öğrenme psikolojisi ders notları
Transkript
öğrenme psikolojisi ders notları
ÖĞRENME PSİKOLOJİSİ DERS NOTLARI TEMEL KAVRAMLAR ÖĞRENME: **Tekrar ve yaĢantı yoluyla organizmanın davranıĢlarında meydana gelen oldukça kalıcı, izli/sürekli davranıĢ değiĢiklikleridir. **Büyüme ve vücutta değiĢik etkilerle oluĢan geçici değinmelere atfedilmeyecek, yaĢantı ürünü olarak meydana gelen davranıĢta potansiyel davranıĢtaki nispeten kalıcı izli değiĢmedir. DĠKKAT: Sınav için ders çalıĢan bir öğrenci kazandığı ediminleri sınavdan önce unutursa kalıcı izli özelliği kaybolur 2007 ÖSYM TANIMI: YaĢantılar yoluyla meydana gelen nispeten kalıcı davranıĢ değiĢikliği. **BĠR DAVRANIġIN ÖĞRENME OLABĠLMESĠ ĠÇĠN AġAĞIDAKĠ SORULARA CEVAP VERMESĠ GEREKĠR 1-DavranıĢ tekrar ya da yaĢantı yoluyla mı oluĢmuĢtur? 2-DavranıĢta değiĢiklik meydana gelmiĢ midir? 3-DeğiĢiklik oldukça kalıcı izli midir? DĠKKAT: Bu sorulardan herhangi birine HAYIR yanıtı veriliyorsa o davranıĢ öğrenme ürünü değildir. Mesela bazı psikolojik rahatsızlıklarda ve tiklerde de davranıĢ değiĢikliği ortaya çıkmaktadır ve bu davranıĢ değiĢiklikleri de oldukça kalıcıdır fakat öğrenme ürünü değildir, çünkü bireyin kendi isteğiyle meydana gelmemiĢtir ve tekrar ve yaĢantı sonucu oluĢmamıĢtır. BĠR DAVRANIġIN ÖĞRENME OLABĠLMESĠ ĠÇĠN SAHĠP OLMASI GEREKEN ÖZELLĠKLER: 1-DavranıĢta gözlenebilir bir değiĢme meydana gelmeli. 2-DavranıĢta değiĢme nispeten kalıcı izli olmalı. 3-DavranıĢta değiĢme yaĢantı sonucu meydana gelmeli. 4-Kazanılan davranıĢ farklı durumlarda kullanılabilmeli. 5-Önceki öğrenmelerden farklı olmalı. 6-DavranıĢ: Sakatlık, hastalık, yorgunluk, ilaç, alkol, uyuĢturucu kullanımı sonucu ortaya çıkmamalı. 7-Refleksif ve içgüdüsel davranıĢlar olmamalı. DoğuĢtan getirilmemiĢ olma. 8-Büyüme ve olgunlaĢma sonucu ortaya çıkmamalı.(yürüme, ayakta durabilme, değiĢik sesler çıkarma gibi) DĠKKAT: 9-Öğrenme sonucu yeni farklı sonuçlara varılmalı-eskisinden farklı tepkilerde bulunma. 10-Öğrenme sonucunda yaĢantıya dayalı iliĢkiler kurulabilmeli. 11-Geçici davranıĢ değiĢiklikleri öğrenme değildir. Kolu kırıldığı için yüzemeyen bir çocuğun durumu 12-DavranıĢ değiĢmesinde birey aktif ve etkileĢim içindedir. NOT: Eğitim ile kazanılmıĢ davranıĢların tamamı öğrenilmiĢ davranıĢlardır. BĠRLĠKTE KARAR VERELĠM: 1-Bir annenin bebeğinin altını değiĢtirmesi,,__________________________________________ 2-ĠĢine hep zamanında giden bir kiĢinin çalar saati bozulduğu için iĢine geç kalması_________ 3-Bir bebeğin annesini görünce gülümsemesi,,_______________________________________ 4-Bisikletten düĢen bir çocuğun ayağını incitip pedal çevirememesi______________________ 5-Bir köpeğin eve ilk kez gelen bir misafiri görünce huysuzlanması,,______________________ 6-Bir bebeğin biberondan emdiği süt çok sıcak olduğunda ağzından püskürtmesi___________ 7-Bir bebeğin hareket eden bir nesneyi gözleriyle takip etmesi______________________ 8-Bir bebeğin değiĢtirilmek için alt bezi açıldığında ellerini ayaklarını oynatması______________ 9-Bir bebeğin elini,ayağını ısırarak seven bir yetiĢkini görünce ağlamaya baĢlaması(Ö.Y.),,___________ 10-Yoldan geçmekte olan bir yayanın klakson sesiyle irkilmesi_______________ 11-Limon kelimesini duyan bir kiĢinin ağzının sulanması,,_________________________ 12-Alkolün etkisiyle ya da hastalığından kaynaklanan ateĢin etkisiyle bir kiĢinin sayıklaması_____ YAġANTI: Taklit-Tekrar-Deneyim Bireyin çevresi ile etkileşimi sonucu bireyde kalan izdir. Büyüme ve olgunlaşma düzeyine erişen organizmanın çevresi ile etkileşime geçmesi. **Bir anaokulu öğrencisinin öğretmenini gözleyerek yazı yazmaya çalışması. Dikkat: Bireyin çevresi ile etkileşimi sonucu davranışında meydana gelen değişim ise öğrenme yaşantısı olarak açıklanır. Bir anaokulu öğrencisinin öğretmenini gözleyerek yazı yazmaya çalışması, YAŞANTI iken aynı şekilde yazmayı öğrenmesi ÖĞRENME YAŞANTISI olarak ifade edilebilir. *-*-Günlük yaşantımızda sokak ve caddelerde yüzlerce kişi ile karşılaşırız. Ancak bu etkileşimler, yaşantı eşiğini aşmadığı için kalıcı izli olmazlar. SAYFA 1 DAVRANIġ: **Organizmanın etkiye karĢı gösterdiği tepki U->T **Organizmanın bilinçli ya da bilinçsiz olarak gerçekleĢtirdiği her türlü etkinlik NOT: Aynı uyarıcıya bütün organizmalar aynı tepkiyi göstermek zorunda değildir. Aynı uyarıcıya farklı tepkiler gösterilebilir. Davranışlar; 1. Doğuştan gelen davranışlar (içgüdüsel-Refleksif) 2. Geçici davranışlar (alkol, ilaç, vb. etkisiyle oluşan davranışlar). 3. Sonradan kazanılan davranışlar (öğrenme ürünü davranışlar)- istendik ve istenmedik davranış DAVRANIġ TÜRLERĠ ÖğrenilmemiĢ DavranıĢlar DoğuĢtan Gelen DavranıĢlar ÖğrenilmiĢ DavranıĢlar Sonradan Kazanılan DavranıĢlar: (İçgüdüsel-Refleksif -Kuşların yuva yapması-arının bal yapması -Gök gürültüsünde irkilme Öğrenme Ürünü Davranışlar ĠSTENDĠK-ĠSTENMEDĠK DAVRANIġLAR Geçici DavranıĢlar: ĠSTENDĠK DARANIġLAR: Alkol-ilaç-narkoz alma-uyuĢturucu kullanımıPlanlı eğitim ürünü davranıĢlar hastalık yorgunluk gibi durumlarda gösterilen A-Ġnformal-aile, akran, TV, internet davranıĢlar. B-Formal-okul kurs v.b Büyüme Sakatlanma-OlgunlaĢma Sonucu ĠSTENMEDĠK DAVRANIġLAR: Ortaya Çıkan DavranıĢlar: Eğitimin hatalı yan ürünü davranıĢları Yürüme-dik durma-ses çıkarma-sesin Argo konuĢma-kopya çekme kalınlaĢması,üreme sistemini kazanma ÖNEMLĠ UYARI: **AlıĢma ve duyarsızlaĢma sonucunda kazanılan davranıĢlar öğrenilmiĢ davranıĢ değildir. -Sürekli aynı kokunun olduğu ortamda çalıĢan bir kiĢinin bir süre sonra o kokuya alıĢması **Çocukluk ve ergenlikteki benmerkezci düĢünme eğilimine bağlı olarak ortaya çıkan davranıĢlar da öğrenilmiĢ davranıĢlar değildir. -Kıskançlık sahiplenme kuĢkulanma saldırganlık ĠÇGÜDÜ: Ġnsanlarda OLMAYAN (Ġnsanlarda içgüdüsel davranıĢlar vardır(TARTIġMALI BĠR KONUDUR)-en güzel örneği ise ANNELĠK içgüdüsü),doğuĢtan getirilen türe özgü ve bir türün tüm üyelerinde aynı olan öğrenilmemiĢ karmaĢık davranıĢ örüntüleridir. Çok kısa bir ifade ile Doğal Güç NOT: Ġnsanlarda görülen cinsel istek tepkileri-yemek yeme, nefes alma korunma, beslenme gibi davranıĢları da içgüdüsel (ĠÇGÜDÜ DEĞĠL) davranıĢ olarak açıklayanlar vardır Temel Özellikleri: 1-DoğuĢtandır-kalıtsal 2-Bir türün tüm üyelerinde vardır ve aynıdır 3-KarmaĢık davranıĢ örüntüsü olmalıdır. 4-BaĢka türlerde olmamalıdır. 5-Ertelenemezler. 6-Amaca yöneliktir, düĢünme yoktur, kendiliğindendir. Arıların bal yapması-kuĢların göç etmesi-hayvanların depremi önceden hissetmesi v.b REFLEKS: **DoğuĢtan getirilen belirli bir uyarıcıya karĢı organizmanın gösterdiği hızlı tutarlı ve basit istem dıĢı öğrenilmemiĢ davranıĢlardır. **Bilinçli ve iradeli olarak yapılmazlar. **Sonradan öğrenilmez. **Bir süre ertelenebilirler fakat engellenemezler. Organizma rahatladığı ilk anda refleks ortaya çıkacaktır. ÖRNEKLER: ÜĢüyen birinin titremesi-tozlu ortamda hapĢırma-ani gürültü karĢısında irkilmekaranlıkta gözbebeğinin büyümesi-Soğan doğrayan birinin gözlerinin sulanması-bir bebeğin ağzına gelen bir nesneyi emmesi-köpeğin eti görünce salya akıtması SAYFA 2 ĠÇGÜDÜ-REFLEKS KARġILAġTIRMASI ĠÇGÜDÜLER REFLEKSLER 1-ERTELENEMEZ-ZAMANI GELDĠĞĠNDE ORTAYA ÇIKAR 1-ERTELENEBĠLĠR Örümcek ağ yapmayı erteleyemez Nefes alma ile oksijen alma ihtiyacımız bir süre erteleyebiliriz 2-KARMAġIKTIR 3-BELLĠ BĠR UYARICI YOKTUR 4-TÜRE ÖZGÜDÜR 2-BASĠTTĠR 3-UYARICI VARDIR 4-TÜRE ÖZGÜ DEĞĠLDĠR KuĢlar bal yapamaz Nefes alma-kabin atması bütün türlerde vardır UYARICI: Organizmayı harekete geçiren organizmada tepkiye yol açan iç ve dıĢ etkilerdir. Açlık susuzluk-ĠÇSEL UYARICILAR Isı ıĢık ses v.s-DIġġAL UYARICILAR TEPKĠ: Organizmanın uyarıcılara karĢı göstermiĢ olduğu davranıĢlardır. Uyarıcı ile tepki arasındaki iliĢki karĢılıklıdır. Bir durumda tepki olan bir davranıĢ baĢka bir durumda uyarıcı olabilir. Aynı uyarıcı farklı organizmalarda farklı tepkilere yol açabilir. Gülme: Fiziksel tepki Terleme: Biyolojik tepki Hayal Kurma: Psikolojik tepki KARġILIK: Organizmanın tepkisinin ortaya çıkardığı sonuçtur. KarĢılık üç türlü sonuç doğurur. PekiĢtirme DavranıĢın tekrar edilme olasılığını artırıyorsa pekiĢtirme **Sorduğu soruya doğru cevap veren öğrenciye öğretmenin aferin demesi Ceza DavranıĢın tekrar edilme olasılığını azaltıyor ya da ortadan kaldırıyorsa ceza **Öğrencinin verdiği yanlıĢ cevaba karĢılık öğretmenin öğrenciye bağırması Görmezden Gelme Veya KarĢılık Vermeme DavranıĢ ile ilgilenmeme durumu Ġstenmeyen davranıĢı azaltmak için kullanılır. **Sınıfta ders anlatırken öğretmenin öğrencinin dikkat çekmek için yaptığı davranıĢı görmezden gelerek ona pirim vermemesi UYARICI----------------------------TEPKĠ-----------------------------------KARġILIK Bir soru soruldu Soru cevaplandı Aferin denildi EDĠM-PERFORMANS: Öğrenilenlerin gözlenebilir duruma gelmesidir. Öğrenmenin gerçekleĢip gerçekleĢmediğini anlamak için performansa bakmak gerekir. DOĞRU-YANLIġ-BOġLUK DOLDURMA 1-Alkol kullanan bir kiĢinin sokakta nara atması______________öğrenilmemiĢ davranıĢa örnektir. 2-Limon sözcüğünü duyan bir kiĢinin ağzının sulanmasının öğrenilmiĢ bir davranıĢ olabilmesi için aynı anda limonu görmesi gerekir.________________ 3-Kartalın yuva yapması, örümceğin ağ örmesi ve ani bir gürültü karĢısında irkilme sonradan öğrenilmemiĢ karmaĢık davranıĢ örüntüleridir. _______________ 4-Ertelenebilir ve engellenebilir niteliklere sahip davranıĢlar reflekslere ait özelliklerdir____ 5-Refleksler organizma için uyum sağlayıcıdır, hem de organizmanın rahatsız edici uyarıcılardan kaçmasını sağlar.____________ 6-Uyurgezer bir kiĢinin gece dıĢarı çıkması bir davranıĢ değiĢikliği olduğu için bir öğrenmedir._____________ 7-Bir kuĢun uçması, kuĢun yuvanın kenarına gelmesini, yuvanın üstüne ya da uçabileceği bir açıklığa çıkmasını, etrafına bakmasını ve kanatlarını çıkmasını gerektirir ve ani bir gürültüde irkilen bir insanın davranıĢı kadar basit değil ________________davranıĢ örüntüsüdür. ********************************************************************************************************************************* Okuldaki ikinci ayımda, hocamız test sorularını dağıttı. Ben okulun en iyi öğrencilerinden biriydim. Son soruya kadar soluk almadan geldim ve orada çakıldım kaldım. Son soru şöyleydi: "Her gün okulu temizleyen hademe kadının ilk adı nedir?.." Bu herhalde bir çeşit oyun olmalıydı. Kadını yerleri silerken hemen her gün görüyordum. Uzun boylu, siyah saçlı bir kadındı. 50´lerinde falan olmalıydı. Ama adını nerden bilecektim ki!.. Son soruyu yanıtsız bırakıp kağıdı teslim ettim. Süre biterken bir öğrenci, son sorunun test sonuçlarına dahil olup olmadığını sordu. "Tabii dahil" dedi, hocamız... "İş yaşamınız boyunca insanlarla karşılaşacaksınız. Hepsi bir birinden farklı insanlar, ama hepsi sizin ilginiz ve dikkatinizi hakkeden insanlar, onlara sadece gülümsemeniz ve ´Merhaba´ demeniz gerekse bile... Bu dersi hayatım boyunca unutmadım. Hademenin adını da... Dorothy idi. [email protected] SAYFA 3 ÖĞRENMEYĠ ETKĠLEYEN FAKTÖRLER A-Öğrenen Ġle Ġlgili Faktörler >DoğuĢtan donanım-Türe özgü hazıroluĢ >Genel uyarılmıĢ hali-kaygı >OlgunlaĢma >GeçmiĢ yaĢantılar ve öğrenmelerimizAktarım-Transfer >Güdü-güdülenme-motivasyon >Fizyolojik Durum B-Öğrenme MalzemesiKonusu C-Öğrenme Yöntemi ve Stratejisi (Öğrenilen ġey) Faktörleri >Telaffuz edilebilirlik >Konunun yapısı >Algısal ayırt edilebilirlik >Öğrenmeye ayrılan zaman >Anlamsal çağrıĢım >Geri bildirim-feedback >Kavramsal gruplandırma >Öğrenci katılımı-aktivitesi >Dikkat >YaĢ >Zekâ >Ġhtiyaçlar >Ket vurma-engelleme Not=Dikkat: Öğreten ve öğrenme ortamı da öğrenmeyi etkileyen faktörler arasında yer alır. Öğretmenin niteliklerin, niteliklerine bağlı olarak kullanacağı öğretim yöntem ve teknikleri, kullanılan araçgereç ve materyaller, ortamın öğrenme için uygun olup olmaması gibi faktörlerinde öğrenmeyi etkilediğini bilmeliyiz. A-ÖĞRENEN ĠLE ĠLGĠLĠ FAKTÖRLER 1-TÜRE ÖZGÜ HAZIR OLUġ (DoğuĢtan donanım) *-Kaz uçar Laz uçamaz- KuĢ uçabilir ama insana uçmayı öğretemezsiniz. *Bir papağana konuĢmayı öğretebilirsiniz fakat serçeye öğretmezsiniz *Öğrenme organizmanın genetik donanımıyla sınırlıdır. *Türe özgü hazır oluĢ: Organizmanın öğrenilecek davranıĢı öğrenebilmesi için gerekli biyolojik donanıma sahip olarak dünyaya gelmesini ifade eder. *6 yaĢındaki Sevgi ile 3 yaĢındaki Harun tenis öğrenmeye baĢlarlar aradan geçen zaman içinde Sevgi raketi kavramayı kardeĢinden çabuk ve iyi öğrenmiĢtir. Dikkat: Çocukların raketi kavrama ve temel hareketleri yapma hızları arasındaki farkın nedeni ne olamaz diye bir soru sorulmuĢ. TÜRE ÖZGÜ HAZIR OLUġ nedeni olamaz kardeĢler doğuĢtan gerekli donanıma sahipler ve eksiklikleri yok, beklenen davranıĢı yapabilirler. Burada kardeĢler arasındaki temel fark olgunlaĢma ve ayrıca hazır bulunuĢluk, ilgi düzeyi yetenekler sayılabilir *Bir kedinin elleri olmadığı için muz soymayı öğrenememesi türe özgü hazır oluĢ a örnektir. *Bir banka reklamı için rakunlardan yararlanmaya karar verilmiĢtir. Bu hayvanlara, bozuk paraları kumbaraya atmaları öğretilmeye çalıĢılmıĢtır. Köpekler kısa sürede bu beceriyi kazanmıĢlar, bozuk paraları ağızlarıyla kumbaraya atmıĢlardır. Rakunlar ise parayı kumbaraya atmak yerine ön ayakları arasında tutmuĢlardır. Pek çok deneme yapılmasına karĢın, hiçbir rakuna bu beceri öğretilememiĢtir. Köpekler ile rakunlar arasında gözlenen bu fark aĢağıdakilerin hangisiyle açıklanabilir? TÜRE ÖZGÜ HAZIR OLUġ 2-OLGUNLAġMA: **Organizmanın bir davranıĢı öğrenebilmesi için belirli bir olgunluğa yani geliĢmiĢlik düzeyine ulaĢması gerektiğini ifade eder. **Fiziksel, yaĢ ve zekâ anlamında olgunlaĢma Ģeklinde de ifade edilebilir. **Bireyin herhangi bir organının, o organdan beklenen görevi yapabilecek duruma gelmesidir. **Mesela 3 yaĢındaki bir çocuk okuma yazmayı öğrenmez. YAġ: Örneğin çocuğun yürümeyi öğrenebilmesi için yaklaĢık on aylık olması gerekmektedir. Genellikle en iyi öğrenme yaĢı genç yetiĢkinlik yaĢıdır. Ne çok gençler ne de çok yaĢlılar genç yetiĢkinler kadar kolay öğrenemezler. ZEKÂ: Bir insan yaĢ olarak ne kadar olgunlaĢmıĢ olursa olsun, zihinsel anlamda yeterli düzeye ulaĢmamıĢsa öğrenme gerçekleĢemeyecektir. Zihinsel anlamdaki bu olgunluk kendini zekâ olarak gösterecektir. SAYFA 4 3-GENEL UYARILMIġLIK HALĠ VE KAYGI: UYARILMIġLIK HALĠ: **Bireyin dıĢarıdan gelen uyarıcıları alma derecesidir. Birey dıĢarıdan yeterli düzeyde uyarıcı almıyorsa bireyin uyarılmıĢlık hali yok ya da çok düĢüktür. (Örn, Uyku hali ). **Birey çok sayıda uyarıcı alıyorsa genel anlamda uyarıcılara açıktır ve genel uyarılmıĢlık hali yüksektir. (Örn; Panik hali). Dikkat: UyarılmıĢlık halinin düĢük ya da yüksek olması öğrenmeyi olumsuz yönde etkiler. Bu nedenle iyi bir öğrenmenin meydana gelebilmesi için uyarılmıĢlık halinin orta düzeyde olması gerekmektedir. ÖRNEK: Yatarak, uykulu halde, isteksiz, yorgun bir Ģekilde sınava çalıĢma uyarılmıĢlık halini düĢüreceği için öğrenme olumsuz yönde etkilenir.----Kalabalık ortamlarda, tv izleyerek ya da müzik dinleyerek ders çalıĢma genel uyarılmıĢlık halini artıracağı için öğrenme yine olumsuz yönde etkilenecektir. ** Öğrenme için oldukça önemli bir Ģarttır. ** ―Bugün canım ders çalıĢmak istemiyor‖ diyenlerin genel uyarılmıĢlık hali düĢüktür. *-*-* Genel uyarılmıĢlık düzeyi ile öğrenme hızı arasında çan eğrisi biçiminde iliĢki bulunmaktadır. Bunun anlamı ise genel uyarılmıĢlık düzeyinin artması, öğrenme hızını bir noktaya kadar olumlu, bir noktadan sonra olumsuz etkilemektedir. *-*-*ÇalıĢma ortamını düzenlerken ıĢık ve ısının uygun olmasına bir masa ve sandalyede çalıĢılmasına özen gösteriniz—Bu tavsiyenin temel dayanağı olarak uyarılmıĢlık halinin ayarlanması gösterilebilir. KAYGI: **Kaygının öğrenmeye etkisi uyarılmıĢlık hali ile benzerdir. **Kaygı, güçlü bir istek ya da dürtünün, ihtiyacın karĢılanmayacak ya da gerçekleĢmeyecek gibi görüldüğü durumlarda ortaya çıkan tedirgin edici bozucu duygudur. **Kaygıda uyarılmıĢlık hali gibi orta düzeyde olmalıdır. **Sonuç: Kaygısızlık öğrenmeyi olumsuz etkilediği gibi aĢırı kaygıda öğrenme için zararlıdır. EK YORUM: 1- Akademik yeteneği yüksek olan öğrenciler yüksek düzeyde kaygı duysalar bile, bu durum onların öğrenmelerini pek fazla etkilemez. Çünkü öğrenme iĢlemi o birey için çok kolay bir iĢtir. 2- Akademik yeteneği düĢük olan öğrencilerde, yeteneğin az olması kaygının yükselmesi için baĢlı baĢına bir nedendir. Söz konusu edilen birey öğrenirken çok fazla zorlanır. Buna bağlı olarak kaygı düzeyi de yükselir 4-GEÇMĠġ (ESKĠ) YAġANTILAR (ÖNCEKĠ ÖĞRENMELERĠMĠZ-DENEYĠMLERĠMĠZ) -AKTARIM-TRANSFER (OLUMLU-OLUMSUZ) **Bireylerin yeni öğrenmelerinde eski yaĢantı ve deneyimlerinin, önceden öğrendiklerinin, ön bilgilerinin önemli derecede etkisi söz konusudur. Kısaca bunlar yeni öğrenilecek olanları olumlu ya da olumsuz etkiler. Bu duruma transfer ya da akarım adı verilir. >>AKTARIM-TRANSFER: ** Önceki öğrenilenlerin yeni öğrenilenleri kolaylaĢtırması ya da zorlaĢtırmasıdır. ** Her öğrenme bir önceki öğrenmenin üstüne kuruludur. Hiçbir öğrenme temelsiz değildir. KiĢinin ön bilgileri bazen yeni öğrenmeyi kolaylaĢtırır, bazen de zorlaĢtırır. Buna aktarma (transfer) denir. KolaylaĢtırması: Olumlu-pozitif transfer (aktarım) ZorlaĢtırması: Negatif-olumsuz transfer (aktarım) ^^^^^^^^^^ÇOK ÖNEMLİ BİR UYARI:^^^^^^^^^^ *Transfer olumlu olduğunda öğrenmeye katkıda bulunurken, olumsuz olduğunda öğrenmeyi güçleĢtirir. *Buna karĢılık ket vurma ise, ister ileriye olsun ister geriye olsun iki durumda da hatırlama üzerinde bozucu etkiye sahiptir. TRANSFER>>>>>>>>>>ÖĞRENME KET VURMA>>>>>>>>>HATIRLAMA-UNUTMA SAYFA 5 KET VURMA: ** Ket vurma, öğrenilmiș bir materyalin hatırlanma sürecinde ortaya çıkan bozucu bir etkidir. **Öğrenilen bilgilerin hatırlanmasını zorlaĢtırma durumu ya da unutturma durumu **Ġleriye ya da geriye her iki durumda da hatırlamaya bozucu etki söz konusudur. OLUMSUZ TRANSFER ĠLE YAKINDAN ĠLGĠLĠ GĠBĠDĠR. Olumsuz transfer ile ileriye ket vurma bazen çok karıĢtırılmaktadır. Olumsuz transferin ―öğrenmeyi‖, Ġleriye ket vurmanın ise ―hatırlamayı‖ engellediği unutulmamalıdır **Ket vurma iki türlü gerçekleĢir. 1. Ġleriye ket vurma: ESKĠ YENĠYĠ UNUTTURUR. Hatırlamayı zorlaĢtırma 2. Geriye ket vurma: YENĠ ESKĠYĠ UNUTTURUR. Hatırlamayı zorlaĢtırma Örneklere Birlikte Karar Verelim : Olumlu Olumsuz Aktarma<>Ġleri-Geri Ket Vurma 1-Otomobil kullanmayı öğrenen bir kiĢi, değiĢik bir model ya da marka otomobili de kullanabilir._____________ 2- Ġki parmak yöntemiyle klavye öğrenen birisi, on parmak ile yazmaya çalıĢtığında zorlanarak daha yavaĢ yazması. Ya da F klavyeyle yazmaya alıĢmıĢ bir kiĢinin Q klavye ile yazarken zorlanması_________________ 3-Yeni aldığımız bir telefonun numarasını söylerken aklımıza sürekli eski telefon numaramızın gelmesi____________ 4-Bir yabancı dil bilen bir kiĢinin yeni bir yabancı dili daha kolay öğrenmesi_____________________ 5-Yeni evlenen birinin eĢine dikkatsiz bir anında eski sevgilisinin adıyla hitap etmesi__________________ 6-Matematik dersindeki eksikliklerini tamamlayan bir öğrencinin fizik dersinde de baĢarılı olmaya baĢlaması ya da öğrenme psikolojisini çok iyi kavrayan bir öğretmen adayının geliĢim psikolojisi dersini almamıĢ olmasına rağmen deneme sınavlarında netlerinin öncekine göre daha yüksek olması_______________________________ 7-Ġngiltere ye yerleĢen bir gurbetçimizin daha önce Türkiye de araba kullandığı için, Ġngiltere de araba kullanırken sık sık kaza yapması___________________________ 8-Sıddıka Hanım yeni taĢındığı evde mutfağının uygun olmaması nedeniyle sağa doğru açılan buzdolabı kapağını sola doğru açılacak Ģekilde ayarlamıĢtır. Ancak kapağı açması gerektiğinde uzun bir süre dolap kapağını önce sağa doğru açmıĢtır__________________________________ 9- Yeni yılın ilk günlerinde tarih atarken, bir önceki yılın tarihinin atılması sık karĢılaĢılan bir hatadır_______________ 5-GÜDÜ (MOTĠVASYON) **Organizmayı harekete geçiren, onu davranıĢa yönelten güçtür. **Güdüler organizmanın ihtiyaçlarından doğar ve bu ihtiyaçların giderilmesi için organizmayı harekete geçirirler. **ĠHTĠYAÇ: Organizmada herhangi bir eksikliğin hissedilmesidir. Bu ihtiyaçların giderilmesine yönelik organizmada oluĢan iç gerilime ise DÜRTÜ denir. Dürtüler organizmada bir DENGESĠZLĠK oluĢtururlar. **Güdüler insanları harekete geçiren güçlerdir. Yani davranıĢı bir amaca doğru baĢlatan ve sürdüren bir iç Ģarttır. **Organizmanın öğrenmeye güdülenmiĢ olması bireyin öğrenmesini kolaylaĢtırır. **Güdülenme; önce ihtiyacın hissedilmesi, sonra ihtiyacın giderilmesi için harekete geçme ve ihtiyacın giderilmesiyle rahatlama Ģeklinde süreklilik göstermektedir. **Acıkmayan insan yemek yemeye güdülenmemiĢtir. **Yeterince güdülenmeyen bir kiĢi, diğer koĢulların (yaĢ, zekâ vb.) uygun olduğu durumlarda bile gerekli olan, beklenen öğrenmeyi gerçekleĢtiremeyebilir **Fizyolojik ihtiyaçlar birincil güdü, sevme, sevilme. BaĢarı gibi güdülerde ikincil güdü olarak adlandırılır. **Güdüler öncelikle organizmayı uyarır sonra uyarılan organizmayı eyleme sevk eder ve eylemde bulunan organizmayı belli amaçlara yöneltir. **Ġnsan öğrenmesindeki güdülenme, yalnızca fizyolojik gereksinimlerin karĢılanmasına yönelik değildir. Onaylanmak, beğenilmek vb. güdüler insan yaĢamında çok fazla önem taĢır. ĠHTĠYAÇ>>>DÜRTÜ>>>>GÜDÜ>>>>>DAVRANIġ SAYFA 6 BĠRĠNCĠL GÜDÜLER **DoğuĢtan ve fizyolojik kökenlidirler **ÖğrenilmemiĢlerdir. **Açlık, susuzluk, cinsellik, ısıyı koruma, sevgi BAġLICA GÜDÜLER ĠKĠNCĠL ĠÇTEN GÜDÜLER **Sonradan kazanılansosyal ya da psikolojik kökenlidirler **ÖğrenilmemiĢlerdir DIġTAN GÜDÜLENME *Birey kendi içinden geldiği için davranıĢta bulunur. GÜDÜLENME *Birey dıĢarıdan bir ödül almak için davranıĢta bulunur. *Öğrencinin merakını *Öğrencinin öğretmenin gidermek için ders çalıĢması gözüne girmek için ders çalıĢması **Bilme anlama tanıma **BaĢarılı olma, merakı Kendini gerçekleĢtirme giderme, kiĢilerin ihtiyaçları, yetenekleri ****BaĢkasını **Para baĢarılı olma beklemez, kendi dikkati çekme, mevki, harekete geçer Statü, **BAġKASI-etkili **Ödül alma, iyi not alma, cezadan kaçma, göze girme, dikkat çekme ÖRNEKLER 1-Derste öğretilecek bilgilerin nerede, ne iĢe yarayacağını söyleme 2-Bir öğrencinin, öğretmenin vereceği ödülü kazanmak için sınavda baĢarılı olmak istemesi-DIġ 3- Bir gencin, sağlığına önem verdiği için dengeli beslenmeyle ilgili konuları öğrenmek istemesi-ĠÇ 4- Bir gencin, arkadaĢları ısrar ettiği için onlarla birlikte resim sergisine gitmeyi kabul etmesi-DIġ 5- Bir öğrencinin, ceza almak istemediği için sınıfta disiplin sorunu çıkarmaktan çekinmesi-DIġ 6- Bir gencin, eleĢtirmenler tavsiye ettiği için bir film izlemesi-DIġ 7-Vatan uğruna ölmek-ifadesinin güdüler açısından bir cümleyle açıklayınız ___________________________________________________________________________________________ AġAĞIDAKĠ ĠFADELER ARASINDA 1 TANE YANLIġ VAR BULUNUZ 8-Eğitim-öğretim ortamında öğrencinin istenilen davranıĢı göstermesinin hemen arkasından yapılan ödüllendirme, öğrenme güdüsünü güçlendirir 9- BaĢarı güdüsü düĢük bir öğrencide gözlenebilecek özellik dıĢsal faktörlere yükleme yapma davranıĢını gösterir 10-Öğretme-öğrenme sürecinde öğrencinin baĢarı güdüsünün yüksek olması, etkili öğrenmenin sağlanmasında oldukça belirleyici bir etkendir. baĢarı güdüsü yüksek olan bir öğrenci tarafından genellikle gösterilen davranıĢ karĢılaĢtığı güçlüklerden yılmamaktır 11-Öğrencinin öğrenmeye güdülendiğinin en güçlü kanıtı, DavranıĢlarıyla derse katılmaya istekli olduğunu göstermesidir. 12-Öğrenme güdüsünün (motivasyon) bir göstergesi olarak aĢağıdakilerden hepsi doğrudur. -Öğrenme sürecinin öğrencide yarattığı ilgi ve merak uyandırma düzeyi -Öğrenme sürecinin bireysel ihtiyaçlarını karĢılama ve amaçlarına uygunluk derecesi -Öğrencinin baĢarısına iliĢkin beklenti düzeyi -Öğrencinin öğrenme sürecinde tatminlik derecesi 13-Öğrenciler öğrenmeye güdülenerek süreçte etkin Ģekilde yer aldıklarında sınıf içinde disiplin sorunları azalır 14-Hedeflenen davranıĢı öğrenmeye güdüleme, dersin baĢında öğrencilerin öğrenmeye istekli hale getirilmesinin nedenleri arasında sayılabilir. SAYFA 7 6-DĠKKAT: **Bilincin belli bir noktada toplanmasıdır. **Öğrenmenin gerçekleĢebilmesi için dikkatin öğrenilecek konuya toplanması gerekir, bu sebepten dolayı öğretmenler derslerinde dikkati artırmaya yönelik çalıĢmalar yapmalıdırlar. **Dikkati etkileyen iki önemli faktör vardır 1-Uyarıcı ile ilgili olanlar: Uyarıcının Ģiddeti, büyüklüğü hareketliliği parlaklığı bulunduğu ortam 2-Bireyle ilgili faktörler: Bireyin ilgileri inançları beklentileri ihtiyaçları ÖĞRENCĠLERĠN ÖĞRENME SÜRECĠNDE DĠKKATĠNĠ ÇEKMEK ĠÇĠN YAPILABĠLCEKLER: 1-Günlük yaĢamdan örnekler sunma-öğrencilerin yakın çevresinden örnekler sunma, güncel olayları sınıfa taĢıma 2-Ġlginç durumlar resimler Ģekiller örnekler sunma 3-Birbirlerinden farklı uyarıcıları kullanma, hareketlilik, zıtlık, beden dili ses tonu araç gereç soru 4-Sınıfta farklı oturma düzenleri oluĢturulabilir. 5-TartıĢma, panel soru cevap v.s 6-Öğrencinin öğreneceklerini nerede kullanabileceği, ne iĢe yarayacağını söyleme v.b 7-FĠZYOLOJĠK DURUM: **Öğrenmenin gerçekleĢmesi kiĢinin sağlığıyla da doğru orantılıdır. **Özellikle görme, iĢitme gibi duyum bozuklukları ya da kronik bedensel bir hastalık gibi sağlık bozukluğu durumlarında öğrenmenin tam olarak gerçekleĢmesi mümkün değildir. B-ÖĞRENME MALZEMESĠ-KONUSU ĠLE ĠLGĠLĠ FAKTÖRLER: (Öğrenilen ġey) 1-ALGISAL AYIRT EDĠLEBĠLĠRLĠK **Etraftaki diğer uyarıcılardan ayırt edilmeyen bir uyarıcının öğrenilmesi zor olacaktır. **Öğrenme malzemesinin çevredeki uyarıcılardan ayırt edilebilmesidir. **Zıtlıklar ve farklılıklar ayırt edilebilirliği güçlendirir. **Konuyu anlatırken öğretmenin konunun önemini vurgulayıp sınavda çıkabileceğini söylemesi buna örnek gösterilebilir **Öğrenilecek metindeki bazı cümlelerin renkli ya da koyu yazılması, öğretmenin bazı konulara dikkat çekmesi algısal ayırt edilebilirliğe örnektir. 2-ANLAMSAL ÇAĞRIġIM: **Zihinde bir takım çağrıĢımlara yol açan öğrenme malzemesi öğrenmeyi kolaylaĢtıracaktır. Ġnsanlarda çağrıĢım genellikle zıtlıklarda ve eĢ anlamlılarda görülür **Öğrenme malzemesinin öğrencinin zihninde çeĢitli çağrıĢımlar yapması, öğrencinin önceki öğrenme ve yaĢantılarıyla ilgilidir, öğrenmede transferi sağlar. **Mesela KPSS KAVRAMI ZĠHĠNDE NELER CANLANDIRIR? Yazınız 142536**Öğretmenlerin algısal ayırt edilebilirliği kullanması aynı zamanda bilgilerin kalıcılığı açısından anlamsal çağrıĢımı güçlendirecektir. KAVRAMLARIN BĠRBĠRLERĠNĠ ÇAĞRIġTIRMASI 3-KAVRAMSAL GRUPLANDIRMA **Öğrenilen konunun benzerliklerine göre gruplandırılması öğrenmeyi kolaylaĢtıracaktır. **Kavramsal gruplama bilginin zihinde somut ve görsel bir Ģekilde düzenlenmesini ve öğrenilmesini sağlar **Novak tarafından geliĢtirilen kavram haritaları bu amaç için kullanılmaktadır. Anlamlı öğrenmeyi sağlayan önemli tekniklerden biridir. Mesela canlıların sınıflandırılması-ġEMAYI OLUġTURUNUZ-uygulama **Öğrenilen konunun kavramsal benzerliklere göre gruplandırılması, bütünleĢtirilmesi örgütlenmesi söz konudur. 4-TELAFFUZ EDĠLEBĠLĠRLĠK: **Dil ile düĢünce arasında sıkı bir iliĢki vardır. Dile getirilemeyen, telaffuz edilemeyen öğrenme malzemesi öğretici tarafından aktarılmaz, öğretilemez SAYFA 8 C-ÖĞRENME YÖNTEMĠ / STRATEJĠSĠ ĠLE ĠLGĠLĠ FAKTÖRLER 1-Konunun Yapısı, 2-Öğrenmeye Ayrılan Zaman-(Aralıklı veya Toplu ÇalıĢma) 3-Feedback-Geri Bildirim (Dönüt-Düzeltme) 4-Öğrenmede Öğrencinin Etkinlik Düzeyi-Aktif katılımı-Öğrenci Aktivitesi 1-Konunun Yapısı **Genel kural önce bütün sonra parçalara bölerek ve daha sonra tekrar bütün olarak öğrenilmesidir. Öncelikle konunun bütünü hakkında bilgi sahibi olduktan sonra konuyu parçalara bölerek çalıĢmak ve son aĢamada toparlamak bütünleĢtirmek tavsiye edilir **Fakat konunun yapısına göre bu genel kural değiĢim gösterir. Konunun uzun ya da kısa olması bunda etkili olabileceği gibi Öğrencinin düzeyi de burada etkili olmaktadır. Hangi yöntemin daha faydalı olacağı konuya göre değir. **Eğer öğrenilecek konu kısa ve birbirleriyle bütünleĢmiĢ ise parçalara ayrılması durumunda tekrar bütünleĢtirmede ve anlamlı hale getirmede zorluk çekilecektir. Konu uzun ise parçalara ayırmak daha faydalı olacaktır. **Unutulmaması gereken öğrenci yapısı ve düzeyine göre ve konunun yapısına göre yöntem değiĢecektir. 2-Öğrenmeye Ayrılan Zaman-(Aralıklı veya Toplu ÇalıĢma) **Öğrenmeye ayrılan ve bunun nasıl kullanılacağı önemlidir. Bu durum karĢımıza 2 Ģekilde çıkar. 1-ARALIKLI ÇALIġMA: Konuların belirli programa göre düzenli aralıklarla tekrar edilmesidir. Konu ya da derslerin zamanında günü gününe çalıĢılması ya da haftalık düzenli tekrarların yapılmasını ifade eder. 2-TOPLU ÇALIġMA: Sınavlardan önce yapılan sıkıĢık ve yoğun çalıĢması buna örnektir. Vize ve final haftalarındaki yoğun çalıĢmalar buna örnektir Not: Her iki durumunda olumlu ya da olumsuz yanları vardır. Genel olarak aralıklı çalıĢma tavsiye edilir. Parçalara bölerek yapılan öğrenmelerin genelde öğrenmeyi kolaylaĢtırdığı söylenebilir. **AMAÇ YÜKSEK NOT ALMAK VE BĠLGĠLERĠ DAHA SONRA KULLANMAK NĠYETĠ YOKSA-TOPLU **AMAÇ BĠLGĠLERĠN KALICILIĞI ĠSE-ARALIKLI ÇALIġMA KPSS: Bir hafta sonra gireceği sınava hazırlanan öğrencisine ―Her gün yarım saatini ayırıp çalıĢman sınavdan bir gün önce 15 saat çalıĢmandan daha yararlı olur.‖ Biçiminde öneride bulunan bir öğretmen, Öğretmen burada aralıklı-toplu öğrenme üzerine vurgu yapmıĢtır. 3-Feedback-Geri Bildirim (Dönüt-Düzeltme) **Sonuç hakkında bilgi verme-Öğrenen öğrenme durumu hakkında bilgi sahibi olur. Öğrenenin ne düzeyde öğrenip öğrenmediği hakkında bilgi sahibi olması önemlidir. Öğrenmesi yeterli mi yetersiz mi? Öğrenen bunu fazla gecikmeden öğrenmelidir. **Öğretmen, öğrencilerini ne kadar öğrenip ne kadar öğrenemedikleri konusunda mutlaka bilgilendirmelidir. Bunu da öğrencinin derse motivasyonunu kaybetmeden yapması doğru olacaktır. **Öğrenciye öğrendikleri hakkında bilgi vermeye ne kadar doğru ya da yanlıĢ yaptığını bildirmeye Geri Bildirim-Dönüt denir. **Aferin denilerek pekiĢtirilmesi de güdülenmeyi artırır. **Sınav sonuçlarının öğrencilere zamanında duyurulması, sınav kâğıtlarını dağıtılarak kontrol ettirilmesi bu açıdan önemlidir. **Skinner in Programlı Öğrenmesi ve Bloom un tam öğrenmesi bu konuyu çok önemser.-dönüt ya da anında dönüt kavramları vurgulanır. 4-Öğrenmede Öğrencinin Etkinlik Düzeyi-Aktif katılımı-Öğrenci Aktivitesi **Öğrencilerin duyu organlarıyla öğrenmeye katılması önemlidir. Öğrenmede en yüksek kalıcılık aktif katılım ve yaparak yaĢayarak yapılan öğrenme ilkelerindendir. **Öğrenci sürece aktif olarak katılmalıdır. **Dinlemeli okumalı yazmalı sormalı tartıĢmalıdır. Kısaca öğrenci yaparak yaĢayarak öğrenmelidir [email protected] SAYFA 9 ÖĞRENME KURAMLARI DAVRANġCI ÇAĞRIġIMCI BAĞSAL KURAMLAR BĠLĠġSEL KURAMLAR BĠLĠġSEL AĞIRLIKLI DAVRANIġCI KURAMLAR ĠNSANCIL DUYUSAL KURAMLAR BEYĠN TEMELLĠ ÖĞRENME 1-Klasik KoĢullanma-Tepkisel-------------ĠVAN PAVLOV 2-Edimsel KoĢullanma-Operant-----------SKĠNNER 3-BitiĢik kuramlar------------------------------WATSON-GUTHRĠE 4-Bağ Kuramı-----------------------------------THORNDĠKE 5-Sistematik DavranıĢ Kuramı-------------HULL 1-Gestalt Kuramı--------------------------------Wertheimer-Köhler-Kofka 2-Bilgiyi ĠĢleme Kuramı-----------------------GAGNE 3-Yapılandırmacı Kuram----------------------PĠAGET-VGOTSKY 1-ĠĢaret Kuramı-------------------------------TOLMAN 2-Sosyal Öğrenme Kuramı ---------------BANDURA (Gözlem Yoluyla Öğrenme) 1-Ġhtiyaçlar HiyerarĢisi----------------------MASLOW 2-Benlik GeliĢimi------------------------------ROGERS 3-Ahlak GeliĢimi-------------------------------KOHLBERG 1-Nöro-Fizyolojik Kuram-------------------HEBB KURAM DAVRANIġCI KURAMIN TEMEL ĠLKELERĠ GENEL BĠLGĠ: Ġlk kurucu ve savunucu J.B. Watson. Öğrenmeyi uyarıcı-tepki arasında bağ kurulması ve pekiĢtirme yoluyla davranıĢın sürdürülmesi Ģeklinde açıklanır. DavranıĢçı kuramların; Felsefi alt yapısını; John Locke Fizyolojik alt yapısını; Ġvan Petroviç Pavlov Psikolojik alt yapısını ise; E.L. Thorndike, B.F. Skinner, Hull ve L.L Bernard 1-Ġnsan ve hayvan davranıĢları benzerdir. Bundan dolayı çalıĢmalarını hayvanlar üzerinde yapmıĢlardır, insan öğrenmelerini bu çalıĢmalara dayalı olarak açıklamaya çalıĢmıĢlardır. 2-Öğrenme için gözlenebilir davranıĢlar Ģarttır. Organizmanın gözlenebilir davranıĢlarında değiĢiklik olduğunda öğrenmeden bahsetmek mümkündür. Bunun dıĢında kalanlar bilimsel olarak ele alınamazlar. Mesela inançlar, değerler duygu ve hisler, hayaller doğrudan gözlenemediği ve ölçülemez. Basit davranıĢların nasıl oluĢtuğu üzerinde durmuĢlardır. 3-Ġnsan zihni doğuĢtan TABULA RASA dır, Yani boĢ levhadır. Sonradan bu levha yaĢantı ve deneyimlerle doldurulur. DoğuĢtan hiçbir bilgiye sahip değilizdir hepsini sonradan öğreniriz. J.LOCKE -Üzerine hiçbir Ģey yazılmamıĢ boĢ beyaz kâğıt gibidir. -Watson: Bana çocuklar getirin ben onları istediğiniz insan olarak yetiĢtireyim derken zihnin sonradan doldurulduğunu öğrenmelerin sonradan kazanıldığını vurgulamıĢtır. 4-UT YAKLAġIMI olarak da bilinir. Veya BAĞSAL ÖĞRENME 5-DavranıĢ öğrenilir. Önemli olan davranıĢın gözlenebilir ve ölçülebilir olmasıdır 6-PekiĢtireç davranıĢı kuvvetlendirir, dıĢtan verilen pekiĢtireç önemlidir. SAYFA 10 7-DavranıĢçılar, öğrenmenin oluĢumunu, uyarıcı ile davranıĢ arasında bağ kurma iĢi olarak nitelendirirler. 8-1960'lı yılların sonuna kadar egemenliğini sürdüren davranıĢçı akımlar eğitim alanında çok derin izler bırakmıĢ ve o dönemde çok kabul görmüĢ bir yaklaĢım sergilemiĢtir. Algılama, benlik, dikkat, problem çözme vb. karmaĢık biliĢsel süreçleri, duyguları hisleri düĢünme ve inançları açıklamada yetersiz kalmıĢ ve 1970'lerden itibaren etkisini yitirmeye baĢlamıĢtır. Aynı zamanda davranıĢçılıktan biliĢselciliğe geçiĢ dönemi baĢlamıĢtır. DavranıĢçı kuramlar günümüz öğrenme kuramlarını etkilemiĢtir. 9-Somut olmayan, gözlenemeyen, ölçülemeyen, hiçbir davranıĢ ya da yaklaĢımın önemi yoktur. Objektif olabilenler geçerlidir. DavranıĢların somut sonuçları ve nasıl olduğu sebeplerinden daha önemlidir. 10-Bilgi insandan bağımsız olarak nesnel-objektif olarak vardır ve öğreten tarafından aktarılır. Bilgi nesneldir ve öğrenenden bağımsızdır. Uyarıcıya yöneltilen tepkilerle edinilir 11-Öğrenci öğrenme sürecinde pasiftir. Birey yeni bir problem durumuyla karĢılaĢtığında deneme yanılma yoluyla çözüm üretir. 12-Laboratuar ortamında çoğunlukla hayvanlar üzerinde araĢtırmalar yaparak öğrenmeyi açıklamıĢlardır. Ġnsan öğrenmesi ile diğer canlıların öğrenmesi benzerlik göstermektedir. 13-DavranıĢçılar uyaranların ortaya çıkardığı tepkileri gözleyerek öğrenme ve hatırlamayla ilgili temel yasaları keĢfetmeye çalıĢmıĢlardır. Gözlenen davranıĢa ilgi duymuĢlar ve uyaran tepki bağını oluĢturan süreçleri incelemiĢlerdir. 14-ÖNEMLĠ ELEġTĠRĠ: Öğrenmeyi yalnızca U-T etkileĢimine bağlayarak sadece gözlenebilir ölçülebilir olanları dikkate alıp basite indirgediği, öğreneni süreçte pasif kabul ettiği için hayvan davranıĢlarını insanlara genellediği için VE Ġçsel pekiĢtireçleri, zihinsel süreçleri -beyin fonksiyonlarını önemsemediği ELEġTĠRĠLER ALMIġTIR. 15-Ġnsan zihnini bir kara kutuya benzeten davranıĢçılar, kara kutu içinde olup bitenleri değil, kara kutuya girip çıkanları dikkate alırlar. Kara kutuya girip çıkanlar ayarlanabilir, kontrol edilebilir ve düzenlenebilir. DavranıĢçılığın hedef alanı davranıĢtır ve hisler ve diğer biliĢsel süreçler gibi kavramlara kuĢkuyla yaklaĢmaktadırlar. 16-Çevrenin ve çevredeki uyarıcıların öğrenme üzerinde etkisi vardır bundan dolayı çevre düzenlemesi gerekmektedir bu görev ise öğretmene düĢmektedir. 17-Bu yaklaĢımın dayandığı anlayıĢ; "objektif olmayan, kanıtlanamayan, somut olarak ölçülüp değerlendirilemeyen hiçbir yaklaĢımın değeri yoktur." Zihin, gözlenen davranıĢlarla kanıtlanamayacağına göre davranıĢçılar temelde insan davranıĢlarını açıklayan ilkelere odaklanmıĢlardır. Bu sebeple içsel yaĢantıları tümden reddederler. ÖNEMLĠ KĠġĠLER GENEL ÖZET J.LOCKE Felsefi alt yapıyı oluĢturmuĢtur. Öğrenme uyarıcı tepki arasındaki bağın kurulması ve pekiĢtirilmesi ile açıklanabilir. DoğuĢtan hiçbir bilgiye sahip değiliz. Bilinen kuramı klasik koĢullanmadır. BaĢlangıçta tanınmayan bir uyaranın ĠVAN yaĢantılar yoluyla tanınarak koĢullu uyarıcı haline gelmesi olarak öğrenme PAVLOV açıklanır. Doğal uyarana gösterilen tepkinin yapay uyarana da gösterilmesi. GUTHRĠE BitiĢiklik-Bir uyarana verilen tepki, uyaran her görüldüğünde ya da benzer uyaran görüldüğünde tekrarlanır, tekrar ortaya çıkar. THORNDĠKE Öğrenme deneme-yanılma yoluyla problem çözme süreci olarak açıklanır. BAĞ KURAMI -Otomatik tepki yok iradeli davranıĢlar vardır -Operant: KarmaĢık uyarıcılara karĢı gösterilen edim SKĠNNER -Bu edimler sonucu etkiler ve pekiĢtirildikçe davranĢın devamı sağlanır Bu durum ise EDĠMSEL KOġULLANMA olarak adlandırılır. -Programlı öğrenme-Anında dönüt-Düzeltme [email protected] SAYFA 11 BĠLĠġSEL VE DAVRANIġCI KURAMLARIN KARġILAġTIRILMASI DAVRANIġCILAR BĠLĠġSELCĠLER Gözlenen ölçülebilen davranıĢlara ilgi duymuĢlardır. Uyaran-tepki arasındaki bağa dikkat çekmiĢlerdir DavranıĢ öğrenilir. Önemli olan davranıĢın gözlenebilir ve ölçülebilir olmasıdır PekiĢtireç davranıĢı kuvvetlendirir, dıĢtan verilen pekiĢtireç önemlidir. Öğrenci öğrenme sürecinde pasiftir. Birey yeni bir problem durumuyla karĢılaĢtığında deneme yanılma yoluyla çözüm üretir. Laboratuar ortamında çoğunlukla hayvanlar üzerinde araĢtırmalar yaparak öğrenmeyi açıklamıĢlardır. Ġnsan öğrenmesi ile diğer canlıların öğrenmesi benzerlik göstermektedir Basit davranıĢların nasıl oluĢtuğu üzerinde durmuĢlarıdır. DavranıĢçılar, öğrenmenin oluĢumunu, uyarıcı ile davranıĢ arasında bağ kurma iĢi olarak nitelendirirken 1-Somut sonuç-ürün önemli 2-Bilginin nasıl elde edildiği-olgulara dayalı bilgi önemli 3-Sınama-yanılma yoluyla öğrenme 4-Geri bildirim ölçme değerlendirme amaçlı yapılır DavranıĢçıların açıklayamadıkları ve eksik bıraktıkları konuları tamamlamıĢlardır. Zihinsel yapıdaki (algılama, kavrama, bilme, düĢünme) değiĢmeleri, içsel süreçleri, bilgiyi iĢleme tarzındaki değiĢmeyi ve öğrenmeye etki eden bireysel özellikleri ele almıĢladır. Bilgideki değiĢme davranıĢa yansır ve davranıĢı yönlendirir. PekiĢtireç; baĢarılı olma, belirsizlikten kurtulma, keĢfetme gibi içsel özelliklerdir Öğrenci dikkatini kullanarak, uyarıcıları seçerek ve anlamlı hale getirerek kavrama yoluyla öğrenmede aktiftir. Bireyin doğal çevre içinde, değiĢik ortamlarda nasıl öğrendiğini ele almıĢlardır Kavram ve ilke öğrenme, problem çözme, eleĢtirel düĢünme gibi biliĢsel yönü ağır basan karmaĢık davranıĢların öğrenilmesinde kullanılır BiliĢselciler, öğrenmeyi, algıların belli kurallara göre zihinde yeniden organizasyonu olarak ifade etmektedirler. 1-Süreç nasıl öğrendiği önemli 2-Kuramsal bilgi-sebep ve niçin önemli 3-KeĢfetme-problem çözme öğrencinin kendisinin sonuca gitmesi önemli 4-Geribildirim ve ölçme değerlendirme bilgi vermek ve geliĢtirmek amaçlı yapılır. BĠLĠġSEL, DAVRANIġÇI ve YAPILANDIRMACI KURAMLARIN KARġILAġTIRILMASI DAVRANIġCILAR BĠLĠġSELCĠLER YAPILANDIRMACILAR Öğrenme; uyarıcı ve tepki arasında bağ kurmadır. Öğrenme; algıların belli kurallara göre zihinde yeniden organizasyonudur. Öğrenme; öğrencilerin somut yaĢantıları sonucunda anlamda meydana gelen değiĢimleridir Bilgi nesneldir ve öğrenenden bağımsızdır. Uyarıcıya yöneltilen tepkilerle edinilir Bilgi nesneldir, öğrenenin ön bilgilerine ve zihinsel süreçlerine bağlı olarak edinilir. Bilgi özneldir ve öğrenenin somut yaĢantıları ile oluĢturulur SAYFA 12 ÖĞRENDĠKLERĠMĠZĠ PEKĠġTĠRELĠM 1- Öğrenme, uyarıcıya verilen tepki olarak açıklanır./Bir davranıĢın ölçülebilir olması gerekmektedir./Yalnızca gözlenebilir etkinliklerle ilgilenir./Öğrenme sürecinde, öğrenen edilgen bir role sahiptir. Bu eleĢtiriler aĢağıdaki hangi öğretme-öğrenme yaklaĢımı için yapılabilir? (KPSS 2005)_________________________ 2-Uyarıcı davranıĢ arasında bağ kurulması sonucunda gerçekleĢmesi__________________ -DavranıĢın tekrarlanma sıklığının, sonuçları tarafından kontrol edilmesi____________________ -Deneme-yanılma yoluyla gerçekleĢmesi__________________________________ -Bilgi iĢleme tarzında bir değiĢmeyi içermesi_____________________________ 3- Bebeklerin kiĢilikleri doğduklarında ĢekillenmemiĢ bir kil kütlesi gibidir. Geçirdikleri yaĢantılar, kiĢiliklerini bir heykeltıraĢın kil kütlesini Ģekillendirmesine benzer biçimde Ģekillendirir. Yukarıdaki görüĢü savunan yaklaĢım hangisidir? (KPSS 2007)_______________________ 4- Öğrenme kuramlarına göre bilgi, I) nesnel ve öğrenenden bağımsız______________________________ II) nesnel ve öğrenenin ön bilgileriyle iliĢkili,______________________________ III öznel ve öğrenenin oluĢturduğu___________________________________ 5-Canlı organizmalar sürekli bir etkinlik içerisindedir. Ġnsan davranıĢlarını anlamak için gözlenebilir davranıĢlar incelenmelidir. Bir davranıĢ ne kadar karmaĢık görünürse görünsün, en küçük birimine kadar incelendiğinde bir uyarıcı tepki bağlantısı görülecektir ifadesi biliĢsel yaklaĢımın temel varsayımıdır. D-Y_____________________ 6-Öğrenme sürecine aktif olarak katılım zorunludur____________ -Ön bilgiler ve biliĢsel beceriler öğrenmeyi etkiler____________________ -Birey maruz kaldığı uyarıcılara kendisi anlam verir ve yorumlar__________________ -Anlamlandırma ve yorumlama süreci öğrenmeyi etkiler__________________ -Öğrenmenin ortaya çıkması için pekiĢtireç gereklidir._________________________ -Bütün davranıĢlar öğrenilmiĢtir____________________ -Ġnsan davranıĢları çevresel uyarıcılar tarafından baĢlatılır________________ -Ġnsan davranıĢlarını anlamak için gözlenemeyen etkenleri izlemek yersizdir____________ -DavranıĢların mekanizmasını anladıktan sonra onları kontrol etmek mümkündür____________ 7 -Oyun sırasında rolünü unutan bir aktörü eleĢtiren yönetmen aktörün kendisini rolümü çok iyi öğrenmiĢtim diyerek savunması üzerine. Ben rolünü öğrenip öğrenmediğini sahnede yaptıklarına bakarak karar veririm yanıtını verir.2003___________________________ -Sınavdan düĢük not alan öğrenci, ben çok çalıĢmıĢtım sözcüklerin anlamını biliyordum diyerek notuna itiraz eder,öğretmen:______________________________________________________ ____________________________________________(davranıĢçı kurama göre öğretmenin verebileceği yanıtı boĢluk kısma yazınız) 8-AĢağıdakilerin hepsi biliĢsel kuramın ilkelerdir. D-Y_________________ -Öğrenci verilen bilgiyi daha önce öğrendikleri ile karĢılaĢtırarak zihninde anlamlı hale getirir -Anlayarak kavrayarak öğrenme ezber öğrenmeden daha kalıcıdır -Öğrenci öğrenebileceği bilgideki iliĢkileri kendisi keĢfederse öğrendikleri daha kalıcı olur. -Bilgi öğrenciye anlamlı bütünler halinde sunulmalıdır 9- AĢağıdakilerin hepsi yapılandırmacı kuramın ilkelerdir. D-Y_________________ * Yapılandırmacı öğrenmede temele alınanlar aĢağıdaki gibi özetlenebilir. 1- Bilgiyi araĢtırma yorumlama ve analiz etme. 2- Bilgiyi ve düĢündürme sürecini geliĢtirme. 3- GeçmiĢteki yaĢantılarla yeni yaĢantıları bütünleĢtirme. *Öğrenenler, bilgiyi olduğu gibi kabul etmezler, bilgiyi yaratır ya da tekrar keĢfederler. * Yapılandırmacı öğrenmede asıl olan bilginin öğrenen tarafından alınıp kabul görmesi değil, bireyin bilgiden nasıl bir anlam çıkardığıdır. Bilgi, öğrenenin var olan değer yargıları ve yaĢantıları tarafından üretilir. *Öznel bilgi anlayıĢından dolayı herkes için geçerli evrensel bilgileri edinme çabasından çok anlamlandıran kiĢi sayısı kadar bilgi önemlidir. Herkes aynı doğruya ulaĢmak zorunda değildir. SAYFA 13 1-Klasik KoĢullanma-Tepkisel ĠVAN PAVLOV Ġvan Pavlov 1849-1936 yılları arasında yaĢamıĢ Rus Fizyologdur. Köpeklerin sindirim sistemleri ile ilgili yapmıĢ olduğu bir araĢtırmada köpeklerin henüz yiyecekler gelmeden önce salya salgıladıklarını görmüĢ, bu durumun bir baĢka uyarıcıdan dolayı gerçekleĢtiğini fark etmiĢtir. Daha sonra bu durumu kontrollü bir ortamda gözlemeye karar vermiĢtir ÖRNEK: Bir çocuğun doktora götürüldüğünü düĢününüz. Eğer çocuk daha önce doktora gitmediyse, doktorla herhangi bir yaĢantı geçirmediği için doktordan korkmayacaktır. Bu sebeple herhangi bir tepki vermeyecektir. Yani çocuk için doktor ―nötr‖ bir uyarıcıdır. Ama çocuk doktora giderse ve doktor da çocuğa iğne yaparsa bu iğne de çocuğun canını yaktığı için çocuğun ağlamasıyla sonuçlanıyorsa o zaman koĢullanma gerçekleĢecektir. Artık doktor veya iğne çocuğun canının yanması ve ağlamasıyla iliĢkili hale gelir. Çocuk için bundan sonra doktor; ―koĢullu uyarıcı‖, doktora karĢı duyulan tepki de ―koĢullu tepki‖dir. BU PARÇAYI TABLOLAġTIRIRSAK 1.Uyarıcı 2.Uyarıcı Tepki Doktor (nötr) *** Yok Ġğnenin Yapılması (Ģartsız) Ağlama (Ģartsız) Doktor (nötr) Doktor (Ģartlı) ĠġLEM SAYISI 1 2 Ağlama (Ģartlı) **** PAVLOV UN DENEYĠ 1.UYARICI 2.UYARICI Zil (Nötr) *** Zil (Nötr) Et (ġartsız) 3 Zil (Nötr) Et (ġartsız) 4 Zil (Nötr) Et (ġartsız) 5 Zil (ġartlı) *** 6 Zil (ġartlı) *** TEPKĠ YOK Salya (ġartsız Tepki) Salya (ġartsız Tepki) Salya (ġartsız Tepki) Salya (ġartlı Tepki) Salya (ġartlı Tepki) AÇIKLAMA-1: Pavlov organizmanın başlangıçta nötr olan ve herhangi bir tepkiye yol açmayan bir uyarıcının organizmanın herhangi bir tepkisine neden olan bir uyarıcıyla birlikte verilmesi durumunda nötr olan uyarıcıya organizmanın tepki verebileceğini ileri sürmüştür. Pavlov deney düzeneğini hazırlarken köpek için herhangi bir şey ifade etmeyen zil sesini (nötr uyarıcı), köpeğin hoşuna giden eti (koşulsuz – doğal uyarıcı) birlikte ard arda vererek köpeğin ete karşı göstermiş olduğu salyayı (koşulsuz – doğal tepki) zil sesine vermesini sağlamıştır. AÇIKLAMA-2:Klasik koşullanma sürecinde köpeğin hoşuna giden ve salya tepkisine neden olan doğal uyarıcı olan et, zil sesinden hemen sonra verilerek köpeğin zil sesine şartlanması sağlanılmaktadır. Önce zil sesi, hemen ardından verilen et birkaç kez tekrar edildikten sonra zil sesi tek başına verilse bile salya tepkisi ortaya çıkmaktadır. Zile karşı gösterilen bu tepki doğal bir tepki olmadığından bu tepkiye koşullu ya da şartlı tepki denilmektedir. SAYFA 14 Klasik KoĢullanmanın Temel Kavramları Nötr Uyarıcı: Organizma için bir tepkiye neden olmayan, henüz koĢulsuz uyarıcı ile iliĢkilendirilmemiĢ olan uyarıcılardır. BaĢlangıçta organizma için bir Ģey ifade etmez. ZĠL KoĢulsuz(ġartsız-Doğal) Uyarıcı: Organizma için doğal olan tepkilere yine doğal olarak ortaya çıkaran uyarıcılardır. Organizmanın doğası gereği tepki gösterdiği uyarıcılar. DoğuĢtandır, öğrenilmemiĢtir. ET KoĢulsuz (ġartsız-Doğal)Tepki: Organizmaya sunulan koĢulsuz uyarıcının oluĢturduğu doğal tepkidir. Organizmanın doğası gereği gösterdiği tepkiler. DoğuĢtandır, öğrenilmemiĢtir. ETE KARġI SALYA KoĢullu(ġartlı-Yapay) Uyarıcı: Zil gibi önceden nötr olan bir uyarıcının; et gibi koĢulsuz, doğal bir uyarıcı ile iliĢkilendirilerek aynı tepkiyi oluĢturmasıdır. Burada zil koĢullanmıĢ bir uyarıcıdır. YaĢantılar sonucu öğrenilmiĢtir. KoĢullu(ġartlı-Yapay) Tepki: Organizmanın koĢullu uyarıcıya verdiği tepkidir. Zil sesine verilen salya tepkisi. YaĢantılar sonucu kazanılmıĢ, öğrenilmiĢtir. EK BĠLGĠ: Konorski tipi Ģartlı tepki: Klasik koĢullanmada ilginç bir Ģartlanma tipidir. Örneğin; köpeğin ayağı bir sinyal sesinden sonra deneyci tarafından bükülmektedir ve hemen bunun ardından da köpeğin karnı doyurulmaktadır. Bu Ģekilde devam eden tekrarlardan sonra, sinyal sesinin ardından köpeğin kendiliğinden ayağını büktüğü görülmektedir. Buna sinyal öğrenme denir. UYGULAMA SORULARI: Tablo OluĢturunuz. Tüm Kavramları Gösteriniz 1-Kullanılacak Kavramlar: El-Soğuk Sus-Vuvuzela Sesi-Kan Damarlarının BüzüĢmesi 2-Öğretmen-Ceza-Korkma 3-Okul-Güler Yüzlü Öğretmen-Sevinme 4-Sıcaklık-Terleme-KarĢı Cins AĢağıdaki Açıklamaların DOĞRU-YANLIġ Olup Olmadığına Karar Veriniz. HATA VARSA ALTINI ÇĠZEREK DOĞRUSUNU YAZINIZ. 