korsan - Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü

Transkript

korsan - Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü
Sayı
Sanat Dergisi
ŞEHİR ŞEHİR OPERA-BALE
6
TÜRKİYE'DE
BALE
ULUSLARARASI
İSTANBUL BALE
YARIŞMASI
ve FESTİVALİ
ULUSLARARASI
İSTANBUL OPERA
FESTİVALİ
ULUSLARARASI
BODRUM
BALE FESTİVALİ
ULUSLARARASI
ASPENDOS
OPERA ve BALE
FESTİVALİ
ESKİŞEHİR OPERA
BALE GÜNLERİ
YETENEK SERGİLEME
ŞANSI VEREN BALE
LE CORSAIRE
KORSAN
KARADENİZ MUSIKİ
FOLKLÖRÜNDEN
ESİNLENEN OPERA
HEKİMOĞLU
İSTANBUL'DA
"Yürüyemezsem
Dans Ederim!"
FRIDA
DONIZETTI
ve MÜZİĞİ
İçindekiler
Akdeniz Opera ve Bale Kulübü
Derneği
Adına İmtiyaz Sahibi - Dernek
Başkanı
Fazıl Tütüner
Sorumlu Yazı İşleri Müdürü
A. Vahap Kokulu
Yayın Yönetmeni
İhsan Toksöz
Yardımcı Yayın Yönetmeni
Demet Şaman Tarlakazan
Reklamlar ve Finans Kaynakları
Bengü Yılmazer Hadra
Sayman
Eyüp Dinç
Sanat Etkinlikleri
Mine Yalçın
Yayın Kurulu
Demet Şaman Tarlakazan
Bengü Yılmazer Hadra
Mine Yalçın
Yayına Hazırlık
MERSİN
Kapak ve Sayfa Tasarımı
Burçin Keseci
Baskı
Güven Ofset Ltd. Şti.
Uray Caddesi No:25/A Mersin
Tel: 0324 238 28 80 - 237 27 80
Basım Tarihi - 03.05.2016
06-08
TÜRKİYE'DE BALE
20-21
DOB İZMİR
FRIDA
(2. Bölüm)
Özgür Adam İnanç
09-11
ULUSLARARASI İSTANBUL
BALE YARIŞMASI VE
FESTİVALİ
12-14
ULUSLARARASI BODRUM
BALE FESTİVALİ
12-14
ULUSLARARASI İSTANBUL
OPERA FESTİVALİ
23-24
ULUSLARARASI ASPENDOS
OPERA VE BALE FESTİVALİ
15-17
LE CORSAIRE
KORSAN
25-26
ESKİŞEHİR
OPERA BALE GÜNLERİ
Deniz Olgay Yamanus
18-19
HEKİMOĞLU
İSTANBUL'DA
27-28
DONIZETTI VE MÜZİĞİ
Yiğit Günsoy
Bertan Rona
Akdeniz Opera ve Bale Kulübü Derneği
The Association of Mediterranean Opera and Ballet Club
Bahçe Mh. 4606 Sk. İstiklal İşhanı Kat:2 Mersin
Tel: 0324 238 86 80
[email protected] • www.akob.org
Bağışlarınız için: İŞ BANKASI
Uray Şubesi (6607) - Hesap No: 959250
IBAN: TR69 0006 4000 0016 6070 9592 50
Donations: İŞ BANK - Uray Branch
IBAN: TR69 0006 4000 0016 6070 9592 50
BIC: ISBKTRISXXX
BAHAR BU YIL
UZUN SÜRECEK!
Devlet Opera ve Balesi
Genel Müdürlüğü’nün Yeni Atılımı:
TRABZON OPERA VE BALE GÜNLERİ
BU YIL GERÇEKLEŞTİRİLECEK!
Trabzon’da da bir OPERA BALE GÜNLERİ organize etmeyi
planlayan Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü 2016
Eylül ayı sonunda veya Ekim ayı başında bu etkinliği
gerçekleştirecek. Bu konuda hazırlıklar sürüyor!
Dergimize gönderilen yazı ve görseller yayınlansın
ya da yayınlanmasın iade edilmez.
Yayınlanan yazıların içeriğinden yazarlar sorumludur.
3 Opera•Bale
[email protected]
İhsan Toksöz
ARS LONGA,
VİTA BREVİS
Ülkemizin evrensel çoksesli müzik ve Opera Bale ile tanışması
1840’lı yıllara kadar gitmekte ise de Opera Balenin bir
Cumhuriyet Sanat Kurumu olarak resmi kuruluş tarihini Devlet
Tiyatroları, Opera ve Bale Genel Müdürlüğü’nün Kuruluş
Kanunu’nun yayınlandığı 1949 yılı olarak kabul edebiliriz. Elbette
bu tarihin öncesinde büyük emekler vardır. Ülkemizde balenin
gelişimini geçen sayıda başlayan ve bu sayıda devam eden
“Türkiye’de Bale” yazı dizisi ile işledik. Genel bir kronolojik
sıralama ile Opera Balenin tarihine kısaca değinelim:
1924 yılında Musiki Muallim Mektebi kuruldu.
1925 yılında İstanbul Belediye Konservatuvarı (Darülelhan)
kuruldu.
1925-28 yıllarında Türk Beşleri olarak bilinen Hasan Ferit Alnar,
Ulvi Cemal Erkin, Cemal Reşit Rey, Necil Kazım Akses, Ahmet
Adnan Saygun eğitim için yurtdışına gönderildi.
1934 yılında ilk Türk operası “Özsoy” İran Şahı’nın Türkiye’yi
ziyaretinde sahnelendi. Ayni yıl içinde Necil Kazım Akses’in
“Bayönder” operası da Ankara Halkevi’nde Atatürk’ün huzurunda
sahnelendi.
1936 yılında Ankara Devlet Konservatuvarı kuruldu.
1947 yılında ilk Türk Devlet Bale Okulu İstanbul Yeşilköy’de yatılı
bir ilkokul olarak Dame Ninette de Valois tarafından kuruldu.
1948 yılında Yeşilköy'de ilk bale okulu Ninette de Valois
tarafından kuruldu.
1949 yılında Devlet Tiyatroları, Opera ve Bale Genel Müdürlüğü
kuruldu.
1950 yılında Yeşilköy’deki bale okulu Ankara’ya taşındı ve Devlet
Konservatuvarı’nın bale bölümü olarak faaliyetlerini sürdürdü.
1958 yılında Devlet Tiyatroları ve Devlet Opera ve Balesi ayrılarak
iki Genel Müdürlük oldu. 1960 yılında İstanbul Şehir Operası
kuruldu.
1969 yılında İstanbul Devlet Opera ve Balesi Ankara’daki Genel
Müdürlüğe bağlı bir müdürlük olarak kuruldu.
1970 yılında tüzel kişiliğe haiz Devlet Opera ve Balesi Genel
Müdürlüğü kuruldu.
1982 yılında İzmir Devlet Opera ve Balesi Müdürlüğü kuruldu.
1992 yılında Mersin Devlet Opera ve Balesi Müdürlüğü kuruldu.
1993 yılında Ankara Devlet Opera ve Balesi Modern Dans
Topluluğu Ankara’da ilk prömiyerini yaptı.
1994 yılında Ulusal Aspendos Opera ve Bale Festivali başladı.
1998 yılında Aspendos Opera ve Bale Festivali “Uluslararası”
oldu. Festival 2003 yılında Avrupa Festivaller Birliği’ne “EFA”
kabul edildi.
Opera•Bale 4
"Sanat sonsuz-uzun, hayat kısa."
Hipokrat*
1999 yılında Antalya Devlet Opera ve Bale Müdürlüğü kuruldu.
2003 yılında Uluslararası Bodrum Bale Festivali başladı.
2008 yılında Ankara Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlükten
ayrılarak ayrı bir müdürlük olarak yapılandı. Birim Dans
Topluluğu kuruldu.
2008 yılında 1. Ulusal İzmir Genç Solistler Şan Yarışması
düzenlendi.
2008 yılında 1. Uluslararası İstanbul Bale Yarışması
düzenlendi. Yarışma 2009 yılında Uluslararası Bale Yarışmaları
Federasyonu’na kabul edildi.
2010 yılında “Türksoy Operalar Kurulu” kuruldu. Kurulun
başkanlığı ilk iki yıl için Devlet Opera ve Balesi Genel
Müdürlüğü’ne verildi.
2010 yılında Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü, “Opera
Europe” (.Avrupa Profesyonel Opera Kumpanyaları ve Festivalleri
Organizasyonu) üyeliğine kabul edildi.
2010 yılında 1. İstanbul Uluslararası Opera Festivali düzenlendi.
2011 yılında Eskişehir Ulusal Opera ve Bale Günleri düzenlendi.
2012 yılında Selman Ada’nın “Ali Baba ve Kırk Haramiler” eseri
Almanya Wuppertal Operası’nda Almanca olarak sahnelendi
ve Avrupa’da Avrupalı sanatçılar tarafından sahnelenen ilk Türk
operası oldu.
2015 yılında Mardin Opera ve Bale Günleri başladı.
Operanın vatanı İtalya’dır. Bilinen ilk opera 1597’de Floransa
karnavalında sahnelenen, Ottavio Rinucci’nin sözleri üzerine
Jacopo Peri’nin bestelediği “Dafne” adlı eserdir. Yani operanın
400 yıllık bir geçmişi vardır. Türk Opera Balesinin yukarıda kısaca
özetlenen kronolojisi, ne kadar kısa sürede ne kadar büyük
bir mesafe alındığının bir kanıtıdır. Günümüzde Türkiye 60-65
yıllık bir geçmişe sahip Opera Bale kurumlarıyla uluslararası
festivaller, yarışmalar düzenlemekte ve Avrupa’nın sanat
organizasyonlarının listesinde üst sıralarda yer almaktadır.
Gerek sanatçılarımızın, rejisör ve koreograflarımızın yetenekdonanımları, gerekse sahneleme teknikleri konusunda yetişmiş
kadroları ile Türk Opera Balesi dünya arenasında hak ettiği
konuma yükselmiş bulunmaktadır. Tek eksiğimiz bu sanatın
sergilenebileceği mekânların bulunmamasıdır.
Opera Bale etkinlikleriyle yeni ufuklara yelken açabilmek
dileğiyle müzik kardeşlik ve barışın katalizörü olsun!
*Hipokrat: (Hippokrates). MÖ.460 - 370. Hekim yemini ile de tanınan
İyonyalı filozof-hekim.
Kaynak: Türkiye’de Opera ve Bale - Devlet Opera ve Balesi Genel
Müdürlüğü Özel Yayını, Ankara, 2012
2.Bölüm
BALE
TÜRKİYE’DE
Denge, eksen, hafiflik, uçarcasına…
Hep yukarı, daha yükseğe…
Bedenin her bir parçasının
diğeriyle uyumu…
İnsanın yarattığı büyülü güzellik…
1974-Canan ve Barlas Kobaner.
Kuğu Gölü
Opera•Bale 6
Modern Dans Topluluğu- Dikkat
Kırılabilir- Saydam -2009
İlk Türk Koreografisi
6 Ocak 1948’de, Yeşilköy’de, yatılı bir ilkokulda
temelleri atılan Türk Balesi; 20. yılını geride
bıraktığı yıllarda Avrupa’da saygın bir konuma
gelmeye ve tanınmaya başlamış, birçok dansçı
yurtdışında eğitim görerek ülkeye yepyeni
bakış açıları ile dönmüştür. İlk kez bir Türk
koreografisi yapılmış, bir Türk koreograf
çalışmalarına başlamış, sadece Ankaralı izleyici
ile buluşturulabilen bale eserleri bu dönemlerde
kurumsal olmasa da artık İstanbullu seyirciye
de götürülmeye başlamıştır. Bu peri masalında
1968 yılı tüm bu nedenlerle muhteşem bir dönüm
noktasıdır. “… Öğrenciler büyümüş, klasik eserler
sahneye konmuş ve yıldız dansçılar kendini göstermeye
başlamıştı. Şimdi sıra bu başarılı gençlerin arasından
başarılı bir koreografın çıkmasına gelmişti.”, “…6 Kasım
1968’de genç dansçı ve eğitmen Sait Sökmen tarafından
Türk Balesi’nin ilk koreografisi “Çark” sahneye konur.”
