toplumsal sınıf, dil yapısı ve okul başarısı

Transkript

toplumsal sınıf, dil yapısı ve okul başarısı
Eşitlik bağlamında ele alındığında eğitimde fırsat ve olanak eşitliğini sağlamaya yöneltilmiş
TOPLUMSAL SINIF, DİL YAPISI
VE OKUL BAŞARISI
olan bu eğitim politikaları, Türkiye eğitim sistemini eşitsizlik üreten bir döngüye sokmuş­
tur. Eşitliği gündemden çıkarmayan ama koşullarda eşitlik çerçevesinde bile gittikçe eşit­
likten uzaklaşmaya yol açan, bir anlamda Sisyphosçu politikalara koşullanmanın Türki­
ye’ye pahalıya mal olduğu açıktır. Eğitim haklarına ilişkin tutarlı ve ilkeli bir yaklaşım ge­
liştirilmemiş olması, demokrasinin tüm kıırum ve kurallarının yerleşmemesinin bir sonucu
Tahsin Yılmaz
olduğu kadar bir nedeni olarak da görülebilir.
Eğitimsel eşitlik kavramına yeni bir içerik kazandırmanın gereklerinden biri, yeni bir yurt­
taş ve hak tanımlamasına gitmektir. Bu tanımlamalar, çağdaş demokrasinin olmazsa olmaz
derecede önem taşıyan bileşenleri olan çoğulculuk ve çokkültürlültik tartışmaları ışığında
yapılabilir. Çoğulculuk, bireysel ya da topluluksa! farklılıklara basit bir siyasal onay veril­
mesini (ki ülkemizde henüz bu noktaya gelindiğini söylemek bile güçtür) değil, bu tanı­
manın yol açtığı yükümlülüklerin yerine getirilmesini gerektirir.
Türkiye’de eğitim sürecinden beklenen, tektipleştirici, bütünleştirici, indirgeyici ve birlik­
çi bir toplumsallaştırma sürecini gerçekleştirmek olmuştur. Bunun yanında, eğitim için ay­
rılan kaynaklar, ekonomik sürecin işletilebilmesi için yeterli olacak “ nitelikli insangüciinün” yetiştirilmesine yönlendirilmiş, ayrıcalıksız kesimlerin eğitim olanaklarının artırılma­
Konuya bir örnekle girmekte yarar var. Birkaç yıl önce Adana okullarından birinde Ayşe
Öğretmen, çıraklık eğitimi öğrencilerine yazılı sınavda şu soruyu soruyor: “ İhtiyaç nedir?
Açıklayınız.” Kırsal kesim ve gecekondu kökenli öğrencilerin neredeyse tamamına yakını
bu soruyu şu biçimde açıklıyor: “ Otobüslerde verilen molaya ihtiyaç denir.”
Bu yanıt karşısında bazılarımızın yüzünde şaşırmayı ve küçümsemeyi ifade eden bir
gülümseme belirebilir. Oysa bir kişinin zihinsel gelişimi, bu arada anadilinin düzeyi, içinde
yer aldığı üretim, dolaşım, paylaşım ve tüketim alanlarının gelişim düzeyi ile bire bir
örtiişmektedir.
sı, fetişleştirilmiş “kalkınma hedefleri”yle çelişmiştir.
Bu olguyu İsmail Hakkı Tonguç’un şu saptaması güçlendirmektedir: “ ...köylü, düşünen
Yasa önünde biçimsel eşitlik öngören Sisyphian politikalara olan koşullanma, eğitimsel
insandan ziyade, duyan insandır. Zaten onun tefekkür ufku da dardır. Düşünmenin ve
eşitliğin gerçek bağlamında tartışılmasını güçleştiren, var olan eşitsizliklerin gerçek boyut­
düşündüğünü anlatmanın yegâne vasıtası olan lisanı, yazı dili ile mukayese edilince birçok
larıyla kavranmasını engelleyen önemli bir etkendir. Türkiye’de eğitimsel eşitlik düşünce­
bakımlardan ayrı ve kendine mahsus bir dil haline gelmiştir. Köylü, mücerret mefhumları
sine açılım kazandırılabilmesi ve politikaların buna göre yönlcndirilebilmesi, yurttaşlarda
kolayca ifade edemez. Onları hikâyeler, gülünç fıkralar, teşbihli konuşmalarla anlatır.
güçlü bir hak söyleminin yaratılmasına ve egemen kılınmasına bağlıdır.
