Kazım Karabekir Anlatıyor - Uğur Mumcu

Transkript

Kazım Karabekir Anlatıyor - Uğur Mumcu
•
IM KARABEKIR
A LA IYOR
.�i
l YAY INA HAZlRLAYAN: �
u
UGUR MUMCU �
ndan
a
rında çıka
[«Kdzım
dizisi
Karabekir
10-29
Cumhuriyet
Haziran
Anlatıyor•
1990
Gazetesi'nde
başlıklı
gilnleri
yazı
arasında
yayınlanmıştır.]
İÇİNDEKİLER
Sunuş
BİR
1
·
Paşnl:ır
. . . . . . . ... . . . . ........... . . ......... .. . . .. .. . . . ..... . . ..... . . . . . ..
..
16
. . . . . . . . . . . ; ...... . . . . ........ . . . . . . .. . ..... . . . .......... . ........ . . . .. . ..... . .
20
Tartışma
.
Sertleşiyor
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . ....
................................. : .
..
DÖRT
...... . . . . . . .
Yol Ayrımı
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . ..... . . . .
. .. . .
. . . . . . . .. ...... . . . . ............. .. . . . . . . . ......... . . . . . . . ..)
. . .. . . . .......
. ......,. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . ... . .. . ..·. . . . .. . .
Tehlikeli Bir Cumhuriyete Doıtru . . . . . . . . . . . . . . . . :........ . . . . .
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . ... . . . . . .. . ... . . . . ... . . . . .
BE$
]9
23
28
37
38
40
44
52
ALTI
Mec l istek i
Kulis
YEDİ
ve
..
Halk
Görüşme
.... . . . .. ...
.
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . .
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . ; ... . . ........ . .
. . ............ ..
.
Kaldırılıyor
Fırkası
SEKİZ
Asl a
·Görüşme
.
Salt.rımıt
. ........ . .. ...... . . . ........ . . . . ........ . . .
. . . . . . .. . . . . . . . . , . . . . . . . . . . , .... . .. . . . ......... .
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . ; . . . . . . . . . . .... . ... . ... .
1
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . ... . . . . . . . . . . . . . . . ..
Camileri e Değil
D OK UZ
. . .. . .. . . .. . , . . .
.
...
. . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . ..
.
. . .. . .. ,.
. . . . . . . . ....... . . . .... . .....
.........
. . . . . . . ......... . ..... . . . . . .
. ..... ..... . . ..
Yeni Seçime Doğru . . . . . .
ON
7
ll
Bolşevizmi . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . ..
i lanı .............................. : . . ................ .... . .
Bolşeviklik
İ Kİ
ÜÇ
...
. . .·. . . . . . . .. . . . ....... . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . ... . . . . . ...............
:
. .....
.
. . . ............ . . . . ...... . . . ............. . . .................. . . . . . ............
İ kinci
ONBİR
Meclis Toplanıyor
.......................................................................
Hocal arı
Eser
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . .
Toptan
Kimin?
K aldıralım
.
. . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . ..
. . . ... . . . . . . . . . .. . . . . .......... . . . . .... . ... . . . . , ... . . . . . . .. .
5
53
58
60
63
65
67
76
77
79
86
91
95
97
99
Birinci Ordu M!.lfettlşll�l
ONİKİ
.
... ......................... .............
........................................................................
M. Suphl Olayı ....... ............................. . ..... � . .............
Cumhuriyetin İ lanı .. ......... ........................................
ONÜÇ
......... . . . ..... .. . . . .. . . ................... ................
...........
Err.uı:um 'dan Ayrılış . .... . ...... ............ . . . . . ................ ......
Karabekir, Halife İle GörOşUyor .......... .... .. ... . . ....... .....
ONDÖRT
101
103
ıo5
ıo8
·ıto
112
113
.......................................... ......... ..........
ı 18·
lstanbul'a İ stlkli\l Mahkemesi Gönderiliyor ...............
120
ONBE�
Harp
.... ....
...
.. ...... ... ......... ................................. ..... . ...........
Oyunu
ONALTI
...
129
............ ........ .............................. ............ ....
135
............ . . ........ . .. .
136
......................... . ................................. .......
ı46
ı49
Karabekir Görev
ONYEDİ
Komplo
Kabul
Etmiyor
....
............ ........... ...... ....... . . . . ............. .. ............ ..
M!lfettlş Paşa
ONSEK İZ
.
..
. .......... ... ..................................... ....
..................... ..... ............ .... ... .. ....... ........... ...
'tzmır
Sui kast.ı
İ nönü · A�lıyor
Nutuk'a
.. ...... .........
......... ....
ı60
.......... . . . . ........................................
163
... .......
................ ...... ....... . ..... .. . .... . . ......... .. . .... .... .
...
Prof. Karaı «Karabekir' in iddiaları Dayanıksır.�
Y İRMİ
1Gı
.......
165
. ....................... . . . ..... ......................... . ........... ....
169
..
187
NOTLAR
Ad
157
.... ... .................. .
Tolstoy
.
Yanıt
ı52
155
Akademisi'nde
ONDO.KUZ
ı44
1!H
O M. Kemal, Çağırılınca Gidilir
Harp
126
................ ............ ............ ... ................
.
Di?:! n\
. . . .. . . ..
. . . . . . .. .... . . . ..... . .......................................
6
201
SUNU Ş
Kazım
Karabekir,
Ulusal
Kurtuluş
en önemli komutanlardan birisidir.
Savaşımızın
1882 yılında İstanbul'da doğan Karabelıir, 1902'de
Harp Okulu'nu,
1905 yılında da Harp Akademisi'ni
birineilikle bitirdikten sonra Manastır'a. atanmış; En­
ver Bey ile sonradan «İttihat ve TerakJ<i,. admı alan
«Osmanlı Hürriyet Cem iyet i » ni Manastır merkezini
ktırmuş; bölgede Rum ve Bulgar çetelerine karşı sa­
va.şmış; 1907'de de ittihat ve Teraklıi Derneği'nin
Is­
tanbul'daki örgütlenmelerinde görev alm�ştır:
Meşrutiyet'in ildnı ve 31. Mart gerici ayaklanma­
sının bastırılmasında etkin görevler almıştır.
ı.
Dünya Savaşı'nda
savaşnnş; 1918 yılında
İran
ve Irak cephelerinde
Erzincan ve
Erzıtrum'u,
Rus
ve Ermeni ordularından kurta.ran birlikleı·e kumanda
etmiş; Ingilizlere karşı Azerbeycan seferini düzenle­
iniştir.
1919 yılında da. Erzurunı'dalıi 15. kolordu komu­
tCınlı_ ğına atanan Karabekir, Erzurum Kongresi'nin
toplanmasına öncülük etmiş ve koloı·dusu ile birlikte
lıakhında Istanbul hükümetine tutuklama kararı çı­
kartılan M. Kemal Paşa'nın emrine girmiştir.
Kazını Karabelıir Pa.şa, Sarıkamış, Kars ve Giim­
rii kalelerini Ermenilerden geri almış; Ermeni Taş­
nak lıiilıiinıeti ile yapılan barış görüşmeleriyle Sov­
yetler'le yapılan Kars Mualıedesi'nde «Murahhas He­
yeti Reisi, olarak görev yapmıŞtır.
'
Do{lıı'da savaş yıl1a.nnda ana ve babalarını yitiren 4000 himsesiz çocuk için okullar kurmuştur.
7
Karabekir, Kurtuluş Savaşı ile Cumhuriyet'in ilk
yıllarında Edirne ve Istanbul milletvekilliği yapmış­
tır.
1926 yılında Atatürk'e karşı düzenlenen •İzmir
suikastı,. nedeniyle İstiklal Mahkemesi'nce tutuklan­
mış; yapılan yargılama sonunda aklanmıştır.
Cumhuriyet'in ilanından sonra ·Birinci Ordu Mü­
fettişliğine" atanan Karabekir, 1927 yılında emekliye
ayrılmış ve «Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası,. adıy­
la kurulan partinin de liderliğine getirilmişti.
1938 yılında yeniden TBMM'ne gireri Karabekir,
194B yılında TBMM başkanlığına seçilmiş; 1948 yılın­
da da ölmüştür.
Her ihtilal, çatışmalar ve çalkantılar içinde olu­
şur. Bu çalkantı ve çatışmalar, ihtilalcileri karşı kar­
şıya da getirir.
Mustafa Kemal ve Karabekir Paşa, Ulusal Kur­
tuluş Savaşımızı kesin utkuya ulaştıran iki eski dost,
iki eski arkadaş, iki eski asker ve iki eski ihtilalcidir.
Yollar, hilcifetin kaldırılması ve Cumhuriyet'in ila­
nı ile birlikte ayrılmıştır.
Karabekir, Atatürk'e neden karşı çıkmıştı?
Bu· iki eski dost, .bu iki kahrama,n asker niçin kar­
şı karşıya gelmişlerdi?
Bu çatışmanın nedenlerini, Karabekir'in günü gü­
nüne yazdığı «İnkılap Hareketleri neden oldu, ·n�sıl
oldu?" adlı anılarından öğreneceğiz.
·
Bıı anılan, Kazım Karabekir'in kızları sayın Ha­
yat Karabelıir Feyzioğlu ile sayın Timsal Karabekir
ile Kara.bekir'in bir süre önce ölen kızı Emel Özeren­
gm ın eşi sayın Prof. Faruk Özerengin'den aldım.
Kendilerine teşekkür ediyorum.
Atatürk ile Rambekir arasında kamuoyu önün­
deki ilk tartışma 1933 yılı mayıs ayında Milliyet Ga­
zetesi'nde olmuş. Tartışma sırasında «Millici,. ta1mıa
·adıyla yazılar yazan yazar,
yapmış:
Kambelıir'e şu çağrıyı
Herhalde muhterem Paşa neşrettikleri <Şarkı-
8
lı ibreü eseri yerine İstildal Harbi'nin birkaç saJha­
sına varan çocuklarına öğretecek başka eser hediye
etseydi,
tarih ve hakikat
naı;nına daha büyük
hiz­
met görmüş, efkar-ı umumiyenin kendi haklarında,
milli mücadeledeki hizmet ve tesirleri hakkında l<a- .
falarda yarattığı müpheın hükümlere kendi dilleriy­
le, kendi yazıları ile hakild istikametlerini vermiş olur­
lardı!
·
Karabelıir, ou açık çağrı üzerine Milliyet Gazete­
si'ne 7 mektlfP göndermiş, bu. mektupların altısı ya-.
yınlanmış; yedincisi ise yayınlanmamış.
Tartışmanın kesilmesi üzerine Karabekir,
lt'tl . Harbi.mizin Esasları
..
·İst.ik­
adlı .kitdbı yazmış; bu hitap,
daha baskıdayhen toplatı.lıp yakılmış; Paşa'nın İstan­
bul Erenköy'deki köşkü basılarak kitabın kaynağı olan
belgelere el konmuş.
1933'de yakılan bu kitap, 1951 yılında yeniden ya­
yınlanmış.
:
Atatürk, yahılan bu kitabı inceleyerek Kazını Ka­
rabek,ir'e 9 sayfa tutan yanıtlar vermiş.
Atatürh·ün el ya.zı.sı ile yazdığı bu notları TÖrlı
milli eğitiminin wıııtulmaz adı eski Milli Eüitim ba.­
kanlarından Hasan Ali Yücel'in kızı sayın Canan Ero­
nat'dan aldım.
Sayın
Eı-onat'a
teşehhüı·
borçlııyunı;
kamuoyu
önünde kendisine teşelıkür ediyorıun.
Karabelıir,
yaşarken
masına tanılı olamamış.
anılarının serbestçe olum­
·
Gazeteci Hilımet .Münir, Kdzım Karabekir ile .1939
yılı $ubat ayında Yedigün
adlı dergisinde
röportrıj
yapmış; ancaJı bu yay,ın da devrin hükiimetinckn nel­
di-Ç/i ileri süı·iilen baskı ile hesilmiş.
Karabehir, daha sonra « İs ti ld ül Harbimlzin Es::ıs­
Jan, adlı kita.bmı genişleterek «İstil<lfıl llarhinıi7" (!([­
lı hitabı. hazı.rl.a.nıış. Bu kitap ancak lfJôO yılmda ya­
yı nlanabilnıiş!
Bu .kitap haklıında da dava açılmış; arıcah yapı-
9
·lan yargılama sonunda davanın düşmesine karar ve­
ırilmiş.
Karabekir'in anılarını
yayına
hazırlarken
o dö­
nemlerin Meclis tutanaklarının ve gazete kolleksiyon­
.·larının da incelenmesinde bana yardımcı olan TBMM
Kitaplığı mii.dür yardımcısı sayın Ali Rıza Cihan ve
kitaplık görevlilerine teşekkür ediyorum.
Enver Paşa'nın mektuplarını özel arşivini açaralı
·inceleme olanağı sağlayan tarih .araştırmacısı sayın
Arı inan'a da teşekkür borçluyum.
Karabekir'in anıları Devrim Tarihimizin bir boş­
luğımu dolduruyor. Amacımız yakın tarihin karan­
lılıta kalan bir bölümünün aydınlafılmasına yardımcı
olmaktır.
Bu anılarda Anadolu ihtilalini başlatanlarm yol
a.yrımlarını ve Devrim yıllarının dalgalanmf!larını gö­
. receksiniz.
,fhtilal evlatlannı yer"!
Bu bir değişmez kuraldır. Anadolu ihtilali. Tii r­
kiye'de bir yeni dönem açmış: bir ça.(l değiştirmişfir.
Böylesine bir olayda ihtild.lcilerin yollarının ayrılmala·
rı doğaldu·. Doğal olmayan bu olaylar üzerindeki ya­
sakların şu ya da bu nedenle bugün bile sürmesi ve
sürdiirii.lmesidir!
Ulusal
Bağımsızlık
Savaşı'nın
başkomutanı
ve
devrimleritı lideri Gazi Mustafa K emal Atatür ll ile
açıksözlü asker ve yurtsever komutan Kd.zım Kara­
bekir'i bugii..n bir kez daha saygı.yla anıyoruz.
l!ğur Mumcu
10
BiR
«Cünkü her gittiğiniz yerde aleyhte bulundunuz. Ya­
z ık değil mi? Tarihe gececek O'nun yaptığı şeyler.>>
Bu sözler Mustafa Kema l Paşa'nınd ı.
M ustafa Kemal'in TBM M'd e k i g i z l i oturumda savun­
duğu komutan d a Şark Cephesi Komuta n ı Kôzım Kara­
be kir Paşa 'ydı.
G ü nlerden cumartesiyd i .
Tarih d e 22 Oca k 1921.
ııKôzım Paşa'yı icinizde tanıyanlar . ve . tanımayanlar
vardır. Karabekir Paşa, gayet zeki, üstün ohtôkh, namus­
lu, fevkalôde iyi huylu. namuskôr, tedbirli bir adamdır.n
M u stafa Kemal Paşa, a rkadaşı Kôzım K arabekir Pa-.
şa'yı « komünistliklen suçlayan Erzurum milletvek i l i Hüse­
yin Avn i Bey'e karşı ou sözlerle savunuyordu.
Bursa mil letvekil i ve D iyarbakır istiklôl Mahkemesi
üyesi Şeyh Servet Efendi'n in ıı komünizm propagandası
yaptığına dair şifreli telgrafııın Genel kurmay Başkan Ve­
k i l i Fevzi Paşa'nın yazısı üze rinde ihbar ü zerine o g ü n
TBM M'de g i z l i görüşme başlamıştı.
Erzu rum m i l letve k i l i Hüseyi n Avn i Bey, Kôzım Kar o­
bekir Paşa'yı o g ü n k ü moda ve yayg ı n deyişle <<bolşevik­
liklen suçluyord u.
H ü seyin Avn i Bey, Karabe kir Paşa'nı n bolşevik ol­
duğundan l<uşkula nmış; b�ı kuşkusunu da g izli otururnda
şöyle d i l e getirmişti :
«Erzurum'a girdiğimiz zaman çeşitli akımlar vardı. iç­
lerine girdim. Birtakım subaylar arasında (bolşevikliğin)
11
.
.. askere de yansıyacağından korkuyorlardı ... Ordunun ba­
şındaki Kôzım Paşa Hozretlerine başvurduk. Orduda bir
düzen olabilir mi? .. dedik.
Mamafilı dedi.. kanıma gelince :
Belki efendiler. garip gelecel<tir sözüm, benim kanı­
ma kalirsa, islômiyetle bolşeviklik arasında pek az fark
vardır.. dedi.
Bunda miras, zekôt yoktur Paşam.. dedim. Bizim il­
. kelerin1ize uymaz. Beni mi kandırıyorsunuz? Yoksa ne bu:­
yuruyorsunuz?
Kôzım Paşa dedi ki :
· Bugün, Iki siyaset vardır: . Batı ve Doğu siyaseti. Bi­
zim,. Batı ile ingilizlerle anlaşmamız olasılığı var mıdır?
Yoktur.. dedim.
O halde bizim Doğu ile anltışmaınız zorunludur. Do­
ğu siyasetini izlemek zorundayız... dediler. ( .. ) Bizim için
başka kurtuluş yolu yoktur. Ve bana bolşevikler söz ver-.
di. Ben askeri delege olarak atandım. Bu örgütü ülke
içinde kuracağım .. , buyurdular.>>
Erzurum milletvekili H üseyin Avni Bey, Türk iye Ko­
münist Partisi Jr.urucusu Mustafa Sup h i'n i n <<yüksek zevot
ile temas ettiğini öğrendiğini» ve Mustafa Sup h i ile K ô ­
zım K a ra be k i r Paşa'nın i l i ş k i leri olduğunu söylüyor v e P a ­
şa'yı açıkça komün istlik ile suçluyordu.
Hüseyin Av ni Bey, sözle r i n i «Doğu Cephesi'ne bir he·
yet gönderin., ben gerçeği söylüyorum. Söylediiderimin
tersi çıkarsa nanıussuzı,.ımıı diyerek nokta l ı yordu.
H ü seyin Avni Bey'i n bu ağır suçlama larına k i m yanıt
verecekti?
Mustafa Kemal!
Mustafa Kemal Paşa, k ü rsüye gel iyor ve amaçlannın
ıımilli smırlor içinde bağımsızlıl<ıı olduğunu anlattıktan son­
ra şöyle konuşuyordu :
Efendiler,
B.tı esas üz e r i n d e yürüyen insanlar, düşünen beyin­
ler, doğal o!orok, l< omürii zmi n geniş ve kayıt tonımayon
esasları ile uyuşmozlar. Bu nedenle yüksek kurulunuzun
izlediği siyaset, hiçbir zaman komünistlik esasına dayalı
12
1,
değildir. Bu böyledir, bunu tekrar ediyorum, bir defa da­
ha. Fakat yine bilmektesiniz ki ve bütün dünya bilmek. tedir ki, bu milli e.s aslara derin bağlar bulunan Meclisiniz
ve Hüki.imetiniz, bağımsız bir d �vlet olarak Rusya Bol­
şevik devletle ilişı:i!erinde hiçbi.r zamcın komünistlik ve
bolşeviklik esaslarını ağzına bill (llmamıştır.))
Mustafa Kemal Paşa, daha sonra « Rusya içinde bu
milletin soysuz,. herhalde sersem bi.rtakım evlôtlotı ora­
larda serseriilkierine devam etmişlerdir» diyor ve sözü
Türkiye . Komünist Partisi'ne ve M ustafa S uphi 'ye getiriyordu.
«işte bu serseriler, bir. iş yapmak hülyasına kapılarak
görünüşte memleketimize ve milh�timize yararlı olmak
amacıyla TKP diye bir parti kurmuşlar: bu partinin başm­
do da Mustafa Suphi ve benzerleri var. Bunlar, doğrudan
doğruya vatanseverlik duyguları ile gerçek milli duyguiar
. ile değil, benim kanımca, belki �endilerine para veren, kendilerini koruyan ve bunları koruyan Mosko.v a'daki prensip
sahiplerine yaranmak Için birtakım serserice girişimde bu­
lunmuşlardır. Bunların yaptıkları girişim, Rus Bolşevizmi­
ni çeşitli kanallardçn memleket lcine sokmak olmuştur.))
M ustafa Kemal, daha sonra « Efendiler» diyord u , «ik i
önlem olabilirdi.))
«Birisi, doğrudan doğruya komünizm diyenin kafası­
nı lormak; diğeri, Rusya'dan gelen her adamı derhal, de­
nizden gelmiş ise vapurdan çıkarmamak: karadan gelmiş
ise sınırın dışına çıkarmak gibi şiddet önlemlerine baş­
vurmak.
Bu önlemlere başvurmaktc iki noktadan sakınca gördük :
Birincisi, siyaseten iyi ilişkilerde bulunmayı gerekli
gördüğünüz Rusya cumhuriyeti tümüyle komünisttir. Eğer
höyte şiddet önlemlerine başvurursak, Rustarla ilişitide bu�
lunmamak gerekir. Oysa biz, birçok siyasal düşünce ve
nedenle Rustarla temas etmeyi, ilişl<i kurmayı istedik ve
istiyoruz, isteyeceğiz. O halde uygulayacağımız önlemler'
de dostluğunu istediğimiz bir milletin, bir hükümetin pren­
siplerini aşağılomomak zorundayız.
·
·
'
·
13.
Ikinci görüş açısından d a şiddet önlemlerine başvurmayı yararlı görmedik :
Bildiğiniz gibi düşünce akımianna karşı düşüneeye
dayanmayan güçle karşılık vermek o düşünceyi ortadan
kaldırmadıktan başka, herhangi bir insanla konuşulduğu
zaman onun herhangi bir fikrini kuvvet zoru ile reddeder­
seniz o ısrar eder. Israr ettikçe kendi kendini aldatmakta
çok daha ileri gidebilir.. Bu nedenle düşünce akımları · ce­
bir ve şiddetle yokedilmez, tersine güçlendirilir.»
Mustafa Kemal, n icin komünist partisi kurdurduğunu
da gizli görüşmede şöyle oçıklıyordu !
« . Komünizmin memleketimiz için, milletimiz için, din
gerekleri için uyguloma olonağı olmadığını anlatmak, ka­
muoyunu aydınlotmak en yararlı çare görülmüştür. işte
hükümet, böyle bir çözüm yoluno boşvurmakle beraber,
şüphe yok ki, gelen akımları zamanındon önce, zararlı ha�
le gelmeden, bir tarafton da gerekli önlemleri almıştır. Hü­
'
kümet, aydınlatma yoluyla bu akımın önüne geçmeyi düşündüğü sırada aynı biçimde düşünen birtakım kıymetli
ahlôklı ve her bakımdan güvenilir arkadaşlar bana baş­
vurdular. Bunlar, bu açıdan bu memleket ve milletin ya­
rarına en çok ne yolla hizmet edebileceklerini düşünüyor­
lardı. ·işte bu düşüncenin ürünü olarak Ankara'da Komü­
nist Fırkası adı altında bir fırko (parti) oluştu.»
Gizli görüşmede M ustafa Kemal « komünizim> diyordu
«sosyal bir sorundur. Bu nedenle komünizmin dayandığı
ilkeleri aniatmakta sakınca yoktur.»
«YalnıZ» diyordu;
((Yalnız amaçları belli olmayan, yerleri bile bilinme-:
yen bir takım kimseler komünizm adı altında, bolşevizm
adı altında örgüt kurmalarını menetmek istedik. Bu görüş
açısandan içişleri
Bakanı bütün yüksek memurtoro
dedi
.
.
ki :
(Komünistim d iyen h ükümetin resmen progra m ı gö­
rülmüş ve varlığı resmen tonınan örgüte g i rebilir. Fakat
kendi kendine kurulan fırkan ı n hükümete verd i ğ i b i r g ü ­
vence vard ı k i , o, önüne g e l e n i örgüte ol mayıp. belki aklı
başında, genel koşulları, din gereklerini, kutsal m il li do·
.
·
_
.
14
. vayı, millet ve devlete inanmış insanlar ancak bu ul usali
davaya bağlı kalma koşulu i l e kamuoyunu ayd ı n latabi­
l i rlerd i . Ve ben e m i n i m ki, arkadaşlar, Rus bolşevizminin
yapmış olduğu yıkıntıyı birçoklarımızdan daha iyi bilmek­
tedirler. ) »
Şeyh Servet Efendi'nin komü nizm propaga ndası ya­
pıp yapmadığı konusu «Komünist Fırkası» ile «Halk lşti­
rakiyyun Fırkasııının niçin k uru ldukları konuların da ko­
nuşul masına yol açar.
M ustafa Kema l, Bakü'de «Komünist Fırkası» adıyla
bir başka parti daha kurulduğunu a n latır ve Ankara'da
Tü rkiye Komünist Partisi ad ıyla bir parti kuru lmasıyla «ta­
limatı dışarıdan alan bir fırka da reddedilmiş oldull der.
H ü kü met izniyle kurulan «Türkiye Komünist Fırkasu,
ile « Halk iştirakiyyun Fırkasm Orasında ne gibi farklar
vard ı ?
M ustafa Kemal , gizli görüşmede bu ayrımı şu yargısıyla birl ikte açıklar :
«Türkiye Komünist Fırkası, Türkiye icin Türkiye_ için­
de çalışan bir parti biçimindedir. Holk iştirakiyyun Fırka­
sı , doğrudan doğruya komünizm niteliği gösterir bir par­
tidir, kanıtlanmış bilgilere . göre burada bulunan Rus Bü­
yükelçiliği ile bile temas halindeler. Bu konuda fazla bir­
şey söylemek istemiyorum.>>
Mustafa Kema l , bunları açıkladı ktan sonra sözü Er­
zurum mil letvekili Hüseyin Avn i Bey'in Kôzım Karabe k i r
Paşa'yı suçlayan konuşmasına getiri r.
<< Ufak bir tereddütü olanlar, Kôzım Korobekir Paşa
Hazretlerinin bir buçuk yıldır Doğu'nun durumu hakkında
her gün vermiş oldukları raporların tümünü okuduktan
sonra bir karara varmaları ve ondan sonra konuşmaları
gerekir. O zaman bu görüşü ileri süren kimse, bu gücteki
bir kimse hakkındaki, Kôzım Karabekir Paşa Hazretleri­
nin kıymetlerini takdirde ne dereceye kadar ·hata etmiş
olduklorını anlayacaklardır.»
Mustafa Kemal, Kôzım Karabekir Paşa'nın Mustafa
Suphi olayı nda oynadığı rolü de açı klar; der k i :
.
·
••
�5
« Mustafa Suphi'yi Doğu 'da Hüseyin Avni Bey'den
önce ortaya cı kartan Kôzım Karabekir Paşa 'dır. Bu ada­
mın memlekete girmesinin sakınca l ı olduğunu takd i r eden
Kôzım Ka rabe kir Paşa'd ı r. Bunun memleket d ış ı nci, s ı n ı r
d ışına cıkarılması gerekece ğ i n i b i l e n de Kôzı m Karabe k ir
Paşa'dır. Bunuri planını yapan da Kôzım Karabe kir Pa­
şa'd ı r; yoksa Erzurum va liliğiniz değildir. Biz değ i l iz efend i ler. A k ı l l ı cGJ yaptığı planla , herkest�n önce gerekenleri
. harekete geçiren KÇızım K a rabekir Paşa'dır. Bilmem, bol­
şevikiere e ğ i l i m l iymiş. M ustafa Suph i'nin bilme m nesiy­
miş. H e rkeste.n önce güçlü önlemler alan Kôzım Kara­
bekir Paşa 'd ır•.
( .. ) Kôzım Paşa'nın komünistlerle temasta olaniard
karşı komü n ist görünmesi doğru olabil i r ; memleket ve
mil let için yararlı bir siyasa l amacı sağ lamak içind i r; ger­
çe kte komün ist ve bolşevik olduğu icin deği ldi r»�.
•
·
Paşalar . Bqlşevizmi
·
Enver Paşa, o günle rde Moskova ve Bakü'dedir. Rus .
marksisti Karl Radek ile i l işki kuran Enver Paşa ve it­
tihatcıla r , Leninin öncü l üğ ü nde topranan Bakü Kun.ıltayına kat ı l ı rlar.
Enver Paşa. bir de 3. E nte rnasyona l ' in ideoloj ik doğ­
rultusunda komü n ist portisi kurar. Bu komün ist pa rtisin i n adı «Halk Şuralar Fırkası ıı d ı r
Fırka progra mının birinci maddesinde « hôkimiyet-i
milliyayi doğrudan doğruya l<endi sa'y VP. ome l leriyle ik­
tisob-ı hayat eden sınıf ohalinin elinde» bulunması gereğ i
yazı l ı d ı r.
Bugünkü Tü rkçe i l e H a l k ŞOralar Fırkası 'nın amacı
« ulusal eg eni e nliğin l<endi emek ve eylemleri ile yaşom­
larını kozanon sınıfların el!nde olmasıııd ı r
·Enver Paşa H a l k ŞOra l a r Fı rkası 'nı niçin kurmuştu?
Bu soruyu Şark Cephesi Komuta n ı Kôz ı m l<arabekir
Paşa. «Büyü!< M illet Meclisi Riyosetiıı ile <<Erkôn-ı Harbi·
·
.
.
.
15
ye Reisi Fevzi Paşa Hazretleri>ıne gönderd i ğ i 5 Mayıs 1 922
tarihli telgrafta şöyle ya n ıtlıyor :
. «Tamamiyle bolşevizm ve komunizm esaslarını ihti­
vo eden sel<sen beş maddelik programın ismine ( Halk .şo­
ralor Fırkası) namı verilerek Anadolu'ya gönderilineye baş­
lanmıştır. ( .. ). ingilizierin bdrış olasılığına karşı Cicerin
- bile Enver'in Anadolu'da devrim yapması _için yardımda
bulunuyormı.ış. ( .. ) Bolşevikler, Mustafa Suphi ve benzer_leri ile yapomodıklorıııı Anadolu kızıl devrimini Enver Pa­
şa ve tırktıdaşları aracılığı ile yaptırmaya cahşacoklar;
doğal olarak ,hemen egemenliği ellerine alarak devrimi ya­
panları da ortadan kaldıracoklardır, nitekim Ermenistan'- da olay aynen böyle olmuştur.>)
Fevzi Paşa, Karabekir'in bu telgrafına 29 Mayıs 1 922
günü gizli şi fre ile şu ya nıtı verir :
« ingilizlerin bu kez de komünistliğin yayılması gibi
bir maske altında Anadolu'ya özellikle yer yer ayaklanmo­
lar düzenlemeye çalışocakları bazı kimseleri yurda sok­
tukları haber alınmıştır.
Aynı zamanda Enver Paşa'nın da komünistlik lehine
bazı girişimlerde bulunduğu ve kendisinin şu onda Mos­
kova'dan bilinmeyen b ir yere gittiği tahakkuk etmiştir. Gerek kendi adına sahillerimize ve kara sınırtarımıza gele­
cek kimselerin ve gerekse kendisinin tutuklanorak sıkı gü­
venlik önlemleri altında Ankara'ya getirilmesi gereğini il­
gili memurtoro çok gizli k aydıyla bildirilmesini rica ede·
rimıı::.
Şark Cephesi Komuta n ı Kôzım Karabekir, Enver Pa­
şa'nın komünist oldu ğ u kanısındad ı r. E nver Paşa da Mus­
tafa Kemal Paşa ile Kôzım Paşa'nın «komünist esaslarını
kabul eder gibiı> görünmaleri nden ya kı nır!
Enver Paşa' n ı n 16 Temmuz 1 921'de M ustafa Kemal
Paşa 'ya Moskova'dan gönderdiği «Muhterem Paşamıı di­
y e başl_a yan mektubunda M ustafa Kemal Paşa 'nın, Enver
Paşa ve a rkadaşları n ı n «Anadolu hesabıma birşey yap­
momolorınm i stediğinden yakınırken önce şu gel işmeleri
a nlatı r :
« Ben (Moskova'yo) geldiğim zaman Bekir Sami Bey
17
F. : 2
·
·
ve arkadaşlarını buldum•. Iki aydan beri Moskova'da bu­
lunuyorlardı. Ben bu arzunuzu haber alınca Çiçerin'in5
sualine karşı resmen vazifem olmadığını, yalnız bugün her
surette Anadolu'ya .yardım edilmesine taraftar olduğumu
söyledim. Bekir Sami Bey'in arzusu üzerine bir kerre Çi­
çerin'e Anadolu hükümeti taraftarı olduğunu göstermek
icin beraberce gittim. ( .. ). R uslar henüz miizakereye bile
başlqmamışlardı. Çünkü Yusuf Kemal Bey birederimiz (bun­
lar Anadol u'n u n kom ünist olmasını isteyecekler. biz de
olmaya kara r verdik. Binaenaleyh, yine bizden müzakere
olunmuyor) diyorlar ve sabırsızlanıyorl<trdı .. ( ..) Ben hu­
susi olarak Berlin'de hapishanede çalıştığımız Radek ve
diğer liderlerle işin biran evvel halline çalıştım . Ve niha­
yet müzakere başladı. Ve Yusuf Kemal Bey'in zannı gibi
bolşe\liklik teklif edildi.n
Enver Paşa, daha sonra, Sovyetler'de n yard ı m ge­
l i rse bunun gerektiğini, böyl ece ((Aurupa, Anadolu Sov­
yetler'le anlaştm diye Anadolu h ükümeti n i daha güçlü gö­
receğ ini a n latır ve gerek M u stafa Kema l ' i , gerek Karo­
beki r'i komü n i13tlikle suçlar.
(( .. Sonra Bakü'ye geldiğimde değil yalnız Türkiye'de
fal<at bütün islôm memleketlerinde derhal aksi tesiri gö­
ri.ileceğine ve böylece ingilizlere yardım edileceğine ( kôni1
olduğumdan Türkiye ve Şark bolşevizmi taraftarı olmadı­
ğımı alenen kongrede söylediğim gibi, Anadolu halkının
menfaotma dahti uygun ve cidden ezilen halkı düşünür
Idare esasına dayanan bir program ile Talôt Bey'i ve di­
ğer iki arkadaşı Anadolu'ya göndermeye karar verdik.
O zaman, Kôzım Karabekir Paşa ve zat-ı samileri
(yüksek şahsınız) komünist esasını kabul eder gibi görün­
müş olduğunuzdan tabii bu hususta yaptığımızı değil yal­
nız size fikrimi yazmakla yetinmiştim. Bilôhare, Ankara'­
dan aldığım mektupta ve buraya 3. Enternasyonal'e ge­
len delegelerden zatıôliniz diktetörleri olmak üzere Çer­
kes Ethem ve diğer· bazı arkadaşların Ankara Komünist
Fırkası'nı teşkil buyurduğunuzu anladım»'1•
18
Bolşeviklik ilanı
M ustafa Kemal ve l<ôzı m Karabekir i k i eski arkadaş­
dılar; aı kadaşlıkları, dostl u kları, gizli örgütlerde, ihtilôll erde , savaşlarda pekişmişti.
31 M a rt gerici ayaklan masının bastırı l ması nda Mus­
tafa Kemal ve Kôzım Karabekir beraberd irler; M usta fa
Kemal, kolağosı rütbesi ile Hüseyin Hüsnü Paşa komu ­
tasındaki Redif Fırkası kurmay başka n ı d ı r; Mürettep ikin­
c i Fı rka Komutanı Şevket Turgut Paşa'nın kurmay boşkan ı da Kôz ı m Karabekir'd i r.
M ustafa Kemal, ordudaki görevinden çeki l i p «ferd-i
millet» olara k Anadol u'da örgütlenme çal ışmalarına baş­
ladığında Erzurum'daki Şark Ordusu Komuta n ı olara k ((em·
rinizdeyim Paşomıı d iye yard ı ma koşan da Kôzı m Kara­
bekir Paşa'dır.
H e r devrimde ve her topl umsal olayda yaşandığı gi­
b i Cumhuriyet'in i l k yıl larında da u lusal kurtuluş l iderleri­
nin yollan ayrılaca k ve Kôz ı m Karabe kir, 1933 yılında yaz ­
dığı ve yayın lamak istediği f< istiklôl Heirbirnizin Esnslorı»
adlı kita pta a rkadaşı M usta fa Ken:ıa l ' i n Kurtu luş Savaşı
y ı l larında <<bolşeviklik ilôn etmeyi düşündüğünüıı yaza­
caktı.
Karabekir Paşa ' n ı n 1933 yılında yazdığı kitap yayın­
lana maz; kitap matbaadayke n toplanır ve ya kılır.
1933 yılında yay ı n ı n a .iz i n verilmeyen f<istiklôl Harbi·
mizin Esoslarııı adlı kitabın 54. sayfasındaki şu satı rların ı ·
birli kte okuyol ı m :
« .. Bolşeviklik fikrinde olonları ikaz ettim. (Bolşeviklik
fikrinin tekrar a levrenerek Amasya içtimaında dahi mü­
nakaşa ve kabul edildiğini ve fakat ikazımla tekrar milli
hükümet esasına rücu edildiği görülecektir.)
M ustafa Kema l ' i n , Karabekir'in bu satıriarına karşı
yflnıtı çok serttir.
M ustafa Kemal, kita b ı n i l k formalarını okuyup, el ya­
zısı ile 9 sayfa l ı k tutan notl a r a lır. Bu notların 14. s ı rasın­
d a yer a l a n bölümü şöyledir :
·
·
·
19
!<S. 54.. Bolşeviklik.. çok alçakça uydurmak istediği
bir hikôye (bana yapışt ı rmak istiyor).» .
iKi
i k i arkadaşın yolları C u mhuriyet'in kuru l uş yı lları nda
.
ayrı l m ıştı .
.
Ka muoyu önü nde ki a ç ı k tartışmada S i irt M i l l etve k i l i
M a h mut Bey'in s a h i b i olduğu M i l l iyet Gazetesi ' n i n 27 Ni­
san 1933 günlü soyısı nda « Ankaralı'nın defterin köşesinde
«Millici» irnzasıyla yayı nlanan «Tek cepheli sadakat böy­
le mi olur?)) başlıklı yazıyla başlamı ştı.
«Millici>> imzalı yazıları yazari Atatürk'ün kendisi miyı.
d'?
Belki kendisiyd i ; kendisi olmasa bile bu yazılar ken­
d i si nin birgisi altında ve kendisine çok yakın kimselerce
yazı lıyord u .
Bel k i Mazhar Bey, bel k i d e Fa l i h Rıfkı (Atay) .
.
«Tek ceph eye sadakat böyle mi olur?>> başl ı k l ı yazı­
da Celalettin Arif Bey ile H üseyi n Avni Bey'in' 1920 y ı l ı
K a s ı m ayında Erzurum'a giderek Erzuru m'da «ordu arn­
borlarında suistimal yapıldığını>> i leri sürdüğü ve Va l i Ka­
zım Paşa'nın ( Kazım Diri k ) görevden a l ı nmosını isted iği;
Kazı m Karabekir Paşa 'nın önce Celal ettin Arif Bey'in öne­
risi doğru ltus u nda ·hareket ettiği, sonra da bu önerilere
karşı ç ı ktığı yazı l ıyordu.
«Millici>ı e rtesi g ü n de Karabekir Paşa ' n ı n , bu olaylar
sıras ı nda Mustafa Kemal · Paşa 'ya çektiği şifrede ııCelô­
lettin Arif Bey'i, daha Ankara'dayken külôh kapmak iste­
yen bazı adamlarla anlaşarak bu tertibi yapmış; Hüseyin
Avni B_e y, Erzurum Valisi olacak, o da Şark Vilôyetleri­
nin Umumi Valisi.. Herhalde Celôlettin Arif Bey ya bir
oyuncak olarak oynatılıyor ya kendisi birşey yapmak is­
tiyorıı dediğini d e yazar.
·
20
« Millici>, Kôzım Karabekir Paşa'nın «tek cephede bir�
lik» strateJisine pek a tak uydurmadığını üstü kapalı bi·
c imde de olsa ileri sürmekteydi.
M ustafa Kemal - Kara bekir tartışması bu noktadan
sonra olevlenir.
Kara bekir Paşa'nın bu yazılara karşı gönderdiği · ya·
nıt 5 Mayıs 1933 gü nkü M il liyet Gazetesi'nde yayın lanır.
Tartışmanın can a lıcı noktalarından biri Anadolu'ya
gecme düşüncesi n i n nasıl oluştuğuydu.
Kara b�kir, bu konuyu yanıtlarında şöyle anlatıyordu :
« Ben, daha mütarekenin başlangıcında milli istiklô­
limizin ancak milli bir kuvvetle kurtorılobileceğinl, bunun
d o Erzurum'da yapılacak milli bir. teşekkülle mümkün ola­
bileceğini, birçok zattoro ve bu meyondo M ustafa Kemal
Paşa Hemetlerine de Şişli'deki evinde bizzat söylemiş ve
kendilerini Şork'o davet etmiştim.»
Korobekir Poşa , ilk mektubunda ş u n la rı yazar :
« .. Mustafa K emal Paşa Hazretleri henüz istanbul'da
iken ben Şark'ta işe başlamış ve Erzurum Kongresi'yle
milli n üveyi hozırlomıştım.
iki buçuk oy sonra Erzurum'o gelen M ustafa Kemal
Pcişo Hazretleri ile tekliflerimle tekiden (sağlamlaştıra­
rak) mutabıl< kalmış ve bu suretle ben Şork'to, kendileri
de G arp'tal<i siyaset ve hareketi idare etmeyi milli plo­
nımız olarak tesbit etmiştik.,,
( .. ) Ankara'da Millet Meclisi oçılıncoyo kadar bu fi­
kirde bulunan M ustafa Kemal Paşa Hazretleri bundan son­
ra nedense bu fikirlerinden sortınazar ettiler.
Celôlettin Arif Bey'in getirdiği malumota göre Şark'­
taki kurtarıcı vazifeınden mahrum edilecel<tim. Bunun, mil·
li fl�lôketin başlangıcı olacağı hakkındaki kanaatiın ise de·
ğişmemişti. Bunu Celôlettiıi Arif Bey'e anlattım. Tosovvur
olunon Umumi Voliliğe benim değil kendisinin tayininin
muvoffok olacağı fikrini o do kabul etti.
Teklifimden sonra M ustafa Kemal Paşa Hozretlerin·
den aldığım şifrede · Celôlettin Arif Bey'in ( K olordu ambar·
larında suistimal var) diye Kolordu Komutan Vekili Manas·
·
21
tırlı Kôzım Bey'e hücumunu öğrendim, Celôlettin Arif Be- ·
ye silôh ambarların ı gezdirdim ve hatasını gösterdim.»
Kôzım Karabekir, yanıtı nda M . Kemal ile Celôlettin
Arif Bey'in a raları n ı n iyi olmadığını TBM M i kinci başka n ı
Celôlettin Arif Bey'in, Mecl i s a rac ı l ığ ı ile önce kendisinin,
sonra da Erzuru m halkı a racıl ığı ile de Mustafa Keı:na l ' i n
düşürüleceğini öğrend iğini; b u n a göre önlemler aldığını
da bi ldi riyor.
Karabekir, 5 Mayıs 1 933 günlü yanı tını şöyle nok·
ta lar:
«Milli 'isti klôlinıizi kurtarmak için canla başla uğroşonların bu hizmetlerini yazmayobilirsiniz; fakat . bari bunları
borçlu çıkormayınız.»
Bu tarihten sonra <<Millici)) ile Kôzırn Karabekir Paşa
a rasında sert tartışmalar s ü re r.
6 Mayıs 1 933 tarihli «Ankoralının Defteri » nde şu sa­
t ırlar yazı l ı r :
<;Hayatta en kolay şey, insanın büyük iddialarda bu-·
lunmosıdır; kendi nefsine· ve işlerine olduğundon fazla
kıymet vermesidir; her mlisbet rolünün, tesirin mühim ol­
duğunu söylemesidir. Fakat bunlar kadar kolay olmayan
birşey var ki bunların şohitlerle, vesikalarla teyit edilme­
sidir.))
« Millici)) bu savı nı kanıtlamak icin belge de sunar.
Belge sunmadan önce d e ş u açıklamayı yapar:
«Herkes bilir ki, Gazi M ustafa Kemal Hazretleri; Ana­
dolu'ya geçmeden evvel istanbul'da aylarca uğra!;tı; pek
çok temaslar yaptı. Yerli ve yabancı birçok adamla görüş­
tü;. holkın, halk içinde yaşayanların, iş başmda olanların
temayül lerini araştırdı, taşıdığı emniyet ve itimada göre
herkese derece derece açıldı. Anad'llu'da açacağı mü­
cadelede kendilerine kimlerin yardım edebileceğini, istan­
bul'da l<alabilenlerden hangilerine bel bağlayobileceğini
anlamaya çalıştı. Bütün bu zevat arasında hatta hepsin­
den evvel, Anadolu'da bir kolordunun başında bulunan
Kôzım Karabekir Hazretleri gibi aynı zamanda yakındon
tanıdığı bir kumandonla görüşmesinden, anlaşmasından
tabii birşey olur mu?))
·
22
«Millici>), şu kanıdaydı :
« (Anadolu'da milli kuvvetlerin nüvesini hazı rladım)
diyen Kazım Korobekir Paşa, pel:ala bilirler ki, kurtuluş
g ayesiyle teşek ki.il eden h9r cem iyet, hatta b u gaye için
savaşmayı göze alan her vatandaş milli davanın müdata­
ası için ihmal edilmez bir kuvvetti. Bu bakımdan Erzurum'­
d a kumlan (Vilôyet-i Şarkiye M üdofaa-i Hukuk Ceıniye­
ti)'nden istifade etmek tabii idi. Fakat, daha ziyade ma­
halli ihtiyaç ve sebeplerle k urulmuş olon b u teşkilat - Ka�
rabekir Paşa'nın sandığı gibi - memleketi kurtarmaya kd�
fi gelemezdi.))
«Millicin1 daha sonra M u stafa Kemal Paşa'n ı n bütün
yurdu kapsayan örg ü t l e r k u rmaya başladığını; Erzu ru m
ve S ivas Kongreleri nin bu amaçla toplandığını yazıyor ve
Karabe k i r'i . şöyle e l eştiriyordu :
« ( Şarl< Vilôyetlerinde mutlaka ben kolmalı idim; bu­
roda başkası muvaffak olamazdı. Hall<ın bana itimadı var­
dı,) diyen m uhterem Karabekir Paşa, hatırlorlor ki, Gazi
Mustafa Kemal'in Sivas ve onefon sonra do Ankara'ya git. meye karar vermesi, . kendilerini fazla telôşo düşürmüş,
ciddi endişelerini mucip olmuştu. Korobekir Paşa'nın o
vakitki görüşüne ve düşünüşüne nozoron Mustafa Kemal
Paşa'nın . Şark Ilavalisinden uzoklaşması, burodal<i teşkila­
tın z (ıı:ıflamasma sebep olabilirdi.>)
«Anl< aralının Defteri n yazarı. yazdı k lorını kanıtlamak
için bir de belge sunuyord u . Belge, Karabekir'in Musta­
. fa Kemal' e çektiği şu telg raftı :
«K uvr.ıyı Milliye'yi temsil eden yüksek heyetin değil
Ank ara'ya, hatta Sivas'ın batısına bile geçmeınesi düşün­
cesiııpeyim.))
Tcırt:şmo S ertleşiyor
l<ô zım Karabekir, bu yayınları 1 1 Mayıs 1933 tari h i n ­
d e yanıtlar.
Karabe k i r Paşa, ulusal dava icin «tek cephenin ku­
rulmasına ve yaşamasına)) nasıl hizmet etti ğ i n i anlatır­
ken belgeler de sunar.
23
Bu belgelerden biri Mustafa Kemal'in «3. Ordu Mü­
fettişi Fahr-i Yaveri Hazret-i Şehriyôr-ı M irlivaıı imzasıy­
la 1 5. Kolordu Komutanı Karabekir Paşa'ya çektiği 1 1
Haziran 1 9 1 9 tari hli şifredir.
M ustafa Kema l , bu şi frede şunları söyler :
«Vermiş olduğum kararı n milletin hukuk ve i�tiklô­
lini tayin uğrunda millet ile çalışmaktan ibret bulundu­
ğunu zat-ı birederlerine evvel ve ahar arzetmiştim. Bu ga­
ye, milletin sinesine iltica ederek vazife-i namus ve vicda­
nı ifaya fedakôraneye devam etmeyi amirdir. Emsalimiz
vechile, ingilizlere esir olmak üzere istanbul'a gitmekte
mazurum. Vaziyet-i vetaniyeme devam edebilmekliğim bit. tabi zat-ı ôliniz gibi aynı fikir. ve kanoatte bul•ı nan kar­
. deşlerimin de . herhalde yardımiarına bağlıdır.»
Karabekir Paşa 'nın sunduğu bir başka belge M usta­
fa Kemal Paşa ile Rauf Bey'in (Orbay) tutuklonmolarını
isteyen istanbul Hü kümeti'ne gönderdiği 1 Ağustos 1 9 1 9
gün v e 2733 sayı l ı şi fredir.
Bu şifrede Közım Korobe k i r Paşa, «Hükümetin karar
ve siyasetini bilemiyorsam cJa Erzurum'da bulunan Mus­
tafa Kemal Paşa ve Rauf Bey'in hareket ve dovranışla­
rında vatan ve milletin varlığı ve çıkarlarına hiçbir hal ve
horeketi olmadığını görüyorum» der ve tutu k lama e mrini
yerine geti rmeyeceğ i n i bildi r i r.
Korobekir Paşa , aynı ya nıtında 5 Ağustos 1 9 1 9 tari­
hinde Harbiye Nezareti'ne gönderd i ğ i bir başka şifrode de
«yegône çare ancak Meclis-i M illi'ninıı toplanması nın ol­
duğunu yazdığını da açıklar.
Kôzım Ka rabe k i r, mektubunu Şöyl e bitirir :
« istiklôl Harbi'nin esrarııia vakıf olmoyanların işi ko­
layca kavraması mümkün değildir. Bunun icin hcıdiselerin
tahlilinde yanlış görüşlerle hak kımeto şu veya bu iltifat­
larda acele buyurulınosın. Bunların cevabından sonra itJ­
z o l (bol bol horcanıok) buyı.ırulsun efenrlim.ıı
Tartışma sert pole m i k l e re dönCışnı i ı ştCı .
9 Mayıs 1 933 gCınkü «Ankaroltnın Defteri >> ş u mcın­
şetle çıkar :
«Kôzım Korobekir Paşa, en koranlık günde dervişha·
24
·
ne bir tevek. k.ülle vatan davasını yarıda bırak.mayı bile düşünmüştu.»
Yazıda, Karabekir'in M ustafa Kemal'e Erzu rum'dan.
gönderd iği bir telgrafından söz edilir.
Telg raf şöyled i r :
ı< istanbul'da Meclis-i Milli'de tahasul eden (sonuç­
lanan) cereyana karşı Heyet-i M illiye'nin ve Kuvayı Mil­
liye'nin mak us (ters) · ve mütehakim bir vaziyet almasını
doğru butmuyorum. ( .. ) Yalnız Heyet-i Temsiliye bu işin
icinden kôrlı cıkmak ve işin mesuliyetini takdir keyfiyatini
Meclis-i Milli'nin uhde-yi namus ve harniyetine bırakmavı
mütalôa ·ediyorum. ( .. ) Heyet-i Temsiliye'nin artık Meclis-i
M illi'ye tevdi-i mukadderat ederek dağılmasını ve mevkH
faaliyetten cekilmesini yazar ve bir de teşekkür eder .. »
ıı Millici>ı , . bu telgrafı şöyle yorum la r :
(( Muhterem Karabekir Paşa'nın e n buhranlı, en nazik'
vaziyatler karşısında karar ve tedbir namına neler düşün­
düğünü bu yazısından anlayanlar.. iddiaları hakkında da
kolay kolay hükümlerini verebilirler. Paşa Hazretlerinin o
kadar emekle, ölümlerle göz göze gelerek vücude getiril­
miş buyurduğu tedbirler :
( Heyet-i Te msiliye'nin Istanbul'daki Meclis-i M i l li'ye
tevd i - i mukadderat edere k dağılması ) ,
(Vaziyet ve hare ket-i müstakbelemiz icin zuhurata
tôbi l<ılı nrnosı) gibi dervişan e bir teşe kkülden ibaret olu­
yor. »
Ankara Defte ri'nde 1 3 Mayıs g ü n ü Karabekir'in E r7tıru m Kongresi'nin hazırlık larında bulu nmadığı n ı , kongre­
n i n toplanmasında güclpk çıkardığını i leri sü rüyord u .
Tn rtışmalar devam · ediyor; gerek M i l li'ci, gerek Ko.­
rohel<ir. o rd a rda sundukları belgeler ile birbirleri n i suc­
l u yorlard ı .
Karabeki r Paşa. 3 . ' mektubunda M u stafa . Kema l ' i Şiş­
l i 'deki evinde nicin ziyare t ettiğini Şöyle acıklıyordu :
<< ..Yıldırım ordularının grubunun lôğvı üzerine açıkta
!<almış olon M irliva M ustafa Kemal Paşa Hazretleri'ni zi­
ycıret ettim. Bu ziyaret sebeplerinden biri de müşori.inilev-:
� : ( anılan kişiyi) istanbul'da kalıp Kobineye girmek hu·
25
susundakl arzularından sarfınazar ettirmek gayesine ma­
tuttu »
{ . . . ) Milli dava hakkındaki fikrimi anlattım .
. PaŞa Hazretleri'nin bilöhare; tekliflerimi kabulden s pr,..
fınazar etti klerini ve b i r a y sonra da istanbul'dan uzak­
laştı rıldıkları n ı şu yazılarından öğrendim ..
l
Gazi ' n i n Nutku, . s a hi fe 7 :
{Beni ista.n bul'dan nefy ve ted'ib maksadı yla Anado­
hi'ya gönderdiler.)
2
Gazi'nin Hayatı i s i m li eserin 79. sah ifesi :
{Mustafa Kemal Paşa, Anadolu'ya kendisi n i uzaklaş­
tırmak isteyen hasımları tarafından gönderilmiştir.)
. 1 3 Mayıs günkü M i l l iyet gazetesinde Mazhar M ü fit
( Kansu) ' i n tartı şmalara katıldığı görülüyordu . Mazhar M ü ­
f i t Bey, E rzurum Kong resi haz ı rl ı klarını şöyle a n latıyor�
d.u :
« . 3 Temmuz'da Paşa Hanetleri geldiler. Kôzım Pa­
şa'nın hazırladım dediği kongreden eser olmadığı görül­
dü. Onüc gün teahhurla (gecil<meyle) kongrenin kürşat
olabilmesine ancak Gazi Hazretleri muvaffak oldular. Şu
hold� Gazi gelmeden evvel Kôzım Paşa'nın hazırladığı mil­
li nüve .ve kongre nerede idi?
( .. ) Kôzım Korobekir Paşa icin bir milli nüveyi, kon­
greyi, hazırladığını kabul etmek bile mesele mlisbet neti­
celenlrse (ben de beroberdim, ben yaptım), menfi zuhur
ederse (ben kumondandım, ktırışmodım) diyerek ortadon
sıyrılmak gibi iki cepheli hareket eden Paşa'nın bir milli
nüvesi ve kongresinden bir fayda bekleyenleri "e (Paşa
bugün ben, hep b�n yaptım ) demek şeyhin kerameti ken­
dinden menkul demek olmcıktan başka birşey değildir.>>
1 4 M ayıs 1 933 tarih l i «Ankarolının Defterin Karabe­
kir'i «tarihe ve hakikota karşı saygısızlık>> ile suçluyord u .
Tartışma iyice sertleşmişti, «Millicin soruyordu :
«Acaba Kô7.ım Korobekir Paşa ne sonıyor? Mektubu
okuyacak o lon l a r cıyn ı zamonda büyük n utkun yedinci say­
fasındaki o yazının altını ve üstünü okumayacak lar mı?
Onu bulup okuduktan sonra tarihi hakikat namıno oldatıl..
-
-
.
·
26
.mak lstenen efkôr-1 umumiyeııin . takdir_ine arıetmeyecek
midir?»
«Millici» Karabek i r Paşa ' n ı n «mugalatan yaptığını,
cc Türkiye'n in . kurtuluş yolunu Gazi M ustdfa Kemal gibi doğ­
ru göremediğini)) ileri s ü rüyordu.
Karabekir PaŞa « Millici>ı y i 4., 5 . ve 6, me ktupları ile
ya nıtl ıyor ve 1 9 1 9 N isa n ' ı nda. Trabzon'da Muhafaza-i Hu­
kuk Cemiyetleri 'nin birleştiri l melerine ça lıştığı n ı , bu görüş­
meler sırasında direniş kara rının cc holkm ruhundan kopcı­
cak milli gaye ve millet iradesiyleıı kendisin'Cı �<emir ve­
rilmiş şeklinden yorumlandığını, işgal kuvvetlerine katşı
savaşma kararı nın Erzuru m'da bulunan i ng i l i z kontrol he­
yeti n i n haberi olmanıası için kongre hazırl ıklarını gizli yü­
rüttükle ri n i a nlatıyor ve çeşitli yazışmalardan örnekler ve­
riyord u .
M i l l iyet Gazetesi , Kara be kir Paşa 'nın ccM i llici>ı n i n sor­
duğu
sorular<;ı verdiği ya n ıt ları kapsayan 7. mektubunu
·
d a yayın lamadı.
Gazete, bu mektubun bazı böl ü m leri n i n «beynelınilel
siyasetimize taallukıı etti ğ i n i i leri sürüyorduR.
Kôzını Karabekir Paşa ' n ı n en son mektubu 15 Mayıs
1 933 günü yayı n l a nmıştı. . M i l l iyet Gazetesi, Karabe kir Pa­
ş a ' n ı n 7. mektubunu ecdevletin beynelmilel men faatle ri n e ıı
aykırı bulara k yayıntama mıştı oma bu .mektupta yer a l a n
konuları 2 1 M a y ı s tarih l i gazetede e<Ermeniston'a toorruz
emrini veren bizzat Mustafa K e m al dir» d iye yanıtlanıak­
to bir sakınca görmüyordu .
M i l l iyet'de aynı g ü n lerd e Kôzıın Paşa (Diril< ) . G(l7i ­
ontep M i lletve k i l i N uri B e y (Conker) ve Fal i h R ı f k ı Bey
(Atay) ' i n de yanıtları yayı nlanıyordu.
Bu yan ıtlar a rasında e n serti de M ustafa Kema l 'indi :
. ccB u mektubu yazan üzerinde akıl doktorlarının dik­
kat n cizorı nı celbederim.ıı ' '
Tartışman ı n kesil mesi üzerine Kôzı m Karabekir Po
şo. hazırl amakta olduğu c d sti k l ô l Horbirnizin Esosl orı ıı adlı
k itabı · bitirir. Kitap, yayı ncı Sinan Omu r' a veri l i r. Sinan
Omur, M i l l iyet Gazetesi'ndeki tartışmalar sırasında kitap­
ta yer a la n - belgelerin hangisinin ccdevlet!n beynelmilel
·
'
..
27
menfootineıı oykırın olduğ u h u öğrenmek i ster. Anca k ya­
nıt a lamaz . . Yayıncı Sinan Omur, kitap bası l ı rken bir gün
·
zorla Kılıç Ali Bey götürü l ü rn .
Sonra s ı n ı kestirrnek hiç de güç değildir. Kitabın ba­
sılan forınaları Topkapı dışındaki çukurlarda ya kıl ır. 4 Ha­
zira n ı 5 Hazirano bağ laya n gece de Korobekir'in istanbul
Eren köy'de ki köşkü Emn iye t Müdürü Fehmi Bey boşkon­
l ığı nda ki bir g rup polis tçıra fındon bası l ı r. Korobekir Pa­
şa ve o gece köşkte kolon Cafer Tayyar Paşa (Eğilmez) ·
pol i se ne a radı klarını sororlar. Polis köşkte ıı istikl'fil Hor­
birnizin E sasların kitabı n ı n ya kılma kton kurtu lan bask ı la­
n n i a romaktadır 11'.
Kara bekir Paşa. savc ı l ığa ve e n ya k ı n a rkodoşı Baş­
bo kon ismet Paşa'ya başvurursa da b i r sonuç a lamaz.
Yol l a r bir büyük yol ayrı m ı nda a rtı k iyice ayrı lmıştır!
ÜC
Kôzını Karabekir'in 1 933 yılı nda yazdığı ıd stiklôl Hor­
birnizin Esasları» baş l ı k l ı k itabı yayınianmadan toplatıl­
mış ve yakıl mıştı.
Kitabın bir baskısı do Atatü rk'ün el ine uloştırıl mıştı.
Atatürk, Karabek ir'in yazd ı klorıno e l yazısı ile 9 say,
fa tutan ya nıtlarını « NOT)) başlığı altında toplar ve bu
notlan büyük ola sılı k la Boşbakan ismet Paşa'ya verir.
· Bu notlar, eski M i l li Eğitim Bakonl arındon Hasa n /\ l i
Yücel'in ölümü üzerine Yüce l ' i n evinrie yata ğ ı n yo n ı nda­
ki çekmecesinde bulunur.
1\tatü rk'C ın notlarını okuyoruz :
1 ) K .K . Paşa'nın eserleri başlığı altında ( 1 0) nurna­
rada ıd kti scıdi Esoslarıınız 1 923'de izm ir'de bası ldı)) eseri
kendisinin değildir. Benimsemeye hakkı var mıdır?
2) ( 1 3 ) nu maradaki de böyle. « Sanayi projeleriıı .
28
Korobekir'in kitabında « B i r i htiyac. eserimden iki par­
, ça, başiığı altında yayı n l adığı <<Hakikat Bir Nurdur, şiirin­
d e şu satır[dr yer a l ıyordu :
Cihana feyz sacan varl ı k hakikat n u rudur her denı
Ancak. bu n uriJ kurtuldu beşer zul ü m ve esaretten
Hakikat ol mayan yerde seeiye ve i l i m kalmaz
Çünkü bunlar haki katten başka şeyden g ıda a lmaz.
Bunun icin;
Terakki evleyen m i l let neme lôzım diye yatmaz
A ra r. sorar, söyl e r.- yazar. hakika t kaybolup batmaz .
H a k i k a t n u r u n a b i r n u r e klemek i c i n bütün m i l let
B i rbiriyle yarış yapar, bunun adı büyü k h izmet
Işte böyle bir d iyarda
riya, yal a n
propagandalar fal a n
Avutmaz. uyutmaz. düşünceyi daro l tmaz. haki katı
ka rortmaz
O halde;
Sen de şork ı n evlôdı! Bu yoldan dönme. döndürme!
Hakikat nurunu parlat! O n u gafletle söndürme!
Onu sönd ü re n ôfet: Riya, ya lan, korku. susma k
Gibi tesi rlerle yalnız boşa giden şeyi basma ktır k i
felôkettir; fakat
Bugün sesin cıkmıyorsa yaz ve yazdır haki katı
u nutma ki zaman onun sad ı k ve müttefiki ve
kuvvetl i muhafızı.
Karabekir kitabına « Uyandı mı Beşen> ad l ı bir şiirini
daha a lmış.
Bu şiirinde de şu satırl a r var :
Neden uyandığı halde beşer :
Neden yı kar, yakar, asar. keser?
Aynı m i lletin fertleri bile
29
K urtuluşun çaresi d iye!
B i n lerce nurlu ı rkın ı boğdu?
Coluk çocuğu bir şeys i z kovdu?
M a ksat - yıkmak m ı yoksa yapmak mı?
Hakkı bıra kı p güce tapmak mı?
Atatürk soruyor :
3) « B i r ihtiyaç, eserinden i k i parça» başlığı altındaki manzumeler neyi istihdaf ediyor?
Atatürk, Karabekir'in kita b ı n ı n «başlangıç» bölümün·
deki satıriara da karşı çı kıyor.
4) «Başlangıç (sayfa 21 son .iki satır ve 22'deki not­
lar» . .
Sayfa 2 1 ve 22'de ş u n l a r yazılmış: Okuyoruz :
« Milletin ve tarihin hakkı olan hakikatı beraber göm­
mek feci bir cinayettir.
Ve çünkü :
Bu hakikath�r. yani tarihi haklar, bilhassa medeniyet
çağinın henüz ilk yaşlarında bulunan bizim gibi millet için
can verici birer gıdadır.
