve bu da bütün
milletin yeniden kelime ö renmesi demektir.
K sacas her iki kaynaktan faydalanmak da ancak s n rl bir ölçüde mümkündür. Fakat dil
ink lab ile Türkçemize her iki kaynaktan bir hayl kelime kazand r ld n da unutmamak gerekir.
Gerçi sadele tirme çal mlar s ras ndaki ihtiyaç dolay s yla netice al nmas mümkün olmu tur.
TÜRKÇE KEL MELERDE VURGU
Vurgu en k sa tarifi ile kuvvetli sö lenmedir. Kelimelerde ses bütünlükleri olarak heceler
vard r. Bu topluluklar arka arkaya söylenerek kelimelir ve dili ortaya ç kar rlar. Demek ki
kelimelerin telaffuzu hecelerin arka arkaya söylenmesidir.
% te bu söyleni te hir hecenin üzerine ayn kuvvetle bas lmaz. Kelimeler ve cümleler
dal al , ini li ç k l bir seyir takip eder. Bu dalgalar, bu ini ç k lar ise baz hecelerin
di erlerinden daha kuvvetli söylenmesi ile olur.
Kelimede kuvvvetli söylenen hece üzerindeki bask ya vurgu ad verilir. Vurgulu hece,
üzerine sa lan, üzerine vurulan hece demektir.
Türkçe yumu ak vurgulu, hafif dalgal bir diildir. Türkçenin vurgular bu sebeple çok
dikkat ister.
Vurguyu bulma usulü:
Türkçe kelimelerde vurgunun hangi hecede oldu unu anlamak için bir usul vard r. O
usul udur: kelimenin her seferinde bir hecesi mübala al bir ekilde kuvvetle söylenir. Hangisi
yad rganmazsa vurgu o hece üzerinde demektir. Mesela yumurta kelimesini al n z. Göreceksiniz
ki ta hecesini kuvvetlendirerek söylemek kula a ayk r gelmemektedir. Su halde vurgu son
hecededir.
Türkçe kelimelerde vurgu durumu *öyledir:
1. Türkçede kelime ne olursa olsun, bütün hitaplarda vurgu daima ilk heced bulunur:
arkada , da lar, kumandan, Atatürk gibi seslenmelerde vurgu daima ilk hecede bulunur ve
kuvvetlidir. Kelimenin as l normal vurgusu sonda da olsa hitapta mutlaka ba a al n r:
Örümcek.
2. Türkçede orta hece ve heceler vurgusuzdur.
3. Türkçede vurgu esas itibar yla ya son hecede veya ilk hecede bulunur. Vurgu son
hecede ise ba ta, ilk hecede ise sonda ikinci derecede bir vurgu bulunur.
4. Türkçede umumi olarak, kelimelerin en büyük k sm nda vurgu son hecededir: yat r m,
aç k, çekingen kelimelerinde vurgu sondad r.
46
5. Buna mukabil yer adlanr nda, bütün co rafi isimlerde vurgu ilk hecede olur: Ankara,
Kurtulu , %sveç, Avrupa gibi kelimelerde vurgu ilk hecededir.
6. Yaln z –istan eki ile biten co rafi isimlerde vurgu yine sona al n r: Özbekistan,
Türkmenistan, Bulgaristan gibi kelimelerde vurgu son hecededir.
7. Sonu –ya ile biten yer adlar nda vurgu sondan bir evvelki hecede bulunur: Sakarya,
Mudanya, Almanya. Sonu a ve e ile biten yer adlar da böyle istisnalar görülür: %ngiltere,
Ukrayna gibi kelimelerde vurgu sondan bir önceki hecededir.
8. Türkçede henuz tam benimsenmi , üzerinde az zaman geçmi yabanc isimlerde ve
keilmelerde vurgu ilk hecede bulunur: Hitler, banka, radyo, posta gibi kelimelerde vurgu ilk
hecededir.
9. Türkçede çok yerle mi yabanc as ll isimlerde vurgu son hecede bulunur: %smail,
Ömer, Mehmet gibi.
10. Türkçede baz ekler vurgusuzdur ve vurguyu önlerindeki heceye atarlar. Mesela
uyuma, insanca, kalkmadan kelimelerinde vurgu ma, ca, madan eklerinde önceki hecededir.
YAPIM EKLER
A. S MDEN S M YAPMA EKLER
%simden isim yapma ekleri, isim kök ve gövdelerine getirilerek onlardan yeni isimler
yapan eklerdir.
Bu eklerle yap lm isimlerin manalar bir önceki ismin manas na çok ya kndan ba l olur.
Genellikle getirildi i isimle ilgili yer, meslek, topluluk, vas f, ba l l k, aitlik vs isimleri gibi
kelimeler yaparlar.
1. –l k,-lik,-luk,-lük
a. Yer isimleri yapar. Bu isimler nesnenin mekan n veya çok bulundu u yeri ifade
ederler: ta -l k, orman-l k, bo -luk, kömür-lük, koru-luk, gül-lük, ekin-lik gibi.
b. Alet isimleri yapar. Bunlar nesne ile ilgili bir alet bir e ya ifade ederler: ba -l k, gözlük, söz-lük, gece-lik, korku-luk gibi.
c. Topluluk isimleri yapar. Bu isimler yap ld klar isimlerle ilgili bir topluluk, bir bütünlük
ifade ederler: genç-lik(gençlerin bütünü), türk-lük (türklerin toplulu u, bütünü) gibi.
d. Vas f isimleri, yani s fat yapar: gün-lük, y l-l k, hediye-lik, kira-l k, k -l k, ad m-l k gibi.
e. Soyut isim yapar: güzel-lik, iki-lik, müdür-lük, temiz-lik gibi.
Bu ekin bir özelli i de bazen çekim eklerinden sonra gelerek isim yapmas d r: gün-de-lik,
on-da-l k gibi.
2. –c ,-ci,-cu,-cü,-ç ,-çi,-çu,-çü
Bu eklerin ba l ca fonksiyonu meslek ve u ra ma isimleri yapmakt r (osmanl cada
ba lang çta c’li ve yuvarlak ekilleri yoktu.): av-c , eski-ci, yol-cu, göz-cü, a -ç , bek-çi, ok-çu,
süt-çü gibi.
3. –l ,-li,-lu,-lü
Esas fonksiyonu sifat olarak kullan lan vas f isimleri yapmakt r. K saca ek ve sahiplik ya
da ba l l k ifade eder.
Sahiplik fonksiyonunda bir kendinde bulundurma ifadesi belirtilir: ba -l k, kilit-li, su-lu,
ölüm-lü gibi.
Ba l l k fonkisyonunda da bir mensup olma ifadesi göze çarpar: Ankara-l , lise-li, köy-lü
gibi.
47
4. –s z,-siz,-suz,-süz
Bu ek –l ,-li,-lu,-lü ekinin olumsuzudur. Onun için menfi isim eki veya menfi s fat eki ad
ile de an l r: ta -s z, i -siz, su-suz, görgü-süz gibi.
Bu ek nadir olarak bir çekil eki olan iyelik ekinden sonra da kullanilabilir: annem-siz,
babam-s z gibi.
5. -ki
Bu ek aitlik eki ad n al r. Ba l ca fonkisyonu içinde blunma, ba l l k, ve aitlik ifade
etmektir. Bu fonkisyonla s fat ve zamir yapar: imdi-ki, kar -ki, sonra-ki, öte-ki, beri-ki, evvelki, dün-kü, gece-ki gibi.
%kinci kullan –da,-de,-ta,-te, çekim ekinden sonraki kullan l d r: bende-ki, yerde-ki,
a a da-ki, sende-ki, evde-ki, üniversitede-ki, gibi.
Üçüncü kullan – n,-in,-un,-ün,-n n,-nin,-nun,-nün çekilm ekinden sonra getirilmesidir:
benim-ki, yolcunun-ki, adam n-ki, evin-ki, arkada m n-ki gibi.
Bu ekin baz örneklerde –kü ekli de görülür: dün-kü, bugün-kü, gönülün-kü gibi.
6.-c k,-cik,-cuk,-cük
Bu ek Türkçenin çok i lek küçültme ve sevgi ekidir. Bu iki fonsiyon bazan bir arada,
bazan da tek ba na görünür: baba-c k, dudak-c k, k sa-c k, Mehmet-cik, göl-cük, tosun-cuk
gibi.
Bu ek baz kelimelerde kendisinden önce gelen konsonant dü ürür: ufa-c k (ufak-c k), küçücük (küçük-cük) gibi.
Bu ek bazan da önüne bir vokal al r: bir-i-cik, az- -c k gibi.
Bu ekin bir özel kullan l da -ca, -ce, -ça, -çe çekim ekinden sonra gelmesidir: usul-cac k, yava -ça-c k, ufa-c -c k gibi.
Bu ekin özellikle sevgi fonksiyonu çok i lek durumdad r. Bu fonksiyonuyla en çok iyelik
eki getirilerek pek geni ölçüde kullan l r: anne-ci -i-m, karde -ci -i-m, Ahmet-ci -i-m gibi.
Bu ek baz kelimelerde kendisinden önce gelen konsonant dü ürür: ufa-c k (ufak-c k), küçücük (küçük-cük) gibi.
Bu ek bazan da önüne bir vokal al r: bir-i-cik, az- -c k gibi.
Bu ekin bir özel kullan l da -ca, -ce, -ça, -çe çekim ekinden sonra gelmesidir: usul-ca-c k,
yava -ça-c k, ufa-c -c k gibi.
Bu ekin özellikle sevgi fonksiyonu çok i lek durumdad r. Bu fonksiyonuyla en çok iyelik eki
getirilerek pek geni ölçüde kullan l r: anne-ci -i-m, karde -ci -i-m, Ahmet-ci -i-m gibi.
7. –cak, cek
Bu da ikinci bir sevgi ve küçültme ekidir: kuzu-cak, yumur-cak, demin-cek, sevdi-cek gibi.
8. –c 9az, -ci9ez, -cu9az, -cü9ez
Bu ek küçültme ve sevgiden ba ka zavall l k da ifade eder. Ac ma, evkat ve merhamet
gösterir: bey-ci- ez, yavru-ca az, k z-ca az gibi.
9. –ca9 z, -ce9iz
Küçültme ve sevginin d nda ac ma da ifade eder. Yaln z bu ac ma ekinin zavall l k fonksiyonu
daha kuvvetlidir: k z-ca z, hayvan-ca z, ev-ce iz, köy-ce iz gibi.
48
Bu ekin bir de u-n-ca z, o-n-ca z gibi kullan lar vard r.
10. –ca, -ce, -ça, -çe
Bu ek asl nda çekim ekidir: insan-ca, yava -ça örneklerinde oldu u gibi.
Ancak sonradan kli ele erek veya fonksiyon de i tirerek yap m eki hâline gelmi tir. Yap m eki
olarak fonksiyonu dil isimleri yapmakt r: Alman-ca, %ngiliz-ce, Türk-çe, Arap-ça gibi.
Bu ek bazan da kli ele mi olarak, kal pla m
gibi.
Böyle kli ele mi
ce, Yeni-ce gibi.
olarak ayr isimler yapar: ala-ca, kara-ca, ak-ça
ekli bilhassa yer isimlerinde çok görülür: Sütlü-ce, Kanl -ca, Çaml -ca, Derin-
11. –da*, -ta*
Ba l ca fonksiyonlar e lik, ortakl k ve mensubiyet, ba l l k ifade etmektir: rk-ta , arka-da ,
din-da , soy-da , meslek-ta , s r-da , ülkü-da gibi.
