Fikri-Sınai Mülkiyet Konusunda ISF Görüşü
Transkript
Fikri-Sınai Mülkiyet Konusunda ISF Görüşü
Fikri-Sınai Mülkiyet Konusunda ISF Görüşü* Rio de Janeiro, Brezilya’da 28 Haziran 2012 tarihinde kabul edilmiştir (Fikri-Sınai Mülkiyet hakkında 2012 ISF Görüşü, daha önce Fikri-Sınai Mülkiyet konusunda ASSINSEL dahil kabul edilmiş tüm ISF pozisyonlarını geçersiz kılmakta ve onların yerine geçmektedir) ___________________________________________________________________ İÇİNDEKİLER YÖNETİCİ ÖZETİ ....................................................................................................... 3 GİRİŞ .......................................................................................................................... 7 1 BİTKİ ISLAHÇI HAKLARI YOLUYLA BİTKİ ÇEŞİTLERİNİN KORUNMASI ..... 9 1.1 Bitki Islahçı Hakları verilmesi için gereken şartlar ................................................... 9 1.1.1 Yenilik .............................................................................................................. 9 1.1.2 Farklılık, Yeknesaklık ve Durulmuşluk Testleri.................................................10 1.1.2.1 FYD testi için karakteristikler ....................................................................10 1.1.2.1.1 FYD testi amacıyla kullanılacak bir karakteristiğin karşılaması gereken temel şartlar ..........................................................................................................10 1.1.2.1.2 Karakteristiklerin sınıflandırılması .......................................................10 1.1.2.1.3 Hastalık ve zararlılara dayanıklılık karakteristiklerinin kullanımı ..........11 1.1.2.1.4 Dönüştürülmüş çeşitlerle ilgili FYD değerlendirmesi için karakteristiklerin kullanımı .....................................................................................11 1.1.2.1.5 DNA Markörlerinin kullanımı ...............................................................12 1.1.2.2 Hibritlerde FYD ........................................................................................14 1.1.2.3 FYD testlerinde yönetim, kalite ve etkinliğin iyileştirilmesi .........................14 1.1.2.4 FYD test raporu ve referans numunelerinin mülkiyeti ...............................15 1.1.3 Çeşitlerin adlandırılması ..................................................................................15 1.1.4 Ebeveyn hatları BIH mercilerine verme gereği olmaksızın hibritlerin ebeveyn hatlarının korunması .....................................................................................................15 1.2 Bitki Islahçı Haklarının koruma kapsamı ...........................................................15 1.2.1 UPOV 1978 .....................................................................................................15 1.2.2 UPOV 1991 .....................................................................................................16 1.2.3 Bitki Islahçı Haklarının tükenmesiyle ilgili olarak, hasat edilmiş materyal ve hasat edilmiş materyalden türetilen ürünler üzerindeki hak ...........................................16 1.2.4 Geçici koruma .................................................................................................17 1.2.5 Daha fazla iyileştirme için öneriler ...................................................................18 1.3 Bitki Islahçı Haklarına İstisnalar ........................................................................18 1.3.1 Islahçı İstisnası................................................................................................18 1.3.2 Çiftçi istisnası ..................................................................................................18 1.4 Esas İtibarıyla (esastan, asıldan) Türetme ........................................................20 1.4.1 Esas itibarıyla türetmenin tanımı .....................................................................20 1.4.2 Esas itibarıyla türetme konusunda ISF’in düşüncesi ........................................20 1/34 www.worldseed.org 1.4.3 Esas itibarıyla türetme konusunda ISF’in yorumu ............................................21 1.4.3.1 Teknik yön: türetme..................................................................................21 1.4.3.2 Yasal yön: bağımlılık ................................................................................23 1.4.4 ETÇ hükmünün yürürlüğe girmesi ...................................................................23 1.4.5 Esas itibarıyla türetmenin yorumu ve ifadesi (lafzı) ..........................................24 1.4.6 Dönüştürülmüş çeşitler ve ETÇ .......................................................................24 1.5 2 Yürürlüğe girme ..................................................................................................24 BİTKİLERE İLİŞKİN İCATLAR İÇİN PATENTLER .......................................... 25 2.1 Patentlenebilirlik .................................................................................................25 2.2 Patent alınabilmesi için ön şartlar .....................................................................25 2.3 Korumanın kapsamı ve süresi ...........................................................................26 2.4 Koruma kapsamının istisnaları ..........................................................................26 2.4.1 Patent yasasında genel araştırma istisnası .....................................................27 2.4.2 Patent yasasında özel ıslahçı istisnası ............................................................27 2.4.3 Çiftçinin mahsulden ayırdığı tohumluğu için patent yasasında özel istisna ......27 2.4.4 İhlal ve patentli bir genin düşük seviyeli bulunuşu ...........................................27 3 2.5 Patent bilgileri .....................................................................................................27 2.6 Lisans verme .......................................................................................................28 DİĞER KORUMA BİÇİMLERİ ........................................................................... 29 3.1 Ticari Markalar.....................................................................................................29 3.2 Telif Hakkı ............................................................................................................29 3.3 Ticari sırlar ..........................................................................................................29 3.4 Sözleşmeler .........................................................................................................29 3.5 Hibritlerin tescilli ebeveyn hatlarıyla ilgili ISF davranış kuralları .....................30 GIDA ve TARIM AMAÇLI BİTKİ GENETİK KAYNAKLARINA İLİŞKİN FİKRİSINAİ MÜLKİYET ..................................................................................................... 31 4 4.1 Uluslararası antlaşmalar .....................................................................................31 4.1.1 Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi (BÇS) ...............................................................31 4.1.2 Genetik Kaynaklara Erişim ve Bunların Kullanılmasından Ortaya Çıkan Yararların Adil ve Tarafsız Paylaşımına Dair Nagoya Protokolü ...................................31 4.1.3 Gıda ve Tarıma Amaçlı Bitki Genetik Kaynaklarına Dair Uluslararası Antlaşma ...32 4.2 Fikri-sınai haklar ve uluslararası antlaşmalar ...................................................33 EK 1: KISALTMALAR LİSTESİ ................................................................................... 34 2/34 www.worldseed.org YÖNETİCİ ÖZETİ Uluslararası Tohumculuk Federasyonu (ISF)'in Fikri-Sınai Mülkiyet (FSM) konusunda Görüşü (28 Haziran 2012 tarihinde Rio de Janeiro, Brezilya'da kabul edilen), ASSINSEL dahil olmak üzere daha önceden ISF tarafından kabul edilmiş Fikri-Sınai Mülkiyet konusundaki bütün görüşleri geçersiz kılıp bunların yerini almaktadır. Fikri-Sınai Mülkiyet'in güçlü ve etkin biçimde korunması, dünyamızı koruma çabaları devam ederken, artan gıda, yem, lif ve yakıt ihtiyaçlarını karşılamak için gerekli ıslah ve araştırmayı teşvik etmektedir. Ayrıca Bitki Çeşit Koruması (PVP) veya Bitki Çeşit Hakları (PVR) olarak da bilinen hem Bitki Islahçı Hakları (BIH=PBR) hem de patentler, tarımsal bilimlerdeki yenilikleri tam kapsamlı olarak teşvik etmek için gereklidir. En etkili Fikri-Sınai Mülkiyet sistemi, yenileşimi destekleyen koruma ile diğerlerinin bitki çeşitlerini daha fazla geliştirmelerine imkân sağlamak amacıyla (gerekli materyale) erişim arasında denge kurmaktadır. Bu nedenle ISF, çeşitlerin korunmasında tercih edilen yöntemin bizatihi Bitki Islahçı Hakları olduğunu düşünmektedir. BIH içerisinde ıslahçı istisnası yer almaktadır, bunun amacı BIH kapsamında korumaya alınmış ticari çeşitlere erişimi ve bu materyallerin ileri ıslah çalışmalarında kullanılmasını sağlamaktır. Islahçı istisnası BIH sisteminin temel taşlarından biridir. Patentler bitki ıslahı alanında kullanıldığında, bu denge patentlenebilir konunun tanımına, patent taleplerinin kapsamına ve kalitesine, patent korumasının süresine ve araştırma ve ıslah için patent hakkına konulan istisnalara dikkat edilerek sağlanabilir. Bitki Islahçı Hakları vasıtası ile bitki çeşitlerinin korunması ISF, tüm ülkelerin kendi ulusal BIH yasaları için mümkün olduğunca 1991 UPOV Sözleşmesinin hükümlerini dikkate almasını ve 1991 UPOV Sözleşmesi'ni imzalamasını tavsiye etmektedir. 1991 UPOV Sözleşmesi'nin belirli hükümleriyle ilgili olarak ISF, görüşünü aşağıda belirtildiği şekilde ifade etmektedir: • Farklılık, Yeknesaklık ve Durulmuşluk (FYD) özelliklerini test etmek için kullanılan yöntemler, tekrarlanabilirliği ve tutarlılığı sağlamak için bilimsel titizlik ile yapılmalıdır. ISF, mevcut korumanın kapsamı muhafaza edilirken, FYD testlerinin ve deneme sürecinin tekrarlanabilirliğini, verimliliğini ve uyumluluğunu arttıracak gelişmeleri desteklemektedir. • İlave fenotipik özellikler, gerektiğinde her tür için ayrı ayrı belirlenmeli ve UPOV Test Kılavuzlarında belirtilmelidir. • Fikri-sınai mülkiyet koruması dahil, amaç her ne olursa olsun, hibrit bir çeşittir. Hibritin FYD'si hibritin kendi üzerinde veya eğer o tür ile ilgili UPOV Test Kılavuzunda belirtiliyorsa, ebeveynleri ve onları bir araya getiren tertip üzerinde değerlendirilebilir. • ISF’in görüşüne göre, FYD test raporları, deneme prosedürleri için ücreti ödeyen BIH sahibine (korunan çeşidin hak sahibi) aittir ve bir çeşidin referans numunesinin mülkiyeti BIH sahibinin üzerindedir. Kendilenmiş ebeveyn hatlarının numuneleri ancak BIH sahibinin açık rızası alındıktan sonra BIH sahibinin materyal üzerindeki mülkiyetini tam anlamıyla koruyan Materyal Transfer Anlaşması (MTA) esas alınmak suretiyle deneme ofisleri arasında değiş tokuş yapılabilir. • ISF, ebeveyn hattının korunması işleminin, o ebeveyn hat kullanılarak elde edilen hibrit çeşide kadar uzatılması, hibritin bütün materyallerinin ve o materyal ile gerçekleştirilen bütün işlemlerin ebeveyn hattının korunması kapsamına girmesi gerektiğine inanmaktadır. ISF, aynı zamanda koruma altındaki bir hibrit çeşidin vejetatif yolla çoğaltılmasının hibritin korunması kapsamına girdiğine inanmaktadır. • Bu hakkın hasat edilmiş materyale kadar uzanması ile ilgili olarak ISF, BIH sahibinin, husule gelen hasat edilmiş materyal üzerinde hak ileri sürebilmesi için gerekli olan -her makul fırsatta hakkını kullanması- şartının, hak sahibinin materyalin yasal olmayan (yeniden) üretimine karşı hareketini icap ettirmemesi gerektiğini düşünmektedir. 3/34 www.worldseed.org • Korumalı ve sahipli çeşitlerden elde edilmiş ‘mahsulden ayrılan tohumluklar (FSS)’ bu çeşitlerin ıslahçılarının yarattıkları değerin uygun şekilde paylaşımını belirgin oranda azaltarak yenilikçilik ve ıslahın ileriye taşınmasındaki şevki kırmaktadır. Bu nedenle, ISF korumalı ve sahipli çeşitlerden elde edilen mahsulden ayrılan tohumluklara izin verilmemesi gerektiğine inanmaktadır. Ancak, 1991 UPOV Sözleşmesi'nin 15(2) Maddesinde belirtildiği gibi yetkililer isteğe bağlı istisnayı dahil etmeyi seçerse, uygulamada makul bir ücretin ıslahçıya ödenmesi yükümlülüğü getirilmelidir. • Sadece hibrit üretmek amacıyla geliştirilmiş ve ticari çeşit olarak kullanılmayan tescilli ebeveyn hatlar, sahibinin rızası olmadan daha ileri ıslah amacıyla üçüncü taraflarca kullanılamaz. Bir hibritin ebeveyn hatlarında mevcut olan bütün genetik varyasyon (değişkenlik) o hibritte mevcut olduğundan dolayı ıslahçı istisnası saklı kalmak kaydıyla genetik kaynaklara erişim böylelikle kısıtlanmamış olacaktır. • ISF intihale (aşırma) karşıdır; örneğin mevcut bir bitki çeşidini kasıtlı olarak yakın bir şekilde taklit eden, bir ıslah sürecindeki materyal/teknoloji kullanımı ve işlemi gibi. İntihal, çeşit geliştirme faaliyetine katkıda bulunmaz dolayısıyla ıslahçı istisnasının kötüye kullanılması olarak görülmelidir. • ISF yeni teknolojik gelişmeleri göz önünde tutmaya imkân veren esas itibariyle (esastan) türetilmiş konseptini kuvvetle desteklemektedir. ISF, esas itibariyle türetmenin belirlenmesi konusunun, BIH verilme prosedürünün bir parçası olmadığını vurgulamaktadır. Esas İtibariyle Türetilmiş Çeşit (ETÇ) prensibi, BIH’nı uygun şekilde güçlendirirken, UPOV Sözleşmesinin önemli bir özelliği olan ıslahçı istisnasını kısıtlamamaktadır. İntihale konu olabilecek bütün çeşitler ETÇ ilkesi kapsamına girdiği için ETÇ kavramı bitki ıslahında büyük ölçüde intihali azaltmıştır. • ETÇ değerlendirmesi amacıyla, “ağırlıklı (predominant) türetme” şunlardan kaynaklanabilir: i) Islah işleminde, genetik mühendisliği yoluyla dönüşüm (gen transferi), seleksiyon veya seleksiyonun ardından geriye melezleme için bir başlangıç çeşidinin bitkisel materyalinin kullanılması, veya ii) Başlangıç çeşidine çok yakın genotiplerin seleksiyonu amacıyla, veya hibritlerde, o hibritin ebeveyn hattı(hatları)nın veya başlangıç hibritin kendisinin genotipine çok yakın genotiplerin seleksiyonu için, başlangıç çeşidine ait moleküler markör verilerinin kullanılması. • Esas itibarıyla türetilmiş çeşitler mesela doğal ya da oldurulmuş mutantların seleksiyonu, somaklonal bir varyantın (Somaklonal varyasyon: vücut parçacıkları arasında genetik ya da epigenetik kökende olan fenotipik varyasyon) veya başlangıç çeşidine ait varyant tek bitkilerin seleksiyonu, geriye melezleme veya genetik mühendisliği yoluyla transformasyon sonucunda elde edilebilir. Bununla birlikte, bir ıslah işlemi içindeki sadece bu tekniklere başvurma, esas itibariyle türetmenin tek başına yeterli bir kanıtı olarak görülmemelidir. Başlangıç çeşit ve varsayılan ETÇ arasında yüksek oranda fenotipik ve/veya genetik benzerlik kurulduğunda, başlangıç çeşidin sahibi için, baskın türemeyi ispatlamak çok zor olabileceğinden dolayı ISF, ispat yükümlülüğünü tersine çevirmenin gerekliliğine, böylece kanıtlama zorunluluğunun daha sonra ETÇ olduğu varsayılan çeşitlerin ıslahçısı üzerinde kalmasına kuvvetle inanmaktadır. • ISF, çeşit teşhisi ve esas itibariyle