1 ÇİN BÜLTENİ (17-24 Nisan 2006) ÇHC Devlet Başkanı Hu Jintao`nun
Transkript
1 ÇİN BÜLTENİ (17-24 Nisan 2006) ÇHC Devlet Başkanı Hu Jintao`nun
BOĞAZİÇİ ÜNİVERSİTESİ-TÜSİAD DIŞ POLİTİKA FORUMU ÇİN BÜLTENİ (17-24 Nisan 2006) ÇHC Devlet Başkanõ Hu Jintao’nun Washington Ziyareti: Çin Devlet Başkanõ Hu Jintao 19-20 Nisan 2006 tarihlerinde Washington’a bir ziyaret gerçekleştirdi. ABD-İran arasõndaki geriliminin tõrmandõğõ bir dönemde gerçekleşen bu ziyaretin uluslararasõ iki büyük gücün bir araya geldiği önemli bir zirve olmasõ bekleniyordu. Ancak beklenenin aksine görüşmelerde gerek İran gerekse de Çin-ABD ilişkilerindeki Tayvan ve Kuzey Kore gibi netameli konular gündemi çok fazla işgal etmedi. Görüşmeler temelde iki ülke arasõndaki ekonomik ilişkiler çerçevesinde yürütüldü. Küresel siyasetin önemli bir aşamasõnda bir araya gelen bu iki gücün gündemine ekonominin hakim olmasõ her iki ülkenin de sadece iç politik gelişmeleriyle yakõndan ilişkili olmayõp aynõ zamanda dõş politikalarõ açõsõndan da oldukça önemli. Çin, ABD ile olan ilişkilerinde hem orta vadeli öncelikleri hem de uzun dönemli hedeflerini yeniden belirleme aşamasõnda. Amerika da benzer bir şekilde Çin ile olan ilişkilerini yeniden değerlendiriyor. Çin Sürdürülebilir Kalkõnmayõ Başarabilecek mi? Çin’in küresel ekonomik etkisi sadece Amerikan dõş politikasõnõ ilgilendiren bir olgu değil; aynõ zamanda Amerikan iç politikasõ içinde de Amerikan sermayesinin korunmasõna yönelik adõmlarõn atõlmasõ gerekliliğini ortaya koyuyor. Çin’in büyümesi ile şekillenen yeni küresel iktisadi politikalar açõsõndan ABD’nin uzun vadede güçlü kalabilmesi, uluslararasõ alanda rekabet gücünü arttõrabilmesi bağlõ. ABD ucuz Çin mallarõnõn küresel istilasõndan etkilenen ülkelerin başõnda geliyor ve bu Amerikan dõş ticaretinde Çin lehine 200 milyar dolarõn üzerinde bir açõk yaratõyor. Amerikan kamuoyu genelinde Çin; petrol fiyatlarõndaki ciddi yükselişin, Amerikan dõş ticaretindeki gediğin ve ülkedeki işsizliğin sorumlusu olarak görülüyor. Dolayõsõyla Çin’e karşõ etkin bir tavrõn geliştirilememesine yönelik eleştiriler Amerikan iç politikasõnda muhalefetin Bush’u sõkõştõrdõğõ önemli konulardan biri. Halihazõrda ABD’de Eyalet ara seçimleri yapõlamaya başlandõ ve bu açõdan Amerikan başkanõ için Çin’le olan ekonomik ilişkilerin gidişatõ önemli. Yakõn zamana kadar ABD’de Çin sadece bir dõş politika ve güvenlik konusu olarak görülüyordu. Ancak Çin’in küresel iktisadi politikalar üzerinde artan rolü hammadde fiyatlarõnõn giderek yükselmesi ve buna mukabil işlenmiş mallarõn fiyatlarõnõn da giderek artmasõ sonucunu doğurdu. Dolayõsõyla rekabet alanõndaki bu değişimler ABD’nin Çin algõsõnõ farklõ bir boyuta sokuyor. Açõkçasõ, Washington