POP-arT - Simit Sarayı

Transkript

POP-arT - Simit Sarayı
NO:14
NİSAN 2014
Sİ M İ T SA R AY I ’ NIN ÜCR E T Sİ Z DE RGİSİDİR
Survivor’da
simit heyecanı!
Renklerin
gizemli
dünyası
50 soruda
Maldivler
Burak
Hakkı
“Her rolü oynayabilirim”
Eskiye duyulan yeni özlem
POP-ART
NO:14 • NİSAN 2014
İMTİYAZ SAHİBİ
İcra Kurulu Başkanı
ABDULLAH KAVUKCU
Yazı İşleri Müdürü (Sorumlu)
Esma Tuncer Aydos
Hoşgeldin bahar
G
üneşli ve güzel günlerin müjdeleyicisi baharla birlikte, dergimizin yeni
yüzü ile sizlere merhaba diyoruz. Görüş ve önerileriniz doğrultusunda
şekillendirdiğimiz, farklı konu ve daha zengin içeriklerle dolu yeni
dergimizi beğeneceğinizi umarız.
Yapım
HI’STANBUL PRODÜKSİYON
Şifasuyu Yolu Üstü Sok. No: 30
Oksizen Konakları 4/2 Maden
Mahallesi, Sarıyer, İstanbul
Tel: (0212) 242 36 58
Genel Yayın Yönetmeni
Ayhan Bölükbaşı
Elbette yeniliklerimiz sadece bununla sınırlı kalmadı. Ay boyunca gerek
yurtiçinde gerekse yurtdışında yeni mağaza açılışlarımıza da devam ettik. Mart
ayında Antalya Kapalı Yol Simit Sarayı ve Alanya Simit Sarayı mağazalarımızı
lezzet tutkunlarıyla buluşturduk. Yurtdışı açılışlarımız kapsamında bu ay
Kuveyt- E-Mall mağazamızın açılışını gerçekleştireceğiz. Mayıs ayında Hollanda
Amsterdam Arena, Hollanda Amsterdam Dam Meydanı ve Almanya Mannheim
Kurpfalzstr, haziran ayında ise New York 5. Cadde ve Kıbrıs Grand Akpınar
mağazalarımızı açacağız. Ayrıca Suudi Arabistan’da Cidde Arap Mall, Riyad
Hayat Mall, Cidde Havaalanı, Hilton Mall, Al Noor Mall, Granada Mall, Mekke
Makkah Mall, Mekke Al Nakeel AVM mağazaları ile ilgili alt yapı hazırlıklarımız
da hızla devam ediyor.
Yayın Direktörü
Zeynep Kasapoğlu
Türkiye yeme-içme pazarındaki ihtiyaç ve beklentilerini tanımlamak amacıyla;
Ipsos tarafından gerçekleştirilen ‘Yeme İçme Davranışları Araştırması’ sonuçları,
Simit Sarayı olarak bizleri gururlandırdı. Araştırmaya göre; Simit Sarayı,
bilinirlikte uluslararası fast food devlerinin arasında tek Türk markası olarak yer
alırken, müşteri sadakati sıralamasında da ilk sırada yer alıyor. Araştırmanın
sonuçları bizi çok onurlandırdığı gibi çalışmalarımızın çıtasını daha da yükseltti.
Fotoğraf
Caner Kasapoğlu
Tüm bunların yanı sıra kampanyalarımız sizlerin de büyük ilgisi ile devam ediyor.
Geçtiğimiz ay gerçekleştirdiğimiz pizza kampanyamız ve Cappy Atom ile birlikte
gerçekleştirdiğimiz 30 Nisan’a kadar devam eden ‘CAPPY ATOM Kahvaltı
Menüsü’ kampanyamıza gösterdiğiniz ilgi için teşekkür ederiz.
23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı vesilesi ile çocuklarımızın
bayramını en içten dileklerimle kutluyor, bahar coşkusunun yıl boyu sizlerle
birlikte olmasını diliyorum.
Sevgi ve saygılarımla...
Abdullah Kavukcu
Simit Sarayı İcra Kurulu Başkanı ve CEO
www.simitsarayi.com
facebook.com/simitsarayi
twitter.com/simitsarayi
S İ M İ T S A R AY I • 3
Görsel Yönetmen
Çağrı Ece
Editör
Ece Öziş
Yazı İşleri
Uras Benlioğlu, Özcan Yılmaz,
Şükran Kaya, Füsun Tansu,
Simay Erdem
Baskı
Uniprint Basım San. Ve Tic. A.Ş.
Ömerli Köyü, İstanbul Cad. No: 159
Hadımköy 34455 İstanbul
Tel: (0212) 798 28 40
Faks: (0212) 798 20 63
Yönetim Yeri
Büyükdere Cad. Apa Giz Plaza
No: 191 Levent/İstanbul
Tel: (0212) 398 03 98
www.simitsarayi.com
Yayın Türü
Yerel Süreli
Bu dergide yayımlanan tüm yazı ve
fotoğrafların hakları Simit Sarayı
Yatırım ve Tic. A.Ş.’ye aittir. Bu
yayındaki tipografik hatalardan
Simit Sarayı Yatırım ve Tic. A.Ş.
sorumlu değildir. Dergide yer
alan ürünlerin fiyatlarında haber
vermeden değişiklik yapılabilir.
Ürünler stoklarla sınırlıdır.
İÇİNDEKİLER
NO:14
NİSAN 2014
3Editör
4İçindekiler
24
6Kampanyalarımız
8
Benim Simit Keyfim
Siz fotoğrafladınız, biz yayımladık
12 Müşterilerimiz Simit Sarayı’nı anlattı
14 Survivor’da büyük mücadele
Ünlüler ve Gönüllüler simit için yarıştı
54
21 New York mağazamız açıldı
72
88
22 Yeni açılan diğer mağazalarımız
24 Burak Hakkı
Oyunculuğu ve hayata bakışını anlattı
66
34 Nihan Buruk defilesi
36 Bahar yorgunluğu
Sakın teslim olmayın!
40 Özgür Şef
İyi köftenin ve etin sırlarını anlattı
48 Karşınızda 2014’ün trend rengi:
Parlak orkide moru
54 Nick Merdanyan
Yaprakta yeşeren sanat
62 Sağlıklı saçların sırları
14
36
66Assos
Bir tatlı Ege kaçamağı
62
72 Maldivler hakkında her şey
82 Çocuklar ve evcil hayvanlar
88 Dekorasyonda Pop Art
Eskiye duyulan yeni özlem
92 Kendime İyi Bak
Bu baharın en romantik filmi
94 Kültür sanat
102 En yeni teknoloji ürünleri
108 Mağazalarımızın adresleri
48
110Bulmaca
112Burçlar
4 • S İ M İ T S A R AY I
40
82
KURUMSAL
KAMPANYA
6 • S İ M İ T S A R AY I
HABER
Instagram’da
Simit Sarayı Keyfi
İster mağazada, ister yolda...
Belki simit, belki sadece
bir bardak demli çay... Siz
paylaştınız, biz yayınlıyoruz.
Sağlık ve mutlulukla, daha
nice güzel anlarınıza ortak
olmayı dileriz...
8 • S İ M İ T S A R AY I
S İ M İ T S A R AY I • 9
ADVERTORIAL
Formunuzu Simit
Sarayı’nın hafif
lezzetleriyle koruyun
Yaz geliyor… Birbirinden lezzetli ve düşük kalorili ürünleriyle formuna
özen gösterenlerin değişmez adresi Simit Sarayı olacak…
Fit Baget
T
ürkiye genelinde ve yurtdışında yaygın mağazaları
ile keyifli zamanların ve lezzetli anların vazgeçilmez
adresi Simit Sarayı, menüsündeki farklı seçenekleriyle
özel anları unutulmaz kılıyor. Her gün geniş ürün yelpazesini,
kişiye özel hizmetlerini, benzersiz tatlarını ve yüksek kalite
anlayışını lezzet tutkunlarıyla buluşturan, geniş ürün
yelpazesine sahip olan Simit Sarayı, düşük kalorili, kepekli
ürünlerle yaza formda ve fit girmek isteyenlere aç kalmadan
diyet yapma fırsatı veriyor.
Simit Sarayı’nın formuna dikkat etmek isteyenlere özel
hazırladığı lezzetli hafif ürünler gün boyu kurtarıcı oluyor.
Light Sandviç
7 Tahıllı Simit
7 Tahıllı Poğaça
Lezzetinden ödün vermeden yenilikleriyle ürün yelpazesini
genişleten Simit Sarayı’nın kepekli hafif ürünleri, formuna
özen gösterenler için hem lezzetli ve hem de doyurucu
seçenekler içeriyor.
Birbirinden lezzetli seçenekler
Tadı kadar görünümleri de iştah kabartan Simit Sarayı’nın
hafif lezzetler menüsünde yer alan Peynirli Light Sandviç,
Sebzeli & Kepekli Sandviç, Fit Baget, yedi tahıllı poğaça,
ayçekirdekli ve yedi tahıllı simit seçenekleri hafif ve doyurucu
tatları tercih edenlerin gün boyu kurtarıcısı olacak.
Sebzeli & Kepekli Sandviç
RÖPORTAJ
Alp Hazan:
“Dönerden sonra Türk simidiyle tanınacağız”
Kahvaltı yapacak bir yer arıyordum, görünce buraya girmek istedim. Geniş bir çeşit
var. Ben peynirli ve domatesli simit yedim ve beğendim. Açıkçası dekorasyonunu
da beğendim. İstanbul’u vurgulayan tasarım unsurları dikkatimi çekti. Bence
simit İstanbul’la özdeşleşebilecek bir ürün ve bu açıdan dekorasyonu gerçekten
güzel olmuş. Simit Sarayı’nın yurtdışında da mağaza açtığını biliyorum. Eskiden
yurtdışında dönerimiz tanınırdı, şimdi bir de simitle tanınacağa benziyoruz.
Elbette yurtdışında yaşayan Türkler de bu mağazalara sevineceklerdir.
Simit Sarayı
için ne dediler?
Arzum Erkan:
“Tatlılar favorim”
Şimdiye dek beyaz peynirli simidini denedim
ve beğendim. Aslında tatlılarıyla da aram
iyi. Geçen sefer geldiğimde elmalı ponçik
yemiştim ve çok beğenmiştim. Bugün de
aynısından sipariş ettim.
23 Mart’ta Levent’teki Simit Sarayı Mağazası’nda masaların
arasında gezindik ve müşterilere Simit Sarayı hakkındaki
görüşlerini sorduk. İşte birbirinden değerli yorumlar.
Selda Gezmiş:
Havva Bilgi:
Simit Sarayı’na hafta bir gün
mutlaka gelirim. Simit ve sandviç
favorim... Mağazalar merkezi
noktalarda olduğu için Simit
Sarayı’na ulaşmak da çok kolay.
Yeni mağaza dekorasyonlarını
çok beğendim, zaman zaman
arkadaşlarımla da burada
buluşuyorum. Simit Sarayı gibi
bir Türk markasının yurtdışında
büyümesi bana kalırsa önemli
bir başarı. Ülkemizden yurtdışına
gidenler çoğunlukla yemek
konusunda zorlanırlar, içinde
ne olduğundan emin olamazlar,
pişirme koşullarını bilmezler.
Düşünüyorum da, yurtdışında
Simit Sarayı mağazası görsem,
çekinmeden güvenle yemek
yiyebileceğim bir yer bulduğum için
sevinirdim. Şimdiye dek yabancı
şirketlerin ülkemizde şubeler
açmasına alışmıştık, şimdi ise bir
Türk markası yurt dışında şube
açıyor, bu gerçekten çok güzel...
Çalıştığım yer buraya yakın olduğu için Simit Sarayı’na her
gün geliyorum. Çoğunlukla kahvaltı tabağı, börek ve simit
yemeyi seviyorum. Bazen çorba da içtiğim oluyor. Ürünler
gözümüzün önünde hazırlanıyor, hijyen konusunda Simit
Sarayı’na güvenim
tam. Mağaza
dekorasyonu da
burayı tercih etmemde
büyük bir etken.
Simit Sarayı’nın
yurtdışındaki
mağazalarından
da haberim var.
Bana kalırsa simidi
sevmeyen yok, biz de
seviyoruz, ülkemize
gelen turistler de
seviyor. Bu sebeple
yurtdışında açılan
mağazalara sadece
orada yaşayan
Türklerin değil
yabancıların
da gideceğini ve
ürünlerin beğeniyle
karşılanacağını
düşünüyorum.
“Yurtdışındaki
büyüme önemli bir
başarı”
12 • S İ M İ T S A R AY I
“Her gün Simit Sarayı’na gelirim”
Canan Karaman:
“Simit Sarayı’nda samimi
ve sıcak bir ortam var”
Her ay üç-dört kez Simit Sarayı’na gelirim.
Yürüyüş sonrası kahvaltı yapmak için ya da
canım kahve istediğinde bazen sırf kahve
içmek için... Mağaza sayısı sürekli artıyor,
her yerde bulabiliyorum. Samimi ve sıcak bir
ortamı var, kendimi Simit Sarayı’nda rahat
hissediyorum. Üstelik insanın bütçesini
de zorlamıyor. Her çeşit var, istediğiniz her
şeyi bulabiliyorsunuz. Böreklerini, dereotlu
poğaçasını ve çikolatalı kurabiyesini çok
seviyorum. Simit Sarayı’nın ilk açıldığı
günden bugün geldiği güne bakacak olursak,
sürekli gelişip büyüdüğünü görmek mümkün.
Gökhan Aytekin:
“Her mağazasında istediğim
ürünü bulabiliyorum”
Dışarıdaysam, bir şeyler atıştırmak istiyorsam ve etrafa
bakındığımda Simit Sarayı görüyorsam tercihlerimden biri oluyor.
Kurumsal bir marka olduğu için Simit Sarayı’na geldiğimde ne
yiyeceğimi biliyorum, her yerde aynı ürüne ulaşabiliyorum. Bugün
Levent’te işim vardı, kahvaltıda hafif bir şeyler yemiştim, bütün
Levent’i geçtim, buraya geldim. Dekorasyonu çok beğendim. Simit
Sarayı dendiğinde aklıma elbette önce simit ve börek geliyor. Ama
açık büfe kahvaltıyı görünce de hoşuma gitmişti, denediğimde
de beğenmiştim. Dekorasyonu da bana kalırsa çok güzel olmuş,
böyle bir ortamda insan daha uzun süre geçirebiliyor.
S İ M İ T S A R AY I • 13
HABER
Yarışmayı kazanan
Ünlüler takımı
yarışmacıları,
karınlarını Simit
Sarayı’nın simitleri
ile doyurdu.
Survivor’da
simit
mücadelesi!
Simit Sarayı, Survivor yarışmacılarının sesini
duydu ve Dominik Cumhuriyeti’ne simit gönderdi.
Simit ve çayları gören Ünlüler ve Gönüllüler’in
kıyasıya mücadeleleri nefesleri kesti.
14 • S İ M İ T S A R AY I
S İ M İ T S A R AY I • 15
HABER
Dominik Adası hakkında
Survivor’da yarışmacıların içinde bulunduğu
şartlar bir hayli zor. Doğal ortamda yemek
bulmak bir yana uyuyabilmek bile bir mesele. Peki,
çekimlerin yapıldığı Dominik Cumhuriyeti nasıl
bir yer? İşte bu küçük ülkeyle ilgili kısa bilgiler...
Dominik Cumhuriyeti, Kristof Kolomb’un Yeni
Dünya’yı keşfettiği sırada ilk ayak bastığı yer
olarak biliniyor. Turizm, Dominik Cumhuriyeti’nin
olmazsa olmazı. Masmavi, mercan zengini
sahilleri, uzun altın rengi plajlarıyla Dominik
sahilleri turistik bir cennet. Karayipler’in
Hispanyola adasında bulunan ülkede tropik iklim
hâkim. Bu durum, Survivor yarışmacılarını da en
çok zorlayan detaylardan biri. Ancak elbette tatil
için gidenler bu durumdan hiç şikâyetçi değiller.
S
usuz, aç ve memleket hasretiyle
geçen günler... Dominik
Cumhuriyeti’nin tropikal ikliminde
bir adada yaşayan yarışmacılar, kıyasıya
mücadele ederek adada kalmaya, bir
taraftan da ödül oyunlarını kazanarak
karınlarını doyurmaya çalışıyor. Başta
annelerinin yaptığı yemekler olmak üzere
Türk mutfağına özgü lezzetleri hasretle
anan yarışmacıların özlemini duydukları
lezzetlerden biri de simit! Sadece tadını
değil kokusunu bile özlüyorlar üstelik.
Survivor’daki
yarışmalarda kişisel
yeteneğin önemi büyük.
Adaya simit transferi
Simit Sarayı, yarışmacıların hiç değilse
bir kısmının simit hasretini dindirmek
için harekete geçti ve Türkiye’den
kilometrelerce öteye, Dominik
Cumhuriyeti’ne simit gönderdi! Peki,
simit yalnız yenir mi? Simitlerin arasına
peynir ve domates konuldu, yanına da
sıcacık demli çaylar dolduruldu. Altıncı
bölümün ödülü olan simitleri Acun Ilıcalı
yarışmacılara sununca iki grup da adeta
çılgına döndü! Ancak çıtır çıtır simitleri
kazanmak o kadar kolay değildi. Önce
zorlu bir oyun vardı önlerinde; penaltı
oyunu...
16 • S İ M İ T S A R AY I
Simitine penaltı!
Ödül oyunu son derece açıktı. Üç turdan
oluşan penaltılarda 10 tane golü atan ilk
grup, birinci turun kazananı olacaktı.
İkinci turda da bu kural geçerliydi. Son
turda ise eğer her iki grup da eşitse,
beş golü atan ekip, simit ve çay ödülüne
kavuşacaktı. Ünlüler ve Gönüllüler son
hazırlıklarını tamamladı ve yarış başladı!
Ahmet Dursun, Duygu Bal, Gökhan Keser,
Akın Saatçi, İsmail Baki, Merve Aydın,
Serenay Aktaş ve Tolga Karel’li ‘Ünlüler’
ekibinin karşısında Turabi, Sahra,
Samanta, Ertunga, Berna, Mert, Müge ve
Yiğit’li ‘Gönüllüler’
ekibi vardı. Ünlüler’de
kaleye Tolga Karel,
Gönüllüler’de ise Turabi geçti ve ilk
penaltı Ahmet Dursun’un şutuyla
başladı. Yarışma boyunca ünlüler ve
Gönüllüler arasında kıran kırana bir
mücadele yaşandı. Ünlülerin attığı her gole
gönüllüler de karşılık verdi. Ancak Ahmet
Dursun, Duygu ve Gökhan’ın art arda
kaçırdığı penaltılar gönüllülere avantaj
sağladı ve ilk turun galibi gönüllüler oldu.
Sıra geldi ikinci tura. İlk turun yenilgisiyle
hırslanan ünlüler şutları sertleştirdi. Bu
S İ M İ T S A R AY I • 17
Yarışma boyunca
ünlüler ve Gönüllüler
arasında kıran kırana
bir mücadele yaşandı.
HABER
Çay, simit fastPay’le bedava!
fastPay ile ilk 7 TL ve üzeri harcamanızda çay ve simidiniz
fastPay’den! Üstelik 10 TL ve üzeri üç adet fastPay ödemenize 10 TL iade!
Siz de fastPay'inize Simit Sarayı mağazalarındaki ATM’lerimizden kartsız para yatırın,
hemen kullanmaya başlayın.
Ayrıntılı bilgi: www.fastpay.com.tr
Banka
ız
hesabın
olsun
!
olmasın
Acun Medya ekibi,
Survivor yarışması
süresince, yarışmacıların
en çok simite bu kadar
sevindiklerini söylediler.
Yurtdışında simit
hasretine son!
Simit Sarayı’nın dünyanın bir
ucuna, kilometrelerce uzağa
gönderdiği simitler Survivor
yarışmacıları için büyük
motivasyon kaynağı oldu!
Simit ve çay keyfiyle Dominik’te
Türkiye rüzgârı esti. Şimdi
onlar yarışmada son sürat
mücadele ederken, Simit Sarayı
da dünyanın dört bir yanında
memleket hasreti çeken
vatandaşlarımıza ve henüz
bu muhteşem lezzetin tadına
varamamış farklı kültürlere
simit keyfini ulaştırmaya
devam ediyor. Hollanda, Mısır,
Suudi Arabistan, Almanya,
Belçika, Kıbrıs ve Kuveyt’in
ardından Simit Sarayı şimdi de
Amerika Birleşik Devletleri’nde!
Bir dünya markası haline gelen
Simit Sarayı’nda çıtır simitlerin
yanı sıra sandviçler, kahvaltı
menüleri ve şahane tatlıların da
olduğu geniş bir lezzet yelpazesi
var. Meraklılarına duyurulur!
kez galibiyeti gönüllüler kıl payı kaçırdı.
Böylece ikinci turun sonunda Gönüllüler
ile Ünlüler’in skoru 1-1 eşitlendi.
Kazanan belli oldu
Ve son tur... Final aşaması. Çıtır Simit
ve çaya doğru giden son etap... Ünlüler
ile Gönüllüler’in şartları eşit. Bu kez 5
golü atan büyük ödülün sahibi olacak.
Ünlüler’den ilk golü Merve attı, Sahra
ise Gönüllüler’in ilk penaltısını kaçırdı.
Son etapta Tolga Karel kalede devleşti!
Hem takım arkadaşları hem de kendisi
gösterdiği olağanüstü performansa
şaşırdılar. Karel, art arda kurtardığı
penaltılarla takım arkadaşlarına büyük
avantaj sağladı. Serenay’ın attığı beşinci
gol ise kazan tarafı belirledi: Ünlüler simit
ödülünün sahibiydiler!
“Simit diye ağlıyorduk”
Gönüllüler simit ve çayı kaçırmanın
etkisiyle hüsrana uğradı. Turabi “Topu
bile simit olarak görüyordum. O şekilde
kurtarıyordum, yoksa hayatımda top
kurtarmışlığım yok. Ama olmadı” dedi.
Ünlüler ise zafer sarhoşluğuyla ödüllerine
kavuşmayı bekledi. Heyecan doruktaydı
18 • S İ M İ T S A R AY I
çünkü Ünlüler günlerdir “simit” diye
sayıklıyorlardı.
Duygu: “Günlerdir simit diye ölmüyor
muyduk ya! Çay da var. Peynir, domates...
Havaalanından beri ağlıyorum simitle çay
istiyor canım diye!”
Eda: “Kaç gündür simit diye ağlıyorduk
ya!”
Merve: “Çok istedik biz simidi. Aldığımız
için de çok mutluyum.”
Tolga: “Takım bugün gerçekten
kazanmayı çok istedi. Şu simitleri özellikle
kızlar kalben istedi.”
Acun Medya Ekibi: Yaklaşık 200 kişi
olarak adada bulunan Acun Medya
ekibi, Surivivor yarışması süresince,
yarışmacıların en çok simite bu kadar
sevindiklerini gördüklerini söylediler.
Şimdi ziyafet zamanı
Acun Ilıcalı’nın Simit Sarayı’yla ilgili verdiği
bilginin de yayınlandığı yarışmada, sıra
ödüllerin verilmesine gelmişti. Simit
Sarayı’nın nefis çıtır simitlerinin yanında
taze demlenmiş çaylar, kazanan ekibe
verildi. Tolga simitleri, Merve ise çayları
ikram etti ve Ünlüler afiyetle simit
hasretlerini giderdiler.
Kampanya 31.03.2014 tarihine kadar geçerlidir. Kampanya süresi boyunca 1 kişi
günde 1 kez 10 TL iade ve kampanya boyunca toplam 50 TL iade alabilecektir.
Hak kazanılan 10 TL ödemenin gerçekleştiği haftayı takip eden hafta sonunda
fastPay’e kayıtlı cep telefonuna iade edilecektir.
KURUMSAL
KURUMSAL
Fast food’da en yüksek bilinirliğe sahip Türk markası
‘Simit Sarayı’
Simit Sarayı
New York 5.
Cadde’de!
Tüketicilerin, Türkiye yeme-içme pazarındaki ihtiyaç
ve beklentilerini tanımlamak amacıyla Ipsos tarafından
Simit Sarayı için yaptırılan araştırmada, Simit Sarayı
yüzde 83’lük hatırlanma oranı ile fast food sektöründe
en yüksek bilinirliğe sahip Türk markası oldu.
K
asım-Aralık 2013
döneminde, Türkiye
kent nüfusunu temsilen
İstanbul, Ankara, İzmir, Bursa,
Kayseri, Trabzon, Gaziantep,
Van, Samsun, Adana, Antalya
ve Eskişehir olmak üzere
12 ilde, 18-45 yaş aralığında
toplam 1006 kişiyle yüz yüze
görüşmelere dayalı olarak
yapılan ‘Yeme İçme Davranışları
Araştırması’ sonuçlandı.
Araştırmaya katılanların
verdiği yanıtlara göre Simit
Sarayı yüzde 83’lük hatırlanma
oranı ile uluslararası fast food
devlerinin arasında ikinci
Simit Sarayı İcra Kurulu
sırada yer aldı. İstanbul’da her
Başkanı ve CEO’su
10 kişiden dokuzu Simit Sarayı
Abdullah Kavukcu
markasını tanıyorken; birçok
ilde tüketicilerin yarısından fazlası
Simit Sarayı’nı tercih ettiğini
Simit Sarayı markasını biliyor. İlk beş
ve ortalama 40 dakika
sırada Simit Sarayı dışında başka bir
kaldığını söylerken, yenilenen
Türk markası bulunmuyor.
Simit Sarayı mağazalarını
ziyaret edenlerin üçte ikisi
yeni konsepti beğendiğini
Simit Sarayı farklı ve
söylüyor.
özel bir yerde
Araştırmaya katılanların çoğunluğu
Simit Sarayı’nı lezzetli ve kaliteli
ürünleri, samimi ve güler yüzlü
biçimde sunan yenilikçi ve lider
bir marka olarak algılarken,
katılımcıların yarısından fazlası Simit
Sarayı’nı ‘dünya markası’ olarak
görüyor.
Kahvaltının
vazgeçilmezi
“Yeme İçme Davranışları
Araştırması”na katılanların
yarısından fazlası kahvaltı için sıklıkla
Kavukcu: ‘Dünya
markası olmayı
hedefliyoruz’
Araştırma sonuçlarını değerlendiren
Simit Sarayı İcra Kurulu Başkanı ve
CEO’su Abdullah Kavukcu, “Simit
Sarayı olarak geleneksel Türk
lezzeti simidi, dünya markası yapma
yolunda ciddi çalışmalar yapıyoruz
ve faaliyetlerimizi ölçümleyerek
sağlam adımlar atıyoruz. Değişen
dünya ile birlikte marka kimliğimizi,
ürünlerimizi, mağazalarımızı
değiştirdik. Yurtiçinde ve yurtdışında
20 • S İ M İ T S A R AY I
mağaza sayımızı artırdık
ve hedeflerimizi büyüttük.
Dünya markası olma
hedefimize ulaşma
yolunda bizi tercih eden
tüketicilerin ve sektörün
beklentilerini analiz
etmek için, dünyanın lider
araştırma şirketlerinden
Ipsos ile ‘Yeme İçme
Davranışları Araştırması’nı
gerçekleştirdik. Araştırma
ile yaptığımız çalışmaların
doğruluğunu ve Türk
halkının bizi ilk
sıralara taşıdığını
gördük. Simit
Sarayı’nın marka
bilinirliğinde
uluslararası markalar
arasında ilk sıralarda ve
tek Türk markası olmasından
büyük mutluluk duyuyoruz.
Bundan sonraki çalışmalarımızı
şekillendirmek ve daha yüksek
hedefler belirlemek için bu tarz
araştırmalar yapmaya devam
edeceğiz. Simit Sarayı, herkesin
bildiği gibi Türkiye’nin markası…
Hedefimiz Türkiye’nin markasını,
dünya markası yapmak. Bunun için
en iyisini yapmak için çalışıyoruz. Bu
araştırma sonucunda da aldığımız
tepkiler bizi çok onurlandırdı ve
çalışmalarımızın çıtasını daha da
yükseltti. Bize gösterilen ilgi için
halkımıza teşekkür ederiz” dedi.
New York’ta heyecanlandıran çalışma
Beşinci Cadde’de
ne pişiyor?
Yurtiçi ve yurtdışında 5.500 çalışanı ile her gün
450 bin misafiri ağırlayan Simit Sarayı, New
York’taki ilk mağazası için geri sayıma başladı.
2
014 yılının ilk yarısında
Manhattan 5’inci Cadde’de
hizmete girecek Simit Sarayı
New York mağazası, ‘What’s
Cooking on 5’th? / 5’inci Cadde’de
ne pişiyor?’ sloganıyla kaplanan
dış cephesiyle büyük ilgi görüyor.
New York mağazasının hazırlık
çalışmalarına büyük bir hızla devam
eden Simit Sarayı, aynı zamanda
dijital bir çalışmaya da imza attı.
Uygulama kapsamında tüketiciler,
mağaza vitrininde yer alan http://
whatscookingon5th.com/ adresine
giriş yaparak, sitedeki ürünle ilgili
tahmin yapıyor ve Simit Sarayı New
York mağazasında kullanmak
üzere hediye kuponu
kazanıyorlar.
“Yeni dijital
projelerimiz
olacak”
Simit Sarayı New York mağazası
için büyük heyecan duyduklarını
belirten Simit Sarayı İcra Kurulu
Başkanı ve CEO’su Abdullah Kavukcu,
“Çok uzun zamandır New York’ta
geleneksel lezzetimiz simidi ve
bizim kültürümüzün vazgeçilmez
lezzetlerini tattırmak için yoğun bir
S İ M İ T S A R AY I • 21
şekilde çalışıyorduk. Arzu ettiğimiz
bir lokasyonda Amerikalılara
lezzetlerimizi sunacak olmaktan
büyük gurur duyuyoruz. ‘What’s
cooking on 5th’ uygulaması ile bizler
için yeni bir macera olan Amerika’da
simidin bilinirliğini artırmayı
amaçladık. Yakın gelecekte yeni dijital
projelerimiz ile Simit Sarayı severlerle
etkileşimde olmaya devam edeceğiz”
dedi.
KURUMSAL
Alanya Simit Sarayı
Atatürk Cad. Balta İşhanı No: 9/A Alanya, Antalya
Üç yeni mağaza!
5.500 çalışanı ile her gün 450 bin misafiri
ağırlayan Simit Sarayı büyümesini
sürdürüyor. Eskişehir Hamamyolu, Antalya
Kapalıyol ve Alanya Simit Sarayı mağazaları
lezzet tutkunlarına hizmet vermeye başladı.
Simit Sarayı Almanya’da
büyümeye devam ediyor
Geleneksel Türk tatlarını dünyaya taşımaya devam eden Simit Sarayı, Almanya’daki üçüncü
mağazasını Ren Nehri kenarında yer alan, moda ve fuar kenti Düsseldorf’da hizmete sundu.
S
imit Sarayı’nın Almanya’daki
yolculuğu hız kesmeden
devam ediyor. Son
olarak Düsseldorf’un en yoğun
caddelerinden biri olan Worringer
Strasse’de hizmete giren 220
metrekare kapalı ve 100 metrekare
açık alana sahip Düsseldorf Simit
Sarayı, açıldığı ilk gün itibariyle lezzet
severlerin büyük ilgisiyle karşılaştı.
Klasik simitten kaşarlı, sucuklu,
sucuklu-kaşarlı, kaşarlı-zeytinli
simit çeşitlerine; açma, poğaça ve
pideden börek çeşitlerine, dürümden
sandviçe, kurabiyeden pastalara
kadar atıştırmalık, doyumluk ve
keyiflik zengin bir ürün gamının
yanı sıra menüsünde yer alan Simit
Burger, mantı, köfte, salata, kahvaltı
çeşitleri ve makarna seçenekleriyle
büyük beğeni toplayan Düsseldorf
Simit Sarayı, Pazartesi- Cuma 07:0022:00, Cumartesi- Pazar 07:00-24:00
saatleri arası hizmet veriyor.
T
oplam 300 m2 kapalı ve 50 m2 açık alana sahip
Eskişehir Hamamyolu Simit Sarayı, zengin menüsü
ve uygun fiyatlı ürünleriyle haftanın her günü
07.00-02.00 saatleri arası lezzet tutkunlarını ağırlıyor. Her
yaştan misafirine zengin menüsüyle hizmet veren mağaza
Eskişehirliler için şimdiden buluşma noktası olmaya başladı.
Modern ve sıcak tasarımı ile dikkat çeken mağazada,
kahvaltıdan akşam yemeğine kadar tüm yemek seçenekleri
mevcut. Klasik simitten kaşarlı, sucuklu, sucuklu-kaşarlı,
kaşarlı-zeytinli simit çeşitlerine; açma, poğaça ve pideden
börek çeşitlerine, dürümden sandviçe, kurabiyeden
pastalara kadar atıştırmalık, doyumluk ve keyiflik zengin
bir ürün gamının yanı sıra Simit Burger, mantı, köfte, salata,
kahvaltı çeşitleri ve makarna seçenekleri de yer alıyor. Bu
yeni mağaza, Simit Sarayı’nın Eskişehir’deki ikinci mağazası.
Düsseldorf hakkında
Almanya’nın batısında yer alan
Duesseldorf, Almanya’nın Kuzey
Rhine-Westphalia Eyaleti’nin
başkenti. Moda dünyası ve ticaret
fuarlarıyla ünlü olan şehir, yıl içinde
çok sayıda turist çekiyor. Almanya
ve Avrupa’nın en önemli kültür
ve ekonomi merkezlerinden biri
kabul edilen şehir, tarihi ve mimari
