Sayı 3

Transkript

Sayı 3
SPOR TÜRK TAKIMLARININ OLİMPİYAT MACERASI
07
0
0
08
0
09
2012
2
Başar
Atk kağt
toplamaktan
sahaflğa
giden yol
Evliya Çelebi’den
İstanbul tlsmlar
Örme Sütun, Ylanl Sütun, Milion Taş
Kariyer
Genetik
mühendisliği
yaşamn
kodlarn
değiştiriyor
English Summary of Contents
SOSYAL MEDYA
BİLGİSAYAR OYUNLARI
KİTAP-SİNEMA
YAVAŞ KENTLER
MAGAZİN
Daha güvenli trafiğe doğru
TÜVTURK ailesinin değerli üyeleri ve saygdeğer TÜVTURK dostlar,
Kş aylarnda muayenelerini tamamlayamayan birçok müşterimiz tatil günlerinin
de yaklaşmasyla istasyonlarmza gelerek hem yasal yükümlülüklerini yerine
getiriyor hem de araçlarnn güvenliğinden bir kere daha emin oluyorlar. Yaz aylaryla
birlikte başlayan ve devam edeceğini öngördüğümüz bu durum, istasyonlarmzda
ciddi bir yoğunluk yaratyor; bu da, genel müdürlük ve tüm istasyon çalşanlarmz
için daha odaklanmş, daha verimli bir çalşma temposu ihtiyacn beraberinde
getiriyor. Bu dönemi, tüm çalşanlarmzn her zamanki özverili ve gayretli
çalşmalar sonucu başaryla geçeceğimize olan inancmz ise elbette ki tam.
Değerli dostlar; geride braktğmz Mays aynda trafik güvenliğiyle ilgili çok
önemli gelişmeler yaşand. İçişleri Bakanlğ Emniyet Genel Müdürlüğü, Ulaştrma,
Denizcilik ve Haberleşme Bakanlğ Karayolu Düzenleme Genel Müdürlüğü,
Karayollar Genel Müdürlüğü, Polis Akademisi Başkanlğ, Gazi Üniversitesi
Rektörlüğü, Bahçeşehir Üniversitesi Rektörlüğü ve TÜVTURK işbirliğinde 16-18
Mays 2012 tarihleri arasnda gerçekleştirilen 3. Karayolu Trafik Sempozyumu’nda
ve sempozyumu takiben, Başbakanmz Recep Tayyip Erdoğan başkanlğnda
30 Mays 2012 günü yaplan Karayolu Güvenliği Yüksek Kurulu toplantsnda,
Türkiye’de trafik güvenliğinin artrlmas ve trafik kazas kaynakl ölümlerin
azaltlmasna yönelik son derece önemli kararlar alnd. Bu kararlarn etkilerini
yakn gelecekte hep birlikte görüyor olacağz.
Biz de, TÜVTURK Araç Muayene İstasyonlar olarak ülkemizin trafik güvenliğine
katk sağlamak için çalşmalarmz devam ettiriyoruz. Ülkemizde 2.3 milyonu bir
kere bile istasyonlarmza uğramamş olan 3.5 milyon araç muayenesiz olarak trafikte
geziyor; başka bir ifadeyle, beş araçtan biri muayenesiz... Ulaştrma, Denizcilik ve
Haberleşme Bakanlğ ve Emniyet Genel Müdürlüğü ile işbirliği içinde bu sayy
azaltacak yeni projeler üzerinde çalşyoruz.
Bunun yan sra, muayenesiz araçlar içinde motosiklet ve traktörlerin önemli
bir yer tuttuğundan hareketle, ilk olarak motosiklet sahiplerine kolaylk sağlamak
amacyla İstanbul’un merkezi iki noktas olan Maslak ve Kzltoprak’ta iki özel
istasyonu hizmete açmak üzere olduğumuzun
haberini vermekten büyük bir memnuniyet
duyuyorum.
TRAFİK GÜVENLİĞİNİN
ARTIRILMASI VE
TRAFİK KAZASI
KAYNAKLI ÖLÜMLERİN
AZALTILMASI İÇİN
ALINAN SON DERECE
ÖNEMLİ KARARLARIN
ETKİLERİNİ YAKINDA
GÖRECEĞİZ.
Ülkemizde trafik kazalarnn her geçen
gün azalmas ümidiyle sizleri saygyla
selamlyor, yaz aylarnn en güzel günleri
beraberinde getirmesini diliyorum.
KEMAL ÖREN
TÜVTURK Genel Müdürü
TÜVTURK Kzltoprak Motosiklet Muayene İstasyonu
İSTASYON
3
İÇİNDEKİLER
46
42
06 Haberler
Dünya ve Türkiye’de öne çkan haberler
10 Hayat
İstanbul’un tlsmlar
16 Kariyer
Genetik mühendisliği
20 Tarihten sayfalar
Müslümanlarn kutsal aynda gelenekler,
ibadet ve günlük hayata dair bir rehber
26 Başar
Oktay Çetinkaya
34
36 Yeme-İçme
Yaz günlerinin serinleten lezzetleri
38 Sağlk
Sağlkla ilgili ilginç ve faydal bilgiler,
sevindirici gelişmeler
42 Spor
Türk sporcularnn olimpiyat maceras
46 Otomotiv
Otomotiv dünyasndaki son gelişmeler
48 Uzman Gözüyle
Süspansiyon kontrolleri
50 Sosyal Medya
Sosyal medyadaki gelişmeler
52 Popüler Kültür
Seyahat, festival, kitap, sinema...
56 Çocuk
Bu bilgiler sizi şaşrtacak
58 TÜVTURK
TÜVTURK’ten haberler
62 English Summary
İmtiyaz Sahibi TÜVTURK Kuzey Taşt Muayene İstasyonlar Yapm ve İşletim A.Ş. Adna Kemal Ören Yönetim Yeri Büyükdere Caddesi,
No: 255 Kat: 17-18 Maslak-Şişli-İSTANBUL Yayn Yönetmeni Figen Kayralc Yayn Koordinatörü M. Koray Özcan (Sorumlu Müdür)
Görsel Yönetmen Kemal Toğanç Kapak Tasarm Hasan Fehmi Bayramoğlu Yapm Yeri Doğuş Grubu İletişim Yaynclk ve Ticaret
A.Ş. Doğuş Power Center Ahi Evran Polaris Caddesi No: 4 Maslak 34398 İstanbul Tel: 0212 304 00 00 (Santral) Bask yeri Ömür Matbaaclk A.Ş. Haramidere Beysan Sanayii Sitesi Birlik
Cad. No: 20 Avclar-İstanbul Tel: 0212 422 76 00 Yayn Türü Üç aylk yaygn süreli yayn, TÜVTURK Araç Muayene İstasyonlar kurumsal yayndr, parayla satlmaz. [email protected]
4
İSTASYON
HABERLER
TAHTTA 60 YIL
DERİN UZAYA
İLK TİCARİ UÇUŞ
■ Tarihler 25 Mays 2012’yi gösterirken dünyadan yüzlerce
kilometre yukarda insanlk adna küçük, ama ekonomi adna
büyük bir adm atld. Uluslararas Uzay İstasyonu’na (ISS)
bağlanan SpaceX şirketinin Falcon-Dragon kargo modülü
okyanusa düşerek görevini başaryla tamamlad. Kurduğu
SpaceX şirketiyle kendi roketlerini tasarlayp uzaya ilk ticari
uzay uçuşunu yapan girişimciyse Elon Musk oldu. Uzay
endüstrisi tarihinde bir devrim yapan Musk, Iron Man filmindeki
Tony Stark’a ilham verecek kadar ilginç bir karakter. Yirmili
yaşlarnda internette başlayan girişimciliğini uzaya kadar
taşyan Musk, teknoloji, finans, enerji, otomotiv ve havaclk
gibi devasa endüstrileri altüst eden, eskilerin mucit girişimci
karakteri gösteriyor. SpaceX dşnda, eBay’e sattğ PayPal
ile internette ödeme sistemi, Tesla Motors’la dünyann ilk
elektrikli spor otomobilini üretti. SolarCity şirketiyse enerji
sektöründe yenilikçi işlere imza atyor. İnsanlğn geleceğini
uzaya açlmasnda görüyor ve 2020 ylnda Mars’a insan
göndermeyi hedefliyor. 1971 ylnda Güney Afrika’nn Pretoria
şehrinde doğan Musk, birçok teknoloji dâhisi girişimci gibi
küçük yaşlarda bilgisayarlarla tanşmş. 17 yaşnda Kanada’ya
göç eden Musk, işletme ve fizik okumuş. Uzaya turistik gezi
anlayşnn ötesinde, uydu yerleştirme, uzay kargo taşmaclğ,
astronot görev uçuşlar gibi endüstriyel uçuşlar için yola çkan
Musk, Dragon roketiyle Uluslararas Uzay İstasyonu’na ilk
özel ticari uzay nakliye uçuşunu başaryla tamamlayarak uzay
tarihinde yeni bir kilometre taş koymuş oldu.
Aşr kilo nüfus
artşn gölgede
brakyor
■ İngiltere Kraliçesi II. Elizabeth, geçtiğimiz günlerde tahtta
60 yln geride brakmasn “Elmas Jübile” ile kutlad. Jübile
dört gün boyunca bütün dünyaya canl olarak yaynlanrken
İngiltere ile hükümdar sayldğ Kanada, Avustralya ve
Yeni Zelanda’nn da aralarnda olduğu 18 ülkeden oluşan
İngiliz Milletler Topluluğu’nda da çeşitli kutlamalarla
bayram havas yaşand. Kraliçe Elizabeth tahtta bulunduğu
60 yl zarfnda 12 başbakanla çalşt. Bu dönemde 12 ABD
başbakan gördü ve papalk alt kez el değiştirdi. Kraliyet
Ailesi, İngiltere’nin en değerli markas olarak kabul ediliyor,
marka değeri ise 42 milyar dolar.
Elmas Jübile ekonomisi
Geçen ay derin uzaya ilk ticari
uçuşu başaryla tamamlayan uçuk
fikirlerin girişimcisi Elon Musk,
41 yaşnda ve 2 milyar dolar
servete sahip (altta sağda).
Gelirler
Giderler
1.1 milyar dolar
Turistlerin İngiliz ekonomisine
yaptğ katknn tutar.
1.9 milyar dolar
Resmi tatilin ekonomiye
maliyeti.
823 milyon dolar
Jübileyle ilgili yaplan
alşverişlerin tutar.
157 milyon dolar
Güvenlik harcamalar.
128 milyon dolar
İngilizlerin ve ziyaretçilerin
tükettiği alkollü içeceklerin tutar.
5 milyon dolar
Resmi geçitlerin maliyeti.
Anadolu Ateşi Meksika’da ‘Lunas
2012 Ödülü’ne aday gösterildi
■ Anadolu Ateşi, kaynağn Anadolu’nun binlerce yllk mitolojik ve kültürel
Mimarlk oscarna aday cami tasarm
■ “Bugünün cami mimarisinin tasarm nasl olmal?” sorusu, son
dönemde üzerine bol düşünülen, tartşlan ve çalşlan konulardan biri.
Şakirin Cami’nin yanks dünyaya yayld, Tiran’da BIG’in tasarladğ cami
eleştiri almaya devam ediyor… Dünya çapnda birçok önemli mimari
ödülün sahibi Emre Arolat ve firmas Emre Arolat Architects (EAA) de,
Sancak Ailesi için Büyükçekmece’de bir cami tasarlad. EEA’dan Nil Aynal,
topoğrafyaya uygun 6 metre derinlikte, 500 kişilik mağaray andran,
minaresiz caminin tasarmn şöyle tanmlyor: “Cami buraya ibadete
gelenler için bir sğnak olarak görülebilir. Diğer yandan caminin kendisi
de sğnan bir yap, her şeyden önce bulunduğu yere sğnyor. Hakiki
6
İSTASYON
olana ulaşmann gittikçe zorlaştğ, her şeyin pazarlanabilir olmasnn,
ideolojileri ve inançlar gittikçe erittiği bir dünyadan bahsediyoruz. Bu
dünyadan kopup bulunduğu yere sğnyor. Cami, kullanlan malzemelerin
kendilerini olduklar gibi ortaya koyduklar, süslemeden arnmş, sade bir
iç mekana sahip. Oldukça loş olan mekann içine mihrap duvarndan szan
şk, içeriye ruhani bir hava katyor.” Emre Arolat, bu tasarmyla bu yln
Mimari Oskar’na aday.
tarihinden alan ve Türkiye’nin her yöresinden derlenmiş yüzlerce halk dans
figürü ve halk müziğini içinde barndran Mustafa Erdoğan’n yarattğ özgün
bir proje. Anadolu Ateşi, ilk defa 1999’da, “Sultans of Dance” gösterisiyle
başlad. O günden bu yana aralarnda İsrail, Çin, Japonya, Lübnan, Katar,
Almanya, Hollanda, Belçika, Azerbaycan, Bulgaristan, Msr, Ukrayna ve
Fransa’nn da bulunduğu birçok ülkede sahne ald ve 85 ülkede 35 milyondan
fazla seyirciye ulaşt. En son Meksika’daki gösterileriyle büyük beğeni
toplayan Anadolu Ateşi, Meksika’nn Grammy Ödülleri saylan “Lunas 2012”ye,
dünyann en iyi dans gösterisi kategorisinde aday gösterildi. Lunas 2011’de
çesitli kategorilerde ödül alan sanatçlar ve gruplar arasnda U2, Black Eyed
Peas, Davit Guetta, Alejandro Fernandez, Emir Kustirica & The No Smoking
Orchestra yer alyordu. Anadolu Ateşi ayrca, sergiledikleri Karadeniz oyunuyla
dünyann en hzl dans eden grubu olarak Guiness Rekorlar Kitabna da girdi.
Suya darbeye
dayankl
■ Bilim insanlarnn yaptğ bir
araştrma, dünyadaki yetişkin
insanlarn toplam ağrlğnn
316 milyon ton olduğunu ve bu
rakamn, insanlğn 17 milyon ton
aşr kilolu olduğuna işaret ettiğini
ortaya koydu. BMC Public Health
dergisinde yaymlanan araştrmaya
göre, Birleşmiş Milletler (BM) nüfus
tahminleri, 2050 yl itibariyle,
dünya nüfusunun 2.3 milyar
artacağ yönünde. Nüfus ve vücut
kütlesinin doğru orantl artş,
ekolojik etkilerin de daha fazla
hissedilmesine yol açacak. Avrupal
araştrmaclarn hazrladğ “En
kilolu 10 ülke/bölge” sralamasnda,
ABD birinci oldu. “En hafif 10 ülke/
bölge” sralamasnda ise Afrika ve
Asyal ülkeler öne çkt. Vücut kütlesi
arttkça, bu kütleyi korumak ve
hareket etmek için daha fazla enerji
harcyoruz. Ksaca, kilo aldkça,
almamz gereken kalori oran
da artyor. Araştrmaclar, enerji
kaynaklarna olan ihtiyacn sadece
nüfus artşna bağl olmadğn
belirtiyor. Bilim insanlar, nüfusla
beraber giderek artan toplam vücut
kütlesinin, ekstradan 473 milyon
insan için kullanlmas gereken
enerji ihtiyacna denk geldiğini ve
bu rakamn dünya kaynaklarn
fazlasyla tehdit ettiğini de belirtti.
■ Zorlu koşullara dayankl
fotoğraf makinelerinin says
giderek artyor. Olympus’un
yeni ürünü Tough TG-1, su
altnda 12 metre derinliğe
kadar çekim yapabiliyor.
IHS teknolojisi sayesinde
yüksek hzda canl renkler ve
zengin kontrastl görüntüler
kaydediyor. Yansma engelleme
özellikli OLED ekrann yan sra
GPS fonksiyonu ve elektronik
pusula özellikleriyle tam bir
outdoor ürünü. 12 megapiksellik
CMOS görüntü sensörle Full HD
video çekimi yaplabiliyor.
İSTASYON
7
HABERLER
SİLİKON VADİSİ KORSANLARI!
Cepten yönetilen
elektrikli bisiklet
■ Teknoloji ve iletişim son hzla gelişip yaşam devrimsel bir biçimde değiştirirken genel kabul gören hukuk
sistemlerinin de yeniden tartşlp düzenlenmesine ihtiyaç var. Bu düzenlemeler uluslararas platformlarda yaplana
kadar şirketler, ülkelerin kendine özgü hukuk sistemlerinin yarattğ skntlarndan kurtulmak için çeşitli yollar
aryorlar. Bunlardan bir tanesi de denize açlmak, tabii ki yüksek teknolojik imkanlar sağlayan bir platformla. Blueseed
isimli firma, 2013 ylnda San Fransisco sahilinin 12 mil açğnda, uluslararas sularda demirleyecek bir süper teknoloji
gemisi için çalşmalara başlad bile. Bu gemi, şirket tarafndan “yüzen Googleplex” olarak tanmlanyor. Bu özgür
platformun en büyük finansörü PayPal kurucularndan ve Facebook’un ilk yatrmclarndan olan ve teknolojiyle yeni
girişimlerin tamamen özgür, hükümetlerin kontrol ve düzenlemelerinden bağmsz olmas gerektiğine inanan Peter
Thiel. Projelendirmesi süren geminin plan ve donanmlar katlmc şirketlerden gelen talepler dikkate alnarak
gelişecek. Bu yüzen teknoloji kompleksinde yer almak için şimdiden, aralarnda iki Türk şirketinin de bulunduğu,
Amerika, Hindistan, Avustralya, İngiltere ve Kanada’dan 133 teknoloji girişimi başvuruda bulunmuş.
■ Audi e-tron elektrik
motorlu bisikleti e-bike’
tantt. Tamamen
karbon fiberden
üretilen bisikletin ana
iskeleti sadece 1,6 kg
ağrlğnda. Lastikler,
elektrikli motor ve şarj
edilebilir piller eklendiğinde bu ağrlk 21 kilograma
çkyor. Audi, otomobillerinde kullandğ uzaktan sürücü
kontrolüyle kilitlenme, yani immobilizer özelliğini de
eklemiş. Audi e-bike, 250 Nm tork üreten 3 beygirlik
elektrik motoruyla 80 km hza ulaşabiliyor.
Ünlü fizikçinin
beynini
hack’leyecekler!
IBM Sequoia
Elektronik mobilya
■ Ünlü mobilya zinciri IKEA, akll televizyon üretimine
giriyor. Uppleva TV adn verdiği model, özel mobilya
tasarmyla birlikte satşa sunulacak. Televizyon Full HD
çözünürlük, 400 Hz tepki süresi, dahili blu-ray oynatc,
iPod/MP3 çalar girişi, FM radyo ve kablosuz subwoofer
özellikleri sunuyor. Bunlarn hepsini hiçbir karmaşaya
yer vermeden özel bölmelere yerleştiren IKEA Uppleva
TV’ye yeni bölmeler ekleyerek daha fazla elektronik
ürünü sisteme ekleyebiliyorsunuz.
EN HIZLI BİLGİSAYAR
YARIŞINDA ABD, TEKRAR ÖNDE
■ ABD ile Çin yllardr dünyann en hzl bilgisayarn üretmek için yarş halinde. Listenin başnda
Japonya’nn Fujitsu firmasnn bilgisayar bulunuyordu ancak ABD öncülüğü ele almakta gecikmedi
ve IBM şirketinin süper bilgisayar Sequoia, en hzl işlem yapma listesinde Fujitsu firmasn tahttan
indirdi. Sequoia, Fujitsu’nun bilgisayarndan 1.55 kat daha hzl. Sequoia 1.5 milyon işlemci kullanyor
ve bir saat içinde 6.7 milyar kişinin hesap makinesi kullanarak 320 ylda yapabileceği kadar hesap
yapabiliyor. İlk defa 1993 ylnda Thinking Machines tarafndan üretilmiş olan CM-5/1024 dünyann
en hzl bilgisayar ilan edilmişti. Sequoia bu bilgisayardan 273,930 kat daha hzl. 1993 ylnda
Thinking Machines’in bilgisayarnda üç günde ancak yaplacak bir hesap, bugün Sequoia tarafndan
bir saniyeden ksa bir sürede yaplabiliyor. Çin ve Almanya ikişer süper bilgisayara sahip. Japonya,
Fransa ve İtalya’da ise birer tane süper bilgisayar bulunuyor. Süper bilgisayar üretmede neredeyse
rakipsiz olan IBM ise dünyann en hzl on bilgisayarndan beşini üretti.
Sonunda hafza hücresi de üretildi
Playbook geldi
■ BlackBerry’nin tableti PlayBook artk Türkiye’de.
Geçen yl dünyada piyasaya çkan ürün Türk Telekom
ve TTNET tarafndan satşa sunuldu. Ürün, 1 Ghz çift
çekirdekli OMAP 4400 işlemci kullanrken, 1 GB RAM, 16
GB depolama kapasitesi, 5 megapiksel kamera ve 1080p
HD video kayd özelliklerine sahip.
8
İSTASYON
■ ABD’li bilimadamlar, laboratuvar ortamnda “nöron” ad
verilen hafza hücrelerini üretmeyi başard. Hafza kayb olan
kişileri yeniden hafzalarna kavuşturabilecek bu yöntem
Alzeimer için umut olacak bir çalşma olarak kabul ediliyor.
Chicago’daki “Northwestern University Feinberg School of
Medicine’’ adl tp okulunda, Christopher Bissonnette’in yaptğ
bilimsel araştrmada laboratuvarda yeni üretilen nöronlar
(hafza hücreleri) farelere nakledildiğinde bu yeni hücrelerin
normal şekilde fonksiyon gösterdiklerini gözlemlendi.
Araştrmada, sradan deri hücreleri yeniden programlanarak
kök hücreye benzer hale getirildi. Bu kök hücreden üretilen hücreler de beyin hücreleri ve
nöronlara dönüştürüldü. Kullandğ teknikle neredeyse snrsz sayda nöron hücresi elde etmenin
mümkün olduğunu belirtiliyor ve teknoloji tam anlamyla kullanma hazr olduğunda, Alzheimer
hastalarna, kendi hafza hücrelerinin yerini alacak hafza hücrelerinin nakledilmesinin mümkün
olabileceği ifade ediliyor. Alzheimeris Association (Alzheimer Derneği) adl örgütün baş tp ve
bilim yetkilisi William Thies ise yaptğ açklamada, “Bu, kesinlikle bizim en çok ihtiyaç duyduğumuz
birinci derecede öneme sahip bir araştrma” dedi.
Yüzen Googleplex, 2013 ylnda
denize indirilerek San Fransisco’nun
12 mil açğnda demirleyecek.
GALAXY ÜÇLEDİ
■ Samsung’un merakla beklenen akll telefonu Galaxy S3 piyasaya çkt. Bir hayli yoğun taleple karşlaşan şirket
ürün yetiştirmekte zorlanyor. Yeni Galaxy’nin en büyük özelliği ekrann artan kalitesi. HD kalitede SuperAMOLED
ekran 1280x720 piksel çözünürlükle iPhone 4’ün ötesinde geçti. Ekran boyutunda da ilginç
bir gelişme var. Şirket ilk defa 4.8 inçlik bir boyut kulland. Apple’n iPhone 5 ile ekran
büyütmeyi planladğn düşünürsek Samsung önden gitmiş oldu. Beyaz ve mavi
renk seçenekleriyle üretilen S3, tasarm açsndan yuvarlak kenarl forma
sahip. Donanm özelliklerine baktğmzdaysa ilk dikkati çeken Nvdia Tegra
3’e rakip olarak Samsung’un kendi dört çekirdekli 1.4 Ghz hzndaki
Exynos işlemcisini kullanmas. Dört çekirdeğin yanna eklenen ek
bir çekirdek ise cihazn ihtiyaç olmadğnda tek çekirdekle
çalşarak güç tasarrufu yapmasn sağlyor. 1.4 Ghz.
donanm ve tasarm özelliklerinin dşnda yazlmsal
yenilikler de var. Apple’n Siri’sine rakip S
Voice’u sunuyor. Ayrca akll bekleme
ad verilen özellikle, eğer ekran
Samsung’un
kullanyorsanz, telefon bunu anlyor
amiral gemisi
Galaxy S3’ün
ve otomatik tuş kilidine girmiyor.
Temmuz aynda
Diğer yandan birine mesaj yazarken
10 milyon satş
telefonu kulağnza götürdüğünüzde, o
barajn aşmas
kişi otomatik olarak aranabiliyor. Kablosuz
öngörülüyor.
şarj etme özelliğiyse oldukça ilgi çekecek.
■ ABD’li bilim insanlarnn
üzerinde çalştğ ‘iBrain’ adl
cihaz, gelecek ay Cambridge’de
düzenlenecek Francis Crick
Memorial konferansnda Stephan
Hawking üzerinde denenecek.
iBrain bu denemede başarl olursa,
ünlü fizikçinin beynine girebilmek
mümkün olacak. Dünyaca ünlü
fizikçi Stephan Hawking, henüz
21 yaşndayken Amyotrofik
lateral skleroz (ALS) hastalğna
yakalanmş ve konuşma yetisini de
kaybederek neredeyse tamamen
felç olmuştu. Beyin dalgalarn
bilgisayara aktararak, iletişim
kurulabilmeye olanak sağlayan
İBrain bu noktada Hawking ve
benzeri durumda olan diğer
hastalara müthiş yarar
sağlayabilir. Başa taklan
siyah bir bant, çok
sayda sinir iletici (nöro
transmiter) bulunduruyor.
Beyin dalgas teknolojisi, kişinin
yapmaya niyetlendiği hareketleri
bir kelime kütüphanesine
bağlayarak niyetini kelimelere
dökebilecek. Böylece, tamamen
felç olan ve konuşamayanlar,
vücutlarndan çok beyinleri
araclğyla iletişim kurabilecek.
Bilim insanlar, bu proje başarl
olduğunda, iBrain ile depresyon
ve otizmle de ciddi bir şekilde
mücadele edebilmenin olanaklarna
sahip olacaklarna inanyorlar.
İSTASYON
9
HAYAT
İstanbul’un
tlsmlar
Evliya Çelebi’nin “Seyahatname”sinden
günümüze ulaşan gerçeküstü hikâyeler...
“Ne zaman ylgnlk doğsa, ahalinin ruhu daralsa,
kerametiyle imdada koşup ahaliyi ferahlattğna” inanlan
Sultanahmet Meydan’ndaki Örme Sütun, Bizans döneminde
farkl ölçülerde yontulmuş taşlardan yaplmş.
10
İSTASYON
İSTASYON
11
HAYAT
K
ş    
ş    
    
   ş 
 ş   
 İ    
    
  ş
   ş   
  ş  
   ş   
   İ
ş
Ş     ş ş  
        
  ş ş
   İ    
   
   ş   
 
  İğ 
ğ ş  ş   İ
    
ş    
         
       
      
