Dosya indir :turkiye-de-kirsal-kalkinma-politikalari-ve-kirsal

Transkript

Dosya indir :turkiye-de-kirsal-kalkinma-politikalari-ve-kirsal
T.C.
ANKARA ÜNİVERSİTESİ
SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ
KAMU YÖNETİMİ VE SİYASET BİLİMİ
(KENT VE ÇEVRE BİLİMLERİ)
ANABİLİM DALI
TÜRKİYE’DE KIRSAL KALKINMA POLİTİKALARI VE
KIRSAL TURİZM
Yüksek Lisans Tezi
Emin ÖZKAN
Ankara-2007
T.C.
ANKARA ÜNİVERSİTESİ
SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ
KAMU YÖNETİMİ VE SİYASET BİLİMİ
(KENT VE ÇEVRE BİLİMLERİ)
ANABİLİM DALI
TÜRKİYE’DE KIRSAL KALKINMA POLİTİKALARI VE
KIRSAL TURİZM
Yüksek Lisans Tezi
Emin ÖZKAN
Tez Danışmanı
Prof. Dr. Cevat GERAY
Ankara-2007
İÇİNDEKİLER
1.GİRİŞ………………………………………....................................................
1.1. Araştırmanın Amacı ve Önemi……………………………………………..
1.2. Materyal ve Yöntem………………………………………………………..
1
4
5
2. KIRSAL KALKINMA……………………………………………………...
2.1. Kırsal Alan ve Kalkınma Kavramları………………………………………
2.2. Kırsal Kalkınma Politikaları………………………………………………..
2.2.1. Kalkınma Planlarında Kırsal Gelişme Politikaları……………………….
2.3. Ülkemizde Kırsal Kalkınma Politikalarının Dayandığı Temel
Yaklaşımlar…………………………………………………………………
2.3.1. Köklü Değişiklik İçeren Yaklaşımlar…………………………………….
2.3.2.Hizmet Ağırlıklı Yaklaşımlar……………………………………………..
2.3.3. Kırsal Yerleşme Düzenine Yönelik Yaklaşımlar…………………………
2.3.3.1. Köylerin Birleştirilmesi Yaklaşımı …………………………………….
2.3.3.2. Köyleri Birleştirme Dışındaki Yaklaşımlar…………………………….
2.3.3.2.1. Merkez Köyler ……………………………………………………….
2.3.3.2.2. Köykent Modeli………………………………………………………
2.3.3.2.3. Tarım-kent……………………………………………………………
2.3.3.3. Köye Dönüş Projesi…………………………………………………….
2.3.3.4. Orman Köylerinin Orman Dışına Çıkarılması…………………………
2.3.4. Gönüllü, Katılımcı, Demokratik Yöntemlere Dayalı Toplum Kalkınması
Yaklaşımı…………………………………………………………………
2.3.5. Kırsal Alandaki İşsizliğe Karşı İşlendirme Yaklaşımları……………
2.3.6. Kırsal Gelişmede Kırsal Kalkınma Projeleri……………………………..
2.3.7. Avrupa Birliğine Uyum Sürecinde Kırsal Kalkınma Politika ve
Uygulamalarımız…………………………………………………………..
2.4. Bölüm Sonu Değerlendirme………………………………………………...
6
8
13
15
3.TURİZM……………………………………………………………………...
3.1. Turizmin Tanımı ve Temel Özellikleri…….................................................
3.2. Dünyada Turizmin Gelişimi……..................................................................
3.3 Türkiye’de Turizmin Gelişimi………............................................................
3.4. Turizmin Ekonomik Etkileri………..............................................................
3.4.1. Turizmin Ödemeler Dengesi Üzerindeki Etkisi…......................................
3.4.2. Turizmin Gelir Etkisi ve Sabit Sermaye Yatırımları İçerisindeki Payı.......
3.4.3. Turizmin İstihdam Artışı Etkisi…..............................................................
3.4.4. Turizmin Bölgesel Kalkınmaya Etkisi………............................................
3.5. Turizm ve Çevre İlişkisi……........................................................................
3.5.1. Turizmin Çevre Üzerindeki Etkileri………...............................................
3.6. Sürdürülebilir Kalkınma ve Sürdürülebilir Turizm Kavramları…................
3.7. Alternatif Turizm ve Turist Tercihlerindeki Değişim……............................
3.8. Türkiye’de Sürdürülebilir Turizm……..........................................................
3.9. Bölüm Sonu Değerlendirme……...................................................................
22
22
23
24
25
26
27
28
30
31
33
34
36
37
38
41
43
44
45
50
56
56
57
58
59
59
63
66
71
76
79
i
4. KIRSAL TURİZM……..................................................................................
4.1 Kırsal Turizm: Tanım ve Kavramları…..........................................................
4.1.1. Turizm, Kırsal Alan ve Kırsal Kalkınma……............................................
4.1.2. Kırsal Turizm Kavramı…...........................................................................
4.1.3. Kırsal Turizmde Yapılabilecek Etkinlikler….............................................
4.2. Kırsal Turizmin Gelişimi ve Uygulamaları……...........................................
4.2.1. Dünyada Kırsal Turizm…….......................................................................
4.2.1.1. Fransa’da Kırsal Turizm…......................................................................
4.2.1.2. İtalya’da Kırsal Turizm………................................................................
4.2.1.3. İspanya’da Kırsal Turizm…….................................................................
4.2.1.4. Almanya’da Kırsal Turizm……..............................................................
4.2.1.5. İngiltere’de Kırsal Turizm……...............................................................
4.2.1.6. Yunanistan’da Kırsal Turizm…...............................................................
4.2.2. Türkiye' de Kırsal Turizmin Gelişimi….....................................................
4.2.2.1. Turizm Politikalarımızda Kırsal Turizmin Yeri.......................................
4.3. Kırsal Turizmin Etkileri….............................................................................
4.3.1. Kırsal Turizmin Ekonomik Etkileri............................................................
4.3.2. Kırsal Turizmin Fiziksel Çevre Üzerindeki Etkileri…...............................
4.3.3. Kırsal Turizmin Sosyo-Kültürel Etkileri….................................................
4.4. Kırsal Turizm Planlanması….........................................................................
4.5. Türkiye'de Kırsal Turizm Gizilgücü…..........................................................
81
82
82
85
88
89
89
92
94
96
98
99
100
102
111
113
113
117
118
119
123
5. SONUÇ VE TÜRKİYE İÇİN KIRSAL TURİZM GELİŞİM MODELİ
ÖNERİSİ…...................................................................................................... 126
KAYNAKÇA
ÖZET
ii
TABLOLAR VE ŞEKİLLER DİZİNİ
Tablo.1. Türkiye’de Nüfus Gelişimi…….............................................................
Tablo 2. Kalkınma Planlarında hedeflenen turist sayıları ve gerçekleşme
oranlarının karşılaştırılması….................................................................
Tablo 3. Kalkınma Planlarında hedeflenen turizm gelirleri ve gerçekleşme
oranlarının karşılaştırılması…….............................................................
Tablo.4. Turizm ve Çevre İlişkisi……….............................................................
Tablo.5. Post-Fordist Tüketime Doğru Değişim……..........................................
Tablo.6. 1970 Öncesi ve Sonrası Turistler ve Turizmin Temel Nitelikleri..........
Tablo.7. Kent Kır Sürekliliği Bakış Açısıyla Kırsal Turizm…............................
Şekil.1. Dünyadaki Turist Sayısı……..................................................................
Şekil.2. Kırsal Turizm Kavramı…........................................................................
Şekil.3. Tatuta Çiftliklerinin Bulunduğu Bölgeler……........................................
7
54
55
62
73
73
89
49
87
106
iii
1.GİRİŞ
Kırsal kalkınma, kırsal alanda yaşayan ve geçimini ağırlıklı olarak tarım
sektöründen sağlayan toplum kesimlerinin yaşam koşullarının iyileştirilmesi ve
gönenç düzeylerinin yükseltilmesi, kırsal alanlar ile diğer bölgeler arasındaki
gelişmişlik farklılığının azaltılması, tarımsal yapının iyileştirilmesi, tarımsal üretimin
sanayi ile bütünleştirilmesi, işsizliğin azaltılması, göçün önlenmesi amaçlarını
taşımaktadır.
Ayrıca, kırsal kalkınma tarımsal kalkınmaya ek olarak; kırsal alt yapı,
tarımsal alt yapı, eğitim, sağlık, sosyal güvenlik, örgütlenme, barınma, ulaşım,
iletişim, işlendirme, pazarlama, kırsal turizm, yöresel el sanatları vb gibi sosyal,
kültürel ve ekonomik alanlardaki varolan gereksinimlerin ve önceliklerin
belirlenmesi ve belirlenen konularda yetersizliklerin giderilmesi-iyileştirilmesi için
planlanan tüm geliştirici etkinlikleri anlatmaktadır.1
Ülkemizde de izlenilen politikalarda kırsal alanda yaşayanların gönenç
düzeylerinin yükseltilmesi amaçlanmış ve kırsal kalkınmanın araçları olarak; tarım
ve toprak düzeltimi, tarımsal üretimde verimliliğin arttırılması, kooperatifleşme,
kırsal kalkınma projeleri, toplum kalkınması, kırsal sanayi, köykent ve merkez köy
benzeri proje uygulamaları gerçekleştirilmiştir.
1
Tarım ve Köyişleri Bakanlığı, Avrupa Birliğine Üyelik Yolunda Türkiye Kırsal Kalkınma
Politikası Raporu (Yayınlanmamış Taslak), 2002, Ankara, s.10
Türkiye’de yaşanan hızlı kentleşme sürecine karşın; ülke nüfusunun halen %
35'i kırsal alanda yaşamaktadır. Türkiye'de kentleşmenin önemli bir sorun alanı
oluşturmasında ve kalkınma alanında gösterilen çabaların arzulanan sonuçları vermemesinde, kırsal alandan kaynaklanan sorunların çözülememiş olmasının önemli
payı vardır.2
“Buna karşın kırsal alanın sorunlarının çözümüne yönelik bütüncül
yaklaşımların planlanmasında ve yaşama geçirilmesinde önemli eksiklikler
görülmektedir. Ülke kalkınmasında önemini bir kenara atamayacağımız kırsal
gelişme ile ilgili gündeme getirilip, uygulamaya geçirilmeye çalışılmış politikalar,
özellikle iktidar, hükümet, hatta bakanlık değişiklikleri yüzünden bir yana itilmiş ve
süreklilik kazanamamıştır. Parçacı yaklaşımlar, bugüne kadar olduğu gibi bugün de,
sorunsalı kavramaktan uzak yapısı ile çözümden uzak kalmaya ve kaynak
savurganlığı yaratmaya devam etmektedir.”3
Ülkemiz planlamasının temel metni olan son Beş Yıllık Kalkınma
Planlarında, kırsal kalkınma ile ilgili temel amacın sürdürülebilir kalkınma ilkeleri
çerçevesinde yerel gizilgücün harekete geçirilerek, gelir ve işlendirmenin artırılması
olduğu belirtilmektedir.
Sürdürülebilirlik kavramı
“doğal kaynakların korunması, bu kaynaklara
yönelik uzun dönemli planlama, kaynakların şimdiki ve gelecek kuşaklar arasındaki
2
G. Günaydın, Türkiye’de Kırsal Yerleşme Düzenine Yönelik Planlama Yaklaşımları, TMMOB
Ziraat Mühendisleri Odası Tarım Politikaları Yayın Dizisi: 1, 2001, Ankara, s.1
3
C.Geray, İşlendirme Açısından Kırsal Gelişme Yöneltilerimiz-Yaklaşım ve Uygulamalara
Toplu Bakış, Friedrich-Ebert Vakfı, 1999, İstanbul, s.13
2
bölüşümü” ile ilgilidir.4 Sürdürülebilir kırsal kalkınmanın bir aracı olarak da kırsal
turizm, giderek daha fazla ilgi gören ve geliştirilen bir turizm çeşididir.
Kırsal turizm, tarımsal ya da yerel değerlerle iç içe bulunarak hoşça zaman
geçirmeyi amaçlayan turistlere, beklentileri doğrultusunda konaklama, yiyecek
içecek ve diğer hizmetleri veren küçük ölçekli işletmelerin yer aldığı küçük
yerleşimlerde gerçekleştirilen etkinlikler bütünüdür.5
1970’lerden sonra gündeme gelen ve son yıllarda birçok ülkede giderek daha
fazla ilgi görmeye başlayan bu turizm çeşidinin, özellikle kırsal alanlarda ortaya
çıkaracağı
olumlu
ekonomik
etkiler
nedeniyle
ülkemiz
tarafından
da
değerlendirilmesi, çevre ve kültür değerleri göz önüne bulundurularak konunun
kapsamlı bir biçimde ele alınması gerektiği düşünülmektedir.
Avrupa örneğinde,
kırsal turizm bazı kırsal yörelerin kalkınmasında
yönlendirici güç olarak düşünüldüğü için çok geniş çaplı bir örgütlenme modeliyle
kırsal turizmi geliştirmekte, çeşitli ulusal ve uluslar arası dernekler altında
birleşmektedirler.6
Ülkemizde de son yıllarda gündeme gelen kırsal turizm, bazı bölgesel gelişme
projelerinde yer almış, bazı sivil toplum örgütleri tarafından çeşitli projelerle
uygulanmaya çalışılmıştır. Ancak konu bütüncül olarak ele alınarak kırsal
4
Ö. Yağcı,, “Turizmde Çesitlendirme, Sürdürülebilirlik ve Kırsal Turizm”,
<http://cmyo.ankara.edu.tr/~iktisad/TURKONF/web/ozcan-yagci.doc>, (Erişim Tarihi; 21.07.2006)
5
A.g.e.
6
S. Ahişapoğlu ve E. Çeltek, Sürdürülebilir Kırsal Turizm, Gazi Kitabevi, Ankara, 2006, s.29
3
kalkınmada yönlendirici güç olarak değerlendirilmesi için mekansal ve yönetsel
örgütlenme modelinin oluşumu gerçekleştirilememiştir
Bu tez çalışmasında, ülkemizde geliştirilen kırsal kalkınma politikaları ve
uygulamaları değerlendirilerek, ülkemizde, kırsal turizmin, kırsal kalkınmada
yararlanılabilecek bir araç olarak kullanılabilmesi için mekansal ve yönetsel
örgütlenme modelinin oluşturulması sağlanmaya çalışılacaktır.
1.1. Araştırmanın Amacı ve Önemi
Son yıllarda birçok ülkede giderek daha fazla ilgi görmeye başlayan kırsal
turizm, kırsal alanlarda olumlu ekonomik etkiler meydana getirmektedir. Kırsal
alanlarda sahip olduğumuz sosyal, kültürel ve doğal kaynakların değerlendirilmesi
durumunda ülkemiz önemli bir kırsal turizm çekim merkezi olabilecektir. Bunu
sağlamak için planlı, doğru alanlardan başlayan ve doğru hedef kitleye yönelik
politikalar üretilmelidir.
Ancak kırsal turizm, ülkemizdeki kalkınma metinlerinde yer almasına karşın
bütüncül olarak ele alınmamış ve kırsal turizm gelişimine yönelik politika ve
uygulamalar üretilmemiştir. Bu nedenle kırsal turizmin ülkemiz kırsal kalkınması
açısından önemli bir gizilgüç olduğu düşüncesiyle değerlendirilerek uygulanmasının
önemli bir hale geldiği düşünülmektedir.
Çalışmanın amacı, kırsal alan kalkınmasına yönelik politikaları irdelemek,
kırsal kalkınma yaklaşımlarını değerlendirerek, son yıllarda kırsal kalkınmada
4
önemli bir araç olarak kullanılan kırsal turizmin Türkiye’deki kırsal kalkınmada
üstlenebileceği rolü belirlemektir.
Bu kapsamda ülkemizde geliştirilen kırsal kalkınma politikaları ve
uygulamaları ele alınarak kırsal turizmin, kırsal kalkınmada yönlendirici bir araç
olarak
kullanılabilmesi
için
mekansal
ve
yönetsel
örgütlenme
modelinin
çalışması
şeklinde
gelişmiştir.
Öncelikle
oluşturulmasına çalışılacaktır.
1.2. Materyal ve Yöntem
Bu
çalışma
bir
literatür
yayınlanmış/yayınlanmamış yazılı kaynaklardan ve belgelerden geniş bir kaynak
taraması yapılmış, ayrıca internetten konuya ilişkin çalışmalar yapan kurum ve
kuruluşların sitelerinde yayınlanan çalışmalardan yararlanılmıştır.
Öncelikle, “kırsal kalkınma”, “turizm” ve “kırsal turizm” kavramları ile ilgili
yazılı kaynaklar taranarak kuramsal çerçeve oluşturulmuş, sonuç olarak da
ülkemizde uygulanabilir bir kırsal turizm modeli oluşturulmaya çalışılmıştır.
5
2. KIRSAL KALKINMA
Son 15-20 yıl içerisinde “kırsal kalkınma” kavramı sıkça gündeme gelmiş,
kırsal kesimde yaşayanların mutlu ve gönenç içinde bir ortamda yaşaması amacıyla
kalkınma arayışları hızlanmıştır. Dünyada herhangi bir kırsal alanda yaşanan tarımsal
üretimdeki verim düşüklüğü, yoksulluk, önemli göç hareketleri, toprak kirlenmesi
gibi sorunlar, sadece o sorunu yaşayanları ilgilendirmekten çıkmış ve bütün ülkeyi
hatta birçok ülkeyi etkileyen bir duruma gelmiştir. Bu nedenle Birleşmiş Milletler,
Dünya Bankası, Avrupa Birliği gibi kuruluşlar kırsal kalkınma olgusuna daha çok
kaynak, bilgi ve zaman ayırma durumuna gelmişlerdir.7
Kırsal kalkınma çabalarının yürütüldüğü olduğu ülkelerde, kır-kent arasındaki
farklılıkların azaltılması, kırsal alanların varlığının devam ettirilmesi, kırsal alandaki
doğal kaynaklardan çevreye duyarlı bir biçimde yararlanma yollarının geliştirilmesi,
yerel yönetimlerin ve sivil toplum örgütlerinin katılımlarının arttırılması, gelirinin
büyük bir kısmı tarım ve tarıma dayalı ekonomik etkinliklerden sağlanan kırsal
toplumun yaşam koşullarının iyileştirilmesi amaçlanmakta ve bu yönde kırsal
kalkınma politikaları oluşturulup uygulanmaya çalışılmaktadır.
Aşağıdaki tablodan da görülebileceği gibi ülkemizde yaşanan hızlı kentleşme
olgusuna karşın ülke nüfusunun yaklaşık %35’i halen kırsal alanlarda yaşamaktadır.
Bu nedenle kırsal kalkınma ülkemiz açısında üzerinde önemle durulması gereken bir
konudur.
7
Tarım ve Köyişleri Bakanlığı, II. Tarım Şurası, Kırsal Kalkınma Politikaları Komisyon Raporu,
2004, s.6. <http://tarimsurasi.tarim.gov.tr/PDFLER/VIII.Komisyon.pdf>, (Erişim Tarihi: 21.08.2006)
6
Tablo.1. Türkiye’de Nüfus Gelişimi
KIRSAL NÜFUS KENTSEL NÜFUS
TOPLAM
SAYI
SAYI
(%)
(%)
(milyon)
(milyon)
(milyon)
1927
10.3
75.8
3.3
24.2
13.6
1940
13.4
75.6
4.3
24.4
17.8
1950
15.7
75.0
5.2
25.0
20.9
1960
18.8
68.1
8.8
31.9
27.7
1970
21.9
61.6
13.6
38.4
35.6
1980
25.0
56.1
19.6
43.9
44.7
1985
23.7
47.0
26.8
53.0
50.6
1990
23.1
41.0
33.3
59.0
56.4
2000
23.8
35.1
44.0
64.9
67.8
Kaynak: Türkiye İstatistik Kurumu Genel Nüfus Sayımları
YILLAR
Tarım sektörünün milli gelirdeki payının azalması, gelir dağılımındaki
dengesizlikler, kırsal ve kentsel alanlar arasındaki sosyo-ekonomik farklılıklar kırdan
kente göçün yaşanmasına neden olmakta, ülkemizin genel sosyo-ekonomik durumu
ve kırsal alanda yaşanan sorunlar ile kırdan kente göçün getirdiği ekonomik, sosyal
ve kültürel sorunların boyutu, çeşitli ve bütüncül önlemlerin alınmasını zorunlu
kılmaktadır.8
Ülkemizde de izlenilen politikalarda kırsal alanda yaşayanların gönenç
düzeylerinin yükseltilmesi amaçlanmış ve kırsal kalkınmanın araçları olarak; tarım
ve toprak düzeltimi, tarımsal üretimde verimliliğin arttırılması, kooperatifleşme,
kırsal kalkınma projeleri, toplum kalkınması, kırsal sanayi, köykent ve merkez köy
benzeri proje uygulamaları gerçekleştirilmiştir.
8
B. Gülçubuk, “AB ve Türkiye’de Kırsal Yapı ve Kırsal Kalkınma”,
<http://www.wwf.org.tr/tr/docs/sunum_bulentgulcubuk.pdf>, (Erişim Tarihi:20.08.2006)
7
Bu bölümde kırsal alan ve kırsal kalkınma kavramları ile ülkemizde
geliştirilen
ve
uygulanmaya
çalışılan
temel
kırsal
kalkınma
yaklaşımları
değerlendirilmeye çalışılacaktır.
2.1. Kırsal Alan ve Kalkınma Kavramları
Kırsal kalkınma kavramına değinmeden önce kırsal alan kavramından söz
etmekte yarar vardır. Hukuki düzenlemelerde ve farklı amaçlarla gerçekleştirilen
istatistiki çalışmalarda kırsal alan farklı yaklaşımlarla değerlendirilmektedir. Bu
bağlamda üzerinde durulması gereken konu “kırsal” kavramı olup, hangi alanların
kırsal, hangi alanların da kentsel olarak algılandığı önem taşımaktadır.
Kırsal kavramının yabancı dillerdeki karşılıklarına bakıldığında ilk bakışta
“köy” olgusu ile özdeşleştirildiği düşünülse de gerçekte “kent” kelimesinin zıt
anlamlısı olarak belirtilmektedir. İngilizce “rural” şeklinde belirtilen kırsal kavramı,
genellikle köye ait bir anlam yaratmakta; Türkçe’de “kent” kelimesine karşılık,
İngilizce’de “urban” kelimesinin zıt anlamlısı olarak kullanılmaktadır.9
Kırsal alanı, kent diye tanımladığımız yerleşme alanlarının dışında kalan,
ağırlıklı olarak tarımsal etkinliklerin yapıldığı alanları içeren, bucak, köy, mezra,
kom vb. adlarla anılan ve çeşitli ölçütlere göre kent sayılma aşamasına gelmeyen
kasabaları da kapsamı içine alan yerleşimler olarak tanımlayabiliriz. Kısaca kırsal
alanlar, ekonomisi tarıma dayanan, yüz yüze ilişkilerin yaygın olduğu, işbölümü ve
9
D. Küçükaltan, “Tarım Turizmi ve Türkiye’de Tarım Turizmi İşletmeciliği”, II. Turizm Şurası
Bildirileri, Turizm Bakanlığı Yayını, Ankara, 2002, Cilt 1, s.152.
8
uzmanlaşmanın gelişmediği toplumsal ortamlarda yaşayan insan topluluklarını
içermektedir.10
442 Sayılı Köy Kanunu’nda nüfusu iki binden aşağı yurtlara köy, nüfusu
2.000 ile 20.000 arasında olanlara kasaba ve 20.000 çok nüfusu olanlara kent
denilmektedir. 2000 yılı Genel Nüfus Sayımında yerleşim yeri temelinde kır-kent
ayrımı yapmakta, kır nüfusu, köy ve bucak nüfuslarına; kent nüfusu, il ve ilçe
merkezleri (belediye sınırları içerisindeki) nüfusa karşılık gelmektedir. Hane halkı
işgücü anketlerinde ise 20.000 ve daha az nüfuslu yerleşim yerler “kır” olarak kabul
edilmektedir. 5393 sayılı Belediye Kanununda, bir yerleşim yerinde belediye
teşkilatının kurulması için gerekli asgari nüfus 5.000 olarak belirlenmiştir. Böylece
köy tüzel kişiliği için azami nüfus limiti 5.000 olmuştur.
Sekizinci Beş Yıllık Kalkınma Planı çerçevesinde hazırlanan “Kırsal
Kalkınma” Özel İhtisas Komisyonu Raporu; kırsal alanın ilk bakışta “kentsel alanlar
dışındaki mekanlar” olarak tanımlanabileceğini ancak, bu tanımın, kırsal alanla ilgili
bir takım nesnel niteliklerle desteklenmesi gerektiği anlatılmaktadır. Buna göre;
-
Kırsal alanlarda yaşam ve ekonomik etkinlikler önemli ölçüde doğal
kaynakların kullanım ve değerlendirilmesine bağlıdır.
-
Ekonomik- toplumsal- kültürel gelişme süreci, nispeten yavaş işlemektedir.
-
Gelenek ve göreneklerin, yaşam biçimini ve kurallarını etkileme gücü
fazladır.
10
M. Görün, “Kırsal Kalkınmada İl Özel İdaresinin Rolü ve İlçe Özel İdaresinin Kurulması
Konusunda İl Genel Meclisi Üyeleri Üzerinde Bir Araştırma (İzmir, Konya ve Ağrı Örneği)”, Dokuz
Eylül Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, İzmir, 2004, Cilt:6, Sayı:1
9
-
Teknolojik gelişmenin yaşama
ve
üretime
yansıma
oranı zamana
yayılmaktadır.
-
İnsan ilişkilerinde yüz yüze ilişkiler göreceli olarak daha yaygındır.
Ayrıca raporda, kırsal alanlar, metropoliten yerleşim alanları dışında kalan il,
ilçe, köy ve mezralarda, sosyal güvence olanaklarından (iş olanakları, sigorta,
emeklilik, eğitim, sağlık ve kültürel etkinlikler) yeterince yararlanamayan bireylerin
sayısal çoğunluğu oluşturduğu mekansal büyüklük olarak tanımlamaktadır.
Ülkemizde, üretim ilişkileri açısından bakıldığında ise “kırsal alanlar”, il ve
ilçe merkezleri dışındaki üretime kaynak teşkil eden alanlar olarak kabul
edilmektedir. Fakat, kent statüsünde olup ekonominin ağırlıklı olarak tarıma
dayandığı, kırsal yaşam biçimlerinin yaygın olduğu, sanayinin düşük gelişme hızında
olduğu il ve ilçe yerleşim yerleri de ülkemizde kırsal alan niteliğini ağırlıklı olarak
sergilemektedir. Bu açıdan bakıldığında ülkemizde, nüfusun neredeyse yarıdan
fazlasının kırsal alanda yaşamını sürdürmekte olduğu söylenebilir.11
Kentsel alanların hızlı gelişimi ve kırsal alandaki ekonomik ve toplumsal
dönüşüm, kırsal alan tanımlarının yeniden değerlendirmesini gerektirmekte ve
temelde kent ve kır ayrımına dayanan bir kırsal alan tanımı yapmak kolay
olmamaktadır. Artık sadece nüfus büyüklüğünü temel alan tanımlar, bölgeleri ve
ülkeleri bir arada değerlendirmeye ve karşılaştırmaya yaramaktadır. Bu nedenle,
“kırsal alan” tanımında nüfusu dikkate alan, ancak bu nüfusun yaşam kalitesinin
niteliğini ortaya koymaya yarayacak tanımların geliştirilmesi gereklidir.
11
II. Tarım Şurası, Kırsal Kalkınma Politikaları Komisyon Raporu, s.6.
10
Örneğin Avrupa Birliğinde (AB) kırsal alan çok farklı yapılara ve işlevlere
sahne olan karmaşık alanlar olarak ele alınmaktadır. Kırsal alanlar, insanoğlunun
toplumla ve doğa ile girdiği çeşitli etkileşimlerin üzerinde yer aldığı mekanlardır. Bu
alanlar, çoğu zaman tarım ve ormancılığın başat olduğu ama bunun yanında turizm,
küçük ve orta ölçekte sanayinin ve el sanatları gibi diğer iktisadi etkinliklerin de
önemli olduğu, üzerinde insanoğlunun köy, pazar gibi sosyal yapılar yükselttiği,
ekolojik açıdan değerli ve kentli insanlarla da sürekli etkileşim halinde olunan
mekanlardır.12
Bunun yanında, OECD, kırsal alanlar için AB tarafından da kullanılan bir
tanım geliştirmiştir. Bu tanıma göre kırsal alanlar nüfus yoğunluğunun km2 başına
150 kişinin altında olduğu topluluklardır. Bu tanım ışığında bölgeler üç gruba
ayrılmış, nüfusunun %50’den fazlası kırsal topluluklarda yaşayanlar kırsallığı baskın
bölgeler, %15-50 arası kırsal topluluklarda yaşayanlar önemli ölçüde kırsal bölgeler,
nüfusun %15’in den azı kırsal topluluklarda yaşadığı bölgeler ise kentselliği baskın
bölgeler olarak sınıflandırılmıştır. Ayrıca, OECD tarafından 1988 yılında yayınlanan
“Kırsal Toplumun Geleceği” adlı belgede ise kırsal alanlar ulusal ekonomilerle
bütünleşme derecesine göre bütünleşmiş kırsal alanlar, orta derece kırsal alanlar ve
tam kırsal alanlar olarak sınıflandırmışlardır.
Yukarıda belirtilenlerden yola çıkarak kırsal alan kavramı ele alındığında,
düşük nüfus yoğunluklu, ekonominin tarıma dayalı olduğu, doğal koşulların ve
12
Ziraat Mühendisleri Odası, Avrupa Birliği Kırsal Kalkınma Politikaları ve Değişim Eğilimleri,
<http://www.zmo.org.tr/etkinlikler/abgst03/10.pdf>, s.1. (Erişim Tarihi: 19.08.2006)
11
geleneksel değerlerin yaşamı biçimlendirdiği, eğitim, sağlık, iletişim, sosyal güvenlik
gibi sosyal ve kültürel altyapının yeterince gelişmemiş olduğu yerleşimler olarak
görülmektedir.
Kırsal kalkınma, içerisinde çok boyutlu etkinlikleri ve kavramları barındıran
bir olgudur. Bu nedenle, üzerinde görüş birliğine varılan net bir tanımı yoktur. İlk
kez Birleşmiş Milletler (BM) Örgütünce tanımı yapılan “toplum kalkınması” tanımı,
“kırsal kalkınma” olarak da kabul edilmektedir. Bu tanımda, toplumun niteliği kırsal
olup olmadığı belirtilmeksizin konuya genel bir açıdan yaklaşıldığı görülmektedir.
Bu tanıma göre kırsal kalkınma; “küçük toplulukların içinde bulundukları ekonomik,
toplumsal ve kültürel koşulları iyileştirmek amacıyla giriştikleri çabaların devletin bu
konudaki çabalarıyla birleştirilmesi, bu toplulukların ulusun tümüyle kaynaştırılması
ve ulusal kalkınma çabalarına tam biçimde katkıda bulunmalarının sağlanması
sürecidir”.13
Çoğu kez “köy kalkınması” ile eş anlamlı kullanılan “kırsal gelişme ya da
kalkınma”, kırsal alanlarda yaşayan insan topluluklarının toplumsal, ekonomik,
ekinsel açılardan yapısını değiştirecek biçimde üretim, gelir ve gönenç düzeylerinin
geliştirilmesini, insan-toprak ilişkilerindeki dengesizliklerin giderilmesini, kentsel
alanlarda varolan fiziksel ve toplumsal altyapının kırsal alanda da yaratılmasını,
tarımsal ürünlerin daha iyi değerlendirilmesini amaçlayan çok yönlü süreçleri,
etkinlikleri ve örgütlenmeleri anlatmaktadır.14
13
II. Tarım Şurası, Kırsal Kalkınma Politikaları Komisyon Raporu, s.8.
C. Geray, “Kırsal Kalkınma Yöneltileri, İlçe Yerel Yönetimi ve “İlçe Köy Birlikleri” Önerisi”,
Çağdaş Yerel Yönetimler, TODAİE, Nisan 1999, Cilt 8, Sayı 2, s.11
14
12
Dokuzuncu Beş Yıllık Kalkınma Planı “Kırsal Kalkınma Politikaları Özel
İhtisas Komisyonu Raporu”nda, kırsal alanların temelde birbirlerine benzemelerine
rağmen, özelde çok farklı sosyal özelliklere ve ekonomik yapılara sahip olduğu
vurgulanarak, kırsal kalkınmanın küresel bir tanımdan daha çok, yerel olarak
tanımlanmasının daha uygun olacağı belirtilmiştir. Bu raporda kırsal kalkınma
“kırsal yerleşimlerde yaşayanların, insanca yaşam koşullarına erişim olanaklarının
artması, kalkınma temelinde değişim istemlerinin desteklenmesi, bireylerin kendi öz
güçlerini keşfetmesi ve ona dayanması, gelir dağılımında adaletin sağlanması,
gelirlerinin artması, eğitim ve sağlık hizmetlerine ulaşım oranının yükselmesi, doğal
kaynakların korunarak kullanılması ve zenginliklerin kırsaldaki bireyin yaşamına
yansıması süreci” olarak tanımlanmıştır.
2.2. Kırsal Kalkınma Politikaları
Kırsal kalkınma politikaları; kırsal toplulukların ekonomik, toplumsal ve
kültürel olanaklarını geliştirmeyi amaçlayan politikalardır. Bu politikalarının ana
amacı, kırsal toplulukların tarımsal, ekonomik ve sosyo-kültürel alanlarda
kalkınmalarını sağlamaktır.
Türkiye, dünyada sosyal ve ekonomik kalkınmasını belirli bir plan ve izlence
içinde yürütme gereğini duyan ve planlı bir kalkınmayı daha l930'lu yıllarda
uygulamaya koyan çok az ülkeden biridir. Cumhuriyet’in ilk yıllarında tarımsal
üretimdeki sıkıntıları gidermek ve gıda güvencesini sağlamak ve özellikle küçük
üreticilere iş alanları oluşturacak yaklaşımlar hep ön planda yer almıştır. Bu yıllarda
13
nüfusun büyük bölümünün kırsal alanda yaşaması ve tarımla uğraşması, insan
kaynaklarının zayıf olması kırsal kalkınma politikalarında kamucu yaklaşımları ön
plana çıkarmıştır. Bundan hareketle, çalışmalar özellikle temel insani gereksinimlerin
karşılanmasında yoğunlaşmıştır.15
Köy Kanununun çıkarılması, Birinci Köy ve Ziraat Kongresi’nin yapılması,
Aşar’ın kaldırılması, İskan Kanunu ve Çiftçiyi Topraklandırma Yasası, Köy
Enstitülerinin kurulması, uzun süren askerlik esnasında okur-yazarlık eğitimi başta
olmak üzere yeni tarım teknikleri, tohumlar, el sanatları gibi konularda askerlere
verilen eğitimler gibi uygulamalar kırsal kalkınmanın ilk tohumları olarak kabul
edilebilir.16
Nüfusunun halen % 35'i kırsal alanda yaşayan ülkemizde, yaşanan hızlı
kentleşme süreci ile birlikte kentleşmeden kaynaklanan sorunların çözülememesinde
ve kalkınma alanında gösterilen çabaların arzulanan sonuçları vermemesinde, kırsal
alandan kaynaklanan sorunların çözülememiş olmasının önemli payı vardır. Çünkü,
kırsal alanlarda yaşayan nüfusun bulundukları alanlarda gönencinin yükselmesinin
sağlanamaması, ülkemiz milli gelirinden bu alanların yeterince payını alamaması,
yeterli sosyal ve teknik altyapı sağlanamaması gibi nedenlerle kırdan kente göç
olgusu hızlanmış ve kentsel nüfusun planlanandan daha hızlı artması kentsel
alanlarda birtakım sorunları gündeme getirmiş ve bu durum aynı zamanda ülkemizin
halen yaşamakta olduğu bölgesel dengesizlik sorununu da olumsuz yönde
etkilemiştir. Bu bağlamda kırdan kente göçün de azaltılmasının yolu kırsal kalkınma
15
B. Gülçubuk, a.g.e., s.4.
DPT, Dokuzuncu Beş Yılık Kalkınma Planı, Kırsal Kalkınma Özel İhtisas Komisyonu
Raporu, 2006, Ankara, s. 51.
