Aralık - Türkiye Ziraat Odaları Birliği

Transkript

Aralık - Türkiye Ziraat Odaları Birliği
Ziraat
ODALARI
Türk Çiftçisinin Sesi
Türkiye Ziraat Odaları Birliği Aylık Yayını
BAYRAKTAR’DAN BAŞBAKAN ERDOĞAN’A
TARIM RAPORU
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan,
TZOB Genel Başkanı Şemsi Bayraktar’ı
Başbakanlık Resmi Konutunda kabul
etti. Kabule, Akyazı Ziraat Odası Başkanı ve Sakarya Ziraat Odaları İl Koordinasyon Başkanı Ali Şener Bayraktar da
katıldı. TZOB Genel Başkanı Bayraktar,
1 saat süren görüşme esnasında, Başbakan Erdoğan’a “Tarımın Sorunları ve
Çözüm Önerileri” ile ilgili rapor sundu.
>>Sayfa 2
Yıl: 4 | Sayı: 48 | ARALIK 2012
www.tzob.org.tr
BAŞBAKAN ERDOĞAN’DAN
TZOB’A
BÜYÜK İLGİ…
Toplantıda, 16 ilin ziraat odaları başkanları ve
çiftçiler, Başbakan Erdoğan’a sorunlarını doğrudan
aktarma imkanı buldular.
TZOB GAP Bölge Toplantısı, Başbakan Erdoğan,
Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay ile
yedi Bakanın katılımıyla Şanlıurfa’da yapıldı.
Erdoğan, Şanlıurfa’da, Dedeman Oteli’nde, 29 Aralık
tarihinde günü düzenlenen toplantıya Başbakan Yardımcısı
Beşir Atalay, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker,
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, Adalet Bakanı Sadullah Ergin, Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı, Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, Sağlık Bakanı Recep
Akdağ, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali
Yıldırım ile birlikte katıldı. >>Sayfa 4
BAYRAKTAR
KİK TOPLANTISINA KATILDI
ŞEMSİ BAYRAKTAR,
DEİK YÖNETİM
KURULU’NA SEÇİLDİ
Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) Yönetim Kurulu Üyeliğine seçildi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın katılımıyla
İstanbul Swissotel’de 22 Aralık Cumartesi günü düzenlenen DEİK Olağan Genel Kurulu’nda, yeni yönetim kurulu seçimi yapıldı. >>Sayfa 6
■ Avrupa Ekonomik ve Sosyal Komitesi Başkanı Staffan
Nilsson’ın katılımıyla TOBB Birlik Merkezi’nde gerçekleştirilen toplantıda konuşan AB Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, KKTC’ye uygulanan ambargoların kalkması gerektiğini belirterek, “Avrupalılar sözlerini
tutsun, biz de Kıbrıs’ta tüm limanlarımızı açalım’’ dedi.
>>Sayfa 6
İş dünyasının en çok konuşulan
100
ismi açıklandı
AYIN KONUSU
TZOB Genel Başkanı Bayraktar,
INFOMAG dergisinin
“İş Dünyasının En Çok Konuşulan
İsimleri Araştırması 2012”de STK
başkanları içinde 2’nci, iş dünyası
genel sıralamasında ise 7’nci sırada
yer aldı
NARENCİYE SEKTÖRÜ
■ NARENCİYEDE SORUNLAR VE ÇÖZÜM
Aylık iş ve ekonomi
dergisi INFOMAG, Medya Takip Merkezi ve sosyal medyanın işbirliğiyle
gerçekleştirilen “İş Dünyasının En Çok Konuşulan İsimleri Araştırması
2012”nin sonuçlarını Aralık sayısında kapağına taşıdı. >>Sayfa 9
ÖNERİLERİ >>Sayfa 15
■ BİLİNÇLİ ÜRETİCİ EKOLOJİK TARIM >>Sayfa 15
■ NARENCİYEDE MEVCUT DURUM,
► BAYRAKTAR, SGK YÖNETİM
KURULU’NA YENİDEN SEÇİLDİ
SORUNLAR VE ÖNERİLER >>Sayfa 16
■ FİNİKE PORTAKALI >>Sayfa 16
■ KÖYCEĞİZ PORTAKALI >>Sayfa 17
■ ORTACA’DA LİMON ÜRETİMİ VE SORUNLARI
>>Sayfa 17
■ SEFERİHİSAR’DA SATSUMA MANDALİNA
>>Sayfa 17
■ TURUNÇGİL SEKTÖRÜ >>Sayfa 18
TZOB HEYETİ, YAĞIŞTAN ZARAR
GÖREN BÖLGELERİ ZİYARET ETTİ
Türkiye Ziraat Odaları Birliği heyeti, aşırı yağıştan
zarar gören bölgeleri ziyaret etti. Heyet, Çanakkale
Kumkale Ovası ve Balıkesir Burhaniye’de zarar gören çiftçilerle bir araya geldi. >>Sayfa 8
>>Sayfa 6
► BAYRAKTAR’DAN
BAKAN ŞAHİN’E ZİYARET
>>Sayfa 7
► BAYRAKTAR, ÇALIŞMA BAKANI
VE SGK YÖNETİM KURULU İLE
YEMEKTE BİR ARAYA GELDİ
>>Sayfa 7
Ziraat
ODALARI
Türk Çiftçisinin Sesi
2
[SESLENİŞ]
Ziraat Odalarımızın değerli mensupları, sevgili çiftçi dostlarım,
Bizler tarımın sorunlarını, çiftçimizin, üreticimizin olduğu kadar ülkemizin sorunu olarak görüyor; engeller,
problemler ortadan kaldırıldıkça elde
edilen başarıları da ülkemiz adına
elde edilmiş bir “başarı” olarak addediyoruz.
Yılların birikimiyle oluşmuş sorunlarımızı her platformda ve her fırsatta
dile getirmek elbette önemli. Ancak,
sadece sorunları sıralayıp çözümü
başkalarından beklemek ise “kolaycılık” olur. Önemli olan ise sorunların
tespiti kadar, o sorunlara ilişkin çözüm önerilerini, yapılması gerekenleri
saptayarak, çözüme yol gösterici çalışmalar yapmaktır. İşte bizim kutsal
kabul ettiğimiz görevimizi yerine getirirken kendimize seçtiğimiz yol da
budur: Sorunlarımızı, çözüm önerilerimiz ile çiftçilerimiz ve ülkemiz adına
atılması gereken adımları net bir şekilde ortaya koymak.
Değerli arkadaşlarım,
Bu çerçevedeki çalışmalarımızı,
gecemizi gündüzümüze katarak sürdürüyoruz. Bürokrasinin her kade-
mesinden, devletimizin en tepesindeki isimlere kadar, her kademede
sorunlarımıza sahip çıkıyor, yapılması
gerekenleri anlatmaya çalışıyoruz.
Sayın Başbakanımız Recep Tayyip
Erdoğan’a ay içinde yaptığımız ziyarette de sektörümüzün ve üyelerimizin sorunları ve beklentilerine ilişkin
görüşlerimizi ifade etme ve tarıma
ilişkin hazırladığımız bir raporu sunma imkânı elde ettik. Görüşmede, tarımın, başta et ve sütte bir müdahale
kurumu kurulması ve miras hukuku
olmak üzere, önemli sorunlarını gündeme getirdik; TZOB olarak, miras
hukuku ve arazi toplulaştırmasıyla ilgili her türlü çalışmayı sonuna kadar
desteklediğimizi, bunun, hem ülkemiz hem sektörümüz hem de çiftçilerimiz açısından fevkalade önemli
olduğunu vurguladık.
Görüşmemizde Sayın Başbakana,
desteklemelerden düşük faizli kredilere, çiftçi kayıt sisteminden pazarlama konularına, lisanslı depoculuktan
KDV oranlarına kadar, geniş bir yelpazede hazırladığımız raporu da sunduk. Sayın Başbakan, ette ve sütte
oluşturulacak müdahale kurumuyla
ilgileneceğini, miras hukuku konusundaki değişikliğin de arkasında olduğunu bildirdiler.
Sayın Başbakanımız, bu ziyaretimizin ardından, Şanlıurfa’da düzenlediğimiz TZOB GAP Bölge Toplantımıza da katıldılar. Toplantımıza
Sayın Başbakanımızın teşriflerinin
yanı sıra Başbakan Yardımcısı Sayın
Beşir Atalay ile yedi Sayın Bakanın
katılımları bizleri ziyadesiyle memnun
etti. Toplantıda, bizler, 16 ilimizin Ziraat Odası Başkanları ile çiftçilerimiz,
sorunlarımızı ve beklentilerimizi Sayın Başbakan’a doğrudan aktarma
imkânı bulduk. Sayın Başbakan ve
Yıl:4 | Sayı: 48 | ARALIK 2012
diğer Bakanların yöneltilen sorulara anında cevap verdiği bu toplantı,
TZOB tarihinde bir “ilk” olması bakımından fevkalade önemliydi.
Biz de toplantıdaki konuşmamızda, 75 milyonluk ülke nüfusunun gıda
güvencesini, 14 milyar dolarlık ihracat, 30 milyon turistin doyurulmasını
sağlayan Türk çiftçisine şükranlarımızı bir kez de Sayın Başbakanımızın
huzurunda arz ettik. Ayrıca, çözüm
bekleyen önemli sorunlarımızın çözümünde Sayın Başbakanımızın ağırlığına, iradesine ve sektörü sahiplenmesine ihtiyacımız olduğunu belirttik.
Oda başkanlarımızı tek tek dinleyen, sorunların çözümü için Bakanlarına talimat veren Sayın Başbakan,
8 ayrı yerde yapılacak diğer bölge
toplantılarımıza da ilgili Bakanlarla
katılacaklarını ifade ettiler. Toplantımıza teşrifleri, sorunlarımıza ve taleplerimize gösterdikleri yakın ilgi dolayısıyla yeri gelmişken kendilerine bir kez
daha teşekkürlerimizi sunuyorum.
Sevgili çiftçi dostlarım,
Göreve başladığımızdan bu yana
çalışmalarımıza büyük bir gayretle
devam ediyoruz. Açılışlar, toplantılar,
görüşmeler, ikili ve geniş katılımlı teatilerle sektörümüzün en büyük temsilcisi olarak, faaliyetlerimize geceli
gündüzlü devam ediyoruz. Bu çalışmalarımız medyada da geniş yer ve
yankı buluyor. Nitekim, iş ve ekonomi
dergisi INFOMAG’ın yaptığı “İş Dünyasının En Çok Konuşulan İsimleri
Araştırması 2012”nin sonuçları, iş
dünyasını temsil eden sivil toplum
kuruluşları (STK) başkanları sıralamasında 2’nci; ilk 100 genel sıralamasında ise 7’nci basamakta ve “yükselenler” arasında yer aldığımızı gösterdi.
Ülkemiz için olmazsa olmaz gördü-
ğümüz sektörümüz için, kendilerine
hizmeti bir ibadet mertebesinde gördüğümüz çiftçilerimiz için daha yapılacak çok iş olduğunun, çözülecek
sorunların, atılması gereken adımların
da farkındayız. Çalışmalarımızı tüm
bu bilinç ve felsefeyle ve bütün çalışma arkadaşlarımla, birlik, beraberlik
ve büyük bir uyum içinde sürdürmeye
ve hizmet etmeye, Allah’ın izniyle devam edeceğiz.
Değerli arkadaşlarım,
Ay içinde yapılan seçimler sonucunda, Türk şirketlerinin dışa açılmalarını ve dış ilişkilerde özel sektörün
koordinasyonunu sağlamak, mantalite olarak özel sektöre yön göstermek amacıyla kurulan Dış Ekonomik
İlişkiler Kurulu (DEİK) Yönetim Kurulu
Üyeliği ile Sosyal Güvenlik Kurumu
(SGK) Yönetim Kurulu Üyeliğine yeniden seçildik. Her iki kuruluşta bizlere
teveccüh gösteren her üyeye ayrı ayrı
teşekkürlerimi sunuyor; buralardaki
temsiliyetin Birliğimiz çalışma ve faaliyetlerine de güç katacağını özellikle
vurgulamak istiyorum.
Anayasa Mahkemesi Başkanı Sayın Haşim Kılıç, İçişleri Bakanı Sayın İdris Naim Şahin’e ziyaretlerimiz,
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı
Sayın Faruk Çelik ve SGK’nın eski ve
yeni üyeleriyle bir araya geldiğimiz
Aralık ayı içindeki toplantılar, sektörümüzün belli başlı konularını bir kez
daha dile getirmek ve görüşlerimizi
açıklamak için vesile oluşturdu.
“Birlikten kuvvet doğar” düsturuyla,
birlikte ve beraberlik içinde, ilk günkü
heyecan, azim ve inançla çalışmalarımızı devam ettirme kararlılığımızı bir
kez daha vurguluyor; afetlerden uzak;
alın terimizin karşılığının alındığı, ürünü,
kazancı, bereketi bol bir yıl diliyorum.
BAYRAKTAR'DAN BAŞBAKAN ERDOĞAN'A TARIM RAPORU
Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel
Başkanı Şemsi Bayraktar, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a, tarımın sorunları ve
çözüm önerileriyle ilgili bilgi verdiğini ve
rapor sunduğunu belirterek, “Tarımın, et
ve sütte bir müdahale kurumu kurulması
ve miras hukuku gibi iki önemli sorununu
gündeme getirdim. Başbakan Erdoğan
da müdahale kurumuyla ilgileneceğini,
miras hukuku konusundaki değişikliğin
de arkasında olduğunu bildirdi” dedi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan,
TZOB Genel Başkanı Şemsi Bayraktar’ı
Başbakanlık Resmi Konutunda kabul etti.
Kabule, Akyazı Ziraat Odası Başkanı ve
Sakarya Ziraat Odaları İl Koordinasyon
Başkanı Ali Şener Bayraktar da katıldı.
TZOB Genel Başkanı Bayraktar, 1 saat
süren görüşme esnasında, Başbakan
Erdoğan’a “Tarımın Sorunları ve Çözüm
Önerileri” ile ilgili rapor sundu.
İmtiyaz Sahibi
TZOB Adına
Genel Başkan Ş. Şemsi Bayraktar
Genel Yayın Müdürü
M. Nuri Şeyda Sorman
Sorumlu Yazı İşleri Müdürü
Ebru Mine Esen
Görsel Yönetmen
Mustafa Abadan
Görüşmenin olumlu geçtiğini, Başbakan Erdoğan’ın sorunları dinlediğini,
konuların takipçisi olacağını söylediğini
bildiren Bayraktar, “Türk tarımı için hayırlı
bir görüşme oldu. İyi sonuçlar vereceğine
inanıyorum” dedi.
Müdahale kurumu kurulacak
Tarımın, et ve sütte bir müdahale kurumu kurulması ve miras hukuku gibi iki
önemli sorununun bulunduğunu bildiren
Bayraktar, şunları kaydetti: “TZOB olarak
beklentimiz, Et ve Balık Kurumu bünyesinde oluşturulması düşünülen bu kurumun, kuruluş çalışmalarının tamamlanıp,
bir an önce faaliyete geçirilmesidir. Gıda,
Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın miras
hukuku konusundaki çalışmalarının yeterince destek bulamadığını görmekteyiz.
Bakanlığın bu konuda Başbakanlığın
desteğine ihtiyacı var. TZOB olarak, mi-
Yayın Kurulu
M. Hikmet Yavuzyiğit
Metin Türkyılmaz
Ömer Kaya
Salim Altay
Hasan Hüseyin Coşkun
Prof. Dr. Mevhibe Albayrak
Prof. Dr. Şengül Hablemitoğlu
Prof. Dr. Erdoğan Güneş
Dr. Özden Hiçbirol
ras hukuku ve arazi toplulaştırmasıyla
ilgili her türlü çalışmayı sonuna kadar
destekliyoruz.
Başbakan Erdoğan müdahale kurumuyla ilgileneceğini, miras hukuku
konusundaki değişikliğin de arkasında
olduğunu bildirdi. Ette ve sütte müdahale kurumu oluşturulacak. Başbakan
Erdoğan’a daha evvel kendisinden müdahale kurumuyla ilgili söz aldığımı hatırlattım. Başbakan da konuyla ilgileneceğini söyledi.”
Miras hukuku değiştirilecek
Ülke tarımının diğer önemli bir sorununun da arazilerin fazla parçalı yapıda
bulunması olduğunu bildiren Bayraktar,
şöyle devam etti: “3 milyon işletme, 22 milyon parselde tarımsal üretim yapmaktayız.
Çok parçalı araziler verimliliği engelliyor.
Yayın Türü
Yaygın Süreli Yayın
Yönetim Yeri
Türkiye Ziraat Odaları Birliği
Basın ve Halkla İlişkiler Müdürlüğü
GMK Bulvarı No: 25
Demirtepe/ANKARA
Tel: 312 231 63 00 (Pbx)
Fax: 312 229 65 38 - 231 30 77
e-mail:[email protected]
Parçalanmayı önlemek için Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanlığı çalışmalar yapıyor.
Başbakan Erdoğan’a buna destek verenlerin azlığından bahsettim ve mirasla ilgili
kanunun çıkarılması konusunda desteğini
istedim. Başbakan Erdoğan, miras hukuku konusundaki değişikliğin arkasında olduğunu söyledi.”
Bayraktar, Başbakan Erdoğan’a, ayrıca; tarımsal destekler ve girdiler, lisanslı
depoculuk, fındık, buğday, pamuk, çay,
baklagiller, zeytin ve zeytinyağı, narenciye, yaş meyve sebze, patates, domates,
tarımsal kredi kullanımı, borç erteleme,
canlı hayvan ve et ithalatı, okul sütü programı, kaba yem sıkıntısı, elektrik borçları, tohumculuk, tarımsal mücadele, tabii
afetler ve tarım sigortası, kadın çiftçiler,
tarım sigortalıları ve sosyal güvenlik, tarımsal örgütlenme konularında sorunları
ve çözüm önerilerini ilettiğini bildirdi.
Yapım Ajansı
ajansala
Kurumsal Yayıncılık - Pazarlama İletişimi
312 447 48 25
Dağıtım
PTT Kargo
Baskı
MRK Baskı ve Tanıtım Hizmetleri
Uzayçağı Caddesi 1254. Sokak
No: 2 Ostim / ANKARA
Tel: 312 354 54 57
Ziraat Odaları aylık yayını basın ahlak
kurallarına uymayı taahhüt eder.
Yayımlanan yazıların sorumlulukları
sahiplerine ait olup, Birliğimiz görüşlerini
yansıtmamaktadır. Dergide yayımlanan
yazılar, kaynak gösterilmek koşuluyla,
diğer yayın organlarında yayımlanabilir.
Gönderilen yazılar iade edilmez.
Basım Tarihi
30.01.2013
Ziraat
ODALARI
Türk Çiftçisinin Sesi
Yıl:4 | Sayı: 48 | ARALIK 2012
3
TZOB Genel Başkanı Bayraktar, son
günlerde meydana gelen aşırı yağışların
verdiği zararlar konusunda da Başbakan
Erdoğan’a bilgi verdiğini, üreticilerimizin ihtiyaç duyacakları finansmanın karşılanabilmesi bakımından da kredi veren kuruluşlarca gereken kolaylığın sağlanması, borçların
ertelenmesi, çiftçinin zararının karşılanması
konusundaki taleplerini ilettiğini bildirdi.
Tarım raporu
Bayraktar, raporda şu konulara değindi: “Hayvancılığımızın gelişmesine
ve sorunlarının çözümlenmesine önemli
katkı sağlayacağına inandığımız ve her
platformda dile getirdiğimiz hayvancılık
sektöründe müdahale kurumunun oluşturulması talebimizin dikkate alınmasını
memnuniyetle karşılıyoruz. Ancak, kurumun kurulması çalışmalarının, Hazine
Müsteşarlığı ve Kalkınma Bakanlığı’nda
tıkandığı, Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanlığı’nın ise müdahale kurumunu
kurma konusunda zorlandığı görülüyor.
TZOB olarak beklentimiz, kamuoyuna
çalışmaların başlatıldığı yönünde deklare
edilen ve Et ve Balık Kurumu bünyesinde oluşturulması düşünülen bu kurumun
kuruluş çalışmalarının tamamlanıp, bir an
önce faaliyete geçirilmesidir.”
Tarım arazilerinin bölünmesinin önüne geçilememesi, tarımsal işletmeleri
verimlilikten uzak, cılız işletmeler haline
dönüştürdüğünü bildiren Bayraktar, şöyle devam etti: “Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın ‘Yılda 1 milyon hektar
arazi toplulaştırılması’ hedefine bağlı kalarak arazi toplulaştırılması çalışmasının
öncesinde, tarım arazilerinin bölünmelerin önlenmesine yönelik miras hukukuyla
ilgili yasa değişikliğine yönelik çalışmaların yapılması işletmelerimizin verimli
işletmeler haline dönüşmesini sağlayacaktır. Bakanlığın bu konudaki çalışmalarının yeterince destek bulamadığını
görmekteyiz. Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanlığı’nın bu konuda Başbakanlığın
desteğine ihtiyacı vardır.”
Tarımsal destekler ve girdiler
Havza bazlı fark ödemesinde ilçe verimlerinin göz önüne alınması yönünde değişikliğe gidilmesi gerektiğini vurgulayan
Bayraktar, raporda şu konulara değindi:
► Destekleme bütçesi 5488 sayılı Tarım Kanununa uygun olarak artırılmalıdır.
► Tarımda üretim maliyetinin düşürülmesi için girdi destekleri artırılmalı özellikle gübre, mazot ve ilaç gibi temel girdilerdeki KDV oranı düşürülmelidir.
► Maliye Bakanlığı’nın şu anda verilen
desteklerden almış olduğu yüzde 4 oranındaki stopajın kaldırılması gerekmektedir.
► Tarımsal faaliyette bulunan çiftçilerin
desteklerden yararlanabilmesi için Çiftçi
Kayıt Sistemi’ne girmesi sağlanmalıdır.
► Fındıkta, son olarak 2011 yılında verilen alan bazlı destekler devam etmelidir.
► Lisanslı depoculuğun, özellikle fındık, pamuk, buğday başta olmak üzere
yaygınlaştırılması gerekmektedir.
► Toprak Mahsulleri Ofisi’nce stratejik
ürünümüz buğdayda belirlenen müdahale alım fiyatları, Birliğimizin belirlediği
ürün maliyetinin altında gerçekleşmiştir.
Bu nedenle TMO’nun çiftçimizi mağdur
etmeyecek bir müdahale alım fiyatıyla piyasaya erken girmesi oldukça önemlidir.
► Pamuk ekim alanlarında önemli
azalmalar görülmektedir. ‘Kendine yeten
ülke’ konumuna gelmemiz için desteklemelere artırılarak devam edilmelidir.
► Çay-Kur’un kota miktarları artırılmalı, sektörü zora sokan kaçak çay girişi önlenmelidir. Yaşlanmış çay ocakları
bir program dahilinde vakit geçirilmeden
gençleştirilmelidir.
► Baklagilde pazarlama sorunları çözülmeli, prim desteği artırılmalı, hasat dö-
nemlerinde baklagil ithalatına kesinlikle
izin verilmemeli, Ulusal Baklagil Konseyi
aktif hale gelmelidir.
► Zeytinyağında, 50 kuruşluk prim
desteği yetersiz kalmaktadır. Prim sistemine devam edilmeli, primler üretim maliyeti dikkate alınarak belirlenmelidir. Sofralık zeytine de prim verilmelidir.
► Narenciyede ihracat iadeleri sezon
öncesinde açıklanmalıdır. İyi tarım uygulamaları kapsamında üretim yapan üreticiye
ihracat aşamasında da destek verilmeli,
narenciye üreticilerinin Ziraat Bankası ve
Tarım Kredi Kooperatifleri’ne olan düşük
faizli kredi borçları yapılandırılmalıdır.
► Patatese ton başına 30 dolar ihracat iadesi verilmesi olumlu karşılanmakla
birlikte, taze patates için verilen ihracat
desteği artırılmalı ve her yıl düzenli olarak
verilmesi sağlanmalıdır. Analiz ücretleri düşürülmelidir. İç talep artırılmalı, üreticilerin
kredi ve elektrik borçları ertelenmelidir.
► Domateste her yıl Aralık-Mayıs döneminde verilen ihracat iadeleri KasımHaziran olarak düzenlenmelidir.
Hallerle ilgili 5957 sayılı kanunun yönetmeliklerinde bildirimde bulunulabilmesi için Çiftçi Kayıt Sistemi’ne (ÇKS) kayıtlı
olma zorunluluğu getirildiğini bildiren
Bayraktar, 2014 Ocak ayına kadar geçiş
süreci tanınsa da, süre bitiminde ÇKS’ye
kayıt olamayan üreticilerin ürün sevkiyatında zorluklarla karşılaşacaklarını belirtti.
Düşük faizli kredi kararına
sigorta zorunluluğu eklenmesi
Bu yıl düşük faizli kredi kararına sigorta zorunluluğunun eklenmesinin çiftçilerin
kredi kullanımında maliyet artışına neden
olduğunu bildiren Bayraktar, şu konulara
değindi: “Ziraat Bankası, üreticilere kredi
kullandırırken sigorta zorunluluğu getirmektedir. Üreticinin sigorta yaptırabilmesi
için ÇKS kaydı olma zorunluluğu olduğundan ÇKS kaydı olmayan çiftçilerimiz kredi
kullanamamaktadır. Hayvancılıkta birçok
hastalığın sigorta kapsamında olmaması nedeniyle bu hastalıklardan hayvanları
ölen çiftçiler zarar etmekte ve sigortadan
kaçınmaktadır. Düşük faizli kredilerde, kredilerden vadesi bitene kadar her yıl yüzde
1 oranında alınan komisyon kaldırılmalıdır.
Üreticilerin özel bankalara olan borçları da
yapılandırılmalıdır.”
Doğal afetlerden zarar gören üreticilerin Ziraat Bankası ve Tarım Kredi Kooperatiflerine olan düşük faizli kredi kapsamındaki borçlarının yüzde 5 faiz eklenmek
suretiyle ertelendiğini hatırlatan Bayraktar,
şunları kaydetti: “Ancak üreticimizin önemli
bir kısmı bu Kararnameden faydalanamamıştır. İl/İlçe Hasar Tespit Komisyonu çalışması yapılmadığı için de afetin olduğu
dönemde zarar oranının belirlendiği kişisel
tespit yapılmamış ve tutanak tutulmamıştır.
Erteleme kararı ise sadece düşük faizli kredi kullanan üreticileri kapsaması nedeniyle
bu kapsam dışında kredi kullanan üreticilerimizin borçları ertelenmemiştir. 1 Ocak
2012 tarihinden önce takibe düşmüş, yapılandırılmış borçlar kapsam dışı kalmıştır.
Kullanılan kredilerin tümünü kapsayacak
şekilde, afete maruz kalan bütün üreticilerimizin borçlarının faizsiz ertelenmesi,
tarımsal üretimin devamı bakımından
büyük önem arz etmektedir. SGK prim
borçlarını ödeyemeyen üretici sağlık güvencesinden de faydalanamamaktadır.
