20 Mart-2 Nisan 2009

Transkript

20 Mart-2 Nisan 2009
ni belirtti. Göktafl, 1992 y›l›nda gözalt›nda kaybe-
Kay›plar›m›z› istiyoruz
dilen Hasan Gülünay’›n dosyas›n›n da Ergenekon kapsam›na al›nmas›n› istedi.
Göktafl aç›klaman›n devam›nda dönemin
Kaybedilen yak›nlar›n› aramak için yola ç›kan
Cumartesi Anneleri, Galatasaray Lisesi önünde
buluflarak, kay›plar›n› sormaya devam ediyor.
206. haftada kaybedilenlerin foto¤raflar›n› tafl›yan kitle, “Failler belli kay›plar nerede?” yaz›l› pankart açarak oturma eylemi yapt›. Eyleme
Prof. Dr. Büflra Ersanl›, DTP ‹stanbul il ve ilçe
belediye baflkan adaylar›, ESP, EHP, SDP temsilcileri ve Partizan da kat›ld›. Kay›p yak›nlar› ad›na
konuflan Özgür Sevgi Göktafl, J‹TEM mensubu
itirafç›lar›n adres gösterdikleri mezarlar›n ve ölüm
kuyular›n›n aç›lmas›n›, “Bin operasyon yapt›k” diyen Mehmet A¤ar, Tansu Çiller ve sorumlulu¤u bulunan bütün faillerin yarg›lanmas› gerekti¤i-
Çal›flma Bakan› Mo¤ultay’›n tan›kl›k yapmas›n›,
tüm bildiklerini kamuoyuyla paylaflmas›n› istedi.
Göktafl, Cumartesi Anneleri olarak, tüm kay›plar›n ak›betleri aç›klanana ve failleri yarg›lanana kadar susmayacaklar›n›, soru soracaklar›n› söyledi.
❐Sayfa 7
Demokratik Halk ‹ktidar› ‹çin
‹flçi-köylü
[email protected]
Say›:
37
*20 Mart-2 Nisan 2009 *Fiyat›: 1.50 TL *ISSN: 1307-878X
Haklar›m›z için direnelim!
✘ MAKYA-ERKA
iflçisi yaln›z
de¤ildir
fiu an açl›k grevinde olan ve ilerleyen günlerde de¤iflik eylem biçimlerini de gündemlerine alacaklar›n›
belirterek direnifllerine devam
eden MAKYAL-ERKA iflçileri
“inanc›m›z›, güvencimizi, direncimizi yitirmeden hak etti¤imizi, al›nterimizin karfl›l›¤›n›
almak için mücadelemiz devam edecek” diyorlar.
Adana YDG’nin iflçilerle yapt›¤›
Sayfa 4
söylefliyi sunuyoruz. ❐S
‹flçi ve emekçilere krizin faturas›n› ödetme, Kürtleri
teslim almaya çal›flma, yerel seçimler gibi gündemlere
✘
kilitlenmifl olan egemen s›n›flar, önümüzdeki süreçte
Açl›ktan ölürüz
ama onuruzumla...
sald›r›lar›n› daha genifl bir alana yayacaklar›n›n
sinyallerini vermeye bafllam›fl durumdalar. Bunun
Gaziosmanpafla’ya ba¤l› Karadeniz Mahallesi Paflaçay›r›’nda bulunan
Meha Giyim’de çal›flan 117 iflçi 4
Mart 2009 tarihinde yakapaça kap› önüne konuldu. Krizden etkilendi¤ini sand›klar› iflyerlerinin kapanmamas› için ekonomik ve sosyal
haklar›ndan bir süreli¤ine feragat
etmeyi dahi düflünen iflçiler, iflyerinin karfl›s›nda kurduklar› çad›rda
haklar›n› alma kararl›l›¤›yla direniSayfa 5
yor. ❐S
içindir ki, s›n›f çeliflkilerinin tüm keskinli¤iyle kendini
hissettirmeye bafllad›¤› süreci iyi kavramak ve iyi
haz›rlanmak gibi bir zorunlulu¤umuz vard›r.
Toplumsal muhalefete ve tüm emek cephesine dönük
sald›r›lar›, en genifl kesimlere giderek
örgütledi¤imiz bir eylemlilik süreciyle geri
püskürtebilece¤imizin bilincinde olal›m ve egemen
s›n›flar›n kapsaml› sald›r›lar›n›n karfl›s›na,
kapsaml› direnifllerle dikilelim!
✘
Ac›lar›m›z›n
盤l›¤›..
S›n›f çeliflkileri derinlefliyor
Enternasyonal
sesle dillendiriliyor, emekçilere sanki “bu
daha ne ki, esas f›rt›na seçimlerden
sonraki günlerde kopacak” denmeye çal›fl›l›yor.
Kad›n üzerindeki bask› “do¤al” de¤ildir; toplumun sömürenler ve sömürülenler olarak bölünmesine ba¤l›d›r
ve “modern” kapitalizm taraf›ndan korunmakta ve sürdürülmektedir…
Yerel seçimlerle ilgili gündemin sonuna
do¤ru yaklaflt›¤›m›z flu günlerde “seçimlerden sonra ne/neler olacak?” sorusu daha
s›k sorulmaya baflland›. Hem egemenler hem
de emekçi kesimler aç›s›ndan geçerli olan bu
sorunun henüz çok net bir cevab› yoksa da,
tüm göstergeler, egemen s›n›flar›n emekçiler
cephesine dönük daha kapsaml› sald›r›lar›n
haz›rl›¤›nda olduklar›na iflaret ediyor.
Herhangi bir toplumda büyürken yaflam tarz›m›z›n, düflüncelerimizin, al›flk›n oldu¤umuz günlük iliflkilerimizin “do¤al” oldu¤unu
veya genellikle ö¤retildi¤i gibi tanr› veya di¤er do¤aüstü güçler taraf›ndan düzenlendi¤ini düflünmek kolay oland›r. Belki de insanlar›n bu flekilde en çok düflündükleri ve ailelerinde en çok gördükleri konu kad›n-erkek iliflkileridir.
Emekçilerin üzerine, bahar ay› boyunca
da¤lardan eksik olmayan ve ha bire düflmeye
devam eden 盤 benzetmesinde oldu¤u gibi,
daha bir ezerek düflen krizle ilgili geliflmeler,
kuflkusuz bizleri en yak›ndan ilgilendiren geliflmelerin bafl›nda gelmeyi sürdürüyor.
Fakat tanr›n›n belirledi¤i veya biyolojik aç›dan de¤iflmeyen, de¤iflemeyen do¤al bir düzen mevcut de¤ildir. Ailenin tarihi de “insan do¤as›”nda oldu¤u gibi sürekli bir de¤iflim içindedir.
❐Sayfa 12
Krize dair yaflanan y›k›m›n “henüz bafl›nda” olundu¤u söylemleri art›k daha yüksek
Görünen o ki, kriz bahaneli sald›r›lar önümüzdeki dönemde daha da artacak. Bu art›fla dönük en somut iflareti ise, ara verilen
IMF görüflmelerinde “ilerleme” kaydedildi¤i
yönlü aç›klamalardan okumak mümkün.
Çünkü IMF ile yap›lan her “uzlaflman›n”,
emekçilerin haklar›n›n daha yo¤un gasp edilmesi anlam›na geldi¤i bilinmekte.❐Sayfa 3
KADIN ÜZER‹NDEK‹ BASKI
DO⁄AL DE⁄‹LD‹R!
‹flçi-köylü’den
Yo¤un gündemler yo¤un
çal›flma temposu
❑ Sayfa 2
C
M
Y
K
S›n›fsal yaklafl›m
Newroz’la final, Newroz’la
bafllangݍ
❐Sayfa 3
Yani, emekçi y›¤›nlar›n büyük emeklerle
elde etti¤i, kazan›lm›fl tüm haklar›n gasp edilmesine dönük süreç h›zla iflletiliyor, emekçilerin insanca yaflam hakk›na dair ne varsa silip-süpürülmeye çal›fl›l›yor.
Emekçinin gündemi
S›n›f mücadelesi ve
demokratik kitle
örgütleri...
❐Sayfa 4
Pusula
Devrimci çal›flmalar›m›z›n
merkezinde kitleler
olmal›d›r!
❐Sayfa 11
26 Ocak 2008’de ilk dalgas›
bafllat›lan Ergenekon operasyonunun üzerinden bir y›l› aflk›n bir zaman geçti. Bu süre zarf›nda yarat›lan
bilgi kirlili¤i içinde belki de en somut ve kan›tlanabilir olan› T. Kürdistan›’ndaki “faili meçhul” cinayetler sunucu yaflam›n› yitirenlerin cesetlerinin bulunmas› olacakt›. Nitekim Tuncay Güney ve itirafç›n›n itirafç›s› Abdülkadir Aygan net bir adres gösteriyordu; BOTAfi kuyular›... ❐Sayfa 6
Evrensel bak›fl
“Cellatlar” ve “Papazlar”
❐Sayfa 13
‹flçi-köylü 2
Yaflam›n içinden
20 Mart-2 Nisan 2009
‹LER‹C‹, DEMOKRAT, DEVR‹MC‹
ADAYLARI DESTEKL‹YORUZ
Bütün sözlerimizin
Afl›k Veysel Mahallesi muhtar aday› Dursun Ali Akçay;
arkas›nda
duraca¤›z!
2008 Festival
- Dursun Ali Akçay’› neden destekliyorsunuz?
Çal›flma ekibinden Murat; Mahallemiz devrimci
bir gelenekten gelmektedir. Bu sebepten dolay› bölgesel olarak öne ç›kmaktad›r. Bu aç›dan muhtarl›k seçimleri çok önemlidir. Siyasi tutumu, anlay›fl› ve ilkeleriyle mahalle halk›n› kucaklayabilecek bir anlay›fla sahip
oldu¤undan dolay› Akçay’› destekliyorum.
- Mahallenin bölünmesi ile ilgili neler düflünüyorsunuz?
- Mahallemiz Alevilerin yo¤un yaflad›¤› bir bölge,
siyasi konum itibari ile de 1977’den beri bölünmek isteniyordu. Kumarhane, madde ba¤›ml›l›¤› vb. ile insanlar› yozlaflt›rarak mahalleyi bölmeye çal›flm›fllard›r.
Fakat baflar›l› olamam›fllard›r. Yak›n süreçte de Kentsel Dönüflüm ad› alt›nda bafllatm›fl olduklar› böl-parçala-yönet politikas›yla hareket etmektedirler. Bunlara ve benzeri birçok soruna karfl› koyabilmemiz için
birlikte hareket etmemiz gerekti¤i düflüncesindeyim.
Bunu da yapabilmenin pratik yollar› halk meclisleri,
sokak temsilcileri, yöre dernekleri ve demokratik kurumlar›n birlikte hareket ederek halk›n bilinç seviyesini yükseltmektir. Bugünkü süreçte flunu net olarak
görmekteyiz ki; mahallemize yönelik sald›r›lar›n yo¤unlaflt›¤› ve halk›n ilerici ve demokrat insanlarla karfl› karfl›ya gelmesini isteyen bir anlay›flla karfl› karfl›yay›z. Bunu y›kman›n en önemli ad›mlar›ndan biri halk›n
birlikte hareket etmesidir.
- Siz de Dursun Ali Akçay’›n çal›flma ekibindensiniz. fiu ana kadarki çal›flmalar›n›zdan bize biraz
bahsederimsiniz?
- Ben muhtar adaylar› içinde isimlerin üzerinde durulmamas› gerekti¤ini düflünmekteyim. Ben Dursun
Ali Akçay’›n anlay›fl temelini benimsedi¤imden dolay›
bu çal›flma grubuna dâhil oldum. Gitmifl oldu¤umuz ev
ziyaretlerinde düflüncelerimizi ve anlay›fl›m›z› anlatt›k,
gitti¤imiz evlerde bizi çok güzel bir flekilde karfl›lad›lar.
Bizlere mahalle sorunlar›ndan bahsettiler. Yeni bir anlay›fl›n olmas› gerekti¤ini ve rant›n art›k bitirilip, yeni,
dürüst ve fleffaf bir anlay›fl›n gelmesi gerekti¤ini söylediler. Ve bu anlay›fl› ve fleffafl›¤› bizde gördüklerini söylediler. Yine bu anlay›fl› bütün mahalle halk›na anlatabilmek için bütün evlere tek tek gidilerek broflürlerimizi da¤›tt›k. Bütün sokaklara ve caddeye aday›m›z› tan›tan pankart ve afifllerimizi yapt›k. 30 Mart sabah›
broflürlerde vermifl oldu¤umuz bütün sözlerin arkas›nda olaca¤›m›z› çal›flmalar›m›zla gösterece¤iz.
(1 May›s Mahallesi ‹K okurlar›)
Baflsa¤l›¤›
Bir dönem Özgür Gelecek dergisinde çal›flan, daha sonra gazetemizin
okuru olan, dostumuz, yoldafl›m›z
Nuran ablam›z yakaland›¤› kanser
hastal›¤› sonucu 14 Mart günü akflam saatlerinde aram›zdan ayr›ld›.
Yaflama tutkun olan ve son ana kadar yüzünde gülücükler eksilmeyen
Nuran ablam›z›, yoldafl›m›z› kaybetmenin ac›s›n› yaflarken, ailesine ve
dostlar›na baflsa¤l›¤› diliyoruz.
Seni unutmayaca¤›z Nuran abla
(Gazi Mahallesi ‹K okurlar›)
1 May›s Mahallesi ‹K okurlar› olarak destekledi¤imiz muhtar aday› Dursun Ali
Akçay, Partizan ve çal›flma ekibindeki arkadafllar›m›zdan yerel seçimlere dair gö rüfl ald›k.
- Öncelikle bize biraz kendinizi tan›t›r m›s›n›z?
Dursun Ali Akçay; 1966 y›l›nda
Erzincan Tercan’da do¤dum. Evli ve
iki çocuk babas›y›m. Uzun y›llard›r
mahallemizde ikamet etmekteyim.
- Muhtarl›¤a niçin aday oldunuz, aday olman›zdaki etmenler
nelerdir?
- Mahallemizde köklü ve biriken
sorunlar›n çözümünde rol almak
için aday oldum. Mahallemizin konumu gere¤i siyasi atmosferinin yo¤un oldu¤unu bilmekteyim. Ve bunun yan›nda gençli¤imizin çetelefltirilmeye çal›fl›ld›¤›n› görüyoruz.
Bugüne kadar di¤er muhtar ve
muhtar adaylar›n›n bu sorunlar› çözemeyece¤ine inand›¤›m ve sorunlar› çözebilecek gücü kendimde ve
birlikte çal›flma yürüttü¤üm arkadafllar›mda gördü¤üm için muhtarl›¤a aday oldum.
- Mahallede yaflanan sorunlar nelerdir?
- Mahallede gençli¤e yönelik
sosyal ve kültürel alanlar›n olmamas› ve iflsizli¤in yaratm›fl oldu¤u s›k›nt›lardan kaynakl› gençlik yaln›zlaflmakta, apolitikleflmektedir. Mahallemizden geçmekte olan yüksek gerilim hatlar› bir tehlike oluflturmaktad›r. Bunun d›fl›nda yine tapu, iskân
ve alt yap› sorunlar› bulunmaktad›r.
- 1 May›s Mahallesi’nin bölünmesi hakk›nda ne düflünüyorsunuz?
n›n en önemli sorunlar›d›r. Bizzat
halk›n kendisinin bu sürece müdahale edece¤i mekanizmalar› yaratmak gerekiyor. Kendisini ifade edebildi¤i, sorunlar›na sahip ç›kabildi¤i,
fleffaf ve denetime aç›k bir mahalle
meclisi oluflturmak esas çal›flmam›z› oluflturacak. Böyle bir yönetimle
sorunlar›m›z›n önemli bir k›sm›n›
çözebilece¤imize inan›yorum.
- Son olarak eklemek istedi¤iniz bir fley var m›?
1 May›s Mahallesi Partizan;
“Akçay’›
destekliyoruz!”
ninde bir mevzi oluflturmas›
gerekir. Halk›n denetimine ve kat›l›m›na aç›k bir muhtarl›k anlay›fl› ile
yola ç›kt›k.
- Afl›k Veysel Mahallesi d›fl›nda çal›flmalar›n›z var m›?
- 1 May›s Mahallesi’nin tamam›nda çal›flmalar›m›z var. Di¤er üç mahallede de destekledi¤imiz, çal›flmalar›n› yürüttü¤ümüz adaylar bulunmaktad›r.
- 1 May›s Mahallesi’nde desteklemedi¤iniz di¤er muhtar
adaylar›n› nas›l de¤erlendiriyorsunuz?
sel Mahallesi’nde Dursun Ali Akçay’›n d›fl›nda 6 aday›n daha olmas›
bunun göstergesidir. Seçimi kazand›¤›m›z durumda di¤er adaylar›n da
mahalle meclisi içerisinde yer almalar› için çaba içerisine girece¤iz.
- Son olarak eklemek istedi¤iniz bir fley var m›?
- Çok önemsedi¤imiz bir sorun
daha var. Baz› unsurlar Partizan olarak seçim sürecine dâhil olmam›z
karfl›s›nda “bunlar teröristtir” vb.
anti-propaganda yap›yorlar. Bizim
tüm iyi niyetli çabalar›m›za ra¤men
baz› muhtar adaylar› da bu unsurlarla ayn› dili kullanarak bu oyuna dâhil
oluyor. Ancak 1
May›s Mahallesi
halk› Partizanc›lar›
iyi tan›maktad›r.
Mahalle kurulufl
y›llar›ndan beri
eme¤imizin oldu¤u, bedel ödedi¤imiz bir mahalledir.
Bu tarz propagandalar ile çal›flmalar›m›z› baltalama
giriflimleri bofl çabalard›r.
Son olarak 1
May›s Mahallesi halk› oylar›n› ve
deste¤ini hemflericilik, bölgecilik gibi feodal ba¤lar üzerinden de¤il
oturduklar› mahallenin ortak ç›karlar›n› düflünerek vermelidir. 1 May›s
Mahallesi halk› din, dil, ›rk, cinsiyet
ayr›m› yapmadan birlikte yönetebilece¤imiz, denetleyebilece¤imiz, hesap sorabilece¤imiz bir muhtarl›k
anlay›fl› için Dursun Ali Akçay’› desteklemelidir.
- Partizan olarak neden Dursun Ali Akçay’› destekleme karar› ald›n›z?
1 May›s Mahallesi Partizan;
Partizan olarak kendi anlay›fl›m›z
çerçevesinde yerel seçimleri gündemimize alarak, bulundu¤umuz mahallede muhtarl›k seçimlerine iliflkin haz›rl›klar yapt›k. Muhtarl›k seçimlerine yo¤unlaflmam›z›n nedeni mahallemizde yaflanan sorunlar›n çözümünde önemli
bir ifllevi olaca¤›n› düflündü¤ümüzdendir.
Yaflad›¤›m›z sorunlar›n en önemli nedeni
halk›n yaflam›nda dayan›flma kültürünün zay›flamas›d›r. Bunun d›fl›nda
Kentsel Dönüflüm politikas› ad› alt›nda, mahallemizin dörde bölünerek y›k›m politikas›n›n
ad›m ad›m hayata geçirilmeye bafllanmas›d›r. fiimdiye kadar yeteri kadar anlat›lamamas›ndan kaynakl› da
bu dönemde mahallenin tüm parçalar›nda muhtarl›k seçimlerini dünkünden daha fazla önemsiyoruz.
Muhtarl›¤›n kendi çap›nda mahallede bulunan yöre dernekleri, demokratik kurumlar, sokak temsilcileri vb. bir araya
getirerek halk›n ç›karlar› ekse-
- Mahallemizin bölünmesinin
birçok nedeni var. Fakat en önemlisi Kentsel Dönüflüm dedikleri y›k›m politikas›d›r. Bu mesele asl›nda
mahallemizin en önemli sorunudur.
Bu konuda ciddi çal›flmalar yap›l›p,
halk›n bilinçlendirilmesi gerekiyor.
- Bu sorunlar›n çözümü konusunda neler yapacaks›n›z?
- Bunlar›n tümü mahalle halk›-
- Öncelikle belirtmemiz gereken, di¤er adaylar da halk saflar›nda
de¤erlendirdi¤imiz insanlard›r. Bu
adaylar›n bir k›sm› ile mahalle meclisi etraf›nda birleflmeye dönük çal›flmalar›m›z oldu. Fakat bu arkadafllar›n yörecilik temelinde meseleye
yaklaflt›klar›n› düflünüyoruz. Bu yaklafl›m, mahalle halk›n›n birlik ve dayan›flmas›n› baltalamaktad›r. Yaklafl›k 8000 seçmenin oldu¤u Afl›k Vey-
Ayr›ca mahallemizin bölünen
di¤er yerlerindeki seçilecek muhtarlarla ortak bir çal›flma yürütüp
mahallenin sorunlar›na karfl› ortak
bir durufl ortaya koymak gerekiyor. Bu flekilde resmi olarak gerçeklefltirilen bölünmenin önüne geçilebilir.
- Nas›l bir çal›flma yürütüyorsunuz?
- Ev ziyaretleri ve toplant›lar
düzenleyerek, kendi düflüncelerimizi, muhtarl›¤a bak›fl aç›m›z› ve anlay›fl›m›z› anlat›yoruz. Olumlu elefltiriler al›yoruz. Çal›flmalar›m›z artan bir tempo ile devam ediyor.
Yapt›¤›m›z bu çal›flmalarda kültürel
ve sosyal etkinlik beklentileri
oldukça öne ç›k›yor. Ayr›ca broflür, afifl, pankart çal›flmalar›m›z sürekli olarak devam ediyor. 8 Mart
Dünya Emekçi Kad›nlar Günü’nde
seçim büromuzda kad›n sorununu
iflleyen bir etkinlik gerçeklefltirdik.
- 1 May›s Mahallesi halk›n›n, seçimlerde deste¤ini ve oylar›n› istiyorum. Sizlere de gazetenizde bana
yer ay›rd›¤›n›z için teflekkür ediyorum.
(1 May›s Mahallesi ‹K
okurlar›)
‹flçi-köylü’den
Yo¤un gündemler,
yo¤un çal›flma temposu
Mart ay›n›n yüklü gündemlerini ad›m ad›m geride
b›rak›rken yerel seçimler öncesi son viraja girilmifl
bulunuluyor.
8 Mart’ta birçok bölgede ve ilde alanlara ç›karak
taleplerini hayk›ran emekçi kad›nlar›n direnifl bayra¤›
12 Mart’ta Gazi Mahallesi’nde geçmifl y›llara oranla
artan bir kat›l›mla gerçekleflen anmaya tafl›nd›. 16
Mart Halepçe ile giderek ›s›nan Mart ay›n›n kuflkusuz
seçimler öncesi en kritik gündemi 21 Mart Newroz
olacak. 29 Mart’a bedelini a¤›r bir flekilde ödedikleri
dört y›ll›k bir tecrübe ile yaklaflan Kürt ulusu, buradan ç›kard›¤› sonuçlar› sand›¤a yans›tacak. Sokak ortas›nda kollar› k›r›lan, operasyonlara ve dozu giderek
artan askeri yöntemlerle imha edilmeye çal›fl›lan,
Meclis’te Kürtçe konufltu¤u için linç edilmek istenen
ve en küçük demokratik talebi fliddet ve iflkence ile
karfl›l›k bulan Kürt ulusunun tüm bunlar›n hesab›n›
sand›kta soraca¤› aç›kt›r.
Yerel seçimlerin T. Kürdistan› sath›nda AKP ile
DTP aras›nda esasl› bir kap›flmaya sahne olaca¤› ve bu
atmosfer içinde yak›lacak Newroz ateflinin önümüzdeki dönem için önemli bir veri olaca¤› do¤rudur.
Düzen partilerinin seçim mitingleri gazeteleri ve
televizyon ekranlar›n› kaplarken bir süre öncesine
kadar bu tabloda kendine çok az yer bulabilen iflsizlik
gerçe¤i art›k saklanamayacak bir boyuta ulaflm›fl durumda. Çeflitli uzmanlar›n iflsizlik, üretim ve istihdama yönelik yapt›¤› aç›klamalar› düne kadar yalanlayan
AKP hükümeti, da¤ gibi yükselen ve art›k görmezden
gelinemeyecek bir hal alan iflsizli¤i, resmi düzeyde kabul etmek zorunda kald›. Merkez Bankas›’n›n rakamlarda oynama yaparak aç›klad›¤› araflt›rma sonuçlar›
bile dehflet verici bir manzaray› gözler önüne seriyor.
Milyonlarca insan iflsizlikle bo¤uflurken, iflsizlik ordusu her gün binlerce insan›n kat›l›m› ile istikrarl› bir flekilde büyüyor. 2009 y›l›n› karanl›k bir yol olarak tespit eden ekonomistler krizden ç›k›fl›n en iyimser tahminle 2010 y›l›nda olaca¤›n› aç›klam›fl durumdalar. Ülkemizde 3 milyonu bulan iflsiz say›s›, emperyalist-kapitalist ülkelerde de h›zla artmaktad›r. Uluslararas›
Sendikalar Birli¤i ITUC, fiubat ay›nda yapt›¤› bir araflt›rman›n onucu olarak önümüzdeki 11 ay içinde 50
milyon emekçinin daha iflsiz kalaca¤›n› ve 200 milyon
kiflinin de daha mutlak yoksullu¤a kayaca¤›n› aç›klad›.
Ve “bununla birlikte soysal bir saatli bomban›n çal›flmaya bafllad›¤›n›” da ekledi. Öyle ki Fransa, 1975 y›l›ndan bu yana en vahim dönemini yafl›yor. Ülkede
Aral›k ay› itibar›yla iflsizlik 45 bin kifli artarak 2 milyon
68 bin 500 kifli olarak aç›klan›yor. Çin’de yaklafl›k 20
milyon göçmen iflçi iflini kaybetti. Latin Amerika’da
ise durum bundan çok farkl› de¤il. ‹flsizlik 2003 y›l›ndan beri ilk kez bu boyuta t›rmanm›fl, 8.3 art›fl göstermifltir. Depremin üssü ABD’de ise iflsiz say›s› 11
milyona ulaflm›fl durumdad›r. Ve sadece 2008 y›l›nda
iflini kaybedenlerin say›s› 2.6 milyondur. Emperyalistkapitalist ülkelerde de say›n›n bunlarla s›n›rl› kalmayaca¤›, artaca¤› bilinen bir gerçektir. Çünkü yukar›da
çizdi¤imiz tablonun ülkemizdeki yans›malar› çok daha
a¤›r olmaktad›r. 3 milyonu aflan iflsizler ve 1 milyon
YTL olarak aç›klanan yoksulluk s›n›r› bu gerçe¤i iflaret etmektedir. ‹flsizlikte dünya üçüncülü¤ünü kazanan ülkemiz birincili¤e do¤ru h›zl› ad›mlarla yürüyor.
Resmi kurumlar da dahil olmak üzere genifl bir
kesim taraf›ndan kabul edilen genel kan› 29 Mart’tan
sonra bu tablonun daha a¤›r bir hal alaca¤› yönündedir. Yerel seçimler AKP hükümeti aç›s›ndan ciddi bir
rövanfl anlam›na gelmektedir. Genel seçimlerde sa¤lanan güven oylamas›n›n yinelenmesi anlam›na da gelen yerel seçimlerin ülkemiz ve dünyadaki geliflmeler
düflünüldü¤ünde neden bu denli önemli oldu¤u daha
iyi anlafl›lacakt›r. Yerel seçimler öncesi elindeki silahlar›n tümünü kitlelerin gerçek gündemlerinden uzaklaflmas› için kullanan devlet, Ergenekon’un son dalgas›n›n zamanlamas›n› da yine bu hedeften hareketle
belirlemifltir.
Birçok ilde da¤›t›lan yard›mlarla vb. güven toplamaya çal›flan AKP hükümeti, susuz köylere çamafl›r
makinesi, yoksul köylere buzdolab› da¤›tarak halkla
adeta alay etmektedir. Seçim turlar›nda kriz ve iflsizlik konular›na girmeyen “iktidar” ve “muhalefet” partileri birbirlerinin hile ve yolsuzluklar›n› aç›k ederek
asl›nda kendi gerçekliklerini de gözler önüne sermektedir.
Dünyada ve ülkemizde böylesi yo¤un gündemlerle Mart ay›n›n ilk günlerini geçiriyoruz. Tarihsel anlam› büyük olan 8 Mart buluflmas›n›n ard›ndan en az
onun kadar önemli gündemler bizleri bekliyor.
‹flçi-köylü 3
Politika-yorum
20 Mart-2 Nisan 2009
S›n›f çeliflkileri derinlefliyor, difle difl
mücadeleler art›k kaç›n›lmaz!
Yerel seçimlerle ilgili gündemin sonuna
do¤ru yaklaflt›¤›m›z flu günlerde, “seçimlerden sonra ne/neler olacak?” sorusu daha
s›k sorulmaya baflland›. Hem egemenler hem
de emekçi kesimler aç›s›ndan geçerli olan bu
sorunun henüz çok net bir cevab› yoksa da,
tüm göstergeler, egemen s›n›flar›n emekçiler
cephesine dönük daha kapsaml› sald›r›lar›n haz›rl›¤›nda olduklar›na iflaret ediyor.
Emekçilerin üzerine, bahar ay› boyunca
da¤lardan eksik olmayan ve ha bire düflmeye
devam eden 盤 benzetmesinde oldu¤u gibi, daha bir ezerek düflen krizle ilgili geliflmeler, kuflkusuz emekçileri en yak›ndan ilgilendiren geliflmelerin bafl›nda gelmeyi sürdürüyor.
Krize dair yaflanan y›k›m›n “henüz bafl›nda”
olundu¤u söylemleri art›k daha yüksek sesle
dillendiriliyor, emekçilere sanki “bu daha ne
ki, esas f›rt›na seçimlerden sonraki günlerde kopacak” denmeye çal›fl›l›yor.
Yani, emekçi y›¤›nlar›n büyük emeklerle elde etti¤i kazan›lm›fl tüm haklar›n gasp edilmesine dönük süreç h›zla iflletiliyor, emekçilerin insanca yaflam hakk›na dair ne varsa silip-süpürülmeye çal›fl›l›yor.
IMF ‹LE “UZLAfiMA” YAKIN
Görünen o ki, kriz bahaneli sald›r›lar önümüzdeki dönemde daha da artacak. Bu art›fla
dönük en somut iflareti ise, ara verilen IMF görüflmelerinde “ilerleme” kaydedildi¤i yönlü
aç›klamalardan okumak mümkün. Çünkü IMF
ile yap›lan her “uzlaflman›n”, emekçilerin haklar›n›n daha yo¤un gasp edilmesi anlam›na geldi¤i bilinmekte.
IMF ile “uzlaflmaya” az kald›¤› yönlü resmi
aç›klamalar›n ise, krizin faturas›n› emekçi y›¤›nlara ç›karmaktaki “kararl›” tutumlar›n› sürdüren TÜS‹AD bünyesindeki sermaye gruplar›n›n,
IMF ile yap›lmas› planlanan anlaflman›n uzamas›ndan duyduklar› kayg›n›n, art›k iyice su yüzüne ç›kt›¤› günlerde yap›lmas› ise ayr› bir konu.
Aç›klaman›n zamanlamas›na bakarak söyleyecek olursak, bunun seçimlere az bir zaman
kald›¤› döneme denk gelmesi, daha da bir “an-
lam ve önem” tafl›yor.
Bu “anlam ve önem” ise, seçimlerden sonra ne/neler olacak sorusunun cevab›n› da içinde bar›nd›r›yor.
Seçim atmosferinin, buna ba¤l› olarak da oy
kayg›s›n›n ortadan kalkmas› ile birlikte, yerel
seçimlerden “güven oyu” alarak ç›kaca¤›n›n hesaplar›n› yapan hükümet, IMF politikalar›n›, daha do¤rusu emperyalist patentli ekonomi (siyasal) politikalar› hayata geçirmede elinin rahatlayaca¤› düflüncesiyle hareket etmekte ve bilinçli olarak sürüncemede b›rak›lan IMF anlaflmas›n›, bir an önce imzalayarak, hemen seçimlerden sonra hayata geçirmenin planlar›n› yapmaktad›r.
IMF’nin, kimi koflullar›nda geri ad›m att›¤›
söylemlerine gelince, böyle bir geri ad›m varsa
da, sermayenin ç›karlar›yla örtüflen ya da
hükümete seçimlere kadar zaman vermek
amac›yla yap›lan erteleme ad›na bir geri ad›mdan öte olmas› düflünülemez.
IMF ile iliflkileri “toz pembe” bir tablo içinde ele alan aç›klamalar›n ayn› zamanda, TC
egemen s›n›flar›n›n ABD emperyalizminin temsilcileriyle yapt›klar› karfl›l›kl› görüflmelerin hemen akabine denk gelmesi ise, emperyalist politikalar›n bölgede hayata geçirilmesine dönük
üstlenilen yeni görevlerle ve bu yönlü vaatlerle
de aç›klanabilir.
KÜRT SORUNUNUN
ÇÖZÜMÜNDE B‹R KEZ DAHA
TESL‹M‹YET POL‹T‹KASI
Öyle görünüyor ki, ülke gündemine damgas›n› vuran tüm geliflmelerin gerçek flekli seçimlerden sonra daha da netleflecek. Asl›nda bizce
büyük ölçüde malum olan bu netleflme, sadece
krizle ilgili geliflmelerde de¤il, kaç›n›lmaz olarak, bölge konjonktürüne uygun yeni bir siyasal flekillenifl yaratma yönlü giriflimlerde de
kendini gösterecek. Bu giriflimlere damgas›n›
vuran bafll›ca geliflmeyi ise, Kürt sorununa dönük yaklafl›mlarda ve bu yaklafl›mlar›n ürünü
olarak ortaya at›lan bir dizi iddia ve pratikte
görmekteyiz.
S›n›fsal Yaklafl›m
NEWROZ’LA F‹NAL,
NEWROZ’LA BAfiLANGIÇ
Kimse perde gerisinde nelerin
tezgâhland›¤›n› bilmeden, egemen s›n›f
partilerinin gerçeklefltirdi¤i mitinglerdeki kalabal›k görüntülere bakarak
çeflitli konularda yorum yapmamal›d›r. Bu yorumlardan birincisi seçim
sonuçlar›na iliflkin tahminler iken ikincisi genel ba¤lamda kitlelerin düzenle iliflkisini sorgulamaya dairdir. Bu
mitinglerin önemli bir bölümü, öncelikle çok daha genifl bir bölgeyi temsil
etmekte, kat›l›m›n sa¤lanmas› için her
türlü arac›n devreye sokulmas› suretiyle gerçeklefltirilmektedir. Buna para ve eflya da¤›t›m›ndan bafllayarak,
ulafl›m›n sa¤lanmas›na uzanan bir dizi
yöntem dâhil edilmektedir.
Seçim çevresinde tansiyonu yükseltme, çeflitli vesilelerle ortam› germe ve ilgili partinin bizzat en önemli
flahsiyeti (genel baflkan›) nezdinde
temsiliyeti, konserler, aç›l›fllar, gösteriler (ve hatta ziyafet) ile liste uzamaktad›r. Bunun da yetmedi¤i durumda AKP’nin fhotoshop yöntemiyle
klonlama (Manisa mitingi, 03.03.09)
yapmak suretiyle, boflluklar›na insan
ekilmifl miting alan› foto¤raflar›n› bas›na da¤›tma sahtekârl›¤›na baflvurmas›,
gelinen aflama hakk›nda fikir vermektedir.
Düzen partilerine belli bir ilginin
oldu¤u, olaca¤›, büyük bir nüfusun yine bu partilere oy verece¤i hiç kuflku-
suz aç›k bir gerçekliktir. Bunun yads›nmas› olas› de¤ildir. Ancak anlatmak
istedi¤imiz, bu durumun neredeyse
iki misline yak›n bir oranda yans›t›lmaya çal›fl›lmas›d›r. Böyle bir tablo
yoktur. Düzen, bütün mekanizmalar›
arac›l›¤›yla ilerici ve demokrat çevrelere dahi bunu empoze etmeye ve kafalar› kar›flt›rmaya, umut k›r›c› bir atmosfer yaratmaya çal›flmaktad›r.
‹flçi-emekçi, köylü yoksul halk kitlelerinin düzenden (ve partilerinden)
beklentileri, sistemin krizi ve devrimci alternatifin yükselmesine paralel
düflüfl gösterecektir. Birbirine ba¤l›
bu durum, çeflitli olgu ve dinamiklerin
geliflmesi ve güçlenmesi sayesinde
mevcut güç dengesinde çeliflkinin yönünü etkileyen bir süreç yaratacakt›r. Bunun için emperyalist-kapitalist
sistemin bütün halkalar›nda çürüme
ve yozlaflma, kaynaflma ve çat›flmay›
sürekli biçimde su yüzüne ç›karmakta,
s›n›f mücadelesine ezilenlerin cephesinden müdahalede her baflar›l› ad›m,
yeni bir sayfa açmaktad›r.
Giderek azg›nlaflan, bu sene zirve
yapaca¤› iddia edilen ve dizginlenmesi
için daha kaç y›l geçece¤i belirsiz ekonomik kriz, do¤al olarak politik ve
sosyal boyutlar›yla tam olarak sistem
krizine dönüflmüfltür. Bunun yar› sömürgelerin bulundu¤u co¤rafyalarda
daha fliddetli yerel ve bölgesel sonuç-
Kürt sorunu özgülünde, egemen s›n›flar
cephesinden gündeme getirilen bir dizi giriflimden birini ise “eve dönüfl” projesi oluflturmay›
sürdürüyor. PKK’yi silahs›zland›rma, özde ise
Kürt Ulusal Kurtulufl Mücadelesi’ni teslimiyete
zorlama olarak özetlenebilecek bu giriflime
dönük bir dizi faaliyetin gündeme geldi¤i biliniyor. Kürt Özerk Yönetiminin de dahil edildi¤i
bir süreç iflletiliyor.
T C
egemen
s›n›flar›n›n temsilcilerinden Abd u l l a h
Gül’ün
Tahran’a ziyarete gid e r k e n
uçakta yapt›¤›
“Kürt
meselesinde iyi fleyler
olacak” aç›klamas›, Kürt
meselesinin
Türkiye egemen s›n›flar›n›n
bafll›ca
gündemlerinden biri olmay› korudu¤unu gösteriyor. Bu “iyi fleyler”den kast edilenin ne oldu¤una dair ayr›nt›l› bir aç›klama yap›lmasa da, Genel Kurmay’›n da yeflil ›fl›k yakt›¤› bir tak›m görüflmelerin söz konusu olmas›,
önümüzdeki sürecin Kürt meselesinde yeni geliflmelere gebe oldu¤una iflaret etmekte.
“Kürt sorununu fliddet ortam›ndan ar›nd›rma” olarak getirilen, ancak yukar›da da vurguland›¤› gibi, özü teslimiyeti dayatmaktan baflka bir anlam tafl›mayan bu giriflimlerde belirleyici olacak olan, hiç kuflku yok ki, Kürt Ulusal
lar ile bunal›m› derinlefltiren bir aflamaya tafl›nd›¤›ndan söz edilmelidir.
Bumerang etkisi, kriz sarmal›na girecek olan emperyalist merkezlerde daha radikal “çözüm” yöntemlerine
davetiye ç›karabilecektir. 1929’dan
1939’a do¤ru gidilen yol dikkate al›n›rsa, hiç de yabana at›lmayacak olas›l›klar›n tart›fl›lmas›, dünyadaki di¤er
geliflme dinamikleriyle birlikte belli bir
anlam kazanmaktad›r: “Milyonlarca insan tekrar yoksullu¤a sürüklenecek. Bu
yaln›zca ekonominin büyümesi ve hane
halk›n›n gelirini korumakla ilgili de¤il, ayn› zamanda sosyal patlamalar, belki de
savafl tehdidi ile ilgili.”(Dominique Strauss-Kahn, IMF Baflkan›, 10.03)
Yerel seçimlerden sonraki süreç
ülkede krizin çok daha ciddi boyutlar ald›¤› günleri iflaret etmektedir.
Konuyla ilgili yorum yapan, görüfl
aç›klayan bütün çevrelerin sanayi üretimi için kulland›¤› terim, “çöktü” olmaktad›r. Art›k, 2001 krizi ile k›yas
yap›lmaz olmufltur. Düflüfl ile ilgili son
veri yüzde 21’leri aflm›flt›r (TÜ‹K,
09.03). Dünyan›n en büyük patronlar›nca ABD’nin dahi “uçurumda”
(Warren Buffett, 09.03) oldu¤unun
ilan edildi¤i; ayn› gün Dünya Bankas›’n›n, “2009’da dünya ekonomisinin 2.
Dünya Savafl›’ndan bu yana ilk kez daralaca¤›”, bunun da “en çok yoksul ülkeleri vuraca¤›”na dair rapor yay›nlad›¤›
koflullarda, tereddüte aç›k bir nokta
kalmamaktad›r.
Ortado¤u’daki yeni hesaplar çerçevesinde Türkiye’deki Kürt sorununa yönelik “çözüm” paketini de kapsayan emperyalist planlar›n devreye
sokulmas› için yerel seçimlerin viraj
niteli¤i tafl›d›¤›, bunun için yaklafl›k iki
y›ld›r yap›lan haz›rl›klar›n son süreçte
h›zland›r›ld›¤› bilinmektedir. AKP’nin
Kurtulufl Mücadelesi cephesi ve buradan tak›n›lacak tav›r olacakt›r.
Bugüne kadar yürütülen mücadeleye bakarak söylenecek olursa, Kürt halk›, TC egemen
s›n›flar› taraf›ndan onlarca y›ld›r hayata geçirilen imha-inkâr-asimilasyon sald›r›lar›na karfl›
giriflti¤i mücadelede, binlerce flehit vererek
yaratt›¤› direnifl gelene¤inin her kimden/kimlerden gelirse gelsin, elinden
al›nmas›na ve teslimiyetin dayat›lmas›na
izin
vermemelidir.