eserleri, zengin kültürü ve alışveriş
konusundaki geniş yelpazesiyle de
son derece popüler.
2 2 • S İ M İ T S A R AY I
Düsseldorf Simit Sarayı
Adres: Worringer Str. 142, D-40210, Düsseldorf
Antalya Kapalıyol Simit Sarayı Balbey Mahallesi Kazım Özalp Caddesi
No:30/A Muratpaşa, Antalya
Eskişehir Hamamyolu Simit Sarayı Arifiye Mahallesi Hamamyolu Caddesi
No:78/1 Odunpazarı, Eskişehir
Bu arada Türkiye’nin önemli
şehirlerinden biri olan Antalya’da simit
Sarayı’nın altıncı mağazası geçtiğimiz
günlerde hizmet vermeye başladı. 390 metrekarelik geniş
alanı ile dikkat çeken Antalya Kapalıyol Simit Sarayı
mağazası açık ve kapalı alanlarıyla hem turistler hem de
Antalyalılar için önemli duraklardan biri olacak…
Yeni açılan Alanya Simit Sarayı ise Atatürk Caddesi
üzerinde yer alan 130 metrekare açık ve 230 metrekare
kapalı alanı, ferah atmosferi ve şık
dekorasyonuyla dikkat çekiyor.
Açılışa özel olarak 11 Nisan 2014
tarihine kadar tüm Simit Sarayı
ürünlerinde ‘bir ürün alana bir
bedava’ kampanyası var. Mağaza,
haftanın her günü 07:00 – 24:00
saatleri arasında hizmet veriyor.
S İ M İ T S A R AY I • 23
Röportaj
BURAK HAKKI
Her rolü oynayabilirim
Burak Hakkı, modellikle başladığı kariyerini oyunculukla sürdürüyor. Geldiği noktada
içindeki enerjiye ve potansiyele güvenen oyuncu, artık her rolü oynayabileceğini
düşünüyor. Ünlü oyuncu ile dün ve bugün üzerine derin bir sohbet ettik. Röportaj: Ece Öziş
M
odelliğin ardından
oyunculukta da göz
dolduran Burak Hakkı
dikkatleri üzerine çekmeye devam
ediyor. Reklam filmleri ve kliplerden
sonra birçok dizide de yer alan
oyuncunun gönlünde Reşat Nuri
Güntekin’in aynı adlı romanından
uyarlanan Dudaktan Kalbe dizisinde
canlandırdığı Kenan karakterinin
ayrı bir yeri var. Burak Hakkı, kendisi
hakkında bilinmeyenleri dergimize
anlattı.
Burak Hakkı kimdir, bize biraz
anlatır mısınız?
23 Mayıs 1972 İstanbul doğumluyum.
Annem Yalovalı, babam Batı
Trakya Türklerinden, Yunanistan
Gümülcineli... Benden dört yaş küçük
bir kız kardeşim, dünya güzeli bir de
oğlum var 6 yaşında...
Anne, babanız ne iş yapıyor,
çalışıyorlar mı?
Anne baba emekli oldu tabii.
Çanakkale Gelibolu’da büyük bir
bahçem var. Babam onunla ilgileniyor,
ağaçlara bakıyor. Onu çiftçi yaptık 60
yaşından sonra. Annem de ticaretle
uğraştı. Ama erken bıraktı ticareti.
O da babamla beraber Gelibolu’da
yaşıyor şimdi. Her yaz sık sık onları
görmeye gidiyorum. Bazen kışın da
gidiyorum. Çünkü orada çok güzel bir
doğa var. Deniz kenarında yaşıyorlar
ve kışın da evin ortasına kuzine
kurup üstünde yemek pişiriyorlar.
Dışarıda bir sürü hayvan var.
Köpekleri besliyorlar, doğayla iç içe
yaşıyorlar. İstanbul’a geldikleri zaman
hastalanıyorlar, İstanbul sağlıklarını
“Bir tek şeye pişmanlık duyuyorum.
Oyuncu olacağımı bilseydim, o kadar
sene oyunculuk üzerine eğitim
alsaydım çok daha farklı olabilirdi.
Çünkü eğitime çok inanıyorum.”
24 • S İ M İ T S A R AY I
S İ M İ T S A R AY I • 25
bozuyor, stresi, trafiği, havası... Orası
onlar için ideal bir yer. Yaşamak için de
çok güzel bir yer.
Çocukken, model olmakla ilgili bir
hayaliniz var mıydı?
Hiç öyle bir eğilimim yoktu.
Ortaokulda, lisede fiziki özellikleri
çok ön planda olan biri değildim,
ya da ben hiç öyle hissetmedim.
Üniversite hayatı dâhil eğitim odaklı
oldu benim hayatım. Annem her
zaman söyler, “Ben oğluma hiç ders
çalış deme ihtiyacı duymadım”
diye. Çok çalışkan bir öğrenciydim.
Üniversite ise farklı bir yer, sadece
eğitim almıyorsunuz, aynı zamanda
hayata da hazırlanıyorsunuz. En
azından benim için böyle oldu. Çok iyi
insanlarla tanıştım. Çok iyi arkadaşlar
edindim. Üniversiteye giderken spor
da yapıyor, basketbol oynuyordum.
Bu arada babamın işine de yardım
ediyordum ama ticareti sevemedim
hiç. Babam dükkânını bana
devretmeyi düşünüyordu, bense bunu
pek istemiyordum. Bu arada üniversite
okuyorsunuz, yaşınız 20 ve ailenizden
para almaya devam ediyorsunuz,
bu hoş bir şey değildi. Part-time
çalışmak istiyordum. Derken bir
dergide bir altyazı gördüm. “Bu
dergideki mankenler Başak Gürsoy
ajansındandır” deniyordu. Ajansa
başvurdum. Ana kadroya almadılar
ama yan kadroda bir yıl denemeyi
önerdiler. Yan kadrodayken epey bir
iş aldım. Part-time diye başladım ama
iş sonra bayağı bir ciddileşti. Haftada
6-8 defile, bazen günde bile 2-3 defile
yaptığımız oluyordu. Bir süre sonra
Röportaj
işim oldu ve arkadan reklam
filmleri geldi.
Okul hayatınızda nasıldınız?
“Çalışkanım” dediniz,
yaramazlık yapar mıydınız,
yoksa uslu muydunuz?
Okul dışında da usluydum ben.
Hayatımda hiç kavga etmedim.
Spor yapan, basketbol oynayan
bir çocuktum.
Çocukken basketbol
oynayanlar genelde ileride
basketbolcu olmak isterler...
Siz de düşündünüz mü
basketbolcu olmayı?
Düşündüm aslında. Başarılı
da bir oyuncuydum. Bizim
dönemimizden çok iyi
basketbolcular çıktı: Ufuk
Sarıca, İbrahim Kutluay...
Ben daha geri plandaydım.
Nasaş’ta oynuyordum o dönem.
Birinci ligdeydik. Nasaş’ın sahibi
değişti. Takımın ismi değişti. Takımın
çehresi de değişti. Bütün oyuncuları
yenilediler. Genç oyuncu bırakmadılar.
O dönem çıktım takımdan. Sonra
başka iyi takımlardan teklif geldi.
Paşabahçe ve Tekel, hatta Efes’le
de görüştüm. Ama o takımlarda
oynayabileceğime inanmıyordum,
o kadar da yetenekli değildim.
Oynasaydım zaten kendi takımımda
oynardım ilk beşte. Sadece yedek
oynuyordum çünkü. Sorunuza
dönecek olursam, basketbolda bir
Oyuncu Burak Hakkı,
bugüne kadar girdiği
tüm rollerin üstesinden
başarıyla geldi.
İktisat Fakültesi, Ekonometri
Bölümü mezunuyum.
İsviçre’de ekonomiyle ilgili bir
MBA programına katıldım.
Montreux’de, European
University’de. Fakat onu
tamamlamadım. Tekrar
İstanbul’daki ekonometri
sınavına, MBA programına
girdim. Birincilikle kazandım,
ancak bitirmedim, yüksek
lisansımı yarım bıraktım. Hem
mankenlik yapıyordum hem de
babamın işleriyle ilgileniyordum.
Sonra oyunculuk devreye girdi.
“çok iyi oynasanız da
senaryo inandırıcılığını
kaybetmişse, seyirci
de izlemiyor.”
ışık hissetmedim. Ben orada kendi
sınırlarımı tarttım. Orası benim
kulvarım değildi.
Uzun bir eğitim hayatınız oldu değil
mi? Biraz anlatır mısınız?
Erenköy İlkokulu’nu bitirdim.
Fenerbahçe Lisesi’ne geçtim, hemen
sonrasında Özel Semiha Şakir
Lisesi’ne girdim. İstanbul Üniversitesi,
Yüksek lisansınızı yarım
bıraktığınız için hiç pişmanlık
duydunuz mu?
Hayır. Bir tek şeye pişmanlık
duyuyorum. Oyuncu olacağımı
bilseydim, o kadar sene oyunculuk
üzerine eğitim alsaydım çok daha
farklı olabilirdi. Çünkü eğitime çok
inanıyorum. Kendinizi eğitmek,
26 • S İ M İ T S A R AY I
geliştirmek çok önemli. 7-8 sene
oyunculuk eğitimi almak çok farklı
bir yere getirebilir bir oyuncuyu.
Unutamadığınız bir çocukluk
anınız var mı? Kız kardeşinizle
aranız nasıl?
Ben çok fazla hatırlamıyorum,
ama kız kardeşim çok iyi hatırlar.
Senem enteresandır. Doğumu
öncesini bile hatırlıyor ona sorarsanız.
Muhtemelen ona birileri anlattı, onları
canlandırdı gözünde. Kardeşimle
karakterlerimiz çok farklıdır. Fakat çok
iyi anlaşıyoruz. Çok sık görüşüyoruz.
Görüşmediğimizde sürekli telefonla
konuşuruz. Çok iyi bir ağabey-kardeş
ilişkimiz var. Birbirimize çok yardımcı
oluyoruz. Kardeşim bana çok yardımcı
olur, her konuda yardım eder. Ben de
elimden geldiği kadar yardım ederim.
Aile içinde herkesin rolleri
vardır. Sizin aile içindeki yeriniz,
karakteriniz nasıldır? Aile fertleri
sizi nasıl görürler?
Bana hep başvururlar, danışırlar.
Bir işi yapmadan, bir şeye karar
vermeden önce herkes önce bana
sorar. Matematik zekâma çok
güveniyorlar. Hem üniversitede hem
lisede matematikte çok başarılı bir
öğrenciydim. Bütün derslerimde
tam puan alırdım. Matematiğe
çok ilgi duyuyordum ve hayatın da
matematikle çok fazla bağlantısı
olduğuna inanıyorum. İlişkilerde bile
S İ M İ T S A R AY I • 27
her şeyin bir matematiği var bana
kalırsa.
Oyunculuğa başladığınız ilk günü
hatırlıyor musunuz?
O dönem bize Kenan İmirzalıoğlu öncü
olmuştur. Benim küçüğüm olmasına
rağmen ilk o başladı ve ilk dizisi çok
tutuldu, izlendi. Sonra diğer manken
arkadaşlarımız oyuncu olmaya
başladı. Bana da teklif geliyordu ama
ben hiç düşünmüyordum. Başak
Gürsoy, “Oyunculuk teklifleri var,
düşünmüyor musun?” diye soruyordu.
Manken olarak bitirmek istiyordum
aslında kariyerimi. Sonra beni ikna
Röportaj
ettiler. “En azından görüşmelere
git” dediler. Görüşmelere gidiyoruz,
rolleri anlatıyorlar... Yapacağıma
inanmıyordum. Sorun orada. Çünkü
çok farklı bir sektör. Erler Film’de
Türker İnanoğlu “Zehirli Çiçek” diye
bir işe başlayacağını söyledi. Rolümün
çok zor olmadığını söyledi. Bir polisi
oynayacağımı, ilk işim olduğunu
bildiklerini, çok fazla üzerime
gelmeyeceklerini söylediler ve çok
iyi bir kadroyla bu işe başlamaya
karar verdim. Dördüncü bölüm bir
toplantı yaptılar benimle. Benim
oyunculuğumu çok beğendiklerini
söylediler, eksik taraflarımı da
anlattılar ve rolümü artırmaya karar
verdiler. O iş başka bir işi
getirdi, başka bir iş diğer bir
işi getirdi.
Rol aldığınız ‘Gurbet
Kadını’ da çok popüler
olmuştu. Bize oradaki
karakterinizi ve çekim
sürecini anlatır mısınız?
‘Gurbet Kadını’ dizisinde
inanılmaz bir oyuncu
kadrosu vardı. Fatma
Girik, Meltem Cumbul...
Benim daha ilk işlerim... Urfa’da
çektik. Yaklaşık iki sene kaldık. Orada
Murat karakterini oynadım. Reşo
Ağa’nın oğlu Murat... Reşo Ağa’yı
da Mahmut Cevher oynuyordu.
Timuçin Esen’in ilk işiydi. O dizi çok
ses getirdi. Hem aile bağlarını, hem iki
ailenin çatışmasını işliyor; Türk-Kürt
arkadaşlığını, dostluğu, çatışmaları
çok güzel anlatıyordu. Bu konuyu ilk
işleyen dizilerden biridir. Güzel ve uzun
soluklu bir işti. ‘Kırık Ayna’ diye bir işim
vardı öncesinde, o da güzeldi. Orada
da farklı bir karakteri oynuyordum.
Daha sonra ‘Kaybolan Yıllar’ başladı.
İşte ilerleyen zamanlarda ‘Dudaktan
Kalbe’.
Ve sonra ‘Dudaktan Kalbe’ fırtınası
geldi...
‘Dudaktan Kalbe’nin o kadar güzel
anısı var ki bende. Menejerim Zeynep
Berkiş ilk aradığı zaman ‘Kaybolan
Yıllar’ı biz yeni bitirmiştik ve birçok
iş teklifi geliyordu. ‘Kaybolan Yıllar’
çok başarılı olmuştu, bütün Arap
ülkelerinde da ses getirmişti. Kanalın
birinci işiydi. Çok iyi izleniyordu.
Sonrasında 13-14 dizi teklifi geldi,
seçim yapmam gerekiyordu. Kafam
çok karışıktı. Zeynep “Burak Bey
karar verdiniz mi?” diye sürekli arayıp
soruyordu. Sonra Ay Yapım’dan
‘Dudaktan Kalbe’ teklifi geldi. Daha
teklif geldiği an romanı okudum.
Ardından senaryoyu okudum.
Zeynep’i aradım “Hemen sabah
gidiyoruz, bu işi kabul edelim”
dedim. Sabahleyin gittik, yapımcı
var, yönetmen var. Yönetmen Andaç
Hanedaroğlu, sonra çok iyi arkadaşım
oldu. ‘Dudaktan Kalbe’ seti çok
eğlenceliydi. Her sahnede her gün
28 • S İ M İ T S A R AY I
“Dürüstlüğe önem veririm. Yalandan uzak
yaşamaya özen gösteriyorum. Fazla tutkum yok.
İşime gidiyorum, oğlumla ve arkadaşlarımla
zaman geçiriyorum.”
S İ M İ T S A R AY I • 2 9
Röportaj
Peki, en çok eğlendiğiniz anlardan
biri hangisi?
Andaç çok ilginç bir kadın.
Büyükada’dan her dönüşte teknede
müzik sistemi kurar, dans ederdik.
Eğlenerek dönüyorduk İstanbul’a.
Onun dışında bir anda seti keser, “Hadi
şimdi parti yapıyoruz” der. İnsanlar da
dans eder, eğlenir. Sonra tekrar devam
ederiz. Bir anda enerji değişiyor. Bir koşu
bandı almıştı, çekim yaptığımız yalıda
koşu bandı üstünde koşuyordu. Bandın
üstüne monitörü koymuş oradan
yönetiyordu. Bizi şaşırtan çok şey oldu,
dolayısıyla o enerji işe de yansıdı.
Dudaktan Kalbe’nin ardından
kariyerinizde neler değişti?
Çok şey değişti. Ödüller aldım diziden
sonra. Olumlu olumsuz çok eleştiri
aldım. Eleştiriler arttı. İşler de arttı,
gelen teklifler daha da arttı. Yine o tür
roller gelmeye başladı. Ben de hep farklı
işler oynamayı seviyorum. Bir polisiye
yaptıysam bir sonraki işim polisiye
olmamalı diye düşünüyorum. Ondan
sonra çok fazla iş geldi ama o dönemde
hatalı kararlar verdim. Rüzgâr yeni
doğmuştu. Dudaktan Kalbe zamanı
Burak Hakkı’nın
çocukluğundan
birkaç kare.
çikolata verirlerdi. “Kazanana
çikolata”. “Bugün en iyi oynayana
çikolata”. Oyuncu grubumuzla çok
iyiydi aramız. Çok fazla anımız var.
Dudaktan Kalbe hakkında birkaç
saat konuşabilirim.
Siz sette verilen ödüllerden
kazandınız mı?
Çok kazandım evet ama formuma
dikkat ettiğim için yiyemedim. Çok
3 0 • S İ M İ T S A R AY I
güzel şeyler yaşadık, arkadaşlık olarak
da, çekimlerimiz de çok eğlenceli
geçiyordu. Ekibin enerjisi, yönetmenin
enerjisi çok önemli. Senarist grubumuz
da çok iyiydi. Ece Hanım, Melek Hanım
vardı. 35’inci bölüm geliyor, 36’ıncı
bölümde ne olacak acaba diye oyuncu
olarak bekliyorduk. O dizi bir istisnadır.
Bu dizide, çok iyi oynadığınızı
düşündüğünüz bir sahneyi paylaşır
mısınız?
Bir konser sahnesi vardı. Konsere
sarhoş çıkmam gerekiyor. Zor bir sahne.
Kurgusu da zor. Yönetmen için de zor.
Andaç geldi yanıma, “Burak hazırlandın
mı bu sahneye, çok zor bir sahne” dedi.
Ben “Telaşlanma, sakin ol, bana on
dakika ver” dedim. On dakika sonra
direkt kayda girdik. Bir seferde çekti ve
çok güzel oldu. Kendisi de söyledi, ben de
çok beğeniyorum o sahneyi. İnandırıcı
oldu, gerçekçi oldu. Yönetmen, oyuncu,
birbirleriyle olan diyalog, o anki mod çok
önemli. Setin içindeki enerji çok önemli.
Arkadaşların, set grubunun, oyuncu
grubunun birbiriyle olan diyaloğu her
şey işi etkiliyor aslında.
tanışıyoruz tabii. Çok düzeyli, çok iyi bir
arkadaşlığımız vardı. Sonra birbirimize
karşı duygusal bir şeyler hissettik.
Uzun bir süre sevgili olduk, nişanlandık,
evlendik. Uzun bir evliliğimiz oldu,
çocuğumuz oldu ve nihayetinde de
ayrıldık. Dünya tatlısı bir oğlumuz
var ve Sema ile çok iyi görüşüyoruz.
Dostluğumuz baki, arkadaşlığımız baki.
Sadece evliliğimiz bitti.
Bu kadar göz önünde olan insanların
genelde boşanma süreçleri sancılı
olur. Ama siz bu sancılı dönemi son
derece sağlıklı bir şekilde atlattınız.
Evet, öyle olması gerekiyormuş ve öyle
oldu. Artık yaşandı bitti. İkimiz de akıllı
insanlarız. Kendimizi bilen insanlarız.
Bir laf var ya, “Akacak kan damarda
durmaz” gibi... Onlar oldu, bitti ve o da
zaten dünyanın en iyi annesi. Çok ilgili.
Ben de mümkün olduğunca oğlumla
ilgilenmeye çalışıyorum. Çocuğumuzun
sağlıklı ve başarılı olabilmesi için
elimizden geleni yapıyoruz.
Oğlunuz Rüzgâr ile ilişkiniz nasıl?
Çok güzel bir ilişkimiz var. Hem Sema
hem ben Rüzgâr doğduğundan beri
onunla hep konuştuk. Anlattık, hep
popüler olmak neler hissettiriyor?
Neler yaşıyorsunuz yurtdışına
çıktığınızda?
Çok güzel bir duygu, bir kere sevilmek
çok güzel. Takdir edilmek, sevilmek.
Eleştirilmek de güzel. Bazıları hiç
sevmez ama ben kötü eleştiriyi de
seviyorum. Taraf gazetesi Dudaktan
Kalbe bittikten sonra “kemanı balta sapı
gibi tutuyor” diye yazmıştı. Saklıyorum
onu, bu da bir eleştiridir. Yurtdışında,
özellikle Yunanistan, Bulgaristan hatta
Avrupa’da ve bütün Araplar tanıyor.
İnanılmaz bir şey. Sokaklarda fotoğraf
çektiriyorlar, inanamıyorlar, “Ne işin
var burada” diyorlar. Geçen sene ‘Yer
Gök Aşk’ı çekerken Kapadokya’da,
Ürgüp’teydik. Evden çıkarken her gün
200-300 kişi aşağıda bekliyordu. Her
gün insanlar fotoğraf çektirmek için
iki-üç saatlerini harcıyor. Güzel bir
şey. Seviliyorsunuz. Bence dünyanın
en güzel şeyi ve önemli olan bunu
kavramak. Bazı arkadaşlarımız çok
sert tavırlar gösteriyor, ben onları
anlayamıyorum. Halbuki o insanlar
sizi seyrediyor ve seviyor. Ne olur ki bir
fotoğraf çektirseniz?
“Rüzgâr büyüdükten sonra
İstanbul’u terk edebilirim. Bu şehir,
çok problemli oluyor bazen.”
doğdu ve bir yaşına geldiğinde babaoğul olarak inanılmaz bir diyalog
kurmaya başladık. İstanbul dışı işler
geliyordu. Onları reddetmek zorunda
kaldım. Hep başarılı olan işlerdi. Ara
verdim, bekledim. Bu biraz kariyerimi
etkiledi ama hiçbir şey oğlumla olan
ilişkimden daha değerli değil.
Bu yoğun kariyer temposunda bir
de evlilik yaptınız. Nasıl tanıştınız
Sema Hanım’la nasıl evlilik kararı
aldınız?
Sema ile çok uzun zamandır
arkadaştık zaten. 1992-1993’lerden beri
tanışıyoruz. 2001’de evlendik, 9 sene
sonra... 10-11 yıl evli kaldık. Çok uzun bir
zaman, neredeyse 15-20 sene. Bir insan
hayatının, bizim şu anki hayatımızın
yarısı kadar. Biz modellikten
doğruları söyledik. Bildiklerimizi
aktardık. Zaten o yüzden de çok küçük
yaşta konuşmayı öğrendi. Her şeye
erken başladı. Yürümeye erken başladı,
konuşmaya. Yuvaya verdik daha iki, iki
buçuk yaşındaydı. Çok küçüktü. Orada
İngilizce eğitim aldı. Bir sosyal çevre
edindi. Uzun bir süre oyun arkadaşı
gibiydik. Son bir yıldır baba rolünü
üstlendim. Bazı şeylere müdahale
ediyorum. Beraber ders yapıyoruz.
İlkokula başladı. Haftada iki, üç gün
bende kalıyor. Dört gün annesiyle
beraber. İki tarafta da çok mutlu. “İki
evim, iki odam var” diyor. Benim evimde
daha serbest. Sema çok daha disiplinlidir.
İkisi de gerekiyor, ikisini de seviyor.
Yapımların başarısı ülke sınırlarını
aştı. Yurtdışında bu kadar
S İ M İ T S A R AY I • 31
Hayattaki en büyük korkunuz
nedir?
Çok fazla korkum var. Karanlıktan,
doğaüstü şeylerden korkmam
ama oğluma bir şey olacak diye çok
korkarım. Düşecek diye, bir şey olacak
diye... En büyük korkum o zaten,
başka da bir korkum yok. Motosiklete
biniyordum, dalış yapıyordum. Şimdi
hiçbirini yapmıyorum, onlardan
korkmaya başladım.
Neden?
Oğlum olduktan sonra bazı korkularım
gelişti. Rüzgâr’la daha çok olabilmek
için herhalde. Bir dönem dalış yaptım.
Vurgun yiyebilirsiniz, ölebilirsiniz.
Çok umursamıyordum ama artık
umursuyorum. Bir şey olursa bana
diye, oğlum için umursuyorum.
Röportaj
“İyi ki
evlenmişim,
iyi ki çocuğum
olmuş. İyi
ki oyuncu
olmuşum.”
Sizin için aşk ne demek?
Matematikte bir 1, bir de 0 vardır. Arası
yoktur. Aşkta da ya bir tane var, ya yok.
Hayatınız boyunca bulabileceğiniz
bir tane aşkınız olabilir. Onun dışında
olamaz. Ben aşkı böyle görüyorum.
Üç ay bu kişiyle beraberdim ayrıldık,
çok âşıktım. Sonra aradan üç ay geçti
başka birine âşık oldum, ben bunlara
inanmıyorum. Aşkın çok daha felsefik,
çok daha farklı bir boyutu olduğu
inancındayım. İki insanın birbirini
tamamlaması lazım. Milyarlarca insan
yaşıyor ama aslında bir eşiniz var,
ikincisi yok gibi düşünüyorum.
Peki, nasıl bir âşıktır Burak Hakkı?
İyi bir âşık değilim. Bencil bir insan da
değilim, karşı tarafı da çok düşünürüm.
Ama mantıklı bir insanım. Çok
mantıklıyım ve benim hayatımda başka
önceliklerim çok fazla. Aşk ve sevgililik
benim hayatımda hiçbir şekilde ilk
beş arasında olmaz. Bir ihtiyaç değil
benim için. Ruhun gıdası sadece o
değil. O nedenle benden iyi bir sevgili
olacağına inanmıyorum. Kadınlar daha
romantik, daha duygusal, olaylara daha
farklı bakıyor. Benim hayatımda başka
önceliklerim var.
“İyi ki”leriniz neler?
İyi ki evlenmişim, iyi ki çocuğum olmuş.
İyi ki oyuncu olmuşum. Her şey iyi ki
aslında. Çok fazla var.
Peki, bundan sonra ne olacak?
Hayat sizin için ne yöne akacak?
Bilmiyorum, belki Rüzgar büyüdükten
sonra İstanbul’u terk edebilirim.
Çok kalabalık geliyor. Bu şehir, çok
problemli oluyor bazen.
Nereye yerleşmeyi düşünürsünüz?
Bilmiyorum ama mutlaka sakin bir
yere. Burada çok doğru yaşanmıyor
gibi geliyor bazı şeyler. Çok hızlı akıyor
her şey. Gerçekten yaşamıyorsunuz o
zaman. Zaman daha kıymetli bir şey
aslında. Burada daha böyle fabrika gibi
tüketiliyor gibi geliyor bana. Dostluklar
gerçek olmuyor çoğu zaman. Bir
köyde yaşasanız, bir yerde yaşasanız
daha farklı olur. Burada biraz uzak
gibi geliyor. Ama tabii İstanbul’dan da
kopulmuyor, öyle de bir şey var.
“Aşk ve sevgililik benim hayatımda
hiçbir şekilde ilk beş arasında
olmaz. Bir ihtiyaç değil benim için.
Ruhun gıdası sadece o değil.“
32 • S İ M İ T S A R AY I
S İ M İ T S A R AY I • 3 3
KURUMSAL
Simit Sarayı
hediyeleri, defile
konuklarını bekliyor.
Nihan Buruk defilesinde
Simit Sarayı’ndan lezzetler
Nihan Buruk, İFW 2014’te erkek giyimden oluşan ilk koleksiyonu ‘İş’ ile ilginç bir şova imza
attı. Simit Sarayı’nın lezzetli ürünleriyle podyum arkasında ikram sponsoru olduğu defilenin
çıkış noktası madencilikti. Defileyi izleyen konuklara Simit Sarayı’dan hediye de verildi.
S
oru işaretlerini vurgulayarak dünyanın karanlık
yüzüne ayna tutan avant-garde stilin temsilcisi,
moda tasarımcısı Nihan Buruk, İFW 2014’te farklı
bir şovla moda severlerle buluştu. Özel dikim atölyesi ve
satış noktasında beğeniye sunduğu özgün koleksiyonlarını
sergileyen genç modacı Nihan Buruk’un NIAN markasının
2014 defilesi; demir parmaklıklar, baretler, ‘gaz maskesi takın’
uyarıları, fonda siren sesi, maden işçilerinden esinlenen şov
dokunuşlarıyla ve farklı koleksiyonuyla dikkat çekti. ‘Neden’
sorusunun vurgulandığı defilenin sonunda, mankenler
ellerinde ‘neden’ yazılı pankartlarla son bir kez selam verirken
genç modacı Nihan Buruk, #hoşçakal yazılı tişörtle yürüdü.
Organizasyonda Simit Sarayı imzası
Defile öncesi podyuma hazırlanan mankenler, backstage
alanındaki Simit Sarayı corner’ında farklı lezzetleri
tatma fırsatı bulurken, defileyi izlemeye gelenler de Simit
Sarayı’nın hoş sürpriziyle karşılaştı. Defileye özel olarak
hazırlanan kutulardaki ürünler de modaseverler tarafından
büyük ilgi gördü.
3 4 • S İ M İ T S A R AY I
S İ M İ T S A R AY I • 3 5
SAĞLIK
Bahar yorgunluğu
Beni bu yıl ‘es’ geç
Daha dün ısıtıcıların yanından ayrılamazken, bugün
bütün camları birden açmamıza rağmen sıcaktan
bunalıyoruz. Gün boyu süregelen gri havaya tam alıştık
derken bu sabahki güneşe sevinelim mi, şaşıralım
mı bilemedik. Baharın bu yanardöner halleri, ‘bahar
yorgunluğu’nu omzumuza yüklemese keşke...
E
ğer kendinizi enerjisiz, huzursuz
ve sabırsız hissediyorsanız;
konsantrasyonunuz düşükse,
hatta sinirli ve yorgunsanız tüm
bunların sebebi ‘bahar yorgunluğu’
olabilir. İçinde ‘bahar’ geçen bir
tamlamanın bu kadar olumsuzlukla
birlikte anılmasına kimselerin gönlü
razı değil ama sadece bizde değil,
dünyanın birçok ülkesinde, bahar
dönemlerinde insanlarda görülen
yorgun ve isteksiz hissetme haline
‘bahar yorgunluğu’ adı veriliyor... Siz
de kış günlerini geride bırakıp doğanın
canlanmaya başladığı bu mevsimde
benzer şikâyetlere sahipseniz, baharı
kuşlar gibi yaşamanızı sağlayacak
önerilerimiz var.
Ah şu mevsim geçişleri!
Mevsim geçişlerindeki
yorgunluktan kurtulmak elinizde.
Doğa uyanırken siz uyumayın.
Soğuk havalarda vücut ısımız
düşüyor, kan basıncımız yükseliyor
ve uyku hormonu olan ‘melatonin’
salgımız artıyor. Bahar gelince
havaların ısınmasıyla beraber bu
sefer vücut ısımız yükseliyor, kan
basıncımız tersi şekilde düşüyor
ve yeni bir hormonun, ‘seratonin’in
hükümdarlığı başlıyor. Sorun
şu ki, bütün bu geçişler bir anda
gerçekleşmiyor. Küresel ısınma
sebebiyle bir gün kışı, bir gün baharı
yaşıyoruz ve bu gel-gitler sadece
bedenimizi değil, mental ve ruhsal
sağlığımızı da doğrudan etkiliyor.
S İ M İ T S A R AY I • 37
Havadaki su buharı
Bahar aylarında havaların ısınmaya
başlamasıyla birlikte buharlaşan su
oranı da artıyor, bu da havadaki nemin
ve elektrik yükünün fazlalaşmasına
sebep oluyor. Havadaki elektrik
yüküne; hava kirliliği, trafik yoğunluğu,
sigara, alkol, kafein kullanımı,
dengesiz ve düzensiz beslenme
de eklenince, bahar yorgunluğu
belirtileri daha yoğun hissediliyor.
Öyle ki, sabah yataktan kalkmaya
derman bulamayanlarımız, gün içinde
10 dakikalık yolu yürümeye enerjisi
yetmeyenlerimiz oluyor...
Peki, üstümüze çöken bu yorgunluk
ve isteksizlik halinden korunmanın,
bu şikâyetler varsa da bunlardan
kurtulmanın bir yolu yok mu? Elbette
var, biz de işte tam bunları sizler için
derledik...
7 basit kural
1) Akşam öğünlerinde ağır ve yağlı
yemekler yemeyin.
2) Saatlerin ileri alınması uyku
saatinizin bozulmasına sebep olmasın.
Saat erken bile olsa uykunuzun
geldiğini hissettiğinizde yatağa
gidin. Uyumadan önce, rezene,
ıhlamur, melissa ve papatya gibi bitki
çaylarından içebilirsiniz. Bunlar hem
gaz giderici ve hazmı kolaylaştırıcı
hem de rahatlatıcı etkilerinden dolayı
uykuya geçişi kolaylaştırırlar.
SAĞLIK
3) Evet, bunu duymaktan sıkılmış
olabilirsiniz ama biz yazmaktan
bıkmayacağız: Günde en az iki litre
su için! Sıcak ve nemli havalarda bu
miktarı artırın.
4) Bahar aylarında yorgunluk
hisseden kişiler, çay ve kahveyi
her zamankinden fazla tüketme
eğiliminde olurlar. Günlük çay ve
kahve alışkanlığınızı bozmayın, bu
içecekleri fazla tüketmeyin.
5) Güne mutlaka kahvaltı yaparak
başlayın ve ara öğünleri
atlamayın.
6) Özellikle
vitaminlerden niasin,
B1, B2, B6, B12, C
ve minerallerden
demir, potasyum,
fosfor ve selenyum
minerallerinin
yetersizliği yorgunluğa
sebep olur. Sebze
ve meyveler, zengin
vitamin, mineral,