O, her şeyi münferit olarak... duyar. Her şeyi ferdileştirir, şahsiyetleştirir. Bunları bilerek
muayyen bir maksatla ve şuurlu olarak da yapmaz. Öyle yapmaya mecbur kaldığı için
yapar. O, bir hadiseyi de külli bir şekilde kavrayamaz. Hadise kısımlara ayrıldığı zaman bile
o, bunun her kısmını bir ünite olarak ele alır; aslı ile birleştirmeyi, terkip yapmayı bilmez.
ziyade, hayatın onlara empoze ettiği telâkkilerdir.” 1
75 yıllık Cumhuriyet’in temelinde bulunan egemen anlayış, toplumsal sınıf olgusuna
1. Tonguç, İ. H., Eğitim
şiddetle karşı çıktı; bu nedenle anadilin farklı toplumsal sınıflarda farklı yapılandığını
Yoluyla Canlandırılacak
Köy, Remzi Kitabevi,
Köylüler işte bu vasıflarla mücehhez olarak ve farkına varmaksızın muayyen hayat
göremedi ya da görmek istemedi; bu konuda ciddi bilimsel araştırmalar yapılmasını
İstanbul, 1947, s. 72.
sağlayamadı. Fasulyenin gaz yapıcı özelliği üzerine yapılan araştırmalar finanse edilirken,
2. Susan, M. E.-Miller,
bu yaşamsal konu görmezlikten gelindi.
W. R., "Language
Development",
Oysa yapılan bilimsel araşırmalara göre çocuk, doğumundan itibaren kendisiyle dilsel
Readings in the
Sociology o f Language,
etkileşim içinde olan ana babasının ve yakın çevresinin kullandığı dilin, fonetik*,
Fischman, J. A. (der.),
morfolojik*, sentaktik* ve semantik* özelliklerini 4. yaşın sonuna kadar öğrenmekte; bu
Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi
* Semantik:
A nlam bilim . Dili,
sözcükleri anlam
yönünden
karşılaştırmalı olarak ve
b u anlamların zaman
içindeki değişim ve
g elişim lerini göz
önünde tutarak
inceleyen b ilim dalı.
* M o rfo lo ji: Yapıbilim.
Sözcüklerin kök, gövde
ve eklerinin yapısını,
türem e yollarını, çekim
biçim lerini ko n u alan
dilb ilg isi dalı.
telâkkisine sahip olurlar. Onların hayat telâkkileri şuurlu bir mesainin neticeleri olmaktan
L Işıl Ünal, Prof. Dr. - Seçkin Özsoy, Araştırma Görevlisi
* Fonetik: Ses bilgisi.
* Sentaktik: B ir tüm ceyi
oluşturacak sözcüklerin
he r b irin in ötekilere
göre nerelerde y e r
alacağını ve b irb irin e ne
biçim de bağlanacağını
gösteren sözcükleri ve
sözcük tü rle rin i
inceleyen dilb ilg isi kolu.
Paris, Mouton 1970,
s. 83.
yaştan sonra anadili kullanma, edinilen dilin yapısal özellikleri temelinde adeta
3. Bernstein, B., "Sozio-
otomatikleşmektedir.2 Bu yaştan sonra yapılan tüm zihinsel etkinlikler, daha önce
Kulturelle
kazanılmış dil yapısı çerçevesinde cereyan etmektedir. Bu açıdan bakıldığında çocukluk
Determination des
Lernes", Pädagogische
döneminde kazanılan anadilin yapısı, yaşam boyu sürmektedir.3
Psychologie, Weinert, F.