TC egemen s›n›flar›n›n
“eve dönüfl” vb. politikalar›n›n bu sürece denk gelmesi
elbette tesadüf de¤ildir.
Emperyalist patentli bu politikalar›n, bölgeyi -emperyalistlerin ve uzant›lar›n›n
denetiminde olmayan- silahl› mücadelelerden ar›nd›rma, bölge halklar›n›
“ehlilefltirme” yönlü politikalardan kopuk olmad›¤›n›, aksine tamamen bu
politikalar gere¤i hayata
geçirilmeye çal›fl›ld›¤›n›
da ayr›ca ve tekrar tekrar vurgulamak gerekiyor.
Kürt “aç›l›m›” ad›
alt›nda getirilen yaklafl›mlarda ne kadar samimi olundu¤u, son süreçteki pratiklerle iyice ortaya ç›km›flt›r. Bir
yandan DTP’yi hedef göstererek, Kürtlere dönük tutuklamalar, gözalt›lar ve daha bir dizi sald›r›lar gerçeklefltirenler, ›rkç›-floven politikalar
k›z›flt›ranlar, di¤er yandan Kürt sorunu sözde
çözme iddias›yla ortaya ç›kmaktalar. Kürtlere
dönük süren bu sald›r›lar bile tek bafl›na, TC
egemen s›n›flar›n›n Kürt sorununu çözmek
derken, neyi kast etti¤ini göstermeye yetmektedir. fiu çok aç›k ki, onlar “kendi Kürtlerini”
yaratmak istemekteler. Yaratmak istedikleri,
TSK ile beraber yönlendirdi¤i bu süreçte att›¤› ad›mlar, gelifltirilen konsept ve sald›r›lar, nihayet yerel seçimler gündemiyle 2009 bahar›na dayanm›flt›r. fiimdi seçim sonuçlar› üzerinden yeni dönemin örülmesi ve tafllar›n bu a¤›rl›¤a göre yerlefltirilmesi gerekecektir. Bu nedenle, “kalelerin
zapt edilmesi” hedeflenmifl, Türkiye
Kürdistan› öncelikli alan konumuna
gelmiflti.
Ulusal Hareket’in tasfiyesi, direnifl
güçlerinin imhas› ve isyanc› gelene¤e
ait de¤erlerin (umut k›rma) y›k›ma u¤rat›lmas› üzerine kurulan hesaplar›n
bofla ç›kar›lmas› için, düflman›n kurdu¤u denklemde aç›k bir saflaflma, net
ve aktif bir tutum tak›nma gere¤i yerel seçimler “hesaplaflma” alan›na
dönmüfltür. Bu durum, aylar öncesinde birçok reformist ve sosyal floven
parti ve gurubu dahi etkiler boyutta
sonuçlar do¤urmuflsa da, ilerleyen
günlerin seçim havas›, herkesi maddi gerçeklerden kendi gerçekli¤ine
döndürmüfl ve asla rücu süreci ifllemifltir. Hatta bu kervana devrimci guruplar da kat›lm›fl, DTP’ye Kürdistan
genelinde destek vermenin anlam ve
önemi, “özel koflullara” ve “ihtimal”
hesab›na göre rafa kald›r›lm›flt›r (Dersim).
Bir özgün süreçte politika belirlerken “genel destek” tavr› belirleniyorsa; karfl›-devrimci flekillenifl ve
durufllar hariç, istisnai durumlar›n yarat›lmas›na izin verilmez. Aksi durumda, “genel destek” tarz›nda bir tav›r
flekillenemez. Dayatman›n olmad›¤›,
koflulun en genel çerçeveyle s›n›rl› tutuldu¤u “destek” politikas› budur.
Sürecin düflmanla hesaplaflmay› (bu
anlamda saflaflmay›) ça¤›rd›¤› flartlar
bunu gerektirmektedir. MLM’lerin ye-
direnen de¤il, boyun e¤en, savaflan de¤il, teslim
olan Kürtlerdir. Ve kendilerinin bölge halklar›na karfl› soyunduklar› jandarmal›k rolüne, ortak edecekleri Kürtler!
Çünkü emperyalistlerin kendilerinden
beklentileri budur ve onlar bu süreçte büyük
bir gayretle bu beklentiyi yerine getirebilmenin telafl› içindedirler.
EZEN VE EZ‹LENLER
ARASINDAK‹ ÇEL‹fiK‹LER
DER‹NLEfi‹YOR
‹flçi ve emekçilere krizin faturas›n› ödetme,
Kürtleri teslim almaya çal›flma gibi gündemlere kilitlenmifl olan egemen s›n›flar, bu süreçte
sald›r›lar›n› daha da genifl bir alana yayacaklar›n›n sinyallerini de vermeye bafllam›fl bulunmaktalar. Sürecin ezenler ve ezilenler aras›ndaki çeliflkileri giderek keskinlefltirmesi, onlar
aç›s›ndan bu kapsaml› sald›r›lar› “zorunlu” k›lmaktad›r. Bu kapsaml› sald›r›lar›n bafll›ca
hedefleri aras›nda ise, toplumsal muhalefet ve en ileri unsurlar› gelmektedir.
Yani devrimciler ve ilericiler, emekten, insan›n
insanca yaflamas›ndan yana olan güçler.
Bunun içindir ki, s›n›f çeliflkilerinin tüm keskinli¤iyle kendini hissettirmeye bafllad›¤› bu süreci iyi kavramak ve difle difl mücadeleleri getirmesi kaç›n›lmaz olan, önümüzdeki sürece çok
iyi haz›rlanmak bir zorunlulu¤u do¤maktad›r.
Dönemsel taktik politikalar›n, stratejik politikalardan kopar›lmadan, iyiden iyiye gözden
geçirilmesi ve sürece iliflkin do¤ru bir politik
hatt›n örülmesi için zaman giderek daralmaktad›r. Daralan ancak geç olmayan zaman› iyi
de¤erlendirmenin ve örgütlü güçleri harekete
geçirmenin vaktidir.
Toplumsal muhalefete ve tüm emek cephesine dönük sald›r›lar›, böylesi bir harekete
geçiflle ve en genifl birliktelikleri hedefleyen bir
eylemlilik süreciyle geri püskürtebilece¤imizin
bilincinde olal›m ve egemen s›n›flar›n kapsaml›
sald›r›lar›n›n karfl›s›na, kapsaml› direnifllerle dikilelim!
rel seçimlere iliflkin politika belirlerken ç›k›fl noktas› ald›¤› husus bu olmufltur. Bu durumu genel seçimlere
iliflkin politikalarla kar›flt›ranlar vard›r.
Genel seçimlerle yerel seçimler aras›nda nitelik düzeyinde olmasa da temelli farklar oldu¤u görülmelidir.
Parlamento ile yerel yönetim seçimlerine kat›l›m, düzenin meflruiyeti ve
sisteme kan tafl›ma ba¤lam›nda ayn›
zemine sahip de¤ildir.
Seçim kampanyam›z›n ana yönlerinden biri, özellikle de “destek” tavr›
aç›klad›¤›m›z bu yerel seçimler döneminde ikinci plana düflmüfl görünmektedir. Bu, hakim s›n›f partileri ve düzenin teflhirine yönelik faaliyettir. Bu
durumun genel bir zafiyet oldu¤u kabul edilmelidir. Oysa seçimleri de
aflan biçimde gerek kriz gerekse de
ulusal sorunla ilgili yo¤un bir sald›r›
sürecinin planlar› yap›lmaktad›r. Buna
haz›rlanmak için bu dönemin f›rsatlar› iyi biçimde de¤erlendirilmek zorundad›r.
Baflta da belirtti¤imiz gibi, seçimlerden faflist partilerin oy kayb›na u¤rayarak ç›kmas› son derece önemlidir. Sonuçta belediye baflkanl›¤› ve di¤er koltuklar› bir biçimde paylaflacaklard›r. Kitlelerin en az›ndan son seçimlerden daha az oranda itibar etti¤i bir tablonun ortaya ç›kmas› önümüzdeki dönemin ad›mlanmas›nda
daha avantajl› koflullar yaratacakt›r.
“Düzen partilerine oy yok!” fliar›
bu nedenle çok önemli bir yerde durmaktad›r.
D‹SK ve kerhen KESK yönetimleri ile çeflitli reformistlerin CHP’nin
yede¤inde konumland›klar› düflünülecek olursa, faflist diktatörlü¤ün bir bütün olarak bu seçimlerden de “meflruiyet oylamas›” bak›m›ndan istedi-
¤i sonucu alma konusunda avantajl›
oldu¤u görülecektir. Bu yüzden, yaln›zca çeflitli alanlardaki yurtsever, demokrat, ilerici adaylar›n desteklenmesi de¤il, bütün gücümüzle faflist partilerin adaylar›na oy verilmemesi do¤rultusunda kampanya yürütülmesi gerekmektedir. Kürdistan’da de¤il ama
tam da bu noktada “referandum”
oldu¤u do¤rudur.
Komprador patron-a¤a devletini
temsilen AKP “seçim savafl›” ilan etti¤i Kürdistan’da büyük bir hezimete
u¤rayacakt›r. Bunun iflaretleri flimdiden ortaya ç›kmaktad›r. Ancak bask›lar, sald›r›lar, maddi ve manevi içerikli yöntemler, çeflitli ayak oyunlar› ile
faflizmin giderek artan faaliyetleri söz
konusudur. Devrimci ve yurtsever
güçlerin bütün bunlar› püskürtmek ve
daha ileri hamleler gerçeklefltirebilmesi için Newroz yetiflmifltir. Newroz, her türlü provokasyon olas›l›¤›na
karfl›n genifl kitlelerin seferber edilece¤i eylemler ile gövde gösterisine
dönüfltürüldü¤ü takdirde, potansiyel
daha da büyüyecektir.
Newroz yaln›zca Kürdistan’da de¤il bat›da da kampanyan›n finaline
damgas›n› vurmal›d›r. Çal›flmalar›m›z›n ekseni olmal›, Kürt ulusunun faflizme karfl› isyan ve direniflinin atefli bütün mücadele alanlar›na tafl›nmal›d›r.
Newroz, bahar›n, yeni bir günün, taze bir bafllang›c›n simgesidir. Newroz
kavgan›n sembolüdür. Newroz, seçim
kampanyas›n›n finali oldu¤u gibi sonras›nda bafllayacak olan zorlu dönemin de aç›l›fl›n› yapm›fl olacakt›r.
Newroz’la bafllayacak olan yeni mücadele sürecinde kazan›lacak önemli
mevziler vard›r. Nisan, Proletarya
Partisi’ni Türkiye devrimine arma¤an etmifltir…
‹flçi-köylü 4
‹flçi/köylü
20 Mart-2 Nisan 2009
Direnen MAKYAL-ERKA iflçisi yaln›z de¤ildir!
Vodafone iflçisi
Adana YDG olarak MAKYALERKA iflçileri ile röportaj yapt›k.
Amac›m›z onlar›n sesini direniflte
olan di¤er iflçilere duyurmak ve dayan›flmay› gelifltirmekti. Sizlerle paylafl›yoruz.
6 Mart günü iflten at›lan Vodafone iflçileri için Plaza Eylem Platformu Vodafone’un Maslak’taki binas›n›n
önünde bir eylem gerçeklefltirdi. Çeflitli kurumlar›n da
destek verdi¤i eylemde “Vodafone iflçisi yaln›z de¤ildir” yaz›l› pankart aç›ld›.
IBM ve Plaza Eylem Platformu temsilcisi Nedim
Akay yapt›¤› aç›klamada Vodafone’un iflçileri ç›kartmak
için ileri sürdü¤ü kriz bahanesinin yalan oldu¤unu belirtti.
(H. Merkezi)
-Direnifle bafllad›¤›n›z günden
bu yana geliflmeleri anlat›r m›s›n›z?
ATV’ye
hamdolsun,
direniflteyiz!
Yaklafl›k bir ayd›r direniflte
olan bas›n emekçileri her Cumartesi günü Taksim Tramvay
dura¤›ndan Galatasaray Lisesine
yürüyerek taleplerini hayk›r›yorlar.
14 Mart günü dördüncü kez
saat 19.00’da biraraya gelen Türkiye Gazeteciler Sendikas›’na
üye olduklar› için ATV-Sabah’tan
iflten ç›kar›lan bas›n emekçileri
slogan, alk›fl ve ›sl›klarla ‹stiklal
caddesinde yürüdü.
Yürüyüfl boyunca ç›kard›klar›
grev gazetesini da¤›tan bas›n
emekçileri, Galatasaray Lisesi
önünde bas›n emekçileri ad›na
aç›klamay› okuyan Alper Tunga Çatal; 30 gündür direniflte
olduklar›n› grevin duyarl› bas›n
d›fl›nda hiçbir kanalda ve gazetede yer almad›¤›n› dile getirerek
anayasan›n verdi¤i hakk›n› kulland›klar›n› söyledi. Aç›klaman sonra konufltu¤umuz Çatal, ifle iade
davas› açt›klar›n› büyük ihtimalle
kazanacaklar›n› mahkeme süresince eylemlerine devam edeceklerini dile getirdi. (‹stanbul)
- Ahmet Pekyen (‹flçi temsilcisi)- Almanya merkezli NATO üssünün kapat›lmas› sonucu Adana ‹ncirlik Havaalan›’nda görev yapan subaylar›n kalabilmesi için inflaat ihalesi
aç›ld›. ABD TUSEG taraf›ndan aç›lan
ihaleyi ‹stanbul merkezli
Makyal (Osman Yalç›n) ve
Adana merkezli Erka (Erdal
Kam›fll›) firmas› ald›. % 85’i
biten inflaatlar›n birbirleri
aras›ndaki maddi anlaflmazl›ktan dolay› 260 iflçinin 4
ayl›k maafl› ve 7 ayl›k asgari
geçim indirimi ödenmedi
ve Ocak ay›ndan itibaren
bizleri ücretsiz izne ç›kard›lar, ard›ndan flantiyeyi
komple kapatt›lar. Bizleri
B‹MA adl› firmada çal›fl›yor
gösterdiler. Biz de 27 fiubat tarihinde grev karar›
ald›k. Bas›n aç›klamalar›
yapt›k ve hukuksal yollara
baflvurduk.
Karfl›m›zda
herhangi bir muhatap bulamad›¤›m›z gibi ERKA firmas› sahibi Erdal Kam›fll›’n›n
korumalar› taraf›ndan tehdit edildik.
Sonuç olarak ise 3 Mart tarihinden
- Direnifliniz karfl›s›nda patronun tutumu ne oldu?
- 10 Mart tarihinde açl›k grevinin
8. gününde yapm›fl oldu¤umuz oturma eylemi da¤›lmak üzereyken firma
sahibi Erdal Kam›fll›’n›n avukat› ve
emekli hakim Necmi R›za Gün›fl›¤› iflçilerin yan›na gelerek silah›n› göstererek gövde gösterisi yapt›. Ard›ndan
patronun savc›l›¤a verdi¤i “beni ve
çevre halk›n› rahats›z ediyorlar”
fleklindeki suç duyurusu sonucu polis
9 arkadafl›m›z› gözalt›na ald›. Ben arabaya binerken açl›k grevinde oldu¤umdan dolay› rahats›zland›m ve hastaneye kald›rd›lar. 4 saat boyunca gözetim alt›nda kald›m, kendime geldi¤imde koluma serum tak›l›yd›. Hemen doktoru ça¤›rd›m ve tedaviyi
kabul etmedi¤imi söyledim. Bana baz› evraklar imzalatarak tedaviyi kesip
serbest b›rakt›lar.
- Önümüzdeki süreçte neler
yapmay› düflünüyorsunuz?
- ‹lk olarak dönüflümlü açl›k grevi
karar› alm›flt›k. Yaln›z iflçi arkadafllar›m›z maddi olarak afl›r› derecede
ma¤dur olduklar› için açl›k grevini 7
kifli sürdürüyoruz. Ben sabit olarak
kal›yorum. Di¤er arkadafllar da ikifler
gün dönüflümlü olarak kal›yorlar.
fiimdi açl›k grevine di¤er çal›flan
arkadafllar›m›z› ve onlar›n ailelerini
de katma mücadelesi verece¤iz.
Tüm halk›m›z›, devrimci ve demokrat kamuoyunu, duyarl› insanlar›
mücadelemizi desteklemeye ça¤›r›yoruz.
ALINTER‹M‹Z‹N
KARfiILI⁄INI ‹ST‹YORUZ
çal›flan bir iflçiyim. Bafllatm›fl oldu¤umuz yolda inanc›m›z›, güvencimizi, direncimizi yok etmeden hak etti¤imizi, al›nterimizin karfl›l›¤›n› almak
için mücadelemiz devam edecek.
- ‹lerleyen süreçte neler yapmay› düflünüyorsunuz?
- 15 Mart’ta ‹ncirlik Üssü’ne yürüyüflümüz olacak. Ayr›ca (ERKA)
Erdal Kam›fll›’n›n bürosu önünde bas›n aç›klamalar›m›z olacak.
- Mücadelenizden biraz bahsedebilir misiniz?
Grevde olan tüm arkadafllar›m›z›n bu onurlu mücadelelerinde haklar›n› alacaklar›na inan›yorum ve hepsini ayr› ayr› selaml›yorum.
Hasan Y›lmaz- Operatör olarak
(Adana YDG)
MAKYAL iflçileri
direnifle
devam ediyor
Makyal-Erka iflçileri yapt›klar› aç›klamada % 85’i biten inflaatta A¤ustos ay›ndan itibaren verilmeyen
maafllardan dolay› ma¤dur olduklar›n› belirterek “bundan sonra
olacaklardan Amerikan Firmas›
TUSEG, MAKYAL, ERKA ve B‹MA sorumlu olacakt›r. Bizler
MAKYAL-ERKA iflçileri olarak,
eme¤imizin karfl›l›¤›n› almak istiyoruz, bu mücadelemizde tüm
emek örgütlerini ve Adana halk›n›
yan›m›zda görmek istiyoruz” dediler. Bas›n aç›klamas›n› iflçiler
ad›na Ahmet Pekyen okudu.
Sinter ve Gürsafl iflçileri haklar› için yollara düfltü
Sendikalaflt›klar› için iflten at›lan ve
direnifle geçen Sinter ve Gürsafl iflçileri, direnifllerinin 74. gününde,
Dudullu Organize Sanayi’den,
Sar›gazi’ye (Sancaktepe) kadar
süren bir yürüyüfl gerçeklefltirdi.
5 Mart günü saat 17.00’de, Sinter
Fabrikas› önünden bafllayan yürüyüfl, sloganlar eflli¤inde Gürsafl Fabrikas› önünden geçilmesinin ard›ndan, Dudullu Organize Sanayi içinde bulunan Kadosan’a, oradan da
Sar›gazi’ye
kadar devam etti.
‹flçilere,
halk
ve
çevredeki
esnaf da
yo¤un ilgi
gösterdi.
Çevrede
bulananlara ve de
iflyerlerine girilerek, direniflle ilgili
ç›kar›lan bildirilerin de da¤›t›ld›¤›
yürüyüfl s›ras›nda, iflçilerin oldukça
coflkulu oldu¤u gözlenirken, bu
coflku Sar›gazi’ye girildi¤inde daha
da artt›.
Direniflçi iflçilerden oluflan yürüyüfl
kolu, Sar›gazi Mezarl›¤›’na vard›¤›nda, iflçileri burada sloganlarla ilk
karfl›layanlar Partizanlar oldu.
Emekçinin gündemi
S›n›f mücadelesi ve demokratik kitle örgütleri
Demokrasi sorununun hem devrim
öncesinde hem de devrim sonras› s›n›fs›z
bir topluma yürüyüflte tafl›d›¤› önemi yeterince bilince ç›karm›fl de¤iliz. Demokrasi; bir yönetim biçimi ve ayn› zamanda
s›n›f mücadelesinde bir araçt›r. E¤er do¤ru kullan›labilirse s›n›fsal çeliflkilerin devrimci bir tarzda ilerletilmesinde belirleyici bir yeri vard›r. Demokrasiyi sonuna
kadar gelifltirmek, bunun için uygun biçimleri bulmak devrimci görevlerin bir
parças›d›rlar.
Demokrasi, iktidar mücadelesinin bir
arac› olmakla birlikte kendisi de çok çeflitli biçim ve araçlar üzerinden yaflam bulur. Bu araçlardan bir tanesi de demokratik kitle örgütleridir. DKÖ’ler demokrasi-
itibaren direniflimize açl›k grevi ile
devam ediyoruz.
nin toplumsal anlamda yaflam bulmas›nda
en önemli araçlardan biridir. Taban inisiyatifini, baflka bir deyiflle halk›n iradesini
s›n›f mücadelesine yans›tmada DKÖ’ler
vazgeçilmez bir yere sahiptirler. Devrim
mücadelesinin kitlesel bir karaktere bürünebilmesinde DKÖ’lerin do¤ru tarzda ele
al›nabilmesinin önemi büyüktür.
DKÖ’ler s›n›f mücadelesinin dolayl›
araçlar›d›r. Ancak bu “dolayl›” niteli¤i, bu
örgütlerin önemini hiçbir flekilde azaltmaz. Tersine s›n›f mücadelesinin dolays›z
araçlar›n›n -ki bu iflçi s›n›f› için en baflta
KP’dir- ifllevli hale gelmesi ve gerçek rolünü oynayabilmesi ancak bu dolayl› araçlar›n kendi rolünü oynamas›yla mümkündür. Bu farkl› araçlar aras›nda zorunlu ve
Partizan okurlar›n›n dahil olmas›n›n
ard›ndan yürüyüfle devam eden iflçileri, ESP ve DHF de dahil çok say›da devrimci ve ilerici kurum temsilcisi ve kitlesi de karfl›lamaya geldi.
‹flçileri sloganlarla karfl›layan gruplar›n da korteje dahil olmas›yla, yürüyüfl Sar›gazi Meydan›’na kadar devam etti. Buraya gelindi¤inde, direniflçi iflçiler yine kalabal›k bir kitle
taraf›ndan alk›fllar ve sloganlar eflli¤inde karfl›land›lar.
Direniflçi iflçileri
karfl›layan kitlenin
de kat›l›m›yla, Demokrasi Caddesi
giriflindeki Cumhuriyet Meydan›’nda noktalanan
yürüyüfl, kitlenin
halaya durmas› ve
ard›ndan yap›lan
konuflmalarla devam etti. Cumhuriyet Meydan›’n›
adeta bir miting alan›na çeviren eylem, krizle birlikte yaflanan hak
gasplar›na ve bu hak gasplar› karfl›s›nda, Sinter ve Gürsafl iflçileri örne¤inde oldu¤u gibi, gerçeklefltirilen direnifllere de¤inilen konuflmalar›n ve çekilen halaylar›n ard›ndan,
sloganlar ve alk›fllar aras›nda sona
erdi. (Kartal)
diyalektik bir iliflki vard›r. Çokça kullan›lan tabirle; DKÖ’ler KP’lerin soluk borular›d›r ve onlar olmadan sa¤l›kl› bir yaflam
sürdürmek olas› de¤ildir.
DKÖ’ler e¤er devrim mücadelesinin
kitleselleflmesinde bir rol oynayabiliyorlarsa, bu onlar›n politik niteli¤iyle yak›ndan ilgilidir. S›n›f bilincinden yoksun ve
örgütsüz kitlenin politik mücadeleye çekilmesinde ve s›n›f bilinciyle e¤itilmesinde
DKÖ’ler baflat bir rol oynarlar. Bu rolü
do¤rudan KP’nin oynamas› mümkün de¤ildir. Kald› ki KP’lerin kitle örgütü olmak
gibi bir hedef ve amac› da yoktur. KP’nin
kitlelere önderlik etmek gibi bir amac›
vard›r ve kitle örgütleri tam da bu amaca
hizmet eden araçlar niteli¤indedir.
DKÖ’leri tan›mlayan en önemli özellik onlar›n demokratik hak ve talep mücadelesi veriyor olmalar›d›r. Egemen s›n›flar›n ve genel olarak ezenlerin, demokratik bir “hak” ve “talep” mücadelesi vermedikleri aç›kt›r. Öyleyse bu mücadele-
“29 Mart’ta Belediye Baflkan›
ile hesaplaflaca¤›z”
yaln›z de¤ildir!
Kocaeli Serbest
Bölge’de
ifl cinayeti
Tuzla Tersaneleri, iflçilerin en
yo¤un olarak yaflam›n› yitirdi¤i veya a¤›r yaralanarak, ifl
göremez hale geldi¤i tersaneler olman›n yan› s›ra, kriz bahaneli iflten ç›karmalarda da
“ön saflarda” yer almaya devam ederken, bir ifl cinayeti
haberi de Kocaeli’de bulunan
tersanelerden geldi.
fiinasi Bozkurt adl› tersane
iflçisi, 4 Mart 2009 tarihinde, Kocaeli’ne ba¤l› Bafliskele
ilçesi, Yeniköy Beldesi’nde
bulunan Serbest Bölgede faaliyet sürdüren Türkerler
Gemi Sanayi Afi’de, ifl güvenli¤inden yoksun bir halde
çal›flt›¤› s›rada, üzerine vinç
halatlar› üzerindeki levhan›n
düflmesi sonucu a¤›r yaraland›. Bozkurt kald›r›ld›¤› hastanede yaflam›n› yitirdi.
(Kartal)
Büyükflehir Belediyesi bünyesinde faaliyet yürüten Burulafl sar› belediye
otobüslerini kendi yandafl› tafleron
firmalara peflkefl çekmifl, tafleron
firmalar da floförlere kölece çal›flma
koflullar›n› dayatm›flt›. fioförler bu
kölece çal›flma koflullar›na karfl›
TÜMT‹S Sendikas›’na üye olmufl ve
iflten ç›kart›lm›fllard›. Ard›ndan da
direnifl bafllam›flt›. Direnifllerinin
282. gününde bir eylem yapan floförlere hitaben konuflan TÜMT‹S
Genel Sekreteri Gürel Y›lmaz
“Yaz›n kavurucu s›ca¤›na, k›fl›n kar›na, ya¤muruna, so¤u¤una ra¤men
282 gündür mücadele ediyoruz. Ve
ifle dönünceye kadar ilk günkü kararl›l›kla devam edece¤iz” dedi. Eylemde direniflteki sar› belediye otobüs floförleri ile görüfltük;
- On ayd›r iflten at›lm›fl durumdas›n›z, bu süreci bize anlat›r m›s›n›z?
- Do¤an Kaya; 282 gündür Büyükflehir Belediyesi sar› otobüslerinde
çal›flan floförler olarak direniflteyiz.
Bize bask› yapt›lar, sendikadan ayr›lmam›z› istediler. Yanl›fl yolda oldu¤umuzu söylediler. Sanki yüz k›-
zart›c› suç ifllemifliz. Sonuç bizi iflten
att›lar, on ayd›r iflsiziz bir de kriz
sürecidir, ifl de bulam›yoruz. Baz›
geçici ifllerde birkaç gün çal›fl›yoruz.
Faturalar›m›z› ödeyemiyoruz, hacizle karfl› karfl›yay›z.
Zaman›nda AKP’ye oy verdik ve seçildiler. Kendileri Müslümanl›ktan,
haktan, adaletten bahsediyorlar.
Ama bizim durumumuzu görmüyorlar, görmezlikten geliyorlar.
Kendiniz yapt›n›z, kendiniz çekeceksiniz diyorlar. Yani bunlar örgütlü ama örgütlü toplumu istemiyorlar. Kölece koflullarda çal›flmam›z› istiyorlar.
- ‹dris Seyman: Sadece anayasal
hakk›m›z› kulland›¤›m›zdan dolay›
iflsiz kald›k. 282 gündür, her Pazartesi sesimizi kamuoyuna duyurmak
için bas›n aç›klamalar› yap›yoruz.
Fakat ne hikmettir ki, bu hükümet,
yasalar›na bile uymuyor. Kendilerine gelince partilerinin kapat›laca¤›n›
duyunca deliler gibi ba¤›rmaya bafllad›lar. Kendilerine gelince yasa diyorlar, bize gelince kendi yasalar›n›
çi¤niyorlar. (Bursa)
Galatasaray Spor Kulübü’nün
Aslantepe Projesi olarak bilenen stadyum inflaat›nda
çal›flan ve maafllar›n› alamayan iflçiler atefl yakarak bu
durumu protesto ettiler.
‹flçiler, maafllar›n› aylard›r alamad›klar›n› söyleyerek tepki
gösterdi. 13 Mart’ta ifl b›rakan iflçiler gün boyunca çal›flmad›. Daha önce de maafllar›
ile ilgili sorun yaflayan iflçiler
ödemelerin zaman›nda yap›lmad›¤›n› dile getirdiler.
‹flçilerden Recep Bülbül, flantiyede 750’ye yak›n iflçinin
çal›flt›¤›n› ve maafllar›n› 3 ay
alamad›klar›n› söyledi.
(‹stanbul)
nin ancak ezilenler için geçerli oldu¤u ortad›r. Söz konusu ezilenler en baflta s›n›fsal bir bask›n›n ma¤duru kitleler iken
onunla kopmaz bir iliflki içerisinde ulusal,
dinsel, cinsel vb. bir bask›n›n ma¤duru da
olabilirler. Demek ki DKÖ’ler, s›n›fsal temelde oldu¤u gibi ulusal, dinsel, cinsel vb.
temelde de kendini var edebilen örgütlerdir. Tekrar etmek gerekirse mücadelesinin hakl›l›¤› ve demokratikli¤i burada
en önemli etkendir. Bunun do¤al bir sonucu olarak da DKÖ’lerin demokratik
tarzda örgütlenmesi ve buna uygun bir iflleyifle sahip olmas› beklenir. Ancak genel
olarak DKÖ’leri tart›fl›rken bunu idealize
etmemiz mümkün de¤ildir. Çünkü kitlelerin kendi politik etkinliklerini ve yaflamlar›n› kapsayacak flekilde demokratik bir
bilince sahip olmalar› bir geliflim süreci
gerektirir. Bu süreç tam da onlar›n kendi
sorunlar› ve talepleri u¤runa verdikleri
mücadeleyle iç içe geliflen bir süreçtir.
Demokratl›¤›n ölçütü her döneme ve
bulunulan co¤rafyaya göre farkl›l›klar tafl›yabilir. Örne¤in bugünkü koflullar içerisinde ülkemizde gerçek ve tutarl› bir demokratl›k ancak anti-emperyalist ve antifaflist (ve de anti-feodal) olmakla mümkündür. Fakat bu demek de¤ildir ki biz bireylerde ve çeflitli örgütlerde bir ön kabul ya da etiket olarak bu nitelikleri arayaca¤›z. Kitlelerin politik bilinci yetersiz
olabilir. O nedenle bizim çeflitli kitle örgütlerinde arayaca¤›m›z en temel fley; onlar›n “eyleminin içeri¤inin” anti-emperyalist ve anti-faflist olmas›d›r. Kitlelerin kendi sorunlar›n› ilgilendiren tek tek parçalardan bütüne iliflkin bir kavray›fla ulaflmalar› kendi do¤all›¤›nda geliflen bir süreçtir. Sömürülen iflçilerin, ezilen bir ulusun ya da dini inanc› bask› alt›na al›nan insanlar›n, ilk baflta kendilerine do¤rudan
bask› uygulayan s›n›f, parti veya gruplara
yönelmeleri de bu yönüyle do¤ald›r. Onlar bu mücadeleler içerisinde kaç›n›lmaz
olarak sorunun sistemle olan ba¤›n› anla-
yacak ve tüm egemenlere yönelmeyi ö¤reneceklerdir.
DKÖ’lerin demokratik hak ve talep
mücadelesi veren örgütler olarak kapsad›klar› alan›n geniflli¤i ve çeflitlili¤i, onlar›
devrimci/s›n›fsal mücadeleden ayr› düflünmemize yol açmamal›d›r. Devrimci
mücadele demokrasinin sorunlar›ndan
herhangi biriyle karfl› karfl›ya de¤ildir.
Tersine onunla ba¤lant›l› ve iç içedir. Ve
yine s›n›f›n DKÖ’ler arac›l›¤›yla örgütlenebilece¤i de yads›nmamal›d›r. DKÖ’ler
çok çeflitli sorunlar› ele alabilir dedi¤imizde bu sorunlardan bir tanesinin de s›n›fsal eflitsizlikler oldu¤unu ak›ldan ç›karmamal›y›z. S›n›fsal eflitsizlikler karfl›s›nda
ekonomik-demokratik mücadele yürütmek ve bu mücadeleyi devrimci mücadeleye kanalize etmek, o alandaki DKÖ’lerin yerine getirebilece¤i bir görevidir.
DKÖ’lere en baflta bu gözle bakmak ve
tart›flmay› buradan yola ç›karak gerçeklefltirmek as›l do¤ru tutum olacakt›r.
Aslantepe’de
iflçiler ifl b›rakt›
‹flçi-köylü 5
‹flçi/köylü
20 Mart-2 Nisan 2009
“Açl›ktan ölürüz ama onurumuzla...”
Gaziosmanpafla’ya ba¤l› Karadeniz Mahallesi Paflaçay›r›’nda bulunan Meha Giyim’de çal›flan 117 iflçi 4 Mart 2009 tarihinde yakapaça kap› önüne konuldu. Krizden etkilendi¤ini sand›klar› iflyerlerinin kapanmamas› için ekonomik ve sosyal haklar›ndan bir süreli¤ine feragat etmeyi dahi düflünen iflçiler, iflyerinin karfl›s›nda kurduklar› çad›rda haklar›n› alma kararl›l›¤›yla direniyor. Sa¤anak ya¤mur alt›nda yakt›klar› sobayla ›s›nmaya çal›flan iflçiler çad›rlar›na ast›klar› “Eme¤imiz ve onurumuz için direniyoruz” pankart›yla karfl›l›yorlar ziyaretçilerini. Biz de ‹flçi-Köylü gazetesi olarak
selam› al›yoruz ve giriyoruz çad›rdan içeri.
büyük etken bu. Yani çal›flacak insan çok
fazla oldu¤undan, bunu kullanarak, Baflbakan’›n da dedi¤i gibi krizi kâra çevirmeyi düflünüyordu. Yani içerdeki insanlar› bir flekilde b›kt›r›p, usand›r›p, gönderip, maafllar› iki
parça vererek, mesaileri ve KDV’leri ödemeyerek insanlar› y›ld›rmak ve onlar›n haklar›ndan feragat edip çekip gitmelerini sa¤lamak istiyor. Planlar›nda bütün elemanlar›
atmak, yeni iflçilerle bafllamak vard›. Ancak
biz bu oluflumun içinde olmad›¤›m›z için de
hesaplar› ters döndü. fiu an o yüzden biraz
tedirgin.
- Çal›flma koflullar›n›zdan
direniflinizden bahseder misiniz?
Selma Do¤duay: Son nokta oldu iflte.
Mesai ücretlerini istedi arkadafllar, o da
toplant› yapt› “veremiyorum, her fleyim hacizli” dedi. Biz iflyeri kapanmas›n diye 3 ay
mesailerimizi, vergi iadelerimizi almayal›m
deyip fedakârl›k yapmaya bafllad›k. Ama ertesi gün duyduk ki 9 ay verilmeyecekmifl.
Tabi herkes sinirlendi. Ertesi gün de makineleri açmad›k. Müdür geldi, “siz devam
edin, Habip bey yok flu anda” dedi. Habip
bey de ö¤len geldi, çal›flt›¤›m›z halde makineleri kapatt›rd›. Toplant› yapt›. “Ben kapat›yorum buray›” dedi. En sonunda bakt›lar
ki ikna edemiyorlar, biz hala haklar›m›z› istiyoruz, arkadafllara hakaret edildi, polis
ça¤r›ld›. Bizi polis zoruyla d›flar› att›lar.
ve
Songül Yahfli: Habip Kuruahmet isimli patronumuz sadece menfaatini, kâr›n› düflünen bir insan. Yeme¤inden böcek ç›km›fl,
kurt ç›km›fl hiç önemli de¤il. Her evde olabilirmifl. Orada yenen yemekler kimin evinde varm›fl. Hakk›m›z› savunmak de¤il, olan
bir fleyi bile anlatmam›za müsaade etmeyen
bir insand›r.
Erhan Duman (Bölüm fiefi): Bizde
en yüksek maafl 800 lirayd›. 117 kifli iflten
at›ld›. fiu an mahkemelik olan 60 arkadafl›m›z var. Habip Kuruahmet flu anda d›flar›da
yo¤un bir iflsizlik oldu¤unu çok iyi biliyor.
Zaten olaylar›n bu boyuta gelmesinde en
- Bu uygulamalar›na karfl› herhangi
bir itiraz›n›z oldu mu?
Tüm Köy-Sen: “Krizin
faturas› üreticiye
ç›kar›lmas›n!”
Üretimden küçük üreticinin el çektirilmesi ve k›r nüfusunun tasfiyesi üzerine
kurulu politikalar, halihaz›rda üretimden
kopuk uygulan desteklemeler sonucu
köylü borç bata¤›nda ve yoksullukla
baflbafla yaflam›n› sürdürmeye çal›fl›rken,
AKP hükümeti 2008 y›l› tüm tar›msal
desteklemelerinde %10’luk kesinti uygulanarak krizin faturas›n› üretici köylüye
y›km›fl bulunuyor. Ülke genelinde üretici
köylüleri örgütlemeye çal›flan Türkiye
Üretici Köylüler (Tüm Köy-Sen) fiubeleri, tüm tar›msal desteklemelerde %
10’luk kesinti uygulamas›n› protesto etmek için bir imza kampanyas› gerçeklefltirdi. Tüm Köy-Sen üye ve yöneticileri,
daha sonra toplanan imzalar› yap›lan bir
bas›n aç›klamas›yla, Baflbakanl›¤a göndererek, tepkilerini ortaya koydu.
‹mza metninde;
“2008 y›l› üretici köylüler olarak Mazot, ilaç, gübre gibi girdilerin fiyatlar›n›n
h›zla artt›¤› bir y›l geçirdik. Yüz binlerce
üretici tarlas›n› gübresiz ekmek zorunda
kalm›flt›r. Zaten iki y›ld›r kurakl›ktan dolay› büyük zararlar gördük. Kriz nedeniyle ürünlerimizin fiyatlar› sürekli düflerken maliyetin alt›na ürün satmak zorunda b›rak›lm›fl durumday›z.
Bütün ülkenin ununu, ekme¤ini, flekerini, meyvesini, sebzesini üreten, halk›
doyuran bizler, bütçeden tar›ma ayr›lan
pay›n her y›l biraz daha azalmas›, kurakl›k, girdi art›fllar›, kriz derken sürekli
yoksullafl›yor ve üretimden kopart›l›yoruz.
Bu nedenle bütçeden tar›ma ayr›lan
pay daha da önem kazanmaktad›r. Tar›m
Kanunu’nda tar›ma ayr›lan pay Gayri Sa-
fi Milli Has›la’n›n (GSMH) % 1’inden afla¤› olamaz demektedir. Oysa ki 2009 bütçesinde tar›ma ayr›lan pay 5.5 milyar lira
olarak belirlenmifltir ve bu rakam bütçenin % 1’inin alt›na inerek (% 0,49) binde
49’a inmifltir. IMF ile yap›lan görüflmeler
öncelikle tar›m› etkilemifl ve % 10 kesinti yap›larak 5 milyar liran›n alt›na inerek bütçenin binde 44’ne kadar düflmüfltür. 2009 tahmini GSMH’s› 1 trilyon 111 milyar oldu¤una göre bütçeden tar›ma ayr›lan payda 10 milyar liran›n üzerinde olmal›d›r” diyen Samsun-Alaçam Tüm-Köy-Sen fiubesi üreticileri, imzalar› göndermek için
yapt›klar› eylemde, “Krizin faturas›
üreticiye ç›kar›lmas›n”, “Mazotta
ÖTV kald›r›ls›n” gibi dövizler tafl›d›lar ve alk›fllar eflli¤inde, Alaçam PTT
önüne geldi. Sendika üyesi üreticiler,
kampanya sonucu toplad›klar› imzalar›
fiube Baflkan› Mehmet Karaca’n›n yapt›¤›
bas›n aç›klamas›n›n ard›ndan Baflbakanl›¤a postalad›lar.
(Samsun’dan bir ‹K okuru)
Emekçiler Milli
E¤itim’e yürüdü
13 Mart Cuma günü Milli E¤itim Bakanl›¤›’na yürüyen e¤itim emekçileri, içerisinde taleplerinin yer ald›¤›
dosyay› Bakanl›¤a ilettiler. E¤itimSen imzal›; “Bilimsel, demokratik, nitelikli kamusal e¤itim için
yürüyoruz” pankart›n› açan emekçiler, Bakanl›k binas› önüne gelince
MEB’in uygulamalar›n› protesto etmek için kalemlerini kap›ya b›rakt›lar.
Burada yap›lan aç›klamay› Serpil
Öner okudu. Öner; krizin sonuçlar›n›n toplumun tüm kesimleri gibi
e¤itim emekçilerini de etkiledi¤ini;
peflpefle yap›lan zamlar›n, enflasyon
karfl›s›nda eriyen maafllar›n, tüm iflçi
ve emekçiler gibi e¤itim emekçilerini de zor durumda b›rakt›¤›n› söyledi. (Ankara)
Erhan Duman: SSK’dan gelen müfettifller vard›r bilirsiniz. Gelip sigortas› olmayan
insanlar› tespit ederler, sigortas›z iflçi çal›flt›r›ld›¤›nda ceza keserler veya uyar› verirler. Ancak bizim fabrikam›za 15–20 gün önce 2 tane SSK müfettifli geldi¤inde Habip
bey bunlara 300 lira para verdi. Kifli bafl›na
150 liraya kifliliklerini satt›lar. Ve Habip beye birtak›m önerilerde bulundular. Mesela
çocuklar› okula giden iflçilerin okuldan istenen ifl bilgilerine yan›t vermemelerini, ne
kadar maafl ald›klar›n› söylememelerini, sigortal›ysa bile sigortas›z yazmalar› gerekti¤ini, çünkü o okullarla yap›lan iflbirli¤i üzerinden fabrikaya müdahale edildi¤ini söylediler. Normalde iflçilerin haklar›n› savunan
insanlar olarak biliyorduk onlar› biz.