antioksidan ve posa
içerikleriyle bu
dönemin sorunsuz
atlatılmasına yardımcı
olacak besin grupları...
Bu iki gruptan yeterli ve
dengeli beslenildiğinde
multivitamin takviyesi
almaya da gerek kalmaz.
7) Açık havada yürümek, yorgunluğu
gidermede mucizevî bir güce sahiptir.
Kendinize park, bahçe, orman gibi
alanlarda yürüyüş yapacak zamanlar
yaratın.
Yorgunluğu bir kenara
bırakın ve kendinize
gelebilmek için sık sık
doğaya çıkın.
Hazırlanın...
Aranızda “Haydi yaz gelsin de kışı
özleyelim” diyenler var mı? Her
geçen mevsim sonrası bir önceki
mevsime özlem duymak, bazılarımız
için artık bir rutin... Oysa yapılması
gereken anı yaşamak ve yeni
mevsimin beraberinde getirdiklerine
hayatımızda yer açmak olmalı.
Bahar yorgunluğundan
daha az etkilenmek için,
kendinize yeni mevsime
geçişlerinde zaman
vermelisiniz. İçiniz
sıkıldığında, “sebebi
3 8 • S İ M İ T S A R AY I
Yeşil sebze ve meyveler bahar
yorgunluğuna karşı çok iyi geliyor.
mevsim geçişi olmasın sakın” diye
düşünüp, gri bulutları zihninizden
uzaklaştırmaya çalışın.
Yorgunluk ve isteksizlik hali ne yazık
ki başka birçok hastalığın da belirtisi
olabiliyor. Halsizlik ve yorgunluk
haliniz iki haftayı geçerse vakit
kaybetmeden bir doktora görünün...
Ne yemelisiniz?
Balık: Uzmanlar, içerdiği niasin ve B2
vitaminleri ile selenyum, fosfor ve iyot
minerallerinden dolayı haftada 2-3
öğün balık tüketmenin yorgunluktan
kurtulmak için faydalı olacağı
görüşündeler. 100 gr somon balığında
240 mg fosfor, 360 mg potasyum, 30
mg selenyum, 8 mg niasin ve 0.3 mg B2
vitamini var.
Koyu yeşil yapraklı sebzeler: Koyu
yeşil yapraklı sebzeler demir ve
potasyum mineralleri ile C, B2 ve A
vitaminleri açısından zengin besinler.
Özellikle ıspanak, roka, tere ve nane
bahar yorgunluğundan kurtulmak için
birebir. Bu sebzeleri tüketirken vitamin
ve mineral kayıplarını önlemek için ya
çiğ olarak ya da yüksek sıcaklıkta, kısa
sürede ve az suda pişirmeye dikkat
edin.
Yumurta: Zengin vitamin, mineral ve
doymamış yağ asitleri içeren yumurta
çok faydalı bir besin. Bir yumurtada
1.75 mg demir, 198 mg fosfor, 138 mg
potasyum, 30.7 mcg selenyum, 0.2 mg
B2 vitamini, 540 IU A vitamini, 1 mg. E
vitamini, 82 IU D vitamini var.
Enginar: 100 gr enginarda 370 mg
potasyum, 90 mg fosfor, 44 mg
kalsiyum, 60 mg magnezyum, 11 mg C
vitamini var. Enginar mevsimi olması
sebebiyle sofralarda bol bol yer alabilir.
Dopamin: Dopamin, vücutta doğal
olarak üretilen bir kimyasal. Öğrenme,
anlama, düşünme fonksiyonları için
kritik önem taşımasının yanı sıra
isteğe bağlı hareketler için de
motivasyon sağlayıcı etkiye
sahip. Bazı yiyeceklerin dopamin
salınımına öncü etki ettiği
düşünülüyor. Bu besinler arasında
yağsız süt ve süt ürünleri, somon,
hindi, soya, badem, kabak çekirdeği,
muz, avakado en etkili olanları...
GURME
Mükemmel
köftenin
sırrı
Bana sıklıkla yöneltilen sorulardan biri şudur:
“Şefim, senin köften nasıl böyle lezzetli ve sulu oluyor,
mükemmel köfteyi biz nasıl yaparız?” Peki o zaman,
işte size mükemmel köfte yapmak için ipuçları…
Özgür Şef
İyi bir köfte hazırlamanın önemli
aşamalarından biri de pişirme.
4 0 • S İ M İ T S A R AY I
S İ M İ T S A R AY I • 41
GURME
Döş etinden, iki kere
çekilmiş kıyma.
Ayrılmaz ikili, köfte
ve közlenmiş biber.
M
illet olarak en çok sevdiğimiz
yemeklerden biridir köfte.
Türkiye’de o kadar çok
çeşidi var ki hepsi birbirinden güzel.
Ama hep sırdır köfte, nasıl yapıldığını
bir türlü çözemezsiniz. İçinde ne var?
Hangi baharatlar kullanılıyor?
Her gün onlarca kişi bana yaptığım
köftenin sırrını soruyor, çoğunlukla
iki dakikada anlatıyorum, ama bu
kadar basit olabileceğine inanmıyorlar.
Haydi, şimdi size de mükemmel köfte
yapmak için izleyeceğiniz adımları
vereyim…
Sizi iyi tanıyan kasabınıza doğru yola
çıkın. Kasabınıza güveniyor olmanız
çok önemli.
Döş etini kıyma makinesinden iki kere
çektirin.
Bir kilo için 100 gram kadar kavram
yağı isteyin ve iki kere çektirin. Bu
kuyruk yağı da olabilir.
Evde kıymayı ve yağı birkaç dakika
yoğurup dolaba kaldırın.
İki adet soğanı çok minik doğrayıp
buzdolabında dinlendirin. (Eğer bir
gün bekletirseniz daha güzel olur.)
Soğanın suyunu sıkın, bize soğanın
kendisi lazım.
Şimdi sıra baharatları karıştırmaya
geldi; bir tatlı kaşığı kimyon, bir çay
kaşığı karabiber, bir tatlı kaşığı toz
kırmızıbiber, bir tutam kekik, -eğer
seviyorsanız- bir çay kaşığı toz kişniş
ve bir çorba kaşığı galeta ununu bir
kapta karıştırın. Eğer İnegöl köfte gibi
sert bir köfte istiyorsanız bu karışıma
bir tatlı kaşığı karbonat da ilave edin.
Yumurta kullanmayın çünkü yumurta
durdukça kokusu ağırlaşır, bizim
42 • S İ M İ T S A R AY I
köftemiz daha bir gün bekleyecek.
Baharatları kıymanın üzerine dökün.
eğer köftenin bir parça sert olmasını
istiyorsanız bir paket kabartma tozu
da kullanabilirsiniz.
Köfteyi üzerine döktüğünüz bu
baharatla, durmadan 10 dakika
boyunca yoğurun ve sonra
buzdolabına koyun. 15 dakika
bekledikten sonra dolaptan çıkarıp
tekrar 10 dakika daha yoğurun.
Köfteyi kesinlikle hemen pişirmeyin!
Bir gün beklettikten sonra pişirmeye
geçin.
Köfteyi yaklaşık 50 gramlık toplar
halinde yuvarlayın. Elinizle bastırarak
her tarafını eşit kalınlığa getirin.
En güzel köfte kömür ızgarasında
pişendir ama evde kömür
ızgarası yapamıyorsanız kavram
yağının oranını biraz azaltın ya da
hiç koymayın. Döküm tavanız varsa
ızgaraya en yakın tadı alırsınız. Fakat
ne olursa olsun köfteyi ağır ateşte
pişirmelisiniz. Köfteyi, piştikten sonra
sıcak tabakta servis edin ve fazla
bekletmeyin. Çünkü birkaç dakika
sonra köftedeki yağlar donar, görüntü
matlaşır ve köfte sertleşir.
İyi et almanın sırları
Köfteyle başlamışken, sofralarımızda
kendine özel bir yer edinen et
yemeklerinden de bahsetmemek
olmaz. Lezzetli bir et için, pişirme
aşamasından daha geriye gitmek
gerekir, o da hangi eti, nasıl
alacağınızdır. Öyleyse kasaptan et
alırken kullanabileceğiniz sırlarla söze
başlayalım...
Etin duruşu toplu olmalı, kendini
salmış olmamalı. Eğer et pelte gibi
yayılmışsa içine su enjekte edilmiştir.
Etin üzerindeki yağ dokusu ince ve sık
olmalıdır. Sakın etin yağlı olduğunu
düşünüp vazgeçmeyin çünkü yağ
zerrecikleri demek lezzet demektir.
Bu yağ zerreciklerine ‘yazı’ denir ki,
kasabınıza, “Bana şuradaki yazılı
antrikotu verin” derseniz, kasabınız
sizden çekinecek ve en iyi eti size
vermeye çalışacaktır.
İçinde küçük yağ hücreleri (yazı)
oluşmuş etler, genelde merada
beslenen doğal hayvanlardan elde
edilmiştir. Bol Omega-3 içerdiği için ne
bu yağlar ne de bu hayvanın sütünden
yapılan tereyağı zararlıdır.
Etinizi asla dövdürmeyin.
İyi pişmiş seviyorsanız eti ince kestirin,
üstüne kekik, tuz attırmayın.
Tencere ve güveç yemeklerinde sırt
eti şart değil, pahalıdır çünkü. Dana
(‘tranç’ diye isteyin) ya da kuzu but iyi
sonuç verir.
Haşlama yemeklerinde, incik kemiği
mükemmel sonuç verir. Çünkü incik
kemiği hayvanın hayatı
boyunca bütün ağırlığını
taşıyan bölge olduğundan
kaslı bir yapıya sahiptir ve en
yoğun ilik burada vardır. İlik
ise, hem lezzet verir hem de
sosu koyulaştırır.
Fırın yemeklerinde, dana
butundan çıkan ‘nuar’ı tercih
edebiliriz. Kuzu etinde ise ön
kol ya da butu, bütün kemikli
olarak pişirmeliyiz.
S İ M İ T S A R AY I • 4 3
İnegöl Köfte
Temel köfte yapımını öğrendiğinize
göre şimdi farklı köfteler türetmeye
başlayabiliriz. Bundan sonra vereceğim
bütün köfte tariflerinde, eti saydığım
adımlardaki gibi hazırlamayı unutmayın.
Malzemeler:
• 1 kg dana döşten iki kere çekilmiş kıyma
• 2 büyük dilim bayat köy ekmeği içi
• Yarım su bardağı su (ya da kendi
yaptığınız et suyu ama kesinlikle soğuk
olsun)
• 1 tatlı kaşığı tuz
• 2 tatlı kaşığı karbonat
• 1 çay kaşığı karabiber
• ¼ limonun suyu
• 1 büyük soğan
Yapılışı:
Önce soğanları çok ince doğrayıp dolapta
bir gün bekletin ve kullanmadan önce
suyunu iyice sıkın. Kıymayı karbonat ve
limon suyu hariç iyice karıştırın, sonra
dolaba koyun ve 15 dakika bekletin. O
arada siz küçük bir kap içinde limonu
karbonatla karıştırın. Kıymayı çıkartıp
karbonatlı limon suyu ile karıştırıp iyice
yoğurun. Kıyma, tam istediğiniz gibi
olması için bir gün dinlenmeli. Ertesi
gün artık ‘mükemmel köfte’nin sırrında
verdiğim şekilde köftenizi ızgarada
pişirin.
GURME
Dünyanın en iyi ırkı Trakya kıvırcığıdır, sebebiyle güçlü kaslara sahiptirler. İşte
bazen bu kas yapısını bozmak
yani kuyruksuz kuzu.
için eti uzun süre pişirmek
Eti çok lezzetlidir
gerekir. Terbiyeleme,
çünkü kuzunun yağı
daha sosyetik adıyla
kuyruğuna değil tüm
‘marine etme’ bu noktada
vücuduna yayılır.
işimize yarar.
Bu sayede et fazla
Marine etmek, pişmeye
su tutar ve tabii ki
hazırlanan eti, daha çabuk
daha lezzetli olur.
Karabiber
pişmesi için bazı asitler içinde
Kuzu etinin
bekletmektir. Peki,
kokusunu marine ederek
bu asitlerin türü
giderebiliriz. Eti kemiksiz
ne olmalı ve nasıl
parçalara ayırıp (1 kilo için) üç diş
kullanılmalıdırlar?
sarımsağı ezin, bir su bardağı süt, 1/2
çay bardağı zeytinyağı, iki dal biberiye
ve iki dal taze kekik içinde bir gün
Soğan suyu ve süt
bekletin. Hayatınızda yediğiniz en iyi et Soğanın içindeki asitler güçlü bir
bu olacak!
pişiricidir ve etin içindeki bağıl kas
Izgara için danada olduğu gibi yine
yapısını parçalayarak eti ızgaraya
sırt etini tercih edin. İşte size havalı bir
hazır hale getirir. Etin kalınlığına göre
kelime: ‘Karski’. Kuzunun kontrfilesi
marine süresi değişir ama size basit bir
ve bonfilesinin olduğu kesimdir ki, en
formül vereyim: Eti, kalınlığındaki her
değerli parçadır.
bir santim için 8 saat soğan suyunda
Tencere
bekletmeniz, liflerinin dağılmasını
yemeklerinde
sağlar. Ama sadece soğan
ise kuşbaşı
suyu kullanmak
doğradığınız etleri
etin tadını
yavaş yavaş pişirin
ağırlaştıracağından
Marine için
ve tuzunu yemek
soğan suyuna
süt kullanın.
piştikten sonra
başka asitli ürünler
ilave edin. Pişirirken
de eklemek gerekir.
kullanacağımız
Mesela süt! Süt oldukça
tencere fırına giren bir
güçlü asitler içerir ve bence
tür olursa (güveç veya
marinasyon için çok uygun bir
döküm) daha iyi sonuç
malzemedir. Soğan suyu ve süt,
alırsınız. Her tarafından eşit ısı
etin içindeki sinirleri adeta yok ederler.
alarak yavaş pişer.
Marine formülleri
Kasaptan mangala
Şimdi başa dönelim ve etle sürecek
maceramızı kasap evresinden tekrar
Pişireceğimiz ete ön bir hazırlıkla
ele alalım. Kasabınıza gittiniz ve 1 kilo
nasıl değer katabilirsiniz? Bunu
kadar kuzu but istediniz. İstemeden
başarmak için önce etin yapısını
önce kuzunun cinsine ve büyüklüğüne
tanımak gerekiyor. Bunun için de
de dikkat ettiniz.
önce kas yapısını tanıyalım. Denizde
Tercihen kıvırcık
yaşayan hayvanların kas yapıları
kuzuya ait çok
suyun kaldırma kuvveti sayesinde
büyük olmayan
daha narin ve yumuşaktır. Bu
bir but seçmeniz
sebeple bu etlerin ısıyı
idealdir. Kasaba
görmesine bile gerek
Soğan, iyi
bir marine
butu açtırırken
kalmaz, biraz asitli
aracıdır.
aralarındaki bütün
sıvıya (limon gibi)
sinirleri temizletiyoruz
maruz kalmaları
ama emin olun gözle göremediğiniz
hemen pişmelerine
bir o kadar daha sinir kalıyor. Eti bütün
yeter.
bırakmasını istiyoruz ve biraz da
Karada yaşayan canlılar ise yer çekimi
4 4 • S İ M İ T S A R AY I
Yumuşak ve sulu bir ete
kimse hayır diyemez!
kuzunun döş yağından rica edip evin
yolunu tutuyoruz. Bu pazar, baharın ilk
günlerini değerlendirmek için bahçede
çöp şiş ziyafeti vereceğinizi varsayarak
ve hatta umarak size aldığınız etlerden
mükemmel bir çöp şiş tarifi vereceğim:
Kuzuyu 1 santim büyüklüğünde
düzgün parçalar haline getirin. İki
adet soğanı rendeleyin, suyunu bir
kaba sıkın ve üzerine bir bardak
kadar süt dökün. İki ya da üç diş
sarımsağı elinizle ya da bıçakla ezerek
bu karışımın içine atın. Eğer renk
vermek istiyorsanız bir tatlı kaşığı
kırmızı toz biber de katıp, küp şeklinde
doğradığınız kuzu etlerini bu karışıma
ilave edin. Ardından kabı buzdolabına
kaldırın ve bir gün bekletin.
Ertesi gün etlerinizi çöp şişlere
dizmeye başlayın ama aralarına
kasaptan aldığınız döş yağlarından
da birer tane koyun. Oda
sıcaklığına gelmesi için dışarıda
yaklaşık 30 dakika beklettikten
sonra ateşinizi kor haline getirin.
Şimdi eğer gerçekten mangal
yapmaya niyetiniz varsa size bir sır
vereceğim ama kimseye söylemek
yok: Etrafınıza bakın, meyve ağacı
var mı? Varsa kuru dallarından
birkaç tane kopartın, biraz ıslatın
ve kor haline gelen kömürün üzerine
bir kaç dal atın. Ardından hemen
ızgarayı üzerine koyun ve ızgara ısınır
ısınmaz şişlerinizi üzerine dizin. En
önemli püf noktalarından biri geliyor
sıkı durun: Yaklaşık 60 saniye bir
tarafı, 60 saniye diğer tarafı pişirip
etinizi ızgaradan alın. Yok eğer
içinize sinmediyse, yani pişmediğini
düşünüyorsanız bu sefer size en fazla
bir dakikalık ek süre verebilirim.
S İ M İ T S A R AY I • 4 5
Çünkü bizim etimiz zaten bir gündür
asit içinde pişti, bu işlemi sadece
ısıtmak için yapıyoruz. İşe bu açıdan
bakarsanız, misafirleriniz sizi yılın
mangalcısı seçecekler!
Önemli bir uyarıda bulunmak
istiyorum, sakın verdiğim marine
tarifine tuz eklemeyin. Tuz, etin
içindeki suyu kaçırarak etin
sertleşmesine sebep olur. Tuzu
ızgaraya eti koymadan atmalısınız.
Diyelim ki kuzu etini değil dana etini
seviyorsunuz. O zaman verdiğim
tarifte kuzu yerine dana kontrfile
kullanacaksınız. Tek bir farkla! Eti ince
keseceksiniz. Geri kalan her şey aynı...
Güzel ve lezzetlerle dolu bir nisan ayı
olsun!
gurme
Zeytinyağlı
kuşkonmaz
4 kişilik
Hazırlama süresi: 30 dakika
Pişme süresi: 40 dakika
MALZEMELER:
· 1 demet kuşkonmaz (1/2 kg)
· 2 havuç, jülyen doğranmış
· 1 soğan, piyazlık doğranmış
· 3 dış sarımsak, ince doğranmış
· 5-6 tane mantar, dilimlenmiş
· 2-3 tane domates, rendelenmiş
· 1 tatlı kaşığı tuz
· 1 çay kaşığı şeker
· 1 çay kaşığı karabiber
· 4-5 yemek kaşığı zeytinyağı
· ½ su bardağı sıcak su
· Üzeri için taze dereotu
HAZIRLANIŞI
Soğan ve sarımsağı doğrayıp
tencerenin dibine yayın. Üzeri için
3 cm uzunluğunda doğradığınız
kuşkonmazları yerleştirin. Onların
üzerine jülyen doğradığımız
havuçları ve dilimlediğiniz mantarı
yerleştirin. Son olarak rendelenmiş
domatesi bütün olarak tencerenin
üzerinde gezdirin. Tuz ve şeker serpin.
Zeytinyağını da her yere eşit yayılacak
şekilde gezdirin. Üzerine sıcak suyu
ilave edin. Taze öğütülmüş karabiber
ekleyin. Kapağı kapalı olacak şekilde
kısık ateşte, havuçlar pişene dek
yaklaşık 30-35 dakika pişirin. Arzuya
göre sıcak veya soğuk olarak üzerine
dereotu koyarak servis yapın.
Afiyet olsun…
4 6 • S İ M İ T S A R AY I
S İ M İ T S A R AY I • 47
Karşınızda
2014’ün trend rengi:
Parlak
orkide
moru
Zihinleri tazeleyen, yararlı fikirler
ve estetik tavsiyeler dünyasına hoş
geldiniz. Bu sayımızda, tasarım
dünyasının bu yılki moda rengi,
renklerin hayatımızdaki yeri ve
psikolojik etkileri hakkında
sizlere bilgi vereceğim.
Güneş Tulga
ile Tasarım
Dünyası
Parlak orkide moru doğanın
en canlı renklerinden biri.
4 8 • S İ M İ T S A R AY I
S İ M İ T S A R AY I • 49
Güneş Tulga İle
Tasarım Dünyası
kombinasyonlarıyla saç, göz ve cilt için de
farklı bir alternatif oluşturuyor. Özellikle
tırnaklarda görebileceğimiz bu ton, ışıltılı
bir etki bırakıyor.
İç mekanlardaki etkileri
2014 yılında parlak orkide moru, boya ve
aksesuarlarla dekorasyonda da farklılık
yaratıyor. Parlak orkide moru, yeşil tonda
renklerle, turkuazla ve sarı tonlarla
kombinlendiğinde mekâna enerjik bir
hava katıyor. Aynı zamanda bu enerjik ve
canlı renk, gri, bej, boz ve siyah gibi nötr
renklere de hayat kazandırıyor. Tüm renk
paletlerine enerji veren bu renk özellikle
farklı mekânlar için tamamlayıcı bir
harman oluşturuyor.
Kombin etkileri
Hayatınıza her alanda
orkide moru katın!
P
Pantone ve tasarım
Pantone renk ve renk sistemleri
konusunda lider bir firma
ve pek çok firma Pantone
kartelasındaki renkleri ve kodları
baz alarak çalışır. Tasarımcılar, ev
dekorasyonu ve giyim modasını bu
renklere göre tasarlar. Dünyanın
renk otoritesi olan firma, 50
yıla yakın bir süredir tasarım
profesyonellerinin hizmetinde.
Ağırlıklı olarak matbaacılar
tarafından bilinse de, renk
ilhamları için her zaman çok iyi bir
kaynaktır. Pantone firması moda,
ev- ofis dekorasyonu, kozmetik,
tekstil, aksesuar ve endüstriyel
tasarımları da kapsayan tüm
üretim ve satın alma kararlarını
da etkiler.
rofesyonel renk standartları
sağlayıcısı Pantone’ın geçen
yılın rengini zümrüt yeşili olarak
açıklamasından sonra moda, dekorasyon,
kozmetik, tekstil, aksesuar ve endüstriyel
tasarımlarda, hararetli bir çalışma başladı.
Eminim sizler de farkından olmadan, bu
renkten bir kaç parça edindiniz. Yazımı
hazırlarken, bu renkten bir kaç parça
almış olduğumu; renklerle bu kadar haşır
neşir bir imaj danışmanı olarak benim de
bu renge bulandığımı fark ettim. Şaka bir
yana, 2013 yılının rengi olarak ilan edilen
‘zümrüt yeşili’ tarihte ve farklı kültürlerde
kendine her zaman özel bir yer edinmiştir.
Zümrüt yeşili, görkemli ve değerli taşların
rengi olmakla birlikte, yenilenme ve
bereketin sembolü olmuş, pek çok
kültürde şifa gücünü temsil etmiştir.
Farklı renk kombinasyonlarıyla çarpıcı
uyumlar ortaya çıkaran bu güçlü renk,
2013’ün olmazsa olmazları arasında yerini
alırken bu etkilerinden umarım hepiniz
faydalanmışsınızdır… 2014’e gelirsek...
2014 rengini de profesyonel renk
standartları tedarikçisi Pantone belirledi.
Pantone yetkilisi Leatrice Eiseman:
5 0 • S İ M İ T S A R AY I
“2013’ün rengi, büyüme ve yenilenmenin
simgesi olan zümrüt yeşiliydi. 2014’ün
rengi ise dikkat çeken, hayal gücüne ilham
veren parlak orkide moru” sözleriyle
bu yılın rengini açıkladı. Parlak orkide
moru; fuşya, mor ve pembenin bir araya
gelmesiyle oluşuyor.
Psikolojik etkileri
Tüm dünyadaki moda, sanat, teknolojik
gelişmeler ve popüler kültür trendleri
takip edilerek seçilen ‘parlak orkide moru’,
özgüven duygusunu güçlendiren, keyifli,
etkileyici ve egzotik hisler uyandıran
bir renk olarak tanımlanıyor. Kadınlara
olduğu kadar erkeklere de hitap eden bu
renk, moda dünyasını şimdiden alt üst
etmeye başladı.
Cilde ışıltı veren orkide morunu yıl
içerisinde tüm koleksiyonlarda ve özellikle
aksesuarlarda sıklıkla göreceğiz. Duruma
göre tepki veren bir ışık ve gölgelendirme
yapan parlak orkide moru, makyaj
malzemelerinde kullanıldığında cilde
enerjik bir hava katıyor. Hem soğuk,
hem de sıcak alt tonları barındıran bu
mor tonu, dramatik tonlamaları ve farklı
Kırmızı, lacivert, bordo ve pembeyle
müthiş uyum sağlayan orkide morunu,
isterseniz tek parçada, tek renk olarak
da kullanabilirsiniz. Bu renk fuşya ve
lila rengine akraba olmasıyla kadınların
tercih sebebi olabilir. Kış aylarında siyah,
pembe veya bej çoraplar ile orkide moru
bir elbiseyi çok hoş kombinleyebilirsiniz.
Biraz cesaretli davranırsanız kırmızı ile de
çarpıcı bir uyum yakalayabilirsiniz.
Bu rengi tek parçada kullanmak için
fazla cesur buluyorsanız, sadece
aksesuarda tercih edebilirsiniz. Günlük
kombinlerinizde de kullanabileceğiniz
orkide morunu ayakkabılarınızda,
çantanızda, şalınızda veya şık bir elbisede
tercih edebilirsiniz. Çalışan kadınlar
ise ceket, pantolon, etek seçimlerinden
birinde orkide morunu kullanabilir.
Son olarak beyaz ve siyah renklerle
de kesinlikle çok uyumlu olduğunu
hatırlatmak isterim. Orkide moru doğru
kullanıldığında hepimizi yaratıcılığa ve
orijinalliğe teşvik edebilir.
Kişiliğinizi yansıtan bir
ayakkabıya ne dersiniz?
S İ M İ T S A R AY I • 51
Güneş Tulga İle Tasarım Dünyası
Bu yıl orkide moru
aksesuarlarla sık sık
karşılaşacaksınız.
Renklerle ne tür
mesajlar veriyoruz?
Doğada görüp bildiğiniz renkleri
günlük hayatınızda nasıl seçiyor
ve en önemlisi ne kadar doğru
kullanıyorsunuz? Belki farkında
değilsiniz ama her gün seçtiğiniz
renklerle etrafınıza bolca mesaj
veriyor ve belirgin şekilde kendinizi
ifade ediyorsunuz. Bu sebeple her
sabah ayna karşısında renk seçerken
yalnız kendiniz için değil, aynı
zamanda çevrenizdeki insanlara da
mesaj gönderdiğinizi unutmayın.
Üstelik üzerinizde taşıdığınız her
renk modunuzu değiştirme gücüne
sahip. Rengi teknik olarak açıklarsak,
ışığın değişik dalga boylarının gözün
retinasına ulaşmasıyla ortaya çıkan
bir algılama olduğunu söyleyebiliriz.
Peki, hepsi bu kadar mı? Renkler
sadece birer algılama mıdır? Mesela
simsiyah bir odada kendinizi iyi
hissedebilir misiniz? İstisnalar hariç
bu soruya herkes “hayır” yanıtını
verir. Renkler sadece ruh halimizi
değil, sağlığımızı ve hatta yaşam
enerjimizi de etkiler. O halde şimdi
de renklerin etkilerine kısaca bir göz
atalım…
Psikolojik etkileri
Kırmızı: Öne çıkma, dikkatleri
üzerine toplama, yeri geldiğinde
kışkırtma özelliğine sahiptir. Kırmızı
gücü ve iktidarı temsil eder. Sıcaktır,
dinamiktir, tutkunun, aşkın rengidir.
Yorgun hissettiğimizde giyersek
anında modumuzu, enerjimizi
yükseltir.
Mavi: Soğuktur, derindir, sonsuzdur.
Hoşgörü, uzlaşma ve dostluk
simgesidir. Ülkelerin bayraklarında
genelde bu nedenle mavi renge yer
verilir. Pozitif ve sakinlik özelliği
vardır. Bolluğu, bereketi temsil eder.
Stresli ve koşturmalı günlerde tercih
ederseniz, gününüz daha sakin
geçebilir.
Yeşil: Yeşil, mavi ve sarıdan oluşur.
Tazeliği, gençliği simgeler. Yeşil
doğanın da simgesidir. Ormanın,
tarlaların, filizlenmeye başlayan
yeni bir yaşamın göstergesidir.
Örneğin, kalp rahatsızlığı olanlara,
yeşil renk tavsiye edilir. Hastanelerin
duvarlarının yeşil olması bu
yüzdendir.
Sarı: Güneşin sıcaklığını, aydınlığı,
parlaklığı simgeler. Resimde, dekorda,
giyimde, aydınlığın, iç sıcaklığının
yansımasını verir. Üzerine gelen
renkleri de ısıtır ve daha sıcak
gösterir. Sarı insan yüzüne sıcaklık
yansıması verir.
Siyah: Gecenin koyu karanlığının
psikolojik karşılığıdır. Acının, dramın,
üzüntünün simgesidir. Karanlığı,
saklamayı, gizemi sembolize eder.
Siyah, emici olduğu için üzerine
gelen renkleri yansıtır, onları öne
çıkarır, böyle durumlarda kendisi
geri plana çekilir. Bu yüzden siyah
elbise insanların dikkatinin, onu
giyen insanın yüzüne odaklanmasına
neden olur.
Beyaz: Saflığın, temizliğin simgesidir.
Bütün renkleri kendi üzerinde, o
rengin kendi değerleriyle gösterir.
Renklere müdahale etmez. Genişlik,
ferahlık, sadelik hissi verir.
Bilinçli kullanım
Renklerin insan üzerindeki
etkilerinden, sağlık, psikoloji, alışveriş,
üretim, zihinsel ve fiziksel performans
gibi alanlarda faydalanılır. Bilinçli
kullanıldıklarında her rengin
ifade ettiği etki başarılı bir şekilde
kullanılabilir. Ama bu renklerin
saç, göz ve ten rengiyle uyumu
durumu var ki, o da bir sonraki
ayın konusu olsun. Renk analizi çok
geniş bir konudur. Kişilerin hangi
renklerde giyinmeleri ve hangi tonları
kullanmaları gerektiğini bulan
bir yöntemdir. Bu yöntemle kişiler
öncelikle dört mevsim grubuna
ayrılır… Hangi mevsimin tipi
olduğunuzu öğrenmek isterseniz
bir sonraki ‘Tasarım
Dünyası’nda görüşelim...
52 • S İ M İ T S A R AY I
SANAT
Yaprakta
yeşeren
sanat
Birbirinden güzel dualar,
sevgi mesajları ve iyi dileklerle
nakşedilmiş yapraklarla
dolu tarihi bir mekândayız.
Burası Kapalıçarşı’da
dünyaca ünlü
misafirlerin ağırlandığı
Nick Merdenyan’a ait
dükkân. Yolunuz
düşerse bir
ziyaret edin,
hoşgörü
yapraklarını
kendi
gözünüzle
görün.
Röportaj:
Zeynep
Kasapoğlu
Bu, farklı bir bitkiye,
Calladdium’a ait bir yaprak.
Üzerinde, “Ey kapılar açıcı
Allah, bizlere gelecekte
hayır kapılarını aç” yazıyor.
Yazıyı göremezsiniz, çünkü
yazılar stilize ederek işlenmiş
durumdalar.
Buluşma noktası... Üç dini bir
arada gösteren bu çalışmada, üç
gülün üzerinde de farklı dillerde
yazılmış Allah yazısı var.
5 4 • S İ M İ T S A R AY I
S İ M İ T S A R AY I • 5 5
SANAT
Nick Merdenyan,
1991 yılından bu
yana yapraklar
üzerinde çalışıyor.
N
Çalışmaların adı neden
hoşgörü yaprakları?
Dinlerin temelinde esasında hoşgörü
vardır. Çalışmaya önce İslami
eserlerle başlamıştım. Sonra, “Neden
Hristiyanlık’la ilgili eserler de olmasın?”
dedim. Sonra neden “Musevilik olmasın?”
diye düşündüm. “Buzdizm de olmalı”
derken, evrensel güzel sözlerin de herkesi
etkilediğini gördüm. Mevlana’nın, Yunus
Emre’nin bir sözü Amerika’dan, İsviçre’den
gelen misafiri de etkiliyordu. Sağlıkla,
huzurla, mutlulukla ilgili, iyi dilekleri
yayan dualar hangi dine ait olurlarsa
olsunlar güzeldirler. Ben yaprakların
üzerlerinde yazan güzel sözlerle dünyaya
hoşgörü dağıtmasını diliyorum.
ick Merdenyan... Yaprakların
kâğıt gibi nakşedilebileceği
fikrini geliştiren, bu fikre
sahip çıkan ve onları birer sanat
eserine dönüştüren bir usta... Sadece
resimden ya da sadece kaligrafiden