türetme konusundaki anlaşmazlıkların çözümüne yardımcı olmak amacıyla, çeşitler arasındaki genetik benzerliğin tespitine yardımcı olmak için DNA-bazlı (DNA esaslı) markörlerin kullanımını kesinlikle onaylamaktadır. DNA markörleri aynı zamanda, prensipte referans koleksiyonların idaresini ve FYD denemelerinin planlanmasını geliştirmek ve FYD karakteristiklerinin tezahürünü tam olarak tahmin edilebilen DNA-bazlı markörlerce bu karakteristiklerin test edilmesini basitleştirmek için de kullanılabilir. ISF, FYD testi alanında yeni ve kabul edilebilir DNAbazlı markörlerin bulunması için Biyokimyasal ve Moleküler Teknikler (BMT) konusundaki UPOV Çalışma Grubu’nun çalışmasını ve özellikle BMT DNA profilleme çalışmalarını desteklemektedir. Teknolojinin mevcut durumu ile FYD’yi kurmada tek başına DNA-bazlı 4/34 www.worldseed.org markörlerin kullanımı korumanın kapsamını önemli ölçüde azaltabildiğinden dolayı kabul edilmemelidir. Bitkilerle ilgili icatlar için patentler ISF, hem yeni bitki çeşitleri ve hem de patentlenebilen buluşlar için fikri-sınai mülkiyet (FSM=IP ‘Intellectual Property’) ortamının yenileşim (inovasyon) potansiyelini bir bütün olarak artırması gerektiğine inanmaktadır. Bitki ıslahı alanında patentin kullanımı ile ilgili olarak, ISF görüşünü şu şekilde ifade etmektedir: Patentlenebilme sorunu ele alındığında, ülkesel ve bölgesel tohumculuk endüstrilerinin belirli ihtiyaçlarının ve onların kendi yasal sistemlerinin farkında olan çözümler bulunması gerekmektedir ve bunlar aynı zamanda tohumluğun küresel hareket ihtiyacını da yansıtmalıdır. ISF, patentlenmedeki uygulama kriterlerinin özenli olmasından yanadır ve yüksek kaliteli, hızlı ve düşük maliyetli (verimli) deneme ve itiraz prosedürlerini sağlamaları için patent bürolarına ve mahkemelere gerekli kaynakları aktarmaları konusunda hükümetlere ısrarla tavsiyede bulunmaktadır. ISF, ilke olarak, patentin yalnızca gerçek icatlara verilmesini, sıradan buluşlara ise patent verilmemesini desteklemektedir. Basit anlamıyla sadece bir şeyi bulma işi, tek başına patentlenebilme standartlarını karşılamamaktadır. Genellikle, geleneksel melezleme ve seleksiyon gibi rutin çalışma sonuçlarına patent verilmemelidir. Daha önce patentlenmiş bir genetik bileşimle aynı fenotipik karakteri ortaya çıkaran alternatif bir genetik bileşim, önceki patentin ihlali olarak görülmemelidir. Bir patent hakkının süresi, yatırımların adil ve makul bir geri dönüşüne fırsat vermek için yeterli olmalı ve buluşlar pazara mümkün olduğunca çabuk ulaşmalıdır. Bu nedenle, ISF, etkin patent süresini -adil bir yatırım geri dönüşü elde edebilmeyi tehlikeye sokacak ölçüdeazaltan ve düzenlenmeye tabi vasıflar ve teknolojilere pazar onayı alınması için şart olan düzenleyici tedbirlerin süre ve maliyet artışlarından kaygı duymaktadır. Düzenlenmeye tabi vasıf patentleri ile ilgili olarak ISF, mevzuat bağlamında düzenleyici onayların alınması için gereken süre nedeniyle ortaya çıkan etkili patent süresi kaybının her sorun için farklı olması, yani her bir konunun ayrı ele alınması gerektiğini düşünmektedir, örneğin patent korumasının uzatılmak suretiyle makul seviyede etkili bir süreye çıkarılması gibi. Patent kanunlarında, tohumculuk endüstrisi için hem genel bir ‘araştırma istisnası’ ve hem de belirli bir ‘ıslahçı istisnası’ göz önünde bulundurulmalıdır. BIH yasaları böylesi istisnaları tutarlı bir şekilde ele alıyorsa da, patent yasalarındaki araştırma istisnaları uyumlaştırılmış değildir ve patent yasalarındaki ıslahçı istisnaları ise şu anda sadece birkaç ülkede mevcuttur. ISF, patentli icatlar üzerinde araştırma yapılmasına (ancak patentli icatlarla araştırma yapılmasına değil) olanak sağlayacak genel anlamda bir “araştırma istisnasını” desteklemektedir. Böyle bir genel araştırma istisnası, belirli bir ıslahçı istisnası ile paralel olabilir ancak spesifik bir ıslahçı istisnasının kapsamını sınırlandırmamalıdır. Böylesi spesifik bir ıslahçı istisnası altında, patentli bir gen ya da vasıf ile patentli olmayan bir genetik arka planı içeren, ticarete konu bir bitki çeşidi ile ıslah çalışması yapılması, aşağıdaki şartlar altında gen ya da vasfın patentinin ihlali olarak düşünülmemelidir: Eğer bu ıslah çalışması sonucunda elde edilen yeni bir bitki çeşidi, patent taleplerinin (istemlerinin) kapsamı dışında ise, bunun bir ETÇ olmaması şartıyla, ıslahçısı tarafından serbestçe kullanılabilir olmalıdır. Bununla birlikte, eğer yeni geliştirilen çeşit halen patent iddialarının kapsamı içinde yer alıyorsa, patent sahibinin izni olmaksızın bu yeni çeşidin hiçbir ticari faaliyeti (UPOV 1991 Sözleşmesinin Madde 14(1)’de açıklandığı gibi) yapılmamalıdır. Gıda ve tarım konusunda bitki genetik kaynakları açısından fikri-sınai mülkiyet Genetik kaynaklara Erişim ve Yarar Paylaşımını (EYP=ABS; Access and Benefit Sharing) iki uluslararası anlaşma düzenlemektedir; bunlar ‘Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi’ (BÇS) (1993) ve ‘Gıda ve Tarım Amaçlı Bitki Genetik Kaynaklarına Dair Uluslararası Antlaşma’ (ITPGRFA) (2004)’dır. Ekim 2010’da ‘Genetik Kaynaklara Erişim ile Bunların Kullanımından Ortaya 5/34 www.worldseed.org Çıkan Yararların Adil ve Eşit Paylaşımı üzerine bir Protokol’ (Nagoya Protokolü), BÇS’ye ek bir antlaşma olarak kabul edilmiştir. ISF, Nagoya Protokolü’nde geriye işlemenin olmadığına (makabline şamil olmama -önceyi kapsamama- ilkesi) kesinlikle inanmakta ve bunu desteklemektedir. ISF, ITPGRFA’a verilen onayı ve uygulanabilir bir EYP mekanizması olarak bir standart materyal transfer anlaşması aracını benimsemektedir. ISF, ıslahın yapıldığı ve bu ürünlerin ıslahında kullanılan diğer genetik kaynakların olduğu yerlerde bütün ürün türlerini içerecek şekilde Ek 1’deki ürün listesinin genişletilmesi gerektiğini kuvvetle tavsiye etmektedir. ITPGRFA, çiftçi hakları açısından, UPOV 1991 Sözleşmesinin Madde 15(2)’sinde tarif edildiği üzere, çoğunlukla çiftçi istisnası veya çiftçi ayrıcalığı olarak anılan, isteğe bağlı istisna ile karıştırılmamalıdır. ISF, biyoçeşitlilik konusundaki uluslararası anlaşmaların müzakerecilerini, fikri-sınai mülkiyet hakkındaki uluslararası anlaşmalara riayet etmeleri ve bu anlaşmaların karşılıklı destekleyicisi olmaları konusunda teşvik etmektedir. UPOV’da ıslahçı istisnası kapsamı altında belirtildiği üzere, daha ileri ıslaha sınırsız erişim ve sonuçta elde edilen çeşitlerin kullanımı, adil ve makul bir yarar paylaşımı olarak kabul edilmelidir. ISF ülkelere, idari bakımdan basit süreçleri uygulamaya koyarak EYP bakımından yasal etkinliği sağlamak ve FSM kanunlarıyla karışıklığa yol açmamak için, etkin araçları destekleyen altyapıyı geliştirmelerini ısrarla tavsiye etmektedir. EYP ile ilgili yasalar, fikri-sınai mülkiyet hakkının, yarar paylaşımını mümkün kılan ön koşullar olan yenileşimi, araştırmayı ve ticareti teşvik edici temel bir bileşen olduğunu kabul etmelidir. 6/34 www.worldseed.org GİRİŞ Uluslararası Tohumculuk Federasyonu’nun (ISF) üyeleri “Tohum hayattır!” sloganıyla, çiftçilerin verimliliğini arttırmak için kendilerini ıslaha ve en yüksek kaliteli tohumu üretmeye adamışlardır. Tarım uygarlığın temelidir ve bitki ıslahı da tarımın temel taşıdır. Küresel nüfus artışına bağlı gıda, hayvansal protein, lif ve yakıta yönelik ek talepler, tarımda yüksek verimliliğe duyulan ihtiyacı artırmaktadır. Aynı zamanda çiftçiler, değişen iklimle bağlantılı olarak artan biyotik ve abiyotik (canlı organizmalarla ve cansızlarla ilgili) streslere daha iyi uyum sağlayan çeşitleri talep etmektedirler. Yeni germplazm (genetik materyal) ve teknolojilerin gelişmesiyle hızlanan genetik iyileştirmeler, verimde sürdürülebilir artışların sağlanması için önemlidir. Ayrıca çevreyi de koruyan yeni ve iyileştirilmiş bitki çeşitleri geliştirme ihtiyacı, şimdiki kadar asla daha acil veya daha ilgi çekici olmamıştır. Etkin Fikri-Sınai Mülkiyet Korumasının Önemi Güçlü FSM koruması, yeni bitki çeşitleri ile üstün vasıflı tohumlukları geliştirenlerin çaba ve yatırımları karşılığında ödüllendirilmelerine olanak sağlar. Etkin bir FSM ortamı, eninde sonunda tarımdaki bitkisel üretimi arttıran ve genetik kaynakları muhafaza eden araştırma ve geliştirme çabalarını teşvik eder. Araştırma ve geliştirme yatırımları, genellikle uzun vadelidir ve önemli parasal kaynaklara ihtiyaç duyar. Özel sektör bitki ıslahçıları ve tohum üreticileri yatırımları karşılığında bir kazanç elde edebilmek zorundadır. Daha sonrasında tohum satıcıları yatırım temelli araştırma ve geliştirmeyi kamçılayan çalışma döngüsüne devam edebilir. Yatırımları sürdürme ve araştırmalara devam etme gücü, çiftçiler, yetiştiriciler ve toplum için faydalıdır, zira yeni geliştirilen çeşitler onların değişen ihtiyaçlarını karşılamaya daha uygundur. Bitki ıslahındaki FSM (IP) modellerinin kısa tarihçesi Bitki ıslahında FSM korumasını sağlayan belirli yasal düzenlemelerin mevcudiyetinden önce, geliştiricileri adına tescilli olan yeni bitki çeşitlerini ve ıslah yöntemlerini muhafaza etmek için sınırlı sayıdaki ürüne yönelik ticari sırlara ve sözleşmeye dayalı düzenlemeler kullanılmıştır. Birçok ülkeden bitki ıslahçıları 1938 yılında, şu anda ISF’e katılmış olan ‘Bitki Çeşitlerinin Korunması için Uluslararası Bitki Islahçıları Derneği’ni (ASSINSEL) kurmak için Amsterdam’da bir araya gelmişlerdir. ASSINSEL’in temel amacı, bitki ıslahçılarını, yaptıkları zor çalışma için ödüllendirebilen ve dolayısıyla yeni ve iyileştirilmiş bitki çeşitlerini geliştirmeye devam etmelerini teşvik edebilen bir sistem kurmak idi. 1950’li ve 1960’lı yıllar boyunca, bitki çeşitlerinin ıslahı amacıyla yapılacak özel sektör yatırımlarını teşvik etmek için FSM korumasının nasıl daha da ileriye götürülebileceğinin tespit edilmesi konusunda hükümetler ve bitki ıslahçıları tarafından oldukça yoğun bir ilgi söz konusuydu. Sonuçta UPOV kuruldu ve bu oluşum, Bitki Islahçı Hakları (BIH) olarak bilinen, aynı zamanda Bitki Çeşit Koruma (PVP) veya Bitki Çeşit Hakları (PVR) olarak da adlandırılan, belirli özelliklerle düzenlenmiş nev’i şahsına münhasır (sui generis) bir koruma şekli sağlamış oldu. UPOV Sözleşmesinin 4 metni (1961, 1972, 1978 ve 1991) yürürlüğe girmiştir ve pek çok ülke, birine veya bir diğerine bağlı bulunmaktadır. BIH, diğer sağladıkları yanında, korunan bir çeşidin yetkilendirme olmaksızın çoğaltımına karşı da bir koruma sağlamaktadır. DNA’nın yapısının 1953’te ortaya konmasına karşın, genişletilmiş maliyet etkinliği değerlendirmesiyle genomu oldukça detaylı olarak karakterize eden yöntemler ancak son on yıllarda geliştirilmiştir. Diğer teknolojik araştırmalarla birlikte detaylı genetik ve fenotipik karakterizasyonun kullanımı yoluyla, gen ekspresyonunu (tezahürünü) değiştirmek ve diğer çeşitler, türler veya cinslerden alınan faydalı genleri daha etkin birleştirmek için, ıslahçılar agronomik (bilimsel tarımla ilgili) fonksiyonu olan genleri daha iyi bir araya getirebilmektedirler. Bu araştırmanın sonucunda elde edilen yeni teknolojiler ve bilgiler, bitki ıslahçılarının genetik çeşitliliği daha geniş ve etkili biçimde kullanmalarını sağlamaktadır. Bu 7/34 www.worldseed.org ilerlemeler, aynı zamanda yeni ıslah yöntemlerinin gelişmesi sonucunu doğurmakta ve genetik kazanç oranı giderek artabilmektedir. Araştırma, ulusal patent ofisleri tarafından yorumlandığı şekilde, ulusal patent kanunları ile patentlenebilme kriterlerindeki gereklilikleri karşıladığı takdirde, patentlenebilir bir konuyla sonuçlanabilir. Bilim ilerledikçe, bu kriterleri karşılayan hususlar değişmekte ve icadın alanları daha da oturmuş hale geldiği için hak iddialarının kapsamı daralmaktadır. Tarla ve bahçe tarımına yönelik artan talepleri karşılamak için hem BIH’nın hem de patent uygulamalarının, bitki ıslahı sektörünün yeterli bir araştırma temeline sahip olmasına izin veren bir FSM ortamını sağlaması gerekmektedir. Her şeye rağmen, sonuçta yeni çeşitlerin geliştirilmesine yönelmek mecburiyetinde olan böyle bir FSM ortamının başarılması, özellikle BIH ile koruma ve patentlerin örtüştüğü alanlarda, dikkatli biçimde dengelemeyi gerektirmektedir. Böyle bir optimum (en uygun) dengenin nasıl başarılabileceğine dair yegane ve özgün bir kavram, tekli bir küresel model kullanan herhangi bir ülke için reçete gibi ayrıntılı şekilde ortaya konamaz. Bu nedenle, ISF, üyelerini ve politika belirleyicilerini, kendi ülkeleri veya bölgesel koşulları için uygun olan çözümü elde etmek için dikkate alabilecekleri bileşenlere yöneltmektedir. FSM (IP) konusunda ISF’in Görüşü FSM konusunda ISF’in Görüşü’nde, ISF, Bitki Genetik Kaynakları hakkındaki mevzuat kadar Bitki Islahçı Hakları ve Patent Korumanın önemli yönlerini tarif etmekte ve tohumculuk sektörünün kendi toplumsal ve iş kolu faaliyetlerini yürütebilmeleri amacıyla bu sistemlerin nasıl en iyi şekilde optimize edilebileceğini göstermektedir. Bu görüş versiyonu, Fikri-sınai Mülkiyet konusunda, ASSINSEL dahil, daha önceki kabul edilmiş olan bütün ISF pozisyonlarını (duruşlarını) geçersiz kılıp, bunların yerini almaktadır. Bölüm 1’de, ISF, BIH’nı detaylı olarak açıklamaktadır. ISF özellikle, Farklılık, Yeknesaklık ve Durulmuşluk (FYD) için yeni çeşitlerin denenmesine ilişkin bakış açılarına ayrıntılı bir biçimde değinmektedir. BIH’nın kapsamı, özellikle hasat edilen materyalin korunması ile Esas İtibariyle Türetilmiş Çeşitler (EDV)’in korunmasındaki hükümler açısından ele alınmaktadır. Islahçı hakkı istisnası ile ilgili olarak ISF, çiftçilerin ayrıcalığı diye ifade edilen kavramın anlamı hakkındaki görüşünü açıklamaktadır. Bölüm 2’de ISF, bitkisel materyal ile ilgili patent korumasının kapsam ve süresine dair görüşünü sunmaktadır. ISF, bir tarafta koruma ile diğer tarafta daha ileri ıslaha erişim arasındaki optimum dengeyi sağlamak için ana unsurların incelenmesi gerektiğine işaret etmektedir. ISF, daha ileri ıslah için çeşit ile temsil edilen genetik çeşitliliğe erişimi muhafaza etmek amacıyla genel ve özel istisnalar önermesine karşın, gerçek icatlarda patente uyulacağını belirten dengeli bir çözüm önermektedir. ISF ayrıca, ıslahın tarımı daha fazla desteklemesine yönelik olarak bitki ıslahının ilerlemesine yönlendirilecek araştırma faaliyetini ideal bir şekilde teşvik edecek dengeli bir BIH ve patent uygulamasını gerçekleştirmek için, bölgesel nedenlerden dolayı, kendine özgü bölgesel yaklaşımların da gerekli olabileceği olasılığına işaret etmektedir. Bölüm 3’te, ISF, bitki ıslahçıları ve tohum üreticileri tarafından kullanılan diğer FSM modellerini incelemektedir. Bunlar, Ticari Markalar, Telif Hakkı, Ticari Sırlar ve Sözleşmeye Dayalı Düzenlemeler’i içermektedir. Araştırma, ürün geliştirme ve satış veya lisanslama daha karmaşık olduğundan dolayı, sahtecilik yapmayı önlemek ve “know-how” veya diğer daha somut FSM koruması sağlamak için, FSM’nin bu modelleri daha fazla önem arz etmektedir. Bölüm 4’te, Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi (BÇS) ve Gıda ve Tarım Amaçlı Bitki Genetik Kaynaklarına Dair Uluslararası Antlaşma (ITPGRFA) gibi uluslararası anlaşmalarla ilgili olarak ISF’in FSM hakkındaki duruşu açıklanmaktadır. ISF, biyoçeşitlilik hakkındaki uluslararası sözleşmelerin müzakerecilerine, FSM konusundaki uluslararası anlaşmalara saygı göstermelerini ısrarla tavsiye etmektedir. ISF aynı zamanda bu müzakerecilerden, erişim ve yarar paylaşımını kolaylaştıran mekanizmalar yoluyla germplazmın değerlendirilmesini ve daha geniş tabanlı kullanımını teşvik eden söz konusu anlaşmaların her yönünü kapsar bir şekilde karşılıklı destekleyicisi olmalarını da talep etmektedir. 