- Buradaki di¤er fabrikalardaki iflçilerin ya da çevrede yaflayan insanlar›n deste¤ini al›yor musunuz?
Bülent Erdo¤an: Çevreden olumlu
tepkiler al›yoruz. ‹ki sokak ötede oturan bir
insan burada direnifl oldu¤unu ö¤renince,
evinde pasta börek yap›p getirebiliyor. ‹nsanlar paylafl›m›n ne kadar güzel oldu¤unun
fark›na varmaya bafll›yorlar. 5–6 y›ld›r ayn›
masada oturup konuflmayan insanlar bugün
bu çad›r›n içerisinde candan, dostane muhabbetler sürdürüyorlar, paylaflabiliyorlar.
- Direniflinizi bundan sonra nas›l devam ettirmeyi düflünüyorsunuz?
Meha Tekstil iflçileri, firman›n fason ifl
yapt›¤› LC Waikiki önünde 9 Mart 2009
tarihinde eylem yapt›lar. fiirinevler’deki
ma¤aza önünde toplanan Meha Tekstil iflçileri, “Eme¤imiz ve onurumuz için
direniyoruz” pankart› açarak “Meha’da direnifl kazanacak”, “Laf de¤il ifl
istiyoruz”, “Direne direne kazanacaErhan Duman: Direniflimiz haklar›m›z
verilinceye kadar devam edecektir. Bu konuda kararl›y›z. Fiili olarak da burada olmaya devam edece¤iz. Ne gerekiyorsa, haklar›m›z› bir flekilde alaca¤›z.
- fiu an grevde, direniflte olan yüzlerce iflçi var. Onlara iletmek istedi¤iniz bir
fley var m›?
Bülent Erdo¤an: Hangi flartta olursa
olsun, direnmeli ve haklar›m›za sahip ç›k-
Çiftçi-Sen’e kapatma karar›
‹flçi ve emekçilerin örgütlenme alanlar›n›n daralt›l›p yok edilmesi sald›r›s› devam ediyor. Birçok sendikan›n yöneticileri gözalt›na al›n›p tutuklan›rken birçok sendika da usulsüz biçimde bask›nlar ve yersiz
aramalarla karfl› karfl›ya kalmaktad›r.
Bu sald›r›lardan en çok nasibini alan da köylü örgütlenmeleri oluyor. Son olarak Ankara 8. ‹fl
Mahkemesi’nde görülen davada Çiftçi-Sen’in kapat›lmas›na karar verildi. Duruflmaya Çiftçi-Sen
vekili olarak Avukat Emre Baturay Alt›nok ve Çiftçi-Sen Baflkan› Abdullah Aysu kat›ld›. Karar› hemen protesto ederek temyize gidilece¤ini aç›klayan Konfederasyon sözcüleri, 7 Mart Cumartesi günü bir bas›n aç›klamas› yay›nlayarak, mevcut sistemin köylülerin örgütlenmesini engellemeye çal›flt›¤›n› ve buna sessiz kalmayarak konuyu Uluslararas› Çal›flma Örgütü (ILO), Avrupa Parlamentosu ve Uluslararas› Sendika Konfederasyonu’na tafl›yacaklar›n› belirttiler. (H. Merkezi)
E-Kart ve Procier & Gamble
iflçilerinin grevleri sürüyor
Gebze Organize Sanayi iflçi direnifl ve grevlerine sahne olmaya devam ediyor.
Sanayide kurulu olan E-Kart iflçilerinin grevi,
neredeyse bir y›la yaklafl›rken, bölgede birbiri ard›na geliflen grev ve direnifllerden biri de, dünya
çap›nda faaliyet gösteren ve ayn› zamanda dünyan›n en büyük kad›n ve çocuk bezi üreticisi olarak
bilinen, Procier&Gamble iflçilerinin bafllatt›¤›
grevle gündeme geldi.
E-Kart grevinin 271., Procier&Gamble
grevinin ise 23. gününde,
grevdeki iflçilerle görüfltük.
‹lk u¤ra¤›m›z, E-Kart grevi
oldu. Bafl›ndan beri takip etti¤imiz grevde, yeni y›l öncesi
bir geliflme yaflanm›fl ve iflveren iflçilerin, geriye dönük
haklar›n› vermeme kayd›yla
iflbafl› yapmalar›n› önermiflti.
O günlerde görüfltü¤ümüz iflçilerin morali hayli bozuktu ve sendikan›n da
patronun getirdi¤i koflullar çerçevesinde ifl bafl›
yapmalar› e¤iliminde oldu¤unu aktarm›fllard›. Yapt›¤›m›z son ziyarette bu geliflmeden bafllayarak, daha sonra neler oldu¤unu ö¤renmeye çal›flt›k.
E-Kart iflçileri, o dönem öyle bir geliflme oldu¤unu, ancak patronun daha sonraki günlerde, “davalar bitmeden görüflme veya iflbafl› yapt›ramayaca¤›” yönlü bir tutuma girdi¤ini söylüyorlar.
Patronun bu tutumu onlar›n greve dönük kararl›l›klar›n› yeniden canland›rm›fl. Bu arada iflten ç›kar›lan 4 kad›n iflçi daha oldu¤unu ve bunlar›n da flu
an greve kat›ld›¤›n› aktar›yorlar.
Patronun içerdeki bask›lar›n›n sürdü¤ünü, son
iflten ç›karmalarla birlikte ise, daha önce sendikadan uzak duran iflçilerin, s›ran›n kendilerine de gelece¤ini anlam›fl olarak, sendikaya üye olmay› sürdürdüklerini de söylüyorlar. Grevi dönüflümlü
olarak sürdüren E-Kart iflçileri art›k geri dönüfl olmad›¤›n›, grevi sonuna kadar sürdüreceklerini ek-
leyip, hukuksal süreçlerinin de grevin sonucuna
iliflkin belirleyici olaca¤›na inan›yorlar.
Procier & Gamble’de 193 kifli grevde
E-Kart iflçilerinin yan›ndan ayr›ld›ktan sonra,
grevlerinin 23. gününde olan Procier & Gamble iflçilerinin yan›na gittik. D‹SK-TÜMKA-‹fl Sendikas›
üyesi iflçiler, greve gitme nedenlerini, 6 ay önce
bafllayan T‹S görüflmelerinin t›kanmas› olarak getiriyorlar. Görüflmelerin t›kanma nedenini ise, fabrikan›n 7x 24 çal›flt›¤›,
yani krizden etkilenmesinin mümkün olmad›¤›,
ancak patronun burada
da krizi bahane ederek,
zam taleplerini yerine
getirmeye yanaflmamas›
olarak getiriyorlar.
Dünyan›n dört bir
yan›nda flubeleri olan
fabrikan›n, dünyadaki en
iyi üretim tesisi oldu¤unun da alt›n› çizen iflçiler,
grevle birlikte, patrona haklar›n› almakta ne kadar
kararl› olduklar›n› göstermek istediklerini vurguluyorlar.
‹flçiler tamamen yabanc› sermayeli olan iflyeri
patronuyla hiç karfl›laflmam›fllar bugüne kadar. ‹fllerin müdürler üzerinden yürütüldü¤ünü söylüyorlar ve zam vermeme noktas›nda direnenin ise,
müdür oldu¤u gibi bir yan›lg›yla hareket ediyorlar.
Daha çok bilgisayar bafl›nda yürütülen bir çal›flma
içinde olan ve beyaz yakal› olarak da s›n›fland›r›labilecek olan Procier & Gamble iflçileri, bu yan›lg›lar›n›, patronun kendilerinden “vazgeçemeyece¤i”
gibi bir düflünceye kadar vard›r›yorlar. Öyle görünüyor ki, Procier & Gamble iflçileri sermayenin
gerçek niteli¤ini, yani emek ve halk düflman› yüzünü henüz kavramam›fllar. “‹yi niyetle” hareket etmeleri de tamamen bundand›r. Gerçekte ise, bugün hala iflçi s›n›f›n›n büyük bölümünde hakim
olan, s›n›f bilincinden yoksun olufllar›ndand›r.
(Kartal)
¤›z” sloganlar›n› att›.
‹flçilerinden Bülent Erdo¤an, patronun zarar etmedi¤ini söyledi. Meha’da
ifllerin yo¤un oldu¤unu aktaran Erdo¤an,
patronun krizi f›rsat bilerek fazla mesai
yapt›rmak ama bunun karfl›l›¤›nda da ücret ödememek istedi¤ini dile getirdi.
mal›y›z. Bu sadece bizim de¤il, gelece¤imiz,
çocuklar›m›z için iyi bir dünyan›n yarat›lmas› için çok önemli. Aç kalal›m, ama onurumuzla kalal›m. Ölelim ama açl›ktan ölelim,
onurumuzla ölelim. (‹stanbul)
“Kazan›ncaya kadar
direnece¤iz!”
Organize Sanayi Bölgesi’ndeki Asemat Otomotiv Yan Sanayi ve Ticaret
Afi’de iflçiler tüm zorluklara ra¤men 3
aya yak›nd›r grevdeler. Grevin 70. gününde Birleflik Metal-‹fl Sendikas› Genel
Baflkan› Adnan Serdaro¤lu ve Tekstil
Sendikas› Genel Baflkan› R›dvan Budak
grevdeki iflçilere destek ziyaretinde bulundu. Aç›klaman›n ard›ndan grevdeki
Asemat iflçileriyle konufltuk.
- Grev süreci ile ilgili düflüncelerinizi anlat›r m›s›n›z?
- Murat Sa¤lam: Olumsuz koflullar
ve s›f›r zam dayatmas› sonucu grev oylamas›na gittik. 90 kifli içinden 68 kifliden
greve evet ç›kt›. 31 Ocak günü grev pankart›n› fabrika kap›s›na ast›k. Mücadelemizi tüm s›k›nt›lara ra¤men sürdürüyoruz. ‹flçilerin dayan›flmas› çok iyi, hiçbir
fire vermedik.
Greve ç›kmam›z›n nedeni yaln›zca
ücret talebi de¤il. Patron sendikas›zlaflt›rmak için her türlü bask›y› uyguluyordu.
- ‹mparator Esat: Patron ’98’den
beri tüm sözleflmelerde sürekli s›f›r zam
dayat›yordu. Bu dayatmalardan dolay›
grevdeyiz. Bizi etkilemek için, içerde kalan maafl›m›z› vermemekte ve ayn› zamanda d›flar›dan iflçi getirerek, ald›¤›m›z
ücretin iki misli bir ücretle çal›flarak, bizleri saf d›fl› b›rakmaya çal›flmaktad›r.
Ancak biz ma¤dur durumday›z, ma¤dur
oldu¤umuz halde sonuna kadar devam
edece¤iz.
- Yusuf Y›ld›z: 2.5 ayd›r grevdeyiz.
fiimdi haklar›m›z› verse bile kredi kartlar›m›z›n faizine gidecek o. 8-10 ay iflsizlik
sigortas›nda cüzi bir fleyler veriliyor.
Ondan sonra insanlar ne yapacak? Bu
söylediklerimi bir k›sm› grevde olmayan
insanlar için de söylüyorum. Biz grevdekiler için direnmek ve kazanmaktan baflka çare yok. (Bursa)
‹flçi-köylü 6
Denge Azadi
20 Mart-2 Nisan 2009
Ac›lar›m›z›n 盤l›¤›ndan kurtulamayacaks›n›z
Ergenekon operasyonu kapsam›nda haz›rlanan binlerce sayfal›k
klasörlerde TC tarihinin kanl› yüzü
farkl› ç›karlarla ve binde biri de olsa
“deflifre ediliyor”.
26 Ocak 2008’de ilk dalgas› bafllat›lan operasyonun üzerinden bir
y›l› aflk›n bir zaman geçti. Bu süre
zarf›nda yarat›lan bilgi kirlili¤i içinde
belki de en somut ve kan›tlanabilir
olan› T. Kürdistan›’ndaki “faili
meçhul” cinayetler sunucu yaflam›n›
yitirenlerin cesetlerinin bulunmas›
olacakt›. Nitekim Tuncay Güney ve
itirafç›n›n itirafç›s› Abdülkadir AYgan
net bir adres gösteriyordu; BOTAfi
kuyular›...
‹flte bu BOTAfi kuyular› temsili
bir çal›flmayla aç›ld›. Kaz›lar›n sonucu gazete
sayfalar›na “birkaç bez
parças› ve bir-iki kemik
d›fl›nda bir fley bulunamad›” fleklinde yans›d›.
Diyarbak›r-Hani-SilvanBitlis-Bingöl-SapancaDüzce gibi onlarca yerde bulunan J‹TEM merkezleri, jandarma karakollar›n›n bahçeleri, askeriyeye ait araziler, askeri tesisler, ›ss›z ma¤aralarda ise henüz bir geliflme yok.
Süreç uzat›lmaya, zamana yay›lmaya çal›fl›l›yor. Çünkü kuyular›n
bugün aç›lmas› yüzlerce,
binlerce insan cesedinin
gün yüzüne ç›kmas› demek.
BOTAfi kuyular›n›n aç›lmas›, faillerin “bulunarak” hesap sorulmas›
taleplerinin yükseldi¤i andan itibaren
yaflanan geliflmeler daha aç›k göstermektedir egemenlerin niyetlerini.
Kay›p yak›nlar›n›n ve demokratik
kitle örgütlerinin Diyarbak›r J‹TEM
Grup Komutanl›¤›’nda ve BOTAfi
askeri tesislerinde yapt›klar› incelemelerden sonra Silopi Cumhuriyet
Savc›l›¤›’n›n kuyular›n aç›lmas›na yönelik verdi¤i karar 5 Mart tarihinde
“güvenlik” gerekçesiyle ertelendi.
fi›rnak Baro Baflkan› Nuflirevan Elçi’nin, “Delillerin karart›lmas› için
gerekli olan zaman› kazanmak” amac›yla ertelenmenin yap›ld›¤› yorumu
önemli bir yerde duruyor.
4 Mart günü rütbeli bir askerin Silopi Cumhuriyet Savc›s›yla makam›nda görüflmesinden sonra verilen erteleme karar› bu yorumu do¤ruluyor.
KUYULAR AÇILDI
AMA...
Aç›lma karar›n›n ard›ndan Silopi’den 10 km uzakta ve karakolun
içerisinde bölgenin en “güvenli” say›labilecek yerinde olan BOTAfi kuyular›n›n güvenlik gerekçesiyle aç›lamamas›n› de¤erlendiren avukatlar,
daha önce “sonuna kadar gideriz”
aç›klamalar› yapan savc›n›n askerlerle yap›lan görüflmelerin ard›ndan fikir de¤ifltirdi¤ine dikkat çekiyor.
Geliflen tepkiler sonucunda kuyular›n aç›lmas›na dönük yeni bir karar verildi ve 9 Mart 2009 tarihinde
Silopi Cumhuriyet Baflsavc›s› Atilla
Öztürk, fi›rnak Barosu Baflkan› Nuflirevan Elçi ile avukatlar Kamil Özdemir ve Aziz Tokay’›n da içerisinde
yer ald›¤› bir heyetle kaz› çal›flmalar›
BOTAfi kuyular›nda yap›ld›. Hava
koflullar› ve yetersiz ifl makinelerinden dolay› ikna edici bir kaz› yap›lamad›. ‹ki kemik parças› ve mavi
renkli iki bez parças› bulundu. Bir
dönümlük arazi üzerinde yap›lan kaz›larda bulunan kemikler Adli T›p
Kurumu’na gönderilerek incelemeler bafllat›ld›. 11 Mart’ta fi›rnak’›n Silopi ‹lçesi’ndeki Sinan Lokantas› Tesisleri’ndeki kuyularda yap›lan kaz›
çal›flmalar›nda da biri kol dirse¤i di¤eri ise ayak bile¤ine ait iki kemik
Katiller hesap verene kadar
bilenecek öfkemiz
Partizan, DTP, ESP, BDSP, Devrimci Hareket, PDD, Mücadele Birli¤i ve DHF’nin
oluflturdu¤u Gazi 12 Mart Platformu, Gazi
katliam›nda yaflam›n› yitirenleri anmak için Sultangazi Gazi Mezarl›¤›’nda bir anma etkinli¤i
düzenledi. Olaylar›n bafllad›¤› Eski Karakol Dura¤›’nda bir araya gelen binlerce kifli, mezarl›¤a
do¤ru iki koldan yürüyüfle geçti.
“12 Mart Gazi Katliam›n› Unutmad›k,
Unutturmayaca¤›z” yaz›l› ortak pankart›n
aç›ld›¤› ve mezarl›kta sona eren yürüyüflün ard›ndan yap›lan
anmaya 3 bini aflk›n kifli kat›ld›.
“Katil devlet hesap verecek”, “Gazi faflizme mezar
olacak” sloganlar›n›n at›ld›¤› anma sayg› durufluyla bafllad›ktan
sonra platform
ad›na ortak aç›klamay› Sevinç
Sönmez yapt›.
Sönmez “Bu sald›r›lar sadece
Gazi Katliam› ile s›n›rl› de¤ildir. Biz bunlar› Çorum’dan, Marafl’tan, Sivas’tan ve yaflam›n de¤iflik yerlerinden bilmekteyiz. Bunlar köylülerin
evini bark›n› yakanlar hakk›n› arayan iflçiye, memura, köylüye, emekçiye her türlü bask›y› uygulayanlard›r” dedi.
Aç›klaman›n ard›ndan konuflma yapan DTP
‹stanbul Büyükflehir Belediye Baflkan Aday›
Ak›n Birdal, 12 Mart’›n Türkiye’de yaflanan
iki katliam›n tarihi oldu¤unu belirtti. 12
Mart’taki askeri darbeye de dikkat çeken Birdal, halen katliamlar› savunan zihniyetin bulundu¤unu belirtti. DTP ‹stanbul Milletvekili Sebahat Tuncel ise 1990’l› y›llar›n Türkiye’nin
katliam tarihi oldu¤unu belirterek katliamlar›
kimin yapt›¤›ndan ziyade bu zihniyetin halen
devam etti¤inin önemli oldu¤unu söyledi.
Eylemde bulunan tüm kurumlar›n k›sa birer
konuflma yapt›¤› anma “Yaflas›n devrimci
dayan›flma”,
“Gazi’nin
hesab› sorulacak” vb.
sloganlarla
sona
erdi.
DTP, Partizan, ESP ve
DHF’nin kitlesel kat›ld›¤›
anma eyleminde Partizan s›k s›k
“Gazi’nin
katili patron-a¤a
devleti”,
“Önderimiz ‹brahim, ‹brahim Kaypakkaya” sloganlar›n› att›. Anma eylemine HKM,
EMEP, Köz, Halkevleri, Dev-Lis, SDP, Kald›raç ve Özgür Demokratik Alevi Hareketi gibi
kurumlar da destekçi olarak kat›ld›.
Gazi 12 Mart Platformu’nun düzenledi¤i anman›n ard›ndan Halk Cephesi de mezarl›kta
anma düzenledi. (‹stanbul)
“Katliamlar› unutturmayaca¤›z!”
12-15 Mart 1995 tarihinde yaflanan Gazi ve 1 May›s Mahalleslerinde, 16 Mart 1978’de
yaflanan Beyaz›t ve 16 Mart 1988’de yaflanan Halepçe katliamlar›n› k›namak ve yaflam›n› yitirenleri anmak için Erzincan’da bir etkinlik düzenledik.
14 Mart günü Erzincan Tuncelililer Derne¤i’nde Partizan ve YDG taraf›ndan düzenlenen
ve Tuncelililer Derne¤i’nin de destek verdi¤i etkinlikte ilk olarak sayg› duruflu yap›ld›. Ard›ndan
yap›lan konuflmada, katliamlar›n nas›l gerçeklefltirildi¤i anlat›l›rken, bunlar›n devam etmemesi
için birlikte hareket etmenin ve örgütlenmenin önemi üzerinde duruldu. Konuflman›n ard›ndan
kat›l›mc›lar da kendi düflüncelerini belirtti. Haz›rlanan sinevizyonun izlenmesinden sonra söylenen marfl ve türkülerle etkinlik sonland›r›ld›. (Erzincan)
parças›, saç teli, tüy, eldiven ve bere
bulundu. 20 metre oldu¤u bilinen
kuyunun ise sadece bir metresi kaz›ld›. Savc›n›n ve askeriyenin malzeme getirmemesi üzerine a¤›r yürüyen kaz› çal›flmalar› Silopi Cumhuriyet Savc›s›n›n karar› ile yeniden ertelendi. ‹kinci defa kaz› çal›flmas› yap›lan kuyulardan, köylüler 1994 y›l›nda üç ceset ç›karm›fl, gerekli tüm
adli mercilere baflvuru yap›lmas›na
ra¤men herhangi bir inceleme yap›lmam›flt›.
CESETLER BOTAfi’TA
DE⁄‹L DEVLET‹N
N‹TEL‹⁄‹NDE G‹ZL‹D‹R
BOTAfi kuyular›n›n aç›lmas› ile
kay›plar›n ak›betine dair bir geliflmenin olabilece¤i umudu giderek
azalmakta.
Kan›tlar yok edilece¤i için kuyular›n aç›lmas› çok da bir anlam tafl›mayacakt›r. Kuyular›n temizlenmeden aç›lmas› devletin imaj›n› daha
fazla zedeleyecektir. Oysa bu operasyon ile bir yandan da devletin aklanmas› ve temize ç›kar›lmas› gerekiyordu. Çeteleri, kontra elemanlar›n›
yakalad›klar›n› ve hesab›n›n sorulaca¤›n› söyleyenler Cumartesi annelerinin 盤l›¤›n› neden görmezden gelirler? Gözalt›nda kaybedilenler neden iddianamede kendine yer bulamaz? Dosya kapsam›nda tutuklananlara neden ailelerin arad›¤› evlatlar›n›n ak›beti sorulmaz?
Tüm bunlar›n yan›t› devletin niteli¤inde gizlidir. Devletin sömürü,
1 May›s Mahallesi
flehitleri an›ld›
12 Mart 1995 günü Gazi Mahallesi’nde bafllayan
katliam› protesto etmek için 15 Mart günü 1 May›s
Mahallesi’nde yürüyen halk›n üzerine kolluk güçleri
taraf›ndan aç›lan atefl sonucu Genco Demir, ‹smihan Yüksel, ‹smail Baltac›, Hasan Puyan ve
Hakan Çabuk flehit düflmüfltü.
14 y›l geçmesine ra¤men katliam› unutmayan 1
May›s Mahallesi halk› flehitlerini anma eylemleri gerçeklefltirdi. 14 Mart günü saat 11.00’de flehit aileleri ve devrimci kurumlar›n ortak düzenledi¤i mezar anmas› yap›ld›. Karacaahmet ve Çaml›k Mezarl›klar›nda sayg› duruflu ile bafllayan ve Partizan’dan
bir kiflinin yapm›fl oldu¤u konuflmayla devam eden
anmalar sloganlar eflli¤iyle bitirildi.
15 Mart günü saat 13.00’de Pir Sultan Abdal
Kültür ve Dayan›flma Derne¤i’nde toplanan kitle,
flehit aileleri taraf›ndan verilen yeme¤in ard›ndan
kortejler oluflturarak Cennet Dü¤ün Salonu’na kadar sloganlarla yürüdü. ‹çerisinde Partizan’›n da yer
ald›¤› devrimci kurumlar taraf›ndan örgütlenen ve
yaklafl›k 1000 kiflinin kat›ld›¤› eylem son durakta bas›n metninin okunmas›n›n ard›ndan bitirildi.
(1 May›s Mahallesi Partizan)
Dersim’de 12 Mart
anmas›
Partizan, HKM, ESP ve DTP Yeralt› Çarfl›s›
üstünde biraraya geldi. Yaklafl›k 500 kiflinin kat›ld›¤›
anma gösterisine sayg› duruflu ile baflland›. Düzenlenen anmada kitle s›k s›k “Devrim flehitleri ölümsüzdür” , “Gazi’nin hesab›n› soraca¤›z”, “Faflizme
karfl› omuz omuza” gibi sloganlar atarak katliam›
protesto etti. Kurumlar ad›na konuflan DTP ‹l Baflkan› Murat Polat katliam›n son olmayaca¤›n› belirtti. Aç›klama at›lan sloganlarla sona erdirildi.
(Dersim ‹K okurlar›)
talan, katliam, hile ve aldatmaca üzerine kurulu sistemin iflleyifl arac› olmas›nda gizlidir. ‹flte bu giz’i ortadan
kald›rmadan yüzlerce cesede ulafl›lsa
da hiçbir fley ayd›nlanm›fl olmayacak.
Öte yandan bölge halk›na yap›lan
iflkence ve katliamlara duyulan tepki
üzerinden AKP’nin örgütlenmesi di¤er bir hedef olarak dikkatleri çekiyor. T. Kürdistan’›nda belediyelere
gözünü dikmifl olan AKP kuyular›n
aç›lmas› hamlesi ile Kürt ulusunun
ac›lar› üzerinden sempati yaratmay›
amaçl›yor. Elbette sözde bile olsa bu
hamlelerinde bir s›n›r› var.
Da¤lardaki milliyetçi sloganlar›n
silinmesi, Türkçe isimler verilen
köylerin, caddelerin isimlerini iade
etmek gibi yeni ç›k›fllarla bu sürece
yeni halkalar ekleyen AKP TRT
fiefl’le birlikte açt›¤› yoldan en az›ndan seçimlere kadar yol almay› planl›yor. Ancak bu yolculu¤un kitlelerin
bilincinde fazlaca yol alamayaca¤›
aç›k. J‹TEM’in 80 yafl›ndaki insanlar›
yerlerde sürüklemesi; Lice’de “güvenlik” ad›na oluflturulan kontrol
noktalar›nda insanlara yap›lan eziyetler ve her gün yenisi eklenen hak
ihaleler, bask› ve iflkenceler bu yalanlar›n tutmayaca¤›n› kan›tl›yor.
Yak›nlar›n›n BOTAfi kuyular›nda
öldürüldü¤ünü dile getiren ailelerin,
Cumartesi annelerinin demokratik
kamuoyunun faillerin peflini b›rakmaya hiç niyeti yok.
Her hafta biraraya gelerek ac›lar›n›, özlemlerini paylaflan ailelerin bu
盤l›¤› er ya da geç faillerden hesab›
soracakt›r.
Köylüler kurflunland›
Van’›n Baflkale(Elbak) ilçesine
ba¤l› Koçda¤› (Xerkava) köyünden ‹ran’a mazot getirmeye giden
köylüler askerler taraf›ndan kurflunland›.
Koçda¤› ve Koru(Xwelink) Jandarma Karakolu’ndan aç›lan atefl
sonucu Az›kl› (Baz) köyü nüfusunu
kay›tl› Murat Y›lmaz yaflam›n› yitirdi. Y›lmaz’›n yak›nlar› sald›r›y›
protesto ederken yaflanan arbedenin ard›ndan cenaze 200 araçl›k bir
konvoy eflli¤inde Baflkaleye getiril-
di. Jandarman›n engellemeleri sonucu cenaze ifllemleri Az›kl› (Baz)
köyünde yap›labildi. Cenazeyi alan
yaklafl›k 2 bin kiflilik kitle “Katil
Erdo¤an”, “fiehit namirin” sloganlar›n› hayk›rarak mezarl›¤a kadar yürüdü. Mezar bafl›nda bir konuflma yapan Murat Y›lmaz’›n babas› ‹sa Y›lmaz; O¤lunu Baflbakan
Erdo¤an’›n öldürdü¤ünü belirterek, “o¤lumun katili devlettir” sözleri ile öfkesini dile getirdi.
(H. Merkezi)
Günefl ve rüzgar bize yeter
Tunceli Dernekleri Federasyonu
Munzur’u Koruma Kurulu, 14 Mart
“Uluslararas› Nehirler, Su ve Yaflam için Barajlara Karfl› Eylem
Günü”nde Beyo¤lu Tünel’den
Taksim Meydan›’na kadar yürüyüfl
düzenledi.
“Munzur’da barajlara
geçit
vermeyece¤iz”,
“Barajlar›n anlam›
göç, açl›k, yoksulluktur”, “Suyumuzu
satt›rmayaca¤›z, barajlar› yapt›rmayaca¤›z” pankartlar› tafl›yan federasyon üyeleri
ad›na aç›klama yapan Munzur Koruma
Kurulu Baflkan› Hazan fien, Tunceli’nin haz›rlanan 8 adet baraj projesi ile
yok edilmek istendi¤ine dikkat çekti.
Artvin Çoruh Vadisi, Hasankeyf, Munzur ve Allioni’de yap›lacak barajlarla
tarihi kültürel
de¤erlerin sular alt›nda kalaca¤›n› söyleyen fien, “Yok
olufla sürükledikleri dünyam›z›, yuvam›z›,
Munzur’umuzu,
do¤ay› ve insan› kâr olarak gören bu
para düflkünlerine b›rakmayaca¤›z” dedi. (‹stanbul)
Zagros ve Zap bombaland›
Zap’›n Çemço ve Zagros’un Avaflin ve Basya bölgelerine düzenlenen sald›r›da dört gerilla yaflam›n› yitirdi.
TC ordusu, bahar›n gelmesi ile
birlikte operasyonlar›na h›z verdi.
F›rat Haber Ajans›’n›n verdi¤i
bilgilere göre 14 Mart günü Irak
Kürdistan› (Irak Federal Bölgesi)
savafl uçaklar› taraf›ndan bombaland›. Zap’›n Çemço ve Zagros’un Avaflin ve Basya bölgelerine düzenlenen
sald›r›da dört HPG gerillas› flehit
düfltü.
Yaflam›n› yitiren gerillalar›n isimleri flöyle; Renas Cilo kod adl› Mardin do¤umlu Mehmet Aydo¤an,
Mahir Çayan kod adl› Mufl do¤umlu
Mücahit Arslan, Cahit Urmiye
kod adl› Urmiye do¤umlu Cavidan
N. Temerabat, Wedat Liz kod adl› Mufl Bulan›k do¤umlu Ayhan
Çalkan.
Öte yandan Dicle Haber Ajans›’ndan edinilen bilgilere göre TC
fi›rnak’ta s›n›r›n s›f›r noktas›nda bulunan Gülyaz› Jandarma Taburu
ve Ortaköy Jandarma Karakolu’na askeri y›¤›nak yapmay› sürdürüyor.
K›fl mevsiminde terk edilen karakollara bahar›n gelmesi ile birlikte
yeniden bafllanan sevkiyat›n›n içinde
obüs toplar›, z›rhl› araçlar ve çeflitli
g›da maddeleri tafl›yan araçlar bulunuyor. 13 Mart günü Bolu Komando Tugay›’ndan ‹kizce Jandarma Karakolu’na on otobüs komando sevkiyat›n›n yap›ld›¤› da edinilen bilgiler
aras›nda. (H. Merkezi)
Kay›p(?)lar›m›z› istiyoruz!
Kaybedilen yak›nlar›n› aramak
için yola ç›kan Cumartesi Anneleri,
Galatasaray Lisesi önünde buluflarak, kay›plar›n› sormaya devam
ediyor.
206. Hafta
Kaybedilenlerin foto¤raflar›n›
tafl›yan kitle, “Failler belli kay›plar nerede?” yaz›l›
pankart
açarak oturma eylemi yapt›. Eyleme
Prof. Dr. Büflra Ersanl›, DTP ‹stanbul il ve ilçe belediye baflkan
adaylar›, ESP, EHP, SDP temsilcileri ve Partizan da kat›ld›. Kay›p
yak›nlar› ad›na konuflan Özgür
Sevgi Göktafl, J‹TEM mensubu itirafç›lar›n adres gösterdikleri mezarlar›n ve ölüm kuyular›n›n aç›lmas›n›,
“Bin operasyon yapt›k” diyen Mehmet A¤ar, Tansu Çiller ve sorumlulu¤u bulunan bütün faillerin
yarg›lanmas› gerekti¤ini belirtti.
Göktafl, 1992 y›l›nda gözalt›nda
kaybedilen Hasan Gülünay’›n
dosyas›n›n da Ergenekon kapsam›na
al›nmas›n› istedi.
Özgür Sevgi Göktafl yapt›¤›
aç›klaman›n devam›nda dönemin
Çal›flma Bakan› Mo¤ultay’›n tan›kl›k
yapmas›n›, tüm bildiklerini kamuoyuyla paylaflmas›n› istedi. Göktafl,
Cumartesi Anneleri olarak, tüm kay›plar›n ak›betleri aç›klanana ve failleri yarg›lanana kadar susmayacaklar›n›, soru soracaklar›n› söyledi.
207. Hafta
Cumartesi Anneleri T›p Haftas›
olmas› nedeniyle kaybedilen Sa¤l›kSen üyelerinden Ayflenur fiimflek
ve Recai Ayd›n’›n ak›betlerini sor-
4 çocuk babas› Hasan Gülünay, 1992 y›l›nda Temmuz’un
20’sinde evinden ç›kt› ve bir daha geri dönmedi. Gülünay’dan
önce gözalt›na al›nan arkadafl›
Erdal fiam, Gayrettepe’deyken
“Ben Hasan Gülünay, beni
kaybedecekler” diye ba¤›rd›¤›n› Hasan’›n efli Birsen’e anlatt›.
Dönemin hükümeti SHP-DYP
genel baflkanlar› ve milletvekilleriyle görüflen Birsen Gülünay’a
hiçbir bilgi verilmedi. O dönem
asayifl flubede baflkomiser olan
ve Susurluk kazas›yla gündeme
gelen ‹stanbul Emniyet Müdür
Yard›mc›s› Hüseyin Kocada¤’›n, dönemin Çal›flma Bakan›
Mehmet Mo¤ultay’a “Yaralar›
iyilefliyor, sonra savc›ya ç›karaca¤›z” dedi¤ini Mo¤ultay efli Birsen’e söyledi. Ancak o günden
sonra Hasan Gülünay’dan bir daha hiçbir haber al›namad›.
du. Aç›klamay› yapan Deniz Türkali 207. defa ayn› yerde taleplerini
dile getirdiklerini fakat yetkililerin taleplerini görmezden ve duymazdan
geldi¤ini söyledi.
Türkali, 24 Ocak 1995 tarihinde
gözalt›na al›narak kaybedilen eczac›
Ayflenur fiimflek ile 2 Temmuz 1994
tarihinde kaybedilen Doktor Recai
Ayd›n’›n kaybedilme öykülerini anlatt›. (‹stanbul)
Devletin “Gayesi”
kursa¤›nda kald›
Türkiye genelinde ESP, At›l›m
Gazetesi, EKD, BEKSAV ve
SGDF’ye yönelik 10 Mart 2009 tarihinde TMfi polisleri taraf›ndan yap›lan operasyonda evler ve kurumlar
da¤›t›larak onlarca kurum çal›flan›
gözalt›na al›nd›. Gözalt›na al›nma gerekçelerine dair ‹stanbul Emniyet
Müdürlü¤ü’nden herhangi bir aç›klama yap›lmazken gözalt›na al›nanlar
avukatlar›yla görüfltürülmedi, dosyada gizlilik karar› oldu¤u söylenerek
avukatlara bilgi verilmedi. Yeni bir
hukuksuzlu¤un yafland›¤› ve iki y›l
önce Gaye ad› verilerek 8–21 Eylül
tarihlerinde gerçeklefltirilen operasyonun ard›ndan yaflanan gözalt›lar
“yeni komplolar” fleklinde de¤erlendirilerek birçok ilde protesto
edildi.
‹stanbul, Ankara, ‹zmir, Mersin, Hatay ve Adana’da yap›lan efl
zamanl› ev bask›nlar› ile 60’a yak›n
kiflinin gözalt›na al›nd›¤› operasyon
devam ederken ‹HD ‹stanbul fiubesinde bir araya gelen demokratik
kitle örgütleri gözalt›lar›n serbest
b›rak›lmas›n› istedi. Operasyona dair aç›klama yapan ESP Temsilcisi Ersin Sedefo¤lu, ekonomik krizin
derinleflti¤i bir dönemde ve yerel
seçimler öncesinde bu tür gözalt›lar›n gerçekleflmesinin tesadüf olma-
‹flçi-köylü 7
Halk›n gündemi
20 Mart-2 Nisan 2009
d›¤›n› belirtti.
Yap›lan bask›nlar ve gözalt›lar
11 Mart günü de ‹HD ‹stanbul fiubesi’nde yap›lan bas›n toplant›s›yla
k›nand›.
Toplant›da konuflan BEKSAV
yöneticilerinden Rahflan Köse,
gözalt›na al›nanlar›n serbest b›rak›lmas›n› istedi. Avukat Özlem Gümüfltafl ise müvekkillerinin bir gün
süreyle avukatlar› ile görüfltürülmesinin yasakland›¤›n› belirtti.
Ayn› gün Galatasaray Meydan›’nda devrimci
ve demokratik
kitle örgütlerinin
kat›l›m›yla operasyon protesto
edildi.
Gözalt›na al›nanlar13 Mart
Cuma
günü
mahkemeye ç›kar›ld›lar. Mahkeme s›ras›nda
yap›lan tutuklama terörünü protesto etmek amac›yla ESP taraf›ndan
bir bas›n aç›klamas› gerçeklefltirdi.
Befliktafl’ta gerçeklefltirilen eylemde “Bize Gücünüz Yetmez, Biz
Kazanaca¤›z”, “Gözalt›na Al›nanlar ve Tutuklananlar Serbest b›rak›ls›n” yaz›l› pankartlar
aç›ld›.
Gözalt›na al›nanlardan ESP
Adana Temsilcisi Hülya Gerçek,
Antakya Belediyesi Ba¤›ms›z Sosyalist Ortak Baflkan Aday› Muhsin
Çobano¤lu, Seval Gündo¤du, ‹lker Tatl›p›nar, Seher Kilisli, Bar›fl Ç›rpan, Gülay Türk, Ersin
Bilgili, Alihan Alhan, Savafl Bolat, Sercan Üstündafl, Ali Nazl›gül, Cebrail Do¤an, Hasan Ozan
ve Tar›k Tepeli tutukland›.
(‹stanbul)
Mersin
12 Mart 2009 tarihinde ö¤le saatlerinde Merkez Postane önünde, ‹HD taraf›ndan yap›lan bas›n aç›klamas›na birçok
devrimci ve demokrat örgütlenmeden
destek geldi. Kitle “Gözalt›lar serbest
b›rak›ls›n” sloganlar›yla sald›r›y› k›nad›.
Yine ayn› günün akflam saatlerinde bir
araya gelen ESP, DHF, Barikat, Al›nteri,
TÖP ve Partizan bir bas›n aç›klamas› yaparak operasyonu k›nad›.
Gazi Mahallesi
10 Mart 2009 tarihinde saat
20.00’de ESP bir bas›n aç›klamas› gerçeklefltirdi. Bas›n aç›klamas›na Partizan,
BDSP, PDD, DTP, DHF, Devrimci Hareket, Mücadele Birli¤i Platformu ve
SDP destek verdi. Aç›klamada devletin her
dönem gerçeklefltirdi¤i bask› politikalar›na
de¤inilerek “Bask›lar bizi y›ld›ramaz”
denildi. (Gazi ‹K okurlar›)
Okmeydan›
11 Mart günü saat 19.00’da ESP,
EKD ve SDG üyeleri ESP ve At›l›m gazetesine yönelik sald›r›lara karfl› bir bas›n
aç›klamas› yapt›. “Bize gücünüz yetmez” yaz›l› pankart açan kitle, yap›lan sald›r›n›n sadece ESP ile s›n›rl› olmad›¤›n› tüm
devrimci ve demokrat kesimi hedefledi¤ini
söyledi.
Eyleme Partizan, DHF, ÖDP, Halkevi, SODAP, Kald›raç, YDG, HÖC vd.
destek verdi. (Okmeydan› Partizan)
Çanakkale
10 Mart akflam› Cumhuriyet
Meydan›’nda sald›r›ya u¤rayan kurumlara destek amaçl› bir bas›n aç›klamas› gerçeklefltirildi. “Hepimiz
ESP’liyiz” vb. dövizler aç›ld›.
(Çanakkale YDG)
‹zmir
‹HD taraf›ndan “faili meçhul” cinayetlere dikkat çekmek amac›yla bafllat›lan Cumartesi eylemlerinin 5. haftas›nda
BOTAfi kuyular›n›n aç›lmas› talep edildi.
7 Mart Cumartesi günü saat 12.00’de Konak eski Sümerbank önünde biraraya gelen insan haklar› savunucular› ad›na bas›n aç›klamas›n› Av. Canan Uçar yapt›. Uçar, kay›p yak›nlar› ve insan haklar› savunucular›n›n BOTAfi
kuyular›n›n aç›lmas› talebi üzerine Silopi Savc›l›¤› taraf›ndan al›nan açma karar›n›n güvenlik gerekçesi ile uygulanmad›¤›n› belirterek bu yol ile delillerin karart›labilece¤i gerçe¤ine dikkat çekti. “Dün gaz odalar›nda insanlar› yakanlar›n,
bugün insanlar› asit kuyular›na atmalar›n›n hangi korkudan kaynakland›¤›n› çok iyi biliyoruz!” diyen Uçar, BOTAfi
kuyular›n›n aç›lmas› taleplerini yineledi. Bas›n aç›klamas›n›n ard›ndan 10 dakikal›k oturma eylemi gerçeklefltirildi.