12. –nc , -nci, -ncu, -ncü
Say isimleri yapmakta kullan l r. Fonksiyonu as l say isimlerinden s ra, derece ifade eden say
isimleri yapmakt r: bir-i-nci, iki-nci, yüz-ü-ncü gibi.
Say lar d nda yine s ra ifade eden bir iki kelimede de bu ek görülebilir: kaç- -nc , orta-nca,
son-u-ncu gibi.
13. –ar, -er, -*ar, -*er
Fonksiyonu as l say isimlerinden da tma, bölme, ay rma say isimleri yapmakt r: bir-er, dörder, elli- er gibi.
14. –z
Say ismi yapan eklerden biridir. Daha çok birden ona kadar olan say lar aras nda kullan l r.
Fonksiyonu yak nl k, e lik ifade eden topluluk isimleri yapmakt r: iki-z, dörd-ü-z, yedi-z gibi.
15. –s , -si, -su, -sü
Bir iki kelimede görülür. Benzerlik, gibilik ifade eder: çocuk-su, kad n-s gibi.
16. –ms , -msi, -msu, -msü
Bu ek de benzerlik ve gibilik ifade eden bir ektir. Bilhassa renk ve tat isimlerinde çok kullan l r:
a ac- -ms , ek i-msi, mor-u-msu, ac -ms gibi.
17. –mtrak
Bu ek de benzerlik ve gibilik ifade eden eklerden biridir: ac -mtrak, beyaz- -mtrak gibi.
18. –rak, -rek
Bu ek kar la t rma ekidir. “Daha çok” ifadesi ta r. Bir iki kelimede kalm t r: ufa-rak (ufakrak), küçü-rek (küçük-rek), ye -rek (daha iyi) gibi.
19. –l (-li, -lu, -lü) ........-l ((-li, -lu, -lü)
Çift kullan l bir ektir. Bu arada bulunma ifade eder. K sacas “ve” mânâs na gelir: iri-li, ufak-l ,
gece-li, gündüz-lü, ana-l , baba-l , sa -l , sol-lu gibi.
49
20. –lay n, -leyin
Bu ek eskiden gibilik, e itlik ifade eden bir çekim eki idi. Bugün birkaç vakit isminde görülür:
sabah-leyin, gece-leyin, ak am-leyin gibi.
21. –c lay n, -cileyin
Bu ek de eskiden bir e itlik çekim eki idi. Bugün bir yap m eki gibi kli ele ip kalm t r. Baz
zamirlerde görülür: ben-cileyin, sen-cileyin, bu-n-c lay n gibi.
22. –an, -en
Bu ek i lek de ildir. Ancak bir iki kelimede görülür: o ul-an (o lan), er-en, k z-an gibi.
23. –kek
Bu da i lek olmayan bir ektir. Belki sadece er-kek kelimesinde vard r.
24. –kan
% lek olmayan bir ektir: ba -kan kelimesinde vard r.
25. –ç
% lek de ildir, ana-ç, ata-ç, baba-ç kelimelerinde vard r. Kuvvetlendirme fonksiyonu mevcuttur.
26. –ka, -ge
% lek olmayan bir ektir. Kökün d ndaki mânâs n ifade eder. Yani bir d ndal k fonksiyonu
vard r. Ayn mânâya gelen iki kelimede görülür: ba -ka, öz-ge.
27.- c l, cil, -cul, -cül, -ç l, -çil, -çul, -çül
Sadece üç be örnek görülür. Benzetme ve mübalâ a ifadesi ta r: ev-cil, ben-cil, bal k-ç l,
tav an-c l, ölüm-cül, k r-ç l, ak-ç l, insan-c l, av-c l gibi.
28. –d r k, -dirik, -duruk, -dürük
Birkaç kelimede görülür. Âlet isimleri yapar: boyun-duruk, çi in-dirik (omuzluk), e in-dirik (s rt
örtüsü, al) gibi.
29. –man, -men
Mübalâ a ve benzerlik ifade eder. Üç be
küçü-men (küçük-men) gibi.
kelimede görülür: ak-lan, koca-man, kara-man,
30. –aç, -eç
Benzetme ve ilgi ifadesi ta r: top-aç, k r-aç, boz-aç (boza çalan, boz renginde) kelimelerde
oldu u gibi.
31. –* n, -*in
Renk isimlerinde görülür. Yak nl k, benzerlik ifade eder: sar - n, kara- n, gök- in gibi.
32. –ak, -ek
% lek de ildir. Bir iki kelimede görülür. Benzerlik ifade eder: top-ak, sol-ak, ben-ek gibi.
33. –k(a), -k(e)
% lek de ildir. Benzerlik ifade eder: top-u-k, bala-k, bebe-k gibi.
50
34. –z
%lgi, benzerlik ifade eder: top-u-z gibi.
35.-t
Denklik ifade eder: ya - -t, e -i-t gibi.
36. –t , -ti, -tu, -tü
Yaln z tabiat taklidi kelimelerde kullan lan i lek bir ektir: par l-t , zang r-t , gürül-tü, fokur-tu,
kütür-tü gibi.
37. –az, -ez
%lgi ifade eder: ay-az kelimesinde vard r.
38. –ay, -ey
%lgi ifade eder: gün-ey, kuz-ey (kuz-ay) gibi.
39. –l (- l, -il)
Benzerlik ifade eder: ye -i-l, k z- -l gibi.
40. –s l, -sil, -sul, -sül
Benzerlik, ilgi ifade eder: yok-sul kelimesinde bu ek vard r.
41. –sal
Yer ifade eder: kum-sal kelimesinde vard r.
42. –g l, -gil, -gul, -gül, -k l, -kil, -kul, -kül
%lgi ifade eder: k r-k l, iç-kil, dört-gül, gibi az kullan lan birkaç kelimede vard r.
Bu ekin –gil ekli bugün bilhassa a zlarda aile ve ev ismi yapmakta çok i lektir: Ali-gil, U akl gil, ablam-gil gibi.
43. –la, -le
% lek de ildir. K -la, yay-la kelimelerinde görülür.
Yabanc Ekler: Türkçeye bazan yabanc dilden ekler de geçmektedir. Bu ekler önce kendi
kelimeleri ile geçmekte, sonra Türkçe kelimelere de s çrayabilmektedir. Bunlardan iki örne i
burada gösterebiliriz:
-i
Asl nda Arapça’dan geçen nisbet î’sidir. Türkçe kelimelerin sonuna gelerek bazan isimden isim
yapma eki eklinde kal pla m t r: armudi, gümü i, kur uni, varsa gibi.
-al, -el
Türkçeye bat dillerinden gelen –al, -el, eki de yayg nl maktad r: sosyal, kültürel’in yan nda
ulus-al, siyas-al, yer-el, bölge-sel gibi.
Kal pla*malar, K saltmalar: Türkçede baz kal pla malar ve k saltmalar da göze çarpabilir.
Örne in Fato , Memo , %bi , minno gibi k saltmalarda bir “ ” unsuru görürüz. Bu bir ek
de ildir, türeme bir ses durumundad r.
51
Öte yandan
appadak, cuppadak, pattadak gibi ses taklidi kelimelerde de benzer bir –
dak, -dek ‘li unsur görülür. Süphesiz bu da bir ek de ildir ve bu kelimeler ayr ayr paralel ses
taklitleridir.
B. S MDEN F L YAPMA EKLER
%simden fiil yapma ekleri isim kök ve gövdelerinden fiil yapmak için kullan lan eklerdir.
Fakat bu ekler gövdelerden fiil yapmakta çok az kullan l r, daha çok köklerden fiil yaparlar.
Gövdelerden yap lan çok az say daki fiillerde de ancak çok i lek olanlar kullan labilir. Ayr ca
eklendikleri gövdeler genellikle i lek olmayan eklerle yap lm gövdelerdir.
Bu eklerin ayr ayr belirli fonksiyonlar yoktur. Hepsinin ortak fonksiyonu isimleri
fiille tirmektir. Yap lan fiilde bu ekler de il, isim kökü mânây tayin eder. Bu ekler böylece
isimlerden onlarla ilgili fiiller yapm olurlar. Ba l ca isimden fiil yapma ekleri unlard r:
1. –la, -le
Bu ek Türkçenin en i lek isimden fiil yapma ekidir. %simden fiil yapma sahas na
hâkim olan ba l ca ek durumundad r. Hem olma, hem yapma ifade eden fiiller yapar: ba -la,
ta -la, el-le, gece-le, üf-le, hafif-le gibi.
Bu ekle yap lan baz fiillerin kendileri kullan lmay p, onlardan fiillden fiil yapma ekleriyle
meydana getirilen ekilleri kullan l r: can-la-n, bir-le- , kir-le-t gibi.
Bu ek orta hecede kald
yen) gibi.
için çekim s ras nda bazan vokali de i ir: bek-li-yen (bek-le-
2. –al, -el
Bu ek genellikle s fatlardan fiil yapar. Yapt
dar-al, kör-el, yön-el gibi.
fiiller yaln z “olma” ifade eder: sa -al,
3. –l
S fatlardan olma ifade eden fiiller yapar: ince-l, sivri-l, duru-l gibi.
4. –a, -e
Fazla i lek de ildir. %simlerden yapma veya olma ifade eden fiiller yapar: ya -a, kan-a,
tür-e, dil-e gibi.
Çekim s ras nda orta hecede kal nca ve y tesiriyle bu ek de de i ebilir: ya - -yor, kan- -yan gibi.
5. – , -i, -u, -ü
% lekli i kaybolmu tur. Birkaç kelimede kli ele mi
un), ak- gibi.
olarak görülür: ta - , uz-u (uz-
6. –ar, -er
% leklik sahas s n rl d r. Daha çok renk isimlerinden fiil yapar: a -ar, gö -er, k z-ar,
ye -er gibi.
7. –da, -de, -ta, -te
Ses taklidi isimlerden fiil yapmakta çok i lektir: f s l-da,
52
l-da, gürül-de, fingir-de gibi.
Tabiat taklidi kelimeler hep l,r,y gibi sedal konsonantla bitti i için bu ekin hep d’li
ekilleri kullan lmaktad r.
8. –k r, -kir, -kur, -kür
Bu ek de ses taklidi kelimelerden fiil yapmakta kullan lan bir ektir. % lektir, fakat ses
taklitleri ile s n rl d r: hay-k r, tü-kür, çem-kir (terslenme) gibi.
9. –k, -ke
Bugün yaln z birkaç kelimede görülür: ac- -k, gec-i-k, bir-i-k gibi.
10. –r
lek de ildir. Deli-r, beli-r, üfü-r gibi birkaç fiilde görülür. Fakat ses taklidi isimlerden fiil
yapmakta oldukça i lektir: ba - -r, ge -i-r, an- -r, aks -r, öksü-r, hap -r gibi.
11. –sa, -se
% lek de ildir. Birkaç kelimede görülür: su-sa, garip-se, yük-se, mühim-se gibi.
12. –msa, -mse
% lek de ildir, üç be kelimede görülür: az- -msa, ben-i-mse, küçü-mse gibi.
13. – rga, irge
% lek de ildir. Bir iki fiilde görülür: yad- rga, es-irge gibi.
