Kent-kır ayrımının ötesinde

Transkript

Kent-kır ayrımının ötesinde
Kent-K›r Ayr›m›n›n Ötesinde
130
KALKINMA ‹Ç‹N
YEN‹ B‹R UZAM
Joost Jongerden
K›rsal Kalk›nmada Alternatif ve Yeni Yaklafl›mlar
Girifl
Murat
Öztürk
Bu kitapta yer alan çal›flmas› ile Joost Jongerden, kalk›nma düflüncesine karfl› elefltirel yaklafl›m gelifltirmektedir;
kalk›nman›n köylüleri çiftçilere dönüfltürmesi ve yaflam
alanlar›n›n y›k›m›na neden olmas›na, k›r kent ayr›m›n›n
oluflmas›n› da dahil ederek modern toplumun mekansal
boyutunu da tart›flmaktad›r. Bu tespitlerden hareketle
Jongerden, k›rsal ve kentsele iliflkin modern kavramsallaflt›rman›n kalk›nma çabalar›n› s›n›rlad›¤› ve yoksullu¤a neden oldu¤unu ileri sürerek alternatif kavramsallaflt›rmalar,
yeni kalk›nma stratejileri ve politikalar› önermektedir. Jongerden, _i_ek’in ‘Ö¤renmeye, ö¤renmeye, ö¤renmeye’ ihtiyac›m›z var sav›n› hat›rlatarak flu soruyu soruyor: ‘Gelece¤imiz nas›l olsun istiyoruz? Jongerden modernli¤in bir
araflt›rma konusu olarak ele al›p kalk›nma deneyimlerinin,
kalk›nmaya ça¤dafl yaklafl›mlar›n bir elefltirisi ile birlikte
ihmale u¤rayan ikincil yaklafl›mlar›, yörüngeleri öne ç›kararak sorusuna cevap ar›yor.
Jongerden, modernleflme sürecinin insan yaflam› üzerindeki olumsuz etkilerini, John Steinbeck (Gazap Üzümleri)
ve Yaflar Kemal’in (Binbo¤alar Efsanesi) romanlar›ndan yararlanarak gösteriyor. Bu romanlarda köylülü¤ün y›k›m› ve
yeni bir çiftçi s›n›f›n›n yarat›lmas› anlat›lmaktad›r. Köylülü¤ün y›k›m›; pazara ba¤l› ve pazara sunulmak üzere, kar için
üretim, köylü üretiminin kendi çevrimi içinde gerçekleflen
birçok etkinli¤in metalafl›p köylü üretim döngüsünden d›fllanmas› ile flekillenen yeni ifl bölümü, yeni köylü s›n›f›n›n
yarat›lmas›n› ön koflulu olarak gerçekleflen bir modernleflme prati¤idir. Tarihsel bir rastlant› olan, kaç›n›lmaz olmayan bu modernleflmenin di¤er yan›nda ise k›rsal olan ile
kentsel olan›n kavramsal ve maddi olarak bir birinden ay-
131
K›rsal Kalk›nmada Alternatif ve Yeni Yaklafl›mlar
132
r›lmas› yer alm›flt›r. Ekonomik faaliyetlerle mekan› iliflkilendiren bu modernleflme yaklafl›m›n›n toplumsal düzenlemelerinde sanayi kentsel olanla, tar›m da k›rsal olanla efllefltirilmifltir. Bu efllefltirme tar›m üretiminin metalaflmas›
ile birlikte ele al›nd›¤›nda ve katma de¤er üretimi esas olarak tar›m iflletmelerinin d›fl›nda gerçekleflince, bafll›ca tar›msal üretici giriflimci çiftçi olarak tasavvur edilmifl ve
köylülük d›fllanm›fl, ihmal edilebilir ve tarihe kurban edilebilir hale gelmifltir. Jongerden, Hobsbawm’›n büyük dönüflüm dedi¤i, J. Steinbeck ve Y. Kemal gibi romanc›lar taraf›ndan ac›l› ayr›nt›lar›yla anlat›lan süreci difl g›c›rdat›p katlan›lacak ac›l› bir durum olarak de¤erlendirmekte ve ‘buna
direnmek ise bofluna ve yanl›fl olacakt›r; böylesi yaln›zca
ac›l› bir ölümün gerçekleflmesini daha uzat›r’ tespitinde
bulunmakta. Ard›ndan bu durumu flöyle sorgulamaktad›r:
Peki, ya bu ac›lar modernli¤in sapt›¤› talihsiz bir yolun sonucuysa? Ya modernli¤in bugün geldi¤i nokta kaç›n›lmaz
bir yazg› de¤ilse? Ya modernli¤e sosyal adalet ve eflitlik temeli kazand›rabilmemiz mümkünse? Jongerden, bu tespitler ve sorular›n ard›ndan flu düflünceyi dillendirmektedir: “E¤er modernlik son birkaç yüzy›lda dayat›lan bir koflul
olmuflsa, insan›n üzerindeki bir güce dönüflmüflse, o zaman modernli¤i modernlefltirmenin zaman› da gelmifl olabilir”.
Modernleflmenin ortaya koydu¤u y›k›m ve mekansal bölünmelerin ötesine geçmek için Nusret Kemal Köymen’in görüfllerine yer vererek Jongerden, sürdürdü¤ü teorik aç›l›m›
Anadolu topraklar› ile iliflkilendirmektedir: Köymen, k›rsal
yerleflimlerin çözülüp da¤›lmas› ile buna efllik eden büyük
kentlerin ortaya ç›kma sürecinin oluflturdu¤u ikili¤i tersine
çevirecek bir uygarl›k aran›fl› içindeydi. Bu do¤rultuda ‘rurbanlar’ (k›r-kentler) ad›n› verdi¤i yeni bir uzamsal yerleflim
tipi öngörmüfltü. Jongerden, Köymen’in düflüncelerinin dile getirildi¤i zaman itibariyle elefltirel bir gözle görülmesini gerekti¤ini de belirtmekle birlikte, bu görüfllerinin as›l
öneminin k›r-kent ayr›m›n›n ötesine geçmek için yol aç›c›
bir öneri oldu¤una vurgu yapmaktad›r. Köymen’in Rurban
önerisi yol aç›c› olmakla birlikte hala k›r-kent karfl›tl›¤›na
oturmakta, henüz öteye geçememektedir. Jongerden, k›rkent ayr›m›n›n ötesine geçmek için yeni anlay›fllar, aflk›n
bir dil gelifltirmeyi ve ancak bu yeni dille baflka bir gelecek
tasavvurunun oluflturabilece¤ini belirterek çal›flmas›n›
sonland›r›yor.
K›rsal Kalk›nmada Alternatif ve Yeni Yaklafl›mlar
O. Özet
u makale, tarihsel bir rastlant› olarak modern toplumun uzamsal temelini tart›flmaktad›r. Bu uzamsal flekillenmenin bafll›ca özelli¤i,
dünyan›n “k›r” ve “kent” olarak ikiye ayr›lmas› ve bu iki alana normatif biçimde farkl› özellikler atfedilmesidir. Makalenin merkezi sav› ise
k›rsal ve kentsele iliflkin bu modern kavramsallaflt›rman›n kalk›nma politikas›
seçeneklerini s›n›rland›rmas› ve yoksullu¤a neden olmas›d›r. Bu elefltiri temelinde, alternatif bir yaklafl›m ve yeni kavramsallaflt›rmalar, mümkün yeni kalk›nma stratejileri ve politikalar› ile birlikte k›rsal ve kentsele iliflkin yeni tan›mlamalar öneriyoruz.
b
1. Girifl
Bu katk›, kalk›nma ile ilgili olarak son dönemde geliflen fikriyat›n derinlikli bir
elefltirisini temel almaktad›r. Söz konusu kalk›nma projesi, 1949 y›l›nda,
ABD’nin 33. Baflkan› olan Harry Truman’›n görevi almas› vesilesiyle yapt›¤› konuflmada ortaya at›lm›flt›r. Bu konuflmas›nda Truman güney yar›küreyi azgeliflmifl ilan ettikten sonra, sömürgeci dönemden h›zla ç›kmakta olan dünyaya
bir kalk›nma yolu, Bat› gibi olma projesi önerdi.(1) Günümüzde, bu projenin bir
fars oldu¤u ileri sürülmektedir. Gerçekten de, düfl k›r›kl›klar› ve yan›lsamalar
sürekli olarak bu kalk›nma projesine efllik etmifltir (Sachs 1992: xv).
Vaat edilen kalk›nma, Kuzeye getirilmifl oldu¤u söylenen refah›n ayn›s›n› Güneye de getirmekti ve Güneyin görevi de di¤erine yetiflmekti. Gelgelelim, kalk›nma ça¤›nda Güney ile Kuzey aras›ndaki uçurum daha da büyüdü. Birleflmifl
Milletler Kalk›nma Program›na göre, en zengin ve en yoksul ülkelerin gelirleri aras›ndaki oran 1950 y›l›nda 35’e 1 iken 1990’lara gelindi¤inde 70’e 1 olmufltu (UNDP 1999: 38). (2) Büyüme, piyasa iliflkilerinin geliflmesi ve uluslararas› piyasalarla bütünleflme ile gerçekleflecek olan bu sihirli olgu, eflitsizliklerdeki
art›fl›n bafll›ca itici gücü oldu. Küresel büyümenin dünya nüfusunun en zengin
yüzde 1’lik bölümüne sa¤lad›¤› ortalama yarar en yoksul yüzde 10’luk kesime
mensup birine sa¤lanan yarardan 120 kat daha büyük olabiliyordu. Böylece,
mant›k, artan büyümenin artan eflitliksizlik demek olmas› fleklinde iflledi (Wo-
(2) Truman’›n konuflmas›, ABD’yi dünyan›n geri kalan›na örnek olarak gösteren bir kalk›nma fikrini de ortaya att› (Sachs 1992: 2). Siyaset alan›nda, kalk›nma fikrinin ayn› zamanda komünizme karfl› mücadeleyi
de sürekli k›lmas› gerekiyordu. Toplum bilimlerinde (iktisat dahil) bu fikir kalk›nman›n aç›klanmas›nda
Marksist araflt›rmalara bir alternatif sunulmas›n› hedefliyor, bu ba¤lamda da ‘modernleflme kuram›’ denilen yaklafl›m› öne sürüyordu. Tarihin sonu sosyalizm de¤il kapitalizmdi. Bu modernleflme kuram›n›n belirgin özelliklerinden biri de, ekonomide piyasa iliflkilerinin gelifltirilmesiyle birlikte dönüflümü düzenlemek
üzere güçlü bir devlete duyulan ihtiyaçt›. Bu söylenenlerden ilki liberalizm ile paylafl›l›rken, ikincisi ayr›ks›
yan› oluflturuyordu.