8/34 www.worldseed.org 1 Bitki Islahçı Hakları yoluyla bitki çeşitlerinin korunması Bitki Çeşit Hakları (BÇH) ya da Bitki Çeşit Koruması (BÇK) olarak da bilinen Bitki Islahçı Hakları (BIH), bitki ıslahı yoluyla geliştirilen çeşitler için özel olarak tasarımlanmış nev’i şahsına münhasır bir koruma biçimi getirmektedir. 1961 yılında ilk Yasasının imzalanmasından bu yana, UPOV Sözleşmesi BIH’nın geliştirilmesi bağlamında ana çerçeveyi sağlamıştır. 1.1 Bitki Islahçı Hakları verilmesi için gereken şartlar UPOV Sözleşmesine göre bir çeşit, eğer: • • • • • Yeni Farklı (F) Yeknesak (Y) Durulmuş (D) Uygun bir isimle adlandırılmış ise koruma altına alınabilir. BIH’nın verilmesi için herhangi ilave ya da başka şartlar gerekli değildir. 1.1.1 Yenilik UPOV 1991 Yasasının 6. maddesine göre, belirli bir çeşide ait çoğaltım veya hasat edilmiş materyal şayet, BIH başvurusunun yapıldığı tarihte, ıslahçı tarafından ya da ıslahçının rızasıyla (başvurunun yapıldığı ülke içerisinde ya da dışında belirli bir süre kullanılması için) başkalarına satılmamış ya da herhangi bir şekilde elden çıkarılmamış ise o bitki çeşidi “yeni” sayılmaktadır. BIH için bir başvuru yapıldığında, başvuranın ilk satış tarihini sunması gerekmektedir. ISF, BIH ofisleri gibi resmi makamlara, ilk satış tarihi olarak fatura tarihini dikkate almalarını önermektedir. Ayrıca, ISF, çoğaltım materyalinin deneme amacıyla diğer kişilere satışının çeşidin yenilik (novelty) durumuna zarar vermediği konusunu açıklığa kavuşturmak için “istismar” kavramını “ticari anlamda istismar” olarak yorumlamaktadır. Bu şartlar, eşeyli veya eşeysiz olarak üreyen ya da farklı bitki nevilerine ait saf hat, popülasyon veya melez niteliğinde olan tüm bitki çeşitleri için geçerlidir. Aynı şekilde, hibrit çeşitlerin ebeveyni konumunda olan hatlar da bu şartlara tabidir. Bazı BIH mercileri ve ulusal yasalar, belirli bir hibridin halihazırda piyasaya sürülmüş (üretilmiş veya satılmış) olması durumunda, onu oluşturan ebeveyn kendilenmiş hatları “yeni” (novel) olarak kabul etmemektedir. ISF, UPOV Sözleşmesinin “bir hibrit’in ticarete konu edilmesinin, onu oluşturan ebeveyn hatların ‘yenilik’ durumlarını etkilemediği” şeklindeki yorumuna katılmaktadır. Öncelikle, F1 melez tohum heterosis (melez azmanlığı, melez gücü) gösterir ve dolayısıyla tanımı gereği ebeveyninden farklıdır ve hem dişi hem de erkek ebeveynden ayrı ayrı hasat edilen materyalin toplamından daha fazladır. Ayrıca, bir F1 melezden alınan tohum, geriye melezlemenin bir jenerasyonunu geçirmiştir ve F1’in her iki ebeveyninden ayrı bir germplazm karışımını göstermektedir. Bundan dolayı, ebeveyn hatlarının birleşimi olan hibritlerin halihazırda üretildiği ve/veya satıldığı durumlarda, bazı BIH mercileri ve ulusal yasaların ana-baba hatlarının yeni olmadığını ifade etmesi açıkça savunulmamaktadır. Her şeye rağmen, henüz bu yorumu uygulamayan ülkelerde ebeveyn materyalini korumayı arzu eden ıslahçılar, hibrit(ler)ini pazarlamaya başladıklarında, ebeveyn hatlarının yeniliği hakkında yapılan yerel yorumların etkisini değerlendirmek zorundadırlar. Belirli bir ülkede belirli bir türün koruma kapsamına alınması söz konusu olduğunda, ülke dışında koruma kapsamında olan çeşitler için başvuru yapılabilmesi için bir geçiş dönemi tanınmalıdır. Bu hususun kötüye kullanımını önlemek maksadıyla, koruma verilecek ülkedeki 9/34 www.worldseed.org koruma süresi, çeşidin ilk koruma kapsamına alınmış olduğu ülkedekiyle aynı olabilir, böylece geri kalan koruma süresi sağlanmış olur. 1.1.2 Farklılık, Yeknesaklık ve Durulmuşluk Testleri 1.1.2.1 FYD testi için karakteristikler 1.1.2.1.1 FYD testi amacıyla kullanılacak bir karakteristiğin karşılaması gereken temel şartlar FYD testlerinin niteliklerine ilişkin olarak ISF, UPOV tarafından öngörülen prensipleri tamamıyla desteklemektedir. ISF’e göre bu prensipler, Bitki Islahçı Haklarının kalitesini ve amaca uygunluğunu garanti altına almaktadır. Zira bunlar, FYD testleri uygulanması amacıyla kullanılacak bir karakteristikte bulunması gereken temel şartları ifade etmektedir. Bir karakteristik aşağıda belirtilen temel şartları karşılamalıdır; a. Belirli bir genotip veya genotipler kombinasyonundan kaynağını almalıdır (bu şart UPOV 1991 Yasasının 1(vi) maddesinde belirtilmiş olmakla birlikte her halükârda temel bir gerekliliktir); b. Belirli bir çevrede, yeterince istikrarlı (insicamlı) ve tekrarlanabilir olmalıdır; c. Farklılığın tespit edilebilmesi için çeşitler arasındaki farklılıkların yeterince ortaya çıkmasına imkân vermelidir; d. Hassas bir şekilde teşhis ve tanımlanması mümkün olmalıdır (bu şart, UPOV 1961/72 ve 1978 Yasalarının 6. maddesinde belirtilmiş olmakla birlikte, her durumda istenilen temel bir gerekliliktir); e. Yeknesaklık şartlarının karşılanmasına izin vermelidir; f. Durulmuşluk şartlarını karşılamasına izin vermelidir (Tekrarlanan çoğaltımlardan sonra veya -uygun durumlarda ise- her bir çoğaltım döngüsünün sonunda; istikrarlı ve tekrarlanabilir sonuçlar vermelidir). ISF, özellikle FYD karakteristiklerini test etmede başvurulacak metodolojilerin tanımlanmasını ve uygulanmasını yönetecek olan yetkili ulusal veya uluslararası Bitki Islahçı Hakları mercilerinin dikkatini bilimsel hassasiyet ve titizliğe çekmektedir. Böylesi bir özenin gösterilmesi, sonuçların tekrarlanabilirliğinin ve aynı karakteristik üzerine farklı yetkili merciler tarafından yapılacak gözlemlerin uyumluluğunun sağlanması için zorunludur. ISF, ilgili tüm paydaşlar ile yapılan müzakere sonucunda, UPOV tarafından yayımlanmış olan FYD testlerinin uygulanmasına ilişkin kılavuz ilkelerini tamamen desteklediğini bir kez daha teyit ederek, Bitki Islahçı Hakları testlerinin uyumlulaştırılması amacıyla şimdiki ve ilerdeki tüm UPOV üyelerini ve başkalarını bu kılavuz ilkeleri kullanmaya teşvik etmektedir. 1.1.2.1.2 Karakteristiklerin sınıflandırılması UPOV Test Kılavuzu (TK) ilkeleri hali hazırda, standart fenotipik karakteristikleri (vasıfları) kapsamaktadır. Bunlar, FYD testlerinde kullanılması -oybirliğiyle (*işaretli olanlar) ve oy çokluğuyla (*işaretsiz olanlar)- kabul edilmiş olan karakteristikler ile gruplandırma yapmaya yarayan karakteristiklerden oluşmaktadır. Bununla beraber, FYD Testi için yeni (ilave) karakteristiklerin eklenmesi (UPOV’un TK/1/3 numaralı -FYD İncelemesine Genel Giriş- belgesinde tanımlanmış olduğu üzere) mümkündür. Bu karakteristikler test yetkilisi tarafından kabul edildiklerinde ve TK’lerde açıklandığı üzere, standart fenotipik karakteristiklerle birlikte farklılığı saptamaya yardımcı olmak için kullanılabilir. 10/34 www.worldseed.org İlave karakteristikler, UPOV 1991’de yapılmış olan çeşit tanımı ile uyumludur (Çeşit; belirli bir genotipten kaynaklanan (...) karakteristikler vasıtasıyla tanımlanan bir bitki topluluğudur (...). İlave fenotipik karakteristikler her bir bitki türü için ayrı ayrı tanımlanmalıdır. Bunlar, TK’larındaki karakteristik listesine veya belirli durumlarda ıslahçının onayı ile çeşit tanımlama karakteristikleri listesine eklenebilir. İlave karakteristikler; (i) yukarıda belirtilen genel karakteristik kriterlerini sağlamalı, (ii) UPOV sözleşmesini imzalamış olan en az bir üye (ülke) tarafından FYD testlerinde kullanılmış olmalı, ve (iii) UPOV’a sunulmuş olmalıdır. İlave fenotipik karakteristikler, örneğin şeker içeriği, glukosinolat içeriği, yağ içeriği, ve protein karakteristikleri gibi, kaliteye özgü vasıfları içerebilir (UPOV TK’larında arpa, buğday ve mısır için detaylı olarak açıklandığı üzere). Bununla birlikte, genel olarak koruma kapsamı üzerindeki olası etkisi nedeniyle -fakat özellikle yabancı döllenen türlerin populasyonları ve sentetik çeşitleri olduğu durumlarda- bu protein karakteristikleri tek başına kullanılmamalıdır. Ancak bunlar sadece bir şartla uygulanmalıdır, şöyle ki; UPOV standart karakteristiklerini kullanan bazı farklılık kanıtlarına rağmen, eğer bu delil, “farklı oluşu” (özgelik) yeterli derecede tespit etmede başarısız olursa ve ayrıca FYD tespitinde ilave karakteristiklerin kullanımına dair test prosedürlerinin UPOV tarafından oluşturulması durumunda, bu protein karakteristikleri tek başına dikkatli bir şekilde kullanılmalıdır. ISF, ilave karakteristiklerin eklenmesinin, hali hazırda koruma kapsamında olan çeşitlerin ıslahçılarına ilave zorunluluklar getirmeyecek şekilde yapılması gerektiğini düşünmektedir. Bu ıslahçılar -yetkili merci tarafından- yeni karakteristikler kullanılarak yapılan FYD testlerinde, kendi çeşitlerinin yeni çeşitlerle mukayese amacıyla kullanıldığı hususunda açıkça bilgilendirilmelidir. Yeni çeşit ile karşılaştırmada, hali hazırda koruma altında bulunan bir çeşidin yalnızca resmî referans numunesi kullanılmalıdır. Islahçısı tarafından kabul edilmediği takdirde mevcut çeşit betimlemelerinde (çeşit tanımlayıcı niteliklerde) değişiklik ve ilave yapılamaz. 1.1.2.1.3 Hastalık ve zararlılara dayanıklılık karakteristiklerinin kullanımı Günümüzde bitki çeşitleriyle sağlanan genetik ilerlemenin temel unsurlarından biri de, bu bitkilerin çok sayıdaki hastalık ve zararlı varlığına karşı etkili bir dayanıklılık yeteneğine sahip olması gerçeğinde yatmaktadır. Hastalık ve zararlılara dayanıklılık söz konusu olduğunda, ISF bunların FYD testlerinde “Farklılık” karakteristikleri olarak kullanılmasına imkân veren girişimleri (inisiyatifleri) desteklemektedir. Şöyle ki: • • Bu karakteristikler genellikle, yukarıdaki 1.1.2.1.1 paragrafında sözü edilen temel şartları karşılamalı ve özellikle de: o Dayanıklılık ile ilgili olan cins, tür, gerekiyorsa patotip de belirtilmek suretiyle, dayanıklılıklar açık bir şekilde betimlenmelidir (nitelendirilmelidir). Birden çok ırkın varlığı durumunda ise spesifik ırkın tanımı (betimlemesi) yapılmalıdır; o Bu karakteristikler kullanılarak yapılan farklılık değerlendirmesi standart hale getirilmiş bir metot olarak belgelendirilmeli ve bu metot, bilinen bir yayında mevcut olmalı veya söz konusu türlerin test edilmesi için hazırlanmış UPOV kılavuz ilkelerine dahil edilmelidir. Tezahür seviyelerinin net olarak belirlenebilmesi ve test sonuçlarının da tutarlı ve teknik bakımdan güvenilir olması durumunda, başka bir dayanıklılık seviyesi de farklılık belirleme testine imkân veren bir karakteristik olarak kabul edilebilir. 1.1.2.1.4 Dönüştürülmüş çeşitlerle ilgili FYD değerlendirmesi için karakteristiklerin kullanımı ISF’e göre bir “Dönüştürme Çeşit”, gen transferi, çoklu geriye melezleme veya mutasyon yoluyla mevcut bir çeşitten türetilmiş (elde edilmiş) olan ve önceki çeşitten yalnızca, 11/34 www.worldseed.org kendisine kazandırılmış yeni karakteristik bakımından farklılık gösteren bir çeşittir (bakınız 1.4.6). • ISF, dönüştürme bir çeşit ile bu çeşidin geliştirildiği orijinal çeşit arasında bir fark olup olmadığının belirlenebilmesi için UPOV tarafından kabul edilmiş olan prensiplere uyulması gerektiğini düşünmektedir. UPOV’a göre “bir çeşit, belirli bir genotip veya genotipler kombinasyonu sonucunda ortaya çıkan karakteristiklerle tanımlanır”. ISF ayrıca, UPOV 1978 ve 1991 Yasaları uyarınca, farklılık durumunun tespiti için uygulanan prosedürde -geliştirme yöntemlerinin belirtilmesine ihtiyaç duyulmaksızın- yalnızca çeşidin doğasında mevcut olan karakteristiklerin göz önüne alınması gerektiğini düşünmektedir. • Sonuç olarak, önceki çeşitten yalnızca fenotipik bakımdan açık bir farklılığa sahip durumdaki dönüştürülmüş çeşitler farklı sayılabilir. Şayet farklılığı belirleyici olan karakteristik, UPOV karakteristikleri listesine dahil edilmemiş ise, bu takdirde söz konusu karakteristik -ıslahçı(lar)nın mutabakatı ile- ilave fenotipik bir karakteristik olarak Bitki Islahçı Hakları mercii tarafından listeye eklenmelidir. Karakteristik(ler), UPOV tarafından istenen temel gereklilikleri karşılamalıdır. Aşağıda verilen örnekler ISF’in duruşunu (pozisyonunu) göstermektedir: a. Bir çeşit ve bu çeşidin -belirli bir herbisite karşı- dayanıklı formu, farklı (özgün) olarak kabul edilmelidir (Farklılığın tespit edilmesi, herbisitin sprey şeklindeki uygulanmasını içermelidir). Tersine, aynı herbisite, toleranslı olan ancak bunu değişik tolerans mekanizmalarıyla yapan, fenotipik bakımdan özdeş iki çeşit, FYD kriterleri bağlamında UPOV tarafından farklı olarak kabul edilmeyecektir. b. Erkek kısır bir hat, erkek fertil (üreme yeteneği olan) emsalinden farklı sayılmalıdır. Bunun aksine, bir çeşidin, mesela farklı sitoplazmalar kullanılmak suretiyle elde edilmiş olan erkek kısır hatları farklı kabul edilmemelidir. Şayet, önceden mevcut olan bir çeşidinin sahibi ya da onun lisans verdiği bir kişi tarafından, dönüştürülmüş bir çeşit için Bitki Islahçı Hakları başvurusu yapılıyorsa ve dönüştürülmüş çeşit de önceki çeşitten yalnızca tanımlanmış karakter bakımından farklılık gösteriyorsa; bu durumda, farklılığın tespiti için bir hızlı-işleme prosedürünün uygulanması mümkün olmalıdır. Bu prosedür bazı türler için belirli ülkelerde halihazırda uygulanmaktadır. Şayet söz konusu prosedür sürecinde, belirtilmiş karakteristiklere ilaveten başka farklılıkların tespit edilmesi durumunda, çeşit normal FYD prosedürüne tabi tutulmalıdır. 