“Failler belli, kay›plar nerede?” pankart›n›n aç›ld›¤› bas›n aç›klamas›nda “‹nsanl›k onuru iflkenceyi yenecek”,
“Failler bulunsun, hesap sorulsun” sloganlar› at›ld›. (‹zmir)
Adalet terazisi Çeber’i kald›rm›yor
28 Eylül 2008’de Yürüyüfl
dergisi da¤›t›rken, gözalt›na al›nd›ktan sonra götürüldü¤ü ‹stinye fiehit Muhsin Bodur Polis Karakolu ve Metris Hapishanesi’nde
gördü¤ü iflkence sonucu 7 Ekim’de
bayg›n halde hastaneye kald›r›lan
ve hayat›n› kaybeden Engin Çeber’in ölümü ile ilgili davan›n ikinci
duruflmas› Bak›rköy 14. A¤›r Ceza
Mahkemesi’nde 4 Mart günü yap›ld›. Duruflmaya tutuklu bulunan 6
gardiyan san›k ile tutuksuz yarg›lanan 13
polis kat›ld›. Duruflma öncesi Adliye binas› önünde aç›klama
yapan Halk Cephesi
üyeleri “Ferhat› vuranlar Engini katledenler cezaland›r›ls›n. Adalet ‹stiyoruz” yaz›l› pankart tafl›d›. Aç›klamay› yapan Mürvet
‹nal, “Biz özür de¤il
adalet istiyoruz. Suçlular›n cezaland›rmas›n› istiyoruz” dedi.
Akflam saatlerinde sona eren
duruflmada önceki duruflmada
mahkemeye gelmedikleri için ifadesi al›nmayan 13 polisten 7’sinin ifadesi al›nd›. Halen görev bafl›ndaki
katil polislerden Mehmet Pek,
Tuncay Ayan, Mustafa K›rg›l,
Mesut Yavuz, Yusuf Ay, Aliye
Uçak ve Abdulmutalip Bozyel
ö¤leden önceki oturumda savunmalar›n› yaparken 28 Eylül 2008 tarihinde Engin Çeber, Özgür Karakaya, Aysun Bozda¤ ve Cihan
Gün’ü yap›lan bas›n aç›klamas›n›n
ard›ndan yap›lan kimlik kontrolünde arama kararlar› bulundu¤u için
gözalt›na ald›klar›n› ve bu s›rada
kendilerine mukavemet edildi¤ini
ve bundan dolay› “kademeli zor
kullanarak” karakola götürdüklerini iddia ettiler. Gözalt›na al›nanlar›n “karakolda da iflkence yap›ld›¤›n› iddia etmek için kafalar›n› duvarlara vurdu¤unu” söyleyen polisler,
suçsuz olduklar›n› iddia ettiler.
lanan Baflgardiyan Selahattin Apayd›n’›n izinli göründü¤üne iliflkin tutana¤a imza atanlar hakk›nda suç
duyurusunda bulunulmas›n› talep
eden Tanay, san›k gardiyanlardan
Cuma Kaya, Nevzat Kay›n ile san›k
polislerden Abdulmutalip Bozyel
ve Mehmet Pek’in tutuklamas›n› talep etti.
Ö¤leden sonra devam eden duruflmada polislerden Mustafa Köse,
Erhan Erkoç, Cengiz Akbulut,
Duruflma boyunca müdahil
avukatlar› ile tart›flma yaflayan
mahkeme heyeti, müdahil avukatlar›n›n “tarafs›zl›¤a gölge düflmüfltür” beyan›ndan
sonra
mahkemeden çekildi¤ini aç›klad›.
Ancak mahkemenin talebine
bir üst mahkeme
olan Bak›rköy
15. A¤›r Ceza
Mahkemesi karar
verecek.
‹kinci bölümde müdahil avukatlarla mahkeme heyeti aras›nda tart›flma yafland›. Mahkemenin ikinci
duruflmas›n› ö¤leden sonraki oturumunda müdahil avukatlardan
Taylan Tanay, san›klar›n hakaret
etti¤ini ancak mahkeme heyetinin
engellemedi¤ini belirterek, “Hakaret savunma hakk›na girmez. Mahkemenin tav›r ve davran›fllar› tam
tarafs›zl›¤› yans›tmamaktad›r. Tarafs›zl›¤a gölge düflmüfltür” dedi.
Tutuklular›n
tutukluluk halinin
devam›na karar
veren mahkeme heyeti, adli emanetlerde bulunan hapishanelerdeki
olay gününe iliflkin görüntü CD’lerinin duruflma günü getirilmesine,
izlenmesine ve taraflara da¤›t›lmas›na karar verdi. Engin Çeber’in
ölümünde hapishanede olan tutuklu arkadafllar›n› da tan›k olarak bir
sonraki duruflmaya ça¤›ran Mahkeme Heyeti, TBMM ‹nceleme Komisyonu’na “Engin Çeber’in sesini
ben de duydum” diye ifade veren
ve flu an Silivri Cezaevi’nde Ergenekon davas›nda tutuklu bulunan
gazeteci Tuncay Özkan’›n da ifadesinin istenmesine karar verdi.
Ölümcül darbeyi vurmakla suç-
(‹stanbul)
Ömer Demir, Mehmet Bayrakç› ve
Ömer Remzi Atasun savunmalar›n›
yaparak, Çeber’e iflkence yapmad›klar›n› söylediler.
7 ayd›r o¤luyla
görüflemiyor
“Kürtçe TV aç›l›mlar›” devam ederken hapishanelerde de Türkçe bilmeyen ailelerin tutsaklar ile görüflememesi durumu devam ediyor. Erzurum H Tipi hapishanesi’nde bulunan o¤lu Ayd›n Atalay ile telefonda Kürtçe konufltuklar› için 7 aydan beri görüflemedi¤ini söyleyen Zekiye Atalay “Çocuklar›m›z›n sa¤l›¤›ndan endifleleniyorum” dedi. Hapishanede bulunan siyasi tutsaklar aileleri
arac›l›¤›yla yapt›klar› aç›klamada, bask›lar›n son bulmas›
Önder Babat katledildi¤i yerde an›ld›!
3 Mart 2004 tarihinde kurflunlanarak öldürülen Önder Babat dostlar› ve yoldafllar› taraf›ndan katledildi¤i
yerde an›ld›. Beyo¤lu ‹mam Adnan Sokak’ta yap›lan anmada “Önder Babat ölümsüzdür”, “Devrim flehitleri ölümsüzdür” sloganlar›n› hayk›ran kitle Önder Babat’›n resimlerini tafl›d›.
Devrimci Hareket Dergisi ad›na yap›lan aç›klamada
“fieyh Bedrettin’i Serez’de asan Pir Sultan’› tafla tutan,
Che Guevara’y› Bolivya’da kurfluna dizen, Marafl’›n, Sivas’›n katilleri Önder’in katilleridir. Faili meçhul olarak
bilinen binlerce cinayetin failleri gerçekte nas›l meçhul
de¤ilse Önder’in katilleri de meçhul de¤il” sözlerine yer
için süresiz açl›k grevi bafllatt›klar›n› aç›klam›flt›. Açl›k grevinin sürdü¤ü hapishanede tutsak yak›nlar›n›n verdi¤i bilgilere göre, siyasi tutsaklara “itirafç›l›k” dayatmas›nda bulunuldu¤u belirtildi. Siyasi tutsaklar›n s›k s›k hücreye at›ld›¤›n› bildiren aileler, yan› s›ra ceza infaz memurlar› ve askerlerin fiziki sald›r›lar›na da maruz kald›¤› bildirildi.
Zekiye Atalay o¤lu ile Türkçe bilmedi¤i için yaklafl›k 7
ayd›r telefonda dahi görüflemedi¤ini söyleyerek, “Biz görüfle gidemiyoruz. Gitsek birçok problemle karfl›lafl›yoruz
ya da görüfl yasaklar› oluyor. Telefonda Kürtçe konufltu¤umuz için görüflmemiz engelleniyor. Bana mektup gönderiyor. Akrabalar›m mektuplar› Kürtçe’ye çevirip bana
okuyor” dedi. (H. Merkezi)
verildi. Anmaya ‹lkay Akkaya ve Serhat Rafla da kat›larak ezgilerini seslendirdi. (‹stanbul)
‹flçi-köylü 8
Politika-gündem
20 Mart-2 Nisan 2009
Emperyalizmle iliflkilerinde TC
TC devletinin emperyalizmle iliflkisi çok
köklüdür. Bakiyesi oldu¤u Osmanl› devletinin
17. yüzy›ldan beri ad›m ad›m yabanc› tahakkümüne giriflinden günümüze dek derinleflen bir
yar›-sömürge ba¤›ml›l›k iliflkisi söz konusudur.
Bu iliflki devletin ekonomik-siyasi niteli¤ini karakterize eden unsurlardan biri olmufltur. Osmanl›’n›n TC’ye evrilmesi ise, bu iliflkide bir
kopufl yaratmam›fl olmas› yan›nda, emperyalizme ba¤›ml›l›kta çok yönlü ilerleyen bir devaml›l›¤› getirmifltir.
TC devletinin emperyalist kapitalizmle
ekonomik-siyasal ba¤›ml›l›k iliflkisinin sürekli
oluflu, bu iliflkinin her boyutuyla mutlaklaflt›r›lmas›n› gerektirmemektedir. Türk hâkim s›n›flar›, çeflitli ikili aç›k-gizli anlaflmalar, ticari iliflkiler ve güdümlü politikalarla emperyalist güçlerin yörüngesinde hareket etmesine ra¤men,
kimi zaman bu iliflkilerin yan› s›ra, kendi s›n›f
ç›karlar›na daha uygun politikalar oluflturabilen, bu ç›karlar›n› her f›rsatta büyütmeyi hedefleyen, bu hedefler için emperyalist güçler
aras›ndaki dengeleri, ç›kar çat›flmalar›n› sürekli kollayan bir çizgi izlemekte, “irade” ortaya
koymaktad›r. Zaten bu irade yar›-sömürge
ba¤›ml›l›¤›n do¤as›na da uygundur. Yar›-sömürge bir devlet olarak TC’nin konumunu da
bu iradenin niteli¤i ve düzeyi belirlemektedir.
ban’a ba¤l› afliretlerle görüflülmesi, Filistin’de
Hamas’la “uzlafl› yolu”nun sa¤lanmas› noktalar›nda a¤›rl›k kazanan bu yeni politikalar, iflgal
karfl›t› direnifl güçlerinin “ehlilefltirilmesi”
operasyonlar›yla ABD’nin emperyalist tahakkümünü sa¤lamlaflt›rmay› hedeflemektedir.
ABD NATO’daki di¤er emperyalist güçlerle,
Rusya-Çin gibi emperyalist güçlerin burunlar›n›n dibine ama onlar›n “iflbirli¤ini” de sa¤layarak iyiden iyiye yerleflmenin hesab›ndad›r.
Rusya ve Çin emperyalistleri de elbette ki
bofl durmamaktad›r. Emperyalist rekabet ve
dalaflta özellikle Rusya ön plana ç›kmaktad›r.
Rusya’n›n Ortado¤u’da etkin oldu¤u ülke olarak nükleer reaktör ve askeri teknoloji ile
besledi¤i ‹ran, ABD için zaten “bafl a¤r›s›”
iken: Rusya, ‹ran, Katar, Cezayir ve Venezüella ittifak›yla OPAC benzeri bir kurulufla öncü-
kurmaya haz›r oldu¤unu söyleyerek, Suriye’ye
karfl› da bu pozisyonda olarak, hamasi söylemlerle Filistin halk›n›n ac›lar›n›, orada yaflanan
katliamlar› diplomatik tahvile çevirmeye çal›flarak, ABD’nin Afganistan için “muharip güç”
talebine göz k›rparak üstlenmeye çal›flt›¤› rolü
hangi somut yat›r›mlara dönüfltürme niyetindedir?
Aç›kt›r ki, tüm bu “kördü¤üm” noktalar›nda kendisine verilen görevlerin “lay›k›yla” yerine getirilmesi, Ortado¤u ülkeleri üzerinde
güçlü bir nüfuz ve etki sahibi olabilmenin de
bir basama¤› olarak görülmektedir. Bölgedeki
ülkelerle gelifltirilecek çok yönlü iliflkilerin
Türk hakim s›n›flar›na, politik ve ekonomik
rant olarak geri dönece¤i hesab› yap›lmaktad›r.
Belki de içlerinde en sembolik olarak kabul edilebilecek olan “Filistin-‹srail arabulucu-
KIZIfiAN EMPERYAL‹ST
DALAfi
Son süreçte görülen bir gerçek, emperyalist güçlerin, ekonomik krize paralel pazar
alanlar› üzerindeki egemenlik mücadelesinin
giderek artt›¤›, artan bu rekabet ve egemenlik
mücadelesine ba¤l› olarak yeni politikalar›n
devreye sokulup, yeni düzenlemelerin yap›lmaya çal›fl›ld›¤› ve yo¤unlaflma alanlar›n›n yenilendi¤idir.
Bu noktada, Irak iflgalinden ç›kar›lan flu
“özlü dersin” yani “ABD’nin Irak’a yönelik
müdahalesi e¤er bir fleyi kan›tlam›flsa, bu,
Amerikal›lar›n asla siyasi ve askeri ortam› kendi arzusuna göre flekillendirecek güçte olmad›¤›d›r.” (Parrick Cockburn, 26-02-2009, The
Independent’taki yaz›s›n›n 28/02/2009 tarihli
Radikal gazetesindeki çevirisinden) de¤erlendirmesinin, 11 Eylül’den sonra giriflilen tüm
müdahaleler için de ç›kar›lm›fl, bunun da süreçteki, özellikle ABD cephesinde meydana
gelen farkl›laflmalar› yaratan etkenlerden biri
oldu¤unu söylemek gerekmektedir.
Bush hükümeti sona ererken ulafl›lan bu
“özlü ders”, Obama’n›n baflkan seçilmesini haz›rlayan en güçlü etkenlerden biri olmufltur.
ABD’nin d›fl politikas›n›n “format›n›” de¤ifltirmekte de rol oynam›flt›r. Askeri güç ile kilidi
aç›lamayan sorunlar›n “bir türlü dindirilemeyen kargafla ve çat›flmalar›n”, “sihirli anahtar›”
olarak flu s›ralar dillerden düflürülmeyen “bar›fl”, “uzlafl›” ve “diyalog” söylemleri ABD’nin
yeni vizyonu olarak Obama eflli¤inde sunulmaya baflland› bile.
Konuflmas›nda ‹ran’a yönelik olarak “s›k›l› yumruklar›n›z› açarsan›z biz de elimizi uzat›r›z” diyen Obama, Afganistan’a yeni
takviye askeri, güç seferber etmesine ra¤men
yine de “dersini iyi çal›flt›¤›n›n” iflaretini veriyordu: “Afganistan’da uzun süre kalmaya niyetimiz olmad›¤›n› Afganl›lara belirtmek zorunda
oldu¤umuzu düflünüyorum… Bildi¤iniz gibi,
Afganl›lar iflgalci olarak gördükleri kuvvetleri
reddederler. Stratejimizi gözden geçirirken
bunu göz ard› edemeyiz.” (Obama, Kuzey Carolina’daki askeri üsteki konuflmas›ndan aktaran 01/03/2009 tarihli Evrensel)
“Uzun süre kalmaya niyetimiz olmad›¤›n›
Afganl›lara belirtmek zorunda oldu¤umuzu
düflünüyorum” söyleminin ikiyüzlülü¤ünü bir
yana b›rak›rsak, kimilerinin Bush politikalar›ndan ve “flahinler kanad›ndan” kopufl olarak dile getirdi¤i ve Obama ile aç›lan bar›fl, uzlafl›,
diyalog dönemi fleklinde sunmaya çal›flt›¤› süreç, asl›nda askeri iflgalle kolayca sa¤lanaca¤›
düflünülen ABD hegemonyas›n›n yeni araçlarla takviye edilmesi ve a¤›rl›k noktas›n›n “silahl› zor”dan, bununla desteklenen “ekonomiksiyasal-diplomatik zor”a kayd›r›l›fl›n› içermektedir.
‹ran’da fiii rejimle do¤rudan diyalog yolunun aç›lmas›, Afganistan ve Pakistan’da Tali-
anlaflmalar yola ç›km›fl durumdad›r.
TC devleti esas ba¤›ml› oldu¤u ABD ve
AB’li emperyalistlerin planlar›nda böyle yer
al›r ve nemalan›rken, Rusya emperyalizmi ile
de “ortak ç›karlara” dikkat etmektedir. Türkiye gaz ihtiyac›n›n 2/3’sini, petrolün 1/3’ini Rusya’dan almaktad›r. Rusya federal gümrük rakamlar›na göre 2006 y›l›nda 17 milyar dolar
olan toplam ticaret hacmi 2008’de 33 milyar
dolara ulaflarak iki y›lda iki kat›na ç›km›flt›r.
Türkiye Rusya ile ticaret hacminde bugün Almanya, Japonya, ‹ngiltere, Fransa gibi ülkeleri
geride b›rak›p Rusya ile tarihi bir ticari iliflki
yakalam›flt›r.
Ve fiubat ay›nda Cumhurbaflkan› Abdullah
Gül “150 ifladam› ile Rusya’ya ç›karma yaparken” flunu söylemeyi de ihmal etmedi: “Rusya’y› önemli bölgesel bir güç olarak görüyoruz, ortak ilgi alanlar›na giren, yak›n co¤rafyada meydana gelen geliflmeleri ele alaca¤›z.”
Peki, nedir bu “ortak ilgi alanlar›”?
Türkiye nükleer santral yap›m› için ihaleye kat›lan firmalardan sadece Rus Atomstroyexport’a teklif verdi. Rus Gazprom flirketi
Avrupa do¤algaz sevk›yat› hatt›nda Ukrayna
(ABD!) sorununu aflman›n, tabi Türkiye üzerinde etkinlik için de, Karadeniz’de ‘Mavi
Ak›m’›n d›fl›nda ikinci boru hatt› infla etmek
için Türkiye’ye resmi baflvuru yapm›fl bulunuyor.
Ancak bunlar›n ötesinde Rusya genel anlamda Türkiye, özelde ise ABD için Ortado¤u,
Kafkaslar ve Orta Asya’daki etkinli¤i ve
ABD’yi “dengeleyici” olmas›yla “ilgi çekmektedir.”
TC devleti de, emperyalistler aras› hâkimiyet ve güç mücadelesinde, Rusya ile dirsek temas›nda olarak mümkün mertebe her iliflkiden faydalanmaya çal›flmaktad›r. Güç dengeleri ve mücadelenin alaca¤› boyut TC devletini
zorunlu tercihlere sürüklemedi¤i sürece bu
“tarafs›zm›fl” gibi görünen duruflunu bozmak
istememektedir. Bu iste¤inin ne kadar uzun
ömürlü olaca¤›n› tamamen kapitalizmin iktisadi krizinin ne kadar uzun ömürlü olaca¤›na tamamen kapitalizmin iktisadi krizinin geliflimine
ve buna paralel emperyalistler aras› rekabet
ve dalafl›n seyrine ba¤l› olacakt›r.
KONUMUNU
SA⁄LAMLAfiTIRAN TC
Son süreçte görülen bir gerçek, emperyalist güçlerin, ekonomik krize
paralel pazar alanlar› üzerindeki egemenlik mücadelesinin giderek artt› ¤›, artan bu rekabet ve egemenlik mücadelesine ba¤l› olarak yeni politikalar›n devreye sokulup, yeni düzenlemelerin yap›lmaya çal›fl›ld›¤› ve yo¤unlaflma alanlar›n›n yenilendi¤idir.
lük ederek ABD’nin enerji piyasas› tekeline
karfl› durmaktad›r. S›cak bir geliflme olarak da,
Ermenistan, Belarus, Kazakistan, K›rg›zistan,
Tacikistan’la beraber; Rusya Devlet Baflkan›
Medvedev’in sözleriyle “NATO’dan daha az
güçlü olmayacak” olan “Ortak Güvenlik Antlaflmas› Örgütü”nü kurmufl bulunuyor. K›rg›zistan’daki ABD askeri üssünün kapat›lmas›n›
sa¤lamas›n›n ABD emperyalizmini ne kadar s›k›nt›ya soktu¤u düflünülürse, bu yeni askeri ittifak›n gelifliminin etkilerini tahmin etmek güç
de¤ildir.
DALAfiTAN NEMALANAN TC
Emperyalistler aras› dalafl›n k›z›flan ortam›nda, sars›lan güçler ve ortaya ç›kmaya bafllayan yeni güç dengeleri içerisinde TC devleti
de rol kapmaya çal›flmakta, kendine daha fazla manevra alan› bularak, emperyalistlerle kurdu¤u iliflkilerden, askeri-ekonomik-siyasi alanlarda mümkün olan en kârl› flekilde yararlanma ve ç›kma çabas›ndad›r. TC devleti bir yandan ABD’nin ve AB’nin bölgesel planlar›na uygun hareket ederken, di¤er yandan da özellikle Rusya ile iliflkilerini güçlendirmenin azami
gayretini gösterebilmektedir. ‹zlenen politikalar›n genel tablosuna bak›ld›¤›nda “Tavflanla
kaç, taz›yla kovala” siyasetinin, de¤iflik versiyonlar›yla hayata geçirildi¤i görülmelidir.
Öyleyse flunu sormak gerekiyor: TC devleti ‹ran ve ABD aras›nda “diyalog köprüsü”
lu¤u” giriflimine bile, Filistin topraklar›nda kurulmas› planlanan “serbest ticaret bölgesi”nin
mimarl›¤›n›n anahtar› olarak bak›lmaktad›r. Filistin’in “yeniden imar›ndan” beslenilmesi yan›nda, bu gibi somut projelerden de kâr edilmesi unutulmaktad›r. Afganistan ve ‹ran ise
hem inflaat hem ticaret pazar› olarak Türk hâkim s›n›flar›n›n gözdeleri aras›ndad›r. Irak ise,
TC devletinin kendi aç›s›ndan en “hassas oldu¤u” ve Ortado¤u’ya en sa¤lam girifl kap›s›
olarak “stratejik önem” atfedilen bir noktada
durmaktad›r. “Hali haz›rda 1000’den fazla ifladam›n›n ifl yapt›¤› ve y›ll›k 5 milyon dolar mal
ihraç edilen” Irak Kürdistan› için KDP’nin
Türkiye temsilcisi Ömer Merani’nin söyledikleri ABD’nin Irak için “B plan›”ndaki TC devleti için biçilecek role dair ipuçlar› tafl›maktad›r: “… E¤er Irak’ta bir sorun ç›kacaksa bu,
Sünnilerle fiiiler aras›nda ç›kacak. Bunlar aras›nda bir iç savafl ç›karsa Irak üç federal devlete bölünür ki… Güney’deki fiii devletini
‹ran, Bat›’daki Sünni federal devleti de bölgedeki Arap ülkeleri destekler. Kuzey’deki
Kürtler ise yaln›z kal›r. Türkiye, Kuzey Irak’›n
Kürtlerini desteklemeye haz›r olmal›.” Yani
bir nevi “garantörlük” iliflkisi dile getiriliyor.
fiu s›ralar benzer sesleri TC devletinin çeflitli
kademelerinden de duymak mümkün. Ayr›ca
flu anda uygulanan esas politika çerçevesinde
TC’ye zaten belli imkânlar verilmifl, Irak ordusunun yap›land›r›lmas›nda görev almas› için
TC’nin emperyalizm için, co¤rafi, pazar
oluflu baflta askeri gücü olmak üzere ifllevlendirilmeye müsait yap›s›yla kazand›¤› önemin
sadece uluslararas› alana yönelik getirisi ya da
sonuçlar› yoktur. Ülke içine yönelik de son
derece önemli sonuçlar› vard›r.
fiu çok aç›kça ortadad›r: TC devletinin
son 30 y›ll›k politik ve özellikle ekonomik sürecine bak›ld›¤›nda, Türk hâkim s›n›flar›n›n
emperyalizmin ihtiyaçlar›na paralel de¤iflimler
yaflad›¤›, ilerlemeler kaydetti¤i görülmektedir.
Emperyalist ülkelere ba¤›ml›l›k iliflkisi, ülke
içinde de ekonomik politik alanda derinleflen
bir seyir izlemifltir. “Piyasaya uyumlama reçeteleriyle ilerleyen neo-liberal” dönüflüm sürecinin sonunda, kamu kesimi iktisat politikas›
araçlar›n› hemen hemen tümüyle yitirmifl, para ve kur politikalar›yla uluslararas› mali piyasalar›n yönlendirmesi alt›na girilmifl devlet
borçlar›n›n yan› s›ra özel sabit sermayesi yabanc›laflm›fl ve bir o kadar daha d›fl borç yaratm›fl bir yap› ortaya ç›km›flt›r. Askeri, sanayi ve elektronik teknolojiye ba¤›ml›l›¤› belirleyici oranda yap›laflm›flt›r” fleklindeki de¤erlendirmeler derinleflen iliflkileri vermesi oran›nda ve anlam›nda do¤rudur. fiüphesiz, askeri darbelerden özellefltirmelere kadar daha
birçok fley say›labilir. Bunlar, hem emperyalizmin, hem Türk hakim s›n›flar›n›n sömürüsünün ve bask›lar›n›n tahripkar ve y›k›c› sonuçlar›n› verecektir.
Ama sürecin, emperyalizm ve TC devletinin iliflkilerinin görülmesi gereken, önümüzdeki dönemin anlafl›lmas› aç›s›ndan da çok
önemli olan, bir baflka yönü daha vard›r. Emperyalist-kapitalist devletler tarihlerinin en
derin krizlerinden birine daha yuvarlan›p,
ABD-AB-Asya ve Çin emperyalistleri aç›s›ndan rekabetin daha hayati önem kazand›¤› bu
evrende bile-hatta önemli oranda bu nedenle-
TC devletinin bölgesinde “istikrarl›” ve “güvenlik içerisinde” olmas› için kritik destekler
vermektedirler.
Örne¤in Korkut Boratav’›n 10 fiubat
2009’da Birgün gazetesinde dikkat çekti¤i;
“1994 ve 2000-2001’deki krizlerin bafllang›c›nda, kay›t-d›fl› para hareketleri hep “ç›k›fl” yönünde gerçekleflmifltir. Bu krizde (ne hikmetse) sessiz-sedas›z ekonomiye giren 12.5 milyar
dolar›n vatandafl›n yast›k altlar›ndan, kasalardan kaynakland›¤› düflünülemez… sözü geçen
esrarengiz kaynak olmasayd›…bu süreç finansal sistemi de bir hayli çat›rdatacakt›” nokta
çok önemlidir. “Normal” seyrinde devam edecek bir krizin dünyada “en çok, en a¤›r biçimde Türkiye’yi vuraca¤›” tahminlerinin yap›ld›¤›
bir dönemde gelen bu “d›fl kayna¤a” yönelik
“can simidi oldu¤u” de¤erlendirmeleri elbette
ki hakl› ve önemlidir. Ayr›ca “Varl›k Bar›fl› Yasas›” gibi, daha önce AB’ye uyum yasalar› kapsam›nda ç›kar›lan “Nerden Buldun Yasas›n›n”
tersi düzenlemelere de ses ç›kar›lmam›fl,
TC’nin uyuflturucu ticaretinden insan kaçakç›l›¤›na her türlü “kara paray›” “vallahi billahi
kayna¤›n› sormayaca¤›z” yemin billâh etmelerine tepki verilmemifltir. Öyle ya, kriz dönemlerinde böylesi detaylar›n hesab› yap›lmaz.
‹ktisadi alandaki bu destek d›fl›nda da, destek ifllevi gören ya da bunu da kolaylaflt›ran
müdahaleler yap›lmakta ya da yap›lanlar engellenmemektedir. Ergenekon operasyonunu
“kontr-gerillan›n tasfiyesi operasyonu” kapsam›nda tart›flmalarla de¤erlendirmek yetersiz
ve s›¤ bir yaklafl›md›r. Bu operasyon, egemen
bürokratik yap› ve güçlerin, yeni dönem politikalar›na uyum göstermeyen, “Avrasya ‹ttifak›”
hayallerine kendini kapt›ran, büyük oranda da
ayakç›-tetikçi kesimin hizaya çekilmesinden
baflka bir fley de¤ildir. Tam da bundan dolay›,
bizim için önem verilmesi, dikkat edilmesi gereken bir noktad›r. Bürokratik yap›da yap›lan
bu hizaya çekme, flu plan›n selameti aç›s›ndan
uygulanm›flt›r. Birincisi Kürt Ulusal Hareketi
tasfiye edilecek ve mümkün olan en kolu kanad› k›r›lm›fl, en aza raz› edilmifl biçimde sistem
içine çekilecek, yani radikal-silahl› direnifl örgütlerinin ehlilefltirilmesi politikas› Kürt Ulusal
Hareketine uygulanacak. ‹kincisi TC’nin Irak
Kürdistan›’ndaki emperyalizmle iflbirli¤indeki
güçlerle iliflkisi bu temel üzerinde sa¤lama al›n›p, gelifltirilecektir. Böylece hem TC önemli
bir “istikrars›zlaflt›r›c› sorundan” kurtar›lm›fl
olacak, hem de Irak Kürdistan› gibi önemli bir
enerji kayna¤› ve co¤rafik bir alan “istikrarl›”
bir hale getirilecektir. T›pk› “Türkiye-Ermenistan iliflkilerinin gelifltirilmesi çabalar›”n›n arkas›nda oldu¤u gibi var olan sorunlu noktalar
afl›lmak, özelde TC için, genelde de bölge için
emperyalist tahakküm ve sömürü bak›m›ndan
“dikensiz gül bahçesi” yarat›lmak istenmektedir. Kürt Ulusal Hareketi belas›ndan kurtulmufl, mümkün oldu¤unca “istikrara kavuflmufl”
bir Irak ve onun en önemli parças› Irak Kürdistan›’yla iyi iliflkiler içerisindeki bir Türkiye,
‹ran’la iliflkiler aç›s›ndan da, genel olarak tüm
bölge için ama özellikle Ortado¤u, Kafkasya ve
Ortado¤u için arzu edilen konuma kavuflmufl,
Pazar alanlar›n›n sömürüsü, güvenli¤i ve egemenli¤inde daha ifllevli hale getirilmifl olacakt›r.
Hedef budur.
Bu hedefin emperyalizm, özellikle de ABD
ve AB’li emperyalistlerle TC devleti için sa¤layaca¤› hayra ters orant›l› olarak ülkemiz ve
bölge halklar› için de flerre yol açaca¤›n› görmek önemlidir. “TC’nin Bölgesel Güç Olaca¤›”, “Son y›llarda yapt›¤› aç›l›mlarla bölgenin
laik, demokratik, kalk›nm›fl lideri olma yolunda ilerledi¤i”, “TRT fiefl gibi Kürt Sorununun
çözümünde ve demokratikleflmede önemli
aç›l›mlar yapt›¤›” propagandalar›n›n arkas›nda
yatan, bu emperyalist, faflist sömürü-tahakküm plan›n›n hayata geçirilmesi çabas›d›r sadece. Bütün aldatmacalar›na ra¤men bu sürecin halk›m›za kazand›rd›¤› hiçbir fley olmad›¤›
gibi, yoksun ve ac›lar içerisindeki, bask›lar alt›ndaki hayatlar›n›n da devam›na dayanmaktad›r. Bu süreci, getireceklerini ve olas› sonuçlar›n› do¤ru okumak, hem onun etkisinde kalmamak, hem da halk›m›z yarar›na gerekli müdahaleleri yapabilmek aç›s›ndan herkes için
çok önemlidir.
‹flçi-köylü 9
Politika-gündem
20 Mart-2 Nisan 2009
Kendi kendini besleyen felaket!
Küresel mali kriz, tüm dünyada giderek derinlefliyor. Hat›rlanaca¤› gibi ilk
olarak ABD’de patlak veren kriz, banka
ve sigorta devlerini yutmufl, borsalar› alt
üst etmifl, “kurtarma paketleri” üst
üste aç›klanm›flt›. ‹lk dalgas› daha çok finans kesiminde etkili olurken, kriz, R. T.
Erdo¤an’›n, “Tepe noktas›na kadar
ulaflt›, art›k inifle geçti” ifadesinin aksine üretim sektörünü de kapsayarak
derinleflti/derinlefliyor. Mortgage krizi
patlak verdi¤inde ve devam›ndaki günlerde, ‹ngiltere’nin önemli yat›r›m bankalar›ndan Lombard’in stratejisti Michael
Taylord “Hepimiz 1970 tarz› bir
krizden bahsediyorduk, ancak gün
geçtikçe durum daha çok 1930’lara
benziyor… Nerede bitece¤ini kimse bilmiyor. Bu kendi kendini besleyen bir felaket” diyerek boyutunu
dile getiriyordu. Aradan çok zaman (6 ay
kadar) geçmeden kriz, ABD’de patlak
vererek bir tsunami dalgas› misali tüm
dünyaya yay›ld›, yay›lmaya da devam ediyor.
Tüm dünyada oldu¤u gibi Türkiye de
bu krizden pay›na düfleni al›yor. ‹lk dalgadan sonra etkisini daha etkin göstermeye bafllad›. Krizin dünya ülkelerini
sarmaya bafllad›¤› dönemde TÜS‹AD ard› ard›na önlem ça¤r›lar›nda bulunurken,
Kas›mpaflal› Erdo¤an “Hamdolsun kriz
bizi te¤et geçecek” nidalar› savuruyordu. Erdo¤an’›n bu nidalar›yla ayn› dönem aç›klanan geçti¤imiz y›l Eylül ay› rakamlar› (sanayi üretimi yüzde 5.5, imalat
sanayi yüzde 6.4, inflaat yüzde 4.3, tekstil yüzde 50 küçüldü, Temmuz-A¤ustosEylül’de büyüme h›z› binde 5 olarak gerçekleflti) tam tersi, krizin te¤et geçmeyece¤ini gösteriyordu. Keza Financial Times “Veriler, bakanlar›n Türkiye
küresel krizden az etkilenece¤i yolundaki savlar›n› yalanl›yor” diye yaz›yordu.
Ne ekonomistlerin ne de ekonomideki rakamlar›n “ikna” edebildi¤i AKP
hükümeti, yerel seçimler öncesi daha
çok siyasi ç›karlar›n› ön plana alarak krize karfl› üç maymunu oynamaya devam ediyor. Ya¤masan da gürle siyaseti
izleyerek, krizi, siyasi arenada en hafif
flekilde atlatmaya çal›fl›yor.
Küresel krizin Türkiye’yi, hemen her
alanda etkilerken önlem ça¤r›s› yapan
sektörler, ayn› zamanda önlem önerilerini de birbiri ard›na s›ral›yorlar. Hindistan ziyareti (Kas›m 2008) s›ras›nda “dönüflte paket aç›klayaca¤›m” diyen
Erdo¤an’›n sözleri de bofl ç›km›flt›. Bunun üzerine sektörlerdeki “olumlu” hava buza dönmüfl, sesler yükselmeye bafllam›flt›. Önlem isteyen sektörlere “Krize karfl› 10 tanesi Merkez Bankas›’nca al›nm›fl, bugüne kadar uygulamaya konulan 25 önlemin al›nd›¤›n›” söyleyen Erdo¤an, bu “önlemlere”
DB’den sa¤lanan proje kredilerini ve IMF
görüflmelerini de ekledi. Nitekim Erdo¤an al›nd›¤›n› aç›klad›¤› “önlem”lerin
esasta kimin için al›nd›¤›n› söylemese de
Ekim ay› rakamlar› (geçti¤imiz Ekim’de
kapanan flirket say›s› 42 bini aflt›, iflsizlik
143 bine ulaflt›, otomotiv % 24 düfltü) bu
“önlemler”in kimin için al›nd›¤›n› gösteriyor.
YIKIM TABLOSU
GERÇEKT‹R
Rakamlara bakmaya devam edelim;
Kas›m’da otomobil üretimi yüzde 53, sanayi yüzde 54, tekstil yüzde 25 oran›nda
düflerken, di¤er sektörlerde de yüzde 20
ile yüzde 50 aras›nda de¤iflen oranlarda
azalma oldu. Toplam ihracat ise yüzde
22 azald›. Tar›m sektöründe de yaflananlar farkl› olmazken, tar›mda yüzde 5.6’l›k
düflüfl gerçekleflti. Ziraat Bankas› köylülere yeteri kredi ay›rmazken, özel bankalar ise hiç kredi vermiyor. Son bir y›lda yüzde 100’ün üzerinde artan girdi fiyatlar› karfl›s›nda, tar›msal ürünlerdeki
düflüfllere yenileri eklendi. AKP hüküme-
Ne ekonomistlerin ne
de ekonomideki rakamlar›n “ikna” edebildi¤i AKP hükümeti,
yerel seçimler öncesi
daha çok siyasi ç›karlar›n› ön plana alarak krize karfl› üç
maymunu oynamaya
devam ediyor. Ya¤masan da gürle siyaseti
izleyerek, krizi, siyasi
arenada en hafif flekilde atlatmaya çal›fl›yor.
tinin “önlem paketleri”nde ise tar›m
sektörünün ad› dahi an›lm›yor. “Çiftçilerimizin ço¤u gübre kullanmadan
ekim yapt›.” (fiemsi Bayraktar)
Bu veriler emperyalist kapitalizmin
bu son krizinin ülkede alm›fl oldu¤u boyutu ortaya seriyor. Buna ra¤men “Kas›mpafla yorumlar›”ndan vazgeçmeyen
Erdo¤an “kriz psikolojiktir” derken, krizin, iflten at›lan, iflsiz geçinen, yoksullaflan
halk üzerindeki psikolojisinden hiç bahsetmiyor. Malumu ilan edip, krizden bahsederek halk›n moralini, sisteme ve
AKP’ye güvenini, deste¤ini zay›flatmay›n,
demek istiyor. Bu aç›klamalar Erdo¤an’›n
cahilli¤inden ziyade devletin bilinçli bir
politikas› olarak de¤erlendirilmelidir.
Yerel seçimler öncesi halk nezdinde
“kriz pani¤ini” önleyip oy kaybetmeme
gayretinde iken bir yandan da komprador kapitalistlerin ç›karlar›n› koruma
gayretindedir.
AYNI GEM‹DE M‹Y‹Z?
Tüm performans› ile krizi “yöneten”
AKP hükümeti, bildik halkç› söylemlerini
dile getirmekten de geri kalm›yor. Kriz
gerçekli¤ini gündeme getirenleri ruh ça¤›ranlara benzeten Erdo¤an “krizi f›rsata
çevirelim” diyerek, kontrolün ellerinde
oldu¤u san›s›n› yaratmaya çal›fl›yor. Erdo¤an’›n bu çabas›n›n kendi kabinesinde
alk›fl toplasa da, halk nezdinde pek bir
anlam ifade etmedi¤i, artan iflsiz say›s›,
do¤al gaza, elektri¤e yap›lan zamlarda
aç›kça görülüyor.
Kriz bafllang›c›ndan bu yana TÜS‹AD’›n IMF ile anlaflma yap›lmas› ça¤r›lar›na “halk›n ümü¤ünü s›kt›rmam”
diyerek yan›t veren Erdo¤an, iki gün
sonraki “IMF ile anlaflmaya en çok
yaklaflt›¤›m›z noktaday›z” diyerek
çark etti. Erdo¤an’›n bu “U” dönüflü
devletin krize karfl› tavr›n›n ne oldu¤unu
da aç›klam›flt›r. AKP hükümetinin IMF ile
yeni bir anlaflmaya ayak diremesinin perde arkas›; IMF yeni bir anlaflma için
AKP’den harcamalar› k›smas›n› istemesidir. Yerel seçim çal›flmalar› için “kesenin
a¤z›n›” aç›k tutan AKP, buna yanaflm›yordu. TÜS‹AD ise yeni bir anlaflma için
bast›r›yordu. Bu tak›flmadan TÜS‹AD galip ç›km›fl, AKP her ne kadar nazlansa da,
flans›n› denese de IMF ile masaya oturmufltur. Bu biraz gecikmeli de olsa gerçekleflmifl oldu. Anlaflman›n daha tamamlanmad›¤› süreçte AKP IMF’ye
“uyum” için harcamalar› 3 milyar YTL
k›st›. Geliflen bu süreç çok fazla söze gerek b›rakm›yor. Halk›n ümü¤ü elbirli¤i ile
s›k›l›rken, kriz emperyalistler ve yerli
uflaklar› için f›rsata dönüfltürülüyor.
“Krizi f›rsata çevirme ad›mlar›” IMF
masas›na oturmakla s›n›rl› kalmad›. Aral›k sonlar›nda elektrik tarifeleri ve asgari
ücretin aç›klanmas›yla devam etti. 1
Ocak 2009’dan itibaren geçerli olan
elektrik tarifesine göre büyük sanayiler-
de kullan›lan elektri¤e yüzde 1.57 oran›nda indirim yap›lm›flt›r. Krizi f›rsata çevirmenin ilk ad›m› bu olurken ikincisi Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nun 2009
için geçerli olan asgari ücret rakamlar›d›r. 24 YTL zam yap›lan asgari ücret 16
yafl›ndan büyükler için y›l›n ilk 6 ay›nda
yüzde 4.3 ikinci 6 ay için yüzde 4.1 art›fl
yap›ld›. Bu art›flla asgari ücret brüt 666
YTL olurken net 527 oldu. Böylece asgari ücret 740 YTL olan açl›k s›n›r›n›n da
alt›nda kald›. Devlet “baba” bir kez daha
“flefkatini” göstererek halk›n cebinden
al›p komprador kapitalistlerin cebine koyarak krizi f›rsata çeviriyor. Kuflkusuz
bunun yeterli olmad›¤›n› düflünmüfl olacak ki ‹flsizlik Fonu’nu da krizden “etkilenen” flirketlere açm›flt›r.