Üreticilerimizin, kredi, SGK prim ve elektrik borçlarının ertelenmesi rahat bir nefes
almalarını sağlayacaktır.”
Bayraktar, son 2,5 yıllık dönemde 2,7
milyar doları aşkın damızlık hayvan, canlı hayvan ve et ithalatı yapıldığına dikkat
çekerek, “Bugün itibarıyla ithalatın iç üretime zarar verdiği artık net olarak görülmüştür. Bu nedenle üreticileri koruma ve
yapılan ithalatı azaltmaya yönelik gümrük
vergilerinin artırılması kararını memnuniyetle karşılıyoruz” dedi.
Diğer sorunlar
Artan yem fiyatlarıyla birlikte yüksek maliyetli bir üretim sürecine girildiğini, ülkeye
ucuz canlı hayvan ve hayvansal ürünün girişini kolaylaştıracak her türlü eylemin, ülke
üretimini daha da sıkıntıya sokacağını vurgulayan Bayraktar, şu bilgileri verdi: “Ülkemizin kaba yem sıkıntısı devam etmektedir.
Kaba yemde ithalat kararı soruna kalıcı çözüm getirmeyecektir. Yem bitkileri üretimine
verilen destekler artırılmalıdır.
Okul sütü programında, eğitim öğretim yılının ikinci yarısında haftada 3 gün,
200 ml süt dağıtılacağına karar verilmiştir.
Bu programı çok önemsiyor ve atılan bu
olumlu adımı sonuna kadar destekliyoruz.”
Elektrik fiyatlarındaki artışın üreticileri zorladığını, 2007 yılında 13,5 kuruştan
elektrik alan üreticinin, bugün 30,3 kuruştan elektrik aldığını bildiren Bayraktar,
şöyle devam etti: “Çiftçinin elektrik borçları faizsiz ertelenmeli, özel şirketlere olan
elektrik borçları yapılandırılmalı, fatura
tahsilatı aylık değil, hasat dönemine denk
gelecek şekilde, yılda iki kez yapılmalı,
elektrikte uygulanmakta olan yüzde 18
KDV, tarımda kullanılan elektrikte yüzde
1’e indirilmeli; yüzde 2 TRT payı kaldırılmalı, seralar ve hayvancılık işletmelerinin
daha düşük fiyatla elektrik temin edecekleri bir abone grubu oluşturulmalıdır.
Sebze tohumluklarında ve sebze fidelerinde uygulanmakta olan KDV’nin diğer
tohumluklarda olduğu gibi yüzde 1’e indirilmesi gerekmektedir.”
Tarım sektöründe çalışan kadınların da
sosyal güvenlik primlerinin yüzde 60’nın
devlet tarafından karşılanmasının istihdam
edilen kadınların sosyal güvenlik kapsamına alınmasını kolaylaştıracağını bildiren
Bayraktar, “Doğum borçlanması, emeklilik, malullük ve ölüm halinde sigorta primi
ödeme gün sayısındaki tarım sigortalıları
aleyhine olan eşitsizlik giderilmelidir” dedi.
Yağışlar
Yurt genelinde son günlerde meydana
gelen aşırı yağışların yer yer afetlere yol
açtığını bildiren Bayraktar, şu konulara
değindi: “Tarım alanları, evler, ahırlar sular altında kalmıştır. Çanakkale İlimizde
Aralık ayı başında meydana gelen aşırı
yağışlar ve sel felaketi nedeniyle Bayramiç, Ezine ilçeleriyle merkeze bağlı Kumkale beldesinde ekili buğday, arpa, mısır alanları, zeytinlikler, sebze bahçeleri,
meyve bahçeleri, sulama sistemleri zarar
görmüş, birçok büyük ve küçükbaş hayvan telef olduğu gibi, ahırlardaki yemler
zayi olmuştur. Büyük oranda zarar gören
bir diğer ilimiz ise Balıkesir’dir. Ayvalık
ilçemizde aşırı yağışlar zeytinlerin dökülmesine yol açmış, zeytinler sürüklendiği
için de toplanamamıştır. Edremit’te daha
çok yaşamsal alanlarda zarar meydana
gelmiş, zeytinliklerde bir miktar dökülme
olmuştur. Burhaniye’de ise yeni ekim yapılan buğday alanları aşırı yağışa maruz
kalmıştır. Dolu yağışı nedeniyle açıkta
yetiştirilen sebzeler zarar görmüş, zeytinlerde dökülme meydana gelmiştir. Edirne
Havsa ilçesi, Yolageldi köyünde de tarlaların duble yol çalışması nedeniyle sular
altında kaldığı belirtilmiştir. Antalya Gazipaşa ilçemizde meydana gelen hortum
seralara ve ürünlere büyük zarar vermiştir.
Tarım sigortasında da prim bedelleri
düşürülmeli, muafiyet ve müşterek sigorta oranları yeniden belirlenmeli, üreticileri
sigorta yaptırmaya teşvik edici tedbirler
alınmalı, eksperlerin çalışması gözden
geçirilmelidir. Kuraklık ile tarla ürünlerinde yaşanan don en kısa zamanda sigorta kapsamına alınmalıdır. Özellikle çilek
meyve olarak nitelendirilip halen 6 ay olan
poliçe süresi 9 aya çıkarılmalıdır.”
Ziraat
ODALARI
Türk Çiftçisinin Sesi
4
Yıl:4 | Sayı: 48 | ARALIK 2012
BAŞBAKAN
ERDOĞAN’DAN
TZOB’A
BÜYÜK İLGİ…
turistin ihtiyacını karşılayıp, 3,5 milyar da
dış ticaret fazlasına ulaştı’’ diye konuştu.
Türkiye Ziraat Odaları Birliği’nin
Şanlıurfa’da yapılan TZOB GAP Bölge toplantısına büyük ilgi gösteren Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Başbakan Yardımcısı
Beşir Atalay ve yedi bakanıyla katıldı.
Başta GAP illeri olmak üzere Güneydoğu ve Doğu Anadolu’daki 16 ilin ziraat
odaları başkanları ve çiftçiler, toplantıda
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a sorunlarını doğrudan aktarma imkanı buldular.
Oda başkanlarını tek tek dinleyen,
sorunların çözümü için bakanlara talimat
veren Başbakan Erdoğan, 8 ayrı bölgede
yapılacak toplantılara ilgili bakanlarla birlikte katılacağını belirtti.
Erdoğan, Şanlıurfa’da, Dedeman
Oteli’nde, 29 Aralık Cumartesi günü düzenlenen toplantıya Başbakan Yardımcısı
Beşir Atalay, Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanı Mehdi Eker, Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, Adalet Bakanı Sadullah Ergin, Gümrük ve Ticaret
Bakanı Hayati Yazıcı, Milli Eğitim Bakanı
Ömer Dinçer, Sağlık Bakanı Recep Akdağ, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme
Bakanı Binali Yıldırım ile birlikte katıldı.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan,
‘’GAP için tahsis ettiğimiz kaynakların ve
verdiğimiz emeklerin karşılığını görmeye
başladığımızı memnuniyetle ifade ediyorum. Bölgeden yapılan ihracat yaklaşık 10
kat artarak 7 milyar dolara ulaştı. İşsizlik
yüzde 17’den yüzde 11,7’ye geriledi’’ dedi.
Başbakan Erdoğan, toplantıda yaptığı
konuşmada, bölgenin ülkenin en önemli
tarım merkezlerinden biri olduğunu, tarım
alanında geçtiğimiz 10 yılda tarihi önemde ilerlemeler kaydettiğini, tarım sektöründe son 60 yılın en istikrarlı büyümesinin bu dönemde yaşandığını söyledi.
Türkiye’nin 2002’de yaklaşık 24 milyar
dolar olan tarımsal milli gelirinin 2,5 kattan fazla artışla geçen yıl sonu itibarıyla
yaklaşık 62 milyar dolara ulaştığını ifade
eden Erdoğan, yine bu dönemde tarım
sektöründe kişi başına düşen milli gelirin
3 kattan fazla artış gösterdiğini belirtti.
Benzer başarının tarım ürünleri ihracatında yaşandığına işaret eden Erdoğan, sadece son 9 aylık dönemdeki tarım
ürünleri ihracatının 11,5 milyar dolara yaklaştığını bildirdi.
Erdoğan, ‘’Türkiye, 2002 yılında 67
milyon vatandaşını ve 13 milyon turistini besleyip, 1,7 milyar dolar dış ticaret
fazlası verirken, geçtiğimiz yıl 75 milyon
vatandaşını ve Genel Başkan Şemsi
Bayraktar’ın da ifade ettiği gibi 30 milyon
Tarım sektöründeki istihdam konusunda da oldukça olumlu gelişmelerin
yaşandığını dile getiren Erdoğan, kırsal
kesimdeki işsizlik oranının 2011’de yüzde
6’ya gerilediğini, bu yıl itibarıyla da bu oranı
yüzde 4,5’lara kadar gerilettiklerini bildirdi.
Tarımsal ekonomide Avrupa’da
birinci sıradayız
Hükümetleri döneminde elde edilen
başarıların, tarımsal ekonomik büyüklük
bakımından 2002’de dünyada 11. sırada
yer alan Türkiye’yi bugün 7’nciliğe yükselttiğini vurgulayan Erdoğan, Avrupa’da
ise tarımsal ekonomik büyüklük bakımından Türkiye’nin bugün birinci sırada yer
aldığını vurguladı.
Bu seviyeye kolay gelinmediğini dile
getiren Erdoğan, şöyle devam etti:
“Tarım sektörünü desteklemek için
geçtiğimiz 10 yılda kapsamlı çalışmalar
yürüttük. 2002 yılında yüzde 59 seviyesinde bulunan tarımsal kredi faizlerini bugün
yüzde 0 ila yüzde 7,5 arasına düşürdük.
Bu yılın Ekim ayı itibarıyla Ziraat Bankası
ve Tarım Kredi Kooperatifleri aracılığıyla
kullanılan tarımsal kredi rakamı, 22 milyar
lirayı buldu. Ekonomide sağladığımız güven ve istikrar sayesinde geçtiğimiz 10 yılda tarım sektöründe yatırımların tutarı 34
milyar lirayı buldu. Hükümetlerimiz döneminde tarım, gıda, içecek ve tütün sektörlerinde yapılan tüm uluslararası yatırımların tutarı ise 10 milyar lira seviyesinde.”
Tarım sektörüne verdikleri destekleri
hem çeşitlendirdiklerini hem de artırdıklarını anlatan Erdoğan, 2002’de sadece
doğrudan gelir desteği olarak 1,5 milyar
lira destek verilen tarıma, bu yıl 2 milyar
166 milyon lira alan bazlı destek ödemesi
yaptıklarını belirtti.
Mazot, gübre ve toprak analizi desteklerini yılın ilk çeyreğinde üreticilere ödeyerek, üretimlerini rahatça yürütmelerini
temin ettiklerini vurgulayan Erdoğan, fark
ödemeleri kapsamında bu yıl üreticilere
verdikleri desteğin yaklaşık 2,5 milyar lira
düzeyinde olduğunu bildirdi.
Erdoğan, son 10 yılda prim desteği
olarak üreticilere yaptıkları ödeme tutarının 15 milyar liraya ulaştığını kaydetti.
hizmet verecek ana kanalların büyük bölümünün tamamlanma aşamasına geldiğini söyledi.
Hayvancılık sektörünün gelişmesine
büyük önem verdiklerini vurgulayan Başbakan Erdoğan, ‘’Bunun için sadece 2012
itibarıyla verdiğimiz destekleme tutarı yaklaşık 2 milyar liradır. Son 10 yılın toplamı ise
9,5 milyar lirayı buldu. Yani ortalama yılda
demek ki 1 milyar’’ diye konuştu.
Miras hukukuna yönelik çalışma
Verdiğimiz emeklerin karşılığını
görmeye başladık
Türkiye’nin en önemli bölgesel kalkınma projesi GAP’ın arzu ettikleri hızda
ilerlemediğini dile getiren Erdoğan, şöyle
devam etti: “GAP eylem planını hazırlamıştık. 2008 yılında bunu uygulamaya geçirdik. Planda yer alan proje ve faaliyetler için 18 milyar liralık bir kaynak tahsis
ettik. Şu ana kadar bu rakamın 16 milyar
lirasını kullandık. GAP’ın kamu yatırımları
içinde yüzde 7 olan payını, geçtiğimiz 10
yılda yüzde 10,3’e yükselttik. GAP Eylem
Planı’nın devreye girmesiyle bu oran yüzde 14’e kadar yükseldi.
GAP için tahsis ettiğimiz kaynakların
ve verdiğimiz emeklerin karşılığını görmeye başladığımızı memnuniyetle ifade
etmek isterim. Bölgeden yapılan ihracat
10 katlık bir artışla yaklaşık 7 milyar dolar
düzeyine ulaştı. Bölgedeki genel işsizlik
oranı ise yüzde 17’den yüzde 11,7’ye geriledi. 2002 yılında işletmede olan 6 hidroelektrik santrali vardı, buna 4 tane daha
HES ilave ettik. Böylece GAP’ın enerji
yatırımlarındaki fiziki gerçekleşmesini de
yüzde 74’e çıkardık.”
Sulamaya açılan alan miktarını 199 bin
hektardan 370 bin hektara yükselttiklerini
ifade eden Erdoğan, 1 milyon hektar alanı sulamaya açmayı hedeflediklerini dile
getirdi. Erdoğan, 500 bin hektar alana
Arazi toplulaştırma konusunda da
önemli ilerlemeler kaydettiklerine işaret
eden Erdoğan, şunları söyledi: ‘’Geçenlerde Sayın Başkanın, bizi ziyaretinde bu
konuyla ilgili bizlere bir ricası olmuştu.
Ben de konuyu Bakanıma ilettim. Süratle bunun çalışmasını yapalım ve bununla
ilgili neticeyi de bir an önce alalım dedik.
Tabii bu konuyla ilgili olarak burada miras
hukukuna yönelik bir çalışmanın yapılması, gerekirse bununla ilgili bir müdahale
kurumunun oluşturulması önemli, bunlarla ilgili çalışmaları Bakanlığımız yoğun bir
şeklide yapacak, inşallah neticeye varacağız.’’
Hükümetleri dönemine kadar bölgede
450 bin hektarlık alanda arazi toplulaştırması yapılabildiğini anlatan Erdoğan, kendilerinin 10 yılda 3 milyon hektarın üzerinde toplulaştırma gerçekleştirdiğini belirtti.
Toplulaştırma çalışmalarından bölgede
1,5 milyona yakın vatandaşın yararlanacağını dile getiren Erdoğan, ‘’Toplulaştırma
çalışmasını tamamladığımızda bölgemize
ve ülkemize 10 milyar liranın üzerinde bir
fayda sağlamış olacağız’’ dedi.
23 bin 300 hektar alanda
tuzlanma sorununu çözdük
Tuzlanma sorununun çözümü için Harran Ovası Kapalı Drenaj Projesi’nin hayata geçirildiğini anlatan Erdoğan, projeyle
23 bin 500 hektar alanda tuzlanma sorununu şu an itibarıyla çözdüklerini bildirdi.
Erdoğan, “Böylece Harran Ovası’ndaki
çiftçilerimizin yılda 20 bin lirayı bulan ilave
gelir artışı elde etmesini sağladık” dedi.
GAP Eylem Planı çerçevesinde 621
tarımsal tesis kurulması ve 28 bin makina ekipman alımı için 150 milyon lira hibe
ödemesi yaptıklarını anlatan Erdoğan,
Tarımsal Kalkınma Kooperatiflerine sağladıkları düşük faizli kredi desteği sayesinde 44 bin baş hayvan, 93 bin ton süt
üretimiyle 228 milyon lira katma değer
oluşturduklarını belirtti.
Erdoğan, eğitimde, sağlıkta, ulaştırmada, toplu konutta, kanalizasyon ve
içme suyu yapısında, sosyal destek projelerinde ve diğer tüm alanlarda benzer
ilerlemeler kaydedildiğini ifade etti.
Sulama sistemleri arasındaki
fiyat farkı
Başbakan Erdoğan, GAP Eylem
Planı’nı revize ederek önümüzdeki dö-
Ziraat
ODALARI
Türk Çiftçisinin Sesi
Yıl:4 | Sayı: 48 | ARALIK 2012
nem için yeni hedefler, yeni çalışma takvimleri oluşturduklarını belirterek, inşallah
bu çalışmaları en kısa sürede tamamlayarak, bunu paylaşacaklarını söyledi.
Şanlıurfa’ya gelişinde, havaalanından kent merkezine gelirken bir grubun yolunu kestiğini ve özellikle sulama
birlikleriyle ilgili şikayetlerini ilettiklerine
dikkati çeken Başbakan Erdoğan, şöyle
devam etti:
‘’Sulama birlikleri tarafından kendilerinden yüksek paralar tahsil edildiğini
söylediler. Cazibeyle su kullananların
ucuz ama terfi sistemleriyle kullananlar
arasındaki farkın çok ama çok fazla olduğunu söylediler. Bu konuyla ilgili de
ne yazık ki bizim de Orman ve Su İşleri
Bakanlığımızın göndermiş olduğu bir
yazılı, artık buna talimat mı deriz, nasıl
anlayacaksanız öyle anlayın, bu konudan tabii benim haberim de yok. Böyle
bir tablo söz konusu oldu. Gıda, Tarım
ve Hayvancılık Bakanlığımız konuyla ilgili arkadaşlarla bir araya geldiler, görüşüyorlar ve bu görüşmenin sonucunda
da bu konuyu çözmemiz lazım. Konuyla
ilgili olarak buradaki bu farkı minimize
etmemiz lazım. Cazibeyle kullanılan su
fiyatıyla tabii ki terfi sistemiyle kullanılan
su fiyatının aynı olması mümkün değil.
Bir diğerinde enerji sarfı ciddi manada
var. Bir de tabii bu enerji sarfının maalesef paraları ödenmiyor. ‘Enerjiyi kullan
ama parayı ödeme’ böyle de bir mantık
var. Bu konularla ilgili birkaç kez ben, bu
birlikleri kabul ettim, kendileriyle konuştum. Birçok ödeme kolaylığı getirdim,
faizlerine af getirdik, birçok adımlar attık fakat maalesef hiçbir zaman verilen
sözler tutulmadı.
Açık sözlü olmayı severim, bu ülke hepimizin ve bu ülke hep beraber bizim ayağa kaldıracağımız bir ülke. Bu ülke ayağa
kalktığı zaman bunun mutluluğunu, huzurunu hep beraber yaşarız ama çökersek
hep birlikte çökeriz, bedelini yine hep birlikte öderiz. Buna fırsat vermemeliyiz.’’
İnsanımın ruh dünyasındaki
samimiyeti biliyorum
Başbakan Erdoğan, sulama birliklerini
yaptıkları yanlış üzerinden değerlendirmeyeceklerini, bu konuyu masaya yatırarak, değerlendireceklerini belirterek,
Ankara’ya dönüşünde Orman ve Su İşleri
Bakanı ile konuyu yine değerlendireceğini, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı ile
de bu konuyu görüşeceğini söyledi.
Yapılacak değerlendirmelerin ardından karar verip adımların atılması gerektiğini dile getiren Başbakan Erdoğan,
‘’Adımı hemen atmamız lazım ki oradaki
vatandaşlarımın samimiyetini ben yüzlerinde okudum. Çünkü cazibeyle kullanmayıp diğer sistemle kullananlar yine
‘para vermeyelim’ demiyorlar ama aradaki rakamın çok büyük olduğundan dert
yanıyorlar. Çünkü ben, Anadolu insanımın
ruh dünyasındaki samimiyeti biliyorum,
buna da inanıyorum. Bunu da oturup adil
bir şekilde karara bağlayıp, inşallah süratle çözeceğiz ki bu sıkıntıyı gidermiş olalım’’ diye konuştu.
Ziraat odalarının başkanlarından bu
konularda yardım beklediklerini belirten,
bugüne kadar yapılan çalışmalara verdikleri desteklerden dolayı da teşekkür eden
Başbakan Erdoğan, ‘’İnşallah bundan
sonra da yine birlikte çalışmaya devam
edecek, bölgemizi ve ülkemizi kalkındırma mücadelemizi birlikte yürüteceğiz.
Başarılarınızın artarak devamını Allah’tan
temenni ediyorum, inşallah topraktan gelen o bolluk, bereket ülkemizin de bereketine vesile olsun diyorum’’ dedi.
Bayraktar; “Çiftçimiz her türlü
övgüye layık”
Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel
Başkanı Şemsi Bayraktar, açılış konuşmasında, Türkiye’de tarım ve gıda ürünlerindeki fiyat artışlarının bölge ülkelerinden
düşük olduğunu bildirerek, “Bu başarıyı,
75 milyonluk ülke nüfusunun gıda güvencesini, Ocak-Kasım döneminde 14 milyar
dolarlık ihracatı sağlayan, 30 milyon turisti
besleyen Türk çiftçisi, her türlü övgüye layıktır” dedi.
Bayraktar, konuşmasının başında,
toplantının düzenlenmesine katkı sağlayan Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı
Mehdi Eker’e, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik’e teşekkür etti.
Tarımın dünya ve Türkiye’de fevkalade
önemli bir sektör olduğunu vurgulayan
Şemsi Bayraktar, bu sektörde tarımsal
ürünlerde ve gıda fiyatlarında spekülatif faaliyetler görüldüğünü, fiyat manipülasyonları olduğunu, buna bağlı olarak da dünya
gıda fiyatları ve tarım ürünleri fiyatlarının
hızlı bir şekilde arttığına dikkati çekti.
Türkiye’de gıda fiyatlarının ortalama
üretici fiyatları endeksindeki artışın altında
olduğunun görüldüğünü bildiren Bayraktar, şunları söyledi:
“Çevremize, bölgemize baktığımızda
Balkanlar’da, Güney Avrupa’da, Kuzey
Afrika’da, Ortadoğu’da, Kafkaslar’da,
Orta Asya’da gıda fiyatlarının çok hızlı
bir şekilde yükseldiğini görüyoruz. Ancak, ülkemizde Türk çiftçisi, ülkemiz
gıda güvencesini sağlamak üzere yeterli üretimi yaptığı için gıda fiyatlarında bir
artış yaşamıyoruz. İşte, büyüme rakamlarına baktığımızda, son üç çeyrek açıklandı, yüzde 3,3 civarında büyüme var.
Buna bağlı olarak, gıda ve tarım enflasyonunun düşük olduğunu görüyoruz.
Yine, bu sektörde istihdama sanayiden
daha fazla destek oluyoruz, 6,5 milyon
kişiyi istihdam ediyoruz. Bunu fevkalade önemsiyorum. Zaten tarım sektörünün, imalat sanayi, ulaştırma, turizm dahil olmak üzere diğer sektörler içindeki
payının da fevkalade yüksek olduğunu
görüyoruz.”
Hedeflerimiz gayet büyük
Türk çiftçisi olarak hedeflerinin gayet
büyük olduğunu belirten Bayraktar, şöyle
devam etti: “75 milyonluk ülke nüfusunun
gıda güvencesini, Ocak-Kasım döneminde
14 milyar dolarlık ihracat, 30 milyon turistin
doyurulmasını sağlayan Türk çiftçisi fevkalade önemli işler yapıyor demektir. Ben
huzurlarınızda Türk çiftçisine, bu başarıya
imza atan Türk çiftçisine şükranlarımızı arz
ediyorum. Sağ olsunlar, var olsunlar.
Hedefimiz büyük. Hedef nedir? 2023
yılında 85 milyon nüfus, 50 milyon turist,
Gayri Safi Milli Hasılaya 150 milyar dolarlık katkı ve bunu sağlayacak 50 milyar dolar da ihracat. Hükümet Programında 40 milyar dolar görünüyor ama
ben o çıtayı biraz daha yükseltiyorum,
hedefimiz 50 milyar dolar ihracat. Bunu
sağlayacak potansiyelimiz var, bunu
sağlayabiliriz.
Özellikle Türk tarımında yapısal sorunların çözülmesi halinde sektörün sorunlarının, çiftçi sorunlarının çözülmesi
halinde ben bu hedefe ulaşabileceğimize
inanıyorum. Zaten Sayın Başbakanımızın
sektörü sahiplenmesi ve bizlerle bir araya
gelmesi de ümidimizi fevkalade artırmıştır, bunu da ifade edeyim.”
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı
Mehdi Eker ile zaman zaman bu bölgeye
geldiklerini, bölge toplantıları, açılışlar yaptıklarını anlatan Bayraktar, şunları kaydetti:
“Çiftçimizi dinledik ve bu yaptığımız
toplantılar çiftçimizin bazı sorunlarının çö-
5
zülmesine de katkı sağladı. Ancak çözülemeyen bazı önemli sorunlarımız var. Bu
sorunların çözümünde Sayın Başbakanımızın ağırlığına, iradesine ve sektörü sahiplenmesine ihtiyacımız var. Bunu açıkça
ifade etmek istiyorum.
Sulama yatırımlarını bitirmek zorundayız, GAP, DOP, DAP ve KOP gibi projeler
çok önemli. Bunların bitirilmesi hayati
önem taşıyor.
Bu arada, miras hukukunun değiştirilmesi fevkalade önem taşıyor. 19 Aralık’ta
Sayın Başbakanımıza yaptığımız ziyarette
ben kendilerine bu durumu arz ettim ve
miras hukukunun değiştirilmesinin arkasında olduğunu söyledi. Ben kendilerine
şükranlarımı arz ediyorum. Bu, çok hayati
bir konu çünkü.
Ayrıca, ette ve sütte müdahale kurumunun oluşturulması noktasında yardımcı olacaklarını söylediler, bunu fevkalade
önemsiyoruz.”
Bayraktar, toplulaştırma çalışmalarını,
pazarlama sorununa çözüm bulmak üzere Türkiye’de ekonomik örgütlerin idari
ve mali yönden güçlendirilmesini de çok
önemli bulduklarını ifade etti.
Şemsi Bayraktar, “Üretici birlikleri ekonomik örgütler olarak daha güçlü hale
getirildiğinde, üretim rakamlarını verdim,
tarımda büyüme var ama bu pazarlama
sorununu beraberinde getiriyor. Burada
ekonomik örgütlenmeye, bir müdahale
kurumu gibi görev yapmak üzere, şiddetle ihtiyacımız var” dedi.
Bu konuda da Başbakan Erdoğan’dan
destek beklediğini vurgulayan Bayraktar,
sözlerini şöyle tamamladı:
“Ben burada değerli başkanlarımın
alanına girmek istemiyorum, çiftçilerimiz
konuşacaklar, onlar konuşacaklar, sorunları dile getirecekler. Bu sorunların çözümünde Sayın Başbakanımızın burada
bulunmasını fevkalade önemli bir şans
olarak, bir fırsat olarak görüyorum. Ben,
zatıalilerine çok teşekkür ediyorum. Tekrar
şükranlarımı arz ediyorum.”
Toplantıya, TZOB Yönetim Kurulu üyeleri, GAP ve çevresinden 16 ilden (Diyarbakır, Batman, Bingöl, Bitlis, Hakkari, Mardin,
Muş, Siirt, Şanlıurfa, Şırnak, Van, Malatya,
Elazığ, Adıyaman, Kilis, Gaziantep) Ziraat
Odalarının başkanları ve çiftçiler katıldı.