Ülkemizde 90’lı yıllarından başından beri, “küreselleşme ya da globalleşme aşamasında
s. 346-371.
(der.), Köln, 1970,
artık toplumsal sınıfların varlığı söz konusu olamaz” anlayışı, egemen anlayış konumuna
yüksek ailelerin yanma yerleştirdiler. Bir süre sonra bu çocukların sözel zekâ başarılarının
yükseltilmek istendi. Ancak son yıllarda durumun hiç de öyle olmadığı, tersine toplumsal
yükseldiği görüldü.11
sınıflar arasında uçurumun daha da arttığı gözlendi. Bunu aynı anadilin farklı toplumsal
sınıflarda farklı biçimde şekillendiği olgusunda da görmek olanaklı.
sözcük dağarcığı bakımından farklı yapılar aldığı görülmektedir. Williams, 3-4 yaş
testlerinin uygulanmasıyla ortaya çıktı. Kültür değerleri bakımından geri kalmış alt sosyal
arasındaki çocukların bu dil özellikleri ile zekâ başarıları arasında bir bağlantının olup
sınıflarda yetişen çocukların, zekâ testlerinin özellikle sözel kısımlarından düşük puan
olmadığını araştırdı. Sonuçta bu dilsel özellikler bakımından yoksul olan çocukların zekâ
aldıkları görüldü. Örneğin Eells ve çalışma arkadaşları, 9-10 ile 13-14 yaşları arasında
testlerinin sözel bölümlerinden de düşük puan aldıklarım gördii.12
bulunan 5.000 çocuğa, çok kullanılan 10 zekâ testi uyguladı. Elde edinilen sonuçta alt
belirleyici olarak rol oynadığı zekâ testlerinin sözel kısımlarından düşük puan aldıkları
ortaya çıktı.4
bakılıyordu. Çocukların dil gelişimini saptamak üzere onlara çeşitli resimli kitaplar ve
başarıları arasında bire bir bir ilişkinin olduğunu gördü. Ortaya çıkan sonuca göre, alt
oyuncaklar gösterildi; çocukların bu sırada kullandıkları dilsel özelllikler saptandı. Sonuçta
sosyal sınıfa mensup çocukların yaşları ilerledikçe, sözel zekâ başarıları gittikçe
şu sonuçlar alındı:
127, beşinci sınıftan 165 öğrenciye çeşitli zekâ testleri uyguladı. Araştırma sonunda
a n d C ultural
Differences, Chicago
beşinci sınıfta bulunan orta sosyal sınıfa mensup öğrencilerle alt sosyal sınıfa mensup
University Press, 1951.
öğrenciler arasında ortaya çıkan sözel zekâ puanlan arasındaki farkın, birinci sınıfta iki
5. Neff, W. S., "Socio-
gruba mensup öğrenciler arasında zekâ puanları farkından daha büyük olduğu görüldü.6
Deutsch bu farkı, alt sosyal sınıfa mensup çocukların sınırlayıcı bir dil yapısına sahip
C. 35, 1930, s. 727-757.
olmaları biçiminde yorumladı. A. Gessell de bu olguya daha önceleri dikkat çekmiş; sosyal
6. Deutsch, M., "The
çevrenin dil bakımından kusurlu olmasının zihinsel gelişmeyi hem aşağı düzeyde
Role of Social Class in
çocukların gelişimlerini inceledi. Araştırma 6 aylık ile 2,5 yaş arasındaki çocuklar üzerinde
yapıldı. Araştırmaya 65 çocuk katıldı. Ana babaları işçi olan çocuklar, bir kreşte
Deutsch, öğrencilerin sözel zekâ düzeylerini karşılaştırmak amacıyla ilkokul birinci sınıftan
Psychological Bulletin,
puanlar almaları, bu çocukların sahip oldukları anadilin incelenmesine de yol açtı. Hetzer
ve Reindorf, ana babaları üniversite öğretim üyesi olan çocuklarla ana babaları işçi olan
yandan Neff, yaptığı bir araştırmada kişilerin sosyoekonomik düzeyi ile sözel zekâ
Neffin ortaya çıkardığı sonucu, Martin Deutsch’un yaptığı bir araştırma doğrulamaktadır.
