Ekli dosyayı indirmek için tıklayınız.

Transkript

Ekli dosyayı indirmek için tıklayınız.
Hüseyin Fadlallah’›n Ard›ndan
Hizbullah ve Lübnan fiiileri
Aygül MURAN*
Lübnan ve Ortadoğu’nun en önemli Şii ve Lübnan Hizbullah’ının dini lideri olan Hüseyin
Fadlullah 4 Temmuz 2010’da hayatını kaybetti. Fadlallah 1935 yılında Irak’ın Necef şehrinde
doğmuştur. Necef’te İslami İlimleri okudu ve 1966 yılında Lübnan’a yerleşti. El-Hikme adındaki dergiyi yayınladı. Neba’daki Şer’i Enstitü’de dersler verdi. Kendi ideolojisi ile örtüştüğü tabanını oluşturdu. Halkı arasında bir idol olan ve kurduğu okul, hastane ve yetimhaneler ile büyük destek kazanan Fadlallah, birçok Lübnanlı için asla yeri doldurulamayacak biri haline gelmişti.1 Fadlallah İslam birliğini savunan, ABD ile İsrail politikalarına şiddetle karşı çıkan ama
bir o kadar da Lübnan’da ulusal birliğin ve beraberliğin olması gerektiğini savunan ve bu düşünceleriyle de Hizbullah’ın perde arkasındaki yumuşak gücü olarak gösterilen, özellikle Lübnan
Şiilerinin yükselişinde önemli rol oynamış bir dini liderdi. Direnişçi bir ruha sahip olmasıyla
birlikte Fadlallah aynı zamanda İslam düşüncesinin çağımızdaki en önemli simalarındandı.
Fadlallah’ın Hizbullah’ın İdeolojisindeki Yeri
Hizbullah’ın kurucularından ve Lübnan’ın önde gelen din alimlerinden biri olarak gösterilen
Hüseyin Fadlallah’ın geçtiğimiz günlerde hayatını kaybetmesi üzerine gözler Lübnan’da İsrail’e
karşı mücadele veren Hizbullah’a ve her defasında Hizbullah’ı savunan Lübnan parlamentosuna
çevrildi. Nasrallah, Hizbullah adına yaptığı açıklamada davalarından vazgeçmeyeceklerini artık
bu davada adanmış bir kişinin var olduğunu ve ona verdikleri sözden asla dönmeyeceklerini ifade etti. Fadlallah’ı öven mesajlar sadece Hizbullah tarafına ait değildi. Beklendiği gibi Lübnan’daki siyasetçiler ve İran’dan da taziye mesajları ardı ardına geldi. Lübnan Parlamentosu
Başkanı Nebih Berri gönderdiği mesajda Fadlallah’ı öven ifadeleri defalarca kullandı. Bununla
beraber başsağlığını Lübnan Cumhurbaşkanı Mişel Süleyman ile paylaşan İran Cumhurbaşkanı
Ahmedinejad Lübnan’ın ulusal birliğinde önemli bir rol oynadığını belirttiği Fadlallah için “direnişin örnek kişisi” ifadelerini kullandı.
Lübnan’da Hıristiyan Maruniler ve Sünni Müslümanlardan sonra Şiiler üçüncü sıradaki dini
ve etnik gruptur. Şiiler gelir düzeyi,yaşam standardı ve eğitim seviyesi en düşük toplum kesimini oluşturuyordu. Bu sosyal altta olma durumu devam ettiği halde, hızlı nüfus artışı sebebiyle
1980’lerde nüfusça cemaatlerin önüne geçmişlerdir. Lübnan iç savaş süresince bilenmişler, radikalize olmuşlardı. Hizbullah’ın, kuruluş yılı olan 1983’ten bu yana İsrail’e karşı yürüttüğü direniş, Lübnan’ın Şii nüfusu içindeki desteğinin artmasında büyük rol oynamıştır. Direniş hareketi, Şii toplumunun kendi içindeki bütünleşmesini teşvik etmiş ve bu durum Hizbullah’a daha
güçlü destek verilmesine ve örgütün kapasitesinin gelişmesine hizmet etmiştir. Bu gerçekleşirken örgütün en önemli fikir babalığını Fadlallah gerçekleştirmişti. Dini liderlerin eserleri örgüt
ideolojisinde başyapıt olarak değerlendirilmiştir.