Ziraat
ODALARI
Türk Çiftçisinin Sesi
6
BAYRAKTAR, KİK
TOPLANTISINA KATILDI
ŞEMSİ BAYRAKTAR,
YÖNETİM KURULU’NA SEÇİLDİ
Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel
Başkanı Şemsi Bayraktar, Dış Ekonomik
İlişkiler Kurulu (DEİK) Yönetim Kurulu
Üyeliğine seçildi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın
katılımıyla İstanbul Swissotel'de 22 Aralık
Cumartesi günü düzenlenen DEİK Olağan Genel Kurulu'nda, yeni yönetim kurulu seçimi yapıldı.
Avrupa Ekonomik ve Sosyal Komitesi Başkanı Staffan Nilsson’ın katılımıyla
TOBB Birlik Merkezi’nde gerçekleştirilen
toplantıda konuşan AB Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, KKTC’ye uygulanan ambargoların kalkması gerektiğini
belirterek, “Avrupalılar sözlerini tutsun,
biz de Kıbrıs’ta tüm limanlarımızı açalım’’
dedi.
Anayasa çalışmaları konusuna da değinen Bağış, şöyle dedi: ‘’Buradan geri
dönüş yoktur. En azından şundan emin olmalıyız ki bu Komisyonda herkesin üzerinde uzlaştığı yeni bir Anayasa hazırlanmasa
bile dört partinin üzerinde uzlaştığı geniş
bir Anayasa paketi ortaya çıkacaktır. Ama
hedef yepyeni sivil bir Anayasa’ya daha
fazla vakit kaybetmeden ulaşmaktır. Yeni
Anayasa’da üzerinde durulması gereken
en önemli hususlardan biri kuvvetler ayrılığı ilkesidir ve bu ilkenin en belirgin ayrımı
başkanlık sisteminde mevcuttur.’’
Bağış, şunları söyledi: ‘’AB’nin çifte
standartlarına karşıyız. Kuzey Kıbrıs meseleleri için 8 faslımız veto edildi. 6 tane
daha faslımızı veto edecek olan şımarık
26 tane ülke ile karşı karşıyayız. Kuzey
Kıbrıs’a uygulanan ambargo kalksın.
Avrupalılar kendi sözlerini tutsun, biz de
Kıbrıs’ta tüm limanlarımızı açalım.”
Toplantıda Türkiye İşçi Sendikaları
Konfederasyonu (Türk-İş) Genel Başkanı
ve Türkiye-AB Karma İstişare Komitesi
Eş Başkanı Mustafa Kumlu, AB-Türkiye
Karma İstişare Komitesi Eş Başkanı Arno
Metzler, Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu (TİSK) Başkanı Tuğrul Kudatgobilig de birer konuşma yaptılar.
Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, 31. Türkiye-AB Karma
İstişare Komitesi (KİK) Toplantısı’na katıldı.
BAYRAKTAR,
SGK YÖNETİM
KURULU’NA
YENİDEN SEÇİLDİ
Yıl:4 | Sayı: 48 | ARALIK 2012
Seçim sonucu belirlenen yeni yönetim kurulu; Yönetim Kurulu Başkanı M.
Rifat Hisarcıklıoğlu olmak üzere, Şemsi
Bayraktar, Rona Yırcalı, Bendevi Palandöken, Hasan Sert, Murat Ülker, Halim
Mete, Murat Yalçıntaş, Mustafa Boydak,
Ayhan Zeytinoğlu, Şerafettin Aşut, Cem
Kozlu, Remzi Gür, Nail Olpak, Başaran
Ulusoy, Tuncay Özilhan, Ahmet Akbalık, Erdal Eren, Ferit Şahenk, Tuğrul
Erkin, Zeynel Abidin Erdem, Zeynep
Bodur Okyay, Mithat Yenigün, Mehmet Habbab, Aykut Eken ve Bahri Can
Çalıcıoğlu’dan oluştu.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan,
genel kurulda yaptığı konuşmada, hükümetin aktif politikaları çerçevesinde başta
DEİK olmak üzere uluslararası iş kuruluşlarının dünyayı karış karış dolaştıklarını ve
tüm dünyada iş imkanlarını kovaladıklarını
ifade ederek, DEİK’in iş konseyi sayısının
109'a ulaştığını bildirdi.
Sadece bu yıl 11 ülkeyle Türkiye arasındaki vizeleri kaldırdıklarını, Türkiye
Cumhuriyeti vatandaşlarının vizesiz gidebileceği ülke sayısını 64'e, sınırda vize
alabildiği ülke sayısını 11'e yükselttiklerini
hatırlatan Erdoğan, şunları söyledi:
''Şu anda küresel finans krizi nedeniyle birçok ülke yurt dışı temsilciliklerini
kapatıyor, yurt dışı operasyonlarını askıya
alıyor, bu yolla tasarruf sağlamaya çalışıyor. Böyle bir süreçte biz, yurt dışı temsilciliklerimizi çoğaltmaya ve güçlendirmeye
Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel
Başkanı Şemsi Bayraktar, Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) Yönetim Kurulu’na yeniden seçildi.
SGK 3. Olağan Genel Kurulu, kurumun Ankara Balgat’taki Genel Müdürlük
binasında yapıldı. Genel kurulda, SGK
Yönetim Kurulu’nda sosyal tarafları temsil
eden 5 üye, seçimle belirlendi.
Şemsi Bayraktar, Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB), Türkiye Esnaf ve Sanatkarları Konfederasyonu (TESK) ve Türkiye
Odalar ve Borsalar Birliği’nin (TOBB) temsil ettiği, kendi nam ve hesabına çalışanlar
grubunun tek adayı olarak gösterildi.
Genel kurulda yapılan seçim sonuçlarına göre, SGK Yönetim Kurulu'nda kendi
nam ve hesabına çalışanları Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel Başkanı Şemsi
Bayraktar temsil edecek.
İşçileri temsilen eski Türk-İş Genel
Başkanı Salih Kılıç da SGK Yönetim
Kurulu’na girdi.
devam ediyoruz. 2002 yılında Türkiye'nin
dünya genelinde 93 büyükelçiliği vardı.
Biz, 10 yılda 27 yeni büyükelçilik açtık
ve toplam sayıyı 120'ye çıkardık. Afrika
kıtasında sadece 12 büyükelçiliğimiz
vardı. Bu sayıyı şimdi 34'e ulaştırıyoruz.
2002'de 163 olan dış temsilcilik sayımız,
şu anda 204'e ulaştı. Bunu en kısa zamanda 231'e çıkaracak ve dünyanın en
yaygın örgütlenmiş 5 ülkesinden biri olacağız. Bu yaygın örgütlenme içinde ekonomi özellikle öne çıkıyor. Sadece 2012
yılında 23 yeni merkezde ticaret müşavirlikleri tesis ettik. Ticaret müşavirlerimizin
görev yaptığı merkez sayısı 2002'de 62
iken, rekor bir sayı 160'a ulaştı. 2002'de
84 müşavir görev yaparken, şu anda 238
müşavir bu merkezlerde görev yapıyor.''
Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) ve
Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB)
Yönetim Kurulu Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, genel kurulda, 2023 yılında yurt dışında 100 milyar dolar yatırıma sahip bir
ülke olmayı hedeflediklerini söyledi.
Türkiye'de, Avrupa'da tüketilen her
dört televizyondan ve beyaz eşyadan birini üreten, otomotivin anavatanına araba
satan sanayicilerin bulunduğunu belirten
Hisarcıklıoğlu, şunları kaydetti:
''Sibirya'nın eksi 40 derece soğuğunda toplu konut, Fas'ın 40 derece
sıcağında rafineri yapan müteahhitlerimiz var, Bombay'da, Macaristan'da
havaalanı işleten, Katar'da, Tunus'ta,
Makedonya'da havalananı inşa eden
müteşebbislerimiz var, küresel piyasalarda milyar dolarlık satın almalar yapan Türk şirketlerinin yöneticileri var,
Türkiye'nin ürettiklerini karada, denizde,
havada dünyanın dört bir köşesine taşıyan lojistikçiler var. Sağlık turizmiyle,
eğitim hizmetleriyle, yazılımla-bilişimle,
Türkiye'yi cazibe merkezi haline getirmeye azmetmiş hizmet ihracatçıları var.
Dünyada gücünü hissettirmeye başlayan Türk diasporasının üyeleri var.
Türk iş dünyasının küresel düşünen
40 kuruluşu, DEİK çatısı altında bir araya
geldi. 50 bin olan ihracatçı sayısının, 2023
yılına kadar 70 bine çıkarılmasına katkı
sağlayacağız.''
SGK Yönetim Kurulu’nda, işverenleri
temsilen TİSK Yönetim Kurulu Üyesi Rahmi Cıbıroğlu, kamu görevlilerini temsilen
Memur-Sen Genel Başkan Yardımcısı Halit Ortaköy, emeklileri temsilen de Türkiye
Emekliler Derneği Genel Başkanı Kazım
Ergün yer alacak.
Toplam 10 kişiden oluşan Yönetim
Kurulu'na; 3 yıllık süre için sosyal kesimleri
temsilen 5 üye seçimle belirlenirken, diğer
5 üye ise atama yoluyla göreve geliyor.
SGK Yönetim Kurulu’na yeniden seçilen TZOB Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, yaptığı açıklamada, tarımdaki yaklaşık
750 bin kayıtdışı çalışanı kayıt içine almak
için çalışacağını belirtti.
Bayraktar, kendi nam ve hesabına çalışanlar grubunun temsilcisi olarak, ayırt
etmeksizin esnaf, sanatkar ve ticaret kesiminin SGK ile ilgili ihtiyaç ve sorunlarının çözümü için de gayret sarf edeceğini
sözlerine ekledi.
Ziraat
ODALARI
Türk Çiftçisinin Sesi
Yıl:4 | Sayı: 48 | ARALIK 2012
7
Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel
Başkanı Şemsi Bayraktar, İçişleri Bakanı
İdris Naim Şahin’i makamında ziyaret etti.
TZOB Genel Başkanı Bayraktar ziyarette, Bakan Şahin’e, tarımın dünyada kazandığı önemi ve Türk tarımının genel sorunlarının yanı sıra çözümüne ilişkin görüşlerini
aktararak, değerlendirmelerde bulundu.
BAYRAKTAR’DAN
BAKAN ŞAHİN’E
ZİYARET
Genel Başkan Şemsi Bayraktar, Bakan Şahin’i, Ordu ve ilçelerinde yapımı
tamamlanan Ziraat Odalarının yeni hizmet
binalarının açılış törenlerine de davet etti.
Ordu ve ilçelerinde yapımı tamamlanan
Ziraat Odaları'nın yeni hizmet
binalarının açılışlarını TZOB Genel
Başkanı Bayraktar ile İçişleri Bakanı
İdris Naim Şahin, birlikte yapacaklar.
Bakan Şahin de, Bayraktar'ın davetine
teşekkür ederek, memnuniyet duyacağını
ve açılış törenlerine katılacağını ifade etti.
BAYRAKTAR’DAN
BAŞKAN KILIÇ’A
ZİYARET
TZOB Genel Başkanı Şemsi Bayraktar,
Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim
Kılıç’ı ziyaret etti.
Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel
Başkanı Şemsi Bayraktar, Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç'ı ziyaret etti.
Anayasa Mahkemesi Başkanı Kılıç’a
nezaket ziyaretinde bulunan Şemsi Bayraktar, Anayasa Mahkemesi Başkanı’na
yeni Anayasa çalışmaları konusundaki
görüşlerini aktardı ve tarım sektörü konusunda bilgi verdi.
BAYRAKTAR, ÇALIŞMA BAKANI VE
SGK YÖNETİM KURULU İLE
YEMEKTE BİR ARAYA GELDİ
cuklarıma bırakacağım en büyük miras;
ben ve çalışma arkadaşlarımın SGK’daki
reformları, Roman vatandaşlarımız konusundaki açılımlarımızdır” dedi.
Çelik, SGK Yönetim Kurulu’nda görevini 2 yeni üyeye bırakan Tandoğan Tokgöz
ve Yusuf Yazgan’a teşekkürlerini bildirdi;
yeni Yönetim Kurulu üyelerine de başarılarının devamı temennisinde bulundu.
Bakan Çelik, Tokgöz ve Yazgan’a plaket
Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel
Başkanı ve Sosyal Güvenlik Kurumu
(SGK) Yönetim Kurulu Üyesi Şemsi Bayraktar, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik ile Sosyal Güvenlik Kurumu
Başkanı Fatih Acar ve Yönetim Kurulu’na
yemek verdi.
TZOB Genel Başkanı Bayraktar, yemekte, SGK’nın 4 Aralık 2012’de yapılan
genel kurulunda Rahmi Cıbıroğlu ile Halit
Ortaköy’ün Yönetim Kurulu’na seçildiğini, görevi devreden Tandoğan Tokgöz ve
Yusuf Yazgan’ın son derece başarılı çalışmalar yaptığını söyledi.
Bundan önceki dönemde SGK Yönetim Kurulu’nda büyük uyum içinde
çalıştıklarını belirten Bayraktar, şunları
kaydetti:
“Görevi iki yeni üyeye devreden arkadaşlarımıza başarılı çalışmalarından
dolayı teşekkür ediyoruz. Aramıza yeni
katılan iki arkadaşımızla da aynı şekilde
çalışmalarımızı sürdüreceğimizden kuşkumuz yok. Yeni seçilen arkadaşlarımızla birlikte SGK Yönetim Kurulu olarak
ülkemiz ve çalışanlarımız menfaatlerine
yönelik gayretlerimiz devam edecektir.”
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı
Faruk Çelik de SGK Yönetim Kurulu’nun
geçtiğimiz dönemde çok başarılı çalışmalara imza attığını ifade etti; kurul üyelerine, gösterdikleri büyük uyum içindeki
çalışmalarından dolayı teşekkür etti.
Aynı uyum ve başarılı çalışmaların bu
dönemde de devam ettirileceğine olan
inancını dile getiren Çelik, “Benim ço-
sunarken, Yönetim Kurulu’ndan ayrılmalarının SGK için çalışmalarının sonu anlamına gelmediğini, iki üyenin de tecrübelerinden istifade etmeyi sürdüreceklerini
sözlerine ekledi.
Yemeğe, Bakan Çelik’in yanı sıra, Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanı Fatih Acar,
Sosyal Güvenlik Kurumu Yönetim Kurulu
üyeleri, görevi devreden Tandoğan Tokgöz ve Yusuf Yazgan katıldı.
Ziraat
ODALARI
Türk Çiftçisinin Sesi
8
Yıl:4 | Sayı: 48 | ARALIK 2012
TZOB HEYETİ, YAĞIŞTAN ZARAR GÖREN
BÖLGELERİ ZİYARET ETTİ
Heyet, Çanakkale Kumkale Ovası ve Balıkesir Burhaniye’de
zarar gören çiftçilerle bir araya geldi.
Türkiye Ziraat Odaları Birliği heyeti,
aşırı yağıştan zarar gören bölgeleri ziyaret
etti. Heyet, Çanakkale Kumkale Ovası ve
Balıkesir Burhaniye’de zarar gören çiftçilerle bir araya geldi.
TZOB Yönetim Kurulu Başkanvekili
M. Nuri Şeyda Sorman, kuvvetli yağış
nedeniyle Çanakkale’de çok büyük
zararla karşı karşıya kalındığını bildirerek,
doğal afet karşısında verimli toprakların
denize akmasının önümüzdeki yıllarda
verim düşüklüğü yaşatacağını, bunun da
sadece üreticiyi değil, ülke ekonomisini
büyük ölçüde etkileyeceğini bildirdi.
Sorman, TZOB Yönetim Kurulu Muhasip Üyesi Mustafa Hepokur, TZOB Yönetim Kurulu Üyesi Tuncer Başoğlu, Kumkale Belediye Başkanı Süleyman Erte,
Çanakkale Ziraat Odası Başkanı İlhan
Ulus, Bayramiç Ziraat Odası Başkanı İsmail Pehlivan, Ezine Ziraat Odası Başkanı
Ahmet Önder ile üreticiler, kuvvetli yağış
nedeniyle yaklaşık 10 bin dönüm arazinin
selden etkilendiği Kumkale Ovası’nda incelemelerde bulundu.
TZOB heyeti Çanakkale’deki temaslarının ardından Balıkesir Burhaniye’de aşırı
yağıştan etkilenen çiftçilerle bir araya geldi.
İncelemelerinin ardından açıklama yapan Sorman, TZOB Genel Başkanı Şemsi
Bayraktar’ın talimatıyla Çanakkale’deki
afet bölgelerini incelemek üzere bölgede
bulunduklarını söyledi. Çok büyük zararla
karşı karşıya olduklarını anlatan Sorman,
‘’Her şeyden önce can kaybının olmaması sevindirici. Tüm Çanakkaleli çiftçilere
‘geçmiş olsun’ diyorum. Bu zararın da bir
an önce telafi edilmesini temenni ediyoruz’’ dedi.
Büyük üretim kaybı söz konusu
olacak
Sel afeti karşısında yeni ekimi yapılmış
hububatta, sebze ve meyve bahçelerinde
ve özellikle zeytin ağaçlarındaki mahsulün yere düşmesinden dolayı büyük bir
üretim kaybının söz konusu olduğunu bildiren Sorman, şunları söyledi:
‘’Doğal afet karşısında verimli toprakların denize akması, önümüzdeki yıllarda
verim düşüklüğü yaşatacak. Bu da sadece üreticiyi değil, ülke ekonomisini büyük
ölçüde etkileyecek. Zaten yüksek maliyet
karşısında zor durumda olan çiftçilerimiz bu
ikinci felaketle tamamen üretemez duruma
düştü. Mutlaka üreticilerimizin kredilerinin,
kredi faizlerinin düşürülmesi ve borçlarının
ertelenmesi gerekir. Üreticiler, hükümetin bu
konuda yardımını talep ediyor.
Şayet üreticiler üretemezse hem ülkenin
dış ticaret açığı artacak hem de sağlıklı
gıdaya ulaşmamız mümkün olamayacak.
Onun için gereken tedbirlerin alınmasını
talep ediyoruz. Açık alanda yapılan bir
sektör olan tarım, doğal afetlerden mutlaka etkilenir. Bundan dolayı tarım sigortası
teşvik edilmelidir. Çiftçilerimiz yüksek sigorta primleri karşısında zaten üretim maliyetleri yüksek olduğu için bu sigortadan
kaçmaktadır. 2090 Sayılı Tabii Afetlerden
Zarar Gören Çiftçilere Yapılacak Yardımlar
Hakkındaki Kanun ile üreticilerin zararlarını karşılaması mümkün değildir. Bundan
üreticilerimizin yararlanması için yüzde
40 mal kaybına uğraması gerekiyor. Tarla değerlerinin ürün fiyatlarından yüksek
olması nedeniyle çiftçilerin bundan yararlanması söz konu değildir. Onun için tarım
sigortasının daha cazip hale getirilmesi
gerekmektedir.
Ayrıca meteorolojik istasyonların olay
yerlerine uzak olması nedeniyle, meteorolojik veriler yanlış değerlendirilmektedir.
Bundan da üreticilerimiz zarar görmektedir. Bunun için meteoroloji istasyonlarının
Ekim ayında 587 bin 15 ton olan sanayiye aktarılan inek sütü miktarı, bu artış hızıyla, 2013 yılı Mart ayından itibaren 800 bin
tonlara yaklaşacak. Mayıs ayında 850-900
bin tonlar düzeyine ulaşıp zirve yapacak.”
Yakın gelecekte süt üretimi 25
milyon tona ulaşacak
Bayraktar: "Çok yararlı bir gıda maddesi olan sütün, tüketiminin artırılması,
fevkalade önemlidir."
Bayraktar, yaptığı açıklamada, 2011
yılı Ekim ayında 543 bin 655 ton olan sanayiye aktarılan inek sütü miktarının, bu
yılın Ekim ayında yüzde 7,98 artarak 587
bin 15 tona yükseldiğini bildirdi.
Sorman, aşırı yağışların verim kaybına
neden olduğunu, yağışın yanında aşırı
sıcakların da tarımı olumsuz etkilediğini
ifade ederek, mutlaka sigorta sisteminin
işletilmesi gerektiğini kaydetti.
Burhaniye’de İl Koordinasyon
Kurulu toplantısı
Çanakkale’deki incelemelerin ardından Balıkesir Burhaniye’ye geçen TZOB
heyeti, Burhaniye’de aylık İl Koordinasyon
Toplantısına katıldı.
Burhaniye Öğretmen Evinde gerçekleşen İl Koordinasyon Kurulu Toplantısı öncesinde TZOB heyetinin yanı sıra Burhaniye’ye
gelen Balıkesir ili Ziraat Odası Başkanları,
ilçede su baskınlarının yaşandığı tarım arazilerinde incelemelerde bulundu.
TZOB Genel Başkanvekili Sorman,
toplantıda yaptığı konuşmada, çiftçilerin
mutlaka tarlalarını ve ürünlerini sigortalatmaları gerektiğinin altını çizdi.
Ayrıca Tarım Sigortaları Havuzu (TARSİM) kapsamındaki sigortanın mutlaka
teşvik edici hale getirilmesi gerekir. Dünyada tarımın öne çıkmış olduğu bu günlerde güvenli gıdaya ulaşabilmek, ülkemizin dış ticaret açığını azaltabilmek için
mutlaka bunları yapmak durumundayız.
SÜT SANAYİYE AKIYOR
Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel
Başkanı Şemsi Bayraktar, Türkiye’nin süt
üretiminin sürekli bir artış çizgisi izlediğini
bildirerek, “Sanayiye aktarılan inek sütü
miktarı 10 aylık dönemde, geçen yılın aynı
dönemine göre yüzde 13,18 artarak 6,7
milyon tonu aştı” dedi.
zirai alanlara daha yakın yapılması ve
yaygınlaştırılması gerekmektedir.’’
Ocak-Ekim döneminde 2011 yılında 5
milyon 956 bin 497 ton olan sanayiye aktarılan inek sütü miktarının, bu yılın aynı döneminde, 6 milyon 741 bin 830 tona çıktığını
belirten Bayraktar, şunları kaydetti: “Son 12
aylık dönemde sanayiye aktarılan inek sütü
miktarı 7 milyon 859 bin 72 ton oldu. 10 aylık dönemdeki ortalama yüzde 13,18 olan
artış hızıyla yıl sonunda sanayiye aktarılan
inek sütü 8 milyon tonu aşacak gibi görünüyor. 2011 yılında 7 milyon 73 bin 739 ton
olan sanayiye aktarılan inek sütü, bu artış
hızıyla 8 milyon 6 bin 58 tona çıkacak.
Türkiye’nin, 2011 yılında 15 milyon
tonu aşan süt üretiminin çok uzak olmayan bir gelecekte 25 milyon ton düzeylerine ulaşabileceğini bildiren Bayraktar,
şöyle devam etti:
“Süt tüketiminin artırılması zorunlu.
Çok yararlı bir gıda maddesi olan sütün,
tüketiminin artırılması, fevkalade önemli.
Okul sütü programının sürekliliği gerekir.
Et ve Balık Kurumu’nun müdahale kurumu haline getirilmesi süt fiyatlarına istikrarı getirecektir. Bu da fiyatlardaki büyük
dalgalanmaları önleyecektir. Hayvancılık
destekleri devam etmelidir. Gıda, Tarım
ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker’in süt
teşvik priminin litrede 6 kuruştan 8 kuruşa çıkarılacağı yönündeki açıklamasını
olumlu karşılıyoruz.
Bu programın çocukların eğitime
başladığı 2012-2013 eğitim ve öğretim
döneminde de devam ettirileceğine
yönelik Bakanlar Kurulu Kararı 10
Ekim 2012 tarihinde Resmi Gazete’de
yayımlanarak yürürlüğe girdi. Bu kararın
uygulama esasları tebliği ise 15 Kasım
2012 tarihli Resmi Gazete’de yayımlandı.
Buna göre, Milli Eğitim Bakanlığı’nın
belirleyeceği okullarda, geçen yıldan
farklı olarak 2012-2013 eğitim öğretim
yılının ikinci döneminde, özel okullar
dahil, anasınıfı ve ilkokul öğrencilerine,
Pazartesi, Çarşamba ve Cuma günlerinde,
haftada 3 gün süreyle 200 ml ambalajlı,
yağlı, sade UHT içme sütü dağıtılacak. Bu
kararı sonuna kadar destekliyoruz.”
Süt ürünleri üretimi
Şemsi Bayraktar, Ocak-Ekim döneminde içme sütü üretim miktarının yüzde
11,26 artışla 1 milyon 49 bin 873 tona,
peynir üretiminin yüzde 8,96 artışla 479
bin 111 tona, yoğurt üretiminin yüzde
4,28 artışla 889 bin 56 tona, ayran üretiminin ise yüzde 11,16 artışla 427 bin 327
tona yükseldiğini belirtti.
TZOB Genel Başkanı Bayraktar, 10
aylık artış hızının devamı halinde, 2012 yılında içme sütü üretim miktarının 1 milyon
295 bin 899 tona, peynir üretiminin 565
bin 339 tona, yoğurt üretiminin 1 milyon
49 bin 882 tona, ayran üretiminin 510 bin
308 tona ulaşacağını bildirdi.
Ziraat
ODALARI
Türk Çiftçisinin Sesi
Yıl:4 | Sayı: 48 | ARALIK 2012
Mehmet Büyükekşi 4 bin 377 haberle
üçüncü, TESK Başkanı Bendevi Palandöken 4 bin 21 haberle dördüncü, TÜSİAD Başkanı Ümit Boyner 3 bin 256 haberle beşinci oldu.
onuşulan
ın en çok k
100
İş dünyasın
Araştırmanın sonuçlarına göre, TZOB
Genel Başkanı Bayraktar, yazılı medyada
bu yılın Haziran ayında 1431, Ekim ayında
746, Eylül ayında 661 haber ve yazıda yer
buldu. Medyada aylık ortalama 490 kez yer
aldığına işaret edilen araştırmada, Bayraktar ile ilgili şu değerlendirmede bulunuldu:
“Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel Başkanı
Şemsi Bayraktar, Rifat Hisarcıklıoğlu’ndan
sonra Türkiye’nin en çok konuşulan STK
Başkanı. Hiç kuşku yok ki bunun sebebi
Türkiye’nin en güçlü olduğu alanlardan biri
olan ziraat alanının başında olması. Şemsi
Bayraktar, tarımdan hayvancılığa kadar pek
çok alanda yaptığı açıklamalarla basında
sıkça yer almış. Çiftçilerin, hayvancılıkla
uğraşan kesimin sesi olmayı başaran Bayraktar, ‘Okul Sütü’ uygulamasının süt sektöründe arz-talep dengesinin sağlanması
açısından da önemli olduğunu belirterek,
programın peynir, yoğurt gibi süt ürünleriyle
çeşitlendirilmesiyle ilgili açıklamalarıyla da
gündeme gelmiş.”
dı
ismi açıklan
ktar,
şkanı Bayra
a
B
l
e
n
e
G
TZOB
ergisinin
INFOMAG d
ulan
Çok Konuş
n
E
ın
ın
s
a
e STK
“İş Düny
ası 2012”d
rm
tı
ş
ra
A
ri
ası
İsimle
ci, iş düny
’n
2
e
d
in
iç
i sırada
başkanları
da ise 7’nc
ın
s
a
m
la
a
ır
genel s
yer aldı.
Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel
Başkanı Şemsi Bayraktar, INFOMAG dergisinin yaptığı araştırmada, iş dünyasını
temsil eden sivil toplum kuruluşları (STK)
başkanları sıralamasında 2’nci; ilk 100
genel sıralamasında ise 7’nci basamakta
ve “yükselenler” arasında yer aldı.
Aylık iş ve ekonomi dergisi INFOMAG,
Medya Takip Merkezi ve sosyal medyanın
işbirliğiyle gerçekleştirilen “İş Dünyasının
En Çok Konuşulan İsimleri Araştırması
2012”nin sonuçlarını Aralık sayısında kapağına taşıdı.
100 kişinin yer aldığı “İş Dünyası En
Çok Konuşulan İsimleri” listesinde Fenerbahçe Kulübü Başkanı ve iş adamı Aziz
Yıldırım 16 bin 531 haberle birinci, Futbol
Federasyonu Başkanı, Beşiktaş Jimnastik Kulübü eski başkanı, Demirören Holding Başkan Vekili Yıldırım Demirören
11 bin 992 haberle ikinci, Trabzonspor
Kulübü Başkanı ve iş adamı Sadri Şener
8 bin 774 haberle üçüncü, Galatasaray
Spor Kulübü Başkanı, Unit Grup Yönetim Kurulu Başkanı Ünal Aysal 8 bin 333
haberle dördüncü, Beşiktaş Jimnastik
9
Kulübü Başkanı, Esin Yapı Kurucu Ortağı
Fikret Orman 7 bin 566 haberle beşinciliği
paylaşırken, 6’ncı sırayı Türkiye Odalar ve
Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu 5 bin 950 haberle, 7’nci sırayı
da TZOB Genel Başkanı Bayraktar 4 bin
960 haberle aldı.
Başçı 3 bin 902 haberle 11’inci, Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD)
Başkanı Ümit Boyner ise 3 bin 256 haberle 13’üncü sırada bulunuyor.
Listede Futbol Federasyonu eski başkanı, Acıbadem Sağlık Grubu Başkanı
Mehmet Ali Aydınlar 4 bin 819 haberle
8’inci, Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM)
Başkanı Mehmet Büyükekşi 4 bin 377
haberle 9’uncu, Türkiye Esnaf ve Sanatkarları Konfederasyonu (TESK) Başkanı
Bendevi Palandöken 4 bin 21 haberle
10’uncu, Merkez Bankası Başkanı Erdem
TZOB Genel Başkanı Bayraktar,
Türkiye’nin en çok konuşulan 2’nci STK
Başkanı oldu. STK başkanları sıralamasında ilk 3, “Hisarcıklıoğlu, Bayraktar,
Büyükekşi” şeklinde oluştu. STK başkanları arasında TOBB Başkanı Rifat
Hisarcıklıoğlu 5 bin 950 haberle birinci,
TZOB Genel Başkanı Şemsi Bayraktar
4 bin 960 haberle ikinci, TİM Başkanı
Bayraktar, Türkiye’nin en çok
konuşulan 2’nci STK Başkanı
STK’ların ilk 5 ismi
10 Kasım 2011-10 Kasım 2012 dönemindeki haberleri kapsayan araştırmanın sonuçlarına göre, iş dünyasını temsil
eden sivil toplum kuruluşları başkanlarının ilk 5 sıralaması şöyle:
1- Rifat Hisarcıklıoğlu,
TOBB Başkanı (5 bin 950)
2- Şemsi Bayraktar,
TZOB Genel Başkanı (4 bin 960)
3- Mehmet Büyükekşi,
TİM Başkanı (4 bin 377)
4- Bendevi Palandöken,
TESK Başkanı (4 bin 21)
5- Ümit Boyner,
TÜSİAD Başkanı (3 bin 256)
YUMURTA VE TAVUK ETİ
ÜRETİMİ
Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel
Başkanı Şemsi Bayraktar, tavuk yumurtası ve tavuk eti üretiminde rekora doğru gidildiğini bildirerek, “Ocak-Ekim döneminde, tavuk yumurtası üretimi yüzde 13,8,
tavuk eti üretimi yüzde 5,7 arttı” dedi.
Bayraktar, yaptığı açıklamada, OcakEkim dönemleri itibarıyla 2010 yılında 1
milyon 209 bin 356 ton olan tavuk eti üretiminin 2011 yılında 1 milyon 366 bin 663
tona çıktığını, bu yıl ise 1 milyon 444 bin
224 tonu bulduğunu kaydetti. 2010 yılında Ocak-Ekim döneminde, 9 milyar 685
milyon 71 bin adet olan tavuk yumurtası
üretiminin 2011 yılı Ocak-Ekim döneminde 10 milyar 720 milyon 689 bin adede
yükseldiğini belirten Bayraktar, üretimin
bu yıl Ocak-Ekim döneminde ise 12 milyar 197 milyon 299 bin adede ulaştığını
vurguladı.
10 aylık üretim, 2010
üretimini geçti
10 aylık tavuk eti üretiminin 2010 yılının
12 aylık üretimini aştığını bildiren Bayraktar, şunları kaydetti: “Böyle giderse, tavuk
yumurtası üretimi, yılsonunda, 2011’e
göre 1,78 milyar adet fazlayla 14,7 milyar
adedi, tavuk eti üretimi, 91,6 bin ton fazlayla 1,7 milyon tonu aşar. Yılın bitmesine 2 ay kala tavuk eti ve tavuk yumurtası
üretimi, 2010 yılı rakamlarını aştı. Sektör
2011’de 1 milyon 613 bin 309 tonluk tavuk eti, 12 milyar 954 milyon 686 bin üre-
timiyle rekor kırmıştı. Bu yılı da rekorla tamamlayacağı gün gibi ortadadır.”
TZOB Genel Başkanı Bayraktar, yıllık
bazda bakıldığında, 2010 yılında 1 milyon
444 bin 59 ton olan tavuk eti üretiminin
2011 yılında 1 milyon 613 bin 309 tona
çıktığını, 10 aylık artış hızının devam etmesi halinde 2012 yılı üretiminin 1 milyon
704 bin 867 tonu bulacağını kaydetti.
2010 yılında 11 milyar 840 milyon 396
bin adet olan yumurta üretiminin 2011 yılında 12 milyar 954 milyon 686 bin adede yükseldiğini belirten Bayraktar, OcakEkim dönemi büyüme hızının devamı
halinde 2012 üretiminin 14 milyar 738
milyon 994 bin adede ulaşacağına dikkat
çekti.
Bayraktar, şunları kaydetti: “Bu yılın
Ekim ayında 79 milyon 183 bin tavuk kesildi. 128 bin 63 ton tavuk eti üretildi. Tavuk yumurtası üretimi de 1 milyar 311 milyon 211 bin adede ulaştı. Geçen yıl Ekim
ayında 80 milyon 842 bin tavuk kesilmiş,
80 bin 842 ton tavuk eti, 1 milyar 142 milyon 914 bin adet yumurta üretilmişti. 2012
Ekim ayında tavuk yumurtası üretimi,
2011 yılının Ekim ayına göre yüzde 14,7
artarken, kesilen tavuk sayısı yüzde 2,1,
tavuk eti üretimi de yüzde 7 azaldı.”
Türkiye’nin nüfusta 18’inci olmasına
karşın, Birleşmiş Milletler Gıda ve Ta-
rım Örgütü’nün (FAO) 2010 yılı verilerine
göre, 229 milyon 969 bin tavuk sayısıyla
dünyada 12’nci, 740 bin 24 ton yumurta
üretimiyle 14’üncü sırada bulunduğunu
bildiren Bayraktar, “Bu hızla üretim artışı
devam ederse, Türkiye, hem tavuk yumurtası, hem tavuk sayısı, hem de tavuk
eti üretiminde dünya sıralamasında daha
üstlere çıkacaktır” dedi.
Sektör ihracatla büyüyecek,
daha fazla istihdam sağlayacak
Bayraktar, yıllar itibarıyla üretimin sürekli
arttığı sektörde sorunların da bulunduğunu,
kanatlı sektörünün sorunlarının halledilmesi
için soya, mısır, yem katkısı gibi hammaddelerin yerli üretiminin desteklenmesi, ihtiyacın ülke içinden karşılanması, maliyetlerin
düşürülmesi gerektiğine dikkat çekti.
Şemsi Bayraktar, ulaştığı boyutla çok
önemli bir sektör haline gelen kanatlı sektörünün daha fazla ihracat yapabilmesi,
yeni pazarlar bulabilmesi için ihracat desteklerinin rekabet sağlayacak seviyeye
çıkarılmasının zorunlu olduğunu bildirdi.
Bayraktar, sektörün ihracatla büyüyeceğinin, bu büyümenin de daha fazla istihdam
sağlayacağının unutulmaması gerektiğini
kaydetti.
TZOB Genel Başkanı, damızlık ihtiyacının yurt içinden karşılanmasına yönelik
Ar-Ge yatırımlarının yapılmasının, üreticilerin örgütlenmesinin teşvik edilmesinin,
sözleşmeli üretim yönetmeliği hükümlerinin hayata geçirilmesinin de sektördeki
bazı sorunları çözeceğini belirtti.
Ziraat
ODALARI
Türk Çiftçisinin Sesi
10
Yıl:4 | Sayı: 48 | ARALIK 2012
Yaş sebze meyve dış ticaretinin
yüzde 46’sı narenciye
Ülke narenciye üretiminin ihtiyacı karşıladığı gibi, yaş sebze meyve dış ticaretinin yüzde 46’sını da oluşturduğunu bildiren Bayraktar, şöyle devam etti:
TZOB Genel Başkanı Şemsi Bayraktar:
"Üreticinin kayba uğramaması bakımından depolamaya özel önem verilmeli."
Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, 1 milyar doların üzerinde ihracat yapılan narenciyede, diğer
üretici ülkelerle rekabet edilebilmesi için
maliyetlerin düşürülmesi gerektiğini bildirdi.
Bayraktar, “2007-2011 döneminde
ikiye katlanarak 514,7 milyon dolardan 1
milyar 70,4 milyon dolara yükselen ihracatımız, yeni markalar oluşturularak, ürünlerimize yeni pazarlar bulunarak daha da
artırılabilir” dedi.
Şemsi Bayraktar, yaptığı açıklamada,
2011 yılında 3 milyon 613 bin 766 ton
olan narenciye üretiminin, Türkiye İstatistik Kurumu’nun tahminlerine göre, bu yıl
yüzde 4,44 azılışla 3 milyon 453 bin 385
bin tona ineceğini belirtti.
Üretimde meydana gelen bu düşüşte
geçen yıl meydana gelen dolu nedeniyle
ağaçların zarar görmesinin etkili olduğunu vurgulayan Bayraktar, Mersin ilinde
Kasım ayının başında meydana gelen
aşırı yağışların ürünleri olumsuz etkilediğini ve rekoltenin tahmin edilenin altında
olacağının beklendiği bilgisini verdi.
Erdemli’de aşırı yağış çürümeye
neden oldu
Bayraktar, özellikle limon üretiminde
önde gelen Erdemli ilçesinde yaşanan
aşırı yağışların daldaki üründe çürümeye
neden olduğunu bunun rekoltede düşüşe
yol açtığını belirterek, “Dolu, don, yağış,
TARIM
kuraklık gibi iklim faktörlerinde meydana
gelen değişimden en fazla etkilenen kesim üreticilerimiz olmaktadır” dedi.
Narenciye üretiminde Akdeniz ve Ege
bölgelerinin öne çıktığını belirten Bayraktar, şunları kaydetti: “Narenciye taze tüketimin yanında meyve suyu, konsantre,
reçel, marmelat olarak kullanılabildiği gibi
kabuklarından da esans elde edilebilmektedir. Narenciye, içerdiği organik asitler ve
vitaminler (C ve B) bakımından beslenmedeki önemi büyük olup, vücutta toksinlerin
atılmasında önemli rol oynadığı söylenmektedir. Narenciyenin gribal enfeksiyonlara
dayanıklılık sağlamada, kalbi kuvvetlendirmede, kan damarlarını ve kılcal damarları
güçlendirmede, kanı temizlemede, sinirleri
yatıştırarak bedeni ve zihni yorgunlukların
giderilmesinde, diş etlerini güçlendirmede
oldukça faydalı olduğu öne sürülmektedir.
Özellikle kış mevsimine girmeye başladığımız bugünlerde vücut direncinin artırılmasına katkı sağlayan önemli bir ürünümüzdür.
Narenciye üretimi, bölgelere göre
dağılımına baktığımızda üretimin yüzde
85,3’ü başta Mersin, Adana, Antalya, Hatay illerimiz olmak üzere Akdeniz Bölgemizde gerçekleşmektedir. Bu bölgemizi
yüzde 13,7’lik payla Ege Bölgemiz izlemektedir. Ege Bölgemizde ise Muğla, İzmir ve Aydın narenciye üretiminde öne çıkan illerimizdir. Balıkesir, Çanakkale, Rize,
Artvin gibi illerimizin olduğu Marmara ve
Karadeniz bölgelerimizin üretimdeki payı
ise yüzde 1 düzeyindedir.”
TARIM, EYLÜL’DE BİLE
6,5 MİLYON
İSTİHDAM SAĞLADI
“Narenciye, dış ticaretimizden elde
edilen 1 milyar 70 milyon 428 bin dolar
gelirle ülke ekonomisine önemli katkılar
sağlamıştır.
Narenciye de diğer meyve türlerinde
olduğu gibi taze ve endüstriyel iç tüketimden arta kalan, dış satım kalitesinde
olan kısmı çeşitli ülkelere ihraç edilmektedir. 2011 yılı verilerine göre toplam
narenciye üretimimizin yüzde 41’i ihraç
edilmiştir.
Bu artışta gıda güvenilirliğini sağlamaya yönelik izlenebilir bir üretimin gerçekleştirilmesinin yanı sıra Narenciye Tanıtım
Grubu’nun çalışmaları etkili olmuştur.
Türler bazında ele aldığımızda toplam 1
milyon 479 bin 231 ton olan narenciye
ihracatımızın yüzde 33’ünü limon, yüzde
32,1’ini mandalina, yüzde 25,5’ini portakal, yüzde 10,7’sini de greyfurt oluşturmaktadır.
Narenciye ihracatımızın ülkelere göre
dağılımına baktığımızda, toplam ihracatımızın yüzde 32’si Rusya’ya yapılmaktadır.
Bu ülkeyi yüzde 19’luk payla Irak, yüzde
12’lik payla Ukrayna, yüzde 7’lik payla
Suudi Arabistan izlemektedir. Verilerden de görüldüğü üzere narenciyede en
önemli pazarımız Rusya’dır.”
Bu sezon narenciye rekoltesinde düşüş beklendiğini bildiren Bayraktar, “Doğa
koşullarına bağlı olarak üretim yapma
zorunluluğu bulunan üreticilerimiz, artan
girdi fiyatları karşısında maalesef çaresiz
kalmaktadır” dedi.
Yapılması gerekenler
Üretim maliyetlerinin yüksekliğinin narenciye üreticileri için de geçerli olduğunu,
diğer üretici ülkelerle rekabet edilebilmesi
toplam istihdamı 6 milyon 631 bin kişiyle
tarımdan sadece 129 bin fazla” dedi.
Tarım işsizliği 2,5 puan düşürüyor
Bayraktar yaptığı açıklamada, Eylül
ayında toplam istihdamın, geçen yılın
aynı ayına göre, 105 bin artarak, 25 milyon 472 bine çıktığını belirtti. Bu dönemde hizmetler sektöründe istihdamın 659
bin, sanayide 28 bin, inşaatta 8 bin, tarımda 27 bin arttığını bildiren Bayraktar, Ocak
ayında 5 milyon 416 bine inen tarımdaki
istihdamın Şubat ayında 5 milyon 427
bine, Mart ayında 5 milyon 613 bine, Nisan ayında 6 milyon 11 bine, Mayıs ayında 6 milyon 363 bine, Haziran ayında 6
milyon 555 bine, Temmuz ayında 6 milyon
638 bine yükseldiğini, Ağustos ayında 6
milyon 564 bine, Eylül ayında ise 6 milyon
502 bine indiğini kaydetti.
Eylül ayında hizmetler sektörünün 12
milyon 339 bin, tarımın 6 milyon 502 bin,
sanayinin 4 milyon 735 bin, inşaat sektörünün ise 1 milyon 896 bin kişiye istihdam
yarattığı bilgisini veren Bayraktar, “Tarım,
sanayiden 1 milyon 767 bin kişi daha fazla istihdam sağladı. Sanayi ve inşaatın
“Bugün gelinen noktada uluslararası
arenada var olmak her geçen gün daha
da zorlaşmaktadır. Ülkemizin 2011 yılı
itibarıyla narenciyeden elde ettiği ihracat
geliri 1 milyar 70 milyon doları aşmıştır.
Elde ettiği ihracat geliriyle ve üretim miktarıyla ülke ekonomisine önemli katkılarda bulunan bu üretim dalından, gereği
gibi istifade edilebilmesi bakımından:
►Üretimden pazarlamaya kadar olan
bütün aşamalarda eğitim ve yayım faaliyetlerine gereken önem verilmeli,
►Tanıtım faaliyetleriyle iç tüketim artırılmalı,
►Dış pazarda rekabet gücümüz artırılmalı, üreticilerimizin rekabet edebilmesi
için maliyetler düşürülmeli,
►Gübre, mazot gibi üretim girdilerinin desteklenmesinin yanı sıra, ilaçlama,
depolama, ambalajlama, nakliye gibi unsurlar da mutlak surette desteklenmeli,
girdilerdeki KDV oranları indirilmeli,
►Ürün ve kalite kaybı olmaksızın
daha uzun sürede ürün arzının sağlanması, üreticinin kayba uğramaması bakımından depolamaya özel önem verilmeli,
soğuk hava depoları artırılmalı,
►Üreticilerimizin pazarlama problemlerinin çözümü bakımından, üretici birlikleri finansman bakımından güçlendirilerek daha aktif hale gelmeleri sağlanmalı,
►Marka oluşturulmalı, yeni pazarlar
bulunarak ihracat artırılmalı,
►Bu üretim dalından menfaat elde
eden tüm taraflar arasında işbirliği ve koordinasyon sağlanmalı,
►İhracat iadeleri sezon öncesinde
açıklanmalıdır.”
Bayraktar: "Tarım istihdamı, Eylül ayında, geçen yılın aynı ayına göre,
27 bin kişi artarak 6 milyon 502 bin kişiye ulaştı."
Bayraktar, Eylül ayında hizmetlerin
payının 1,2 puan artarak yüzde 47,2’ye,
inşaatın payının yüzde 7,6 ile aynı kaldığını, sanayinin payının 0,4 puan azalmayla
yüzde 18,6’ya, tarımın payının ise 0,7 puan
azalmayla yüzde 25,5’e indiğini bildirdi.
Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel
Başkanı Şemsi Bayraktar, tarımın Eylül
ayında bile 6 milyon 502 bin kişiye istihdam sağladığını bildirerek, “Tarım istihdamı, Eylül ayında, geçen yılın aynı ayına
göre, 27 bin kişi artarak 6 milyon 502 bin
kişiye ulaştı” dedi.
için maliyetlerin düşürülmesi gerektiğini
belirten Bayraktar, şunları kaydetti:
Türkiye’de işsiz sayısının Eylül’de 2
milyon 539 bin kişi olduğuna dikkati çeken Bayraktar, şunları kaydetti: “Tarım 6
milyon 502 bin kişiye iş sağlayarak işsizliğin daha yüzde seviyelere, çift hanelere
çıkmasını önledi. En önemli istihdam kapılarından biri olmaya devam etti. Eylül
ayı işsizlik oranı yüzde 9,1’e çıktı. Tarım
dışı işsizlik ise yüzde 11,6. Tarımı dışarıda
tutarsak Eylül ayı işsizlik rakamı yüzde 9,1
değil yüzde 11,6 oluyor. Tarım işsizliği 2,5
puan düşürüyor.”
Son bir yıllık dönemde tarımın
istihdamdaki payı
Son bir yıllık dönemde mevsimsel oynamalar nedeniyle tarımın istihdamdaki
payının yüzde 23,1 ile yüzde 26 arasında değiştiğini belirten Bayraktar, şunları
kaydetti: “Mart ayında, Ocak ayına göre
0,5 puan artışla yüzde 23,6’ya çıkan istihdamda tarımın payı, Nisan ayında 0,8
puan artışla yüzde 24,4’e, Mayıs ayında
ise 0,8 artışla yüzde 25,2’ye, Haziran
ayında 0,4 puan artışla yüzde 25,6’ya,
Temmuz ayında 0,4 puan artışla yüzde
26’ya, Ağustos’ta 0,1 puan azalışla yüzde
25,9’a, Eylül’de ise 0,4 puan azalışla yüzde 25,5’e indi. Bu rakam geçen yıl Eylül
ayında yüzde 26,2 düzeyindeydi.
Tarım, son bir yıllık dönemde, her
ay sanayiden çok daha fazla istihdam
sağladı. Geçen yıl tarım, Eylül ayında
1 milyon 768 bin, Ekim ayında 1 milyon
635 bin, Kasım ayında 1 milyon 289 bin
daha fazla istihdam yarattı. Kış aylarında bile tarım, sanayiden yüz binlerce kişi
daha fazla istihdam sağladı. 2011 Aralık
ayında 899 bin, 2012 Ocak ayında 732
bin, Şubat’ta 743 bin, Mart’ta 893 bin,
Nisan’da 1 milyon 219 bin, Mayıs’ta 1
milyon 603 bin kişi, Haziran’da 1 milyon
795 bin kişi, Temmuz’da 1 milyon 861 bin
kişi, Ağustos’ta 1 milyon 818 bin kişi daha
fazla istihdam yarattı. En son Eylül ayında
da tarım, sanayiden 1 milyon 767 bin kişi
daha fazla istihdam sağladı. Rakamlar da
gösteriyor ki çiftçimizin istihdama, ihracata, milli gelire katkısı göz ardı edilemez.”
Ziraat
ODALARI
Türk Çiftçisinin Sesi
Yıl:4 | Sayı: 48 | ARALIK 2012
11
BAYRAKTAR’DAN
“DESTEKLEME”
UYARISI…
Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel
Başkanı Şemsi Bayraktar, 2012 yılı mazot, gübre ve toprak analizi desteği için
başvuruların 31 Aralık’ta sona ereceğini
belirterek, üreticilere “Başvuru için son 3
iş günü” kaldığını hatırlatarak, olası sıkışıklıklar için son gün beklenmeden başvuruların yapılmasını istedi.
Bayraktar, yaptığı açıklamada, mazot, gübre ve toprak analizi desteklemelerine ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın ilgili tebliğinin 1 Ocak
2012 tarihinden geçerli olmak üzere 15
Haziran’da yayımlandığını anımsattı.
Söz konusu desteklemelerden Çiftçi
Kayıt Sistemi’ne (ÇKS) dahil olan, tebliğde
belirtilen usul ve esaslara göre tarımsal faaliyette bulunan üreticilerin yararlanabileceğine işaret eden Bayraktar, çiftçilere yıl
içinde işledikleri, ÇKS'de kayıtlı tarım arazisi büyüklüğü dikkate alınarak destekleme
ödemesi yapılacağını belirtti.
Tebliğe göre, arazi miktarı 1 dekarın
altında olan çiftçilere destekleme öde-
TARIM, BÜYÜMEDE SANAYİ,
TİCARET VE İNŞAATI GEÇTİ
Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel
Başkanı Şemsi Bayraktar, tarım, avcılık ve
ormancılık ile balıkçılıktaki hasılanın ülke
ortalamasının üzerinde büyümeye devam
ettiğini bildirerek, “Tarım, büyümede temel
sektörlerden sanayi, ticaret ve inşaatı geçti. Üçüncü çeyrekte (Temmuz-Ağustos-Eylül 2012) yurtiçi hasıladaki büyüme yüzde
1,6’da kalırken, tarım, avcılık, orman ve balıkçılıkta yüzde 2,9’u buldu” dedi.
9 aylık dönemde (Ocak-Eylül 2012)
yurtiçi hasıladaki büyüme yüzde 2,6 olurken, tarım, avcılık, orman ve balıkçılıkta
yüzde 3,3’e ulaştığına da dikkat çeken Bayraktar, yaptığı açıklamada, tarımın, 9 aylık
dönemde imalat sanayi, ticaret, inşaat,
madencilik ve taşocakçılığını büyümede
geride bıraktığını, 9 ayda tarım, avcılık,
ormancılık ve balıkçılıktaki yüzde 3,3’lük
büyümeye karşın, imalat sanayinde yüzde
2,8, ticarette yüzde 0,1, inşaatta yüzde 1,
madencilik ve taşocakçılığında yüzde 2,8
gelişme meydana geldiğini belirtti.
TZOB Genel Başkanı Bayraktar,
yaptığı açıklamada, Türkiye’de sağladığı
istihdam, yaptığı ihracat ve ulaştığı hasıla
düzeyiyle ekonominin ana motorlarından
olan tarımın, dünyadaki durgunluğa
karşın büyümeye devam ettiğini bildirdi.
Türkiye İstatistik Kurumu verilerine
göre, tarım, avcılık ve ormancılığın ilk 3
ayda (Ocak-Şubat-Mart 2012) yüzde 4,9,
ikinci üç ayda (Nisan-Mayıs-Haziran 2012)
yüzde 3,4, üçüncü 3 ayda yüzde 2,9,
balıkçılığın ilk 3 ayda yüzde 3,8, ikinci 3
ayda yüzde 4,8, üçüncü 3 ayda yüzde 4,6
büyüdüğü bilgisini verdi. 9 aylık dönemde
tarım, avcılık ve ormancılığın yüzde 3,3,
balıkçılığın yüzde 4,3 büyüdüğünü anlatan Bayraktar, şunları kaydetti:
“Tarım, avcılık ve ormancılık ile
balıkçılığı bir arada düşündüğümüzde
tarım ilk 3 ayda yüzde 4,8, ikinci 3 ayda
yüzde 3,4, üçüncü 3 ayda yüzde 2,9
büyüdü. 9 aylık dönemde tarımdaki
büyüme yüzde 3,3 oldu.
Buna karşın, diğer ana sektörler üçüncü 3 aylık ve 9 aylık dönemlerde sırasıyla imalat sanayi yüzde 1,3 ve yüzde 2,8,
toptan ve perakende ticaret yüzde 1,2
gerileme ve yüzde 0,1 büyüme, inşaat
yüzde 0,4 ve yüzde 1, madencilik ve taşocakçılığı yüzde 5 ve yüzde 2,8 gelişme
gösterebildi. Yine oteller ve lokantalar
yüzde 2 ve yüzde 2,5, mali aracı kuruluşların faaliyetleri yüzde 0,9 ve yüzde 2,9,
dolaylı ölçülen mali aracılık hizmetleri yüzde 1,1 ve yüzde 3,3, konut sahipliği yüzde
1,6 ve yüzde 1,7, diğer sosyal, toplumsal
ve kişisel hizmet faaliyetleri yüzde 0,2 ve
yüzde 0,7, vergi, sübvansiyon yüzde 0,7
ve yüzde 1,5 büyümeyle 9 aylık dönemde
tarım, avcılık ve ormancılığın ve balıkçılığın arkasında kaldı.”
mesi yapılmayacağını hatırlatan Bayraktar, toprak analizi desteğinin dekar
başına 2,5 lira olarak belirlendiğini kaydetti.