Intelligence",
Farklı sosyal sınıflara mensup çocukların, zekâ testlerinin sözel bölümlerinden farklı
Böylece sözel zekâ ile anadilin yapısı arasında sıkı bir bağlantının olduğu saptandı. Öte
düşmektedir.5
Economic Status and
kullanılması, özne-nesne-yüklem uyumluluğu, gramer düzgünlüğü, cümle uzunluğu ve
Farklı toplumsal sınıflara mensup kişilerde dil başarısının farklı olduğu, ilk kez zekâ
sosyal sınıfa mensup çocukların, orta sosyal sınıfa mensup çocuklara oranla, anadilin
4. Eells, K., Intelligence
Aynı anadilin farklı toplumsal sınıflarda; telaffuz düzgünlüğü, sözcüklerin doğru
1) Ana babaları işçi olan çocuklar, 15. aydan önce dilek ifade eden sözcük kullanamıyorlar.
Buna karşılık akademisyenlerin çocukları, daha 8. aydan itibaren bu türden sözcükler
kullanabilmektedirler.
2) Dilin bir şeyi adlandırma işlevi bakımından da her iki grup arasında farklılıklar görüldü.
Dilin bu işlevi, işçi çocuklarında 15-20. aylarda ortaya çıkmakta; diğer grupta ise 9. ayda
kazanılmakta.
11. Harms, L. S.,
3) Akademisyenlerin çocukları, sözcük çeşitlerine daha 2. yaşta hâkim olurlarken, işçi
"Listener
çocukları buna ancak 2,5 yaşında ulaşabilmekteydiler.
Comprehension of
Araştırmacılara göre, her iki grup arasında dil yapısının gelişmesi bakımından 1 yaş fark
Disadvantaged Child,
Basics Book, Londra,
1965, s. 357.
bulunmaktadır.13
Ayrıca Ravanette, 12-14 yaşlar arasındaki öğrencilere uyguladığı zekâ testlerinde işçi
Acaba aynı anadil, farklı toplumsal sınıflarda niçin farklı yapılar alıyor? Bu soruyu farklı
Analytical Study of
çocuklarının sözel zekâ ¡temlerinden düşük puan aldıklarını saptadı. Bu sonucu da alt
toplumsal sınıflarda yapılan işin, daha doğrusu üretim sürecindeki konumun farklı dil
in Preschool Children",
sosyal sınıfta dilsel etkileşimin dilin gelişmesine katkıda bulunmaması biçiminde
düzeyleri yarattığı biçiminde yanıtlamak olası. Yapılan araştırmalar da bu görüşü
yorumladı.8
doğruluyor. İsmail Hakkı Tonguç’un yaşam gözlemlerine dayanarak ifade ettiği gibi, alt
Edebiyat Fakültesi
Alt sosyal sınıfa mensup çocukların zekâ testlerinin sözel ¡temlerinden, yani anadili
sosyal sınıfta görülen iş, başka bir ifadeyle buradaki yaşam, ayrımlaşmış bir dil yapısını
Yayını, No. 774,
mahirane biçimde kullanmayı gerektiren ¡temlerinden düşük puan aldıklarını, Stanfort-
7. Şemin, R., Zekânın
Değerlendirilmesi,
Binet zekâ testinin İstanbul çocukları üzerinde yapılan standardizasyonunda da görmek
gerekli kılmaktadır. Bu ortamda doğan çocuklar da yaşam etkinliğine bu ortamda
kullanılan dil özelliklerini kazanarak katılmaktadır.