*
1
21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü Ortadoğu Araştırmaları Merkezi Lübnan, Ürdün, İsrail uzmanı
http://www.hurriyet.com.tr/planet/15228799.asp?gid=286
Ağustos ’10 • Sayı: 20
21. YÜZYIL
[63]
Aygül Muran
Her ne kadar Fadlallah, Humeyni’nin velayet el-fakih2 unvanını reddetse ve bu öğretiye sert
bir şekilde karşı çıksa ve sürekli olarak İran’ın dini otoritesine itiraz edip yanlış olduğunu savunsa da hatta Hizbullah’ın ruhani lideri olmadığını belirtse de yazılarının ve düşüncelerinin özellikle en önemli iki kitabı olan ve Lübnan’daki El-halaü’l-İslamiyye’nin büyük amaçlarını ve hedeflerini dayandırdığı El-İslam ve Mantık El-Kuvva (1976) ve El-Hareke El-İslamiyye’nin
(1984) Hizbullah’ın ideolojisini ve düşüncesini etkilemediği söylenemez.
Fadlallah El-Hareke El-İslamiyye’de kendisine göre idealist ve İslam devletinde ve genel
olarak toplumda kök salmamış olan mutlak velaye’nin tersine ümmetin kendi kendisini yönetmesini savunur. Kitapta ideolojik kavramlar büyük bir olasılıkla İslamiyete dayandırıldığından
yayımlandıktan on yıl sonra İslami hareketin referans sistemi haline geldi.Böylece Hizbullah, bu
ortak İslam kimliğini rehber ve temel uygulama ilkeleri gibi gördü ve bu kimlikle özdeşleşti.3
Fadlallah, başlıca siyasi eseri ‘İslam ve Gücün Mantığı’ (İslam and Logic of Force, Mayıs 1976)
adlı kitabının son paragraflarında, eserinin Hizbullah gibi bir örgütün kurulması için bir temel
oluşturması ümidini vurguluyordu.
Fadlallah, hayatı boyunca yüzyıllarca pasif kalan Şii Müslümanların siyasete katılması ve milisler oluşturması gerektiği görüşünü savundu. Şii lider, İsrail ve müttefiklerinin ileri teknoloji
silahlar kullanmasına misilleme olarak İslam’ın her türlü silaha izin verdiğini savundu.4 Fadlal2
3
4
[64]
İran Devrimi’nde toplumu Humeyni’nin peşinden sürükleten ana güdüleyici, İran İslam Cumhuriyeti’nin temel
taşı olmuştur; bu ilke, devletin ve halkın nefes borusudur. Velayet-i fakih’e duyulan inanç, toplumu rasyonel ve irrasyonel, bilinçli ve bilinçdışı biçimlerde çok derinden kuşatmış olup İran halkının tüm siyasal ve dinsel tasavvurlarını etkilemektedir. İran’daki mevcut sisteme muhalif olanların da yıkmaya çalıştıkları asıl nokta, velayet-i fakih
ilkesidir.
Alagha ,J.,Hizbullah, İstanbul, 2007, s.102.
http://www.ensonhaber.com/ortadoguyu-yasa-bogan-olum.html (05.07.2010).
21. YÜZYIL
Ağustos ’10 • Sayı: 20
Hüseyin Fadlallah’›n Ard›ndan Hizbullah ve Lübnan fiiileri
lah’ın hükümleri, halkın en yüksek dini otoriteden duymak istediği türden sözlerdi. Görüşlerine
büyük değer verilen Fadlallah, ABD’nin politikalarını eleştirmiş, Irak ve Afganistan işgallerini
kınamış, İslam’ın öğretilerine göre hareket etmediğini düşündüğü Usame bin Ladin’e de tepki
göstermişti. Fadllallah, ABD’ye yönelik eleştirilerine rağmen, 3 bin kişinin öldüğü 11 Eylül saldırılarını da kınamıştı. Şii lider, 11 Eylül’de Dünya Ticaret Merkezi’ne çarpan uçakları kullanan
militanların şehit olmadıklarını, “sadece intihar ettiklerini” söylemişti.