Bayraktar, şu bilgileri verdi:
“ÇKS'ye kayıtlı 50 dekar ve üzeri her
bir tarım arazisinin gübre destekleme
ödemesinden yararlanabilmesi için her
50 dekarlık alan için bir analiz olmak
üzere Bakanlıkça yetkilendirilmiş laboratuvarlarda 1 Ocak 2012 tarihi ile 31
Aralık 2012 tarihi arasında toprak analizi yaptırılması zorunludur. 50 dekarın
altında tarım arazisi için bu şart aranmamaktadır.
Mazot, gübre ve toprak analizi desteğinden faydalanmak isteyen üreticilerimizin 31 Aralık Pazartesi günü mesai
bitimine kadar Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanlığı’nın ilçe, merkez ilçelerde ise il
müdürlüklerine başvuru yapmaları gerekmektedir. Çiftçilerimizin bu konuda son
günü beklemeden başvurularını yapması, olası sıkışıklıklara meydan verilmemesi
açısından önemlidir.”
Bayraktar: “Üçüncü
çeyrekte yurtiçi
hasıladaki büyüme
yüzde 1,6’da kalırken,
tarım, avcılık, orman ve
balıkçılıkta yüzde 2,9’u
buldu.”
Bayraktar, tarımın üzerinde büyümenin üçüncü 3 aylık ve 9 aylık dönemlerde
sırasıyla yüzde 4,7 ve yüzde 6,2 ile elektrik, gaz, buhar ve sıcak su üretimi ve dağıtımında, yüzde 5,4 ve yüzde 6,7 ile gayrimenkul, kiralama ve iş faaliyetlerinde,
yüzde 2,3 ve 4,5 ile ulaştırma, depolama
ve haberleşmede, yüzde 3,5 ve yüzde 4,2
ile eğitimde, yüzde 4,1 ve yüzde 4,7 ile
sağlık işleri ve sosyal hizmetlerde, yüzde
4,1 ve yüzde 5,6 ile eviçi personel çalıştıran hanehalklarında, yüzde 3,6 ve yüzde
3,5 ile kamu yönetimi ve savunma, zorunlu sosyal güvenlik hizmetlerinde meydana geldiğini bildirdi.
Şemsi Bayraktar, rakamlara bakıldığında, tarımın ana sektörlerden daha fazla
büyüdüğünün görüleceğini, bunun da tarımın ekonomiye olumlu desteğinin devam
ettiğinin göstergesi olduğunu vurguladı.
9 ayda tarım ve balıkçılıkta
86,7 milyar liralık hasıla
Revize sonrası ilk üç ay için yurtiçi
hasılanın cari fiyatlarla 328 milyar 302
milyon 787 bin lira, ikinci üç ay için 351
milyar 460 milyon 846 bin lira olduğunu
belirten Bayraktar, şunları kaydetti:
“Üçüncü çeyrekte 377 milyar 584 milyon 166 bin liralık gayri safi yurtiçi hasılaya ulaşıldı. 9 aylık GSYH 1 trilyon 57 milyar 347 milyon 799 bin lirayı buldu. Tarım,
avcılık ve ormancılıkta 1. çeyrekte 13 milyar 199 milyon 335 bin lira, ikinci çeyrekte
22 milyar 290 milyon 300 bin lira, üçüncü
çeyrekte 49 milyar 653 milyon 673 bin lira,
balıkçılıkta ilk 3 ayda 784 milyon 274 bin
lira, ikinci 3 ayda 489 milyon 291 bin lira,
üçüncü 3 ayda 281 milyon 694 bin liralık,
9 aylık dönemde ise tarım, avcılık ve ormancılıkta 85 milyar 143 milyon 308 bin
lira, balıkçılıkta 1 milyar 555 milyon 841
bin liralık hasılaya ulaşıldı. Tarım, avcılık
ve ormancılık ile balıkçılıkta 9 aylık toplam
hasılanın 86 milyar 698 milyon 567 bin lira
oldu. Bu açıdan, tarım, avcılık ve ormancılık ile balıkçılık, imalat sanayi, ulaştırma,
depolama ve haberleşme, toptan ve perakende ticaret, vergi-sübvansiyon ve konut sahipliğinin ardından geliyor.”
Üçüncü çeyrekte tarımsal
üretim doruğa ulaştı
Tarımdaki hasılanın yüzde 45’e yakınının üçüncü çeyrekte gerçekleştiğini bildiren Bayraktar, buğday, arpa gibi bazı ürünler dışında genel olarak bitkisel üretim,
meyve ve sebze üretiminin artması nedeniyle reel büyümenin sürdüğünü belirtti.
Bayraktar, üçüncü çeyrekle birlikte
9 aylık dönemde tarım, avcılık, orman
ve balıkçılığın GSYH içindeki payının
yüzde 8,2’ye ulaştığını bildirdi. Genel
ekonomideki yüzde 2,6’lık büyümeye
karşın, tarımdaki büyümenin yüzde 3,3
olmasının, tarımın ekonomiye katkısının
devam ettiğinin göstergesi olduğunu
vurgulayan Bayraktar, “Sanayiden, kış
aylarında yaklaşık 750 bin, yaz aylarında 2 milyonun üzerinde, 5,4 ile 6,7 milyon arasında istihdama ulaşan, ormancılıkla birlikte bu yıl ihracatta 20 milyar
doları yakalayacağı tahmin edilen tarımın, dünyanın ekonomik kriz yaşadığı,
ticaretin gittikçe zorlaştığı bir ortamda
ülkemize hem üretimde, hem de ihracatta, hem de istihdamda desteğini
sürdürmesi Türk çiftçisi için bir gurur
kaynağıdır. Türk çiftçisi üretmektedir.
Sorun bu ürünlerin pazarlanmasındadır. Çiftçinin sorunu ürününü uygun bir
fiyatla satamamasıdır” dedi.
Ziraat
ODALARI
Türk Çiftçisinin Sesi
12
Yıl:4 | Sayı: 48 | ARALIK 2012
SEBZE VE MEYVEDE “KAYIP” UYARISI…
miktar değeri ise 5,3 ile 15,9 milyar lira
arasında değişiyor” dedi.
Kayıplar tür ve çeşide göre
yüzde 50’lere çıkabiliyor
Yapılan araştırmalara göre, bu kayıpların, tür ve çeşide bağlı olarak yüzde
50’lere kadar ulaşabildiğinin altını çizen
Bayraktar, şunları kaydetti:
Bayraktar: "Üreticimizin bir bir ve bin bir emekle ürettiği sebze ve meyvede
büyük israf anlamına da gelen kayıpları mutlaka önlemeliyiz."
Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel
Başkanı Şemsi Bayraktar, yaş sebze ve
meyvenin tarladan sofraya ulaşıncaya kadarki süreçte önemli kayıplara uğradığına
dikkati çekerek, “Çiftçimizin, üreticilerimizin yaz, kış demeden; bir bir ve bin bir
emekle ürettiği sebze ve meyvede büyük
israf anlamına da gelen kayıpları mutlaka
önlemeliyiz” dedi.
Bayraktar, yaptığı açıklamada, Türkiye’nin sebze ve meyve üretimi açısından önemli ekolojik özelliklere sahip,
birkaç tropik ürün dışında çok çeşitli
ürünlerin üretilebildiği bir ülke olduğuna
işaret ederek, Türkiye’nin sebze üretiminde dünyada 4’üncü, meyve üretiminde de
6’ncı sırada yer aldığını belirtti.
Meyve ve sebzenin emek yoğun bir
üretim alanı olduğunun, bu yönüyle istihdama önemli katkısı bulunduğunun altını
çizen Bayraktar, şöyle devam etti: “Ülkemizde 23,6 milyon hektar tarım alanının
yüzde 16,9’unda meyvecilik, zeytincilik
ve bağcılık yapılırken, yüzde 3,4’ünde ise
sebzecilik faaliyeti sürdürülmekte ve yılda, 2011 yılı verilerine göre, yaklaşık 46
milyon ton sebze ve meyve üretimi yapılmaktadır. Bu üretimin değeri yaklaşık 53,2
milyar liradır. Bu rakam, toplam tarımsal
üretim değerinin yüzde 27,7’sine denk
gelmektedir.
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre yaklaşık yaş sebze ve meyvenin
pazarlanan kısmının değeri 46,2 milyar
liradır. Yani üretilen toplam yaş sebze ve
meyvenin yüzde 86,8’si piyasaya çıkmakta, yaklaşık yüzde 13,2’si öz tüketim olarak
kullanılmakta veya kayba uğramaktadır.”
Tarladan sofraya ulaşıncaya
kadar önemli kayıplar…
Ülkemizde yaş sebze ve meyvenin
tarladan sofraya ulaşıncaya kadar önemli
kayıplara uğradığına dikkati çeken Bayraktar, “Bu kayıplar, yetiştiricilik, hasat zamanı ve sonrasında taşıma, muhafaza ve
pazarlama esnasında yapılan yanlışlardan meydana geliyor” bilgisini verdi.
Yapılan bilimsel araştırmaların, bu kayıpların yüzde 10 ile 30’u bulduğunu ortaya koyduğunu vurgulayan TZOB Genel
Başkanı Şemsi Bayraktar, “Yüzde 10 ile
30 kayıp ışığında, bu şu demek: Her yıl,
toplam yaş sebze ve meyve üretimimizin
4,6 ile 13,8 milyon ton arasındaki oldukça önemli bir kısmı kayboluyor. Bu kaybın
“Bir araştırma, meyve ve sebzelerde
meydana gelen kayıpların evreler itibarıyla incelenmesinde, derim sırasında yüzde
4-12, taşıma sırasında yüzde 2-8, pazara
hazırlık evresinde yüzde 5-15, depolamada yüzde 3-10, tüketici evresinde yüzde
1-5 olmak üzere evreler itibarıyla kayıplar,
tür ve çeşide bağlı olarak yüzde 2 ile yüzde 15 arasında değişiyor. Toplamda yüzde 50’ye kadar çıkabiliyor.
İhracat esnasında ise uzun mesafelere taşıma kayıplarının yüzde 10 olduğu
tahmin edilmektedir.
TÜİK tarafından yayımlanan üretim
denge tablolarına göre, meyvelerde toplam kayıp yaklaşık yüzde 6, sebzelerde
ise yüzde 12 olarak hesaplanmıştır. Bu
oranlara göre toplam sebze ve meyve
kayıpları yaklaşık 4,4 milyon tonu bulmaktadır.”
Kayıpların önlenmesi için
neler yapılmalı?
► Çiftçi gelirinin yanı sıra ülke ekonomisi açısından da büyük öneme haiz bu
kayıpların mutlaka önlenmesinin zorunluluğuna dikkati çeken Bayraktar, kayıpları önlemek için yapılması gerekenlerle
ilgili de şunlara işaret etti: “Pazarlama
hizmetleri olabildiğince kooperatifler ve
birlikler kanalıyla yapılmalı, bu konuda
bütün kesimlerde bilinç oluşturmaya çalışılmalıdır.
► Çiftçilerimize kayıplara yol açmayacak, yetiştirme, hasat teknikleri verilmeli;
hasat sonrası için, sebze ve meyveler pa-
zara çıkarılıncaya kadar, paketleme, sınıflandırma tesisleri ve soğuk hava depoları
kurulmalı ve bu tesislere verilen destekler
artırılarak devam edilmelidir.
► Kayıplarda özellikle derim zamanı önem kazanmaktadır. Erken veya geç
derimlerde, ağırlık kayıpları, hastalıklar,
fizyolojik bozulmalar artmakta, bu durum,
muhafaza sırasındaki kayıpları da etkilemektedir. Meyvelerde derim sırasında ve
derim sonrasında oluşan yara-bere ve
ezikler, çürümeleri ve ağırlık kayıplarını artırmaktadır.
► Her şeyden önce çiftçimiz üretim
sırasında yanlış uygulamalar yapmamalı,
hastalık ve zararlılarla mücadele konusunda dikkatli davranmalıdır. Ürünü olgunlaşmadan önce veya aşırı olgunlaşmış şekilde toplamamalı, bahçede uygun
meyve ve sebze toplama kapları bulundurmalı, ürünü güneşten korumalı ve paketleme tesislerine teslimde veya pazara
taşımada gecikmemelidir.
► Ürünler uygun araçlarla ve özelliğine göre ayrı ayrı taşınmalıdır.
► Paketleme tesisinde sınıflandırma
iyi yapılmalı, havalandırma ve soğutma
yeterli olmalıdır.
► Ürüne bahçede, hasattan sonra
yüklemeden önce muhakkak ön soğutma
yapılmalıdır.
► Taşıma uygun ambalajla yapılmalı,
paketleme ürünü sarsmayacak şekilde
olmalıdır.
► Ürünler uygun depo koşullarında
depolanmalıdır.
► Hijyen koşullarına dikkat edilmelidir.
► Tüketici de ürünü, kayba ve israfa
uğratmayacak miktarda satın almalı; sebze ve meyveye uygun saklama ve kullanma şartlarına riayet etmelidir.”
ENFLASYONDAKİ GERİLEMENİN NEDENİ İŞLENMEMİŞ GIDA FİYATLARI
Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel
Başkanı Şemsi Bayraktar, enflasyonu işlenmemiş gıda fiyatlarının düşürdüğünü
bildirerek, “Türk çiftçisi bol miktarda üreterek enflasyonun düşmesinde çok büyük etki yapmıştır. Taze meyve ve sebze
fiyatlarındaki aylık yüzde 2,66, yıllık yüzde
5,61’lik düşüş enflasyondaki gerilemenin
temel nedenidir” dedi.
Bayraktar, yaptığı açıklamada, alt grupların yıllık tüketici enflasyonuna katkısında
gıdanın payının 0,92 puan gerilemeyle
1,14 puana düştüğünü, temel mal fiyatlarının katkısının 0,14 puan azalışla 1,20 puana, hizmet grubunun katkısının sınırlı bir
düşüşle 1,88 puan indiğini, enflasyona en
yüksek katkıyı ise 2,11 puanla enerji grubunun yaptığını belirtti. Bayraktar, tüketici
fiyatlarında en belirgin düşüşün 0,92 puanla gıda fiyatlarında kaydedildiğine dikkati çekti.
TZOB Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, Merkez Bankası’nın Kasım Ayı Fiyat
Gelişmeleri raporuna göre, Kasım ayında tüketici fiyatlarının yüzde 0,38 oranında arttığını ve yıllık enflasyonun yüzde
6,37’ye gerilediğini kaydetti.
Gıda ve alkolsüz içecekler
grubunda yıllık 3,55 puanlık azalış
Bu düşüşün daha çok işlenmemiş
gıda fiyatlarından kaynaklandığını belirten
Bayraktar, şu bilgileri verdi:
“Gıda ve alkolsüz içecekler grubunda
yıllık enflasyon 3,55 puanlık azalışla yüzde 4,32’ye düştü. Bu gelişmede meyve
ve sebze fiyatlarındaki düşüş ile yüzde
1,76 oranında gerileyen işlenmemiş gıda
fiyatları belirleyici oldu. Mevsimsellikten
arındırılmış işlenmemiş gıda fiyatları yılın
üçüncü çeyreğindeki yükselişin ardından Ekim ve Kasım aylarında belirgin
ölçüde azaldı. Kasım ayı itibarıyla eksi
yüzde 1,87’ye gerileyen yıllık işlenmemiş
gıda enflasyonu geçmiş yıllara kıyasla
oldukça olumlu bir seyir izledi.
Son bir yıllık dönemde enerji fiyatları
yüzde 14,48, işlenmiş gıda fiyatları yüzde
9,13, hizmetler yüzde 7 arttı. Yıllık düzeyde taze meyve sebze fiyatları yüzde 5,61
geriledi. Bu da enflasyonu düşürdü.”
Üretici fiyatları
Kasım ayında üretici fiyatlarının enerji
fiyatlarındaki artışın etkisiyle yüzde 1,66
oranında arttığını ve yıllık enflasyonun 1
puan yükselerek yüzde 3,60 olduğunu
bildiren Bayraktar, şöyle devam etti:
“Üretici fiyatlarında tarımda enflasyon
aylıkta yüzde 2,66, yıllıkta yüzde 0,73 gerilemiştir. Bitkisel, meyve ve sebze ürünlerinde aylık enflasyon yüzde 4,41, yıllık enflasyon yüzde 1,63 düşmüş, canlı
hayvanlar ve hayvansal ürünlerde aylık
enflasyon değişmezken, yıllık enflasyon
yüzde 2,53 azalmıştır.
Üretici fiyatlarında sanayideki aylık
enflasyon yüzde 2,60, yıllık enflasyon
yüzde 4,49 iken, elektrik, gaz ve suda aylık enflasyon yüzde 30,12, yıllık enflasyon
yüzde 27,34’ü bulmuştur.
Bu dönemde mevsimsellikten arındırılmış tarım fiyatlarındaki gerileme meyve ve
sebze fiyatlarındaki azalmaya bağlı olarak
devam etmiştir. Bitkisel ürünlerden mısır
ve ayçiçeği fiyatlarında düşüş gözlendi.”
Tüketici fiyatları
Bayraktar, tüketici fiyatlarında meyve
sebze fiyatlarındaki görünüme karşın,
taze süt fiyatlarının son dört aylık dönem-
de yüzde 17,5 oranında arttığını, yalnız
süt fiyatlarının çok düşük düzeyde olması
nedeniyle böyle bir artışın normal olduğunu bildirdi.
Şemsi Bayraktar, üretici fiyatlarında
Eylül-Ekim döneminde yüzde 11 oranında artan pamuk fiyatlarında Kasım
ayında önemli bir değişim gözlenmediğini, artış hızı azalmakla birlikte buğday
fiyatlarında son 6 aydaki birikimli artışın
yüzde 14 seviyesine ulaştığını, Kasım
ayında canlı hayvan fiyatlarında azalış
kaydederken süt fiyatlarının yüzde 5,3
arttığını belirtti.
Hizmet fiyatlarında artış, mal
fiyatlarında düşüş
TZOB Genel Başkanı Bayraktar, 2011
yılı Kasım ayında yüzde 9,48 olan yıllık tüketici fiyatları endeksinin bu yıl yüzde 6,37’ye
gerilediğini, hizmetlerde ise yüzde 6,65’den
yüzde 7’ye yükseldiğini, yıllık enflasyondaki düşüşün yüzde 10,52’den yüzde 6,13’e
inen mal grubundan kaynaklandığını kaydetti. Bu durumun işlenmemiş gıda ürünlerinden kaynaklandığını bildiren Bayraktar,
“Türk çiftçisi üreterek enflasyonun düşmesinde çok büyük etki yapmıştır. Taze meyve
ve sebze fiyatlarındaki aylık yüzde 2,66, yıllık yüzde 5,61’lik düşüş enflasyondaki gerilemenin temel nedenidir” dedi.
Ziraat
ODALARI
Türk Çiftçisinin Sesi
Yıl:4 | Sayı: 48 | ARALIK 2012
13
TZOB IPARD’A
ODAKLANDI
TZOB Genel Başkanı Şemsi Bayraktar:
"IPARD’a her türlü desteği verip, 874
milyon avronun tamamını Türk çiftçisinin kullanmasını sağlayacağız."
Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel
Başkanı Şemsi Bayraktar, kırsal kalkınmaya katkı sağlayacak IPARD programına
her türlü desteği vereceklerini, bu program için Avrupa Birliği (AB) tarafından
Türkiye’ye tahsis edilen 874 milyon avroluk hibe desteğinin tamamını Türk çiftçisinin kullanmasını sağlayacaklarını bildirdi.
Bayraktar, yaptığı açıklamada, Avrupa
Komisyonu tarafından 2008’de tarihinde uygulamaya konan Kırsal Kalkınma
Programı’nın (IPARD) 42 ilde uygulanacağını, TZOB’un, gerek merkezde gerek
yerelde ziraat odalarına teknik hizmet sunacağını vurguladı.
TZOB ve Ziraat Odalarının 2006-2010
döneminde, kırsal kalkınma için 200 proje hazırladığını, bunlardan 108’inin kabul
gördüğünü Bayraktar, “Bu projelerle Ziraat Odalarına sağlanan 11 milyon 289 bin
402 avro hibe, bölgelerde AB standartlarında örnek işletme oluşturulması, yeni
ürün çeşitlendirmesi, kapasite geliştirme,
eğitimlerin artırılması, yeni istihdam olanaklarının geliştirilmesi gibi hizmetlerde
kullanılmıştır. AB, 2007-2013 yılları arasında Türkiye’ye Katılım Öncesi Mali Yardım
Aracı (IPA) adı altında mali yardımlar uyguluyor. Türkiye’de de bu mali yardımlar
kapsamında Kırsal Kalkınma Bileşeni olarak IPARD programı uygulanıyor.
IPARD programının tedbirleri
Bayraktar, programın ilk tedbirinin
“Tarımsal işletmelerin topluluk standartlarına yükseltilmesi ve yeniden yapılandırılmasına yönelik yatırımlar” olduğunu, bu
GIDA VE TARIM
DIŞ TİCARET
FAZLASI
VERMEYİ
SÜRDÜRÜYOR
TZOB Genel Başkanı Şemsi Bayraktar:
"Türk tarımının potansiyeli çok daha
büyük üretim ve ihracat rakamlarına
ulaşabilecek boyutlardadır. Yeter ki
yapısal sorunlar çözülsün, rekabet için
destek olunsun."
tedbirin “Süt üreten tarımsal işletmelerin
desteklenmesi” ve “Et üreten tarımsal işletmelerin desteklenmesi” adlı iki alt tedbirden meydana geldiğini bildirdi.
İkinci tedbirin, “Tarım ve balıkçılık ürünlerinin işlenmesi ve pazarlanmasının geliştirilerek AB standartlarına yükseltilmesine yönelik” olduğunu bildiren Bayraktar,
bunun da “Süt ve süt ürünlerinin işleme
ve pazarlanmasının desteklenmesi”, “Et
ve et ürünlerinin işleme ve pazarlanmasının desteklenmesi”, “Meyve ve sebzelerin
işleme ve pazarlanmasının desteklenmesi”, “Su ürünlerinin işleme ve pazarlanmasının desteklenmesi” şeklinde dört alt
tedbiri içerdiğini vurguladı.
Bayraktar, üçüncü tedbirin kırsal
ekonomik faaliyetlerin çeşitlendirilmesi ve
geliştirilmesi” olduğunu, bu tedbirin de
“Çiftlik faaliyetlerinin çeşitlendirilmesi ve
geliştirilmesine destek verilmesi“, “Yerel
ürünler ve mikro işletmelerin ekonomik
gelişimine destek verilmesi“, “Kırsal
turizmin gelişimine destek verilmesi” ve
“Kültür balıkçılığının gelişimine destek
verilmesi” başlıklı dört alt tedbirden
oluştuğunu belirtti.
IPARD programının, 3 tedbir için 29
Ağustos 2011 tarihi itibariyle 17 il (Afyonkarahisar, Amasya, Balıkesir, Çorum, Diyarbakır, Hatay, Isparta, Kahramanmaraş,
Kars, Konya, Malatya, Samsun, Sivas,
Şanlıurfa, Tokat, Trabzon, Yozgat) ve 2
Mart 2012 tarihi itibariyle 3 il (Erzurum,
Ordu, Van) olmak üzere toplam 20 ilde
uygulanmaya başladığını belirten Bayrak-
Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, Türkiye’nin gıda ve
tarımda yüksek düzeyde dış ticaret fazlası
vermeye devam ettiğini bildirerek, “11 aylık
dönemde gıda ve tarımın dış ticaret fazlası
yüzde 36,16 artışla 3 milyar 987 milyon 574
bin dolarla 4 milyar dolara dayandı” dedi.
Bayraktar, yaptığı açıklamada, Ocak-Kasım dönemini kapsayan 11 ayda gıda ve tarım ihracatı yüzde 6,91 artışla 12 milyar 896
milyon 892 bin dolardan 13 milyar milyon
787 milyon 565 bin dolara çıkarken, ithalatın
aynı dönemde yüzde 1,69 düşüşle 9 milyar
968 milyon 275 bin dolardan 9 milyar 799
milyon 991 bin dolara indiğini bildirdi.
Kasım ayında gıda ve tarım ihracatının
1 milyar 409 milyon 804 bin dolardan 1
milyar 614 milyon 477 bin dolara çıktığına
dikkat çeken Bayraktar, “Kasım ayında
gıda ve tarım ihracatı yüzde 14,52, ithalat
ise yüzde 28,09 arttı. İthalat, Kasım ayında 749 milyon 278 bin dolardan 959 milyon 735 bin dolara çıktı.
Gıda ve tarımda dış ticaret fazlası Kasım ayında geçen yıl 660 milyon 526 bin
dolarken, bu yıl 654 milyon 742 bin dolara
indi” dedi.
tar, şöyle devam etti: “IPARD Programı 42
ilde uygulanacak olup, 2. dönem uygulama illeri için akreditasyon süreci tamamlandı. Akredite olmuş 20 il ve yeni akredite
olacak 22 il için tüzel kişiler veya şirketlerce hazırlanacak projelere yüzde 50 hibe
desteği sağlanıyor. 20 ile eklenecek 22 il
ise; Ağrı, Aksaray, Ankara, Ardahan, Aydın, Burdur, Bursa, Çanakkale, Çankırı,
Denizli, Elazığ, Erzincan, Giresun, karaman, Kastamonu, Kütahya, Manisa, Mardin, Mersin, Muş, Nevşehir ve Uşak olacak. Bu programla; tarımsal işletmelerin
yeniden yapılandırılması ve AB standartlarına ulaştırılmasına yönelik yatırımlar,
tarım ve balıkçılık ürünlerinin işlenmesi ve
pazarlanması, AB standartlarına ulaştırılmasına yönelik yatırımlar, kırsal ekonomik
faaliyetlerin çeşitlendirilmesi ve geliştirilmesine yönelik olarak hazırlanan projeler
hibe desteğinden yararlanabilecek.
AB, IPARD için ayırdığı 1 milyar 80 milyon avroluk kaynağın yüzde 80’den fazlasını Türkiye’ye ayırdı. Buradaki bir gecikme, hibe programının büyük bölümünün
kullanılmadan iade edilmesine yol açar.
Çiftçinin, üreticinin yeterince finansmana ulaşamadığı bu ortamda, hibeyi kullanamamak hepimizin hatası olur.Kırsal
kalkınmaya ayrılan toplam fon miktarının
yüzde 75’ini Avrupa Birliği, kalan yüzde
25’ini ise Türkiye karşılıyor, proje bazında ise çiftçilerimiz proje bedelinin yüzde
50’sini hibe olarak alabiliyor.