1- KoĢullu uyarıcıya gösterilen tepki de koĢullu tepkidir. Et ve salya arasında görülen doğal iliĢki, zil sesi ve salya arasında da yaratılmıĢtır. Bu durumda, zil sesi koĢullu uyarıcı, zil sesini duyunca salya salgılama ise koĢulsuz tepkidir.____________________________________________ 2- koĢulsuz uyarıcı organizmada doğal ve otomatik olarak tepkiyi oluĢturan uyarıcı, koĢulsuz tepki ise koĢulsuz uyarıcının organizmada meydana getirdiği doğal ve öğrenilmiĢ tepkidir.____________ 3-Özetle klasik koșullanma önceden aralarında bağlantı bulunmayan bir uyarıcı ile tepki arasında bağ kurulması sonucu oluĢur. Koșullanma nötr uyarıcının koĢulsuz uyarıcıyla eșleșmesi sonucu oluĢan koĢullu uyarıcıya doğal tepkinin verilmesiyle gerçekleșir.___________________________ 4-KoĢulsuz tepki yaĢantıya bağlı değildir ve doğal bir davranıĢtır. DoğuĢtan geldiği için öğrenilmiĢ değildir. KoĢulsuz uyarıcı karĢısında gösterilen yapay tepki otomatiktir._____________________ OKUMA PARÇASI: Klasik koĢullanma olayı anlatılırken örnek olarak salya koĢullanmasının seçilmesi, bu olayın her günkü hayatta çok önemli bir rol oynamasından değil, önemli koĢullanmaların nasıl meydana geldiğine bir örnek oluĢturmasındandır. Aslında çoğumuz bu tür koĢullanmaya maruz kalmıĢızdır. Günümüzde artık, eski büyük Amerikan çiftliklerinde olduğu gibi, çalıĢanlarda masaya koĢuĢma ve ağız sulanması davranıĢlarına yol açan büyük sirenler ve ziller çalınmıyor ama, modern hayatta da yiyeceğin kokusu, yemekten söz edilmesi, hatta yemeğin düĢünülmesi bile ağzımızı sulandırmaya yetiyor. Diğer bir tür koĢullanma, korku koĢullanması, gündelik hayatta daha önemli bir rol oynar. Çoğumuz korku koĢullanması türünde deneyimler geçirmiĢizdir; bu deneyim ve korkular çevreye yaptığımız uyum (veya uyumsuzluğun) temelini oluĢturmuĢtur, insanlarda korku koĢullanmasının psikolojide çok ünlü bir örneği, Albert adlı 11 aylık bir erkek çocuğun vakasıdır (VVatson ve Rayner, 1920). Deneyin baĢlangıcında Albert'in hayvanlardan korkusu yoktur. Kendisine beyaz bir tavĢan sunulduğunda sevinç gösterilerinde bulunmuĢ ve hayvandan uzaklaĢmak için hiç bir çaba göstermemiĢtir. Ancak daha sonra kendisine bir fare gösterilirken çok Ģiddetli bir gürültü duyması sağlanmıĢtır. ġiddetli gürültüler genellikle çocuklar için, hatta hepimiz için, korku uyandırıcı uyarıcılardır. Ses Albert'in geriye doğru çekilmesine neden olmuĢtur. Beyaz farenin gösterilip hemen arkasından Ģiddetli bir gürültünün verilmesi iĢlemi, birçok kez tekrar edilmiĢtir. Daha sonra, önceleri korku uyandırmamıĢ olan beyaz tavĢan Albert 'te yeniden gösterilince, bu kez tavĢanın sadece görünümünden bile korkan Albert ondan uzaklaĢmaya çabalamıĢtır. Hatta bu korku diğer tüylü beyaz nesnelere, örneğin bir insanın yüzündeki beyaz sakala karĢı da gösterilmeye baĢlamıĢtır. TavĢana ve diğer tüylü beyaz nesnelere bu geçiĢ, bir sonraki bölümde ele alınacak olan uyarıcı genellemesi olayını göstermektedir. ġu halde, korkuyu koĢullanmak için gerekli olan Ģey nötr bir uyarıcıyı, doğal ya da koĢulsuz bir korku uyarıcısıyla eĢleĢtirmektir. Korku koĢullanmasının önemli bir özelliği çok çabuk, adeta bir anda oluĢmasıdır. Salya koĢullanmasının gerçekleĢmesi için birçok tekrar gerekir, oysa korku koĢullanması birkaç tekrarda oluĢur. Boğulma geçiren bir insanın suya karĢı çok Ģiddetli bir korku geliĢtirmesi sık sık görülen bir olaydır. "The Locomotive God" (Leonardo, 1927) adlı kitapta Ģöyle bir yaka anlatılmaktadır: Evinden birkaç sokak uzakta dolaĢırken tren raylarına çok yaklaĢan bir çocuk, geçen bir trenin çıkardığı buharla haĢlanmıĢtır. Yıllar sonra, bir profesör ve ozan olan bu aydın kiĢi evinden ya da evinin yakın çevresinden uzaklaĢması gerektiğinde çok Ģiddetli bir korku göstermektedir. SAYFA 15 KLASĠK-TEPKĠSEL KOġULLANMA YOLUYLA ÖĞRENME ÖRNEKLERĠ 1-Korkular ve fobilerde klasik koĢullanma yoluyla kazanılmaktadır. -Öğretmen, köpek, enjektör görünce korkma. 2-Duyusal davranıĢlarda klasik koĢullanma yoluyla oluĢmaktadır. -Birini sevme, birinden hoĢlanma, birinden nefret etme. 3-Kapı zili çaldığında kapıya yönelme. Teneffüs zili çaldığında ayağa kalkma. 4-Kırmızı ıĢık gördüğünde durma, bayrak görünce saygı duyma, polis görünce heyecanlanma. 5-Otobüs görünce midenin bulanması, limon görünce ağzın sulanması, fren sesi duyunca heyecanlanmak, sınav sırasında heyecanlanmak, 6-Sevdiğimiz bir insanı ya da karĢı cinsi gördüğümüzde mutlu olmamız 7-Ağlayan çocuğun annesini görünce susması. Ayakları yerden kesilen birinin tedirgin olması 8-Parfümün bir yakını hatırlatması, Ģarkı sözlerinin sevdiğimiz birini çağrıĢtırması. Klasik KoĢullanma Yoluyla Öğrenme Olmayanları KarĢılarına Yazınız -Sıcak havada terlememiz_____________ -Elimizi suya soktuğumuzda kan damarlarımızın büzüĢmesi_______________ -Bozuk yiyecekleri yediğimizde midemizin bulunması__________________ -Bozuk yiyecekleri gördüğümüzde midemizin bulunması________________ Bir Örnekle klasik koşullanmayı açıklamaya devam edelim; Ayı oynatıcıların ayıları tef sesiyle nasıl oynattığını biliyor musunuz? Ayı oynatıcısı tef çaldığında ses başlangıçta ayı için herhangi bir şey ifade etmez tef sesi ayı için nötr uyarıcıdır. Ayı bir sac üzerine çıkarılıp altı açıldığında ayakları yanmaya başlayacaktır. Bu da ayı için koşulsuz yani doğal bir uyarıcıdır. Bu uyarıcı karşısında ayı ayaklarını kaldırma eğilimi gösterecektir. Bu gösterilen tepki koşulsuzdur. Önce tef sesi verilip hemen ardından ayı kızgın sac ile karşı karşıya kaldığında göstereceği tepki ayaklarının yanmasından dolayı koşulsuz bir tepki olan ayaklarını kaldırma davranışı olacaktır. Tef sesi ve kızgın sac yeterince birlikte verildiğinde artık kızgın sac olmasa bile ayı ayaklarını kaldırma davranışını gösterecektir. Ayının kızgın sac olmadığı halde daha doğrusu ayakları yanmadığı halde ayaklarını kaldırma davranışı koşullu bir tepki bu koşulu tepkiye neden olan tef sesi ise koşullu uyarıcı olacaktır. Tef sesi (nötr uyarıcı) Kızgın sac (koşulsuz uyarıcı) Ayının ayaklarını kaldırması (koşulsuz tepki) Tef sesi kızgın sac ayının ayaklarını kaldırması (nötr uy.) (koşulsuz uy) (koşulsuz tepki) Tef sesi ayının ayaklarını kaldırması (koşullu uy.) (koşullu tepki) KOġULLANMA-ġARTLANMA ĠLKELERĠ --Klasik koĢullanmada koĢullanmanın gerçekleĢmesi için nötr uyarıcı ile koĢulsuz uyarıcının birlikte ve ard arda verilmesidir. Klasik koĢullanmanın gerçekleĢebilmesi için temel ilke nötr uyarıcının koĢulsuz uyarıcıdan hemen önce verilmesidir. --KoĢullama sürecinde, koĢullu ve koĢulsuz uyarıcıların verilme zamanının BĠTĠġĠKLĠK Uyaranlar Arasındaki Zaman AralığıYakınlığı birbirine yakın olması önem taĢımaktadır. Genel olarak, koĢullu uyarıcı, koĢulsuz uyarıcıdan yarım saniyelik bir süre önce verildiğinde en etkili koĢullamanın oluĢtuğu ileri sürülmektedir. Fakat genel süre ortalaması 5-30 saniye arasındadır -- Watson‘a ait bir açıklama: KoĢullu ve koĢulsuz uyarıcıların verilme zamanı birbirine çok yakın olmalıdır. KoĢullanma da koĢullu uyaran, koĢulsuz uyarandan önce verilmelidir. Yani önce zil sonra et verilmelidir. Klasik koĢullanma yoluyla kazanılan davranıĢlar koĢullu uyarıcı – koĢulsuz uyarıcı bitiĢikliği ortadan kaldırıldığı zaman giderek azalır ve kaybolur, söner. ÜÇ AYRI ġEKLĠ VARDIR: >ĠZE KOġULLAMA: Önce nötr uyarıcı verilerek sonlandırılır, birkaç saniye sonra koĢulsuz uyarıcı verilir. >GEÇĠKMELĠ KOġULLAMA: Önce nötr uyarıcı verilir ve nötr uyarıcı kesilmeden koĢulsuz uyarıcı verilir. Organizma tepkiyi gösterince nötr uyarıcı bitirilir. >AYNI ANDA KOġULLAMA: Nötr ve koĢulsuz uyarıcı birlikte verilir, tepki gösterilence nötr uyarıcı kesilir. SAYFA 16 **BÜTÜN KOġULLU UYARICILAR AYNI ZAMANDA HABERCĠ NĠTELĠĞĠ TAġIR. **Koşullu uyarıcı kendisinden sonra gelecek koşulsuz uyarıcının haber vericisi nitelikte olmasıdır. Zil, etin geleceğinin habercisidir. Koşullu uyaranın (zil) kendisinden sonra koşulsuz uyaranın geleceğini organizmaya anımsatmasıdır. >>Gök gürültüsünden korkan insanların, gök gürültüsünün habercisi olabilen şimşek çakması, havanın kararmasından da korkması olarak verilebilir. *OLUMLU HABERCİLİK: İleriye Yönelik Koşullanma -Zil etin geleceğinin habercisidir. Saatin zil sesi uyanma zamanının geldiğinin habercisidir. -KoĢullu uyarıcının kendisinden sonra gelecek olan koĢulsuz uyarıcıyı haber vermesidir. -Uyarıcının olumlu haberci olabilmesi için haber verdiği durumun olumlu olması gerekmez. Örnek: Siren sesi duyulduğunda tehlikenin geleceğini anlamak *OLUMSUZ HABERCİLİK: Geriye Yönelik Koşullanma HABERCĠLĠK Uyarıcı Sıralaması -KoĢullu uyarıcının, artık koĢulsuz uyarıcının verilmeyeceğini yani geride kaldığını, haber vermesidir. Örnek: Köpeğe önce elektrik Ģoku verilir, ardından zil sesi. Bu durumda köpek zil sesini duyunca Ģokun geçtiğini anlar. Dikkat: Teneffüsün baĢlangıcında çalan zil, teneffüs zamanının geldiğini haber verir(olumlu habercilik)-Teneffüsün bitiminde çalan zil ise teneffüsün bittiğini haber verir(olumsuz habercilik) Ayrıca maçın bitiminde çalan düdük maçın bittiğine dair olumsuz haberciliktir. DĠKKAT: Habercilik tepki oluĢuncaya kadar nötr uyarıcıdan sonra doğal uyarıcının sürekli verilmesidir, organizmanın doğal uyarıcıdan sonra neyin geleceğini bilmesi fakat BĠTĠġĠKLĠKTE ise doğal uyarıcı ile nötr uyarıcı arasındaki zaman aralığının kısa yada uzun olması yada birlikte verilmesi durumu üzerinde durulur. Kervanbaşı gökyüzüne bakar kararmış bulutları fark eder ve kervanın bir süre konaklaması gerektiğini yağmur yağacağını söyler. Bir gün sonra kervanbaşı kararmış bulutların yerini beyaz bulutların aldığını görünce yola devam der. ÜST DÜZEY Veya DERECELĠ Veya SIRA KOġULLAMA Birden Fazla Uyarıcıya koĢullama Bu örnekte hem olumlu hem de olumsuz habercilik vardır. KararmıĢ bulutlar------olumlu habercilik-yağmur geliyor Beyaz bulutlar----------olumsuz habercilik- yağmur yok atık -- Organizmaya koĢullu tepki yerleĢtikten sonra aynı sistem içinde yapılan çalıĢmalarla baĢka bir koĢullu uyarıcıya karĢı da koĢullanmanın sağlanmasıdır. Zil – et arasında kurulan tepki bağı aynı iĢlem sonun da ıĢık (2. koĢullu uyarıcı) uyarımına da geliĢtirilmesi zil etin, ıĢık ise zilin yerine geçer. Örnek: Otobüs görünce midesi bulanan biri, otobüs terminalini görünce de midesi bulanır. 1-Önce nötr uyarıcı ile koĢulsuz uyarıcı eĢleĢtirilir (zil sesi-et) 2-Yeni bir nötr uyarıcı koĢullu uyarıcı ile eĢleĢtirilir.(ıĢık-zil) ÖRNEK: Kendisini tırmalayan kediyi her gördüğünde korku tepkisi veren çocuğun daha sonra aynı kediyi sahibiyle görür ve bundan sonra yanında kedi olmasa bile sahibini görünce korku tepkisi verir. NOT: 1.KoĢullu uyarıcıya tepki daha güçlüdür. Sönme durumunda önce 2.koĢullu uyarıcı ile baĢlar. **Ön koşullanma nötr olan ve genelleştirilme özelliği bulunmayan iki uyarıcının önce birlikte ÖN KOġULLANMA uygulanması, sonra da birisinin koşulsuz uyarıcı ile birleştirilmesi sonucu her iki nötr uyarıcının da tepki yaratma gücü kazanmasıdır. **Tepkisel koşullanma bazı durumlarda koşul ilişkisi oluşmadan önce aralarında bağlantı kurulmuş uyarıcıları da etkisi altına alır. DİKKAT: Dereceli koşullanmada koşullanma gerçekleştikten sonra diğer uyarıcı ile ilişki kurulur. Ön koşullanmada ise uyarıcılar arasında zaten ilişki vardır. SAYFA 17 Ön koşullanma sürecinin aşamaları: 1. Zihinde Çağrışım: Otomobil (içerisinde) köpek görüldü. Veya Duyusal Ön ġartlanma 2. Klasik koşullanma ile öğrenme oluştu: Köpek + saldırı sonucu canı yandı ve korku oluştu. 3. Organizma otomobil ile olumsuz bir yaşantı geçirmediği halde daha önce koşullu uyaran (köpek) ile geçirilen yaşantı sonucunda zihinde oluşan bağa göre koşullu tepki ortaya çıktı ve ön koşullanma oluştu: Otomobil görünce korku oluştu. ÖRNEK: Sinan Hoca ile İsmail Hoca sürekli birlikte gezerler. Sinan Hocanın sınıfı bu duruma alışmıştır. Sinan Hocanın sınıfı bir gün İsmail Hocayı öğrencileri döverken görürler ve artık masum olmasına rağmen Sinan Hocaya karşı da korku tepkisi geliştirirler. --Klasik ġartlanmada PekiĢtireç koĢulsuz uyarıcıdır ve pekiĢtirme koĢulsuz uyarıcının tekrar verilmesi yoluyla gerçekleĢir. --KoĢulsuz uyaranın meydana getirdiği etkidir. Bir davranıĢın gelecekte olma olasılığını artıran uyarıcılardır. Klasik koĢullanmada pekiĢtirme koĢulsuz uyarıcının tekrar verilmesidir. KoĢulsuz uyarıcının meydana getirdiği etki pekiĢtirme görevini yerine getirir. Böylece köpek salya tepkisine devam eder. KoĢulsuz uyarıcı (et) pekiĢtireçtir. Klasik koĢullandırmada pekiĢtirme tepkiye bağlı olarak verilmez, tepkiden önce verilir. PEKĠġTĠRME --DĠKKAT: Klasik koĢullanmada pekiĢtireç tepkiye bağlı olarak verilmez. Tepkinin meydana gelmesinden önce sunulur ve tepkiyi doğuran uyarıcıdır. Bu yönüyle klasik koĢullama, gerek araçsal koĢullanmadan gerekse edimsel koĢullanmadan ayrılır. Çünkü diğer iki koĢullanmada da pekiĢtireç tepkiye bağlı olarak verilmektedir. ĠKĠ TÜR PEKĠġTĠREÇ VARDIR: Birincil Pekiştireçler: Temel gereksinimsizleri karĢılayan öğrenilmemiĢ davranıĢlar. Gıda gibi. Et klasik koĢullanmada birincil pekiĢtireçtir. Çikolata sevgi cinsellik elma suyu DOĞAL PEKİŞTİREÇLER-ÖĞRENİLMEMİŞ İkincil Pekiştireçler: ÖğrenilmiĢ pekiĢtireçlerdir. I.’den yola çıkarak oluĢurlar. Aferin not, para, zil ÖĞRENĠLMĠġ **Klasik koşullanmada organizma çaresizdir. Organizma ne yaparsa yapsın durumu değiştiremeyecektir. Herhangi bir ödül elde etmek ya da cezadan kaçmak için tepki gösterilir. Organizma ne kadar çaba harcarsa harcasın durumu değiştiremeyeceğini öğrenerek pasif kalır ve bu pasifliği de istenmeyen tüm durumlara geneller. ÖRNEKLER: --Okuldaki derslerde ve sınavlarda sürekli başarısız olan bir öğrenci hayatı boyunca başarısız olacağını düşünür. --Bir genç erkek kızların kendisini beğenmediğini ve kendisinden sürekli kaçtıklarını düşünerek buna inanır. --Öğrenilmiş çaresizliğin başlıca belirtileri; herhangi bir pekiştireci elde etmek ya da cezadan ÖĞRENĠLMĠġ ÇARESĠZLĠK ACĠZLĠK kaçmak için davranış göstermeye isteksiz olma, pasif olma, depresyon, korku, her türlü sonucu kabul etmeye isteklilik, boyun eğmedir. -- Gökhan, okuldaki derslerde isteksiz davranmakta ve sınavlarda başarısız olmaktadır. Bu nedenle yaşamı boyunca başarısız olacağını düşünerek, bu durumunu düzeltmek için hiçbir çaba içersine girmemektedir. Gökhan’ın bu durumu koşullanma sürecinde öğrenilmişlik çaresizlik ile açıklanabilir. ÖRNEK: Fillerin önce kalın kıramayacağı iplerle ve sökemeyeceği kazıklara bağlanması. Bu durumda fil ne kadar uğraşırsa uğraşsın başarılı olamamaktadır. Belli bir süre geçtikten sonra artık bunu başaramayacağını anlar ve kurtulmak için çaba harcamaz. Daha sonra çok basit bir ip ya da kazık olsa bile kendilerini zorlamazlar. SAYFA 18 --Garcia etkisi (Olumsuz Tat koĢullanması) tepkisel koĢullamanın özel bir halidir. Temel mantığı bitiĢiklik olmadan koĢullama gerçekleĢebilir. Yani uyarıcı ile tepki arasında geçen süre oldukça uzundur. Ancak tepkisel koĢullamada bitiĢiklik söz konusudur. --Olumsuz tat koĢullanması (Garcia Etkisi), organizmanın yediği her hangi bir yiyecekle, o an içinde bulunduğu hastalıkla (mide bulantısı, zehirlenme vb.) arasında iliĢki kurması sonucu yediği yiyecekten kaçınması durumudur. --Olumsuz tat koĢullanması bir seferde geliĢebilir. Tekrara gerek yoktur. --Kemoterapi tedavisi gören hastalarda da kemoterapi süreci devam ederken bazı yiyecekler kemoterapiyle birleĢince mide bulantısını neden olabilir. Mide bulantısını ise daha sonra kiĢi yediği yiyeceklere bağlayarak bu yiyeceklerden uzak durabilir (Olumsuz tat koĢullanması) DĠKKAT: Bazı kpss kitaplarında Garcia etkisi genellemenin karĢılığı olarak GARCĠA ETKĠSĠ Olumsuz Tat ġarlanması verilmektedir. Ancak bu doğru değildir. Garcia etkisi bitiĢikliğin olmadığı durumlarda gerçekleĢir. ** Örneğin öğle arası tavuk döner yiyen birisi belli bir süre sonra rahatsızlanırsa, bu rahatsızlığı tavuk dönere bağlarsa bu durum Garcia etkisidir. Ayrıca kiĢinin tavuk döneri çağrıĢtıran diğer Ģeylerden de tiksinmesi ya da kaçınması da Garcia etkisi olarak açıklanabilir. Yani burada koĢullanma gerçekleĢtikten sonra koĢullanmanın iliĢkili diğer öğelere gösterilmesi durumu söz konusu iken genelleme de benzer tüm uyaranlara aynı tepkiyi verme durumu söz konusudur. DOLAYISIYLA; Garcia etkisinde iliĢkili uyarıcılara, genelleme de benzer uyarıcılara tepki söz konusudur. ÖRNEK: ArkadaĢlarıyla birlikte hamama gider Hakan diğer gün ateĢlenir, hastalanır Bunun üzerine Hakan hamamda mikrop kaptığını hatta üĢüdüğünü düĢünerek hastalığının sebebini buna bağlar ve bir daha hamama gitmez. Dikkat: Garcia bu çalıĢmasıyla koĢullu uyarıcı ile koĢulsuz uyarıcı arasındaki sürenin kısa olması gerektiği kuralına karĢı gelmiĢ ve kanıtlamıĢtır. BitiĢiklik ilkesine karĢı bir durumdur. --Garcia etkisi ile kurtların kuzu yemesi kuzu etine karĢı tiksinti duymaları sağlanarak engellenebilir. --Koşullu uyarıcı benzer diğer uyarıcılara da koşullu tepkinin verilmesidir. --Örneğin; beyaz tüylü her hayvanın tavşana benzetilmesi, köpeğin zil sesine benzer başka uyarıcılara da salya akıtması, sobada eli yanan çocuğun diğer ısı yayıcı aletlerden kaçınmayı öğrenmesi. GENELLEME Benzer Olan Uyarıcılara --Genelleme olmasaydı, öğrenme pek iĢe yaramazdı. Öğrendiğimiz bir Ģey tıpatıp benzer bir durum ortaya çıkmadıkça uygulanamaz, bizim de aynı Ģeyleri tekrar tekrar öğrenmemiz gerekirdi. Neyse ki genelleme, öğrenilmiĢ bir davranıĢın çok çeĢitli durumlarda iĢe yaramasını sağlamaktadır. --Temel koĢullanma sürecinde, koĢullu uyarıcı olarak ses, koĢulsuz uyarıcı olarak da et kullanılmıĢtı. Ses ve et, yeterince birlikte verilerek ete karĢı tepki (salya), tek baĢına ses verildiğinde de oluĢturulduktan sonra, orijinal sese benzer farklı tonlardaki seslere de aynı tepki gösterilmektedir. Verilen ses ton, koĢullanan ses tonundan farklılaĢtığı ölçüde ise salyanın azaldığı gözlenmektedir. Bu durumda, genellemenin meydana gelmesinde, verilen uyarıcının önceki koĢullu uyarıcıya benzerliği önemlidir. --Sürekli olarak 75 desibel düzeyinde zil sesinde et verildiğinde köpeğin 50 ve 100 desibellik zil sesine de salya salgılaması genellemedir. --Bir çocuğun kuzuya köpek demesi, köpekten korkan çocuğun tüylü hayvanlardan da korkması **Kahraman Hocanın okuttuğu bir derste zorlanan öğrencilerin onun verdiği diğer derslerden de ürkmeye başlaması UYARICI GENELLEMESİDİR **Gölde boğulmaktan son anda kurtulan kişinin daha sonra havuzdan da korkmaya başlaması SAYFA 19 AYIRT ETME -Genellemenin tersidir. Organizmanın koĢullanma sürecinde kullanılan koĢullu uyarıcıyı diğerlerinden ayırt ederek ona tepkide bulunmasıdır. Benzer olan diğer uyarıcılardan farkını görebilme -Organizmanın iki uyarıcı arasındaki farkı ayırt ederek koĢullanmıĢ olduğu sese tepki vermesidir. ÖRNEKLER -DeğiĢik tondaki zil seslerini ayırt ederek sadece koĢullandığı ses tonuna tepki vermesi gibi. -Çocuğun beyaz önlüklü kiĢilerden sadece elinde iğne olandan korkması -Bir çocuğun askerle polisi birbirlerinden ayırabilmesi ve çocuğun annesini diğer bayanlardan ayırabilmesi -Köpeğin zil sesine salya ile tepki verirken Vuvuzela sesine salya ile tepki vermemesi -Okula geç gelmeyi alışkanlık haline getiren Ahmet Tarih hocasından çekindiğinden dolayı onun dersine zamanında gelmeye dikkat etmesi. GÖLGELEME -Organizmaya iki koĢullu-nötr uyarıcı aynı anda-birden verildiğinde birinin etkisinin diğerinin etkisini yok etmesidir. -Ġki uyarıcıdan dikkati çeken uyarıcıya karĢı Ģartlanmanın gerçekleĢmesi ve diğerinin etkisiz kalmasıdır. ÖRNEKLER - Köpeğe güçlü bir ıĢık ile birlikte hafif düzeyde müzik beraber verilmiĢ ancak köpek güçlü ıĢığa salya tepkisi vermiĢ fakat müziğe salya tepkisi vermemiĢtir. Burada güçlü ıĢık gölgeleyen müzik ise gölgelenendir. Çünkü ıĢık baskın olandır -Zil sesine koşullandırılırken, zil sesinden daha yüksek bir ses var ise ortamda (gök gürültüsü gibi) o zaman köpek gök gürültüsüne koşullanabilir. -Önceden oluĢturulan bir koĢullu uyarıcının daha sonra eĢleĢtirildiği farklı nötr bir uyarıcının koĢullanmasına engel olmasıdır. ENGELLEME -Üst düzey koĢullamanın gerçekleĢmemesi olarak değerlendirilebilir veya bir tür ayırt etme vardır. ÖRNEK: Annesinden çikolata almaya alıĢmıĢ bir çocuk, annesinden çikolata aldığında sevinme tepkisi gösterir. Çocuğa daha sonra teyzesi de çikolata almıĢtır, fakat çocuk sevinmemiĢtir çünkü teyzesi çocuk için koĢullu uyarıcı durumunda değildir GENELLEME DERECELĠ KOġULLAMA ÖN KOġULLANMA -Uyarıcılar arasında benzerlik vardır ve bundan dolayı verilen tepki aynıdır ÖRNEK: Sevgi doğa resimleri çekerken dere kenarında bir kurdun saldırısına uğramıĢ ve daha sonra köpeklerden de korkmaya baĢlamıĢtır. Burada kurdun saldırısına uğrayan sevginin kurda benzediği için köpeklerden de korkması uyarıcı genellemesidir. **Benzerlik -Önce bir uyarıcıya koĢullanma meydana gelir, sonra ise koĢullanılan uyarıcı ile yeni bir nötr uyarıcı eĢleĢtirilir. En son koĢullanılan uyarıcıya da ayını tepki verilir. ÖRNEK: Sevgi daha sonra kurdu hayvanat bahçesinde görmüĢtür. Hayvanat bahçesine karĢıda Sevgi de bir korku oluĢmuĢtur. -Bir uyarıcıya koĢullanma gerçekleĢir, bu koĢullanma gerçekleĢtikten sonra, daha önce bu uyarıcı ile iliĢkili uyarıcılara da aynı tepki verilir. Burada Sevgi‘nin sadece kurttan korkarken kendisi için nötr uyarıcı olan hayvanat bahçesinden de korkmaya baĢlaması dereceli koĢullamadır. -Koşullanma gerçekleştikten sonra başka uyarıcı ile ilişki kuruluyor Burada Sevgi‘nin kurdun saldırısına uğradığı yeri kurt ile iliĢkilendirmesi ise ön koĢullamadır. Kurt+dere kenarı ÖRNEK: Sevgi‘nin daha önce dere kenarından geçerken ürpermemesine korkmamasına rağmen daha sonra dere kenarından da korkmaya, ürpermeye baĢladığı görülmüĢtür. daha sonra iliĢkilendiriliyor. -Koşullanma gerçekleşmeden önce zaten uyarıcılar arasında ilişki vardı kurt dere kenarındaydı ve saldırıda orada gerçekleşti SAYFA 20 GÖLGELEME -Ġki nötr uyarıcı aynı anda verilir ve koĢullanmaya çalıĢılır fakat uyarıcılardan biri daha baskın olduğu için, baskın, güçlü olana organizma koĢullanır, baskın olmayan ise devre dıĢı yani nötr olarak kalır. -Ġki koĢuĢu uyaran aynı anda yakın zamanda verilir. KoĢullu uyarandan biri daha baskındır, durumlar değiĢse bile baskın olan uyarana tepki gösterme devam eder. ÖRNEK: Zil sesine koşullandırılırken, zil sesinden daha yüksek bir ses var ise ortamda (gök gürültüsü gibi) o zaman köpek gök gürültüsüne koşullanabilir. -Hem köpekten hem de yüksekten korkan bir kiĢinin köpekten kaçıp yüksek bir yere tırmanması gölgelemedir. -Bir personelin görevine son verecek olan bir patron tebliği kendisi değil de herhangi bir çalıĢanına yaptırması gölgelemedir. Burada tepkiler çalıĢana olacağından patron kendini gölgelemiĢtir ENGELLEME -Önce ilk koĢullu uyaranla koĢullama yapılır. Daha sonra ikinci koĢulu uyaran devreye girer ve üst düzey koĢullama denenir. Fakat gerçekleĢmez. DĠKKAT: Burada uyaranlar arsında baskınlık durumu yoktur, uyaranlar aynı anda verilmez. -Burada bir tür olumsuz transfer söz konusudur çünkü önceki öğrendiği yeni öğreneceğini zorlaĢtırmaktadır. -Uyarıcıların yanlıĢ sıra ile verilmesi olarak açıklanabilir. Ġlk öğrendiği uyaranın organizmaya ilk önce sunulması, diğer ilk koĢullu uyarandan sonra sunulması önemlidir. ÖRNEK: Zil-Ortama verildi tepki yok Zil+Et. Tepki salya Bu durum 5 defa tekrarlandı Zil. Et yok. Tepki ---salya- koĢullu tepki ZĠL KOġULLU UYARICI HALĠNE GELDĠ ZĠL verildi ardından ıĢık veridi tepki SALYA IĢık Nötr uyarıcı durumunda zil ise koĢullu uyarıcı DAHA SONRA SADECE IġIK VERĠLDĠ TEPKĠ YOK Burada zil sesi ıĢığın öğrenilmesini engellemiĢtir. Dikkat önce nötr uyarıcı verilmeliydi, daha sonra ise koĢullu uyarıcı zil-ıĢık yerine ıĢık sonra zil olmalıydı Çünkü gök gürültüsü daha baskındır. Organizma baskın olan nötr uyarıcılardan birine koşullanır. GÖLGELEME- ENGELLEME ORTAK ÖZELLĠKLERĠ -Birden fazla Ģartlı-koĢullu uyaran vardır. -Her iki uyarana da aynı tepki verilmesi beklenir. -Fakat uyaranlardan birine tepki gösterilmesi sağlanamaz. Yani sonunda uyaranlardan sadece birine tepki verilmesi gerçekleĢir. -Uyarıcılardan biri nötr uyarıcı olarak kalırken biri koĢullu uyarıcı olur. - Koşulsuz uyarıcı (et) olmadan, koşullu uyarıcı (zil) tek başına verildiğinde, SÖNME Deneysel Çözülme bir müddet sonra koşullu tepkinin (salya) azaldığı ve yok olduğu görülür. -Koşullu uyarıcının artık tek başına koşullu tepkiyi oluşturmamasıdır. Bir süre zil verilip et verilmezse salya gözlenmez. -Pekiştirilmeyen davranışlar söner, koşullu uyarıcı eski haline döner, ama tamamen yok olmaz, sadece güçlü bir şekilde bastırılır. ÖRNEKLER: -İlk defa iğne vurulduğunda iğneyi vuran doktordan korkan bir çocuk daha sonra bir doktor gördüğünde korkar. Daha sonra uzun süre doktora gitmediğinde bu korkuyu unutabilir, korku duygusu sönebilir. -Düzenli ders çalışarak girdiği sınavlardan düşük not alan Ahmet bir süre sonra düzenli ders çalışmayı bırakması. -2010-Bindiği uçağın düşmekten kıl payı kurtulması nedeniyle Mehmet Bey’de uçma korkusu gelişmiştir. Ancak görevi gereği sık sık uçakla seyahat etmek zorunda kalan Mehmet Bey’in uçma korkusu zamanla zayıflamıştır, sonuçta ortadan kalkmıştır. SAYFA 21 -Bazı tepkilerin unutulduğu zannedilirken, sönmeden bir süre sonra uyarıcı aldığında davranıĢ yeniden gösterilebilir. Unutulduğu sanılan bilgiler geri gelebilir. -Sönme tepkinin tamamen bellekten silinmesi değildir. Sönmeyi takip eden bir süreçten sonra koĢullu tepkinin yeniden ortaya çıkmasıdır. KENDĠLĠĞĠNDEN GERĠ GELME GEÇĠCĠ KOġULLANMA KENDĠNĠ GERÇEKLEġTĠREN Pygmalion etkisi KENDĠNĠ KEHANET Pygmalion etkisi -KoĢullu uyaran yada koĢullu uyaranı çağrıĢtıran bir uyaranın ortaya çıkması durumunda koĢullu tepki yeniden ortaya çıkabilir. Bu tepki az ve kısa sürelidir. ÖRNEKLER: -Caddede kaza tehlikesi geçirdiği için o caddeden uzun süre geçemeyen, bir daha kaza yaĢanmadığında o korkusunu üzerinden atan (sönme) bir bireyin korkuyu yenmiĢ olmasına rağmen aynı caddeden geçiĢinde aynı korkuyu duyabilir (kendiliğinden geri gelme). -Okulda arkadaĢlarıyla top oynarken, ―top benim alır giderim‖ diyerek onlara her istediğini kabul ettirebileceğini öğrenen bir çocuk, arkadaĢlarının durmadan sıkılıp birkaç kez üst üste ―istiyorsan al topunu git‖ demeleri üzerine bu davranıĢı bir daha tekrar etmemiĢtir. Ancak, yarıyıl tatili dönüĢünde çocuk arkadaĢlarıyla oynarken istediklerini yaptırmak için tekrar ―top benim alır giderim‖ demeye baĢlamıĢtır. Çocuğun tatil dönüĢünde ―top benim, alır giderim‖ demesi -KoĢullanma boyunca (yalnızca) koĢulsuz uyarıcı kullanılıp bu koĢulsuz uyarıcı organizmaya eĢ zaman aralıklarıyla verilir. Artık eĢ zaman aralıkları, koĢullu uyarıcı hale gelir. -Sadece koĢulsuz uyaran verilir. ÖRNEK: -Köpeğe 2 saat aralıklarla et verilir. Bu durum belirli aralıklarla tekrarlanır. Belli bir süre sonra köpeğin zamanı geldiğinde ağzının sulandığı görülür. Burada aradaki zaman köpek için koĢullu uyaran haline gelmiĢtir -Rosenthal literatüre "Pygmalion Etkisi" kavramını getiren kiĢi. Mitolojiye göre, Pygmalion bir kadın heykeli yarattı ve ona öylesine bir sevgi gösterdi ki, Afrodit''in müdahalesi ile heykel bir canlıya dönüĢtü ve onun sevgisine yanıt verdi. Kendini gerçekleĢtirme kehanetine göre de neyi beklersek onun gerçekleĢme olasılığı daha yüksektir. Teorinin gerçek hayattaki karĢılığına bakarsak, kendisine saygı duyulmadığını düĢünen bir kiĢi, gerçekte böyle bir durum söz konusu olmasa da, bu algısı nedeniyle çevresindeki insanların tavırlarını düĢmanca algılayacak, pek çok durumda aĢırı hassas davranacak ve çevresine karĢı Ģüpheci yaklaĢacaktır. Bu durumda çevresi de ona düĢmanca davranacaktır. Yani kehanet gerçekleĢir. -Her sınıftan eĢit sayıda öğrenci iki gruba ayrılır. Rosenthal, gruplardan birine "zeki grup" der. Öğretmenlere "zeki grubun" içinde yer alan öğrencilerin adını vererek, bu öğrencilerin öyle olmadığı halde "ileri zekalı" olduğunu ve yüksek potansiyelleri olduğunu söyler. Bir yılın sonunda bu çocukların diğerlerine oranla akademik açıdan çok daha fazla geliĢtikleri görülür. Üstelik zeka puanları bile anlamlı derecede artar. Rosenthal''a göre, öğretmenlerin yüksek performans beklentisi, öğrencilere söyledikleri Ģeyler, yüz ifadeleri, gibi sözel ve sözel olmayan çeĢitli Ģekillerde iletilmiĢ olabilir. Bu deneyde her iki grup arasında öğretmenlerin öğrencilerle geçirdiği süre açısından bir fark bulunmamaktadır, ancak öğrencileri ile kurdukları iliĢkinin niteliği daha farklıdır. Bu Ģekilde gruba hissettirilen olumlu beklentinin öğrencilerin benlik kavramları üzerinde etki etmiĢ ve motivasyonlarını, kavrama becerilerini yükseltmiĢ olduğu düĢünülmektedir. Yani bir hastaya uzmanından aile bireylerine kadar herkes "sen Ģizofreniksin ve de iyileĢemezsin" derse, o hasta hayat boyu Ģizofren gibi davranmaya devam eder. -Bir çocuğa baĢarabileceğine inandığınızı belli ederseniz baĢarılı olma ihtimali artar. Yani kehanet gerçekleĢir. -Yoksa ya "kötü" ya da "deli" olacağım. Einstein "Neyi gözlemleyebileceğimizi teorimiz belirler" derken aynı Ģeyi kast ediyordu. -Nick adında bir demiryolu isçisinin öyküsü bu. Nick güçlü, sağlıklı bir iĢçi manevra sahasında çalıĢıyor. ArkadaĢlarıyla iliĢkisi iyi ve iĢini iyi yapan güvenilir bir insan. Ne var ki, kötümser biri, her Ģeyin kötüsünü bekler ve baĢına kötü Ģeyler geleceğinden korkar. SAYFA 22 Bir yaz günü, tren isçileri, ustabaĢının doğum günü nedeniyle bir saat önceden serbest bırakılırlar. Tamir için gelmiĢ olan ve manevra alanında bulunan bir soğutucu vagonun içine giren Nick, yanlıĢlıkla içerden kapıyı kapatır, kendini soğutucu vagona kilitler. Diğer iĢçiler Nick'in kendilerinden önce çıktığını düĢünürler. Nick kapıyı tekmeler, bağırır, ama kimse duymaz, duyanlar da bu tür seslerin sürekli geldiği bir ortamda olduğu için pek kulak vermezler. Nick burada donarak öleceğinde korkmaya baĢlar. Eğer buradan çıkmazsam, burada kaskatı donacağım, diye düĢünmeye baĢlar. Ġçerde yarısı yırtılmıĢ bir karton kutunun içine girer. Titremeye baĢar. Eline geçirdiği bir kağıda karısına ve ailesine son düĢündüklerini yazar: Çok soğuk, bedenim hissizleĢmeye baĢladı. Bir uyuyabilsem! Bunlar benim son sözlerim olabilir? Ertesi günü soğutucu vagonun kapısını açan iĢiler, Nick'in donmuĢ bedenini bulurlar. Üzerinde yapılan otopsi, onun donarak öldüğünü göstermektedir. Fakat bu olayı olağanüstü yapan, soğutucu vagonun soğutma motorunun bozuk ve çalıĢmıyor olmasıydı. Vagonun içindeki ısı 18 C idi, ve vagonda bol hava vardı. Nick'in korkusu, kendini gerçekleĢtiren bir kehanet oluĢturmuĢtu. MEMURLAR NET TARTIġMA FORMUNDAN: DĠKKAT KENDĠNĠ KEHANET Pygmalion etkisi KENDĠNĠ KEHANET Pygmalion etkisi ÖğrenilmiĢ çaresizlikte bir iĢi defalarca denersin ve o iĢte baĢarısız olursun ve sen bu baĢarısızlığını bu deneyimlerin sonucunda kabullenirsin. ÖRNEK: matematik yazılısına sürekli çalıĢan ama bir türlü iyi not alamayan biri öğrenilmiĢ çaresizlik yaĢar. Kendini gerçekleĢtiren kehanette ise kiĢi deneyimleriyle değil düĢünceleriyle hareket eder. Yani bir olaya karĢı sürekli olumsuz tavır takınır. ÖRNEK: Bir kızın erkekler beni beğenmez düĢüncesiyle hareket etmesi ve bu olumsuz düĢünceleri sonucunda gerçekten de erkekleri kendinden uzaklaĢtırması. Hiç bir deneyim yok sadece olumsuz düĢüncelerin kendini doğrulaması vardır. ÖRNEK: Ben bu yazılıdan zaten 1 alacağım demek öğrenilmiĢ çaresizlik yazılıya girdikten sonra 1 alıp ben zaten demiĢtim, biliyordum 1 alacağımı demek kendi kendini gerçekleĢtiren kehanettir. Bu örneği unutmazsan sınava kadar tamamdır bu konu abicim ÖRNEK: K.G.K de kendini olmayacağı konusuna Ģartlıyorsun olmayacak olmayacak diyorsun, beyin de senin emirleri yerine getirdiği için evet sonuçta olmuyor. örnek vereyim; cafede oturuyorsun karĢında güzel bir kız var, bu kız benim neyime baksın asla bakmaz diyorsun. bakmayacağına eminsin ve ona göre davrandığın için o kız sana bakmıyor. SONUÇ: K.G.K. Bir kiĢi neyi beklerse onun gerçekleĢme ihtimali yüksektir Ģeklinde açıklanır. Yani duygu ve düĢüncelerimiz hangi yönde ise baĢımıza da muhtemelen bu örnekler gelir. ÖĞ. ÇARESĠZLĠK ĠLE K.G.K arasında yakın iliĢki vardır. ÖğrenilmiĢ çaresizliğe sahip kiĢiler ne yaparlarsa yapsınlar durumun değiĢmeyeceğine inanırlar, çaresizliği, imkansızlığı kabullenirler(ÖğrenilmiĢ çaresizlik). Böylece beklentileri de bunun üzerine kurulur, pasif duruma geçerler ve bu noktada artık baĢarısız olurlar ve K.G.K gerçekleĢir. Ben zaten baĢarısız olacağım der ve yatmaya baĢlar, direnmez-Öğr. çaresizlik Yatan insan zaten baĢarısız olur ve kehanet gerçekleĢir -Daha önce çok sık pekiĢtirilen ya da sürekli pekiĢtirme tarifesi kullanılarak kazandırılan tepkinin Ģiddetinde bir süre sonra azalma olur. Alışma etkisi denir. ALIġMA -Tepkiyi ortaya çıkaran bir uyarıcının sürekli verilmesi sonucunda, bu uyarıcının tepkiyi ortaya çıkarma gücünün azalması durumudur. ÖRNEK: Zile ilk etapta gösterilen tepkinin Ģiddeti ile sonradan gösterilen tepkinin Ģiddeti arasında azalmaya dönük bir fark vardır. DĠKKAT: AlıĢmada tepki devam etmektedir ve bitmemiĢtir sadece görülme sıkılığı azalmıĢtır. Sönme ile karıĢtırmayınız. 2006-KoĢullu bir tepkiyi ortaya çıkaran bir uyarıcının tekrar tekrar verilmesi sonucunda, bu uyarıcının söz konusu tepkiyi ortaya çıkarma kuvvetinin azalması-ALIġMA SAYFA 23 ALIġMA 2009-Ġrem öğretmen bir öğrencisine düzenli olarak ödev yapma alıĢkanlığı kazandırmak amacıyla her ödev yapıĢında onu arkadaĢlarının önünde ödüllendirir. Bunun sonucunda öğrenci ödevlerini düzenli olarak yapmaya baĢlar. Ancak bir süre sonra, ödüllendirme devam etmesine rağmen öğrencinin ödev yapmayı ihmal etmeye baĢladığı görülür. ALIġMA -Çıkan 2 sorudan da anlaĢılacağı gibi bir doyum söz konusu. -Önceden öğretmeninin aferin demesi ile gaza gelen öğrencinin sürekli aferin duyması sonucu artık eskisi kadar önemsememesi -Çocuğa yeni cep telefonu aldığında telefonu ilk eline aldığında göstermiĢ olduğu tepkiyi bir süre sonra göstermeyecektir. --Balık pazarındaki satıcıların balık kokusundan rahatsız olmaması- ĠnĢaat iĢçilerinin gürültüden rahatsız olmaması DUYARLILAġMA DUYARSIZLAġMA DAHA ÇOK FĠZĠKSEL -AlıĢmanın tersi olan tepkideki artıĢa da Duyarlılaşma etkisi denir. KoĢullu uyarıcının hoĢa gitmesiyle verilen tepkinin Ģiddetinin artmasıdır. ÖRNEK: Normal koĢullarda nabzı ortalama 70 atan bir genç kızın sevgilisini gördüğünde nabız atıĢlarının - 90 Olması-DuyarlılaĢma -73 Olması-AlıĢma -70 Olması-Sönme -DuyarsızlaĢma; Olumsuz uyarıcılara baĢlangıçta verilen tepkinin verilmemesi durumudur. En bilineni acil servis örneğidir. Daha çok biyolojik örnekler karĢımıza çıkar -Yeni atanan doktorlar önceleri kan-revana dayanamazken sonraları bu durumu kanıksarlar. Hastaneye ilk giden bir kiĢi oradaki kokuyu hemen fark eder ama orda çalıĢanlar o kokudan habersizdir -Kadavra görmeye alıĢan bir doktor ya da hemĢire duyarsızlaĢır çünkü sürekli aynı ortamda bulunurlar. DAHA ÇOK DUYGUSAL DĠKKAT Küçük çocuk evde canı sıkılmıĢtır ve etrafı dağıtmıĢtır. Annesi mutfaktan döndüğünde her Ģeyi çok dağınık görür ve sinirlenir çocuğu terlikle döver. Küçük Ġsmail annesinin mutfaktan dönüĢüne denk gelen zamanlarda birkaç defa daha dayak yemiĢtir sonra. Küçük Ġsmail‘in daha sonra misafirlikte iken mutfaktan çıkan bayandan korktuğu saptanmıĢtır. Evde mutfağın yakınından geçerken tedirgin olduğu gözlenmiĢtir. Ayrıca annesinden baĢlangıçta korkmayan Ġsmail‘in dayak yediği için annesinden korktuğu saptanmıĢtır. Artık annesi ne zaman mutfaktan terlikle çıksa anlar ki dayak yiyecek, annesi elinden terliği bıraktığında anlar ki tehlike geçti. Uzun bir zaman geçtikten sonra Ġsmail annesinden korkmaktadır fakat önceki kadar değildir. Zavallı Ġsmail‘in terliğe benzer nesnelerden ve elinde terlik gördüğü bayanlardan korkması da bir baĢka çilesidir. Annesinin mutfaktan gelip Ġsmail‘Ġ dövmesinden dolayı mutfağın yanından geçip tuvalete gidememesi daha da düĢündürücüdür. Aradan yıllar geçer Ġsmail de bu korkuların hiçbiri kalmaz. Aradan yıllar geçer Ġsmail Okulu bitirir öğretmen olarak atanır ve gider bir baĢka memlekete bir gün arkadaĢları Koskoca Ġsmail‘in mutfağın yanından geçerek tuvalete gidemediğini anlayınca baĢlarlar gülmeye. Ġsmail o an düĢünür aklına çocukluğu gelir ve anlar mutfaktan neden korktuğunu çünkü annesi mutfaktan çıktıktan hemen sonra onu döverdi. Derin bir ah çeker ve bu andan itibaren bayanlara annelere, onların yaptıkları iĢlere nefretle bakmaya baĢlar. DüĢünür yine ben demiĢtim der bütün bayanlar kötüdür, beni sevmezler zaten diye ve bu düĢüncesinden yola çıkarak, bayanları kırmaya baĢlar, birde ne görsün bu hareketleri tüm bayanları kendinden uzaklaĢtırmıĢ ve gerçekten sevilmeyen biri olmuĢ bayanlar Ġsmail‘den uzaklaĢmıĢ. KÜÇÜK ĠSMAĠL‘ĠN ÇOCUKLUĞU ADLI PARÇADAN 1‘ER BĠTĠġĠKLĠK:____________________________________________________________________ ÜST DÜZEY KOġULLAMA:_______________________________________________________ ______________________________________________________________________________ UYARICI GENELLEMSESĠ:_______________________________________________________ SÖNME_______________________________________________________________________ KENDĠLĠĞĠNDEN GERĠ GELME:___________________________________________________ ALIġMA:_______________________________________________________________________ GARCĠA ETKĠSĠ:________________________________________________________________ KENDĠNĠ GERÇEKLEġTĠREN KEHANET:____________________________________________ OLUMLU HABERCĠLĠK:__________________________________________________________ GERĠYE YÖNELĠK KOġULLANMA:_________________________________________________ OLUMSUZ HABERCĠLĠK_________________________________________________SAYFA 24 KLASĠK KOġULLANMA YOLUYLA ÖĞRENĠLEN DAVRANIġLARI ORTADAN KALDIRMA YOLLARI Klasik koĢullamada koĢullu tepkileri (korku, sınav kaygısı, huzursuzluk, mide bulantısı gibi) ortadan kaldırmada kullanılabilecek beĢ ayrı teknik vardır. Bu teknikler: KarĢıt KoĢullanma TERSĠNE -Bir tepkinin oluĢmasına neden olan uyarıcılar değiĢtirilerek karĢı tepkinin oluĢturulması sürecine denir. - KoĢullu uyarıcı, istenmeyen koĢullu tepki yerine zıt bir tepki yaratan bir uyarıcı ile eĢlenmektedir - Ġstenmeyen bir davranıĢı bu davranıĢla uyuĢmayan karĢıt uyarıcılar ile koĢullayarak önceki koĢullanmanın etkisinin zayıflatılması böylece koĢullu tepkinin tersi olan davranıĢın ortaya çıkartılmasıdır. ÖRNEKLER: - Okulunda sinirli, suratı asık ve sürekli bağıran öğretmenler olduğu için nefret eden ve devamsızlık yapan bir öğrenci için, öğretmenlerin sevecen ve yakın ilgi gösterdiği bir okulu olan nefret ve devamsızlık davranıĢları okula olan ilgiye dönüĢür. -Sürekli saldırdığı ve havladığı için bir köpekten korkan çocuk için uyumlu ve sevecen köpekle etkileĢime geçtiğinde köpeğe olan nefretin yerini köpek sevgisi alır. - Hastanede yatan bir hastaya gönderilecek olan çiçek karĢıt koĢullanma etkisi yaratabilir. Hastane bireyde olumsuz duyguya yol açacaktır. Çiçek ise, bu olumsuzluğu giderebilecek hoĢ bir etkiye sahiptir. -2010-Sınav kaygısından yakınan bir öğrenciye verilebilecek ‗‘Kaygı duyduğun anda sınavla ilgili geçmiĢteki hoĢ yaĢantılarını düĢünmelisin‘‘ yanıtı karĢıt koĢullamadır. - DiĢçiye dönük korkunun sevgiye dönüĢtürülmesi DiĢçi + DiĢin Çekilmesi can yanması.. Korku DiĢçi + Çocukla ilgilenme oyun oynama.. Sevgi Dikkat: Bazen olumlu bir tutum olumsuz bir tutuma da yol açabilir. ÖRNEK: Havuzda yüzmeyi çok seven Ġsmail bir gün havuzda boğulma tehlikesi geçirir ve o günden sonra bir daha havuza gitmez ve havuzdan korkmaya baĢlar. - KoĢullu tepkinin ortadan kalkması için koĢulsuz uyarıcı ortamdan çekilmeli ve uzun süre verilmemelidir. Böylelikle davranıĢ sönecektir. - PekiĢtirilmeyen davranıĢlar söner. KoĢullu uyarıcı bir süre (zil) tek baĢına verildiğinde, (koĢulsuz uyarıcı olan et verilmeden) bir süre sonra koĢullu tepki (salya) görülmez ÖRNEKLER: 2007-Bir bebeği annesi, ayağında sallayarak uyutmaya alıĢtırmıĢtır. Bir psikoloğun tavsiyesi üzerine anne bebeği ayağında sallayarak uyutmaktan vazgeçmiĢ ve onun ağlamasına aldırmadan yatağında kendi kendine uyumasını beklemeye baĢlamıĢtır. Ġlk günlerde bebeğin ağlama davranıĢında bir artma olmuĢ ama daha sonra ağlama davranıĢı azalarak ortadan kalkmıĢtır. — Daha çok korkuların ve fobilerin ortadan kaldırılmasında kullanılan sistematik duyarsızlaĢtırma, korku veren uyaranın korku vermeyen durumlarda Sistematik alıĢtırarak verilmesini tanımlar. DuyarsızlaĢtırma —KiĢi korktuğu uyarıcı ile kendisi için korkutucu olmayan bir derecede karĢı karĢıya getirilir. Bu düzeye alıĢtıktan sonra uyarıcının düzeyi, "kiĢiyi rahatsız etmeyecek" derecede artırılır. —Ardından kiĢi çok fazla tedirgin olmadan uyarıcının düzeyi artırılmaya devam eder ve bu Ģekilde aĢamalandırılarak korku tedavi edilmiĢ olur. —Bu yolla öğrenilen korkular ve fobiler tedavi edilir. ÖRNEKLER: —Topluluk karĢısında konuĢmaktan korkan bir öğrenciye, önce tanıdığı ve sevdiği arkadaĢlarına, sonra çok kalabalık olmayan ve yabancıların da olduğu gruba en sonunda kalabalık bir gruba karĢı sunu yapmasını sağlayarak kalabalık karĢısında konuĢma korkusunu ortadan kaldırmak mümkündür . SAYFA 25 DavranıĢın Sönmesini Bekleme Sistematik --Köpek korkusu olan bir çocuğa önce sevimli köpek resimleri gösterme, daha DuyarsızlaĢtırma sonra evci hayvanların satıldığı yerde köpek gösterme, daha sonra köpeğe dokundurma sonucunda çocuğun köpek korkusunu yenmesi. -2007- Köpeklerden korkan bir çocuğa, bu korkusunu yenmesi için, önce köpek resimleri, daha sonra oyuncak köpekler gösterilmiĢtir. Bunların ardından, çocuğun canlı bir köpeği önce uzaktan, daha sonra yakınlaĢarak izlemesi sağlanmıĢtır. Son aĢamada ise çocuk köpeğe dokunarak onu sevmiĢtir. AġAMA-KADEME-AĞIR AĞIR YAKLAġTIRMA KELĠMELERĠ ĠPUCUDUR EDĠMSEL KOġULLAMADA DETAYLI ĠġLENECETĠR KarĢı karĢıya Getirme Ġtici uyarıcılara KoĢullama - KoĢullu tepkinin sönmesi için koĢullu (korkulan) uyarıcı ile kiĢi belli bir süre bir arada tutulur. Bir süre sonra koĢullu tepkinin sönmesi beklenir. - KoĢullu tepkinin sönmesi için korkulan uyarıcı ile organizma uzun süreli olarak bir arada tutulur. ÖRNEKLER - Balon fobisi olan bir çocuk içi balon dolu bir odaya konur - Kediden korkan bir çocuğun kedi olan bir odaya sokularak orada bir süreliğine kalması sağlanır. Kedi korkusunun bir süre sonra ortadan kalkması beklenir ** KORKUNLA KARġI KARġIYA GEL - Bazı uyarıcılar çekici olduğu için organizma tarafından tercih edilir. Ancak bu durum bazı problem davranıĢları ortaya çıkarır. Problemli davranıĢı ortadan kaldırmak için bu uyarıcının çekiciliği ortadan kaldırılır. - Bazı uyarıcılar kiĢi için çekici durumda olduğundan tercih edilmektedir. Bu çekicilik bazı problem durumlarının yaĢanmasına da sebep olur. Ortaya çıkan bu problemli davranıĢı ortadan kaldırmak için uyarıcının çekiciliğini azaltmak gerekir. ÖRNEKLER: - Alkol bağımlısı birine alkolün çekiciliğine karĢı kokusuyla mide bulantısı eĢleĢtirilerek tedavi yapılır. Önce mide bulantısı yapan ilaç verilir hemen arkasından alkol verilir bu birkaç kez tekrarlanınca bireyin alkole dönük alıĢkanlığı ortadan kaldırılır. - Sigara içmekten hoĢlanan bir bireye sigara içmeden önce mide bulantısına yol açan bir ilaç verilir. Bir süre sonra bireyin içtiği sigara ile mide bulantısı arasında bir iliĢki kurması sağlanır. Böylelikle itici bir uyarıcıyla iliĢkilendirilen sigara çekiciliğini yitirecek ve sigara istenmeyen bir uyarıcı haline dönüĢecektir. -Tırnak yeme alıĢkanlığı olan çocuğun tırnaklarına oje sürülmesi Teddy’den Üç Mektup Tedyy Stallard’ı 15 yıl önce, beĢinci sınıfta, iki yıllık bir öğretmenken tanıdım. Sınıfıma ilk girdiği günden beri Teddy’den nefret etmiĢtim. Hiçbir çocuğa özel bir antipati göstermemem gerektiğini biliyor. Ama insan doğası gereği, parlak, güzel ve zeki insanları tercih etme eğilimindedir. Tedyy pis bir çocuktu. Hem de ara sıra değil, sürekli olarak pis kokan bir çocuktu. Ayrıca, bir türlü adlandıramadığım tuhaf bir kokusu vardı. Fiziksel kusurlarının çokluğuna ek olarak, zihinsel durumu da pek parlak değildi. Ġlk haftanın sonunda, onun sınıftaki diğer çocuklara göre umutsuz bir biçimde geri kaldığını anlamıĢtım. Yalnız yetersiz bilgiye sahip olmakla kalmıyordu, yavaĢ öğrenen bir çocuktu. Hızla ondan uzaklaĢmaya baĢladım. O yıl en iyi öğrencilerim ve onları izleyenler üzerinde yoğunlaĢtım. Ġtiraf etmeye utanıyorum, kırmızı kalemimi kullanmaktan sapıkça bir zevk alıyor ve ne zaman Teddy’nin ödevlerini kontrol etsem, zaten bol kullandığım yanlıĢ iĢaretlerini iyice koyu kırmızı yapıyordum. “Yetersiz bir çalıĢma” diye yazıyordum kağıtların üstüne. Çocuğu açıkça hırpalamadığım halde, sınıf tutumumu fark etmiĢti. Kısa sürede Teddy sınıfın günah keçisi oldu. Sevilmeyen ve sevilmesi mümkün olmayan, dıĢlanmıĢ bir kiĢi haline geldi. Ondan hoĢlanmadığımı biliyor, fakat nedenini anlamıyordu. Aslında ben de ona karĢı neden böyle yoğun bir hoĢnutsuzluk duyduğumu bugün bile anlayabilmiĢ değilim. Tek bildiğim, bu küçük çocuğa kimsenin aldırmadığı ve benim de durumu düzeltecek hiçbir Ģey yapmadığımdır. Bir yılbaĢı günü çocuklardan gelen hediyeleri açıyordum. Sıra Teddy’ninkine geldi, paketin içinden taĢların çoğu dökülmüĢ gösteriĢli bir bilezik ve yarısı boĢalmıĢ bir kolonya düĢtü. Bileziği koluma taktım ve kolonyayı sürdüm. Teddy yanıma gelerek “Tıpkı annem gibi kokuyorsunuz, bileziği size çok yakıĢtı, beğendiğinize sevindim.” dedi ve hızla sınıfı terketti. Ben kapıyı kilitleyip, masama oturdum ve ağlayarak, Teddy’ye çektirmiĢ olduğum yoksunluğu telafi etmeye, ilgili bir öğretmen olmaya karar verdim. Teddy ile özel olarak ilgilendim. Ders çalıĢtırdım, ödevlerini kontrol ettim ve eksikliklerini tamamlamaya çalıĢtım. Hızlı fakat emin adımlarla sınıf seviyesine yetiĢiyordu. Notlar giderek yükseldi, sınıfın en iyileri arasına girdi. O yıl okuldan ayrıldı. Daha sonra üç mektup aldım. 