1.1.2.1.5 DNA Markörlerinin kullanımı ISF, çeşit teşhisine -örneğin fikri-sınai mülkiyet haklarının uygulanmasında olduğu gibi- ve “esas itibarıyla türetme” konusundaki anlaşmazlıklarda çeşitler arasındaki genetik benzerliğin tespitine yardımcı olmak amacıyla, DNA bazlı markörlerin (işaretleyici) kullanımını kesinlikle onaylamaktadır. ISF ayrıca bir yandan hali hazırdaki koruma kapsamının devam ettirilmesini öngörürken diğer yandan da mevcut FYD test uygulama ve inceleme süreçlerinin tekrarlanabilirlik, etkinlik ve uyumunu artıracak iyileştirmelerin yapılmasından yanadır. ISF aşağıdaki şartlarda, DNA-bazlı markörlerin, FYD test ve inceleme sürecinde yararlı olabileceğini düşünmektedir: • DNA-bazlı markörlerin, fenotipik FYD karakteristiklerin tezahürünün bütünüyle tahmin edicisi olması durumunda; bu karakteristiklerin test edilmesini kolaylaştırmak için (UPOV belgesi UPOV/INF/18/1 içinde, Model ‘Karakteristik-spesifik moleküler markörler’). • Referans koleksiyonlarının yönetimi ve FYD denemelerinin doğru planlanması bağlamında, fenotipik karakteristiklerin tezahürüne ilişkin DNA-bazlı markörlerin kalibrasyonu için kullanımda, (UPOV belgesi UPOV/INF/18/1 içinde, Modeller ‘Çeşit koleksiyonlarının yönetiminde, fenotipik ve moleküler mesafelerin kombine edilmesi’ ve ‘Çeşit koleksiyonlarının yönetiminde, kalibre edilmiş moleküler mesafeler’). Mukayese için 12/34 www.worldseed.org gerekli olan -fenotipik bakımdan benzer çeşitlerin göz ardı edilmemesi- şartına riayet edilerek; fenotipik tanımlayıcıların (descriptor) DNA esaslı veriler ile birlikte kullanılabilmesi mümkündür. Bununla beraber ISF, DNA-bazlı markörlerin bu kullanımlarının dışında, FYD test ve inceleme alanındaki kullanımının genişletilmesi konusunda ihtiyatlıdır, zira: • Pek çok fenotipik karakteristiğe ilişkin özelliğin genetik kontrolünün nispeten karmaşık olması yüzünden -bazı spesifik durumlar hariç- DNA-bazlı markörler FYD test ve incelemelerinde yararlanılan fenotipik karakteristiklerin tezahürünü tahmin edememektedir. • Moleküler markörlerin -fenotipik karakteristikle doğrudan bir bağlantı kurmaksızın ya da bir mesafe eşiği kullanılmaksızın- tek başına kullanımı, çeşitler arasındaki minimum mesafeyi aşırı ölçüde azaltmak (mesela yalnızca bir baz çiftine indirgeme) suretiyle önemli bir risk oluşturur ki bu da bitki ıslahçı haklarını tehlikeye düşürür. • DNA-bazlı markörler, Farklılık (özge oluş) için kullanılabiliyorlarsa, bunların keza Yeknesaklık ve Durulmuşluk için kullanılması da gerekir. Hatta bunlar, hibrit ebeveyn formülünün teyidi (kontrolü) için de kullanılabilir. Markörlerin bu kullanım ihtiyaçları, en azından şimdilik, önemli pratik, teknik ve finansal sonuçlar doğurur. • DNA-bazlı markörler veya onları belirlemede kullanılan yöntemler herkesin kullanımına açık olmayabilir. • FYD inceleme raporlarının uluslararası kabulünü sağlamak için, UPOV üyeleri arasında, DNA-bazlı markörlerin FYD inceleme sürecinde kullanılmasına dair bir mutabakat sağlanması gereklidir. Bu bakımdan, muhtelif ulusal FYD inceleme süreçlerinde DNAbazlı markörlerin kullanımına geçmeden önce, uyumlulaştırılmış (harmonize) bir yaklaşım üzerinde görüş birliğine varmak ve bir geçiş dönemine ihtiyaç olduğunu da göz önünde tutmak gerekir. ISF’in DNA-bazlı markörlerin kullanımının genişletilmesini dikkate alabilmesinden önce, bu problemlerin her birinin ele alınmasına ihtiyaç vardır. FYD testleri alanında DNA-bazlı markörlerin kabul edilebilir uygulamalarını bulmak için ISF, UPOV’un Biyokimyasal ve Moleküler Teknikler (Biochemical and Molecular Techniques, BMT) Çalışma Grubunun çalışmalarını ve özellikle DNA profili çıkarılması işini desteklemektedir. BMT, bilhassa aşağıdaki hususlara yönelmelidir: • Özellikle, test uygulaması için yoğun emek ve zaman gerektiren veya pahalı olan fenotipik FYD karakteristiklerinin tezahürünü tam olarak tahmin eden DNA-bazlı markörlerin geliştirilmesi; • Referans koleksiyonlarının ve FYD denemelerinin daha etkili bir şekilde yönetilmesi için DNA-bazlı markörler ile fenotipik FYD karakteristiklerini birlikte kullanacak metotların geliştirilmesi; • Farklılık için kullanılan DNA-bazlı aynı markörler setinin, ayrıca Yeknesaklık ve Durulmuşluk belirleme için de kullanılmasının sağlayacağı güçlü etki. Bu konu ISF için kritik bir öneme haizdir; • Hızla değişen DNA-bazlı markör tekniklerinin, FYD incelemesinde DNA-bazlı markör kullanımı üzerine yapacağı etki; • Gerek ilave bir araç olarak gerekse diğer inceleme yöntemlerinin yerini alacak şekilde olsun, DNA-bazlı markörlerin FYD incelemesinde kullanımının malî etkisi. ISF, çeşit teşhisi, bir başlangıç çeşidi ile esas itibarıyla türetilmiş olduğu varsayılan bir çeşit arasındaki kalıtımsal benzerliğin belirlenmesi, prensipte referans koleksiyonları yönetiminin iyileştirilmesi ve FYD denemelerinin planlanması ve FYD karakteristiklerinin tezahürünü tam 13/34 www.worldseed.org olarak tahmin edebilen DNA-bazlı markörlerle bu karakteristiklerin test edilmesinin basitleştirilmesi için DNA-bazlı markörlerin kullanabileceği sonucuna varmaktadır. ISF, teknolojik ve bilimsel gelişmenin şu anki durumunu dikkate alarak, FYD’nin tespit edilmesi için DNA-bazlı markörlerin tek başına kullanılmasının, korumanın gücünü önemli ölçüde zayıflatabileceğini ve bu sebeple de kabul edilmemesi gerektiğini düşünmektedir. 1.1.2.2 Hibritlerde FYD UPOV Sözleşmesinin metni 1950’lerin sonunda hazırlanmış ve hibritlerin henüz o tarihlerde bir istisna (çeşit tipi) olarak görüldüğü 1961 yılında da kabul edilmiştir. Bazı maddelerinin, spesifik olarak hibritlere atıfta bulunmasına rağmen, bu sözleşmenin esas itibarıyla kendine döllenen “otogam” bitkileri çerçeveliyor olmasının sebebi budur. Bu durum, geliştirdikleri hibrit çeşitleri için bitki ıslahçı hakları mercilerinden koruma almak isteyen bitki ıslahçılarını sık sık zorluklarla karşı karşıya bırakmıştır. ISF, -fikri ve sınai mülkiyet koruması da dahil olmak üzere- hibritin, her türlü amaç için çeşit sayılması gerektiği kanaatindedir. Hibritin FYD’si ya hibritin kendisine veya eğer söz konusu çeşide ait UPOV TK’sında belirtilmiş ise ebeveynleri ve bu ebeveynleri birleştiren (spesifik) formüle göre belirlenebilir. Bazı koruma mercileri, değişime uğramaksızın tekrar üretilemeyeceği için hibritin bir çeşit olmadığını düşünmektedir. Bu, UPOV Sözleşmesinin yanlış bir yorumlamasıdır. Aslında, ebeveynlerinin tekrar tekrar kullanılması yoluyla, bir hibrit değişime uğramaksızın üretilebilir (UPOV 1978, Madde 5(3) ve UPOV 1991, Madde 1(vi) (3. paragraf)). Bunun sonucu olarak, UPOV’un Durulmuşluk kriteri bir “hibrit” tarafından karşılanabilir. Hibritin FYD testi için ebeveyn çeşitlerin kullanımının UPOV TK’da gösterilmediği türler söz konusu olduğunda ise ISF’in görüşü, hibrit için koruma temin etmek üzere, ebeveyn çeşitlere ait materyalin sunulmasının gerekmediği şeklindedir. 1.1.2.3 FYD testlerinde yönetim, kalite ve etkinliğin iyileştirilmesi FYD testlerinde yönetim, kalite ve etkinliğin iyileştirilmesi için ISF şu hususları göz önünde bulundurmaktadır: • Hem BIH mercileri arasında hem de BIH mercileri ile bitki ıslahçıları arasında tam bir işbirliğinin tesisi teşvik edilmelidir. BIH mercileri, diğer BIH mercilerinde hali hazırda bulunan FYD inceleme raporlarını devralmalıdır. FYD testlerinin uygulanmasında ilgili TK ilkelerinin doğru kullanımı ve kapsamlı referans koleksiyonlarından yararlanılmasının sağlanması amacıyla, ISF, UPOV üyesi ülkelere kalite güvence programlarını başlatmalarını ısrarla tavsiye etmektedir. • DNA markörlerinden yararlanılması, referans koleksiyonlarının işlemesini (kullanımı) ve FYD denemelerinin planlanmasını olabildiğince iyileştirmeye yönelik araçlardan biridir. • Referans koleksiyonlarının kullanımı amacıyla ISF, UPOV ve diğer ilgili kurum ve kuruluşlara, referans koleksiyonlarının kullanımına yönelik olası ek araçlar geliştirmelerini kesinlikle önermektedir. ISF keza, referans koleksiyonlarının yönetiminin iyileştirilmesi amacıyla; UPOV sistemi çerçevesinde koruma altına alınmış ya da koruma altına alınması için başvuruda bulunulmuş ve/veya ulusal düzeyde listelenmiş ya da listelenmesi için başvuruda bulunulmuş olanlar dahil, bilinen çeşitlere ilişkin bir veri tabanı oluşturulmasının ne derece uygulanabilir olduğunun da araştırılmasını tavsiye etmektedir. Bu veri tabanı, UPOV TK ilkelerinde mevcut olan çeşitlerin FYD testleri için gruplandırılmasında yararlanılan özellikleri ve bilgileri içermelidir. Böyle bir veri tabanı, bitki ıslahçıları için erişilebilir olmalıdır. ISF ayrıca, BIH yetkili mercilerini çeşit betimlemelerini yayımlamaları konusunda da teşvik etmektedir. • Verimli çalışmanın artırılması ve maliyetlerin düşürülmesi amacıyla ISF, tohumculuk endüstrisindeki uzman kişilerin, FYD test sürecine daha fazla katılmasına taraftardır. Ancak, bu katılım süreci resmi denetim altında olmalıdır. 14/34 www.worldseed.org 1.1.2.4 FYD test raporu ve referans numunelerinin mülkiyeti ISF, inceleme raporlarının, bu inceleme prosedürü için para ödemiş olan bitki ıslahçı hakları sahibine ait olduğu görüşündedir. Islahçı tarafından bir talep gelmesi durumunda kendisine, orijinal FYD inceleme raporunun onaylı bir sureti ücretsiz olarak -buna karşılık diğer BIH ofislerine ise makul bir dağıtım masrafı karşılığında- gönderilmelidir. ISF, bir çeşide ait referans numunesinin ıslahçıya ait olduğu görüşündedir. Özellikle, ebeveyn kendilenmiş hatların herhangi numuneleri, ıslahçının net ve açık rızasını takiben, ıslahçının materyale ait mülkiyetini tam anlamıyla koruyan bir Materyal Transferi Anlaşmasına (MTA) dayanmak suretiyle, sadece inceleme ofisleri arasında mübadele edilmelidir. BIH mercileri, yapılan mübadeleleri gösteren yıllık raporu ıslahçıya vermelidir. 1.1.3 Çeşitlerin adlandırılması ISF, (çeşitlere) isim verilmesi için küresel bir veri tabanı oluşturulmasını savunmaktadır. Çelişkili kararların alınmasını önlemek amacıyla, ISF, kendi ülkelerinde yapılacak çeşit ismi önerilerinin teyidi için böylesi bir veri tabanını kullandırtması konusunda yetkili mercileri teşvik etmektedir. 1.1.4 Ebeveyn hatları BIH mercilerine verme gereği olmaksızın hibritlerin ebeveyn hatlarının korunması Ebeveyn hatları, malum olduğu üzere çoğunlukla pazarda bulunmazlar. Bu nedenle, bazı BIH ofisleri bu kategorideki çeşitlere BIH verilmesi için bir koşul olarak, bu ebeveyn hatların, BIH süresince veya bitiminden sonra, istenmesi halinde üçüncü taraflara sağlanabilmesini istemektedir. ISF, aşağıdaki gerekçe ile bu yoruma şiddetle karşı çıkmaktadır: • BIH’nın verilmesi için ilave bir şart dayatmak, UPOV 1991 Yasası’nın Madde 5’inde bulunandan daha fazla veya farklı koşullar istenemeyeceğini belirten UPOV Sözleşmesine hukuki anlamda ters bir uygulama olacaktır. Hibritlerin söz konusu olduğu durumda ise, ebeveyn hatların genetik varyasyonu, pazarda bulunan kendilerine ait hibritler sayesinde zaten mevcuttur (paragraf 3.5’e bakınız). Bitki Islahçı Haklarının koruma kapsamı 1.2 UPOV 1991 Konferansı süresince kabul edilmiş olan en son Yasa, tüm üye ülkeler tarafından henüz onaylanmamıştır. Bunun sonucu olarak bazı ülkeler hala UPOV 1978 Yasasını kullanmaktadır. Her ne kadar, bu iki Yasa muhtelif ülkelerde -nev’i şahsına münhasır- farklı sistemler geliştirmek için kullanılmakta ise de, birbirlerinden önemli derecede farklıdırlar. ISF kuvvetli bir şekilde UPOV 1991 Yasası’nı desteklemekte ve tercih etmektedir. Bu nedenle ISF, bütün ülkelerin ulusal yasalarına UPOV 1991 Yasasından olabildiğince çok hükümler almalarını ve nihayetinde UPOV 1991 Yasasını onaylamalarını tavsiye etmektedir. 1.2.1 UPOV 1978 Madde 5’de zikredildiği üzere, UPOV 1978 Yasası tarafından sağlanan korumanın kapsamı, korunan çeşide ait çoğaltım materyalinin kullanıldığı aşağıdaki fiillerden ibarettir: • • • Ticari pazarlama yapma amacıyla üretim; Satışa sunuş; Pazarlama. Ayrıca, çoğaltım materyalinin ticari olarak süs bitkisi ya da kesme çiçek üretiminde kullanılması söz konusu ise bu durumda ıslahçı hakkı, normalde çoğaltımdan başka amaçlar için pazarlanan bitkileri ya da bu bitkilerin kısımlarını içerecek şekilde genişletilmektedir. Bunun yanı sıra, bir çeşidin, bir başka (hibrit) çeşidin üretilmesi gayesiyle tekrar tekrar kullanılması, ıslahçı hakkı sahibinden izin almayı gerektirmektedir. 15/34 www.worldseed.org 1.2.2 UPOV 1991 UPOV 1991 Yasası kapsamında, 14. Maddede hükme bağlandığı üzere, çoğaltım materyaline ilişkin korumanın kapsamı şu hususları içine alacak şekilde genişletilmiştir: • • • • • • • Her ne maksatla olursa olsun üretim ve çoğaltım; Çoğaltım amacıyla, (tohumluk) işlemeye tabi tutma; Satışa sunma; Satış ya da başka türlü pazarlama; İhracat; İthalat; Yukarıdaki amaçlardan herhangi birine yönelik olmak üzere depolama. 14. Maddenin 4. paragrafı uyarınca ulusal kanunlar ile (bunlara) daha fazla fiiller eklenebilir. Korumanın kapsamı, BIH istisnalarına (bakınız paragraf 1.3) tabidir: özel kullanım istisnası (UPOV 1991 Madde 15(1)(i)); deneme amaçlı istisna (UPOV 1991 Madde 15(1)(ii)); ıslahçı istisnası (UPOV 1991 Madde 15(1)(iii)), ve isteğe bağlı çiftçi istisnası (UPOV 1991 Madde 15(2)) ve BIH’nın bitmesi (UPOV 1991 Madde 16) (bakınız paragraf 1.2.3). Yukarıda sıralanmış fiiller aynı zamanda aşağıdaki durumları da kapsar: i) Şayet, çoğaltım materyali üzerindeki hakkını kullanmak için ıslahçı makul sayılan bir fırsata sahip değilse, -tüm bitkiler veya bitkilerin kısımları da dahil olmak üzere- korunan bir çeşide ait o çoğaltım materyalinin izinsiz kullanımıyla elde edilmiş olan bahse konu hasat edilmiş materyal. Bu hükmün uygulanması tüm UPOV üyesi ülkeler için zorunludur. ii) Hasat edilmiş materyal üzerinde hakkını kullanması için ıslahçının makul bir fırsata sahip olmaması durumunda; doğrudan doğruya koruma altındaki çeşide ait hasat edilmiş materyalin izinsiz kullanımıyla sağlanan hasat edilmiş materyalden yapılan ürünler. Bu hükmün uygulanması UPOV üye devletleri için isteğe bağlıdır. BIH sahipliğini elinde bulunduranın, yukarıda ifade edilen hususlara ilişkin münhasır hakları keza şu materyale de uygulanır: a. Korunan çeşidin bizatihi kendisinin, esas itibarıyla türetilmiş bir çeşit olmadığı durumlarda; esas itibarıyla, korunan bir çeşitten türetilmiş olan çeşitler; (bakınız paragraf 1.4); b. Korunan çeşitten net bir şekilde tefrik (ayırt) edilmesi mümkün olmayan çeşitler; c. Üretimleri, korunan çeşidin (ebeveyn hatlar) tekrarlanır bir şekilde kullanımını gerektiren çeşitler (hibritler). ISF’e göre, ebeveyn hatta sağlanan korumanın, ondan elde edilen (üretilen) hibrit çeşide genişletilmesi (teşmil edilmesi), hibrit çeşide ait tüm materyalin ve hibrit materyalle yapılan tüm fiillerin ebeveyn hattın korunması kapsamına girmesi anlamına gelmelidir. ISF ayrıca, koruma altındaki hibrit çeşitten vejetatif yolla üretilen (eşeysiz çoğaltma) bitkilerin de hibritin korunması kapsamında olması gerektiğine inanmaktadır. 1.2.3 Bitki Islahçısı Haklarının zayıflatılmasına (tüketilmesine) ilişkin olarak, hasat edilmiş materyal ve hasat edilmiş materyalden türetilen ürünler üzerindeki hak “Çeşit koruma” kapsamının, UPOV 1991’in 14. Maddesi’nde belirtildiği gibi, hasat edilmiş materyale ya da hasat edilmiş materyalden türetilmiş olan nihai ürüne teşmil edilmesinin (genişletilmesinin) belirli sınırlamaları vardır. BIH sadece, aşağıdaki şartların meydana gelmesi durumunda bu materyal kategorilerine teşmil edilebilir: i) Çoğaltım materyali veya hasat edilmiş materyalin ayrı ayrı “izinsiz kullanımı”, ve ii) BIH sahibinin, çoğaltım ya da hasat edilmiş materyal üzerindeki hakkını kullanmak için “makul fırsat”a sahip olmayışı. 