ibaret bir çalışma değil onun yaptığı.
Nick Merdenyan’ın yaprakları, dünyaya
sevgi ve hoşgörü dağıtmak amacıyla
altın tozuyla, mürekkeple, boyayla
buluşuyor.
İslam, Hıristiyanlık ve Musevilikle
birlikte Budizm’e ait güzel duaların
ve Mevlana’nın sözleri gibi evrensel
dileklerin olduğu tüm bu yaprakların
hep birlikte, huzurlu ve mutlu yaşadığı
dükkânın kapısını arayalım ve ünü
ülkemiz topraklarını aşan bu eserlerin
hikâyesini Nick Merdenyan’dan
dinleyelim...
Kapalıçarşı’da kimi tanısak bu tarihi
çarşıdaki mazisi eskidir. Sizin de
öyle mi?
5 6 • S İ M İ T S A R AY I
Çok doğru, ben de 1968 yılında küçük
bir çırakken tanıştım Kapalıçarşı’yla.
O tarihten beri burada sanat ve
sanatçılarla iç içeyim. İlk işim antika
dükkânında çıraklıktı. Yedi yıl boyunca
bu işi yaptıktan sonra 1975 yılında
lületaşına gönül verdim. Lületaşından
pipo ve sanat eserleriyle 16 yıl
ilgilendim. 1991 yılında bir tesadüf
eseri başladığım, yaparken keyif
aldığım ve misafirlerim tarafından
çok beğenilince vazgeçemediğim
yeni bir alan daha açıldı hayatımda.
Hoşgörü yaprakları adını verdiğim
bu çalışmalarla 1991 yılından beri
ilgileniyorum.
Duvarları süsleyen bu yapraklar
bir ağaca mı ait? Nereden temin
ediyorsunuz?
Ağaç değil, bu bir saksı bitkisi aslında.
Adı “Dieffenbachia”dır. Türkiye’de
bazı evlerde görürsünüz. Çok narin
bir bitkidir, yerini, ışığını sevmezse
Kaftanlı bu çalışmada,
Kanuni Sultan
Süleyman’ın yazdığı
şiirden iki satır var:
“Halk içinde muteber
bir nesne yok devlet gibi.
Olmaya devlet cihanda
bir nefes sıhhat gibi.”
S İ M İ T S A R AY I • 57
SANAT
Konstantin, Fatih
Sultan Mehmet,
mozaikler, çiniler
ve Ayasofya…
Burada derin
bir işçilik gizli...
yaşayamaz. Bu sebeple Türkiye’de
temin etmek güçtür. Ben her yıl
Amerika’daki bir seraya gider, yüzlerce
saksı içinden güzel yaprakları seçer,
nazikçe dalından keserim. Kestiğim
yerden hemen yeni bir filiz verir.
Yapraklarım bir buçuk yıl boyunca
derin bir uykuya yatarlar. Kalın
ansiklopediler vardı evlerimizde,
bilirsiniz. Onların içine, uzun süre
vakit geçirecekleri yataklarına
sererim onları. Zaman zaman yerlerini
değiştiririm. Bu işlem öncesinde
de zarar görmesinler diye titizlikle
temizler ve ardından pudralarım.
Bir buçuk yıl sonra yaprak işleme hazır
hale gelir ve en güzel kıyafetlerini
giymek için benim ya da birlikte
çalıştığım değerli sanatkârların eline
ulaşır. Bütün bu süreç bir yolculuktur.
Çünkü her bir yaprağın gideceği yer,
sevileceği, seyredileceği köşe kendine
aittir. Bir bakıma yapraklar esas
evlerine doğru yola çıkarlar.
“Ey kapılar açıcı Allah, bizlere
Esmaü’l Hüsna,
Allah’ın 99 isminin
bulunduğu çalışma.
5 8 • S İ M İ T S A R AY I
gelecekte hayır kapıları aç...” Ben
bunu çok sevdim... Ama Kanuni’nin
sağlıkla ilgili deyişinin olduğu eser
de çok güzel, şu su damlasıyla, üç
dinin sembolize edildiği bir diğer
çalışma da öyle... Bu kadar farklı
ve birbirinden güzel eser arasında
misafirleriniz nasıl seçim yapıyor?
Biraz görsel zevkler biraz da üzerinde
yazanların etkisiyle herkes kendine
en yakın hissettiği eseri seçiyor. Kolay
değil. Misafirlerim yaprakların adeta
kımıldadığını söylerler. Bence bu
doğru, her biri “Beni seç, beni evine
götür” diye sesleniyor. Türkiye’de
yaşayan ve Müslüman ülkelerden
gelen misafirlerim çoğunlukla İslami
eserleri tercih ediyorlar. Avrupa’dan ve
dünyanın farklı ülkelerinden gelenler
ise evrensel mesajları olan eserlere ilgi
gösteriyorlar. Örneğin Mevlana’nın
sözleri gibi...
İnternetten satış yapıyor musunuz?
Hayır, sebebi ise bu eserleri alacak
kişileri görmek istemem. Kim alacak,
S İ M İ T S A R AY I • 59
nerede kullanacak, hak ettiği değeri
verecek mi, üzerinde yazan duanın
anlamını biliyor mu? Bunlar çok
önemli. Her röportajımda anlattığım
bir anım vardır. Bir gün Amerikalı
bir çift beni ziyaret etti. Duvardaki
eserleri incelediler. Sonunda bir
çalışma seçtiler ve almak istediklerini
söylediler. Ağır hareketlerle paket
yapmaya başladım, bir taraftan
da kendi aralarındaki konuşmayı
dinliyordum. Nereye asabileceklerini
tartışıyorlardı. Bir ara “Banyoda güzel
olabilir” diye bir söz duydum. Hemen
paket yapmayı bıraktım. Çok kıymetli
bir dua yazıyordu o eserde. Kendilerine
çarşıdan başka bir şey almalarını
rica ettim ve satamayacağımı
söyledim. Elbette çok şaşırdılar.
Onlara Arapça stilize ettiğim duanın
anlamını söyledim. Bunun evin en
kıymetli, en güzel yerinde olması
gerekiyordu. Duyunca özür dilediler
ve herkesin göreceği çok güzel bir yere
asacaklarına, benim anlattıklarımı
SANAT
‘Su hayattır’ isimli çalışma... Burada
gördüğünüz bütün damlalar stilize
edilmiş Allah yazılarıdır. Aynalı yazı
adı verilen bir türde yazılmıştır.
Farklı dillerde, Allah yazıları var
etraflarında. Hintçe, Arapça, Rusça
vb. Bu damlaların iç kısımlarına
baktığınız zaman su ile ilgili birçok
ayet görürsünüz. Ana mesaj ise
Enbiyâ Suresi 30’uncu ayet: “Bütün
canlılar sudan yaratılmıştır.”
da gören her misafirlerine
aktaracaklarına dair söz verdiler.
Hoşgörü yaprakları bir süs eşyası veya
bir tablo değil. Üzerlerinde gerçekten
çok kıymetli sözler var. Heves edip
almak isteyenlerle paylaşmak
istemiyorum. Bir anıyı, güzel bir
duyguyu, güzel bir dileği paylaşmak
amacım. Bu sebeple internetten satış
yapmıyorum. Artık internete eserlerin
resimlerini de koymuyorum çünkü ne
yazık ki taklit ediliyorlar. Kastım salt
eser taklidi yapmaları değil, duygu
katmadan, kıymet vermeden yapılan
çalışmalar salt bir görsel nesnedir.
Esas değerini korumak istediğim
yaprakların bu duygusu, dünyaya
dağıtmaya çalıştığı hoşgörüdür.
Bill Gates’in sizden bir eser
aldığı doğru mu? Çarşıda kimse
tanımamış...
Çok haklısınız, gizlice gelmişti.
Yanında bir koruma ve bir rehberle
Kapalıçarşı’ya geldi, gezdi, kimsenin
Bill Gates, Merdenyan’dan
yaprak alan ünlü isimlerden biri.
6 0 • S İ M İ T S A R AY I
ruhu duymadı. Sadece çıkışta bir
üniversite öğrencisi görmüş, yanına
yaklaşmış ve “Are you Bill Gates?”
(Siz Bill Gates misiniz?) diye sormuş.
Tabii bir anda çevresini o ana dek
fark bile edilmeyen gizli korumalar
sarmış. Bill Gates de bir hoşgörü
yaprağı almıştı...
İspanya Kraliçesi?
Onun hikâyesi de enteresan.
Dükkânda oturuyorum, içeri birileri
girdi. Hareketlerinden yanında
geldikleri kadının önemli biri olduğunu
anladım. Ama tanımıyorum.
Hanımefendiye, “Where are you
from?” (Nerelisiniz?) diye sorunca
yanındaki kişi yanıtladı: “İspanyalı,
kendisi İspanya Kraliçesi’dir...”
Koleksiyonerler alıyor mu?
Evet, eserlerin koleksiyonunu yapan
kişiler var. Doğruyu söylemek
gerekirse, benim misafirlerimle
aramda kurduğum bir bağ var. Bana
öyle geliyor ki, seçilip yaşam alanına
asılan her yaprak bu dünyadaki
kocaman bir ağacın yaprağı gibi.
Yurtdışından mektuplar alırım bazen.
Aldıkları yaprağa baktıkça İstanbul’u
hatırladıklarını, evlerine enerji
verdiğini yazanlar olur. Yaprakların
yeni sahipleriyle dost oluruz, zaman
zaman haberleşiriz.
S İ M İ T S A R AY I • 61
GÜZELLİK
Parlak
ve sağlıklı
saçlara nasıl
kavuşursunuz?
Dünyanın kimyasalını saçımıza sürdüğümüz yetmezmiş gibi bu ürünlerle istediğimiz
sonucu her zaman alamıyoruz. Saçlar kökünden beslenir, peki o kök nasıl beslenir?
62 • S İ M İ T S A R AY I
Y
ıkama, kurutma, şekil verme,
boyatma ve bakım derken
saçlarımızla ne çok meşgul
olduğumuzun bazen farkında bile olmayız.
Daha genç ya da daha yaşlı görünmemizin,
sağlıklı ya da sağlıksız algılanışımızın
saçlarımızın görünüşüyle doğrudan
ilgisi vardır. Nitekim bakımlı durmakla
bakımsız görünmek arasındaki o çizgide
de saçlar güçlü bir taraf belirleyicidir.
Evet, saçlarımız kökünden beslenir.
Bunu televizyonda izlediğimiz şampuan
reklamlarından biliyoruz. Bununla birlikte
bu kökten beslenme sadece dışarıdan
sürülen özel ürünlerle gerçekleşmez,
yediğimiz gıdalar da saçlarımızın ne
kadar sağlıklı ve güçlü olacağını doğrudan
belirler.
Sağlıklı saçlar ve beslenme
Başta protein olmak üzere, demir,
E vitamini, biotin, selenyum, bakır,
S İ M İ T S A R AY I • 6 3
Saçınıza baktınız
sürece canlılığı daha
da artacaktır.
GÜZELLİK
olursunuz. Yumurta, karaciğer ve süt ile
biotin salgınızı artırırsınız; ay çekirdeği,
ton ve somon balıkları selenyum; buğdayla
ise saçlarınıza bakır desteği sağlarsınız.
Saçların da bir ömrü var
Günde 60-100 tel saç kaybını normal
kabul edilirken, bazen bu sayı 150’ye
kadar çıkabiliyor. Bilinmesi gereken her
saç telinin genetik olarak kodlanmış
ve bir yaşam ömrüne sahip olduğudur.
Saç telimizin ömrü ortalama üç yıldır.
Ömrünü tamamlayan saçlar doğal
olarak dökülür ve yerine yenisi gelir.
Normal saç dökülmesinin dağılımı öyle
güzel organize edilmiştir ki, değişik
bölgelerden dökülmeler gerçekleştiği için
bu dökülmeleri çoğu zaman fark etmeyiz
bile. Saçlarımızın en sağlıklı olduğu 20’li
yaşlar geçince, ömrünü tamamlayan saçın
dökülmesi ve yerine yenisinin gelmesi
sırasında, her santimetrekareye düşen
saç folikülü sayısı, bir öncekinden biraz
daha azalır. Bu durum kısa sürede fark
edilemez, ancak uzun yıllar geçtikten
sonra eskiden ne kadar gür saçlara sahip
olduğunuzu hatırlarsınız.
Strese dikkat
Günde 60-100 arası saç teli
kaybı normal bir durum.
Saç telinin yapısı
Saç teli her birinin belli işlevi olan
üç katmandan oluşur. ‘Medulla’
tabakası en iç katmandır. Korteks
tabakası saça esneme özelliği
kazandıran bölümdür. En dışta ise
birbiri üzerine dizilmiş saç teline
bir örtü vazifesi yapan kütikula
hücreleri bulunur. Saç; yıkama,
tarama ve fırçalama gibi işlemlerle
karşılaştığında, kütikula hasar
görür ve dökülür. Kütikula hücreleri
muntazam bir şekilde bulunursa
ışığı düzgün bir şekilde yansıtır ve
parlak saç görüntüsü verir. Yani bu
hücrelerin bütünlüğü bozuldukça
ışık kötü yansıyacak ve saçlar mat
ve yıpranmış olarak görülecektir.
mineraller ve magnezyum saç sağlığı için
son derece gereklidirler. Kimi zaman tek
tip beslenme kimi zamansa kilo vermek
için yapılan yanlış diyetler sebebiyle,
yeterli derecede beslenemeyen saç kökleri
zayıflar, bu zayıflık bir süre sonra saçların
dökülmesine yol açar. Genetik özelliklerin
belirleyiciliği elbette tartışılamaz ama
bazı insanların özen göstermeseler bile
pırıl pırıl ve gür saçlara sahip olmalarının
sebebi esasında dengeli beslenmeleridir.
Dengeli beslenmeyle birlikte bazı gıdalar
da vardır ki, saç sağlığına doğrudan etki
ederler. Kırmızı et, yeşil yapraklı sebzeler
ve kuru meyveler içerdikleri demir
sebebiyle bu konuda ilk sırayı alırlar. Ay
çekirdeği, fındık, fıstık ve bademle ise
saçlarınızı E vitamini alarak desteklemiş
6 4 • S İ M İ T S A R AY I
Bazen saçlarda lokalize dökülmeler
görülür. Bir yerde meydana gelen ani
bir seyrelme şeklinde ortaya çıkan bu
dökülmenin sebebi ağır strestir. Çünkü
stres bağışıklık sistemini zayıflatır ve bu
süreçten saçlar da etkilenir. Stres düzeyi
azaldığında dökülen saçlar geri gelir fakat
bunun için sabırlı olmak gereklidir. Böylesi
durumlarda bir cilt hastalıkları uzmanına
gitmek, destekleyici tedaviyle daha iyi ve
hızlı sonuç alınmasını sağlayabilir.
Doğal ürünler
Zeytinyağı, badem yağı, susam yağı
ve argan yağı, saçları besleyen ve aynı
zamanda parlatan doğal ürünler. Bu
yağları çok fazla olmamak kaydı ile hem
saç diplerine masaj yaparak hem de
kökten uca sürerek kullanabilirsiniz.
Haftada bir kez yapacağınız bu bakımda,
saçlarınıza yağı sürdükten sonra, sıcak
suyla ıslatılmış bir havluyu saçlarınıza
sarıp yarım saat bekletmelisiniz. Burada
dikkat edilmesi gereken önemli bir
nokta da, kullandığınız yağın doğal ve
gerçek ürün olup olmadığıdır. Bu yüzden
Şunlardan uzak durun
Saçlarınızı parlatmak için
doğal yağlar kullanabilirsiniz.
güvenilir markaları ve mümkünse salt
Tarım Bakanlığı değil Sağlık Bakanlığı
tarafından onaylanmış markaları tercih
etmenizi tavsiye ederiz. (Ne yazık ki
bazı pahalı yağların içine birebir oranda
ayçiçek yağı katıldığı görülebiliyor!)
Saçlarınıza uygulayabileceğiniz bir diğer
doğal ürün de kildir. Kil, zengin içeriği
nedeniyle saç sorunlarından bazılarına
çözüm getirebilir. Kil maskesi, saçı
besler, kepeği arındırır, kan dolaşımını
hızlandırarak saça hacimli görünüm
kazandırır, ayrıca saçın parlak ve
sağlıklı görünmesini sağlar. Diğer
faydaları saç köklerinde oluşan sivilceleri
gidermesi ve saç derisinin yağ dengesini
düzenlemesidir. Kil bakımını saçlarınız
yağlı ise haftada bir, kuru ise iki haftada
bir yapabilirsiniz.
Ne sıklıkta yıkamalısınız?
Saçların yıkama sıklığı kişiden kişiye
değişir, fakat her gün yıkamak sağlıklı
değildir. Ortalama bir süre vermek
gerekirse saçlarınızı gün aşırı ya da üç
günde bir yıkayabilirsiniz. Eğer yıkama
sıklığını azaltırsanız, saç derisindeki
yağlanma çeşitli rahatsızlıklara sebep
olabildiği gibi saç dökülmesini de artırır.
• Çok sıcak su, saçların doğal rengine
ve parlaklığına zarar verir. Saçınızı
olabildiğince ılık suda yıkayın.
• Saçlarınızı çok sıkı toplamayın.
• Plastik kıllı fırçalar elektriklenmeyi artırır,
bunun yerine tahta fırçaları tercih edin.
• Saçlarınızı ıslakken taradığınızda kırıklar
artar, biraz kuruttuktan sonra uçlardan
açarak tararsanız kırık sayısı azalır.
• Dip boyanız gelse bile saçınızı 3-4
haftadan sık boyatmayın, saçlarınızın
rengini sık değiştirmeyin.
• Uyku düzensizliği saç sağlığına zarar
verir, uykusuz kalmayın.
• Saç spreyi, jöle ve saç düzleştiricileri
olabildiğince az kullanın.
• Saç kremini saç diplerine yakın sürmeyin,
bu yağlanmayı artırır.
• Şampuan ve saç kremi bir arada olan
ürünleri tercih etmeyin.
• Sigara kullanmayın.
Zeytinyağı uzun yıllardır, saç ve saçlı
deriyi güçlendirici, kepeği ve saç
dökülmesini önleyici olarak kullanılıyor.
Argan yağı da üzerinde yapılan
araştırmalar sonucu benzer
etkileri göstermesi sebebiyle son
yılların yıldızı parlayan ürünü.
Piyasada çok sayıda argan yağı
ile zenginleştirilmiş saç bakım
ürününe rastlayabilirsiniz. Her iki yağı
doğal olarak temin edip saç bakımınızda
kullanmanız da mümkün.
S İ M İ T S A R AY I • 6 5
Saçınızı 3-4 haftadan
sık boyatmayın.
SEYAHAT
Bir tatlı Ege kaçamağı
ASSOS
Kızıl bir gün batımı… Duru bir deniz… Taze kekik
kokusu, balık, zeytinyağı ve akreple yelkovan arasında
asılı kalmış zaman. Burası Assos; misafirliğinin bir
gün, özleminin bir yıl sürdüğü Ege’nin cennet köşesi…
Assos, mavi denizi ve yemyeşil
doğası ile bahar ayları için
mükemmel bir tatil seçeneği.
6 6 • S İ M İ T S A R AY I
S İ M İ T S A R AY I • 67
SEYAHAT
A
ssos, bir diğer adıyla
Behramkale, MÖ 2000’lerde
Lesbos Adası’ndaki Methymna
şehrinden gelen Aioller tarafından
kurulduğunda, büyük uygarlıklara
ev sahipliği yapacağından habersizdi
şüphesiz. 4 bin yıllık tarihinde, Helen
ve Pers savaşlarına tanıklık eden,
felsefe ustası Aristoteles’i ağırlayan,
Büyük İskender’in fetihlerini izleyen
bu topraklar, Roma ve Bizans
uygarlıklarının bir parçası haline
gelmesinin ardından Osmanlı
İmparatorluğu’na dâhil oldu ve her
değişimde kendine bir değer katıp
turistler olduğunu söyleyebiliriz.
Assos müdavimi olduğunu söyleyen
çok az insan olmasının sebebi ise bu
gizli kalmış sakin köşenin, kalabalık
ve gürültücü gruplar tarafından istila
edilmesini önlemek... Nitekim bir dost
sohbetinde ne zaman Assos’un adı
geçse, o zamana kadar bu mavi-yeşil
sakin limana geldiğinden haberinizin
olmadığı dostlarınızı hayretle
dinlersiniz...
Assos antik kenti
Güneyde Ege denizi ve Midilli Adası,
kuzeyde Troya antik kenti, batıda
Ören’deki antik tiyatro kalıntıları.
olgunlaştı.
Bugün huzur arayan tatilcilerin ortak
tercihi Assos, taş evleri, limandaki
sayılı otel ve restoranları ile aslında
küçük bir tatil beldesi. Misafirleri
hakkında yorum yapmak gerekirse,
Assos tatilcilerinin; dinlenmek, huzur
bulmak, doğanın eşsiz güzelliğini
seyretmek, pırıl pırıl bir denizde
yüzmek ve tarihin izlerini yakından
görmek isteyen yerli ve yabancı
Babakale, doğuda ise Kaz Dağları’na
komşu olan Assos’ta, gezmeden
dönmemeniz gereken durakların
başında Assos antik kentinin
kalıntıları geliyor. Etrafı 4 kilometrelik
surlarla çevrili olan ‘antik kent’ bir
volkan konisi üzerinde bulunuyor.
Joseph T. Clarke ve Francis H. Bacon
adlı iki gezgin tarafından keşfedilen
Assos antik kentine ait kalıntıların,
1979 yılında yeniden araştırılmaya
başlanırken, bugün buradan çıkartılan
eserlerin ve taşların bir kısmı Paris’teki
ünlü Louvre Müzesi’nde sergileniyor.
Kentin yapımında kullanılan ve zor
işlenen, buna karşılık çok dayanıklı
olduğu için tercih edilen taşa
antik yazarlar “insan yiyen taş”
adını vermişler. Dayanıklı olması
sebebiyle bu taşı sadece Assoslular
kullanmamış, ihraç ederek başka
topraklarda kullanılmasını da
sağlamışlar.
Athena Tapınağı
Assos’un en yüksek tepesinde,
tanrıça Athena’ya adanmış ‘Athena
Tapınağı’ bulunuyor. Biga Yarımadası
ve Edremit Körfezi’ni gören bu tapınak,
Zeus’un kızı ve 12 Olimpos tanrısından
biri olan savaş tanrıçası Athena’ya
adanmış. Arkaik çağda Anadolu’da
Dor üzerine yapılmış tek örnek olması
ve kabartmalı frizlerin bulunması
nedeniyle ayrı bir öneme sahip.
Bölgede yapılan kazı çalışmalarında,
geçmişin izleri de birer birer gün
ışığına çıkıyor. Öyle ki Ayazma Tepe’de
yapılan kazılar sonucunda bulunan
gizli bir yapı, eski Hıristiyanlık
döneminin izlerini taşıyor. Ören’deki
tiyatro kalıntılarına bakarak, buranın
geleneksel Grek tiyatro düzenine sahip
olduğu tahmin edilebilir. Tiyatronun
biraz ilerisinde bulunan dar yol, köy ile
bağlantıyı sağlıyor. Bu yoldan aşağıya
inerken, Assos’u izlemek ve toprağın
denize karışmasını görmek, hele bir de
akşamüzeri yürüyüş yapıyorsanız tek
kelimeyle ‘muhteşem’.
Akropol
Eski Yunan mimarisinde kentin en
yüksek yerine, korunaklı olması
amacıyla yapılan yerleşim alanlarına
‘“akropol’ adı veriliyor. Bu bölgelerin,
savaş ve hastalık gibi tehlikeli
durumlarda, kendisine sığınan
insanları dış dünyadan korumak için
inşa edildiği biliniyor. Assos’ta da
denize ve karaya hâkim olan yüksek
bir tepede bu yerleşkeden var. Etrafı 3
kilometrelik surlarla çevrili olan Assos
akropolü, taşlarının işçiliği ve mimari
özelliği açısından oldukça ilgi çekici.
Agora
Yine Yunan kentlerinde sıklıkla
görülen bir başka mimari alan
da ‘Agora’. Agora, antik Yunan
kentlerinde, şehirle ilgili politik, dini,
ticari her türlü faaliyetin gerçekleştiği,
tüm kamu binalarının etrafında
sıralandığı halka ait geniş açık alanlar
olarak tanımlanıyor. Assos’ta bulunan
agora, akropolün güneyinde kalıyor.
‘Agora Tapınağı’ da bölgedeki bir
başka ilgi çekici öğe olarak öne çıkıyor.
Aristo’nun misafirliği
Platon’un ölümünden sonra Assos’a
gelen Aristo, ilk okulunu Assos’ta
kurmuş, ‘Erdeme Övgü’ isimli
eserini de burada yazmıştır.
Bazı toprakların üzerinde
yaşayan insanları etkilediği
söylenir. Bazen de insan,
üzerinde yaşadığı toprağa
kendinden bir değer katar.
Assos’un bu tarih kokan
Zeytinyağı ve
yerel ürünler
olgun duruşu, denize karşı
sizleri bekliyor.
kaşlarını hafifçe çatan
ifadesi ve düşünceli halleri,
Aristo’nun bu toprağa bıraktığı izler
Yemek alternatifleri
midir? Yoksa bu manzara, bu sessizlik
Antik limanın kıyısında balıkçı
ve bu kendisiyle baş başa kalma
tekneleri ve hepsi geçen yüzyıldan
özgürlüğü mü, Aristo’nun düşünce
kalma birkaç taş restoran lezzetli
dünyasına yön vermiştir, bilinmez…
yemekler için uğrak noktalarınız
olabilir. Her mevsim taze balık ve
Köy yaşantısı sürüyor
deniz mahsulü bulabileceğiniz bu
restoranlar içinde Nazlı Han ve Fenerli
Assos’ta hâlâ sürdürülen bir
Han popüler olanları. Unutmadan,
köy yaşantısı var.
Assos sahilde kurulan
Tatilciler bu yaşayan
tezgâhlarda yöre yemeklerinin,
müzede gezerken,
gözlemelerin de tadına
bir taraftan da
Anadolu köylerinin
kendine has güzelliğini
görme fırsatı buluyor.
Zeytinyağı, sabun, el
işi hediyelik eşyalar ve
birbirinden lezzetli ev
yemekleri, Assos’ta
dikkatinizi çekecek
güzellikler arasında.
Bölgedeki oteller, rahat
ve doğa ile iç içe… ‘Her
şey’in dahil olduğu bol
yıldızlı oteller burada
yok. Onun yerine otel
sahiplerinin, ev sahibi
edasıyla hazırladıkları
keyifli kahvaltılar, akşam
yemeklerinde tadına
doyum olmayan balık
ziyafetleri var.
AthenaTapınağıgörkemi
ile sizi büyüleyecek.
6 8 • S İ M İ T S A R AY I
S İ M İ T S A R AY I • 69
Nasıl gidebilirsiniz?
SEYAHAT
Otomobille gelecekler; İstanbul, Tekirdağ,
Keşan istikametinden Çanakkale Boğazı’nı
geçerek Çanakkale’den İzmir yoluna devam
edebilir; 45 km sonra Ezine’den geçip 20
km ilerideki Ayvacık kavşağına devam
edebilirler. Ayvacık-İzmir çıkışında yol alırken
İzmir istikametinden devam ederek, Assos
tabelaları rehberliğinde bölgeye ulaşılabilir.
Otomobili tercih etmeyenler ise, çeşitli illerden
Altınoluk, Küçükkuyu gibi çevre bölgelere
giden otobüslere binebilir, buradan taksi ve
minibüs kullanarak da Assos’a ulaşabilirler.
Tarihi liman
bakabilirsiniz. Yine sahilde yemek
sonrasında damağınızı şenlendirecek
bir alternatifimiz de ünlü Assos
dondurmacısının sıcak dondurması
olabilir. Dışı sıcak waffle hamuruyla
kaplı içi ise buz gibi dondurmayla
sunulan bu farklı lezzeti tatil dönüşü
hasretle anacağınıza şüphemiz yok!
Sahile yakın dar ara sokaklarda
tavla oynayıp çay ve kahve içeceğiniz
gölgesiyle insana huzur veren
birkaç köy kahvesinde de vakit
geçirebilirsiniz.
Assos dışında çevre bölgeleri ziyaret
etmek isteyenler için Sokakağzı ve
Alexandreia Troas’ı, çemberi biraz
daha büyütmek isteyenler için ise
Aycacık, Altınoluk ve Küçükkuyu’yu
öneririz.
Seyahat çantası
Assos’a tatile gelirken yanınızda
mutlaka rahat giysiler ve spor
ayakkabılarınız olmalı. Bahar
aylarında gündüz güneş içinizi
ısıtırken, hafif sert rüzgârlara karşı
korunmak için yanınıza kalın giysiler
Taş ev ile
sarmaşığın
aşkı...
de almanızda fayda var. Şimdiden yaz
için rezervasyon yaptıracaksanız,
yaz aylarında bildik tatil bavulunuzu
yanınızda götürebilirsiniz...
Yanınızda götürmekten söz
açılmışken, Assos’a kimlerle
gideceğiniz de önemli. Kalabalık
eğlence mekânları bulunmayan Assos,
eğlenmekten çok dinlenmek için
gideceğiniz bir adres olmalı. Beraber
Assos, serin ve temiz
denizi ile Ege’nin incisi.
70 • S İ M İ T S A R AY I
plan yaparken, gruptakilere bu ayrımı
hatırlatmakta fayda var...
Peki ya kitap? Bu huzur beldesinde
kitap okumak için hayli zamanınız
olacak. Alıp da başlama fırsatı
bulamadığınız kitapları, biriken
dergilerinizi ve zihninizin
çekmecesinde “rahat bir zamanda
düşünürüm” diyerek ertelediğiniz
fikirlerinizi götürebilirsiniz. Bir defter
ve bir kalem de çantanızda bulunmalı...
Aristo’nun yaşadığı bu topraklardan
fazla etkilenirseniz, denize karşı bir
akşamüstü aklınızdan geçenler, belki
de size bir kitap yazdırır, kim bilir?
50 SORUDA
Maldivler
Birisi size yeryüzündeki cennetin yerini sorarsa şöyle tarif edin: Uçağa atla, Hindistan’ın güneydeki en
ucuna varınca pilota rica et: Sağda, müsait bir yerde, Maldivler’de inebilir miyim? Cennete hoş geldiniz!
Constance Moofushi Hotel,
sıcak atmosferi ve eğlenceli
ortamı ile dikkat çekiyor.
72 • S İ M İ T S A R AY I
S İ M İ T S A R AY I • 73
SEYAHAT
1
2
Maldivler nerede?
Maldivler’de, bedeninizin
yanı sıra ruhunuzun
da dinlendiğini
hissedeceksiniz.
Hint Okyanusu’nda, Sri Lanka’nın 750
kilometre güneyinde.
Kaç ada var?
Maldivler’de toplam bin 200 ada
var. Yaşam olan 281 adanın 195’inde
yerel halk yaşarken 86 ada otel olarak
kullanılıyor.
3
Nasıl yönetiliyor?
Maldivler, başkanlık sistemine
dayanan bir cumhuriyet.
9
Adalarda rakım kaç?
Okyanusun içindeki bir dağın
zirvesindesiniz ama öyle çok
da yükseklerde değilsiniz. Zira dağın
deniz dışında kalan kısmından oluşan
adaların en yüksek yeri sadece 2.5
metre!
10
Türklerden vize
istiyorlar mı?
Hayır. Maldivlere girerken
pasaportunuzun yanınızda olması
yeterli.
11
Maldivler mutfağı nasıl?
Mutfak kültürleri Hindistan
ve Sri Lanka’nın bir karışımı.
Yemekler baharatlı ve çok lezzetli.
14
Ne zaman gidilir?
Yılın dokuz ayı gönül
rahatlığıyla gidebilirsiniz.
Sezon ekim ayında başlıyor
hazirana kadar devam ediyor.
Sıcaklık ise 28-32 derece arasında
değişiyor. Kalan üç ayda da hava
sıcaklıkları aynı ama muson
yağmurları yağıyor. Yılın hangi
zamanında giderseniz gidin deniz
suyu sıcaklığı yaklaşık olarak 24
derece seviyelerinde.
15
Neleri yapmadan
dönmemelisiniz?
Şnorkelle ve tüple dalın,
okyanusta balık tutun, yoga yapın ve
masaj yaptırın.
18
Nasıl gidilir?
Biz Quatar Havayolları ile
gittik. Öncelikle İstanbul
Atatürk Havalimanı’ndan Doha’ya,
Airbus 330 ile 3 saat 50 dakikada uçtuk.
Doha’dan, Maldivlerin başkenti Male’ye
ise Airbus 320 ile 4 saat 50 dakikalık
bir uçuşla ulaştık. Yolculuğumuzun
bir kısmını Business Class’ta, yatak
