Aralık - Türkiye Ziraat Odaları Birliği
Transkript
Aralık - Türkiye Ziraat Odaları Birliği
Ziraat ODALARI Türk Çiftçisinin Sesi Türkiye Ziraat Odaları Birliği Aylık Yayını BAYRAKTAR’DAN BAŞBAKAN ERDOĞAN’A TARIM RAPORU Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, TZOB Genel Başkanı Şemsi Bayraktar’ı Başbakanlık Resmi Konutunda kabul etti. Kabule, Akyazı Ziraat Odası Başkanı ve Sakarya Ziraat Odaları İl Koordinasyon Başkanı Ali Şener Bayraktar da katıldı. TZOB Genel Başkanı Bayraktar, 1 saat süren görüşme esnasında, Başbakan Erdoğan’a “Tarımın Sorunları ve Çözüm Önerileri” ile ilgili rapor sundu. >>Sayfa 2 Yıl: 4 | Sayı: 48 | ARALIK 2012 www.tzob.org.tr BAŞBAKAN ERDOĞAN’DAN TZOB’A BÜYÜK İLGİ… Toplantıda, 16 ilin ziraat odaları başkanları ve çiftçiler, Başbakan Erdoğan’a sorunlarını doğrudan aktarma imkanı buldular. TZOB GAP Bölge Toplantısı, Başbakan Erdoğan, Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay ile yedi Bakanın katılımıyla Şanlıurfa’da yapıldı. Erdoğan, Şanlıurfa’da, Dedeman Oteli’nde, 29 Aralık tarihinde günü düzenlenen toplantıya Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, Adalet Bakanı Sadullah Ergin, Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı, Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, Sağlık Bakanı Recep Akdağ, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım ile birlikte katıldı. >>Sayfa 4 BAYRAKTAR KİK TOPLANTISINA KATILDI ŞEMSİ BAYRAKTAR, DEİK YÖNETİM KURULU’NA SEÇİLDİ Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) Yönetim Kurulu Üyeliğine seçildi. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın katılımıyla İstanbul Swissotel’de 22 Aralık Cumartesi günü düzenlenen DEİK Olağan Genel Kurulu’nda, yeni yönetim kurulu seçimi yapıldı. >>Sayfa 6 ■ Avrupa Ekonomik ve Sosyal Komitesi Başkanı Staffan Nilsson’ın katılımıyla TOBB Birlik Merkezi’nde gerçekleştirilen toplantıda konuşan AB Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, KKTC’ye uygulanan ambargoların kalkması gerektiğini belirterek, “Avrupalılar sözlerini tutsun, biz de Kıbrıs’ta tüm limanlarımızı açalım’’ dedi. >>Sayfa 6 İş dünyasının en çok konuşulan 100 ismi açıklandı AYIN KONUSU TZOB Genel Başkanı Bayraktar, INFOMAG dergisinin “İş Dünyasının En Çok Konuşulan İsimleri Araştırması 2012”de STK başkanları içinde 2’nci, iş dünyası genel sıralamasında ise 7’nci sırada yer aldı NARENCİYE SEKTÖRÜ ■ NARENCİYEDE SORUNLAR VE ÇÖZÜM Aylık iş ve ekonomi dergisi INFOMAG, Medya Takip Merkezi ve sosyal medyanın işbirliğiyle gerçekleştirilen “İş Dünyasının En Çok Konuşulan İsimleri Araştırması 2012”nin sonuçlarını Aralık sayısında kapağına taşıdı. >>Sayfa 9 ÖNERİLERİ >>Sayfa 15 ■ BİLİNÇLİ ÜRETİCİ EKOLOJİK TARIM >>Sayfa 15 ■ NARENCİYEDE MEVCUT DURUM, ► BAYRAKTAR, SGK YÖNETİM KURULU’NA YENİDEN SEÇİLDİ SORUNLAR VE ÖNERİLER >>Sayfa 16 ■ FİNİKE PORTAKALI >>Sayfa 16 ■ KÖYCEĞİZ PORTAKALI >>Sayfa 17 ■ ORTACA’DA LİMON ÜRETİMİ VE SORUNLARI >>Sayfa 17 ■ SEFERİHİSAR’DA SATSUMA MANDALİNA >>Sayfa 17 ■ TURUNÇGİL SEKTÖRÜ >>Sayfa 18 TZOB HEYETİ, YAĞIŞTAN ZARAR GÖREN BÖLGELERİ ZİYARET ETTİ Türkiye Ziraat Odaları Birliği heyeti, aşırı yağıştan zarar gören bölgeleri ziyaret etti. Heyet, Çanakkale Kumkale Ovası ve Balıkesir Burhaniye’de zarar gören çiftçilerle bir araya geldi. >>Sayfa 8 >>Sayfa 6 ► BAYRAKTAR’DAN BAKAN ŞAHİN’E ZİYARET >>Sayfa 7 ► BAYRAKTAR, ÇALIŞMA BAKANI VE SGK YÖNETİM KURULU İLE YEMEKTE BİR ARAYA GELDİ >>Sayfa 7 Ziraat ODALARI Türk Çiftçisinin Sesi 2 [SESLENİŞ] Ziraat Odalarımızın değerli mensupları, sevgili çiftçi dostlarım, Bizler tarımın sorunlarını, çiftçimizin, üreticimizin olduğu kadar ülkemizin sorunu olarak görüyor; engeller, problemler ortadan kaldırıldıkça elde edilen başarıları da ülkemiz adına elde edilmiş bir “başarı” olarak addediyoruz. Yılların birikimiyle oluşmuş sorunlarımızı her platformda ve her fırsatta dile getirmek elbette önemli. Ancak, sadece sorunları sıralayıp çözümü başkalarından beklemek ise “kolaycılık” olur. Önemli olan ise sorunların tespiti kadar, o sorunlara ilişkin çözüm önerilerini, yapılması gerekenleri saptayarak, çözüme yol gösterici çalışmalar yapmaktır. İşte bizim kutsal kabul ettiğimiz görevimizi yerine getirirken kendimize seçtiğimiz yol da budur: Sorunlarımızı, çözüm önerilerimiz ile çiftçilerimiz ve ülkemiz adına atılması gereken adımları net bir şekilde ortaya koymak. Değerli arkadaşlarım, Bu çerçevedeki çalışmalarımızı, gecemizi gündüzümüze katarak sürdürüyoruz. Bürokrasinin her kade- mesinden, devletimizin en tepesindeki isimlere kadar, her kademede sorunlarımıza sahip çıkıyor, yapılması gerekenleri anlatmaya çalışıyoruz. Sayın Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan’a ay içinde yaptığımız ziyarette de sektörümüzün ve üyelerimizin sorunları ve beklentilerine ilişkin görüşlerimizi ifade etme ve tarıma ilişkin hazırladığımız bir raporu sunma imkânı elde ettik. Görüşmede, tarımın, başta et ve sütte bir müdahale kurumu kurulması ve miras hukuku olmak üzere, önemli sorunlarını gündeme getirdik; TZOB olarak, miras hukuku ve arazi toplulaştırmasıyla ilgili her türlü çalışmayı sonuna kadar desteklediğimizi, bunun, hem ülkemiz hem sektörümüz hem de çiftçilerimiz açısından fevkalade önemli olduğunu vurguladık. Görüşmemizde Sayın Başbakana, desteklemelerden düşük faizli kredilere, çiftçi kayıt sisteminden pazarlama konularına, lisanslı depoculuktan KDV oranlarına kadar, geniş bir yelpazede hazırladığımız raporu da sunduk. Sayın Başbakan, ette ve sütte oluşturulacak müdahale kurumuyla ilgileneceğini, miras hukuku konusundaki değişikliğin de arkasında olduğunu bildirdiler. Sayın Başbakanımız, bu ziyaretimizin ardından, Şanlıurfa’da düzenlediğimiz TZOB GAP Bölge Toplantımıza da katıldılar. Toplantımıza Sayın Başbakanımızın teşriflerinin yanı sıra Başbakan Yardımcısı Sayın Beşir Atalay ile yedi Sayın Bakanın katılımları bizleri ziyadesiyle memnun etti. Toplantıda, bizler, 16 ilimizin Ziraat Odası Başkanları ile çiftçilerimiz, sorunlarımızı ve beklentilerimizi Sayın Başbakan’a doğrudan aktarma imkânı bulduk. Sayın Başbakan ve Yıl:4 | Sayı: 48 | ARALIK 2012 diğer Bakanların yöneltilen sorulara anında cevap verdiği bu toplantı, TZOB tarihinde bir “ilk” olması bakımından fevkalade önemliydi. Biz de toplantıdaki konuşmamızda, 75 milyonluk ülke nüfusunun gıda güvencesini, 14 milyar dolarlık ihracat, 30 milyon turistin doyurulmasını sağlayan Türk çiftçisine şükranlarımızı bir kez de Sayın Başbakanımızın huzurunda arz ettik. Ayrıca, çözüm bekleyen önemli sorunlarımızın çözümünde Sayın Başbakanımızın ağırlığına, iradesine ve sektörü sahiplenmesine ihtiyacımız olduğunu belirttik. Oda başkanlarımızı tek tek dinleyen, sorunların çözümü için Bakanlarına talimat veren Sayın Başbakan, 8 ayrı yerde yapılacak diğer bölge toplantılarımıza da ilgili Bakanlarla katılacaklarını ifade ettiler. Toplantımıza teşrifleri, sorunlarımıza ve taleplerimize gösterdikleri yakın ilgi dolayısıyla yeri gelmişken kendilerine bir kez daha teşekkürlerimizi sunuyorum. Sevgili çiftçi dostlarım, Göreve başladığımızdan bu yana çalışmalarımıza büyük bir gayretle devam ediyoruz. Açılışlar, toplantılar, görüşmeler, ikili ve geniş katılımlı teatilerle sektörümüzün en büyük temsilcisi olarak, faaliyetlerimize geceli gündüzlü devam ediyoruz. Bu çalışmalarımız medyada da geniş yer ve yankı buluyor. Nitekim, iş ve ekonomi dergisi INFOMAG’ın yaptığı “İş Dünyasının En Çok Konuşulan İsimleri Araştırması 2012”nin sonuçları, iş dünyasını temsil eden sivil toplum kuruluşları (STK) başkanları sıralamasında 2’nci; ilk 100 genel sıralamasında ise 7’nci basamakta ve “yükselenler” arasında yer aldığımızı gösterdi. Ülkemiz için olmazsa olmaz gördü- ğümüz sektörümüz için, kendilerine hizmeti bir ibadet mertebesinde gördüğümüz çiftçilerimiz için daha yapılacak çok iş olduğunun, çözülecek sorunların, atılması gereken adımların da farkındayız. Çalışmalarımızı tüm bu bilinç ve felsefeyle ve bütün çalışma arkadaşlarımla, birlik, beraberlik ve büyük bir uyum içinde sürdürmeye ve hizmet etmeye, Allah’ın izniyle devam edeceğiz. Değerli arkadaşlarım, Ay içinde yapılan seçimler sonucunda, Türk şirketlerinin dışa açılmalarını ve dış ilişkilerde özel sektörün koordinasyonunu sağlamak, mantalite olarak özel sektöre yön göstermek amacıyla kurulan Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) Yönetim Kurulu Üyeliği ile Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) Yönetim Kurulu Üyeliğine yeniden seçildik. Her iki kuruluşta bizlere teveccüh gösteren her üyeye ayrı ayrı teşekkürlerimi sunuyor; buralardaki temsiliyetin Birliğimiz çalışma ve faaliyetlerine de güç katacağını özellikle vurgulamak istiyorum. Anayasa Mahkemesi Başkanı Sayın Haşim Kılıç, İçişleri Bakanı Sayın İdris Naim Şahin’e ziyaretlerimiz, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Sayın Faruk Çelik ve SGK’nın eski ve yeni üyeleriyle bir araya geldiğimiz Aralık ayı içindeki toplantılar, sektörümüzün belli başlı konularını bir kez daha dile getirmek ve görüşlerimizi açıklamak için vesile oluşturdu. “Birlikten kuvvet doğar” düsturuyla, birlikte ve beraberlik içinde, ilk günkü heyecan, azim ve inançla çalışmalarımızı devam ettirme kararlılığımızı bir kez daha vurguluyor; afetlerden uzak; alın terimizin karşılığının alındığı, ürünü, kazancı, bereketi bol bir yıl diliyorum. BAYRAKTAR'DAN BAŞBAKAN ERDOĞAN'A TARIM RAPORU Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a, tarımın sorunları ve çözüm önerileriyle ilgili bilgi verdiğini ve rapor sunduğunu belirterek, “Tarımın, et ve sütte bir müdahale kurumu kurulması ve miras hukuku gibi iki önemli sorununu gündeme getirdim. Başbakan Erdoğan da müdahale kurumuyla ilgileneceğini, miras hukuku konusundaki değişikliğin de arkasında olduğunu bildirdi” dedi. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, TZOB Genel Başkanı Şemsi Bayraktar’ı Başbakanlık Resmi Konutunda kabul etti. Kabule, Akyazı Ziraat Odası Başkanı ve Sakarya Ziraat Odaları İl Koordinasyon Başkanı Ali Şener Bayraktar da katıldı. TZOB Genel Başkanı Bayraktar, 1 saat süren görüşme esnasında, Başbakan Erdoğan’a “Tarımın Sorunları ve Çözüm Önerileri” ile ilgili rapor sundu. İmtiyaz Sahibi TZOB Adına Genel Başkan Ş. Şemsi Bayraktar Genel Yayın Müdürü M. Nuri Şeyda Sorman Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Ebru Mine Esen Görsel Yönetmen Mustafa Abadan Görüşmenin olumlu geçtiğini, Başbakan Erdoğan’ın sorunları dinlediğini, konuların takipçisi olacağını söylediğini bildiren Bayraktar, “Türk tarımı için hayırlı bir görüşme oldu. İyi sonuçlar vereceğine inanıyorum” dedi. Müdahale kurumu kurulacak Tarımın, et ve sütte bir müdahale kurumu kurulması ve miras hukuku gibi iki önemli sorununun bulunduğunu bildiren Bayraktar, şunları kaydetti: “TZOB olarak beklentimiz, Et ve Balık Kurumu bünyesinde oluşturulması düşünülen bu kurumun, kuruluş çalışmalarının tamamlanıp, bir an önce faaliyete geçirilmesidir. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın miras hukuku konusundaki çalışmalarının yeterince destek bulamadığını görmekteyiz. Bakanlığın bu konuda Başbakanlığın desteğine ihtiyacı var. TZOB olarak, mi- Yayın Kurulu M. Hikmet Yavuzyiğit Metin Türkyılmaz Ömer Kaya Salim Altay Hasan Hüseyin Coşkun Prof. Dr. Mevhibe Albayrak Prof. Dr. Şengül Hablemitoğlu Prof. Dr. Erdoğan Güneş Dr. Özden Hiçbirol ras hukuku ve arazi toplulaştırmasıyla ilgili her türlü çalışmayı sonuna kadar destekliyoruz. Başbakan Erdoğan müdahale kurumuyla ilgileneceğini, miras hukuku konusundaki değişikliğin de arkasında olduğunu bildirdi. Ette ve sütte müdahale kurumu oluşturulacak. Başbakan Erdoğan’a daha evvel kendisinden müdahale kurumuyla ilgili söz aldığımı hatırlattım. Başbakan da konuyla ilgileneceğini söyledi.” Miras hukuku değiştirilecek Ülke tarımının diğer önemli bir sorununun da arazilerin fazla parçalı yapıda bulunması olduğunu bildiren Bayraktar, şöyle devam etti: “3 milyon işletme, 22 milyon parselde tarımsal üretim yapmaktayız. Çok parçalı araziler verimliliği engelliyor. Yayın Türü Yaygın Süreli Yayın Yönetim Yeri Türkiye Ziraat Odaları Birliği Basın ve Halkla İlişkiler Müdürlüğü GMK Bulvarı No: 25 Demirtepe/ANKARA Tel: 312 231 63 00 (Pbx) Fax: 312 229 65 38 - 231 30 77 e-mail:[email protected] Parçalanmayı önlemek için Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı çalışmalar yapıyor. Başbakan Erdoğan’a buna destek verenlerin azlığından bahsettim ve mirasla ilgili kanunun çıkarılması konusunda desteğini istedim. Başbakan Erdoğan, miras hukuku konusundaki değişikliğin arkasında olduğunu söyledi.” Bayraktar, Başbakan Erdoğan’a, ayrıca; tarımsal destekler ve girdiler, lisanslı depoculuk, fındık, buğday, pamuk, çay, baklagiller, zeytin ve zeytinyağı, narenciye, yaş meyve sebze, patates, domates, tarımsal kredi kullanımı, borç erteleme, canlı hayvan ve et ithalatı, okul sütü programı, kaba yem sıkıntısı, elektrik borçları, tohumculuk, tarımsal mücadele, tabii afetler ve tarım sigortası, kadın çiftçiler, tarım sigortalıları ve sosyal güvenlik, tarımsal örgütlenme konularında sorunları ve çözüm önerilerini ilettiğini bildirdi. Yapım Ajansı ajansala Kurumsal Yayıncılık - Pazarlama İletişimi 312 447 48 25 Dağıtım PTT Kargo Baskı MRK Baskı ve Tanıtım Hizmetleri Uzayçağı Caddesi 1254. Sokak No: 2 Ostim / ANKARA Tel: 312 354 54 57 Ziraat Odaları aylık yayını basın ahlak kurallarına uymayı taahhüt eder. Yayımlanan yazıların sorumlulukları sahiplerine ait olup, Birliğimiz görüşlerini yansıtmamaktadır. Dergide yayımlanan yazılar, kaynak gösterilmek koşuluyla, diğer yayın organlarında yayımlanabilir. Gönderilen yazılar iade edilmez. Basım Tarihi 30.01.2013 Ziraat ODALARI Türk Çiftçisinin Sesi Yıl:4 | Sayı: 48 | ARALIK 2012 3 TZOB Genel Başkanı Bayraktar, son günlerde meydana gelen aşırı yağışların verdiği zararlar konusunda da Başbakan Erdoğan’a bilgi verdiğini, üreticilerimizin ihtiyaç duyacakları finansmanın karşılanabilmesi bakımından da kredi veren kuruluşlarca gereken kolaylığın sağlanması, borçların ertelenmesi, çiftçinin zararının karşılanması konusundaki taleplerini ilettiğini bildirdi. Tarım raporu Bayraktar, raporda şu konulara değindi: “Hayvancılığımızın gelişmesine ve sorunlarının çözümlenmesine önemli katkı sağlayacağına inandığımız ve her platformda dile getirdiğimiz hayvancılık sektöründe müdahale kurumunun oluşturulması talebimizin dikkate alınmasını memnuniyetle karşılıyoruz. Ancak, kurumun kurulması çalışmalarının, Hazine Müsteşarlığı ve Kalkınma Bakanlığı’nda tıkandığı, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın ise müdahale kurumunu kurma konusunda zorlandığı görülüyor. TZOB olarak beklentimiz, kamuoyuna çalışmaların başlatıldığı yönünde deklare edilen ve Et ve Balık Kurumu bünyesinde oluşturulması düşünülen bu kurumun kuruluş çalışmalarının tamamlanıp, bir an önce faaliyete geçirilmesidir.” Tarım arazilerinin bölünmesinin önüne geçilememesi, tarımsal işletmeleri verimlilikten uzak, cılız işletmeler haline dönüştürdüğünü bildiren Bayraktar, şöyle devam etti: “Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın ‘Yılda 1 milyon hektar arazi toplulaştırılması’ hedefine bağlı kalarak arazi toplulaştırılması çalışmasının öncesinde, tarım arazilerinin bölünmelerin önlenmesine yönelik miras hukukuyla ilgili yasa değişikliğine yönelik çalışmaların yapılması işletmelerimizin verimli işletmeler haline dönüşmesini sağlayacaktır. Bakanlığın bu konudaki çalışmalarının yeterince destek bulamadığını görmekteyiz. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın bu konuda Başbakanlığın desteğine ihtiyacı vardır.” Tarımsal destekler ve girdiler Havza bazlı fark ödemesinde ilçe verimlerinin göz önüne alınması yönünde değişikliğe gidilmesi gerektiğini vurgulayan Bayraktar, raporda şu konulara değindi: ► Destekleme bütçesi 5488 sayılı Tarım Kanununa uygun olarak artırılmalıdır. ► Tarımda üretim maliyetinin düşürülmesi için girdi destekleri artırılmalı özellikle gübre, mazot ve ilaç gibi temel girdilerdeki KDV oranı düşürülmelidir. ► Maliye Bakanlığı’nın şu anda verilen desteklerden almış olduğu yüzde 4 oranındaki stopajın kaldırılması gerekmektedir. ► Tarımsal faaliyette bulunan çiftçilerin desteklerden yararlanabilmesi için Çiftçi Kayıt Sistemi’ne girmesi sağlanmalıdır. ► Fındıkta, son olarak 2011 yılında verilen alan bazlı destekler devam etmelidir. ► Lisanslı depoculuğun, özellikle fındık, pamuk, buğday başta olmak üzere yaygınlaştırılması gerekmektedir. ► Toprak Mahsulleri Ofisi’nce stratejik ürünümüz buğdayda belirlenen müdahale alım fiyatları, Birliğimizin belirlediği ürün maliyetinin altında gerçekleşmiştir. Bu nedenle TMO’nun çiftçimizi mağdur etmeyecek bir müdahale alım fiyatıyla piyasaya erken girmesi oldukça önemlidir. ► Pamuk ekim alanlarında önemli azalmalar görülmektedir. ‘Kendine yeten ülke’ konumuna gelmemiz için desteklemelere artırılarak devam edilmelidir. ► Çay-Kur’un kota miktarları artırılmalı, sektörü zora sokan kaçak çay girişi önlenmelidir. Yaşlanmış çay ocakları bir program dahilinde vakit geçirilmeden gençleştirilmelidir. ► Baklagilde pazarlama sorunları çözülmeli, prim desteği artırılmalı, hasat dö- nemlerinde baklagil ithalatına kesinlikle izin verilmemeli, Ulusal Baklagil Konseyi aktif hale gelmelidir. ► Zeytinyağında, 50 kuruşluk prim desteği yetersiz kalmaktadır. Prim sistemine devam edilmeli, primler üretim maliyeti dikkate alınarak belirlenmelidir. Sofralık zeytine de prim verilmelidir. ► Narenciyede ihracat iadeleri sezon öncesinde açıklanmalıdır. İyi tarım uygulamaları kapsamında üretim yapan üreticiye ihracat aşamasında da destek verilmeli, narenciye üreticilerinin Ziraat Bankası ve Tarım Kredi Kooperatifleri’ne olan düşük faizli kredi borçları yapılandırılmalıdır. ► Patatese ton başına 30 dolar ihracat iadesi verilmesi olumlu karşılanmakla birlikte, taze patates için verilen ihracat desteği artırılmalı ve her yıl düzenli olarak verilmesi sağlanmalıdır. Analiz ücretleri düşürülmelidir. İç talep artırılmalı, üreticilerin kredi ve elektrik borçları ertelenmelidir. ► Domateste her yıl Aralık-Mayıs döneminde verilen ihracat iadeleri KasımHaziran olarak düzenlenmelidir. Hallerle ilgili 5957 sayılı kanunun yönetmeliklerinde bildirimde bulunulabilmesi için Çiftçi Kayıt Sistemi’ne (ÇKS) kayıtlı olma zorunluluğu getirildiğini bildiren Bayraktar, 2014 Ocak ayına kadar geçiş süreci tanınsa da, süre bitiminde ÇKS’ye kayıt olamayan üreticilerin ürün sevkiyatında zorluklarla karşılaşacaklarını belirtti. Düşük faizli kredi kararına sigorta zorunluluğu eklenmesi Bu yıl düşük faizli kredi kararına sigorta zorunluluğunun eklenmesinin çiftçilerin kredi kullanımında maliyet artışına neden olduğunu bildiren Bayraktar, şu konulara değindi: “Ziraat Bankası, üreticilere kredi kullandırırken sigorta zorunluluğu getirmektedir. Üreticinin sigorta yaptırabilmesi için ÇKS kaydı olma zorunluluğu olduğundan ÇKS kaydı olmayan çiftçilerimiz kredi kullanamamaktadır. Hayvancılıkta birçok hastalığın sigorta kapsamında olmaması nedeniyle bu hastalıklardan hayvanları ölen çiftçiler zarar etmekte ve sigortadan kaçınmaktadır. Düşük faizli kredilerde, kredilerden vadesi bitene kadar her yıl yüzde 1 oranında alınan komisyon kaldırılmalıdır. Üreticilerin özel bankalara olan borçları da yapılandırılmalıdır.” Doğal afetlerden zarar gören üreticilerin Ziraat Bankası ve Tarım Kredi Kooperatiflerine olan düşük faizli kredi kapsamındaki borçlarının yüzde 5 faiz eklenmek suretiyle ertelendiğini hatırlatan Bayraktar, şunları kaydetti: “Ancak üreticimizin önemli bir kısmı bu Kararnameden faydalanamamıştır. İl/İlçe Hasar Tespit Komisyonu çalışması yapılmadığı için de afetin olduğu dönemde zarar oranının belirlendiği kişisel tespit yapılmamış ve tutanak tutulmamıştır. Erteleme kararı ise sadece düşük faizli kredi kullanan üreticileri kapsaması nedeniyle bu kapsam dışında kredi kullanan üreticilerimizin borçları ertelenmemiştir. 