     İş  
     
    İ
   ş ş  
  ş   
 ğ ş    
      İ
    ğ
     
 şş ş  
   ğ    
  ğşğ 
İ ş ş şş   
ş ş     
      
9&08ª2
&>;&38&7&>
9GMHWT
8CTC[˜
&
1
È
]
0&7&0_>
5CPVQMTCVQT
8CTP˜E˜
+&9ª-
*2ª3_3`
0˜\VCî˜
&08&7&>
&TECFKWU
8vVWPW
ªORCTCVQT
9JGQFQUKWU
8vVWPW
]GODGTNKVCî
>˜NCPN˜
8vVWP
VWP
P
&[CUQH[C
2KNKQP
9Cî˜
2
2KNK
NKNKQP
9
QP 9CCî
QP
9C
Cî˜
)
)KMKNKVCî
_TOG
8vVWP
_
_TO
OG 8vV
8vVWWP
>*3ª0&5.
8&2&9>&
Evliya Çelebi, Konstantinupolis’ten Avrupa’ya giden Via Egnetia’nn başlangç noktasn
işaret eden Yerebatan Sarnc girişindeki Milion Taş’ndan da söz etmişti; “Srr ibret
verici bir alametti” (solda). Seyahat-name’de ad geçen tlsmlar bugün Tarihi Yarmada
olarak anlan bölge ve çevresindeki denizlerde yer alyor (üstte).
12
İSTASYON
       
      
      
ğ ş   
İ ğ  
     
       
ş      
      
     ğ
  İ   
  ş şğ   
      
        
        
 ş    
  ş     
ğ        ş 
 ğ   İ ğ 
 ş    
      ş İ
    
   İ 
      
      
 ş    
     İ 
     
       
      
       
    ş 
     
ş   ş 
şş    ğ
    ş  
     
ş      ğ
   ş ş 
   ş ş 
  
İ    ş 
    
  ş ş   
        
 ğğ       
      
ğ  ğ 
ş     ş 
İ    
   ğş   
  ş    
 ş   ğ
   ğ    
     ğ  
  ğ ş    
    İ 
      
      
Yunanllarn Perslere karş kazandğ zaferi
simgeleyen ve Constantinus tarafndan
Delfi’deki Apollon mabedinden getirilip
Hipodrom’a diktirilen Ylanl Sütun için Evliya
Çelebi, “Şehri ylanlardan, akreplerden,
çiyanlardan korurdu” diyor. Orjinalinde
bulunan üç ylan başndan biri günümüzde
Arkeoloji Müzesi’nde sergileniyor.
İSTASYON
13
HAYAT
İstanbul’daki rivayetler ve inanşlar sadece Evliya Çelebi’nin
sözünü ettiği tlsmlardan ibaret değildi. Ayvansaray’da yer
alan ve bu fotoğrafta bir ayin srasnda görüntülenen 1500 yllk
Meryem Ana Kilisesi’ndeki Bakire Meryem İkonu’nun da Bizans’
doğal afetlerden ve savaşlardan koruduğuna inanlyordu.
   İ  
       
      
   ş  
ş     
   ş ğ
ş ş     
     
ş  İ   
 ş   ş   
 ş ş      
    ş İ
      ş  
  ş    
    
    ş
14
İSTASYON
Evliya Çelebi,
“Kş geceleri
bu sarnçtan
cadlar çkp
rüyalara kâbuslar
saçard” dediği
Pantokrator
Sarnc’nn
suyunun çok
lezzetli olduğunu
da anlatyor.
    ş  
   şş  
       
    ş
       
   ş   
ğ   
  ş     
ş   ğ 
   ğ  
    
   İ  
     
      
    ş  
  ş   
  ğ  ş 
      
ş      
  ğ    ğ
       
İ   ş  
 İ ş    
 ş  ş  
   ş  
   
ş    
      
       
      ğ  ğ
ş  ş     ş
       ğ
   ş    ş 
      
    
      ğ
       
      
ş       
 ş  ş   
      
  ğ   ş 
    
      
     
    
     İ 
     
   İ  
     
    ğ  
    ş 
      
     ğ İ 
      
      
       
    ğ
    ş
   ğ   
  İ   
     
    
        ş
  ş 
    
ğ  ğ  ş    ş
    ş    ş 
  ğ   ş
 ş  ş İ 
      ş 
     ş ş ş İ
          
     
     ş
        
     
ğ ğ ş   ş
    ş   
    




    ş 
ş  ş     ş
       
   İ ş
 ğ    şğ
   ş 
   ğ 
    
BUGÜN DAHİ KİMİ İZLERİ GÜNDELİK HAYATIMIZDA
GÖRÜLEBİLEN BU İNANIŞLAR, HEM BİZANS HEM DE OSMANLI
DÖNEMLERİNDE İSTANBUL’UN HALKININ ORTAK ENDİŞE,
KORKU, COŞKU VE UMUTLARINI İFADE EDER.
Evliya Çelebi’nin
söz ettiği tlsml
sütunlardan biri
olan Çemberlitaş,
İmparator
Constantinus
tarafndan 4.
yüzyl başlarnda
yaptrlmş.
  
  ş
   
  
   
   
 ğ  
 İ 
  ğ  
    
   ş
  
    
  ğ 
ğ ş  
 İ 
  ş
    
     ş
      
    ş 
    ş  
    ş 
  ş   ş  
  ş   ğ   
İ ş    ğ 
      
     
    ş ş  
      
      
         