olabilecek ölçülere sahip, geniş
koltuklarda geçirdik. Ekonomi bölümde
yaptığımız uçuş tahminimizden daha
rahat geçti. Bu rahatlıkta, iki ayrı uçağa
bindiğimiz için arada dinlenebilmiş
olmamızın da etkisi vardı. Son olarak
başkent Male’den bindiğimiz deniz
uçağı ile otelimizin bulunduğu Halaveli
adlı adaya ulaştık.
Maldivler’e
yılın dokuz ayı
gidebilirsiniz.
4
5
6
Ülkede kaç kişi yaşıyor?
Maldivler’in nüfusu 330 bin.
Nüfusun üçte biri tek bir adada,
başkent Male’de yaşıyor.
Maldiv halkının dini ne?
Ada halkının yüzde 97’si Müslüman
ve ülkede İslam hukuku uygulanıyor.
Adalar nasıl oluştu?
Maldivler’deki adalar, bir çeşit
deniz canlısı olan mercanların
öldükten sonra üst üste birikmesi ile
oluştu.
7
8
Aslında neredesiniz?
Doğrusunu isterseniz Hint
Okyanusu’nun içindeki bir dağın
zirvesindesiniz!
Köpekbalıkları tehlikeli mi?
Moofushi adasında yüzerken yavru
resif köpekbalıkları yanımızdan
hiç eksik olmadı. Büyük olanları kıyıya
yaklaşmıyor. Köpekbalıklarından
korkmanıza gerek yok çünkü Maldivler’de
yaşayan köpekbalıklarının tamamı
zararsız cinsler.
74 • S İ M İ T S A R AY I
12
Güneşten nasıl
korunmalısınız?
Yüksek dereceli bir
güneş kremi kullanmanız şart.
Denize girmediğiniz zamanlarda
ince, açık renkli bir tişört giymeniz
ve gölge yerleri tercih etmeniz,
tatilinizin bir kâbusa dönüşmesini
engelleyecektir.
13
Adalar yemyeşil. Bitki
tohumları bir adadan
diğerine nasıl gitti?
Tohumlar deniz üzerinde seyahat
ederek adaya ulaşıyor. Bu bölgedeki
bitkilerin tohumları deniz suyuna karşı
dayanıklı.
16
Adalardaki beyaz
kumun sırrı ne?
Adalardaki beyaz kum,
mercanların aşınarak ufalanması ile
oluşuyor. Beyaz olması sayesinde denizin
dibini rahatlıkla görebiliyorsunuz.
Kumun en önemli özelliği ise aşırı
sıcaklarda bile ayaklarınızı yakmaması.
17
Alkollü içki serbest mi?
Yerel halkın yaşadığı adalarda
içki satışı yasak. Yerel halkın
yaşamadığı otel adalarda içki serbest.
Bu arada Maldivler’e alkollü içki
sokmak da yasak. Havaalanından
çıkarken valizleriniz X-ray cihazları ile
kontrol ediliyor.
S İ M İ T S A R AY I • 75
19
Başka neler yasak?
Ülkeye içki sokmanın yanı
sıra domuz eti sokmak
da yasak. Ayrıca ülke dışına mercan
çıkartmak da yasak. Bu nedenle hatıra
için dahi olsa yanınıza mercan almayın.
20
Bazı adaların
sahibiplerinin
Maldivli yerel
aileler olduğu doğru mu?
Evet. Adaların bazılarının sahipleri
Maldivli aileler. Mesela Moofushi
Adası’nın sahibi olan aile adayı 30
yıllığına Constance Hotels’e kiralamış.
Yılda bir kere adaya uğrayıp tatil
yapıyorlar.
SEYAHAT
21
Hangi adalar turizm için
uygun?
Male’ye uzaklığı 400 km
mesafede olanlar turizm için uygun. Daha
uzaktaki adalara deniz uçağıyla gidilmesi,
uçakların havada kalma kapasitelerinin
sınırlı olması nedeniyle sorun yaratıyor.
22
23
24
Maldivler’den bir ada
satın alabilir miyim?
Hayır. Adaların başka ülke
vatandaşlarına satışı yasak.
Adalar arası ulaşım
nasıl sağlanıyor?
Adalar arasında seyahat
etmenin tek yolu deniz uçakları.
Adalarda kaç çeşit
balık var?
Mercan resifleri tarafından
çevresi sarılmış atollerde 700’den fazla
balık çeşidi yaşıyor.
Sahilde, romantik bir
yemeğe ne dersiniz?
76 • S İ M İ T S A R AY I
S İ M İ T S A R AY I • 7 7
SEYAHAT
28
Maldivler’de görebileceğimiz en
ilginç deniz canlısı nedir?
Onlarla tanışmak için akşam saat 21:00’den
sonra mutlaka deniz kıyısına inin. Çünkü eğer şanslıysanız
orada sizi büyük bir sürpriz bekliyor. Dalgalarla beraber
kıyıya vuran planktonlar sahilde inanılmaz bir görsel şölen
yaratıyor. Sanki gökyüzündeki tüm yıldızlar kıyıya serpilmiş
gibi… Biz bu manzaraya Moofushi adasında tanık olduk.
Ancak ertesi akşam aynı saatlerde sahile indiğimizde, çok
az sayıda plankton görebildik. Ama bu bile çok güzel bir
tecrübeydi.
29
30
Adalar ne zaman su altında kalacak?
Küresel ısınma ve suların yükselmesi nedeniyle
100 yıl içinde su altında kalmaları bekleniyor.
Nerede kalınır?
Meyveleri ortalama
üç kilo ağırlığında olan çok sayıda
kokonat palmiyesi var. Bunun
dışında Hint bademi ve diğer
tropik bitkileri de görebilirsiniz.
Bizim kaldığımız iki yer de birer ada
oteldi. İlk durağımız Halaveli Adası’nda
bulunan Constance Halaveli Hotel’di. Maldivlerin üst
sınıf otellerinden biri olan Constance Halaveli’de 57 özel
havuzlu su villası ve farklı sayıda ağırlama kapasitelerine
sahip 29 sahil villası bulunuyor. Constance Halaveli
daha dingin, seçkin bir tatil
isteyenlerin tercih ettiği bir otel.
İkinci durağımız olan Constance
Moofushi Hotel ise her şey dâhil
hizmet veriyor ve daha hareketli,
kıpır kıpır bir tarza sahip. Otelde
24 sahil villası, 56 su villası ve 30
senior villa bulunuyor. İki otelin
de mutfağı, Hint ve Sri Lanka
mutfağının klasik baharatlı
lezzetlerinin yanı sıra dünya
mutfağına da yer veriyor.
26
31
25
Maldivler, özellikle
dinlenmek isteyenler
için ideal bir yer.
Adalarda hangi
bitkiler var?
Adalarda hangi hayvanlar var?
Deniz canlılarının hemen her çeşidi var. En
dikkat çekenleri ise vatozlar, mantalar ve
köpekbalıkları. Özellikle Moofushi adasına giderseniz,
iskelenin hemen yanında toplanan dev mantaların
suyun yüzeyine çıkarak kendilerini sizlere sevdirmek
için birbirleriyle yarıştıklarına tanık olabilirsiniz. Halaveli
adasında ise yine bölgeye has, devasa meyve yarasasını
gördük. Bu yarasaların kanat açıklıkları 1.5 metreyi
bulabiliyor. Adalarda ayrıca hayalet yengeçler, farklı su
kuşları, yusufçuklar ve belki şaşıracaksınız ama kargalar
sizleri bekliyor.
27
Elektrik ve su nasıl temin ediliyor?
Otel adalar deniz suyunu arıtarak tatlı
suya çeviriyor. Elektrik üretimi içinse
jeneratör kullanılıyor. Yerel adalarda tatlı su olarak
mercanlardan süzülerek gelen kaynak suyu tüketiliyor
ama çok kaliteli değil.
Yerel adalarda yaşam nasıl?
Biz Constance Hotel yetkililerinin ayarladığı
bir sürat teknesiyle Moofushi yakınlarındaki
Himandhoo adasına gittik. Dikkatimizi en çok yoksul
yaşam çekti.
32
Maldiv halkı yeterli beslenebiliyor
mu?
Hayır. Ciddi bir protein sorunları var. Protein
ihtiyaçlarını karşılamak için süt yerine kokonat suyu,
kırmızı et yerine ton balığı tüketiyorlar.
33
Otellerde çalışan yerel halk ne kadar
maaş alıyor?
Otel adalarda çalışma şansı bulan yerel
halk, 200-300 dolar arasında bir gelir elde ediyor.
Bu da Maldivler kıstaslarına göre iyi bir gelir. Yine de
vereceğiniz birkaç dolarlık bahşişlerle onları daha da mutlu
edebilirsiniz.
78 • S İ M İ T S A R AY I
Emin olun bu berrak
deniz, geri döndüğünüzde
rüyalarınıza bile girecek.
S İ M İ T S A R AY I • 79
SEYAHAT
Maldivler, balayı
çiftlerine unutulmaz
günler vaat ediyor.
Kumsaldaki özel localar
sizleri bekliyor.
34
yapacak?
Adalar sular
altında kalınca
yerel halk ne
Şanslıysanız, balina
köpekbalığını da
görebilirsiniz.
Yerel paraları Rufiyaa. 1
Rufiyaa 0.14 TL ediyor.
Amerikan doları ise her yerde
geçerli. Bu yüzden yanınıza
dolar almanız yeterli.
15 Kasım 2005 tarihi itibariyle
Avustralya bütün Maldivlileri
göçmen olarak almayı kabul etti.
35
Yerel adalara
gidebilir miyim?
Kaldığınız otel
adaya yakın bir yerel ada varsa,
otel yetkililerinden sizi o adaya
ulaştırmalarını isteyebilirsiniz.
36
Adalarda motorlu
araç var mı?
Himandhoo’da hiç
otomobil yoktu. Sadece toplam sekiz
motosiklet vardı. Diğer adalarda da
durum benzer.
37
Güvenlik nasıl
sağlanıyor?
Yine Himandhoo’dan örnek
verecek olursak güvenliği sağlamakla
görevli sadece üç polis vardı.
40
Hangi para
birimini
kullanıyorlar?
41
Yerel halk neyle
geçiniyor?
Tek geçim kaynakları
balıkçılık ve turizm.
38
Yerel adaları ziyaret
etmek tehlikeli mi?
Hayır. Yerel adaları ziyaret
etmenin hiçbir tehlikesi yok. Aksine
oraya kadar gitmişken Maldivlilerin
günlük hayatını görmenizde fayda var.
39
Maldivler’in ülke
ekonomisi nasıl?
Fakir bir ülke. Yaygın bir
tarım ve sanayi üretimi olmadığı için
ülke ekonomisinin tamamı ithalata
dayanıyor.
8 0 • S İ M İ T S A R AY I
42
43
Nasıl giyiniyorlar?
Erkeklerin özel bir kıyafeti
yok. Kadınların ise büyük
çoğunluğu çarşafla örtünüyor.
Yerel halkın
yaşadığı evler nasıl?
Tek katlı betonarme
evlerde yaşıyorlar ama evler çok
bakımsız. Buna rağmen 40 bin dolar
civarındaki fiyatlarıyla Maldivler halkı
için son derece pahalılar.
44
Adalar tarıma
elverişli mi?
Hayır. Adalarda ağırlıklı
olarak Jack Fruit denilen bir meyve ve
papaya yetişiyor.
45
46
En sevilen sporlar
neler?
Erkekler futbol oynuyor.
Kız çocuklar arasında badminton yaygın.
Nasıl Müslüman
oldular?
Tarihi kayıtlara göre
Maldivlere İslâm’ı, 1154 yılında Abul
Barakhat Al-Bar Bari adlı Arap bir
tüccar götürdü. Yerel halk daha önce
Budist’ti.
47
Sağlık hizmetleri
nasıl?
Adalarda sağlık hizmetleri
ücretsiz. Ülkedeki hastanelerin
imkânlarının kısıtlı olması nedeniyle
Maldivliler önemli sağlık sorunları
için Hindistan ve Sri Lanka’ya gitmek
zorundalar.
Denize boş boş bakmak
bile ufkunuzu açacak!
48
Maldivlere yılda kaç
turist gidiyor?
2012 yılında Maldivler’i
1 milyon turist ziyaret etti. Aynı
dönemde Türkiye’den giden turist
sayısı 4 bin kişiydi.
49
Adalar daha
önce kimin
sömürgesiydi?
Sırasıyla Portekiz ve Hollandalıların
saldırıları ve kısa süreli hâkimiyetiyle
boğuşan Maldivliler 75 yıl boyunca
İngilizlerin egemenliği altında
yaşadı. 1965 yılında İngiltere’den
bağımsızlıklarını ilan ettiler.
S İ M İ T S A R AY I • 81
Maldivler’den dalış
yapmadan dönmeyin.
50
Maldivlerde eğitim
sorunu var mı?
Maldivler’de eğitim
ücretsiz ama sorunlu. Yerel halkın
yaşadığı adaların büyük bölümünde
sadece ilköğretim eğitimi verilebiliyor.
Eğitimini sürdürmek isteyenlerindaha
büyük adalara veya Başkent Male’ye
gitmeleri gerekiyor.
YAŞAM
Bir
kedim
bile
yok!
Ah anneler! Evdeki birçok kararda
olduğu gibi, çocuğunuzun
evcil hayvan isteğine verilecek
yanıtı belirleyen de yine sizler
olacaksınız. Çekinceleri unutup,
sorumluluğun ailece paylaşılmasını
sağlayabilirseniz, çocuğunuzun
fiziksel, sosyal ve duygusal gelişimi
için harika bir karar verebilirsiniz...
Bir canlının
sorumluluğunu
almak, çocuğunuz
için inanılmaz bir
tecrübe olacak.
82 • S İ M İ T S A R AY I
S İ M İ T S A R AY I • 8 3
YAŞAM
uzanmak ve tutmak gibi eylemler,
çocuğun motor becerilerinin
ilerlemesini destekliyor. Uzmanlar
ayrıca, hayvanları taklit etmeyi
seven çocukların, kas gelişimlerini
destekleyen beden hareketlerini
yaparken aynı zamanda denge
ve koordinasyon becerilerini de
artırdıkları görüşünde...
Duygusal gelişime katkı
Bir çocuk, hayvanıyla iletişim kurarken,
onu gözlemlemesi gerektiğini
kısa sürede öğrenir. “Mutluyken
neler yapıyor?”, “Kızdığında nasıl
hareket ediyor?”, “Canı oynamak
istemiyorsa, nasıl neşelenir?” Bunlar
ve çok daha fazla soruya çocukların
verecekleri yanıtlar vardır. Bütün
da öğreniyorlar. Bu da annebabalarının diğer kardeşe olan ilgi ve
sevgi göstermelerini kıskanmaması
konusunda çocuklara yardımcı oluyor.
Diğer taraftan çocuğun hayvanıyla
ilgili sorumluluklar alması, kendisiyle
gurur duymasına ve özgüveninin
gelişmesine destek oluyor. Burada
anne ve babalar çocuklarına yaşına
uygun sorumluluklar vermeye özen
göstermeliler elbette... Sorumluluk
anne-babalar tarafından
dikte edilirse, çocuk yerine
getirmediği sorumluluklar
sebebiyle sürekli
azarlanırsa, bir süre sonra
evcil hayvan sahibi olmanın
getirdiği mutluluk yerini
isteksizliğe bırakabiliyor.
Evcil hayvanlar,
çocukların özgüvenini
yükseltiyor.
Ç
ocuklar evcil bir hayvan
sahibi olmanın hayallerini
kurarken, anne ve babalar
bazı endişelerle bu hayali gerçeğe
dönüştürme konusunda temkinli
davranırlar. Akla gelen ilk çekince,
“Kısa bir süre sonra ilgisi azalacak
ve evde yeni bir sorumluluğum daha
olacak” düşüncesidir. Bunu düşünen
ebeveynler, özellikle de anneler çok da
haksız değiller ama evcil bir hayvan
sahibi olmanın çocuklara kazandırdığı
değerler azımsanmayacak kadar
fazla...
Bir canlıyla arkadaşlık etmek, ona
dokunmak, beslenmesini sağlamak ve
sorumluluğunu üstlenmek, çocuklar
için son derece öğretici, gelişimlerini
farklı yönlerde destekleyici, aynı
zamanda mutluluk veren bir eylem.
Yapılan araştırmalar, evcil hayvan
besleyen çocukların özgüvenlerinin
daha yüksek olduğunu gösterirken,
daha az korkuya sahip olduklarına da
işaret ediyor. Hem çocuklarda hem
de yetişkinlerde stresi azaltması,
kan basıncını düşürmesi gibi önemli
etkilere sahip olan hayvanlar,
çocukların hayatlarında en çok
değer verdikleri canlılar olarak da
karşımıza çıkıyor. Evet, çocuklardan
‘hayatlarındaki en önemli 10 kişi’yi
yazmaları istendiğinde, hayvan
besleyen çocukların bu listede en az iki
tane evcil hayvan ismine yer verdikleri
görülüyor.
Fiziksel aktivite
yaratıyor
Evcil hayvanıyla oynayan, onu
yürüyüşe çıkaran çocuklar hem
eğleniyor hem de fiziksel aktivitede
bulunmuş oluyorlar. Daha küçük
çocuklar için bir hayvana dokunmak,
onun yanına gitmeye çalışmak,
Bir hayvanın sıcaklığı ile
uyumanın mutluluğu.
8 4 • S İ M İ T S A R AY I
besliyorsa; arkadaşlarına ona nasıl
baktığını, onunla neler yaptığını
anlatması, konuşma becerisini ve
kelime dağarcığını da geliştiriyor.
Sosyal hayatta içine kapanık
çocukların evcil hayvanla kurdukları
iletişimden sonra başta yaşıtları olmak
üzere çevreleriyle daha kolay iletişime
geçtiklerinin görülmesi de bu yüzden...
Hayvanların çocuklara kazandırdığı
en önemli özelliklerden biri de
dürtü kontrolünün desteklenmesi.
Hayvanına karşı nazik olmayı öğrenen
çocuk, okulda arkadaşlarına karşı
da dikkatli hareket etmesi gerektiği
konusunda bir farkındalık geliştiriyor.
Yetişkinler dünyasında
evcil hayvanlar
Evcil hayvan
beslemek çocukların
arkadaş edinmesini
kolaylaştırıyor.
bu yanıtlar, çocuğun günlük hayatta
arkadaşlarının ihtiyaçlarına ve
hislerine karşı daha duyarlı olmasını
sağlar. Karşısındaki kişinin de canının
yanabileceğini, mutsuz olabileceğini
fark eden çocukta sözsüz iletişim
becerileri, şefkat duygusu ve empati
yeteneği gelişmeye başlar.
Sorumluluk duygusunu
pekiştiriyor
Evde birden fazla çocuk varsa,
kardeşler, evlerindeki evcil
hayvanın sorumluluğunu birlikte
üstlendiklerinde sevgiyi paylaşmayı
Sosyalleşmek daha kolay
Bazı çocuklar girdikleri her sosyal
ortamda çekinmeden arkadaşlık
kurabilirken, bazıları sözü ilk açan
olmakta biraz daha çekingen
davranabiliyorlar. Evcil hayvanlar,
arkadaş edinme konusunda da
çocuklara dolaylı bir yardımda
bulunuyor. Yapılan gözlemler, evcil
hayvanıyla oynayan bir çocuğun bir
başka çocukla iletişim kurmasının
daha kolay olduğunu gösteriyor.
Hayvanlar üzerine konuşacak çok şey
olduğu için bu sohbetler, çocukların
arkadaş edinmelerine de yardımcı
oluyor. Eğer bir çocuk evcil hayvan
S İ M İ T S A R AY I • 8 5
Sosyal medyada kedisinin yüzlerce
fotoğrafını paylaşan, evcil hayvanından
adeta bir çocuğuymuş gibi bahseden,
köpeğiyle anlaşamadınız diye sizinle
olan hafta sonu programını iptal eden
arkadaşlarınız olabilir. (Belki de siz
böylesinizdir.) Bu sevgiyi anlamak
için evcil bir hayvan sahibi olmak
yeterli! Peki, ne oluyor da hayvanlar
insanların hayatında bu kadar değerli
bir yere sahip oluyorlar? Bu soruyu
bir hayvansevere sorsanız çok uzun
bir yanıt alabilirsiniz ama biz bir
noktadan şöyle özetleyelim: Stresle
başa çıkma konusunda da hayvanlar
son derece yararlı dostlar. Sevgiyi
koşulsuz vermeleriyle de insanlar için
çoğu zaman vazgeçilmezler. Sadece iyi
günde değil, hayatın zor dönemlerinde
de hayvanlar insanlara kendini iyi
hissettiriyor. Yapılan araştırmalar
YAŞAM
Çocuğunuz, yeni
oyun arkadaşına kısa
sürede alışacaktır.
gösteriyor ki; depresyona
giren yetişkinlerde, evcil
hayvanlar sorunların
üstesinden gelmede
son derece kilit bir
rol üstleniyorlar. Yine
yapılan birçok araştırma,
yalnızlık duygusunun
evcil hayvanlarla
azaltılabildiğini
gösteriyor. Kanser
tedavisi gören ve
kemoterapi alan hastalarda
hayvan destekli tedavi uygulanan
ve uygulanmayan tedavi grupları
kıyaslandığında, depresyon düzeyleri
arasında hayvan destekliler lehine
fark gözlemlenmesi, hayvanların
insana nasıl iyi geldiğini göstermesi
bakımından son derece önemli. Sözün
özü, eğer çocuğunuzun bir evcil
hayvan edinmesini sağlarsanız, günün
sonunda siz de mutlu olursunuz.
Hayvan edinmek...
10 yaşın altındaki çocukların kedi,
köpek gibi hayvanlara tek başlarına
bakamayacakları bilinmeli, böyle
bir hayvan edinilecekse, aile üyeleri
kendilerinin de sorumluluk alacağını
Çocuğunuzun empati
yeteneğini evcil bir hayvanla
geliştirebilirsiniz.
8 6 • S İ M İ T S A R AY I
hayvanlarıyla ilgilenirken
saldırgan ve sinirli
tepkilerini yeterince
kontrol edemeyebilir ve
hayvanın canını acıtacak
eylemlerde bulunabilirler.
Bu nedenle aileler
çocuklarını dikkatle
izlemeli.
Hayvan dostları,
Kedi ve köpek gibi
çocuklarınızın fiziksel
hayvanlar, sarılma, oyun
aktivitesini artırır.
oynama gibi eylemlerde
çocuğa karşılık verebilir; çocuk,
düşünerek bu doğrultuda karar
hayvanın sıcaklığını hissedeceği
vermeli. Çocuk, başlangıçta hayvanla
için kendisini daha huzurlu ve mutlu
ilgilense de bir süre sonra bundan
hissedebilir. Kuş, balık gibi hayvanlar
vazgeçebilir. Eve evcil hayvan almak
kedi ve köpeğe kıyasla çocuğun
ve ona bakmak her şekilde ailenin
gelişimine daha az katkıda bulunurlar.
sorumluluğunda olmalıdır. Çocuk,
Bir arkadaşınızın evcil hayvanı doğum
hayvanı uzun süre ihmal ederse,
yaptıysa ve siz yavrulardan birini
ona yeni bir yuva aranması gerektiği
almak istiyorsanız, yavrunun annesiyle
çocuğa açıkça söylenmelidir. Burada
yeterince vakit geçirmiş ve süt emmiş
dikkat edilmesi gereken; çocukların,
olmasına dikkat etmelisiniz. Yetersiz
anne ve babaların davranışlarını
anne sütü alan yavrular, kısa sürede
kendilerine örnek aldığının
hastalanıyor ve ne yazık ki ölüyor.
unutulmamasıdır. Bir hayvana yuva
Yurtdışından gelen egzotik kuşlarda
kazandırmak örnek alınabilecek bir
ve hayvanlarda çeşitli virüslerin
eylemdir. Fakat bir hayvanı almak ve
bulunabileceğini de unutmayın!
daha sonra onu terk etmek, bir çocuk
Hatta en iyisi hiçbir kuşun kafese
için en kötü örneklerden biridir!
konulmasına vesile olmayın...
Üç-dört yaşın altındaki çocuklar,
S İ M İ T S A R AY I • 87
Dekorasyonda geçmişe özlem
Devir
Pop Art
devri!
Pop Art akımının en
önemli temsilcisi Andy
Warhol bugünleri
görse herhalde gözleri
yaşarırdı. Her yerde
Pop Art, her yer Pop
Art... Marilyn Monroe
ya da John Lennon’lu
koltuklar, ince ayaklı
renkli sandalyeler,
duvar kâğıtlarında çizgi
karakterler. Geçmişe
duyulan özlem, her
geçen gün artıyor ve bu
da evlere, iş yerlerine
Pop Art dekorasyonla
yansıyor. Bu akımı
sevenlerdenseniz, size
dekorasyon konusunda
önerilerimiz var.
Pop Art’ta kullanılan
her şey canlı ve
parlak renklerde.
8 8 • S İ M İ T S A R AY I
S İ M İ T S A R AY I • 89
DEKORASYON
İ
ngitere’de, 1950’li yıllarda başladı
Pop Art akımı. ABD’de yaygınlaştı ve
oradan da tüm dünyayı sardı. Renkli
ambalajlı günlük tüketim ürünlerinden,
pop şarkıcılarından, film yıldızlarından
ve reklamcılıktan ilham alan bu akım, pek
çok alanda olduğu gibi dekorasyonu da
derinden etkiledi.
Pop Art, Roy Lichtenstein, Keith
Haring ve Pop Art’ın en önemli
temsilcisi Andy Warhol ile
Andy Warhol
Evinizde yapacağınız
küçük dokunuşlarla,
kendi Pop Art tarzınızı
yaratabilirsiniz.
büyüdü, kitleselleşti. Warhol’un kült eseri
dört renkli Marilyn Monroe portresini
kim unutabilir? Bu portre, Pop Art akımın
alâmeti farikası sayılır.
Geçmişte yaşanan ne varsa; eskinin
popüler nesneleri, aktörleri, aktrisleri,
şarkıcıları ve sanat akımları her an
modernize edilebilir ve karşımıza çıkabilir.
İşte bu günümüzdeki Pop Art’tır...
9 0 • S İ M İ T S A R AY I
Günlük hayat sanatta
Pop Art, 60 ve 70’lerde dekorasyonu,
70 ve 80’lerde de endüstriyel tasarımı
etkilerken, sıradan insanların gündelik
hayatlarını meşgul eden öğeleri de sanatın
içine taşıdı. Hollywood filmleri, çizgi
romanlar, televizyon, hamburger, pastalar,
kekler, hotdog,
kolalı içecekler,
buzdolapları,
otomobiller,
otoyollar ve benzin
istasyonları gibi
sıradan figürlerden
beslenen Pop Art,
tüm bu ticari ve
gündelik öğeleri
sanatın bir parçası
haline getirdi. Popüler ve moda olan,
kitleler için seri üretilen, düşük fiyatlı ve
gençleri hedefleyen parçalar, Pop Art’ın
genel çerçevesini oluşturuyordu.
Dekorasyon tarzını sandığımızdan
daha çok etkiledi Pop Art... ‘Uzay çağı
modası’ elektronik ürünler, yusyuvarlak
mobilyalar, plastik duvar kaplamaları,
farklı sehpalar, yandıkça içindeki jel
sıvının hareket ettiği funky lav lambaları
gibi eşyalar, günümüzde özellikle gençler
tarafından beğenilmeye devam ediyor.
Pop Art’ın izlerini taşıyan eşyalar
ulaşılabilir, dönemlik ve eğlenceli
olmalarıyla da öne çıkıyor. Kullanılan
malzemeler mutlaka parlak ve canlı
renklerde, fiberglass, vinyl ve plastik
oluyor. Pop Art canlı renklerin, yuvarlak
ve keskin çizgilerin birbirine karıştığı,
enerji dolu bir tarzı yansıtıyor. Günümüz
uyarlamalarına baktığınızda ise
kumaşlara, tahta
eşyalara ve porselenlere
de Pop Art desen
baskısı yapıldığını
görmeniz mümkün...
Bu özellikleri rehber
alarak evinde 60 ve
70’li yıllara dönüş
yapmak, Pop
Art rüzgârı
estirmek
isteyenler
için birkaç
ipucunu
beğeninize
sunuyoruz.
Kumaşlar
Üzerlerinde araba, radyo, çizgi roman,
kaset gibi Pop Art esintileri taşıyan
baskıların bulunduğu kumaşlar özellikle
son yıllarda çok moda. Üstelik farklı
kumaşçılarda artık bu tarz desenlere
ulaşmak da artık çok kolay. Bu kumaşlarla
koltuk ve sandalyelerinizi kaplatabilir,
böylelikle pratik bir şekilde
birbirinden tarz mobilyalara
sahip olabilirsiniz. Aynı
zamanda bu tarz baskılı
kumaşları perde ve
kırlentleriniz için de
kullanabilirsiniz. Ev
tekstilinin her alanında
Pop Art desenli
kumaşlardan yapılmış
ürünlere ulaşabilirsiniz.
Duvarlar şenleniyor
Evinizin salonunda, odalarda ya da
mutfakta, üzerlerinde Pop Art nesnelerin
bulunduğu rengarenk kanvas tablolar
kullanabilirsiniz. Ya da birbirinden
renkli saatler duvarlarınızı
süsleyebilir...
Mobilyalar
Mobilyalarınızı seçerken
tercihinizi yuvarlak
hatlı, ince ahşap ayaklı
minimal büfe ve sehpalardan,
rengârenk sandalye ve
kanepelerden yana yapabilirsiniz. Renkli
ve desenli puflar, ince ayakları olan
berjerler de salonunuza hem şık hem de
eğlenceli bir görüntü katar.
Hem rahat hem
ilginç bir koltuk.
Bunların yanı sıra salonda
alışılmadık olmasına
rağmen yemek masanızın
sandalyelerini de renkli pleksi
sandalyelerden seçebilirsiniz.
Son dönemde şeffaf
görünümlü pleksilerden üretilen
rengârenk sandalyeler çok moda.
Ve şeytan ayrıntıda gizli
Bütün bunların yanı sıra evlerde küçük
Pop Art dokunuşlar yaratmak isterseniz
dekoratif objelerden de yararlanabilirsiniz.
Pop Art dekorasyonda en öne çıkan özellik
canlı renkler... Canlı mavileri, kırmızıları,
sarıları ve baskılı dekoratif ürünleri evin
her yerinde rahatlıkla kullanabilirsiniz.
Duvarları canlı renklere boyayabilir;
salon, mutfak ya da odalarınıza rengârenk
plastik ya da camdan üretilmiş sarkıt
lambalar asabilirsiniz. Yine baskılı kumaş
kaplama abajurlar, plastik renkli saksılar
ve çerçeveler de bu tarza çok yakışır.
Bunların yanı sıra salonda dekoratif
amaçlı pembe, sarı veya mavi renklerde
ahizeli telefonlar ve küçük radyolar da
sizi ve görenleri 50’li yıllara götürür, Pop
Art dekorasyon tarzının evinizin her
köşesinde hissedilmesini sağlar.
S İ M İ T S A R AY I • 91
Bir abajur veya bir duvar...
Pop Art her yere uyar!
SİNEMA
Begüm Birgören ve
Çağdaş Onur Öztürk
oyunculuklarıyla
dikkat çekiyor.
Bu baharın en romantik filmi
KENDİME İYİ BAK
Bu baharın en romantik filmi ‘Kendime
İyi Bak’ olacağa benziyor. İzlerken hem
mutluluk hem de hüzün gözyaşlarınıza
hâkim olamayacaksınız! Sevgiliyle,
arkadaşla, tek başına... Her şekilde iyi gider...
E
y aşk... Kim bilir kaç kez yazılıp
çizildin, kim bilir kaç oyun, kaç film
ve kitapta karşımıza çıktın? Her
seferinde bizi şaşırtmayı, gülümsetmeyi ve
ağlatmayı başardın... Şimdi yine senle ilgili
bir hikâyeyi izleyeceğimiz yepyeni bir film
vizyona giriyor ve sadece tanıtım fragmanı
bile seyircinin 11 Nisan’ı iple çekmesine
yetiyor. Kendinden çokça söz ettireceğe
benzeyen ‘Kendime İyi Bak’, başrollerinde
Aslı Tandoğan, Çağdaş Onur Öztürk ve
Begüm Birgören’ün oynadığı sıra dışı bir
romantik dram. Aşkın farklı hallerini, iki
kadın ve bir erkeğin etrafında, incelikle ve
akıl almaz bir fedakârlıkla ören senaryoda
Emre (Çağdaş Onur Öztürk), Begüm (Aslı
Tandoğan) ve Yeşim (Begüm Birgören)
kaderlerinin onları götürdüğü noktaya
ulaşana kadar pek çok duygusal sınavdan
geçiyorlar.
Tüm tatlılığı ve samimiyetiyle aşkı
kurgulanmış bir tesadüfle yakalayan
Yeşim, tam her şeyi kaybettiğini
düşünürken sürpriz bir aşka düşen Emre