Vatandaş!
.
Yanlış bilgi felaket kaynağıdır: Her işin evvelô ha·
kikatinl ara ve öğren! Sonra münakaşası � ı istediğin gibi
yap! Birincisi vicdanına, ikincisi seeiye ve irfanına dayanır.
ı< istiklôl Harbirnizin Esaslam adlı kitabında 1 91 8'de
komutanl ığ ı n ı M ustafa Kemal'in yaptığı 7. Ordu'nun In­
gi lizier karşısı nda yen i ldiği ve geri çekilmek zorunda kal­
d ı ğ ı yazı l ı yor.
Atatürk, Karabekir'e bu konuda da karşı ç ı kıyor ve
şunları yazıyor :
6) «S: 37'de 7. Ordu hakkındaki sözleri yalandır. Kat­
ma sırtlarındaki muharebeyi yapan 7. Ordu'dur. 2. Ordu
Adana havalisine nakil olunmuştur.»
7) «S: 38. «21 Eyl ü l 'de taarruz edecek düşman bu­
l u n mayan ingilizlen> Yalanı. ingilizler 7. Ordu tarafından
muhasara edildikleri icin durduruldular; aksi takdirde
ni'
cin Adana'ya kadar yürümeyeceklerdi?h>
·
·
..
30
Karabekir, kitabı n ı n 42. soyfasında Isınet Paşa il&
görüşmesi n i şöyl e yazar :
«29 Teşrinisaııi 334 (91 8) Zeyrek'de Klise camii kar­
şısındaki ağabeyimin evinin bahçesinde ziyaretime gelen
Harbiye Nezoreti müsteşarı en yakın aziz orkadaşıı ' Mi-,
ralay ismet Bey'e milletin istiklôlini kurtarmak için düşün­
celerimi şöylece izah ettim :
(Gene kumandon ların i stanbul'da toplanmasına ve h u­
susu ile beni Şark'ta n ayırmak büyü k bir gaflet olmuştur.
Beni derhal Şark'a iadeye çalış. Ben orada m i lleti tenvir
ve onlara yardım edere k memleketin i n h i lôline (yok ol­
masına) karşı Şark'ta yeni bir m i l li Türk hükümeti vücu­
da getire rek Şark'ı tehl i keden kurtard ı ktan son ra Garp
tcll l i l<esi hertaraf edilebi l i r ve b u su rette müto reke hu­
dudu dahil inde kalan anavatanımız kurtulabil ir. itilôf dev­
letleri n i n harekôtı idame ettirmey i p bizi mle müta rekeyi
kabul etmelerinden itilôfın bu hudud d a h i l inde yeni bir
cidale kalkışacağı n ı tahmin etm iyoru m ) , »
Atatürk, Karabekir'in bu satıriarına şJ sert yanıtı verir :
8) «42 nci s: i sm et Paşa'ya söylediğini iddia · ettiği
düşünceleri boşton aşağı beyinsizcedir. <t » içine alıno­
cok ıı
Korabekir, 6 Kanunuevvel 334'de ( 1 9 1 8) . Pad işah ile
görüştüklerini ve Padişah'a «genç kumandanların iş ba­
şından · ayrıimamoların ve « Anadolu'ya ordularına iade»
ed i l meleri önerisinde bu l u nduğunu yazıyor..
Atatürk'ün bu konudaki yorum u şöyle; el yazısında n
okuya l ı m :
1 0) «S : 44. 6 Konunuevvel 334'te Podişoh'la görüş­
müş; genç kumandonları Anadolu'ya ordularının başına
gönder demiş . . . Zaten genç komutanlar Anadolu'da idi.»
Ka rabekir, yakılan kitabının 45. sayfasında M ustafa
Kemal Paşa ' n ı n Osma n l ı hükümetine nazır olmayı planlodığını ileri sürüyor.
Ö n ce Karabekir'in kitabını okuya l ı m :
ı<23 Mart 1 935. M ustafa Kemal Paşa Hazretleri­
nin Ahmet Rıza Bey'le görüşerek müşarileyhin riyosetin••
..
·
31
·
de i stanbul'da bir k abine teşkili ve kendilerinin Harbiye
N azırlığına geçmesi ve benim de kobinede bir mevki al­
maklığımı arzu ettiklerini öğrendim. Ve isınet Bey · vasıta­
sıyla bu yolda bir teklif aldım . Bunun felôketi milliyeyi ta­
cilden başka bir işe yaramayacağını, bir on evvel genç
komutanlarin Anadolu 'ya atılmasından başka care olmadı­
ğ ı hakkındaki n okta-i nazorımı te'kiden isınet Bey'e söy­
ledim.>>
Kôzım Karabek ir, yakıl a n kita pta n bir ta nesini sak­
layabil m i ştir. Karabekir, .45. sayfadan aldığımız bu parag­
ratı n yanı nda sonradan eski yazı ile şu notu eklemiştir :
« l ngilizlerin mandosını k abul. Bunu k abul eden Hür­
riyet ve itilôf erkônı ingilizler 'işlerine daha elverişli bul­
. dular ve bu kombinezonu yaptırmadılar.
M. K emal A nadolu'ya cıkarılıncoyo kadar Harbiye Na­
zırlığındo ısrar etti.>>
Sayfa 44'de bir başka not var, bu · notu da okuya- .
. lım :
cc M ü lôkattan sonra M . Kemal sordu :
- Uzun zaman n e görüştünüz?
M ütalôomı söyledim, dudak büktü.>>
Atatürk bu bölümler icin şu notu yazı yor :
1 2) cc Benim Ahmet Rıza B. H or. Naz. onu da kabi­
nede vazı .. isınet Paşa söylemiş.
'
Fevzi Paşa'ya acmış. Şakir Paşa'yı ilmo etmiş (Kô­
zım Paşa'dan tohkik) . »
Kôzım Karabekir. ccistiklôl Harbirnizin Esaslarm adlı
kitabında. Mustafa Kemal Paşa'yı Şişl i'deki evinde ziya­
ret ettiği ve aralarında şöyle konuşmalar geçtiği yazı l ı ­
dır :
Karabe kir :
cc Evvelô Şark teşekküllerini Erzurum'da birleştirerek
herhangi bir tehlikeye karşı bir milli taorruz haıırlomoyı
düşünüyorum. Yeni bir Türk hükümeti esası . Eğer istik­
lôlimize dokunulmaz, yalnız Şark vilôyetleri tehlikeye dü­
şerse derhal Erzurum'da bir milli hükümet faaliyete boş­
lar ve ben de milli hü kümetin emrinde bir ordu komuta. nı olarak Şark'ın müdofoosını � eruhte ederim. Eğer toh .
32
mmım vechile t9hlike bütün lfatan icin görülürse çıko­
ccık hükümet yeni bir Türk milli deııl�ti olur ve bizler de
bütün vetanın müdafaa vazifesini deruhte ederiz. Böyle
bir şekilde mese!enin halli tabii daha giiçtür v� bütün
arkadaşlarım!Zin Anadolu 'dcı kıtakınn ın boşında bt•lunma­
ları lôzımdır. Derhal ili< fırsatta tehlikeyi , bertarcıf ederiz.
Bütün lwvvetler Garp'cı tevcih olunabil:r. Ben bu vaziyet­
t e Şark'taki rolümü muvaaakiyetlc yapabilirim. Garp me­
selesi açık lmlmıyor. Zat-ı samilerinden ricCiln da biran
evvel sizin de Anadolu'�· a gcçmekliğinizdir. Her mal<amın
namue!u genç siması kı.ı manclcınlarm Anodolu'ycı atılma­
sına tr.ıraftard:r. Bunun için derhal sizin de bir VC'7.i fe ile
gelmeniz mümkündür. Eğer mümkün olmazsa hususi bir
t arzda da gelebilirsiniz. Evvelô Erzurum'da toplanalım ve
m il li hü kümet esasını k uralım.
Ben Trabzon ve Erzurum 'da siz gelinceye kadar buesası haztrlarım.))
M usta fa Kema l :
« Evet bu da bir fikirdir.»
Karabeki r :
« Paşam1 fikir değil karcırdır.. een, işe başlayacağım
ve i kmal-i namus için uğraşacağım. E ğer, iş tasavvur et­
tiğim gibi basit çıkmaz do itilôf k uvvetleri işgalleri baş­
lasa bile Şark'taki Milli Türk Hükümeti kolay l<olay moh­
v.olmoz. Ve bu surette Türkli.iğün ölümü, mukadderse pek
pahalıya mal edilir. Erzurum dağlarında duramozgak E r­
menistan dcığlarında bu yeni Türk hül<ümeti yine yaşar.
Poşam; istembul'da çok kalnıaymıı:. Ve buradaki di­
ğer komutanlar üzerinde de müessir olarak bir an evvel
Anadolu 'yu kuvve tlendirelim. Birçok batmış milletler is­
tiklôllerine kavuşurkan asırlar dotdurucu muazzam tarihi
olon Türk milletini kurtaralım.,
M ustafa Kemal :
«Vaziyet size hak vercl i riyor. iyi olayım gel meye c a ­
lı ş ı r ı m . ,,
K a ra bek i r :
« Poşam, o halde tek dağ boşı mezar oluncoyo k odar
m ücadeleyi şahsi ve milli nonıusuır.uı:u ikmol için (ya is·
33
F. : 3
tiklôl, ya ölüm) andında birleştik değil ml?. dedim ve sa­
rı hp öpüşerek veda ile ayrıldım. En son ziyaretimde is­
met Bey ile hasbihal oldu.
( Anadol u'da bir vazife a l ması n ı , mümkün olmad ı ğ ı
takti rde ista n bul'da hiçbir s ıyasi cereya na karışmaya ra k
Şark'daki neticeye intiza r etmesini ve hale göre Anadolu'­
ya atlaması n ı ) kendisinden rica ettim ve iki kardeş gibi
sarılorak veda ile ayrıldım.>>
Atatürk, Kôzım Karabek.i r'in bu satırları icin neler
yazmıştı?
Atatü rk'ü n . el yazısı ile hazı rlad ığı notun 3. sayfası­
nı o kuyoruz :
· 1 3) «S : 46-49 .. ( 1 1 Nisan cuma günü) beni ziya r�ti
baştan ya lan, sonradan uyd u rma bir tiyatro parçası .. ıs­
met Paşa 'ya söyled iğini ta hkik ( 1 2 Nisan 335'te i sta n ­
bul'dan çıkmış .. 1 9 N i s a n 3 3 5 Trabzon ) .»
Karabekir, kitabı nda 1 9 Nisan 1 9 1 9 günü Trabzon 'da
Muhafaza - i Hukuk Cem iyeti ile görüştüğü n ü , Trabzon he­
yetinin batı dünyasından << merhamet ve adalet>> isterne k
i.lzere girişim lerde bulunduğum•. kendisinin bu sözl ere
ııVatanımızı ancak silôh kuvvetiyle kuttarabileceği» b i ç i
m inde ya nıt verd i ğ i n i açıklıyor. Ayrıca , E rzurum'daki Fran ­
s ı z Konsolosu ile yaptığı görüşmeyi a ktarıyor.
· Atatürk, kitabın b u bölümüne de şöyle karşı çıkıyor :
1 6) «60. s. Trabzon heyetine . . . . sözlerindeki man­
t'ıksızlıkt ı r. 61 . s. Fransız h i kôyesi çocukça . » ·.
Karabekir, izmir'in işga l i n i Şöyle a n latıyor :
,
.
­
<< 1 5 Mayıs 1 335'de milli iktisadımızın can evi olan
sevgili izmir'imizi Yunanlı ların işgal ettiğini 1 6 Mayıs 335'­
de h aber a ldık. Her tarafta halk ve ordu mensııplcırı müt­
hiş bir galeyanla harniyetle çırpındılor. Günlerce halkın
. feryotları, mitingleri . devam etti. Erzurum'da binlerce halk
karorgôhta toplandı . . {Tek dağ başı mezar oluncaya ka­
dar mücadeleye) tekrar ant verildi.»
Atatü rk'ün 20 n u mara l ı notu da izmir'in işga l i ile i l ­
gili :
20) ıdzmir'in işgnl i ( 1 5 Mayıs 335) i ç i n mitingler b<m
e m i r verdi kten son radır. O zamana kadar hatta ondan
sonra da Trab . . . yaptı rmadı . . �
34
Karabekir, kitabında «benim' planım etrafında ilk kim­
.ler toplandı ve bu planın tatbiki esnasında fikirler da­
. ima mutabık mı kaldı?» böl ü m ü nde Erzurum ve S ivas kongreleri n i ve kendi hazırl ı k la rı n ı a nlatı yor. .
Kara'bekir' i n kendi hazı rlıkları ile i lg il i 3. maddeye
Atatürk karş ı ç ı kıyor. 3 madde şöyle :
<< Milli taarruzun her sahada inkişofı için orduca mu-,
avenet..>>
Atatürk'ün bu konuyla ilgili notu da şöyle :
21 ) <<Üçüncü esas) <<Benim planım etrafında ilk ev­
vel kimler toplandı?» .. Anlaşılomadı.»
Karabekir,, kitabının 76. sayfasında İ smet Bey'in ( İ nö­
nü) ke ndisine yazdığı mektupta «Vaziyet-i hariciye karan­
liktır. Büsbütün imha ve i stanbul'dan ihraç olunmaklığı­
mızın ihtimalatı zoil olmamıştır» d iye end işelerini belirt­
tiğini a n latıyor ve şu yoru mu yapıyor :
<<Bizi nasıl mahvedebilirlerdi?»
Atatürk, Karabekir'in b u sözlerini de yanıtl ıyor :
25) «S: 76. İ smet Paşa 'nın ona mektubunda söyle­
diği çok doğru; ama hôlô onu a n layama mış.»
Karabek ir, işgal kuvvetlerinin İ sta nbul'a <!Zaten ha­
kim» oldukları n ı , dünya ka muoyu önünde <<hakkımızdaki
hi.isnüniyetin iflas etmesi» ni bekledi kleri n i , bunun icin . d e
«bolşeviklik ilanının körü kledi klerini yaz: ıyor.
Karabekir şu kanıdadı r .:
İ ngil izler, Anadolu'da <<se!ôhiyet sahibi görülen bir
simanın bolşeviklik ilônı» ile a moçları no. u laşacak ve dün­
ya kamuoyunu böylece ark,a larına alacaklardır.
Atotürk, Karabe kir'in bu düşüncesini saçma bulur ve
şöyle ya nıtlar :
26) «Bu da Anadol u 'da selô hiyet sahibi g i bi görü•
len bir simanın bolşeviklik ifônı ne ile mümkün olur . . . . »
H erzesi ile beni murad ed iyor.
Rauf Bey'in di kkat i n i çekmiş .. »
Karabekir, · M ustafa Kemal Paşa'nın Sivas · Kongresi
s ı rasında kendisine çektiği 23 Hazira n 1 935 ( 1 91 9) tari h l i
ş ifreden de söz eder.
Şifrenin 3. maddesi şöyled ir :
,
.
.
·
,
35
·
« Bolşevizmin sure t-i tel ô k k i ve tecellisi dahi müzake­
re edilerek esasen Kaza n, Orenburg, Kırım vesaire g ibi
ahali-i islômiye bunu kabul edere k a n 'a n e gibi işlerle zaten
a l ô kadar olmadığından bunun memleket için bir mahsu­
ru olmadığı düşünüldü. Yalnız 17 Hazira n 335 ve bilô nu­
mara l ı şifre l i mütalôa-ı ô l iye leri etrafında düşünü lerek tıa­
k i katen bolşeviklerin daha m üessir bir vaziyete g irmeleri
h a l inde bitaraf görü r.mek azmiyle itilôf kuvvetleri n i mAm­
leketimizden uzaklaştırmaya icbar ve aksi takdirde vata­
nımızın bolşeviklik payı istilôsınd a kalmak tehlikesine se­
bebiyet vereceklerini iddia etmek ve ona göre icabat-ı
fiiliyesine kolkışmak muvoffı k olacaktır.»
Atatürk, bu şi freye daya l ı bolşev i k l i k sovın ı ve Kôzım
Karabekir' i n Erzurum Kongresi hazırlıkları ile i l g i l i bölü m ­
leri n i şöyle yanıtlıyor :
27) «S: 77, 2 1 -22'de M u stafa Kemal Paşa S ivas Kon­
g resi'ne kara r veriyor. Burada seri bir korara g iderek m i l ­
li varl ı ğ ı m ız ı tehlikeye düşürebilecek bir karar verebilir
m i ? işte bu endişeler içinde iken aldığım 23 · Haziran 335
tari h l i şifrenin ücüncü maddesi dava-yı milliyemizi hezi­
metten kurtarmış olduğumu gösterdi . . ! »
Diyerek malum bolşeviklik meselesi ..
Halbuki bu 3. maddenin Sivas Kongresi ile bir alô­
kası yok, bir başka birşey.
Onun mi.italôası aranacak;
30) S: 82.. Son yazısı Rafet Paşa'nın şitresi tetkik
olunacak.
3 1.) S: 85, 86, 87'de çok yalan var.
9 Temmuz'da beni rei s intihap ettiler, 9 T. bildirdiler.
32) S: 88. Yalan ve aytp . . .
33) S : 89, 90. Saçma ve şantaj!
.
36
DÖRT
((Paşam, siz askerlikten istifa ettiniz. Benim bundan
sonra bu vazifeme devam imkônım kalmadı. Müsaade­
nizia Kolordu Komutanı K ôzım Karabekir Paşa'dan as­
keri bir vazife isteyeceğim. Evrakı kime teslim etmemi
emrediyorsunuz?»
(<Ya öyle mi e fend im? Peki efend im. Evra kı H üsrev
Bey'e devir edi n efend im »
Bu konuşma, Erzurum 'da bugün «Atatürk Evi» olara k
bilinen evde 1 0 Te mmuz 1 9 1 9 günü M ustafa · Kemal Paşa
ile Mira lay Kôzım Bey o rasında geçiyordu .
M usta fa Kemal Paşa i le Somsun'a c ı kon · 3 . Ordu
Kurmoy Boşkanı M iralay Kôzım Bey ( Dirik) Erzurum'da
askerli kten çe kilen M ustafa Kemal Paşa.'ya artık kendisi
ile caiışa mayacağı n ı bildirmekteydi':ı.
Kôzım Bey, selörn verip odadan cıka r. M ustafa Ke­
mal üzgünd ür, Rauf Bey'e (Orbay) dönerek «Rauf gör­
dün , ben haklı değil mi idim? Devlet mokom ve mesne­
dini gördün mü? Dün benimle en yüksek gayret ve şüp­
he götürmeyecek kador samirniyetle çalışan bu adamın
hareketi beni teyid etmedi mi?» der,
Yaveri Cevat Abbas. telôşla odaya g irer ve Kolor­
du Komutanı Kôzım Karabekir'in geldiğini haber verir.
Harbiye Nazırı Şevket Turgut Paşa , M ustafa Kemal
i le Rauf Bey'in tutukl o n ma lo rını isteyen emri Kara bekir'e
u l aşm ıştır. M ustafa Kema l , bu yüzden ted i rgindir. Rauf
Rey'e f<dediklerim doğru · değil miymlş, dereesine bakar
ve yaveri Cevot Abbas'o f<Buyursunlar» d e r.
M ustafa Kemal, tutu klanmavı bekleme kted ir.
Karabekir, odaya g irerek M ustafa Kemal Paşa'yı say­
gıyla selômlor ve şunları söyler :
«Kumandomda bulunan zabltan ve efradin hürmet ve
tozimlerini arzn geldim. Siz b undan evvel olduğu gibi bun­
dcın böyle de muhterem kumandanımsınız. Kolordu komu. . .
37
tanına mahsus araba ile maiyetinize bir takım süvari ge­
tirdim. Hepimiz emrinizdeyiz»1a.
M ustafa Kemal. Karabekir'in üstüne atlayarak bu es­
ki a rkadaş ı n ı n boynuna sarı l ı r ve bi rkaç kez öper.
Yazgı değişm iştir.
Aynı g ü n lerde Ali Fuat Paşa (Cebesoy) da ordudon
istifa eden M . Kemal Paşa'ya bağ l ı lı kları n ı bildiriyor, Ra­
u f Bey de yay ı n ladığı bildiride ş u sözü veriyord u :
1ıVatan ve milletin halôs ve istiklôli ve makam-ı salta­
nat ve h ilôfetin masuniveti bilfii l temin edilineeye kadar
Mustafa Kemal Paşa ile ulaşacağıma mukaddesadı namı­
n a ahd ü peyman evlediğimi arz ve ilôn ederim»14•
Birbirlerine bu kadar bağ l ı insanlar neden sonra kar­
şı karşıya gelmişlerd i ?
Bu soru n un yan ı t ı n ı Atatürk Söylev'de şöyle veriyor :
« Başarı icin uygu n ve güve n i l i r yol her evreyi vakti
geldikce uygul ama ktı . U lusun gel işmesi ve yükselmesi icin
e se n l i k yolu buydu . Ben de böyle yaptım . Anca k tuttu­
ğum bu uygun ve güve n i l i r yol u ; ya kın cal ışma a rkadaşla­
rım olarak tan ı nmış kişile rd e n kimileriyle a ra m ı zd a za. man zaman görüş.le rde, davranışlarda, ya pılan işlerde be­
lire n teme l l i ve i kinci derecedeki birtakım a nlaşmazlıkla­
rı n , kırg ı n l ı kların. ayrı l ı kların da nedeni ve açıklaması ol­
muştur. U lusal savaşı mıza birl i kte baştayan yolculard a n
k i m ileri giderek ulusal yaşam ı n bugü n kü cumhuriyet ya ­
salarına dek uzayan gelişmelerinde kendi düşün ve ruh
yetenekleri n i n kavrama s ı nırı bittikçe bana d i re n meye ve
· ka rşıt olmaya başlamışlard ı» 1 ": .
·
Vol Ayrımi
K urtuluş Savaşı'nı birlikte yapanlar bir yol ayrı m ı n ­
d a başka başka yollara sapmışlardır. Atatü rk'ün tuttu ğ u
yol, laik Cumhuriyetti . Devleti biçimlendi�en siyasal cer­
.
ceve ve ideoloji de. buydu .
P e k i Karabekir n e düşü nüyor ve n e istiyordu?
Şimdi Karabekir'in yazd ığı bl.igü ne kadar hic yayi n "
•.
38
lan ınoya n « inkılôp Hareketleri neden oldu, nasıl oldu, na­
sıl idare olundu» adını verd iği a nı la rı n ı okuyarak bu so­
ruları ya n ı tlayacağız.
Karabe kir, a n ılarında 31 Mart olayı i l e ilgili kısa de­
ğ e rlendi rmeleri n i yapara k başlıyor111•
ittihat ve Tera kki örg ütünün Manastır merkez i n i «Os­
manlı Hürriyet Cemiyeti)) a d ı yla kurup, bu g iz l i derneği n
ista nbul örgütünde oluşturd uğunu. 2 . Meşrutiyet'den son ra
Sel ô n i k Kongresi'ne i sta nbul delegesi olarak katıldığ ı n ı ,
31 Mart ayaklan ması n ı bastıra n hare kôt ord usunda mü­
rette p fırka n ı n kurmav başkanı olara k görev yaptığ ı n ı . Ata­
türk'ün ı<Osmonlı Hürriyet Cemiyeti» a d ı ndaki örgütün ku­
rulmasına hiçbir etkisi olmadığını, 31 Mart ayaklanması­
n ı n bastırılması sırasında kendisinin 2. Fı rka Komutanı
Şevket Turgut Paşa' n ı n M ustafa Kemal ' i n de 1 . Fırka Ko­
mutanı Hüseyin Hüsnü Paşa'nın kurmay başkanı olduğu­
nu a n lcıttı ktan sonra şu değerlendirmeyi yapıyor :
«Meşrutiyetle Cumhuriyet inkılôplorı arasında hamle­
ler ve bu hamleleri yapmak için teşkilôt bolunundon bü­
yük farklar vardır. Bunları kısaca belirttikten sonra Cum­
huriyet inkılôbımızın hakkındaki bilgileri iSTii<L:AL HARBi­
M iZ hakkında olduğu gibi vesikalorımla ve şnhitlerimle arz
ediyorum.
Bir.de Meşrutiyet, Hilôfet ve saltanat makamının zu­
lüm ve istibdodına, Cumhuriyet ise o makamın aciz ve
meskenetine karşı yapılmış bir inkılôptır. Meşrutiyetin
olınmosı, her müterekki (ilerleyen) millete olduğu gibi zul­
me !<arşı intikam ve istibdoda karşı nefret duyguları her­
hangi hodiselerle ve o hadiseleri daha kuvvetli canlandı­
rorak aksettiren sözler ve yazılario halk arasında· kök
soldıktan sonra başlayan teşekküllerin vakit voldt andık­
ları veya atmak istedikleri hamtelerin istibdot kuwetiyle
çorpışmosı, boğuşmosı ve en son aşoğıdo:ı yukarı yapı­
lan kuvvetli bir teşekkülün hürriyeti zorla olmasıdır. Bir
irticoı da bastırıp müstebit podişohlo hal edilince artık
Meşrutiyet memlekette kökleşmiş oldu.
Hi.irriyet aşkına verilen kurbanlar ve ızdırap çeken va­
tandaşlar hürriyetin ebedi olarak manevi kurucusudur, kof
39
·
ruyucusudur. Zulmün, istibdadın, Türk milletinin ilerleme­
sine ve medeniyet camiasında hakiki olan yeri olmasına
n e derece engel olduğunu ve netice değerli vatandaşla­
rımızın mahv ve perişan ettiği hakkındaki yazılarda yine
hürriyetimizin e n kuvvetli muhofızlarıdır. En kohir (ezici,
üstün) olan muhofizın do Türk ordusn olduğu eserleriyle
ortadadır. işte bu kuvvetlerin sohibl olon Türk mllleti ar­
tık eline aldığı hürriyeti M eşrutiyet idaresi ile korumak
kudretinde bulunduğundan zaten kısa süren Meşrutiyet
dgvrinde Cumhuriyet hamlesine hiç ihtiyac duymodı. Ve
tabii de böyle bir hamle icin aşağıdan yukarısı teşki!ôt
d o yapmadı. Cumhuriyet hamlesi, istiklôlimizin dış darbe­
lerle tehlikeye düşmesi karşısında müstevlilere karşı ya­
pılan milli teşkilôtın. aciz ve maskenet içinde teslimiyeti
kabul eden ve sulhten sonra do teceddi.it (yenileşme) ho­
reketlerimize engel olacağı anlaşılan padişohhğııı de·,ıril­
mesinden ibarettir.»
Tehlikeli Bir Cumhuriyete Doğru
Kaz ı m Karabe k i r, M ütareke'nin memleketin ıı g oy rı Türk
kısmı» i şgal altındayken i m7aland ı ğ ı n ı , işgalcilerin Türk
yurd u ndan parça lar koporniak amacında oldu kları onla,
ş ı l ınca bir takım kuruluşları n ol uştı ığunu. bu kuruluşla­
rın saldırganlar tarafından hoş görü ldükleri ve beiki de
işgalcilerin bu kuruluşlara hız verd i k leri n i ; Anavato n ı n por·
calanma tehli kesi büsbütün beliri nce yurt parçaları n ı n bir
yönetim altı nda topla n ması gerekti ğ i n i n duyulduğunu an­
lattıktan sonra şunları ya7.ıyor :
ııHilôf�t ve saltanat makamı, Türk milletini, Türk vo­
tanııiı etrafında toplayomomıştı. Bu işi boşaracak muci­
ze lôzımdı. Bu do kendiliğinden ortoya yayıldı.
Bolşeviklik ilônı.
Böyle bir Cumhuriyet derhal Sovyet Rusya'dan do her
türlü yardımı gördüğü halde «dinini ve milliyetini kaybet­
meyecel< ve istiklôline sahip olunocoktın> denildi.
Bu öyle cezbedici (çekici) ve ikna edici bir şekilde iti40
moda değer lwynaklardan gelmiştir ki, M ustafa Kemal Pa­
şa bile bunu lwrtarıcı bir formül olarak istanbul'da ele ala­
rak gelmiş ve Amasya'da bazı arkadaşlarımızla müzek­
l{ere ve korar vermişti. . ( .. ) Düşmonlorı.mızın bizi birleş­
tirmek değil tom bir inhilôle (dağılmaya) sürüklemek ve .
bu surette i5til< la limizi şöyle dursun milli ınevcudiyetiıniii
dalıi tehlikeye düşürmek için kurdukları bu pusı_ıdcın tam
zamanında bir müdalıalemle kurtuldu.
Burada Sivas Kongresi'nin, bir torotion da Amerikan
mandasını kurtarıcı bir care gibi kabulleri ve tehli!�eyi de
nasıl atlattığınıız üzerinde yeniden durmayarak sırf hadi­
selerin akışını takip icin kaydettikten sonra asıl konumu­
z a geciyorum;ıı
Bayburt civarı ndaki Mehdi'yi'� ten k i l (ceza landırma)
e tt i ğ i m izi n ertesi günü I n g i liz l<aymakam ı Rmivli nson I s ­
ta n bu i da n Erzuru m 'a g e l d i . Ve ben i hemen makam ımda
ziyaret etti (27. 1 1 . 1 91 9 ) . Ta m b i r saat görüştü k 1 s.
An lattıkları n ın hü lôsası şu nlard ı r , Lord Curzon d i ­
yor k i :
«a) Ş imdi ye kada r s u l h yopmad ı ğ ı m ı z ı n S8bebi Tür­
k iy e' d e şimdi ye kadar kuvvetli bir hükümet görmed iğ irniz­
ci e nd i r. Hakiki i n g i l i z dostu olacak simalarta .a n laşmak · is­
ti yoru z . M ustafd Kemcıl Paşa s u l h konferansı nda b u l u n­
s u n veydhut s u l h muk a rreratına (kararlar) 'mutabık kals ı n
b) End i şemiz Türkiye'nin yine b i r g ü n i ng i l te re nin
d Cı şmonla rı tn rafıno . gec ive rmesid i r. Pad işalı hükümeti b u ­
n u yo p o h i l i r . /\rtı k kro l l ı l< ve imparatorluk modosı geçmiş­
t i r. B i rçok debdebe ve masraf yeri n e m i l let kendi i ş i ni
k e n d i gören c um h u riy et� e tarafta rdır. Bizim de peidişahı
h Cıkli mct v e s iyasete karıştı rmayıp halife olarak ist ed i ğ i
yerde oturmasına ta raf ta r o l ınak l ığı rn ı z
c) Gerçi istanbul bir Türk şehri olarak ka bul olun­
muştur. Ancak Çanakkale l t il ô f Devletleri tarafından iş­
g o l o l unacak - ihtimal Istanbul etra f ın d a i t i l ô f a skeri bu­
l u n u r - . Zaten Türkiye b i r Asya devletidir. i sta n bu l bir
k öşe<i i r. A nadol u ' n u n ida r e s i ve tera k kiye sevki ( ilerle­
meye yönelti l ınesi) I stanbul 'dan gayri m ü m kündür Bu hu
.
'
.
'
.
.
41
.
-
s usta ne düşünüyorsunuz? Mesetô Bursa'da otaca k bir
h ü kü met serbesttir.ı>
Kôzım Ka rabe kir, Lord Curzon' u n akra bosı olon Raw­
finson'a şu yanıtları verir :
«a) .Türk milleti Sivas Kong resi 'nde kararını vermiş­
tir. Hiç kimsenin bunu değiştirmeye seiôhiyeti yoktur. Ya­
kında �illetin itimadını kazanan M ebuslar M eclisi istan­
bul'da toplanacaktır. Sulhümüzü milletin itimadına mazhar
olan bir hükümetle bu hükümetin tayin edeceği bir· heyet
yapabilir.
(?) Türk dostluğu ingilizler için çok faydalı, düşman�
lığı o derece zararlıdır. Bugün milletimizin her ferdi in­
giliz dostluğu taraftarıdır. Avrupa'da cumhuriyet olmayan
pek az mill et kcddı. Fakat henüz on yıllık idareye mali­
·kiz. Bunun için Avrupalılar gibi pek ileri düşünemeyiz;
c) Hükümet merkezini değiştirmekle dahi şahsi dü­
şüncem hiç kalır. Yalnız memleketin idaresi bakımından
bile Bursa'dan istanbul. herhalde her tarafa muvassalatı
{ulaşması) daha kolay bir yerdir. Siyasi bakımdan ise is­
tanbul'da hükümelimizi serbest bulundurmayacak olanlar
Bursa'yı da uzak görmezler.»
Karabekir, daha sonra, Rawf i nson'un kendisine itaı­
yan f a r ile Yunanlıların a n laştıkları n ı , halyanların parasız­
l ı k , Y u n a n l ı l a rı n da şarlata n l ı klörı nedeniyle savaşı · sür­
dÇı rerneyece kleri n i , Bolşevi kterin de on yıl kend ileri ni to­
parlayamayaca klarını a n lattı ğ ı n ı . Amerikalıların da Wilson
prensi pleri n i beğenmed i k lerin i söyled iğini, bunun üzerine
kendisinin «Ya izmir, Antalya, Adana n e olacak? Ermeni
'hükümeti teşekkül edecek mi?>> d iye sorduğunu. Rawl i n ·son ' u n da şu ya nıtı verd i ğ i n i yazıyor :
ıı izmir için ısrar edsnler çoksa da Yunan lıların ne
parası var ne adamı.. Biz de bütün kuvvettarimizi çektik.
Ingiliz efl(art Yunanlıların aleyhine dönmüştür. Nasıl olsa
izmir'den çıkartılacaklardır. izmir'in tahliyesi ile beraber
Antalya ve Adtına da kolaylıkla tohliye olur.. Ermeniterin
kendi taraflarında dahi hükümet teşkil etmeleri zordur.
Ben hududun Aras n ehrinden geçmesini tel�lif ettim . Pon­
tus falon da yoktur. Rumların n e şartatan millet oldukla·
42
·
rıoı bilirsiniz. Başvekilimizin bir mülôkatta söylediği (Tür­
k iye'de zayıf hü kümetin n i hayet bulmasını görmek isteriz)
sözünü bazı gazeteler (Zayıf Türkiye'nin n ihayet bulması)
gibi yazdılar - Baı;:vekil maksadının bu olmadığını hasso­
ten söyledi -. ingilizler iktisoden de size büyük yardım yo­
paca!<lor
..
l>
Karabekir, bu görüşmesini şifre ile M . Kemal Pa şa·­
ya bildirdiğini; M . Kemal'den «Rawlinson Heyet-i Temsiliye
ile görüşmeye yetkili» ise ve ((S ivas Kongresi kararları»
i l e s ı n ırlı olarak kendisi ile görüşülebileceğ i , yoksa «bu­
raya gelmesine lüzum yoktur» yanıtı n ı a ld ı ğ ı n ı yaziyor.
Karabekir. M. Kemal'den bu şi freden sonra 9. 1 . 1 920
tari h l i bir şifre daha a l ı r .
Şifre aynen şöyled i r :
« ingiltere hükü meti başve kili Loyd George'un ista n ­
bul v e Boğazların beyneimiJel bir h a l e ifrağını (biciınlen­
d i rme) Türk hü kümetinin yeni merkezi nin Anadol u'da ola­
cağina. istanbul'un ya l n ı z makka r-ı hilôfet ( h i l ô fe t baş­
kenti) olarak bir payitaht-ı dini (dinsel başkent) olarak
kalacağına dair i sta nbul konferansına teklifatta bu lmıa­
cağı gazetelerde g örü ldü. Ananat-ı mill iye ( ul usal çwle­
noklm) vo <ii n iyonı im nıı ırınyir olrın hi'ıylo l ıir kmm ı ı ı ı n il ·
letiınizce asla ınut'o ola mayacağı (boyun eğil rneyeceği)
tabiidir. Mümessillere bu babta şedit (şiddetli) protesto- ·
l arda bulunulması ve bir sureti nin d e bera - ı malümat (bil­
gi icin) Heyet-i Temsiliye'ye keşidesi rica olunur. »
Karabekir, bu i ngiliz önerisini şöyle yorumlar :
<< ingiliz siyasetçiferinin milli hükümelimize ve niha­
yet 16 Mart'ta Meclis-i Mebusan'a karşı yaptıkları teca­
vüzler ve Padişah'ı d a · bizi ( Cumhuriyet kuracakları diye
inandırorak Damat Ferit Hükümeti'ni iş başına getirip işi
Sevr M uahedesi'ne götürdükleri görüldü. Asıl mühim olan
bir meselede lstiklôl Harbi'nin temelinin atıldığı Erzurum'­
da ve bu işteki rehberfiğini ve Mustafa Kemal Paşa'ya
yapabileceğim tesiri bilerek kongrelerin mul<errat-ı hilô­
fına olarak beni vakitsiz bir cumhuriyet ilônına doğru teş­
vik edetlerken istanbul'da gizlice Damat Ferifin podişah
hükümetini aleyhimize hazırladıkları gibi Konya'da da bir
·
43
·
S elçuklu devleti kurulmasın a çalışıyorlardı. Eğer (parçolo,
hôkim ol) manevrasına kopılsaydık voziyete hôkim olacak
ortoda bir kuvvet kalmayacağından fikir oyrılığı ve fikir
perişanlıgı ile istenen tuzağa düşmüş olacaktık.ıı
, BE Ş
M usta fa Kemal i l c l<ôz:ım Karabe k i r'i n yolları ne za­
m a n oyrılmıştı?
A n ı lo ro ba ka rsa k bu yol ayrımı 1 9;?1 y ı l ı n ı n ilk aylarında bel iriyor. Hem de a s keri hareket oşamalarında.
K a ra b e k i r, a n ı la rı n ı n bu bölii müne ş u baş l ı ğ ı seçmiş :
«Ankara mHii hükümetinin Cumhuriyet'e doğru gidişi » .
Karabe k i r, y a n l ı şları Cumh u riyet'i n i l ô n ı kararı nda bu· l u yor :
< dstanbul'dan, her ne şekilde olursa olsun bir C um ­
huriyet !<urma fikriyle gelen Mustafa K emal Paşa, Raw­
linson'un do benim vasıtamla ileri sürdüğü (hilôfetin ayrıl­
ması ve Cumhuriyet'in kabulü teklifini) samimi bulmuş ola­
cak ki, 19 Konunuseni 1 336 - ( 1 9 Ocak 1920) istanbul 'da
Müdotao-i Hukuk Gerniyeti'ne dayanan Mebusan Mecl isi'­
nin açılmasına ve meşruti bir hükümetin faaliyete geçme­
sine ve 28 K anuf'tUsani'de Mebuson M eclisi'nin « M isak-ı
m i l liye beya nnamesiniıı kabul ve ilôn ettiğine 9 Kanun.usa­
ni'de kendi imzasıyle neşr ettiği askeri plandaki sal'6h,ote
rağmen Bolşevik!eriıı K afkasya 'ya gelmekte oldukiQrı ha­
beri g elince bana 6 Şubat'ta Kofkasya hareketini ter<m et­
ti.
Bu hal, istanbul'daki M eşrutiyet h ükümelimize karşı
fiili bir isyonla Heyet-i Temsiliye'nin M ustafa Kemo1 Pa­
şa'nın diktotörlüğünde bir Cumhuriyet şeklin.e dönüş'Inesi
deınekti. Hem de bolşeviklerle birleşme felôketine doğru!»
Kôzım Karabekir, 23 N isan'da k u ru l a n Meclisin bir
·
·
44
« k urucu meclis)) olması gerekti ğ i n i . oysa Meclisin olağan­
üstü ye tkilsrie donat ı ld ı ğ ı , M u stafa Kema l ' i n de bu ola­
ğ an ü s tü yetki lerle donatı lmı ş Mecl i s i n başko n l ı ğ ı n a geç­
mesi ve ilk i ş olarak y e n i a nayasa hazı rlatı l ma s ı n ı , Cum­
h u riyet'in i l ô n ı yol unda oşamolar olara!< görd ü ğ ü n ü ve M.
Kemal ile bu konuda tartışmafor yaptı ğ ı n ı yazıyor.
K a ra bek i r, o oşa m oda Cumhuriyet ' i n i l Cı n ı n ı n «kongre�
lerde alınan kararlara» ve <<askeri plandaki imzalarınaıı
ka�şı olduğunu düşünmekted ir.
O aşamada, b i rbi rlerine bu kador g ü venen, birbirle­
rine bu kad a r saygı d o l u olan iki a s k e r a rasindaki görüş
ayrı l i ğ ı ne gibi çatışma l a ra dayanmaktaydı ?
K a rabekir, a n ı ları nda b u soruyu şöyle ya nıtlıyor :
« Aramızda büyük görüş farkı vardı. O itilôt devlet­
lerinin büyük kuvvetleri karşısında milli kuvvetierimize
karşı duramayacağımızdan bir dış siyasete dayanarak .k en�
di diktatörlliğü altında kuracağı bir Cumhuriyet'le uyuş­
mak cihetine gidiyordu. Herhangi bir i nkılôbın milli ve as­
keri birliğimizi sarsarak mukavemet kudretimizi mahv ede•
ceğini, büyük kuvvetlerin gelmesi ihtimali çok zayıf ol­
duğunu, mi.itareke nıucibince diye silôhlarınıızı ve teşkilö­
tımızı azottmo gayreti gösterdiğini, ve esa!;en onavoton
miidofon�ı Icin htiyiil< ktıvvot lor gol�o dohl lkınnl -1 noımı�
mecburiyelinde olduğumuzu ve milletin de bu azimli ka­
rarı kabul edeceğini daha istanbul'dayken kendisine söylemiştim.ıı
1
Pe k i , yan ı l g ı n e redeyd i ? M ustafa Kemal y a n l ı ş adım­
l a r a t m ı şsa bu y a n l ı ş a d ı rnlm ne gibi o laylara yol a çmıştı.
K a rabekir'e göre bu ya n l ışla rın doğurduğu sonuçlar
ş u n l a rd ı :
« M . Kemal Paşcı'nın asl<eri mulwvemetten vaz geçti­
ği moıııarosını gösteren Boşkomutanlığı olmoyarak TBMM
Reisliğine geçınesi ve vakitsiz yanı en zayıf vaziyetiınizde
ve itilôf propogondolarıno "e bundan haber olon Padişoh
Hükümetinin fetvalorı, �mirleri, teşvikleriyle Anadolu bir­
birine girdi. Eğer kalpleri m illetimizin hürriyet · ve istiklöl
oşkıyla cırpınan arkodaşlorımızın ferogatı ve kozanmış ol·
·
·
45
dukları milli itimat ve candan sevgi ve saygı kudreti ol­
masaydı, M. Kemal Paşa'nın attığı vakitsiz adım Sivas'a
kadar yayılan isyanları Şark'a kadar yayacak ve önüne
geçilmez darbeleri altında her şey daha başlangıçta yok
lacaktı.
Garp'daki isyanların önüne duru lmaz hol aldığı ve
kendilerine yardım için Şark 'ın tah�iyesi kararına gidilme­
si üzerine 16 Mayıs 1 921 'de bildirdiğim 1 1 maddelik tek­
lifimin 4. maddesinde apaçık şöyle dedim :
Dini ve man evi Anadol u ' n u n ayra n ı n ı kabartma
' mak
lôzımdır. . »
Karabekir, «Şark harekatı yapılmayıp kıtalarımız Garp'a
alınsaydm diyor. «Kürtlük de dahil olduğu halde bütün
Şark'ın bana olan itimat ve bağlılığı gevşeyecek» ve her­
şey altüst olacaktır.
·« . Nitekim Şark h a re kôtı muvaffa kiyetle bittikten son­
ro dahi 20 K a n u n usani 1 337 - 20 Oca k 1 92 1 'de Teşk i l ô t-ı
Esasiye Kanunu Mecl isten cıkar ç ı k maz bana dahi h a ber
vermeye lüzum görmeden Erzurum'da k i « M üdafaa-i H u­
kuk Cemiyeti» merkezi ünva n ı n ı değiştire rek «Muhafaza-i
Mukaddesotu a d ı n ı a l m ı ş ve cemiyet n i za mn amesin i n ba­
·
şına « hi l ô fet ve saltanat m a k a m ı n ı ve devlet şek l i n i n m a h ­
fuziyetine» dair i lôvel e r konmuştur. i ş i n daha vahim c i h e ­
t i d e bu teşebbüsl eri n i y a l n ı z Ş a r k vi lôyetlerine değil d i ­
ğer bütün vilôyetlerin «Müdafaa-i Hukuk» merkezlerine
bild i rmişlerdi 1!).
M ustafa Kemal Paşa, londra Konferansı'nda bir Cum­
huriyet tipi ile çıkılırsa tehlikeli asl<eri müdaheleler yerine
siyasi yollardan milli muvaffakiyat kazanılacağı ümidini
hala besliyordu. Fakat 1 922 yılı 27 Şubat'ından 12 Mart'a
kadar devam · eden londra K onferansı'nda bize aşağı yu­
karı yine Sevr Muahedesi çerçevesi içinde yaptıkları tek­
lifleri ve bunun cevcıbını bile beklerneyerek daha murah­
hıslarımız yolda iken Yunan ordusunu bütün cephelerde
taarruza geçirmeleri itilaf devletlerinin , zaferini milli kud­
retle temin etmeyen bir Türk devletiyle, şekli ne olursa ol­
sun, şerefli bir sulha yanaşmcıyacağını ve istil<lalimize osla hürmet etmeyeceğini göstermişti:!0•
·
.
·
46
. Cumhuriyet esası üzerine bir Teşkilat-ı Esasiye Ka­
nunu TBM M 'nin açılışında tek lifine rağmen dokuz oy son­
ra 20 Ocak 1 921'de M eclisten çıkmasından şikôyet eden
M. Kemal Paşa, bir taraftan da «Müdafaa-i Hukuk» ların
c( Muhafaza-i Mukaddesatn cemiyeti haline dönmesinden
endişe ile bana bunun önüne geçmekliğimi rica ettiği gi­
bi, kendisi de gerek bir aksiarnelden (tepkiden) ve gerek­
se M oskova'daki Enver Paşa ve arkadaşlarının cc Halk Şu­
ralar Fırkasııı diye Bolşevik Cumhuriyeti esasında bir te­
şekkül yapmaları ve programlarını da tab ederek (basa­
ra k) faaliyete başlaması haberinden tehlikeyi görerek istikometini değiştirmiştir.ıı
M . Kema l , h a l i fe m i o l m a k istiyord u ? Karabekir, bu·
kan ıdoyd ı .
M u stafa Kemal. K o rabe k ir'in· << M uhafaza-i M u kadde­
sat Cem iyetleriıı konusunda k i şifres i n e verd i ğ i yanıtlard a
şu g üvenceleri verir :
« B u kanunda mônô - i Cumhuriyet i fade eden bi r şey
mevcut değildir.»
«Türkiye ' n i n başında h a l ife-i islôm olacak b i r h ü k ü m ­
d a r, sulton bulunacaktır.»
M ustafa Kema l , ayrıca 20 Te m m u z 1 922 ta rihli tel ­
gratında da «Rauf Efendi'nin saltanat şeklinin Cumhuri­
yetcil iğe kolbı (dön üşmesi) mahsus olduğu hakkındaki fik­
ri vahimdlnı deme g e re ği n i de duyar.
K a rabekir, M ustcıfa K e ma ' l i n h a l i fe olmak isteğinden
niçin b u kadar e m i n d i ?
P a ş a , lwşkusunu şöyl e d i l e getiriyor :
« ( M efkure Hcıtırasııı · e t yazısıyla imza s ı n ı taşıyan s a ­
r ı k l ı lcı r a rasın daki sarı k i r resmi M ustafa K e m a l Paşa'n ı n
hi l ô fe t v e saltanatı kendisine a l ma k m ef kGresinde oldu­
ğ u netiçesinde kara r k ı l ı yord u . 12 Mayıs 1 922 tari h l i e l ya­
z ı l a r ı n ı ve i mza ları n ı taşıyon b i r fotoğ raf i l i ş i ktir. Cum­
h uriyet fi krinden kendi uhde sine hi lôfet ve salto nota dö­
n ü ş bütün cihand karşı çok g a ri p bi rşey olacaktı. Ben.
bizi m için h i l ô feti ayırmak ve saltanatı lôğv etmek, bu su­
ret l e C u m h u riyet'e g i tmeyi ic ve dış siyasetimize daha
L!ygun buluyord u m . Fakat bunu da e n son zaferden son·
47
ra ortaya atabi l i rd i k . H ü k ü m e t merkez i n i n de art ı k I stan­
b u l 'd a iç ve dış bas k ı s ı a l t ı nda tlitul mamosı fi kri nde i d i m .
9 E k i m 1 922'de Erkôn-ı Harbiye U m u m iye R iyaseti n i n ( Ge­
n e l k u rm a y Başk a n l ı ğ ı ri ı n ) i stanbul ve Boğa zların muahe­
de-i vaziyeti h a k k ı nd a k i mütalôartı_ı sorma larına karşı ver­
d i ğ i m cevopta ( istcınbul'a makam-ı hilôfet) d e n i l mesini te k ­
l i f etm i ş v e h ü k ü met. m o rkez i n i n de A n kara - Ka yseri - Yoz­
g a t s a lıasında münasip b i r yer olara k tesbitinin muvaffa k
olaca ğ ı n ı ayrıca bilcli rnıişti rn .
H i l ô fet ve saltanatın bel<ası tara ftarı değ i l ken bu se­
fer bunu b i r k u rnondana vermeye hiç tara ftar olarnazd ı rn !
M . K e m a l Paşa ' n ı n «Tü r l< iye' n i n başında h i lôfet-i is­
l ô m olacak b i r h ü k ü mdar b u l u nacaktır» i fadesinin delô­
let ettiği mônô bu <d'v1efküre hatıra i nı fotoğ raftan daha iyi
o n l a ş ı l ıyord u .
Eğer Sa ka rya zaferinde M ü ş i r v e G a z i l i k g i bi son ü n ­
vanı d a M . Kemal Paşa. son za terde yeni mefkuresine
u l a ş m a k i c i n resimde görül e n m uhafazakôrlorı M i l let Mec­
lisi'ne daldurursa m ü şta k ( öz leyen, c a n atan) ve m uh tac
b u l u nd u ğ u muz « teceddüdeı> (yenilenmeye) imkcn olmaya­
coğ ından kendi lerine ş u m ü ta lô a m ı bildird i m :
·
·
« Ba ş komutan M usta fa Kemal Paşa Hazretlerine
S arıkamış
1 8 / 1 9 Şubat 1 338 ( 1 923)
U mur-ı i dar e m i z i n veçh i teşek k ü l ü h a k k ı ndoki mCı­
n o kaşa lcır bize vosıl olma ktad ı r. H a l - i s u l h ü n tes i s i nden
sonra k i i ntihapta, birçok kıymetli zatlar yerine bir tn k ı rn
M U H A FAZAK A R LA R l N TOPLANMAS I N A karşı şimd iel e n
a l ı nacak ted biri en m ü lı i m i bulu rum. Mecl i s - i M i l l i . k ı y ın e t ­
ta r şahsiyet leri ol maz sa i k i b ü y ü k m a h s u r metniAketi b u ­
g ü n k ü harcıbisinden ku rta rc::no yacaktır. B i rincisi f i k ri te�
cecldüt olmoyo ccı k : i ki n c i s i en ınii h i rn lôyihcılar herha n g i
b i r h isse kapılarak m ü n o koşaya d a h i l l i zu rn görmeden reel
ed ilecektir. Böyle bir Mecl ise karşı awsı bCıyli k mütclıos�
srsl ardan mürekkep i k inci .M e c l i s b u l u n m a s ı n ı foide l i g ö ­
rüyorum » .
. . .
48
Karabekir, bu uzun telgra fı nd a « muhafazakôrlardcm»
oluşacak Meclis yerine uzma n l a rdan seçi lece k üyelerin ya­
ra rlı o l a ca ğ ı n ı , ilerlem e n i n a nca k böyle sağlanaca ğ ı n ı ya­
z ıyor.
M ustafa Kemal, K a ra b e k i r'e verd i ğ i ya r:ıı t ta M i l let Mec­
l is i ' ne seeilecek olan la r ı n e lden geldi ğ i n ce n i te l i kH kişi­
i e rden ve uzma n l a rd a n o l m a l arı n ı sağlayacaklarını. seç i l ­
m i ş b i r Meclisin b i r başka seçi l m i ş Mecl isçe denetlenme­
-s i n i n i k i l i k ya ratacağ ı n ı , hazı rlanaca k içti.izü k l e komi syon­
lam uzman kişi lerin seçilebi lecekleri kaydedi lerek Kara­
be k i r ' i n önerilerini beni msemediği bildiril iyor.
K a ra bek ir, bu yazışmaları o kta rd ı kta n sonra şu yorumu yapıyor :
'
«Gerek hilfıfet ve saltanat meselesi ve gerekse te­
ceddüt (yenilenme) hareketlerimiz hakkında diktatörlükle
veya mütehassıslarımızlcı yürümek meselesi Ankara'ya
geldikten sonra anlaşnıazlıklarımızın esasını teşkil etmiştir.»
.
-
Saltanat Lôğvı ve Hilôfetin Al-i Osman'da Bırakılması
Kôzım Karabe k i r n e i stiyordu?
Soltanatın kaldırı l m a s ı n ı ancak h i lôfetin Osma n l ı sul­
tan l a rı n ı n b i ri nde k a l m a s ı ! '
K a rabek ir, hangi d ü ş ü n celerle bu . görüşünü savunu­
yordu?
<c
Hükümet şefdinde ben, tetkik ve. tetebbularıma (in­
celemeler) ve görgü ve tecrübelerima dayanarak hilôfet
ve saltanat şekillerinin bir orada devamını, kalkınmomız
için olduğu kadar dış siyasetimiz için de zorarlı görüyor­
dum. Hele hanedam değiştirmek, hem milli birliği sarsa­
cak, hem de medeni cihana karşı bir geriJik gösterecek­
tL , Kalkınmomız için zararlıdır. Çünkü her kim olursa ol­
sun, h c11 k içinden uzun müddet çekilip, saraylarda, ancak
muhitin gözleriyle ve kulaklorıyla vatan· ve m illetin hali­
ni seyir etmek artık bu asırda ileri milletler için bile za­
ra�ı görünürken bizim gibi medeniyet camiasında geriler­
de kalmış olan bir millet için daha zararlı olacak idi.
• • •
49
F. : 4
Devlet reisinin etrafını birtakım dolkovuk olmasına ve bunların m illetle devlet reisi orasında sağır bir sed teşkil et­
mesine moni olabilmek için hilôfet ve soltonatı bir elde
toplamamak en boşta gelen bir tedbirdir. Bundan boş­
ka, hilôfet dinle, podişahlık ise ctünya işleriyle ilgili oldu­
ğundon biribirine zıddır. Bunun tı;.in iki ayrı şohsiyete ih-:
tiyaç vardır.
Dış siyasetimiz için · zararlıdır. C ünkü Papo'nın oym
zamonda kral olması bize ne kadar garip görünürse hali­
fenin padişoh olması do müterekki milletiere (ileri mi l let­
lere) o kadar garip görünür. Bu h alin devamı yine alayhi­
mize neşriyat ve propagandaya sebep olacaktı.
Şu halde saltanatı hilôfetten oyırmamız lôzımdı.
Bu li.i zumu halkımıza kolaylıkla onlatobiliyorduk. Eso­
sen Milli Hükümet ile başarılan istiklôl Harbi de bize hak
veriyordu. Şimdi mesele ayrılan soltanatı n e yapmakta idi?
Bu mevl<iye yeni bir hanedan mı getirecektik? Yoksa es­
ki hanedandon bir başkasın ı mı koyacaktık?
Her iki şık do m ilieti i kiye ayırabilirdi. Ve günün bi­
rinde kuvvetli bir şahsiyet kimse öteki honedanın elinden
diğer ü n·vanı da olmaya kolkabilir ve tarihimizin seyri bir
daire üze;inde yürüyerek ayrıldığımız noktaya gelebilirdi.
islôm ôleminde Osmanlı Hanedam mevkisini daha ziya­
de hilôfet mokamı ile tanımıştı. Şu halde saltanat lôğv edi­
lerek e n tekômül eden bir idare sistemi olon cumlıuriyete
gitmek ve hilôfeti de olduğu yerde ve şahsiyetlerde bırak­
m ak bize en uygun bir tarz olac,oktı. Zaten fiili sahada
dahi bu· iş kıvamına gelmiş bulunuyordu. Şark halkının v e
ordumuzun b u şekil hozm ve kabul edeceğini ve hatta
memnuniyetle karşıtoyacağını da yakındon biliyordum.
Fakat M. Kemal Paşa'nın h ilôfet ve soltonatı olması ha­
linde fikren ve fiilen oleyhte tezohüratı da şüphesiz gö­
rüyordum.>>
Karabekir. bu düşüncelerle Ankara'ya gelir. Bugünkü
Dışkapı semti n i n bulunduğu yerde Karabekir, M . Kemal
Paşa ve a rkadaşlannca tören kıtası ile karşılan ı r.
Sarı l ı r; öpüşürler.
Ertesi gün M. Kemal Paşa ile birl i kte Bursa'ya g itmek
·
·
50
üzere t rene binerler. Yanla rı nda Ra fet Paşa ( Bele) ve M i l­
li Savunma Bakanı Kôzım Paşa (Özalp) d a vardır.
M. Kemal Paşa, yan ı nda Ra fet ve Kôzım Paşa olmak
üzere Karabekir'in kompartımanına gel irler.
M . · Kemal Paşa sora r :
«Refet Poşo, Podişoho n e diyecek?>>
K arabeki r :
«Halife Hozretleri, derler.»
M . Kemal Paşa :
<< Bu şekil iyi. ( Ha l i fe Hazretleri) dersiniz olmaz mı Ro­
fet Poşo?»
Karabekir, t rende, Mu stafa Kemal Paşa' ya saltanat
ve lı i l ô fet konusunda ki düşü ncelerini açar. Sonras ı n ı l<a­
rabel<ir'd e n öğrenelim : ·
«0, henüz 1-.oti olarak teklifimi beğenmiş görünmüyor;
fakat itiraz do etmiyordu. Bursa'da Fevzi ve isınet Paşa­
ların da fikirlerini alacol<tı. Bu mütalôamı bu arkadaşlara
da söyledim. Onlar da ayrıca M. Kemal Paşa ile görüş­
tüler.
Ortaya yeni bir formül çıktı :
M ustafa Kemal Paşa'yı en küçük şehzadeye h ilô fet
ve saltanat naibi ve aynı zamonda d i ktatör yapma k!
Noibliği ismet, diktatörlüğü de Fevzi Paşa bono söy­
ledi.
Elen de uzun uzadıya iç ve dış mahsurları izah ettim.
Ve şehzadeye . naibliğin hilôfet \'e saltanat makamına cık­
mak için bir basamak olacağını, hürriyeti en gaddar bir
hükümdardan kurtaran ve istiklôlini de bütün cihona gö­
ğüs gererek kendi kanıyla kozanon milletimizin vasiye
muhtaç olınadıçlını izahlo bu gibi geri fikirlere ordu ko­
mutan ları sıfatıyla zahir olmamoklığımız ( arka çı kmama­
mız, destek olmomamız) llizumunu ileri sürdüm.»
51
ALTI
Loz a n Kon feran s ı ' nda T B M M hükü meti H ilöfet ve S a l ­
tanat konu l a rında hangi görüşü savu n m a lıydı?
K a rabekir, M . l<em a l Paşa'ya «Scıltanatı lôğv ve hi­
lôfeti ôl-i Osman 'da bırakarak» g i d i l mesini uygun gördü­
ğ ü n ü a n latıyor. Karabekir, o sıralarda kullanılan << Kema­
list» sözcüğüne de şu gerekce ile karşı çıktığını yazıyor :
«istanbul'da ortaya çıkan ve S arıkamış'taki Varlık ga­
zetesinde tenkide uğrayan Kemalist tabirinin ecnebi ga­
zetelerde de gittikçe yayıldığı hakkında mütalôamı şöylece
söyledim :
( Da i m a i ftihar edeceğ i m iz Türk m i l l iyetciliği ve Türk
demo kratlı ğ ı , milli birliğimizi ve m i l l i kuvveti.m izi percin­
leyen, b i r düze d e a rtıran a m i l l erid i r. B u güzel vasıfla­
r ı m ı z . Türk varl ı ğ ı n ı ve T ü r k kudretini mü terak k i c i h a n a
( i lerleyen d ünyaya) e n doğru ve e n k o l a y a n Jotılobilir. K a y ­
n a ğ ı b i l i nmeyen Kemal ist tabi ri�' etra fında · top l a n m ı ş b i r
ozl ı k ifade ediyor. H a l b u k i , bütün m i l let etra f ı n ı zdadır. Bu­
nun için dar çercevel i b i r tobire i ltifat buyurmayın . )
M ustafa Kemal Paşa, h a k k ı mdaki düşüncesini apo c ı k
şöylece ifade ett i : Ve başka müta lôada do b u l u n ma d ı :
<<Sulh heyeli mize seni baş m u ra hhas olarak göndere­
mem. Çünkü kofo n l a hareket eders i n . l smet Paşa'yı gön­
dereceğ im. çünkü sözümden ç ı kmaz.>>
Ben de şu cevabı verd i m ;
«Hakkımdaki teveccühlerinize teşekkür ederim. Zaten
Gümrü ve Kars konferanslarında b·aş murahhas olarak ta­
yinime karşı diplomat olmadığım için affımı rica etmiştim.
I srar huyurduğunuz için kabul ·etmek zoruretinde kaldım.
Avrupa diplomatlarına karşı yine beni çıkarmamz Türki­
ye'nin biricik diplomatının bir ordu kumandanı olduğu
manzarasını arz edeceğinden milli menfaatlerimize uygun
düşmezdi.»
Karabekir görüşlerinin M. Kemal. Fevzi ve i smet Pa­
ş a l a rca kabul edildikten �on ra s ı ranın ki m h a li fe olacağı
konusuna geld i ğ i n i a nlatır.
·
52
Atatürk. Sultan Vahdettin'in, Karabekir de Mecit Efen­
d i 'n i n hali fe olmasını isterler.
M . Kemal Paşa. Va hdetti n'in halifefiği icin . şu gerek­
ceyi ileri s ürer :
Karabekir olayı şöyle a n latır :
ı<M ustafa Kemal Paşa, Vahdettin 'in kolmasını istiyor­
du. Sebep olarak da suçlu olduğundon sözümüzden çık­
moyocağını, eğer Mecit Efendi halife olursa, bize zorluk
cıkarabileceğini ileri sürüyordu. Buna karşı benim müta­
lôam şuydu :
M illete baği · (serkeş) diyen, bizi asi diye fetva çıko­
raral< idoma mahkCım eden ve düşmaniarımızia birleşe­
rek milli hükümetimize karşı halife ordusu gönderen bu
adam tutmak millete karşı olduğu kadar tarihe karşı d a
bizi ki.icük düşürür.
Yeni halifenin kıyofet ve vazifelerini tesbit etmekle
ona bir hat cizebiliriz.
Fevzi Paşa da benim m ütalôomı kabul etmekle kara­
rımız :
Padişahlığın lôğvı ve h i lôfetin ôl-i Osma n 'da kalmo­
sı ve hal ife olara k Mecit Efendi'nin getirilmesi.»
·
Meclisteki Görüşme .
M . Kemal Pa Ş a , Karabeki r. Fevzi ve ismet Paşalar,
Ankara 'ya dönerler. Karabe k i r, Hamdul lah Suphi Bey (Ta n­
rıöve r) TBMM kürsüsüne çağrılır.