(Evci, Muzaffer 2010:54)
Klasik bale formunu çağdaş bir koreografi ile ilk
kez birleştiren ve ilk Türk koreografisi olan bu
eserin librettosunu Tunga Uyar’ın yazdığı “Çark”
isimli şiir oluşturur.
“… Prömiyerinde delicesine bir alkış alır “Çark”; belli ki bale
seyircisi ilk Türk koreografın yetişmesini hasretle beklemiştir.
Osman Şengezer’in dekor ve kostüm tasarımı yaptığı, Allan
Abbott’un orkestrayı yönettiği Gala gecesindeki dansçılar da tarihe
geçerler…” (Evci, Muzaffer 2010:55)
Türkiye Cumhuriyeti’nin bir kuşağa, yüzyıllık
sanat birikimini sığdırması da ayrıca fevkalade bir
durumdur. Sürekli düşünen, üreten, deneyen bir nesil
yetişmektedir. Sanatçılar artık yeni anlatım dilleri
aramaya ve kendi sanatlarını aşarak binlerce fikirle
yaratıcılıklarını somutlaştırmaya başlamışlardır.
“Hürrem” Balesi
ve Modern Dans
Çalışmaları
14 Temmuz 1970 yılında Devlet Tiyatroları’ndan
ayrılarak ayrı bir kurum olan Devlet Opera ve Balesi
Genel Müdürlüğü, Ankara ve İstanbul’da çalışmalarına
devam ederken birçok ilklerin de sahibiydi. Bale
Bölümü hem klasik bale eserlerini hem de modern
dans yorumlarını sahnelerken, Türk kültür ve sanatını
baleye yansıtma çabalarını da sürdürmekteydi. Ulusal
Türk Balesi yaratma projesini “Hurrem” Balesi ile
taçlandıran kurum, Ulusal Türk Balesi’nin bu ilk büyük
bale eserini 1975-76 sanat sezonunda sahneye koyar. Üç
yıllık yoğun bir çalışmanın ürünü olan, koreografisini
Oytun Turfanda’nın, bestesini Nevit Kodallı’nın yaptığı
“Hurrem” Balesi tarihimizden bir kesiti bale adımlarıyla
yaşama geçirmiştir. Kendilerini klasik bale formu
dışında ifade etmek isteyen öğrenciler için ayrıca bir
dönüm noktası olan yıllarda Türkiye’de ilk Modern
Dans çalışmasını yapacak olan Geyvan McMillen’ın da
aralarında bulunduğu birçok öğrenci Londra Çağdaş
Dans Okulu’nda öğrenim görür. 1967’den itibaren
Modern Dans fikri yavaş yavaş belirmeye başlar. Geyvan
McMillen’ın, 1974-75 sanat sezonunda Debussy’nin flüt,
arp ve viyola üçlüsü üzerine yaptığı “Debussy ile Dans”
adlı yaratısında ilk modern dans formu yorumlanır.
“Çark” Balesinin başarısından sonra Sait Sökmen
Ankara’da Devlet Tiyatroları Modern Dans Topluluğu’nu
kurar ve 1972-1973 Sanat sezonunda “Kurban” ve
“Üç Çift” adlı iki eser repertuvara girerek seyirci ile
buluşturulur.
Böylesine kısa bir tarihe bu kadar çalışma, başarı
sığdıran Devlet Opera Balesi, Ankara ve İstanbul
Müdürlüğü’nden sonra sırayla; 21 Ekim 1981’de, İzmir
Devlet Opera ve Balesi Müdürlüğü’nü, 29 Ekim 1992’de
Mersin Devlet Opera ve Balesi Müdürlüğü’nü, 5 Nisan
1999’da Antalya Devlet Opera ve Balesi Müdürlüğü’nü
Ankara DOB - Modern Dans
Topluluğu - Bin Kalp Atışı - 2009
ve 24 Ocak 2008’de Samsun Devlet Opera ve Balesi
Müdürlüğü’nü kurmuş, bale baş koreograflıkları bu
müdürlüklerde çalışmalarına başlamıştır.
Ankara Modern Dans
Topluluğu ve MDTİst
Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü’ne bağlı bir
repertuvar topluluğu olarak 1992’de klasik balenin bir
alt dalı olarak kurulan Modern Dans Topluluğu, Şubat
1993’te Beyhan Murphy yönetiminde ortalama 10 kişilik
bir dansçı kadrosuyla ilk prömiyerini gerçekleştirmiştir.
Kurulduğu yıldan bu yana topluluk, hem Türk, hem de
yabancı koreograflar tarafından sahneye konan 65’ten
fazla eser sahnelemiştir. Bu topluluk, 2009’dan beri
Ankara Devlet Opera ve Balesi bünyesinde çalışmalarını
sürdürürken, 2011 yılında İstanbul’da yine Beyhan
Murphy yönetiminde proje bazında Modern Dans
çalışmaları başlamış ve kısa geçmişine rağmen, “MDTİst”
projesi adı altında, dünyanın birçok ülkesine turneler
düzenleyerek, kendi dans ekolünü oluşturmaya ve
modern dans alanında kendi koreograflarını yetiştirmeye
başlamıştır.
7 Opera•Bale
İstanbul DOB- Mdİst-2011, Güldestan
Birim Dans Tiyatrosu
Ankara DOB
Birim Dans Tiyatrosu
Töre - 2009
Deneyimli dansçıların sahnelerden uzak kalmaması amacıyla,
ileri yaşlarda da dansçıların birikimlerini kullanabilmelerine
olanak sağlayan “Birim Dans Tiyatrosu” 2008 yılında Ankara’da
kurulmuştur. Dans ve tiyatro sanatlarının birleşimi ile yepyeni
bir anlatım dilinde eserleri hazırlayan bu birim, özellikle
40 ile 60 yaş arası dansçıların aktif şekilde rol aldıkları bir
yapıdır. Öncelikle Ankara ve İstanbul’da sahnelenen, İhsan
Bengier’in 2004 yılında koreografisini yaptığı “Guguk Kuşu”
adlı dans tiyatrosu bu anlamda kurumumuzdaki ilk çalışma
olmakla birlikte, Birim Dans Tiyatrosu oluşumu ilk kez 29
Mayıs 2008 tarihinde gerçekleştirdiği Dünya Prömiyeri ile
sanatseverlerin karşısına çıkmış, Türk edebiyatının usta ismi
Turgut Özakman’ın tiyatro oyunlarından biri olan “Töre” ile
dans tiyatrosu kavramını profesyonel biçimde izleyici ile
buluşturmuştur. Birim Dans Tiyatrosu çalışmaları, Devlet Opera
ve Balesi’nin yerleşik sahnelerinin bulunduğu diğer illerde de
giderek yaygınlaşmıştır.
KAYNAKÇA:
Evci, Muzaffer; 60. Yılında Türk Balesi, Devlet Opera ve Balesi
Genel Müdürlüğü Özel Yayını 2. Baskı, 2010, Ankara
Opera•Bale 8
Uluslararası
İstanbul
Bale
Yarışması
ve Festivali
Kısa geçmişine rağmen ve şimdiye kadar
kazandıkları takdir ve teşekkürlerin de
ötesinde, günümüzde Türk Balesi ve
dansçıları bir Uluslararası Bale Yarışması
düzenleyecek derecede kendilerine
güvenmektedirler. Dünyanın önemli
metropollerinde yıllar boyu düzenlenen
dans yarışmaları, profesyonel dans
hayatına girmek üzere olan genç dansçılara
uluslararası platformda kendilerini
gösterme fırsatını sunmaktadır. Dünya
çapındaki muadilleri gibi, böyle bir
yarışmanın Türkiye’nin kültür başkenti
sayılan İstanbul’da gerçekleşmesi,
yarışmacılara jüri üyeleriyle fikir alışverişi
yapma ve onların deneyimlerinden
faydalanmaları için artistik bir platform
oluşturmanın yanı sıra, yakın ilişkiler kurma
ve dünyanın farklı ülkelerinden gelen diğer
yarışmacılarla aynı zemini paylaşma fırsatı
yaratmaktadır.
İlki, Türk Balesi’nin 60. Kuruluş Yılı’na denk
gelen ve kısacık tarihine rağmen bugün
dünya dans arenasının dikkatini çeken bir
bale yarışması düzenleyecek olgunlukta
ve seviyede olan Türk Bale sanatının
ülkemize armağanı olan ve Devlet Opera
ve Balesi Genel Müdürlüğü organizasyonu
ile ve genç dansçıların uluslararası
platforma taşınmasına büyük fırsat yaratan
“Uluslararası İstanbul Bale Yarışması” iki
yılda bir düzenlenmektedir. Tüm ülkelerden
bay ve bayan profesyonel dansçılara veya
konservatuvar ve dans akademilerinde
eğitim gören öğrencilere açıktır. 15-19
yaşları arasındaki yarışmacılar küçükler
kategorisinde, 20-26 yaşları arasındaki
yarışmacılar ise büyükler kategorisinde
yarışmaktadır.
Dünyanın yetenekli çok sayıda genci ve
sanatsever bale izleyicisini Uluslararası
İstanbul Bale Yarışması’nda daha uzun
yıllar buluşturmak dileğiyle…
9 Opera•Bale
1. Uluslararası
İstanbul Bale
Yarışması ve Festivali
1. Uluslararası İstanbul Bale Yarışması, İstanbul
2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı işbirliğiyle
2008 yılında yapılmıştır ve genç yaşına rağmen,
Uluslararası Bale Yarışmaları Federasyonu’na 17
Haziran 2009’da oybirliğiyle üye olarak kabul edilmiştir.
Yarışmamız ilerleyen yıllarda gerçekleşen başarılı
organizasyonlarıyla üyeliği süresince, diğer uluslararası
yarışmaların yanında seçkin bir yer edinmiştir
Jüri Başkanı
Charles Jude: Paris operası eski star dansçısı, Bordeaux
Ulusal Balesi Artistik Direktörü,
Jüri üyeleri
Sakiko Arai - Yıldız Dansçılar Bale Vakfı Yönetim
Kurulu Üyesi
Mehmet Balkan - Devlet Opera ve Balesi Baş Koreografı
Celi Barbier - Dans eleştirmeni, eski solist dansçı
Robert Denvers - Belçika Kraliyet Balesi Eski Artistik
Direktörü
Meriç Sümen Kanan - (Türkiye) Devlet Sanatçısı,
DOB Genel Müdürü (2005-2007) ve Baş Balerin.