16
14
çalışmalarının başarıya ulaştırılmasına bağlıdır.
Buna karşın kırsal alanın sorunlarının çözümüne yönelik bütüncül
yaklaşımların planlanmasında ve yaşama geçirilmesinde önemli eksiklikler
görülmektedir. Parçacı yaklaşımlar, bugüne kadar olduğu gibi bugünden sonra da,
sorunsalı kavramaktan uzak yapısı ile çözüm getiremeyecek ve kaynak savurganlığı
yaratacaktır. Ülke kalkınmasında önemini bir yana atamayacağımız kırsal gelişme ile
ilgili gündeme getirilip, uygulamaya geçirilmeye çalışılmış politikalar, özellikle
iktidar, hükümet, hatta bakanlık değişiklikleri yüzünden bir yana itilmiş ve süreklilik
kazanamamıştır. Bu yöneltiler, kaynağını Anayasa’dan ve yasalardan almakta, çoğu
kez,
siyasal
partilerin
izlencelerinde
ve
seçim
bildirgelerinde,
hükümet
izlencelerinde, beş yıllık kalkınma planlarında yansımasını bulmaktadır.17
2.2.1. Kalkınma Planlarında Kırsal Gelişme Politikaları
Kırsal kalkınma konusu, kalkınma planlarında farklı başlıklar altında ele
alınarak toplum kalkınması, köy ve köylü sorunu, kalkınmada öncelikli yöreler,
bölgesel gelişme ve köy kalkınması gibi başlıklar altında incelenmiştir.
Birinci Beş Yıllık Kalkınma Planında kırsal kalkınma "ekonomik, sosyal ve
kültürel. koşullarını geliştirmek, toplulukları ulusun bütününde kaynaştırmak ve milli
kalkınmaya tam olarak katılmalarını sağlamak için halkın çabalarını devletin çabaları
ile birleştirme süreci" olarak tanımlanarak toplum kalkınması başlığı altında
değerlendirilmiştir. Ayrıca, kırsal yerleşim yerlerinin dağınık ve küçük birimler
17
C.Geray, “ İşlendirme Açısından …”, s.13
15
olmasından dolayı kırsal kalkınmanın olumsuz yönde etkileneceği belirtilmiş ve
kırsal kalkınmanın bir yerleşme politikası kapsamında düşünülerek, kırsal kalkınma
politikası belirlemek için kırsal yerleşim birimlerinin var olan durumları ile ilgili
başlatılan araştırmalara hızlandırılmasını amaç olarak belirlenmiştir. Bunun yanında
kredilendirme, pazarlama kolaylıkları, kooperatifleşme ve toprak düzeltimi de planın
öngörüleri arasında olmuştur.
İkinci Beş Yıllık Kalkınma Planında, "köy ve köylü sorunları" başlığıyla
toplum kalkınması, alanı oldukça daraltılarak "Küçük toplum birimlerinde
girişimcilik gücünün geliştirilmesi" kapsamında düzenleme yapılmıştır. Planda,
kırsal kesimde yaşayanların kalkınması ve artan gelirden pay almaları için tarımda
çalışan nüfusun tarım dışı sektörlere aktarılması amaçlanmıştır. Toprak ve Tarım
Reformu Ön Tedbirler Kanunu bu plan döneminde kabul edilmiştir. Ayrıca, Toplum
Kalkınması Enstitüsü kurulması ve toprağın toplulaştırılması planlanmış olsa da
bunlar daha sonraki süreçlerde gerçekleştirilememiştir.18
Üçüncü Beş Yıllık Kalkınma Planında, toplum kalkınması doğrudan ele
alınmamış, buna karşılık ikinci planda da yer alan "Köy ve Köy Sorunları" bölümüne
yer verilmiştir. Planda yerleşme düzeninin ve insanların değişmeye ve gelişmeye
katılmaları ve bundan yararlananların en üst düzeye çıkararak kır ve kent farkının
zamanla en aza indirilmesi, kır ve kent yerleşme deseninin bir bütün olarak kalkınma
gereksinimlerine uygun mal, hizmet, insan ve iletişim akımını, sağlayacak biçimde
yönlendirmesi görüşü benimsenmiştir. Kırsal yerleşme düzenindeki dağınıklığın
18
Z. Çelik, “Planlı Dönemde Türkiye’deki Kırsal Kalkınma Politika ve Uygulamaları Üzerine Bir
Değerlendirme”, Planlama Dergisi, 2005/2, s.61
16
“merkez köyler” yaklaşımı ile çözülmesi politika olarak öngörülmüştür. Ayrıca,
planda Toprak ve Tarım Reformunun yapılması amaçlanmış ancak bu İkinci Beş
Yıllık Kalkınma Planında da olduğu gibi gerçekleştirilememiştir.
Dördüncü Beş Yıllık Kalkınma Planında, toprak düzeltimi, kooperatifleşme,
devlet düzenlemesi ve desteği, yerleşim düzeni gibi alt başlıklarda gelir dağılımını
iyileştirme, tarımsal gelişme ile köylü kalkınmasını bir tutma, tarımdan işleyim
toplumuna sağlıklı bir geçiş, köylünün kalkınma olanaklarının, üretim gücünün ve
gelirinin artırılması, kırsal alanda gelişmenin hızlandırılması, yaşama düzeyinin
yükseltilmesi gibi temel amaçlar belirlenmiştir.19 Planda ayrıca, etkin gelişme ve
hizmet merkezleri olarak tanımlanan “köykent” modeli ile merkez köy yaklaşımına
farklı bir boyut getirmiştir.
Beşinci ve Altıncı Beş Yıllık Kalkınma Planlarında,
kırsal yerleşmeye
yönelik özel bir düzenleme yer almamakta, merkez köylere yönelik kısa bir vurgu
yapılmakla yetinilmektedir. Planlarda kırsal kalkınma politikalarından biri olarak
kırsal kesime dinamizm kazandırmak amacıyla “kırsal alan planlama” yaklaşımı
çerçevesinde hizmetlerin ve tarıma dayalı sanayi yatırımlarının merkez köy ve
kasabalara yönlendirilmesinin desteklenmesi benimsemiştir.
Beşinci Beş Yıllık Kalkınma Planında, kırsal bölgelerde, bütünleşik kırsal
kalkınma projeleri uygulanması, başta Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgeleri
olmak üzere Kalkınmada Öncelikli Yörelerin kalkındırılması amaçlanmıştır. Böylece
bu bölgeler ile diğer bölgeler arasında gelişmişlik farkının asgariye indirilmesi;
19
G.Günaydın, a.g.e., s.29
17
ayrıca, miras hukukunda yeni düzenlemeler yapılarak tarım topraklarının
mülkiyetinden kaynaklanan sorunların çözümlenmesi, tarımsal işletmelerin miras vb
yollarla küçülmesinin önlenmesi amaçlanmıştır.
Altıncı Beş Yıllık Kalkınma Planında, kamu kaynaklarının tahsisinde
Kalkınmada Öncelikli Yöreler yararına bir uygulama yapılması; bu yörelere imalat
sanayi, madencilik ve bunlara dayalı sanayilerin kurulmasında Devletçe öncülük
yapılması; Kalkınmada Öncelikli Yöreler için bölge ve alt bölge bazında planlar
hazırlanması; Kırsal Alan Planlama yaklaşımı çerçevesinde hizmetlerin ve tarıma
dayalı sanayi yatırımlarının merkez köy ve kasabalara yönlendirilmesi; kırsal alanda,
tarım dışı ekonomik etkinliklerin desteklenmesi; kırsal alana götürülen eğitim ve
sağlık hizmetleri ve ünitelerinin yaygınlaştırılması; köye hizmet götüren kamu
kuruluşları arasında eşgüdümün geliştirilerek birbirleriyle uyumlu hizmet vermelerini
sağlayacak bütünleşik projelerin uygulanması amaçlanmıştır.20
Yedinci Beş Yıllık Kalkınma Planı kırsal kalkınmada mekansal planlamanın
önemini ve gerekliliği de belirterek aşağıda belirtilen politika ve amaçları
belirlemiştir. Şöyle ki:
-
Başta yerleşmenin çok ve dağınık olduğu yörelerden Doğu ve Güneydoğu
Anadolu Bölgeleri olmak üzere, yapılacak kamu yatırımlarında, seçilecek
bölgesel gelişme merkezlerine öncelik verilecektir. Bu merkezlerin,
çevresindeki daha alt kademe yerleşme merkezlerine de hizmet vermek üzere
sosyal, fiziki ve teknik altyapı yatırımları ile donatımları sağlanacaktır.
20
Z. Çelik, a.g.e., s.62
18
-
Bu amaçla Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgeleri öncelikli olmak üzere,
kırsal alan yerleşim düzeninin planlanmasında kırsal alan yerleşim gruplarına
bir üst kademe hizmet sunacak köy grup merkezleri (Merkez Köyler)
desteklenecektir.
-
Ülkemizdeki dağınık kırsal yerleşme düzeninin, yatırım politikalarının yanı
sıra özendirici önlemlerle düzenlenmesi, böylece altyapı ve hizmetlerin daha
etkili olarak götürülmesi sağlanacaktır.
Ayrıca planda, tarımın ekonomideki öneminin azaldığı belirtilerek, bunun
nedenlerinin arazi kullanım planlarının bulunmaması, tarım alanlarının tarım dışı
kullanımlarının artması, toprak iyeliğinin işletmeler arasında dağılımının dengesiz
olması ve küçük işletmelerin sayısının artması gösterilerek, plan döneminde, kırsal
altyapının oluşturulması, Su ve Toprak Yasası çıkarılması; arazi toplulaştırma
hizmetlerinin Toprak Yasası içinde yer alması, tarım arazilerinin tarım dışı amaçlarla
kullanımının önlenmesi, bölgelerarası dengesizliklerin azaltılması için bölgesel
gelişme projeleri hazırlanması; kırsal alan yerleşim düzenin planlanmasında, merkez
köyün araç olarak kullanılması; arazi toplulaştırma ve tarım düzeltimi çalışmalarına
devam edilmesi planlanmıştır.
Sekizinci Beş Yıllık Kalkınma Planı ile diğer kalkınma planları
karşılaştırıldığında kırsal kalkınma konusuna aynı başlık altında, ilk kez bu planda
doğrudan yer aldığı görülmektedir. Planda, Türkiye'de uygulanmakta olan ya da etüt
aşamasında olan Kırsal Kalkınma Projelerine değinilmiş, ayrıca kırsal kalkınmanın
yaygınlaştırılarak
hızlanılmasını
sağlayacak
olan
kırsal
alandaki
idari
19
örgütlenmelerin henüz istenilen düzeye getirilemediği belirtilmiştir. "Sürdürülebilir
kalkınma ilkesi çerçevesinde yerel gizilgücün harekete geçirilerek gelir ve
işlendirmenin artırılması ", kırsal kalkınmanın temel amacı olarak belirtilmiştir.
Kırsal alanda işlendirmenin artırılmasının, kırsal nüfusun gelirini artırıcı
ekonomik etkinliklerin desteklenmesinin, yaşam kalitesinin iyileştirilmesinin, etkili
örgütlenme ve her düzeyde katılımcılığın önem taşıdığı belirtilmiştir. Planda ayrıca,
kırsal yerleşme ve kırsal mekânın düzenlenmesi konusunda yerleşimleri elverişsiz
köyleri kendi hudutları içinde uygun bir yere taşımak ve parçalanmış köyleri
birleştirmek amacıyla imar planlı altyapısı hazırlanmış cazibe merkezlerinin
oluşturulmasını öngörmüştür. Bölgelerarası dengesizliklerin en aza indirilmesi, geri
kalmış yörelerde yaşayan nüfusun gönenç düzeyinin yükseltilmesi, AB Bölgesel
politikalarına uyum sağlanması ve bölge planlamasına ağırlık verilmesi planın
bölgesel gelişme amaç ve politikalarını oluşturmuştur.
Dokuzuncu Beş Yıllık Kalkınma Planında kırsal kesimde kalkınmanın
sağlanması başlığı altında, 2006 yılında yürürlüğe giren Ulusal Kırsal Kalkınma
Stratejisi doğrultusunda, Kırsal Kalkınma Planı hazırlanarak uygulamaya konulması,
toprak ve su kaynaklarının etkin ve sürdürülebilir kullanımı için üreticilere yönelik
izlenceler uygulamaya konulması, kırsal alanda, e-ticaret de kullanılarak, tarım,
orman ve gıda ürünlerinin tanıtım ve pazarlanması, turizm ve rekreasyon, el
sanatları, tarıma dayalı sanayi ve diğer alternatif üretim etkinliklerinin geliştirilmesi,
kırsal alanda tarım ve tarım dışı ekonomik etkinliklere yönelik insan kaynakları
geliştirilmesi, Kırsal kesimde merkezi yerleşim birimleri öncelikli olmak üzere,
20
temel altyapı gereksinimlerinin karşılanması, kırsal yerleşim planlamasının ilke ve
kriterleri, kırsal alanın özelliklerine ve kırsal toplumun gereksinimlerine göre
belirlenecek, plan yapımında gelişmekte olan merkezi yerleşim birimlerine, turizm
bölgelerine öncelik verilmesi, ve AB kırsal kalkınma politikalarına uyum için gerekli
kurumsal çerçeve oluşturulması amaçlanmıştır.
Ulusal Kırsal Kalkınma Stratejisi belgesi ile;
-
Kırsal kalkınma etkinliklerine bütüncül bir politika çerçevesi oluşturmak,
-
Bu kapsamda 2006 yılında hazırlanması ve uygulamaya konulması öngörülen
“Ulusal Kırsal Kalkınma Planı”na esas teşkil etmek,
-
Ulusal ve uluslararası kaynaklarla finanse edilecek kırsal kalkınma izlence ve
projelerinin hazırlanması ve uygulanmasında ilgili kesimlere perspektif
sağlamak amaçlanmıştır.21
Bu belgede kırsal kalkınma; kırsal alanda, sürdürülebilir doğal kaynak
kullanımını esas alarak, bir taraftan kırsal kesimin gelir düzeyinin ve yaşam
kalitesinin yükseltilmesi yoluyla gelişmişlik farklarının azaltılması amacına yönelen,
diğer taraftan çevresel ve kültürel değerlerin korunmasını ve geliştirilmesini gözeten,
yerelde farklılaşan sosyal, kültürel ve ekonomik özellikleri, gereksinimleri, gizilgücü
ve dinamikleri dikkate alarak çok sektörlü yaklaşımla planlanan etkinlikler bütünü
olarak kabul edilmiştir.
21
DPT, Ulusal Kırsal Kalkınma Stratejisi, 2000, s.3
21
2.3. Ülkemizde Kırsal Kalkınma Politikalarının Dayandığı Temel Yaklaşımlar
2.3.1. Köklü Değişiklik İçeren Yaklaşımlar
Kırsal kalkınma politikalarında köklü çözümler içeren yaklaşımlar, üretimi ve
gelir dağılımı adaletini düzenleyecek toprak düzeltimi yapılması ile üretimin artı
değerine üretici dışındaki kesimlerin el koymasını önleyecek, böylece üretici ve
tüketicilerin oluşturduğu geniş halk kesimlerinin yararını sonuçlayacak etkin
kooperatif yapının kurulması ve işletilmesi olarak saptanmalıdır.22
Kırsal gelişme açısından insan-toprak ilişkilerini yeniden düzenlemeyi, toprak
iyeliğinin belli ellerde toplanmasının ekonomik ve toplumsal sakıncaları önleme
amacını güden toprak düzeltiminin tek ereği yalnızca, az topraklı ya da topraksız
köylü ailesinin geçinmeye elverişli büyüklükte toprağa sahip kılınması değildir.
Çiftçiyi topraklandırma kadar önemli olan, verilen topraklar üzerinde çiftçinin
verimli ve etkin biçimde üretim yapmasını sağlayacak kredi, proje, araç gereç,
tohumluk vb. olanaklar ile donatılması, tarımda verimin, üretimin artırılması, artı
ürünün köylüde kalmasını sağlayacak biçimde değerlendirilmesidir. Bu amaçla,
özüne ve karşılıklı yardım, toplumsal dayanışma çerçevesinde örgütlenmesi de köklü
bir toprak düzeltiminin önemli amaçları arasında yer almaktadır. Toprak düzeltimi
yoluyla kırsal alanda toplumsal adaletin, özellikle gelir dağılımının denkserliğinin
sağlanması beklenmektedir.23
22
23
G. Günaydın, a.g.e., s.36
C. Geray, a.g.e., s.33
22
Başta Atatürk ve Cumhuriyet'i kuranların iradesine karşın, sağlıklı ve geniş
bir toprak düzeltimi hiçbir zaman yaşama geçirilememiştir. 1945’te Çiftçiyi
Topraklandırma Yasası, yoğun muhalefetle karşılaşmış, özel mülk tarım arazilerini
kapsam dışında bırakılarak hazine topraklarının ve mer'aların dağıtımı ile sınırlı
kalmıştır. Bu yasaya karşı çıkanlar daha sonra Demokrat Parti’yi kurmuşlardır.
1973’te Toprak ve Tarım Reformu Yasası çıkartılmış ve Anayasa
Mahkemesi'nce usul yönünden 1977 yılında iptal edilmiş ve uygulanmamıştır.
1984’te çıkan 3083 sayılı "Sulama Alanlarında Arazi Düzenlenmesine Dair Tarım
Reformu Kanunu" ise, toplulaştırmaya yönelik hükümler taşımaktadır.
2.3.2.Hizmet Ağırlıklı Yaklaşımlar
Kırsal alana götürülen kamu hizmetleri, ekonomik yapıyla ilgili tarımsal
gelişme ve iyileştirme; yeniliklerin benimsenmesini, uygulamaya geçirilmesini
amaçlayan tarımsal yayım, yerleşmelerin fiziksel çevresinin iyileştirilmesi, kırsal
altyapının iyileştirilmesi, çalışma koşullarının düzenlenmesi ve toplumsal güvenlik,
ulaşım ve iletişim vb. işleri içeren çok çeşitli alanlarda bir geniş yelpaze
oluşturmaktadır.
Burada önemli olan, çoğu özeksel yönetimin üstlendiği bu görevlerin
yerinden görülmesi, halkın ilgi ve katılımını sağlayacak izlencelerin yerinden
yürütülmesidir. Özeksel yönetimin taşra birimlerinin Anayasa'nın öngördüğü "yetki
genişliği” ilkesine göre işlemesi ve yapılanmasının sağlanamamış olması, bu konuda
23
sınırlılıklar yaratmaktadır.24 Bu kapsamda, kırsal yerel yönetimlerin ve taşra
yönetiminin de yerel gereksinimlere yanıt verebilecek düzeye ulaşması amacıyla
desteklenmesi ve geliştirilmesi gerekmektedir.
2.3.3. Kırsal Yerleşme Düzenine Yönelik Yaklaşımlar
Kırsal yerleşim politikası geliştirilmesi, Türkiye’nin yıllarca en önemli
gereksinimleri arasında bulunmuştur. Ancak, önerilen ve zaman içinde sürekliliği
sağlanamayan politikalar uygulamada başarı sağlayamamıştır.
Kırsal yerleşme düzeninin köy yönetimleri ve kırsal gelişme açısından
doğurduğu sorunlar şu biçimde sıralanabilir:
-
En uygun ölçek büyüklüğüne varılmadığı için kimi kamusal hizmetler, kırsal
altyapı, küçük yerleşmelerde daha pahalıya mal olmaktadır.
-
Dağınık ve küçük yerleşmeler, yönetimin köy topluluğuyla iletişimini
zayıflatmaktadır.
-
Birden çok yerleşmeden oluşan köy muhtarlıklarında halkın katılımı da sınırlı
olmaktadır.
-
Küçük ve dağınık yerleşmelerde yaşayan köylüler, ova ve toplu köylere göre
yeniliklere karşı daha bağnaz davranmaktadır.
-
Elverişsiz yerlerde kurulan yerleşmeler, yoğun tarıma, çağcıl uygulayımlara
geçişte daha geç kalmaktadır.25
24
C. Geray, a.g.e., s.33
C. Geray, “Belediye Kurulmasında Uyulacak Ölçütler ve Yöntemi”, Türk Belediyecilik Derneği,
Ankara, 2000. s.5
25
24
Yerleşme düzeninden kaynaklanan bu sorunları çözmeye yönelik yaklaşımlar
ise köylerin birleştirilmesi yaklaşımı, köyleri birleştirme dışındaki çözümler ve
orman köylerinin özel durumlarına yönelik olarak köylerin orman dışına çıkarılması
yaklaşımı olarak sıralanabilir.
2.3.3.1. Köylerin Birleştirilmesi Yaklaşımı
Yerleşme düzeninden kaynaklanan sorunlara çözüm bulma amacıyla önerilen
yaklaşımlardan birisi “40 bin köyü 5 bine indirgemek”, 8-10 bin nüfuslu kasabalara
dönüştürmek üzere köylerin birleştirilmesi yaklaşımıdır.
Bu yaklaşım 1960’lı yılların başında sayın Mustafa Ok’un Yunus Nadi fıkra
yarışmasını kazanması üzerine kamuoyunun gündemine gelmiştir. Adı geçen kişi
sonradan Köy İşleri Bakanı olduysa da bu önerisini uygulamaya koyamamıştır.
Birleştirme, bir yandan demokratiklik ilkesiyle bağdaşmamış, bir yandan da
psikolojik, duygusallıklar, geçmişle ilgili alışkanlık ve algılamalar yüzünden
insanlarca benimsenmesi kolay olmamıştır. Ayrıca toprak düzeltimiyle ve öbür
düzenlemelerle tamamlanmadıkça, sadece kırsal yerleşmelerin birleştirmesi yarar
sağlayamazdı. Ayrıca kaynakları sınırlı olan ve kalkınma çabası içinde bulunan bir
ülkenin ekonomisi bunun maliyetini kaldıramayacağı da ortadadır.26
26
C. Geray, a.g.e., s.8
25
2.3.3.2. Köyleri Birleştirme Dışındaki Yaklaşımlar
Köyleri birleştirmenin gerçekçi olmadığı ortaya çıktığından bunun dışında da
yaklaşımlar ileri sürülmüştür. Bu yaklaşımların ortak özelliği, köyleri birleştirme
yolu dışında, kırsal alana yönelik kamusal hizmet ve altyapıların belirli merkezlerde
yoğunlaştırılmasın amaçlamasıydı.
Kamusal hizmet ve altyapıdan daha çok sayıda köylünün yararlanması,
böylece hizmetin verimliliğinin arttırılması, kaynaklardan artırım sağlanması ön
plana çıkarılıyordu. Bununla birlikte, birleştirme yerine, dolaylı biçimde çevre
köylerden gelenlerin yerleşmelerine elverişli ortam hazırlanmış olacaktı.
Adalet Partisi’nin “Merkezköy” yaklaşımı daha çok hizmet ve altyapının
maliyetini düşürme, bunlardan daha çok insanın yararlanması amacı ağır basan bir
tür yönetimsel yaklaşımdır. Cumhuriyet Halk Partisi’nin ve Demokratik Sol Parti’nin
“Köykent” yaklaşımı ile Milliyetçi Hareket Partisi’nin “Tarımkent” yaklaşımı,
Merkezköy yaklaşımından farklı yaklaşımlar olmuşlardır. Köykent ve Tarımkent
yaklaşımları, merkezköyün yönetimsel amaçlarına ek olarak ekonomik önlemleri,
yerel örgütlenmeleri de öngören yaklaşımlardır. Köykent toprak düzeltimini
öngörmüşi ve ekonomik örgüt olarak kooperatifi yeğlemiştir. Tarımkent’te ise
köylülerin çiftçi birlikleri yoluyla örgütlenmesini öngörmesi gibi farklılıklar
bulunmaktadır.
26
2.3.3.2.1. Merkez Köyler
Merkez Köy Yaklaşımı, İkinci Beş Yıllık Kalkınma Planı içinde 1970 ve
1972 yılı izlencesinde yer almıştır. Üçüncü Beş Yıllık Kalkınma Planında da bir
politika aracı olarak gösterilmiştir. Üçüncü Beş Yıllık Kalkınma Planda, merkez
köylerle kamu kurumlarının kırsal alana götürmekle yükümlü oldukları hizmetlerin
merkezi bir yerleşme aracılığıyla sunulması amaçlanmıştır.27
Merkez köylerin seçiminde kullanılan ölçütler, köyler arası ve ilçe
merkezleriyle ulaşım olanaklarının gelişmişliği, nüfus büyüklüğü, sağlık, eğitim,
kooperatif örgütlenmesi, iletişim, pazar yeri, tarımsal hizmet tesisleri, karakol gibi
hizmet tesislerinin varlığı, ekonomik ve tarımsal gelişme gizilgücü, ekonomik ve
sosyal uyumluluk, gelişme sahası olarak belirlenmiştir. Ancak uygulayıcı kuruluşlar
arasında tam bir eşgüdüm sağlanamadığı için her dönemde uygulamada sorunlar
yaşanmıştır.
Merkez Köy yaklaşımında, temel ilke olarak hizmet boyutuna ağırlık
verilmiştir. Ancak kır-kent arasındaki dengesizlik yalnızca hizmet alanlarındaki
eksikliklerden kaynaklanmamakta olduğundan, yaklaşımda köylerin ekonomik
olarak da kalkındırılması boyutu eksik kalmıştır.
27
G. Günaydın, a.g.e., s.38
27
2.3.3.2.2. Köykent Modeli
İlk kez CHP'nin 1969 ve sonra 1973 seçim bildirgelerinde, parti
izlencelerinde ve kurduğu hükümetlerin izlencelerinde yer alan köy-kent, şöyle
tanımlanmıştır; CHP köykentleri, yalnız kamu hizmetlerini kırsal alanlara daha
düşük maliyetle daha yeterli ölçüde ve daha çabuk götürmenin bir aracı olarak değil,
köylüden başlayacak kalkınmanın temeli olarak da görmektedir. Bu temel üzerine
kurulacak yapı, her yönüyle değişik bir yapı olacaktır. CHP iktidarının geliştireceği
bu yerleşim birimleri, anlamda ve amaçta da, tanımlamada da merkezi köylerden
ayrılmaktadır. CHP'nin köykent terimi, köyden kente, köylülükten kentliliğe, tarım
toplumundan sanayi toplumuna düzenli ve sağlıklı biçimde geçişi tanımlamaktadır.
Yerinden yönetimde köykentlerin, köykentler yönetiminde de kooperatiflerin büyük
ağırlığı olacaktır.28
Dördüncü Beş Yıllık Kalkınma Planı da Köykentleri, “yeni yerleşim
merkezleri olmaktan çok, etkin gelişme ve hizmet merkezleri” olarak tanımlamakta,
toprak düzeltimi, kooperatifleşme ve kırsal sanayileşmeyle bağlantı kurmakta,
“gerekli altyapıları ve kamu hizmetlerinin köylülere bulundukları yerlerde yeterli
düzeyde ulaşması” olarak öngörmektedir.
Bu çerçevede Köykent yaklaşımının ilkeleri şöyle özetlenebilir;
-
Çevre köylere göre çeşitli etkenler göz önüne alınarak gelişimi ve ulaşımı
kolay bir köy, köykent olarak seçilecektir.
28
G. Günaydın, a.g.e., s.47
28
-
Köylere tek tek götürülebilecek hizmetlerden çevre köylere de yetebilecek
oranda olmak üzere çok daha fazlası ile köykentler donatılacaktır. Bu
hizmetler hem altyapı, sağlık, eğitim gibi temel kamu hizmetlerini, hem de
köyde sürdürülen etkinlikleri zenginleştirici, üretim ve yatırım olanaklarını
artırıcı hizmetleri kapsayacaktır.
-
Sağlıklı, yaygın, dengeli kentleşme ve endüstrileşmeyi amaçlayan köykent,
tarım ve endüstri arasında bir köprü görevini yapacaktır.
-
Dağınık güçleri birleştirip yatırıma ve üretime dönüştürmenin aracı olarak,
kooperatifler kullanılacaktır.
-
Çevre köylerde yaşayan köylüler dilerlerse kendi köylerinde oturmaya ve
çalışmaya devam edecekler, ancak ulaşım olanaklarından yararlanarak her
türlü kamu hizmetini köy kentlerden sağlayabileceklerdir.29
1990’larda ve bugün itibariyle Köykent modeli yukarıdakilerden çok uzak
olmayan, ancak toprak düzeltimiyle, yeni bir arazi ve mülkiyet yapısıyla,
kooperatifleşmeyle zorunlu bir bağlantısı kurulmayan bir kavramsallaştırmaya konu
olmuştur. Buna göre, belirli bir mekansal bütünlük içinde yer alan bir köy grubunda,
yeni yerleşim merkezleri kurmaya yönelmeden her bir yerleşim biriminde farklı bir
kamu hizmetinin ağırlıklı olarak oluşturulduğu, böylece kamu hizmetlerinden
yararlanma süreci içinde kapalı birimler olmaktan çıkarılarak aralarındaki (ve üst
kademe yerleşim birimleriyle) ekonomik/sosyal ilişkilerin yoğunlaştırıldığı bir kırsal
kalkınma modeli olarak tanımlanabilmektedir. Köykent modelinin köyler arasındaki
işbirliğinin geliştirilmesine bağlı olarak, üretim deseninin farklılaşmasını ve kırsal
29
G.Günaydın, a.g.e., s.48.
29
ekonominin geliştirilmesini de içeren niteliksel bir dönüşümün hazırlayıcısı olması
da öngörülmüştür.30
Köykent modelini, özgün kılan bir unsur da modelin tabana dayalı olmasıdır.
O döneme kadar yukardan aşağı olan kalkınma yöntemi, bu sefer tabandan başlayıp
yukarıya doğru gelişmiş ve mekansal planlamayı yaşama geçirmiştir. Köykentlerin
üstlendikleri ekonomik, toplumsal, yönetimsel ve yerleşme yapısının düzeltilmesi ile
ilgili işlevlerin, siyasi istikrarsızlıklar nedeni ile uygulanması mümkün olmamıştır.
2000-2003 yılları arasında köykent projesi Ordu İli’nin Mesudiye ilçesinde
tekrar uygulanmıştır. Mesudiye sahip olduğu örgütlü ve dayanışmacı toplumsal
yapısıyla ve sivil-demokratik kalkınma arayışlarıyla bu konuda çalışanların çok daha
önceden dikkatini çekmiş bir ilçedir. Ancak, ilçenin ülke çapında tanınması ve
gündeme gelmesi Köykent projesi aracılığıyla olmuştur. Bu projenin uygulama alanı
olarak seçilmesinde ise, az gelişmiş bir Anadolu kasabası olmaktan daha çok,
yukarıda belirtilen özellikleri etkin rol oynamıştır.31 Projede öngörülen çalışmaların
büyük bölümü 2003 yılında tamamlanmıştır.
2.3.3.2.3. Tarım-kent
Milliyetçi Hareket Partisi (MHP), 1973 Seçim Bildirgesi'nde "Tarım-kentleri"
projesinden söz etmektedir. Buna göre; "Her bölgenin özelliklerine göre 8 ya da 10
30
F. Doğanay, “Türkiye’de Kırsal Yerleşmeler ve Geliştirilen Politikalar”, Planlama Dergisi,
TMMOB Şehir Plancıları Odası Yayını, 2002/2-3, s.94
31
C. Erdönmez, “Köykent: Olumlu ve Olumsuz Yönleriyle Bir Kırsal Kalkınma Projesinin
Çözümlemesi” Süleyman Demirel Üniversitesi Orman Fakültesi Dergisi, Seri:A, Sayı:2, 2005, s.41
30
köy bir ünite olarak kabul edilecek ve bunların merkezindeki köy tarım kenti haline
getirilecektir. Böylece 4 bin dolayında tarım-kenti teşkil edilecektir. İlk olarak çevre
köyler tarım-kentine yaz kış işleyen yollarla bağlanacak, tarım-kentinin de en yakın
büyük kentle düzgün yol bağlantısı kurulacaktır. Bu 4 bin dolayındaki tarımkentlerine bütün devlet olanakları götürülebilecek, buralar hareketli bir kültürel ve
ekonomik yaşama kavuşturulacak, çevre köylerin de en iyi ve kolay biçimde bu
hizmetlerden yararlanması sağlanacaktır. Tarım-kentlerinde tarım araçlarıyla ilgili
atölyeler açılacak ve tarıma dayalı orta sanayi kurularak geliştirilecektir.32
Tarım-kent projesinde, kooperatifin yerini üretim birlikleri almıştır. Üretim
birlikleri yapılanması da köy tarım ve köy sanayi üretim birlikleri olarak
çeşitlendirilmiştir. Projenin ikinci boyutunu oluşturan "köy sosyal yerleşme
birlikleri" ne yüklenen işlevler ise, merkez köydekilerle aynıdır.
Tarım-kent projesi, köy kalkınmasını, tarım dışı kesimlerdeki değişme ve
gelişmelerden soyutlayarak, salt köy ya da kırsal alandaki ilişkileri ve buralara
yönelik kamu hizmetlerinin düzenlenmesiyle sağlanabileceğini öngörmektedir.
Ancak tarım kentleri düşüncesi bugüne kadar gerçekleşememiştir. Çünkü MHP tek
başına hükümet olamamıştır.
2.3.3.3. Köye Dönüş Projesi
1990'lı yılların ilk yarısında başlayan ve özellikle ülkenin Doğu ve
Güneydoğu Anadolu Bölgelerini etkileyen terör olayları kapsamında, terörle
32
G. Günaydın, a.g.e., s.47
31
mücadelenin insandan arındırılmış koşullarda yürütülmesi tercihinin bir sonucu
olarak, bu bölgelerdeki birçok köy ve mezra boşaltılmıştır. Kimi köylerde yaşayanlar
da güvenliğin kalmadığı gerekçesiyle köylerinden ayrılmışlardır.
Eylül 1997 ayı sonu itibariyle 3428 köy ve mezranın boşaltıldığı ve yaklaşık
450.000 yurttaşımızın göç etmek zorunda kaldığı belirtilmektedir. Birçok yönüyle
çok önemli toplumsal sorunlara yol açan bu uygulama, aynı zamanda bölge
ekonomisi üzerinde de son derecede olumsuz sonuçlar doğurmuştur. Konutlar,
ahırlar ve üretim alanları, yararlanmayı önlemek amacıyla tahrip edilmiştir.
Boşaltılan meralar, yörenin en önemli geçim kaynağını oluşturan hayvancılığın
ekonomik olarak yapılmasını olanaksız hale getirmiş, bitkisel üretimde de benzer
gelişmeler yaşanmıştır.33
Köylerini boşaltmak zorunda kalan nüfustan, isteyenlerin geri dönüşlerinin
sağlanması ve bu yerleşimlerde sürdürülebilir yaşam koşullarının oluşturulmasını
öngören proje, Olağanüstü Hal Bölgesi kapsamında olan 12 ilde dönüş sürecinin
sağlıklı gerçekleşebilmesi ve uygulamalarda çeşitli kuruluşlar arasında işbirliği ve
eşgüdümü sağlamaya yöneliktir. Bu doğrultuda yeniden yerleşim, kırsal kalkınma,
altyapı temini, sosyal donatı ve arazi kullanım planlaması gibi bileşenleri
kapsamaktadır.