(3) Eflitsizliklerin giderek artmas› genel e¤iliminin halen sürmekte oldu¤u en son UNDP raporunda da belirtilmektedir (UNDP 2010: 29). Gerçekten de, en zengin ile en yoksul aras›ndaki fark kalk›nma döneminde
yaln›zca artmakla kalmam›fl, ayn› zamanda bu aç›n›n büyüme h›z› da artm›flt›r (baflka bir deyiflle aradaki
fark katl› olarak genifllemifltir). “Yetiflip yakalama” aç›s›ndan bak›ld›¤›nda ise 1992 y›l›nda dünyan›n en yoksul ülkelerinde kifli bafl›na gelir, ‹ngiltere’nin 1830’daki kifli bafl›na gelirinin üçte birinden daha azd›r
(UNDP 1999: 38).
133
K›rsal Kalk›nmada Alternatif ve Yeni Yaklafl›mlar
odward & Sims 2006: 12). Yoksulluk da hesaplanm›fl bir baflar›s›zl›k (Pronk
2003: 34) ve süreklilik arz eden bir koflul haline geldi (Öztürk 2011).
Gene de, kalk›nman›n Sachs ve di¤erleri (1992) taraf›ndan radikal biçimde reddedilmesi kuflkuyla karfl›lanm›flt›r. Kalk›nman›n tümden reddi, bizi silahs›z b›rakaca¤›ndan pek de yararl› bir tutum say›lmam›flt›r (Nederveen-Pieterse
2000). Üstelik kalk›nma ölmüflse, onun yerine ne gelecektir (Escobar 2006)?
Kalk›nmay› ölmüfl saymamak gerekir, çünkü böyle yaparsak elimizde bir fley
kalmayacakt›r. E¤er kalk›nman›n ›fl›¤› sahte, yanl›fl yol gösteren bir ›fl›ksa o zaman belki de en iyisi kararl›kta yol bulmaya çal›flmakt›r. Daha sonra neyin gelece¤i önemli ve yan›t› güç bir sorudur. Bu soruya burada birtak›m yan›tlar vermeye çal›flaca¤›z; ancak bunlar, en az›ndan k›sa vade için pek yararl› görülmeyebilir. _i_ek’i izleyerek flöyle de diyebiliriz: Özel durumlar› ele alman›n en pratik yolu, hemen do¤rudan konuyla ilgili olma e¤ilimine karfl› direnmek, ivedilik
anlay›fl›n› terk etmek ve elefltirel analize yönelmek olabilir. ‘Ö¤renmeye, ö¤renmeye, ö¤renmeye’ ihtiyac›m›z var (_i_ek 2008: 8).
134
Kalk›nman›n ötesine geçmek ve gelece¤imizi yeniden düflünmek için ö¤renmemiz gerekiyor. Gelece¤imiz nas›l olsun istiyoruz? Bu ba¤lamda al›nd›¤›nda,
bu makalenin yapmak istedi¤i katk› iki yönlüdür. Birincisi, ça¤dafl yaklafl›mlar› analiz ederek ve elefltirerek, bir de genel olarak ihmale u¤rayan, ikincil say›lan yaklafl›mlar› ve yörüngeleri öne ç›kararak alternatif bir kalk›nman›n
mümkün oldu¤u fikrini savunmakt›r. ‹kincisi, kalk›nman›n hemen flimdiki pratiklerinden geriye do¤ru bir ad›mla bir elefltiri gelifltirmektir. Kalk›nma, modernli¤e ait bir proje say›lmaktad›r; gelgelelim, modernli¤in kendisi bir araflt›rma konusu olarak görülmelidir ve nihai amaç da alternatif kalk›nma çizgilerine iliflkin tart›flmalara katk›da bulunmakt›r.
2. Büyük dönüflüm?
Modern toplumda, kalk›nma projelerinde hemen hemen istisnas›z biçimde öngörülen en derin de¤iflim, piyasaya ba¤›ml› veya piyasa arac›l›¤›na dayal› toplumsal iliflkilere geçifltir. Tarihçi Eric Hobsbawm, ‘Afl›r›l›klar Ça¤›’ adl› çal›flmas›nda, ‘yirminci yüzy›l›n ikinci yar›s›nda meydana gelen en dramatik, bizi
geçmiflin dünyas›ndan ebediyen kopartan de¤iflimin köylülü¤ün ölümü oldu¤unu’ söyler (Hobsbawm 1995: 289). Hobsbawm, geçmiflin köylü dünyas›ndan geriye köylerin ve tarlalar›n a¤›r bast›¤› yaln›zca üç bölge kald›¤› sonucuna varmaktad›r: Sahra Güneyi Afrika, güney ve iç kesimleriyle güneydo¤u Asya ve Çin.
Avrupa ve Orta Do¤u’da ise 20. yüzy›l sonunda tek bir köylü kalesi kalm›flt›r:
Türkiye (ibid. 291). Gelgelelim, bu “kalede” bile k›rsal kesimin nüfus içindeki
pay› 1970’te yüzde 62 iken 2000 y›l›nda yüzde 35’e düflmüfltür (Jongerden, 2007:
129) ve bugün yüzde 25’in alt›ndad›r (TurkStat 2010). (3)
(3) Bak›n›z: http://www.turkstat.gov.tr/PreHaberBultenleri.do?id=6178&tb_id=1.
K›rsal Kalk›nmada Alternatif ve Yeni Yaklafl›mlar
Köylülü¤ün gerçekten ölüp ölmedi¤i tart›flmal› bir konu olmakla birlikte (Van
der Ploeg 2008) ,(4) bu ölüm ilan› modern toplum fikri ve bunun gerçekleflmesiyle kopmaz biçimde ba¤lant›l›d›r. Zihinlerde giderek belirginleflen imaj›yla
modern dünyada köylüye yer yoktur ve köylünün ortadan kaybolmas› da basitçe modernleflme sürecinin bir parças› say›lmaktad›r. Ancak, bu durumun ilgili kesimlerin yaflamlar› aç›s›ndan dramatik sonuçlar› vard›r. Köylülü¤ün bu flekilde mahkûm edilmesi, k›rsal kesimde belirli bir geçim biçiminin ortadan kald›r›lmas› gibi önemli bir anlama geliyordu ve bu da yüz binlerce, hatta milyarlarca insan› etkileyecek bir durumdu.
20 yüzy›lda ‘modern olmakla’ ilgili bu sürecin insanlar›n yaflam› üzerindeki çok
büyük etkisini anlamak için, sürecin öyküsünü anlatan en tan›nm›fl ve sahiplenici iki yazar›n, John Steinbeck ve Yaflar Kemal’in iki roman›na bakmak istiyorum. Bu yazarlar›n eserlerini seçmemin nedeni her ikisinin de radikal hümanist ak›m içinde yer almalar›d›r. ‹ki yazar, Alexander Saxton’un (2004) sözleriyle ‘ kimi zaman yüzeyde güçlü bir ak›nt›y›, kimi zamanda bir yer alt› suyu gibi derin bir ak›fl› anlat›r.’ Her iki yazar da yaflad›klar› ülkelerdeki dönüflüme
elefltirel ve duyarl› yaklaflm›flt›r ve romanlar›nda bu süreçleri köylülerin ve iflçilerin gözünden anlatm›flt›r. Dolay›s›yla gerek 1962 y›l› Nobel edebiyat ödülünü alan Steinbeck gerekse bu ödül için birkaç kez aday gösterilen Kemal resmi yetkililerle hep ters düflmüfltür.
2.1. Gazap Üzümleri
John Steinbeck’in 1939 y›l›ndaki bafl eseri Gazap Üzümleri, tar›mda modernleflmenin ve ekonomik krizin damgas›n› vurdu¤u bir dönemde s›radan insanlar›n yaflamlar›n› canl› ayr›nt›larla ve büyük bir sevecenlikle anlat›r. Öykünün ortam› 1930’lar›n Oklahoma’s› ve California’s›d›r. Dönem “Toz Çana¤›” (Kuzey
Amerika k›rlar›na afl›r› kurakl›¤›n ve toz f›rt›nalar›n›n egemen oldu¤u y›llar) ve
Büyük Bunal›m y›llar›d›r. Öykünün anlat›c›s›, cinayetten 4 y›l yatt›ktan sonra afla ç›kan genç Tom Joad’d›r. Roman, Tom’un ailesine odakl›d›r. Ortakç›l›kla geçinen yoksul ailenin ürünleri Toz Çana¤› ve kurakl›k sonucunda mahvolmufl;
bir de tar›mdaki mekanizasyon nedeniyle ekonomik güçlükler içine düflen aile
evini ve topra¤›n› terk etmek zorunda kalm›flt›r. Tom hapisten ç›k›p evine döndü¤ünde küçük ve bak›ms›z evlerinin bir köflesinden y›k›ld›¤›n›, temellerinin
tahrip oldu¤unu, tel örgülerin kalkt›¤›n› ve her yerde pamuk yetifltirildi¤ini görür; “cehennem burada olmal›” der (Steinbeck, 2000: 42). Var›n› yo¤unu yitiren
aile elde kalan az bir parayla daha iyi bir yaflam umudu peflinde California yollar›na düfler. Ellerindekilere flöyle bir bak›p art›k kullanamayacaklar› veya birlikte götüremeyecekleri fleyleri satarlar. Art›k her fley makineleflti¤inden, örne¤in pulluk gibi araçlar›n metal a¤›rl›k d›fl›nda baflkaca de¤eri kalmam›flt›r.