Aşk, sen nelere kadirsin?
9 2 • S İ M İ T S A R AY I
ve sahip olduğu aşktan gitmeye cesaret
gösteren Begüm… Bu üç karakteri
canlandıran oyuncular, aşkı ve fedakârlığı,
film sürüp giderken bile sorgulamamızı
sağlayacak kadar harika bir performans
sergiliyorlar.
Burada elbette filmin yönetmelerinin
başarısından da söz etmek gerekiyor.
Serhan Arslan ve Ruhi Yapıcı’nın
yazıp yönettiği ‘Kendime İyi Bak’
ikilinin ilk sinema filmi. Bir kaç yıldır
üzerinde çalıştıkları
senaryolarını geçtiğimiz
yaz hayata geçiren
Serhan Arslan ve
Ruhi Yapıcı filmlerinin
sinematografik
anlatımında
kullandıkları flashback
geçişleriyle izleyenlere
filme ait farklı bir dil
vaat ediyorlar.
S İ M İ T S A R AY I • 9 3
Filmin fragmanını
izlemek bile gösterim
tarihi olan 11 Nisan’ı
iple çekmeye yetiyor.
KÜLTÜR-SANAT / SİNEMA
Rio 2
Hazine Avcıları
M
G
Tür: Animasyon, Macera, Komedi
Yönetmen: Carlos Saldanha Oyuncular:
Anne Hathaway, Jesse Eisenberg
Non-Stop
Tür: Aksiyon, Gerilim Yönetmen: Jaume Collet-Serra, Oyuncular: Liam Neeson, Julianne
Moore, Anson Mount, Michelle Dockery, Scoot Mcnairy
N
ew York’tan Londra’ya aktarmasız gidecek bir uçak... Uçaktaki bir polisin cep telefonuna
gelen kısa mesajda, her 20 dakikada, uçaktaki bir yolcunun öldürüleceği yazar. Bunu
durdurmak içinse yine mesajla gönderilen hesap numarasına 150 milyon dolar yatırılması
şart koşulur. Pilotlar kimden geldiği bilinmeyen bu mesajları dikkate almazlar fakat ilk 20
dakikanın sonunda uçakta bulunan ilk ceset, gerçeği gözler önüne serer. Uçak korkusu
olanların izlemeden önce bir kez daha düşünmeleri gereken filmlerden biri olan Non-Stop,
aksiyon ve gerilim dolu sahneleriyle öne çıkıyor.
innesota’nın küçük bir kasabasında
yaşayan Blu isimli evcilleştirilmiş
Amerika papağanı, özgürlüğüne düşkün
azılı papağan Jewel ile tanışmış ve birlikte
Rio de Janerio’ya maceralı bir yolculuğa
çıkmışlardı. Şimdilerde Rio de Janeiro
şehrinde kusursuz ve mutlu bir yaşam
süren Blu, Pearl ve üç çocuklarının hayatı
yeni bir kararla tekrar değişir. Pearl’e
göre çocuklar karakterlerinin gereğince
özgür ve vahşi yaşamlarına adapte
olmayı öğrenmelidir ve bu nedenle en
iyisi Amazon’a göçmektir. Buradaki
engin ormana ulaştıklarında yeni bir
sırra erişecek olan Blu yeni komşularıyla
ve çocuklarını kaybetme korkusuyla
da yüzleşecek; ailenin geri kalanı da
alışık olmadıkları bu vahşi hayatta
kendilerini bekleyen her türlü değişikliğe
uyum sağlamayı öğrenmek zorunda
kalacaklardır. 2011 yapımı Oscar’a da
aday gösterilen animasyon film Rio’nun
devam filmi olma özelliğini taşıyan Rio
2’nin de yönetmenliğini Carlos Saldanha
üstleniyor.
Tür: Dram, Macera Yönetmen: George Clooney
Oyuncular: Matt Damon, George Clooney, Cate
Blanchett, Bill Murray, John Goodman
eorge Clooney’nin karşımıza oyuncu,
yönetmen ve Grant Helsoy’la birlikte senarist
olarak çıktığı film, İkinci Dünya Savaşı döneminde
geçiyor. Romandan beyazperdeye uyarlanan
filmde; Nazilerce ele geçirilen ve her an yok olma
tehlikesiyle karşı karşıya olan önemli sanat
eserlerini kurtarmak için bir grup tarihçi ve sanat
uzmanı bir araya geliyor. Filmin başrollerini ise
Matt Damon, George Clooney ve Blue Jasmine’le
bu yılki Oscar töreninden eli boş dönmeyen Cate
Blanchett paylaşıyor.
Sevimli Hayalet
Tür: Aile, Fantastik Yönetmen: Alain Gsponer Oyuncular: Jonas
Holdenrieder, Herbert Knaup, Aykut Kayacık, Nico Hartung
E
ulenstein Kalesi’nde yaşayan küçük gece hayaletinin en büyük
dileği gün ışığında dünyayı görebilmektir. Çünkü gündüzleri
tavan arasında sandığında uyur ve geceleri kalede dolaşır. Gece
dışarı çıkabilmek için tek arkadaşı baykuştan yardım ister ancak
iki arkadaş bunu nasıl yapacaklarını bilemezler. Bir gün kaleye
bir öğrenci grubu gelir, Karl ve arkadaşları kalede gezerken, Karl
küçük hayaletimizi görür. Öğretmeni “Hayalet diye bir şey yoktur,”
dese de Karl gördüklerinden emindir. O da ne! Küçük hayalet, bu
karşılaşmanın ertesi günü öğlen saatinde uyanır. Ancak ters giden
şeyler vardır, o artık siyah bir hayalettir ve herkese korku salmaya
başlamıştır. Bunu gören Karl, küçük hayalete yardım etmeye karar
verir ve olaylar başlar.
Yves Saint Laurent
Büyüler Evi:
Sihirbaz Kedi
Tür: 3 Boyutlu, Çizgi sinema
Yönetmen: Ben Stassen, Jeremy Degruson
Senaryo: Ben Stassen
Güzel ve Çirkin
Tür: Fantastik, Romantik Yönetmen: Christophe Gans
Oyuncular: Vincent Cassel, Léa Seydoux, André Dussollier
G
üzel ve Çirkin eserinin öyküsünü bilir misiniz?
Romantizmin yanında gerilim tonlarının da seyirciyi
etkilediği filmde, dünyalar güzeli bir kadının, büyüyle
çirkinliğe mahkûm edilmiş bir gence nasıl âşık olduğu ve
bu âşkın gence eski güzelliğini nasıl verdiğini izleyeceksiniz.
Gerek animasyonu gerekse beyazperde uyarlamasıyla
daha önce de sinemaseverle buluşan bu yapıt, yeni
uyarlamasında fantastik görüntüleriyle nefes kesiyor. Filmin
yönetmenliğini ve senaristliğini Christophe Gans üstlenmiş.
9 4 • S İ M İ T S A R AY I
K
üçük bir kedi, ailesi tarafından
terkedilir. Yalnız ve kaybolmuş bir
şekilde Lorenz’e ait olan gizemli bir
malikâneye sığınır. Kısa sürede kendini
evinde gibi hisseder. Evin içerisinde garip
ve eğlenceli birçok karakter vardır. Ama ev
sahibi Lorenz’in hastaneye kaldırılmasıyla
yeğeni malikâneyi satmak için kollarını
sıvar. Bu durumdan kurtulmanın tek
bir yolu vardır: Evi lanetli bir evmiş gibi
gösterip, alıcıları kaçırmak!
Tür: Biyografi, Dram Yönetmen: Jalil Lespert Oyuncular:
Charlotte Le Bon, Laura Smet, Pierre Niney, Marianne Basler,
Michèle Garcia Senaryo: Jalil Lespert, Jacques Fieschi
F
ilmin fragmanında geçen şu sözler bile insanı
heyecanlandırmaya yetiyor: Cesur, yaratıcı ve tutkulu...
Yenilikçi, farklı ve ilham verici... Tüm bu sıfatlar ünlü
modacı Yves Saint Laurent’e ait. “Moda geçicidir, stil ise
sonsuz” diyen Laurent’in gençlik yıllarına, 1957 yılındaki
Paris’e gidiyoruz filmde. Henüz 21 yaşında olan Yves Saint
Laurent, ChristianDior’un sağ koludur. Christian Dior
ansızın hayatını kaybettikten sonra işlerin başına geçen
Laurent’in ünü başta Paris olmak üzere birçok ülkede
hızla yayılmaya başlar. Bir moda şovu sırasında Pierre
Bergé ile karşılaştığında ise hayatını tamamen değiştirecek
bir ilişkiye adım atmış olur. Birbirlerine âşık olan ikili, iş
hayatında da birlikte hareket etmeye başlar. Laurent üç
yıl sonra kendi markasını, Yves Saint Laurent’ikurar. Fakat
bir süre sonra Yves Saint Laurent’in yaratıcılığı hem özel
hayatını hem de iş yaşamını etkiler hale gelir.
S İ M İ T S A R AY I • 95
KÜLTÜR-SANAT / röportaj
Genç yazardan, yeni
yazacaklara öğütler
Eğer bir yazar keskin kalemi, kıvrak zekâsı ve mükemmel sözcük seçimleriyle sizi ayrı bir
dünyaya sürükleyebiliyorsa o iyi bir yazardır! Saydığımız unsurları fazlasıyla yerine getiren
Seyit Göktepe, yazarak farklı dünyalar yaratmayı anlattı. Röportaj: ZEYNEP KASAPOĞLU
odaklanarak söyler. Kimisi içinse asıl
olan, durumdur; ruhun girdaplarına
iner ve sözcüklerini oradan getirir,
sunar. Bununla birlikte, bütün bu yazı
yordamlarının temelinde, bana kalırsa,
dünyayı, iç ve dış dünyayı iyi dinlemek
yer alır. Kendini dinleyen, kendisiyle
baş başa kalan ve ‘kimselerin
görmediği yolculuklara’ çıkan insan,
mevcut yeteneğini okumalarla da
besliyorsa ve sabırlıysa, sabırla
çalışabiliyorsa, bir hikâyeye rahatlıkla
varabilir. Aslında yazmak, bir
anlamda, ötelemek, dışlamak, dışarıda
öykünün tonunu, rengini, kokusunu,
dokusunu belirler çünkü. Okurla,
öykünün isminden sonra, buluşan ilk
unsur odur çünkü. Onunla kavrarsınız
öyküyü ve onunla açarsınız yolu.
Tabii, şöyle bir değinip geçmiş gibi
oldum ama, isim de çok önemlidir
benim için, öyküde. İsmin, öyküye
dair mümkün olduğunca az ipucu
vermesini isterim… Bu da bir tıkanma
noktası olabilir kimisi için… Bilemem…
Hikâyeye gidiş yolları ona doğru yola
çıkan herkes adına değişebildiği
gibi, hikâyede tıkanma noktaları da
yolunu açmanın, onup parlatmanın,
beslemenin, ona farklı bakış ve duyuş
açıları kazandırmanın yolu ise nitelikli
yapıtları okumaktan, nitelikli sanat
eserleriyle beslenmekten ve ‘yaşanılan’
hayatın hem içinde hem dışında
olabilmeyi başarmaktan geçer.
Çok sevdiğim bir arkadaşıma kitap
hediye etmek istiyorum. Bana beş
hikâye kitabı tavsiye eder misiniz?
Ama sizi etkileyen yönlerini de
yanlarına yazarak...
Güz Her Şeyi Bilir / Hulki Aktunç:
Öykünün nasıl olması gerektiğine dair
tutmaktır. Tesirinden kurtulmak
istediğimiz durumları, olayları
anlatırız genellikle. Böylece ondan
kurtulacağımızı sanırız. Dolayısıyla,
okumaya-yazmaya duyulan ihtiyaç;
‘kurtulmaya çalışmanın’ da ilk
adımıdır. Bazı hikâyeler de vardır ki
hayatımızda, onlar hiçbir yolu, hiçbir
kalıbı kabul etmez; dizginlenemez ve
sözcüklere dökülemez… Dökülmüş
görünseler de dökülemezler… Nabız
gibi atan bir eksiklik duygusuyla
tamamlar kendini onlar ya da
tamamlanırlar… Yazılamadığı için…
‘Özüne’ varılamadığı ve bu yüzden
anlatıcısını devamlı bir arayış
içerisinde bıraktığı için güzeldir o
hikâyeler de…
Hikâye yazmaya başlayan biri en çok
nerede tıkanır?
Kendi adıma bu sorunuzun cevabını
hemen verebilirim: İlk cümle. İlk cümle,
yine kişiden kişiye değişebilir. Kimisi
olayı sürüklemekte zorlanır, kimisi
karakterlerine inandırıcılık unsurları
katmakta, kimisi betimlemelerde,
kimisi diyaloglarda… Yalnız, burada
bir noktaya dikkat çekmek isterim,
öykünün tıkanma noktası, aşıldığı
takdirde, öykünün ‘sıçrama noktası’
da olur aynı zamanda. Öykü tıkanmaz;
dil tıkanır. Yazan el yorulmuştur.
Zihin, enerjisini kaybetmiştir.
Burada biraz dinlenmek, metni de
dinlendirmek gerekir. Yazının, daha
genel söyleyecek olursak, sanatın
sırrı ‘sabır ve çalışma’dır… Yetenek,
çok küçük bir paya sahiptir burada.
Sabırla çalışana dil, kendi olanaklarını
ardına kadar açar zaten. Fakat
dilin kendi olanaklarını kalemine
açtığını görebilmesi için de insanın
yine mutlaka çalışması, aklını,
kalbini zinde tutması gerekir. Dilin
bütün sorularıma, içindeki her sözcük,
her cümle, her virgül aracılığıyla yanıt
verdiği için…
Ona Sevdiğimi Söyle / Tarık Dursun
K.: Hikâyede şiirin ve yalınlığın nasıl
yaratılabileceğine dair ipuçları verdiği için
Cenk Hikâyeleri / Murathan Mungan:
Halk hikâyelerine ‘bugünden’ nasıl
bakılabileceğine ve buna göre dilinin
nasıl konumlandırılması gerektiğine
dair ipuçları verdiği için…
Gülün İçinde Bülbül Sesi Var / Nezihe
Meriç: Bir öykünün sözcük sözcük
nasıl örüldüğünü/örülebileceğini ve
‘sözcük işçiliğinin’ aslında ne anlama
geldiğini, gelmesi gerektiğini öğrettiği,
hatırlattığı için.
Güneş Giderken / Necati Tosuner:
Dili imbikten geçirmenin ve yazıyı
arındırarak güçlendirmenin nasıl
olması gerektiğine dair ipuçları
sunduğu için…
“İlk sevgilimin gözlerini kestim
fotoğrafından, yapıştırdım;
ikinci sevgilimin burnunu kestim
fotoğrafından, yapıştırdım; üçüncü
sevgilimin dudaklarını kestim
fotoğrafından, yapıştırdım; dördüncü
sevgilim çok güzel dinlerdi beni, onun
da kulaklarını aldım, yapıştırdım;
beşinci sevgilimin saçları şiirdeki
gibiydi, saman sarısıydı, aldım,
yapıştırdım onu da... Allahım, yapbozu
tamamladım baktım, bendim, bendim,
bendim, kendimin ta kendisiydim!
Sonra onu da terk ettim!”
B
öyle yazıyor Seyit Göktepe
son kitabı ‘Kanayan Ruhlara
Armağan’da... İlk kitabı ‘Defter
ve Çikolata’yla edebiyat dünyasında
övgülerle karşılanan yazarın,
‘İlyazların Anısıyla’, ‘Ben Ol da Gör’,
‘Yaşamak Üç Defa’ adlı diğer eserleri
de öyküseverlerin raflarında kendine
özel bir yer edinmiş durumda... İlk
kitabının yayınlandığı günden bu
yana yıllar geçmiş olsa da bugün hâlâ
genç bir yazar Seyit Göktepe. Belki
de bu yüzden, eline kâğıt kalemi bir
türlü alamayanlar için onun öğütleri,
başarılmış bir örnek olması sebebiyle
son derece yol gösterici.
“Aklımda çok güzel hikâyeler
var ama kâğıda dökmekte
zorlanıyorum” diyenler için bir
reçete istesek... Bu hikâyeler kâğıda
nasıl damlar?
Reçete vermek zor. Herkesin kendine
göre bir yazı yordamı vardır. Herkes,
kendi dilediği yoldan varmaya çalışır
ona. Kimisi, kestirmeden gider; kısa
ve öz söyler. Kimisi, insana ve olaya
9 6 • S İ M İ T S A R AY I
S İ M İ T S A R AY I • 97
KÜLTÜR-SANAT / KİTAP
Orhan Veli’nin aşk mektupları kitap oldu
“Bir de sevgilim vardır, pek muteber;
İsmini söyleyemem,
Edebiyat tarihçisi bulsun.”
B
öyle yazar Orhan Veli bir şiirinde... Edebiyat
tarihçileri de şairin bu dileğini kırmaz ve Garip
Akımı’nın ustası olan Orhan Veli’nin sevgilisini,
hatta ona yazdığı aşk mektuplarını bile bulurlar...
Yapı Kredi Yayınları’nın ‘Yalnız Seni Arıyorum’ adıyla
yayınladığı yeni kitap, bir bakıma doğumun 100’üncü
yılında Orhan Veli’ye bir yaş günü armağanı, sevenleri
içinse merak uyandıran bir eser niteliğini taşıyor.
1950’de 36 yaşındayken talihsiz bir şekilde hayatını
kaybeden şairin 1947-1950 yıllarında yazdığı
mektupları Nahit Hanım (1909-2002) yıllarca
saklamıştı. ‘Yalnız Seni Arıyorum’ adlı kitapta bu
mektuplar, Orhan Veli’nin elinden çıktığı şekliyle
(hiçbir sansüre uğramadan ve tek harfine bile
dokunulmadan) okuruna ulaşıyor. Üstelik iki farklı
baskıyla: Karton kapaklı normal baskısından başka bir
de (eski harfli el yazılı nüshalarıyla) büyük boy, renkli
özel baskısıyla...
Cemal Süreya Nahit Hanım’ı anlatıyor...
“Samet Ağaoğlu anılarında Nahit Hanım için
‘Rönesans gibi kadın’ sözlerini kullanır. ‘Bin dokuz yüz
yirmi üç gibi kadın’ da diyebiliriz. Ya da ‘Cumhuriyet
gibi kadın’. Bu onun mistik kişilerden hoşlanmasına
hiçbir zaman engel olmamıştır. Sözgelimi ilk
kavalyelerinden biri Necip Fazıl’dır.
Sahi kaç kuşak geçmiş Cumhuriyet’in ilanından bu
yana? Nahit Hanım bunların hepsinde sanatçılarla,
aydınlarla içli dışlı olmuş. 1930’larda da, 1940’larda da,
1950’lerde de, 1960’larda da, 1970’lerde de, 1980’lerde
de... Yine de 1940 ve 1950 kuşaklarının temsilcileri ile
daha bir yakınlık kurduğu görülüyor.
(...) Anılar? Anlatmaz anılarını. O konuda bütün
girişimleri boşa çıkarır, hiçbir tuzağa düşmez; çok şeyi
incelikle geçiştirmeyi bilir. Kimi zaman da öfkelenir.
Ama kısa sürer bu. ‘Geliyorum’ yerine ‘geliyom’ dediği
anda bunalım atlatılmıştır. Geçmişe dayanmaz;
kimseyle paylaşmaz da onu. An’ın içindedir. An’ın değil
de, an’lar yumağı olarak capcanlı bir şimdiki zamanın
ortasında. İri yapraklı giysisi de bir miyopluk aşılar
çevresine. Bu yüzden belki de onun yanında çok eski ve
çok ilerideki günler görünmez olur. Kendisi de, zamanı,
her evrede, her kişide şimdiki zaman olarak yaşamıştır.
(...) Nedense Orhan Veli’nin, ölümünden sonra
müsveddesi diş fırçasına sarılı bir kâğıtta bulunan
tamamlanmamış ‘Aşk Resmigeçidi’ adlı şiiri, bende her
zaman Nahit Hanım’ın yüzünü çağrıştırmıştır:
Aşkı, Orhan Veli’nin
kaleminden okumak
duygu dünyanıza
ayrı bir lezzet
katacak.
Yazan: Orhan Veli
Yayınevi: Yapı Kredi Yayıncılık
Hiçbirine bağlanmadım
Ona bağlandığım kadar.
Sade kadın değil, insan.
Ne kibarlık budalası,
Ne malda mülkte gözü var.
Hür olsak der,
Eşit olsak der.”
9 8 • S İ M İ T S A R AY I
Günde Bir Doz
Motivasyon
Ustam
ve Ben
İstanbul
Kırmızısı
Sinemanın
Tüm Öyküsü
“Pek çok yazar, okurun bir
başladı mı bir daha elinden
bırakamayacağı türde
kitaplar yazmanın peşindedir.
Ben bu kitapta bunun tam
aksini yapmayı amaçladım:
herhangi bir mesajı
okuduktan sonra kitabı
elinizden bırakmanızı ve vakit
kaybetmeden yaşamınızdaki
olasılıkları değerlendirmek
üzere adım atmanız
gerektiğini hissetmenizi
sağlamayı. Neye sahip olmak
istiyorsanız, ne yapmak
istiyorsanız, nasıl bir insan
olmak istiyorsanız, bütün
bunlar için hemen bugün
harekete geçmelisiniz. Bu
kitabın amacı, size her anda
mevcut kaçmaz fırsatlar
olduğunuhatırlatmak,
harekete geçmenize yardımcı
olmaktır. Harika bir gün sizin
olsun! Hayatı tutku, anlam ve
doyumla yaşayarak meydan
okumanın tadını çıkarın!”
“İstanbul dediğin
unutkanlıklar şehri. Orada
her şey suya yazılmış.
Ustamın eserleri hariç,
onunkiler taşa kazınmış.
O taşlardan birine bir sır
sakladık. Çok zaman geçti
üzerinden, nice alametler
birikti ama hâlâ orada olmalı,
bıraktığımız noktada. Bilmem
bulan çıkar mı? Bulsa bile
anlar mı? Ustamdan geriye
kalan yüzlerce eserden ve
binlerce, binlerce taştan bir
tanesi var ki, altında gizli
Arzın Merkezi.”
Tarihimizin en önemli ve
çalkantılı dönemlerinden biri
olan 16. yüzyılda İstanbul…
Hindistan’dan gelen beyaz
bir fil ve onun sırlarla dolu
bakıcısı: Çota ile Cihan. Filbaz
aynı zamanda bir üstadın
çırağı. Ustası ise Sinan... Bu
toprakların yetiştirdiği en
büyük mimar.
Elif Şafak’ın muazzam hayal
gücü ve zengin diliyle Osmanlı
tarihinin derinliklerine
doğru şaşırtıcı bir yolculuğa
çıkıyoruz. Karşılıksız bir aşk,
iktidar kavgaları, yobazlığın
ortasında yeşeren sanat ve
beklenmedik bir ihanet…
Ustam ve Ben, tarihi
kişiliklerin, camilerin,
kütüphanelerin, türbelerin,
köprülerin resmigeçit
yaptığı, rengârenk, canlı,
sürprizlerle dolu bir
dönem hikâyesi…
“Çekmecelerinde bir belge
ararken, benimle ilgili küçük
anılar, kartpostallar, kartlar
buldum: Lise karnem, ilk
filmim hakkında bir gazete
kupürü, Berlin’e yaptığımız
–ve unuttuğum– bir gezinin
fotoğrafları. Duygulandım.
Olabilecekken olamayan için.
Sahip olamadığım kahraman
için...” Ferzan Özpetek, doğup
büyüdüğü şehir olan İstanbul’u
yıllardır uzaktan gözlemliyor.
Bu sevginin ve hüznün romanı
olan İstanbul Kırmızısı,
sanatçının sinema eğitimi
için İtalya’ya gidişine kadarki
İstanbul yaşantısından izler
taşıyor. Mesafelerle ölçülebilen
uzaklığın kişiyi bir şehre ait
olmaktan alıkoyamayacağını,
önemli olanın şehirde
yaşamak değil, şehri yaşatmak
olduğunu gösteriyor.
Filmleriyle tüm dünyada
adından söz ettiren yönetmen,
romancılıkta da bir o kadar
iddialı.
Sinema dünyayı değiştirdi.
Teknoloji izin verir vermez
film yapım sanatı,
önceki yüzyılların sanat
biçimlerinden çok daha
farklı bir yol izledi. İnsanın
çevresindeki dünyayı,
duyguları, deneyimleri ve
gündelik yaşam hikâyelerini
kaydetme arzusu, nefes
almak kadar doğal bir hale
geldi. Sinema, farklı zaman ve
mekânlarda, ayrıca toplumsal
ve kültürel koşulların etkisi
altında çeşitlilik kazandı.
İlk filmlerin arkasındaki
itici güç neydi? Sinemasal
yapıtların sosyolojik
anlamda oynadıkları
rol nelerdir? Neden belli
filmler ‘klasik’ haline gelir?
Sinemanın Tüm Öyküsü;
önemli tarihsel dönemleri,
uluslararası çaptaki sinema
yapıtlarını sosyal ve kültürel
gelişmeler bağlamında
ele alarak yakından
inceliyor. Kronolojik olarak
düzenlenmiş kitap, görüntü
yansıtma etkinliklerinin ilk
günlerinden günümüzün
yüksek teknolojisine ve çoklu
ekranlarına dek, sinemasal
evriminin izlerini sürüyor.
Görsellerle desteklenmiş
derinlikli metinler, ilk sessiz
filmlerden gişe bombası
filmlere ve 21’inci yüzyılın
görsel efekt destekli sarsıcı
işlerine kadar sinemanın
tüm janrlarını açıklıyor.
Ralph S. Marston
Koton Yayıncılık
Elif Şafak
Doğan Kitap
Ferzan Özpetek
Can Yayınları
S İ M İ T S A R AY I • 9 9
Philip Kemp
Hayalperest Yayınevi
KÜLTÜR-SANAT / ÇOCUK KİTAPLARI
Eksimus
Serüvenleri 1
Yazan: Aslı Tohumcu Yayınevi:
Can Çocuk Yayınları
Bir sabah uyandıklarında
gece büyük bir fırtınanın
koptuğunu fark eden Kutlu ve
Umay, anne ve babalarının
esrarengiz bir mektup
bırakarak tatile çıktığını
öğrenirler. Bu, onları çok
şaşırtır. Çocuklar, Akif Bey’in
de yardımıyla bu garipliklerin
peşine düşmeye karar verir.
Küçük Hanım
Yazan: Stefanie Taschinski
Çeviri: Ayça Sabuncuoğlu
Yayınevi: İletişim yayınları
Lilly, ailesiyle birlikte ‘Çörek
Evi’ne taşındığı için mutluydu.
Kapının üstünde asılı olan
altın sarısı çöreği daha
ilk gördüğünde, burada
yaşamak istediğini anlamıştı.
Açılınca her şeyi dönüştüren
bir şemsiyeyle bin yaşında
bir bukalemunu bir araya
getiren, sihir dolu bir
macera...
KÜLTÜR-SANAT / KONSER
Acayip Yaratıklar Minik Violet
Yazan: Charles Ogden
Resimleyen: Rick Carton
Türkçesi: Müren Beykan, Banu
Aksoy Yayınevi: Günışığı
Kitaplığı Beter İkizler, Edgar ve
Ellen’ın canları sıkılmaktadır.
Para kazanmaları gerektiğini
düşünen ikizler, az bulunan
hayvanların değerli olduğunu
öğrenince harekete geçerler.
Planları, kasaba halkının
evcil hayvanlarını çalmak,
onları birer acayip yaratığa
dönüştürüp satmaktır.
Yazan: Lou Kuenzler Çeviri:
İpek Şoran Yayınevi: İletişim
yayınları
Violet’ın boyu ülkenin en
eğlenceli lunapark treni
olan hız trenine binecek
kadar uzamıştır! Fakat en
olmaması gereken zamanda
ufalır! Birdenbire küçüldüğü
için, hız trenine binme
şansını kaybetse de, minicik
bir kız olmanın aslında
harika bir şey olduğunu
keşfetmekte gecikmeyecektir!
Justin’e hazır mısın?
Mayıs ayı, Justin Timberlake hayranları için heyecan dolu geçecek… Çünkü dünya starı
Justin Timberlake, solo performansı ile İstanbullu hayranlarıyla bir araya geliyor. 26
Mayıs’taki konser, Timberlake’in 64 konserli dünya turnesinin 41’inci ayağı olacak.
Ağaçtaki Ev
Yazan: Bianca Pitzorno
Resimleyen: QuentinBlake
Türkçesi: Nilüfer Uğur Dalay
Yayınevi: Günışığı Kitaplığı
Aglaia da, Bianca da şehirde
apartman dairesine tıkılı
yaşamaktan sıkılmışlardı.
Kocaman bir meşenin
dallarında kendilerine sıcak
bir yuva kurdular. Ağaçtaki
evi başka bilen yoktu.
Daha doğrusu, onlar öyle
sanıyordu.
Kırmızı
Kanatlı Kartal
Yazan: Refik Durbaş
Yayınevi: Can Çocuk Yayınları
“Bu pazar son hafta tatili
çocukluğumun...” Refik
Durbaş, kırmızı kanatlı
kartalın ağzından okula
giden ve gidemeyen çocukları
anlatıyor dizelerinde. Ay’a
hitaben yazdığı şiirlerinde ise
alfabenin harflerini tanıtıyor
çocuklara.
Küçükler ve
Büyükler
Yazan: BrigitteLabbé
Resimleyen: Jacques Azam
Türkçesi: Azade Aslan
Yayınevi: Günışığı Kitaplığı
Gündelik yaşamdan zengin
örneklerle felsefeyi hayatın
içine yerleştiren ‘Çıtır Çıtır
Felsefe’ dizisinin 24’üncü
kitabı, küçük ve büyüklerin
söz ve eylem haklarının
sınırlarını tartışıyor.
10 0 • S İ M İ T S A R AY I
Pullar Savaşı
Yazan: Ülkü Tamer
Yayınevi: Can Çocuk Yayınları
Çocukluk yıllarınızda hiç
pul biriktirdiniz mi? Eminiz
aranızdan bazıları bu
deneyimi yaşamıştır. Pul
defteri, sadece biriktirilen
pulların saklandığı ya da
korunduğu yer midir dersiniz?
Hiç sanmıyoruz. Pulların
hikâyesini ve onların yaşadığı
maceraları okuyunca fikriniz
değişebilir.
D
ünya starı Justin Timberlake, 26 Mayıs’ta
İstanbul’u sallamaya geliyor. Sanatçının ilk
Türkiye konseri, ‘JT World Tour - Dünya Turnesi’
kapsamında, 26 Mayıs 2014 tarihinde İstanbul, İTÜ
Stadyumu’nda düzenlenecek. Konser, aynı zamanda
Timberlake’in Türkiye’deki ilk solo performansı olacak.
Sanatçının dünya çapında 2013 yılının listelerinde
yer alan ‘The 20/20 Experience World Tour’ ve ‘The
20/20 Experience – 2 of 2’ albümleri, tüm dünyada
müzik marketlerinde satışta. Timberlake, şimdi
bu heyecan verici canlı şovunu, İstanbul’un da
içinde bulunduğu dünya turnesiyle hayranlarıyla
buluşturuyor. Turnenin Türkiye konseri, BKM ve
MAP organizasyonuyla gerçekleşecek. Turneye dair
tüm detaylar sanatçının www.justintimberlake.com
adresinden öğrenilebilir. Konser biletlerini ise biletix.
S İ M İ T S A R AY I • 101
com adresinden satın almak mümkün. Konserin
kapı açılış saati ise 18:00 olarak açıklandı. Dünya
Turnesi’ninTwitter’daki resmi hashtag adresi ise
#JT2020TOUR.
İlk kez Türkiye’de konser verecek olan
JustinTimberlake’inİstanbul’da 3 gün kalması
bekleniyor. Gelmeden önce ilginç istekleriyle de dikkat
çeken Timberlake’in tam bir temizlik hastası olduğu da
ortaya çıktı. ‘Obsesif kompulsif’ olduğunu kabul eden
pop yıldızının asansöre yalnız binmek, kapı kollarının
sürekli dezenfekte edilmesi, kalacağı otelin bir katının
kendine ayrılması gibi özel isteklerde bulunduğu
kaydedildi. Timberlake’in ayrıca; klima filtrelerinin
değiştirilmesini, ısınının 22 derecede sabitlenmesini,
kendisi için bir spor salonu ve bir adet Playstation
tedarik edilmesini istediği belirtildi.
TEKNOLOJİ
Kredi kartı şeklinde
yedek şarj
DataStar, Türkiye distribütörü olduğu
CasePower’ın kredi kartı şeklindeki yedek
şarjını satışa sundu. Bir kredi kartı boyutunda,
çok ince olan CasePower Case-329 A29, cepte,
çantada, hatta cüzdanda her yere rahatlıkla
taşınabiliyor. Akıllı telefonlarda en büyük sorun
olan şarj bitmesine çözüm olan bu ürün sayesinde,
telefonu birkaç saat kullanabilecek kadar şarj edip, iletişimi
sürdürmek mümkün. Mikro USB girişi sayesinde her model
akıllı telefon (iPhone için ayrı adaptör gerekiyor) ile kullanılabilen
ürün, gümüş ve pembe olmak üzere iki renk seçeneği ile sunuluyor. Teknolojiye renkli dokunuşlar Zet.com’da
K
ulaklık, ipad kılıfı, iphone kılıfı ve diğer mobil cihazlara yönelik aksesuarlar gibi