“ Intelligence,
olanaklı. Burada alt sosyal sınıfa mensup çocukların özellikle sözcük dağarcığı, saçma
Brown ve Bellugi, yaptıkları bir araştırmada orta sosyal sınıfa mensup ana babaların,
Personality and Social
cümleler, soyut sözcükler, bilmece, anlama, karışık cümle vb. sözel zekâ ¡temlerinden
çocuklarıyla, daha doğumdan itibaren ayrımlaşmış bir dil yapısı ile iletişimde ve
düşük puan aldıkları gözlenmektedir.9
etkileşimde bulunduklarını; buna karşılık alt sosyal sınıfa mensup ana babalarda böyle bir
1971, s. 68.
Öte yandan Goldfarb, yaptığı bir araştırmada ana babalan işçi olan ve bu nedenle krqlerde
dil özelliğinin bulunmadığını ortaya çıkardılar.14
9. Şemin, age.
kalan 3 yaşındaki çocukların hem sözel, hem sözel olmayan zekâ başarılarında geri
Templin de çocukların dil başarılarıyla mensup oldukları sosyal sınıf arasında sıkı bir
10. Goldfarb, W., In fa n t
olduklarını gözlemledi.10 Ortaya konan sonuçları pekiştiren başka bir araştırma da Skells
ilişkinin bulunduğunu saptadı. Ona göre çocukların kullandıklan dilsel ifadenin uzunluğu,
Rearing a n d Problem
Behavior, 1943,
ve Harms tarafından yapıldı. Araştırmacılar, gecekondu semtlerinde oturan ve zekâ düzeyi
s. 249-265.
bakımından düşük olan ana babaların çocuklarını ekonomik durumu iyi ve kültür düzeyi
cümle yapısı ve gramer düzgünlüğü ile çocukların mensup oldukları sosyal sınıf arasında
bir ilişki bulunmaktadır.15
İstanbul.
8. Rava nette, R. T.#
Class", Sozialisations in
d er Schule, Abels,
Heinz, (der.), Bochum,
Language and Speech,
C. 4,1961, s. 100-112.
tuttuğunu, hem de zihinsel becerilerin gelişmesini engellediğini söylemişti.7
Language
Development", The
Three Status Groups",
12. Williams, H. M., "An
Language Achievement
Developm ent o f
Language and
Vocabulary in Young
Children, Iowa City,
1967, s. 9-18.
13. Hetzer, H.-Reindorf,
B., "Sprachentwicklung
und Sozial Milieu", Zur
Sprache des Kindes,
Darmstadt, 1969,
s. 151-165.
14. Brown, R.-Bellugi,
U., Three Processes in
the Child's Acquistion,
1969, s. 245-258.
15. Templin, M. C.,
Certain Language Skills
in Children,
Minneapolis, 1957.
yük bir ilgiyle karşılandı.
Dikkat Yazılı Var!
Öğretmen Ahmet Gülüm, yıllar bo­
yunca öğrencilerinin ödevlerinden,
yazılılarından derlediği örnekleri
1997 yılında Dikkat Yazılı Var! ad­
lı bir kitapta topladı.
Gaziantep’teki bir lisede, lise 2’ye
kadar Coğrafya öğretmeni görme­
miş öğrencilerin; Mersin’in dağ
köylerindeki, Hatay’daki ilkokul
öğrencilerinin, İstanbul’un çeşitli
semderindeki okullardan öğrencile­
rin yazdıklarını içeren kitap, çok bü­
Dr. Erdal Atabek kitaba yazdığı ön­
sözde şöyle diyor:
“Bu kitapta okuduğumuz sınav yanıdannı ilk kez okuduğum zaman
inanamadığım oldu, şaştığım oldu,
güldüğüm oldu, ama daha sonra
çok ciddi bir durumla karşı karşıya
olduğumuzu bir kez daha anladım.
Değişik yörelerin ilkokul, ortaokul,
lise öğrencisi olan çocuklarının
Türkçeyi bilme ve kullanma, kavram
algılama ve düşünme düzeyleri Tür­
kiye’nin bugünü için de, geleceği
için de çok ciddi bir uyan oluştura­
cak durumdadır. Bu kitabı dikkatle
okumak ve üzerinde çok düşünmek
gerektiğine inanıyorum. (...)