(4) Van der Ploeg köylülü¤ün yok olmad›¤›n›, dahas› halen yeniden köylüleflme süreçlerine tan›k oldu¤umuzu ve bu süreçlerin tan›mlay›c› yan›n›n da üretim ve yeniden üretim üzerinde kontrol elde etme çabalar› oldu¤unu savunmaktad›r.
135
K›rsal Kalk›nmada Alternatif ve Yeni Yaklafl›mlar
136
Joad ailesi Bat›ya giden uzun yola koyulur ve yolda baflkalar›yla da karfl›lafl›r.
Anlarlar ki, binlerce, on binlerce baflka aile de ayn› mülksüzleflme ile karfl›laflm›fl, ayn› karar› verip ayn› umars›zl›kla ayn› umudun pefline düflmüfltür. Bunlar, bir zamanlar küçük bir toprak parças›n› iflleyen, ancak bankalar ve makineler taraf›ndan yerlerinden edilip flimdi ifl arayan ailelerdir (Steinbeck, 2000:
295). Joad ailesi yolda umduklar›n› bulamay›p California’dan dönen insanlardan oradaki durumu dinlerler; ama fazla dikkate almay›p yollar›na devam
ederler, çünkü geriye kalan tek umut budur. Joad ailesi California’ya vard›¤›nda her ifl için çok say›da baflvuran oldu¤unu görür ve insana yak›fl›r bir ücretle
çal›flma flans›n›n az oldu¤unu anlar. Tar›m iflletmeleri genifllemifl, ancak tar›m
iflletmecisi say›s› azalm›flt›r; hububat ekimi yap›lan alanlar›n yerini meyve bahçeleri, insan eme¤inin yerini de traktör alm›flt›r. Tar›m iflletmeleri mals›z
mülksüz köylüleri, evsizleri ve açlar› çal›flt›rmakta, çal›flmalar› karfl›s›nda onlara veresiye yiyecek vermektedir. Ancak, ifl bitti¤inde çal›flanlar para kazanmak yerine çal›flt›klar› iflletmeye borçlu kald›klar›n› göreceklerdir. Yeni Politika Dönemi ‹skân ‹daresi kimilerine kucak açmakta, onlara kalacak yer ve yiyecek sa¤lamaktad›r. Ne var ki bu program toprak sahipleri taraf›ndan engellenmektedir ve hükümet de bu iflçilerin hep birlikte kamplarda kalmas›n› sa¤layacak yer ve kaynak tahsis etmemektedir. Joad’lar bir meyvelikteki ifli kabul
ederler; ancak burada grev oldu¤undan haberleri yoktur. ‹fller fliddete döküldü¤ünde ailenin bir dostu, vaiz Jim Casey öldürülür; Tom Joad bir kez daha
adam öldürmek zorunda kal›r ve kaçak durumuna düfler.
Gazap Üzümleri tutkulu bir romand›r. 400 sayfal›k bu eser 100 günde yaz›lm›flt›r. Roman›n yap›s›na damga vuran özellikler, California yollar›na düflen Joad
ailesinin dram›n› ayr›nt›lar›yla veren uzun, betimleyici bölümler ve bir grup olarak göçmenlerin durumunu anlatan k›sa panoramik bölümlerdir. Steinbeck bu
eserinde insanlar nas›l yafl›yorlarsa bunu öylece anlatarak okuru gerçekli¤in
içine çekmeye çal›flm›flt›r. Bu gerçeklik ise, öyle laf olsun diye söylenmeyen bir
gerçek, köylülü¤ün ölümüdür. Gerçekten de, Steinbeck’in kitab›n›n yay›nlanmas›ndan birkaç ay önce, 1938 k›fl›nda bir arkadafl›na yazd›¤› mektupta da belirtti¤i gibi birçok göçmen köylü fiilen ölmekteydi:
`‹ç vadiye gitmem gerekiyor. Orada açl›ktan ölmek üzere befl bin kadar aile
var; aç demiyorum, açl›ktan ölüyorlar diyorum. Hükümet bunlar› yemek ve t›bbi yard›m ulaflt›rmaya çal›fl›rken hizmet kesimindeki ve bankalardaki faflist
grup bunlara engel oluyor [...] Bu insanlar›n yeterli sa¤l›k imkânlar›yla kamplarda yaflamalar›na izin verilmesi halinde örgütlenebileceklerini düflünüyorlar
ve bu da büyük toprak sahipleri ile zengin çiftçileri çok ürküten bir olas›l›k [...]
Gidip görece¤im, bu katillerin kafalar›na vuracak bir fleyler yapabilir miyim?
[...] Gerçekten çok öfkeliyim.’ (Steinbeck, 2000). (5)
(5) Ayr›ca bak›n›z:: http://www.docshare.com/doc/109511/Great-Depression-by--John-Steinbeck2
K›rsal Kalk›nmada Alternatif ve Yeni Yaklafl›mlar
2.2. Binbo¤alar Efsanesi
Yaflar Kemal’in Binbo¤alar Efsanesi, 1971 y›l›nda, Steinbeck’in Gazap Üzümleri’nden yaklafl›k 30 y›l sonra yay›nland›; ancak iki roman›n konusu birbirine
hayli yak›nd›r. Kemal’in efsanesi 1950’lerde Türkiye’de geçer. Dönem, Marshall yard›m› ve makineleflmenin modernli¤i k›rsal kesime tafl›d›¤› dönemdir.
Roman, Yörüklerin bir kolu olan ayd›nl› göçerleri etraf›nda geliflir. Anlat›lan,
bir zamanlar en az 2 bin kara çad›rl› güçlü bir afliret olan Ayd›nl›’n›n nas›l eriyip marjinal bir grup haline geldi¤idir. Yazlar› sürülerini Türkiye’nin güneyinde, Adana yak›nlar›nda olan Alada¤lar›n otlaklar›na getirirler, güzün ise çad›rlar›n› toplay›p Çukurova’ya inerler. Ne var ki, ekonomilerini ve toplumsal
yaflamlar›n› sürdürmeleri için gerekli alan tehdit alt›ndad›r. Makineleflmifl
tar›m ve topra¤›n sahiplenilmesi sonucunda ortak meralar özel mülkiyet alt›na girer; çünkü art›k uçsuz bucaks›z pamuk ve bu¤day tarlar›na traktör girmifltir. Y›llar geçtikte, Ayd›nl›’n›n hayvanlar›n› otlatabilece¤i yer de giderek
daral›r ve konaklad›klar› yerlerden al›nan ücretler de art›r›l›r. Modernlik onlar› d›flar› itmektedir. Gidiflata karfl› koyamay›p tar›m iflçisi veya bakkal olmak
üzere köylere yerleflen di¤er göçebe Yörüklerin tersine, Ayd›nl› bir de¤iflim
umuduyla eski yaflam tarz›nda direnir. Ancak, bu bofl bir umuttur ve Ayd›nl›
yavafl da olsa kendilerini kimsenin kurtaramayaca¤›n›, sa¤a sola da¤›l›p azalaca¤›n›, sonunda kentte küçük bir dairede oturup kukumav kuflu gibi düflünceye dalacaklar›n› anlar.
Ayd›nl›, 19. Yüzy›l›n son çeyre¤inde baflkalar› gibi Çukurova’ya zorla iskân ettirilmifl de¤ildir. 1876’da asker Toros Da¤lar›ndan Çukurova'ya inen yolu tutmufltu ve tek bir kiflinin bile ovalardan da¤lara veya da¤lardan ovalara gitmesine izin verilmiyordu. Yeni köyler ve kasabalar infla edilecekti ve yetkililer
alanlar›, caddeleri ve sokaklar› hesaplamakla meflguldüler. Ancak bu arada
s›tma salg›n› bafl göstermiflti ve salg›nlar k›rsal kesimi kas›p kavuruyordu. Çukurova insan ve hayvan iskeletleriyle dolmufltu. Ayd›nl›, askeri denetimden kaç›narak bu kadere maruz kalmaktan kurtulmufltu, ancak 1950’ye gelindi¤inde
ifllenecek boy hiçbir arazi kalmam›flt›. Toprak sahipli¤ine iliflkin kavgalar k›z›flm›flt› ve Ayd›nl› sürülerini otlatmak flöyle dursun çad›r›n› kuracak yer bile bulam›yordu. Gerçi y›llard›r eziyet çekiyorlard› ama iflin buraya varabilece¤ini hiç
düflünmemifllerdi. Bir süreli¤ine paras›n› ödeyerek köy meralar›nda kald›lar,
ancak sonra o yerler de tar›ma aç›ld›. Bu arada, da¤larda da orman muhafaza
memurlar› kendilerine rahat vermiyordu. Ayd›nl› art›k eski dostlar›n›n yard›m›na da güvenemezdi:
“Biz neler gördük, neler”, dedi Köse Ali A¤a. “Biz ki nelerden geriye kalm›fl›z.
‹nsan gibi bizi hiçbir zaman yaflatmad› Çukurova... fiu da¤lar› delip geçen demiryolu var ya, Alamanlar yapt›. fiu uzay›p giden çifte demirler var ya, her kar›fl›nda bir insan yatar. Biz neler gördük bugüne gelene ek. Biz neler, neler
gördük!’
Köse Ali A¤a diline pelesenk etmiflti.