Yönetimi Çin’in kendi iç dinamiklerine baktõğõnda, Çin açõsõndan çelişkili bir tablo görüyor. Çünkü Çin bir yandan çok hõzlõ bir şekilde küresel ekonominin gereklerini yerine getiriyor, ancak diğer yandan da küresel-liberal ekonomiye hõzlõ geçişin yarattõğõ çok ciddi sorunlarla karşõ karşõya kalõyor. Bu 1 bağlamda Pekin Yönetiminin hem küresel ekonomik aktörlüğü hem de bunun getireceği olumsuzluklarõ nasõl dengeleyeceği bilinmiyor. Diğer bir ifadeyle, şu an için Çin çok büyük bir ekonomik büyümeyi yakalamõş olmasõna rağmen bunun sürdürülebilir bir kalkõnma hamlesi olup olmayacağõnõ zaman gösterecek. Şayet Çin, büyümesini sürdürülebilir kõlmayõ başarõrsa bu ABD açõsõndan ticari rekabetten daha farklõ kayõplarõ gündeme getirebilir: Washington yönetimi 1990’larõn başõndan beri açõk ekonomiyi, güçlü finans kurumlarõnõ ve ekonomiye minimum devlet müdahalesini öngören neo-liberal politik sistemi savunuyor. Çin’in gelecekteki başarõsõ bu ülkenin yine uluslararasõ ekonomiye açõk bir modeli benimsemesinin bir sonucu olacak. Ancak unutulmamalõ ki bu, hükümetin ekonomiye müdahalesinin ya da mali piyasalarõ koruyacak yasalarõn ve piyasalar arasõ bilgi akõşõnõn etkin işlemediği bir çerçevede gerçekleşiyor. Bu durum, Amerikan modelinin meşruiyetini olumsuz etkileyecek bir faktör. Çin Ekonomisinin Zor Denklemi Hu Jintao başkanlõk koltuğuna oturmadan önce Batõ tarafõndan “Çin’in Gorbaçov’u” olarak nitelendiriliyordu. Gerçekten Hu Jintao bir önceki Başkan Jiang Zemin’e göre oldukça reformist bir duruş sergiliyor ama bunun ABD’yi tatmin edici boyutlarda olduğunu söylemek zor. Bunun nedenlerinin başõnda, Çin ekonomisinin kendi iç yapõsõndan kaynaklanan sorunlar geliyor. Çin’de bölgesel gelir dağõlõmõ oldukça orantõsõz ve bu da çok ciddi riskler ortaya çõkarõyor. Diğer yandan ise, büyük oranda ihracata dayalõ yüksek büyüme oranlarõnõn hem Çin’deki büyümenin dengesiz nitelikte olmasõna yol açtõğõ, hem de ekonomik yapõyõ daha da kõrõlgan hale getirdiği görülüyor. 25 senelik ekonomik reform hareketi sadece zengin bir girişimci sõnõfõnõ yaratmadõ aynõ zamanda bir dizi sorunu da beraberinde getirdi. Çin, tüm yükselişine rağmen halen enerji kõtlõğõ, işsizlik ve ekonomik eşitsizlik sorunlarõnõ tam olarak aşabilmiş değil. Muazzam ekonomik büyüme oranlarõna rağmen bugün Pekin yönetimi ekonomik ve sosyal eşitsizliklerle de baş etmek zorunda. Mevcut sorunlarõn Tibet ve Doğu Türkistan’daki ayrõlõkçõ hareketleri tetiklemesi de ihtimal dahilinde. Jintao’nun giderek sosyal adalet ve sosyal bozulma konularõna çok sõk atõfta bulunan popülist bir söylem benimsemeye başlamasõnõn arka planõnda işte böyle bir tablo var. Jintao başa çõkmasõ gereken zor bir denklemle karşõ karşõya. Zira, bir