Bazı öğrenci yanıtlarından fışkıran
çocuk yüreklerinin neşesiyle çocuk
zekâsının sınır tanımazlığının nasıl
çorak bir toprakta akan sular gibi zi­
yan edildiğini görmek, yürekleri
burkacak mıdır, bilemem?”
İşte, Dikkat Yazılı Far/’dan bazı
sayfalar...
Alt sosyal sınıfın yaşam koşullarının ayrımlaşmış bir dil yapısına olanak vermediğini Irwin
yaptığı bir araştırmada gösterdi. Ona göre daha bebeklik döneminde çocukların
çıkardıkları sesler sosyal sınıflarda farklı biçimlerde oluşmaktadır. Bunu 16. aydan itibaren
bir davranış için çıkarılan farklı seslerin toplam sayısı ile 18. aydan itibaren bir davranış için
çıkarılan farklı seslerin toplam sayısında görmek olanaklı.16
Seslerin ya da “fonem”lerin* sosyal sınıflara göre farklı şekillenmesi, çocuğun daha sonraki
sosyalleşmesinde de devam etmektedir. Templin, alt sosyal sınıfa mensup 3-8 yaşlar
arasındaki çocukların seslerin telaffuzu açısından, orta sosyal sınıfa göre, bir gerilik
gösterdiklerini saptadı. Ona göre bu gerilik, soyaçekimle ya da motorsal bir gecikme ile
açıklanamaz; tam tersine bu tamamen sosyal sınıf düzeyine bağlı olarak ortaya çıkmakta.17
Fonemler, bilindiği gibi en küçük anlam ayın edicisidir. Bir dildeki anlam sistemleri, en
sonunda bunlara dayanmaktadır. Benzer sesli fonemlerin birbirinden ayırt edilememesi,
anlamayı, dolayısıyla öğrenmeyi de zorlaştırmaktadır. Alt sosyal sınıfta benzer seslerin
birbirlerinden kolaylıkla ayırt edilememesinin nedeni, C. P. Deutsch’a göre, bu sosyal
Kasabayı k in i yönelir?
J/jycrmef S'unü jani %era/el{ ^eces'xh
K /s rdtwha.K'K
K am il l İlkokul-S
O gü n
\-ıe ijj^ ı
vSs
duymamasıdır, Sahip olunan dil yapısı, onların yaşam aktivitelerine yetmektedir.18Çocuk,
gece byaj7ie\- )iopwerin
sosyalleşme sürecinde ana babasının kullandığı ve etkileşimde bulunduğu dil yapısını da
S erpil I İlkokul-5
^^«^îYves-V
i^ j u3*==»n^AljT
kişinin dikkatini dilsel ayrıntılara yöneltme ve onları birbirinden ayırt, etme ihtiyacı
ço)ı k o f a o)u.P. ö i i i i / r i
iV-l
l«=*r-
sınıfta ortaya çıkan sosyal etkileşimin çok basit dilsel iletişimi içermesi, bu yiizdeıı de
Kıyam et günü ne demektir?
aynen kazanmaktadır.
n'ö» Y \ e _ r
k»^rrv.«.W\ cVAv-i^» ^'ir^ÜYjuC
Yavuz 1 Ortaokul-2
Fonemlerin telaffuz becerisinin gelişmesi, dil yapısının diğer öğelerinin kazanılmasında da
Kem al / İlkokul-5
büyük bir rol oynamaktadır. Bu becerinin gelişmesi ve ayrımlaşması* ile sentaks* düzeyi,
sözcük dağarcığı arasında pozitif bir ilişki olduğu görülmektedir.19
M übarek geceler h angileridir, yazınız?
Destan nedir?
DßsWv. o W a n t \ XaVtrehryjfilik, cinje\ v e
b rta £ < io ı a k l a t a a j ¿ & v o n /a r id ) r .
B ora / L is e -i
^-\WK
i
*" «sfiRtıevc, g sc bs İ
'ç>>A\^ky osctşi
Yönümüzü nasıl buluruz?