C. F LDEN S M YAPMA EKLER
Fiilden isim yapma ekleri fiil kök ve gövdelerinden isim yapmak için kullan lan eklerdir.
Bu eklerin say s çok fazlad r. En kalabal k yap m ekleri bunlard r. Bu da Türkçenin fiilden
isim yapmaya çok yatk n bir dil oldu unu göstermektedir. Ayn zamanda Türkçede isimlerin
büyük k sm n n hareket vasf ile belirtilen isimler oldu unu ortaya koymaktad r. Türkçe gibi fiile
dayanan bir dil için bu da pek tabiîdir.
Bu eklerin say lar gibi i leklikleri ve kullan sahalar da çok geni tir. %çlerinde i leklik ve
geni lik bak m ndan çekim eklerine yak n olanlar çoktur.
Bu eklerin bir k sm n n belirli fonksiyonlar vard r. Bir k sm n n ise fonksiyonlar belirsizdir.
Ba l ca fiilden isim yapma ekleri unlard r:
1. –mak, -mek
Bek bütün fiilden isim yapma eklerinin ba nda gelir. % leklik derecesi en geni bir ektir.
Bütün fiil kök ve gövdelerine getirilir.
Fonksiyonu hareket ismi yapmakt r. Fiil kök ve gövdelerine getirilerek onlar kullan
sahas na ç kar rlar: aç-mak, yaz-mak, oku-mak, uyu-mak, gör-mek, bekle-mek, çekil-mek,
dü ün-mek, sürüklen-mek, ilikle-mek gibi.
Bu ekle yap lan isimler s fat olarak kullan lamazlar.
Bu ek fiillerin geçici hareket ismini yapar. Bu isimler ancak çok nadir olarak kli ele ip
kal c nesne ismi olurlar: ye-mek, çak-mak gibi.
53
Bu ekin bir özelli i de sonuna iyelik eki almamas d r: bilme -i-m, gez-me -i-n ekilleri
kullan lmaz.
2.-ma, -me
% leklik sahas bütün fiil kök ve gövdelerini içine alan bir ektir.
Bu ekin fonksiyonu i isimleri yapmakt r: yaz-ma, oku-ma, git-me, yakla -ma, oyalanma, püskürt-me, ezdir-me, aç klan-ma, veri tir-me gibi.
-mak, -mek’te yürüyen canl bir hareket ifadesi vard r. –ma, -me’de ise bu hareketle
yap lan i anlat l r: yürümek-yürüme, kapamak-kapama gibi.
Dolay s yla –ma, -me’de daha belirli bir isim olma vasf vard r. Bu sebeple böyle isimler –
mak, -mek’lilerden daha fazla kal c nesne ismi olmaya elveri lidirler: dondur-ma, yaz-ma
(eser), dol-ma (yiyecek), iç-me nesne isimleri gibi.
Bu ekle yap lan isimler i isimlerinden ba ka, bazan kal niteli i dolay s yla s fat olarak da
kullan labilirler: dol-ma kalem, süz-me göz, kar-ma liste.
3.- *, -i*, -u*, -ü*
Bu ek de bundan önceki iki ek gibi en i lek fiilden isim yapma eklerinden biridir. Bu son
ikisi yaln z i-mek fiiline getirilmez. Di er bütün fiillere gelirler. Fonksiyonu i ismi yapmakt r: al, yürü-y-ü , çekil-i , otur-u gibi.
Bu ekle yap lan isimler de s fat olarak kullan lmazlar.
4.-m
Bu ek kal c nesne ismi yapan i lek fiilden isim yapma eklerinin ba nda gelir. Fiille ilgili
çe itli nesnelerin ismini yapar: al- -m, uçur-u-m, geç-im, öl-ü-m, biç-i-m gibi.
5.-k (ka), -k (ke)
Bu ek çok i lek bir fiilden isim yapma ekidir. Harekete u ram olan, o hareketten
do mu bulunan veya hareketi yapan çe itli nesnelerin isimlerini meydana getirir: aç- -k, dü ü-k, dile-k, yat- -k, buru -u-k, yuvarla-k, ele-k gibi.
6.-ak, -ek
Bu ek de çok i lek bir ektir. Fiilin tesirinde kalan çe itli nesnelerin isimlerini yapar. Bir
mübâlâ a ifadesi de ta r: at-ak, dön-ek, kaç-ak, tap n-ak, dayan-ak, ürk-ek gibi.
7.-n
Oldukça i lek bir ektir. Yapan , olan ve yap lan ifaden eder: tüt-ü-n, ek-i-n, gel-i-n gibi.
8.-g , -gi, -gu, -gü, -k , -ki, -ku, -kü
Çok i lek bir ektir. Daha çok yapma ifade eden fiillere gelir. Çe itli isimler yapar: say-g ,
sar-g , ser-gi, bil-gi, büz-gü, gör-gü, duy-gu, sor-gu, b ç-k , bas-k , iç-ki, kes-ki gibi.
Daha çok tek heceli fiillere getirildi i görülmektedir.
9.-ga, -ge
Örnekleri çok fazla de ildir: bil-ge, dal-ga, yon-ga, böl-ge, süpür-ge, kavur-ga gibi.
54
10.-g n, -gin, -gun, -gün, -k n, -kin, -kun, -kün
% lek bir ektir. Esas itibariyle de tek heceli fillere getirilir. Fonksiyonunda bir büyültme,
bir a r l k mânâs vard r, mübâlâ a ifade eder: dal-g n, az-g n, dar-g n, yeti -kin, eri -kin, küskün, al -k n, bay-g n, gir-gin, ol-gun, pi -kin, co -kun, a -k n, düz-gün, üz-gün gibi.
11.-gan, -gen, -kan, -ken
% lek bir ektir. Tek heceli fiillere getirilmez. Kuvvetli bir mübâlâ a, bir a r l k ifade eder:
al n-gan, s k l-gan, konu -kan, somurt-gan, çekin-gen, giri -ken gibi.
12.-g ç, -giç, -guç, -güç
% lek de ildir. Birkaç misalde görülür. Bu ekte de büyültme ifadesi vard r: dal-g ç, bil-giç,
ba lan-g ç, süz-geç gibi.
13.-gaç, -geç, -kaç, -keç
Bundan önceki ekin bir e idir: yüz-geç, k s-kaç, utan-gaç gibi.
14.-a9an, -e9en
A r l k, devaml l k, mübâlâ a ifade eder: ol-a an, gez-e en gibi.
15.- c , -ici, -ucu, -ücü
Fazlal k, devaml l k anlat r: al- c , ver-ici, uç-ucu, gör-ücü gibi.
16.-ç
Bir a r l k ifade eder. Yaln z dönü lü, yani –n’li fiillere getirilir: k skan-ç, korkun-ç gibi.
17.- , -i, -u, -ü
Çok i lek bir ektir: yaz- , dikil-i, ört-ü, kok-u gibi.
18.-a, -e
Bir iki kelimede görülür: yar-a, öt-e, oy-a gibi.
19.-t , -ti, -tu, -tü
Esas itibariyle n’li fillerin gövdelerine getirilir. Çe itli isimler yapar: ak n-t , öden-ti,
çökün-tü, kurun-tu gibi.
20.-t
Pek i lek olmayan bir ektir: ö -ü-t, yo ur-t, um-u-t gibi.
21.-l
Bugün belki bir tek
-l kelimesi vard r.
22.-s , -si, -su, -sü
Bir iki kelimede görülür: yat-s , sin-si, yas-s , tüt-sü gibi.
23.-anak, -enek
% lek olmayan bir ektir: sa -anak, gel-enek, gör-enek gibi.
24.-amak, -emek
% lek de ildir: kaç-amak, bas-amak gibi kelimeler vard r.
55
25.-m k, -mik, -muk, -mük
%ylek de ildir: k y-m k, il-mik, kus-muk kelimelerinde bu ek vard r.
26.-aç, -eç
% lek de ildir: gül-geç, t k-aç, kelimelerinde bu ek vard r.
27.-em
% lek de ildir: tut-am, bur-am kelimelerinde bu ek vard r.
28.-al, -el
% lek de ildir: Çat-al kelimesinde bu ek vard r.
29.-alak, -elek
Birkaç kelimede görülür: yat-alak, as-alak, çök-elek gibi.
30.-ar , -eri
% lek de ildir: uç-ar , göç-eri gibi bir iki kelimede görülür.
31.-arak, -erek
% lek de ildir: tut-arak kelimesinde bu ek vard r.
32.-amaç, -emeç
i lek de ildir: dön-emeç kelimesinde bu ek vard r.
33.-maç, -meç
% lek de ildir: bula-maç, tut-maç gibi kelimelerde görülür.
34.-baç, -beç
% lek de ildir. Ekin b’si fiilin n’sini m’ye çevirir: saklam-baç, dolam-baç gibi.
35.-sal, -sel
% lek de ildir: uy-sal kelimesinde bu vard r.
36.-man, -men
% lek de ildir: az-man, seç-men, say-man kelimelerinde bu ek vard r.
37.-sak, -sek
% lek de ildir: tut-sak kelimesinde bu ek vard r.
38.-pak, -pek
% lek de ildir: kay-pak kelimesinde bu ek vard r.
39.-van, -ven
% lek olmayan bir ektir: yay-van kelimesinde görülür.
40.-mur, -mür
% lek de ildir: ya -mur kelimesinde bu ek vard r.
41.-ca, -ce
% lek de ildir: e len-ce, dü ün-ce, güven-ce bu ekle yap lm t r.
56
42.-cama, -ceme
% lek de ildir: sürün-ceme kelimesinde bu ek vard r.
43,-maca, -mece
% lek olmayan bir ektir: bul-maca, bil-mece gibi.
S fat Fiil (partisip) Ekleri: Yap m ekleri ile çekim ekleri aras nda bir yer i gal ederler.
Bazan çekim eki durumundad rlar: gel-en, gid-en gibi. Fakat kal c isim yap nca tam bir fiilden
isim yapma eki durumuna geçerler. Bu sebeple onlar da yine isim yapma eklerine ilave
etmemiz gerekir.
44.-an, -en
Çok i lektir. Az miktarda kal c isim yapar: düz-en, k r-an gibi.
45.-ar, -er
Geçici isim yapmakta i lektir: ko -ar (ad m), geç-er (akçe) gibi. Az miktarda kl c isim de
yapar: gid-er, kes-er gibi.
46.-r
Geçici isim yapmakta çok i lektir: yürü-r, bil-i-r gibi. Kal c isim yapmas azd r: gel-i-r,
yat- -r gibi.
47.-m *, -mi*, -mu*, -mü*
Geçici isim yapmakta çok i lektir: susa-m , oku-mu gibi. Az miktarda kal c isim yapar:
geç-mi , dol-mu , ye-mi gibi.
48.-d , -di, -du –dü, -t , -ti, -tu, -tü
Birkaç kal c isim yapm t r: psev-di, külbas-t , be en-di gibi.
49.-d k, -dik, -duk, -dük, -t k, -tik, -tuk, -tük
Geçici isim yapmakta i lektir: duyulma-d k, gel-di- i gibi. Bil-dik, tan -d k gibi kal c
isimler de yapar.
50.-acak, -ecek
Geçici isim yapmakta çok i lektir: aç l-acak, görül-ecek gibi. Bir miktar kal c isim de
yapar: yak-acak, giy-ecek gibi.
51.-as , -esi
Birkaç kelimede görülür: y k l-as , k r l-as gibi.