Evinç Sunal - Ankara Devlet Opera ve Balesi Eski
Başkoreografı
György Szakály - Macar Dans Akademisi Artistik
Direktörü
Evelyn Téri - Viyana Ulusal Balesi Eski Başöğretmeni
Prof. Konstanza Vernon - Münih Müzik ve Sahne
Sanatları Üniversitesi, Bale Akademisi Direktörü
Mihaela Vieru - “DanceforYou” Dergisi’nin Yayıncısı ve
Editörü
2. Uluslararası
İstanbul Bale
Yarışması ve Festivali
2. İstanbul Uluslararası Bale Yarışması yine İstanbul
2010 Avrupa Kültür Başkenti projeleri kapsamında 6-10
Temmuz 2010 tarihleri arasında yapılmıştır. Dünyaca
ünlü birçok dansçıyı yetiştirmiş olan efsanevi koreograf
Yury Grigorovich başkanlığındaki jüri, uluslararası bale
alanındaki önemli simalardan oluşmaktaydı. Ayrıca
Gala Gecesi’nde, yarışmada birincilik ve Grand Prix
ödüllerini alan dansçıların yanısıra ünlü yıldız dansçılar
da performanslarını sergilemişlerdir.
Opera•Bale 10
Jüri Başkanı
Yuri Grigorovich - (Rusya) Rusya Devlet Nişanı Sahibi,
Baş Koreograf, Bolşoy Balesi Fahri Sanat Yönetmeni,
IFBC Başkanı.
Jüri üyeleri
Julio Bocca - (Arjantin) Uluslararası Bale Yıldızı
Fabienne Cerutti - (Fransa) Paris Ulusal Bale Okulu,
Bale Öğretmeni
Meriç Sümen Kanan - (Türkiye) Devlet Sanatçısı,
DOB Genel Müdürü (2005-2007) ve Baş Balerin.
Sue Jin Kang - (Kore) Baş Balerin, Stuttgart Balesi
Jana Kurova - (Çekoslovakya) Prag Balesi
Sanat Yönetmeni, Eski Baş Balerin
Vladimir Malakhov - (Almanya) Staatsballet Berlin
Genel Sanat Yönetmeni, Baş Balet
Irek Mukhammedov - (Rusya) Uluslararası Bale Yıldızı
Margherita Parrilla - İtalyan Ulusal Dans Akademisi
Direktörü, Eski Baş Balerin
Sait Sökmen - (Türkiye) Türkiye’nin ilk
koreograflarından, Eski Baş Dansçı
Septime Webre - (ABD) Washington Balesi
Sanat Yönetmeni
3. Uluslararası
İstanbul Bale
Yarışması ve Festivali
İstanbul Uluslararası Bale Yarışması’nın üçüncüsü yine
İstanbul’da, 25 – 30 Haziran 2012 tarihleri arasında
Cemal Reşit Rey Konser Salonu’nda gerçekleştirilmiştir.
Yury Grigorovich’in Jüri Başkanlığında ve değerli Türk ve
yabancı jüri üyeleri gözetiminde gerçekleşen yarışmada
toplam ödül 55.000 Euro’ya ulaşmıştır. Uluslararası Türk
Kültür Teşkilatı TÜRKSOY’un, Türk Dili Konuşan Ülkeler
Kültür Bakanları Daimi Konseyi’nin kararıyla bale
sanatçılarının desteklenmesi amacıyla verdiği "TÜRKSOY
Özel Ödülü"de bu yıl yarışmaya dahil olmuştur.
Jüri Başkanı
Yuri Grigorovich - (Rusya) Rusya Devlet Nişanı Sahibi,
Baş Koreograf, Bolşoy Balesi Fahri Sanat Yönetmeni,
IFBC Başkanı.
Jüri üyeleri
Meriç Sümen Kanan - (Türkiye) Devlet Sanatçısı,
DOB Genel Müdürü (2005-2007) ve Baş Balerin.
Marina Leonova - (Rusya) Moskova Bale
Akademisi Rektörü.
Vladimir Malakov - (Almanya) Berlin Ulusal Balesi
Sanat Yönetmeni, Baş Dansçı.
Margherita Parilla - (İtalya) İtalya Ulusal Bale
Akademisi Başkanı.
Jae Keun Park - (Kore) Seul Bale Yarışması
Başkanı.
Olivier Patey - (Fransa) Paris Ulusal Balesi
Eski Yıldız Dansçısı, Bale Eğitmeni, Koreograf.
Septime Webre - (Amerika) Washington Balesi
Sanat Yönetmeni
4. Uluslarararası
İstanbul Bale
Yarışması
ve Festivali
21-26 Haziran 2014 tarihleri arasında
yıldızlarını arayan 4. Uluslararası İstanbul
Bale Yarışması’nın özeliği ise bir Bale Festivali
ile taçlanması olmuştur. Profesyonel hayata
atılmak üzere olan genç dansçılar, bu yarışma
sayesinde, sadece bir yarışma ortamında değil,
aynı zamanda değerli jüri üyeleriyle de fikir alışverişinde bulunarak, onların tecrübelerinden
faydalanarak, diğer yarışmacılarla ortak bir
platformda buluşarak, vizyonlarını ve sanatlarını
geliştirecek bir okul ortamında bulunma fırsatı
yakalamaktadır.
Jüri Başkanı
Irek Muhammedov - 20. yüzyılın en büyük
dansçılarından.
Jüri Üyeleri
Vladimir Malakhov - Uluslararası Bale Yıldızı,
Berlin Devlet Balesi’nin Artistik Direktörü ve
Tokyo Balesi'nin Artistik Danışmanı.
Vadim Pisarev - Ukrayna Donetsk şehri Don Bas
Operası Sanat Yönetmeni, Önceki başdansçı.
Meriç Sümen Kanan - (Türkiye) Devlet
Sanatçısı,
DOB Genel Müdürü (2005-2007) ve Baş Balerin.
Beatris Knop - Berlin Devlet Balesi’nin baş
dansçısı.
Çe Kin Park - Kore Uluslararası Bale Yarışması
Başkanı ve Seul Bale Topluluğu Sanat
Yönetmeni.
Özkan Arslan - İstanbul Devlet Balesi’nin önceki
Başkoreografı ve uluslararası kariyere sahip
başdansçısı.
Evelin Teri - Viyana Devlet Operası Bale
Akademisi profesörü, Viyana Uluslararası Bale
ve Modern Dans Yarışması Direktörü.
Letizya Culyani - Uluslararası yıldız dansçı,
Floransa Balesi’nin baş dansçısı.
2016
5. ULUSLARARASI
İSTANBUL BALE
YARIŞMASI VE
FESTİVALİ
(08-13 Temmuz 2016)
PROGRAM
8 Temmuz 2016, Cuma
Kadıköy Süreyya Operası / 20: 00
5 TANGO’S / ENTRE DOS AGUAS (Modern Dans)
Müzik: A. Piazzola, P. de Lucia, S. Rogers
Koreografi: H. van Manen, R. North
Ankara Devlet Opera ve Balesi
9 Temmuz 2016, Cumartesi
Kadıköy Süreyya Operası / 20:00 / ÜCRETSİZ KÜÇÜKLER YARI FİNALİ
Jüri Başkanı: Vladimir Malakhov
10 Temmuz 2016, Pazar
Kadıköy Süreyya Operası / 20:00 / ÜCRETSİZ
BÜYÜKLER YARI FİNALİ
Jüri Başkanı: Vladimir Malakhov
11 Temmuz 2016, Pazartesi
Kadıköy Süreyya Operası / 20: 00
DANSIN RENGİ (Modern Dans) “Danzon / Mantra / Dansın Rengi”
Müzik: A. Marquez, S. Milton, E. Ardal
Koreografi: A. Davran, V. Ersoy, İ. Rüstem, M. Balkan
Antalya / İstanbul / İzmir Devlet Opera ve Balesi 12 Temmuz 2016 Salı
Kadıköy Süreyya Operası / 20:00
FİNALLER
Jüri Başkanı: Vladimir Malakhov
13 Temmuz 2016 Çarşamba
Kadıköy Süreyya Operası / 20: 00
ÖDÜL TÖRENİ VE GALA GECESİ
Genel Müdürlük gerekli hallerde yarışma
programında değişiklik yapabilir.
11 Opera•Bale
ULUSLARARASI
İSTANBUL OPERA
FESTİVALİ
Devlet Opera ve Balesi Genel
Müdürlüğü, dünya metropolü
İstanbul şehrine armağan ettiği
ve ilki 2010 yılında, “İstanbul
2010 Avrupa Kültür Başkenti
Projesi” kapsamında başlattığı
“Uluslararası İstanbul Opera
Festivali”nin gördüğü büyük
ilginin gururunu yaşamaktadır.
15 milyonluk nüfusuyla
birçok Avrupa ülkesinin iki
katı büyüklükteki bir dünya
metropolü olan ve 2010 yılında
“Avrupa Kültür Başkenti” seçilen
tarihi kent İstanbul’un bir opera
festivaline kavuşması kültürel
gelişiminin boyutunu göstermek
bakımından ciddi bir adımdır.
Uluslararası İstanbul Opera
Festivali, başladığı tarihten
itibaren programı ve içeriği
ile her yaştan, her kesimden
seyirciye ulaşmayı hedeflemiş,
kentin sahip olduğu tarihsel
mekânlarıyla sanatseverleri
bütünleştirerek, İstanbul›u
dünya ölçeğinde benzersiz
bir konuma yerleştirmiştir.
Festival kapsamında, Yıldız
Sarayı, Topkapı Sarayı, Aya
İrini, Arkeoloji Müzeleri Bahçesi
Opera•Bale 12
1. Uluslararası İstanbul
Opera Festivali (2010)
Fatih Sultan Mehmet Sevil Berberi Aida Zaide Saraydan Kız Kaçırma Duvara Karşı Imeneo Köroğlu
gibi tarihi mekanlarda Türk ve
dünya opera alanındaki önde
gelen isimleri ve topluluklarını
ağırlayarak, kültürlerarası
iletişimde ileri adımlar
atılmıştır.
Konuk toplulukların sahnelediği
birbirinden ilgi çekici
eserlerin yanı sıra “Saraydan
Kız Kaçırma”, “Fatih Sultan
Mehmet”, “Zaide” gibi Türk
kültürü ve yaşantısını konu
alan operalar orijinal tarihi
dekorlarda ve pırıl pırıl
İstanbul gecelerinde izleyici ile
buluşmaktadır.
Önemli kültür merkezlerinde
geleneksel hale gelmiş
uluslararası opera festivallerinin
bir benzerinin İstanbul’da
gerçekleştirilmesi bu güzel
ve gizemli kentin dünya sanat
haritasındaki yerini kalıcı kılmak
bakımından büyük önem arz
etmektedir.
Bu yıl 7.si düzenlenecek
olan festivalin şimdiye kadar
gerçekleştirilen 6 yıllık
etkinliklerine bir göz atalım:
İstanbul DOB
Deutsche Oper Berlin
Ankara DOB
Antalya DOB Istanbul ve Samsun DOB Theater Bremen
İzmir Devlet Opera ve Balesi
Türksoy
2. Uluslararası İstanbul
Opera Festivali (2011)
Fatih Sultan Mehmet İstanbul DOB
IV. Murat Mersin DOB
Tosca Ankara DOB
Mahagonny Kentinin
Münih Gartnerplatztheater
Yükselişi ve Düşüşü Saraydan Kız Kaçırma Samsun DOB
Elina Garanca Gala Konseri İstanbul DOB Orkestrası
Şef: Karel Marc Chichon
Aşk-ı Memnu İzmir DOB
Zaide Antalya DOB
Cezayir’de Bir İtalyan Kızı Badisches Staatstheater Karlsruhe
3. Uluslararası İstanbul
Opera Festivali (2012)
Don Giovanni Ankara DOB Saraydan Kız Kaçırma Samsun DOB
José Cura Gala Konser İstanbul DOB Orkestrası
Soprano: Feryal Türkoğlu
IV. Murat İzmir DOB
Yıldırım Bayezid (Bajazet) İstanbul DOB
Aşk- I Memnu Antalya DOB
4. Uluslararası İstanbul
Opera Festivali (2013)
Rigoletto Ankara DOB
Yıldırım Bayezid (Bajazet) İstanbul DOB
Lale Çılgınlığı Antalya DOB “Viva Verdi” Gala Konseri İstanbul DOB Orkestrası
Şef: Roberto Abbado
Saraydan Kız Kaçırma Samsun DOB
IV. Murat Samsun DOB
13 Opera•Bale
2016
7.