K ara be kir, TBMM kürsüsünde şu konuşmayı yapa r :
« . . . en acemi neterinden kalbinde Allah korkusu, sonra
sevgili Peygamberimizin aşkı, ondan sonra do Büyük M il­
let M eclisi'mize hürmet ve . itaat yatıyor.. Bugün milleti­
mizin birliğini temsil eden · bu nurlu meclisimizin yarattıği
milli zoferlerle, şorkto ve gorpta milletimizi soran escret
zinciri . nasıl kırıldı ise inşallah son halkaları olon ve is­
tanbul üzerinde kalan bakiyesi de pek yakında bu surette
porccılonocol{tır. ( .. ). inşallah milli zaferlerimiz gayesini ta­
mamen idrok ettikten sonra ordulorımız tobiotıyla hal-i
sulho geçerken bu milli birliğimiz soyesinde ilim ve irfan
53
· ordularının da seferberliği boşlar ve horiçten bizi sorsmak
isteyen esmet zinciri. gibi dahilde de bizi aynı surette sa­
ran fakir ve cehle karşı aynı surette her taraftan hücum
ederiz. Ve Cenöb-ı A llah'ın inayeti ve sevgili Peygamberi­
mizin bize olan yardımı ve büyük milletimizin birliği saye­
sinde ycıi(Jnda refaha ve soadete ve ilm-i irfana kavuşu­
ruz. Ve biz de bu surette ebediyyen mesut oluruz»� 1 •
TBM M 'n i n 30. 1 0. 1 922 g ü n l ü oturumu i l g inçtir.
Meclis, M ustafa Kemal Paş a ' n ı n başkarı l ı ğında topla­
mr, g ündemde i k i kon u vard ı r :
Sadrazam Tev f i k Paşa 'nın T B M M 'ne çekti ğ i te lgra f­
lar ve H i l ô fet soru n u .
i stanbu l h ü k ü meti S a d rıazamı Tevf i k Paşa'nın m e k ­
t u b u okunur. Tevfi k Paşa , Loz a n Konferansı'na i sta nbul
hü kümet i n i n katı l m a s ı n ı istemekted i r. M . Kemal Paşa da
Tevfik Paşa'ya verd ı ğ i yanıtı okur, tartışm� a ç ı l ı r. M i l let­
vekilleri i stanbul hü kümeti n i sert d i l l erle e leştirirler.
Karabekir, o g ü n kü oturumu şöy l e a n latır :
<<Orada Dr. Rıza Nur Bey�:! de vardı. Bana mütolôamı
sordu :
( Sa l tanatın lôğvı i l e h i lôfetin ô l - i Osman'da b ı ı·a kıl­
ması kara rı m ı z ı n Meclis-i A l i 'ye teklif zamanıd ır) dedim.ı)
M ustafa Kemal Paşa da Dr. Rıza Nur Bey'e ((O tak­
riri yaı>ı dedi. R . Nur Bey <<pekiyi)) diyerek çıktı. ikimiz
yalnız kalınca M. Kemal Paşa bana şöyle dedi :
(( Kürsüden Padişah h ü kümeti hakkında ş iddet l i beya­
natta b u l u n m a n ı , fakat h i l ô fetin ô l - i Osma n 'da bırakılması
hakkındaki fikrini izhar etmemeni rica ede r i m . ıı
Ben de <<pekiyi Paşam» dedim.
Ve Meclise giderek söz aldım ve aynen şunları söy­
ledim :
<dstiklôl Harbi'mizde düşman larımızın mesaisini teş­
kil eden ve millelimize karşı her fenolığı yapmaktan ce­
kinmeyen bir gurubun bugün de Ş anlı sulhümüzü bozma!<
ve l<arıştırrnok icin aynı fenalığa karşı adım .attığmı gö­
rüyoruz. Ervoh-ı habise ( kötü ru h l a r) gibi karşımıza çıkan
bu şehinşoh vekilleri, eğer istiklôl Harbi'nin başlangıcın­
do yalnız orada değil şorkın en ücra yerlerine ve e n ma54
sum h a l k ı n arası n a k a d a r fesat ellerini salınasa idi, hat­
t a b e n i m k ıtam ı n , benim
k a rarg ô h ı m ı n i ç i n e kadar Ferit
Paşa melumi zehirli m ektuplar göndermemiş olsa id i , b u ­
g ü n bu şerefli g ü !1 lere b i z i k i sene e v v e l kavuşacak i d i k .
B u g ü n b u a d a m ların bizimle b e ı: a b e r sulh salonu n a,
hattcı
kapısına k adar · g i rmesine p e k b ü y ü k bir şiddetle
m u k abele etmeliyiz. Zira, b i z i m b u m ul< addes çatı altında,
bizim ın i : l eti m i z i n a k cı n kanim ı , masumiyatlerini biz ciha­
n a lazımı kadar duyu rcıınıyoruz . B i n ı:ı e n a l eyh, eğer bu iıe ­
rifler, b i z i m ş a n l ı m i l l e t i m i z i n ş a n l ı s u l h heyeti i l e 1\vrupa'­
da görü necek o l u rsa cihan
efl<ôr-ı u m unı iyesine, ( işte T ü r ­
k iy e d e n i le n i k i k u vvet mevc u t t u r . a rcı l a rı nekı i t t i fa k y o k ­
t u r) şekiini verecektir. Btınlar, yazd ı k ları · şeyde, Babıali
kelimesini B ü y ü k M i llet M eclisi'ne takdim etm e k . şeytan­
l ı ğ ı n ı do bıra k m ıyorlar..
nan
l<uv11et!erini
kendi
Bize
Antanta'nın
k u l/ve-i
Ermeni v e Y u ­
( terbiye
tecl !biyesi
gücü)
g i b i m e ydQna ç ı k ardığı z a m a n . . dcıha i l k g ü n d e erva h - ı J ı a ­
biseyi ( kö t ü ru h l a rı ) u n u ı madıl< .
Ferit Paşa devresi kapcı ııdıktan sonra
2. Tevf i k Paşa
perdesi açılıyor. 13 u n l cır birer k u l< l a , b i re r Karagöz gibi i d ­
rakten
mahrum,
vicdandan
dır. B i ııaenaleyll, g e re k
z ı ş nıa l a n ) .
TBMM
ihanet
mahrum
b i r takını
iııscm lar­
fetvniarı gerek b u ımıhcıberatı ( y a �
d o sy a s ın a
koymcı l< l a
beraber,
bugün
lwti e m riyle v e i l k fırsotta i s t i k l ô l Mah kemesiyle
b u a d c�m lara l ô z ı m o l a n ımıanıele yapılmalıdır. Bugün is - ·
tanbul'un
milyonlo
nıa z ! u m
insanları
bizimle
V e . i n !iyorlar. B i n a e ıı cı l e y h , z a n ediyorum
beroberdir.
ki, b u rcıdoıı
ç:­
ufcık bir işcıret b u m e l u n l n r ı ı:ı y a k altmda ciğncte­
cel�tir .. B u telg roflıı metninde, eğer B cıhıali gitmezs a islam
k C!co'<
ô l e nı i nde bli\'ÜI< b i r t � s i r ycıpacağı beycm f! d i l !yor.
Horb-i Umumi 'dt�
(1.
DCı nya
edihnişl< e n , b e n m ü t E'ınodiyen
-
Scı v n ş ı ' ııcfrı)
cihı:ıt
ilôn
lv� n d i şa:ısıma k urnem d o n
lrcık'do i s ­
U cılbuld b u g ü n istik!ôl Hai· b i ' n i
o l. ara!< söylüyorum - g erek Ç a n a k k a l e g e r e k !> e
l ô m o g l<eri i l e h a rp ettim.
yoporl< e n ve oleyhimize bir c i h a t fet1rası çıkcınlmış
iken
ş a rkta isl.:lm kC'Irdeşlf.;rlm izle e n yol< ı n temosto i d i m: O n ­
l a r ili< nilerini b i z e , A n a d o l u mll!etine uzatmışlar ve Istem - .
b u l lı ü l<i.imetini telin etmişlerd i . Demek oluyor k i , oradan
55
çıkan cihadın değil millet birliğinin, milletin ruhundan dc­
ğan azmin kıymeti vardı.
işte buna en güzel misal iran. Afgan gibi islôm kar­
deşlerimizin Ankara'da bulunmasıdı r. . . Milyon la ehl-i is­
lôm bu üç-beş habisi (alçağı) tel'in ediyorlar. Bu kadar
felôketli günler geçirdikten sonra, onların telgroflorını, hô­
lô bir kôbus gibi bu millet üzerin e cöken bu zulümlerini
sessiz sedasız bırakmomolı, onların hiç olduğunu bütün
ôlem-i islôma göstermeli ve katiyen sulh mahalline bun­
ların ayokloruiı attırmomoya calışmalıyız»�\
•
Karabekir, a l kışlarla karşt ianan bu konuşmada n son­
ra kürsüden iner in mez M. Kemal, 63 m i l letvekili tarafın­
d o n i mzalanan <<hilôfetin kaldırılmasına» i l işkin yasa öne­
risini Korabek ir'e uzatarak i mzalamasını i ster.
« Esbab-ı mucibesi n i ve 6 m addesi n i gözden geçir­
d i m . (4. maddesinde) :
« Hanedan ôl-i Osman ınodum (yok olon) ve tarihe ·
müntekildir (devred ilen)» kaydını görünce M. K emal Pa­
şa'ya dedim ki :
« Paşom, kararımız bu mu idi? Hilôfetin Osmanlı ho­
nedonına ait olduğu hakkında apoçık bir takrir daha ve­
rilmek şartıyla imzolorım.>>
« Bir endişeniz mi var?» diye sordu.
«Bu cümleyi okuyon herkeste aynı endişeyi tabii bulu­
rum, dedi m .
Ve tokriri 64. imza olarak imzoladım . Benden sonra
Dr. Adnan Bey'e (Adıvar) ve daha üc mcbusn imzolottı.
Bir aralık odaya icra Vekilieri Reisi Rauf Bey (Orboy) gir­
di. Takrir ona da imzalottırılmak istendi. RC'Iıf Bey o cüm­
leyi görünce (ne oluyoruz, nereye gid iyoruz?) diye ba­
ğırdı.
Mustafa K emal Paşa, işin ters bir mecroya gdeccği n i
görünce takriri aldı ve :
- Ben sizin endişenize hak verd i m . Durun. o clını­
leyi s i l i p tash i h edeyi m , d iyere k mosanın üst ı 'ı nde ( H ane­
don Al-i Osman) kayd ını sildi ( istonbul'doki Podişahhk)
d iye yazd ı .
.
56
Bundan sonra 69. olmak üzere Rauf Bey'e de imza-­
tattı. Ve sonra 81 . olmak üzere kendil�ri imzalodı. Ve tok­
rir Meclise arz olunmak üzere ictimo salonuno götürüldü.
·
Belki bizim münokoşalarımızın do etkisiyle ortoya şu
söz yayıldı :
( M ustafa Kemal Paşa, h i lôfeti ve soltanatı a l ıyor.)
Tanıdığım ve tonımodığım bazı mebuslor buna moni
olmoklığım aksi halde birçok fenalıklar çıkabileceğini söy­
lediler.
Ben de onlara ( Sa ltonatın kaldırılması ve H i l ôfeti n d e
Osmanlı Ha neda n ı nda kalması) fikrinde olduğumu ve bu
esasta bir takrir hazırlamak üzere bana bir gün kazandır­
maların ı rica ettim .
Bunun üzerine birçok mebus Meclisi terk etti. Bunun
icin takrir tayini esamiye (ad okunarak) reye konunca 1 32
kabul, 2 red, 2 de müstenkif olmak üzere reye iştirak eden­
lerin 1 36 olduğu görüldü.
Nisap icin 25 reye lüzum olduğundan «yarın tekra r
reye v a z edeceğizı> diyen Reise «yarın içtima yok» sesleri
cevap verd i .
« 0 halde çarşamba g ü n ü olur» cevabı verildi.
· Mustafa K emal Paşa bu vaziyetten canı çok sıkılmış­
tı. Beni odasına çağırdı ve bu vaziyetin mônôsını sordu.
Ben de şöylece söyledim :
- Memlekete olon bağ l ıl ığ ı m ve size olan samimi­
yet i m her zama n olduğu g i b i şimdi d e fikrimi apaçık söy­
lemeye beni mecbur k ı la r. M ecl isin e kseriyetini kayıp et­
miş ol ması bir teza hürd ü r. B u ta krirle sizin hi lôfet ve so l ­
tonatı almak olduğ unuz kanaeti belirrniştir. Kök de sol­
moktad ı r, korkarı m k i , bu tokrir ça rşamba g ü n ü içtimo­
ında galiba daha az rev bulaca ktır. Çok nazik bir iş üze­
rindeyiz.. H i lafet ve sa l tanatın hanedan değiştirilmesine
karşı va k i t vakit belire n teza lıürü n f i i l i b i r şe kilde inkilô­
bındari (dönüşmcsinden) korkarım.
Garp halkı ve ord usu hakkında söz söyleme selô h i ­
yet i m yoksa da i ş i n v a h i m bir neticeye varobileceği n i te­
masa geldiğim mebusla rı n halet-i ruh iyesi göste rmekte­
dir.
·
·
57
((Ya fi kren ve fiilen tezahüratta n e ndişe ederek Şork­
ton g e l d i n iz , diye kızgın cevap aldım. Dedim k i :
· cc E v e t , sizin Hilôfet ve S altanatı a l ınanız arzusunu ha­
ber a ldım . Buna karşı şarkto emrivaki (oldubitti) beklemek
.
v e zuhuro gelecek tezohürat � a rşı s ı n da işin nerelere ka­
dar varobileceğini l<estiremediğimden hcılimiz� ve tarihi­
mize kcırşı f il<rimizi B iiyük M illet M e cl i si n de beycin etmek
ve dcıho önce sellgi ve scıygı ile bcığlı btıiu nduğum boşk omutanıını ilwz e tm e k isledim.»
'
·
Kulis ve Görüşme
Meclis, tarihsel gün lerini yaşamaktadır. Karabekir, M .
Kemal Paşa'ya karş ı olan m i l letvekillerinin M . Kemal Pa ­
ş a ' n ı n Mocl iste d i nsel içeri k l i kon uşma lqrın<.inn örnekler
getirdiklerini a n latır.
B u kulis çalışmalarında M . Ke m a l Paşa'nın ş u kon uş­
maları konu ed i l i r :
(( 1 M a r t 1 922 tari h l i n utkunda :
cc Efendi ler, ista n b u l Cenôb-ı Peyga mberim izin bizzat
a l ô ka g öste rd i ğ i Ebô Eyy Cı b Ensa rl H a l i d H azretleri ' n i n
on d ö r t a s ı rd o n b e r i meşlıed i n i n t e m a s ve n e w ret-i ına­
neviyesi cı l t ı nda t u t t u ğ u b i r şeh i rd i r. M i l letimiz bu şe hr-i
d i lô rcı d cı ( g ö n ü l o l o n şe h i r ) boş a s ı r m a k a m m u a l l ô - ı h i l ô ­
f e t i (ylice h i l ô fet m o k o m ı ) m u h n fcıza e t me kted ir.>>
20 Temmuz 1 922 ta ri h l i nutuklorından
:
ô l i n izin i l k içtirna gü nlerinde kcıbul e t t i ğ i b i r
e s a s vard ı r k i , o e s o s o n a n o t - ı m i lliye ve m u kaddesat-ı
d i n i yem ize to rnamen m a h r u z b u l u n d ı ı ru r . Ş i md iye k a d a r
o l cl u {:j u g i bi bundcın s o n ro cfcı o o l m a s a tev f i k - i ha re k e t
ecierek neticeyi mesud iyeye ( mu t l u s o n u ca ) va sıl olacağın­
don şüphe yo kt u r. ıı
c< M e c l i s - i
Dalıcı buna müınosil beynnat ve ınefklıı-e hatıralı ve
imzcılı avnc�cı scınklı fotoğrafların ı gösterdiler.
Bunlmı vaktiyle b�nim de ö {.) ren d i ğ i m i ve aynı korarı
b esl e d i ğimden yeni l<orarlat'lo arcılarmda bulumno!t için
g eldiğimi � öy bdim
.
.
58
Herkes benden medet umuyordu. Benim, saltonatı kal-
·
d ı rm a k ve hilöfeti de Osman l ı Hanedanında bırakmak hu­
susundaki fikrime itiraz edene . rastlamodım. Şu halde 1
Kasım için bu esasta bir takrir hazırlanrrıasını ve benim
de ayrıca teşebbüste bulunacağımı bazı arkadaşlara söy­
ledim.
Bu zatlar i leri giderek M. Kemal Paşa'ya 20 Temmuz
1 922 eelsesinde başkomuta n l ı k kendisine tevcih olunur­
k e n , zaferle beraber diktetör olarak istediğini yapacağı n ­
d a n endişe edenleri tatmin için verdiği vaadi kendisine
h atıriatmayı istiyorlar ve mıtkunun ş u parcasını okuyar­
Iardı :
( . . M a kam-ı riyaseti n i zde bulunmakla m u ba h i olan ( g ü ­
n a h ı v e sevobı o l m a y a n ) acizleri o g ü n i ki kere mesut o l a ­
cağ ı m . i kinci saadeti m i temi n edecek h u s u s , ben i m bun­
d a n ü ç sene evvel dava-yı mukaddesim ize ( kutsal dava­
m ıza) başlad ı ğ ı m ı z gün b u l u nduğum mev kie rücu ede b i l ­
m e k l i ğ i n olacaktır . . . 1-t a ki katen s i ne - i m i l l ette serbest b i r fer­
di m i l let olmak kada r d ü nyada bahtiyar t ı k yoktu r. Va kıf-ı
H a ka y ı k (ge rçekler) olara k hak ve vicd a n ı nda ma nevi ve
m u kaddes haklard a n başka zevk t a n ı moyan i n s a n l a r ı ç ı n
n e k o d o r yü kse k olursa o l s u n maddi ma kamatın bir k ı y ­
m e t i yoktu r. )
B i r de suretini aldı kları , Rıza N u r Bey'in yazdırdığı
·
tcık riri olwyorlordı. E sbob-ı mucibede mühim olon şu .ka­
yıt vardı :
« Eski Osmanlı imparatorluğu münhedim ( y ı k ı l m ış)
olup yerine y e n i ve m i l l i bir T ürk i y e devleti, y i n e o zaman­
dan beri padişalı merfıı ( ka ld ı r ı l m ı ş ) olup yerin e Büyük
M illet M eclisi koim olmuştur, deniyor ve sonunda « b i n a ­
e n a l eyh berveclıi ( olduğu g i b i ) ati (gel ecek) ka ra rın i t t i ­
h a z ı n ı r i c a ederinı . ıı
M addeler aynen şöyledir : .
1
Osma n l ı i m paratorluğu otokros i sistemi ile be­
raber m u n ka ri z (tükenmiş) olm uştu r.
2
Türk iye devleti namıyla genç, dinç, m i l li bir h a l k
h ü kümeti esasları üzerinde müessis Büyük M i l let Meclisi
h ü k ü meti teşekkül etmiştir.
-
-
59
.
3
Türkiye Cumhuriyeti Hü kümeti munkoriz Os�
monlı i mparatorl uğu yerine kaim olup hudus-u milli da­
h il i nde yegane varisidir.
4
Teşkilôt-ı Esasiye Konun u'yla hukuki hüküm­
ra n ı m i lletin nefsine verildiğinden Istanbul'daki padişa h l ı k
m a d u n v e tarihe müntekild i r.
i sta nbu l 'da meşru bir hükümet mevcut olmayıp
5
istanbul ve civarı d o Büyük M i l let Meclisi'ne aittir. Bina­
enaleyh aralarında u m ur-ı idaresi de Büyük M i l let Mec­
l i si Hü kümeti memurlarına veril melid i r.
6
Türkiye Hü kü meti hakk-ı meşru olan maka m - ı
Il ilafeti esir bulunduğu ecnebiler elinden kurtaracaktır . .
-
-
-
-
·
YEDi
Sorun nasıl cözülece kt i ? .
Kartlar acılmış; köprü ler de atılmıştı.
K arabe kir, bu gelişmeleri şöyle a nl atıyo r :
«Vaziyet çok nazikti.
Sakarya zaferinden sonra üç rütbe alarak müşir olmuş olan ve en büyük ünvan sayılan Gaziliği de almış bu­
lunan herhangi bir başkumandanın daha büyük ve son
olan bir zaferden dolayı alacağı rütbe üç ay önce Meclis
kürsüsünden yaptığı vait m u cibince sine�i millete bir fert
olmasın ı n
hokikatte kolay olmadığını gösteriyordu.
Gerçi ben buna bir çare bulmuştum : Ö Ace saltonotın
i lgası ile Hilôfeti Osmanlı Hanedanında bırakmak suretiyle
·
sulhumuzu akdetmek.
Bundan sonra Cumhuriyet'i il d n etmek ve cumhı. ırre­
isliğine sırf tarihi bir nam a l mak suretiyle mükôfatlandır­
mok ve maddi otorak da ölünceye kadar bu makamın ter­
filllerinden istifade etmek ü zere M. Kemal Paşa'yı inti­
hap etmek . ve m illet kürsüsünden verdiği va it mucibince
60
·
Istifasından sonra halka serbest cuınhurreisini intihap ot­
tirmek.
Fcıkat birtakım kollayıcılar, bunu, benim kendi yeri­
ne geçmekliğim için bir tertip olduğu hakkında Gazi'ye lôf
yetiştirmişlerdi. Gıyabımda ( Karabekir'le çok çetin uğra­
şacağım) dediğini ..:ıe ' işittiğimden çok nazikleşen vaziye­
timi hi.in-ü idare ve aynı zamanda milletimizin menfaat- .
lerine uygun gördüğüm fikrin kabulünü temine uğraşıyor­
dum.
ilk iş, herkesin iyi karşıladığı ve milletin selômetine
en uygun formülün Gazi'ye kabul ettirilmesiydi . 31 Ekim
sabahı i sınet Paşa'yı buldum ve ona Meclisin akseriyeti­
nin bulunmamasın ı n yarın daha fena bir şekilde tecelli
.
edeceğini, o kadar büyük tehlikeleri atiatıp büyük zafer­
ler kazandıktan sonra siyaset sahasında beceriksizlik n e­
ticesi halkı . ve orduyu dile getirmenin maddi ve manevi
m esuliyetinin Şark ve Garp Cephesi kumandanlarının bi­
rinci derecede omuzlarına yükleneceğini uzun uzadıya a n ­
lattım.
« B i z ne yapabiliriz?» dedi.
Ben « Birl i kte Can kaya'ya Gazi'yi z iyarete g ideriz ve
ş u n u söyleriz :
(Şa rk ve Garp Cephesi kumandanları s ı fatıyla Baş­
komutanı mıza a rz ederiz ki, yazdırıp i mza lattırd ı ğ ı n ı z tak­
r i r; herkeste h i lô fet ve saltonatı sizin a lacağ ı n ı z endişesi­
ni doğu rmuştur. Mebusların çoğu bunun a leyhi nded i r. Ve
mesul iyetten korka ra k m e m le ketlerine g itmek üzere ha­
z ı rlanıyorlar. Şark ve Garp'ta halkın . vukku tabii olaca k
olan tezahürata �arşı qrdularımızın karşı d urması imkônı
yoktur. Bilôkis ordunun bu teza h ü ra ta iştira ki mümkün­
d ü r. Bunun icin bu takririn geri a l ı n m a s ı n ı ve bunun ye­
rins ( S altanatın kaldırılması ve hilôfetin Osmanlı hane­
ddhında bırakılması) esasında yeni bir takririn ortaya kon ­
ması lôzımdır. Aksi halde h içbir mesul iyet kabul etmiyo­
ruz.»
i smet Paşa
i sınet Paşa, teklifimi m uvaffık buldu; fakat söz kendi­
sinin idare edeceği, benim mümkün olduğu kadar süi<Ot-u
61
m uhafaza ile Gazi'mizi kızdırıp işi inadına fena mecraya
dökmek tehlikesine m aruz bırakmamaklığımızı teklif etti.
Ben de bunu - maksadı temi n etmeleri şartıyla - kabul et­
tim.
. ·
31
E k i m sabahı Cankaya'da Gazi'yi ziyaret ettik. S a ­
l o n a girince :
- Hayrola, Şark ve Garp Cepheleri komuta nları bir
a rada, n e haber? . . dedi.
i smet Paşa da . ziyaretimizin maksadını teklif ettiğim
tarzda apaçık söyledi. Gazi si.ikfınetle dinledi. Fakat renk­
ten renge giriyordu. Kızdığı zamanlardaki mutot uzun iç
cekişleri ile sigarasını d a içiyordu. i smet Paşa'nın sözü
bittikten sonra eline bir kôğıt kalem aldı ve bana sert
sert bakorak :
- Peki Paşam , n e tarzda istiyorsanız söyleyin ya­
zayı m .. dedi.
- Paşa Hazretleri, u mumun arzusu: ( Sa ltanat mül­
gadır; H ilôfet Hanedanı ô l - i Osman'a a i ttir) ' d en ibarettir.
Rıza Nur Bey takririn 6. maddesini tadil edici yeni bir
tokrir teklif eder. Netice esaslı ve büti.ih milletin sevinçle
kabul edec�ği bir kanun yapılması ve kabul edilmesiyle
mesele güzel hal olur .. dedim.
Bunun üzerine bu t adil takriri n i her üçümüzün de sö­
•
ze karışmasıyle tesbit ettik.
Gazi bana şu teklifi yaptı :
- Yarın M ecl is'te ekseriyeti temin için i ki nci Grup24
azasıyla da görüşerek tad i l teklifini a nlat. Herhalde yarın
e kseriyeti tem ine çalışmal ı s ı n ı z . .
ve
i şte ortaya koyduğum formül nihayet b u surette Şark.
Cephesi komutanları arasında Başkumandanın
Garp
kendi eliyle yazarak 1 Kasım için hazırlanm ı ş oldu.
Ö ğleden sonra 4'de 3. kolordu komutanlığı n dan mebus
·
olan Selôhattin Bey'in2� evinde i k i nci Grup'un ileri gelen
ve eskiden tanıdığım arkadaşlarla görüştüm. Ve yarın için
hazırladığım tadil teklifini ve esas formülümüzü u zun uza­
dıya münakaşa ettik. M uvaffık gördüler. •Ve akşam grup­
larında görüşeceklerini ve yarın Meclis'te ekseriyetin te­
•
.ıinini ve hayırlı kanun çıkaracağımıza yardım edecekle-
62
rin i vaad ettiler. Ben de ayrıca diğer bildiklerimi yarın için
temin ettim.
Saltanat Kaldırılıyor
T B M M 1 Kasım 1 922 çarşamba g ü n ü a c ı l ır . . Sinop
M i l letve k i l i Dr. R ı za Nur ·ve 54 a r kadaşı n ı n verdi kleri de­
ğ i ş i k l i k önergesi okun ur.
S a ltanatın ve h i lôfetin k a l d ı r ı l m a s ı n ı d üzen leyen yasa
öneri s i n i n 6. maddesi şu biçimde değiştiril mekted i r :
« H i lôfet Türklere, lia nedan 6 1 - i Osman'a a i ttir. T ü r­
k iye devleti mako m - ı h i lô fetin isti natgô h ı d ı r (daya nağı­
d ı r) .. Hal ifefiğe T B M M ta rafından lıa n ed a n ı n i l m e n ve oh ­
lôkan esfôh ve erşet { i y i ve ergin) ola n ı i ntihop o l u n u r.
T B M M h ü kü m eti lıo k k ··ı meşruu o l o n makom - ı h i f ô fe­
ti e s i r bulunduğu ecnebiferin e f i nden k u rtaraca ktır . .
ikinci grupta Selôhattin , Hüseyin Avni ve arl<adaşları
olmcık üzere 26 i m z a l ı - aynı mecılde - bir takrir verdiler.
i l k sözi.i Gazi aldı.
Peygomberimizi ve lıilfıfeti medh ve seno etti. Çok
m:u n !:Üren sözlerinin sonlarıncia :
( Bu ndan son ra m a kom- ı Ili l a fetin dahi Tü rkiye dev­
leti için ve bütün i s l ô m ô f e m i ic.i n ht:ı kad a r feyizkôr ola­
cağ ı n ı do isti kbal bütün vuzuhla gösterecektir.. T ü r k ve
i s l ô m ôlemi devleti b u iki sacıdetin tece l l i ve teza lı ürüne
menba ve menşe o l m a k l a da d ü nya n ı n e n bohtiyar devleti
olaca ktır) dedF'l.
Takrirler, Şeriyye, Adiiye ve K a n u n u Esosi Encümen­
lerine havale olundu. Encümenler birarada to p l a n o ra k mü­
-
zakereye başladılar. Biz üç l<omutan bu tarihi müzol<e:.
rede bulunduk. M ustafa K emal ve i smet Paşalar da söz
söylediler. Bono ağ z ı m ı · açmaya hacet kalmadı. Uzun m ü ­
zakere ve münakaşolordon sonra istediğimiz i k i modelelik
bir k anun lôylhosı vücuda geldi. Guruptan sonra da Mec­
lise arz olundu. Ve okunduktan sonra tayin-i esa m i y le (ad
o k u narak) reye konulmasına Gazi itiraz etti. Bunun üzerine Re i s :
·
63
( Ü ç encümenin nı üttefikan i fızar ettikleri beya n name
ve mevadı kabul buyuranlar l ü tfen elleri n i koldırsınlar
efend i m . MCı ttefikan kabul e d i l miştir.)
Bu akşam mevlit kandili idi. Bu tarihi am�lmin ha­
yırlı olmasına beşarettir
( m ü jdcd i r) denildi.
ertesı gün bayram kabul edlldi.
Bu akşam ve
5 Kr.ı sı m al<şamı i smet Paşa heyeti tren ile hareket
ettiler.
18
17
Kasım'da Vahdettin bir i ngiliz zırhlısıyla kaçtı.
Kasım'da M i!let M eclisi 'nde · Vahdettin'in halline ve ha­
life olarak Mecit Efendi'nin i lônına mevcut 1 62 reyden 148
reyle karar v e rildi. 9 müsten kif, 3 rey Selim Efen d i'ye, 2 ·
rey de Abdülrohim Efendi'ye verilmişti.
i stiklôl Harbi'nde olduğu gibi bu inkılôp horeketlei'i­
mizde de fikirlerimizi serbestçe bildirmek ve münakaşa­
dan cekinmernek suretiyle ben vozifemi büyük bir vicdon
hazzıyla yaptığım gibi kendisini ilk günden gere!< i stan­
bul Hü kümetine ve gerekse henüz tanıyan halka karşı mu­
hafaza ve tanıttırmaya calıştığım Başkomuta r u m ve· eski
silôh arkadaşım Gazi M u stafa Kemal Paşa da benim fi­
kir ve münakaşolarımo kıymet ve ehemmiyet vererek hep- ·
sini kabul etmişlerdi.
( yokluğu) müddetince ya �
nından ayrılmamaklığımı istemeleri ve beni her seyahtıt­
i smet Paşa'nın gaybubeti
lerinde beraberinde gezdirmeleri de sulhten sonrası icin
de birlik ve beraberliğimiz için ümit verici bir beşoret tı:!­
lôkki
ederek emniyetlerini daha ziyade . kazanacak vec­
hife samimi müşaviri olmuştum. Bu halin devamını çeke­
meyenleri ve istemeyenleri de daima hesaba kotarak hatt-ı
hareketimi tayin ediyordum. Bunun icin de ınesoimi ma­
arif cephesine tevsik etmiştim.>>
Karabekir, Doğ u'd a n beraber getird i ğ i çocu klara CP.­
beci'de atış tal iınieri yaptırtt ı ğ ı n ı . m i l li talim ve terbiye n i n
planlan ması i c i n 'prog ra mlara beden terbiyesi d ersleri n i n
konması n ı önerd i ğ i n i yazıyor.
Mustafa Kemal, 4 Kasım günü Türk Ocağ ı 'nda K a ra ­
bekir' i n söz v e müziğ i n i yaptığı «Sonayin adlı oyun u iz­
.ler ve oyundan sonra Karabekir'e «Bolşev!lder bu kadar
64
güzel ve tesirli bir oyun yapıp da esas meslekleri propa­
d e r. .
Karabekir, savaştan sonra Genel kurmay başkanı ol­
mayı be klemekted ir. Bu n iyeti n i M . Kemal Paşa'�ta a ça r.
M . Kemal Paşa , Karabekir'e M i l li Savunma Baka n l ı ğ ını
ötıerir. l<arcıbekir, Genelkurmay Başka n l ığ ı n ı ister.
gandayı yapamıyorlan,
·
« M . Kemal Paşa da mütalôamı ınuvaffık bularak bir­
likte m�sai ve seyahat yapmaklığıınızı bildirdiler. Hôkimi­
yet-i M illiye Gazetesi'ne
milli taliın ve terbiye hal<kmda
makaleler yazmakfığıma müsaade buyurdular. Ben de bir
seri makale yazdım . M aaritimizle ve mekteplerimizle de
sık temaslarda bulundum.
M ustafa Kemal Paşa g eleneğe çok riyetkôr bulunu­
yordu. Kalpağını yemekte bile çıkarmıyordu. Resmi başlık
kumaştan idi. Bursa 'da Fevzi ve i srnet Paşalarla hep be­
raber bir arada bulunurk e n ben de kalpak aleyhinde bu­
lundum . Ve kapalı yerlerde başı açık bulunmanın fayda
v e lüzumunu d a söylemiştim .
Ben, öteden beri yanlarına başı açık girerdim. Bunu
hôlô temin edememiştim. M. Kemal Paşa d a benimle Jô­
tife edip duruyordu.
- Karabe kir'in kusuruna bd knıayın, o öteden beri ba·
ş ı açık ya nımıza gelir. . .
Halk Fırkası . . .
M . Kemal Paşa. parti kurmak kara nndayd ı . Bu parti
nasıl bir parti olaca ktı? M ü dattıa-i · Hukuk örgütleri parti­
ye m i dönüşecekti? Part i n i n ideolojisi ne olacaktı?
Karabe k i r bu konuda d a endişe l i d i r :
«Gazi'nin ne yapmak i,s tediğini herkes merakla bek­
liyordu. Bunu ben d e çok merak ediyordum. Siyasi bir fır­
ka teşk i l etmek fikrinde olduğunu öğrendim. Fırkcıya ( Mü­
dafaa-i Hul<uk) adını vermek arzusundaydı.
i ttihat ve Terakki'nin yaptığı hatayı yapmamahyız. Keş­
ke onlar da çok ısrar etti ğ i m tarzda başka isim olsalardı
da i ttihat ve Terakki herhangi bir milli tehlike karşısında
65
F. : 5
milli birliğe yarasaydı ve tarihte hep yüksek kalı;ciydı. i st;k­
Jôlimizi kurtardığımız bir namı siyasi bir cemiyete vermek
· doğru olmaz mütalôasında bulundum.
( H a l k Fırkası) adı muvaf ı k görüldü. 2 Aralık'da Gazi
bana Halk Fırkası'nı ilôn edeceğini söyledi ve program
·
m ü sveddesini de verdi.
- Lozan sulh u bitmeden ace l e e d i l mese iyi o l u r .
.
fikrinde bulundum .
7
.
Aralık'da' o teşebbi.isünü matbualla
ilôn etti. 11 Aralık'da Mecliste görüşülürken ortaya ( Pa ­
yita h t nere s i olmalı?) sualini attılar. N afia vekili Feyzi (mer­
hum) :
- Mecljs ne diyecek? Sen emir et olur biter . . . dedi.
i tiraz ettim ve evvelce takarrur ettirdiğimiz ( k a ra rlaş­
tırd ı ğ ı mız) vechile ( i stanbul h i lô fet merkezidir. An k a ra d a
h ü k ü me t merkezi, payitaht tabiri artık k a l k mı ştır) dedim.
Birşey söylemediler. Fakat i stanbul ' u tercih ettikle­
rini his ettim.
( Me f kCı re Hatıra s ı ) ve R ıza N u r'un . takriri kafamda
c a n l a ndı.»
TBMM i kinci Grup'u, Karabe k i r' i i kinci başka n l ı ğ ı n a
s eçtirmek ister. Karabekir bu . öneriyi u y g u n bulmaz.
« Mecliste b i r cereyan h a s ıl olmuştu :
Beni ikinci reis yapmak!
Bilhassa i kinci Grup bunu ısrarla istiyordu. Sebep ola­
rak da (Gazi'yi iyi ida re edebileceğ i m i ) söylüyorlardı, ya­
hut beni O'nun karşısına dikmek istiyorlard ı .
B u n u n doğru olmadığını, uhdemde Şark komutanlığı
olduğu gibi M. l<emal Paşa seyahatlerinde benim birlik­
te bulunmaklığımı m·zu ettiklerinden beraberlerinde d a h a
faydalı olabileceğimi söyleyerek b e n i intihap etmemele­
rini, isteyenlere bildirdim . Ve namz:etliğiııi koyan Ali Fuat
Paşa'ya rey vermelerini rica ettim. Buna rağmen 11 Kasım
intihabında bono 64 rey verdiklerinden kürsi.i de b�vanatta
bulunm!'!< zt.ıruretinde kaldım. i kinci Grup'daki arkadaşlar­
lo ortada ayrıh k -gayrılık kalmamasının
icte ve
cfışta
şu
aralık iyi tesir yapacağı n ı Gazi'ye söyledim. Ve muvaffa­
kiyelle onlarla arasını bulmaya hayli uğroştım.
1 Ocak 1 923'de beş haftalık lozan sulhünün hiç bir
66
neticeye varmarlığını M aliye M üşaviri Hasan Bey
(Saka)';.
in M ecliste izah etmesi mesaimin pek yerinde olduğunu
gösterdi.
·
6 Ocak'ta Gazi ile sulhten sonrası için hayli görüş­
tük. Sulhten sonra h erşeyin ilme dayonobilmesi için ge­
çen
18
Şubat'ta teklif ettiğim
( mütehassıslar mecl isi) lü­
zumunu açtım. Ve dikl otörlüğün
milli
birliği sorsocoğını
·
ve fikir hürriyetini hırpoloyocoğını ileri sürdüm. Fikirleri­
me yoncışmıyorlordı.
9 Ocak'ta telefonla, yokında seyohote birlikte çıko­
coğımızı,
verecekleri
maklığımı bildirdiler.
faa-i
Hukuk grubu
nutuklor hakkında esaslar hazırlo­
10
Oca k 'ta Mecliste, benim M üda­
reisliğini
kabul
etmekliğim
hakkında
teklifler karşısında kaldım. Güya M. Kemal Paşa do bu
reisliğin komutonlıkla birarada olacağını söylemiş. Bana
birşey söylemediklerini ve benim b u makamlara gelmek­
liğimin henüz sulh müzakereleri çetin safhalar arz eder­
ken komutanlar siyasete karıştılar diye fena tesir yapo·
cağını söyleyerek bu teklifi kabul e tmedim.
Akşam üzeri Gazi de M eclise geldi. S eyahat için ho­
zırlodığım notlarımı verdim. Ve m ütehosısloro kıyınet ver­
melerini de notlarıma ilôve etmiştim.
S E Ki Z
«Tolim Terbiye'de birlik
lôzımdır.
M ekteplerimiz her
birinden Çok forl<lıdır.
i lk tedrisatta birlik temin olunmalıdır.
Eski usul mektepler . . . Medreseler bulunnıomolıdır.
Dilimiz ve kitaplarıınız arap ve aceın kisves!nd�n lnırtorılmalıdır.ıı
Bunlar, Karabe kir'in Hôki miyet-i M i l l iye Gazetesi'nde
yayın ladığı, sonra da izmir iktisat Kongresi' nde savundu- ·
ğu görüşleridir.
67
Başkomutan ile Şark Cephesi komu ta n ı arasında ger­
ci görüş ayrılı kları bel irmişti� a ma dostl uklar bu görüş ay­
rılı klarını unutturmaktadır.
M . Kemal Paşa o gün lerde her gittiği yere Karabe­
kir'i de götü rür. Araları nda güven d uygusu tamdır. M. Ke­
mal Paşa Karabekir'e, Karabe kir de M . Kemal Paşa 'ya iç­
ten ve ya k ı n davra n ı rlar.
1 4 Ocak 1 923 günü M . Kemal, Karabe kir ve Fevzi Pa­
şa ile t renle izmir'e g ider.· Gazi o gün çok öfkelidir. Öf­
kesin i n nedeni de Trabzon M i lletvekili Ali Ş ü krü Bey ' i n ç ı ­
karacağı gazete i ç i n A n kara 'ya matbaa makinası getir­
mesidi r.
«Gazi pek asa bi idi. M uhaliflerden Ali Şükrü Bey�•,
(Ankara'ya matbaa makinası getirmiş .. Tan adında bir ga­
zete çıkaracakmış, siz hala uyuyorsunuz) �iye yaveri Hü­
seyin Abbas Bey'e verdi; veriştirdi. Ve (yakın, yıkın) di. ye çıkıştı.
Yalnız kalınca kendilerini teskin ettim. Bu tarzdaki
beyancıtını'n dışarıya aks edebileceğini ve pek de doğru
olmadığını anlattım.
15 Ocak'ta Eskişehir'deyken gelen haberde Afyon
mebusu Şükrü Efendi'nin ( H i fôfetin saltanat-ı havi olması)
hakkında tab ettirdiği risalenitı bugün Ankara'da intisar
ettiği (yayınlandığı) haberi geldi.
Gazi buna cok .k ızacak diye beklerken daha cok dü­
şünmeye dalıyordu. Ve hilôfetin lüzumundan bahsediyor­
dul
izmit'de de istanbul'dan gelecek gazetecilerle görü,�
şecekti2�.
1 Kasım 1 922 kararında Meclis kürsüsünden hilafet
ve islamivet hakkındaki nutuklarını g özden geçirdiği za­
man kendilerine din bahislerini mühmel bırakarak ( ihmo�
ederekt ilmi esaslarda görüşmelerin daha muvaffık ve
kuvvetli olacağını teklif ettim. Ondan da, bundan da ba­
hisle münakaşayı idare etmeyi tercih ettiğini söyledi. Ve
bol bol da her yerde Hilafet-i islamiye'den daha çok ba..:
his etti.
1 Kasım nutkunun mühim yerlerini okuyalım :
· '
68
( . . . Efend iler,
Bu d ü nyayı beşeriyette asgari 1 00 m i lyonu mütecaviz
n üfusta mürekkep bir Türk m i l let-i .azimesi vard ı r, yine 1 00
m i lyon l u k Arap kitlesi vard ı r. Mazhar�ı Nü büvvet v e Risa­
let olan Fahr-i Alem Efendi m i z bu kitle-i arap içinde Mek­
ke 'de dünyaya gelmiş bir v ücud-i mübare k idi. Ey arka­
daşlar, tanrı birdir; büyü ktür. ôdat-ı ilôhinin tecelliyat ı n a
bakarak d iyebil iriz ki, i n s a n iki sın ı fta, i k i devirde müta­
lôa olunabil ir.
i l k devir beşeriyetin sobavet ve şebabet devrid i r (in­
sanlığın gençlik devrid i r .. ) .. i kinci devir, beşeriyetin rüşt-ü
kemal devridir (olgun luğa e riştiği devird i r) . Beşeriyetin bi­
ri nci devrinde tıpkı çocu k · gibi, tıpkı gene gibi yakından
maddi vasıtalarla k�ndi siyle iştigal edilmeyi i stilzam eder
(gerektirir) . . . Allah kulları n ı n lôzım olan · nokta-i tekamüle
vusulüne kadar içlerinden vasıtalarla dahi kullarıyla· işti­
goli lôzıme-i uiOh iyetten addeylemiştir, (AIIah'ı ta nımak) . .
Onlara Hazret-i Alem A leyhisselôm'dan i ti baren mazbut
ve gayr-ı mazbut ve ona mütenahi (sonsuz) denecek ka­
dar nebiler. peygamber ve resOIIer göndermiştir. Fa kat
Peyga mberimiz vasıta sıyla e n son hakayı k-ı d iniye ve me- .
!
deniyeti vırdi k fen sonra a rt ı k beşeri.vet ile bilvasıto temas­
ta bulunmaya lüzum görememiştir. Beşeriyetin derece-i id­
raki (anlayış derecesi) .t e nevvür ve tekarnülü (aydınlanma
ve gelişmeyi) . . her kulun doğrudan doğruya i l hamat-ı i lô­
h iye ile temas kabiliyetine vasıl olduğunu kabul buyur­
m uştur. B u sebepledir ki, Cenôb-ı Peygamber Hatemü'I­
Enbiyô ol muştur. Ve kitabı , K i tab-ı Ekmel'dir. Son peygam- ·
ber olan M uh ammed M ustafa (Sallôllahü Aleyhi ve Sel­
lem) . . . diyerek doğumlorını, nübüvvet, risolet ve vefatla­
rını izah ve «bir vücudu mübarek» olduğunu beyonla do­
ğumunun bugüne tesadüfüne ıdnşaallah bu h ayırl ı teso­
düftün> diyerek huşu ile duada bulundular.
· Hilafet intihobı tofsil olunduktan sonra :
( .. E m r- i h ilôfet milel-i islômiyece en büyük maslahat­
tır. Çünkü efendiler. H i lô fet-i Nebeviye ehl-i islôm orasın­
da rabıto olan bir emanettir. Ve ehl-1 lslômın kelime-i vah69
det üzere içtima larını temin eden bir e manettir. Emanet
ise Cenôb-ı Hakk'ın b i r sır ve h i k metid ir ki teessüsü da­
ima satfet ve kudret ile meşruttu r ( kurulması şiddet ve
güce bağlıdır) .. Ve ondan maksed - ı asli de def-i fesat ve
h ı fz u asayişi bilôt ve ta nzim umur-ı cihat ile mesa l ih-ı
ômmeyi tanzim ve tesviyeden ibarettir. Bu d a h i a nca k
satvet ve kudret ile mesnuttu r. Adellüh t.ıu vech ile cari ola­
gelmiştir.)
Halifeliğin zamanı tatsil edilirkim :
( . . Hazret-i Ömer'in zaman-ı h ilôfetinde mema l ik-i is- .
lô miye fevkalôde denece k de recede süratle tevessü (ge· n işlemek) etti. S e rvet coğaldı. Halbuki, bir milletin icin­
d e servet ve g ı na (bol luk) husul-ü beynennnas ağraz-ı
bünyeviyenin . hudusunu ( sonradan olan) ve bu d a ihtilôl
ve fitnenin zuhu runa bois olmak ü zere bu ôlem gün ve
fesa d ı n mutaza- ı .ahva l i ndend ir. )
Veeizesinden · sonra :
( . . Şimdi e fe nd i ler,
Makam-ı hilô fet mahfuz olara k onun yanında hôki­
m iyet ve saltanat-ı milliye makamı k i - TBMM'd i r - e lbet­
te yan yana d urur . . . Bütün Türkiye halkı, bütü iı kuvvası
i le o makam-ı hilôfetin · istinatgôhı olmayı doğruda n doğ­
ruya yalnız vicdani ve d i ni bir vazife ola ra k taahhüt ve
'
tekeffül ed iyor.)
i slôm ve Türk tarihine ve hilôfetle saltanatm asırlar­
ca yan yana fakat ayrı bulunduğunu izahtan sonra :
· · ( . . . bugün dahi salta nat ve hôkimiyet makam-ı h ilô­
fetin yan yana bulunabilmesi en tabiii hôlôttandır.. ş u
farkla, Bağdat'ta ve M ı sır'ın saltanat makamında b i r ş a ­
h ı s oturuyord u . Türkiye'de o ma kamda a s i l o l a n m i lle­
tin kend isi oturuyor. Maka m - ı hilô fette dahi Bağdat ve
M ı sı r'da olduğu gibi bir kudret ve mülteci bir şahs-ı aciz
değil istinatgôhı Türkiye devleti olan bir şahs-ı ô l i oturaca ktır. .
Bu suretle Türkiye Halkı a sri bir devlet·i mütemed d i ne
her gün daha rasim olacak, her gün daha mesut ve . m ü ·
70
reffeh olacak, her yün daha çoK insanlığını ve ben l i ğ i n i
a nlayacak, eşhasın hıyanet-i teh l i kesine kend isini maru z
bulundurmayaca k , d iğer taraftan maka m - ı hilôfette bütün
ô l e m - i islôlı ı n ruh ve vicdaıı ı n ı n ve imanının nokta- i ra bı­
tası , kulub-u islômiyetin bed i i inşirahı ( a ıclması) olabile­
cek b i r izzet v e u l viyette tece l l i edecektir. Bundan sonra
m a kam-ı hi lôfetin dahi · Türkiye dev i eti için ve bütün is­
lôm ôlemi için ne kadar feyizkôr olacağını da isti kbal bü­
tü n vuzuhuyla göstere cektir. Türk ve islôm Tür k iye devle­
ti, iki saadetin tecelli ve tezalıürüne menba ve menş e ol­
m a kla d ü nyanın en bahtiya r devleti olacaktır.)
28 Ocak izmir nutuklarından :
( . . TBMM Hükümetinin şer-i şerif ahkômından ibaret
bulunan Şura , adalet ve u i O ' I -emre itaat esasına 1evfikan
teşe kkül ettiği ve Türkiye devleti icin hilôfet mevzuu bahs
olmayıp ancak bu zan, ôlem-i islôm naza r-ı d i kkate a l ı n ­
d ı ğ ı zaman varit olabileceği, çünkü makam-ı h i lôfetin ya l­
n ı zca Tü rke değil yüce ôlem-i islôma aittir. A lem-i islôm
eyevm hali esarette bulunmasına binaen hilôfe t meselesi
hal ve tesbit edecek seviyeye vası l oluncaya kadar TBM M ' ­
n i n makam-ı h i lôfeti b i r nokta-i ü m it olara k muhafaza
edecektir.)
Bursa'da 23 Ocak 1 923'de :
( . . H ilôfeti n ya lnız Türkiye halkına değil bütün islôm
ôlemine şlimulü o l ması hasebiyle bu makam hakkında ka­
ra r vermek Türk m i l leti n i n selôhiyeti haricindedir.)
izmir'de 3 Şubat 1 923'de :
( .. Bizim dinimiz e n makbul, en tabii b i r dindir. Ve an­
c a k bundan dolayıdır k i , son din ol muştu r. Bir dinin tabii
ol ması için akla, fenne, i l me ve mantığa tetabuk etmesi
lôzımd ı r . Bizim d i n i miz ta'mamen bunlara mutobıktır.)
izmir'de iken 29 Ocak'da M. Kemal Paşa ile lôtife
Hanım'ın nikôhları yapılmıştı. Fevzi Paşa ve ben, Gazi'­
nin şahidi olarak iki yanında oturmuştuk.
5 Şubat'ta Akhisar'da iken ismet Paşa'dan 4 Şubat'ta
sulh müzakeresinin inkıtaa uğradığı hakkında şifreli tel71
graf geldi. Yine bu arada Ankara'dan Meclis ikinci reisi
Ali Fuat Paşa'dan mühim bir şifreli telgraf geldi :
«Gazi'nin geçen yıl m i llete verdiği söz mucibince . bir
'tarafa. cekilr.ıesi şartı yla kendisine bir saray ve ayda on
bin l ira m uah hassasat ( ödenek ) verilesi hakkı ncia riyase­
te bir takrir ve rilm iştir, muzo kereye koya l ı m rnı?»
G azi buna çok kızdı. Reııgi kaçtı. Şifreyi bana da olwt­
tu. Mütalôamı sordu. O hôlô hilôfeti uhclesine almaya ve
eski mefkfıresine kavuşmaya uğraşırken kendisine b u
tavsiye çok a cı geldi. Gerçi gıyabında bu tarzda ve d ış si­
yasetimiz henüz takarrur etmeden bu teşebbüs doğru de­
ğildi. Bunun için mütalôamı şöylece söyledim :
« Henüz sulhumuz ta karru r etmed iğinden hali harpte­
yiz demektir, bu n u n için bu mese l e n i n ortaya çıkması mev­
simsizdir. Sulhun aktinden sonra bu kararı kimsenin tek­
lifine lüzum kalmadan siz verirsin iz. »
Ve cevabımı beğendi. Şifreyi getiren yaveri Mahmut
Bey (Siirt Mebusu, M i l l iyet Gazetesi sahibi) şu emri ver­
di :
« Paşa'nın ded iği gibi bir cevap yaz. »
Mahmut Bey gittikten sonra M . Kemal Paşa'dan bazı
mütalôalarımı söylemekliğime müsaade olarak dedim ki :
«Görüyorum ki, boşkumandanhk uhdenizde bulundu­
ğ u halde siyasi bir fırka k urmakle meşgul olmanız ·aksi
tesirler yapıyor. Bunun memleket dışındaki akislerinin da­
ha fena olacağını tahmin ederim. Bunun icin sulhun ak­
diıne kadar bu gibi hareketle meşgul olmakton sarf-ı nazar
buyursanız.. Bunu Ankara'da fırkayı tesis kararınızı mat­
buaya aks etmeden önce de rica etmiştim.»
G azi mütalôama cevap vermedi. O hôlô Ankara'daki
havanın halini düşünüyordu.
Benim bu son mi.italôamı kabul etmediğini mefkQre­
sine daha şiddetle sarıldığını Balıkesir'de gördüm.
7 Şubat'ta Ulucami'de öğle namazını kalabalık bir ce­
maatle kıldık. Sonra mevlüt okundu. Bundan sonra da M .
Kemal Paşa minbere cıkorak mükemmel bir hutbe okudu.
T�rihi hutbeyi aynen veriyorum :
( .. M i llet, Allah birdir, şanı büyüktür, Allah'ın selô meti,
72
ôtıfeti ve hayrı ü zerinize olsun. Peygamberimiz Efendimiz
Hazretleri, Cenôb-ı Hak tara fından insanlara hakayı k-ı di­
n iyeyi tebl iğe memur resul olmuştu r. Kanun-u Esasi cüm­
l.e nizce malumdur ki K u r'ôn-ı Azimüşşôn'daki n usus (acık­
l ı k) 'tur. Insanlara feyz vermiş olan d i n i miz son dind ir, e k­
mel (e ksi ksiz) d i ndir. Çünkü dinimiz a kla, mantığa ve ha­
ki kate tamamen tevaf u k ve tetabuk ed iyor, eğer a i<la, man­
tığa ve haki kate teva fuk etmemiş olsayd ı , bununla diğer:
kavain tabbiyeyi ilahiye bey n inde tezat ol ması icap ederd i .
Çü n kü bilcümle kova n i n kevniyeyi (dünya ve ôhiret yasa�
ları ) yapan Cenôb-ı Hak'tır.
Arkada Ş lar;
Genôb-ı Peyga mbe r, mesa isinde iki da reye (daire ) , · i ki.
h a neye ma lik bulun uyordu. Biri kendi h a nesi, diğeri Al­
lah'ın evi idi. Mi llet işleri n i , Allah'ın evinde yapard ı . Haz­
ret-i Peygamber'i n eser-'i m übareklerine i ktifaen bu daki­
kada m i lletimize, milletimizin hal ve istikbaline Ôit husu­
satı görüşmek maksadıyla bu dôr-ı kudside Allah'ın huzu­
runda bulun uyoruz . Beni mazhar eden. Balıkesir'in dindar
ve kahraman · insanlarıdır. Bundan dolayı çok memnunum�. .
Bu ves ile ile büyü k bir sevaba nail olaca ğ ı mı umit ediyorum. Efendiler, camiler birbirimizin yüzüne bakmaksızın ya­
tıp kalkmak için yapılmamıştır. Camiler, itaat ve ibadet i l e:·
beraber d i n ve dünya için neler yap ı l ma k lôzım geld i ğ i n i
d ü ş ü n m e k yal n ı z meşveret i c i n yapılm ıştır. M illet işlerin­
d e her terdin zihni başl ı başına faaliyette bul u nmak icin·
elzemdir. işte biz d e bu rada din ve d ü nya için, isti kbal ve
istiklôlimiz icin. bilhassa hôkimiyet için neler düşündüğü­
m üıli meydana koya l ı m. , Ben kendi düşüncemi söylemek
istiyorum: Hepinizin düşündükleri n i anlamak istiyorum .
A mal-ı milliye, irad-ı milliye yal n ı z b i r şahsın düşüncesin­
den değil biiGmum efrad-ı m il letin a rzularının, emelleri n i n
muhasalasından ibafetti r� Bi naenaleyh benden n e öğren­
mek, n e sormak istiyorsanız, serbestçe sormanızı rica ede­
rim . »
G azi minherden indi v e mihrobın önünde, namaz kıl­
dığımız yerde yonıma geldi. Halkın sorularına cevap verir­
ken şu sozleri ile, hutbe-i seno ile Izah etti :
73
·
«Bil iyorsunuz k i , Hazret-i Peygambe r . zaman�ı saadet­
lerin�e hutbeyi kend isi i ra t ederdi. Gerek Peyga mber Efen­
d imiz ve gerek Hu lefô - i Raşidin ( i l k dört hal i fe) hutbeleri­
n i okuyaca k olursanız. · görü rsünüz ki. gerek Peygamber'­
in ve H u lefô-i Raşidin'in söylediği şeyler. o günün mese­
leleridir. O günün askeri, idari, mali, siyasi ve içtimai hu­
susatıd ı r. Ü mmet-i islômiye tekessür (çoğalma) ve m'ema1ik-i islômiye fevessüse başlayınca Ce nôb-ı Peygamber'in
ve H u lefô-i Raşidin ' i n hutbeyi her yerde bizzat kendileri n i n
i rat etmelerine imkô n kalmadığından halka söylemek iste­
d i kleri şeyleri iblôğa birta k ı m zevatı memur etmişlerd i . Bun­
lar herhalde e n büyük rüesaydı ( başkanlar) . Onlar ca mi-i
şeri fte ve meydan l a rda ortaya çıkar, halkı tenvir ve irşat
için ne söylemek lôzımsa . söylerlerd i . Bu tarzda devam ede­
bi l mesi icin bir şart lôzımdı. o m i l letin reisi olari zatın hal­
ka doğru söylemesi. halkı d i n lemesi ve halkı a ldatmama­
sı. halkı a lıval - i umumiyeden haberdar etmek son derece
haiz-i ehemmiyettir.
Cünku herşey acık söylendiği zaman halkın d i ma ğ ı hal-i
faal iyette bu l u nacak, iyi şeyleri yapacak ve m i l letin zara­
rına olan şeyleri red ederek şunun veya bunun a rkasından
g itmeyecektinı
1
.
diyerek padişahların hutbeyi arapça okumalarını istib­
datlarıni idame için olduğunu, bunun için hutbenin Türkçe
olması lüzumunu bildirdi.
Lozan'daki sulh müzakerelerinden de biraz bahis et­
tikten sonra ( H a l k Fırkası) hakkındaik suala geçti :
. «Bu mil letin siyasi tırkalardan çok canı yanmıştır. Şu­
n u arzedeyim kf, memali k-i sairede fı rka lar bellemahal ik­
tisadi maksatlar ü zeri n e teessüs etmişti r ve etmektedir»
diyerek bizim gibi zengin olmayan Balkan hükümetlerinin nasıl kurulduğundan ve halkın siyasi ve iktisadi terbiye
aldığından haberi yok .. gibi ifadelerde bulundu.
Şu sözleri iterisi için düşüncelerini göstermek itibariy­
le dikkati çeker :
« Ha l k Fırkası halkım ıza terbiye-i siya siye vermek için
mektep olacaktır. Beni seven ve hayatımı düşünen · arka74
d asiarım bana böyle bir fırka - i siyasiye teşkil etmemekliği­
mi tavsiye etmişlerd i r. Filhakika vazife-i m i lliyenin h itam ı n ­
da köşeye çekilerek istirahat etme kliğim ben i m i c i n b i r
menfaattir, b u n u yapabilmek için şimdiye kadar isti hsal
olunan neticeteri n tesbit olunduğu g i bi d evam edeceğ ine
itimat etmek i cap uder, fa kat bu h ususta henüz bi endişe
olamam. Hiçbirinizin de bi end işe olmamanızı tavsiye ede­
rim .
( . . ) . işte bu nokta-i nazardan m i l letin içinde b i r fert ola­
rak ve tekrar m i l letin intihabına nail ol ursam TBMM 'de
·aza s ıfatıyla çalışmayı vazife telôkki ediyorum. Efendiler,
n e ben ne siz şalıısları m ı z ü zerinde vaziyetler ihdasına kal­
kışmayalım. Biz hepimiz o surette çal ışal ı m ki, kuracağ ı­
mız şey milli bir m üessese olsun. Bu da millete terbiye-i
siyasiye vermekle olur.»
M. Kemal Paşa, minberde mükemmel bir hutbe oku­
makla
bu tarzdaki mesaisine taraftar olmadığım hakkın­
·
daki beyanatıma halk huzurunda verdikleri cevap apaçık
da (beni çok seven ve hayatımı düşünen bazı arkadaşla­
rım böyle bir tırka-i siyasiye teşki l etmemekliğimi tavsiye et­
mişlerd i r. ) beyanatıyla da benim 17 Temmuz 1 921 müna­
k aşalarımızda şarktan yaptığım teklifi ( .. bendeniz zat-ı sa­
m ilerinin bu kabil s iyasi fırkalara . . . iştiraktan bari kalma­
s ı na hasseten taraftarımı ve bu kerre Halk Fırkası mese�
'lesinde dahi sulhun takcırrürüne kadar olsun başkomutan
sıfatıyla bu kabil cereyonlora girişmemesini tcıvsiyeme de
kat'i cevabını vermiş oldu. Gerek mutaassıp bir dil ve eda
ile islômcılığı ele alması ve gerekse siycısi bir fırka teşki­
line ve onun başına geçmeye karar verdiğini ilôn etmesi
bende şu kanaati tamamladı :
Napolyon, vaktiyle boşkomutanlıktan ( muhalif fı rka ya­
pan bir d i ktatör başına neler geldiğini görür) fikrine daya­
narak nasıl bir fırka ile imparatorluğa çıkmışsa şimdi de,
M ustafa Kemal Paşa'da aynı surette başkomutanlıktan tek
fırka ile - önlemekliğime rağmen - hilôfet ve saltonatı al­
mak mefkuresine yürüyece ktir. Bu yolda benim vcıtan ve
millete karşı vazifem de şimdiye kadar olduğu gibi şimdı­
den sonra da bu tehlikeli yolu önlemek olacaktır. Şüphesiz
.
75
ki, samirniyet ve ikna. ile sonuna kadar l;Jğraşmak ve müm­
kün olmazsa cephe almakla .. ,
,
Asla Camilerle Değil!
M. Kemal Paşa, Balıkesir'de verdiği hutbeden sonra
Kôzım Ka rabekir' i n düşüncelerini öğrenmek ister.
«Akşam M. Kemal Paşa bug ü n kü beya natını nasıl bul­
duğumu sord u. Ben d e kendi lerine olan samimi bağ l ı l ı ğ ı m
kadar kendilerin�en a y n ı karşı liğı gördüğüme dayanara k
f i krimi söyleveeeğimi bild i rd i m v e ded i m ki :
- Dü riya işlerini camilere soktuğumuzun acısını çek­
tiğimiz yetmez m i Paşam? M i l li işlerimizi neden yine cami­
lere sokuyoruz? Ve neden siz baş kumandan olduğunuz hal­
.
de d inle. hi lôfetle bir din adamı gibi hatta daha i leri g i ­
derek meşgu l oluyorsunüz? Mü nevverlerimiz haklı olara k
bu gidişi iyi telô kki etmeyeceği g i bi bu y o l da esasen teh­
likelidir. 1 92 1 Şubat ' ı nda şa rktan te klitirnde - birta k ı m m u ­
hafazakôrlnrın yine i ş e karışora k tecedd üd hare ketlerinden
(yeni lenme hareketleri nden) mahrum kalacağ ı m ız e ndişesi­
ni a rz etmiş ve memleketin y ü ksek mütehassıslarıyla esas�
lı programlar yapılarak bu nları n tatbikinde sebat ve sadakat lüzumunu bildirmişti m.
Paşa m . görüyoru m ki, siz din ve hi lôfet kuvvetleri n e
çok ehem miyet veriyorsu nuz; şu halde muhafaza kôrla ra d a ­
yanmak istiyorsunuz. S i_z e bu vesile i l e bir daha o eski
teklifi m i a rz edeyim. Yanımda bir sureti va r · - cep cüzda­
nımdan cıkardım verd i m ·. b i r daha l ütfen okuyunuz.
Türk mi l leti teceddüde m uhtaçtır. · Ve bunu da müte­
hassıslarla başa rabil iriz. Asla ca milerle değ i l . asla muha­
faza kôrlarla değil.
Din, vicdan !<anaatid ir; m ü na kaşaya gelmez. Itim ada­
mı olan bizlerin ve hele sizin bunu e l e o l manızı katiyen
doğru bul muyorum. Bunu tamamiyle mühmel bırakmalısı­
nız. Bu mütalôa l arımı daima size açık kalbimle söyleye­
ceğim.)