Proje GAP İdaresi Başkanlığı tarafından 1999 yılından itibaren uygulamaya
başlanmıştır. İlk başta Diyarbakır ve Şırnak illerinde Valilikler tarafından köye
dönüşe uygun görülen Köylerde Kırsal Kalkınma Eylem planları hazırlanmış ve
33
G. Günaydın, a.g.e., s.52
32
köylerin sosyo-ekonomik kalkınmalarını hızlandıracak projeler valiliklerle işbirliği
yapılarak sürdürülmüştür. Söz konusu çalışmalar 2000 yılından itibaren GAP
alanının diğer illerini (Mardin, Batman, Siirt) de kapsayacak biçimde genişletilerek
yaygınlaştırılmıştır. Proje çerçevesinde bugüne kadar, GAP Bölgesi illeri
kapsamında (Batman, Diyarbakır, Mardin, Siirt, Şırnak) toplam 11 122 hanenin geri
dönüşü sağlanmıştır. Ayrıca, GAP İdaresi’nce İçişleri Bakanlığı ile işbirliği içinde
yürütülen "Köye Dönüş ve Rehabilitasyon İçin Alt-Bölge Gelişme Planı Hazırlama"
projesi 2002 yılında tamamlanmıştır. Bu proje ile, Köye Dönüş Projelerinin, sağlıklı
ve etkin bir biçimde gerçekleştirilebilmesi, uygulamalarda çeşitli kuruluşlar arasında
eş güdümün sağlanmasına temel oluşturulması amacı ile yeniden yerleşim, altyapı,
sosyal donatı ve arazi kullanım kararlarının alındığı Alt-Bölge Gelişme Planı ve
Uygulama
Programları
hazırlanarak
ilgili
valiliklere
2002
yılı
sonunda
sunulmuştur.34
2.3.3.4. Orman Köylerinin Orman Dışına Çıkarılması
Ülkemizde yaklaşık 19 000 orman köyünde (7.282 orman içi, 4.630 si orman
bitişiği köyü) toplam 7,1 milyon civarında bir nüfus yaşamakta ve bu rakam toplam
nüfusun %11 ini, kırsal nüfusun ise yaklaşık yarısını oluşturmaktadır. Ülke
nüfusunun en düşük gelire sahip kısmını oluşturan orman köylerinden şehirlere
mevsimlik ve devamlı göçün (özellikle genç nüfusun) büyük oranlarda devam
etmekte olması, ülkenin önemli sosyal sorunlarından birini oluşturmaktadır. Orman
köylerinin altyapı, sağlık ve eğitim imkanları da toplumun diğer kesimlerine nazaran
34
GAP İdaresi Başkanlığı, <http://www.gap.gov.tr/Turkish/Tarim/kirsalk2.html>, Erişim Tarihi:
12..08.2007
33
düşük ve yetersiz durumdadır.35
Kırsal yerleşme düzenine yönelik bir yaklaşım da orman yasasınca öngörülen
ve ormana zarar veren konumdaki köylerin boşaltılmasıdır. Ancak, bu yerleşimlerin
orman dışında yerleştirilmesi önerisi üzerinde çok durulmakla birlikte uygulanabilir,
gerçekçi bir önlem olarak görülmemektedir.
Çünkü, burada önemli olan, ormancılıkla ilgili üretim, taşıma, işleme vb.
işlerde bu köylülere işlendirme yaratılarak ormana olan zararlarını en aza indirmek
daha akılcı bir yaklaşım olarak görülmektedir. Ayrıca, orman ürünlerine dayalı kırsal
endüstrilerin bu konuda olumlu örneklerini yaygınlaştırmak, köylülerin girişimlerini,
kooperatiflerde örgütlenmesini desteklemek, özendirmek gereklidir.36
2.3.4. Gönüllü, Katılımcı, Demokratik Yöntemlere Dayalı Toplum Kalkınması
Yaklaşımı
İlk olarak Birleşmiş Milletler (BM) tarafından bir eğitim ve örgütlenme süreci
olarak geliştirilen toplum kalkınması yaklaşımı; BM örgütünce “küçük toplulukların
içinde bulundukları ekonomik, toplumsal ve kültürel koşulları iyileştirmek, ulusal
bütünlüğü gerçekleştirmek ve küçük toplumların ulusal gelişmeye katılımlarını tam
olarak sağlamak için, halkın kendi çabalarının, devletin bu konudaki çabaları ile
birleştirilmesi süreci olarak tanımlanmaktadır.”37
35
OR-KOOP, < http://www.orkoop.org.tr/belgeler/brosur.doc>, (Erişim Tarihi, 12.06.2007)
C. Geray, a.g.e., 2000, s.9
37
F. Doğanay, a.g.e., s. 66
36
34
İlk defa Birinci Beş Yıllık Kalkınma Planında yer alan toplum kalkınması
yaklaşımı, kırsal alanda yaşayanların örgütlenmesi, yönetimle ile işbirliği kurması,
hizmetlere fiziki ve mali gücü ile katılması ya da hizmetleri benimsemesi ve
koruması ilkelerine dayanmaktadır.
Toplum kalkınması, tek yönlü ve köyün bütününü kavramayan kalkınma
çabaları yerine, köylünün duyduğu ortak gereksinmeleri karşılamak, ortak sorunlarını
çözmek için bütüncül bir yaklaşımdır; özüne yardım ve topluluk dayanışmasını bir
yükümlülük, zorunluluk olarak değil, birlikte karar verilen çözümün bu yoldan
belirlenebileceği, yine birlikte gerçekleştirilebileceği gönüllü bir iş ve güç birliğine
dayanmaktadır.38
Toplum kalkınması, Birinci Beş Yıllık Kalkınma Planı döneminde önce, 12
ilçede deneme çalışmaları DPT öncülüğünde başlatılmıştır. Daha sonra Köy İşleri
Bakanlığı deneme alanlarının sayısını gereken hazırlıklar yapılmaksızın 37'ye
çıkarmıştır. Daha sonraları fiziksel ve tarımsal boyutu ağır basan "çok yönlü kırsal
alan planlamasına" ve işin yatırımcı boyutuna ağırlık verilmiş ve başlatılan deneme
çalışmalarının amacı ve yöntemleri farklı bir ortama yönelmiştir. 39
Toplum Kalkınması yönteminin uygulanmasında karşılaşılan sınırlılıklar
nedeniyle, yönetim yapısında, toplum kalkınması yönteminin başarılı olabilmesi ve
yerel halkın katılımının sağlanabilmesi için gerekli düzenlemeler yapılamamış ve II.
Beş Yıllık Kalkınma Planı döneminde uygulamadan siyasal nedenlerle vazgeçilmesi
38
39
C. Geray, a.g.e.,1999, s.39
A.g.e., s.19
35
yüzünden çalışmalar yarıda kalmıştır. Aşağıdan yukarı doğru işleyen ve köy, ilçe, il
ve bölge basamaklarında, merkezde hazırlanan plan ve izlenceyle bütünleşen bir plan
ve düzenleme yaklaşımı geliştirilememiştir. Kırsal alandaki toplum kalkınması
çalışmalarında halk katılımını engelleyen etmenlerden birisi de toprak-insan
ilişkilerinin dengesizliğidir. Topraksız ya da az topraklı çiftçiler, tarım alanındaki
yeniliklerden istedikleri biçimde yararlanamamış, bu nedenle köydeki çalışmalara
katılmaları sınırlı olmuştur.40
2.3.5. Kırsal Alandaki İşsizliğe
Karşı İşlendirme Yaklaşımları
Kırsal alandaki işsizliği gidermek amacıyla, siyasal düzenin baskıcı niteliği
ağır basan yerlerde köylüye belli alt ve üst yapı, bayındırlık işlerinde çalışma
yükümlülüğüne dayalı uygulamalar, gönüllülük çerçevesinde ele alınan tarımsal
yayım, halk eğitimi, toplum kalkınması çalışmaları, ev ve el sanatları, mesleksel
eğitim etkinliklerine katılım yaklaşımları ve kırsal altyapı ve bayındırlık işlerinde
ücret karşılığında çalışma olanaklarının yaratılması yaklaşımları bulunmaktadır.
Kırsal alanda işlendirme açısından en önemli yaklaşım "Kırsal Sanayi"
yaklaşımıdır. Ekonomisi tarıma dayalı, işsizlik ve göç sorunu yaşayan iller için 1968
yılında, Kalkınmada Öncelikli Yöreler (KÖY) politikası geliştirilip, farklılaştırılmış
sanayi özendirme izlenceleri uygulanmıştır. Bu uygulama sonrasında günümüzde
Kahramanmaraş, Karaman, Çorum, Malatya gibi bazı iller yerel sanayi odakları
olarak başarılı bir gelişme göstermişlerdir.
40
C. Geray, “Toplum Kalkınması Açısından Yerel Yönetimler”, Tolum Kalkınması Sempozyumu,
DPT Yayınları, Ankara, 1989
36
Kırsal kalkınma konularına beş yıllık kalkınma planlarında geniş yer
verilmekteyse de kırsal sanayiye ilişkin olarak ilk kez 1990-1994 yıllarını içeren
Altıncı Beş Yıllık Kalkınma Planı'nda yer verildiği görülmektedir. Ayrıca kırsal
sanayinin desteklenmesi Yedinci Beş Yıllık Kalkınma Planı'nda da öngörülmüştür.41
Yine Sekizinci Beş Yıllık Kalkınma Planı, Kırsal Sanayi Özel İhtisas
Komisyonu Raporuna göre; kırsal sanayi ile amaçlanan, hızlı nüfus artışı ve tarımda
yapısal dönüşümlerden kaynaklanan geçim darboğazlarına köklü bir çözüm olarak,
kırsal emeğe yerinde işlendirme olanağı sağlanmasından söz edilmektedir. Kırsal
alanda tarım dışı sektörlere destek verilerek kırsal sanayinin yayılmasının
sağlanacağı ve tarımdan çekilecek nüfusa yeni işlendirme olanakları yaratacak
projelerin geliştirileceği öngörülmüştür. Ayrıca tarım-sanayi bütünleşmesinin
geliştirilmesi, işletme sanayinin rekabet edebilirliğini artırıcı nitelikte, uygun ve
kaliteli hammaddenin temini ile tarımsal sanayiye dönük sözleşmeli üretimin
yaygınlaştırılmasının gerektiği belirtilmiştir.
2.3.6. Kırsal Gelişmede Kırsal Kalkınma Projeleri
Türkiye'de
çeşitli
illerde
uygulanan,
doğal
kaynakların
daha
iyi
değerlendirilebilmesi, kırsal kesimdeki sosyo-ekonomik farklılıkların mümkün
olduğu ölçüde ortadan kaldırılması için kırsal gelişme projeleri, 1970'li yılların
başından itibaren Dünya Bankası ve Uluslararası Kırsal Gelişme Fonu tarafından
desteklenmektedir.
41
C. Geray, “ İşlendirme Açısından Kırsal…”, s.43
37
Bir ya da iki il çapında uygulanan kırsal kalkınma projelerinin başlıca
amaçları:
-
Uygulandığı
illerde
yaşayan
çiftçi
ailesinin
bitkisel
ve
hayvansal
üretimlerdeki verimliliğini arttırmak ve geliştirmek suretiyle gelir ve yaşam
düzeylerini yükseltmek,
-
Kırsal alandan kentlere olan göçü durdurmak,
-
Yeni üretim alanları açmak,
-
Altyapı hizmetlerini gerçekleştirmek,
-
Tarımsal geliri arttırmaktır.42
Bu projelerden, Çorum-Çankırı Kırsal Kalkınma Projesi, Erzurum Kırsal
Kalkınma Projesi, Bingöl-Muş Kırsal Kalkınma Projesi, Yozgat Kırsal Kalkınma
Projesi tamamlanmıştır. Yürütülen diğer projeler Ordu-Giresun projesi ve ErzincanSivas projeleridir.
2.3.7. Avrupa Birliğine Uyum Sürecinde Kırsal Kalkınma Politika ve
Uygulamalarımız
Daha önce de belirtildiği gibi OECD’nin kırsal alan tanımı AB metinlerinde
de yer almaktadır. Bu tanıma göre, nüfus yoğunluğu, km2 başına 150 kişinin altında
olduğu yerler, kırsal alan olarak nitelendirilmiştir.
42
Z. Çelik, a.g.e., s.67
38
Yirmi
beş
AB
ülkesinin
toplam
nüfusunun
yarısından
fazlasının
yüzölçümünün %90’ını oluşturan kırsal alanlarda yaşadığı göz önüne alındığında,
kırsal kalkınmanın yaşamsal öneme sahip bir politika alanı olduğu görülmektedir.43
Bu nedenle, AB tarafından kırsal kalkınma, tarımsal gelişmenin önemli bir
öğesi olarak kabul edilmiştir. 1988 yılında AB Komisyonu tarafından hazırlanan
Kırsal Toplumun Geleceği isimli bildiride, kırsal kalkınma için aşağıda sıralanan
amaçlar belirlenmiştir:
a) Ekonomik ve sosyal bütünleşmenin sağlanması
b) Tarım yeniden düzenlenirken, kırsal ekonominin bir bütün olarak ele alınması
c) Çevrenin ve kırsal mirasın korunması
Birliğin kırsal kalkınma politikaları ise:
a) tarımın çok işlevli olması
b) kırsal ekonomiye çok sektörlü ve bütünleşik yaklaşım
c) kırsal kalkınmaya yönlendirilen yardımlarda esneklik
d) kırsal alanda yerinden yönetim (ademi merkeziyetçilik)
e)kırsal
kalkınma
izlencelerinin
hazırlanmasında
ve
yönetilmesinde
saydamlıktır.44
LEADER (Links between actions for the development of rural economyKırsal Ekonominin Geliştirilmesinde Etkinliklerin Birleştirilmesi) AB’nin kırsal
kalkınmayı sağlamak için kullandığı önemli bir araç olup; ayrıca, kırsal kalkınma
girişiminin genel adıdır. 1991 yılında başlatılan bu Girişim, topluluk düzeyinde
43
44
<http://ec.europa.eu/agriculture/publi/fact/rurdev2006/en.pdf>, (Erişim Tarihi: 13.09.2006)
Z. Çelik, a.g.e. s.63
39
seçilmiş alanlarda bütünleşik bir kırsal kalkınma için örnek uygulamaları
desteklemektedir.
LEADER girişiminden farklı olarak, AB üyeliğine aday ülkeler için de
SAPARD (Special Accession Programme for Agriculture and Rural Developmenttarım ve kırsal kalkınma için özel katılım izlencesi) isimli katılım öncesi bir izlence
oluşturulmuştur.
SAPARD
İzlencesi
bir
yandan
aday ülkelerin Topluluk
Müktesebatını uygulamalarına yardımcı olmayı amaçlarken diğer yandan da
adayların üyelik yolunda tarım sektöründe ve kırsal alanlarda yaşadıkları sorunlara
çözüm bulmayı amaçlamaktadır.45
AB kırsal kalkınma politikaları, kırsal alanda yaşayan toplulukların yaşam
kalitelerini arttırmaya ve kırsal alanlardaki nüfusun göçüne engel olmaya yöneliktir.
Ayrıca, Birliğin kırsal kalkınma politikaları, diğer alanlardaki politikalarla ilişkili,
ana politika ve amaçların bir parçasıdır. Birlik, kırsal kalkınmada, doğrudan
müdahale yerine, öncelikle yerel yapıdan gelen projelere fon sağlamaktadır. Başka
bir anlatımla yerel girişimcilik önceliklidir ve Birliğin, doğrudan uyguladığı projeleri
bulunmamaktadır.
8 Kasım 2000 tarihinde Avrupa Komisyonu tarafından hazırlanan ve 24 Mart
2001 tarihinde yayımlanan Katılım Ortaklığı Belgesi’nde, Kırsal Kalkınma
alanındaki mevzuat uyumunun tamamlanması orta vadeli bir öncelik olarak anılmış,
kısa vadede ise çevresel, yapısal ve kırsal gelişme önlemlerinin alınması
öngörülmüştür. Katılım Ortaklığı Belgesi çerçevesinde hazırlanan Ulusal Program’da
45
Z. Çelik, a.g.e. s.63
40
orta vadede AB mevzuatının üstlenebilmesi için ana hatlarıyla belirlenmiş bir kırsal
kalkınma politikasının çizilmesi gerektiği belirtilerek, kısa vadede kırsal kalkınma
politikasının ilkelerinin belirlenmesi, sosyal ve bölgesel politikalarla bütünleşik
kırsal kalkınma projelerinin hazırlanması; orta vadede de bu projelerin yaşama
geçirilmesi amaç olarak belirlenmiştir.46 Ülkemiz de Katılım Ortaklığı Belgesine
uyum sağlamaya yönelik bir Ulusal Program hazırlamıştır.
2.4. Bölüm Sonu Değerlendirme
Yukarıda da ele alınmaya çalışıldığı gibi, ülkemizde kırsal gelişme ile ilgili
çeşitli yaklaşımlar uygulanmaya çalışılmış ancak bu uygulamaların sürekliliği
sağlanamadığı için istenilen başarı düzeylerine ulaşılamamıştır. Çünkü, kırsal
kalkınma uygulamalarına bakıldığında; dağınık, parçacı, eşgüdümsüz politikalarla,
kırsal alanda kalkınmanın sağlanamayacağını göstermektedir. Kırsal kalkınma
alanında halen politikalar netleşmemiş ve bu alanda etkin bir yasal ve kurumsal
yapılanma oluşturulamamıştır; bu güne dek, bir bölgeyi tüm yönleri ile ele alan kırsal
planlama yapılmamıştır.
Ayrıca, ülkemizde geliştirilen kırsal kalkınma politika ve uygulamaları genel
olarak temelde, toplum kalkınması yaklaşımı dışında, yerel halkın katılımına pek yer
vermemiş ve merkezi idare tarafından oluşturulmuştur. Ayrıca, kırsal alanın yerleşim
düzeninden kaynaklanan sorunlar, sosyal ve ekonomik sorunlar bütüncül olarak ele
alınmamış böylelikle,
kırsal kesimin yaşam kalitesini arttıracak politikalar
46
A. Urkan, “AB Müktesebatını Üstlenebilme Kapasitesi, 2002 İlerleme Raporu ve Strateji
Belgesi’nin Değerlendirilmesi / Tarımsal-Kırsal Mevzuat Ve Kurumsal Yapılar”, s.12,
<http://www.zmo.org.tretkinlikler/abgst03/05.pdf>, (Erişim Tarihi: 15.09.2006)
41
oluşturulamamıştır.
Türkiye’nin kırsal kalkınmayı gerçekleştirme ve kır-kent arasındaki
dengesizlikleri azaltma yönünde uygulanabilir makro politikalar belirlediği söylenemez. Kırsal alana yönelik oluşturulan politika ve uygulamalar, geniş kapsamlı bir
yaklaşımla ele alınmamıştır. Kırsal kalkınma politika ve uygulamaları sosyal ve
ekonomik yapıdan bağımsız düşünülmüştür. Hizmet anlayışı çoğu uygulamada ağır
basmıştır. Kırsal alanların kalkınması için çok gerekli olan iş olanaklarının
yaratılması konusu üzerinde fazla durulmamış, bu alanda politika üretilmemiş,
dolayısıyla uygulamaya yansıyan sonuçlar alınmamıştır. Kısacası, kırsal alanlara
yönelik politikalar; ne makro politikaların bir parçası, ne de diğer politika alanları ile
ilişkili olmuştur.47
47
Z. Çelik, a.g.e., s.69
42
3.TURİZM
Tarihin her döneminde insanlar farklı nedenlerden dolayı seyahat etmişlerdir.
Özellikle İkinci Dünya Savaşı’nın bitiminden itibaren büyük bir hızla gelişen turizm
günümüzde, dünyada en hızlı gelişen ve büyüyen sektörlerin başında yer alarak
büyük bir sektör haline gelmiştir. Turizm sektörü, yirminci yüzyılın ikinci yarısından
itibaren ülke ekonomilerinin karşılaştığı sıkıntıların aşılmasında önemli bir araç
olmuştur.
Turizm,
özellikle
gelişmekte
olan
ülkelerin
kalkınmalarını
tamamlayabilmeleri için gereksinim duyulan dövizi sağlaması, ülkede üretim
çeşitliliğini artırması ve yarattığı iş olanakları bakımından çok önemlidir.
Günümüzde de kişi başına düşen gelirin artması, gönenç düzeyinin
yükselmesi, kişisel gelirlerden turizme ayrılan payın artması, ulaşım ve iletişim
teknolojisindeki hızlı gelişme gibi nedenler insanların boş zamanlarını daha fazla
seyahat ederek değerlendirmelerine yol açmıştır. Bu da turizme, tarihte insanların
ticari, dini ve askeri amaçlarla yaptıkları seyahatlerden çok farklı bir biçim vermiş,
turizmin dizgeli bir sanayi haline dönüşmesine neden olmuştur.
Bu sektörün yarattığı işlendirme, sağladığı döviz, ülkede üretim çeşitliliğini
artırma, bölgesel kalkınma ve genel olarak ekonomilere kazandırdığı canlılık ile
özellikle gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler için önemi oldukça artmıştır. Bu
nedenle ülkeler izledikleri turizm politikalarıyla dünya turizm piyasasındaki payını
ve dış rekabet güçlerini sürekli olarak arttırma çabası içerisindedirler.
43
Bu bölümde öncelikle turizmin kavramına değinilecek ve dünyada ve
ülkemizde gelişimi üzerinde durulduktan sonra, turizmin ekonomik işlevleri ve
turizmin çevresel değerler üzerindeki etkileri, değerlendirilerek, sürdürülebilir
kalkınma ve sürdürülebilir turizm kavramları çerçevesinde turist istemlerinin
alternatif turizm çeşitlerine yönelişi ele alınmaya çalışılacaktır.
3.1. Turizmin Tanımı Ve Temel Özellikleri
Dünyada pek çok insanın katıldığı ve ülkeleri ekonomik, sosyal ve kültürel
açılardan önemli ölçüde etkileyen turizm kavramı ile ilgili çalışmalar 19. yüzyılın
sonlarından itibaren yapılmaktadır. Bugüne kadar kavramı değişik yönleriyle ele alan
birçok tanım yapılmıştır. Turizm tanımları, genel olarak, iki kategori altında
toplanmaktadır. Bunlardan biri, turizmi sosyal etkinlik olarak yorumlarken, diğeri
ekonomik etkinlik ya da sanayi olarak yorumlamaktadır. Bu da turizm kavramının
tanımlanmasının zorlaştırmıştır.
Turizm kavramının tanımlanmasında karşılaşılan zorlukların temel nedeni,
turizmin çok boyutlu bir olay olmasıdır. Bu nedenle, değişik amaçlarla çeşitli turizm
tanımları yapılmakta, başka bir değişle, turizmin tanımlanmasında değişik
yaklaşımlar kullanılmaktadır.
Uluslararası Bilimsel Turizm Uzmanları Birliği (AIEST), İtalya'nın Polermo
kentinde 1954 yılında toplanan kongresinde Hunziker ve Krapf'ın turizme ilişkin
yapmış olduğu aşağıdaki tanım çalışmasını benimsemiştir.
44
"Turizm, insanların devamlı yerleşmemek ve gelir elde etmemek koşuluyla
gittikleri bölgelerdeki geçici konaklamalarından doğan olaylar ve ilişkiler bütünüdür.
Bu olayda devamlı ikamet ve kar etme amacı güdülmesine müsaade edilmez."48
Ancak geçerliliğini bugün de koruyan ve benimsenmiş olan Uluslararası
Bilimsel Turizm Uzmanları Birliği (AIEST), bu tanımı da daha sonra yeterli
bulmamıştır. Bu tanıma 1970'lerde boş zaman konusunun da eklenmesi uygun
görülmüştür.
Boş zaman kavramına, turizmin tanımı içerisinde turizm tanımı şöyledir:
"Turizm, dinlenme ve onunla ilişkili gereksinimlerin doyumu nedeniyle boş
zaman harcamasından ortaya çıkan, tüketim harcamasıyla belirlenen geçici yer
değiştirmeye bağlı olan ilişkilerin ve olayların bütünüdür"49
Dünya Turizm Örgütü (WTO) de turizm kavramını aşağıdaki biçimde
tanımlamıştır:
Turizm; insanların sürekli ikamet ettikleri yerler dışındaki farklı yerlerde bir
yıldan az süreyle, dinlenme, iş ve diğer amaçlarla yapılan tatil ve ziyaret
48
M.Z. Dinçer, Turizm Ekonomisi ve Türkiye Ekonomisinde Turizm, Filiz Kitabevi, İstanbul,
1993, s.7
49
N. Kozak, M. Akoğlan, M. Kozak, Genel Turizm, İlkeler-Kavramlar, Anatolia Yayıncılık,
Ankara, 1994. s.3
45
etkinliklerini kapsar.50
Turizm önceleri ekonomik boyutu ile ele alınmış, bu çerçevede tanımlar
oluşturulmuştur. Ancak zaman içinde yalnızca ekonomik etkinlik olmayıp, sosyal
boyutu da ortaya çıkınca, tanımlar çeşitlenmeye başlamıştır.51
Bormann
turizmi
tanımlarken,
gerçek
amacın
seyahat
olduğunu
vurgulamaktadır. İkametgah ile işyeri arasındaki düzenli gidiş gelişleri, geriye
dönüştürmemek kaydıyla ticari ve mesleki seyahatleri de turizm kavramı içinde ele
almaktadır. Buna göre "turizm dinlenme, eğlence, ticari ve mesleki etkinlik amacı ile
birçok halde de özel toplantılar ya da olaylar nedeniyle yapılan seyahatlerin tümü"
olarak tanımlanmaktadır. Ancak geçerli olan ölçüt "bu seyahatler sırasında daimi
ikamet yerinden olan ayrılışın geçici olması, mesleki seyahatlerin de iş ve yerleşim
yerleri arasındaki devamlılık gösteren yolculuklar olmamasıdır.52
“Önemli sosyal, ekonomik ve kültürel etkileri bulunan turizmin temel
özelliklerini ise şu biçimde sıralayabiliriz.
-
Turizm, sürekli yaşanılan, çalışılan ve olağan gereksinimlerin karşılandığı
yerlerin dışına yapılan seyahatlerdir.
-
Konaklama zorunlu bir öğedir, ancak geçici bir süre içindir. Seyahat eden ve
konaklayan kişi, belli bir süre sonunda, devamlı yaşadığı yere geri döner.
-
Seyahat eden ve geçici bir süre için konaklayan kişiler, genellikle turizm
50
R. W. McIntosh, C. R. Goeldner, J.R. Ritchie, Tourism, Principles, Practices, Philosophies, John
Wiley&Sons,Inc., New York, 1995, s.11
51
Ş. Berber, “Sosyal Değişme Katalizörü Olarak Turizm ve Etkileri”, Selçuk Üniversitesi Sosyal
Bilimler Enstitüsü Dergisi, Konya, 2003, Sayı:9, s.206
52
A. Tunç ve F. Saç, Genel Turizm, Detay Yayınevi, Ankara, 1998, s.14
46
işletmeleri tarafından üretilen mal ve hizmetleri talep ederler.
-
Bu etkinlikler sırasında çeşitli olaylar ve ilişkiler ortaya çıkar.”53
Bu tanımlardan yola çıkarak bir tanımlama yapılırsa turizmi, insanların
sürekli ikamet ettikleri ve çalıştıkları yerler dışında yerleşmemek ve ekonomik
anlamda gelir elde etmemek koşuluyla dinlenme, eğlenme, sağlık, kültür, deneyim
kazanma, akraba ziyareti, kongre ve seminerlere katılma, dini gereklerini yerine
getirme vb. nedenlerle kişisel ya da toplu olarak yaptıkları seyahatlerden ve gittikleri
yerlerde konaklama yaparak turizm işletmelerinin ürettiği mal ve hizmetleri
tüketmelerinden ortaya çıkan iş ve ilişkiler bütünüdür biçiminde tanımlayabiliriz.
3.2. Dünyada Turizmin Gelişimi
Dünyada özellikle 20. yüzyılın son çeyreğinde sosyal, ekonomik, kültürel ve
teknolojik alanlarda önemli gelişmeler yaşanmıştır. Yaşanan bu değişimin altında
özellikle teknolojik gelişme ve dünya ekonomisinin yeniden yapılanmasının
bulunduğunu söylemek olanaklıdır.
Bu yeni yapılanma sürecinin genel deyimleri “endüstri ötesi” (post
industrial), “hizmet ekonomisi” (service economy) ve “bilgi toplumu” (information
society) olabilmektedir. Bu değişim ve yeniden yapılanmanın en çarpıcı göstergesi,
üretim ve işlendirme yapısında meydana gelen yeni yönelişlerdir. Özellikle batı
ekonomilerinde imalat sanayinden hizmet sektörüne doğru bir akış söz konusudur.
53
M. Z. Dinçer, a.g.e., s.59
47
Öte yandan uluslararası ticaretin kapsamı ve hacmi genişlerken bu artış daha ziyade
hizmetler alanında görülmektedir. 1980-1993 yılları arası hizmet ticareti yılda %9
artarken, mal ticareti %5 oranında artış göstermiştir.54
Turizm sektörü, dünyada hızla gelişen hizmet sektörünün en önemli parçası
durumundadır. Dünyada turizm etkinliğinin ortalama yıllık büyüme hızı, 1980-2000
döneminde %6.8 gibi yüksek bir artış göstermiştir. Toplam uluslararası ticaret hacmi
içinde turizmin payı bu gelişme eğilimine bağlı olarak, %15 gibi yüksek bir orana
ulaşmıştır. 1990’lı yılların sonuna gelindiğinde hizmetler sektörü içinde turizm
birinci sıraya yükselmiştir.55
Uluslararası turizm hareketleri 1950'de 25,3 milyon kişi olarak kaydedilmiş
iken, bu sayı 1965 yılında 112,9 milyon kişiye, 1995 yılında 540,6 milyon kişiye,
2005 yılında ise 806,8 milyon kişiye ulaşmıştır. 1980–2005 yıllarını kapsayan son 25
yıllık dönemde turist sayısı %310 artarken aynı dönemde turizmden sağlanan gelirde
de yaklaşık 6,5 kat artış sağlanarak 2005 yılında 682,7 milyon dolara ulaşılmıştır.
1950-2005 döneminde uluslararası turist sayısındaki yıllık ortalama artış yüzde 6,5
ve 2005 yılında bir önceki yıla göre yüzde 5,5 olmuştur.
54
Y. Issı, “Dünyadaki Yeni Gelişimler Işığında Türk Turizmi İçin Öneriler”, 21. Yüzyılın Eşiğinde
Türkiye Turizmi Sempozyumu (Bildiriler), Haberal Eğitim Vakfı, 1998, Ankara, s.10
55
, TÜBİTAK, Vizyon 2023 Ulaştırma ve Turizm Paneli Ön Raporu, Ankara, 2003, s.24,
<http://vizyon2023.tubitak.gov.tr/teknolojiongorusu/paneller/ulastirmaveturizm/raporlar/raporut.pdf >
(Erişim Tarihi: 05.09.2006)
48
Şekil.1. Dünyadaki Turist Sayısı
900
800
806,8
700
687
600
540,6
Turist Sayısı 500
(Milyon Kişi) 400
439,5
300
222,3
200
100
112,9
320,1
278,1
165,8
69,3
0 25,3
1950 1960 1965 1970 1975 1980 1985 1990 1995 2000 2005
Yıllar
Kaynak: Dünya Turizm Örgütü, “Tourism Market Trends 2006 Edition”, http://www.worldtourism.org/facts/eng/pdf/historical/ITA_1950_2005.pdf (Erişim tarihi: 09.09.2006)
Dünya Turizm Örgütü tarafından hazırlanan “Turizm 2020 Yılı Vizyonu”
çalışmasında, 2020 yılında dünyadaki turist sayısının yaklaşık 1,6 milyar kişi, toplam
turizm gelirlerinin ise 2 trilyon ABD Doları olacağı öngörülmüştür.56
Turizm sektörü ivme kattığı ve katma değer artışı sağladığı diğer
sektörlerdeki dolaylı gelişmelerle birlikte ele alındığında;
dünyanın gelişmiş
ülkelerinde dış turizm gelirlerinin ihracata oranı yüzde 7, gelişmekte olan ülkelerde
ise yüzde 9,6'dır.57
Günümüzde, turizmin geliştiği ülkelerde, turizm sektörü GSMH’nın
belirleyici alt sektörlerinden birisi konumuna gelmiştir. Turizm bölgeleri arasındaki
uluslararası rekabet, özellikle 1980 ve 1990’lı yıllarda giderek keskinleşmiştir.
56
Dünya
Turizm
Örgütü,
“Turizm
2020
Yılı
Vizyonu,
<http://www.worldtourism.org/facts/eng/vision.htm>, (Erişim Tarihi: 09.01.2007)
57
Kültür ve Turizm Bakanlığı,Türkiye Turizm Stratejisi 2023, 2006, Ankara, s.2.
49
1990’lı yıllar dünya turizminin istikrarlı olarak büyümeye devam ettiği, ancak
rekabet ortamının giderek yoğunlaştığı bir dönem olmuştur. Sektörün bu dönemdeki
hızlı büyümesinde ve rekabetin giderek hız kazanmasında; uluslararası alanda
küreselleşme sürecin başlangıcı olan ve 1980 sonrasında yaşanan ekonomik
liberalleşme akımları; Doğu-Avrupa ülkelerindeki siyasi rejimlerin hızla liberal
yapılara dönüşerek, seyahat özgürlüğü önündeki kısıtlayıcı engellerin kalkması gibi
siyasi ve ekonomik değişiklikleri belirleyici etkiye sahiptir.58
3.3 Türkiye’de Turizmin Gelişimi
Dünyada son 40 yıl içinde turizm sektöründe izlenen hızlı büyüme eğilimine
karşın, ülkemizde turizm sektöründeki büyüme özellikle 1980’den sonraki 25 yıllık
dönemde yaşanmıştır. Genel olarak değerlendirildiğinde Türkiye’de gerçekleşen
ortalama yıllık büyüme hızlarının, son 25 yıllık dönem içerisinde uluslararası yıllık
büyüme hızlarının üzerinde olduğu görülmektedir.
Örneğin 1990- 2000 döneminde dünya turizm talebi yılda ortalama %5,6
oranında artış gösterirken Türkiye aynı dönemde yabancı turist isteminde yılda
ortalama %11,6 oranında büyüme göstermiştir.59
Türkiye turizm endüstrisinin gelişimi, planlı dönem öncesi (1923-1963) ve
1963’ten günümüze planlı dönem olmak üzere iki kategoride değerlendirilebilir.
Planlı dönem öncesinde turizm sektörü ile ilgili gelişme son derece sınırlı olmakla
58
Vizyon 2023 Ulaştırma ve Turizm Paneli Ön Raporu, s.25
Turizm Yatırımcıları Derneği (TYD), Türkiye Turizmi İle İlgili Seçilmiş Veriler, TYD Araştırma
Birimi, 2003, s.28
59
50
birlikte, turizmin devletin gündeminde yer aldığı görülmektedir. Bu kapsamda, yerli
ve yabancı yatırımcılar için vergi indirimleri ve bazı teşvik unsurlarını içeren
“Turizm Endüstrisini Teşvik Kanunu” 22 Mayıs 1953’te yürürlüğe girmiştir.60
İlk dönem kapsamındaki süreç incelendiğinde, 1950'lere kadar ülkemiz
turizmdeki gelişmelerin parçacı bir nitelik taşıdığı, 1950’ler sonrasında konaklama
sektöründe etkinlik gösteren tesis sayısının çok az olduğu, seyahat, yiyecek - içecek
ve diğer sektörlerin ise kayda değer bir gelişme içerisinde olmadığı belirtilmelidir.
Turizm sektöründeki asıl gelişme planlı dönemde gerçekleşmiştir. 1963-1983
döneminde turizm politikasının temel amacı turizm yoluyla ödemeler dengesine
katkıda bulunmak; döviz gelirlerini arttırmak; yeni iş alanları yaratmak ve Türk
vatandaşlarına tatil olanakları sağlamak olarak özetlenebilmektedir. Bu amaçları
gerçekleştirebilmek için organizasyonlar, yasal ve finansal düzenlemeler, özel
projeler olmak üzere birçok araç kullanılmıştır. Turizm Bakanlığı bu dönemin en
önemli yönetim kuruluşudur. Diğer bir yönetim aracı ise yatırımlara kredi desteği ile
birlikte proje ve teknik destek sağlamak üzere 1955 de kurulan Turizm Bankasıdır.