Bir y›lda 300 bin artarak 2 milyon
550 bin (TÜ‹K rakamlar›na göre) olan iflsizin “yararlanmas›” için oluflturulan ‹flsizlik Fonu, krizden etkilendi¤ini bildiren
flirketlerin kullan›m›na aç›ld›. Krizden etkilendi¤ini bildiren flirket önce “incelenecek”, inceleme sonras› uygun görülürse; patron çal›flt›rd›¤› iflçinin 15 günlük
ücretini kendi cebinden, geriye kalan 15
günü de ‹flsizlik Fonu’nda ödeyerek bu
fondan yararlanacak. Halk›n cebinden
al›p, patronun cebine koyman›n baflka
bir yolu da böylece uygulanm›fl oluyor.
Ekonomik olarak halk›n cebinden
desteklenen patronlar, TBMM’de görüflülen Türk Borçlar Kanunu Yasa Tasar›s›yla da yasal olarak güçlendiriliyor. Yasa
tasar›s›na göre; iflçi, hakl› sebep
olmaks›z›n ifle bafllamad›¤› veya
aniden ifli b›rakt›¤› hallerde patron tazminat isteyebilecek, iflçi,
patrona kusuruyla verdi¤i tüm
zararlar› gidermekle yükümlü
olacak, patron iflçilere özel talimat verebilecek. Tasar›dan da
anlafl›ld›¤› gibi sermaye bizzat
devlet taraf›ndan güvence alt›na
al›n›rken, iflçilerin sahip oldu¤u
haklar
ellerinden
al›nmak
isteniyor.
Kriz, sermaye s›n›flar› aç›s›ndan, zay›flar›n elendi¤i, güçlülerin
sistemle birlikte yenilenerek yoluna devam etti¤i bir dönemeçtir. Bu krizin do¤as› gere¤idir.
Ama de¤iflmeyen bir kural olarak, kriz, kendi y›k›m›n›, sefaletini halk kitleleri üzerine b›rakacakt›r. Ezilen emekçi halklar için
“Krizi f›rsata çevirme diye
bir fley yok”tur. (Mahfi E¤ilmez) Do¤ru söze ne denir.
Yaflan›lan krizlerden kapitalist ekonomi kendini yenileyerek
ç›kar. Bu, yukar›da çizdi¤imiz
tablonun da gösterdi¤i gibi ancak
halk›n s›rt›ndan sa¤lan›r. Krizi
f›rsata çevirme flans› emekçi halk
deste¤inden de yoksun b›rak›l›r.
Zira devlet s›n›fsal niteli¤i gere¤i
halk›n de¤il egemen s›n›flar›n hizmetindedir ve di¤er s›n›flar üzerinde bask› arac›d›r.
Kriz derinlefltikçe halk›n, sistemin
gerçek yüzünü görmesine olanak sa¤layacakt›r. Her kriz devrim yaratmasa da,
emekçi halk›n sistemle olan çeliflkilerini
de derinlefltirecektir. Bu durum halk›n
ekonomik taleplerini siyasi taleplerine
dönüfltürülmesinde devrimcilerin omuzlar›ndaki yükü de art›racakt›r.
Krizle birlikte 盤 gibi büyüyen iflsizlik beraberinde yoksullaflmay› da art›r›yor. Hiçbir güvencesi ve devlet deste¤i
olmayan emekçi halk›n al›m gücü düflerken, beslenmesi için gerekli temel g›da
ürünlerine de ulaflamaz hale geliyor. Ezilen emekçi halk krizin etkilerini yak›c› bir
flekilde hissederken, egemen s›n›flar, krizi, halk›n s›rt›ndan en az zararla atlatmaya çal›fl›yor. Egemen s›n›flar›n bu çabas›n› ancak emekçi halk›n güçlü karfl› koyuflu, iflçi s›n›f›n›n toplu mücadelesi bofla ç›karacakt›r. Dolay›s›yla emekçi halk kitleleri için örgütlenmek bir tercih meselesi
olmaktan ç›km›fl, yaflamlar›n› idame ettirebilmelerinin bir zorunlulu¤u haline gelmifltir. Mesele bu zorunlulu¤u hissetmek
ve halk kitlelerine anlatabilmektir. Bunun
için var gücümüzle ekonomik-demokratik mücadele mevzilerini güçlendirmek
ve halk kitleleri ile ba¤lar› s›klaflt›rmak
gerekmektedir.
1-The Independent’ten aktaran E. Y›ld›zo¤lu
2- TZOB Baflkan›
Türk-‹fl’e ba¤l› Liman-‹fl Sendikas› fiubat ay›nda
“Türkiye’de Sendikal Örgütlenmenin Bedeli
‹flten At›lmak” bafll›kl› bir rapor yay›nlad›. Rapora
göre; 2003-2005 y›llar› aras›nda 15 bin 531 iflçi sendikal örgütlenmeye kat›ld›¤› için iflten at›lm›flt›r.
Türk-‹fl’ e ba¤l› sendikalarda örgütlendi¤i için y›lda 5 bin 177 iflçinin iflten at›ld›¤› da raporda yer alan
bilgiler aras›nda. 2003-2008 y›llar› aras›nda D‹SK’e
ba¤l› sendikalarda örgütlendi¤i için ise 30 bin civar›nda kifli iflten ç›kart›lm›flt›r. Sonuç olarak her y›l ortalama 10 binden fazla iflçi iflten ç›kart›lmaktad›r.
Gürsafl’ta, DESA’da, E-Kart’ta, Sinter’de sendikal› olduklar› için iflten at›lan iflçilerin direnifli devam etmektedir. Aylard›r direnifllerini sürdüren iflçilerin
sendikal› olman›n bedelini iflten at›larak ödüyorlar.
Patronlar›n sendikalaflmay› engellemek için baflvurdu¤u çeflitli yöntemlerin örnek gösterildi¤i raporda;
iflçilere verilen rüflvetten, cami hocalar›na okutturulan vaazlardan ve kad›nlara yönelik “özel” politikalardan söz edilmekte. Sermaye, mevcut konfederasyonlar›n niteliklerine ra¤men hiçbir flekilde sendikal örgütlenmeyi istememektedir. Ve örgütlenmenin oldu¤u koflullarda bedel en a¤›r flekilde ödettirilmektedir.
Amaç iflçi s›n›f›n›n örgütlenmesinin, biraraya
gelmesinin engellenmesidir. Buna ra¤men örgütlenen direnifller, birikim oluflturarak devam etmektedir. Yörsan ve DESA’daki grevler uzun süreye
yay›lmas›na, beklenen etkiyi yaratmamas›na ra¤men
kararl›l›kla devam ediyor.
Ülkemizde 12 Eylül AFC’si ile birlikte ç›kar›lan
2821 say›l› Sendikalar Kanunu ve 2822 say›l›
Toplu ‹fl Sözleflmesi Grev ve Lokavt Kanunu,
örgütsüz bir toplum yaratma hedefiyle haz›rlanm›fl ve
bunlar›n de¤ifltirilmesi çeflitli nedenlerle gündeme
gelse de mümkün olmam›flt›r.
Devletin örgütsüzlefltirme sald›r›s›n›n yan› s›ra
tart›fl›lmas› gereken di¤er bir önemli noktada iflçilerin sendikalara yaklafl›m› ve buna neden olan sendikalar›n tutumlar›d›r.
Ayn› raporda vurgulanan bir baflka nokta da iflçilerin sendikalaflma oran›nda yaflanan ciddi düflüfl ve
gerilemedir. Raporda; ülkemizde ücretli iflçilerin sendikalaflma oran›n›n 1998’de yüzde 22.2 oldu¤u,
2007’ye gelindi¤inde bu oran›n yüzde 6.1’e geriledi¤i vurgulanmaktad›r. SSK’ya kay›tl› iflçilerin sendikalaflma oran›n›n 1988’de yüzde 45.7 oldu¤u ifade
edilirken, bu oran 2007 y›l›nda yüzde 15.7’ye düflmüfltür. Bunun anlam› sendikalar›n kap›s›na kilit vurmalar› gerekti¤i gerçe¤idir. Bu sistem taraf›ndan yap›lm›yorsa esasta ç›karlar›n› zorlay›c› bir durumun
olmamas›ndand›r.
Bu verileri yine sendikal önderliklerin niteli¤inden ba¤›ms›z düflünmemek gerekir. Lokal düzeyde
çeflitli taleplerle sürdürülen direnifller, ba¤l› bulunduklar› sendikalardan yeterli sahiplenifli görememifltir. Bu koflullarda direnifllerin yayg›nlaflmas› ve büyümesinin zemini zay›ft›r.
Fabrika iflgali ile bafllayan Sinter direnifli Birleflik
Metal-‹fl Sendikas›’n›n müdahalesi ile kap› önüne tafl›nm›fl, E-Kart direniflindeki iflçilerin sendikal ihanete gösterdikleri tepki sürecin
önemli dip notlar›d›r. Sistemin elindeki silahlarla topyekün sald›r›ya geçti¤i bir yerde s›n›f›n öz örgütlülükleri olan sendikalar›n tutumu, sald›r›y› püskürtmek yerine
“hepimiz ay› geminin yolcular›y›z”
masal›n› s›n›fa yutturmaya çal›flmak olmufltur. Sendikalar›n krizi aflma yönlü sunduklar› önerilerin özü, iflçi s›n›f› ve ezilenlerin
haklar›ndan feragat etmesi üzerine kuruludur. Bunun son örne¤i fiubat ay›nda yap›lan Ekonomik Sosyal Konsey toplant›s›
olmufltur. Türk-‹fl ve Hak-‹fl toplant›da haz›r bulunmufl, KESK ve D‹SK ise kat›lmam›flt›r. Patronlar “hükümet bu krizi
idare edemiyor, biz ölüyoruz, lütfen
tedbir al›n” derken konfederasyonlar ise
getirdikleri önerilerde krizden ç›kmak için
yap›labilecek fedakarl›klardan bahsetmifltir. Toplant›ya kat›lmayan D‹SK, “Krize
Karfl› Sosyal Program” ad› alt›nda “çözüm” sunmufl, kamu kaynaklar›n›n de¤iflik
flekillerde sermayeye aktar›lmas› önerisiyle nihayetinde faturay› emekçilere ç›karm›flt›r. Toplant›dan iki hafta sonra yap›lan
Kad›köy mitingindeki aç›klamalar› da samimiyetsizli¤in ifadesidir.
‹fade etti¤imiz bu gerçekler ayn› zamanda görev ve sorumluluklar›m›z›n ne
oldu¤unu bize göstermektedir.
‹flçi-köylü 10
Gö¤ün yar›s›
20 Mart-2 Nisan 2009
Krizin faturas› en çok kad›nlara ç›kart›l›yor
Dünya çap›nda yaflanan ekonomik krizin
etkileri Türkiye’de de çok yo¤un hissedilirken
yoksulluk, iflsizlik her geçen gün daha da artmaktad›r. Krizin patlak vermesiyle çeflitli yasal
düzenlemelerle birlikte varolan haklar bir bir
gasp edilmeye bafllanm›fl, ekonomik tedbir ad›
alt›nda kitlesel iflten ç›karmalar, ücretlerin
ödenmemesi, kesintiye gitme, otomati¤e ba¤lanan zamlarla fatura esasta iflçi emekçi halka
ç›kart›lmakta bundan da en fazla kad›nlar etkilenmektedir. Artan yoksulluk ve iflsizlik ilk elden ucuz ifl gücü olarak görülen sigortas›z a¤›r
çal›flma koflullar›nda çal›flt›r›lan kad›nlar›n iflten
ç›kart›lmas›n› beraberinde getirmifl, kad›nlar›
ücretsiz ev içi eme¤e hapsetmifltir. Ya da yo¤un bir emek sömürüsü olan evde yap›lan parça bafl› ifllere yöneltmifltir. Bizzat T. Erdo¤an taraf›ndan kad›nlara “en az üç çocuk do¤urun” talimat› da kad›nlar› çal›flma yaflam›n›n d›fl›na ç›karman›n alt yap›lar›ndan birini oluflturmaktad›r. Öyle ki
birçok ifl yerinde krefl ve emzirme odalar› bulunmamaktad›r. Kad›n ifl ve çocuk bakmak aras›nda tercih yapmaya zorlanmaktad›r. 3 fabrikas›nda 500 kad›n çal›flt›r›lan DESA’n›n hiçbir
fabrikas›nda krefl ve emzirme odas› olmamas›,
hamile kalmay›, evlenmeyi patronu iznine ba¤layan Novamed’li kad›n iflçilerin maruz kald›¤›
uygulamalar bunlara bir örnektir yaln›zca.
‹flsiz say›s›n›n 3 milyona yaklaflt›¤› günümüzde Türkiye ‹statistik Kurumu (TÜ‹K)’nun
yapt›¤› araflt›rmada ortaya ç›kan sonuçlar, krizin en çok da kad›nlar› etkiledi¤ini göstermesi
aç›s›ndan önemlidir.
A¤ustos 2008-Ekim 2008 tarihleri aras›nda
yap›lan araflt›rmaya göre iflsizler ordusuna kat›lan kad›n say›s›nda art›fl olmufltur; iki ay içinde çal›flan kad›n say›s› 292 bin azalarak 6 milyon 156 binden 5 milyon 864 bine inmifltir. Yine Ekim 2008 itibar›yla bir iflte çal›flan 21 milyon 945 bin kifliden sadece 5 milyon 864 bini-
12
g
ü
n
d
e
y
a
fl
a
n
a
n
l
a
r
...
8 Mart Dünya Emekçi Kad›nlar
Günü’nün üzerinden çok geçmeden yap›lan bir araflt›rma Türkiye’de kad›n›n durumunu ortaya
koymaya yetiyor. Gazetelerin
üçüncü sayfalar›ndan derlenen haberlere göre ülkemizde neredeyse her gün bir kad›n öldürüldü.
11 Mart: ‹stanbul, Ba¤c›lar’da
iki çocuk annesi Oya Ertafl’›n bo¤az›n›n kesilerek öldürülmesine
iliflkin bir kifli gözalt›na al›nd›. Gözalt›na al›nan H.B.’nin ifadesinde
Oya Ertafl ile iliflki yaflad›¤›n› ve isteklerini yerine getirmeyince de
bo¤az›n› keserek öldürüp, kolunda
bulunan 2 bilezikle parma¤›ndaki
alyans› ald›¤›n› söyledi¤i belirtildi.
10 Mart: (Cinayet) Kendisini rahats›z eden bir erkek hakk›nda suç duyurusunda bulunan
transseksüel Dilan Pirinç evinde
kavga etti¤i bir kifli taraf›ndan b›çaklanarak öldürüldü.
9 Mart: Adana’da P›nar Mahallesi’nde, kanalizasyon çal›flmas›
yapan bir su tesisatç›s›, 5 metrelik
foseptik kuyusunun kapa¤›n› açt›¤›nda bir kad›n cesedi ile karfl›laflt›. Durum polise bildirildi. Kuyuda
inceleme yapan ekipler, kad›n›n ellerinin arkadan ba¤land›¤›n› ve a¤z›n›n koli band› ile kapat›ld›¤›n›
tespit etti.
9 Mart: Samsun’un Bafra ‹lçesi’nde, Fatma K›l›ç iflyerinden
eve dönerken iflsiz olan kocas›
Mert K›l›ç taraf›ndan b›çaklanarak öldürüldü. Çiftin ailevi geçimsizlikten dolay› s›k s›k tart›flt›klar›
ve kad›n›n öldürülmeden 10 gün
önce boflanma davas› açt›¤› ileri
sürüldü.
9 Mart: Bursa’da bir çocuk
annesi iken, yine hamile kalan ve 6
ayl›k hamile oldu¤unu söyledi¤i
kay›nvalidesinden, “‹kinci çocu¤a
nas›l bakacaks›n?” yan›t› al›nca,
karn›na tabancayla atefl ederek
bebe¤inin ölümüne neden olan 16
yafl›ndaki Z.P. hastaneden taburcu
ni kad›nlar oluflturdu. ‹fl gücüne dahil olmayan
25 milyon 585 bin kiflinin 18 milyon 746 binini
de kad›nlar oluflturuyor. Bunlar›n da 11 milyon
738 bini “ev iflleriyle meflgul” olduklar› için ifl
gücüne dahil olamam›fl…
Di¤er yandan iflten ç›kar›lmayan kad›nlar›n
den kad›nlar›n iflten ç›kar›lmalar›, ifl yerinde kad›n say›s›n›n azalmas› beraberinde cinsel taciz ve fliddeti de getirmektedir. Kad›n ço¤u
zaman iflten at›lma kayg›s›yla maruz kald›¤› taciz ve fliddeti dillendirmemektedir. Baflbakanl›k
Kad›n›n Statüsü Genel Müdürlü¤ü taraf›ndan
yap›lan bir araflt›rmaya göre
cinsel ya da fiziksel fliddete maruz kalan kad›nlar›n % 92’si
hiçbir yere baflvurmamaktad›r.
Yine bu araflt›rmalar, krizle
birlikte aile içi fliddetin de art›fl
gösterdi¤ini, her iki kad›ndan
birinin fliddete u¤rad›¤›n› a盤a
ç›karm›flt›r.
Gelece¤imiz
direniyoruz
‹flsiz say›s›n›n 3 milyona yaklaflt›¤› günümüzde
Türkiye ‹statistik Kurumu (TÜ‹K)’nun yapt›¤› arafl t›rmada ortaya ç›kan sonuçlar, krizin en çok da ka d›nlar› etkiledi¤ini göstermesi aç›s›ndan önemlidir.
her an iflten ç›kar›lma kayg›s›yla fazla mesailerle, uzun çal›flma saatleriyle çal›flma koflullar›
daha da a¤›rlaflt›r›lm›flt›r. Krizle birlikte ilk el-
oldu.
6 Mart: Ankara Kuzey Çevre
Yolu Bat›kent sapa¤›nda Nuray
Okkal› (38), çocuklar› Mukaddes fieyma Okkal› (16) ve Osman Yusuf Okkal› (7) bafllar›ndan birer kurflunla vurularak öldürülmüfl halde bulundu.
4 Mart: Antalya’da efli 45 yafl›ndaki Zübeyde Dinç’i, bo¤az›n›
sustal› b›çakla keserek öldürdükten sonra, 4 yafl›ndaki o¤lunu bald›z›na teslim edip kaçan ve bir süre sonra yakalanan 47 yafl›ndaki
Hasan Dinç, eflini bir gün içinde
2 kez banyo yapt›¤› için öldürdü¤ünü söyledi.
4 Mart: Isparta’n›n Keçiborlu
ilçesi Sarac›k köyünde 8.5 ayl›k hamile kad›na tecavüz etti¤i öne sürülen H.Ö. (36) gözalt›na al›nd›.
Zanl›n›n sorgusu sürerken, floka
giren ve düflük tehlikesi geçiren
H.Y. tedavi alt›na al›nd›.
3 Mart: ‹stanbul’da 18 yafl›ndaki lise ö¤rencisi Münevver Karabulut’un cesedi çöp konteyn›r›nda bulundu.
2 Mart: ‹stanbul’da Zeki
Da¤l›, Bakiye Seyhan ve k›z›
Meryem Seyhan’a tecavüz
ederek öldürdü¤ünü, baba fiükrü
Aslan’› da olaydan önce b›çaklayarak öldürdü¤ünü itiraf etti.
1 Mart: Denizli’de N.T. (43)
efli P.T.’yi (36) öldürdü. N.T., internet üzerinden baflkalar›yla
görüfltü¤ü için efliyle tart›flt›¤›n› ve
cinayeti iflledi¤ini söyledi.
1 Mart: Gaziantep’te Ö.F.K.
ablas›n› b›çaklayarak öldürdü. ‹ddiaya göre, daha önce 3 kez evlenip boflanan ve flu an evli olan
ablas› Tu¤ba K’n›n evine giden 16
yafl›ndaki Ö.F.K, ç›kan tart›flmada
kendisine tokat atan genç kad›n›
11 yerinden b›çaklad›.
1 Mart: Isparta’n›n Keçiborlu
ilçesinde Ahmet ‹zci (42) E.Ç.’ye
(6) tecavüz edip öldürdü.
(H. Merkezi)
için
Kad›nlar›n 150 y›l› aflan direnifli günümüzde de yine kad›n iflçilerin direnifliyle sürüyor. DESA’da aylard›r direnen
Emine Aslan, Çapa T›p Fakültesi’nde sendikaya üye olduklar› için iflten at›lan ve haklar›
için direnen iflçiler 8 Mart’›n
yarat›c›s› dokuma iflçisi kad›nlardan Novamed iflçisi kad›nlara uzanan mücadele deneyiminden ald›klar› güçle ve geleceklerinin kendi ellerinde oldu¤unun bilinciyle direniyorlar.
Gelinen aflamada sürdürdükleri direniflin yaln›zca çal›flma koflullar›n›n kötü olmas›na karfl›
de¤il kad›n›n metalaflt›r›lmas›na, kad›n eme¤inin yabanc›laflt›r›lmas›na karfl› oldu¤unun bi-
lincindeler…
Emine Aslan 200’lü günleri geride b›rak›rken direniflin kendisine ö¤rettiklerini bir rö-
ALEKSANDRA
KOLLONTAI
“Baflar›lar›m yaln›zca kad›n›n herkesçe kabul edilme yolunda atm›fl oldu¤u büyük ad›mlar›n göstergesidir. Kad›na karfl› ezeli önyarg›lar› ortadan kald›rma
gücünü gösteren yaln›zca canl›, devrimci rüzgârlard›r
ve ancak yeni insanl›k, üretken-emekçi halk, yeni bir
toplum kurarak kad›n›n tümüyle eflit haklara ve özgürlü¤üne kavuflmas›n› sa¤lamay› baflarabilecektir…
Hangi görevi yürütürsem yürüteyim, emekçi kad›n› tümüyle özgürlü¤üne kavuflturma ve yeni bir cinsel ahlak için temel oluflturma amac›n›n her zaman etkinli¤imin, yaflam›m›n en yüce amac› olaca¤›n›n kesinlikle
bilincindeyim.” (Aleksandra Kollontai)
Daha birçok fley ile birlikte,
Kollontai denince akla ilk gelen,
kad›n›n özgürlük mücadelesi ve
kendini yeniden oluflturmas›n›
en önemli mesele olarak tan›mlam›fl bir hayatt›r. Rus soylusu,
ilerici bir ailenin çocu¤udur
Kollontai. Alt s›n›flar›n yaflad›¤›
ac›lar› ilk fark etti¤i kifliler uflaklar› olmufltur. Bu farkl›l›¤› daha
çocukken bile bir çeliflki olarak
de¤erlendirmifl, zaman geçtikçe
bu adaletsizli¤e karfl› elefltirileri
boyutlanm›fl, baflkald›r› hissi
a¤›rlaflmaya bafllam›flt›r. Tüm bu
duygular zamanla onun Rusya’daki toplumsal eflitsizli¤i daha net görmesini sa¤lam›flt›r.
Lise y›llar›nda ailesinin okula göndermedi¤i
Kollontai, Rusya’da devrimci kesimler ile ba¤lar›
olan bir ö¤retmenden e¤itim görmüfltür. Okul hayat›n› sonland›rd›ktan sonra ailesi onu kendisinden yafl olarak çok büyük ama varl›kl› biriyle evlendirmek istemifl, ancak o yoksul ama genç bir
mühendis olan kuzenine afl›k olmufl ve onunla evlenmifltir. Mutlu bir evlili¤i olmufltur ve eflini de
çok sevmektedir ancak ev kad›nl›¤› ona kendisini
bir kafese kapat›lm›fl gibi hissettirmifltir. Evlili¤i
boyunca Rusya’daki devrimci hareketlili¤e karfl›
var olan sempatisi giderek artm›flt›r. Çok kitap
okumufl, toplumsal sorunlar› yak›ndan incelemifl
ve ayn› zamanda yar› legal örgütlerde de çal›flma
portajda çok yal›n bir flekilde özetlemifltir;
“Bu mücadeleyle bugüne kadar sahip oldu¤umuz haklar›n da, benim haklar›m›n da bir mücadele sonucu kazan›ld›¤›n› anlad›m. ‹flçilerin
haklar›n› arad›¤›nda, yan yana geldi¤inde her
fleyi yapabildi¤ini gördüm. Bu direnifllerle kendime olan güvenim geldi. Haklar›m›, mücadelemi rahatl›kla anlatabiliyor, savunabiliyorum...
Mücadele bana yaflama ve dünyaya baflka bakmay› ö¤retti.”
Patronun tehdit ve hakaretlerine, polis
bask›lar›na, takiplerine karfl›n kararl› bir flekilde direniflini sürdüren Emine Aslan, iflçi s›n›f›
içinde kad›nlar›n mücadelesinin sembol isimlerinden biri oldu. T›pk› Emine Aslan gibi K›z›lay’da çal›flan ve sendikal› olduklar› için iflten
at›lan kad›nlar da bu mücadele sürecinde kendileri gibi birçok kad›n›n sorunlar›n›n ortak oldu¤unu gördüklerini, direniflin kendilerini politiklefltirdi¤ini söylüyorlar. “Davalar›n kad›nlar› olduk art›k. Çapa’da direnen kad›nlarla her gün görüflüyoruz. Kad›n dayan›flmas› böyle bir fley. Onun için korkuyorlar kad›nlardan. Yavafl yavafl politize
olmaya bafllad›k. Gelece¤imiz için, çocuklar›m›z için direniyoruz…”
Emperyalist-kapitalist sistem, içine girdi¤i
bunal›m›n faturas›n› emekçilere nas›l ç›karabilirim hesab›n› yaparken bizlerin yapaca¤› hesap
da örgütlülüklerimizin daha güçlendirilmesi,
krize karfl› biriken öfkenin örgütlenmesi, kitlesel karfl› durufllar, kazan›mla sonuçlanan grevler olmal›d›r. Tek tek örneklerde görüldü¤ü gibi kad›n›n “ben de var›m” demesi bu mücadelelerde alaca¤› sorumlulukla, yüklenece¤i görevlerle ilgilidir. “Mücadele bana yaflama ve
dünyaya baflka bakmay› ö¤retti” diyen Emine
Aslan; “gelece¤imiz ve çocuklar›m›z için direniyoruz” diyen Çapa iflçileri kad›n›n kurtuluflunun kendileri taraf›ndan ifadesi olmufltur.
(Bir ‹K okuru)
yürütmüfltür. Bu dönemde materyalist dünya görüflü ona daha da yak›n gelmeye bafllam›flt›r. Günün birinde 12 bin dokuma iflçisinin çal›flt›¤› bir
fabrikaya yapt›¤› ziyaret, Kollontai’›n s›n›flar aras›
farkl›l›klar›, iflçi s›n›f›n›n nas›l kölelefltirildi¤ini en
do¤al biçimde görmesini sa¤lam›flt›r ve bu an› yaflad›ktan sonra kendisinin mutlu ve huzurlu bir yaflam süremeyece¤inin fark›na varm›flt›r. Bu duygular› hissetti¤i zaman evlili¤inin üzerinden henüz 3
y›l geçmifltir ve o evini terk ederek Zürich’e ekonomi politik e¤itimi için gitmifl, devrimci düflünceleri ve inançlar› do¤rultusunda yeni bir yaflama
ad›m atm›flt›r. 1899 y›l›nda Sosyal Demokrat Parti’ye kat›lm›fl ve yazar-propagandac› olarak çal›flma
yürütmüfltür. 1905 y›l›ndan sonra partisinin emekçi kad›nlar›n sorunlar› ile yeteri kadar ilgilenemedi¤ini düflünmeye bafllayan ve kad›n olman›n zorluklar›n› bizzat kendisi de yaflayan Kollontai özel
olarak iflçi ve emekçi kad›nlar›n özgürlük mücadelesi ile yak›ndan ilgilenmeye bafllam›flt›r. Marksist bak›fl aç›s›n›n ona
katt›¤›, kad›n›n özgürlü¤üne kavuflmas›n›n ancak
ve ancak yeni bir toplum
düzeni ve yeni bir ekonomik sistem ile olaca¤›
inanc›yla yaflam› boyunca
aktif bir mücadele yürütmüfltür.
Kollontai bitmek tükenmek bilmeyen üretme h›rs›, azimli çal›flma
tarz› ile yaflam›n›n yaklafl›k 50 y›l›n› ezilen s›n›flar›n yaflad›¤› sorunlar›n çözümüne ve kad›nlar›n
kimli¤ini bulmalar› ve eflit haklara sahip olmalar›
için mücadeleye vermifltir. SBKP içersinde yürüttü¤ü kad›n siyaseti bak›m›ndan zaman zaman feminist olmakla elefltirilse de her daim partisine ba¤l›
kalm›fl ve mücadelesini sürdürmüfltür. Devrim öncesi ve sonras› yürüttü¤ü siyasal mücadele kadar
yazd›klar› ile de iz b›rakm›flt›r.
Tüm bunlar›n d›fl›nda dünyan›n ilk kad›n büyükelçisi olmufl ve baflar›lar›n›n karfl›l›¤› olarak birçok kez ödüllendirilmifltir. Yaflam›n› s›n›f ve kad›nlar›n kurtulufl mücadelesine adayan Aleksandra
Kollontai hayat›n›n son y›llar›n› felçli olarak Moskova’daki evinde geçirmifl, 9 Mart 1952’de geçirdi¤i bir kalp krizi sonucu da yaflam›n› yitirmifltir.
Kad›na yönelik
fliddet
her yerde!
15 Ocak tarihinde Kartal E¤itim
ve Araflt›rma Hastanesi’nde baflhekim Yusuf Özertürk’ün fliddetine
maruz kalan Doktor Dilek Argon’la ilgili 9 Mart Pazartesi günü ‹stanbul Tabip Odas›’nda bir bas›n
aç›klamas› düzenlendi. Saat 12.30’da
bafllayan toplant›y› ‹TO Kad›n Komisyonu üyesi Gülsün Öncel,
Hülya Biriker, Lale T›rt›l ve Yeflim ‹flle¤en yönetti.
Bas›n toplant›s›nda yaz›l› aç›klamay› okuyan Lale T›rt›l “8 Mart
1857’de çal›flma yaflam›n›n düzenlenmesi için mücadele eden iflçilere yönelik gerçeklefltirilen sald›r›da ço¤unlu¤u kad›n olan iflçiler hayat›n›
kaybetmiflti. Y›llard›r gerçekleflen
kad›na yönelik bu fliddet tarihte de
yaflanm›flt›r ve günümüzde ise t›rman›fla geçmifltir” dedi ve bunun somut
bir örne¤i olarak da Argon’a yap›lan
sald›r›y› iflaret etti. Argon’un fliddetten sonra ciddi bir travma geçirdi¤ini ve art›k mesle¤ini yapamayaca¤›n›
belirten T›rt›l, bu olay üzerine Özertürk’ün görevinden uzaklaflt›r›lmas›
için bir imza kampanyas› bafllat›ld›¤›n› ve imza say›s›n›n ‹stanbul çap›nda
say›s›n›n 2000’e ulaflt›¤› söyledi.
(H. Merkezi)
DESA’da direnifl
kazanacak!
Desa Deri’nin Düzce fabrikas›nda direnen iflçilerin ve Sefaköy DESA’da sendikal› olarak ifline geri dönmek isteyen Emine Aslan’›n direnifline destek veren Desa Direnifliyle
Dayan›flma ‹stanbul Kad›n Platformu 7 Mart 2009 tarihinde Desa
Deri’nin ‹stiklal Caddesi üzerindeki
sat›fl ma¤azas›n›n önünde yapt›klar›
aç›klamayla Desa ürünlerini boykot
ça¤r›s›n› yineledi.
Krizi sendika üyesi iflçileri iflten
atmak için kullanmaya devam edip 5
sendikal› iflçiyi daha iflten ç›kartan
patronun Emine Aslan hakk›nda
“haysiyetimle oynuyor, ma¤azalar›ma zarar veriyor” gibi as›ls›z gerekçelerle suç duyurusunda bulunmas›n› ve Emine Aslan’›n karakolda ifade vermeye zorlanmas›n› k›nayan platform üyeleri, direniflle dayan›flma içinde olan kad›nlar›n boykotunun devam edece¤ini söylediler.
Düzce’deki iflçiler ad›na konuflan
Gülhan Akyüz direnifllerinin 313
gündür sürdü¤ünü söyledi. Mücadelelerinden vazgeçmeyeceklerini söyleyen Akyüz, direnifllerinin kazan›mla
sonuçlanabilmesi için bafllat›lan Desa
ürünlerini boykot kampanyas›n›n
tüm kad›nlar taraf›ndan sahiplenilmesini istedi. Aç›klama “Kad›nlar sendika yönetimine”, “Yaflas›n kad›n
dayan›flmas›”, “Desa patronu sendika düflman›” vb. sloganlarla sona
erdi. (‹stanbul)
“Onlar bizlere bir meflale oldular
hala ayn› yafltalar”
Proletarya Partisi saflar›nda verdi¤i mücadelede tohum olup topra¤a düflen Niyazi
Gündo¤du, ailesi ve ayn› dönemde omuz
omuza mücadele verdi¤i dostlar›n›n kat›ld›¤› bir
toplant›yla an›ld›.
Niyazi’yi bir dönem yak›ndan tan›m›fl olanlar›n gelmesiyle birlikte bafllayan anmada hem
kardefli hem de yoldafl› olan Fevzi Gündo¤du
k›sa bir konuflma yaparak, 16 Mart 1983 tarihinde Sivas’ta gözalt›na al›nan ve iflkenceyle katledilen Niyazi’nin yan› s›ra, devrim davas›nda
onuruyla flehit düflenleri anma amac›yla bir araya gelindi¤ini vurgulad›.
Kardefli, Niyazi’yi “birçok devrimci gibi,
dürüst, onurlu, toplum için iyiyi, güzeli
düflünen ve bunun için mücadele eden”
bir kifli olarak tan›ml›yor. “O” diyor “düflüncesini kiflili¤iyle bütünlefltirmesini bilmiflti.”
Niyazi’nin mücadele içinde oldu¤u y›llara
damgas›n› vuran siyasal geliflmelere de de¤iniyor ve bu geliflmelerin bafl›nda da, Vietnam Savafl›n›n, BPKD’nin geldi¤ini belirtiyor.
Dönemin devrimcilerinin bu geliflmelerden
büyük ölçüde etkilenmesinin, Türkiye’deki devrim mücadelesine de yans›d›¤›n› ve dünyay› saran devrim rüzgarlar›n›n k›sa sürede Türkiye’yi
de içine ald›¤›n› vurguluyor. Birçok insan›n böylelikle devrim mücadelesinin içine çekildi¤ini de
ekliyor ve bunun a¤›r bedelleri de beraberinde
getirdi¤inin alt›n› çizerek, bu a¤›r bedellerden
birini de Niyazi’nin ödedi¤ini aktar›yor.
“KATLED‹LEN ‹NSANLAR
DE⁄‹L, ‹NSANLIKTI!”
Bu konuflman›n ard›ndan, Niyazi flahs›nda,
tüm devrim ve komünizm flehitleri an›s›na bir
dakikal›k sayg› duruflu yap›ld›. Ve s›ra Niyazi’yi
tan›yanlar›n onu anlatmas›na geliyor. Herkes s›rayla söz alarak, bafll›yor anlatmaya…
Niyazi ile bir dönemi paylaflm›fl olan eski bir
yoldafl›, 1975 y›l›nda ‹stanbul’a okumaya geldi¤ini ve burada Niyazi ile tan›flt›¤›n› söyleyerek
bafll›yor sözlerine. Niyazi ile paylaflt›¤› dönemin, kendisi aç›s›ndan
tam bir “okul” oldu¤unu da aktararak, “politika ad›na ne varsa
Niyazi’den ö¤rendim. Okul bitti¤inde ben art›k politik bir kifliliktim.
Daha o dönem yaflça Niyazi’den hayli büyük olan hem yoldafl› ve hem de akrabas› bir kat›l›mc› ise, Niyazi’yi “ bir liras› olsa,
bunu insanlarla paylaflan, kalender, gitti¤i yerde mütevazi bir biçimde kap›n›n
en dibinde ba¤dafl kurarak oturan, kaliteli, kelimelerle ifade etmesi zor bir insand›” diyerek
tan›ml›yor ve “O bir ›fl›kt›, bir meflaleydi” diyor
ve ekliyor: “O bizim hala beynimizde, yüre¤imizde yafl›yor.”
TEOR‹S‹Z PRAT‹K
OLMAZ!
Ayn› dönemde faaliyet sürdürmüfl olan bir
kad›n yoldafl› ise, Niyazi’yi “o güne kadar tan›d›¤›m devrimcilerden çok farkl›yd›” diye tan›mlayarak bafll›yor sözlerine.
“Düflünen, okuyan bir kafayd›. Ondan çok
fley ö¤rendim” diyor.
Bulunduklar› alandaki örgütlenmeye dair
yapt›klar› bir sohbet s›ras›nda Niyazi kendisine
“nas›l bir örgütlenme yap›yorsunuz, amac›na
uygun oldu¤unu düflünüyor musun?” diye sormufl. Kendisi ise çal›flmalar›ndaki yöntemleri
aktarm›fl. Ve bunun akabinde Niyazi’nin yaklafl›m› “aktard›¤›na göre evlere gidip geliyorsunuz,
ancak ahbap-çavufl denebilecek bir iliflki gelifltiriyorsunuz” olmufl. Ve kitlelerle do¤ru bir örgütlenmenin, buna uygun teorik alt yap›yla ele
al›nmas› gerekti¤ini söyleyerek, bu yönlü okumas› gereken kitaplar önermifl.
“O dönem biz dar bir pratik içindeydik.
‘Teori devrimden sonra da olur’ düflüncesi hâkimdi kimilerinde. Ama bunun yanl›fl oldu¤unu,
teori olmadan, pratik olamayaca¤›n›, teorisiz bir
prati¤in amac›na ulaflmayaca¤›n› ö¤rendim Niyazi’den” diyor.
Ard›ndan bir baflka eski yoldafl› söz alarak,
“Niyazi benim için gülen bir çift gözdü” diyerek
bafll›yor. “Biz belli bir yafla geldik, ama onlar ayn› yafllar›nda duruyor” diyerek devam
ediyor.
Niyazi ile belli bir dönem faaliyet sürdürdüklerini ve onda öne ç›kan en önemli özelli¤in,
teorik yetkinli¤i oldu¤unu aktar›yor ve bu yetkinli¤in onun tüm mücadele yaflam›na damgas›n› vurdu¤unun alt›n› çiziyor.
Pusula
Devrimci çal›flmalar›m›z›n
merkezinde kitleler olmal›d›r!
Toplumun farkl› kesimlerini
temsil eden genifl emekçi y›¤›nlar›yla ba¤ kurup, onlar› burjuva-feodal
egemenlik sistemine karfl› harekete
geçirmek için çok yönlülü¤ü içeren
bir devrimci çal›flma flartt›r.
Örgütlülüklerimizin çal›flmas› ne
kadar çok yönlüyse, günlük devrimci çal›flmalardaki baflar› düzeyi
de o kadar verimli olur. Özenli
çal›flma; iflçinin, köylünün, ö¤rencinin, semtlinin somut sorunlar›n›
tespit etme, tespit edilen sorunlar
etraf›nda onlarla birlikte çözüm
arama noktas›nda ›srar demektir.
Özenli çal›flma; tüm örgütlü güçlerini, taraftarlar›n›, yak›n çeperini
harekete geçirmeyi içerir. Herkesin mutlaka yapaca¤› bir ifl vard›r
esprisinden hareketle, önce onlar›n yapaca¤› ifli a盤a ç›kar›r, sonra
ise onlar› o konuda görevlendirir.
Bu görevlendirme prati¤ine,
günlük ve biçimsel bir tarzda yaklafl›lmaz. Tam aksine k›sa ve uzun vadeli hedefler belirlenir. K›sa vade-
‹flçi-köylü 11
Kavga okulu
20 Mart-2 Nisan 2009
de yeni olan bu güçlerin gelifltirilmesi, bulunduklar› alanlarda bir
çevre edinmesi, uzun vadede ise,
bu güçlerle alanda parti çal›flmas›n›
yürütecek bir örgütlenmenin yarat›lmas› hedeflenir. Bu faaliyet süreci; sürekli denetimi, devrimci çal›flmada yeni olan bu güçleri dinlemeyi ve daha da önemlisi e¤itimi içerir. Düzenli e¤itim ve kolektif çabaçal›flma, tek tek bireylerin dar pratik içinde bo¤ulmas›n› önler. Ve yeni taze güçlerin sürece aktif olarak
kat›l›m›n› sa¤lar. Bu da görevlendirme ve görev alma pratik sürecine
daha olumlu bir tarzda katk› sunar.
Çal›flmalar›m›zda sürekli dikkat
çekilmesine ra¤men hala günlük
devrimci çal›flma veya somut sorunlar üzerinde prati¤e yönelme,
kamuoyuna devrimci mesajlar›m›z›,
çözüm önerilerimizi sunma konusundaki düzeyimiz geridir. Birçok
çal›flmay›, takvimsel etkinliklere endekslemifl durumday›z. Elbette ki
bunlara da önem vermeliyiz.
Niyazi gözalt›na al›nd›¤›nda küçük yafllarda
olan ye¤eni ise, oldukça duygulu sözlerle, o
günlerden akl›nda kalanlar› aktar›yor.
Gözalt›na al›nd›¤› ilk günlerde kendisini Emniyetten soran ailesine, “bugün-yar›n mahkemeye ç›kar›lacak” dendi¤ini, ancak 16 Mart günü babas›n›n Emniyete ça¤r›ld›¤›n› anlat›yor.