ULUSLARARASI
İSTANBUL
OPERA VE BALE
FESTİVALİ
(2-16 Temmuz 2016)
PROGRAM
2 Temmuz 2016, Cumartesi
Lütfi Kırdar Kongre ve Sergi Sarayı
20:00
FESTİVAL AÇILIŞ GALA KONSERİ
İstanbul Senfoni Orkestrası
Orkestra Şefi: Borislav Ivanov
Tenor: Kaludi Kaludov
Bariton: Kiril Manolov
5. Uluslararası İstanbul
Opera Festivali (2014)
5 Temmuz 2016, Salı
Kadıköy Süreyya Operası
20:00
HEKİMOĞLU
Müzik: Tolga Taviş
Sahneye Koyan: Figen Ayhan Karakale
Samsun Devlet Opera ve Balesi Orkestra Şefi: Tolga Taviş
Attila Ankara DOB
Fatih Sultan Mehmet İstanbul DOB
14-15 Temmuz 2016, Perşembe-Cuma
Saraydan Kız Kaçırma Samsun DOB
İstanbul Arkeoloji Müzeleri Bahçesi
Birjan ve SaraSamsun DOB
21:30
Beklenmedik Karşılaşma Salzburg Devlet Operası SARAYDAN KIZ KAÇIRMA
Lüküs Hayat Mersin DOB
Müzik: Wolfgang Amadeus Mozart
Gala Konser İstanbul DOB Orkestrası
Bariton: Dmitri Hvorostovsky Sahneye Koyan: Yekta Kara
İstanbul Devlet Opera ve Balesi
Şef: Constantine Orbelian
Orkestra Şefi: Zdravko Lazarov
Soprano: Ana Maria Martinez
6. Uluslararası İstanbul
Opera Festivali (2015)
Saraydan Kız Kaçırma İstanbul DOB.
Yusuf İle Züleyha İstanbul DOB
Romeo İle Jülyet Mersin DOB Gala Konser İstanbul DOB Orkestrası
Şef: Raoul Grüneis
Opera•Bale 14
16 Temmuz 2016, Cumartesi
Kadıköy Süreyya Operası
20:00
ZAİDE Müzik: Wolfgang Amadeus Mozart
Sahneye Koyan: Mehmet Balkan
İzmir Devlet Opera ve Balesi
Orkestra Şefi: Tolga Taviş
Genel Müdürlük gerekli hallerde festival
programında değişiklik yapabilir.
İstanbul DOB
Yetenek
Sergileme Şansı
Veren Bale
LE
CORSAIRE
“KORSAN”
Deniz Olgay Yamanus
MARIINSKY TİYATROSU, 2003
2003 yılında St. Petersburg’a arkadaşlarımla
bir gezi yapmıştık. Kaldığımız otelde,
Mariinsky Tiyatrosu’nda oynanmakta
olan “LE CORSAIRE” Balesi’ne, bir turizm
bürosundan zor da olsa birkaç bilet
bulabilmiştik. Benim için çok heyecan
vericiydi. 1860 yılında açılmış olan bu
sahnede, Kuğu Gölü ve Uyuyan Güzel
baleleri gerçekleştirilmişti. Dünyanın en iyi
Opera ve Bale sahneleri arasında gösterilen
Mariinsky Tiyatrosu fuayesinde o dönemin
star dansçılarının (Sanatçı /Eser İsmi/Tarih
bilgileriyle) giydikleri kostümler camekanlar
içinde, mankenlerin üzerinde sergileniyordu.
Geçmişlerine değer veriyorlardı. Kokusu
bile bir başkaydı binanın. Perde açıldığında
bütün dikkatimle sahneye yoğunlaşmıştım.
Dekor-kostümler eserle bütünleşmiş ve
dansçılar harikalar yaratmışlardı. Eser
bittiğinde ayaklarım yerden kesilmişti,
rüya gibiydi. Mariinsky Tiyatrosu’nda eser
seyredebildiğim için kendimi ayrıcalıklı
hissetmiştim. Opera, bale, konser fark
etmez, St. Petersburg’a giderseniz mutlaka
görülmesi gereken yerlerden biri Mariinsky
Tiyatrosu…
15 Opera•Bale
LE CORSAIRE
“KORSAN”
Renkli ve canlı bir bale olan “Korsan” dünyada ilk kez
Adolphe Adam’ın müziği ve Joseph Maziller’in koreografisi
ile 23 Ocak 1856’da Paris’te Théâtre Impérial de l´Opéra
salonunda sahnelenmiş. Uluslararası çapta büyük
bir başarı kazanan “Korsan” balesine, yıllar geçtikçe
koreograflar ve besteciler eklemeler ya da değişiklikler
yapmışlar. Eserin en önemli versiyonunun, St. Petersburg
İmparatorluk Balesi Baş yöneticisi Marius Petipa’nın 1899
yılında baştan sona yeniden Mariinsky Tiyatrosu için
sahnelediği versiyonu olduğu söylenir.
Günümüzün yaşayan bale efsanelerinden biri olan
Kanadalı ünlü bale sanatçısı Anna- Marie Holmes’un
koreografisini gerçekleştirdiği “Korsan” Balesi 3 perde.
Adolphe Adam, Cesare Pugni, Leo Delibes, Riccardo Drigo, Prince
Oldenbourg‘un müzikleriyle sahneleniyor.
Amerikan Bale Tiyatrosu’nda her iki senede bir
sahne alan eserin esin kaynağı, 19.yüzyılda geniş bir
hayran kitlesi olan şair Lord Byron’un 1814 yılında
Opera•Bale 16
yayınlanan “The Corsair” adlı manzum hikayesidir. Eser,
Conrad’ın korsanları ve arkadaşı Birbanto’yla Osmanlı
İmparatorluğu’na doğru yola çıkması ile başlayıp, karaya
çıktıklarında çeşitli malların ve esirlerin satıldığı bir
pazarda Conrad’ın esir kızlar arasında gördüğü bir güzele
aşık olması ve Seyd Paşa’nın haremi için bu kızı seçmesi
ile devam eder.
KADIKÖY SÜREYYA
OPERASI, 2016
Yıllar sonra 27 Şubat 2016 akşamı Kadıköy Süreyya
Operası’nda, İstanbul Devlet Opera ve Balesi’nin
repertuarına aldığı klasik balenin tanınmış eserlerinden
“Le Corsaire” (Korsan) balesini izlediğimde anılarım beni
o günlere götürdü. İstanbul Balesi’nin baş koreografı
Ayşem Sunal “Bale literatüründe teknik olarak en zor eserlerden
biri olmakla birlikte, görsel anlamda da bir şov niteliği taşıyan eser
ilk kez İstanbul’da.” diyor bu dans şöleni için.
Hatırlamadan geçmeyelim, “Korsan” balesinin “grand
pas de deux”** bölümü başrol dansçılarının hünerlerini
sergiledikleri Bale Yarışmalarında sıkça kullanılır. 1978
senesinde Uluslararası Varna Bale Yarışması’nda, Oytun
LE
CORSAIRE
Turfanda tarafından çalıştırılan
Mehmet Balkan - ilk kez bir Türk
dansçı, yarışmada Bronz Madalya
kazanmıştı “grand pas de deux”
deki solosu ile. (Teknik açıdan
çok güçlü olan bu bölüm AnnaMarie Holmes’un versiyonunda 3
başrol, yani; Medora, Conrad ve Ali
tarafından dans edilmiş.)
Eserde orkestrayı Svtoslav. BorisovBujor Hoinic yönetiyor. Dekor
Zeki Sarayoğlu’na, kostüm Çimen
Somuncuoğlu’na, ışık ise Müfit
Özbek’e ait.
Bu zor meslekte her zaman
karşılaştığımız sakatlıklar yine
sürpriz yaptı ve prömiyer öncesi
ilk dans edecek dansçılar yerlerini
başka dansçılara bırakmak zorunda
kaldılar. Bir dansçının üzüntüsü
diğerinin sevinci oldu. Böyle
büyük kadrolu eserlerin sahneye
konmasında büyük sahnelere ihtiyaç
var. Şu günlerde kapalı olan ve her an
özlemini duyduğumuz Atatürk Kültür
Merkezi’nin belleğimizden silinmeyen
sahnesinde oynanabilseydi Le
Corsaire, izleyicilerin ve sanatçıların
ne denli keyif alabileceğini de
düşünmeden yapamıyoruz.
17 Opera•Bale
Samsun DOB
Karadeniz Musıki Folkloründen Esinlenen Opera
“HEKİMOĞLU”
İSTAN B U L’DA
Bertan Rona
Besteci Tolga Taviş’in, Bertan Rona’nın
librettosu üzerine yazdığı ve dünya
prömiyeri 18 Ekim 2014 tarihinde
Samsun Devlet Opera ve Balesi
tarafından gerçekleştirilen “Hekimoğlu”
operası; 16 Mayıs 2015’te 5. Eskişehir
Opera ve Bale Günleri kapsamında
sahnelendikten sonra, bu kez de 5
Temmuz 2016 günü, 7. İstanbul Opera
ve Bale Festivali programı dahilinde
İstanbul seyircisiyle buluşuyor.
Eserin gördüğü bu ilgi, sadece besteciler için değil,
ülkemizin opera hayatı bakımından da ümit verici.
Zira Hekimoğlu gibi “çiçeği burnunda” operaların,
bestelendikten hemen sonra ve mümkün olduğunca
sık sahnelenmesinin, bu alanda ürün vermek isteyen
bestecileri olduğu kadar, Türkiye’de opera sanatına dair
yaratılması zorunlu olan arz-talep dengesini de olumlu
etkileyeceği çok açık. Üstelik, ülkemizde opera ve bale için
kalem oynatan besteci ve librettist sayısı bunca azken...
Tolga Taviş’in Hekimoğlu operası, hemen anlaşılabileceği
üzere, adaşı olduğu halk şarkısından yola çıkılarak yazılmış
bir yapıt. Karadeniz musıki folklorunda yeri olan bu
tanınmış türkünün konusunun ise opera diliyle işlenmeye
son derece müsait olduğunu söyleyebiliriz: Kaderiyle
Opera•Bale 18
savaşan bir kahraman, birbirinden ayrı düşmüş genç
âşıklar ve son derece dramatik bir ölüm!.. Ne var ki, diğer
pek çok öykü gibi, Hekimoğlu öyküsü de orijinal hâliyle,
bir libretto için yeterli malzeme sunmaktan uzaktır. Bu
nedenle, opera tarihindeki hemen hemen her librettoda
karşılaşıldığı üzere; librettistin, dramatik yapıyı kurabilmek
amacıyla, hikayede bazı önemli değişiklikler yaptığını
belirtmeliyiz. Yapılan ekleme ve çıkarmalar, bir yandan
librettoyu dokümanter olma tuzağından kurtarırken, bir
yandan da librettiste, olay akışındaki vurgu noktalarını
özgürce belirleme imkanı sağlamış görünüyor.