M . Kemal P�ş a mütalaôlarııru samimi karşıladı. Ertesi
·
76
gün yaverlerinden naklen benim yaverim, Gazi'nin şu ifa
de�ini bildirdi :
«Ben. Karabekir'in bana bu kadar samimi olduğunu
zan etmediğimden çok çekişeceğ imizi tahmin ed iyordum.
Halbuki o çok açık yürekli ve candan i nsanmış. Beraber
.ça l ışacağımızı göre re k memnun oluyorum . »
·
DOKUZ
Balı kesir'den sonrak i i l k dura k izmir'd ir.
izmir'de «iktisat kongresi)) toplanaca ktı r.
Başkomutan v� Şar k Cephesi Komutanı birli kte iz­
.mir'e g iderler. Yolda d i ni kon uları hiç konuşmazlar.
Man isa 'da karşılayıcılar Karabekir'den kongreye <ı Ma­
n isa delegesi)) olara k katı lmalarını isterler. Karabekir <<cep­
he komutanı)) olduğunu, bu nedenle kend isinin «m a zur»
.görü lmesin ister.
Manisalılar ısrarlıd ı r.
Ertesi gün Manisalılar bir old'u - bitti ile Kôzım Paşa ' ­
y ı d elege seçerler. Bir grup da bazı. yabancı a janları n
.kongreye gelip «Türklerin askerlikten başka birşey bece­
remeyeceklerinh> kanıtlama k a macıyla kongrede karışı k­
lıklar çı kartıco klarını bi ldirir.
Önlem almak · gere kecektir.
Karabekir, ıyı . Kemal'in «TBMM reısııı ve «boşkomu"
tamı sıfatlarıyla kongre baş kanı olmasır.ıı sa kıncalı bulur.
Gazi, «Manisalıların ısrarına göre siz kongreye girin ve
idare edim> der. ·
Kongre M. Kema l'in «fahri reisliği>ı altında açı lır. l<on­
cgre başkanl ığ ına· Karabekir seci l i r. Karabekir, kongre ka­
rarlarını kitap halinde bastırır�!·.
i ktisat kongres inden sonra Karabekir Anka ra 'ya . dö:n er.
77
i smet Paşa da Lozan'dan dönmüştür.
ismet Paşa , Kôzını Karabekir'e «Lozan sulh kong­
resi oza.l arının Türk milletinin işgalden kurtulan kısımla ..
rının da» katı laca kları bir seçim istedi klerini bildiri r.
Konu grupta da görü ş ü l ü r ve kabu l edil ir.
O gün Ankara'da tatsız bir gün yaşan ma ktad ı r. Trab""
zon M i l letve k i l i A l i Şükrü Bey ortadan kaybolmuştur. Mec­
l i ste, i kinci grup m i lletve k i l l e ri kürsüden hükütnete sert
e leştiri l e r yöneltmekted irler.
Sonrası n ı Karabek i r'den öğrenelim :
«Ne kötü tesadüftür ki, bugün Trabzon mebusu Ali
Şükrü Bey'in ortadan kaybolması ve bunun . da Mustafa
Kemal Paşa'nın muhafız taburu komutanı TopaJ Osman
Ağa'nın bir cinayeti olarak ortoya yayılması, Ankara ha­
vasında bir somimiyetsizlik ve itimotsızlık uyandırmaya se­
bep oldu. Yeni intihoba karar verildiği bir günde, Ankara'­
da matbaa açmış ve gündel ik bir siyasi gazete cıkarma­
ya başlamış bulunan bir m uhalif mebusun ortadan yok
edHmesi çirkin olduğu kadar tehlikeli bir işti. Bunu mu­
halif mebuslar, doğrudan doğruya Gazi'den biliyorlar ve
tevkif müzekkeresi cıkarmaya kadar da ileri gidiyorlardı.
2 Niso.n sabahleyin ikamet ettiği daireden Başvekil
Rauf Bey, Müdataa-i Milliye Vekili Kazım Paşa telefonla
yaverime şunu yazdırmış :
( Bugün saat 6'dan beri Cankaya'da Gaz i ' n i n köşk ü
civarında Muhafız tabunıyla Osman A ğ a taburu a rası nda
m üsademe başlad ı . Osman Ağa ve e n k ıymetli heyeti mak­
tu! düşmüş. Gazi, Lôtife Hanım ile birli kte istasyonda Ra­
uf Bey'in yan ı nda. i smet ve Kôzım Karabekir Paşa ların da
gelmelerini istiyorlar.)
Derhal gittim.
G azi'yi çok müteessir buldum. Muhafız N izarniye ta­
burunun kendi dairesini delil< deşik ettiklerini anlattı. « Ne ­
t i cede Osman Ağa taburuyla a nlaşı r m ı ? » diye endişe �di­
yorlardı.
Kars'tan gönderdiğim bu bin kişilik Giresun taburu­
nun talihinin sonunu böyle görmek beni co k müteessir . et­
ti. 14 Ocak günü trenle Bursa'ya ayrıldığımız gün Gazi'78
nin Cevot Abbas Bey'e, Ali Şükrü Bey ve nıotboosı hak­
. kında söylediği şiddetli sözler ve benim kendilerini tes­
k inim gözlerimda conlondı.
Bu aralık M u hofız tabur komutanı ismoil Hakkı Bey�C)
geldi. . G azi, endişesini ona do söyledi ve « taburu nd a n
emin m i s i n ? » diye sordu. O do emin olduğunu söyledi.
Nihayet mesele birçok masumun ölümü ile neticelen­
di. Ali Şükrü Bey'in cesedi de ertesi gün ortaya çıktı. Ali
Şükrü Bey de telefon telleriyle boğulmuş ve Cankaya ge­
rilerinde bir yere gömülmüş.
4 Nisan'da Ali Şükrü Bey'in c enazesi il<inci Grup'un
elleri üstünde Meclis kapısına getirildi ve « i kinci kurban
gidiyor>> diye haykırışmalar oldu'1 1 •
Ali Şükrü'nün cenazesi istanbul'dan geçilerek Trab­
zon'o götürülmek isteniyordu. Bunun şu aralık sebep ola­
bileceği tezahürler memleket hesabına çok zararlı olabi­
lirdi. Cenaze,. hi.ikümetin korarı ile inebolu üzerinden Trab­
zon'o götürüldü.
Akşamüstü de M illet M eclisi'nin kararı ile Topol Os­
mon'ın cesedi Meclis binası önünde asıldı.»
Yeni Seçime Doğru
«Birinci Grup)) a d ı verilen grup yöneticileri, Batı ve
Doğu Cephesi komutanları bira raya · gelecek yeni seç i m
siste m i n i soptorlar. Bu i l keler sapta nı rken M üdotaa - i H u ­
kuk cemiyetleri n i n « H a l k Fı rkosnı na dön üşmesi de kara r­
laştırı l ı r.. Yayınlanan bildirgede hilôfetin « beynelislôm» ve
·
daya na ğ ı n ı n do TBMM old uğu duyurulur.
M . Kemal, 8 N isa n 1923 gOnO « H a l k Fırkası umdele­
ri» n i açıklar. Bu i l kelerden 5.si şöyled i r :
( i stinotgôhı TBMM ola n makom-ı h i lôfet bey nelislôm
bir makom-ı muollôdır. islôm dininde bütün namazlar ce­
mr.ıatlo edo olu nur. Cemcıa tın bir emeli vardır ki, ccmoatı
te rkip eden bütün fertler ono i ktida ederler ( uyarlar) Bu
suretle i mam, cemacıtın timsali olmuş olur. Cemacıtın fert­
k:r a rasındaki tesa n üdü i m a ın ı n şohsındo tecelli eder. Her
'
..
79
.imamın kendi cemaatı . namaz esnasında birleştirere k b i r
c o k ruhtan tek bir r u h · m eydana g etirmesinde k ü ç ü k b i r
tesan ü t h u s u l e g e l i r. islômiyette bundan başka b i r de bü­
y ü k tesanüt vard ı r k i , bütün ü mmeti tek bir ruh hal i ne ge­
tirir. Bunun şekli d e bütün insanları n manevi b i r surette
b i r imam-ı ekbere (büyük i mama) i ktida eyle meleridi L iş­
.te bu imarnlara ondan ( H a l i fe ) namı veril ir.
O hald,e · namaz k ı l ı n ırken ya l n ı z gözümüzün · önü nde- ·
· k i cem.a atın imamda temerküz eden ruh validetini ( i mam­
-da toplarian birl i ğ i n i ) görmekle iktifa etmeme l iyiz. B i l ın e ­
l iyiz ki. bu cemaattan başka m i lyon l a rca cel"'(laatlor da
a y n ı zamanda bir ü m met h a l i nde birleşm işlerdir. Bu bir­
leşme bütün mil letin bir büyü k imam etrafında ycı ni ( H a ­
l i fe) 'nin çevresinde birleşmesiyle h usule . gelir, Demek ki,
küçük imamlar, küçük ce maatları temerküz ettirerek kü­
ç ü k tesa nütler (dayanışmolar) vücuda getirdiği g i bi i.nıa nı
da bütün ü mmeti temerküz ettirerek islôm ôlem indeki
um umi tesa nüdü husule getirmişt i r. ·
Yeryüzünde bir h i lôfet makamı bulun mozso i slôm
ôlemi kend isini imamesiz ka l mış bir tesbih gibi dağılmış.
perişan görür.
Bu i fadeden a n laşı l ıyor ki, mutlaka islôm ümmetinin
başında ( H a l ife) namı verilen şahsi bir tirnsal in bulunması
lôzı mdır. Fakat bu yüksek makamı hangi müslüman m i l let
kendi içi nden bir şa hsiyet seçerek vücuda getirebil ir? Di­
nen h a lifenin gayr-i müslim hiçbir devlete tôbi olmomeısı
şart olduğundan halifeyi kendi içinden doğuracak m i l l e ­
tin mutlaka k uvvetli bir orduya v e t o m bir istiklôle rno l i k
olan m ü c a h i t bir i s l ô m milleti olması lôzımdır. Birçok asır­
l arda n beri bu şortları haiz olan m i l let Türk mil leti olduğu
. gibi bugün de bU şartları haiz olan m i l let. ycılnız ye n i Tiir­
kiye'dir. Buna binaen TBMM bizzat h o l i fe hazretlerini i n ­
t i h a p edere k kendi s i n i bu mt..ı (ızzez v e muhterem maka ıno
istinatgôh yapmıştır . )
Bir aralı k Ç a n k aya'da çifte minareli büyük bir cami
yapmak
M.
hevesi de uyandı v e gazetelerde de neşrolundu.
Kemal Paşa, Halk Fırkası Reisinin kendisi oldu­
�unu ve uzun vadel i bir program ı n tatbiki vazifesini üze-
80 ·
rine aldığını ilôn etmekle 20 Temmuz 1 922 Başkomutan­
l ı k Ka n unu müzakeresinde Millet Meclisi kürsüsünden va­
it ve ilön ettiği (sine-i m i l lete bir fert olara k kalacağı) me­
selesinden vaz geçtiğini de bildirmiş oldu.
Bazı vekillerin de dahil oldukları bir intihop komitesi
teşkil etti. Ve reisliğini de kendisi deruhte etti. Bu komi­
tede benim de bulunmoklığ"ıını arzu ettiler. istasyon'daki
malum binada toplandık. Gazi'nin ilk teklifi şu oldu :
- M i l let bana itimat reyi versin, mebusların seçi m i n i
bana bıraksın.
Bu teklife itiraz ettim.
- M i l letin ı:;ize itimat etmesi tabiid i r. Fa kat bu iti­
mQt onun hukuk-u esasiyesine hakim olmasını icap ettir- .
mez. Böyle bir intihaba m i l li intihap denilınez ve bu tarz­
da toplanaca k Meclise de M i l let Meclisi denmez . dedim.
M ütalôamı kabul edip bana illihak edenler görülün- .
ce G azi de bu fikrinden vaz geçti. Fakat her tarafton
kendisine en çok emniyeti verenler listeye girdiler. Ve
hatta hükümet ve Müdafao-i M illiye vekilinin dahi yardı­
mı ile seçime arz olundulor.
ikinci grupton kimse namzet gösterilmedi. Halbuki,
bunların çoğu istiklôl Horbi'ne ilk glinden beri canla baş­
lo hizmet etmiş insanlordı. Bu hususta aramızda münako­
şo do oldu. Gazi :
- Ben muhal i f istemiyorum . . diyor ve kendisine söz­
le ve yazıylo en çok sadakat gösterenleri, birinci Meclis'- ·
te fiiliyotıylo bu emniyeti kozanonları ve hemen bütün
kororgôh mensuplarını namzet gösteriyordu.
Ben de :
- Böyle emre rom bir Meclis i l e d ünyaya hôkim olon
ltilôf miletierinin e m n iyetini kazonamayocağımı ve da­
hilde d e hürriyet mefhumunu koldırocağımızı ve bel k i do­
ha ş iddetli bir muhale fete yol açılacağ ı n ı :. söyleyerek iti­
raz ediyordum.
Nihayet intisop Komitesine gitmedim.
Fakat lôtife Hanım ile birlikte Kubbeli Bağlar'da otur­
duğum hovuzlu köşke gelerek beni aldılar ve oyrılmomok­
·
lığımı rica ettiler.
F. : 6
81
.
.
'
'
Ben de artık muntazam beraberlerinde oldum.
( . . .)
18 Temmuz'da Trabzon'dan gelen haberler Gazi'nin
canını çok sıktı. Ali Şükrü Bey cinayeti, gazete sütunla­
rında kendisine atıf olunuyordu. Trabzon hakkında Sivas
K ongresi sırasında da çok sert hareket etmek istedikleri
zamanda mani olmuş ve ikna herşeyin başıdır diyerek icap
eden iyi tedbirlerle işleri yürütmüştüm. Şimdi vaziyet da­
ha da nazikleşmişti.
M. Kemal Paşa bana şunu söyledi :
- Trabzon'da kaynoyan bir kazan var. Sen bunu
vaktiyle söndü rmed i n . · Ş i m d i de yine kaynamaya başlad ı.
Bu sefer kuvvetli bir yumruk hak etti ler. Bunu nasıl yap­
mayı muvafık bulursun? .. M üdotoa-i H ukuk merkezinin bü­
yük suistimal ieri de varmış.
- Gayr-i kanuni hiçbir icraata tara ftar değilim. Bil­
hassa şu ara l ı k. Bunun icin arkadaşlardan mürekkep b i r
heyet göndeririz. ihtilôs varsa tetkik eder, bulu r. H a l k ı n
sükuneti n i bozmak isteyenler hakkı nda da l ü z u m görü l ü r­
se kanuni ta ki bat yapı l ı r . . . cevabını verdim.
Bu tarz muvafık görüldü.
Trabzonlular Kôzım K a rabeki r'den m i l letve k i l l eri ol­
malarını isterler. Karabekir, doğduğu ve büyüdüğü şehir
olan ista nbul'dan m i l l etve k i l i olmayı a rzular. Edirne ve
Aydın'dan i l lerinden m i lletve k i l i olması için öneri le r gel i r.
i kinci Meclis'e girebilmek icin kulis cal ı şmaları hız­
lanm ışt ı r. Karabe kir, bu kulislerden ted i rg i n ol u r.
O günl eri anıla rı nda şöyle an latı r :
« . . bir . taraftan
ikinci · Meclis'e girebilmek için, bilgi,
emek ve seciyesi ile tanınmış olmaktan ziyade sadakat
ve mutavootla ( başeğme) temayüz etmiş olmak ve türlü
vasıtalorla Gazi'ye hulul etmek (çevresine sokul mak) işe
ya ra m ı ştı.
Mektuplarla, şiirlerle M. Kemal Paşa'nın bir d üzüye
tekrarlanan sözler muayyendi.
( Bizi sen kurtardın, ne emir buyurur ursa kera mettir.)
Ve bir sürü methiyeler.
·
82
istiklôl Harbl nasıl başladı? Nasıl bir seyir takip et­
ti? Bugünkü durum nedir? istikbal için planımız ne olma­
lıdır? Artık kimseyi llgilendirmiyordu. Biricik düşünce Ga­
zi'nin tevecciihünü kazanmak ve mebus olmak ve mem­
leketin pimetlerinden istifade edebilmekle idi. istiklôl Har­
bi'mizin neticesini görüneeye kadar istanbul hükümetinin
ve Padişah dalkavuklarının bile günahlarını af ett!rebili­
yorlar ve yeni devlet kuruluşunun ön saflarında yer alabi- ·
liyorlardı.
S aadet avcılığı d ehşetli b ir yarış halinde başlamıştı.
Tehlike büyüktü.
'
istiklôl Harbi'nin fedakôr ve feragatli arkadaşlarıyla
Gazi'nin arasına her gün yeni simalar giriyor ve yerle­
şiyordu. Ve artık istiklôl Harbi'ndeki gibi fikir sahipleri ile
iş birliğinden ziyade mutavaat ve alkışa hazır bir zümreye
roller verilmeye hazırlık görünüyordu.
Artık Gazi hangi yolu tutarsa yeni Meclis O'nun is­
tediği suretle hedefine götürecektl.
Koyu mutaassıplor da din v·e hele islôm aleyhindeki
yeni yolda birbiriyle çatışacak bir halde değildiler!
Diğer taraftan da Ankara'da yeni bir hava esmeye .
başladı :
isiCimlık terakkiye mani imiş!
Halk Fırkası lô dini (din dışı) •ıe lô ahlôki (ahlôk dışı)
olmalı imiş .. Macarlar ve Bulgarlar gibi ufak milletler bi­
zim gibi Almanya tarafında bulunarak mağiOp oldukları
· halde istiklôllerini muhafaza ediyorlarm ış.. Medeniyete
girmişlermiş .. Türkiye islôm kaldıkça Avrupa ve ingiltere
müstemlekelerinin çoğunun halkı islôm olduğundan bize
düşman kalacakmış. Sulh yapmayacaklarmış.
10 Temmuz 1923'de Ankara istasyon'undaki Kalem
mahsus binasında fırka nizamnamesini müzakereden son­
ra Gazi ile yalnız kalarak hasbihallere başlamıştık.
- Dini ve a h lôkı olanlar oc kal maya mahkOmdurlar..
dediler.
Kendisini hilôfet ve saltanat makamına lôyık gören
ve bu hususlarda teşebbüslerde de bulunan din ve namus
·
·
83
lehinde türlü sözler söyleyen ve hatta hutbe okuyan, be­
nim kapalı yerlerde baş açıklığımla lôtife eden, fes ve kal­
pak yerine lwmaş başlık teklifimi hoş görmeyen M. Kc­
mal Paşa, benim hayretle baktığımı görünce şu izahatı
verdi :
- Dini . ve n amusu olanlar kaza namazla r, fa kir ka l­
maya mahkCımdurlar. Böyle k imselerle memleketi zengin­
leştirrnek mümkü n değildir. Onun için önce d i n ve namus
telôkkisini ka ldırmal ı yız. Part iyi, bunu kabul edenlerle kuv­
vetlendirmeli ve bun ları çabuk zengin etme l iyiz. Bu suretle
kalkı nma kolay ve ça buk olur..
.
Gerçi ismet Paşa da 5 Ocak 1 923 tarihinde bana yaz­
dığı mel<tupta (vata n ı m ı z ne zama n mornur olacak? Bir tek
ve asıl mesela bud u r. Sulh olsa da olmasa da ) demişti.
Fakat iki Lozan arasında Ankara'ya geldiği zornon kendi­
sinden bu garip m � nôda mütalôa işitmemiştim. Zengin ol­
mak, marnur olmak, planlı bir çalışma ve zamanla . olur­
du.
Gazi'ye şu mütolôamı söyledim :
- Nereden, ne maksatla geldiği bilin meyen ve üze­
rinde kendi milli kudretimiıle işlen meyen fikirler milli blin­
yemizi sarsar. Tanzimatın da bu surette ku rba n ı olduk.
Bizi kuvvetle çöze meyenler ya ldızlı formüllerle cevherimi­
zi eritebil irler. Harben kozand ığımızı. sul hte ki ya n l ı ş ve vo­
kitsiz adımlarımızia daha doğrusu Avru palılma aldanmal< ­
la elimizden kaçırd ı ğ ı m ızı onlar p e k iyi bilirler. B u n u n için
ilim ve ihtisasa h ü rmet etmek ve bilgili ve seciye l i adam­
larımızia üzerinde işlenınemiş fikirleri program d iye ka­
bul etmemek, yeniden aldanmamak için biricik yoldur�
Kendi ilim müesseseleri nde işlenmamiş veya kontrol edil­
memiş bayağı fikirlerin tatbik i diğer bir bakımdan da teh­
l ikelidi r. Emirl e yaptırılaca k , yani şiddetle tatbik okına­
c a k demektir. Bu tarz belki itaat temi n eder fakat sevg i
asla !
.
Bu hususta kendi tecrübelerima de dayonarak diye­
bilirim ki, itaat görünüştedi r ve muvakkattır.
M. Kemal Paşa :
- Dini ve ohlôki inkılôp yapmadan önce birşey yap..
84
mak doğ ru değildir. Bunu da a ncak bi.ı prensibi kabul ede­
bi lecek gene . unsurlarl a yapabil iriz.
Ben :
- Dinsiz ve a h lôksız bir m illete bu dü nyada hayat
hakkı olmadığını tari h gösteriyor. Paşam, bu akide bizi
bolşevizme götürür. i ngilizler. mütarekenin i l k zamanla­
rında bizi bolşevikliğe teşvik ediyorl a rd ı . Demek bizi baş­
ka . yoldan yine oroya sürmek istiyorlar? . Bunun mqnôsı
açıktır :
Türkiye'yi Ruslarla paylaşmak.
B u hususta Erzurum'da da aynı fikrim i izah etmiş ol- ·
duğumu ve daha önce .d e Amasya kara rı n ıza mani olmuş
bulunduğumu hatırlarsınız. Sonra siz Meclis kürsüsünden
haykırdınız :
( S u l hten sonra m i l let safları içine çekilerek bir ferd-i
m i l le t g i bi yaşayaca ğ ı m . )
Halbuki ş i m d i halkın asla hoşuna gitmeyeceği ve be­
n i m � bile ucunu bir ucurum gördüğüm bir form ü l ü halka
kabul ettirecek bir idare kurmaya g idiyorsu nuz. Bunu yap­
mayınız. Milli birliğimiz sars ı l ı r; bir tuteyfi taba l<a halkın
başına geçer kan ı n ı e mer. H içbiri mizin hayatı uzun değil. dir. Bu m il letin yeni sarsı ntılara tahammülü yoktur. izmir
·
iktisat Kongreşi iktisadi i htiyaclarimızı tesbit etti. Bir he­
yet-i m i l l iyemiz maarif prog ramını tesbit edecek. Müte­
hossis bir askeri heyetle (ordunun i l i m ve irfanını) tesbit
etl iriniz. Bu suretle p l a n l ı ve progra mlı olarak istiklôl Har­
b i ' n i ca n ı yla, başıyla kurtara n millelimize hürriyet ve aşk
saadetini tattıra l ı m .
Gazi beni sükunetle dinledi. Münakaşayı uzatmadı.
Anladık ki, yeni bir muhit onu yeni havaya çekmek isti­
yor. Fakat kati kararını . vermiş değil.
85
ON
Karabekir, gelişen yeni koşullardan ve oluşan ortam­
dan iyice kuşkulanmıştır. Din konusunda ç ı ka n tartışma­
lar Karabekir'i adım adım M. Kemal'den u za klaştırmak­
tadı r.
Şark Cephesi komuta n ı , bolşevikliği de d i n karşıtı
d üşünce sahiplerin i n de ingiHzlerce kışkırttığı · kan ı sında­
d ı r.
Karabekir, bugün müze olara k kullanılan Ankara Ga­
rı'ndaki Özel Kalem müdürlüğüne uğra r. Odaya g i rdiğin­
d e Tevfik Rüştü Bey, «Ben kanaatımı Meclis kürsüsünden
de haykırırım, kimseden korkmamı) d iye kon uşmaktadı r.
Karabekir sorar :
« Ned i r o kanaat?»
Mahmut Esat ( Bozkurt) yanıt verir :
ccislômlığın terakkiye mani olduğu kanaatı .. islôm kal­
dıkça yüzümüze kimsenin bakamayacağı kanaatf11
Karabekir a n ı larının bu bölümüne şunları yaza r :
« M ustafa Kema l Paşa'yı bu sefer de kimlerin nerelere
götürmek isted iği görü lüyord u.ıı
S öyleşi başlamıştır. Karabe kir, islômlığın gelişmeye
engel olduğu yolundaki düşüncelerini Avrupa l ı diplamat­
lar tarafındon ortaya atıld ı ğ ı n ı söyler. Bu yorumunun tar­
tışılabileceğ i n i d e anlatır.
Ve devam eder :
cc .. Münakaşaya tahammülü olmayan bir mesele var­
sa o da din değiştirme gayretidir. Bence islôm kalırsak
mahv olmayız. Bilôkis yaşarız, hem de yakın tarihlerde­
ki misalleri gibi itibnr görerek yaşarız. Fakat din değiştiı­
me oyunu ile birliğiınizi ve selabatimizi kırarak bizi mahv
edebilirler.»
Tartışmaya Fethi Okya r da kat ı l ı r. O kyar, Karabe­
kir'in « mütaha kkim bir eda» diye tan ı mlad ığı biçimde şun­
ları söyler :
cc Evet Karabekir, Türkler . islômlığı kabul ettiklerinden
••
86
böyle geri kaldılar ve islam kaldıkça da bu halde kalma­
ya mahkumlar.»
Karabekir, bu tartışmanın nasıl sonuçlandığını anı­
Jannda şöyle anlatır :
«Gazi riyaset yerinde Fethi Bey, O'nun solu ndaydı . .
Ben de kapıdan girince hemen onun sol una oturmuştu m.
Fethi Bey, son olara k bana kesin' cevap verince ben de
boşı m ı sağa çevirere k O ' na ve aynı za.m anda Gazi'ye hi­
taba başladım :
- Önce Türklerin islôm dinini kabul etmeleri saye­
si nded ir ki, Bizans imparatorluğu'nu ortada n kaldırd ı lar
ve bize bugünkü hôkim vaziyeti verd i k leri n i , aksi halde
Bizans medaniyeti ve dini içinde Kayseri Rumlan hal i nde
ka lacağımızı . . anlattım.
Sonra da :
- Bu bayağı fikri şiddetle red ederi m . Geri kalmak­
l ı ğ ımıza a m i l olan şey bir deği ldir. Fütuhatlık, temsil kud­
retini göstermemek, Avrupa'nı n i l i m ve fen cephesiyle te­
massız l ı k .. gibi mühim sebeplerd ir. Aynı ya nlışl ıklan ya­
pan hristiyan devletlerinin d e yıkılıp gittiğini bilmez değ il­
s i n iz . Bu zelzelenin h a k l ı sebepleri n i a r aştırmayıp onu gü­
l ü n ç bir sebebe bağ lamak kadar bu ( islômlık terakkiye
monid ir) f i krini gari p bul uyorum. Bu bayağı ve teh l i ke l i
fikrin aramızda da i l mi münakaşaya tahammül ederneye­
cek kadar taraftar bulmas ı ndan da çok müteessir ol­
dum.
Fakat ben de iddia ea iyor llm ki, Türk m i l leti ne din­
siz ol u r. ne hristiyan olur. Hakikat budur. Bir mil letin asır­
lardon beri en mu kaddes duyguları n ı bir ha mlede atabi­
leceğ in ize inanışınız objektif bir görüş değ i l ; hülyanızd ı r.
Böyl e bir harekete cüret memleketimizde kan l ı bir istib­
datlo başlar ve istiklôl Horbi'nin samimi birliğ i n i de bir­
birine katar. Nerede ve nasıl karar kı l ı nacağı n ı da kesti­
remezsek bile . m i l l i bir d ra m olacağ ı ndan şüphe etmel i ­
yiz.
M . Kemal Paşa'ya h i ta ben söz lerime şöyle devam
.
ettim :
Paşa m, . maddi cephemiz zaten zayı ftır. Güvenebi87
leceğ imiz manevi cephemizi de d üşmanlarımızın yaldızlı
propagandasına ku rba n edersek dayanabi leceğ imiz nemiz
kal ı r? Bizi, silôh kuvvetiyle · parcalayamayan düşmanları­
mız görüyorum ki, a rt ı k · fikir kuvvetiyle mahv edecekler­
d i r. Siz millete karşı bizi bu hale geti ren gailenin istibdat
olduğunu, zaferden sonra m i l let tamarniyle i radesine sa­
hip olarak yü rüyeceğ i n i , mi llet kürsüsünden dahi defa­
larca haykı rd ı nız. M i llet Mecl isi'ni tekbirler ve selôlar a ra­
s ı nd a actınız. islômlığın eri büyük din olduğunu h utbeler­
le de ilôn ettiniz. Şimdi ne yüzle ve ne hakla bir kan l ı ma­
ceraya atılacağız?
M . Kemal , Paşa sözümü keserek :
. « M üzakere çok h a ra retlend i , burada kesiyorum .. d ed i . »
Atatürk, ertesi gün Karabeki r'e haber vermeden izmir'e g ider.
O gün lerde Başbakan Rauf Bey ile ismet Paşa 'nın
a ra ları açıktır. Karabekir, Ra uf Bey ile l smet Paşa 'yı bo�
rı ştırmak isterse de bunda başarı sağlayamaz.
Rauf Bey, başba kanl ı ktan ayrı l ı r.
.
M. Kemal Paşa, Rauf Bey'in yerine kimi atayaca ktır·?
Konu, Cankaya'da sofrada gündeme gelir. ·
M . Kemal Paşa :
- « Başvekôlet m(.inhald i r. Fevzi ve Kôzım Karabekir
Paşa lar ile Ali Fethi Bey'den biri n i n başve kil olması icöp
ediyanı d iye konuyu açar.
Fevzi ve Kôzım Paşa lar, asker kalmak isted iklerini
b i l d i rerek « a f buyurulmalarını» isterler. Fethi Bey de ken­
. d isinde başbakan olacak nite l i kleri görmed iğini bel irtere �
'<acıtimi itiraf ederim» der.
M . Kemal Paşa, Fevzi Paşa'nın · özürünü kabul eder
ya Karabekir'in ya Fethi Bey'in başbakan olması gerekti­
ğini söyler, Fethi Bey «boşvekôleti idcıre edemP.m, oczimi
tekrar ederim» d iyerek yeniden özür d i ler.
M. Kemal Paşa ı sra rlıd ı r :
«0 halde Kôzı m Karabe kir Paşa başvekôleti kabul
etmelidir» diyerek tartışmayı nokta lar.
Karabekir, bu olayı şöyl e yoru mla r :
« M . Kemal Paşa'nın üzerimdel<i ısrarında samimi ol·
·
·
·
•
88
·
ması · ancak
18
Temmuz'da Teşkildt-ı Esasiye mi.inakaşa­
( Meclisin muhafazo­
kôrlardan değil Uzmanlardan oluşması önerisi) ınütolöola­
sında iteri sürüleıi fikir karşısındo�i
rımı kabul etmesiyle a nlaşılabilirdi. Aksi halde benim hü­
kümet reisliğim hırsıyla o tehlikeli yola atılacoğımı sana­
rak teklifi yapmış oluyordu.
Bunun icin kendilerine ş u teklifi yaptım :
- Pa şam, kati kararınızı vermeden önce Fethi Bey'­
in benim 18 Temmuz'daki m ü tolôolarımızı düşünmeniz. icin
bu korarı yarın akşam v e rmenizi rica ederim.
Ertesi g ü n yemekte buluşulur.. M. Kemal Paşa eski
görüşünde dire n ir. Yo Fethi Bey başbakan . olmalıdır ya
Karabekir.
Feth i Bey yeniden özür d iler, bu görevi yapamaya­
cağını bildirir. M. Kemal Paşa «o halde» der :
« Başvekil Kôzım Karabekir'dir.»
Karabekir. teşe kkür eder ve M. Kemal Paşa ile yal ­
nız konuşmak isted iğini söyler.
Başbaşa kalı nca M. Kemal, Karabekir'den önce · söze
·
başlar :
« Kara bekir, şum1 önce söyleyim; eğer ben s iyasetten
ce ki.l irsem yeri me Fevzi Paşa'yı g eçiririm. Şimdi sen m ü ­
talôcm ı söyle bakayım.>>
Karabekir, olay ı n sonrasını şöyle a n latıyor :
« Benim aklıma hiç de M . Kemal Paşa'ya çekilmesini
·
te!<lif etmek gelmemişti. O 'nun bu sözüne göre böyle bir
tekiitin önleııdiğini anladım. i ster istemez bu meseleyi de
· görüşmek zoruri oldu. Mütalôamı şöyle özetiedi m :
- Eğer vaktiyle söyledi klerinize ve M i l let Meclisi küre ·
süsünden dcı h i beya notınızo ve M il let Meclisi aza ları n ı n
boz ılarının b u husustaki tekl iflerine karşı izmir'de verdi­
ğ i n i z cevaba göre çekilme k korarı nda iseniz m i l leti ka­
rorında serbest bırakınanızı şerefli tarihiniz icin de siz-.
den rica ederim.
Yok; başvekilinizi tayin h ususundaki kararına göre ce­
k i l meyece kseniz benimle Fethi Bey şahıslarındon önce
f i kirlerimizden hangisini kabul ettiğ inizi tesbit ettikten son­
ra başve kilinizi seçmenizi rica ederi m .
89
18 Temm uz'da Istasyon binasındaki tartışma larımız
malumunuzdur. Şimdiye kadar d efalarca söyled iğim fikir�
lerimi bir daha hülôsa ed iyorum :
Ben,
milli
istiklôlimiz
gibi
milli
hürriyetimizi
de
en
m ukaddes b i r gaye tanırım. Bunun . i ç i n medeni. hedefle�
rl mizde sürat fakat içtimai gayelerimizde tekôınül taraf�
torıyım. Hiçbir sebep ve bahane i!e halkı tazyike ve ida­
reyi istibdada çevirmeye taraftar değilim. Ne Fethi Bey
ve arkadaşların ı n ve ne de h ilôfet ve saltanatın herhangi
bir tarzda yeniden bir elde toplanmasına taraftar olan�
1onn fikrinde değilim.
Benimle aynı düşüncede olan ve yüksek ihtisası olan
ve benimle aynı hız ve aynı intizamla çalışmak kudretin­
de olon arkadaşlardon
yeni
bir kabine
yaparım.
Esaslı
bir program do tertip ettikten sonra el ve fikir birliği ile
samimi calışırız. Ancak bu şortlar altında Teşiklôt-ı Esa­
siye ile kayıtlı olon vozifemi ifo edebileeeğimi ümit ede­
rim
..
M u stafa Kemal Paşa :
- Eski Kabine a rkadaşları yerinde kalmalıdır. Cün­
kü bunları ben başka türlü memnun edemem. Programa
gelin ce : istiklôl Harbi'nde olduğu gibi ahva l e göre ya pıl­
masını lüzumlu gördüğünüz işler hakkı nda fikirlerimi ben
bildiririm. Senin şartların çok ağır. Fethi Bey daha müsa ­
i t fikirde.
·
'
Ben :
- O halde beni affedersiniz.
M. Kemal Paşa :
- Haydi a rkadaşların yan ı na gidel i m . . . dedi.
B i z i merakla gözleyen
heyetin yanına gelince ş u n u
söylediler :
- Karabekir de kabul etmiyor. Şu halde Fethi Bey'­
l e a raları nda kura çekeceği m , kim çı karsa o it iraz e t me­
den hükümet reisliğ i n i kabu l eder. Haydi baka l ı m hepiniz
d ı şarı çıkın, yalnız Müdafoa- ·i M i l l iye Ve kili Kôzı m Paşa
(Özalp) bana yardım için benimle ka lsın.
90
Balkonumsu yere (:tkınca Fevzi Paşa'ya sordum :
- Poşom. h ü kümet reisliğini siz neden kabul etmi­
yorsunuz?
Fevzi Paşa :
- Oraya insanı düşürme k icin getirir de ondan .. ( .. )
s iz h ü kümet reisliğini istemed iğinize göre başka bir a r­
zunuz var m ı ?
Ben. :
- Eğer siz h ü kümet re isliğini kabul edersen iz, Er­
kon-ı Harbiye Um umiye Reisl iğini . isterim . .
Karabekir, Fevzi Paşa'ya niçin Genelkurmay Boşkon­
l ı ğ ı n ı i stediğini anlatır.
Fevzi Paşa. Karabeki r'e başbaka n l ı k icin ismet Paşa ' ­
y ı önerdiğini söyl er.
Karabekir :
« M o komınızın vazifesi daha da o ğ ı rl oşaco ktır demek­
ti r. Bu tabii zatıolinize ait bir m�sel e kal ı r. Bir hafta ön­
c e h ü kümet reisliği ve Erkô n-ı Harbiye Reisliği meselele­
rini hal lettiğin ize göre dü ndenberi bu komedyo ned i r»
d iye sorduğunu; Fevzi Paşa'nın do « Benden bohis etme s i
oğzınızı a ramak için olacak. Ara mızdoki münasebetin de­
recesini o n lamak istiyor. Senin başve kôlete tayinini de yi­
n e fikrini o n lamak icin zannediyorum)� karşılığını verdiği­
n i a n latıyor.
Bir süre sonra M. Kemal « Kura çekti k , Fethi Bey çık­
tı, mübarek olsun» der'11 1 ' .
Başbakan Fethi Bey'dir'1:?.
ikinci Meclis Toplanıyor :
Karabekir. anılarının bundan sonra k i bölümü nde 1 7
Ağustos günü. parti g rubunun toplandığını. toplantıda ( E r­
zurum Kongresi esas değildir: bu Balıkesir Kongresi gibi
birşeydir. Esas Sivas Kongresi'dir. Fakat burada muha­
lefetler Amerikan mandası istediler . ) g i bi konuşma lar yo­
pıldığından ya k ı n ı r ve içine sürü klend i ğ i düş kırı klıkları
içinde bu top la ntıyı şöyle o n latır :
.
91
<< •• Ne
söylenirse söylensin olkışlamoyo hazır olonla­
rın başmda yeni meclise seçilen bütün karorgôh heyetiy­
le hazıra konmuş devletliler vardı. Yeni Türk devletinin
kuvvetli temeli atılocağıncı hakikatiere ve hadiselerin yetiş­
tirdiği şohsiyetlere karşı vunılan bu tahrip kazması coş­
kun alkışlarla tesbit olundu. M . Kemal Paşa, kendini bağ­
r i na basan ve başına kadar d o çıkoran E rzurum Kongre­
si'nin tdplanmosındo fikir ve emeği olmadığındon onu e n
·
tehlikeli v e karanl ı k günlerde topiayon v e h imaye eden­
leri ve topyekun azalarını kücültüyor ve Sivas Kongresi
ve azalarını d o - kendisini işin icinden sıyırarak - Ameri­
kan mandası istediler diye lekeliyordu. Bu surette bütün
i stiklôl Harbi'nin fikir ve iş bonisi olarak ortada yalnız
kendisini bırakıyordu.
Halbuki, kozanılan zaferlerde ve erişilen Türkün kur­
tuluş bayromında derece derece herkesin hissesi vardı.
Ve herkes gördüğü hizmet derecesinde sevinmek ve övün­
mekle haklı idi. Bu hakikatleri ve yüksek fildr v e kaobi­
liyetleri ile milli şahsiyet olmuş bulunan kimseleri millete
ve cihano göstermek ve bu surette yeni devletin bünye·
sinde haklı olarak onlara karşı sevgi ve saygı uyandır­
mak ve bu surette birtakım türedilere,. dalkavuklara mey­
donı açık bırakmamak vazifesi birinci derecede milli ve
askeri boş olon tutulmuş M. Kemal Paşa'ya düşüyordu.
Bu onun tarihi ( .. } borcu idi. Bu borcu ödemelde o, m illet
ve tarih karşısında daha d a . yükselecek ve insanlığın d o
e n büyük payesini alacaktı.
Yazık ki, Mustafa Kemal Paşa, bunu yapmadı. Ve
hatta tersini yaptı . Kendisini en yüksek makamdon mah­
rum ettiği kadar fedokôr ve fe�ağarkôr arkadaşlarında d o
d a i m a ort on ızdıraplar yarattı . .. n
Karabekir, M. Kemal Pa şa'nın i k ınci Meclis'i accırken
yaptığı konuşmoda edinilen başorı lar:n « medeniyete doğ­
ru bir yol açtığının söylediğini · a n lattı kton sonra « yeni yo­
lun açılış merasimi ne zaman ve ne tarzda olacağını me­
bekled i k leri n i yazora k a n ıları n ı şöyle sürdürüyor :
(( 1 8 Temmuz'da islômlığ ı n terokkiye moni olduğunu
rakloıı
haykıran Fethi Bey ve arkadaşları bu
92
manioyı nasıl ve
n e zaman kaldırdcaklardı? H ükümet programı ile mi, yok­
·
sa Gazi'nin herhangi bir hamlesiyle mi?.
Bu bcl<leyiş uzun sürmedi. Hemen bu ol<şam
(14
Ağus­
tos) heyet-i ilmiye şerefine Türk Ocağı'nda verilen çay
ziyafetinde ili< tehlikeli hamle göründü.
Şöyle
ki :
·
Ziyafete M . K emol Paşa da, ben de davet edilıniştik.
Vekilierden kimse yoktu. Hayli gee gelen M . Kemal Paşa
H eyet-i i lmiye'nin şimdiye kadarki mesoisi ile ilgili görün­
·
meyer;:,l< «Kur'ôn'ı Türkçeye aynen tercüme ettirnıel<» ar­
.
zusunu ortoya attı.
Bu arzusun u ve hatta mücbir olan sebebini başka mu­
hitlerda de söylemiş olacaklar k i , o günlerde· bana Şeriye
Vekili Konya Mebusu Hoca Vehbi Efendi vesair sözün e
inandığım bazı zatlar şu malumatı vermişlerdi :
(Gazi, Kur'ôn-ı Kerim'i bazı islô m l ı k aleyhtarı züppe­
lere tercüme ettirmek arzusundadır. Sonra da Kur'ôn'ın
a rapça okunma s ı n ı namazda dahi men ederek bu tercü­
meyi okutacak .O �üppe lerle d e işi alaya boğarak a kl ınca
K u r'ôn'ı da islô m l ı ğ ı d a kaldıracaktır. Etrafında böyle bir
muhit kendisini bu teh l i ke l i yola sürü klüyor.)
Bazı yeni simalardan da bahs ettikleri gibi bu akşam
(beraber olan) bazı kimseler
da bu fikre mumaşaat eden ,
görünce bu tehlikeli yolu önlemel< icin M. Kemal Paşa'­
ya şöyle cevap verdim :
- Devlet reisi sıfatıyla d i n işleri n i kurcalama klığınız
içerde · ve dışarıdaki tesirleri cok zararım ıza olur. işi alô­
kadar makamlara bırakmalı. Fakat. rastgele, şunun bunun
i c i nden cıka bi ieceği basit b i r iş olmadığı gibi kötü poli­
t i ka zihn iyetinin de işe karışabi ieceği göz önünde tutula­
rak içlerinde a ra pçaya ve d ini bilgilere de hakkı y l a vak ı f
d eğerl i şahsiyetlerin d e bulunacağı yüksek ilim adamları­
mızdan mürekkep bir h eyet toplanmalı ve bunların kara­
rına göre tefsir mi? Tercüme m i yapmak m uvafıktır? Ona
göre bunları harekete geçirmelidir.
- Din adamlarına ne lüzum var? Dinlerin tarihi ma­
IOmdur. Doğrudan doğruya tercü me ettirmel i . . gibi bazı
.
93
h oşa giden · bir · fikir· ortaya atılınca buna karşı şöyle ko­
nuştum :
- M üstemlekeleri islôm hal kıyla dolu olon bu mil­
letler kendi siyasi çıka rları n a göre Kur'ôn'ı d i l lerine ter­
cü me· ettirmişlerdi r. islôm d i n ine ve a ra p d i l ine hakkıyla
va kıf kimselerin bulunomayocağı herhangi bir heyet bu
tercümeyi, meselô, Fro nsızcodon· do yapa b i l i r. Fa kat ben­
ce burada M aarif programımızı tesbit etmek icin toplan m ı ş
bulunan bu YQ,ksek heyetten vicdoni olon. d i n bahsinden
değ il ilim cephesinden istifade hayırlı olur. Kur'ôn'ın ya­
pılmış tefsirleri var, lôzımso yenisini d e yaparlar. Devlet
otoritesinj bu yolda y ıpratmoktonso milli kolkı nmaya hosr
etmek daha hayırlı olur.
M. Kemal Paşa, beyanatıma karşı hiddetle bütün za­
mirferini (içyüzünü) ortaya attı :
- Evet Kara be k i r, arap oğlunun yovelerini Türk oğUl ­
l a r ı n a öğretmek icin Kur'ô n'ı Tü rkçeye tercüme ettire­
ceğ i m . Ve böylece d e okutocoğım. To k i buda lalık edip
de oldanmakta devam e ts i n le r . . .
işin bir Heyet-i ilmiye huzurunda berbat bir şekle dön­
düğünü gören Hamdullah Suphl ve Ruşen Eşref :
- Paşa m, cay hazır, herkes sofrada sizi bekliyor. .
diyerek bahsi kapattılar.
Bizler de hususi masadan kalkarak sofraya oturduk
ve yedik içtik. Fakat Heyet-i ilmiye'nin bütün azaları mü­
teessir görünüyordu.
Şüphe yok l<i, yakın günlere kadar Kur'ôn'ı ve Pey­
gamber'i her yerde medh-ü senô eden ve hatta hutbe oku­
yan bir insandan bu sözleri beklemek herkese eza ( incin- .
me d uygusu} veriyordu.
94
O NBiR
Karabekir, din ve devrim konularındaki e nd.işelerini
her yerde a n latır.. « Uzmanlar» der dikirieri işlesinler».
Yoksa d i n ve ohlôk konuları nda atılocak yanlış adımlar
«gençliği züppeleştirir».
Paşa endişelidir. Şöyl e düşünür :
Dini ve ahlôki devrim , bilim odomlorıno doyo nmodı ­
ğ ı n o göre « ne reden geldiği bell i olmoyan bu fikir» top­
l u mda hem d e « he r şeye müsait bir muhitte yaman ha-:
diselere » yol a çabi l i r.
Kara be ki r, konuyu ya k ı n a rkadaşı i smet Paşa i l e de
görüşür.
« 1 6 Ağustos'ta i sınet Paşa ile görüştüm. 1 8 Tem­
muz'da Teş kilôt-ı Esasiye m ünasebetiyle Fethi Bey ve a r­
kadaşlarıyla yaptı ğ ı m ı z (islômlık tera kkiye manidir) mü­
nakaşosını ve Gazi'nin yakın zamanlara kadar her yerde
islôm d i n i n i , Kur'ô n'ı ve h i lôfeti medh-ü senô ettiği ve
pe k fazla olarak Bal ı kesir'de minbere çıkıp aynı esaslar­
da h utbe dahi okuduğu halde dün gece Heyet-i ilmiye
muvacehesinde Peygamberi miz ve Kur'ôn hakkında ho­
t ı r ve hayale gel meyecek tecavüzde bulunduğunu anlat­
tı m ve bu tehl ikeli hava n ı n Lozan 'dan yeni geldiği hakkın­
daki kanaatın umumi olduğunu da söyledim.
ismet Paşa , Macarlar ve Bulgorlar, aynı saflarda iti­
lôf Devletlerine karş ı harp etti kleri ve mağiGp oldu kları
halde istiklôllerinl muhafaza etmiş olmaları h ristiyan ol­
duklarından, bize i sti klôl verilmemesi d e islôm olduğu�
muzdan ileri geldiğini bugün kendi k uvveti m iıle yıllarca
. uğraşarak kurtuldu ksa da islôm kaldı kça müstemlekeci
devletlerin ve bu a rada bilhassa ingilizierin daima aley­
h i mizde olacakları n ı ve i stiklô limizin d e daima tehli kede
kalacağını.. bana anlattı.
Ben de bu fikre iştirak etmediğimi şu mütalôalorı mo dayonara k söyled i m :
« Böyle bir fikrin dağuracağı hareket milletin başına
·
·
·
·
95
-yeniden daha korkunç ve daha meşum bir istibdat ida­
.resi getirecektir. Daha kazanamadığımız mi!li neşe kaça­
cak, birçok emel<le kurulan milli birliğimiz de bozulaco!{­
tır. Biz içerde birbirimizi boğarken bize bu kurtuluş yolu­
nu
gösteren
politikacılar d a
(Türkler hıristiyan oldular)
diye bütün islôın ô lemini bizden nefret ettirecelderdir. Bu
surette bizi iedip etmek içi n islôm ôiemi ruhlarında is­
.yan cluyacaklordır.· Artık h ilôf .Devletleri Yunan ve . Erme­
n i kuvvetleriyle başaramadı kları emellerini, islôm ordu­
larını ve hele arapları, (salli alô Muhammed) diye üze­
istihsale kalkışacaklardır. ·
·
M ahmut devrinde (Türkler hıristiyan oluyor)
<fiye arap orduların i Anadolu içlerine sevk eden ve ordu­
rimize
saidırınakla
S ultan
ları idare eden Fransızlar değil miydi? Türk donanmasını
ifsat eden ve M ı sır'a teslimine sebep olan politika aynı
oyun değil miydi? Ö teden beri bir taraftan hli'<iimete (.'\,,.
rupalı
olun, garp hayatını
aynen
a l ı n , başka
kurtuluşu­
nuz yoktur) derler. Diğer taraftan da attığımız adımlara
teşvik ederler ve islôm ôlemine de (Türkler hristiyan olu­
yor) diye aleyhimizde nefret uyandırırlar.
Esasen iınl<ônsız olan birşeyi yapıyor görünmek bile
maddi ve manevi bütün kudret kaynaklarımızı mahv ve
harap eder. Neticesi bu işi benimseyeceklerin hayatları
v e prestijleri de kôfi gelmeyeceğinden kendi elimizle mil­
leti anarşiye sürükleriz. Neticede bolşeviklik careyanları
orasında mahv olmak veya müstekleme olara k istiklôli­
mizi k aybetmek de çok uzun sürmez. M . Kemal Paşa ' n ı n
son
beyanatı b ü t ü n ilim
adamlarımızı
h ayret ve
kor�u
içinde bırakmıştır. Çok vahim neticeler değurabilecek b u
fikir h e p birorada müzakere v e müiıakaşa etsek millet v e
memleketin hayrın a olur.
Lozan bize istibdat ve tehlike getirmesin!))
I sınet Paşa'da n bir noktanın daha aydın lanmasını sor­
dum :
Lozan S u l h M uo hedesi'nde boğazları n tôbi olacağı
usule dair mukavelenin 8. maddesi aynen şöyled i r :
( Madde 8: Poyitohtın i htiyacı için istanb�� . Beyoğ l u .
Galata, Üsküdor ile Adalar dahil olduğu halde i stanbul
96
ve· mezkCı r şeh rin civa r kurbundct (yal<ınında) azami 1 2
bin kişilik bir kuvve -i askeri ye bulunab i l i r. istanbul'da bir'
tersane ve üss-ü bahri muha faza edilebi lecektirı:ı:ı.
Halbuki, dahcı 1 2 Kasım 1 921 'de Erkôn-ı Horbiye .U mu ­
m iye R e i s i Fevzi Paşa ' n ı n Boğazlar ha kkında ne düşünül­
d üğü sorusuna ceva p olara k ( istanbul'un makam-ı salta­
nat olacağı kaldırıl ara k makom-ı hi lôfet) denilmesini tek­
lif ettiğim gibi yine teklifim üzeri ne saltanatı i lga ve hilô­
fet ôl-i Osman 'da ve istanbul'da bıra k ı l mıştı. Bu kanun
hali nde kabul olunmuş ve 2 . TBMM esas olon H a l k Fır­
kası u mdelerind e de yer tutmuştu. En son ra da 1 1 Oca k
1 922'de M . Kema l Paşa m uvacehes inde (payitaht naresi
olmalı?) d iye ortaya atılan sualde O'nun arzusu ne ise
onu yapmak isteyenlere karşı ( istanbul h i lôfet merkezi­
d i r, Ankara da h ü kü met merkezi. Payitaht tabiri ortık kal km ıştı r) demiştim.
Bu sefer karşım ıza ( istanbul'un payitaht olduğu) sulh
mua hedesi i le ortaya çıkıyor. Bunun sebebi ned i r?
ismet Paşa iyi d inled i ; fakat h i çb i r cevap vermedi .
Bunu M . Kemal Paşa 'nın a rzusuyla yaptığından be­
n i m şüphem yoktu. N iteki m bir müddet son ra onun bu
a rzularından ebed i ye n uza klaştırocak bir teşebbüste bu­
lun maya mecbur kald ı m . Az aşağıda gelecektir.»
.
.
·
Hocaları Toptan
Kaldıralım!
Karabekir, o g ü n le rd e, Ankara'nın Keçiören semti n­
de <<K ubbeli Köşk» d iye b i l i ne n bir küçük köşkte k i ra ile
oturma ktadır. 1 9 Ağu3tos 1 923 günü M. Kemal. Lôtife Ha- .
n ı m ve ismet Paşa bu köşke yemeğe gel i rler.
Yemekte ta rtışma çıkar. Tartışma Karabekir ve · is­
met Paşa arasındadır. M. Kemal. tartışmayı sessizce izler .
. . ismet Paşa müthiş b i r i n kılôp hamlesi te klif etti :
- Hocaları toptan kaldı rmodıkçci hiçbir iş yapa ma­
yız. Bugünkü kudret ve p rest i j imiıle bugün bu inkılôbı yapmazsak hiçbir za man yapa mayız..
,
ilk Fethi Bey grubundan işittiğim bu yeni i n kılôp zih·'
91
F. :
7
.
n iyetini lsmet Paşa da b i r c ırpıda tamamlıyordu . Aradaki
zaman fasılaları kendi liğind e n ortada n kalka ra k bu üc
şahsiyetin üc maddelik programı kulaklarımda tekra r­
landı :
1
islôm l ı k terakkiye manid i r.
2
Ara p oğ iunun yaveleri n i Türklere öğretmeli.
3
Hoca ları toptan kaldırmalı.
Peki a ma ne olma k istiyorsun uz? dedim, hristiyan m ı ?
Dinsiz m i ?
Hiçbirine imkôn ol mamakla beraber h e r i k i yol d a
hem tehlikeli hem d e geridir. Münevver hristiya n l ı k ôlemi
ilim zihniyetine daha uyg u n bir din esasları a raştı rrı ken
bizim, onların köhne müesseselerini beni msemekliğimiz
müthiş teh1 i kesi ile beraber geri bir hare ket olur. Dini
kaldırma k ise yine müthi � tehlikesi ile beraber medeniyet
ôleminin nefret ettiği geri bir yol olduğ undan maksatsız
bir hareket olur. Bir m i l lette d uygu birli ğ i , itikat birliği ve
menfaat birl iği olmazsa idare edenlerle edilenler arasında
bir uçurum açılır ve bu uçurum günün b i rinde o m i l lete
mezar olabil ir. Ben. her fırsatta söyled iğim g i bi dinle uğ­
raşmanın bizi daha ziyade terakkiden a l ı koyacağı ve daha
ziyade geri götü rabiieceği kanaatındayım. Dini olduğu gi­
bi bırakmalı ve hükümet ne buna tesi r yapmalı ve ne de
tesiri a ltında kalmalıdır!
Biz milli istiklôlimiz g i b i milli h ürriyetlerimizi de e n
mukaddes gaye ta nımalıyız v e bunun zevki n i bütün mil­
lete tattı rmal ıyız. Bunun için medeni hedeflerimizde sürat.'
fakat i çti mai gayelerimizde tekômül yolu n u tutmalıyız. '
Ben, taassuptan uza k ve terakki sever b i r i nsan ol ­
duğumu eserlerimle de gösterdim. Zate� yak ı ndan bili­
yorsunuz. Din hakkındaki düşüncemi Şarkta iken çocuk­
lar için yazdığım (Öğütlerim) · başlıklı eserimde de ü ç yıl
önce. neşr etmiş bu l unuyorum. M üsaadenizle okuyalım . .
Din ve mezhep öğüdünü okudum, sükOnetle d i n lediler,
hic cevap vermed iler. Bah i s d e kapandı.
M. Kemal Paşa'nın büyük bir d ik ka t ve sükOnetle be­
ni d i nleyişinden ve ara sıra da lsmet Paşa'yı süzmesinden
ve ayrıl ı rken de bana karşı gösterdiği samirniyetten çı-
-
-
·
··
·
98
kordığım mônô beni haklı bulduğu idi. Fakat müto lôalorı­
mo hak vermekle tekrar, MefkOre Hatı rası'na döneceğini
h iç aklıma getirmemiş idim.»
Eser Kimin?
21 Ağ ustos günü T B M M Lozan Antiaşması ile i l g i l i
görüşmeleri yapar. Dışişleri Komisyonu Başka n ı Yusuf
Kemal (Tengirşek):ı� kürsüde Kurtuluş S avaşı'nın « M . Ke­
mal Paşa'nın eseri» olduğunu söyler. Dışişleri Bakanı Tev­
f i k Rüştü Aras da Yusuf Kemal Bey'in -d üşüncelerine katıldığını açıklar.
Görüşmeler biti nce Yusuf Kema l Bey, Korobekir i l e
karşılaşır.
Araları nda şu konuşma geçer :
-- Paşa, sizi de tebrik ederim. Bu eserde e n büyü k
h isse sizindi r.
- M i llet kürsüsünden e n küçük h isse vermeniz da­
ha kıymetli olurdu . .
Kôzım Karabekir, ertesi gün b u konuşmayı i smet Pa­
şa'ya da a ktarır.
Kôzı m Kara bekir, kırılmıştır. Tek adam dönemine gi­
ril iyor kuşkusu içindedir.
lsmet Paşa ile yaptığı konuşmada bu duygu ve dü­
şünceleri n i şöyle anlatı r :
«Ve eğer ismet de aynı şeyi Gazi'ye m il let kürsüsün­
den bahş ederse tarihe karşı · haksızlı k edeceği gibi is- ·
ti kbal icin Gazi 'ye istediğ i n i yapabilecek bir kudre t ver­
miş olacağını ve bunun önüne h içbirimizin geçemeyeceği­
n i anlattım.
Herşeyi ben yaptım d iyebilen bir ada m ı n, bundan
sonra da herşeyi ben yapacağım iddiasıyla ne tehlikeli
maceralara atılabileceğ i n i tekra r - çü n kü öteden beri bu
bahis üzerinde mutabıktık - Enver Paşa'yı misal göste­
rerek lsmet Paşa 'nın d i kkati n i çekti m.
lsmet Paşa da «hiç merak etme. Bu mühim noktayı
·
99
u n utmadım» demekle beraber bu husustal<i sözleri aynen
'unlar o i du :
- Arkadaşlar;
Bir vazife-i esasiye ifo etmek için şu nu söylemek is­
terim. Gerek mücadele-i harbiye esnasında ve gerek sulh
müza k keratı esnasında sevk-i kaderle ağır mesul iyetler al­
tında bulund um. Ağ ı r mesuliyetler altında memleketin ha­
yat-ı menafiine taa i i O k edebilecek ağır korarlar vermek
voziyetinde bulundum ve bun ların hepsinde merkez-i idore­
den .ayrı olora k yo düşmon ko rşısındo veyo sulh müzo kke­
rotındo old uğu gibi Avrupa ortosındo idim. -Siyasi tobir ile �
s i yosi muso hımlorım o rasında bulundum. Bu kadar oğır me­
sul iyetleri biheba almak icin ve bunlorın e n büyük müşkilôt
korşısındo dahi hedefe korşı yürümek icin malik old uğu
m enbo-ı kuvvet bi lhosso Büyük M i l let Meclisi Reisi Gazi
M ustofo Kemol Paşa'd ır.
Arkadoşlar;
Yolnız şahsi bir min net ve şü kra n iode etmek için
söylemiyoru m. Vozife ve iş nokta -i nazarından bir haki­
koti i fade etmek için söylüyorum. insan çok bu naldığı bir
zomonda e n muvaff ı k tedbirin daha büyük ve samimi bi­
risi tarafından teyid · ed ilmesine muhtaçtır. Büyük ve ka ­
rışık vaziyetler içerisinde en büyü k tedb i r o kadar basit­
t i r k i , ekseriya on u bulmak çok müşkildir; Fevkolôde ka­
rış ı k , doloşık, bulutlorda mestur (örtülü, gizli) bir muhit
i çerisinde yol gösterece k bir i so bet-i nazar lôzı md ı r.,
Bu i sabet-i nazarı gerek muhorebe hoyotındo ve ge­
rek sulh hoyotında bize gösteren M. Kemal Paşa olmuş­
tu r. Aldığım vazifelerde muvaffa k iyat hosıl old uyso ge­
rek ha rpte ve gerek sulhte başhco omil olarak M. Kemal
Paşa'yı muvacehe-i millete (mil let önünde) i fade ediyo­
rum:�" ..
M. Kemal Paşa bu tokdir yarışını büyük bir zevkle din­
ledikten sonra milli ve askeri işlerimlzi ktıranlcırı, canla
başla çalışanları kısaca olsun millet kürsüsünden millete
ve tarihe tevdiye cırıı� lôzım görmedi. Bundan en çok, et- .
rpfına topladığı değersiz l<imseler istifadeve koyuldu.
100
M . Keınıol Paşa'dan başka ortoda kimse bırokılmodı :
O kurtardı ve O kurtaracak .. teranesi, hazıra konmak
isteyen dalkavuklonn dillerinde destan otdu.
·
Artık her akşam ôleminde O'nun yüzüne karşı met­
hiye yarışı aldı ; yürüdü. Bütün bu . muhit i kinci M illet Mec­
lisi 'nde kazanmıştı. Meclisin .çehresi pek garipdi :.
Sorı k l ı , sarı ksız muhafazakÖrlar, tera k k i · taraftarları,
din ve ahlôk a leyhtarı züppeler suni b i r birlik gösteriyor­
lard ı . Meclis umumi heyeti M. Kemal Paşa'nın emrine
ram (boyun eğen} idi. O sağa da gitse, sola da g itse
hep · beraber O'na aya k uyduraco klard ı : Dışarıda kendi
ı:ımekleriyle hayatlarını fa kirce kaza nabilen bu zümre, pek
a z m üstesnasıyla, şimdi devlet hazinesinden zenginleşiyor
ve ihsanlara da gark olara k a ristokrat bir taba ka halini
a lıyordu. Bunlar do mensuplarını memuri yetlere kayırarak
veya kaza nd ırora k etrafiarında taba kal a r teşkil ediyor­
lard ı .
Işte Cumhuriyet hü kümeti, Türk m i l letine feyzini b u
sure tte dağıtıyordu. .
Tren lerle demir fabri ka larına götü rü len maden curufunu m ı knatı slayan çel i k levholor nasıl b i r vinçle vagon­
lordan kend isine çekip yapıştırıyorsa, M. Kemal Paşa d a
bütün istiklôl Harbi ' n i ban is i sıfatıyla ta kını neo böyle b i r
kudretin sah.ibi olmuştu. O'nun çekemed iği mahdut ağır
parçalard ı .
istiklôl Harbi'mizin bu şuursuz v e suni · neticesinden .
müteessi r olan vatanseverler vard ı , fakat çok azdı.»
.
·
Birinci Ordu Müfettişfiği
O g ü n lerde komutanlar aynı zamanda m i l letvekili lie
'
oluyorlardı. Ka rabe k i r, askerfiği yeğ l i yord u . Amacı, - ko­
mutanların m i l letve k i l i olmamaları içın bir de önerge ha­
zırlar - Genelkurmay Başkan ı olmaktı. · Anca k, bu arzusu
yerine gelmez. «Ordu müfettişi» olara k kal ı r. Ordu mü­
fettişliğinin merkezi Ankara'da olduğundon Karabe k i r Atı­
kara'da oturacaktır.
101
Karabekir, Şark Cephesi'ni dolaşmak ve birli kleri ne
veda etmek ister.