16/34 www.worldseed.org Bu iki durum, UPOV 1991 Yasasının 16. Maddesi’nde belirtilen “hakkın tüketilmesi” hükmü ile bağlantılı olarak düşünülmelidir. Madde 16, çeşidin koruma altında olduğu bir bölgede, çeşide ait materyalin satılmış olması halinde, materyal üzerindeki hakkın tükendiğini ancak o bölgede materyal yeniden üretildiğinde ya da materyalin o tür için BIH olmayan bir ülkeye ihraç edilmesi halinde yenileneceğini belirtir (ihraç edilen materyalin o ülkede nihai tüketim amacıyla tahsisi hariç). Koruma mümkün olmasına rağmen, çeşidin korunmadığı bir ülkede çoğaltım işlemi yapılmış olsa bile, çoğaltım materyalinin “izinsiz kullanımı” durumu gerçekleşmiş olabilir. BIH sahibi bu gibi durumlarda haklarını kullanması için makul fırsata sahip olmadığından dolayı, çeşidin koruma altında olduğu bir ülkede ithalat söz konusu ise, hasat edilmiş olan materyale veya bu şekildeki izinsiz çoğaltım materyalinden doğrudan elde edilmiş ürüne karşı harekete geçme hakkına sahiptir. “İzinsiz kullanım”ın tanımına ilişkin olarak bazı kişiler, çeşidin BIH ile korunmadığı bir ülkede, çoğaltım materyalinin üretiminin/yeniden üretiminin izinsiz (üretim) olarak kabul edilemeyeceğini tartışabilirler. ISF, ıslahçı tarafından açıkça izin (onay) verilmemişse, bunun izinsiz kullanım olacağı görüşündedir. Bu, bir sözleşme ihlali ya da, çeşidin koruma altında olmadığı bir ülkede materyalin nihai ürün olarak piyasada satıldığı durumda çoğaltım materyali olarak kullanımı şeklinde olabilir. “Makul fırsat”ın tanımıyla ilişkili olarak, ıslahçının hasat edilmiş materyal üzerindeki haklarını kullanabilmesinden önce -şayet bunu yapmak için makul bir fırsatı varsa- evvela çoğaltım materyali üzerindeki ıslahçı hakkını kullanmasına dair bir zorunluluk söz konusudur. Bu hüküm sayesinde, BIH’nı düzenleyen bir sistemin yürürlükte olduğu tüm ülkelerde ıslahçının çeşidini koruması mecburiyeti yaratılıp yaratılmadığı sorunu da burada ortaya çıkmaktadır. Böyle bir durumda, ıslahçının o ülkede kendisine, bahse konu çeşidin çoğaltımına karşı çıkma fırsatı sağlayacak BIH elde etmesi ihtimalinin olduğu öne sürülebilir. Bununla birlikte, UPOV 1991 Yasası, Madde 14(2)’deki “(ıslahçının) hakkı” terimi, ıslahçının hasat edilmiş materyale karşı harekete geçebileceği bölgedeki BIH ile ilgilidir. Dolayısıyla, çoğaltım materyaline ilişkin olarak “hakkını kullanmak için makul fırsat” ifadesi ise, ilgili bölgede çoğaltım materyaline ilişkin hakkını uygulamak için makul fırsat anlamına gelmektedir. Ayrıca, özellikle, “hakkını kullanmak için makul fırsat” terimi, örneğin bir başka bölgede, bir hak elde etmek için makul fırsat anlamına gelmez. UPOV CAJ (İdari ve Hukuki Komite) Danışma Grubunun yukarıdaki yorumu, Alman Yüksek Mahkemesinin 14 Şubat 2006 tarihli ve X ZR 93/04 No.lu kararı ile onaylanmıştır. Bunlara ek olarak, “hakkını kullanma”, BIH sahibinin çoğaltım materyalini piyasaya sürdüğü anda para tahsil etmeye ya da alıcı ile sözleşmeye dayalı bir anlaşma yapmaya dikkat etmek zorunda olduğu anlamına gelir. 1991 Sözleşmesinin Diplomatik Konferans tutanaklarına ve bunun öncesindeki raporlara göre, bu şartın uygulanmasının nedeni, ıslahçının hakkını sadece bir kere kullanması ve sadece bir kere royalti ücreti alması ve bunu da mümkün olan en erken aşamada yapması gerektiğindendir. Bu karar, ticaretteki belirsiz durumları önlemek üzere alınmıştır; örneğin, BIH sahibinin çoğaltım materyalinin serbest ticaretine izin verdiği ve hakkını sadece elde edilen hasat edilmiş materyal üzerinde kullandığı durumlar gibi. Bununla birlikte, hakkın kullanılması, hakkın yürürlüğe konulmasından açık bir şekilde farklıdır. ISF, BIH sahibinin, yasadışı ve izinsiz üretim sonucu husule gelen hasat edilmiş materyal üzerinde hak ileri sürebilmesi için gerekli olan -her makul fırsatta hakkını kullanması- şartının, hak sahibinin materyalin yasal olmayan (yeniden) üretimine karşı hareketini icap ettirmemesi gerektiğini düşünmektedir. 1.2.4 Geçici koruma UPOV 1991 Yasasının 13. Maddesi, ıslahçı hakkı başvurusunun yapılması ya da yayınlanması ile işbu hakkın verilmesi arasındaki sürede ıslahçının geçici olarak korunmasını temin etmektedir. Madde 13 aynı zamanda, bir Sözleşme Tarafının, geçici korumanın 17/34 www.worldseed.org yalnızca ıslahçı tarafından başvuruda bildirilen kişilere ilişkin olarak yürürlüğe girmesini sağlayabileceğini de belirtmektedir. Bu sonuncu hükmün uygulanması ülkeden ülkeye değişmekte ve kimi zaman yürütülmesi gereksiz yere karmaşık olup, ağır ilerlemektedir. ISF, ülkeleri bu hükmün uyumlulaştırılmış bir uygulaması üzerinde anlaşmaya varmaya teşvik etmektedir. ISF keza, ulusal BIH merciinin resmi yayınında başvurunun yayımlanmasının ya da “askıda bekleyen BIH” ibaresini taşıyan bir etiketin kullanılmasının, kayda geçirilmiş bir BIH başvurusunun varlığından profesyonel kullanıcıyı haberdar etmek için yeterli sayılmasını tavsiye etmektedir. 1.2.5 Daha fazla iyileştirme için öneriler • BIH sahibinin iznini gerektiren işlerden biri olarak sıralanan “satışa sunma” fiili (UPOV 1991 Kanununun Madde 14 (1)(a) fıkrasında ifade edilen), sadece bitki materyaline atıfta bulunmakla kalmamalı, aynı zamanda BIH bölgesinde reklam verilmesini ya da söz konusu bölgenin ulaşılabilen herhangi bir yerindeki satışa sunma işlerini de kapsamalıdır. • Koruma altındaki bir çeşide ait materyalin BIH bölgesinden geçerek bir ülkeden bir başka ülkeye transferi, UPOV 1991 Yasasının Madde 14 (1)(a) fıkrasında sıralanan fiillere eklenmelidir. Koruma altındaki çeşidin hasat edilmiş materyalinden doğrudan elde edilen nihai ürünü koruma hükmü, UPOV’a üye tüm devletler tarafından uygulanmalıdır. 1.3 Bitki Islahçı Haklarına İstisnalar 1.3.1 Islahçı İstisnası 1961 yılındaki ilk UPOV Sözleşmesine yol gösteren konferans sırasında kurucu üyeler, BIH sisteminin temeli olarak “bağımsız olma ilkesi” üzerinde oybirliği ile bir anlaşmaya varmışlardır. Bu ilke, ıslah edilen yeni ve farklı bir çeşidin, kendisinin oluşturulduğu ıslah sürecinde kullanılan çeşitlerden “bağımsız” olduğu anlamına gelmektedir. O zamanlar bu (yaklaşım), “bağımlı olma ilkesi” üzerine kurulmuş olan “patent hakları sistemi”nden keskin bir sapma teşkil etmekteydi; şöyle ki, şayet bir patent, başka bir patentin öğrettiğinden yararlanılarak geliştirilmiş ise sonraki patent ilk patente dayalıdır (bağımlıdır). UPOV Sözleşmesinin kurucu üyeleri açısından “bağımsız olma” ilkesi, ıslahta yenileşimin (inovasyon) teşviki için önemli sayılıyordu. Bu ise “yeni (ıslah edilmiş) çeşitler, mevcut çeşitlerin rekombinasyonu -yeniden bir araya getirilmesi- sonucunda meydana getirilir” şeklindeki ıslah tanımından kaynaklanıyordu. Bu nedenle, daha ileri ıslah faaliyeti amacıyla BIH ile korunan çeşitlerin kullanımına izin vermek üzere “ıslahçı istisnası” UPOV Sözleşmesinde yerini aldı. Islahçı istisnası BIH sisteminin temel taşlarından biridir. Bağımsızlık ilkesinin genel ilkesine bir istisna olmak üzere, “esas itibariyle türetilmiş çeşitler” kavramı UPOV 1991 Yasasına dahil edildi (Bakınız paragraf 1.4). Islahçı istisnası -UPOV 1991 Yasasının Madde 15.1(iii)’de belirlendiği üzere- söz konusu yeni çeşitlerin ETÇ olmaması kaydıyla, “başka çeşitlerin ıslahı amacıyla yapılan fiiller” ve elde edilen bu yeni çeşitlerin ticarileştirilmesi bağlamında BIH’na bir istisna sağlamaktadır. 1.3.2 Çiftçi istisnası Tarımın başlangıcından, yani yaklaşık 8-10.000 yıl öncesinden beri çiftçiler, kendi yetiştirdikleri üründen, ertesi yıl yeniden ekmek üzere tohumluk ayırmaktadırlar; zira o zaman başka bir tohumluk tedarik şekli yoktu. Aslında bu uygulama olağandı ve gerçekten yeni bir ürün yetiştirmede kullanılan mevcut yegâne tohumluğun -çiftçinin bir önceki sezon yetiştirdiği- üründen elde edilmesi bugün dahi bazı yerlerde halen uygulanmaktadır. Çiftçilerin kendi seçtikleri (geliştirdikleri) kültür bitkisi çeşitlerinden ayırdıkları tohumluklar, üçüncü tarafların haklarını etkilememektedir. Yirminci yüzyılda, toplanan yeni genetik bilgilere ve yeni teknolojilere dayalı olarak gelişen bilimsel bitki ıslahı, tam zamanlı çalışan profesyonel bitki ıslahçıları tarafından giderek artan bir şekilde uygulamaya konmuştur. Bu değişimler, hem yeni çeşitleri geliştirmeyi başarabilen 18/34 www.worldseed.org uygulama düzeyini hem de bu başarılar sayesinde kazanılabilen verimliliği birlikte yaygınlaştırmıştır. Sözü edilen bu bitki ıslahçıları, dünya genelinde giderek artan sayıda çiftçi tarafından kullanılan yeni çeşitler geliştirmiş ve geliştirmeye de devam etmektedir. Giderek daha fazla yararlı genetik çeşitliliği bünyelerinde toplayan bu yeni çeşitlerin yetiştirilmesi, iyileştirilen yetiştirme tedbirleriyle birlikte tarımsal üretimde büyük artışların elde edilmesine imkân sağlamıştır. Bu zaruri evrimin sonucunda bitki ıslahı, tarımı desteklemek için artık temel bir faaliyet alanı olmuştur. Birinci UPOV Sözleşmesi, aşamalı bir gelişmeyi sağlamak üzere, BIH’nın kapsamını, yeni çeşide ait reprodüktif (üremeyi sağlayabilen) ya da vejetatif çoğaltım materyalinin -ticari amaçlı olarak- üretimi ve böyle bir materyalin satışa sunulması ya da pazarlanması fiilleri ile sınırlamıştır. Çiftçinin kendi arazisinde bu tohumluklar kullanılarak üretilen çoğaltım materyalinin -belirli amaçla- üretilmesi, fakat üretilen bu çoğaltım materyalinin (tohumlukların) ticaretinin yapılmaması şartıyla, BIH kapsamı dışında bırakılmıştır. Bu ise, “çiftçi istisnası” denilen ve UPOV 1961, 1972 ve 1978 Yasalarında, korunan belli bir çeşide ait ticari amaçla kullanılan materyalin koruma kapsamının daraltılmasına işaret eden kavramın, üstü kapalı bir biçimde tanınması anlamına gelmekteydi. Otuz yıl sonra, 1991’de UPOV Sözleşmesi yeniden gözden geçirilmiş ve “ticari pazarlama” atfı kaldırılmış, böylece BIH, çoğaltım materyali ile yapılan tüm üretme/çoğaltma fiillerini kapsayacak şekilde genişletilmiştir. Ancak daha sonra bu konuda BIH açısından iki istisna konmuştur: • Özel olarak yapılan fiiller ve ticari olmayan amaçlara yönelik “zorunlu bir istisna”, ki böylelikle, geçimlik üretim yapan çiftçiler tarafından üretilecek ve kullanılacak tohumluklara izin verilmesi. • Yasanın 15 (2) Maddesinde tanımlandığı üzere, çiftçi istisnası olarak (‘çiftçi ayrıcalığı’ ya da ‘mahsulden ayrılan tohumluk’ diye de bilinir) sıkça atıf yapıldığı gibi, makul sınırlar çerçevesinde çiftçilerin, koruma altındaki çeşidi kendi mülkleri üzerinde ekerek elde ettikleri hasat edilmiş ürünü, yine kendi mülkleri üzerinde çoğaltım amaçlı kullanmalarına izin verebilen ve ıslahçının meşru çıkarlarını güvenli biçimde koruyan isteğe bağlı bir BIH istisnası. ISF üyeleri, bir yandan araştırmaya yapılan yatırımlardan makul getiriler elde edilmesi, diğer yandan ise önümüzdeki yıllarda insanoğlunun yüzleşmek zorunda kalacağı zorlu görevlerin örneğin gezegenimizi korurken artan nüfusu da doyurmak gibi- yerine getirilmesinde hayati önem taşıyan yeni ıslah ve araştırmaların yapılmasını teşvik için güçlü ve etkin bir fikri-sınai mülkiyet korumasının zorunlu olduğu görüşündedir. Mülkiyet haklarına tabi (tescilli), korunan çeşitlere ait mahsulden ayrılan tohumluklar, bu çeşitlerin ıslahçılarının meydana getirdiği (ekonomik) değerin makul bir kısmının (payın) ıslahçılara gitmesini azaltmak suretiyle, yenileşme ve ıslaha yönelik teşvikleri aşındırmaktadır. ISF bu sebeple, mülkiyet haklarına tabi, koruma altındaki çeşitlerde mahsulden tohumluk ayrılmasına izin verilmemesi gerektiğine inanmaktadır. Bununla beraber, eğer yetkililer, UPOV 1991 Yasasının 15(2) Maddesinde tanımlandığı gibi, isteğe bağlı istisnayı dahil etmeyi seçerlerse, bu durumda uygulama, makul bir ücretin ıslahçıya ödenmesi yükümlülüğünü içermelidir. 1991’de yapılan Diplomatik Konferans tarafından benimsendiği üzere, isteğe bağlı istisnanın, “genellikle ‘çiftçi istisnası’ olarak da adlandırılan bu uygulamanın -böyle bir ayrıcalığın yaygın olmadığı ilgili sözleşme tarafının toprakları üzerindeki tarla ve bağ-bahçe üretimi sektörlerineyaygınlaştırılmasına imkân sağlayacak şekilde anlaşılmaması gerektiğini” işaret eden tavsiye dikkate alınmalıdır. 19/34 www.worldseed.org 1.4 Esas İtibarıyla (esastan, asıldan) Türetme 1.4.1 Esas itibarıyla türetmenin tanımı UPOV 1991 Yasası, Madde 14(5)(b)’de tanımlanan esas itibarıyla türetilmiş bir çeşit (ETÇ), aşağıdaki durumlarda esas itibarıyla bir başka çeşitten, bir başlangıç çeşidinden türetilmiş kabul edilir: a) Çeşit ağırlıklı olarak bir başlangıç çeşidinden türetilmiştir ya da ağırlıklı (baskın) olarak bir başlangıç çeşidinden türetilmiş olan bir (diğer) çeşitten türetilmiştir, bu arada, başlangıç çeşidine ait “genotip” ya da “genotipler kombinasyonu”ndan kaynaklanan temel karakteristikler muhafaza edilmiştir ve; b) Çeşit, başlangıç çeşidinden net olarak ayırt edilebilir (farklı) durumdadır ve; c) Türetme işleminin yol açtığı (gerektirdiği) farklılıklar dışında çeşit, başlangıç çeşidine ait “genotip” ya da “genotipler kombinasyonu”ndan kaynaklanan temel özelliklerin tezahürü (belirmesi) bakımından, başlangıç çeşidi ile aynıdır. Esas itibarıyla türetilmiş çeşitler; örneğin, doğal ya da oldurulmuş (suni yolla oluşturulmuş) mutantların seleksiyonu, somaklonal bir varyantın seleksiyonu, başlangıç çeşidine ait varyant tek bitkilerin seleksiyonu ile veya geriye melezleme yoluyla ya da genetik mühendisliği vasıtasıyla yapılan transformasyonun bir sonucu olarak elde edilebilir. Bununla birlikte, ISF, ıslah süreci içinde sadece bu tekniklere müracaat edilmesinin, esas itibariyle türetmenin tek başına yeterli bir kanıtı olarak görülmemesi gerektiğini düşünmektedir. 1.4.2 Esas itibarıyla türetme konusunda ISF’in düşüncesi ISF, yeni teknolojik gelişmelerin dikkate alınmasını mümkün kılan esas itibariyle türetme kavramını kuvvetle desteklemektedir. ISF, bu ilkenin, bitki ıslahçı haklarını uygun bir şekilde güçlendirirken, UPOV Sözleşmesinin kilit özelliklerinden birisi olan ıslahçı istisnasını kısıtlamadığını düşünmektedir. İntihale (çalıntıya) konu olan tüm çeşitlerin ETÇ kuralı kapsamında olmasından dolayı ETÇ kavramı bitki ıslahında çalıntı yapmayı (plagiarism) da büyük ölçüde azaltmıştır. ISF, çalıntı yapmaya (aşırmaya), yani bir ıslah programında bile bile mevcut bir çeşide çok benzeyen taklit bir çeşidi geliştirmeye imkân verecek herhangi bir girişime veya materyalin/teknolojinin kullanılmasına karşıdır. Aşırmacılık bitki ıslahına katkıda bulunmaz ve ıslahçı istisnasının kötüye kullanımı olarak görülmelidir. Esas itibarıyla türetme ilkesi, korumanın kapsamı ve hem ETÇ’nin hem de başlangıç çeşidinin ıslahçı haklarının yürürlüğüne (uygulamaya konulması) dair sorunları da içermektedir. Dolayısıyla, bu hakların yürürlüğe konulması ıslahçının inisiyatifine (takdirine) bırakılmıştır. ISF, esas itibarıyla türetmenin belirlenmesi hususunun, BIH verilmesi sürecinin bir parçası olmadığını vurgulamaktadır. Bununla birlikte, ıslahçı hakkının verilmesini takiben, ıslahçıların çeşitlerini karşılaştırabilmelerine imkân sağlamak için, çeşitlerin vasıflandırılmasına ait UPOV kılavuz ilkelerini esas alan resmi veriler mevcut olmalıdır. Esas itibariyle türetmenin değerlendirilmesi ve tüm bitki türlerine yönelik olarak anlaşmazlıkların çözümü için ISF, üzerinde uluslararası mutabakat sağlanmış olan profesyonel kuralları ve usulleri etkin bir şekilde desteklemektedir. ISF hâlihazırda çok yıllık çim (Lolium perenne), mısır, kanola, pamuk ve marul konusundaki ETÇ anlaşmazlıkları için kılavuz ilkeler geliştirmiştir. Diğer taraftan ISF, esas itibarıyla türetmeyi değerlendirme ve tüm bitkiler için anlaşmazlıkları çözümleme hususunda henüz üzerinde uluslararası görüş birliğine varılmış profesyonel kurallar ya da usullerin mevcut olmadığının farkındadır. Ancak buna rağmen ISF, ETÇ kavramının ıslahçılara, araştırmalarında ve ürün geliştirme programlarında şimdiden daha geniş bir anlaşılırlık sağladığına ve ihlallerin azaltılmasına katkı yaptığına da dikkat çekmektedir. 