137
K›rsal Kalk›nmada Alternatif ve Yeni Yaklafl›mlar
‘Geriye dönüp bakmay› yüre¤im götürmüyor. Hiçbir zaman. Hiçbir Türkmen
kocas›n›n da yüre¤i götürmez eski günleri. ‹skandan önce dünya, hem de yeryüzü, hem de Binbo¤alar, hem de Alada¤, hem de Düldülda¤›, Kayranl›, Berit
da¤lar›, hem de Payas üstü, Gavur da¤lar›, hem de Anavarza ovas›, hem de
Dumlukale yöreleri bir cennetti bizim için... Olan iskandan sonra oldu. fiimdi
bunlar gelmifller... Yüz y›l flu kanl› ovay›, flu güzelim ovay› cennet yaflam›fllar,
flimdi de gelmifl s›zlan›rlar. S›zlans›nlar. Biz burada s›caktan, sinekten, s›tmadan, salg›ndan, harplerden, vergiden sinekler gibi k›r›l›rken, onlar ak p›narl›
yaylarda, mor sümbüllü, yarpuzlu, alaçaml› da¤larda yan geldiler yatt›lar. Yönlerini dönüp de flöyle bir halimize dirli¤imize bakmad›lar. Onlar bizden koptular, ayr› bir millet oldular.
Onlar böldüler töreyi, onlar böldüler, onlar ikiye biçtiler bizi...’” (6)
2.3. Yarat›c› y›k›m olarak modernlik
138
Bu iki roman›n ikisi de 20. yüzy›lda cereyan eden derin ve ac›l› bir dönüflüm
sürecini anlatmaktad›r. Bu dönüflüm, tahrip ederek yaratan veya ‘yarat›c› y›k›m’ denebilecek modernli¤in öyküsüdür. Steinbeck ve Kemal’in romanlar›nda köylülü¤ün y›k›m› ve bir çiftçi s›n›f›n›n yarat›lmas› anlat›lmaktad›r.
Köylülü¤ün y›k›lmas›, pazara ba¤l› üretim (kaynaklar› kendi yaratma ve yönetme durumuna k›yasla), kar amaçl› üretim (katma de¤ere k›yasla) ve daha önce bizzat gerçeklefltirilen kimi etkinliklerin (örne¤in tohum üretimi,
verimlili¤i sa¤lama ve ürün iflleme) d›flsallaflmas›n› ve metalaflmas›n› getiren güçlü bir ifl bölümü ile tan›mlanan, yeni bir çiftçi s›n›f›n›n yarat›lmas›n›n
ön koflulu idi (Van der Ploeg 2008: 42-4).
Pazara ba¤›ml›l›¤› yaratan bu dönüflüm süreci ve köylülerin çiftçilere dönüflmesi, baflka bir deyiflle yarat›c› y›k›m, fliddetli bir süreçti. Slavoj _i_ek’in
(2006) izinden giderek bunu ‘küresel kapitalizmin toplumsal koflullar›na içsel’ yap›sal fliddet olarak kavramsallaflt›rabiliriz (evsiz barks›zlardan iflsizlere kadar d›fllanm›fl ve harcanabilir kiflilerin otomatik olarak yarat›lmas›.)
Sözü edilen romanlarda d›fllanm›fl ve gözden ç›kar›labilir olanlar, gelece¤in
toplumunda kendilerine hiçbir yer ayr›lmayan köylülerdir. Söylenenin edebiyattaki bafl temsilcisi Goethe’nin Faust’udur: Faust herkesi yeni bir (sosyal)
manzara yarat›lmas› ad›na zorlamakta, salt kendi geliflmeci ana plan›na uymuyor diye deniz kenar›nda küçük bir kulübede oturan yafll› bir çifti yerinden etmek için Mefisto’yu devreye sokmaktad›r. Mefisto ise bu çifti öldürerek evlerini yakmaktad›r (Harvey, 1989: 16). Bu çiftin kaderinin, 20. yüzy›l›n
Joad’lar› ve Ayd›nl› Yörükleri ile ayn› oldu¤u söylenebilir.
Yarat›c› bir y›k›m olarak modernlik fikri 1848 y›l›nda Komünist Manifesto’da
(6) Kemal 1976: 79-80
K›rsal Kalk›nmada Alternatif ve Yeni Yaklafl›mlar
Karl Marx ve Friedrich Engels taraf›ndan önerilmifl, (7) ard›ndan ilk versiyonu
1936 y›l›nda yaz›lan Yeniden Üretilebilirlik Ça¤›nda Sanat adl› eserinde Walter
Benjamin taraf›ndan tekrarlanm›flt›r. (8) Ancak terimi as›l tan›tan iktisatç› Joseph Schumpeter’dir; 1942 tarihli Kapitalizm, Sosyalizm ve Demokrasi adl›
eserinde süreci ayr›nt›lar›yla anlatm›flt›r (1975: 83-4):
‘Yerli olsun yabanc› olsun yeni pazarlar›n aç›lmas›, zanaatkâr atölyesi ve fabrikadan US Steel gibi dev kurulufllara geçifl –e¤er bu biyolojik kavram uygun düflerse—ayn› s›naî mutasyon sürecine iflaret eder. Bu süreç ekonomik yap›y›
kesintisiz biçimde içeriden devrimcilefltirir, gene kesintisiz biçimde eskiyi y›karak yeniyi yarat›r. Bu Yarat›c› Y›k›m süreci kapitalizmin özündeki gerçekliktir.
Kapitalizm budur ve her kapitalist iflleme bunu yaflamak zorundad›r... ‹fl stratejisinin her parças› gerçek önemini ancak bu süreçle birlikte ve onun yaratt›¤› durumlarda kazan›r. Her iflletme yarat›c› y›k›m›n sonsuz galas›nda oynad›¤›
rolle kavranmal›d›r; bu olmadan kavranamaz; sonsuz sükûnet hipotezinden
kalk›larak hiç kavranamaz.’
Ancak, ortadaki soru fludur: Modernlik ya da bizim bildi¤imiz flekliyle bu olgu
haklar› ortadan kald›r›p iyi olan› m› yaratt›? Toprak sahibi y›¤›nlar›n ortak haklar›n›n yerine tüketim mallar› üretimini geçiren modernlik miydi? Modernli¤i
tarihin kendini açmas› olarak görenler, yani teleolojik biçimde köylülerin proleterleflmesini ve ortadan kalkmas›n› öngörenler için bu sorunun bir anlam›
yoktur; çünkü bu konuda yap›labilecek herhangi bir fley yoktur. Yap›labilecek
tek fley sab›r ve daha iyi bir gelecek telkin etmektir. Hobsbawm’›n büyük dönüflüm dedi¤i, Steinbeck ve Kemal gibi romanc›lar taraf›ndan ac›l› ayr›nt›lar›yla
anlat›lan süreç art›k difl g›c›rdat›p katlan›lacak bir durumdur. Buna direnmek
ise bofluna ve yanl›fl olacakt›r; böylesi yaln›zca ac›l› bir ölümün gerçekleflmesini daha uzat›r. Peki, ya bu ac›lar modernli¤in sapt›¤› talihsiz bir yolun sonucuysa? Ya modernli¤in bugün geldi¤i nokta kaç›n›lmaz bir yazg› de¤ilse? Ya
modernli¤e sosyal adalet ve eflitlik temeli kazand›rabilmemiz mümkünse?
Gazap Üzümleri’ndeki mülksüzler ‘Bafl›m›zda insan eseri bir kötülük var ve
Tanr› ad›na bunu de¤ifltirebiliriz’ derler (Steinbeck 2000). Kabaca al›nd›¤›nda
bu, insan›n egemen oldu¤unu ve kendi yaflam›n›n mimarl›¤›n› yapabilece¤ini
ileri süren erken dönem modernleflmecilerin düflüncelerini yans›tmaktad›r.
Bu erken dönem anlay›fl, daha sofistike dille de olsa, Marx’ta da görülür: ‘‹n-
(7) ‘Üretim araçlar›nda, dolay›s›yla üretim iliflkilerinde ve dolay›s›yla tüm toplumsal iliflkilerde sürekli devrim yapmaks›z›n burjuvazi var olamaz. Buna karfl›l›k, eski üretim tarz›n›n de¤iflmeksizin korunmas› da tüm
eski sanayi s›n›flar›n›n ilk varolufl kofluluydu. Üretimde sürekli dönüflüm, tüm toplumsal kesimlerin aral›ks›z sars›nt›ya u¤rat›lmas›, sonsuz güvensizlik ve hareket, burjuva döneminin tüm ötekilerden ay›rt edici niteli¤idir. Tüm yerleflmifl iliflkiler, do¤urduklar› eski de¤er yarg›lar› ve görüfllerle birlikte çözülüp da¤›lmakta, yeni oluflanlarsa daha kemikleflemeden eskimektedir. Kal›c› ve duran ne varsa buharlafl›yor, kutsal diye ne varsa kutsall›ktan düflüyor ve insanlar nihayet yaflam tav›rlar›na, karfl›l›kl› iliflkilerine, ay›lm›fl gözlerle bakmak zorunda kal›yorlar.’ Bak›n›z: http://www.marxists.org/archive/marx/works/1848/ communistmanifesto/ch01.htm
(8) Benjamin, modernli¤in, y›k›c›, katartik yan›, baflka bir deyiflle gelene¤in de¤erini tasfiye edici yan› olmaks›z›n alg›lanamayaca¤›n› ileri sürer (Benjamin 2003: 254).
139
K›rsal Kalk›nmada Alternatif ve Yeni Yaklafl›mlar
sanlar kendi tarihlerini kendileri yaparlar; ancak, bunu kendi keyiflerine göre,
kendi seçtikleri koflullarda de¤il, halen var olan, geçmiflten aktar›lm›fl koflullarda yaparlar. Tüm ölü kuflaklar›n gelene¤i, yaflayanlar›n beyinlerine kâbus
gibi bir a¤›rl›kla çöker.’ (Marx 1852/2005: 13). Marx burada özne-nesne ayr›m›n›n ötesine geçer. Tarihlerini yapt›klar›na göre insanlar basit birer nesne de¤ildir, ancak basitçe özne de de¤illerdir; çünkü geçmiflten gelen koflullar ve
söylemler yaflad›klar› dünyay› ve kafalar›ndaki düflünceleri flekillendirmifltir.
E¤er modernlik son birkaç yüzy›lda dayat›lan bir koflul olmuflsa, insan›n üzerindeki bir güce dönüflmüflse, o zaman modernli¤i modernlefltirmenin zaman›
da gelmifl olabilir.