1 Eyl ü l 'de Ankara 'da veda ziyaretlerine başlar. i smet
Paşa ile görüşür. ismet Paşa, Karabekir'i uyorır :
- Kôzım, çok korkuyorum; Seni Erzurum'da vurq ­
coklor . . .
Karabekir, a rkadaşı i smet Paşa'ya ş u ya nıtı verir :
- Beni ne Erzurum'da vurabi lirler ve ne de Erzu­
rumlu beni başka bir yerde.
M . Kemal Paşa, Karabekir' i öğle yemeğ ine · a l ı koyar.
Karabekir, ordu müfettişliği yan ı nda ayrıca bir « ordu baş­
m�fe ttişliği» kurulmos ı n ı önerir. M . Kemal Paşa bu öne­
·
riyi benimsemez.
Karabekir, h ü kümet merkezinin Ankara olmasını do
önerir. M . Kemoi Paşa bu konuyu düşüneceği n i söyler.
Sonra arala rında şu konuşma geçer :
cıSöz sırası şark seyahatine gelince M. Ke mal Paşa
bana şunları söyledi :
- Poşam, d i kkat et. Erzurum mebuslorı o ra mızı boz­
mav� çalışıyorlar.
- A ramızda k i somimiyetin lstiklôl Harbi ' n i n . binbir
zorluğu ve tehli kesi karşısındaki müşterek ozmimizle do­
h a ziyade percinleştiği l:<anaatını besliyorum. Herhangi bir
üçü ncü şahsın buna dokunmaması icin çok hassas bulu­
n uyoru m. Feragatimi ve açık yürekli olduğumu herkesten
çok siz gördünüz ve tecrü be ettiniz. Bundan böyle d e yi­
ne böyleyimdir. Fikir ayrı l ı kiarı m olsa dahi içten sevgi ve
saygı d uyguları nı a sla azalmayaca ktır. S izden karşılık d i ­
l eğimde bir kerre de şarktan yazd ığım vechile yeter k i
bana sizin itimadınız azalmasın.. dedim.
Ve aramızı · bozmaya çalışan Erzurum mebuslarının
kimler olduğunu sordum. ismet Paşa ile Rauf Bey ara­
sındaki soğukluğu kaldırarak istiklôl Harbi erkônının sa­
mimi birliğini tutmaklığımızı da diledim.
M. Kemal Paşa, Rauf Bey'in ismet Paşa'nın aleyhin­
de söylediklerinin ismet onda birini bilmiyordu. Bize ge­
lince :
·
1 02 .
- Ikimiz de d i kkat edeli m , dedi. Ve sorduğum isim­
lerden bahsetmedl
..
»
Başkomutan ile Doğu Cephesi komutanı a rası ndaki
bu icten dostluk, görüş ayrı l ı kiarı n a karş ı n Cumhuriyet' i n
ilônından bir ay öncesine kadar y i n e sü rmekted ir.
B u dostl uk, 1 926 y ı l ı nda Karobe kir'in. Ali Fuot Paşa
i l e birli kte tutu klanıp cezaevi ne götü rül meleriyle en büyü k
darbe s i n i yiyecek; Karabekir yıl larca istanbul pol isince ad ı m
a d. ı m izlenecek v e 1 933 y ı l ı nda da köş kü basılıp kitapları
ya kılacoktır.
.
Aradon yıllar geçecek, Karobeki r'e ölüm döşeğ i ndeki
Atatürk'ün kendisiyle görüşmek istediği haberi gelecek­
tir. Kara bekir, «gidecek m i s i n iz?» soru larına karşı « 0 Mus­
tafa Kemal. Çağırılınca gid i i lr. O ben i m en iyi a rkadaşım­
d ı r» yanıtını verecekt i r.
ONiKi
« Erzurum mebusları o ramızı acaco k . . . Erzurum'da
beni vuracoklor.»
Karabekir, kendi kendine bu soruloru sorar. Erzurum
m i l letvekillerinden yakınan M. Kemal Poşa'dır; Erzu rum'­
d a Ka rabe kir'in vurulacağ ı n ı söyleyen de i smet Paşa.­
Kafosında kendi l<e np i n e bu soruları sora n Karabek i r
«beynimde bir şimşek çaktı; fakat kendimi bu şimşeğin
diye yaza r.
Sonrasını kendisi nden d i nieye J i m :
tesirinde bırakamaclımıı
ccÇabuk taparlandım
ve kendi
·
kendime :
( H isle değil hesapla hal olunmalıdır) dedim. i kamet­
gôhıma gelince güvendiği m Erzurum . mebuslarından ve. si­
l ô h arkadaşlarımdan bir koçını cağırttım: Ve onlara ge­
çen bu hadiselerin bilmedikleri safhalarını anlattım :
·
Şark harekôtı hakkındaki muhaberemizi okudum. Ce-
1 03
ki M erkezi Umumisi'nde azalık yapmış bulunan Ardahan
·
Mebusu Hilmi Bey'i bana haber vermeden Trabzon yoluy­
la Enver Paşa'ya göndermek istediği, H i lmi Bey'in de Trab­
zon'daki münasebetsizliğini haber alınca bana itimatsız­
lığın dağurocağı vehameti belirten şifremi ve ce v abını
·
o�udu m . Ve o günkü mülôkatımdo kendilerine hatırlatfı­
ğımı da söyledim.
M.
Suphi Olayı
U yuşmazl ı k kon usu Ardahan M i l letve kili H i l m i Be y ' i n
A n kara 'ya çektiğ i telgra ftı r, H i lmi Bey, bu telgrofında Ka­
rabe ki r'den ya k ı n ı r.
Karabekir, M . Kema l Paşa'ya 23 Ara l ı k 1.921 günü
Kars'tan çektiği telg rafta « i stanbul hükümeti eliyle ya­
pılmayan fenalıkların ve o norşinin)) b i rta kım ki msele rce
salınelenme k istend iğ inden yakınora k ccKuvvetli . bir hükü­
metle iş görülecek bir za m o nda Envercilik devrine ôlet ol­
·
mak isteyenlerin n azarımda i rf an ve ehliyetleri ile tuta­
madıkları mevkileri çetecilikle iktisoba çalıştıklorını» söy­
l e r ve M . Kemal Paşa 'dan « itimodını tekrar rica» eder,
M . Kema l Paşa, a ra larındaki sevgi ve sayg ıdan söz
eden ve Karobekir'e i sted i ğ i önlemi al ma kta serbest ol­
d u ğ u n u bildiren bir telgraf çeker. ,
Güven yeniden tazelenm iştir.
Karabekir, Erzurum'da yakın çevresine bu gel işmeleri
an latır.
Karabekir a n ı larının bu böl ü münde M. S uphi olayını
da şöyle a n latır yoru m la r :
« . Eiôzığ Va l i s i Ali Gali p'in1" vurdurul ması teşebbüsü,
M. Suphi heyeti n i n Trabzon'da uğradığı feci ôkıbet, son­
ra onun mürettibi olan Kôlıya'nın 8 Temmuz 1 922'de öl­
d ü r ü l mesi, · a rkasından da (He rif S ivas mahkemesinde ' be­
root kazanm ıştır, bunu askerler öldürdü) d iye . orduya le�
ke sürü l mesi ve 20 Temmuz'da Başkomuta n l ı k müzake­
res i nde iş Büyük M i l let Meclisi'nin el koyarak üc mebus
göndermeleri ve işi bu kanaldan orduya dolayısıyla da
.
1 05
bana tevcih etm e k Istemeleri, fakat sonra bu işi Ankara'­
.d a n gönderi len Osman Ağa'nın adam ları tarafından ya pıl­
dığı ortaya çıkışı, bunu cıka ra n Trabzon mebusu Ali Şük­
rü Bey'in boğuluşu. Osman Ağa ve bazı adam ları n ı n öl­
d ürülüşü hep · bir sinema şeridi gibi gözü mün önünden
ge eti.
Sıra bugünl'<ü mütalôa l a ra geld i .
Bana ne söyled iler, b e n ne ceva plar verd im, aynen
söyled i m . »
Paşa. kuşkulan maya başlamıştır.
Karabekir. çevresindeki lere şu soru ları açıkca sorar :
«- K i m lerd ir benim M . Kemal ile a ramızı acaca klar?
- Ve kimdir beni Erzurum 'da vuraca k?»
Kazım Karabekir, kararırıı vermiştir: a rt ı k Erzu ru m' ­
do kalmayaca ktır.
Neydi Karabeki r'e böyle bir karar aldıran nedenler?
« 1 - M ecliste bir düziye bilhassa Şark M ebusları
·
aleyhime tahrik olunmuştur.
2
- Orduda bazı madunlarım (aslarım) ve bu arada
bilhassa fırka komutanı Halit Paşa:ı. aleyhime tevd i i olun­
muştur.
3
- Meclis v:asıtasıyla
Trabzon'daki Kôhya'nı n katli
hadisesi bana istinada çalışılmıştır.
4 - Son seterde Trabzon'da bulunuşumdan endişe .
e d ilerek Erzurum mebusu Asım Bey Erzurum'a gönderil­
miş ve benim vaziyet alarak rtıemlekette ikilik yapacağım­
dan korkularak Kolordu komutan vekili Rüştü Paşa:ıs ve
·
Erzurumlular aleyhime teşvik edilmek istenmiştir.
5
- Ben, şarktan Ankara'ya gelirken Kastamonu'da
beni öldürmek üzere bir fedai gönderilmiş - bu adam An­
kara'dan gelen bir Türktür. Kendisinin bir Ermeni olduğu
ve bir Amerikan torpidosu ile i nebolu civarına cıkarıldığı
öğrenilmiştir -, misafir kaldığım konakta abdesthanede ya­
kalanınca rezalet ortaya çıkmış ve örtbas edilmiş.
6
,
- (Karabekir'e itimadımız yok) diyerek bine yakın
muhitiyle bir düzüye takip ettirilişim, b u işe memur edi1enlerin başında mebus ve asker i hsan Bey ( Bohriye ve­
.·killiği de yapanFı bulunuyormuş.
1 06
7
-
Otuz
kişi
Gazi'nin
etrafında
toplanmış
i miş.
Teşkilot-ı Esasiye n e demek? Gazi i stediğini yapar diyor­
larmış.
8
-
Bugünkü vaziyette Gazi (Erzuru m 'da Karabekir'i
jstemeyiz) diye bit· :elgraf çektirmeye çalışıyormuş ( . . . )
Bu konuşmalar, söylentiler kuşkula rla sarmalanır. Er­
zurumlular Karabekir'e güvence verirler :
« Sam.: uza naca k e l i ona uzataca k ları da 24 saat icin­
de Erzuru mlular ç ı karır ve yok eder. » · ,
Karabekir, Erzurum ve Kars'da halka konuşur; onların
d ertlerini d i nler. Halka istiklôl Savaşı'nı a n latır. Halktan
da b ü y ü k ilgi görür.
« Bana her yerde büyük sevgi ve saygı gösteriyorlar­
dı. { . ) Sahillerde apaçık Gazi'ye aleyhtarlık da görülüyor­
d u . Erzurum'da ise kongre sıralarından başlayarak vazi­
.
veti bilenler ve zaferden sonra kongre azasının bile mecli­
se alınmadığını görenler ( .. ) çok kötü surette aleyhtarliğı­
nı yapıyorlardı.
Ben , Gaz i'nin hilôfet ve sa.ltan<ıtı almok meselesin i n
h e n ü z Anadolu'ya yayıldığını sanıyor ve heyet-i ilmiye h u ­
zurundaki a ğ ı r tecavüzüne bakarak_ e s k i mefkfıresine dö­
neceğini hiç sanmıyordum. Bunun için de bu endişeyi gös­
terenleri teskin ve aleyhtariiğı gidermeye çalışıyordum.»
Tam bu sırada Selôhatti n Adil Paşa 'da n "' Karabekir'e
b i r telgraf gelir. Selôhattin Ad il Pcışa. M. Kemal Paşa'n ı n
(( H ilôfet v e saltanatı almak içim> gi,r işimlerde bulunduğu­
n u bildirmel<ted i r: Karabekir. 16 Ekim 1 923 günü Fevzi Pa­
şa 'ya b i r telgraf çekerek hü kümet karşıtı dedi kodulardan
. söz eder.
Fevzi Paşa. bu dedikoduların kimler tarafından cıka�
rı ldığını sorar.
Karabekir, 21 Ekim · 1 923 günü Fevzi Paşa'ya şu ya­
nıtı gönderi r :
«S eyahat ettiğim Orta Anadolu ve bilhassa sahil l er­
de yapılmakta olan propagandalar doğrudon doğruya Ga­
zi Hazretlerinin şahısiarına müteveccihtir. Dedikodunun
esasını
Gazi
Paşa'nın
Mecliste her emrine arnade mu-
1 07
oyyen bir zümreye istinaden milli iradeyi bazice ederek
m ütehakimone idaresi {milli i radeye karşı baskıcı yönetim
kurarak) rhıa\•et!eri teşl{il ediyor. Trabzon'a geldiğim va. kit
Cumhuriyet
şeklinin
kabul
edilmek
üzere
olduğunu
gazeteler yazdı. Bu hovodis dedikoduların artmasına mucip
old.u .
'
Büyük M illet Meclisi şekli hükümetinin Türklüğün ib­
d a ettiği (yarattığı) en güzel tarzı idare olduğu müşarün_
cdeyh (anılan) tarafından beyan edilirken . . . idare şekl�miz
·
gitgide Avrupa cumhuriyetlerinden farksız bir şekil o la­
cağını söylemeleri garip bir tezot teşkil ettiği söylenmeye
başlandı. Ve bir hükümdar l ôzımsa bunun hanedan-ı sol­
tanot olması gibi münokaşolor oluyor. Bu kabil . dedikodu­
lar Kars'da dahi şayidir. Tra bzon'da çıkan mizahi Kah k a ha ·
G azetesi'nin 4 Ekim 1 923 tarihli nüshası bu noktadan pek
m anidar
görülmeye
lôyıktır.
Gazetelerin
son
günlerdeki
tenkidadı bu bütün dedikodula rı artırmaktadır, arz ederim.
Kahkoha Gazetesi'ndeki 11 resim, millet de, M illet M ec- .
lisi de, hükümet de hep Gazi şeklinde gösterilerek artık
o
ne isterse yapacak, üst tarafı kukla gibi oynatılocak fik­
rini tasvir ediyordu.»
Kôzı m Karabe ki r, Cumhuriyet' i n ilôn ed ildiği gün Tra b­
zon'da M üdotoa-i H u k u k Cemiyeti yöneticileri ile konuş­
ma kta d ı r. Trabzon Müdata a - i H u k u k Cem iyeti yöneticileri,
M . Kemal Paşa'yı eleştirip, Kôzım Paşa 'dan bu g id işe
«dur» demesi n i isterler .
Feth i O kyar kobinesi çekilmiş, Karabe k i r de Birinci
Ordu m ü fettişliğine atanmıştır. Karabeki r, Trabzonl ularL
yatıştırmaya çalı ş ı r. Trabzonlulara ; isınet Paşa ' n ı n başba­
kan olacağ ı n ı sond ı ğ ı n ı , isınet Paşa ile olon «cok eski ve
smnimi hulwku dolayısıyla hürriyet ve hakimiye-i milliye­
m izin masun l<alacoğm
u mud unda olduğunu an latır.
Cumhuriyet'in i lônı
30 Eki m sabahı , ' Bahriye müfrezesi komuta n ı Kôzım .
Karabe kir'e Ankara 'dan açık bir telgrafın geldiğini, bu
.108
telgrafta Cumhuriyet'in ilôn olundu ğ u n u , bu nedenle yüz
pare top atıl ması nın istendiğini bildiri r.
Karabekir «Vali ile görüşüp size emir verir.»
Va l i Hazırn Bey Tepeytra n) haberi şaşk ı n l ı kla karşı­
lar. Va l i n i n Cumhuriyet'in ilanından haberi yoktu r.
Karabekir, hem şaş ı rm ı ş hem k ı rı l m ıştır. Bu d uygu­
larını şöyle d i le getiri r :
·
«Ben
,
hem
mebus ve
olduğum halde bana · da
hem
de
bir
ordu
kumandanı
kimse birşey bildirmemiştL
Bu
vaziyet haklı olarak halkı d a orduyu d a telaş ve endişeye
düşürdü. Daha dün yüreklerine ferahlık verdiğim zatlar
benden bu şeklin manasın ı soruyorlardı. B u vaziyette ta­
bii C u mhuriyet'in ilanını ertesi günü dahi kutlayamadık.
Bugün Kars'ın zabt- i yıldönümünü Sultanııi M e ktebi mey­
danında asker, halk ve mektep çocuklanyla birlikte kut­
ladık.
Karabe ki r, Fevzi Paşa'ya telgraf cekere k «cihat-ı mül- ..
Cumhuriyet'in ilan ed ildiğini bildi­
ren bir. buyru k gelmediğini yazıyor.
E rtesi gün buyruk gel iyor.
kiyeye ve askeriyeyen
«31 Ekim sabahı ajanslarla berabe r Vilayete de tebli- .
gat geldiğinden top atı lmasın a emir verdim. Hükümet av­
lusunda resmi bir surette kutladık. Belediye reisi vali be­
ye, (aksi nutuk söyleyecekler de olabilir. Bunun için hiç
nutuk söylenmemesi münasip olur) demiş. Hazım Bey de
rnuvaffık bulmuş.
Yalnız bir dua okundu. M ülki ve askeri heyetler, mek­
tep çocukları, bir bölük asker, pek az da h a lkın ileri ge­
lenleri
bulundu. ,
Ajans şu malumatı bildiriyordu :
M. Kemal Paşa reisicumhur olmuş; i smet' Paşa'yı boş­
vekil tayin etmiş. Kabineyi- itimadda 1 60 mebus bulunm u ş
ve müttefikan itimot reyi vermişler.
i smet Paşa'nın başvekilliğe getirileceğini biliyordum.
Cumhuriyet'in ilanı ile artık hilafet ve saltanat mefkfıre­
sine son verildiğini görerek her iki habere de sevindim.
Cünkü artık hakimiyet-i milliye devam edecek ve dikta:..
törlüğe meydan verilmeyecğini umdum .
.ı.ı
;
.1 09
Bu duygularımı şu tebrik telgroflorıno do yazdım :
Türkiye Cumhuriyeti Reisi Gazi Mustafa Kemal Paşa
Hazretlerine
Trabzon, 31.10.1923
Hôkimiyet-i milliyenin mano-ı tommı telôkki edilebi­
lecek Cumhuriyetimizin necip milletimiz hakkında saadet­
ler getirmesini temenni eder; Cumhurriyosetintzi tebrik ve
Cenôb-ı Hok'ton muvoffakiyetler dilerim efendim.
·
Kôzim Korobekir
Başvekil ismet Paşa Hazretlerine
Milletin bilôkayd-ı şart hôkimiyeti telôkki edilebilecek
olan Cumhuriyetimizin ilk başvekilini tebrik ve muvaffaki-:
vetlerini dilerim.
Kôzım Karabekir
ismet Paşa'nın cevabı pek samimi olarak şöyle idi :
Kôzım Karabekir Paşa Hazretlerine
Tebrikat-ı de�letlerine ruhumun bütün samimiyeti ile
arz-ı şükran eder ve muvaffakiyet-l celilelerinin temadi ve
tavalisini dilerim.
ismet
M. Kemal Paşa, Trabzon'a çekilmiş diğer tebrikler&
verdiği sathi cevabın bir suretini de bana yazmıştı.
ONÜC
«Karabe ki r, Cumhuriyet'in ilônını Trabzon'da « Bah-.
riye müfreze kumandanlığından haber» o l masındon yokın ı r.
110
Ve Boşkomutan M . Kemal Paşa'yı şöyle e leştirir :
« istiklôl Harbi'nin tehlikeli günlerinde sonuna kadar
feragat, fedakôr arkadaşlarının rey ve irşadına ihtiyaç gös­
teren M. Kemal Paşa artık muzaffer bir başkomutan sıfa­
tıyla maiyet komutaniarına Cumhuriyet'! dikte ettirmiştir.
Eski arkadaşlarının rakip olabileceği endişesi ile sui şah­
siyetler icadı da lôzım gelmişti; bunun için eski atkadaş­
larını kötülemek lôzımdı. Bur\u da hakkıyla yapmıştır.»
Atatürk. Söylev'de Cumhuriyet' i n ilônına karar verilir­
ken Ankara 'da bulunan a rkadaşları i l e konuştuğunu şöyle
o n latır :
«Gece olmuştu. Can kaya'ya g itmek üzere Mecli s'ten
ayrı l ı rken koridorl arda beni beklemekte olan Kemalettin
Sami ve Hal it Paşalara rastladım. , Ali Fuat Paşa, Anko­
ra 'dan ayrı l ı rken bunları n Ankara 'ya geldi kleri n i o günkü
gazetede (uğurla ma ve karşılama) başlığı altında oku­
muştum . Daha kend i le riyle görüşmemişti m. Benimle gö­
rüşmek için o zamana değin orada bekled ikleri n i onla­
yıneo akşam yemeğ ine gelmelerini M i lli Savunma Bakanı
Kôzı m Paşa'ya söylettim . i smet Paşa ile Kôzım Paşa'ya
ve Feth i Bey'e de Ça n kaya'ya benimle birl ikte gelmele­
rini söyledi m . Can kaya 'ya varınca orada beni görmek i c i n
gel miş bulunan Rize m illetvekili Fuat. Afyonkara h isar m i l ­
letvekili Ruşen Eşref Bey'e rostladım42• Onla rı yemeğe
alı koydum.»
Kemalettin Sami�:ı ve Halit Paşalar. Korobekir'in kol�
ordusunda görevli komutonlard ı r.
Atatürk. Korabe k i r'e S öylev'de şu yanıtı veri r :
. « Baylar, görüyorsun.uz ki , Cumhuriyet'in ilônına karar
vermek icin Anka ra'da bulunan bütün a rkadaşları m ı co­
ğ ırmayı ve orılarla görüşüp tartışmayı h i ç de gerekli gör­
med i m . Çünkü . onları n öteden beri ve <ıoğal olarak bu
konuda benim gibi düşündü klerinden kuşkum yoktu. Oy­
so. o s ı roda Ankara 'da bulunmayon k i m i kişiler hiçbir
yetkileri yokken. kendile ri ne bilgi veril meden , düşünceleri
ve uygun görüp gÖrmedikleri . sorul madan Cumhuriyet'in
ilôn edilmiş olmasını gücenme ve ayrılma nedeni saydı­
lar.»
111
Karabekir, Atatürk'ün bu sözlerini anı larında şöyl e
yanıtlar :
« Halbuki
selôhiyetli
olmadığın ı
söyledikleri arasında
hem mebus hem d e kolordu komutanları vardır.>>
Yol ayrımı Cumhuriyet' i n i l Cı n ı i l e artık iyice bel l i ol­
-muştur.
Erzurum'dan Ayrıl ı ş
Karabekir, 4 Kasım 1 923 günü Trabzon 'dan qyrı l ı rken
yayı nladığı bildiride kırgınlığın ve küskünlüğün i p uçları
yörü nüyor :
« M uhterem halkımıza veda ederken geçmiş g ü nlerde
el ve kalp birliğiyle
mazhar olduğumuz muvaffakiyetleri
a nmakla beraber Cenôb-ı H a k'tan yalvarıyorum l< i, bu ma­
sum hall< bir daha felôket görmesin. Çektikleri azap ve
1zdırap
bitmiş
olsun.
Kahraman
orduma berri ve
balıri
(Kara ve Den iz) silôh arkadaşlarıma veda ederken herbi­
rini
bağnma
basıp yükse k
alınlarındon
ruhumla öpüyo·
rum . Ve onların şeretle dolu menkıbelerini yad ederek mo­
zide olduğu gibi istikbol içinde bütün şark mıntıkasına
yaslanmış olon pek heybetli bir arslan timsalinin dima­
ğıma ebedi hatlarla nakş edildiği n i görüyorum.>>
Kôzım Karabekir , 5 Kası m günü vapurla Trabzon'dan
ayrı l ı r. Vapur 9 Kasım günü i sta nbul'da olaca ktır. Vapur
kaptanı yolda emir a lmıştır. Vapur, bir gün sonra is­
tanbul 'da demirleyecektir.
Karabekir. bu gecikmenin nedenini halkın . kendisini
karşı lamasına engel olu nması biçiminde yorumlar.
«10 Kasım sabahı vapurumuz Boğoz'a girdi. K avak'­
ta ayrı ayrı istikametler de Rauf Bey ve Refet Paşa ' ' ve
Istanbul gazete m u habirieri vopurumuzo çıl<tılor. Her bi­
ri bir sual somyor, beni arkadaşlarım la görüşmeye ve
b eş yıldan beri görmediğim şirin yerlerimizi sevr etmeye
fırsat vermiyorlard ı. E ndişeleri Cumhuriyet' in ilôn şeklin­
den doğuyordu.
1 12
- B i r sabah top sesleriyle endişe ile uyondık. Me·
ğ e r Cumhuriyet ilôn oluyormuş. Anka ra 'dan gelen haberler
M. Kemal Paşa 'nın yeni toplandığı bir muhit ile ta m bir
d iktatörlüğe g ittiğidir. M illi hôkimiyet yerine şahsi hü­
kümro n l ı k kurulmuştur. lstiklôlimizi kurtaranlar h ürriyeti­
m izi boğacaklar mıyd ı ?
·
·
Gaze tecilere kısaca ş u cevabı verdim :
- Ferdi veya zümrevi tahakkümler bir milleti mahv
için kafi sebeplerdir. Buna misal isterseniz biz ve bütün
müslüman
hükümetlerdir.
Hepsi
birer müstebit
idarede
uyuşmuş kalmışlardır. M i l letin kuvveti, halkın kuvvetidir.
B u n u n d a mônôsı Cumhuriyet'i ifade eder.
Rauf Bey ile Refet
Paşa'dan öğrendiğirnde Cumhu­
riyet adı altında şahsi saltanat kurulmuş olduğu ve halk
ve matbuanın do kurtuldu kları bir istibdattan diğer b i r ye­
nisine düştüklerinden feryat ettikleridir.
l stiklôl Harbl'nde Birinci derecede · vazife görmüş bu
arkadaşlar dahi sabahleyin top sesleriyle uyandıkton son•
ra Cumhuriyet'in ilôn olduğunu öğrenmişlerd i r. M. Kemal
Paşa, mefkOresi olan h ilôfet ve saltanat ' makamına gee•
m�slnl arkadaşlarının önlediğini görünce Cumhurreisliği­
ne de mani olaca k ları endişesi ile işi sert bir kapatma su­
retiyle M i llet Meclisi'nin daha vahim ciheti de kayd-ı ha­
yat
şartı ile mevkiinde kalabilmek icin eski arkadaşlarını
Cumhuriyet aleyhtarı ve padişah taraftarı göstermesldir.»
Öğle üzeri vapu r Galata rıhtımıno yanaşı r. Rı htı mda
kolaba l ı k bir halk ve halkın önünde d e resmi görevl iler
Karobekir'i karşıla ma ktadır. Halk, Karobekir'i coşkun gös­
. terileri e kalacağı yer olon bugün Istanbul Üniversitesi'­
nin bulunduğu Harbiye Nezareti'nin dış kapısındaki köşke
kad a r getirir.
.
Öğleden sonra gazetecile
r
Karobekir'i
soru yağmu'
run o tutarla r.
S orular genellikle H ilôfet sorun u ile ilgilidir.
Karabekir, H i lôfet i le ilgili soruları «maiOmatım yok­
tur• d iye yanıtlama k istemez ve «Cumhuriyet'in feyzin­
denı> söz eder, kend isinin de «Cumhuriyetçi» olduğunu
söyler.
1 13
F. : 8
·
Karabekir, A i i Fuot Paşa ve Adnan Bey'in de '!l son
gelişmeler konusunda kend isi ile aynı kaygıları toşıdıklo- '
rını öğre n i r :
« Hepsi de M . Kemal Paşa ' n ı n bu hare ketinden tees­
s ü r d uymuşlardı. Ve isti kbalde keyfi hare ket edeceğ i nden
endişe l i idiler. Halka ve matbuoto karşı zor durumd a bu-.
l u nd uklorı n ı ve sevinçli günlerin herkese zehir edildiğini
o n lotıyorlordı. Anka ra'dan esen havan ı n kanlı b i r i stibdot
h a ko reti i l e meşbu (dolu) olduğunu i ntihabo esas olon
umdelerin 2. maddesine rağmen Osmanlı honedonı a ley­
h ine de atıp tutmalar başladığ ı n ı ve ilk g ü nden beri ken­
disini tutan bizler a le'(hine M . Kemal Paşa'nın fikri ve
fiili o leyhto rl ı k uyandırmaya boşloqığını öğrendim. Koca istiklôl Horbi , daha sevinçleri ne doyomodı k �
Uğrunda fedakörl ı k edenleri n e ç a b u k elem v e ızd ı ro bo
düşürdün!
M . Kemal Paşa, Fevzi ve ismet Paşaların b i r o rada
üçlü res imleri bçıstı rı l nııştı. lstiklôl Harbi'ni bu üç boşın
idare ettiği propogandası yapıl ıyor ve Şa rk Cephesi odetô
küçültülüyor:; adetô isti klôl Horbi kadrosundan ben i m l e
birli kte çı kortıltyord u !
Fedakör v e vefa kôrlı kla rıyla bu davaya h izmet eden­
ler yerine yeni şa hsiyetler beli riyordu. M. Kemal Paşa,
Meclis Reisi olarak sağına Feth i Bey'i �·ı. başvekil olarak
da soluna ismet Paşa'yı a l m ış. h e r ücünü de d i l lerine do­
ladı kları teh likeli bir yolcu luğa çı kmışlardı.
Erkôn-ı Ha rbiye Reisi Fevzi Paşa da ordu ile a rka­
larında sessiz sedasız yürüyecekti.
Uzun harp y ı l l a rı n ı n elem ve ızdırapla rı nı ve acı ve
tatlı binbir hotıralarıyla vücut bulan milli birliğimiz ve m i l ­
li sa lôbeti miz (sağla mlığımız) . m i l li seeiyemiz ( ka rak teri­
miz) ve milli h ü rriyetimiz, şimdi son muvaffa k iyetlerin sar­
hoşluğu ve i h tirasıyle gevşeyece k, cözülecek ve bozu lacak
mı idi? Bu hal silôhla emel lerine kavuşamayan düşman­
larımızı er geç emellerine kavuşturaca k bir tefri kaya ( böl·
meye) , bir yıpra n maya, bir çöküntüye sebep olmayacak
mı idi?
Karabekir, bu kaygılarla kararını verir :
•
1 14
A n kara'ya g idecek uzloştırıcı ve birleştirici rol oyna­
mak ve böylece düşünce birl iği sağlamoya Çalışmak.
Karabe kir, kurula n yeni rejimin bir « başkomutanlık
tahakkümü» yaratacağından kuşku d u yuyor, ittihat ve Te­
rak k i günierinde ettiğ i yemin leri o n ımsıyordu.
i k i arkadaş. artık karşı karşıya g e l i yorlardı. Bir siyasal kavga başlama k üzereydi .
O g ünlerd e neler düşünüyordu Kara bekir?
Şun ları :
« istiklôl Harbi'nin birinci derece mesul bir şahsiyeti
ve milletin hürriyeti ve çocu kluğundan beri ant içmiş bir
ve k i l i s ı fatıyla karşıma diki len ierin suallerine ve endişele­
rine haklı cevaplar vermek kolay birşey değ ildi. H ilôfet
ve salta natı olmak icin koyu bir mutaassıp cehre ile min­
beriere kadar çıkıp hutbeler okumak, muvaffak olamayın­
ca da bizzat medh ü senô edilen mukaddesata dil uzat­
mak ve bunları altüst etmek üzere bir d i ktatörlüğe cıkmak
g ibi iki tehlikeli ifradın birinden diğerine · atlamak her..
kesin yapabileceği bir iş değildi. Fa kat bu felôha ( kurtu­
luşa) doğru bir gidiş de değildi.
Geldiğim g ü n kü ş i kôyetler orasında (hükü metin ls..
tanbul matbuatma karşı şiddetle hareket edeceği) endi- .
şesi de vardı. Fa kat kimsenin de bundan , yıldığı yoktu.»
Gazeteler, o g ü nlerde bir hükü me t biidi ris i n i yayım ..
lar. Anadolu Ajansı'ndan gelen bildiri, hükü metin bası n
özgürlüğüne sayg ı l ı olduğu v e basın özgürlüğünü kısıtlayıcı
hiçbir önlem duşünmediği yazılmaktadır.
Karabekir, bu bildi riden söz ettikten sonra şunları
.
yazar :
«Bu voit ve ııano rağmen i k i hafta sonra Istanbul'da
bir istiklôl Mahkemesi gelmiş ve matbuoto karşı şiddetini
göstermiştir. »
·
K arabekir, Halife i le Görüşüyor
Kôzım Karabekir, i stanbul'da okulları ziyaret eder,
gazete başyazarları ile görüşür. 12 Kasım gunu de Ha­
l ife Abdü lmecit Efendi ile görüşmeye g ider.
115
B u görüşmede neler konuşulduğunu yine Karabekir'­
In a nıları ndan öğrenelim :
« 1 2 Kasım'da H a life M ecit Efendi'yi ziyaret ettim.
Beni b i rbuçuk saat yan ı nda alıkoydu . Gözlerin i daima ye­
re tesbit ediyor; a ra s ı ra öte beriye bakıyor ve bir düziye
babası Abdülaziz'i n iyiliğ inden ve Vahdettin'in kötülüğün­
d e n bahis ediyord u . Birkoc kere m üsaade istediysem d e
s a l ı vermedi . V e sonunda korkak b i r eda ile şunları söy­
fedi :
- Ben i m bu sarayda resim takımlarımla bir iki boh­
cam var. istemezlerse bun ları alır giderim.
B u sözleriyle, hal ve tavı rlanyla tehdit edildiğini ari.
lotmak istiyordu . Gere k a rkadaşlarımdan gere kse gazete­
cilerimizden a l d ı ğ ı m havadislerle de karşılaştırıl ınca M .
Kemal Paşa'nın c ıkamadığı b i r makamı yıkmak kararı n ı
vermiş ve fiiliyatma d a geemiş olduğuna şüphe kalmadı.•
Evet. siyasal kavga başlamıştı. B u kavga ne yolla ve
n asıl yap ılacaktı? Kara bekir, Gazi'yi uya rmaya karar ver­
m işti. U yarıların yararı olmazsa n e yapacaktı?
Bütün sorun da buydu.
Kara bekir günlerd i r hep aynı kon uyu düş(i n me kte­
d i r: « M illi hükümetin kuruluş günlerindeki d i ndarane söz­
l eri ve hare ketleri .. 2. TBMM lnti.h abındaki umdenin ikin­
c i maddesindeki ( lı i lôfetin ôl-i Osman'da kalması değ iş­
mez düsturdur) .. >> ka.rarını ve Mustafa Kema l'in Balı kesir'­
d e verdiği h utbeyi..
. Karabekir bu kaygılarla ve bu düşünce lerle Gazi'yi
u ya rmaya kara r verdiğini yazıyor. ·
· Tanin Gazetesi'nde 1 1 Kasım günü şu satırlar YÇJ;Yın­
Janır :
«Arkadan a rkaya verilmiş bir karar karşısındayız. M il·
Jet Mecl isi'nin bu kadar kayıt altında kaldığını. hariçten ve•
rilen kararları tescil mevkiine indirildiğini görmek cidden
elim oluyor. Hilôfe t bizden g iderse. beş-on milyonluk Tür­
k i ye Devleti'nin. ôlem-i islôm için hic ehemmiyeti kal ma­
yacağını. Avrupa siyaseti nazarında da en küçük ve k ıy·
metsiz b i r h ü kü met mevkiine düşebileceğimizi onlayabil·
rnek icin büyü k d i rayete Jüzum yoktur.
·
1 16
M i l l iyetperverlik bu mudur?
Hakiki h ilôfet h issini kalbinde duyan her Türk makam-ı
hilôfete dört elle sarı l m a k mecburiyetinded ir. · Hanedon-ı
Osma ni de kabul e d i l mese ve binaenoleyh ilelebet Tür­
kiye'de kalması taht-ı temi ne g i rmiş h ilôfeti elden ko­
çırmak tehlikesini icat etmek, a k ı l ve harniyet ile hisst
m i l l iyet ile zerre kadar kabili telif değildir.»
K a rabekir, bu satırları «bütün seyahat ettiğim yer·
lerdeki şikôyetlerin hülôsası» diye tanımlar.
1 5 Kasım g ü n ü H a life, Rauf Bey ile Adnan Bey'i ok­
şam yemeğine çağ ırır. Yemekte Rom anya'dan gelen bir
islôm Cemaotı do bulunur.
24 Kasım gunü Istan b u l Fatih Belediyesi'nin verdiği
yemekte T B M M Başkanı. Feth i Bey ile korşılaşırlar.
Yolların ayrıldığı o yemekte bir kez daha a nlaşıl ı r,
Karabekir, Edi rne'de Fethi Bey ile görüşmesini şöyle
a n latır :
··
«O'ndan da Gazi Paşa nezdinde samimi birliğin hır­
palanmamasına ifrat fikirterin tepeden inme bir şeklin mu­
elp olabileceği tehlikeleri önlemeye çalışmasını rica et­
miştim. Fakat seyahatta gördüğüm hali · ricatarımın aksi
fikirde olduğunu bana anlattı. Gerçi kendileriyle Ankara'­
da fikir çarpış.mamız olmuştu. Fakat kendi fikirlerinin yü­
rümesi icin istiklôl Harbi'nde kendilerinden çok daha bü­
yük fedakôrlıklar yap.an arkadaşların hakları olan mevki­
leri Işgalden sonra onları küçük görmek ve göstermek ne
arkadaşlığa ve ne de insanlığa yakışırdı! . »
Karabe k i r ve Fethi Bey•ıı, 24 Kasım g ü n ü aynı tren­
.
le Edirne'ye doğru yola koy u l urlar. istasyon'da h a l k top­
lanmıştır.
Karabekir, «Fethi Bey heyeti 12 ınebustu. Meclis reisi
olduğundan daima lôzım gelen hünneti gösteriyor ve, ilk
önce onun inip binmesine dikkat ediyordum. Ben hem
mebustum, hem de üniformalı ordu müfettişi. Fethi Bey'l
tanıyan yoktu.» diye a n latır o günkü Edirne gezisini.
Yolda Muradlı'da Karabekir'i (Yaşasın Ermenistan fa­
tihl) d iye karşılarior. Had ı m köy'de M i l li Eğitim müdürü�
Fethi Bey'i, Karob� kir sanarak Karabekir'i över.
1 17
Feth i Bey, trende Korabekir'e sorar :
«Biz iki heyet halinde mi gidiyoruz? Edirne'ye böyle
mi gireceğiz? Bu nasıl olur Poşam?))
Çatışma burada do boşgöstermiştir.
Fethi Bey ve Kara bekir, Ed i rne'nin kurtuluş gününd e
Sulton S e l i m C a m i i önünde bire r konuşma yaparlar. K a ­
rabekir kon uşmasında «bizi kurtarmış otan yegône kuvvet,,
der «Türkün birliğidir». ·
Devam eder.
« Bütün m i llet yüre kten concıger olup e lele verirse
herhalde memle ketim i z bugünden daha mesut bir halde
yaşar. Bundan sonra e n büyük vazifemiz a srın icop e t­
tirdiği terakkiyete ( ilerlemeye) sarılmak ve cehaletten kur­
tulmak olmal ıdır. Bütün millet birl iğ i i l e ve ozimle koş­
malıdır. Şunu do u n utmomalı ki, Edirne'nin çok kuvvetl i
kaleleri sukut etti (düştü) . Fakat S u l to n Selim Cami i bu
m uazzam ô bide sukut etmed i . Türkü n . e n büyük kolesi
bu müba re k mobet ve onun şerefelerinden fışkıran i l ô hi
seslerdir. Bizler bu ilôhi goyeye bütün ruhumuzla s ı ğ ı n ­
molıyız.
Efend iler, Türkün birliği ve dini, b u i k i muazzam kuv­
vet bizi soodete erdirecek v e Allah'ın i n oyeti ile hüzün­
tü yoşlorımızı dindirecektir.»
·
·
ONDÖRT
Askerl i k m i ? Siyaset mi?
Karabekir. yeni bir yol oğzı ndadır.
O günlerde halkton gördüğü sıca k i lgiden M . Kemal'·
i n ceki ndiği ko nısı ndodır. M. Kema l Poşd'nı n Cumh uri·
yet'i kendilerine sormodon ilôn etmes i n i buna bağlar.
Ne yapmalıdır?
Ayrı lıp köşesine cekilse, bu c<bir dargınlık gibi telôk·
118
ki olunarak» yeni ve icinden cı k ı lmaz olaylara yol açabi­
lecektir. Böyle düşünür.
Geriye bir olas ı l ı k kal ıyor: Askerliği yeğleyerek siya­
setten çekil mek.
Bu düşüncesini Feth i Bey'e şöyl e acar :
M eşrutiyet'in ilônından sonra S e lô n i k 'te topla­
i ttihat ve Terakki Kongresi'nde yaptığım ve sonra
«-
nan
1.
da Israrla üzerinde durduğüm askerin siyasetle uğraşma­
1 . TBMM
fiili hizmetteki askerler aynı 'zamanda m.ebus
ması esasına tekrar dönmel iyiz. Zaruri olarak
zamanında
da olabildiler. Fakat sulhe kavuştuk. Cumhuriyet hüküme­
tinin normal olarak yürüyebilmesi için asker arkadaşların
ya mebusluğu, ya askerfiği tercih etmeleri usulünü yeni
Teşkilôt-ı Esasiye'ye koymalıdır. Bu hususta i stanbtil'a
döner dönmez Büyük M i llet Meclisi reisliğine ve askeri
makamlara yazıyle da teklif etmek fikrindeyim. Bu suret­
le ben askerlikte kalmayı tercih ederim . Ortada endişe
edecek bir şey de kalmaz . .
Bu nıütalôam, Fethi Bey'ce olduyu kadar diğer as­
ker ve mebus arkadaşlarca da isabetli göründü.))
Karabekir, gezisine devam eder. Edi rne'de okulları .
askeri birli kleri, hastaneleri z iyaret eder. Korarını vermiş­
tir.
S iyasetten oyrı tacaktır.
7 Ara l ı k 1 923 günü TBMM Başka n l ı ğ ı , Genelkurmay
Başka n l ı ğ ı ve M i l li Savunma Bakanlığı'na şu telgrafı çe­
ker :
(Asker mebuslorın fırka siyasi mücadeleteri ile ütfet
etti kten ve icabında ordunun en büyük makamları olan
Erkôn-ı Harbiye Umumiye Reisini ve Milli Mi.idafao Ve­
k i l i n i istihza etti kte n sonra i k i nci intihapto . ord uya ovdetl e ri n i n zabt-ı rapto vurocağı darbenin ne elim olacağı te­
emmül buyuru l mo l ı d ı r.
Binaena leyh asker mebus arkadaşların ya mehusl u ­
ğu veyahut oskerliği tercih ederek d iğeri nden affedilme1eri selô meti millet ve meml e ket namıno e lzem olduğunu
arz ederim. B u husus Teşk ilôt-ı Esasiye'nin bu bobtak i
noktasına do tevafu k e t m i ş otur.»
1 19
·
Koro be kir'in telgrofıno yalnızca TBMM Boşkanı Fet­
hi Bey'den yanıt gelir. Feth i Bey, bu konudaki bir ör.ıer­
genin ilgili komisyonda görüşüldüğünü dolayısıyla Koro­
bekir' i n önerisinin işleme kon mayacağını bild irir.
Bu yozışmolordan yaklaşık 1 1 o y sonra aynı öneri
bu kez M. Kemal'den gelir.
Ko.:-obekir, bu g el işmeleri şöyle yorumlar :
«Bu tarihten on bir o y sonra hadi selerin tesi ri ol­
' tında şahsi emirle bu yola dönmek vakit ve zamanıyla
işi kavramamak değil midir?»
istanbuJ'a istiklôl Mahkemesi Gönderiliyor :
1
8 Oca k günü Korobekir bir h a be r a l ı r: Anka ra 'd a n
i stanbui'o Topçu ihson Bey başkanlığında bir istiklôl Mah­
kemesi gönderil miştir.
Koro bekir'in bundan ha beri yoktur!
Şü krü ' Na ili Paşa, Mahkemeyi Haydarpaşa gorında
karşı lamış, Mahkeme üyeleri de Şükrü Naili Paşa'ya <<iade-i
zlyaret»de bulunuyorla rd ı .
«Ne Ankara'daki üst makamlar ne de istanbul'daki
madun bir kumandanım olan Paşa bu heyetin geleceğini
bana bildirmemişlerdin d iye yazar Kara bekir.
lpler.. tom anlamıyla kopmuştur. Ankara Karabekir'!
gözden çıkarm ıştır.
«Ankara'daki şahsiyetler, Cumhuriyet'in ilônında ol­
duğu gibi bu sefer de bulunduğum bir yere istiklôl M ah­
kemesi gönderdikleri halde bana haber vermemeleri çok
ağır bir hava yaratıyordu. Bunun reisine de bu yolda emir
verilmiş olacaktı ki, çok eskiden tanışdığımıza ve n e . de
madun kumandanımı ziyarete giderken bir ordu müfetti�i
sıfatıma hürmeten beni ziyarete gelmediler.
Bu çirkin vazlyeti Ankara makamiarına protesto et­
tiğim gibi Şükrü Naili Paşa'yı da çağırarak neden dolayı
bana haber vermediğini sordum. Bu zat cevabında (An­
kara'nın size . haber vermemiş olacağı aklıma gelmemi�·
1 20
tl) diyerek Işin Içinden erkmak lstedt Bunun askerce bir
cevap olmadığını, Haydarpaşa'ya olsun giderken bana
haber verebileceğini kendisine, lhtar ettim. Benim kana­
atım M. Kemal Paşa'nın Selönik'te çocukluğundan beri
arkadaşı olduğundan hususi bir itimada mazhardr. Ondan.
bu hususta diğer makamlar gibi bana haber vermemek
suretiyle beni küçük düşürme emrini almıştı. Fakat be­
nim, mevkiimin şeref ve selôhiyetimden en ufak birşeyi
ihmal etmeveeeğimi arkadaşlarım şimdiye kadar çok gör­
müşlerdi. Şu halde maksodın beni tahrik ederek berabe r
çalışmaya imkan bırokmcımayo çalışmak olduğu apaçık
görünüyordu. Ben, tabii mümkün olduğu kadar sabrr ede­
rek ve samimi ve ferogotlı çohşmaya devam edecektim.
Fakat, istlklôl Harbi'ni zaferle kopattıktan sonra ise is­
tiklôl Mahkemeleri ile başlamayı heie Başvekil ismet Pai
şo'ya hiç yakıştıromıyordum. Sonra bu benim en eski ve
en samimi arkadaşımdı. Beni, Erkôn-r Harbiye Urnumiye
Reisliğine getirmeyi, güya, düşünüyordu. Vaktiyle şark ha­
rel<etini muvaffakiyelle bitirdiğimi tebrik ederken bana en
yüksek mevkilerin mevut (söz verilmiş) olduğunu yazı..
y{'lrdı.ı.
Şimdi il<i satır birşey yazmıyor; ağızdan birşey gön­
dermiyordu. Hatta resmi sıfatrm, resmi hakkıma riayetsiz­
liği hoş görüyordu. Sulhten sonra onların uçorı fikirlerini
ben tehlikeli bir dış entrikası görüyordum. Demek, onlar
da bu yolu istiklôl M ahkemelerine dayanarak, durdurmak­
to ısrar ediyorlar ve başta benim gibi vefakar ve feragat­
Ir bir arkadaşlarını açık ve mertçe olmayon sinsi bir usul
ile ezmekten çekinmeyeceklerdi. Benim şimdilik yopaca­
jım şey, Ankara'ya dönüşte bilhassa lsmet Paşa ile çok
açık konuşmak olacaktı. Sonrasını da hadiseler tayin ede­
cekti.,
O günlerd e Fevzi Çakmak, lstanbul'dadır. Karabekir,
Fevzi Paşa'ya Kurtuluş Savaşı ile kazanılan saygınlığın
ist i klôl Mahkemeleriyle yiti rileceği n i anlatır.
Fevzi Çakmak, Karabeklr'e hak verir.
16 Ara l ı k 1 923 günü Karabekir, A nkara'ya g itmek
üzere trene biner. Bu a rada Karabek i r, Doğu Cephesi'n-
121
den Batı Cephesi'ne gönderdiği fırka komutan larından
Osman Bey'in ( Koptagel ) 47 yeniden Doğu'ya gönderildiği- .
n i öğrenir.
Olayı şöyle yorumlar :
« Bana haber veri l memiş olmasına da diğ e r �ad ise1erde kinden ziyade şaştı m. Ş ifae n d e Fevzi Paşa birşey
söylememişti.
Asıl tarihi reza l eti Kema lettin Sami Paşa ile ya l n ı z
kalınca öğrend im. Fe'!Zi Paşa'nın imzasını taşıyan « zata
mahsus» bir em irde; eğer istanbu l 'da padişa h l ı k lehine bir
i syan cı karsa kolordusu i l e istanbul üzerine hare kete geç­
-mesi emir olunuyord u l
Onbirinci fırka n ı n otelacele Şark'a sevki d e bu tı r­
kanın Şark seferlerinde emrimde bulunması dolayısıyla
·herhangi bir hare ketle ben i m emrime geeeceği endişesi
i miş!
An kara'daki cumh urreisi, başvekil ve Erkôn-ı Harbi­
ye Reisi. yani M. Kema l . lsmet ve Fevzi Paşalar g i bi her
birine karşı ayrı hukukum, ayrı feragatım ve ayrı sami­
rn iyeti m vard ı . . . bir arada düşünüyorla r ve karar veriyorlar
ki, istanbul'da bir ihtilôl ç ı kacak ve bir padişah ordusU
·kurulacak ve ben bunu idare edeceği m !
Bu karara karşı· şu tertibi kararlaştırıyorlar :
Maiyet kamuta n ı m ola n merkezi Eskişehir'de ki 4. Koi­
'Ordu Komutanı Kemalettin Sam i Paşa. komutasındaki bir
ordu i l e istanbul'a yü rüyecek .. B u kolorduya mensup olan
fakat Şark'tan geldiği nden bana ittihak-ı teh l i kesi bulu­
n a n Osman Paşa fırkası derhal vapurlarta Şark'a iade
olunacak .. Erkan-ı H a rbiye Umu miye Reisi Fevzi Paşa da
bizzat lstonbu l 'a gelere k ahvali gözleri i l e görecek ve i �a ­
b ı nı yapacak.
Fevzi Paşa . gözleriyle rörüp, kulaklarıyla a lıva l i a n ­
Jadı ktan v e ben i m d e orduyu siyasetten ayırmaya uğraş­
tığıma da kani oldu ktan sonra atı l a n b u adımı haber ala­
cağ ı m ı tahmin ederek hiç deği lse Ankara'ya h are kati m
s ı rasında münasip bir şekilde bana habe r vermemesi. çok
defala rca gördüğüm askeri nüfuzumun derecesini ölçe­
rneyecek kada r duyma z mı sand ı ğ ı , yoksa M. Kemal ve
1 22
isınet Paşaların teveccüh leri n i kayıp mı edeceğ ine inan­
dığını kestiremed i m .
Her ne olursa olsun bu bir s ka ndald ı .
Cumh uriyet idare m ize ve b u n u e llerine alanlara asla
yakışm.a zd ı .
Kema letti n S a m i Paşa ' n ı n aldığı e mri, ômir olan·, ba­
na bildir eceğ ini hesaba katmaya nlar bu zatın. daha Ha rb- i
U m u mi'den önce moiyetimde i stihbarat şubesinde çalıştı­
ğ ı n ı ve benim pek eski bir arkadaşım olduğunu bilmen idi­
ler.
isınet Paşa bunu bil ird i . Bunu yo kinen bildiğine göre
işi başka bakımdon düşünmek zorureti nde kold ı m :
Beni ordudon istifayo mecbur etmek icin sebepler
h a zırlamak.
Şimdiye kadar b u sebepler numara olacak kadar ço­
ğal mıştı. Bunu ben apoçı k birinci derecede isınet Paşa·­
ya. i kinci derecede Fevzi Paşa'ya söylemeye ' karar verd i m .»
Karabekir. bu kararla A n kara'ya gelir. Garda, isınet
Paşa, Rauf Bey, M illi Savun m a Bakanı Kôzım Özolp ve
bazı milletvek illeri ve paşolorco a s ke ri törenle karşıla n ı r.
1 7 Ara l ı k a kşamı Rauf Bey ile yemek yerler, kon u s i yosettir. S ofrada konuşulan konuları Karabe k i r, anıları n d a şöyle o n latır :
«Hasbihallerimizin esası n ı yeni üçlü monzu menin. ya­
n i M . Kema l , I sınet ve Fevzi Paşaların bize karşı aldıklo­
r ı tavı r teşki l etti . Açı k görülen manzora şu idi :
M . Kemal Paşa. i l k istiklôl Harbi a rkadaşlarından ko­
çıyor.. isınet Paşa do O'nu koçırıyor. Fevzi Paşa da bu
u ysal ruhu·• � ile bu yolculuğa katılıyor ve istiklôl Harbi'nin
ü ç bon i si gibi görü n mesi de ayrıca O'na haz verdiğ i nden
o do bizim uzaklaşt ı n l mamıza ve küçü ltü l me mize ya l n ı z
seyirci değil bizzat amil de oluyordu. istiklôl Harbi'nin i l k
k urtuluş yıl ındaki menfi hare ketler. bu surette ya lnız sak­
l a n mıyor. bizim fedakôrl ı kları mız da onların hesabına geçirilmiş g ibi oluyordu.
Bizim bu tah l i l i m ize kuvvet veren çok delille r vard ı .
Hele M . Kemal Paşa'nın isınet Paşa'ya ( Benden sonra se,
·
123
n i n gelme n icin l ôz ı m ı n ı yapmalıyız) dediğini a rkadaşlar
kulaklarıyla duymuşlardı.
Bu vaziyat karşısında n e yapsak boştu . Fakat sonu�
n a kadar samimi bağl a rı kırmamaya ve dost düşmana kar­
ş ı m i l l i birliği korumaya çal ışmak da vazifemizdi. H u ­
susiyle,
(Türkler, ancak başları sıkıya gelince birleşirler ve
ancak askeri bir kudret teşkil edebilirler: medeni bir hü­
kümet kuramazlar. Cünkü ruhlarında tahakküm ve istib­
dat kökleşmiştir. Başa gelen oğlunu, kordeşini bile zon
ve vehim uğruna öldürmekten zevk alır . . . ) gibi telôkki leri
yen iden canlandırmamaya çalışmamız m i l li bir borçtu .
Bu düşünce ile Rauf Bey ile Isınet Paşa'yı barıştır­
mavı ve M . Kemal Paşa ile de sa mimi görüşmeyi birinci
plana aldım. Rauf Bey de fikrimi kabul etti. Ve ismet Pa ­
şa'ya karşı gayet samimi davranacağını ve kusuru varsa
söyle ndiği a nda. tarziye vereceğini (özür dileyeceğini) söy­
lec!L
1 8 Ara l ık'ta resmi ziyaretlerimi yaptım. isınet Paşa
yerinde yokmuş; kartı m ı bıraktım.
M. Kemal öğ le yemeğine çağırdı. Hasbihalerimizde
kendileri ne samimi duyguları mıza emniyet etmesini beyan­
dan sonra iki ricada bulUndum :
Ordunun siyasetle uğraşmaması için kumandan­
1
. ıarın aynı zamanda mebus olmamaları hakkındaki teklifimin kabulü.
.
2
istanbul'a gönderilen istiklôi Mahkemesi namı
ve şahısları bakımından halka çok fena tesir ettiğini eğer
bu şekil devam ederse eski halifelik devri aynen başlaya­
cağından normal idare şeklinden ayrılınmaması ve adliye­
mize itimat olunması ve ono kudret verilmesi.
Istanbul'da korkulacak birşey olmadığını, gazetecile­
rin kendilerini göstermek ve satışlarını coğol tmak gayre­
tiyle açtıkları münakaşada Ankara'daki Yenigün Gazete­
sinin4t1 .. ( .. ) atıp tutmalarını, herkes Cumhuriyet hüküme­
tinin ve h ususile sizin emrinizle yapıl ıyor telôkkisi halkı
çok müteessir ettiğ ini, bunun icin Anka ra gazeteleri n i n
çok ağırbaşl ı hare ket etmeleri lüzumunu belirtti m .
-
-
·
.124
Ve bütün bunların ü stünde bana olan itimad ının kı­
.r ı l mamasını ve e m i rleri ne olursa apaçık tebli ğ buyurma­
ları n ı hasseten r ica ettim.»
Ertesi g ü n Karabekir, isınet Paşa ile de görüşür. Ka­
rabekir, isınet Paşa'ya Cumhuriyet'in i lô n. ını n kend isine
daha önce haber ·1erilmemesi ve istanbul'a kendisinden
habersi z · isti klôl Mah kemesi gönderi l mesinin «itimatsızlık
eseri�> olduğunu söyler.
Isınet Paşa «Tra bzon'a emin bir adam göndererek va­
ziyeti sana bildirmemekle hata ettiğimizi kabul ediyorum »
�r.
.
K a rabekir, isınet Paşa i l e 21 Ara l ı k 1 923 günlü görüş1
mesini anı larında şöyle a nlatır :
<< istikiôl Mahkemeleri n i n memleketin emniyet ve i kti­
sadi hayatını h ı rpalayacağını ve harice karşı da Cumhuri­
yet idaresinin isti klôl Mahkemeleriyle tutunabildiği zan n ı n ı
vereceğini, nitekim istanbul i ktisadiyalı n ı n sarsı ldığını v e
i ş uzarsa bazı i flôsların da vukua geleceğ i n i i z a h ett i m.
Ve öteden beri M . Kemal Paşa'ya yazd ığ ı m veya söyledi ­
ğ i m şu düsturu Isınet Paşa'ya da tekra r ettim :
- Sevgi ve saygı ikna ile kaza n ı l ı r. Korkutma kta n ,
sind i rmekten doğaca k o l a n a nca k nefretti r..
Bu esasta uzun ·uzadıya görüştük.
i sti klôl Mahkeme leriyle işe başlamalarından M . Ke­
mal Paşa'ya ve !<endisine karş ı kalplerdeki büyük sevg i n i n
s a rsıldığını ve hele mahkemeler keyfi kararlar verirlerse
. değ i l l stanbul'un, bütün vata ndaşların endişeye düşerek
aynı d uygulara kapılaca kları n ı , bun u n icin bu mahkemenin
h i çbir tesire kapı l madan asilône iş görmesini ve işi çab u k
bitiri p geri gelmesini v e a rtık şu veya bu sebeplerle bu
m a hkemeleri bir vt:ısıta olarak kulla nmamalarını ve me­
selenin Türk m i l letinin ve Türk vatanının şerefi olduğunu
ve Cumhuriyet idaremizi zayıf gösterecek olan bu cebir
ve şiddet vasıtası yerine halka Cumhuriyet'i n feyz ve h ü r­
riyet getirdiğini fiilen göstermekliğimiz lüzumunu izah et­
tim» r�J
.1 25
·
ONBEŞ
Karabekir, eski ve yakın arkadaşı ismet Paşa'ya bü�
tü n kaygularını, düşünceleri n i , tek tek a nlatı r. Rauf Bey
i l e o ralarını da d üzeltme k . ister. ister ama i smet Paşa ka�
rarlıdır.
- Rauf Bey ile görüşme m ve anlaşmam der"1 •
Kendisine niçin güven i l mediğini sorar. ismet Paşa
«sana zamanında haber verilmemiş olması itimatsız!ıktan
ziyade ait olduğu makamların hatasıdın> yanıtını verir. Ve
kendisinin bu işe karıştı rılmasının haksızl ı k olduğunu söy�
le r.
Söz. Kemalettin Sami Paşa kom utasındaki kolordu�
nun Pad işah ya n l ısı o l ması bir ihtilôle karşı i stanbul'a gön�
deri t me h azırlı kl a rı n a g e l i r.
Karabekir, kend isinin Padişah ya nlısı gibi görülme­
sinden duyduğu acıyı anlatır. Durumdan uzun uzun ya­
k ı nı r. Olayı kendisine karşı bir <<komplo» olara k yorum­
lar. M i l letvekilliğinden ayrılarak askerl iğe dönme kararın­
dan bu yolda yaptığı önerid e n söz eder. Karabekir'in a n ­
latımlarına göre renkten renge g i ren lsmet Paşa «ne söy­
lersen haklısın» d er. Ve Karabekir'in ccmebusların aynı za­
manda komutan olmamoların önerisini de destekleyeceği ­
ne s ö z verir.
Kôzım Paşa. ista nbu l 'a döner, i stanbul 'da Rauf Bey,
Paşa'ya içişleri Bakanı Feth i Bey'in ccbozı mebusların
mektuplarını çalmak için verdiği mahrem emri>> gösterir.
Karabekir, bu olayı şöyle yorumlar :
« . Mütarekenin i l k zamonlarında ismet Paşa bana E r­
z urum'a yazdığı mektubu nda Ferit Paşa hükümetinin mek­
tuplarımızı açt ı rdığı şüphes i n i yazıyar ve mundar idare
d iye bu işi nefretle yad ediyordu. Şimdi bu işi daha ge­
niş m i kyasta ve m i l let mebuslarına kendi başvekilliği za­
manında kendisi yaptı rıyord u . Damat Ferit, müstebit bir
hükümdar sadrazam ı idi; fa kat kendisi Cumhuriyet'in bi­
rinci başvekili!»
·
..
·
.
126
Kôzım Karabek i r Paşa. bu kaygılarını isınet Paşa ile
d e görüştüğünü yazıyor.
isınet Paşa. bu e m irden h aberi olmadığını söyler. oma
daha çok bu gizli yaz ı n ı n Ra u f Bey'in e l i ne geçmesi üze­
rinde d u rur. Karabe k i r, isınet Paşa'ya M . Kemal ' i n çevre­
s i n i sara nl a rdan yakın ı r.
Eski a rkadaşlarıyla Korobe k i r a rasındaki bir tartış­
mo da, orduya a l ı nacak a raç ve gereçler koriusundadır.•
Karabekir, isınet Paşa'ya b i r mektup göndererek şunları
yaza r :
(Orduya ait i şlerden ve hele tayyare. mühimmat fab­
rika larında hakkında gazete l e rde gördüğüm birta k ı m ş ir­
ketlerin talip oluşundan resmen bizlere haber verilmeme­
sinin mahzurlu olduğunu ve işlerin Enver Paşa'nın zamo­
n ı ndaki gibi dar bir çerceve içinde yapılmasının önüne geç i lmesi.)
.
Isınet Paşa. Karabekir'in evine g e l i r. Karabe k i r. yine
uzun uzadıya kon uşur. Şu kaygısını da dile getirir :
«Siz
şudur:
M.
açık
söylemiyorsunuz.
Fakat
herkesin
kanaati
Kemal Paşa'yı siz Lozan'dan aldığınız ilhamlar­
la bir i nk ılôba teşvik ediyorsunuz. Ve bunda i stiklôl Har­
bi'nde ilk
M.
Kemal Paşa'yı tutan arkadaşların ı n uzakta
kalmalarını ve hatta ezilmelerini istiyorsunuz. Bu orada
ben de dahil olduğum halde mohvımızo kadar yürümek
isteyenler görülmektedir, dikkat edin. Bu milletin istikba­
li çok zorarlı olaccık.n
Konuş m a da ha da uzar. isınet Paşa'ya Karabekir
i l e <<yirmi
otuz silöhşöre dayonı vorsunuz» der. Ve bu uyarıları , bu
eleştirileri « kardeşl i k vazifesi» gereği yaptığ ı n ı da söy­
ler.
i sınet Paşa :
« e ıneksiz k ü l ô h kopan sekiz o n k a l e m sahibi»
__..:. Seni kuşkulanqırocak yeni bir delil mi var? Mek­
tubunda Enver Paşa'nı n zamanı gibi oluyor, diyorsun, bun­
d a n birşey anlaınodım» diye t;oror.