52.-maz, -mez
Geçici isim yapmakta çok i lektir: bit-mez, ç k-maz gibi. Baz kal c isimler de yapar: solmaz, y l-maz gibi.
Ç. F LDEN F L YAPIM EKLER :
Fiilden fiil yapma ekleri fiil kök ve gövdelerine getirilerek onlardan fiil yapan eklerdir.
Say lar azd r. % leklik dereceleri çok geni tir. Bu eklerin bir vasf da belirli fonksiyonlar n n
mevcut bulunmas d r. Fiilden fiil yapma ekleri unlard r:
1.-ma, -me
57
imek fiili d ndaki bütün fiillere getirilir. Olumlu fiillerden olumsuz filler yapar: yap-ma,
gül-me, de-me gibi.
2.-n
Kendi kendine yapma veya olmak ifade etmektedir. Bazan geçi li bazan da geçi siz fiiller
yapar: al- -n, aç- -n, döv-ü-n gibi.
Bu ek n sesi ile biten fiil köklerine getirilmez.
Dönü lülük eki –n-‘den ba ka bir de meçhullük ve pasiflik eki –n- vard r. Dönü lülük:
ara-n (çok arand ). Meçhullük ve pasiflik: ara-n- (her taraf arand ) gibi.
3.-l
Pasiflik ve meçhullük ifade eder: dur-u-l, gör-ü-l, de-n-i-l gibi.
4.-*
Ortakla ma ve olu ifade eder: vur-u- , çek-i- , at- - , dayan- - , gül-ü- , bekle- , gel-i
iyile- gibi.
5.-r
Yapt rma ve oldurma ifade eder. ç,s,t, ,p,y ile biten tek heceli fiillere getirilir: göç-ü-r,
a - -r, köp-ü-r, yat- -r gibi.
6.-t
Çok i lektir: uza-t, dire-t, inci-t, az- -t, ak- -t gibi.x
7.-d r, -dir, -dur, -dür, -t r, -tir, -tur, -tür
En i lek eklerden biridir: ye-dir, aç-t r, ya -d r, bul-dur, as-t r, ko -tur gibi.
8.-ar, -er
% lek olmayan bir oldurma ekidir: kop-ar, gid-er gibi.
9.-dar, -der
% lek olmayan bir oldurma ekidir: ön-der, dön-der gibi.
10.-z
% lek de ildir: em-z-ir (emzir) eklinde görülür.
Katmerli Oldurma Ekleri: En çok dört ek üst üste gelebilir. Daha fazlas normal
de ildir: geç-i-r-t, geç-i-r-t-tir, geç-i-r-t-tir-t gibi.
11.-a, -e
% lek de ildir: t k-a fiilinde görülür.
12.- , -i, -u, -ü
% lek olmayan bir ektir: kaz- , sür-ü fiillerinde bu ek vard r.
13.-k (a), k (e)
% lek de ildir: gör-ü-k, çiz-i-k-tir fiillerinde bu ek vard r.
14.-p
58
% lek de ildir: ser-p, k r-p fiillerinde bu ek vard r.
15.-y
% lek de ildir: ko-y, do-y fiillerinde bu ek vard r.
16.-sa, -se
% lek de ildir. A zlardaki gör-se-t fiilinde bu ek vard r.
SIFATLAR (önad)
S fatlar vas f isimleridir. Türkçede tek ba na s fat diye bir ey yoktur. Her s fat ayn
zamanda bir isimdir. Bir vas f ismi isim gibi de kullan l r, s fat gibi de kullan l r. Meselâ a aç, ev,
çiçek gibi k rm z , büyük, güzel kelimeleri de birer isimdir. Bir vas f ismi ba ka bir ismin önüne
gelip onu nitelerse, s fat tamlamas yaparsa s fatt r. Tek ba na olunca bir isimden ba ka bir
ey de ildir.
Bu sebeple bütün s fatlar isim gibi kullan labilirler. Buna kar l k vas f ifade eden bir isim
de s fat gibi kullan labilir.
Gerçekten vas f ifade etmeyen isimler s fat olarak kullan lamazlar. Bunlar n ba nda özel
isimler gelir. Sonra –mak, -mek, -li, -i , -i ’li, -g , -gi’li fiilden yap lm isimler de s fat olamazlar:
Ali, gitmek, yürüyü , görgü, biçki gibi.
%ki çe it vas f vard r: bir nesnenin iç vasf , bir de nesnenin d vasf . Nesnenin iç vasf
kendi bünyesine yap k olan vasf d r. D vas f ise nesnenin kendi bünyesine ba l olmayan
vasf d r. Mesela beyaz elbise de, bu elbise de s fat tamlamas d r. Beyaz s fat da bu s fat da
elbisenin bir vasf n göstermektedir. Ancak beyaz, elbisenin ayr lmaz bir parças d r, bir iç
vasf d r. Fakat bu, elbisenin bünyesine yap k de ildir. Elbiseyi uza a korsunuz, o elbise olur.
Çünkü bu, elbisenin d vasf d r.
% te s fatlar böyle iç ve d
belirtme s fatlar .
vas f ifade etmelerine göre ikiye ayr l rlar: Niteleme s fatlar ,
A. N TELEME SIFATLARI
Niteleme s fatlar (Alm. qualifikatives beiwort, attributives adjektiv; Fr. adjectif
qualificatif; %ng. qualificative adjective) nesnelerin bünyesinde bulunan nitelikleri gösteren
kelimelerdir: beyaz (elbise), aç (hayvan), do ru (söz). Bu örnekler say s z bir ekilde
art r labilir.
Örneklerden de görüldü ü gibi niteleme s fatlar iki çe ittir: nesne vasf gösteren s fatlar,
hareket vasf gösteren s fatlar.
Nesne s fatlar kal c d r: beyaz, eski gibi.
Hareket s fatlar geçicidir: geçen, gelecek gibi.
Böyle, *öyle, öyle sözcükleri addan önce gelirse niteleme önad (s fat), eylemden önce
gelirse belirteç (zarf) olur:
önad (s fat)
böyle insan görmedim.
belirteç (zarf)
böyle dedi.
59
öyle bir ey akl ma geldi.
öyle de söyleyebilir miyiz?
B. BEL RTME SIFATLARI
Belirtme s fatlar (Alm.bestimmungswort, bestimmungsbeiwort; Fr. adjectif déterminatif;
%ng. determinative adjective) nesnelerin d vas flar n belirten s fatlard r. Nesnelerin d
belirtileri onlar n yerleri, say lar , soru durumlar ve belirsizlik halleridir. % te belirtme s fatlar da
bu belirtme ekillerine göre dörde ayr l rlar: i aret s fatlar , say s fatlar , soru s fatlar , belirsizlik
s fatlar .
1. *aret S fatlar (gösterme önadlar )
% aret s fatlar (Alm. demonstrativadjektiv; Fr. adjectif démontratif; %ng. demonstrative
adjective) nesnelerin yerlerini i aret etmek suretiyle belirten kelimelerdir. Bunlar tek ba lar na
i aret zamirleridir: bu, u, o, ol, ol, i bu.
bu, *u, o sözcükleri bir ad n yerine kullan ld klar zaman önad de il ad l (zamir) olurlar:
Bu, benim kitab md r.
Su kim?
Bu, u, o önadlar ço ul eki almaz. Ancak, bu önadlardan sonra gelen adlar ço ul eki
al r. Gösterme önadlar bu bak mdan da gösterme ad llar ndan ayr l r:
GÖSTERME ÖNADI (SIFATI)
Bu kitaplar masaya koy.
Su kitaplar senin mi?
Su sorulara cevap ver.
GÖSTERME ADILI (ZAM R )
Bunlar masaya koy.
Sunlar senin mi?
Sunlara cevap ver.
2. Say S fatlar (say önadlar )
Say s fatlar (Alm. Zahladjektiv; Fr. adjectif numéral; %ng. numeral adjective) nesneleri
say lar n bildirmek suretiyle belirten kelimelerdir. Say s fatlar be çe ittir: as l say s fatlar ,
s ra say s fatlar , üle tirme say s fatlar , kesir say s fatlar , topluluk say s fatlar .
As l say s fatlar : bir, yirmi, bin, be yüz bin, bir milyon, üç milyar be yüz milyon gibi.
S ra say s fatlar (Alm. Ordinalzahl; Fr. adjectif numéral ordinal; %ng. ordinal numeral
adjective): birinci, doksan nc , sonuncu, ortanca gibi.
Üle tirme say s fatlar (Alm. distributive Zahl; Fr. adjectif numéral distributif; %ng.
distributive numeral adjective) : birer, on biner, onar bin gibi.
Kesir say s fatlar : üçte bir, yüzde alt , binde yedi gibi.
Topluluk say s fatlar (Alm. unbestimmtes adjektiv; Fr. adjectif indéfini; %ng. indefinite
adjective): ikiz, üçüz gibi.
3. Soru S fatlar (soru önadlar )
Soru s fatlar (Alm. Fragewort; Fr. adjectif interrogative; %ng. interrogative adjective)
nesneleri soru halinde belirten s fatlard r ve unlard r: kaç, hangi, ne, nas l, nice, neredeki.
Soru önadlar , bazen soru tümcesi yapmaz:
60
kaç defa uyard m, beni dinlemedi.
kaç yere gittiyse eli bo döndü.
Ne soru önad , ünlem gibi kullan l r:
Ne insan be !
Ne ak l ama !
Ne soru s fat yla kurulmu baz cümleler, ayn zamand olumsuzluk belirtir:
Ne zarar var ? (Hiçbir zarar yok)
Ne yarar var? (Hiçbir yarar yok)
Baz soru önadlar , daha önce de belirtildi i gibi, ad n yerini tutunca soru ad l olur:
SORU ÖNADI
S n fta kaç ö renci var?
Hangi kitaplar al yorsunuz?
Ne kadar para verdiniz?
SORU ADILI
Kaç s n fta?
Hangilerini al yorsunuz?
Neyin var?
4. Belirsizlik S fatlar (belgisizlik önadlar )
Belirs zlik s fatlar (Alm. unbestimmtes adjektiv; Fr. adjectif indéfini; %ng. indefinite
adjective), nesneleri belirsiz olarak bildiren s fatlard r. Belirsizlik s fatlar nesneleri bilhassa
say lar n , miktarlar n , hangisi oldu unu belirsiz bir ekilde ifade ederler. Belirsizlik s fat olarak
kullan lan ba l ca isimler unlard r: bir, bütün, ba ka, baz , ço u, çok, falan, filan, falanca, hiç,
fazla, az, birçok, böyle...böyle, hiçbir, birkaç, her.
ZARFLAR (Belirteç)
Zarflar (Alm. adverbium; Fr. adverbe; %ng. adverb) yer, zaman, hal, nitelik, soru ve
miktar isimleridir. Zarflar da yine ba ka kelimelerle ili ki halinde sözkonusu olan kelime
çe ididir.
Yava* yürü.
Çok konu ma.
%stanbul'dan dün geldi.
Bugün %zmir'e gidiyor.
Zarf as l fiilin önüne gelen, fiile etki eden, fiilin manas n de i tiren kelimedir. % te fiilin
manas n de i tirmekte kullan lan buna elveri li olan isimler yer, zaman, hal, nitelik, soru ve
miktar isimleridir. Onun için bu isimleri zarf ba l alt nda ayr ca ele al yoruz.