2.4 Ayr›lma ve Ar›laflt›rma
140
Latour (1993) ve Poovey’in (1995) çal›flmalar›ndan sonra modernli¤i bildi¤imiz
gibi –yarat›c› y›k›m—bir ayr›lma ve ar›laflt›rma süreci olarak analiz edebiliriz.(9)
Burada “ayr›lma” sosyal alanlar yarat›lmas›yla, ar›laflt›rma ise bu alanlara belirli özellikler atfedilmesiyle ilgilidir. Kastedilen, bu alanlara özgü ve bunlar için
uygun bilgi üretilmesi ve geliflim yasalar› belirlenmesidir. Bir örnek vermek
gerekirse, sosyal olan›n, her biri farkl› kurallara tabi olmak üzere siyaset alan› ve ekonomi alan› olarak ayr›lmas›ndan söz edebiliriz. (10) Bu makalenin ba¤lam› içinde ele almak istedi¤im bir baflka örnek ise, dünyan›n k›rsal ve kentsel
olarak ikiye bölünmesi, ard›ndan her birinin belirli ekonomik etkinlikler ve toplumsal iliflkilerle iliflkilendirilmesidir (Marsden, Lowe & Whatmore 1990; Mormont 1990; Van der Ploeg 2008).
Steinbeck ve Kemal’in romanlar›nda köylülü¤ün y›k›m› ve bir çiftçi s›n›f›n›n yarat›lmas› anlat›lmaktad›r. Köylülü¤ün y›k›lmas›, pazara ba¤l› üretim (kaynaklar› kendi yaratma ve yönetme durumuna k›yasla), kar amaçl› üretim (katma de¤ere k›yasla) ve daha önce bizzat gerçeklefltirilen kimi etkinliklerin (örne¤in tohum üretimi, verimlili¤i sa¤lama ve ürün iflleme) d›flsallaflmas›n› ve metalaflmas›n› getiren güçlü bir ifl bölümü ile tan›mlanan, yeni bir çiftçi s›n›f›n›n yarat›lmas›n›n ön koflulu idi (Van der Ploeg 2008: 42-4).
K›rsal sosyolojinin iki kurucusu, Sorokin ve Zimmerman, K›r-Kent Sosyolojisinin ‹lkelerinde ‘k›rsal toplumun, belirli bir tar›msal iflte faal olarak yer alan
bireylerin toplam›ndan olufltu¤unu’ ileri sürdüler (Sorokin & Zimmerman
1929: 15). ‹leri sürülen sava göre k›rsal toplum genel olarak hububat› ekme¤e, pamu¤u giysiye dönüfltürmez. Bu tür mesleki etkinlikler var olabilir; ancak bunlar bafll›ca geçim yolu durumunda de¤ildir. Dolay›s›yla, k›r sosyolojisi
en baflta bir meslek grubuna, di¤er bir deyiflle tar›mda çal›flanlara yönelik bir
sosyal araflt›rmad›r (Sorokin & Zimmerman 1929: 15). K›rsal kesimde oturuyor olman›n tek geçim kayna¤› olarak tar›mla u¤rafl›lmas› anlam›na gelmeyece¤i kabul edilmekle birlikte, as›l konunun bu olmad›¤› belirtilmifl, çoklu et-
(9) Mary Poovey (1995: 6) buna toplam›n ayr›flmas› ve uzmanlaflma olarak at›fta bulunur.
(10) Siyaset alan›nda devlet bafll›ca aktör olarak al›n›r, ekonomide ise bafl aktör sermayedir.
K›rsal Kalk›nmada Alternatif ve Yeni Yaklafl›mlar
kinlik (11) bofllanm›flt›r (Nelson 1966: 15; Bernstein, Crow ve Johnson 1992: 45). 19. ve 20. yüzy›llarda ‘sanayi’ kentle, ‘tar›m’ da k›rsal kesimle özdefllefltirilmifltir.
Özel ve ayr› ekonomik etkinliklerin mekânlar› olarak kentsel ve k›rsal›n imgelenmesi ve toplumsal inflas› kalk›nma politikalar› aç›s›ndan da önemli sonuçlar vermifltir. Önemli olan, bu anlay›fl›n kalk›nma fikrini daraltmas›d›r. Tar›m›n
k›rsal olan› tan›mlad›¤› durumda, k›rsal kalk›nma politikalar› ve uygulamalar›
da tar›ma odaklanm›flt›r. Bunun ard›ndan, ‘tar›m›n sanayileflmesi’ etiketi alt›nda ikinci bir daraltma süreci gelmifltir. Sanayileflmenin kente ‘modern’ bir ruh
kazand›rd›¤›, flimdi ayn› ruhu k›rsal alana kazand›raca¤› düflünülmüfltür. Modern tar›msal üretimin imgesi ve arzulanan son hali, dünya pazarlar›nda rekabet eden giriflimci çiftçiler taraf›ndan yönetilen büyük s›naî ve yüksek teknolojili iflletmeler olarak kurgulanm›flt›r (Van der Ploeg 2003; Hardt ve Negri 2004:
120). Tar›m›n bu flekilde sanayileflmesi, art›k ‘tar›m-iflleri’ olarak adland›r›lan
bafll›ca kalk›nma stratejisi olarak alg›lanm›flt›r. Ço¤u kez çoklu etkinlikle tan›mlanan köylü ve köylü üretim sistemleri ya büsbütün bir kenara itilmifl ya da
yaln›zca gerilikten kaç›fl yolu olarak görülmüfltür (Van der Ploeg 2008: 20).
3. K›r-kent ayr›m›n›n ötesinde
Dünyay›, farkl› ekonomik etkinliklerin mekânlar›n› ve farkl› kalk›nma modellerini (hatta yasalar›n›) belirlemek üzere k›rsal ve kentsel olarak ikiye ay›rma fikrine çeflitli düflünürlerin elefltirileri olmufltur (Howard 1902 [1946]; Kropotkin
1912; Köymen 1937, Mumford 1961; Halperin 1973, 1965; Bookchin 1974, Friedmann 1973, 1988, 1996; Magnaghi 2005). Modernleflmenin efl zamanl› sanayileflme ve kentleflme süreçleri olarak klasik kavramsallaflt›r›lmas›na yönelik
elefltiri, özgün bir yerleflim birimi oluflturulmas›na iliflkin yeni fikirlerin ortaya
ç›kmas›n› sa¤lad›. Öyle ki, bu yeni birimin yeni bir uzamsal (k›r/kent ayr›m›n›n
ötesinde) ve ekonomik (tar›m/sanayi ayr›m›n›n ötesinde) temeli olacakt›. Bu
ba¤lamda, Murray Bookchin ile uzam planlamac›s› John Friedman’›n görüfllerinden söz etmeye de¤er. Ancak, bu yaz›daki odak noktas› Nusret Kemal Köymen’in çal›flmalar›d›r. Köymen, k›rsal yerleflimlerin çözülüp da¤›lmas› ile buna efllik eden büyük kentlerin ortaya ç›kma sürecinin oluflturdu¤u ikili¤i tersine çevirecek bir uygarl›k aran›fl› içindeydi. Bu do¤rultuda ‘rurbanlar’ (k›r-kentler) ad›n› verdi¤i yeni bir uzamsal yerleflim tipi öngördü (Köymen 1937, 1940a,
1940b). Köymen’in yeni yerleflim tipi önerisine, elefltiri arka plan›yla birlikte
bakmak ö¤retici olacakt›r.
3.1 Köyle sanayinin melezleflmesi
Nusret Kemal Köymen (1903–1964) iyi e¤itimli bir düflünür ve üretken bir yazard›. En arzulu ve verimli y›llar› 1930’lar, özellikle Ülkü dergisini yay›nlad›¤›
(11)Çoklu etkinlik biçimleri aras›nda mevsimlik veya k›smi zamanl› olmak üzere ücretli emek veya küçük
ölçekli üretim, küçük ölçekte ticaret, el sanatlar› gibi kendi hesab›na çal›flma veya çiftçili¤in turizmle birlefltirilmesi, yard›m ve bak›m iflleri yer al›r.
141
K›rsal Kalk›nmada Alternatif ve Yeni Yaklafl›mlar
1932-36 dönemi idi. Köymen bu dergide yay›nlanan yaz›lar›nda Türk ulusunun
inflas›na katk›da bulunma amac›yla gelifltirilen reformlara ve politikalara elefltirel yaklaflt›, ço¤u kez mevcut ortodoksi d›fl›nda fikirler ileri sürdü. Bafll›ca ilgi alan›n›, k›r/kent ayr›m›nda öte k›rsal kesimin kalk›nmas› oluflturuyordu.
‹stanbul’da dünyaya gelen Nusret Kemal, soyad›n› 1934 y›l›ndaki Soyad› Kanunu (12) ile ald›. “Köy adam›” anlam›na gelen bu soyad› köye verdi¤i önceli¤i simgeliyordu. Nusret Kemal’in yaflam›n›n ilk dönemlerine iliflkin elde pek az bilgi
vard›r. ‹stanbul’un prestijli okulu Robert Kolej’den 1926 y›l›nda mezun oldu ve
ard›ndan çal›flmalar›n› ABD’de sürdürdü. Köymen 1937 y›l›nda Wisconsin Üniversitesi K›r Sosyolojisi Bölümünü bitirdi. Köymen’in mezuniyet tezinin hocas›
Profesör John H. Kolb, tezin konusu da “Toplumsal Örgütlenme Birimi Olarak
Köy” idi. Köymen’in yazd›¤› s›ralarda bu disiplinler henüz pek net olarak ayr›fl›p kurumlaflmam›fl olsa bile, yaz›lar› ‘k›r sosyolojisi’ (Tütengil 1999) ve ‘e¤itim
ve ö¤renme sosyolojisi’(Üstel 1990) kategorilerinde toplanabilir.