Seyahat acentelerini bir çatı altında toplamak üzere 1972 yılında Türkiye Seyahat
Acenteleri Birliği (TÜRSAB) kurulmuş ve etkin bir yönetim aracı olarak devreye
girmiştir.61
1963 yılında planlı döneme geçişle birlikte, turizm; kalkınma planlarında bir
sektör olarak ele alınmıştır. İlk kalkınma planında turizmden daha fazla yararlanmak,
60
61
DPT, 9. Beş Yıllık Kalkınma Planı Turizm Özel İhtisas Komisyonu Raporu, 2006, Ankara, s.6
Vizyon 2023 Ulaştırma ve Turizm Paneli Ön Raporu, s.26
51
zengin, doğal ve tarihi kaynaklardan yararlanmak, gerekli yatırımları yapmak,
tanıtma etkinliklerine ağırlık vermek gibi ilkeler benimsenmiştir. İkinci plan
döneminde ise turizmin ekonomik, sosyal ve kültürel işlevlerinden yararlanmak ve
turizm gelirini arttırmak, iç turizmin geliştirilmesi ve turizm yatırımlarının kitle
turizmine dönük olarak desteklenmesi amaçlanmıştır. Üçüncü ve dördüncü plan
döneminde ise daha çok mevzuat düzenlemeleri yapılmış, kıyı kanunu çıkartılmış,
tanıtma, pazarlama, enformasyon hizmetlerinde gelişimler yapılmıştır. Ayrıca bu
dönem organize turizm bölgeleri geliştirilmeye başlanmıştır.62
1963-1983 dönemi içinde yer alan kalkınma planlarındaki önlemlerin ana
özellikleri arasında, özel sektörün teşvik edilmesi, alt ve üst yapının ise kamu
tarafından geliştirilmesi bulunmaktadır. Söz konusu dönemde Seyahat Acenteleri
Kanunu'nun
yürürlüğe
girmesi,
turizm
sektörüne
yönelik
akademik
kurumsallaşmanın başlaması, turizm istatistiklerinin derlenmesi ile günümüzün
önemli turizm merkezleri arasında yer alan Güney Antalya Turizm Gelişim
Bölgesi'ndeki yerleşimlerin planlanması kaydedilen başlıca önemli gelişmelerdir.
Türkiye’deki turizm hareketlerini incelerken 1980 sonrası dönemin üzerinde
önemle durulması gerekmektedir. Çünkü bu dönem içerisinde Türkiye’de turizm
sektöründe önemli bir gelişme hızı yakalanmış, turistik sunum kapasitesi, elde edilen
döviz ve gelen yabancı sayılarında büyük gelişmeler sağlanmıştır.
62
N. Kozak, ve diğerleri, a.g.e., s.85
52
Türkiye'de turizm sektörünün gelişiminde 1982 yılında yürürlüğe giren 2634
sayılı Turizmi Teşvik Kanunu aynı zamanda bir kopuşu ve yeniden organizasyonu
anlatmaktadır. Bu Yasayla sektöre özel bir önem verilerek sektörün yeniden
örgütlenmesi ve atılımı için yasal ve kurumsal zemin hazırlanmıştır.63
Kanunla
birlikte
yatırımlar
öncelikli
turizm
gelişme
alanlarına
yönlendirilerek, kıt kaynakların daha etkin kullanımı sağlanmış, temel planlama ve
eşgüdüm işlevini yüklenen Turizm Bakanlığı, devlet arazilerinin tahsisi ile ilgili
işlemleri basitleştiren, yeni turizm türlerinin gelişmesine olanak tanıyan ve tüketici
haklarını koruyan bir kuruluş olarak etkinliğini sürdürmüştür.
Ayrıca, 1983 yılı, pazar ekonomisine geçiş döneminde, devletin üst yapı
yatırımlarından çekildiği ve özelleştirmelerin başladığı bir dönem olmuştur. Pazar
mekanizmaları devreye
girmiş, turistik tesislerde fiyat belirleme devletin
denetiminden çıkmış, yeni bir teşvik sistemi yürürlüğe girmiştir.64
Şimdiye kadar uygulanan sekiz beş yıllık plan dönemi incelendiğinde beşinde
gerçekleşen turist sayılarının plan amaçlarının gerisinde kaldığı anlaşılmaktadır.
Birinci Beş Yıllık Kalkınma Planı'nda (1963-1967) plan amaçları yüzde 21'lik,
Beşinci Beş Yıllık Kalkınma Planı'nda (1985-1989) yüzde 34'lük, Sekizinci Beş
Yıllık Kalkınma Planında ise yüzde 33,6 oranında bir artışla plan amaçları
gerçekleştirilmiştir. Plan amaçlarının en fazla gerisinde kalınan dönem 1979-1983
yıllarını kapsayan Dördüncü Beş Yıllık Kalkınma Planıdır. Bu dönemde plan
63
64
Kültür ve Turizm Bakanlığı, a.g.e., s.11
Vizyon 2023 Ulaştırma ve Turizm Paneli Ön Raporu, s.26
53
amaçlarının yüzde 48 gerisinde kalınmıştır.
Tablo 2. Kalkınma Planlarında hedeflenen turist sayıları ve gerçekleşme
oranlarının karşılaştırılması
PLAN
DÖNEMİ
(Beş
Yıllık
Plan
Dönemleri)
(1) 1963-1967
(2) 1968-1972
(3) 1973-1977
(4) 1979-1983
(5) 1985-1989
(6) 1990-1994
(7) 1995-1999
(8) 2001-2005
PLAN
HEDEFİ
(Bin Kişi)
GERÇEKLEŞME ARTIŞ/AZALIŞ
(Bin Kişi)
ORANI (%)
1.488
4.828
8.051
13.942
12.300
31.830
51.050
58.043
1.805
3.983
7.330
7.234
16.493
31.125
43.270
77.545
21,03
-17,05
-9,0
-48,1
34,1
-2,2
-15,2
33,6
Kaynak: Türkiye Turizm Stratejisi 2023, Kültür ve Turizm Bakanlığı, 2006 Ankara, s.15
Turizm gelirleri bakımından plan hedeflerinin aşıldığı plan dönemleri Üçüncü
Beş Yıllık Kalkınma Planı (1973-1977), Beşinci Beş Yıllık Kalkınma Planı (19851989) ve Sekizinci Beş Yıllık Kalkınma Planı (2001-2005) olmuştur. Bunlardan
Beşinci Plan döneminde hedeflenen turizm gelirlerinin yüzde 175 üzerinde, Üçüncü
Plan döneminde yüzde 42 üzerinde ve Sekizinci Plan döneminde ise hedeflenen
gelirin yüzde 8 üzerinde bir artış gerçekleşmiştir. Turizm gelirleri bakımından Birinci
Plan döneminin plan hedeflerinin en fazla gerisinde kaldığı görülmektedir.
54
Tablo 3. Kalkınma Planlarında hedeflenen turizm gelirleri ve gerçekleşme
oranlarının karşılaştırılması
PLAN
DÖNEMİ
(Beş
Yıllık
Plan
Dönemleri)
(1) 1963-1967
(2) 1968-1972
(3) 1973-1977
(4) 1979-1983
(5) 1985-1989
(6) 1990-1994
(7) 1995-1999
(8) 2001-2005
PLAN
HEDEFİ
(Milyon $)
GERÇEKLEŞME ARTIŞ
(Milyon $)
ORANI (%)
139
422
670
2.418
3.388
21.702
34.700
48.437
55
279
952
1.770
9.330
17.798
29.989
52.292
-60,4
-33,9
42,1
-26,8
175,4
-18,0
-13,6
8,0
Kaynak: Türkiye Turizm Stratejisi 2023, Kültür ve Turizm Bakanlığı, 2006 Ankara, s.16.
Dokuzuncu kalkınma planında da turizm sektörünün ülke ekonomisine
olumlu katkılarından bahsedilerek, 2006-2013 yılları arasında turist sayısının yıllık
ortalama %7,4 artış göstererek 2013 yılında 38 milyon kişi, ve turizm gelirlerini de
yılda ortalama %9,3 artışla 2013 yılında 36,4 milyar dolara ulaştırılması
hedeflenmiştir.65
Ülkemizde düzenli ve yeterli istatistiki veri olmamasına rağmen özellikle
Birinci Körfez Savaşından (1991) itibaren daha önce gündemde olmayan iç turizm
hareketleri de önemli bir duruma gelmiş ve 1991-1997 yılları arasında iç turizme
katılanların sayısı milyonlar ile belirtilmeye başlamıştır.66
65
DPT, Dokuzuncu Kalkınma Planı, Ankara, 2007,s.70,
<http://ekutup.dpt.gov.tr/plan/ix/9kalkinmaplani20070302.pdf>, (Erişim tarihi: 12.05.2007 )
66
9. Beş Yıllık Kalkınma Planı Turizm Özel İhtisas Komisyonu Raporu, s.8
55
3.4. Turizmin Ekonomik Etkileri
Turizm, sosyal, kültürel ve çevresel boyutları olan bir olgu olsa da en fazla
ekonomik yönüyle ele alınan toplumsal bir etkinliktir. 1980’li yıllardan itibaren
ekonomik ve kitlesel bir olgu haline gelen turizmin özellikle gelişmekte olan ülke
ekonomileri üzerindeki olumlu etkileri, turizmin ekonomik yönünü daha da ön plana
çıkarmıştır. Ülke ekonomilerinin karşılaştığı ulusal ve uluslararası ekonomik
sorunların çözümünde ve darboğazların aşılmasında turizm, dinamik ve ekonomik
olma özelliği ile adeta bir çıkış noktasını oluşturmaktadır.67
3.4.1. Turizmin Ödemeler Dengesi Üzerindeki Etkisi
Turizmin milli ekonomideki ve uluslararası ekonomik bağlantılardaki rolü ilk
olarak ödemeler dengesindeki yeri ile belirtilmiştir. Uluslararası turizmin neden
olduğu döviz hareketleri, ülkelerin dış ödemeler dengesini olumlu olarak
etkilemektedir.68 Bu olumlu yönde etkiyi özellikle sanayileşmemiş, daha çok tarıma
dayalı ekonomilere sahip fakat turistik gizilgücünü iyi kullanan ülkelerde görmek
mümkündür.
Turizm gelirlerinin yıllar itibariyle gelişimi incelendiğinde, Türkiye’nin net
turizm gelirleri 1980 yılında kadar 326 milyon dolar iken 2001’de 8.9 milyar dolar
seviyelerine ulaştığı görülmektedir. Yıllar itibariyle turizm gelirlerindeki artışın
ödemeler dengesini pozitif olarak etkilediği görülmektedir.69
67
M. Kar, E. Zorkirişçi, M. Yıldırım, “Turizmin Ekonomiye Katkısı Üzerine Ampirik Bir
Değerlendirme”, Akdeniz İ.İ.B.F. Dergisi, (8), 2004, s. 89
68
H. Olalı, T. Alp, Turizm Ekonomisi, Ofis Matbaacılık, İzmir 1988; s.89.
69
M. Kar, ve diğerleri, a.g.e., s. 90
56
3.4.2. Turizmin Gelir Etkisi ve Sabit Sermaye Yatırımları İçerisindeki Payı
Ekonomide bir ekonomik birimin harcaması diğer bir ekonomik birimin
gelirini oluşturmaktadır. Turizm sektöründe ise, turistlerin yaptıkları harcamalar
sektörde çalışanların ücretlerini ve sektörle ilgili diğer gelirleri oluşturmaktadır.70
Turizm yarattığı ekonomik fonksiyonlar sonucunda çarpan etkisi oluşturmaktadır.
Turizmin kendine özgü özelliği olan üretim yerinde tüketim meydana geldiğinden,
yerel ekonomi üzerinde çarpan etkilere sahip diğer endüstriler ile (tarım, bankacılık,
orman, inşaat, el sanatları v.s.) birçok ilişkiler içindedir. Örneğin, bir restoranda
satılan mal ve hizmetler aynı zamanda tarım, yiyecek içecek, nakliye sektörü v.b.
diğer sektörleri de harekete geçirerek ekonomide canlılık yaratmaktadır. Dolayısıyla
turizm harcamaları çarpan mekanizması ile kendisinden kat kat fazla gelir
yaratılmasına neden olmaktadır.
Türkiye üzerine yapılan bir çalışmaya göre çarpan katsayısının 1.9 olduğunu
söyleseler de literatürde farklı katsayıların olduğu görülmektedir. Bu katsayı, yapılan
bir harcamanın neredeyse kendisinin iki katı kadar bir gelir artışına neden olduğu
anlamına gelmektedir.71
Turizm yatırımlarının toplam sabit sermaye yatırımları içindeki payı da 1980
yılında %0.6 iken, bu oran 1985 yılından 1991 yılına kadar kademeli olarak
büyüyerek %4 seviyesine ulaşmıştır. Burada dikkati çeken nokta, körfez
bunalımından diğer sektörlerin sabit sermaye yatırımlarının fazla etkilenmemesine
70
71
M. Kar, ve diğerleri, a.g.e., s. 90
A.g.e., s. 90
57
karşın turizm sektöründe sabit sermaye yatırımlarında belirgin bir düşüşün olmasıdır.
1991 yılından sonra turizm yatırımlarındaki azalmaya paralel olarak 1997 yılına
kadar %2.1 seviyesine kadar düşmüştür. 1998 yılı sonrasında ise bu düşüş yerini
yeniden hareketlenmeye bırakmış ve 2000 yılında %4 ve 2003 yılında ise %6
seviyesine ulaşmıştır.72
3.4.3. Turizmin İstihdam Artışı Etkisi
Ülkelerin yürüttükleri ekonomi politikalarının önemli hedeflerinden biri
işlendirmeyi arttırmaktır. Gelişmekte olan ülkelerin çoğunda temel amaç,
ekonomilerinin
endüstri
yoluyla
kalkınmalarını
gerçekleştirmektir.
Ancak,
günümüzde endüstrileşmenin, gelişmekte olan ülkelerde birçok durumlarda
işlendirme sorunlarını çözmeye yeterli olmamaktadır. Bu durumda turizm, işsizlik
sorununu çözmede etkili yollardan biridir.
Turizm sektörü emek-yoğun bir sektördür. Bu nedenle turistik tüketim
harcamaları turizm sektörüne doğrudan ve dolaylı işlendirme sağlamaktadır.
Sonuçta, turizm meydana getirdiği genel işlendirme etkisi ile ülkedeki toplam
işlendirmeyi etkilemektedir. Bir ülkede turizm sayesinde arttırılan üç tip işlendirme
vardır. Bunlar;
“1.Turizm sektöründe etkinlik gösteren işletmelerdeki turistik harcamalar nedeniyle
gerçekleşen arz içinde yer alan işlendirme. Örneğin otellerde çalışanların sayısının
artması,
72
A.g.e.,s.97
58
2.Turistik harcamalar sonucu gerçekleşmeyen, ancak turizmle ilgili olduğundan
turistik sunum içinde yer alan sektöre giren diğer sektörlerde oluşan dolaylı
işlendirme. Örneğin, ulaştırma sektörü, alışveriş merkezlerinde çalışanların sayısının
artması,
3.Vatandaşların tesislerden elde ettikleri geliri yeniden harcamaları sonucu meydana
gelen ek işlendirme. Örneğin, marketler ve kuyumcu dükkânlarındaki işlendirme
hacminin artması gibi. Turizm bu biçimde işlendirme yaratması yanında genç ve
belirli bir konuda kalifiye olmamış nüfusun iş bulmasına olanak verir. Özellikle,
öğrenci ve niteliksiz personelin bu alanda iş bulma şansı yüksektir.”73
3.4.4. Turizmin Bölgesel Kalkınmaya Etkisi
Ülkelerin yürüttükleri ekonomi politikalarının amaçlarından bir diğeri de,
bölgesel gelişmişlik farklılıklarını gidermektir. Bu amaçla hazırlanan ekonomi
politikaları ile ekonomik kalkınma ve sosyal gelişme amaç edinilir. Ekonomik
kalkınma ve sosyal gelişme, bölgelerarası gelişme farklılıklarını en aza indirme
amacını taşımaktadır. Bu bakımdan turizm, bölgelerarası dengesizliği gidermede bir
araç olarak değerlendirilebilir.
3.5. Turizm ve Çevre İlişkisi
Çevre kavramı ilk bakışta açık ve kolay anlaşılabilir görünmekteyse de,
kavram incelendikçe, ilgi alanı belirlenmeye çalışıldıkça, kavramın fazlasıyla
karmaşık ve sınırlarının çizilmesinin güç olduğu ortaya çıkmaktadır.
73
N. Kozak ve diğerleri, a.g.e.. s.67
59
Genel bir tanımla çevre, insan etkinlikleri ve canlı varlıklar üzerinde hemen
ya da uzunca bir süre içinde dolaylı ya da dolaysız bir etkide bulunabilecek fiziksel,
kimyasal, biyolojik ve toplumsal etkenlerin belirli bir zamandaki toplamıdır. Böyle
bir açıdan bakılırsa çevrenin kapsamadığı hiçbir alan ve süreç kalmamaktadır.
Kavramı belirgin kılmak için bu tanımı açıklamak gerekirse, şu temel öğelerin altı
çizilebilir:
-
İnsanla birlikte tüm canlı varlıklar,
-
Cansız varlıklar,
-
Canlı varlıkların eylemlerini etkileyen ya da etkileyebilecek fiziksel,
kimyasal, biyolojik, toplumsal nitelikteki tüm etkenler.74
Bu tanım göz önüne alınırsa çevre, canlı ve cansız varlıkların karşılıklı
etkileşimlerinin bütünü olarak değerlendirilebilir.
Turizm ile çevre arasındaki karşılıklı etkileşim yaratan ilişkinin anlaşılması,
doğal kaynakların ekonomik kalkınmada kullanılmasının bir sınırı olması gerektiğini
gündeme gelmiştir.75
Turizm ve çevre ortak bir ilişkiyi simgeleyen kavramlardır. Çevre, bir turizm
kaynağı olma özelliğini taşırken, turizmin en önemli etkileri de çevre üzerinde
olmaktadır. Turizmin var olması için çevrenin yaşaması gerektiği ortadadır. Turizm,
bir yandan doğal kaynakları yoğun bir biçimde kullanan, bir yandan da korumak
74
75
R. Keleş, C. Hamamcı, Çevrebilim, İmge Kitabevi, 4. Baskı, 2002, Ankara, s.28
N. Kahraman, O. Türkay, Turizm ve Çevre, Detay Yayıncılık, Ankara, 2004., s.31
60
zorunda olan bir sektördür.
Turizm ile çevre arasında üç önemli öge bulunmaktadır:
-
Fiziksel çevrenin birçok ögesi turistler için çekim kaynağıdır.
-
Turizm tesisleri ve altyapısı, çevrenin bir yönünü oluşturur.
-
Turizmin gelişmesi ve bir alanın çevresel kullanımı çevresel etkiler yaratır.76
Diğer üretim etkinlikleri gibi turizm de doğal kaynakları tüketmektedir.
Turizmin, Dünya Seyahat ve Turizm Konseyi (WTTC) verilerine göre 1993 yılında
dünya gelirlerinin %6’sını ürettiği varsayıldığında, turizmin tükenebilen ve
yenilenebilen doğal kaynak talebi üzerindeki etkisini anlamak mümkün olacaktır.
Ağır sanayi ve kimyasal üretim gibi sektörlerin yarattığı çevre sorunları kadar olmasa
da, turizm ürettiği atıklarla düşünüldüğünde önemli çevre sorunları yarattığı
görülmektedir.77
John Urry’ye göre önümüzdeki yıllarda da dünyanın en büyük endüstrisi
olma eğilimini koruyan turizmin son derece derin çevresel sonuçlarının olduğu da
açıktır. Urry turizmin çevre üzerinde görülen tahrip edici etkilerinin üç temel nedene
bağlamaktadır:
-
Birinci neden, turizmin çevrenin görsel olarak tüketilmesi ile olan ilgisinden
kaynaklanır.
-
İkinci neden, turistlerin uzak yerleri görme olanaklarındaki artışın yarattığı
76
C. Demir, “Turizm ve Rekreasyon Faaliyetlerinin Olumsuz Çevresel Etkileri: Türkiye’deki Milli
Parklara Yönelik Bir Uygulama”, Dokuz Eylül Üniversitesi İ.İ.B.F.Dergisi, Cilt:17 Sayı:2, Yıl:2002,
s.93
77
M. T. Sinclair, M. Stabler, The Economics of Tourism, Rothledge, London, 1997, s.158.
61
yoğun insan akışıdır.
-
Üçüncü neden ise, yaygın turist çekim alanlarının kurulmasının ve insanların
belli yerlerde yoğunlaşmasının söz konusu yerlerde yarattığı çevre
dönüşümleridir.78
Bir ülkeye yönelik turizm isteminin oluşması ve bu istemin sürdürülmesi
sırasında fiziksel çevre önemli bir etken olmaktadır. Ayrıca turistlerin gidecekleri
yerin seçiminde ve kalış sürelerinin saptanmasında da fiziksel çevre önemli bir
belirleyicidir. Turizm, tümüyle fiziksel çevrede oluşmakta ve fiziksel çevrenin çekim
öğeleri turizm istemi üzerinde kesin bir etkiye sahip bulunmaktadır.
Andrew Holden, tarihsel süreç içerisinde toplum, çevre ve turizm arasındaki
ilişkileri aşağıdaki tabloda kavramsallaştırmaya çalışarak özetlemiştir.
Tablo.4. Turizm ve Çevre İlişkisi
Dönemler
1950-60
1960-70
1970-80
78
Çevreye Karşı Tutum
2. Dünya Savaşı sonrasındaki
koşulları iyileştirmek ve gönenç
yaratmak amacıyla bir araç olarak
kullanım
Çevre bilincinin artışı, Amerika’da
çevreye zarar veren tarımsal üretimi
aleyhine
kitaplar
yazılması,
çevrebilimin ve akademik disiplinin
gelişmeye başlaması.
Tarımsal gübre ve böcek ilaçlarına
karşı bilincin artması; su kirliliği ile
ilgili kaygılar; Stockholm Çevre
Konferansı,
Roma
Raporunun
(Gelişmenin
Limitleri,
1972)
yayınlanması, bilimsel çevrelerde
küresel kirlilik ve küresel ısınma
konularının ele alınması; Greenpeace
Örgütünün kurulması (1971)
Turizme Karşı Tutum
Uluslararası turizm kısıtlı ve sadece
elit kesim tarafından
gerçekleştirilmekte, iç turizme
katılım daha fazla
Uluslar arası turizme kitlesel
katılımın ve batı Akdeniz’de
turizmin turizm gelişiminin
başlaması, turizm gelişimi ile ilgili
çevre duyarlılığı yok.
Bilimsel çevrelerde turizmin bacasız
sanayi olmadığının farkına
varılması; kitle turizminin doğu
Akdeniz’e yayılması; OECD’nin bir
komite oluşturarak turizm ve çevre
konusunda çalışmaya başlaması.
J. Urry, Mekanları Tüketmek, Ayrıntı Yayınları, İstanbul,1999, s.237
62
1980-90
1990
sonrası
Medyanın küresel ısınma, asit
yağmurları ve ozon tabakasının
delinmesi konuları üzerinde kamuoyu
oluşturması; Çernobil nükleer kazası;
yağmur ormanlarının yokolmasına
karşı toplumsal tepki oluşması; yeşil
tüketiciliğin başlaması.
ve Kalkınma,
genetiği
değiştirilmiş
organizmalar
ve
yağmur
ormanlarındaki azalma konularında
protestolar;
dünya
ticaretindeki
eşitsizlik; çevre konusundaki küresel
duyarlılığın devam etmesi; Rio
Konferansı, organik yiyeceğe olan
ilginin artması.
Turizmin mekansal büyümesinin
devam ederek güneybatı Asya ve
Pasifik’e ulaşması; Karaip
Adalarında kitlesel turizm; 1980
lerin sonunda geleneksel turizm
destinasyonlarında turist sayısının
azalması; turizmin az gelişmiş
ülkelerde bir kalkınma aracı olarak
görülmesi; Tourism Concern ve
Ecotourism Society gibi baskı
kuruluşlarının kurulması.
Daha fazla turistin çevresel bilince
sahip olmaya başlaması; turizm
endüstrisinin de çevre konusunda
bilincinin ve sorumluluğunun
artması; eko-turizm, yeşil turizm ve
sürdürülebilir turizm kavramlarının
popüler hale gelmesi.
Kaynak: Andrew Holden, Environment and Tourism, Routhledge; Londra, 2000, s.70-71
3.5.1. Turizmin Çevre Üzerindeki Etkileri
Turizmin fiziksel çevre üzerindeki etkilerini olumlu ve olumsuz etkiler olarak
iki grupta değerlendirebiliriz.
Turizm etkinliklerinin fiziksel çevreyi tahrip etmesindeki başlıca neden kitle
turizmi nedeniyle çevresel değerlerin bozulmasıdır. Turizmin fiziksel çevre
üzerindeki olumsuz etkilerini aşağıdaki biçimde sıralamak mümkündür:
a) Kirlilik Etkileri: Motorlu taşıt trafiği, üretim ve enerji kullanımından dolayı hava
kirliliği, arıtma tesislerinin yokluğundan dolayı arıtılmamış atık suyun deşarjı, deniz
taşıtlarının atıkları, katı atık bertarafı olanaklarının yetersizliği ya da yokluğu
nedeniyle alan kirliliği.
63
b) Doğal Peyzajın, Tarımsal ve Doğal Güzellik Alanlarının Kaybı: Turizm amaçlı üst
yapılar ve altyapı meydana gelen turizmin büyümesi ilk olarak açık alanları, sonra
doğal peyzaj, tarımsal ya da doğal güzellik alanlarını etkilemektedir.
c) Flora ve Faunanın Tahribi: Doğal peyzaj, tarımsal ve
doğal
güzellik
alanlarının kaybedilmesi ile birlikte yukarıda belirtilen kirlilik çeşitleri, flora ve
faunanın tahrip etmektedir. Doğal alanların kullanımında, turist davranışlarının
etkisiyle (bitkileri ezme, meyve çiçeklerinin ölçüsüzce toplanması, düşüncesizlik,
dikkatsizlik, orman yangınları) çeşitli bitki ve hayvan türlerinin yok olmasıyla neden
olunmaktadır.
d)Peyzajın, Tarihsel Alanların ve Anıtların Zarar Görmesi: Modern turizmle ilgili
yapıların ve altyapının oluşturulması çoğunlukla peyzajın ya da sitlerin estetik
değerlerin azalmasına neden olabilmektedir.
e) Kalabalık Nüfusun Etkileri: Tatildeki turistlerin zaman içinde ve alan üzerinde
yoğunlaşması plajların, dinlenme yerlerinin kalabalıklığı ile turizm altyapısına aşırı
yüklenilmesinden dolayı çevreye verilen zarar yaşam kalitesindeki azalmaya önemli
bir etki olmaktadır.79
Turizmin çevrenin korunması yönündeki bilinçlenmeye olan katkıları ise dört
alanda gerçekleşmektedir.
79
N. Kozak ve diğerleri, a.g.e.. s.79
64
Bunlardan ilki, turizmin varolan tarihi yöre, anıt ve yapıların restorasyonu ya
da iyileştirilmesi yönünde itici bir güç olarak, tarihi öneme sahip alanların
korunmasına olumlu yönde katkıda bulunmaktadır. Aynı biçimde, eski mimari
yapıtların yenilenmesi, geleneksel ev tiplerinin korunması turizmin olumlu etkileri
olarak sayılabilir.
Turizmin ikinci olumlu etkisi, yapıtların yeni kimlikleri ile bugün de
yaşamalarım sağlayacak düzenlemelere gidilmesini özendirmesidir. Eski hanlar,
kışlalar,
sarnıçlar,
kaleler
restore
edilerek
otel,
restoran
v.b.
tesislere
dönüştürülmektedir. Bu sayede bu yeni düzenlemeler bir turistik çekicilik sunarken,
yapının da ayakta kalması sağlanmaktadır.
Üçüncü olarak turizmin bir diğer olumlu katkısı da, çevrenin korunmasına
hız vermesidir. Turizmin hizmetine sunmak amacıyla pek çok ülkede ulusal parklar,
koruma alanları, doğal ve tarihi değerler bulunmaktadır.
Turizmin çevrenin korunmasına ilişkin dördüncü katkı biçimi de çevre
korumasına ilişkin önlemlere planlama ve yönetsel bir boyut eklemesi yönündedir.
Uluslararası turizm isteminin arttırılabilmesi ve bu talebin sürekli kılınabilmesi
çevresel değerlerin varlıklarını sürdürmelerine bağlıdır.80
Turizm,
yarattığı
ekonomik
yarar
ve
sosyal
ilişkiler
açısından
vazgeçilemeyecek bir öğedir. Yukarıda değinilen turizmin fiziksel çevre üzerindeki
olumsuz etkileri, turizm etkinliklerini etkilemeyeceği sürdürülebilir turizm
80
N. Kozak de diğerleri, a.g.e., s.79
65
etkinlikleri için olumsuz etkileri en aza indirmek ülkelerin turizm politikalarında yer
alması gereken bir konudur. Genel olarak bakıldığında, turizmin sunum ve isteminin
oluşmasında önemli bir unsur olan çevrenin korunarak geliştirilmesi, turizm için
yaşamsal önem olarak ortaya çıkmaktadır.
3.6. Sürdürülebilir Kalkınma ve Sürdürülebilir Turizm Kavramları
Küreselleşme ve sürdürülebilirlik kavramları bugün bütün dünyada hemen
hemen bütün alanlarda tartışılan iki kavramdır. Son yüzyılda hızlı gelişen teknoloji
ve endüstrinin ortaya çıkardığı çevre kaynaklı sorunlar, kontrolsüz artan nüfus ve
dünyanın kaynaklarının sınırlılığı, insanlığı, yeni bir kavram olan sürdürülebilirlik
koşullarının araştırılmasına ve uygulanmasına yöneltmiştir. Kaynakların sürekli
korunmaları
ve
kendi
kendilerini
yenileme
sınırları
aşılmadan
kullanımı
sürdürülebilir çevre ve kalkınmanın felsefesini oluşturmaktadır.81 Bu doğrultuda
yapılan araştırmalar ve bilimsel kaynaklar önümüzdeki yüzyılda doğal ve kültürel
kaynakların etkili ve dengeli bir biçimde kullanımı üzerine tartışılacağını
göstermektedir.
Çevre koruma ve ekonomik kalkınma arasındaki ilişkinin temelindeki
belirleyici, bu iki olgunun birbirine zıt davranışları ve etkinlikleri ortaya çıkarttığı
varsayımıdır. Oysaki ekonomik kalkınmanın uzun süreli sürdürülebilmesi için çevre
korumaya gereksinim duyulmaktadır. Dolayısıyla, çevre koruma ve ekonomik
kalkınma kavramları arasındaki denge, insanlara sağlıklı bir toplumun gelişimi ve
81
F. Gündüz, “Çevre ve Turizmin Sürdürülebilirliği”, Planlama Dergisi, 2004/1, s.58
66
gelecek kuşakların haklarının korunması noktasında olanaklar sağlamaktadır. Roma
Kulübü’nün 1972 de yayınladığı “Büyümenin Sınırları” adlı rapor çevre ve ekonomi
arasındaki ilişkiyi ilk kez gündeme getirerek ,bugün tüm dünyaca kabul edilen
“sürdürülebilir gelişme” kavramının ortaya çıkmasına neden olmuştur.82
Sürdürülebilir gelişme kavramının tanınmaya ve yaygın biçimde kullanılmaya
başlanması 1987 yılında Birleşmiş Milletler Çevre ve Gelişme Komisyonu’nun
yayınladığı Bruntlant Raporu olarak da bilinen Ortak Geleceğimiz adlı raporla
olmuştur.
Bu
raporda,
Sürdürülebilir
gelişme
“Gelecek
kuşakların
kendi
gereksinimlerini karşılaşabilmelerini tehlikeye sokmaksızın bugünün kuşaklarının
gereksinimlerini karşılayabilecek kalkınma” olarak tanımlamıştır.83
Ayrıca, Kentbilim Terimleri Sözlüğü’nde de sürdürülebilir kalkınma; “Çevre
değerlerinin ve doğal kaynakların savurganlığa yol açmayacak biçimde akılcı
yöntemlerle, bugünkü ve gelecek kuşakların hak ve yararları da göz önünde
bulundurularak
gelişmenin
kullanılması
sağlanmasını
ilkesinden
amaçlayan
özveride
çevreci
bulunmaksızın
dünya
görüşü”
ekonomik
biçiminde
tanımlanmaktadır.84
Sürdürülebilir kalkınma, insan sağlığı ve doğal dengeyi koruyarak sürekli bir
ekonomik kalkınmaya olanak verecek biçimde, doğal kaynakların rasyonel
yönetimini sağlamak ve gelecek nesillere yaşayabilecekleri bir doğal fiziki ve sosyal
82
N. Kahraman, a.g.e. s.67
A. Mengi, N. Algan, Küreselleşme ve Yerelleşme Çağında Bölgesel Sürdürülebilir Gelişme AB
ve Türkiye Örneği, Siyasal Kitabevi, Ankara, 2003, s.2.
84
R. Keleş, Kentbilim Terimleri Sözlüğü, İmge Kitabevi, Ankara, 2. Baskı, 1998, s.112
83
67
çevre bırakmak yaklaşımıdır. Böylesi bir yaklaşım kalkınmanın her aşamasında
ekonomik ve sosyal politikalarla çevre politikaların birlikte ele alınıp, bütünleşik bir
biçimde uygulanmasını zorunlu kılmaktadır.85 1992 yılında Rio de Janerio’da yapılan
Birleşmiş Milletler Çevre ve Kalkınma Konferansı’nda da sürdürülebilir kalkınma
kavramı üzerinde durularak konferans sonunda “Agenda 21” adıyla bir eylem
izlencesi ortaya çıkarılmıştır. Burada sürdürülebilirlikle amaç olarak, tüm toplumsal
oluşumlardaki kültür varlıklarının ve çevrenin korunması ile ekonomik etkinliklere
önem verilmesi belirlenmiştir. İzlencede özetle, sürdürülebilir gelişme önem verilen
tüm politik alanlarla ele alınmış olup, yoksullukla mücadele, nüfus politikası, ticaret,
çevre, iklim ve enerji politikaları, arazi politikası ve finansal ve teknolojik işbirliği
üzerine önemli bulgular irdelenmiştir.
Sürdürülebilir
kalkınmanın,
dünyanın
geleceği
açısından
öneminin
kavranması, her sektörü kendi içinde bazı çözümler aramaya yöneltmiştir. Turizm de
bir önceki bölümde belirtildiği gibi yoğun çevresel etkileşimi ve çevre üzerinde
yarattığı etkiler göz önünde bulundurularak birtakım çözüm arayışları içerisine
girmek zorunda kalmıştır. Bu kapsamda sürdürülebilir turizm; doğal, kültürel ve
sosyal kaynakları koruyan, olumlu ekonomik gelişmeyi destekleyen bir turizm olarak
tanımlanmış ve turizm etkinlikleri sonucunda sosyo-ekonomik kalkınma ve çevresel
değerlerin korunması amaçlanmıştır.