İ     ğ
     
      ş 
   ğ   
       ğ
      
  ş İ  
       
 ş
     
  ş     
  İ  
ş  ş     
    ş  
    ğ ş
    ş 
    ğ
Bu konu National Geographic Türkiye dergisinden özetlenerek alnmştr, NG Türkiye abone hatt: 444 18 59 veya 0 850 222 18 59
İSTASYON
15
KARİYER
İNSANLIĞIN GELECEĞİ
ONLARIN ELLERİNDE
GENETİK
MÜHENDİSLİĞİ
Ömrümüzü yüzde 50
uzatmaya biraz zaman var
ama genetik biliminin tp
alanndaki uygulamalar
sağlğn anlamn
değiştirdi bile. Genetik
mühendisliği yakn
geleceğin en parlak ve en
önemli kariyerlerinden
biri, belki de en önemlisi
olarak kabul ediliyor.
YAZI: FİGEN KAYRALCI
16
İSTASYON
Y
aşammz hayallerimizin ötesinde ve geri
dönülmez bir biçimde değişiyor. Çocuk sahibi olmas imkansz çiftler tüp
bebekle çocuk sahibi oluyor. Hayvanlar klonlanyor, deriden hafza hücresi üretiliyor, insanlarn genetik şifresine baklarak ileride
geçirmeleri muhtemel hastalklar saptanyor ve
hatta DNA’larna müdahale edilerek hasta genler değiştiriliyor ve muhtemel hastalklarn önüne
geçiliyor, yaşlanmaya neden olan gen bulunarak
yaşamn uzatlmas için çok ciddi çalşmalar devam ediyor, adli tp alannda artk suçlularn ortaya çkarlamamas neredeyse imkanszlaşyor. İnsan klonlamann, ölümsüzlüğe ulaşmann da çok
uzak olmadğn iddia ediyor baz bilim adamlar. Hatta Kaliforniya Üniversitesi’nden yaplan
bir açklamada, insan hücrelerinde bulunan telomerase enzimine karş geliştirilen bir aşnn, bağşklk sistemini harekete geçirerek, kanser hücrelerini yok ettiği öne sürüldü. Kaliforniya Buck
Enstitüsü bilim insanlarnn araştrmalarnda ise
insan ömrünü yüzde 50 uzatabilecek bir ilaç laboratuvar denemelerinde olumlu sonuç verdi. İnsanlarda uygulanmaya başlanmasnn süresi mi?
Eskiden olsa, “Amaan canm, ben görmedikten
sonra” gibi bir cevap verirdik. Şimdi ise o gelecek
sadece birkaç ylla snrl artk.
Ömrümüzü yüzde 50 uzatmaya biraz zaman
var ama genetik biliminin tp alanndaki uygulamalar, sağlğn anlamn değiştirdi bile. Dr. Osman Müftüoğlu, “Sağlk, hastalklar erken teşhis
ve tedavi etmek durumundan çkyor. Daha özel,
daha önemli, daha doğru yeni anlamlar kazanyor.
Dünya Sağlk Örgütü’nün ‘bedensel, ruhsal, moral
Çalşma alanlar
İnsandan insana ya da hayvandan insana doku
ve organ naklinin yaplmas.
■ Canldan canlya veya hücreden hücreye gen
naklinin yaplmasyla veya genlerde yaplan
değişiklikler sonucu yeni canl türlerinin ve
üstün özellikli canllarn elde edilmesi.
■ Daha verimli, zararl böceklere dirençli, besin
gücü daha yüksek olan hayvan ve bitki türlerinin
ve ürünlerinin elde edilmesi.
■ Yaşam süresinin uzunluğunu belirleyen genlerin
değiştirilmesiyle canllarn yaşamlarnn
uzatlmas.
■ Bedensel ve kaltsal hastalklarn tedavi
edilmesi.
■ İnsanlarda cüceliğe sebep olan büyüme
hormonu eksikliğinin giderilmesi.
■ Kanser, AIDS, şeker, yüksek–hiper–tansiyon,
renk körlüğü, hemofili gibi hastalklarn
DNA’daki gen dizilişi sayesinde ne zaman ortaya
çkacağnn bilinmesi ve hastalkl genlerin
önlenmesi.
■ Antibiyotikler, hormonlar gibi kimyasal
maddelerin üretiminde kullanlmak üzere baz
bitkilerin genetik yaps değiştirilmesi.
■ Alkolizm, madde bağmllğ, suça yatknlk
gibi sorunlarn, insann genetik yapsnn
değiştirilmesiyle ortadan kaldrlmaya
çalşlmas.
■ Genetik kopyalama (klonlama) yaplmas.
■ Gen tedavisi uygulamas.
■ Yapay döllenme ve vücut dşnda döllenme (tüp
bebek) uygulamas.
■ Yeni ekolojik enerji kaynaklarnn elde edilmesi.
■ Çevre kirliliği nedenlerinin belirlenmesi ve yok
edilmesi (ekolojiyle bağlantl olarak).
■ Canl vücudu için gerekli olan protein, vitamin
ve hormonlarn ucuz, kolay ve fazla miktarda
üretilmesi.
■
İSTASYON
17
KARİYER
Kariyer alanlar
M
oleküler biyoloji ve genetikçi (moleküler biyolog)
olmak isteyenlerin, yüksek akademik yeteneğe
sahip, fen bilimlerine, özellikle biyolojiye karş ilgili,
fizik, kimya ve matematik derslerinde başarl, bilimsel
alanda merakl, araştrmac, olaylar arasnda nedensonuç ilişkileri ve bağlantlar kurabilen, görme duyusu
ve belleği güçlü, ince ayrntlar görebilen, yoğun
konsantrasyon yeteneği olan dikkatli ve sabrl kimseler
olmalar gerekiyor.
BİYOTEKNOLOJİNİN HIZLI GELİŞİMİ, AYNI ZAMANDA
AHLAKİ VE HUKUKSAL SORUNLARI DA İÇEREN
BİRÇOK PROBLEMİ TARTIŞMAYA AÇTI.
ve sosyal olarak, tam bir iyilik hali’ diye tarif ettiği
sağlk, beden ve ruhunuzla barşk, keyifli, huzurlu ve formda bir yaşam kurmanz için geleceğinize yönelik etkili ve kişiye özel önlemler almanz da
kapsyor” diyor. Günümüzdeki sağlğn üç önemli özelliğinin öngörücü, koruyucu ve kişiye özel olduğunu belirten Müftüoğlu devam ediyor: “Genetik konusu tbba olağanüstü bir ufuk açt. Modern
tp, genetik araştrmalar ve farkl genetik testlerle kendi geleceğimiz hatta bizden sonraki nesiller
için ciddi tahminlerde bulunabiliyor. Baz genetik testler, bağşklk sistemimizin (immunogenomik), kalbimizin (kardiyogenomik), detoks sistemlerimizin (detoxigenomik), kemiklerimizin
(osteogenomik) geleceği hakknda fikir verebiliyor. Modern tp daha pek çok soruya yant verebiliyor. Mesela, “Diyabet olur muyum?”, “Obezite
riskim var m?”, “Biyolojik yaşm kaç?” sorularna
da güçlü cevaplar verebilmek artk mümkün hale
gelebilecek. Neredeyse “kaç yl ömrüm kald?” sorusuna bile cevap alabileceğiz. 2009 ylnda Nobel Tp Ödülü’nü kazanan ünlü araştrmac Dr.
Elizabeth Blackburn geliştirdiği “telomer testi”yle
bu soruya yant aryor. Yaknda rutine girecek olan
bu testi 200-300 dolar ödeyen herkes yaptrabilecek. Kalan ömrünü ve sağlğn tehdit eden temel
sorunlarn tahminini isteyebilecek.”
Bütün bunlar genetik mühendisliği alannn
mucizeleri. Bilim adamlarnca insan gen haritasnn çkarldğ 2000, tüm zamanlarn bilimde en önemli devrimsel yl olarak nitelendirildi.
Dolaysyla genetik mühendisliği yakn geleceğin
en parlak ve en önemli kariyerlerinden biri, belki de en önemlisi olarak kabul ediliyor. Bununla beraber biyoteknolojinin hzl gelişimi, beraberinde birçok problemi de tartşmaya açt. Bilimsel
tartşmalarla ahlaki ve hukuksal sorular birbirini
takip ediyor. Bu nedenle genetik biliminin yaratacaklar konusunda neredeyse bütün disiplinlerden bilim adamlaryla, nasl ve hangi etik değerler
üstüne inşa edilecek bir gelecek istedikleri konusunda toplumun geniş kesimlerinin çok kapsaml
bilgi alşverişi ve tartşmalarna ihtiyaç duyuluyor.
İki dahi Türk
G
eleceğin tbbn oluşturan araştrmaclar arasnda iki Türk doktor da var. Dr. Murat Günel
ve ekibi anevrizma gelişme riskini arttran üç yeni gen keşfetti. Dr. Günel, dünyann en
saygn bilim dergilerinden Science tarafndan 2010 ylnn en büyük 10 buluşunu yapanlar
arasnda yer alrken bu çalşmasyla Nobel Tp Ödülü’nün en güçlü adaylarndan da biri oldu.
ABD, Yale Üniversitesi Tp Fakültesi, Beyin Cerrahisi Damar Hastalklar Bilim Dal Başkan
ve Beyin Genetiği Program Direktörü ve ayn zamanda Türk Amerikan Tp Birliği Başkan
olan Dr. Murat Günel, Prof. Dr. Gazi Yaşargil’den sonra, beyin cerrahisinin yeni dahisi olarak
tannyor. Bir başka Türk doktoru Dr. Gökhan Hotamşlgil ise Harvard’da
başkan olduğu genetik ve metabolizma araştrmalar merkezinde
yürüttüğü, özelikle obezite ve diyabet sorununu önceden tanmamz
sağlayacak genetik çalşmalaryla dünya çapnda tannr bir isim oldu.
Dr. Murat Günel
18
İSTASYON
Genetik mühendisleri fen, tp, ziraat, eczaclk
ve veterinerlik fakültelerinde hücre biyolojisi, bitki
mikrobiyolojisi, büyüme biyolojisi gibi alanlarda yüksek
lisans ve doktora yapabilir, araştrma görevlisi olabilir ve
akademik kariyer yapabilirler.
Akademik kariyeri seçmeyen genetik mühendisleri
ise, TÜBİTAK gibi resmi kurumlarda ve ilaç
endüstrilerinde araştrmac olarak, çeşitli sağlk
kuruluşlarnn laboratuvarlarnda ve çevre korumayla
ilgili biyoteknolojik çalşma yapan kuruluşlarda yönetici
olarak görev alabilirler. Ayrca;
İlaç ve hammaddelerin, kozmetik ürünlerin üretim
ve kalite kontrol aşamasnda,
■
■
Hastalk taşyan vektör canllarn mücadelesinde,
■ Adli tp ve kriminoloji laboratuvarlarnda suçlu
belirlenmesinde,
■ Tarm, hayvanclk ve sulama alanlarnda verimin
arttrlmas ve doğaya zararl nedenlerin ortadan
kaldrlmasna yönelik çalşmalarda Tarm, Orman,
Çevre ve Sağlk Bakanlğ’na bağl kuruluşlarda görev
yapabilirler.
Eğitim veren üniversiteler
D
ört yllk olan genetik mühendisliği eğitimi, aşağdaki
üniversitelerin fen fakültelerindeki Moleküler Biyoloji
ve Genetik bölümlerinde veriliyor. Bu bölümlerin ÖSYM
saysal taban puanlar, üniversitesine ve giriş ylna göre
ortalama 430-530 arasnda değişiyor.
■
Atatürk Üniversitesi (Erzurum)
■
Bilkent Üniversitesi (Ankara)
■
Boğaziçi Üniversitesi (İstanbul)
■
Cumhuriyet Üniversitesi (Sivas)
■
Gebze Yüksek Teknoloji Enstitüsü
■
Haliç Üniversitesi (İstanbul)
■
İstanbul Kültür Niversitesi
■
İstanbul Üniversitesi
■
İstanbul Teknik Üniversitesi
■
İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü
■
Koç Üniversitesi (İstanbul)
■
Orta Doğu Teknik Üniversitesi (Ankara)
■
Sabanc Üniversitesi (İstanbul)
TARİHTEN SAYFALAR
A’dan Z’ye Ramazan
Müslümanlarn kutsal aynda gelenekler,
ibadet ve günlük hayata dair bir rehber.
M
üslümanlğn en özel ay, 11 ayn sultan Ramazan geldi.
Ramazan, her ne kadar dünya Müslümanlar için ortak
bir ay olsa da farkl coğrafyalarda pek çok ritüel değişiklik
gösteriyor. Bir o kadar gelenek de zamanla unutulup terkedilmiş. Ramazan Türkler için sadece oruç ay değildi. Ramazan’n
gelişi günler öncesinden yaplan hazrlklarla karşlanrd. Mutfak
hazrlklar, ev temizliği, alşveriş, her Müslüman evinin mutat telaşyd. Eğlence hayat da Ramazan gecelerinde hareketlenirdi.
AREFE/ARİFE Ramazan ve Kurban bayramlarn
önceleyen gün, bayrama hazrlk günü. Arefe
günü ikindi namazndan sonra kabristan ziyareti
yapmak sevap saylr.
BAYRAM ALAYI Ramazan ve kurban
bayramlarnn ilk günü sabah padişahn görkemli
Sokaklarda
davul çalp mâni
okuyan davulcular
Ramazan’n
sembolüdür.
İstanbul’da Şehzadebaş’ndaki Direkleraras eğlence mekanlarnn
başnda gelirdi. Çocuklar da bu düzende yer bulur, ortaoyunu ve karagöz gibi gösteriler; Ramazan’n hemen ardndan gelen bayram
günlerinde kurulan panayrlar onlara unutulmaz anlar yaşatrd.
Zamanla pek çok âdet unutulup yerini başka alşkanlklara braksa da Ramazan günleri bugün de heyecan içinde yaşanyor. Mübarek ay bu yl scak günlere geldi, ne diyelim? Eskilerin deyişiyle hepimize “Kolay Ramazanlar”...
bir kortej eşliğinde saraydan çkp büyük bir
camiye bayram namazna gidiş-dönüş töreni.
BAYRAM YERİ İstanbul’da ve başka büyük
kentlerde, bayram boyunca çocuklarn eğlenmesi
için, dönme dolap, atlkarnca, tahterevalli kurulan
eğlence yeri.
BEKÇİ BABA/DAVULCU MANİLERİ Ramazanda
sahur davulu çalanlarn, bayram sabah bahşiş
toplamak için dolaşrken okuduklar maniler.
Bir örnek: “Güle geldim kapnza /Selâm verdim
topunuza /Bahşişimi vermezseniz/Darlrm
hepinize...”
Ortaoyunu’nun son üstadlarndan Dümbüllü İsmail Efendi
de yllarca Direkleraras’nda sahne almşt. İsmail Efendi,
çrağ Münir Özkul ile, yl 1955.
CAMİ GEZME Ramazan boyunca her gün
başka başka camilerde vakit namazlar klmak.
Kentlerde, semtleri ve camileri tanmak için, küçük
gruplarlarla cami gezme programlar yaparlar.
hediye veya para ödülü. II. Meşrutiyet’te,
yüksek kamu görevlilerinin diş kiras vermeleri
yasaklanmşt.
ÇEREZ İftar sofrasna küçük tabaklarla konulan
EZANÎ SAAT Güneşin doğuşuna, yükselmesine
ve batşna göre ayarlanan saat düzeni. Her gün,
güneşin battğ an, saat 12’ye ayarlanr. Namaz
vakitleriyle Ramazanda da imsâk ve iftar, bu saat
düzenine göre hesaplanp belirlenir.
ceviz, badem, fndk, fstk, kays ve erik kurusu
türünden kuru yemişler.
İstanbul’da Çemberlitaş civarnda bayram yeri. Ramazan
ve Kurban bayramlarnda, Osmanl kentlerinde büyük
kutlamalar ve eğlenceler düzenlenirdi.
20
İSTASYON
DİREKLERARASI 20. yüzyl başna değin,
İstanbul’da Ramazan gecelerine mahsus eğlence
merkezi olmuş çadr-tuluat tiyatrolar, çayhane ve
cambazhaneleriyle ünlü semt.
DİŞ KİRASI Zengin konaklarna iftar davetine
gidenlere, ev sahibinin yemekten sonra verdiği
FİDYE Oruç tutamayacak derecede hasta veya
yaşl Müslümanlarn, tutamadklar Ramazan
oruçlarnn her günü için yoksul Müslümanlara
vermesi gereken bir günlük yiyecek bedeli, erzak.
Her Ramazan fidye miktar önceden belirlenir.
İSTASYON
21
TARİHTEN SAYFALAR
hrk
h
rkas
rk
asn
as
snn
n
n Ramazan cumalarnda ve Kadir gecesi
hrkasnn
zi
ziya
iyyaare
retiin açlmas.
ziyaretine
HİLAL-İ RAMAZAN Ramazan aynn
HİLA
baş
ba
b
aş
başladğn
kantlayan Ay’n ilk görünüşü.
FİTRE/FİTİR SADAKASI Ramazan’n son
günlerinde, en geç bayram namaz öncesinde
yoksullara verilmesi dinsel gereklilik (vacip) olan
bir günlük yiyecek bedeli.
FİTRE BAYRAMI NAMAZI Ramazan’ izleyen
Şevval aynn ilk günü sabah, kuşluk vakti
camilerde cemaatle klnan iki rekat namazla,
namazdan sonra okunan hutbe.
HUZUR DERSLERİ Ramazan’n ilk sekiz
HU
gü
gününde
din bilginleri sarayda padişahn
ön
önü
nü
önünde
inanç ve ibadet konularn sesli
ollarrak
olar
ak tartşrlar,
ta
olarak
bu oturumlar tartşmalara
kat
ka
t lm
t
lmad
adan
ad
an izleyip dinleyen padişah ve sarayllar,
katlmadan
din bilgilerini yenilemiş olurlard.
ezann okumak için bekleyen müezzinlerle iftar
topu atacaklara işaret verilirmiş.
konumuna göre iftar saatinde atlan top. Geceleyin
sahur bitiminde de imsâk topu atlr.
son on beş günü boyunca, yaşl ve sabrl bir
Müslümann, toplumun ve dindaşlarnn gönenci,
doğal afetler yaşanmamas için camilerden
birinde hazrlanan kapal köşeye çekilip gece
gündüz ibadet etmesi.
İFTARLIK İftar sofrasna oturmazdan önce
İYDİYE Eski divan şairlerinin bayram öven
çerez tabaklarnda sunulan zeytin, peynir, Kâbe
hurmas, reçel; türlü yemişler ve şerbetlere
verilen genel isim.
kasideleri. Bunlar dönemin büyüklerine sunar,
karşlğnda parasal ödüller alrlard.
İFTAR TOPU Her yerleşim yerinin meridyen
İFTAR SOFRASI İftarlklarla oruç açp akşam
IYD-İ FITIR Ftr/Fitre bayram. Ramazan
İTİKÂF Bir din geleneği olarak Ramazan’n
bitimindeki Ramazan bayramnn bir başka ad.
Fitre dağtldğndan yoksullarn bayram ettiği gün
anlamndadr.
namaz klndktan sonra karn doyurmak için
oturulan sofra. Ramazan âdetleri gereği, önce
çorba içilir; ardndan etli, sebzeli, zeytinyağl scak
soğuk yemekler, en son tatllar yenir.
İFTAR KAMERİYESİ Topkap Saray’nda, Bağdat
İMSÂKİYE Ramazan boyunca iftar saatlerini, her
Köşkü’nün taşlğndaki balkon. Bu kameriyede asl
kandil, iftar vaktinde yaklarak minarelerde akşam
geceki sahur süresinin bittiği saat ve dakikay
gösteren cetvel.
KUTSAL EMANETLER Topkap Saray Hrka-i
Saadet Dairesi’nde saklanan peygamberlere,
sahabelere ait eşya ve klçlar. Ramazanda ziyaret
edilen bunlarn en kutsanan Hz. Peygamber’in
Kâab bin Züheyr’e armağan ettiği hrkadr.
KEFARET ORUCU İmsâkta niyet ettikten sonra ve
GÜNEŞTE UYUMAK AYDA UYANMAK Sahurdan
iftardan önce, bozmay gerektirir bir neden söz
konusu değilken söz gelişi, acktm, dayanamyorum
gibi bir bahaneyle ya da kasten oruç bozulursa,
bundan doğan günahtan arnmak amacyla bozulan
her oruç için 60 gün, 1 gün de kazâs olmak üzere
61 gün tutulmas gereken oruç.
sonra iftara yakn vakte kadar uyuyup, iftardan
sahura kadar da yiyip içip eğlenerek oruç tutma
kolaylğn bulanlar için söylenmiş eleştirel söz.
Bunun gibi, “İftar topuyla uyanyor” da denir.
KAZÂ ORUCU Hastalk, yolculuk, lohusalk,
GUFRAN AYI Günahlarn bağşlandğ ay
kusmak gibi nedenlerle tutulamayan yahut
bozulan oruçlarn, Ramazan’dan sonra tutulmas.
anlamnda Ramazana denir. Eskiden bu anlamda
Ramazan- mağfiret-nişan da denilirmiş.
KADİR GECESİ Kur’an’n, Ramazan aynn tarihi
kesin olarak bilinmeyen bir gecesinde indirilmeye
başlandğna ilişkin âyetle Hz. Peygamber’in kimi
sözlerine dayal olarak bunun, Ramazann 27.
gecesi olmas gerektiği kabul edilmiş ve o geceye
Kadir Gecesi denmiştir. O gece, nafile namaz
klmak, Kur’an okumak, dua etmek sevap saylr.
GÜLLAÇ Nişasta hamurundan açlan ince
yufkalara, kaymak, dövülmüş badem ve ceviz
sarlp üstüne şerbet dökülerek hazrlanan
Ramazana özel tatl.
HELE SÂ Eski ramazanlarda el ele tutuşup
Şaban, Ramazan aylarndaki kutsal geceler:
Regaib, Berat, Miraç kandilleri ve Kadir gecesi. Bu
gecelerde sabaha dek ibadet edilir, minarelerde
kandil yaklr, mevlit okunur, gülsuyu, şeker,
şerbet, helva ikram edilirdi.
HIRKA-İ ŞERİF ZİYARETİ İstanbul Fatih’teki
MUKABELE Ramazan boyunca camilerde,
Hrka-i Şerif Camii’nde saklanan Hz. Muhammed’in
22
İSTASYON
Ramazan gecelerinde camilerin süsü mahyalardr.
Arap harfleriyle son mahyalar 1928 Ramazan’nda
kurulmuştu. Ayn yl çekilen fotoğrafta
Şehzadebaş Camii’ne kurulan “Re’sü’l-hikmete
Mehafetullah” mahyas, fotoğraftaki kayda göre
mahyac Süleyman Efendi’nin tertibidir.
gda maddelerinin fiyatlarn tespit ettirir, narh
pusulasn sicil defterine yazdrdğ gibi çarşlarda
da ilân ettirirlerdi. Bir örnek: 1832 Ramazan’
girerken, şekerin okkas beş kuruş, yumurtann yüz
adedi 14 kuruş, güllacn okkas alt, kaşarpeynirinin
okkas üç, zeytinin okkas bir kuruş, Rumeli balnn
okkas ise üç kuruş ilân edilmiş.
başladğnn kant olan, Şaban aynn 29. ya da
30. akşam doğan ay.
RAMAZAN SERGİSİ Günümüzdeki marketlerin,
olmadğ eski dönemlerde, büyük camilerin iç
avlularnda, ramazana ve bayrama özgü türlü
yiyeceklerin, hediyelik, bayramlk öteberinin
satldğ tezgâhlardan oluşan geçici pazarlard.
ON İKİ AYIN BİR SULTANI İnanşa göre Kameri
LEYÂLÎ-İ MÜBAREKE Üç Aylar denen Recep,
teravihe giden çocuklarn, ellerinde renkli küçük
fenerler olduğu halde söyledikleri “hele sâ yele
sâ” nakaratl “Uzunçarş çamur olmuş/Baklavalar
hamur olmuş/ Tiryakiler mahmur olmuş” gibi
dizelerden oluşan ezgilermiş.
İSTANBUL FATİH’TEKİ HIRKA-İ
ŞERİF CAMİİ’NDE SAKLANAN
HZ. MUHAMMED’İN HIRKASI
RAMAZAN CUMALARINDA
VE KADİR GECESİ HALKIN
ZİYARETİNE AÇILIR.
RAMAZAN’IN SON ON BEŞ GÜNÜ BOYUNCA, YAŞLI VE SABIRLI
BİR MÜSLÜMAN, TOPLUMUN VE DİNDAŞLARININ GÖNENCİ
İÇİN CAMİLERDEN BİRİNDE GECE GÜNDÜZ İBADET EDERDİ.
hafzlarn her gün öğle ile ikindi arasnda yüksek
sesle Kur’an’dan bir cüz okumalar. Mukabele’ye
gidenler sessizce dinler; okuma bilenler kendi
Kur’an’larndan izler. Böylece otuz günde Kur’an
hatmedilmiş, yani baştan sona okunmuş olur.
aylardan bazlar veya kimi gün veya geceleri
kutsal olmakla birlikte Ramazan’n tamam kutsal
sayldğndan aylarn sultan denilmiştir.
ORUÇ KEYFİ Ramazanda oruç tutan tiryakilerin,
ikindi sonrasndaki sinirli, huysuz, fevri, esrik
halleri. Eski Ramazanlarda oruç keyfindekileri
türlü şakalarla kzdrmak, canlarn burunlarna
getirtmek âdetmiş.
PİDE Çarş frnlarnda mayal hamurdan
hazrlanan oval biçimli, parmaklarla nakşlanmş,
çörek otlu, susaml, daha ekstralarna da yumurta
sars sürülmüş iftara özgü yass taze ekmek.
MAHYA Ramazan geceleri camilerin çifte
minareleri arasna kurulan, şkl yazlar ve
betimlemeler. Eskiden iplere bağlanan kandillerle
yaplrken günümüzde elektrikle yaplmaktadr.
Ramazan’n vazgeçilmez lezzetlerinden
biri de nar gibi kzarmş pidedir.
RAMAZAN DAVULCUSU Gelenek uyarnca davul
çalp maniler okuyarak oruç tutanlar sahur için
uyandran davulcular. Eskiden bu işi mahalle
bekçileri yapard.
NARH PUSULASI Kadlar ihtisap ağalar
araclğyla Ramazan girerken narha tabî ana
RAMAZAN HİLALİ Ramazan, yani oruç aynn
RAMAZAN SİMİDİ Kastamonu simidi, iyice
kzartlp kurutulmuş susamsz ince simit. Desteler
halinde alnp kaynar suda haşlandktan sonra
üzerine süt dökülerek ya da kavrulmuş kyma ve
soğanla karştrlarak sahurda yenir.
RÜYET-İ HİLAL Kameri aylardan her birinin
başlamasnn, ayn ilk hilal biçiminde gözle
görülmesiyle saptanmas. Ramazan hilali
görülünce buna genel geçerlilik kazandrmak
için kad huzurunda göstermelik bir de mahkeme
düzenlenir, ayn görüldüğü resmen belgelenirdi.
SAKAL-I ŞERİF ZİYARETİ Camilerde minber
şerefesindeki çekmece içinde saklanan Hz.
Muhammed’in sakalndan telin Kadir gecesi ve
Arife akşam tekbirlerle ziyaret edilmesi.
SEFERİ Oturma yerinden en az 2 merhale (yaklaşk
90 km) uzaktaki bir yere gitmek üzere yola çkan,
seferi, yani yolcu sayldğndan dönüşüne değin
İSTASYON
23
TARİHTEN SAYFALAR
Hoca Ali Rza’nn
frçasndan iftar tepsisi.
oruç tutmayabilir. Ramazan’dan sonra tutamadğ
gün says kadar kazâ orucu tutar.
ŞEHR-İ SİYAM Oruç tutulan ay anlamnda
Ramazana verilen adlardan.
ŞERİFE GÜNÜ Dinî bayramlardan iki, arifeden bir
önceki gün. Anadolu kentlerinde o gün ikindiden
sonra tellallar topluca çarş arastalarn dolaşarak
“Bugün şerife, yarn arife öbür gün bayram, Allah
sevabna nail etsin!” diye seslenirler, esnaf da
dükkan önlerinde dikilip “Âmin!” der.
ŞETARET-İ MİLLİYE Ulusal sevinç. Ramazan
akşamlar, iftardan sonraki coşkulu kaynaşma.
Cenap Şahabettin, İstanbul’da bir Ramazan adl
yaptnda: “Ramazana mahsus bir şetaret-i milliye
vard.. . Biraz hususi bir şetâret... Otuz Ramazan
gecesi otuz bayram manzarasyd” diyor.
SAHURA KALKMAYA, ORUÇ TUTMAYA HEVESLENEN
ÇOCUKLARA, CUMALARDA VE AREFE GÜNÜ, ÖĞLENE
DEĞİN YARIM GÜN TEKNE ORUCU TUTTURULUR.
TERAVİH Sözcüğün anlam “esenlik”tir. Ramazan
akşamlar yats namazndan sonra cemaatle
klnan 20 rekâtlk sünnet namaz. Camilerde
imamlarca ve her dört rekatta selam verilip
ara dinlenmeli kldrlr. Kaygusuz Abdal bir
dörtlüğünde: “Efendi sarğn değirmi / İşit kulağn
sağr m? / Teravih namaz yirmi / Dahi namaz
sorar msn?” demiş.
saçak ya da penceresinden aşağdaki bir halkaya
makaral ip bağlanr, bu ipe asl kutucuğa
da mum yaklp konur. Makara çevrildikçe
karanlkta ip ve kandil görülmez ama yanan
mumun şğ havada uçuyormuş izlenimi verir.
Bu eski Ramazan gecesi oyunu, çocuklar “kandil
uçurtma” hevesiyle camiye, teravihe alştrmak
için yaplrmş.
TEKNE ORUCU Sahura kalkmaya, oruç tutmaya
VAAZ Ramazanda ikindi namazndan sonra, vaiz
denen din görevlileri camilerde, söyleşi üslubuyla
din konularn açklarlar.
heveslenen çocuklara, Cumalarda ve arefe günü,
öğlene değin tutturulan yarm gün orucu. Tekne
orucu tutan çocuklara hediye alnmas, istediği
yiyeceklerin hazrlanmas sevap saylr.
TEŞRIK TEKBİRİ Arefe günü sabah namazndan
başlanarak bayramn son ikindi namazna kadar
her vakit namaznn farzndan sonra sesli olarak
getirilen tekbir.
TÖVBE AYLARI Ay takviminin Recep, Şaban,
Ramazan aylar. Regaip, Berat, Miraç, Kadir
gecelerini de kapsayan bu aylarda, nafile oruç,
nafile namaz, hatim indirme gibi ibadetler
yoğunlaşr, tövbe istiğfar edilir.
ŞEVVAL Ramazan’dan sonraki Kameri ay. İlk üç
günü Ramazan-Şeker bayramdr.
UÇURTMA Akşamlar cami minaresinden, evlerin
YEVM-İ ŞEKK Kuşkulu gün anlamnda, Şaban
aynn 29. günü. Ay takviminin, rüyet denen, ayn
çplak gözle görünüşüne göre hesaplandğ eski
dönemlerde, Ramazanda hilalin görünmesiyle
başlard. Bir önceki Şaban aynn 29 mu 30 mu
çektiği hilalin doğmasndan anlaşlacağndan
kapal havalarda hilal görülmezse bir “şek”
yaşanr; kimi o gece sahura kalkar, kimi de
Şaban’n 30 çekeceğini hesapla ertesi akşam
beklerdi.
ZİYARET Arefe günü ikindi namazndan, bayram
sabah da bayram namazndan sonra mezarlklar,
aile kabirleri ziyaret edilir, dualar okunur.
19. yüzyl başlarnda
veziriazam konağnda
devlet ricâline verilen
iftar ziyafeti.
24
İSTASYON
Bu konu NTV Tarih dergisinden alnmştr, NTV Tarih abone hatt: 444 18 59 veya 0 850 222 18 59
BAŞARI
Her insan bir
kahramandr
Oktay Çetinkaya çocukluğunu ve gençliğini kağt toplayarak,