142
Özgün eserini gelifltirmekle meflgul olmas›na karfl›n Köymen, döneminin egemen söylemine, milliyetçili¤e ve ulus devlet biçimine kayd› ve bu da düflüncelerinin geliflmesini önemli ölçüde engelledi. Köymen daha çok k›r sosyolojisinin ‘ulusal varolufl’ ve bu varoluflun k›rsal kesimle iliflkileri gibi konularla ilgilendi. Gene de, k›r/kent ayr›m›na iliflkin yaz›lar› ve bunun ötesine geçme giriflimleri düflünmeye davet edici niteliktedir. Burada Nusret Kemal Köymen,
kendini modernli¤in uzamsal temelini tarihsel bir yanl›fl sayan Peter Kropotkin, Murray Bookchin, John Friedman ve Alberto Magnaghi gibi elefltirmenlerde ayn› safta bulur.
Köymen çal›flmalar›nda, tarihsel olarak, hem sanayin hem de tar›m›n köylerde
(ayr› ayr› veya bir arada) var oldu¤unu, yak›n dönemlere kadar her ikisinden de
pek az›n›n kentlerde görüldü¤ünü kaydeder (Köymen 1937: 23, 36). Köymen’e
göre ilk kentler ve kent devletler hiçbir flekilde kendi içine kapal› ve kendi kendine yeterli topluluklar olmay›p, çok say›da tüketicisi ve az üretimi olan, co¤rafi
aç›dan küçük, idari, kültürel ve ekonomik merkezlerdi. Bu kent devletler (Köymen örnek olarak yaln›zca Roma’y› verir) devletin tamam› olmaktan çok yönetildi¤i yerlerdi. Bunlar, bileflenlerini oluflturan köylerden ve üretici kesiminin büyük bölümünden koptuktan sonra çöküfl sürecine girmifllerdir (ibid. 28–9). K›r
sosyolojisi köy sözcü¤ünü tar›msal topluluk fikriyle özdefl saymas›na karfl›n, bu
tarihin kaç›n›lmaz bir sonucu olmay›p, kentleflmenin sanayileflme ile çak›flt›¤›
Bat› Avrupa’daki geliflmenin kendine özgü bir yan›yd›. Bu görüfl Floransa Üniversitesi Arazi Kullan›m Profesörü Alberto Magnaghi taraf›ndan da savunulmufltur.
Magnaghi’ye göre kentler bir zamanlar s›k ve çok merkezli a¤lar›n birer parças›n› oluflturmaktayd›. Bu uzamsal flekillenme, bölgeleri kurutup onlar› tar›ma
mahkûm eden fabrika-kentin do¤ufluyla çökmüfltür (Magnaghi 2005: 15).
(12) Osmanl› kültürel miras›nda soyad› kullan›m› yoktur. Soyad› Kanunu, 1923 y›l›nda kurulan yeni Türkiye
Cumhuriyeti’nin modernleflme projesinin bir parças› olarak ç›kart›lm›flt›r.
K›rsal Kalk›nmada Alternatif ve Yeni Yaklafl›mlar
Mesele, köy sanayiinin kentle rekabet edemeyecek olmas› de¤ildi, tam tersiydi. ‹ngiltere’deki, Flanders’deki ve Hindistan’daki dokumac›l›k gibi köylerdeki
kulübe sanayileri asl›nda o kadar dirençliydiler ki kentlerdeki üreticilerin kendi ürünleri için yeterli pazar bulabilmeleri için köy dokuyucular›n›n tezgâhlar›n›n tahrip edilmesi gerekmiflti –bundan sonra bile, üretimin kentlerle s›n›rl›
kalmas›, köylere yönelik silahl› müdahaleler gibi yapt›r›mlarla sa¤lanm›flt›. Dahas›, Köymen’in de anlatt›¤› gibi, çitleme (13) (enclosure) hareketinin sonuçlar›yla köyler ortak arazilerinden yoksun kald›lar ve köylüler kentlere ak›n ettiler; ard›ndan, buharl› makine ile birlikte Devlet taraf›ndan korunan 18 ve 19.
yüzy›llar›n Sanayi Devrimi köylerdeki sanayisizleflmeyi daha da ileri tafl›d›. Kent
merkezlerinin yak›n›na yerlefltirilen a¤›r ve zahmetli makineler farkl› yerlere
da¤›t›lm›fl üretim için uygun de¤ildi – bundan farkl› olarak su ve rüzgârla çal›fl›p Avrupa’da daha önceki, ortaça¤ dönemi sanayi devrimini sürükleyen araçlar› kaydedebiliriz. Ayr›ca, Köymen’in de belirtti¤i gibi, modern elektrik enerjisi üreteçleriyle de karfl›laflt›rma yap›labilir (Köymen 1937: 44–8).
Köymen Anadolu’nun durumuyla özellikle ilgilenmekteydi.(14) Köymen’e göre
Anadolu’daki köylerin sanayisizleflmesi as›l olarak Avrupa’da 19. yüzy›lda yaflanan sanayi devriminin sonucuydu (Köymen 1939a). Bu de¤iflimin öncesinde
Anadolu’da tar›m ile sanayi bütünleflmiflti, köyler bir dizi sanayinin var oldu¤u
yerlerdi ve birçok ‘kasaba’ da asl›nda sanayi köyü durumundayd›. Ne var ki, Sanayi Devrimi ‹ngiltere’de bafllad›ktan sonra Osmanl› ‹mparatorlu¤u’nda el zanaatlar› üretimi ve ihracat› çöktü. Su türbinleri ve buharl› makineler, daha önceleri tar›m iflletmelerini sanayiye ba¤layan hatlar› kopard›. Tar›m zamanla
köy ekonomisinin tek dayana¤› haline geldi. Dahas›, ihracatta ve ihracat gelirlerinde azalmayla karfl›laflan sonraki hükümetler k›rsal kesimden ald›klar›
vergileri art›rd›lar. Bu iki geliflme sonucunda k›rsal nüfus tamamen tar›ma
ba¤l› hale geldi ve köy sakinleri de köylülere dönüfltü. Asl›nda Köymen’in burada kastetti¤i köylülerin çiftçilere dönüflmesi (Hobsbawm’›n anlatt›¤› gibi), köy
sakinlerinin önce köylüye, sonra çiftçiye dönüflmesidir.
Köymen, k›rsal yerleflim çözülmesi/da¤›lmas› ile kentsel (metropol) geliflim aras›ndaki bu ikili¤i tersine çevirecek bir toplum örgütlenmesi aran›fl› içindeydi. Bu
amaçla, “rurban” ad›n› verdi¤i yeni bir uzamsal yerleflim biçimi öngördü (Köymen 1940). Bu fikrin temelinde, baflka köyler için bir merkez oluflturacak merkez köylerin kurulmas› (daha do¤rusu belirlenmesi) yat›yordu; merkez köyler di¤erlerine kamu ve kooperatif hizmetleri sa¤layacakt›. Merkez köyler mevcut durumda da¤›n›k ve ba¤lant›s›z hale gelen yerleflimler için bir kesiflim noktas›
oluflturacak, böylelikle topluluk duygusunun geliflmesine katk›da bulunacakt›.
Merkez köyler, toplulu¤a ait kaynaklara sahip kolektif tesisler olarak düflünül-
(13) Çitleme hareketi, Bat› Avrupa’da önemli bir k›sm› ortak kullan›ma konu olan arazilerin çitlerle çevrilerek özel mülkiyet haline getirilip bireysel çiftliklere dönüfltürülmesi hareketi.
(14) Günümüz Türkiye’sinin büyük bölümünü oluflturan büyük ve a¤›rl›kl› olarak k›rsal Anadolu, ülkenin bat›l›laflt›r›lmas›n› amaçlayan modernist programlar›n bafll›ca ilgi alan›yd›.
143
K›rsal Kalk›nmada Alternatif ve Yeni Yaklafl›mlar
müfltü. fiebeke suyu, hamam, dufl yerleri, küçük bir sa¤l›k merkezi, toplant› odas›, bir dükkân, kütüphane ve idare merkezi ile birlikte çekiç, keski, rende, pense
gibi aletler de her bir merkez köyde bulunacakt›. Köymen, bunun sanayi ile tar›m›n bir sentezini temsil edece¤ine inan›yordu. Böylece, yeni bir uzamsal yerleflim tipi, rurban için gerekli ekonomik temel de sa¤lanm›fl olacakt›.
Bir yandan ‘tar›m-sanayi’ kavram›n› ortaya att›¤› için takdir etti¤i anarflist Kropotkin’den di¤er yandan da otomobil devi Henry Ford’dan esinlenen Köymen
köycü endüstri ve agro-endüstri fikirlerini ortaya att› (Köymen 1936). Köycü endüstri kavram›yla köylerde temel sanayilerin kurulmas›n› kastediyordu. Bunlar, temelde gelifltirilmifl kulübe sanayileri gibi basit s›naî formlardan daha “ticari” mahiyetteki zanaatkârl›k türlerine kadar uzanacakt› (Köymen 1934; Köymen 1936). Buna karfl›l›k agro-endüstri tar›m ile sanayinin dikey bütünleflmesini içeriyordu; baflka bir deyiflle, söz konusu olan s›naî ifllemlere tabi tutulmak
üzere tar›mca üretilen ilksel ürünlerdi.
144
Köymen, Detroit’teki ana fabrikas›n›n çevresindeki k›rsal kesimlerde yirmi tesis kuran Henry Ford’u köy sanayilerinin, ayr›ca agro-endüstrilerin gelifltirilmesinde öncü kabul ediyordu; çünkü kendisi, fabrikalar›n› besleyecek ilksel
ürünler için tar›msal kaynak arayan hareketin önde kelen kiflisiydi (Köymen
1940). Eklemek gerekirse, Nusret Kemal Köymen’in bu fikirleri yal›t›k düflünceler olmay›p modernleflme sürecini sorgulayan bir toplumsal felsefe gelene¤ini yans›t›yordu; kentleflme ile sanayileflmenin örtüflmesinin bir ilerleme format› olmad›¤›n›, daha ötesi yanl›fl oldu¤unu ileri sürüyordu.