Fadlallah’ın özellikle üzerinde durduğu ve bunu da Lübnan’da uygulama arzusunda olduğunu ifade ettiği diğer nokta ise mezhep savaşlarıydı. Özellikle Irak savaşından sonra daha fazla
baş gösteren Şii-Sünni çatışmalarına atıfta bulunarak tüm alimleri sorumlu tutmuştur. Bahreyn
El-Vasat gazetesinde 2006 Lübnan savaşını değerlendiren
Fadlallah mezheplerle ilgili olarak en ünlü açıklamasını yapGörüfllerine büyük
mıştır:
de¤er verilen Fadlallah,
“Irak’ta mezhep savaşı engellenmeli. Tarih boyunca
ABD’nin politikalar›n›
Sünni ve Şiiler arasında mezhep fitnesi yaşamayan Irak’tayelefltirmifl, Irak ve
sa bir yandan tekfirci çevreler diğer yandan işgal güçleri
Afganistan iflgallerini
halkın birbirine düşmanlaşması ve işgalin başarısı için çalışıyor. Gerçek trajedi insanların kimliklerine göre öldürülk›nam›fl, ‹slam’›n
mesidir. Bu durum İslam kültürünü diriltmeye çalışan bizleö¤retilerine göre hareket
rin yenilgisini getirecek. Bu yüzden sorumluluğu Sünni ve
etmedi¤ini düflündü¤ü
Şii alimlerde buluyorum. Alimler düşmanlığa son vermek ve
Usame bin Ladin’e de
işgalin Irak’taki Müslümanlar arasında uçurum oluşturma
hedefini gerçekleştirmesinin önüne geçmek için harekete
tepki göstermiflti.
geçmeli.”
Tüm bu düşünceleri onun Hizbullah’ın arkasındaki beyin olduğu gerçeğini ortaya koymaktadır. Çünkü Hizbullah diğer Şii milislerin haricinde Lübnan’daki tüm grupların ülke çıkarları
doğrultusunda ortak hareket edilmesi gerektiğini savunmaktadır. Lübnan Direniş Tugayları’nı işte bu ortak hareket etmeye örnek gösterebiliriz. Hasan Nasrallah, Lübnanlı Hıristiyanlardan kardeşlerimiz diye bahsetmekte ve birlikte kardeşçe yaşayabileceklerini her fırsatta dile
getirmektedir. Hatta Nasrallah döneminde Hizbullah’ın bünyesinde birçok Hıristiyan da bulunmaktadır. Lübnan Direniş Tugayları’nın kurulmasında da sadece Müslümanların değil diğer
grupların da Lübnan için mücadelesinin gerektiği düşüncesi etkin olmuştur. Ancak Hizbullah’ın
kesin bir amacı var ki o da İsrail işgali bitene kadar direnişe devam etmektir.
Fadlallah’ın Ardından
Peki Fadlallah’tan sonra Lübnan’da gidişat Şiilerin aleyhine mi olacak? Yoksa mazlum psikolojisi ile direnişin örnek kişisine verilmiş söz ile daha güçlenen bir Şii hareketini mi izleyeceğiz? Şeyh Muhammed Hüseyin Fadlallah, Hizbullah’ın asıl kurucusu (ruhani lideri) olarak görülüyordu. Güneydeki Şii saflarında yaptığı davet çalışmalarının 1982’de sahneye çıkan ve
1985’te resmen ilan edilen Hizbullah’a gösterilen sevginin hız kazanmasında büyük etkisi oldu.
Fadlallah Lübnan’daki Şii algısının yıkılmasında hiç şüphesiz çok büyük rol oynadı. Birçok kez
suikasta uğradı –bunlardan en çok ses getireni Mart 1985’teki bir suikast eylemi idi. Bomba yüklü bir araç evinin yakınlarında patlatıldı ve Fadlallah bu suikasttan kurtuldu. Çünkü Cuma namazından dönen başka bir aracı Fadlallah’ın aracına benzeterek bombayı patlatmışlardı. Bu olayda
80 kişi hayatını kaybetmişti- ama bu durum onun geri planda kalmasına değil halkın gözünde daha fazla yükselmesine neden oldu.
Fadlallah’ın cenaze töreninde Şiiler ile birlikte yürüyen Sünniler ve Hıristiyanlar gösteriyor-
Ağustos ’10 • Sayı: 20
21. YÜZYIL
[65]
Aygül Muran
du ki o sadece bir dini otorite değil aynı zamanda ulusal bütünlüğü simgeleyen bir liderdi. Özellikle 2009 seçiminden bu yana etnik ve dini farklılıklara rağmen cenaze töreni ulusal bütünlüğü
her defasında belirten hükümetin izlediği politikanın bir portresiydi.Hariri suikastı sonrasında ellerinde Lübnan bayrakları ile gördüğümüz o kitle bu sefer daha çok renklenmiş ve siyasi lider
için değil bir dini lider için birleşmişti.