Zarflar fiille ili kide çekimsiz olan, çekim eki almayan kelimelerdir. Mesela, iler gitmek
sözünde ileri zarft r, fakat ileriye gitmek sözünde ileriye kelimesi zarf de ildir. Do rudan
do ruya isimdir. Çekim eki alm t r.
Zarflar n çe itleri unlard r: yer ve yön zarflar , zaman zarflar , hal zarflar , ölçü zarflar ,
soru zarflar , niteleme zarflar , gösterme zarflar .
61
1. Yer ve Yön Zarflar : Eylemin anlam n , yer ve yön bak m ndan etkileyen sözcü e yer
ve yön zarflar (Alm. Ortsadverb; Fr. adverbe de lieu; %ng. adverb of place) denir.
Onu yukar ç kar n z.
Oynamak için d *ar ç kt lar.
çeri girmeyin.
Asl nda önad olan uzak, yak n, sa9, sol, ön, arka, alt, üst gib sözcükler de iyelik ve
ad durumu eklerini alarak adla t klar halde, tümce içinde belirteç tümleci görevini
yüklenirler.
Bu belirteçler u ekillerde kullan l rlar:
•
%yelik ekini al rlar:
Sa9 an t, solu türbe
Ortas kare eklinde... (B. Necatigil)
•
Ad durumu eklerini al rlar:
Yüz metre ilerden sa9a dönün.
çerden gürültüler geliyordu.
•
%yelik ve ad durumu eklerini birlikte al rlar:
Ey gece! Kap n üstümüze kapa (A.M.D ranas)
Allah m, görüyorsun ü ümü üm,
Uzatsan da s cak kanatlar n
Alt na giriversem. (B. Necatigil )
•
Ad durumu ekleriyle birlikte ço ul eki de alabilirler:
Uzaklarda çok uzaklarda
Sucular n hiç durmayan ç ng raklar ;
%stanbul'u dinliyorum gözlerim kapal . (O. Veli)
2. Zaman Zarflar : Eylemin anlam n zaman kavram yla s n rlayan belirtece zaman zarf
(Alm. zeitadverb; Fr. adverbe de temps; %ng. adverb of time). Bunlar zarf olarak kullan lan
çe itli zaman isimleridir: dün, imdi, gene, art k, sonra, ilkin, geç erken, biraz çabuk, çabuk,
bazen, gündüz, gece, imdilik, k n, yaz n, demin, geceleyin, ak amüstü, baz , önce, hâlâ,
birdenbire, ne çabuk, derken, erkenden, zaman zaman, sabah sabah, gibi
Geceleyin bir ses böler uykumu
içim ürpermeyle dolar-Nerdesin? (A.K.Tecer)
May s derken haziran
Derken temmuz derken a ustos derken eylül
Gitti gider 1952. (O. R fat)
Zaman zaman buraya da u rar.
Sabah sabah can m s kma.
Çabuk ol.
Biraz çabuk ol.
3. Hal Zarflar : Bunlar, hal ve tav r ifade eden zarflard r. Hal ve tav r, nas ll k nicelik ifade
eden her isim hal zarf olarak kullan labilir. Onun için bunlar n say lar hudutsuzdur. Bütün vas f
isimleri, e itlik ve instrumental eki alm isimler hep böyle hal zarf olarak kullan labilirler: iyi,
yava , güzel, karde çe, iyicene, durmaks z n, böyle, öyle, öyle, nas l, niçin ve niye gibi.
62
4. Ölçü Zarflar : Bir eylemin, bir eylemsinin, bir önad n ya da bir ba ka belirtecin
anlam n azl k çokluk bak m ndan etkileyen zarfa ölçü zarflar (Alm. Quantitatsadverb; Fr.
adverbe de quantité; %ng. adverb of quantity) denir.
Çok yeme.
Az çal m s n.
Daha çok çal mal s n.
Bu kadar umutsuz olma.
Biraz daha sabret.
Dört tür ölçü belirteci vard r:
•
E itlik belirteci:
Asl nda ilgeç olan ve ölçü, benzerlik ilgisi kuran kadar, denli sözcükleri, bu , *u, o
sözcükleriyle birlikte kullan l nca e itlik belirten belirteç olur:
Ben de o kadar zenginim.
Sen de bu kadar ver.
Bu kadar yeter.
Kadar ilgeci, bu, *u, o sözcükleriyle birlikte kullan l nca, a r l k da belirtir:
Bu kadar güzel bir yer görmedim.
O kadar ileri gitme!
Ki ba lac yla birlikte kullan l nca da a r l k belirtir:
O kadar güzel ki..
O kadar korktum ki...
•
Üstünlük belirteci:
Üstünlük kavram , kar la t rma kavram yla birlikte daha belirteciyle verilir:
Ben daha zenginim.
Senden daha iyi bir yan t beklerdim.
•
En üstünlük belirteci:
En üstünlük ölçüsü, en sözcü üyle verilir:
S n f n en anss z ö rencisi benim.
Dünyan n en uzun adam o dur.
•
A r l k belirteci:
A r l k derecesi, çok, pek, fazla, epey, az sözcükleri ve bunlar n yer ald
öbekleriyle sa lan r:
belirteç
Çok terbiyesiz, çok kaba.
Pek uslu, pek terbiyeli.
Daha çok çal man z gerekir.
Pek az zaman m z kald .
Çok fazla masraf yapm .
5. Soru Zarflar : Bir eylemin, bir eylemsinin anlam n soru yoluyla aç klayan belirtece
soru zarf (Alm. Frageadverb; Fr. Adverbe interrogatif; %ng. interrogative adverb) denir.
Niçin yan t vermiyorsunuz?
63
Neden susuyorsun?
Sizi daha ne kadar bekleyeyim?
Buraya nas l gelmi ler?
6. Niteleme Zarflar : Bir eylemin, bir önad n ya da bir bir ba ka belirtecin anlam n nitelik
bak m ndan etkileyen sözcüklere niteleme zarf (Alm. Adverb der akt und weise; Fr. adverbe de
qualité; %ng. adverb of quality) ad verilir.
Böyle konu may n.
Öyle yapmay n.
Çok iyi çal m .
Ne olursa olsun, karar mdan dönmeyece im.
Ne dersen de, sana inanmiyorum.
Sana inan r miyim hiç? Elbette inanmam.
Niteleme belirtecin birçok türü vard r:
•
Nitelik belirteci: Bu belirteç, eylemi nitelik, biçim bak m ndan etkiler; nas l
ve ne biçim sorular na yan t verir:
Yalan söylüyorsun.
Bu davran n iyi kar lamad m.
Her ey güzel olsun isterim.
•
Durum belirteci: Eylemin durumunu belirtir:
Haber vermeksizin ç k p gitmi
Dü ünceni korkmadan söyle.
Art k gücüm kalmad .
Addan, eylemden ve önaddan kurulu ikilemeler de durum belirteci olur.
Addan kurulu ikileme:
Dalga dalga hücum edip pi manl klar
Unutu un o tunç kap s n zorlar. (A.M. D ranas)
Bingöl da çi9dem çi9dem ye erir.
Belki olur abi hayat içti i. (C.Külebi)
Önaddan kurulu ikileme:
Bir an ki etraf titredi k rm z k rm z
Bir an ki herkes gördü ü sihirden emin. (F.H. Da larca)
Yans malardan kurulu ikileme:
Ya mur çisil çisil üstüme ya ar. (C.K. Solok)
•
Peki tirme belirteci:
Peki tirme önad n n belirteç olarak kullan lmas yla elde edilir:
Eli yüzü simsiyah olmu tu.
Her eyi silip süpüdü, tertemiz etti.
•
Küçültme belirteci: -ca ve -c k ekleriyle kurulur:
Simdi bana her eyi k saca anlat.
Suradan güzelce ç k git.
Birazc k uyu.
•
Yakla kl k belirteci: Söze, benzerlik, yak nl k, yakla* kl k, a*a9
yukar l k kavram verir:
64
Hemen hemen herkes ordayd .
A*a9 yukar buradakilerin hepsini tan yorum.
Öyle güçlüsün ki
Güçlenece im.
Öyle yücesin ki yücelenece im. (F.H. Da larca)
•
Ko ul belirteci: Ko ul belirteci, e9er sözcü üdür.
E9er beni öldüreler külüm gö e savuralar
Topra m anda ça ra bana seni gerek seni (Yunus Emre)
•
Yineleme belirteci: Eylemi yineleme, süreklilik kavram yla etkiler:
Sak n ihmal etme, yine gel.
Bir daha geç kal rsan seni eve almam.
Bir kez olsun sözümü dinle.
kide bir sözümü kesme.
•
Kesinlik belirteci: bu belirteç, eylemin anlam n kesinlik yönünden etkiler:
Söz verdiyse mutlaka gelir.
Gerçek er geç ortaya ç kar.
Hiç sanmam, öyle a ars n bir daha tanyeri. (C.S. Taranc )
Zulmü alk layamam, zalimi asla sevemem;
Gelenin keyfi için geçmi e kalk p sövemem.
Biri ecdad ma sald rd m hatta bo ar m.... (M.A. Ersoy)
Kesinlik bildiren di er kelimeler unlard r: Art k, t pk , elbette, kesin, muhakkak, vallahi,
besbelli, hiç olmazsa, gerçekten, önünde sonunda, ne olursa olsun...
•
Dilek belirteci: Eylemin anlam n dilek, istek belirterek etkiler:
Ne olur, bu ak am bize gel.
Madem davet etti. Ke*ke gitseydin.
n*allah. Orhan bizi bekletmez.
•
Olas l k belirteci:
Sonrard m söylerdi herhalde
Soramad m (C. Külebi)
Galiba, verdi i sözü unuttu.
•
Üle tirme belirteci: Üle tirme önad ndan kurulu ikileme, üle tirme belirteci
gibi kullan l r:
Konuklar birer iki*er geldi.
ki*er iki*er oturunuz.
%stanbul'un üstüne güne do du.
Kap lar aç ld birer iki*er. (O. R fat)
•
Yan t belirteci: Sorulara kar l k olarak kullan lan belirtece, yan t belirteci
denir.
Ör: Bana biraz borç verir misin? sorusunun yan t olan a a daki cümlelerin ilk sözcükleri
yan t belirtecidir.
-
Evet, veririm.
Hay r, veremem.
Asla vermem.
Elbette.
Peki.
65
- Tabii.
- +üphesiz.
7. Gösterme Zarflar : Bir eylemin, bir ad n, bir önad n ya da bir ba ka belirtecin anlam n
gösterme yoluyla s n rlayan sözcüklere gösterme zarf (Alm. Demonstrativadverb; Fr.
Adverbe démonstratif; %ng. demonstrative adverb) denir:
*te deniz göründü.
Ta nereden geliyorum.
*te urada oturuyoruz.
Al sana bir f rsat daha.
"Al sana bir aksilik daha." (Anonim)
ZAM RLER (Ad llar)
Zamirler (Alm. Pronomem; Fr. Pronom; %ng. pronoun) isim cinsi aras nda en de i ik
kelimelerdir. Bunlar n di erlerinden farklar u alt nokta etraf nda toplanabilir: 1) mana, 2)
geni lik, 3) kelime yapma, 4) iyelik, 5) çekim, 6) edatlara ba lanma.