Dramatik açıdan, “Hekimoğlu” operasında altı çizilen
temel kavram, “insan”dır. İstekleri, korkuları, gücü,
güçsüzlüğü, umudu ve acıları ile insan... Bu yönden
bakıldığında, Hekimoğlu’nun, hangi yüzyılda ve dünyanın
neresinde yaşadığı, önemini kaybediyor. Yerel kıyafetler
içinde olmakla birlikte, her çağın ve her coğrafyanın
gerçeklerini yansıtan bir karakterle karşı karşıya
olduğumuzu hissediyoruz. Kahramanımız, toplumsal bir
arka-plan dahilinde istemediği olayların içine sürüklenir
ve kötüler ile güçlülere karşı bir var olma savaşı verirken;
bireysel açıdan da, çocuk yaşta kaybettiği babası ile âşık
olduğu genç kıza dair bir arayış içine giriyor. Tüm bunlar,
“Hekimoğlu” operasını yerel olandan evrensel olana
taşıyan başlıca dramatik unsurlar olarak öne çıkıyor.
Hiç şüphe yok ki, bir operayı, kültürel alandan sanatsal
alana yükseltecek bileşenlerden biri libretto olmakla
birlikte, onun uluslarası kabulünü temin edecek asıl
öğe, müziktir. Zira opera sanatı açısından; libretto, bir
çerçeveye, müzik ise o çerçevenin içindeki fotoğrafa
benzetilebilir. Çerçeve olmadan bir fotoğrafın dik
duramayacağı ne kadar doğruysa, gözün çerçeveyi değil
fotoğrafı gördüğü de o kadar doğrudur. Bu durumu, “kötü
librettodan iyi opera bestelenemez ama iyi librettodan
kötü opera bestelenebilir” formülü ile özetleyebiliriz.
Dolayısıyla, opera formunda belirleyici olan müziktir ve
her opera öncelikle bestecisinin adıyla anılır.
Yukarıdaki düşüncelerden hareketle Tolga Taviş’in
müziğine baktığımız zaman, öncelikle, herhangi bir akıma
ya da üsluba geri götüremeyeceğimiz son derece kişisel
bir yazı ile karşılaşıyoruz. Eserin başından sonuna dek,
tonal ama “yeni” olmayı başaran bir armoni dili hâkim.
Dinleyiciyi hemen kavrayan renkli bir melodizm, konunun
takip edilebilirliğini kolaylaştırıyor. Operanın her şeyden
evvel şan zevki olduğu gerçeğinden yola çıkan besteci,
“arya” formuna gerekli önemi vererek bastan baritona,
tenordan sopranoya, insan sesinin bütün imkanlarını
değerlendirmiş. Ne var ki, karşılaştığımız bu partiler,
“bravura” nitelikte olmaktan ziyade, dramatik yapıyı
destekleyen bir “senfonizma” karakteri içinde salt müziğin
dilini konuşuyorlar. Bu da, çağımızda opera sanatının içine
girdiği yönelime uygun nitelikte. Bugün özellikle Alman
geleneğindeki ülkelerde; müziğin dramı desteklediği ve
müzikal olanın yanısıra, teatral olanın da önem kazandığı,
bir gerçek. İşte tam bu noktada, Taviş’in orkestrasyonu
öne çıkıyor: Bestecinin betimleyici dile ve görsel olana
yatkınlığı, parlak enstrümantasyonunun her ayrıntısında
kendini gösterirken, dinleyiciyi âdeta bir sinema estetiği
ile karşı karşıya bırakıyor.
Festivalde izleyeceğimiz “Hekimoğlu”nun rejisörü ise
Figen Ayhan. Eserin dünya prömiyerini gerçekleştirmiş
olan Ayhan’ın rejisi; librettonun özünü iyi kavrayan, olay
akışındaki kırılmaları başarıyla yakalayan ve dramaturjik
güçlükleri rahatlıkla çözen bir reji. Tüm bu avantajların,
izleyiciye belirgin bir konfor sağladığını belirtmeliyiz. Oğuz
Murat Yılmaz’ın, dramatik karşıtlıkları ve geçişleri isabetle
destekleyen ışık tasarımı; Çağda Çitkaya’nın, mekan
değişikliklerini kolaylaştırarak rejisöre kolaylık sağlayan
işlevsel dekor anlayışı; ve Gizem Betil’in, yöresel giysilere
sadık kalarak özgün olmayı başaran kostüm tasarımı da,
prodüksiyonun başarısındaki önemli yapı taşları arasında.
Bizzat bestecisi tarafından yönetilecek olan temsilde
sesini dinleyeceğimiz, oyunculuğunu izleyeceğimiz
isimlere gelince... Tenor Bilal Doğan, “Hekimoğlu”;
soprano Esra Çetiner Tural, “Narin”; bas Engin Suna,
“Dadyan Efendi”; bariton Eray Kocatürk, “Sefer Ağa”;
mezzosoprano Ezgi Karakaya, “Esma Ana”; bariton Hasan
Çelik, “Muhtar”; tenor Gürkan Sezgin, “Alanlı Osman”; ve
bas Sabri Doğan Çapanoğlu, “Mümtaz” partilerini/rollerini
seslendirecek, oynayacaklar. Tüm bu solistlere, Samsun
Devlet Opera ve Balesi orkestrası ile korosu eşlik edecek.
“Bir operanın, bestelendikten hemen sonra ve mümkün
olduğunca sık sahnelenmesinin önemi”ni belirtmiştik.
“Hekimoğlu”, bu açıdan şanslı bir eser: Tamamlandığı
yıl, Samsun’da dünya prömiyeri yaptığı gibi, bundan yedi
ay sonra Eskişehir’de sahnelendi; 7. İstanbul Opera ve
Bale Festivali ve İzmir Devlet Opera ve Balesi’nin 2016-17
sanat sezonu repertuarı kapsamındaki temsiller ile birlikte,
“Hekimoğlu”, iki yıl gibi görece kısa bir zaman dilimi
içinde, dört ayrı kentimizde seyircisiyle buluşmuş olacak.
Geçmişte, pek çok değerli bestecimizin yapıtlarının, uzun
süreler boyunca sahnelenmeden kaldığını düşünecek
olursak, bu takvimin önemi daha iyi anlaşılacaktır.
Bu nedenle; “Hekimoğlu”na dünya prömiyerinden
bugüne operalarımızın kapısını açan Devlet Opera ve
Balesi Genel Müdürü Sayın Selman Ada’ya, gösterdiği
teveccühten dolayı teşekkür etmek gerekiyor. Şüphesiz
ki genel müdürlüğün bu sıcak ve teşvik edici yaklaşımı,
“Hekimoğlu”nun yakaladığı ivmede en önemli etkenlerden
biri olmuştur.
İstanbul, ülkemizde opera kültürünün en köklü ve
yerleşik olduğu şehirlerden biri. Sadece ciddi sayıdaki
temsil müdavimi ile değil, aynı zamanda medyanın
kalbi olması bakımından da, sanatsal etkinlikler için bir
“vitrin” konumunda. Türk kültürüne yaklaşık altı yüzyıldan
bu yana damgasını vurmuş olan bu kentin, “İstanbulAnadolu” farklılığı üzerinden tanımlanmış bir özne olma
durumu var. Bu bakımdan; geçmişten günümüze kadar
divan şairlerinden bestecilere, ressamlardan sinema
yönetmenlerine dek pek çok önemli edebiyatçının ve
sanatçının, ürünlerini bu güzide kentimizde “görücüye
çıkardığını” biliyoruz. İstanbul’da başarı kazanmanın, bir
eserin rüştünü ispat için zorunlu olduğu söylenebilir. İşte
“Hekimoğlu” operası da, şimdi böyle bir sürecin içinde.
İstanbullu sanatseverlerin huzuruna çıkacak olan eser,
bu yolla yerel olandan ulusal olana doğru bir adım daha
atmış olacak. İstanbul’un, “Türkiye’nin dünyaya açılan
kapısı” olduğu hatırlanacak olursa, burada kazanılacak
beğeninin ve elde edilecek başarının, “Hekimoğlu”na
daha da yaygın bir popülarite kazandıracağı kendiliğinden
anlaşılacaktır. Tabii ki bunun kararını, sadece seyirci
verebilir: Çünkü; her sanat eseri, yaratıcısının bireysel
dürtüleri ile hayat bulsa da, son çözümlemede alımlayıcısı
için vardır ve tarihin hemen hemen istisnasız olarak
gösterdiği gibi, en iyi yapıtlar, en popüler olanlardır. Büyük
düşünür Hegel’in bir sözü ile bitirelim: “Doğru, tarihe
direnebilen şeydir.”
Editörün notu: Yazarımız Bertan Rona’nın dergimizin 4.
sayısında yer alan SAMDOB’tan Yepyeni bir Aşk-ı Memnu
Prodüksiyonu başlıklı yazısından bir bölüm teknik bir
hatadan dolayı yazı içinde yer almamıştır. Özür dileriz.
19 Opera•Bale
Dünya
Prömiyeri
16 Nisan
2016
Ankara DOB
Modern Dans Topluluğu
FRIDA
“Yürüyemezsem Dans Ederim!…”
Özgür Adam İnanç
Frida Kahlo, geçtiğimiz yüzyılın en ilgi çeken,
öncü ressamlarından bir tanesi. Sanat dünyasının
ikonlarından biri olmasının yanında özel yaşamıyla da
merak uyandıran sanatçı, farklı bir kişiliğe ve yaşam
öyküsüne sahip. Ressam olarak kendine özgü, dikkat
çekici üslubuyla ilgi odağı olduğu kadar, özel yaşamıyla,
geçirdiği korkunç kaza yüzünden çektiği acılarla ve
kocası ressam Diego Rivera ile yaşadığı inişli çıkışlı
ilişkiyle de merak uyandırıyor. Cazibeli ve tutkulu bir
kadın olmasının yanına yaşadığı aşklar da eklenince,
yaşamı kendiliğinden tıpkı resimleri gibi gerçeküstü bir
öyküye dönüşüyor. Onun ilginç öyküsü, sahneye perdeye
ya da kitap sayfalarına defalarca taşınmış durumda.
Aslında hal böyle iken, yani Frida Kahlo’nun hikâyesi
bu denli sıklıkla ele alınırken, neden bir de ben ele
alayım, birçok kez işlenen öyküsünü yeniden anlatayım
dedim. Benim hikâyem 2015 yılı Şubat ayında başladı.
Aslında Latin Amerika bestecileri üzerine yaptığım
araştırmalar sırasında Arturo Marquez, Jose Pablo
Moncayo, Oscar Chavez, Sylvestre Revueltas gibi müthiş
bestecilerin rengârenk müzikleriyle karşılaşmış, onları
nasıl değerlendiririm diye düşünmeye başlamıştım. Tam
da bu noktada hep içimde ukde olan Frida Kahlo'nun
hayatından bir kesiti sahneye taşıma fikri için bir fırsat
doğmuş oldu. Frida’nın aşkları, yaşadığı acılar, resimleri
ve iç dünyası ayrı birer eser olarak işlenebilir diye
düşünmeye başladım. Böylece de Frida’nın yaşamının
Opera•Bale 20
Bu yeni tasarım içerisinde Frida’yı sürekli acılar
çeken bir kadın olarak aktarmak istemedim. Kendi iç
dünyasında, yaşadığı onca acı ve yüke rağmen hayattan
yılmayan, kendi seçimlerini yaşayan, dik ve gururlu
bir kadın olarak aktarmak istedim. Acılarını resme
döken, “yürüyemezsem dans ederim” diyen bir karakter.
Frida’nın yaşadığı, âşık olduğu, beslendiği topraklardan
anları da sahneye taşımak benim için ayrı bir önem
taşımaktaydı. Bu kadar çok mekân değişikliği ve renkli
sahnenin bir arada verilebilmesi için tasarı üzerinde
yoğun bir çalışma yapılması gerekti.
son dönemine odaklanan, onun kendisi gibi ressam
olan kocası Diego ile ilişkisi ve Meksika kültürüne bakış
açıları, katkıları üzerinde duran bir sahneleme fikri
oluştu kafamda.