20/34 www.worldseed.org 1.4.3 Esas itibarıyla türetme konusunda ISF’in yorumu 1.4.3.1 Teknik yön: türetme Bir çeşidin esas itibarıyla türetilmiş sayılması için, başlangıç çeşidine ilişkin olarak üç şartı yerine getirmesi gerekir: a. Ağırlıklı olarak başlangıç çeşidinden türetilmesi (Madde 14 (5)(b)(i)); b. UPOV Sözleşmesi açısından net ayırt edilebilirlik (farklılık) (Madde 14 (5)(b)(ii)); c. Başlangıç çeşidine ait genotip ya da genotipler kombinasyonundan kaynaklanan temel karakteristiklerin tezahürü bakımından başlangıç çeşidine uygunluk (benzeyiş) (Madde 14 (5)(b)(iii)). Yukarıdaki şartlardan biri yerine getirilmemişse, esas itibariyle (esastan) türetme söz konusu değildir. ISF, temel karakteristiklerin tanımının, FYD karakteristiklerinin sınırlı bir alt kümesiyle veya ilave karakteristiklerle sınırlandırılmaması gerektiği görüşünü kuvvetli bir biçimde savunmaktadır. “Esas karakteristikler” in bu bağlamda tanımlanmasında (ne olduklarının ifadesinde), “esas” sıfatı; “ilişkin (alâkalı)” ve “önemli” terimleriyle eş anlamlı ve birbirinin yerine geçebilir bir şekilde kullanılabilir (bakınız UPOV TK/1/3 Bölüm 2 ve 7). “Esas karakteristikler”, söz konusu çeşidin tarımsal değerinin belirlenmesine (vasıflarının belirtilmesine) ilişkin olan Farklılık, Yeknesaklık ve Durulmuşluk’un tanımlanmasıyla ve test edilmesiyle ilgili tüm karakteristikleri içermektedir. Bu nedenle, ISF aşağıdaki analizi yapmaktadır: a. Ağırlıklı türetme Esas itibariyle türetilmiş bir çeşit, ağırlıklı olarak bir başlangıç çeşidinden ya da başlangıç çeşidinden ağırlıklı olarak bizzat türetilmiş olan bir çeşitten türetilebilir. A’nın başlangıç çeşidi olduğu A-B-C-D zincirini ele alırsak, B çeşidi ağırlıklı olarak A çeşidinden ve C çeşidi ise ağırlıklı olarak B çeşidinden türetilmiştir; bu durumda C çeşidi -ağırlıklı olarak- A çeşidinden türetilmiş olacaktır. Eğer C çeşidi, esas itibarıyla türetme için söz konusu olan diğer şartları karşılıyorsa bu takdirde, esas itibarıyla A’dan türetilmiş bir çeşit (ETÇ) olarak kabul edilecektir. Bunun yanında, ağırlıklı olarak C çeşidinden türetilmiş D çeşidi, bizatihi kendisi ağırlıklı olarak başlangıç çeşidinden türetilmiş olan C çeşidinden ağırlıklı olarak türetilmiş olduğundan dolayı A’dan da ağırlıklı olarak türetilmiş bir ETÇ’dir. Bu mantık silsilesi takip edilerek, sınırsız sayıda ağırlıklı türetme “kademesi” elde etmek teoride mümkündür. Böylesi bir durumda, ağırlıklı olarak (bir öncekinden) türetilmiş herhangi bir çeşidin ağırlıklı olarak başlangıç çeşidinden türetilmiş sayılıp sayılamayacağı, başlangıç çeşidiyle “türetilmiş çeşit” arasında mevcut olan benzerliğin düzeyine bağlı olacaktır. UPOV 1991 Yasası tarafından belirlenen diğer şartların -farklılık ve başlangıç çeşidi ile yüksek düzeyde benzerlik- karşılanması durumunda; Madde 14(5)’in c paragrafı ayrıca, ETÇ’lerin yaratılmasına yol açacak, potansiyel ağırlıklı türetme fiilleri olarak sayılabilecek eylemlerin ayrıntılı olmayan bir listesini vermektedir. Ağırlıklı türetmenin çoğunlukla, başlangıç çeşidine ait materyali kullanmak suretiyle, mutant veya tip dışı bitkilerin seleksiyonu ya da seleksiyonu takiben geriye melezleme gibi fiilleri kapsadığı kabul edilir. Bitki ıslahı tekniklerinin sürekli bir gelişim halinde olması nedeniyle bazı yeni tekniklerin durumunu -ISF’in ağırlıklı olarak türetme hakkındaki yorumu bağlamında- netleştirmek gereklidir. Başlangıç çeşidinden moleküler verilerin toplanması ve bunu takiben elde edilen DNA profillerinin, belirli bir popülasyondaki başlangıç çeşidine çok yakın benzerliği bulunan ve çoğunlukla başlangıç çeşidinin akrabası olan genotipleri seçmek amacıyla aşikâr bir maksatla uygulanması da, başlangıç çeşidinden ağırlıklı olarak türetme şeklinde kabul edilebilir. 21/34 www.worldseed.org Bu nedenle, ISF’e göre, ETÇ değerlendirmesi amacıyla, “ağırlıklı türetme” aşağıdaki fiillerden ileri gelebilir: i) Bir başlangıç çeşidine ait bitkisel materyalin, genetik mühendisliği vasıtasıyla dönüştürme, seleksiyon ya da seleksiyonu takiben yapılan geri-melezleme için, ıslah sürecinde kullanılması, ya da ii) Başlangıç çeşidine çok yakın genotiplerin seleksiyonu amacıyla veya hibritlerde, o hibritin ebeveyn hattı(hatları)nın veya başlangıç hibritin kendisinin genotipine çok yakın genotiplerin seleksiyonunu yapmak için başlangıç çeşidinin moleküler markör verilerinin kullanılması. “Ağırlıklı türetme” terimi bir taneden fazla başlangıç çeşidi olamayacağını ifade eder. ISF’nin ağırlıklı türetme konusundaki bu duruşu, UPOV 1991 çerçevesinde -söz konusu edilen“koruma kapsamını” değiştirmez ve “ıslahçı istisnası” kavramı altında muafiyetin işlemesi sürerken ETÇ hükmünün bitki ıslahı teknikleriyle birlikte gelişmesine de izin verir. b. Farklılık (ayırt edilebilirlik) Bir çeşidin, esas itibarıyla türetilmesinin değerlendirmesi yapılmadan önce, bu çeşidin başlangıç çeşidinden net olarak ayırt edilebilir olduğu belirlenmelidir. Farklılık, koruma ve/veya listeleme amaçlı yapılan FYD testleriyle saptanabilir. Ayırt edilemeyen çeşitler sorunu madde 14 (5)(a)(ii) kapsamında hükme bağlanmıştır. Mart 1991 tarihli Diplomatik Konferans süresince benimsenen esas itibariyle türetilmiş çeşitler tanımı, “Farklılık” ile “esas itibarıyla türetme” kavramlarının karıştırılmasına yol açması muhtemel olan böyle bir tanımdır. Farklılığı saptamak için DNA markörleri kullanıldıysa ya da bu markörler, ön çalışmalar yapılmaksızın, ETÇ statüsünü belirlemek gayesiyle zamanından önce kullanıldıysa bu olasılık daha da artacaktır (Bakınız 1.1.2.1.5). Buradaki risk, bu iki kavramın önce örtüştürülmesi ve sonra da birbirine karıştırılması olacaktır. Söz konusu iki kavramın yasal anlamda açıkça farklı olması sebebiyle, ISF bunların birbirlerine karıştırılmasının, aşağıdaki nedenlerden dolayı hata olacağını düşünmektedir: • Farklılık değerlendirmesi, genomdan kaynaklanan belirgin karakteristikler arasındaki bariz farklılığa (açık tezahür farklılıkları) dayanmaktadır; • Esas itibarıyla türetme değerlendirmesi ise genomdan kaynaklanan tezahür etmiş karakteristiklerin benzerliği (orijinal olana uygunluğu) esasına dayanır; farklılık konusu, “hakkın verilmesi”ne ilişkin bir durum iken, esas itibarıyla türetme meselesi ise “koruma kapsamı”nın bir sorunudur. Ayrıca, “farklılık” kriterinin karşılanıp karşılanmadığına karar vermek ve daha sonra (eğer çeşit aynı zamanda yeni, yeknesak ve durulmuş ise) mülkiyet hakkı (unvanı) vermek konusundaki sorumluluk resmi makamlara aittir. Buna karşılık, esas itibarıyla türetmenin ispatlanması ise varsayılan başlangıç çeşidi üzerinde hakkı olan BIH sahibinin işidir. Bu sebeplerden dolayı, ISF şu hususları mütalaa etmektedir: • Farklılığın değerlendirilmesi ve esas itibarıyla türetmenin saptanması, bu iki konuya birbirlerinden bağımsız olarak bakmak için sağlam nedenler vardır; • Bu iki kavramı tanımlamak için mümkün olduğunca farklı araçlar kullanmak gerekir; hem FYD testleri hem de ETÇ değerlendirmesi fenotipik özellikleri kullanır, fakat ETÇ değerlendirmesi için genotipik bir mukayese de kullanılabilir; • Esas itibarıyla türetme değerlendirmesi çeşit orijini, ıslah metotları, heterosis, uygun fenotipik ve/veya genotipik karakteristikleri esas alabilir. 22/34 www.worldseed.org c. Başlangıç çeşidine benzeyiş (uyum) ISF, UPOV belgesi IOM/IV/2’de verilmiş olan, “bir ETÇ, başlangıç çeşidiyle karşılaştırıldığı zaman yalnızca bir ya da birkaç fenotipik karakteristik bakımından farkı olacaktır” ibaresini tam anlamıyla desteklemektedir. Bununla birlikte, fenotipik karakteristikler genotipten kaynaklandığından dolayı, başlangıç çeşidi ile ETÇ olduğu varsayılan çeşit arasındaki güçlü bir genetik benzerlik esastan türetmenin kuvvetli bir işaretini verebilir. d. Kanıtlama zorunluluğunun tersine çevrilmesi Başlangıç çeşidinin sahibi için ağırlıklı (baskın) türetmeyi ispatlamak çok zor olabilir. Bundan dolayı ISF, başlangıç çeşidi ile ETÇ olduğu düşünülen çeşit arasında yüksek oranda fenotipik ve/veya genetik benzerlik kurulduğunda, ıslahçıların ispat yükümlülüğünü karşılama yeteneğine sahip olmaları gerektiğine, böylece kanıtlama zorunluluğunun ETÇ olduğu varsayılan çeşidin ıslahçısı üzerinde kalması gerektiğine kuvvetle inanmaktadır. Eğer başlangıç çeşidinin sahibi, benzerliğe dair şartın yerine geldiğini inandırıcı bir şekilde gösterebilirse, ETÇ olduğu varsayılan çeşidin sahibi bu durumda ağırlıklı türetmenin olmadığını (örneğin; ağırlıklı olarak başlangıç çeşidini veya söz konusu başlangıç çeşidinden esas itibariyle türetilmiş bir çeşidi kullanmadığını) ispatlamak zorunda kalacaktır. Bu süreci kolaylaştırmak için ISF, ETÇ konusundaki ihtilaf işlemlerine destek vermek amacıyla genetik bir eşik değerinin bulunduğu belirli bitkilere ait çeşitler için kılavuz ilkeler geliştirmeye devam etmektedir. Eğer varsayılan ETÇ’nin benzerlik ve farklılık gerekliliğini karşıladığı saptanırsa, bu durumda ETÇ olduğu sanılan çeşit için, "başlangıç çeşidinden ağırlıklı türetme" ifadesinin yer aldığı (a) şartı da (bakınız 1.4.3.1) usulüne uygun şekilde gerçekleşmiş olacak ve bu çeşit tamamiyle esas itibariyle türetilmiş olarak dikkate alınacaktır. 1.4.3.2 Yasal yön: bağımlılık “Bağımlı oluş ilkesi” yalnızca, esas itibarıyla türetilmiş olmayan koruma altındaki bir çeşidin lehine mevcuttur. Bu, şu anlama gelir: a. Başlangıç çeşidi koruma altında olmalıdır (Madde 14 (5)(a)(i)); b. Başlangıç çeşidinin kendisi esas olarak türetilmiş bir çeşit değildir (Madde 14 (5)(a)(i)); c. “Bağımlı olma” durumu yalnızca, koruma altına alınmış bir başlangıç çeşidinden dolayı mevcut olabilir (Madde 14 (5)(b)). Bu şartlardan biri yerine gelmemişse, bağımlılık yoktur. Esas itibarıyla türetilmiş her bir çeşit yalnızca bir çeşide, yani korunmakta olan bir başlangıç çeşidine “bağımlı” olacaktır. Dolayısıyla, bir bağımlılık silsilesi mevcut olamaz ve sonuç olarak bir ETÇ asla bir başlangıç çeşidinin kendisi olamaz. Esas itibarıyla türetme bir teknik olgu meselesidir, oysa ondan kaynaklanan bağımlılık ise potansiyel yasal bir sonuçtur. Dolayısıyla, bir çeşidin ETÇ olduğu kanıtlanmışsa, sonsuza dek ETÇ kalacaktır. Başlangıç çeşidinin koruma süresi sona erdiğinde, bu çeşitten türetilmiş olan tüm çeşitler, esas itibariyle bu başlangıç çeşidinden türetilmiş olarak kalır. Ancak bunlar, -artık- koruma altında olmayan o çeşide yasal olarak “bağımlı” olmayacaklardır. Zincirdeki ETÇ’ler de keza birbirlerine bağımlı olmayacaklardır. Bu ilke, başlangıç ıslahçısının çıkarını korumak üzere getirilmiştir. 1.4.4 ETÇ hükmünün yürürlüğe girmesi ISF, BIH mevzuatındaki ETÇ maddesinin yürürlüğe giriş tarihinin öncesinde kamuda yaygın bir şekilde bilinen çeşitlerin olduğu gibi serbest kalması gerektiği düşüncesindedir. 23/34 www.worldseed.org 1.4.5 Esas itibarıyla türetmenin yorumu ve ifadesi (lafzı) Bazı ulusal yasalarda ETÇ kavramı için farklı lafızlar kullanılmış ise de, ISF, böylesi lafızların her birinin, UPOV 1991 Yasasında yer alan somutlaşmış ilkelere uygun ve tutarlı bir şekilde yorumlanması gerektiğini düşünmektedir. 1.4.6 Dönüştürülmüş çeşitler ve ETÇ ISF, dönüştürülmüş bir çeşidin, önceden mevcut olan bir çeşitten elde edilen bir ETÇ olduğunu ve yeni çeşidin yalnızca, gen transferi, çoklu geri melezleme ya da mutasyon gibi tekniklerle elde edilen yeni eklenmiş özellikler bakımından önceki mevcut çeşitten farklılık göstermekte olduğunu anlamaktadır. Dönüştürülmüş çeşit ile başlangıç çeşidi arasındaki farklılığın değerlendirilmesi, 1.1.2.1.4 “Dönüştürülmüş çeşitlerle ilgili FYD değerlendirmesi için karakteristiklerinin kullanımı” maddesinde betimlendiği üzere, FYD karakteristiklerinin kullanımında özel bir dikkat gerektirmektedir. 1.5 Yürürlüğe girme Fikri-Sınai mülkiyet hakları yasalarda saygın bir yer bulmaktadır. Bunlar, yenileşmeyi teşvik etmek amacıyla ekonomik ve yasal bir mekanizma sağlamakta ve başarılı bir bitki ıslahı endüstrisinin varlığını sürdürmesinde esaslı öneme sahip bulunmaktadır. Yenileşme ürünleri, Fikri ve Sınai Mülkiyetin (FSM) önemli bir bileşenini oluşturan yeni geliştirilmiş çeşitlerdir. FSM ihlalleri, küresel tohumculuk endüstrisinde kayıplara yol açar ve daha ileri yenileşim teşviklerini baltalayabilir. Faaliyet göstermekte oldukları dünyanın muhtelif bölgelerindeki yasal çerçeve içinde kendi haklarının yürürlüğe konmasını sağlamak, FSM sahiplerine düşen sorumluluktur. Bununla birlikte, bireysel FSM yönetiminin ötesinde ve resmi kuruluş tedbir ve uygulamalarına ek olarak, FSM haklarının yürürlüğe konmasının bir başka yardımcısı ise, hali hazırda birkaç ülkede kurulduğu gibi, ıslahçılara ait FSM haklarını kollayacak olan bağımsız ve özel organizasyonların kurulmasıdır. ISF, paydaşların fikri ve sınai mülkiyetin değeri konusunda eğitilmesinin artan bir öneme haiz olduğunu düşünmektedir. “Tohum”un kendisi ve onun içerdiği “genetik bilgi” aynı şey değildir, dolayısıyla paydaşlara verilecek çekirdek mesajın bir parçası da el ile tutulan, maddesel mal kavramı ile el ile tutulmayan (soyut, zihinsel) mal arasındaki ayırım olmalıdır. Bitki ıslahının teknik anlamda karmaşık olan doğasının ışığında ISF, bilimsel çabanın uygulandığı bu alandaki meseleleri çözmek için yasal sistem çerçevesinde ihtiyaç duyulan hukuki ve teknik uzmanlığın ülkeler tarafından geliştirilmesi gerektiği görüşündedir. ISF, teknik konulardaki sorunların çözümü için, mahkemelerin resmi FYD test kurumlarının uzmanlığından yararlanmasını ziyadesiyle tavsiye etmektedir. Tahkim, tohumculuk şirketleri arasındaki anlaşmazlıklar için tercih edilen çözümdür. Bu süreç, ISF tarafından hazırlanmış olan, anlaşmazlıkların çözümlenmesi kurallarından yararlanılmak suretiyle kolaylaştırılabilir. 24/34 www.worldseed.org 2 Bitkilere ilişkin icatlar için patentler Son on yıllarda, tarımsal bilimlerin, özellikle bitki ıslahı ve genetik alanındaki kapsamı önemli oranda gelişmiş ve karmaşıklığı artmıştır. Daha hassas ve etkin (başarılı ve ucuz) ıslah çalışmalarını mümkün kılan “DNA markörleri” ve “genom dizilimlerinin belirlenmesi” gibi ileri teknolojileri esas alan komplike bitki ıslahı ve çeşit geliştirme yöntemleri geliştirilmiştir. Bu ilerlemeler, pek çok türde, ürün (çeşit) geliştirme döngüsünü önemli ölçüde kısaltmış ve tohumculuk endüstrisi için, özellikle de fikri ve sınai mülkiyetin korunması bağlamında, hem yeni fırsatlar hem de yeni güçlükler meydana getirmiştir. ISF, hem bitki ıslahçı hakları (BIH) hem de patentlerin, tarım bilimlerinde yenileşimi tüm kapsamıyla teşvik etmek için ihtiyaç duyulan verimli koruma sistemleri olduğunu düşünmektedir. Bu sistemlerin her ikisi de, korumakta oldukları yenileşimin doğasından kaynaklanan içsel farklılıklara sahiptir. Bununla beraber, ISF, aslında çeşitler için tercih edilen koruma biçiminin, bizatihi bitki ıslahçı hakları sayesinde olduğuna inanmaktadır. Bu iki sistem -BIH ve patent- her ne kadar tam anlamıyla uyumlu hale getirilemiyorsa da düzgün işleyen etkileşimlerinin sağlanması kilit öneme haizdir. Herhangi bir FSM sisteminin en temel şartı, yenileşimi teşvik edici bir unsur olan koruma ile -başkaları tarafından daha çok ilerleme sağlanabilmesi ve yenilik üretilebilmesi- için gerekli olan erişim arasında doğru bir denge kurmayı başarmaktır. BIH ile patentler arasındaki etkileşim açısından bu husus, her iki sistemin de -hem yenileşimi teşvik edecek hem de genetik çeşitlilik ve ıslah çalışmalarına erişimi cesaretlendirecek ve mümkün kılacak bir şekilde- dikkatlice uygulanması gerektiği anlamına gelir. Bu aynı zamanda, patentler işin içine girdiğinde bile, BIH altında yer alan ıslahçı istisnasının sağladığı avantajın korunması gerektiği anlamına da gelir. Patent taleplerinin (haklarının) kapsamı ve niteliği, patentin sağladığı koruma süresinin uzunluğu ile araştırma ve ıslah çalışmaları için patent hakkı istisnaları, koruma ve erişim arasındaki dengeyi etkilemektedir. ISF -hem BIH hem de patentler olmak üzere- tohumculuk alanındaki FSM sistemlerini ve bunların lisanslama ve yürürlüğe konulma bağlamında kullanılabilmelerini kavramak için; ıslahçılar, BIH ve patent kuruluşlarındaki diğer paydaşlar, hükümetler, STK’lar ve yetiştirici örgütleri (dernekler) arasında sürekli bir öğrenme ve tartışma sürecine gerek olduğunun bilincindedir. 