sokaklarda yatp kalkarak geçirmiş. Bu süre zarfnda hayattan vazgeçmek
bir yana, her ann çok sevmiş. Bugün bir sahaf olan Oktay’n büyük
bir emek, dirayet ve neşeyle inşa edilmiş hikayesi önyarglarmz
sorgulatrken yaşamla ilgili umutlarmz artryor.
RÖPORTAJ: FİGEN KAYRALCI FOTOĞRAFLAR: DİNÇER DİNÇ
G
eniş kitleler, Oktay’n hayat hikâyesini
ünlü belgeselci Enis Rza’nn çektiği “Çöpte Dostoyevski Buldum” adl belgeselle öğrendi. Belgesel 30. İstanbul Film
Festivali’nde ve birçok üniversitede gösterildi, 16.
Boston Türk Kültür ve Sanat Festivali ve Corinthian Peloponnesian Uluslararas Film Festivali’nde
“En İyi Belgesel” ödüllerini ald. Belgeselin yapmcs Enis Rza, “Oktay, hayatn kysnda durup bulunduğu yeri değerli klan, kendisi gibileri anlayan,
sahiplenen içten bir davranşa sahipti. Bu insanlarn hikâyeleri bir araya geldiğinde, hayatn özünde
olan ve hayat değiştirecek olan bir ruh hali çkyor
ortaya… Oktay’la tanşma ve filmi gerçekleştirme
sürecinde hayatla hesaplaşabildiğimi, hayata karş
herkesin zihninde olan birtakm ‘pislikleri’ temizleyebildiğimi fark ettim… Çöpte Dostoyevski’yi bulan aslnda bendim, Oktay değil.” diyor.
Hayatta başarl olmak, biraz da hayat içindeki duruşla, yenilmemekle, koşullardan dolay ezik
hissetmemekle ilgili galiba. Baz insanlar var; koşullar Oktay’nkinden çok daha elverişli olsa bile
kendilerini ezik ve şanssz hissedip o fasit dairenin
dşna çkamyorlar. Peki, Oktay’ bu tür insanlardan ayran ve başarya götüren ne acaba?
“Başarl olmak nedir ki?” diye başlyor konuşmaya. “Başar, çoğunlukla sistemin belirlediği bir
şey. İnsanz sonunda, birimiz bir işte başarl oluruz, diğerimiz bir başkasnda. Şartlara o kadar
Oktay çok sevdiği, geçim
kaynağ olarak gurur duyduğu
kağt arabasyla (üstte), sokak
eği
arkadaşlaryla bir somun ekmeği
paylaşyorlar (ortada), sokaktaa
yaşarken dünyaya gelen ve
k”
“hayatmdaki en değerli varlk”
dediği kzyla (altta).
BAŞARI
bağl bir durum ki bu. Yaşamak doğal, akan bir
şey ama başarl olmaya çalşmak çok zorlamal. Sokakta çalşan insann başka bir insandan bir
fark yok. Mesela ben kağt topluyordum, bir başkas da bankada çalşyor. Bir fark varsa, bu sadece bilinçle, bulunduğun yeri nasl algladğnla ve
kendine güveninle ilgili. Herkes aslnda bir kahraman ve herkesin söyleyecek bir sözü var.”
BENİM HİKAYEMİN YARATICISI ANNEM
Annesi ve babas Diyarbakrl. Oktay Adana’da
doğmuş, dört kardeşler. Çocukluğu kumarbaz ve
alkolik bir baba ve zor bir anneyle geçmiş. “Madem bu bir başar hikayesi, benim bütün hikayemin yaratcs annem. Hayatla ilgili ne öğrendiysek annemden öğrendik. Annem bizi çok döverdi
ama öte yandan bizi çok sevdiğini de bir şekilde
bilirdik. O belgeselde yönetmen anneme soruyor,
çocuklarnz döver miydiniz diye. Annem de “Tabii döverdim. Hayata kzardm, öfkemi çocuklardan çkartrdm” diye cevap veriyor. Evde annemin sözü geçerdi. Bizim aile düzeni tamamen
anaerkildi. Etraftaki ailelerden en büyük farkmz
bence oydu, evde kadnn sözü geçerdi. Annem çok
ama çok zor bir insand ama onu anlyordum. Koşullar çok zordu, sokakta kağt bile toplayp satt.
İlkokula giderken ben de sokakta su sattm. Sonra
ortaokula başladm ama hemen kaçp kaportacda
çalşmaya başladm. O da 11 ay sürdü çünkü başmda bir ustam vard ve kapal bir yerde çalşyordum. Bu ikisi de beni çok skt. Sokaktaki kağtçlara gpta ediyordum. En önemlisi onlara emir
veren patronlar yoktu, bir de sokakta hem özgürdüler hem de eğleniyorlard. Bir gün gidip kağt toplamak istedim, bir daha da geri dönmedim.
Elime para geçmeye başlad, bir miktarn anneme
vermeye başladm. Adam olmuş gibi hissediyordum. Bir akşam eve gitmedim, kağt deposunda
kaldm, o gün daha bir güçlenmiş hissettim kendimi. Bu birey olmamzn gücünü, ayaklarmzn
üstünde durmamzn önemini, kendimize her koşulda güvenmemizi ve korkusuz olmamz bize annemin işlediğini çok iyi biliyorum.
Bu kadar çok takdir ettiği annesinin yaşadğ
bunca zorluklara, hayata karş biriktirdiği bunca öfkeye isyan etmemiş mi, insanlar veya sistemi suçlayp kin duymamş m? Bunu sorduğumda
verdiği cevap bir sosyoloji dersi gibi adeta: “Benim annem için söz konusu olamaz bu söyledikleriniz. Bu koşullardaki tek kadn annem değil ki.
Bu konuda ancak bütün toplum için bir değerlendirme yapabilirim. O zaman da sistem meselesi
gündeme geliyor. Bir sistem geliştirip paray meta
olmaktan çkartabilirsiniz ama iş iktidara gelip
dayandğnda, hangi sistem olursa olsun, neticede
benzer sömürüler üretilmeye başlyor.”
BEN KAĞITÇILIĞI ÇOK SEVDİM
Oktay mahallesinde kağt yğnlar
arasnda dolaşyor (en üstte). Çok sevdiği ve çok iyi anladğ
sokak çocuklaryla beraber (ortada). Oktay artk İstanbul’da,
özgürlüğüne kavuşmuş mutlu bir delikanl (sağda).
28
İSTASYON
Hiçbir zaman okumak, adam olmak, meslek sahibi olmak gibi bir düşüncesi, hayali olmamş.
“Tabii hayallerim vard ama bunlar hiçbir zaman
okumakla, meslek sahibi olmakla ilgili değildi.
Zaten etrafmda öyle bir örnek oluşturacak kimse
de yoktu. Benim tek hayalim kaçmakt.”
94 ylnda bir arkadaşyla İstanbul’a kaçan
Oktay, önce çok çirkin bulduğu İstanbul’a giderek alşmş. Sokaklarnda dolaştkça, insanlarn tandkça ve kağt topladkça da kopamamş
İstanbul’dan. Bu süre zarfnda Oktay hayatn çeşitlendirmiş, yeniden inşa etmiş, bugünkü dünya görüşünü oluşturacak yaşantlar biriktirmiş.
“Tophane, Beyoğlu’na çok yakn olduğu için sk
sk Beyoğlu’na çkyorduk. Çok enteresan, çok özel
hikayeleri olan insanlar tandm. Her biri önemliydi benim için. Sokakta tinerci çocuklarla birlikte yaşadm. Biz de, onlar da sokağa aittik. Onlar
anlyordum, hiç yabanclk çekmedim onlarn yannda. O dönemde sokak insnalaryla birlikte çalşan Pnar Selek’le ahbap oldum, onun vastasyla ÖDP’yi tandm ve üye oldum. O zamana kadar
politik bir duruşum yoktu, olamazd da. Bizim
durduğumuz yer toplumun en dibiydi. Çoğu insann hiç olmak istemeyeceği, hatta korkacağ yerler
ama benim hiçbir şikayetim yoktu. Gelecekle ilgili
hiçbir yükselme hayalim olmadğ için ne bir der-
dim vard, ne de kin ve öfke hissediyordum, hiçbir
zaman da hissetmedim. O zamanlar bunun felsefesini yapabilecek noktada değildim. Duygularm
böyleydi sadece, içinde hiçbir zorlama olmayan
gerçeğimdi bu. Size samimi gelmeyebilir ama gerçekten çok mutluydum ben sokaklarda. Kağtçlğ çok sevdim; geri dönüşümü kavradktan sonra da çok önemli bir iş yaptğm düşündüm hep.
OKUMAK İNSANI HER ZAMAN ADAM YAPMIYOR
Şimdi kitapçlk yapyorum, akademisyeninden yazarna kadar çok insan tanyorum, snfsal olarak
da başka bir yerdeyim ama bu işte, hiç sevmediğim
şeyler de gördüm. Bir sürü okumuş cahil tandm.
Yazarlar, yaynevi sahipleri, gazeteciler bana borç
taktlar. Bunlar çok skc, çok kötü geldi bana. O
çevrenin bir ksm bana hiç umut vermedi, hiç neşeli değildi, tam tersine çok yalanc geldi. Anladm
ki; okumak insan her zaman adam yapmyor. Vicdannz yoksa, bir bilinç geliştirmiyorsanz, okumak ne işe yaryor ki? Yer yer, insanlğn kötülüğüne bile çalşabiliyor. Nükleer silahlar yapanlar
da okumuş insanlar, insanlar sömürenler de. Bence o ahlaki duruş, insann kendisiyle olan meselesidir. Kendinle ve dünyayla ilgili soru sorabiliyorsan
kitaplar başka şekilde soru sorman sağlyor, farkl
pencereler açyor ama onlar ancak dünya görüşün
ve mesele ettiklerinle değerlendirebilirsin.”
Sokakta yaşayanlar arasnda bilge insanlar var
m diye soruyorum. “Biliyor musunuz hayat çok
20 yaşnda kitap
okumaya başlayan
Oktay en çok
Dostoyevski’yi,
Albert Camus’yu,
bir de Kafka’y
sevmiş.
Beyoğlu’nda
araştrmaclarn,
gazetecilerin,
üniversite
öğrencilerinin,
akademisyenlerin
uğrak yeri olan
sahaf dükkannn
ad Lamelif.
gerçek bir şey. Yaşadklarmz şekillendiriyor bizi.
Benim sokakta tandklarm, hep sokaklardan
kurtulmak isteyen insanlard. İnsan yaşadğ hayattan sürekli şikayetçiyse, orada kendi adna bir
problem vardr. Bilge adam hayal kurarken ‘ah
keşke şurada olsaydm, şuna sahip olsaydm’ diye
düşünmez. Zaten her anlamda tüketim bu kadar
pompalanrken, günümüz insannn sokakta bilge
olarak varlğn sürdürebilmesi artk çok zor. Ama
sokakta yaşayanlar arasnda çalşan, kimsenin
malnda mülkünde gözü olmayan ve en önemlisi;
had bilenler var. Had bilmek o kadar önemli bir
şey ki. Hayat için çok da yeterli ayrca.
Bir dönem ÖDP ile başlayan politik çalşmalar başka bir zemine taşmş. “Bence bir insann
politik olarak yapabileceği en önemli şey somut
olarak yakn çevresiyle ilgilenmesi. Ben yan başmdaki arkadaşmla ilgilenmezsem, politik olarak daha büyük alanda kimseye hayrm dokunmaz. İstediğim kadar alanlarda bağrp çağraym,
yanmda aç arkadaşm varsa ve ben onu fark etmiyorsam, ne işe yarar ki? Hepimizin her gün önünden geçip gittiğimiz, bazen biraz para verdiğimiz
ama hiçbir zaman isimlerini sormadğmz insanlar var. Para vererek yardm ettiğimizi düşündükçe onlar bulunduklar yere daha fazla gömüyoruz. Oysa onlarla beş dakika konuşsak, isimleriyle
hitap etsek, hatrlarn sorsak, onlar da bir insan
olarak bu topluma ait olduklarn hissedecekler.
Ve o zaman belki çabalamaya başlayacaklar.”
İSTASYON
29
MEDYA
Dizi yapmclar, format
şirketleri, televizyon kanallar
gelirlerine önemli bir pay
eklediler yarşmalar sayesinde.
Üç binden fazla formatla
2008’de Türkiye operasyonunu
kuran Endemol hem format
satyor, hem de yapmclk
yapyor. Öte yandan, Türkiye’de
oluşturulmuş formatlar da
yurtdşnda alc buluyor.
Hayatmz
yarşma
17 ulusal televizyon kanalnda 32 yarşma, para,
şöhret, eğlence dağtyor. Yarşmaclara vaat ettikleri
bir tarafa bu programlar, dekorcusundan soru yazarna
kadar giderek genişleyen bir ekonomi yaratyor.
YAZI: ÇİĞDEM SUBAŞI
D
uydunuz zilin sesini yarşma başlad... Erkan Yolaç’n evet-hayr yarşmasyla televizyon tarihine kazandrdğ bu repliği
hatrlamayanmz yoktur herhalde. Erkan Yolaç bu programla seyirciyi yarşmaya katlma korkusundan uzaklaştrmay başarmşt.
Şimdiki ilgiyi görünce inanmak zor geliyor ama
o zamanlarda “bilemezsem rezil olurum” korkusuyla başvurular çok düşük saylarda kalyormuş.
Türkiye’nin ilk yarşma program Talih Kuşu 1963
ylnda izleyiciyle buluştuğunda yarşmac bulmakta bir hayli zorlanlmş. Halit Kvanç’n sunuculuğunu yaptğ yarşmann jürisi için düşünülen
ünlü isimler bile yayna katlmaya çekinmişler. O
günlerin üzerinden yllar geçti. Bugün milyonlarca yarşmac aday, jüri koltuğunda oturmaya can
atan ünlüleri, zenginlik vaat eden ödülleriyle devasa bir sektör oluşturdu yarşmalar...
Daha yakn döneme gelelim. 2009 ylnda dokuz ulusal kanalda 12 yarşma yaynlanrken bugün bu say 17 kanalda 32 yarşmaya ulaşmş durumda. Milyon dolarlk bütçeleri, geniş kitleleri
ekrana çekecek ilginç formatlaryla yarşma sektörü dizilerin tahtn sallamaya aday. Popülariteleri
giderek artyor. Diziler gibi günlerce konuşuluyor,
yarşmaclar twitter’da trending topic oluyor, hikayesiyle, sorularyla, ödülleriyle sohbetlerin baş
malzemesi haline geliyor. Esasl bir yarşmann
tekrar bile iş yapyor, dizilere meydan okuyabi-
30
İSTASYON
Survivor (solda),
Eyvah Düşüyorum
(üstte), Kim
Milyoner olmak
ister (altta solda)
ve obeziteyle
savaşmak üzere
kurgulanan
Yeni Bir Hayat
(altta sağda).
İSTASYON
31
MEDYA
Rakamlarla yarşmalar
500 bin
1 milyon lira
Kim Milyoner Olmak İster’in 6
ayda aldğ başvuru says
Çarkfelek’in nakit, otomobil, eşya
gibi dağttğ tüm ödüllerin yedi
aylk toplam
8 milyon 500 bin TL
Endemol Türkiye’nin yarşma
programlarnda şimdiye kadar
dağttğ toplam ödül
319 bin TL
125
959 bin 769
Çarkfelek’in 7 ayda yaynlandğ
bölüm says
Acun Medya’ya ait Yetenek
Sizsiniz’in Facebook’taki fan says
Eyvah Düşüyorum’un bir aylk
ödül miktar
liyor. Baz yarşmalarn dizilerden fazla izlenmesi
TV patronlar ve yapmclarn değişim yapmaya
zorluyor. Ve çok izleneceği düşünülen bir dizinin
yerini bir yarşma alabiliyor. Örneğin “Yemekteyiz” yarşmas baz dizilerin yayndan kalkmasna
neden olmuş, prime time’n yldz olup çkmşt.
(Üstte soldan
sağa) Wipe-Out,
Yetenek Sizsiniz
Türkiye ve Bugün
Ne Giysem.
BÜTÇEYİ 1 DAKİKA DÜŞÜNMEM
Bütçeler ülkeden ülkeye farkllk gösteriyor. Dünyann her yerinde geçerli olan tek bir gerçek var, o
da dizilere göre daha ucuz olmalar. Türkiye’de olduğu gibi... Türkiye’de yarşma program bütçeleri 30 bin liradan başlyor. Dağttğ ödüllerle birlikte bütçesi 1 milyon liralara çkyor.
Yüksek bütçeli yarşmalara imza atan Acun
Ilcal’ya soruyoruz. Acaba o format satn almaya karar verirken bütçeye ne kadar önem veriyor?
“Bütçeyi bir dakika düşünmem” diye yant veriyor. “Önemli olan beğendiğim işi hayata geçirmektir. Hiçbir zaman hiçbir projemde bütçe hesab yapmadm.”
Programlarn bütçesini belirleyen en önemli
kalemlerden biri sunucu... Bir de ünlülerden oluşan bir jüri heyeti varsa iş tamamen değişiyor. Bu
konuda kesin bilgi edinmek çok zor ama deşifre olanlardan birkaç örnek verelim. 2007 ylnn
popüler yarşmas Popstar’da Bülent Ersoy, Ebru
Gündeş, Orhan Gencebay’dan oluşan jürinin aldklar ücretler epeyce gündeme gelmişti. Bülent
Ersoy’un bölüm başna 55 bin, Ebru Gündeş’in 30
bin, Orhan Gencebay’n ise 40 bin lira aldğ iddia
edilmişti. Bugün ise tannmş isimlerin yer ald-
BÜTÇELER ÜLKEDEN ÜLKEYE FARKLILIK GÖSTERİYOR.
DÜNYANIN HER YERİNDE GEÇERLİ OLAN TEK BİR GERÇEK VAR
O DA DİZİLERE GÖRE DAHA UCUZ OLMALARI.
32
İSTASYON
ğ jürilerin aldklar ücretin basna szmamas için
çok daha titiz davranlyor. Sektörde konuşulanlara göre birkaç yl önceki popüler ünlü ücretlerinin geçerli olduğunu öğrenebiliyoruz sadece.
Survivor geçen yl ilk kez ünlüleri yarşmac
olarak ald. Bu ilk seri, ses sanatçs Nihat Doğan,
oryantal Asena gibi popülerliklerini görece yitirmiş isimlerle gerçekleştirilmişti. Ama program
adeta talih kuşu etkisi yaratmş bu isimler şöhrete yeniden kavuşmuştu. Survivor Ünlüler 2’de de
yine ayn format uyguland, bu senenin en ünlüsü Mustafa Topaloğlu idi. Sektöre yakn kaynaklara göre bu programda görev alan ünlüler Acun
Medya’nn bütçesini şişirmiyor. Tam aksine yeniden gündeme gelmek için Acun Medya’ya para
teklif edenlerin bile olduğunu söyleyenler var.
Diğer taraftan yarşmalarn vaat ettiği ödüller de bütçeyi belirliyor. Henüz kimseyi milyoner
yapmad ama Kim Milyoner Olmak İster yarşmasnn bugüne kadar dağttğ ödüllere baklrsa, stüdyoda yaplanlar arasnda en yüksek bütçeye sahip olduğu tartşma götürmeyecek. Alt ay
içinde toplam 4 milyon lira ödül dağtt. Bir kişi
125 bin lira kazand. Yarşmann İç Yapmlar Yapmcs Mehmet Çam “Hâlâ milyonerimizi aryoruz” diyor. Her programa ‘bu kez milyoneri bulacağz’ hevesiyle başladklarn söylüyor Çam. “Her
çekim için konfeti makinesi kiralyor fakat kullanamadan geri gönderiyoruz.”
Akla gelmeyen birçok masraf kalemiyle bütçesi epey yüksek olan bir diğer yarşma Çarkfelek...
Türkiye’de birkaç kez el değiştirerek yaynland.
Uzun yllar Mehmet Ali Erbil’in sunuculuğunda ilerledi yoluna ama bir süredir Petek Dinçöz’le
hayatn sürdürüyor. Bütçesinde sunucu ücreti
önemli bir kalem. Ama ödül de küçümsenmeyecek büyüklükte. Ödüller nakit para, eşya, otomobil olabiliyor. Yapm şirketinden Volkan Öksüz
“Prime time kuşağndayz. Bütçemiz yüksek ama
program 10 kuşak reklam alabiliyor” diyor.
YÜKTE HAFİF PAHADA AĞIR
Peki ‘yüksek bütçe eşittir iyi gelir’ diye bir denklem kurabilir miyiz? Araştrmamza göre, böyle
bir denklemin çoğu zaman tuttuğu aşikâr. Ödül
büyüdükçe, iddia da heyecan da artyor. Ama büyük bir ödül iddias olmadan, eğlence dozu yüksek yarşmalarn iyi gelir getirmesi de mucize değil. Örnek mi? Bu grubu en iyi temsilcisi Show
TV’de üç yl yaynda kalan ve reyting rekorlar kran Yemekteyiz program. Bir yapmc şirket değil
kanaln kendi hazrlyordu bu yarşmay. Stüdyo
kiras, yapmc pay, oyuncu ücreti yoktu. Şov, bir
kamerayla ve doğal akşnda ilerliyordu. Sonuçta, Yemekteyiz, bölüm başna beş bin liralk bir
masrafla hayatn sürdürdü ve buna karşlk aldğ reklam ve reytingle kanal ihya etti. Yükte hafif,
pahada ağr tam da bu programlar için kullanlabilecek bir deyim. Son dönemin beş bin lira ödüllü Şansl Masa’s gibi.
ACUN DALGASI
Bu ekonominin ortaya çkmasnda Acun etkisi
yok mu? Var, hem de yarşma dünyasnda taşlar yerinden oynatacak kadar. Her yaptğ yarşma
program en çok izlenenler arasna girdi, üzerinde günlerce konuşuldu, hayata geçirilmesi zor
formatlar Türkiye’ye getirdi. Sanki elinde bir sihirli değnek var ve dokunduğu her program altna dönüştürüyor. Var Msn Yok Musun yarşmas ondan önce iki kez denenmiş ama başarl
olmamşt. Formata Acun etkisi değince, izleyici ekrana kilitlendi. Birbirlerinin kazanmas için
dua eden yarşmaclara onlarn safnda olduğunu
gösterip, hissettirmesiyle ortaya çkardğ dayanşmadan herkes etkilenmişti. Vahşi doğaya ünlüleri götürüp açlkla, geceleri soğukta uyumaya,
gündüzleri scakta yaşamaya raz edecek bir organizasyonu gerçekleştirmesiyle de takdir toplad. Seçtiği formatlar başarnn kapsn açt ona.
Peki bunlar nasl seçiyor, tutacağna nasl ka-
rar veriyor? Formülü oldukça basit. “Formatlar tamamen kendi hislerimle seçerim. Zevk almadğm format yapmam. Eğer ben zevk alyor ve
mutlu oluyorsam izleyicinin de mutlu olacağn
düşünüyorum. Kendimi halkn içinden biri olarak görüyorum. O nedenle benim sevdiğimi herkes seviyor.”
Yayna koyduğu böylesine yüksek bütçeli ve
çok ayakl programlar sektörün sahip olduğu
ekonomiyi büyüttü. 2005 ylnda kurduğu Acun
Medya sadece yarşma programlaryla var oldu.
Ksacas Acun Ilcal, kendi de kazand sektöre de
kazandrd. 10 ylda 21.7 milyon lira gelir elde etmiş Acun Ilcal. Buna karşlk da 3.1 milyon lira
vergi ödemiş.
Soru fabrikatörleri
B
ilgi yarşmalar en çok izlenen yarşma türlerinden...
Peki izleyiciyi programa bağlayan, tiryakilik yaratan
sorular kimin elinden çkyor? Yarşmalar çoğaldkça artan
soru ihtiyac bir iş kolu yaratmş durumda. “Yarşmalara soru
hazrlanr” ilanlar geziyor web dünyasnda. İşi profesyonelce
yapan, referans kuvvetli şirketleşmiş bir girişime göz
atyoruz. Sorushop yarşmalarn soru ihtiyacna yant vermek
üzere kurulmuş. Kurucusu eski gazeteci Fahri Alakent 2006
ylnda deneyimli bir editör grubuyla işe başlamş. Ekip
her gün “hiçbir yerde yaynlanmamş” iddial yüzlerce soru
hazrlyor. Fatih Işd ise hobisi yarşmaclğ işe çevirmiş.
Fatih Işd
1996 ylnda Bülent Özveren’in Joker yarşmasna katldğnda
17 yaşndaymş. Bu başlangcn arkasndan saysn kendisinin bile hatrlamadğ kadar
çok yarşmaya katlmş. Kazandğ ödüllerin toplam 400 bin liraya ulaşmş. Ve bir gün iş
teklifi alarak soru yazarlğna başlamş. Bugüne kadar birçok yarşmaya soru hazrlamş.
Boğaziçi Ekonomi mezunu olan Işd için soru hazrlamak aslnda baba mesleği. Avukat
olan babas zamannda yarşmalara katlmş, sonra da soru yazar olmuş. İyi bir soru için
ne gerekiyor acaba? Fatih Işd “İyi bir birikim, Türkçeye hakimiyet, birçok alana ilgi ve
merak duymak, çağrşm gücüne sahip olmak” diyor.
İSTASYON
33
SAĞLIK
Güneş, gözde
katarak yapyor
GÜNEŞ artk
çok zararl
Anadolu Sağlk Merkezi
Göz Hastalklar Uzman Dr.
Naci Sakaoğlu, ultraviyole
şnlarnn göz kapağ
kanserine, konjoktiva
(gözün üst tabakas ve
göz kapaklarnn iç yüzeyi)
kanserine, kornea yanğna
ve uzun dönemde kornea
yüzeyinde bozulmaya sebep
olabileceğini söylüyor.
Ayrca, katarakt oluşumuna
da, görme keskinliğini ve
yaşam kalitesini bozan
ciddi bir hastalk olan
Güneş bir zamanlar en sevdiğimiz dostumuzdu.
Belki de onun için günümüzde güneş şnlarnn çok
zararl olduğunu kabul etmekte zorlanyoruz.
Y
azn gelmesini iple çekerdik. Güneşin
altnda saatlerce yatp kitap okur, uyur,
uyanp suya atlar, tekrar kumlara uzanrdk. Bütün gün güneşin altnda geçerdi. Ama çoğu şeyi olduğu gibi güneşimizi de elimizden aldlar. Ozon tabakas delindi,
o delik büyüdükçe büyüdü ve artk güneşin zararl şnlar filtrelenemiyor. O çok sevdiğimiz güneş
artk çok zararl, yaydğ ultraviyole şnlar derinin yaşlanma sürecini hzlandryor, ağr güneş
yanklarna ve cilt kanserinin oluşmasna neden
oluyor. Ayrca, güneşe maruz kalan ciltte benlerin
ve güneş lekelerinin says artyor. Bu benlerin ve
çillerin sürekli gözetim altnda tutmak, şekillerinde değişiklik olup olmadğn kontrol etmek gerekiyor zira bu değişiklikler cilt kanserinin belirtisi
olabilir. Özellikle açk tenli ve renkli gözlü kişilerde kanser riski daha fazla ancak bu koyu tenlilerin
riski yok demek değildir. Melonomlar (kanserli benler); koyu tenli kişilerin avuç içlerinde, ayak
tabanlarnda ve trnak altlarnda gelişebiliyor.
Deniz kenarnda güneşten kaçp gölgede oturmak da; güneşin zararl etkilerini engellemiyor.
Kum, taş ve deniz yüzeyinden yansyan şk, gölgede de etkili oluyor. Güneş şnlarnn yansma
oranlar kardan yüzde 85, kumdan yüzde 17, sudan ise yüzde 50.
Memorial Etiler Tp Merkezi Dermatoloji
Bölümü’nden Uz. Dr. Zerrin Baysal, sağlkl bir cilt
için yaz mevsiminde nelere dikkat edilmesi gerek-
34
İSTASYON
tiğini anlatt: “Yaz aylarnda dağda ve deniz kenarnda en az 30 faktörlü bir koruyucu kullanlmal.
30 faktör ile 90 faktör arasnda; koruyuculuk değeri açsndan büyük bir fark yoktur. Koruyucuyu güneşe çkmadan yarm saat önce ve daha sonra iki-üç saat aralklarla sürmek gerekiyor. Ayrca
güneş kremi yüzdükten sonra da tazelenmelidir.
Deniz ve havuz suyu ile temas; saçta, trnaklarda
ve ciltte kurumaya yol açar. Denizden ve havuzdan
sonra, temiz tatl suyla, yumuşak şampuanlarla ve
sabunlarla banyo yapn ve vücudunuzu ve yüzünüzü nemlendirin. Güneş şnlar bulutlardan ve pencereden de geçebilmekte olduğu için kş aylarnda
da koruyucu krem kullann. Kş aylarnda ve çok
esmer tenlilerde ise 15 faktörlü olanlar yeterlidir.
Hzl bronzlaşmak için kullanlan kakao yağ, havuç yağ, kola ve zeytinyağ da koruma faktörsüz olduğu için cildin erken yaşlanmasna, kalc lekelenmelere ve deri kanserine neden olabilir.”
Ola ki tedbiri elden brakr ve koruma faktörsüz güneşe çkarsanz, cildinizde sizi çok rahatsz edebilecek güneş yanklar oluşabilir. Eskiden
halk arasnda güneş yanklarna yoğurt ve diş macunu sürmek gibi yanlş bir uygulama vard. Bir
başka yanlş ise yanan yere doğrudan buz koymak
çünkü buz yanğ artrr. Buzu bir havlu ya da tülbente sararak uygulamak ise yarar sağlayabilir.
Bu durumda yaplacak en iyi şey; yank oluşan
bölgeye soğuk su uygulamak. Güneş yanğ olann
bol su içmesi ve de istirahat etmesi gerekiyor.
makula dejeneransna da
sebep oluyor. Ultraviyole
etkisiyle gözlerde yanma,
batma, sulanma, şktan
aşr rahatszlk, göz
kapaklarn açmakta zorluk
da oluşabiliyor. Güneş
gözlüğü, göz sağlğ için
gerekli bir aksesuar. Güneş
gözlüklerinin güneşe
doğrudan bakldğnda
gözü koruduğu gibi bir
yanlgya düşmeyin.
Böyle bir durumda görme
noktasnda geriye dönüşü
olmayan hasar oluşabiliyor.
Kullanacağnz güneş
gözlüğünün cam yüzde
99 UV filtreleme özelliğine
sahip olmal. Bu özelliği
olmayan güneş gözlükleri,
özellikle koyu renkli camlar
olanlar takldğnda göz
bebeği küçülmez, böylece,
zararl ultraviyole şnlarn
gözünüzün içine alr.
YEME-İÇME
Yaz günlerinin
serinleten lezzetleri
Yazn bunaltc scaklarn soğuk çorbalar, buzdolabndan yeni çkmş
yaz meyveleri ve vazgeçilmez içeceğimiz limonatayla hafifletebilirsiniz.
KARPUZ/KAVUN
İstanbul’da deniz
mevsiminin açldğn
nasl anlarz? Karpuz
kabuğunun denize
düşmesiyle tabii ki!
Kavun, karpuz, beyaz
peynir… Yaz günlerinin
ayrlmaz üçlüsü.
İkisi de ayn şekilde