İç savaştan bu yana Şiiler Lübnan’da siyasi, ekonomik ve sosyal açıdan her zaman geri planda kalmış grubu oluşturuyordu. 1985 yılı ve sonrasında Hizbullah ile net bir şekilde başlayan
ilerleme Şiileri özellikle siyaset sahnesinde daha güvenilir bir yere taşımıştır. Artık Lübnan için
alınan kararlarda Şiilerin varlığı her daim göz önünde bulundurulmaya başlanmıştı. Şiiler Lübnan’da istediklerini almış ve zaferlerine yaklaşmış durumdalar. İsrail ile olan problemlerinde yakın bir zamana kadar yalnız olan örgütde artık parlamento desteği ile etkinliğini daha da ağırlaştırmıştır. Böyle bir resimde bizlere Fadlallah’ın ölümünün Hizbullah’ın davasında bir aksaklık
oluşturmayacağını ve Şiilerin eski konumlarına dönmelerinin zor olacağını göstermektedir. Aksine İsrail daha çok hırslanan ve artık liderlerine sözü olan bir örgüt ile karşı karşıya olacaktır.
2006 Lübnan savaşındaki yenilginin intikamını almak için Lübnan’a tekrar saldırma planı içinde
olan Tel Aviv –ki BM Genel Sekreteri Ban Ki-mun, İsrail-Lübnan ilişkilerinde son dönemde
yükselen gerilimin iki ülke arasında yeni bir savaşa yol açabileceği uyarısında bulunmuştu- bu
sefer maneviyatı daha güçlü gerilla gruplarıyla karşılaşacaktır. Çünkü Fadlallah siyasi ve askeri
lider değil dini liderdi.
Nasrallah, Fadlallah’ın Yerini Doldurabilecek mi?
Hizbullah’ın ilk genel sekreteri El Tufeyli’dir. Ancak El Tufeyli Lübnan hükümetine karşı
[66]
21. YÜZYIL
Ağustos ’10 • Sayı: 20
Hüseyin Fadlallah’›n Ard›ndan Hizbullah ve Lübnan fiiileri
tek taraflı sivil isyan etmesi sonrası istifaya zorlandı. Göreve Şeyh Abbas Musevi geldi ancak dokuz aydan fazla kalamadı. İsrail 1992’de Musevi’ye suikast düzenledi ve Hizbullah’ın genel sekreterliği görevine Hasan Nasrallah getirildi. 1960 yılında doğan Seyyid Hasan Nasrallah,1978’de
EMEL hareketindeki siyasi faaliyetlere katıldı ve EMEL hareketinin Bekaa bölgesindeki siyasi
sorumlusu oldu.5 Tufeyli’den sonra örgütün genel sekreterliğine seçilen Abbas Musevi’nin İsrail tarafından öldürülmesinden sonra Hasan Nasrallah, İran’ın da icazetiyle Hizbullah’ın üçüncü
lideri seçildi. 1992’deki genel kurulda örgütün başına gelen Nasrallah, tıpkı diğer iki liderin yaptığı gibi Hizbullah’ın çizgisinde değişiklik olmayacağını bildirdi ve İran ile gönül bağlarının devam edeceğini duyurdu. Tufeyli ve Musevi ile aynı ekolden gelen radikal bir Şii mollasıydı. Aynı zamanda Fadlallah’ın en gözde öğrencilerinden birisi idi. Örgütün Güney Lübnan’daki Baalbek ve Bekaa bölgelerinde tutunması ve örgütlenmesinde büyük emeği geçen Nasrallah, bugün
kendine direk bağlı 3 binden fazla savaşçının(mücahidin) sahip olduğu bir örgütün başında bulunmaktadır.
Fadlallah gerek savafl
Genel sekreter Nasrallah’ın sert açıklamalarının ardıngerek kriz dönemlerinde
dan daha yumuşak ve geçerli üslup kullanan Fadlallah’ın
olsun her zaman
Şiiler ve İsrail karşıtı tüm halk için itibarı yüksekti. ManeNasrallah’›n sert üslubunun
vi lidersiz yola devam edecek olan Hizbullah’ın, hem restoparlay›c›s› olmufltur.
mi hem de manevi liderleri olarak Nasrallah’ı kabul etmeNasrallah babadan o¤ula
leri bu noktada biraz zor gibi görünebilir. Fadlallah Hizbullah’ın kurucu liderlerinden biri olması sebebiyle itibar
geçen miras gibi
gösterilen ve manevi lider olarak adlandırılan kişisiydi.
Hizbullah’›n tek
Ölümünün ardından yerinin doldurulmasının mümkün olvazgeçilmez lideri
madığı açıktır. Tıpkı Hizbullah’ın tabi olduğu Şia mezhebinolacakt›r.
de 12 imam inancında olduğu gibi Fadlallah burada kayıp
imam misali yerine kimsenin geçemeyeceği ama Şiilerin bir o kadar yıllar geçmesine rağmen
ideolojisi ve davasıyla her zaman sahipleneceği lider olarak kalmaya devam edecektir. Hamas’ta yıllarca Filistin davasında mücadele veren manevi lider olarak bilinen ve birçok kez
İsrail tarafından suikasta uğrayan Şeyh Ahmet Yasin gibi Hizbullah içinde Fadlallah aynı liderlik vasfıyla yıllarca Hizbullah’ın maneviyatında yer alacaktır.