AB Komisyonu’nun 29 Ağustos 2011
tarihli kararıyla verilen yetki devri kapsamında Tarım ve Kırsal Kalkınmayı Des-
Tarımın dış ticaret fazlası
4 milyar dolara dayandı
Şemsi Bayraktar, şunları kaydetti:
“Gıda ve tarımda 11 aylık dönemde
dış ticaret fazlası yüzde 36,16 artarak
2 milyar 928 milyon 617 bin dolardan 3
milyar 987 milyon 574 bin dolara yükseldi. Çiftçimiz bütün zorluklara, dünyadaki
ortama rağmen, üretmeye devam etmiş,
bunun sonucu tarımda dış ticaret fazlası
4 milyar dolara dayanmıştır. Türk ekonomisine bu kadar dış ticaret fazlasıyla katkıda bulunan kaç sektör var? İhracatın yıldızı tekstil ve konfeksiyon sektörünün de
ana hammaddesi olan pamuk, yün, tiftik,
deri ve ipek de tarım ürünüdür. Günümüz
dünyasında ihracat yapmak artık olağanüstü çaba gerektiren bir hal almıştır.
Uluslararası piyasada vahşi bir rekabet
ortamı var. Adeta ekmek aslanın ağzında.
Hemen her ülkenin ihracatta zorlandığı
bir ortamda, ihracatı artırmaya devam etmek Türk çiftçisinin başarısıdır.
Tarım, üzerine düşeni misliyle
yerine getirmiştir
Bu düzeyde bir dış ticaret fazlası, dış
ticaret açığı veren ülkemiz için çok önem-
tekleme Kurumu, Katılım Öncesi Mali
Yardım Aracı Kırsal Kalkınma (IPARD)
Programı’nın 7 Başvuru Çağrı İlanı yayınladığını, 900 teklif alındığını belirten Bayraktar, birinci başvuru çağrı döneminde
onaylanan 4 projenin faydalanıcıları ile
sözleşme imzalandığını ve dört faydalanıcıya ödemelerinin yapıldığını, ikinci ve
beşinci başvuru çağrı dönemlerinde ise
onaylanan toplam 236 faydalanıcıyla sözleşme imzalandığı bilgisini verdi. Altıncı
başvuru çağrı dönemine ilişkin değerlendirmelerin devam ettiğini ve yedinci başvuru çağrı döneminin ise yeni sonlandığını, finansal işbirliğini içeren 2014-2020
dönemini kapsayacak IPARD-II programının da başlayacağını belirten Bayraktar, TZOB ve Ziraat Odalarının hazırladığı
projelerle AB Katılım Öncesi Mali Yardım
çerçevesindeki programlara aktif katılım
sağladığını ve bu projelerin ziraat odalarında başarıyla uygulandığını bildirdi.
Odalar öncülük ediyor
Bayraktar, şunları kaydetti:
“Ziraat Odalarımız, AB standartlarında örnek işletme oluşturulması, tarımsal
ürün çeşitliliğinin artırılması, işletmelerin
kapasitelerinin, insan kaynaklarının ve
istihdamın, girişimciliğin, üretim tekniklerinin, yerel ürünlerin pazarlanmasının
geliştirilmesi, gelir getirici faaliyetlerin çeşitlendirilmesi, ürün kalitesinin artırılması,
çevre dostu uygulama ve teknolojilerin
tanıtılması gibi yararlar sağlanarak çiftçilerimizin ekonomik aktivitelerini ve yaşam
kalitelerini artırmaya her zaman öncülük
etmiştir. AB mali yardım programlarından
çiftçilerimizin faydalanmalarını sağlamak
amacıyla, programlarla ilgili Odalarımıza
eğitim ve teknik hizmetin verilmesi önem
taşımaktadır.
Bu bilinçle TZOB, Türkiye genelindeki 750 adet Ziraat Odamıza, program ve
projelerle ilgili eğitim seminerleri düzenlemeye başlamıştır. Seminerlerde, başvuru
koşulları, proje zamanları gibi temel konularda bilgilendirmeler yapılmaktadır.
Birliğimiz, yapmış olduğu bu bilgilendirme çalışmaları ve proje hazırlık aşamasında sağladığı teknik desteği ile Odalarımızı teşvik etmektedir. Odalara yönelik bu
eğitim çalışmalarıyla, Odaların bu programa yönelik proje hazırlamaları teşvik edilerek çiftçilerimizin hibelerden en yüksek
seviyede faydalanmaları ve çiftçilerimize
daha iyi hizmet vermeleri amaçlanmıştır.”
lidir. İstihdamda olduğu gibi, dış ticarette
de ülke ekonomisinin kurtarıcılarından biri
tarım olmuştur. Tarım, Ocak-Kasım döneminde de üzerine düşeni misliyle yerine
getirmiştir.”
Şemsi Bayraktar, Ocak-Kasım döneminde, 4 milyar 244 milyon 136 bin dolarlık sebze, meyve ihracatı gerçekleştirildiğini, ayrıca tarım ihracat ve ithalatına
dahil edilmeyen 1 milyar 628 milyon 33
bin dolarlık pamuk ihracatı, 2 milyar 190
milyon 794 bin dolarlık da pamuk ithalatı
yapıldığını belirtti.
Bayraktar, tarımda, 11 aylık döneme
bakıldığında ihracatın artarken, ithalatın
azaldığını, Türk çiftçisinin alın teriyle ürettiği ürünlerin, dünya piyasalarında talep
edildiğini kaydetti.
Şemsi Bayraktar, “Sorunlara rağmen
üretmeye, istihdam yaratmaya, ihracata
devam ediyoruz. Türk tarımının potansiyeli çok daha büyük üretim ve ihracat
rakamlarına ulaşabilecek boyutlardadır.
Yeter ki yapısal sorunlar çözülsün, rekabet için destek olunsun” dedi.
Ziraat
ODALARI
Türk Çiftçisinin Sesi
14
Bayraktar: "Kooperatifçiliğimiz radikal
düzenlemeler yapılacak şekilde
yeniden ele alınmalıdır."
21 ARALIK DÜNYA KOOPERATİFÇİLİK GÜNÜ
“Tarımsal işletmelerin küçük ve çok
parçalı olduğu ülkemizde ekonomik örgütlenme yetersiz kalmış, kooperatiflerin
bir üst çatı kuruluşa bağlı bulunmamaları
nedeniyle tarımsal örgütler arasında yeterli koordinasyon sağlanamamıştır. Bunun sonucu olarak üreticinin pazar payı
bir türlü artmamış, girdisini pahalıya alan
üretici, ürününü değerinin altında satmak
zorunda kalmıştır. Tarımsal ürünlerde üretici fiyatları ile tüketici fiyatları arasında beş
kata varan fiyat farkı oluşmasının sebebi,
üretici örgütlerinin yeteri kadar olmaması
ve güçsüz kalmalarıdır.
Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel
Başkanı Şemsi Bayraktar, üretici örgütleri sayısının yetersiz ve güçsüz olmasının, tarımsal ürünlerde üretici fiyatları ile
tüketici fiyatları arasında beş kata varan
farklara neden olduğuna işaret ederek,
sosyal adaletin sağlanması, kırsalda ekonomik kalkınmanın hızlandırılması ve bölgelerarası dengesizliğin giderilmesi için
de kooperatifçiliğin yaygınlaştırılması ve
geliştirilmesinin şart olduğunu bildirdi.
Bayraktar, 21 Aralık Dünya Kooperatifçilik Günü dolayısıyla yaptığı açıklamada,
dünyadaki sınırlı tarım alanlarının rasyonel
kullanımı ve birim alandan alınan verimin
yükseltilmesi yanında tarladan sofraya
kadar her aşamada gıda kayıplarının azami ölçüde önlenmesinin de büyük önem
taşıdığını vurgulayarak, bu hedefe ulaşmada, üretici organizasyonlarına büyük
görevler düştüğünü ifade etti.
TZOB Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, sözlerini şöyle sürdürdü: “BM Dünya
Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) ve Dünya
Bankası yöneticileri gıda krizini önlemede, krizlere çare üretmede kooperatifçiliğin çözüm olabileceğini her fırsatta dile
getiriyor. Kooperatifçiliğe daha fazla ilgi
EKONOMİMİZİN
OLMAZSA OLMAZI
TZOB Genel Başkanı Şemsi Bayraktar,
Türkiye’de tarımın hala çok önemli olduğunun unutulmaması gerektiğini vurgulayarak, “Tarım, GSYH’yi oluşturan 16 alt
sektör içinde ekonomiye yüzde 8,2 gibi
büyük katkısının yanı sıra diğer sektörlere ara malı ve hizmet sağlaması yönünden de ekonomimizin olmazsa olmazıdır”
dedi. Son 8 yılda 7 defa pozitif büyüme
gösteren tarımın ekonomi içindeki yerinin eski hızıyla düşmediğine, Gayri Safi
Yurtiçi Hasıla (GSYH) olarak dünyada
7’nci, Avrupa’da 1’inci sırada yer almasının bunu gösterdiğini belirten Bayraktar, “Ancak daha da önemlisi, tarımsal
açıdan sahip olduğumuz potansiyeli değerlendirmemiz gerektiğidir. Türk çiftçisi,
en zor zamanlarda bile üretimden vaz-
Yıl:4 | Sayı: 48 | ARALIK 2012
çekmek ve bu konuda farkındalık yaratmak amacıyla Birleşmiş Milletler, 2012 yılını ‘Uluslararası Kooperatifler Yılı’ olarak
ilan etmiştir.
Başarılı olmak ve yaşamlarını sürdürmek isteyen kooperatifler profesyonel
yönetim anlayışıyla hareket ederek, verimlilik ve etkinlik kurallarını dikkate almak
durumundadır.
Dünya ve Türkiye kooperatifçiliğinde büyük farklar göze çarpıyor. Gelişmiş
ülkeler ve özellikle Avrupa Birliği’nde
kooperatifler; tarım politikaları, tarımsal
destek uygulamaları, tarım bankacılığı ve
tarım ürünleri piyasalarının en önemli aktörü ve yönlendiricisi konumundadır. AB
mevzuatı da ilgili kurum ve kuruluşların
görevlerinin bir kısmının üretici örgütlerine
devrini öngörmektedir.”
Kooperatiflerin ürünlerin
işlenmesindeki payı
Tarımsal ürünlerin işlenmesinde kooperatiflerin payı Türkiye’de yüzde 1 ile
yüzde 10 arasında iken, bu payın AB
ülkelerinde yüzde 30 ile yüzde 100 arasında değiştiğine işaret eden Bayraktar,
şöyle devam etti:
TARIM
geçmemiş ve gıda güvencesi açısından
güven vermeyi başarmıştır” dedi.
Tarım ve diğer sektörler...
Tarım sektörünün genel ekonomideki
yerinin yanı sıra ekonomi içindeki öneminin diğer sektörlerle olan ilişkisinden kaynaklandığının altını çizen Bayraktar, şöyle
devam etti: “Tarım diğer sektörlerle ilişkisinde çarpan etkisi yüksek olan sektördür.
Diğer sektörlere fazla girdi sağlayarak o
sektörlerde katma değer yaratılmasında
önemli rol oynarken diğer sektörlerden
de mal ve hizmet sağlayarak o sektörlerin
ekonomiye katkısını artırmaktadır.
Ekonomiden yüzde 24 pay alan imalat sektörünün 22 alt sektörü içinde yer
Ülkemizde sosyal adaletin sağlanması, kırsalda ekonomik kalkınmanın hızlandırılması ve bölgeler arası dengesizliğin giderilmesi için de kooperatifçiliğin
yaygınlaştırılması ve geliştirilmesi gerekmektedir. Kooperatifleşmenin özellikle tarımsal işletmelerle doğrudan ilgili olması
ve nüfusun önemli bir kısmının tarımda
çalışması konunun önemini daha da artırmaktadır.”
Kooperatifler yasal boşluk ve
karmaşıklıklardan kurtarılmalı
Kooperatifçilik sektörünün denetlenmesi, geliştirilmesi, devlet tarafından bu
amaçla mali, teknik ve hukuki desteğin
verilmesine katkıda bulunulması gerektiğini kaydeden TZOB Genel Başkanı,
“Kooperatifçiliğimiz radikal düzenlemeler
yapılacak şekilde yeniden ele alınmalıdır. Devlet temel olarak yasa koyucu ve
yasaları düzenleyici pozisyonunu güçlendirmeli ve kooperatifleri yasal boşluk
ve karmaşıklıklardan kurtarmalı, devletin
kooperatiflere müdahaleci rolü azaltılarak
kooperatifleşme teşvik edilmeli, kooperatifler mali yönden güçlendirilmeli ve desteklenmelidir” görüşüne yer verdi.
Bayraktar, kooperatiflerde iç denetlemenin daha işlevsel bir yapıya kavuşturulması, dış denetlemenin ise tarafsız, kamu
kurumları ya da profesyonel özel şirketler
tarafından yapılmasının önem taşıdığını
alan gıda sanayi, üretim değeri olarak tek
başına imalat sanayinin yüzde 20’sinden
sorumludur. Gıda sanayisinin ana ham
maddesi tarımdan gelmektedir. Tarım
ürünleri, ekonomi içinde yüzde 13 oranında yer işgal eden toptan ve perakende
ticarete büyük oranda konu olmaktadır.
Ekonomi içinde yüzde 1,8 payı olan otel
ve lokanta sektöründe de tarım ve gıda
ürünlerinin önemi büyüktür. Yine ekonomi
içinde yüzde 14,8 oranında pay alan taşıma, ulaştırma, haberleşme sektörünün
bu düzeye ulaşmasında tarım ve gıda
mallarının payı fazladır. Tarım ve gıda finans piyasası son yıllarda gelişmektedir.
Bu açıdan tarımın genel ekonomi içinde
yüzde 11,9 oranında yer alan mali aracı
kuruluşlar içinde yapılan faaliyetlere de
önemli oranda katkısı bulunmaktadır.
Tarım sektörü, üretmek için; sanayi
sektöründen gübre, ilaç, tohum ve aletmakine talep ederken, hizmetler sektöründen danışmanlık, kredi gibi girdiler temin etmektedir. Bu açıdan da ekonominin
diğer sektörlerinin pazarı olarak, bu sektörlerin genel ekonomi içindeki paylarına
doğrudan etki etmektedir.”
Tarımın istihdama katkısı
Tarımın, tek başına sağladığı yüzde
25,5’lik istihdamla hizmetler sektörünün
ardından ikinci olduğuna da dikkati çeken Bayraktar, “Özellikle ekonomik krizler
zamanında tarım adeta bir sığınma mekanizması gibi işleyerek ülke insanına iş
da vurgulayarak, “Kooperatifçilikte temel
sorunlardan birini oluşturan denetim ve
eğitim eksikliğinin giderilmesi için denetim, eğitim ve Ar-Ge faaliyetlerini yürütecek bir kurumsal yapının sağlanması gerekmektedir” dedi.
Tarımsal örgütlenme tek
çatı altında toplanmalı
Bayraktar, açıklamasında şu görüşlere
yer verdi: “Ancak, son yıllarda eğitim seviyesinin yükselmesi ve ortakların bilinçlenmesine paralel olarak kooperatifçiliğimizde de önemli gelişmeler yaşanıyor. Ayrıca
mülga Sanayi ve Ticaret Bakanlığı tarafından oluşturulan ‘Kooperatifçilik Strateji
Belgesi ve Eylem Planı (2012-2016)’ değişen ülke ve dünya koşulları çerçevesinde ülkemizdeki kooperatifçiliğin mevcut
sorunlarının giderilerek, ideal bir yönde
geliştirilmesine yönelik atılan önemli bir
adım olarak göze çarpıyor. Dünyada tarımsal kooperatiflerin genellikle tek bir
çatı altında örgütlenmiş oldukları görülmektedir.
Türkiye’de ise tarımsal örgütlenme üç
farklı yasa ile altı ayrı bakanlık bünyesinde
yer almakta ve bu bakanlıklar arasında
bir koordinasyon sağlanması mümkün
olamamaktadır. Bizde de tarımsal örgütlenmenin gerek AB ülkelerinde gerekse gelişmiş diğer ülkelerde olduğu gibi,
Konsey veya Konfederasyon benzeri bir
üst örgütte tek çatı altında toplanması gerekmektedir.
Türkiye’de (Devletin kaynaklarından
nasıl istifade ederiz) zihniyetinden ziyade, (Ortakların güç ve kaynaklarını en
etkin nasıl harekete geçirebiliriz) anlayışının hâkim olduğu bir örgütlenme modeli
geliştirilmelidir. Tarımsal örgütlerin daha
fonksiyonel bir yapıya kavuşturulabilmesi
için görev tanımlarının yeniden ele alınarak kayıt tutma ve yayım hizmetleri, Ar-Ge
çalışmaları, girdi ve kredi temini, depolama, ambalaj ve pazarlama safhalarında
daha aktif rol almaları sağlanmalıdır.”
kapısı açmaktadır. Ayrıca, ekonominin
diğer sektörlerine istihdam katkısı tarımı
bu açıdan da baş köşeye oturtmaktadır”
değerlendirmesinde bulundu.
Ticaret açığı değil fazlası var…
Ekonominin diğer sektörleri dış ticaret
açığı vererek ekonomideki kırılganlıkları artırırken uluslararası sınıflandırmalara
göre tarım ve gıda maddeleri dış ticaretinin açık vermediğine tersine fazlası bulunduğuna dikkat çeken Bayraktar, şunları kaydetti: “Tüketicimiz, bütçesinin yüzde
20’sini gıdaya harcamaktadır. Çiftçilerimiz
bunu değerlendirip tarım ekonomisine
dolayısıyla Türkiye ekonomisine katkılarını sürdürmüşlerdir. Bu harcamaların yurtdışı çiftçilere gitmemesine çalışmışlardır.
Ancak, Türkiye ortalama kişi başı gelirinin
üçte birine denk gelen gelirlerini artırarak
onların da tarım dışı mal ve hizmetlerden
daha fazla yararlanmasını, ekonomiye itici güç olmalarını sağlamalıyız. İş, aş, döviz üreten bu sektörün kıymetini çok çok
iyi bilmeliyiz. Sektöre verdiğimiz karşılıksız
ve dolaylı destekleri daha çok artırmalıyız.
Genel ekonomi açısından bu derece
katkısı olan tarım sektörü, ihmal edilecek
bir sektör değildir. Sektörün var olan potansiyelini yakalaması, diğer sektörlere
kaynak sağlanmasını da kolaylaştıracaktır. Yeterli ve sağlıklı gıdanın daha da stratejik hale geleceği önümüzdeki yıllar için,
tarım sektörünün verimliliğini ve sürdürülebilirliğini sağlamak zorundayız.”
Ziraat
ODALARI
Türk Çiftçisinin Sesi
1) Üretimde yaşanan
başlıca sorunlar
NARENCİYEDE
SORUNLAR
VE ÇÖZÜM
ÖNERİLERİ
Narenciye sektöründe yaşanan sorunlar, üretim ve pazarlama sorunları olarak başlıca iki
ana başlık altında toplanabilir:
■ Gübre, ilaç, sulama, mazot gibi
girdi maliyetlerinin her geçen gün
artması ve verilen desteklerin
yetersiz kalması,
■ Yeteri kadar pazar değeri yüksek
sağlıklı ve ucuz fidan
bulunmaması,
■ Üreticilerin örgütlenmesindeki
yetersizlikler,
■ Hastalık ve zararlılarla mücadelede
yaşanılan sorunlar, bu sorunların
verim kaybına yol açması
■ Kredi ve finansman teminindeki
zorluklar,
■ Üreticiyi her türlü riske karşı
koruyacak etkin bir sigorta
sisteminin olmaması,
2) Pazarlamada yaşanan
başlıca sorunlar
Ahmet Keskin
Erzin Ziraat Odası Başkanı
■ Narenciye talebinin ülkemizde
düşük olması sebebiyle fiyatların
düşük seyretmesi,
■ Etkin ve iyi işleyen bir pazarlama
sisteminin hala oluşturulamamış
olması,
■ Narenciye üretimi ile işleme sanayi
arasındaki entegrasyonun zayıf olması,
■ Ürünün ambalajlanmasında /
paketlenmesinde arzu edilen
seviyeye halen ulaşılamaması,
Erzin ilçemizde 128 bin dekar alanda turunçgil tarımı yapmaktayız. Yıllık
toplam üretimimiz 450 bin ton civarında
olup bu miktar her sene yeni dikilen bahçelerin çoğalmasıyla artmaktadır. Türkiye turunçgil üretimi ihracatçı birlikleri kayıtlarında 3 milyon 500 bin ton olduğuna
göre Türkiye turunçgil üretiminin yüzde
15’ine yakın bir kısmı ilçemizde üretilmektedir.
Ürün deseni
Özellikle satsuma (Rize) mandalinası
üretimi bakımından ön plandayız. 450 bin
tonluk üretimin yaklaşık 250 bin tonunu
satsuma mandalinası, geriye kalan kısmı ise Washington, Washington Navel,
greyfurt, Fremont mandalinası ve diğer
çeşitleri karşılamaktadır. 300 bin tonluk
satsuma mandalinası grubu içinde Eylül
ayı başında olgunlaşan Okitsu mandalinası ve turunç ağacı üzerine aşılı on ikinci
ayın 15’ine kadar kalabilen Rize mandalinası bulunmaktadır.
Erzin ilçemiz turunçgil yetiştiriciliği
açısından çok elverişli bir ekolojiye sahip
olup, ışıklanma şiddeti yönünden Akdeniz ve ülkemizin en yüksek ışıklanma
şiddetine sahip bölgelerindendir. Bu da
meyvelerimizin kalitesine olumlu etki etmektedir.
Erzin ovası toprak yapısı bakımından
volkanik kayalar üzerine kurulmuş kireçli
bir yapıya sahiptir. Toprak yapısının süzek olmasından dolayı meyve kalitesine
ve erkenciliğine olumlu etki yapmaktadır.
Akdeniz bölgesinin en bilinçli üreticileri
ile insan sağlığına ve doğaya zarar vermeden ekolojik tarım yapmaktayız.
15
■ Üretilen ürünlerin gerek iç
pazara gerekse de ihracata
yönlendirilmesinde üreticilere hızlı
ve verimli bilgi akışını sağlayacak
organizasyonların yetersiz olması
■ İhracata verilen desteklerin yetersiz
kalması,
■ İhraç edilen ürünler için pazar
yapısına uygun yeni ve etkin
stratejiler geliştirilememesi,
3) Çözüm önerileri
■ Üretimde girdi maliyetlerinin
düşürülmesi için çalışılmalıdır.
■ Kooperatif, üretici birlikleri,
çok ortaklı dış ticaret şirketleri
gibi organizasyonlar devlet
tarafından özendirilmeli ve
desteklenmelidir.
■ Üreticilere daha düşük faizli kredi
imkanlarının sağlanmasına yönelik
çalışmalarda bulunulmalıdır.
■ Hal sistemi üreticilere daha
fazla yarar sağlayacak şekilde
düzenlenmelidir.
■ İhracatın artırılmasına yönelik
çalışmalar yapılmalıdır.
■ Üretim ve ihracatta standart, kalite
ve ambalaja dikkat edilmelidir.
■ Narenciye üretiminde çeşitliliğin
artırılması bir ihtiyaçtır. Dünya
pazarlarındaki boşluk dönemlerinin
dikkate alınması ülkemiz ihracatına
A. Bahadır Sezgin
TZOB Yönetim Kurulu Üyesi
Osmaniye Ziraat Odası Başkanı
Yıl:4 | Sayı: 48 | ARALIK 2012
olumlu katkı sağlayacaktır
■ Üretimde sofralık ve sanayilik
üretim dengesi kurulmalıdır.
■ Marka oluşturulmasında firmalar
teşvik edilmelidir.
■ Düşük olan yurt içi üretimin
artırılması için narenciye ürünlerinin
faydalarını anlatan kampanyalara
ağırlık verilmelidir.
■ Üretimde verimliliğin artırılması
gereklidir. Hastalık ve zararlılarla
mücadeleye daha fazla önem
verilmeli, kimyasal madde
kullanımında çevreye ve insan
sağlığına dost iyi tarım
uygulamaları geliştirilmeli ve yurt
çapında yaygınlaştırılmalıdır.
■ Sertifikalı fidan üretimi ve bu
fidanlarla kurulan bahçelerin
artırılmasına önem verilmelidir.
BİLİNÇLİ ÜRETİCİ
EKOLOJİK TARIM
Faydaları
Portakal, soğuk algınlığı, grip, kas
incinmesi ve felçten korur. Portakal suyundaki bir antioksidan olan bioflavin damarları ve kılcal damarları güçlendirerek
kalbin zarar görmesini engeller.
İçerdiği C vitamini ve folik asit sayesinde öksürüğü azaltır, gribe karşı koruyucu etkisi vardır. Kanın pıhtılaşmasını,
mide ve pankreas kanserini önleyici etkisi
vardır. Özetle portakalı ve diğer narenciye
ürünlerini bir hayat iksiri olarak görmeli ve
bütün yıl boyunca bol bol tüketmeliyiz.
Sorunlarımız
2012 yılı üretiminde tahmini 10 bin ton
mandalina meyvesi ağaç üzerinde çürümüş küçük ve büyük hali perişan olmuştur. Bunlara ilaveten ilaçlama, sulama ve
gübreleme girdilerinin yüksek olması nedeniyle eksik yapılan zirai mücadele eklenirse geleceğe olumlu bakmamız imkansız hale geliyor.
üyelerimiz kiracı-ortakçı veya muvafakatname ile belirli bir süre için kayıt olduğunda maliye takibine maruz kalıyor
deftere tabi olarak vergi mükellefi olması
isteniyor. Zaten tapusu olan her vatandaş
emlak vergisini ödüyor. Narenciyede gelir vergisi ödemesi için 1500 ağaç sınırı
olduğunu biliyoruz, bu da bölgemiz şartlarında 60 dekar arazi demektir. 5 dekar
arazi tapusu olan üretici, kiracı, ortakçı
ve muvafakatcı olduğu zaman bu miktardan daha fazla kayıtlı arazisi varmış gibi
görünüyor. Maliye tapu kaydını değil de
odamızca verilen çiftçi belgelerini dikkate alıyor. Bu gibi olayların düzeltilmesi
ve mağduriyetlerin giderilmesi gerektiği
inancındayız.
Bunların dışında en önemli sorumuz
ise ihracat ile ilgili olanıdır ki ilçemizde
üretilen narenciyenin yüzde 80’ine yakını
ihraç ediliyor, geri kalanı iç piyasaya satılıyordu.
Bunlar ülkemiz tarım sektöründe bilinen ve önlemi nedense alınamayan sorunlar. Bölgemiz açısından önemli birkaç
sorun daha var ki, bunlardan ikisi inşaat
halinde olan, altı adet termik santraldir.
Bu santrallerden yayılacak olan kömür
külünün tahribatını Ceyhan ilçesinde aktif olarak yaşayan insanlardan duyulan
ve ilçemize etkisi artarak devam eden ve
ürünlerin ağaç üzerinde çürümesi, yaprak
üzerinde oluşan kül kalıntılarının fotosentez oluşumunu engelleyen etkilerini sayabiliriz.