1 Ocak 2012 tarihinden önce takibe düşmüş, yapılandırılmış borçlar kapsam dışı kalmıştır. Kullanılan kredilerin tümünü kapsayacak şekilde, afete maruz kalan bütün üreticilerimizin borçlarının faizsiz ertelenmesi, tarımsal üretimin devamı bakımından büyük önem arz etmektedir. SGK prim borçlarını ödeyemeyen üretici sağlık güvencesinden de faydalanamamaktadır. Üreticilerimizin, kredi, SGK prim ve elektrik borçlarının ertelenmesi rahat bir nefes almalarını sağlayacaktır.” Bayraktar, son 2,5 yıllık dönemde 2,7 milyar doları aşkın damızlık hayvan, canlı hayvan ve et ithalatı yapıldığına dikkat çekerek, “Bugün itibarıyla ithalatın iç üretime zarar verdiği artık net olarak görülmüştür. Bu nedenle üreticileri koruma ve yapılan ithalatı azaltmaya yönelik gümrük vergilerinin artırılması kararını memnuniyetle karşılıyoruz” dedi. Diğer sorunlar Artan yem fiyatlarıyla birlikte yüksek maliyetli bir üretim sürecine girildiğini, ülkeye ucuz canlı hayvan ve hayvansal ürünün girişini kolaylaştıracak her türlü eylemin, ülke üretimini daha da sıkıntıya sokacağını vurgulayan Bayraktar, şu bilgileri verdi: “Ülkemizin kaba yem sıkıntısı devam etmektedir. Kaba yemde ithalat kararı soruna kalıcı çözüm getirmeyecektir. Yem bitkileri üretimine verilen destekler artırılmalıdır. Okul sütü programında, eğitim öğretim yılının ikinci yarısında haftada 3 gün, 200 ml süt dağıtılacağına karar verilmiştir. Bu programı çok önemsiyor ve atılan bu olumlu adımı sonuna kadar destekliyoruz.” Elektrik fiyatlarındaki artışın üreticileri zorladığını, 2007 yılında 13,5 kuruştan elektrik alan üreticinin, bugün 30,3 kuruştan elektrik aldığını bildiren Bayraktar, şöyle devam etti: “Çiftçinin elektrik borçları faizsiz ertelenmeli, özel şirketlere olan elektrik borçları yapılandırılmalı, fatura tahsilatı aylık değil, hasat dönemine denk gelecek şekilde, yılda iki kez yapılmalı, elektrikte uygulanmakta olan yüzde 18 KDV, tarımda kullanılan elektrikte yüzde 1’e indirilmeli; yüzde 2 TRT payı kaldırılmalı, seralar ve hayvancılık işletmelerinin daha düşük fiyatla elektrik temin edecekleri bir abone grubu oluşturulmalıdır. Sebze tohumluklarında ve sebze fidelerinde uygulanmakta olan KDV’nin diğer tohumluklarda olduğu gibi yüzde 1’e indirilmesi gerekmektedir.” Tarım sektöründe çalışan kadınların da sosyal güvenlik primlerinin yüzde 60’nın devlet tarafından karşılanmasının istihdam edilen kadınların sosyal güvenlik kapsamına alınmasını kolaylaştıracağını bildiren Bayraktar, “Doğum borçlanması, emeklilik, malullük ve ölüm halinde sigorta primi ödeme gün sayısındaki tarım sigortalıları aleyhine olan eşitsizlik giderilmelidir” dedi. Yağışlar Yurt genelinde son günlerde meydana gelen aşırı yağışların yer yer afetlere yol açtığını bildiren Bayraktar, şu konulara değindi: “Tarım alanları, evler, ahırlar sular altında kalmıştır. Çanakkale İlimizde Aralık ayı başında meydana gelen aşırı yağışlar ve sel felaketi nedeniyle Bayramiç, Ezine ilçeleriyle merkeze bağlı Kumkale beldesinde ekili buğday, arpa, mısır alanları, zeytinlikler, sebze bahçeleri, meyve bahçeleri, sulama sistemleri zarar görmüş, birçok büyük ve küçükbaş hayvan telef olduğu gibi, ahırlardaki yemler zayi olmuştur. Büyük oranda zarar gören bir diğer ilimiz ise Balıkesir’dir. Ayvalık ilçemizde aşırı yağışlar zeytinlerin dökülmesine yol açmış, zeytinler sürüklendiği için de toplanamamıştır. Edremit’te daha çok yaşamsal alanlarda zarar meydana gelmiş, zeytinliklerde bir miktar dökülme olmuştur. Burhaniye’de ise yeni ekim yapılan buğday alanları aşırı yağışa maruz kalmıştır. Dolu yağışı nedeniyle açıkta yetiştirilen sebzeler zarar görmüş, zeytinlerde dökülme meydana gelmiştir. Edirne Havsa ilçesi, Yolageldi köyünde de tarlaların duble yol çalışması nedeniyle sular altında kaldığı belirtilmiştir. Antalya Gazipaşa ilçemizde meydana gelen hortum seralara ve ürünlere büyük zarar vermiştir. Tarım sigortasında da prim bedelleri düşürülmeli, muafiyet ve müşterek sigorta oranları yeniden belirlenmeli, üreticileri sigorta yaptırmaya teşvik edici tedbirler alınmalı, eksperlerin çalışması gözden geçirilmelidir. Kuraklık ile tarla ürünlerinde yaşanan don en kısa zamanda sigorta kapsamına alınmalıdır. Özellikle çilek meyve olarak nitelendirilip halen 6 ay olan poliçe süresi 9 aya çıkarılmalıdır.” Ziraat ODALARI Türk Çiftçisinin Sesi 4 Yıl:4 | Sayı: 48 | ARALIK 2012 BAŞBAKAN ERDOĞAN’DAN TZOB’A BÜYÜK İLGİ… turistin ihtiyacını karşılayıp, 3,5 milyar da dış ticaret fazlasına ulaştı’’ diye konuştu. Türkiye Ziraat Odaları Birliği’nin Şanlıurfa’da yapılan TZOB GAP Bölge toplantısına büyük ilgi gösteren Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay ve yedi bakanıyla katıldı. Başta GAP illeri olmak üzere Güneydoğu ve Doğu Anadolu’daki 16 ilin ziraat odaları başkanları ve çiftçiler, toplantıda Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a sorunlarını doğrudan aktarma imkanı buldular. Oda başkanlarını tek tek dinleyen, sorunların çözümü için bakanlara talimat veren Başbakan Erdoğan, 8 ayrı bölgede yapılacak toplantılara ilgili bakanlarla birlikte katılacağını belirtti. Erdoğan, Şanlıurfa’da, Dedeman Oteli’nde, 29 Aralık Cumartesi günü düzenlenen toplantıya Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, Adalet Bakanı Sadullah Ergin, Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı, Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, Sağlık Bakanı Recep Akdağ, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım ile birlikte katıldı. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ‘’GAP için tahsis ettiğimiz kaynakların ve verdiğimiz emeklerin karşılığını görmeye başladığımızı memnuniyetle ifade ediyorum. Bölgeden yapılan ihracat yaklaşık 10 kat artarak 7 milyar dolara ulaştı. İşsizlik yüzde 17’den yüzde 11,7’ye geriledi’’ dedi. Başbakan Erdoğan, toplantıda yaptığı konuşmada, bölgenin ülkenin en önemli tarım merkezlerinden biri olduğunu, tarım alanında geçtiğimiz 10 yılda tarihi önemde ilerlemeler kaydettiğini, tarım sektöründe son 60 yılın en istikrarlı büyümesinin bu dönemde yaşandığını söyledi. Türkiye’nin 2002’de yaklaşık 24 milyar dolar olan tarımsal milli gelirinin 2,5 kattan fazla artışla geçen yıl sonu itibarıyla yaklaşık 62 milyar dolara ulaştığını ifade eden Erdoğan, yine bu dönemde tarım sektöründe kişi başına düşen milli gelirin 3 kattan fazla artış gösterdiğini belirtti. Benzer başarının tarım ürünleri ihracatında yaşandığına işaret eden Erdoğan, sadece son 9 aylık dönemdeki tarım ürünleri ihracatının 11,5 milyar dolara yaklaştığını bildirdi. Erdoğan, ‘’Türkiye, 2002 yılında 67 milyon vatandaşını ve 13 milyon turistini besleyip, 1,7 milyar dolar dış ticaret fazlası verirken, geçtiğimiz yıl 75 milyon vatandaşını ve Genel Başkan Şemsi Bayraktar’ın da ifade ettiği gibi 30 milyon Tarım sektöründeki istihdam konusunda da oldukça olumlu gelişmelerin yaşandığını dile getiren Erdoğan, kırsal kesimdeki işsizlik oranının 2011’de yüzde 6’ya gerilediğini, bu yıl itibarıyla da bu oranı yüzde 4,5’lara kadar gerilettiklerini bildirdi. Tarımsal ekonomide Avrupa’da birinci sıradayız Hükümetleri döneminde elde edilen başarıların, tarımsal ekonomik büyüklük bakımından 2002’de dünyada 11. sırada yer alan Türkiye’yi bugün 7’nciliğe yükselttiğini vurgulayan Erdoğan, Avrupa’da ise tarımsal ekonomik büyüklük bakımından Türkiye’nin bugün birinci sırada yer aldığını vurguladı. Bu seviyeye kolay gelinmediğini dile getiren Erdoğan, şöyle devam etti: “Tarım sektörünü desteklemek için geçtiğimiz 10 yılda kapsamlı çalışmalar yürüttük. 2002 yılında yüzde 59 seviyesinde bulunan tarımsal kredi faizlerini bugün yüzde 0 ila yüzde 7,5 arasına düşürdük. Bu yılın Ekim ayı itibarıyla Ziraat Bankası ve Tarım Kredi Kooperatifleri aracılığıyla kullanılan tarımsal kredi rakamı, 22 milyar lirayı buldu. Ekonomide sağladığımız güven ve istikrar sayesinde geçtiğimiz 10 yılda tarım sektöründe yatırımların tutarı 34 milyar lirayı buldu. Hükümetlerimiz döneminde tarım, gıda, içecek ve tütün sektörlerinde yapılan tüm uluslararası yatırımların tutarı ise 10 milyar lira seviyesinde.” Tarım sektörüne verdikleri destekleri hem çeşitlendirdiklerini hem de artırdıklarını anlatan Erdoğan, 2002’de sadece doğrudan gelir desteği olarak 1,5 milyar lira destek verilen tarıma, bu yıl 2 milyar 166 milyon lira alan bazlı destek ödemesi yaptıklarını belirtti. Mazot, gübre ve toprak analizi desteklerini yılın ilk çeyreğinde üreticilere ödeyerek, üretimlerini rahatça yürütmelerini temin ettiklerini vurgulayan Erdoğan, fark ödemeleri kapsamında bu yıl üreticilere verdikleri desteğin yaklaşık 2,5 milyar lira düzeyinde olduğunu bildirdi. Erdoğan, son 10 yılda prim desteği olarak üreticilere yaptıkları ödeme tutarının 15 milyar liraya ulaştığını kaydetti. hizmet verecek ana kanalların büyük bölümünün tamamlanma aşamasına geldiğini söyledi. Hayvancılık sektörünün gelişmesine büyük önem verdiklerini vurgulayan Başbakan Erdoğan, ‘’Bunun için sadece 2012 itibarıyla verdiğimiz destekleme tutarı yaklaşık 2 milyar liradır. Son 10 yılın toplamı ise 9,5 milyar lirayı buldu. Yani ortalama yılda demek ki 1 milyar’’ diye konuştu. Miras hukukuna yönelik çalışma Verdiğimiz emeklerin karşılığını görmeye başladık Türkiye’nin en önemli bölgesel kalkınma projesi GAP’ın arzu ettikleri hızda ilerlemediğini dile getiren Erdoğan, şöyle devam etti: “GAP eylem planını hazırlamıştık. 2008 yılında bunu uygulamaya geçirdik. Planda yer alan proje ve faaliyetler için 18 milyar liralık bir kaynak tahsis ettik. Şu ana kadar bu rakamın 16 milyar lirasını kullandık. GAP’ın kamu yatırımları içinde yüzde 7 olan payını, geçtiğimiz 10 yılda yüzde 10,3’e yükselttik. GAP Eylem Planı’nın devreye girmesiyle bu oran yüzde 14’e kadar yükseldi. GAP için tahsis ettiğimiz kaynakların ve verdiğimiz emeklerin karşılığını görmeye başladığımızı memnuniyetle ifade etmek isterim. Bölgeden yapılan ihracat 10 katlık bir artışla yaklaşık 7 milyar dolar düzeyine ulaştı. Bölgedeki genel işsizlik oranı ise yüzde 17’den yüzde 11,7’ye geriledi. 2002 yılında işletmede olan 6 hidroelektrik santrali vardı, buna 4 tane daha HES ilave ettik. Böylece GAP’ın enerji yatırımlarındaki fiziki gerçekleşmesini de yüzde 74’e çıkardık.” Sulamaya açılan alan miktarını 199 bin hektardan 370 bin hektara yükselttiklerini ifade eden Erdoğan, 1 milyon hektar alanı sulamaya açmayı hedeflediklerini dile getirdi. Erdoğan, 500 bin hektar alana Arazi toplulaştırma konusunda da önemli ilerlemeler kaydettiklerine işaret eden Erdoğan, şunları söyledi: ‘’Geçenlerde Sayın Başkanın, bizi ziyaretinde bu konuyla ilgili bizlere bir ricası olmuştu. Ben de konuyu Bakanıma ilettim. Süratle bunun çalışmasını yapalım ve bununla ilgili neticeyi de bir an önce alalım dedik. Tabii bu konuyla ilgili olarak burada miras hukukuna yönelik bir çalışmanın yapılması, gerekirse bununla ilgili bir müdahale kurumunun oluşturulması önemli, bunlarla ilgili çalışmaları Bakanlığımız yoğun bir şeklide yapacak, inşallah neticeye varacağız.’’ Hükümetleri dönemine kadar bölgede 450 bin hektarlık alanda arazi toplulaştırması yapılabildiğini anlatan Erdoğan, kendilerinin 10 yılda 3 milyon hektarın üzerinde toplulaştırma gerçekleştirdiğini belirtti. Toplulaştırma çalışmalarından bölgede 1,5 milyona yakın vatandaşın yararlanacağını dile getiren Erdoğan, ‘’Toplulaştırma çalışmasını tamamladığımızda bölgemize ve ülkemize 10 milyar liranın üzerinde bir fayda sağlamış olacağız’’ dedi. 23 bin 300 hektar alanda tuzlanma sorununu çözdük Tuzlanma sorununun çözümü için Harran Ovası Kapalı Drenaj Projesi’nin hayata geçirildiğini anlatan Erdoğan, projeyle 23 bin 500 hektar alanda tuzlanma sorununu şu an itibarıyla çözdüklerini bildirdi. Erdoğan, “Böylece Harran Ovası’ndaki çiftçilerimizin yılda 20 bin lirayı bulan ilave gelir artışı elde etmesini sağladık” dedi. GAP Eylem Planı çerçevesinde 621 tarımsal tesis kurulması ve 28 bin makina ekipman alımı için 150 milyon lira hibe ödemesi yaptıklarını anlatan Erdoğan, Tarımsal Kalkınma Kooperatiflerine sağladıkları düşük faizli kredi desteği sayesinde 44 bin baş hayvan, 93 bin ton süt üretimiyle 228 milyon lira katma değer oluşturduklarını belirtti. Erdoğan, eğitimde, sağlıkta, ulaştırmada, toplu konutta, kanalizasyon ve içme suyu yapısında, sosyal destek projelerinde ve diğer tüm alanlarda benzer ilerlemeler kaydedildiğini ifade etti. Sulama sistemleri arasındaki fiyat farkı Başbakan Erdoğan, GAP Eylem Planı’nı revize ederek önümüzdeki dö- Ziraat ODALARI Türk Çiftçisinin Sesi Yıl:4 | Sayı: 48 | ARALIK 2012 nem için yeni hedefler, yeni çalışma takvimleri oluşturduklarını belirterek, inşallah bu çalışmaları en kısa sürede tamamlayarak, bunu paylaşacaklarını söyledi. Şanlıurfa’ya gelişinde, havaalanından kent merkezine gelirken bir grubun yolunu kestiğini ve özellikle sulama birlikleriyle ilgili şikayetlerini ilettiklerine dikkati çeken Başbakan Erdoğan, şöyle devam etti: ‘’Sulama birlikleri tarafından kendilerinden yüksek paralar tahsil edildiğini söylediler. Cazibeyle su kullananların ucuz ama terfi sistemleriyle kullananlar arasındaki farkın çok ama çok fazla olduğunu söylediler. Bu konuyla ilgili de ne yazık ki bizim de Orman ve Su İşleri Bakanlığımızın göndermiş olduğu bir yazılı, artık buna talimat mı deriz, nasıl anlayacaksanız öyle anlayın, bu konudan tabii benim haberim de yok. Böyle bir tablo söz konusu oldu. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığımız konuyla ilgili arkadaşlarla bir araya geldiler, görüşüyorlar ve bu görüşmenin sonucunda da bu konuyu çözmemiz lazım. Konuyla ilgili olarak buradaki bu farkı minimize etmemiz lazım. Cazibeyle kullanılan su fiyatıyla tabii ki terfi sistemiyle kullanılan su fiyatının aynı olması mümkün değil. Bir diğerinde enerji sarfı ciddi manada var. Bir de tabii bu enerji sarfının maalesef paraları ödenmiyor. ‘Enerjiyi kullan ama parayı ödeme’ böyle de bir mantık var. Bu konularla ilgili birkaç kez ben, bu birlikleri kabul ettim, kendileriyle konuştum. Birçok ödeme kolaylığı getirdim, faizlerine af getirdik, birçok adımlar attık fakat maalesef hiçbir zaman verilen sözler tutulmadı. Açık sözlü olmayı severim, bu ülke hepimizin ve bu ülke hep beraber bizim ayağa kaldıracağımız bir ülke. Bu ülke ayağa kalktığı zaman bunun mutluluğunu, huzurunu hep beraber yaşarız ama çökersek hep birlikte çökeriz, bedelini yine hep birlikte öderiz. Buna fırsat vermemeliyiz.’’ İnsanımın ruh dünyasındaki samimiyeti biliyorum Başbakan Erdoğan, sulama birliklerini yaptıkları yanlış üzerinden değerlendirmeyeceklerini, bu konuyu masaya yatırarak, değerlendireceklerini belirterek, Ankara’ya dönüşünde Orman ve Su İşleri Bakanı ile konuyu yine değerlendireceğini, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı ile de bu konuyu görüşeceğini söyledi. Yapılacak değerlendirmelerin ardından karar verip adımların atılması gerektiğini dile getiren Başbakan Erdoğan, ‘’Adımı hemen atmamız lazım ki oradaki vatandaşlarımın samimiyetini ben yüzlerinde okudum. Çünkü cazibeyle kullanmayıp diğer sistemle kullananlar yine ‘para vermeyelim’ demiyorlar ama aradaki rakamın çok büyük olduğundan dert yanıyorlar. Çünkü ben, Anadolu insanımın ruh dünyasındaki samimiyeti biliyorum, buna da inanıyorum. Bunu da oturup adil bir şekilde karara bağlayıp, inşallah süratle çözeceğiz ki bu sıkıntıyı gidermiş olalım’’ diye konuştu. Ziraat odalarının başkanlarından bu konularda yardım beklediklerini belirten, bugüne kadar yapılan çalışmalara verdikleri desteklerden dolayı da teşekkür eden Başbakan Erdoğan, ‘’İnşallah bundan sonra da yine birlikte çalışmaya devam edecek, bölgemizi ve ülkemizi kalkındırma mücadelemizi birlikte yürüteceğiz. Başarılarınızın artarak devamını Allah’tan temenni ediyorum, inşallah topraktan gelen o bolluk, bereket ülkemizin de bereketine vesile olsun diyorum’’ dedi. Bayraktar; “Çiftçimiz her türlü övgüye layık” Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, açılış konuşmasında, Türkiye’de tarım ve gıda ürünlerindeki fiyat artışlarının bölge ülkelerinden düşük olduğunu bildirerek, “Bu başarıyı, 75 milyonluk ülke nüfusunun gıda güvencesini, Ocak-Kasım döneminde 14 milyar dolarlık ihracatı sağlayan, 30 milyon turisti besleyen Türk çiftçisi, her türlü övgüye layıktır” dedi. Bayraktar, konuşmasının başında, toplantının düzenlenmesine katkı sağlayan Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker’e, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik’e teşekkür etti. Tarımın dünya ve Türkiye’de fevkalade önemli bir sektör olduğunu vurgulayan Şemsi Bayraktar, bu sektörde tarımsal ürünlerde ve gıda fiyatlarında spekülatif faaliyetler görüldüğünü, fiyat manipülasyonları olduğunu, buna bağlı olarak da dünya gıda fiyatları ve tarım ürünleri fiyatlarının hızlı bir şekilde arttığına dikkati çekti. Türkiye’de gıda fiyatlarının ortalama üretici fiyatları endeksindeki artışın altında olduğunun görüldüğünü bildiren Bayraktar, şunları söyledi: “Çevremize, bölgemize baktığımızda Balkanlar’da, Güney Avrupa’da, Kuzey Afrika’da, Ortadoğu’da, Kafkaslar’da, Orta Asya’da gıda fiyatlarının çok hızlı bir şekilde yükseldiğini görüyoruz. Ancak, ülkemizde Türk çiftçisi, ülkemiz gıda güvencesini sağlamak üzere yeterli üretimi yaptığı için gıda fiyatlarında bir artış yaşamıyoruz. İşte, büyüme rakamlarına baktığımızda, son üç çeyrek açıklandı, yüzde 3,3 civarında büyüme var. Buna bağlı olarak, gıda ve tarım enflasyonunun düşük olduğunu görüyoruz. Yine, bu sektörde istihdama sanayiden daha fazla destek oluyoruz, 6,5 milyon kişiyi istihdam ediyoruz. Bunu fevkalade önemsiyorum. Zaten tarım sektörünün, imalat sanayi, ulaştırma, turizm dahil olmak üzere diğer sektörler içindeki payının da fevkalade yüksek olduğunu görüyoruz.” Hedeflerimiz gayet büyük Türk çiftçisi olarak hedeflerinin gayet büyük olduğunu belirten Bayraktar, şöyle devam etti: “75 milyonluk ülke nüfusunun gıda güvencesini, Ocak-Kasım döneminde 14 milyar dolarlık ihracat, 30 milyon turistin doyurulmasını sağlayan Türk çiftçisi fevkalade önemli işler yapıyor demektir. Ben huzurlarınızda Türk çiftçisine, bu başarıya imza atan Türk çiftçisine şükranlarımızı arz ediyorum. Sağ olsunlar, var olsunlar. Hedefimiz büyük. Hedef nedir? 2023 yılında 85 milyon nüfus, 50 milyon turist, Gayri Safi Milli Hasılaya 150 milyar dolarlık katkı ve bunu sağlayacak 50 milyar dolar da ihracat. Hükümet Programında 40 milyar dolar görünüyor ama ben o çıtayı biraz daha yükseltiyorum, hedefimiz 50 milyar dolar ihracat. Bunu sağlayacak potansiyelimiz var, bunu sağlayabiliriz. Özellikle Türk tarımında yapısal sorunların çözülmesi halinde sektörün sorunlarının, çiftçi sorunlarının çözülmesi halinde ben bu hedefe ulaşabileceğimize inanıyorum. Zaten Sayın Başbakanımızın sektörü sahiplenmesi ve bizlerle bir araya gelmesi de ümidimizi fevkalade artırmıştır, bunu da ifade edeyim.” Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker ile zaman zaman bu bölgeye geldiklerini, bölge toplantıları, açılışlar yaptıklarını anlatan Bayraktar, şunları kaydetti: “Çiftçimizi dinledik ve bu yaptığımız toplantılar çiftçimizin bazı sorunlarının çö- 5 zülmesine de katkı sağladı. Ancak çözülemeyen bazı önemli sorunlarımız var. Bu sorunların çözümünde Sayın Başbakanımızın ağırlığına, iradesine ve sektörü sahiplenmesine ihtiyacımız var. Bunu açıkça ifade etmek istiyorum. Sulama yatırımlarını bitirmek zorundayız, GAP, DOP, DAP ve KOP gibi projeler çok önemli. Bunların bitirilmesi hayati önem taşıyor. Bu arada, miras hukukunun değiştirilmesi fevkalade önem taşıyor. 19 Aralık’ta Sayın Başbakanımıza yaptığımız ziyarette ben kendilerine bu durumu arz ettim ve miras hukukunun değiştirilmesinin arkasında olduğunu söyledi. Ben kendilerine şükranlarımı arz ediyorum. Bu, çok hayati bir konu çünkü. Ayrıca, ette ve sütte müdahale kurumunun oluşturulması noktasında yardımcı olacaklarını söylediler, bunu fevkalade önemsiyoruz.” Bayraktar, toplulaştırma çalışmalarını, pazarlama sorununa çözüm bulmak üzere Türkiye’de ekonomik örgütlerin idari ve mali yönden güçlendirilmesini de çok önemli bulduklarını ifade etti. Şemsi Bayraktar, “Üretici birlikleri ekonomik örgütler olarak daha güçlü hale getirildiğinde, üretim rakamlarını verdim, tarımda büyüme var ama bu pazarlama sorununu beraberinde getiriyor. Burada ekonomik örgütlenmeye, bir müdahale kurumu gibi görev yapmak üzere, şiddetle ihtiyacımız var” dedi. Bu konuda da Başbakan Erdoğan’dan destek beklediğini vurgulayan Bayraktar, sözlerini şöyle tamamladı: “Ben burada değerli başkanlarımın alanına girmek istemiyorum, çiftçilerimiz konuşacaklar, onlar konuşacaklar, sorunları dile getirecekler. Bu sorunların çözümünde Sayın Başbakanımızın burada bulunmasını fevkalade önemli bir şans olarak, bir fırsat olarak görüyorum. Ben, zatıalilerine çok teşekkür ediyorum. Tekrar şükranlarımı arz ediyorum.” Toplantıya, TZOB Yönetim Kurulu üyeleri, GAP ve çevresinden 16 ilden (Diyarbakır, Batman, Bingöl, Bitlis, Hakkari, Mardin, Muş, Siirt, Şanlıurfa, Şırnak, Van, Malatya, Elazığ, Adıyaman, Kilis, Gaziantep) Ziraat Odalarının başkanları ve çiftçiler katıldı. Ziraat ODALARI Türk Çiftçisinin Sesi 6 BAYRAKTAR, KİK TOPLANTISINA KATILDI ŞEMSİ BAYRAKTAR, YÖNETİM KURULU’NA SEÇİLDİ Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) Yönetim Kurulu Üyeliğine seçildi. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın katılımıyla İstanbul Swissotel'de 22 Aralık Cumartesi günü düzenlenen DEİK Olağan Genel Kurulu'nda, yeni yönetim kurulu seçimi yapıldı. Avrupa Ekonomik ve Sosyal Komitesi Başkanı Staffan Nilsson’ın katılımıyla TOBB Birlik Merkezi’nde gerçekleştirilen toplantıda konuşan AB Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, KKTC’ye uygulanan ambargoların kalkması gerektiğini belirterek, “Avrupalılar sözlerini tutsun, biz de Kıbrıs’ta tüm limanlarımızı açalım’’ dedi. Anayasa çalışmaları konusuna da değinen Bağış, şöyle dedi: ‘’Buradan geri dönüş yoktur. En azından şundan emin olmalıyız ki bu Komisyonda herkesin üzerinde uzlaştığı yeni bir Anayasa hazırlanmasa bile dört partinin üzerinde uzlaştığı geniş bir Anayasa paketi ortaya çıkacaktır. Ama hedef yepyeni sivil bir Anayasa’ya daha fazla vakit kaybetmeden ulaşmaktır. Yeni Anayasa’da üzerinde durulması gereken en önemli hususlardan biri kuvvetler ayrılığı ilkesidir ve bu ilkenin en belirgin ayrımı başkanlık sisteminde mevcuttur.’’ Bağış, şunları söyledi: ‘’AB’nin çifte standartlarına karşıyız. Kuzey Kıbrıs meseleleri için 8 faslımız veto edildi. 6 tane daha faslımızı veto edecek olan şımarık 26 tane ülke ile karşı karşıyayız. Kuzey Kıbrıs’a uygulanan ambargo kalksın. Avrupalılar kendi sözlerini tutsun, biz de Kıbrıs’ta tüm limanlarımızı açalım.” Toplantıda Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu (Türk-İş) Genel Başkanı ve Türkiye-AB Karma İstişare Komitesi Eş Başkanı Mustafa Kumlu, AB-Türkiye Karma İstişare Komitesi Eş Başkanı Arno Metzler, Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu (TİSK) Başkanı Tuğrul Kudatgobilig de birer konuşma yaptılar. Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, 31. Türkiye-AB Karma İstişare Komitesi (KİK) Toplantısı’na katıldı. BAYRAKTAR, SGK YÖNETİM KURULU’NA YENİDEN SEÇİLDİ Yıl:4 | Sayı: 48 | ARALIK 2012 Seçim sonucu belirlenen yeni yönetim kurulu; Yönetim Kurulu Başkanı M. Rifat Hisarcıklıoğlu olmak üzere, Şemsi Bayraktar, Rona Yırcalı, Bendevi Palandöken, Hasan Sert, Murat Ülker, Halim Mete, Murat Yalçıntaş, Mustafa Boydak, Ayhan Zeytinoğlu, Şerafettin Aşut, Cem Kozlu, Remzi Gür, Nail Olpak, Başaran Ulusoy, Tuncay Özilhan, Ahmet Akbalık, Erdal Eren, Ferit Şahenk, Tuğrul Erkin, Zeynel Abidin Erdem, Zeynep Bodur Okyay, Mithat Yenigün, Mehmet Habbab, Aykut Eken ve Bahri Can Çalıcıoğlu’dan oluştu. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, genel kurulda yaptığı konuşmada, hükümetin aktif politikaları çerçevesinde başta DEİK olmak üzere uluslararası iş kuruluşlarının dünyayı karış karış dolaştıklarını ve tüm dünyada iş imkanlarını kovaladıklarını ifade ederek, DEİK’in iş konseyi sayısının 109'a ulaştığını bildirdi. Sadece bu yıl 11 ülkeyle Türkiye arasındaki vizeleri kaldırdıklarını, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının vizesiz gidebileceği ülke sayısını 64'e, sınırda vize alabildiği ülke sayısını 11'e yükselttiklerini hatırlatan Erdoğan, şunları söyledi: ''Şu anda küresel finans krizi nedeniyle birçok ülke yurt dışı temsilciliklerini kapatıyor, yurt dışı operasyonlarını askıya alıyor, bu yolla tasarruf sağlamaya çalışıyor. Böyle bir süreçte biz, yurt dışı temsilciliklerimizi çoğaltmaya ve güçlendirmeye Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) Yönetim Kurulu’na yeniden seçildi. SGK 3. Olağan Genel Kurulu, kurumun Ankara Balgat’taki Genel Müdürlük binasında yapıldı. Genel kurulda, SGK Yönetim Kurulu’nda sosyal tarafları temsil eden 5 üye, seçimle belirlendi. Şemsi Bayraktar, Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB), Türkiye Esnaf ve Sanatkarları Konfederasyonu (TESK) ve Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’nin (TOBB) temsil ettiği, kendi nam ve hesabına çalışanlar grubunun tek adayı olarak gösterildi. Genel kurulda yapılan seçim sonuçlarına göre, SGK Yönetim Kurulu'nda kendi nam ve hesabına çalışanları Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel Başkanı Şemsi Bayraktar temsil edecek. İşçileri temsilen eski Türk-İş Genel Başkanı Salih Kılıç da SGK Yönetim Kurulu’na girdi. devam ediyoruz. 2002 yılında Türkiye'nin dünya genelinde 93 büyükelçiliği vardı. Biz, 10 yılda 27 yeni büyükelçilik açtık ve toplam sayıyı 120'ye çıkardık. Afrika kıtasında sadece 12 büyükelçiliğimiz vardı. Bu sayıyı şimdi 34'e ulaştırıyoruz. 2002'de 163 olan dış temsilcilik sayımız, şu anda 204'e ulaştı. Bunu en kısa zamanda 231'e çıkaracak ve dünyanın en yaygın örgütlenmiş 5 ülkesinden biri olacağız. Bu yaygın örgütlenme içinde ekonomi özellikle öne çıkıyor. Sadece 2012 yılında 23 yeni merkezde ticaret müşavirlikleri tesis ettik. Ticaret müşavirlerimizin görev yaptığı merkez sayısı 2002'de 62 iken, rekor bir sayı 160'a ulaştı. 2002'de 84 müşavir görev yaparken, şu anda 238 müşavir bu merkezlerde görev yapıyor.'' Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) ve Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Yönetim Kurulu Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, genel kurulda, 2023 yılında yurt dışında 100 milyar dolar yatırıma sahip bir ülke olmayı hedeflediklerini söyledi. Türkiye'de, Avrupa'da tüketilen her dört televizyondan ve beyaz eşyadan birini üreten, otomotivin anavatanına araba satan sanayicilerin bulunduğunu belirten Hisarcıklıoğlu, şunları kaydetti: ''Sibirya'nın eksi 40 derece soğuğunda toplu konut, Fas'ın 40 derece sıcağında rafineri yapan müteahhitlerimiz var, Bombay'da, Macaristan'da havaalanı işleten, Katar'da, Tunus'ta, Makedonya'da havalananı inşa eden müteşebbislerimiz var, küresel piyasalarda milyar dolarlık satın almalar yapan Türk şirketlerinin yöneticileri var, Türkiye'nin ürettiklerini karada, denizde, havada dünyanın dört bir köşesine taşıyan lojistikçiler var. Sağlık turizmiyle, eğitim hizmetleriyle, yazılımla-bilişimle, Türkiye'yi cazibe merkezi haline getirmeye azmetmiş hizmet ihracatçıları var. Dünyada gücünü hissettirmeye başlayan Türk diasporasının üyeleri var. Türk iş dünyasının küresel düşünen 40 kuruluşu, DEİK çatısı altında bir araya geldi. 50 bin olan ihracatçı sayısının, 2023 yılına kadar 70 bine çıkarılmasına katkı sağlayacağız.'' SGK Yönetim Kurulu’nda, işverenleri temsilen TİSK Yönetim Kurulu Üyesi Rahmi Cıbıroğlu, kamu görevlilerini temsilen Memur-Sen Genel Başkan Yardımcısı Halit Ortaköy, emeklileri temsilen de Türkiye Emekliler Derneği Genel Başkanı Kazım Ergün yer alacak. Toplam 10 kişiden oluşan Yönetim Kurulu'na; 3 yıllık süre için sosyal kesimleri temsilen 5 üye seçimle belirlenirken, diğer 5 üye ise atama yoluyla göreve geliyor. SGK Yönetim Kurulu’na yeniden seçilen TZOB Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, yaptığı açıklamada, tarımdaki yaklaşık 750 bin kayıtdışı çalışanı kayıt içine almak için çalışacağını belirtti. Bayraktar, kendi nam ve hesabına çalışanlar grubunun temsilcisi olarak, ayırt etmeksizin esnaf, sanatkar ve ticaret kesiminin SGK ile ilgili ihtiyaç ve sorunlarının çözümü için de gayret sarf edeceğini sözlerine ekledi. Ziraat ODALARI Türk Çiftçisinin Sesi Yıl:4 | Sayı: 48 | ARALIK 2012 7 Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin’i makamında ziyaret etti. TZOB Genel Başkanı Bayraktar ziyarette, Bakan Şahin’e, tarımın dünyada kazandığı önemi ve Türk tarımının genel sorunlarının yanı sıra çözümüne ilişkin görüşlerini aktararak, değerlendirmelerde bulundu. BAYRAKTAR’DAN BAKAN ŞAHİN’E ZİYARET Genel Başkan Şemsi Bayraktar, Bakan Şahin’i, Ordu ve ilçelerinde yapımı tamamlanan Ziraat Odalarının yeni hizmet binalarının açılış törenlerine de davet etti. Ordu ve ilçelerinde yapımı tamamlanan Ziraat Odaları'nın yeni hizmet binalarının açılışlarını TZOB Genel Başkanı Bayraktar ile İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin, birlikte yapacaklar. Bakan Şahin de, Bayraktar'ın davetine teşekkür ederek, memnuniyet duyacağını ve açılış törenlerine katılacağını ifade etti. BAYRAKTAR’DAN BAŞKAN KILIÇ’A ZİYARET TZOB Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç’ı ziyaret etti. Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç'ı ziyaret etti. Anayasa Mahkemesi Başkanı Kılıç’a nezaket ziyaretinde bulunan Şemsi Bayraktar, Anayasa Mahkemesi Başkanı’na yeni Anayasa çalışmaları konusundaki görüşlerini aktardı ve tarım sektörü konusunda bilgi verdi. BAYRAKTAR, ÇALIŞMA BAKANI VE SGK YÖNETİM KURULU İLE YEMEKTE BİR ARAYA GELDİ cuklarıma bırakacağım en büyük miras; ben ve çalışma arkadaşlarımın SGK’daki reformları, Roman vatandaşlarımız konusundaki açılımlarımızdır” dedi. Çelik, SGK Yönetim Kurulu’nda görevini 2 yeni üyeye bırakan Tandoğan Tokgöz ve Yusuf Yazgan’a teşekkürlerini bildirdi; yeni Yönetim Kurulu üyelerine de başarılarının devamı temennisinde bulundu. Bakan Çelik, Tokgöz ve Yazgan’a plaket Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel Başkanı ve Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) Yönetim Kurulu Üyesi Şemsi Bayraktar, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik ile Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanı Fatih Acar ve Yönetim Kurulu’na yemek verdi. TZOB Genel Başkanı Bayraktar, yemekte, SGK’nın 4 Aralık 2012’de yapılan genel kurulunda Rahmi Cıbıroğlu ile Halit Ortaköy’ün Yönetim Kurulu’na seçildiğini, görevi devreden Tandoğan Tokgöz ve Yusuf Yazgan’ın son derece başarılı çalışmalar yaptığını söyledi. Bundan önceki dönemde SGK Yönetim Kurulu’nda büyük uyum içinde çalıştıklarını belirten Bayraktar, şunları kaydetti: “Görevi iki yeni üyeye devreden arkadaşlarımıza başarılı çalışmalarından dolayı teşekkür ediyoruz. Aramıza yeni katılan iki arkadaşımızla da aynı şekilde çalışmalarımızı sürdüreceğimizden kuşkumuz yok. Yeni seçilen arkadaşlarımızla birlikte SGK Yönetim Kurulu olarak ülkemiz ve çalışanlarımız menfaatlerine yönelik gayretlerimiz devam edecektir.” Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik de SGK Yönetim Kurulu’nun geçtiğimiz dönemde çok başarılı çalışmalara imza attığını ifade etti; kurul üyelerine, gösterdikleri büyük uyum içindeki çalışmalarından dolayı teşekkür etti. Aynı uyum ve başarılı çalışmaların bu dönemde de devam ettirileceğine olan inancını dile getiren Çelik, “Benim ço- sunarken, Yönetim Kurulu’ndan ayrılmalarının SGK için çalışmalarının sonu anlamına gelmediğini, iki üyenin de tecrübelerinden istifade etmeyi sürdüreceklerini sözlerine ekledi. Yemeğe, Bakan Çelik’in yanı sıra, Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanı Fatih Acar, Sosyal Güvenlik Kurumu Yönetim Kurulu üyeleri, görevi devreden Tandoğan Tokgöz ve Yusuf Yazgan katıldı. Ziraat ODALARI Türk Çiftçisinin Sesi 8 Yıl:4 | Sayı: 48 | ARALIK 2012 TZOB HEYETİ, YAĞIŞTAN ZARAR GÖREN BÖLGELERİ ZİYARET ETTİ Heyet, Çanakkale Kumkale Ovası ve Balıkesir Burhaniye’de zarar gören çiftçilerle bir araya geldi. Türkiye Ziraat Odaları Birliği heyeti, aşırı yağıştan zarar gören bölgeleri ziyaret etti. Heyet, Çanakkale Kumkale Ovası ve Balıkesir Burhaniye’de zarar gören çiftçilerle bir araya geldi. TZOB Yönetim Kurulu Başkanvekili M. Nuri Şeyda Sorman, kuvvetli yağış nedeniyle Çanakkale’de çok büyük zararla karşı karşıya kalındığını bildirerek, doğal afet karşısında verimli toprakların denize akmasının önümüzdeki yıllarda verim düşüklüğü yaşatacağını, bunun da sadece üreticiyi değil, ülke ekonomisini büyük ölçüde etkileyeceğini bildirdi. Sorman, TZOB Yönetim Kurulu Muhasip Üyesi Mustafa Hepokur, TZOB Yönetim Kurulu Üyesi Tuncer Başoğlu, Kumkale Belediye Başkanı Süleyman Erte, Çanakkale Ziraat Odası Başkanı İlhan Ulus, Bayramiç Ziraat Odası Başkanı İsmail Pehlivan, Ezine Ziraat Odası Başkanı Ahmet Önder ile üreticiler, kuvvetli yağış nedeniyle yaklaşık 10 bin dönüm arazinin selden etkilendiği Kumkale Ovası’nda incelemelerde bulundu. TZOB heyeti Çanakkale’deki temaslarının ardından Balıkesir Burhaniye’de aşırı yağıştan etkilenen çiftçilerle bir araya geldi. İncelemelerinin ardından açıklama yapan Sorman, TZOB Genel Başkanı Şemsi Bayraktar’ın talimatıyla Çanakkale’deki afet bölgelerini incelemek üzere bölgede bulunduklarını söyledi. Çok büyük zararla karşı karşıya olduklarını anlatan Sorman, ‘’Her şeyden önce can kaybının olmaması sevindirici. Tüm Çanakkaleli çiftçilere ‘geçmiş olsun’ diyorum. Bu zararın da bir an önce telafi edilmesini temenni ediyoruz’’ dedi. Büyük üretim kaybı söz konusu olacak Sel afeti karşısında yeni ekimi yapılmış hububatta, sebze ve meyve bahçelerinde ve özellikle zeytin ağaçlarındaki mahsulün yere düşmesinden dolayı büyük bir üretim kaybının söz konusu olduğunu bildiren Sorman, şunları söyledi: ‘’Doğal afet karşısında verimli toprakların denize akması, önümüzdeki yıllarda verim düşüklüğü yaşatacak. Bu da sadece üreticiyi değil, ülke ekonomisini büyük ölçüde etkileyecek. Zaten yüksek maliyet karşısında zor durumda olan çiftçilerimiz bu ikinci felaketle tamamen üretemez duruma düştü. Mutlaka üreticilerimizin kredilerinin, kredi faizlerinin düşürülmesi ve borçlarının ertelenmesi gerekir. Üreticiler, hükümetin bu konuda yardımını talep ediyor. Şayet üreticiler üretemezse hem ülkenin dış ticaret açığı artacak hem de sağlıklı gıdaya ulaşmamız mümkün olamayacak. Onun için gereken tedbirlerin alınmasını talep ediyoruz. Açık alanda yapılan bir sektör olan tarım, doğal afetlerden mutlaka etkilenir. Bundan dolayı tarım sigortası teşvik edilmelidir. Çiftçilerimiz yüksek sigorta primleri karşısında zaten üretim maliyetleri yüksek olduğu için bu sigortadan kaçmaktadır. 2090 Sayılı Tabii Afetlerden Zarar Gören Çiftçilere Yapılacak Yardımlar Hakkındaki Kanun ile üreticilerin zararlarını karşılaması mümkün değildir. Bundan üreticilerimizin yararlanması için yüzde 40 mal kaybına uğraması gerekiyor. Tarla değerlerinin ürün fiyatlarından yüksek olması nedeniyle çiftçilerin bundan yararlanması söz konu değildir. Onun için tarım sigortasının daha cazip hale getirilmesi gerekmektedir. Ayrıca meteorolojik istasyonların olay yerlerine uzak olması nedeniyle, meteorolojik veriler yanlış değerlendirilmektedir. Bundan da üreticilerimiz zarar görmektedir. Bunun için meteoroloji istasyonlarının Ekim ayında 587 bin 15 ton olan sanayiye aktarılan inek sütü miktarı, bu artış hızıyla, 2013 yılı Mart ayından itibaren 800 bin tonlara yaklaşacak. Mayıs ayında 850-900 bin tonlar düzeyine ulaşıp zirve yapacak.” Yakın gelecekte süt üretimi 25 milyon tona ulaşacak Bayraktar: "Çok yararlı bir gıda maddesi olan sütün, tüketiminin artırılması, fevkalade önemlidir." Bayraktar, yaptığı açıklamada, 2011 yılı Ekim ayında 543 bin 655 ton olan sanayiye aktarılan inek sütü miktarının, bu yılın Ekim ayında yüzde 7,98 artarak 587 bin 15 tona yükseldiğini bildirdi. Sorman, aşırı yağışların verim kaybına neden olduğunu, yağışın yanında aşırı sıcakların da tarımı olumsuz etkilediğini ifade ederek, mutlaka sigorta sisteminin işletilmesi gerektiğini kaydetti. Burhaniye’de İl Koordinasyon Kurulu toplantısı Çanakkale’deki incelemelerin ardından Balıkesir Burhaniye’ye geçen TZOB heyeti, Burhaniye’de aylık İl Koordinasyon Toplantısına katıldı. Burhaniye Öğretmen Evinde gerçekleşen İl Koordinasyon Kurulu Toplantısı öncesinde TZOB heyetinin yanı sıra Burhaniye’ye gelen Balıkesir ili Ziraat Odası Başkanları, ilçede su baskınlarının yaşandığı tarım arazilerinde incelemelerde bulundu. TZOB Genel Başkanvekili Sorman, toplantıda yaptığı konuşmada, çiftçilerin mutlaka tarlalarını ve ürünlerini sigortalatmaları gerektiğinin altını çizdi. Ayrıca Tarım Sigortaları Havuzu (TARSİM) kapsamındaki sigortanın mutlaka teşvik edici hale getirilmesi gerekir. Dünyada tarımın öne çıkmış olduğu bu günlerde güvenli gıdaya ulaşabilmek, ülkemizin dış ticaret açığını azaltabilmek için mutlaka bunları yapmak durumundayız. SÜT SANAYİYE AKIYOR Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, Türkiye’nin süt üretiminin sürekli bir artış çizgisi izlediğini bildirerek, “Sanayiye aktarılan inek sütü miktarı 10 aylık dönemde, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 13,18 artarak 6,7 milyon tonu aştı” dedi. zirai alanlara daha yakın yapılması ve yaygınlaştırılması gerekmektedir.’’ Ocak-Ekim döneminde 2011 yılında 5 milyon 956 bin 497 ton olan sanayiye aktarılan inek sütü miktarının, bu yılın aynı döneminde, 6 milyon 741 bin 830 tona çıktığını belirten Bayraktar, şunları kaydetti: “Son 12 aylık dönemde sanayiye aktarılan inek sütü miktarı 7 milyon 859 bin 72 ton oldu. 10 aylık dönemdeki ortalama yüzde 13,18 olan artış hızıyla yıl sonunda sanayiye aktarılan inek sütü 8 milyon tonu aşacak gibi görünüyor. 2011 yılında 7 milyon 73 bin 739 ton olan sanayiye aktarılan inek sütü, bu artış hızıyla 8 milyon 6 bin 58 tona çıkacak. Türkiye’nin, 2011 yılında 15 milyon tonu aşan süt üretiminin çok uzak olmayan bir gelecekte 25 milyon ton düzeylerine ulaşabileceğini bildiren Bayraktar, şöyle devam etti: “Süt tüketiminin artırılması zorunlu. Çok yararlı bir gıda maddesi olan sütün, tüketiminin artırılması, fevkalade önemli. Okul sütü programının sürekliliği gerekir. Et ve Balık Kurumu’nun müdahale kurumu haline getirilmesi süt fiyatlarına istikrarı getirecektir. Bu da fiyatlardaki büyük dalgalanmaları önleyecektir. Hayvancılık destekleri devam etmelidir. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker’in süt teşvik priminin litrede 6 kuruştan 8 kuruşa çıkarılacağı yönündeki açıklamasını olumlu karşılıyoruz. Bu programın çocukların eğitime başladığı 2012-2013 eğitim ve öğretim döneminde de devam ettirileceğine yönelik Bakanlar Kurulu Kararı 10 Ekim 2012 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi. Bu kararın uygulama esasları tebliği ise 15 Kasım 2012 tarihli Resmi Gazete’de yayımlandı. Buna göre, Milli Eğitim Bakanlığı’nın belirleyeceği okullarda, geçen yıldan farklı olarak 2012-2013 eğitim öğretim yılının ikinci döneminde, özel okullar dahil, anasınıfı ve ilkokul öğrencilerine, Pazartesi, Çarşamba ve Cuma günlerinde, haftada 3 gün süreyle 200 ml ambalajlı, yağlı, sade UHT içme sütü dağıtılacak. Bu kararı sonuna kadar destekliyoruz.” Süt ürünleri üretimi Şemsi Bayraktar, Ocak-Ekim döneminde içme sütü üretim miktarının yüzde 11,26 artışla 1 milyon 49 bin 873 tona, peynir üretiminin yüzde 8,96 artışla 479 bin 111 tona, yoğurt üretiminin yüzde 4,28 artışla 889 bin 56 tona, ayran üretiminin ise yüzde 11,16 artışla 427 bin 327 tona yükseldiğini belirtti. TZOB Genel Başkanı Bayraktar, 10 aylık artış hızının devamı halinde, 2012 yılında içme sütü üretim miktarının 1 milyon 295 bin 899 tona, peynir üretiminin 565 bin 339 tona, yoğurt üretiminin 1 milyon 49 bin 882 tona, ayran üretiminin 510 bin 308 tona ulaşacağını bildirdi. Ziraat ODALARI Türk Çiftçisinin Sesi Yıl:4 | Sayı: 48 | ARALIK 2012 Mehmet Büyükekşi 4 bin 377 haberle üçüncü, TESK Başkanı Bendevi Palandöken 4 bin 21 haberle dördüncü, TÜSİAD Başkanı Ümit Boyner 3 bin 256 haberle beşinci oldu. onuşulan ın en çok k 100 İş dünyasın Araştırmanın sonuçlarına göre, TZOB Genel Başkanı Bayraktar, yazılı medyada bu yılın Haziran ayında 1431, Ekim ayında 746, Eylül ayında 661 haber ve yazıda yer buldu. Medyada aylık ortalama 490 kez yer aldığına işaret edilen araştırmada, Bayraktar ile ilgili şu değerlendirmede bulunuldu: “Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, Rifat Hisarcıklıoğlu’ndan sonra Türkiye’nin en çok konuşulan STK Başkanı. Hiç kuşku yok ki bunun sebebi Türkiye’nin en güçlü olduğu alanlardan biri olan ziraat alanının başında olması. Şemsi Bayraktar, tarımdan hayvancılığa kadar pek çok alanda yaptığı açıklamalarla basında sıkça yer almış. Çiftçilerin, hayvancılıkla uğraşan kesimin sesi olmayı başaran Bayraktar, ‘Okul Sütü’ uygulamasının süt sektöründe arz-talep dengesinin sağlanması açısından da önemli olduğunu belirterek, programın peynir, yoğurt gibi süt ürünleriyle çeşitlendirilmesiyle ilgili açıklamalarıyla da gündeme gelmiş.” dı ismi açıklan ktar, şkanı Bayra a B l e n e G TZOB ergisinin INFOMAG d ulan Çok Konuş n E ın ın s a e STK “İş Düny ası 2012”d rm tı ş ra A ri ası İsimle ci, iş düny ’n 2 e d in iç i sırada başkanları da ise 7’nc ın s a m la a ır genel s yer aldı. Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, INFOMAG dergisinin yaptığı araştırmada, iş dünyasını temsil eden sivil toplum kuruluşları (STK) başkanları sıralamasında 2’nci; ilk 100 genel sıralamasında ise 7’nci basamakta ve “yükselenler” arasında yer aldı. Aylık iş ve ekonomi dergisi INFOMAG, Medya Takip Merkezi ve sosyal medyanın işbirliğiyle gerçekleştirilen “İş Dünyasının En Çok Konuşulan İsimleri Araştırması 2012”nin sonuçlarını Aralık sayısında kapağına taşıdı. 100 kişinin yer aldığı “İş Dünyası En Çok Konuşulan İsimleri” listesinde Fenerbahçe Kulübü Başkanı ve iş adamı Aziz Yıldırım 16 bin 531 haberle birinci, Futbol Federasyonu Başkanı, Beşiktaş Jimnastik Kulübü eski başkanı, Demirören Holding Başkan Vekili Yıldırım Demirören 11 bin 992 haberle ikinci, Trabzonspor Kulübü Başkanı ve iş adamı Sadri Şener 8 bin 774 haberle üçüncü, Galatasaray Spor Kulübü Başkanı, Unit Grup Yönetim Kurulu Başkanı Ünal Aysal 8 bin 333 haberle dördüncü, Beşiktaş Jimnastik 9 Kulübü Başkanı, Esin Yapı Kurucu Ortağı Fikret Orman 7 bin 566 haberle beşinciliği paylaşırken, 6’ncı sırayı Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu 5 bin 950 haberle, 7’nci sırayı da TZOB Genel Başkanı Bayraktar 4 bin 960 haberle aldı. Başçı 3 bin 902 haberle 11’inci, Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) Başkanı Ümit Boyner ise 3 bin 256 haberle 13’üncü sırada bulunuyor. Listede Futbol Federasyonu eski başkanı, Acıbadem Sağlık Grubu Başkanı Mehmet Ali Aydınlar 4 bin 819 haberle 8’inci, Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanı Mehmet Büyükekşi 4 bin 377 haberle 9’uncu, Türkiye Esnaf ve Sanatkarları Konfederasyonu (TESK) Başkanı Bendevi Palandöken 4 bin 21 haberle 10’uncu, Merkez Bankası Başkanı Erdem TZOB Genel Başkanı Bayraktar, Türkiye’nin en çok konuşulan 2’nci STK Başkanı oldu. STK başkanları sıralamasında ilk 3, “Hisarcıklıoğlu, Bayraktar, Büyükekşi” şeklinde oluştu. STK başkanları arasında TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu 5 bin 950 haberle birinci, TZOB Genel Başkanı Şemsi Bayraktar 4 bin 960 haberle ikinci, TİM Başkanı Bayraktar, Türkiye’nin en çok konuşulan 2’nci STK Başkanı STK’ların ilk 5 ismi 10 Kasım 2011-10 Kasım 2012 dönemindeki haberleri kapsayan araştırmanın sonuçlarına göre, iş dünyasını temsil eden sivil toplum kuruluşları başkanlarının ilk 5 sıralaması şöyle: 1- Rifat Hisarcıklıoğlu, TOBB Başkanı (5 bin 950) 2- Şemsi Bayraktar, TZOB Genel Başkanı (4 bin 960) 3- Mehmet Büyükekşi, TİM Başkanı (4 bin 377) 4- Bendevi Palandöken, TESK Başkanı (4 bin 21) 5- Ümit Boyner, TÜSİAD Başkanı (3 bin 256) YUMURTA VE TAVUK ETİ ÜRETİMİ Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, tavuk yumurtası ve tavuk eti üretiminde rekora doğru gidildiğini bildirerek, “Ocak-Ekim döneminde, tavuk yumurtası üretimi yüzde 13,8, tavuk eti üretimi yüzde 5,7 arttı” dedi. Bayraktar, yaptığı açıklamada, OcakEkim dönemleri itibarıyla 2010 yılında 1 milyon 209 bin 356 ton olan tavuk eti üretiminin 2011 yılında 1 milyon 366 bin 663 tona çıktığını, bu yıl ise 1 milyon 444 bin 224 tonu bulduğunu kaydetti. 2010 yılında Ocak-Ekim döneminde, 9 milyar 685 milyon 71 bin adet olan tavuk yumurtası üretiminin 2011 yılı Ocak-Ekim döneminde 10 milyar 720 milyon 689 bin adede yükseldiğini belirten Bayraktar, üretimin bu yıl Ocak-Ekim döneminde ise 12 milyar 197 milyon 299 bin adede ulaştığını vurguladı. 10 aylık üretim, 2010 üretimini geçti 10 aylık tavuk eti üretiminin 2010 yılının 12 aylık üretimini aştığını bildiren Bayraktar, şunları kaydetti: “Böyle giderse, tavuk yumurtası üretimi, yılsonunda, 2011’e göre 1,78 milyar adet fazlayla 14,7 milyar adedi, tavuk eti üretimi, 91,6 bin ton fazlayla 1,7 milyon tonu aşar. Yılın bitmesine 2 ay kala tavuk eti ve tavuk yumurtası üretimi, 2010 yılı rakamlarını aştı. Sektör 2011’de 1 milyon 613 bin 309 tonluk tavuk eti, 12 milyar 954 milyon 686 bin üre- timiyle rekor kırmıştı. Bu yılı da rekorla tamamlayacağı gün gibi ortadadır.” TZOB Genel Başkanı Bayraktar, yıllık bazda bakıldığında, 2010 yılında 1 milyon 444 bin 59 ton olan tavuk eti üretiminin 2011 yılında 1 milyon 613 bin 309 tona çıktığını, 10 aylık artış hızının devam etmesi halinde 2012 yılı üretiminin 1 milyon 704 bin 867 tonu bulacağını kaydetti. 2010 yılında 11 milyar 840 milyon 396 bin adet olan yumurta üretiminin 2011 yılında 12 milyar 954 milyon 686 bin adede yükseldiğini belirten Bayraktar, OcakEkim dönemi büyüme hızının devamı halinde 2012 üretiminin 14 milyar 738 milyon 994 bin adede ulaşacağına dikkat çekti. Bayraktar, şunları kaydetti: “Bu yılın Ekim ayında 79 milyon 183 bin tavuk kesildi. 128 bin 63 ton tavuk eti üretildi. Tavuk yumurtası üretimi de 1 milyar 311 milyon 211 bin adede ulaştı. Geçen yıl Ekim ayında 80 milyon 842 bin tavuk kesilmiş, 80 bin 842 ton tavuk eti, 1 milyar 142 milyon 914 bin adet yumurta üretilmişti. 2012 Ekim ayında tavuk yumurtası üretimi, 2011 yılının Ekim ayına göre yüzde 14,7 artarken, kesilen tavuk sayısı yüzde 2,1, tavuk eti üretimi de yüzde 7 azaldı.” Türkiye’nin nüfusta 18’inci olmasına karşın, Birleşmiş Milletler Gıda ve Ta- rım Örgütü’nün (FAO) 2010 yılı verilerine göre, 229 milyon 969 bin tavuk sayısıyla dünyada 12’nci, 740 bin 24 ton yumurta üretimiyle 14’üncü sırada bulunduğunu bildiren Bayraktar, “Bu hızla üretim artışı devam ederse, Türkiye, hem tavuk yumurtası, hem tavuk sayısı, hem de tavuk eti üretiminde dünya sıralamasında daha üstlere çıkacaktır” dedi. Sektör ihracatla büyüyecek, daha fazla istihdam sağlayacak Bayraktar, yıllar itibarıyla üretimin sürekli arttığı sektörde sorunların da bulunduğunu, kanatlı sektörünün sorunlarının halledilmesi için soya, mısır, yem katkısı gibi hammaddelerin yerli üretiminin desteklenmesi, ihtiyacın ülke içinden karşılanması, maliyetlerin düşürülmesi gerektiğine dikkat çekti. Şemsi Bayraktar, ulaştığı boyutla çok önemli bir sektör haline gelen kanatlı sektörünün daha fazla ihracat yapabilmesi, yeni pazarlar bulabilmesi için ihracat desteklerinin rekabet sağlayacak seviyeye çıkarılmasının zorunlu olduğunu bildirdi. Bayraktar, sektörün ihracatla büyüyeceğinin, bu büyümenin de daha fazla istihdam sağlayacağının unutulmaması gerektiğini kaydetti. TZOB Genel Başkanı, damızlık ihtiyacının yurt içinden karşılanmasına yönelik Ar-Ge yatırımlarının yapılmasının, üreticilerin örgütlenmesinin teşvik edilmesinin, sözleşmeli üretim yönetmeliği hükümlerinin hayata geçirilmesinin de sektördeki bazı sorunları çözeceğini belirtti. Ziraat ODALARI Türk Çiftçisinin Sesi 10 Yıl:4 | Sayı: 48 | ARALIK 2012 Yaş sebze meyve dış ticaretinin yüzde 46’sı narenciye Ülke narenciye üretiminin ihtiyacı karşıladığı gibi, yaş sebze meyve dış ticaretinin yüzde 46’sını da oluşturduğunu bildiren Bayraktar, şöyle devam etti: TZOB Genel Başkanı Şemsi Bayraktar: "Üreticinin kayba uğramaması bakımından depolamaya özel önem verilmeli." Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, 1 milyar doların üzerinde ihracat yapılan narenciyede, diğer üretici ülkelerle rekabet edilebilmesi için maliyetlerin düşürülmesi gerektiğini bildirdi. Bayraktar, “2007-2011 döneminde ikiye katlanarak 514,7 milyon dolardan 1 milyar 70,4 milyon dolara yükselen ihracatımız, yeni markalar oluşturularak, ürünlerimize yeni pazarlar bulunarak daha da artırılabilir” dedi. Şemsi Bayraktar, yaptığı açıklamada, 2011 yılında 3 milyon 613 bin 766 ton olan narenciye üretiminin, Türkiye İstatistik Kurumu’nun tahminlerine göre, bu yıl yüzde 4,44 azılışla 3 milyon 453 bin 385 bin tona ineceğini belirtti. Üretimde meydana gelen bu düşüşte geçen yıl meydana gelen dolu nedeniyle ağaçların zarar görmesinin etkili olduğunu vurgulayan Bayraktar, Mersin ilinde Kasım ayının başında meydana gelen aşırı yağışların ürünleri olumsuz etkilediğini ve rekoltenin tahmin edilenin altında olacağının beklendiği bilgisini verdi. Erdemli’de aşırı yağış çürümeye neden oldu Bayraktar, özellikle limon üretiminde önde gelen Erdemli ilçesinde yaşanan aşırı yağışların daldaki üründe çürümeye neden olduğunu bunun rekoltede düşüşe yol açtığını belirterek, “Dolu, don, yağış, TARIM kuraklık gibi iklim faktörlerinde meydana gelen değişimden en fazla etkilenen kesim üreticilerimiz olmaktadır” dedi. Narenciye üretiminde Akdeniz ve Ege bölgelerinin öne çıktığını belirten Bayraktar, şunları kaydetti: “Narenciye taze tüketimin yanında meyve suyu, konsantre, reçel, marmelat olarak kullanılabildiği gibi kabuklarından da esans elde edilebilmektedir. Narenciye, içerdiği organik asitler ve vitaminler (C ve B) bakımından beslenmedeki önemi büyük olup, vücutta toksinlerin atılmasında önemli rol oynadığı söylenmektedir. Narenciyenin gribal enfeksiyonlara dayanıklılık sağlamada, kalbi kuvvetlendirmede, kan damarlarını ve kılcal damarları güçlendirmede, kanı temizlemede, sinirleri yatıştırarak bedeni ve zihni yorgunlukların giderilmesinde, diş etlerini güçlendirmede oldukça faydalı olduğu öne sürülmektedir. Özellikle kış mevsimine girmeye başladığımız bugünlerde vücut direncinin artırılmasına katkı sağlayan önemli bir ürünümüzdür. Narenciye üretimi, bölgelere göre dağılımına baktığımızda üretimin yüzde 85,3’ü başta Mersin, Adana, Antalya, Hatay illerimiz olmak üzere Akdeniz Bölgemizde gerçekleşmektedir. Bu bölgemizi yüzde 13,7’lik payla Ege Bölgemiz izlemektedir. Ege Bölgemizde ise Muğla, İzmir ve Aydın narenciye üretiminde öne çıkan illerimizdir. Balıkesir, Çanakkale, Rize, Artvin gibi illerimizin olduğu Marmara ve Karadeniz bölgelerimizin üretimdeki payı ise yüzde 1 düzeyindedir.” TARIM, EYLÜL’DE BİLE 6,5 MİLYON İSTİHDAM SAĞLADI “Narenciye, dış ticaretimizden elde edilen 1 milyar 70 milyon 428 bin dolar gelirle ülke ekonomisine önemli katkılar sağlamıştır. Narenciye de diğer meyve türlerinde olduğu gibi taze ve endüstriyel iç tüketimden arta kalan, dış satım kalitesinde olan kısmı çeşitli ülkelere ihraç edilmektedir. 2011 yılı verilerine göre toplam narenciye üretimimizin yüzde 41’i ihraç edilmiştir. Bu artışta gıda güvenilirliğini sağlamaya yönelik izlenebilir bir üretimin gerçekleştirilmesinin yanı sıra Narenciye Tanıtım Grubu’nun çalışmaları etkili olmuştur. Türler bazında ele aldığımızda toplam 1 milyon 479 bin 231 ton olan narenciye ihracatımızın yüzde 33’ünü limon, yüzde 32,1’ini mandalina, yüzde 25,5’ini portakal, yüzde 10,7’sini de greyfurt oluşturmaktadır. Narenciye ihracatımızın ülkelere göre dağılımına baktığımızda, toplam ihracatımızın yüzde 32’si Rusya’ya yapılmaktadır. Bu ülkeyi yüzde 19’luk payla Irak, yüzde 12’lik payla Ukrayna, yüzde 7’lik payla Suudi Arabistan izlemektedir. Verilerden de görüldüğü üzere narenciyede en önemli pazarımız Rusya’dır.” Bu sezon narenciye rekoltesinde düşüş beklendiğini bildiren Bayraktar, “Doğa koşullarına bağlı olarak üretim yapma zorunluluğu bulunan üreticilerimiz, artan girdi fiyatları karşısında maalesef çaresiz kalmaktadır” dedi. Yapılması gerekenler Üretim maliyetlerinin yüksekliğinin narenciye üreticileri için de geçerli olduğunu, diğer üretici ülkelerle rekabet edilebilmesi toplam istihdamı 6 milyon 631 bin kişiyle tarımdan sadece 129 bin fazla” dedi. Tarım işsizliği 2,5 puan düşürüyor Bayraktar yaptığı açıklamada, Eylül ayında toplam istihdamın, geçen yılın aynı ayına göre, 105 bin artarak, 25 milyon 472 bine çıktığını belirtti. Bu dönemde hizmetler sektöründe istihdamın 659 bin, sanayide 28 bin, inşaatta 8 bin, tarımda 27 bin arttığını bildiren Bayraktar, Ocak ayında 5 milyon 416 bine inen tarımdaki istihdamın Şubat ayında 5 milyon 427 bine, Mart ayında 5 milyon 613 bine, Nisan ayında 6 milyon 11 bine, Mayıs ayında 6 milyon 363 bine, Haziran ayında 6 milyon 555 bine, Temmuz ayında 6 milyon 638 bine yükseldiğini, Ağustos ayında 6 milyon 564 bine, Eylül ayında ise 6 milyon 502 bine indiğini kaydetti. Eylül ayında hizmetler sektörünün 12 milyon 339 bin, tarımın 6 milyon 502 bin, sanayinin 4 milyon 735 bin, inşaat sektörünün ise 1 milyon 896 bin kişiye istihdam yarattığı bilgisini veren Bayraktar, “Tarım, sanayiden 1 milyon 767 bin kişi daha fazla istihdam sağladı. Sanayi ve inşaatın “Bugün gelinen noktada uluslararası arenada var olmak her geçen gün daha da zorlaşmaktadır. Ülkemizin 2011 yılı itibarıyla narenciyeden elde ettiği ihracat geliri 1 milyar 70 milyon doları aşmıştır. Elde ettiği ihracat geliriyle ve üretim miktarıyla ülke ekonomisine önemli katkılarda bulunan bu üretim dalından, gereği gibi istifade edilebilmesi bakımından: ►Üretimden pazarlamaya kadar olan bütün aşamalarda eğitim ve yayım faaliyetlerine gereken önem verilmeli, ►Tanıtım faaliyetleriyle iç tüketim artırılmalı, ►Dış pazarda rekabet gücümüz artırılmalı, üreticilerimizin rekabet edebilmesi için maliyetler düşürülmeli, ►Gübre, mazot gibi üretim girdilerinin desteklenmesinin yanı sıra, ilaçlama, depolama, ambalajlama, nakliye gibi unsurlar da mutlak surette desteklenmeli, girdilerdeki KDV oranları indirilmeli, ►Ürün ve kalite kaybı olmaksızın daha uzun sürede ürün arzının sağlanması, üreticinin kayba uğramaması bakımından depolamaya özel önem verilmeli, soğuk hava depoları artırılmalı, ►Üreticilerimizin pazarlama problemlerinin çözümü bakımından, üretici birlikleri finansman bakımından güçlendirilerek daha aktif hale gelmeleri sağlanmalı, ►Marka oluşturulmalı, yeni pazarlar bulunarak ihracat artırılmalı, ►Bu üretim dalından menfaat elde eden tüm taraflar arasında işbirliği ve koordinasyon sağlanmalı, ►İhracat iadeleri sezon öncesinde açıklanmalıdır.” Bayraktar: "Tarım istihdamı, Eylül ayında, geçen yılın aynı ayına göre, 27 bin kişi artarak 6 milyon 502 bin kişiye ulaştı." Bayraktar, Eylül ayında hizmetlerin payının 1,2 puan artarak yüzde 47,2’ye, inşaatın payının yüzde 7,6 ile aynı kaldığını, sanayinin payının 0,4 puan azalmayla yüzde 18,6’ya, tarımın payının ise 0,7 puan azalmayla yüzde 25,5’e indiğini bildirdi. Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, tarımın Eylül ayında bile 6 milyon 502 bin kişiye istihdam sağladığını bildirerek, “Tarım istihdamı, Eylül ayında, geçen yılın aynı ayına göre, 27 bin kişi artarak 6 milyon 502 bin kişiye ulaştı” dedi. için maliyetlerin düşürülmesi gerektiğini belirten Bayraktar, şunları kaydetti: Türkiye’de işsiz sayısının Eylül’de 2 milyon 539 bin kişi olduğuna dikkati çeken Bayraktar, şunları kaydetti: “Tarım 6 milyon 502 bin kişiye iş sağlayarak işsizliğin daha yüzde seviyelere, çift hanelere çıkmasını önledi. En önemli istihdam kapılarından biri olmaya devam etti. Eylül ayı işsizlik oranı yüzde 9,1’e çıktı. Tarım dışı işsizlik ise yüzde 11,6. Tarımı dışarıda tutarsak Eylül ayı işsizlik rakamı yüzde 9,1 değil yüzde 11,6 oluyor. Tarım işsizliği 2,5 puan düşürüyor.” Son bir yıllık dönemde tarımın istihdamdaki payı Son bir yıllık dönemde mevsimsel oynamalar nedeniyle tarımın istihdamdaki payının yüzde 23,1 ile yüzde 26 arasında değiştiğini belirten Bayraktar, şunları kaydetti: “Mart ayında, Ocak ayına göre 0,5 puan artışla yüzde 23,6’ya çıkan istihdamda tarımın payı, Nisan ayında 0,8 puan artışla yüzde 24,4’e, Mayıs ayında ise 0,8 artışla yüzde 25,2’ye, Haziran ayında 0,4 puan artışla yüzde 25,6’ya, Temmuz ayında 0,4 puan artışla yüzde 26’ya, Ağustos’ta 0,1 puan azalışla yüzde 25,9’a, Eylül’de ise 0,4 puan azalışla yüzde 25,5’e indi. Bu rakam geçen yıl Eylül ayında yüzde 26,2 düzeyindeydi. Tarım, son bir yıllık dönemde, her ay sanayiden çok daha fazla istihdam sağladı. Geçen yıl tarım, Eylül ayında 1 milyon 768 bin, Ekim ayında 1 milyon 635 bin, Kasım ayında 1 milyon 289 bin daha fazla istihdam yarattı. Kış aylarında bile tarım, sanayiden yüz binlerce kişi daha fazla istihdam sağladı. 2011 Aralık ayında 899 bin, 2012 Ocak ayında 732 bin, Şubat’ta 743 bin, Mart’ta 893 bin, Nisan’da 1 milyon 219 bin, Mayıs’ta 1 milyon 603 bin kişi, Haziran’da 1 milyon 795 bin kişi, Temmuz’da 1 milyon 861 bin kişi, Ağustos’ta 1 milyon 818 bin kişi daha fazla istihdam yarattı. En son Eylül ayında da tarım, sanayiden 1 milyon 767 bin kişi daha fazla istihdam sağladı. Rakamlar da gösteriyor ki çiftçimizin istihdama, ihracata, milli gelire katkısı göz ardı edilemez.” Ziraat ODALARI Türk Çiftçisinin Sesi Yıl:4 | Sayı: 48 | ARALIK 2012 11 BAYRAKTAR’DAN “DESTEKLEME” UYARISI… Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, 2012 yılı mazot, gübre ve toprak analizi desteği için başvuruların 31 Aralık’ta sona ereceğini belirterek, üreticilere “Başvuru için son 3 iş günü” kaldığını hatırlatarak, olası sıkışıklıklar için son gün beklenmeden başvuruların yapılmasını istedi. Bayraktar, yaptığı açıklamada, mazot, gübre ve toprak analizi desteklemelerine ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın ilgili tebliğinin 1 Ocak 2012 tarihinden geçerli olmak üzere 15 Haziran’da yayımlandığını anımsattı. Söz konusu desteklemelerden Çiftçi Kayıt Sistemi’ne (ÇKS) dahil olan, tebliğde belirtilen usul ve esaslara göre tarımsal faaliyette bulunan üreticilerin yararlanabileceğine işaret eden Bayraktar, çiftçilere yıl içinde işledikleri, ÇKS'de kayıtlı tarım arazisi büyüklüğü dikkate alınarak destekleme ödemesi yapılacağını belirtti. Tebliğe göre, arazi miktarı 1 dekarın altında olan çiftçilere destekleme öde- TARIM, BÜYÜMEDE SANAYİ, TİCARET VE İNŞAATI GEÇTİ Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, tarım, avcılık ve ormancılık ile balıkçılıktaki hasılanın ülke ortalamasının üzerinde büyümeye devam ettiğini bildirerek, “Tarım, büyümede temel sektörlerden sanayi, ticaret ve inşaatı geçti. Üçüncü çeyrekte (Temmuz-Ağustos-Eylül 2012) yurtiçi hasıladaki büyüme yüzde 1,6’da kalırken, tarım, avcılık, orman ve balıkçılıkta yüzde 2,9’u buldu” dedi. 9 aylık dönemde (Ocak-Eylül 2012) yurtiçi hasıladaki büyüme yüzde 2,6 olurken, tarım, avcılık, orman ve balıkçılıkta yüzde 3,3’e ulaştığına da dikkat çeken Bayraktar, yaptığı açıklamada, tarımın, 9 aylık dönemde imalat sanayi, ticaret, inşaat, madencilik ve taşocakçılığını büyümede geride bıraktığını, 9 ayda tarım, avcılık, ormancılık ve balıkçılıktaki yüzde 3,3’lük büyümeye karşın, imalat sanayinde yüzde 2,8, ticarette yüzde 0,1, inşaatta yüzde 1, madencilik ve taşocakçılığında yüzde 2,8 gelişme meydana geldiğini belirtti. TZOB Genel Başkanı Bayraktar, yaptığı açıklamada, Türkiye’de sağladığı istihdam, yaptığı ihracat ve ulaştığı hasıla düzeyiyle ekonominin ana motorlarından olan tarımın, dünyadaki durgunluğa karşın büyümeye devam ettiğini bildirdi. Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre, tarım, avcılık ve ormancılığın ilk 3 ayda (Ocak-Şubat-Mart 2012) yüzde 4,9, ikinci üç ayda (Nisan-Mayıs-Haziran 2012) yüzde 3,4, üçüncü 3 ayda yüzde 2,9, balıkçılığın ilk 3 ayda yüzde 3,8, ikinci 3 ayda yüzde 4,8, üçüncü 3 ayda yüzde 4,6 büyüdüğü bilgisini verdi. 9 aylık dönemde tarım, avcılık ve ormancılığın yüzde 3,3, balıkçılığın yüzde 4,3 büyüdüğünü anlatan Bayraktar, şunları kaydetti: “Tarım, avcılık ve ormancılık ile balıkçılığı bir arada düşündüğümüzde tarım ilk 3 ayda yüzde 4,8, ikinci 3 ayda yüzde 3,4, üçüncü 3 ayda yüzde 2,9 büyüdü. 9 aylık dönemde tarımdaki büyüme yüzde 3,3 oldu. Buna karşın, diğer ana sektörler üçüncü 3 aylık ve 9 aylık dönemlerde sırasıyla imalat sanayi yüzde 1,3 ve yüzde 2,8, toptan ve perakende ticaret yüzde 1,2 gerileme ve yüzde 0,1 büyüme, inşaat yüzde 0,4 ve yüzde 1, madencilik ve taşocakçılığı yüzde 5 ve yüzde 2,8 gelişme gösterebildi. Yine oteller ve lokantalar yüzde 2 ve yüzde 2,5, mali aracı kuruluşların faaliyetleri yüzde 0,9 ve yüzde 2,9, dolaylı ölçülen mali aracılık hizmetleri yüzde 1,1 ve yüzde 3,3, konut sahipliği yüzde 1,6 ve yüzde 1,7, diğer sosyal, toplumsal ve kişisel hizmet faaliyetleri yüzde 0,2 ve yüzde 0,7, vergi, sübvansiyon yüzde 0,7 ve yüzde 1,5 büyümeyle 9 aylık dönemde tarım, avcılık ve ormancılığın ve balıkçılığın arkasında kaldı.” mesi yapılmayacağını hatırlatan Bayraktar, toprak analizi desteğinin dekar başına 2,5 lira olarak belirlendiğini kaydetti. Bayraktar, şu bilgileri verdi: “ÇKS'ye kayıtlı 50 dekar ve üzeri her bir tarım arazisinin gübre destekleme ödemesinden yararlanabilmesi için her 50 dekarlık alan için bir analiz olmak üzere Bakanlıkça yetkilendirilmiş laboratuvarlarda 1 Ocak 2012 tarihi ile 31 Aralık 2012 tarihi arasında toprak analizi yaptırılması zorunludur. 