Bu sahnelemenin mekânı kesinlikle “La Casa Azul - Mavi
Ev” olacaktı. Zira Frida hayatının bütün önemli evrelerini
bu evde geçirmiş, son olarak da ailesinin ölümüyle
kaybettiği bu evi yeniden satın alan Diego sayesinde
burayı bir okula dönüştürmeyi, adını ölümsüzleştiren bir
öğrenci nesli yetiştirmeyi, mirasını bırakacağı ardıllar
yaratmayı başarmıştı. Ancak bu dönemde yaptığımız
dramaturgi çalışmalarıyla projenin kapsamı genişledi ve
büyük bir prodüksiyona dönüştü.
Böylece eser, teatral unsurları, canlı orkestrayı
barındıran bir bütüncüllük anlayışına doğru gelişti.
Zaman zaman altından kalkamama endişesi yaratsa
da, birçok unsuru farklı disiplini bir araya getiren
eserin seyirciyle güçlü imgeler üzerinden buluştuğu
inancındayım. Çünkü en önemlisi projede yer alan
herkes büyük bir inanç ve azimle çalıştı, ortaklaştı ve
sonuçta ortaya gerçekten kolektif bir eser çıktı. Esere
hayat vererek seyirciyle buluşmasını sağlayan tüm
dansçılara, sahne atmosferini bir müziksel ziyafete
dönüştüren orkestramıza, sahneden kostüm tasarımına,
teknik atölyelerden terzihanelere kadar yoğun iş gücüyle
çalışan tüm çalışma arkadaşlarıma ve özellikle yaratım
ekibime sonsuz şükranlarımı sunarım.
Umarım izleyenleri sahnenin büyüsüyle buluşturup
Frida’nın renkli dünyasına bir perde aralayabiliriz.
21 Opera•Bale
20
16
ULUSLARARASI 14. ULUSLARARASI
BODRUM BALE
FESTİVALİ
Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü, profesyonel opera ve
bale gösterilerinin akademik kurallara dayanılarak gerçekleştirildiği,
ülkemizdeki yegâne kurumsal organizasyon olması açısından, Türk
sanatının ve sanatçısının dünya çapındaki tanıtımında çok büyük
önem taşımaktadır. Geniş çaptaki uluslararası faaliyetleri, ülkemizde
opera ve bale sanatının gelmiş olduğu seviyeyi yabancılara
tanıtmak ve bu sanat dallarının uluslararası temsilcilerini halkımızla
buluşturmayı amaç edinmiştir.
Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü tarafından, doğal
tarihi platformların çağdaş sanatlarla buluşturulması amacıyla
düzenlenen ve ilki Ağustos 2003 tarihinde gerçekleştirilen
“Uluslararası Bodrum Bale Festivali” 14 yıldır Karya Prensesi’nin
evi, tarihi Bodrum Kalesi’nde bale adımlarını Bodrumlularla
buluşturuyor.
Dünyanın ortaçağ zamanlarından kalan, en iyi korunmuş
anıtlarından biri olarak, korumaya değer bir yer olarak Bodrum
bölgesinde gerçek bir vasiyet gibi duran Bodrum Kalesi, M.S. 15.
yüzyılda Rodos şövalyeleri tarafından inşa edilmiştir ve günümüzde,
çok çeşitli sualtı bulgularının sergilendiği dünyanın en büyük sualtı
arkeoloji müzesi olarak hizmet vermektedir.
Bugüne kadar Bodrum Uluslararası Bale Festivali’ne konuk olan
dünyaca ünlü topluluklar arasında Compagnia Nazionale Di
Raffaele Paganini, Nuevo Ballet Español, Marsilya Devlet Balesi ,
İspanya Nacho Duato, Kirov Bale Topluluğu, Julia Bocca & Ballet
Argentino, L. Trockadero olarak sıralayabiliriz.
Bu yıl düzenlenen 14. Uluslararası Bodrum Bale Festivali yine
zengin programı ile Bale severleri bekliyor.
BODRUM BALE
FESTİVALİ
Bodrum Kalesi
16 Temmuz - 3 Ağustos 2016)
21: 45 / BANT
PROGRAM
16 Temmuz 2016, Cumartesi
YEVGENİ ONYEGİN
Müzik: Piyotr İlyiç Çaykovski
Koreografi: Yaroslav Ivaneko
Ankara Devlet Opera ve Balesi
19 Temmuz 2016, Salı
FRİDA
Müzik: Arturo Marquez, J. Pablo Moncayo,
C. Aksel Akın
Koreografi: Özgür Adam İnanç
Ankara Devlet Opera ve Balesi
22 Temmuz 2016, Cuma
ALONZO KING LINES BALLET
Amerika Birleşik Devletleri
25 Temmuz 2016, Pazartesi
ASTANA BALLET
Kazakistan
28 Temmuz 2016, Perşembe
DANSIN RENGİ
“İç-İn-Arada, Danzon, Dansın Rengi”
Müzik: Arturo Marquez, Erim Ardal,
Maurice Ravel
Koreografi: Armağan Davran, Volkan Ersoy,
Mehmet Balkan, Berk Sarıbay,
Deniz Özaydın
Antalya, Mersin, İzmir Devlet Opera ve Balesi
31 Temmuz 2016, Pazar
La CORSAIRE (Korsan)
Müzik: Adolphe Adam, Cesare Pugni,
Leo Delibes, Richard Drigo
Koreografi: A. Marie Holmes
İstanbul Devlet Opera ve Balesi 02-03 Ağustos 2016, Salı- Çarşamba
ROJAS y RODRIGES
İspanyol Flamenko Topluluğu
İspanya Genel Müdürlük gerekli hallerde festival
programında değişiklik yapabilir
Opera•Bale 22
Uluslararası Aspendos
Opera ve Bale Festivali
“Bu tiyatroyu restore ediniz
ama kapısına kilit vurmayınız.
Burada temsiller veriniz, güreşler
düzenleyiniz.”Mustafa Kemal Atatürk (9 Mart 1930)
Sahne sanatlarının sergilenmesi için başka hiç bir yerin,
seyircisine bu kadar keyifli anlar yaşatamayacağı Aspendos
Antik Tiyatrosu, dünya üzerindeki antik tiyatrolar içerisinde
en iyi şekilde korunmuş ve sahne sanatları için akustiği en
uygun olan tiyatrodur.
Tiyatro, Roma İmparatoru Marcus Aurelius döneminde
(İ.S. 161-180) Mimar Zenon tarafından yapılmıştır. Yarım
daire şeklindeki orkestra, oditoryum ile sahne arasında
yer almaktadır. Oturma alanının en üstünde 59 tonozdan
oluşan yarım daire şeklinde bir galeri vardır. İzleyicilerin bu
galeriyi yağmurlu mevsimlerde sığınak olarak kullandıkları
sanılmaktadır.
Aspendos tiyatrosunun günümüze bu denli sağlam
ulaşmasının nedenlerinden biri de hiç kuşkusuz Selçuklular
döneminde restore edilmiş olmasıdır. Bu nedenle, çok kısa
bir zamanda diğer tiyatrolar arasında şu anki ününü elde
etmiştir.
23 Opera•Bale
2016
23. ULUSLARARASI
ASPENDOS
OPERA VE BALE
FESTİVALİ
Aspendos Antik Tiyatrosu ( 3-15 Eylül 2016 )
EXPO 1 ( 11 Eylül 2016 )
PROGRAM
3 Eylül 2016, Cumartesi
Aspendos Antik Tiyatrosu
CARMEN (Opera)
Müzik. Georges Bizet
Rejisör: Evin Atik
Koreografi: Mehmet Sipahi
Antalya Devlet Opera ve Balesi
Orkestra Şefi: Artem Makarov
7 Eylül 2016, Çarşamba
Aspendos Antik Tiyatrosu
Uluslararası Aspendos Opera ve Bale Festivali, ilk
kez, Devlet Opera ve Balesi tarafından 1994 yılında
başlamış, 1998’e kadar dört sene boyunca ulusal
kapsamda yürütülmüş, daha sonra uluslararası bir statü
edinerek 2003 yılında Avrupa Festivaller Birliği (EFA)
üyeliğine kabul edilmiştir. Avrupa Festivaller Birliği’nin
Nisan 2008’de gerçekleştirilen Olağan Genel Kurulu
ve Konferansı, Türkiye Cumhuriyeti Kültür ve Turizm
Bakanlığı’nın himayesi altında Devlet Opera ve Balesi
Genel Müdürlüğü tarafından yapılmıştır.
Bugüne kadar Uluslararası Aspendos Opera ve Bale
Festivali’ne dünyaca meşhur birçok topluluk konuk
olmuştur. İngiliz Kraliyet Balesi, İspanyol Ulusal Balesi,
Deutsche Oper Berlin, Zürih Balesi, Marinsky Tiyatrosu
Kirov Balesi, Sofya Ulusal Operası, Yunan Ulusal
Operası, Devlet Akademik Bolşoy Tiyatrosu, Münih
Bavyera Balesi, Prag Devlet Operası ve Tokyo Balesi bu
topluluklardan bazılarıdır.
Tüm sanatseverleri; 2000 yıldır dünyanın en iyi
korunmuş antik tiyatrolarından biri olan Aspendos
Antik Tiyatrosu’nun büyülü atmosferinde opera ve bale
temsilleri izlemeye davet etmekten gurur duyarız.
23. Uluslararası Aspendos Opera ve Bale Festivali bu
yıl ilk kez Antalya 2016 Botanik EXPO alanında da
seyircilerle buluşacak. Ülkeler arası iletişime, diyaloğa,
barışa katkısı olan; kültür, tarih, eğitim alanlarında,
ülkelerin daha iyi bir dünya kurmak için oluşturdukları
projelerin sergilendiği bu uluslararası etkinlik
çerçevesinde, Türkiye’de ilk kez düzenlenen, “Çiçek ve
Çocuk” temalı EXPO-1 etkinliğinde Devlet Opera ve
Balesi de sahne alacak.
Opera•Bale 24
YEVGENİ ONYEGİN (Bale)
Müzik: Piyotr İlyiç Çaykovski
Koreograf: Yaroslav Ivanenko
Ankara Devlet Opera ve Balesi
Orkestra Şefi: Sunay Muratov
10 Eylül 2016, Cumartesi
LE CORSAIRE / Korsan (Bale)
Müzik: Adolphe Adam, Cesare Pugni,
Leo Delibes, Richard Drigo
Koreografi: Anna Marie Holmes
İstanbul Devlet Opera ve Balesi
Orkestra Şefi: Bujor Hoinic 11 Eylül 2016, Pazar
EXPO 1
HAMLET
Müzik: Revas Gabichvadze
Koreografi: Nugzar Magalashvili,
Medeia Magalashvili
Ankara Devlet Opera ve Balesi
13 Eylül 2016, Salı
KONSER
Varna Opera Orkestrası
Orkestra şefi: Borislav Ivanov
15 Eylül 2016, Perşembe
AIDA (Opera) Müzik: Giuseppe Verdi
Varna Operası Orkestra Şefi: Borislav Ivanov
Genel Müdürlük gerekli hallerde
festival programında değişiklik yapabilir.
TÜRKSOY 2013 Türk Dünyası Kültür Başkenti
UNESCO Somut Olmayan Kültürel Miras Başkenti
ESKİŞEHİR
OPERA BALE GÜNLERİ
Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü ile
kültür ve sanata sıcak yaklaşımıyla dikkat çeken
Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nın
işbirliğiyle 2011 yılında sanatseverlerle
buluşmaya başlayan “Eskişehir Ulusal Opera ve
Bale Günleri” bu yıl 3-13 Mayıs tarihleri arasında
gerçekleştiriliyor.