seçiliyor, ellenerek.
Kavun daha tatl, hazm
daha zor. Karpuzun ise
neredeyse tamam su
ama bol su içeriğine
bakp da karpuzun masum olduğunu zannetmeyin. Zira
hatr saylr miktarda şeker içeriyor. Bir lokma bir şey
yiyemeyecek kadar scaktan bezdiğimiz günlerde ideal
kavun, karpuz, beyaz peynir üçlüsü imdada yetişiyor.
LİMONATA
Hazr meyve sular ve gazl içecekler
çkmadan önce limonata baş
içeceklerimizdendi. Yllar sonra bu
nefis içeceği tekrar keşfettik. İşte o
günlerin limonata tarifi: İki limonu
iyice ykayp rendenin ince
gözüyle üst sar kabuklarn
rendeledikten sonra sularn
skn. Bir kabn içinde
limon kabuklarn bir çay
bardağ toz şekerle bir güzel ovun. Üzerine limon suyu
ve beş su bardağ su ilave edin. Kabn ağzn tülbentle
örtün ve buzdolabna kaldrn. Limonatay soğuduktan
sonra süzün ve cam bir sürahiye koyun, bolca taze nane
yapraklaryla… Hemen şimdi içmek istiyorsunuz değil mi?
BEZELYE
Çok eski çağlardan beri Avrasya’da yetiştirildiği biliniyor.
Çok mütevazi;toprak seçmiyor. Çok çeşidi var. Bahçe
bezelyesi var örneğin, ağac bodur olan. Srk bezelyesi
ise ad gibi uzun. Baz bezelye çeşitlerinin sadece taneleri
yeniyor. Sultani bezelye ise kabuğuyla birlikte yeniyor.
Taneleri iri olanna araka bezelyesi deniyor. Mis gibi
kokan domatesli pilav, cack ve bezelye… İşte size ideal
bir yaz yemeği.
İSTASYON
İNCİR
Bereketin ve doğurganlğn sembolü incir ağac Anadolu
kültürlerini derinden etkilemiş. İncir, antik çağlarda
buğdayn ve ekmeğin de tanrças olan Demeter’le
ilişkilendirilmiş. Bat Anadolu’da ekmek pişiren kadnlar
bugün bile yeni pişen ekmeklerin üzerini hâlâ incir
yapraklaryla örter. Muğla yöresinde yaşamş olan
Karya uygarlğnda ise Anatanrça’nn armağan olarak
görülmüş. Kadn imgesini çağrştrmas ve sapndan
çkan süt nedeniyle doğurganlkla ilişkilendirilmesi bir
rastlant değil. İncir’in kökü öyle güçlü ki, duvarlarn
içinden yürüyor, evlerin temelini sarsyor. “Evime incir
ağac diktin” sözü de buradan geliyor.
KABAK ÇİÇEĞİ DOLMASI
Sapsar kabak çiçekleri
ancak sabaha karş
toplanabiliyor.
Yemekleri Ege’de çok
meşhur, bir de İtalya’da.
Kabak çiçeğiyle iki çeşit dolma
yaplyor. Birincisinde marul,
dereotu, nane, taze soğan, maydanoz
ve pirinçten bir içle yaplyor. Diğerinde
ise çiçekler, peynir, yumurta, soğan, taze nane ile
dolduruluyor ve mayal yumurtal hamura bulanarak
kzgn zeytinyağnda kzartlyor.
AYRAN AŞI
DUT
Çocukluğumuzda dut ağacnn altna temiz çarşaf serilirdi.
Biz de ağaca trmanp dallar sallardk, dutlar çarşafn
üstüne dökülsün diye. Hatta yarşrdk, hangimiz daha
kuvvetli sallayacak, daha fazla dut dökecek diye. Sonra da
o dökülen dutlar toplar, afiyetle yerdik. Hep öyle kalacak
zannettik. Yanlmşz… Barş Manço’nun Dut Ağac’nda
dediği gibi, “Bu sabah doğup büyüdüğüm mahallenin
sokaklarnda dolaştm... Birden Rza amcay gördüm yine
o dut ağacnn altnda oturuyordu... Smscak ellerinde
çocukluğumu yeniden yaşamaya başladm.”
36
MAŞ FASULYESİ
Eski zamanlarda hastalk tedavisinde kullanldğ
söylenen maş fasulyesi, Çin mutfağnn da baş
aktörlerinden. Bizler tanşal çok olmasa da maş,
Güneydoğu Anadolu mutfağnda yllardr kullanlyor,
Toroslardaki ismi ise cin börülcesi. İçerdiği protein ve
lifle çok sağlkl olan maş fasulyesi hücre yenileyici ve
kan şekeri düşürücü özelliklere sahip. Soğan, sumak,
közlenmiş biber, kornişon, nar ekşisi ve zeytinyağyla
yaplan salatas çok lezzetli. Ayrca bulgur pilavna da
çok yakşyor.
TAZE ZAHTER
Zahter, Doğu Akdeniz’e özgü bir kekik türünün Arapça
ad, biberiyeye çok benziyor. Antakya ve Gaziantep’te
taze soğan, maydanoz, zeytinyağ, limon ve nar
ekşisiyle yaplan bir salatas var ki ağznza layk. O
bölgede boğaz rahatlatma konusunda hlamur, nane
limon gibi rakiplerinden bile güçlü olan ve ilk dozdan
itibaren bağmllk yaptğ iddia edilen çay da içiliyor.
Zahterin bir de baharat çeşidi var. 40 küsur baharatn
karştrlmasyla yaplan zahter, özellikle kahvaltlarda
zeytinyağyla yeniliyor. Küçük bir ekmek parçasnn
arasna tulum peyniri koyun ve ekmeği önce has
zeytinyağna, sonra da zahtere bandrn. Yedikçe daha
fazla yemek isteyeceksiniz.
Scak günler için besleyici de olan ideal bir soğuk çorba!
Bir kase buğday bir gece önceden slatn. Buğdaylar
iyice haşlayn. Ayr kapta hazrladğnz yoğun ayran
buğdayn haşlandğ tencereye yavaş yavaş dökün.
Tencereyi tekrar ocağa koyun, kaynamadan indirin ve tuz
ekleyin. Çorba koyu
olursa lk suyla
açabilirsiniz. Üstüne
ince doğranmş
dereotu ve naneyle
buzdolabna koyun
ve soğuk servis
edin.
İSTASYON
37
SAĞLIK
SICAK ÇARPMASI
ÖLÜMCÜL OLABİLİR
ATALARIMIZIN
SAĞLIK İKSİRİ
■ Hava scaklğnn 32
derecenin, nemin yüzde
60’n üzerine çktğ
durumlarda görülen
scak çarpmas acil
tedavisi gereken, hayat
tehdit eden bir tablodur.
Yaşllar, damar sertliği ve
kalp yetersizliği olanlar,
şeker hastalar, alkolikler
ve idrar söktürücü ilaç
kullananlarda daha sk
rastlanr. Vücut ssnn 41
derece üzerine çkmas,
ani olarak ortaya çkan
baş ağrs, baş dönmesi,
konuşma bozukluğu,
baygnlk, halüsinasyon
(hayal görme) ve havale
gibi merkezi sinir sistemi
belirtileriyle başlar. Ksa
■ Geçmişi M.Ö. 6 binli
yllara dayanan sirke,
aslnda, baz özelliklerini
yitirip yenilerini kazanan
bir tür “ekşimiş şarap”.
Sirkenin kireç çözmekten
saç parlatmaya, frn
yağlarn temizlemekten
sivrisinek kovmaya
kadar günlük yaşam
kolaylaştran saysz
faydalarnn yan sra bir
o kadar da sağlkla ilgili
faydalarn sayabiliriz.
Kolesterolü azaltr,
sindirimi kolaylaştrr,
kan basncn düşürür,
kan şekerini düzenler,
güçlü antiseptik
özelliğiyle boğaz
enfeksiyonlarnn
geçmesini çabuklaştrr.
Koltuk altna ve kasklara
yerleştirilen sirkeli
pamuk ise ateş düşürür.
38
İSTASYON
YOGURT
>
sürede komaya girilebilir.
Müdahale edilmezse kalp,
beyin, böbrek, karaciğer
gibi birçok hayati organn
fonksiyonlar bozulabilir.
Scak çarpanlar hemen
gölge bir yere alnmal
ve elbiseleri tamamen
çkarlmaldr. Vücut
yüzeyi (hortumla, soğuk
suya batrlmş süngerle,
duş altnda, vb.) slatlmal
ve vantilatör tutularak
suyun buharlaşmas
sağlanmaldr. Bunlar,
hemen uygulanrsa baz
hastalarn kendilerine
gelmeleri mümkündür.
Bu sürede hastaya su
vermek çok tehlikelidir.
İlk müdahaleden
sonra hasta, klimal
ambulanslarla en ksa
zamanda bir hastaneye
ulaştrlmaldr.
UZUN ÖMRÜN SIRRI
■ Daha önce yoğurtta mucizevi zayflatc bir enzim keşfeden bilim adamlar şimdi de, yoğurdu
oluşturan yararl bakterilerin, kanserin oluşumunu ve gelişimini önlediğini tespit etti. Yoğurt
mayasndaki bakteriler antibiyotik madde üreterek mikroplarn faaliyetini durduruyor. Öte
yandan, antibiyotik tedavisiyle bağrsaklarn bozulan doğal dengesini düzeltiyor, zehirlenmelere
karş panzehir görevini üstleniyor. İçerdiği yüksek orandaki kalsiyum osteoporoza karş güvenli
bir koruyucu olduğu gibi özellikle süt şekerine hassasiyetleri nedeniyle süt içemeyen çocuklarn
kemik ve diş gelişimi için çok önemli. Uzun yaşamn srr olduğu söylenen yoğurdun mutlaka her
gün düzenli olarak tüketilmesi öneriliyor. Özellikle yedi tür antibiyotik içeren sarmsakla birlikte
tüketirseniz güçlü bir bağşklk sistemine kavuşabilirsiniz.
Proteze ‘kök’ten çözüm
■ Kkrdaklarnda sorun olan 45 yaş altndaki hastalar
çok yaknda protez kullanmaktan kurtulabilecek.
Uygun hastalardan alnan kkrdak parçalar yurt
dşndaki bir laboratuvarda çoğaltlyor ve 1-1,5
ay sonra geri gönderilen bu yeni canl hücreler
hastann sorunlu kkrdak dokusuna yerleştiriliyor.
Bu yöntemle, 45 yaş altndaki hastalarn aktif
sportif ve diğer travmalarla oluşan ve genetik ya da
yapsal kkrdak sorunlar proteze gerek kalmakszn
gideriliyor. Yeni yöntem, Ankara Yldrm Beyazt
Üniversitesi Atatürk Eğitim ve Araştrma Hastanesi’nde
10 hastaya başaryla uyguland. Şimdilik yalnzca 45
yaşn altndaki hastalarda kullanlan bu yöntem, gelecek
yllarda geliştirilerek özellikle kadnlarn menopoz sonras
ortaya çkan kalça ve diz sorunlarnda da kullanlabilir.
100
BİN KM
Balarlarnn
bir peteği
doldurmak
için kanat
çrptklar
mesafe
MISIR ŞURUBU
BİR ZEHİR Mİ?
YAZ
ENFEKSİYONLARINA
DİKKAT
■ Yaz aylarnda
en sk yaşanan ve
bulant, kusma ve
ishalle seyreden
enfeksiyonlar çoğunlukla
iyi temizlenmemiş
meyve ve sebzeler
ile scakta bozulan
yemeklerden, özellikle
etten kaynaklanyor.
Bu gibi enfeksiyonlarn
önlenmesi için açkta
satlan yiyecek
ve içeceklerin
tüketilmemesi, evde
yiyeceklerin uygun
sda saklanmas ve el
temizliğine çok dikkat
edilmesi gerekiyor.
Bu enfeksiyonlarn
en büyük tehlikesi su
kayb olacağ için hafif
gdalarla beslenin ve bol
bol sv tüketin. Özellikle
ishal iki gün sonra hala
geçmemişse, doktora
görünmekte fayda var.
Vücudunuzun uzun süre
susuz kalmas başka
ciddi komplikasyonlara
yol açabilir. Yaz
aylarnda karşlaşlan
bir diğer enfeksiyon
grubu ise gerekli
ve uygun klorlama
yaplmayan havuzlardan
geçen enfeksiyonlar.
Bunlarn başlcalar;
cilt, göz ve dş kulak
enfeksiyonlar ile kl
kökünün iltihaplanmas.
Havuzun temizliğinden
emin olmak ve
havuzdan çknca duş
alarak temizlenmek bu
enfeksiyonlarn önüne
geçmede çok yararl.
■ Dünyada ve Türkiye’deki bütün tp otoriteleri uyaryor: Obezite
ve bununla ilgili hastalklarn bir numaral sebebi, yüksek früktoz
ihtiva eden “msr şurubu”. Tatlandrlmş tüm yiyecek ve içecekler,
işlenmiş besinlerdeki (bisküvi, şekerleme, hazr tatllar, ketçap,
soslar, poşetli unlu mamüller vs.) msr şurubu, yağ depolarmz
ciddi anlamda çoğaltyor. Msr şurubunun sebep olduğu sağlk
tehditleri şunlar: İnsülin direnci, tip 2 diyabet, kan basncnn
yükselmesi, karaciğer hasar, kalp-damar hastalklar, gut, arterit,
kanser. Genetiğiyle oynanmş msrdan üretilen msr şurubu alerji
ve ksrlğa da sebep oluyor.
Köşe başlarnda
satlan
haşlanmş
veya közde
kzarmş msra
dayanmak
çok zor ama
genetiğiyle
oynanmş
olabileceğini de
unutmayn.
HEM HAZ VERİYOR
HEM DE SAĞLIKLI
KOKUSUYLA
RAHATLATAN
FESLEĞEN
■ Akdeniz mutfağnda
yemeklere lezzet katan
fesleğen, insan sağlğn
da olumlu etkiliyor.
Fesleğen, yüksek
kolesterolü düşürücü,
hatta gelişimini
engelleyici özelliğiyle
kalp sağlğna; ödemlere,
diyabete, DNA hasarna
iyi geldiği, hatta gündelik
stresle savaştğ biliniyor.
Bir başka araştrmaya
göre fesleğen, akciğer
enfeksiyonuna yol açan
bakterilerin büyümesini
de engelliyor. Yüksek
antioksidan da içeren
fesleğen yapraklarnn
taze görünümlü, parlak
ve yeşil olmasna
dikkat edin.
■ Özellikle Çin ve
Hindistan dolaylarnda
4 bin yldr kullanlan
ve tropikal bölgelerin
bütün dünyaya armağan
olarak kabul edilen
zencefil, kan temizleyen,
kalp ritmini düzenleyen
ve sindirim sistemini
rahatlatan bir bitki.
Zencefil bitkisinin
soğuk algnlklarna
çok iyi geldiği tüm
dünyada bilinen bir
gerçek. Romatizmal
rahatszlklarda ise bin
yllardr kullanlmakta.
Son yllarda antioksidan
özelliğiyle birçok bilim
adamnca, kanserle
savaşta “destekleyici
tedavi olarak” kabul
ediliyor.
YAZ İÇECEKLERİ
■ Scaklarda bol bol sv tüketmek gerekiyor.
Zaten yazn tek istediğimiz, sürekli buz gibi bir şey
içmek. Öte yandan şeker ve msr şurubu içeren ve
vücudumuzda neredeyse zehir etkisi yaptğ belirtilen
hazr içecekler yerine ayran, buzlu kahve ve buzlu
çay, içine meyve parçalar atacağnz maden suyu
ile naneli limonata ideal yaz içecekleri olabilir. İçine
şeker katmamak şartyla tabii.
İSTASYON
39
SAĞLIK
STRESSAVAR
YİYECEKLER:
BALIK, CEVİZ, NAR
Mangalda etinizi
pişirirken ateşin
direk olarak
ete temas
etmemesine ve
eti yakmadan
pişirmeye özen
gösterin.
MANGALDA
YANIK ETE DİKKAT
■ Hava scaklğnn artmasyla piknik mevsimi açld. Aman, mangalda pişirilen etlerin tüketimine
dikkat! Etin mangal veya zgara üzerinde yanmasyla ve ete temas eden dumanla, yemek
borusu kanserine neden olan iki değişik kanserojen madde ortaya çkyor. Üstelik yemek
borusu kanserinin erken teşhisi de çok zor. Mangal keyfimizi sağlkl yapmak için etleri çok fazla
pişirmeyin ve yakmayn. Az yağl etler seçin veya etin yağlarn temizleyin. Izgaray s kaynağna
arada yeterli bir mesafe brakarak yerleştirin. Izgaralarn üzerindeki et ve yağ kalntlarn
temizleyin. Etlerin yannda antioksidan özellikleriyle toksinlerin elimine edilmesinde yaral olan
maydanoz, tere, roka, marul gibi koyu yeşil yaprakllar ve domatesi bol miktarda tüketin.
SARI MUCİZE
ZERDEÇAL
■ Zerdeçaln içerdiği
“kurkimin”in çok yüksek
orandaki antioksidan
ve iltihabi reaksiyonlar
azaltma özellikleriyle
her türlü kanser
hastalklar, diyabet ve
enfeksiyon hastalklarna
iyi geldiği, hatta
40
İSTASYON
bunlardan bazlarn
gen seviyesindeyken
engellediği tespit edildi.
Bilhassa çocuklara
sabah ve akşam bir tatl
kaşğ zerdeçal eklenmiş
bir bardak süt içirmek
bağşklk sistemlerini
kuvvetlendiriyor.
Amerikal bir grup
bilim adam, kurkiminin
inme geçiren hastalarn
beyin hücrelerinin
yenilenmesinde etkili
olabileceğini hayvanlar
üzerinde gözlemledi.
Bu araştrma sonuçlar,
özellikle inmelerde
kullanlacak yeni bir
ilacn geliştirilmesi için
umut veriyor.
■ Stres hayatmzn
bir parças ve stresle
baş edebilmenin nefes
tekniklerinden bedeni
gevşetmeye kadar çok
çeşitli yöntemlerini
hemen her gün
gazetelerde okuyoruz.
Buna rağmen stresli
dönemleri baz sağlkl
yiyeceklerle daha rahat
geçirebileceğimizi
çoğumuz bilmiyor. Stresle
savaşnzda Omega 3, C
vitamini ve magnezyum
sizi çok iyi destekleyecek.
Diyetinizde Omega
3 deposu balk,
ceviz, semizotuna ve
magnezyum açsndan
zengin krmz et, tam
tahl ve bademe yer
verin. En iyi C vitamini
kaynaklar ise nar ve
turunçgiller.
DİŞ FIRÇALAMANIN
DOĞRU SAATİ
HIŞILTILI ÖKSÜRÜK
ASTIM HABERCİSİ
■ Diş sağlğmz
korumann ilk kural
dişlerimizi günde iki
defa frçalamak. Hatta
çocuklarmza bile
lavaboya ulaşabildikleri
günden başlayarak diş
frçalama alşkanlğn
vermeye çalşyoruz.
Ancak özellikle asitli
yiyecek ve içeceklerin
hemen ardndan diş
frçalamak zararl
bile olabilir. Zira diş
minesini ve altndaki
dentin katmann eriten
asit frçalamayla daha
derinlere işleyebiliyor.
Onun için dişleri, asitli
yiyecek ve içecek
tükettikten en az yarm
saat sonra frçalamak
gerekiyor. Dişlerinizi
frçalayana kadar asitten
temizlemek için ağz
gargaras veya karbonatl
suyla ağznz çalkalayn.
■ Bahar ve yaz
aylarndaki alerjik
astma dikkat çekilirken
çocuklarda tekrarlayan
hşltnn astm
olabileceği belirtiliyor.
Çocuk hşltl ve sk nefes
alp veriyorsa hemen
bir doktora götürülmeli.
Uzmanlara göre sürekli
ve ayn şekilde devam
eden hşlt, doğuştan
gelen bozukluklar
düşündürebiliyor. Arada
iyileşen fakat tekrarlayan
hşlt, hşltyla birlikte
üç haftadan fazla devam
eden, öksürük kesici
ve antibiyotiğe rağmen
geçmeyen öksürükte
mutlaka astm ihtimalinin
hesaba katlmas
gerekiyor. Hşltda en
önemli tetikleyiciler,
polenler, hava kirliliği
ve sigara.Çocuk sigara
içilmiş alana uzun
zaman sonra girse bile
etkileniyor.
Karaciğerin yaşamsal rolü
Karaciğerin çok önemli bir organ olduğunu biliyoruz. Aşağdakiler de ne kadar
yaşamsal görevler üstlendiğini gösteriyor.
K
A vitamini
arotenden
sentezler.
Cinsiyet horm
onlarnn
fazlasn yo
k eder
nda
Lenf yapm
v
göre alr
n ayarlar
Vücudun ss
Vücuda su üretir
Antikorlar
n önemli
bir ksmn
üretir
Kandaki şeker miktarn ayarlar.
in
hücrelerin
eminde kan
n
ö
d
yo
ri
b
Em
ğlar.
üretimini sa
Phtlaşmad
a ro
oynayan pro l
tr
ve fibrinoje ombin
ni üretir.
Yağ, protein, şeker ve kan yapm için
gerekli olan maddeleri depolar.
TARÇIN SADECE BİR
BAHARAT DEĞİL
■ M.Ö. 3000’de Çinliler
tarafndan kullanld.
Avrupa’da 16.’dan
18.yy’a kadar en değerli
ve pahal baharatlardan
biri sayld. Bizde de
Osmanllardan itibaren
özellikle tatllarda yoğun
olarak kullanlyor.
Geniş spektrumlu doğal
bir anti bakteriyel
olan tarçn ayrca en
güçlü antioksidan
baharatlardan birisi.
Son araştrmalar
tarçnn çok iyi bir kan
şekeri düzenleyicisi
de olduğunu ortaya
koydu; özellikle Tip
2 diyabetliler için bu
çok önemli. Zengin bir
potasyum deposu ve
bir mide dostu olan
tarçn ayn zamanda ses
tellerini koruyor, zihinsel
ve fiziksel yorgunluğu
gideriyor. Tarçn balla
birlikte kullanmak
etkisini kuvvetlendiriyor.
100
MİLYON
Balarlarnn
bir peteği
doldurabilmek
için nektarn
emdikleri
çiçek miktar
VİTAMİN VE MİNERAL DEPOSU
DONDURMA
■ Eskiden yazn gelmesini iple çekerdik dondurma yiyebilmek
için. Şimdilerde her mevsim dondurma var. Haz vermesinin yan
sra dondurma çok da sağlkl bir besin; A, C, D, E ve B grubu
vitaminler ile kalsiyum, fosfor, magnezyum, sodyum, potasyum,
çinko ve demir gibi mineralleri içeriyor. Kalorisi çok düşük değil
ama ayn çikolata, kadayf, tahin helvas ve hamur tatllar, ayn
miktar dondurmadan 3-4 kat daha kalorili. Dikkat etmemiz gereken
önemli bir nokta var: Bir yaşn altndaki bebeklere ve inek sütüyle
yumurtaya alerjisi olan çocuklara dondurma vermemek gerekiyor.
KENEDEN KORUNMA YOLLARI
■ Scaklarn başlamasyla birlikte gazetelerde kene srğ kaynakl ölüm
haberlerini de okumaya başladk. Her ne kadar,“Ya, bunlar bizim yllardr
bildiğimiz kene, bunlar birşey yapmaz” desek de kene srğyla öldürücü
bir hastalk gelişebiliyor. Bundan korunmak için özellikle mays, haziran, temmuz ve ağustos
aylarnda krsala giderken kenenin vücuda yapşmasn engelleyecek şekilde ve açk renk giysiler
giymek çok önemli. Eve döndükten sonra özellikle kol altlar, kulak çevresi, kemer bölgesi, diz
arkalar, saç, bacak arkalarnda bene benzeyen küçük siyah nokta seklinde
görülen kene kontrolü yapn. Kene tespit ederseniz hemen bir sağlk
kuruluşuna gidin, yoksa çok fazla zaman geçirmeden önce üstüne
yağ dökün ve v şeklinde bir kartonla, tarlada iseniz yaprakla
keneyi koparmadan sökün. Kenenin üzerine asla alkol, sabun
gibi kimyasallar sürmeyin. Hiçbir şekilde keneyi çplak elle
tutmayn. Keneler çamaşr makinesinde ölmüyor ama kurutucu
ssnda 15 dakikada ölüyor.
KLİMALARIN
DOĞRU KULLANIMI
■ Klimalarn çalşmaya
başlamasyla kas ağrlar
ve tutulma şikayetleri de
çoğald. Klimay doğru
kullanarak bunun önüne
geçebiliriz. Öncelikle,
klimann s ayar
ortalama 24–25 derece,
nem ayar ise yüzde
40–50 arasnda olmal.
Soğutulacak ortam
yavaş yavaş, 5’er derece
aralklarla soğutulmal.
Dşardan terli terli
klimal bir ortama
girdiğimizde çoğumuzun
ilk yaptğ şey, klimann
karşsna geçip
serinlemeye çalşmak
oluyor. Oysa ki, klimann
üflediği serin havaya
direk maruz kalmak terli
iken klima çarpmasna,
diğer zamanlarda ise
boyun tutulmasna ve
göğüste bçak batar
gibi ağrlara neden
olabiliyor. Bunlardan
korunmak için klima
kapaklarnn hareketli
çalşmas gerekiyor.
Bakm yaplmamş veya
yetersiz yaplmş klimalar
da farenjit, nezle,
bademcik, zatürree ve
astmn tetiklenmesine
neden oluyor. Klimann
tüm cazibesine rağmen
mekanlarn, pencerelerin
açlarak serinletilmesi
en sağlkl yöntem.
Araçlarda ise aksine,
pencereler kapal olmal
ve klima çalştrlmal.
İSTASYON
41
SPOR
Türk sporcularnn olimpiyat maceras
İlk defa 1936 ylnda olimpiyat
madalyas sahibi olduk. Ardndan
özellikle güreş ve halterde efsane
sporcularmz ard ardna altn
madalya kazanrken baz dallarda
2012 Olimpiyatlar’na kadar
hiç temsil edilemedik. Bu yl
Londra’da, baz dallarda ilk defa
olmak üzere, 88 kişilik kalabalk
bir ekiple Olimpiyat heyecann
bir kez daha yaşayacağz.
YAZI: MERT AYDIN
M
ilattan önce 776’da başlayan ve milattan sonra 394’e kadar devam eden
Antik Olimpiyatlar, katlmann kazanmaktan önemli sayldğ, sporcularn onurunun her şeyin önünde olduğu bir kültürün Güneydoğu Avrupa’da ortaya
çkmasna neden olmuş ve Fransz Baron Pierre
de Coubertin Modern Olimpiyatlar’n oluşturulmas srasnda bu kültür idealini benimsemişti.
1896’da başlayan macerada, 2012’ye gelene kadar
bu ideallerle yarşan birçok sporcu yer ald.
27 Temmuz-12 Ağustos tarihleri arasnda düzenlenecek olan Londra Olimpiyat Oyunlar yine
tüm dünyann ilgisini üzerine çekecek. Türkiye, bu
yl rekor bir katlmla Londra Olimpiyatlar’nda
temsil edilecek. Olimpiyatlara katlmas kesinleşen 88 sporcuya Kadn Basketbol Milli Takmmz da eklendi.
42
İSTASYON
Bu oyunlar, Türkiye için birçok ilkleri barndryor. Baz dallarda ilk kez Türk sporcular Olimpiyat heyecan yaşayacak. Bunlardan birisi de jimnastik. Olimpiyat oyunlarnn ana branşlarndan
birisi olan artistik jimnastikte Göksu Üçtaş’ izleme frsat bulacağz. Göksu Üçtaş’n yarşacağ
kadnlar bireysel yarşmalar 2-7 Ağustos tarihleri
arasnda yaplacak.
Uzakdoğu ve Güneydoğu Asya ülkelerinin ağrlkl olarak başarl olduğu badminton’da dünya
sralamasnda 52 numaraya kadar yükselen Neslihan Yiğit, Londra’da yarşma hakk elde etti. 18
yaşndaki Neslihan, gençlerde de dünya sralamasnda 7 numarada bulunuyor. Londra Olimpiyat
Oyunlar’nda badminton müsabakalar 28 Temmuz-5 Ağustos tarihleri arasnda yaplacak.
Yol bisikleti, uzun yllardr Olimpiyat Oyunlar’nda temsil edilmediğimiz bir dald. Bisiklet
Federasyonu’nun çalşmalar sonucunda 2008
Pekin Olimpiyat Oyunlar’na dağ bisikletinde
sporcu yollayabildik. Londra’da ise yol bisikletinde üç bisikletçiyle temsil edileceğiz. Yol bisikleti
müsabakalar ise 28 Temmuz-1 Ağustos tarihleri
arasnda büyük bir rekabete sahne olacak ve sporcularmz önemli bir tecrübe edinecekler.
Geçmişte erkekler futbol ve basketbol branşlarnda Olimpiyat Oyunlar’na katldk. Ancak 1960
ylndan sonra takm sporlarnda böyle bir şans yakalayamadk ve takmlarmz, elemeleri geçerek
oyunlara katlamad. Nihayet bu 52 yllk özlem
sona erdi; hem de bugüne kadar Olimpiyat görememiş bir takm sporu sayesinde. Kadn Voleybol
Milli Takmmz, Ankara’da düzenlenen olimpiyat elemelerinde gösterdiği performansla Londra vizesini ald. 12 takmn katlacağ Olimpiyat
Oyunlar’nda milli takmmzn hiç de az olmayan
bir madalya şans bulunuyor. Kadnlarda 28 Temmuz-11 Ağustos tarihleri arasnda madalya mücadelesi verilecek. Naz, Eda, Neslihan ve arkadaşlar, tarihte yeni bir sayfa açmak için çaba gösterecek.
Ata sporumuz güreş, Olimpiyat tarihinde en
çok madalya kazandğmz dal. Bu yl tabii ki yine
önemli güreşçilerimizle madalyalar kovalayacağz
ama Türk güreşi, Londra’da bir ilkle tanşacak. İlk
kez bir kadn güreşçimiz Olimpiyat tecrübesi yaşayacak. 26 yaşndaki Elif Jale Yeşilrmak 63 kiloda madalya için mindere çkacak. Rusya doğumlu
olan ve 2011’de vatandaşlğa geçen Yeşilrmak bu
yl Avrupa Şampiyonas’nda ülkemize bronz getirmeyi başarmşt. Bakalm kadnlar da erkekler kadar madalya getirmeye başlayacak m güreşte? Kadnlar 63 kilo müsabakalar 8 Ağustos’ta yaplacak.
Atletizm, Olimpiyat Oyunlar’nn her zaman
en prestijli daldr. Tarihte bu dalda sadece iki güİSTASYON
43
SPOR
Olimpiyat efsanelerimiz
■ NAİM SÜLEYMANOĞLU: 1988 Seul Olimpiyat Oyunlar’nda,
güreş dşnda ilk altnmz halter dalnda kazandrd. 4 yl sonra
Barselona’da seriye devam etti. Peş peşe 3. altnn almas 1996’da
Olimpiyat şampiyonluğunu elde ettiği Atlanta’da gerçekleşti.
■ YAŞAR ERKAN: 1936 Berlin Olimpiyat Oyunlar’na gelindiğinde
madalyas olmayan genç Türkiye Cumhuriyeti’ne Ahmet Kireççi
bronz madalya kazandrarak güreşimizin altn çağn başlatt.
24 yaşndaki Yaşar Erkan, Grekoromen 61 kiloda Berlin’de ilk
Olimpiyat altnmz kazand. Cumhurbaşkan Mustafa Kemal Atatürk’ün
tebrik telgraf, “Kendin küçüksün ama memleket için çok büyük iş
yaptn. Artk adn Türk spor tarihine geçti. Çok yaşa Yaşar” diyordu.
■ YAŞAR DOĞU: Ata sporumuz güreş yllar boyunca Olimpiyat
sahnesinde tek gururumuz oldu. Yaşar Doğu da güreş sporunun
efsanelerinden biri olarak ülkemize büyük başarlar kazandrd. 1948