Y o /d d
dım dh â
g id iy o ru m b ir adflmâ rastlâ-
bu y o ld a n gidBceksJn dedi
tjid B rim . Sora s o rtj-.B a y W » \jJ fi b J u ru z J ti.
Recep / Ortaokul-2
H atice / İlkokul-5
11
Fonem sistemlerini ve benzer fonemler arasındaki farklılığı bilmek, onlara egemen olmak,
ayrımlaşmış bir sentaks yapısının, sözcük dağarcığının oluşmasını olanaklı kılmaktadır. Dil
yapısının bu basit, ama temel öğelerine egemen olamayan alt sosyal sınıfa mensup
çocukların ayrımlaşmış bir anlam sistemini kazanmada temel dilsel öğeden yoksun
*Sentaks: Sözdizimi. Bir
tüm ceyi oluşturacak
sözcüklerin h e r birinin
ötekilere g öre nerelerde
y e r alacağını ve birbirin e
ne biçimde
bağlanacağını gösteren,
sözcükleri ve sözcük
tü rle rin i inceleyen
d ilbilg isi kolu.
*Ayrımlaşma:
Farklılaşma.
*Fonem: Sesbirim. Bir
dilde, başka seslerle
kurdu ğu ilişki yönünden
belirlenen, anlam
ayrım larını gösteren ve
sesbirimciklerinden
oluşan en küçük ses
öğesi.
16. McCarthy, D.,
A ffective Aspects o f
Language Learning, New
York, 1996, s. 304-343.
17. Clark, A. D.-Richard,
C. J., "Auditory
Discrimination among
Economically
Disadvantaged and Non­
disadvantaged Preschool
Children", Expectional
Children, 1966, s. 259262.
18. Deutsch, c. P.,
"Auditory Discrimination
and Learning", The
Disadvantaged Child,
oldukları söylenebilir.20
Deutsch, M. (Der.), Basic
Loban, farklı sosyal sınıflara mensup öğrencilere Thorndike-Lorge Kelime Listesi Testi’ni
259.
Book, New York, 1967, s.
E lim d in giİs iy d i ■¿ ¿ i l i m i e ğ ilird im .
P eygam berim ize "K ita p " nasıl ilim if?
Peyyambenm-z. teVboSna
Elimdin gelseydi. . . 0 1
E j>>»» kolonim ¿ e -
yşltrindint v e o nu k u y iu oir k ö ­
s e y e oiü riırtju m .
A li t İlkokul-S
M a p Jo s )a tf)a : jelrm ş. ? e y Elimden gelseydi... p & t ö ğ r e tm e n in i ^
Jamber eÇendmu tüy om
>jr gfrze) oltvyvyvrmiş.
J a n U o v a r d ım . S o n n a okul
nrıh ejü rü n i] c / s ol<ul eJ>H e d e r .
Selim / İlkokul-S
Jirrj. B o y l e r e
o k J a ^ z j i mi!
o iL i y a p a r d ı n .
i T erlik s i hayvan ne demektir?
psyjapıban?
)cajıc£ kenetins
gökten aşagj w\w*s;7r?j$.
A rzu lİlko ku l-S
Ter/,% f/i/or/rden ob/asıp du­
ran tfeı/Jfii Wrdelti baygın­
lara Ter/zisi
denir
35
Sevda I L is e -i
Başkalarına göre ben.... m o ^ U t T l i . .
Tahsilimi bitirirsem ..../v'*£.r^/^. ? . .
•71
uygulamış ve araştırma sonunda alt sosyal sınıfa mensup öğrencilerin, orta sosyal sınıfa
19. Templin, M. C., age.
mensup öğrencilere oranla, birbirlerinden nitelik ve nicelik bakımından daha az farklı
20. Jensen, A. R., "Social-
sözcükler kullandıklarını; buna karşılık orta sosyal sınıfa mensup öğrencilerin hem nitelik
Class Determinants of
Language", The
hem de nicelik bakımından çok farklı sözcükler kullandıklarını saptamıştır. Loban,
Psychology o f Language,
araştırmasında ayrıca alt sosyal sınıfa mensup öğrencilerin bir sözcüğü tekrar tekrar
De Cecco (Der.), New
kullandıklarını gözlemiştir.