15 yıl sonra aldığım üçüncü mektubunda “Bugünden itibaren ben tıp doktoru Theodore J. Stallard’ım.” diyordu ve beni nikâhına davet ediyordu. Ben de kendisini tebrik ettim ve “kutlarım, baĢardın, hem de kendi baĢına, benim gibilere rağmen” diye cevap yazdım. Nikâhında SAYFA 26 KLASĠK(TEPKĠSEL)KOġULLANMA GENEL ÖZELLĠKLERĠ VE EĞĠTĠM AÇISINDAN DEĞERLENDĠRLMESĠ --Okula, derse, öğretmene, ders çalıĢmaya karĢı ilgi ve tutum geliĢtirmede kullanılır --Bazı durum ve varlıklara karĢı olan korku, kaygı, sevgi, nefret, olumlu, olumsuz düĢünceler gibi duygular koĢullanma yoluyla öğrenilir. Ödev yapmayan öğrenci azar iĢitirse öğretmenden korkmayı öğrenir. --Bazı alıĢkanlıklar ve fobiler de koĢullanma ile oluĢur. --Otonom sinir sistemine bağlı fizyolojik tepkiler klasik koĢullanma yoluyla olur (fare görünce irkilme) --Refleksif bazı davranıĢlar da klasik koĢullanma yoluyla öğrenilir, (limonu gören ya da ismini duyan birinin ağzının sulanması) --Korku koĢullanması kolay olan ama zor ortadan kaldırılan bir Ģartlanmadır. --KoĢullanma ile ilk ve basit düzeydeki öğrenmeler zihinsel engelli çocukların eğitiminde yaygın olarak kullanılır --KoĢullanmada organizma pasif durumdadır. Olayı ya da durumu değiĢtiremez. KoĢullanma otomatiktir.Tepkiyi seçmek için düĢünememektedir. --Klasik koĢullanmada önce uyaran vardır ve koĢullanmanın sağlanabilmesi için davranıĢa neden olan uyarıcının bilinmesi gerekir. --Tepkisel koĢullanmada doğal uyarıcı nötr uyarıcı ve bunların iliĢkilendirilmesi Ģarttır. Ayrıca bitiĢiklik ilkesi de gereklidir. NOT: Garcia etkisi bu durumun dıĢındadır. BitiĢiklik ilkesi olmadan gerçekleĢebilmektedir. --Duygusal tepkilerin hepsi doğaldır. Hangi tepkilerin hangi uyarıcıya karĢı yapılacağı ve tepkilerde görülen zenginlik öğrenmenin sonucudur. Bazı öğrencilerin okula, bazı öğrencilerin öğretmenlere ya da belli derse karĢı kaygıları ve yersiz korkuları, okul içi ve okul dıĢı yaĢantıları meydana gelen Ģartlandırmaların bir sonucudur. Örnek: Bir üniversite öğrencisinin sezonun ilk maçında hakemin baĢlangıç düdüğü ile birlikte binlerce kuĢun sahaya dolmasını sağlamak amacıyla yaptığı iĢlemler Ģartlanmadır. Klasik koĢulmamanın eğitim öğretim ortamında kullanımı sınırlıdır. Buna karĢın duyuĢsal özelliklerin kazandırılmasında önemli roller üstlenebilir. Örneğin; ---Öğrencilerde kendilerine olan özgüvenin, olumlu benlik kavramının geliĢtirilmesi, ---Okula karĢı olumlu tutum oluĢturulması, sınav korkusunun, kaygısının azaltılması, ÖRN. Matematik dersine karĢı olumsuz tutum geliĢtirmiĢ bir öğrenciyi klasik koĢullanma ile matematik dersini seven baĢarılı olan bir duruma getirmek mümkün olabilmektedir. ÖRN. Küçük çocuklara yaramazlık yaptıkları zaman iğneciye, polise vereceklerini söylemek çocukların hemĢirelerden polislerden korkmalarına (koĢullanmalarına) neden olmaktadır. Çocukların normal olarak yapması gereken etkinlikleri ceza aracı olarak kullanmamak gereklidir. ÖRN. Klasik koĢullanma ilkeleri eğitim alanından çok reklam sektöründe oldukça etkili bir Ģekilde kullanılmaktadır. Bir banka reklamında güven verici bir kiĢi ile birlikte kredi kartı birleĢtirilmekte ve kredi kartlarına karĢı bir süre sonra tek baĢına güven biri hizmet olarak algılanmasına neden olmaktadır. Diğer önemli bir nokta ise öğrencileri öğrenilmiĢ çaresizlikten kurtarıp, kendilerine olan özgüven kazandırılabilir. Öğrencilere yapabilecekleri problemler verip kendilerine özgüven kazanmaları sağlanabilir. --Klasik koĢullama ilkelerinin, sınıfta öğretme-öğrenme ortamında kullanılma alanının sınırlı olduğu ileri sürülmekle birlikte, duyuĢsal ve duygusal özelliklerin kazandırılmasında önemli rol oynamaktadır. Okullarda ilgi, olumlu tutum, olumlu benlik kavramı, akademik özgüven ve diğer olumlu duyguların geliĢiminde, öğrenilmesinde, klasik koĢullanma etkili olmasına rağmen, bu tür öğrenmeler tesadüfen oluĢmaktadır. Oysa, bu özelliklerin kazandırılması için klasik koĢullanma ilkelerinin etkili bir Ģekilde iĢe koĢulmasını sağlayacak eğitim programlarının düzenlenmesine ihtiyaç duyulmaktadır. Böylece tesadüfen değil, bilinçli bir Ģekilde, çocuklarımızın okulu, öğrenmeyi, okumayı seven, olumlu tutumlara sahip, öğrenilmiĢ çaresizlikten uzak, özgüveni yüksek olan bireyler olarak yetiĢmelerine yardımcı olabiliriz. -- Bazı çocukların mutlu ve istekli bir Ģekilde, bazılarının da ağlayarak ve korkarak okula gitmelerinin nedeni acaba nedir? Çocukların farklı duygulara sahip olmalarının nedeni; okul ile çevrelerinde, kendilerine mutluluk veren ya da kaygı, korku yaratan uyarıcıları iliĢkilendirmeleridir. Okul, baĢlangıçta nötr bir uyarıcıdır. Çocuk, okula, ilk gittiği gün, kendisini seven, yumuĢak davranan, kendisiyle oynayan bir öğretmenle karĢılaĢtıysa, bu sevecen öğretmenin yarattığı olumlu etki, öğretmenle birlikte olan okul tarafından da paylaĢılacak, öğretmenin oluĢturduğu mutluluk duygusunu okul da meydana getirecektir. Ayrıca öğretmenin yarattığı bu mutluluk duygusu öğretmenle iliĢkili diğer uyarıcılara da genellenebilir. Örneğin; ders çalıĢmaya, kitap okumaya, diğer öğretmenlere v.b.”” • Yukarıdaki örneklerde olduğu gibi okulda yaĢanan olaylarla ilgili olumsuzluk, okul ve okulla ilgili diğer öğelere genellenebilir. Hatta bu etki öyle güçlü olabilir ki (garca etkisi) çocuk yaĢamı boyunca eğitime, okula, öğretmenlere karĢı olumsuz tutum geliĢtirebilir; eĢyalarına zarar vermek isteyebilir. • Öğrencilerin duyuĢsal ve duygusal özelliklerinin olumlu hale getirilebilmesi için, öğretmenler, öncelikli çocukların özelliklerini ve özel ihtiyaçlarını tanımalı, onlara karĢı duyarlı olmalıdırlar. Böylece, çocuklara her herhangi bir Ģeyi sevme, ilgi duyma, olumlu tutum geliĢtirme, mutlu olma gibi olma özellikler, onların daha önce istedikleri, sevdikleri, hoĢlandıkları durumlarla, nesnelerle, olaylarla iliĢkilendirilerek kazandırılabilir. SAYFA 27 EDĠMSEL –OPERANT ġARTLANMA SKĠNNER DavranıĢ bilimlerine sayısız katkısı bulunan Skinner gerek deneyleriyle gerek geliĢtirdiği edimsel koĢullanma gibi kavramlarla özellikle davranıĢçı yaklaĢıma öncülük etmiĢtir. Programlı öğretimin kurucusu olarak tanınmaktadır. YaĢamının son dönemine kadar etkin olarak ders vermeye ve araĢtırma yapıp yayın hazırlamaya devam etti. 1990 yılında lösemi nedeniyle hayata veda etti. KLASĠK-TEPKĠSEL KOġULLANMA 1 2 3 U-T Bağı vardır ġartlanma sürecinde önce uyarıcı(Et) verilir, sonra tepki beklenir. Organizma pasiftir, sadece dıĢarıdan gelen uyarıcıya tepkide bulunur. Mevcut durumu değiĢtiremez. ĠstemdıĢıdır. Kontrol kendi elinde değildir. Genellikle tepkisel olarak yapılan ve doğuĢtan gelmedir Klasik koĢullanmanın gerçekleĢebilmesi için davranıĢa neden olan uyarcının mutlaka bilinmesi gerekir. Bir ıĢık ya da ses gibi bir olaydır ve kısa bir süre için sunulur 4 DuyuĢsal, psiklojik davranıĢlarda ve 5 6 7 8 reflekslerde kullanılır. PekiĢtirme, organizmanın yaptığından bağımsız olarak koĢullu uyarıcıdan hemen sonra yapılır. PekiĢtirme yapılan davranıĢtan bağımsızdır. Klasik koĢullanmada aynı türlerden aynı tepkiler beklenir. Otonom sinir sistemi tarafından yöneltilen davranıĢlardır.(Kalp atıĢı, salya salgılama, mide bulantısı)-Ġstemsiz PekiĢtireç davranıĢtan önce verilir. KoĢulsuz uyarıcı birincil koĢullu uyarıcı ikincil pekiĢtireçdir. 9 Organizmada var olan ve bir uyarıcı tarafından ortaya çıkarılan davranıĢlardır. EDĠMSEL-OPERANT-VASITALI-ARAÇSAL KOġULLANMA T-U Bağı vardır. KoĢullanma sürecinde davranıĢ yapıldıktan sonra pekiĢtireç verilir. Denetim organizmanın kendi elindedir. Organizma davranıĢının sonucuna göre hoĢnutsa davranıĢı tekrarlama sıklığını artırır, hoĢnut değilse davranıĢtan kaçınır. Uyarıcı durumunda yapılan rastlantısal davranıĢlardır ve baĢlangıçta çeĢitlilik gösterirler. Vasıtalı koĢullanmada davranıĢa neden olan uyarıcı net olarak tahmin edilemez. Belirli bir olay değildir. Çok daha uzun süreli ve birçok öğesi olan durumdur.Uyarıcıyı görmek mümkün değil. Psikomotor davranıĢlarda kullanılır. Bilgi ve becerilerde kullanılır. PekiĢtirme davranıĢa bağımlıdır. Denek doğru davranıĢı yaparsa pekiĢtirilir, aksi halde pekiĢtirilmez. Bireysel ayrılıklar edimsel koĢullanmada etkilidir, aynı türler aynı tepkiyi vermeyebilir. Organizma aktif olduğu için merkezi sinir sistemi tarafından bilinçli ve kasıtlı yöneltilen davranıĢlardır. Olumlu ve olumsuz olmak üzere iki tür pekiĢtireç vardır ve yapılan davranıĢa bağlı olarak organizmaya verilir. Kontrol eden uyarıcıların davranıĢtan sonra verilmesi ve organizma tarafından bilinçli istemli olarak ortaya konan uyarıcılardan bağımsız davranıĢlardır. Operant KoĢullama Genel Açıklamalar-Örnekler 1-Skinner, iki tür koĢullanmadan söz etmektedir. Bunlar; tepkisel ve edimsel koĢullanmadır. Skinner, tepkisel ve edimsel davranıĢın ayrımını yaparak geleneksel uyarıcı-tepki psikologlarından büyük ölçüde ayrılmıĢtır. Watson‘dan beri geleneksel uyarıcı tepki psikolojisine göre, uyarıcının olmadığı yerde tepki de yoktur. Oysa Skinner bu görüĢü meydana getirilen tepki ve meydana gelen tepki ayrımını yaparak farklı hale getirmiĢtir. Skinner‘e göre tepkisel davranıĢlar bir uyarıcı tarafından oluĢturulur. Klasik koĢullanmada koĢulsuz tepki, koĢulsuz uyarıcı tarafından meydana getirildiğinden tepkisel davranıĢa örnektir ve tepkisel davranıĢlar tüm refleksleri kapsar (Senemoğlu, 2005). Klasik Ģartlanmayla birçok öğrenme durumunu açıklamak mümkün değildir. Çünkü insanlar sadece çevrelerindeki uyaranlara tepki vermekle kalmayıp bilinçli ve açık bir Ģekilde birçok davranıĢlar sergilerler. Klasik Ģartlanma yoluyla öğrenmeyi sağlamak için, yapılan bir davranıĢa neden olan uyarıcının bilinmesi gerekir. Edimsel koĢullamada karmaĢık bir yapı söz konusudur. Ama insan davranıĢlarına neden olan uyarıcıları her zaman tahmin etmek mümkün değildir. Bu gibi durumlarda edimsel koĢullanma karĢımıza çıkmaktadır SAYFA 28 2-Skinner‘e göre, tepkisel ve edimsel olmak üzere iki çeĢit davranıĢ vardır. -Tepkisel davranıĢa neden olan uyarıcı her zaman bilinirken, Bilinen bir uyarıcı tarafından oluĢturulur. Örnek; Etin salya meydana getirmesi Tüm refleksler tepkisel davranıĢa bir örnektir Karanlıkta göz bebeğinin büyümesi bir tepkisel davranıĢtır. -Edimsel davranıĢa neden olan uyarıcı çok belirgin değildir. Bilinen bir uyarıcı tarafından oluĢturulmaz; organizma tarafından ortaya konur ve sonuçları tarafından kontrol edilir. 3-Klasik koĢullanmada önce uyaran vardır ve organizma ona tepki gösterir. (U-T) Edimsel davranıĢta önce tepki yapılır sonra tepkinin doğurduğu uyarıcı gelir. (T-U) 4- DavranıĢın sonunda organizma için hoĢa giden ya da gitmeyen bir durum vardır. DavranıĢ sonucunda organizmanın hoĢuna giden bir durum ortaya çıkar. HoĢa giden sonuç oluĢabilir. Bu durumda davranıĢın tekrar ortaya çıkma, yani öğrenilme olasılığı artar. ÖRNEK: Skinner deneyinde, edimsel davranıĢ olarak manivelaya basmayı kullanmıĢtır. Skinner edimsel koĢullama ile öğrenmeyi açıklamak amacıyla Skinner Kutusu olarak bilinen bir deneysel düzenek geliĢtirmiĢtir. Bu düzenek, içeriye doğru çıkıntılı bir pedal ve altındaki yemek kabından oluĢmaktadır. Skinner'in deneyde kullandığı fare kutuya bırakıldığında, merak güdüsüyle sağa sola hareket eder ve çevreyi inceler. Bu esnada rastlantısal olarak pedala dokunur ve böylece yiyeceğe ulaĢır. Fare yiyeceği yedikten sonra, tekrar pedala basar. Bu süreçte yiyeceğe ulaĢma, pedala basma davranımını pekiĢtirir. Böylece pedala basma fareyi amaca ulaĢtırdığı için pedala basma davranımı daha sık yapılır. Ancak Skinner, deney sırasında kutu içerisinde değiĢiklikler yapar ve bazen fare düğmeye bassa bile yiyecek gelmez. Bu durumda farenin pedala basma hızı düĢer. Yani davranım pekiĢtirilmezse, klasik koĢullamada olduğu gibi edimsel öğrenmede de sönme baĢlar --Aç olan hayvan, manivelaya basarak yiyeceği elde eder, yiyeceği elde eden hayvan manivelaya basma davranıĢını sürdürür --Yeni aldığınız bir kazağı giydiğiniz zaman arkadaĢlarınız ―Kazağın çok güzel, sana çok yakıĢmıĢ‖ derse, o kazağı giyme davranıĢınız devam eder. DavranıĢın sonucunda organizmanın hoĢuna gitmeyen bir durum ortaya çıkar. HoĢa gitmeyen bir sonuç oluĢabilir. Bu durumda davranıĢtan kaçınma durumu ortaya çıkabilir. ÖRNEK: Yeni kazağınızı giydiğiniz gün değer verdiğiniz bir arkadaĢınız size yakıĢmadığını söylerse, o kazağı giymek istemezsiniz. 5- Thorndike gibi Skinner de davranıĢ ve sonuç iliĢkisi üzerinde durmuĢtur. Örneğin, bireyin davranıĢı hoĢ bir Ģeyle sonuçlanırsa o davranıĢı birey, tekrar tekrar yapmaya yönelir. HoĢ veya hoĢ olmayan sonuçların bireyde yarattığı değiĢikliklere edimsel koĢullanma denir. Gereksinimleri organizmayı eyleme iterken, davranıĢlarına yön veren kuvvetlerin de güdüler olduğu bilinmektedir. Herhangi bir güdünün etkisiyle eyleme geçen organizma hedefine ulaĢabilmek için güdülenmenin etkisiyle çeĢitli tepki ve davranıĢlarda bulunacaktır. O anda içinde bulunduğu Ģartlarla ilgili önceden öğrenmiĢ olduğu deneyimleri yoksa hedefe varmak için çeĢitli tepki ve davranıĢlarda bulunarak denemeler yapacaktır. Duruma göre belli sayıda deneme yanılmanın sonunda hedefe ulaĢacaktır. Böylelikle organizma ya bir ödül elde edecek ya da bir cezadan kurtulacaktır. Süreç içinde yaĢanan tekrarlar sonucu hedefe ulaĢtırıcı tepkilerin sayısı artarken sonuca götürmeyen davranıĢlar elenir ve hedefe ulaĢtırıcı tepkiler giderek öğrenilmiĢ davranıĢ durumuna gelir Sınıf ortamında yapılan bir deneyi ele alalım; Pazartesi: Öğretmen sınıfa Colombya‘nın dünya üzerindeki yerini sorar. Mark, nerede olduğunu bilmektedir ve oturduğu yerden kollarını bağlayıp gülümser, öğretmeninin onu kaldıracağını umar. Fakat aksine öğretmen baĢkasına söz verir. Salı: Öğretmen sınıfa Colombya‘nın ismini nereden aldığını sorar. Mark bu ismin Christopher Coloumbus‘tan geldiğini bilir ve elini çekimser Ģekilde çok az kaldırır. Öğretmen baĢkasına söz verir. ÇarĢamba: Öğretmen Colombya‘da insanların Ġngilizce ve Fransızca yerine neden Ġspanyolca konuĢtuklarını sorar. Mark bu sorunun da cevabını bilmektedir. Elini görülecek Ģekilde yükseğe kaldırır ve sağa sola sallar. Öğretmen ona söz hakkı verir. Cuma: Ne zaman öğretmen Markın cevabını bildiği soru sorsa Mark artık elini yükseğe kaldırır ve iki yana sallar 6- Edimsel koĢullanmada davranıĢ A B C formülü içinde ele alınır. Yani davranıĢı anlayabilmek için öncülünü, davranıĢını ve sonucunu incelemek gerekir. DavranıĢ değiĢtirilmek istenildiğinde öncülü ve sonucu değiĢtirerek davranıĢın değiĢmesi sağlanabilir. DavranıĢçı yaklaĢım ele alındığında davranıĢın sonucunu değiĢtirerek davranıĢı değiĢtirmek mümkündür SAYFA 29 7-KARġILAġTIRMALI ÖRNEKLER TEPKĠSEL KOġULLAMA Köpek görünce irkilme Fren sesiyle irkilme Limon görünce ağzın sulanması Sınav sırasında heyecanlanma Sinemaya gidince sevinme Asansörden korkma Kırmızı ıĢığı görünce durma Parayı sevme Kan görünce bayılma Parfüm kokusundan etkilenme Köpek sevgisi Öğretmenini gördüğünde ayağa kalkma Çocuk parkını görünce sevinme Okulu ve çalıĢmayı sevme VASITALI KOġULLAMA Köpeğin yanından uzaklaĢma Araç kullanırken ani fren yapmama Limon satın almama Sınava girmeme Yeniden sinemaya gitme Asansörlü binalara girmeme ĠĢe geç kalmamak için kırmızı ıĢıklı durakları kullanmama Para kazanmak için 2 farklı iĢte çalıĢma Kan vermeme Parfüm almama ya da kullanmama Evde köpek besleme Öğretmeniyle soruyu tartıĢma Çocuk parkına gitmeme Düzenli olarak okula gitme ve ödev yapma KPSS SORULARINDAN 1- Matematik sınavına hazırlanıp sınavdan iyi bir puan alan öğrencinin matematik dersine daha fazla çalıĢmaya baĢlaması, aĢağıdakilerden hangisine bir örnektir? (KPSS 2002)--- Edimsel (Operant) koĢullanma 2-AĢağıdakilerden hangisi edimsel (Operant) koĢullanmanın temelidir? (KPSS 2002)--- DavranıĢ, ortaya çıkardığı sonuçtan etkilenir. 3-Bir davranıĢın tekrarlanma olasılığını edimsel (Operant) koĢullanma yoluyla kontrol edebilmenin önkoĢulu aĢağıdakilerden hangisidir? (KPSS 2003)--- DavranıĢın en az bir kere yapılmıĢ olması 4- Bir psikolog utangaçlık Ģikâyetiyle kendisine baĢvuran bir kiĢiye tedavi sürecinin ilk adımı olarak, oturduğu apartmandaki komĢularına her rastladığında "Merhaba, nasılsınız?" demesini söyler. KomĢularının bu tür bir yakınlığa olumlu tepki verdiklerini gören bu kiĢi, karĢılaĢtığı kiĢilere çekinmeden selam vermeye ve onların hatırlarını sormaya baĢlar. Bireyin selam verme davranıĢında görülen değiĢme, aĢağıdaki öğrenme türlerinden hangisiyle açıklanır? (KPSS 2004)--- Edimsel koĢullanma 5-Edimsel koĢullanma yoluyla öğrenmede pekiĢtirece iliĢkin aĢağıdaki ifadelerden hangisi doğrudur? (KPSS 2006) A) DavranıĢın sonunda ortaya çıkar. B) DavranıĢla eĢ zamanlı olarak verilir. C) DavranıĢı engeller. D) DavranıĢtan önce verilir. E) DavranıĢtan bağımsız olarak ortaya çıkar. 6-Bir baba çocuğunun sürekli televizyon izlemesinden ve bu nedenle ödevlerini ihmal etmesinden yakınmaktadır. Edimsel koĢullanma ilkeleri dikkate alındığında, çocuğun bu davranıĢının ortadan kaldırılabilmesi için babaya aĢağıdakilerden hangisinin önerilmesi en uygun olur? (KPSS 2007)--Televizyon izlemeyip ödev yaptığı zaman çocuğu uygun biçimde ödüllendirmesi 7-AĢağıdakilerden hangisi, edimsel koĢullanmanın özelliklerinden biri değildir? (KPSS 2007) A) DavranıĢ ayırt edici bir uyarıcı tarafından kontrol edilir. B)PekiĢtireç alma iĢlemi, tamamen, öğrenenin denetimi dıĢındadır. C) PekiĢtireç belirli bir davranıĢı izler. D)Öğrenilecek davranıĢ, pekiĢtireç almayı sağlayan bir araçtır. E) Edim, istemli olarak ortaya konur. 8-AĢağıdakilerden hangisi, edimsel koĢullama yoluyla öğrenme sürecinde davranıĢın özelliklerini ve ortaya çıkma sıklığını belirleyen etkenlerden birisi değildir? (KPSS 2008) A) DavranıĢtan önce gelen çevresel koĢullar B) DavranıĢın bir sonucu olarak değiĢen çevresel olaylar C) Organizmanın doğuĢtan getirdiği potansiyel D) Organizmanın çevreyle ilgili geçmiĢ yaĢantıları E) DavranıĢla birlikte bulunan çevresel koĢullar 9- Edimsel koĢullama yoluyla öğrenme ilkelerinden yararlanarak çekingen bir öğrencisinin derslere katılmasını sağlamak isteyen bir öğretmenin izleyeceği en uygun yol aĢağıdakilerden hangisidir? (KPSS 2008)---Öğrencinin derste konuyla ilgili her konuĢma davranıĢını pekiĢtirmek SAYFA 30 10-Evde oyuncaklarını toplama alıĢkanlığı olmayan Özgür, yuvaya baĢladığı ilk gün oynadığı oyuncakları toplayıp oyuncak dolabına kaldırmadığı için öğretmeni tarafından sertçe uyarılmıĢ ve o günden sonra yuvadayken her zaman oyuncaklarını toplamıĢtır. Ancak Özgür evde yine oyuncakları toplamama alıĢkanlığını devam ettirmiĢtir. Özgür‘ün yuvadayken oyuncakları toplamayı öğrenmesi ancak evdeyken toplamama alıĢkanlığını devam ettirmesi, sırasıyla aĢağıdaki süreçlerden hangileriyle açıklanabilir?--- (KPSS 2009)--- Edimsel koĢullanma – Ayırt etmeyi öğrenme 11-Bir futbolcu, rakibinin sert bir hareketiyle yere düĢmüĢ ve hakem rakip oyuncuyu oyundan atmıĢtır. Bu olaydan sonra, bu futbolcu canı yanmıĢ gibi davranarak rakibini oyundan attırabileceğini öğrenmiĢtir (I). Aynı oyuncu farklı hakemlerin yönettiği diğer maçlarda da kendini yere atarak rakibini oyundan attırmayı denemiĢtir (II). Bu denemelerde baĢarısız olan futbolcu sadece rakibini oyundan atan ilk hakemin yönettiği maçlarda bu numarayı denemeye devam etmiĢtir (III). Yukarıdaki parçada I, II ve III rakamlarıyla ifade edilen durumlar, sırasıyla aĢağıdaki kavramlardan hangileriyle açıklanabilir? (KPSS 2009)---Edimsel KoĢullama-Genelleme-Ayırt Etme SONUÇ OLARAK: Ġnsanlar çevrelerinden karmaĢık birçok uyarıcı almaktadır. Bu uyarıcılara karĢı organizma değiĢik tepkilerde bulunur. ĠĢte bu tepkisel davranıĢları uyarıcılar meydana getirir. Bunun yanı sıra organizmanın kendiliğinden ortaya koyduğu davranıĢlarda edimsel (Operant) davranıĢlardır. Bu bağlamda Ģu yargıya varmak doğru olacaktır; iki tür koĢullanma vardır. a) Tepkisel KoĢullanma b) Edimsel KoĢullanma Tepkisel KoĢullanma Önceleri etkisiz olan bazı uyarıcıların sonraları organizmada bazı tepkileri uyandırmaya baĢlamasıdır. Edimsel KoĢullanma B.F. Skinner tarafından geliĢtirilen bir diğer öğrenme yolu da edimsel koĢullanmadır. Edimsel koĢullamada uyarıcı, yapılan tepkinin sonucunda ortaya çıkmaktadır. Edimsel koĢullanmada önemli olan nokta; davranıĢ ve onun sonuçlarıdır. Bir davranıĢın sık olarak ortaya çıkmasında, davranıĢın sonucu önemlidir. Bütün bu bilgiler ışığında; Organizmayı, ödüle götüren veya cezadan kurtaran bir tepkinin öğrenilmesine ya da bir davranışın pekiştireçle kuvvetlendirilmesine Edimsel Koşullanma denir. EK BİLGİLER: 1-Skinner‘in edimsel-operant-vasıtalı koĢullanma kuramı THORHDĠKE‘nin ETKĠ YASASI ‗na dayanmaktadır 2- Kuramın Kapsamı / Uygulamaları Edimsel davranıĢ bilinen bir uyarıcı tarafından oluĢturulmaz. Organizma tarafından ortaya konur. Edim, herhangi bir ihtiyaç durumunda organizmanın kendiliğinden ortaya koyduğu davranıĢtır. Edimsel davranıĢ kendiliğinden ortaya çıkar ve sonuçları tarafından kontrol edilir. Edimsel koĢullanma özellikle çocuk eğitiminde sınıfta disiplinin sağlanmasında Psikomotor ve duyuĢsal davranıĢların kazanılmasında önemli rol oynar. 3-Herhangi bir ihtiyaç durumunda, organizmanın kendiliğinden ortaya koyduğu davranıĢlara edim denir. 4- Klasik koĢullamayla edimsel koĢullama arasındaki en önemli fark, klasik koĢullamanın refleksif davranıĢlarla, edimsel koĢullamanın ise bilinçli ve kasıtlı davranıĢlarla ilgilenmesidir. 5- Edimsel (operant) koșullanma da davranıĢ sonuçları tarafından kontrol edilir. Olumlu sonuçlanan davranıĢ devam ettirilir. DavranıĢın olumlu sonuç olușturması (pekiĢtirilmesi) tekrar yapma olasılığını güçlendirir. Olumsuz sonuçlanan davranıĢ (pekiĢtirilmeyen) ise söner 6- Skinner (1904-1990); edimsel koĢullama kuramını Thorndike'nin etki kanunu uyarlayarak oluĢturmuĢtur. Klasik koĢullamanın birçok davranıĢı açıklamada sınırlı kaldığını belirtmiĢtir. Skinner, Pavlov'un klasik koĢullamayı açıklamada kullandığı temel ilkeleri kabul etmekle birlikte bu ilkelerin yalnızca psikolojik ve duygusal öğrenmeler için geçerli olduğunu düĢünmektedir. Tepkiler yüksek düzeydeki organizmaların davranıĢlarının ancak çok küçük bir kısmını meydana getirir. Ġnsanlar çevrelerinde karmaĢık uyarıcı durumlarıyla karĢılaĢırlar. Bu durumda organizmanın kendisi tarafından yapılan davranıĢ önemlidir. Bunlara edimsel (operant) davranıĢ adı verilir. "Operant" kelimesiyle hayvanın çevresi üzerinde bir iĢlemde, edimde bulunduğu kastedilir 7- Edimsel koĢullama durumundaki bir organizma bir takım davranımlar ortaya koyar; etrafta dolaĢır, koklar, nesnelere bakar, onları iter, fakat belirli bir uyandırılmıĢ davranım göstermez. Sonunda yaptığı davranımlardan biri bir ödül alır ya da cezadan kaçınmasını sağlar. 8- Klasik koĢullamada öğrenme, davranıĢın nedeni olan uyarıcı temeline dayandırılırken, edimsel koĢullamada davranıĢın sonucu önem kazanmaktadır. Çünkü davranıĢın nedenlerini tahmin etmek ve kontrol etmek mümkün değildir. SAYFA 31 OPERANT ġARTLANMANIN ĠLKELERĠ VE KAVRAMLARI 1-Önemli olan nokta davranıĢ ve onun sonuçlarıdır. Yani bu tür koĢullanmada öneli olan tepkidir. Tepki olumlu ve doğru olduğunda pekiĢtirici uyarıcı verilir ve davranıĢın tekrarlanma olasılığı artırılır. 2-Edimsel koĢullama insan davranıĢlarının biçimlendirilmesinde kullanılır. 3-Derse katılımın pekiĢtirilmesi, soru sormak için parmak kaldırma davranıĢının pekiĢtirilmesi, arkadaĢının kalemini geri verirken teĢekkür etmesinin pekiĢtirilmesi 4-Skinner kutunun içine koyduğu farenin düğmeye basarak yiyecek almayı öğrenmesini istemiĢtir. Aç olan fare kutunun içinde rastgele dolaĢırken ve tesadüfen düğmeye her yaklaĢtığında yiyecek verilmiĢtir. AĢama aĢama yaklaĢtıkça yiyecek alan fare daha sonra düğmeye basma davranıĢını göstermiĢtir. Daha sonra fare her acıktığında düğmeye basarak yiyeceğini almıĢtır. Daha sonra farenin bir ceza karĢısında nasıl davrandığını öğrenmek için kutu içine birkaç düğme daha koyulmuĢ ve bunlardan birine elektrik Ģoku verilmiĢtir. Aç fare Ģok olan düğmeye bastığında Ģok sonrası o gün tekrar düğmeye basmamıĢtır.2.günde aynı uygulama devam etmiĢ fare yine Ģoklanan düğmeye basmıĢ yine o gün baĢka düğmeye basmamıĢtır. 3.günde Ģok verilmemiĢtir. Böylece ceza ortadan kalktığında farenin davranıĢının nasıl değiĢeceği görülmek istenmiĢtir. Fare düğmeye bastığında Ģok olmadığını anlamıĢ ve davranıĢın tekrarlanma olasılığının arttığı gözlenmiĢtir. SONUÇ: PekiĢtireç davranıĢın tekrarlanma olasılığını artırmaktadır, Ceza istenmeyen davranıĢı ortadan kaldırmaz o an için bastırır ve yapılma olasılığını azaltır, Ceza ortamdan çekildiğinde istenemeyen davranıĢta artma görülür. 5-Organizmanın ihtiyaç hissetmesi gerekir ve deneyde de görüldüğü gibi farenin aç olması onu arayıĢa ve davranıĢa sürüklemiĢtir. 6-Edimsel Ģartlanmada davranıĢ organizma tarafından baĢlatılır ve tesadüfen rastlantısal olarak baĢlayan davranıĢ zamanla bazı ipuçlarından yararlanarak tam sonuca gider. DavranıĢın sonunda edinilen doyum pekiĢtireç niteliği taĢır ve davranıĢın tekrarlanmasını sağlar. Unutulmaması gereken nokta davranıĢın sonundaki baĢarı ya da baĢarısızlık organizma için DÖNÜT niteliği taĢır. OPERANT ġARTLANMA KAVRAMLARI 1-PEKĠġTĠREÇ: DavranıĢı izleyen ve organizma üzerinde hoĢa gidici bir tepki yaratarak davranıĢın (edim) ortaya çıkma olasılığını arttıran uyarıcılara pekiĢtireç denir. -PekiĢtireçler meydana getirdikleri etkilere göre tanımlanmakta ve bu bakımdan iki gruba ayrılmaktadır. 1. Olumlu PekiĢtireç: Ortama konduğunda belirli bir davranıĢın yapılma olasılığını arttıran uyarıcılardır. HoĢa giden uyarıcıların ortama konulmasıdır. Para-bisiklet-not-sinemaya gitmek, yiyecek, içecek, cinsellik, uyku 2. Olumsuz PekiĢtireç: Ortamdan çıkarıldıklarında belirli bir davranıĢın yapılma olasılığını arttıran uyarıcılardır. HoĢa gitmeyen uyarıcı ortamdan çıkarılır. Azar-düĢük not-yüksek rahatsız edici ses-gürültü-tokat-elektrik Ģoku, ateĢ, ütü UYARI-1: Unutmamak gerekir ki hem olumlu, hem de olumsuz pekiĢtireç organizmanın hoĢuna giden bir etki yaratır ve davranıĢın tekrar ortaya çıkma olasılığını arttırır. PekiĢtireçler yoluyla istendik veya istenmedik yönde davranıĢlar öğrenilebilir. Bu nedenle pekiĢtireçler çok dikkatli kullanılmalı ve sadece doğru davranıĢlar pekiĢtirilmelidir. ÖRNEKLER: OLUMLU PEKĠġTĠREÇ -Sınıfta soruya doğru cevap veren öğrenciye, aferin denmesi -Bayramlarda el öpen çocuklara şeker veya para verilmesi -Yerdeki çöpü kaldıran bir öğrencinin başının okşanması -Odasını toplayan çocuğa annesinin aferin demesi -Ödevlerini sürekli ve düzenli olarak yapan öğrenciye +10 puan verilmesi OLUMSUZ PEKĠġTĠREÇ -Bir çocuğun arkadaş ve aile ortamındaki huzursuzluktan kaçarak okula gelmesi -Ayakkabısı sıkan bir çocuğun ayakkabısının çıkarılması -Dişi ağrıyan bir çocuğa ilaç verilmesi -Bir çocuğun, annesinin kendisine kızmaması için odasını toplaması -Arkadaşına küfür eden öğrenciyi öğretmen çağırarak bir tokat attı.(Öğretmen açısından tokat olumsuz pekiştireçtir) SAYFA 32 BĠRĠNCĠL(KOġULSUZ) PEKĠġTĠREÇLER -Organizma tarafından öğrenilmemiĢ olan bir değiĢkendir. Ġnsanların temel fizyolojik-biyolojik ihtiyaçlarını karĢılayanlardır -YaĢamsal nitelik taĢır - Yiyecek, su, kendine güven, hava, cinsellik ve yakınlık duygusu gibi. BĠRĠNCĠL OLUMLU PEKĠġTĠREÇ -Organizmanın sahip olmak istediği hoĢa giden yaĢamsal nitelik taĢıyan uyarıcılardır ÖRNEKLER Yiyecek, su, cinsellik, sevgi gibi biyolojik ihtiyaçlardır ĠKĠNCĠL(KOġULLU) PEKĠġTĠREÇLER -Birincil pekiĢtireçlerle birlikte ortaya çıkan pekiĢtireçlerdir, bu nedenle koĢullu pekiĢtireçler de denilebilir. -Ġkincil pekiĢtireçler; organizma tarafından öğrenilen ve onu amaca ulaĢtıran kuvveti tanımlamaktadır - Para ve not ikincil pekiĢtireçtir. Çünkü tek baĢlarına bir değerleri yoktur. Sadece birincil pekiĢtireçlerle beraber veya çok iyi yapılanmıĢ ikincil pekiĢtireçlerle beraber bir anlam ifade etmektedir. ĠKĠNCĠL OLUMLU PEKĠġTĠREÇ BĠRĠNCĠL OLUMSUZ PEKĠġTĠREÇ Önceden nötr olan, sonradan birincil pekiĢtireçlerle iliĢkilendirilerek hoĢa giden, öğrenilmiĢ pekiĢtireçlerdir. ÖRNEKLER: Para, aferin, not aferin, marka, jeton, sinemaya ya da tatile gitmek, bilgisayarda oyun oynamak, oyuncak araba, kalem YaĢamı tehdit edebilecek, organizmaya zarar verebilecek uyarıcılardır ÖRNEKLER: Elektrik çarpması, ateĢ, dayak, yüksek tonda ses, radyasyon, gibi durumlardır. ĠKĠNCĠL OLUMSUZ PEKĠġTĠREÇ Önceden nötr olan ve sonradan birincil olumsuz pekiĢtireçlerle iliĢkilendirilerek kaçınılan durumlardır. Organizmaya fizyolojik olarak zarar vermeyen fakat yinede organizma tarafından istenmeyen uyarıcılardır. ÖRNEKLER: Azar, küfür, hakaret, kötü söz, düĢük not V SOSYAL PEKĠġTĠREÇ-2010 KPSS Bireyin onura edilmesi vardır. Sosyal açıdan bireyin desteklenmesiolumlu tepki verilmesi. ÖRNEK: Gülümseme, aferin tebrik ĠKĠNCĠL OLUMLU PEKĠġTĠREÇLER 4 E AYRILIRLAR. ETKĠNLĠK-FAALĠYETSEL SEMBOLĠK PEKĠġTĠREÇ PEKĠġTĠREÇ Bireylerin yapmayı istediği YaĢamsal önemi olmayan faaliyetlerdir. fakat elle tutulabilir-gözle ÖRNEK: görülebilir maddesel Yüzmeye gitme, saz pekiĢtireçlerdir. ÖRNEK: çalma, tatile gitme Kart, para, jeton, yıldız NESNEL PEKĠSġTĠREÇ Somut nesnelerdir. ÖRNEK Kalem, top, silgi NOT: Ġkincil pekiĢtireçler tepkisel koĢullamadaki koĢullu uyarıcılara karĢılık gelirler ve fizyolojik ihtiyaç karĢılamazlar. Sonradan öğrenme yoluyla nötr uyarıcı olmaktan çıkıp koĢullu uyarıcı durumunu alırlar. Bütün koĢulsuz uyarıcılar birincil ve bütün koĢullu uyarıcılar ikincil pekiĢtireçtir ÖRNEK: Para ikincil pekiĢtireçtir. Çünkü yeni doğan bir çocuk için paranın hiçbir değeri yoktur ama çikolata birincil pekiĢtireçtir. Zamanla çocuk para ile çikolatayı iliĢkilendirir ve para ikincil pekiĢtireç değerini alır. Nötr uyarıcı olan para koĢulsuz uyarıcı olan çikolata ile eĢleĢmiĢ ve koĢullu uyarıcı olmuĢtur yani ikincil pekiĢtireçtir 2-PEKĠġTĠRME VE CEZA Bir pekiĢtirecin (olumlu veya olumsuz) ortama eklenmesi ya da çıkarılması durumunda dört faklı olay meydana gelir. 1-Olumlu pekiĢtirme 2-Olumsuz pekiĢtirme 3-I. Tip Ceza 4-II. Tip Ceza PEKĠġTĠRME CEZA OLUMLU OLUMSUZ I.TĠP CEZA II. TĠP CEZA -Organizmanın -Organizmanın hoĢuna Olumsuz pekiĢtireç-Organizmanın istediği organizmanın hoĢuna gitmeyen uyarıcı hoĢuna giden bir bir uyarıcı ortamdan gitmeyen uyarıcı ortamdan çıkarılır uyarıcı ortama eklenirçekilir. ortama eklenir. olumsuz pekiĢtireç olumlu pekiĢtireç Olumlu pekiĢtireçten mahrum edilir. DAVRANIġLARDA ARTIġ GÖRÜLÜR Ortama Eklendiğinde Ortamdan Çıkarıldığında Olumlu pekiştireç Olumlu Pekiştirme II. TİP CEZA DAVRANIġLARDA AZALMA GÖRÜLÜR Olumsuz pekiştireç I.TİP CEZA Olumsuz pekiştireç. SAYFA 33 OLUMLU PEKĠġTĠRME -Kahraman Hocanın odasını toplayan Ġsmail‘e çikolata alması -Fizik öğretmeninin yıl boyunca derse düzenli olarak katılan öğrencilerin yılsonunda geçme notlarına 10‘ar puan eklemesi Olumsuz DavranıĢlarda PekiĢtirilebilir -Ağlayan çocuğun susturulması için çocuğa oyuncak alınması. Simgesel Ödüllerle de PekiĢtirme Yapılabilir (Simgesel Ödülle PekiĢtirme) *Tarih öğretmeninin her olumlu davranıĢtan sonra bir yıldız vermektedir. OnbeĢ yıldız alan öğrenciye ise bir kitap verecektir.2009 *Yıldızlar burada simgesel pekiĢtireçlerdir. *Yıldız, plaket, marka, fiĢ gibi semboller kullanılabilir. Ġhtiyacı doğrudan karĢılamaz. OLUMSUZ PEKĠġTĠRME -Ders çalıĢırken dıĢarıdan gelen gürültüden rahatsız olan öğrencinin kalkarak pencereyi kapatması -Kısa boylu bayanların yüksek topuklu ayakkabı giymeleri ve çevrelerinde beğenilmeleri -2010 Yapılan davranıĢ ile istenmeyen durum kısa boyluluktan kurtulurlar. -Derslerde kendisinin yerine imza atmasını konusunda sürekli ısrar eden arkadaĢının bu sıkıcı ısrarından kurtulmak isteyen Ali‘nin arkadaĢının yerine imza atmayı kabul etmesi-2010 -Ödevini yapan çocuğun bilgisayarla oynanmasına izin verilmesi (çocuğun bilgisayarla oynamasına izin verilmemesi; olumsuz pekiĢtireçtir. Ġzin verilmeme durumunun ortadan kalkması ise kiĢinin olumsuzluktan kurtulması, dolayısıyla olumsuz pekiĢtirmedir) -Ödevleri çok iyi yapan öğrencilerini sınavdan muaf tutmak da bir olumsuz pekiĢtirmedir. Yapılan ödevler istenilen davranıĢtır. Bu istenilen davranıĢın öğrenciler tarafından gösterilmesi istenmeyen durumdan (sınav) öğrencileri kurtarmıĢtır. -Kaza riskini azaltmak için trafik kurallarına uyulması -BaĢ ağrısını gidermesi için bitki çayının içilmesi birer olumsuz pekiĢtireçtir. -Odası karanlık olduğu için odasında yatmak yerine ailesinin yanında yatmak istediğinde ona kızmak yerine, karanlık engelini ortadan kaldırarak; ıĢığı açık bırakarak olumsuz pekiĢtirme yapılır. I.TĠP CEZA II. TĠP CEZA Organizmanın istemediği bir olumsuz pekiĢtireç ortama eklenir. Organizma için kötü bir durumdur. ÖRNEKLER Organizma istediği bir Ģeyden mahrum bırakılır. Organizma için kötü bir durumdur. -Olumlu pekiĢtirecin ortamdan çekilmesi ÖRNEKLER -Yaramazlık yapan öğrenciyi öğretmeninin azarlaması -BaĢarısız öğrenciye düĢük not verilmesi -Yaramazlık yapan çocuğun babası tarafından dövülmesi -Kural ihlali yapan sürücüye para cezası verilmesi -I.tür cezada çocuğun dövülmesi, -Ödevini yapmayan çocuğun teneffüse çıkarılmaması -Ders çalıĢmayan öğrenciye TV izletilmememsi -Yemeğini bitirmeyen çocuğa çikolata verilmemesi -Kural ihlali yapan sürücünün ehliyetine el konulması -II. tür cezada çocuktan sevgiyi esirgeme, azarlanması çocuğun teneffüse çıkarılmaması Tüm bu örneklerde ortamdan çekilen ve Tüm bu örneklerde ortama giren ve bireye çekilmesi bireyde rahatsızlık uyandıran hoĢ rahatsızlık veren uyarıcılar vardır (azarlama, uyarıcılar vardır (teneffüs, TV, çikolata, ehliyet). düĢük not, dövmek, para cezası, elektrik Ģoku, pis koku). _ 1- AĢağıdakilerden hangisi olumsuz pekiĢtirmeye bir örnektir? (KPSS 2002) CEVAP: Çizgi film izlemesine izin verilmeyen bir çocuğa, ödevlerini zamanında tamamladığında çizgi film izlemesi 2- Ġki yaĢındaki çocuğuna tuvalet terbiyesi kazandırmak isteyen bir anne, kendi baĢına her tuvalete gidiĢinin ardından çocuğunu çikolatayla ödüllendirmektedir. Bu örnekte annenin çocuğuna verdiği çikolata aĢağıdakilerden hangisinin iĢlevini karĢılamaktadır? (KPSS 2003) CEVAP: Birincil pekiĢtireç SAYFA 34 3- Öğretmen öğrencilerine bir soru sorduktan sonra cevaplamak isteyenlerin el kaldırmalarını ister. Bir öğrenci söz alarak soruyu cevaplar. Öğretmen cevaplayan ve el kaldırıp söz isteyen herkese teĢekkür eder. Öğretmenin bu davranıĢı, söz isteyen öğrenciler açısından nasıl bir iĢlev görmektedir?(KPSS 2005) CEVAP: PekiĢtireç 4- Bir öğretmenin derse düzenli devam eden öğrencilerin sınav sonuçlarına beĢer puan eklemesi aĢağıdakilerden hangisine bir örnek olabilir? (KPSS 2006) CEVAP: Olumlu pekiĢtirme 5- Dersin dönem ödevini çok iyi yaptığı için, öğretmeni Okan'ın bir sonraki sözlü sınavdan muaf olmasına karar vermiĢtir. Örneği açıklayan kavramlar aĢağıdakilerin hangisinde doğru olarak verilmiĢtir? (KPSS 2006)---Olumsuz pekiĢtirme 6- ArkadaĢlarının kendisiyle alay etmesinden rahatsız olan bir ilköğretim okulu öğrencisi onları öğretmenine Ģikâyet etmiĢ ve öğretmeni duruma müdahale ederek arkadaĢlarının onunla alay etmekten vazgeçmelerini sağlamıĢtır. Bu olaydan sonra, arkadaĢları hoĢlanmadığı bir davranıĢta bulunduğunda öğrenci hemen öğretmenine baĢvurmaya baĢlamıĢtır. Öğrencinin arkadaĢlarının kendisini rahatsız eden her davranıĢını öğretmene Ģikâyet etmeye baĢlaması aĢağıdakilerden hangisinin sonucudur? (KPSS 2006) CEVAP: Olumsuz pekiĢtirme 7- BaĢı ağrıyan bir kiĢi, arkadaĢının tavsiye ettiği bitki çayını içtikten sonra ağrısının geçtiğini fark etmiĢ ve bu olaydan sonra ne zaman baĢı ağrısa bu bitki çayından içmeye baĢlamıĢtır. Bu kiĢinin baĢı ağrıdığında bitki çayı içmeye baĢlaması aĢağıdakilerden hangisinin sonucudur? (KPSS 2007) CEVAP: Olumsuz pekiĢtirme 8- Ayağına batan dikeni ayağını yere sürterek çıkarmayı baĢaran bir köpeğin benzer bir durumda aynı davranıĢı tekrarlaması aĢağıdaki kavramlardan hangisiyle açıklanabilir? (KPSS 2008) CEVAP: Olumsuz pekiĢtirme 9- Bir teknik direktörün baĢarıyı artırmak amacıyla, en iyi performans gösteren sporcusuna her ayın sonunda bir spor malzemesi hediye etmesi aĢağıdakilerden hangisine örnek olabilir? (KPSS 2008) CEVAP: Olumlu pekiĢtirme 10- Bir deneyde Ģempanzeye tavanda bulunan kırımızı- ıĢık yandığında bir düğmeye bastığı takdirde bir kart elde edebileceği ve bu kartı muzla değiĢtirebileceği öğretilmiĢtir. Bu deneyde kart Ģempanze için aĢağıdakilerden hangisinin iĢlevini görmektedir? (KPSS 2008) CEVAP: Ġkincil pekiĢtireç 11-Gürültü yaparak çevresini rahatsız eden çocuğunu bu davranıĢı yapmaması için ona hoĢlandığı masallar okuyan bir anne, bir süre için bu amacına ulaĢabildiğini, ancak çocuğun gürültü yapma davranıĢını giderek artırdığını gözlemiĢtir. Çocuğun gürültü yapma davranıĢının artma nedeni aĢağıdakilerden hangisiyle açıklanabilir? (KPSS 2004) CEVAP: Çocuğun gürültü yapma davranıĢı pekiĢtirilmektedir 12-Odasını düzenli tutma alıĢkanlığı kazandırmak isteyen bir anne, çocuğuna bir hafta boyunca yatağını düzelttiği her gün için ona sütlü kakao vermiĢ; bir haftanın sonunda, artık yatağını her gün düzelten oğlunun düzenli olmanın yararlarını anladığını düĢünerek sütlü kakao vermeyi kesmiĢtir. Ancak bu düĢüncenin aksine, çocuğu yavaĢ yavaĢ yatağını düzeltmekten vazgeçmiĢtir. Bu durum aĢağıdakilerden hangisiyle açıklanabilir?(KPSS 2003) CEVAP: Bazı davranıĢların alıĢkanlık haline gelmesi için çok uzun süre pekiĢtirilmesinin gerekmesi 13-Bir anne, ödevini yaparken kendisinden yardım isteyen çocuğunun ödevi kendisinin yapmasını sağlamak için ona: "Ödevini kendin yaparsan seni hafta sonu çarpıĢan arabalara götürürüm" demiĢtir. Fakat çocuk, vaat edilen ödüle rağmen, annesinden yardım istemeyi sürdürmüĢtür. KoĢullanma yoluyla öğrenme ilkeleri çerçevesinde düĢünüldüğünde çocuğun isteğinde ısrarcı olmasının nedeni aĢağıdakilerden hangisi olamaz? (KPSS 2003) CEVAP: Kullanılan ödülün davranıĢtan hemen sonra verilmiyor olması 14-Bir ilköğretim okulunun ikinci sınıfında eğitim gören öğrenciler yazı yazma alıĢtırmasından hoĢlanmamakta, bunun yerine resim yapmayı tercih etmektedir. Bu durumda, öğrencilerin bazı yazı yazma alıĢtırması yapmalarını sağlamak isteyen öğretmen için aĢağıdaki yöntemlerden hangisi en uygundur? (KPSS 2003) CEVAP: Öğrencilere yazı yazma alıĢtırmasını tamamlayanların resim yapabileceklerini söylemek 15-AĢağıdakilerin hangisi olumsuz pekiĢtirme ile ceza arasındaki farka iliĢkin yanlıĢ bir ifadedir? (KPSS 2004) A) Olumsuz pekiĢtirme sadece ortamdan itici bir uyarıcının çıkması ile gerçekleĢirken ceza, pekiĢtirici bir uyarıcının ortamdan çıkmasıyla da gerçekleĢebilir. B) Olumsuz pekiĢtirme istenmedik davranıĢların, ceza ise istenilen davranıĢların tekrarlanma olasılığını azaltır. C) Olumsuz pekiĢtirmenin gerçekleĢebilmesi için baĢlangıçta ortamda itici bir uyarıcının bulunması gerekliyken cezanın gerçekleĢmesi için böyle bir gereklilik yoktur. D) Olumsuz pekiĢtirmede ortamdan itici bir uyarıcının çıkması, cezada ise ortama itici bir uyarıcının girmesi söz konusudur. E) Olumsuz pekiĢtirme davranıĢın tekrarlanma olasılığını artırır, ceza ise azaltır. 16-Öğrencilerine öğrettiği istenen davranıĢın sürekliliğini sağlamak isteyen bir öğretmen, onların bu davranıĢını aralıklarla pekiĢtirmekte, ancak her seferinde aynı pekiĢtireci kullanmamaktadır. Bu öğretmenin farklı pekiĢtireçler kullanmasının nedeni aĢağıdakilerden hangisidir? (KPSS 2005) CEVAP: Bir pekiĢtirece alıĢmanın gerçekleĢmesini önlemek SAYFA 35 17-Bisikleti bozulan Rüveyda'yı babası: "Bisikletine herkesi bindirirsen bozulur tabi." diyerek azarlamıĢtır. Bu olaydan önce bisikletine arkadaĢlarını bindiren Rüveyda, artık bisikletine arkadaĢlarının binmesine izin vermemiĢtir. Rüveyda'da gözlenen bu davranıĢ değiĢikliği aĢağıdakilerden hangisine örnektir? (KPSS 2005) CEVAP: Ceza 18-Öğrenmede cezanın rolüyle ilgili aĢağıdaki ifadelerden hangisi yanlıĢtır? (KPSS 2006) A) Ceza uygulamanın bir yolu, istenmedik davranıĢ sergileyen bir öğrenciyi sahip olduğu pekiĢtirici bir uyarıcıdan mahrum bırakmaktır. B) Ġstenmedik davranıĢı cezalandırılan bir öğrencinin bu davranıĢının gelecekte aynı koĢullarda tekrarlanma olasılığı azalır. C) Ceza uygulamanın bir yolu, istenmedik bir davranıĢ sergileyen öğrenciyi itici bir uyarıcıya maruz bırakmaktır. D) Ceza ne kadar Ģiddetli olursa cezalandırılan davranıĢ o kadar çabuk unutulur. E) Ceza, sadece hangi davranıĢın uygun olmadığını öğretir. 19I-Bilgisayarda bir saat oyun oynamasına izin verilen Muratcan kardeĢiyle kavga ettiği için annesi tarafından oyun süresi yarım saate indirilmiĢtir. II-Dersin dönem ödevini çok iyi yaptığı için, öğretmeni Okan'ın bir sonraki sözlü sınavdan muaf olmasına karar vermiĢtir. Bu iki örneği açıklayan kavramlar aĢağıdakilerin hangisinde doğru olarak verilmiĢtir? (KPSS 2006) CEVAP: II. tip ceza / Olumsuz pekiĢtirme 20-Bireyin, üyesi olduğu sosyal gruplar tarafından onaylanan davranıĢlarının tekrarlanma olasılığı artar. Buna göre, sosyal onay aĢağıdakilerden hangisinin iĢlevini yerine getirmektedir? (KPSS 2007) CEVAP: Olumlu pekiĢtireç 21-AĢağıdaki anne-baba davranıĢlarından hangisi II. Tip cezaya örnektir? (KPSS 2007) A) Ellerini iyi yıkamayan çocuğu tekrar yıkaması için banyoya geri göndermek B) Odasını toplamadığı için çocuğun bilgisayarda oyun oynama iznini kaldırmak C) Matematik dersinden zayıf aldığı için çocuğu özel kursa göndermek D)Ödevlerini yapmadığı için çocuğu öğretmenine Ģikâyet etmek E) KardeĢiyle tartıĢtığı için çocuğu azarlamak 22-Bir baba çocuğunun sürekli televizyon izlemesinden ve bu nedenle ödevlerini ihmal etmesinden yakınmaktadır. Edimsel koĢullanma ilkeleri dikkate alındığında, çocuğun bu davranıĢının ortadan kaldırılabilmesi için babaya aĢağıdakilerden hangisinin önerilmesi en uygun olur? (KPSS 2007) CEVAP: Televizyon izlemeyip ödev yaptığı zaman çocuğu uygun biçimde ödüllendirmesi 23-Edimsel koĢullama yoluyla öğrenme ilkelerinden yararlanarak çekingen bir öğrencisinin derslere katılmasını sağlamak isteyen bir öğretmenin izleyeceği en uygun yol aĢağıdakilerden hangisidir? (KPSS 2008) CEVAP: Öğrencinin derste konuyla ilgili her konuĢma davranıĢını pekiĢtirmek 24-AĢırı kilolu bir genç, diyetisyeniyle bir anlaĢma yapmıĢtır. Bu anlaĢmaya göre belirli bir kaloriyi aĢmayacak biçimde yemek yediği her öğün için bir yıldız kazanacak altı yıldız topladığında ise bir güneĢ elde edecektir. Dört güneĢ topladığı zaman kendisine sevdiği bir sanatçının konseri için bilet verilecektir. Gencin belirli kaloride yemek diyetisyenin kullandığı teknik aĢağıdakilerden hangisine örnek olabilir? (KPSS 2008 CEVAP: Simgesel ödülle pekiĢtirme 25-BeĢ yaĢındaki Ata, evde sürekli olarak çalıĢan annesinin dikkatini çekmek için bilgisayarın ekranını boyalı kalemle karalamıĢtır. Bu duruma çok öfkelenen annesi de, bu davranıĢı bir daha yapmaması için Ata‘nın en sevdiği oyuncağını ortadan kaldırmıĢtır. Annenin bu durumda oyuncakları ortadan kaldırması aĢağıdakilerden hangisine örnek olabilir? (KPSS 2008) CEVAP: II. tip ceza 26-Yalçın yeni aldığı kırmızı beresiyle okula gelince, tüm dikkatleri üzerine toplamıĢtır. Birçok arkadaĢı, Yalçın‘a beresinin çok güzel olduğunu söylemiĢtir. Bu durumu izleyen Altan da, kendisine kırmızı bir bere almaya karar vermiĢtir. Altan‘ın kırmızı bere almaya karar vermesi aĢağıdakilerden hangisiyle en iyi açıklanabilir? (KPSS 2008) CEVAP: Dolaylı pekiĢtirme 27-―Her gün baklava, börek yense bıkılır.‖ atasözü öğrenmeyle ilgili aĢağıdaki süreçlerden hangisine bir örnek olabilir? (KPSS 2009) CEVAP: Sürekli olarak aynı pekiĢtirecin kullanılmasının, bir süre sonra bu pekiĢtirecin pekiĢtirme gücünün azalmasına yol açması 28-Öğrencilerine ödev yapma alıĢkanlığı kazandırmak amacıyla yaptıkları her ödeve bir yıldız veren ve toplam on yıldız kazananlara bir kitap hediye eden bir öğretmen, aĢağıdaki davranıĢ kontrol tekniklerinden hangisini kullanmaktadır? (KPSS 2009) CEVAP: Simgesel ödülle pekiĢtirme 29-Yalancı emziği bırakma zamanı gelen bir bebek emzik verilmediğinde ağlar. Anne bebeğinin ağlamasına dayanamaz emziği verir; bebek susar, anne rahatlar. Böylelikle emzik isteyince ağlama, emziğin verilmesi, bebeğin susması ve annenin rahatlaması Ģeklinde bir kısır döngü oluĢur ve bebeğe yalancı emziği bıraktırma çabası sonuçsuz kalır. Bu kısır döngünün devam etmesinin nedeni, aĢağıdakilerden hangisinde doğru olarak açıklanmaktadır? (KPSS 2009) CEVAP: Bebeğin ağlama davranıĢı olumlu, annenin emzik verme davranıĢı olumsuz pekiĢmektedir KAHRAMAN ÖZKUL [email protected] SAYFA 36 3-PEKĠġTĠRME TARĠFELERĠ TARĠFELER Sürekli PekiĢtirme Bunun dıĢındakiler kısmidir Sabit Aralıklı Sabit zaman aralıklı Sabit Oranlı Sabit oran aralıklı DeğiĢken Aralıklı DeğiĢken zaman aralıklı DeğiĢken Oranlı DeğiĢken oran aralıklı AĢağıdaki Tablo: 1-Basitten karmaĢığa doğru 2-En çabuk sönenden en zor sönene doğru 3-En kolay kazanılandan en zor kazanılana doğru 4-Sönmeye karĢı en zayıf olandan en güçlü olana doğru -Her davranıĢ pekiĢtirilir -Yapılan her davranıĢın pekiĢtirilmesidir. Fakat sürekli pekiĢtirme belli bir süre sonra organizmada ilgisizlik-alıĢma ya da sönme gibi süreçler oluĢur. - Özellikle yeni öğrenilen davranıĢların pekiĢtirilmesinde kullanılır. -Okuma yazma öğrenmekte olan çocuklara verilen pekiĢtirmeler - En basit pekiĢtirme tarifesidir. Bu tarife yeni, zor ve karmaĢık konuların öğretilmesinde kullanılır. Tepki öğrenildikten sonra sürekli pekiĢtirme bırakılıp, diğer pekiĢtirme tarifeleri uygulanmalıdır. PekiĢtireç sürekli verilirse, değerini kaybeder. Öğrenme olduktan sonra diğerleri kullanılmalıdır. Sönmeye karĢı en az dirençli pekiĢtirme tarifesidir. DavranıĢ sabit süreler sonunda pekiĢtirilir ZAMANLI-HER… -Sabit aralıklı pekiĢtirmede belli bir zaman diliminde tekrarlanan pekiĢtirme söz konusudur. 