“Babas› gitti gelmedi, daha sonra baflka yak›nlar› gitti, onlar da gelmedi” diyor. Sonra bir ö¤reniyorlar ki, Niyazi katledilmifl ve cenazesi Emniyet taraf›ndan, polis arabalar›ndan oluflan bir
konvoy eflli¤inde, gömülmek üzere Sivas’›n ‹flhan Köyü’ne götürülmüfl. Köye girmelerine
izin verilmifl, ancak cenaze gömülene kadar
kimsenin köyden ç›kmas›na izin verilmemifl.
“Gittik aln›ndan öptük ve u¤urlad›k” diyor gözyafllar› içinde.
“O TEOR‹ ‹LE PRAT‹⁄‹
BÜTÜNLEfiT‹RM‹fiT‹”
Niyazi ile pratik faaliyetleri paylaflm›fl olan
bir baflka yoldafl› ise, Niyazi’nin yine teorik yan›n›n ne kadar güçlü oldu¤una, o dönem belli
alanlardan sorumlu olmas›na karfl›n, tüm pratik
faaliyetler içinde aktif olarak yer ald›¤›na dikkat
çekiyor. Her siyasi geliflmeye iliflkin bildiri, broflür, afifl vb. materyaller ç›kard›klar›n› ve bunlar› yo¤un olarak kitlelere ulaflt›rd›klar›n› aktar›yor ve yaz›lama gibi eylemlerde de s›k s›k omuz
omuza olduklar›n› vurgulayarak bu faaliyetler
s›ras›nda çok kez, Niyazi ile birlikte, faflistlerin
kurflunlar›na hedef olduklar›n› söylüyor ve “o
teori ile prati¤i bütünlefltirmiflti” diyor.
Anma toplant›s›na gelenler, yanlar›nda özellikle de gençleri getirmifller. Yani çocuklar›n›.
Onlar›n devrim mücadelesine ›fl›k ve meflale
olanlar›n mücadelelerini ve devrimci kifliliklerini ö¤renmelerini istediklerini, bunun devrimci
de¤erlerin yaflat›lmas›na katk› sunaca¤›n› düflündüklerini belirtip, “Niyazi’lerin mücadelesinden ve onlar›n kiflili¤inden ö¤renilecek
çok fley var” diyorlar.
Niyazi flahs›nda yap›lan anma, müzik dinletisi ile devam ediyor ve daha sonra orada bulunan Gülmez ana da söz alarak, k›z›, Proletarya
Partisi’nin ilk Ölüm Orucu flehidi Nergiz Gülmez’e ve bir bütün olarak da mücadele eden
devrimcilerin mücadelelerine duydu¤u sayg›y›
ve onlar›n mücadelesine destek olurken yaflad›klar›n› anlat›yor. Ve diyor ki; “Hepsiyle gurur duyuyorum!”
Gökyüzü beyaza kesmifl tümden, sokaklar mavi...
“…..Mart’›n19’u… Gökyüzü beyaza kesmifl
tümden, sokaklar mavi. Ve o sabah inad›na parl›yor sanki kavga misali. Dört kifli yürüyorlar
diz boyu karlara bata ç›ka. Ahmet -ona Apo diyorlar- ‹lhan, Engin ve Ali. Adlar› böyle bilinmeli… Apo o haylaz gülüfllü, çocuk bak›fll› yoldafl:
‘Biliyor musun ‹lhan arkadafl’ demiflti yan›ndakine dolmufl kuyru¤unda ‘Daha bir 30 y›l daha
yaflamak istiyorum.’ ‘Neden 30 y›l?’ diye sormufltu yan›ndaki. Gülüvermiflti. ‘Eh devrimi
görmeden, ölmek istemem de ondan.’…fiehremini K›z›lelma Caddesi-Kaflgarl› Mahmut Sokak
16 no’lu binada ad› Kaplan Apartman› m›yd›
neydi? Görünürde anormal bir durum yoktu ve
her zaman emniyet için kararlaflt›rd›klar› iflaret
yerinde duruyordu. Aya¤›ndaki postal›n ucuyla
bodrum kat›n soka¤›na bakan cama vurdu ‹lhan. Pencereden bakan olmad›. ‘Girelim dedi
Apo’. ‘Bu toplant›y› mutlaka yapmam›z laz›m.’
Tedirgin dört sempatizan ö¤renci kal›yordu evde…
Dört kifliydiler günefli arkada b›rak›p afla¤›ya indiler. Sessizdi ortal›k ve çok garip zili her
çal›fl›nda sanki kendisininkiymifl gibi karfl› kap›da görünen kad›n yoktu ortalarda. Kap› aç›ld›.
‹ki Thamson dayan›verdi ba¤›rlar›na. ‘Buyurun’
dedi ölüm kadar so¤uk bir ses. Buyurdular.
Duvara dayad›lar dördünü de…
Laflar uçufluyordu havada. ‘Yeter art›k
uzatmay›n’ dedi bir tanesi. ‘S›k›ld›k beklemekten bizi tutmaya ne hakk›n›z var?’
‘Sana neyi gösterece¤im sana...’ ‘Yok ya öyle mi?’... ‹flte tam o s›rada ateflledi elinde beliriveren silah› Apo. Onlar› teslim alanlar hemen
f›rlay›p kap› d›flar› att›lar kendilerini kap› çok
yak›nd› zaten. Bir an oldu her fley.
Yaln›zlard› art›k. Önce atefl edip k›rd›lar…
Ba¤l› olduklar› kolektifin ilkeleri var: Asla teslim
olmamak, arkadafl›n› terk etmemek, ele geçiril-
Burada yanl›fl olan nokta; kitle çal›flmas›, kitleye gitmenin daha çok
bu süreçlerde hat›rlanmas› anlay›fl›d›r. Kampanyalar vb. süreçlerde bu
tür çal›flmalar›n daha bir yo¤unluk
kazanmas› bir ölçüde anlafl›l›r, ama
kitleye dönük faaliyetlerin daha
çok böylesi dönemlerde hat›rlanmas› anlay›fl› asla kabul edilemez.
Kitle çal›flmas› s›n›rlara, dönemlere
hapsedilemez. Bu bir. ‹kincisi; düzenli yürütülecek bir kitle çal›flmas›, kitlelerle ba¤lar›m›z›n daha da
güçlenmesini sa¤lar. Bu olumlu pratik, do¤al olarak yürütece¤imiz her
kampanyan›n kitleler içinde daha
etkili olmas›na ve ortaya olumlu
sonuçlar›n ç›kmas›na vesile olur.
Bugünün iflini yar›na, yar›n›n iflini
baflka bir zamana erteleyerek, ortaya bir ifller y›¤›n› ç›karanlar, bu ifllerin alt›nda bo¤ulmaya mahkumdur. Her ifl zaman›nda yap›ld›¤›nda
ve kitle çal›flmas›n›n da belli dönemlere hapsedilemeyece¤i anlay›fl› yeteri kadar bilince ç›kar›ld›¤›nda
baflar› da kaç›n›lmaz olarak gelecektir.
Kitle çal›flmas›, faaliyetlerimizin
ana omurgas›n› oluflturmal›d›r anlay›fl›n› savunmam›za ra¤men pratik
olarak buna uygun bir çal›flma temposu izleyemiyoruz. B›rakal›m kit-
diklerinde mutlaka kaçmaya çal›flmak ve çözülmemek gibi…
Ali ve Engin f›rlad›lar hemen ‹lhan ve Apo
geride kald›lar. Yak›nlar›nda tafl›d›klar› bir k›s›m
dokümanlar ç›kt› ortaya ve yok edildi. H›zla hareket ediyorlard›. Ama zaman da h›zla ak›yordu… Kap›ya yöneldikleri s›rada geldi seslerini
duyduklar› polisler. ‹lk çat›flma…
‹lhan düfltü, ateflin etkisiyle çarpt› duvara,
yere y›¤›ld›. Polisler çekildiler. Apo içeri atlad›.
yim seni iflkenceden bafl›n dimdik ç›k ve hakk›n› helal et.’ Bu bir veda an›yd›. ‹ri sözleri yoktu
ki söylenecek. Hem sevmezdi de böylesini
Apo. Paylafl›lan ortak de¤erleri kavgay› emanet
etmeyi birlikte dökülmüfl al›nterini ve yaflan›lan
güzellikleri s›¤d›racak baflka bir sözcük bulamam›flt›.
Nihayet camlar k›r›ld› içeri dolmufllard›.
Yaral› Apo’yu öldürdüler. Kafas›na ardarda iki
kurflun s›km›fllard›….” (Ayn› çat›flmada yaral› olarak tutsak düflen Kutsiye Bozoklar’›n anlat›m›ndan)
“Can›n› verdi dönmedi,
silah› k›rd› vermedi…”
Bir an tereddüt etti¤ini görünce ‘git’ dedi ona
‹lhan. ‘Çabuk afla¤›. ‘Yatt›¤› yerden sesleri duyuluyordu. Ali ve Engin arka tarafta yakalanm›fllard› galiba… Apo barikat kuruyordu pencerenin önüne. Bir taraftan ‹lhan’a sesleniyordu.
Masalar› sandalyeleri götürdü. ‘Teslim ol’ diye
ba¤›r›yorlar ona. ‘Teslim ol!’ Devrimci sloganlarla y›rt›l›yordu Kaflgarl› Mahmut Soka¤›n›n
boyun e¤mifl suskunlu¤u. Bir an geldi ki silahlar
sustu. Belli ki yeni bir taktik deneyeceklerdi. ‹lhan’›n yan›na kofltu Apo. ‘Nas›ls›n ‹lhan arkadafl?’ dedi. Art›k gözlerini açam›yordu ‹lhan.
‘‹yiyim, merak etme beni’ diye zorlukla yan›tlad› onu. Devam etti Apo; ‘‹lhan arkadafl, galiba
ben burada ölece¤im. Öyle görünüyor. Göre-
leleri, birçok alanda kendi yak›n çeperimize dahi, düzenli ve sistemli
bir tarzda gitmiyoruz. Tam da yukar›da ifade etti¤imiz gibi, baz› takvimsel dönemler ve kampanyalar
gelip çatt›¤›nda akl›m›za onlar geliyor. Hal böyle olunca, yeni faaliyetçi söylemini de s›kça tekrarlay›p
dururuz. Oysa bu taraftar kitlesiyle
sürdürülecek düzenli iliflki, günlük
devrimci faaliyetlere katma, görev
ve sorumluluklar verme çabas›, onlar›n geliflimini tetikler. Bütünün bir
parças› olma sorumlulu¤unu afl›lar
ve iflte geliflim de bu iradi çabayla
sa¤lan›r. “Kiminle yapaca¤›z?”, “ayn› insanlar birçok iflle u¤rafl›yor”
söylemleri de kitle merkezli böylesi devrimci çal›flmalarla ancak afl›l›r.
‹çinde geçmekte oldu¤umuz
dönemde Stalin yoldafl›n flu de¤erlendirmelerinin özünü do¤ru kavramal›y›z: “… Parti, kitlelerin sesine dikkatle kulak vermelidir; kitlelerin devrimci içgüdüsünü özenle
hesaba katmal›d›r; onlar›n savafl›m
prati¤ini incelemeli ve böylece siyasetinin do¤ru olup olmad›¤›n› s›namal›d›r; dolay›s›yla yaln›zca kitlelere ö¤retmekle yetinmeyip, kendisi
de kitlelerden ö¤renmelidir.”
Kitlelerin sesine kulak vermek:
Son yaflanan ve etkileri giderek da-
Elaz›¤ Karakoçan’da gerici bir ailenin çocu¤u olarak dünyaya gelen Ahmet Muharrem Çiçek, do¤um halindeki yap›n›n ilk militanlar›ndand›. ‹. Kaypakkaya’n›n önderli¤inde gelece¤e
do¤ru at›lan ad›mlarda ayak izleri en belirgin
olanlar›ndand›. 24 Nisan’da topra¤a düflen tohumun, yaflam felsefesini, kültürünü Meral Yakar, Ali Haydar Y›ld›z ve ‹brahim Kaypakkaya
ile birlikte ilk yo¤uranlardand›. Halk›m›z›n türkülerle, a¤›tlarla her vakit yüre¤inde yaflatt›¤›
direnifl ve kavgan›n düflman karfl›s›ndaki duruflun örneklerinde oldu.
Silah›n› k›rarak düflmana b›rakmayan son
nefesine kadar çat›flarak can veren Ahmet Muharrem Çiçek, direnifl gelene¤imizin ilk mimarlar›ndand›. Halka ait hiçbir de¤eri düflmana b›rakmayan, çat›flma s›ras›nda yoldafllar›n› korumaya çal›flan ve son nefesine kadar kavgaya
inanc›n› hayk›ran Ahmet Muharrem Çiçek ard›llar›na yürünecek yeni bir yol açt›!
19 Mart 1973’te ölümsüzler kervan›na kat›ld›¤›nda ard›llar› yola çoktan düflmüfltü bile…
ha da artacak olan ekonomik krizle
birlikte; iflsizlik, yoksulluk, bar›nma
sorunu, çevre tahribat›, göç, sosyal
ve siyasi hak ve özgürlüklerin s›n›rland›r›lmas›, baflta gençlik olmak
üzere toplumun içinde giderek
yayg›nlaflt›r›lmaya çal›fl›lan yozlaflt›rma ve çürütme operasyonu vb.
vb. Genifl kesimler içinde yukar›da
alt›n› çizmeye çal›flt›¤›m›z sorunlara
dair giderek hoflnutsuzluklar›n artt›¤› ve yer yer bu hoflnutsuzluklar›n
pratik eylemliklere dönüfltü¤ünü
biliyoruz. Bu somut sorunlar› gündemine almayan, bu yönlü A/P faaliyeti yürütmeyen bir hareket kitlelerle ba¤ kurabilir mi? Tabii ki kuramaz. Oysa bugün yoksul semtlerde, yozlaflt›rmaya karfl› mücadeleyi,
bar›nma sorununu genifl kesimlerin
gündemine tafl›yarak, onlarla birlikte çözüm aray›fl› içine girmek, yani,
devrimci bir prati¤e yönelmek, kitle çal›flmas›nda bize deneyim kazand›racak ve bizi, yeni örgüt biçimlerinin yarat›lmas›na sevk edecektir. Kitle ba¤lar›n›n geliflimi, soyut örgüt biçimlerinin tart›flmas›n›,
somut örgüt biçimlerine dönüfltürür. Her halükarda kitleleri daha
yak›nda ilgilendiren böylesi kapsaml› sorunlarda, genifl kesimleri
kapsayacak, onlar›n düflünce ve
önerilerini dikkate alacak örgütlenme araçlar› üzerinde durmak gerekir.
Bu anlay›fl do¤rultusunda, her
çal›flma alan›nda güçlerimizi belli
noktalara yo¤unlaflt›rarak, böylesi
bir devrimci çal›flma içine girersek,
iflte o s›kça sözünü etti¤imiz kavray›fl düzeyimiz derinleflir. Her yeni
kavray›fl, siyasal çal›flmalar›m›za bir
zenginlik katar, ileriye do¤ru bir
s›çrama yarat›r. ‹flte devrimci moral ve motivasyon da bu pratikle
sa¤lan›r. Ve bu pratik bize, stratejik
hedefimize hizmet edecek özenli
günlük devrimci çal›flma yetene¤ini
kazand›r›r.
Sonuç olarak; devrimci kitle çal›flmalar›na bu bak›fl aç›s›yla yaklaflmal›y›z. Mart, Nisan ve May›s aylar›ndaki takvimsel etkinlikleri bu
devrimci sorumluluk bilinciyle ele
almal›y›z. Sürece en genifl kesimleri
katmak, yeni kesimlerle iliflki kurmak ve daha da önemlisi; kurulan
iliflkileri ileri düzeye tafl›ma perspektifine sahip olmak. Bahar›n s›cakl›¤›n›, kavga s›cakl›¤›yla birlefltirme görevi hepimizin önünde durmaktad›r. Bu çizgiyi kendisine rehber olarak gören ve ona yak›nl›k
duyan herkes yapmas› gerekeni
yapmal›d›r.
‹flçi-köylü 12
Enternasyonal
20 Mart-2 Nisan 2009
KADIN ÜZER‹NDEK‹
BASKI DO⁄AL DE⁄‹LD‹R!
Kad›n üzerindeki bask› “do¤al” de¤ildir; toplumun sömürenler ve sömürülenler olarak bölünmesine ba¤l›d›r ve
“modern” kapitalizm taraf›ndan korunmakta ve sürdürülmektedir…
Herhangi bir toplumda büyürken yaflam
tarz›m›z›n, düflüncelerimizin, al›flk›n oldu¤umuz
günlük iliflkilerimizin “do¤al” oldu¤unu veya genellikle ö¤retildi¤i gibi tanr› veya di¤er do¤aüstü güçler taraf›ndan düzenlendi¤ini düflünmek
kolay oland›r. Belki de insanlar›n bu flekilde en
çok düflündükleri ve ailelerinde en çok gördükleri konu kad›n-erkek iliflkileridir.
Fakat tanr›n›n belirledi¤i veya biyolojik aç›dan de¤iflmeyen, de¤iflemeyen do¤al bir düzen
mevcut de¤ildir. Ailenin tarihi de “insan do¤as›”nda oldu¤u gibi sürekli bir de¤iflim içindedir.
En erken insan topluluklar›nda çocu¤un soyu
anne üzerinden belirlenmekteydi. Bu toplumlarda erkekle kad›n aras›nda emek bölüflümü
kad›n›n çocu¤un do¤umunda ve uzun süre bak›ma ihtiyaç duymas›ndaki rolüne dayanmaktayd› ancak erkekle kad›n aras›nda bask›ya ve
egemenli¤e dayanan bir iliflki kurumsallaflm›fl
de¤ildi. Ancak bu, geliflimle birlikte toplumun
hayatta kalmas› için gerekenden daha üst seviyede art›-ürün üretmesiyle, bu temel üzerinde
özel mülkiyetin yükselmesiyle ve insanlar›n sömüren ve sömürülen olarak ikiye bölünmesiyle
ve bir s›n›f›n di¤er s›n›f üzerinde hakimiyetini
sa¤lamak için devletin ortaya ç›k›fl›yla birlikte
yaflanmaya baflland›. Bu geliflime ba¤l› olarak
cinsiyete dayal› eme¤in ilk bölüflümü, erke¤in
kad›n üzerinde egemenli¤ine dayal› bask›c› iliflkiye dönüfltü.
Aile ve evlilik kurumu ilk baflta erkekle kad›n›n efl olarak bir araya gelip çocuklar›n› korumak ve büyütmek için oluflturduklar› romantik
bir yaklafl›mdan de¤il ekonomik ve toplumsal
bir birim olarak toplum içindeki refah ve iktidar
iliflkilerini korumak, ayn› zamanda zenginli¤in ve
iktidar›n miras yoluyla bir nesilden di¤erine
geçmesini sa¤lamak için oluflmufltur. “Family”
(aile) kelimesinin kökeni de orijinal iflleviyle
uyum içindedir. Latince kelime “familia”dan
gelmektedir (“kölelerin evi” anlam›ndad›r) ve
antik Roma’da erke¤in reisi oldu¤u evi kastetmektedir, yaln›zca köleler ve hizmetçiler de¤il
ayn› zamanda efller ve çocuklar da erke¤in mülkiyeti aras›nda say›lmaktad›r ve erke¤in bunlar›n yaflam› ve ölümü üzerinde söz hakk› vard›r.
Toplumsal üretilen zenginli¤in üzerinde
özel mülkiyet kurulal› ve bununla birlikte insanlar içinde s›n›fsal bölünme -zenginli¤in üretilmesinde ve paylafl›lmas›nda farkl› kesimlerin farkl›
pay almas›- oluflal› bu yana kad›n›n bekaretini
evlilikten önce korumas› ve anne olduktan sonra da hiç sorgulamadan kocas›na ba¤l› olmas› ve
tüm umut ve hayallerini kocas›n› mutlu etmeye
ve kocan›n çocuklar›n› büyütmeye adamas›
beklenmektedir. Bunlar› yerine getiremeyen
veya getirmek istemeyen kad›nlar ise “fahifle”
olmakla suçlanmakta ve hatta yarg›lanmakta,
cezaya ve genellikle fliddete maruz kalmakta ve
kendilerine sadece cinsel tatmin ve sömürü
arac› olarak davran›lmaktad›r. Çok çeflitli kültürlerde, zaman dilimlerinde ve dinsel mitlerde
–‹ncil’deki Bakire Meryem ve Jazebel (ahlaks›z
kad›n) figürlerinden Britney Spears gibi “pop
ikon”lar›na ve k›zl›k döneminin masumiyetinden hor görülen bafltan ç›kar›c› kad›n dönüflümüne kadar bu iki kad›n modeli-erdemli, namuslu kad›n ve “fahifle” kad›n (ABD gibi ülkelerde “kitle kültürü”nü biçimlendirenler bu iki
modeli birlefltirebilmektedir) hayat bulmakta-
d›r. Günümüzde kürtaja ve do¤um kontrolüne
karfl› dinsel sald›r›lardan dünya çap›nda seks
köleli¤i ve fahiflelik a¤›na kadar bu iki model
dünyada milyarlarca kad›n› iki cendere aras›nda
ezmekte ve erkek-kad›n iliflkilerini zehirlemeye
devam etmektedir.
Bu yolla, binlerce y›ld›r, nesilden nesile kad›n ve k›zlar›n -bu insanl›¤›n yar›s›d›r- insanl›¤›
ve potansiyeli bofla harcanmakta, bo¤ulmakta
ve yaflamlar› sakatlanmaktad›r. Çocuk do¤urmay› sa¤layan biyolojik yetenekten ve erke¤e
yararl› olmaktan öteye gitmesine engel olunmaktad›r.
Toplumun en önemli tu¤las› olan ailenin
gerçek kökü budur. Bu da ailenin neden çok say›da kad›n için en baflta bekledikleri aflk, sevgi
ve deste¤in alaya al›nd›¤› bir hapishaneye dönüfltü¤ünü göstermektedir. Bu nedenledir ki insanlar gerçekten eflitli¤e ve
sayg›ya dayal› flekilde, aflk ve ba¤l›l›kla
bir araya gelseler
de aile ve toplumun
biçimi taraf›ndan
–günümüzde dünyan›n her yerinde görülen bask›, sömürü
ve egemenlik iliflkilerine ba¤l› olarak- hiç
söz vermedikleri davran›fl ve rollere uymalar› için sald›r›ya u¤ramaktad›rlar. Tüm bu
nedenlerledir ki çok say›da kad›n ve ayn› zamanda çocuklar için aile, küçük düflürücü korkular›n oldu¤u ezici bir
yere dönüflmektedir.
Ailedeki bu vahflilikler ve bask›lar romantik,
aflk dolu ve aziz bir kuruma ihanetle oluflmam›flt›r.
Gerçek kökenine ba¤l›
olarak –“geri” veya “modern” günümüzde toplumun devam eden rolüne
uygun olarak- insanlar›n en
güzel duygular›na sald›rmaktad›r.
Toplumun sömürenler
ve sömürülenler olarak ilk
bölünmesinin –baz›lar›n›n di¤erleri taraf›ndan yakalan›p
kölelefltirilmesi- erkekle kad›n aras›nda bask›c›
iliflkilerin ortaya ç›kmas›yla do¤rudan ilgilidir.
(Kad›n› “savafl ganimeti” olarak alarak seks kölesi haline getirmek efendi-köle iliflkilerinde
önemli bir parçaya sahiptir. Bu, temel dinlerin
“kutsal metinlerinde” -Yahudi-H›ristiyan metinlerde ve ‹slam’da Kuran’da- kutsallaflt›r›lmakta ve kutlanmaktad›r.)
Antik köleci toplumlardan beri ekonominin
tar›ma dayal› oldu¤u toplumlarda erkek toprak
sahibi ve mülkiyet sahipleri için çok say›da çocuk sahibi olmak topra¤› iflleyecek ve hayvanlar› güdecek iflçi kayna¤› olarak ve erkekler için
rakip köy ve kabilelere ve imparatorluklara
karfl› savafl ve harekatlar› yürütecek savaflç›
kayna¤› olarak görülmektedir. Ailenin ve özellikle kad›n›n (efl ve anne olarak) temel rolü evin
erkek reisi için çocuk yapmak ve “gerekli” rolleri yerine getirmek, toplumda emek bölüflü-
Fahiflelik neden, sömürü üzerine kurulu
tüm toplumlarda ortak bir özelliktir ve bunun bir parças› olarak patriyarkal ve erkek
hakimiyetindeki iliflkiler ve geleneklerle iflbirli¤i yapmaktad›r? Neden pornografi, fahiflelikle birlikte ve kad›n› afla¤›layan tüm bu
olgular ABD gibi ülkelerde bu derece yayg›nd›r? Neden çifte standart yap›larak çok
say›da erkekle birlikte olan kad›n fahiflelikle
özdefllefltirilirken ayn› fleyi yapan erkek övülür? Bu, erkekle kad›n aras›ndaki temel mül-
müne ve kad›n-erkek iliflkilerine uygun olarak
kad›n ve çocu¤un erke¤in mülkiyetinde oldu¤u
mevcut mülkiyet iliflkilerini sürdürmektir ve
tüm bunlar yasalarca ve en az›ndan gelenekler
taraf›ndan korunmaktad›r. Aile bu nedenle yaln›zca toplumun nüfusunu artt›rmak için de¤il
ayn› zamanda hakim toplumsal iliflkileri (mülkiyet veya mülkiyetsizlik), eflitsiz iliflkileri ve sömürüyü koruyan daha genifl toplumun temel
“hücresi”dir.
Sanayileflmenin ve kapitalizmin tar›m›n yerini alarak ekonominin esas temeli oldu¤u toplumda aile toplumun temel “hücre”si olmaya
–kapitalizmin niteli¤indeki sömürü ve bask› iliflkilerini yeniden üreten ve sa¤layan iliflkileri korumaya- devam etmektedir. Bir toplum biçimi
olarak ka-
pitalizmde yaflamdaki ihtiyaçlar,
mallar ve hizmetler meta olarak üretilip de¤iflime u¤ramakta-al›n›p sat›lan fleylere dönüflmektedir. Bu toplumda çal›flma yetene¤i (emek gücü) meta haline gelmektedir, bu çal›flma yetene¤i iflin oldu¤u yerde iflverene (kapitaliste)
onun ç›kar› için sat›lmakta, karfl›l›¤› maafl veya
ücret olarak ödenmektedir.
Kapitalistler geniflleme ihtiyac› veya ölüm
ikileminde di¤er kapitalistlerle bo¤az kesen bir
rekabete girmeye zorlanmaktan kaçamamaktad›r. Bu da (sermaye sahibi olmayan) emek gücünü sunanlar›n kapitalistler taraf›ndan sermayelerini artt›rmak için kullan›lmalar› süreciyle
sa¤lanmaktad›r. Ve kapitalizm kendisine ve siyasi sistemine hizmet için halk içinde çeflitli tabakalar oluflturmakta, kapitalist toplumun devam› için ihtiyaç duydu¤u rolleri belirlemekte,
baz›lar›na iyi ücret verirken gerçek üretim sürecinde yer alan en alttaki iflçileri (proleterleri)
kiyet iliflkilerini göstermektedir. Özellikle
evlilik iliflkilerinde erkek eflleri ile cinsel aktiviteleri kendi kontrolünde tutar ve ayn› zamanda cinsel tatmini hedefler ve buna kendini yetkili k›lar ve e¤er eflleri ile cinsel iliflkiye girmek art›k kendisini memnun etmiyorsa bunu çözmek için eflleriyle daha sevgi dolu ve ba¤l›l›k tafl›yan bir yaklafl›ma girmek yerine tatmin için fahiflelik ve/veya pornografi
biçimleri de dahil olmak üzere daha farkl›
kad›nlara dönmeyi kendine hak görür.
Bu yaz› ABD’de yay›nlanan Revolution
dergisinin son say›s›nda yer verilen “Kad›n›n Kurtuluflu Manifestosu”ndan al›nm›flt›r.
daha genifl ve yo¤un flekilde, vahflice sömürmekte, bu sayede kapitalistler sermaye stoklar›n› düzenli olarak art›rabilmektedir, aksi halde
bunu gerekli düzeyde yapamazsa yar›fl›n d›fl›nda
kalacakt›r. Buna uygun olarak, sömürü sonucu
verdi¤i ücretle yaln›zca yaflam›n› ve çal›flmay› sömürülmeyi- sürdürebilecek koflullar› sa¤layabilecek ve ayn› konuma gelecek yeni nesilleri
yetifltirecek flartlar› sunmaktad›r. Bu, kapitalizmin mant›¤›nda temel ivmedir. Sermaye dönüflümünün ihtiyaçlar›n› sa¤lamak ve bu sürecin
dinamiklerini ve gereksinimlerini sürdürmek
için baz› zamanlarda kapitalistler ifl güçlerinin
bir k›sm›n› iflten atmakta ve kalanlar›n› daha
a¤›r flekilde sömürmektedir. Veya fabrikalar›n›
kapamakta ve sermayelerini insanlar›n sömürüye karfl› daha savunmas›z ve “kârl› yat›r›m”›n daha fazla oldu¤u ekonomik bölgelere, co¤rafi alanlara, bölgelere veya
dünyan›n di¤er ülkelerine tafl›maktad›r.
Bugün, her zamandan fazla olarak,
tüm bunlar küresel çapta yaflanmakta en
yoksul ve ac›mas›zca sömürülen kapitalizmin kurbanlar›n›n yaflad›¤› Latin Amerika’n›n, Afrika’n›n, Asya’n›n ve Ortado¤u’nun Üçüncü Dünya Ülkelerinde görülmektedir. Fakat ABD gibi bir ülkede
dahi onlarca milyon insan çok yoksul
ve a¤›r sömürü flartlar›nda yaflamaktad›r. Kapitalizmin temel iliflkileri içinde
çal›flanlar›n maafl ve ücretleri aile kurumu içine akmaktad›r. Aile yoluyla
yaflam›n ihtiyaçlar› ve gereklilikleri
mümkün oldu¤unca yerine getirilmekte ve yeni nesiller büyütülmekte
ve yaln›zca nüfus de¤il ayn› zamanda
eflitsizlik ve sömürü iliflkileri ve bir
toplum bir bütün olarak yeniden
üretilmektedir. Ve kapitalizmin s›n›rlar› içinde çok say›da kad›n ifl
bulsa, maafl ve ücret alsa da, öncelikli görevi çocu¤un bak›m› olan
(tüm yafllardan aile üyelerinin esas
bak›c›s›d›r) ve temel olarak erke¤e yararl›l›¤› ile ölçülen, kad›n ve
efl olarak ve cinsel tatmin arac›
olarak de¤erlendiren kad›n, kad›nla erkek aras›ndaki emek bölüflümünün bask›c› niteli¤i de dahil olmak üzere toplumsal bölünmeden kaçamamaktad›r. Bu
iliflkiler binlerce y›ll›k patriyarkal (erkek egemen) toplumun
sonucu yaflanmakta ve yaln›zca
güçlü gelenekler yüzünden de¤il, bizzat kapitalizmin çabalar› ve etkisi ile sürmekte, her fleyde –hatta evlilik ve cinsel iliflkilerde dahi- esas
olarak mülkiyet iliflkileri ve meta de¤ifliminde
erkek taraf›n›n hakimiyeti devam etmektedir.
Bu genel aç›klamalar› bir yana b›raksak dahi,
“nikah öncesi sözleflme” (evlilik sözleflmesi) gibi fleyler dahi kaç evlilikte bu toplumda erkekkad›n iliflkilerinde erkekten istenmeyen cinsel
taleplerin, cinsiyeti nedeniyle esir al›nan ve erke¤in “hizmetinde” olan kad›ndan (evin devaml›l›¤›, çocu¤un büyütülmesi ve buna karfl›l›k “korunma” ve finansal güvenlik-basitçe hayatta kalma) istendi¤ini göstermektedir.
...
Tüm bunlar›n yan› s›ra son günlerde ABD
gibi ülkelerde artan bir di¤er olay da kocas›ndan veya erkek arkadafl›ndan ayr›lmak isteyen
kad›n›n, bazen çocuklar›yla birlikte fliddete u¤ramas›, hatta öldürülmesidir. Bu da kad›n ve
çocu¤u erke¤in mal› olarak gören iliflki ve gele-
Peki, neden kad›nlar fahifleli¤e ve pornografiye zorlanmaktad›r? Çünkü kapitalistlerin daha fazla sermaye elde etmek için sermayesi olmayan insanlar› sömürmesiyle çal›flan sistemin temel do¤as›n›n sonucunda ve
bunun üzerine kurulu tüm bask›c› iliflkilerin
özellikle de patriyarkan›n ve erkek hakimiyetinin özellikleri ve ideolojik etkisi sonucunda yoksul, umutsuz, güçsüz, savunmas›z
kad›nlar zorla, kaç›r›larak, fliddet görerek,
uyuflturucu verilerek ve di¤er yöntemlerle
ne¤i uç bir biçimde göstermektedir. Bu mant›¤a göre kendisinin sahip olamayaca¤› mülkiyete
baflkas› da sahip olmamal›d›r! Bu di¤er kültürlerde evli olmayan kad›n›n tecavüze dahi u¤rasa “bekaretini kaybetti¤i” iddias›yla kendi ailesinin erkek üyeleri taraf›ndan öldürülmesiyle ayn› temel mant›kt›r ve ayn› bask›c› iliflkileri yans›tmaktad›r, çünkü kad›n ailenin özellikle baban›n mülkiyetindedir ve evlilik anlaflmalar›n› onlar belirlemektedir.
Burada vurgulanmak istenen temel nokta,
tüm bunlar›n temelinde erke¤in “hatalar›”n›n
oldu¤u veya “erke¤in düflman oldu¤u” de¤ildir.
Tersine bunun gösterdi¤i ve yans›tt›¤› konu
binlerce y›l içinde gelifltirilen insanlar aras› iliflkilerin –topra¤›n ve di¤er üretim araçlar›n›n
üzerinde özel mülkiyetin oluflmas›ndan ve toplumun sömürenler ve sömürülenler olarak bölünmesinden bu yana- bask› üzerinde hayat›n›
sürdürmesidir. Kapitalizm de bu bask›c› iliflkilerin en geliflmifl, cisimleflmifl ve sonuncu biçimi
oldu¤u için kapitalizmi dünyan›n her yerinde
y›kmak ve tüm bu iliflkileri tamamen ortadan
kald›rmak, insanlar›n büyük ço¤unlu¤unun, erke¤in ve ayn› zamanda kad›n›n kendi yarar›nad›r. Ve kad›n›n kurtuluflu tüm bu bask›c› iliflkileri y›kma mücadelesinde can al›c› ve kesin bir
öneme sahiptir.
Kapitalizm ve özellikle dünya çap›nda bir
sistem olarak geliflen emperyalist-kapitalizm
zenginli¤i ve sermayeyi elde etme sürecine kapitalizm öncesi sömürü ve bask› biçimlerinin
birço¤uyla da iliflkiye geçmektedir. Özellikle
genifl Üçüncü Dünyada kad›n›n bu biçimlerle
bask› alt›na al›nmas› “modern”, “ayd›nlanm›fl”
ve “demokratik” kapitalizmin savunucular› taraf›ndan yüksek sesle mahkum edilmektedir.
Ve ayn› zamanda bu “ modern”, “ayd›nlanm›fl”,
“demokratik” kapitalizm bu bask› biçimleri olmadan yapamamakta, egemenlik kurdu¤u ve
sömürdü¤ü bu “geri” bölgelerde kad›n üzerindeki bask› da dahil olmak üzere belirli sömürü
ve bask› biçimlerini korumaktad›r.
Üçüncü dünyan›n genifl gecekondular›nda
ve k›rsallar›nda halk kitlelerinin afl›r› yoksullu¤u
ve afla¤›lanmas› kapitalist emperyalizmin vampir
sistemi için yaflam kayna¤›d›r. Bu kitleler sonsuz bir yoksulluk içinde daha kolayca sömürülebilmekte ve sömürücülerin gözünde “kolayca
harcanabilir” olan bu insanlar kârl› görünen
yerlerde, di¤er sömürü kaynaklar› da devreye
sokularak kullan›lmaktad›r. Ve bunlar›n içinde
kad›n›n sömürülmesi ve bask› alt›na al›nmas›
emperyalist sermaye için “ucuz emek gücü”
olarak ve ucuz eme¤in yeni nesillerini do¤urup
büyüttü¤ü için vazgeçilmez bir öneme sahiptir.
Bu temel üzerinde demokratik” ve “ayd›nlanm›fl” kapitalist emperyalizmin neden kad›n üzerindeki bask›n›n sadece “modern” de¤il “ortaça¤dan kalma” biçimlerini de yok etmek yerine
süreklilefltirdi¤ini göstermektedir.
Sonuç olarak, “modern” kapitalist toplum
–veya gerçek yaflamdaki kapitalist emperyalizmin küresel sistemi- kad›n üzerindeki bask›y›
daha önceki toplumlardan miras alm›fl, bask›n›n
baz› biçimlerini de¤ifltirmifl, ancak bask›y› yok
edememifl, yok etmemifltir. Bask›n›n kapitalizm
öncesi biçimleriyle dünyan›n birçok yerinde,
özellikle de Üçüncü Dünyada iflbirli¤i yapm›fl ve
bunu sömürü ve bask›n›n dünya çap›ndaki sistemine dönüfltürmüfl ve tüm bunlar› temel iliflkiler üzerinden, kapitalist-emperyalist sistemin
iflleyifl ve birikim sürecini devam ettirebilmek
için sürdürmüfltür.
vücutlar›n› satmaya zorlanmaktad›r, çünkü
kapitalist ülkelerde hakim kültür kad›n vücudunun da meta olu¤u fikrini her yerde yaymakta ve sadece erkeklerin de¤il kad›nlar›n
da kendilerini bu flekilde görmelerini ve hareket etmelerini sa¤lamaktad›r. Günümüz
dünyas›nda bu dünya çap›nda bir olgudur,
milyonlarca ve milyonlarca kad›n ve genç k›z
uluslararas› seks ticaretinde ve “seks sanayisinde” tuza¤a düflürülmekte, milyarlarca dolar kâr ve sermayeye kaynakl›k etmektedir.
‹flçi-köylü 13
Dünyadan
20 Mart-2 Nisan 2009
Açl›k ve iflsizlik giderek büyüyor
Dünya ölçe¤inde hissedilen mali
krizin etkilerine ba¤l› olarak, evsizlik,
açl›k ve iflsizlik küresel krizin merkezi
olarak adland›r›lan ABD’de de 盤 gibi
büyüyor. Ülkedeki iflsizlik rakamlar›n›n
Mart ay›n›n ilk haftas›nda aç›klanmas›n›n ard›ndan, Dow Jones hisse senetleri 12 y›ldan bu yana en büyük düflüflünü yaflad›. Chrysler, General Motor ya
da Ford gibi firmalar yak›n zamanda
binlerce iflçiyi iflten ç›karmaya haz›rlan›yor. ‹flten ç›karmalar zaten aylard›r
büyük bir h›z kazanm›fl bulunuyor.
ABD’de Ocak ay›nda 600 bin kifli
iflten ç›kar›l›rken, bu say›ya fiubat ay›
içinde iflten ç›kar›lan 778 bin kifli daha
eklendi. Resmi iflsizlik rakam› % 8 olarak verilse de, bunun bir aldatmaca oldu¤u, gerçek rakam›n bunun çok üzerinde oldu¤u biliniyor. fiu an haftada
bir saat çal›flanlar “ifli var” say›l›yor.
ABD’de iflten ç›kar›lan kifli, genelde
hastal›k sigortas›n› da yitirmifl oluyor
ve böylece karfl› karfl›ya kald›¤› yüksek
sa¤l›k giderleri, kiflinin ekonomik olarak tamamen tükenmesini getiriyor.
‹potekli ev alm›fl olan her befl kifli-
den biri, art›k bankalara evin gerçek
de¤erinin çok üzerinde borçlu durumda. Borcunu ödeyemeyen çok say›da
aile, evini bankalara devretmek zorunda kal›yor. Bu da evsizlerin say›s›n›n
daha da büyümesini getiriyor, “çok
yoksul” say›lan ve açl›kla yüz yüze olan
Amerikal›lar›n say›s› böylece her geçen
gün daha da art›yor.
Sadece New York’ta 1.2 milyon kifli devletin verdi¤i g›da yard›m› kartlar›yla yaflam›n› sürdürmeye çal›fl›yor.
“G›da takviye program›”
ad› alt›nda da¤›t›lan g›da
kartlar›, ayda 100 Dolar karfl›l›¤› dolduruluyor. ‹htiyaç
sahipleri bu kartlarla marketlerden günde 3 Dolarl›k
al›flverifl yapabiliyorlar. Bu
miktar›n gerçek ihtiyac›n
çok alt›nda olmas› nedeniyle, insanlar en ucuz ve en
uzun süreli tok tutan g›dalar› almaya yöneliyorlar. Buna ra¤men
kartlar›n limiti genelde en fazla iki hafta içinde dolmufl oluyor. Kart›n›n limiti dolan aileler, ay›n kalan bölümünde,
evsizlere çorba da¤›tan mutfaklardan
kar›nlar›n› doyurmak zorunda kal›yorlar. Çok say›da Amerikal› ailenin, bir
sonraki ö¤ününü nas›l karfl›layaca¤›n›
Hamburg’ta krizle ilgili seminer
Avrupa Karabaal›lar Derne¤i’nde
küresel mali kriz üzerine bir seminer verildi. Avrupa Karabaal›lar Derne¤i’nin organize etti¤i seminer AT‹F temsilcisi taraf›ndan
sunuldu.
AT‹F temsilcisi sunumunda kapitalizmin
tarihsel süreci ve bu süreç boyunca yaflad›¤› çeflitli krizlere k›sa de¤inilerde bulunduktan sonra, baz› istatistiki bilgilerle konuflmas›na devam etti. Krizin genifl iflçi emekçi kitlesi üzerinde özel olarak da göçmenler üze-
rindeki olas› etkilerine de¤inide bulunan
temsilci, son söz olarak ortaya ç›kan bu yeni siyasal süreçte nas›l bir s›n›fsal tav›r tak›n›lmas› gerekti¤ine de vurgu yapt› ve sözü
dinleyicilere b›rakt›.