Sektör yatırımcıları geçmişte turizmi sadece ekonomik fayda olarak
görmelerine karşın bugün olumsuz gelişmeler nedeniyle, ekonomik faydalarıyla
85
F. R. ÖZBEY, “Küreselleşme Sürecinde Sürdürülebilir Turizm Kalkınması”,
<www.econturk.org/Turkiyeekonomisi/kuresellesme.doc> , (Erişim Tarihi: 18.05.2007)
68
birlikte turizmin çevresel boyutuna da ilgi göstermek durumundadır. Çünkü turizmin
sürdürülebilir kalkınmada olumlu bir yer alabilmesi için çevrenin korunmasına önem
verilmesi gerekmektedir. Bu nedenle, turizm, artık yalnızca ekonomik yararları
açısından değil, özellikle toplumsal ve fiziki çevre üzerindeki etkileri yönünden de
bilimsel araştırmalara konu olmakta, hatta araştırmalarda ekonomik yararlar ve
etkilerin gerçekte yarara dönüşüp dönüşmediği sorgulanmaktadır.86 Bu kapsamda,
turizm endüstrisinin bugünkü yapısı, turist sayısının artışına paralel olarak doğal ve
kültürel kaynaklar üzerindeki artan baskı ve çıkan sorunları çözmeye yönelik
önlemler ve politikaların yapısı üzerinde durulması gereken ciddi konular olarak
ortaya çıkmaktadır. Özellikle de gelişmekte olan ülkeler açısından söz konusu
politikaların oluşturulması ve uygulanması büyük önem taşımaktadır.
Sürdürülebilir turizm kavramı ulaşılmak istenen bir amaçtır. Ancak, bu amaca
ulaşabilmek için fiziksel ve sosyo-ekonomik yapının incelenmesi, politika üretilmesi,
eğitim ve katılıma olanak veren bir toplumsal yapının varlığı gereklidir.
Sürdürülebilir turizmin gelişmesindeki en önemli faktör kuşkusuz ki korumadır. Bu
da doğal çevrenin ve kültürel varlıkların korunması, yenilenmesi ve ekolojik
dengenin bozulmamasıyla gerçekleşebilecektir.
Bu kapsamda, sürdürülebilir turizm politikalarının oluşturulmasında dikkate
alınması gereken ilkeleri de aşağıdaki biçimde sıralamak olanaklıdır:
86
N. Erdoğan, “Kitle Turizmi, Alternatif Turizm ve Ekoturizmde Sürdürülebilirlik Üzerine Bir
Değerlendirme”,< http://cmyo.ankara.edu.tr/~iktisad/TURKONF/web/Erdogan.doc>, (Erişim Tarihi:
15.05.2007)
69
- Doğal, kültürel ve diğer kaynaklar halen topluma sağlamakta olduğu yararların yanı
sıra gelecekteki kullanımının sağlayacağı yararların devamlılığı için de korunmalıdır.
- Turizmin kalkınması, turizm alanında sosyo-kültürel sorunlar ya da ciddi çevresel
sorunlar yaratmaması için, planlanmalı ve yönetilmelidir.
- Turizm alanının kapsamlı çevresel kalitesi sürdürülmeli ve gereksinimlere göre
geliştirilmelidir.
-
Turistik
alanların
pazarlanabilirliğinin
ve
popülerliliğinin
gelecekte
de
sürdürülebilmesi için bu alanlar korunmalıdır.
- Turizmin yararları, topluma hızlı bir biçimde yayılmalıdır. Tabana yayılan turizm
projeleri geliştirilmelidir.
- Yerel ekonomiler desteklenmeli ve güçlendirilmelidir.
- Sektör bileşenlerine ve halka sürekli danışmak yoluyla yöre halkının karar
mekanizmalarına katılımı sağlanmalıdır.87
Bu ilkeler değerlendirildiğinde sürdürülebilir turizm kalkınmasının gerçekte
kültürel ve çevresel değerleri koruyarak kullanmayı ve geniş kapsamlı bir katılımı
(yerelde ve ulusal düzeyde) amaçladığını görebilmekteyiz.
Günümüzde, doğa turizmi, düşük etkili turizm, yumuşak turizm, doğal yaşam
turizmi, yeşil turizm, çevreyle dost turizm, çevresel yolculuk, özel ilgi turizmi, uygun
turizm, sorumlu turizm, ortaklığa dayalı turizm, kırsal turizm, alternatif turizm ve
eko-turizm gibi adlarla anılan ve hepsinin de temelde dayandığı doğal kaynaklara
sorumlulukla yaklaşımı açıklayan turizm türlerinin hepsinin sürdürülebilir turizm
87
F. R. Özbey, a.g.e. s.9
70
yaklaşımına örnek oluşturabileceği düşünülebilir.88 Ancak sürdürülebilir turizm,
hangi turizm çeşidi olursa olsun, çevresel değerlerin turizmin temel öğesi olarak
korunmasını, turizm etkinliklerinin çevreye sorumlu bir biçimde yürütülmesini ve
turizmin ekonomik gelişmesi ile çevresel değerlerin korunması çabalarının
eşgüdümle yürütülmesi gerekliliğini içermektedir.
3.7. Alternatif Turizm ve Turist Tercihlerindeki Değişim
Sürdürülebilir turizmin bir uzantısı olan alternatif turizm ideal biçimiyle kitle
turizmine doğrudan zıt özelliklere sahip olan, yerel olarak kontrol edilen ve yerel
mimariye uyan bir turizm çeşididir. Alternatif turizm, arzu edilmeyen turizm olan
kitle turizminin karşıtı olarak değerlendirilirken, olumlu ekonomik etkiler sağlayan
ve çok az olumsuz etkilere neden olan ideal bir turizm çeşidi olarak da
görülmektedir.
Alternatif turizmin çıkış nedenleri üzerinde çeşitli görüşler bulunmaktadır.
Bunlar: kaynakların azalması ve niteliklerinin bozulması; sürdürülebilir turizm
anlayışının ortaya çıkması; turizmin bütün yıla yayılması anlayışının gelişmesi;
tüketicilerin klasik turizm anlayışından sıkılması ve farklı beklentilere girmesi;
tüketicilere farklı, heyecan ve tatillerin yaratılması olarak sıralanabilmektedir.89
Turist tercihlerinin alternatif turizm türlerine yönelmesini anlayabilmek için
turizm toplumdan bağımsız bir olgu olmadığı için küreselleşme sürecinde kapitalist
toplum dinamiklerinin dönüşümü ve turizm üzerine yansımaları çerçevesinde
88
89
N. Kahraman, a.g.e. s.88.
N. Erdoğan, a.g.e.
71
turizmin, hem bir üretim ve tüketim dizgesi, hem de sosyal ilişkilerin bir parçası
olarak üzerinde durulmasında yarar vardır.
Küreselleşen dünyada dolaşan sadece sermaye ve tüketim mallan değildir.
Tüm dünyayı dolaşan turistler de yeni dünya düzeninin bir parçasıdır. Burns ve
Holden'ın anlatımıyla "uluslararası turizm güneş banyosu yapmaktan ziyade kültürün
küreselleşmesinin önemli bir parçasıdır.90
Emeğin yeniden üretilmesi için toplumsal yaşamın çalışma ve boş zaman
olarak düzenlenmesi, ulaşım teknolojisindeki gelişim, ulaşımın hızlanması ve
seyahat maliyetlerinin düşmesi dünyada turizm talebinin artmasına neden olmuş,
böylelikle tur operatörlerinin ulaşım, konaklama ve eğlenceden oluşan paket turları
geniş kitlelere ucuza satması olanaklı hale gelmiş dolayısıyla kitle turizminin
temelleri atılmıştır.
Kitle turizmi Fordist üretim biçiminin bir parçası olan kitlesel tüketim
anlayışının bir yansımasıdır. Çünkü, Fordizmde kitlesel tüketim malları yine kitlesel
olarak üretilir; tüketicilerin sürekli ve giderek artan oranda harcama yapmaları
beklenir; bir iki üretici bütün pazarı denetim altında tutar, dolayısıyla tüketiciden çok
üretici egemenliği söz konusudur; ürün farklılaştırılması sadece üreticilerin çıkarı
varsa söz konusudur.91
90
S. A. Roney, “Fordizmden Post Fordizme Geçiş Sürecinin Turizme Yansımaları: Kitle Turizmi ve
Alternatif Turizm”, Anatolia: Turizm Araştırmaları Dergisi, Cilt:13, Sayı:1, 2002, s.11 )
91
a.g.e., s.12
72
John Urry, paket tatillerin büyük ölçekte tüketildiği kitle turizminden, küçük
turist gruplarına sunulan ve değişik tatil biçimleri öneren alternatif turizme geçişin,
fordizmden
post-fordizme
geçişle
açıklanabileceğini
belirtmiştir.
Tüketici
egemenliğinin arttığı bu yeniden yapılanma sürecinde ucuz paket turlar çerçevesinde
gidilen ve aynı özelliklere sahip tatil köyleri yerine; kültür turizmi, yeşil turizm,
sağlık ve spor turizmi gibi alternatif çekim alanları yaratılmaya başlanıldığını,
tüketicilerin bireyselleşmesi ve estetik ağırlıklı malların tüketimindeki artışın,
sunulan konaklama tesislerinin biçimini değiştirdiği ve standart tatil köylerinin yerini
giderek artan oranda, bireysel olarak oluşturulan, çevreyle uyumlu, küçük Ölçekli ve
özgün turistik işletmelerin aldığı üzerinde durmuş ve aşağıdaki tabloda post-fordist
tüketime doğru değişimi açıklamıştır.
Tablo.5. Post-Fordist Tüketime Doğru Değişim
Post-Fordist Tüketim
Tüketiciler giderek egemen duruma gelir
ve üreticiler çok daha fazla tüketici
yönelimli olmak zorundadır.
Tüketici seçimlerinin büyük değişikliği
Artan pazar bölünmesi
Tüketici deviniminin artışı
Her biri daha kısa ömürlü olan pek çok
yeni ürünün gelişimi
Kitlesel
olmayan
üretim/tüketim
biçimleri lehine artan tercihler
Tüketimin giderek daha az işlevsel
olması ve giderek daha fazla estetize
edilmesi
Turist Örnekleri
Bazı kitle turizmi biçimlerini (tatil
kampları ve ucuz paket tatiller)
reddedilmesi ve artan seçenek çeşitliliği.
Alternatif görünüm ve çekiciliklerin
çoğalması
Tatil tipinin çoğalması ve yaşam biçimi
araştırmasına dayalı ziyaretçi çekme
İletişim araçlarında alternatif tatiller ve
çekiciliklere ilişkin çok daha fazla
enformasyon
Modanın hızlı değişmesi nedeniyle turist
yerlerinin ve deneyimlerinin hızlı
dönüşümü
“yeşil turizm” ve tüketicilere göre
bireysel olarak oluşturulan dinlenme ve
kalacak yer biçimlerinin (kır evi otelleri
gibi) artışı.
Turizmin boş zamandan, kültürden,
parakende satıştan, eğitimden, spordan,
hobilerden “ayrımsızlaşması.
Kaynak: John URRY, Mekanları Tüketmek, Ayrıntı Yayınları, İstanbul,1999, s.207
73
Neyişçi de
turizm talebinde yaşanan değişimleri 1970 öncesi ve sonrası
olarak ikiye ayırmış; 1970 öncesinde sanayi alanındaki çalışanların istemleri yorgun
vücutlarının dinlendirilmesine yönelik olarak klasik kum-deniz-güneş üçlemesini
içeren turizmi Birinci Kuşak Turistleri;
1970 sonrası hizmetler sektörlerinin
çalışanlarının mental yorgunluklarının giderilmesine yönelik klasik tatil anlayışının
değişmesine yol açan turizm talebini de İkinci Kuşak Turist olarak değerlendirmiştir.
İkinci Kuşak Turist talebi klasik anlayıştan faklı olarak bu kez eko turizm, kültür
turizmi, özel ilgi turizmi, ornitoloji, foto safari, av turizmi vb. alanlarda turizme bir
çeşitlilik katmıştır.
Tablo.6. 1970 Öncesi ve Sonrası Turistler ve Turizmin Temel Nitelikleri
Birinci Kuşak Turizm (BKT) 1970 Öncesi
Turist Tipi
Turistik Tüketim (İstem) Biçimi
Sanayi sektörü çalışanı turist Güneş, kum, deniz ağırlıklı turizm
Bedensel yorgun turist
Otel merkezli turizm
Kent sever turist
Hat turizmi
Kitle turizmi
İkinci Kuşak Turizm (İKT) 1970 Sonrası
Turist Tipi
Turistik İstem (Tüketim) Biçimi
Hizmet sektörü çalışanı turist Doğa ve egzotik kültür ağırlıklı turizm
Zihinsel yorgun turist
Alan merkezli turizm
Kırsal sever turist
Satıh turizmi
Bireysel turizm
Kaynak : Tuncay Neyişçi, 'Ekoturizm Bakış Açısıyla Türk Turizminin Değerlendirilmesi', 1. Ulusal
Türkiye Turizmi Sempozyumu, İzmir-2000, s. 113.
Gelecek yılların eğilimleri ve tüketici profiline ilişkin olarak Dünya Turizm
Örgütü tarafından hazırlanan "Tourism 2020 Vision" araştırmasından elde edilen
bulgulara göre:
74
-
Turist tercihleri kutuplaşacak, yenilik ve çeşitlilik talebi artacak, konfor ve
macera motifleri ağırlıklı olacaktır. Ürün geliştirmede 3 S ’nin, yani denizkum-güneşin (sun-sand-sea) yerini 3 E, heyecan-eğlence-eğitim (excitingeducational-entertainment) temel unsurları alacaktır,
-
Bireylerin eğitim ve gönenç düzeyindeki yükselme artarak devam edecek ve
deneyimli seyyah grubu büyüyecektir,
-
Ortalama insan ömrünün artmasına paralel olarak emeklilik süresi uzayacak
ve tatile daha çok zaman ile daha fazla kaynak ayrılacak, 65 ve üstü yaş
grubundakilerin toplam turizm aktiviteleri içerisindeki yeri artacaktır,
-
Bekar ve çocuksuz çiftler seyahate ve eğlenceye daha fazla zaman ve kaynak
ayıracaklardır,
-
Ortalama çalışma süreleri kısalarak, tatile ayrılan süreler artacaktır,
-
Uluslararası turizm istemindeki büyüme sürecektir,
-
Varış noktaları birer moda ögesi gibi anlaşılacaktır,
-
Turistik ürün çeşitlendirilmesi ve güçlendirilmesi için imaj oluşturma pek çok
varış noktası için önde gelen koşul olacaktır,
-
Turizm sektöründe temiz ticaret ve sürdürülebilir turizm gelişimine yönelik
tüketici kampanyaları artacaktır,
-
Yıl içerisinde seyahat sayısı ve uzun mesafeli seyahatler artış gösterecektir,
-
Diğer sektörlerde olduğu gibi turizmde de artan rekabet, teknolojik yenilik,
hizmet kalitesi, tüketici bilinci ve tatmini gibi kavramları da beraberinde
getirerek turizm sektörünün kendini yenilemesine neden olacaktır,
-
Çevreye duyarlı turizm etkinliklerinin geliştirilmesi ve sürdürülebilir turizm
75
kavramının daha sık olarak gündeme gelmesi söz konusu olacaktır.92
Tüm bu değerlendirmeler göz önüne alındığında 21. yüzyılda turist
tercihlerinin kitle turizminden ziyade alternatif turizm türlerine doğru olacağı
görülmektedir. Bu kapsamda uluslararası alanda yoğun bir rekabetin yaşandığı
dünyada turizmden payını almak isteyen ülkelerin turizm politikalarını bu doğrultuda
biçimlendirmesi ve doğal ve kültürel çevre ile ilgili koruma ve geliştirme önlemlerini
en kısa zamanda alarak uygulamaya geçirmeleri gerektiği açıkça ortadadır.
3.8. Türkiye’de Sürdürülebilir Turizm
Ülkemizde genel turizm politikası olarak ödemeler dengesinin açık vermesi,
turizmin döviz kazandırıcı niteliğinin ön plana alınması, işsizlik sorununa kısa
dönemde çözüm getireceği gibi nedenlerle kitle turizminin desteklenmesi tercih
edilmiştir. Ancak, kitle turizminden kaynaklanan olumsuz etkiler nedeniyle, 1990’lı
yıllardan itibaren turizm politikalarında yapısal anlamda olmasa da bazı
değişikliklerin olmaya başladığından söz edebiliriz.
Özellikle kalkınma planlarımızda sürdürülebilir turizmden çok söz edilmese
de kış turizmi, termal turizm, yat turizmi, yayla turizmi ve kırsal turizm vb. gibi
değişik alternatif turizm türlerinin geliştirilerek, turizmin çeşitlenmesi, bütün ülke
coğrafyasına ve 12 aya yayılması gibi amaçlar belirlenmiştir.
92
9. Beş Yıllık Kalkınma Planı Turizm Özel İhtisas Komisyonu Raporu, s.5-6
76
Yedinci Beş Yıllık Kalkınma Planında, rekabet gücü yüksek ve verimli bir
turizm
ekonomisinin
geliştirilmesi,
yerel
halkın
ve
turistlerin
turizmden
beklentilerinin karşılanması, doğal ve kültürel değerlerin zenginleştirilerek
sürekliliğinin sağlanması turizm sektörünün temel amaçları olarak belirlenmiştir.
Turizmin mevsimlik ve coğrafi dağılımını iyileştirmek, dış pazarda değişen tüketici
tercihleri de dikkate alınarak yeni alanlar yaratmak amacı ile golf, kış, dağ, yayla,
termal sağlık, yat, karavan, kruvaziyer, kongre ve eğlence turizmini geliştirme
etkinliklerinin sürdürüleceği belirtilmiştir. Ayrıca planda Bölgesel Gelişme ve Fiziki
Planlama, Çevrenin Korunması ve Geliştirilmesi bölümlerinde sürdürülebilir
kalkınma ve çevre ilişkisinden ve eko-turizmden bahsedilmiştir.
Sekizinci Beş Yıllık Kalkınma Planında;
-
Değişen tüketici tercihlerini dikkate alarak geliştirilecek yeni alanlarda turizm
mevsiminin yılın tamamına ve turizmin, gizilgücü olan ancak bugüne kadar
yeterince ele alınmamış bölgelere yayılmasına yönelik önlemler alınması,
-
Turizmin mevsimlik ve coğrafi dağılımını iyileştirilmesi ve dış pazarlarda
değişen tüketici tercihleri de dikkate alınarak yeni potansiyel alanlar
yaratmak amacıyla golf, kış, dağ, termal, sağlık, yat, kongre turizmi ve eko
turizm ile ilgili yönlendirme etkinliklerinin sürdürülmesi,
-
Ayrıca kırsal alanda yaşayan nüfusun gelirini arttırmak ve işsizliği azaltmak
için yöresel gizilgücü bulunan; turizm, el sanatları, hayvancılık, dokumacılık
gibi alanlarda girişimcilerin desteklenmesi amaçlanmıştır.
En yeni kalkınma planı olan Dokuzuncu Kalkınma Planında da;
77
-
Tarım ve turizm başta olmak üzere, çevreye duyarlı sektörlerde ekolojik
gizilgüçün değerlendirilmesi,
-
Koruma-kullanma dengesinin gözetilmesi,
-
Turizm sektörünün ülkedeki gönenç ve gelişmişlik dengesizliklerini azaltıcı
doğrultuda yönlendirilmesi,
-
Turizm gizilgücü olan ancak bugüne kadar yeterince ele alınmamış yörelerde
turizm geliştirilerek ekonomik ve sosyal kalkınma sağlanması,
-
Sektörle ilgili tüm yatırımların doğal, tarihsel ve sosyal çevreyi kollayıcı,
koruyucu ve geliştirici bir yaklaşım içinde olmasına azami özen gösterilmesi
ilkeleri benimsenmiştir.
Dokuzuncu Kalkınma Planına uyumlu olarak da Kültür ve Turizm Bakanlığı
tarafından turizm sektöründe, kamu ve özel sektörün yönetişim ilkesi çerçevesinde
işbirliğini gündeme taşıyan ve stratejik planlama çalışmalarının yönetim ve
uygulamasına yönelik açılımlar sağlamasını amaçlayan, turizmin noktasal değil
bölgesel, durağan olmayan bir çerçevede geliştirilmesini olanaklı kılan “Türkiye
Turizm Stratejisi – 2023” hazırlanarak yürürlüğe konulmuştur.
Bu strateji belgesi ile ülkemizin önemi bir gizilgüce sahip olduğu kıyı turizmi
yanı sıra, alternatif turizm (sağlık ve termal turizm, kış sporları dağ ve doğa turizmi,
yayla turizmi, kırsal ve eko turizm, kongre ve fuar turizmi, kruvaziyer ve yat turizmi,
golf turizmi, v.b.) gibi alternatif turizm türlerinin de doğal, kültürel, tarihi ve coğrafi
değerleri koruma-kullanma dengesi içinde kullanarak geliştirileceği ve ülkemizin
turizmden alacağı payı arttırılacağı belirtilmiştir.
78
Türkiye varolan konumu ve olanaklarıyla pek çok alternatif sürdürülebilir
turizm türünün geliştirilmesine uygun bir ülkedir. Ancak, yapılması gereken
önceliklerin belirlenmemesi, varolan arz ve istem koşulları içerisinde öncelikle
geliştirilecek
turizm
türleri
için
kaynakların
tespiti
ve
bunların
sektöre
yönlendirilememesi beş yıllık kalkınma planlarında belirlenen amaçlara ulaşılmasını
engellemektedir.
3.9. Bölüm Sonu Değerlendirme
Dünyada ve ülkemizde turizmin yarattığı işlendirme, sağladığı döviz, ülkede
üretim çeşitliliğini artırma, bölgesel kalkınma ve genel olarak ekonomilere
kazandırdığı canlılık ve yaptığı olumlu etkiler bu bölümde ortaya konulmaya
çalışılmıştır.
Ancak, şu bir gerçektir ki turizm sektörü hammaddesi olan doğal
kaynaklara ve çevresel değerlere verdiği zararlar ve onlar üzerinde oluşturduğu baskı
nedeniyle üzerinde tekrar düşünülmesi gereken bir olgu haline gelmiştir.
Bu kapsamda, doğal, kültürel ve sosyal kaynakları uzun vadede güzelleştiren
ve koruyan, olumlu ve ılımlı bir tarzda ekonomik gelişme destekleyen sürdürülebilir
turizm etkinlikleri ile sosyo-ekonomik kalkınma ve çevresel değerlerin korunması
gerçekleştirilmelidir. Doğal, kültürel ve diğer kaynakların gelecekteki kullanımının
sağlayacağı yararlar için korunması, turizmin sosyo-kültürel sorunlar ya da ciddi
çevresel
sorunlar
yaratmaması
için
planlanması
ve
yöre
halkının
karar
mekanizmalarına katılımı sağlanmalıdır.
79
Doğal kaynakların azalması ve niteliklerinin bozulması; sürdürülebilir turizm
anlayışının ortaya çıkması, turizmin bütün yıla yayılması anlayışının gelişmesi,
tüketicilerin klasik turizm anlayışından sıkılması ve farklı beklentilere girmesiyle
ortaya çıkan alternatif turizm türlerine yönelik olarak, Türkiye’nin turizm politika ve
planlamalarında yeniden yapılanmaya gitmesi, küresel turistik ürün algılamalarında
ve tüketici davranışlarında gözlemlenen değişim eğilimlerini çok iyi değerlendirmesi
ve gerekli düzenlemeleri yapması gerekmektedir.
Ancak ülkemizde politik tercih olarak kitle turizminin ağırlıklı olarak
desteklenmesi, sürdürülebilir alternatif turizm türleri ile ilgili olarak bütüncül bir
politika ve uygulama alanı sağlanamamıştır. Bu nedenle ülkemizde öncelikli olarak,
ülkenin tamamı için ayrıntılı turizm envanteri çıkarılmalı, alternatif turizm ürünlerine
yönelik olarak yeni turizm alanları ilan edilmeli ve bu alanların mekansal planları
sürdürülebilirlik ilkeleri doğrultusunda hazırlanmalı, alternatif turizme hizmet
verecek turizm işletmeleri teşvik edilmeli, bu turizm türlerine yönelik yurt dışında
tanıtma etkinliklerinde bulunulmalı, alternatif turizm türlerinin geliştirileceği
bölgelerde halkın turizme bakış açısını değiştirmeye yönelik bilinçlendirme ve eğitim
çalışmaları yapılmalı, alternatif turizm türlerine ait yönetim organizasyonları
oluşturularak yöresel halkın da bu organizasyonlara katılımının sağlanması
gereklidir.
80
4. KIRSAL TURİZM
Bir önceki bölümde de belirtildiği gibi dünyada özellikle son elli yıllık
dönemde yaşanılan ekonomik, sosyal ve teknolojik gelişimler turizm kavramının
algılanmasında ve pratiğinde önemli değişime neden olmuştur. Bu değişim ve
dönüşüm turizm sektöründe sadece niteliksel ( turist sayısındaki artış, turizm
gelirlerindeki yükseliş, vb. ) olarak değil, aynı zamanda niceliksel (turizm isteminde
ve tercihlerinde) olarak da kendini göstermiştir.
Bu dönüşüm özellikle gelişmiş ülkelerde gittikçe yaygınlaşan ve genel olarak
alternatif turizm kapsamında ele alınan turizm etkinliklerinin artmasına neden olmuş
ve ekoturizm, kırsal turizm, yumuşak (soft) turizm ve özel ilgi turizmi gibi farklı
turizm türleri geleneksel kitle turizmine karşıt olarak doğayla bütünleşik ve doğaya
dost olması nedeniyle alternatif turizm adı altında değerlendirilmeye başlanılmıştır.
Özellikle kontrolsüz ve hızlı bir biçimde gelişen kentleşme ve sanayileşme
süreci ile birlikte doğa tahribatı ve fiziksel çevre koşullarındaki bozulma günümüz
insanını olumsuz yönde etkilemekte ve neslinin başlangıcından itibaren doğanın
içinde ve doğayla bütünleşik durumda olan insanın doğa ile olan karşılıklı bağını
zayıflatmakta ve hatta koparmaktadır. Bu nedenle artık doğaya dönüş gibi
kavramlardan söz edilir ve bu durum sorgulanır durumdadır.
Bu süreç insanların kent yaşamının getirdiği olumsuzluklardan kaçışında ve
değişiklik amacıyla sakinlik-sessizlik ve doğaya yönelik olarak turizm istem ve
tercihlerinin değişmesinde önemli bir rol oynamaktadır. Bu kapsamda ele alındığında
81
doğaya yönelik olarak değişen tercihler doğrultusunda turizm etkinliklerinin
yürütülebileceği
alanlara
yönelik
politikaların
oluşturulması,
planlanma
çalışmalarının yapılması ve uygulanması gereklidir.
Kırsal turizm de turistlerin, doğal ortamlarda tatillerini geçirmek ve değişik
kültürlerle bir arada olmak amacıyla kırsal bir yerleşmeye giderek, konaklamaları ve
o kırsal yerleşmeye özgü etkinlikleri izlemeleri ya da katılmalarıyla gerçekleşen bir
turizm türüdür.
Bu bölümde bir alternatif turizm türü olan kırsal turizmin, Türkiye gibi kırsal
nüfusu fazla olan, turizmde hızlı bir büyüme ve gelişme içerisinde olan ülkeler için
önemli bir sosyal ve ekonomik etkinlik alanı olduğu ortaya koyulması amaçlanmıştır.
Öncelikle kırsal turizmle ilgili kavramlara değinilecek ve literatürde değişik bakış
açıları ile ele alınan kırsal turizm ele alınacak ve kırsal turizmin dünyada ve
Türkiye’de gelişimi değerlendirilecektir. Daha sonra kırsal turizmin sosyal,
ekonomik ve çevresel boyutta olumlu ve olumsuz etkileri ele alınacaktır. Son olarak
da kırsal turizm politikaları ve kırsal turizmin planlanması ve ülkemizin kırsal turizm
gizilgücü irdelenerek, Türkiye için bir kırsal turizm modeli önerilmeye çalışılacaktır.
4.1 Kırsal Turizm: Tanım ve Kavramları
4.1.1. Turizm, Kırsal Alan ve Kırsal Kalkınma
Dünya geneline baktığımızda kırsal alanların nüfuslarında azalma ve
82
ekonomik ve toplumsal değişim gibi konularla karşı karşıya olduğu görülmektedir.
Yüzyıldan daha uzun bir süreden beri sanayileşme ve kentleşme kırsal toplumun
ekonomik ve sosyal durumunu değiştirmektedir. Özellikle son 40 yılda bu etkiler
yoğunlaşarak artmış, bunun sonucunda tarımsal gelirler azalmış ve kırsal alanda
işlendirme sorunları ortaya çıkmıştır.93 Bu sorunları çözebilmek için de kırsal
kalkınma kavramı üzerinde durulmaya başlanılmıştır.
Kırsal kalkınmanın ana amacı kırsal nüfusun gelir düzeyini arttırarak yaşam
standartlarını yükseltmektir. Bu bağlamda kırsal alanda işlendirmenin arttırılması,
insan kaynaklarının geliştirilmesi, kırsal nüfusun gelirini arttırıcı ekonomik
etkinliklerin desteklenmesi, yaşam kalitesinin iyileştirilmesi, etkili örgütlenme ve her
düzeyde katılımcılık önem taşımaktadır.94 Bu nedenle kırsal alan kalkınmasının
sadece kırsal alanda baskın ekonomik sektör olan tarım sektörünün gelişimi üzerinde
yoğunlaşan politikaların üretilmesinin yanında, kırsal sanayi ve içerisinde kırsal
turizmin de yer aldığı kırsal hizmet sektörlerinin geliştirilmesine yönelik politikaların
üretilmesi gerekmektedir.
Son yıllarda, kırsal alanlara yönelik yeni fırsatlar ortaya çıkmıştır. Doğa ve
peyzajın korunmasına, tarihi binalara ve geleneksel kırsal toplumlara verilen önem
artmış, kent yaşamının getirdiği olumsuzluklardan kaçış ve değişiklik amacıyla
doğaya yönelik olarak turizm istemi kırsal alanlara yönelmiştir.
93
94
OECD, Tourism Strategies and Rural Development, Paris, 1994, s.6
H. Akça, “Dünyada ve Türkiye’de Kırsal Turizm”, Standart Dergisi, Eylül 2004, s.62,63.
83
Kırsal alanların sosyo-kültürel, ekonomik ve çevresel yönden kalkındırılmasında kırsal turizmin önemli etkilerinin olacağı göz ardı edilemez. Bunlar
arasında kırsal alanlardaki altyapı, sağlık ve eğitim gibi hizmetlerin sayısında ve
kalitesindeki artış, kırsal alanlarda yaşayanlara yeni iş olanaklarının sağlanması,
turizmin gelişmesi sonucu gelirlerin artması, kırsal alanlardaki kadınların çalışma
yaşamına etkin olarak katılması ve gelir artışı sonucu yaşam standardının yükselmesi
gibi birçok etmen sıralanabilir.95
Dünya Turizm Örgütü’nün “2020 Turizm Vizyonu” yayınında, kırsal
turizmde turiste sunulan ürünlerin göreceli olarak hala sınırlı olduğu fakat
önümüzdeki beş ile on yıl içerisinde önemli derecede artacağı beklendiği
belirtilmiştir. Bu dönemde kırsal turizme kitlesel bir kayış beklenmemekte ise de
önümüzdeki dönemde kırsal turizmde gelişme trendinin yüksek olduğu açıkça
ortadadır.96
Doğal güzelliklerini, kıyılarını, denizlerini, tarihsel ve kültürel değerlerini,
hatta kentlerini bile turizmde pazarlayan ülkeler, kırsal coğrafi ortamların ayrılmaz
birer parçası olan kırsal yerleşmelerini de turizmde değerlendirmeye çalışmaktadır.
Ülkelerin bazıları kıyılardaki yoğun baskıyı azaltmak üzere kırsal turizme
yönelirken, bazıları da iç göçü önlemede, bölgelerarası gelişmişlik farklarını
azaltmada bu turizm türüne başvurmaktadır. Bir kısmı ise turizme sunabilecekleri
ortamların sınırlı olması nedeniyle gelir getiren yeni bir kaynak olarak kırsal turizmi
95
S. Ahişapoğlu, E. Çeltek, Sürdürülebilir Kırsal Turizm, Gazi Kitabevi, Ankara, 2006, s.10
World Tourism Organisation, Rural Tourism in Europe: Experiences, Development and
Perspectives, 2004, s.9
96
84
benimsemektedirler.97 Bu kapsamda değerlendirildiğinde, son yıllardaki turizm istem
ve eğilimlerindeki değişim ve kırsal kalkınma kavramının ele alınmasında bütüncül
bir yaklaşımın izlenmesi gerekliliğinin vurgulanışı kırsal alan, kırsal kalkınma ve
turizm arasındaki ilişkinin varlığını ve geliştirilmesine önem verilmesi gerekliliğini
göstermektedir.
4.1.2. Kırsal Turizm Kavramı
Günümüzde turistler, kitle turizmine katılmak yerine alternatif turizm
seçeneklerinde yer almayı tercih etmektedirler. İspanya’da yapılan “Geleceğin
Turisti” anketinin araştırma sonuçlarına göre geleceğin turisti olacak kişilerin kitle
turizmine katılmak yerine alternatif turizmi tercih edecekleri görülmektedir. Bunlar
çevreye duyarlı, kültürel ve yerel motiflere önem veren ve gittikleri mekânlarda
doğallık arayan kişiler olacaklardır. Farklı beklentiler ile turizm olayına katılacak
olan bu kişilerin gereksinimlerini karşılayacak olan turistik ürünlerin nitelikleri de
doğal olarak farklı olacaktır.98 Bu turist tipi incelendiğinde de kent yaşamının
olumsuz etkilerinden rahatsız olan ve sakin ve huzur dolu ortamlara gereksinimi olan
kişiler olduğu görülmektedir.
Kırsal alanlar; doğal ve kültürel yapılarıyla, özellikle kent insanının giderek
artan tatil gereksinimine geçmişten günümüze cevap vermeye çalışmaktadır. Kent
insanları, kırsal alanlara çoğunlukla; tatil amaçlı günübirlik ya da akraba-tanıdık
ziyaretleri için gitmektedir. Özellikle kırsal yaşam biçiminin çekiciliği, stres ve baskı
97
F. Soykan, “Kırsal Turizm ve Avrupa'da Kazanılan Deneyim”, Anatolia:Turizm Araştırmaları
Dergisi, Yıl: II, Türkçe-Eylül-Aralık, 2000, s.21
98
H. Tekeli, “Küresel Eğilimler Ülkemizin Turizm Pazarlamasını Olumsuz Etkilemektedir”, I.Ulusal
Türkiye Turizmi Sempozyumu Tebliğ Kitapcığı, İzmir, 2000, s.307
85
yaratacak sınırlamaların ve zorunlulukların olmayışı, buna karşın, kişilerin
kendilerini özgür hissetmesini sağlayacak olanakların varlığı, günümüzde gerek hafta
sonları, gerekse mevsimlik (yıllık) tatillerde bu ortamlara yoğun ziyaretleri
beraberinde getirmiş, böylece "Kırsal Turizm" denilen bir turizm türü doğmuştur.99
Kırsal turizm basit
olarak kırsal alanlara
yapılan seyahat
olarak
tanımlanabilir. Ancak, araştırmalar kırsal turizmin daha karmaşık olduğunu
göstermektedir. Kırsal alanlarda gerçekleştirilen turizmle ilgili, doğaya dayalı
etkinlikler, festivaller, kültürel etkinlikler, tarımsal turizm, el sanatları ürünleri
gösterilerini içeren örnekler Bulunmaktadır. Kırsal turizm bütün tarım turizmi
aktivitelerini, eğitici seyahatleri, sağlık turizmini ve ekoturizmi içeren çok yönlü
karmaşık bir etkinliktir.100
Dünya turizm literatürü incelendiği zaman uzmanlar tarafından kırsal
turizmin çiftlik turizmi (farm tourism), köy turizmi (village tourism), yayla turizmi
(highland tourism), tarımsal turizm (agro-tourism), ekoturizm (ecotourism) gibi
farklı isimlerle anlatıldığı görülmektedir. Bunun nedeni kırsal turizmin kapsamı
hakkında ortak bir görüşe sahip olunmamasıdır.101 Kırsal turizm bazı tanımlarda,
daha çok çiftliklere ve doğaya yönelik olarak yapılan, turistlerin çiftlik gezme, balık
tutma, ata binme, “trekking” (uzun ve zorlu yürüyüş) v.b. etkinliklere katıldıkları
turizm türü olarak ele alınırken, bazı tanımlarda da kırsal alanlardaki tüm turizm
99
F. Soykan, “Doğal Çevre ve Kırsal Kültürle Bütünleşen Bir Turizm Türü: Kırsal Turizm”,
Anatolia: Turizm Araştırmaları Dergisi, Yıl: 10. Türkçe-Mayıs-Haziran, 1999, s.68
100
M. Heater, “Planning for Growth? Re-thinking the Rural Tourism Opportunity”, s.1
<http://www.extension.usask.ca/cse/2001_archive/abstracts_papers/HeatherMair.pdf>, (Erişim
Tarihi:2302.2007)
101
K. Esengün, H. Akça, M. Sayılı, “Kırsal Alanların Kalkınmasında Kırsal Turizmin Rolü”, Standart
Dergisi, Şubat 2001, s.31
86
etkinlikleri olarak değerlendirilmiştir.