3.2 Kentle tar›m›n melezleflmesi
Sanayi nas›l k›rsal ortama (yeniden) sokulabiliyorsa, tar›m da kentsel ortamlara yeniden girebilir. Kentle tar›m›n ayr›flmas›n›n yeni bir geliflme oldu¤unu,
modernlik öncesi dönemde tar›msal üretimin kentlerde de gerçekleflti¤ini ve
kent nüfusunun faal olarak tar›msal üretimde yer ald›¤›n› ileri süren görüfle
daha önce de¤inmifltik (Braudel 1979). Ayr›flma, herkesin onay›n› almam›flt›r.
“Bahçe Kentler” (15) adl› çal›flmas›nda Ebenezer Howard, kentin do¤rudan yak›n›nda, hatta içinde sürekli bir aç›k ve tar›msal alan bulunmas›n›n önemini
vurgulam›flt›r. Howard aç›s›ndan tercih k›r ve kent aras›nda yap›lmak gerekmiyordu; söz konusu olan, bu ikisinin bir Bahçe Kentte, tasar›m sonucu tar›m›
kente içeren bir ortamda bütünlefltirilmesiydi. Kentsel kesimlerle bunlar› çevreleyen tar›m arazilerine bir yerel pazar güvencesi sa¤lanacak, bu arada kentin at›klar› da toprakta yeniden çevrime tabi tutulacakt› (Howard 1946). Rusya
do¤umlu anarko-komünist Peter Kropotkin ise 1899 tarihli “Tarlalar, Fabrikalar ve Atölyeler” adl› çal›flmas›nda kentle tar›m aras›nda do¤rudan ba¤lant›lar
önerdi. Bu çal›flman›n ana bölüm bafll›klar›, içerik hakk›nda iyi bir fikir sunacakt›r: Sanayilerin Desantralizasyonu (iki bölüm), Tar›m ‹mkânlar› (üç bölüm)
(15) Garden Cities of To-Morrow (1902), özgün ad›yla To-Morrow: A Peaceful Path to Real Reform (1898).
K›rsal Kalk›nmada Alternatif ve Yeni Yaklafl›mlar
ve Küçük Sanayiler ve Köy Sanayileri (iki bölüm) kitab›n neredeyse tamam›n›
oluflturmaktad›r (Kropotkin 1912).
Dolay›s›yla, günümüzün kentsel tar›m hareketi kuflkusuz yüzy›l kadar geriye,
20. yüzy›l dönemecinde Howard ve Kropotkin’in çal›flmalar›na uzanan bir gelene¤e dayanmaktad›r. Bu, sanayileflmenin ilk evresinde tehlikeli veya sa¤l›ks›z
biçimde birbirinden ayr›lm›fl olan›n melezlefltirilmesine yönelik bir gelenekti.
Bu gelenek, modernli¤in geç döneminde oluflum halindeki kasaba/kent planlamas› ekolojisinde yerini bulmaktad›r ve çevresel ve sürdürülebilir tasar›m
kavramlar› da karfl›l›¤›n› bu çerçevede bulmaktad›r.
Kentsel tar›m ço¤u kez uzamsal olarak tan›mlanmaktad›r. Örne¤in flöyle:
‘Kentlerin ve kasabalar›n içinde ve çevresinde g›da ve baflka amaçlar için ürün
ve hayvan yetifltirilmesi; girdi üretimi ve teslimat›, ürünlerin ifllenmesi ve pazarlanmas› gibi öncekiyle ba¤lant›l› etkinlikler.’ (Veenhuizen 2006). Ancak,
kentsel tar›m bu flekilde anlafl›ld›¤›nda, yeni fiziksel anlamda kentin içine veya
yak›n›na yerlefltirildi¤inde, tar›m da ayr› bir birim, kendi çevresinden ayr› bir
fley olarak tan›mlanm›fl olmaktad›r. Kentin içinde veya kenarlar›nda olsa bile,
kentsel tar›m›n en önemli ay›rt edici özelli¤i yeri de¤il, kentsel ekonomik, toplumsal ve ekolojik sistemle ba¤lant›l› (onun bir parças›) olufludur (Mougeot
2000). Bu ba¤lant›lar aras›nda iflçi olarak çal›flan kent sakinleri, kentsel kaynaklar›n yeniden çevrimle tar›m için kullan›lmas› (örne¤in organik at›klar›n
gübre, kentsel at›k suyun ise sulama amaçl› kullan›m›), kentli tüketicilerle
do¤rudan ba¤lant›lar (örne¤in yerel kooperatifler arac›l›¤›yla), kentsel ekoloji
üzerindeki do¤rudan etkiler (olumlu veya olumsuz), kentsel g›da sistemine giren ürünler, tar›msal iflletmelerin ve tarlalar›n arazi için di¤er kentsel ifllevlerle rekabeti, kentsel politikalar ve planlarla karfl›l›kl› iliflkiler vb yer almaktad›r.
K›sacas›, kentsel tar›m kentsel sistemin ayr›lmaz bir parças›d›r. (16)
En baflta g›da güvenli¤i (g›da maddelerinin kentlerdeki milyonlarca yoksula pahal› gelmesi) ve g›da egemenli¤i (üretken kaynaklar ve tar›msal üretim üzerinde kontrol) ile ilgili konular nedeniyle, geliflmekte olan ülkeler bu alanda önder
durumdad›r. Örne¤in Türkiye’de kentsel tar›m yayg›nd›r. Diyarbak›r gibi kentlerde tar›msal üretim kentlerdeki bahçelerde yap›lmakta, bu üretim yüzy›llard›r
kent sakinlerine sebze ve meyve temin etmektedir. Buralarda kalk›nma ve modernleflme henüz yeni olgulard›r ve bu nedenle eski biçimleri ortadan kald›rmam›fl, kenti tar›msal kökenlerinden koparmam›flt›r. Buna ek olarak, kimi son dönem geliflmeler sonucunda kentsel tar›m›n yeni biçimleri ortaya ç›km›flt›r. ‹stanbul gibi bir metropolde, h›zla büyüyen kentin fiilen parças›, hatta mahallesi
haline gelen köylerle birlikte tar›m da ‘kentleflmifltir.’ Burada söz konusu olan
kentlerin istikrarl› biçimde büyüyüp birbiriyle bütünleflmesi de¤il artan kent nüfusunun k›rsal ortam› aniden “fethetmesidir.” Kentsel tar›m ‹stanbul ve Diyar-
(16) Bu konuyla ilgili olarak Kentsel Tar›m ve G›da Güvenli¤i Kaynak Merkezleri web sayfas›na bak›n›z:
http://www.ruaf.org/node/512
145
K›rsal Kalk›nmada Alternatif ve Yeni Yaklafl›mlar
bak›r gibi kentlerde ayn› zamanda küçük bofl arazilerde, evlerin damlar›nda, ortak bahçelerde ve özel balkonlarda ama en çok yoksul mahallelerde ve gecekondu yerleflimlerinde yap›lmaktad›r. Dolay›s›yla, burada önemli bir soru kentleflmifl tar›m›n bu farkl› biçimlerinin kent dokusuna nas›l örüldü¤üdür. Politika
belirleyenler kentsel tar›m› bir anomali, geçmiflin ortadan kaybolmaya mahkûm
bir kal›nt›s› olarak görme e¤iliminde olmakla birlikte, eldeki kan›tlar bu faaliyetin kentsel sistemin ayr›lmaz bir parças› oldu¤una iflaret etmektedir. Asl›nda
ortadaki görev bunun (uygar olmayan, plans›z, köyü kentin içine getiren bir durum olarak) nas›l önlenece¤i de¤il, hangi politikalarla kentle daha iyi bütünlefltirilebilece¤i, böylelikle hem bu iflle u¤raflanlara geçim sa¤lanabilece¤i hem de
kentli tüketicilere güvenli ve besin de¤eri yüksek g›dalar sunulabilece¤idir.
4. Sonuçlar
146
Burada özetlenen tarihsel bak›fl bildi¤imiz haliyle modernlik fikrinin, kaç›n›lmaz bir sonuç olmay›p tarihsel bir rastlant› say›lmas› gerekti¤ini ileri sürmektedir. Bu k›sa analizin en ay›rt edici yan›, modernli¤in, k›rsal olanla kentsel olan›n hem kavramsal hem de maddi olarak birbirinden ayr›ld›¤› bir süreç olarak
yap› çözümüdür. Sonuç, ekonomik faaliyetlere iliflkin farkl› fikirlerle birlikte
farkl› dünyalar›n ortaya ç›kmas› ve bunlara efllik eden toplumsal düzenlemelerdir. Bu düzenlemelerde sanayi kentsel olanla, tar›m da k›rsal olanla efllefltirilmifltir. Bu ayr›m›n, asl›nda kalk›nma imkânlar›n› daraltan bir düflünce biçimi oldu¤u ileri sürülmektedir. Ayr›ca, ikinci bir darlaflt›rma süreci daha devreye girmifltir ve burada da tar›m alan›ndaki bafll›ca üretim birimi bir iflbölümü
çerçevesinde tan›mlanmaktad›r. Buna göre hem üretim biriminin yeniden üretilmesi hem de tar›msal üretim pazara ba¤›ml› hale gelmektedir. Ancak, üretimin yeni metalaflma sürecinde katma de¤er temel olarak tar›m iflletmesinin
d›fl›nda gerçekleflmektedir. Baflka bir deyiflle, bafll›ca tar›msal üretici giriflimci çiftçi olarak tasavvur edilmekte, köylülük d›fllanmakta ve bu nedenle harcanabilir say›lmakta, tarihin kurban› olmaya mahkûm edilmektedir.
Elinizdeki makale bu dar düflünce biçimine ve kalk›nma yoluna mümkün olan
alternatifleri özetlemifltir. Bunlar, bölünmenin ötesine geçmeye yönelik giriflimler ba¤lam›nda ele al›nm›flt›r. Bunun bafll›ca özelliklerinden biri, uzamsal
biçim (k›rsal ve kentsel) ile ekonomik etkinli¤i (tar›m ve sanayi) birbirine ba¤layan mant›¤›n gevflemesidir. Bu durum, en baflta, sosyolog Nusret Kemal
Köymen’in düflüncelerine ve kentsel tar›m›n geliflimine bak›larak gösterilmifltir. Gerçi Köymen’in düflünceleri ve yaz›lar› hizmet ve enformasyon üretimine
ve tüketimine dayal› ‘yeni ekonomilerin’ bulunmad›¤› 1930’lu y›llara aittir, ancak gene de verili çerçeve d›fl› düflünmeye katk›da bulunmufltur. Bu düflünce
bizi kavramsallaflt›rman›n çok merkezli ve çok boyutlu biçimlerine yönlendirmektedir.