10 dakika ara ile, saat baĢı, her ayın onbeĢi, yılda bir kez gibi… -Memur maaĢları, Evlilik yıl dönümleri -Bu tarife uygulandığında durumlarda canlılar, pekiĢtireç aldıktan sonra davranıĢı sergilemeyi durdurur, pekiĢtirme zamanı yaklaĢtıkça tekrar davranıĢı sergilerler. - Bu pekiştirmede doğru davranış sayısı önemli değildir. Belirli bir sürenin geçmesi sonucunda organizma pekiştireç alır. ÖR: Hayvan her iki dakika sonunda pekiştirilir. Bu iki dakika içerisinde doğru davranışı ne kadar gösterirse göstersin pekiştireç süre sonunda verilir. Bu şekilde tepki, zaman aralığının bitimine doğru hızlanırken zaman aralığının başında yavaştır. ÖR: Belli bir sürede tamamlanacak işler (tez), dönem ödevleri, maaş, teneffüs sabit aralıklı pekiştirmeye örnektir. ● Sabit oranlı pekiştirmede olduğu gibi pekiştirme yapıldıktan sonraki zamanda, organizma yavaş hareket eder. Belirli sayıda tekrar edilen davranıĢ pekiĢtirilir SABĠT TEPKĠ SAYILI-HER… Sabit sayıda tepkiye karĢılık pekiĢtirme iĢlevinin gerçekleĢtirilmesidir. -Bir derste her üç doğru cevapta çocuğa 5 verilmesi. -Konfeksiyon iĢçisinin her beĢ parça için 1 lira alması, her 100 liralık akaryakıt için 5 liralık bonus kazanılması… - Organizmanın belli bir sayıdaki davranışı pekiştirilir. Ör: Hayvanın her 10 doğrudan sonra yiyecek alması, 5 doğru cevaba artı vermek, 10 gömlek diken işçiye belli bir ücret vermek. ● Sabit oranlı pekiştirmede zaman önemli değil, doğru davranışın sayısı önemlidir. ● Organizma pekiştirildikten sonra hemen pekiştirilmeyeceğini bildiği için durgunluk içine girer. DavranıĢ farklı süre aralıkları sonunda pekiĢtirilir. ZAMANLI PekiĢtirme zamanı belli değildir. Canlı davranıĢı sergiledikten sonra her an pekiĢtireç verilebilir. -Farklı zamanlarda eĢini yemeğe götürmek -ĠĢini düzgün yapan bir iĢçiye ayın farklı günlerinde erken paydos izni vermek… - Bu pekiştirmede zaman sabit değildir. Pekiştirecin ne zaman geleceğini birey bilmez. Bu nedenle davranış uzun süre devam eder. ● Sabit aralıklıya göre tepkiyi arttırır ancak değişken oranlı pekiştirmeden daha az etkilidir. ÖR: Bazen haftada bir bazen iki kez sınav yapmak (Öğrenci sınava her zaman hazırdır) ● Sabit aralıklı pekiştirmeden sonra görülen tepkisizlik görülmez. DavranıĢ farklı sayıdaki tekrarlar sonunda pekiĢtirilir. SABĠT OLMAYAN TEPKĠ SAYILI Farklı sayıda tepkiye karĢılık pekiĢtirme iĢlevinin gerçekleĢtirilmesidir. - Ġlk üç davranıĢtan sonra bir pekiĢtirme, sonraki 5 davranıĢtan sonra pekiĢtirme, sonraki 2 davranıĢtan sonra pekiĢtirme… -Kumar makineleri-piyango - Kaç doğru davranışa pekiştireç verileceği belli değildir. Değişen sayıdaki davranışlar pekiştirilir. Bu tarifede organizma, kaç doğru davranıştan sonra pekiştireç geleceğini bilmediği için sürekli olarak etkin olmaktadır. ● Sönmeye karşı en dirençli pekiştirme türüdür. ● En etkili pekiştirme tarifesidir. SAYFA 37 PEKĠġTĠRME TARĠFELERĠNE EKLER: 1-Sürekli pekiĢtirme yeni bir Ģey öğretirken- ilköğretim birinci kademe-okul öncesi ve engelli çocukların eğitiminde tercih edilen bir tarifedir. 2-Sabit aralıklı pekiĢtirmede zaman aralıklarının eĢit zamanlarda olması Ģartı yoktur. Örnek: Öğretmenin öğrencilerine sınav tarihlerini söylemesi 1 Kasım-5 Ocak-25 Ocak Burada araklıklar eĢit değil fakat öğrenciler sınavların hangi tarihlerde yapılacaklarını bilmektedirler. Organizma davranıĢın ne zaman pekiĢtirileceğini bilir. 3-Sabit oranlı pekiĢtirmede organizma kaçıncı davranıĢın pekiĢtirileceğini bilir. 4-DeğiĢken oranlıda pekiĢtirmeyi uygulayan kiĢi belli bir kurala göre uyguluyor ve organizma bunu fark ediyorsa ona göre davranıyorsa sabit oranlı olur. Organizmanın kuralı çakmaması gerekir. 5-TABLOYU ĠNCELEYĠNĠZ PekiĢtireç Neden Sonra VerilmiĢ? DavranıĢın Ardından PekiĢtirme Her Doğru DavranıĢtan Sonra mı YapılmıĢ? EVET SÜREKLĠ TARĠFE EVET SABĠT ORANLI TARĠFE HAYIR Organizma Kaçıncı davranıĢtan sonra pekiĢtirecin geleceğini biliyor mu? V Aradan Geçen Zamanın Ardından Organizma pekiĢtirmenin yapılacağı zamanı biliyor mu? EVET HAYIR SABĠT ARALIKLI TARĠFE DEĞĠġKEN ARALIKLI TARĠFE HAYIR DEĞĠġKEN ORANLI TARĠFE PEKĠġTĠRME TARĠFELERĠ KPSS SORULARI 1- Öğretmen, doğru çözdükleri her sekiz problem için öğrencilerine bir puan vermektedir. Bu öğretmenin kullandığı pekiĢtirme tarifesi aĢağıdakilerden hangisidir? (KPSS 2002) CEVAP: Sabit oranlı 2- Bir öğretmen öğrencilerin derse devamlı çalıĢmalarını sağlamak için önceden tahmin edilemeyen değiĢik ders saatlerinde küçük sınavlar yapmaktadır. Böylece öğrencilerinin daha iyi öğrenmesini sağlamaya çalıĢmaktadır. Bu davranıĢı, aĢağıdaki pekiĢtirme tarifelerinden hangisiyle açıklanabilir? (KPSS 2003) CEVAP: DeğiĢken aralıklı 3- Bir anne oğlu dıĢarıdan gelip elini her yıkayıĢında onun bu davranıĢını çeĢitli Ģekillerde pekiĢtirmiĢ ve bir süre sonra çocuk dıĢarıdan geldiğinde kendiliğinden elini yıkamaya baĢlamıĢtır. Anne, oğlunun el yıkama davranıĢını aĢağıdaki pekiĢtirme tarifelerinden hangisine göre pekiĢtirmeye devam ederse, davranıĢın sönmeye karĢı dirençli olma olasılığı daha yüksek olacaktır? (KPSS 2004) CEVAP: DeğiĢken oranlı 4- Her sabah uyandığında kapısının önüne bırakılmıĢ olan gazetesini alan bir kiĢinin kapısının önüne her sabah bakma davranıĢı, aĢağıdaki pekiĢtirme tarifelerinden hangisine bir örnek olarak gösterilebilir? (KPSS 2004) CEVAP: Sabit aralıklı 5-Bir annenin odalarını temizleme görevi verdiği çocuklarının odalarını bazen iki, bazen üç, bazen de bir hafta arayla kontrol edip tebrik etmesi hangi pekiĢtirme tarifesine örnektir? (2006 KPSS) CEVAP: DeğiĢken aralıklı 6- Bir öğretmen her yapılan ödevi bir ödülle pekiĢtirmek yerine bazen iki, bazen üç ödevi ödüllendirmektedir. Bu öğretmen aĢağıdaki pekiĢtirme tarifelerinden hangisini kullanmaktadır? (KPSS 2006) CEVAP: DeğiĢken oranlı 7- Bir öğretmen, bir eğitim dönemi içinde bazen iki hafta, bazen de bir hafta arayla kısa sınav yaparak öğrencilerinin öğrenme çabalarında süreklilik sağlamaya çalıĢmaktadır. Öğretmenin bu uygulamasının, pekiĢtirme tarifelerindeki karĢılığı aĢağıdakilerden hangisidir? (KPSS 2007) CEVAP: DeğiĢken aralıklı 8- Dersi soru cevap yöntemiyle iĢleyen bir öğretmen, sorulara doğru cevap veren öğrencilerine bazen beĢ soruda, bazen de üç soruda bir puan vermektedir. Öğretmenin kullandığı pekiĢtirme tarifesi aĢağıdakilerden hangisidir? (KPSS 2008) CEVAP: DeğiĢken oranlı 9-Bir baba çocuğunun baĢlangıçta her çözdüğü 10 test için bir bilgisayar oyunu oynamasına izin verir. Daha sonra aynı pekiĢtireci elde edebilmesi için çözmesi gereken test sayısını her pekiĢtirme sonrası sabit bir miktar artırır. AĢağıdakilerden hangisine uygun pekiĢtirme tarifesi vardır? KPSS 2010 CEVAP: Artan oranlı SAYFA 38 CEZANIN OLUMSUZ SONUÇLARI Cezanın Uygulanması ile Ġlgili Genel Ġlkeler CEZAYA ALTERNATĠF DURUMLAR 1- CEZANIN OLUMSUZ SONUÇLARI 1-Ceza, istenmedik davranıĢların bastırılmasında etkili olabilir. Ancak davranıĢ değiĢikliğine neden olmaz. Diğer bir deyiĢle istenmedik bir davranıĢı istendik yönde değiĢtirmez. Cezanın diğer bir olumsuz yönü ise saldırgan davranıĢlara neden olmasıdır 2-Organizmaya istemediği bir uyarıcının verilmesi veya istediği bir uyarıcının verilmemesidir. Diğer bir ifadeyle, organizmaya olumsuz pekiĢtireçlerin verilmesi ya da olumlu pekiĢtireçlerin verilememesidir. 3-Ceza yapılmaması istenen davranıĢı yok etmez, baskı altına alır. (Eğer yok etseydi hapse giren hırsız, çıkınca hırsızlık yapmazdı) 4- Skinner ve Thorndike, ―cezalandırılan davranıĢ, cezanın etkisi ortadan kalkınca tekrar ortaya çıkar‖ demiĢtir. 5- Skiner‘e göre ceza ilk aĢamada etkili görülebilir ancak, ceza kalktığı zaman cezalandırılan davranıĢ eski haline döner. 6- Cezalandırılan bireyde korku meydana gelir ve bu korku çevrede bulunan diğer uyarıcılara da genellenir. 7-Ceza, organizmaya ne yapmamasını göstermekle birlikte, ne yapması gerektiğini göstermez. (Doğru davranıĢı pekiĢtirmez. Para çalan çocuğu döversin ama bu dayak ona doğru davranıĢı göstermez) 8- Verilen ceza, istenmeyen baĢka bir davranıĢa sebep olur. ÖRNEK: Öğrencinin harçlığını kesmek, arkadaĢının parasını çalmasına sebep olabilir. 9- Bir davranıĢı yapmamayı değil, yaptıktan sonra yakalanmamayı öğretir 10-cezalandırılan davranıĢı –alıĢkanlığı- yok etmeyip sadece baskı altına almaktadır. Cezalandırılan davranıĢ cezanın etkisi yok olunca tekrar ortaya çıkmaktadır. Cezanın bu kadar yaygın olarak kullanılmasının sebebi ise cezanın etkisini hemen göstermesidir. Oysa uzun dönemde ceza etkisizdir. 11-Ceza; istenmedik davranıĢların bastırılmasında etkili olur. Ancak davranıĢı değiĢtirmede etkisizdir. Ayrıca cezalandırılan kiĢide, korku, nefret gibi duygusal tepkiler meydana getirir ve bu tepkiler ortamda bulunan öğretmen, okul, sınıf vb. diğer uyarıcılara da genellenir. Ayrıca ceza saldırgan davranıĢlara neden olabilmektedir. 2-Cezanın Uygulanması ile Ġlgili Genel Ġlkeler ● Ceza geciktirilmeden verilmelidir. ● Hatalı davranıĢların ne tür cezayı gerektirdiği önceden belirlenmelidir. ● Ġstenmeyen davranıĢ gösterilmeden ceza verilmemelidir. ● Ceza, korkutma amacıyla kullanılmamalıdır. ● Bireyin kiĢiliğine olumsuz etkide bulunacak türde olmamalıdır. ● Ceza yanlıĢ olan davranıĢa verilmeli, kiĢiliği hedeflememelidir. ● Ders çalıĢma gibi istenilen özellikler ceza olarak verilmemelidir. Cezada tutarlılık,objektiflik önemlidir.Cezalar net ifade edilmelidir.Ayrıca hangi davranıĢın karĢılığında hangi cezanın verileceği önceden bildirilmelidir. 3- CEZAYA ALTERNATĠF DURUMLAR Cezaya alternatif olarak gösterilen en etkili yöntem sönmesini beklemektir. Görmezden Gelme Ġlgilenmeme KarĢılık vermeme Umursamama - Ġstenmeyen davranıĢ görmezden gelinerek gerçekleĢtirilir. Görmezden gelmede, olumsuz davranıĢ bir süre için sıklaĢır ve tekrarlanır fakat daha sonra ortadan kalkma eğilimi gösterir. ÖRNEK: Yaramazlık yapan çocuğu görmezden gelme. Yaptığı olumsuz davranıĢları ön plana çıkarmak yerine olumlu davranıĢlara odaklanmak için bu teknikten yararlanılır. Görmezden gelme özellikle dikkat çekmeye yönelik davranıĢlarda çok etkili olabilir. Çocuk olumsuz davranıĢın tepkiye neden olmadığını gördükçe bu davranıĢı yapmaktan vazgeçebilir. Çocukla fiziksel olarak ilgilenmek zorunda kalınsa bile göz kontağı kurmamaya, konuĢmamaya dikkat edilmelidir. Bazı durumlarda görmezden gelmek olanaksız olabilir. -Öğretmen sınıfta söz almadan sorulan soruların yanıtını veren öğrenciyi umursamayarak öğrenciyi bu davranıĢtan vazgeçirebilir SAYFA 39 -Mola uygulamasında çocuk, istenmeyen davranıĢı yaptıktan hemen sonra yaklaĢık 5 dakika gibi kısa bir süreliğine, bulunduğu ortamdan çıkartılarak yalnız bırakılır. Çocuğa neden dıĢarı çıkarıldığı söylenir ama baĢka bir açıklama yapılmaz. -Burada amaç çocuğun bir süreliğine yalnız kalarak yaptığı davranıĢı sorgulamasını sağlamaktır. Ara Verme Time Out) -KPSS-Ġstenmeyen davranıĢ karĢısında cezanın kullanılması yerine öğretmene önerilen teknik aĢağıdakilerden hangisidir? (KPSS 2005) CEVAP: ARA VERME (TĠME OUT) Bu sorunun seçeneklerinde karĢıt koĢullama ve olumsuz pekiĢtirme de vardır. Bazı kaynaklarda cezaya alternatif yöntem olarak verilmiĢlerdir. -KPSS- Tüm uyarılara rağmen sofrada sürekli olarak konuĢmaya, herkesin sözünü kesmeye ve küçük kardeĢine sataĢmaya devam eder. Bunun üzerine annesi Ali'yi, ilgisini çekebilecek hiçbir nesnenin bulunmadığı bir odaya göndererek 10 dakika süreyle orada kalmasını söyler. Ali'nin annesi aĢağıdaki davranıĢ kontrol ve değiĢtirme tekniklerinden hangisini kullanmaktadır? (KPSS 2006)-CEVAP: ARA VERME Bıktırma Yorma Usandırma Ortamı DeğiĢtirme Sabırla Bekleme - Ġstenmeyen davranıĢın bıkıncaya kadar yaptırılması (Guthrie‘nin bıktırma yöntemi) ÖRNEK: Çocuğunun kilo sorunu nedeni ile hamburger yemesini engellemeye çalıĢan bir babanın çocuğuna bıkıncaya kadar hamburger yedirmesi. -Kibrit yaktırma örneği -Ġstenmeyen davranıĢa neden olan ortamı değiĢtirmektir. ÖRNEKLER: -Çocuk sıkıldığı için sınıfta disiplin sorunu çıkarıyorsa, sıkılmasını önleyecek bir öğretim hizmeti sunulmalıdır. – Salonda kırılmasını istemediğiniz bir vazo varsa, vazoyu kaldırırız. – Kopyayı engellemek için öğrencileri aralıklı oturtmak. -Özellikle ergenlik dönemlerinde çocuklar asi ve huysuz olurlar bu dönemlerin özellikleri olarak bu davranıĢları değiĢtirmek yerine sabırla bu dönemlerin geçmesini beklemek gereklidir. -Eğer istenmeyen davranıĢ çocuğun geliĢim döneminin bir özelliği ise, çocuğun bu dönemi atlatmasını sabırla bekleyiniz.-SKĠNNER SONUÇ OLARAK Cezaya alternatif uygulamalar: 1. Ġstenmeyen davranıĢa neden olan ortamı değiĢtirmek, 2. Ġstenmeyen davranıĢı bıktırıncaya kadar yaptırmak, 3. Eğer istenmeyen davranıĢ çocuğun geliĢim döneminin bir özelliği ise, bu dönemi atlatmasını sabırla beklemek, 4. Ġstenmeyen davranıĢı görmezlikten gelip, istenen davranıĢ görüldüğünde hemen pekiĢtirmek, 5. Sönme meydana getirmek. DĠKKAT: AĢağıdakilerden hangisi cezaya alternatif olarak kullanılması önerilen davranıĢ kontrol tekniğidir? 2005 KPSS A - KarĢıt koĢullanma B - DavranıĢı Ģekillendirme C - Olumsuz pekiĢtirme D - Olumsuz aktarma E - Ara verme ( Time Out ) KAHRMAN ÖZKUL [email protected] SAYFA 40 GENEL TEKRAR SORULARI A-DOĞRU-YANLIġ 1-PekiĢtirme tarifelerinin kullanılmasındaki temel amaç, ilgili davranıĢlar için pekiĢtireçlerin etkisini azaltarak davranıĢları pekiĢtireçlerden bağımsız hale getirmektir_________________ 2-Operant Ģartlanmada davranıĢın devamlılığı davranıĢtan elde edilen doyuma bağlıdır.____________ 3-Cezada ortamdaki istendik uyarıcıdan mahrumiyet olabilirken olumsuz pekiĢtirmede ortama istenen bir uyarıcı eklenebilir.________________ 4-Olumsuz pekiĢtirmede ortama istenen uyarıcı eklenebilirken II. tip cezada ortamdan istenilmeyen bir uyarıcı çıkarılır.________________ 5-Transfer olumlu olduğunda öğrenmeye katkıda bulunurken, olumsuz olduğunda öğrenmeyi güçleĢtirir. Buna karĢılık ket vurma ise, ister ileriye olsun ister geriye olsun iki durumda da hatırlama üzerinde yapıcı etkiye sahiptir.______________________ 6-Kavram haritaları: Öğrencilerin bir konuya yönelik tutum ve becerilerini ortaya çıkarmada, öğrencilere öğretilecek yeni bir ünitenin kapsamını tanıtmada, öğrencilerin konuya hazır bulunuĢluk düzeylerini tespit etmede, öğrencilerin kavram yanılgılarını belirlemede,öğrencilerin bilgiyi nasıl yapılandırdıklarını ortaya çıkarmada ,tüm bunların hepsinde etkin bir Ģekilde kullanılabilir.____________________ 7-AraĢtırma sonuçlarına göre, genel uyarılmıĢlık düzeyi ile öğrenme hızı arasında çan eğrisi biçiminde bir iliĢki bulunmaktadır. Bu iliĢkinin anlamı Genel uyarılmıĢlık düzeyinin artması, öğrenme hızını bir noktaya kadar olumsuz, bir noktadan sonra sürekli olumlu etkilemektedir. 8-Sigara içen birinin, içmeyen birine göre kibriti daha kolay yakması, bir yabancı dili öğrenmede güçlük çeken birinin bir baĢka yabancı dili öğrenirken de aynı ölçüde güçlük çekmesi örneklerinin en az birinde öğrenmenin aktarılması söz konusudur__________________ B-BOġLUK DOLDURMA 1-________________ortama eklendiğinde istenen davranıĢın yapılma sıklığını artırabilir, bu duruma ______________________denir.________________________________ortamdan çekildiğinde ise istenmeyen davranıĢın yapılma sıklığında artıĢ görülebilir, bu duruma ise _______________________denir 2-Burak öğretmen, öğrencilerine her doğru yanıtları için birer boncuk vermekte ve topladıkları her 10 boncuk için üzerinde gülen adam resmi olan kartlardan dağıtmaktadır. Öğrencilerin yılsonunda düzenlenecek olan geziye katılabilmeleri için bu kartlardan en az 2 tane biriktirmeleri gerekmektedir. Burak öğretmen _____________________gerçekleĢtirmiĢtir. VermiĢ olduğu boncuklar ____________gülen adam resmi______________,gezi ____________________________pekiĢtireçtir. 3-Önce nötr uyarıcı verilerek sonlandırılır, birkaç saniye sonra koĢulsuz uyarıcı verilir, bu duruma_______________________denir. Önce nötr uyarıcı verilir ve nötr uyarıcı kesilmeden koĢulsuz uyarıcı verilir. Organizma tepkiyi gösterince nötr uyarıcı bitirilir, bu duruma ______________________denir. Nötr ve koĢulsuz uyarıcı birlikte verilir, tepki gösterilence nötr uyarıcı kesilir, bu duruma ise _________denir. 4-Okulda zorba öğrenciden korkan bir çocuğun, zorba öğrencinin yanındaki arkadaĢlarından da korkması gibi ______________________koĢullanmadır. 5-Son öğrenilen madde ya da yaĢantılar en iyi hatırlanır. Eğer uzun bir kelime listesi ile karĢılaĢırsanız, listenin orta sıralarında bulunanlardan çok, listenin sonunda bulunan kelimeleri en iyi hatırlarsınız. Buna ___________denir. Listenin baĢında yer alan kelimeleri de listenin ortasında bulunanlara göre daha kolay hatırlamanız mümkündür. Buna da _______________ denir. 6-ÇalıĢma ortamınızı düzenlerken ıĢık ve ısının uygun olmasına, bir masa ve sandalyede çalıĢılmasına özen gösteriniz. Lise öğrencilerine yönelik böyle bir önerinin temel dayanağı Öğrenme için öncelikle genel bir __________________________ durumunun gerekli olması SAYFA 41 7-Bankadaki parasını alıĢtığından farklı bir tipteki ATM makinesinden çekmek zorunda kalan bir birey, bu makineyi kullanırken yanlıĢ tuĢlara basmıĢ ve kartını makineye kaptırmıĢtır. Bu durum _______________________bir örnektir. 8-Bir öğrencinin sürekli olarak bir yıl önceki müsamerede okuduğu Ģiiri hatırlaması nedeniyle bu yıl ki müsamerede okuyacağı Ģiiri öğrenmekte güçlük çekmesi_________________________________dir 9-Bir papağana bazı kelimeleri söylemeyi öğretebilirsiniz; ancak ne kadar çabalarsanız çabalayın bir serçeye bir kelime bile öğretmeniz mümkün değildir. Öğrenme açısından papağanla serçe arasında görülen bu fark,__________________________________________açıklanabilir 10-Bir köpeğin eve ilk kez gelen bir misafiri görünce huysuzlanması______________________bir davranıĢtır, limon görünce ağzın sulanması da _____________________________________davranıĢtır. 11-PekiĢtireçler a-Yiyecek içecek maddeleri, uyku cinsellik_____________________________ b- Gülümseme övme kucaklama baĢını okĢama aferin tebrik______________________ c-Sokağa çıkma bilgisayarda oyun oynama, tatile sinemaya götürme, gitar çalma______________ d-Para marka jeton kart yıldız______________________ e-Oyuncak araba kalem _________________________ f-Tokat azarlamak sıfır puan elektrik Ģoku__________________________ g-Tokat saç ve kulak çekme ateĢ elektrik Ģoku radyasyon yüksek tonda ses_________________ h-Azar hakaret düĢük puan kötü söz küfür________________________ 12-Bu yaklaĢımın dayandığı anlayıĢ; "objektif olmayan, kanıtlanamayan, somut olarak ölçülüp değerlendirilemeyen hiçbir yaklaĢımın değeri yoktur." Zihin, gözlenen davranıĢlarla kanıtlanamayacağına göre ________________________________________temelde insan davranıĢlarını açıklayan ilkelere odaklanmıĢlardır. Bu sebeple içsel yaĢantıları tümden reddederler 13-Klasik koĢullanmada ilginç bir Ģartlanma tipidir. Örneğin; köpeğin ayağı bir sinyal sesinden sonra deneyci tarafından bükülmektedir ve hemen bunun ardından da köpeğin karnı doyurulmaktadır. Bu Ģekilde devam eden tekrarlardan sonra, sinyal sesinin ardından köpeğin kendiliğinden ayağını büktüğü görülmektedir. Buna sinyal öğrenme de denir.____________________________________ 14-Gürültüde ders çalıĢan bir çocuk giderek gürültüye alıĢır ve etkilenmeden dersine çalıĢmaya devam eder_______________. Çok sevdiği bisiklete kavuĢan bir çocuk bisiklet sürekli yanında olduğu için artık ona karĢı bir heyecan davranıĢı göstermez _____________________./_______________ daha çok fiziksel,____________ ise duygusaldır. 15-Nötr olan ve genelleĢtirilme özelliği bulunmayan iki uyarıcının önce birlikte uygulanması, sonra da birisinin koĢulsuz uyarıcı ile birleĢtirilmesi sonucu her iki nötr uyarıcının da tepki yaratma gücü kazanmasıdır___________________________ 16-Ali bir kafeteryada Ahmet ile tanıĢır. Bir gün Ahmet‘le yolda yürürken bir arabanın çarpması sonucu Ali yaralanır ve bu olaydan sonra büyük bir korku yaĢar. Daha sonra Ali, Ahmet‘le tanıĢtığı kafeteryaya gittiğinde yanında Ahmet olmadığı halde aynı korkuyu yaĢadığını hisseder. Bu durum bir _______________________________dır. 17-Bir koĢulsuz uyarıcının güvenilir bir yordayıcısı olarak bir koĢullu uyarıcı öğrenilirse, örneğin güvercin ıĢık yandıktan sonra elektrik Ģoku geldiğini öğrenirse, Ģokun hemen baĢında verilen ve Ģokun geldiğini gösteren baĢka bir koĢullu uyarıcıyı öğrenmeyecektir. Buna _______________________denir 18-Çocuğa iğne yaparak onun canını acıtan hemĢire çocuktan özür diler ve ona bir çikolata verirse bu da bir __________________________./ Hastanede yatan bir hastaya gönderilecek olan çiçek _______________________ etkisi yaratabilir. Hastane bireyde olumsuz duyguya yol açacaktır. Çiçek ise, bu olumsuzluğu giderebilecek hoĢ bir etkiye sahiptir KAHRAMAN ÖZKUL SAYFA 42 OPERANT ġARTLANMA KAVRAMLARI **Organizmanın istediği bir etkinliğe yönelmesidir. **AYIRT ETME VE OLUMLU PEKĠġTĠRME ÖNEMLĠDĠR. YANAġMA ÖRNEK: YAKLAġMA **Derse katıldığı için öğretmeni tarafından ödüllendirilen öğrencinin o öğretmenin dersinde sürekli derse katılmak istemesi **Farenin iki maniveladan birine bastığında elektrik şokuyla, diğerine bastığında yiyecek alacağını bilerek yiyecek düğmesine basıp yiyecek alması yaklaşmadır. **Kaçma ve kaçınma birbirleriyle iliĢkili ancak farklı kavramlardır. ** Kaçma, bireyin bir nesneyi ya da herhangi bir fiziki, psikolojik, sosyal durumu tehdit olarak algılayarak o durumdan korunmak amacıyla yaptığı davranıĢtır. Organizmanın istemediği uyarıcıya maruz kaldığında ondan kurtulmak için giriĢimlerde bulunmasıdır. Kaçma durumunda bir itici uyarıcı ortama girdiğinde yapılan davranım o uyarıcının sona ermesini sağlar. KAÇMA Ve KAÇINMA **Kaçınmada ise daha önce kaçma davranıĢıyla ilgili bir yaĢantı söz konusudur. Tehdit olarak algılanan uyaran yoktur ancak ortaya çıkma ihtimali vardır. Organizmanın istemediği bir uyarıcıya maruz kalmamak için uyarıcının ortaya çıkmasını engelleyecek davranıĢlarda bulunmasıdır. ---BaĢka bir deyiĢle kaçma durum ortaya çıktıktan sonra, kaçınma ise durum ortaya çıkmadan önce uzaklaĢmadır. Yani kaçınma ise; Ġtici uyarıcının baĢlamasını engeller ya da geciktirir. Uyarıcının kötü olduğu öğrenilmiĢtir. Artık organizma o kötü uyarıcıya maruz kalmamak için o uyarıcı ile karĢılaĢmak istemez ve o uyarıcıya karĢı tedbir alır. ÖRNEKLER: **Çok sıcak bir havada gezen bir kiĢinin geziyi bırakıp eve gitmesi bir kaçmadır. Bu durum olumsuzluğu ortadan kaldırmıĢtır. ** Havanın sıcak olduğunu bilip, dıĢarıya çıkmamak bir kaçınma durumudur. çocuğun sobaya dokunur dokunmaz elini çekmesi kaçma, bir daha sobaya yaklaĢmaması da kaçınma davranıĢı olarak adlandırılır **Bir KPSS-2007 Anaokulu öğrencisi Çiçek bir sabah uyandığında okula gitmek istemediğini söylemiĢ ve ağlamaya baĢlamıĢtır. Böyle bir durumla ilk kez karĢılaĢan anne ve baba okula giderek Çiçek‘in öğretmeniyle görüĢtüklerinde, bir gün önce öğretmeninin Çiçek‘i azarladığını öğrenmiĢlerdir. Çiçek‘in okula gitmek istememesi, aĢağıdakilerden hangisiyle açıklanabilir? CEVAP: Kaçınma DavranıĢı Burada Çiçek öğretmeni tarafından azarlandığı için I.tip cezaya maruz kalmaktadır. Ve Çiçek Okulu öğretmenle eĢleĢtirek bu durumun doğal sonucu olarak okula gitmek istememektedir. KPSS-2006 Kaçınma davranıĢının kazanılmasında edimsel koĢullanmayla ilgili, Kademeli yaklaĢma-Ayırt etme-Olumsuz pekiĢtirme-Sönme CEVAP: Ayırt etme-Olumsuz pekiĢtirme ÖRNEK: Yağmur yağarken daha az ıslanmak için eve koşarak ya da eve gitmek KAÇMA iken bulutlara bakıp yağmur yağacağını anladığı için eve koşarak giden kişinin davranışı ise KAÇINMADIR. BATIL DAVRANIġ BATIL ĠNANÇ ** Batıl davranıĢların birçoğu edimsel koĢullama ilkelerine göre meydana gelir. Organizma, tesadüfen bir davranıĢı yaptığı sırada, o davranıĢla iliĢkili olmamasına rağmen, olumlu bir pekiĢtireç alırsa, zaman içersinde aldığı bu pekiĢtireci davranıĢla iliĢkilendirir ve o davranıĢı yapma eğilimi gösterir. **Edimsel koĢullanmada pekiĢtirme gösterilen tepkiye bağlı olarak yapılır. **Batıl davranıĢlar, davranıĢ ve çevresel olay arasında izlerlik iliĢkisinin bir sonucudur ve davranıĢın tesadüfen pekiĢtirilmesi sonucu ortaya çıkar. ÖRNEKLER: ** Hayvan pekiĢtirilen davranıĢı yapma eğiliminde olur. Fare tesadüfen baĢını kaĢıdığında yiyecek verilirse ve bu durum tekrar edilirse, arasında hiçbir iliĢki olmamasına rağmen yiyecek elde etmek için baĢını kaĢıma davranıĢı tekrar eder. SAYFA 43 Tesadüfen yan yana gelen iki olay gerçekle iliĢkisi olmayan batıl davranıĢların meydana gelmesine sebep olur. ** Sol ayakla gider ve iĢi ters giderse gelecek sefer sağ ayakla gider. – uğurlu gün – uğurlu sayı – solundan kalkma – merdiven altından geçmeme GĠBĠ BATIL ĠNANÇLAR BU DAVRANIġLARA SEBEP OLUR. BATIL DAVRANIġ BATIL ĠNANÇ KPSS 2003-ArkadaĢından aldığı kalemle girdiği bir sınavda çok baĢarılı olan bir öğrenci, daha sonra girdiği sınavlarda aynı kalemi kullanmıĢtır. Öğrencinin daha sonraki sınavlarda aynı kalemi kullanması aĢağıdakilerden hangisiyle açıklanabilir? CEVAP: Batıl davranıĢ KPSS 2006-Bir iĢ adamı, iĢ görüĢmesi yapacağı kiĢileri etkilemek için görüĢmeye yeni aldığı Ģık bir takım elbiseyi giyerek gitmiĢ, ancak görüĢme baĢarısızlıkla sonuçlanmıĢtır. Bu olaydan sonra bu iĢ adamı iĢ görüĢmelerine giderken yeni bir Ģey giymemeye özellikle dikkat etmeye baĢlamıĢtır. Edimsel koĢullama yaklaĢımında bu tür davranıĢ ne olarak nitelendirilir? CEVAP: Batıl KPSS 2007-Ebru otobüsle okula giderken yaĢlı bir hanıma yer verir ve o gün okuldaki zor bir sınavı çok iyi geçer. O günden sonra Ebru ne zaman önemli bir sınavı olsa otobüste büyüklerine yer vermeye özen gösterir. Ebru‘nun bu davranıĢı aĢağıdakilerden hangisine örnektir? CEVAP: Batıl davranıĢ KPSS 2008-Bir futbolcunun gol attığı bir maçta taktığı kolyeyi, daha sonraki maçlarda da mutlaka takması ve kolyeyi takmadan maça çıkmak istememesi aĢağıdaki kavramlardan hangisiyle en iyi açıklanabilir? CEVAP: Batıl davranıĢ ** Büyük Annenin Kuralları-DavranıĢçı psikolog David Premack tarafından geliĢtirilen bir ilkedir. Ancak bu ilke aileler tarafından çok eski zamanlardan beri kullanıldığı için 'büyükannenin kuralı' olarak da bilinmektedir. **Bu ilkeye göre çok sık görülen (tercih edilen-ĠSTENĠLEN) davranıĢ pekiĢtireç olarak kullanılarak, az gösterilen (tercih edilmeyen-ĠSTENĠLMEYEN) davranıĢ tipĠ ortaya çıkarılmaya çalıĢılır. ** Bu ilke kullanılırken az gösterilen davranıĢtan baĢlanılır. ÖRNEKLER: ** Sebze yemeğini sevmeyen, ancak tatlıyı çok seven bir çocuğa, sebze yedirmek için "Sebze yemeğini bitirdikten sonra, tatlı yiyebilirsin" denebilir. **Okulda öğretmen, yazı yazmada isteksiz olan, ancak oyun oynamaktan zevk alan çocuklara 'Yazı yazarsanız, teneffüse çıkabilirsiniz" diyerek onların yazı azı yazmalarını sağlayabilir PREMARCK ĠLKESĠ BÜYÜK ANNE KURALI ** Oyuncaklarını toplarsan top oynayabilirsin. – Yemeğini yersen bilgisayarda oynayabilirsin. ** Annenin, çocuğuna; matematik dersini yaptıktan da sonra çikolata yiyebileceğini söylemesi ** Eğer yemeğini bitirirsen çikolata yiyebilirsin UYARI: Premack ilkesini kullanırken öğrencinin hangi davranıĢları çok sık, hangilerini daha az gösterdiğinin belirlenmesi ve daima az görülen davranıĢın ilk önce yaptırılması gerekir. Örneğin öğrenciye "Teneffüsten döndükten sonra ödevini tamamla" dediğimiz zaman, öğrenci ödülünü önceden aldığı için davranıĢı göstermeyebilir. KPSS 2004-Bir anne, bisiklete binmek isteyen çocuğuna odasını düzeltirse bisiklete binebileceğini söyler. Annenin kullandığı davranıĢ kontrol tekniği aĢağıdakilerden hangisidir? CEVAP: Premack ilkesi KPSS 2004-Öğrencilerinin fizik güçlerini artırıcı idman yapmayı sevmediklerini, buna karĢılık antrenmanı kendi aralarında maç yaparak geçirmekten çok hoĢlandıklarını fark eden bir beden eğitimi dersi öğretmeni, onlara fizik gücü artırıcı idmanı gereken biçimde yaptıkları günlerde kendi aralarında maç yapmalarına izin vereceğini, bunu yapmadıkları günlerde ise izin vermeyeceğini açıklar. Öğretme ilkeleri çerçevesinden bakıldığında, öğretmenin temel amacı aĢağıdakilerden hangisi olabilir? CEVAP: Yapılma olasılığı yüksek olan davranıĢları, yapılma olasılığı düĢük olan davranıĢları kazandırmak için kullanmak. BURADA DA PREMARCK KULLANILMIġTIR. SAYFA 44 KPSS 2006-Ders dinlemek yerine oyun oynamak isteyen öğrencilerine sessiz bir biçimde ders dinleme alıĢkanlığı kazandırmayı amaçlayan bir ilköğretim 1. sınıf öğretmeninin Premack ilkesinden yararlanarak izleyeceği yol aĢağıdakilerden hangisidir? CEVAP: Öğrencilerine sessizce dersi dinledikleri takdirde oyun oynamalarına izin vereceğini söylemek. KPSS 2007-AĢağıdakilerden hangisi Premack ilkesinin uygulanmasına örnektir? CEVAP: Çocuğun pek hoĢlanmadığı sebze yemeğini bitirdikten sonra dondurma yemesine izin verme. KPSS 2008-Matematik ödevini yapmamak için bahaneler öne süren kızına; ―Ödevini bitir de birlikte gezmeye çıkalım.‖ diyen bir annenin bu yaklaĢımı aĢağıdakilerden hangisine örnek olabilir? CEVAP: Premack ilkesi KPSS 2009-AĢağıdakilerden hangisi Premack ilkesinin kullanılmasına bir örnek olabilir? CEVAP: Fazla mesai yapmak istemeyen bir çalıĢana, fazla mesai yaptığı takdirde ertesi gün tuttuğu takımın maçına gidebilmesi için iĢten erken çıkmasına müsaade edileceği sözünün verilmesi. KPSS 2010 Bir annenin ödevlerini yapmak yerine arkadaĢlarıyla oyun oynamak isteyen oğluna, ödevini bitirdiği takdirde arkadaĢlarıyla oyun oynayabileceğini söylemesi. AĢağıdakilerden hangisi ile açıklanır. CEVAP: Premack ilkesi KPSS-2010-Bir fen ve teknoloji öğretmeni laboratuar dersi bitiminde öğrencilerin laboratuvarı temiz bırakmalarını istemiĢ ancak öğrenciler temizlik yapmaktan hoĢlanmadıkları için temizlikten kaçmıĢlardır. Bunun üzerine öğretmen de temizliği yaptırmak için masasını temizleyen öğrencilerin bir sonraki teneffüse çıkabileceğini söylemiĢtir. Bu öğretmen öğrencilerin masaları temizlemelerini sağlamak için aĢağıdakilerden hangisini kullanmaktadır? CEVAP: Premack ilkesi **Bireyin belli bir davranıĢı göstermesi için yapılan sözleĢmedir. Birey belli bir Ģekilde davrandığı takdirde pekiĢtirilir. Diğer durumda ise pekiĢtirilmez. Yani istediği Ģeyi elde edemez. Çocuğun istediklerini elde etmesi için belli davranıĢları ve etkinlikleri yapması gerekir. ** KoĢullu anlaĢma bireyin kendi kendisiyle de olur. ÖRNEK: Dersimi bitirirsem sinemaya gideceğim. / bu gün hiç sigara içmezsem akĢam____________Yapacağım vs. demesi ÖRNEK SORU -I. Uyku vakti gelmesine rağmen uyumak istemeyip oyun oynamak isteyen bir çocuğa babasının―Eğer Ģimdi yatağına gidip uyursan yarın bütün gün birlikte oynayabiliriz‖ demesi, II. Ġstediklerini bağırarak yaptırmak isteyen bir çocuğa annesinin ―Bağırmadan istediklerini söylersen bunları yapabilirim.‖ Demesi. Sırasıyla aĢağıdakilerden hangisinde doğru olarak verilmiĢtir? I ve II numaralar sırasıyla hangi seçenektedir? KOġULLU ANLAġMA CEVAP: Premack ilkesi/KoĢullu anlaĢma Premack ilkesi Ispanağını yersen dondurma yiyebilirsin örneğinde Ispanağı yemek=bireyin istemediği durum Dondurma yemek=bireyin istediği durum yani; ödülün öncesinde bireyin istemediği durum var(asıl fark bu iĢte.) KoĢulla anlaĢma Ġsteklerini ağlamadan söylersen onları alırım örneğinde Ġsteklerini ağlamadan söylersen=rahatsız olan anne Onları alırım=Alınmasını isteyen çocuk yani; iki kiĢi arasında olacak *Ama birey kendisiyle de anlaĢma yapabilir (bu ay sonuna kadar bir Ģey almazsam ay sonunda istediğimi alabilirim) PREMARCK: Eğer Ģimdi yatağına gidip uyursan yarın bütün gün birlikte oynayabiliriz‖ KOġULLU ANLAġMA: Bağırmadan istediklerini söylersen bunları yapabilirim.‖ SAYFA 45 **Kpss sınavında yeterli puan alırsan atanabilirsin, Neslihan kpss sınavından 90 alırsan öğretmen olarak göreve baĢlayabilirsin. **Bir babanın oğluna "Sınıfını geçersen seni tatile götürürüm" demesi. Bu cümle koĢullu anlaĢmaya örnek. Bu cümleyi Premack ilkesi için düĢünemeyiz. Çünkü Premack ilkesinde öğrencinin yapmayı istemediği ya da sevmediği bir davranıĢ var. Öğrenci sınıfını geçmeyi elbette ister. KOġULLU ANLAġMA **Bu hafta üç kilo verirsen istediğin elbiseyi alacağım. ** Sigara içmezse saygı göreceği, zayıflarsa beğenileceğini söylemek ** 5 yıldır kpss ye hazırlanan Selma'ya babası "Bu yıl sınavı kazanıp ta atanırsan sana araba alacağım ** Koşullu anlaşmada ''Yaparsan Yaparım'' Premack ilkesinde ''Yaparsan Yaparsın' ** Premack’ta pekiĢtirme hiyerarĢisi var. Yani bireyin daha çok sevdiği Ģeyler daha az sevdiği Ģeyleri yapması açısından bir pekiĢtireç olarak kullanılır. Ancak koĢullu anlaĢmada böyle bir hiyerarĢi yoktur. Örn: KPSS den yeterli puan alırsan atanırsın **Edimsel koĢullanmada pekiĢtirilmediği için sönen bir davranıĢ (tepki) bir süre sonra pekiĢtirme ya da herhangi bir sebep yokken geri gelebilir. ÖRNEK **Pavlov‘un deneyinde ödüllenmeyen (et verilmeyen) köpeğin salya akıtmamakla birlikte bir süre sonra tekrar zil+et verilmesi halinde salya akıtması kendiliğinden geri gelmeye örnek oluĢturur. KPSS-Okulda arkadaĢlarıyla top oynarken, ―top benim alır giderim‖ diyerek onlara her istediğini kabul ettirebileceğini öğrenen bir çocuk, arkadaĢlarının KENDĠLĠĞĠNDEN durmadan sıkılıp birkaç kez üst üste ―istiyorsan al topunu git‖ demeleri üzerine bu davranıĢı bir daha tekrar etmemiĢtir. Ancak, yarıyıl tatili dönüĢünde çocuk GERĠ arkadaĢlarıyla oynarken istediklerini yaptırmak için tekrar ―top benim alır giderim‖ GELME demeye baĢlamıĢtır. Çocuğun tatil dönüĢünde ―top benim, alır giderim‖ demesi KPSS-2010-Kırmızı ıĢık yandığında kafesinin duvarında bulunan renkli bir daireyi gagaladığı takdirde yiyeceği elde edeceğini öğrenen bir güvercinin bu davranıĢı kırmızı ıĢığın yanmasının ardından daireyi gagalamasına rağmen yiyecek verilemeyerek söndürülmüĢ ve güvercin artık daireyi gagalamaz olmuĢtur. Ancak aradan birkaç gün geçtikten sonra, güvercin kafese konduktan sonra kırmızı ıĢık yanar yanmaz, daireye doğru yönelmiĢ ve gagalamaya baĢlamıĢtır. Güvercinin kafese konduktan sonra kırmızı ıĢık yanar yanmaz renkli daireyi tekrar gagalamaya baĢlaması neyin sonucudur? CEVAP: Kendiliğinden geri gelme ** Edimsel koĢullamada organizma baĢlangıçta rastgele bir takım davranıĢlarda bulunur. Bu davranıĢlardan bazıları pekiĢtirilir. Ancak burada istediğimiz davranıĢın ortaya çıkmama ihtimali de vardır. BĠÇĠMLENDĠRME ġEKĠLLENDĠRME KADEMELĠ YAKLAġTIRMA **DavranıĢın en küçük biriminden baĢlanarak kademe kademe ara davranıĢların pekiĢtirilmesiyle organizmaya yeni bir davranıĢın kazandırılması tekniğine ―kademeli yaklaĢma‖ adı verilir. ** Kademeli yaklaĢtırma, beklenen tepkiye yakın olarak görülen bir tepkinin pekiĢtirilmesiyle baĢlayan ve kademeli bir Ģekilde daha yakın tepkilerin pekiĢtirilmesiyle sağlanan bir süreçtir. BASAMAK ANALĠZĠ: Ġstenilen davranıĢa ulaĢmak için davranıĢın hangi basamaklara bölüneceğinin belirlenmesidir. ** Biçimlendirme, tepkiyi farklılaĢtırmadır. Önce, gösterilen davranıĢlardan istenilen davranıĢa en yakın olan davranıĢ pekiĢtirilir, bir müddet sonra daha yakını ve giderek daha yakını pekiĢtirilerek, en sonunda beklenen davranıĢın gösterilmesi sağlanır. SAYFA 46 ÖRNEK SORU: Yapılması zor bir psiko-motor davranıĢı öğretmek için öğretmen, hedef davranıĢı küçük birimlere ayırmıĢ ve her birim doğru yapıldıkça pekiĢtirerek diğer birime geçilmesini sağlamıĢtır. Böylece öğrencinin küçük birimlere bölünmüĢ bu iĢi tamamlaması sağlanmıĢtır. Öğretmenin bu uygulaması aĢağıdakilerden hangisine bir örnektir? CEVAP: Kademeli yaklaĢma DĠKKAT UYARI: Kademeli yaklaĢtırma ile sistematik duyarsızlaștırma arasında Ģu farklılık vardır: **Kademeli yaklaĢtırmada Amaç bir iĢi yapabilecek düzeye ulaĢmaktır. ĠSTENĠLEN DAVRANIġIN KAZANDIRILMASI VE HER KADEMENĠN PEKĠġTĠRLMESĠ **Sistematik duyarsızlaștırma Amaç bir iĢi yapmak değil, korku, kaygı gibi olumsuzluklardan uzaklaĢmaktır. ĠSTENMEYEN BĠR DAVRANIġIN GĠDERĠLMESĠ VE PEKĠġTĠRME YOK ÖRNEKLER: ** Skinner'in deneyinde fare peyniri düĢüren kola ilk defa 72. dakikada, ikinci kez ise 80. dakikada basmıĢtır. Fare eğer kola hiç basmasaydı davranıĢ öğrenilemeyecekti. Bunun için aĢama aĢama pekiĢtireç verilip farenin kola basmasının sağlanması gerekecektir. ** 19 Mayıs'ta topluluk önünde bir kompozisyon okuyacak olan ancak daha önce böyle bir konuĢma yapmamıĢ olan bir lise öğrencisine rahat konuĢma alıĢkanlığı kazandırmak isteyen bir öğretmen, öğrencisinin önce sınıf arkadaĢlarına sunusunu yaptırması sonra giderek daha kalabalık gruplarda sunusunu yapması böylelikle günü geldiğinde de topluluk karĢısında konuĢmasını yapması mümkün olacaktır BĠÇĠMLENDĠRME ġEKĠLLENDĠRME KADEMELĠ YAKLAġTIRMA KALABALIK KARġISINDA KONUġMA ALIġKANLIĞI KAZANDIRMA-KADEMELĠ YAKLAġTIRMA KALABALIK KARġISINDA KONUġMA KORKUSUNU YENME-SĠSTEMATĠK DUYARSIZLAġTIRMA KPSS SORULARI KPSS-2002 Öğrencilere büyük grup önünde rahat olma davranıĢı kazandırılmak isteyen bir öğretmen, önce bir iki kiĢi, sonra giderek büyüyen gruplar önünde öğrencileri bulundurarak uygun davranıĢları pekiĢtirir ve böylelikle öğrencileri büyük gruplar önünde rahat olabilecek hale getirir. Yukarıdaki durum aĢağıdakilerden hangisiyle açıklanabilir? CEVAP: Kademeli yaklaĢma KPSS-2003-Bir sınıf öğretmeni, okula yeni baĢlayan öğrencilerine sınıfta gürültü yapmadan kendilerinden istenen çalıĢmaları yapma alıĢkanlığı kazandırmak amacıyla ilk gün, 10 dakika süreyle gürültü yapmadan çalıĢtıkları takdirde bir ödül vereceğini söylemiĢ ve bu süre sonunda onları ödüllendirmiĢtir. Öğretmen, ödül alabilmek için gerekli olan, sorun çıkarmadan istenen çalıĢmaları yapma süresini her gün artırmıĢ ve sonuçta öğrencilerin bir ders saati boyunca sınıf düzenini bozmadan kendilerinden beklenen çalıĢmaları yapar hale gelmelerini sağlamıĢtır. Öğretmenin, öğrencilerine sınıf düzenini bozmadan çalıĢmalarını yapma alıĢkanlığı kazandırmak amacıyla kullandığı teknik aĢağıdakilerden hangisidir? CEVAP: Kademeli yaklaĢma KPSS-2004 Bir futbol okulu öğretmeni okula yeni baĢlayan bir öğrencisine gol vuruĢu yapmayı öğretmek amacıyla, ilk baĢlarda, topa yaptığı her düzgün vuruĢtan sonra onu ödüllendirmiĢtir. Daha sonra sadece kalenin yakınından geçen vuruĢlarını, en sonunda da sadece kaleye isabet eden vuruĢlarını ödüllendirmiĢtir. Öğretmenin kullandığı teknik aĢağıdakilerden hangisidir? CEVAP: Kademeli yaklaĢma KPSS-2006 Bir futbol takımının teknik direktörü genç bir oyuncusunun kalabalık seyirci kitlesi önünde rahat oynamasını sağlamak için, onu önce küçük bir seyirci grubunun izlediği bir hazırlık maçında, sonra önemsiz bir lig maçında, daha sonra da giderek daha fazla seyircinin izlediği önemli maçlarda oynatıp her seferinde gösterdiği performansı sözel olarak pekiĢtirmiĢtir. Teknik direktörün bu uygulaması aĢağıdakilerden hangisine bir örnektir? CEVAP: Kademeli yaklaĢma KPSS-2007 BeĢ yaĢındaki çocuğuna gömleğini kendi baĢına giymeyi öğretmeye çalıĢan bir anne, ona sırasıyla önce gömleğin bir kolunu daha sonra da iki kolunu birden giymeyi baĢardığında bir ödül verir. Çocuk gömleği üzerine geçirmeyi öğrendikten sonra anne onu iliklemeyi baĢardığı her düğme için ödüllendirmeye devam eder. Örnekteki anne, çocuğuna gömleğini giymeyi öğretmek için aĢağıdakilerden hangisini kullanmaktadır? CEVAP: Kademeli yaklaĢma KPSS-2009 Bir davranıĢın edimsel koĢullanma yoluyla öğrenilebilmesi için bu davranıĢın pekiĢtirilmesi, davranıĢın pekiĢtirilebilmesi için de en az bir kez yapılması gerekir. Buna göre, çocuğuna pekiĢtirme yoluyla paltosunu sağa sola fırlatmak yerine vestiyere asma alıĢkanlığı kazandırmak isteyen, ancak çocuğu paltosunu hiçbir zaman vestiyere asmadığı için pekiĢtiremeyen bir annenin aĢağıdaki tekniklerden hangisini kullanması gerekir? CEVAP: Kademeli yaklaĢma SAYFA 47 SÖNME **Organizmanın yaptığı davranıĢın ardından pekiĢtireç verilmez ise bir süre sonra davranıĢın ortadan kalktığı görülecektir. Sönme öncesinde davranıĢta mutlaka bir miktar artıĢ gözlenecektir. ÖRNEKLER: Her alıĢveriĢte kendisinden çikolata isteyen Damla‘nın bu davranıĢını söndürmek isteyen annesi Damla‘nın çikolata isteğini pekiĢtirmemesi gerekir. Eğer anne çikolata almama konusunda kararlı davranırsa bu sefer Damla‘nın çikolata isteme davranıĢında artıĢ gözlenecek, sönmenin baĢladığını gösteren bu artıĢın (SÖNME PATLAMASI). sonucunda çikolata isteme davranıĢı giderek azalacak ve ortadan kalkacaktır(SÖNME). Fakat Damla‘nın annesi değiĢken aralıklı bir tarife kullanıyorsa, (ara sıra çikolata isteme davranıĢını pekiĢtiriyorsa) davranıĢın ortadan kalkması daha zor olacaktır ÖNEMLĠ NOT: Edimsel ve tepkisel koĢullanmada sönme süreçleri arasındaki temel fark sönme patlamasıdır. Edimsel koĢullanma ile ĢekillendirilmiĢ bir organizma davranıĢlarıyla istediği uyarıcıya kavuĢamazsa her seferinde sönme patlaması ortaya çıkarken tepkisel koĢullamada böyle bir durum yoktur. Sönme patlamasının baĢlangıcı sönmenin baĢlangıcı kabul edilir. KPSS 2002:Tuttuğu futbol takımının her maçına giden bir taraftar, takımının sürekli kaybetmesi üzerine, yavaĢ yavaĢ maçlara gitmekten vazgeçmiĢtir. Taraftardaki bu davranıĢ değiĢikliği edimsel (operant) koĢullanma ilkelerine göre aĢağıdakilerden hangisine bir örnektir? CEVAP: SÖNME KPSS 2009:Gülce Hanım, bebeğinin ayakta sallanarak uyumak istediğini ve ayakta SÖNME sallanmadığı takdirde ağladığını bir psikoloğa anlatır. Psikolog ona bebeğini yatağına koymasını ve ağlamasına aldırmadan kendi kendine uyumasını beklemeyi tavsiye eder. Psikologun önerilerine Gülce Hanım‘ın uyması durumunda, aĢağıdakilerden hangisinin ortaya çıkma olasılığı en yüksektir? CEVAP: Ağlama davranıĢı ilk günlerde artma gösterecek, ancak giderek azalıp ortadan kalkacaktır. KPSS 2009-Antrenmanlarda son derece gayretli çalıĢtığı halde maçlarda oynatılmayan bir futbolcu antrenmanlarda giderek daha az çalıĢır hale gelmiĢ ancak bir maçta oynatılmasının ardından, antrenmanlarda tekrar aynı gayretle çalıĢmaya baĢlamıĢtır. Buna göre aĢağıdaki sonuçlardan hangisine ulaĢılabilir? CEVAP: Sönmeye yüz tutan bir davranıĢın yeniden gösterilmesi için birkaç kez pekiĢtirilmesi yeterli olabilir. **Bir ayırt edici uyarıcı durumunda davranıĢın pekiĢtirilmesiyle davranıĢta artma, pekiĢtirilmeme durumunda azalma görülmesidir. DAVRANIġTA KONTRAST ÖRNEKLER:**1000 TL maaĢ alan birinin; maaĢı 800 TL ye düĢürülürse performansında azalma (Negatif DavranıĢta Kontrast), 1200 TL ye çıkarılırsa performansında artma(Pozitif DavranıĢta Kontrast) gözlenecektir. KPSS-2010 Evde istediklerini ağlayarak yaptırabilen bir çocuk, okula baĢladıktan sonra kısa bir süre içinde aynı davranıĢın iĢe yaramadığını öğrenir ve okulda istediklerini ağlayarak yaptırmaktan vazgeçer. Buna karĢın evde ağlayarak istediklerini yaptırmaya çalıĢma sıklığında bir artma görülür.Çocuğun evde isteklerini ağlayarak yaptırmaya çalıĢmasının sıklığındaki artıĢ aĢağıdakilerden hangisiyle açıklanabilir? CEVAP: DavranıĢta kontrast AÇIKLAMA: Çocuk, evde istediklerini ağlayarak yaptırabilme davranıĢını genelleyerek okulda da sürdürmek istemiĢtir. Ancak okulda, ağlayarak istediklerini yaptıramamıĢtır. Ancak evde istediklerini ağlayarak yaptırma davranıĢı artarak devam etmiĢtir. Buna göre ayırt edici uyarıcı tarafından kontrol edilen istediklerini ağlayarak yaptırma davranıĢı, evde pekiĢtirilmiĢ daha sık sergilenmeye baĢlamıĢtır. Ayırt edici uyaran tarafından kontrol edilen bir davranıĢın pekiĢtirilmesi durumunda davranıĢta artma, pekiĢtirilmemesi durumunda davranıĢın yapılma sıklığında azalma görülmesine, davranıĢta kontrast denir. 