2.1 Patentlenebilirlik ISF, insanlar tarafından yapılan (meydana getirilen) vasıflarla ilişkili icatların (bunlar genel olarak, insan yapımı mutant vasıflar ya da genetik yapı değişikliği (GYD) sonucu edinilen vasıflar gibi; insan eliyle genoma eklenen ya da modifiye edilen (değişime uğratılan) vasıflar olarak tanımlanır) ve modern teknolojilerin patent koruması için uygun olduğu görüşündedir. ISF, hedef bitkide melezleme ve seleksiyonla bir araya getirilen ve mevcut doğal genetik yapılardan -genotipler- kaynaklanan vasıfların (“doğal vasıflar”) ve geleneksel ıslah süreçlerinin patentlenebilirliği (patent alınabilirlik) konusunun günümüzde halen tartışılmakta olduğu gerçeğinin farkındadır. Patentlenebilirlik sorunu ele alındığında, ISF, hem yeni çeşitler hem de patent verilebilir icatlar için “yenileşim” (inovasyon) potansiyelini en üst düzeye çıkaracak çözümler bulunmasının gerektiğine güçlü bir şekilde inanmaktadır. Bu çözümler, ulusal ya da bölgesel tohumculuk endüstrilerinin özel ihtiyaçlarının ve bu bağlamdaki yasal sistemlerinin farkında olmalı ve ayrıca tohumlukların küresel ölçekte hareket etme ihtiyacını da yansıtmalıdır. 2.2 Patent alınabilmesi için ön şartlar ISF, üstün nitelikli patentler yoluyla yenileşimi azami düzeye çıkarmak için patentlenebilme kriterlerinin titizlikle uygulanmasına taraftardır ve yüksek kaliteli, süratli, maliyeti düşük (etkin) ve şeffaf inceleme ve itiraz prosedürlerine imkân sağlamaları amacıyla hükümetleri, patent ofislerine ve mahkemelere insan kaynakları ve beceriler açısından gerekli olan araçları vermeleri konusunda teşvik etmektedir. 25/34 www.worldseed.org Teknolojinin başka herhangi bir alanında olduğu gibi, bitkilere ilişkin icatlara da (kısmi ya da tam gen dizilimleri, ya da moleküler markörler dahil) yenilik, endüstriyel uygulama ve “aşikâr (bilinen) olmama” gibi, ancak aynı özene sahip patentlenebilme kriterlerinin karşılanması durumunda patent verilmelidir. Genel anlamda, konvansiyonel melezleme ve seleksiyon gibi rutin çalışma sonuçları ise ‘patent verilebilir’ olarak ele alınmamalıdır. ISF, bir ilke meselesi olarak, yalnızca gerçek icatların patent verilebilir olduğunu, buluşların ise patentlenebilir olmadığını desteklemektedir. Bu ilke bitki ıslahının bilimsel alanına da uygulanmalıdır. Basit anlamıyla sadece bir şeyi bulma işi, tek başına patentlenebilme standartlarını karşılamamaktadır. Örneğin, birçok bitki özelliği zaten henüz keşfedilmemiş olan o bitkiye ait germplazm içinde mevcuttur. Böyle bir bitkinin germplazmındaki yeni bir vasfın bulunup ortaya çıkarılması, o vasfı kendiliğinden (başka bir işlem yapmadan) patent verilebilir konuma getirmemelidir. 2.3 Korumanın kapsamı ve süresi Patent sistemi pek çok ülkede -canlı, üreyen materyali koruyacak şekilde- henüz yeterli bir adaptasyon gösterememiştir. Çoğunlukla patent hakkı çerçevesinde kısıtlanmış bir etkinlik olan -patente konu nesnenin kopyalarının yapılması- tohum gibi çoğaltım materyalleri için de niyet edilen ve beklenilen bir kullanımdır. Böylesi bir beklenti, tohumluğun bir sonraki çoğaltımı ile ilgili olarak, tohumluğun satışını takiben patent haklarının tükenmesi sonucunu doğurabilir. ISF, patent korumasının, üretim ve çoğaltım yoluyla elde edilmiş bir ürünün patentlenmiş aynı karakteristiklere sahip olması halinde bu ürüne veya -genetik enformasyon söz konusu olduğunda ise- içerisinde genetik enformasyon bulunan ve işlevini yerine getiren tüm materyale de yaygınlaştırılmasını düşünmektedir. ISF, daha önceden patentlenmiş bir genetik bileşim gibi aynı fenotipik karakteristiği sağlayan alternatif bir genetik bileşimin, bahse konu daha önceki patentin ihlali sayılmaması gerektiğini düşünmektedir. Bu sonuca ulaşmaya yardımcı olmak amacıyla patent ofisleri, patent taleplerinin kapsamını, başvuru sahibi tarafından tanımlanan veya tevdi edilen belirli bileşenlere göre sınırlandırmalıdır. ISF patent hakkı süresinin, yaptığı yatırıma karşılık icat sahibine, makul bir geri dönüş sağlamaya yetecek kadar uzun olması gerektiği görüşündedir. ISF, yenileşimlerin mümkün olduğunca süratli bir şekilde piyasaya girmesi gerektiğine kesinlikle inanmaktadır. Bu nedenle, ISF, etkin patent süresini -adil bir yatırım geri dönüşü elde edebilme yeteneğini zayıflatacak ölçüde- azaltan ve düzenlenmeye tabi vasıflar ve teknolojilere pazar onayı alınması için şart olan düzenleyici tedbirlerin maliyetleri kadar; sayı ve sürelerinin artışından da kaygı duymaktadır. Düzenlenmeye tabi vasıf patentleri ile ilgili olarak ISF, düzenleyici onayların alınması için gereken sürenin aşırı olması nedeniyle ortaya çıkan etkili patent süresi kaybının, her bir durum ayrı ayrı ele alınarak telafi edilmesi gerektiğini düşünmektedir, örneğin patent korumasının uzatılarak oldukça etkin bir süreye çıkarılması gibi. 2.4 Koruma kapsamının istisnaları ISF’in görüşüne göre, bitki ıslahı alanındaki yenileşim potansiyelini maksimuma çıkarmak için patent haklarında belirli istisnalar gereklidir. Böylesi bir istisnanın, yenilik yapma özgürlüğü (çeşit geliştirme) ile yenileşimin teşvik edilmesi arasındaki doğru dengeyi ortaya koyması ve TRIP Anlaşmasının 30. Maddesi’nde belirtilen kılavuz ilkeleri izlemesi gerekir. Bu istisnalar, (i) patentin normal kullanımı ile aşırı bir biçimde çelişmemelidir ve (ii) patent sahibinin meşru çıkarlarına aşırı düzeyde zarar vermemelidir, ve (iii) üçüncü tarafların meşru çıkarlarını dikkate almalıdır. ISF, patent yasalarında, tohumculuk endüstrisi için, hem bir “genel araştırma istisnası” hem de bir “özel ıslahçı istisnası”nın göz önünde tutulması gerektiği görüşündedir. BIH yasaları böylesi istisnaları tutarlı bir şekilde ele alıyorsa da, patent yasalarındaki araştırma istisnaları uyumlaştırılmış değildir ve patent yasalarındaki ıslahçı istisnaları ise şu anda sadece birkaç ülkede mevcuttur. 26/34 www.worldseed.org 2.4.1 Patent yasasında genel araştırma istisnası ISF, patentli icatlar üzerinde araştırma yapılmasına (ancak patentli icatlarla araştırma yapılmasına değil) olanak sağlayacak bir “araştırma istisnasını” desteklemektedir. Araştırmanın, icat üzerinde yeni bilgi ya da icadın kendisinde bir iyileşme meydana getirmeye tahsis edilmesi gerekmektedir. İcatları1 daha da geliştirmesi için araştırmaya izin verilmekle birlikte, bunların tek başına bir araştırma aracı olarak kullanılmalarına izin verilmemelidir. Bu nedenle, bitkiyle alakalı yenileşimler, diğer teknoloji alanlarındakinden farklı şekilde ele alınmamalıdır. Bir araştırma istisnası ıslahçı istisnasına paralel olabilirse de, ıslahçı istisnasının kapsamını sınırlamamalıdır. 2.4.2 Patent yasasında özel ıslahçı istisnası Islah ve yeni çeşitlerin geliştirilmesi, patent yasalarındaki araştırma istisnası altında yer alan “araştırma” olarak nitelenmeyebilir ve bundan dolayı ISF, ilave olarak özel bir ıslahçı istisnası tavsiye etmektedir. Patent korumasına tabi olan bir bitki çeşidi, korunabilecek iki hususu içerebilir: • Birkaç mevzuat çerçevesinde patentlenebilir olan bir gen ya da vasıf, ve • Bitki ıslahçı hakları tarafından çoğu ülkede korunabilen bir genetik arka plan (çeşit-vasıf veya gen). Genetik arka plan keza pek az sayıda ülkede de olsa patentlenebilmektedir. Patentlenmiş bir gen ya da vasıf ve patentli olmayan bir genetik arka planı içeren, ticarileşmiş bir bitki çeşidi ile ıslah çalışması yapılması, aşağıda ifade edilen bağlamda, gen ya da vasfın kendisine ait patentin ihlali olarak düşünülmemelidir: ISF, şayet bu ıslah çalışması sonucunda elde edilen yeni bir bitki çeşidi, patent taleplerinin kapsamı dışında ise -BIH tarafından korunan bir çeşide ait ETÇ olmaması şartıyla- ıslahçısı tarafından serbestçe kullanılabilir olması gerektiği görüşündedir2. Bununla birlikte, yeni geliştirilen çeşit patent taleplerinin kapsamı içinde kalıyorsa, patent sahibinin rızası olmaksızın, bu yeni çeşitle (UPOV 1991 Yasasının 14 (1) Maddesinde tanımlandığı üzere) hiçbir ticari faaliyet yürütülmemelidir. Patent sahibinin patentli vasıf için söz konusu olan etkili patent süresi kaybını telafi etmek için ticari anlamda makul bir etkili patent koruma süresi sağlayacak mekanizmalar getirilebilir (mevzuat düzenlemelerine uygunluğun değerlendirilmesinde aşırı zaman alan patent süresinin telafisi için, ayrıca bakınız 2.3). 2.4.3 Çiftçinin mahsulden ayırdığı tohumluğu için patent yasasında özel istisna ISF, ister “çeşit koruma (PVP)” isterse patent yasası kapsamında olsun, mahsulden ayrılan tohumluklar için hiçbir istisnayı onaylamamaktadır. Bununla beraber, eğer bir kanun yapıcı patentler için mahsulden ayrılan tohumluk istisnası getirmek isterse, 1.3.2’de ayrıntılı olarak değinildiği gibi aynı prensipleri uygulamalıdır. 2.4.4 İhlal ve patentli bir genin düşük seviyeli bulunuşu Patentli vasıfları ya da genleri taşıyan tohumların kasıt sonucu olmayan, düşük seviyeli bulunuşunun FSM Hakları bağlamındaki sonuçlarına ilişkin olarak yasal bir belirsizlik vardır. ISF, bu tohumlarda görülen tesadüfi bulaşmanın, FSM ihlali oluşturmadığı düşüncesindedir. 2.5 Patent bilgileri Patentlerin ticarete konu çeşitler üzerindeki artan güçlü etkisi ve ıslahçıların hangi patentlerin hangi çeşitleri kapsadığına karar vermede güçlük çekmelerinden dolayı, ISF, ticarileşmiş 1 Eğer yeni bir geliştirme, patent talepleri kapsamı dışında olan bir araştırma sonucunda ortaya çıkmışsa bu geliştirme serbestçe kullanılmalıdır. Ancak, eğer geliştirme halen patent talepleri kapsamı içinde yer alıyorsa, patent sahibinin rızası olmaksızın hiçbir ticari faaliyete izin verilmemelidir. 2 Bu ilke, süreç taleplerine göre ürünün kapsadığı bitki materyalinin kullanımına da uygulanır. 27/34 www.worldseed.org çeşitlere uygulanabilen patent haklarına ait bilgilerinin, kolayca erişilebilecek şekilde kamuya açık olması gerektiği görüşündedir. 2.6 Lisans verme ISF zorunlu lisanslamaya taraftar değildir. Bununla birlikte ISF, patent yasalarında öngörüldüğü şekilde, kamu yararının söz konusu olması durumunda zorunlu lisans ilkesini kabul etmektedir. ISF, adil, makul ve ayrımcılık yapmayan (FRAND) şartlar altında sözleşmeye dayalı gönüllü lisansı teşvik etmektedir. 28/34 www.worldseed.org 3 Diğer koruma biçimleri Aşağıdaki 3.1 ile 3.4’üncü bölümlerde yer alan ifadelerin etkisi, ülkelerin hukuki sistemleriyle birlikte ulusal mevzuatlarına göre, ülkeden ülkeye farklılık gösterebilmektedir. 3.1 Ticari Markalar Bir ticari marka, belirli bir firma tarafından üretilen ürünleri teşhis etmek (tanımak) ve bunları diğer firmaların ürünlerinden ayırt etmek için kullanılan bir terim, ifade, sembol, araç ya da bu unsurların bir kombinasyonudur. Ticari markalar, bitki ıslahı ve tohumluk ticareti alanında sıkça kullanılırlar ve taklit ürünlerin satışını engellemeye yardımcı olmada önemli araçlar olarak görülürler. Çeşit isimlendirmeleri, çeşidin yalın haldeki adıyla yapılan tanımlama ile olur ve dolayısıyla çeşit adı o çeşit için ticari marka olarak kullanılamaz. 3.2 Telif Hakkı Bir telif hakkı, yazarlara, kompozitörlere ve sanatçılara yazdıklarının veya sanat eserlerinin çoğaltılması ve dağıtımı konusunda özel kullanım hakları vermektedir. Yazarlar, bireyler ya da şirketler olabilir. ISF, telif hakkı korumasının kataloglar, ürün broşürleri, etiketler ya da ambalajlama için dikkate alınması gerektiğini önermektedir. 3.3 Ticari sırlar Ticari bir sır sayılabilmek için genel standartların (TRIPS’in 39. Maddesi) karşılanması zorunludur: (i) Bilgi (enformasyon) gizli olmalıdır (yani bilgi, normal olarak bu kabil enformasyon ile ilgilenen çevreler arasında yaygın anlamda biliniyor olmamalı ya da hali hazırda bu kesimlerin kolayca erişimine açık olmamalıdır); (ii) Bu bilginin ticari değeri olmalıdır; (iii) Bilginin yasal hamili tarafından, bilgiyi gizli tutmak için makul tedbirler uygulanmış olmalıdır (örneğin, gizlilik anlaşmaları yoluyla). ISF, ticari sırların, tohumculuk endüstrisindeki FSM’in önemli bir bileşenini oluşturduğuna inanmaktadır. Bir işletmeye rekabet üstünlüğü sağlayan her türlü gizli enformasyon ticari sır olarak nitelendirilebilir. Ticari sırlar, imalat veya sınai sırlar ile alıp satmaya ilişkin sırları kapsamaktadır. Bitki ıslahı ve biyoteknoloji alanında, aşağıda verilen fikri-sınai mülkiyet örnekleri ticari sır olarak saklanabilir: hibritleri oluşturan ebeveyn kendilenmiş hatlar; ıslah kayıtları; laboratuvar, atölye, sera ya da tarlada kullanılan spesifik metotlar; gen ve agronomik vasıf ilişkileri; markör destekli seleksiyonda yararlanılan moleküler markörler. 3.4 Sözleşmeler Bir sözleşme, iki ya da daha fazla tarafın karşılıklı yasal yükümlülükler oluşturmak niyetiyle yaptığı bir anlaşmadır. Bir sözleşmenin, tohumluk torbaları üzerindeki yazılı bildirimlerle, tohumluk torbalarına bağlanan etiketlerle ya da tohumluk üreticisi veya alıcısının -belirli şartlar konusunda- varmış olduğu anlaşma şartlarını gösteren satış dokümanlarıyla da bağlantısı olabilir. Bir kısım bitkilerde söz konusu olan üretim ve dağıtım zincirinin uzunluğu nedeniyle, belli bir son kullanıcı ıslahçı tarafından genellikle bilinmez. Dolayısıyla, bu tip sözleşme şekilleri (paket etiketleri ya da yazılım sektöründe yaygın olarak kullanılan, şeffaf plastikle kaplanmış ambalaj şeklindeki lisanslar), ıslahçılara ve vasıf (gen) sağlayıcılarına hakları ve yükümlülükleri (örneğin, fikri-sınai mülkiyetin korunması ve yükümlülüklerin idaresi) konusunda son kullanıcıları ve rakiplerini bilgilendirme fırsatı sağlamaktadır. Şarta bağlanarak hüküm altına alınacak anlaşma maddeleri, örneğin aşağıdakileri içerebilir: • • • Islahçının üretim/çoğaltım konusundaki geniş kapsamlı ve ayrıntılı olmayan münhasır hakkı; Tohumluğun ihracat ve ithalatındaki kısıtlamalar; Korumanın hasat edilmiş materyale genişletilmesi (teşmili); 29/34 www.worldseed.org • • • • • 3.5 Mahsulden ayrılan tohumluğun ekim amaçlı kullanılması halinde çiftçinin royalti ödeme yükümlülüğü; Çiftçinin mahsulden ayrılan tohumluğu ekim amaçlı olarak satmasının yasak oluşu; Yanlışlıkla hibrit tohumluk torbasında bulunan ebeveyn hatların ıslahçının malı olduğu; Transgenik bitkilere ve hasat edilmiş tohumlara ilişkin yönetim sorumluluğu (stewardshipvekilharçlık) yükümlülükleri; Islahçı hakkının sağlanması için korunan materyalin uygun şekilde kullanımının denetimi ve doğrulanması amacıyla gerekli olan bilgi. Hibritlerin tescilli ebeveyn hatlarıyla ilgili ISF davranış kuralları ISF üyeleri, sadece hibritlerin üretimi amacıyla geliştirilen ve kendileri ticari çeşitler olarak kullanılmayan tescilli ebeveyn hatların -hak sahibiyle anlaşma sağlanması durumu hariç olmak üzere- üçüncü şahıslar tarafından ıslah amacıyla kullanılmaması gerektiğini düşünmektedir. Islahçı istisnası bakımından, bir hibritin ebeveyn hatlarında bulunan bütün genetik çeşitlilik, o hibritte mevcuttur. Tescilli ebeveyn hatların tohumu, tesadüfen ticari hibrit tohumluğu paketinde olabilir. Aynı zamanda tescilli ebeveyn hatlar, tesadüfen hibritin yetiştirildiği tarlada da bulunabilir. Her iki durumda da, bu tesadüfi bulunma hali hibrit tohumu üretme ve işlemedeki teknik ayrıntılardan kaynaklanmaktadır ve sahibinin ebeveyn hatlarını kamunun kullanımına açmaya yönelik bir niyeti olduğunu göstermez. ISF, tescilli ebeveyn hatların daha sonraki ıslah çalışmaları için kullanılarak bu tesadüfî bulunuşun avantaja dönüştürülmesine izin verilmemesi gerektiğini düşünmektedir. Ayrıca, tescilli ebeveyn hatların ıslah amacıyla izinsiz kullanıma karşı korunması için ıslahçılar, paket üzerinde uyarı etiketi ve/veya şeffaf plastik kaplı anlaşmalar dahil, ilgili yasal mekanizmaları kullanabilir. 