TÜRKSOY tarafından önerilerek kabul edilen
“2013 Türk Dünyası Kültür Başkenti” ve UNESCO
tarafından “Somut Olmayan Kültürel Miras
Başkenti” seçilmesiyle bir “kültür şehri” kimliği
kazanan Eskişehir’de; toplumun tüm bireylerine,
çoksesli müzik, opera ve bale yapıtlarını
sergilemeye ve Türk bestecilerinin yeni eserler
üretmesini teşvik etmek, Ulusal Türk opera ve
balesi eserlerinin daha çok seslendirilmesini
sağlamak amacıyla hizmetlerini sürdüren Devlet
Opera ve Balesi de büyük katkılar sağlamaktadır.
Eskişehir Büyükşehir Belediyesi Senfoni
Orkestrası ile birlikte DOB tarafından şimdiye
kadar sahnelenen eserler şunlar;
1. Eskişehir Ulusal
Opera ve Bale Günleri
(09-26 Mart 2011)
IV. Murat
Cem Sultan
Güldestan
Karacaoğlan
Kösem Sultan
Aşk-ı Memnu
Mersin DOB
Ankara DOB
Samsun DOB
Antalya DOB
İzmir DOB
İzmir DOB
2. Eskişehir Ulusal
Opera ve Bale Günleri
(10-26 Mart 2012)
Ali Baba & 40
Mevlana’nın Çağrısı Midas’ın Kulakları
Çalıkuşu Yusuf ile Züleyha
Samsun DOB
Antalya DOB
İstanbul DOB
Mersin DOB
Ankara DOB
25 Opera•Bale
2016
6. ESKİŞEHİR
ULUSAL OPERA
VE BALE
GÜNLERİ
(03-13 Mayıs 2016)
ESKİŞEHİR ATATÜRK
KÜLTÜR SANAT VE KONGRE
MERKEZİ
Saat: 20:00
PROGRAM
3 Mayıs 2016, Salı
RIGOLETTO (Opera)
3. Eskişehir Ulusal
Opera ve Bale Günleri
(09-25 Mart 2013)
Özsoy
Karyağdı Hatun
1001 Gece Masalları
Muhteşem Süleyman
Lale Çılgınlığı
Mersin DOB
Ankara DOB
Samsun DOB
İzmir DOB
Antalya DOB
4. Eskişehir Ulusal
Opera ve Bale Günleri
(03-17 Mayıs 2014)
Carmen Ankara DOB
Bach Alla Turca Samsun DOB
Madama Butterfly İzmir DOB
Aspendos -Yüzyılların Aşkı Antalya DOB
Lüküs Hayat Mersin DOB
Müzik: Giuseppe Verdi
Sahneye Koyan: M. Can El
Orkestra Şefi: Tulio Gagliardo Varas
İzmir Devlet Opera ve Balesi
Eskişehir Büyükşehir Belediyesi
Senfoni Orkestrası
6 Mayıs 2016, Cuma
HÜRREM SULTAN (Bale)
Müzik: Nevit Kodallı
Koreografi: Oytun Turfanda
Samsun Devlet Opera ve Balesi
Orkestra Şefi: Murat Kodallı
10 Mayıs 2016, Salı
KÜLKEDİSİ (Opera)
Müzik Gioacchino Rossini
Sahneye koyan: Yekta Kara
Orkestra Şefi: Alessandro Cedrone
İstanbul Devlet Opera ve Balesi
Samsun Devlet Opera ve Balesi Orkestrası
13 Mayıs 2016, Cuma
5.Eskişehir Ulusal
Opera ve Bale Günleri
(2-16 Mayıs 2015)
I Puritani
Hamlet
Piri Reis
Hekimoğlu Opera•Bale 26
Ankara DOB
Ankara DOB
Mersin DOB
Samsun DOB
YEVGENI ONYEGIN (Bale)
Müzik: Piyotr İlyiç Çaykovski
Koreografi: Yaroslav Ivanenko
Ankara Devlet Opera ve Balesi
Eskişehir Büyükşehir Belediyesi
Senfoni Orkestrası
Genel Müdürlük gerekli hallerde festival
programında değişiklik yapabilir
Tarihten Bir Yaprak:
Donizetti ve
Müziği
Yiğit Günsoy
Rossini ve Verdi arasındaki dönemde İtalyan operası uzun
süreli olmasına rağmen geleneği değişmişti. Fransız Grand
operasının doğuşu ve yükselişi, ayrıca kuzeyin Romantik
edebiyatının çekiciliği yalnızca librettoların konusunu ve
tekniğini değiştirmekle kalmadı, aynı zamanda müzikal
yapıyı da değiştirdi. 1830’lu yıllarda Paris, İtalyan opera
kolonisinin merkeziydi. Spontini, Rossini, Donizetti
ve Bellini İtalyan ve Fransız tiyatrosu için beste yapan
öncülerdi. Ciddi opera, kaynağını Gluck ve Meyerbeer’den
elde etmiş, buffa ise vodvillerden ve opéra comique’den
oldukça etkilenmişti. Ayrıca yeni bir konseptin farkına
varmalıyız. Bahsedilen zamandan önce var olmayan sanat
ve hüner arasındaki keskin çizgi bu dönemde oldukça
keskin bir şekilde çizildi. Scarlatti veya Paisiello, hatta
Rossini bile notaların aşırı duygusallıktan etkilenmesine
izin vermezken, Romantikler, ifade için her türlü şeye razı
oluyordu. Bahsedilen konu, bu bestecilerin besteleme
tekniği bakımından iyi eğitim almadıkları anlamına
gelmemelidir.
Birçoğu acele ile bestelenen yetmiş opera bestecisi
Donizetti, sağlam şan eğitimi almış bir basso buffo,
oda müziği çalmaktan hoşlanan iyi bir keman virtüözü
ve deneyimli bir orkestra şefiydi. Monteverdi sonrası
birçok opera bestecisi gibi kilise müziği hakkında
sağlam bilgi sahibiydi. Verdi’nin Manzoni Requiem adlı
eserine ilham verdiği kabul edilen, Bellini’nin ölümü
üzerine bestelediği Requiem Mass bu konuya verilecek
en iyi kanıttır. Ayrıca geçmişten gelen bazı yankılarda
yadsınmamalıdır. Örneğin Lucia’nın seksteti, Donizetti’nin
Lotti ve Venedik polifonisini iyi bildiğini ve özümsediğini
gösterir. Tüm bu dönem müzisyenlerinin Haydn ve
Mozart’ın oda müziğini iyi tanıdığını ve genç yaşta
bunları incelediklerini fark etmek gerekir. Donizetti, ona
yakın kuartet ve bazı senfoniler bestelemiştir. Fakat iyi
eğitimleri ve özümsedikleri muhteşem müzikler, onların
kendi zevklerine göre ses işçiliğinden fedakârlık etmelerini
engellememiştir.
Donizetti de tıpkı çağdaşı ve rakibi Bellini gibi eserin baş
kadın ve baş erkek kahramanının istekleri doğrultusunda
besteler yapıyordu. Onlar için ve onlarla çalışıyorlardı.
Bahsedilen besteciler için tanrısal bir hediye olan
şarkı, şarkıcıyla temsil ediliyordu. Fakat Donizetti’nin
melodilerinde eski Napolililerin, Handel’in, Hasse’nin
kutsal bel cantosu yoktu. Bellini’de çok az görülen
yapaylık, hatta dağınık abartılar, seyirciyi tatmin etmek
için yapılan fedakârlıklar Donizetti’nin müziğinde daha sık
görülür.
Donizetti’nin yaşadığı çağda besteciler, seyircilerin
istekleri ve düşünce yapısına uymak, eserlerini seslendiren
şarkıcıları memnun etmek ve teslim olmak zorundaydı.
Böylelikle her şeyin direkt olarak sahneden seyirciye
verildiği, prima donnanın ve tenorun sahnenin en önünde
durup, sadece anın gerekliliklerine konsantre oldukları
çok özel bir sanat şekli çıkmış oldu. Donizetti bu tekniğin
en iyi uygulayıcısı ve bu efektler, tarifler ve hileler ile
dolu sanata değişik şekiller veren bestecisiydi. Çok hızlı
çalışırdı ve insan sesinin güzelliği hakkındaki hisleri onu
neredeyse hiç yanıltmazdı. Hem seyircinin akılda kalan
27 Opera•Bale
melodi isteğini tatmin edebiliyor, hem de şarkıcıların
yeteneklerini gösterebilecekleri şarkılar besteliyordu.
Donizetti, olağanüstü bir kolaylığın yanında, espri kabiliyeti
ve hem metinsel hem de lisansal bir kabiliyete sahipti.
Fakat tüm bu çeşitliliğe rağmen veya bu çeşitlilikten
dolayı, ayrıca disipline olmamış olağan üstü yeteneğe
sahip Donizetti, bestelediği birçok operaya karşın ciddi
operalarında gerçek üstünlüğü yakalayamamıştır.
Lucia di Lammermoor, tıpkı diğer dramatik Donizetti
operaları gibi iyi bestelenmiş bir opera değildir. Oldukça
çarpıcı anlar veya komple sahneler olmasına ve sekstetin
üstünlüğüne rağmen besteci daha geniş boyutlara ulaşmak
için fazla yüzeysel ve hızlı çalışmıştır. Komik operası olan
Don Pasquale, Rossini’nin komik operalarına yakışır bir
devam olduğu halde, Lucia, Verdi’nin ilk dönem ciddi
operaları için sadece deneysel bir habercidir. Lucia’nın
neredeyse tüm birinci perdesi dramatik tiyatro gücünden
veya uygulamasından yoksun bir konser tarzındadır.
Eseri kurtaracak tek şey üstün yetenekli şarkıcılardır.
İnsan sesinin büyüleyici kuvveti, tiyatronun eksikliğini
unutturabilecek tek öğedir. İkinci perdede karşımıza bir
anda gerçek müzikal dramla karşılaşırız ve her şey yerli
yerine oturmaya başlar. Fakat operadaki karakterler,
mantıklı bir şans verildiklerinde kendi hayatlarını
yaşayabilecek tipte değildir. Hepsi büyük bir ağırlığın
altında, gerçekten uzak olan karakterlere dönüşmüştür.
Çoğunlukla soluk ve karaktersiz olan Lucia belki bizim
acıma duygumuzu yükseltir fakat ona tam bir sempati
duyamayız. Çıldırma sahnesi eski bir operatik yöntemdir,
fakat kendi içinde dramatik değildir, özellikle anlamsız
kadanslarla süslenince amacından iyice sapar. Tekrar
söylemek gerekirse, temsil ancak kaliteli bir Akdenizli ses
tarafından söylendiğinde başarıya ulaşabilir. Edgardo,
bestecinin dramatik sancılarının harcanıp gideceği sıkıcı
bir karakterdir. Lucrezia Borgia gibi bir konuda bile, zehir
kullanan bir dişinin, kutsallıktan uzak hayranlık duyulacak
çekiciliğini yansıtmaktan uzaktır.