1. Mana bak m ndan aradaki fark zamirlerin asl nda tek ba lar na, ba l ba na ele
al nd nda manas z olmalar d r. Zamirler mesela toprak, kalem gibi bir nesnenin ad de ildir.
Kelime olarak bir e ya, bir varl k kar lamazlar. Demek ki zamirler isim de il, ismin yerini tutan
kelimelerdir.
2. Zamirler her ahs n ve her varl n yerini tuttuklar için kendileri kelime olarak
manas z, fakat kapsamlar çok geni kelimelerdir. Bir “o” zamiri, bir “bu” zamiri binlerde
nesneyi temsil edebilir, onlar gösterebilir.
3. Zamirlerin di er isimlerden bir fark da kelime yap m na onlar kadar elveri li
olmamalar d r. Ancak bir ikisi yap m eki al r: ben-lik, sen-lik, ben-siz, ben-cil gibi.
4. Zamirler iyelik eki almazlar.
5. Zamirlerin di er isimlerden en büyük fark ise çekim s ras nda kök de i tirmeleridir:
ben-bana, sen-sana gibi.
Türkçe eklemeli bir dildir. Çekim s ras nda kök de i mez. % te bu konuda zamirler
böylece çok büyük bir istisna te kil etmektedirler.
gibi.
6.Zamirler edatlara ba lan rken di erlerinden farkl olarak ek al rlar: ben-im, sen-in için
Bütün bu farklar zamirlerin isim cinsi içinde çok de i ik bir yeri oldu unu
göstermektedir. Ama tabii yine de zamirler isim cinsi içinde kelimelerdir. Çünkü:
1. Temsil ve i aret suretiyle de olsa, di er isimler gibi yine nesne kar larlar.
2. Zamirler de yine isimler gibi çekilir: ben-den, bu-nu gibi.
3. Kelime gruplar ndan ve cümlelerde isim i lemi görürüler, isim fonksiyonu ile
kullan l rlar, isim vazifesi görürler.
66
Zamirlerin çe itleri unlard r: ah s zamirleri, i aret zamirleri, soru zamirleri, belirsizlik
zamirleri, ba lama zamirleri.
1. +ah s Zamirleri (ki*i ad l ) : Bunlar varl klar ah slar halinde temsil eden
kelimelerdir. Bütün varl klar üç ah sta toplan r, üç ah s te kil eder: konu an, dinleyen, ad
geçen. Bunlara dil bilgisinde birinci ah s, ikinci ah s, üçüncü ah s ad verilir.
Sah slar teklik de olabilir, çokluk da. Böylece teklik ve çokluk olarak üçerden alt
var demektir. Bunlar kar la an alt na tane de zamir vard r:
Teklik
1.
2.
3.
1.
2.
3.
Çokluk
vard r.
ah s
ah s
ah s
ah s
ah s
ah s
Konu an
Dinleyen
Ad geçen
Konu anlar
Dinleyenler
Ad geçenler
ah s
Ben
Sen
O
Biz
Siz
Onlar
Zamirler çekim s ras nda kök de i tirdikleri için çekimlerini de gözden geçirmekte fayda
1.
ah s zamirlerinin genitifi öyledir:
benim
bizim
2.
seni
sizi
sana
size
sende
sizde
onda
onlarda
ah s zamirlerinin ablatif hali öyledir:
benden
bizden
6.
ona
onlara
ah s zamirlerinin lokatifi öyledir:
bende
bizde
5.
onu
onlar
ah s zamirlerinin datifi öyledir:
bana
bize
4.
onun
onlar n
ah s zamirlerinin akkuzatifi öyledir:
beni
bizi
3.
senin
sizin
senden
sizden
ondan
onlardan
ah s zamirlerinin e*itlik hali bugün öyledir:
bence
bizce
sence
sizce
onca
onlarca
67
Sah s zamirleri isimlerden farkl olarak bugün ile, için, gibi, kadar edatlar na genitif
eklinde ba lan r.
ile
benimle (benim
seninle
ile)
sizinle
bizimle
gibi
benim gibi
bizim gibi
için
benim için
bizim için
kadar
benim kadar
bizim kadar
onunla
onlarla
onun
senin gibi gibi
onlar
sizin gibi
gibi
senin için
onun için
onlar için
sizin için
onun
senin kadar kadar
sizin kadar onlar
kadar
Sah s zamirlerinin ikinci tipi durumunda dönü lülük zamirleri (Alm. Reflexivpronomem,
rückbezü liches fürwort; Fr. Pronom réfléchi; %ng. reflexive pronoun) bulunur. Dönü lülük
zamirleri kendi kelimesinin iyelik ekillerinden ibarettir.
Bu kendi kitab n m ?
Ben sana kendi kalemimi verece i.
YEL K EK
kendi-m
kendi-n
kendi-si
kendi-miz
kendi-niz
kendi-leri
BEL RTME DURUMU
EK
kendim-i
kendin-i
kendisi-ni
kendimiz-i
kendiniz-i
kendileri-ni
YÖNELME
DURUMU EK
kendim-e
kendin-e
kendisi-ne
kendimiz-e
kendiniz-e
kendileri-ne
KALMA
DURUMU EK
kendim-de
kendin-de
kendisi-nde
kendimiz-de
kendiniz-de
kendileri-nde
ÇIKMA
DURUMU EK
kendim-den
kendin-den
kendisi-nden
kendimiz-den
kendiniz-den
kendileri-nden
Kendi sözcü üyle kurulmu deyim pek çoktur. Baz lar öyledir:
Kendi ba* na: Kimseye sormadan; kimseden yard m görmeden.
kendini göstermek: Be enilecek niteliklerini ortaya koymak.
kendini kendini yemek: Sürekli üzüntü içinde olmak, çaresiz kalmak.
kendini ate*e atmak: Tehlikeli, sonu kötü olacak i lere girmek.
2. *aret Zamirleri (gösterme ad l ) (Alm. Zeigefürwort, demonstrativpronomem;
Fr. pronom démonstratif; %ng. demonstrative pronoun): Bunlar i aret etmek, göstermek
suretiyle nesneleri kar layan kelimelerdir. % aret zamirleri unlard r:
bu
bunlar
u
unlar
o
onlar
“bu” yak n, “ u” uzak i aret zamiridir. Çokluklar da böyledir.
% aret zamirlerinin çekimleri:
68
1. Genitifi *öyledir:
bunun
bunlar n
unun
unlar n
onun
onlar n
2. Akkuzatifi *öyledir:
Bunu
Bunlar
unu
unlar
onu
onlar
una
unlara
ona
onlara
3. Datifi *öyledir:
Buna
Bunlara
4. Lokatifi *öyledir:
Bunda
Bunlarda
unda
unlarda
onda
onlarda
5. Ablatifi *öyledir:
bundan
bunlardan
6
undan
unlardan
ondan
onlardan
E*itlik hali *öyledir
Bunca
Bunlarca
unca
unlarca
onca
onlarca
% aret zamirleri de ile, için, gibi edatlar na genitif eki ile ba lan rlar:
ile
bununla (bunu
ile)
bunlarla
ununla
unlarla
gibi
bunun gibi
bunlar gibi
unun
gibi
unlar gibi
için
bunun için
bunlar için
unun için
unlar
için
kadar
onunla
onlarla
onun
gibi
onlar
gibi
onun için
onlar için
onun
unun kadar kadar
unlar kadar onlar
kadar
bunun kadar
bunlar kadar
Sura, bura, ora sözcükleri de birer gösterme ad l d r:
Buraya gel !
Orada ne var?
69
Gösterme ad l da, her ad l gibi, bir ad n, bir ad öbe inin hatta bazen bir tümcenin
yerini tutar:
+undan ( u elmadan, üzümden...) bir kilo ver.
Bugün tahtay silme s ras senindir.
Bunu bilmiyordum.
Bazen böyle, öyle, öyle sözcükleri de gösterme ad l gibi kullan l r:
Böyleleri etraflar na zarar verir.
Ben öylelerini çok gördüm.
3. Soru Zamirleri: Bunlar nesneleri soru eklinde temsil eden, onlar n soru eklindeki
kar l klar olan zamirlerdir. Nesneleri sormak için kullan l rlar.
%ki soru zamiri vard r: kim, ne (kimler, neler)
Kim insanlar için kullan lan soru zamiridir: kim geldi?, kime verdi? Gibi.
Gibi.
Ne insan n d nda kalan canl , cans z varl klar için kullan l r: sütü ne içti?, neyi götürdün?
As l soru zamiri olan kim ve ne’den ba ka soru s fatlar n n iyelik ekilleri de soru zamiri
olarak kullan labilir: hangisi, kaç nc , kaç nc s gibi.
-ki ekli soru s fatlar da tek ba na soru zamiri olurlar: neredeki, kimdeki, nedeki gibi.
Kiminki ve neyinki’ni de buraya ekleyebiliriz.
YAPI BAKIMINDAN ADILLAR:
Ad l da yerini tuttu u ad gibi, yap bak m ndan üçe ayr l r:
• Yal n ad l: Yap k eki almam ad l, yal n ad ld r:
ben, sen, o, biz, siz, onlar
kendi, kim, ne, u, o, bunlar, unlar, onlar
• Türemi* ad l: Türemi ad llar, baz sözcüklerin sonuna iyelik ekleri ya da yönetme
kavram veren -ra (-re) eki getirilerek kurulur:
ÖNAD
TÜREM # ADIL
Hangi
Hangisi
bir ki i
biri
bu
bura
u
ura
o
ora
ne
nere
• Birle*ik ad l: Do al olarak, iki sözcü ün birle mesiyle olu ur:
kimse (kim+ise)
herkes (her+kes)
%yelik eki alarak ad lla an önadlar da birle ik ad l sayabiliriz:
70
Öbürü (o+bir+i)
Ötekisi (o+teki+si)
Hiçbiri (hiç+bir+i)
Birbiri (bir+bir+i)
4. Belirsizlik Zamirleri (belgisiz ad llar): Belirsizlik zamirleri (Alm. unbestimmistes
Fürwort, pronomem; Fr. pronom indéfini; %ng. indefinite pronoun), nesneleri belirsiz ekilde
temsil eden zamirlerdir: kimse, herkes.
Türkçede bu i daha çok belirsizlik zamiri gibi kullan lan iyelik ekilleri ile kar lan r: biri,
ba kas , hepsi, baz s , kimi, kimisi, birisi, hepimiz, birkaç , birço u, herbiri, hiçbiri gibi.
Falan, filan, falanca, filanca, ey, eyi, eyisi kelimeleri de tek ba lar na kullan l nca
belirsizlik zamiri vazifesi görürler.
-ki s fat ve zamir yapma eki ile yap lan kelimeler de birer belirsizlik zamiri gibi kullan l r:
öteki, beriki, deminki, da daki, alttaki, benimsi, seninki gibi.
5. Ba9lama Zamirleri: %ki unsuru, iki kelimeyi bir temsil ifadesi içinde ba layan
kelimedir: ki.
Ancak “ki” Türkçede daha çok ba lama edat d r. Tek ba na kullan lmaz ve manas
yoktur. Ba lama edas oldu u gibi ba lama zamiri gibi de vazife görmektedir:
Bir eser yazd ki görmeyin
Bir ses ki hayran kal rs n z
%nsan ki ya amaya mecburdur elbette çal acakt r.