30/34 www.worldseed.org 4 Gıda ve tarım amaçlı bitki genetik kaynaklarına ilişkin fikri-sınai mülkiyet Geçtiğimiz 10.000 yıl müddetince, tarımın başlangıcından beri, çiftçiler ekim materyalini kendilerine sunulan çeşitlilikten seçmişlerdir. Çiftçiler genetik kaynakları, bölgeler arasında serbest takas ve fenotipik seleksiyon yoluyla, yüzyıllar boyunca kullanmıştır. Modern bitki ıslahı, genetik çeşitliliği yeni çeşitlerin bünyesine dahil etmek ve harmanlamak (karıştırmak) suretiyle, dünyadaki bütün çiftçilere ve tüketicilere sağlanabilecek olandan daha fazla bir varyasyonun ortaya çıkmasıyla sonuçlanmıştır. Gıda ve tarım amaçlı genetik kaynaklar açısından tüm ülkeler birbirlerine büyük ölçüde bağımlıdır. Her bir ülke, kökeni (orijini) kendi ulusal sınırları dışında olan gıda amaçlı ürünleri yetiştirmekte ya da ithal etmektedir ve böylece doğal olarak çok sayıda yabancı germplazm (genetik materyal) kaynaklarına bağımlı durumdadır. Münferit bitki çeşitlerinin atalarına bakıldığında, gıda ve tarım amaçlı bitki genetik kaynaklarının yaygın tarihsel dağılımı ve kullanımı açıkça görülür. Çiftçiler ve ıslahçılar bu genetik kaynaklara yönelik açık erişime, geleneksel olarak güvenmişlerdir1. 4.1 Uluslararası antlaşmalar Genetik kaynaklara Erişim ve Yarar Paylaşımı (EYP=ABS; Access and Benefit Sharing) şartlarını düzenleyen iki uluslararası antlaşma bulunmaktadır, bunlar; Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi (BÇS=CBD) (1993) ve Gıda ve Tarım Amaçlı Bitki Genetik Kaynaklarına Dair Uluslararası Antlaşma’dır (ITPGRFA) (2004). Ekim 2010’da BÇS’ne bir ek anlaşma olarak, Genetik Kaynaklara Erişim ve Bunların Kullanımından Ortaya Çıkan Yararların Adil ve Tarafsız Paylaşımına Dair Protokol (Nagoya Protokolü) kabul edilmiştir2. 4.1.1 Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi (BÇS) Genetik kaynaklar üzerindeki hükümranlık hakları ve bu kaynaklara erişimi belirleme hususunda ulusal hükümetlerin yetkisi, BÇS’ndeki ana kavramlardır. Erişimin belirlenmesi hususundaki (ülkeye ait) egemenlik hakları, fikri-sınai mülkiyete ilişkin koruma elde edilmesi için söz konusu olan gerekliliklerden tamamıyla farklı bir alanı oluşturmaktadır. BÇS tarafından getirilen yaklaşım, “orijin ülkeler” ile “karşılıklı mutabakat şartları”na dayalı olarak “detaylı ön bilgilendirmeden sonra alınan rızayı/onayı (PIC: prior informed consent)” gerektirmektedir. Nagoya Protokolü, genetik kaynakların kullanıcıları üzerinde doğrudan yeni bağlayıcı kurallar şart koşmamaktadır. Protokol, tarafların ulusal erişim ve fayda paylaşım rejimlerini uygulamaya koymasını istemekte ve şayet taraflardan biri genetik kaynaklara erişim sağlamanın bir şartı olarak “detaylı ön bilgilendirme sonrasında alınan onayı” gerekli görüyorsa, bu durumda Protokol muhtelif spesifik tedbirlerin uygulanmasını şart koşmaktadır. BÇS ve Nagoya Protokolü diğer uluslararası erişim ve fayda paylaşımı araçlarını tanımaktadır ve dolayısıyla söz konusu bu diğer araçlar çerçevesindeki -ITPGRFA gibiantlaşmaların içerdiği genetik kaynaklar Protokol yükümlülüklerine tabi değildir. 4.1.2 Genetik Kaynaklara Erişim ve Bunların Kullanılmasından Ortaya Çıkan Yararların Adil ve Tarafsız Paylaşımına Dair Nagoya Protokolü Nagoya Protokolü, BÇS kapsamında erişimin ve fayda paylaşımının sağlanması için bir çerçeve çizmektedir. Nagoya Protokolü, hükümlerin geriye dönük işlemesine dair hiç bir atıf yapmamaktadır. Bu nedenle ISF, yasa koyucuların ulusal politika uygulamaları yoluyla, geriye dönük uygulama hükümleri eklemeksizin -bu suretle hem kullanıcılara ve hem de tedarikçilere daha fazla yasal kesinlik sağlayarak- bu Protokole bağlı kalmasını desteklemektedir. ISF, ITPGRFA’a verilen onayı ve uygulanabilir bir EYP mekanizması olarak standart materyal transfer anlaşması aracını benimsemektedir. ISF, ITPGRFA Antlaşması taraflarının 2006’da sonuçlandırdığı Standart Materyal Transfer Antlaşması’nı (SMTA) tanımaktadır. Ayrıca, ISF, SMTA uygulamalarını iyileştirmek amacıyla tavsiyelerde bulunmak için kurulan “SMTA’nın Şartları Konusundaki Uzman Grubu”nun ilerlemekte olan çalışmasını 31/34 www.worldseed.org desteklemektedir. ISF, EYP düzenlemelerinin olumlu bir yaklaşımla yapılması gerektiği ve “ön bilgilendirmeden sonra alınan onay”la ve karşılıklı olarak mutabık kalınan koşullarla tutarlı olan standart materyal transfer anlaşmalarının (SMTA mekanizması gibi) kullanılarak bu düzenlemelerin kolaylaştırılması gerektiği görüşündedir. ISF, BIH ile korunan çeşitlere ait ıslahçı istisnası kapsamında sağlandığı şekilde -elde edilen çeşitlerin daha ileri ıslahı ve kullanımı için- adil ve makul fayda paylaşımı gibi, erişimi dikkate aldığını vurgulamaktadır. Bu, aynı zamanda Nagoya Protokolü kapsamında elde edilen materyalden ıslah edilen çeşitler için de söz konusudur. Sınırları belli olan “serbest erişim”e fazladan ilave olarak talep edilen -genetik kaynaklar için- herhangi bir “fayda paylaşımı” ise bu ilkeye aykırıdır. ISF, BIH veya patent koruması almak için gerekli olan spesifik kriterlerle EYP prosedürleri arasında doğrudan bir bağlantı olmamasının önemini vurgulamaktadır. Bununla birlikte, standart materyal transfer antlaşmasının parçası olarak, fikri-sınai mülkiyete dair göndermenin (referansın) mümkün olması gerekir. Riayet (Nagoya Protokolüne uyma) kapsamında ise ISF, tarafların erişim ve fayda paylaşımı konusunda ulusal kurallar ve sorumluluklar oluşturmalarını ve kolaylaştırılmış erişim prosedürleri ve uyum yükümlülüklerine yönelik olarak netlik sağlamalarını teşvik etmektedir. Riayet yükümlülükleri, Fikri-Sınai Mülkiyet (FSM) almak için gerekli olan kriterlerden ayrı değerlendirilmesi gereken bir konudur. 4.1.3 Gıda ve Tarıma Amaçlı Bitki Genetik Kaynaklarına Dair Uluslararası Antlaşma (ITPGRFA) BÇS ile uyumlu olan ITPGRFA, Gıda ve Tarım Amaçlı Bitki Genetik Kaynaklarının (PGRFA) korunmasını ve sürdürülebilir kullanımını sağlamakta, bu kaynaklara erişim ve fayda paylaşımı için bir rejim betimlemektedir. Antlaşma, birçok önemli gıda amaçlı bitkiye yönelik olarak kapsama dahil edilmiş olan (genetik) materyallere erişimi kolaylaştıran Çok Taraflı bir Sistem (ÇTS: ‘Multilateral System, MLS’) oluşturmuştur. Bu sistem, ülkelerin PGRFA bağlamında birbirlerine bağımlı olduğu prensibiyle çalışmak üzere tasarlanmıştır. Söz konusu sistem bu suretle, “ortak miras” yaklaşımının bilimsel ve tarihsel geçerliliğini dolaylı olarak tasdik etmektedir. Gıda ve tarım amaçlı kullanılan bitki genetik kaynakları (PGRFA) için ÇTS oluşturmak suretiyle Antlaşma, (Antlaşmanın Ek 1’inde verilen mutabakata varılmış bitkiler listesi) genetik kaynaklara hızlı bir erişim sağlamakta ve yarar paylaşımı şartlarını belirlemektedir. Antlaşmanın Madde 12.3(a)’dan (h)’ye kadar olan bentleri fikri-sınai mülkiyet haklarının uygulanabilirliğini kabul etmektedir. ISF, Madde 12.3(d)’yi3 aşağıda belirtildiği şekilde yorumlamaktadır: • Tarım ve Gıda Amaçlı Bitki Genetik Kaynaklarına ya da ÇTS’den alındığı şekliyle -bu kaynakların- genetik kısım veya unsurları üzerine kolaylaştırılmış erişimi sınırlandıran hiçbir fikri-sınai ya da başka türlü haklar konusunda talepte bulunmak mümkün değildir. • Alınan materyalden izole edilmiş ya da kalıtım yoluyla geçmiş genetik kısım veya bileşenlere kısıtlama getiren fikri-sınai veya başka türlü haklar talep etmek -her bir unsura ayrı ayrı fikri mülkiyet hakkı verilmesi için gerekli kriterler ve ITPGRFA koşulları yerine getirildiği takdirde- mümkündür. Fikri ve sınai mülkiyet hakları, verildiği yerde, başlangıç genetik materyaline erişimi sınırlandırmamalıdır. • BIH tarafından korunan çeşitler, ileri ıslah çalışmaları ve Erişim ve Yarar Paylaşımına yönelik katkıyı göstermek amacıyla kısıtlama olmaksızın elde edilebilir. ISF, ITPGRFA’nın Ek I’indeki bitki listesinin, ıslah çalışmalarının yapıldığı tüm bitkileri ve bu bitkilerin ıslah faaliyetinde kullanılan diğer genetik kaynakları kapsaması için genişletilmesini desteklemektedir. “Çiftçi hakları” terimi ITPGRFA’nın hem önsözünde hem de ayrı bir hükmünde yer almaktadır. Çiftçi hakları teriminin kökeni, 1970’lerin sonlarındaki müzakerelere dayanmakta 32/34 www.worldseed.org ve bu terim bazı kişilerce, çiftçileri ve çiftçi toplumlarını geçmişte yapmış oldukları katkılarına karşılık bir çeşit ödüllendirme aracı olarak görülmektedir. Yine bazı çevreler “çiftçi hakları” ifadesini, çiftçilerin modern bitki ıslahı yoluyla PGRFA’ların geliştirilmiş kullanımından faydalanmalarına izin verirken, bitki genetik kaynaklarını korumaları ve geliştirmeyi sürdürmeleri konusunda onları teşvik etmek için bir vasıta olarak görmektedir. Çiftçi hakları, UPOV 1991 Yasası’nın 15(2)’nci Maddesinde tanımlanan ve bu belgenin Bölüm 1.3.2’sinde açıklanan çiftçi istisnasına sıkça gönderme yapılan “isteğe bağlı istisna” ile karıştırılmamalıdır. Bitki ıslahçı hakları, yeni bir bitki çeşidinin üretimi ve ticareti için Bölüm 1.2’de belirtildiği gibi Devlet/Organizasyon tarafından ıslahçılara verilen münhasır (ıslahçıya özgü) bir haktır. Böyle bir yeni bitki çeşidi su götürmez bir şekilde aşağıdaki tüm gereklilikleri karşılamak zorundadır: Bu çeşit, yeni, farklı, yeknesak ve durulmuş olmalıdır. Diğer taraftan çiftçi hakları, çiftçiler ile onların atalarının yerel çeşitlerin seçilmesi ve korunmasındaki katkılarına karşı onay niteliğinde bir teşekkürdür. UPOV açısından çiftçi istisnası, kendi arazilerinde hasat ettikleri korunan bir çeşide ait tohumluğu kullanmaları için çiftçilere izin vermek amacıyla BIH’na konan isteğe bağlı bir istisnadır. ITPGRFA, gıda ve tarım amaçlı bitki genetik kaynaklarının korunmasında ve sürdürülebilir kullanımında, çiftçiler ile yerel ve yerli toplulukların faaliyetlerini desteklemenin öneminin farkındadır. Bu Antlaşma, böyle faaliyetleri teşvik eden girişimleri listelemekte ve bunların ulusal hukuka tabi olarak uygulanması sorumluluğunu hükümetlere vermektedir. 4.2 Fikri-sınai haklar ve uluslararası antlaşmalar ISF biyoçeşitlilik konusundaki uluslararası anlaşmaların müzakerecilerini, fikri-sınai mülkiyet hakkındaki uluslararası anlaşmalara riayet etmeleri ve bu anlaşmaların karşılıklı destekleyicisi olmaları konusunda teşvik etmektedir. ISF, aynı zamanda, biyoçeşitlilik anlaşmalarının uygulanmasının, FSM kurallarını ve mevzuatını olumsuz şekilde etkilememesi gerektiği görüşündedir. Ayrıca, patentlenebilme için yerine getirilmesi gerekli olan şartlar ile ITPGRFA, BÇS ya da Nagoya Protokolü kapsamında yapılan, sözleşmeye dayalı anlaşmalara riayeti garanti altına almayı amaçlayan şartları birbirinden ayırmak da önem taşımaktadır. ISF, BÇS tarafından öngörüldüğü gibi, ikili mekanizmalar yoluyla, “detaylı ön bilgilendirmeden sonra alınan rıza/onay” ve “erişim ve yarar paylaşımı”na yönelik basit idari işlemlerin sağlanması suretiyle; ülkelerin, yasal kesinlik temin etme konusundaki etkin bir vasıtayı destekleyecek altyapıyı geliştirmelerini teşvik etmekte ve ayrıca bunların FSM yasaları ve mevzuatıyla bir karışıklığa yol açmamasını istemektedir. Bu tip yasalar, FSM koruması alma yeterliğini olumsuz yönde etkilememelidir, zira bu ‘koruma’, yarar paylaşımına imkân sağlamanın birbiri ardına ön koşulları olan araştırmayı özendirmenin ve potansiyel ticarileşmenin temel unsurudur. 1 2 3 ISF pozisyon belgesi ‘Plant Genetic Resources for Food and Agriculture’ (Gıda ve Tarım Konusunda Bitki Genetik Kaynakları), Christchurch, Mayıs 2007 Nagoya Protokolü hakkında ISF pozisyon belgesi, Rio de Janeiro, Haziran 2012 ISF pozisyon belgesi ‘Interpretation of Article 12.3(d) of the International Treaty on Plant Genetic Resources for Food and Agriculture’ (Gıda ve Tarıma Yönelik Bitki Genetik Kaynakları Uluslararası Antlaşmasının Madde 12.3(d) bendinin Yorumlanması), 2005. 33/34 www.worldseed.org Ek 1: Kısaltmalar Listesi ABS Access and Benefit Sharing = Erişim ve Yarar Paylaşımı (EYP) BMT UPOV Working Group on Biochemical and Molecular Techniques, and DNA profiling in particular = DNA-tabanlı markörlerin bulunması için Biyokimyasal ve Moleküler Teknikler (BMT) konusundaki UPOV Çalışma Grubu CAJ Legal and Administrative Committee (of UPOV) = UPOV İdari ve Hukuki Komitesi CBD Convention on Biological Diversity (www.cbd.int) = Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi (BÇS) DNA Deoxyribonucleic Acid = Dezoksiribonükleik Asit DUS Distinctness, Uniformity and Stability = Farklılık, Yeknesaklık ve Durulmuşluk (FYD) EDV Essentially Derived Variety = Esas İtibariyle (Esastan) Türetilmiş Çeşit (ETÇ) FRAND Fair, Reasonable and Non-Discriminatory = Adil, Makul ve Ayrımcı Olmayan FSS Farm Saved Seed = Mahsulden Ayrılan Tohumluk GM Genetic Modification = Genetik Yapı Değişikliği (GYD) IP Intellectual Property = Fikri-Sınai Mülkiyet (FSM) ITPGRFA International Treaty on Plant Genetic Resources for Food and Agriculture (http://www.planttreaty.org/) = Gıda ve Tarım Amaçlı Bitki Genetik Kaynaklarına Dair Uluslararası Antlaşma MAT Mutually Agreed Terms = Karşılıklı Mutabakat Şartları MLS Multilateral System = Çok Taraflı Sistem (ÇTS) PBR Plant Breeders Rights = Bitki Islahçı Hakları (BIH) PGRFA Plant Genetic Resources for Food and Agriculture = Gıda ve Tarım Amaçlı Bitki Genetik Kaynakları PIC Prior Informed Consent = Ön Bilgilendirmeden Sonra Alınan Rıza PVP Plant Variety Protection = Bitki Çeşit Koruması (BÇK) PVR Plant Variety Rights = Bitki Çeşit Hakları (BÇH) SMTA Standard Material Transfer Agreement = Standard Materyal Transfer Anlaşması TG Test Guideline = Test Kılavuzu TRIPS Trade Related Intellectual Property rights = Ticarete İlişkin Fikri-Sınai Mülkiyet Hakları (http://www.wto.org/english/tratop e/trips e/trips e.htm) UPOV International Union for the Protection of new varieties of plants (www.upov.int) = Uluslararası Yeni Bitki Çeşitlerini Koruma Birliği * ISF Genel Kurulunca onaylanmış bu belgenin orijinal İngilizce versiyonundan TÜRKTED tarafından yapılan bu Türkçe çevirisi ve redaksiyonu esnasında belgenin ilk taslağına ait TSÜAB tarafından yaptırılan çeviriden de kısmen yararlanılmıştır. 34/34 www.worldseed.org