2010-EKĠM-Evde oldukça saldırgan olan okulda ise cezalandırıldığı için aynı davranıĢları yapmayan bir çocuğun evde bu davranıĢları yapma sıklık ve süresinin artması aĢağıdakilerden hangisi ile açıklanır? CEVAP: DavranıĢta kontrast KAHRAMAN ÖZKUL [email protected] SAYFA 48 GENELLEME GENELLEME **Klasik koĢullamada olduğu gibi edimsel koĢullamada da organizma bir uyarıcıya karĢı gösterdiği tepkiyi baĢka bir uyarıcıya da gösterebilir. ** Veya farklı uyarıcılar karĢısında yanı tepki gösterilebilir. ÖRNEK: **Yaptığı bir espriye herkesin güldüğünü gören bir kiĢi her ortamda espri yapması ** 6 yaĢındaki Bilge sürekli bağırıp çağıran uzun sakala sahip dedesinden çok korkmaktadır. Annesi ile ne zaman dıĢarı çıksa, uzun sakala sahip adamları görünce ağlamaya baĢlaması. **Evde annesiyle konuĢarak ihtiyacını karĢılayan ve bundan keyif alan bir çocuğun, dıĢarıda da okulda da insanlarla konuĢması **Tarih öğretmeni tarafından ödevlerini zamanında yaptıkları için ödüllendirilen öğrencilerin, diğer derslerin ödevlerini de zamanında yapmaya baĢlamaları. **Kendisine aĢı yapan beyaz önlüklü hemĢireden korkan çocuğun daha sonra tüm beyaz önlüklülere karĢı korku tepkisi geliĢtirmesi **KPSS-2009 Bir futbolcu, rakibinin sert bir hareketiyle yere düĢmüĢ ve hakem rakip oyuncuyu oyundan atmıĢtır. Bu olaydan sonra, bu futbolcu canı yanmıĢ gibi davranarak rakibini oyundan attırabileceğini öğrenmiĢtir (I). Aynı oyuncu farklı hakemlerin yönettiği diğer maçlarda da kendini yere atarak rakibini oyundan attırmayı denemiĢtir (II). Bu denemelerde baĢarısız olan futbolcu sadece rakibini oyundan atan ilk hakemin yönettiği maçlarda bu numarayı denemeye devam etmiĢtir (III). Yukarıdaki parçada I, II ve III rakamlarıyla ifade edilen durumlar, sırasıyla aĢağıdaki kavramlardan hangileriyle açıklanabilir? CEVAP: Edimsel koĢullanma – Genelleme – Ayırt etme DĠKKAT: Genelleme deyince aĢağıdaki kavramlarla karĢılaĢmaktayız DĠKKATLĠ OKUYUNUZ Duyduğu siren sesinin itfaiye aracına ait olduğunu öğrenen bir çocuk bu sese benzer sesler duyduğunda (polis aracının ya da ambulans gibi) hemen cama doğru koĢup itfaiye arabası geçiyor demesi UYARICI GENELLEMESĠ iken. Dedesini görüp tanıyan bir çocuğun daha sonraları dedesini gördüğünde bazen gülümsemesi bazen koĢup onun kucağına oturması, bazen onunla oyun oynamak için saklanması TEPKĠ GENELLEMESĠ OLUR. UYARICI GENELLEMESĠ **Tepkisel KoĢullanma da **ÇeĢitli uyarıcılara benzer tepkilerin gösterilmesi-Y **Farklı uyarıcılara aynı ya da benzer tepkiler verilmesidir-Ġ **Organizmanın benzer uyarıcılara aynı tepkiyi vermesidir-YE ÖRNEKLER: ** Küçük bir çocuğun annesine verdiği tepkiyi ve annesinin eĢarbını takmıĢ olan baĢka bir bayana verdiği tepkinin aynı olması ** Bir köpek ısırması sonucu o köpekten korkarken daha sonra tüm köpeklere karĢı korku tepki vermesi... **Zil sesine salya tepkisi veren köpeğin, metronom sesine de aynı tepkiyi vermesi **Fareden korkan bir çocuğun, bütün tüylü hayvanlardan korkması **Denizde boğulmanın eĢiğinden dönmüĢ bir kiĢinin havuzdan da korkması 2010 KPSS-Oğuz öğretmenin okuttuğu bir derste zorlanan öğrencilerin, onun verdiği diğer derslerden de ürkmeye baĢlaması AĢağıdakilerden hangisi ile açıklanabilir? CEVAP: Derslere uyarıcı genellemesi oluĢması KPSS-2004-AĢağıdaki özdeyiĢlerden hangisi koĢullanma yoluyla öğrenmede gerçekleĢen UYARICI GENELLEMESĠ olgusunu çağrıĢtırmaktadır? CEVAP: Sütten ağzı yanan yoğurdu üfleyerek yer SAYFA 49 TEPKĠNĠN GENELLENMESĠ **-Edimsel KoĢullanma da ** Benzer uyarıcılara farklı tepkilerin gösterilmesi-Y **Organizmanın bir uyarıcı karĢısında farklı tepkiler sergilemesi-Ġ **GerçekleĢtirdiği davranıĢın ardından pekiĢtirilen organizma, zaman içinde pekiĢtirilmesine neden olan davranıĢa benzer nitelikte yeni davranıĢlar yapması-YE ÖRNEKLER: **Ellerini yıkadığı için babası tarafından bisiklet ile ödüllendirilen Betül‘ün diğer günlerde ayaklarını da yıkamaya baĢlaması **Kendi baĢına ayakkabılarını bağlayan çocuğun annesi tarafından ödüllendirilmesinden sonra birçok iĢini kendi baĢına yapmaya baĢlaması **Çocuğun annesini öpmesi sevmesi ısırması **Kırmızı ıĢığı her gördüğünüzde farklı tepkiler vermemiz GENELLEME KPSS-2010 Notaları sırasıyla eksiksiz olarak okuyabildiği için müzik öğretmeninden övgü alan bir ilköğretim okulu öğrencisinin daha sonra girdiği derste öğretmenine alfabedeki harfleri sırasıyla söyleyebileceğini göstermeye çalıĢması aĢağıdakilerden hangisiyle açıklanabilir? CEVAP: Tepki genellemesi Fakat seçeneklerde Uyarıcı genellemesinin de olduğu unutulmamalı ÖĞRENMENĠN GENELLENMESĠ GENELLEME **Edimsel koĢullanma da **Organizmanın bir durumda öğrendiği davranıĢı benzer diğer durumlarda da kullanmasıdır. ÖRNEKLER: **Tarih dersine geç kaldığında öğretmenine-dedem rahatsızlandı o yüzden geç kaldım diyerek azarlanmaktan kurtulan bir öğrencinin baĢka bir gün matematik dersine geç kaldığında aynı yalanı kullanması KPSS-2003 Okula geç kalan bir öğrenci, hasta olduğu için uyanamadığını söyleyerek azar iĢitmekten kurtulmuĢtur. Aynı öğrenci birkaç gün sonra sözlü sınavda sorulan cevaplayamayınca, düĢük puan almaktan kurtulmak için, öğretmenine hasta olduğundan sınava iyi çalıĢamadığını söylemiĢtir. Bu durum aĢağıdakilerden hangisiyle açıklanabilir? CEVAP: Öğrenmenin genellemesi ÖRNEK SORU ĠĢe geç kalan Ahmet, patronuna arabasının lastiğinin patladığını söyler ve patronu ona tepki göstermez. Bir gün evine de geç kalan Ahmet aynı yalanı eĢine de söyleyerek durumdan sıyrılmaya çalıĢır. Ahmet‘in eĢine de patronuna söylediği yalanın aynısını söyleyerek durumdan sıyrılmaya çalıĢması aĢağıdakilerden hangisiyle açıklanabilir? CEVAP: Öğrenmenin genellemesi KPSS- Ders zili çaldığı hâlde sınıfa girmeyip bahçede oynamaya devam ettiği için öğretmeninden azar iĢiten AyĢe, izleyen hafta sonunda gittiği sinema da filmin baĢlayacağını belirten zilin sesini duyar duymaz annesinin elini tutarak salona doğru koĢmaya baĢlamıĢtır. AyĢe‘nin sinemada zil sesini duyunca salona doğru koĢması aĢağıdakilerden hangisiyle açıklanabilir? CEVAP: Öğrenmenin genellemesi ÖRNEK SORU Öğretmen ilköğretime yeni baĢlayan esma‘nın yapmıĢ olduğu ödevinde yanlıĢların üstünü bu hatalı diyerek kırmızı kalemle çizmiĢtir. Ġlerleyen zamanlarda annesiyle alıĢveriĢe giden esma annesinin onun için beğendiği kırmızı elbiseyi bu hatalı diyerek istememiĢtir. Esma‘nın elbiseyi reddetmesi nasıl açıklanır. CEVAP: Öğrenmenin genellemesi SONUÇ: Tepki genellemesinde tepkiyi genelliyorsun Öğrenme genellemesinde öğrenmeyi genelliyorsun Uyarıcı genellemesinde uyarıcı genelliyorsun. SAYFA 50 AYIRT ETME: Organizmanın uyarıcıları ayırt etmeyi öğrenmesidir. Uyarıcılar arasındaki farkı anlaması bilmesi öğrenmesidir. Genellemenin tersi ayırt etmedir. * Ayırt etmede, genellemenin tersine organizmanın koĢullama sürecinde kullanılan uyarıcıyı diğerlerinden ayırt ederek tepkide bulunma eğilimidir. ÖRNEK: **Evde her Ģeyi ağlayarak yaptıran bir çocuğun anaokuluna baĢladığında da öğretmenine ağlayarak her Ģeyi yaptırmaya çalıĢması genelleme, daha sonra anaokulunda ağlamanın fayda etmediğini görmesi de ayırt etmedir. **Daha önce maydanoza da çiçek diyen çocuğun daha sonra çiçeğe çiçek maydanoza, maydanoz demeyi öğrenmesi AYIRT ETME AYIRT EDĠCĠ UYARICI AYIRT EDĠCĠ EDĠM UYARICI KONTROLÜ KPSS-2009-Evde oyuncaklarını toplama alıĢkanlığı olmayan Özgür, yuvaya baĢladığı ilk gün oynadığı oyuncakları toplayıp oyuncak dolabına kaldırmadığı için öğretmeni tarafından sertçe uyarılmıĢ ve o günden sonra yuvadayken her zaman oyuncaklarını toplamıĢtır. Ancak Özgür evde yine oyuncakları toplamama alıĢkanlığını devam ettirmiĢtir. Özgür‘ün yuvadayken oyuncakları toplamayı öğrenmesi ancak evdeyken toplamama alıĢkanlığını devam ettirmesi, sırasıyla aĢağıdaki süreçlerden hangileriyle açıklanabilir? CEVAP: Edimsel koĢullanma – Ayırt etmeyi öğrenme Ayırt Edici Uyarıcı: **Organizmanın hangi uyarıcılarda davranıĢı göstereceğini öğrenmesidir. DavranıĢı gösterdiği uyarıcı ayırt edici uyarıcıdır. Organizmanın davranıĢına yön veren uyarıcı ÖRNEK **Ahmet Bey eĢini ve çocuklarını rahatsız etmemek için sigara içeceği zaman balkona çıkmaktadır. Bir süre sonra baĢka sebepler için bile balkona çıksa sigara yaktığını fark eder. Burada BALKON sigara içmek için Ayırt Edici Uyarıcı, Balkona çıktığında sigara yakması ise Ayırt Edici edimdir. Genel olarak ise burada bir uyarıcı kontrolü vardır. KPSS-2010-Salih Bey trafikte aracını sıkıĢtıran bir kamyonet sürücüsüne korna çalmıĢ ve küfür etmiĢtir. Bu sırada araçta bulunan oğlu bu olaya tanık olmuĢtur. Daha sonra babasının her korna çalıĢında çocuk küfür etmiĢtir. Korna sesi çocuğun küfür etme davranıĢını kontrol eden ne tür bir uyarıcıdır? CEVAP: Ayırt edici uyarıcı KPSS-2006-Ücreti düzenli bir biçimde her haftanın son iĢ günü ödenen bir çalıĢan, diğer günlerde değil, sadece haftanın son iĢ gününde ücretini almak üzere muhasebe bürosuna gitmektedir. Bu durumda haftanın son iĢ günü söz konusu çalıĢanın muhasebe bürosuna gitme davranıĢını kontrol eden ne tür bir uyarıcıdır? CEVAP: Ayırt edici uyarıcı KPSS-2010-Bir çalıĢan patronundan maaĢına zam istemeye karar verir, ancak o sırada patronun telefonda öfkeyle birini azarladığını duyduğu için zam istemeyi erteler, çalıĢanın zam isteme davranıĢını kontrol eden bir uyarıcı vardır. Edimsel koĢullanma sürecinde bu tür uyarıcılara ne ad verilir? CEVAP: Ayırt edici uyarıcı Ayırt Edici Edim: Sadece belli bir durumda yani belli bir ayırt edici uyarıcıya yapılan edimsel tepkidir. AYIRT EDĠCĠ UYARICININ kontrolündeki davranıĢ AYIRT EDĠCĠ EDĠM‘ dir ÖRNEK: Yolda karĢıdan karĢıya geçerken kırımızı ıĢık (ayırt edici uyarıcı) gördüğümüzde bekler (AYIRT EDĠCĠ EDĠM) kaza geçirmekten kurtuluruz SAYFA 51 UYARICI KONTROLÜ: AYIRT ETME AYIRT EDĠCĠ UYARICI AYIRT EDĠCĠ EDĠM UYARICI KONTROLÜ ALIġMA ALIġKANLIK KAZANMA **Ayırt edici uyarıcının sunulması ya da ortamdan çekilmesine göre organizma belirli bir davranıĢta bulunur, Skinner bunu uyarıcı kontrolü olarak görmektedir. DavranıĢın gerçekleĢme olasılığı ayırt edici uyarıcının kontrolündedir. KPSS-2010-AĢağıdaki davranıĢlardan hangisi bir ayırt edici uyarıcı tarafından kontrol edilmesi söz konusudur? CEVAP: Hatice ne zaman resim çekilecek olsa saçını düzeltmektedir (Resim çekimi Hatice için ayırt edici uyarıcıdır.) GENEL BĠR ÖRNEK: Bir çocuğun itfaiye aracının siren sesini, polis ve ambulans siren sesleriyle karıĢtırmaması AYIRT ETME, duyduğu sesin itfaiye aracının siren sesi olduğunu söylemesi davranıĢı AYIRT EDĠCĠ EDĠM, itfaiye aracının siren sesi ise AYIRT EDĠCĠ UYARICI, Bu arada çocuğun sesi bir uyarıcı tarafından kontrol edilmektedir. DavranıĢa sebep olan davranıĢı yönlendiren bir uyarıcı vardır. Bu duruma ise UYARICI KONTROLÜ denir. ALIġMA: PekiĢtireç devam eder ama davranıĢ yine de ortadan kalkar. PekiĢtireç verilmesine rağmen davranıĢın ortadan kalkmasının nedeni organizmanın pekiĢtirece alıĢması ve pekiĢtirecin değerinin azalmasıdır. AlıĢmayı önlemek için sürekli aynı pekiĢtireç kullanılmamalı ara sıra değiĢtirilmedir UYARI-1:AlıĢmada sürekli aynı pekiĢtirec verildiğinden dolayı gücün azalmasından kaynaklı davranıĢın yapılma durumunun azalması ya da yok olması vardır. Sönme de ise pekiĢtireç verilmediği için davranıĢın yok olması söz konusudur. ÖRNEK: Öğretmeni öğrencisine derse katıldığında sürekli aferin dediği halde derse katılmamaya baĢlaması ALIġMA-Nasıl olsa katılıyor diyerek aferin demeyi kestikten sonra öğrencinin bir süre sonra derse katılması ise SÖNME dir UYARI-2-AlıĢmanın önlenmesi için sürekli aynı pekiĢtireç kullanılmamalı, pekiĢtireç değiĢtirilerek davranıĢ pekiĢtirilmeye devam edilmeli, bazı davranıĢlar bu Ģekilde bazen uzun süre pekiĢtirmeyi gerektirebilir. UYARI-3 Farklı pekiĢtireçler kullanarak davranıĢı kazanana kadar devam ettirmeye ise ALIġKANLIK KAZANMA denir ALIġKANLIK KAZANMA: AlıĢkanlıklar uzun sürede kazanılır ve otomatik hale gelir. Kazanılan bir alıĢkanlıktan vazgeçmek çok zordur ve alternatifleri göremeyiz. Kazandığımız alıĢkanlıkları otomatik olarak yaparız. Tilki dersinden vazgeçer de alıĢkanlığından vazgeçemez-AlıĢkanlıklar insanların ikinci huylarıdır sözleri de alıĢkanlıkların otomatik hale geldiğine iĢaret eder. KPSS-2010-AyĢegül Hanım akĢam evdeyken elektrikler kesilmiĢtir. DıĢarı çıkacak olan AyĢegül Hanım hangi odaların ıĢıklarının açık olduğunu bilmediğini fark etmiĢtir. Odaların düğmelerini tek tek kontrol etmiĢ ancak hangi yöne doğru açıldıklarını hatırlayamadığını görmüĢtür. Emin olmak için odalara ilk kez giriyormuĢ gibi yapıp düğmelere basmıĢ böylelikle düğmeler hangi yöne doğru basılı olduklarında ıĢığın açık olduğundan aĢağı yukarı emin olmuĢtur. AyĢegül Hanım‘ın hangi odaların ıĢıklarının açık olduğunu anlamak için bilmeden öğrenme ile ilgili aĢağıdaki süreçlerin hangisinden yararlanmıĢtır? CEVAP: AlıĢkanlık KPSS-2003-Odasını düzenli tutma alıĢkanlığı kazandırmak isteyen bir anne, çocuğuna bir hafta boyunca yatağını düzelttiği her gün için ona sütlü kakao vermiĢ; bir haftanın sonunda, artık yatağını her gün düzelten oğlunun düzenli olmanın yararlarını anladığını düĢünerek sütlü kakao vermeyi kesmiĢtir. Ancak bu düĢüncenin aksine, çocuğu yavaĢ yavaĢ yatağını düzeltmekten vazgeçmiĢtir. Bu durum aĢağıdakilerden hangisiyle açıklanabilir? CEVAP: Bazı davranıĢların alıĢkanlık haline gelmesi için çok uzun süre pekiĢtirilmesinin gerekmesi KPSS-2005- Öğrencilerine öğrettiği istenen davranıĢın sürekliliğini sağlamak isteyen bir öğretmen, onların bu davranıĢını aralıklarla pekiĢtirmekte, ancak her seferinde aynı pekiĢtireci kullanmamaktadır. Bu öğretmenin farklı pekiĢtireçler kullanmasının nedeni aĢağıdakilerden hangisidir? CEVAP Bir pekiĢtirece alıĢmanın gerçekleĢmesini önlemek KAHRAMAN ÖZKUL [email protected] SAYFA:52 Simgesel Ödülle PekiĢtirme ** Ġstenilen davranıĢları ortaya koyan öğrencilere aferin, not, para, Ģeker, oyun gibi uyarıcılar yerine pekiĢtireç olarak puan, fiĢ, boncuk, çiçek figürü, yıldız, marka gibi nesnelerin verilmesi temeline dayanır. Birey belirli sayıda davranıĢı yaptıktan sonra ödüle kavuĢur. Belirlenen sayıdaki davranıĢa ulaĢmada gösterdiği her davranıĢa bir simge ya da sembol verilir. ÖRNEKLER: Trafik kazası sonucu kısmi felç geçiren 4 yaĢındaki Tuana‘ya fizyoterapisti doğru yaptığı her üç harekete bir pembe boncuk vermektedir. Her 10 boncuktan sonrada Tuana‘ya sevdiği Ģekerlerden vermektedir. Bu durum aĢağıdaki kavramlardan hangisi ile açıklanabilir? CEVAP: Simgesel ödülle pekiĢtirme Geceleri tuvaletini tutamayan 5 yaĢındaki Murat‘a, okul öncesi öğretmeni bir pano verir. Altını ıslattığı gecelerde, yağmurlu havayı temsil eden bir iĢareti koymasını, ıslatmadığı günlerde de güneĢi temsil eden iĢareti koymasını söyler art arda altını ıslatmadığı üç günde bir tane fazladan güneĢ iĢareti koymakta on beĢ günün sonunda dokuz güneĢ topladığın da ise istediği bir çizgi filmin dvd‘sini hediye etmektedir. Murat‘ın altını ıslatmasını önlemek için öğretmenin kullandığı teknik aĢağıdakilerden hangisine örnek olabilir? CEVAP: Simgesel ödülle pekiĢtirme KPSS-2008- AĢırı kilolu bir genç, diyetisyeniyle bir anlaĢma yapmıĢtır. Bu anlaĢmaya göre belirli bir kaloriyi aĢmayacak biçimde yemek yediği her öğün için bir yıldız kazanacak altı yıldız topladığında ise bir güneĢ elde edecektir. Dört güneĢ topladığı zaman kendisine sevdiği bir sanatçının konseri için bilet verilecektir. Gencin belirli kaloride yemek yemesini sağlamak için diyetisyenin kullandığı teknik aĢağıdakilerden hangisine örnek olabilir? CEVAP: Simgesel ödülle pekiĢtirme KPSS-2009- Öğrencilerine ödev yapma alıĢkanlığı kazandırmak amacıyla yaptıkları her ödeve bir yıldız veren ve toplam on yıldız kazananlara bir kitap hediye eden bir öğretmen, aĢağıdaki davranıĢ kontrol tekniklerinden hangisini kullanmaktadır? CEVAP: Simgesel ödülle pekiĢtirme **Bazı öğrenmeler aĢamaların izlenmesiyle ve pekiĢtirilmesiyle gerçekleĢtirilir. Her aĢama bir sonraki aĢamanın ayırt edicisi durumundadır ve her aĢama pekiĢtirilerek davranıĢ geliĢtirilir. **Her aĢama bir sonraki aĢamanın ayırt edicisi olur. Her aĢama pekiĢtirilerek davranıĢ geliĢtirilir. ÖRNEKLER **Bir kiĢiye patates kızartmayı öğretmek zincirleme yolla olur. Önce patatesler soyulacak, sonra tava ocağa koyulacak, ardından yağ eklenecek, patatesleri tavaya atılacak gibi sıra ile ve her aĢamanın pekiĢtirilmesiyle davranıĢın öğretilmesi mümkündür. ZĠNCĠRLEME ** Çay demleme davranıĢını öğrenebilmek için aĢamalar belirlenir. Çaydanlığa su koyma, çaydanlığı ateĢe koyma, suyun kaynaması, çayı demleme vb. aĢamalar birbirini izler. Her aĢama pekiĢtirilerek davranıĢ öğrenilmiĢ olur. ** Alfabenin öğretilmesinde A, B, C, D, E... gibi aĢamalar birbirinin ön koĢulu ve pekiĢtirme ilkelerine göre öğretilir. ** Bazı davranıĢlar vardır ki yapı olarak aĢamalardan oluĢur. Bu aĢamaların izlenmesi ve tüm davranıĢın gerçekleĢmesi biçimlendirmeye benzer bir mekanizmayla gerçekleĢtirilir. Bu mekanizmaya zincirleme denir. Örneğin, sizin arkadaĢınızı görmeniz ayırt edici uyarıcı görevi yapar ve arkadaĢınıza ―Merhaba‖ dersiniz, sizin yaptığınız bu tepki arkadaĢınızın size ―Merhaba‖ demesi için ayırt edici bir uyarıcıdır. Onun size merhaba demesi ise sizin ―Nasılsınız?‖ demeniz için hem ayırt edici uyarıcı hem de pekiĢtirici uyarıcıdır.(Senemoğlu 2005) SAYFA 53 YOKSUNLUK **Denek olacak hayvan bir yoksunluk programına tabi tutulur. Eğer pekiĢtireç olarak yiyecek kullanılacaksa hayvana deneyden önceki birkaç gün 23‘er saatlik periyotlarla yiyecek verilmez. PekiĢtireç olarak su kullanılacaksa da hayvan aynı Ģekilde susuz bırakılır. Bu yolla Skinner, hayvanı güdülemek için baĢvurmadığını söylemektedir. Ona göre yoksunluk sadece belli bir durumda gösterilecek performansla iliĢkilidir. Bir baĢka deyiĢle, yoksunluk yoksunluğu gidermek içim gerekli olan performansı etkilemekte, performansı yükseltmektedir. Edimsel KoĢullama Süreci a. Yoksunluk (Deprivation) b. Beslenme Mekanizması (MagazineTraining) Eğitimi) c. Manivelaya Basma (Lever Pressing) PROGRAMLI ÖĞRENME__SKİNNER PROGRAMLANDIRILMIġ ÖĞRETĠM *DavranıĢçı öğrenme kuramına bağlı olarak Skinner tarafından geliĢtirilmiĢtir. DavranıĢçı yaklaĢımı benimsemiĢ öğretmenlerin pekiĢtirme ilkelerini temel alan bilgi parçacıklarını adım adım düzenleyerek öğrenciyi ilerlemeye yönelten modeldir. *Programlı öğrenmenin en önemli noktası bireyin kendi hızına göre öğrenmesine hizmet etmesi ve bireysel farklılıkları dikkate almasıdır. PROGRAMLI ÖĞRENME (ÖĞRETĠM) *Öğretimin bireyselleĢtirilmesini ve hatanın en aza indirilmesinin amaçlandığı pekiĢtirme ilkeleri temel alınır ve dönüt-düzeltme hemen yapılır. Bu modelde Skinner in PekiĢtirme Ġlkeleri kavramına dikkat etmek gerekir. *Üniteler küçük adımlara ayrılır, önkoĢul öğrenmeler dikkate alınarak belli bir sıra içinde iĢlenir. Öğrenilecek konuların öğrencilere karmaĢık gelmesi ve hazırbulunuĢluk düzeyi üzerinde olması durumunda konu aĢamalılık ilkelerine göre iĢlenir. -Küçük adımlar (Parçalara bölme) -Etkin katılım (Öğrencinin sürece dâhil edilmesi) -BaĢarı ilkesi (PekiĢtireç kullanımı-her baĢarılı davranıĢ pekiĢtirilir) -Anında düzeltme(DavranıĢ doğruluğunun hemen bildirilmesi-geribildirim-dönüt) -Bireysel hız(Öğretimin bireyselleĢtirilmesi-bireysel farklılıklar) *Okulda ya da okul dıĢında yapılan bireyselleĢtirilmiĢ öğretme ve öğrenme yaklaĢımıdır. **Öğrenilecek her davranıĢ(bilgi parçacıkları)sırasıyla hiç atlamadan öğretilir. Öğrenci bu yöntemde özel hazırlanmıĢ bir materyalle(bilgisayar yazılımı, programlı ders kitapları v.b) kendi kendine öğrenir. **Öğretmen sürecin her aĢamasında dönüt vererek yönlendirir. Öğretim bireylerin hızına göredir. Cevaplar öğrenme sırasında öğrenciye bildirilir. Okul içinde ve dıĢında her yerde kullanılır. KAHRAMAN ÖZKUL [email protected] SAYFA 54 BĠTĠġĠK KURAMLAR-(DAVRANIġCI) WATSON- GUTHRIE BİTİŞİKLİK: Ġki değiĢik uyaran – tepki bağlantısının birbirini anımsatmasıdır. Yani iki uyarıcıdan biri ortaya çıktığın da diğeri onu hatırlatmaktadır. Birçok bilgiyi ve davranıĢı uyarıcı ile doğru davranıĢı tekrarlarla bitiĢtirerek öğrenmiĢizdir. **Watson davranıĢçılık kuramının kurucusudur. **Watson temel olarak davranıĢların yaĢantı yoluyla nasıl değiĢtirilebileceği ile ilgilenmiĢtir. Yani Watson‘a göre kalıtsal davranıĢlar yoktur. Öğrenmede çevrenin ve yaĢantıların önemine dikkat çeker. Ġnsan davranıĢı çocukluktan itibaren çevredeki belli uyarıcılarla belli tepkilerin birleĢmesi sonucu koĢullanma yoluyla, meydana gelir. Ġnsan davranıĢlarının ve sonuçlarının önceden tahmin edilebileceğini belirtir. **Çocuklar oyun hamuru gibidirler, onlara istediğimiz Ģekli veririz derken kalıtsal davranıĢ ve öğrenmenin olmadığına dikkat çektiğini tekrar görmekteyiz. Bana bir düzine çocuk getirin ben onları doktor avukat sanatçı tüccar hatta hırsız ve ya dilenci olarak yetiĢtireceğimi garanti ediyorum demektedir. **Watson yürüme, koĢma, konuĢma gibi karmaĢık becerilerimizin hep uyarıcı tepki arasında bağ WATSON kurma yoluyla öğrenilmiĢ davranıĢlar olduğunu ve bütün davranıĢların klasik koĢullanma yoluyla öğrenilebileceğini savunmuĢtur. Bebekler koĢullanma yoluyla suçlu, müzisyen, ressam haline getirilebilir. Yani insanda, koĢullanma yoluyla her kiĢilik oluĢturulabilir ve geliĢtirilebilir. BĠTĠġĠKLĠK ** Watson‘a göre öğrenme pekiĢtirmeye bağlı değildir, Ģartlı ve Ģartsız uyarıcıların birbirlerine çok yakın aralıklarla verilmesi yani bitiĢiklik sayesinde gerçekleĢir. Ona göre koĢullu ve koĢulsuz uyarıcılar ne kadar sık verilirse öğrenme de o kadar güçlenmektedir. Buradan bitiĢiklik ve tekrarın Watson da ne kadar önemli olduğu anlaĢılmaktadır. ** Watson öğrenmeyi davranıĢ geliĢiminin temel süreci olarak kabul etmiĢ ve ― bir insan ne öğrenmiĢse odur‖ anlayıĢı getirmiĢtir. ** Watson‘a göre insanlar üç temel duygu ile doğarlar: Bunlar; korku, öfke ve sevgidir. **Gözlenebilir-ölçülebilir davranıĢlar üzerinde durulmalıdır. **ĠçebakıĢ yöntemini kullandıkları için yapısalcılara karĢı çıkar WATSON‘DA ÖNEMLĠ KAVRAMLAR. 1-EN SON-EN SIK ĠLKESĠ ** Watson‘a göre bir uyarıcıya verilecek tepki, o uyarıcıya verilmiĢ olan en son tepki ya da en çok tekrarlanan tepkidir. Watson öğrenme sürecinde sadece bitiĢiklik ve sıklık WATSON ilkelerini kabul etmiĢ, pekiĢtirmenin ya da ödüllendirmenin gerekli olmadığını savunmuĢtur ** Watson‘un ―Sıklık‖ ve ―En son yapılmıș olma‖ ilkeleri de önemlidir. Yani belli bir uyarıcıya karșı belli tepkiyi ne kadar sık gösterirsek o tepkinin gerçekleșme ihtimali o derece artar. Aynı șekilde en son gösterilen tepkinin aynı uyarıcıya karșı yapılma ihtimali diğer tepkilerin gösterilme ihtimalinden daha fazladır. **Watson‘a göre bir uyarıcıya verilecek tepki, o uyarıcıya karĢı en son yapılmıĢ ve en çok tekrarlanmıĢ tepkidir. Bu ilkeye ― en son ve en sık tepkisi‖ adı verilir. Watson için en önemli Ģey uyarıcı – tepki ikileminin tekrarlama sıklığıdır. Öğrenmede koĢullu ve koĢulsuz uyaranlar birbirlerine çok yakın zamanlarda verilmelidir. DavranıĢların en son ve en sık yapılan davranıĢlar öğrenilen davranıĢlardır. En sık ve en son ilkesi. 2-KORKU KOġULLAMASI VE UYARICI GENELLEMESĠ ** Watson, klasik koĢullanmanın genellemesi deneyini 11 aylık Albert adlı bir bebek üzerinde çalıĢmıĢtır. Albert‘e beyaz bir fare hediye edildi. BaĢlangıçta bebeğin fareye yönelik herhangi bir korkusu gözlenmedi. Bir süre sonra bebeğin fareye her yaklaĢımında koĢullu bir uyaran olarak güçlü bir mekanik ses çıkarıldı. Bu ses doğal olarak Albert‘i korkuttu ve fareden uzaklaĢtırdı SAYFA 55 WATSON ** BitiĢiklik ilkesi sonucu zamanla korku tepkisi koĢulsuz uyaran olan fareye karĢıda gösterilmeye baĢlandı. Zamanla bebek gördüğü beyaza benzer her Ģeyden (beyaz oyuncak, beyaz tavĢan) uyarıcı genellemesiyle korkmuĢtur(UYARICI GENELLEMESĠ) Bu deneyi ile Watson, klasik Ģartlanma yoluyla fobi oluĢturulabildiğini göstermiĢtir. BĠTĠġĠKLĠK 3-SĠSTEMATĠK DUYARSIZLAġTIRMA-ve KORKUNUN GĠDERĠLMESĠ **Tepkisel koĢullanma yoluyla korku öğrenilebiliyorsa korkmama da öğretilebilir. **Bu teknikle, korkulan bir objeye adım adım fiziksel yaklaĢma söz konusudur. Korkan kiĢi, pasiftir, Çocuk hedef davranıĢları yaptığı için ödüllendirilmez. GUTHRIE BĠTĠġĠKLĠK **Öğrenmenin tek yasası bitiĢikliktir. Ödül-pekiĢtirece ve tekrara gerek yoktur. GUTHRIE ** Öğrenmede tek deneme kuralı vardır. TEK DENEME BĠTĠġĠKLĠK ÖRNEK: Zil et, zil et verildiğinde ilk salya akıtıldığında öğrenme gerçekleĢir tekrara gerek yoktur. **Öğrenmenin en temel kanunu Eġ ZAMANLI KOġULLANMADIR. Bir uyarıcı tepkinin ortaya çıkmasını sağladığı anda UYARICI-TEPKĠ arasındaki bağ yani BĠTĠġĠKLĠK hemen kurulur. Organizma bundan sonra aynı uyarıcıyla tekrar karĢılaĢtığında yine aynı tepkiyi verir. Yani en son verilen tepkiyi verir. SONUNCULUK ĠLKESĠ UYARI-1: Sonunculuk ilkesi WATSON ile aynıdır. Fakat tekrara gerek yoktur diyerek Watson ile görüĢ ayrılığına düĢer. UYARI -2:Tekrar sadece beceriyi geliĢtirir. Örnek: Arabayı kullanmak çok sayıda hareketi gerektirir.(Gaza basma, debriyaj, vites kolu, direksiyon hareketi v.b) bu hareketler arasında bağlantı tekrar ile oluĢur. Hareketler tek baĢlarına TEK DENEME ile öğrenilir. Kötü alıĢkanlıkların (DavranıĢ DeğiĢtirme)yok edilmesinde üç yöntem önermiĢtir 1-EĢik Yöntemi-(AlıĢtırma): **Küçük bir adım atılır ve o yolda ilerlenir. Ġstenmeyen davranıĢları, istenen davranıĢlara dönüĢtürmeyi sağlayan bir öğrenme tekniğidir. Ġstenmeyen davranıĢı meydana getiren uyarıcı organizmaya azar azar ve yavaĢ yavaĢ uzun sürede verilerek, istenmeyen davranıĢın ortaya çıkması önlenir ve istenen davranıĢın yapılması sağlanır. ÖRNEKLER: **Bütün olarak bir yumurtayı yiyemeyen çocuğa yumurta çok küçük parçalara bölünerek azar azar verilir. EĢik olarak kabul edilen bir yumurtayı yiyebilme sınırı aĢılır ve kötü alıĢkanlık ortadan kalkar. **Spora yeni baĢlayan birinin terlememek için mekik sayısını her gün 10 ar adet artırarak sonunda 100 mekik çekecek duruma gelmesi **ġehir dıĢına ÖSS tercihi yapmasına kesinlikle izin verilmeyen bir kız öğrenicinin babasını GUTHRIE BĠTĠġĠKLĠK EĢik Yöntemiyle ikna etmesi mümkündür. Önce Ģehir dıĢında tercih edeceği okulların artılarından bahseder, daha sonra yaĢadıkları Ģehirdeki okulların olumsuz yanlarını anlatır. Bu Ģekilde baĢka olumlu yanları bulur ailesine anlatır. Aileyi sonunda ikna eder. ** Okula korktuğu için gitmek istemeyen çocuğa eğlenceli okul öyküleri anlatılır, okul arkadaĢlarının eve gelmesi sağlanır, okula yakın yerlerde gezintiye çıkılır, okul bahçesinde oyun oynanır ve çocuk alıĢtırılır. KAHRAMAN ÖZKUL SAYFA 56 2-Bıktırma(Yorma)Yöntemi: **Çekici olan Ģey fazlasıyla maruz bırakılıyor ve kiĢi bundan bıktırılır. Ġstenmeyen davranıĢ organizma usanıncaya ya da yerine farklı bir davranıĢ gösterinceye kadar yaptırılır. Organizma istenmeyen davranıĢı yapmaktan sıkıldığı için, davranıĢ sönme eğilimine girer. ÖRNEKLER **Çikolata aĢırı yiyen birisine çok sayıda çikolata verilirse bu zevkinden bıkar. **Kibrit yakarak tehlike saçan bir çocuğu anne bir sürü kibrit vererek bıkıncaya kadar GUTHRIE yakmasını ister.(KPSS-2002-CEVAP: Guthrie) BĠTĠġĠKLĠK **Günde bir paket sigara içen birine, günde 5 paket içirilmesi **Atı eğere alıĢtırmak için atın üzerine eğer yerleĢtirilir. KiĢi ata biner ve at eğeri atmaktan vazgeçinceye kadar koĢturulur. 3-Zıt Tepki Yöntemi-(ÇatıĢan Uyarcı Verme): Zıt tepkiler uyandıran iki uyaranın bir araya getirilmesi. Bireye yapmaktan kaçındığı ve hoĢlanmadığı davranıĢ, hoĢlandığı ve yapmak istediği bir davranıĢ ile birlikte yaptırılır veya gösterilir. Zıt tepki yönteminde, istenmeyen davranıĢı ortaya çıkaran uyarıcı, tam tersi bir davranıĢa neden olması beklenen diğer bir uyarıcıyla eĢleĢtirilir. ÖRNEKLER: ** Hiç sevmediği bir dersi çok sevdiği bir hocadan alması **Kediden korkan çocuğa korktuğu kedi annesinin (sevdiği birisi) kucağına konularak gösterilir. Korku kaynağı olan nesne ya da durum sevdiği kiĢi veya durumla iliĢkilendirilir. Böylece korku yok edilir… **Sigarayı bırakmak isteyen birinin sakız çiğneyerek sigarayı unutmaya çalıĢması EK AÇIKLAMALAR: **Ona göre öğrenmek bir defa da ve son yaĢantı sonucunda meydana gelmektedir. **Günlük yaĢamda insanların isimlerinin bir kez söylendiğinde öğrenilmesi beklenir. **Bir öğretmenin öğrencisine istemediği halde yaptığı ödevi yeniden yaptırdığını düĢünelim. Öğretmen bir daha ödev verdiğinde öğrenci en son yaptığı ödevi yeniden hatırlayacaktır. **GUTHRĠE‘ göre öğrenciler sınavlara en son eğitim gördüğü yerde girmelidir. **Yaparak yaĢayarak öğrenmeye önem verir ve Yaptığımız Ģeyi öğreniriz ifadesi ile destekler. **Öğrenmenin aktarılması-transfere eğitim sürecinde fazla önem vermemektedir. ÖRNEK: Tahtada matematik problemini çözen bir öğrenci benzer hatta aynı problemi sırada otururken çözemeyebilir. Çünkü uyarıcılar birbirlerinden farklıdır. GUTHRIE *Yaptığımız Ģeyi öğreniriz, tekrarlar beceriyi geliĢtirir. BĠTĠġĠKLĠK * Öğrenmede ödüle ve pekiĢtirmeye gerek yoktur. * Ceza bitiĢiklikle ilgilidir. ÖRNEK Eve her girdiğinde mantosunu ve çantasını yere atan çocuğunu annesi her seferinde azarlar ve onları yerine astırır. Ve bu hep böyle devam eder. Daha sonra annesi kızının manto ve Ģapkayı atmasını sağlayan uyarıcının onu azarlaması olduğunu anlayarak diğer seferinde manto ve Ģapkasını alarak dıĢarı çıkmasını ister ve içeri girer girmez azarlamaksızın manto ve çantayı asmasını ister; bu kez davranıĢ düzelir.(BURADA CEZANIN PEK ĠġE YARAMADIĞINI VURGULAMAKTADIR) AZARLIYOR FAKAT DOĞRU DAVRANIŞI YAPTIRMIYOR(Tahrik edici). SON DAVRANIŞ OLAN YERE ATMA DAVRANIŞIDA DEĞİŞMİYOR. SON AŞAMADA İSE MANTOYU KIZMADAN ASTIRIYOR. SON DAVRANIŞ ASMA DAVRANIŞI OLDUĞU İÇİN DEVAM EDİYOR. SAYFA 57 EġĠK YÖNTEMĠ ALIġTIRMA KADEMELĠ YAKLAġTIRMA ZĠNCĠRLEME SĠSTEMATĠK DUYARSIZLAġTIRMA BĠÇĠMLENDĠRME PekiĢtireç yok PekiĢtireç var. PekiĢtireç var PekiĢtireç yok AlıĢkanlıkların ve tutumların söndürülmesi-genellikle kötü alıĢkanlıklar AlıĢkanlık beceri kazandırma ĠĢlem sırası önemli değildir. Seri birbirini takip eden becerilen kazandırılması-iĢlem adımları-basamakları sıra ile yapılır, önceden planlanır. ĠĢlem sırası önemlidir. Korkuların giderilmesidavranıĢ ok etme-Basit refleksif davranıĢlar Edimsel öğrenme Edimsel öğrenme Tepkisel koĢullanma Organizmaya hissettirmeden anlamayacağı Ģekilde verilir. Uyarıcı küçük dozlarda verilir. Guthrie Sistematik duyarsızlaĢtırma: Var olan bir duyguyu ortadan kaldırmak için kullanılır asla pekiĢtirme kullanılmaz ve yeni bir davranıĢ kazanılmaz. Mesela köpekten korkan bir çocuğa önce köpek resimleri gösterilir sonra çocuğun yanına küçük sevimli bir köpek getirilir ve böylece korku ortadan kalkar. ÖRNEK/2007 KPSS Köpeklerden korkan bir çocuğa, bu korkusunu yenmesi için, önce köpek resimleri, daha sonra oyuncak köpekler gösterilmiĢtir. Bunların ardından, çocuğun canlı bir köpeği önce uzaktan, daha sonra yakınlaĢarak izlemesi sağlanmıĢtır. Son aĢamada ise çocuk köpeğe dokunarak onu sevmiĢtir. Bu uygulamada aĢağıdaki tekniklerden hangisi kullanılmıĢtır? A) Aralıklı pekiĢtirme B) Kaçınma koĢullaması C) Sistematik duyarsızlaĢtırma D) BiliĢsel terapi E) Model alma Kademeli yaklaĢma: Yeni bir davranıĢ kazandırma sürecidir ve her davranıĢtan sonra pekiĢtirme yapılır. ÖRNEK: Kalabalık önünde konuĢamayan bir öğrenciyi önce 2-3 kiĢinin önünde konuĢturup alkıĢlarız(PekiĢtirme) sonra 5-6 kiĢinin önünde konuĢturup alkıĢlarız daha sonra kalabalık bir topluluk da konuĢtururuz ve alkıĢlarız gibi. EĢik Yöntemi: Bu yöntem kademeli yaklaĢtırma gibi yani bir davranıĢ kazandırma da kullanılır tek farkı asla pekiĢtirme yapılmaz. YavaĢ yavaĢ küçük adımlarla davranıĢ kazandırılır. AlıĢkanlığın değiĢtirilmesi için Guthrie'nin önerdiği yoldur. Uyarıcıyı belli belirsiz verir, zamanla artırırsın. Aynı uyarıcıyı artırırısın. BĠREYĠN ĠSTEMEDĠĞĠ UYARICI AZDAN ÇOĞA DOĞRU BELĠRLĠ DÜZEYDE VERĠLĠR. ÖRNEK: Bütün olarak zeytini yiyemeyen ve tüküren çocuğa,zeytin çok ufak parçalara bölünerek azar azar verilir.Tadı sevimsiz gelse de tükürme tepkisini uyandırmaz.hatta zamanla zeytini zevkle yiyebilir. ÖRNEK SORU: Evde çiçek bulundurulmasından hiç hoĢlanmayan Naim Bey’in eĢi Sevgi Hanım, önce salonun uzak bir köĢesine küçük bir süs çiçeği yerleĢtirmiĢtir. Sevgi Hanım, diğer haftalar geldiğinde de salonun ve evin diğer yerlerine Naim Bey’in tepkisini çekmeye neden olmayacak büyüklükte birkaç saksı daha yerleĢtirmeyi baĢarmıĢtır. Sevgi Hanım’ın evini çiçeklerle donatma çabası aĢağıdaki yöntemlerden hangisine uygun bir davranıĢ sayılabilir? A) EĢik yöntem B) KarĢıt koĢullanma C) KoĢullu tepki D) Ayırt etme eğitimi E) Kademeli yaklaĢma ÖRNEK SORU: Yüksel doğduğunda ailesinin ekonomik sorunlarından dolayı bir aileye evlatlık olarak verilmiĢtir. Aradan yıllar geçtikten sonra onu evlatlık alan ailesi Yüksel'e gerçeği anlatmak ister. Bu amaçla bu konuyla ilgili filmleri seçerek onunla birlikte izler. KonuĢmalarında evlatlık verilen çocuklardan bahsederler. Belli bir süre sonra onu öz ailesinin olduğu yere götürürler. Evlerini olduğu çevreyi gösterirler ve en sonunda durumu anlatarak ailesi ile tanıĢtırırlar. Bu süreçte kullanılan teknik hangisidir? a)Kademeli yaklaĢma b)Sistematik duyarsızlaĢtırma c)Zıt tepki d)EĢik yöntemi e)KoĢullu anlaĢma KAHRAMAN ÖZKUL [email protected] SAYFA 58 BAĞ KURAMI-BAĞSAL KURAM THORNDĠKE DENEY Thorndike, kafesteki kedilerin deneme yanılma yoluyla mandal mekanizmasının iĢleyiĢini öğrenerek kafesten nasıl kurtulduklarını inceleyen deneyiyle tanınır. Kapalı kafese yerleĢtirilen bir kedi, kafesin dıĢındaki bir balığa ulaĢmak ya da kafesten kurtulmak için kafesin içinde sağa, sola koĢar, köĢelere gider gelir, sıçrar, kafesin parmaklıklarını ısırır, fakat dıĢarı çıkamaz. DıĢarı çıkabilmesi kafesin kapısının açılmasına ve açmayı sağlayan bir kapı mandalına bağlı ipin çekilmesine ya da gerdirilmesine bağlıdır. Kedi rastgele yaptığı hareketler sonucu mandala bağlı ipi gerdirince kapı açılmıĢ ve dıĢarıdaki yiyeceği elde etmiĢ ya da kafesten kurtulmuĢtur . SONUÇ En temel öğrenme deneme – yanılma öğrenmesidir. Organizmanın yiyeceğe ulaĢma – para kazanma gibi ihtiyaçları vardır. Bu amaçlarına deneme – yanılma yoluyla ulaĢmaya çalıĢır. Birçok yol dener ve bunlardan iĢe yarayanları hoĢnutluk verenleri alır iĢe yaramayanları hoĢ olmayanları ise eler. Öğrenme bir tür problem çözmedir. (YapmıĢ olduğu deneyde kafes kedi için bir problemdir ve kedi çıkmayı öğrenir.) Uyarıcı ile tepkinin sinirsel bir bağla bağlandığını inanır. Büyük atlamalardan çok küçük adımlarla meydana gelir DENEME-YANILMA-TEKRAR-HOġNUTLUK-HAZ- VEREN-SĠNĠRSEL BAĞ GENEL BĠLGĠLER **Organizma amaca ulaĢmak için bir takım tepkilerde bulunur. Bu tepkilerden biri rastlantısal olarak organizmanın amaca ulaĢmasını sağlar. Bundan sonra amaca götürmeyen tepkiler terk edilirken, amaca götürenlerin tekrarlanma olasılığı artar. ** BağlaĢımcılık iki uyarıcının aynı anda tekrar tekrar ortaya çıkmasıyla iki uyarıcının bitiĢik duruma gelmesi ve birinin diğerini hatırlatmasıdır. ** Uyarıcı ve tepkinin sinirsel bir bağla bağlandığını savunur. Öğrenmenin en temel formu deneme-yanılma öğrenmesidir. Daha sonra buna seçme-bağlama yoluyla öğrenme adını vermiĢtir. **Bireye haz veren ve sonuca götüren davranıĢ kalıcı olur. **Thorndike‘a göre öğrenme, büyük atlamalardan çok, küçük sistemli adımlarla meydana gelir. Thorndike‘a Göre Öğrenmenin Üç Temel Kanunu 1-HazırbulunuĢluk Kanunu: **Deneyler sırasında aç hayvanların kafesin dıĢındaki yiyeceklere ulaĢmak için daha çok çaba gösterdiğini farkeden Thorndike, öğrenmede güdülenmenin etkili olduğunu ileri sürmüĢtür. ** Bu kanun üç bölüm halinde açıklanır. --Bir kiĢi etkinlik göstermeye hazırsa etkinliği yapması da mutluluk verir. --Etkinliği göstermeye hazır, fakat etkinliği yapmasına izin verilmez ise bu durum kızgınlık yaratır. --Etkinliği yapmaya hazır değilken etkinliği yapmaya zorlanırsa kızgınlık duyar. ÖRNEK: **Hazır bulunuĢluk ilkesine örnek verecek olursak; çocuk bilgisayar kullanmaya hazır ve buna izin verilirse kullanmaktan haz duyar. Çocuk bilgisayar kullanmaya hazır ancak bilgisayar kullanmasına izin verilmezse çocukta kızgınlık yaratır. Çocuk bilgisayar kullanmaya zorlanırsa kızgınlık duyar. KPSS-2009-Bir ilköğretim okuluna bu yıl atanan Stajyer Öğretmen Mehmet Bey, müdür tarafından 2A Ģubesinin sınıf öğretmeni olarak görevlendirilir. Mehmet Öğretmen, öğrencilerin ileriki yıllarda girecekleri önemli sınavları düĢünerek sadece öğretim programındaki konuların yeterli olmayacağına inanmaktadır. Bu nedenle öğrencilerinden her hafta en az 50 sayfalık bir hikâye kitabı okumalarını ve bu kitabın özetini çıkarmalarını istemektedir. Öğretmenin bu davranıĢı, Thorndike‘ın öğrenme ve eğitimle ilgili görüĢlerinden hangisine uygun değildir? A) Tekrar yasası B) Etki yasası C) Tepki analojisi D) Ait olma yasası E) HazırbulunuĢluk KAHRAMAN ÖZKUL SAYFA 59 2-Tekrar Kanunu: 1930 ÖNCESĠ **Thorndike göre, uyarıcı ve tepki arasında bağ kullanıldıkça güçlenir (Kullanılma Yasası) ve ―tekrar‖ devam etmediğinde uyarıcı durumlar ve tepkiler arasındaki bağlaĢım zayıflar (Kullanılmama Yasası). **Ancak her tür amaç için tekrar yasası uygundur 1930 SONRASI ** Tekrar etme bağı güçlendirmediği gibi, kullanmamada bağın gücünü azaltmaz. Bununla birlikte tekrar etme, bağın gücünde az bir geliĢme sağlayabilir, kullanmamada biraza unutmaya yol açabilir. ** Ancak her tür amaç için tekrar yasası uygun değildir. DĠKKAT: **Uyarıcı ile tepki arasındaki bağ kullanıldıkça güçlenir. Tekrar devam etmediğinde ise bağlaĢım zayıflar. Yani yaparak öğrenir yapmayarak unuturuz. (Daha sonra bu görüĢünü değiĢtirmiĢtir. Tekrar az bir geliĢme sağlar tekrar etmeme ise az bir unutmaya sebep olur demiĢtir.) **Öğrenme sürecinde tekrarlama ezberlemeden daha önemli bir etkilidir. ** Thorndike, tepkilerin doğruluğu hakkında geribildirim verilmeden yapılan tekrarların etkili olmadığını ortaya koymuĢtur. 3-Etki Kanunu: ** Thorndike'in etki kanunu, yani davranıĢın, sonuçları tarafından Ģekillendirildiği ilkesi, Skinner'in edimsel koĢullanma teorisinin temellerini oluĢturmuĢtur. ** Öğrenme psikolojisine getirdiği en önemli katkı, "etki kanunu" dur. Araçsal koĢullanma adı verilen etki kanununa göre tepki sonuçları tarafından kontrol edilir. Eğer bir davranıĢ o çevrede bir doyuma ulaĢıyorsa, aynı ortamda o davranıĢın oluĢma olasılığı artmaktadır.. **Eğer uyarıcının yol açtığı tepkinin sonucu haz verici ise uyarıcı ve tepki arasındaki bağ güçlenir. **Eğer yarıcının yol açtığı tepkinin sonucu rahatsız edici ise uyarıcı ve tepki arasındaki bağ zayıflar. SONUÇ: Etki pekiĢtirilirse uyarıcı tepki arasındaki bağ güçlenir. Tepki cezalandırılırsa uyarıcı ve tepki arasındaki bağ zayıflar. **DavranıĢları değiĢtirmede ödül cezadan daha önemlidir. ÖRNEK: **Ders çalıĢarak yüksek not alan bir öğrenci bundan haz alır ve çalıĢmaya devam eder. KPSS-2008- Okula yeni baĢlayan öğrencilerine çalıĢma alıĢkanlığı kazandırmak isteyen bir sınıf öğretmeni verdiği ödevleri yapan öğrencileri çikolatayla ödüllendirmekte, yapmayanları ise teneffüste dıĢarı çıkarmayarak cezalandırmaktadır. Öğretmenin öğrencilerine ders çalıĢma alıĢkanlığı kazandırmak için izlediği yol Thorndike‘ın hangi ilkesiyle uyuĢmamaktadır? CEVAP: Etki yasası 1930 ÖNCESĠ 1930 SONRASI **Ceza istenmeyen davranıĢların engellenmesinde etkilidir. .**Ceza istenmeyen davranıĢların engellenmesinde etkili değildir. ****Eğer yarıcının yol açtığı tepkinin sonucu rahatsız edici ise uyarıcı ve tepki arasındaki bağ zayıflar. ****Eğer yarıcının yol açtığı tepkinin sonucu rahatsız edici ise uyarıcı ve tepki arasındaki bağ zayıflamaz UYARI: **Yukarıdan da anlaĢılacağı gibi etki kanununu yarı yarıya değiĢtirmiĢtir **DavranıĢlar ortaya çıkardığı sonuçlardan etkilenir **PekiĢtirme cezadan daha etkilidir. **DavranıĢ sonuca bağlıdır. Sayfa 60 ÖRNEK SORU: BağlaĢımcılık öğrenme kuramına iliĢkin aĢağıdaki ifadelerden hangisi doğrudur? A) Öğrenme birdenbire içgörüsel bir Ģekilde gerçekleĢir. B) Öğrenmenin en temel formu amaca yönelik deneme- yanılma öğrenmesidir. C) Organizmanın hazırbulunuĢluk düzeyi öğrenmenin niteliğini etkilemez. D) Ceza uyarıcı - tepki bağını zayıflatmaz. E) Uyarıcı - tepki arasındaki iliĢki sinirsel düzeyde oluĢan bir bağlantı değildir. THORNDĠKE‘NĠN DĠĞER ĠLKE KANUN VE KAVRAMLARI **Thorndike; öğrenmenin temelinin, duyusal uyarıcılar ile harekete geçiriciler arasında kurulan bir bağ olduğunu kabul etmektedir. AlıĢkanlıkların meydana gelmesini ya da yok olmasını, bu duyusal uyarıcılar ile tepkiler arasındaki bağların BAĞLAġIMCILIK güçlenmesine ya da zayıflamasına bağladığından Thorndike‘in kuramı ―bağ‖ psikolojisi ya da ―bağlaĢımcılık‖ olarak adlandırılmaktadır. ** Ġlgilendiği konu sadece uyarıcı koĢullar ve davranıĢ eğilimleri değil, aynı zamanda uyarıcı ve tepkiyi bir arada tutan Ģeyin ne olduğudur. Thorndike, uyarıcı ve tepkinin sinirsel bir bağla bağlandığına ifade etmiĢtir Etkinin Yayılması **PekiĢtirme, pekiĢtirilen doğru davranıĢı arttırmakla birlikte, bu davranıĢla birlikte görülen yanlıĢ davranıĢı da arttırmaktadır. PekiĢtirmenin etkisi pekiĢtirilen davranıĢla birlikte görülen diğer davranıĢlara da yayılmaktadır. **Zamanı geciken bir pekiĢtirme doğru davranıĢın tekrar edilmesini sağladığı gibi pekiĢtirilmeyen, fakat doğru davranıĢla yan yana olan yanlıĢ davranıĢların da tekrar edilmesine neden olmaktadır. **PekiĢtirilen davranıĢın öncesindeki-sonrasındaki-çevresindeki davranıĢlarında pekiĢtirilmesi anlamında gelir ÖRNEK: **Bir annenin kızına oyuncaklarını dolaba kaldırması için" oyuncaklarını hızlı bir Ģekilde dolaba yerleĢtirirsen en sevdiğin pastayı yiyebilirsin" demesi üzerine çocuk ödüle ulaĢabilmek için hızlı bir Ģekilde oyuncaklarını dolaba düzgün Ģekilde değil de dağınık dağınık yerleĢtiriyor. bu durumda annenin vaad ettiği ödül istenmeyen davranıĢın( oyuncakları dolaba dağınık Ģekilden yerleĢtirme) ortaya çıkmasına neden oluyor. **Yemeklerden önce ellerini yıkaması halinde çikolatayla ödüllendirilen bir çocuğun, ellerini kurulamak için bir ödül almadığı halde, ellerini yıkama davranıĢı ile birlikte ellerini kurulama davranıĢının da ödüllendirilmesi Ait Olma **Thorndike‘a göre iki uyarıcı arasında çağrıĢımsal bir iliĢkinin oluĢması için bu öğelerin bitiĢik ya da yakın olması yeterli değildir. Aynı zamanda bu iki öğenin birbirleriyle anlamlı bir Ģekilde bir arada olup olmadıkları da önemlidir. ÖRNEK: **Tuba bir kız, Orhan bir erkektir. Bu cümlede kız ve Orhan kelimeleri birbirlerine yakındır fakat bu cümle çok sayıda tekrarlansa yine de bitiĢik ve yakın olmalarına rağmen Orhan‘a ait olan erkek olma özelliğinden dolayı ORHAN-ERKEK çağrıĢımı daha güçlü olacaktır. Ait Olma Örnekleri Kedi-Havlar-BitiĢik ama çağrıĢım yok Köpek-Havlar-BitiĢik ama çağrıĢım yok Köpek-Havlar-ÇAĞRIġIM VAR. BĠRBĠRLERĠNE AĠT ÖZELLĠKLER. **Bir uyarıcı durumda iki öğe birbirine aitse, ikisi arasında bir çağrıĢım olmakta, bitiĢik olmasına karĢın bir birine ait olmayan öğeler arasında çağrıĢım meydana gelmemektedir. .**Ayrıca tepkinin meydana getirdiği etki organizmanın ihtiyaçlarıyla iliĢkili ise, öğrenme daha kolay yani tepki ihtiyacı karĢılamalıdır. ÇağrıĢım ve bağlaĢımcılığı etkiler ve güçlendirir. KAHRAMAN ÖZKUL SAYFA 61 ÇağrıĢımsal Zıtlık **Thorndike bu kavramı Ģu örneklerle açıklamaya çalıĢmaktadır. Bireyler alfabedeki harfleri ileriye doğru daha kolay tekrar ederken geriye doğru daha zor söylerler. Ġngilizce Türkçe öğrenen bir kiĢi ―Ġngilizce-Türkçe‖ sözlüğe bakmaya alıĢmıĢsa, ―Türkçe-Ġngilizce‖ sözlüğe bakmakta zorlanabilir. Çarpım tablosunu ileriye doğru öğrenen kiĢinin geriye doğru sayması zordur. Dikkat: Uyarıcı tepki arasındaki bağların tek yönlü olduğunu söyleyerek mekanik bir öğrenme görüĢü ortaya sürmüĢtür. Dikkat: Organizma biliĢsel kuramlarda olduğu gibi genel ilkeleri değil, tek bir durumu öğrenir. Seçme Ve Bağlama **Thorndike'a göre öğrenmenin en temel formu deneme-yanılma öğrenmesidir. Ġnsan ya da hayvan olsun, öğrenme durumunda olan organizma, belli bir problemlerle karşılaştığında kendisini amaca götürmeyen başarısız tepkileri eler. Haz ile sonuçlanan, başarıya götüren tepkiler kalıcı hale gelir. **Öğrenici olan organizma, kafesten kaçma, bir yiyeceğe ulaĢma, para kazanma gibi çeĢitli amaçlara ulaĢmak zorunda olduğu problemli bir durumla karĢılaĢtırılır. Organizma amaca ulaĢmak için değiĢik davranıĢlar yapar. Bunlardan bazıları amacına ulaĢtırır, bazıları ulaĢtırmaz. Öğrenen organizma aynı problemle karĢılaĢtığında amaca ulaĢtıran tepkileri seçer. Thorndike bu duruma daha sonra seçme ve bağlama adını vermiĢtir. ÖRNEK: **Bir ressam uygun rengi elde edebilmek için elindeki boyaları farklı farklı defalar karıĢtıracak, uygun olmayan renkleri eleyecek, kafasında tasarladığı rengi elde edince ise seçecektir. **Thorndike, problem çözme sürecinin ard arda sıralanan denemelerin sonucunda yavaĢ yavaĢ oluĢtuğunu savunur. Thorndike‘a göre öğrenme, büyük atlamalardan ziyade, küçük sistemli adımlar sonucunda gerçekleĢir. Öğrenmede Küçük Adımlar Ġlkesi ** Öğrenme küçük adımlarla oluĢur‖ ilkesi: Öğrenme birden bire değil, küçük ve sistematik adımlarla oluĢur. Organizma davranıĢları parça parça yaparak sonuca ulaĢır. .**Thorndike‘ye göre öğrenme doğrudandır: Öğrenme düĢünme yoluyla veya mantıkla gerçekleĢmez. Eğer zekâyı kullanarak öğrenme olsaydı, kedi kendini kafesten çıkaracak doğru tepkiyi öğrendikten sonra deney tekrarlandığında, kafesten çıkmak için sadece bu davranıĢı gösterecekti. Oysa ilk denemede kafesten çıkmayı baĢaran kedi, ikinci denemede benzer ve baĢka hatalar yapmıĢ sonunda kafesten çıkmıĢ, üçüncü denemede hataların bir kısmını tekrarlamıĢ ve daha uzun sürede kafesten çıkmıĢtır. Tekrarlar devam ettirildiğinde ise, kedinin kafesten çıkma süresi giderek azalmıĢtır. ÖRNEK:Bir yapboz genellikle parçalar arasındaki iliĢkiler dikkate alınarak değil,farklı durumların denenmesi sonucunda gerçekleĢir. Tepkinin ÇeĢitliliği ** Bu ilke sınama yanılma sürecinde ortaya konulan denemelerin sayısına bağlı olarak öğrenmenin süresine ve hızına açıklık getirir. Buna göre organizma öğrenme sürecinde ―ne kadar fazla tepki gösterirse, öğrenmesi o kadar hızlı olacak, öğrenmenin süresi de o kadar kısa olacaktır‖ **Organizma aktiftir, doğru çözüme ulaĢıncaya kadar çeĢitli tepkiler dener. **Tek tepki yoktur organizma problem durumundan kurtuluncaya kadar birçok farklı tepkilerde bulunur. ĠĢine yarayanları seçer iĢine yaramayanları eler. Bu durum aynı zamanda deneme yanılma öğrenmesinin de temelini oluĢturur SAYFA 62 Dikkat Çekici Uyarıcılar Unsurların Kuvveti :**DavranıĢı yönlendiren çevredeki dikkat çeken bazı uyarıcılardır. ** Öğrenici, problem ya da uyarıcı durumundaki, dikkati çeken, daha baskın olan öğeleri ya da uyarıcıları seçerek onlara tepkide bulunur. DavranıĢı yönlendiren çevredeki bütün uyarıcılar değil dikkati çeken uyarıcılardır. **Organizma dikkati daha çok çeken uyarıcıya tepkide bulunur. ÖRNEK SORU: Bir lokantada misafirlerini ağırlayan ve hizmetten çok memnun kalan Ömür Bey, misafir ağırlayacağı zaman pek çok lokanta arasından yine o lokantayı tercih edip oraya gitmektedir. Bu durum Thorndike'ın uyarıcı-tepki bağını güçlendirdiği söylediği faktörlerden hangisi için örnek olabilir? CEVAP: Unsurların Kuvveti :**Bir uyarıcıya yapılan tepkiyi Öğrenici Özellikleri hem dıĢsal hem de kalıtım, yorgunluk, açlık, güdü vb. içsel uyarıcılar, daha önceki yaĢantıları ve bunlara bağlı oluĢmuĢ tutumları öğrenmeyi etkiler. Bireysel farklılıkların önemi ** Organizmanın çevredeki uyarıcılara verdiği tepki dıĢsal uyarıcılara bağlı olduğu kadar, insanın koĢullarına da bağlıdır. Bunlardan biri kalıtımdır ve değiĢtirilemez, diğeri ise organizmanın tutumları ve eğilimleri gibi daha değiĢmeye açık geçici koĢullardır. **Yeterli problem yaĢantısı kazanmıĢ hayvan acemi hayvana göre problemi daha hızlı çözecektir. ** Tepkiler, belirli bir oranda, bireyin içinde yaĢadığı kültür tarafından belirlenir. Tepkiler, aynı zamanda, içinde bulunulan anın eğilimleri tarafından da etkilenirler. Tutumlar, bireyin hangi koĢullarda tatmin olacağını veya hangi koĢullarda rahatsız olacağını belirler. Transferde Benzer Öğeler (Tepki analojisi) **Ġki durumdaki öğelerin benzerliği ölçüsünde yeni duruma gösterilecek tepki, önceki durumda yapılan tepkiye benzerdir. Uyarıcı genellemesi olarak tanımlanabilecek bu duruma göre, iki durum arasında ne kadar benzer öğe varsa transfer o ölçüde artar. ** Organizmalar, yeni durumlara benzetmeler yoluyla tepkide bulunabilirler. Yeni bir duruma giren organizma, bu duruma benzer diğer durumlarda yaptığı tepkileri tekrarlayabilir. ** Öğretme-öğrenme ortamının gerçek yaĢamın bir temsilcisi olmasına özen gösterilmelidir. Thomdike'ın "benzer öğeler transfer teorisine göre iki durum arasındaki ortak öğeler ne kadar çok olursa, transfer o kadar yüksek olur. ** Benzer durumlarda daha önce gösterilen tepkinin gösterilmesi. ÖRNEK: **Hayatında hiç motorlu taĢıt görmemiĢ bir Afrikalı çocuğun ilk defa motorlu bir taĢıt görünce, daha önce ormanda gördüğü yırtıcı hayvanlardan korunmak için yaptığı gibi koĢarak ağaca tırmanması ** ÇağrıĢımsal geçiĢ bir uyarıcı durumunda gösterilen tepkinin, duruma yeni uyarıcıların eklenmesi, eski uyarıcıların derece derece çıkarılmasıyla tamamen yeni uyarıcılara da eski tepkinin gösterilmesidir. GeçiĢ sırasında orijinal uyarıcı yavaĢ yavaĢ ortamdan çıkarılır; bu orijinal uyarıcıya gösterilen tepki eklenmiĢ yeni uyarıcıya da gösterilir veya yeni bir durum oluĢturulur. ÖRNEK SORU ÇağrıĢımsal GeçiĢ Eski Uyarıcıyı Ortamdan Çıkarma Orhan Bey 6. sınıfa giden çocuğunun resimli kitapları okumayı sevdiği halde resimsiz kitapları okumaya pek yanaĢmadığını gözlemlemiĢtir. bu durumu değiĢtirmek içinde çocuğunun severek okuduğu resimli kitaplar okuduğu kimi günler ona resimsiz bazı hikaye kitaplarından kısa kısa bölümler okumaya baĢlamıĢtır. Orhan Bey daha sonra ise resimli kitap olmadan resimsiz hikâye kitabı verildiğinde çocuğunun bu kitaplara da ilgi gösterdiğini görmüĢtür. Orhan beyin çocuğunun bu davranıĢı değiĢtirmede kullandığı yol THORHDĠKE ilkelerinden hangisiyle açıklanabilir? CEVAP: ÇağrıĢımsal GeçiĢ DENEY: Kedilere deneyde önce bir balığı göstermiĢ daha sonra ayağa kalk komutunu vermiĢtir. Bir süre devam ettikten sonra balığı yavaĢ yavaĢ ortamdan çekmiĢ ve kedi sadece ayağa kalk komutuna tepki verir hale geliĢtir. SAYFA 63 THORNDĠKE-EĞĠTĠME ĠLĠġKĠN GÖRÜġLERĠ **Öğretimin düzenlenmesine, öğrenciye kazandırılacak hedef davranıĢları belirleyerek baĢlamalıdır. Eğitim bilimsel bir nitelik taĢımalıdır. Bunun için çıktılar, nesnel olarak gözlenebilir, ölçülebilir özellikler taĢımalıdır. Bu özellikler öğrenciye kazandırılacak davranıĢlardır. Bu nedenle öncelikle hedef ve davranıĢlar belirlenmelidir. ** Hedef davranıĢları belirlerken öğrencinin hazır bulunuĢluk düzeyi dikkate alınmalıdır.