Kırsal turizm; genellikle boş vakit geçirme, rekreasyon ve çok az iş amaçlı,
aynı ülke ya da farklı ülkelerin kentli insanlarının kırsal alanları kullanımını
içermektedir. Bununla birlikte, bu basit tanım çok sayıda ayrı ve karışık önemli
farklılıklara işaret eder. Kırsal turizm, turistin sürekli ikamet ettiği evinden
kilometrelerce uzaktaki bir ülkede uzun bir tatil ya da birkaç dakikalık uzaklıktaki
kırsal alanda öğleden sonra gezisi şeklinde olabilir. Bu tatiller kent yakınında olma
ya da tura çıkmış olma, kültür ya da rahatlama, spor etkinliği gibi fiziksel
memnuniyet amaçlı ya da aile ve akrabaları ziyaret gibi duygusal amaçlı olabilir. Bu
farklılıklar kırsal turizmin tanımlanmasını ve genellenmesini zorlaştırmaktadır.102
Kırsal
turizmi
kavramsallaştırabilmek
için
kırsal
turizm
kavramını
merkezinde kırsal turizm toplumu bulunana ve birçok öğeyi kapsayan ve bileşeni
olan bir şekilde aşağıdaki gibi gösterebiliriz.
Şekil.2. Kırsal Turizm Kavramı
Kaynak: World Tourism Organisation, Rural Tourism in Europe: Experiences, Development
and Perspectives, 2004, s.13
102
S. Ahişapoğlu, a.g.e., s.14
87
Bütün bu yaklaşımlardan sonra, kırsal turizm için şu tanımlama denemesine
girişilebilir; Kırsal turizm, kişilerin doğal ortamlarda dinlenmek ve değişik
kültürlerle bir arada olmak amacıyla bir kırsal yerleşmeye gidip, orada konaklamaları
ve o yöreye özgü etkinlikleri izlemeleri ya da katılmalarıyla gerçekleşen bir turizm
türüdür.103
4.1.3. Kırsal Turizmde Yapılabilecek Etkinlikler
Kırsal alanda yapılabilecek etkinlikler nelerdir sorusu ve cevaplanması zor bir
sorudur. Çünkü kırsal turizm sadece tatil türü ile tanımlanabilen bir kavram değildir.
Kırsal turizm yapılan yerin doğal özellikleri, yeri, yönetim biçimi, orada yaşayan
kırsal toplumun yapısı ve başka birçok öğe kırsal turizmde yapılabilecek etkinliklerin
tanımlanmasında önemli rol oynarlar.
Ancak bu soruya cevap verilirken geniş bir bakış açısıyla değerlendirip kent
kır sürekliliği (urban-rural continiuum) kavramıyla değerlendirilecek olursa, birçok
tatil çeşidinin hem kırsal alanda hem de kentsel alanda geliştirilebileceği
görülmektedir. Bu durumda tatilciler hem kentsel hem de kırsal turizm etkinliğine
aynı gün içerisinde katılabilmektedir. Bu bakış açısıyla üretilmiş olan aşağıdaki
tabloda bu turizm etkinliklerini görebilmekteyiz.
103
F. Soykan, a.g.e., 1999, s.68
88
Tablo.7. Kent Kır Sürekliliği Bakış Açısıyla Kırsal Turizm
Özellikle Kırsal Tabanlı
Tatiller
Yürüyüş, tırmanış, macera
tatilleri, kano-rafting, çim
kayağı, kuş gözlemciliği,
doğa fotoğrafçılığı,
avcılık, bisiklet turları, ata
binme, kırsal miras
çalışmaları, kır manzarası
izleme, küçük köy/kasaba
turları, kırsal alan
gerektiren rahatlama
tatilleri, küçük ölçekli
konferanslar, kırsal
festivaller, nehir ve göl
balıkçılığı gibi kırsal alan
gerektiren sporlar,
tarımsal etkinlikler
Kırsal ya da Kentsel
Tabanlı Tatiller
Yüzme, deniz tatilleri, çim
kayağı, golf gibi kısmen
doğal yapıda insan yapımı
alanları gerektiren sporlar,
gurme turları, kültür
mirasına yönelik turlar,
doğal varlıkları koruma
tatilleri, eğitim amaçlı
tatiller, kültürel festivaller,
el sanatları, kampçılık, gezi
turları(sightseeing), küçük
ve orta ölçekli
konferanslar, deniz
balıkçılığı, Gemi ile
yolculuk
Özellikle Kentsel
Tabanlı Tatiller
Uluslararası spor
yarışmaları, kent turları,
alışveriş turları, deniz
tatilleri, çim kayağı, kültür
mirasına yönelik turlar,
hayvanat bahçeleri, sağlık
merkezleri, endüstriyel
turizm, büyük
konferanslar,
kumar/eğlence tatilleri
Kaynak: OECD, Tourism Strategies and Rural Development, Paris, 1994, s.16-17
4.2. Kırsal Turizmin Gelişimi ve Uygulamaları
4.2.1. Dünyada Kırsal Turizm
Kırsal turizm tamamıyla yeni bir kavram değildir. 19. yüzyılda gelişen ve
büyüyen endüstri kentlerinin stresine ve bakımsızlığına tepki olarak kırsal alanda
turizm etkinlikleri gelişmeye başlamıştır. Hatta bazı yazarlar kırsal alanın
romantikliğini eserlerine yansıtmıştır. Bu dönemlerde bazı demiryolu şirketleri de
yatırımlar yaparak bu gelişmekte olan turizm çeşidine hizmet vermiş ve kentsel
alanlarda yaşayanların kırsal alana daha rahat ulaşabilmelerini sağlamayı
amaçlamışlardır. Özellikle Alpler ve Amerikan ve Kanada Rockies dağları yapılan
89
demiryolu yatırımları ile kırsal turizmin ilk öncüleri sayılabilir.104
1970’lerden sonraki kırsal turizm biraz daha farklılaşmış ve kırsal turizme
katılan turist sayısında büyük artış yaşanmıştır. Bugün Amerikan nüfusunun %70’i
kırsal turizme katılmaktadır. OECD ülkelerinde de rakamlar küçük oranlarda değişse
de nüfusun büyük bir bölümü kırsal turizme katılmaktadır. Özellikle özel araç
sahipliğindeki artış ziyaretçilerin kırsal alana ulaşmasında sadece demiryolu
seçeneğini ortadan kaldırmış ve gelişimine katkı sağlamıştır.
Dünyada birçok ülkenin ulusal turizm yönetimi kırsal turizmin önemli ve
gelişen bir sektör olduğunu kabul etmesine karşın özellikle kırsal turizmle ilgili
istatistiki bilgi toplayan ülkelerin sayısının azlığından dolayı kırsal turizmin rakamsal
boyutları ile ilgili bilgilere ulaşmak oldukça zordur. Bu nedenle sadece bazı kırsal
alanlar için yapılmış olan çalışmalardan birtakım sonuçlar çıkarmak gereklidir.
Örneğin, Amerika’nın Wyoming, Montana ve İdaho eyaletlerinde kırsal turizmle
uğraşan işletmelerin sayısı 1985 yılında 5 iken 1992 yılında 90’a ulaşmıştır.
Avustralya’nın “Outback Queensland” bölgesinde ise düzenlenen yıllık raporlardan
ziyaretçi sayısının yılda %20 oranında arttığı görülmektedir.105
1980'lerin ortasında Avrupa Komisyonu'nun, Avrupa'da turizm alışkanlıkları
üzerine yaptığı bir araştırmada kırsal turizme olan eğilimler saptanmaya çalışılmıştır.
Bu araştırmaya göre; kırsal turizmin geliştiği ülkelerde genellikle insanların en az
1/3'ü tatillerini geçirmek amacıyla kırsal alanlara gitmektedir. Hollanda'da tatile
104
105
OECD, Tourism Strategies and Rural Development, Paris, 1994, s.7
A.g.e., s.8
90
çıkanların %39'u birinci tatil yeri olarak kırsal alanları seçmekte, İngiltere’de ise
nüfusun3/4’ü yılda en az bir kez kırsal alanları ziyaret etmektedir. Yine aynı
çalışmanın verilerine göre; Avrupalı turistin kırsal kesimde tatili tercih etmesinin
nedenlerinin başında doğal alanların çekiciliği ve bozulmamış ortamlar olmaları,
geçmişten izler taşımaları ve sıcak ilişkilerin kurulabilmesi gelmektedir. İyi eğitim
alınış, kültürlü, yüksek gelir grubunda yer alan kişiler tatillerini birkaç bölüme
ayırmakta, farklı yerlerde ve farklı turizm türlerine katılarak geçirmektedir. Bu
grubun tatillerinde kırsal turizme ayrılan süre her geçen gün artmaktadır. Kırsal
turizm çerçevesinde, Avrupa'da 1987 yılında, konaklamayla ilgili istatistiklere
bakıldığında, turistlerin en fazla; kır pansiyonları ve otellerde (%30), arkadaş evinde
(%21) ve kırsal kampinglerde (%16) konakladığı görülmektedir.106
Günümüzde kırsal alanlardaki ekonomik etkinliğin azalması, tarım
sektörünün içerisinde bulunduğu yeniden yapılanma süreci, kırsal sanayinin
küçülmesi, kırsal alanın kente göç vererek nüfusunun azalması gibi nedenlerle birçok
batı ülkesinde turizm kırsal alanların ekonomik ve sosyal yönden yeniden
yapılandırılması için alternatif bir kalkınma stratejisi olarak değerlendirilmektedir.
Örneğin Doğu Avrupa’da geçtiğimiz on yılda yaşanan olaylar, hızlı bir kırsal
işsizliği tetiklemiş ve turizm, kırsal alanlarda ekonomik gelişmeyi canlandıracak bir
katalizör, geri kalmış bölgelerin yaşayabilmesi için bir araç ve kırsal yerel toplumun
yaşam koşullarını geliştirecek bir etkinlik olarak belirlenmiştir.107
106
F. Soykan, a.g.e., 2000, s.22
J. Briedenhann, E. Wickens, “Tourism routes as a tool for the economic development of rural
areas—vibrant hope or impossible dream?” , Tourism Management, 25, (2004), s.71
107
91
Yukarıda da belirtildiği gibi, Avrupalılar kırsal turizmi, kırsal kalkınma
bazında, hatta bazı yörelerin kalkınmasında yönlendirici bir güç olarak düşündükleri
için, çok geniş çaplı bir örgütlenmeyle kırsal turizmi yönetmekte, çeşitli ulusal ve
uluslararası dernekler altında birleşmektedirler. Bunlardan biri olan Uluslararası
Kırsallık-Çevre Kalkınma Derneği (International Rural and Ecological Development
Assocıatıon:R.E.D) bünyesinde tarım-çevre-turizm adına sınırlar ötesi gruplarla
ortaklaşa seminerler düzenlenmektedir.108 Bu dernekler bünyesinde ülkelerin çeşitli
bölgelerindeki kırsal turizm ve uygulanan izlenceleri tanıtılmakta, tarım-çevre ve
turizmin karşılıklı etkileri araştırmaktadır.
Bu kapsamda, kırsal alanların kalkındırılmasında alternatif bir yaklaşım
olarak sunulan kırsal turizmin deneyimi ve ülkeden ülkeye değişen yönetim ve
uygulamalarını kırsal turizm alanında önemli ilerlemeler kaydetmiş kimi ülkeleri
değerlendirmekte yarar görülmektedir.
4.2.1.1. Fransa’da Kırsal Turizm
Fransa’da turizm sektörü 216.000 turizm işletmesi, sağlamış olduğu 2 milyon
işlendirme ve gayrisafi milli hasıladan almış olduğu %7’lik bir pay ve dünyadaki
turist sayısının %11’ini ülkeye çekmesiyle Fransız ekonomisinde önemli bir rolü
bulunmaktadır.109
108
S. Ahişapoğlu, a.g.e., s.29
World Tourism Organisation, Rural Tourism in Europe: Experiences, Development and
Perspectives, 2004, s.13
109
92
Fransa'da ilk kez köy evleri, 1951 yılında Alpes de-Haute Provence
bölgesinde turiste açılmış, yazın iki ayı boyunca köylülerin turistleri ağırlaması
sağlanarak, kırsal turizm gerçek anlamda başlamıştır. 1955 yılında devletten destek
almaya başlayan kırsal turizmde üçlü bir amaç gözetilmiştir:
-
Yeşil turizmi geliştirmek,
-
Köylülere ek gelir sağlayarak iç göçü önlemek,
-
Köylerin tarihsel mirasını restore ederek korumak.
Fransa'da kırsal turizmin 1950'li yıllardan itibaren bir ekonomik etkinlik
olarak desteklenmeye başlamasıyla, özellikle 1960'lardan sonra kırsal dünya ve tarım
için yeni bir şans kapısı açılmıştır. Son yıllarda kırsal alanların düzenlenmesinde
turizmden sosyal ve ekonomik açıdan en çok yararlanmak üzere, bir dizi izlenceler
devreye sokulmuştur. Ayrıca 1970’li yıllardan itibaren devlet ve yerel yönetimlerin
kırsal düzenleme konusunda uyumlu çalışmaları ve eşgüdüm girişimleri sonucunda;
Yeşil Tatil Köyleri kurulmuştur. Yine aynı yıllardaki çalışmalar sonucunda, ulusal ya
da bölgesel parklar (bu parklar, kırsal turizmin tamamlayıcısıdırlar), suyla ilgili
düzenlemeler (kent insanının dinlenme gereksinimi için kısa süreli tatillerinde
gidebileceği, göl ve baraj kıyılarında dinlenme-eğlenme tesislerinin kurulması gibi)
ile aile pansiyonları oluşturulmuştur.110
Fransa'da kırsal turizm, aile boyutunda mikro-işletmelerden başlayarak ulusal
boyuta varan çok iyi bir örgütlenme vardır. Sektör, çok sayıda yerel ve ulusal
federasyondan oluşmuştur. CPTR (Kırsal Turizm Daimi Konferansı) ise, kırsal
110
F. Soykan, a.g.e., 2000, s.23-24
93
turizm federasyonları ile kamu yönetimi arasındaki ilişkileri düzenleyen bir
girişimdir. Bu kırsal halk sektörü, Turizm Bakanlığı (politika), Tarım Bakanlığı
(agriturizm ve kırsal turizm) ve diğer Bakanlıkların (arazi düzenlemesi, projeler,
Öncelikli bölgeler, açık hava boş zaman sporları, sürdürülebilir turizm)
himayesindedir. Ülkede, 94500 kırsal otel yatağı, 50 bin kırsal konut, 30 bin misafir
evi, 37 bin tatil köyü, 28 bin turizm evi, 308 bin çadır yeri, kırsal turizme hizmet
vermektedir. Ülkede kırsal turizmi geliştirme politikası 4 eksende toplanmıştır:
-
Yerel halkı ve turisti buluşturmak,
-
Aktörleri yakınlaştırmak (federasyon üyeleri ve pazarlama aktörleri),
-
Girişimleri etkin kılmak
-
Sorumluları harekete geçirmek.111
Birçok ülkede olduğu gibi Fransa'da da kırsal turizmle ilgili istatistik verilerin
yetersiz olması nedeniyle, kırsal turizmin ve kırsal turizm etkinliklerinin genel turizm
içindeki yerini tam olarak belirlemek olanaklı değildir.
4.2.1.2. İtalya’da Kırsal Turizm
İtalya'nın Gelişmiş kuzey kesimi ile kırsal etkinliklere dayalı güneyi arasında
ikiye bölünmüşlük evvelki yıllarda oldukça güçlü idi. 1980 yılında aktif nüfusun
yalnızca %10'unun tarım kesiminde çalıştığı İtalya'da, 1960-1980 yılları arasında 5
milyon İtalya’nın topraklarını terk ettikleri belirlenmiştir. Bu toprak terki karşısında,
111
F. Soykan, “Avrupa’da Kırsal Turizme Bakış Açısı ve Kazanılan Deneyim”, II. Balıkesir Ulusal
Turizm Kongresi, Balıkesir, 2006, s.84-85
94
Ulusal Tarım ve Turizm Derneği kurularak, "Agri-tourismo (tarımsal turizm)" fikri
ortaya atılmış, tarımla uğraşanların evlerinin odalarını kiraya vermeleri, yerel
ürünlerini ticarileştirmeleri gibi amaçlar benimsenmiştir. İlerleyen yıllarda bazı
bölgelerden (özellikle Abruzzia) göçün yavaşladığı, çiftçilerin turistik işlere
yöneldikleri görülmüştür. Diğer taraftan bazı yerlerde (Tuscany, Umbria, Latium,
Liquria vb.) köy evleri ikinci konut olarak değişime uğramış ya da kırsal alanlara
yeni villalar yapılmıştır.112
Bugün İtalya'da kırsal turizm, çiftliklerle yakından ilişkili olduğu için daha
çok tarımsal turizm ya da çiftlik turizmi adıyla anılmaktadır. İtalya'daki çiftlik
turizmi uygulamalarından bir örnek vermek gerekirse; Latium bölgesinde bir
çiftlikte; ziyaretçilere çiftlik kampinginde konaklama, atla gezi, gölde balık avlama
olanakları sunulmaktadır. Çiftlik, turistlerin pazar günü yürüyüş yaptıkları, çok güzel
bir ortamda bulunmaktadır. Çiftlikte başlıca işlevsel binalar; tarihi 15. yüzyıla inen
büyük merkezi bir ev, hala dinsel törenlerin yapıldığı eski bir kilise, çiftlik
hayvanlarının etlerinin satıldığı bir kasap dükkanı ve geleneksel yemekler sunan 50
masalı bir restorandır. Ailenin böyle bir girişimde bulunma nedeni ise; gelir azlığı,
çiftlik ürünlerinin yerinde satılabilir özellikte olması, varolan kasap dükkanlarının
turistlerle eskiden beri kurmuş olduğu sıcak ilişkiler ve ağırlamaya uygun bir ortam
şeklinde açıklanmaktadır. Kısacası tarımsal turizm, çiftlik ürünlerini en iyi biçimde
değerlendirme aracı olarak görülmüş ve sonuçta başarıya ulaşılmıştır.113
112
113
F. Soykan, a.g.e., 2000, s.27
F. Soykan, a.g.e.,2000, s.27
95
İtalya'da kırsal turizm 1980'lerden sonra pek çok kişi tarafından
keşfedilmiştir. Kırsal turizmi, seçenlerin büyük kısmını yetişkinler oluşturmaktadır.
Onların da % 60'ını aileler meydana getirmektedir. Bu haliyle, İtalya'da kırsal turizm
"aile ile yetişkin turizmi" olarak açıklanabilir. 1986 yılında tarımsal turizm, 55.000
yatak kapasitesine sahipti ve bu turizm türüyle ilgili 6.000 çiftçiden 2.000'i, ikinci
etkinlik olarak turizmi sürdürüyorlardı. Bugün Tatil çiftliklerinin sayısı 13500, yatak
sayısı ise 150 bindir.
İtalya'nın agriturizmde en gelişmiş ve en ünlü bölgesi
Toskana'dır (3204 tatil çiftliği, ülkenin % 30 u). Turistlerin % 25 i yabancıdır
(Toskana'da % 50). Kırsal turizme 2004 yılında merkezi hükümet 441 milyon Euro
finansal destek vermiştir. Pazarlamada, e-pazarlamanın payı % 40 dır.114
4.2.1.3. İspanya’da Kırsal Turizm
İspanyada kırsal alanlardan özellikle Madrid ve Barselona gibi kentsel
alanlara göç sanayileşmiş Avrupa ülkelerindeki göç sürecinden daha sonra, 1950’li
yılların ortalarından 1980’li yıllara kadar görülmüştür. Kırsal turizm 1960’lı yıllarda
ucuz bir tatil çeşidi olarak görülmeye başlanılmış, bu dönemde binaların onarımı ve
konuklara verilen hizmetin kalitesinin arması için bazı yardımlar yapılmıştır. Ancak
İspanya kırsal turizmdeki gelişimin son 20 yıl içerisinde gerçekleştirmiştir. 1994
yılında 1074 olan kırsal turizm işletmesi, her yıl artarak 2003 yılında 6534’e
ulaşmıştır. Bu gelişimin altında yatan nedenler iki başlıkta değerlendirilebilmektedir;
-
Kırsal alanda karşılaşılan hızlı nüfus kaybını önlemek ve kırsal alandaki
nüfusu sürdürülebilir bir seviyede tutmak için kırsal turizmin hızlı bir
114
F. Soykan, a.g.e.,2006, s.84
96
biçimde kabul edilmesi ve yeni kırsal ekonomi Avrupa’nın diğer kısmında
olduğu gibi aile işletmelerine dayandırılması ve kırsal turizmle birlikte çiftlik
etkinliklerinin ve kırsal ekonominin çeşitlendirilmesinin amaçlanması,
-
Kitle turizminin özellikle İspanya gibi kitle turizmin önemli olduğu bir
ülkede çevre ve doğal kaynaklar üzerinde oluşturduğu olumsuz etkiler
hakkında çevreci bilincin oluşması.115
Özellikle 1990’dan sonra yayınlanan raporlarda da kırsal alandan kentsel
alanlara olan göçün azaldığı, kırsal ekonominin çeşitlendiği ve kırsal turizm
etkinlikleri ile kentte ve kırda yaşayan insanlar arasında olumlu yönde kültürel
alışveriş yapıldığı belirtildiğinden İspanya’da kırsal turizmin amacına ulaştığını
söyleyebiliriz.116
Yukarıda da belirtildiği gibi, İspanya'da gerçek anlamda plan ve projelerle
yürütülen kırsal turizm, kıyı turizmine alternatif olarak özellikle dağlık yörelerde son
yıllarda gündeme gelmiştir. Daha çok sosyo-ekonomik düzeyi orta katmandan yetişkinlere hitap etmektedir.
Kente göç nedeniyle nüfusu sürekli azalan, hayvancılığın egemen olduğu
Ribagorza ve Sabrarbe kantonlannda, göçü önlemek ve hayvancılığı geliştirmek
amacıyla, bu sorunlardan yola çıkılarak, yöreye ek etkinlikler getirilmesi
kararlaştırılmıştır. Öncelikli olarak da doğal kaynakların değerlendirilmesi
ereklenmiş ve çeşitli projeler üretilmiştir. Bunlardan biri dağ köylülerini turizme
115
G. Canoves, M. Villarino, G. K.. Priestley, A. Blanco, “Rural tourism in Spain: an analysis of
recent evolution”, Geoforum, 35, 2004, s. 762
116
A.g.e., s. 762
97
yönelterek yöreye kırsal turizmi sokmaktır. Bu çerçevede, biri teknik (muhasebe,
fransızca, kentleşme, animasyon, yasalar hakkında) diğeri deneysel (kırsal turizm
uygulama örneklerini tanıtma) olmak üzere iki yönlü kurslar düzenlenmiş, daha
sonra, eylem planlan hazırlanarak uygulamaya konmuştur. Sözgelimi, tanıtım,
yönetim, turistleri eğlendirme etkinliklerim planlama ile hizmet personeline dil,
mutfak ve el sanatları alanında eğitim verme çalışmaları yapılmıştır. Nihayet 1989
yılında 14 ev düzenlenerek, turizme açılmış ve projenin de işletme safhası
başlamıştır. 1992 yılında, evler, noel tatilinde, hafta sonlarında ve ağustos ayında
%100 dolmuştur.117
4.2.1.4. Almanya’da Kırsal Turizm
Almanya, tarım sektörü ile turizm sektörü arasındaki ilişkileri, tarımın
turizme getirdiği olanakları tarım sektörünün beklediği yararlarla en iyi bütünleştiren
ülkelerden biridir. Kırsal turizmin Almanya'da yaklaşık olarak 150 yıllık uzun bir
geçmişi vardır. 1873 yılında hizmetçiler ve 1914 yılında beyaz-yakalı olarak tabir
edilen işçiler için mükafat tatillerinin uygulanması sonucu turizm orta gelirli
vatandaşların yaşamının bir parçası haline gelmiştir. Bu kişiler tatillerini kentlere
yakın tepelik alanlarda kurulmuş köy ve kasabalardaki küçük otellerde ya da
çiftliklerde konaklayarak geçirmişlerdir. Akademisyenlerin kırsal turizme olan ilgisi
ancak 1950'li yıllara dayanmaktadır. Bu konudaki ilk makale dağlık alanlarda turizm
etkinliği ve bunun yöre çiftçisi üzerine etkisi ile ilgilidir. Tarıma az elverişli
alanlarda yaşayan bu çiftçiler, birim saat başına düşük gelir elde ettikleri için, kırsal
turizm yoluyla hizmet sektöründe genç nüfusa yeni iş olanakları sağlanarak
117
F. Soykan, a.g.e., 2000, s.29
98
gelirlerinin
arttırılması
ve
sonuçta
yaşam
standartlarının
yükseltilmesi
amaçlanmıştır.118
Almanya'da 1970'li yılların başında Gıda, Tarım ve Orman Bakanlığı'nın
özendirmesi sonucu kırsal turizme özellikle çiftlik turizmine olan ilgi giderek
artmaya başlamıştır. Birçok Avrupa ülkesinde kırsal turizm üzerine yapılan
çalışmaların büyük bir kısmı kırsal turizmin diğer biçimlerini dikkate almaksızın
daha ziyade çiftlik turizmi üzerinde yoğunlaşmıştır. Bunun sonucu olarak da 1980 ve
1990'lı yılların başında çiftlikler ve çiftçiler kırsal turizmin odağı haline gelmiştir.119
Almanya'da halen turist kabul eden 23 bin çiftlik olmasına karşın (bunların
1400'ü kalite belgesi almış durumda) turist ağırlayan çiftçi ailesi sayısının hızla
artmamasının başta gelen nedenleri; ailelerin bu konuda hazırlıklı olmamaları, yeni
yatırım gereksinimlerinin ortaya çıkması, turistlerin daha yukarı düzeyde konaklama
koşulları ve kullanabilecekleri ortak alanlar aramalarıdır. Almanya'da 184 bin yatak
kapasitelik bir kırsal turizm konaklama gizilgücü çiftçi ailesine ek gelir sağlamakta,
yılda 100 gün geceleme olanağı sağlayan çiftlikler ekonomik bakımdan verimli
olmaktadır.120
4.2.1.5. İngiltere’de Kırsal Turizm
İngiltere'de kişilerin kırsal turizm ve günübirlik kırsal rekreasyonel
118
H. Şanlı, Turizm ve Tarımsal Faaliyetlere Bünyelerinde Birlikte Yer Veren İşletmelerin
Ekonomik Analizi: Nevşehir İli Avanos ve Ürgüp İlçeleri Örneği, Basılmamış Yüksek Lisans
Tezi, Ankara Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, 2004, s.46
119
K. Esengün, ve diğerleri, a.g.e., s.31
120
H. Şanlı, a.g.e., s.47
99
etkinliklere katılma oranı çok yüksektir. 1991 yılı rakamlarına göre, her dört
İngiliz’den üçü, kısa ya da uzun tatillerinde (boş zamanlarında) kırsal alanlara
gitmiştir. Kırsal turizmde çiftliklerin kullanılması hayli yaygındır. 1990 yılında bu
oran % 20'dir. Çiftliklerin % 9.5'i tam konaklama hizmeti vermekte, % 5.5'i boş
zaman etkinlikleri sunmakta ve % 4.5'inde ise binicilikle ilgili hizmetler verilmektedir. İngiltere'de kırsal alanlarda gerçekleştirilen bir diğer turizm türü de akarsu
turizmidir. Ayrıca, İskoçyalılar çok sayıda ulusal ve bölgesel doğa parkını yeşil
turizme açarak, hafta sonu yürüyüşçüleri ya da kısa süreli konaklamaya gelenler için
sınırsız olanaklar sunmaktadır.121
İngiltere'de 1993 yılında, Nisan-Ekim aylan arasında kırsal alanlara 590
milyon ziyaret yapıldığı, yıllık rakamın ise 1 milyar ziyareti bulduğu açıklanmıştır.
Yatak
+
kahvaltı
(breakfast)
modeliyle
yaklaşık
107.000
kırsal
yatak
kullanılmaktadır. 1991'de yılda 140 günden fazla açık kalan bu tip evlerin özel bir
vergiyle devlete bağlanması uygun görülmüştür. İngiltere'de bazı görüşler, kırsal
turizmin doğayı tahrip ettiği yönündedir. Zıt görüşte olanlar ise; kırsal turizmin çok
az alan kullandığını, buna karşın çok fazla gelir getirdiğini savunmaktadır. Nitekim,
Devon kenti kırsalında 1973 yılında tarımda 2.250 kişi işlendirilmişken daha sonra
kırsal turizm yoluyla işlendirme 38.800 kişiye ulaşmıştır.122
4.2.1.6. Yunanistan’da Kırsal Turizm
Yunanistan’ın dağlık ve az gelişmiş yörelerinin sahip olduğu turizm
121
122
F. Soykan, a.g.e., 2000, s.30
A.g.e., s.31
100
olanaklarını değerlendirmek ve aynı zamanda buralarda yaşayan kişilerin yaşam
standartlarını yükseltmek için kırsal turizm desteklenmektedir. 2000 yılı verilerine
göre Yunanistan’da turizmle uğraşan 891 çiftlik bulunmaktadır. Bu tarım
işletmelerinin %35,7’si sadece konaklama hizmeti, 46,2’si konaklama ve kahvaltı, ve
%6,7’si konaklama+kahvaltı+öğle yemeği hizmeti vermektedir. Geriye kalan
%11,4’ü
ise
gelen
ziyaretçilere
ortak
mutfağı
bulunan odalarda
hizmet
vermektedir.123
2003 yılında Fransa-Yunanistan ortaklığında, kırsal alanlarda ilk kez, küçük
kapasiteli geleneksel konaklama birimlerinden oluşan "GUESTINN" konaklama ağı
yaratılmıştır. Bu ağda, ülkenin toplam 13 bölgesinin 9 unda 42 üyeye sahip, 357 oda
ve 1010 yatak yer almaktadır. Konaklama biçimleri çeşitli türdedir: geleneksel
pansiyon, konuk odası, geleneksel stüdyo tipi apart evler, eski geleneksel ev,
geleneksel otel ve çiftlik evi. Guest Inn'in felsefesinde; otantiklik, çevre, kalite ve
sıcak ilişkiler yatmaktadır. Kaliteyi 4 kriter temsil etmektedir: dostça karşılama, basit
ama konforlu ortam, yerel mimariye saygı, otantizm ve sakinlik içeren bir çevre.124
Avrupa birliğine üye ülkelerde kırsal turizmin geliştirilmesi ve kırsal
alanların kalkındırılması amacıyla LEADER izlencesi kapsamında önemli çalışmalar
yapılmaktadır.
Bu kapsamda Yunanistan tarafından hazırlanan kırsal turizm izlencesi ile ;
- Kırsal nüfusun çalışma ve yaşam koşullarının iyileştirilmesi,
123
124
H. Akça, “Dünyada ve Türkiye’de Kırsal Turizm”, Standart Dergisi, Eylül 2004, s.65
F. Soykan, a.g.e., 2006, s.84
101
- Kırsal nüfusun devamlılığının sağlanması
- Kırsal alanda yeni ekonomik etkinliklerin oluşturulması,
- Kırsal gelirin arttırılması,
- Kırsal kadının sosyal ve ekonomik rolünün desteklenmesi,
- Yöresel el sanatları ve geleneksel tarımın desteklenmesi
- Çevrenin korunması
- Mimari ve kültürel mirasın korunması
gibi amaçlara ulaşılması amaçlanmaktadır.125
4.2.2. Türkiye' de Kırsal Turizmin Gelişimi
Türkiye’de kırsal turizm denildiğinde çoğunlukla doğa yürüyüşleri ve doğa
sporlarını içeren açık hava ve rekreasyon etkinlikleri, alışveriş ve günübirlik yeme
içmeyi kapsayan günübirlik köy ziyaretleri anlaşılmaktadır. İstanbul ve İzmir gibi
büyük kentlerin çevresinde, Muğla ve Antalya gibi turistik merkezlerde, Bursa ve
Kastamonu (Safranbolu) gibi tarihi ve kültürel zenginliklere sahip yerleşim yerlerinin
çevresinde, antik kentlerin yakınlarındaki köylerde bu yönlü bir kırsal turizmin
geliştiği görülmektedir.126
Bu konuda ilk örnekler 1980'li yıllarda görülmüştür. İskandinav pazarına
egemen olan Tursem Seyahat Acentesi kitle turizminin yanı sıra uzman tur
operatörlüğü etkinliklerine de girişmiş ve Karadeniz Bölgesinde Ordu ılının çeşitli
köylerinde bulunan köylüler ile anlaşarak konukların bir haftadan üç haftaya kadar
125
126
H. Akça, a.g.e., s.65
A.g.e., s.67
102
değişen süreler içerisinde köy evlerinde ailelerin birer bireyi olarak kalmalarını
sağlamıştır. Bu kapsamda gelecek olan turistlere kendi ülkelerinde kış ayları boyunca
Türkçe dersleri de verilmiştir. TURSEM'm (1997) iflasından sonra uzun süre bu
konuda çalışan başka bir seyahat acentesi olmamıştır.127
Türkiye'de kırsal turizm, yayla turizmi, eko turizm ve macera turizmi
başlıklarında kamu ve özel sektör tarafından geliştirilmektedir. Ancak, kırsal turizm
denilince ülkemizce öncelikle yaylalar gelmektedir. Kültür ve Turizm Bakanlığınca
dünyadaki turizm tercihlerinde meydana gelen değişime koşut olarak 1990 yılında
“Yayla Turizmi Projesi” başlatmıştır. Proje kapsamında Karadeniz Bölgesi ve
Toroslar’da 26 adet yayla belirlenerek turizm merkezi kapsamına alınmıştır.
Çalışmalar halen ülke genelinde devam etmektedir. Bakanlık, yayla turizminde,
ülkemizin kendine özgü doğal ve kültürel değerleri olan yaylaların ve yayla
yaşamının, koruma ve kullanma dengesi dikkate alınarak turizm etkinlikleri içinde
değerlendirilmesini amaçlamıştır.
Ülkemizde, son yıllarda yerel yönetimler ve sivil toplum örgütleri de kırsal
bölgelerin tarihi, doğal ve kültürel değerlerini yerli ve yabancı turistlerin ilgisine
sunarak kırsal turizmden yararlanma çabaları içerisindedirler. Bunlardan birkaçını
aşağıda özetleyebiliriz:
-
Ürgüp Belediyesi Kapadokya yöresinin kırsal yaşamını tanıtmak amacıyla 50
milyon dolar bütçeli bir projeyi gerçekleştirmeye karar vermiştir. Bu proje
kapsamında yerli ve yabancı turistler köy düğünlerine katılacak, geleneksel
köy yemeklerini pişirecekler, inek ve koyun sağarak kırsal yaşamın içerisinde
127
S. Ahişapoğlu, a.g.e., s.31
103
yer alacaklardır.