Ancak son yıllarda yaşanan olaylar
neticesinde en önemli müşterilerimiz olan
Rusya ve Arap ülkeleri türlü bahanelerle bizden yaş meyve almak istemiyorlar. Hal böyle olunca ürün elimizde kalıyor. Normal şartlarda
kilosunu 450 ila 650 kuruşa
sattığımız ürünler 100 ila 150
kuruşa alıcı bulamıyor ve ilçemiz dolayısıyla ülkemize
girmesi gereken milyarlarca nakit ve katma değer
girdileri başka üretici ülkelere gidiyor.
Diğer bir sorun ise odamıza kayıt işlemleri sırasında müşterek tapu kullanan
Bunların neticesinde üretici yıl içerisinde yapmış oldu-
ğu masrafı karşılamak için Ziraat Bankası
ve diğer zirai kredi veren bankalara başvurmak ihtiyacı duyuyor. Ürün satış bazında zarar gören üreticimiz kredi borçlarını
ödeyemez duruma düşüyor ve maalesef
ülkemizde ve bölgemizde de yaşanan
bildik sahnelere sürükleniyor; traktörünü
satmakla başlayan, toprak satışına hatta
yaşamına son vermeye kadar giden bir
süreç kaçınılmaz oluyor.
Erzinli üreticiler olarak kaliteli ve ihracat
şartlarına uygun, insan sağlığını tehdit etmeyen ürün yetiştirmek için tüm şartlarımızı zorluyoruz ama gücümüzün sınırları belli. Bu durum sorunlarımıza biraz olsun çare
oluyor. Ancak zirai girdilerin daha ucuz,
sulama ücretlerinin daha az ve en önemlisi de çiftçilerimizin kullanmak zorunda
kaldığı zirai kredi borçlarının ertelenmesi,
hiç olmazsa faiz oranlarının düşürülmesi
konusunda girişimlerin daha etkili olması
ve yaşantımızı idame ettirmemiz açısından
birlik ve camia olarak girişimlerin artırılması
gerektiği inancında ve beklentisindeyiz.
Ziraat
ODALARI
Türk Çiftçisinin Sesi
NARENCİYEDE MEVCUT DURUM,
SORUNLAR VE ÖNERİLER
Narenciye; portakal, limon, mandarin
ve greyfurt (altıntop) gibi citrus cinsine ait
türleri içermektedir. Anadolu’da 2000 yıldan beri yetiştiriciliğinin yapıldığı turunçgiller taze tüketimin yanında meyve suyu,
konsantre, reçel, marmelat olarak çeşitli
ürünlere işlenebildiği gibi kabuklarından
da esans elde edilebilmektedir. İçerdiği
organik asitler ve vitaminler (C ve B) bakımından beslenmede büyük öneme sahip
olan narenciye, vücutta toksinlerin atılmasında önemli rol oynamaktadır. Bununla
birlikte gribal enfeksiyonlara dayanıklılık
sağlamada, kalbi kuvvetlendirmede, kan
damarlarını ve kılcal damarları güçlendirmede, kanı temizlemede, sinirleri yatıştırarak bedeni ve zihni yorgunlukların giderilmesinde, diş etlerini güçlendirmede,
vücut direncinin artırılmasında oldukça
faydalı bir ürün grubumuzdur.
Beslenme üzerinde oldukça önemli
olan narenciye, meyve üretimimizde de
önemli bir paya sahiptir. 2012 yılı itibarıyla
toplam 17.810.942 ton olan meyve üretimimizin yüzde 19,5’ini narenciye oluşturmaktadır. Ülkemizde 2000 yılında 2,2
milyon ton olan üretim 3,5 milyon tona
ulaşmıştır. Toplam 3.475.024 ton olan
narenciye üretimimizin yüzde 47,8’ini
portakal, yüzde 25,2’sini mandarin, yüzde 20,4’ünü limon, yüzde 6,5’ini greyfurt,
yüzde 0,1’ini ise turunç oluşturmaktadır.
Narenciye üretimimizin bölgelere göre
dağılımına baktığımızda, 2011 yılı itibarıyla üretimin %85,3’ü başta Mersin, Adana, Antalya, Hatay illerimiz olmak üzere
Akdeniz Bölgemizde gerçekleşmiştir. Bu
bölgemizi %13,7’lik payla Ege Bölgemiz
izlemektedir. Ege Bölgemizde ise Muğla,
İzmir ve Aydın narenciye üretiminde öne
çıkan illerimizdir. Karadeniz bölgemizin
toplam üretimden aldığı pay ise %0,1’dir.
Toplam narenciye üretimimizin geri kalan
yüzde 0,9’lik kısmı ise Balıkesir, Çanakkale ve Artvin illerimizde gerçekleştirilmiştir.
Narenciyede de diğer meyve türlerinde olduğu gibi taze ve endüstriyel iç tüketimden arta kalan ve dış satım kalitesinde
olan kısmı çeşitli ülkelere ihraç edilmektedir.
Halil Sarıçobanoğlu
Finike Ziraat Odası Başkanı
Toplam narenciye üretimimizin yüzde
37,3’ü ihracata konu olmakta; 2012 yılı
itibarıyla ihraç edilen yaş sebze meyvenin de yüzde 42,6’sını bu ürün grubumuz
oluşturmaktadır. Toplam 914 milyon dolar
gelirle ülke ekonomisine önemli katkılar
sağlayan bu ürün grubumuzda, üretimi-
mizdeki artışa paralel olarak ihracatımız
da artış göstermiştir. 2000 yılında 489 bin
ton ihracat karşılığında 172 milyon dolar
gelir elde edilirken 2012 yılı itibarıyla ihracat miktarımız 1,3 milyon tona, elde edilen gelir ise 914 milyon dolara ulaşmıştır.
Narenciye üretiminde meydana gelen
artışın ihracatımıza yansımasının yanı sıra
artan üretici ve tüketici bilinci ile birlikte
gıda güvenilirliğini sağlamaya yönelik
izlenebilir bir üretimin gerçekleştirilmesi
ihracatımızda artışa yol açmıştır. Ayrıca
2007 yılında kurulan Narenciye Tanıtım
Grubu’nun çalışmaları da ihracat artışına
önemli katkılar sağlamıştır.
İhracatı türler bazında ele aldığımızda, toplam 1.287.938 ton olan narenciye
ihracatımızın yüzde 32,4’ünü mandarin,
yüzde 29,2’sini limon, yüzde 25,3’ünü
portakal, yüzde 13,1’ini de greyfurt oluşturmaktadır.
Ülkemizin yaş sebze meyve üretimi ve
ihracatında önemli bir yere sahip olan narenciyenin ülke ekonomisine olan katkısının artırılması, üreticilerimizin narenciye
üretiminden hak ettiği geliri elde edebilmesi, bu üretim dalından gereği gibi istifade edilebilmesi için;
■ Üreticilerimizin gerek iç gerekse dış
pazarda rekabet edebilmesi için maliyetler düşürülmelidir. Bu amaçla gübre, mazot gibi üretim girdilerinin yanında, depolama, ambalajlama, nakliye gibi unsurlar
desteklenmeli, girdilerdeki KDV oranları
indirilmelidir.
■ Ürün ve kalite kaybı olmaksızın daha
uzun sürede ürün arzının sağlanması,
üreticinin kayba uğramaması bakımından
depolamaya özel önem verilmeli, soğuk
hava depoları artırılmalıdır.
■ Narenciye tüketimimiz artırılmalıdır.
Bununla birlikte ülkemizde genelde taze
olarak tüketilen narenciyelerin meyve
suyu olarak tüketiminin de artırılması gerekmektedir. Yurt dışında yürütülen tanıtım
faaliyetlerine devam edilmeli, aynı tanıtım
faaliyetleri yurtiçinde de yürütülmelidir.
■ Narenciyelerde etkili olan bazı narenciye zararlıları da ekonomik kayıplara
neden olmaktadır. Narenciye bahçeleri
parazitler ve yararlı böcekler bakımından
oldukça zengin olup, narenciye zararlıları
bu organizmalar tarafından baskı altında
tutulabilmektedir. Narenciye bahçelerinde
bilinçsizce yapılacak ilaçlamalar mevcut
faydalı ve zararlı böcek dengesini bozacağından ileride daha büyük sorunların
Finike de toplamda 33 bin dekar arazi
üzerinde 250 bin ton portakal üretimi yapılmaktadır. Adı üstünde Finike portakalı
California Üniversitesinde dünya birincisi
seçilmiştir. İlçemiz sınırları içinde 24 tane
paketleme tesisimiz bulunmaktadır. Bunlardan 3 tanesi ihracata ürün göndermektedir. Diğer tesislerimiz iç piyasaya çalışmaktadır.
Narenciye üreticisinin sorunlarını sayarsak başta son 5 yıldır narenciyede
ihracatın az olması nedeniyle, fiyatlarda
herhangi bir değişiklik olmaması, bunun
yanında gübre ve ilaç fiyatlarının çok
çıkmasına yol açabilecektir. Yararlı böceklerin yaşamına devam edebilmesi, doğal dengenin korunması, ilaç kullanımını
azaltılarak daha az kimyasal maddelerin
kullanıldığı bir üretim gerçekleştirebilmesi
için, entegre mücadele yöntemine ağırlık
verilmeli ve üreticilerin katılımı sağlanmalıdır. Bitki sağlığı, gıda kalitesi ve güvenliğinin giderek önem kazandığı günümüzde
sürdürülebilir tarım tekniklerinin kullanımı
konusunda gereken hassasiyet gösterilmeli, zirai mücadele ilaçları ile bu ilaçları
üreten ve satan firmalar sıkı bir şekilde
denetlenmelidir.
■ Zararlıların yanı sıra, narenciye üretimini tehdit eden unsurlardan biri de
narenciye virüs hastalıklarıdır. Virüs hastalılarına karşı mücadele için virüssüz
damızlıklardan aşı kalemi almalı, virüse
dayanıklı anaç kullanılmalı, yeni kuracak
bahçelerde virüsten ari sertifikalı fidan
kullanılmalı, virüslerin yayılmasını engellemek için budama aletlerinin dezenfeksiyonuna ve yabancı ot mücadelesine
gereken önem verilmelidir.
■ Virüs hastalıklarına karşı en önemli
mücadele yollarından birinin de virüsten
ari fidanların kullanımı olduğu dikkate
alındığında, virüsten ari sertifikalı fidan
kullanan üreticilerimiz ve bu tür fidanları
üreten işletmeler desteklenmelidir.
■ Sertifikalı fidan kullanımının taşıdığı
önem dikkate alındığında, araştırma enstitüleri ile ziraat fakültelerinin ortaklaşa yürüteceği çalışmalar sonucunda geliştirilen
hastalık ve zararlılara dayanıklı, iklim ve
toprak koşullarına en iyi uyum sağlayan
çeşitler üreticilere tanıtılmalı ve üreticilerimizin bu fidanları temin etmesi sağlanmalıdır.
■ Miras yoluyla arazilerin parçalanması narenciye bahçelerinde standart bir
üretimin gerçekleştirilmesine engel olduğu gibi biyolojik mücadeleyi de önemli
ölçüde kısıtlamaktadır. Verimli bir üretimin
sağlanması bakımından arazi bölünmesinin önüne geçilmelidir.
■ Dış pazar taleplerindeki değişim ihracatta önemli olup, bu durumdan direkt
olarak üreticilerimizi etkilemektedir. Dünyada tüketici talepleri çekirdeksiz, kolay
soyulabilen meyveler yönünde gelişme
göstermektedir. Bu durumda ülkemizin
dış pazara daha kolay ürün sunabilmesi bakımından üretim tüketici taleplerine
göre yönlendirilmeli, aranan çeşitlerin
kaliteli bir şekilde üretilmesi sağlanmalıdır. Ayrıca dış pazarlarda narenciyelerin
azaldığı dönemde piyasaya ürün sunabilmek ve oluşan bu pazar boşluğunu doldurabilmek için erkenci ve geçci çeşitler
yükselmesi nedeniyle çiftçilerimiz zor
durumda kalmıştır. Bunun yanında uğraşlarımız sonunda Finike portakalının
coğrafi işaret patentini aldık, bundan
sonra Finike etiketi olmayan portakallar
gerçek Finike portakalı kabul edilmeyecek. Yıllardır Türkiye’nin her yerinde
üretilen portakallara genelde Finike örtüsü çakılarak Finike adı altında satılmaktadır. Bundan sonra Üreticiler Birliği
de yaptırımlara başlayacaktır. Bu işin
önüne geçersek Finike portakalı gerçek
değerini kazanacaktır. Şu anda Finike’de
0,60-0,65 lira olan portakal iç piyasada
2 liradan satılmakta aradaki fark çiftçi-
Yıl:4 | Sayı: 48 | ARALIK 2012
Hatice Çakır
TZOB Teknik Müşavir
Ziraat Mühendisi
16
üzerinde çalışmalar yapılmalıdır.
■ Narenciyede üretimden tüketime
kadar olan süreçte çok yönlü “Ar-Ge” çalışmalarının gerçekleştirilip desteklenmesi
gereklidir. Araştırma-yayım-üretici koordinasyonu daha etkin bir hale getirilmeli,
eğitim faaliyetlerine gereken önem verilerek, araştırma sonuçlarının uygulamaya
aktarılması sağlanmalıdır.
■ Son yıllarda gıda güvenliği kapsamında tarladan sofraya kadar, çevre ve
insan sağlığına zarar vermeyen, üretimin
her aşamasında gerekli kontrolleri yapılmış, sağlıklı ve güvenilir ürünlere olan talep giderek artmaktadır. Ülkemizin sahip
olduğu potansiyelin en iyi şekilde değerlendirilmesi ve ihracat imkanlarının artırılabilmesi bakımından İyi Tarımsal Uygulamalar (GLOBALGAP) gibi gıda güvenliğini
sağlamaya yönelik üretim sistemleri yaygınlaştırılmalı, bu standartlar kapsamında
üretim yapılması teşvik edilmelidir.
■ Markalaşmaya gereken önem verilerek marka oluşturulmalı, yeni pazarlar
bulunarak ihracat artırılmalıdır.
■ İhracat iadeleri sezon öncesinde
açıklanmalıdır. İyi tarım uygulamaları kapsamında üretim yapan üreticiye ihracat
aşamasında da destek verilmelidir.
■ Üretimden pazarlamaya kadar olan
bütün aşamalarda eğitim ve yayım faaliyetlerine gereken önem verilmeli, bu
üretim dalından menfaat elde eden tüm
taraflar arasında bir işbirliği ve koordinasyon sağlanmalıdır.
■ Bugün narenciye üreticileri pazarlama sorunları ile karşı karşıya kalmaktadır.
Üreticilerimizin pazarlama problemlerinin
üstesinden tek başlarına gelmeleri mümkün değildir. Giderek büyük bir gelişme
gösteren süpermarketler karşısında rekabet edebilmek, kaliteli bir üretim gerçekleştirebilmek ve bu üretimleri karşılığında
hak ettikleri geliri elde edebilmek için üretimden pazarlamaya kadar örgütlenme
şarttır. Üreticilerimiz tam olarak örgütlenemediğinden herhangi bir pazarlık gücü
de bulunmamaktadır. Üreticilerin örgütlenmesi için gerekli eğitim ve yayım faaliyetlerine ağırlık verilmeli, üreticiler özellikle pazarlama problemlerini çözmede
örgütlenmenin önemi konusunda bilinçlendirilmelidir. Üretici birlikleri finansman
bakımından güçlendirilerek daha aktif
hale gelmeleri sağlanmalıdır.
nin cebinde değil, aracının cebinde kalmaktadır.
Devlet desteklemeleri (mazot, gübre vb) yeterli değildir. Bunun yanında
TARSİM sigortasının bitiş tarihi 31 Ocak
olarak belirlenmiştir. Finike portakalının
hasadının bitiş tarihi 15 Nisan’dır. Bu
aradaki afetlerden çiftçimiz sigortadan
yararlanamamaktadır. TARSİM yetkililerinin durumu gözden geçirip çiftçilerimizin mağduriyeti önlenmelidir. En
azından 15 Mart’a kadar uzatılırsa çiftçilerimizin çoğunluğu TARSİM sigortasını
yaptırır.
Ziraat
ODALARI
Türk Çiftçisinin Sesi
Erdemli, Mersin iline 35 km mesafede
Akdeniz sahil şeridinde, merkez ilçe, 10
kasaba ve 49 köy yerleşiminden oluşan,
2011 nüfus sayımına göre; nüfusu 128
bin olup, ekonomisi tarıma dayanmaktadır. İlçemiz limon üretiminde Türkiye ortalamasının yüzde 65’lik kısmını karşılamaktadır. Narenciye ilçemizde 9 kasaba 14
köy ve ilçe merkezinde yetiştirilmektedir.
Narenciye ürünü 90 bin 260 dekar alanda yetiştirilmekte olup, bunun 89 bin 150
dekarı limondur. İlçenin sebze, meyve ve
narenciye üretimi yıllık 1 milyon tona tekabül etmektedir.
İlçenin sahil kesiminde ilk turfanda,
yayla kesiminde son turfanda sebze ve
meyve yetiştirilmektedir. Yetiştirilen ürünler limon, portakal, şeftali, elma, kayısı,
muz, erik, avokado, malta eriği (yenidünya), domates, hıyar, taze fasulyedir.
İlçemizin simgesi limonu yetiştiren çiftçilerimizin üretiminden pazarlanmasına
kadar çeşitli sorunları bulunmaktadır.
Narenciye üreticisinin sorunları ve
çözüm önerileri
Aydoğan Gülbağ
Seferihisar Ziraat Odası Başkanı
1-Üreticinin sorunlarının başında üretimi yapılan ürünün değerinde satılamaması gelmektedir.
2-Narenciyede ürün işleme ve nakliye
maliyetleri yüksektir. Piyasadaki arz talep
dengesinin sağlanabilmesi için depolama (yatak) yapan çiftçilerin o yıl için düşük faizli krediler ile desteklenmesi gerekmektedir.
3-Narenciyenin iç piyasada da tanıtımının yapılması gerekmektedir. Yurdumuzda narenciye ürünü tatmamış insanlarımız mevcuttur. Okul, kışla, vb. resmi
SEFERİHİSAR’DA
SATSUMA MANDALİNA
İlçe halkımızın yüzde 80’i tarımla uğraşmakta olup, mandalina çiftçinin ana geçim
kaynağıdır. Satsuma mandalina 1890’lı yıllarının başında Japonya’dan Batum yolu
ile Doğu Karadeniz Bölgesi’ne girmiştir.
Bu bölgede tarım arazilerinin darlığı nedeni ile fazla yayılma gösterememiş ancak
Ege’de, başta Gümüldür ve Seferihisar olmak üzere ekolojisine uygun alanlar bularak yayılmıştır. Satsuma mandarini verimli
bir çeşit olup düzenli meyve verir ve periyodiziteye eğilimi azdır. Erkenci bir çeşittir.
Ekim ayı ortalarında olgunlaşır. Sonrasında
ağaç üzerinde bekletilmesi, çeşit özelliklerinin kaybolmasına ve kalitesinin bozulmasına neden olur.
İNCİSİ
LİMON DİYARI
ERDEMLİ
kurum ve kuruluşlarda tüketim yaygınlaştırılmalıdır. Çünkü sağlıklı yaşam için vazgeçilmez olan limon ve narenciye ürünlerinin tüketimi sağlıklı nesil yetiştirir. Bu da
öncelikle devletimiz için sağlık harcamalarında tasarruf demektir.
4-Narenciyede 2. kalite de kabuğu
özürlü ürünlerin sanayide kullanılması,
sıkma ve marmelat sanayinin kurulması
teşvik edilmelidir.
5-Çiftçilerimize mazot, gübre desteği
yerine yetiştirilen ürün bazında teşvik verilmelidir. Ürün bazlı yapılacak destekleme,
planlı dikim yapılmasını da sağlayacaktır.
Erdemli’de bulunan 18 bin çiftçiden sadece 2.399’u desteklemeye müracaat
etmiştir. Bunun en büyük sebebi geniş
arazi olmaması, çiftçilerimizin küçük ölçekli çiftçiler olmasıdır. 10 dekar bahçesi
olan çiftçinin 80 liralık desteği alsa dahi
hangi maliyetini kapatabileceği büyük bir
soru işaretidir.
6-Narenciye hasat döneminin uzatılması için bahçe tesisleri kurulumunda,
cins değişiminde çiftçiye en az 5 yıl teşvik
verilmelidir.
7-Çiftçilerimizin en önemli sorunlarından biride 2/B arazilerinin birim fiyatlarının
yüksek ve belirsiz olmasıdır.
8-İhracatçıların ise nakit sıkıntısında
oldukları bilinmektedir. Bununla ilgili bankalarca faizsiz kredi verilmesi sağlanmalıdır, ihracatçımızın geçen yıllardan kalan
ihracat teşvik primleri hızlı bir şekilde
ödenmelidir.
Çiftçilerimize yönelik yapılacak bu değişiklik ve katkıların piyasaları canlandıracağına, üretimin artırılmasına olumlu etki yapacağına inanıyoruz. Milletin efendisi olan
köylü ve çiftçinin refahı için gerekli çalışmaların bir an önce yapılmasını talep ediyoruz.
İklim istekleri; turunçgiller anaç olarak üç yaprak kullanıldığında -200C’lere
kadar dayanabilmektedir. En uygun
gelişme sıcaklığı 22-300C’dir. HaziranTemmuz aylarında aşırı sıcaklar meyve
dökümlerine neden olur. Su ihtiyacı yıllık
800-1200 mm arasındadır. Bölgemizde
yıllık yağış ortalaması 600-700 mm olduğundan belirli aralıklarla sulama gerekmektedir. Nispi rutubet meyve kalitesini
etkileyen en önemli faktörlerden biridir.
Nispi rutubet arttıkça mandarinin kabuğu parlak ve ince olur. Kuvvetli ve sıcak
rüzgarlar meyve dökümünü arttırır. Kuvvetli ve soğuk rüzgarlar da yaprak dökümü ve meyvede zararlanmalar yapar.
Turunçgillerin hasattan önce en iyi olgunluk derecesine ulaşması gereklidir.
Meyve olgunluk derecesi, yeme kalitesini
belirleyen en önemli etmendir. Turunçgillerin lezzetliği hasattan sonra ilerlemez ve
hemen hemen hiç nişasta içermediklerinden hasat sonrası önemli bileşim değişimlerine uğramazlar. Tatlı yapıları toplandıkları anda içerdikleri doğal şekerlerden
ileri gelmektedir.
İlçemizde 2011 yılında satsuma mandalinanın kapladığı alan 12.913 dekar
olup, meyve veren yaştaki ağaç sayısı
505 bin 500, meyve vermeyen yaştaki
ağaç sayısı 11 bin 420 adettir. Ağaç başına ortalama verim 85 kg, toplam üretim
43 bin tondur.
KÖYCEĞİZ
PORTAKALI
Muğla’da yıllık 290 bin ton civarında
narenciye üretilmektedir. Narenciye üretimi bu gün Türkiye’nin meyve üretiminin
önemli bir kısmını oluşturmaktadır. Muğla
Ege bölgesinin en büyük narenciye üretim
alanına dönüşmüştür. Muğla’da; Köyceğiz, Dalaman, Ortaca ve Ula ilçeleri narenciye yetiştiriciliğinin yoğun olduğu ilçelerdir. Köyceğiz'de Hamitköy, Döğüşbelen,
Zaferler, Beyobası, Toparlar, Kavakarası,
Yeşilköy, Köyceğizköyü ve Köyceğiz ilçe
merkezi önemli narenciye üretim alanları
olup, ekonomik getirisinin daha fazla olması nedeniyle son dönemlerde Valencia
cinsine bir miktar geçiş olmakla birlikte
üretimin büyük bölümünü Washington cinsi portakal oluşturmaktadır. İlçede üretilen
mandalin ve limon miktarı ise portakala kıyasla oldukça düşük kalmaktadır. Köyceğiz portakalı, zengin aromatik yapısı,
ince kabuklu ve bol sulu meyvesi
ile kalite açısından üst sıralarda
yer almaktadır.
Köyceğiz'de üretilen narenciyelerimiz bugüne kadar
‘Finike’ adıyla iç ve dış piyasada pazarlanıyordu. Portakalımızı pazara kendi bölge ismimizle
ORTACA’DA
LİMON ÜRETİMİ
VE SORUNLARI
Ege bölgesinde Muğla ili narenciye
üretiminde aslan payına sahip olup, limon üretim ve ihracatının en yaygın olduğu bölge Ortaca ilçesidir. İlçemizin
verimli topraklarında limon üretimi haricinde portakal, nar, mandalina, greyfurt,
nektarin, erik, zeytin, pamuk, fiğ, susam,
buğday, arpa, mısır, domates (örtü altı ve
açık alan) ve sebze üretimi yapılmaktadır.
20 bin dekar limon arazisinde ortalama
50 bin ton üretim yapılmaktadır. Türkiye
limon ihracatının 35 bin tonu ilçemizden
karşılanmaktadır. Kalan limonlar iç piyasaya sofralık olarak ve meyve suyu fabrikalarına sıkmalık, limon suyu yapımı, kozmetik ve eczacılık sektöründe kullanılmak
üzere pazarlanmaktadır.
Ancak son 2-3 senedir bölgemizde
üretilen narenciye ve nar pazarlamasında
büyük sıkıntılar yaşanmaktadır. Bugün
üreticilerimiz tüccarın elinde oyuncak
olup, sattıkları ürünlerin paralarını alamamaktadırlar. Tüccarlar üreticiye bir fiyat
verip, gitmektedir. Üretici de aldığı fiyatla
ürününü satmayı beklerken, başka birisi
gelip, verilen fiyatın yarısını vermektedir.
Üretici, ürününü ya tüccar lehine satacaktır ya da ağaçta çürütecektir. Her iki durumda da kaybeden üreticidir.
Gübre, mazot ve ilaç gibi girdi maliyetlerinin aşırılığı ürün maliyetini doğrudan
etkilemektedir. Bizim 30-40 kuruşa zor
sattığımız ürünler pazar ve marketlerde
4-5 liradan satılmaktadır. Bunun önüne
geçmek için tarımsal birlik ve kooperatifler oluşturmak zorundayız. Tüccar ürün
alacağı zaman karşısında fiyatı belirlemiş
olan birlik ya da koopertifi olacaktır.
İhracatçıya verilen ton başına destekleme yaş meyve sebze üreticisine de verilmeli, birlik veya kooperatiflere üye olma
şartı getirilmelidir. Üreticinin sattığı ürünlerin karşılığında yaptığı sözleşme ve alınan
Şaban Ali Çetin
Köyceğiz Ziraat Odası Başkanı
Adnan Dölek
Erdemli Ziraat Odası Başkanı
AKDENİZ’İN
17
sunmak için girişimlerimiz sonuç vermeye başladı. İlçemize Antalya Batı Akdeniz
Enstitüsü Müdürlüğü'nden gelen yetkililerin, gerekli görüşme ve yerinde incelemeleri yaparak hazırladıkları rapor neticesinde
‘Köyceğiz Portakalı’ tescillenmiş olacak.