(Hazır bulunuĢluk kanunu) **Thorndike için güdüleme, öğrenciye haz veren durumun belirlenmesi için önemlidir. Öğrenciye kazandırılacak davranıĢların öğrencinin ihtiyaçlarına cevap verecek nitelikte olması gerekir. Ġçsel pekiĢtireç yerine dıĢsal pekiĢtireçler daha önemlidir. **Öğrenme küçük birimler halinde oluĢtuğundan, öğrenme adım adım sağlanmalıdır. Kolaydan zora doğru olmalıdır. **Öğrenci, uyarıcı durumdaki dikkati çeken baskın öğelere tepkide bulunur, diğer önemsiz ayrıntıları eler. Bu durumda, öğretme-öğrenme sürecinde, hedef davranıĢa yöneltecek uyarıcıların dikkati çekici nitelikte olması gerekir. **Doğru tepkiler hemen pekiĢtirilmeli, yanlıĢlar tekrar edilmeden düzeltilmelidir. Bu nedenle öğrenciye geribildirim (dönüt) verebilmek için düzenli olarak sınav yapmak gerekmektedir. **Thorndike'ın sisteminde ceza yoktur. Çünkü ceza, uyarıcı ile tepki arasındaki bağı zayıflatmaz. ● Hedef davranıĢlar belirlenirken hazırbulunuĢluk düzeyi dikkate alınmalıdır. ● Öğrenme adım adımdır. O yüzden öğrenme faaliyeti kolaydan zora doğru olmalıdır. ● Öğrenilecek konunun dikkat çekici olmasına özen gösterilmelidir. (Öğelerin baskınlığı) ● Öğrenme – öğretme ortamında öğretmenin değil, öğrencinin etkin olması gerekir. SĠSTEMATĠK DAVRANIġ KURAMI HULL ** Clark L. Hull (1884-1952), ilk olarak mühendislik eğitimi almıĢtır. Lisans sonrası eğitimini psikoloji üzerine yapmıĢtır. Yirmi dört yaĢında çocuk felci geçirmesine rağmen çalıĢmalarına devam etmiĢtir. Ġlk çalıĢması hipnoz ve telkin üzerine olan Hull, on yıllık süreç sonunda öğrenme psikolojisine ve klasik koĢullanmaya yönelmiĢ ve davranıĢın nesnel ilkelerini içeren genel davranıĢ kuramını geliĢtirmiĢtir. **AlmıĢ olduğu mühendislik ve matematik eğitiminden dolayı öğrenmeyi matematiksel formüllerle açıklamaya çalıĢması yönüyle diğer davranıĢçı kuramlardan farklılık gösteren önemli bir yöne sahiptir. ** Hull‘a göre ideal bir öğrenme kuramı Öklid geometrisi gibi önerme ve teoremlerden kurulan mantıksal bir yapıya sahip olmalıdır. Bu nedenle Hull‘un kuram oluĢturma anlayıĢı mantıksal tümdengelim olarak Belli bir düzeyde kaygının olması, kiĢiyi harekete geçireceğinden gerekli olarak görülmüĢtür. **Hull‘a göre, tepki dürtüyü azaltıcı nitelikte olmalıdır. Ġhtiyacı tatmin eden, pekiĢtirilen tepkiler öğrenilir. *****Öğrenilen davranıĢa yapılacak pekiĢtirmenin etkili olabilmesi için, pekiĢtirecin birey için önemli olması gerekmektedir. **Önceki öğrenmeler, benzer koĢullar altında meydana gelecek yeni öğrenmeleri etkilemekte, yeni öğrenmelere transfer edilmektedir. Buna göre, öğretme- öğrenme ortamını düzenlerken, çocuğun ön öğrenmelerini kullanmasını, bunların transferlerini gerçekleĢtirmesini ve iliĢkiler kurmasını sağlayacak benzer nitelikte öğeleri kapsamasına özen gösterilmelidir. ****Öğretme öğrenme durumunda organizmanın yorgunluğunu giderecek dinlenme araları verilmelidir. Aralıklı tekrarlarla performansın geliĢimi sağlanmalı; ayrıca aynı konu alanı bütün gün değil, belli saatlerde yer almalıdır. Haftalık ders çizelgelerinde, bir günde Türkçe, matematik, resim, fizik vb. derslerin birbiri ardına gelmesi bu duruma örnektir. **Öğretme-öğrenme ortamında verilecek uyarı sayısı ve çeĢidi öğrenciyi harekete geçirecek ve yorgunluğa neden olmadan beklenen davranıĢın kazanılmasını sağlayacak nitelikte olmalıdır. ****KoĢullanma yoluyla öğrenmede uyarıcı-tepki gruplarının bir arada olmasını ve uyarıcı gruba yapılan tepkilerin doyumsal sonuçlar vermesi gerektiğini savunmuĢtur. **Organizmayı öğrenmeye götüren ihtiyaçlardır. Ġhtiyaçlar dürtü ve güdülenmeyi etkiler ve davranıĢ ortaya çıkar. ****Hull‘a göre karmaĢık davranıĢlar aĢama aĢama öğrenilir ve öğrenmenin temel mekanizması koĢullanmadır. **Bu kurama göre öğrenmenin temel kavramı alıĢkanlıktır. AlıĢkanlık tepki ve ipuçları arasında öğrenilmiĢ bağ gücünü geliĢtirir. SAYFA 64 SĠSTEMATĠK KURAMIN TEMEL KAVRAMLARI DıĢsal Uyarıcı ve Uyarıcı Ġzi **DıĢ uyarıcının sinirler üzerindeki etkisi, uyarıcı yok olduktan sonra birkaç saniye daha sürer. DıĢ çevreden gelen uyarıcılar önce organizmanın sinir sistemini uyarmakta, bu uyarıcı ortamdan kalksa bile sinir sistemi üzerindeki etkisi birkaç saniye devam etmektedir. Bu duruma UYARICI ĠZĠ denir. Hull‘a göre öğrenme uyarıcı tepki iliĢkisi değildir. **DAVRANIġ DĠZGESĠ =UYARICI-UYARICI ĠZĠ-TEPKĠ Ģeklinde formüle edilir. **Göze yabancı bir cisim kaçtığında gözyaĢının gelmesi, vücut sıcaklığı düĢtüğünde titreme gibi. Eğer bir tepki ihtiyacı azaltmıyorsa, bir baĢka tepki biçimi denenir. **Uyarıcı tepkiye yol açar; tepki de biyolojik ihtiyacın karĢılanmasını sağlarsa, uyarıcı ve tepki arasındaki bağ güçlenir. Yani ihtiyaçlar karĢılandıkça, güdü azalır ve uyarantepki bağı güçlenir. BaĢarılı pekiĢtirmeler yaparak uyarıcı - tepki bağını ―alıĢkanlık‖ haline getirmek mümkündür. Hull‘a göre PekiĢtireçler, dürtüyü azaltabilen uyarıcılardır. GenellenmiĢ AlıĢkanlık Gücü Uyarıcı Genellemesi **Önceki yaĢantılar yeni öğrenmeleri etkiler. Benzer uyarıcılar benzer Ģartlı tepkiler meydana getirir. Hull bu transfer sürecine GENELLENMĠġ ALIġKANLIK GÜCÜ adını vermektedir. **Uyarıcı ve tepki arasındaki bağın gücünü gösterir. PekiĢtirilen uyarıcı ve tepki sayısı artıkça alıĢkanlık gücüde artar. **Ġlk baĢlarda gösterilen uyarıcı tepki eĢleĢmelerinin alıĢkanlık gücüne olumlu etkisi daha yüksektir, daha sonra bu olumlu etki zamanla azalmaktadır. ****Uyarıcı tepki arasındaki bağın gücüdür. Bu bağ pekiĢtirildikçe güçlenir. Yani bir davranıĢ pekiĢtirildikçe alıĢkanlık gücü de artar. DĠKKAT: AlıĢkanlık gücü azalarak artar yani baĢlangıçta alıĢkanlık gücü hızlı artar fakat sonraki pekiĢtirmeler alıĢkanlık gücünü artırsa da baĢlangıçtaki kadar olmaz. ÖRNEK: Karnı çok aç olan bir kiĢi için bir tabak yemek çok önemlidir. Fakat bir tabak yemeği yedikten sonra ki tabağın gücü bir önceki tabak kadar olmaz. **ÖğrenilmiĢ bir tepkinin istenilen (ihtiyaç duyulan)herhangi bir anda yapılması olasılığı. **DÜRTÜ VE ALIġKANLIK GÜCÜNÜN FONKSĠYONUDUR. Reaksiyon Gücü **DÜRTÜ-ALIġKANLIK GÜCÜNÜN HAREKETE GEÇMESĠ-(REAKSĠYON GÜCÜ OLUġUYOR)-ÖĞRENĠLMĠġ DAVRANIġ GÖZLENĠYOR. ÖRNEK: Ġnsanın yemek yemek için mutfağa yönelmesi için aç olması gerekmektedir. Açlık yoksa mutfağa gitmeyecektir. Tepkisel (KoĢullu) Engelleme Salınım Etkisi **Yorgunluk sebebiyle geçici ya da tamamen sönmenin gerçekleĢmesi olayıdır. **Yorgunluk bıkkınlık organizmanın tepkide bulunmasını zorlaĢtırır. Bu duruma tepkisel engelleme denir. **Tepkinin ortaya çıkmasının engellenmesinin durumdan duruma, zamandan zamana farklılığı **Uyarıcı yoğunluğu ne kadar artarsa salınım etkisi o kadar artar. SAYFA 65 Salınım Etkisi ÖRNEK SORU: Sistematik davranıĢ öğrenme kuramında Clark Leonard Hull, Ģartlanma yoluyla öğrenme için, uyarıcı tepki gruplarının hem bir arada da meydana gelmesinin, hem de uyarıcı grubuna karĢı tepkilerin doyumsal sonuçlar vermesinin gerekli olduğuna dikkat çekmiĢtir. Hull, öğrenilmiĢ tepkinin ortaya çıkmasını engelleyen faktörler bir durumdan diğerine, bir andan diğerine değiĢme göstermesi durumunu hangi kavramla ifade etmiĢtir? CEVAP: Salınım etkisi Gecikme **Uyarıcı – Tepki arasındaki geçen süre Anlık Etkili **Bir uyarıcıya organizmanın birden fazla tepki vermesi olayıdır Reaksiyon Gücü **PekiĢtirmenin miktarı büyüklüğü arttıkça, etkisi gücü ne kadar fazlaysa tepki o kadar kuvvetli olur ve artar. **PekiĢtirmenin büyüklüğü performansın gücünü büyük ölçüde etkilemektedir Crespi Etkisi KISMĠ- ÖNCE GELEN AMAÇ TEPKĠ ÖRNEKLER ** Hayvana ne kadar büyük bir pekiĢtirici verilirse, hayvanın ona ulaĢmak için koĢma hızı o denli artmaktadır. **Çocuğa vaad edilen ödül ne kadar büyükse çocuk o kadar fazla çalıĢacaktır. KISMĠ- ÖNCE GELEN AMAÇ TEPKĠ Farenin yiyeceği almadan önce, labirentte daha önce karĢılaĢtığı uyarıcıların meydana getirdiği koĢullu tepkiye ―kısmi- önce gelen amaç tepkisi‖ adı verilmektedir. **Organizmanın ihtiyacı karĢılandıkça dürtü azalır. AlıĢkanlık gücünün azalarak DÜRTÜ AZALMASI artmasının nedeni de dürtünün azalmasıdır. Yani organizma pekiĢtirildikçe dürtü azalır. **Etkisiz bir pekiĢtirecin etkili bir pekiĢtireç gibi tepkiyi ortaya çıkarması. PLASEBO ETKĠSĠ ÖRNEK: ** BaĢı ağrıyan birine sahte ya da alakasız bir ilaç verildiğinde, bir süre sonra baĢının ağrımadığını söylemesi **Organizmanın ya da kiĢilerin bir özelliğine bakılarak o kiĢi ve organizma hakkında olumlu ya da olumsuz görüĢ bildirmek. ÖRNEK: Bir kiĢinin baĢvuru cv sindeki bakıp onunla ilgili olumlu ya da olumsuz yargıya varılması.(Örnek: BaĢvuru cv sindeki resmine bakarak kiĢi hakkında yargıda bulunulması) HALO HALO: KiĢinin belirli bir alanda sahip olduğu olumlu bir özelliğinin, diğer alanlarda VE da onunla ilgili yorum yapılırken göz önünde bulundurularak genel bir yargının HORN ETKĠSĠ oluĢmasını sağlamasıdır. **ÖRNEK: ** Zeki birinin bu iyi özelliğinden dolayı aynı zamanda çalıĢkan ve sorumluluk sahibi bir insan olduğunun düĢünülmesi ** Kurtlar vadisindeki eroin kaçakçısı, katil Halo‘nun, Ģirin siması ve esprilerinden dolayı gözümüze masum görünmesi ile günlük hayatta örneğini çok güzel bulan etkidir. HORN: KiĢilerin bir alandaki baĢarısızlığının genele mal edilerek olumsuz değerlendirilmesi ÖRNEK: Öğrencinin bir alandaki bir dersinin zayıf olmasından dolayı (fizik) sayısal derslerde baĢarılı olmayacağını söyleme SAYFA 66 HULL‘UN ÖĞRENME KURAMINDAKĠ BAġLICA ÖNERMELERĠ 1. DıĢsal Uyarıcıların Alınması Ve Uyarıcı Ġzi DıĢsal uyarıcı duyu sinirlerine etkiyi baĢlatmaktadır. Ancak bu duyu sinirleri üzerindeki etki çevresel uyarıcı yok olduktan sonra da birkaç saniye sürmektedir. Hull bu etkiye uyarıcı izi adını vermiĢtir. 2. Duyusal Uyarıcıların EtkileĢimi Duyusal uyarıcılar çok ve çeĢitlidir. Bir davranıĢın sadece bir uyarıcı sonucunda oluĢması çok nadirdir. Çoğu zaman davranıĢ, birçok uyarıcının etkileĢimlerinin bir sonucudur. DavranıĢ, birçok uyarıcı kalıntısının etkileĢimlerinin bir ürünü, bir fonksiyonudur. 3. ÖğrenilmemiĢ DavranıĢlar Hull‘a göre organizma bir ihtiyacı giderebilecek tepkiler, öğrenilmemiĢ davranıĢlar hiyerarĢisiyle donanımlı olarak dünyaya gelmiĢtir. Örneğin göze yabancı bir cisim kaçtığında gözyaĢı gelmesi, vücut sıcaklığı düĢtüğünde titreme, arttığında terlemenin meydana gelmesi gibi. Eğer hiçbir içsel tepki biçimi ihtiyacı etkili bir biçimde gideremiyorsa, bu durumda organizma yeni tepki biçimlerini öğrenmek zorundadır. 4. Öğrenmenin KoĢulları: BitiĢiklik Ve Dürtü Azalması Uyarıcı tepkiye yol açar; tepki de biyolojik ihtiyacın karĢılanmasını sağlarsa, uyarıcı ve tepki arasındaki bağ güçlenir. Yani ihtiyaçlar karĢılandıkça güdü azalır ve uyaran-tepki bağı güçlenir. BaĢarılı pekiĢtirmeler yaparak uyarıcı-tepki bağını ―alıĢkanlık‖ haline getirmek mümkündür. 5. Uyarıcı Genellemesi Önceki yaĢantıların, yeni meydana gelecek öğrenmeleri etkilediğini ifade temektedir. Benzer uyarıcılar benzer Ģartlı tepkiler ortaya çıkarırlar. Hull buna genellenmiĢ alıĢkanlık gücü adını verir. 6. Uyarıcı-Dürtü Bağı Organizmadaki biyolojik yoksunluk dürtüyü meydana getirir. Örneğin, ağız ve dudakların kuruluğu, susuzluk dürtüsüyle; açlık hissi, midenin guruldaması gibi belirtiler açlık dürtüsü ile birliktedir. ÖRNEK: Labirent içindeki bir hayvana susuzluğunu gidermek için sola dönmeyi, açlığını gidermek için sağa dönmeyi önerebilirsiniz. Belirli bir dürtü ve uyarıcının birlikte olması, bu dürtüyü gidermek için belirli bir davranıĢın, bir baĢka dürtü içinde baĢka bir davranıĢın öğretilmesini mümkün kılmaktadır. 7. Dürtü Ve AlıĢkanlık Gücünün Bir Fonksiyonu Olarak Reaksiyon Gücü ÖğrenilmiĢ bir tepkinin istenen herhangi bir anda yapılma olasılığına reaksiyon gücü (SER) adı verilmektedir. ÖğrenilmiĢ tepkinin meydana gelmesi için, dürtünün ortaya çıkması ve alıĢkanlık gücünü harekete geçmesi gerekir. Hayvanın yiyeceği almak için kapıyı açma davranıĢını göstermesi, aç olmasına bağlıdır. Reaksiyon gücü, dürtünün ortaya çıkması ile pekiĢtirilen tepki sıklığının bir fonksiyonudur. 8.Tepkide Bulunma, KoĢullu Tepkinin Yapılmasını Engelleyen Yorgunluğa Neden Olur Hull, sönmeyi sadece pekiĢtirme yapılmamasının bir sonucu değil, aynı zamanda yorgunluk sonucunda oluĢan tepkisel engellemenin de bir sonucu olarak görmektedir. 9. Tepkide Bulunmamayı Öğrenme Yorgunluk, olumsuz bir dürtü durumudur ve bu durumda, tepkide bulunmama pekiĢtirici bir etkiye sahiptir. Tepkide bulunmamayı öğrenmeye koĢullu engelleme adı verilmektedir. 10. ÖğrenilmiĢ tepkiyi engelleme eğiliminde olan faktörler bir andan diğerine değiĢir. ÖğrenilmiĢ tepkinin ortaya çıkmasını engelleme bir durumdan diğerine, bir andan diğerine değiĢtirme göstermektedir. Hull bu engelleme potansiyeline ―salınım etkisi‖ adını vermektedir. Çoğu zaman bazı faktörler orta düzeyde engellerken bazen çok az, bazen çok fazla engel teĢkil edebilmektedir. 11. Anlık etkili reaksiyon gücü, tepkisel öğrenme oluĢmadan önce bir reaksiyon eĢiğini geçmelidir Bu önermeye göre, öğrenilmiĢ tepki anında gösterilen etkili reaksiyon gücü, belli bir reaksiyon eĢiğini geçtiği takdirde öğrenme ortaya çıkabilir. 12. ÖğrenilmiĢ Tepkiler; Etkili Reaksiyon Gücü, Salınım Etkisi Ve Reaksiyon EĢiğinin BirleĢik Fonksiyonudur Eğitimin baĢlangıcında, henüz birkaç kez pekiĢtirilmiĢ denemede, etkili reaksiyon gücü ve reaksiyon eĢiği birbirine çok yakındır. Ancak, ne kadar çok deneme yapılırsa yapılsın, her zaman engelleyici faktörlerin ortaya çıkıp koĢullu tepkinin meydana gelmesini önleme olasılığı bulunmaktadır. SAYFA 67 13. Anında Gösterilen Etkili Reaksiyon Gücünün Değeri, Uyarıcı Ve Tepki Arasındaki Gecikme Zamanı Kısaldığı Ölçüde Artar Gecikme, organizmaya uyarıcının verilmesiyle organizmanın öğrenilmiĢ tepkiyi göstermesi arasında geçen süredir. 14. Anında Gösterilen Etkili Reaksiyon Gücünün Değeri, Sönmeye KarĢı Direnci Belirler Sönme ne kadar geç olursa, anlık etkili reaksiyon gücü de o kadar yükselir. 15: KoĢullu tepkinin gücü, doğrudan anlık etkili reaksiyon gücünün ölçüsüne göre değiĢir. KoĢullu tepki oluĢtuktan sonra onun yaygın olarak görülmesi, büyük ölçüde herhangi bir anda gösterilen reaksiyon gücünün değeriyle iliĢkilidir. 16. Aynı durumda birden fazla tepki meydana getirebiliyorsa anlık etkili reaksiyon gücü en üst düzeydedir. Bu önermeye göre, ―anlık etkili reaksiyon gücü‖ ne kadar yüksek ise, aynı durumda meydana getirilen tepki sayısı da o kadar fazladır. **Hull‘a göre, tepki dürtüyü azaltıcı nitelikte olmalıdır. Ġhtiyacı tatmin eden, pekiĢtirilen tepkiler öğrenilir. *Öğrenilen davranıĢa yapılacak pekiĢtirmenin etkili olabilmesi için, pekiĢtirecin birey için önemli olması gerekmektedir. **Önceki öğrenmeler, benzer koĢullar altında meydana gelecek yeni öğrenmeleri etkilemekte, yeni öğrenmelere transfer edilmektedir. Buna göre, öğretme- öğrenme ortamını düzenlerken, çocuğun ön öğrenmelerini kullanmasını, bunların transferlerini gerçekleĢtirmesini ve iliĢkiler kurmasını sağlayacak benzer nitelikte öğeleri kapsamasına özen gösterilmelidir. **Öğretme öğrenme durumunda organizmanın yorgunluğunu giderecek dinlenme araları verilmelidir. Aralıklı tekrarlarla performansın geliĢimi sağlanmalı; ayrıca aynı konu alanı bütün gün değil, belli saatlerde yer almalıdır. Haftalık ders çizelgelerinde, bir günde Türkçe, matematik, resim, fizik vb. derslerin birbiri ardına gelmesi bu duruma örnektir. **Öğretme-öğrenme ortamında verilecek uyarı sayısı ve çeĢidi öğrenciyi harekete geçirecek ve yorgunluğa neden olmadan beklenen davranıĢın kazanılmasını sağlayacak nitelikte olmalıdır. **Öğretmenler öğretme-öğrenme durumunda çok çeĢitli faktörlerin öğrenmeyi çeĢitli durumlarda engelleyebileceğini bilerek, öğrenme engellerine karĢı gerekli önlemleri almalıdırlar. ** Eğer tepki ihtiyaçları karĢılanmasını sağlarsa, güdü azalır. Uyarıcı–tepki bağı güçlenir ve “alıĢkanlık” haline gelir. SONUÇ OLARAK: Öğretme-öğrenme ortamında, öğrenme birimine duyulan ihtiyaç, güdülenme, uyarıcı yoğunluğu, pekiĢtirilen tepki sayısı ne kadar artırılır; yorgunluğun meydana getirdiği engellemelerle, diğer öğrenmeyi engelleyici faktörlerin etkisi ne kadar azaltılırsa o kadar etkili bir öğrenme meydana gelir. KAHRAMAN ÖZKUL [email protected] 68 BĠLĠġSEL AĞIRLIKLI DAVRANIġCI KURAMLAR BĠLĠġSEL AĞIRLIKLI DAVRANIġCI KURAMLAR 1-ĠĢaret Kuramı-------------------------------TOLMAN 2-Sosyal Öğrenme Kuramı ---------------BANDURA (Gözlem Yoluyla Öğrenme) ĠġARET ÖĞRENME (ĠĢaret – Beklenti Öğrenme-Amaçlı DavranıĢçılık) Edward TOLMAN **Tolman kullandığı yöntem ve yaptığı deneyler yönünden daha çok davranıĢ ekolüne bir yakınlık göstermekle birlikte, deneylerinin sonuçlarını yorumlama, önerdiği hipotezler ve genel olarak öğrenme konusundaki düĢünceler yönünden alan kuramlarına ve Gestalt kuramlarına eğilimlidir. Kuramı amaçlı davranıĢçılık olarak nitelendirilmektedir. Daha sonra bu kuram, ĠĢaret-Gestalt ya da Beklenti Kuramı olarak adlandırılmıĢtır. **Tolman bulgularını laboratuar deneylerinde farelerin labirentler içindeki davranıĢlarından objektif olarak elde etmiĢtir. Bu davranıĢların yorumunu kavrama, anlama, algı, alan, Gestalt gibi açıklayıcı ilkelerle yapmıĢtır. **Tolman; Guthrie ve Hull gibi davranıĢçılardan farklı olarak labirent içindeki uyarıcıların tepkiyi boĢaltan birer "tetik‖ olmaktan çok "yol gösteren iĢaretler" niteliğinde olduğunu savunmuĢtur. ** Tolman, davranıĢçıların, davranıĢı çok küçük birimlere bölüp, analiz ederken, bütünü gözden kaçırdıklarını savunmuĢtur. Ona göre davranıĢ, amaca yöneliktir; davranıĢ, ulaĢılacak amaç doğrultusunda, çevre koĢullarına göre değiĢikliğe uğrayabilir, Ģekillenir ve uyum sağlayabilir ** Tolman‘a göre öğrenme; temel olarak çevreyi tanıma ve keĢfetme sürecidir. Organizma, araĢtırma yoluyla bir iĢaretin diğer bir iĢarete götürdüğünü keĢfeder ve bunları kullanarak amacına ulaĢır. **Organizma bu kazandığı bilgiyi birbirinden ayrı, bağımsız birimler halinde değil, organize edilmiĢ bilgi halinde saklar. Organizmanın çevreye iliĢkin organize edilmiĢ bilgi türü biliĢsel harita olarak adlandırılır. Organizma, yer öğrenme sürecinde bu haritalardan yararlanır. Tolman, üst düzey organizmaların kendilerini istedikleri amaca ulaĢtıracak yolların ve nesnelerin uzaysal planını kapsayan bilgilerini kullandıklarını savunur. Organizma biliĢsel haritasını kullanarak kendisini en kısa Ģekilde amaca ulaĢtıran yolu seçer. Bu durum en az çaba ilkesi olarak adlandırılır. ** Tolman'a göre labirent içinde amaca ulaĢma (farenin yiyeceğe ulaĢması) zincirleme koĢullanmalardan çok, zihinsel bir sürecin sonunda gerçekleĢmektedir. Ona göre farelerde seziĢ yeteneği vardır. Fare labirenti öğrenirken yol gösteren iĢaret uyarıcılarının rehberliği sayesinde labirentin, zihinde "biliĢsel haritasını" ya da bir "alan haritasını" geliĢtirir. Uyarıcıların iĢaret anlamını taĢımaları farenin labirent içindeki amacıyla ilgilidir. Fare davranıĢı ile umduğu amaç arasındaki iliĢkiyi öğrenir; bir baĢka deyiĢle uyarıcıların iĢaret ettiği anlama göre davranıĢta bulunur. KoĢullu uyarıcılara otomatik koĢullu tepkiler vererek yolunu bulmaz; ona yolunu gösteren iĢaret uyarıcılarla amaç arasındaki iliĢkilerin anlamıdır. Bu iĢaret uyarıcılar sayesinde fare labirenti zihninde yapılaĢtırır, bir bütün (Gestalt) haline getirir. Bu görüĢünden dolayı Tolman'ın kuramına "ĠĢaret Gestalt Kuramı" denir. **Tolman'a göre davranıĢa yön veren umulan amaçtır. En basit görülen bir öğrenme bile aslında karmaĢıktır. Öğrendiğimiz Ģey alıĢkanlık değil beklentidir. Hipotez bir beklentinin ifadesidir. Eğer bir beklenti doğrulanırsa tekrar olasılığı artar. ** Tolman‘a göre davranıĢ, amaçlı etkinliktir yani amaca yönelik etkinliktir. ÖRNEK: Telefon etmek, su içmek, ekmek almak vs. Farenin amacı yiyeceği elde etmekse, yiyeceği arama davranıĢı, buluncaya kadar devam eder. Farenin davranıĢı amaçsaldır. SAYFA 69 **DavranıĢ, organizmayı amaca ulaĢtıracak Ģekilde değiĢen koĢullara göre değiĢebilir. ÖRNEK: Birey iĢe her gün arabayla gidiyordur. Arabası o gün bozuksa taksiyle, yaya veya bisikletle gidebilir. Bu tepkisel bir refleks değildir. Organizma değiĢen koĢullara kendi bilgisini kullanarak, amaca ulaĢtıracak en uygun davranıĢı seçer ve uygular. **Öğrenmede biliĢsel süreçleri ilk ele alan psikologdur. **Tolman‘a göre bilgi edinimi, iki ya da daha fazla uyarıcı olaylar arasındaki iliĢki (klasik koĢullanma) olabilir. ÖRNEK: saat 12 olduğunda öğle yemeği yeme beklentisi oluĢur. Bu nedenle Tolman uyarıcı – uyarıcı kuramcısı olarak alınır. ** Organizma çevreden çok Ģey öğrenir ancak bu öğrendiklerini etkinlik olarak göstermez. Bu bilgiler onlara ihtiyaç duyuluncaya kadar bellekte kalır. ÖRNEK: Bankanın yerini biliriz ancak bu bilgiyi ihtiyacımız olana kadar kullanmayız. **Öğrenme ile performans ayrımı yapmıĢtır. Öğrenilenlerin gerek duyulduğunda gözlenebilir davranıĢa dönüĢmesine performans denir. ĠġARET ÖĞRENME ĠLE ĠLGĠLĠ KAVRAMLAR AMAÇLI DAVRANIġCILIK BÜTÜNCÜL (MOLAR) DAVRANIġ **Tolman'a göre davranıĢ, amaçlı etkinliklerdir diğer bir deyiĢle, amaca yönelik etkinliklerdir. Labirent içindeki fare için amaç yiyeceği elde etmek ise, onun yiyeceği arama davranıĢı yiyeceği buluncaya kadar sürecektir. Bu durumdaki farenin davranıĢı amaçsaldır; yani amaca yöneliktir. Tolman'a göre de davranıĢ amaca yönelik ise, organizma çevreyi araĢtırma ve amaca ulaĢma çabasını sürdürecektir. Sonuçta her iki durumda da davranıĢ amaçlıdır. **DavranıĢ aynı zamanda organizmayı amaca ulaĢtıracak Ģekilde değiĢen koĢullara göre değiĢir, uyum sağlar. ÖRNEK: Birey iĢyerine kendi otomobiliyle gidebilir. Otomobili o gün yoksa taksiyle, otobüsle, bisikletle gidebilir. Ya da yürüyebilir. Organizma değiĢen çeĢitli koĢullara, sınırlamalara göre kendi bilgisini kullanarak amaca ulaĢtıracak en uygun davranıĢı seçer ve uygular. **Yukarda belirtildiği gibi davranıĢ amaca yönelik olduğunda, amaç bazı Ģeylerden çıkmak, bazılarını da elde etmek olabilir. ÖRNEK: Kafesteki kuĢ, kafesten kaçmak için çabalarken; bir satıcı malının satıĢından kar elde etmeye uğraĢır. Sonuçta davranıĢ, organizmanın ulaĢmak istediği ürün yani amaç tarafından yönlendirilir. Tolman davranıĢı amaç etrafında organize ettiğinden, kuramına amaçlı davranıĢçılık adı verilmekle birlikte, moleküler davranıĢ değil, bütüncü (molar) davranıĢ üstünde çalıĢmak gereğini de vurgulamıĢtır. ** Tolman'a göre davranıĢı küçük parçalara, elementlere ayırarak çalıĢmak, davranıĢın anlamını kaybettirir. Bu yüzden anlamlı bütünlüğü olan amaca yönelik davranıĢlar üstünde çalıĢmak gerekmektedir ** Küçük davranıĢ birimleriyle değil, bütüncü davranıĢlarla çalıĢmak gerektiğini savunmuĢtur. Tolman, davranıĢçıların, davranıĢı çok küçük birimlere analiz ederken, bütünü gözden kaçırdıklarını ifade etmiĢtir. Ona göre davranıĢ, amaca yöneliktir; davranıĢ, ulaĢılacak amaç doğrultusunda, çevre koĢullarına göre değiĢtirilebilir, uyum sağlayabilir bir özelliğe sahiptir. Tolman, yöntem bakımından davranıĢçı, metafizik yönünden biliĢsel bir kuramcıdır. Diğer bir deyiĢle, davranıĢı biliĢsel süreçleri keĢfetmek amacıyla çalıĢmıĢtır. **Beklenti: Kapı ziline basıldığında zil sesinin duyulması beklenir. Kapı ziline basıp da zil BEKLENTĠ VE DENENCELER YER ÖĞRENME (ĠĢaret) sesinin duyulmasını beklemek bir beklentidir ** Denence: YaĢantı geçirmeden önceki ilk geçici beklentilere denir. YaĢantılarla doğrulanır ya da doğrulanmaz. Doğrulandığında beklenti devam eder. Doğrulanmadığında ise terk edilir. ÖRNEK: Lezzetli bir yemek yeme beklentisiyle lokantaya giden kiĢi eğer yemeği beğenmemiĢse denence doğrulanmamıĢtır. Ve gelecek sefer aynı lokantaya gitmez. **Organizmanın amaçlarına ulaşabilmek için çevre hakkında bilgi edinmesi, ipucu ve çevre kaynaklarını kullanarak en kısa yoldan amacına ulaşmasıdır. ÖRNEK: Aç olan birey zihninde yer alan karnın doyurmayla ilgili şemaları harekete geçirir ve karnını doyurur. SAYFA 70 YER ÖĞRENME (ĠĢaret) EN AZ ÇABA ĠLKESĠ ** Yer öğrenme deneyleri organizmanın içinde bulunduğu koĢullara göre uygun alternatif davranıĢı seçerek amacına ulaĢmayı öğrendiğini göstermek üzere düzenlenmiĢtir. Bir labirentteki fare yiyeceğe ulaĢabilmek için tüm yolları dener en kısa yolu bulduğu zaman hep o yolu kullanır. DENEYĠN AÇIKLAMASI: Fareyi, amaç olan yiyecek kutusuna götüren üç yol vardır. Bunlardan en çok tercih edilen ve en kısa olan yol birinci yoldur. En uzunu ve en az tercih edileni, ise üçüncü 'yoldur. Birinci yol A engeli ile kapatıldığında, fareler ikinci yolu tercih etmekte; ikinci yol B engeli ile kapatıldığında, bir ve ikinci yol birlikte kapatılmıĢ olduğundan bu durumda zorunlu olarak en az tercih edilen üçüncü yolu seçmektedirler. Elde edilen bu bulgular, farelerin kör bir alıĢkanlık, ya da alıĢkanlık hiyerarĢisinin otomatik bir performansı olarak değil, duruma göre oluĢturdukları biliĢsel haritaya göre etkinlikte bulunduklarını desteklemektedir. *Organizma biliĢsel haritasını kullanarak kendisini en kısa Ģekilde amaca ulaĢtıran yolu seçer. Bu durum en az çaba ilkesi olarak adlandırılır. **Organizma biliĢsel haritasını kullanarak diğer koĢullar eĢit olduğunda kendisini en kısa Ģekilde amaca ulaĢtıran yolu seçmektedir. **Öğrenmeler öğrenme amacı olmadan, hatta kiĢi farkında olmadan gerçekleĢir. Yapılan çalıĢmalar, gizil öğrenmenin zihinsel imge ya da biliĢsel harita olarak depolandığını göstermektedir. Organizma ilgili bir problemle karĢılaĢtığı zaman bu haritalara baĢvurur ve onu kullanır. Performansa dönüĢtürülmeyen öğrenmedir. Öğrenme, performansa dönüĢtürülünceye kadar bellekte saklı kalmaktadır. ÖRNEK: Bir organizmaya yaptığı davranıĢtan dolayı ödül verilmiyorsa bu organizmanın davranıĢında hiçbir farklılık meydana gelmez ancak ödül veriliyorsa daha iyi bir performans gösterir GĠZLĠ (ÖRTÜK) ÖĞRENME ÖDÜL BEKLENTĠSĠ ÖRTÜK ÖĞRENME Tolman ve Honzik (1930) tarafından yapılan bu deneyde fareler üç gruba ayrılmıĢtır. Ġki kontrol grubundan birinde fareler deney boyunca ödüllendirilmiĢ, yiyecek verilmiĢtir. Diğer kontrol grubunda deney boyunca hiç ödül verilmemiĢtir. Deney grubunda ise onbirinci güne kadar ödülsüz deneme yapılmıĢ, onbirinci günden itibaren farelere yiyecek verilerek düzenli bir Ģekilde ödüllendirilmiĢlerdir. Deney 17 gün sürmüĢtür. Elde edilen bulgular Ģöyledir: Hiç yiyecek ödülü almayan kontrol grubundaki farelerin hata sayısında bir düĢme olmakla birlikte, hata sayısı düzenli olarak ödül alan kontrol grubundaki kadar azalmamıĢtır. Ancak, onbirinci güne kadar yiyecek ödülü almayan, onbirinci günden itibaren ödül alan deney grubundaki farelerin hata sayısı, yiyeceği aldıktan sonra birden bire azalmıĢ, hatta düzenli olarak ödül alan gruptaki farelerden daha iyi performans göstermiĢlerdir. Bu durum, ilk 10 denemede de öğrenmenin meydana geldiği, ancak yiyecek alıncaya kadar bunu performans olarak göstermediğini ifade etmektedir. DENEYĠN AÇIKLMASI: Bu bulgu, aynı zamanda Tolman'ın pekiĢtirmenin bir öğrenme değiĢkeni değil, performans değiĢkeni olduğuna iliĢkin görüĢünü de desteklemektedir. Sonuç olarak, örtük öğrenme, performansa dönüĢtürülmeyen öğrenmedir. Öğrenme, performansa dönüĢtürülünceye kadar bellekte saklı kalmaktadır. **Organizma belli bir yere giderse belli bir pekiĢtireci elde edeceğini öğrenir. Tolman hayvanın almayı beklediği pekiĢtireç değiĢtirilirse performansının düĢeceğine inanmaktadır. ** Tolman'a göre, organizma eğer belli bir yere giderse belli bir pekiĢtireç elde edeceğini öğrenir. Tolman hayvanın almayı beklediği pekiĢtireç değiĢtirilirse performansının düĢeceğine inanmaktadır. Ödül beklentisiyle ilgili ilk önemli gözlemlerden birisini Tinklepaugh yapmıĢtır. Deneyinde maymunun gözü önünde iki kutudan birinin altına muz yerleĢtirmiĢtir. Ancak, maymunun kutuyu ve muzu hemen alması engellenmiĢtir. Birkaç saniye sonra maymun hiç yanılmadan doğru kutuyu seçerek muzu almıĢtır. Bu davranıĢ kazanıldıktan sonra, deneyin diğer aĢamasında; önce muz bir kabın altına saklanmıĢ sonra maymun görmeden muz kabın altından alınarak, yiyecek olarak sevilmeyen marul yaprağı konmuĢtur. Maymun yiyeceğin saklandığı doğru kabı bulmasına rağmen, tercih ettiği muz yerine marul yaprağını bulunca ĢaĢkınlık ve kızgınlık göstermiĢ yiyeceği reddetmiĢtir. Deney sonucu organizmanın elde edeceği ödülü bilerek tepkide bulunduğunu doğrular niteliktedir. SAYFA 71 ÖRTÜK (GĠZĠL) SÖNME ** Tolman'ın kuramına göre, organizma kendisine verilen gözlem yapma fırsatlarıyla Tepki-Uyarıcı beklentisini öğrenmektedir. **Fakat daha sonra organizma, artık bu tepkinin, yiyeceğe götürmediğini gözlerse, bu gözlemler sönmeyi meydana getirir. Bu koĢullarda meydana gelen sönmeye örtük sönme adı verilmektedir. Diğer bir deyiĢle, daha önce de açıklandığı gibi organizmanın öğrenilmiĢ beklentilerinin karĢılanmamasıyla sönme oluĢmaktadır. ÖĞRENMENĠN DEĞĠġKENLERĠ **Tolman, öğrenmenin bağımsız değiĢkenleri olarak çevresel değiĢkenleri ve bireysel farklılık değiĢkenlerini ele almaktadır. Tolman ayrıca psikolojiye ara değiĢken kavramını getirmiĢtir. Bireysel farklılık ve çevresel değiĢkenler ara değiĢkenlerle etkileĢerek bağımlı değiĢkeni yönlendirmektedir. Çevresel DeğiĢkenler: ÖĞRENMENĠN DEĞĠġKENLERĠ Beslenme programı amaç nesnenin uygunluğu, verilen uyarıcıların tür ve biçimleri, öğrenme durumunda gerekli olan motor tepkilerin türü labirentte ilerleme ve baĢarılı olma biçimi, deneme sayısı ve bu denemelerin birikik doğası. 1. Beslenme programı: Bu kavram hayvanın yoksun bırakılıma tarifesine iĢaret etmektedir. Örneğin; hayvanın yemek yemesinden itibaren geçen zaman miktarı 2. Amaç nesnenin uygunluğu: Verilecek pekiĢtirici uyarıcının hayvanın dürtü durumuna uygun olmasıdır. ÖRNEK: Susuz bir hayvan için yiyecek pekiĢtirici olamaz. 3. Verilen uyarıcıların tür ve biçimleri: Öğrenme durumunda hayvana sağlanan iĢaret ve ipuçlarının uygunluğu, açıklığıdır. 4. Öğrenme durumunda gerekli olan motor tepkilerin türü: KoĢma, keskin dönüĢler vb. 5. Labirentte ilerleme ve baĢarılı olma biçimi: Deneyi yapan kiĢi tarafından belirlenen, bir labirenti çözümlemek için gerekli olan yol, dönüĢ biçimi 6. Deneme sayısı ve bu denemelerin birikik doğası. Bireysel Farklılık DeğiĢkenleri: **Tolman, davranıĢı etkileyen çevresel değiĢkenlere ek olarak bireysel farklılık değiĢkenlerini ele almıĢtır. Bireysel farklılık değiĢkenleri, her bir çevresel değiĢkenle etkileĢimde bulunur ve ara değiĢkenlerin de etkisiyle bağımlı değiĢken olan davranıĢ meydana getirilir. Tolman'ın ele aldığı bireysel farklılık değiĢkenleri Ģunlardır: 1. Kalıtım 2. YaĢ) 3. Önceki eğitim 4. Organizmanın hormon, ilaç ve vitamin koĢullan ÖĞRENMENĠN DEĞĠġKENLERĠ Ara DeğiĢkenler: *Ara değiĢken, bağımsız değiĢken ve bağımlı değiĢken arasındaki iliĢkiyi açıklamaya yardımcı olmak üzere oluĢturulmuĢ bir yapıdır. Tolman ara değiĢken olarak biliĢi görmektedir. BiliĢ, hem uyarıcıya hem de tepkiye müdahale eden bir öğedir. **Organizma, verilen bir hedefe tek bir yolu kullanarak değil, çok çeĢitli alternatif yolları değerlendirerek ulaĢmaktadır. Bu durumda Tolman, amaca ulaĢmada kullanılan karmaĢık, bütüncü davranıĢ çeĢitliliğinin nedenlerini açıklamaya çalıĢmıĢtır. Tolman, bu sorunu ara değiĢken kavramını kullanarak cevaplamıĢtır. **BiliĢ hem uyarıcıya hem de tepkiye müdahale eden bir öğedir. Bireyin çevresindeki dünyaya iliĢkin algıları, inançları onun etkinliklerini etkilemektedir. Ara DeğiĢken Örnekleri: BiliĢleri, beklentileri, amaçları, varsayımları ve istekleri kapsar. Beklentiler Ara DeğiĢkenini Açıklarsak: Tolman’a göre bir beklenti, her bir baĢarılı tepkiyi bir ödül takip ettiğinde ortaya çıkar. Bir beklenti bir kere ortaya çıktığı zaman, davranıĢın yön bulmasında ve kontrolünde rol oynar. KAHRAMAN ÖZKUL [email protected] SAYFA 72 Güdülenme **Organizmanın çevredeki hangi olaylara dikkat edeceğini belirler. ÖRNEK: Aç bir organizma çevredeki yiyeceklere, susuz bir organizmada çevredeki su ile ilgili uyarıcılara dikkat eder. **Tolman'a göre, öğrenme için güdülenme gerekli değildir, çünkü güdülenme, organizmanın çevredeki hangi olaylara dikkat edeceğini belirler. **Tolman'a göre güdülenme "algısal vurgulayıcı" olarak görev yapar. Zihinsel Deneme Yanılma Performans BĠLĠġSEL SENARYO **Tolman organizmanın seçimden önce seçme noktasında durup karar verme öğelerini biliĢsel olarak gözden geçirdiğini belirtmektedir. Bu sürece de zihinsel deneme-yanılma adını vermektedir. **Fare labirentte yiyeceğe en kısa yoldan nasıl gidebilirim gibi çözümler ararkenki hareketleri, alternatif bir yol araması zihinsel deneme yanılmadır. Bu deneme-yanılma çözüm bulununcaya kadar devam etmektedir. **Öğrenilenlerin gerek duyulduğunda gözlenebilir davranıĢa dönüĢtürülmesine performans denir. ÖRNEK: T bankasının nerde olduğunu biliriz ancak bankaya ihtiyaç duyduğumuzda bu bilgiyi kullanırız **Uzun süreli bellekteki iĢlemsel hafıza bilgilerine denir. Bir olayın nasıl gerçekleĢtiği ile ilgili senaryo vardır. Bireylerin zihinlerinde bir olayın nasıl gerçekleĢtiği ile ilgili senaryoları vardır. Fakat bu senaryolar farkında olarak öğrenilmez. Durum ya da olayla karĢılaĢınca uygun Ģekilde hareket ederiz ÖRNEK: Ders dinlerken nasıl davranacağımızı farkına varmadan öğreniriz ve ders dinlerken de zihnimizdeki senaryoya uygun dinleriz. BĠLĠġSEL HARĠTA **Eğer organizmaya çevresini keĢfetme imkânı verilirse, çok sayıda uyarıcı ve uyancı tepki bağlaĢımları kazanabilir. Organizma bu kazandığı bilgiyi birbirinden ayrı, bağımsız birimler halinde değil, organize edilmiĢ bilgi halinde saklar. Organizmanın çevreye iliĢkin organize edilmiĢ bu bilgi türüne biliĢsel harita adı verilmektedir. **BiliĢsel harita denencel nitelikte olan geçici beklentilerin test edilmesi yoluyla geliĢir. Denence test etme süreci, biliĢsel haritanın geliĢiminde önemli bir yere sahiptir. Organizma biliĢsel haritasını kullanarak diğer koĢullar eĢit olduğunda kendisini en kısa Ģekilde amaca ulaĢtıran yolu seçmektedir. Bu duruma en az çaba ilkesi denir. TOLMAN‘IN ÖĞRENME TÜRLERĠ KATEKSĠS ÖĞRENME **Organizma içinde bulunduğu sosyo-kültürel özelliklere göre belli dürtü durumlarını belli nesneler ile iliĢkilendirerek öğrenir. ** Kateksis, belli dürtü durumlarıyla belli nesneleri iliĢkilendirme eğiliminin öğrenilmesidir. ÖRNEK: Kebap deyince akıllara Adana ve Urfa‘nın, Ġtalyanlar açlığını makarna ya da pizza ile giderme eğiliminde olabilir. NOT: Organizmanın belli dürtü durumlarında belli nesnelerden kaçınmayı öğrenmesine ise olumsuz Kateksis demiĢtir. ÖRNEK: Bir Müslüman açlığını gidermek için domuz eti yemez çünkü açlık ile domuz etini iliĢkilendirmemiĢtir. SAYFA 73 Eġ DEĞER ĠNANÇLAR **Tolman‘a göre öğrenmede fizyolojik dürtülerden çok sosyal dürtülerin doyurulması önemlidir. Bazen alt amaç gerçek amaçla aynı etkiye sahip olduğunda alt amaç eĢ değer inancı oluĢturmaktadır. Organizmanın açlık, susuzluk gibi fizyolojik dürtülerine göre saygı ihtiyacının karĢılanması daha önemlidir. ÖRNEK: ** ĠĢ yerinde baĢarılı olma algısı çalıĢanın saygı ve kabul görme ihtiyacını karĢılar. Yüksek not alma saygı ihtiyacını doyurur ** Alt amaç, ana amaçla aynı tepkiye sahip olduğunda, alt amaç, eĢdeğer inanç oluĢturur. Bu durum, uyarıcı-tepki kuramlarında ikincil pekiĢtirme kavramına çok benzemekle birlikte, bu öğrenme çeĢidi fizyolojik dürtülerden ziyade ―sosyal dürtülerin‖ tatmini ile iliĢkilidir **Tolman, pekiĢtirme olarak, sevgi – saygı ihtiyacının karĢılanmasını görürken, U-T kuramcıları açlık, susuzluk gibi fizyolojik dürtülerin doyurulmasını tercih etmektedirler. TOLMAN DERKĠ: 1949'da bu durumla ilgili Ģu örneği vermektedir. Yüksek not alma algısı, öğrencinin bir müddet sevgi ve kabul edilme ihtiyacını tatmin edecektir. Hatta arkadaĢlarına aldığı notlardan söz etmese bile, öğrenci için A almak, sevilme ve kabul edilmeye eĢdeğer olarak görülecektir. ALAN BEKLENTĠLERĠ **Organizma neyin neye götüreceğini öğrenir. Belli bir iĢaret gördüğünde onu, belli bir diğer iĢaretin izleyeceğini bekler. Bu öğrenmeye uyarıcı-uyarıcı öğrenmesi de denir. Bu tür öğrenmenin gerçekleĢmesi için tek pekiĢtirme beklentinin doğrulanmasıdır. ÖRNEK: Zil çalması dersin baĢlaması için bir iĢarettir. ġimĢek gök gürültüsünün iĢaretidir TOLMAN DERKĠ: Uyarıcı-Tepki (U- T) öğrenme değil, uyarıcı-uyarıcı (U=U) öğrenme denmiĢti. Organizma bir iĢareti gördüğünde, bir sonrakinin onu izleyeceğini öğrenir. Bu tür öğrenmenin meydana gelmesi için tek pekiĢtirme, beklentinin yani denencenin doğrulanmasıdır. **Alan-biliĢ yolu, bir problem çözme stratejisi olarak belli durumlarda algısal alanı düzenleme eğilimi olarak tanımlanır. Problem çözme stratejisinde önemli olan ALAN BĠLĠġ nokta, bir problemi çözmede etkin olan bir stratejinin gelecekte benzer YÖNTEMLERĠ durumlarda da kullanılmasıdır. **Problem çözme yaklaĢımı ya da yolu da denebilir. Tolman‘a göre en az güvenli öğrenme türüdür. Bir problemi çözmede kullandığı stratejiyi diğer problemlerde de kullanmadır. DÜRTÜ AYRIMLARI **Organizmanın kendi dürtü durumunu belirlemesini ve buna uygun tepkide bulunmasını kapsamaktadır. Organizma kendi dürtü durumunu belirlemedikçe onunla ilgili biliĢ haritasını kullanamaz. Yani ihtiyacını bilmedikçe amacını belirleyemez ve davranıĢta bulunamaz ÖRNEK: Bir T labirentinde hayvana aç olduğunda bir yöne, susuz olduğunda diğer yöne dönme öğretilmiĢtir. Organizma, kendi dürtü durumunu açıkça belirlemedikçe onunla ilgili biliĢ haritasını kullanamaz. Organizma ihtiyacını bilmediğinde, amacını belirleyemez ve sonuçta da uygun davranıĢı gösteremez. **Tolman, fizyolojik dürtülere olduğu kadar sosyal dürtülere de önem verdiğinden onun için dürtü ayırımı kavramı önemlidir. ÖRNEK: Sevgiye ihtiyaç duyan birisinin davranıĢı farklı olacaktır, yiyeceğe ihtiyaç duyan birisinin davranıĢı farklı olacaktır. KAHRAMAN ÖZKUL SAYFA 74 HAREKET BĠÇĠMLERĠ **Tolman kuramından esas olarak fikirlerin iliĢkilenmesiyle ilgilenmiĢtir. Bu nedenle hareket biçimini öğrenme, bir eksiği gidermeye dönüktür. **Bir eksikliği gidermek için sergilenen hareketler ve bunların nasıl davranıĢa alıĢkanlığa dönüĢtüğünü belirlemeye yönelik Tolman‘ın yaptığı çalıĢmalar vardır. **Sonuçta kalıcı tutum ve alıĢkanlıklar oluĢur. TOLMAN‘IN KURAMININ EĞĠTĠM AÇISINDAN DOĞURGULARI 1 Eğitimle kazanılacak amaçlar, öğrencinin amaçlarıyla tutarlı olduğu, öğrencinin gereksinimlerini karĢıladığı ölçüde öğrencinin öğrenme çabasını sürdürmesini sağlayacaktır. 2 Okuldaki dersler öğrenciye öğrenmeye karĢı istek ve ihtiyaç yaratmalıdır. 3 Konular mantıksal ve aĢamalı bir sıra izleyecek Ģekilde yapılandırılmalıdır. 4 Öğrencilere denence kurma ve denenceleri test etme, zihinsel olarak deneme-yanılma fırsatı verilmeli. Öğretme-öğrenme ortamı öğrencinin beklentilerini karĢılamaya yönelik olmalıdır. 5 Öğrencilere yapacakları davranıĢ sonucu performansının artması için ödül verilmelidir. 6 Çevresel bireysel ve ara değiĢkenler öğrencilerin beklentilerine uygun olmalıdır. 7 öğrenme konusunda birçok önemli araĢtırma baĢlıkları ortaya atmıĢtır ve psikolojiye 'ara değiĢken' ve 'biliĢsel harita' kavramlarını kazandırmıĢtır. OKUMA PARÇASI Tolman'a göre davranıĢ, amaca yönelik ise organizma çevreyi araĢtırma ve amaca ulaĢma çabasını sürdürür. DavranıĢ, organizmanın elde etmek istediği ürün, ulaĢmak istediği amaç tarafından yönlendirilir. DavranıĢ belli bir amaca dönük değilse, organizma öğrenme çabasından vazgeçer. O halde eğitimle kazandırılacak amaçlar, öğrencinin gereksinimlerini karĢıladığı ölçüde, öğrencinin öğrenme çabasını sürdürmesini sağlayacaktır. Ayrıca, öğretme öğrenme ortamındaki uyarıcılar, nesneler, olaylar öğrencilerin gerek fizyolojik gerekse sosyal ihtiyaçlarını gidermelidir. Öğrencilerin öğrenme çevresindeki objelerle dürtülerini giderme arasında iliĢki kurmaları sağlanmalıdır. Tolman'ın kateksisin unutmaya karĢı direnci artırdığı görüĢü dikkate alındığında, öğrencinin ihtiyacını gideren davranıĢları kazandırmak daha da önem taĢımaktadır. Kısaca, dersler, öğrenme birimleri öyle yapılanmalı ki öğrencinin, algıladığı ihtiyaçları ile dersin hedefleri arasındaki iliĢkiyi kolayca keĢfetmesine yardımcı edebilsin. Tolman'a göre güdülenme, algısal vurgulayıcı olarak önem taĢır ve organizmanın çevrede dikkat edeceği olayları belirler. O halde ders, ünite ya da baĢka bir öğrenme birimi öğrencide öğrenmeye karĢı istek ve ihtiyaç yaratmalıdır. Organizma, araĢtırma yoluyla bir olayın baĢka bir olaya yol açtığını; bir iĢaretin diğer bir iĢarete götürdüğünü keĢfeder ve bu iĢaretleri kullanarak amacına ulaĢır. Buna göre, dersler, üniteler, konular mantıksal ve aĢamalı bir sıra izleyecek Ģekilde yapılandırılmalıdır. Ayrıca, Tolman'a göre, kazandırılacak davranıĢın bir anlamı, bütünlüğü olmalıdır. DavranıĢ çok küçük hareket parçalarına ayrıĢtırıldığında anlamını kaybetmektedir. O halde öğrenciye kazandırılacak davranıĢlar bütüncü olmalıdır. Tolman'a göre organizmanın denence kurması ve bu denenceleri test etme süreci onun biliĢ haritasının geliĢiminde önemli bir yere sahiptir. Bu nedenle öğretme-öğrenme ortamında öğrencilere denence kurma ve denenceleri test etme, zihinsel olarak deneme-yanılma fırsatları verilmelidir. Böylece öğrencilerin biliĢ haritalarını geliĢtirmelerine ve anlamlı etkinliklere yönelmelerine yardım edilebilir. Organizmayı amaca ulaĢtıran tepkiler, denencenin diğer bir deyiĢle, ön beklentinin doğrulanmasını sağlamaktadır. Beklentilerin gerçekleĢmesi ise davranıĢı güçlendirir. Bu durumda, öğrenciye davranıĢları ile ilgili verilecek dönütler, doğrulanan beklentilerle ilgili davranıĢların güçlenmesini sağlarken, doğrulanmayan beklentilerle ilgili davranıĢların yeniden gözden geçirilmesini ve biliĢsel haritada düzeltmeler yapılmasını sağlar. öğrenme Organizma, yapacağı davranıĢ sonucunda bir ödül beklentisine sahiptir. Eğer bu beklediği ödülü elde edemezse kızgınlık duyar. Bu durumda öğrencinin performansı sonucunda verilecek ödül,.onun için anlamlı ve beklentisine uygun olmalıdır. Aksi taktirde performansta düĢme gözlenebilir. Tolman‘a göre öğrenmeyi ve performansı etkileyen birçok çevresel, bireysel ve ara değiĢkenler bulunmaktadır. Öğrencinin öğrenmesini çok çeĢitli faktörlerin etkilediğinin farkında olan öğretmen, öğretme-öğrenme çevresini, öğrencinin beklentilerini karĢılayacak Ģekilde düzenler. Diğer bir deyiĢle, gerek programın hazırlanmasında, gerekse öğretimin düzenlenmesinde çevresel faktörler, bireyin ve ara değiĢkenlerin özelliklerine uygun olmalı ki, öğrencinin beklentileri doğrulansın ve öğrenmeye inancı artsın. SAYFA 75 SOSYAL ÖĞRENME-ALBERT BANDURA (GÖZLEM YOLUYLA-MODEL ALARAK-DOLAYLI ÖĞRENME) ** Sosyal öğrenme kuramı Bandura’nın yaptığı çalışmalar sonucu ortaya koyduğu bir öğrenme kuramıdır. Bu kuram hem davranışçı hem de bilişsel öğrenme kuramından farklı bir yapıya sahip olmakla birlikte her iki kuramın özelliğini de taşımaktadır. Bandura’ya göre öğrenmelerin temelinde mutlaka her davranışı organizmanın yapması ve elde ettiği sonuçlara bağlı olarak davranışı şekillendirmesi söz konusu değildir. Birçok öğrenmenin temelinde gözlem ve başkalarının yaptığı davranışlar yoluyla öğrenme vardır. **Sosyal öğrenmede asıl olan bireyin başkalarını gözlemleyerek öğrenmesidir. Öğrenmenin etkililiği, öğrenenin modelden gözlemlediği davranışı taklit edebilme kabiliyetidir. Bandura Sosyal Öğrenmeyi gözlem yoluyla öğrenme olarak da isimlendirmektedir. Ancak taklit yoluyla öğrenme ile gözlem yoluyla öğrenmenin birbirinin yerine kullanılamayacağını da vurgulamaktadır. **Model almada birey gözlediği kişinin başarıya ulaştığı ve hoşa giden sonuca ulaşılan davranışlarını alırken, taklit de ise iyi ya da kötü ayrımı yapılmaksızın gözlenilen kişinin tüm davranışlarının aynen alınması söz konusudur. Model alma söz konusu olduğunda bir sınıf ortamında yanındaki arkadaşıyla konuşup öğretmeni tarafından azarlanan arkadaşını gören öğrenci bu davranışı yapmama eğiliminde olacaktır. Azarlanan öğrenci başka bir derste öğretmenin sorduğu soruları cevaplayarak öğretmeninden övgü almış ise bu davranışlar ise davranışları gözleyen öğrenci tarafından yapılacaktır. **Sosyal hayatta karĢılaĢtığımız birçok öğrenme durumları sadece koĢullanma teorileriyle açıklanamaz. Ġnsanlar birçok karmaĢık davranıĢlarını uzun pekiĢtirmeler olmadan sadece gözleyerek öğrendikleri görülmektedir. Bebekler, konuĢmayı çevresinde bulunan kiĢileri taklit ederek öğrenir. Cinsiyet rolleri; anne, baba ve kardeĢlerden öğrenilir. Gençler ilgi duydukları alanlarda ünlü kiĢileri model alarak davranıĢ oluĢturur ve geliĢtirirler. Bandura, çevrenin davranıĢ üzerinde etkili olduğunu ancak davranıĢında çevre üzerinde etkisi olduğunu ileri sürer. Buna karĢılıklı gerekirlilik adını verir. Daha sonra daha da ileri giderek kiĢiliğe üç Ģey arasındaki iliĢki olarak bakmaya baĢlar. Bunlar; çevre, davranıĢ ve kiĢinin psikolojik geliĢimi. BANDURA’NIN DENEYĠ Bandura, üç grup çocuğa deney yapmıĢtır. Bu üç grup çocuğa, oyun odasında oyuncağına karĢı saldırgan davranıĢlar sergileyen bir çocuğun filmi izletilmiĢtir. Bu film üç farklı son ile bitmektedir. Birinci grup çocuğa; bu saldırgan davranıĢlar sonucunda ödüllendirildiği son, ikinci grup çocuğa; saldırgan davranıĢtan dolayı oyuncakla oynamama cezası verildiği son, üçüncü grup çocuğa ise; ne ceza ne de ödül verildiği son izletilmiĢtir. Daha sonra bu çocuklar oyuncakla oynamak üzere oyun odasına bırakılmıĢtır ve Bandura bu çocukların davranıĢlarını gözlemlemiĢtir. DENEY SONUCUNDA: BĠRĠNCĠ GRUP: Sonunda ödül alan grup: Yüksek derecede saldırganlık ĠKĠNCĠ GRUP: Sonunda cezalandırılan grup: DüĢük seviyede saldırganlık ÜÇÜNCÜ GRUP: Sonunda ne ödül ne ceza: Orta seviyede saldırganlık DENEYĠN YORUMU: **Davranışın gözlenmiş olması yapılması için yeterlidir. Pekiştirmeye ihtiyaç yoktur-KANIT 3.GRUP **Pekiştirme performansı etkiler. KANIT 1.GRUP **Pekiştirme olmadan da davranış öğrenilir, fakat pekiştirme ile davranış güçlenir ve performans artar. Burada öğrenme ile performans ayrımı vurgulanmaktadır. ****Bandura bu deneyden; öğrenmede medyanın özellikle televizyonun çok büyük etkisi olduğu, çocuğun saldırgan, uysal, paylaĢımsal gibi davranıĢları öğrendiği sonucuna ulaĢmıĢtır. SAYFA 76 **Körle yatan ĢaĢı kalkar. **Kır atın yanında duran ya huyun ya suyundan **Bana arkadaĢını söyle, sana kim olduğunu söyleyeyim. **Anasına bak kızını, al NOT: BiliĢsel ağırlıklı kuramcılar TOLMAN VE BANDURA‘ YA göre pekiĢtirmeye gerek yoktur. Bandura‘ya göre pekiĢtirme performansı artırır. Tolman‘a göre ise beklentiye dayalı olarak davranıĢı ortaya çıkarır. GENEL ÖZET: **Bandura‘ya göre gözleyerek öğrenme, sadece bir kiĢinin diğer kiĢilerin etkinliklerini basit olarak taklit etmesi değil, çevredeki olayları biliĢsel olarak iĢlemesiyle kazanılan bilgidir. ● Gözlem yoluyla öğrenme, taklidi içerebilirde, içermeyebilirde. ÖRNEK: Sınavda yanındaki arkadaĢının kopya çekerken yakalandığını ve cezalandırıldığını gören bir öğrenci, böyle bir duruma düĢmemek için soruları kendisi cevaplamaya çalıĢır. Bu durumda öğrenci gözlemleri yolu ile öğrenmiĢ ancak taklit etmemiĢtir. ● Bandura ve Tolman‘ın kuramları birer pekiĢtirme kuramları değil, biliĢsel eğilimli kuramlardır. ● Bandura da Tolman gibi öğrenmeyle performansı birbirinden ayırmıĢtır. ● Bandura‘ya göre davranıĢların çok büyük bir kısmı, diğer insanların gözlenmesi, yani davranıĢı gösteren bireylerin model alınması sonucu öğrenilir. ÖĞRENMEYĠ SAĞLAYAN DOLAYLI YAġANTILAR DOLAYLI PEKĠġTĠRME DOLAYLI GÜDÜLENME DOLAYLI CEZA **DavranıĢı pekiĢtirilen modeli izleyen bireylerin, modelin davranıĢlarını daha kısa sürede ve sıklıkla taklit ettiği görülür. ÖRNEK: Derse katılan öğrenciyi öğretmenin övmesi diğer öğrencileri de derse katılması için cesaretlendirir **Model yapmış olduğu davranışlar sonucunda ödüllendirilmiş ise, gözlemcinin (öğrenen) o davranışı tekrar etme olasılığı artacaktır. Dolaylı pekiştirmede pekiştireç öğrenene değil davranışı yapana yani modele verilmektedir. **Gözlenen ürünler, bireyi sadece bilgilendirmez, aynı zamanda onu elde etmeye de güdüler. Gözlenen davranıĢ, değer verilen bir ürünle sonuçlanırsa, birey davranıĢta bulunmaya istek duyar. Ayrıca gözlemci o davranıĢı yapabileceğine inanmalıdır. BaĢkalarının baĢarılarını ya da baĢarısızlıklarını gözlemek, belli bir davranıĢı yapmak için, bireyin kendi yeteneğini değerlendirmesine yardın eder. ÖRNEK: Sınıfta burs kazanan bir öğrenciyi gören ve kendi düzeyinin de burs kazanmaya uygun olduğunu gören birey harekete geçer **Gözlenen davranış sonucunda model hoşa giden bir sonuçla karşılaşır ise, gözleyen kişi bu davranışı yapmaya istek duyar. Modelin başarısı gözleyenin o davranışı yapması için onu tetikler ve harekete geçirir **Modelin olumsuz davranıĢlarının cezalandırılması, gözleyenlerin benzer davranıĢlarda bulunmalarını engellemekte veya azaltmaktadır. Bir gruptaki bireylerin, kurallara uymalarını sağlamada ve istenmeyen davranıĢları engellemede önemli role sahiptir. ÖRNEK: Yalan söyleyen bir öğrenci cezalandırıldığında diğer bireyler aynı durumla karĢılaĢmamak için yalan söylemezler. Ancak çocuklar saldırganca ve duygusal olarak cezalandırılırlarsa, saldırganlığı taklit etme eğilimi doğabilir. Yani saldırganca cezalandıran anne-babalar, çocuklarının da saldırganca cezalandıran birer annebaba olmalarına neden olurlar. ** Modelin yapmış olduğu davranış sonunda bir ceza ile karşı karşıya kalır ise, davranışı gözleyenin o davranışı yapma eğilimini azaltır ya da ortadan kalkar. Dolaylı pekiştireçte olduğu gibi ceza öğrenene değil davranışı yapana yani modele verilmektedir. SAYFA 77 DOLAYLI DUYGU DUYGUSALLIK ĠÇSEL PEKĠġTĠRME DOĞRUDAN PEKĠġTĠRME **Birçok duygu gözlem yoluyla kazanılır. Birçok insan doğrudan zarar görmedikleri halde fareden, köpekten, yılandan, hocadan, sınavdan korkmaktadırlar. Bu korkuların nedeni söz konusu korkulara sahip modellerin gözlenmesidir. ÖRNEK: Böcek gördüğü zaman çığlık atan annesini gören çocuk, annesini taklit eder ve böceğin korkulacak bir yaratık olduğu sonucuna ulaĢır **Gözleyen davranışı yapıp herhangi bir zarar görmese de modelin davranışları nedeniyle korku ve kaygı hissedebiliriz. Model alınan kişi bizim sevdiğimiz ve bize yakın bir insansa onun korktuklarından korkma, onun sevdiklerini sevme eğiliminde oluruz. **Bireyin baĢkalarının tepkilerine aldırmadan kendi amaçlarını kendi doğrularını belirlemesi ve uygulamasıdır. Kendi kendini güdüler kendine ve düĢüncelerine önem verir. KPSS-2009 KreĢte arkadaĢına vuran Mert, öğretmenin verdiği oturma cezasına aldırmamıĢ, ―Oh, iyi ki de vurdum, o da benimle alay etmiĢti, ona gününü gösterdim.