Karabekir. şöyle devam eder :
« i smet Paşa'ya dünkü Hôkimiyet-i M i lliye ga z etesin­
d�ki
( inönü M uzofferiyeti 'nin yıldönümü mü nosebetiyle M.
1 2i
Kemal, Fevzi ve lsmet Paşa'ların beyanatı) başhklı yazı­
lan ve buna karşı gazetenin de mütalaasını gösterdim ..
Şark zaferi sıfıra indirilmiş, adetô istiklôl Harbl'nden çı­
karılmış, hele ismat Pa, a'nın beyanan, sanki Kars'ın zcıb­
tı Ermeni ordusuna da ınönü önüne getirtmiş gibi · bir suç-.
lu h areket derecesine indirilmiş.
- isti klöl . Harbi böyle mi oldu Paş�m? dedim.
Beni kücültmek icin Türk milletinin tarihini yalanlıyor.
Sizlerin gördüğü büyük işlerin daha parlak görünmesi için
bu günahı işlemeye ne lüzum var? Benim en gücüme gi­
den canım kadar sevdiğim senin de hakikata ve bu ara­
d a bana varıncaya kadar bu millete en tehlikeli günlerde
canla başla hizmet edenlerin şeref ve caniarına karşı
vaziyet almcındır. Bunun gideceği yer, Fransa Büyük in­
kılôbı'nın kin ve ittiralario dolll kanlı tarihidir. Hiçbirimi•
zin hayatı uzun yıllar sürecek değildir. Kuvvetli bir parti,
kuvveİii bir millet meclisi yerine bir askeri korargôh ku­
rulması çok tehlikeli neticeler verebilir. Birçok kıymetli
başları boğarak yapabileceğiniz işler yine birçok başla­
rın boğulması ile altüst olabilir. Bunun için dayanılacak
kuvvet sözde olduğu kadar iş sahasında da olmalıdır. Bu­
gün mecliste büyük mütehassıslar yok gibidir. Buna karşı
çok zabit vardır. Bunların orduya çıkarılması hem meclisi
bunlardan kurtarmak hem ordu saflarındaki boşlukl�rı
doldurmak bakımından faydalıdır. Bu S!Jrette şahsi arzular
yerine ilmi programlar tanzim edilebilir ve milli bir cephe
ile yeniliğe bürünebilir.
Bu sözlerden sonra Fransa Büyük inkılôbı'no ait eser­
lerden çıkardığım iki makaleyi okudum. Kanlı bir yoldtm
yürüyenlerden ibret alalım , dedim.
ismet Paşa, sabit bir fikrin esiri idi. Uzun muhase­
belerimizden sonra sonucu yine şöyle bağladı :
- Közım, eğer h ü kü metten cek i l irsem muhalif bir par­
ti yapa rı m.
O'nun bir endişesini seziyorum :
M ustafa Kemal . Paşa'nın kendisinden boşkr.sını baş­
vekil yapması ihtimali . O 'nu düşündürüyordu. Kabinesindeki .
·
..
128
bazı tadilôta razı oluyordu. Fakat, başvekiliikten çekilmeye
tahammüllü görünmüyordu. · Derhal muhalif bir parti ya­
pacaktı. Ben işi tatlıyo bağlamak için :
- Ne yaparsan yap; y a l n ı z her işinde sami m iyeti si­
yasete hôkim k ı l . . bir de ben i m askeri sahadaki mesa ime
yard ı m et. Hana bunlar yeter ..
Harp Oyunu
Y ı l 1 924; g ü n lerden 9 Şubat.
Kôz ı m Kara bekir. a n ı larında «beni hayrete düşürdü»
d iye yazdı ğ ı bir h aber a l ı r :
ismet Paşa ve M i l l i Savunma Baka'nı Kôz ı m Paşa,
kendisine haber vermeden izmir'e gitmiş lerd ir. izmir'de
harp oyunları yap ılacaktır.
Karabekir ve Fevzi Paşalar da izmir'e g iderler. Harp
oyunlarına M . Kema l de katı l ı r.
«iki mühi!ll nokta garibime gitmişti» d iye yazar ka­
ra bekir.
«Biri madem l<i masele harita üzerinde hal oluna­
caktır. Ne diye bu kadar masraf ve rahatsızlık kabul olun­
du? Ankara'da daha rahat ve istifadeli olurdu. ikincisi de
meselelerde, harp oyu nlarında ve mcmevralarda daima
kırmızı ve mavi taraf denir ve bu devlet, ·şu devlet diye
isim bildirilmezdi. C ünkü bu şayi olacağından dış · ve iç
siyaset bakımından mahzurlu ve hatta tehlikeli sayılırdı.
izmir'de toplanmak ve halyanların Ege sahillerine çıka­
cağını apaçık ortaya koymanın herhalde bir sebebi ola­
caktı.
Bunu Fevzi PaŞll 'dcm sordum. Ve harp oyunu bittik­
ten sonra arazi seyahatı yapılmasını teklif ettim.
Mesela Ankara'da teklif · olunmuş; kendisi de yolda
okumuş! .. Bunun icin malumatı yokmuş .. Ve hatta reyi bi­
le alınmam�ş.. Seyahat hakkında da bir arzus.u yokmuş.»
Bu konuda bir tartışma cıkar.
Karabek ir, M . Kema l'e on y ı l savaş tehl ikesi görme­
diğini, Al manlarla, ha lyanların ilerde anlaşacaklarını ve
·
1 29
F. : 9
Arnovutl uğo sold ı rocoklorı n ı , Türkiye'ye so ldırmolorının
halyonlar icin felô ket olacağını ileri süre r.
M . Kemal «Arnavutluk italyanları tatmin eder mi?»
d i ye sorar.
iki komutan savaş taktikleri ve olası gelişmeler üze­
rinde konuşurlor. Harp oyu n larında boşkomutanlık K oro­
be kir'e veri l ir.
Karabek ir, harp oyunlarının a razide yapılmasını öne·
rir. Öneri kabul olmaz.
M . Kemal Paşa ve M il li S avunma Bakanı Özolp, tre n ­
l e Ankara 'ya dönerler.
29 Şubat günlü gazeteler, <<Osmanlı Han�danının mem­
leket hududu dışına çıkarılması ve hllôfetin Meclise intl­
habı cihefine gidileceği» ha kkında görüşmeler yapı ldığını
yazarlarr.2•
Karabekir, o g ü n kü duygu larını şöyle anlatır :
«Tıpkı Cumhuriyet'in ilôn ında olduğu gibi h ilôfeti n lôğ­
vı ve hanedanın yurt dışı ed il mesi kararı da bir koc kişi o ra ­
sında kararlaştırı l ıyor v e Ha life ben i m m ı ntıkamda ol_ma­
sıno rağmen bana bu h ususta haber bile veril m iyordu. Biz
bu mühim işi de madunlarımızdan (aslorııiıızdan) ve onlar
do sivil makamlardon öğreniyorlard ı . Bu hare ket tarzın­
dan benim kadar diğer asker arkadaşlarım da teessür ve .
e l e m duyuyorlardı. Hususiyle daha neler yapılacağını kim­
se kestiremed iğinden herkesin endişe ve h iddeti artıyord u .
Meclisin verdiği karar, daha evvel i nden vali lere tam i m olu­
n uyord u . O Meclis ki, umdelerde bir madde olara k h i lôfe­
tin Osmanlı haneda nıno ait olduğ u n u d eğişmez bir karar
olara k kabu l ederek m i l l etten rey a l m ı ş bulu nuyordu. ( .. )
6 Mart'ta aldığım tarihi haber şudur: 5/6 gece ya rısından
sonra Halife Çatalca'dan e ksprese bindirilmiş ve . hudud
d ışına çıkarıl mış. Hanedan do yüz kadar e rkek ve kadın
da cıkcırılmaktadı r.»
B u orada Ba konlar Kurulunda · da değişi kl i kler olmuş�
tur.
Yine Karabekir'e haber veri l mez. Paşa. öfkelenir. «Em· ·
rivakilere boylin eğmeyeceğim» d iye yemin eder.
lsta nbul'o gider ve Fevzi Paşa i l e görüşü r. Fevzi Po·
1 30
şa'yı e l eştirir. Fevzi Paşa'ya ((Ordu komutanları arasına
ikilik konmuştur. Aleyhimize padişahcı, halifeci diye dedi­
kodular, ne yazık ki, en yüksek makamlardan çıkıyor» di­
ye cıkışır.
Fevzi Paşa :
- H:tôfetin lôğvı hakkındaki fikrini M . Kemal Paşa
bana izmir'de söyledi. Ben sizin de haberiniz var. yanıtını
verir.
Tartışma uzar. Karabekir, bir d i ktatörlü k devrin i n baş­
ladığ ı ndan ya k ı nır. «Bu m illet, ancak demokrasi esasları
. ile mesut yaşanı der. Geneli klerinde verd ikleri özg ürlük sa­
vaş ı m ı ndon söz eder.
Konu kapanır.
Ertesi gün Erkô n-ı Harp Me ktebi ( Harp Akadem isi) ' nde
Karabekir'in konferansı vard ı r. Fevzi Paşa . konferanstan
önce Karabekir' i uyarır :
- Paşam, Şark Harekôtının yalnız askeri kısımların­
dan bahs ederseniz, ileri geri uzun muhaberattan katiyyen
bahs etmemenizi rica ederim ..
Karabe k i r kırg ı n ve kızg ı nd ı r.
Olayı şöyl e a n latır :
« H ayretimden dona ka l d ı m . Bu bir ômirin e mri idi. i ta ­
a t e mecbu rd.u m. Fa kat konferansı vereceğ im ki mseler Türk
O rd usunu n . m ukadderatını e l lerine olacak olan gene E r­
kôn-ı Harp zabitleri idi. Bun lardan bu işleri saklamak bü­
yük b i r c inayetti . Bu hakikatı bunların öğre n mesi hakları
idi. Bizim de bunları öğretmek vaz i femizdi. ( .. ) Gene Er­
kôn-ı Harpiiierin kapısı önünden dönemezd im. Onlara çir­
kin bir misal de göstermernek için Moreşal ile müna kaşa
da edemezdim. Şu halde içten gelen b i r karehatın ( iste­
meyerek) tabii bir in ikası (yansıması ) olan bakış ve tav­
rımla :
- E mri n iz üzerine işi kısa keseri m efendim . . . dedim . »
1 3 N isan 1 924 g ü n ü Karabekir, M . Kemal tarafındon
Çan kaya ı<:öşkü'ne çağrı l ı r. Başyaver Salih Bozok. M. Ke­
mal Paşa ' n ı n odasında meşg u l olduğunu bildirerek Paşa'­
dan be klemesini rica eder. .
.
·
131
M . Kemal Pa şa, odası nda, Terzi Altın Makas'a Müşir
ü n i forması n ı d i kt i rmekte ve · ü n iformanın provası ya pılmaktadır.
Sa l i h Bey, M . Kemal Paşa'nın ça lışma masası nda b u ­
l u n a n bir res i m l i a l b ü m ü Karabekir'e uzatır. Kara be k i r, a l ­
bümde kendisi ile i l g i l i övgülü sözleri okur. Albümde şun­
lar yazı l ı d ı r :
«Şark Cephes i ' n i n güzide kom utanı ya lnız iyi blr as­
ker, mü mtaz bir kumandan değ i l aynı zamanda mukted i r
b i r idare adamıdır d a . Mütarekenin bidayetinden b e r i Er­
z u ru m ve havalisini fev kalôde hüsn-ü s u rette idare etmiş.
hastaneler, mektepler açmış, Ermen ilerin harap ettikleri
bu güzel cüz'i vatanı i rna ra ça lışmışt ı r. .
Türk mi l leti, Kôzım Karabe k i r Paşa . gibi rical yetiştir-·
miş olmakla ne kadar iftihar etse sezadır.»
Karabekir, a l bümü okumaya dalar.
Sonrasını Kôzım Kara bekir'den öğ renelim :
·
«Artık beni m de sobrımın tükendiği bir sırada idi ki,
Salih Bey tekrar gelerek :
- Gazi Paşa buyursun l a r d iyor . . dedi.
Yanına gird i ğ i m zaman elimi sıl<orak mühim meşguli­
.
vetini söyledi :
- Sizi fazla be klett i m . oma bizim terzi ile yeni yapt ı r­
m aktc olduğum müşir e l bisesi hakkı nda görüşüyord uk. Se n i , sıkıl ı rsın d iye çoğırmad ı m .
·
Ben :
- Eğer ben imle bunun yarısı kadar zama n görüşmek
l ütfu nda b u l u n urson ız şu . iki kôğıt ü ze ri nde görüşme rica
edecektim . . . diyerek bir (G . M . Kemal) imzasını ve 1 923
tarihli mebusl uğumu bildire n tezkere n i n . d iğeri de ben i m
i mzam ı taşıyan 1 9 1 9 . tarilı l i Harbiye Nezareti'ne ŞOra-yı /\ s ­
keriye Teşkili hakkı nda yazdığım h ususi tek l i fleri m i n su- reti n i Gazi 'ye verd i m .
Müstehsi ba kışla sordu :
- Ned i r bunlar? M ü fettişl i k u mu nıi lôyihosı ise o ma­
kam başkomutanl ı k demektir. Bu hazerde ve seferde be­
n i m mako m ı md ı r. Hazerde bana n iyabeten Erkô n - ı Harbi­
ye Umurn iye Reisi, yani Müşir Fevzi Paşa bu vazi feyi gö132
recektir. Bunu Erkôn-ı H arbiye riyaseti kanun uyla da tes­
bit ettik. Siz h ô lô o makamı ve rütbeyi mi kurcalıyorsunuz ?.
Ben :
- Hayır efendim. Ben bugünkü mevkiimde uhdeme
düşen vazifelerden uzak bulundurulmakta olduğumdan şi­
kôyet ediyorum. Takdim ettiğim vesikalardan biri benim
'
Bliyi.ik Millet Meclisi azalığına seeilişimden dolayı kıymetli
imzanızı taşıyan iltifatnomenizdir. Diğeri de Şura-yı Aske­
riye Teşkili ilizuınu hakkında öteden beri yazdığım ve söy­
lediğim fikirlerimdir. Son günlerde ne siyasi ne de aske­
ri teş�hbüs ve l;cırat lorınız hakkında fiiliyata çıkmadan ön­
ce bir haber dahi cdomıyoruın. Uhdemdeki mebusluk ve
cısf�erlik vasıflarından h angisi arz buyurulursa, orada mev..
kiimin hak ve mesuliyeti olon vozifeyi görme!< istiyorum.
istiklôl Horbi'nde her iki selôhiyetimi hüsn-ü istimal etti­
ğimi ve her zcımon takdirlerinize lôyık hizmetler gördü­
ğümü her zaman büyli k bir şevkle hatırlıyorum.
Boşkomutnn!ık meselesine gelince :
Benim şahsım kon le alınmayarak şunu · arz edeyim l<i,
istiklôl horplerindP. reisicumhuru muzun aynı zamanda baş­
kumondan olması çok mahzurlu olacaktır. Her tmafla si­
yasi münasebetlerimiz l<esilmiş halde il<en sırf dahili iş­
lerle uğraşmak yüzünden zat-ı samileri istil<lôl H<ırbi'nde
askeri planlarınıı;ı:ın icabı vechile boşkomutanlığı zamanın­
da uhdenize almadınız. Ve bu yüzden G orp Cephesi ordusu ·
cepheciliğe döl<lildü ve istiklôl Harbi de beyhude bir yere
en az bir yıl uzadı.
M. Kemal Paşa :
- M untazam tuttuğunuzu işittiğim hatıratınızı vesa­
i kleriyle birlikte getir de göreyim. H i çbir tarafta herkes gi­
bi benim isti klôl Harbi'nin bônisi olduğumu ve Türk m i l - .
!et i n i ö l ü mden kurtararak ona isti klôlini bahş ettiğimi söy­
leyeceğine kendini de benim payern e çıkartacak propagan­
dalar yaptı rıyorsun. Bir m i l lete ancak bir G azi ol ur. Bu yü­
rüyüşe ayak uydurmaya çalış. lsti klôl Harbi' n i nasıl emir­
leri nıle başardıysak bundan sonrası da bundan başka ola­
maz. Ben sana şerefli bir vazife düşünüyorum. içerde Fet­
h i fley var, birl i kte konuşalım.
·
·
133
(. . .)
Terfi müddetim geldiği halde aldırış etmeyen, aleyhim­
de bir düziye ıd sti klôl Harbi ' nd e nası lsa Şark'ta bulı.mdu �
B a n a müşkilôt göstermekte n başka birşey yapmadı» pro•
pagandası yapan ve etrafımdan hatiyelerini eksik etmeyen
M. Kemal Paşa, bugün benim hatıratıma da el atmak ka_.
rarında idi. Buna muvaffakat edemezdim. (Hatıratımı elim­
den almak için üç kere evimi basıp arattı. 3 bin nüsha
eserimi yaktırttı. Ve bir hayli evrakımı aldı. Fakat o ancak
gölge yakalamıştı.)
* "* *
J
S alonda Fethi Bey de eşiyle mevcuttu. Gazi :
- Haydi size yu karı katta ki kütüphanemi gezdireyim.
diyerek Fethi Bey'le beni beraberinde alarak yukarıya çı­
kardı.
lôtife Hanım'ın da birçok zarif ciltli kitaplarını taşıyan
ve bütün duvarları kaplayan kitaplarını temaşa ederken
Gazi dedi ki :
- Musul hakkı nda Hotiç konferansında Feth i Bey s i ­
yaset yoluyla muvaffa k olamadı. Sıra Karabekir'e geldi. O
bu meseleyi asker k uvvetiyle başorocaktır.
Ben :
- ingil izlere harp açmak fe lô ketli bir iş ol ur. Yuna­
n istan'ın yapamadığını tiu sefer halyaniara da teklif ede­
bi lecekleri n i hesaba katdrak lzmir harp oyununda teh l i ­
keyi bel i rttiği niz halde şimdi böyl e b i r istilôya kendimi­
z i n sebebiyet vermesi doğru mudur? Lozan 'da Musul me­
selesinin halli sonraya; siyasi bir yoldan halle bı ro k ı lmadı
m ı ? Bu meselenin daha öne a l ınarak hilôfetin lôğvındo ace�
le buyuru l mamalı idi. Eğer m ü tolôom sorulsoydı. belki bu
teklifimi siz de kabul buyururdunuz. Bugün istiklôl Harbi
zamanından daha zayıf bir halde olduğumuzu iddia edebi·
!irim. Herhangi bir muvaffakiyetsizliğin bilhassa kürtlük
mıntıkasındaki o k isleri pek zararlı olabi l i r. Şark'ın ıslôhı­
na yazık ki, hiç ehemmiyet veril m i yor. lctimai düzen i m iz
ve dolayısıyla a hlôki durumumuz g ü nden güne her tarof­
ta bozuluyor.
1 34
Benim Gazi ve müşirliğimden bahs eden· albümü ba­
na göstermekten moksodı do galiba beni Musul Hcirekôtı
yapmaya iştahlandırmak olacaktı. Buna kıymet vermediği­
mi görünce işi kısa tutorak :
- Sen bu işleri ismet ve Fevzi Paşalarla görüşü rsü n,
hayd i artı k salona inelim.: dedi.
ONALTI
lozan Antıaşması'nda Musul sorun u çözüme bağ lan·
ma mışt ı . Görüşmeleri n uzaması üzerine ismet Paşa , bir
konunun Türkiye i l e ingilte re arası nda çözülmesini önermiş; bu önerisi de taraflarco ber:ıimsenmiştir.3.
Musul kon usundaki i l k görüşme 1 9 Mayıs 1 924 günü
istanbul'da yapıld ı .
«Hotiç konferansnı d iye b i linen bu konferanstan sonuc
a l ı namadı . ingilizler Sü leymaniye, Kerkük ve Musul kent�
lerini Türkiye'ye bırakma k istemiyorlar; Türk delegasyonu
başka n ı Fethi Bey de M usul ili nüfusunun Türk ve Kürtler­
den ol uştuğunu ileri sürerek Türk tezinde d i reniyordu.
i n g i l izler, Musul d ışında ayrıca Nasturir.·ı hristiyanları
nedeniyle de Ha kkari i l i n i de istemekteyd i l er.
S orun. Halic konfera nsında cözülemedi. Cözülemeyin­
ce konu ingil izler tara fından M i l letler Cemiyeti'ne götürü l ­
dü. M i l letler Cemiyeti, 3 0 Eylül 1 924 g ü n ü b i r komisyon
kurara k konunun bu kom isyonca i ncelenmesi kararı nı ver­
d i . Komisyon düzen led iği 'raporda Musul'un I rak'ta «Ingiliz
manda yönetiminiıı 25 y ı l daha uzatılarak Kürtlere verilmesi
koşulu ile Musul'un manda yönetimine bırakı lması , bu ol­
mazsa, Musul'un l ra k'a devredil mesi görüşü benimsen­
m işti.
Türkiye bu raporu ta nımayacağ ı n ı ilôn etti.
M i l letler Cemiyeti'nde konuşan Dışişleri Bakanı Tev·
·
1 35
fik Rüştü (Aras) İngilizlerin Musul'daki K ü rtleri i lerde Tür­
kiye a leyhine kullanaca klarını söyled i .
T a m bug ü n lerde Şeyh S a i t isyanı patlak verdi. 2 3 Tem­
muz 1 924 günü istanbu l 'dan M r. Henderson 'un ingiliz Baş·
bakanı Mac Donald'a gönderdiği gizli yazıda Doğu'daki
· Kürtlerin yere l örgütler kurarak harekete geçmek üzere ol­
dUkları ve Kürtlerle temas için bir yetkilinin istanbu l 'a gön­
derildiği bildiri l iyordu .
Şeyh Sait'in oğlu A l i Rıza da ingil izierin desteğini sağ­
lamak üzere Tebriz'deki ingiliz konsolos luğuna başvurnıuş­
tur.
Şeyh Sait ayaklanması 1 925 yılı orta l a rı nda bastı rıla­
bildir'".
Türkiye, 1 925 y ı l ı Eyl ü l ' ü nde M i l letlerarası Adalet Di­
vanı'na başvurdu. Diplomatik görüşmele rden sonra gerek
Divan ve gerekse M i l letler Cemiyet Mecl isi kararla r ı n ı ver·
mişlerd i :
Musul l rak'a bağlanaca ktı.
16 Aralık 1 925 g ü nü· M i l letler Gerniyeti Meclis kararı
verilmiş; Musul Türkiye'nin e l inden kaçm ıştı . Türkiye, bu
karara karşı tepki gösterdi . Ayrı ca Sovyetler'le de 17 Ara ­
l ı k 1 925 günü Dost l u k v e Tarafsızlık Antiaşması i mza landı.
· 5 Hazira n 1 926 günü, Tü rkiye, l ro k ve ingi ltere ile im­
zaladığı «Sınır ve iyi komşuluk antlaşmasm ile Musul'u ter­
ketm iştj .
i şte M . Kema l il� Karabekir'in kon uşmaları M u sul so­
. runurıun tartı şıldığı g ü n le re ra stlar.
Tü�kiye, Musul'u d i plomatik yol larla alamazso askeri
yol l a alacaktı r. M . Kemdl bu askeri sefer için de Karobe­
k i r'i görevlendi rmeyi uygun görmektedir.
Yeniden Karabekir'in a n ı larına döne l i m :
ceM usul meselesinin siyasi yoldan hal olunamayacağı
Fethi Bey'in tekrar tekrar beyan ettiği Haliç konferansın­
da ingiliz delegelerinin sözlerinden anlaşılıyordu. Daha ilk
sözde :
- Musul Kraliyet hükümeti için pek lôzımdır.. diye
ilk ve son sözlerini söylemişlerdi.
Fethi Bey'in
.136
- Bizim Cumhuriyet hükümetimiz için de pek lôzım­
dır . . . tarzındaki cevabın a yine aynı cevabı vermişler.
G azi, Fethi Bey'i dinledikçe düşüneeye dalıyordu: Bil··
mem hilôfeti lôğv etmekte acele ettiğini söyledikçe hak mı
veriyordu? Yoksa, henüz kuvvetini m uhafaza eden aske-.
ri mantıkla işi kuvvetle neticelendirmeyi mi düşünüyordu?»
K a rabekir, ya kın a rkadaşı isrriet Paşa ile s ı k s ı k görüşür. Bir görüşmelerinde i s met Paşa birdenbire :
« Kôzını , M usul baş .. ş u n u işgal ediverse ne » der.
Karabekir, ismet Paşa'ya şu yanıtı verir :
ıı Bu hareket ingilizlere . karşı ilônsız bir harp demek
olur. Oradal{i kıtaları a2: da olsa tayyare kuvvetleri üstün"
dür. K ısa bir zamanda takviye edebilirler. Sevk olunacak
kuvvetlerimizin orada dahi muvaffokiyetlerini ümit etmem.
Fakot, işin tehlikeli cih�ti bu hareketin ingilizierin bütün
sahillerimizde faaliyete geçmelerine mucip olur. işin do­
ha felôketli ciheti de Ermeni ve Yunan ordularıyla ya­
pamadığını bu sefer Suriye'den Fransızlorlo ve izmir'den de
italyonlorla yapnıaya kolkışmosıdır. izmir horp oyunundcı halyanların böyle bir hareketi m iscil olarak yoptırıl- ·
dığı halde şimdi onun fiilen tatbikini görmek istiyorsunuz.
Yunanistan bile derhal Şarki Trakya'yı işgale can ota­
. caktır. Bu 5uretle tarihi hacaletten (utanmadan) kurtul­
mak isteyecektir. Nitekim izmir harp oyununda bu hare­
ket de hesaba katılmıştı. Bundan başt<a cihan efkôr-ı urnu­
miyesin<!e Türklerin her fırsatta harbe atıldıkları şekli gös..;
t('!rec:;,ğinden siyasi ve askeri düzenimiz ve neticede Mu­
sul ' uğruna kazandığırriız istiklôlimiz de tehlikeye düşer.
Lozan Muahedesi'ni siz yaptınız; (suret-i müslüha­
nede) hal olunacağmı, hal olunınazsa Cemiyet-i Akvom
Meclisi'nce hal olunacağını ve askeri harekôt yapılınaya­
cağını siz imzc.ınızla kabul ettiniz. Bu sulh muahedesini
Büyük Millet Meclisi kabul etti. Reisicumhur M. Kemal Pa­
şa da tasdik etti.
Bcına geçen gün M. Kemal Paşa da böyle bir teklif­
te bulunduğu zaman O'na da uzun uzadıya bu mütalôala­
rımı arz etmiştim. Siz, hükümet reisi sıfatıyla, O'nun böy­
le bir arzusuna karşı sulh muahedesinin 3. maddesini
. . .
·
1 37
�okuyarak benim serdettiğim tarzda mütalaa beyan edece­
ğinize Musul'u işgal etmeye kalkıyorsunuz.»
.
Karabekir Görev Kabul Etmiyor :
Karabekir, savaştan ya n a değildir. · Musul ıçın ya pı­
laca k · bir savaşın Türkiye'yi yı kıma sürü kleyeceği kanı­
sındad ı r.
Paşa, anılarına o gün ısmet Paşa'ya _şu kaygularını
da bildirdiğini yazar :
«Öteden beri imadiye ve Cömelek civarındaki köy­
lerde (Londra Başpiskoposu mürahhası) nan:ııyla ingiliz
misyonerleri Nasturileri aleyhimize yetiştirmişler ve teş­
kilatlandırmışlardır. Bunlar daha bize çok zorluklar çı­
karabilirler. Bundan başka Kürtlük ıslahı için ilk tedbir­
ler dahi alınmamıştır. Bu hususta benim muhtelif zaman­
' larda mühim tekliflerim vardır. Bu Kürtler1e de tehlikeli .
. işler yapabilirler. Onların lstiklal Harbi'mizde pek baş kal­
drımamaları bizzat aldığım esaslı tedbirlerle beraber kü­
. çüklüğümden tanıdığım o muhit Cihan Harbi'nde de em­
rimde bulunduğundan beni yakından tanıdılar. Ve müta-,
rekede de bana karşı mütavaatkar kaldılar. Onlara karşı
şahsi itimad da tedbirler kadar tesirli olur. Ne Dahiliye
ve ne de Milli Müdafaa Vekaletleri onlarla bilerek meş­
gul değillerdir. Hülasa askeri muvaffakiyat ümit etmiyo­
rum. ic ve dış siyasi vaziyellerin felakdtli bir şekile sü­
rükleneceğine ise hiç şüphe etmiyorum. Mustafa Kemal
Paşa'ya da söyledim :
- Siz Musul'u belki hilafeti lağvda acele etmeye­
rek herhangi . bir şekilde almaya belki muvaffak olurdu­
nuz. Fakat, Şark işlerini birinci derecede idare eden bir
arkadaşımız sıfatıyla bana haber vermeden bir emrivaki
yaptınız. Şimdi bu işi devlet adamlarına yakışmayacak
tarzda ve hem de işi benim başıma dotayarak hal yolu­
na gidiyorsunuz. Ben, kati olarak vazife kabul etmem . Si­
ze de tavsiyem bu uçuruma milleti süri.iklemeyin . imza­
'ladığınız Lozan M uahedesi'nin 3. maddesini tekrar tek_
133
rar olmyun ve M. Kemal Paşa'ya da okutun. Bu işi ben­
den ziyade sizin birinci derecede göreceğiniz bir iştir.>>
Karabekir. - a n ı l arın ı n bu bölü münde ismet Paşa ' n ı n
kendisini h e r zaman cankulağı ile din lediğini, anca k bu görüşleri n i a n latırken ledirg i n olduğunu anlatır.
Kôzım Paşa. e n yak ı n dostu i smet Paşa hakkındaki
y a rg ılarını şöyle o n l atır :
« . .işte şimdi tam milletin rahat ederek medeniyet yo­
lunda hız alacağı bir sırada, yeni hadiseleri kolay bul­
duğundan mı? Yoksa M . Kemal Paşa'nın kuvvetli irade­
sine, artık oturduğu makamın do nüfusu eklenerek yeni­
den daha kudretli bir cazibe yaptığından mı nedir, bono
karşı mühim hadiselerde yon çizmeye başladığı gibi · uzun
süre çene çalorak söylediğim şu M usul hareketini önle­
mek hakkındaki mütalaolorım do pek hoşuna gitmedi. Gös­
terdiği tavırdan ve · kelime ile mütalaalarıma cevap ver­
meyişinden bunu a nladım.
ismet Paşa, müteessir göründü ve uzun boylu sus�
tu. Bu halde müsaadesini istiyerek ayrıldım.
4 Mayıs Ramazan Bayramının ilk günü idi. Reisicum­
hur Gazi Mustafa Paşa'yı herkes gibi ben de Cankaya
Köşkü'nde tebrik ettim. Erkan-ı Harbiye Umumiye Reisi
ve M üdotoo-i Milliye Vekili'ni de makamlarında tebrik et­
tim. Bugün Fevzi Paşa, beni Etlik'de AŞCiğı incirlik mev­
kiindeki köşkümde iade-i ziyarete geldi.
Fevzi Paşa'ya ismet Paşa'nın bana Musul'u olmayı
teklif ettiğini, bunun daha önce de Gazi tarafındon yapıl­
dığını anlo�tım. Hayret etti ve bana şu cevabı verdi :
- Tuhaf şey! Benim böyle birşeyden haberim yok .
B i r harekôt yapılacağı konusunda benimle birşey görüş­
m emişlerd i .
Bu cevaba benim hayretim daha büyük oldu.
Çünkü her askeri ve siyasi büyük mühim işler bu üç­
ler arasında görüşüldüğü ve korarlaştırıldığına - geçen mi­
sollere bakarak - kanaatını vardı.»
Karabekir, korarın ı vermişti r :
Askerl i kten ayrılma�!
_
1 39
. «Şu halde bizlere tutulacak biricik doğru yol Mec­
listeki milli vazifelerimizi ele r.ılmak ve bu surette gerele
cihana ve gerekse kendi milletimize karşı Büyük Millet
Meclisi'nin sesini duyurmak ve kudretini göstermek kalı­
yordu. Bu suretle Cumhuriyet'in sağlam surette kurulmuş
olmasına ve lail<lik esasından aykırı tasavvurlorın önlen­
mesini temin edebilirdi!<.
Orduda kalarak o kuvvetle bu işleri görmek, orduyu
siyasetle uğraştırmak, onun birlik ruhunu bozmak gibi
tehlikesine yakın tarihimizde kendimiz de şahit olduğumuz
faciaları tekrar ettirmek olurdu .»
K a ra b e k i r, i stan bul'un kurtuluş g li n (i nde M i l li Savu n ­
ma B a k a n ı Kôzım Paşa (Özolp) i l e Pe rdbalas ote l i nde
görüşür. Bakana, · i n g i l i z uçakla rının s ı n ı rlarımııda a s keri
b i ri i kierimize saldırd ı klarını söyler.
Ve ş u uyarıyı yapt ı ğ ı n ı yazar :
«Durup dururken bunun vaki olamayacağını, ingiliz­
Ierin hı:: r hoUe birşeyden kuşlwlanmış olabileceğini.. bir
harbe sebebiyet vermenin felôkat olacağını söyledim.
ı<ôzıın Pcış::ı fazla birşey bilmiyor göründü. Ve Fethi
Bey'in Ce miyet-i Akvam nezdinde teşebbüste bulundu­
ğunu söyledi.
8 Ekim'de Erkön-ı Harbiye Uniumiye Reisi Fevzi Pa­
şa'dan bir şifre_ aldım :
ingllizlerle bir harp ihtimali mevcut olduğltndan he­
men Ankara'ya hereketim emr oltınııyordu.
9 El<im'de öğle vakti trenle hareket ettim. 1 1 'de An­
kara'ya varchm. Fevzi Paşa'yı ziyaretimde vehameti öğ­
rendim.
Şöyle ki :
Nasturi çeteleri asayişi bozuyormuş. Bunun içln bir
piyade ve suvari fırkasıyle tediplerine başlandığını, bir
piyade fırkasının da ihtiyat olarak o mıntıkadcı hazırlan­
dığını, ingilizierin statü hattını geçerek tayyarelerle kıta­
larımıza· hücum ettiklerini, suvari fırkasından da bazı za­
yiatların olduğunu ve ingilizler, hareketi durdurmazsak
ilôn-ı harp edecekleri hakkında ültimatom verdiklerini,
vaziyetin . bir harbe gitmek ihtimalini Fevzi Paşa anlattı
•
1 40
.
Kendilerine şunu sordum :
- Ordulara hareketi daha önce neden bildirmediniz?
ingilizler, ültimatom vermeden sahiltarimize saldırıda bulunsalardı Ege sahillerini teftiş halindeyken çürük
gambotlarla . ben dahi feci vaziyete düşecekmişim.
Fevzi Paşa :
- Dahili bir meselemiz olduğu için d aha önce ha­
ber vermeye lüzum görmedik.
Ben :
...... Ne diyorsunuz Paşam? Meselenin bir M usul ha­
reketi olduğunu hôlô bir ordu müfettişinden gizlemek is­
tiyorsunuz. Bu işe beni tayin etmek arzusuna karşı ver­
diğim m antıki cevapları da biliyorsunuz, demek. Ben, bu
· h arekôtın aleyhindeyim diye bu işi benden sakladınız . . Me­
se le dahili bir tedip harekôtı olsa bu kadar büyük bir
kuvvete lüzum görülünce kumandanlarımza işin başında
haber vermek ve hatta onların mütalôalarını dahi sormak
y�rinde olurdu, fikrindeyim. ingilizierin ültimatom verince
telôşa .düşerek acele çağırmanız daha hoş bir . vaziyat
doğurmuş değildir. Bana itimatsızlığın bu halde apaçık
delilidir.
Fevzi Paşa, buna verecek cevap bulamadı. ( itimadı­
mız olmasa sizi terfi ettirmezdik) gibi bir garibe savurdu.
Ben :
- Paşam, hangi terfiden bohsediyorsunuz!. ' istiklôl
H arbi içerisindeki Garp Cephesi'nde ikişer-üçer derece ter­
filerinize· karşılık ben yalnız Kars'ın zabtı üzerine ferikliğe
terfi olundum. Fakat ben, Cihan Harbi içinde livalığa harp
meydanında terfi etmiştim. Ve bu müddeti de doldurduğum
icin yaptığınız terfii benim için mükôfat saymok haksızlıktır.
Bugün asgari müddeti çokton doldurduğum ve yıllardan
beri ordu komutanı olduğum · halde terfi ettirmemekliğiniz
de bana karşı haksız olarak itimot göster"'ediğinize bir de­
tildir. Bilmekte hakkım olan işler de tekerrür edip durmak­
tadır.
· Fakat bugün icin yapılacak şey ingilizlerle harbin
önünü almaktadır. Her tarafta her yeri gezdim. Ve halkla
her yerde temas da ettiııı . Halk bitkin haldedir. Elinde avu.
·
.141
tunda birşey kalmamıştır. Sekiz yıldır sürüp gitmekte olan
harp milleti uzun bir sulh zamanına müştak kılmıştır. Mu­
sul'u yeniden harp ile almaya kalkmak yeniden vatanımız•
ve millelimizi perişan edecek ve belki de felôket uçuru­
muna sürükleyecektir. ingilizler bu sefer, geçen yıl izmir'·
de yaptırdığınız harp oyunundaki endişeleri tahakkuk et­
tirecek yani halyanları üzerimize saldırtacak ve kendisi
de fiilen harbe girişecektir. Fransızlar da istiklôl Harbi'­
mizde uğradıkları muvaffakiyetsizliğinin intikamını almak
için o zaman elde edemedikleri hedeflere yürüyeceklerdir
Fevzi Paşa :
- icap ederse, yeni bir hatbi de göze aldık: Musur
bizimdir. · Madem ki, sulhen vermiyorlar; harben almak için
Gazi ısrar ediyor. Hükümet de bu fikirde. Bizde muvaffak
olcicağımıza şüphe yok. icap ederse Musul değil daha
uzaklara da gideriz.
Ben :
- Demek, izmir harp oyununda halyanların Ege sa­
hili.arine çıkması esasında yani harp oyunları koideleri­
ne uygun olmayarak mavi-kırmızı yerine apaçık halyan­
ları düşman göstermeniz, icabında bunu göze almış oldu­
ğunuzu ilôn için bir gösteriş mi idi? Paşam, siyasi hata­
lar üst üste yapılmıştır :
Birincisi, Musul işi Lozan Konferansı'nda hal olunma­
. yarak sonradan sulhen hal kabul edilmiş ve nihayet ise
Cemiyet-i Akvam'ın hakemliği ile karar verileceği tesbit
olunmuştur.
ikincisi, hilôfetin lôğvında acele edilerek bu müessese
havadon gitmiştir.»
Karabekir, Musul'un işgali ve ingilizierin yen ilmesiyle
M. Kemal'in imparatorl uğunu ilôn edeceği kanısındadı r.
Bu kuşkusunu Fevzi Paşa'ya da anlatır.
Fevzi Paşa, «bizim vazifemiz hükümetin emrine itaat­
tın> der.
Karabekir, Fevzi Paşa 'nın Diyarba kır'daki Kolordu Ko­
mutanı Cafer Tayyar Paşa'ya (Eğilmez) verdiği son e mri
de öğrenir. Bu son e m i r şöyledir"6 :
�
·
1 42
( i cap ederse eşkiyayı Londra'ya kadar takip edece.
Gü n1 erden 1 8 Ekim'd i r.
M ustafa Kemal, doğu g ezisinden Ankara'ya dönmek­
tedi r. Kara bek ir, M . Kemal Paşa'yı Ayrancı s ı rtlarında kar­
şılar. ·
M. Kemal, Kara beki r' i görünce a rabas ı n ı d urd urur.
Arabada ismet Paşa da vard ı r.
Karabekir, M . Kemal Paşa 'ya :
- Paşa Hazretleri; bir harp tehlikesi karşısında ol­
duğumuzu· ve zat-ı samilerin e dahi arz ettiğim mütalaala­
rıma rağmen Musul Harekatı'na başlamanın buna sebep
olduğunu öğrendim. Paşam, netice feldket olur.
M ustafa Kemal , Karabe kir'in sözünü kesere k . şunları
söyle r :
- Büyük M i llet Meclisi'ni acel e topladık. S öz m ille­
tindir!
K arabekir, bu konuşmada n sonra g ün l üğüne şu not­
ları d üşer :
«Artık kararımı vermiştim. Söz milletindir; söz mil­
letin, kabul!»
Kara bek ir, dört gün önce de M i lli Savunma Bakanlığı
bütün kolordulam gizli bir emir yolla mıştır :
1 643 say ı l ı emirde, ordu müfettişlerinin Ba kanlıkton
izinsiz gezi lere çı kmamaları gereği bildiriliyordu!
Karabekir, Ali Fuat Paşa ve Rauf Bey'le de konuşmuş ve kararla rı nı vermişlerdi.
Parti kuracaklard ı !
Şu satırlar Karabekir'indir :
« Harp felôketinin önüne a ncak Büyük M i l let Mecli­
si'nde b i r blok halinde görü nebilirssk durabil iriz. Esasen
Cumhuriyet' i n kökleşmesi için icabında bir parti halinde
ç ı kmaya da karar vermiş bulunuyorduk.»
ğiz.)
·
1 43
ONYEDi
� « Ordu müfettişl i ğ i nden çekil meden önce kimi komu­
ta n lario kend i leriyle birlik ol maya kandırmak icin çal ıştı­
l a r. Bu bir yı l içinde, Cumhuriyet' i n i l ô n ı , halifeliğin. kal­
dırı l ması g i bi işleri m iz, orta klaşa d üzen kura n l a rı b-ir­
birlerine daha çok yaklaştırdı ve birlikte çal ışma lara yol
açtı . işe, siyasoda n başlayaca klard ı . Bunun için uyg u n
z a m a n v e f ı rsatı bekl iyorlard ı . Siyasa a l a n ı ndaki v e or­
dudaki hazı rlıkları n ı yete rl i görüyorlard ı . Gerçekten Rauf
Bey ve benzerleri parti içinde sürd ü rmeye başlad ı kları
d u ru m larıyla, Meclisin d i nlenme dönemine rastlayan za­
manda m i l letvekil l eri üzerinde ve . yeni seçimde başarı
kazanamayan i l< i nci Grup ü yeleri aracı l ı ğ ı ile bütün yurt­
ta, u l usu bize karş ı kışkırtmak için çalişmak fırsatı n ı e l ­
de ettiler. Yurt i ç i nd e birtakım gizli örgütler kurmaya ve
g i rişimler yapmaya da başladılan>57•
K urtu luş S avaşı 'na başl a rken ' b i rbirlerine bu kadar
güvenen, birbirlerine bu kad a r inanan i k i · kom utan a ra ­
sında g üven duygusu kalma mıştı.
Ka rabekir, kend i s i n i n devre dışı n a ç ı ka rı ldığı ve ken­
d isine hiç güve n i l mediği kan ısı ndadır. Bu ka n ı lar kuşku­
l a ra dönüşür.
M . Kemal de Ka rabe k i r'i n kend isine karşı komplo .d ü ­
ze n l ediğinden kuşkulanmakta d ı r.
Erzurum'da b irleşen yol lar Ankara'da ayrı lmıştır.
Karabe kir'in an lattığr olayları b i r d e Söylev'den iz­
leye l i m .
Atatürk d iyor ki :
« H a kkari .bölgesind� N asturi ayaklanması n ı bastır­
maya çalıştığ ı m ız bir s\radd Ingi ltere hü kÜmeti de hükü­
metimize kesin b i r nota verdi.
I n g i ltere'nin kes i n nota sı na bildiğiniz biçimde ya n ı t ·
verd i k , savaşı b i l e göze aldık. işte Söz konusu ettiğ i m i z
kişiler, bu çetin · g ü n lerd e , b i r yabancı devletin b i z e s a l ­
d ı rabi ieceği günlerde kendilerinin de b i z e saldıra ra k e rek144
lerine kolaylıkla u laşabilece kleri k uruntusuna kapı ldı lar.
Savaşa hazır bir d u rumda bulund urmaya zorunlu old u k­
ları ordularını başsız bırakıp, daha önce sevmed i klerini
söyled i kleri siyasö alanına koştular.»
Atatürk, Söylev'de Karabekir'in ordudan ayrı lması n ı
böyle a nlatır.
Olay · M. Kemal Paşa'nın Söylev'deki ton ılarına göre
bir ı<komplo» muyd u ? Yoksa Karabekir'in · i leri sürdüğü g i ­
bi b i r savaş teh l i kesini önleyen hare ket. mi?
Bu soruya yan ı t verebilmek · güc; güc deği l . olanakSIZ.
Gelin o zaman olayların akışını hem Söylev�den hem
Korobekir'in anıinnndan izleyelirn :
Karabek i r, Fevzi Paşa'ya g iderek ordudan ayrıldığ ı n ı
bild i rmiş: Fevzi Paşa, Karabe.kir'i kararından caydı rmaya
çalışmıştır
Karabekir, a n ı la rı nda Fevzi Paşa'ya M . Kemal ve
çevresi ile ilgili eleşti rilerini yinelediğini: Fevzi Paşa 'nın
da kendisine hak verere k ı<o�dudan oyrılmaıı dediğini ya­
z ıyor.
Evet; köprüler atılmış; güven d uygu ları yok olmuştur.
.,
Karabekir, Fevzi Paşa dan bütün bu olaylara karşı ta­
vır a l masını ister. Olup bitenlerderı acı acı yakınır.· Sert
eleştiri ler yapar.
Fevzi Paşa'ya ı<ordunun başı sıfatıyla susuyar ve da­
ha fenası bizi hiçe s.a ytyorsunuzıı diye sitem eder. . Kendi
d urumundan ya kınır; <ıordu müfettişliği emir zabitliği .va­
ziyetinde .. » der.
Fevzi Paşa'yı d a «M illi Müdafaa Vekôletl de sizin kalem-I mahsusunuz halinde» diye eleştirir.
. • .
Düşünce ayrı l ı k l a rı güven bunalı mına, · güven buna­
lımları kuşkuya; kuşku da duygusal tapkilere dönüşmüş­
tür.
Evet. savaş başlamıştır.
Bu savaşta Kurtuluş Savaşı'nın başkomuta n ı ile Do­
ğu Cephesi komutan ı a rt ı k iyice karşı karşıyad ı rlar:
. .
·
'
.
145
F. : 10
Komplo
Atatürk, Söylev'de Karabekir. A l i Fuat Paşa lle Refet ve Cafer Tayyar Paşa 'ların bir komplo düzenledikle-:
ri kanısındadır.
Bu olayları ve duyduğu kuşkuları şöyle a nlatır :
S öylev'i n bu böl ümünü bugünkü Türkçeye ya pıfo n
çevirisinden okuya l ı m :
'
«Şimdi sayın baylo r, istersen iz, s ize büyü k bir «komp­
lo» üzerine bilgi vereyim.
1 924 yılı Ekim'inin 26. günü gee saatlerde birinci or­
du müfettişinin görevinden çekildiğini bana bildiridler. Mü­
fettiş Paşa'nın Genelkurmay Başkanlıığno verdiği cekilm e dilekcesi şudur :
·
·
·
·
Genelkurmay Başkanlığına
26.10.1 924
Bir yıllık ordu müfettişliğim sırasında gerek teftişle­
rim sonunda verdiğim raporların gerekse ordumuzun yük­
selmesi ve güçlendirilmesi için sunduğum tasarıların dik­
kate afınmadığını görmekle üzüntüm ve kaygıılı çok büyük­
tür. Üzerime düşen görevi milletvekili olarak daha çok gö­
nül rahatlığı ile yapcıcağımcı inandığım için ordu müfet­
tişliğinden çekildiğimi bilgilerinize sunarım efendim.
M illi Savunma Bakanlığıncı da yazılmıştır.
K ôzım 1Karcıbekir
Bu çekilme yazısının altinda re nkli kalemle şunlar ya­
zılıdır :
«Cekilmesini uygun bulmadığımı bildirdim. Düşünce­
sinde direndi. Yarın milletvekilliği görevine döneceğini bil­
dirdi.�
Bu satırların altında imza yoktur; oma Genelkurmay
Başka nının yazdığı anlaşılıyor. Daha aşağıda . do kırmızı
müre kkeple yazı lmış şu notlar vard ı r :
(Gelen rapor ve tasarıların hepsini göreyim. Bunla­
rın hangi maddeler üzerinde neler yapılmış ve hangi mad­
deleri yapılmamış; onları da dosyatattır da gö,reyim.)
146
·
Bu notların altındaki tarih 28 Eki m'd i r.
Boylor, Kôz ı m Koro bek i r Paşa'nın ra porları ve taso­
rıları Genelkurmay'da i l g i l i bölümlerde i ncelenmiş, bun­
lardon kabu l edilip uyg u lanabilecek olonlar d i kkate alın­
mış ve uygulanmış idi. Ancak uygu lan ması devletin gücü
d ı şı nd a bulunan ya do b i l imsel değeri olmayıp kendi ki­
şisel ve düş gücüne dayanan önerileri doğal l ı kl a d i kka­
te a l ı n ma mıştı. Kôzı m Karabekir Paşa 'ya raporla r ve ta­
sonlarından dolayı bir beğence . veril mesi de gerekli görülmernişti.
30 Ekim günü de 2 . Ordu Müfettişi Ali Fuat · Paşa'nın
Konya'dan geldiği bildirildi. Kendisini akşam yemeğine
Cankaya'ya çağ ı rd ı m . Geç va kte kadar be kledimse de Pa­
şa g e l medi. Kendisini o rotı rken öğ rendim ki, Fuat Paşa·�
yı Anka ra'ya gel işi nde Rauf Bey karş ılamış. Fuat Paşa
Milli Savunma Bakanlığ ı'na uğradıktan ve kimi arkadaşlar­
la da kısa görüşmeler yaptıktan sonra Genelkurmay Baş­
kanlığı 'na gitmiş, bir süre Fevzi Paşa i l e görüşmüş, çı­
karken d e Fevzi Paşa 'nın e m i r subeyına şu kôğıdı bırak­
mış :
·
Genelkurmay Başkanlığı Yüksek Katına
30.10.1924
Milletvekili görevime başlayocağımdan 2. Ordu mü­
fettişliği görevimden bağışlanmamı saygı ile dilerim efen'
dim.
Ankara Milletvekili
All Fuat
Baylar, m i lletvekilliğinden çe kildiğini Meclis Başkon­
l ığ ı na bildirmiş olon Refet Paşa'nın da çeki l me yazısını
Rauf Bey'in geri o l d ı rd ı ğ ı n ı öğrenmiştim.
Atatürk, bu gelişi mlerden kuşkulanmış ve olaylara
şu tonıyı koymuştur :
Komplo!
Söylev'de «komplo» olara k n itelenen bu olaylara kar­
şı şu önlemler alındığı anlatı l ı r :
1 47
_
·
1 1 k iş. Genelkurmay Başkan ı Fevzi Paşa ' n ı n m il leı­
vekilliğinden ayrıldı ğ ı n ı TBMM başka n l ı ğ ı n a telefonla bil­
d i rmesidir. M . Kemal Paşa, bundan son rö ikinci adı m ı n ı
otor. i kinci adım, m i lletvekili de olan komutanlar Cevat.
Paşa. l zzettin Poşa, Ali H i kmet Paşa, Şükrü Naili Paşa.
Fahrett i n Paşa ve Cafer Tayyar Paşa'lara ivedi telgraflor
çekerek, bu komutanlardan ya mil letvekilliğini ya da ko­
m u ta n l ı ğ ı seçmeleri n i isternek olur.
lzzettin · Paşa, A l i H i kmet. Şu krü Naili ve Fahretti n
Paşa 'lar, orduda kalmak isted i klerin i bildirirler. .
Diyarba kır'da bulunan 3. Ordu M ü fettişi Cevat Paşa ·­
dan»R gelen yanıt oldu kça serttir :
- Yüksek kişi l i ğ i nize karşı· olan güve n i me ve sevg i �
· me inanmanızı saygı i l e dilerim. Ancak, böyle bir . yurt
görevinden ivedil ikle çekilere k ulusa ve seçim bölgem
halkına karşı ' soru m l u ve suçlu d u ruma d üşmemekliğim
için çekilmemi gere ktiren nedenlerin açıklanmasına yük­
sek buyrukları nızı . saygıyla rica ederim ..
Aynı. içerikteki b i r telgraf da yine Diyarbak ır'dak i Ye- ·
dinci Kolordu Komuta n ı Cafer Tayyar Paşa'dan gelmiş­
tir.
« 1 _.:.. Siz yüce Cumhurbaşka n ı n a karşı beslediğ i m
saygı v e sevgiye güvenilmesi n i rica ed�rim.
2
Bu dakikada seçim bölgem halkı ile görüşme-_
d e n yüksek önerinizi kabul etmekliğim ben i ulus önünde
soru m l u duruma düşürebilir.
3 _.:.... Y urdu n ve ulusun çıkarları milletvekilliğinden he- ·
men çekilmemesini gerektiriyorsa, kesin karar verebi lmek­
liğim icin durumun ayd ı nlatılmaşını saygı ile rica ederi m . »
M . Kemal Paşa ertesi gün Cevat v e Cafer Tayya r Pa­
şalara şu telgra f ı gönderir :
« Komuta nların m iletvekili de olmaları n ı n orduda ve
komuta işlerinde beklen ilen düzenbağı ile bağdaşmadığı
kan ı s ı na varı lmı ştır. 1 . ve 2. Ordu m ü fettişlikleri n i n gö­
revlerinden çekilip M eclise dönere k orduları elverişsiz bir
zamanda başsı z bırakmış olmaları bu görüşü pekiştir�
· m iştir. See im bölgeniz halkı, ordu düze nbağ ı n ı n esenliği
-
·
1 48
ıçın verecegınız karardan kuşkusuz kıvanç duyar. Daha
önce yazıldığı üze re kara rın ı zı bild.i rmenizi rica ederim. »
Müfettiş Paşa
i kinci adım . da başarıyla sonuçlanmış; sıra ücüncü
adımı atmaya gelmişti.
Cevat ve C.a fer Tayyar · Paşalar, görüşlerinde d i renirler.
ücüncü adım atıl ı r.
Ücüncü adım, Cevat v e Cafer Tayyar Paşaların or­
du ile i l iŞkileri n i n kesi lmeleriydi. Hemen bu işlemlere baş­
vuruldu.
Karabekir, a n ı la rında, ordudan çekilme korarını « in­
gilizlere karşı Musul nedeniyle açılacak savaş» nedenine ·
bağlar. Ve komuta n ların ordudan · cekilmesinin bu savaş
tehlikesini önlediğ ini yazar.
M . Kemal Paşa da olayı iç siyasete dön ü k bir « komp­
lo» olarak görür.
Siya set bir satra nç oyunudur. M. Kema l, bu satranç
oyununda Karabekir'in «komutanların siyasetten ayrılma­
sı» ta ktiğ ini Kara bekir ve a rkadaşlarına karşı uygular!
M . Kemal, . siyasal savaşı da kumanda eder.
M illi S avunma Ba kanlığı, Karabekir ve Al i Fuat Pa­
şa'dan görevlerini yeni komutanlara devir etmeleri buy:.ı
ruğu n u verir.
Ordudan ayrılan Kara bek i r ve AH Fuat Paşa heme n
Meclise girerler. Mecl iste · o gün kendilerini bir sürpriz
be klemektedir :
Meclis başkanlığınca TBMM salonundan ç ı ka rılırlari
Kara beki r, durumdan yakı n ı r. TBM M 'deki görevini
yeğlediğini, bu nedenle · ye ri n e atanan komutanı bekleme­
n i n (<Uydurma bir neden» olacağı n ı söyler.
M . Kemal'in yanıtı acı ve sertti r :
« Ordu muzun ( yü kselmesi ve güçlendiri lmesi icin) ta­
sarılar sunduğundan söz eden ve onlar di k kate alınmadı­
ğı için ( üzüntüm ve koygı m büyüktür) d iyen eski Mü·
·
·
· 1.49
fettiş Paşa, yurd u n üçte biri n i kaplayan koskoca bir ordu ­
yu gönlünün istediği a n d a , beş satı rlık bir yazı yazorak
başsız bırakm� n ı n ne den l i yeğni ve ordunun yükselti�
Jip güçlendiri l mesi ba k ı m ı ndan temel olan düzenbağını ne
kertede bozucu bir davra n ı ş olduğu n u kavramış görü n ­
müyor. Dikkate a l ı nmadığını savladığı rapor v e tasarıla rıy­
la yapamadığı işi; devletin kes i n süre l i bir nota aldığı ve
bundan dolayı olağanüstü toplantıya çağ ı rd ığ ı Mecliste
yapmaya kal kıştığını i leri süre n M ü fettiş �oşa, kend isi g i ­
bi davranan arkadaşlarıyla birlikte, p e k e lverişsiz bir z a ­
m a nda, orduya n e kötü kargaşa örneği gösterdiğini a n lamak istemiyor.»
Karabekir, gere ke n devir-tesl imderi sonra TB M M 'de­
ki görevine başlar. Ve arkadaşlarıyla birlikte «Terokkiper­
. ver Cumhuriyet Fırkası» adıyla bir parti kurar.
Karabekir, a n ılarında bu oluşumu şöyle anlatır :
«Az sonra biz Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası adıy­
la Mecliste faaliyet için resmen Dahiliye Vekôletine mü­
racaat edince M. Kemal Paşa da Halk Fırkası'nın b aşına
· Cumhuriyet kelimesini koydurarak Cumhuriyet Halk Far­
kası adını verdi. 21 Kasım'da da lsmet Paşa başvekillik­
ten, hastalığı bahanesiyle istifasını verdi. Yerine Fethi
Bey başvekilliğe getirildi.
Ben, fırkanın !iderliğine, Rauf ve Adnan Beyler ikinci
liderliğe, Ali Fuot Paşa da Umumi Kôtipliğe intihap oluna­
rak Meclis önünde hürmet edilmesi lôzım gelen bir fırka
ile işe boşlodık»�9•
Tera kkiperver Cumhuriyet Fırkası nasıl bir partiydi ?
ideolojisi neydi ?
M . KemaL o etkil i v e hünerli konuşma b i ç i m i (üsiCı­
bu) i l e bu sorul arı şöyl e yanıtlı yor :
« (Parti dinsel · düşünce ve inançtoro soygıhdır) söz­
leri n i ilke edinip bayrak gibi kullanan kişilerden, u zd i l e k
(iyiniyet} beklenebi l i r mi idi? Bu bayrak yüzyıl lardan beri .
bilg isizleri, bağnazları ve boş inanciara saplanmış olanları
a l datmaya kal kışmış kimseleri n taşıdı kları bayrak değil
m i idi? Türk u lusu yüzy ı l lardan beri sonu gelmeyen yı­
k ımlora , icinden çı kabilmek icin büyük özveriler · isteyen
·
·
.150
pis bataklara , hep bu bayrak gösterilere k s ü rüklenmemlş
m iydi?
Cumh uriyetçi ve i lerici old ukları sanısını' vermek isti­
yen lerin, yine bu bayra kla ortaya atılmaları ; d i nsel bağ­
nazl ı ğ ı coştu rara k. ulusu, cumhuriyete, ilerlemeye ve ye­
n i leşmeye karşı kışkırtmek değil miyd i ? Yeni parti, dinsel
düşünce ve i nanciara sayg ı perdesi a ltı nda ( Biz halife­
liğin yeniden kurulmasını isteriz. Biz yeni yasalar isteme­
yiz. Bize din yasaları yeterlidir. Medreseler, tekkeler, bil­
gisiz softalar, şeyhler, müritler, biz sizi koruyacağız: bi­
zimle birlik olunuz! Cünkü M. Kemal Paşa'nın partisi ha­
lifeliğl kaldırdı, müslümaniiğı zedeliyor, sizi gavur yapa­
cak, size şapka giydirecek) diye bağ ırmıyor muydu? Ye- .
n i partinin ilke edindiği bu sözler. bir gerici haykı rışlarla
dolu değildir denebi l i r m i ?
( Parti dinsel düşünce ve inanciara saygılıdır) ki, Te­
rakkiperver Cumh uriyet Partisi izlencesi en yaygın kafa­
ların ürünüdür. Bu pa rti, yu rtta can kıyıcı ların: gericilerin
sığınağı ve dayanağı old u; dış düşma nların yeni Türk Dev­
leti'ni, körpe Türk Cumhuriyeti 'ni y ı kmayı öngören plan­
ları n ı n kolaylıkla uygulanmasına yard ı m etmeye çalıştı.
Tari h ; gizli o maciario düzenlenmiş genel ve gerici doğ u
oyakla nmosı n ı n nedenleri n i inceleyip araştırdığı zaman,
onun önemli ve belirli nedenleri a ra sı nda Tera kkiperver
Cumhuriyet Partisi'n i n d insel konularda verdiği sözleri ve
doğuya gönderd iği soru m l u yazma n ı n kurduğu örg ütleri
ve yaptığı kışkırtmaları bulaca ktır.»
Ka rabekir, ordudan ayrılmalarıyla Türkiye Cumhuri­
yeti'nin bir savaşa gi rmesin i n önlendiği kanısı ndad ı r.
Şöyle yazar :
«Cok çetin mücadelelere ve iftiralpra uğradıkr.o. Ya­
rınımız mahv oldu. Fakat yılmadım, Hokif..;:ır ve hürriyet
uğruna ölümü de hiçe sayorak sonuna kadar didiştim.
Gerçi ben ve arkadaşlarım sağ kalanlar da çok çektik.
44 yaşımda genç bir kumondan ve bütün rütbeleriııi ateş ,
altında ve millet için feda etmiş olon ben ve emsolim es­
ki tekaüt kanunu mucibince tekoüde sevk olunduk. Tev­
kif olunarak istiklôl Mahkemesine verildik . Ön beş yıl bir
·
_
151
düziye takip ve taciz olduk. Bütün bunlar çok acıdır. ( .. ).
Sine-i millete biz girmekle ( .. ) çok daha mesut ve bahti­
yar olduk.
Karabekir, a n ı larını şöyle bitiri r :
«Vatandaş.
M i l letin hürriyeti n i teh l i kede görürsen karşısındaki
kim ol ursa olsun tek dağ başı mezar olu ncaya kadar mü­
cade lene devam · etmek vaz ifendir. Çünkü insan larda ha­
yat denen şeyin kıymeti ancak hürriyet iledir.
Hür ol, esir yaşamobı
ONSEKiZ
« Cocu l< lorımın adını doğma larından birkoc yıl evvel
koyd u m . . . Şarkta yetiştird i ğ i m veti mler icin yaptığım sa­
nat oyu nunda (alet ve sanat) ' l ı ı:n ede n iyetin iki sembolü
olara k ( Hayat ve Emel) diye isimlendirmiştim. Bu oyunda
sanatka rlar. kullandıkları ô l eti ve · cı kardıkkın işi seyirci­
lere göstererek :
işte hayat, işte emel
Vatan icin sağlam temel
derler. Bunu yaptı ğ ı m zaman icime bir his geldi:
iki
.
Çocuğum olsa da biri ne ( Hayat). birine ( Emel) adı versem
dem iştim » 61 •
Karabekir' i n üc kızı var. Emel ve Hayat adlı ikizler ile
Timsal Karabekirı2•
Emel Karabe kir, ölmüş; Timsal Karabekir. babası öldüğünde yedi yaşındaymış.
Hayat Karabekir Feyz i oğ l u i l e konuşuyorum.
Hayat Hanım, bugün 63 yaşında. Babasıni, babası n ı n
arkadaşlarını, olayları. Erenköy 'deki köşktek i yaşantıla­
rını, 30'1u ve 40'11 yılları bugün gibi anımsı yor.
·
152
1 933 y ı lı nda köşk nasıl a ra n m ış; babasın ı n belgeleri.
ve kitapları nasıl götürü l m üştü?