pek çok farklı teknolojik aksesuara yer veren Zet, internet kullanıcılarına özgün
tasarımlar sunuyor. Tasarımcıların internetteki pazar yeri olan Zet.com’da tabletiniz için
de birbirinden renkli ve farklı tasarımlarda ürünler bulabilirsiniz. Ağırlıklı olarak keçeden
yapılmış olan onlarca farklı tablet kılıfı, desenli, düz, baykuşlu, karakterli, instagram ikonlu
ve yazılı seçeneklerine sahip. Cepli iPad kılıfı modelleri ise tabletinizin yanı sıra cüzdan,
telefon veya anahtar gibi eşyalarınızı da muhafaza edebileceğiniz alanlar sunuyor.
Kendiniz için alabileceğiniz gibi teknolojiyi seven sevdiklerinizi de şaşırtabilirsiniz.
Samsung’tan
harekete
duyarlı
kumanda
S
ASUS’un oyuncusu şimdi daha güçlü
A
SUS, G serisi yüksek performanslı oyuncu
dizüstü bilgisayar yelpazesinin yeni üyesi
G750JZ’yi duyurdu. G750 modelinin en yeni
sürümü olan G750JZ, dördüncü nesil Intel®
Core™ i7 4700 işlemci ve yeni NVIDIA® GeForce®
GTX 880M ekran kartının yanı sıra masaüstü
bilgisayar seviyesinde oyun performansı
sunan ASUS’a özel TurboMaster grafik işlemci
hız aşırtma teknolojisini de içeriyor. Göz alıcı
tasarımı ve baştan sona ciddi oyuncular
düşünülerek bir araya getirilen bileşenleriyle
G750JZ, taşınabilir oyun performansı
anlayışında yeni standartları belirliyor. 10 2 • S İ M İ T S A R AY I
amsung Electronics, daha
hızlı ve daha işlevsel erişim
özellikleri ile birlikte tasarımıyla
da yenilenen ‘2014 Samsung Akıllı
Kumanda’ ile gelişmiş bir Smart
TV uzaktan kumanda çözümü
sunuyor. ‘2014 Samsung Akıllı
Kumanda’ ile internet üzerinden
video izleyen kullanıcıların
daha konforlu bir şekilde içerik
seçimi yapabilmesi sağlanırken,
kullanıcı hareketlerine daha
hızlı odaklanabilen hareket
tanıma özelliği de yeni düğmeli
konsol ve touchpad’le birleştirildi.
Kullanıcılar hareket algılama
sistemiyle, Smart TV ekranında
listelenen ‘Film/Dizi/App’ menüleri
arasında kolayca geçiş yapabilecek.
Ayrıca, cihazın dört yön tuşu ile
istenilen içeriğe kolayca erişmek de
mümkün olacak. Akıllı kumanda
kullanıcıları, Samsung Smart
Hub panelleriyle içerik listelerine
erişirken, uzaktan kumandalarının
touchpad’ini kullanarak, kitap
sayfası çevirir gibi sayfalar
arasında geçiş de yapabilecekler.
Kavisli Samsung UHD TV geliyor!
S
amsung’un kavisli UHD TV modeli, optimize edilmiş renk özelliği sağlayan ve derinlik hissini artıran, yeni bir
patentli görüntü algoritmasıyla tüketicilerin beğenisine sunuldu. Kavisli panelin daha da geliştirilmesi ve yeni
TV devre teknolojisinin eklenmesiyle üstün görsel sonuçlar ortaya çıkıyor. Geliştirilmiş kavisli paneliyle çok daha iyi
bir görüntü kalitesi sunan cihaz, iki kat canlı ve parlak görüntü sunma hedefiyle geliştirildi. Çözünürlüğünü merak
edenler için paylaşalım, bu yeni TV, 8 milyon piksel (3840X2160) ekran çözünürlüğüne sahip.
Android’li uydu alıcısı
N
ext&NextStar’ın HD kalitesinde görüntü sunan Next Pandora uydu alıcısı, TV ve interneti bir araya getirerek kullanıcılarına farklı
bir deneyim sunuyor. Next Pandora uydu alıcısı, klavye ve mouse özellikleri taşıyan kablosuz kumandası ile uydu alıcısı ve internet
tarayıcısını aynı ekranda kullanma şansı veriyor. Android uygulama merkezi ise eğlencenin kapılarını aralıyor. 8 GB hafızası, 3D/2D grafik
desteği ile Android uygulama merkezinde bulunan oyunlarıyla TV izlemekten daha fazlasını sunan Next Pandora, çocuklarınız için de
eğlence kaynağı olacak. Multitasking (çoklu görev) özelliğiyle birden fazla uygulamayı aynı anda çalıştırabilen Next Pandora uydu alıcısı
Twitter, Facebook, DailyMotion, YouTube, Flickr gibi sosyal paylaşım uygulamalarını aynı anda kolayca kullanabilme imkânı sunuyor.
S İ M İ T S A R AY I • 10 3
TEKNOLOJİ
Lenova’dan
avuç içi bilgisayar
350 gram ağırlığı ve 8.35 mm inceliğiyle taşıma
kolaylığı sunan Miix 8 tablet, 7 saati aşan
pil ömrüyle de oldukça iddialı. Cihazın 2MP
ön kamera ve 8MP’e kadar yükseltilebilen
arka kamerası ile web konferanslar
gerçekleştirebildiği gibi online video sohbetler
de yapılabiliyor. 128 GB kapasiteye kadar
depolama seçenekleri, 64 GB’a kadar
da microSD kart desteği de bulunan
cihazda Microsoft Office de yüklü. Sadece
çalışırken değil, sosyal medyayı takip
ederken ve hatta film izlerken bile Miix
8’i kullanabilirsiniz. Dokunmatik ve aynı
zamanda keskin ve parlak görüntü
sunan ekranıyla sevdiğiniz bir oyunu
da oynayabilirsiniz. Cihazın ayrılabilen
kapağı ise onu kullanmadığınızda
ekranı koruduğu gibi, film seyrederken
tabletinizi istediğiniz modda tutmanıza
olanak veriyor. Bu cihazdaki şifreniz
ise sizin yüzünüz. Entegre web
kamerası yüzünüzün saklanan
görüntülerini kullanıyor ve böylece
cihazı hızlıca açmanızı sağlayarak,
güvenliği de üst seviyeye çıkarıyor.
Her yerde oyun için
S
amsung’un oyun tutkunları için geliştirdiği Smartphone
GamePad, kullanıcının Galaxy akıllı telefonunu veya
tabletini anında portatif bir konsola hatta bir ev konsoluna
dönüştürmesini sağlıyor. Üstün kaliteli donanımı, kolay
taşımayı sağlayan tasarımı ve dayanıklı çerçevesi sayesinde
GamePad, 4 inç’ten 6,3 inç’e kadar çeşitli büyüklüklerdeki
mobil cihazlarla birlikte kullanılabiliyor. Kullanıcılar Galaxy
cihazlarını HDMI kablo veya Allshare Screen Mirroring
üzerinden televizyonlarına bağlayarak, ev konforunda
da bu benzersiz deneyimi yaşayabilecek. GamePad,
akıllı telefonlar ve tabletler ile Bluetooth üzerinden de
kolaylıkla bağlanabiliyor. Galaxy Note 3, S4, Note II ve
SIII gibi Android 4.3 işletim sistemiyle çalışan Samsung
Galaxy cihazları için optimize edilmiş özellikler sayesinde,
GamePad ile NFC (yakın alan iletişimi) arayüzü üzerinden
kolaylıkla bağlantı kurulabiliyor ve ‘play’ butonu ile
oyunlara daha hızlı erişilebiliyor. Kullanıcılar sadece
‘play’ düğmesine dokunarak Samsung’un yeni
entegre oyun uygulaması olan Mobile Console’a
kolaylıkla ulaşabiliyor. GamePad ile entegre
çalışan Mobile Console, kullanıcıların GamePad
destekli oyunları rahatlıkla incelemelerine
ve satın almalarına da imkân sağlıyor.
Kullanıcılar, konsol kalitesindeki oyunları
makul fiyatlarla satın alarak tasarruf
edebiliyorlar ve ayrıca oyun sistemi için ek
bir bütçe ayırmalarına da gerek kalmıyor.
Lazer
destekli sakal
şekillendirici
Sony’den
ikisi bir
arada USB
bellek
Sony, akıllı telefon ve
tablet kullanıcılarının ihtiyaçlarını göz önünde
bulundurarak ve tüketicilere yepyeni bir deneyim
sunmayı hedefleyerek USM-SA1 USB sürücüyü
geliştirdi. Bu yeni ürün hem mikro USB hem de
USB bağlantı noktasına sahip olması sayesinde en sevdiğiniz
fotoğraf, video ve şarkıları yedeklemeniz, paylaşmanız
ve saklamanız için size daha fazla olanak sağlıyor. Wi-Fi
bağlantısına ya da USB kabloya gerek yok! 8GB, 16GB ve 32GB
kapasiteli seçenekleri olan ultra kompakt USM-SA1 USB
sürücü, özellikle mobil cihazınız üzerindeki verilerin USB
kablosu ya da Wi-Fi bağlantısı kullanmadan masaüstüne
yedeklenmesini veya fotoğraf, video gibi dosyaların kullanıcılar
arasında hızlıca paylaşılmasını gerektiren durumlarda
oldukça kullanışlı. Kişisel bilgisayarlar ve Android işletim
sistemli akıllı telefon ve tabletler ile uyumlu olan USM-SA1
USB sürücü, aynı zamanda kolaylıkla takılıp çıkartılabilen bir
harici içerik saklama deposu olarak da çalışabiliyor. Bu sayede
kullanıcılar artık tüm müzik/video arşivlerini yanlarında
taşıyıp bunları telefon ya da tabletlerinde dinleyebilecek/
izleyebilecek ve bu sayede de telefon ve tabletlerinin kendi
hafızalarını başka amaçlar için kullanabilecekler.
Sonunda bu da oldu: Sakalını
keserken simetri sorunu yaşayanlar
için yol gösteren bir cihaz geliştirildi!
Lazer desteği ile kontrol deneyimi
yaşatmayı hedefleyen Philips
BT9290/32, hassas ve simetrik
sonuçlar elde etmek için tasarlanan
bir ürün. Sakalların kesileceği yeri
gösterdiği için tıraşta doğru kesim
yapmayı mümkün kılan üründe,
seçilmiş uzunluk ayarını gösteren
bir LED de var. Dünyanın ilk lazer
destekli sakal şekillendiricisi olma
özelliğine sahip Philips BT9290/32’nin
32 mm ve 15 mm olmak üzere iki
farklı tarafı bulunuyor. 32mm
yüksek performanslı şekillendiricinin
diğer tarafında 15 mm genişliğinde,
ağız çevresi ve burun altı gibi küçük
alanlarda rahatlıkla kullanılabilecek
hassas bir şekillendirici bulunuyor.
Üç günlük görünen sakal isteyenler
içinse şekillendiricinin en kısa ayarı
0.4 mm’yi kullanmak yeterli.
Bir tıkla güzellik tüyoları!
T
ürkiye’nin en önemli içerik sitelerini üreten ve yöneten
CNT, Guzelleselim.com ile güzellik ve makyaj videoları
kategorisine giriş yaparak direkt kadın kullanıcı kitlesini
hedefleyen ilk projesine imza attı. Proje yöneticiliği ve genel
yayın yönetmenliği Neşe Koçinbiga Bayraktar tarafından
üstlenilen Guzelleselim.com, tüm video içeriklerini kendi ekibi
ile kendi stüdyosunda, özgün olarak üretiyor. Aynı zamanda
Youtube Partner olarak da yayın yapan Güzelleşelim, her
geçen gün artan Youtube takipçisi ile kendi websitesi haricinde
de önemli sayıda izleyiciye ulaşıyor. Ziyaretçilerine saç, cilt ve
tırnak bakımı, makyaj ve kendin yap (DIY) başlıklarında ‘ürün
inceleme’ ve ‘nasıl yapılır’ videoları sunan guzelleselim.com’da
siz de kendinize uygun güzellik sırları bulabilirsiniz.
10 4 • S İ M İ T S A R AY I
S İ M İ T S A R AY I • 10 5
TEKNOLOJİ
Hem bilgisayar
hem tablet
Ofis dışında çalışanları sevindirecek cihazlardan
biri olan Toshiba’nın 11.6 inç’lik ultrabook’u güçlü
bir bilgisayar ve hızlı bir tableti bir araya getiriyor!
İş dünyası için üretilen ultrabook’u, toplantıya
giderken e-posta yazmanız gerektiğinde dizüstü
bilgisayar olarak kullanabilir, ardından toplantıda
not almak için, ‘tablet modu’na tıklayabilirsiniz.
Ultrabook ürününe yönelik Intel Core işlemcileri,
ofiste ya da ofis dışında iş yükünüzü azaltmak
için gerek duyduğunuz desteği size verebilir.
Windows 8 Pro işletim sistemine sahip olan
cihazda ister dokunmatik ekranı, isterseniz
dokunmatik yüzeyi ya da klavyeyi
kullanın, karar sizin...
Counter-Strike’a yeni oyun modu
Nexon Avrupa, eklenen yeniliklerle popülerliğini sürdüren Counter-Strike Online için yeni bir oyun modunu duyurdu.
Çöl Fırtınası haritasında oyuncuları hararetli bir savaş alanı bekliyor. Vanguard isimli özel donanımlı askeri birlik,
temas sağladığı düşmanları tüm gücüyle yok etmeye çalışırken oyuncular, takım arkadaşlarını bir an olsun göz
önünden ayırmamak ve nişancılık yeteneklerini sonuna kadar kullanmak zorunda. Uzak ve orta mesafeli savaşlara
sahne olması beklenen harita için oyuncuların uygun ekipman seçimi yapması hayati önem taşıyor. Ayrıca oyuncular
bu haritada Savaşta Yeniden Doğma, Raunt Tekrar Deneme, İlk Yardım Çantası ve Taret öğelerini de zafere ulaşmak için
kullanabiliyorlar. Oyuncuların belirli bir sürede, belirli sayıda düşmanı alt etmeye ve hedef bölgeye ulaşmaya çalıştığı
görevler arasında günlük olarak Titanı Öldür ve Bombardıman Koruyucusu bulunurken onur görevlerinde ise Evrimci
ve Ölüm Makinesi oyuncuları bekliyor. Haritayı tamamlayan oyuncular ise Comanche’nin Kara Kutusu, Pilotun Asker
Künyesi, İHA (İnsansız Hava Aracı) Kontrol Çipi ve değerli öğeler içeren Dr. A’nın Güvenlik Çantası’na sahip olacaklar. Kingston’dan yeni
bellek kitleri
K
Nokia Lumia’dan taşınabilir ofis
ingston Technology, HyperX Predator ürün serisine
yeni 2800MHz’lik bellek kitlerini ekledi. Bellek pazarında
bulunabilecek en yüksek hızı sunan bu yeni bellek kitleri, özellikle
üst düzey sistem geliştiricileri ve performans tutkunları için
tasarlandı. Bu ürün, markanın bellek pazarındaki en hızlı belleği
olma özelliğini taşıyor. HyperX Predator, üst düzey hızın yanı
sıra başarılı sıcaklık dağıtımıyla bellek dayanıklılığını optimize
ederken, dizaynıyla şıklığını da konuşturuyor. Intel® XMP
teknolojisini destekleyen bellek, uyumluluk açısından pazardaki
çok sayıda anakartla test edilmiş ve onaylanmış durumda.
N
okia Lumia ailesinin iki yeni üyesi Lumia 1320 ile Lumia 1520, 6 inçlik
ekranlarıyla göz dolduruyor, üstün performansları ve tüm Microsoft Office
programlarını rahatça kullanma imkânı vermeleriyle çalışanlara büyük bir
özgürlük getiriyor. Hem Nokia Lumia 1320 hem de Nokia Lumia 1520, Microsoft
Office ve Microsoft Exchange, Office 365, Lync, Skype gibi uygulamaların yanı
sıra güvenli internet için Internet Explorer ve daima en kaliteli internet bağlantısı
için internet paylaşımı da içeriyor. Bu telefonların özgür dünyasında isterseniz
belgelerinizi SkyDrive’a kaydederek size uygun bir zaman ve yerde çalışmanıza
kaldığınız yerden devam edebiliyorsunuz. Nokia Lumia 1320 için tavsiye edilen
satış fiyatı 999 TL; Nokia Lumia 1520 için tavsiye edilen satış fiyatı ise 2.199 TL.
Xbox One Eylül’de
Türkiye’de olacak
Dayanamayanlar yurtdışından çoktan aldılar, yurtdışına
çıkmayanlar ise sabırla Türkiye’ye geleceği günü
bekliyorlar. Microsoft, Xbox One’ı eylül ayında Türkiye dâhil
26 ülkede daha pazara sunmaya hazırlanıyor. Xbox One’ın
26 ülkede daha piyasaya sürülmesiyle daha fazla oyun
tutkununun Xbox One’ın ayrıcalıklı ve satış rekorları kıran
oyunlarına erişimi olacak. Titanfall, Forza Motorsport 5,
Ryse: Son of Rome ve Kinect Sports Rival gibi oyunların
dışında bir sonraki Halo, Watch Dogs, Project Spark, Tom
Clancy’s The Division, Sunset Overdrive, Destiny gibi bu
kuşağın en fazla beklenen oyunları da sırasını bekliyor.
10 6 • S İ M İ T S A R AY I
S İ M İ T S A R AY I • 107
Mağaza
adresleri
10 8 • S İ M İ T S A R AY I
S İ M İ T S A R AY I • 10 9
SUDOKU
1
SUDOKU KOLAY
SUDOKU ORTA
1
2
5
6
3
4
7
8
2
3
110 • S İ M İ T S A R AY I
4
5
6
7
S İ M İ T S A R AY I • 111
8
ASTROLOJİ
Hayat
Koçlara
güzel!
BOĞA
KOÇ
(21 Mart – 20 Nisan)
Nisan ayı Koçların ayı! İçinizdeki
enerjiyi kullanmak için yeni fırsatlara
açık olun. Bu ay herkesin gözü sizin
üzerinizde, bunun tadını çıkarın.
İyimserliğiniz, sorunların çözümünde
sizi rahatlatabilir. Ancak zaman zaman
uykularınız da kaçabilir. Geçmiş
projelerinizi hayata geçirmek için
yeni imkânlar bulabilirsiniz. Zihninizi
dinlendirecek aktivitelere yönelmek
sizi rahatlatabilir. İlişkilerinizde
sağduyulu davranmanızda fayda
var. Çevrenizdekilerin fikirlerine
önem verebilir, sorunlar karşısında
uzlaşmacı bir tavır takınabilirsiniz.
Gereksiz risk almaktan kaçının.
Aksiliklerin cesaretinizi kırmasına ise
izin vermeyin. Size akıl danışanlara
yardım edebilir, yeni deneyimler
edinebilirsiniz.
Dekorasyon önerileri
Öncü burç Koçlar bu özelliğini
dekorasyonda da gösterirler. Oriijnal
fikirlere ve net çizgilere önem
verirler. Kırmızı renk, Koçlar için
özeldir ve dekorasyonda da ateş
renklerini kullanabilirler. Ancak
fazla kullanıldığında boğucu bir etki
yaratabildiğinden, kırmızı tonlarını
Elementi: Ateş
Yönetici gezegeni: Mars
Rengi: Kırmızı
Taşları: Elmas, yakut
Metali: Demir
Niteliği: Öncü
Uğurlu sayılar: 1 ve 9
Uyumlu olduğu burçlar:
Yay, Aslan
Uyumsuz olduğu burçlar:
Yengeç, oğlak, terazi
detaylarda ya da ortamda bir kontrast
oluşturmak için kullanmakta fayda
var. Bu bir yastık, tabure ya da abajur
olabilir. Eğer Koç burcuysanız
sallanan sandalyeler, deri döşemeler,
güzel kokulu mumlar ya da şık
tablolar tam size göre! Eski ve yeniyi
harmanlayabilir ve bunu yaparken
çok keyif alabilirsiniz. Evinizde
ne kadar geniş alan varsa,
hareket imkânınız
artar, bu da sizin rahat
etmenizi sağlar. Yatak
odanızda enerjik
detaylar hoşunuza
gidebilir. Sizin için ne
kadar canlı, o kadar iyi!
Beslenme önerileri
Koç burçları boğazına düşkündür.
Abur cuburu fazlasıyla sever, gördü mü
mideye indirmekten sakınmaz. Ancak
bu durum tehlikeli boyutlara ulaşabilir.
Mümkün olduğu kadar tuz ve alkolden
uzak durmalı, bol bol su içmelidir.
112 • S İ M İ T S A R AY I
“Susamıyorum ki” demek yok! Koç
burcu aklına geldikçe su içmeli, bunu
kendine bir görev haline getirmelidir.
Koç burçları sofralarından soğan,
sarımsak eksik
etmezlerse, bu onlara
ihtiyaçları olan gücü,
kuvveti verecektir.
Hızlı yemeyi
seven Koç burçları
bunu önlemek
için küçük kaşık
ya da çatal kullanabilir.
Günlük beslenmede Koç burçlarına
tok tutacak gıdalar olan patates ve
elmayı; sebze dengesini sağlayacak
olan domates ve ıspanağı; her şeyin
üstesinden gelen zekâlarını artıracak
cevizi ve her derde deva zeytini
tüketmelerini önerebiliriz. Yoğurt
ise her zamanki gibi sofralarının
vazgeçilmezi!
(21 Nisan – 21 Mayıs)
YENGEÇ
(22 Haziran – 22 Temmuz)
BAŞAK
Bu ay ilişkileriniz inişli çıkışlı bir
seyir izleyebilir. Yakınlarınızla
zaman zaman fikir ayrılıklarına
düşebilirsiniz. Ancak sabırlı
olmanızda fayda var. Çatışmalardan
uzak durmaya çalışın.
Sevdiklerinizden göreceğiniz destek
sizi rahatlatabilir. Nisan ayında
yoğun bir tempoya girebilirsiniz.
Fikirlerinizi ve duygularınızı
özgürce ifade edebileceksiniz. Bahar
havasının etkisiyle daha enerjik
hissedebilir, hayallerinizi gerçeğe
dönüştürme gücü bulabilirsiniz.
Ancak her şeye yetişmeye çalışırken
kendinizi de ihmal etmeyin. Sağlınıza
dikkat edin ve yorgunluğunuzu
atmanın yollarını arayın. Unutmayın
ki her şeyi kontrol altına almak her
zaman mümkün olmayabilir.
Nisan ayında kendinizi geliştirebilme
imkânı yakalayabilirsiniz.
Gelecekle ilgili planlarınızı ve farklı
fikirlerinizi hayata geçirmek için
harekete geçmeniz mümkün. İş
hayatında stresli olabileceğiniz bir
dönemdesiniz. Nisan ayı kararsızlıklar
yaşayabileceğiniz, ilişkilerinizde
sıkıntıya düşeceğiniz bir ay olabilir.
Önemsiz detaylara takılmayın.
Öfkenizi kontrol altına almaya çalışın.
Bu sizin doğru kararlar almanıza
yardımcı olabilir ve pişman olacağınız
davranışlardan kaçınmanıza olanak
tanıyabilir. Değerlendirmelerinizde
objektif olmaya çalışın. İş stresinden
arınmak için sevdiklerinizle daha çok
zaman geçirin. Sosyalleşmek size iyi
gelecektir. Unutmayın ki sabrın sonu
selamettir.
Bahar geldi, doğa canlandı! Yeni
yerler keşfetmek için ihtiyacınız olan
motivasyon hazır. Arkadaşlarınızla
ortak planlar yapabilir, seyahate
çıkmaya daha hevesli olabilirsiniz.
İlgi alanlarınızı genişletebilecek ve
becerilerinizi ortaya çıkartabilecek
bir dönemdesiniz. Bu sizi kendinize
getirecek. İlişkilerinizde ise
karşınızdakini daha çok dinlemeniz
faydalı olabilir. Kişisel alanlarda huzur
bulacağınız yeni hobiler edinmek için
araştırma yapın. Özellikle açık havada
yapılacak etkinlikler ilginizi çekecek.
Maddi konularda ise belirsizlik ve
kararsızlık yaşayabilirsiniz. Ancak
temkinli olmanızda fayda var. Gereksiz
harcamalar sizi parasal sıkıntıya
sokabilir. Bütçenizi doğru planlayın ve
gereksiz risk almaktan kaçının.
İKİZLER
ASLAN
TERAZİ
Nisan ayında iki kere düşünün
bir kere konuşun. İlişkilerinizde
zaman zaman gerginlikler
yaşayabilirsiniz. Sağduyunuzu
kaybetmemeniz size fayda
sağlayabilir. Yoğun geçen günlerin
ardından hak ettiğiniz takdiri
alabilirsiniz. Dinlenmeye ihtiyacınız
olacak. Kendinize daha çok vakit
ayırın, duygularınıza teslim
olacak, sevdiklerinizin desteğini
hissedeceksiniz. Ayaklarınızın
üzerinde durabileceğiniz bir
dönem. Kafanızdaki planları
hayata geçirmede yeni fırsatlar
yakalayabilirsiniz. Bu dönemde
oluşabilecek stres faktörlerinden
kaçının. Hayallere kapılıp mantıksız
hatalara düşmeyin. Gerçekçi olmak,
doğru adımlar atmada size yardımcı
olabilir.
Bazen her şeyi bırakıp çok uzaklara
gitmek ne güzel olur değil mi?
Ancak bu her zaman iyi bir fikir
olmayabilir. Sorumluluklarınız
sizi bekliyor. Çevrenizdekilerden
etkileneceğiniz, öğrenmeye açık
olduğunuz bir dönemdesiniz. Geçmişi
gözden geçirmeyi bitirip, güvenle
ilerleyebilirsiniz. Farklı görüşlere açık
olun. İş hayatında karşınıza çıkabilecek
fırsatları iyi değerlendirmeye çalışın.
Maddi konularda her şey yolunda
görünse de kontrolü elden bırakmamak
fayda sağlayabilir. Mesleki hedeflerinizin
peşinden koşmak için ihtiyacınız olan
gücü içinizde bulabilirsiniz. İlişkilerinizde
daha sabırlı olmaya çalışın. Kendinizi
ifade etmekte güçlük çektiğiniz
durumlarda sakin kalmak size daha iyi
gelebilir. Yanlış anlaşılmalardan kaçının.
Eşinizle romantik bir akşam yemeği
ya da yeni bir aşka yelken açmak için
tam formunuzdasınız. Nisan ayında
çekiciliğiniz göz kamaştıracak.
Bunu değerlendirmeye bakın.
İlişkilerinizde ise tutarlı olmanızda
fayda var. Çevrenizdeki olaylara
karşı zaman zaman fazla müdahaleci
olabiliyorsunuz. Bu etrafınızdakileri
rahatsız edebilir ve sizi de yıpratabilir.
Gelecek planlarıyla ilgili kafanız
karışıksa umutsuzluğa düşmeyin.
Zaman zaman kendinizi yenilgiye
uğramış gibi hissedebilirsiniz.
Ancak vazgeçmeyin. Unutmayın ki
hedeflerinize ulaşmak için azimli
olmalısınız. Hayal kırıklıklarına fazla
zaman harcamayın. Bazen bardağın
dolu tarafını görmek size ihtiyacınız
olan motivasyonu sağlar.
(22 Mayıs – 21 Haziran)
(23 Temmuz – 23 Ağustos)
S İ M İ T S A R AY I • 113
(24 Ağustos – 22 Eylül)
(23 Eylül – 23 Ekim)
HABER
AKREP
OĞLAK
BALIK
(24 Ekim – 22 Kasım)
(22 Aralık – 20 Ocak)
(19 Şubat – 20 Mart)
Son zamanlarda biraz fazla
yorulmadınız mı? Artık biraz
dinlenme vakti. Bu dönem sizin
için yeni bir başlangıç olabilir. Eski
dostlarla yeniden buluşma imkânı
bulabilirsiniz. Bahar ayının tadını
çıkarın. Temiz havada küçük
piknikler, eşinizle romantik dakikalar
size iyi gelecek. Yeni bir ilişkiye
başlamak için de tam zamanı. Nisan
ayı kendinizi daha çok seveceğiniz,
kendinize daha çok vakit ayıracağınız
bir ay olabilir. İnsanlar siz olmadan
da sorunların üstesinden gelebilir.
Ancak belirli konularda fazla aceleci
davranmayın. Biraz kendinize zaman
ayırmak yorgunluğunuzu atmanıza
yardımcı olacak.
Nisan ayı Oğlak burçları için sabır
ayı demek. Bu ay ilişkilerinizde
daha dikkatli olmanızda fayda var.
Çevrenizden gelen fikirlere kulak
kabartacağınız bir dönemdesiniz.
Ancak gerçeklerin peşinde koşarken,
gereksiz evhamlardan kaçının ve
duyduğunuz her şeye inanmayın.
Nisan havasının ferahlığı sizi de etkisi
altına alacak. Vakit fazlalıklardan
kurtulmak için kolları sıvama
vakti. Kullanmadığınız eşyaları
ihtiyaç sahiplerine verebilirsiniz.
Bu hem sizi hem de karşınızdaki
kişiyi rahatlatacak. Bu dönem yeni
maceralara yelken açabilirsiniz. İş
ve özel hayatınızda ya da evle ilgili
konularda ise zaman zaman sıkıntıya
düşebilirsiniz. Ancak soğukkanlılığınızı
korumanız sorunları daha rahat
atlatmanıza imkân sağlayacak.
Nisan ayında herkesin gözü sizin
üzerinizde olacak! Cazibenizle
gittiğiniz her ortamda ilgi
çekeceksiniz. Şimdiden bunun
tadını çıkarmaya bakın. Yeni
ilhamlar, iş hayatında yaratıcı fikirler
üretmenize imkân sağlayacak. Nisan
ayı balık burçları için değişim ayı.
Ertelediğiniz planlarınızı yeniden
hayata geçirebilirsiniz. Ancak
beklenmedik aksilikler uykularınızı
kaçırabilir. Parasal konulara dikkat
edin, gereksiz harcamalardan sakının.
Zira ay sonunda nakit sıkıntısına
düşebilirsiniz. Bu nedenle şimdiden
hesaplarınızı kontrol edin, ekonomi
planlarınızı gözden geçirin. Aşk
hayatında ise balık burçları nisan
ayının mis gibi havasıyla romantizmin
doruklarına çıkacak. İlişkilerinizde
uyumu yakalayacaksınız. Hatta
arkadaşlarınızla kısa programlar
yapabilir veya eşinizle küçük
kaçamaklar planlayabilirsiniz.
YAY
KOVA
Nisan ayı kendinizi ailenize adadığınız
bir ay olacak. Bu dönemde evle
ilgili konularda daha etkili olabilir,
evde daha çok vakit geçirmek
isteyebilirsiniz. Yaratıcılığınızı
rahatlıkla kullanabileceğiniz alanlar
yaratmada yeni fırsatlar karşınıza
çıkabilir. İş hayatında engelleri
aşmak ve istikrarı yakalamak
sizin için zor değil. Ancak artık
biraz para biriktirmeye başlasanız
iyi olur. Gereksiz masraflardan
kaçının. Boş zamanlarınızda
dostlarınızla buluşmak size iyi
gelebilir. Başarılarınızı başkalarıyla
paylaşmanız mümkün. Yeni insanlarla
tanışabilir, arkadaş çevrenizi
genişletebilirsiniz. Kendinizi bu ay
yalnız hissetmeyin, çünkü herkesin
aklı sizde!
Bu ay kendinizi ev işlerine mi adadınız
ne? Aileniz ve evle ilgili konularla daha
alakalı olacağınız bir dönemdesiniz.
Eğer hayatınız rutine girdiyse, yeni
başlangıçlar yapmak için fırsatınız
olabilir. Sorunlar karşısında
sorumluluk almak ve aksiliklere
zamanında müdahale etmek
problemlerin üstesinden gelmenizi
kolaylaştıracak. Nisan ayında küçük
kaçamaklar yapabilir, kısa seyahatlere
çıkabilirsiniz. Yeni yerler keşfetmeye
ve farklı şeyler öğrenmeye hazır olun.
Ancak kesenin ağzını açarken aşırıya
kaçmayın. Bütçe planlamalarınızda
dikkatli olmanız gerek. Yoksa
ay sonunda parasal sıkıntıya
düşebilirsiniz. İlişkilerinizde gereksiz
alınganlıklardan kaçının. Bazen alttan
almak her şeyi daha kolaylaştırabilir.
(23 Kasım – 21 Aralık)
(21 Ocak – 18 Şubat)
114 • S İ M İ T S A R AY I