50 dekarın altında tarım arazisi için bu şart aranmamaktadır. Mazot, gübre ve toprak analizi desteğinden faydalanmak isteyen üreticilerimizin 31 Aralık Pazartesi günü mesai bitimine kadar Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın ilçe, merkez ilçelerde ise il müdürlüklerine başvuru yapmaları gerekmektedir. Çiftçilerimizin bu konuda son günü beklemeden başvurularını yapması, olası sıkışıklıklara meydan verilmemesi açısından önemlidir.” Bayraktar: “Üçüncü çeyrekte yurtiçi hasıladaki büyüme yüzde 1,6’da kalırken, tarım, avcılık, orman ve balıkçılıkta yüzde 2,9’u buldu.” Bayraktar, tarımın üzerinde büyümenin üçüncü 3 aylık ve 9 aylık dönemlerde sırasıyla yüzde 4,7 ve yüzde 6,2 ile elektrik, gaz, buhar ve sıcak su üretimi ve dağıtımında, yüzde 5,4 ve yüzde 6,7 ile gayrimenkul, kiralama ve iş faaliyetlerinde, yüzde 2,3 ve 4,5 ile ulaştırma, depolama ve haberleşmede, yüzde 3,5 ve yüzde 4,2 ile eğitimde, yüzde 4,1 ve yüzde 4,7 ile sağlık işleri ve sosyal hizmetlerde, yüzde 4,1 ve yüzde 5,6 ile eviçi personel çalıştıran hanehalklarında, yüzde 3,6 ve yüzde 3,5 ile kamu yönetimi ve savunma, zorunlu sosyal güvenlik hizmetlerinde meydana geldiğini bildirdi. Şemsi Bayraktar, rakamlara bakıldığında, tarımın ana sektörlerden daha fazla büyüdüğünün görüleceğini, bunun da tarımın ekonomiye olumlu desteğinin devam ettiğinin göstergesi olduğunu vurguladı. 9 ayda tarım ve balıkçılıkta 86,7 milyar liralık hasıla Revize sonrası ilk üç ay için yurtiçi hasılanın cari fiyatlarla 328 milyar 302 milyon 787 bin lira, ikinci üç ay için 351 milyar 460 milyon 846 bin lira olduğunu belirten Bayraktar, şunları kaydetti: “Üçüncü çeyrekte 377 milyar 584 milyon 166 bin liralık gayri safi yurtiçi hasılaya ulaşıldı. 9 aylık GSYH 1 trilyon 57 milyar 347 milyon 799 bin lirayı buldu. Tarım, avcılık ve ormancılıkta 1. çeyrekte 13 milyar 199 milyon 335 bin lira, ikinci çeyrekte 22 milyar 290 milyon 300 bin lira, üçüncü çeyrekte 49 milyar 653 milyon 673 bin lira, balıkçılıkta ilk 3 ayda 784 milyon 274 bin lira, ikinci 3 ayda 489 milyon 291 bin lira, üçüncü 3 ayda 281 milyon 694 bin liralık, 9 aylık dönemde ise tarım, avcılık ve ormancılıkta 85 milyar 143 milyon 308 bin lira, balıkçılıkta 1 milyar 555 milyon 841 bin liralık hasılaya ulaşıldı. Tarım, avcılık ve ormancılık ile balıkçılıkta 9 aylık toplam hasılanın 86 milyar 698 milyon 567 bin lira oldu. Bu açıdan, tarım, avcılık ve ormancılık ile balıkçılık, imalat sanayi, ulaştırma, depolama ve haberleşme, toptan ve perakende ticaret, vergi-sübvansiyon ve konut sahipliğinin ardından geliyor.” Üçüncü çeyrekte tarımsal üretim doruğa ulaştı Tarımdaki hasılanın yüzde 45’e yakınının üçüncü çeyrekte gerçekleştiğini bildiren Bayraktar, buğday, arpa gibi bazı ürünler dışında genel olarak bitkisel üretim, meyve ve sebze üretiminin artması nedeniyle reel büyümenin sürdüğünü belirtti. Bayraktar, üçüncü çeyrekle birlikte 9 aylık dönemde tarım, avcılık, orman ve balıkçılığın GSYH içindeki payının yüzde 8,2’ye ulaştığını bildirdi. Genel ekonomideki yüzde 2,6’lık büyümeye karşın, tarımdaki büyümenin yüzde 3,3 olmasının, tarımın ekonomiye katkısının devam ettiğinin göstergesi olduğunu vurgulayan Bayraktar, “Sanayiden, kış aylarında yaklaşık 750 bin, yaz aylarında 2 milyonun üzerinde, 5,4 ile 6,7 milyon arasında istihdama ulaşan, ormancılıkla birlikte bu yıl ihracatta 20 milyar doları yakalayacağı tahmin edilen tarımın, dünyanın ekonomik kriz yaşadığı, ticaretin gittikçe zorlaştığı bir ortamda ülkemize hem üretimde, hem de ihracatta, hem de istihdamda desteğini sürdürmesi Türk çiftçisi için bir gurur kaynağıdır. Türk çiftçisi üretmektedir. Sorun bu ürünlerin pazarlanmasındadır. Çiftçinin sorunu ürününü uygun bir fiyatla satamamasıdır” dedi. Ziraat ODALARI Türk Çiftçisinin Sesi 12 Yıl:4 | Sayı: 48 | ARALIK 2012 SEBZE VE MEYVEDE “KAYIP” UYARISI… miktar değeri ise 5,3 ile 15,9 milyar lira arasında değişiyor” dedi. Kayıplar tür ve çeşide göre yüzde 50’lere çıkabiliyor Yapılan araştırmalara göre, bu kayıpların, tür ve çeşide bağlı olarak yüzde 50’lere kadar ulaşabildiğinin altını çizen Bayraktar, şunları kaydetti: Bayraktar: "Üreticimizin bir bir ve bin bir emekle ürettiği sebze ve meyvede büyük israf anlamına da gelen kayıpları mutlaka önlemeliyiz." Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, yaş sebze ve meyvenin tarladan sofraya ulaşıncaya kadarki süreçte önemli kayıplara uğradığına dikkati çekerek, “Çiftçimizin, üreticilerimizin yaz, kış demeden; bir bir ve bin bir emekle ürettiği sebze ve meyvede büyük israf anlamına da gelen kayıpları mutlaka önlemeliyiz” dedi. Bayraktar, yaptığı açıklamada, Türkiye’nin sebze ve meyve üretimi açısından önemli ekolojik özelliklere sahip, birkaç tropik ürün dışında çok çeşitli ürünlerin üretilebildiği bir ülke olduğuna işaret ederek, Türkiye’nin sebze üretiminde dünyada 4’üncü, meyve üretiminde de 6’ncı sırada yer aldığını belirtti. Meyve ve sebzenin emek yoğun bir üretim alanı olduğunun, bu yönüyle istihdama önemli katkısı bulunduğunun altını çizen Bayraktar, şöyle devam etti: “Ülkemizde 23,6 milyon hektar tarım alanının yüzde 16,9’unda meyvecilik, zeytincilik ve bağcılık yapılırken, yüzde 3,4’ünde ise sebzecilik faaliyeti sürdürülmekte ve yılda, 2011 yılı verilerine göre, yaklaşık 46 milyon ton sebze ve meyve üretimi yapılmaktadır. Bu üretimin değeri yaklaşık 53,2 milyar liradır. Bu rakam, toplam tarımsal üretim değerinin yüzde 27,7’sine denk gelmektedir. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre yaklaşık yaş sebze ve meyvenin pazarlanan kısmının değeri 46,2 milyar liradır. Yani üretilen toplam yaş sebze ve meyvenin yüzde 86,8’si piyasaya çıkmakta, yaklaşık yüzde 13,2’si öz tüketim olarak kullanılmakta veya kayba uğramaktadır.” Tarladan sofraya ulaşıncaya kadar önemli kayıplar… Ülkemizde yaş sebze ve meyvenin tarladan sofraya ulaşıncaya kadar önemli kayıplara uğradığına dikkati çeken Bayraktar, “Bu kayıplar, yetiştiricilik, hasat zamanı ve sonrasında taşıma, muhafaza ve pazarlama esnasında yapılan yanlışlardan meydana geliyor” bilgisini verdi. Yapılan bilimsel araştırmaların, bu kayıpların yüzde 10 ile 30’u bulduğunu ortaya koyduğunu vurgulayan TZOB Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, “Yüzde 10 ile 30 kayıp ışığında, bu şu demek: Her yıl, toplam yaş sebze ve meyve üretimimizin 4,6 ile 13,8 milyon ton arasındaki oldukça önemli bir kısmı kayboluyor. Bu kaybın “Bir araştırma, meyve ve sebzelerde meydana gelen kayıpların evreler itibarıyla incelenmesinde, derim sırasında yüzde 4-12, taşıma sırasında yüzde 2-8, pazara hazırlık evresinde yüzde 5-15, depolamada yüzde 3-10, tüketici evresinde yüzde 1-5 olmak üzere evreler itibarıyla kayıplar, tür ve çeşide bağlı olarak yüzde 2 ile yüzde 15 arasında değişiyor. Toplamda yüzde 50’ye kadar çıkabiliyor. İhracat esnasında ise uzun mesafelere taşıma kayıplarının yüzde 10 olduğu tahmin edilmektedir. TÜİK tarafından yayımlanan üretim denge tablolarına göre, meyvelerde toplam kayıp yaklaşık yüzde 6, sebzelerde ise yüzde 12 olarak hesaplanmıştır. Bu oranlara göre toplam sebze ve meyve kayıpları yaklaşık 4,4 milyon tonu bulmaktadır.” Kayıpların önlenmesi için neler yapılmalı? ► Çiftçi gelirinin yanı sıra ülke ekonomisi açısından da büyük öneme haiz bu kayıpların mutlaka önlenmesinin zorunluluğuna dikkati çeken Bayraktar, kayıpları önlemek için yapılması gerekenlerle ilgili de şunlara işaret etti: “Pazarlama hizmetleri olabildiğince kooperatifler ve birlikler kanalıyla yapılmalı, bu konuda bütün kesimlerde bilinç oluşturmaya çalışılmalıdır. ► Çiftçilerimize kayıplara yol açmayacak, yetiştirme, hasat teknikleri verilmeli; hasat sonrası için, sebze ve meyveler pa- zara çıkarılıncaya kadar, paketleme, sınıflandırma tesisleri ve soğuk hava depoları kurulmalı ve bu tesislere verilen destekler artırılarak devam edilmelidir. ► Kayıplarda özellikle derim zamanı önem kazanmaktadır. Erken veya geç derimlerde, ağırlık kayıpları, hastalıklar, fizyolojik bozulmalar artmakta, bu durum, muhafaza sırasındaki kayıpları da etkilemektedir. Meyvelerde derim sırasında ve derim sonrasında oluşan yara-bere ve ezikler, çürümeleri ve ağırlık kayıplarını artırmaktadır. ► Her şeyden önce çiftçimiz üretim sırasında yanlış uygulamalar yapmamalı, hastalık ve zararlılarla mücadele konusunda dikkatli davranmalıdır. Ürünü olgunlaşmadan önce veya aşırı olgunlaşmış şekilde toplamamalı, bahçede uygun meyve ve sebze toplama kapları bulundurmalı, ürünü güneşten korumalı ve paketleme tesislerine teslimde veya pazara taşımada gecikmemelidir. ► Ürünler uygun araçlarla ve özelliğine göre ayrı ayrı taşınmalıdır. ► Paketleme tesisinde sınıflandırma iyi yapılmalı, havalandırma ve soğutma yeterli olmalıdır. ► Ürüne bahçede, hasattan sonra yüklemeden önce muhakkak ön soğutma yapılmalıdır. ► Taşıma uygun ambalajla yapılmalı, paketleme ürünü sarsmayacak şekilde olmalıdır. ► Ürünler uygun depo koşullarında depolanmalıdır. ► Hijyen koşullarına dikkat edilmelidir. ► Tüketici de ürünü, kayba ve israfa uğratmayacak miktarda satın almalı; sebze ve meyveye uygun saklama ve kullanma şartlarına riayet etmelidir.” ENFLASYONDAKİ GERİLEMENİN NEDENİ İŞLENMEMİŞ GIDA FİYATLARI Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, enflasyonu işlenmemiş gıda fiyatlarının düşürdüğünü bildirerek, “Türk çiftçisi bol miktarda üreterek enflasyonun düşmesinde çok büyük etki yapmıştır. Taze meyve ve sebze fiyatlarındaki aylık yüzde 2,66, yıllık yüzde 5,61’lik düşüş enflasyondaki gerilemenin temel nedenidir” dedi. Bayraktar, yaptığı açıklamada, alt grupların yıllık tüketici enflasyonuna katkısında gıdanın payının 0,92 puan gerilemeyle 1,14 puana düştüğünü, temel mal fiyatlarının katkısının 0,14 puan azalışla 1,20 puana, hizmet grubunun katkısının sınırlı bir düşüşle 1,88 puan indiğini, enflasyona en yüksek katkıyı ise 2,11 puanla enerji grubunun yaptığını belirtti. Bayraktar, tüketici fiyatlarında en belirgin düşüşün 0,92 puanla gıda fiyatlarında kaydedildiğine dikkati çekti. TZOB Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, Merkez Bankası’nın Kasım Ayı Fiyat Gelişmeleri raporuna göre, Kasım ayında tüketici fiyatlarının yüzde 0,38 oranında arttığını ve yıllık enflasyonun yüzde 6,37’ye gerilediğini kaydetti. Gıda ve alkolsüz içecekler grubunda yıllık 3,55 puanlık azalış Bu düşüşün daha çok işlenmemiş gıda fiyatlarından kaynaklandığını belirten Bayraktar, şu bilgileri verdi: “Gıda ve alkolsüz içecekler grubunda yıllık enflasyon 3,55 puanlık azalışla yüzde 4,32’ye düştü. Bu gelişmede meyve ve sebze fiyatlarındaki düşüş ile yüzde 1,76 oranında gerileyen işlenmemiş gıda fiyatları belirleyici oldu. Mevsimsellikten arındırılmış işlenmemiş gıda fiyatları yılın üçüncü çeyreğindeki yükselişin ardından Ekim ve Kasım aylarında belirgin ölçüde azaldı. Kasım ayı itibarıyla eksi yüzde 1,87’ye gerileyen yıllık işlenmemiş gıda enflasyonu geçmiş yıllara kıyasla oldukça olumlu bir seyir izledi. Son bir yıllık dönemde enerji fiyatları yüzde 14,48, işlenmiş gıda fiyatları yüzde 9,13, hizmetler yüzde 7 arttı. Yıllık düzeyde taze meyve sebze fiyatları yüzde 5,61 geriledi. Bu da enflasyonu düşürdü.” Üretici fiyatları Kasım ayında üretici fiyatlarının enerji fiyatlarındaki artışın etkisiyle yüzde 1,66 oranında arttığını ve yıllık enflasyonun 1 puan yükselerek yüzde 3,60 olduğunu bildiren Bayraktar, şöyle devam etti: “Üretici fiyatlarında tarımda enflasyon aylıkta yüzde 2,66, yıllıkta yüzde 0,73 gerilemiştir. Bitkisel, meyve ve sebze ürünlerinde aylık enflasyon yüzde 4,41, yıllık enflasyon yüzde 1,63 düşmüş, canlı hayvanlar ve hayvansal ürünlerde aylık enflasyon değişmezken, yıllık enflasyon yüzde 2,53 azalmıştır. Üretici fiyatlarında sanayideki aylık enflasyon yüzde 2,60, yıllık enflasyon yüzde 4,49 iken, elektrik, gaz ve suda aylık enflasyon yüzde 30,12, yıllık enflasyon yüzde 27,34’ü bulmuştur. Bu dönemde mevsimsellikten arındırılmış tarım fiyatlarındaki gerileme meyve ve sebze fiyatlarındaki azalmaya bağlı olarak devam etmiştir. Bitkisel ürünlerden mısır ve ayçiçeği fiyatlarında düşüş gözlendi.” Tüketici fiyatları Bayraktar, tüketici fiyatlarında meyve sebze fiyatlarındaki görünüme karşın, taze süt fiyatlarının son dört aylık dönem- de yüzde 17,5 oranında arttığını, yalnız süt fiyatlarının çok düşük düzeyde olması nedeniyle böyle bir artışın normal olduğunu bildirdi. Şemsi Bayraktar, üretici fiyatlarında Eylül-Ekim döneminde yüzde 11 oranında artan pamuk fiyatlarında Kasım ayında önemli bir değişim gözlenmediğini, artış hızı azalmakla birlikte buğday fiyatlarında son 6 aydaki birikimli artışın yüzde 14 seviyesine ulaştığını, Kasım ayında canlı hayvan fiyatlarında azalış kaydederken süt fiyatlarının yüzde 5,3 arttığını belirtti. Hizmet fiyatlarında artış, mal fiyatlarında düşüş TZOB Genel Başkanı Bayraktar, 2011 yılı Kasım ayında yüzde 9,48 olan yıllık tüketici fiyatları endeksinin bu yıl yüzde 6,37’ye gerilediğini, hizmetlerde ise yüzde 6,65’den yüzde 7’ye yükseldiğini, yıllık enflasyondaki düşüşün yüzde 10,52’den yüzde 6,13’e inen mal grubundan kaynaklandığını kaydetti. Bu durumun işlenmemiş gıda ürünlerinden kaynaklandığını bildiren Bayraktar, “Türk çiftçisi üreterek enflasyonun düşmesinde çok büyük etki yapmıştır. Taze meyve ve sebze fiyatlarındaki aylık yüzde 2,66, yıllık yüzde 5,61’lik düşüş enflasyondaki gerilemenin temel nedenidir” dedi. Ziraat ODALARI Türk Çiftçisinin Sesi Yıl:4 | Sayı: 48 | ARALIK 2012 13 TZOB IPARD’A ODAKLANDI TZOB Genel Başkanı Şemsi Bayraktar: "IPARD’a her türlü desteği verip, 874 milyon avronun tamamını Türk çiftçisinin kullanmasını sağlayacağız." Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, kırsal kalkınmaya katkı sağlayacak IPARD programına her türlü desteği vereceklerini, bu program için Avrupa Birliği (AB) tarafından Türkiye’ye tahsis edilen 874 milyon avroluk hibe desteğinin tamamını Türk çiftçisinin kullanmasını sağlayacaklarını bildirdi. Bayraktar, yaptığı açıklamada, Avrupa Komisyonu tarafından 2008’de tarihinde uygulamaya konan Kırsal Kalkınma Programı’nın (IPARD) 42 ilde uygulanacağını, TZOB’un, gerek merkezde gerek yerelde ziraat odalarına teknik hizmet sunacağını vurguladı. TZOB ve Ziraat Odalarının 2006-2010 döneminde, kırsal kalkınma için 200 proje hazırladığını, bunlardan 108’inin kabul gördüğünü Bayraktar, “Bu projelerle Ziraat Odalarına sağlanan 11 milyon 289 bin 402 avro hibe, bölgelerde AB standartlarında örnek işletme oluşturulması, yeni ürün çeşitlendirmesi, kapasite geliştirme, eğitimlerin artırılması, yeni istihdam olanaklarının geliştirilmesi gibi hizmetlerde kullanılmıştır. AB, 2007-2013 yılları arasında Türkiye’ye Katılım Öncesi Mali Yardım Aracı (IPA) adı altında mali yardımlar uyguluyor. Türkiye’de de bu mali yardımlar kapsamında Kırsal Kalkınma Bileşeni olarak IPARD programı uygulanıyor. IPARD programının tedbirleri Bayraktar, programın ilk tedbirinin “Tarımsal işletmelerin topluluk standartlarına yükseltilmesi ve yeniden yapılandırılmasına yönelik yatırımlar” olduğunu, bu GIDA VE TARIM DIŞ TİCARET FAZLASI VERMEYİ SÜRDÜRÜYOR TZOB Genel Başkanı Şemsi Bayraktar: "Türk tarımının potansiyeli çok daha büyük üretim ve ihracat rakamlarına ulaşabilecek boyutlardadır. Yeter ki yapısal sorunlar çözülsün, rekabet için destek olunsun." tedbirin “Süt üreten tarımsal işletmelerin desteklenmesi” ve “Et üreten tarımsal işletmelerin desteklenmesi” adlı iki alt tedbirden meydana geldiğini bildirdi. İkinci tedbirin, “Tarım ve balıkçılık ürünlerinin işlenmesi ve pazarlanmasının geliştirilerek AB standartlarına yükseltilmesine yönelik” olduğunu bildiren Bayraktar, bunun da “Süt ve süt ürünlerinin işleme ve pazarlanmasının desteklenmesi”, “Et ve et ürünlerinin işleme ve pazarlanmasının desteklenmesi”, “Meyve ve sebzelerin işleme ve pazarlanmasının desteklenmesi”, “Su ürünlerinin işleme ve pazarlanmasının desteklenmesi” şeklinde dört alt tedbiri içerdiğini vurguladı. Bayraktar, üçüncü tedbirin kırsal ekonomik faaliyetlerin çeşitlendirilmesi ve geliştirilmesi” olduğunu, bu tedbirin de “Çiftlik faaliyetlerinin çeşitlendirilmesi ve geliştirilmesine destek verilmesi“, “Yerel ürünler ve mikro işletmelerin ekonomik gelişimine destek verilmesi“, “Kırsal turizmin gelişimine destek verilmesi” ve “Kültür balıkçılığının gelişimine destek verilmesi” başlıklı dört alt tedbirden oluştuğunu belirtti. IPARD programının, 3 tedbir için 29 Ağustos 2011 tarihi itibariyle 17 il (Afyonkarahisar, Amasya, Balıkesir, Çorum, Diyarbakır, Hatay, Isparta, Kahramanmaraş, Kars, Konya, Malatya, Samsun, Sivas, Şanlıurfa, Tokat, Trabzon, Yozgat) ve 2 Mart 2012 tarihi itibariyle 3 il (Erzurum, Ordu, Van) olmak üzere toplam 20 ilde uygulanmaya başladığını belirten Bayrak- Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, Türkiye’nin gıda ve tarımda yüksek düzeyde dış ticaret fazlası vermeye devam ettiğini bildirerek, “11 aylık dönemde gıda ve tarımın dış ticaret fazlası yüzde 36,16 artışla 3 milyar 987 milyon 574 bin dolarla 4 milyar dolara dayandı” dedi. Bayraktar, yaptığı açıklamada, Ocak-Kasım dönemini kapsayan 11 ayda gıda ve tarım ihracatı yüzde 6,91 artışla 12 milyar 896 milyon 892 bin dolardan 13 milyar milyon 787 milyon 565 bin dolara çıkarken, ithalatın aynı dönemde yüzde 1,69 düşüşle 9 milyar 968 milyon 275 bin dolardan 9 milyar 799 milyon 991 bin dolara indiğini bildirdi. Kasım ayında gıda ve tarım ihracatının 1 milyar 409 milyon 804 bin dolardan 1 milyar 614 milyon 477 bin dolara çıktığına dikkat çeken Bayraktar, “Kasım ayında gıda ve tarım ihracatı yüzde 14,52, ithalat ise yüzde 28,09 arttı. İthalat, Kasım ayında 749 milyon 278 bin dolardan 959 milyon 735 bin dolara çıktı. Gıda ve tarımda dış ticaret fazlası Kasım ayında geçen yıl 660 milyon 526 bin dolarken, bu yıl 654 milyon 742 bin dolara indi” dedi. tar, şöyle devam etti: “IPARD Programı 42 ilde uygulanacak olup, 2. dönem uygulama illeri için akreditasyon süreci tamamlandı. Akredite olmuş 20 il ve yeni akredite olacak 22 il için tüzel kişiler veya şirketlerce hazırlanacak projelere yüzde 50 hibe desteği sağlanıyor. 