«Sabahleyin cok erken. gürültülerle uyandı k . Iki kar­
deş b i r odada yatardık. Odadan çıkıp. ne oluyor d iye üc
katlı evden aşağı in meye çal ıştı k. H e r katın merd iven i
başında i k i tane pol i s var. lnemezsiniz d i yor. Pek i , a n ne m:
babam nerede , d iye b i r heyecanlandık . .Sonra annem, ge­
l i n çocu k la r, dedi. Gelin, biz buradayız. Bugün aşağı kata·
inemezsiniz. Baba nın evra k ı n ı a l ınaya gelmişler. Evin ict: .
polisle dol u . Bir cuva l a baba m ı n kitapların ı n kon u lduğu­
nu gord ü k . . . Bir dolap vardı. Gelenler dolap olduğunu an­
lamazlardı. Babam en son bu dalobı actı. ( Ba k evlôd ı m ,
burada kitaplar var. Hani bunu görememişsen, o n u n i ç i n e
de b a k ) dedi. ( M adem ki h e r tarafa bakıyorsu n , b u n u n
i ç i n e de bak) .
Gal iba 40 çuva l kadardı. 40 çuvalı gözümüzün önün­
de a l d ı l a r götürdü ler. Annem, böbrek hastası. Yuka rı kat­
ta. Aşağıda bü fede i lôcı ka l m ış, kahvo ltıdan sonra a laca k.
Hayır, aşağı kata inemezsiniz .. Pe ki neden korkuyorsu­
nuz?. B i r kôğıt, bir kitap saklarsınız . . Belgeleri götürmüş­
ler, 5 tane kitabı kalmış babamın. O kitapları a rarlarmış.
K itabın kaç tane hasıldığını matbaadan öğ renmiş le r. 5 ta�
nesi muha k kak k i bir yerlerd e . Onu a rıyorla r. Pol is mü- .
dür ısrarla a nnerne sormuş. Annem bu 5 kitabı kendi­
s i n i n yaktığını söylemiş. Polis müdür (bu devirde kitap­
ya k ı l ı r m ı ? ) deyince annem ( nasıl böyl e konuşuyorsunuz.;
S i z hepsini yaktı ktan sonra, ben de ya ktı m.) . Hiçbir zaman
bulamamışlar bu 5 kitabı.»
.
Karabekir, süre k l i pol isce izlenirmiş. Her gün, nere­
ye g itse, köşke kim gelse. bunlar tek tek rapor edilirmiş.
Hayat Hanım'ın cocukluk a n ı l arında babasını izleyen sivil
pol i s l e r ile ilgili anılan, zaman zaman üzüntüyle, zaman
za man d a gü lerek a n lı yor izleyen poli s le ri .
Karabekir; Eren köy'deki köşkünde g ü nlerini n a s ı l g e ­
çiri rdi?
K ız ı Hayat Karabekir Feyzioğl u a n latıyor; öteki . kızı
Timsol Kara bekir. Hayat Hanım'ın kızı lclôl Cankorel ve
ben d i n iiyoruz :
·
,
1 53
« Sabah ka lkar, ji ml")asti k yapar. Ka hvo lfıdan sonra
1ben calışma adama cekil iyorum) der. M u n tazam odasında
yazar. Hatta biz cocuk olara k ca l ı ş masına engel oldu­
ğumuz zaman (benim cal ışmama mani olmayı n , şimdi a n ­
laya mazsınız. ama bunları y a z ı p sizlere bıra kacağ'ı m. B u n ­
.lar, s izlerden sonra k ilerin işlerine yarayacak döküman­
l ardı r. Ben zamanı nda m i l letima asker olarak l'ı izmet et­
tim; $irrıdi de tarih i m izi yazara k bırakacağım) derd i .
Her gün mutlaka keman calardı. K l a s i k müzik, a l a ­
turka parçalar da calard ı a m a öze l l i kl e batı müziği par­
caları n ı sever ve piyanoda bize eşlik ederd i. Annem de
piyano çalard ı . Birlikte batı müziğinden parçalar cclar­
lard ı . Babam (ben birçok sıkıntıya uğradım; benim en bü­
yük şansım ve mutluluğum senin gibi birisiyle evlenmiş
olmam. Biz kapımızı kapattığımız zaman dışarıdaki üzün­
tüler dışarıda kalır, hiçbir zaman dışarıdaki üzüntüleri içeriye sızdırmazdıkf derd i .
Biz, çok mutlu olarak ve - Allah'ın b i r l ütfu olara ktan emekli olur olmaz biz doğmuşuz. i ki z . cocuk, para yok!
S ı kıntılar içinde bizi yetiştirm iştir. Annemin dedenıden ka­
lan birkaç parca s ı n ı satıyorlar. Ve babam, bir annenin
bakacağı kada r bizlere bakmış.»
Pol is tarafından , ad ı m ad ı m izlend iği gün lerde kimler
·gelirmiş Karabekir'in köşküne :
«Cafer Tayyar Paşa.. M uayyen zornanlarda Ali Fuat
Paşa, Refet Paşa , Rauf Orbay .. eski . yaveri Rüştü Erkmen
. - korgeneraldi. Merkez komutanıydı, asker e l bisesiyle çe­
kinmeden gel ird i -, Nevzat Ayazbeyoğ lu - felsefe öğretmen iydi - karşı mızda otururdu.»
General Seyfi Düzgören de ya kın arkadaşıymış.
·
·
izmir Suikastı
:
·
Karabekir Paşa'yı e n cak üzen olay, Atatürk'e karşı
<! üzenlenen izmir sui kastı nedeniyle tutuklanmasıymış.
Kızı, o günleri şöyle a nlatıyor :
1 54
« i smet Paşa'nın çayına çağı rı yoruz diye Etl i k 'teki
evinden a l mışlar lzmir'de· Elhainra sinemasındaki mahke­
m eye ç ı kıncaya kadar tahta kuruları içinde Emn iyet Mü­
d ü rlüğünde yerde yatırmışl a r. Yu karıda bir pencere var­
m ış, o pencereyi de demirle kapatmışlar. Pencereyi de
civilemişler. Yer şiltesi verm işler. Mahkeme başlıyor, sa­
lon subayla dolu. M a h keme başkanı Kel A l i subaylara otu­
ru n diyor, oturmuyorla r. Karabekir Paşa dönmüş, e l iyle
i şaret , etmiş, oturmuşlar. M ah keme olurken de ucaklar
u cabi lecekle ri e n alçak seviyeden uçmuşlar. (Karabekir
suçsuz, Karabekir suçsuz) d iye kôğıtlar atmışlar.
Seraatından sonra cok teza hürat yapıl miş. Seraat
ettiğ i zaman halk galeyana gelıriiş» 'ı".
·
inönü Ağlıyor
·
Atatürk ölünce ismet inönü, bu ya kın arkadaşı na bir
mektup yazıp, birlikte çalışma larını önermişti, sonrasını
biliyorsunuz. Karabekir, önce m i l letvekili, sonra da TBMM
boşkanı oldu.
Hayat Honım'a Korobe kir'in yaşamında ki bu devreyi
soruyoru m ; anlatıyor :
«Atatürk'ün ölümünden sonra ismet Paşa da şimdi­
ye kadar olan haksızlı klardan rahatsız o•muştu ki, tel­
g ra f çekti. ( Karabekir geçmişi unuta l ı m, bundan sonra
eskiden olduğ u gibi, i k i kıymetli arkadaş olarak devam
ettirelim) deyip babamı m i ll etvekili olarak An kara'ya ca- ·
ğ ırd ı . . Babama istanbul milletvek i l l iğini verdi kten sonra
beklediği çok ya kın ilgiyi ismet Paşa göstermedi. M ese ­
lô, 2. Dünya S avaşı günl erinde babam ısrarla ismet Pa­
şa'dan randevu almak ister; ismet Paşa randevu vermez­
di. Y i n e bir gün Meclis'te mecbur oldu (Türkün Boğazı .
K a i"S v e Ardahan belkemiğidir; Türklerin Ruslara vereceğ i
h içbir şey yoktur) dediği zaman da randevu i stedi is­
met Paşa ile konuşmak icin. 1 1 gün sonra - hiç u nutmam A merikan gazetelerinde ( Ka ra bekir · k ı lıcını tekrar kınıncla
oynattı) diye yazı cık.t ıktan sonra ismet Paşa, Karabek ir'e
(gel konuşa l ı m) ded i .
1 55
Ve böylece, çevresinden uzoklaştırma, izleme. s i n ­
d irme değ il de (sona bir mil letvekilliği verd i k orada otur)
g ibisinden birşey oldu ismet Paşa'nınki d e !
lsmet i n ö n ü , cumhurbaş kanıyken Koro bekir'in köşkü­
ne h iç gelmiş miyd i ?
Hayat Karabekir Feyzioğlu :
<< ismet Paşa bizim köşke geldi. i smet Paşa. baba m ı n
ölümünden sçınra do köşke · geldi. Kordeşimin kızının dü­
ğününde i smet Paşa 'yı ,davet etmiştim . Geldi; fotoğraflar
çe kildi. Paşa « fotoğrofları getirin» dedi. Ve ben ismet
Paşa 'ya fotoğrafları götürd ü m . icerde Şevket Süreyya Bey
(Aydem ir) var. M evhibe Hanım haber yoll a d ı . (Karabekir
t;aşo'nın kızı burada) dedi.
Odaya g i rdim, ikiz kardeşim Emel i l e birbirimize çok
benzerdik. (Sen bir kerre hangisis i n , Hayat mısın, Emel
misin ?).. ( Hoyat'ım, Paşam) dedim. Fotoğ ra fları verd i m ;
memnun oldu.
(Sana birşey söylemek istiyorum . Sizin bildiğiniz g i bi
bazı şeyleri söylemek istiyoru m. Rahat edeceğim bunları
söylerse m) ded i . (Annen bana kızg ı n öldü) ded i .
Annemi g e n ç yaşta. 54 yaşında kaybetm iştik.
(Bütün geçmişierimize rağmen baban bono kırgın
değildi. Belki siz Karabekir'in bana kırgın olduğunu zan·
nedersiniz, oma Karabekir bana kırgın değildi. O onla­
ınıştı herşeyi. istiklôl Mahke'inesinde Jzmir'de suçsuz ol­
duğunu, beraatı için ne kadar çok uğraştığımı Korobekir
de bilirdi. Bazı hadiselerde O'nun tarafını tutmayıştının
sebebini de kendisi bilirdi. Üzüldüğüm, annenin bana kır­
gm Ölmesidir. Ben isterdim ki, bu hakikotlorı, annene de
söyleyim ama annen zamansız ve olmadık yaşta öldü.)
i smet Paşa ağl ıyordu. Ben de duygulondım.
(Bunları annene anlatmak istiyordum. Olmadı. An·
nene anlatmadıklarımı sona, Korobekir'in kızına anlatayım
da rahat edeyim.)
·
156
O M . Kemal, Çağırılınca G idilir!
Kara be ki r, evde, Atatürk'ten nasıl söz edera i ? Kara ­
bekir'in devrim lerine karş ı mıydı?. Ö rneğin laiklik, örne­
ğ i n g iysi devri mi konusundaki tavrı neydi?
Bunla ıı en iyi 0ilecek olan kızı Hayat Karabekir Fey­
z ioğlu'ydu.
( M ustafa Kemal ben i m en · iyi a rkadaŞını derd i } . Biz
herşeyi O'nunla anlaşarak yapmaya çalıştık. Aramızda an-:
laşamadığımız noktalar olsa bile birbirimizi ikna ya ' · çalıştık.)
Biz, cocuk ola ra k M . Kemal hakkınd a i leri-geri lôflar
ederd i k . Hoşla nmazd ı . M . Kemal ile· Atatürk'ü iki ayrı şah­
s iyet olara k görü rdü . M . Kema l ' i . her zaman sevg i ve say­
g ı yla dnardı.
(Daha sonra tarih boyunca göreceksiniz, M . Kemal ' i
beğen mesek, sevmese k, b i z O ' n u kumandanımız yapar,
başa getirir miydik?) derd i . (Saydığımız, sevdiğimiz bir
kumandanımızdı . )
Babam, Atatü rk'ün çevresinden şikôyetçiyd i .
S i z e bir hadisesini a n latayım :
Atatü rk'ün çok h asta olduğunu, Daimabahçe S ara­
y ı ' nd a çok ağır şekilde hasta yattı ğ ı n ı biliyoruz. Rivayet
olunur ki (Karabekir'i getirin, görüşüp helôlleşmek istiyorum) demiş.
Bunu çok yakınındakiler. başmda d u ranlar, sonradan
babama a nlatmışlar!
Atatürk'ün ölümünden önce babama kimse geilp de
bunları söylemed i . Etrafındaki eş, dost, a kraba, ( Paşa
e n işte, Paşa a mca Atatürk çağırtmış, g ittiniz mi?) d iye
sorarlard ı . Babam ( Atatürk çağ ı rmadı, gitmed im) derd i .
B e n o zaman ilkokulun dördüncü -beŞinci sınıfınday­
d ı m . ( Babacığım, çağı rsa g ider miydin?.) diye sordum.
(Çağırsa, sizin bu kadar hakları nızı elinizden a lmış: o
o kadar s ı kıntılar çekm işsiniz, bizim bütün cocukluğu­
muzu Ere n köy'de menkup (gözden düşen) bir vaziyette
geçirtmiş kimse hastqlı ğ ı nda sizi cağı rsa . g ider m iydiniz?)
(G iderdim kızım) derdi. ( Giderdim. Çünkü o beni m
·
157
·
çok eski cirkodaşı mdı. Onun bana ya p tıklorını o etrafının
tesiriyle yapmıştır. O bizim lstiklôl Harbi'mizi beraber· yap­
tığı mız, sevdiği miz boşkomutanı mızd ı . O bizim cihat o r­
kadoşımııdı. O M ustafa Kemal'dir, çağırı l ınca gidilir, be­
nini en yakın arkadoşımdı. Ama çağ ı rmod ılar. Çok iyi bi­
l iyorum.)
Peki, Karabekir devrimler konusunda ne düşünürdü?
« Babamın Atatürk devrim lerine karşı olduğunu zon­
nedenlerin hatası şurada: Babam devrimiere karşı değil­
.di. Devri mieri n hepsini kabul ed iyord u ; bütün devrimleri
de beğen iyordu. Baba m ı n itirazı, devri mierin yapılış şek­
l i ndeydi. Babamın . arzusu, devrimierin ilelebet kalabilmesi
için tepeden i n me d eğ i l , zorla değ il, halkı eğ iterek · ya. pıl masıydı. Devrimiere karşı değildi. Yapılanlar zorla ya­
pıldığı için devri m ie ri n yerleşmemesinden korkardı.
O yıllarda belki başka care . de yoktu.
Sanmasınlar ki, Karabe k i r devrim iere karşıydı. Dev­
rimlerden o kadar ilerisini d üşünüyordu ki, (50-60 sene- ·
l i k olmasın . bunlar. ilelebet olsun) istiyordu.
. (Zorla yapılan, halKı eğ itmeden yapılan devrimler.
geri teper)
derdi. Korkusu buydu. ( i m kônını bulunca, ge­
.
ne bii bunu yaparız, gene bunu giyeriı derler) derdi. ( El�
lerine i m kôn geçse her tarafı kara çarşafiilar alır) derd i .
Bizim evimizde b i r işçi kadın vard ı . . Kadın gelip g i ­
derken kara çarşaf g iyerd i . Bir kere babam (bir d a h a
kara ç:arşafla gelirsen yırttırırım o çarşafı . . ya çarşaf g iy­
mezsin ya da çalışmazsın. B u kapı kapanmış olur sana)
dedi.
Ve kadına annemin mantesunu verdi. .
(Halka benimsetilmeyen devri mler tutmaz) derdi. Bu­
n u a nlamayanlar (Kôzım Paşa reform lara karşı, Paşa çar-1
şaf giysinler derdi) derler, değil. Halkı eğite re k reform ya...
pılmalı derdi. Olmazsa , etkisi kalmaz. işte bugün görüyo...
ruz. Babamın korkusu buydu. Her taraf kara çarşaflı, Eyüp
taraflarına gidin ba k ı n ! »
Kara bekir l a i k l i k konusunda ne düşünürd ü ? Evde y a
da cam ide namaz kılar mıydı? Oruç tutar m ıydı? Içki - içer
miyd i ?
·
·
1 58
Kızı anlatıyor :
« Babam (dinsiz insan olmaz) derd i.. herkeste bir . Ar­
lah inancı var, herkesin · bir d i n i var. E n gelişmiş memle­
ketlerde de.. her neyse; d i n i , iyi yetişmiş din adamları
·
tarafından ele alınmasını sağlarsak -ki bunlar istiklôl Sa­
vaşı'nda söyledi ğ i sözlerd i r - dinimiz de reforme olur. ( Biz
· d i n i tamamen kaldırd ı k , laik olmak en g üzel şey, hiç dinle
ilg ilenen yok. Din alan ında iyi yetişmiş ki mselerle d i n h i z­
meti olsun. Biz bunu yapmazsak, en olmad ı k kimseJet di­
n i ele alır ve kötü yollara gider) derdi . ·
Babam, Allah'a ve d ine i na nı rd ı . Fa kat dini b i r kor­
ku şekli nde, bir yobazl ı k şe klinde, sömürü aracı olarak dcr
kabul etmezd i . Dinsiz b i r insanın her türlü kötülüğü ya­
pabi leceğ ine inanmış gercek bir müslümandı. Fa kat her
gün şunu yapacaksın, bunu yapaca ksın diye şe kiliere
karşıyd ı . Hatt a çocu kken deva mlı olarak oruç tutmak is­
ted iğimiz zaman (okuyan bir kimsenin deva mlı olarak oruc·
tuttuğu zaman beynini lüzumu kadar calıştıramaz. Siz,
inancın ı z ı , Allah'a karşı bağ l ı l ı ğ ı nızı . vicdanları n rzda daima· .
hür tutun, temiz tutun ve Allah'a olan inancınızı hiçbir
zaman kaybetmeyin) derd i .
( Herhanqi bir kötülüğü yapa n , bir k i mse de ben oruç
tutuyorum d iyen - bunu çok söylerdi -, ben namaz kıl ıyo­
rı.,ım d i yen, ben şunu şunu yaparım, Allah beni affeder
d iyen . . katiyyen böyle şeye inanmayın) derdi.
(Bizim dini mizde böyle şey yoktur. i l könce kend i vicd a n ı n ızla muhasebe yapın) derdi.»
Paşa, evde namaz kı lmaz, oruc da tutmazmış!
Şöyle düşünürmüş :
(Dürüstlükten, sağlamlıktan, seeiye kuvvetinden hiç•
bir zaman en ufak bir taviz vermeyin ; . hakkınızı her yer­
de arayın ve inancınızı kendi doğrultunuzda, hiçbir zaman
tesir altında kalmadan, dini ve milli inançlarınızı kendi
inandığınız ve güvendiğiniz şekilde devam ettirin.)
Kızı .Hayat Karabekir Feyzioğlu, babası n ı n «demok­
rasiyi benimsemiş» bir insan olduğ unu, evde, herhangi bir
konuda herkesin fikrini ald ı ğ ı n ı ve «aile nüvesi neyse bunu
'
·
1 59
büyütün, devlet de böyle idare olunur. Benim fikrim bu­
dur. Ben beğendim, bunu yaptım, aile . içind� de olmaz,
.devlet idaresinde de olmaz» diye düşündüğünü an latıyor.
Peki içki içer miymiş?
icermiş, ra kıyı h i ç sevmez, şarap ve biro içermi ş .
.Evde, sofrada çocu klara ( iştah açar) · diye şarap verd iğ i
.bile olurmuş. Emel ve Hayat, 1 8 yaşia rına bası nca ((ilk
sigaralarınızı ben vereceğim» diye kıziarına sigara do içir­
miş.
Eşi iclôl H a n ı m başını örter miymiş?
Hayır.
·
Harp Akademisi'nde Tolstoy
Kôzım Karabekir, ittihat ve Tera kki anı larında is­
tanbu l 'da Erkôn - ı H arp sın ıflarında a rkadaşı Seyfi ( Düz­
gören)'in «Tolstoy'un sosyalizm esaslarına uygun olarak
yazdığı» .diye tan ı mladığı kitapların Fransızcasını g iz l i ce
Harp Akademisi'ne getirdiğini ve lsmet Bey ( i nönü) ile
birli kte okudukları ndan da söz eder•H.
Kôzım Karabekir; i l k gencHk yıl l arından beri özgü r­
l ü k tutkusu ile silôha sarı l m ış t i r yurtsever subaydır.
Abdülhamid yönetimine karş gizli örgütler kura n , 31
M art gerici ayaklan masına karşı Hare kôt Ordusunda yüz­
başı rütbesiyle Abd ü l hamid'in Yıldız Sarayı 'nı kuşatan,
cccnmilerle, muhafazal<ôrlorla asla yenileşme olamaz,, di­
yen, irticayı en büyü k suç sayan. Harp Akademisi'nde sos­
yalist kitaplar okuya n , ((doğu ve batı uygarlığı yoktur, bir
·tek uygarlık vardır» d iye düşünen, 1 920'1erde M i lôdi tok·
vime geeilmesini öneren. medreselerin kapatılmasını, a raı:::
etkisinden kurtul.unmasını isteyen bir batı l ı aydın g i bi ya·
-şayan. okuyon ,yazan. Kurtuluş S avaşı'nın Doğu Cephe ·
si Kamuta n ı nasıl olu r da « Padişahçı, dinci, şeriatçı pa ·
:şo)) diye bil inir?
Buna önce kızları isyan ed iyor!
Karabekir. ne şeriotçıdır, ne d inci, ne padişahcı.
M . Kemal ile Korobekir orasındaki bu çatışman ı n n e
·
·
1 60
denlerini her devrimda yaŞanan olağanüstü koşullarda
aramak gerekir.
Kızı Hayat Hanım, babası Karabekir'in « Demokrasiyi
yerleşti re med i k , tabii ki, bir devlet. bir kuruluş, bir idare
yeni şekle qire rken b i rcak saliantı da olacak. Bizden çok
ileri qitmiş devletler bunları yü,zlerce sene önce yaşam!Ş­
Iar. Biz bu sarsıntıları ta baştan geçirseyd ik, demokrasi
şimdiye kadar oturmuş olurdu» diye düşündüğünü anla­
tıyor.
ONDOKUZ
Tarih: 27 Mart 1 945.
Yer: M i l li Eğitim Bakanlığı Bakan odası .
Odadaki üç kişi d e r i n b i r tartışmaya .dalmışlard ı r.
M i l l i Eğitim Bakanı Hasan A l i Yücel, .Ista nbul m i lletvekili emekli General Kôzı m Karabe k i r ve Prof. Dr. E nver
Ziya K.a ra l , Cumhu riyet ve Devrim tarihi konularını tar­
tışmoktadırlor.
General Kôzım K a rabekir, Prof. Dr. Enve r Ziya Koral
tarpfıridan yazılan Cumhuriyet Tari h i kitabının hangi kay­
naklara · dayanarak hazırland ı ğ ı n ı sorma ktadı r.
Koral şu yanıtı vermekted i r :
- En çok Atatürk'ün nutkundan ve Tarih Kurumu'­
nun yayınladığı Tarih Cilt IV'den, Genel Kurmav Harp Ta­
rihi E ncümeni Neşriyatı 'ndan, gazete kolleksiyonlarınd.an
ve i nkılôp Tarihi Enstitüsü'ne gelen vesikalardon yarar­
fandım.
General Karabekir, Prof. Karai'ın bu yanıtından sonra şu yoru mu yapmakta d ı r :
- El imdeki mevcut vesi kalarla bunların benzerleri
neşred i l medi kçe Türk i n kılôp Tari h i doğru dürüst yazıla­
maz.
Bakan Yücel, Karabekir'e şu yanıtı verme ktedir :
·
·
.
1 61
F. : 1 1
. - Cumhuriyet Tarihi, b i r ok'ul kitabıdı r. Bu itibario
inkılôbımızın bütün tafsilôtın ı ihtiva etmez. Bu herşeyden
önce anahatları belirtmek a macıyla yazılmıştır. Vesikalar
neşredildikce etraflı bir cumhuriyet tarihi yazılması ve
yazd ı rı l ması daima m ü m kü nd ü r.
Karabekir, yeniden söz a l ı r.
- Cumhuriyet Tarihi, çok calışıla ra k yazılmış bir
eserd ir. Tarih Kurumu'nun - Cilt IV'den zihniyet itibariyle
çok i leri olduğunu kabul ed iyoru m. Ancak. kitapta i n k ı­
lôbımızın esasları deği l teferruatları yazılmış. .
Karabekir, d a h a sonra, Kurtuluş Savaşı i le i l g i l i de­
ğerlendirmelerini yapar. Yücel, Koro bekir ve Prof. KoraJ
a rasında geçen kon uşmalar bir tuta nakla soptan ır-66 .
Toplontı l,o r, 30 Mart günü de süre r.
30 Mart 1 945 gü nkü toplantıda Koro bekir şu acıklamayı yapar :
« Ben ortada bir bolşevi k l i k temayül ü görünce bun u
yoketmek için M . · Kemal Paşa'nın · bir Bolşevik Partisi
kurmasını ve bu surette bu teşebbüsü zararsız hale getir­
mesini teklif ettim . Kabul etti. Fakat ordu mümessili ola­
rak partide bulunmarnı isted i , reddettim. Çünkü ordunun
bu işle meşgul olmamasını istiyordUm.
Yine bu sıralarda Celôlettin Arif E rzurum'a geldi. Esas
maksadının Erzurum'da bir kuvvet teşkil ederek Enver
Paşa'yı çağırtma k olduğunu sonradan a niad ı m . ismet Pa­
şa cok gee olarak M. Kemal Paşa i le Celôlettin Arif Bey'. in araları n ı n acı k · olduğunu söyled i . Celôlettin Arif ve ta­
raftarı kırk i mzal ı sahte bir telgra f i l e M . Kemal Paşa'yı
tehdit etmişler. Ben müdahale ettirrı . M. Kemal Paşa,
Kôzım Dirik'e bu k ı rk kişin i n ellerini bağla Ankara'ya
sevk et demiş. Benim müdahalem ile mesele tavazzuh
etti.
M ustafa Kemal'in durumu çok zayıflamıştı. Kendisine
destek olacak bir kuvvet, TopaJ Osman'ı ve kuvvetlerini
gönderdim»1111 •
,
Bakan Yücel, General Karabekir ve Prof. Karal . arasın­
daki görüşmeler, 2 Nisan 1 945 günü de devam eder. Ka_
1 62
rabeklr, bu toplantıda do i leri sürdüğü sovlorla ilgili acık­
lamolar yapar.
Karabekir, 9 Nisan g ü n kü dördüncü toplantıda şu gö·
rüşü i leri sürer :
· « N utuk çok ya nlış ve torofgironedir. Nutuk'to daha
z iyade teferruot üzeri nde d urulmuş ve esaslar kömllen
ihmal edilm iştir. Benim yokılan kırk kitabım içinde biri de
Nutuk'un hata ve sevap cetve l i adını taşıma ktaydı. Bun­
d a N utuk'un yan l ışları bir bir gösteri l mişti.»
Nutuk'a Yanıt
·
1 945 y ılından, · dilerseniz, kısa bir süre icin ayrılalım
ve 1 927 yılına dönelim :
Atatürk. Nutuk'u, 1 927 yılının 1 5-20 Ekim g ünleri ora­
sında CHP Kurultayında okumuş; Nutuk. ilk kez 1 927 yılında yayınlanmışt ı r.
,
Kôzım Karabekir Paşa. Nutuk'un i l k baskısı üzerinde
el yazıları ile notlar düşmüş ve «Hakikat mihveri yahut
hata-sevap cetvelin başlığı ile Nutuk'a yanıtlar vermiştir.
« (Osmanlı Ordusu her tarafta zedelenmiş) ..
sözü doğru değild ir. Şarktoki ordu Iran ve Kafko$
Azerbeycan'ında birçok zaferler kazanarak oralaro yerleş­
miş bulunuyordu. Hatta Şimali Kafkasya'ya bile hôkim ol­
maya başlam•ştı. McğiOp ve perişan olan Filistin'deki Yıl­
d ı rı m · Ordusu idi. Az sonra M usul. cenubundaki ordu peri­
şan olmuştu.»
(Ordunun elinden esliha ve cephanesi alınmış ve alın'
makta.)
Bu sözden, şarktaki. adına Onbeşinci Kolordu namı
verilen Dokuzuncu Kolordu (4 fırkalı) müstesnod ı r. Ben
silôh vermediğim gibi Istanbul dahilinde olduğu halde di­
ğer kolord uların da · elinden silôh ve cephaneleri o fınmı:­
yordu.»
(. ..)
( Beni Istanbul'dan neyf ve ted'ib maksadıyla Anado­
lu'va gönderenler. . . )
·
·
·
J 63
kaydında, bana Anadolu 'ya geleceğini vaad etfi ğ l
h a ld e neden önce Konya 'daki ordu müfettişliğine ( kendi
harp ettiği ordu bakiyesi) tayin olunduğu halde, hastayım,
terfi isterim diyere k kabul etmediğinin hakiki sebebi n i yaz­
m ı yor. Sebep, hôlô istanbul 'da Harbiye Nazırl ığını a ta ra k
kalmaya çal ışması v e Padişah Vahdettin'e damat olmaya
uğraşmasıdır. ( . . . ) Nitekim Konya'ya g itmeyi ' kabul etme­
y ince oraya yine Fil istin'd e ordu kom utanı bulunan M er­
s i n l i Cemal Paşa gönderildiı;' . Bu vaziyette M. Kemal ' i n
d e ben i m mıntıkama gelmesini bazı orkadaşlarımız ısrarla
kend ilerinden rica etti ler. Hôlô ista nbul'da Harbiye Nazır­
IIğı ile uğraşması n ı art ı k · bütün muh iti ayıplıyordu. Gel
dediği g i bi şarka gelmek hususu n da hôlô ısra r ediyor idiy­
s e zamanın rica! ve Padişahı ben i m i kazıma uymayan M .
Kemal'i :zorla göndermiş old u kları anlaşılıyor ki. kendHeri
icin e lim bir vaziyettir.»
·
( .. ) . M . Kemal Paşa. ititôf Devletleriyle başa cıkama­
yacağımızdan milli m ü cadeleye taraftar değildi. Benim (tek
dağ 'başı mezar oluncaya kadar ya istiklôl, ya ölüm} te k ­
litime delilik d iyordu.»
( . . .) ..
1 4. sayfada milli teşki lôt v e mitingieri n kendi tamimi
ile yapıldığını anlatmak i stiyor. Halbuki, kendi leri S amstin'a
çıktıkları 1 9 Mayıs'da bu tamimi yapmaları icap ederd i .
O n gün sonra tam i m etmesinin sebebi n e . olabil ir? (Ver­
d i ğ i m talimat üzerine her yerde mitingler yapıl maya baş­
landı» d i yorlar. Halbuki, Erzurum'daki mitingi 18 Mayıs'ta
yan i M. Kemal Paşa daha Somsun'a çı kmadan önce yop­
tırmıştı m. Trabzon'a geli nce burası M . Kema l ' i n tam i m i n ­
d e n sonra da yapmamıştı r ( . . ) asobi m izaçii o l o n h a l k ı n
m iting neticesi nde Rumiara saldı rması teh l i kesinden kor­
kulmuştur:»
Karabekir, N utuk'o düştüğü notlarda Atoti irk'ün Kur­
tuluş Savaşı 'nın boşında «Amerikan ma n d OSl ll ve «bol­
şeviklik ilônınııı çözüm olara k düşü ndüğünü d e yazmış!"�
M. Kemal, Karabekir' i n bu savlarına el yazıları ile tut­
tuğu notlarda şu yanıtları veriyor :
1 64
Y ı ld ı rı m O rduları n ı n savaşta geri çekilmek zorunda
kald ı ğ ı savına karşı l ı k :
« S : 37'de 7. Ordu hakkındaki sözleri yalandır. Kat­
ma sırtlarındaki muharebeyi yapon 7. Ordu'dur. 2. Ordu
oradan Adana havallsine nakil olunmamiştır.» ·
« S: 38 (1 Eylül'de taarruz edecek düşman bulamayan
·
lngilizler. .»
·
Yalcln! Ingilizler 7. Ordu tarafından mağJGp edild i kleri
için d u rduruldular. Aksi takdirde niçin Adana 'ya karşı yü­
rümeyeceklerd ir?
Bolşevi klik ile ilgili. savlara . verdiği yanıt :
«S : 54 .. Bolşevi k l i k . . . çok alça kco uydurmak istedi­
ği bir h i kôye (bana yapıştırma k istiyor) .
«S: 76. . (Bu da Anadolu'da selôhiyet sahibi gibi gö­
rünen bir simanın bolŞevikliğin ilônı ile mümkün olur )
herzesiyle de beni m u rat ediyor.»
Anadolu 'ya geçiş ile ilgili savları : ·
« S : 46-49 ( 1 1 N isan cuma · günü) ben i ziyareti. Baş­
tan yalan, sonradan uydurma ve bir tiyatro parçası.
l zı:nir'in işgoli ü ze rine düzenlenen mitingler ile ilgili
savları :
«lzmir'in ·ışgali ( 1 5 Mayıs 335) icin mitingler ben emir
verdikten sonradır. O zamana. kadar hatta ondan sonra da
Trabzon yaptı rmadı.
. . .
Prof. Koral: <<Karabekir'in Iddaları Dayanıksın
Yeniden 1 945 Nisan ayına dönüyoruz :
M il li Eğitim Ba kanlığındaki bu tartışma ve değerlen­
d irme toplantılarından sonra Prof. Karaı. General Kara-.
bekir ve Bakan Hasan Ali Yücel'e görüşleri n i bildiri r.
Tutanağı old uğu gibi yayınlayalım : ·
1 65
«Enver Ziya Karal'ın, General Kôzım
Karabekir Paşa;ya cevaplan
General Kazım Karabekir'in tenkitlerinin özü.
General Kôzım Karabekir «Cumhu riyet Ta rihi» tenkit­
lerini bitirdi kten sonra sayın Ba kan Erıver Ziya Karal'a,
tenkitler üzerindeki düşü ncelerini söylemesi için izin ver­
d i . Enver Ziya Karol da tenkitlere şöyle cevap verd i :
Sayın Genera l i n tenkitlerini dört o n a düşünce etra:.
· fındo toplama k mümkündü r :
1
2
Olayla rın psi koloj i k i zahları n ı n hata l ı oluşu.
Olayların seyrinde iki tarihi simanın belirtilere k
. diğerlerini n sil i k gösterilmesi veya hiç gqsteri l 1
memiş olması.
3
Olayların, gerçeğe hic de uymıyan bir şekilde
sistemli yapılmış bulunması, tarihi k ritiğe hiç yer
verilmemiş olması.
4
Cumhuriyet tarihinin yazılmasında esas olan
nutkun yan l ışlar ile dolu olması ve esastan zi­
yade teferrudtı ihtiva etmesi.
Bu düşü ncelerdem birincisini ele alalım.
Sayın Genero l psikolo j i k izahto n bahsede rken e n cok
şunu belirttil e r: « M ustafa Kemal genel h arbin sonunda
ordula rı yenilmiş mağiOp bir generaldir. Padişaho barış
yapılması icin telgraf çekmişti r. Halbuki Anadol u'nun do­
ğ usundoki ordular ve komutanlar yenilmemiştir. Bu iti­
barta yenilmiş bir komutanda yok farzetmemiz gere k e n
savaşmak istek ve heyecan ı m a ğ i Q p olmıyan komutanda
vard ı r.»
Sayın Generalin bu izahı gerçeğe uymOz . Çünkü moğ­
IOp olan ordu, tek başı na yaŞayan mücerret bir ord u de­
ğildir. Bu ordu bir devletin ordusu. Böyle b i r ordunun ba­
şında ve içinde bu lunmıyo n ve dolayısiyle yen i l meden
kendisini sorumlu saymıyan komutanlar da müteessi r olu.r
B u itibarıo Anadolu'nun doğusunda bulunan ordu komu� .
tanlarının M ustafa Kemal'den daha a z müteessir olma-
__,
-
-
·.
166
torı güc kabul edilir. · Kaldı ki bi r ordu komutan ı ya lnız
başında bulunduğu ordunun · mu kadderatı i l e ilgili değ il­
d i r. Kamutan mensup olduğu milletin bütün ordulariyle ya­
kından alôkalı ol ma k gerektir. Komuta n l ı k ödevleri bunu
emreder. Madem ki bı:ı böyledir. Mustafa Kemal ' i n yeni ­
l e n ordularının yarattığ ı y e n i şartlar bütün ordu komu­
tanıarına kabul edilir. Zaten qu şartların General Kôzı'm
Ka rabekir tarafında n kabul edildiği de aşikô rd ı r. Cünkü
Mondros M ü ta rekesi imzalanırken General, . müta re ke im­
zalanmasın d iye bir itirazda bulunmuş değildir.
M ustafa Kema l'in padişaha sulh yapıl ması icin çek­
tiği telgraftan bir yıl önce Enver Paşa'ya verdiği bir ra­
porda harbin kaybedilcl iğ i ve sulh ya pılması gereğini mü­
·
d a faa ettiğini de biliyoruz. Paşa i mkônlarıri Birinci Cihan
Savaşı'na devam edem iyeceğ imizi gördüğü anda sulh ya­
pılmasını teklif etmesi tabiidir. Fakat onun kafasında ve
yureğinde bu sulh memle ketin işgalini ve mil letin asore­
tini tazammun etmez. Bu sebepled ir ki Paşa. Mondros Mü­
tore kesi 'nin şartlarına itiraz etmiş ve milli mücadelenin
başına geçmişti r. Eğer M ustafa Kemal'de savaşmak ar­
zusu ve haksızlığa karşı isya n temayülü olmasaydı; bu yol­
da yaptıklarını izah etmek m ü m kün değ i ldir.
B u düşüncelere dayanara k General Kôzım Kara bekir'­
in Cumh uriyet tari h i nde psi koloj i k izah hata.s ı d iye ileri
s ü rdüğü f i kre iştirak edemiyoruz.
2 - Olayların seyri nde iki tarihi simanın belirtilmesi,
d iğerlerin i n sili k gösteri l mesi veya hiç gösteril­
memesi .
General Kôzım Kara bek ir, Cumhuriyet tari hi nde olay­
ların Atatürk ile inönü etrafında toplandığına ve i n kılôp
tari h imizin seyrinde onlard a n başka daha pek cak kim­
senin emekleri olduğu halde bu cihetin işaret edilmediğine
. itira z etmekted i r.
, .
Buna cevabımız şudur :
Yazılan tarih d evlet tari h idir. Tarih olaylannın devlet
bakanlan etrafında toplanması bütün devlet tari h lerinde
göze çarpan bir gerçektir. Bu aynı zamanda bir metod
1 67
meselesidir. !<lôsi k bir ders kitabı nda bir olayın bütün
'
kahra manları n ı saymak imkônı yo kt u r . B u imkônsız! ı k ders
k i�a b ı n ı n anonim olmasını gerektirir. Kaldı ki Türk inkı lô­
bında Atatürk ile inönü arasında mevcut ü l kü ve işbirliği
o kada r kuvvetl i ve ya pıcıd ı r k i bu h ususta ı s ra r e t m e k ta­
rih gerçeğ ini bel i rtmekten ba şka bir şey d e q ı i d ı r.
3 - Olayi a r ı n gerçeğe u y ın ı ya c a k şe K ı id e s ı s te m i i.
v a p ı i ma s ı ve ta r ı h k n tıgıne yer v e r i l m e m i ş olC :: n c ra i i<ôzım Korobe k i r ' i n bu husu sta yaptıgı ıtıraza
L c:vübımız şudur: d ers k i to b ı n ı n v a zıı m o s ı n a a öze l bir me­
i od vard ı r. 1:1u tarih k r i tiq i n e yer vermez. faritı o e rs kita­
bı
olayinn
bir devri
olabilir. Z a te n t o r i lı d e rs k i tabı ndon ma ksat
öğrenci:ere tarih hakikatları n ı daha ziyade yapıcı cephe­
l e ri ile ve sonuci a r i y l e öq retm e ktır. 8 u itibarla. tarih ders
kitabında alay hereümercini k r i tiÇı e tabi tutara k ve kısalt­
mıyarak yazmak , maksat ve metodu fedo e t rnekten başka
bir netice doğ u ramaz.
4 - Cumhuriyet tarihının yozı ı rrıusırıu � :; u ::. uiorok
a l tnan « N u tkuıı)) hatali ve yoı ı i ı :;; i u ı iu uuiLI . ol­
ması.
Genera l Kôzım Karabek ir' i n ou h u :::; u �·ıu : ı <..: r ı � ti ı u u ­
ğ ü d üşünceleri k a b u l etmemekto rnozu r u z . G t n ı K. ı.i i ıtıiU VH
yanlış olara k · gösterdi ğ i şeylerin gerce kten öyle olduklu­
rı n ı tevsi k edecek d e l i l le ri yoktur. H e r ne kadar M . Ke­
mal'iri manda fikrine taraftar oldUğUnU nutkt ı n hozı S O ·
tırtariyle isbat etmek isted ilerse r l P. , bu sat:rlonn gercek
mônôsı ' hi ç bir tefsire tahammül ederniyecek l<actar a ç ı k. ­
t ı r ve bu mônôdan da Generoiirı çıkarmak i<:>iodiği netice
cıkmamaktodır�>)
s i stemleşt i rd i ğ i to k ıj i rd e a n ca k buyu k
1-: ı soltarak
168
,
_
YiRrv1i
Aziz Kardeşim M ahmut Esat Beyefendi;
5.4.934
izmir M ebusu
31 .3.1 934 tarihli mektubunuzu büyük 'bir saygı ile al·
dım ve okudum. Erzurum(dan itibaren tuttuğum hatıra
defterinden sualinize temas eden kısmı aşağıya aynen
yazmakla emrinizi ifa etmiş oluyorum, zannındayım.
Hatıra defterimin o mevzua ait olarak kaydattiği sa·­
tırlar şunlardır :
20 Temmuz 1 335 ( 1 919)
Bugün M. Kemal Paşa ile öğle yemeğinden sonra bo•
zı meseleler hakkında ; müza kerelerd e bulunduk. Kongre­
n i n Temmuzun 23. guriü acılmasını muhakkak- sayıyoruz.
Müza kerenin sona ermesinden sonra y ine kofarndaki her
vakit ki sabit fi kri hare kete geemiş olmalı ki, · yine bir fır­
satı n ı getirere k :
Paşom, muvaffak - olocoğınıza i na nıyorum. Bu ka­
naotım katidir. Bunun icin e mriniz a ltında bul u nuyorum.
Refakatin izde sonuna kada r çalışmaya ve gereğinde öl­
meye ozim ve yemin etmiş bulunuyorum. Arkadaşlarım
da bu inan ve imanı mu hafaza ed iyorlar.
Ara mızda herşeyi gorüştli k . Görüşmeye d e devam edi­
yoruz. Fakat. niuvaffcı k iyet takdi.ri nde.ki bundan şüphem
yok, h ü kümet şek l i ne. olacak?
Diye bir kere daha sordum. Ve i lôve ettim :
·
Muhakkak ki, mevcut şekli h ükümet bu memleke-�
tin refah , saodet ve t�rakkisine kôfi g e l meyecektir; Baş­
ko bir hü kümet şek l i arayıp bulmamız lôzım geldiği ka�
noatı ndavı m.
Pn?o�. devamlı bir şekilde benim bu nokta üzerinde
doia$rnamdon usanrn ış olaca k ki gü l erek ve fa kat kati
-�
·
·
-.
-
-- .•' ·�tk(:n söyiey i m : Şekli hli kiimet zamanı gelince­
;,:,i,; i·ntıuriyet
aıocoktır.
. 169
'Dedi. Cok sevincliyim. N ihayet, bütün katiyeti ve cid­
diyeti ile Paşa'ya bunu söyl etmiş bulunuyordum. B u . sa­
tırlarımı yazarken gözlerimdEm adetô sevinç yaşları bo- ·
şanıyor:
.
.
.
M ustafa Kemal'e inanıyorum; muvaffa k olacağına ina­
n ıyorum , ded iğini . yapacağına inonıyoı'um ve .. ben şim­
diden Cumhuriyet rejimi n i n başladı ğ ı n ı kabul ediyorum.
üst toro.fı . resmi ve . fiili tatbi kat ve ni hayet zornon mese'­
�esi; Allah o günü bana göstersin . »
.
M uh\erem M ahmut Esat Beyefendi;
Hatıratım orasından suolinize temas eden noktayı iş­
te böylece size nakletmiş bulunuyorum.
Derslerinizde aziz gençliğe ve büyük milletima çok
büyük hizmetlerde bulunduğum.iza eminim. Muvaffakiyat
ve himmetinizin devamını kalpden dile.r , hatıratımdon na­
kil ve arzettiğim vechile hükümetin Cumhuriyet olacağını
20. Temmuz 1 335 günü Erzurum'da öğrenmiş bulunduğu­
Mazhar Müfih·
mu bildirerek gözlerinizden öperim.
Eski Adalet Bakanlarından Mahmut Esat Bey
( Boz· ·
kurt) bir gün Atatürk'e başvurur : .
.
.
Paşom, Üniversite'de inkılôp derslerinde okutmak
üzere tarafınızdan (Cumhuriyet) sözlerini ilk önce nerede, .
ne şekilde ve kimler arasmda telôffuz buyurduğunuzu öğ1'enmek istiyorum.
Atatürk, Mahmut Esat Bey'e şu yanıtı verir :
._ Bunu Mazha r Müfit Bey'den . öğren in ii. O, günü
·günü.n e bütün hadiseleri not etmiştir.
M a hmut . Esat Bey de b u yanıt ü zerine Mazhar Müfit
13ey'e ( Ka nsu) mektup . yazora k Atatürk'ün Cumhuriyet
şözcüğü n ü il.k kez nerede ve nasıl kullandığım sorar.
Mazhar M ü fi t Bey de o tuttuğu günlüğe bakar ve ya­
nıtını verir :
20 . · Temmuz 1 929 g ü n ü Erzurum'daımı
M azhar M üfit Bey, Bitlis valisi i ken Damat Ferit h ü ­
'kümetin ce görevinden a l ı n ı p hakk ı nd a tutuklama korarı
,çıkartıl m ış; Mazhar M ü fi t 13ey de Erzurum'o · geçip M. Kemal ve arkadaŞ ıarına katıl mıştı. ·
·
�
·
·
no
O günden sonra hep Atatürk'ün yanı nda olmuş. gör­
d ü klerini." d uydu klarını günü gününe saptayan günlük tut­
m uştu.
Mazhar Müfit Bey, M. Kemal Paşa'nın Erzurum Kon­
g resi ' n i açarken ycptığ ı konuşmanın' . sonunda şu sözlere
yer verdiğini yazar·:
« E n son ola ra k n iyazi'm şudu r ki, Cenôb-ı Vaci bü 'I­
Amal Hazretleri, Ha bib-i Ekrem'i hürmetine, bu mübarek
vatanın sa hip ve müdafii ve diya beti celi le-i Ahmediye'nin
ilôyevnil kıyôme- haris-i esta kı olan m illet-i necibemizi ve
'makam-ı saltanat ve h i lôfet-i ' kü brôyı masun ve .mukad­
desatıriıızı düşunmekle mükellef. olan heyetimizi m uvafık
buyursun.»
Mazhar Müfit. bu konuşmayı yad ı rgayara k Paşa'ya
niçin böyle bir konuşma yaptığını sorar.
« .. Kongre akşamı Paşa'ya .
Erzurum, nutkunuzun sonunu müftü efendinin duası gibi bitirdiniz. .
.
Ded im. Bu tarz konuşmaını hoş gördüğü için sadece
g ü ldü ve :
- Maksadı n ı anlıyoru m, anlıyorum amma şimdi va­
zifemiz halkı, vatan ı ve esir padişa hı kurtarmaya inand ırm a ktan ibarettir.
Cevabını verdi ve ilôve etti :
- Za manında hiçbir şeyi kocırmamak . ve zamansız
h içbir şeye uzaktan yakından tevessül etmemek başlıca
di kkatim izi teşkil etmelidir711••
Bu sözler, "Atatürk'ün Kurtuluş S avaşı'nda izlediği tak.
tikleri a nlatıyor.
M ustafa Kemal. bilg e ozan Ceyhun Atuf Kansu'nun
o ü nlü deyişi ile «Kurtuluş Savaşı ustası»dır.
lider, uluslararası; delegeleri , iç ve dış koşul ları, ce- .
lişkileri, askeri ve siyasal koşu Uan zamanında ve yerinde
saptayan ve .amacına adım adım ulaşan önder i nsan de­
m ektir.
M. Kemal, Kurtuluş Savaşı 'nın başında ilôn etmeyi
düşü n düğü Cumhuriyeti bir «ulusal giz gibi vicdanında,
·
·
·
·
__..
.
·
·
·
·
.
1 71
.
saklamış ve düşüncelerini aşama aşama gerçekleşti rmişt i r.
Bugün çelişkili gibi görünen konuşmaları ve zaman
zaman uyguladığı siyaseti· böyle yorumloyo bi l i riz. M . Ke­
mal Paşa, bu siyaseti bir u lusal giz gibi vicdan ında sak­
l omasayd ı ; bu . a maca u laşması güçtü. Bel ki de olanak­
sızdı. ·
Atatü rk'ü, ya kın silôh ve düşü nce arkadaşları ndon
ayıra n öze l l i k, üstün liderlik yeteneği ve bu yetenekle olu­
şa n taktikleriyd i .
M. Kemal o gün lerde i k i suçlama ile karşı korşıyaydı :
Bolşeviklik ve d insizlik.
.
işgalci e mperyalist ord u ları ve Istanbul h ü kü meti, M.
Kemal'e ve a rkadaşianno karşı bu iki silôhı kullanıyorlard ı .
Damat Ferit Kuvoyi M i l li yecilere «isyancılar)) adını to­
kıyor; <<isyancıların bolşeviklerden yardım aldıklarını» i l e �
ri sü rüyor; S ulton Vahdettin de M . Kemal ve arkadaşları­
n ı n « bolşevikden başka birşey olmadıkları n ı » söylüyordu71•
Batı basını da M. Kemal ve a rkadaşları n ı n «bolşevik»
oldukları konısındoydı. The New York Times'in 1 1 M a rt ·
1 9 1 9 günlü yorumu şöyleyd i :
«Türk milliyetçiliğinin tamamen ortadan kalkmaktQ
olduğu günlerde şurada burada dağınık halde bulunan it­
tihatçıların tek umudu bolşevizmin ülkeye yayılmasıdır.
Türkler, bolşevizmin iktisadi, sosyal ve siyasi doktrinin­
den ve pratiğinden birşey anlamazlar. Fakat bolşevizmln
doktriner yanını bir tarafa bırakarak onu yalnızca bir yağ­
ma katliam biçimi olarak kabul edersek bu işlerde yüz­
yılların tecrübesine sahip Türklerin bolşevizmi kolaylıkla
benimsiyeceklerini söyleyebiliriz)) 7:ı.
ABD, Von ve Trabzon i l lerini de içine alan bir Erme­
nistan kurdurmaya çal ışıyordu .. ABD ve ingiltere arasında
Trabzon ve çevresinde bir Ermeni devleti kurulması dört
ilde de Kürt devleti kurul ması için a n laşma da yapılmış­
t ı . . ingilizler, Koradeniz bölgesinde ayrıca bir Lôzistoil
devleti kurup, bu devleti d e Ermen i mandasına bağlamak
i stiyorlord ı73•
·
·
·
·
·
172
i ng i l iz g i z l i belgelerinde <iistanbul'doki Kürt kulübü
başkanı Said Abdülkadir ile Paris'deki Kürt delegesi Şerif
Paşa'nın emirlerinde oldukları>) yazılma ktaydı74
Bu bolşeviklik ve d insizlik suçlama ları na Aqı ksöz,
A l emda r ve Peyarn-ı Sabah gazetesi de katı l ıyordU; Pe­
'
yam-ı S a ba h gçızetesinde K ü rt rea l i Gern iyeti'nin şu bil­
dirisi yayınlan maktaydı :
« M il l ici örgüte aldırmaym. Bunlar, bolşeviklerin kafasını taşıyan yurtsuz serse ri lerdin>7".
,
M ustafa Kema l ' i n karşı s ı nda Ingiliz gizli istihbarat ör­
g ü n ü , Amerikan h ü kümeti, Ermeni ve Kürt örgütleriyle Pa­
d i şa h , H i lôfet. dinsel bağnazl ı k , · iç ayakla nmalar ve siya­
. sal çekişmeler gibi engeller ve sorunlar vard ı .
M. Ke mal'i kaygıtand ıran bir başka gel işme d e Eriver
Paşa 'nın Sovyetler'le olan yakın i l işkisiyd i . M . l<emal, Sa­
karya S avaşı'nda y en i lse, Lenin, Enver Paşa'yı müslü­
manlardan altışan b i r « kızılordu» ile Anadolu 'ya göndere'ce ktF11.
·
H a l ife ordusu, Kuvayi M i l l iyecilerin d insiz · olduklarını
yayıyor; Düzce ve H ende k'te ayaklanan gerici ler, şehit et­
likleri Yarbay Mahmut Bey ' i n cenazesi n i « bolşeviktln> diye
kıldı rmıyorlor; aynı g ü n lerde Bolu Mutasarrıfı Osman Kad­
ri de M. Kemal ve arkadaşlarını «devlet düşmonımız olon
M oskofiardan çıkmış, şeritıto karşı ve konuno aykırı gö­
rüşe kapılan bolşevikler» olara k suçluyordu7'.
Bu darboğaz, ancak M. Kemal gibi bir lider i l e aşı­
l a bi li rdi.
Liderleri koşu l la r yaratır.
O koş u l larda u lusal kurtulUş yolu ancak birleştirici
bir komutan ve siyasal l ider tarafı ndan cizilebil i rd i .
Bu· l i d e r de M . Kemal'di.
H ilôfet orduları , Ingiliz gizli servisinin Kürt aşiretleri
'
i l e g irişti k leri komplolar, i ç ayoklanmalor, emperyal i st dev­
l etlerin Türkiye üzerindeki oyunları, U lu so l Kurtuluşun o n ­
c a k M . Kema l copında bir l i d e r tarafından yöneti l mesini
getekti rmekteydi.
Bu savaşın yürütül mesinde de e lbette siyasal ta ktikler
ı uyguli:ınoca ktı.
·
·
.
•
·
H3
M . Kemal ve arkadaşları Istanbul h ü kü metince «din­
sizlik» ve «bolşeviklib ile suclanıyorla rd ı . M. Kemal, bu
propogandolora karşı önlemlerini o lmak zorundaydı.
Şu sözler M ; Kemal Paşa'nın karşıtlarındon Rauf Orbay'ındır :
«M. Kemal Paşa mücadeleye atılmasaydı bu memle­
ket kurtulamazdı. Anadolu'nun tehlikeye düşen yerlerinde,
Batı'da, Doğu'da ve Güneydoğu'da başlayan ve . bir yurt­
sever düşüncenin mahsulü olan zayıf fiili mukavemet ha­
reketleri, her biri ayrı ayrı kolayca bastırılabilirdi»78,
Atatürk, Söylev'de ya kın calışma a rkadaşlarıyla son­
radon yollarının niçin ayrıldığını şöyle onlatı r :
«l} lusal savoşa birlikte başlayon yolculardan kimile­
ri, ulusa l yaşamın bugünkü cumhuriyete ve cumhuriyet
yasa larına değin uza nan gel işmelerinde kendi d üşünce ve
ruh yapıları kavrama sın ı rı bittikçe bana d i ren meye ve
karşı cı kmaya başlamışlard ı r. ( . . )
Bu son sözlerim i .özetlemek gerekirse d iyebi lirim ki,
be :ı, ulusun vicdanında ve g eleceğinde sevdiğim büyü k ge..:
lişme yeteneğ ini, bir u l usal giz gibi vicdanı mda taşıyarak
ya'vaş yavaş bütün toplumumuza uygutatmak zorundoy­
dı m.»
Sanıyorum ki, Atatürk'ün bu sözleri M. Kemal - Karo ­
b e k i r çatışmasım yeterince açıkl ıyor.
Karabekir, yaşamının her döneminde i rticayo, dinsel
geriliciğe hep karşı ç ı kmış; 3 1 Mart g erici ayaklanmasının
bastırılmasında etkin rol üstlenmiştir. Karabekir, 1 933 yı­
l ı nda toplotılıp yakılan « istikiCil Harhimizin Esaslarm adlı
kitabı nda irticayı «ulusal tarihimizi lekeleyen ve milli bün­
yemize acı veren olaylar>> olarak tanımlamış, panislômizm
ve. pantürkizme hep karşı cı kmıştır79••
,
Kôz,ı m Karabek i r, i l k TBMM'nin acılışında yapılan din­
sel törenleri de şöyle eleştirir :
«Torihimizde bu kadar koyu bir toassuplo, d ini mera­
simle hiçbir meclis açılmomıştır. Fetvaları takip eden bu
muazzam ihtifaller a caba yer yer başlayan ayaklanma�
toro karşı bir sigorta m ı olacağı düşünüldü? Ne olursa ol, sun, inancia taassubu M i l li M eclis'in başlangıç günü nde
·
·
·
·
·
' 174
ayırm a k daha i htiyatlı olurd u . Yani n e cuma gününü seç­
meye ve ne de bu kadar vet veteye tüzum yoktu. Güzel bir
dua iyi tesir yopobilirdi. Gösterilen bu toassubun devamı
mümkün olmayacağ ından aksi tesiri daha tehlikeli olabll i r»80.
1
1
Bu inançdaki b i r insan. <<şeriatçı, padişahçı, dincl»·
olabi l i r mi?
.
i tıtilôl evlôtlorını yer!
Bu değişmez kuro t d ı r. M ustafa Kemal - Korobekir ço­
tışmosının nedenteri n i bu ihtilôl yasasında aramak doğru
otur.
U lusol kurtul uşton sonra iki . komutanın yolları . ayrıl ı r.
M . Kemal . köktenci . yöntemlere başvuran devrimci;
Koro be kir ise devri m leri d emokratik yollarla benimsetmek
isteyen bir evri mcidir!
Devrimciler köktenci olurl ar, devrimierin sarsıcı top­
tumsol etkilerinden çekinen evrimeller de demokrat gö­
rünürler.
Devrimciler ve evri mcilerin yolları bir yerde çatışı r, bir
yerd e birleşir.
Evrimciler. bu toptumsal çatışmalarda zaman zaman
karşı devrimcilerin kurdukları · tuzo klara da d üşebil irler.
Her devrim. karşı devrimcisini de ya ratır. Atatürk dö•
nemi nde de karşı devrimciler, Karabekir'in Terakkiperver
Cumhuriyet Fırkası 'nı destekled i k leri gibi Atatü rk'ün en
yakın a rkadaşlanndan Fethi Bey' in kurduğu Serbest Cum­
h uriyet Fı rkası 'nı da destektemişler, devrimiere karşı. bu
siyasal partileri n çevresinde toplan mavı uygun görmüşlerdi111.
,
Devri mci -evrimci çatışması i htilôlini o kızgın orta mın­
d a ve d evri min ilk coşkulu yıl ları ndad ı r; birleşme de dev­
rimierin yerleşmesinden sonra ki aşamalarda olur.
Zora, şidc;fete, tepeden inme yöntemlere dayanan dev­
rim, bir süreç içi nde i l k y ı llarındaki gücünü, h ızını ve coş­
kusunu y itirerek zamanla evrime dönüşür.
insanlık, . bugünkü ışıklı kilometre taşlarını ihtilôllere
borçl ud u r.
·
·
1 75
Bugün 1 789 devri m i ol masayd ı ; insa n l ı k çağdaş de­
'mokrasiye u laşamazd ı . 1 9 1 7 devrimi yaşa n masaydı, in­
sanlık bug ü n sosyalizme ve sosyal demokrasiye de geçe­
mezd i .
i htilôller, uyga rlığın kaçını lmaz 'depremle rid i r. Bu dip­
ten gelen dalgolara karşı d u rulamaz. Bu dalgalar, ta htla­
rı . taçları yıkar gecer.
Bugün 2 1 . yüzyı l ı n eşiğ i nde i nsa n l ı k ve uygcırl.ık ne
1 789 devri minin yinelenmesini ister, n e Sovyet Devrimi­
nin. C ü n kü bu her i k i devrimde zama nla b i re r evrime dö­
nüşerek i nsa n l ığa mal olmuştur.
Atatürk devri mleri d e bir evrim aşaması içinde de­
mokratik devrimlere. evrime dönüşmüştür. Bu yüzden Ata­
tiirk döneminde uygulanan tek parti yöntemlerinin bugü n
· de uygulanması düşünüle mr:7 . ·
Toplumda Devri m, o koşul larda, el bette zorcı daya m� ­
· ra k yapıl mıştır. O gün için başkaca çözüm yolu d a görü n­
müyordu.
K a rabekir'in a n ı l a n , u l usal kurtuluşcu yurtsever bir
komuta n ı n kaygı ve düşüncelerini yarısıttığı kadar Ata­
türk'ün l iderl i k yeteneğ ini, o koşullarda ne gibi dar bo­
ğ azlardan geçildiğini, bu d a r boğazlarda niçin M ustafa
Kemal çapında bir lidere g erek d uyu lduğu n u , M. Kemal'­
i n bu ta.ktiklere niçin başv u rduğunu · da anla tıyor.
B i r kez daha a n laşıl ıyor ki, Atatü rk 'ün tuttuğu yol o
:günler için gerçekçi, haklı ve sağlıklıyd ı . Bugü n , çağC:uş .
uyga rlık adına elde ne varsa, bunlar, Atatü rk'ün o g ü n
icin geeerli olan, bug ü n ise yadı rgan a n yöntemleriyle be­
n imset i l m iştir.
M . Kemal - Karabekir çatışmasın ı n köke n i nde bu kök­
tenci yöntemler yatar. M. Kemal «devrim yasoları bütün
·yasaların üstünde» görür, Karabe k i r ise istiklôl Mahke­
meleri ile esenlik olmayacağı n ı savunur.
Karabe ki r, cumhuriyetçid ir; h ilôfetin de Musul soru­
nu çözüldükten sonra kaldı rı l masından yanad ı r. Doğu Cep­
hesi komuta n ı n ı n bütün kaygısı i ngiliz emperyalizm i n i n
Türkiye üzerindeki . olası oyu n larıdır.
176
U l usal kurtuluş savaşla rında bu savaşın komutanları
a rasında böyle görüş ayrı l ı k ları nın olması doğald ı r.
Her devri m, taşkın sular gibi bir süre sonra d u ru l u r
v e doğal yatakları içinde tarihsel akışını sürdürür. lhtilôl- ·
!erin ve d evrimierin o kızg ı n günl eri nde ihtilôlciler birbi r­
lerini dara ğaçlarına da gönderirler. Fransız ihtilôli ve S ov­
yet Devri m i kanlı örneklerle dol ud ur.
Türk devrimine bu acıd an bakarsanız. - izmir sui kastı
dışı nda - ihtilôlciler arasında bir ka n l ı çatışma da . olmadı­
ğı görü l ü r.
Devrim, sarsıcı değişi mlerden sonra evrim içind e. yü­
rür ve kök sala r.
M u stafa Kemal, Kurtuluş Savaşı'ndan sonra yurt dı­
şına sürdürd üğ ü · «1 50'1ik!�rb bile bağ ışlamıştır�2•
Bu da devri min 2':!. ·;t:lyılın öteki devrim lerine ve i k­
tidar değişikli klerine k� y\1�•/a çok daha yumuşa k olduğunu
gösteriyor.
M. Kemal - Karabe kir çatışması çok daha dramati k
biçimde sonuclanabilirdi.
Devri mci ve evri mci düşünceler aynı denize akan ne­
h i rler g i bidir.
Bu devri m-evrim buluşması, Karabekir'! de devrim dö­
nem i n i n başbaka nının C u m hurbaşkanlığı gün lerinde ,la i k ·
Cumhuriyetin TBMM başka nlığına da getirmiş, , böylece
geçmişin k ı rgınlı kları u nutturulmak isten miştir.
. Kôzım Kara bekir'In Atatürk'ün ölümünden sonra baş­
layan s iyasal yaşamında d insel gericil iğe destek olucu ya
da l a i kliğe aykırı bir tavrı h i ç olmamıştır. M. Kemal - Kara­
be kir çatışması. ideoloji k olmakton çok kişisel ve duygusal nedenlere dayan mı ştırR:ı.