taraftan “halk merkezli gelişme” ve “uyumlu toplum” kavramlarõna giderek daha fazla atõf yaparken diğer yandan da mevcut ekonomik büyümeyi de devam ettirmek durumunda. Geçen Mart ayõnda toplanan Çin Halklar Kurultayõ’nda kabul edilen 11. Beş Yõllõk Kalkõnma Planõnda, Çin’in bu sorunlarõ aşmak için yeni ekonomik politikalara yönelmesi gerektiği kararõ çõktõ. Çin ekonomisine yön verecek ve ülkenin dõş ilişkilerini de yakõndan etkileyecek üç önemli dönüşüm planõndan söz edildiği görülmekte. İlk olarak, Çin artõk ekonomik büyümeden çok kaliteli gelişime önem vermeye başlayacak. İkincisi, yatõrõmlar kõyõ bölgelerinden iç bölgelere kaydõrõlmaya başlayacak, üçüncüsü ise zenginliğin üretiminden çok bu zenginliğin topluma dağõlõmõ üzerinde durulacak. Tüm bunlar Çin’in dengeli bir biçimde iç pazar yaratma ve bunu belli oranda besleyecek yabancõ yatõrõmõ çekmeyi hedeflediğini gösteriyor. Bu değişim, Çin’in daha etkin bir dõş politika oluşturmasõ açõsõndan da elzem kabul ediliyor. Öte yandan, Çin, kendi içindeki yapõsal sorunlarõ çözmeden ciddi anlamda küresel politik bir güç olmasõnõn ne denli zor olduğunun farkõnda. Zira Çin halen küresel politik stratejisini “etkin savunma” (Active Defence) olarak adlandõrõlan ve iç siyasi ve ekonomik dengelerini tam olarak rayõna oturtmadan uluslararasõ politik arenada sivrilmemeyi öngören bir strateji üzerine oturtuyor. Bu durum ise, Amerikan muhalifi ülkelerin Çin’i 2 ABD’ye karşõ, etrafõnda toplanõlacak bir güç olarak tahayyül etmelerinin bu aşamada geçersizliğini ortaya koyarak, Washington’un elini güçlendiriyor. ABD-Çin Ekonomik İlişkilerinde Denge Arayõşõ Çin Devlet Başkanõ Hu Jintao’nun ziyareti ABD-Çin arasõndaki ekonomik ilişkilerde bir dengenin bulunmasõna yönelik başlatõlan sürecin bir parçasõ olarak karşõmõza çõkõyor. Nitekim Mart ayõnda ABD Ticaret Bakanõ Carlos Gutierrez, Amerika'nõn aleyhine işleyen ticaret açõğõnõn kapatõlmasõ için Pekin'den ciddi adõmlar atmasõnõ istemişti. Nisan ayõ başõnda Washington'a giden Çin'in ekonomiden sorumlu Başbakan Yardõmcõsõ Wu Yi da 16,2 milyar dolarlõk bir anlaşmaya imza attõ. Ancak ABD, Çin’den daha fazla adõm atmasõnõ bekliyor. ABD Çin'in Yuan’õn değerini çok düşük tuttuğunu, bunun da ticarette haksõz rekabete sebep olduğunu düşünüyor. Çin’deki marka ve patent ihlalleri ile yabancõ firmalarõn Çin pazarõnda karşõlaştõklarõ engeller de sorunun önemli bir parçasõ. Henüz temel konularda tam bir uzlaşmaya varõlamasa da 100’ü aşkõn işadamõyla ABD’ye çõkarma yapan Hu Jintao’nun başta Microsoft ve Boeing olmak üzere bir çok Amerikan firmasõyla önemli anlaşmalar imzalamasõnõn, Çin Amerikan ilişkilerinin ekonomik düzlemde olumlu gelişmeler kaydettiğinin işareti sayõlabilir. 3