“ki” ba lama zamiri oldu u zaman kendisinden önce gelen unsura ve isme i aret eder ve
onun yerini tutar:
Bir yer ki sevenler sevilenlerden eser yok. (Faruk Nafiz)
F L ÇEK MLER
A. BAS%T ÇEK%M
HABER K PLER
Görülen geçmi zaman
Ö renilen geçmi zaman
Gel-di-m
Gel-di-n
Gel-di
Gel-dik
Gel-di-niz
Gel-di-ler
gel-mi -im
gel-mi -sin
gel-mi
gel-mi -iz
gel-mi -siniz
gel-mi -ler
Geni zaman
Simdiki zaman
Gel-ir-im
sev-iyor-um
71
Gel-ir-sin
Gel-ir
Gel-ir-iz
Gel-ir-siniz
Gel-ir-ler
sev-iyor-sun
sev-iyor
sev-iyor-uz
sev-iyor-sunuz
sev-iyor-lar
Gelecek zaman
Bil-ecek-im
Bil-ecek-sin
Bil-ecek
bil-ecek-iz
bil-ecek-siniz
bil-ecek-ler
D LEK K PLER
Temenni-Sart
%stek
Yaz-sa-m
Yazs-a-n
Yaz-sa
Yaz-sa-k
Yaz-sa-n z
Yaz-sa-lar
ko
ko
ko
ko
ko
ko
-a-y m
-a-s n
-a
-a-l m
-a-s n z
-al-ar
Gereklilik
Emir
Bul-mal -y m
Bul-mal -s n
Bul-mal
Bul-mal -y z
Bul-mal -s n z
Bul-mal -lar
ko
ko -sun
ko -un/ko -unuz
ko -sunlar
B. B%RLES%K ÇEK%M
H KAYE
Görülen geçmi zaman n hikayesi
Ö renilen geçmi zaman hikayesi
Sor-du-y-du-m
Sor-du-y-du-n
Sor-du-y-du
Sor-du-y-du-k
Sor-du-y-du-nuz
Sor-du-y-du-lar
bil-mi
bil-mi
bil-mi
bil-mi
bil-mi
bil-mi
Geni zaman n hikayesi
Tut-ar-d -m
Tut-ar-d -n
Tut-ar-d
Tut-ar-d -k
-ti-m
-ti-n
-ti
-ti-k
-ti-niz
-ti-ler
imdiki zaman n hikayesi
giy-iyor-du-m
giy-iyor-du-n
giy-iyor-du
giy-iyor-du-k
72
Tut-ar-d -n z
Tut-ar-d -lar
giy-iyor-du-nuz
giy-iyor-du-lar
Gelecek zaman n hikayesi
%ste in hikayesi
A
A
A
A
A
A
geç-e-y-di-m
geç-e-y-di-n
geç-e-y-di
geç-e-y-di-k
geç-e-y-di-niz
geç-e-y-di-ler
la-y-acak-t -m
la-y-acak-t -n
la-y-acak-t
la-y-acak-t -k
la-y-acak-t -n z
la-y-acak-t -lar
Temenni art n hikayesi
gereklili in hikayesi
Dur-sa-y-d -m
Dur-sa-y-d -n
Dur-sa-y-d
Dur-sa-y-d -k
Dur-sa-y-d -n z
Dur-sa-y-d -lar
otur-mal -y-d -m
otur-mal -y-d -n
otur-mal -y-d
otur-mal -y-d -k
otur-mal -y-d -n z
otur-mal -y-d -lar
R VAYET
Görülen geçmi zaman rivayeti
(yoktur)
Ö renilen geçmi zaman rivayeti
Geni zaman rivayeti
Sat-m
Sat-m
Sat-m
Sat-m
Sat-m
Sat-m
yürü-r-mü -üm
yürü-r-mü -sün
yürü-r-mü
yürü-r-mü -üz
yürü-r-mü -sünüz
yürü-r-mü -ler
-m
-m
-m
-m
-m
-m
-m
-s n
-z
-s n z
-lar
Simdiki zaman rivayeti
Gör-üyor-mu
Gör-üyor-mu
Gör-üyor-mu
Gör-üyor-mu
Gör-üyor-mu
Gör-üyor-mu
-um
-sun
-uz
-sunuz
-lar
gelecek zaman rivayeti
k r-acak-m
k r-acak-m
k r-acak-m
k r-acak-m
k r-acak-m
k r-acak-m
-m
-s n
-z
-s n z
-lar
Temenni art n rivayeti
iste in rivayeti
Dur-sa-y-m
Dur-sa-y-m
Dur-sa-y-m
Dur-sa-y-m
Dur-sa-y-m
sal-a-y-m
sal-a-y-m
sal-a-y-m
sal-a-y-m
sal-a-y-m
-m
-s n
-z
-s n z
73
-m
-s n
-z
-s n z
Dur-sa-y-m -lar
sal-a-y-m -lar
Gereklili i rivayeti
Emrin rivayeti
Co
Co
Co
Co
Co
Co
(yoktur)
-mal -y-m
-mal -y-m
-mal -y-m
-mal -y-m
-mal -y-m
-mal -y-m
-m
-s n
-z
-s n z
-lar
+ART
Görülen geçmin zaman art
Gel-di-y-se-m
Gel-di-y-se-n
Gel-di-y-se
gel-di-y-se-k
gel-di-y-se-niz
gel-di-y-se-ler
Ö renilen geçmi zaman art
Geni zaman art
Korkmu
Korkmu
Korkmu
Korkmu
Korkmu
Korkmu
dü ersem
dü ersen
dü erse
dü ersek
dü erseniz
dü erseler
sam
san
sa
sak
san z
salar
Simdiki zaman art
gelecek zaman art
Küs-üyor-sa-m
Küs-üyor-sa-n
Küs-üyor-sa
Küs-üyor-sa-k
Küs-üyor-sa-n z
Küs-üyor-sa-lar
geleceksem
geleceksen
gelecekse
geleceksek
gelecekseniz
gelecekseler
Temenni art n art
iste in art
Yoktur
yoktur
Gereklili in art
emrin art
Sev-meli-y-se-m
Sev-meli-y-se-n
Sev-meli-y-se
Sev-meli-y-se-k
Sev-meli-y-se-niz
Sev-meli-y-se-ler
yoktur
SIFAT F LLER (PART S PLER)
74
Partisipler, fiillere partisip ekleri getirmek suretiyle yap l rlar. Partisip ekleri unlard r:
1. –an, -en
Geni zaman partisipidir: gel-en, yap-an, ba la-y-an gibi.
2. –r, -ar, -er
Geni zaman partisipidir: gel-i-r, geç-er, tut-ar (el) gibi.
3. –m *, -mi*, -mu*, -mü*
Geçmi zaman partisipi yapar: yan-m (kömür), susa-m (insan) gibi.
4. –d k, -dik, -duk, -dük, -t k, -tik, -tuk, -tük
Geçmi zaman partisipi yapar: bil-dik, geç-ti -i, ko -tuk-lar gibi.
5. –acak, -ecek
Gelecek zaman partisipidir: veril-ecek, al-aca - -n z gibi.
6. –maz, -mez
Olumsuz geçmi zaman partisipidir: din-mez (a r ), bit-mez gibi.
7. –as , -esi
Gelecek zaman partisipidir: y k l-as , geber-esi gibi. Daha çok hiddet ve bedduada
kullan ld görülür.
8. –d , -di, -du, -dü, -t , -ti, -tu, -tü
Geni zaman partisipidir. Birkaç kelimede donup kalm fiil çekimi durumundad r: psevdi, külbas-t , be en-di, de-di, ko-du, gece-kon-du gibi. Bunlar n kal pla m fiil ekilleri
oldu unu ve –d , -di’nin asl nda partisip eki olmad n unutmamal y z.
9. –mal , -meli
Gelecek zaman partisipidir. Azeri a zlar nda canl d r: de-meli, söz “denecek söz”, ö meli güzel “övülecek güzel” gibi.
ZARF F LLER (GERUND UMLAR)
Zarf fi%ller (gerundiumlar) hareket hali ifade eden fiil ekilleridir.
Çekilmeyen fiil ekilleridir. Ne isim, ne fiil çekim eki al rlar. Kelime münasebetlerinde ve
cümlede zarf olarak kullan l rlar.
Hareket halinden ba ka bilhassa baz lar
fonksiyonlar n da ifade ederler.
devaml l k, zaman ve sebep gibi zarf
Bir vazifesi de birle ik fiil yapmakt r.
Fiil kök ve gövdelerine gerundium ekleri getirmek suretiyle yap l rlar.
Gerundium ekleri unlard r:
1. –a, -e
75
Bugün bu ek çift kullan l r: ko -a ko -a, gid-e gid-e gibi.
Tek kullan ld zaman birle ik fiil yapar: çek-e bil, ç k-a gel gibi. Yaln z saatlerde “geçe, kal-a” diye tek olarak kullan lmaktad r.
2. – , -i, -u, -ü
Yaln z birle ik fiil yapmakta kullan l r: al- ver, çek-i ver, sor-u ver, gör-ü ver gibi.
3. – p, -ip, -up, -üp
Çok i lek bir gerundium ekidir: gel-ip, uyu-y-up, gör-üp gibi.
4. –arak, -erek
Çok i lektir: ko -arak, ba la-y-arak, gül-erek gibi.
Gerundiumlar ek almaz. Onun için gelerek-ten, giderek-ten gibi kullan l lar yanl t r.
5. – nca, -ince, -unca, -ünce
Çok i lektir. Hareket halinden ba ka bilhassa zaman fonksiyonu belirlidir: yap- nca, gidince, oku-y-unca, dü -ünce gibi.
Devam ve kadarl k fonksiyonunda yan na “kadar” edat getirilmektedir: yakala-y- nca-y-a
kadar, unut-unca-y-a kadar gibi.
6. – al , -eli
Bir devaml l k gerundiumudur: gel-eli, otur-al gibi. “beri” edat ile çok kullan l r: gideli
beri, göreliden beri gibi.
7. –madan, -meden
Olumsuz gerundium ekidir. Çok i lektir: bil-meden, konu -madan gibi.
8. – cak, -icek
A zlarda vard r: al- cak, gel-icek gibi.
9. –uban, -üben
Eskiden kullan l rd : dur-uban, gel-üben gibi.
10. – * n, -i*in, -u*un, -ü*ün
Anadolu a zlar nda görülür: gel-i in, ba la-y- n gibi.
11. –ken
%sim fiilinin gerundium ekidir: i-ken gibi. Di er fiillerin sonuna gelip birle ik gerundium
yapar: gelir-ken, yapar-ken gibi.
12. –d kça, -dikçe, -dukça, -dükçe, -t kça, -tikçe, -tukça, -tükçe gibi.
-d k, -dik partisipinin e itlik eklidir. Gerundium gibi kullan lmaktad r: git-tikçe, susad kça, vur-dukça, bil-dikçe gibi.
13. –anda, -ende
Azeri sahas nda görülür: gel-ende, vur-anda gibi.
14. –d 9 nan, -di9inen
76
gibi.
- nca, -ince kar l
olarak a zlarda gerundium gibi kullan l r: gel-di inen, al-d
nan
EDATLAR
Edatlar n manalar yoktur, sadece gramer vazifeleri vard r. Tek ba lar na bir mana ifade
etmezler, fakat di er kelimelerle ili ki s ras nda manalan rlar.
Edatlar n göre di er kelimeler aras nda, isimler ve fiiller aras nda ili ki kurmakt r.