20 ile eklenecek 22 il ise; Ağrı, Aksaray, Ankara, Ardahan, Aydın, Burdur, Bursa, Çanakkale, Çankırı, Denizli, Elazığ, Erzincan, Giresun, karaman, Kastamonu, Kütahya, Manisa, Mardin, Mersin, Muş, Nevşehir ve Uşak olacak. Bu programla; tarımsal işletmelerin yeniden yapılandırılması ve AB standartlarına ulaştırılmasına yönelik yatırımlar, tarım ve balıkçılık ürünlerinin işlenmesi ve pazarlanması, AB standartlarına ulaştırılmasına yönelik yatırımlar, kırsal ekonomik faaliyetlerin çeşitlendirilmesi ve geliştirilmesine yönelik olarak hazırlanan projeler hibe desteğinden yararlanabilecek. AB, IPARD için ayırdığı 1 milyar 80 milyon avroluk kaynağın yüzde 80’den fazlasını Türkiye’ye ayırdı. Buradaki bir gecikme, hibe programının büyük bölümünün kullanılmadan iade edilmesine yol açar. Çiftçinin, üreticinin yeterince finansmana ulaşamadığı bu ortamda, hibeyi kullanamamak hepimizin hatası olur.Kırsal kalkınmaya ayrılan toplam fon miktarının yüzde 75’ini Avrupa Birliği, kalan yüzde 25’ini ise Türkiye karşılıyor, proje bazında ise çiftçilerimiz proje bedelinin yüzde 50’sini hibe olarak alabiliyor. AB Komisyonu’nun 29 Ağustos 2011 tarihli kararıyla verilen yetki devri kapsamında Tarım ve Kırsal Kalkınmayı Des- Tarımın dış ticaret fazlası 4 milyar dolara dayandı Şemsi Bayraktar, şunları kaydetti: “Gıda ve tarımda 11 aylık dönemde dış ticaret fazlası yüzde 36,16 artarak 2 milyar 928 milyon 617 bin dolardan 3 milyar 987 milyon 574 bin dolara yükseldi. Çiftçimiz bütün zorluklara, dünyadaki ortama rağmen, üretmeye devam etmiş, bunun sonucu tarımda dış ticaret fazlası 4 milyar dolara dayanmıştır. Türk ekonomisine bu kadar dış ticaret fazlasıyla katkıda bulunan kaç sektör var? İhracatın yıldızı tekstil ve konfeksiyon sektörünün de ana hammaddesi olan pamuk, yün, tiftik, deri ve ipek de tarım ürünüdür. Günümüz dünyasında ihracat yapmak artık olağanüstü çaba gerektiren bir hal almıştır. Uluslararası piyasada vahşi bir rekabet ortamı var. Adeta ekmek aslanın ağzında. Hemen her ülkenin ihracatta zorlandığı bir ortamda, ihracatı artırmaya devam etmek Türk çiftçisinin başarısıdır. Tarım, üzerine düşeni misliyle yerine getirmiştir Bu düzeyde bir dış ticaret fazlası, dış ticaret açığı veren ülkemiz için çok önem- tekleme Kurumu, Katılım Öncesi Mali Yardım Aracı Kırsal Kalkınma (IPARD) Programı’nın 7 Başvuru Çağrı İlanı yayınladığını, 900 teklif alındığını belirten Bayraktar, birinci başvuru çağrı döneminde onaylanan 4 projenin faydalanıcıları ile sözleşme imzalandığını ve dört faydalanıcıya ödemelerinin yapıldığını, ikinci ve beşinci başvuru çağrı dönemlerinde ise onaylanan toplam 236 faydalanıcıyla sözleşme imzalandığı bilgisini verdi. Altıncı başvuru çağrı dönemine ilişkin değerlendirmelerin devam ettiğini ve yedinci başvuru çağrı döneminin ise yeni sonlandığını, finansal işbirliğini içeren 2014-2020 dönemini kapsayacak IPARD-II programının da başlayacağını belirten Bayraktar, TZOB ve Ziraat Odalarının hazırladığı projelerle AB Katılım Öncesi Mali Yardım çerçevesindeki programlara aktif katılım sağladığını ve bu projelerin ziraat odalarında başarıyla uygulandığını bildirdi. Odalar öncülük ediyor Bayraktar, şunları kaydetti: “Ziraat Odalarımız, AB standartlarında örnek işletme oluşturulması, tarımsal ürün çeşitliliğinin artırılması, işletmelerin kapasitelerinin, insan kaynaklarının ve istihdamın, girişimciliğin, üretim tekniklerinin, yerel ürünlerin pazarlanmasının geliştirilmesi, gelir getirici faaliyetlerin çeşitlendirilmesi, ürün kalitesinin artırılması, çevre dostu uygulama ve teknolojilerin tanıtılması gibi yararlar sağlanarak çiftçilerimizin ekonomik aktivitelerini ve yaşam kalitelerini artırmaya her zaman öncülük etmiştir. AB mali yardım programlarından çiftçilerimizin faydalanmalarını sağlamak amacıyla, programlarla ilgili Odalarımıza eğitim ve teknik hizmetin verilmesi önem taşımaktadır. Bu bilinçle TZOB, Türkiye genelindeki 750 adet Ziraat Odamıza, program ve projelerle ilgili eğitim seminerleri düzenlemeye başlamıştır. Seminerlerde, başvuru koşulları, proje zamanları gibi temel konularda bilgilendirmeler yapılmaktadır. Birliğimiz, yapmış olduğu bu bilgilendirme çalışmaları ve proje hazırlık aşamasında sağladığı teknik desteği ile Odalarımızı teşvik etmektedir. Odalara yönelik bu eğitim çalışmalarıyla, Odaların bu programa yönelik proje hazırlamaları teşvik edilerek çiftçilerimizin hibelerden en yüksek seviyede faydalanmaları ve çiftçilerimize daha iyi hizmet vermeleri amaçlanmıştır.” lidir. İstihdamda olduğu gibi, dış ticarette de ülke ekonomisinin kurtarıcılarından biri tarım olmuştur. Tarım, Ocak-Kasım döneminde de üzerine düşeni misliyle yerine getirmiştir.” Şemsi Bayraktar, Ocak-Kasım döneminde, 4 milyar 244 milyon 136 bin dolarlık sebze, meyve ihracatı gerçekleştirildiğini, ayrıca tarım ihracat ve ithalatına dahil edilmeyen 1 milyar 628 milyon 33 bin dolarlık pamuk ihracatı, 2 milyar 190 milyon 794 bin dolarlık da pamuk ithalatı yapıldığını belirtti. Bayraktar, tarımda, 11 aylık döneme bakıldığında ihracatın artarken, ithalatın azaldığını, Türk çiftçisinin alın teriyle ürettiği ürünlerin, dünya piyasalarında talep edildiğini kaydetti. Şemsi Bayraktar, “Sorunlara rağmen üretmeye, istihdam yaratmaya, ihracata devam ediyoruz. Türk tarımının potansiyeli çok daha büyük üretim ve ihracat rakamlarına ulaşabilecek boyutlardadır. Yeter ki yapısal sorunlar çözülsün, rekabet için destek olunsun” dedi. Ziraat ODALARI Türk Çiftçisinin Sesi 14 Bayraktar: "Kooperatifçiliğimiz radikal düzenlemeler yapılacak şekilde yeniden ele alınmalıdır." 21 ARALIK DÜNYA KOOPERATİFÇİLİK GÜNÜ “Tarımsal işletmelerin küçük ve çok parçalı olduğu ülkemizde ekonomik örgütlenme yetersiz kalmış, kooperatiflerin bir üst çatı kuruluşa bağlı bulunmamaları nedeniyle tarımsal örgütler arasında yeterli koordinasyon sağlanamamıştır. Bunun sonucu olarak üreticinin pazar payı bir türlü artmamış, girdisini pahalıya alan üretici, ürününü değerinin altında satmak zorunda kalmıştır. Tarımsal ürünlerde üretici fiyatları ile tüketici fiyatları arasında beş kata varan fiyat farkı oluşmasının sebebi, üretici örgütlerinin yeteri kadar olmaması ve güçsüz kalmalarıdır. Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, üretici örgütleri sayısının yetersiz ve güçsüz olmasının, tarımsal ürünlerde üretici fiyatları ile tüketici fiyatları arasında beş kata varan farklara neden olduğuna işaret ederek, sosyal adaletin sağlanması, kırsalda ekonomik kalkınmanın hızlandırılması ve bölgelerarası dengesizliğin giderilmesi için de kooperatifçiliğin yaygınlaştırılması ve geliştirilmesinin şart olduğunu bildirdi. Bayraktar, 21 Aralık Dünya Kooperatifçilik Günü dolayısıyla yaptığı açıklamada, dünyadaki sınırlı tarım alanlarının rasyonel kullanımı ve birim alandan alınan verimin yükseltilmesi yanında tarladan sofraya kadar her aşamada gıda kayıplarının azami ölçüde önlenmesinin de büyük önem taşıdığını vurgulayarak, bu hedefe ulaşmada, üretici organizasyonlarına büyük görevler düştüğünü ifade etti. TZOB Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, sözlerini şöyle sürdürdü: “BM Dünya Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) ve Dünya Bankası yöneticileri gıda krizini önlemede, krizlere çare üretmede kooperatifçiliğin çözüm olabileceğini her fırsatta dile getiriyor. Kooperatifçiliğe daha fazla ilgi EKONOMİMİZİN OLMAZSA OLMAZI TZOB Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, Türkiye’de tarımın hala çok önemli olduğunun unutulmaması gerektiğini vurgulayarak, “Tarım, GSYH’yi oluşturan 16 alt sektör içinde ekonomiye yüzde 8,2 gibi büyük katkısının yanı sıra diğer sektörlere ara malı ve hizmet sağlaması yönünden de ekonomimizin olmazsa olmazıdır” dedi. Son 8 yılda 7 defa pozitif büyüme gösteren tarımın ekonomi içindeki yerinin eski hızıyla düşmediğine, Gayri Safi Yurtiçi Hasıla (GSYH) olarak dünyada 7’nci, Avrupa’da 1’inci sırada yer almasının bunu gösterdiğini belirten Bayraktar, “Ancak daha da önemlisi, tarımsal açıdan sahip olduğumuz potansiyeli değerlendirmemiz gerektiğidir. Türk çiftçisi, en zor zamanlarda bile üretimden vaz- Yıl:4 | Sayı: 48 | ARALIK 2012 çekmek ve bu konuda farkındalık yaratmak amacıyla Birleşmiş Milletler, 2012 yılını ‘Uluslararası Kooperatifler Yılı’ olarak ilan etmiştir. Başarılı olmak ve yaşamlarını sürdürmek isteyen kooperatifler profesyonel yönetim anlayışıyla hareket ederek, verimlilik ve etkinlik kurallarını dikkate almak durumundadır. Dünya ve Türkiye kooperatifçiliğinde büyük farklar göze çarpıyor. Gelişmiş ülkeler ve özellikle Avrupa Birliği’nde kooperatifler; tarım politikaları, tarımsal destek uygulamaları, tarım bankacılığı ve tarım ürünleri piyasalarının en önemli aktörü ve yönlendiricisi konumundadır. AB mevzuatı da ilgili kurum ve kuruluşların görevlerinin bir kısmının üretici örgütlerine devrini öngörmektedir.” Kooperatiflerin ürünlerin işlenmesindeki payı Tarımsal ürünlerin işlenmesinde kooperatiflerin payı Türkiye’de yüzde 1 ile yüzde 10 arasında iken, bu payın AB ülkelerinde yüzde 30 ile yüzde 100 arasında değiştiğine işaret eden Bayraktar, şöyle devam etti: TARIM geçmemiş ve gıda güvencesi açısından güven vermeyi başarmıştır” dedi. Tarım ve diğer sektörler... Tarım sektörünün genel ekonomideki yerinin yanı sıra ekonomi içindeki öneminin diğer sektörlerle olan ilişkisinden kaynaklandığının altını çizen Bayraktar, şöyle devam etti: “Tarım diğer sektörlerle ilişkisinde çarpan etkisi yüksek olan sektördür. Diğer sektörlere fazla girdi sağlayarak o sektörlerde katma değer yaratılmasında önemli rol oynarken diğer sektörlerden de mal ve hizmet sağlayarak o sektörlerin ekonomiye katkısını artırmaktadır. Ekonomiden yüzde 24 pay alan imalat sektörünün 22 alt sektörü içinde yer Ülkemizde sosyal adaletin sağlanması, kırsalda ekonomik kalkınmanın hızlandırılması ve bölgeler arası dengesizliğin giderilmesi için de kooperatifçiliğin yaygınlaştırılması ve geliştirilmesi gerekmektedir. Kooperatifleşmenin özellikle tarımsal işletmelerle doğrudan ilgili olması ve nüfusun önemli bir kısmının tarımda çalışması konunun önemini daha da artırmaktadır.” Kooperatifler yasal boşluk ve karmaşıklıklardan kurtarılmalı Kooperatifçilik sektörünün denetlenmesi, geliştirilmesi, devlet tarafından bu amaçla mali, teknik ve hukuki desteğin verilmesine katkıda bulunulması gerektiğini kaydeden TZOB Genel Başkanı, “Kooperatifçiliğimiz radikal düzenlemeler yapılacak şekilde yeniden ele alınmalıdır. Devlet temel olarak yasa koyucu ve yasaları düzenleyici pozisyonunu güçlendirmeli ve kooperatifleri yasal boşluk ve karmaşıklıklardan kurtarmalı, devletin kooperatiflere müdahaleci rolü azaltılarak kooperatifleşme teşvik edilmeli, kooperatifler mali yönden güçlendirilmeli ve desteklenmelidir” görüşüne yer verdi. Bayraktar, kooperatiflerde iç denetlemenin daha işlevsel bir yapıya kavuşturulması, dış denetlemenin ise tarafsız, kamu kurumları ya da profesyonel özel şirketler tarafından yapılmasının önem taşıdığını alan gıda sanayi, üretim değeri olarak tek başına imalat sanayinin yüzde 20’sinden sorumludur. Gıda sanayisinin ana ham maddesi tarımdan gelmektedir. Tarım ürünleri, ekonomi içinde yüzde 13 oranında yer işgal eden toptan ve perakende ticarete büyük oranda konu olmaktadır. Ekonomi içinde yüzde 1,8 payı olan otel ve lokanta sektöründe de tarım ve gıda ürünlerinin önemi büyüktür. Yine ekonomi içinde yüzde 14,8 oranında pay alan taşıma, ulaştırma, haberleşme sektörünün bu düzeye ulaşmasında tarım ve gıda mallarının payı fazladır. Tarım ve gıda finans piyasası son yıllarda gelişmektedir. Bu açıdan tarımın genel ekonomi içinde yüzde 11,9 oranında yer alan mali aracı kuruluşlar içinde yapılan faaliyetlere de önemli oranda katkısı bulunmaktadır. Tarım sektörü, üretmek için; sanayi sektöründen gübre, ilaç, tohum ve aletmakine talep ederken, hizmetler sektöründen danışmanlık, kredi gibi girdiler temin etmektedir. Bu açıdan da ekonominin diğer sektörlerinin pazarı olarak, bu sektörlerin genel ekonomi içindeki paylarına doğrudan etki etmektedir.” Tarımın istihdama katkısı Tarımın, tek başına sağladığı yüzde 25,5’lik istihdamla hizmetler sektörünün ardından ikinci olduğuna da dikkati çeken Bayraktar, “Özellikle ekonomik krizler zamanında tarım adeta bir sığınma mekanizması gibi işleyerek ülke insanına iş da vurgulayarak, “Kooperatifçilikte temel sorunlardan birini oluşturan denetim ve eğitim eksikliğinin giderilmesi için denetim, eğitim ve Ar-Ge faaliyetlerini yürütecek bir kurumsal yapının sağlanması gerekmektedir” dedi. Tarımsal örgütlenme tek çatı altında toplanmalı Bayraktar, açıklamasında şu görüşlere yer verdi: “Ancak, son yıllarda eğitim seviyesinin yükselmesi ve ortakların bilinçlenmesine paralel olarak kooperatifçiliğimizde de önemli gelişmeler yaşanıyor. Ayrıca mülga Sanayi ve Ticaret Bakanlığı tarafından oluşturulan ‘Kooperatifçilik Strateji Belgesi ve Eylem Planı (2012-2016)’ değişen ülke ve dünya koşulları çerçevesinde ülkemizdeki kooperatifçiliğin mevcut sorunlarının giderilerek, ideal bir yönde geliştirilmesine yönelik atılan önemli bir adım olarak göze çarpıyor. Dünyada tarımsal kooperatiflerin genellikle tek bir çatı altında örgütlenmiş oldukları görülmektedir. Türkiye’de ise tarımsal örgütlenme üç farklı yasa ile altı ayrı bakanlık bünyesinde yer almakta ve bu bakanlıklar arasında bir koordinasyon sağlanması mümkün olamamaktadır. Bizde de tarımsal örgütlenmenin gerek AB ülkelerinde gerekse gelişmiş diğer ülkelerde olduğu gibi, Konsey veya Konfederasyon benzeri bir üst örgütte tek çatı altında toplanması gerekmektedir. Türkiye’de (Devletin kaynaklarından nasıl istifade ederiz) zihniyetinden ziyade, (Ortakların güç ve kaynaklarını en etkin nasıl harekete geçirebiliriz) anlayışının hâkim olduğu bir örgütlenme modeli geliştirilmelidir. Tarımsal örgütlerin daha fonksiyonel bir yapıya kavuşturulabilmesi için görev tanımlarının yeniden ele alınarak kayıt tutma ve yayım hizmetleri, Ar-Ge çalışmaları, girdi ve kredi temini, depolama, ambalaj ve pazarlama safhalarında daha aktif rol almaları sağlanmalıdır.” kapısı açmaktadır. Ayrıca, ekonominin diğer sektörlerine istihdam katkısı tarımı bu açıdan da baş köşeye oturtmaktadır” değerlendirmesinde bulundu. Ticaret açığı değil fazlası var… Ekonominin diğer sektörleri dış ticaret açığı vererek ekonomideki kırılganlıkları artırırken uluslararası sınıflandırmalara göre tarım ve gıda maddeleri dış ticaretinin açık vermediğine tersine fazlası bulunduğuna dikkat çeken Bayraktar, şunları kaydetti: “Tüketicimiz, bütçesinin yüzde 20’sini gıdaya harcamaktadır. Çiftçilerimiz bunu değerlendirip tarım ekonomisine dolayısıyla Türkiye ekonomisine katkılarını sürdürmüşlerdir. Bu harcamaların yurtdışı çiftçilere gitmemesine çalışmışlardır. Ancak, Türkiye ortalama kişi başı gelirinin üçte birine denk gelen gelirlerini artırarak onların da tarım dışı mal ve hizmetlerden daha fazla yararlanmasını, ekonomiye itici güç olmalarını sağlamalıyız. İş, aş, döviz üreten bu sektörün kıymetini çok çok iyi bilmeliyiz. Sektöre verdiğimiz karşılıksız ve dolaylı destekleri daha çok artırmalıyız. Genel ekonomi açısından bu derece katkısı olan tarım sektörü, ihmal edilecek bir sektör değildir. Sektörün var olan potansiyelini yakalaması, diğer sektörlere kaynak sağlanmasını da kolaylaştıracaktır. Yeterli ve sağlıklı gıdanın daha da stratejik hale geleceği önümüzdeki yıllar için, tarım sektörünün verimliliğini ve sürdürülebilirliğini sağlamak zorundayız.” Ziraat ODALARI Türk Çiftçisinin Sesi 1) Üretimde yaşanan başlıca sorunlar NARENCİYEDE SORUNLAR VE ÇÖZÜM ÖNERİLERİ Narenciye sektöründe yaşanan sorunlar, üretim ve pazarlama sorunları olarak başlıca iki ana başlık altında toplanabilir: ■ Gübre, ilaç, sulama, mazot gibi girdi maliyetlerinin her geçen gün artması ve verilen desteklerin yetersiz kalması, ■ Yeteri kadar pazar değeri yüksek sağlıklı ve ucuz fidan bulunmaması, ■ Üreticilerin örgütlenmesindeki yetersizlikler, ■ Hastalık ve zararlılarla mücadelede yaşanılan sorunlar, bu sorunların verim kaybına yol açması ■ Kredi ve finansman teminindeki zorluklar, ■ Üreticiyi her türlü riske karşı koruyacak etkin bir sigorta sisteminin olmaması, 2) Pazarlamada yaşanan başlıca sorunlar Ahmet Keskin Erzin Ziraat Odası Başkanı ■ Narenciye talebinin ülkemizde düşük olması sebebiyle fiyatların düşük seyretmesi, ■ Etkin ve iyi işleyen bir pazarlama sisteminin hala oluşturulamamış olması, ■ Narenciye üretimi ile işleme sanayi arasındaki entegrasyonun zayıf olması, ■ Ürünün ambalajlanmasında / paketlenmesinde arzu edilen seviyeye halen ulaşılamaması, Erzin ilçemizde 128 bin dekar alanda turunçgil tarımı yapmaktayız. Yıllık toplam üretimimiz 450 bin ton civarında olup bu miktar her sene yeni dikilen bahçelerin çoğalmasıyla artmaktadır. Türkiye turunçgil üretimi ihracatçı birlikleri kayıtlarında 3 milyon 500 bin ton olduğuna göre Türkiye turunçgil üretiminin yüzde 15’ine yakın bir kısmı ilçemizde üretilmektedir. Ürün deseni Özellikle satsuma (Rize) mandalinası üretimi bakımından ön plandayız. 450 bin tonluk üretimin yaklaşık 250 bin tonunu satsuma mandalinası, geriye kalan kısmı ise Washington, Washington Navel, greyfurt, Fremont mandalinası ve diğer çeşitleri karşılamaktadır. 300 bin tonluk satsuma mandalinası grubu içinde Eylül ayı başında olgunlaşan Okitsu mandalinası ve turunç ağacı üzerine aşılı on ikinci ayın 15’ine kadar kalabilen Rize mandalinası bulunmaktadır. Erzin ilçemiz turunçgil yetiştiriciliği açısından çok elverişli bir ekolojiye sahip olup, ışıklanma şiddeti yönünden Akdeniz ve ülkemizin en yüksek ışıklanma şiddetine sahip bölgelerindendir. Bu da meyvelerimizin kalitesine olumlu etki etmektedir. Erzin ovası toprak yapısı bakımından volkanik kayalar üzerine kurulmuş kireçli bir yapıya sahiptir. Toprak yapısının süzek olmasından dolayı meyve kalitesine ve erkenciliğine olumlu etki yapmaktadır. Akdeniz bölgesinin en bilinçli üreticileri ile insan sağlığına ve doğaya zarar vermeden ekolojik tarım yapmaktayız. 15 ■ Üretilen ürünlerin gerek iç pazara gerekse de ihracata yönlendirilmesinde üreticilere hızlı ve verimli bilgi akışını sağlayacak organizasyonların yetersiz olması ■ İhracata verilen desteklerin yetersiz kalması, ■ İhraç edilen ürünler için pazar yapısına uygun yeni ve etkin stratejiler geliştirilememesi, 3) Çözüm önerileri ■ Üretimde girdi maliyetlerinin düşürülmesi için çalışılmalıdır. ■ Kooperatif, üretici birlikleri, çok ortaklı dış ticaret şirketleri gibi organizasyonlar devlet tarafından özendirilmeli ve desteklenmelidir. ■ Üreticilere daha düşük faizli kredi imkanlarının sağlanmasına yönelik çalışmalarda bulunulmalıdır. ■ Hal sistemi üreticilere daha fazla yarar sağlayacak şekilde düzenlenmelidir. ■ İhracatın artırılmasına yönelik çalışmalar yapılmalıdır. ■ Üretim ve ihracatta standart, kalite ve ambalaja dikkat edilmelidir. ■ Narenciye üretiminde çeşitliliğin artırılması bir ihtiyaçtır. Dünya pazarlarındaki boşluk dönemlerinin dikkate alınması ülkemiz ihracatına A. Bahadır Sezgin TZOB Yönetim Kurulu Üyesi Osmaniye Ziraat Odası Başkanı Yıl:4 | Sayı: 48 | ARALIK 2012 olumlu katkı sağlayacaktır ■ Üretimde sofralık ve sanayilik üretim dengesi kurulmalıdır. ■ Marka oluşturulmasında firmalar teşvik edilmelidir. ■ Düşük olan yurt içi üretimin artırılması için narenciye ürünlerinin faydalarını anlatan kampanyalara ağırlık verilmelidir. ■ Üretimde verimliliğin artırılması gereklidir. Hastalık ve zararlılarla mücadeleye daha fazla önem verilmeli, kimyasal madde kullanımında çevreye ve insan sağlığına dost iyi tarım uygulamaları geliştirilmeli ve yurt çapında yaygınlaştırılmalıdır. ■ Sertifikalı fidan üretimi ve bu fidanlarla kurulan bahçelerin artırılmasına önem verilmelidir. BİLİNÇLİ ÜRETİCİ EKOLOJİK TARIM Faydaları Portakal, soğuk algınlığı, grip, kas incinmesi ve felçten korur. Portakal suyundaki bir antioksidan olan bioflavin damarları ve kılcal damarları güçlendirerek kalbin zarar görmesini engeller. İçerdiği C vitamini ve folik asit sayesinde öksürüğü azaltır, gribe karşı koruyucu etkisi vardır. Kanın pıhtılaşmasını, mide ve pankreas kanserini önleyici etkisi vardır. Özetle portakalı ve diğer narenciye ürünlerini bir hayat iksiri olarak görmeli ve bütün yıl boyunca bol bol tüketmeliyiz. Sorunlarımız 2012 yılı üretiminde tahmini 10 bin ton mandalina meyvesi ağaç üzerinde çürümüş küçük ve büyük hali perişan olmuştur. Bunlara ilaveten ilaçlama, sulama ve gübreleme girdilerinin yüksek olması nedeniyle eksik yapılan zirai mücadele eklenirse geleceğe olumlu bakmamız imkansız hale geliyor. üyelerimiz kiracı-ortakçı veya muvafakatname ile belirli bir süre için kayıt olduğunda maliye takibine maruz kalıyor deftere tabi olarak vergi mükellefi olması isteniyor. Zaten tapusu olan her vatandaş emlak vergisini ödüyor. Narenciyede gelir vergisi ödemesi için 1500 ağaç sınırı olduğunu biliyoruz, bu da bölgemiz şartlarında 60 dekar arazi demektir. 