Avrupa Karabaal›lar Derne¤i Yozgat’a
ba¤l› Karabaal›lar Köylülerinin oluflturdu¤u
bir köy derne¤i olarak Hamburg’da çal›flmalar›n› sürdürmektedir.
(AT‹K Haber Merkezi)
“Bask› yasalar›na hay›r”
DEKÖP-Avrupa’n›n “Bask› yasalar›na hay›r” fliar›yla bafllatt›¤› kampanya,
Hollanda aya¤›nda çeflitli etkinliklerle devam ediyor. Kampanya gere¤i DEKÖPHollanda, flu ana kadar Rotterdam, Den
Haag ve Amsterdam flehirlerinde stantlar
açm›flt›. Arnhem, Beverwijk gibi flehirlerle
devam edecek olan kampanya kapsam›nda
bir de panel gerçeklefltirildi. 1 Mart Pazar
günü, Den Haag flehrinde organize edilen
panele, DEKÖP-Hollanda temsilcisi,
Avukat Dündar Gürses ve Den Haag
Mültecilerle Dayan›flma Kurumu
PR‹ME konuflmac› olarak kat›ld›.
DEKÖP-Hollanda temsilcisi, DEKÖPAvrupa’n›n tarihçesi ve amaçlar› hakk›nda
bilgi vererek sözlerine bafllad›. Ard›ndan,
konuyla ilgili geliflmeler hakk›nda somut
bilgiler sundu. Anti-terör yasalar›n›n yoruma aç›k oldu¤una ve bunun bilinçli yap›ld›¤›na dikkat çeken temsilci “Örne¤in, ya-
salar terör suçunu, kamusal alanda
sosyal, politik, siyasal dengeyi bozmak olarak tan›ml›yor. Bu demek
oluyor ki, devlet demir yollar›nda
oluflacak bir grev, kamu hizmetini
engelliyor gerekçesiyle bu kapsama
al›narak yarg›lanabilecek” dedi.
Ard›ndan söz alan Dündar Gürses,
Anti-Terör yasalar›n›n Hollanda hukukundaki yeri hakk›nda bilgi verdi. Bu sürecin,
demokrasi, özgürlük ve güvenlik kavramlar› arkas›na gizlenerek el al›nd›¤›na de¤inen
Gürses flöyle devam etti; “Herhangi bir kan›t olmaks›z›n, gözalt› süreci 2 y›la kadar
uzat›labilecek. Bununla birilikte, savc›l›¤›n
yetkileri geniflletilirken, savunma ise dosyay› dahi almakta zorlanacak” dedi.
Son olarak, dinleyicilerin soru ve düflünceleriyle zenginleflen panel, saat
19.00’da sona erdi.
(AT‹K Haber Merkezi)
Evrensel Bak›fl
“Cellatlar” ve “Papazlar”
Uluslararas› Ceza Mahkemesi
geçti¤imiz günlerde Sudan Devlet
Baflkan› Ömer el- Beflir hakk›nda
tutuklama karar› ç›kard›. Karar›n gerekçesi, Beflir’in iflledi¤i savafl ve insanl›k suçlar› olarak aç›kland›. Beflir
on binlerce insan›n katledilmesinin
yan› s›ra, çok say›da insanl›k suçunu
ifllemekten sorumlu tutuluyor.
Uluslararas› Ceza Mahkemesi’nin
emperyalistlerin hakimiyetinde ve
öncülü¤ünde kurulmufl olan bir mahkeme oldu¤unu söylemeye gerek
yoktur san›r›z. Çünkü bu mahkemenin gerçekten insanl›¤a karfl› ifllenen
suçlar› a盤a ç›karmak ve cezaland›rmak gibi bir derdi olsa -ki yoktur-, o
zaman emperyalistlerin baflta Ortado¤u halklar› olmak üzere, dünya
halklar›na karfl› iflledikleri insanl›k
suçlar›n› yarg›lay›p, mahkum etmesi
gerekirdi.
Beflir’le ilgili böyle bir karar›n
al›nmas›n›n ard›ndaki nedenlere gelince: Bu nedenlerden birini, hatta
bafll›cas›n› hiç kuflkusuz, uluslararas›
emperyalist tekellerin dünya çap›ndaki hakimiyet iddialar› oluflturmakta.
Bu karar ise, bu iddialar›n hayata geçirilmesine dönük yeni bir ad›m anlam› tafl›makta.
Beflir’e yönelik tutuklama karar›
ile birlikte, iç savafl nedeniyle göç etmek zorunda kalan Sudanl›lara, insani
“yard›m” yap›lmas› da gündeme geldi.
Sudan’da 1983 y›l›ndan bu yana,
gerek iç savafl gerekse açl›k nedeniyle 2 milyondan fazla insan yaflam›n› yitirdi, 5 milyondan fazla insan ise yerlerinden göç etmek zorunda kald›.
Sudan halk›n›n onlarca y›ld›r yaflad›¤› tüm bu insanl›k dram› emperya-
bilemez duruma geldi¤i söyleniyor.
‹çinden geçilen döneme iliflkin yap›lan araflt›rmalar, ifli olanlar›n durumunun da giderek kötüleflti¤ini, insanlar›n
ikinci bir ek ifl olmadan yaflamlar›n›
sürdürmelerinin imkans›z hale geldi¤ini, birçok ailenin kiray› ödeyebilmek
için ö¤ünlerini atlad›¤›n› ya da çocuklar›n›n karn› doysun diye bir çok ebeveynin aç kald›¤›n›, buna ra¤men çok say›da çocu¤un açl›kla bo¤ufltu¤unu gösteriyor.
K›sacas›, birçok ülkede oldu¤u gibi, ABD ekonomisindeki h›zl› çöküflün,
genifl emekçi y›¤›nlar üzerindeki etkileri hayli y›k›c›. Peflpefle devreye sokulan
“önlem paketleri” nedeniyle, flu an ortaya ç›kan ve mümkün mertebe gizlenmeye çal›fl›lan etkilerin ise henüz “bafllang›ç” oldu¤u, emekçilerin koflullar›n›n önümüzdeki dönemde daha da
a¤›rlaflaca¤› yorumlar› yap›l›yor.
Emekçiler seslerini
yükseltiyor
Mali krizin emekçi y›¤›nlar üzerindeki etkileri giderek artarken, emekçiler de gerçeklefltirilen hak gasplar›na
karfl› seslerini yükseltmeye devam ediyor.
Arizona’daki okullarda görev yapan binlerce e¤itim emekçisi, 4 Mart
günü sokaklara ç›karak, kamuda, e¤itimcileri de kapsayan kitlesel iflten ç›karmalar›, devletin, devlet okullar›na
yap›lan ödeneklerde kesintiye gitmesini protesto ettiler. Eylemlerde “Arizona: Hapishane s›ralamas›nda
4., okullar s›ralamas›nda 50.” dövizleri tafl›yan e¤itim emekçilerine, veliler ve ö¤renciler de destek verdi.
Bir baflka kitlesel eylem ise, 6
Mart günü New York’ta gerçeklefltirildi. Sendikalar›n ve demokratik kurumlar›n ça¤r›s›yla soka¤a ç›kan 50 bin
kifli, e¤itim, sa¤l›k, emeklilik, engelli
haklar› gibi konulara ayr›lan bütçede
yap›lmaya çal›fl›lan k›s›tlamalar› protesto etti.
Genç devrimci ö¤retmen
iflkencede katledildi
Yeni Halk Ordusu (NPA) komutan› Lencio Pitao’nun 20 yafl›ndaki k›z› Rebelyn Pitao, 4 Mart günü silahl› kiflilerce zorla kaç›r›larak vahfli bir flekilde katledildi. Toril’deki St.
Peter Koleji’nde ö¤retmenlik yapan Rebelyn
Pitao’nun üzerinde yo¤un iflkence izleri olan
bedeni bir ›rma¤a at›lm›fl flekilde bulundu.
listlerin hiç mi hiç “ilgisini çekmedi”.
Halk bu ac›lar› yaflarken, onlar kah
Sudan hükümetinden yana tav›r ald›lar kah Sudan içindeki çeflitli örgütlenmelere destek verdiler.
1997 y›l›na gelindi¤inde, bat›l› emperyalist güçler, Sudan hükümetini
“teröristlere” destek vermekle suçlayarak, Sudan’a ekonomik ambargo
koydu. Ancak bu ambargo tam bir
bumerang etkisi yapt›. Çünkü bu ambargoyla birlikte petrol tekellerinin
Sudan’daki petrol rezervlerini ya¤malamalar›n›n önü hayli kesilmiflti.
Sudan ayn› y›llarda Çin’le iliflkilerini ileri tafl›d›. Böylece Çinli petrol
flirketleri, 1999 y›l›ndan itibaren Sudan petrollerinden büyük kârlar elde
etmeye bafllad›lar. 2000’li y›llar›n bafl›nda Sudan’da yeni büyük petrol rezervleri keflfedildi. Bu rezervlerin en
az 285 ton oldu¤u tahmin ediliyor.
Bat›l› emperyalistlerin Sudan’a “ilgisi”, bu tarihlerden itibaren daha da
artt›.
Emperyalist güçler aras›ndaki,
dünyan›n zenginliklerini ya¤malamaya
dönük rekabet savafl› da bu süreçte
Maoistler, polis bask›s› ve yapt›¤› iflkenceleri protesto etmek
amac›yla Hindistan’›n Jharkhand
eyaletinde bir günlük genel isyan
ilan etti. Maoistler eyaletteki bütün faaliyetleri durdurdu. Grev
sonucu trenler ve otobüsler çal›flmad›. Dükkanlar ise kepenk kapatt›. Eyalet yönetimi baflta eyalet
baflkenti Ranchi’de olmak üzere
grevin etkileri ile bafl etmekte aciz
kald›.
❑ ALMANYA
28 fiubat günü Augsburg’da
neofaflist Parti NPD’nin düzenledi¤i yürüyüfle karfl› gerçekleflen
protesto s›ras›nda çat›flma ç›kt›.
Alman anti-faflist örgütlerinin düzenledi¤i ve AT‹F ve YDG taraftarlar›n›n da kat›l›m sa¤lad›¤› karfl› gösteriye faflistler sald›rd›.
Gerçeklefltirilen ortak etkinli¤e toplam 1.500 kifli kat›ld›. Yaklafl›k 5 saat süren yürüyüfl esnas›nda
konuflma yapmak isteyen NPD’lilerin konuflmalar› baflar›yla engellendi.
Yürüyüflün sonunda AT‹F ve
YDG’li taraftarlar›n oldu¤u bloka
sald›ran faflistlerle çat›flma yafland›. 4 faflistin yaraland›¤› çat›flman›n
sonucunda bir YDG’li polis taraf›ndan gözalt›na al›nd›, 3 saat sonra serbest b›rak›ld›.
(AT‹K Haber Merkezi)
❑ MISIR
Rebelyn’i kaç›ran silahl› üç kiflinin taksi
floförünü tehdit ederek arac›na el koydu¤u ve
Rebely’ni zorla içine bindirerek uzaklaflt›klar›
ö¤renildi.
Konu ile ilgili bir aç›klama yapan Filipinler
Ulusal Demokratik Cephesi (NDFP) Bar›fl Müzakereleri Masas› Sözcüsü Luis G.
Jalandoni, Rebelyn Pitao’nun kan›n›n, Baflbakan G. Arroyo’nun ve General Eduarda Ermita’n›n elinde oldu¤unu söyledi. Jalandoni, Arroyo ve Ermita’n›n Yeni Halk Ordusu ile bafla
ç›kmak için ulusal ve uluslararas› insan haklar›
hukukunun tümünü çi¤nedi¤inin, en vahflisinden savafl suçlar›n› ifllemekte sak›nca görmedi¤inin alt›n› çizdi. NPA’n›n komutan› Lencio Pitao’nun erkek kardeflinin de geçti¤imiz y›l Tagum flehrinde öldürüldü¤ünü belirten Jalandoni, devletin, bar›fl müzakerelerine dayanak olan
“‹nsan Haklar› Güvenli¤i Teminat” anlaflmas›n›
ihlal etmeye devam etti¤ini belirtti. Aç›klamada
son dönemde bask›lar›n artt›¤›na, NDFP dan›flmanlar›ndan Eduardo Sarmiento’nun tutuklan›p iflkence edilmesinin, yine di¤er NDFP dan›flmanlar› olan Randall Echanis, Elizabeth Principe, Angie Ipong ve Glicerio Pernia’n›n tutuklanmalar›n›n bar›fl görüflmelerini ç›kmaza sok-
❑ H‹ND‹STAN
20 yafl›nda katledilen Rebelyn
Pitao, Yeni Halk Ordusu Komutan› Lencio Pitao’nun k›z›yd›.
Çok say›da tekstil fabrikas›n›n
iflçileri, M›s›r’›n birçok bölgesinde
greve ç›kt›. Baflka iflkollar›nda da
grevler ve ifl b›rakmalar gündeme
geldi. Binlerce iflçinin kat›ld›¤› eylem ve grevler, patronlar›n, iflçilerin ikramiye ve maafllar›nda kesintiye gitmesi nedeniyle gerçeklefltiriliyor.
tu¤una de¤inildi.
Filipinler Komünist Partisi ise yapt›¤› aç›klamada Güney Mindanao bölgesi komutanlar›
olan Lencio Pitao’nun St. Peter Koleji’nde ö¤retmenlik yapan k›z›n›n devlet güçlerince katledilmifl olmas›n› her türlü savafl hukukunu çi¤neyen kirli savafl›n en vahfli örneklerinden biri
olarak tan›mlad›. Devlet ordusunun savafl siperlerinde ald›¤› a¤›r darbelerin misillemesini
devrimcilere sempati duyan ve devrimcilerle
iliflkisi olan silahs›z sivillere yapmas›n› acizlik
olarak de¤erlendirdi. Halk›n ve devrimci güçlerin katilleri bildi¤i belirtilen aç›klamada,
FKP’nin bu korkak ve alçak cinayetin ve di¤er
tüm insan haklar› ihlallerinin faillerine karfl› ac›mas›z olaca¤› söylendi.
giderek keskinleflti. Sudan Devlet
Baflkan› Beflir’e dönük karar›n alt›nda
da iflte gerçekte, giderek k›z›flan bu
rekabet yatmaktad›r.
Uluslararas› Ceza Mahkemesi’nin bu karar›, emperyalistler aras›ndaki çeliflkilerin bir kez daha a盤a ç›kmas›n› da beraberinde getirmifltir. Sudan’la ekonomik vb. iliflkileri iyi olan, buradan büyük kârlar
sa¤layan Çin ve Rusya, mahkeme
karar›n›n ertelenmesi talebinde bulunmufllard›r. ‹tirazlar›n›n alt›nda yatan neden çok aç›kt›r ki, Sudan petrollerinden vd. do¤al zenginliklerinden elde ettikleri kâr›n azalmas›ndan, hatta ortadan kalkmas›ndan
duyduklar› korkudur. Bu iki gücün
önünü kesmeye çal›flan, ABD, Fransa ve ‹ngiltere ise, karar›n vakit geçirilmeden hayata geçirilmesinden yana bir tutum sergilemekteler.
2007 y›l›ndan bu yana Afrika’daki
askeri varl›klar›n› daha da güçlendiren baflta ABD olmak üzere, bat›l›
emperyalistler, Afrika petrollerinden
ald›klar› % 16’l›k pay›, 2010 y›l›na kadar en az % 25’e ç›karma hedefiyle
hareket etmekteler. Bunun içindir ki,
Beflir’e dönük tutuklama karar›n›n
2010’a az bir zaman kala al›nmas›,
onun iflledi¤i insanl›k suçlar›n›n bugün
“keflfedilmifl” olmas›ndan, yani tesadüfi de¤ildir.
Beflir’e iliflkin al›nan tutuklama karar›n›n, çat›flmalar›n yer yer durdu¤u,
hatta “bar›fl” görüflmelerinin gündemde oldu¤u, Sudan’da zaten var oldu¤u pek söylenemeyen istikrar› daha da bozaca¤›na ise kesin gözüyle
bak›lmaktad›r. Sudan’a dönük bu karar, 2004 y›l›nda oldu¤u gibi, bir askeri sald›r›n›n haz›rl›¤› olabilir. Ancak, o
dönem binlerce Sudanl› sokaklara
dökülerek, bu giriflimi bofla ç›karm›flt›. Sudan halk› bugün üzerinde oynanan oyunlara karfl› da hareket geçmekte gecikmeyecektir.
Emperyalistlerin kendi beslemelerine karfl› bir kez daha “cellat” rolüne soyunmas›, bölgedeki kimi uflaklar›n›n da bir kez daha “papaz” rolüyle sahne almalar›n› da getirmifltir. Emperyalist politikalar›n “havuç” politikas›yla hayata geçirilmesinde önemli
bir misyon üstlenmifl olan uflak rejim-
❑ ‹TALYA
‹talya’n›n Milano kentinde bi
araya gelen binlerce süt üreticisi
köylü, hükümetin süt üreticilerine
dönük hayata geçirmeye çal›flt›¤›
yeni düzenlemeyi protesto etti.
Eyleme traktörlerle kat›lan köylüler, eylemlerin Berlusconi’nin yak›nlarda bulunan villas› önünde
sürdürdüler. ‹talyan süt üreticileri
ayr›ca 1996 y›l›ndan buyana ABKota sistemine karfl›, kotan›n yetersiz oldu¤u gerekçesiyle mücadele ediyorlar.
lerin bafl›nda ise TC gelmektedir. Ellerindeki, kendi halk›n›n kan› hiç kurumayan TC egemen s›n›flar›, birkaç
ay önce, yine ayn› misyonlar› gere¤i
“el üstünde” a¤›rlad›klar› diktatöre
dönük al›nan karar›n, sözde karfl›s›nda bir pozisyona bürünmüfllerdir.
Ancak bunu her ne kadar rolleri
gere¤i yapsalar da, içten içe kendi
sonlar›na dair de benzer “kayg›lar”
tafl›d›klar› kesindir. Emperyalistlerin
günün birinde benzer bir tutumu
kendileri için de sergilemekten çekinmeyeceklerini bilmenin kayg›s›d›r
bu. Ancak hem uflaklar-iflbirlikçiler
hem de emperyalistler, en büyük
kayg›y› halklar›n onlar›, eninde sonunda iflledikleri insanl›k suçlar›ndan
mahkum edece¤i gerçe¤ine karfl›
duymaktalar. ‹flte o zaman kendi kurduklar› ceza mahkemelerinde de¤il,
halk mahkemelerinde yarg›lanacaklar›n› bilmekteler. Halklar›n kendilerine verece¤i cezay› ise hayal bile etmek istememekteler. Çünkü hem
“cellatlar” hem de “papazlar” bu cezan›n düflündüklerinden de a¤›r olaca¤›n› bilmekteler!
‹flçi-köylü 14
Tarihten sayfalar
“Siz de öldürmeyi iyibilirsiniz!”
Takvim yapraklar› Mart’›n sonunu gösterdi¤inde birçok serhildana tan›kl›k eden Amed,
yeni bir direnifle ev sahipli¤i yapmaya haz›rlan›yordu.
S›n›r ötesi operasyonlar, ev bask›nlar›, gözalt›lar, tutuklamalar ve linç sald›r›lar› ile her
türlü demokratik talebe azg›nca sald›ran devlet, öfkeyi harl›yordu Kürt ulusunun ba¤r›nda.
Amed, bu kavgan›n en görkemli ve eski arenas› olarak yeniden direnifl atefllerini alazl›yordu.
Newroz’da alanlar› dolduran yüz binlerce
insan imhaya ve fliddet politikalar›na karfl› sessiz, tepkisiz kalmayacaklar›n› hayk›rm›flt› egemenlere. Devletin buna yan›t›n› yine katliam,
operasyonlar, iflkence, gözalt› ve linç oldu.
24 Mart 2006’da Mufl’un fienyayla ilçesinde ç›kan çat›flmada HPG gerillalar›n›n kimyasal silahlarla katledilmesi barda¤› tafl›ran son
damla oldu.
Amed evlatlar›na sahip ç›kt›…
Olay›n duyulmas›n›n ard›ndan cenazelerini
almak için bölgeye giden ailelere türlü zorluk
ç›karan devlet tepkileri daha da büyüttü. Baz›
gerillalar›n›n cenazelerini vermeyen devletin
bu tutumuna karfl› aileler, Kürt ulusuna gerillalar› sahiplenme ça¤r›s› yapt›. Tüm engellemelere ra¤men aileler gerillalardan alt›s›n›n
cenazesini Amed’e getirebildi.
Katliam›n duyulmas› ve ard›ndan devletin
tutumu ile sinirlerin gerildi¤i Amed adeta patlamaya haz›r bir bomba gibiydi.
Cenazelerin kente ulaflt›¤› 28 Mart sabah› güne hüzünlü, ac›l› ve öfkeli uyanan Amed,
flehitlerini Medine Bulvar› üzerinde karfl›lad›.
Binlerce kiflinin intikam sloganlar› gökyüzünü
sard›.
fiehitlerin yeflil-k›rm›z›-sar› renkli bayraklarla sar›lm›fl cenazeleri, Yeniköy Mezarl›¤›’na
defnedildi. Mezarl›¤a do¤ru giderek büyüyen
ve yola s›¤mayan kitlenin üzerinden savafl
uçaklar› alçak uçufl yapt›. Devletin ateflle
oynad›¤›n› anlamas› uzun sürmeyecekti.
Esnaf›n kepenklerini kapatt›¤› yürüyüflün
ard›ndan kitleye, 10 Nisan Polis Karakolu önüne gelindi¤inde polis, Özel Harekât Timleri gaz
bombalar› ve panzerlerle sald›rd›. Kitlenin tafl
ve molotof kokteylleri ile yan›t vermesi ile ortal›k bir anda savafl alan›na döndü. Ok yaydan
ç›km›fl, fitil atefllenmiflti. Kürt ulusunun de¤erlerini çi¤neyen ve kitleyi sürekli tahrik eden
devlet karfl›s›nda bir kentin direniflini bulacakt›.
Çat›flmalar önce Sento Caddesine ard›ndan Kuruçeflme, Dörtyol ve Emek Caddesine
buradan Ofis’e yay›ld›. Her sokak bafl›nda çat›flmalar›n yafland›¤›, alevlerin yükseldi¤i
Amed’de Kürt ulusu binlerce y›ll›k ›st›raplar›n›n hesab›n› soruyordu.
Polis, kitlenin üzerine atefl açmakta gecikmedi. Aç›lan atefl sonucu 17 yafl›ndaki Mehmet Akbulut a¤›r yaraland›. Devlet, halk›n
盤l›¤›n› bo¤mak için elinden gelen her fleyi
yapt›. 14 y›l aradan sonra ilk defa kentin merkezine askeri birlikler girdi. Çevre illerden
çok say›da polis, Özel Harekât Timi takviye
edildi.
s›nda gö¤süne isabet eden polis kurflunuyla
a¤›r yaraland›. Aktafl, daha sonra kald›r›ld›¤›
hastanede yaflam›n› yitirdi.
Kad›n da olsa, çocuk da olsa…
Amed halk›n›n direnifline di¤er bölgeler
sessiz kalamazd›.
Batman’da 14 HPG’liden Abdullah Rükün’ün (Berxwedan Garzan) cenazesine kat›lan
Ac›l› ve öfkeli…
29 Mart sabah› öfkeli uyand› Amed. Bir
önceki gün yaflanan çat›flmalarda 29 kifli yaralanm›fl 100’ü aflk›n insan da gözalt›na al›nm›flt›. Kentte darbe görüntüleri vard›. Sabah saatlerinde Emek Caddesinde yeniden bafllayan
çat›flmalarda Ba¤lar Sa¤l›k Oca¤› önünde 23
yafl›ndaki Tar›k Atakaya polis kurflunu ile
can verdi. Ba¤lar, Huzurevleri, Kofluyolu, ‹plik Mahallesi, Melikahmet ve Ofis’te süren çat›flmalarla flehrin dört bir yan›ndan alevler
yükseldi.
‹ki kiflinin öldürüldü¤ü çat›flmalar›n ikinci
gününde Diyarbak›r Belediye Baflkan› Osman
Baydemir “Dün bu kentin ac›s› 14 idi.
Bugün bu kentin ac›s› 16 olmufltur”
sözleri ile devletin vahfletini protesto etti.
Ancak devlet öldürmeye devam etti. Sakarya Caddesi üzerinde bulunan evinden çat›flmalar› izleyen 9 yafl›ndaki Abdullah Duran polis kurflunu ile hayat›n› kaybetti. Dicle
Üniversitesine kald›r›lan 20 yafl›ndaki Mehmet Ifl›kç› da fliddetin kurban› oldu. 30 Mart
günü çat›flmalarda hayat›n› kaybedenlerin cenazesi sar›-k›rm›z›-yeflil renkli bayraklara sar›larak on binlerce insan›n kat›l›m› ile topra¤a
verildi. Mezarl›¤a do¤ru 盤 gibi büyüyen kitle
cenaze dönüflü yine 10 Nisan Polis Karakolu
önünde polisin kurflunlar›na hedef oldu. 7 yafl›ndaki Enes Ata gazetecilerin gözü önünde
kurflunlanarak öldürüldü. Devrimci Demokrasi gazetesi çal›flan› ‹lyas Aktafl bu sald›r› s›ra-
20 Mart-2 Nisan 2009
vahfletini lanetledi.
Batman’da 3 yafl›ndaki Fatih Tekin, K›z›ltepe’de ise 31 Mart’tan 3 Nisan gününe kadar
süren çat›flmalarda 27 yafl›ndaki Ahmet
Araç ve 22 yafl›ndaki Mehmet S›d›k Önder polis kurflunu ile can verdi.
Serhildan›n üçüncü gününde çat›flmalar gece saatlerine kadar sürdü. Üç günün bilânçosu
dehflet vericiydi. Özel Harekât Timleri onlarca
eve bask›n düzenleyerek camlar› kap›lar› k›rarak yüzlerce insan› döverek gözalt›na ald›.
Amed, adeta bir hapishaneye döndü. ‹nsanlar
sokak ortas›nda kurflunlan›rken Baflbakan R.
Tayyip Erdo¤an, flafl›rmad›¤›m›z bir aç›klama
yapt›: “Terörün maflas› kad›n da olsa çocuk da olsa gereken yap›lacakt›r.”
Serhildan sona ermifl ancak devletin sald›r›s› bitmemiflti. Polis halk›n flehitleri için
kurdu¤u yas evlerine sald›rd›.
Diyarbak›r Barosu’nun aç›klamalar›na göre 4 gün içinde 199’u 18 yafl›ndan
küçük olmak üzere 543 kifli gözalt›na
al›nd›. 91’i çocuk toplam 369 kifli tutukland›.
‹HD Diyarbak›r fiubesi serhildan s›ras›nda 300’ü aflk›n insan›n polisin sald›r›lar› sonucu yaraland›¤›n› aç›klad›.
Amed, dostunu da düflman›n› da iyi tan›yor!
binlerce insan sald›r›lar› protesto ederek yürüdü. Kenan Demir’in (Mervan) Siirt’in Gökçeba¤ beldesinde, binlerce kiflinin kat›l›m›yla
topra¤a verilen cenaze töreni esnas›nda 16
yafl›ndaki Muhlis Ete, askerler taraf›ndan silahla vuruldu. Sald›r›y› protesto eden Siirt esnaf›,
bir sonraki gün kepenklerini açmad›. Batman’da, 29 Mart sabah›ndan itibaren soka¤a
ç›kan kitlenin say›s› 10 bini aflarken, kenttin
birçok noktas›na askeri birlikler sevk edildi.
Batman, Mardin’in K›z›ltepe ve Nusaybin
ilçeleri, fi›rnak merkez ve ‹dil ile Silopi ilçeleri,
Dersim, Van, Siirt, Urfa merkez ve Ceylanp›nar ile Viranflehir ilçeleri olmak üzere, birçok
ilde soka¤a dökülen binlerce insan devletin
Yerel seçimlerde Diyarbak›r’› istiyorum demeçleri veren Baflbakan›
Amed halk› serhildandan çok iyi tan›yor. Trilyonlarca liray› bölgeye ak›tarak,
kömür, odun, makarna da¤›tarak iflbirlikçileri, korucular›, asker ve polisi ile
kenti almak isteyen Erdo¤an’›n buna gücü yetmez. Amed halk› dostunu da düflmanlar›n› da büyük bedeller karfl›l›¤›nda
ö¤rendi. Çocuklara kurflun s›kan, genç-yafll›
önüne ç›kan her canl›y› yok etmeye çal›flan
devleti ve onun türlü oyunlar›n› Amed halk›
yaflam tecrübelerinden çok iyi tan›yor.
Diyarbak›r’da Marmaray projesinden, Ka¤›thane’de ›slah ettikleri derelerden, Bo¤az
Körpüsü’nden bahseden, Hakkâri’de bu topraklar›n on binlerce y›ll›k kadim halk›na karfl›
“terk et” sözlerini kullanan Erdo¤an, t›pk› serhildan öncesi oldu¤u gibi ateflle oynuyor.
Ancak Amed bu hakaretlere gereken yan›t› vermekte gecikmeyecektir.
29 Mart yerel seçimlerinde bölgede devlet
ile Kürt ulusunun iradesi aras›nda yaflanacak
ve Amed düflmanlar› ile sand›kta da hesaplaflacakt›r!
Tarihten
k›sa k›sa...
☛ 30 Mart 1972 K›z›ldere Direnifli; THKP-C önderi Mahir Çayan yoldafllar›yla birlikte THKO önderleri Deniz Gezmifl, Hüseyin ‹nan ve Yusuf
Aslan’›n idam›n› engellemek amac›yla 26
Mart’ta Ünye Radar Üssü’nde görevli üç
‹ngiliz teknisyeni kaç›rd›. Egemenler bu
cüretli eylem karfl›s›nda pani¤e kap›larak
büyük bir sürek av› bafllatt›. Tokat’›n
Niksar ilçesi K›z›ldere köyünde “On”lar›
çembere alan düflman büyük bir direniflle karfl›laflt›. Devrimciler “Biz buraya
dönmeye de¤il ölmeye geldik” sloganlar›n› hayk›rarak son nefesine kadar
çat›flarak ülkemiz devrimci hareketine
büyük bir miras b›rakt›lar.
☛ 20 Mart 1933 tarihinde ilk Nazi
kamp› Münih’te aç›ld›.
☛ 21 Mart 1937’te yaklafl›k iki y›l sürecek olan ve binlerce insan›n katledilece¤i Dersim ‹syan› bafllad›.
☛ 23 Mart1989 fi›rnak’›n Yeflilyurt
köylülerine d›flk› yediren yüzbafl› hâkime
ifade verdi.
☛ 25 Mart 1988’de 29 devrimci tutsak Metris Askeri Hapishanesi’nden firar
etti. 12 Eylül Faflist Askeri Cuntas› ile
birlikte bir iflkence merkezine dönen
Metris Hapishanesi’nde yaflanan bu firar
gündeme bomba gibi düfltü.
12 Eylül’le birlikte devrimcilerin bitti¤i, mücadelenin sona erdi¤i ve her fleyin
kontrol alt›na al›nd›¤› propagandas›n› yapanlara karfl› büyük bir yan›t› Metris Hapishanesi’nden firar eden devrimci ve
komünist tutsaklar verdi. TKP/ML’nin
önderli¤inde gerçekleflen Dev-Yol,
TDKP ve Partizan Yolu’nun da kat›ld›¤›
firarda tutsaklar kazd›klar› 38 metrelik
tünelle özgürlü¤e ulaflt›. Kitlelerde büyük
yank› uyand›ran eylem devrimci yarat›c›l›¤›n, ›srar ve cüretin önemli bir örne¤i
olarak bilinçlerde yer etti.
☛ 29 Mart 1826’da Alman iflçi s›n›f›n›n yi¤it önderlerinden Karl Liebknecht
do¤du.
Kültür-Sanat
Bir masalla anlat›labilecekler...
Diyarbak›r’da üniversiteli gençler taraf›ndan oluflturulan “mIfltI” adl› bir grup “Kad›n
Masallar›” adl› oyunlar›yla kad›n sorununa
dikkat çekiyorlar. Grubun yönetmeni Bilal
Korkut ile bir söylefli gerçeklefltirdik.
- Bize biraz kurulufl sürecinizden bahseder misiniz?
- Grup 3 Ekim 2006 tarihinde Dicle Üni-
“Desa’ya sendika
girecek,
baflka yolu yok!”
DESA iflçilerinin aylard›r sürdürdükleri
kararl› direniflleri, ulusal ve uluslararas›
alanda da hayli yank› uyand›rmay› sürdürüyor ve iflçilerle dayan›flma giderek büyüyor.
14 Mart Cumartesi günü yap›lan
“DESA ‹flçileriyle Dayan›flma Etkinli-
versitesi Türkçe Ö¤retmenli¤i 2. s›n›fta
okuyan ö¤rencilerin oluflturdu¤u bir grup.
‹lk oyunumuz bilindik televizyonlarda,
CD’lerde izledi¤imiz ve Y›lmaz Erdo¤an ile
özdeflleflen bir oyun olan “Bana Bir fieyler Oluyor” idi. Bu oyunun haz›rl›klar›na
2006 y›l›nda bafllad›k ve oyunu 22 Nisan
2007’de sergiledik. Diyarbak›r Büyükflehir
Belediyesi salonunda, Bismil’de, Kurtalan’da, biraz da yerellere uyarlayarak sahneledik. Komfluyuz adl› oyuna bafllad›k ve
oyunun bir bölümünü kilisedeki papazdan,
bir bölümünü camideki imamdan, bir bölümünü zerdüflten ald›k, kendimiz yazd›k.
2008 y›l›nda da sergiledik. “Hasankeyf sular
alt›nda kalmas›n” kampanyas› zaman›nda bir
ma¤arada oynad›k. Bu oyun grubun profesyonel destek almadan kendi dinamikleriyle
oluflturdu¤u bir oyun oldu. Bize “bu ifli yapabiliriz”i gösterdi.
- “Kad›n Masallar›” adl› oyun nas›l
geliflti? Vermek istedi¤iniz mesaj nedir?
- Böyle bir baflar› yakalay›p nas›l gelifltiririzi tart›fl›rken bir kad›n oyunu yapmam›z
gerekti¤ini düflündük. Çünkü bizim annemize, kardeflimize, teyzemize, halam›za, eflimize, sevgilimize karfl› bir borcumuz var. O
dönem “Namusumuz Özgürlü¤ümüzdür” fliar›yla bir kad›n bilinçlendirme kampanyas›
vard› ve biz de üniversite gençli¤i olarak
destek sunmal›yd›k. Çünkü kad›n› özgürlefltirmeden kendimiz de özgürleflemeyiz.
Bizim oyunumuzda kad›n masal kahramanlar› (Külkedisi, Pamuk Prenses, K›rm›z›
Bafll›kl› K›z, Rapunzel ) kendi hikayelerinin
16. yy. muhafazakar-erkek bak›fl aç›s›yla yaz›ld›¤›n› ve bunun kad›n›n ruhunun özüne ayk›r› oldu¤unu söyleyip masalc›dan yazd›¤› bu
masallar› de¤ifltirmesini istiyorlar. Bize anlat›lan masallarda kad›n hep ev ifli yapmak zorunda olan, bunun d›fl›na ç›kamayacak bir
varl›km›fl gibi anlat›l›r. Pamuk Prenses de bir
prenses olmas›na ra¤men yedi cücelerin yan›nda kalmak için temizlik yapar, yemek ya-
¤i” de bu dayan›flmay› biraz daha ileri tafl›d›.
Etkinlik saat 13.30’da, dünya iflçi s›n›f›n›n
tarih boyunca süren mücadelelerini ve DESA iflçilerinin direniflini anlatan bir sinevizyon gösterimi ile bafllad›.
Sinevizyon gösteriminin ard›ndan, Deri-‹fl Sendikas› Genel Baflkan› Musa Servi,
hem DESA iflçilerinin sürecini hem de genel
olarak sermayenin iflçi-emekçi y›¤›nlar üzerindeki kapsaml› sald›r›lar›n› de¤erlendiren
bir konuflma yaparak, sermayenin sald›r›la-
r›na karfl›, birlik ve dayan›flma ça¤r›s› yapt›.
Servi’nin ard›ndan söyledi¤i Karadeniz
ezgileriyle tan›nan sanatç› Erdal Bayrako¤lu sahne ald› ve parçalar›n› kitlenin halaylar› eflli¤inde seslendirdi.
Aralarda, gönderilen mesajlar›n ve de
dayan›flma için orada bulunan kurum ve
sendika temsilcilerinin adlar›n›n okundu¤u
etkinli¤e, ‹flçi-Köylü ve Partizan ad›na da,
DESA iflçilerinin direniflini selamlayan bir
mesaj iletildi.
Mehmet Ekici, müzik çal›flmalar›n›
par, çamafl›r-bulafl›k y›kar. Biz de bu düflünceyle dalga geçiyoruz.
Sonra bir de oyunda kahramanlar sahneye gelirken masalc› Rapunzel’i tan›m›yor ve
di¤er masallardaki karakterlerle kar›flt›r›yor.
Saymaya bafll›yor; Kibritçi K›z, Uyuyan Güzel ve arada Güldünya’y› da söylüyor. Sonra
fark ediyor ve Güldünya’y› ben yazmad›m ki
diyor. Yani biz asl›nda Güldünya’n›n da hayat›n›n birileri taraf›ndan yaz›ld›¤›n› anl›yoruz.
Aile meclisi topland› ve Güldünya’n›n hayat›n› yazd›.
- Gelen yorumlar nas›l ve önümüzdeki dönemde planlar›n›z neler?
- Biz bir gruptan çok bir proje fleklinde
ilerliyoruz. De¤iflebilen, dönüflebilen bir proje. Ö¤renci evlerine gidip öneri al›rken onlar› da sürecin içerisine dahil etmek istedik.
Tabi ki farkl› görüfller geliyor. Gelen yorumlar da iyi yönde. Yine gelen önerilerden
Kürtçe tiyatro daha do¤rusu Kürt tiyatrosu
önerisi üzerinde düflünüyoruz. Kürtçe oyunMKM bünyesinde sürdüren Koma Afat,
Yeninur Ada, Hasan Sa¤lam ve Emre
Salt›k’›n da sahne ald›¤› etkinlikte, Tez Koop-‹fl Sendikas› üyesi IBM iflçilerinden Elvan Demircio¤lu da söz alarak, birlik ve
dayan›flma ça¤r›s› yapt›.
Etkinlikte, direniflteki DESA iflçileri
Emine Arslan ve Recep Gür de söz alarak, gösterilen dayan›flmaya teflekkür ettiler ve direniflteki kararl›l›klar›n› yinelediler.
(Kartal)
la devam edece¤iz. Ve amac›m›z ö¤retmenlikten kazand›¤›m›z, hani o 3 kurufl derler ya
iflte o parayla sahne almak ve Kürtçe devam
etmek, gidilmedik yerlere gitmek.
(Amed’den ‹K okurlar›)
Bu bayrak bu direkte
oldukça
Bu bayrak, bu direkte oldukça,
Bu zulüm, bu sömürü var oldukça,
Susmayacak silahlar›m›z,
Dinmeyecek öfkemiz, kinimiz,
Sol gö¤sün alt›ndaki yürek
Vurulsa, parçalansa da.
Yeniden filizlenecek her do¤an
günde
Ve flimdi, beklemekteyiz
Sab›rla
Do¤acak günü.
Bekledikçe bileylemekteyiz.
Kinimizi
Öfkemizi.
Günü gelince
Ne zulmün barbarl›¤›,
Ne korku imparatorlu¤u,
Ne köleli¤in prangas›
Kalmayacak yeryüzünde.
Kalmayacak tek bir parças› dahi.
Sökülüp at›lacak
Y›k›lacak bir bir…
(Sincan 1 Nolu F Tipi
Hapishanesi’nden bir ‹K okuru)
“Anne beynimde UR var!”
Tar›k Akan’› hepimiz biliriz. Y›llard›r onlarca filmde boy gösteren, “halk›n sevgilisi”
bir “sanatç›”d›r. Sinemac› kiflili¤inin yan›nda
bir de kitap yazarak an›lar›n› bizlerle paylaflm›flt›r.
Akan kitab›nda 12 Eylül AFC’si döneminde yapt›¤› bir konuflmadan kaynakl› gözalt›na
al›n›p sorguland›¤›n›, h›rpaland›¤›n› ve neticede de hücrelerin bitli olmas›ndan kaynakl› bitlendi¤ini bizlere dramatik bir flekilde anlatmaktad›r.
...
Bu yaz›m›z›n konusu elbette ki, Tar›k
Akan’›n kitab›n› de¤erlendirmek de¤ildir.
Geçti¤imiz günlerde burjuva-feodal bas›na
yans›yan bir haber üzerine bu yaz›y› yazma ihtiyac› duyduk. Faflist ‹flçi Partisi’nin internet sitesinde “Ayd›nlar’dan ça¤r›: Yurtsever
Ayd›nlar Serbest B›rak›ls›n!” bafll›kl› bir
yaz›da Ergenekon davas› kapsam›nda Silivri
Hapishanesi’nde tutuklu bulunan “ayd›n”lar›n
serbest b›rak›lmas› için bir imza kampanyas›n›n aç›ld›¤› duyurulmaktayd›. Bu ça¤r›y› yapanlar›n bafl›nda Tar›k Akan, Esin Avflar ve Sunay
Ak›n gibi tan›nm›fl simalar da gelmektedir.