‖ diyerek rahatladığını hissetmiĢtir. Mert‘in yaĢadığı rahatlık duygusu, sosyal öğrenme kuramına göre aĢağıdakilerden hangisine bir örnektir? CEVAP: Ġçsel pekiĢtirme Dolaylı pekiĢtirmeden sonra gözleyenin gözlemlediği davranıĢı taklit etmesiyle birlikte, gösterdiği taklitten sonra davranıĢının ödüllendirilmesi doğrudan pekiĢtirme olarak adlandırılır. Model alınan davranıĢın pekiĢtirilmesi SOSYAL ÖĞRENME KURAMININ ĠLKELERĠ VE ETKĠLEYEN FAKTÖRLER GÖZLEMCĠNĠN ÖZELLĠKLERĠ 1-SembolleĢtirme kapasitesi 2-Öngörü kapasitesi 3-Dolaylı öğrenme kapasitesi 4-Öz düzenleme kapasitesi 5-Öz yargılama kapasitesi MODELĠN ÖZELLĠKLERĠ *Benzerlik *Statü *Saygınlık *Uzmanlık v.b DAVRANIġIN ÖZELLĠKLERĠ *Basit *ĠĢlevsel *Sık tekrarlanması TEMEL ĠLKELER-6 TANEDĠR KarĢılıklı Belirleyicilik **Bandura‘ya göre bireyin davranıĢı ile çevre, karĢılıklı olarak birbirini etkilemekte, bunun sonucunda bireyin sonraki davranıĢları belirlenmektedir. Hem çevre davranıĢı, hem de davranıĢ çevreyi değiĢtirebilir . ● PekiĢtirme ve ceza çevrede potansiyel olarak vardır. Ancak onların ortaya çıkıĢını davranıĢlar belirler. ÖRNEK: Sürekli problem yaratan birey olumsuz bir sosyal çevre yaratmaktadır. ● Bandura‘ya göre insanlar çevreyi belli yollarla etkilemekte, değiĢtirmektedir. Çevre de insanların daha sonraki davranıĢlarını etkilemektedir. ÖRNEK: Saldırgan bireylerin olduğu bir yerde saldırganlık uygun görülür. Saldırganlığın uygun görüldüğü ortamdaki birey de saldırgan davranıĢları seçebilir **Öğrenmeyi; birey, çevre ve davranıĢ olarak üç temel faktör birlikte oluĢturur. Bireyin karakteristik özellikleri, kiĢiliği, düĢünceleri, beklentileri ve inançları üçgenin bir köĢesinde yer almaktadır. -Diğer köĢede ise davranıĢ vardır. KiĢi kendi davranıĢı ile hem kendi kararlarını etkilemekte, hem de diğerlerinin kiĢiye göstereceği tepkiye neden olmaktadır. -Üçüncü köĢede ise; çevre yer almaktadır. Bir yandan çevresel faktörler bireyin kararlarını etkilerken diğer yanda çevrede olan olaylar, bireye nasıl davranması gerektiği ile ilgili olarak yol gösterici olabilmektedir SAYFA 78 **GeçmiĢi hafızasında TUTABĠLME, TAġIYABĠLME, meydana gelmemiĢ olayları da zihinde sembolik KODLAYABĠLME, TEST EDEBĠLME SembolleĢtirme Kapasitesi **Bandura insanların, düĢünme ve dili kullanma gücüme sahip olduğundan geçmiĢi kafasında taĢıyabilmekte, geleceği iĢi test edebilmektedir. Eğer insanoğlunun kafasında bir video kaydedici olduğu ve kendisine gelen her Ģeyi kaydettiği düĢünülürse bu video kaset, her yaĢantının biliĢsel temsilcisini ya da sembolünü hatırlama kapasitesi olarak düĢünülebilir. Aynı Ģeyler, geçmiĢ için olduğu kadar gelecek için de geçerlidir. Henüz meydana gelmemiĢ olaylarda zihinde temsil edilir. Gelecekteki muhtemel davranıĢlar zihinde sembolik olarak yapılır, beklenir, merak edilir, test edilir. **GeçmiĢ ve geleceğin sembolü ya da biliĢsel temsilcisi olan düĢünceler, sonraki davranıĢları etkileyen ya da onlara neden olan materyallerdir ** Bandura'ya göre insanlar çevreye uyum sağlamak ya da çevrelerini değiĢtirmek için dünyada gördüklerini zihinlerinde sembolleĢtirirler. **Semboller insanların zihninde dünyadaki gördüklerinin temsilcileridir. Bu durum, insanlara düĢünme ve düĢüncelerini ifade etmede rehberlik etmesini sağlar. **Diğerleri ise deneyim ve düĢünce olarak zihnindeki sembollerdir. Ġnsanın beyninde kendi kapasitesine uygun sanki bir kayıt cihazı vardır ve her Ģeyi kaydeder, kaydettiklerini hatırlamak içinse sembollerle kodlama yapar. **SembolleĢtirme özelliğinden dolayı geçmiĢi zihinde tutabilme geleceği zihinde tasarlayabilme Öngörü Kapasitesi Geleceği DüĢünme Dolaylı Öğrenme Kapasitesi Öz Düzenleme Kapasitesi (Kendini) **Öngörü Kapasitesi: Bireylerin ileriyi görme, plan yapabilme, baĢkalarının kendilerine nasıl davranacaklarını kestirebilme kapasiteleridir. **Sosyal öğrenme kuramı, sembolik kapasiteyi kullanmanın yanı sıra gelecek için plan yapabilme kapasitesini de gerektirir. Ġnsanlar, gelecekte baĢkalarının kendilerine nasıl davranacaklarını tahmin edebilmeli, hedeflerini belirleyebilmeli, geleceğini planlayabilmelidirler. Kısaca, düĢünme etkinlikten önce geldiğinde, insanlar ileri düĢünebilmelidirler. **GeçmiĢte öğrenilenlerden faydalanılır, birleĢtirilir **Ġnsanlar özellikle çocuklar, genellikle baĢkalarının davranıĢlarını ve davranıĢlarının sonuçlarını gözleyerek öğrenirler. KuĢkusuz kendileri de bazı Ģeyleri yaparak ve kendi davranıĢlarının sonuçlarını görerek çok Ģey öğrenebilirler. Ancak, yaĢam sadece insanların kendi yaptıklarından öğrenmelerini içerseydi çok sınırlı kalırdı. Oysa insanlar baĢkalarının deneylerimi gözleyerek çok Ģey öğrenmektedirler. Bu nedenle, dolaylı öğrenme kapasitesi sahip olma sosyal öğrenmede önemli bir ilkedir. KPSS-2010 Ablasının tırnakları kesilirken canı yandığı için ağladığını gören Taylan sıra kendisine geldiğinde tırnaklarını kestirmemek için uzun süre direnmiĢtir. Taylan‘ın tırnaklarını kestirmemek için uzun süre direnmesi aĢağıdaki kavramlardan hangisi ile açıklanır? CEVAP: Dolaylı Öğrenme **Ġnsanların kendi davranıĢlarını kontrol edebilme yeteneğine sahip olmalarıdır. Ġnsanlar ne kadar çalıĢacaklarına, ne kadar uyuyacaklarına, ne yiyeceklerine, nereye gideceklerine kendileri karar verirler ve davranıĢlarını kontrol ederler. ĠNSANLARIN KENDĠ HAYATLARINI KENDĠLERĠNĠN DÜZENLEMESĠ **Bireyin kendi davranıĢlarını gözlemleyip, kendi ölçütleriyle karĢılaĢtırarak yargıda bulunması ve gerekiyorsa davranıĢlarını ölçütlerine uygun hale getirmesidir. Yani bireyin, kendi davranıĢlarını etkilemesi, yönlendirmesi, kontrol etmesidir. DıĢarıdan baĢkalarının kontrolüne ihtiyacı yoktur. Kendi planını yapar ve uygular. ĠÇSEL PEKĠġTĠRME **Birey kendi kendini değerlendirme sonucunda, kendini içsel olarak pekiĢtirir. DavranıĢların düzenlenmesinde içsel pekiĢtirmeler dıĢsal pekiĢtirmelere göre daha etkilidir. **Birey, kendi davranıĢlarını gözleyip, kendi ölçüleriyle karĢılaĢtırarak değerlendirir ve kendini pekiĢtirerek ya da cezalandırarak davranıĢlarını düzenler. SAYFA 79 ** Bireylerin kendileri hakkında düĢünme, yargıda bulunma, kendilerini yansıtma kapasitesine sahip olması. Bireyler etkinliklerin sonuçlarına göre yargıda bulunurlar. (Bu yargıya öz yeterlik denir) **Bireyin, farklı ve güç durumlarla baĢ etme, belli bir etkinliği baĢarma yeteneğine, kapasitesine iliĢkin kendini algılayıĢıdır, inancıdır. Bu güç durumlar, sınava girme, yarıĢmaya katılma, bir sınıfta öğretmenlik yapma, topluluk önünde konuĢma vb. ● Bireyin kendi kapasitesinin farkında olmasıdır. ** Bireyin öz yeterliliğime iliĢkin algısı kendi gerçek yeterliliğini yansıtmayabilir. Ancak, algılanan öz yeterlilik bireyin davranıĢlarını düzenlemede önemli bir role sahiptir. Öz yeterlilik, bireyin etkinliklerinin seçimini, bir etkinlikle harcayacağı çabayı, bir güçlükle karĢılaĢtığında göstereceği sebat süresini, duyacağı kaygı ya da güven düzeyini etkiler(Bandura,1982) Öz Yargılama Kapasitesi-Öz ** Öz yeterliğe, teknik olarak ―algılanan öz yeterlik‖ denmektedir. Bireyin, becerisini Yansıtma kullanarak yapabildiklerine iliĢkin yargıların bir ürünüdür, sonucudur. Öz yeterlik, bireyin, farklı durumlarla baĢetme, belli bir etkinliği baĢarma yeteneğine, kapasitesine iliĢkin kendini algılayıĢıdır, inancıdır, kendi yargısıdır. ÖZYETERLĠK ** Ġnsanlar, kendileri hakkında düĢünür ve düĢündüklerini açıklayabilir. Bireyler kendi fikirlerini ve düĢüncelerini uyguladıktan sonra sonuçları değerlendirir ve kendisini yargılayabilir. **BĠREYLERĠN KENDĠ HAKKINDA BĠLGĠ SAHĠBĠ OLMASI KENDĠNE OLAN GÜVENĠ ĠNANCI VE BUNLARA BAĞLI OLARAK HAREKETE GEÇEBĠLMESĠ VE YAPTIKLARINI, SONUÇLARINI DEĞERLENDĠREBĠLMESĠ Öz yeterlik yargıları dört kaynaktan gelir. 1. YaĢantı: Bireyin doğrudan kendi yapığı baĢarılı ya da baĢarısız etkinlikler sonucu elde ettiği bilgiler. 2. Dolaylı yaĢantılar: Gözlenen modelin baĢarılı ya da baĢarısız ekinlikleri, bireyin aynı etkinliği baĢaracağına ya da baĢaramayacağına iliĢkin yargıları ortaya çıkarır. 3. Sözel ikna: Bireyin baĢarabileceğine ya da baĢaramayacağına iliĢkin teĢvikler, nasihatler özyeterlilik algısını etkiler. 4. Psikolojik durum: Bireyin belli bir görevi baĢarma ya da baĢarısız olma beklentisi özyeterlik algısını etkiler. Özyeterliği yüksek bireyin özellikleri ● KarmaĢık olaylarla baĢ edebilir ● KarĢılaĢtığı problemleri çözebilir ● Kendine güveni yüksektir ● Kendi ilgi ve yetenek saygı duyar ● Evde, okulda ve meslekte baĢarılı olur ● Cesaret ve inancı geliĢmiĢtir ●BaĢarıya Odaklanır Öz-yeterliği DüĢük Olan Bireylerin Özellikleri Olaylarla baĢ edemezler, umutsuz ve mutsuz olurlar, problemlerle karĢılaĢtıklarında kendilerini yetersiz bulurlar, Ġlk denemelerinde baĢarısız olurlarsa tekrar denemekten kaçınırlar, Kendi gayretlerinin sonucu pek fazla değiĢtiremeyeceğine inanırlar GÖZLEM YOLUYLA (SOSYAL ÖĞRENME) ÖĞRENME SÜREÇLERĠ DĠKKAT **Gözlem yoluyla öğrenmenin birinci basamağı modele dikkat etmektedir. Birey, model alacağı etkinliklere dikkat edip, doğru bir biçimde algılanamazsa gözlem yoluyla öğrenme meydana gelmez. Gözlemcinin dikkatini etkileyen birçok faktör bulunmaktadır. Bunlardan bazıları gözlemciye ait bazıları ise modele aittir. SAYFA 80 ** Sosyal öğrenme kuramında ilk adım dikkattir. Gözleyenin, modelin davranıĢlarını izlemesi ve algılaması gerekmektedir. Modelin davranıĢlarındaki, basitlik, açıklık, ilgi çekicilik ve iĢlevsel olması dikkat sürecini etkilerken, gözlemcinin tercihleri, hazır bulunuĢluğu, duygusal durumu ve algılama kapasitesi bu süreci etkilemektedir. DĠKKAT ** Sonuç olarak, bireyin ilgi, gereksinim ve amaçları, önceki aldığı pekiĢtiriciler, modele duyulan hayranlık, gözlem yoluyla öğrenmede ―dikkat etme‖ sürecini önemli ölçüde etkileyen faktörlerdir. Gözlemcinin dikkatini etkileyen faktörler Ģunlardır. ● Gözlemcinin duyu organlarının yeterliği (sağır, kör olmamalı) ● Gözlenecek etkinliklerin, gözlemcinin amacına uygun olması (Birçok gözlenecek etkinlik varsa, birey amacına uygun olanını gözler) ● YaĢ, cinsiyet, saygınlık, statü, çekicilik, güç, ün vb. özellikler. HATIRLAMA HATIRDA-TUTMA Zihinde Tutma DAVRANIġA DÖNÜġTÜRME ÜRETME UYGULAMA ** Model davranıĢın özellikleri; basit, açık, ilgi çekici ve iĢlevsel değerinin olmasıdır. Gözlemleyen kiĢinin; algılama kapasitesi, yatkınlığı, eğilimleri, tercihleri ve duygusal durumu dikkat sağlamada etkilidir. ***Gözlem yoluyla öğrenilen bilgiden yararlanabilmek için, gözlemcinin modelin davranıĢlarını hatırlaması gerekmektedir. Bu nedenle gözlenen bilgi, sembolleĢtirilip kodlanmakta ve bellekte saklanmaktadır. Bilgi iki yolla sembolleĢtirilmektedir. Bunlardan biri, bilginin zihinsel resimlere, imgelere dönüĢtürülmesidir; diğeri ise sözel sembollere dönüĢtürülerek saklanmaktadır **Ġmgesel ya da sözel olarak depolanan bilgilerin zihinsel olarak tekrar edilmesi, ya da gözlendikten hemen sonra uygulanması davranıĢa dönüĢtürülmesi gerekmektedir. Bandura‘ya göre ―sembolleĢtirme kapasitesi‖ daha ileri düzeyde olan bireysel gözlem yoluyla öğrenme biçiminden daha çok yararlanmaktadır. **Model alma sürecinin üçüncü öğesi davranıĢı meydana getirme sürecidir. Bu aĢama öğrenilenlerin performansa dönüĢtürülmesini belirler. *** Ancak biliĢsel olarak öğrenilenlerin davranıĢa dönüĢtürülebilmesi için bireyin fiziksel ve psiko-motor özelliklerinin de uygun olması gerekir. Ayrıca, Bandura, bireyin fiziksel özellikleri uygun olsa bile, öğrendiklerini performansa dönüĢtürmek için yeterli isteğe ve baĢarabileceği inancına, yani ―Öz Yeterlilik Kapasitesi‖ne sahip olması gerektiğini vurgulamaktadır ***Bandura‘ya göre, davranıĢın yapılmasından önce gözlemcinin davranıĢının, modelin davranıĢına uygun hale gelmesi için, birey davranıĢı zihinsel olarak tekrar etmelidir. Bu prova etme sürecinde birey kendi davranıĢını gözler ve kendi davranıĢı ile zihinde tuttuğu modelin davranıĢını karĢılaĢtırır. Bu karĢılaĢtırma sonucuna göre kendine dönüt verir. Gözlemcinin davranıĢıyla modelin davranıĢı arasındaki farklılık, düzeltme etkinliklerini baĢlatır. Bu süreç gözlemcinin davranıĢı model alınan davranıĢa benzeyinceye kadar sürer. Bu süreçte, model alınan yaĢantının sembolik olarak hatırlanması, gözlemcinin performansının göstermeden önce, kendi davranıĢını gözlemesini, düzeltmesini ve modelin davranıĢına yakınlaĢtırmasını sağlamaktadır. **Sonuç olarak, davranıĢı meydana getirme aĢamasında yapılan zihinsel tekrarlar davranıĢın daha doğru ve ustaca yapılmasını sağlar. Ayrıca, bireyin davranıĢı yapabileceğine iliĢkin inancı, yani öz yeterlilik duygusu, davranıĢın meydana getirilmesinde önemli bir etkiye sahiptir. SAYFA 81 **Bandura, pekiĢtirme kuramcılarından farklı düĢünmektedir. Ona göre öğrenmenin oluĢması ya da doğrudan yaĢantı kazanılması için sosyal öğrenme yeterlidir. GÜDÜLEME **Birey sadece modelin ya da baĢkalarının davranıĢlarının sonuçlarını gözleyerek de öğrenir. Dolaylı pekiĢtirme ya da dolaylı ceza, doğrudan pekiĢtirme ya da doğrudan ceza kadar etkilidir. Birey hem kendi, hem de baĢkalarının sonuçlarını gözleyerek bilgilenir ve bu bilgiyi de gelecekte pekiĢtireç elde etmek ya da cezadan kaçınmak için kullanır **Bandura‘nın önem verdiği bir baĢka pekiĢtirme türü ise içsel pekiĢtirmedir. Bireyin kendine değer vermesini, yeterliğinin geliĢmesinden zevk almasını sağladığından dolayı, bireyin kendi kendini pekiĢtirmesi dıĢsal pekiĢtirmeden daha önemlidir. ***Bandura, öğrenme ile performans ayrımı yapmıĢtır. Güdülenme süreci, öğrenilenleri performansa dönüĢtürmeyi sağlayan bir süreçtir. PekiĢtirilen davranıĢlar tekrar edilir, cezalandırılan davranıĢlar ise söner. Bundan baĢka Bandura, dolaylı pekiĢtirme ve dolaylı cezanın da etkili olduğunu belirtmiĢtir. Bandura‘nın değer verdiği bir diğer pekiĢtirme türü ise içsel pekiĢtirmedir. (Bireyin kendi yeterliğinden zevk almasıdır.) **Organizma ihtiyaç duyana kadar davranıĢı performansa dönüĢtürmez. Ġhtiyaç ortaya çıkınca güdülenme baĢlar. AÇIKLAYICI ÖRNEK: Annesini tatlı yaparken izleyen Sevim daha sonra kek yapmaya çalıĢmıĢtır. Annesi kızının çabasını görmüĢ ve sevinmiĢtir. Gülümseyerek kızına iyi bir tatlı yaptığı takdirde, arkadaĢlarıyla gezmeye gidebileceğini söylemiĢtir. 1-Annesini tatlı yaparken izleme-DĠKKAT 2-Tatlı yapmaya çalıĢması-HATIRLAMA-UYGULAMA 3-Annesinin arkadaĢlarıyla sinemaya gidebileceğini söylemesi-GÜDÜLEME Not: Canı tatlı yemek isteseydi bu durumda GÜDÜLEME olurdu Model alma yoluyla kazanılan ürünler 1. Birey baĢkalarını gözleyerek yeni biliĢsel beceriler ve psikomotor becerileri öğrenebilir. ÖRNEK: Masa tenisi oynama 2. Önceden öğrenilmiĢ olan yasaklar ya güçlenir ya da zayıflar. Kendisinin yapmaktan çekindiği bir davranıĢı model gösteriyor ve pekiĢtiriliyorsa, gözlemci de bu davranıĢı gösterir hale gelebilir. 3. Gözlemci yeni değerler ve inançlar kazanabilir. Model, gözlemci için sosyal bir harekete geçirici olabilir. ÖRNEK: Gösteri, miting vs. 4. Modeli gözleyerek çevrenin ve eĢyanın nasıl kullanılacağını öğrenir. YetiĢkinler de bu yöntemi kullanır. ÖRNEK: Kahve fincanı 5. Duygusal tepkilerin nasıl gösterileceğini de bu yolla öğrenebilir. Özellikle çocuklar bu yolla öğrenirler. EK BĠLGĠLER **Bandura‘ya göre gözleyerek öğrenme, sadece bir kiĢinin diğer kiĢilerin etkinliklerini basit olarak taklit etmesi değil, çevredeki olayları biliĢsel olarak iĢlemesiyle kazanılan bilgidir. ● Gözlem yoluyla öğrenme, taklidi içerebilirde, içermeyebilirde. ÖRNEK: Sınavda yanındaki arkadaĢının kopya çekerken yakalandığını ve cezalandırıldığını gören bir öğrenci, böyle bir duruma düĢmemek için soruları kendisi cevaplamaya çalıĢır. Bu durumda öğrenci gözlemleri yolu ile öğrenmiĢ ancak taklit etmemiĢtir. ● Öğrenmenin etkili olmasında, gözlenen davranıĢların taklit edilmesi ve bunun sonucunda alınan ödül veya ceza etkilidir. SAYFA 82 Sosyal Öğrenme Kuramının Eğitim Açısından Değerlendirilmesi ● Özellikle okul öncesi ve ilköğretim çağındaki çocukların gözünde saygın bir yere sahip olan anne-baba ve öğretmenler, kendileri iyi birer model olarak, çocuklara pek çok istendik davranıĢları kazandırabilirler. ÖRNEK: Yere tükürmemesi isteniyorsa büyüklerde tükürmemelidir ● Öğretmenler çocuğa yaratıcılığı, etkili öğrenme ya da çalıĢma stratejilerini, problem çözme becerilerini öğretmede, kendileri model olmalıdırlar. ● Gözlem yoluyla öğrenmenin temel süreçlerinden biri dikkat etmedir. Bu nedenle anne-baba ya da öğretmenler, çocukların model almalarını istediği davranıĢları dikkat çekici hale getirmelidirler. Modelin Nitelikleri ve Model Alma Sosyal öğrenme kuramında model alınanın temel nitelikleri model alma davranıĢına yön veren önemli bir ölçüttür. * YaĢ: Model alınan kiĢinin yaĢı gözleyene ne kadar yakınsa model alma davranıĢı o kadar artacaktır. * Cinsiyet: Gözlemci kendi cinsinden kiĢilerin davranıĢlarını daha çok model alır. Özellikle çocukluğun ilk yıllarında bireylerin cinsiyet kavramını öğrenmeleri için önlerinde kendi cinslerinden bir modelin olması gereklidir. * Karakter: Ġçinde bulunduğu grup içerisinde büyük bir güce sahip, karar verme ve uygulama açısından baskın karakterlerin davranıĢlarının model alınması daha yüksektir. . * Benzerlik: Gözleyen kendisine benzeyen ortak noktaya sahip olduğunu düĢündüğü kiĢilerin davranıĢlarını daha çok model alır. Özellikle yakın arkadaĢ gruplarında bireylerin birbirinden nasıl etkilendiği ve giyim, konuĢma, yürüyüĢ vb. gibi davranıĢların birbirine ne kadar çok benzediğine dikkat edin. * Statü: Model almayı etkileyen bir diğer özellikte modelin sahip olduğu statüdür. Eğer model toplumda yüksek bir statüye sahipse, bu modelin davranıĢlarının model alınması daha yüksek bir ihtimaldir. . ÖRNEK SORULAR 1- Bir öğrenci çantasını çok sevdiği bir arkadaĢı gibi, köĢesinden tutarak taĢımaya baĢlamıĢtır. Öğrencideki davranıĢ aĢağıdakilerden hangisine örnektir? KPSS 2002 CEVAP: Modelden öğrenme 2-Semra, ablası Yasemini model almakta ve onun birçok davranıĢını taklit etmektedir. Ancak, ablasının aĢırı makyaj yapması nedeniyle cildinin bozulduğuna tanık olduğu için, hiç makyaj yapmamaktadır. Semra'nın makyaj yapmaktan kaçınması aĢağıdakilerden hangisiyle açıklanabilir? (KPSS 2003) CEVAP: Ġstenmeyen bir durumla sonuçlandığı görülen davranıĢın taklit edilme olasılığı azalır 3- Çocukların Ģiddet içerikli film veya dizilerin kahramanlarını izleyerek olumlu ya da olumsuz birçok davranıĢ öğrendikleri iddia edilmektedir. Bu iddia aĢağıdaki yaklaĢımlardan hangisinin öngörüleriyle tutarlıdır? (KPSS 2007) CEVAP: Sosyal öğrenme 4- ―Anasına bak kızını al‖ Ģeklindeki özdeyiĢte aĢağıdaki öğrenme türlerinden hangisinin önemine dikkat çekilmektedir?(KPSS 2007) CEVAP: Model alma yoluyla öğrenme 5-Sosyal öğrenme kuramına göre, aĢağıdakilerden hangisi gözlem yoluyla öğrenmede rol oynayan süreçlerden biri değildir? (KPSS 2006) A) Güdülenme B) Tekrar C) Zihinsel Ģema D) Hatırlama E) Dikkat 6- Sosyal öğrenme kuramı, öğrenmede farklı stratejilerin olması gerektiğini savunur. Bu stratejilerden birisi de gözlem yoluyla öğrenmedir. AĢağıdakilerden hangisinin gözlem yoluyla öğrenmede yer alması beklenmez? (KPSS 2007) A) Dikkat etme B) Hatırda tutma C) DavranıĢı ortaya koyma D) Güdülenme E) Uyarıcı-tepki bağı kurma SAYFA 83 7- Ceren annesini kek yaparken izlemiĢtir. Birkaç hafta sonra arkadaĢlarını eve davet ettiğinde onlara kendisi kek yapmıĢtır. Annesi yaptığı keki çok beğendiğini söyleyerek Ceren‘i arkadaĢlarının yanında övmüĢtür. Annesinin bu davranıĢından sonra Ceren daha sık kek yapmaya baĢlamıĢtır. Buna göre, Ceren sırasıyla hangi öğrenme süreçlerini yaĢamıĢtır? (KPSS 2007) CEVAP: Sosyal öğrenme – edimsel koĢullanma 8-KreĢte arkadaĢına vuran Mert, öğretmenin verdiği oturma cezasına aldırmamıĢ, ―Oh, iyi ki de vurdum, o da benimle alay etmiĢti, ona gününü gösterdim.‖ Diyerek rahatladığını hissetmiĢtir. Mert‘in yaĢadığı rahatlık duygusu, sosyal öğrenme kuramına göre aĢağıdakilerden hangisine bir örnektir? (KPSS 2009) CEVAP: Ġçsel pekiĢtirme 9- AĢağıdakilerden hangisi Bandura‘nın sosyal öğrenme kuramına uygun bir öğrenmedir? (KPSS 2009) A) Atletin, çekici doğru biçimde fırlatması B) Atletin yarıĢın baĢında yavaĢ, sonuna doğru hızlı koĢması C) Basketbolcunun, antrenörü gibi basket atması D) Kalecinin atılan topu yakalaması ve golü engellemesi E) Futbolcunun kurallara uygun oynaması 10-Sosyal öğrenme kuramlarına göre, çocukların gözledikleri modellerin davranıĢlarını taklit edip etmeyecekleri birçok etken tarafından belirlenir. Bu etkenlerden bir tanesi de modelin davranıĢlarının sonuçlarıdır. AĢağıdaki ifadelerden hangisi bu duruma bir örnek olabilir?(KPSB 2009) A) Ali‘nin konuĢma tarzı, çok sevdiği beden eğitimi öğretmeninin konuĢma tarzına benzemektedir. B) Hasan, kendisine örnek aldığı abisinin sigara içtiği için hastalandığını duyunca sigara içmemeye karar vermiĢtir. C) AyĢe, küçük ablasından çok, büyük ablasının giyim tarzının kendisine daha çok yakıĢacağını düĢünmektedir. D) Genç bir futbolcu takıma girince, uzaktan hayranlık duyduğu tecrübeli takım arkadaĢının kendini beğenmiĢ tavırları karĢısında ona öfke duymaya baĢlamıĢtır. E) Emre saçını, sevdiği bir pop Ģarkıcısının saçlarına benzer Ģekilde kestirmektedir. 11- Televizyondaki reklâmları hiçbir zaman dikkatle izlemeyen bir kiĢi, bir gün kendi kendine reklâm filminin müziğini sözleriyle birlikte tekrarlamaya baĢlamıĢtır. Bu durum aĢağıdakilerden hangisiyle açıklanabilir? (KPSS 2002) CEVAP: Bazı öğrenmelerin, bilinçli bir çaba gösterilmeden gerçekleĢebilmesiyle 12- Kibrit kutularıyla Ģekiller oluĢturma oyununu çok seven bir çocuk, kendisine verilen aynı renk ve büyüklükte, fakat farklı bir marka (yazı) taĢıyan kibrit kutusunu "bu farklı" diye kabul etmemiĢtir. Bu durum, aĢağıdakilerden hangisine bir örnektir? (KPSS 2002) A) Yer öğrenme B) Uyarıcı - tepki zinciri oluĢturma C) Kavrama yoluyla öğrenme D) Gizil (örtük) öğrenme E) Uyarıcı - tepki bağı kurarak öğrenme 13- Bir gezi sırasında arkadaĢlarının ısrarı üzerine, sözlerini tam olarak bilmediğini düĢündüğü, son günlerin popüler bir Ģarkısını onlarla birlikte söyleyen bir kiĢi, Ģarkı bitince Ģarkının sözlerini baĢtan sona kadar eksiksiz söyleyebildiğini hayretle fark eder. Bu kiĢinin Ģarkının sözlerini farkında olmadan öğrenmiĢ olması aĢağıdakilerden hangisiyle açıklanabilir? (KPSS 2004) CEVAP: Örtük (gizil) öğrenme 14- Her gün aynı otobüse binip aynı güzergâhtan evine giden bir birey güzergâh üzerindeki otobüs yazıhanelerinin yerlerini, dikkat etmemesine rağmen öğrenmiĢtir. Bu bireyin daha önce hiç bilet almadığı yazıhanenin yerini kolayca bulabilmesi aĢağıdakilerden hangisine örnektir? (KPSS 2005) CEVAP: Örtük öğrenme 15-ÇalıĢmak için ailesinden ayrılarak baĢka bir kente yerleĢen bir genç, evde yemek piĢirmeye baĢlayınca daha önce hiç yemek piĢirmediği ve yemek piĢirmeyi öğrenmek için özel bir çaba göstermediği hâlde birçok yemeğin nasıl piĢirileceğini biraz bildiğini fark eder. Bu gencin, çok iyi olmasa da birçok yemeğin nasıl piĢirildiğini bilmesi aĢağıdakilerden hangisinin sonucu olabilir? (KPSS 2007) CEVAP: Örtük (gizil) öğrenme 16-Deneyde fareler iki gruba ayrılmıĢ ve sadece bir grup farenin deneyin yapılacağı labirentte önceden dolaĢmasına izin verilmiĢtir. Daha sonra, labirentin sonuna yiyecek konulmuĢ ve iki grup fare de labirente bırakılmıĢtır. Deneyin sonunda, daha önce labirentte dolaĢmasına izin verilen farelerin yiyeceğe daha hızlı ulaĢtığı gözlenmiĢtir. Önceden labirentte dolaĢmasına izin verilen farelerin ödüle daha hızlı ulaĢması, aĢağıdakilerden hangisinin önemini ortaya koymaktadır? (KPSS 2009) CEVAP: Gizil öğrenme SAYFA 84 BĠLĠġSEL KURAMLAR 1-Gestalt Kuramı-------------------------Wertheimer-Köhler-Kofka-K.Lewin 2-Bilgiyi ĠĢleme Kuramı----------------GAGNE 3-Yapılandırmacı Kuram---------------PĠAGET-VGOTSKY BĠLĠġSEL KURAMLAR 1-KPSS-2007-AĢağıdakilerden hangisi biliĢsel (cognitive) öğrenme kuramlarının ilkelerinden biri değildir? A) Öğrenci, verilen yeni bilgiyi daha önce öğrendikleriyle iliĢkilendirerek zihninde anlamlı hâle getirir. B) Anlayarak, kavrayarak öğrenme; ezberleyerek öğrenmeden daha kalıcıdır. C) Öğrenci, öğreneceği bilgideki iliĢkileri kendisi keĢfederse, öğrenilenler daha kalıcı olur. D) Bilgi, öğrenciye anlamlı bütünler hâlinde sunulmalıdır. E) Öğrenci, davranıĢının meydana getirdiği sonuçtan haz duyarsa, uyarıcı-tepki bağı güçlenir. 2-KPSS-2008-AĢağıdakilerden hangisi biliĢsel öğrenme yaklaĢımının temel sayıltılarından birisi değildir? A) Öğrenme sürecine aktif olarak katılım zorunludur, öğrenme kendiliğinden ortaya çıkmaz. B) Ön bilgiler ve biliĢsel beceriler öğrenmeyi etkiler. C) Birey, maruz kaldığı uyarıcılara kendisi anlam verir ve yorumlar. D) Anlamlandırma ve yorumlama süreci öğrenmeyi etkiler. E) Öğrenmenin ortaya çıkması için pekiĢtireç gereklidir. **BiliĢsel akım, DavranıĢçı akıma tepki olarak doğmuĢtur. Ġlk çalıĢmalar Gestaltçılar tarafından yapılmıĢtır. Özellikle algı ile ilgili çalıĢmaları vardır. Daha sonraki yıllarda Piaget, Ausubel, Bruner, Atkinson ve Gagne‘nin çalıĢmaları ile de desteklenmiĢtir. **BiliĢ kelimesi, insan zihninin dünyayı anlamasını ve kavramasını içeren tüm zihinsel faaliyetleri kapsamaktadır. Algılama bilgilerin karĢılaĢtırılması, yeni bilgilerin oluĢturulması, belleğe depolanması, hatırlanması ve değerlendirilmesi gibi birçok etkinliği içermektedir **BiliĢsel kuramlar, insanların biliĢsel davranıĢları nasıl öğrendiklerini araĢtırmaktadır. BiliĢsel yaklaĢım, davranıĢçı yaklaĢımın uyarıcı-tepki iliĢkisinden farklı olarak, uyarıcı-organizma-tepki üçlemesini vurgulamaktadır. Öğrenenin zihinsel süreçlerinin, öğrenme üzerinde etkili olduğunu ileri sürmektedir. **BiliĢsel kuramlar; öğrenmeyi hafıza, dikkat, algı, problem çözme ve kavram öğrenme gibi baĢlıklarla inceleyip açıklamaktadırlar. • Bazı öğrenme süreçleri insana özgü olduğundan, tüm biliĢsel araĢtırmalar insanlar üzerinde yapılır. • Hafıza, dikkat, problem çözme gibi zihinsel etkinlikler araĢtırmaların temelini oluĢturur. • Ġnsan öğrenmesi, nesnel ve bilimsel bir biçimde araĢtırılır. • Bireyler, öğrenme sürecine aktif bir Ģekilde katılırlar. • Öğrenme, her zaman gözlenebilen davranıĢ değiĢikliklerine yol açmayan zihinsel bağlantıların oluĢmasıdır. • Bilgiler örgütlenir. • Öğrenme, daha önce öğrenilen bilgiyle yeni öğrenilen bilgiyi iliĢkilendirme sürecidir. Gestalt Kuramı Wertheimer-Köhler-Kofka-K.Lewin GENEL BĠLGĠLER ● Wertheimer, Köhler ve Kofka tarafından geliĢtirilmiĢtir ● Gestalt, Almanca, bütün, Ģekil, biçim gibi anlamlara gelir. Gestalt kuramcılara göre; bütün parçaların toplamından daha farklıdır. Birey bütünü parçalarına ayrıĢtırarak değil, bütünlük içinde algılar. ÖRNEK: Bir senfoni orkestrasını dinlerken, her bir müzisyenin orkestraya katkısını analiz ederek değil, bütün olarak dinleyip anlamaya çalıĢırız. ● Gestaltçılar, organizmanın dıĢarıdan gelen duyumlara kendisinden bir Ģeyler katarak, yaĢantıyı yeniden örgütlediğine inanmaktadırlar. Bizler dünyayı bütün olarak algılarız. Uyarıcıları birbirinden ayrılmıĢ bir Ģekilde değil, bir arada anlamlı bütünler halinde görürüz. ● ĠçebakıĢ yöntemini psikoloji için uygun görmekle birlikte, yapısalcıların bu yöntemi yanlıĢ kullandığını belirtmiĢlerdir. ĠçebakıĢ, yaĢantıları bilmek için değil, anlamlı olan ve bütünlük taĢıyan yaĢantıları incelemek için kullanılmalıdır. (Ġnsanların dünyayı nasıl algıladığını öğrenmek için) SAYFA 85 ● DavranıĢsal yaklaĢımı eleĢtirmiĢlerdir. DavranıĢların yalnızca uyarıcı-tepki ile açıklanmasının insan davranıĢlarını basitleĢtirdiğini savunmuĢlardır. ● Uyarıcı-tepki örüntüsü yerine algısal örgütleme-algıya dayalı tepki formülünü önermiĢlerdir. Organizma sadece çevreden gelen uyarıcılara tepkide bulunmaz. Çevreyle etkileĢim içindedir. ● Gestalt psikologlar öncelikle algılama ve problem çözme süreçleriyle ilgilenmiĢlerdir. Öğrenmeyle ilgili görüĢleri, algılamayla ilgili çalıĢmalarına dayanmaktadır. Algısal örgütlenme yasaları öğrenmeyi de açıklamaya yardım eder. ● Algı bir örgütlenmedir. Çok sayıda algılama ilkesi vardır. (Ģekil-zemin, yakınlık, benzerlik, tamamlama, basitlik) ● Gestaltçılar bu yardımcı yasaları daha genel ortak bir yasa çevresinde toplamak için çaba harcamıĢlardır. Bu genel yasaya Pragnez adını vermiĢlerdir. Pragnez: Her psikolojik olayda anlamlı olma, basit olma ve tam olma eğilimi olmasıdır. ** Bunlardan Wertheimer, Koffka ve Köhler'in yanı sıra "YaĢam Alanı‖nı öne süren ve bireyi gereksinimleri, istekleri ve amaçları ile bir bütün olarak ele alan Kurt Lewin de Gestalt psikologlarındandır. ÖRNEKLER: ** Herhangi bir yemek piĢtiği zaman, içine konulan yiyeceklerin toplamından değiĢiktir. **Bir portreye bakarken teker teker burun, göz, dudak, saç gibi parçaları değil, bir portre görürüz. Gestaltçılar ile davranıĢçılar arasında görüĢ farklılıkları bulunmaktadır. **Gestaltçılar, davranıĢçıların en küçük birimler üzerinde çalıĢarak bütünün anlamını kaybetmesine yol açtıkları ve dolayısıyla yanlıĢ sonuçlar elde ettiklerini savunmaktadırlar. **DavranıĢçı yaklaĢımda öğrenen pasif ve çevresel uyarıcılara bağlı olarak ele alınırken, Gestalt yaklaĢımında birey aktiftir ve çevrenin yorumlanmasında doğuĢtan algısal kolaylığa sahiptir. **DavranıĢçılıkta uyarıcı-tepki bağının öğrenildiği, Gestalt'ta algısal yeniden organizasyonların aracılığıyla anlamlı bütünlerin kazanıldığı ileri sürülmektedir. ALGI ALGI VE DUYUM DUYUM: Uyarıcıların duyu organları tarafından alınıp beyne iletilmesidir. ALGI: Ġçten ve dıĢtan gelen uyarıcıların duyumlar aracılığıyla anlamlı hale getirilmesidir. Örnek: Bir tat almak duyum iken, ne tadı olduğunu anlamak algıdır. Bir ses duymak duyum iken, kimin veya neyin sesi olduğunu anlamak algıdır. DUYUM ĠLE ALGI ARASINDAKĠ FARKLAR • Duyum basit fizyolojik bir olaydır. Algı ise karmaĢık psikolojik bir olaydır. • Duyumda uyarıcılar tek tek değerlendirilir. Algıda ise bir bütün olarak değerlendirilir. • Duyum her bireyde aynı Ģekilde gerçekleĢir. Algı ise bireyden bireye farklılık gösterir. 1-ALGISAL ÖRGÜTLEME –ORGANĠZASYON YASALARI-PRAGNANZ Phi Fenomen (GörünüĢteki Hareket Olgusu) PHĠ FENOMEN **Wertheimer, ―görünüĢte devinim (hareket) algısını‖, yani gerçek bir fiziksel hareket yokken hareket algısını, araĢtırdı. Bir duvarın köĢelerine birer ıĢık konulur ve ıĢıkların karĢısına bir denekler konulur. IĢıklar 0,2 saniyeden daha uzun gösterildiğinde denekler iki ardıĢık ıĢık gördüklerini söylerler. IĢıklar arasındaki boĢluk çok kısa olduğunda ise denekler ıĢıkları sürekli yanıp sönen ve hareketli tek ıĢık gördüklerini söylerler. **Zahiri hareket açıklanmaya ihtiyaç duymaz, algılandığı gibi vardır ve daha basit Ģeylere indirgenemez. Kısaca burada davranıĢçı kuramın davranıĢları bir U-T ile açıklamalarında yetersiz kaldıkları vurgulanmıĢtır. **Gestaltçılar, davranıĢçıların en küçük birimler üzerinde çalıĢarak bütünün anlamını kaybetmesine yol açtıkları ve dolayısıyla yanlıĢ sonuçlar elde ettiklerini savunmaktadırlar. **Aynı Ģekilde düĢüncelerimizin de anlamlı algılar olduğunu savunan Wertheimer, bir yerde bir ıĢık söndürüldüğünde ve hemen baĢka bir yerdeki ıĢık yakıldığında, sanki tek bir ıĢığın bir yerden bir yere hareket ettiği olgusunu yaĢattığına dikkat çekmiĢ ve bu illüzyonun, ıĢıklı reklâm panolarının görünüĢteki hareketinin temeli olduğunu vurgulamıĢtır. Sayfa 86 **Ġnsanın algılama sistemi Ģekil ve zemin arasında bir ayrım yapar. ġekil, bireyin, ġEKĠL ZEMĠN ĠLĠġKĠSĠ YAKINLIK TAMAMLAMA BENZERLĠK dikkatinin odaklandığı Ģeydir. Zemin ise, Ģeklin gerisinde kalan, dikkat edilmeyen, algı alanına girmeyen Ģeydir. Yani çevrede (ya da algısal alanda) dikkati çeken ilk obje Ģekil olarak bilinirken, onu çevreleyen ortam zemin olarak adlandırılır. ġekil zeminden daha dikkat çekici özelliklere sahiptir. Bazı durumlarda Ģekil ve zemin yer değiĢtirebilir. Ancak aynı anda her ikisi de Ģekil ya da zemin olarak algılanamaz. **Bu okumakta olduğunuz yazılar Ģekil, yazının arkasındaki beyaz alan ise zemindir. Eğer dikkatimiz yer değiĢtirirse Ģekil ve zemin de yer değiĢtirebilir. ġekil zemine göre daha etkilidir ve daha iyi anımsanır. **ġekil, arka yüzeyi oluĢturan zemin içinde bir anlam kazanır. ( Tiyatro oyunlarında oyuncular ve konu Ģekili, dekor ise zemini oluĢturur ). **Dikkat ettiğimiz uyarandır. Zemin ise uyaranların bulunduğu ortamdır. Bir sınıfta sınıf ortamı zemin, öğretmenin sesi Ģekildir. Zil çaldığında zil sesine dikkat eden öğrenciler için öğretmenin sesi o andan itibaren zemin olmuĢtur. **Organizma birbirine yakın olan nesneleri gruplandırarak algılama eğilimindedir. ĠĢitsel uyarıcıların gruplandırarak algılanması ise zaman içinde birbirlerine olan yakınlıklarına göre gerçekleĢmektedir. ** KonuĢmayı sözcükler ve cümleler arasındaki duraklamalara göre anlamlandırırız. **Yazma ve okumayı ise sözcükler arasındaki ayrım ve noktalama iĢaretlerine göre yaparız. **Okuyarak, yazarak, konuĢarak iletiĢim kurduğumuzda ise yukarıda verilen örneklerden farklı olarak hem yakınlık faktörünü sürekli olarak kullanırız hem de uyarıcılar anlamlıdır. **** Müzikteki ritim algılaması, zaman içinde birbirine değiĢik yakınlıklarda bulunan vuruĢlara dayalıdır. **Birbiri ardına verilen harfler belli bir özelliğe göre bir araya getirildiğinde daha kolay anımsanmaktadır. **Telefon numaralarını tek tek rakamlar değil de 2 Ģerli 3 erli Ģekilde gruplandırarak zihnimizde tutarız. **ġekil, renk, cinsiyet gibi pek çok özellik bakımından birbirine benzer maddeler gruplanarak algılanma eğilimindedir. **Gestalt kuramına göre, tamamlanmamıĢ maddeler tamamlanmıĢ gibi algılanmakta ve anımsanmaktadır. Bu durum iĢitsel uyarıcılar içinde geçerlidir. **Tamamlama yasası yalnızca algılarımızı değil motivasyonumuzu da etkilemektedir. Bu yasa, Gestalt yasaları içinde öğrenme ve bellek konularına doğrudan bağlı tek ilke olarak sunulmaktadır. **Tamamlama yasası ile tamamlanmamıĢ yaĢantıları tamamlamaya eğilimiz olduğu ifade edilmektedir. Bu doğal eğilimin yanı sıra insanlar tamamlanmamıĢ yaĢantılarını, tamamlanmıĢ olanlardan daha önce ve daha net bir Ģekilde anımsama eğilimindedirler. Lewin'in öğrencilerinden, Bluma Zeigarnik bu eğilimi "Zeigarnik etkisi" olarak isimlendirmiĢtir. **Sağır duymaz yakıĢtırır. Sözü de bir algıda tamamlamadır. **Organizma, önceden tanıdığı nesne, olay, ses ve etkinliklerin bazı parçaları eksik olsa bile onları tamamlayarak algılar. **Çocukların kulaktan kulağa oyunu oynarken, oyun sırasında ilk söylenenlerin son kiĢiye ulaĢtığında büyük farklılıklar göstermesi algıda tamamlama olarak açıklanır. **Benzer biçimde veya renkte olan nesneler birlikte gruplandırılarak algılanmaktadır. Örneğin; birbirini izleyen birimler, gruplar Ģeklinde görülmekte ve isimlendirilmektedir . a) AAAAA RRRRR NNNNN TT T TT YYYYY b) ARNTY ARNTY ARNTY ARNTY ARNTY Yukarıdaki harfler arasındaki yatay ve dikey uzaklıklar aynı olmasına rağmen a'dakini sıralar b'dekini sütunlar Ģeklinde algılarız. Çünkü aynı harf tekrarlanmaktadır **Birbirine benzer birimler algısal bir bütünlük kazanır ( Bir toplumu veya halkı oluĢturan kiĢiler: Çinliler veya üniversite öğrencileri, bir kalabalık içindeki birbirine benzeyen kadınlar). SAYFA 87 SÜREKLĠLĠK DEVAMLILIK BASĠTLĠK **Aynı yönde giden noktalar, çizgiler, sesler vs birlikte gruplandırılarak veya birbirlerinin devamıymıĢ gibi algılanırlar. **Süreklilik yasası, ani, birdenbire olan değiĢikliklerden çok, düz giden sürekliliği algılamaya yöneldiğimizi ifade etmektedir. **Reklam panolarında yanıp sönen ampuller bireye devamlılık algısı verir **Diğer unsurlar eĢit olduğu takdirde birey, daha düzenli ve basit olan nesne ve Ģekilleri algılama eğilimindedir. Bu yasa da algılamanın simetrik, düzenli, düzgün olan iyi bir biçime, Ģekle, bütüne (Gestalt) doğru olduğunu göstermektedir. **Ġnsan basit ve düzenli organize edilen Ģekilleri durumları karmaĢık Ģekilde organize edilenlerden daha kolay algılama eğilimindedir. **Gestalt kuramcıları algısal örgütlemeye yardımcı olan yasaların hepsini kapsayan daha genel bir yasa oluĢturmuĢlar ve buna pragnanz yasası adını vermiĢlerdir. **Kofka bunu Ģu Ģekilde açıklamaktadır : ‖Psikolojik örgütlemeler kontrol eden koĢullar izin verdiği ölçüde olabildiği kadar iyi olacaktır.‖ Her psikolojik olayda anlamlı tam ve basit olma PRAGNANZ eğilimi vardır. Gestaltcılara göre psikolojik yaĢantı ile beyinde var olan süreçler arasında izomorfizm(eĢ bilimcilik) vardır. DıĢsal uyarıcılar beyinde reaksiyona neden olmakta ve YASASI bunun sonucunda yaĢantı kazanılmaktadır. Anlamlılık **Gestaltçılar beyinin kendisine gelen duyusal uyarımları Pragnanz yasasına göre VEYA aktif olarak iĢleyip anlamlı ve tam olan yeni bir forma dönüĢtürdüğünü ileri ĠYĠ ġEKĠL sürmektedirler. **Kofkaya göre dıĢarıdan gelen duyusal uyarımları anlamlandırma ve örgütlemede sadece pragnanz yasası değil aynı zamanda bireyin inançları, değerleri, gereksinmeleri, tutumları da etkili olmaktadır. Bu nedenle aynı fiziksel çevrede bulunan kiĢilerin çevreyi yorumlamaları ve tepkileri farklı olabilmektedir. Bunun için de bireyin davranıĢının gerisindeki nedenleri anlayabilmek için coğrafi çevresinden çok davranıĢsal çevresi bilinmelidir. **Bu yasaya göre psikolojik alanda bir dengesizlik olduğunda pragnanz yasa bu dengeyi tekrar sağlamaya çalıĢır. **Her psikolojik olayın anlamlı basit ve tam olma eğilimi, buna göre pragnanz yasası algılama öğrenme ve belleği incelerken yol gösteren bir ilkedir. NOT: Bütün algı yasalarının özünde algının bütünselliği vardır, bütünlük insanın doğasında vardır. 2-ALGIDA DEĞĠġMEZLĠK- Algısal DeğiĢmezler **Bir kez algılanan nesnelerin Ģekilleri, renkleri, büyüklükleri değiĢtiği halde, organizma o nesneleri hep aynı biçimde algılar. **Nesnenin içinde bulunduğu fiziksel koĢullardan dolayı olduğundan farklı görünmesine rağmen bizim onu orijinal Ģekliyle algılamamıza denir. • Biçim DeğiĢmezliği: Daha önceden Ģeklini bildiğimiz bir nesneye hangi açıdan bakarsak bakalım hep aynı Ģekilde görürüz. ÖRNEKLER **Felsefe öğretmenine hangi açıdan bakarsak bakalım hep Felsefe öğretmeni olarak algılarız **Tabakları hangi mesafeden olursa olsun yuvarlak görmemiz • Renk DeğiĢmezliği: Parlaklık değiĢmezliği, nesnenin üzerine düĢen ıĢık miktarından bağımsızdır ve daha önce bildiğimiz rengi ile nesneyi hatırlarız ÖRNEKLER **Portakalın rengini aydınlıkta da karanlıkta da hep turuncu olarak algılarız. ** Gölgedeki karın beyaz, güneĢ ıĢığındaki kömürün siyah görüldüğü gibi değiĢik ıĢık Ģiddetleri altındaki renkler ve parlaklıkları aynı algılamamız renk ve parlaklık değiĢmezliğine örnektir. **Ay Yıldızlı Bayrağımız akĢama doğru kahverengine yakın bir görüntü ile görünse bile biz onu yinede kırmızı rengi ile ve aynı parlaklıkta algılarız • Büyüklük DeğiĢmezliği: Büyüklük değiĢmezliği: Bizden uzaklaĢan ya da uzak nesneleri hep aynı büyüklükte görmeye devam ederiz. Nesnenin bize olan uzaklığının bilinmesi büyüklük değiĢmezliğinin korunmasını sağlar. ÖRNEKLER ** Uzaktaki ve yakındaki telefon direği hep aynı boyda algılanır. ** Masadaki bardakları değiĢik uzaklıklarda aynı büyüklükte görmemiz NOT 1: Algıda değiĢmezliğin gerçekleĢebilmesi için o nesnenin daha önceden algılanması gerekir. NOT 2: Algıda değiĢmezlik olmasaydı, algısal dünyamız karmakarıĢık olurdu. Algıda değiĢmezlik algısal dünyamıza istikrar kazandırır. Sayfa 88 3-ALGIDA SEÇĠCĠLĠK ( Dikkat ) **Organizma, dikkatini etrafındaki uyarıcılardan yalnızca bir tanesine yoğunlaĢtırıp onunla ilgili özellikleri algılamasıdır. ** Organizmanın pek çok uyarıcı içerisinden belli uyarıcıları algılamasına denir. Algılanan uyarıcıların seçilmesinde bireyin ilgi ve ihtiyaçları, uyarıcının büyüklüğü ve Ģiddeti rol oynar. ** Kiralık ev arayan bireyin boĢ evler dikkatini çeker **Canin dondurma istemesi nedeniyle bütün baĢlıkların içerisinde dikkati "algida" kelimesinin çekmesi **Bizzat tecrübe ettiğim en net örneğini paylaĢmak isterim efendim algıda seçiciliğin. Hamile olduğumu öğrendiğim andan doğum yaptığım ana kadar ne zaman dıĢarı çıksam sokakta hep hamile kadınlar vardı. evet her yerdeydiler; durakta, dolmuĢta, otobüste, alıĢ veriĢ merkezlerinde, kuaförlerde her köĢe baĢında bir hamile kadın vardı. Sonra doğum yaptım ve sihirli değnekle yok edilmiĢlercesine kayboldular ortalıktan. Her yerde bebekli kadınlar görmeye baĢladım bu sefer, sırtını dönüp emzirenler, pusetle gezintiye çıkanlar, kısaca gittiğim her yerdeydiler. ġimdi bebekli kadınlar da yok oldu ortalıktan 2-3 yaĢında çocuğu olan kadınlar var etrafta. Evet, Ģimdi onlar var nereye kafamı çevirsem onları görüyorum. Bunun iki açıklaması olabilir ya ben hep aynı kadınlar tarafından nereye gitsem ciddi Ģekilde 3 senedir takip ediliyorum; ya da ben durumumla bağlantılı olan kadınları görmeye ĢartlanmıĢım etrafta. Ġyi ki algıda seçicilik diye bir kavram var yoksa paranoyak olmamız kaçınılmaz olurdu maĢallah. ALGIDA SEÇĠCĠLĠĞĠ ETKĠLEYEN FAKTÖRLER DıĢ Faktörler: • Uyarıcının Ģiddeti ve Büyüklüğü: Bir kasa elma içerisinde büyük olan seçilip alınır. • Tekrar: Ambulansın siren sesi diğer sesler içerisinde seçilerek algılanır. • Zıtlık: Kısa boylu kiĢilerin içerisinde uzun boylu kiĢiler algılanır. • Hareketlilik: Otoparkta seyir halindeki aracın algılanması • Ani DeğiĢiklik: Babanızın bıyığını kesmesi hemen algılanır. • Tuhaflık: Sokakta pijama ile gezen kiĢi hemen algılanır. Ġç Faktörler: • Ġlgi ve Ġhtiyaçlar: Acıkan bir kiĢinin dikkatini yemeklerin üstüne yöneltmesi. Bir insanın dikkatini mesleğiyle ilgili haberlere yöneltmesi • Kültür: Almanya’da Ģalvarlı bir kiĢi hemen dikkatimizi çeker. • GeçmiĢ YaĢantılar: Yıllar sonra memleketine dönen bir kiĢinin okuduğu liseyi algılaması NOT: Algıda seçicilik üzerinde iç faktörler, dıĢ faktörlerden daha önemlidir. Dikkat Duyu organlarının tek bir uyarıcı üzerinde toplanmasıdır. BaĢka bir deyiĢle; Psikofizik enerjinin bir noktada toplanmasıdır. Dikkatte Kayma: Organizma dikkat halindeyken, dikkati etkileyen iç ve dıĢ faktörlerden dolayı, dikkat bir noktadan baĢka bir noktaya yönelmesi. Örnek: Sınıfta ders dinleyen öğrencilerin, kapı çalınca dikkatlerinin dersten kapıya yönelmesi Sürekli Dikkat: Dikkatin belli bir noktaya odaklanması, bir noktadan baĢka bir noktaya gidip gelmemesi Örnek: Fanatik bir taraftar Fenerbahçe Galatasaray maçını izlerken, dikkatini hiçbir uyarıcının dağıtamaması Derinlik Algısı • Derinlik Algısı: Nesnelerin üç boyutlu olarak algılanmasına derinlik algısı denir. Bu algıya çevresel etkenler ve gözün yapısal özellikleri neden olmaktadır. Çevresel Etkenler: - Paralel hatların (tren rayları) uzakta birleĢiyormuĢ gibi görünmesi. - Yakında olan nesnelerin açık ve net olarak algılanırken, uzaktaki nesneler ayrıntısız ve puslu algılanır. - Yakındaki nesnelerin normal, uzaktaki nesnelerin küçük boyda algılanması - Birbirini kapatan nesnelerden tam görünenin daha önde algılanması Gözün Yapısal Özellikleri: Ġki göze sahip olmak derinlik algısına sebep olur. Çünkü iki gözün aldığı ayrı görüntüler beyinde birleĢtirilir. Gözler uzaktaki ve yakındaki nesnelere bakarken farklı açılar oluĢturur. Bu fark nesnenin uzakta veya yakında olduğunu belirtir. Monoküler Ġpuçları: Tek gözümüzü kullanarak algıladıklarımız Binoküler Ġpuçları: Ġki gözümüzü kullanarak algıladıklarımız Konveryans: Baktığımız bir nesnenin bize doğru yaklaĢtığında görüntünün netleĢmesi için gözbebeklerimizin birbirine yaklaĢması SAYFA 89 Algıda Bütünlük: Nesneler tek tek parça halinde değil de bir bütün olarak algılanır. Ġnsan çevresindeki nesne ve olayları önce bir bütün olarak algılar, sonra ayrıntılar algılanır. Algıda Organizasyon Uyarıcıların bir bütün içinde algılanmasıdır. Gerek varlıkların gruplar halinde algılanmasında, gerekse eksikliklerinin tamamlanarak algılanmasında, gerekse Ģekil - zemin iliĢkisi içinde algılanmasında algıda organizasyon özelliği etkilidir. Özellikle çocukların boyama kitaplarındaki kesik çizgili Ģekillerin bir bütün olarak algılanması, farklı formalar giyen iki takımın ayrı ayrı gruplar olarak algılanması algıda organizasyona birer örnektir. Uzay ve Zaman Algısı Varlıkların birbirine göre uzaklığı uzay algısını, değiĢen sürenin göreli algısı da zaman algısını ortaya koyar. Buna göre ´önde, ´arkada, ´yanda ifadeleri uzay algısını; ´önce, ´biraz ´sonra, ´yakında gibi ifadeler de zaman algısını belirtir. ÖRNEK: Siirt, Türkiye‘nin doğusundadır yargısı uzay algısını, 90 dakikalık bir futbol maçında son 5 dakikanın galip olan takım için hiç geçmeyecekmiĢ gibi algılanması, mağlup olan takım ise çok çabuk geçecekmiĢ gibi algılanması zaman algısını örneklendirir. ALGI YANILMASI **Algı yanılmaları fiziksel olayların yanı sıra sosyal durumları, insan davranıĢlarını da içermektedir. DıĢtan gelen bir uyarının yanlıĢ algılanması veya bir ifadeyi gerçek amacından saptırarak yorumlamak algı yanılmalarına açıklar **Bazen bizden veya algı özelliklerinden dolayı uyarıcılar olduğundan farklı olarak ya da hiçbir uyarıcı yokken bir uyarıcı varmıĢ gibi algılanabilir. Ġki tür algı yanılması vardır. Bunlar: Ġllüzyon ve Halüsinasyondur. Ġllüzyon: Ġllüzyonda gerçekte bir uyarıcı vardır. Fakat bu uyarıcılar olduğundan farklı algılanmaktadır. Ġllüzyon, fiziksel ve psikolojik olmak üzere ikiye ayrılır. Fiziksel Ġllüzyon: Algılanan uyarıcının özelliklerinden kaynaklanır. Bütün insanlarda aynıdır ÖRNEKLER: ** Bardaktaki çay kaĢığının kırıkmıĢ gibi gözükmesi. **Tren raylarının uzakta birleĢiyormuĢ gibi algılanması veya ufukta gökyüzü ile yerin birleĢmiĢ gibi görülmesi Psikolojik Ġllüzyon: **Algılayan kiĢinin psikolojik özelliklerinden kaynaklanır. **Psikolojik yanılsama ise açık seçik olarak algılanamayan uyaranların zihinsel olarak tamamlanmasına dayanır. Tamamlama yapılırken korkular, kaygılar, geçmiĢ yaĢantılar uyaranın örgütlenmesinde rol oynar. ÖRNEKLER: ** Yerdeki dal parçasının yılanmıĢ gibi algılanması. ** Asılı olan palto ve Ģapkayı alaca karanlıkta insana benzetmek, hortumu yılana benzetmek, arkadan gelen ayak sesini takip edilme kuĢkusuyla yorumlamak gibi örnekler verilebilir. NOT: Fiziksel illüzyon, uyarıcının kendisinden kaynaklandığı için tüm insanlarda aynı Ģekilde algılanırken, psikolojik illüzyon ise kiĢinin psikolojik özelliklerinden kaynaklandığı için kiĢiden kiĢiye değiĢir. Halüsinasyon(sanrı): **Hiçbir uyarıcı yokken kiĢinin bir uyarıcı varmıĢ gibi algılamasıdır. **Halüsinasyon bireyin akıl sağlığında bir dengesizliği iĢaret eder. Burada algılamayı meydana getirecek hiçbir uyarıcı yoktur ve hayal ürünüdür **Herhangi bir uyarıcı olmamasına rağmen, bireyin algıda bulunmasıdır. Akıl hastalarında ve ateĢli hastalık geçirenlerde görülür. AĢırı alkol alındığı durumlarda da görülebilir. Sanrı (halüsinasyon), algı yanılmasına benzese de gerçek algı yanılması değildir. Bunlar tamamıyla zihnin yarattığı imgelerdir ÖRNEKLER: **KiĢinin vücudunda örümceklerin yürüdüğünü söylemesi **Ortalık sessiz olmasına karĢın, kiĢi kulağına sesler geldiğini bildirebilir. NOT: Ġllüzyonda gerçekte bir dıĢ uyarıcı varken halüsinasyonda yoktur. Sanrıda ise bir dıĢ uyaranın yoktur, zihnin ürettiği imgelerle ortaya çıkmasıdır. **Sanrılar ruhsal hastalıklar, alkol ve uyuĢturucu etkisi, yüksek ateĢ, aĢırı korku, kaygı vb. anormal durumlarda ortaya çıkar. SAYFA 90 KAVRAMA YOLUYLA –ĠÇGÖRÜSEL-SEZGĠSEL ÖĞRENME ÖZEL UYARI: Ġçgörüsel öğrenme ile kavrayarak öğrenme kaynakların çoğunda aynı kavramlar olarak verilmektedir. Fakat dikkat edilmesi gerekir. 