Edatlar dilin yard mc kelimeleridir. As l kelimeler olan isim ve fiillere yard m ederler.
Edatlar; kelime yap m na elveri li de ildir ve esas itibariyle dilin eksiz unsurlar d r.
Edatlar üç çe ittir: ünlem edatlar, ba lama edatlar , son çekim edatlar .
A. ÜNLEM EDATLARI
Bunlar his ve heyecanlar ; sevinç, keder, zt rap, nefret, hay flanma, co kunluk v.s. gibi
ruh hallerini; tabiat seslerini, seslenmeleri; tasdik, red, sorma, gösterme gibi beyan ekillerini
ifaden eden edatlard r.
Ünlem edatlar cümle içinde geçmedikleri, tek ba lar na kullan ld klar zaman yaz da
sonlar na genellikle ünlem i areti konur.
Ünlem edatlar be e ayr l r: ünlemler, seslenme edatlar , sorma edatlar , gösterme
edatlar , cevap edatlar .
1.Ünlemler: Bunlar his ve heyecanlar ifade için içten koparak gelen edatlarla tabiattaki
sesleri taklit eden edatlard r: ah, ay, vay, aferin, yuh, pat, hop, pi t, aman, ha a, hah gibi.
2. Seslenme Edatlar : Bunlar hitap edatlar d r. Hiçbir ifadeleri yoktur; a, ay, hey, ya,
yahu, be, hey, more gibi.
3. Sorma Edatlar : Bunlar sorma ifade eden, soru için kullan lan edatlard r. Ba l calar
hani, acaba, acep, niçin, nas l, neden ve ha, h gibi ses taklidi sorma edatlar d r.
4. Gösterme Edatlar : Birini, bir eyi göstermek için kullan lan i aret edatlar d r. Ba l ca
gösterme edat “i te”dir. A zlarda aha, daha, deha, te, ta ve nah kelimeleri de gösterme
edat d r.
5. Cevap Edatlar ; Tasdik veya red ifade eden edatlard r: evet, hay r, yok, de il, peki,
hay hay gibi.
B. BADLAMA EDATLARI
Bunlar dil birliklerini, kelimeleri, kelime gruplar n , cümleleri ekil ve mana bak m ndan
birbirine ba layan edatlard r. Ba l ca ba lama edatlar unlard r:
1. S ralama Edatlar : Bunlar arka arkaya gelen unsurlar “ve” manas yla ba layan ve
s ralayan edatlard r: ve, ile, ila.
77
2. Denkle tirme Edatlar : Bunlar birbirine denk olan, birbirinin yerini tutabilecek olan iki
unsuru birbirine ba layan, birbiriyle kar la t ran edatlard r: veya, yahut, veyahut.
3. Kar la t rma Edatlar : Bunlar kar la t r lan iki veya daha çok unsuru birbirine
ba layan edatlard r. En az çift kullan l rlar; ya...ya, ya...ya...ya...ya, hem...hem, ne...ne,
da...da (de) gibi.
Bunlara u grubu da katabiliriz: bir...bir, ha...ha, gerek...gerek, baz ...baz , kimi...kimi,
kah...kah, ister...ister gibi.
4.Cümle Ba Edatlar : Bunlar cümleleri mana bak m ndan birbirine ba layan edatlard r.
Ba nda bulunduklar cümleyi ileri ve geriye ba larlar. Fonksiyon bak m ndan ba l u gruplara
ayr l rlar:
a)
b)
c)
d)
e)
f)
g)
h)
i)
j)
“fakat” ifadesi ta yanlar: fakat, lakin, ancak, yaln z, ama.
“e er” ifadesi ta yanlar: e er, ayet.
“gerçi” ifadesi ta yanlar: gerçi, her ne kadar, vak a.
“çünkü” ifadesi ta yanlar: çünkü, zira.
“mademki” ifadesi ta yanlar: mademki, madem.
Netice ve izah ifade edenler: binaenaleyh, öyle ki, oysa, nitekim, halbuki, belki,
hatta, yani, öyleyse gibi.
Benzerlik ifade edenler: adeta, sanki, nas l ki, güya, nitekim.
Sarta ve dereceye ba lama edatlar : tek, yeter ki, me er ki, velev, velev ki, ta ki,
illa, illa ki.
“aksi halde” ifadesi ta yanlar: yoksa, aksi halde, aksi takdirde.
Hele edat : hele, hele gel gibi.
5. Sona Gelen Edatlar: Bunar kelimelerin, unsurlar n sonuna gelerek onlar önceki veya
sonraki unsurlara ba layan edatt r. Ayn zamanda kuvvetlendirme fonksiyonu da vard r.
Sunlard r: dahi, da (de), ise, ki, bile, de il.
C. SON ÇEK M EDATLARI
Bunlar çekim eki vazifesi gören edatlard r. Sona gelirler. Bu edatlar kullan lar na göre
öyle s n fland r labilirler:
1. %simlerin yal n, zamirlerin genitif hali ile birle enler: ile, için, gibi, tek, kadar.
2. Yal n hal ile birle enler: üzere, ara, s ra diye, içre.
1. Datif hali ile birle enler: kadar, taraf, de in, göre, ait, dek, kar , dair, nazaran,
do ru, ra men.
2. Ablatif hali ile birle enler: dolay , ötürü, beri, önce, içeri, evvel, geri, yana, gayri,
ba ka, öte, sonra gibi.
Bu edatlar fonksiyonlar na göre de öyle s n fland rabiliriz:
1.Vas ta ve beraberlik edatlar : ile, birle.
2. Sebep edatlar : için, üzere, dolay , ötürü, diye.
3. Benzerlik edatlar : gibi, tek gibi.
4.Ba kal k edatlar : ba ka, özge, gayri.
3. Di er hal edatlar : göre, nazaran, dair, mada.
4. Miktar edat : kadar.
78
5. Zaman edatlar : beri, önce, evvel, böyle, sonra, geri.
6. Yer ve yön edatlar : kadar, de in, dek, kar , do ru, daha, yana, taraf, s ra, içeri,
içre, üzre, ara, öte.
% te ba l ca son çekim edatlar bunlard r. Bunlara halde, kar l k, mukabil, nisbet, bedel
gibi kelimeleri de ilave edebiliriz.
Bunlara son çekim edat gibi kullan lan u kelimeleri de ekleyebiliriz: hakk nda, yüzden,
yüzünden, üzerine, yandan, taraftan, taraf ndan, bak ma, bak m ndan, yönden, yönünden,
cihetle, suretle, suretiyle, veçhile, sebeple, sebebiyle, dolay s yla.
A a daki parçada geçen edatlar inceleyiniz.
..........
Burada sevme e ba lad m üç ey var:
Birisi, penceremin alt ndaki akar çe me ki, hiç durmayan sesiyle yaln zl k gecelerimde,
adeta bana arkada l k ediyor.
%kincisi, küçük Vehbi: Hatice Han m n saltanat zaman nda ömrünü sand n dibinde
s rtüstü ceza çekmekle geçiren çocuk. Ben, bu afacana iyiden iyiye abay yakt m. Buradaki
çocuklar n hiçbirine benzemiyor. –k- lar –c- gibi telaffuz ederek öyle serbest, en bir
konu man var ki...
Vehbi, bir gün bahçede küçük,parlak gözlerini süze süze yüzüme bak yordu:
- Ne bak yorsun Vehbi? Dedim.
Hiç çekinmeden:
Sen güzel k zm s n be. A ama al vereyim seni. Bizim gelinimiz ol. A am,
sana pabuçlar, entariler, taraklar al verir.
Vehbinin her hali iyi, ho amma, bir türlü beni saym yor.
O kadar ki, azarlad m, yava ça ince kula n çekti im zaman bile bana ehemmiyet
vermiyor. Maamafih, belki de bunun için onu bu kadar seviyorum.
Vehbi, bu münasebetsizli i de yap nca ka lar m çatt m:
- %nsan, hocas na böyle lak rd söyler mi? % itirlerse senin a z n y rtarlar, dedim.
Çocuk, benim safl mla e lenir gibi:
...........
KEL ME TAHL LLER
Da lardan
-da
-lar
-dan
: da -lar-dan
: isim kökü
: ço ul eki
: isim çekim eki, ayr lma hali
Aras ndan
-ara
-s
-n
-dan
: ara-s -n-dan
: isim kökü
: iyelik eki
: yard mc ses
: isim çekim eki, ayr lma hali
Bakarlard
-bak
-ar
-lar
: bak-ar-lar-d
: fiil kökü
: geni zaman eki
: ço ul ah s eki
79
-d
-bakarlard
: hikaye eki
: geni zaman hikayesi, üçüncü ço ul ah s
Duyulur
-duy
-ul
-ur
: duy-ul-ur
: fiil kökü
: fiilden fiil yapma eki
: geni zaman eki, üçüncü tekil ah s
Türkle tirilmek
-Türk
-le
-tir
-il
-mek
: Türk-le- -tir-il-mek
: isim kökü
: isimden fiil yapma eki
: fiilden fiil yapma eki
: fiilden fiil yapma eki
: fiilden fiil yapma eki
: fiilden isim yapma eki
Çocuklar m za
-çocuk
-lar
-mz
-a
: çocuk-lar- m z-a
: isim kökü
: ço ul eki
: isim çekim eki, iyelik, birinci ço ul ah s
: isim çekim eki, yönelme hali
Yorgun gözümün halkalar nda : yor-gun göz-üm-ün halka-lar -n-da
-yor
: fiil kökü
-gun
: fiilden isim yapma eki
-göz
: isim kökü
-üm
: isim çekim eki, iyelik, birinci tekil ah s
-ün
: isim çekim eki, ilgi hali
-halka
: isim kökü
-lar
: iyelik eki, üçüncü ço ul ah s
-n
: yard mc ses
-da
: isim çekim eki, bulunma hali
%yile iyor
-iyi
-le
-i
-yor
: iyi-le- -i-yor
: isim kökü
: isimden fiil yapma eki
: fiilden fiil yapma eki
: yard mc ses
: imdiki zaman eki, üçüncü tekil ah s
Geldikçe
-gel
-dikçe
: gel-dikçe
: fiil kökü
: zarf, fiil eki
%nceleyerek
-ince
-le
-y
-erek
: ince-le-y-erek
: isim kökü
: isimden fiil yapma eki
: yard mc sese
: zarf, fiil eki
Konu mac lar n
: konu -ma-c -lar- n
80
-konu
-ma
-c
-lar
-n
: fiil kökü
: fiilden isim yapma eki
: isimden isim yapma eki
: ço ul eki
: isim çeki eki, ilgi hali
Bakabilsek
-bak
-a
-bil
-se
-k
: bak-a-bil-se-k
: fiil kökü
: zarf, fiil eki
: fiil kökü, yeterlilik fiili
: art eki
: birinci ço ul ah s eki
Kalacaks n
-kal
-acak
-s n
: kal-acak-s n
: fiil kökü
: gelecek zaman eki
: ikinci tekil ah s eki
Yavrucu um
-yavru
-cuk
-um
: yavru-cuk-um
: isim kökü
: isimden isim yapma eki
: iyelik eki, birinci tekil ah s
Arkada lar na
-arka
-da
-lar
-n
-a
: arka-da -lar -n-a
: isim kökü
: isimden isim yapma eki
: iyelik eki, üçüncü ço ul ah s
: yard mc ses
: isim çekim eki, yönelme hali
81

Benzer belgeler