Y›llarca muhalif, devrimci ve ilerici güçlere
yönelik katliamlar, iflkenceler gerçeklefltiren
Ergenekon tutuklular›n› savunmak ve serbest
b›rak›lmalar›n› istemek de, kendisine “ayd›n”
diyen, ancak ayd›nl›kla, ilericilikle uzaktan, yak›ndan iliflkisi olamayan kiflilere düflmüfltür.
Acaba bu kifliler bu bildirinin alt›na imzalar›n›
atarken, BOTAfi kuyular›ndan ç›kan insan kemiklerinin, saç tellerinin hiç mi ac›s›n› yaflamamaktad›rlar? Ya da ad›na “faili meçhul” denilen cinayetlerle katledilen 17 bin insan›n ailelerinin feryad›n›, ac›s›n› hiç mi hissetmemektedirler? Görünen o ki, hissetmemektedirler.
Hissetmeyi b›rakal›m alt›na imza att›klar› metinde bile ›rkç› söylemlerde bulunmaktan kaç›nmamaktalar.
“Türk yurtseverlerinin, en duyarl› kesiminin uydurma belge ve as›ls›z iddialarla tutukland›¤› bu süreçte hukuk ayaklar alt›na al›nm›flt›r. Tutuklamalar, zorbaca bask›nlarla bafllat›lm›fl, tutukluluk sürecinde ölüme götüren
a¤›r sa¤l›k sorunlar›na duyars›z kal›nm›fl ve daha da önemlisi, yarg› safhas›nda mahkeme, bir
cezaevinin içine kurularak, özgürce savunma
hakk› zedelenmifltir. Bizler, insanl›k tarihinde
›z
m
a
m
a
l
n
a
n
e
d
i
j
o
l
‹deo
gereken nedir?
Gerilla yaflam›nda iliflkilerin devrimcileflmesi her alanda oldu¤u gibi devrim ve parti bilincinin güçlenmesiyle baflar›l›r. Bu konuda dönem
dönem baz› yanl›fl anlay›fllar›n hakim olabildi¤ini
görebiliyoruz. Örne¤in gerilla alan›nda olmak
sertleflme ve sekterleflme olarak anlafl›ld›¤›ndan
yoldafllar aras› iliflki istenilen düzeyde olmayabiliyor ya da di¤er alanlar›n gerillaya bak›fl›na yans›yor bu alg›lay›fl. Oysa ki bu alanda olmak halka ve yoldafllara karfl› sertleflme ve sekterleflme
hakk›n› do¤urmaz. ‹kna, inand›rma, e¤itme ve
do¤ru tarzda devrimcilefltirme ve devrimcileflme biricik yöntemimizdir.
Bu konuda yaflanan gerilik ve zay›fl›k sadece kitlelerin devrimci tarzda örgütlenmesini
engellemez ayn› zamanda gerilla bileflenindeki
tüm yoldafllar›n devrimci dinamiklerinin a盤a
ç›kart›l›p geliflmelerinin önünü açan yaklafl›m›
da ortadan kald›r›r. Bu yanl›fl tutumun ne savafl
düzeyini yükseltmesi ne de politikleflmenin
önünü açmas› beklenir.
Gerilla alan›ndaki yoldafllar aras› iliflkileri ve
e¤itim sorununu basit-s›radan bir sorun olarak
görmemek ve bu sorunu bu tarzda basitlefltirip
ele almamak gerekir. Sorun tamamen devrimci
savafl düzeyinin art›r›lmas› ve politikleflme dü-
K
i
t
a
p
l
›
k
Koastantin Fedin’in “Ola¤and›fl›
Bir Yaz” roman›;
Koastantin (Aleksandroviç) Fedin (1892–1977) uzun süre Yazarlar
Birli¤i baflkanl›¤› yapm›fl ünlü Sovyet
yazarlar›ndan biridir. Maksim Gorki
ile dostluk kurdu¤u ’20’li y›llarda
edebi çal›flmalar›na bafllam›fl, 1. Emperyalist Paylafl›m Savafl› ve devrim
y›llar›n› anlatt›¤› “Kentler ve Y›llar” (1924) roman›yla ad›n› duyurmufltur. “Ola¤and›fl› Bir Yaz”
(1948), “Atefl” (1961) roman üçlüsünün ikinci kitab›d›r. Bu roman üçlüsünde Fedin, devrim arifesinden
’50’li y›llara uzanan süreci ifllemektedir.
Ola¤and›fl› Bir Yaz, K›z›l Ordu’nun, Denikin’in (ve onu destekle-
‹flçi-köylü 15
Okur
20 Mart-2 Nisan 2009
zeyinin yükseltilmesidir.
Gerillan›n günlük yaflam›ndaki iliflkilere,
pratiklere fazlas›yla bir ideolojik anlam yüklenerek soruna ideolojik sa¤laml›k-zay›fl›k sorunu olarak bak›lmas› ve bu
bak›fl aç›s›yla sorunlar›n
çözümüne yaklafl›lmas›
devrimci
Marksizm’de ideolojinin içeri¤inden hiçbir fley anlamamay› gösterir.
‹deolojik sa¤laml›ktan ne anlafl›lmas› gerekti¤i
do¤ru ve devrimci bir
tarzda kavranmazsa bu
sorun kaba ve yüzeysel bir
flekilde kavran›p günlük yaflamdaki basit sorunlar›n ele al›n›fl›na dek indirgenirse orada devrimci geliflim yarat›lamaz. Bu yanl›fl kavray›fl yoldafllar›n politik ve savafl düzeylerinin geliflimini
ciddi flekilde sekteye u¤rat›r. Bu yanl›fl yaklafl›m›n sonuçlar› daha a¤›r bir örgütsel tahribata
yol açar. Yoldafllar›n moralsiz, iddias›z, hedefsiz
durufluna yol açaca¤› gibi süreç içinde devrim
iddialar›nda ciddi k›r›lma ve savrulmaya da
yen emperyalistlerin) Beyaz Ordu’suyla savaflt›¤›
ve onu yendi¤i sürece
1919 y›l›na yo¤unlafl›r.
Ancak bu kitaba bir savafl
roman› demek mümkün
de¤ildir. Toplumsal kökeni, kültürel de¤eri birbirinden farkl› karakterler üzerinden devrimin
ve iç savafl sürecinin çeflitli toplumsal tabakalar›
nas›l etkiledi¤ine yo¤unlaflmakt›r. Rus romanlar›n›n “kendine has” betimleme tarz›yla halk taraf›ndan anlafl›lmak için seçilen sade bir
dilin birlikte kullan›ld›¤› roman yo¤unlaflt›¤› süreci oldukça iyi resmetmektedir. Stalin ödülünü de kazanan
roman›n SSCB halk›n›n baflard›¤› büyük de¤iflimi ve yarat›lan de¤eri anlamam›z› kolaylaflt›raca¤›n› söylemek
yanl›fl olmayacakt›r.
Çarl›k ordusunda te¤men iken
yaflad›¤› de¤iflim ile K›z›l Ordu’nun
bir neferi olan Dibiç’in bir tiyatrocu
olan Fastuhov ve ailesinin sa¤lam
bir komünist olan Ragoriç’in ve daha pek çok karakterin ve onlarla cisimleflen sürecin ilgi ile okunaca¤›n›
düflünüyoruz. Evrensel Bas›m Yay›n’dan ç›kan ve Mice Damar’›n çevirdi¤i bu roman› tavsiye ederiz.
(Bir ‹K okuru)
efline rastlanmayan bir hukuk skandal›na ve
zalimce bir insan haklar› k›y›m›na tan›k olmaktan utanç duyuyoruz. ” (‹mzalanan belgeden)
Bizler de sizlerin bu riyakârl›¤›n›zdan utanç duyuyoruz. On y›llard›r bu ülkede devrimcilere, ilericilere yönelik yap›lan uygulamalardan haberdar de¤illerdi san›r›z “ayd›n”lar›m›z. Fark›nda olsalard›, devrimcilere
yönelik ev bask›nlar›nda, gözalt›larda neler yafland›¤›n› bilir, bu uygulaman›n bu faflist güruha yönelik olmad›¤›n› anlarlard›. Biz hat›rlatal›m. Ev bask›n›, aramas› ad› alt›nda bugüne kadar onlarca ev polis, asker, özel harekatç›s›
taraf›ndan a¤›r silahlarla taranm›fl, onlarca insan yaflam›n› yitirmifltir. Girilen evlerde çoluk
çocuk, genç-yafll› demeden tüm ev halk› dayaktan geçirilmifl, evler alt üst edilmifltir. Gözalt›na al›nanlar günlerce kimseyle görüfltürülmemifl, kimisinin gözalt›na al›nd›¤› bile kabul
edilmemifl, kimi “intihar etti” denilerek cenazeleri verilmifltir. Bugün F tipi hapishanelerde
bulunan tutsaklar›n “adil yarg›lama” vb.lerini
geçelim avukatlar›yla görüflmelerine bile ço¤u
zaman izin verilmemekte, savunma haklar› tamamen ellerinden al›nmaktad›r. Daha hat›rla-
neden olur.
Önce ideolojiden ne anlafl›lmas› gerekti¤ine
bakmak gerekir. En yal›n ve özlü anlam›yla ideoloji; toplumun ekonomik alt yap›s›nda belirlenen politik, felsefi, sanatsal, dinsel düflüncelerin
tümüdür. ‹deoloji nesnel ve bilimsel temelden
kopart›l›p, “yemek yapmak, bulafl›k y›kamak,
masa silmek, yürümek, unutmak” gibi günlük
yaflamdaki basit ve s›radan davran›fl ve harekete kaba ve yüzeysel bir flekilde indirgenemez. Böylesi bir tarzda ideolojiyi indirgeme yaklafl›m› her
fleyden
önce ideolojiden ne
anlafl›lmas› ve
ideolojinin nas›l
ele al›nmas›
gerekti¤inin
kavranmad›¤›n› gösterir.
Peki ideolojik sa¤laml›k nedir?
S›n›f ve devrim bilincine sahip olmak demektir. Halk›n ve devrimin örgütlenmesi demektir. Gerillan›n düflünsel ve politik dünyas›nda halk›n, partinin sorunlar›, düflman›n durumu
ve hareketi vb. sorunlar yoksa halk› örgütleme,
düflmana darbe vurma ilgi ve duyarl›l›¤› vb. yoksa orada ideolojik sa¤laml›ktan bahsedilemez.
tal›m m›? Bu kadar yeter san›r›z.
“Ayd›n”lar›n rahats›zl›k duydu¤u Ergenekon operasyonlar›nda ise (kendi ifadelerine
göre) polisler oldukça kibar, sayg›l›ym›fl. Evde
hiçbir fleyi da¤›tmam›fl, toplam›fllar. Karakolda
çay, kahve ikram etmifller. Bu durumdan
rahats›z olup insan haklar›n› hat›rlatanlar,
acaba di¤er insanlara karfl› bunlar uygulan›rken neredeydiler?
Bu bildirinin alt›na imza atan daha tan›d›k
isimler de bulunmakta. Ataol Behramo¤lu,
Haflmet Zeybek, Ayd›n Öztürk vb. y›llarca
devrimciler, demokratlar üzerinden prim
yapan, kendini var eden kifliler de bulunmaktad›r. Geçmiflleri, savunduklar›, bugünkü
tav›rlar› dikkate al›nd›¤›nda, Tar›k Akan ve
di¤erlerinin halka de¤il, halk› sömüren ve
ezenlere hizmet ettikleri bilinmelidir. Dün 12
Eylül AFC’si döneminde gözalt›na al›n›p sorguland›¤›nda darbecilere duydu¤u öfkeyi
kitab›nda anlatan Tar›k Akan, bugün onlar›
savunur bir pozisyonda bulunmaktad›r. Tar›k
Akan’a önerimiz kitab›n›n ad›n› “Anne Beynimde UR Var” fleklinde de¤ifltirmesidir.
Çünkü kafas›nda problem olmayan birinin/birilerinin bu bildirinin alt›na imza atmas›
düflünülemez.
(Erzincan’dan bir ‹K okuru)
Günlük yaflam›n örgütlenmesi sürecinde yaflanan basit sorunlar› ele al›fl ve her konuda gösterilen dikkat ve titizlik, sorunun asla ideolojik
sorun olarak alg›lanmas›na yol açmaz. Devrimin
politik sorunlar› günlük yaflam›n basit s›radan
davran›fl ve hareketleri içine hapsedilip bo¤ulamaz. Bu geri kavray›fl›n yön verdi¤i bak›fl aç›s›yla yoldafllar› e¤itme, flekillendirme ve bilinçlendirme politikas› geliflim ve ilerlemenin önüne
ket vuran anlay›fllard›r.
Gerilla alan›nda hata ve zaaflara yaklafl›m
sorunu e¤itim ve iliflkiler sorununun önemli bir
bölümünü oluflturmaktad›r. Gerillay› pratik yaflamda pratik görevler içinde ortaya ç›kan hata
ve zaaflar üzerinden e¤itme, de¤ifltirip dönüfltürme yerine onlar› hatalar› üzerinden iradesizlefltirip zay›flatma do¤ru bir e¤itim politikas›
olamaz. Bu devrimci olmayan yaklafl›ma yol
açan esas neden yöneticilikten ne anlafl›lmas›
gerekti¤i, nas›l bir sorumluluk ve nas›l bir e¤itim
anlay›fl›, nas›l bir ideolojik bak›fl aç›s› gibi temel
konularda bilimsel bir bak›fl aç›s›na sahip olmamak yatar.
Yaflananlara, geliflmelere bak›ld›¤›nda nerede bir geliflme ve ilerleme varsa orada sa¤lam
bir proleter dünya görüflünün, tutarl› ve samimi bir parti anlay›fl›n›n ve halka hizmeti esas
alan do¤ru bir kitle çizgisinin yön verdi¤i bir politika, bir anlay›fl ve yaklafl›m var demektir. Bugün bunu ciddi bir flekilde kuflanmak gerekir.
Halk, parti ve önderlik olmadan geliflim olmaz.
(Bir gerilla)
“Kap›kulu askeri de¤il, e¤itim
emekçisiyiz!”
Tunceli Milli E¤itim Müdürü’nün, e¤itim
emekçilerine yönelik hakaret ve rencide edici
sözleri nedeniyle e¤itim emekçileri Milli E¤itim
Müdürlü¤ü önüne bir protesto yürüyüflü düzenledi.
DTP Tunceli Milletvekili fierafettin Halis
ve çok say›da e¤itimcinin kat›ld›¤› yürüyüflte
slogan atan e¤itim emekçileri ve aralar›nda
Partizan, DTP, ESP, DHF, HKM, EMEP ve
Halk Cephesi’nin de bulundu¤u demokratik
kitle örgütleri ve siyasi partiler Milli E¤itim Müdürü’nü istifaya ça¤›rd›.
Atatürk Mahallesi’nde biraraya
gelen E¤itim-Sen üyeleri, “Kap›kulu
askeri de¤il, e¤itim emekçisiyiz”
pankart› arkas›nda “Gerici müdür
istifa” slogan›n› atarak yürüyüfl gerçeklefltirdi. Yürüyüfl korteji, Valilik
binas› önünden geçerken, “Vali istifa” slogan› at›ld›.
Müdürlük önünde e¤itim emekçilerine yönelik barikat kurulmas› kitlenin tepkisine neden oldu. Kitle bu s›rada s›k s›k “Emekçiye de¤il çetelere barikat”, “Zafer direnen emekçinin olacak” ve “Yaflas›n devrimci
dayan›flma” sloganlar›n› att›. Kitlenin kararl› duruflu sayesinde polis ba-
rikat›n› geri çekti ve Milli E¤itim Müdürlü¤ü
bahçesinde bas›n aç›klamas› gerçeklefltirildi.
Metni okuyan E¤itim-Sen Tunceli fiube Yöneticisi Hasan Taflk›n, Türkiye genelinde yaflanan e¤itim sorunlar›na dikkat çektikten sonra Tunceli’de e¤itim alan›nda yaflanan s›k›nt›lar›n her geçen gün artt›¤›na iflaret etti ve Milli
E¤itim Müdürü’nün, e¤itim emekçisi arkadafllar›na yönelik hakaret, afla¤›lay›c› ve rencide edici üslup kulland›¤›n› ifade etti.
(Dersim ‹K okurlar›)
Kot iflçileriyle
dayan›flma gecesi
Kot kumlama iflçileri ile dayan›flmak,
onlar›n yürekten ç›kan sesini tüm insanl›¤a duyurmak amac›yla ‹stanbul Befliktafl’ta
bulunan MKKM’de bir etkinlik düzenlendi.
Yap›lan etkinli¤e ilgi oldukça büyüktü.
fiebnem Sönmez’in yapt›¤› aç›l›fl konuflmas›nda kot kumlama iflçilerinin yitip giden
yaflamlar›n›n ayn› zamanda bizlerin yaflam›
oldu¤una de¤inildi. Kot Kumlama ‹flçileri
‹le Dayan›flma Komitesi’nin gerçeklefltirdi¤i etkinlikte komite ad›na konuflma yapan Prof. Dr. Zeki K›l›çaslan iflçilerin
yaflad›¤› s›k›nt›lara de¤indi. Türkiye için
yüz k›zart›c› bir olay için bulufltuklar›n›
söyleyen K›l›çaslan, kot tafllad›klar› için
yüzlerce iflçinin Silikozis hastal›¤›na yakaland›¤›n› belirtti. K›l›çaslan iflçilerin birço¤unun ölümü bekledi¤ini vurgulad›.
Arif Sa¤, Cahit Berkay, Mor ve
Ötesi ve Kardefl Türküler dayan›flma gecesine müzikleri ile coflku katarken Anadolu Atefli Dans Grubu da oynad›¤› yöresel oyunlarla dayan›flma gecesin renk katt›. (‹stanbul)
Suyuma
dokunma!
16–22 Mart tarihleri aras›nda düzenlenen 5. Dünya Su Forumu toplant›s›na
ve Türkiye’deki su ve su yataklar›n›n özellefltirilmesine karfl› çeflitli sendika ve demokratik kitle örgütlerinin bir araya gelerek oluflturdu¤u “Suyun ticarilefltirilmesine hay›r platformu” 15 Mart Pazar günü Kad›köy’de bir miting gerçeklefltirdi.
Mitingde hep bir a¤›zdan suyun ticarilefltirilmesine karfl› hayk›r›fllar yükseldi.
S›k s›k “Su hakt›r, hayatt›r sat›lamaz” , “Dereler hakt›r, sat›lamaz”
sloganlar›n›n hayk›r›ld›¤› eylemde Türkçe,
Kürtçe, ‹ngilizce ve Arapça yaz›l› “Su
hakt›r sat›lamaz” ve “Su yaflamd›r
yaflamlar›m›z sat›l›k de¤il” yaz›l› “Suyun ticarileflmesine hay›r platformu” pankartlar› en önde aç›ld›. Miting
alan›nda Tertip Komitesi ad›na konuflma yapan Hasan fien; Gerçeklefltirilecek olan Dünya Su Forumu’nun emperyalistlerin halklar üzerinde açl›k ve yoksulluk politikas› oldu¤unu, buna izin vermeyeceklerini dile getirdi. fien’in ard›ndan
söz alan TMMOB Genel Baflkan›
Mehmet So¤anc› da dünya üzerinde iki
milyon insan›n su bulamad›¤›n› ve iki buçuk milyon insan›n çeflitli su hastal›klar›na
yakaland›¤›n› bunu yaratanlar›n emperyalistler oldu¤unu ifade etti.
Eylemde “Denizlerimizi ald›n›z,
derelerimizi asla”, “Suyumuzu satanlar abdest almaya su bulamazlar
inflallah”, “Dereler özgürdür, özgür
akacak” dövizleri tafl›nd›.
Yaklafl›k 2000 kiflinin kat›ld›¤›
mitinginde, Çevre Gönüllüleri Platformu,
Türkiye Çevre Platformu, Ege Çevre ve
Kültür Platformu, F›nd›kl› Dereleri Koruma Platformu, Marmara Çevre Platformu
pankartlar› ile yerini ald›. (‹stanbul)
BÜROLAR
Umut Yay›mc›l›k ve Bas›m Sn. Ltd. fiti.
‹flçi-köylü
Yönetim yeri: Gureba Hüseyin A¤a Mh.
B‹Z HALKIZ GELECEK ELLER‹M‹ZDED‹R
Tel: 0212 654 94 18
‹mam Murat Sk. No: 8/1 Aksaray-Fatih/‹stanbul
Tel: (0212) 521 34 30 Faks: (0212) 621 61 33
Sahibi ve Yaz›iflleri Müdürü: Çilem ÖNSEL
Bask›: SM Matbaac›l›k Adres: Çobançeflme Mh. Sanayi Cad.
Altay Sk. No: 10 A Blok Yenibosna Bahçelievler ‹stanbul
Kartal: ‹stasyon Cd. Dörtler Ap. No: 4/2 Tel: (0216) 306 16 02 Cep: 0 537 270 75 60
Ankara: S›hh›ye Mh. Süleyman S›rr› Sk. Yunt Ap. No: 19/7 Çankaya Tel: (0312) 430 67 65 Cep: 0 543 453 89 84
‹zmir: 856 Sokak, No: 48/203 Kemeralt› Konak, Tel: (0232) 446 78 07 Cep: 0 555 561 04 03
Malatya: Dabakhane Mh. Turgut Temelli Cd. Bar›fl ‹flhan› Kat: 3 No: 94
Erzincan: Ordu Cd. Ordu ‹flhan› Kat: 3 Tel: (0446) 223 67 18 Cep: 0 536 697 94 19
Bursa: Selçuk Hatun Mh. Ünlü Cd. Sönmez ‹flsaray› Kat: 2 No: 185 Heykel, Tel: (0224) 224 09 98 Cep: 0 536 613 81 98
Mersin: Silifke Cd. Çavdaro¤lu ‹flhan› Kat: 3 No: 1/8 Cep: 0 545 685 25 27
Avrupa Büro: Weseler Str 93 47169 As-Druck Duisburg-Almanya Tel: 0049 203 40 60 958 Faks: 0049 203 40 60 959
Kürt illerinde seçimlere iki parti kat›l›yor!
Yaklaflan yerel seçimlerle birlikte düzen partileri ve demokrat, yurtsever,
devrimci adaylar da seçim çal›flmalar›n›
h›zland›rm›fl durumda. Türkiye ve T.
Kürdistan›’ndaki yerel seçim atmosferi
benzerlikler gösterdi¤i gibi seçim bölgelerine göre de ciddi farkl›l›klar gösteriyor.
Özellikle Dersim’de susuz köylere
da¤›t›lan çamafl›r makineleri, bir kara mizah örne¤idir. Yard›m ad› alt›nda verilen
seçim rüflvetleri; beyaz eflyalar, g›da yard›mlar›, valiliklere ba¤l› sosyal yard›mlaflma ve dayan›flma vak›flar›n›n vermifl oldu¤u paralar düzen partilerinin yerel seçimlere hangi zeminde girdiklerinin ve
halk› nas›l açl›kla terbiye etmeye çal›flt›klar›n›n aç›k bir göstergesidir.
Bat› cephesinde durmadan birbirlerinin yapm›fl oldu¤u pislikleri, yolsuzluklar›, yedikleri rüflvetleri, ortaya sererken
mesele Kürtler ve T. Kürdistan› olunca
iflin rengi bir hayli de¤iflmektedir. Seçimlerde baflar›l› olabilmek için deyim yerindeyse birbirinin gözünü oyanlar; T. Kürdistan›’nda bir bütün oluflturmaktalar. Bu
durum yani; hangi düzen partisinin Kürtler karfl›s›nda konumland›r›laca¤›, dönemsel olarak de¤iflmektedir. ‹çinde bulunulan siyasal konjonktüre bakt›¤›m›zda
faflist partiler ve sistem T. Kürdistan›’nda
AKP etraf›nda kenetlenmifltir. Devlet
tüm kurum ve kurulufllar›yla Kürt halk›n›n mücadelesini bofla ç›karmaya çal›flmaktad›r. Örne¤in Amed’de seçime kat›lan 12 siyasi parti varken sadece AKP,
seçime kat›l›yormufl gibi bir hava var. Yani Amed’de seçime iki parti kat›l›yor
AKP ve DTP.
D‹YARBEK‹R KALES‹NDEN
NOTLAR...
Amed’i almak istedi¤ini her f›rsatta
dile getiren Tayyip Erdo¤an “atom kar›nca” Kutbettin Arzu’yu Büyükflehir Belediye Baflkan aday› olarak göstermiflti.
Son genel seçimlerde % 43 oy alan AKP;
Amed konusunda
bir hayli iddial› oldu¤unu söylese de var
olan
gerçeklik,
AKP’nin iddialar›na
cevap niteli¤i tafl›yor. Araflt›rma flirketlerinin yapm›fl oldu¤u
anketler
AKP’nin Amed’de
hiçbir flans›n›n olmad›¤›n› ve bölgede de
büyük oy kayb› yaflayaca¤›n› çok aç›k bir
flekilde göstermifltir.
Birçok seçimde
oldu¤u gibi bu seçimde de faflist partiler,
seçimlere yönelik çeflitli usulsüzlükler
yapmaktan çekinmemektedir. Hele hele
de yer Amed olunca; yani Kürdistan’›n
kalbi ve dili olunca bu durum kaç›n›lmaz
oluyor. Edindi¤imiz bilgilere göre ‹çiflleri
Bakanl›¤› taraf›ndan, Sur Belediyesi’ne
ba¤l› mahallelere 2 binin üzerinde polis
seçimler için kaydettirilmifltir. Bu karar
yerel yöneticiler taraf›ndan de¤il; bizzat
‹çiflleri Bakanl›¤› taraf›ndan onaylanm›flt›r.
AKP’nin bölgedeki oylar›n› art›rmaya
yönelik açm›fl oldu¤u TRT 6 ise, bafllang›çta olumlu bir hava yaratt›ysa da Ah-
Belediyecilik anlay›fl› üzerine...
Yerel seçimlerde son kulvara girilmiflken, DTP’nin Mersin Büyükflehir,
Yeniflehir ve Mezitli Belediye Baflkan
Adaylar› ile görüflerek belediyecilik
üzerine görüfllerini ald›k.
- DTP’nin belediyecilik anlay›fl›
nedir?
Cihan Y›lmaz (DTP Yeniflehir Belediye Baflkan Aday›): Belediyecilik anlay›fl›m›z, daha önceki 10 y›ll›k prati¤imizle ortadad›r. Bu anlamda; kent meclisleri, gençlik meclisleri ve belediye
bünyesinde çal›flan kadrolu elemanlar›n
kendi içlerinde oluflturacaklar› meclisler
olacak. Tamamen fleffaf, kat›l›mc›, herkesin söz sahibi oldu¤u, ve dilini, kültürünü yaflad›¤› bir belediyecilik istiyoruz.
- Kad›nlara ve gençlere yönelik
projelerinizden bahsedebilir misiniz?
- Uygulam›fl oldu¤umuz % 40’l›k kad›n kotas› var, bu ileriki safhalarda %
50’ye tafl›nmal›d›r. Kad›na yönelik yap›lan istatistiklere göre; ev kad›n› statüsündeki insanlar›m›z›n daha çok fliddete
maruz kald›¤› ve ötekilefltirildi¤i gözlenmektedir. Bu anlamda özellikle ev kad›n›
statüsündeki kad›n arkadafllar›m›z için
Yeniflehir s›n›rlar› içerisinde evlerinin bir
odas›n› atölyeye çevirip, atölyede ürettiklerini belediye bünyesinde açaca¤›m›z
ma¤azalarda tüketime dönüfltürece¤iz.
Bu anlamda kad›n arkadafllar›m›z hem
sosyal hem ekonomik alanda daha çok
söz sahibi olacaklar.
Gençler için de gençlik meclisleri
kurma projemiz var. Belediyede herkes
kadar gençler de söz sahibi olacak.
Gençlik meclisini de kuraca¤›z. Gençleri
yönetime davet ediyoruz.
Bu anlamda istihdam s›k›nt›s› yaflayan
genç arkadafllar›m›z için önce; bir faaliyet alan›, el becerisi yoksa önce meslek
edindirme kurslar› açarak meslek sahibi
olmalar› yönünde çal›flma yapaca¤›z.
- Halk›n kendi kültürünü gelifltirmesine yard›mc› olma amaçl› projeleriniz var m›?
- Zaten biz çok yönlü, çok kültürlü
belediyecilik diyoruz. Herkesin kendi dilini, düflüncesini, cinsiyetini yaflad›¤› bir
kent olacak. Yeniflehir özgülünde düflü-
C
M
Y
K
nürsek Zazaca, Kurmancî, Arapça ve
Türkçe bir belediyecilik hizmeti verece¤imizi söyleyebiliriz.
ÇA⁄DAfi VE ÖZGÜR
KENTLER
- Belediyecilik anlay›fl›n›z› özetler
misiniz?
Alaaddin Erdo¤an (DTP Büyükflehir Belediye Baflkan Aday›): Anlay›fl›m›z; özerk ve özgür bir belediyecilik yaratmakt›r. Ça¤dafl ve özgür kentleri belediyemizle birlikte yarataca¤›z. Bizim
temel yönetme anlay›fl›m›z yerel demokrasiyi güçlendirmektir. Özgür kentler özerk yöneticilik gelifltirmektir. Özgür bir kenti, özgür bir yurttafl› yarata-
bilmektir.
- Kad›n ve gençlere yönelik projelerinizden bahsedebilir misiniz?
- Kad›n ve gençli¤i hem denetlenme
mekanizmas› konumuna getirmek, hem
de yönetme mekanizmas›n›n içine katmak amac›m›z.
- Gündemde olan Kentsel Dönüflüm Projesi hakk›nda ne düflünüyorsunuz?
- Mersin’de Türkiye’nin birçok metropol ilinde oldu¤u gibi çok ciddi ve
göçten kaynakl› bir konut sorunu var.
Fakat bu sorunu insanlar› 15-20 katl›
konutlara tafl›yarak çözemezsiniz. E¤er
o mahallede o yaflam dokusunu zedelerseniz, bu bizce her fleyden önce insan
met Türk’ün Meclis’te Kürtçe konuflmas› s›ras›nda TRT 3’ün yay›n› kesmesi
Kürtçe’ye tahammülsüzlü¤ün bir göstergesi olarak alg›land› ve AKP’nin maskesi
bir kez daha düflmüfl oldu.
Seçim çal›flmalar›n› açm›fl oldu¤u onlarca seçim bürosu arac›l›¤›yla yapan
DTP; ev ev gezip halk›n nabz›n› tutmakta, devletin ve AKP’nin bölgeye iliflkin
yapt›klar›n›n Kürtlerin iradesini k›rmaya
yönelik oldu¤u vurgusuyla, daha s›k› bir
birliktelik ça¤r›s› yap›yor. Belediye projelerinin de anlat›ld›¤› konuflmalar yap›lmakta, fikir al›flverifllerinde bulunulmaktad›r.
Biz de bu yerel seçimlerde yaflanan
sald›r›lar karfl›s›nda DTP’ye destek olmak
ve çal›flmalara aktif bir flekilde kat›lmak
istedi¤imizi DTP’li arkadafllara bildirdik.
DTP’liler de böylesi bir süreçte devrimci
dayan›flman›n gereklili¤ini ve önemini
vurgulayarak bundan memnun olacaklar›n› ifade ettiler. Bunun üzerine biz de bir
seçim çal›flmas›nda konumland›k ve çal›flmalara aktif bir flekilde kat›ld›k. Ev ziyaretlerine, afifl çal›flmalar›na, bildiri da¤›t›mlar›na ç›kmaya bafllad›k. Hem halk ile
olan sohbetlere müdahil olabildik hem de
DTP’li arkadafllarla süreç üzerine fikir
al›flveriflinde bulunup, tart›flma imkan›
sa¤lad›k. (Amed ‹K okurlar›)
haklar› ihlalidir. Bu sorun sadece daire
ve ev sahiplerinin sorunu olmaktan ç›km›fl, oradaki esnaf ve kira sahiplerini de
çok ciddi bir flekilde etkiler duruma
gelmifltir. Her fleyden önemli olan, orada yaflayan insanlar›n nas›l bir karar verece¤idir.
PROJELER‹M‹Z HER
KES‹ME YÖNEL‹K
- Siz kad›nlara ve gençlere yönelik
projelerinizden bahsedebilir misiniz?
- Hamet Hameto¤lu (DTP Mezitli Belediye Baflkan Aday›): Yaln›z kad›nlara ve gençlere yönelik de¤il herkesimden insanlara yönelik projelerimiz
vard›r. Yeter ki bugün halk bizi oraya
getirsin o projeleri halkla birlikte uygulamaya geçirece¤iz. (Mersin)
Kad›n adaylarla özgür kentlere
Uzun süredir hizmette ayr›m›n en
çok yafland›¤› yerlerden olan Mersin’in
Toroslar ilçesine DTP’nin Mersin’deki
kad›n Belediye Baflkan Aday› Filiz Y›lmaz talip oldu. 29 Mart yerel seçimlerinde DTP’den Toroslar Belediye Baflkan Aday› olan Filiz Y›lmaz, kentte kad›nlar›n yönetim kademelerinde daha
çok söz sahibi olmalar› için projeler gelifltireceklerini ve daha çok kad›nla daha
çok özgürlük ve demokrasi anlay›fl›n›
esas alacaklar›n› ifade ederek, ülkenin iç
bar›fl›n›n sa¤lanmas›na dönük çal›flma
yürüteceklerini söyledi.
Yaklafl›k 10 y›ld›r etnik, sosyal, siyasal ve dini yap›s› itibariyle yerel yönetimi alan MHP ve benzeri düzen partilerinin ayr›mc› hizmetine sahne olan Mersin’in Toroslar ilçesi DTP’den kad›n
aday›n› seçmeye haz›rlan›yor. ‹lçenin
ekonomik kaynaklar› ciddi düzeylerde
olmas›na ra¤men bir köy görüntüsünü
and›ran flehre kendi hak etti¤i konumu
kad›n eliyle kazand›racaklar›n› belirten
Y›lmaz, Mersin’in özellikle de Toroslar’›n birçok ilden çok yo¤un bir göç
alarak olufltu¤unu söyledi.
Toroslar gibi bir flehrin 21. yüz y›l-
da bu kadar geri bir konumda olmas›n›n
kabul edilmesine imkan olmad›¤›n›n alt›n› çizen Y›lmaz, göç ile buralara yerleflen insanlar›n yerel iktidarlar taraf›ndan
hep s›¤›nt› muamelesine maruz kald›¤›-
na ve buna paralel olarak sa¤l›k, sosyal,
kültürel ve ekonomik yard›mlar görmeyerek ayr›ma tabi tutulduklar›na dikkat
çekti ve flunlar› söyledi; “Tabi ki belediyecilik anlay›fl›m›z klasik belediyecilik
anlay›fl› de¤il. DTP olarak kat›l›mc›, demokratik, fleffaf bir anlay›flla halk›m›za
geliyoruz. Yapt›¤›m›z tüm çal›flmalar›
halk›m›zla paylafl›p ortak kararlara tüm
iradeyi ortak ederek meclis yönetimini
oluflturaca¤›z. Çok güzel fleyler yapaca¤›m›za inan›yorum, bu konuda da kendime güveniyorum. Güvendi¤im için de
aday›m, Toroslar’› alaca¤›z diyorum.”
Kad›nlar›n, gençlerin, yafll›lar›n, çocuklar›n, engelli yurttafllar›n, kendini ifade edecekleri bir
alan›n olmad›¤›n› ve bütün bunlar›n seçimlerde dile getirildi¤ini
belirten Y›lmaz, sözlerini flöyle
sürdürdü; “Bu konuda ilk iflim bu
alanlar› de¤ifltirip dönüfltürmek,
kad›na gençli¤e yönelik özelikle
kad›n›n kendisini ifade edebilece¤i mesleki kurslar, e¤itim kurslar›
açmak olacak. Dan›flma merkezleri, meclisler, hukuk merkezi,
mesleki merkezler, sosyal merkezler gibi birçok hizmet merkezi oluflturarak günlük çözüm oluflturaca¤›z.
Mahalle meclislerimiz, kent meclislerimiz, bizim karar mekanizmalar›m›z olacak, ortak karar alaca¤›z, ortak uygulayaca¤›z. Halk›n karar gücünü esas alan
bir yönetim ve bir modelle geliyoruz.”
(Mersin)
❑ Ben de¤il, biz olursak bu
durumu de¤ifltirebiliriz.
Ankara Mamak Belediyesi’ne ba¤l› fiahintepe Mahallesi
muhtar aday› Ali Gökgöz mahallenin sorunlar›n› birlikte
çözmek için alternatif bir yerel yönetim anlay›fl› sunuyor.
Mahallenin birçok sorununa ve çözüm önerilerine de¤inen Gökgöz tek çözüm yolumuz birleflmekten ve toplumsal
bir güç olmam›zdan geçiyor. Ayr›ca bir sistem sorunu olan
yozlaflmaya, çeteleflmeye ve daha birçok soruna karfl› çözümün alternatif halk kültürü oldu¤unu ve seçimlerden baflar›yla ç›kmas› halinde bu bak›fl aç›s› etraf›nda sorunlara çözüm arayaca¤›n› dile getiriyor.
Bizler de Partizan olarak Ali Gökgöz’ü çal›flmalar›nda
destekliyor ve fiahintepe Mahallesi halk›n› 29 Mart’ta kendi
mahallelerini kendileri yönetmeleri için Ali Gökgöz’ü desteklemeye ça¤›r›yoruz. (Ankara Partizan okurlar›)
❑ Bahçelievler’de seçim
sürecinde yaflanan pratikler
Bahçelievler Hürriyet Mahallesi Cuma Pazar›’nda Ayfle
Yeter’in, DTP, ESP, Partizan ve Köz’ün kat›l›m›yla gerçeklefltirdi¤imiz Pazar çal›flmas› halk›n olumlu tepkileriyle karfl›land›. Daha sonraki günlerde Yenibosna Pazar Pazar›’na yaklafl›k 30 kiflilik bir grupla sesli ajitasyon ve propaganda eflli¤inde Yeter’in ziyaret gerçeklefltirildi. Bunun ard›ndan Yeter esnaf ziyaretlerine bafllad›. ‹lk olarak Mahmutbey Caddesi’nde konvoy eflli¤inde yaklafl›k 60 kiflinin kat›ld›¤› esnaf
gezisine Partizan olarak bizler flapka ve önlüklüklerimizle
kat›l›m sa¤land›k. Mahmutbey Caddesi’nde de sesli anons
eflli¤inde çal›flmalar yap›l›rken çal›flma olumlu yönde sonuçland›. Ayfle Yeter ard›ndan Çavuflpafla Caddesi, Pazar Pazar› Caddesi, Çaml›k Caddesi ve fiirinevler Caddesi esnaf ziyaretlerini de gerçeklefltirdi.
Bahçelievler’de seçim bürolar›n›n say›s› yediye ulaflt›.
Geçti¤imiz hafta içerisinde son üç büronun aç›l›fl› gerçekleflti. ‹lk olarak Hürriyet Mahallesi’nde seçim bürosu aç›l›fl›nda
Bahçelievler DTP ‹lçe Baflkan› Latif Tabar bir konuflma
yapt›. Ard›ndan Bahçelievler Belediye Baflkan aday› Ayfle
Yeter konufltu. Aç›l›fl coflkuyla sürerken polis güvenli¤i ve
yolun kapat›lmas›n› bahane ederek müdahale etme tehdidinde bulunarak aç›l›fl›m›z›n gergin geçmesine neden oldu. Ama
aç›l›fl müzik dinletisi ile sona erdi.
Bahçelievler Kocasinan ve Pazar Pazar› seçim bürolar›m›z da Latif Tabar’›n konuflmas› ve müzik dinletileriyle
aç›ld›. ‹ki seçim büromuzun aç›l›fl›nda da halk yan›m›zdayd›.
Ayr›ca DTP, ESP, Tektil-Sen, Partizan ve YDG’lilerin kat›l›m›yla bir halk flöleni gerçekleflti.
❑ Bahçelievler’de seçim
çal›flmalar›ndan
15 Mart günü Baflakflehir Seçim Bürosu aç›l›fl› yap›ld›.
Konvoya kat›lacak bir arac› Partizan flamalar›yla süslenerek
bizler de aç›l›fla gittik. Havaalan›nda DTP Efl Baflkan› Ahmet
Türk’ün Atatürk Hava Liman’›nda karfl›land› ve ard›ndan Baflakflehir’e hareket edildi. Büro aç›l›fl› 8000’in üzerinde kiflinin kat›l›m›yla miting havas›na dönüfltü. Aç›l›flta ilk olarak kat›l›mc›lar›n tan›t›m› yap›ld›. Aç›l›flta halk ‹brahim Kaypakkaya
flamalar›na yo¤un ilgi gösterirken sloganlar coflkuyla at›ld›.
Aç›l›flta Ahmet Türk’ün yan›s›ra, DTP Milletvekili Sabahat
Tuncel, DTP Batman Milletvekili Bengi Y›ld›z, DTP ‹stanbul
Büyükflehir Belediye Baflkan aday› Ak›n Birdal ve Esenyurt
DTP Belediye Baflkan aday› Tuncer Bak›rhan kat›ld›.
ESENYURT M‹T‹NG‹
Baflakflehir seçim bürosunun aç›l›fl›ndan sonra konvoylar
halinde Esenyurt’taki mitinge kat›l›m sa¤land›. Mitinge kat›l›m 20.000 kiflinin üzerindeydi. Mitingin yap›ld›¤› Ziya Gökalp Mahallesi’nde trafik kilitlendi. Bir konuflma yapan Ahmet Türk, “17 bin faili meçhul yafland›. 15 A¤ustos’larda, 15
fiubat’larda, 4 Nisan’larda Kürt kad›nlar› ve analar kurflunlan›rken, Davos’un fatihi neredeydi?” dedi.
(So¤anl› Partizan)

Benzer belgeler