Dinsel gericilik, Atatürk'ün son başbakanı Celôl Bo­
yar'ın cumhurbaşkanlığı g ü n lerinde siyasal i ktida rca des­
teklen m iş ve 1 2 Eylü l döneminde de MGK döneminde et­
kileri bugünlere kadar uza n a n d evlet desteği sağlanmıştır!
Geric i l i k ve . bu gericiliğe tonınan devlet deste kleri . Ir­
ticaya karşı gene yaşlarından boşlayora k örgütlenen 31
Mart Gerici . ayaklanmasını bastıran ve Emperyal i st ordu­
lara, H ilôfet ordusuna ve Halife ferman iarına karşı . sava·
1 77
F. : 12
şan Kurtuluş S avaşı PaŞa larında değ i l Cumhuriyet tari­
himizin çok daha sonra ki · y ı lla rında k i oluşumlarda a ra n­
m a l ı d ı r.
M . Kemal - Karabekir çelişkisi U l usal Kurtuluş kavga ­
sı v e devrim süresi icindeki kaç ı n ı l ma z catışmalardır. Da­
ha sonraki yılla rda başlayıp, 1 990'Jard a . doru k noktalara
ulaşan gericilik ve "bu gericil iğe verilen ödünler de karşıdevrim sürecinin azgın dalgala rıdır.
Ulusal Kurtu luş Savaş ı m ızın ve devrim i erin önderi Ga­
z i M ustafa Kemal i l e Kurtuluş Savaşımızın Doğu Cep­
hesi Komuta n ı Kôzım Karabekir' i bugün yeniden saygıyla
a n ı yoruz.
M, Kemal ve Kôzım Karabeki r, ulusal kurtuluşun de­
ğişik yöntemler savu nan ve bu yöntemlerini kişisel ve
duygusal nedenlerle karşı karşıya g etirdiği i ki yurtsever
komutanıd ı r.
Başta Atatürk ol mak ü zere Kurtu luş Savaşımızın bütün komuta nları «Tam bağımsız» bir devlet ve eelalk cum­
huriyetn kurulması aşama ları nda birbi rleriyle zaman za,
man çatışsa lar da tarih içind e birbirlerini tamamlamış ön­
d e rlerd i r.
Bu komuta nlar ve . önderler, devrim ve evrim sürec­
lerinin kocınılmaz buluşma noktalarında bugün yine bera­
berd i rler.
Evet. biz gazeteci olara k görevimizi yapmaya çalış­
tı k ; . şimdi söz a rt ı k tarihcilerindir!
·
178
·
1 79
1 80
· 1!)
(3J'
Te-��' u � r�- �>
/? �-
.
./}��d�;
�-o� #��-&f.i.
.
'
,1 81
�-t .d�vı-�
. \
.
( lt)
. '1� /.J- 5 t . -·�
e� ·
Ço/L �fa:..fL-� ;zo���
4��cJ/� �"' �;_q'JA- ( �� ­
) ��l �#ı__ � u;V,f!_ �� � ) .
. A .. ı.l!A--·-1'�
J
ı--Z
' ·
1
.5 5 <J
•
-n
· C. . /C /1.,.,�--- �t,.t
&ı;c..j&/2.
'
c<.
/2--. '
'
./
-??t-ct-J t &r- lf'
t/J--t
/ a�"....�
11 tf)4 . rı��-- /ler�·
.-"1 t.: ·
.
·
Çır.
___. .,
V
... ..&�lt?/t!--.' ......J-, 1 /JI·n --;:ı''-42/,)....ra.
..,
J
6; , ....,
.
�
.
_
.c?oL
FA �� ·
�R- C-«. ,
1
.
182
)l... :j)ct.-ı;-'lfl'.k-
·
•. 183
. .184
. �85
N O T L A R
.
1
TKP liderlerinden Mustafa Suph i v e 15 arkadaşı, 28-29
Ocak 1921 günü Trabzon'da Enver Paşa'nın yandaşlarından
Yahya K ahya tarafından . öldilrülmüşlerd i . Cinayetin kimin em­
.rlyle işlen d i ğ i konusunda çeşitli varsayımlar bugün d e tartışı­
lıyor. bkz. Hikmet Mayur, Mustafa Suphi ve Milli Mücadeleye
El Koymaya Çalışan Başı Dışarıda Akımlar, Belletı>n, sayı 140
Ekim 197 1 s : 587 vd. Mustafa Suphl ve Yoldaşları. Brüksel 1 975,
İ ndo-Türk Ajansı ; Tuncay Mete, Türkiye'de Sol Akımlar, B i l ­
gi Y a y . 1978. 3. bası. s : 2 1 8 v d .
2 TBMM Gizli Celse Zabıtları, Türkiye İ ş Bankası Kültür
Yay. CIIt 1, s : 325 vd.
3
Karabekir Ka7.ım, İ stikiiii Harbimi7.de Enver Paşa v e İ t­
·
tihat v e Terakki Erkanı, Menteş Kltabevi, 1967, s: 1 32 - 33.
4
Bekir Sami <Kunduh) Anadolu hi.lkümetinin temsilcisi
olarak Moskova'ya gönderilen kurulun başkanı. Sonradan Dış­
işleri Bakanlığı d a yapan Bekir Sami Bey, Terakki perver Fır­
k a'nın kurucuları arasında yer aldı. Bekir Sam i Bey, 1933 yılı n ­
-da öidi.l.
Sovyet hükümetin i n o tarihteki Dı şişleri kom l;;eri.
Türkiye Komünist Fırkası İdare Heyetinde Fev7.i Paşa
(Çakm a k) , Ali Fuat Paşa < Cebesoy ) , Refet < e eı e > . İ sınet < İ nö­
n ü ) , Mahm u t Celal (Bayar > , Dr. Adnan < Adı var > . Tevfik Rüş­
tü < Aras ) , Yunus Nadi ( Abalıoğl u ) , Mahmut Esat (Bo:ı:kurt ) ,
Hakkı Behiç (Bahiç ) , Refik Koraltan. Eylip Sabri ( Akgöl) ve
Süreyya (Yi ğit) gibi Mustafa Kemal'In yakınları yer ::t lmışlar :.
dı, Çerkes Ethem. bu «resmi:ı> TKP' n i n kurucuları ara�ı nda yer
almış değildi.. bk7., Sayılgan Aclan, Solun 94 Yılı, Mars . Matbu ­
ası, 1 968, s : 1 4 5 : Tuncay Mete. a.g.k. s : 163 ; Golog lıı .Mahmut.
Cumh uriyete Doğru, 192 1 - 1 922, Başnur Matbaası s . ll vd : Kutay
Cemal, Çerkes Ethem Dosyası. Boğa:ı:içi Yay. s : 292, Çerkes Et­
hem. � R e s mi . husıısi. dşikdr gizli bir t.eşTcildt ve cemiy et e dahil
olmadık.»
Enver Paşa'nın Musta f a Kemal Paşa'ya ya;ı:dığı bu mektup
Türk Tarih Kurumu arşivlerl ndedir.
7 Celaleddin Arif Bey : Son Osmanlı Meclis-I Mebnsanı'nın
5
6
187
·
Başkanı, ilk TBMM'inde Erzurum milletvekill ve TBMM İ kinci
Başkanı. 192l'de Roma BUyükelçiliğine atandı, bu tarihten son­
r a y urda dönmedl, 1 930 yılında da öldü.
Hüseyin Avni Bey (Ulaş) Ilk TBMM'sind.e Er,z urum Millet­
vekili. 192 1 Anayasasını hazırlayan komisyonun sekretn.ri. cİ kin­
c l Grupı> olarak bilinen muhalefet grubu liderlerlnrien. '1923'­
d e milletvekili seçllemeyerek siyaset dışında kaldı, 1945 yılında
· Milli Kalkınma Partisi kurucuları arasına katıldı. 1 948 yılında
öldü.
8 Bu tartışmalar Için bkz. Milliyet Gazetesi, 8-21. Mayıs
1 933.
9 Karabekir Kazım. İ stikl:\1 . Harblınizin Esasları, Sinan
Matbaası ve Neşriyat Evi, 1933-1951, s: 1 90 vd.
1 0 Kandemir, Siyasi Dargınlıklar, cilt 5 , Eklclgll Yay. 1 955.
ll Milli Savunma Bakanı KAzım özalp
s : · 73 vd.
12 Korgeneral Kazım Dirlk, 19 Mayıs 19 19"da Mustafa
K emal Paşa ile Samsun'a çıktı. M. Kemal'in Istifasına kadar 3.
Ordu Kurrnay Başkanı olarak görev · yaptı. Daha sonra. Erzu­
rum'da 1 5. Kolordu Komutan Vekilllğl, TBMM G Ü rcistan tem­
silciliğinde bulundu. Bitlis ve İ 7.rnl r valill l(lerl yaptı. 194 1 yı­
lında öldü.
13 Karabekir Ka:r.ım. İ stlkl:\1 Harbiıniz. s : ı 1 37.
14 Cebesoy All Fuat, Milli Mücadele Hatıraları. Vatan Neş­
riyatı. 1 953, s : 100.
1 5 Atatürk, Gazi Mustafa Kemal. Söylev. Vclldedeoğlu
Hıfzı Veldet, Ça(l:daş Yay. s : 46.
1 6 Karabekir'in i ttibat ve Tera kki Anıları Için bkz : Kara­
bekir Kazım. İ ttihat ve Terakki Cemiyet!, 1896 - 190!l. İ st. l !l82.
17 Türk İ stikiıli Harbi, 6. ciit., İ stık i aı Harbinde Ayaklan­
ınalar 0 9 1 9 - 192 1 ) Gen. Kur. Yay. s. 60. Şeyh Eşref Ayaklan­
ması, 26 Ekim-24 Aralık 1 9 19.
·
1 8 Rawlinson. Alfred. Adventures in the near East, Andrew
Melrose, London/New york. 1 924, s: 1 80 - 1 8 1 .. İ ngiliz yarbay,
kitabında Karabekir ve AtatUrk'U övüyor.
19 Atatürk; Söylev'de Hoca Raif Efendi'nin bu girişimleri
üzerine Karabekir'den Raif Efendi'nin uyarılmasını Isteğini an­
latır. Atatürk, Söylev, TDK Yay. s. 438.
2 0 İ tilaf Devletlerince Londra'da 27 Şubat - 12 Mart 1 9 2 1
tarihleri arasında toplanan b u konferansda Ankara ve İ stan­
bul hükümetleri ayrı ayrı temsil edildiler. Konferans bir sonuç
vermedi ; vermediği glbf Yunan saldırıları d a konferans biter
·
bitmez başladı. . .
Atatürk, Söylev s : 4 19, Lord Klnross, Atatürk, Bir Milletin
Y eniden Doğuşu, İ st. 1 978, s: 403.
·
i aa
2 1 Kemalist, Kurtuluş Savaşı yıllarında ilk · kez Ameri kan
bas\myla İ ngiliz gizli belgelerinde kullanılmıştır; bkz. Gotthnrd
Jaeschk e , Kurtuluş Savaşı İ le İ lgili İ ngiliz Belgeleri, TTK Yıı.y.
s : 1 58 .. Ulagay Osman, Amerikan Basınında Türk K urtuluş Sa­
vaşı, Yelken Matbaası, Ulubelen Erol, İ ngiliz Gizli Belgelerinde
Türkiye, Çağdaş Yay. s. 270.
Karabekir, M. Kt::. nal Paşa'nın Bursa'ya gelen Fransız Ka>
dın Yazarı Gaulis'e İ stikitil Harbirnizi ve kendisini batı dünyasına tanıtmak için 15 bin lira verdiğini yazıyor.
1
22 Dr. Rıza Nur, 1 879'da doğdu. 1 9 1 3 yılı n da . İ ttihat ve
·
Terakki döneminde hapis yattı. Bir süre yurt dışında yaşadı.
İ
B u sürede ttihat ve Terakki hükümetinden gizlice aylık aldı
( Cemal Paşa. Ha tıralar, Çağdaş Yay. s : 1 9 ) . Son Osmanlı Mec­
lis-i Mebusa n ına seçildi. İ lk TBMM'ne katıldı. Milli Eğitim ve
Sağlık Bakanlıkları yaptı. Lozan barış görüşmelerine katıldı.
İ zmir sulkastından sonra yurt dışına kaçtı. Atatürk'ün öiUmü
üzerine T!lrklye'ye döndü, 1942 yılında öldü. 1 929- 1935 yılların­
da Fransa'da yazdığı anılarını 1960 yılında yayınlanmak üze­
r e Brıtısh Museum'e verdi. Brıtısh Museum'da OR 12588 sayı­
sında kayıtlı anılar, 1 960 yılından sonra basılarak TUrklye'ye
'
·sokuldu.
Baştan aşağı Atatürk'li karalayan Dr. Rıza Nur'un aıııları,
Suudi Arabistan'da basılıp dinci örgütlere parasız dağıtılıyor !
23 TBMM tutanakları, ı: 129' 30.ıo.ı338 ( 1922) c : ı , s : 354
ve c : 3, s: 280.
24 İ lk Büyük Millet Meclisi'nde M. Kemal Paşa'nın l l - ,
.derll�lndekl MUdafaa-l Hukuk grubuna karşı ohışan muhale­
fet grubu . ,
25 «Çolak Selı\hattlm diye bilinen Mersin milletvekili ve
3 . Kolordu komutanı, Kurmay Albay Selahattin Köseoğlu.
26 Atatürk'Un ı Kasım ı 922 tarihli konuşması Için bkz :
Atatürk'Un Söylev ve Demeçler!, Türk İ nkıH\p Tarihi Enstitü­
sil yay. 1 989, s: 287 vd.
M. Kemal Paşa, Vahdettin'In kaçması üzerine TBMM gizil
oturumunda yaptığı konuşmada « .. TUrklye devletinin ve hal­
kının bu noktadaki vaılfet-1 diniye ve vlcdanlyesi. . . ( .. } bü­
tün kudreti ile, bütün kuvvetiyle (Hih'i.fetln} . . . kuvvetlti.l, kud­
retini, şerefinl. bütt\n alem � ! lslı\m nazarınd iı. ve gayr-I mUslim
n aıarında mas un bulundurmakdın der. Gizli tutanaklar, 1 :
1 40, 1 8 . 1 1 . 1 338, c : 5, s : 1051.
27 Trabıon milletvekill All Şükrü. Bey, 27 Mart ı 922 günü
Topa! Osman tarafından boğularak öldürüldü. Topa! Osman
yakalanarak öldürUldU ve cesedi de Ulus Meydam'nd'a asıldı.
ll $ Ukr!l c inayetinin Mustafa Suphl ve arkadaşlarını öldüren
'Yahya Kahya'nın öldürtilmesi olayını gündeme getird i ğ i sı.
l
.1 89
rada öld Urülınesi çeşitli yoı · uınlara yolaçtı. Atatürk'Un muha­
r ı z birliği komut a n ı olan Topal Osman'ın, Ali ŞUkrU Bey'i bir
araıl uyuşma;ı;lığı nedeniyle öldürd U ğ U d e ileri sllrtildü .. Kan­
demir. Feridun, Cumhuriyet Devrinde Siyasi C inayetler, Eki­
cigil Tarih yay. 1 955, İ st. s: 44. Kandemlr, Hatıraları ve Söy­
lemedikleri ile Rauf Orbay, Sinan yay. s : 108, ayrıca bkz : TBMM
Zahıt Ceridesi, D : 1 , 29. 3 . 1 923, c : 28, s : 227.
28 Atatürk'Un Söylev ve Demeçler!, 1 9 5 9 , s : 98 vd. İ nan�
r ı , Gazi M. Kemal Atatürk'Un 1 923 Eskişehlr- İ ;ı;m lt Konuşma'­
ları, TTK yay. s : 7 1 vd. Atatürk, Islam ülkelerinin ( en fela­
)cetll an larda . . . aleyhimlze harp ettiklerin i ) söyleyerek hiHHe­
tin ( zaaf) getird iğini bildiriyor. · Aynı konuşmada Atatürk
( ben
·
hocaları sevmem ) , s : 72.
28 İ zmir İ ktisat Kon gresi Için bk z : ÖkçUn, Gündüz, Tür­
kiye İ ktisat Kongresı, 1 9 2 3 - İ zmlr, SBF yay. 1 968, Ank. Ka­
rabeklr'in Kon greye Başkan Seçimi, s : 269 vd.
Tekçe'nin Anıları Için bkz:·
2 9 General İ smail Hakkı Tekçe,
·
Günaydın, 4 Aralık 1977.
30 Yahya Kahya, 3 Temmuz 1 922 g ü n ü Trabzon'da So­
�uksu'da evine giderken üzerine sıkılan 40 k urşunla öldürül­
dü.
O günlerin Trabzon vallsl Ebubekir Hazım Tepeyran, ci­
nayetin Bolşevikler tarafından Işlendi ğ i n i n sanıldığını, · sonra­
dan kuşkularİn Topa! Osman üzerinde toplandığını, Kahya'­
rıın kardeşi n i n de kışladaki askerlerden şüphe ettiğini yazdr
<Tepeyran, Belgeleric Kurtuluş Savaşı, Çağdaş yay. 1982, s :
1 25 ) .
General Tekçe, Günaydın Gazetesi'nde yayınlanan anıla­
rında M. Suphl'yi öldüren Yahya Kahya'nın, Topal Osman'ın
iki adam ile birlikte kendisi n i n öldürdüğünü açıkladı.
3 1 K arabek ir'in a nlattığı tartışmayı M. Esat Bozkurt, Ata­
ttırk İ htllali adlı k itabı nda şöyle doğrular :
«Dinle devlet Işlerinin biribirierine karışması Türk m ille­
·
tlnin felaket sebebi olduğunu Ileri sürmüştüm. ( .. ) General
Karabekir fikrlme asabiyetle hUcum etti'>. Bozkurt Mahmut.
•
Esat, Atatürk İ htllall, tü. İ nkılap Enst. yay. 1 940, s : 439.
Karabekir, bu kitabın 2 1 3 ve 2 1 4 . sayfalarında anlat.ılan
Erzurum Kon gresi i l e i l g i l i olayların doğru olm adığını da yaz­
makta dır.
3 1 / 1 Fet h i Okyar'ın anılarında bu tartı şmadan söz edil­
miyor . . Okyar, Fethi, Ü ç Devirde Bir Adam, yayma hazırlayan
Cem al Kutay, İ st. 1 980. s: 335.
32 Okyar � Rauf Bey kabinesinde İ çişleri Bakanıydı. M.
Esat Bo;ı;kurt, hem Rauf Bey, hem d e Fethi Bey kabinelerinde
i ktisat Bakanı olarak görev yaptı. Kazım ö zalp her iki ka,1 90
binede de Milli Savunma Bakanıydı . Her Iki hUkU m c Li ı ı ) ) ı ıs ·
işleri Bakanı da İ smet Paşa'ydı TBMM, Dönem· ı, c : 2 1 , ı:ı : 3 5 R 362 ; Dönem 2, c : 1 , s : 60-62.
33 Lozan Barış Konferansı Içi n bkz : Meray S . L . , J..oıanı
Barış Konferansı, Ank. S.B.l<, . yay. Parla Reha, Loıan Montrö,
Lefkoşa 1 9 87, s : 53.
34 Tengirşek, Yusuf K e m a l 0 87 8 - 1 969 ) , Dışişleri, İ k tisat
ve Adalet bakanlıkları yaptı. Fransızlar ile yapılan Ankara An­
laşması'nı imzalayari d iplomat, büyükelçi ve siyaset ve bi Üm
·
·
adamı.
35 Atatürk ile İ smet İ nönü'nün dostlukları hep sürdü.
İ nönü, ölümüne kadar Atatürk'e içten duygularla bağlı kaldı.
Başkomutanlık-Atatürk arşlvlndeki şu iki mektup bu yakınlığı;
kanıtlıyor.
Atatürk'ten İ nönü'ye 6.8.1933 :
«Başvekil İ smet Paşa Hazretlerlne ;
İ smet ; sen büyük adamsın. Hassas olduğun kadar h i s ve-­
ren adamsın. Sen benim . sözlerimi okurken gö?.lerln yaşarmış ;
ya ben seni okurken hıçkırıklarla ağladı ğı ll?ı söylersem. inanır
mısı n ?
B u duygularımı sonrada değil, kimsenın yanında değil, ya­
tak odama çekildikten sonra mahremimde yazıyorum . Seri· beni'
muhakkak çok sevlyorsun. Ya ben seni !
_
B u n a cevap istemez.
Gö7.lerlnden öperlın.�
İ nönü'den Atatürk'e 5.10.19�8 :
«Sevglll Atatürk ; sevgili vellnimetlm ;
Muhterem Celal Bayar ban a sizin selamının getirdi. Çok ·
sevindim. B i r soğuk algınlığından yatakta ızdırap çekerken
sizden lütufkar ve şefkatil bir haber bana ihya edici bir l H\. ç
g i b i geldi. 'YUreğlmin ta Içinden bütiln muhabbet hislerim sı7.­
ladı. Bütün ömrümün en aziz hatırasını teşkil eden hadiseler
hafızamda canlandı. Aziz varlığınız düşüncelerimin alicenap·
tlmsalldir. Sizin biran evvel aflyet bulmanız yegane ve sami­
ml d ileğlmdlr. Sizi kudret ve sıhhatte ve şan v e şerefle aramızda görmek ümidi her 'zamankinden sağlamdır.
.
İ k i mübarek elinizden, sev gill ve can verici yüıtlntlzden
doymadan binlerce öperlm, · sevgili Atatürk, bQyük Atatür){.
velinlmetlm Atatürk.
Tazim ile.
İ smet İ nönü.'>
Tarih araştırmacısı emekl i Albay Kemal Tüfckçioğhı'nun
?.rşi vinden alınan bu iki mektup Ilk kez ll Kasım 1986 günU
Cumhuriyet Gazetesi'nde yayınlandı < Mumcu Uğur, Atatürk
ve İ nönü) .
1 91
36
Damat Ferit Paşa
tarafından Sivas Kongresl"ni . basıp
M. K em a l Paşa'yı tutuklamak ile · görevlendirHen Harput Valisi.
Kurmay
Albay
·
AH
Galip,
Malatya'da
,
·
Bedirhani
adı
lle
bilinen kürt aşiretinden Kamuran, Celalet, Halll ve Cem ll Bey­
.ler v e İ ngiliz Binbaşı Noel ile Malatya'da buluşurlar. M. Ke­
.mal Paşa'nın da karşı önlemleri almllsı Uzerine, A l l Galip. Bln­
.başı Noel v� Bedirhani aşireti temsilcileri kaçarlar.
Ali Galip, Kurtuluş Savaşı'ndan sonra Adapllzarı Askeri
Mahkemede yargılanmış ve a k l anmıştır. 1 50'likier listesine k o ­
.
. nularak y u r t dışına sUrmrı:ıUş. 1932 yılında Romanya'da öl­
müştür, Feyzioğlu, Feyzi Necmettin, İnkılap Tarihi, c : 1 , s : 105.
37 Hallt Paşa <Karsıala n ) , Deli Halil Paşa diye bilimi n
.Hallt Paşa 3 Şubat 1 92 5 - günü TBMM'nde All Çetinkaya < K e l
A l i ) tara fından öldürüldü. (TBMM, Zabıt Ceridesi, c :
İ : 2 , B: 46, 3 . 2 . 1 924, s:
1 3 , D : 2,
1 2 1 - 1 2 2 ; ayrıca 50. Birle$1m, s : 217 vd. ;
Kandemlr, Feridun, Siyasi Cinayetler, 1 955, s : 6 2 ; Kutay, Ce­
mal, İiaUt Paşa - All Çetınkaya Vuruşması, İst. s: 5 3 ) .
38
Rüştü Paşa, 1 873 yılında doğdu. Kafkas tümeni v e 1 5 .
kolordu komutan vekiliiği yaptı,
letvekili
olarak
girdi.
gerekçesiyle İstikHl.l
1 92 6
Ikinci meclise Erzurum m i l ­
yılı nda İ z m i r sulkastma
Mahkemesi
kararı
lle
Idam
karıştığı
edildL
39 İhsan Bey (Eryavm: ) . "'Topçu lhsan Bey" diye de bi­
linir. 1 873'de doğdu. İstlklal Mahkemesi başkanlığı ve Bah­
rlye J;ıakanlığı · yaptı. · Yavuz gemisiyle llg111 bir . yolsuzluk ne­
.
-deniyle m ahkum oldu. 1 947 yıhnda öldü.
4 0 Çeşitli savaşlara katıldı. KurtuluŞ Sa'laşı'nda Adana
cephesi komutanlığı yaptı. Milli Savunma Bakanlığ'ı Müsteşar­
lığı görevinde bulundu. 1 96 1 yılında öldü.
41
M. Kemal, ı 7 EylUl 192'1 günü İçişleri Bakanlığına gön­
derdiği gizli yazı lle Trabzon'da çıkan «Kahkaha" ga:ı:etesinin
kapatılmasını . Istemiştir.
,
«Trabzon'da · Kahkaba namında bir m Izah gazetes ini çıka­
ranlar bolşevlktlr. Orada k i mseye birşey demedi m . Fakat b i ­
dare edenlerin
gafletl. . . Uyku hal lndeler.
Ahikadar olunuz ; tahkikat yapımı. Bu gazet('yl çıkllrlln­
ları anlamakla beraber gazeteni n çıkmamasını tem in cdlniz.:P
Nazml Naf l tarafından çıkarılan Kahkaba 9 Mart 1 92 5 ta­
rihinde hükümetçe kapatılmıştır.
Tuncay Mete, Eski Sol Üzerine Yeni Bilgiler,
1982, s: 346.
Kahkaha
lle
birlikte
Trab:ı:on'da,
«lstikbal�
Belge yay.
ile
İimlr'de
çıkan «Seda-yı Hak-ı> v e İstanbul'daki «Press du Soin ga:ı:etelerl
de kapatılmıştı. Yalman, Ahmet Emin, Gördüklerlm ve Geçlr­
diklerim, c:
3 , " s : 164.
·
1 92
42 Atattirk. Şöylev, 2. cilt TDK yay. 1 98 1 , s : 586.
Fuat Bey (Bulca ) : Albay ve 2. ve 4 . dönem milletvekili
( 1 881 - 1 962 ) . Ruşen Eşref ü naydı n , Tasvir-ı Evkar gazetesi ya­
zarı. 2., 3 . v e 4 . dönem m !lletveklll ( 1 892- 1959) .
43 .Kemalcttin Sami Paşa ( Gökçen ) : Balkan, ı. Dllnya
ve Kurtuluş Savaşı'nda bulundu. Kafkas Ttimen Komutanlı�ı
ve Ankara komutanlığı görevlerinde bulundu. 1 922'de ordudan
ay rıldı. 1 934 yıl'ında Berlin · bUyUkelçislyken öldü.
44 Rau f Bey : 1 8 8 1 yılında doğdu. Osmanlı İ mparatorlu­
ğu'nda Bahriye Nazırlığı yaptı. Erzurum ve Sivas kongreleri­
n e katıldı. Bayındırlık Bakanlığı, TBMM ikinci başkanlığı ve
başbakanlık yaptı. Lozan A nlaşması sonunda İ smet Paşa lle
uyuşmaılı ğ a dUşerek bu görevinden istifa etti. 1 924 yılında Ka­
rabekir lle Terakkiperver Cumhuriyet Fİrkası'nı kurdu. İzmi r .
suikastından sonra yurt dışına kaçtı. Londra'da · büyükelçilik
yaptı. 1 96 7 yılında öldU.
Refet Paşa < Bele ) : Refet Paşa, 1 9 1 9'da M. Kemal ile Sam­
sun·a çıkanlar arasında yer aldı. Kurtuluş Savaşı'nda İ çişleri
ve Milli Savunma Bakanlıkları v e Batı Cephesi'nin güney ke­
simi komutanlığını · yaptı. 1 922'de TBMM tarafından Trakya'­
yı teslim almakla görevlend irlldl. 1 926'da kendi Isteği lle as­
kerllkten ayrıldı. 1 924 'de Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası'­
na girdi. 1 963'de öldü.
45 Dr. Adnan Bey (Adıvar ) : TBMM 2; başkanlığı ve Sağ­
lık :Bakanlığı yaptı. -t\,tatUrk lle uyuşmazlığa düşerek 1 926 yı­
lında eşi Hallde Edip Adıvar lle yurt dışı n a gitti. 1939'da yur­
da döndU. 1955 yılında da öldü.
46 Fethi Okyar'ın kurduğu Serbest İ!'ı rka da drtlca" ne­
deniyle kendi kendini feslh kararı alacaktır. Fethi Okyar, anı­
larında şunları yazar :
«Gazi, bu teşebbUsü başarılı olmaz ve muhtelif fırkalar
.
ıİı. e mlekette fikir ve felsefelerını söylemek ve tatbik etmek Için
kanunların teminatı altında mUcadele etmezlerse rejimin dik­
tatörlUk olacağını ve ölümünden sonra bir Istlbdat mücadelesi
bırakmak Istemediğint kaç defa söylemlştl.'l>
Okyar, bu değerlel}dlrmeslnden sonra «bugiln hakikatleri
t el erruatı ile gelecek nesillerinin dikkat ve ttyarısına tam ola­
rab yansıtamadığını, bunun «elem! Içinde · olduğunu-. da ya­
zıyor. Üç Devlrde Bir Adam,· s: 529.
47 Tümgeneral Osma n Nuri Koptagel, 1 874'de doğdu, 1 942
yılında öldü. Kurtuluş . Savaşı'nda Doğu v e Batı Cephelerinde
Tilmen komutanlıkları yaptı. 1927'de Genelkurmay Askeri Mah­
kemesi başkanlı�ına atandı. Askeri yargıtay üyesi d e olduk­
tan sonra 1 934 yılında ordudan ayrıldı. Malatya mllletveklll ola­
rak TBMM'ye girdi.
1 93
F. : 1 3
48 Eski yazıda (kuzu) i l e <Fevzi) yazılışiarındaki ben­
zerlikler ve Fevzi Paşa'nın uysallığı nedeniyle o günlerde kar­
şıt gruplarca (Kuzu Paşa) diye d e anılırmış.
49 Yunus Nadi tarafından çıkarılan Atatürk'ün düşünce­
lerini savunan gazete.
50 Karabekir, Takrir-1 Sükun Yasası TBMM'de görüşülUr-·
ken d e aynı düşünceleri savunmuştur :
«isttklıll Mahkemeleri.. isttkldl Harplerimiz esnasinda ya-·
pılmış ve yapılması lılzımgelen bir mahkeme idi. Binaenaleyh,.
bunların tarihe karıştırılması da Meclis-i A liniz için bir şeref­
tir. lsmet Paşa lfazretleri, eğer lstiklıll Mahkemelerini ısıa­
hat aleti zannediyorlarsa pek ziyade yanılıyorlar., TBMM, İ :
69, 4.3 . 1 34 1 ( 1 925 , c : 2 , s : 1 35.
51 İ nönü anılarında Rauf Orbay'ın İzmir sulkastma ka­
rışmadığını şöyle anlatır :
)
«Rauf Bey'in sulkast hadisesini sezmiş olabileceğini kabul
edebilirim, ama kendisinin böyle bir tertip içinde bulunduğu­
n u hiçbir zaman kabul etmemlşimdlr. Onun hakkında zaten.
bulunduğu zaman tekrar muhakeme edilmek üzere hüküm ve­
rlhnlştl. Sonra bunı,m artık hiçbir hükmü kalmadığını sorum­
luluğu Uıerime alarak Ilan . edip hertarar etmeye çalıştım.:t
İ nönü, İ smet, Hatıralar, Bilgi yay. 2. kitap, s : 2 1 4 .
İ nönU, a nılarında İstikHU Mahkemesi üyesi Kıltç Ali'nin İ z ­
m ir sulkastı davasında yargılanıp aklanan Karabekir'e < İ smet
Pa şa'ya dmı edin) dediğini, Karabekir'in d e (en eski arkadaşım )
yanıtını verdi ğini d e anlatıyor. s : 2 1 4 .
52 Atatürk, Söylev'de R a u f Bey'In Karabekir'e (Cumhu.:.
rlyetin İ Hinını önlersen büyük iş yapmış olursun) dediğini ak­
tarıyor. Atatürk, Söylev, s : 6 1 1 .
53 Atatürk, Söylev'de halifelik konusunda ş u açıklamayi
yapmıştır :
«Baylar, halifelik katının korunmasında dinsel ve siyasal
yarar ve zorunluluk bulunduğu sanısında olan birtakım kişiler
bilginize sunduğurq kararların alındığı son dakikalarda halife­
lik görevini üzerime almaını önerdiler. ( . . . ). Baylar, açık ve
kesin . söyleylm ki, müslüman halkı bir halife korkuluğu ile
u!!;raştırmayı ve kandırmayı sürdürmek çabasında bulunanlar,
yalnız ve ancak müslümanların ve Türkiye'nin düşmanlarıdır.
Böyle bir oyuna kapılmak da ancak ve ancak bilgisizlik v e
aymazlık bellrtlsl olabnır.:. Atatürk, Söylev, s : 621.
5 3 Kürkçüoğlu Ömer, Türk-İ ngiliz İ lişkller1 ( 1 9 1 9 - 1926 ) ,
Ank. SBD yay. s : 287.
54 SUryani · papazlarından Nastorisun tarafından kurdu�u
Nastur mezhebine bağlı hrlstiyanlar .. Musul sorunu görüşUlür-
· 1 94
·
ken başlayan ve 12-28 EylUl 1924 tarihleri arasında süren NM·
turi ayaklanması 7. kolordu koıriutani. Cafer Tayyar Pnen ' n ı n
komutasındaki birlikler tarafından bastırılmıştır.
5 5 Şeyh Salt, h!Hifetln kaldırılmasından sonra, cisUJ mın
Kürtler ile Türkler arasında tck bağ old uğu.� biçiminde ko­
nuştugu İ ngiliz Dışişleri Bakanlığının 2 4 Şubat ı 925 tarihll
ve ı 54 sayılı gizli belgesinde yazılıdır. Bkz : Şlmş!r BIHI.I, İ n g l ­
!17. Belgeleriyle Türkiye'de Kürt Sorunu, Dışişleri Bakanlığı y a y,
1 975, s : 2 1 ; Şeyh Salt lsyanı hakkında ayrıca bkz : Cemal Beh­
çet, Şeyh Salt İ syanı, Sel yay. 1955 ·; Toker Metin, Şeyh Salt
t syanı, Akls yay. 1968.
·
Genelkurmay Başkanlı ğ ı Harp Tarihi Dairesi'nce ı 972 yı­
l ı nda yay ı n l a n a n «Türkiye Cumhuriyetinde Ayaklanmalar ( 1 9241 9,18 h başlıklı kitap Genelk urmay B aşka n l ığı tarafından toplat­
tırı ldığı ndan bu konuda bu kitaba herhan gi bir yollama yapa­
ın adık. Türkiye Cumhuriyetı tari h i n i n bu bölümünü okumak
yasaktı r ! .
5 6 C a f er Tayyar Eğ\lınez, ı 87 8 - 1 D 5 8 yıllan a ra�mda yaşa­
dı. Kurtuluş Sa vFl.şı 'nda Trakya cephesindeki birll.klere kumanda
etti. ı !J 20 ' de Yunıı.nlılara esir düşti1. 7. Kolordu komutanı ola­
rak Diyarbakır'da görev yapt ı . ı ve 2 . dönem TBMM'sinde Edir­
n e m i l letvek l l i . . Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası'nın da kuru­
cularındandır. İ zmir suika sLı nedeniyle d e İ stikH'ı.l Mahkemesin­
c e yargılanan General Eğilmez, Karabekir'in en yakın dostla­
rındandı.
57 Atatilrk, Söylev, 2 TDK, 650 vd.
5 8 Cevat Çobanh. ı 870'de doıtdıi, 1 938 yılında öldü. Os­
manlı İ mparatorluğu'nda Harp Akademisi Komuta nlığı , Genel­
kurmay Başkan lığı ve Harbiye Nazırlığı yaptı. 1 920'de İ ngtli7.ler
tarafından Malta'ya slirtildü, yurda dönünce Elcezire Cephesi
komutanı oldu. 1 924'de 3 . Ordu milfettlşl iğlnl bırakarak T6MM
tiyeli ğ i n l yeğledi, Iki ay sonra TBMM üyel iğinden ayrıl a r a k As­
keri Şura üyeli ğine getirildi. Mmml sorunu lle Ilgili görüşmeler­
d e askeri milşavir olarak görev yaptı. 1 926'da İ stanbul General­
'
ler M a hkemesi Başkanlığına atandı. 1 93 5 yılında yaş doli.ımu
nedeniyle emekli oldu (Türk İ stlklal H a rbi 'ne katılan tümen
ve daha üst kademelerdeki komutanların biyografileri - Genel·
·
kurmay B a şkanlığı, 1 989, s: 2 ı ) .
59 Tuncay Mete, Türkiye Cumhuriyetinde Tek Parti Yö­
neti m i n i n Kurulması ( 1 923- 1 93 1 ) , Yurt yay. s: 99 vd ; Goloğlu
Mahmut, Devrimler ve Tepkilerı 0 92 4 - ı 9 30 ) , s : 63 vd. · ·
60 Karabekir, anılarında şöyle yakınır :
«Kürt isyanını tahrik etmtşi:z. Şeh:zade Selim Efendi lle mtt­
habere etmişim .. Bunların yalan olduğu tesbit edilince }zmir
suikastı
vesilesi ile lstfkltil Mahkemesine verildim. Buradan da
.
,._
195
.
temize çıkmakla küçülmedtm. Millet ve tarih huzurunda ma­
nen büyüdüm. Gerçi maddi olarak uzun yıllar çok tazyik olıın­
dum.�
Karabekir, 1938 yılına kadar sütekli polis izlemesi altınday­
dı. İstanbul Valisi narnma rıza imzah 3.7.1933 gün ve 9040 sayı­
lı rapor şöyle : ·
«Müstemilren t a k i p ve tarassut edilen 7 şahsın 2.7.933 sa­
bahından 3.7.933 sabahına kadar geçen 24 saat zarfı ndııki h a ­
reketlerine d a i r alınan rapor h üliisaları aşağıya ya;ı:ılmıştır :
ı
-
Kazım Karabekir Paşa, gündüz ve gece dışarı çıkma­
mıştır. Saat 13'de yalnız refi kası ve bir çocuğÜ i l e beraber köşk­
ten çıkmış ve tren ve vapurl a İstanbul c i hetine giderek paşa ­
n ı n blraderl olup Fati h'de Sinan A ğ a Mahallesi, ibadethane So­
kağı'nda 1 / 6 n umaralı hanede oturan ' Harndi Bey'in hanesine
gitmiştir. Burada üç saat kadar kalan mezbure 1 8 .50'dc aynı
vesaltle köşke dönm üştür. Ö�leden sonra Erenköy'e gazeteci Fe­
ridun Bey gelmiş Ise d e Paşa'nın l k a metgahına u ğramaksızın
tekrar trenle İstanbul'a dönmüş ve köşke h ariçten tıaşka bir
k i m se de gelmemiştir.� .
Aynı raporda Cafer Tayyar ve Refet Paşa i l e I l g i l i Izleme
notları d a bulunmaktadır.
6 1 Yedi gün, On ' I k i n c i K a n u n 1 939 .
. 62
öğretim
Hayat Karabekir Feyzio � l u , İstanbul Hukuk Fakültesi
üyelerinden
Prof . Feyzl Necmettin
Feyzloğlu'nun
eşi.
Prof. Feyzioğlu, 12 Eylül 1980 sonrasında kurulan Danışma Mec­
lisine üye old u . 1 9 82 yılında uçak kazası n d a öldü. H a y a t K a r a ­
bekir'In I k i z kardeşi E m e l Feyvloğlu, Prof. Faruk öıercn g l n l l e
evlendi. E m e l Karabekir Öıerengln, geç t i ğ i miz yıllarda öldll. Ka­
zım Karabekir'In k Ü ç ü k k ı z ı Timsal Karabekir. babasının ark a ­
daşı Nevzat Ayazbeyoğlu'nun oğlu l l e evlen i p ayrılmış. Timsal
K arabekir İstanbul'da yaşıyor.
63
Ziya Hurşlt ve arkadaşlarınca 17 Haziran 1 926 günU İz­
mlr'de düzenlenen suikast daha önce haber alınmış ve suikast­
çılar, İzmir'de slll!.hlarıyla yakalanmışlardı. B u suikast giriş i m i .
M . Suphi'nln Yahya Kahya, Trabzon m i l letvek ili A l l �ü krU'nll n
Topal Osman tarafından öldürülmes i : Topa! Osman'ın Anka­
ra'dakl çatışmadan sonra ölü olarak ele
geçirilip asılması
Yahya Kahya'nın d a Muhafız Alayı komutanlarından
t.
ve
Hak­
k ı Tekçe tarafından öldürülmesi olayları l l e bağla nt.ılı gör e n
tarihçiler d e vardır ( Goloğlu Mahmut, Devrimler ve Tepk i leri .
s: 191).
�Kel Alb diye bilinen All Çetinkaya haşkanl ı ğ ı n d :ı k i İstl k ­
li\1 Mahkemesi, 1 5 kişi hakkında ölüm cezası verdi. Bunlardan
Rüştü Paşa, İsmail Canpolat ve
Halis Turgut, Terakkiperver
Cumhuriyet Fırkası kurucularındandı. Aynı davada yargı lanan
1 96
Kazım Karabekir, Cafer Tayyar, All Fuat Rafet ve Mersinll Ce­
mal Paşalar a klandılar.
İstlkHil Mahkemesi üyelerinden Kılıç Ali, «lstikldl Mahke­
mesi Hatıraları,nda Başbakan İsmet Paşa'nın İstlklli.l Mahke­
mesi kararı lle tutuklanan Karabekir'l Ankara'da serbest bırak­
tırması ü·z erlne İsmet Paşa hakkında da tutuklama kararı aldık­
larını, araya M. Kemal Paşa'nın girmesi üzerine İsmet Paşa'nın
İzmlr'e gidip, mahkeme üyeleri He görUştti�ünü ve bu görüşme­
den sonra da m a hkemeyl destekleyen _bir açıklama yaptı�ını
yazıyor < s : 4 5 - 4 6 ) .
Karabekir, İstıkh\1 Mahkemesi'nde yaptı�ı savunmada şunları söylemişti :
�Her devrimde oldu�u gibi lik zamanlarda beraber çalışan­
lar ııonradan amaca vardıktan sonra, arayl\ giren bu t u feyl!ler
yüzünden parçalanırlar. Lozan Barışı'na kadar elele çalışan ar­
kadaşl:ır arasında o tarihten sonra bir çatışma başladı. İlk uyuş- ·
mazlık Rauf Bey lle İsmet Paşa arasında oldu. İ çimize öyle ki­
şiler karı�tı ki, ne Gazi, n e İsmet Paşalar yanında bu eski ar. kadaşları eski yola yöneltmek olana�ı kalmadı. Her gün üze­
rimize saldırıldı. Sanki biz cahil kafalı yobazlardan da daha ba�­
nazmışız. Gazetelerde yazılmadık saçina bırakmadılan (KılıÇ
·
·
All,
s:
'
68).
Mahkeme başkanı A l l Çetinkaya, Karabeklr'e niçin parti
kurdu�unu sorar. Ve şu yorumu yapar : •Bence memleketin böy­
le partilere tahammülü yokturı>. Karabekir, mahkemede şu ya­
nıtı verir : «Ben ters düşUncedeyim. Memleket demokrasiye ıa.­
yıktır. Millet anlayışlıdın (Golo�Ju, s: 204 ; Cebesoy All Fuat'­
ın Siyasi Hatıraları, 1 957, c : 2, s : 222 vd. ) .
6 4 Karabekir Kazım, İttihat v e Terakki Cemiyet!, s : 71.
Bu gün askeri okullardaki yasakları görünce Insan acı acı
düşünüyor!
65 B u t ut an ak l an Hasan Al l Yücel'in kııı sayın Canan
Eronat' d a n aldım. Kendisine bir kez d a h a t eş e kk ür ediyorum
. 66 M. Suphi - Yahya Kahya - All Şükrü - Topal Osman
ilişkileri lle bu clnayet.ler a r as ın d a k i Ilişkilert ilginçtir.
Karabekir, M. Suphl olayı lle l i g l l l olarak « B en i m bu Işten
haberlm olmadı�ını ve kahpece adam öldtırin ek f ıtr atında ol­
madığımı ve bunun Içindir k! KA.hya'yı resmen derdestle mah­
kemeye gönderdlıtimi anlattım . . . Katliier Ankara'dan gel mi ş
Osman Ağa'nın adamlarıymış diye yazıyor ( İ stiklli.l H ar bimiz
s : 1 092 ) .
67 Korgeneral Cemal Me rs l nl i ( 1 873 - 1 94 1 ) , Yıldırim Ordu­
ları Kom u tanlığı yaptı. Konya'da 12. Ordu Müfettişi iken ;ts:.
tan bul' d a Ali Rııa Paşa htıkll m etlnde Harbiye Naıı r!ığı'na geti­
ri l d i. Osmanlı Meclis- i Mebusanı'nın feshi üzerıne İngilizler ta.
,
,
1 97
rafından Malta'ya sürüldü. Yurda dörtüşte TBMM ı ve 4. dev­
re milletvekllll�i yaptı (Özerdim Sami, Açıklamalı Söylev Söz:­
lü�ti. TDK yay. s : 24 ; Kurtuluş Baki, Tarihsel Olaylarla Söy­
lev, 'Kurtuluş yay. s : 34(); Şimşir BIHU, Malta Sürgünler!, Bilgi
·
yay. s : 22 vd. ) .
68
7 Haziran
1 3 36 Hakimiyet-i Milliye :
M. Kemal Paşa'nın beyanatı :
( . . . ) İ ngiltere ve müttefiklerinin bir m illet sıfatıyla yaşaya­
bilmek Için la.zım olan şartları ve hududu bize verdikleri tak­
dirde milliyetperverlerin harici bir lmvvete istinat etmeyecek­
lerini a nlarlar zannedlyorduk. İşte ond::m dolayı biz bu vazi­
yeti muhafaza ettik: Aksi takdirde bolşeviklerden yardım almak
·
bizim Içi n kolaydı.
.
Tilrklye'de Amerikan muzah aretı. hakkında ne düşündüğü:..
nü Paşa'ya sorduğum zaman dedi ki :
Biı, btirıa vaktiyle taraftardık. Fakat, vaziyet-l hazır.a şe.:.
ratti Ilerledikçe ta.bii bu imkan kalmadı. Mllllyetperverlerin nok:..
ta-ı nazarı şu ldl :
Tllrk iye. Tllrkler Içind i r ;
ve Türkiye müstak ll . olmalıdır . . .
( . .) 'bu bir halk harek 1\tıdır. V e :\!em-1 !sla.mır'ı yartlimına ıstı­
had ediyoruz. Türkler, en son mUslUman milleti olduğu Için m üs �
takll kalacaktır. Diğer yerlerdeki müslümanlar da düşhtanları­
tn\:ıı a karşı mllcad ele edeceklerdir; Bunlar ekserlya İngiliz l d a ­
reslndedlr. Ve bizi mahvetmek Isteyenler de İnglllzlerdlr. Biz
bu salip harekatının en son salvetine maruz bulunuyoruz. Fakat
1Hem - l Islam muhlik bir surette "Uyanmıştır.� ·
Sivas Kongresi'ndek i m a n d a tartışmaları hakkında bkz : İğ­
demlr, Ulu�. Sivas · Kongresi Tutanakları, TTK yay. 1969; s :
50 vd.
' · ·
At.atilrk Söylev'de bu konuda şunları söyler :
<tBirinclsi İngiltere'nin koruyuculuğunu isternek :
i\.merika'nın güdümilnü istemek.
lk ineisi
Bu iki türlü karara varmış olanlar, Osmanlı devletinin· b i r
b U t U n olarak kalmasını düşüncnlerdir. Osmanlı ülkesinin çeşit­
l i devletler arasında paylaşılmasından Ise bu ülkeyi bütün ola­
tak· bir devletin kanadı altında bulundurmayı yeğleyenlerdir.
(") .
Baylar, bu durum karşısında bir tek karar vardı. O da ulus
egemenliğine dayanan tam bağımsız yeni bir TUrk devleti ku,r­
mak.
İşte daha İstanbul'dan çıkmadan önce dUştindüğilmüz ve
· Samsun'da Anadolu topraklarına ayak basar basmaz uygulama­
ya başladığımiz karar bu karar olmuştur (Söylev, s: 9 - 1 0 ) .
69
Kansu,
Mazhar
Mü fit,
Erzurum'dan
Ölümüne
Atatürk lle Beraber, TTK yay. 1986, c : ı , s: 72-73.
1 98
Kadar
70
71
Kansu; s : 8 5 .
Jaeschke, Kurtuluş
72
Ulagay Osman, Amerikan Basınında Türk Kurtuluş Sa­
s : 272-273.
Savaşı
lle
İlgili
İngiliz
Belgelr.rt,
vaşı, 1974, s : 44.
73 Ulubelen Erol, İngillz Belgelerinde Türkiye, Çağd'lş yl\y.
s : 196 v e 2 1 7.
5 Nisan İ 920. Mr: Lindsay'den Lord
Curzon'a :
(Amerika senatosu ErmPnlstan'ın mandası Işini görUştU. Beş
yılda 757 milyon dolar verecekler. İlk başlangıç ta 50.000 kişiilk
bir ordu yollanacak, daha sonra 200.000 kişiye çıkacak» s: 259.
74
Ulubelen, s: 257. 20 Mart 1 920. belge n o : 33. sayfa n o :
4 9 . Arniral S i r F . Robcek'ten Lord Curzon'a :
«Kürdist an , Türkiye'den ayrılıp özerk olmalıdır. Ermeniler­
le kilrtlerin çıkarlarını ba�daştırabillriz. İstanbul'daki Kürt Ku­
lübü Başkanı Sait AbdUikafır ve Paris'deki kUrt delegesi Şerif
Paşa emrlmizdedlr.,
7 5 Avcıo�lu
kitap, s : 656.
Do�an,
Milli
Kurtuluş Tarihi, Tekin
·
yay:
2
7 6 , Gebesoy All Fuat, M i l li Mücadele Hatıraları, s : 4 50.
« 1 . Cihan Harbi'nin siyasetini idare etmiş olan ve o sıra­
l a rda hariçte bulunan İttihat ve Terakki Fırkası erkanının Ana­
dolu'daki mllllı Ilere haber vermeden bolşeviklerle birlikte em- .
peryallzme karşı ha7.1rlamaya çalıştiıkiarı mukavemet yuvaları
·
da garbın Türk istikla.line olan dUşmanlığını şlddetlen d i rmiştb
Bkz : ayrıca Aydemlr, Şevket Süreyya, Enver Paşa, Rem;ı:l Kl­
tabevl, c : 3, s: 601 vd : Mumcu U�ur, 40'Jarın Cadı Kazanı, Te­
kin yay. 1990, s: 25-36.
77 Avcıoğlu, s: 6 6 1 -662 ; İğdemlr Uluğ, Sivas Kongresi Tu­
tanakları, s: 85 -87 : İğdemir Uluğ, Hey'et-i Temsiliye Tutanakla'
rı, s: 13, Rauf Bey :
«Aksi takdirde aleyhimi;ı:de İstanbul'da Padlş!l.h ve hilafet
aleyhtarlığı ve Cumhuriyet ve Bolşeviklik propagandaları yapı­
lacaktır.:.
ı43.
78 · Selek S a bahattin, Anadolu İhtilall, Burçak yay, s :
79 Karabekir Kazım, İstlklal Harbirnizin Esasları, Sinan
Matbaası ve Neşrlyatevl 1 9 3 3 - 1 9 5 1 , s: 24-25 ve 154.
8 0 K arabekir, · Kazım, İstlkliil Harbimlz, Merk yay. 1 988,
s: 627.
«Esasen Fethi Bey, bu lnkılapların taraftarı ileri fikir­
81
li, ırtica teşebbUslerlnde hiçbir ıstıda yok ve geçici menfaatler
için vasıta olarak kullanılmaya d a lstida yok.:. İnönü İsmet,
Hatıralar, Bilgi yay. s: 230 ; Yetkin Çetin, Serbest Cumhuriyet
Fırkası Olayı, Karacan yay.
s:
2 3 1 . «S.C.F.'nın kapatılmasını n
199
.
.
.
gerçek ve tek nedeni budur, yani ırtica t e h llkesb ; Okyar, Fethi,
Ü ç Devirde Bir Adam, s: 499 vd.
82 Soysal İ lhami, 1 50'llkler, Gür yay. s : 142 vd.
83 Kandemir Feridun, Siyasi Dargınlıklar, Eklcl g!l yay.
c : ı, s : 29, c : 3, s : 7, 31 vd.
·
200
I N D E K S
- A ­
Abitlıo�ıu, Yunus Nadl : 187.
Abbas, Ceva t : 37, 79.
AbdUlazlz : 1 1 6.
Abdtllhamlt : 1 60.
Abdülrahim Efend i : 64.
Adı�ar, Adnan : 56,. 187, 193.
Adıvar, Halide Edi p : 193.
Adnan Bey : 1 1 4 - 1 15, 150.
Ahmet Rıza : 3 1 -32.
Akgöl, Eyüp Sabri : 187.
All Fethi Bey : ( 88-92 ) , 95, 97, l l l , 1 14 , ( 1 1 7 - 1 20 ) , 126, 133- 1 3 7,
140, 1 50, 175.
;
.
All Fuat Paşa : 66, 72, 103, l l l . l l�, 143, 146- 147, 149:- 1 50, ., 1 54;
1 96.
Al\ Galip : 105, 192.
Al i Hikmet Paşa : 148.
All Rıza : 1 36, 197.
All Şl.lkrü Bey : 68, 78-79, 82, 106, 189, 190, 196, 197.
Aras, Tevfik Rl.lştü : 3S, 99, 136, 187.
Arif, Celaiettin : 20-22, 103, 104, 162, 187.
Asım Bey : 106.
Atay, Fallh Rıfkı : 20, 27.
Avcıoğlu, Doğan : 199.
Avni , H llseyin : 1 1 - 1 2 , 1 5 - 16, 20, 63.
Ayazbeyo�iu, Nevzat : 1 54 , 1 96.
Aydemir, Şevket Sl.lreyy a : 1 56.
·
- B
B a h lç, Hakkı Behi ç : 187.
Bayar, Celal : 177, 1 87, 1 9 1 .
Bele, Rafet Paşa : 36, 5 1 , 187, 193.
Bozkurt, Mahmut Esat : 86, 1 69- 170.
203
Bozok, Sali h : 1 3 1 - 1 32.
Bulca, Fuat: 193.
- c Cankorel, İ c l : l : 1 53.
Canpolat : 196.
Cebesoy, All Fua t : 38, 187, 188, 1 97, 1 99.
Cemal Paşa : 164, 189.
Cevat Paşa : 1 4 8 - 1 49.
Conker, Nur! : 27.
c
-
Çerkez Etem : 18, 187.
Çetınkaya, All : 155, 1 92, 196,
Ç!çerın : 1 7- 1 8.
Çobanlı, Cevat : 195.
-
197.
- D -
Damat Ferit : 43, 55, 1 26, 170, 1 72, 192.
Dlrlk, Kl'mm: 20, 27, 37, 162, 1 88.
Düzgören, Sey f i : 154, 160.
- E -
E�llmez, Cafer Tayyar : 28, 1 4 2 , 1 4 6, 1 4 8 - 1 49, 1 5 4 , 195, 197.
E n ver Paşa : 7, 10, 16-18, 47, 99, 104, 127, 162, 167, 173, 187.
F.rk men, R. ü şt.ll : 1 54 .
Eron at., . Cnn an : 9, 195.
Eryavuz, J hsan : 192.
- F -
Fahrettin Paşa : 148.
Fehmt Bey : 28.
Fevzi Paşa: l l , 17, 32, 5 1 -53, 6 5 , 68, n; 88-89, 9 1 , 97, 104, 107,
109,
1 14 ,
1 2 1 - 123,
128- 1 32,
1 35,
139,
1 94.
Feyzl Bey : 66.
Feyzloğlu, Necmettin Feyzl :
1 92,
204
196.
140- 1 4 2,
145,
147-148,
G
-
Gaulis :
-
1 89.
Goloğlı.i, Mahmu t :
Gökçen.
1 87,
1 95,
1 97.
Kemalettin Sam i : ı l l .
1 22 - 1 23 ,
126,
1 93 .
- H
Halife
Abdülmec i t :
.Halit Bey :
104,
Henderson :
1 3 6.
H i l m i Bey :
105.
' RUsrev
Bey :
lll,
1 06 ,
Hüseyin. Abbas :
Hüsnü, HU;;eyin :
1 1 5- 1 1 6 .
1 92 .
68.
1 9 , 39.
37.
i iclal
Hanı m :
İ ğdemir,
9
Ulu ğ :
İhsan Bey :
İnan ,
1 60 . · .
Arı :
1 9.
106, 1 20.
1 0.
İnönü, hmet : 2 8 , 3 1 , 3 5 , 5 1 - 5 3 , 6 1 -65, 7 1 ; 78, 8 4 , 9 1 , 9 5 -99, 1 0 2 1 04 ,
1 0 8 - 1 1 1 , 1 1 4 , 1 2 1 - 1 29. 1 35, 1 3 7, 1 3 9. 1 4 3 , 1 50 , 1 5 5 - 1 5 6 , 1 60,
'
1 6 2 , 1 68 , 1 87, 1 90. 1 9 1 , 1 97.
İnönü, Mevhlbe :
İzzettin Paşa :
1 56.
1 48.
- J
Jaeschke Gotthard :. 1 89 , 1 99.
·· - K Kandem ir, Feridu n :
Kansu,
Atır
1 96 , 200.
Ceyh u n :
171.
K ansu, Ma7.har Mü fit : 26, 1 70 - 1 7 1 , 1 98 , 1 99. ·
Karabek i r, Emel Ö7.eren gln : 1 52, 1 56, 1 60, 1 96.
Karabekir, Hayat Feyzioğlu :
8 , 1 52 � 1 53, 1 55 - 1 57 , 1 5 9 - i 6 1 ,
Karabekir, Timsa l : 8 , 1 5 2 - 1 53 , 1 96.
Karai, Enver. Ziya :
Karl. R a dek :
1 6 1 - 162, 1 6 5 - 1 66.
1 6 , 18.
Kılıç All : 2 8 , 1 9 4 , 197.
K optagel, Osman Nuri : . 122, 1 92.
205
1 96 .
Koral tan, Re tık :
1 87.
Köseoğlu, Selahattin : 63, 1 89.
Kunduh, Bekir S a m i : 1 7 - 1 8, 1 87.
Kutay, Cemal : 1 87, 1 90.
Kürkçüo�l'\1, Ömer :
1 94.
- l Latife Hanım :
Lenin :
7 1 , 78, 8 1 , 97,
1 34.
1 6..
Lindsay :
1 99.
Lord Cur:ı:o n : 4 1 -42, 1 99.
Layd George : 43.
- M M a c Donald :
136.
Mahmut Bey : 20; 72, 173.
Mayur, Hikmet :
M an:h ar Bey :
1 87.
20.
Me�it E f end i : 53, 64.
Melrose, Andrew : 188.
Mersin ı l Cemal : 197.
Mete Tuncay :
1 87, 1 92, 1 95.
M ü f i t, Ma:>:h ı u :
1 70, 1 98.
Münlr, Hikmet: 9.
- N Nafl, Na:>:mi :
1 92.
Napolyon : 75.
Nur, Rıza : 54, 59, 62-63; 66, 189.
-
0
-
Okyar, Fethi : 86-87, 1 08, . 190, 1 9 3 .
O m ur, S i n an : 27-28.
Orbay, R.au f : 24, 37, 56-57, 1 54, 174, 1 94 .
Osman, Kadri :
1 73.
- ö -
Ökçün, Gündüz:
1 90.
206
özalp, Kll.zım : 5 1 , 90, 1 23, 129, 130, 1 40, 1 88, 190.
Ôzerdlm, Sami :
198.
özeren gln, Faruk :
8, 1 96.
- P Parla, Reha :
Üll.
Raif Efendi :
1 88.
- R Rauf Bey : 35, 47, 78, 88, 102, 1 1 2- 1 1 3, 1 1 5, 1 2 3 - 1 24, 126-1 27, 1 4 3.
144, 1 4 7 , 1 50, 1 9 0, 1 93, 1 9 7 .
Rawlinson : 4 1 -44, 188.
R.efet Paşa : 1 1 2 - 1 1 3 , 1 4 6 - 1 47, 154, 1 96.
Rtışen Eşref :
ll ı. ·
94,
Rüştü Paşa : 1 06, 192, 1 96 .
·Said, Abdülkadir :
s
173.
Saka, Hasan : 6 7 .
Sayılgan,
Aclan :
187.
Selahattin. Arl i l :
1 07;
. Selek, SeHihattin : 199.
Selim Efend i : 64.
Soysal, İl h am i :
Sultan
Sultan
Suphl,
Mah mut :
200.
96.
Vahdetti n :
53, 64,
1 15,
164,
-
Şehzade Selim :
Ş
-
1 95.
�erlf Paşa : 1 7 3 .
Şevket Turgut Paşa :
19, 37, 39.
Şeyh Eşref : 1 88.
Şeyh
1 72 ,
M us t a f a : 1 2 - 1 3 , 1 5 - 1 7, 1 87, 189.
Sa l t :
.
1 36; 1 95 .
Ş e y h Servet:'
Şiınşlr, BiH\.1 :
ll�
15.
195.
Şükrü, Naili Paşa :
120, 1 4 8.
207
l il9.
- T Talii.t Bey :
1 8.
Tanrıöver, Hamdullah Suph l : 53 , 94, 105, 1 90, 196, 197.
Tek çe, İsmail Hakkı : 79, 1 90, 1 96.
'.'lm g\rşek, Yusuf Kemal :
1 8, 99, 1 9 1 .
Tr.peyran, Ebubekir Hazım':
1 09, 1 90.
Tev f i k Paşa : 5 4 -55.
Toker, Meti n :
·
1 95.
Topal Osman : 78-79, 106, · 162, 189, 190, 1 96, 1 97.
Turgut, Halis :
1 96.
Tüfekçioğiu, · Kemal :
.1 9 1 .
- U Ulugay, Osman :
1 89, 1 99.
Ulaş, H üseyin Avni :
Ulubelen, Ero l :
1 88 .
1 89, 199.
- W Wllson : 42.
- V Vehbi Efendi : 93.
Velldedeoğlu, Hıfzı Veldet :
1 88.
- Y Yahya Kahya :
1 90, 196, 1 97.
Yahya Kemal : . 1 87 ,
Yetkin, Çetı n :
189.
199,.
Yi�lt, Sllreyya :
1 87.
Yücel, Hasan Al l :
9, 28, 1 6 1 - 162, 1 65, 197.
- z Ziya, Hurş\t :
196.
208
Başkomutan Gazi M ustafa Kemal ile Doğu Cephesi Komutanı Ka­
z ı m Karabekir'in araları niçin açılmıştı?. Erzurum'da birleşen yollar, An­
kara'da neden, nasıl ve niçin ayrılmıştı?. Karabekir'in günü g ü nüne tut­
tuğu anılar, niçin yasaklanm ıştı?. Atatürk'ün Kaz ı m Karabekir'in 1 933 yı­
l ı nda yayınlad ığı kitaba verdiği yanıtlarda neler yazı lmıştı?. Atatürk Ha­
life ve Sultan mı olmak istemişti?. Kurtuluş Savaş ında Paşalar, birbirle­
rini niçin Bolşeviklikle suçlamışlardı?. Karabekir, Padişahçı ve şeriatçı
m ıydı?. M. Kemal;· Musul'u alma planından niçin vazgeçmişti?
K arabekir'in ilk kez yayınlanan günlüğünde Devrim Tarihimize ışık
tutu luyor.
Uğur M umcu'nun yaY.,ına hazırlad ığı Karabekir'in Devrim Anılarını
oku rken Kurtuluş Savaş ının ve Devrim yıllar ı n ı n havasını yaşayacaks ı­
n ız.
ISBN 975-478-064-1
IUtU1

Benzer belgeler