Londra Olimpiyat Oyunlar’nda 31 yaşnda müthiş güreşler atarak
altn madalyay elde etti. Milli takm formasyla yaptğ 47 maçta tek
yenilgi almş, galibiyetlerinin 33’ü tuşla gelmişti.
Londra Olimpiyat Oyunlar’nda 88 sporcu
ülkemizi temsil edecek. Tekvandoda Bahri
Tanrkulu ve ilk kadn güreşçimiz olarak Elif
Jale Yeşilrmak, ilk kez olimpiyat tecrübesi
yaşayacak. Melek Hu masa tenisinde, Çiğdem
Özyaman ise skeet kadnlarda olimpiyatlarda
ter dökecek sporcularmzdan bazlar
(üstten saat yönünde).
müş, iki bronz madalya kazanabildik. 1948’de üç
adm atlamada Ruhi Saralp ve 2004’te çekiç atmada Eşref Apak, bronz madalya sahibi atletlerimiz oldu. 2008 Pekin Olimpiyat Otunlar’nda
Elvan Abeylegesse 5 bin ve 10 bin metrede 2 gümüş madalya elde etti. Londra’ya hayli kalabalk
bir kadroyla gidiyoruz. Bu durum final koşma,
atma ve atlama şansmzn hayli fazla olduğunu gösteriyor. İstanbul’da düzenlenen Dünya Salon Atletizm Şampiyonas’nda iki madalya kazanan atletlerimiz, Olimpiyat Oyunlar öncesinde,
Helsinki’de Avrupa Atletizm Şampiyonas’nda ter
dökecek. Londra’daki atletizm müsabakalar ise
3-12 Ağustos tarihleri arasnda yaplacak.
Her Olimpiyat Oyunu’nda temsil edildiğimiz
atclkta bu kez beş sporcumuz birden yer alacak. Üç erkek, iki kadn sporcumuz, Londra’da en
iyi atşlar yapabilmek için çaba gösterecek. Skeet kadnlarda Çiğdem Özyaman, 10 metre haval
tabanca erkeklerde İsmail Keleş, trap dalnda kadnlarda Nihan Kantarc ve erkeklerde Oğuzhan
Tüzün ile tabancada Yusuf Dikeç, ülkemizi temsil edecek isimler. Atclk müsabakalar 28 Temmuz-5 Ağustos tarihleri arasnda yaplacak.
Dört yl önce Pekin’de Türkiye, Melek Hu ile
masa tenisinde olimpiyat tarihindeki ilk galibiyetlerini almş, Çin kökenli sporcumuz, 3. tura kadar
yükselmişti. Londra’da Melek’ten daha önemli
şeyler bekleniyor. Tpk erkeklerde mücadele edecek olan Bora Vang gibi. Uzakdoğu hakimiyetindeki bu spor dalnda belki de çeyrek final oynaya-
44
İSTASYON
bilmek çok büyük bir başar olarak addedilecek.
Masa tenisi müsabakalar 28 Temmuz-8 Ağustos
tarihleri arasnda yaplacak.
Tabii ki halter, boks, judo, tekvando, yelken
ve yüzmede de varz. Ne kadar çok değişik dalda sporcu gönderebilirsek sporumuz o kadar gelişmiş demektir. Madalya beklediğimiz ve dokuz
sporcuyla temsil edileceğimiz halterde madalya
mücadelesi 28 Temmuz-7 Ağustos tarihleri arasnda yaplacak. 1988 Seul’den bu yana halterde
madalya alamadğmz bir Olimpiyat olmad.
Alt sporcuyla madalya arayacağmz boks maçlarnda kyasya bir mücadele olacak. Çok büyük
başarlara imza attğmz ve bu yl ilk kez programa alnan kadnlar boksunda şu anda sporcumuz
bulunmuyor. Az sayda skletin programa alnmas ve dünya şampiyonu Gülsüm Tatar’n talihsiz
bir şekilde kotay alamamas üzüntü yaratt. Tatar
için wild card peşinde koşuluyor.
Son üç Olimpiyat Oyunu’nda da madalya aldğmz tekvandoda Bahri Tanrkulu’nun başn çektiği bir sporcu grubu var. 2004 Olimpiyat
Oyunlar ikincisi Tanrkulu, dört yl önce talihsiz
bir şekilde madalyay kaçrmşt. Londra’da tekvando müsabakalar 8-11 Ağustos tarihleri arasnda yer alacak.
Yeni bir ivme kazanmak isteyen Türk sporu
için Londra Olimpiyat Oyunlar’nda alnacak sonuçlarn önemi büyük. Son dönemde 8-10 madalyayla tamamladğmz Olimpiyat’tan çkarabileceğimiz 15 madalya çok önemli olacak.
■ HÜLYA ŞENYURT: 1992 Barselona Olimpiyat Oyunlar’na kadar
Türk kadn sporcularnn madalyas yoktu. Judocu Hülya Şenyurt,
Barselona’da bir tarih yazacakt... Bir yl önce Avrupa Gençler
Şampiyonu olan 19 yaşndaki sporcumuz 48 kiloda Türk kadn
sporcularnn aldğ ilk madalya olan bronz madalyaya ulaşt.
■ HAMZA YERLİKAYA: 17 yaşnda dünya şampiyonu oldu. 20’sinde
ise 1996 Atlanta Olimpiyat Oyunlar’nda şampiyon olarak Uluslararas
Güreş Federasyonu’ndan “Asrn Güreşçisi” unvann, 2000’de de
Sidney’de ikinci Olimpiyat altnn kazand.
■ HALİL MUTLU: Ülkemize geldiğinde henüz 15 yaşnda olan Halil
Mutlu’ya Naim Süleymanoğlu antrenörlük yapt ve bir yldz ortaya
çkard. 1992 Barselona Olimpiyat Oyunlar’nda 5’inci olarak Olimpiyat
kariyerine giriş yapt. 1996 Atlanta’da altn madalyay boynuna
geçirdi. 2000’de Sidney’deki ikinci altnnn ardndan Atina’daki altn
madalyasyla peş peşe üç kez Olimpiyat şampiyonu olmay başard.
■ RUHİ SARIALP: 1948 Londra Olimpiyat Oyunlar’da 3 adm
atlamada Wembley Stad’nda 24 yaşndaki Saralp bronz madalya
kazand. Bu başarnn ardndan bu spor dalnda bir Olimpiyat
madalyas için 56 yl daha bekleyecektik. Ruhi Saralp 1950 ylnda
bir ilke daha imza att ve Avrupa Şampiyonas’nda bronz elde etti. Bu
başarnn devam için de 52 yl bekleyecektik.
■ EŞREF APAK: 21. yüzyla Dünya Gençler Şampiyonu unvanyla
giren çekiççimiz 2004 ylnda Atina’da yaplan Olimpiyat Oyunlar’nda
müthiş bir final çkard. Aslnda yarşma bittiğinde Eşref Apak
4. srada yer alyordu. Ancak 3. olan Macar atlet Adrian Annus’un
dopingli çkmas üzerine bronz madalya alma hakkn kazandğnda
56 yllk süreç bitti ve atletizmde Olimpiyat madalyasna kavuştuk.
Artistik jimnastik
branşnda başarl
sporcu Göksu Üçtaş’
izleyeceğiz.
■ MUSTAFA DAĞISTANLI: Türk spor tarihinin en büyük
efsanelerinden biri. Serbest stil 57 kiloda 1954’te dünya şampiyonu
oldu. 1956 Melbourne Olimpiyat Oyunlar’nda altn madalyaya ulaşt.
1957 ve 1959’da bu kez 62 kiloda dünyann en iyisi oldu. 1960 Roma
Olimpiyat Oyunlar’nda güreş milli takmmz muhteşem bir sonuç
alarak 7 altn ve 2 gümüş madalyann sahibi oldu.
İSTASYON
45
OTOMOTİV
HAZIRLAYAN: EDMON BEKYAN
YENİ A3 AĞABEYLERİNE ÖZENDİ
LANCIA’DAN YENİ MODEL
CRAFTER’A ÇİFT TURBOLU
2.0 TDI DOPİNGİ
■ Lancia’nn amiral
gemisi unvann taşyan
ve ilk olarak 1984 ylnda
üretilen Thema’nn
yeniden yollara
dönüşünü simgeleyen
yeni modeli satşa
sunuldu. Chrysler’in 300 modeli
baz alnarak geliştirilen arkadan itişli Lancia Thema, geniş boyutlar ve
konfor gibi tipik Amerikan öğelerini, İtalyan iç/dş tasarm detaylar ve lüks
detaylarla birleştiriyor. Thema’da 5 ileri otomatik şanzman, 239 beygir
46
gücündeki 3.0 litrelik V6 Multijet II dizel motorla birleştirildi. Beş metre
uzunluğundaki Thema’nn donanmlarn şöyle sralayabiliriz: 7 hava yastğ,
ESP, ABS, TCS, Yokuş Kalkş Destek Sistemi, yağmur sensörü, Acil Fren
Destek Sistemi, çift bölmeli panoramik açlr tavan, ön/arka park sensörü,
anahtarsz giriş ve çalştrma sistemi, nem sensörü, pusula, adaptif Bi-Xenon
farlar, 18 inç alaşm jantlar, deri döşeme, havalandrmal ve hafzal ön
koltuklar, stmal ön/arka koltuklar, elektrikli hz sabitleme sistemi, 276 vat
gücünde 6 hoparlörlü müzik sistemi, Garmin navigasyon, Bluetooth ve 8.4
inçlik dokunmatik ekran. 0-100 km/s hzlanmasn 7.8 saniyede tamamlayan
ve 232 km/s maksimum hza erişen Thema, 100 km’de ortalama 7.1 litrelik
yakt tüketiyor.
Uzay servisi
301 en çok satan Peugeot olacak
■ Doğuş Otomotiv–Audi, sadece A8, S, RS
■ Kasm aynda düzenlenecek olan İstanbul Auto Show Fuar’nda ilk
ve R8 sahiplerine özel bir servis atölyesi
açt. Doğuş Oto Esenyurt’ta tasarlanan ve
adeta uzay laboratuvarn andran Audi
Exclusive Atölye’ye araçlar tek tek alnyor.
Bunun nedeni, hem araç sahiplerine
ayrcalkl bir ortam ve servis sunmak hem
de bu modellerin gelişmiş teknolojilerinin
özel inceleme gerektirmesi. Her birinin
ayr motor özelliği, elektrik donanm
ve bilgisayar yazlmlar olan A8, R8, S ve RS modelleriyle, özel olarak
geliştirilen cihazlar ve Audi A.G Eğitim Merkezi’nde özel eğitimlerden geçen
teknisyenler ilgileniyor. Araç sahiplerinin gerçekleştirilmekte olan servis
işlemlerini yakndan görmelerine olanak tanyan Audi Exclusive Atölye’de
Audi Butik ürünleri de sergileniyor.
olarak sergilenmesinin ardndan satşa sunulacak olan Peugeot 301
modelinin, satş hacmi açsndan markann en önemli modellerinden
biri olmas bekleniyor. 301, geniş arka koltuklar, ESP, ABS, dört
hava yastğ, acil fren yardmndan oluşan güvenlik donanm ve 506
litrelik bagaj hacmiyle dikkat çekiyor. Yeni modelde 1.2 VTi (72 hp),
1.6 HDi (92 hp) ve 1.6 VTi (115 hp) olmak üzere yeni nesil benzinli ve
dizel motor seçenekleri var.
301 modelinde konfora yönelik
özellikler ise elektronik klima,
Bluetooth kit, USB
bağlantl MP3-radyo
çalar, uzaktan kumandal
bagaj kapağ ile park
sensöründen oluşuyor.
İSTASYON
■ Volkswagen, ticari araçlarnda
kullandğ çift turbolu 2.0 TDI
motoru, yeni Crafter’da da
sunmaya başlad. Eskisine kyasla
yüzde 14 daha fazla tork ve yüzde
12 daha az yakt tüketimi sunan
yeni motor, kullanm maliyetini
önemli ölçüde azaltyor. Bir önceki
versiyonu tamamen geliştirilerek
yeniden tasarlanan; teknoloji,
tasarm, güvenlik, konfor ve iç
hacmindeki yenilikleriyle dikkat
çeken yeni Crafter’n, Transporter
ve Amarok modellerinde de
kullanlan ve Euro 5 egzoz emisyon
standartlarna uygun yeni motoru,
100 kilometrede 7.9 litre gibi düşük
yakt tüketim değerleri sunuyor.
2.0 TDI, 163 PS ve 400 Nm tork
üretiyor.
FİAT - MAZDA İTTİFAKI
■ Alfa Romeo ve Mazda, yeni bir
roadster üretmek için el skşt.
Mazda’ya ait olan ve dünyada en
çok satan roadster ünvann elinde
bulunduran MX-5 modelinin yeni
nesli baz alnarak geliştirilecek
olan yeni model, her markann
kendine özgü stil ve özellikleri göz
önüne alnarak şekillendirilecek;
buna, kullanlacak olan motorlar
da dahil. Projeye göre, iki otomobil
de Mazda’nn Hiroşima, Japonya
fabrikasnda üretilecek. Fiat ve
Mazda’nn daha fazla işbirliği
konusunda görüşmelere devam
etmesi bekleniyor.
■ Lüks snfn özelliklerini kompakt
segment de sunmay amaçlayan Audi,
yeni A3 modeliyle bu hedefine ulaşt.
Teknoloji ve güvenlik alanlarnda
büyüklerinden geri kalmayan yeni
model, alüminyum gövde panellerinden
süspansiyona, klima sisteminden
kabinde kullanlan malzemelere kadar
bir çok noktada hafifletilerek eski nesline
kyasla 80 kg avantaj elde edildi. Bu da yüzde 12
orannda azaltlan yakt tüketimine önemli ölçüde katk
sağlad. Yeni A3’de LED gündüz farlaryla birlikte xenon
plus sistemi de isteğe bağl olarak sunuluyor.
İnternet erişimi ve Audi Phone Box
özelliği sayesinde cep telefonlarn
araca ksa sürede entegre etme
imkan sunan A3’ün Bang & Olufsen
ses sistemi, ses kalitesine katkda
bulunuyor. Elektronik diferansiyel
sistemini barndran ESC denge
kontrol sistemi, viraj kabiliyetini ve
güvenliği artryor. Türkiye’de yln son
çeyreğinde satşa sunulacak olan yeni
A3, ilk etapta üç kapl gövde tipi ve 100
km’de 3.8 litre yakt tüketen 1.6 TDI, gerekmedikçe dört
silindirin ikisini devreden çkartan 140 beygir gücündeki
1.4 TFSI ve 1.2 TFSI motor seçenekleri yer alacak.
Kia üst segmente geçti
■ Kia, yeni üst segment sedan modeli K9’u Kore’de satşa sundu. Yln son
çeyreğinde dünya genelinde de farkl isimlerle satşa sunulmas beklenen
K9’un Türkiye’ye ne zaman ithal edileceği ise şimdilik kesinlik kazanmad.
Marka için dönüm noktasn anlamna gelen K9, 10 yl aşkn bir süredir
Kia’nn piyasaya sürdüğü ilk arkadan
itişli sedan özelliğini de taşyor. K9’da
290 HP 3.8 lt. V6 benzinli ve 334 HP
3.8 lt. dizel motor seçenekleri, sekiz
vitesli yeni otomatik şanzmanla
birleştirildi. Adaptif LED farlar, Şerit
Takip Sistemi (LDWS), radar tabanl
Kör Nokta Tespit Sistemi (BSD) ve
dört kamerayla çalşan Around View (AVM-Tam Görüşlü)
monitör yer alyor. Ayrca 12.3 inç LCD gösterge paneli, arka koltuklardaki
yolcular için iki adet 9.2 inç monitör ve 17 hoparlörlü Harman ses sistemi
gibi konfora yönelik özellikler de yer alyor.
ASTRA SEDAN
YILSONUNDA GELİYOR
■ Opel’in en çok tercih edilen
modeli Astra’nn sedan versiyonu,
Ağustos aynda ön satş yöntemiyle
satşa sunulacak. Otomobillerin
yln son çeyreğinde teslim
edilmeye başlanacağ ve güçleri
100-180 HP arasnda değişen 4
benzinli ve 95 beygir gücündeki
1.3 lt dizel motor seçeneklerinin
sunulacağ gelen bilgiler
arasnda. Abisi Insignia’ya olan
benzerliğiyle dikkat çeken yeni
sedan modelinde; sürüşe duyarl
Bi-Xenon farlar, otomatik olarak
yol ve sürüş dinamiklerine uyum
gösteren ve üç sürüş modundan
birini seçme olanağ sunan sürüşe
duyarl FlexRIDE şasi sistemi, yeni
bilgi-eğlence sistemi, ve entegre
navigasyon sistemi yer alyor.
İSTASYON
47
UZMAN GÖZÜYLE
Süspansiyon kontrolleri
Yoldan kaynaklanan titreşimleri en aza indirgeyip, yola tutunmay sağlayarak araçlarda sürüş
güvenliği ve konforunu tesis etmek için tasarlanan süspansiyon sistemlerinin görevlerini ve
muayene admlarnn neler olduğunu TÜVTURK Teknik Eğitmeni Hakan Burçin Uluçay anlatyor.
ÇEŞİTLİ SÜSPANSİYON DONANIMLARI
Süspansiyon sistemi, lastiklerle birlikte yol yüzeyinden kaynaklanan titreşimleri
ve ani şoklar sönümleyerek yumuşatr. Böylece sürüş konforunun yan sra
aktif güvenliği de sağlarken, şasi ve kaportay da korumuş olur. Aracn sürüş ve
fren kuvvetini yola iletirken güvenli dönüş yaplmasn da sağlar. Süspansiyon
sistemleri, serbest ve sabit olmak üzere ikiye ayrlrlar. Tekerleklerin yukar
aşağ, sağa sola hareketlerinin birbirlerinden bağmsz olarak yaplabilmesi
serbest süspansiyon sistemiyle mümkün olmaktadr. Bu sistemde
tekerleklerin birbirlerinden bağmsz hareket edebilmesi gövdenin daha az
harekete zorlanmasna yol açar. Böylece aracn yönlendirme kabiliyetini
artrmak ve gövdeye iletilen sarsnt miktarn azaltmak mümkün olur.
Araç içinde sarsntnn daha az hissedilmesini sağladğ için binek
araçlarda serbest süspansiyon sistemi tercih ediliyor.
Sabit süspansiyon sisteminde aracn ön ya da
arka ksmnda bulunan sağ ve sol tekerlekler
bir aks veya aks kovanyla birbirlerine
bağlanr. Bu durumda yoldan gelen
darbeler ayn aks üzerindeki tekerlekler
tarafndan birlikte karşlanr. Otobüs,
kamyon gibi ağr hizmet tipi araçlarn
ön ve arka akslarnda sabit süspansiyon
sistemi yaygn olarak kullanlmaktadr.
AMORTİSÖRÜN GÖREVLERİ
Süspansiyon sisteminin başlca parçalar yaylar, amortisörler, denge (viraj) çubuğu,
salncak kollar ve rotillerdir. Yaylarn çeşitleri ise yaprak yaylar, helezon (helisel)
yaylar, burulma çubuklu yaylar, pnömatik (hava yastkl)
süspansiyon ve hidro pnömatik
yaylardr. Süspansiyon
sisteminde lastiklerden sonra
darbeleri sönümlemek yaylarn
ve amortisörlerin görevidir.
Amortisörler ve yaylarn en önemli görevi
tekerleklerin yere en iyi şekilde basmalarn
sağlamaktr. Amortisörler yaylardan daha çok titreşim
sönümleyerek konfor ve güvenliği artrrlar. Tekerleğin
yoldan temasnn kesilmesi ve aracn sürücüsünün kontrolü dşna
çkmas, çekiş gücünün yola aktarlamamas anlamna gelir.
48
İSTASYON
VİRAJ (DENGE)
DEMİRİ
SABİT AKS
HELEZON YAY
PNÖMATİK
SÜSPANSİYON
YAY ÇEŞİTLERİ
VİRAJ ÇUBUĞU
Sabit süspansiyon sistemlerinde yaprak yay, helezon yay ve burulma
çubuklu yay kullanlabilmektedir. Ağr yük altnda çalşan ticari
araçlarn ön ve arka süspansiyonlarnda yaprak yaylar (altta) tercih
edilirken binek otomobil, minibüs ve küçük çapl kamyonetlerin ön ask
donanmnda helezon yaylar (üstte) tercih edilmektedir.
Viraj (denge) çubuğu (demiri) stabilizatör olarak da bilinir. Viraj alrken
oluşan merkez kaç kuvvetinin etkisiyle aracn savrulmasn engellemek
için kullanlr. Virajn iç tarafnda kalan tekerleği yola bastrarak
kontrolün kaybedilmemesini sağlar.
SALINCAK GRUBU VE AMORTİSÖR
YAPRAK YAY
SÜSPANSİYON KONTROLLERİ
Süspansiyon sistemi aracn kontrolüne direkt etki eden önemli
sistemlerden biridir. Darbeleri sönümleme görevleri nedeniyle ayn
zamanda darbelere de maruz kalr. Darbeler neticesinde sistemin
özellikle bağlant ksmlarnda gevşeme ya da aşnma skça oluşur. Araç
muayenesinde süspansiyon sistemi parçalarnn aşnma, gevşeme,
szdrma, eksilme ya da hasar görme gibi kusurlarnn olup olmadğ
değerlendirilir ve tespit edilen kusurlar hakknda araç sahibi bilgilendirilir.
Süspansiyon sisteminin bir parças olan salncak
kollar, ön süspansiyon sistemlerindeki aks taşycs,
direksiyon sistemi elemanlar, denge
çubuğu, yay ve amortisörlerle bir bütün
oluşturur. Salncaklar, tekerlekleri düzgün
konumda tutar, çeşitli yönlerden gelen
kuvvetlere karş hareketlerini snrlar,
yalnzca yukar ve aşağ yöndeki hareketlere
izin verir. Her tekerlek için, aracn boyuna
ROTİL
olan eksenine dik bir üst bir de alt salncak
bulunur. Genel olarak üst salncak tek, alt salncak ise iki koldan
oluşmaktadr ve araç ekseni boyunca uzanan bir gergi çubuğu
tarafndan desteklenmektedir. Rotiller tekerleklere gelen düşey ve
yatay kuvvetleri taşr ve viraj alnrken direksiyon çatallarna pim
vazifesi görür. Direksiyon sisteminin hareketlerini rot kolundan alr
ve direksiyon mafsalna iletir. Binek otomobillerde kullanlan rotiller
genelde yağlanmayan tiptir. Bu nedenle aşnty azaltmak için toz
kapağnn szdrmaz
olmas gerekmektedir.
Rotiller direksiyon
mafsaln alt ve üst
salncaklara bağlar. Her
rotilin bir ucu ayarlanabilir
durumdadr. Bu bakmdan
rotillerin boylar değişebilir.
İSTASYON
49
SOSYAL MEDYA
INSTAGRAM DA ARTIK
FACEBOOK’UN
Müziğin
dijital hali
■ Son yllarda insan
hayatndaki pek çok
şey gibi müzik de
hzla dijitalleşmeye
başlad. Artk pek çok
müziksever müzik
marketleri gezip albüm almak yerine sevdiği
sanatçlarn çalşmalarn internet üzerinden
takip ediyor, albümleri dijital olarak satn
alyor. En önemlisi ise bu amaca hizmet eden
legal kanallarn hzla yaylmakta olmas.
Artk pek çok paylaşm sitesinde resmi
dağtmclar tarafndan paylaşlan şarklara ve
video kliplere ulaşmak mümkün. Elbette bu
konuda baş çeken platform da YouTube. Pek
çok kullanc için YouTube, müziğe kolayca
ulaşabilecekleri bir kaynak görevi görüyor.
Dünyann dört büyük plak şirketinden üçü
(Sony Music Entertainment, Universal Music
Group, EMI) tarafndan kurulan Vevo da
YouTube üzerinden yaynladğ resmi kliplerle
bu kitlenin ihtiyacn karşlyor. Türkiye
içinse bu durumun farkl bir önemi var
çünkü Vevo web sitesi üzerinden Türkiye’ye
yayn yapmyor. Neyse ki YouTube kanal
araclğyla bu açğ kapatyor. Yapmclar
da bu durumun sunduğu frsatlarn farknda
ki son yllarda dijital lansman çalşmalarna
başladlar. Rihanna, Justin Bieber gibi
isimlerin kliplerinin milyonlarca kez izlenmiş
olmasnda popülaritelerinin yan sra bu
kampanyalarn da önemli bir rol oynadğ
yadsnamaz. Dijital ortamda çok daha fazla
dinleyiciye ulaşma şans yakalayan yapmclar
için dijital pazarlama, çok daha önemli bir
hale geliyor.
SEVDİĞİNİZ MARKALARLA
CANLI TAKILMA ŞANSI
■ Facebook, 2012 ilk çeyreğinin en önemli satn almalarndan birini
gerçekleştirerek mobil fotoğraf uygulamas Instagram’ tam 1 milyar dolara
satn ald. Şu anda 50 milyondan fazla kullancs olan Instagram, Facebook
satn almasndan çok ksa bir süre önce sadece iOS’a özgü bir uygulamayd.
Uygulamann Android versiyonunun da piyasaya sürülmesi ile birlikte
Instagram çok daha geniş kitlelere hitap etmeye başlad. Giderek yaygnlaşan
ve kullanm alan artan uygulamayla birlikte, Instagram kampanyalar da
son zamanlarda oldukça popüler hale geldi. Her gün yeni bir kampanyasn
duyduğumuz Instagram’n böylesine popüler olabilmesinin sebebi, öncelikle
sahip olduğu filtrelerin kolayca fotoğraflara uygulanabilmesinde yatyor.
Instagram’n böyle gelişmesine en büyük katk ise tabii ki teknolojinin geldiği
nokta ve artk “mobil fotoğrafçlğn” da bir hayli yaygnlaşmas. Sosyal ağ
entegrasyonu sayesinde çektiğiniz fotoğraflar Facebook ya da Twitter gibi
ağlara direkt olarak yükleyebilmeniz ve bu ağlarda paylaşabilmeniz mümkün.
Facebook satn almas ile birlikte Instagram, artk çok daha güçlü bir
Facebook entegrasyonu içerecek. Ayda 3 milyar fotoğrafn yüklendiği
Facebook, bu satn alma ile fotoğraf konusunda doğru bir hamle yapmş oldu.
Sami Eyidilli, Sosyal Medya Uzman, Likeable Istanbul
■ Google+ Hangouts, Mays aynda kullanma açlan Hangouts on Air
özelliğiyle markalara sosyal medya pazarlamas adna pek çok frsat sunuyor.
Hangouts on Air, Hangouts’tan farkl olarak kullancy tam anlamyla canl
yayna alyor. Hangouts on Air üzerinden kullanclar yaynlarn izleyici
saysnda Hangouts’taki gibi bir limit olmakszn gerçekleştirebiliyor. Eğer
kullanclar YouTube hesaplaryla Google hesaplarn birbirine bağlamşsa,
tamamlanan Hangouts on Air seanslar kullancnn YouTube kanalna taslak
olarak yükleniyor. Kullanclar buradan videolarn düzenleyip YouTube üzerinden paylaşabiliyor. Elbette
Hangouts on Air, pazarlama çalşmalar için de yeni bir mecra olarak önemli frsatlar sunuyor. Canl müşteri
hizmetleri, ürün tantmlar veya yarşmalar gibi etkinliklerle markalar ve müşteriler ortak bir platformda bir
araya gelerek birbirlerini daha iyi tanma şans yakalyor. Marka-müşteri ilişkilerine yeni bir boyut getiren
Hangouts on Air’in markalar için pazarlama adna ne kadar faydal olacağn ise zamanla göreceğiz.
Kerem Başar, Sosyal Medya Stratejisti, Likeable Istanbul
Konum tabanl servisler
er ve
pazarlama frsatlar
■ Dijital pazarlama trendlerindeki değişim, hayatmz
tmz
da şekillendiriyor. Konum tabanl servisleri
kullanan işletmeler de bu trendlere uyuyor ve
işletmeleri için özel kampanyalara imza atyor.
Konum tabanl servislerin en önemli özelliği çok
s.
başarl bir online-offline entegrasyonu sağlamas.
Uygulama mobilken, fiziksel mekanlara bu uygulamalar
üzerinden belli bir bağllk sağlanyor. Bu da müşteri kitlesinde sadakat oluşmasna sebep oluyor.
Son zamanlarda pek çok firma, Foursquare gibi konum tabanl servislerde yaptklar kampanyalarla
birlikte müşteri kitlesini “dükkana” çekmeye çalşyor. Akll telefonunuzdan Foursquare uygulamasn
çalştrdğnzda, çevrenizdeki özel kampanyalar görebiliyorsunuz. Örneğin bir spor salonu ya da
restoranda, oraya özel yazlmş önerileri görebiliyor, o mekana yaplmş yorumlar okuyabiliyorsunuz.
Konum tabanl servisler bu yorumlar ve önerilerle mekan seçiminde önemli rol oynuyor. Böylece ciddi
bir pazarlama frsat doğuyor ve özellikle tüketicilerin markaya bakşnda ciddi bir etki brakyor.
LinkedIn’i bir
profesyonel
gibi kullann
■ Profesyonellerin sosyal ağ LinkedIn’de halen
yerinizi almadnz m? Yoksa “profilim var ama ayda
1-2 kez giriyorum” diyenlerden misiniz? Bu yazda
LinkedIn’i profesyonel kullanmanz ve profilinizi güncel
tutmanz için baz öneriler hazrladk. Öncelikle hesabnz yoksa, güncel
bilgilerinizi girdiğiniz bir LinkedIn hesab açn. Kendinizle ilgili her bilgiyi
vermek zorunda değilsiniz. Ancak verdiğiniz her bilgi doğru olmaldr.
U
Unutmayn, profesyonellerin olduğu bir ağdasnz ve “hatal” bilgiler başnz
dderde sokabilir. Belirli aralklarla durumunuzu güncellemeyi, sektörünüzle
yya da ilgilendiğiniz konularla ilgili paylaşm yapmay unutmayn.
LLinkedIn’in başlca amac profesyonel ağnz genişletmektir. Özellikle ortak
ta
tandklarnzn olduğu kişilere davet göndermek konusunda çekingen
oolmayn. Ama ağnz genişletmekte agresif davranmayn. Israrc ve alakasz
bbağlant davetlerinden kimse hoşlanmaz. İşinizle ya da ilgi alannzla ilgili
ggruplara katln ve paylaşmda bulunun. LinkedIn’i canl yapan ve size değer
katacak yer gruplardr. Ancak çok fazla grup üyeliği, takibi imkansz hale
getirebilir ve bu da bir anlam ifade etmeyecektir. Ayrca üye olduğunuz
ggruplarn e-posta bildirim ayarlarn da kontrol etmeyi unutmayn. Sizin tam
aaradklar kişi olduğunuzu söyleyen her iş görüşmesi talebine aldanmayn.
SSize güven vermeyen hiç kimseye özel bilgilerinizi vermeyin. Unutmayn,
ççalşacağnz şirket sizin hakknzda ne kadar çok şey bilmek zorundaysa siz
d onlar hakknda o kadar bilgi sahibi olmalsnz.
de