Donizetti’nin trajik operaları dönemsel parçalar olup
ancak büyük şarkıcılar tarafından ilgi uyandırabilen eserler
olsa da, komik eserleri, inanılmaz bir hız ve akıl almaz
yaratıcılıkla peşi sıra iş üreten büyük buffa bestecilerinin
sonuncusu olarak kabul edilmelidir. Donizetti baştan ayağa
tam bir tiyatro adamı, heyecanlı ve romantik olmasına
rağmen geçmişe bağlı bir buffa bestecisiydi. Rossini, ondan
daha uzun süre yaşadıysa da genç bir yaşta beste yapmayı
bırakması, L’Elisir d’amore ve Don Pasquale’nin klasik
anlamdaki opera buffa’nın son gerçek örnekleri olmasını
sağlamıştır. Opera buffa, on yedinci yüzyılda ortaya çıkmış
ve yüzyılı aşkın bir süre yalnızca opera ve müzik üzerinde
değil, aynı zamanda her tip müzisyen üzerinde de büyük
bir etki sahibi olmuştur. Romantik Grand operalar bu tarzı
gölgede bırakmış ve ancak Verdi Falstaff’ı bestelediğinde
parıltısı yeniden ortaya çıkmıştır. Donizetti’yi romantizmi
Opera•Bale 28
açısından Rossini’den farklı kılan unsur, İtalyanların
müziğin tanrıları dediği Rossini ve Verdi arasında
oluşturduğu köprü görevidir.
L’Elisir d’amore, hayal gücü tamamen insan sesinde
olan, İtalyan operasını İtalyan operası yapan özellik olan
insan sesini taçlandıran, geniş, elastik ve serbestçe akan
melodilere sahip bir bestecinin işidir. Bu melodiler, insan
sesine aşıktır. Bir ölçüde bu sevginin tutsağı da olsa, sesi,
şarkının tüm tutkuları seviyesine de çıkartma gücündedir.
Resitatiflerde bile dramatik üstünlüğü sezinleyebiliriz. Fakat
bu özelliğin asıl fark edildiği yerler, her bir sesin adeta
diğer sesi daha yukarıya uçurmaya çalıştığı ansambllardır.
Doğal olarak bu eserlerde de birinci sınıf seslerin icrası
zaruridir fakat, opera buffadan bahsedildiği için bu birinci
sınıf ses sahiplerinin aynı zamanda da birinci sınıf oyuncu
olmaları gerekir. L’Elisir d’amore hemen hemen herkesi
neşelendirecek bir operadır. İyi yorumlandığı zaman,
operada az görülen bir şeyi gerçekleştirebilir, kahkaha
ortaya çıkartır, insanları güldürür.
1842 yılında bestelenmiş olmasına rağmen Don Pasquale,
on sekizinci yüzyıl geleneğine dayanan eşsiz bir opera
buffadır. Bazılarımıza, yaşlı ve şişman hamilerin, veya
amcaların genç ve tatlı bir kızla evlenmek istemesi, noterler,
doktorlar ya da hınzır hizmetçiler çok tanıdık gelebilir.
Geçmiş zaman seyircilerine eserin yapısı tam bir meydan
okumaydı. Seyirciler en aşağı üç defa tekrarlanmış bu
konuya bestecinin nasıl bir yenilik getireceğini merakla
bekliyordu. Don Pasquale, orijinal bir hikayenin çok iyi
bir varyasyonuydu. Librettosu bile iyi hazırlanmıştı. Müzik
canlı, cıvıl cıvıl ve tamamiyle eğlendiriciydi. Uvertür,
eserdeki melodilerden oluşan bir potpuridir, ikinci perde
başındaki prelüd, trompet için fazla dokunaklıysa da bu bizi
kandırmamalı.
Donizetti, eserlerinde enstrumental müziği gerekli bir
çekirdek olarak kabul eden tam anlamıyla gerçek bir
opera bestecisiydi. Perde kalktığı zaman tartışmasız bir
uzmandır. Orkestra kendi başına çalmaktan vaz geçip,
seslere eşlik etme görevine geçtiği zaman Donizetti
neredeyse Mozartvari bir inceliğe bürünür. İlk şarkıcı ağzını
açtığı zamandan itibaren her şey yerli yerindedir. Hiç boşa
giden bir hareket yoktur, kavatinler parçaların içinde erir,
resitatifler inanılmaz yaratıcıdır ve ansambllar çok ustaca
bir araya getirilmiştir ve pırıl pırıldır. Donizetti’nin ciddi
operaları zaman geçtikçe solgunlaşsa bile bahsettiğimiz iki
buffa operası ruhlarıyla iletişim kurabilen şefler ve şarkıcılar
oldukça tazeliklerini sonsuza kadar koruyacaktır.
Not: Bu yazı İstanbul Devlet Operası’nın
2003-2004 sezonunda yayınladığı “Aşk
İksiri” kitapçığından alınmış olup, yazarın
izniyle dergimizde yayınlanmaktadır.
MAYIS - HAZİRAN 2016 SEZON PROGRAMI
ANKARA DEVLET OPERA VE BALESİ
Opera / Operet
CARMEN (G..Bizet)
Mayıs 09, 20
LEYLA İLE MECNUN (Ü. Hacıbeyov)
Mayıs 14, 16, 19
EVLİLİK SENEDİ (G. Rossini)
(H.Ü. Ankara Devlet Konservatuvarı Opera Bölümü)
Mayıs 17, 18
LA TRAVIATA ( G. Verdi)
Haziran 04, 05
Bale
YEVGENİ ONYEGİN (Y. Ivanenko / P.I. Çaykovski)
Mayıs 05, 07, 26
Modern Dans
CINDERELLA (A. Vita / C. St. Saens, Genesis, J. Cocker,
K. Jenkins, M. Oldfields)
Mayıs 12
FRIDA (A.İnanç / A. Marquez, J.çP. Mancayo, M. De Falla)
Mayıs 04, 28
Konser
SENFONİK KONSER
Mayıs 03
FRANSIZ GECESİ
Mayıs 08
19 MAYIS KONSERİ
Mayıs 19
LIED KONSERİ
Mayıs 22, Haziran 06
Çocuk
KALP KOROSU (U. Artun )
Mayıs 15
ÇOCUK BALESİ YILSONU TEMSİLİ
Mayıs 10
Müdürlüğümüz gerektiğinde program değişikliği yapabilir.
www.dobgm.gov.tr
MAYIS 2016 SEZON PROGRAMI
İSTANBUL DEVLET OPERA VE BALESİ
Opera
FAUST (Ch. Gounod)
Mayıs 26, 27, 28
Bale
DANSIN RENGİ
Mayıs 7 (Prömiyer), 10, 12, 14
Modern Dans
ŞEHİR ORMAN (B. Murphy / R. Altın)
Mayıs 17
Konser
LIED AKŞAMI
Mayıs 04
9. SENFONİ (L. Van Beethoven)
Mayıs 21
Çocuk
KİTAP KURDU İLE
CAN HAYLAZLARA KARŞI (K. KORBEK)
Mayıs 15
Müdürlüğümüz gerektiğinde program değişikliği yapabilir.
www.dobgm.gov.tr
MAYIS - HAZİRAN 2016 SEZON PROGRAMI
İZMİR DEVLET OPERA VE BALESİ
Opera - Operet
RIGOLETTO (G. Verdi)
Mayıs 3
ZAİDE (W. A. Mozart)
Mayıs 10, 12, 24, 26
Bale
Modern Dans
ATEŞ KUŞU / İLKBAHAR AYİNİ
(A. Davran, V. Ersoy, M. Balkan / I Starvinski)
Mayıs 18, 20
Müzikal
LÜKÜS HAYAT (C. R. Rey)
Mayıs 5, 6, 7, 14, 16, 17, 19
Haziran 1, 2, 3, 4, 9, 10
Konser
EĞİTİM KONSERİ
Mayıs 6, 19
İZDOB ÇOCUK KOROSU KONSERİ
Mayıs 28
BAROK KONSERİ
Mayıs 28
Çocuk
UYUYAN GÜZEL’İN PERİSİ (H. Nüfusçu)
Mayıs 11
4. ÇOCUK BALESİ ŞENLİĞİ
Mayıs 22
İZDOB ÇOCUK BALESİ GÖSTERİSİ
Haziran 09, 10
Müdürlüğümüz gerektiğinde program değişikliği yapabilir.
www.dobgm.gov.tr
MAYIS 2016 SEZON PROGRAMI
MERSİN DEVLET OPERA VE BALESİ
Opera - Operet
YEVGENİ ONYEGİN (P.İ.Çaykovski) / K. Korbek)
Mayıs 03
Bale
ÇEŞMEBAŞI-DANZON (F. Tüzün / A. Davran, V.
Ersoy / I. Stravinski, A. Marquez)
Mayıs 14, 17
Müzikal
LÜKÜS HAYAT (C. R. Rey)
Mayıs 12
Çocuk
NASREDDİN HOCA (M. Erdoğan)
Mayıs 30
DEĞİRMENDEKİ HAZİNE (M. Öztürk)
Mayıs 05, 16
Konser
OPERA OKULDA
Mayıs 04, 9, 11, 16
SENFONİK KONSER
Mayıs 10
ATATÜRK EVİ KONSERİ
Mayıs 02
KİLİSE KONSERİ
Mayıs 25
Müdürlüğümüz gerektiğinde program değişikliği yapabilir.
www.dobgm.gov.tr
MAYIS 2016 SEZON PROGRAMI
ANTALYA DEVLET OPERA VE BALESİ
Opera - Operet
YAŞA SEN ANNE (G. Donizetti)
Mayıs 10, 12
Bale
ÜÇ SİLAHŞÖRLER (A. Davran, V. Ersoy / G. Verdi)
Mayıs 03, 07
Eğitim Etkinliği
OPERA OKULDA
Mayıs 02, 09, 16
Konser
SESLERİN BÜYÜSÜ
Mayıs 05
PİYANO SEVDASI
Mayıs 14
Müdürlüğümüz gerektiğinde program değişikliği yapabilir.
www.dobgm.gov.tr
MAYIS - HAZİRAN 2016 SEZON PROGRAMI
SAMSUN DEVLET OPERA VE BALESİ
Opera
L’ELISIR D’AMORE (Aşk İksiri ) (G. Donizetti)
Mayıs 12
Konser
BİR NEFES KADIN
Mayıs 02
SOPRİTONE
Mayıs 14
YAZA MERHABA KONSERİ
Mayıs 14
GENÇLİK HAFTASI KONSERİ
Mayıs 21
ÇOCUK VE GENÇLİK SENFONİ
ORKESTRASI AÇILIŞ KONSERİ
Mayıs 23
ÇOCUK VE GENÇLİK SENFONİ
ORKESTRASI KONSERİ
Mayıs 25
ÇOCUK KORO & BALE YILSONU
GÖSTERİSİ
Haziran 12
Çocuk
ÇOCUK KORO&BALE
YILSONU GÖSTERİSİ
Haziran 12
KÜÇÜK BİR MUCİZE (C. Atilla)
Mayıs 02, 10, 24, 25
Müdürlüğümüz gerektiğinde program değişikliği yapabilir.
www.dobgm.gov.tr

Benzer belgeler

İstanbul - Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü

İstanbul - Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü ileri yaşlarda da dansçıların birikimlerini kullanabilmelerine olanak sağlayan “Birim Dans Tiyatrosu” 2008 yılında Ankara’da kurulmuştur. Dans ve tiyatro sanatlarının birleşimi ile yepyeni bir anla...

Detaylı

8 Temmuz 2013 - Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü

8 Temmuz 2013 - Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü ve Modern Dans Çalışmaları 14 Temmuz 1970 yılında Devlet Tiyatroları’ndan ayrılarak ayrı bir kurum olan Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü, Ankara ve İstanbul’da çalışmalarına devam ederken bir...

Detaylı

Opera ve Performans - Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü

Opera ve Performans - Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü Trabzon’da da bir OPERA BALE GÜNLERİ organize etmeyi planlayan Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü 2016

Detaylı