Markalaşmamız portakalımızın tanıtımında
çok önemli bir adım olacaktır.
Narenciye ambarı diyebileceğimiz
Köyceğiz’de üreticiler yıllardır üretimlerinin karşılığını alamamaktadırlar. Pazarlama konusu çok sıkıntılıdır. Belli bir
pazarımız, hal ve narenciye birliğimiz maalesef yoktur. Her
şey serbest piyasada gelişmekte, üreticimiz kendi
imkanlarıyla mallarını değerlendirmeye çalışmakta ve bu konuda çoğu
zaman mağdur olmakta,
kredi borçlarının ödenmesinde zorluğa düşmektedir.
Salim Çöllü
Ortaca Ziraat Odası Başkanı
Yıl:4 | Sayı: 48 | ARALIK 2012
çeklerin zamanında ödenmemesi üreticiyi
sıkıntıya düşürmektedir. Çekteki hapis yasağının da kalkmasından sonra üreticinin
hiçbir güvencesi kalmamıştır.
Yeni hal yasasına tüm ihracatçılar dâhil
edilmeli ve ürünü halden alma zorunluluğu getirilmeli, üreticinin alacağı teminat
altına alınmalıdır. Dış ticarette üreticinin
rekabet gücünü artıracak desteklemeler
yapılmalıdır. Limonda erken kesim yasal
olarak önlenmelidir.
Ortaca Ziraat Odası olarak; ziraat
mühendisi ve bölgemizde görev yapmakta olan Gıda, Tarım ve Hayvancılık İlçe
Müdürlüğü birimindeki yetkililerle limon
üretimi yapan köy ve mahallelerimizde limonda erken kesim, doğru ve bilinçli ilaç
kullanımı, toprak tahlilinin önemi, doğru
gübreleme ve üretim hakkında çiftçi bilgilendirme toplantıları yapmaktayız.
İhracattaki tüm bu sıkıntılara rağmen
Muğla ilinde dekar ve tonaj bazında en
kaliteli limon Ortaca ilçesinde üretilmektedir. Bu kalitedeki ürünün tüm Türkiye
ve dünyaya tanıtılabilmesi için Türk Patent Enstitüsü’ne müracaat ederek, “Ortaca Limonu” çeşidi için coğrafi işaret
başvurusunu yapmış bulunuyoruz. Bu
konuda işlemler halen devam etmektedir.
Limonun piyasaya sürülmesi üretici
açısından sıkıntılı ve zorlu olsa da tüketici için bulunmaz bir şifa kaynağıdır. Limonun hem suyu hem de kabuğunun ayrı
ayrı faydaları bulunmaktadır. Bu konuda
da tanıtım yapılmalı ve kullanım özendirilmelidir.
Ziraat
ODALARI
Türk Çiftçisinin Sesi
18
Yıl:4 | Sayı: 48 | ARALIK 2012
Mersin ili ülkemiz turunçgil üretiminde
önemli bir paya sahiptir. TÜİK verilerine
göre ülkemizde üretilen 3,5 milyon ton turunçgilin yüzde 30’u, tür bazında rakamlara bakacak olursak ise ülkemiz limon
üretiminin yüzde 70’i, altıntop üretiminin
yüzde 15’i, portakal üretimin yüzde 17’si,
mandarin üretiminin ise yüzde 18’i ilimizde üretilmektedir.
Buradan anlaşılacağı üzere ilimizdeki
üretim ülkemiz turunçgil sektörü açısından önemli bir paya sahiptir. Turungçil
üretiminde ve pazarlanmasında yaşanan
sorunları ülkemiz tarımsal üretim ve pazarlanmasında yaşadığımız sorunlardan
ayırmak imkansızdır.
Süleyman Girmen
Seyhan Ziraat Odası Başkanı
Turunçgil üretimde ana sorunlar ve çözüm önerileri ise şöyle sıralanabilir:
1- Ülkemizde rekolte çalışmaları
halen tahminen yürütülmektedir. Rekolte
Türkiye narenciye üretiminde son 10
yılda 2.5 milyon tondan 3,7 milyon tona
çıkmıştır. Dünya turunçgil üretimi sıralamasında 10. sıradan 7. sıraya yükseldiğimizi memnuniyetle görmekteyiz. 2011 yılı
ihracat verilerine göre turunçgil ihracatında miktar olarak 1 milyon tonu aştığımız
bilinmektedir.
Ancak bu yeterli bir rakam değildir.
Zira 3,7 milyon tonun en az 2 milyon tonunu dünya pazarlarına ihraç edemezsek çok zor şartlarda pahalı ve yüksek
maliyetle, özveriyle ürettiğimiz narenciye
ürünümüz dalda kalır.
Üretip ihraç edemediğimiz narenciye
ülkemiz ekonomisine ve sosyal yapısına,
sektörün tüm paydaşlarına ve çiftçinin
başına bela olup umumi narenciye fiyatlarında aşırı düşüşe sebep olur.
Ülkemiz yaş meyve, sebze ihracatımızın yüzde 60’ını miktar olarak, parasal değer olarak; yüzde 45’ini narenciye ürünü
karşılamaktadır. Bu da narenciyenin payını anlatan en güzel göstergedir.
Yılda 3,7 milyon ton turunçgil üreten
ülke olarak kişi başına 7 ile 8 kilogram
narenciye tüketirken hiç narenciyesi olmayan komşu ülkeler kişi başına 13 ile
14 kilogram turunçgil tüketmektedir. Bu
durumu gıpta ile izlemekteyiz. Zira yetmiş
beş milyon ülke insanı, komşularımız gibi
kişi başına 14 kilogram narenciye tüketiyor olsaydı bu yılda yurt içinde 1 milyon
150 bin ile 1 milyon 200 bin arasında narenciye tüketimi demektir; bunun 2 milyon 500 bin tonunu da dünya ticaretine
entegre edebilirsek narenciyede pazar
ve pazarlama sorunu kalmayan bir ülke
oluruz. Narenciye sektörü ve çiftçi buna
bağlı işçilik, nakliye, paketleme sektörleri
gibi kazanacağından sorun çözülür.
tespitinde bilimsel bir çalışma bulunmamaktadır. Bütün tarımsal üretimimizde
olduğu gibi turunçgil rekoltesinin tespit
edilememesi, iç ve dış pazar satışlarında gerekli olan sağlıklı bir organizasyon
yapılmasına engel olmaktadır.
2- Turunçgil üretiminde ve ihracatında
maliyeti düşürücü önlemlerin alınması
hem üretime hem de ihracata önemli
katkılar sağlayacaktır.
3- Havza bazlı destekleme modeline
turunçgil ürünlerinin de dahil edilmesi,
turunçgilin alan bazlı destek yerine üretime
destek modeli ile desteklenmesi gereklidir.
Turunçgil yetiştiriciliğinde bölgemizin coğrafi
üstünlüğü göz ardı edilmemeli, ilimizde üreticiler turunçgil üretimine yönlendirilmelidir.
4- Turunçgilin piyasaya dar alanda
arzının önüne geçilmesi, hasat periyodunun genişletilmesi gereklidir. Bu da
iç ve dış pazarda rağbet gören erkenci
ve geçci çeşitlerin tespiti ve üretimi için
çiftçimize arzı ile olacaktır.
5- Ürünlerin piyasaya arzının önüne
geçmenin başka bir yolu depolama
tesislerinin kurulmasının teşvikidir. Bunun
için de en uygun yol altyapısı, mali
durumu ve fiziki imkanlarının yeterliliği
nedeniyle Tarım Kredi Koopretafilerinin
yasal düzenlemelerle bu hususta ön
plana çıkarılmasıdır.
6- Turunçgili doğal depolama yapan
çiftçiler ayrıca desteklenerek, piyasa arz
talep dengesi korunmalı, ürünlerimizin
piyasaya düşük fiyatla satışı önlenmelidir.
7- İhraç edilen turunçgil ürünlerine
diğer ülkelerle rekabet edecek seviyede
ihracat teşvikleri verilmeli, Bakanlık teknik
talimatlarına uygun kriterlerde üretim
yapan üreticiler ayrıca bu destekleme
rakamından pay almalıdır.
8- Türkiye’de kişi başına tarımsal
ürün ve meyve suyu tüketimini artırmak
için çalışmalar yapılmalı, ikinci kalite-kabuk özürlü ürünlerin değerlendirilmesi
için bu sektörü geliştirecek teşvikler ve önlemler alınmalıdır.
9- Üretimden iç ve dışa pazara ürün arzında çiftçinin lehinde
uygulamaları beraberinde getirecek
üretici örgütleri yasası revize
edilmeli, üretici örgütlerine mali
güç olanakları sağlanmalı,
birlikler işlevselleştirilmelidir.
Cengiz Gökçel
Mersin Ziraat Odası Başkanı
TURUNÇGİL SEKTÖRÜ
10- İyi tarım uygulamaları, organik
yetiştiricilik, biyolojik ve entegre mücadele sektörün ülkesel bir politikası olmalı ve
modern teknoloji ve kaynakların sürdürülebilir kullanımı sağlanmalıdır.
TURUNÇGİL SEKTÖRÜ HAKKINDA
GÖRÜŞ VE ÖNERİLERİMİZ
Üretimdeki rekolte ve kalite artışı ülkemiz ekonomisine, sektörlerin paydaşlarına ve çiftçiye kâr getireceğine zarar
vermektedir. Kısacası bereket üreticinin
başına bela olmaktadır. Bu uygulama ve
zihniyetin mutlaka değişmesi gerekir.
1. Bu yıl yurt dışına ihraç ettiğimiz
ürünlerin büyük bir kısmının parası gelmiyor bu da piyasada mali ve finans zorluğu
yaratmaktadır.
2. Bu yıl narenciye üretim arzının mevsim koşulları sebebiyle az oluştuğu halde
üretici ve narenciye sektörü bazında çok
ağır gidiyor. Bunun sebebi ihracattaki tıkanıklık ile yurt içinde, yurt dışında tüketim noktalarına uygun fiyatta malın sevk
edilememesi. Çiftçi malını kilogramı 30
kuruşla satarken tüketim noktalarında bu
fiyat kilogramı 2,5 ile 3 lirayı bulunmaktadır. Bu da çiftçinin malının miktar olarak
tüketilmemesine sebep teşkil etmektedir.
3. Bu yıl ihracatın istenilen miktarlara
ulaşmaması malın dalda kalmasına sebep oluyor. Bu olumsuz durum üreticiyi
mağdur ediyor.
4. Yurtiçinde ulusal tüketimin miktarının arttırılması için gerekli yapısal ve yasal
tedbirler alınması zaruridir. Örneğin süt
gibi okul çağındaki çocuklara kişi başına
bir adet narenciye yedirmenin çaresini
bulmak zorundayız. Bu narenciyenin tanıtımı ve kullanımının arttırılması için elzem
görülmektedir. Yine yurt dışı satışlarına
verilen destek gibi narenciye pazarları ile
üretim yerleri arasında nakliyenin belli bir
kısmının teşvik olarak verilmesi, belediye
halleri dışında satımının sağlanması. Belediye şehrin semt pazarlarında yine belli
sürede narenciyeyi üreticiden tüketiciye
direkt satışını sağlayan yerlerin temini ve
büyük satış noktalarına aynı koşulda pazarlanmasına olanak vermesi. Ayrıca meyve suyunun yerli üretiminden sağlanması
için ithal yabancı meyve suyu ham maddelerinin üzerine ithal gümrük vergisi koyarak ve meyve suyu üreten tesislere yatırım
dağıtım tüketimde destek sağlanarak na-
renciye kullanımının artıştı temin edilebilir.
Malın zaman içinde sağlıklı ve bozulmadan saklanıp, pazarlama süresinin uzatılması için paketleme tesislerinde, belediye
hallerinde üretim mevkilerindeki tesislere
yeni teknolojiyle donatılmış soğuk hava ve
soğuk iklim kuşağında malı dondan korumak için iklimlendirilmiş tesislerin kurulmasına ve yatırımına teşvik ve desteğe önem
verilmelidir.
5. D.F.İ.F desteğinin üreticiye verilmesini temin edecek sistem ve yeniden yapılanma organize edilmelidir. Zira D.F.İ.F
desteğini almak için konusunda yatırım
yapmamış bilgisi ve ilgisi olmayan kişilerin yurt dışına malımızı ihraç teşebbüsleri
ülke yararına değil, ülke zararına gerçekleşmektedir. Bu kişiler yurt dışında kendi
aralarında yani Türk yaş sebze ihracatçıları
birbirleriyle rekabet ederek, malın fiyatını
düşürüp, satışın vadesini uzatıp, ülke ulusal narenciye fiyatının yurt dışında düşük
fiyatla satılmasına sebep olmaktadır. Narenciye ihracatını yapan kazanca doyumsuz, adil ve hakça kazancı şiar edinmeyen,
aç gözlü ve muhteris sayıları kısıtlı tacirlerin
bu yanlış uygulamalarına ve kötü ticaretlerine narenciye üreticimiz kurban edilemez.
Bu acilen önlenmelidir. Yurt dışına ihracat
yapan kurum ve kişilerin konusunda bilgili
ve deneyimli firmalardan meydana gelmesi, bunun için yasal ve idari tedbirlerin
alınması şarttır. Aksi takdirde ihracatımız
miktar ve fiyat olarak her yıl geriler. Bu konjonktürün süre gelmesi Türk çiftçisinin ve
narenciye sektörünün ve de paydaşlarının
çökmesi ve zarar etmesi demektir.
6. Emek yoğun olan birçok sektöre
geniş iş ve aş sağlayan narenciye sektörü
tarımsal girdilerinin (üretim maliyetlerinin)
rakip ülkelerden çok fazla olması rekabet
gücümüzü kaybetmemize ve azalmasına
sebep olmaktadır. Akaryakıt elektrik (sulamada kullanılan) zirai ilaç, kimyevi gübre
ve organik gübreler ve yeni teknolojilerin
pahalı olmasının yıllık ulusal enflasyon yüzde 7-8 oranında arttığı halde, dolar ve euro
aynı seviyede kaldığı halde, ticari faizler
yerinde saydığı halde, hiçbir akli ve kitabi hesaba dayanmayan ekonomik kritere
sığmayan ölçütte başta akaryakıt olmak
üzere yıllık yüzde %30 ile %60 oranında
enflasyonun üzerinde artışını çiftçilerimiz
hayret ve esefle karşılamaktadır. Çiftçimizin üzerinde oynanan çirkin oyun ve vurgunların acilen önlenmesi gerekmektedir.
Narenciye girdi maliyetlerinin (üretim masraflarının) büyük bir kısmı dış kaynaklıdır.
Fiyat artışının bahanesi vardır. Ancak su
yerli kaynaktan temin edilmektedir. Suyun
çiftçiye kaldıramayacağı sulama fiyatıyla
satılması, dayatılması adil, hakça ve doğru değildir. Söz konusu yasanın ilgili maddelerinde talebimiz doğrultusunda elzem
olan tadilatın yapılması zaruridir. Zamanında ve yeterince uygun fiyatla girdilerinin
temin edilememesi çiftçimize çok büyük
dezavantajlar getirmektedir. Narenciye
üreticilerinin talepleri doğrultusunda ciddi
ve kalıcı yapısal destek şarttır. (Üretimde
kalite ve rekoltenin teminini sağlamak için)
7. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın devreye girmesi ile birçok ülkede uygulanan
oda + kahvaltı fiyatlarının içine taze meyve suyu dahil edilmelidir. Bir narenciye
ülkesi olan ülkemizde taze sıkılmış narenciye suyu alkollü içeceklerden pahalı satılmaktadır. Bu yanlış düzeltilmelidir.
Ziraat
ODALARI
Türk Çiftçisinin Sesi
Yıl:4 | Sayı: 48 | ARALIK 2012
19
ZİRAAT ODALARI BÖLGE TOPLANTISI
ÖDEMİŞ’TE YAPILDI
Türkiye Ziraat Odaları Birliği Başkanvekili ve Manisa Ziraat Odası Başkanı M. Nuri Sorman, İzmir’deki 20 Ziraat
Odası’nın başkanı ile Ödemiş’te toplantı
yaptı. Ödemiş Ziraat Odasının ev sahipliğinde gerçekleşen toplantının ardından
değerlendirmede bulunan TZOB Başkanvekili M. Nuri Sorman, şunları söyledi:
“Yeni düzenlemeye konulan Büyükşehir
yasalarını değerlendirdiğimizde; yeni yasayı hem nimet, hem de külfet olarak görüyoruz.
Tarım arazilerinin şehir planına girmesi
ile harç yükleri artacak. Nimetleri de yıllardır aksaklık çekilen altyapı çalışmalarını
revize edecek olması. Hem arazi, hem
emlak vergilerinin artması hem üretici
hem de tüketici açısından daha fazla maliyet getirecektir. Üretici zaten sıkıntı içerisinde. Bu sorunlar çözülmediği takdirde
ithal kapısının açılması da kaçınılmaz olacaktır.”
Dünya rekoltesi ve iklim şartları göz
önüne alındığında yeni teknoloji ile ileri
tarımın önem kazandığını vurgulayan
Sorman, şöyle devam etti; “Tarım sektöründe önemli olan uygulama doğal
afetlerde ülkelerin tarımsal ihracatlarını
durdurmalarıdır. Bunun bir örneği İran
ülkesidir. Yaşanan depremler sonrası
tarım ürünlerinin ihraç edilmesine yasak
getirdi. 2007 yılındaki kuraklıkta Ukrayna
gibi diğer Doğu bloku ve bazı Avrupa
ülkeleri de tarımsal ürünlerin ihracatına
yasak getirdiler.
Tarımsal alanların azalması ülkemizde tarımı revize edilecek konuma getirmiştir. Bazı ürünlerde ihracat ve ithalatta
dünya lideri olmamıza rağmen, ürünlerin
satış bedellerini maalesef biz belirleyemiyoruz.
Gelişmiş ülkelerde fiyatların belirlenmesi, ön fiyat uygulamaları, telafi edici
fiyat uygulamalarının önüne geçmek için
bizler de Kooperatif ve Birliklerin alt yapısını güçlendirerek, fiyat politikalarında
güçlü ve söz sahibi olunmasını istiyoruz.
45-50 milyar dolarlık gübre kullanımında
israf seviyesi yüksek ise, sulanmayan
arazilerin sulanması sağlanarak, bu israfların da önüne geçilmesi gereklidir.
Geçmişe göre baktığımızda, devletin tarım planlamasından vazgeçerek bunu sivil toplum kuruluşlarına (STK) devretmesi
artık kaçınılmazdır. STK’lar da oto kontrol
sistemi ile çalıştığında sistem başarıya
ulaşır ve herkes canının istediği yerde istediği ürünü yetiştiremez, üretim disiplin
altına alınır. Yoksa yüksek maliyetli üretim,
tarımın yok olmasına neden olacaktır.
Orta Asya ve dünyada tarıma hakim
olabilmek için bunun yapılması şarttır.
Tarım ürünleri hem sanayi alt yapısını,
hem iş istihdamını, hem de üreticiyi des-
Bayramiç Ziraat Odası
"BAYRAMİÇ
ELMASI"
TBMM'DE DE
BEĞENİLDİ
TBMM Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu Başkanı İbrahim Yiğit’e Bayramiç elması
ikram edildi. Sağlık Bakanı Recep Akdağ,
elmayı tattıktan sonra “Elma giren eve doktor girmez” dedi.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel
Kurulu’nda, 2013 Yılı Merkezi Yönetim
Bütçe Kanunu Tasarısı’nın kabul edilmesinin ardından, kuliste Çanakkale Milletvekili Dilekçe Komisyonu Başkanı Mehmet Daniş, Çanakkale Milletvekili İsmail
Kaşdemir, Çanakkale Ziraat Odası Başkanı İlhan Ulus, Bayramiç Ziraat Odası
Başkanı İsmail Pehlivan ile Bayramiç Ziraat Odası Meclis Başkanı Yahya Savran,
kuliste, organik “Bayramiç Elması”nın tanıtımını yaptılar.
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç,
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi
Eker, Sağlık Bakanı Recep Akdağ, Bilim,
Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün,
Manisa Ziraat Odası
Milletvekillerinin yoğun ilgi gösterdiği
tanıtımda 3 ton Bayramiç elması dağıtıldı.
Coğrafi tescili alınan Bayramiç beyazının
ardından Çanakkale domatesi ve Bayramiç elması ile Lapseki şeftalisinin de tescil
başvurusunun yapılacağını belirten Çanakkale Ziraat Odası Başkanı İlhan Ulus,
“Bölgede 12 bin ton Bayramiç beyazı, 110
bin ton Bayramiç elması, 600 bin ton Çanakkale domatesi, 60 bin ton da Lapseki
şeftalisi üretiliyor. Bu ürünlerin tanıtımı yapılırsa çok daha fazla üretim gerçekleştirilebilir” dedi. Ulus, bundan sonra da Lapseki kirazı, Yenice kapya biberi ve Ayvacık
organik zeytinyağının coğrafi tescilini sağlamayı amaçladıklarını söyledi.
Çankırı Ziraat Odası
ZİRAAT ODALARI
EROZYONLA
MÜCADELE
EDİYOR
Tuzlu Bağları mevkiinde 50 dönümlük
alanda bulunan Çankırı Ziraat Odası Hatıra
Ormanı fidan dikim törenine Vali Yardımcısı Ahmet Atılkan, Çankırı Orman İşletme
Müdürü Sami Yılmaz, Çankırı Ziraat Odası
Başkanı Nejat Gamzeli, ziraat odası üyeleri
ve öğrenciler katıldı. Çankırı Vali Yardımcısı
Ahmet Atılkan, törende yaptığı konuşmada,
birçok verimli arazinin erozyon nedeniyle
"AĞRI
teklemekte ama bu katma değerle bunun
olması mümkün değildir. İnsanoğlu var
olduğu müddetçe tarım vazgeçilmezdir.
Üretici kendi kuyusu ile üretime katkı sağlamakta iken, bu kuyulara saat takılması,
‘Sen bu işi yapma’ demektir.
Çiftçi üretimden vazgeçerse kimse bu
insanları aç bırakamaz. Alt yapısı olmayan yani sulama kanalları olmayan yerlerde böyle bir uygulama Türkiye’yi aşağıya
götürür.”
Ağrı Ziraat Odası
AYDINLANIYOR"
KAMPANYASINDA
24 BİN KİTAP TOPLANDI
Ağrı Ziraat Odası Başkanlığı’nın çiftçi
ailelerinin çocuklarına yönelik sosyal medya üzerinden “Ağrı Aydınlanıyor” sloganıyla
başlatılan kampanya kapsamında toplanan 24 bin kitabın dağıtım töreni yapıldı.
Ağrı merkeze bağlı Aslangazi İlköğretim Okulu’nda düzenlenen programda
konuşan Vali Mehmet Tekinarslan, başlatılan kampanyanın başarıyla sonuçlandığını ve hedefinin üstüne çıkarak 24 bin
kitap toplandığını belirtti.
Ağrı Ziraat Odası Başkanı Yavuz Aydemir ve emeği geçen herkesi kutlayan
Vali Tekinarslan, “Meslek odalarının sadece kendi alanlarında değil, üyelerinin
diğer ihtiyaçlarını da göz önünde bulundurarak faydalı işler yapması bizi sevindiriyor. Kampanya kapsamında 24 bin
kitap elimize ulaştı. Daha yolda olanlar da
var. Tahmini 30 bini bulmasını bekliyoruz.
İnşallah bu kampanya diğer sivil toplum
kuruluşlarına da örnek olur. Başta eğitim
olmak üzere kişisel gelişime ve ekonomik
gelişime katkı sağlar” dedi.
Sosyal medyanın istenirse faydalı işlerde de kullanıldığına vurgu yapan Vali
Tekinarslan, Türkiye’nin her yerinden kampanyaya tek bir kitap olsa dahi katkı sağlayan herkese teşekkür etti.Vali Tekinarslan,
Çanakkale 18 Mart Üniversitesi tarafından
başlatılan kampanyaya da Ağrı’dan bin
yüz kitap gönderildiğini ifade etti.
İl Milli Eğitim Müdürü Fatih Başak ise,
denizlere taşındığına dikkati çekerek, fidan
dikmenin ve ağaçlandırmanın bu anlamda
olumlu etkilerinin kaçınılmaz olduğunu ifade etti.
TZOB Yönetim Kurulu Üuesi ve Çankırı
Ziraat Odası Başkanı Nejat Gamzeli ise ormanların yaşam kaynağı olduğunu söyleyerek, "Günümüzde tek bir ağacın bile önemi
Ağrı’nın özellikle son 3 haftadır Türkiye’de
kitap etkinliği noktasında yoğun bir şekilde zaman geçirdiğini söyledi. Başak,
“Geçen hafta biz 1. Ağrı Okuma Etkinliği düzenledik. 100 bine yakın kitap, 25’e
yakın yayınevi ve 10 civarında yazarımız
Ağrı’ya geldi. Kimisi kitap okuma noktasında katkı sağladı, kimisi de seminer
verdi. Bu bir haftalık kitap etkinliği sonucunda 45 bine yakın kitap çocuklarımızın,
ailelerimizin evine girdi” dedi.
Ağrı Ziraat Odası Başkanı Yavuz Aydemir de, tüm Türkiye’yi kapsayan bir farkındalık oluşturmak istediklerini belirtti. Aydemir, “İnsanlara yapılan yatırımın en güzel
yatırım olduğunu söylemek istedik. Bu birlikteliğin oluşması için elimizden gelen her
şeyi yapmak istedik. Bu gönül köprüsünü
kurmaya çalıştık. Yaklaşık 40 gün önce twitter üzerinden ‘#agrıaydınlanıyor’ sloganıyla
başlattığımız kitap toplama kampanyası hedefine ulaştı. Ağrılı çiftçi ailelerinin çocukları
için başlatmış olduğumuz kitap toplama
kampanyasında hedefimiz 20 bin kitaptı.
40 günlük süreçte hedefimizi aştık. Şu an
24 bin kitap toplamış bulunuyoruz. Kitaplar
gelmeye devam ediyor. Sosyal medya üzerinde ilk defa başlatmış olduğumuz kampanyada başarılı olduk” diye konuştu.
artık herkesce bilinmektedir. Ormanlarımız
yaşam kaynaklarımız. Üretim yapmak için
de, aç kalmamak için de, susuz kalmamak
için de sağlıklı bir çevreye mecburuz. Sağlıklı bir çevrenin olmazsa olmazları ise temiz
toprak, temiz su ve temiz ormanlardır" ifadelerini kullandı. Gamzeli, daha önce alana
7 bin fidan dikildiğini, bugün ise bin fidan
dikiminin gerçekleştirildiğini kaydetti.
TZOB
Ziraat
ODALARI
Türk Çiftçisinin Sesi
Türkiye Ziraat Odaları Birliği
Ücretsiz Yaygın Süreli Gazetesidir
Yıl: 4
ARALIK 2012
Sayı:48
Yönetim Yeri
GMK Bulvarı No: 25 Demirtepe/ANKARA
Tel: 312 231 63 00 (Pbx)
Fax: 312 229 65 38 - 231 30 77
www.tzob.org.tr

Benzer belgeler