Sosyal medyada sosyal sorumluluk kampanyalar
■ Sosyal medyann toplumsal bilinci geliştirmede ne kadar önemli olduğunu söylemeye gerek
areketi,
yok. Örneğin trafikte sorumluluk bilincini geliştirmeyi amaçlayan Trafikte Sorumluluk Hareketi,
yola çktğ günden beri sosyal medya iletişimine özel bir önem veriyor. Dünyann
en büyük sosyal ağ Facebook, 2012 Mays’nda kullanclarna profillerinden organ
bağşçs olduklarn duyurma imkan verdi. Organ bağşna dikkat çekmeyi amaçlayan
bu küçük düzenleme ABD’de günlük ortalama 400 olan bağşç saysn 6.000’e
çkarmay başard. Ayrca geçtiğimiz yl sosyal medya, felaket anlarnda da etkili
bir şekilde kullanld. 11 Mart 2011 tarihinde Japonya’da meydana gelen deprem ve
tsunami felaketi sonras Twitter’da kullanlmaya başlanan #Pray4Japan etiketi, dünya
kamuoyunun dikkatini felakete çekmede oldukça etkili oldu. 23 Ekim 2011 tarihinde ise bu
kez Türkiye’nin doğusu, Van salland. Depremin ilk saatlerinde ABD’li şarkc Rihanna’nn “Hepiniz
için dua ediyoruz Türkiye” tweet’i çok konuşuldu. Kurumlar ve kişiler de insanlar birbirine bağlayan
sosyal medyann, sosyal sorumluluk kampanyalarndaki öneminin farknda ve çalşmalarn
merkeze insan koyarak yürütmeye devam ediyor.
İsmail Kayacan, Sosyal Medya Uzman, Likeable Istanbul
50
İSTASYON
Sosyal medya sayfalar
ve
tarafndan hazrlanmştr.
İSTASYON
51
OYUN
SEYAHAT
God of War
yükseliyor
bir hapishanede bulan Spartal
kahramanmz, bir yandan delilikle
mücadele ederken diğer yandan
Ares’e olan bağn koparmann
yolunu buluyor. Sonrasnda da
Kratos, imzas haline gelen çift
zincirli klcn kullanarak Ares’den
intikam alyor. Oyunda karşnza
çkan bulmacalar çözmeniz de
oyunu bitirmenizde önemli rol
oynuyor. Yeni oyunun en büyük
özelliğiyse en çok sekiz kişiyle
birlikte oynayabilecek olmanz. Bu
modda karakterinizi avatar, zrh
ve değişik silahlarla istediğiniz
hale getirebiliyorsunuz. Ayrca
Zeus, Ares, Poseidon ve Hades’in
saflarndan birisine geçerek
onlarn rzasn kazanmak için
de savaşabiliyorsunuz. Oyunun
yeni teknolojilerle daha gerçekçi
bir görselliğe sahip olduğunu da
söyleyelim.
52
İSTASYON
1999 ylnda ‘yavaş’ felsefesine ve kendi özelliklerine sahip çkan şehirler bir araya gelerek Cittaslow Birliği’ni
kurdu. Cittaslow’a Türkiye’den Seferihisar, Akyaka, Gökçeada, Tarakl ve Yeni Pazar üye oldu, Yalvaç, Vize,
Perşembe ve Halfeti ise adaylklarnn kabul edilmesini bekliyorlar.
BEKLENEN OYUN DIABLO III
■ Diablo serisinin sonuncu oyunu Diablo III, ksa bir
süre önce sevenleriyle buluştu. İlk olarak 1996 ylnda
tanştğmz seri, karanlk atmosferi ve sadece karşsna
çkan yaratklar kesmek üzerine olan oyununa rağmen
arkasndaki derin hikayesiyle ilk gününden bu yana
milyonlarca kişiyi peşinde sürüklüyor. Yeni oyun, Diablo
II’den 25 sene sonrasnda geçiyor. İlk oyundan bu
yana tandğmz Deckard Cain, yeğeni Leah’la birlikte
eski bir kehaneti araştrrken gökyüzünden düşen bir
yldz,Tristram Katedralinde bir krater oluşturuyor.
Nephalem isimli kahraman tarafndan kurtarlan Cain ve
Leah, düşen yldzn bir insan olduğunu fark ediyorlar.
Üç parçaya bölünmüş klc dşnda başka bir hatras
olmayan bu adam, Maghda isimli bir büyücü tarafndan
kaçrlyor. Maghda’nn işkencelerinden dolay ölmek
üzere olan Cain, son gücüyle klc tamir ediyor ve
Nephalem yabancy Maghda’dan kurtardktan sonra
klc ona teslim ediyor. Klc eline almasyla hatralar
geri dönen yabanc kendini melek Tyrel olarak tantyor.
İkinci oyunda tanştğmz Tyrel, dünyaya Belial and
Azmodan isimli iki şeytann gelişini haber vermek ve
insanlarn safnda savaşmak için geldiğini söylüyor. Bu
noktadan Diablo’yu yok edene kadarki bölümü öğrenmek
içinse oyunu oynamanz gerekiyor. Oyunda birini
önceden tandğmz beş farkl snf bulunuyor. İkinci
oyundan tandğmz Barbarian 25 sene yaşlanmş olarak
karşmza çkyor. Barbarian’la birlikte oyuncular, Witch
Doctor, Monk, Deamon Hunter ve Wizard karakterleri
arasnda seçim yapabiliyor. Her snfn kendine ayr
özellikleri bulunuyor. Oyunu oynadkça bu karakterlerin
yeni özellikleri ortaya çkyor. Yaratklardan düşen
eşyalar da Diablo oynamann en eğlenceli öğelerinden
biri. Diablo III’ü Battle.net üzerinden diğer insanlarla da
oynayabiliyorsunuz.
iPHONE OYUN
SPY Mouse
TripleTown
■ Hem Android hem de
iOS yüklü cihaznzda
oynayabilen SPY Mouse’un
ana karakteri Squeak
isimli bir ajan fare. Gizli
bir organizasyonun üyesi
olan ve her yerde farelerin ihtiyaçlarna hizmet etmeyi
kendine amaç edinen Squead’a, oyunu oynarken yardm
ediyorsunuz. Oyun yedi farkl bölümlük 80 seviyeden
oluşuyor. Oyunda parmağnzla çizdiğiniz çizgileri
takip ederek kedilere yakalanmadan tüm peynirleri
toplamanz gerekiyor. Bölümlerde ayrca küçük snavlar
da yer alyor. Oyunun sesleri ise çok eğlenceli.
■ TripleTown’da en
büyük şehri kurmaya
çalşyorsunuz. 6x6
karelik alanda üç
adet ayn obje yan
yana gelerek daha
büyük bir objeye dönüşüyor. Böylece, çallardan
ağaçlara, ağaçlardan evlere ve evlerden kalelere doğru
ilerliyorsunuz. Arada srada devasa aylar sizi engelliyor.
6x6 karelik alan bittiği zaman şehriniz en son haline
geliyor. Oyun Android ve iOS yüklü cihaza ücretsiz
kuruluyor. 1500 kadar olan hamle saynz bittiğinde
kredilerinizle hamle satn almanz gerekiyor.
EN Ü ST T E: NE JD E T D Ü Z EN/G E T T Y IM AG E S; OR T ADA : KA AN U ĞU R LU ; AL TT A: LU C ADR U I
■ Efsanevi oyunlardan
bahsetmişken God of War’un da
ad geçmese olmaz. İlk olarak
2005 ylnda tandğmz oyunun,
şimdi de yeni bir versiyonu çkmak
üzere. God of War: Ascension
(Yükseliş) adn taşyan yeni oyun,
sadece PlayStation 3 platformunda
oynanabiliyor olacak. Oyunun
detaylarna girmeden önce
vermek istediğimiz müjdeli bir
haber de yeni oyunun çoklu
oyuncu desteğinin olmas. Serinin
yedinci oyunu olan Ascension,
bu sefer Kratos’un hikayesinin
temellerine bizleri götürüyor. Daha
tanrlaşmamş olan Kratos, Ares
tarafndan kandrlarak eşini ve
çocuğunu öldürüyor. Bu olaydan
alt ay sonra kendini devasa
YAVAŞ ŞEHİRLER
■ Ruhen ve bedenen tüketici yaşamlar
sürdürmeye çalşyoruz. İş stresi, trafik kabusu,
ekonomik zorluklar, şehirlerin gürültüsü
ve kalabalğ, birbirimizle gittikçe zorlaşan
iletişimimiz bize neredeyse hayatn normal ritmini
unutturdu. Tatil zaman geldi, gidebileceğimiz tatil
yerleri de artk ayn yoruculuğu taşyor. Gelin, bu
yaz, eşinizi ve çocuklarnz aln, hayatn doğal
ritminde aktğ, saatin farknda olmayacağnz,
huzurlu ve telaşsz yavaş şehirlerden birinde
geçirin tatilinizi. Yavaş şehirlerde doğal enerji
kaynaklar kullanlyor, kentler araç trafiğine
kapatlyor, organik veya doğal ürünlerin
kullanldğ restoranlar çalşyor, fast food
ve büyük alşveriş merkezleri bulunmuyor.
Nostaljik, tarihsel, kültürel varlklarn korunduğu
ve sade yaşamn sürdürüldüğü bu şehirlerden
döndüğünüzde gerçekten dinlendiğinizi,
arndğnz, yaşamn ve hayatnzdaki güzelliklerin
daha bir farkna vardğnz hissedeceksiniz. İşte
size Türkiye’deki üç yavaş kent:
AKYAKA: Muğla’nn Akyaka kasabas srtn yeşil
dağlara, eteklerini mavi sulara yaymş sessiz, sakin,
huzur dolu bir kasaba. Çevre ve gürültü kirliliği
yok. Etrafnzda gözü rahatsz eden bir yaplaşma
GÖKÇEADA: Bir başka yavaş şehir ise Gökçeada.
yok. Kendine has mimari özellikteki ahşap evleri,
binlerce yldr Güney Bat Anadolu’da yaşayan
çeşitli medeniyetlerin izlerini taşyan tarihi dokusu
ile Türkiye’nin yeni sakin şehri. Antik çağlardan
beri var olageldiğine inanlan Akyaka son yllara
kadar ufak bir balkç kasabasyd. “Kadn Azmağ”
boyunca yer alan balkç lokantalarnn ünü
Türkiye’yi sarmş durumda. “Kadn Azmağ”nn
bir başka atraksiyonu ise su samurlar. Nefes
kesici koylar ve denizi ile Gökova, Akyaka’nn
güneyinde yer alyor. Su samurlarnn yan sra
Gökova sazlğnn göçmen kuşlar, flamingolar ve
pelikanlar da Akyaka’ya ayr bir güzellik katyor.
Akyaka’nn kuzeyinde ise yamaç paraşütçülerinin
gözde mekan Sakartepe yer alyor.
Çorak topraklarda bereket tanrs olarak
adlandrlan Imbrasos’un bolluk diyar olarak
bilinen İmroz, bugünkü adyla Gökçeada,
Homeros’un İlyada destannda deniz tanrs
Poseidon’un adas olarak geçiyor. Çanakkale’den
feribotla ulaşabileceğiniz Türkiye’nin en büyük
adas Gökçeada’da yllar yl Türk ve Rum kültürü
iç içe yaşamş. Ancak Rumlarn Türkiye’yi
terk etmesinin ardndan adadaki Rum nüfus
ne yazk ki çok azalmş. Taş Rum evleri ise
adeta eski sahiplerini bekliyor. Gökçeada’nn
balğn, peynirini, baln, üzümünü, sabununu
ve Rumlara özgü leziz Efibadem kurabiyesini
başka yerde bulmak pek mümkün değil. Adann
karakterini çok iyi yanstan iki kişi var; kendi
markasyla ürettiği şaraplar, tavernas ve işlettiği
Gökçeada Türk-Rum kültürünü çok iyi yanstan,
tertemiz pansiyonuyla dünyann bütün keyfini
adeta kendinde toplamş “Barba Yorgo” ve taş
kahvesinde sunduğu orta şekerli kahvenin nam
adann çok ötesine yaylmş olan Madam. Adaya
giderseniz, bu iki kişiyle mutlaka tanşn.
SEFERİHİSAR: Üçüncü yavaş şehir, İzmir’in 44
kilometre güneyinde yer alan 49 kilometrelik sahil
şeridiyle Seferihisar. Seferihisar, yerel yemekler
yapan lokantalar, ilçeye özgü ürünlerin satldğ
pazarlar, güneş enerjili aydnlatmann kullanldğ
peyzaj projeleri, bedelsiz bisiklet kiralanabilen
garaj ve bisiklet yollar, pazarda kullanlan file
torbalar ve 75 yaş üstü kadnlardan toplanan
tariflerle eski yemeklerin yapldğ Seferihisar
lokantasyla adeta kaybolan cennetiniz.
İSTASYON
53
SİNEMA-TV
AKTİVİTE
SAHNEDE DEVLEŞİYOR
• Mümkünse hiç dizi çekmesin, hep tiyatroda izleyelim, ayakta
alkşlayalm bu mükemmel yeteneği.
• Minimum 80 oyunda, onlarca usta oyuncuyu, yüzlerce genç yeteneği,
yine yüzlerce yeteneği henüz fark edilememiş sanatçy izledim. Lakin,
tiyatro sahnesine ömrünü vakfetmiş en mühim sanatçlar dahil olmak
üzere hiçbiri senin kadar muazzam değildi.
• Bunu naçizane Londra, New York ve Paris’te tiyatro izleyebilme
şansna sahip olmuş bir izleyici olarak söylüyorum. Sen benim şimdiye
kadar izlediğim en muhteşem, en ihtişaml, en muazzam sanatçsn!
SİNEMA
DİKTATÖR
■ Müthiş bir komedi filmi olan
ve her dakikada kahkahalar
atacağnzdan emin olduğumuz
Diktatör, aslnda bize çok aşina
olan, Arap Bahar ve en sonunda
Suriye ile birlikte bir yldr
gündemimizin başnda yer alan
diktatörleri anlatyor. Zengin petrol
yataklarna sahip Wabiya, babadan
oğula geçen bir diktatörlükle
yönetiliyor, ancak artk halkn
dayanma gücü kalmamş. Bu
arada zalim ve zorba lider General
Aladeen’in en yaknndakiler de
ona ve ülkeye başka türlü bir ihanet
içindeler. Amaçlar, diktatörü
devirmek ve ülkeye demokrasi
getiriyormuş gibi gösterip yeralt
ve yerüstü zenginliklerini yabanc
güçlere teslim etmek. Bu amaçlarn
gerçekleştirmek için Birleşmiş
Milletler toplants sebebiyle
Wabiya heyetinin ABD’ye gitmesini
frsat biliyorlar. Ancak General
Aladeen’in, batnn demokrasi
anlayş üzerine Birleşmiş Milletler
toplantsnda ettiği laflarn olduğu
bir sahne var ki... Kahkaha ve
eğlence bu sahnede zirve yapyor.
54
İSTASYON
Masumiyet
Müzesi
İKSV 40. YILINI KUTLUYOR
■ Önce 2008’de Masumiyet
Müzesi roman yaynland, Füsun
ile Kemal’in 1970’lerde geçen
aşk hikayesinin merkezde olduğu
ve müthiş detaylaryla o günleri
yaşatan bir dönem roman.
Romanla birlikte Orhan Pamuk
romanda yer alan bütün eşyalar,
giysileri, günlük yaşamda kullanlan
her şeyi en ufak detayna kadar
■ Dünyann ileri gelen
Stevie Wonder
ülkelerinden birisi olmak için
kültür ve sanat platformunda
önemli ve ismi geçen bir şekilde
yer almak şart. Türkiye’nin
bu anlamda çok şey borçlu
olduğu Dr. Nejat F. Eczacbaş
da 1973 ylnda “dünyadaki
kültür ve sanat üretiminin
seçkin örneklerini, yeni
girişimleri ve değişik akmlar
İstanbul’daki sanatseverlere
sunmak, Türkiye’nin kültürel
zenginliğini dünyaya tantmak
ve İstanbul’u uluslararas
Berlin Filarmoni
kültür-sanat platformunun
Orkestras
önemli merkezlerinden biri
haline getirmek amacyla”
İstanbul Kültür Sanat Vakf’n
kurdu. İlk olarak düzenlenen
İstanbul Festivali uzun yllar
bizi dünya kültür ve sanatyla
buluşturan en önemli platformdu.
İKSV, geçtiğimiz 40 yl içinde
uluslararas nitelikte dört festival,
iki bienal ve yl boyunca özel
etkinlikler gerçekleştiren bir
kurum haline gelerek İstanbul’un
kültür ve sanat yaşamnda
öncülük görevini üstlenmeye devam ediyor.
Nejat Eczacbaş’nn vefatnn ardndan oğlu
Bülent Eczacbaş’nn başkanlğn üstlendiği vakf,
bu yl kuruluşunun 40. yln dünyaca ünlü sanat
etkinlikleriyle kutluyor. Bunlardan bir tanesi, 14 ve
15 Haziran akşamlar iki özel gösteri sunan Çağdaş
dansn Avrupa’daki en önemli ve dünyadaki en
başarl temsilcilerinden biri olan Nederlands
Dans Theater–Hollanda Dans Tiyatrosu’ydu. Bu
grubu 21 ve 22 Haziran geceleri görkemli sokak
• Bir oyuncu düşünün ki en zayf karakterlerde dahi bütün salonu
kendine kitleyebiliyor! Bir oyuncu düşünün ki en bçak srt rollerde
hiç sallanmadan, bir saniye dahi düşmeden ve seyirciyi düşürmeden
devam edebiliyor! Bir oyuncu ki bir hafta içinde hem sahnelerin
gelmiş geçmiş en romantik ve melankolik adamn hem de alelade bir
bar soytarsn ayn başaryla demeyeceğim, birbirinden bambaşka
şekillerde, bambaşka bir ihtişamla canlandrabiliyor!
Bütün bunlar yalnzca 1980 doğumlu olan, tiyatrocu olabilmek için
tam 11 kez konservatuar snavna giren, 11. Sadri Alşk en iyi yardmc
erkek oyuncu ödülü ve iki kez Afife Jale en iyi erkek oyuncu ödülü
sahibi Mert Turak için söylenmiş. Mert Turak çoğumuzun henüz
tanmadğ bir dev oyuncu. İlk işimiz
gidip kendisini izlemek olmal.
İ.B.B. Şehir
Tiyatrolar’nda
sahnelenen
Romeo
ve Juliet
oyununda,
Mert Turak
Romeo’yu,
Ece Özdikici
de Juliet’i
canlandrd.
roman adeta hayata geçirecek
bir müzede sergilemek üzere
biriktirmeye başlad. On yllk bir
çabann ardndan bir romandan
esinlenen ilk müze olma özelliğini
taşyan Masumiyet Müzesini 28
Nisan’da İstanbul Çukurcuma’da
açt. Orhan Pamuk’un Masumiyet
Müzesi’ni Washington Post ‘bir
yazarn dünyada eşi benzeri
görülmemiş projesi’ olarak
değerlendirirken, The Wall
Street Journal, Orhan Pamuk’un
muazzam bir zafere imza attğn
ve yazarn belki de en iddial bu
projesiyle bütün edebiyata yeni
bir yön verdiğini belirtti. Financial
Times ise müzeyi “Postmodern
bir harikalar dolab” olarak
nitelendirdi. Müzede neler mi
var? 1970’lerden günümüze kadar
İstanbul’un eski otobüs ve sinema
biletleri, banka defterleri, belgeler,
resimler, fotoğraflar, tuzluğundan
meyvesine, giysiden mutfak
eşyasna günlük eşyalar... Bu
müze Kemal ve Füsun’un hayatn
belgeliyor. Müzede dolaşrken
ayn zamanda kendi hayatnzn
yansmalarn da göreceksiniz.
tiyatrosu etkinliklerinin yan sra tiyatro ve opera
yorumlaryla dünya çapnda tannan gösteri
topluluğu La Fura dels Baus’un İKSV tarafndan
özel olarak sipariş edilen yeni projesinin müthiş
dünya prömiyeri takip etti.
İKSV’nin 40. ylnda ev sahipliği yapacağ
bir diğer önemli etkinlik ise dünyann en
prestijli orkestralarndan olan ve 130 yldr her
bir konseri tüm dünyada dikkatle takip edilen
Berlin Filarmoni Orkestras’nn daimi şefi Sir
Simon Rattle yönetiminde
vereceği konser olacak. 27 Eylül
Perşembe akşam Haliç Kongre
Merkezi’nde gerçekleştirilecek
konserin solistleri ise dünya
çapnda adlarndan övgüyle
bahsedilen Türk sanatçlar,
çellist Efe ve kardeşi kontrbas
sanatçs Fora Baltacgil.
Etkinlikler tabii ki bunlarla
snrl değil. 14 Eylül Cuma akşam
İstanbul’daki müzik severler
Feist
Santralistanbul’da, yllardr dört
gözle bekledikleri bir müzik
devini ağrlayacaklar. İstanbul’da
ilk konserini verecek olan
popüler müziğin bu büyük ismi 25
Grammy ödüllü Stevie Wonder.
Etkinlikler kapsamnda
bir başka özel sanatç, dört
defa Grammy ödülüne aday
gösterilmiş, Indie-folk müziğinin
ipek sesli, güçlü gitar yorumu
ve şark yazarlğyla dünyadaki
en sevilen isimlerinden biri
olan Feist 25 Ağustos’ta,
Santralistanbul’da sahne alacak.
İKSV bütün bu etkinliklerin
yan sra 40. ylna özel bir
koleksiyon da hazrlad. Vakfn Şişhane’deki
görkemli binasnda yer alan İKSV Tasarm
Mağazas’nda satşa sunulan bu koleksiyonda
20’ye yakn Türk tasarmcnn İKSV için özel olarak
hazrladğ cam, seramik, kâğt gibi ürünlerden
yaplmş aksesuar ve taklardan oluşan 40 parça
ürün yer alyor. Hem bu koleksiyonu görmek,
hem o ihtişaml binay gezmek ve en üstteki nefes
kesici manzaral restorannda keyif yapmak için
biran evvel İKSV’yi ziyaret etmenizi öneririz.
KİTAP
MEMLEKET HİKÂYELERİ
NAMUS CİNAYETLERİ
■ Ayfer Tunç Memleket Hikayeleri isimli kitab
için, “Türkiye’ye derin bağllğm anlatmak,
ezeli ve ebedi meselelerimizin beni-bizi
nasl yaraladğn, nasl geleceksiz ve ümitsiz
braktğn anlatmak istiyordum” diyor ve
soruyor: “Memleketimi sevmek için elimde ne
kald?” Neler mi var bu kitapta? Bizi biz yapan
hikayeler, çocukluğumuzun değişik kültürlerin
izlerini barndran anlar, kaybettiklerimizle
birlikte bizden eksilenler…
■ Bir eleştirmenin “Lanetli bir kutsal kitap”
dediği “Namus Cinayeteri”, Ayşe Önal’n kendi
tabirleriyle “kader kurban” dokuz kişiyle
yaptğ görüşmelerin hikâyelerinden ibaret.
‘Namus Cinayetleri’, kolay okunacak bir kitap
değil, adeta içiniz yrtlyor okurken. Öte
yandan, bu irini toplumumuzdan aktmak için
yllardr bildiğimiz halde çok ac verdiği için yok
saydğmz kadn cinayetleriyle artk yüzleşmek
zorundayz.
İSTASYON
55
ÇOCUK
Hayatn boyunca
günde ortalama
13 kez kahkaha
atarsn.
Garip
AMA
,
Gercek
30 METRE
<h.6(./öôö1'(
.807(3(/(5ö
YER ALIR.
TTimsahlarn
imsahlarn eeskiyen
skiyen
dişlerinin
AŞAĞIDAKİ BİLGİLER
SENİ ŞAŞIRTACAK
yaklaşk
5 cm
büyümeye
devam ediyor.
400 MİLYONDAN
LYONDAN
POTTER
KİTABI YAN YANA
SEDDİ
İNŞA
EDİLİRKEN
DİZİLSE DÜNYA’YI
İKİ KEZ TURLAR.
$<$â,1'$
500,000
500000
7(5%(=ä
9$5',5
56
İSTASYON
yaklaşk
6 parçadan
milyon
oluşur.
4000
MÜMKÜNDÜR.
%ö50(=$5'$
ELEKTRİK
ÜRETMEK
YILLIK
.(÷)('ö/'ö
1500
5h<$
*g5(%ç/ç5
SAĞLAMLAŞTIRMAK
İÇİN PİRİNÇ UNU
KULLANILMIŞTI.
MISIR’DA
DIŞKISINDAN
.(.
TUĞLALARI
Bir Boeing 747
yolcu
uçağ
FİL
%ö5'ö/ö0
ö ö ö
%ç5ç16$1
<,/'$257$/$0$
Sibirya’da
19. yüzyln
sonuna kadar
para yerine
çaydan yaplmş
bloklar
kullanlyordu.
D
Ü
R
.
Ü
S
N
Ü
G
49
HARRY
ÇİN
Himalayalar ylda
BUGÜNE KADAR SATILAN
AN SONA KAT EDEN
T
÷
A
B
’Yö
OLCULUôU
ABDöLK UÇAôIN Y
FAZLA
A
yyerine
erine ssürekli
ürekli
yyenileri
enileri ççkar.
kar.
Kirpiler
dikenleri
sayesinde suda
batmaz.
Üzerinde barkod
olan ilk ürün bir
sakzd.
ALASKA’DA
0HNVLND·QÖQ
DOWÖQGDQ
153 km
X]XQOXõXQGD
ELU\HUDOWÖ
QHKULDNDU
ABD’DE %ö5),5,1 0(75(/ö.%ö5626ö6/öYAPTI.
$%'·'(%ö5),5,10(75(/ö.%ö5626ö6/ö<$37,
Bu konu National Geographic Kids Türkiye dergisinden alnmştr, NG Kids abone hatt: 444 18 59 veya 0 850 222 18 59
İSTASYON
57
TÜVTURK
KARAYOLU TRAFİK GÜVENLİĞİ
SEMPOZYUMU VE SERGİSİ
Klavuz
Talat Aydn, Ylmaz
i istasyon
zic
ge
ve Kemal Ören
Denizcilik ve
,
ma
tr
aş
Ul
hakknda
Bi
n nali Yldrm
Haberleşme Baka
İdris Naim Şahin’e
n
ka
ve İçişleri Ba
bilgi verirken...
Yln
Profesyonel
Sürücüsü IRU/UND
Onur Ödülü ald
16 Maysta Ankara’da başlayan 3. Karayolu Trafik Güvenliği
Sempozyumu ve Sergisi’nin açlşna İçişleri Bakan Sn. İdris
Naim Şahin ve T.C. Ulaştrma, Denizcilik ve Haberleşme Bakan
Sn. Binali Yldrm da katld. İçişleri Bakanlğ Emniyet Genel
Müdürlüğü Trafik Hizmetleri Başkanlğ, Ulaştrma, Denizcilik ve
Haberleşme Bakanlğ Karayolu Düzenleme Genel Müdürlüğü,
Karayollar Genel Müdürlüğü, Polis Akademisi Başkanlğ, Gazi
Üniversitesi Rektörlüğü, Bahçeşehir Üniversitesi Rektörlüğü ve
TÜVTURK işbirliğinde gerçekleştirilen sempozyum 18 Mays’a
kadar devam etti. Sempozyumda Koray Özcan tarafndan
Trafikte Sorumluluk Hareketi, Fadile Paksoy tarafndan Can Dostlar Hareketi ve Hakan Burçin Uluçay tarafndan
“TÜVTURK Araç Muayene İstasyonlar’nda Karma Eğitim” konulu üç ayr bildiri de sunuldu. İlk iki bildiri de
her iki proje örnek vaka olarak anlatlrken; TÜVTURK ve Karma Eğitim konulu bildiride TÜVTURK’ün
sürdürülebilir gelişiminin en önemli ögelerinden biri olan, snf eğitimleri, uygulamal eğitimler
ve elektronik eğitimlerden oluşan karma yöntemle verilen teknik eğitimler anlatld.
Teknik ve yasal gelişmelerin öğretilmesiyle personelin sürekli gelişimini sağlayan,
mesleki bilgilerin davranşa dönüşmesini hedefleyen teknik eğitimlerin
yan sra, TÜVTURK’ün eğitim sisteminde son derece etkin bir
şekilde kullanmakta olduğu e-öğrenme portali TÜVTURK
Akademi hakknda da detayl bilgi verildi.
Emniyet Genel Müdür
Bu ylki “IRU-UND Profesyonel Sürücü Ödülleri Töreni”, İstanbul
Üniversitesi Konferans Binas Oditoryumu’nda, 9 Mays
tarihinde gerçekleştirildi. TÜVTURK sponsor olduğu 2 bin 500
TL’lik yln en iyi profesyonel sürücüsü ödülü törende TÜVTURK
adna İş Geliştirme ve Müşteri Tecrübesi Yönetimi Müdürü
Özcan Saka tarafndan verildi. Törende ayrca UND Özel
Ödülü olarak Yln Tepe Yöneticisi ödülü de verildi.
Yardmcs İsmail Baş,
TÜVTURK Kamu İşleri
Direktörü Ahmet Bulut’a
katlm plaketi verirken...
TÜVTURK VE İL EMNİYET
MÜDÜRLÜĞÜ İŞBİRLİĞİ
Kurumsal Gelişim Direktörü Emre Büyükkalfa ile Bölge Müdürleri Alper Demirel,
Serdar Torman ve Murat Barn; Konya, Osmaniye, Bolu, Gaziantep, Şanlurfa, Yalova ve Düzce
İl Emniyet Müdürlükleri’nde, emniyet mensuplar ve kolluk güçleriyle işbirliğini güçlendirmek ve
sahte muayeneler konusunda ekipleri bilinçlendirmek amacyla sunumlar yapt. TÜVTURK’ün tantldğ
ve modern araç muayene sistemiyle ilgili detayl bilgilerin verildiği sunumlarda, sahtecilik konusunda
gerçek örnekler üzerinden bilgilendirmeler yapld ve araç kusurlarndan kaynaklanan kazalardaki azalma
rakamlarla anlatld. 2011 ylnda her yüz araçtan 25’inin muayeneye gelmediği için trafikte potansiyel
tehlike oluşturduğu ve bunlarn yol denetimleriyle tespit edilmesinin önemi vurguland. Sunumlara, emniyet
mensuplarnn yan sra Emniyet Müdür Yardmclar ve Trafik Denetleme Şube Müdürleri de katld. Emniyet
Müdürlükleri’yle işbirliğinin geliştirilmesi amacyla Polis Haftas etkinlikleri kapsamnda, Polis Radyosu’na
konuk olan Emre Büyükkalfa, araç muayenesi konusunda sorular yantlad ve programn sunucusu
Muhammed Tan ile beraber vatandaşlara sorular sorarak hediyeler dağtt.
58
İSTASYON
Ödüller 3. Karayo
lu Trafik Güvenliği
Sempozyumu ve Se
rgisi’nin açlşnda
İçişleri Bakan İdris
Naim Şahin ve
Ulaştrma, Denizcil
ik ve Haberleşme
Bakan Binali Yld
rm tarafndan ve
rildi.
KISA FİLM, KISA FİLM SENARYO
VE AFİŞ YARIŞMASI SONUÇLANDI
Trafik bilgi ve bilincini artrmak amacyla Emniyet Genel Müdürlüğü tarafndan her yl düzenlenen ‘Ksa
Film, Ksa Film Senaryosu ve Afiş Tasarm’ yarşmas bu yl, TÜVTURK sponsorluğunda gerçekleşti.
Yarşmaya 163 ksa film, 403 ksa film senaryosu ve 570 afiş tasarm katld ve Cemal Bağdu’nun
yönettiği “Akln Kullan” filmi, 15 bin TL’lik birincilik ödülünün sahibi oldu. 10 bin TL’lik ikincilik ödülü “Sen
Hangisisin” filmiyle Zeliha Ylmaz’n, 5 bin TL’lik üçüncülük ödülü ise “Makaslama” adl filmle Selin Süar’n
oldu. Ksa film dalnda jüri özel ödülünü Banu Svac’nn “Savaş Alan” filmi, Teşvik Ödülü’nü ise Halit Cihan
Şengezer, Melih Bilici ve Aykut Ağraş’n birlikte yönettiği “Kemerinizi Taknz” adl film ald. Ksa
film senaryosunda da 5 bin TL’lik büyük ödül Mürüvet Özcan’n “Büyüklük” eserine, 3 bin
TL’lik ikincilik ödülü Saadettin Koyuncal’n “Onlar da Farknda” eserine ve bin TL’lik
üçüncülük ödülü ise Önder Kenez’in “Çarpşma” adl eserine gitti. Afiş dalnda