Hizbullah Genel Sekreteri Hasan Nasrallah’ın büyük oğlu Seyyid Hadi İsrail’in gerçekleştirdiği bir operasyonda öldürülmüştü. Lübnan tarihinde gerek iç savaş döneminde gerekse İsrail
işgaline karşı yürütülen savaş sırasında, siyasi veya milis grupların liderlerinden birisinin oğlunun savaş meydanında öldürüldüğü görülmemişti. Bu olay Lübnan’daki toplumsal kesimlerde
Hizbullah Genel Sekreterine yönelik duygusal bağın ve ona karşı duyulan saygı ve hayranlığın
artmasına sebep oldu. Hangi dinden veya mezhepten olursa olsun tüm Lübnan halkı bu olayın
etkisi altında kalmıştı. Lübnan siyasi liderleri birbiri ardına Hasan Nasrallah’a taziye ziyaretinde
bulundular. Bu taziyeler Lübnan’la sınırlı kalmadı. Dönemin Suudi Arabistan Veliahdı Emir Abdullah gibi devlet adamları dahi ilk kez Hizbullah Genel Sekreterine bir başsağlığı mesajı göndermişti. Bu olayla başlayan halkın Nasrallah sevgisi İsrail’e karşı başarılar devam ettikçe daha
da artmıştı.
Bununla birlikte Nasrallah’ın kendine özgün üslubu ve özellikle savaş esnasındaki açıklamalarındaki kendinden emin tavrı sadece Hizbullah taraftarlarının değil tüm İsrail ve ABD karşıtlarının da hayranlığını kazanmıştır. İsrail Askeri İstihbaratı içindeki üst düzey bir subay tarafından
hazırlanan akademik bir araştırmanın sonucunda otuz yıldan beri konuşmalarıyla Yahudileri etkileyen ilk ve tek liderin Seyyid Hasan Nasrallah olduğu ortaya çıktı. Fadlallah gerek savaş gerek kriz dönemlerinde olsun her zaman Nasrallah’ın sert üslubunun toparlayıcısı olmuştur.Hiçbir zaman Nasrallah’ı eleştirmemiş ve onu iyi bir öğrencisi olarak anlatmıştır. Aralarındaki güç5
Boran,Y.,Lübnan’daki İran Hizbullah,İstanbul,2007,s.208.
Ağustos ’10 • Sayı: 20
21. YÜZYIL
[67]
Aygül Muran
lü diyalog ve saygı onları halkın nezdinde karşı karşıya getirecek bir açık olmasını engellemiştir.
Bu durum Fadlallah’ın ölümünden sonra da devam edecektir ve artık Nasrallah babadan oğula
geçen miras gibi Hizbullah’ın tek vazgeçilmez lideri olacaktır.
Lübnan, tarihinden kaynaklanan yapısı ile zor bir ülkedir. Siyasette olgularla yola çıkılıp önceden tahminde bulunmak neredeyse imkansız gibidir. Hariri suikastının tek sorumlusu gösterilen ki ardından baskılar sonucu askerlerini çekmek zorunda kalmıştı- Suriye ile Lübnan arasındaki ilişkiler bitti denildikten sonra aksine tarihlerinde hiç olmadığı şekilde diplomatik ilişkilerini başlatıp devam ettirmektedirler. Aynı durumu yeri doldurulamaz diyebileceğimiz Fadlallah
için de geçerli olmaktadır. İsrail 2006’daki saldırısında yaptığı hataları yinelerse Fadlallah olmadan da Nasrallah’lı Hizbullah’ın gücü konuşulmaya başlanacak aksi gerçekleşirse tüm sorumluluk Nasrallah’a kalacaktır.
21. YÜZYIL
[68]
21. YÜZYIL
Ağustos ’10 • Sayı: 20

Benzer belgeler

EHLi SÜNNET GRUBU

EHLi SÜNNET GRUBU doğrultusunda ortak hareket edilmesi gerektiğini savunmaktadır. Lübnan Direniş Tugayları’nı işte bu ortak hareket etmeye örnek gösterebiliriz. Hasan Nasrallah, Lübnanlı Hıristiyanlardan kardeşlerim...

Detaylı