Nihayet, bu alternatif yaklafl›m›n kendisinin de tuhaf bir paradoksa yakaland›¤›n› belirtmek gerekmektedir. Farkl› ve yeni olgular› analiz edip yeni kavramlar ve yaklafl›mlar gelifltirmeye çal›fl›rken, sürekli olarak eskilere at›fta bulu-
K›rsal Kalk›nmada Alternatif ve Yeni Yaklafl›mlar
nuyoruz. Örne¤in, burada, ben de ‘k›r kent ayr›m›n›n ötesine geçilmesi’ gereklili¤ini vurgulad›m. Ancak ben de böyle yaparak bu ayr›m› semantik anlamda
tekrarlam›fl oldum. Köymen, iflte bu “ötesi” için yeni bir düflünce gelifltirmeye
çal›flt› ve “rurban›” önerdi. Ne var ki asl›nda bu terim de k›rsal ile kentselin
karfl›tl›¤›na oturur ve henüz “öteye” geçmez. E¤er gerçekten ayr›m›n ötesine
geçmek istiyorsak yeni anlay›fllar gelifltirmemiz ve salt “öte” olmada daha ileri, aflk›n bir dil ö¤renmemiz gerekiyor. Yeni fikirler eski dille ifade edilemez.
Yeni bir dili yeni ö¤renen kifli kaç›n›lmaz olarak bu dili kendi ana diline tercüme eder; ancak “yeni dilin ruhunu içsellefltirir ve ancak eski diline at›fta bulunmad›¤› ve bunu unuttu¤u zaman kendini serbestçe ifade edebilir.” (Marx 1852).
Bizlerse henüz eski dilimizden kurtulamad›k, yeni bir dili gelifltiremedik bile.
_i_ek ile Lenin’e dönecek olursak, belki de yapman›z gereken ilk ifl bu yeni dili ö¤renmek ve bu dille baflka bir gelecek tasavvur etmektir. Yapmam›z gereken, ö¤renmek, ö¤renmek ve ö¤renmektir.
REFERANSLAR
Benjamin, Walter. 2003. Selected Writings, Volume 4, 1938-1940. Cambridge & London:
Harvard University Press.
Bernstein, Henry, Ben Crow ve Hazel Johnson. 1992. Rural Livelihoods: crises and responses. Oxford: Oxford University Press & The Open University.
Bookchin, Murray. 1974. The limits of the city. New York: Harper & Row.
Braudel, Fernand. 1979. The Structures of Everyday Life: Civilization & Capitalism 15th-18th
Century. New York: Harper and Row.
Escobar, Arturo. 2006. Post-Development. In: David Alexander Clark (ed.). The Elgar Companion to Development Studies. Cheltenham and Northampton: Edward Elgar.
Friedmann, John. 1973. Urbanization, Planning, and National Development. Beverly Hills &
London: Sage.
Friedmann, John. 1988. Life Space and Economic Space. Transaction Books: Brunswick.
Friedmann, John. 1996. Modular cities: Beyond the rural-urban divide. Environment and Urbanization 8:129-131.
Halperin, Haim. 1963. Agrindus: integration of agriculture and industries. London: Routledge and Kegan Paul.
Hardt, Michael ve Antonio Negri. 2004. Multitude, war and democracy in the age of Empire.
New York: Penguin.
Harvey, David. 1989. The Condition of Postmodernity. An enquiry into the origins if cultural
thought. Oxford: Blackwell
147
K›rsal Kalk›nmada Alternatif ve Yeni Yaklafl›mlar
Hobsbawm, Eric. 1995. The Age of Extremes: The Short Twentieth Century, 1914-1991. New
York, Penquin (Afl›r›l›klar Ça¤›: K›sa Yirminci Yüzy›l 1914-1991, Sarmal Yay›nlar›).
Howard, Ebenezer, 1946 (1902). Garden Cities of To-Morrow. London: Faber and Faber.
Jongerden, Joost. 2007. The Settlement Issue in Turkey and the Kurds, An Analysis of Spatial Policies, Modernity and War. Leiden & Boston: Brill Academic Publishers.
Kemal, Yaflar. 1976. The Legend of the 7housand Bulls. London: Collins and Harvill Press
(Binbo¤alar Efsanesi)
Köymen, Nusret Kemal. 1934. Köylü Han›. Ülkü, Haziran 1934
Köymen, Nusret Kemal. 1936. Sanay›leflmemiz üzerine düflünceler. Ülku. Cilt. 7, Say› 37
(Mart 1936): 17–27.
Köymen, Nusret Kemal. 1937. Village, the Unit of Societal Organization. Wisconsin: Thesis
Submitted for the Degree of Master of Arts. Wisconsin University.
Köymen, Nusret Kemal. 1939a. Türk Köyünü Yükseltme Çareleri. Ankara: Çankaya Matbaas›.
Köymen, Nusret Kemal. 1939b. Cemiyet ve Köy Teflkilatlanmas›nda Köy ve fiehir Yahut Devletçili¤in Esaslari.
Köymen, Nusret Kemal. 1940a Agrindüstri. Ziraat Dergisi.Cilt. 1. Say› 4-5. Nisan-May›s
1940: 58-59.
Köymen, Nusret Kemal. 1940b. Köy Sosyolojisi: ziraat, sanay›, köy, flehir. Ziraat Dergisi Cilt
1 Say› 1, ss. 9-10
148
Kropotkin, Peter. 1912. Fields, Factories and Workshops: Or industry combined with agriculture and brain work with manual work. London, Edinburgh, Dublin, New York: Thomas
Nelson & Sons.
Latour, Bruno. 1993. We Have Never Been Modern. Cambridge: Harvard University Press.
Magnaghi, Alberto. 2005. The Urban Village. London, New York: Zed Books.
Marsden, Terry, Philip Lowe, Sarah Whatmore. 1990. Rural restructuring: London: David
Fulton Publishers.
Marx, Karl. 2005 (1852). The Eighteenth Brumaire of Louis Bonaparte. New York, Berlin:
Mondial (Louis Bonaparte’›n 18 Brumaire’I, Yaz›lama Yay›nlar›)
Mormont, Marc. 1990. Who is Rural?, or How to be Rural? Towards a sociology of the rural.
In: Terry Marsden et. al. Rural restructuring: global processes and their responses. London:
David Fulton, pp. 21-44.
Mougeot, Luc. 2000. Growing Better Cities, urban agriculture for sustainable development.
Ottawa, Cairo, Dakar, Montevideo, Nairobi, New Delhi, Singapore: International Development
Research Centre
Mumford, Lewis. 1961. The City in History. New York: Harcourt, Brace and World.
Nederveen-Pieterse, 2000. After Post-Development. Third World Qauterly 21 (2): 175-91
Nelson, Lowry. 1955. Rural Sociology. New York; American Book Company.
Öztürk, Murat. 2010 (Forthcoming). Neo-liberal policies and poverty: effects of policy on poverty and poverty reduction in Turkey
Ploeg, Jan Douwe van der. 2003. The Virtual Farmer. Past, present and future of the Dutch
K›rsal Kalk›nmada Alternatif ve Yeni Yaklafl›mlar
peasantry. Assen: Royal Van Gorcum Publishers.
Ploeg, Jan Douwe van der. 2008. The New Peasantries: struggles for autonomy and sustainability in an era of Empire and globalization. London: Earthscan
Poovey, Mary. 1995. Making a Social Body, British Cultural Formations, 1830-1864. Chicago: University of Chicago Press
Pronk, Jan. Collatoral Dammage or Calculated default. Inaugural Address Institute of Social Studies, The Hague, December 11 2003
At: http://www.janpronk.nl/speeches/english/collateral-damage-or-calculated-default.html
Sachs, Wolfgang (ed). 1992. The Development Dictionary: A Guide to Knowledge as Power.
London: Zed
Saxton, Alexander. ‘In Dubious Battle: Looking Backward‘. Pacific Historical Review 2004
73(2): 249-262
Schumpeter, Joseph. 1975 [1942]. Capitalism, Socialism, and Democracy. New York, Harper
(Kapitalizm, Sosyalizm ve Demokrasi)
Sorokin, P.A. ve C.C. Zimmerman. 1929. Principles of Rural-Urban Sociology. New York:
Henry Holt.
Steinbeck, John. 2000 [1939]. The grapes of wrath (Gazap Üzümleri) Penguin Classics.
UNDP. 1999. ‹nsani Kalk›nma Raporu.
http://hdr.undp.org/en/reports/global/hdr1999/
UNDP. 2010. ‹nsani Kalk›nma Raporu.
http://hdr.undp.org/en/reports/global/hdr2010/
Veenhuizen, Rene van (ed). 2006. Cities Farming for the Future-Urban Agriculture for Green and Productive Cities. Ottawa, Cairo, Dakar, Montevideo, Nairobi, New Delhi, Singapore:
RUAF Foundation, International Institute of Rural Reconstruction and International Development Research Centre.
Woodward, David ve Andrew Simms. 2006. Growth is Failing the Poor: The Unbalanced Distribution of the Benefits and Costs of Global Economic Growth. DESA Working Paper No. 20.
At: http://www.un.org/esa/desa/papers/2006/wp20_2006.pdf
_i_ek, Slavoj. 2006. Nobody has to be Vile, London Review of Books, volume 28 issue 7 At:
http://www.lrb.co.uk/v28/n07/slavoj-zizek/nobody-has-to-be-vile
_i_ek, Slavoj. 2008. Violence. New York: Picador.
149

Benzer belgeler