5 dekar arazi tapusu olan üretici, kiracı, ortakçı ve muvafakatcı olduğu zaman bu miktardan daha fazla kayıtlı arazisi varmış gibi görünüyor. Maliye tapu kaydını değil de odamızca verilen çiftçi belgelerini dikkate alıyor. Bu gibi olayların düzeltilmesi ve mağduriyetlerin giderilmesi gerektiği inancındayız. Bunların dışında en önemli sorumuz ise ihracat ile ilgili olanıdır ki ilçemizde üretilen narenciyenin yüzde 80’ine yakını ihraç ediliyor, geri kalanı iç piyasaya satılıyordu. Bunlar ülkemiz tarım sektöründe bilinen ve önlemi nedense alınamayan sorunlar. Bölgemiz açısından önemli birkaç sorun daha var ki, bunlardan ikisi inşaat halinde olan, altı adet termik santraldir. Bu santrallerden yayılacak olan kömür külünün tahribatını Ceyhan ilçesinde aktif olarak yaşayan insanlardan duyulan ve ilçemize etkisi artarak devam eden ve ürünlerin ağaç üzerinde çürümesi, yaprak üzerinde oluşan kül kalıntılarının fotosentez oluşumunu engelleyen etkilerini sayabiliriz. Ancak son yıllarda yaşanan olaylar neticesinde en önemli müşterilerimiz olan Rusya ve Arap ülkeleri türlü bahanelerle bizden yaş meyve almak istemiyorlar. Hal böyle olunca ürün elimizde kalıyor. Normal şartlarda kilosunu 450 ila 650 kuruşa sattığımız ürünler 100 ila 150 kuruşa alıcı bulamıyor ve ilçemiz dolayısıyla ülkemize girmesi gereken milyarlarca nakit ve katma değer girdileri başka üretici ülkelere gidiyor. Diğer bir sorun ise odamıza kayıt işlemleri sırasında müşterek tapu kullanan Bunların neticesinde üretici yıl içerisinde yapmış oldu- ğu masrafı karşılamak için Ziraat Bankası ve diğer zirai kredi veren bankalara başvurmak ihtiyacı duyuyor. Ürün satış bazında zarar gören üreticimiz kredi borçlarını ödeyemez duruma düşüyor ve maalesef ülkemizde ve bölgemizde de yaşanan bildik sahnelere sürükleniyor; traktörünü satmakla başlayan, toprak satışına hatta yaşamına son vermeye kadar giden bir süreç kaçınılmaz oluyor. Erzinli üreticiler olarak kaliteli ve ihracat şartlarına uygun, insan sağlığını tehdit etmeyen ürün yetiştirmek için tüm şartlarımızı zorluyoruz ama gücümüzün sınırları belli. Bu durum sorunlarımıza biraz olsun çare oluyor. Ancak zirai girdilerin daha ucuz, sulama ücretlerinin daha az ve en önemlisi de çiftçilerimizin kullanmak zorunda kaldığı zirai kredi borçlarının ertelenmesi, hiç olmazsa faiz oranlarının düşürülmesi konusunda girişimlerin daha etkili olması ve yaşantımızı idame ettirmemiz açısından birlik ve camia olarak girişimlerin artırılması gerektiği inancında ve beklentisindeyiz. Ziraat ODALARI Türk Çiftçisinin Sesi NARENCİYEDE MEVCUT DURUM, SORUNLAR VE ÖNERİLER Narenciye; portakal, limon, mandarin ve greyfurt (altıntop) gibi citrus cinsine ait türleri içermektedir. Anadolu’da 2000 yıldan beri yetiştiriciliğinin yapıldığı turunçgiller taze tüketimin yanında meyve suyu, konsantre, reçel, marmelat olarak çeşitli ürünlere işlenebildiği gibi kabuklarından da esans elde edilebilmektedir. İçerdiği organik asitler ve vitaminler (C ve B) bakımından beslenmede büyük öneme sahip olan narenciye, vücutta toksinlerin atılmasında önemli rol oynamaktadır. Bununla birlikte gribal enfeksiyonlara dayanıklılık sağlamada, kalbi kuvvetlendirmede, kan damarlarını ve kılcal damarları güçlendirmede, kanı temizlemede, sinirleri yatıştırarak bedeni ve zihni yorgunlukların giderilmesinde, diş etlerini güçlendirmede, vücut direncinin artırılmasında oldukça faydalı bir ürün grubumuzdur. Beslenme üzerinde oldukça önemli olan narenciye, meyve üretimimizde de önemli bir paya sahiptir. 2012 yılı itibarıyla toplam 17.810.942 ton olan meyve üretimimizin yüzde 19,5’ini narenciye oluşturmaktadır. Ülkemizde 2000 yılında 2,2 milyon ton olan üretim 3,5 milyon tona ulaşmıştır. Toplam 3.475.024 ton olan narenciye üretimimizin yüzde 47,8’ini portakal, yüzde 25,2’sini mandarin, yüzde 20,4’ünü limon, yüzde 6,5’ini greyfurt, yüzde 0,1’ini ise turunç oluşturmaktadır. Narenciye üretimimizin bölgelere göre dağılımına baktığımızda, 2011 yılı itibarıyla üretimin %85,3’ü başta Mersin, Adana, Antalya, Hatay illerimiz olmak üzere Akdeniz Bölgemizde gerçekleşmiştir. Bu bölgemizi %13,7’lik payla Ege Bölgemiz izlemektedir. Ege Bölgemizde ise Muğla, İzmir ve Aydın narenciye üretiminde öne çıkan illerimizdir. Karadeniz bölgemizin toplam üretimden aldığı pay ise %0,1’dir. Toplam narenciye üretimimizin geri kalan yüzde 0,9’lik kısmı ise Balıkesir, Çanakkale ve Artvin illerimizde gerçekleştirilmiştir. Narenciyede de diğer meyve türlerinde olduğu gibi taze ve endüstriyel iç tüketimden arta kalan ve dış satım kalitesinde olan kısmı çeşitli ülkelere ihraç edilmektedir. Halil Sarıçobanoğlu Finike Ziraat Odası Başkanı Toplam narenciye üretimimizin yüzde 37,3’ü ihracata konu olmakta; 2012 yılı itibarıyla ihraç edilen yaş sebze meyvenin de yüzde 42,6’sını bu ürün grubumuz oluşturmaktadır. Toplam 914 milyon dolar gelirle ülke ekonomisine önemli katkılar sağlayan bu ürün grubumuzda, üretimi- mizdeki artışa paralel olarak ihracatımız da artış göstermiştir. 2000 yılında 489 bin ton ihracat karşılığında 172 milyon dolar gelir elde edilirken 2012 yılı itibarıyla ihracat miktarımız 1,3 milyon tona, elde edilen gelir ise 914 milyon dolara ulaşmıştır. Narenciye üretiminde meydana gelen artışın ihracatımıza yansımasının yanı sıra artan üretici ve tüketici bilinci ile birlikte gıda güvenilirliğini sağlamaya yönelik izlenebilir bir üretimin gerçekleştirilmesi ihracatımızda artışa yol açmıştır. Ayrıca 2007 yılında kurulan Narenciye Tanıtım Grubu’nun çalışmaları da ihracat artışına önemli katkılar sağlamıştır. İhracatı türler bazında ele aldığımızda, toplam 1.287.938 ton olan narenciye ihracatımızın yüzde 32,4’ünü mandarin, yüzde 29,2’sini limon, yüzde 25,3’ünü portakal, yüzde 13,1’ini de greyfurt oluşturmaktadır. Ülkemizin yaş sebze meyve üretimi ve ihracatında önemli bir yere sahip olan narenciyenin ülke ekonomisine olan katkısının artırılması, üreticilerimizin narenciye üretiminden hak ettiği geliri elde edebilmesi, bu üretim dalından gereği gibi istifade edilebilmesi için; ■ Üreticilerimizin gerek iç gerekse dış pazarda rekabet edebilmesi için maliyetler düşürülmelidir. Bu amaçla gübre, mazot gibi üretim girdilerinin yanında, depolama, ambalajlama, nakliye gibi unsurlar desteklenmeli, girdilerdeki KDV oranları indirilmelidir. ■ Ürün ve kalite kaybı olmaksızın daha uzun sürede ürün arzının sağlanması, üreticinin kayba uğramaması bakımından depolamaya özel önem verilmeli, soğuk hava depoları artırılmalıdır. ■ Narenciye tüketimimiz artırılmalıdır. Bununla birlikte ülkemizde genelde taze olarak tüketilen narenciyelerin meyve suyu olarak tüketiminin de artırılması gerekmektedir. Yurt dışında yürütülen tanıtım faaliyetlerine devam edilmeli, aynı tanıtım faaliyetleri yurtiçinde de yürütülmelidir. ■ Narenciyelerde etkili olan bazı narenciye zararlıları da ekonomik kayıplara neden olmaktadır. Narenciye bahçeleri parazitler ve yararlı böcekler bakımından oldukça zengin olup, narenciye zararlıları bu organizmalar tarafından baskı altında tutulabilmektedir. Narenciye bahçelerinde bilinçsizce yapılacak ilaçlamalar mevcut faydalı ve zararlı böcek dengesini bozacağından ileride daha büyük sorunların Finike de toplamda 33 bin dekar arazi üzerinde 250 bin ton portakal üretimi yapılmaktadır. Adı üstünde Finike portakalı California Üniversitesinde dünya birincisi seçilmiştir. İlçemiz sınırları içinde 24 tane paketleme tesisimiz bulunmaktadır. Bunlardan 3 tanesi ihracata ürün göndermektedir. Diğer tesislerimiz iç piyasaya çalışmaktadır. Narenciye üreticisinin sorunlarını sayarsak başta son 5 yıldır narenciyede ihracatın az olması nedeniyle, fiyatlarda herhangi bir değişiklik olmaması, bunun yanında gübre ve ilaç fiyatlarının çok çıkmasına yol açabilecektir. Yararlı böceklerin yaşamına devam edebilmesi, doğal dengenin korunması, ilaç kullanımını azaltılarak daha az kimyasal maddelerin kullanıldığı bir üretim gerçekleştirebilmesi için, entegre mücadele yöntemine ağırlık verilmeli ve üreticilerin katılımı sağlanmalıdır. Bitki sağlığı, gıda kalitesi ve güvenliğinin giderek önem kazandığı günümüzde sürdürülebilir tarım tekniklerinin kullanımı konusunda gereken hassasiyet gösterilmeli, zirai mücadele ilaçları ile bu ilaçları üreten ve satan firmalar sıkı bir şekilde denetlenmelidir. ■ Zararlıların yanı sıra, narenciye üretimini tehdit eden unsurlardan biri de narenciye virüs hastalıklarıdır. Virüs hastalılarına karşı mücadele için virüssüz damızlıklardan aşı kalemi almalı, virüse dayanıklı anaç kullanılmalı, yeni kuracak bahçelerde virüsten ari sertifikalı fidan kullanılmalı, virüslerin yayılmasını engellemek için budama aletlerinin dezenfeksiyonuna ve yabancı ot mücadelesine gereken önem verilmelidir. ■ Virüs hastalıklarına karşı en önemli mücadele yollarından birinin de virüsten ari fidanların kullanımı olduğu dikkate alındığında, virüsten ari sertifikalı fidan kullanan üreticilerimiz ve bu tür fidanları üreten işletmeler desteklenmelidir. ■ Sertifikalı fidan kullanımının taşıdığı önem dikkate alındığında, araştırma enstitüleri ile ziraat fakültelerinin ortaklaşa yürüteceği çalışmalar sonucunda geliştirilen hastalık ve zararlılara dayanıklı, iklim ve toprak koşullarına en iyi uyum sağlayan çeşitler üreticilere tanıtılmalı ve üreticilerimizin bu fidanları temin etmesi sağlanmalıdır. ■ Miras yoluyla arazilerin parçalanması narenciye bahçelerinde standart bir üretimin gerçekleştirilmesine engel olduğu gibi biyolojik mücadeleyi de önemli ölçüde kısıtlamaktadır. Verimli bir üretimin sağlanması bakımından arazi bölünmesinin önüne geçilmelidir. ■ Dış pazar taleplerindeki değişim ihracatta önemli olup, bu durumdan direkt olarak üreticilerimizi etkilemektedir. Dünyada tüketici talepleri çekirdeksiz, kolay soyulabilen meyveler yönünde gelişme göstermektedir. Bu durumda ülkemizin dış pazara daha kolay ürün sunabilmesi bakımından üretim tüketici taleplerine göre yönlendirilmeli, aranan çeşitlerin kaliteli bir şekilde üretilmesi sağlanmalıdır. Ayrıca dış pazarlarda narenciyelerin azaldığı dönemde piyasaya ürün sunabilmek ve oluşan bu pazar boşluğunu doldurabilmek için erkenci ve geçci çeşitler yükselmesi nedeniyle çiftçilerimiz zor durumda kalmıştır. Bunun yanında uğraşlarımız sonunda Finike portakalının coğrafi işaret patentini aldık, bundan sonra Finike etiketi olmayan portakallar gerçek Finike portakalı kabul edilmeyecek. Yıllardır Türkiye’nin her yerinde üretilen portakallara genelde Finike örtüsü çakılarak Finike adı altında satılmaktadır. Bundan sonra Üreticiler Birliği de yaptırımlara başlayacaktır. Bu işin önüne geçersek Finike portakalı gerçek değerini kazanacaktır. Şu anda Finike’de 0,60-0,65 lira olan portakal iç piyasada 2 liradan satılmakta aradaki fark çiftçi- Yıl:4 | Sayı: 48 | ARALIK 2012 Hatice Çakır TZOB Teknik Müşavir Ziraat Mühendisi 16 üzerinde çalışmalar yapılmalıdır. ■ Narenciyede üretimden tüketime kadar olan süreçte çok yönlü “Ar-Ge” çalışmalarının gerçekleştirilip desteklenmesi gereklidir. Araştırma-yayım-üretici koordinasyonu daha etkin bir hale getirilmeli, eğitim faaliyetlerine gereken önem verilerek, araştırma sonuçlarının uygulamaya aktarılması sağlanmalıdır. ■ Son yıllarda gıda güvenliği kapsamında tarladan sofraya kadar, çevre ve insan sağlığına zarar vermeyen, üretimin her aşamasında gerekli kontrolleri yapılmış, sağlıklı ve güvenilir ürünlere olan talep giderek artmaktadır. Ülkemizin sahip olduğu potansiyelin en iyi şekilde değerlendirilmesi ve ihracat imkanlarının artırılabilmesi bakımından İyi Tarımsal Uygulamalar (GLOBALGAP) gibi gıda güvenliğini sağlamaya yönelik üretim sistemleri yaygınlaştırılmalı, bu standartlar kapsamında üretim yapılması teşvik edilmelidir. ■ Markalaşmaya gereken önem verilerek marka oluşturulmalı, yeni pazarlar bulunarak ihracat artırılmalıdır. ■ İhracat iadeleri sezon öncesinde açıklanmalıdır. İyi tarım uygulamaları kapsamında üretim yapan üreticiye ihracat aşamasında da destek verilmelidir. ■ Üretimden pazarlamaya kadar olan bütün aşamalarda eğitim ve yayım faaliyetlerine gereken önem verilmeli, bu üretim dalından menfaat elde eden tüm taraflar arasında bir işbirliği ve koordinasyon sağlanmalıdır. ■ Bugün narenciye üreticileri pazarlama sorunları ile karşı karşıya kalmaktadır. Üreticilerimizin pazarlama problemlerinin üstesinden tek başlarına gelmeleri mümkün değildir. Giderek büyük bir gelişme gösteren süpermarketler karşısında rekabet edebilmek, kaliteli bir üretim gerçekleştirebilmek ve bu üretimleri karşılığında hak ettikleri geliri elde edebilmek için üretimden pazarlamaya kadar örgütlenme şarttır. Üreticilerimiz tam olarak örgütlenemediğinden herhangi bir pazarlık gücü de bulunmamaktadır. Üreticilerin örgütlenmesi için gerekli eğitim ve yayım faaliyetlerine ağırlık verilmeli, üreticiler özellikle pazarlama problemlerini çözmede örgütlenmenin önemi konusunda bilinçlendirilmelidir. Üretici birlikleri finansman bakımından güçlendirilerek daha aktif hale gelmeleri sağlanmalıdır. nin cebinde değil, aracının cebinde kalmaktadır. Devlet desteklemeleri (mazot, gübre vb) yeterli değildir. Bunun yanında TARSİM sigortasının bitiş tarihi 31 Ocak olarak belirlenmiştir. Finike portakalının hasadının bitiş tarihi 15 Nisan’dır. Bu aradaki afetlerden çiftçimiz sigortadan yararlanamamaktadır. TARSİM yetkililerinin durumu gözden geçirip çiftçilerimizin mağduriyeti önlenmelidir. En azından 15 Mart’a kadar uzatılırsa çiftçilerimizin çoğunluğu TARSİM sigortasını yaptırır. Ziraat ODALARI Türk Çiftçisinin Sesi Erdemli, Mersin iline 35 km mesafede Akdeniz sahil şeridinde, merkez ilçe, 10 kasaba ve 49 köy yerleşiminden oluşan, 2011 nüfus sayımına göre; nüfusu 128 bin olup, ekonomisi tarıma dayanmaktadır. İlçemiz limon üretiminde Türkiye ortalamasının yüzde 65’lik kısmını karşılamaktadır. Narenciye ilçemizde 9 kasaba 14 köy ve ilçe merkezinde yetiştirilmektedir. Narenciye ürünü 90 bin 260 dekar alanda yetiştirilmekte olup, bunun 89 bin 150 dekarı limondur. İlçenin sebze, meyve ve narenciye üretimi yıllık 1 milyon tona tekabül etmektedir. İlçenin sahil kesiminde ilk turfanda, yayla kesiminde son turfanda sebze ve meyve yetiştirilmektedir. Yetiştirilen ürünler limon, portakal, şeftali, elma, kayısı, muz, erik, avokado, malta eriği (yenidünya), domates, hıyar, taze fasulyedir. İlçemizin simgesi limonu yetiştiren çiftçilerimizin üretiminden pazarlanmasına kadar çeşitli sorunları bulunmaktadır. Narenciye üreticisinin sorunları ve çözüm önerileri Aydoğan Gülbağ Seferihisar Ziraat Odası Başkanı 1-Üreticinin sorunlarının başında üretimi yapılan ürünün değerinde satılamaması gelmektedir. 2-Narenciyede ürün işleme ve nakliye maliyetleri yüksektir. Piyasadaki arz talep dengesinin sağlanabilmesi için depolama (yatak) yapan çiftçilerin o yıl için düşük faizli krediler ile desteklenmesi gerekmektedir. 3-Narenciyenin iç piyasada da tanıtımının yapılması gerekmektedir. Yurdumuzda narenciye ürünü tatmamış insanlarımız mevcuttur. Okul, kışla, vb. resmi SEFERİHİSAR’DA SATSUMA MANDALİNA İlçe halkımızın yüzde 80’i tarımla uğraşmakta olup, mandalina çiftçinin ana geçim kaynağıdır. Satsuma mandalina 1890’lı yıllarının başında Japonya’dan Batum yolu ile Doğu Karadeniz Bölgesi’ne girmiştir. Bu bölgede tarım arazilerinin darlığı nedeni ile fazla yayılma gösterememiş ancak Ege’de, başta Gümüldür ve Seferihisar olmak üzere ekolojisine uygun alanlar bularak yayılmıştır. Satsuma mandarini verimli bir çeşit olup düzenli meyve verir ve periyodiziteye eğilimi azdır. Erkenci bir çeşittir. Ekim ayı ortalarında olgunlaşır. Sonrasında ağaç üzerinde bekletilmesi, çeşit özelliklerinin kaybolmasına ve kalitesinin bozulmasına neden olur. İNCİSİ LİMON DİYARI ERDEMLİ kurum ve kuruluşlarda tüketim yaygınlaştırılmalıdır. Çünkü sağlıklı yaşam için vazgeçilmez olan limon ve narenciye ürünlerinin tüketimi sağlıklı nesil yetiştirir. Bu da öncelikle devletimiz için sağlık harcamalarında tasarruf demektir. 4-Narenciyede 2. kalite de kabuğu özürlü ürünlerin sanayide kullanılması, sıkma ve marmelat sanayinin kurulması teşvik edilmelidir. 5-Çiftçilerimize mazot, gübre desteği yerine yetiştirilen ürün bazında teşvik verilmelidir. Ürün bazlı yapılacak destekleme, planlı dikim yapılmasını da sağlayacaktır. Erdemli’de bulunan 18 bin çiftçiden sadece 2.399’u desteklemeye müracaat etmiştir. Bunun en büyük sebebi geniş arazi olmaması, çiftçilerimizin küçük ölçekli çiftçiler olmasıdır. 10 dekar bahçesi olan çiftçinin 80 liralık desteği alsa dahi hangi maliyetini kapatabileceği büyük bir soru işaretidir. 6-Narenciye hasat döneminin uzatılması için bahçe tesisleri kurulumunda, cins değişiminde çiftçiye en az 5 yıl teşvik verilmelidir. 7-Çiftçilerimizin en önemli sorunlarından biride 2/B arazilerinin birim fiyatlarının yüksek ve belirsiz olmasıdır. 8-İhracatçıların ise nakit sıkıntısında oldukları bilinmektedir. Bununla ilgili bankalarca faizsiz kredi verilmesi sağlanmalıdır, ihracatçımızın geçen yıllardan kalan ihracat teşvik primleri hızlı bir şekilde ödenmelidir. Çiftçilerimize yönelik yapılacak bu değişiklik ve katkıların piyasaları canlandıracağına, üretimin artırılmasına olumlu etki yapacağına inanıyoruz. Milletin efendisi olan köylü ve çiftçinin refahı için gerekli çalışmaların bir an önce yapılmasını talep ediyoruz. İklim istekleri; turunçgiller anaç olarak üç yaprak kullanıldığında -200C’lere kadar dayanabilmektedir. En uygun gelişme sıcaklığı 22-300C’dir. HaziranTemmuz aylarında aşırı sıcaklar meyve dökümlerine neden olur. Su ihtiyacı yıllık 800-1200 mm arasındadır. Bölgemizde yıllık yağış ortalaması 600-700 mm olduğundan belirli aralıklarla sulama gerekmektedir. Nispi rutubet meyve kalitesini etkileyen en önemli faktörlerden biridir. Nispi rutubet arttıkça mandarinin kabuğu parlak ve ince olur. Kuvvetli ve sıcak rüzgarlar meyve dökümünü arttırır. Kuvvetli ve soğuk rüzgarlar da yaprak dökümü ve meyvede zararlanmalar yapar. Turunçgillerin hasattan önce en iyi olgunluk derecesine ulaşması gereklidir. Meyve olgunluk derecesi, yeme kalitesini belirleyen en önemli etmendir. Turunçgillerin lezzetliği hasattan sonra ilerlemez ve hemen hemen hiç nişasta içermediklerinden hasat sonrası önemli bileşim değişimlerine uğramazlar. Tatlı yapıları toplandıkları anda içerdikleri doğal şekerlerden ileri gelmektedir. İlçemizde 2011 yılında satsuma mandalinanın kapladığı alan 12.913 dekar olup, meyve veren yaştaki ağaç sayısı 505 bin 500, meyve vermeyen yaştaki ağaç sayısı 11 bin 420 adettir. Ağaç başına ortalama verim 85 kg, toplam üretim 43 bin tondur. KÖYCEĞİZ PORTAKALI Muğla’da yıllık 290 bin ton civarında narenciye üretilmektedir. Narenciye üretimi bu gün Türkiye’nin meyve üretiminin önemli bir kısmını oluşturmaktadır. Muğla Ege bölgesinin en büyük narenciye üretim alanına dönüşmüştür. Muğla’da; Köyceğiz, Dalaman, Ortaca ve Ula ilçeleri narenciye yetiştiriciliğinin yoğun olduğu ilçelerdir. Köyceğiz'de Hamitköy, Döğüşbelen, Zaferler, Beyobası, Toparlar, Kavakarası, Yeşilköy, Köyceğizköyü ve Köyceğiz ilçe merkezi önemli narenciye üretim alanları olup, ekonomik getirisinin daha fazla olması nedeniyle son dönemlerde Valencia cinsine bir miktar geçiş olmakla birlikte üretimin büyük bölümünü Washington cinsi portakal oluşturmaktadır. İlçede üretilen mandalin ve limon miktarı ise portakala kıyasla oldukça düşük kalmaktadır. Köyceğiz portakalı, zengin aromatik yapısı, ince kabuklu ve bol sulu meyvesi ile kalite açısından üst sıralarda yer almaktadır. Köyceğiz'de üretilen narenciyelerimiz bugüne kadar ‘Finike’ adıyla iç ve dış piyasada pazarlanıyordu. Portakalımızı pazara kendi bölge ismimizle ORTACA’DA LİMON ÜRETİMİ VE SORUNLARI Ege bölgesinde Muğla ili narenciye üretiminde aslan payına sahip olup, limon üretim ve ihracatının en yaygın olduğu bölge Ortaca ilçesidir. İlçemizin verimli topraklarında limon üretimi haricinde portakal, nar, mandalina, greyfurt, nektarin, erik, zeytin, pamuk, fiğ, susam, buğday, arpa, mısır, domates (örtü altı ve açık alan) ve sebze üretimi yapılmaktadır. 