Benzer belgeler

Simit Sarayi - Simit Sarayı

Simit Sarayi - Simit Sarayı Sİ M İ T SA R AY I ’ NIN ÜCR E T Sİ Z DE RGİSİDİR

Detaylı

Simit Sarayi - Simit Sarayı

Simit Sarayi - Simit Sarayı Hadımköy 34455 İstanbul Tel: (0212) 798 28 40 Faks: (0212) 798 20 63 Yönetim Yeri Büyükdere Cad. Apa Giz Plaza No: 191 Levent/İstanbul Tel: (0212) 398 03 98 www.simitsarayi.com Yayın Türü Yerel Sür...

Detaylı

Simit Sarayi f

Simit Sarayi f Ömerli Köyü, İstanbul Cad. No: 159 Hadımköy 34455 İstanbul Tel: (0212) 798 28 40 Faks: (0212) 798 20 63 Yönetim Yeri Büyükdere Cad. Apa Giz Plaza No: 191 Levent/İstanbul Tel: (0212) 398 03 98 www.s...

Detaylı

Türkiye`nin Markalar Milli Takımı`nda

Türkiye`nin Markalar Milli Takımı`nda Sİ M İ T SA R AY I ’ NIN ÜCR E T Sİ Z DE RGİSİDİR

Detaylı