-
Ortahisar Belediyesi Kızılçukur Vadisinde güneşin doğuş ve batışını turistlere
izletmek amacıyla turlar düzenlemektedir. Her yıl bu turlara yaklaşık 30.000
kişi katılmaktadır.
-
Kış döneminde Akdeniz, Marmara ve Ege Bölgelerindeki köylerde
geleneksel deve güreşleri düzenlenmektedir.
-
Son yıllarda bazı turizm acenteleri İpek Yolu güzergahında turlar
düzenlemektedir.
-
Erzincan ve Muğla’nın kırsal alanlarında profesyonel yamaç paraşütü
yapılmaktadır.128
Buğday Ekolojik Yaşamı Destekleme Derneği tarafından Birleşmiş Milletler
Kalkınma Programı (UNDP) Küresel Çevre Fonu (GEF /Global Environment
Facility) Küçük Destek Programı (SGP/Small Grants Programme) desteğiyle
yürütülen TaTuTa (Ekolojik Çiftliklerde Tarım Turizmi, Gönüllü, Bilgi ve Tecrübe
Takası) Projesi çerçevesinde www.tatuta.org adresinde hizmete giren internet
sayfasında Türkiye'nin farklı bölgelerindeki 32 ayrı noktada yer alan 69 çiftliğin
ayrıntılı bilgileri yer almaktadır. Bu çiftlikler Ekolojik Çiftlik Ziyaretleri dizgesine
dahil edilmişlerdir.
Bu projeyle;
-
Ekolojik yaşam hareketinin içerisindeki gruplar ve bireyler arasındaki
128
H. Akça, “Assessment of Rural Tourism in Turkey Using SWOT Analysis”, Journal of Applied
Sciences, 2006, Volume: 6, Issue: 13, s.2838
104
iletişimi güçlendirmesi,
-
Ekolojik üretimin öncelikle kırsal nüfus için, doğal döngülerle dost, sürekli
bir yaşamsal kaynak oluşturması yönünde sağlıklı örneklerin oluşturulması,
-
Kentte yaşayan insanların ekolojik çiftliklerdeki yaşamı deneyimleyerek,
ekolojik yaşam ile ilgili sorumluluklarını içselleştirmesi ve böylece günlük
yaşamında daha fazla uygulamaya sokması,
-
Tüketici ve üretici etkinliklerinde ilk elden ekolojik yöntem, deneyim ve bilgi
paylaşımı,
-
Doğa dostu üretim ve tüketim modellerinin desteklenmesi yoluyla, toprak,
hava su kalitesinin, biyolojik çeşitliliğin, iklimlerin ve diğer doğal döngülerin
sağlıklı bir biçimde sürdürülmesine katkı amaçlanmıştır.129
İnternet sayfasında yer alan harita yardımıyla çiftliklerin bulunduğu
bölgelerden ziyaret dönemi, ziyaret türü belirlenerek başvuru yapma olanağı
sağlanmaktadır. Sayfada TaTuTa sisteminde yer alan ekolojik çiftliklerin konumu,
ulaşım, iletişim, konaklama vb. özelliklerinin yanı sıra mevsim ve aylara göre
çiftlikte yardıma gereksinim duyulan işler (budama, fidan dikimi, ürün toplama, salça
yapımı, hayvan bakımı vs.) hakkında da ayrıntılı bilgiler yer almaktadır. Sayfada
ayrıca TaTuTa projesinin yürütücüsü Buğday Derneği ile birlikte, eğitim alan
çiftliklerin, bu çiftliklere konuk olacak gönüllü ve ziyaretçilerin sorumluluklarına da
yer verilmektedir.
129
<https://www.bugday.org/tatuta/kilavuz.php>, (Erişim Tarihi: 07.05.2007)
105
Şekil.3. Tatuta Çiftliklerinin Bulunduğu Bölgeler
Kaynak: <www.bugday.org/tatuta/> (Erişim Tarihi: 07.05.2007)
Doğu Anadolu Kalkınma Programı (DAKAP), Doğu Anadolu Bölgesi'nde
katılımcı kırsal ve kentsel kalkınma modelleri geliştirmeyi amaçlayan bir
Sürdürülebilir İnsani Gelişme Programı, 2001-2006 yılları arasında uygulanmıştır.
Bilindiği gibi, Doğu Anadolu Bölgesi, sosyo-ekonomik bakımdan Türkiye'nin en az
gelişmiş bölgesidir. Avrupa Birliği (AB) ve Devlet Planlama Teşkilatı (DPT)
tarafından belirlenen 12 NUTS-1 bölgesi arasında Kuzeydoğu ve Güneydoğu
Anadolu Bölgeleri ile Doğu Karadeniz Bölgesi en düşük sosyo ekonomik
göstergelere sahip bölgeler olarak ortaya çıkmaktadır. Bu bölgeler, özellikle kişi
başına düşük gelir düzeyi, tarım sektöründe hala yüksek bir nüfus oranı, endüstriyel
bir temelin oluşmaması, yüksek bir dışa göç oranı ile dikkat çekmektedir. Sağlık,
eğitim, ulaşım gibi temel sosyal hizmetler ve fiziki altyapı bakımından da bu
bölgeler, ülkenin görece gelişmiş diğer bölgelerinden oldukça geri durumda
bulunmaktadır.
106
Beş Yıllık Kalkınma Planlarında biçimlendirilen politikalar ve önlemlere, son
yirmi yılda Bölge’nin farklı yörelerinde uygulanan kalkınma projelerine rağmen,
Bölge'nin diğer bölgelerle arasındaki gittikçe artan gelişmişlik farkı konusunda
önemli bir iyileşme sağlanamamıştır. Türkiye'deki bölgesel eşitsizlikler, halen Doğu
Anadolu Bölgesi aleyhine derinleşmektedir.
DAKAP’ın amaçlarına ulaşmada seçilen yaklaşım, bölgesel eşitsizlikleri bir
bütün olarak azaltma amacına yönelik şu üç odak alanı içermektedir:
-
Tarımda ve geleneksel olmayan sektörlerde verimlilik, yatırım ve işlendirme
olanaklarının artırılması;
-
Kırsal
toplulukları
güçlendirmek
için
katılımcı
yerel
yönetimin
özendirilmesi, yerel iletişim ağlarının güçlendirilmesi ve
-
Kırsal toplumun temel sosyal hizmetlere ulaşımını geliştirmek için sosyal
yapıyı güçlendirilmesi.130
İzlenceyi başlatmak ve her bir odak alanının gerektirdiği etkinlikleri
uygulamak için özel olarak tasarlanmış birçok proje, Program Eşgüdüm Birimi ve
Sivil Toplum Kuruluşları tarafından geliştirilmiş ve uygulamaya konulmuştur.
İzlence üç temel alt proje ve çok sayıda kalkınma girişiminden oluşmaktadır.
Bunlar;
130
-
Doğu Anadolu Katılımcı Kırsal Kalkınma Projesi
-
Doğu Anadolu Girişimciliği Destekleme Projesi
<http://www.dakap.org.tr/turzim.htm>, (Erişim Tarihi: 09.05.2007)
107
-
Doğu Anadolu Turizmini Geliştirme Projesi
-
Diğer Toplumsal Kalkınma Girişimleri131
DAKAP kapsamında, 2003 yılı sonunda başlatılan "Doğu Anadolu Turizmini
Geliştirme Projesi, konu olarak kırsal turizmi pilot alanı olarak da, Çoruh Nehri
Havzası'nın Erzurum'un İspir ve Artvin'in Yusufeli İlçeleri sınırları içinde kalan
bölümü belirlenmiştir. Proje etkinlikleri, İspir ve Yusufeli İlçe Merkezleri ile turizm
gizilgücü yüksek olan seçilmiş belde ve köylerde yoğunlaştırılmıştır.
Projenin temel amacı, İspir ve Yusufeli ilçeleri ve köylerinin kırsal turizm
için bir varış noktası haline getirilmesi çabalarına destek vermektir. Bu amaca uygun
olarak, projenin genel amacı DAKAP'ın "bölge kalkınma çabalarına katkıda
bulunma" görevini turizm alanına taşımak ve bu çerçevede Çoruh Vadisi'ndeki doğal
ve kültürel zenginliklerin turizm amaçlı kullanımını sağlayacak katılımcı ve
sürdürülebilir bir model geliştirmektir.
Bu genel amaca bağlı kalarak projenin ayrıntılı amaçları aşağıdaki gibidir:
-
İnsan temelli, sürdürülebilir ve toplumun dezavantajlı (özürlüler, düşük
gelirliler, gençler, kadınlar, vb.) kesimlerinin yararını gözeten bir kırsal
turizm kalkınma modeli geliştirmek,
-
Bölge
de
turizm
kalkınmasını,
katılımcılık
ve
yönetişim
ilkeleri
doğrultusunda taşıyacak yapıların geliştirilmesini desteklemek,
-
İstihdam arttırma yanında, hizmet kalitesini iyileştiren, katma değer arttırıcı,
çevreye saygılı ve yenilikçi turizm odaklı girişimleri desteklemek,
131
<http://www.dakap.org.tr/turzim.htm>
108
-
Turizm gizilgücünü belirleme, turistik ürün geliştirme ve pazarlama
alanlarında temel çalışmalar yapmak.132
Bu amaçları gerçekleştirmeye yönelik olarak da Proje Döngü Yönetimi
Eğitimleri ve Proje Hazırlama Danışmanlığı, Temel ve ileri mesleki eğitim,
Paydaşlar ve toplum önderlerine eğitim gezileri gibi eğitim etkinlikleri, başta
bölgenin turizm zenginliklerinin ayrıntılı bir dökümünü çıkarma ve bunların
pazarlanmasına yönelik bağlantıları kurma yanında çeşitli ürün geliştirme
etkinlikleri, bölgenin tanıtılmasına yönelik olarak tanıtım etkinlikleri ve çeşitli
örgütlenme etkinlikleri proje kapsamında gerçekleştirilmiştir. Bu proje ile ilgili
olarak belirlenen amaçların henüz tam olarak gerçekleştirilmemiş olması nedeniyle
projenin 2007 yılı başından itibaren sürdürülmesi kararlaştırılmıştır.133
Kırsal turizm konusunda yöresel yapılan çalışmalar da ülkemizde kırsal
turizmin gelişimi ve kırsal turizme bakış açısını değerlendirmede büyük önem
taşımaktadır. Örneğin, Hasan ŞANLI tarafından, Nevşehir İli Avanos ve Ürgüp
ilçelerinde, tarım ve turizm etkinliklerine bünyelerinde birlikte yer veren 7 köydeki
55 tarım işletmesinin ekonomik analizi yapılmış ve turizmin aile gelirine katkıları
araştırılmıştır.
Araştırmanın başlıca bulguları şöyle özetlenebilir;
-
İncelenen işletmelerde, turizm etkinliğinin toplam aile geliri içindeki payı %
16,22 olduğu, Nevşehir İli Avanos ve Ürgüp ilçelerinden toplanan verilerin
132
133
<http://www.dakap.org.tr/turzim.htm> (Erişim Tarihi: 27.05.2007)
A.g.e.
109
ekonomik analizinden çıkan sonuca dayanarak ilçelerde her iki etkinliğe
(tarım ve turizm) yer veren işletmelerin turizmi alternatif olarak değil
tarımsal üretim için tamamlayıcı bir gelir kaynağı olarak görmeleri gerektiği
ortaya çıkmaktadır.
-
İşletmecilerin ortalama 17 yıldan beri yörede hem turizm, hem de tarımsal
etkinlikleri bir arada yaptıkları tespit edilmiştir. Turizme başlama amaçlarını
işletmecilerin % 76,40'ı ek gelir kaynağı elde edebilmek, % 23,60'ı ise geçim
kaynağı olabilirliğini tespit edebilmek olarak vurgulamışlardır.
-
İşletmecilerin, yörede turizm etkinliklerinin bireysel olarak ekonomik
yaşamlarına katkısı konusundaki görüşleri alınmıştır. İşletmecilerin %
89,10'u bu konuda olumlu bir etki olduğunu söylerken, % 10,90'ı ise kendi
gelirlerinde, herhangi bir olumlu etkisi olmadığını belirtmişlerdir. “Ekonomik
gelişme oldu” yanıtını veren işletmecilerin % 42,50'si gelirlerinin ve
tasarruflarının arttığını, % 39,40'ı bunun yanında tüketim harcamalarının ve
gönencin de yükseldiğini belirtmişlerdir.
-
Tarım ve turizm etkinliklerinin birlikte yapılmasının ne gibi avantajları
olduğu sorulmuş, işletmecilerin, % 56,30'u kırsal turizmden elde edilen
gelirin tarımsal aile gelirine katkıda bulunduğunu, % 18,10'u kırsal turizmden
elde edilen gelirin tarımsal aile gelirine katkıda bulunmasının yanı sıra
tarımsal etkinlikler nedeniyle ortaya çıkacak risk ve belirsizlikleri turizm
geliriyle güvence altına almaya çalıştıklarını, % 16,30'u sadece tarımsal
etkinlikler nedeniyle ortaya çıkacak risk ve belirsizlikleri turizm geliriyle
garanti altına almaya çalıştıklarını belirtmişlerdir.
110
-
Araştırma bölgesinde etkinlik gösteren işletmecilere kırsal turizmin Ürgüp ve
Avanos'ta tarım sektöründe bir gerilemeye neden olup olmadığı da sorulmuş
ve işletmecilerin % 72,80'i gerilemeye neden olduğunu, % 27,20'si ise
herhangi bir gerilemeye neden olmadığını belirtmişlerdir. Gerilemeye neden
oldu diyen işletmecilerin % 85,00'ı turizm gelirlerinin gün geçtikçe daha
cazip hale geldiğini savunmuşlar, % 15,00'ı ise turizmden daha kolay para
kazanıldığını, tarımın gerilediğini vurgulamışlardır. "Gerilemedi" cevabını
verenlerin tamamı ise; tarımı meslek olarak görenlerin turizme ileri düzeyde
önem vermedikleri için turizmi ek gelir getiren bir uğraş olarak gördüklerini
savunmuşlardır.134
4.2.2.1. Turizm Politikalarımızda Kırsal Turizmin Yeri
Ülkemiz turizm politikalarında özellikle kırsal turizm kavramı için geliştirilen
uygulamalar bulunmamaktadır. Anayasal ve yasal düzenlemelerde, siyasal parti
izlencelerinde ve hükümet izlencelerinde kırsal turizm kavramı yer almamıştır.
Ancak, her ne kadar kavrama ilişkin politikalar üretilmemişse de Beşinci Beş Yıllık
Kalkınma Planı’ndan itibaren kalkınma planlarında doğal, tarihi, arkeolojik, kültürel
varlıkların korunması ve turizmin mevsimlik ve coğrafi dağılımını iyileştirilmesi ve
dış pazarlarda değişen tüketici tercihleri dikkate alınarak kış, av ve su sporları,
festival, sağlık, termal ve gençlik turizmi gibi alternatif turizm gizilgücünün
değerlendirilmesi gibi kırsal turizmle ilişkilendirilebilecek politikalara rastlamak
olanaklıdır.
134
H. Şanlı, a.g.e., s.46
111
Bununla birlikte, Dokuzuncu Beş Yıllık Kalkınma Planı, Kırsal Kalkınma
Politikaları Özel İhtisas Komisyonu Raporunda kırsal turizme özel bir önem
verilerek, tanımlanmış, kırsal alanların kalkınmasında kırsal turizmin olumlu
etkisinin olduğu belirtilmiştir. Raporun temel amaç ve politikalar yönelik öncelikler
ve önlemler bölümünde;
-
Kırsal turizme yönelik mesleki eğitim ve danışmanlık hizmetlerinin
başlatılması ve kırsal turizm ağının kurulması,
-
Uygun yörelerde kırsal turizm gizilgücünün belirlenmesi ve kırsal turizmin
öncelikli olarak uygulanacağı pilot bölgelerin ve yerleşimlerin seçilmesi,
-
Kırsal turizm için yerel yönetimlerin önderliğinde eylem planı hazırlanması
ve sivil toplum kuruluşlarının bu alandaki etkinliklerinin desteklenmesi,
-
Kırsal turizm, agro-turizm ve eko-turizm olanaklarını geliştirmek üzere;
Tarım ve Köyişleri, Çevre ve Orman, Kültür ve Turizm Bakanlıkları arasında
eşgüdümün artırılması gibi maddeler yer almıştır.135
Ulusal Kırsal Kalkınma Stratejisi belgesinde de kırsal turizm isteminin artışı
fırsat olarak görülmüş ve kırsal ekonominin çeşitlendirilmesinde kırsal turizm
gizilgücünün değerlendirilmesinin önemli açılımlar sağlayacağı belirtilmiştir. Ancak
uygulama araçları hakkında herhangi bir öneri getirilmemiştir.
Mevzuat açısından değerlendirildiğinde de “kırsal turizm” kavramına
yalnızca
“Turizm
Tesislerinin
Belgelendirilmesine
ve
Niteliklerine
İlişkin
135
DPT, Dokuzuncu Beş Yıllık Kalkınma Planı, Kırsal Kalkınma Politikaları Özel İhtisas
Komisyonu Raporu, Ankara, 2006.
112
Yönetmelik”te yer verildiği görülmektedir. Yönetmeliğin kırsal turizm tesisleri
başlığı altında; bu tesislerin, (çiftlik-köy evi) tarım etkinliklerinin, kırsal alanların
doğal ve kültürel mirasının korunmasına önemli katkıları olduğu göz önünde
bulundurularak, varolan yapıların iyileştirmesi ya da yeni yapıların varolan dokunun
iç düzenlemesi esas alınarak yapılması öngörülmektedir. Böylece yatak kapasitesi
oluşturulmasını ve turizmin gelişip genişleyebileceği ortamların çevresel açıdan
güvence altına alınması amaçlanmaktadır. Yönetmelik bu tesisleri kırsal bölgelerde
çiftlik organizasyonu amacıyla kurulmuş ve çiftlik üretimi ile birlikte turizm
konaklama olanağı sağlayan, gelen müşterilerin de isterlerse çalışma programlarına
katılabilecekleri, kırsal yaşantının sahnelenmesine olanak sağlayan en az beş odalı
konaklama tesisleri olarak tanımlamıştır.136
Bu evlerde klasik konaklama biçimleri yerine, gelen konuklara bir çiftlik eviköy evinde konaklama olanağı sunulması, yerel yiyecek ve içecek gibi denemeyi
istediği yerel tüketim maddelerini kullanma olanağı sağlanması, bu olanakların aile
işletmeciliği anlayışı çerçevesinde sunulması gereklidir.
4.3. Kırsal Turizmin Etkileri
4.3.1. Kırsal Turizmin Ekonomik Etkileri
Kırsal turizm, kırsal yörelerin kalkınmasına yardımcı olarak, ülke
ekonomisine katkıda bulunur. Tarımsal ve turistik etkinlikler bir arada ve birbirinin
136
“Turizm Tesislerinin Belgelendirilmesine ve Niteliklerine İlişkin Yönetmelik”, Resmi Gazete,
Tarih: 21.06.2005, Sayı: 25852
113
tamamlayıcısı olarak yer alarak, hem kırsal alan hem de ülke ekonomisine önemli
olumlu etkileri olur.137
Portekiz’deki bir balıkçı köyü olan Nazare’da turizmin aile gelirleri
üzerindeki etkilerini incelemek amacıyla yapılan bir araştırma, konutunu pansiyon
olarak kullanan evlerde klasik konaklama biçimleri yerine, gelen konuklara bir çiftlik
evi-köy evinde konaklama olanağı sunulmasının, yerel yiyecek ve içecek koşullarını
iyileştiğini göstermiştir.138
Ülkemizde kırsal alanda yaşayan nüfus kırdan kente göç nedeniyle giderek
azalmaktadır. Turizm, turistik çekim gücü olan yörelerin canlılığı için zorunlu olan
en uygun nüfus miktarının köyde tutulması ve göçün önlenmesi açısından önemli bir
etmendir. Kırdan kente göçün önlenmesi, kırsal kesimdeki yaşam koşullarının
iyileştirilmesi ve adil gelir dağılımının sağlanması ile olanaklıdır. Kırsal turizm,
kırsal yörelerde yaşayan insanlara yeni bir çalışma olanağı getirdiği söylenebilir.139
böylece kırsal alanların kalkınmasına katkıda bulunarak iç göçü önleyebilir, nüfusu
yerinde tutmada önemli rol oynayabilir.
Kırsal alanlarda gerek tarımsal etkinliklerle uğraşan ve gerekse uğraşmayan
ailelere kırsal turizm yoluyla ek gelir sağlamak mümkündür. Çünkü, kırsal turizmde
konaklama ve diğer hizmetler çoğunlukla küçük aile işletmelerinde ya da kır
otellerinde gerçekleştiğine göre, aile bireylerinin hepsine iş olanağı doğmaktadır.140
137
F. Soykan, a.g.e.,1999, s.73
Ö. Özgen, a.g.e., 1995, s. 97
139
A.g.e., 1995, s. 91
140
F. Soykan., a.g.e. 2000, s.31.
138
114
Turizm, kırsal yöreler halkına, çok çeşitli kaynaklardan gelir kazanma
olanakları yaratır.141 Bunlar:
-
Tarım ürünlerine ek istem doğacağından, tarım ürünleri için ek piyasa
oluşması demektir.
-
Turistik mal ve hizmet sektörü ile kamu hizmetlerinin çoğalması, hem kişisel
gelirleri hem de kamu gelirlerini arttırır.
-
Kırsal yörelerde el ve ev sanatları gelişir, esnaf ve sanatkar sayısı artar, ek
gelirler çoğalır.
-
Konaklama, yeme-içme vb. ilgili tesislerin artması, işlendirme ve ücret
gelirlerini arttırır.
-
İnşaat sektörü geliştiği için ona bağlı yan sektörler ve gelirler artar.
Kırsal turizmin başlatıldığı yörelerde eskiden var olan tarım, ormancılık ve el
sanatları gibi etkinlikler kesinlikle bir yana itilmemekte, aksine sektörlerarası
işbirliği geliştirilmeye çalışılmaktadır. Çünkü kırsal turizmin onlara, onların da kırsal
turizme gereksinimi vardır. Bazı uygulamalarda tarımın kırsal turizm sayesinde
canlandığı, verimli hale geldiği ortadadır. Kırsal el sanatları gibi geleneksel kültür
mirasının öğelerinin geleceğe aktarılması büyük ölçüde kırsal turizme borçlu
olmaktadır. 142
Kırsal yörelerin turizme açılması ile birkaç ailenin gerçekleştirdiği bazı
projeler diğer aileler tarafından da benimsenmektedir. Tarımsal, turistik ya da
141
142
F. Soykan, a.g.e., 1999, s.73
F. Soykan., a.g.e. 2000, s.33
115
kültürel
alandaki
yeniliklerin
özümlenmesi,
yöredeki
ailelerin
girişimcilik
yeteneklerini geliştirebilecektir.
Örneğin İtalya’nın ekonomisi büyük ölçüde tarıma dayalı olan St. Maurice
yerleşiminde 1960’lı yıllardan itibaren turistlerin gelmesiyle tarım dışı iş olanakları
artmış ve
yörede
yaşayan aileler konutlarının birkaç
odasını pansiyona
dönüştürmeleri ile yerel girişimcilik başlamıştır.143
Kırsal turizmin gelişmesi ile kırsal alanlardaki kadınların aile içi rollerinin
değişmesi ve kadının çalışma yaşamına daha etkin olarak katılması kolaylaşmıştır.
Girit Adası’nda turizmin gelişmesiyle kadınlar ekonomik etkinliklere katılmaya
başlamış, bunların bir bölümüm ücretli olarak çalışırken bir bölümü de aile
işletmelerinde görev almışlardır.144
Ancak bu olumlu etkilerin yanında kırsal turizm, tarımdan gelir sağlayan
halkın, tarım sektörü dışına kaymasına neden olarak tarımın gerilemesine neden
olabilir. O yörenin tamamıyla turizme bağımlı duruma gelmesi de istenilmeyen bir
sonuç ortaya çıkabilir. Bunun yanında, arazi ve diğer taşınmaz fiyatlarında,
spekülatif artışlar olabilir, kiralama bedelleri aşırı yükselebilir, tarım üreticisi
tarımdan gelir sağlamak yerine, arazisini boş bırakarak toprak rantı elde etmeye
yönelebilir.145
143
Ö. Özgen, a.g.e., s. 97
A.g.e., s. 98
145
F. Soykan, a.g.e.,1999, s.74
144
116
4.3.2. Kırsal Turizmin Fiziksel Çevre Üzerindeki Etkileri
Kırsal turizm fiziksel çevre üzerinde bozulmaya yol açarsa, kendi varlığını da
tehlikeye sokacaktır. Turizm çevresel değerlere bir zenginlik katarsa, kendi
sürekliliğini sağlamış olacaktır. Bundan hareketle kırsal turizmin, doğal çevre
üzerinde bozulmalara neden olabilecek olumsuz etkilerinin ve çevresel zenginliğe
katkı sağlayacak olumlu etkilerinin ortaya konulması gerekmektedir.146
Öncelikle turizm, altyapı, konut ve çalışma koşullarının iyileştirilmesine
neden olduğundan, bu olumlu gelişmeler yörede yaşayan halkın yararına olacaktır.
Kırsal yörelerin turizme açılmasıyla, yöre insanı, kirli ve kişiliksiz bir çevrenin
pazarlanamayacağı gerçeğini öğrendikten sonra, doğal çevrenin korunmasına özen
göstererek, korumanın doğrudan uygulayıcısı olacaktır.147
Gelecekte turistlerin çevreye daha duyarlı olacakları dikkate alınarak, turizme
açılan kırsal alanlarda bozulmamış bir çevre, kısacası doğal flora ve fauna ile kültürel
çevre olarak adlandırılan geleneksel mimari tarzın korunması büyük önem
taşımaktadır. Bunun için kırsal alanlarda yeni bina inşa etmektense restore
çalışmaları ile geleneksel mimari tarz korunarak çevrenin peyzaj açısından daha
planlı ve düzenli olması sağlanabilir. Turizmden kazanılan gelirler sonucu
kaynakların sürekliliğinin sağlanması amacıyla restorasyon çalışmaları yapılmasıyla
birlikte sürdürülebilir turizm politikalarının kabul görmesi sonucu, doğal çevre
korunma altına alınacak ve genellikle arkeolojik verilere ilgi duymayan kırsal yöre
146
147
S. Ahişapoğlu, a.g.e.,s.73
F. Soykan, a.g.e.,1999, s.74
117
insanı, turistlerin arkeolojik verilere olan ilgisi karşısında kayıtsız kalmayacaktır.148
Kırsal turizm, ülkede turizmin mekansal dağılışındaki eşitsizliği, özellikle
kıyılardaki yoğun baskının ve aşın kullanımın azalmasına katkıda bulunur. Ancak,
kırsal alanların aşırı ve yoğun kullanımı, tarımsal alanları, doğal ve kültürel sit
alanlarının tahribine yol açabilir, ekolojik dengeyi bozabilir. Tarımsal ürün deseni
değişebilir, verim azalabilir. Ayrıca, kırsal alanların aşırı kalabalık olması,
çekiciliklerin azalmasına ve özgünlüğünü yitirmesine (yozlaşmasına) neden
olabilir.149 Bütün bu olumsuzlukların önlemesi için kırsal turizmin gelişimi mutlaka
planlı olmalıdır.
4.3.3. Kırsal Turizmin Sosyo-Kültürel Etkileri
Değer sistemlerinde, kişisel davranışlarda, aile ilişkilerinde, ortak yaşam
tarzlarında, güvenlik düzeyinde, ahlak kurallarında, geleneksel törenlerde ve toplum
örgütlenmesinde yarattığı değişimler turizmin sosyo-kültürel etkilerdir. Kırsal turizm
de bireyler ve toplum üzerinde çeşitli sosyo-kültürel etkiler yaratmaktadır.150
Turistler gittikleri yöredeki yaşam biçiminden, yöre halkı da turistlerin yaşam
biçiminden etkilenmekte, bu durum yöre halkının yaşam biçiminin değişmesi ile
sonuçlanabilmektedir. Ayrıca değişik düşünce değer ve yaşam biçimlerine sahip
kimselerin turist ve yöre halkı olarak ilişkide bulunması "turist ve yöre halkı" ilişkisi
adı verilen bir toplumsal ilişki biçiminin doğması ile sonuçlanmaktadır. Böyle bir
148
S.Ahişapoğlu, a.g.e., s.74
F. Soykan, a.g.e., s.74
150
S.Ahişapoğlu, a.g.e., s.75
149
118
ilişki, çeşitli biçimler alabilmekte; katılan bireyler için itici ya da çekici sonuçlara yol
açabilmektedir.151
Yöre halkı ve turist arasındaki etkileşim özellikle aile kurumu üzerinde etkili
olmaktadır. Erdek'te yapılan bir araştırmada evlerini pansiyon olarak turizme açan
aile reislerinin % 70'inin çocukları ile turistlerin çocuklarının arkadaşlık etmelerinin
yararlı olduğu, görgünün artması ve yeni şeyler öğrenilmesi nedeni ile turizmi
olumlu buldukları, turistlerin de aile ile birlikte yaşamanın kendilerine insan tanıma,
dost edinme, giyim kuşam öğrenme, v.b. yararlar sağladığını düşündükleri
belirlenmiştir.152
4.4. Kırsal Turizm Planlanması
Planlama sürekli değişkenlik gösteren çevremizde kendileri de zamanla
değişecek olan geleceğe yönelik erekler ile bunlara ulaşma yollarını ve seçeneklerini
belirleme sanatıdır. Aynı zamanda, planlama açık bir başlangıcı ve bitişi olmayan
sürekli bir etkinlik ve doğrudan ya da dolaylı olarak etkinlik çevrelerinde
oluşabilecek değişimlere uyum sağlayabilen ya da değişimleri yansıtan devingen bir
süreçtir.153
Turizm planlaması bir dönemde ulaşılmak istenilen erekleri, bu ereklere
ulaşabilmek için yararlanılabilecek araçları, olanakları, yapılacak işleri, iş
zamanlamasını ve işlerin sorumlularını gösteren disiplinli bir düzenlemedir.
151
S.Ahişapoğlu, a.g.e., s.75
Ö. Özgen, a.g.e., s.94
153
O. İçöz, ve diğerleri, Turizm Planlaması, Turhan Kitabevi, Ankara, 2002, s. 57
152
119
Herhangi bir bölgede turizm planlamasının başlıca nedenlerini de aşağıdaki gibi
sıralayabiliriz.:
- Bölgede turizmin kontrolsüz gelişimini önlemek,
- Arazi kullanımını olumlu olarak geliştirmek,
- Çevrede olumlu değişme yaratmak,
- Toplumsal kültürde olumlu değişme yaratmak,
- Bölgede taşıma kapasitesinin zorlanmasının önüne geçmek,
- Hizmet kalitesinde düşmeyi önlemek.154
Ulusal ve bölgesel turizm planlaması yapılmasının, turizmin amaçları ve
bu amaçların nasıl gerçekleştirileceği ortaya konularak turizm politikalarının
belirlenmesi, doğal ve kültürel kaynakların günümüz kullanımı için olduğu
kadar gelecek kuşaklar içinde korunmasını sağlayacak biçimde bir turizm
gelişiminin gerçekleştirilmesini sağlar. Ayrıca, kamu ve özel sektörün turizm
gelişimi üzerinde karar vermeleri için akılcı bir zemin oluşturarak olası turizm
sorunlarım en aza indirir, turizmin ekonomik, çevresel ve sosyal faydalarını
dengeler, gerekli örgütsel ve kurumsal çalışma ortamını oluşturur. Turizm
politikalarının etkin olarak uygulanması turizm gelişiminde kamu ve özel sektör
çabalarının ve yatırımlarının etkin eşgüdümüne ortam sağlamaktadır.155
Kırsal turizmde de planlama ve özellikle çok yönlü bir eşgüdüm
zorunludur. Kırsal turizme açılacak alanların ve yerleşmelerin seçiminde, altyapı
iyileştirmelerinde planlamayla işe başlanmalı, ulaşım, konaklama ve hizmetler,
154
155
O. İçöz, a.g.e., s.60
A.g.e., s.61-62
120
halkın eğitilmesi, kredi sağlanması, rezervasyon, örgütlenme ve tanıtım arasında
bir eşgüdüm kurulmalıdır. Kimi ülkelerde, kırsal turizmde eşgüdüm tümüyle özel
girişimciler etkin olmakta, bazılarında ise devlet ağırlığını koymaktadır.
Örneğin Fransa'da devlet, kredi vermek yoluyla yapılan işlerde % 15-30 arasında
destek sağlamaktadır.156
Kırsal turizmin başlangıcında karar alıcılar, devlet ya da yerel yönetimlerdir. Çoğu kırsal alanda yerel yönetimler çiftçilere ya da turizm
işletmecilerine öneri götürülmektedir. Oluşturulan projelere finans konusunda,
yerel, ulusal, hatta uluslararası kuruluşlardan destek bulunabilmektedir. Bazı
durumlarda üniversiteler de kırsal turizmin eşgüdümünde etkili olabilirler.
Kırsal turizm gelişimi kırsal alanın doğal ve sosyal özelliklerine uyum
gösterecek biçimde değerlendirilmeli, turist gereksinimleri ve o yörede yaşayan
halkın öncelikleri arasında uyum sağlanarak ikinci bölümde belirtilen sürdürebilir
turizm ilkelerine göre planlanmalıdır.
Bu doğrultuda; doğal kaynakların uzun vadede dengeli olarak koruyarak
kullanılması, aşırı tüketim ve atık miktarının ve çevresel tahribatın
azaltılması, doğal, sosyal ve kültürel çeşitliliğin koruması, turizm yatırımlarının
ve etkinliklerinin çevresel etki değerlendirme yapısı altında bütünleştirmesi,
yerel ekonomilerin desteklenmesi, yerel halkın karar alma sürecine katılması,
merkezi yönetim, yerel yönetim, sektör ve sivil toplum kuruluşları arasında eşgüdüm
sağlanması ve yerel halka turizm ve çevre hakkında sürekli eğitim verilmesi
156
F. Soykan, a.g.e., 1999, s.70
121
gereklidir.157
Bir kırsal alanda yapılacak kırsal turizm gelişim planın alt bileşenlerini de altyapı
ve üstyapı planlaması, kırsal turizm ürün planlaması ve eğitim planlaması olarak
belirlemek olanaklıdır.
Alt ve üstyapı planlamasında turistin konaklama yapmasına olanak sağlayacak
ve yeterli düzeyde konfora sahip konaklama ve destekleyici üstyapı tesislerinin; altyapı
açısından ise bölgedeki su, kanalizasyon, elektrik, haberleşme, yol ve diğer ulaşım
sistemlerinin planlanması gereklidir. Bu süreçte yerel mimariyi yansıtan yapıların
kullanılması, çevrenin taşıma kapasitesinin dikkate alınması, yerleşimin ortak
mekanlarının turistler için ikincil harcama yaratacak biçimde geliştirilmesi (Örneğin; El
sanatları satış üniteleri, organik tarım ürünleri üniteleri), gibi ilkeler göz önüne
alınmalıdır.158
Kırsal turizm ürün planlamasında ürün pazar yapısına uygun olarak
geliştirilmelidir. Pazar araştırmaları yapılarak hedef pazarlar belirlenmeli, etkili tanıtım
yapılmalı ve süreç içerisinde ürün çeşitlendirmesine gidilmelidir.