20 bin dekar limon arazisinde ortalama 50 bin ton üretim yapılmaktadır. Türkiye limon ihracatının 35 bin tonu ilçemizden karşılanmaktadır. Kalan limonlar iç piyasaya sofralık olarak ve meyve suyu fabrikalarına sıkmalık, limon suyu yapımı, kozmetik ve eczacılık sektöründe kullanılmak üzere pazarlanmaktadır. Ancak son 2-3 senedir bölgemizde üretilen narenciye ve nar pazarlamasında büyük sıkıntılar yaşanmaktadır. Bugün üreticilerimiz tüccarın elinde oyuncak olup, sattıkları ürünlerin paralarını alamamaktadırlar. Tüccarlar üreticiye bir fiyat verip, gitmektedir. Üretici de aldığı fiyatla ürününü satmayı beklerken, başka birisi gelip, verilen fiyatın yarısını vermektedir. Üretici, ürününü ya tüccar lehine satacaktır ya da ağaçta çürütecektir. Her iki durumda da kaybeden üreticidir. Gübre, mazot ve ilaç gibi girdi maliyetlerinin aşırılığı ürün maliyetini doğrudan etkilemektedir. Bizim 30-40 kuruşa zor sattığımız ürünler pazar ve marketlerde 4-5 liradan satılmaktadır. Bunun önüne geçmek için tarımsal birlik ve kooperatifler oluşturmak zorundayız. Tüccar ürün alacağı zaman karşısında fiyatı belirlemiş olan birlik ya da koopertifi olacaktır. İhracatçıya verilen ton başına destekleme yaş meyve sebze üreticisine de verilmeli, birlik veya kooperatiflere üye olma şartı getirilmelidir. Üreticinin sattığı ürünlerin karşılığında yaptığı sözleşme ve alınan Şaban Ali Çetin Köyceğiz Ziraat Odası Başkanı Adnan Dölek Erdemli Ziraat Odası Başkanı AKDENİZ’İN 17 sunmak için girişimlerimiz sonuç vermeye başladı. İlçemize Antalya Batı Akdeniz Enstitüsü Müdürlüğü'nden gelen yetkililerin, gerekli görüşme ve yerinde incelemeleri yaparak hazırladıkları rapor neticesinde ‘Köyceğiz Portakalı’ tescillenmiş olacak. Markalaşmamız portakalımızın tanıtımında çok önemli bir adım olacaktır. Narenciye ambarı diyebileceğimiz Köyceğiz’de üreticiler yıllardır üretimlerinin karşılığını alamamaktadırlar. Pazarlama konusu çok sıkıntılıdır. Belli bir pazarımız, hal ve narenciye birliğimiz maalesef yoktur. Her şey serbest piyasada gelişmekte, üreticimiz kendi imkanlarıyla mallarını değerlendirmeye çalışmakta ve bu konuda çoğu zaman mağdur olmakta, kredi borçlarının ödenmesinde zorluğa düşmektedir. Salim Çöllü Ortaca Ziraat Odası Başkanı Yıl:4 | Sayı: 48 | ARALIK 2012 çeklerin zamanında ödenmemesi üreticiyi sıkıntıya düşürmektedir. Çekteki hapis yasağının da kalkmasından sonra üreticinin hiçbir güvencesi kalmamıştır. Yeni hal yasasına tüm ihracatçılar dâhil edilmeli ve ürünü halden alma zorunluluğu getirilmeli, üreticinin alacağı teminat altına alınmalıdır. Dış ticarette üreticinin rekabet gücünü artıracak desteklemeler yapılmalıdır. Limonda erken kesim yasal olarak önlenmelidir. Ortaca Ziraat Odası olarak; ziraat mühendisi ve bölgemizde görev yapmakta olan Gıda, Tarım ve Hayvancılık İlçe Müdürlüğü birimindeki yetkililerle limon üretimi yapan köy ve mahallelerimizde limonda erken kesim, doğru ve bilinçli ilaç kullanımı, toprak tahlilinin önemi, doğru gübreleme ve üretim hakkında çiftçi bilgilendirme toplantıları yapmaktayız. İhracattaki tüm bu sıkıntılara rağmen Muğla ilinde dekar ve tonaj bazında en kaliteli limon Ortaca ilçesinde üretilmektedir. Bu kalitedeki ürünün tüm Türkiye ve dünyaya tanıtılabilmesi için Türk Patent Enstitüsü’ne müracaat ederek, “Ortaca Limonu” çeşidi için coğrafi işaret başvurusunu yapmış bulunuyoruz. Bu konuda işlemler halen devam etmektedir. Limonun piyasaya sürülmesi üretici açısından sıkıntılı ve zorlu olsa da tüketici için bulunmaz bir şifa kaynağıdır. Limonun hem suyu hem de kabuğunun ayrı ayrı faydaları bulunmaktadır. Bu konuda da tanıtım yapılmalı ve kullanım özendirilmelidir. Ziraat ODALARI Türk Çiftçisinin Sesi 18 Yıl:4 | Sayı: 48 | ARALIK 2012 Mersin ili ülkemiz turunçgil üretiminde önemli bir paya sahiptir. TÜİK verilerine göre ülkemizde üretilen 3,5 milyon ton turunçgilin yüzde 30’u, tür bazında rakamlara bakacak olursak ise ülkemiz limon üretiminin yüzde 70’i, altıntop üretiminin yüzde 15’i, portakal üretimin yüzde 17’si, mandarin üretiminin ise yüzde 18’i ilimizde üretilmektedir. Buradan anlaşılacağı üzere ilimizdeki üretim ülkemiz turunçgil sektörü açısından önemli bir paya sahiptir. Turungçil üretiminde ve pazarlanmasında yaşanan sorunları ülkemiz tarımsal üretim ve pazarlanmasında yaşadığımız sorunlardan ayırmak imkansızdır. Süleyman Girmen Seyhan Ziraat Odası Başkanı Turunçgil üretimde ana sorunlar ve çözüm önerileri ise şöyle sıralanabilir: 1- Ülkemizde rekolte çalışmaları halen tahminen yürütülmektedir. Rekolte Türkiye narenciye üretiminde son 10 yılda 2.5 milyon tondan 3,7 milyon tona çıkmıştır. Dünya turunçgil üretimi sıralamasında 10. sıradan 7. sıraya yükseldiğimizi memnuniyetle görmekteyiz. 2011 yılı ihracat verilerine göre turunçgil ihracatında miktar olarak 1 milyon tonu aştığımız bilinmektedir. Ancak bu yeterli bir rakam değildir. Zira 3,7 milyon tonun en az 2 milyon tonunu dünya pazarlarına ihraç edemezsek çok zor şartlarda pahalı ve yüksek maliyetle, özveriyle ürettiğimiz narenciye ürünümüz dalda kalır. Üretip ihraç edemediğimiz narenciye ülkemiz ekonomisine ve sosyal yapısına, sektörün tüm paydaşlarına ve çiftçinin başına bela olup umumi narenciye fiyatlarında aşırı düşüşe sebep olur. Ülkemiz yaş meyve, sebze ihracatımızın yüzde 60’ını miktar olarak, parasal değer olarak; yüzde 45’ini narenciye ürünü karşılamaktadır. Bu da narenciyenin payını anlatan en güzel göstergedir. Yılda 3,7 milyon ton turunçgil üreten ülke olarak kişi başına 7 ile 8 kilogram narenciye tüketirken hiç narenciyesi olmayan komşu ülkeler kişi başına 13 ile 14 kilogram turunçgil tüketmektedir. Bu durumu gıpta ile izlemekteyiz. Zira yetmiş beş milyon ülke insanı, komşularımız gibi kişi başına 14 kilogram narenciye tüketiyor olsaydı bu yılda yurt içinde 1 milyon 150 bin ile 1 milyon 200 bin arasında narenciye tüketimi demektir; bunun 2 milyon 500 bin tonunu da dünya ticaretine entegre edebilirsek narenciyede pazar ve pazarlama sorunu kalmayan bir ülke oluruz. Narenciye sektörü ve çiftçi buna bağlı işçilik, nakliye, paketleme sektörleri gibi kazanacağından sorun çözülür. tespitinde bilimsel bir çalışma bulunmamaktadır. Bütün tarımsal üretimimizde olduğu gibi turunçgil rekoltesinin tespit edilememesi, iç ve dış pazar satışlarında gerekli olan sağlıklı bir organizasyon yapılmasına engel olmaktadır. 2- Turunçgil üretiminde ve ihracatında maliyeti düşürücü önlemlerin alınması hem üretime hem de ihracata önemli katkılar sağlayacaktır. 3- Havza bazlı destekleme modeline turunçgil ürünlerinin de dahil edilmesi, turunçgilin alan bazlı destek yerine üretime destek modeli ile desteklenmesi gereklidir. Turunçgil yetiştiriciliğinde bölgemizin coğrafi üstünlüğü göz ardı edilmemeli, ilimizde üreticiler turunçgil üretimine yönlendirilmelidir. 4- Turunçgilin piyasaya dar alanda arzının önüne geçilmesi, hasat periyodunun genişletilmesi gereklidir. Bu da iç ve dış pazarda rağbet gören erkenci ve geçci çeşitlerin tespiti ve üretimi için çiftçimize arzı ile olacaktır. 5- Ürünlerin piyasaya arzının önüne geçmenin başka bir yolu depolama tesislerinin kurulmasının teşvikidir. Bunun için de en uygun yol altyapısı, mali durumu ve fiziki imkanlarının yeterliliği nedeniyle Tarım Kredi Koopretafilerinin yasal düzenlemelerle bu hususta ön plana çıkarılmasıdır. 6- Turunçgili doğal depolama yapan çiftçiler ayrıca desteklenerek, piyasa arz talep dengesi korunmalı, ürünlerimizin piyasaya düşük fiyatla satışı önlenmelidir. 7- İhraç edilen turunçgil ürünlerine diğer ülkelerle rekabet edecek seviyede ihracat teşvikleri verilmeli, Bakanlık teknik talimatlarına uygun kriterlerde üretim yapan üreticiler ayrıca bu destekleme rakamından pay almalıdır. 8- Türkiye’de kişi başına tarımsal ürün ve meyve suyu tüketimini artırmak için çalışmalar yapılmalı, ikinci kalite-kabuk özürlü ürünlerin değerlendirilmesi için bu sektörü geliştirecek teşvikler ve önlemler alınmalıdır. 9- Üretimden iç ve dışa pazara ürün arzında çiftçinin lehinde uygulamaları beraberinde getirecek üretici örgütleri yasası revize edilmeli, üretici örgütlerine mali güç olanakları sağlanmalı, birlikler işlevselleştirilmelidir. Cengiz Gökçel Mersin Ziraat Odası Başkanı TURUNÇGİL SEKTÖRÜ 10- İyi tarım uygulamaları, organik yetiştiricilik, biyolojik ve entegre mücadele sektörün ülkesel bir politikası olmalı ve modern teknoloji ve kaynakların sürdürülebilir kullanımı sağlanmalıdır. TURUNÇGİL SEKTÖRÜ HAKKINDA GÖRÜŞ VE ÖNERİLERİMİZ Üretimdeki rekolte ve kalite artışı ülkemiz ekonomisine, sektörlerin paydaşlarına ve çiftçiye kâr getireceğine zarar vermektedir. Kısacası bereket üreticinin başına bela olmaktadır. Bu uygulama ve zihniyetin mutlaka değişmesi gerekir. 1. Bu yıl yurt dışına ihraç ettiğimiz ürünlerin büyük bir kısmının parası gelmiyor bu da piyasada mali ve finans zorluğu yaratmaktadır. 2. Bu yıl narenciye üretim arzının mevsim koşulları sebebiyle az oluştuğu halde üretici ve narenciye sektörü bazında çok ağır gidiyor. Bunun sebebi ihracattaki tıkanıklık ile yurt içinde, yurt dışında tüketim noktalarına uygun fiyatta malın sevk edilememesi. Çiftçi malını kilogramı 30 kuruşla satarken tüketim noktalarında bu fiyat kilogramı 2,5 ile 3 lirayı bulunmaktadır. Bu da çiftçinin malının miktar olarak tüketilmemesine sebep teşkil etmektedir. 3. Bu yıl ihracatın istenilen miktarlara ulaşmaması malın dalda kalmasına sebep oluyor. Bu olumsuz durum üreticiyi mağdur ediyor. 4. Yurtiçinde ulusal tüketimin miktarının arttırılması için gerekli yapısal ve yasal tedbirler alınması zaruridir. Örneğin süt gibi okul çağındaki çocuklara kişi başına bir adet narenciye yedirmenin çaresini bulmak zorundayız. Bu narenciyenin tanıtımı ve kullanımının arttırılması için elzem görülmektedir. Yine yurt dışı satışlarına verilen destek gibi narenciye pazarları ile üretim yerleri arasında nakliyenin belli bir kısmının teşvik olarak verilmesi, belediye halleri dışında satımının sağlanması. Belediye şehrin semt pazarlarında yine belli sürede narenciyeyi üreticiden tüketiciye direkt satışını sağlayan yerlerin temini ve büyük satış noktalarına aynı koşulda pazarlanmasına olanak vermesi. Ayrıca meyve suyunun yerli üretiminden sağlanması için ithal yabancı meyve suyu ham maddelerinin üzerine ithal gümrük vergisi koyarak ve meyve suyu üreten tesislere yatırım dağıtım tüketimde destek sağlanarak na- renciye kullanımının artıştı temin edilebilir. Malın zaman içinde sağlıklı ve bozulmadan saklanıp, pazarlama süresinin uzatılması için paketleme tesislerinde, belediye hallerinde üretim mevkilerindeki tesislere yeni teknolojiyle donatılmış soğuk hava ve soğuk iklim kuşağında malı dondan korumak için iklimlendirilmiş tesislerin kurulmasına ve yatırımına teşvik ve desteğe önem verilmelidir. 5. D.F.İ.F desteğinin üreticiye verilmesini temin edecek sistem ve yeniden yapılanma organize edilmelidir. Zira D.F.İ.F desteğini almak için konusunda yatırım yapmamış bilgisi ve ilgisi olmayan kişilerin yurt dışına malımızı ihraç teşebbüsleri ülke yararına değil, ülke zararına gerçekleşmektedir. Bu kişiler yurt dışında kendi aralarında yani Türk yaş sebze ihracatçıları birbirleriyle rekabet ederek, malın fiyatını düşürüp, satışın vadesini uzatıp, ülke ulusal narenciye fiyatının yurt dışında düşük fiyatla satılmasına sebep olmaktadır. Narenciye ihracatını yapan kazanca doyumsuz, adil ve hakça kazancı şiar edinmeyen, aç gözlü ve muhteris sayıları kısıtlı tacirlerin bu yanlış uygulamalarına ve kötü ticaretlerine narenciye üreticimiz kurban edilemez. Bu acilen önlenmelidir. Yurt dışına ihracat yapan kurum ve kişilerin konusunda bilgili ve deneyimli firmalardan meydana gelmesi, bunun için yasal ve idari tedbirlerin alınması şarttır. Aksi takdirde ihracatımız miktar ve fiyat olarak her yıl geriler. Bu konjonktürün süre gelmesi Türk çiftçisinin ve narenciye sektörünün ve de paydaşlarının çökmesi ve zarar etmesi demektir. 6. Emek yoğun olan birçok sektöre geniş iş ve aş sağlayan narenciye sektörü tarımsal girdilerinin (üretim maliyetlerinin) rakip ülkelerden çok fazla olması rekabet gücümüzü kaybetmemize ve azalmasına sebep olmaktadır. Akaryakıt elektrik (sulamada kullanılan) zirai ilaç, kimyevi gübre ve organik gübreler ve yeni teknolojilerin pahalı olmasının yıllık ulusal enflasyon yüzde 7-8 oranında arttığı halde, dolar ve euro aynı seviyede kaldığı halde, ticari faizler yerinde saydığı halde, hiçbir akli ve kitabi hesaba dayanmayan ekonomik kritere sığmayan ölçütte başta akaryakıt olmak üzere yıllık yüzde %30 ile %60 oranında enflasyonun üzerinde artışını çiftçilerimiz hayret ve esefle karşılamaktadır. Çiftçimizin üzerinde oynanan çirkin oyun ve vurgunların acilen önlenmesi gerekmektedir. Narenciye girdi maliyetlerinin (üretim masraflarının) büyük bir kısmı dış kaynaklıdır. Fiyat artışının bahanesi vardır. Ancak su yerli kaynaktan temin edilmektedir. Suyun çiftçiye kaldıramayacağı sulama fiyatıyla satılması, dayatılması adil, hakça ve doğru değildir. Söz konusu yasanın ilgili maddelerinde talebimiz doğrultusunda elzem olan tadilatın yapılması zaruridir. Zamanında ve yeterince uygun fiyatla girdilerinin temin edilememesi çiftçimize çok büyük dezavantajlar getirmektedir. Narenciye üreticilerinin talepleri doğrultusunda ciddi ve kalıcı yapısal destek şarttır. (Üretimde kalite ve rekoltenin teminini sağlamak için) 7. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın devreye girmesi ile birçok ülkede uygulanan oda + kahvaltı fiyatlarının içine taze meyve suyu dahil edilmelidir. Bir narenciye ülkesi olan ülkemizde taze sıkılmış narenciye suyu alkollü içeceklerden pahalı satılmaktadır. Bu yanlış düzeltilmelidir. Ziraat ODALARI Türk Çiftçisinin Sesi Yıl:4 | Sayı: 48 | ARALIK 2012 19 ZİRAAT ODALARI BÖLGE TOPLANTISI ÖDEMİŞ’TE YAPILDI Türkiye Ziraat Odaları Birliği Başkanvekili ve Manisa Ziraat Odası Başkanı M. Nuri Sorman, İzmir’deki 20 Ziraat Odası’nın başkanı ile Ödemiş’te toplantı yaptı. Ödemiş Ziraat Odasının ev sahipliğinde gerçekleşen toplantının ardından değerlendirmede bulunan TZOB Başkanvekili M. Nuri Sorman, şunları söyledi: “Yeni düzenlemeye konulan Büyükşehir yasalarını değerlendirdiğimizde; yeni yasayı hem nimet, hem de külfet olarak görüyoruz. Tarım arazilerinin şehir planına girmesi ile harç yükleri artacak. Nimetleri de yıllardır aksaklık çekilen altyapı çalışmalarını revize edecek olması. Hem arazi, hem emlak vergilerinin artması hem üretici hem de tüketici açısından daha fazla maliyet getirecektir. Üretici zaten sıkıntı içerisinde. Bu sorunlar çözülmediği takdirde ithal kapısının açılması da kaçınılmaz olacaktır.” Dünya rekoltesi ve iklim şartları göz önüne alındığında yeni teknoloji ile ileri tarımın önem kazandığını vurgulayan Sorman, şöyle devam etti; “Tarım sektöründe önemli olan uygulama doğal afetlerde ülkelerin tarımsal ihracatlarını durdurmalarıdır. Bunun bir örneği İran ülkesidir. Yaşanan depremler sonrası tarım ürünlerinin ihraç edilmesine yasak getirdi. 2007 yılındaki kuraklıkta Ukrayna gibi diğer Doğu bloku ve bazı Avrupa ülkeleri de tarımsal ürünlerin ihracatına yasak getirdiler. Tarımsal alanların azalması ülkemizde tarımı revize edilecek konuma getirmiştir. Bazı ürünlerde ihracat ve ithalatta dünya lideri olmamıza rağmen, ürünlerin satış bedellerini maalesef biz belirleyemiyoruz. Gelişmiş ülkelerde fiyatların belirlenmesi, ön fiyat uygulamaları, telafi edici fiyat uygulamalarının önüne geçmek için bizler de Kooperatif ve Birliklerin alt yapısını güçlendirerek, fiyat politikalarında güçlü ve söz sahibi olunmasını istiyoruz. 45-50 milyar dolarlık gübre kullanımında israf seviyesi yüksek ise, sulanmayan arazilerin sulanması sağlanarak, bu israfların da önüne geçilmesi gereklidir. Geçmişe göre baktığımızda, devletin tarım planlamasından vazgeçerek bunu sivil toplum kuruluşlarına (STK) devretmesi artık kaçınılmazdır. STK’lar da oto kontrol sistemi ile çalıştığında sistem başarıya ulaşır ve herkes canının istediği yerde istediği ürünü yetiştiremez, üretim disiplin altına alınır. Yoksa yüksek maliyetli üretim, tarımın yok olmasına neden olacaktır. Orta Asya ve dünyada tarıma hakim olabilmek için bunun yapılması şarttır. Tarım ürünleri hem sanayi alt yapısını, hem iş istihdamını, hem de üreticiyi des- Bayramiç Ziraat Odası "BAYRAMİÇ ELMASI" TBMM'DE DE BEĞENİLDİ TBMM Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu Başkanı İbrahim Yiğit’e Bayramiç elması ikram edildi. Sağlık Bakanı Recep Akdağ, elmayı tattıktan sonra “Elma giren eve doktor girmez” dedi. Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu’nda, 2013 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı’nın kabul edilmesinin ardından, kuliste Çanakkale Milletvekili Dilekçe Komisyonu Başkanı Mehmet Daniş, Çanakkale Milletvekili İsmail Kaşdemir, Çanakkale Ziraat Odası Başkanı İlhan Ulus, Bayramiç Ziraat Odası Başkanı İsmail Pehlivan ile Bayramiç Ziraat Odası Meclis Başkanı Yahya Savran, kuliste, organik “Bayramiç Elması”nın tanıtımını yaptılar. Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker, Sağlık Bakanı Recep Akdağ, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün, Manisa Ziraat Odası Milletvekillerinin yoğun ilgi gösterdiği tanıtımda 3 ton Bayramiç elması dağıtıldı. Coğrafi tescili alınan Bayramiç beyazının ardından Çanakkale domatesi ve Bayramiç elması ile Lapseki şeftalisinin de tescil başvurusunun yapılacağını belirten Çanakkale Ziraat Odası Başkanı İlhan Ulus, “Bölgede 12 bin ton Bayramiç beyazı, 110 bin ton Bayramiç elması, 600 bin ton Çanakkale domatesi, 60 bin ton da Lapseki şeftalisi üretiliyor. Bu ürünlerin tanıtımı yapılırsa çok daha fazla üretim gerçekleştirilebilir” dedi. Ulus, bundan sonra da Lapseki kirazı, Yenice kapya biberi ve Ayvacık organik zeytinyağının coğrafi tescilini sağlamayı amaçladıklarını söyledi. Çankırı Ziraat Odası ZİRAAT ODALARI EROZYONLA MÜCADELE EDİYOR Tuzlu Bağları mevkiinde 50 dönümlük alanda bulunan Çankırı Ziraat Odası Hatıra Ormanı fidan dikim törenine Vali Yardımcısı Ahmet Atılkan, Çankırı Orman İşletme Müdürü Sami Yılmaz, Çankırı Ziraat Odası Başkanı Nejat Gamzeli, ziraat odası üyeleri ve öğrenciler katıldı. Çankırı Vali Yardımcısı Ahmet Atılkan, törende yaptığı konuşmada, birçok verimli arazinin erozyon nedeniyle "AĞRI teklemekte ama bu katma değerle bunun olması mümkün değildir. İnsanoğlu var olduğu müddetçe tarım vazgeçilmezdir. Üretici kendi kuyusu ile üretime katkı sağlamakta iken, bu kuyulara saat takılması, ‘Sen bu işi yapma’ demektir. Çiftçi üretimden vazgeçerse kimse bu insanları aç bırakamaz. Alt yapısı olmayan yani sulama kanalları olmayan yerlerde böyle bir uygulama Türkiye’yi aşağıya götürür.” Ağrı Ziraat Odası AYDINLANIYOR" KAMPANYASINDA 24 BİN KİTAP TOPLANDI Ağrı Ziraat Odası Başkanlığı’nın çiftçi ailelerinin çocuklarına yönelik sosyal medya üzerinden “Ağrı Aydınlanıyor” sloganıyla başlatılan kampanya kapsamında toplanan 24 bin kitabın dağıtım töreni yapıldı. Ağrı merkeze bağlı Aslangazi İlköğretim Okulu’nda düzenlenen programda konuşan Vali Mehmet Tekinarslan, başlatılan kampanyanın başarıyla sonuçlandığını ve hedefinin üstüne çıkarak 24 bin kitap toplandığını belirtti. Ağrı Ziraat Odası Başkanı Yavuz Aydemir ve emeği geçen herkesi kutlayan Vali Tekinarslan, “Meslek odalarının sadece kendi alanlarında değil, üyelerinin diğer ihtiyaçlarını da göz önünde bulundurarak faydalı işler yapması bizi sevindiriyor. Kampanya kapsamında 24 bin kitap elimize ulaştı. Daha yolda olanlar da var. Tahmini 30 bini bulmasını bekliyoruz. İnşallah bu kampanya diğer sivil toplum kuruluşlarına da örnek olur. Başta eğitim olmak üzere kişisel gelişime ve ekonomik gelişime katkı sağlar” dedi. Sosyal medyanın istenirse faydalı işlerde de kullanıldığına vurgu yapan Vali Tekinarslan, Türkiye’nin her yerinden kampanyaya tek bir kitap olsa dahi katkı sağlayan herkese teşekkür etti.Vali Tekinarslan, Çanakkale 18 Mart Üniversitesi tarafından başlatılan kampanyaya da Ağrı’dan bin yüz kitap gönderildiğini ifade etti. İl Milli Eğitim Müdürü Fatih Başak ise, denizlere taşındığına dikkati çekerek, fidan dikmenin ve ağaçlandırmanın bu anlamda olumlu etkilerinin kaçınılmaz olduğunu ifade etti. TZOB Yönetim Kurulu Üuesi ve Çankırı Ziraat Odası Başkanı Nejat Gamzeli ise ormanların yaşam kaynağı olduğunu söyleyerek, "Günümüzde tek bir ağacın bile önemi Ağrı’nın özellikle son 3 haftadır Türkiye’de kitap etkinliği noktasında yoğun bir şekilde zaman geçirdiğini söyledi. Başak, “Geçen hafta biz 1. Ağrı Okuma Etkinliği düzenledik. 100 bine yakın kitap, 25’e yakın yayınevi ve 10 civarında yazarımız Ağrı’ya geldi. Kimisi kitap okuma noktasında katkı sağladı, kimisi de seminer verdi. Bu bir haftalık kitap etkinliği sonucunda 45 bine yakın kitap çocuklarımızın, ailelerimizin evine girdi” dedi. Ağrı Ziraat Odası Başkanı Yavuz Aydemir de, tüm Türkiye’yi kapsayan bir farkındalık oluşturmak istediklerini belirtti. Aydemir, “İnsanlara yapılan yatırımın en güzel yatırım olduğunu söylemek istedik. Bu birlikteliğin oluşması için elimizden gelen her şeyi yapmak istedik. Bu gönül köprüsünü kurmaya çalıştık. Yaklaşık 40 gün önce twitter üzerinden ‘#agrıaydınlanıyor’ sloganıyla başlattığımız kitap toplama kampanyası hedefine ulaştı. Ağrılı çiftçi ailelerinin çocukları için başlatmış olduğumuz kitap toplama kampanyasında hedefimiz 20 bin kitaptı. 40 günlük süreçte hedefimizi aştık. Şu an 24 bin kitap toplamış bulunuyoruz. Kitaplar gelmeye devam ediyor. Sosyal medya üzerinde ilk defa başlatmış olduğumuz kampanyada başarılı olduk” diye konuştu. artık herkesce bilinmektedir. Ormanlarımız yaşam kaynaklarımız. Üretim yapmak için de, aç kalmamak için de, susuz kalmamak için de sağlıklı bir çevreye mecburuz. Sağlıklı bir çevrenin olmazsa olmazları ise temiz toprak, temiz su ve temiz ormanlardır" ifadelerini kullandı. Gamzeli, daha önce alana 7 bin fidan dikildiğini, bugün ise bin fidan dikiminin gerçekleştirildiğini kaydetti. TZOB Ziraat ODALARI Türk Çiftçisinin Sesi Türkiye Ziraat Odaları Birliği Ücretsiz Yaygın Süreli Gazetesidir Yıl: 4 ARALIK 2012 Sayı:48 Yönetim Yeri GMK Bulvarı No: 25 Demirtepe/ANKARA Tel: 312 231 63 00 (Pbx) Fax: 312 229 65 38 - 231 30 77 www.tzob.org.tr