da 5 bin TL’lik büyük ödül Mustafa Horuş’un “Kaplumbağa”sna, 4 bin
TL’lk ikincilik ödülü İbrahim Dinçer’in “Park yeri” eserinin, 3 bin
TL’lik üçüncülük ödülü ise İsmail İnan-Orkun Özbinici’ye
ait “Trafik SES” isimli eserin oldu.
Araç muayeneleri konusunda dünya çapnda bir kuruluş
olan ve TÜVTURK’ün de üyesi olduğu Uluslararas Motorlu
Taşt Muayene Komitesi CITA’nn dergisi CITA News’ün
Nisan saysnda, TÜVTURK Kurumsal Gelişim Direktörü Emre
Büyükkalfa ve Teknik Eğitim Yetkilisi Hakan Burçin Uluçay
tarafndan hazrlanan “E-Öğrenme’nin TÜVTURK’e Adapte
edilmesi ve Uygulanmas” başlkl makale yaynland.
50’den fazla ülkeden yaklaşk 200 kurum ve
kuruluşa ulaştrlan makalede, e-öğrenmenin
sadece bir proje değil, bir zorunluluk
olduğu da vurguland.
TÜVTURK
e-öğrenme
projesİ CITA News’de
20 MİLYON MUAYENE
SONUNDA ARAÇLAR EN ÇOK
FRENDEN KALDI
TÜVTURK Araç Muayene İstasyonlar’nn 20 milyonuncu muayenesine
Çanakkale Merkez istasyonunda ulaşld. Çanakkale Merkez istasyonunda
Mustafa Bayar’a ait motosiklete verilen 20 milyonuncu muayene hizmetinin
ardndan, araç sahibine an olarak TÜVTURK COO’su Aykut Özgülsün tarafndan
plaket ve ödül takdim edildi. Plaket törenine Çanakkale İş Ortağ 2K Araç
Muayene İstasyonlar A.Ş yöneticileri de katld. 24 yaşndaki Bayar, 2008
model motosikletini ilk kazandğ parayla aldğn söyledi. Aykut Özgülsün ise,
“Tarafsz, dürüst ve bağmsz bir muayene kuruluşu olarak ülkemizdeki trafik
ve araç güvenliğinin artmasna katk sağlamay amaçlyoruz. TÜVTURK’ün
hizmet vermeye başladğ tarihten bugüne kadar gerçekleştirdiği muayenelerin
yüzde 50’sini binek araçlar oluşturdu. Bu rakam yüzde 35 ile minibüs,
kamyonet gibi hafifi ticari araçlar; yüzde 10 ile otobüs, kamyon, tanker,
TIR gibi ağr vastalar ve yüzde 5 ile de traktör ve motosikletler takip etti.
Toplam muayene says, ücretsiz muayene tekrarlar, egzoz gaz emisyon
ölçümleri ve tespit işlemleriyle birlikte 32 milyonu geçti. Böylece, 7
milyondan fazla tehlikeli aracn yola çkmas engellendi. Bugüne kadar muayeneye gelen
20 milyon araçta periyodik muayeneden kalma oran yüzde 38 olarak gerçekleşti.
Muayeneden kalma nedeninde fren, lastik gibi yürüyen aksamlar ve
aydnlatma sorunlar ilk sralarda yer ald” dedi.
Motosikletiyle 20 milyonuncu
muayeneye
gelen Mustafa Bayar,” Ben mot
osikletime
bakyorum, muayenesini ve bak
mn eksik
etmiyorum. O da bana bakyor
” dedi.
İSTASYON
59
TÜVTURK
Panayrda şişme oyuncaklar
ve çeşitli şovlarla eğlenen
çocuklara keyifleri
yüzlerinden okunuyor.
Meslek Okulu
Ziyaretleri
İstanbul istasyonlarnda araç muayene teknisyeni olarak
çalşacak adaylara ulaşmak amacyla, 16 Nisan – 4 Mays
tarihleri arasnda, Küçükyal, Bağclar, Güllübağlar İMKB,
Samandra, Şişli, Taşdelen ve Çatalca Arif Nihat Asya Teknik
ve Endüstri. Meslek Liseleri ile Yldz Teknik Üniversitesi,
İstanbul Üniversitesi ve Marmara Üniversitesi Meslek
Yüksek Okullar ziyaret edildi. Yaklaşk 600 öğrenciye
TÜVTURK’ün tantmnn yapldğ bu ziyaretlerin
sonunda toplam 500 öğrenci iş başvuru
formu doldurdu.
İLKÖĞRETİM ÖĞRENCİLERİNE
ÖZEL TRAFİK PANAYIRI
Bu yl 7-13 Mays arasnda kutlanan Trafik Haftas kapsamnda, İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve
Trafikte Sorumluluk Hareketi projesinin güç birliğiyle, 11 Mays’ta Topkap Kültür Park’nda Trafik
Panayr düzenlendi. Projenin ilköğretim dört ve beşinci snf öğrencilerine yönelik eğitim program ve
en geniş katlml ayağ olan Can Dostlar Hareketi’nin uygulandğ İstanbul’daki 10 okulun katldğ
panayrda binden fazla çocuk, sihirbaz gösterileri, şişme oyuncaklar, karaoke şovu ve jonklör
gösterileriyle eğlendi. Dört bir yanda “trafik” konulu eğitici pankartlarn asldğ
panayrda öğrencilere, oyuncak arabalarla uygulamal trafik kurallar eğitimi
de verildi. Can Dostlar Hareketi kapsamnda, 2010’dan beri Türkiye
genelinde 37 ildeki yaklaşk 300 okulda, öğrencilere, öğrenci
ailelerine, ilköğretim öğretmenlerine ve servis şoförlerine
trafikte sorumluluk bilinci oluşturmak için
eğitimler veriliyor.
GEZİCİ
İSTASYONLARLA OKUL
ZİYARETLERİ
Türkiye ilk defa
Avrupa Kamyon Sporlar
Şampiyonas’nda
Türkiye’nin ilk kez 2012 ylnda katldğ Avrupa Kamyon Yarşlar
Şampiyonas’nn bu yl 11 yarştan oluşan ilk yars İstanbul’da, 1113 Mays tarihleri arasnda yapld. Şampiyona kapsamnda, İstanbul
Park’ta, TÜVTURK’ün de sponsor olarak yer aldğ Motorsporlar
Festivali düzenlendi. Festivalde yarşlar, pitwalk, test sürüşleri ve çeşitli
gösteriler gerçekleşti. Çocuklarn özellikle büyük ilgi gösterdiği
ve Formula 1 yarşlarndan sonra en yüksek izleyici
saysna ulaşan bu şampiyonada minimum 30
bin seyirci üç gün boyunca Motorsporlar
Festivali’ni ziyaret etti.
Şampiyonann İstanbul
ayağnda, kamyonlar
İstanbul Park’ta yarşt.
ALLGAU ORIENT DOSTLUK
VE BARIŞ RALLİSİ
Dünyann en eğlenceli ralli organizasyonlarndan biri
olarak kabul edilen ve bu yl yedincisi düzenlenen
Allgau Orient Rally - Dostluk ve Barş Rallisi’nin Türkiye
etab TÜVTURK’ün sponsorluğunda gerçekleştirildi.
Aralarnda klasik kategorisine girebilecek ‘oldtimer’
olarak adlandrlan araçlarn da bulunduğu 111 takm,
Türkiye’de dokuz gün boyunca rallinin 4 bin km’lik
en uzun parkurunu katetti. Avrupa Birliği tarafndan
desteklenen, Dünya Gda Örgütü ve Birleşmiş
Milletler’in de ortak olarak yer aldğ, ‘Allgau
Orient Rally - Dostluk ve Barş Rallisi’nin yedincisi 28 Nisan’da
Almanya’da başlad 14 ülkeyi kapsayan yaklaşk 9 bin km’lik parkurun sonu olan Bakü’de, 16 Mays’ta
son buldu. 17 Mays tarihinde Amman›da düzenlenen ‘Dostluk ve Kardeşlik Partisi’nin ardndan tüm
araçlar, Birleşmiş Milletler’e bağl hayr kurumlarna bağşland. TÜVTURK de rallinin Türkiye etabnn
belirli bir bölümünde iki otomobille yarşt. Ralli süresince yol, hava, şartlar ve rakipleriyle mücadele eden yarşmaclar, ayn zamanda, pit stoplarda
organizasyon gereğince çeşitli özel görevleri ve sosyal sorumluluk ödevlerini yerine getirdi.
Mardin
İstasyonu’na
ek kanal
Mardin Merkez İstasyonu’nda inşaatna
Acarsan A.Ş tarafndan ek kanal ve idari bina
genişletme inşaat başlatlmşt. Bu proje
tamamland ve 14 Mays’ta Mardin
Merkez İstasyonu’nun ek kanal
hizmete sunuldu.
60
İSTASYON
Can Dostlar Hareketi kapsamnda Mays 2012’nin ilk günlerinde başlayan bu uygulama için
Afyonkarahisar, Aksaray, Amasya, Denizli, Elazğ, Erzurum, İstanbul, Krkkale, Kocaeli, Manisa,
Nevşehir, Ordu ve Sivas’tan okullar seçildi. Bir ay boyunca, seçilen her okulun temsilci
öğretmeninin snf öğrencilerine yönelik gezici araç muayene istasyonu uygulamas
gerçekleştirildi. Uygulamada, TÜVTURK’e ait gezici araç muayene istasyonu okullarn
bahçesine getirildi, örnek bir muayene uygulamas yapld. Böylece, taşt
güvenliğinin önemi gerçek örneklerle çocuklara tekrar vurguland.
İSTASYON
61
ENGLISH SUMMARY
Talismans
of Istanbul
The surreal stories from Evliya Çelebi’s
travel book, “Seyahatname”.
T
he witches strolling around the city under the full moon during winter nights,
the monuments protecting the city from
the snakes and the earthquakes, giant sculptures
spouting flames to the enemy boats… The surreal stories based on the old Istanbul’s beliefs and
hearsay reach us through the pages of Evliya Çelebi’s Seyahatname (travel book).
In the age of the emperors who reigned power at the immemorial times and whose names are
forgotten among the reality and hearsay, the expert architects coming from seven climates, skillful engineers, clairvoyants and astrologists gathered in İstanbul.
The city in those days was so joyful, frolicsome
and well-kept that many scientists were as if in a
race to show off their know-how and skills. They
got together and built 24 talismans on the seven
hills of the city to protect the people of Istanbul
from the disasters of the sea and the land, from
the barbarians, epidemics and the fires.
However, the Roman Emperor Constantine,
62
İSTASYON
The masonry
stone column at
the Sultanahmet
Square was
believed to relieve
the people in the
times of distress
and depresion
with its spell. The
column is made
of different size
stones in the
Byzantium era.
the first emperor who had legitimately accepted
Christianity, destroyed many omens dating back
to the pagan tyrants of the hearsay history as he
was establishing the Byzantium Kingdom. But
they were so beautiful; he couldn’t sacrifice some
of them and left them in their places. In fact, he
had built a sculpture of himself riding a horse on
the top of one of these talismans. Thus, some of
the talismans were kept intact until today.
There were some voyagers who had visited
İstanbul and wrote down their impressions before
Fatih Sultan Mehmet converted Constantinople into İstanbul. Most of these memoires contained explanations of the city’s monuments and
hearsay regarding them. Following 1453, İstanbul
was nearly invaded by voyagers. When we compare the memoires of these voyagers with the earlier narratives, we realize that the protective talismans of the city decrease one by one while their
meanings change from one age to the other.
One of these voyagers who strolled through
İstanbul inch by inch and wrote down what he
witnessed and heard was our “first local tourist”,
Evliya Çelebi. And like all other voyagers, Çelebi
also looked for these monuments. He wrote about
his exaggerated impressions with spirit of the age
as of 1650 which was also the date of his travel
book, “Seyahatname”.
One of the talismans believed to protect
İstanbul was at Avratpazar, still called with the
same name, was a column with stairs inside rising on a white marble square pedestal. According
to Çelebi, this monument which was 40 meters
long and taller than a minaret, contained spiral
bronze depictions of Yanko bin Madyan’s Persia, Horasan and India expeditions. On top of it,
there was monolith marble chamber containing
a sculpture of a fairy looking beauty of the times.
Whenever she saw an enemy on the borders,
she would scream so sharply that all the birds
would leave their roosts and start flying towards
İstanbul. While they were circling on the monument, thousands of them would be destroyed and
fall down to be picked up and eaten by the people
of İstanbul. According to Evliya Çelebi, the sculpture of the fairy faced beauty was removed from
the chamber by the Emperor Constantine and
placed by bells. Clergy would climb up the monument to watch for enemies and would ring the
bells in case of danger.
The monument stayed that way for ages until
Emperor Arcadius cleared the surroundings and
had his sculpture built on top of it. From then on,
the monument was called as the Arcadius Column. As years passed, the talisman lost its power completely and as a result of numerous earthquakes, Arcadius’s sculpture fell down and broke.
The column was erect until the Ottoman Sultan
Ahmet’s time but was tired after numerous fires and wars. Eventually, thinking it
would harm its surroundings, the column
was taken down. But they couldn’t take down its
pedestal which was nearly eight meters long. The
saints of the times interpreted this as the power
of the talisman.
One other talisman was on the Tauri square,
today named as “Beyazt”, had been built by Emperor Theodosius, in front of Beyazt Hamam.
This column was spelled by a clairvoyant called
Gezbazya to protect the city from the plague. In
fact, as long as the talisman was there, no incidents of plague was witnessed in the city. One
day, Sultan Bayezid took it down and had made
a refreshing hamam using its stones. But on the
day the monument was taken down, Sultan’s son
died of the plague.
On the Sultanahmet square, there was another talisman made of a square monolith red stone
with frescos on it. These frescos were made and
It was beleived
that the icon of
Virgin Mary in
the 1500 year
old Church of
Virgin Mary
at Ayvansaray
was protecting
Byzantium from
the wars and the
natural disasters
The above photo
shows a service
at the Church of
Virgin Mary.
spelled by an expert clairvoyant showing what
happened to İstanbul and what was expected
to happen in the city. If you would look at these
carefully, you could see everyone from Yanko bin
Madyan to Sultan Fatih’s janissary. What you
would see but not recognize were the omens of
the future events. According to Evliya Çelebi, in
one of the frescos, Yanko bin Madyan, in reality
Emperor Theodosius was pictured sitting on his
throne facing the East his back to the West. On
the other side of the pedestal, the erecting of the
column with 300 soldiers and a lifting jack was
pictured. In fact, the column was brought from
Egypt by Emperor Theodosius. The column belonged to Pharaoh Tutmosis the Third but its
pedestal was made during Byzantium period.
According to Evliya Çelebi, the Column Of The Snakes
symolising the victory of the Greek against the Persians
and brought by Contantinus from the Temple of Apollon
in Delphi and put up in the Hippodrome was protecting
the city from the snakes, the centipedes and the
scorpions. One of the three original snake heads is
being exibited at the İstanbul Archeological Museum.
İSTASYON
63
ENGLISH SUMMARY
TÜVTURK news
TÜVTURK E-LEARNING
PROJECT AT CITA NEWS
Humanity’s future is in their hands
There is still some time to reach immortality but genetic science applications in medicine already changed
the meaning of health. Genetic engineering is one of the most brilliant and important careers of the future.
TEXT: FİGEN KAYRALCI
O
ur life is changing beyond our dreams and
in an irreversible manner. Infertile couples
are having babies by test-tube method, animals are being cloned, memory cell is produced
from skin, probable future illnesses are detected
by examining genetic codes and probable illnesses are prevented through DNA intervention, genetic cause of ageing is discovered and serious studies are carried out to extend the human life… And
some scientists even assert that cloning the human
being and reaching immortality is not so far away.
In a statement made by the University of California, it is alleged that a vaccine developed against
telomerase enzyme contained in human cells has
destructed cancer cells by activating immune system. Researches for extending the human life by
50 percent years carried out by California Buck
Institute scientists gave positive results in laboratory tests. When will it be ready to be applied to
humans? In the old times, our answer would be,
“Who cares? I won’t be able to witness it anyway.”
But now, the time needed is limited with decades.
Extending the life span by 50 percent will take
some time but the genetic science applications in
the medical area have already changed the meaning of health. Dr.Osman Müftüoğlu referring to
the World Health Organization’s definition of
health as “A state of complete physical, mental and
social well-being” says, “it also includes taking efficient and customized measures oriented to organizing your life in peace with your body and spirit,
pleasant, peaceful and in form”. After pointing out
64
İSTASYON
Legal and ethical
questions are stilll
to be answered
regarding
the genetic
revolutions.
to the three important aspects of modern health
applications as preventive, protective and customized, Dr. Müftüoğlu continues by saying: “Genetics
has provided an extraordinary horizon for the medicine. Some of the genetic tests are able to provide
implications regarding our immunogenomic, cardiogenomic, detoxigenomic, osteogenomic future.
Even further questions such as, “May I become diabetic?” “Do I have any obesity risk?” “What is my
biological age?” can be answered by modern medicine. Famous researcher Dr. Elizabeth Blackburn
awarded with Nobel Medicine Prix in 2009, look
for an answer to this question through the ‘telomer test’. Soon the test will become routine. Anyone paying 200-300 dollars will be able to get this
test and ask for an appraisal about basic problems
threatening his remaining life and health.” And the
day when we’ll learn about the number of years left
in our life span doesn’t seem far away.
All these are the miracles of genetic engineering field. Year 2000, when human gene map was
drawn, is qualified as the most important revolutionary year in science of all times by scientists.
Therefore, genetic engineering is accepted as being
one of the most brilliant and most important careers
of the future, maybe even the most important one.
However, fast developments in biotechnology have also revealed many problems. They are
accompanied by scientific discussions, legal and
ethical questions. Thus, there is a need for a comprehensive discussion of large groups of people
with multidisciplinary scientists about the ethical
values we want our future shaped by the genetic
revolutions to be based on.
■ The article,“Adaptation and Implementation
of E-Learning to TÜVTURK” prepared by Mr.
Emre Büyükkalfa, TÜVTURK Corporate Development Director and Mr. Hakan Burçin Uluçay,
Technical Training Responsible, is published in
CITA News’ April issue, the periodical magazine
of CITA, International Motor Vehicle Inspection
Committee. CITA is a worldwide recognized organization in vehicle inspection adhered by TÜVTURK also. The article reaching around 200
corporations and institutions in more than 50
countries underlines the fact that e-learning is not
only a project but also a necessity for TÜVTURK.
port on TÜVTURK and Combined Training contained technical trainings given with a combined
method of class trainings, practical trainings and
electronic trainings, the method being one of the
most important elements of sustainable development at TÜVTURK. Besides technical trainings
which assure the continuous development of the
personnel through conveying the latest technical
and legal developments and aim at trasforming
the professional knowledge into action, detailed
information was provided about the e-learning
portal, TÜVTURK Academy, used very efficiently
by the TÜVTURK training system.
HIGHWAY TRAFFIC
SAFETY SYMPOSIUM
AND EXHIBITION
■ The opening of 3rd Highway Traffic Safety
Symposium and Exhibition which took place on
16-18 May in Ankara was attended by the Minister of Internal Affairs, Mr. Idris Naim Şahin and
the Minister of Transport, Maritime and Communications, Mr. Binali Yldrm. During the
symposium, three reports; Traffic Responsibility
Action by Koray Özcan, Bosom Buddies Action by
Fadile Paksoy and “Combined Trainings at TÜVTURK Stations” by Hakan Burçin Uluçay were
presented. While in the first two reports both
projects were described as sample cases; the re-
COOPERATION OF
TÜVTURK AND CITY
SECURITY DIRECTORATE
■ Corporate Development Director Mr. Emre
Büyükkalfa and Regional Managers Mr Alper
Demirel, Serdar Torman and Murat Barn made
presentations at City Security Directorates aiming
to strengthen the cooperation with security members and law enforcement agencies and to raise
the teams’ attention regarding fake inspections in
of Konya, Osmaniye, Bolu, Gaziantep, Şanlurfa,
Yalova and Düzce. During these presentations
where TÜVTURK was introduced and detailed
information were given about modern vehicle inspection system, information was also provided regarding forgery by using genuine examples
and decrease of accidents causes by vehicle failure
are explained with figures. It is underlined that
in 2011, 25 vehicles upon one hundred constitute
potential danger in traffic because they have not
been shown for inspection and importance of detection of the same through road controls.
İSTASYON
65
ENGLISH SUMMARY
TÜVTURK news
VEHICLES MOSTLY FAILED
FOR BRAKES DURING
20 MILLION INSPECTIONS
■ 20 millionth inspection of TÜVTURK Vehicle
Inspection Stations was performed in Çanakkale
Center Station. Following 20 millionth inspection service provided to the motorcycle owned by
Mustafa Bayar, a plate and a prize was presented
to the vehicle owner by TÜVTURK COO, Mr. Aykut Özgülsün as a souvenir. Çanakkale Business
Associate 2K Vehicle Inspection Stations Inc.
managers also participated at the prize ceremony.
24 year old Mr. Bayar said that he purchased his
2008 make motorcycle with the first money he
earned. Mr. Aykut Özgülsün made a speech saying “We aim to contribute to the increase of the
vehicle and traffic safety in our county as an independent, reliable and impartial vehicle inspection
body. 50 percent of inspections made by TÜVTURK from the beginnig of our services until today consist of Passanger Vehicles. This figure is
followed by light commercial vehicles like minibuses and delivery vehicles with 35 percent; heavy
vehicles like busses, lorries, tankers and TIR with
10 percent; and farm tractors and motorcycles
with 5 percent. The inspections prevented more
than 7 million dangerous vehicles from the traffic. Of 20 million vehicles inspected until today,
failure rate from periodical inspection is 38 percent. Moving parts like brakes, tires and lighting
problems are classified in the first rank as causes
of failure in inspection.”
ALLGAU ORIENT RALLY
■ Turkish leg of Allgau Orient Rally, one of the
funniest rally organizations of the world and organized for the seventh time this year, was performed under the sponsorship of TÜVTURK. 111
teams included “oldtimers” that might be deemed
as classics, covered the four thousand kilometer
lap of the rally during nine days in Turkey. The
Allgau Orient Rally, supported by European Union, in which World Food Organization and United Nations were jointly present, started on the
28th of April in Germany and ended on the 16th
of May in Baku, the end point of 9 thousand kilometers covering 14 countries. After the “Friendship and Peace Party” organized in Amman on the
17th of May, all the vehicles were donated to charity organizations allied to United Nations. TÜVTURK competed with two vehicles in a given part
of Turkey leg of the rally. Competitors fighting
with road, weather conditions and their rivals also
completed special duties at the pit stops.
SCHOOL VISITS WITH
MOBILE STATIONS
■ The mobile inspection station visits within the
context of Bosom Buddies Action were made to
the selected schools in Afyonkarahisar, Aksaray,
Amasya, Denizli, Elazğ, Erzurum, İstanbul,
Krkkale, Kocaeli, Manisa, Nevşehir, Ordu and
Sivas in the the first week of May. In this implementation, TÜVTURK’s mobile vehicle inspection station is brought to the schoolyards and a
representative inspection practice is performed
underlining the importance of vehicle safety.
66
İSTASYON
Güven verir.
De¤er katar.
‹Ýinizin hep yolunda gitmesi için
Traktörünüzü TÜVTURK’te muayene ettirin!
‹Ýinizin demirbaÝlarÛndan traktörünüzün sizi yarÛ yolda bÛrakmamasÛ için muayenesini aksatmayÛn.
Traktörünüzü TÜVTURK Araç Muayene ‹stasyonlarÛ’na getirerek muayene iÝlemlerini
düzenli olarak mutlaka yaptÛrÛn.
TÜVTURK Araç Muayene ‹stasyonlarÛ

Benzer belgeler