York, 1967.
Bernstein, yaptığı araştırmada alt sosyal sınıfa mensup öğrencilerin sıfat, zarf ve bağlaç
Rinehart and Winston,
21. Bernstein, B.,
"Sprache und Lernen im
kullanma açısından, orta sosyal sınıfa mensup öğrencilere oranla, daha geride olduklarını
Sozial prozesse",
ortaya çıkardı.21 Lawton da Bernstein’ın ortaya koyduğu olgulan, yaptığı bir araştırmada
doğruladı.22
Einführung in
Pädagogisches Sechen
und Denken, Münih,
Sentaks kuralları düşünmeyi disipline sokar, onun seçildiğini belirler; zihinsel planlamayı
sağlar. Bilindiği gibi pek çok sözcük, anlamlarını ancak anlam bağlılığı içinde kazanırlar.
Bu anlam bağlılığı, sentaks kurallarının her zaman aynı biçimde kullanılması ile
olanaklıdır. Yeni sözcük üretmede, sentaks kurallarının rolü büyüktür. Sentaks kuralları,
1969, s. 258.
22. Lawton, D., Social
Class, Language,
Education, Routledge
and Kegan Paul, Londra,
1968.
sözcüklerin soyut anlamda kullanılmalarına da olanak sağlamaktadır. Wygotski dc kavram
sistemlerinin sentaks kurallarına bağlı olarak ortaya çıktıklarını söylemektedir.23
Ayrıca sentaks bakımından yanlış kullanılan bir dil sisteminin öğrenmeyi zorlaştırdığı
görülmektedir. M. Angermeier, yaptığı bir araştırmada, sentaks bakımından düzgün
cümleler kurmanın, o cümleleri kuranda öğrenmeyi kolaylaştırdığını; buna karşılık sentaks
bakımından yanlış ve dilin sentaks kurallarına uymayan cümlelerin, bunları kullananlarda
öğrenmeyi zorlaştırdığını gözlemlemiştir.24
Alt sosyal sınıfın yaşam koşullan ya da üretim sürecinde aldıkları yer, onların sentaks
bakımından gelişmiş bir dil yapısı kazanmalarına fırsat yaratmadığından, bu kişilerin dilsel
planlamada, konuşma ve yazmada güvensizlik içinde kalmalarına neden olmakta; bu
yüzden bu kişilerin aslında işlev bakımından tam, ama anlama bakımından eksik cümleler
kullanmalarına yol açmaktadır. Sentaks halamından ayrımlaşmamış bir dil yapısı, kişinin
gerek kavramlarla zihinsel işlem yapmasını, gerekse onları başkalarına aktarmasını
23. Wygotski, L. S.,
Denken und Sprachen,
Stuttgart, 1969.
24. Angelmeier, M.,
"Auswirkungen 'Ouasi'Satzstruktur",
Zeitschrift für
Entwicklung und
Pädagogische
Pyschologie, Göttingen,
1972/1.
engellemektedir. Bu olgu, hem onların hem de çocuklarının öğrenme ve okul başarılarını
olumsuz etkilemektedir.
İşte 75 yıllık Cumhuriyet’in eğitim sistemi, sosyal sınıf olgusuna karşı olumsuz tavır
takınılmasındaıı ötürü, bu olguyu bugüne kadar görmezlikten geldi; bu konuda ciddi
bilimsel araştırmalar yapılmadı.
Oysa bu sorun, politik bir sorun olmanın çok ötesinde, insanın biyolojik varlıktan insan
varlığına yükselmesinin bir koşuludur. Bu nedenle de, eğitim sistemimiz içinde ele alınıp
çözümlenmelidir.
Tahsin Yılmaz, Prof. Dr.

Benzer belgeler