Eğitim planlaması kırsal turizmin gelişiminin sürekliliğinin sağlanması için
önemli bir araçtır. Kalite ve turist memnuniyetinin sağlanması için çalışanların ve yöre
halkının turizm ve kırsal turizm konularında eğitilmeleri gereklidir.
157
158
S. Ahişapoğlu, a.g.e., s.106
A.g.e., s.110
122
4.5. Türkiye'de Kırsal Turizm Gizilgücü
Ülkemizin kırsal turizm gizilgücünün belirlenmesi, güçlü ve zayıf yönlerinin
açıkça bilinmesi ve çözümlenmesi, kırsal turizm gelişiminin amaçlarına ulaşması için
belirlenecek yöntemler ve politikaların oluşmasında önemli ve yardımcı olan bir
konudur. Ayrıca, kırsal turizm olanaklarının belirli bir izlenceyle değerlendirilmesi,
süreç içerisinde yapılan yanlışların üzerinde yeniden düşünülerek düzeltilmesine olanak
veren bir araç olacaktır.
Ülkemizdeki kırsal turizm etkinliklerinin gerçekleştirilmesine olanak veren
uygun iklim koşulları, doğal kaynaklar ve bozulmamış çevre, kırsal turizm amaçlı
kullanılabilecek özelliklere sahip Milli Parkların bulunması, dağ, yayla ve akarsu
turizmi için uygun alanların bulunması, ülkemizin sahip olduğu tarih ve kültür
zenginliği, kırsal alanlarda yaşayanlardaki konukseverlik, coğrafi konum nedeniyle
turist gönderen pazarlara yakın olması, ülkemizin turizm politikalarında turistik ürün
çeşitlendirmesinin yer alması,159 ve 2023 Türkiye Turizm Strateji belgesinde de buna
yer verilmesi gibi etmenleri ülkemizdeki kırsal turizm gelişiminde güçlü yanlar olarak
değerlendirilebilir.
Kırsal turizmde ülkemizin zayıf yanları ise kırsal alanlardaki altyapının kırsal
turizm olanakları için yeterince geliştirilememiş olması, bazı bölgelerde turizmin doğal
kaynakları aşırı kullanması nedeniyle oluşan çevre kirliliği ve bozulması, kültürel ve
tarihi mirasın yeterince korunamaması, kırsal turizmin desteklenmesi için gerekli
159
S. Ahişapoğlu, a.g.e., s.143
123
olabilecek mali olanakların ve turizm için ayrılan tanıtma ve pazarlama bütçesinin
yetersizliği yetersizliği, kırsal turizme yönelik özendirmenin yetersiz olması, kırsal
alanda etkinlik gösteren sivil toplum örgütlenmesinin azlığı, kırsal alanlarda turizm
bilincinin geliştirilememesi ve kırsal turizme yönelik bilimsel araştırmaların yerel ve
ulusal düzeyde yetersiz olmasıdır.160
Ülkemizin kırsal turizm gelişimi için değerlendirebileceği fırsatları da turist
tercihlerindeki doğal, tarihi ve kültürel alanlara doğru değişim ve ülkemizin bu
alanlarda rekabet gücünün yüksek oluşu, Avrupa Birliği’nin kırsal turizm projelerine
mali destek vermesi, ülkemizde kırsal turizm işletmelerinin artmaya başlaması ve
pazarın genişlemesi, sürdürülebilir turizm anlayışının desteklenmesi, dünyadaki kırsal
turizm isteminin artışı ve kırsal alanlara ilişkin tanıtıcı televizyon programlarının
giderek artışı olarak sıralayabiliriz.161
Ancak, Avrupa Birliği üyesi rakip ülkelerin birliğin bilgi, mali destek ve
deneyimlerinden yararlanarak kırsal turizmde rekabet güçlerini hızla artırmaları,
yabancı seyahat acentelerinin satış kataloglarında ülkemizdeki kırsal turizm
olanaklarına yeterince yer vermemesi ve ülkemizin coğrafi konumu nedeniyle yakın
çevremizde meydana gelen savaş ve siyasal istikrarsızlıkların turizmi olumsuz yönde
etkilemesi gibi etmenler de kırsal turizm gelişimi için tehdit oluşturmaktadır.162
Genel bir değerlendirme yapılırsa, Türkiye'de kırsal turizm için yeterli sunum
160
S. Ahişapoğlu, a.g.e., s.144
H. Akça, “Assessment of Rural Tourism in Turkey Using SWOT Analysis”, Journal of Applied
Sciences, 2006, Volume: 6, Issue: 13, s.2839
162
A.g.e., s.2839
161
124
kaynaklarının bulunduğu ancak, bu kaynakların etkin ve verimli bir şekilde
kullanılabilmesi için belirtilen zayıf noktaların ele alınarak uygun çözümlerin üretilmesi
gerektiği görülmektedir. Çözümün temel dayanağı da bütüncül bir yaklaşımla,
karşılaşılabilecek fırsatlar ve tehditler göz önüne alınarak üretilecek kırsal turizm
gelişim planları ve bu planlara göre yapılacak uygulamalar olmalıdır.
125
5. SONUÇ VE TÜRKİYE İÇİN KIRSAL TURİZM GELİŞİM
MODELİ ÖNERİSİ
Ülkemizde izlenilen kırsal kalkınma politikalarıyla kırsal alanda yaşayanların
gönenç düzeylerinin yükseltilmesi amaçlanmış ve kırsal kalkınmanın araçları olarak;
tarım
ve
toprak
düzeltimi,
tarımsal
üretimde
verimliliğin
arttırılması,
kooperatifleşme, kırsal kalkınma projeleri, toplum kalkınması, kırsal sanayi, köykent
ve merkez köy benzeri proje uygulamaları gerçekleştirilmiştir.
Ancak, bu uygulamaların sürekliliği sağlanamadığı için istenilen başarı
düzeylerine ulaşılamamıştır. Çünkü bu kırsal kalkınma uygulamalarının dağınık,
parçacı, eşgüdümsüz ve yerel halkın katılımına yer vermemiş oldukları
görülmektedir. Ayrıca, her ne kadar kalkınma planlarında ve ulusal kırsal kalkınma
strateji belgelerinde kırsal kalkınma alanında politikalar üretilmiş olsa da etkin bir
yasal ve kurumsal yapılanma oluşturulamamıştır.
Kentlere doğru olan hızlı göç hareketi nedeniyle ülkemiz genelinde yaşam
kalitesinin düştüğü gözlemlenmektedir. Göçün önlenmesi için kır ve kent dengesinin
oluşturulması gerekmektedir. Bu dengenin sağlanabilmesi kırsal nüfusu kendi
bölgesinde tutabilecek önlemlerle sağlanabilir. Bu kapsamda kırsal gelişme ile ilgili
toplumsal, ekonomik, alt-yapı ve kamu hizmetleri açısından politika ve uygulamalar
geliştirilmelidir.
126
Kırsal alanlarda ekonominin ağırlıklı olarak tarıma dayalı olması nedeniyle,
tarımın geliştirilmesi çalışmalarının yanı sıra kırsal alanda turizm gibi gelir getirici
diğer etkinlikleri geliştirmek için uygulama yapılması sağlanarak yerel işgücünün
değerlendirilmesi gerekmektedir.
Kırsal alanlarda doğal, kültürel ve sosyal kaynakları uzun vadede
güzelleştiren ve koruyan, olumlu ve ılımlı bir tarzda ekonomik gelişme destekleyen
sürdürülebilir turizm etkinlikleri ile sosyo-ekonomik kalkınma ve çevresel değerlerin
korunması gerçekleştirilmelidir. Doğal, kültürel ve diğer kaynakların gelecekteki
kullanımının sağlayacağı yararlar için korunması, turizmin sosyo-kültürel sorunlar ya
da ciddi çevresel sorunlar yaratmaması için planlanması ve yöre halkının karar
mekanizmalarına katılımı sağlanmalıdır.
Doğal kaynakların azalması ve niteliklerinin bozulması; sürdürülebilir turizm
anlayışının ortaya çıkması, turizmin bütün yıla yayılması anlayışının gelişmesi,
tüketicilerin klasik kitle turizmi tercihlerinin değişmesiyle ortaya çıkan alternatif
turizm türlerine yönelik olarak,
Türkiye’nin turizm politika ve planlamalarında
yeniden yapılanmaya gitmesi, küresel turistik ürün algılamalarında ve tüketici
davranışlarında gözlemlenen değişim eğilimlerini çok iyi değerlendirmesi ve gerekli
düzenlemeleri yapması gerekmektedir.
Ancak ülkemizde politik tercih olarak kitle turizminin ağırlıklı olarak
desteklenmesi, sürdürülebilir alternatif turizm türleri ile ilgili olarak bütüncül bir
politika ve uygulama alanı sağlanamamıştır. Bu nedenle ülkemizde öncelikli olarak,
127
ülkenin tamamı için ayrıntılı turizm envanteri çıkarılmalı, alternatif turizm ürünlerine
yönelik olarak yeni turizm alanları ilan edilmeli ve bu alanların mekansal planları
sürdürülebilirlik ilkeleri doğrultusunda hazırlanmalı, alternatif turizme hizmet
verecek turizm işletmeleri özendirilmeli, bu turizm türlerine yönelik yurt dışında
tanıtma etkinliklerinde bulunulmalı, alternatif turizm türlerinin geliştirileceği
bölgelerde halkın turizme bakış açısını değiştirmeye yönelik bilinçlendirme ve eğitim
çalışmaları yapılmalı, alternatif turizm türlerine ait yönetim organizasyonları
oluşturularak yöresel halkın da bu organizasyonlara katılımının sağlanması
gereklidir.
Bu kapsamda, Avrupa'da bazı ülkelerde uzun yıllardan beri, uygulamalarını
gördüğümüz alternatif bir turizm türü olan kırsal turizm özellikle nüfusun az olduğu,
ekonomik sıkıntıların yaşandığı kırsal alanlarda kalkınmanın bir aracı olarak devreye
sokulmaktadır.
Ancak, kırsal turizmin etkinliklerinin yapıldığı yerleşmelerde varolan tarım,
hayvancılık, ormancılık, el sanatları gibi etkinlikler kesinlikle bir tarafa itilmemekte
aksine tarımın ve hayvancılığın kırsal turizm sayesinde canlandığı, verimli hale geldiği
görülmektedir. Yani kırsal turizm tarımın alternatifi değil tamamlayıcısı olarak
düşünülmektedir. Bunun yanında kırsal el sanatları, mutfak, mimari gibi geleneksel
kültür mirasının öğeleri de kırsal turizmle birlikte geliştirilerek gelecek kuşaklara
aktarılmaktadır.
128
Kırsal turizmin herhangi bir alanda başlamasına tesadüfler veya kendiliğinden
gelişen olaylar değil, bilinçli ve planlı girişimler neden olmaktadır. Bu noktadan
hareketle
kırsal
turizmin
bir
örgütlenme
sonucunda
başlayıp
gelişeceğini
söyleyebiliriz. Kırsal turizm gizilgücünün varlığı ortaya konulan ülkemizde de bu
gizilgüç dizgeli biçimde değerlendirilerek kullanılmalıdır. Bu bağlamda aşağıda bir
“Kırsal Turizm Gelişme Modeli” önerilmiştir.
Bu modelin ilk aşamasında kırsal alanların kalkınmasında kırsal turizme
ihtiyacın olduğu yönünde yörede yaşayanlarda bir bilinç ve farkındalığın oluşturulması
ilk adım olarak görülmektedir. Ancak bu yapılırken de bütün kırsal yerleşmelerde
toplumsal yapının aynı özellikte olmadığı, bazı yerleşmelerin kırsal turizme sıcak
bakarak gelişimine katkıda bulunabileceği, bazılarının da bu konuda isteksiz
olabilecekleri ayrıca kırsal turizmin geliştirileceği alanlarda, bölgede yaşayan ve
bölgenin sosyal ve kültürel yapısını bilen yerel liderlerin önemli katkılarının olabileceği
dikkate alınmalıdır.
Daha önce de belirtildiği gibi bir kırsal kalkınma çalışmasında tabana
dayanmayan tepeden inme projelerle uygulama yapılınca istenilen başarı düzeyine
ulaşılamamaktadır. Burada da yerel halk kesinlikle başlangıç, gelişim ve gelecekteki
uygulamalarda merkezde bulunmalı, merkezi yönetim, yerel yönetim, sivil toplum
kuruluşları, sektör temsilcileri (yatırımcılar, seyahat acenteleri vb.) sürekli iletişim ve
ortak hareket içerisinde olmalıdır.
129
Kırsal turizm gelişiminin tabana dayalı olması halinde başarıya ulaşacağı
varsayımıyla yola çıkıldığı için önerilen modelin örgütlenme biçimini de köylülerin
kendi aralarında birleşerek yerel bir örgüt (dernek ya da kooperatif) kurmaları temeline
dayandırabiliriz. Daha sonrasında bölge ya da ülke çapında kendilerine en yakın bir
ulusal üst örgüt kapsamında birleşilmesi uzun vadeli bir amaç olarak başarıya
ulaşmanın bir koşuludur.
Bu örgütler kırsal turizm gelişiminde ve kırsal turizm pazarlamasında ve
uygulanacak projelerde etkin rol almalıdırlar. İlk aşamadaki görevleri, diğer
kurumlarla ve sivil toplum örgütleriyle eşgüdümü sağlamak, kırsal turizmde çok
önemli bir konu olan tanıtım etkinliklerini broşür, kitap, rehber, harita, gibi yayınlar
üreterek, çeşitli festival ve fuarlara katılarak gerçekleştirmek ve eğitim etkinlikleri
düzenlemektir.
Bu modelde, merkezi ve yerel yönetimin de kırsal alanın kalkınması için,
planlanma ve eşgüdümün sağlanması gibi konularda görev yapacak bir kuruluş
oluşturması gereklidir. Bu kuruluş kendine bağlı çalışacak bir alt kuruluşları
belirleyip uzmanlar aracılığıyla yerel halkın katılımını sağlayarak kırsal turizm
politikalarını belirlemeli, planlama ve proje geliştirme etkinliklerini yürütmelidir.
Ayrıca, merkezi yönetimin doğrudan doğruya kırsal turizmin gelişmesini
destekleyen yasal düzenlemelerin ve fiziksel altyapının en kısa sürede yapılması,
ulaşım ağının iyileştirilmesi, teknik yardımların yapılması, kırsal turizmin mali
olarak desteklenmesi ve kredi olanaklarının arttırılması gereklidir.
130
Modelin mekansal boyutu önerilirken ülkemizdeki dağınık kırsal yerleşme
deseninin ortaya çıkardığı sorunlar dikkate alınarak değerlendirilmesi gerektiğinin
gerçekçi uygulamalar üretilmesinde yardımcı olacağı düşünülmüştür. Bu kapsamda
yeterli altyapı olanaklarıyla desteklenmiş konaklama yapılmasına olanak sağlayacak ve
yeterli düzeyde konfora sahip konaklama ve destekleyici tesisleri bulunduran, haberleşme
ve sağlık gibi hizmetleri sunabilen merkezi bir yerleşmenin “kırsal turizm merkez
köyü” biçiminde geliştirilmesi önerisi getirilmiştir.
Ayrıca, belirlenen kırsal yerleşimlerde yapılacak kırsal turizm gizilgücü
araştırmaları sonucunda, seçilen yerleşmelerde kırsal turizm etkinliklerinden bir ya
da birkaçının yapılabileceği ortaya çıkacaktır. Örneğin, bazı yerleşimler, doğa
yürüyüşü olanağı sunarken, başka bir yerleşim de yakınında bulunan şelaleden dolayı
turistik çekim alanı olacak ya da dereden balık tutma olanağı sunacaktır. Bu durumda
farklı özelliklerdeki yerleşimler arasında yapılacak, yürüyüş, bisiklet yolu vb.
bağlantılar sağlanarak bölgedeki bütün yerleşmelerde kırsal turizm etkinliğinin bir
çeşidi yapılacak böylece yerel ekonomiye katkı sağlanacaktır. Bu yerleşimlerin alt
ölçekteki planları yapılırken de sürdürülebilirlik ilkeleri doğrultusunda taşıma
kapasitesi dikkate alınarak arazi kullanımı belirlenmelidir.
Kırsal turizm açısından, merkez köylerin seçiminde köyler arası ve ilçe
merkezleriyle ulaşım olanaklarının gelişmişliği, nüfus büyüklüğü, sağlık, eğitim,
kooperatif, örgütlenme, iletişim, pazaryeri, tarımsal tesisleri, karakol gibi güvenlik
tesislerinin varlığı, ekonomik ve tarımsal gelişme gizilgücü, ekonomik ve sosyal
uyumluluk gibi ölçütler kullanılmalıdır.
131
Kırsal turizm, konuk ile yerel halk arasında kitle turizminden daha farklı bir
kişisel ilişki oluşmasını sağlamaktadır. Bu nedenle kalite ve konuk memnuniyetini
sağlamak için yöre halkının turizm ve kırsal turizm konularında eğitilmeleri gereklidir.
Öncelikle turizm eğitimini verecek kişiler kırsal turizmin önemi ve özellikleri
konusunda eğitilmelidir. Daha sonra kırsal turizm sektöründe çalışacak kişilerin
eğitilmesi sağlanmalıdır. Kırsal turizm işletmeleri, seyahat acentelerine verilecek
eğitimler turist sağlığı ve hakları, yabancı dil, internet, pazarlama, çevre, sürdürülebilir
turizm ve kırsal turizmin özellikleri gibi konuları kapsamalı ve sürekli olmalıdır.
Sonuç olarak, Türkiye’nin kırsal turizmde önemli gelişmeler sağlamış diğer
ülkelerle karşılaştırıldığında bugün başlangıç seviyesinde olduğunu söyleyebiliriz.
Ülkemizdeki kırsal turizm etkinlikleri değerlendirildiğinde bunların genelde bireysel
bazı yerlerde kısmi olarak bazı sivil toplum örgütlerinin desteğiyle yürütüldüğü
görülmektedir. Başlangıç düzeyindeki bir kırsal turizm gelişimin bu aşamadan
geçmesi normal olarak değerlendirilebilir. Ancak, kırsal turizmin yukarıda da
belirtilen çerçeve içerisinde değerlendirilerek yerel halkın örgütlü katılımının
sağlandığı, sürdürülebilirlik ilkelerinin, mekansal planlamanın, eğitimin, tanıtımın ve
pazarlamanın göz önüne alındığı, çok boyutlu politikaların üretilmesi ve uygulama
yapılmasının ülkemiz kırsal kalkınmasına önemli katkı sağlayacağı söylenebilir.
132
KAYNAKLAR:
KİTAPLAR:
- II. Tarım Şurası, Kırsal Kalkınma Politikaları Komisyon Raporu, 2004,
<http://tarimsurasi.tarim.gov.tr/PDFLER/VIII.Komisyon.pdf>, (Erişim Tarihi:
21.08.2006)
-Ahişapoğlu, Suhavi, Çeltek, Evrim, Sürdürülebilir Kırsal Turizm, Gazi Kitabevi,
Ankara, 2006.
-Avrupa Birliğine Üyelik Yolunda Türkiye Kırsal Kalkınma Politikası Raporu
(Yayınlanmamış Taslak), Ankara, 2002.
- Dinçer, Mithat Zeki, Turizm Ekonomisi ve Türkiye Ekonomisinde Turizm, Filiz
Kitabevi, İstanbul, 1993
- DPT, 1. Beş Yıllık Kalkınma Planı, Ankara, 1963
- DPT, 2. Beş Yıllık Kalkınma Planı, Ankara, 1968
- DPT, 3. Beş Yıllık Kalkınma Planı, Ankara, 1973
- DPT, 4. Beş Yıllık Kalkınma Planı, Ankara, 1979
- DPT, 5. Beş Yıllık Kalkınma Planı, Ankara, 1985
- DPT, 6. Beş Yıllık Kalkınma Planı, Ankara, 1990
- DPT, 7. Beş Yıllık Kalkınma Planı, Ankara, 1996
- DPT, 8. Beş Yıllık Kalkınma Planı, Ankara, 2000
- DPT, 9. Beş Yıllık Kalkınma Planı, Ankara, 2007
- DPT, 8. Beş Yıllık Kalkınma Planı Turizm Özel İhtisas Komisyonu Raporu,
Ankara,2001
- DPT, 9. Beş Yıllık Kalkınma Planı Turizm Özel İhtisas Komisyonu Raporu,
Ankara, 2006
- DPT, Ulusal Kırsal Kalkınma Stratejisi, Ankara, 2000
- Günaydın, Gökhan, Türkiye’de Kırsal Yerleşme Düzenine Yönelik Planlama
Yaklaşımları, TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası Tarım Politikaları Yayın
Dizisi:1, Ankara, 2001
- Holden, Andrew, Environment and Tourism, Routhledge; Londra, 2000
- Kahraman, Nüzhet, Türkay, Oğuz, Turizm ve Çevre, Detay Yayıncılık, Ankara,
2004
- Keleş, Ruşen, Kentbilim Terimleri Sözlüğü, İmge Kitabevi, Ankara, 2. Baskı,
1998
- Keleş, Ruşen, Kentleşme Politikası, İmge Kitapevi, Ankara, 2002
- Keleş, Ruşen, Hamamcı Can, Çevrebilim, İmge Kitabevi, 4. Baskı, Ankara, 2002
- Kozak, Nazmi,, Akoğlan, Meryem, Kozak, Metin, Genel Turizm, İlkelerKavramlar, Anatolia Yayıncılık, Ankara, 1994.
- Kültür ve Turizm Bakanlığı, Türkiye Turizm Stratejisi 2023, Ankara, 2006
- Mengi, Ayşegül,Algan, Nesrin, Küreselleşme ve Yerelleşme Çağında Bölgesel
Sürdürülebilir Gelişme AB ve Türkiye Örneği, Siyasal Kitabevi, Ankara, 2003
- McIntosh, R. W., Goeldner, C. R., Ritchie, J.R., Tourism, Principles, Practices,
Philosophies, John Wiley&Sons,Inc., New York, 1995
- OECD, Tourism Strategies and Rural Development, Paris, 1994
- Olalı, Hasan., Turizm Dersleri, İstiklal Matbaası, İzmir, 1983
- Olalı, Hasan, Alp, Timur, Turizm Ekonomisi, Ofis Matbaacılık, İzmir 1988
- Sinclair, M. Thea, Stabler, Mike, The Economics of Tourism, Rothledge, London,
1997
- Tunç, Azize, Saç, Firuzan, Genel Turizm, Detay Yayınevi, Ankara, 1998
- Turizm Yatırımcıları Derneği (TYD), Türkiye Turizmi İle İlgili Seçilmiş Veriler,
TYD Araştırma Birimi, 2003
- TÜBİTAK, Vizyon 2023 Ulaştırma ve Turizm Paneli Ön Raporu, Ankara, 2003
<http://vizyon2023.tubitak.gov.tr/teknolojiongorusu/paneller/ulastirmaveturizm/rapo
rlar/raporut.pdf>, (Erişim tarihi: 05.09.2006)
- Urry, John, Mekanları Tüketmek, Ayrıntı Yayınları, İstanbul,1999
- World Tourism Organisation, Rural Tourism in Europe: Experiences,
Development and Perspectives, WTO, 2004
MAKALELER:
- Akça, Hasan, “Dünyada ve Türkiye’de Kırsal Turizm”, Standart Dergisi, Eylül
2004
- Akça, Hasan, “Assessment of Rural Tourism in Turkey Using SWOT Analysis”,
Journal of Applied Sciences, 2006, Volume: 6, Issue: 13,
- “Avrupa Birliği Kırsal Kalkınma Politikaları ve Değişim Eğilimleri”,
<http://www.zmo.org.tr/etkinlikler/abgst03/10.pdf>, (Erişim Tarihi: 19.08.2006)
- Berber, Şakir, “Sosyal Değişme Katalizörü Olarak Turizm ve Etkileri”, Selçuk
Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Sayı 9, Konya, 2003
- Briedenhann, Jenny, Wickens Eugenia, “Tourism routes as a tool for the economic
development of rural areas—vibrant hope or impossible dream?” , Tourism
Management, 25, 2004
- Çelik, Zühre, “Planlı Dönemde Türkiye’deki Kırsal Kalkınma Politika ve
Uygulamaları Üzerine Bir Değerlendirme”, Planlama Dergisi, 2005/2
- Demir, Cengiz, “Turizm ve Rekreasyon Faaliyetlerinin Olumsuz Çevresel Etkileri:
Türkiye’deki Milli Parklara Yönelik Bir Uygulama”, Dokuz Eylül.Üniversitesi
İ.İ.B.F.Dergisi, Cilt:17 Sayı:2, Yıl:2002
- Doğanay, Filiz; “Türkiye’de Kırsal Yerleşmeler ve Geliştirilen Politikalar”,
Planlama Dergisi, TMMOB Şehir Plancıları Odası Yayını, 2002/2-3, s.90-96
- Dünya Turizm Örgütü, “Tourism Market Trends 2006 Edition”,
<http://www.world-tourism.org/facts/eng/pdf/historical/ITA_1950_2005.pdf>,
(Erişim Tarihi:09.09.2006)
- Dünya Turizm Örgütü, “Turizm 2020 Yılı Vizyonu”, <http://www.worldtourism.org/facts/eng/vision.htm>, (Erişim Tarihi. 09.01.2007)
- Erdoğan, Nazmiye, “Kitle Turizmi, Alternatif Turizm ve Ekoturizmde
Sürdürülebilirlik Üzerine Bir Değerlendirme”,<http://cmyo.ankara.edu.tr/
~iktisad/TURKONF/web/Erdogan.doc>, (Erişim Tarihi: 15.05.2007)
- Erdönmez, Cihan, “Köykent: Olumlu ve Olumsuz Yönleriyle Bir Kırsal Kalkınma
Projesinin Çözümlemesi” Süleyman Demirel Üniversitesi Orman Fakültesi
Dergisi, Seri:A, Sayı:2, 2005.
- Esengün, Kemal, Akça, Hasan, Sayılı, Murat, “Kırsal Alanların Kalkınmasında
Kırsal Turizmin Rolü”, Standart Dergisi, Şubat 2001
- Gemma, Canoves, Montserrat, Villarino, Gerda K., Priestley, Asuncion Blanco,
“Rural tourism in Spain: An Analysis of Recent Evolution”, Geoforum, 35, 2004
-Geray, Cevat, “İşlendirme Açısından Kırsal Gelişme Yöneltilerimiz-Yaklaşım ve
Uygulamalara Toplu Bakış” Friedrich-Ebert Vakfı, İstanbul, 1999
- Geray, Cevat; “Kırsal Kalkınma Yöneltileri, İlçe Yerel Yönetimi ve “İlçe Köy
Birlikleri” Önerisi”, TODAİE, Çağdaş Yerel Yönetimler Dergisi, Cilt 8, Sayı 2,
Nisan 1999
- Geray, Cevat; “Türkiye’de Kırsal Yerleşme Düzeni ve Köy Kent Yaklaşımı”, A.Ü.
SBF Dergisi,C.30,S:1-4, Ankara, 1977
- Geray, Cevat, “Belediye Kurulmasında Uyulacak Ölçütler ve Yöntemi”, Türk
Belediyecilik Derneği, Ankara, 2000.
- Geray, Cevat, “Toplum Kalkınması Açısından Yerel Yönetimler”, Toplum
Kalkınması Sempozyumu, DPT Yayınları, Ankara, 1989
- Geray, Cevat; “Köy Yönetimlerinin Yeniden Yapılandırılması”, Çağdaş Yerel
Yönetimler Dergisi, TODAİE, Cilt 9, Sayı 3, Temmuz 2000.
- Görün, Mustafa, “Kırsal Kalkınmada İl Özel İdaresinin Rolü ve İlçe Özel İdaresinin
Kurulması Konusunda İl Genel Meclisi Üyeleri Üzerinde Bir Araştırma (İzmir,
Konya ve Ağrı Örneği)”, Dokuz Eylül Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü
Dergisi, Cilt:6, Sayı:1, İzmir, 2004.
- Gülçubuk, Bülent, “AB ve Türkiye’de Kırsal Yapı ve Kırsal Kalkınma”,
<http://www.wwf.org.tr/tr/docs/sunum_bulentgulcubuk.pdf>, (Erişim
Tarihi:20.08.2006)
- Gündüz, Fuat, “Çevre ve Turizmin Sürdürülebilirliği”, Planlama Dergisi, 2004/1
- Heather, Mair, “Planning for Growth? Re-thinking the Rural Tourism
Opportunity”, <http://www.extension.usask.ca/cse/2001_archive/abstracts_papers/
HeatherMair.pdf>, (Erişim Tarihi:23.02.2007)
- Issı, Yasemin, “Dünyadaki Yeni Gelişimler Işığında Türk Turizmi İçin Öneriler”,
21. Yüzyılın Eşiğinde Türkiye Turizmi Sempozyumu (Bildiriler), Haberal Eğitim
Vakfı, Ankara, 1998
- Kar, Muhsin, Zorkirişçi, Ebru, Yıldırım, Metin, “Turizmin Ekonomiye Katkısı
Üzerine Ampirik Bir Değerlendirme”, Akdeniz İ.İ.B.F. Dergisi , (8) 2004
- Küçükaltan, Derman, “Tarım Turizmi ve Türkiye’de Tarım Turizmi İşletmeciliği”,
II. Turizm Şurası Bildirileri, Cilt 1, Turizm Bakanlığı Yayını, Ankara,2002
- Neyişçi, Tuncay, 'Ekoturizm Bakış Açısıyla Türk Turizminin Değerlendirilmesi', 1.
Ulusal Türkiye Turizmi Sempozyumu, İzmir-2000
- Özbey, Funda Rana, “Küreselleşme Sürecinde Sürdürülebilir Turizm Kalkınması”,
<www.econturk.org/Turkiyeekonomisi/kuresellesme.doc>, (Erişim Tarihi:
18.05.2007)
- Roney, Sevgin Aşkın, “Fordizmden Post Fordizme Geçiş Sürecinin Turizme
Yansımaları: Kitle Turizmi ve Alternatif Turizm”, Anatolia: Turizm Araştırmaları
Dergisi, Cilt:13, Sayı:1, 2002
- Soykan, Füsun, “Kırsal Turizm ve Avrupa'da Kazanılan Deneyim”,
Anatolia:Turizm Araştırmaları Dergisi, Yıl: II, Türkçe-Eylül-Aralık, 2000
- Soykan, Füsun, “Doğal Çevre ve Kırsal Kültürle Bütünleşen Bir Turizm Türü:
Kırsal Turizm”, Anatolia: Turizm Araştırmaları Dergisi, Yıl: 10. Türkçe-MayısHaziran, 1999
- Soykan, Füsun, “Avrupa’da Kırsal Turizme Bakış Açısı ve Kazanılan Deneyim”,
II. Balıkesir Ulusal Turizm Kongresi, Balıkesir, 2006
- Şanlı, Hasan, “Turizm ve Tarımsal Faaliyetlere Bünyelerinde Birlikte Yer Veren
İşletmelerin Ekonomik Analizi: Nevşehir İli Avanos ve Ürgüp İlçeleri Örneği”,
Ankara Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, Basılmamış Yüksek Lisans Tezi, 2004
- Tekeli, Hasan,” Küresel Eğilimler Ülkemizin Turizm Pazarlamasını Olumsuz
Etkilemektedir,” I.Ulusal Türkiye Turizmi Sempozyumu Tebliğ Kitapçığı, İzmir,
2000
- Urkan, Ali, “AB Müktesebatını Üstlenebilme Kapasitesi, 2002 İlerleme Raporu ve
Strateji Belgesi’nin Değerlendirilmesi / Tarımsal-Kırsal Mevzuat ve Kurumsal
Yapılar”, <http://www.zmo.org.tretkinlikler/abgst03/05.pdf>, (Erişim Tarihi:
15.09.2006)
- Yagcı, Özcan, (2005), “Turizmde Çesitlendirme, Sürdürülebilirlik ve Kırsal
Turizm”, <http://cmyo.ankara.edu.tr/~iktisad/TURKONF/web/ozcan-yagci.doc>,
(Erisim Tarihi; 21.07.2006)
İNTERNET KAYNAKLARI:
<https://www.bugday.org/tatuta/kilavuz.php>, (Erişim Tarihi: 07.05.2007)
<www.kirsalcevre.org.tr/_html/tur/yayinlarimiz/dyayinlar/kirsal_kalkinma_politikala
ri_ bulentg.pdf>, (Erişim Tarihi:20.08.2006)
<http://ec.europa.eu/agriculture/publi/fact/rurdev2006/en.pdf >, (Erişim Tarihi:
13.09.2006)
<http://www.dakap.org.tr/turzim.htm>, (Erişim Tarihi: 09.05.2007)
<http://www.gap.gov.tr/Turkish/Tarim/kirsalk2.html>, (Erişim Tarihi: 12.08.2007)
< http://www.orkoop.org.tr/belgeler/brosur.doc>, (Erişim Tarihi, 12.06.2007)
ÖZET
Kırsal kalkınma, kırsal alanda yaşayan nüfusun yaşam koşullarının
iyileştirilmesi ve gönenç düzeylerinin yükseltilmesini amaçlamaktadır. Nüfusunun %
35'i kırsal alanda yaşayan ülkemizde izlenilen politikalarla kırsal kalkınma için bazı
proje ve uygulamalar gerçekleştirilmiştir. Ancak kırsal kalkınma ile ilgili sorunların
çözümüne yönelik bütüncül yaklaşımların planlanmasında ve yaşama geçirilmesinde
istenilen ölçüde başarıya ulaşılamamıştır.
Son Beş Yıllık Kalkınma Planlarında, kırsal kalkınmanın temel amacının
sürdürülebilir kalkınma ilkeleri çerçevesinde yerel gizilgücün harekete geçirilerek,
gelir ve işlendirmenin artırılması olduğu belirtilmiştir. Sürdürülebilir kırsal
kalkınmanın bir aracı olarak da kırsal turizm giderek daha fazla ilgi gören ve
geliştirilen bir turizm çeşididir.
Son yıllarda birçok ülkede giderek daha fazla ilgi görmeye başlayan bu
turizm çeşidinin, özellikle kırsal alanlarda ortaya çıkaracağı olumlu ekonomik etkiler
nedeniyle ülkemiz tarafından da değerlendirilmesi amacıyla; çevre ve kültür
değerleri göz önüne bulundurularak konunun kapsamlı bir biçimde ele alınması
gerektiği düşüncesiyle, bu tez çalışmasında, ülkemizde geliştirilen kırsal kalkınma
politikaları ve uygulamaları değerlendirilmiş ve kırsal turizmin ülkemizde kırsal
kalkınma için yararlanılabilecek bir araç olarak kullanılabilmesi amacıyla yönetsel ve
mekansal bir örgütlenme modeli önerilmiştir.
Anahtar Kelimeler: Kırsal Kalkınma,
Turizm.
Turizm,
Sürdürülebilir Turizm,
Kırsal
ABSTRACT
Rural development aims at the improvement of the life conditions and the
increasement of the level of wealth of the people living at the countryside. In our
country, where the 35% of the population lives at the countryside, the policies
pursued have realized some projects and practices concerning the rural development.
But it has not been reached to the expected level of success in the planning and
realization of wholist approaches as to resolution of the problems relating to the rural
development.
In the recent Development Plans for Five Years it has been stated that the
main target of the rural development is to raise the income and the employment by
activating the local potential in the frame of the principles of the sustainable
development. In this context, the rural tourism as a means of the sustainable rural
development, is a kind of tourism which increasingly attracts attention and is been
promoted.
Aiming to put to use of the rural tourism also in our country which nowadays
attracts more attention day-by-day in many countries especially because of its
possible positive economic effects in the rural areas, taking in to account that the
cultural and environmental values are also important to tackle the subject inclusively,
in this thesis the rural development policies and practices in Turkey have been
evaluated and in order that the rural tourism be a useful means for the rural
development, an administrative and a spatial model has been suggested.
Keywords: Rural Development, Tourism, Sustainable Tourism, Rural Tourism.

Benzer belgeler