1-Evine televizyon alan bir kiĢi bu televizyonu odada istediği yere koyduğunda kablosunun elektrik prizine yetiĢmediğini görür. Mobilyaların yerini değiĢtirme, prizin yerini değiĢtirme gibi farklı çözüm yollarını düĢündükten sonra, bir uzatma kablosu alması durumunda sorunun çözülebileceğini anlar. Bu kiĢinin bir uzatma kablosu alarak sorunu çözebileceğini anlaması aĢağıdakilerden hangisine örnek olur?(KPSS 2004) CEVAP: Ġçgörü Kazanma 10- Daha önce bilgisayarlarla herhangi bir yaĢantısı olmayan bir kiĢinin aldığı bilgisayarın kutusundan çıkan fiĢleri ve parçaların arkasında bulunan fiĢ yuvalarının Ģekillerini karĢılaĢtırarak bilgisayar, ekran ve yazıcıyı birbirlerine doğru olarak bağlamayı baĢarması, aĢağıdakilerden hangisine örnek olabilir? (KPSS 2009) CEVAP: Kavrama yoluyla NOT: Seçeneklerde Ġçgörü kazanma da vardır KAVRAMA YOLUYLA ÖĞRENME ĠÇGÖRÜ YOLUYLA ÖĞRENME **Eğer uyarıcılar karĢılaĢtırılır, incelenir **Organizma birkaç baĢarısız deneme ardından aralarında iliĢki kuruluyorsa ve doğrudan bir bekleme süresine girer bekleme süresinin çözüme ulaĢılır(Y-Ġ) ardından birden çözüm aklına gelir.(Y-Ġ) **0rganizma ipuçlarından faydalanarak çözümü **Ġçgörü kazanma-geliĢtirmede ise önceki zihinde bulur ve problemi çözer. sınama-yanılma deneyimlere bağlı olarak Bu durumda 2009 Kpss sorusunda her iki zihinde çözümlere ulaĢma vardır. kavram aynı soruda verilmiĢ fakat daha *Her iki kavram birlikte verildiğinde bu önce herhangi bir yaĢantısı olmadığı ifadesi uyarılara dikkat edilmesi gerekir eğer birlikte açıktır bundan dolayı cevap kavrama yoluyla verilmemiĢse zaten sorun yoktur. öğrenmedir. Hazırlık Evresi: AraĢtırılan konu ile ilgili bilgiler toplanır. Kuluçka Evresi: AraĢtırılan konunun çözümlenememesi karĢısında bir yana bırakılır. Ancak düĢünme gizli ya da açık konuyla ilgilidir. Ġlham (esin) Evresi: AraĢtırılan konu aniden çözümlenir. Gözden geçirme Evresi: Bulunan çözümün geçerliliği araĢtırılır. Eksikler tamamlanır ÖRNEK: Yerçekimi kanunu ve suyun kaldırma kuvveti kanunlarının bulunma hikâyesi MEB-EĞĠTĠM TEKNOLOJĠLERĠ Aniden problemi kavrama, çözüme ulaĢma yoludur, içgörü yolu ile öğrenme deneylerinde deneğe bir problem sorulur. Bir süre görünürde hiçbir ilerleme olmadan geçer, sonra birdenbire çözüm gelir. Kavrama yoluyla Öğrenmenin temelinde, benzer durumların genellenmesi yatar. Problemin parçaları arasındaki iliĢkinin ani olarak görülmesinde sezgi (içgörü)nin ve organizmanın muhakeme (uslamlama) gücünün rolü büyüktür. KavrayıĢ yolu ile öğrenmenin Ģempanzelerde de olduğu gözlenmiĢtir. DENEY Wolfgang Köhler, yaptığı deneyde maymunun deneme yanılma yoluna baĢvurmadan problemi çözdüğünü, basit anlamda da olsa uslamlama yeteneğine sahip olduğunu göstermiĢtir: Köhler deneyi Ģöyle gerçekleĢtirmiĢtir. Aç bir Ģempanzeyi kafese kapatır. Hayvanın ulaĢamayacağı bir yere muz asar. Kafesin içine de iç içe girebilecek iki çubuk, üst üste konulabilecek nitelikte birkaç sandık bırakır. ġempanze aç olduğu için muza ulaĢmak ister. Sandığın üzerine çıkar. Çubuklardan birini alır. Muza ulaĢmaya çalıĢır ama baĢarılı olamaz. Sonra sandığın üzerine probleme ilgisizmiĢ gibi çömelir. Bir süre böyle kalır, sonra gider iki çubuğu alır. Bunlarla oynamaya baĢlar. Çubukları doğru bir hat olacak Ģekilde tutar. Bu Wolfgang Köhler arada çubukların iç içe girebildiğini fark eder r. Ġnce çubuğu kalın çubuğun içine iter ve derhal kalkıp sandığın üzerine çıkar. Muzu çift çubukla kendine doğru çeker. Bu deneyde, Ģempanze içinde bulunduğu durumdaki iliĢkileri birdenbire kavramıĢtır. Ġki çubuğun iç içe sokulduğunda muzları düĢürebileceğini anlamıĢtır. ġempanze, bu çözümünde geçmiĢ yaĢantılarından yararlanmıĢtır **(Bu deneyde en önemli nokta, hayvanin ilgisizmiĢ gibi göründüğü durumdayken birden çubuklara bakması, onları alması ve uygun biçimde kullanmasıdır. Yani deneme yanılmalarla uğraĢmamasıdır). SAYFA 91 **Maymun Thorndike‘nin ifade ettiği gibi deneme – yanılma yaparak çözüme yaklaĢmaz. Aktif olarak deneme yanılma yapmadan, zihinsel deneme – yanılmalar sonucu uygun çözümü bulduğunda harekete geçer. **Ön çözüm dönemi daha uzun süre almaktadır. Bu dönemde birey, karĢılaĢtığı problemi ve problemin çözümü için verilen öğeleri, araçları değerlendirir. Problemin çözümü için olası yolları belirler, bu yolları zihinsel olarak test eder ve problemin çözümü için en uygun yolu keĢfettiğinde harekete geçer. Bir bakıma biliĢsel deneme – yanılmadır. Temel Özellikleri 1. Ön çözümden çözüme geçiĢ ani ve tamdır. 2. Ġçgörü yoluyla edinilen performans genellikle hatasız ve pürüzsüzdür. 3. Ġçgörü yoluyla kazanılan problem çözümü uzun süre hatırlanır. 4. Ġçgörü yoluyla kazanılan bir ilke, diğer problemlerin çözümüne kolaylıkla uygulanabilir. 5. Zeki olanlar içgörüsel çözüme daha kısa sürede ulaĢırlar. Öğrenmeyle Ġlgili GörüĢleri 1. Tekrar etme – pratik yapma: Hatırladıklarımız, algıladıklarımızın bizde kalan izleridir. YaĢantının tekrar edilmesi, öncekinin yeniden düzenlenmesine ve daha tutarlı, daha anlamlı hale getirilmesine yardım eder. Aralıklı tekrar bilgilerin bellekteki izini korur. 2. Güdülenme: Ödüllenen davranıĢların tekrar edildiği, cezalandırılan davranıĢların ise baskı altına alındığı (etki yasası) Gestalt psikologlar tarafından da kabul edilmektedir. Ġçsel ödül dıĢsal ödüle göre daha etkilidir. 3. Anlama: Problemin mekanik bir Ģekilde, eski alıĢkanlıkları ya da ezberlenen kuralları kullanarak değil, kavrayarak, sezerek, yapısal olarak çözümlenmesi gerekmektedir. Fiziksel deneme yanılma değil, içgörüsel deneme yanılma kullanılmalıdır. Çözüm için kullanılan ilke keĢfedilmelidir. 4. Transfer: Bir durumda keĢfedilen ilkelerin bir baĢka durumda da kullanılabilmesidir. Transferi etkileyen Thorndike‘nin dediği gibi, iki durumun öğeleri arasındaki benzerlikler değil, problemin ve kullanılan ilkenin anlaĢılmasıdır. 5. Unutma: Unutmada iki öğe rol oynamaktadır. Birinci neden, geriye getirme için kullanılan ipucunun zayıf bir ipucu olması, yani bellekteki izle iliĢki kurmayı sağlayamamasıdır. Diğer neden ise, bellekteki izin yeni örgütlenmeler sırasında giderek büyük ölçüde değiĢikliğe uğramasıdır. Gestalt Kuramının Eğitim Açısından Değerlendirilmesi ● Gestalt psikologlarına göre öğretmen, dönem baĢında öğrenciye önce bütün olarak dersin temel çerçevesini organize edilmiĢ anlamlı bir bütünlük içinde vermesi daha sonra ayrıntıya inmesi gerekmektedir. Ders yılı için yapılan bu planlama her bir ünite için de yapılmalıdır. ● Konular basitten zora, bilinenden bilinmeyene doğru aĢamalı olarak bir bütün halinde öğrencilere sunulmalıdır. Bu Ģekilde öğrenciye nerede olduğu ve ne kadar öğrendiği konusunda bilgi verir. ● Öğrencinin içgörüsel problem çözmesi için uzunca bir çözüm dönemine ihtiyacı vardır. Bu nedenle öğretmen, öğrenciye problemle ilgili yeni bilgi araĢtırması yapması, problemi yeniden kurması, olası yolları geliĢtirip biliĢsel olarak denemesi için yeterli zamanı vermelidir. ● Eğitime yaptığı en önemli katkılardan biri içgörüsel öğrenme ve üretici düĢünmedir. Yani problemin çözümü için tüm öğeler öğrenciye verilmelidir. ● Öğrenci ihtiyaç duyduğunda küçük ipuçlarıyla rehberlik etmelidir. Ancak çözümü öğrenci bulmalıdır. ● Öğrenmeyle ilgili yapılan tekrarlar, öğrencilerin yeni iliĢkileri keĢfetmesini, bellekteki izlerinin daha sağlam olmasını sağladığı için çokça problem çözülmelidir. Bu Ģekilde problem çözme sürecide kısaltılmıĢ olur. ● Transferi kullanmaları için yani öğrenilenleri farklı durumlarda kullanmasını sağlamak için öğrencilere alıĢılmamıĢ problemlerle karĢılaĢtıracak ödevler verilmelidir. ● Dersin baĢında önceki öğrenmeler hatırlatılmalıdır. ● Hatırlamayı kolaylaĢtırmak için algı ilkeleri kullanılmalıdır. SAYFA 92 KAHRAMAN ÖZKUL [email protected] GESTALT ĠLE ĠLGĠLĠ DĠĞER BAZI KAVRAMLAR ÜRETĠCĠ DÜġÜNME Wertheimer iki çeĢit problem çözümünden bahseder. A türü çözümler, Gestalt ilkelere dayalıdır ve içgörüseldir. Problemin temel yapısını anlamayı gerektirir, çözüm bir baĢkası tarafından değil, birey tarafından bulunur, kolaylıkla genellenebilir ve uzun süre hatırlanabilir. B türü çözümler ise, anlamadan ezberlemeye yöneliktir. Böyle bir öğrenme çeĢidi ise, esnekliğe sahip değildir ve kolayca unutulur, sadece sınırlı durumlarda uygulanır. ÖRNEK: Bir hemĢirenin, gece uyuyan hastaları uyandırıp onlara uyku ilacı vermesi Paralel Kenar Problemi: Wertheimer çocuklara verdiği bir geometri problemi ile bunu kanıtlamayı düşünmüştür. Önce deneklere bir dikdörtgenin alanının nasıl hesaplanacağını göstermiş; “taban ölçüsünün yükseklikle çarpılması” formülü yerine, dikdörtgeni küçük karelere bölmüş ve alanın bu karelerin alanlarının toplamı olduğunu göstermiştir. Daha sonra çocuklara kağıttan bir paralel kenar vermiş ve bunun alanını bulmalarını istemiştir. Bazıları bunun yeni bir problem olduğunu söylemiş ve çözümü bulamayacaklarını belirtmiştir. Bazıları bir kenarı diğer kenarla çarpan formülü kullanmıştır (B tipi çözüm). Bir çocuk ise, problemi zor hale getirenin 2 çıkıntılı uç olduğunu fark etmiş, makasla bir ucu kesmiş, diğer ucun üstüne yerleştirmiş, böylece paralel kenarı bir dikdörtgene dönüştürmüştür. A-TİPİ ÇÖZÜM: B-TİPİ ÇÖZÜM: ZİHİNSEL KURGU: PROBLEM ÇÖZMEDE KARġILAġILAN SORUNLAR Problem çözme durumuyla karĢılaĢtığımızda, önceki bilgi ve denemelerimizden faydalanırız. Önceki deneyimlerimiz problem çözmede bize yardımcı olabildikleri gibi, bazı güçlükler ve engeller de yaratabilirler. Bu güçlükleri aĢağıdaki biçimde özetleyebiliriz. ĠĢleve Takılma: Daha önceki deneyimlerimiz bize nesnelerin belirli iĢlevlerini öğretmiĢtir, **Kalem yazı yazmak için, çanta kitap taĢımak için, ayakkabı giymek içindir. Biz nesnelerin bu ĠĢleve takılma örnekleri. Çizimdeki kiĢiye, sarkan iplerin uçlarını birbirine bağlaması söylenmiĢtir. (A) ĠĢlevsel takılmaya saplanan kiĢi, bir süre denedikten sonra bunun olanaksız olduğunu ifade eder ve vazgeçer. (B) ĠĢlevsel takılmaya saplanmayan kiĢi, makası ipin ucuna bağlar ve makası sallayarak ipi yakalar ve uçların bağlar. **Yorgun olan bir kimse otobüs durağında beklerken çantasını iskemle gibi kullanıp oturarak dinlenebileceğini akıl edemez. Çünkü çantayı kitap taĢımak için gerekli bir araç olarak öğrenmiĢtir, bu nedenle onun üstüne oturulabileceğini akıl edemez. Zihinsel Kurgu: Bir sorunu belirli bir yöntemle çözdükten sonra, o yönteme bağlanırız. Bu tür algısal bağlılığa zihinsel kurgu adı verilir. Zihinsel kurgu benzer problemlerde yeni çözüm yöntemleri uygulamamızı engeller, sürekli daha önce kullanmıĢ olduğumuz yöntemleri uygulamaya yöneliriz Alan Kuramı (YaĢam alanı): ** Yaşam alanı, kişinin kendisi ile, onun davranışını etkileyen her şeyden oluşan davranıĢsal çevresini kapsamaktadır. Yaşam alanında özel bir öneme sahip olanlar ise kişinin peşinde koştuğu amaçlar, kaçınmaya çalıştığı şeyler ya da durumlar ve onun bunlardan uzaklaşması ve yakınlaşması için hareketini kısıtlayan engellerdir. ** YaĢam alanı kiĢinin bilinçli olarak farkında olduklarından oluĢabileceği gibi, bilincinde olmadığı faktörlerden de etkilenebilir. Bireyin davranıĢını etkileyen durumlar olumlu (+) ya da olumsuz (-) değerler alır, sürekli olarak değiĢir ve bir durumdaki değiĢiklik öteki durumları da etkiler ** Dolayısıyla, fiziksel olarak çok yakında olsa bile, kişinin farkında olmadığı ve kişiyi etkilemeyen bir nesne onun yaşam alanında bulunacaktır. Benzer biçimde, fiziksel olarak bulunmasa bile, kişinin var olduğunu düşündüğü ve varmış gibi tepki gösterdiği herhangi bir şey onun yaşam alanı içinde bulunur. Eğer bir çocuk yatağının altında kaplan olduğunu sanıyorsa, bir baĢkası kaplanın yalnızca hayal ürünü olduğunda ısrar etse bile, kaplan çocuğun yaĢam alanının bir parçasıdır. ÖRNEK: Bir lise öğretmeni yöneticilik görevi almak isteyebilir ve bu iĢi yapabileceğini hissedebilir. Bununla birlikte, bu iĢ için bir fırsat çıktığında, baĢvurmamak için bazı mazeretler öne sürer. Bu durum birkaç kez tekrarlandığında arkadaĢları, kendine güvensizlik gibi bazı engellerin olduğunu düĢünebilirler. Lewin'e göre bu kiĢinin yaĢam alanında kendisi ile yönetici olma amacı arasında bir engel vardır. Burada kiĢinin psikolojik gerçekliği önemlidir. SAYFA 93 Koffka Ve Ġz Teorisi: GeĢtalt öğretisinin bellek kavramına bakıĢı, algıların birer bellek izi olduğu Ģeklinde özetlenebilir. Bireyin deneyimleri zihinde bir çalıĢmaya yol açar. Bu süreç deneyimin türüne göre basit veya karmaĢık olabilir. Bu süreç bittiği zaman zihinde bir iz bırakmıĢtır. Daha sonra benzer bir durumla karĢılaĢtığımızda bu iz davranıĢımızı etkiler. Her bir sürecin sonunda birey biraz daha değiĢmiĢtir ve gelecek deneyimler bu durumdan etkilenir. ** Bir deneyimin hafızada (zihinde) bıraktığı iz ne kadar güçlüyse sürece etkisi o oranda güçlü olacaktır. Bir baĢka ifade ile ne kadar çok benzer sorun çözersek o konuda problem çözme becerisi o oranda geliĢecektir. Her karmaĢık beceri birçok alt süreçten oluĢur ve bu süreçlerin her birinin zihinde iz bırakması söz konusudur. ** Birbiriyle iliĢkili bireysel izler topluca bir izler sistemi oluĢtururlar. Hafıza da, algı ve öğrenme sürecinde olduğu gibi, anlamlı ve bütüncül olma eğilimi vardır. Bir baĢka deyiĢle anlamlı bilgiler hafızaya kolay yerleĢtirilirken yabancı bilgiler anlamlı veya önceden bilinenlere benzer hale getirilerek kaydedilmeye çalıĢılır ve böyle hatırlanır. Bluma Zeigarnik ve Zeigarnik Etkisi **Lewin, ―gerilim hareket denge sıralaması, ihtiyaç faaliyet rahatlama sıralamasına benzer‖ der. Her ne zaman bir ihtiyaç hissedilse bir gerilim hali yaĢanır ve organizma dengeyi yeniden oluĢturmaya çalıĢarak bu gerilimi çözmek için harekete geçer. Burada gerilim motivasyon veya ihtiyaç anlamındadır ve Lewin, bir amaca ulaĢıldığında gerilimin boĢaldığını düĢünmüĢtür. DENEY **1927 yılında Lewin‘in öğrencisi Bluma Zeigarnik tarafından gerçekleĢtirildi. Deneklere bir dizi görev verildi ve bunların bir bölümünü tamamlayıp kalanları tamamlayamadan çalıĢmaları bölündü. Durumla ilgili olarak Lewin‘in sisteminden Ģunlar tahmin edilebilirdi: (1) Yerine getirmesi için bir görev verildiğinde denekte bir gerilim sistemi oluĢur. (2) Görev tamamlandığında bu gerilim dağılır. (3) Görev tamamlanmadığında, gerilimin sürmesi büyük bir ihtimalle görevin hatırlanması ile sonuçlanır. Zeigarnik‘in sonuçları, deneklerin tamamlanmamış görevleri, tamamlanmış görevlerden daha kolay hatırladıkları yönündeki tahminleri pekiştirmiştir. Dürtü davranıĢa geçirilemediğinde doyuma ulaĢılamamıĢtır. ÖSYM SORULARI 1- Ġnsanlar gördüklerini bütün olarak algılarlar. Bütün, onu oluĢturan parçaların toplamından fazladır."Bu görüĢ hangi öğrenme yaklaĢıma aittir? (KPSS 2002) CEVAP: Gestalt öğrenme 2- DıĢarıdaki yiyeceği almak için kafesin kapısını açmaya çalıĢan bir Ģempanze bir süre hareketsiz olarak çevresine baktıktan sonra aniden kapının sağ tarafındaki kol kaldırıldığında açılabileceğini fark etmiĢtir. Bu durum aĢağıdaki problem çözme çeĢitlerinden hangisine bir örnektir?(KPSS 2003) CEVAP: Kavrama yoluyla 3- Organizma kendisini oluĢturan parçaların toplamından öte bir bütündür. Bu görüĢü savunan yaklaĢım aĢağıdakilerden hangisidir? (KPSS 2003) CEVAP: Gestalt 4- Bir çocuk, model uçağının her bir parçasını inceleyerek bunların nasıl ve hangi sırayla bir araya getirilmesi gerektiğini saptar ve sonuçta model uçağı yapmayı baĢarır. Çocuğun bu davranıĢı aĢağıdakilerden hangisine örnektir? (KPSS 2004) CEVAP: Kavrama yoluyla 5- Murat, yatağının altına kaçan topunu almak için elini uzatmıĢ ve baĢaramamıĢ ardından yatağını çekmiĢ daha sonra bir baĢka oyuncağını atıp topa çarptırarak dıĢarıya doğru yuvarlanmasın sağlama gibi birçok yol denemiĢ ve topunu alamamıĢtır. Kısa bir süre düĢündükten sonra uzaktan kumandalı oyuncak otomobilini yatağının altına yönlendirerek onunla topu dıĢarıya doğru ittirebileceğini aniden fark ederek problemin sonucunu keĢfetmiĢtir. Murat‘ın topu bu Ģekilde alabileceğini anlaması aĢağıdakilerden hangisine örnek olabilir? (KPSS 2005) CEVAP: Kavrama yoluyla 7- DıĢarıda bulunan yiyeceğe ulaĢmak için kafesin kapısını açmaya çalıĢan bir Ģempanze, bir süre hareketsiz olarak çevresine baktıktan sonra ansızın, sol taraftaki kol kaldırıldığında kapının açılabileceğini fark eder. ġempanzenin kapı ile kol arasındaki iliĢkiyi fark edip kendisini istediği sonuca ulaĢtıracak çözümü bulması, aĢağıdaki problem çözme yollarından hangisine örnektir? (KPSS 2007) CEVAP: Kavrama yoluyla 8- Öğrencisinin sorduğu matematik problemini o anda çözemeyen bir öğretmenin, evine giderken çözümü birden bire bulması aĢağıdakilerden hangisine örnektir? (KPSS 2008) CEVAP: Kavrama yoluyla SAYFA 94 BĠLGĠYĠ ĠġLEME KURAMI ● BiliĢsel öğrenme kuramları, insanın dünyayı anlamada kullandığı zihinsel süreçleri inceler ● BiliĢsel açıdan öğrenme, bireyin zihinsel yapılarındaki değiĢme olarak tanımlanmaktadır. Bu zihinsel yapıdaki değiĢme, bireyin davranıĢlarında değiĢmeyi ya da yeni davranıĢlar kazanmayı sağlar. Bilgiyi iĢleme kuramı temel olarak Ģu dört soruyu cevaplamaya çalıĢmaktadır. 1. Yeni bilgi dıĢarıdan nasıl alınmaktadır. 2. Alınan yeni bilgiler nasıl iĢlenmektedir. 3. Bilgi uzun süreli olarak nasıl depolanmaktadır. 4. Depolanan bilgi nasıl geriye getirilip hatırlanmaktadır. ● Bilgiyi iĢleme kuramına göre öğrenme olayı, bilgisayarların çalıĢmasına benzetilmekte, girdilerin iĢlenip çıktılara dönüĢtürülmesi olarak görülmektedir. ●Duyu organlarına gelen bilgiyi ALMA-Alınan bilginin ĠġLENMESĠ-DavranıĢa DÖNÜġTÜRME BĠLGĠYĠ ĠġLEME **GeliĢtirilmiĢ olan bilgiyi iĢleme modeli iki temel öğeye sahiptir. Bu temel öğeler: Bilgi Depoları-Bellek Türleri 1. Duyusal Bellek (duyusal kayıt) 2. Kısa süreli bellek (çalıĢan bellek) 3. Uzun süreli bellek BiliĢsel Süreçler-9 Nolu Soru Dikkat 1-Dikkat 2-Algılama 3-Tekrar 4-Kodlama 5-Depolama-Saklama 6-Geri Bildirim BĠLGĠ DEPOLARI –Bellek Türleri **Bilgi depoları, bilginin tutulduğu ve iĢlemin gerçekleĢtiği depolardır. DıĢ çevreden gelen uyarıcılar, bu depolarda bilgi formuna dönüĢtürülür, anlamlı yapılar halinde iĢlenir ve daha sonra kullanılmak üzere örgütlü yapıda bir depolanır **Bilgi duyusal bellekten kısa süreli belleğe aktarıldıktan sonra artık duyusal belleğe geri dönemez. Oysa kısa süreli bellekle uzun süreli bellek arasında sürekli bir bilgi akıĢı vardır. Duyusal Bellek (Duyusal Kayıt) • Duyusal kayıtın içeriği bilgi, özgün uyarıcının tam bir kopyasıdır. • Görsel duyular, duyusal kayıt tarafından aynı fotoğraf gibi kısa bir süre için kopyalanır. Aynı biçimde iĢitsel duyularda ses kayıtları olarak kopyalanır. **Duyusal kayıtın kapasitesi sınırsız olmakla birlikte, gelen bilgi anında iĢlenmezse, çok hızlı bir Ģekilde kaybolur. uyarıcıdan sadece dikkat edilen sınırlı sayıdaki bilgi, kısa süreli belleğe aktarılır *Saklama süresi kısadır, sınırlıdır. Bilgi miktarı ile saklama süresi ters orantılıdır. *Bilgiler buradan DĠKKAT -SEÇĠCĠ ALGI yoluyla kısa süresi belleğe aktarılır. **Depolama Ģekli: Duyusal bellekte kapsanılan bilgi dıĢ çevrenin ilk izidir ve dıĢ uyarıcıların tam bir kopyasıdır. Duyu organlarının aldığı Ģekilde depolanır. Görsel bilgi görsel biçimde, iĢitsel bilgi iĢitsel biçimde vb. bir süre için depolanır ** Birey bilginin farkına varmaz, bilgi anlaĢılmaz ve yorumlanamaz, sadece kısa bir süre için depolanır. Anlamlı hale getirilmek istenen bilgi, iĢleme sistemi olan kısa süreli belleğe (çalıĢan bellek) aktarılır. Bu aktarma iĢlevini sağlayan mekanizma "dikkat"tir. ** Bilginin depolanma süresi, alındığı duyu organına göre farklılık gösterir. Görsel bilgi yarım saniye ile bir saniye arasında tutulabilirken, iĢitsel bilgi iki saniye ile dört saniye arasında tutulabilmektedir. Duyusal belleğe alınan bilgi kısa bir sürede iĢleme sistemine aktarılmaz ise kaybolur ve tekrar geri getirilemez. Duyusal belleğin bilgiyi ne kadar süre tutabildiğine iliĢkin kesin veriler sunmak oldukça güçtür ve bu noktada psikologlar arasında tam bir fikir birliği yoktur • Algılamada dört tane kural vardır. Bunlar; a) Yakınlık b) Benzerlik c) Süreklilik d) Tamamlama SAYFA 95 • Anlık zihnimizdir. Bilgiler en fazla 20 saniye hafızada kalır. • Kısa süreli hafızanın kapasitesi 7 ± 2 arasında değiĢebilmektedir. Sınırlı Kapasite • Kısa süreli hafızanın uzun süreli hafızaya gönderilme yöntemleri Ģunlardır: a) Gruplama yöntemi b) Tekrarlama c) Anlamlandırma d) Ezberleme ** Kısa süreli bellek, duyusal kayıtları aktarılan sınırlı miktardaki bilgiyi kısa süreli depolama görevini üstlenmektedir. Bilginin anlamlandırılması ve örgütlenmiĢ bir formda uzun süreli bellekte depolanmasını sağlayan zihinsel iĢlemleri yapma görevini yerine getirmektedir. ** Kısa süreli bellekte bilinçli olarak bilginin farkına varılır ve bilgi anlamlı bir Ģekle dönüĢtürülür. Duyusal bellekte depolama süresi çok kısa olduğundan bilginin farkına varılmaz. Kısa Süreli (ÇalıĢan) (ĠĢleyen Aktif) Birincil Uyanık Bellek ** Kapasite: Duyusal belleğin tersine, kısa süreli bellek sınırlı miktarda bilgiyi alma kapasitesine sahiptir. Miller birçok araĢtırmayı incelemiĢ ve araĢtırma bulgularına dayanarak kısa süreli bellek kapasitesinin sınırlarını "7" birim olarak kabul etmiĢtir. Ortalama olarak bu bellek kapasitesinin sınırları 7+2 olarak değiĢebilmektedir. Kısa süreli belek öğrenme sürecinin birinci aĢaması olduğu için onun kapasitesi öğrenme güçlüğünü etkiler. Bir seferde fazla miktardaki bilginin kısa süreli belleğe gönderilmesi durumunda ancak 7 birimlik bilgi iĢleme sistemine alınacak ve diğer bilgiler kaybolacaktır. Bilginin daha geniĢ birimler içerisinde örgütlenmesi bellek yükünü azalttığı için kısa süreli bellek daha fazla bilgiyi kullanabilmektedir. Simon'un yapmıĢ olduğu bir araĢtırmada, birim geniĢliği arttıkça bir seferde kısa süreli bellekte daha az sayıda birimin tutunabildiğini ortaya koymuĢtur. ÖRNEK: Telefon numaraları tek tek değil de ikiĢerli ya da üçerli gruplar halinde akılda tutulur. (3-2-1-4-5-1-5) (321-45-15) Burada yapılan iĢlem ―Gruplama‖ dır. **Depolama ġekli: Kısa süreli bellekte bilgiler çoğunlukla görsel ve iĢitsel olarak depolanır ve iĢitsel depolama daha baskındır. Özellikle yetiĢkinler, iĢitsel olarak depolanan durumları daha iyi hatırlamaktadırlar. Ancak kodlama Ģekli, bireyin özelliklerine ve durumlara farklılık gösterebilir. ÖRNEK: ĠĢitme özürlü çocuklar muhtemelen bilgiyi görsel biçimde depolarlar. Ayrıca, küçük çocuklar iĢitsel kodlamayı yetiĢkinlerden daha az kullanırlar ** Depolama süresi: Kısa süreli belleğin sınırlılıklarından biri de bilginin kısa sürekli bellekte tutulma süresi yaklaĢık olarak 15-20 saniyedir. Bu süre içerisinde bilgi iĢlenerek uzun süreli belleğe gönderilmezse unutulur ve unutulan bilgi geri getirilemez. ÖRNEK: Rehberden bir telefon numarasına bakarak telefon edilebilir, ancak bir kodlama yapmadan ikinci kez numarayı hatırlamak oldukça zordur ve numara tamamen unutulur. Bu süreyi artırmanın yolu "zihinsel tekrar"dır. ** Bilgiyi iĢleme Ģekli: Kısa süreli bellek bilgiyi iĢleme merkezi olarak kabul edilir. Kısa süreli bellekte iĢlenen bilgi uzun süreli depoya gönderilir. Bu gönderme iĢlemi iki türlü yapılabilir. EZBERLEME: Bilgiyi duyusal bellekten alındığı Ģekliyle aynen iĢleme ve depolama Ezberleme yoluyla öğrenmede kullanılan temel biliĢsel süreç "tekrar" dır. Bilgi aynen tekrarlanarak, alındığı Ģekliyle bağımsız bir birim olarak uzun süreli bellekte depolanır. Ezberlenen bilgi depolanırken, baĢka bir Ģemayla bağlantı kurulmadığı için, hatırlama zorluğu yaĢanır. Bir diğer öğrenme (iĢleme) Ģekli "anlamlandırma" dır. ANLAMLANDIRMA: Uzun süreli bellekteki iliĢkili bilgi ile bütünleĢtirerek iliĢkili Ģemalar içerisine depolama. Anlamlandırma, uzun süreli bellekteki bilginin, yeni gelen bilgi ile kısa süreli bellekte iliĢkilendirilmesi yoluyla yeni bilgiye anlam verilmesidir. NOT: Bu bilgi, etkili bir Ģekilde kodlandıktan sonra uzun süreli bellekteki iliĢkili Ģemalarla bağlantılı olarak depolanır. Anlamlı bilgi, iliĢkili Ģemaların çağrıĢımı yoluyla geri getirilebileceği için, hatırlanması daha kolay olur. Uzun Süreli Bellek ** Bir bilginin öğrenilmiĢ kabul edilebilmesi için mutlaka uzun süreli bellekte depolanmıĢ olması gerekir. • Gündelik dilde kullandığımız hafızadır. • Kapasitesi sınırsızdır. • Tekrar tekrar kullanılabilir. • Bilgiler kodlanmıĢ Ģekilde bulunur. ** Uzun süreli bellek, bellek deposu olarak kabul edilir. Kısa süreli bellekte iĢlenmiĢ olan bilgi uzun süreli belleğe gönderilerek depolanır. Uzun süreli bellekte yer alan bilgiler tekrar tekrar kullanılabilme özelliğine sahiptir. SAYFA 96 ** Telefon rehberine bakıp da tuĢladığımız bir numarayı öğrenmiĢ sayılmayız. Bir müddet sonra o numarayı yeniden aramak istesek numara hatırlanmaz, yani bilgi kaybolmuĢtur. **Uzun süreli bellek bir kütüphaneye benzetilebilir. Bir kütüphanede binlerce kitap vardır. Kitaplar belli bir sisteme göre yerleĢtirildiği için kullanılmak istenen kitabı bulmak çok zaman almaz. Sistem ne kadar iyi yapılandırılırsa istenilen kitabı bulmak o kadar kolaylaĢır. **Sınırsız kapasite ile sonsuza kadar bilgiler saklanabilir. FAKAT geri getirmede zorluk olabilir Çünkü KarıĢma ileri veya geri ket vurma olabilir ** Kapasite: Uzun süreli bellek kapasitesi sınırsız olarak kabul edilmektedir. Çok Uzun Süreli Bellek farklı bilgileri kapsayabilir. Bir bilgi biriminin depolanabilmesi için bazı bilgilerin kaybolması ve yeni gelenlere yer açılması gerekmez. Eğer çok fazla bilgi aynı Ģema içinde yer alırsa, büyük Ģema içerisinde bilgiyi bulmak ve geri getirmek zorlaĢır. Depolamanın etkin olabilmesi için büyük Ģema içindeki bilgilerin küçük Ģemalar haline dönüĢtürülmesi uygundur. ** Depolama Süresi: Duyusal bellek ve kısa süreli belleğin tersine uzun süreli belleğin depolama süresi oldukça uzundur. Hatta sınırsız olarak kabul edilmektedir. Bilginin uzun süreli bellekteki kaydolma Ģekli de diğer bellek türlerinden farklıdır. Duyusal bellekten kısa süreli belleğe geçmeyen bilgi tamamen kaybolur, geri getirilemez. Kısa süreli bellek için de aynı durum söz konusudur. Uzun süreli belleğe gönderilemeyen bilgi kaybolur, geri getirilemez. Ancak, bilgi uzun süreli bellekte bir kez depolandıktan sonra kaybolmaz. Sadece geri getirme zorluğu yaĢanabilir. BĠLGĠLER 2 TÜRLÜ KAYDEDĠLĠR A) Bildirimsel Bilgi-Bellek: Olgu ve olayların hafızasıdır. Bildirimsel bilgi; kavramlar, olgular, tanımlar ve kurallarla ilgili olan bilgidir. Bildirimsel bilgi içinde de 2 türlü hafıza bulunmaktadır. 1) Epizodik Hafıza Anısal Bellek: YaĢantılarla ilgilidir. Anısal (episodik) bellek: YaĢantı içerisindeki olayların depolanmasıdır. Ġzlediği bir futbol maçındaki olaylar, bir defile, doğum günü vb. olayların zamanı, geçtiği yer, içinde bulunan kiĢiler, olayların akıĢı ve sonuçları anısal bellekte depolanır. ÖRNEKLER: **Anısal bellekteki olaylar çoğunlukla birbirine bağlı olaylardan oluĢan bir bütün meydana getirirler ve zihinsel resimler olarak toplanırlar. **Bireyin yaĢantısında olağan bir tarzda meydana gelen ve özel bir anlam ifade etmeyen olayların hatırlanması zordur. Birbirinin üzerine gelen benzer olaylar öncekinin hatırlanmasını zorlaĢtırır. **Okula baĢlama, iĢe baĢlama, evlilik vb. olaylar, benzerleri meydana gelmediği veya çok az meydana geldiği için benzer olaylarla karıĢmaz ve hatırlanması daha kolay olur. 2) ġematik-Semantik Hafıza-Anlamsal Bellek: Dünya ile ilgili bilgiler ** Semantik (Olgusal) Bellek: Genel olgu ve bilgilerin depolandığı sistemi – Finaller Ocak ayında yapılır – KıĢ ayları soğuktur – Ġzmir Türkiye‘nin batısındadır -Jest ve mimiklerin el kol hareketlerinin anlamları, trafik iĢaretlerinin anlamları gibi nesne ve olayların anlamları B) ĠĢlemsel Bilgi-Prosedürel Bellek: Beceriler veya biliĢsel iĢlemlerin hafızasıdır. ĠĢlemsel bilgi; bir iĢin nasıl yapılacağını gösteren bilgidir. Bir iĢin yerine getirilmesinde, takip edilmesi gereken sıralamadaki her bir iĢlemin nasıl yapılacağını kapsar. DavranıĢların düzenlenmesinde "bu durumda Ģöyle yapılır" mantığı güdülür. Sırayla neler yapılması gerektiğini bilme ÖRNEK: **Bir otomobil kullanırken sıralamada yapılması gereken her bir iĢleme iliĢkin bilgidir. ** Bir bisiklet kullanırken; Hızlı gitmek istersen pedalı hızlı çevir. YavaĢ gitmek istersen pedalı yavaĢ çevir. Sağa dönmek istersen direksiyonu saat yönüne çevir gibi. **Yüzme araba kullanma matematik problemi çözme gibi etkinlikler. SAYFA 97 BĠLĠġSEL SÜREÇLER-Kontrol Süreçleri **Her bir bilgi deposu arasındaki bilgi akıĢını düzenleyen biliĢsel süreçler ve bunların iĢlevleri birbirinden farklıdır. Bu süreçler; dikkat, algılama, tekrar, kodlama ve geri getirme olarak sınıflandırılmaktadır. Dikkat /Algı Tekrar DĠKKAT **Öğrenme, dikkat etme süreciyle baĢlar. Ortamdaki uyaran bombardımanına rağmen sadece dikkat edilen ve birey için önemli olan bilgi kodlanır. **Dikkat, uyarıcılar üzerinde bilinçli bir odaklaĢma sürecidir. Duyusal bellekten kısa süreli belleğe geçecek olan bilgilerin bu geçiĢ esnasında dikkat yoluyla farkına varılması ve bilinçli olarak seçilmesi gerekir. Bu seçimin dıĢında kalanlar ise kısa süre içerisinde duyusal bellekte kaybolurlar. **Dikkatin yoğunlaĢacağı bilginin seçiminde "dıĢsal ve içsel" özellikler etkili olur. Dikkati yoğunlaĢtıran dıĢsal özellikler, uyarıcı ile ilgili olandır. Uyarıcının; büyüklüğü, Ģiddeti, parlaklığı, değiĢkenlik arz etmesi, hareketliliği ve yeni olması dikkatin odaklaĢmasında etkili olur. ÖRNEK; Bir metin içinde koyu veya italik yazılmıĢ cümle veya kelimeler diğerlerine göre daha fazla dikkat çeker ve daha önemli olarak algılanır. Ġçsel özellikler, bireyin kendisi ile ilgili olanlardır. **Bireyin beklentileri, geçmiĢ yaĢantısı, ilgi ve ihtiyaçları odaklanmayı sağlayan özelliklerdir. Bireyin öğrenmesi gereken bilgiler olarak gördüğü ve bu yönde beklentiler geliĢtirdiği yapılar diğerlerine göre daha fazla dikkat çekici olur. ALGI ** Anlam vermeyi ifade eder. Birey duyusal bellekten gelen bazı uyarıcıları fark ettikten sonra bu uyarıcıları tanımaya ve yorumlamaya ihtiyaç duyar. Bu süreç algılamadır. Algılama kısa süreli belleğe giren bilgiyi etkiler. Çünkü kısa süreli belleğe gelen bilgi "doğru özellikler özellikler" olmaktan ziyade "algılanmıĢ özelliklerdir." Kısa süreli bellek, ne olduğuna karar verilmiĢ olan bilgiyi iĢleyerek uzun süreli bellekte depoya gönderme görevini yerine getirir. Oysa algılanmıĢ bilginin geçersiz olması durumunda kısa süreli bellekte iĢleme ve uzun süreli bellekte depolama da yanlıĢ olacaktır. Algılama bireyin geçmiĢ yaĢantısından ve uyarıcının oluĢtuğu ortamdan etkilenir. **Birey geçmiĢ yaĢantısında edinmiĢ olduğu bilgi ve önermeler için Ģemalar oluĢturmuĢtur. Algılamayı etkileyen bir diğer faktör uyarıcının nasıl bir durum veya formda sunulduğudur. Aynı uyarıcı farklı durumlarda farklı algılanır. **Bir bilgi biriminin Ģeklini değiĢtirmeksizin sesli veya sessiz olarak defalarca söyleme Ģeklidir. Bilginin kısa süreli bellekte tutulma üresini artırır. Eğer tekrar edilerek, bellekte tutulma süresi artırılmazsa bilgi kısa süreli bellekte 15-20 saniye sonra atılır. Ġki türlü tekrar vardır: Basit tekrar, Anlamlandırıcı tekrar. **Basit tekrarın fonksiyonu bilginin kısa süreli bellekte daha uzun süre tutulmasını sağlamaktır. Bu tür tekrarda bilgi defalarca tekrar edilir. Bu yolla bilginin zayıflaması ve karıĢmaların etkisiyle unutulması önlenir. ** Anlamlandırıcı tekrar eğer tekrar; gruplama veya değiĢik Ģekillerde yeniden kodlama gibi iĢlemlerle yeni bilginin içsel bağlantılar kurmasını kolaylaĢtırıyorsa, uzun süreli bellekte depolamayı sağlıyor demektir. **Tekrar yoluyla kazanılan bilgiler, geçmiĢ yaĢantılar veya Ģemalarla bağlantı kurularak depolanmaz. Bu tür bilgiler kendi içerisinde bütünlüğü olan Ģema olarak, diğer Ģemalardan bağlantısız depolanır. **1. Örtük ya da açık tekrar **Bilginin zihinsel ya da sesli bir biçimde tekrar edilmesi sürecidir. **Bilgiyi uzun süreli belleğe aktarmanın en ilkel yolu tekrar etmedir. Çocukların kullandıkları ilk bellek stratejisi de bilginin tekrar edilmesidir. Diğer bir deyiĢle ezberlemedir. **Tekrarda zamanlama önemlidir. Öğrenme ve hatırlamada aralıklı yapılan tekrarlar, bir defada çok yoğun olarak yapılan tekrarlardan çok daha etkilidir. Sayfa 98 Kodlama **Bilgiyi uzun süreli belleğe yerleĢtirme sürecidir. **Kodlamanın amacı, bilgiyi anlamlı kılmak ve uzun süreli bellekteki iliĢkili bir Ģemanın içine bağlantılı olarak yerleĢtirmektir. Anlamlandırma yapılırken yeni bilgi ile önceki bilgiler arasında bağ kurulur. Anlamlı kodlama hatırlamayı artırmaya da yardım eder. Çünkü hatırlama, kodlamanın içinde gerçekleĢtiği bağlamda meydana gelir. Hatırlama durumu, kodlama durumuyla eĢleĢtiği zaman en iyi hatırlama meydana gelir. KISA SÜRELĠ BELLEKTEN UZUN SÜRELĠ BELLEĞE GÖNDERME ** Kodlama, iĢleyen bellekteki bilginin uzun süreli bellekte önceden var olan bilgilerle iliĢkilendirilerek, uzun süreli belleğe transfer edilme sürecidir. Yani, öğrenilecek yeni bilgi ile bireyin önceki bilgileri arasında iliĢkiler kurulması, yeni bilginin anlamlı hale gelmesini sağlamaktır. **Bazı bilgiler sadece tekrar etme ve ezberleme ile uzun süreli belleğe gönderilir. Ancak bilgiler anlamlı olarak kodlandığı takdirde daha kolay geri getirilmektedir. Yeni gelen bilgi ile eski bilgi arasında ne kadar çok sayıda iliĢki kurulursa, bilgi o kadar anlamlı hale gelmektedir. (Örnek: Ölçme dersinde hangisi güvenirliği etkiler diye sorulduğunda verilenlerin hangi hata türüne girdiğine bakmak) Kodlama sürecinde dört temel öğe etkilidir. Kodlama a) Etkinlik b) Örgütleme c) Eklemleme d) Bellek destekleyici ipuçları kullanma a) Etkinlik: Bilgiyi iĢleme kuramına göre öğrenen kendine gelen bilgiyi sünger gibi çekmez, uzun süreli belleğinde depolamak üzere kendine özgü bir Ģekilde, bilgiyi yeniden yapılandırır, organize eder. Bu nedenle bilgiyi iĢleme kuramının kalbidir. Bilginin alınması ve iĢlenmesinde bireyin yaptığı etkinlikler önem taĢır. Bu nedenle öğretmenler, öğrenme etkinlikleri sırasında öğrencilere daha aktif rol vermeli ve bilgiyi en iyi Ģekilde kodlamalarına yardım etmelidir. Öğrencileri aktif kılacak öğrenme etkinliklerine önem vermelidir. Öğrenme etkinlikleri (Anlamlandırma stratejileri). ● Öğrencinin düĢünmesini, analiz etmesini sağlayıcı soru sorma. ● Dersin tanımlamalardan çok örneklerle iĢlenmesi. Uygulama yapılması. ● Problem çözmeye önem verilmesi. ● Ezberlemeden çok anlamlandırmayı gerektiren izleme ve düzey belirleme testleri verilmesi. ● Öğrencinin metni yorumlayarak kendi cümleleriyle ifade etmesi ● Konunun ana fikrini bulma ve özet yapma. Soru yazma. gibi daha pek çok strateji vardır. Öğrenme sürecinde öğrencinin aktif olması, bilgiyi anlamlı bir Ģekilde kodlamasına yardım eder. b) Örgütleme: Bilgiler birbirleriyle iliĢkisine göre ve bağlantısına göre gruplanır. KAVRAM HARĠTALARI KULLANILABĠLĠR c) GeniĢletme (Eklemleme): Yeni bilginin uzun süreli bellekte hazırda var olan eski bilgiyle iliĢkilendirilmesi yoluyla yeni bilgiye anlam verme ve anlamı geniĢletmedir. Anlamı geniĢletme, zihindeki Ģemaların geniĢlemesini de sağlar. ÖRNEK: Birler basamağı büyük olan sayıdan küçüğü çıkarmayı öğrenen ilköğretim öğrencisi, birler basamağı küçük olan sayıdan büyük olanı çıkarmayı öğrenince çıkarma iĢlemi ile ilgili Ģemayı geniĢletmiĢ olur. BaĢarılı öğrenciler geniĢletme – eklemlemeyi daha sık kullanırlar. d) Bellek destekleyici ipuçları kullanma: Örgütleme ve eklemleme çok güçlü kodlama türleri olmakla birlikte, tüm bilgiler örgütleme için elveriĢli olmayabilir. Ayrıca bazı bilgiler de tamamıyla yeni ve eskilerle tümden iliĢkisiz olabilir. Bu durumda kodlama için bellek destekleyici ipuçları kullanmak gerekir. Kapsam içerisinde doğal olarak bulunmayan iliĢkileri, çağrıĢımları meydana getirerek kodlamaya yardım eden stratejilerdir. Eklemlemenin bir türüdür. Özellikle olgusal bilgilerin, sözcüklerin ve terimlerin öğrenilmesinde kullanılır. ÖRNEK: Anlamsız heceleri anlamlandırma, baĢ harfleri kullanma (Ağrıdan Buzullar Sürükleniyor) kafiye oluĢturma vs. SAYFA 99 Kodlama Hafıza Destekleyicileri: Hafıza destekleyicileri doğal olarak var olmayan çağrışımlar oluşturarak, kodlamaya yardımcı olan stratejilerdir. Bu stratejiler hayal etmeye ve sözel sembollere dayalıdır. *Loci Yöntemi-Yerleşim: Bu yöntemde bazı maddeleri doğru sırasında hatırlayabilmek için çevrenin fiziksel özellikleri ve hayal etme birlikte kullanılır. Örneğin: Türkiye Cumhuriyeti’nin cumhurbaşkanlarını doğru sırayla hatırlayabilmek için bir evin tüm odaları sırayla hatırlanarak, cumhurbaşkanları ile eşleştirilir. Bu yöntem sırayla hatırlanması gereken tüm listeler için kullanılabilir. *Kanca-Askı Yöntemi: Bu yöntemi kullanabilmek için öncelikle sayılarla ses benzerliği olan sözcüklerden bir isim listesi oluşturulur. Bu liste gerek duyulduğu her zaman kullanılabilir. Örneğin: Bir-kir, iki-tilki, üç-güç, dört-sert vb… daha sonra saptanan sözcüklerle hatırlanması istenen sözcükler eşleştirilir ve bunlarla ilgili görsel imgeler oluşturulur. 1)İstanbul----------->Denizi kirli İstanbul 2)Manisa------------>Manisa’da çoktur tilki 3)Ağrı--------------->Çıkması çok güç Ağrı Dağına 4)Afyon------------->Çok serttir Afyon mermeri *Bağ Yöntemi: Bu yöntem, hatırlanacak sözcükler ile peş peşe gelen görsel imgeler oluşturulması biçiminde uygulanır. Bu imgelerin alışılmamış ve acayip olması hatırlamayı kolaylaştırır. Örneğin: Halı, televizyon, bayrak, tank, karınca ve kuş kelimelerinin sırayla hatırlanması gereksin. Bunun için ilk kelimeyle görsel imge arasında acayip bir ilişki kurulabilir. Okula bu gün uçan bir halıyla geldiğimizi, halının üzerinde televizyon seyrettiğimizi hayal edebiliriz. Televizyonda da bir marş okunuyor ve bayrak görünüyor. Bayrak direkte olması gerekirken tankın üzerinde duruyor. Tank karınca yuvalarını ezerek ilerliyor ve büyük bir kuş tankı yutuyor… *İlk Harf Yöntemi: Bu yöntem genellikle dizileri hatırlamada kullanılır. Dizideki her kelimenin ilk harfleri kullanılarak anlamlı bir bütün oluşturulmaya çalışılır. Örneğin: güneş sistemindeki gezegenleri sırasıyla hatırlamak için gezegenlerin ilk harflerinden oluşturulmuş bir cümle kurulabilir. Meraklı Veli Dün Mahallede Jiletle Saldırdığı Uğur’u Neredeyse Parçalıyormuş. 2010 KPSS Görüldüğü gibi hafıza destekleyicileri hatırlamayı kolaylaştırmada kullanılarak, bilgilerin uzun süreli hafızaya yerleşmesinde etkili rol oynamaktadır. -ANAHTAR SÖZCÜK(ONE-VAN) **Bilginin uzun süreli bellekten kısa süreli belleğe getirilmesi "geri getirme" veya "hatırlama" olarak adlandırılır. Geri Bildirim Hatırlama **Fakat uzun süreli bellekteki her bilgi istenildiği zaman hatırlanamaz ve aynı zamanda bazı bilgiler kolay hatırlanırken diğerleri ya oldukça zor hatırlanır veya hatırlanamaz. Bir bilgi ne derece iyi kodlanmıĢsa geri çağrılması o derece kolay olur. **Uzun süreli bellekteki bazı bilgileri hatırlama zorluğu ortaya çıkar. Bu zorluk kodlamadan kaynaklanabileceği gibi, Ģemaların veya Ģema içindeki bağlantıların değiĢmesinden de kaynaklanabilir. Bu durum "unutma" kavramı ile açıklanmaktadır. Unutma bilginin tamamen kaybolmasından farklıdır. Kaybolmada bir daha geri getirmeme söz konusu iken, unutmada bir hatırlama zorluğu vardır. ** Geri getirme, bilginin uzun süreli bellekten bulunarak açığa çıkarılması sürecidir. **Birçok bilim adamına göre uzun süreli bellekte unutma yoktur. Unutma denen olay bilgiyi geri getirmede baĢarısızlık olarak nitelendirilir. Sayfa 100 (Dilimin ucunda, tanıyorum ama nereden – Kitabın içinde herhangi bir bilginin yazdığı yeri hatırlayıp bilginin ne olduğunu hatırlayamama) **Geri getirmenin temel ilkesi etkili kodlamadır. Etkili Ģekilde kodlanmayan bilgi geri getirilemez. **Ġçinde bulunulan çevre koĢulları geri getirmede rol oynayan bir diğer faktördür. ÖRNEK: Bir kiĢiyi iĢ ortamında tanımıĢsak, bir eğlence yerinde gördüğümüzde adını hatırlamayabiliriz. – Öğrencinin adını sınıftaki oturma yerine göre kodlarsak dıĢarıda unutabiliriz. BaĢlıca geri getirme yolları 1. Bilginin öğrenildiği çevreyi ve kapsamı zihinsel olarak yeniden oluĢturma 2. Olayı zihinsel olarak aĢamalı bir Ģekilde yeniden yapılandırma (Kalemi bulmak Geri için en son kullandığı anı hatırlamaya çalıĢmak) Bildirim 3. Alfabeyi kullanma 4. Alt sorulara bölme. Hatırlama **Ön sıralarda ve son sıralarda öğrenilenler daha koyla hatırlanır ÖNCELĠK ETKĠSĠ: Ön sıralardakilerin daha kolay hatırlanması SONRALIK ETKĠSĠ: Son sıralarda öğrenilenlerin daha kolay hatırlanması ** Unutma (Geri getirme baĢarısızlığı):Geri getirmeyi zorlaĢtıran bazı özellikler vardır. Ġleriye ve geriye ket vurma dıĢında ayrıca: .** Bozulma; Ģemalar içindeki bilgi birimleri birbirleriyle ve Ģemayla bağlantılar kurularak Geri Bildirim Hatırlama depolanır. Geri getirmede de bu bağlantılar önemli rol oynarlar. Ancak bilgi kullanılmadığı zaman bu bağlantılar zayıflar ve istenilen bilgiye ulaĢmak güçleĢir. KarıĢma; öğrenilen bir bilgi biriminden önce veya sonra öğrenilen benzer bilgiler, bu bilgi birimi ile karıĢır ve geri getirmede zorluk yaĢanır. Örneğin; olgunlaĢma olgunlaĢma ile hazırbulunuĢluk kavramları tanımlanırken aralarındaki farklılıklar açıkça ortaya konulmadığı zaman karıĢma veya birbirlerinin yerine kullanılmaları söz konusu olabilir. YanlıĢ yerleĢtirme; Bir diğer unutma Ģekli ise bilginin yanlıĢ bir Ģemanın içine yerleĢtirilmesidir. YanlıĢ algılanan bir bilgi birimi zayıf iliĢkili bir Ģema ile bağlantı kurularak bu Ģema içerisinde depolanır. YanlıĢ Ģema içinde depolandığı için, içinde bulunduğu Ģema ile bağlantı kurma ve geri getirme zorlaĢır. Bilgiyi değiĢtirme; bilgi kısa süreli bellekte iĢlenirken sürekli olarak uzun süreli bellekten gelen bilgiyle karĢılaĢtırılarak depolanmaya gönderilir. Bu durum mevcut bilgi üzerinde değiĢiklikler meydana gelmesine yol açabilir. Bu bilgi depolanırken, değiĢtirilmiĢ hali eski bilginin yerine geçer. Bir süre her iki yapıyı koruyan bellek, yeni yapının sıklıkla kullanılması sonucu eski yapının yerine geçmesine ve eski yapının bağlantılarının zayıflayarak geri getirme zorluğu yaĢamasına yol açar. Bu durum da eski yapının unutulmasına neden olur. Öğrenmeyi sağlayan süreçler 1. Çevredeki uyarıcıların alıcılar (duyu organları) yoluyla alınması. 2. Duyusal kayıt yoluyla bilginin kaydedilmesi. (Duyusal kayıt) 3. Dikkat ve seçici algı süreçleri harekete geçirilerek, duyusal kayda gelen bilginin seçilerek kısa süreli belleğe geçirilmesi. 4. Kısa süreli bellekte kısa bir süre zihinsel tekrarın yapılması. 5. Uzun süreli belleğe aktarılabilmesi için kodlamanın yapılması. 6. Kodlanan bilginin uzun süreli bellekte depolanması. 7. Depolanan bilginin uzun süreli bellekten iĢleyen belleğe geri getirilmesi. 8. Kısa süreli bellekten tepki (Hareket) üreticiye gönderilmesi. 9. Tepki üreticinin bilgiyi vericilere (Kaslar) göndermesi. 10. Performansın gösterilmesi. SAYFA 101 Öğrencinin Dikkatini Arttırma Yolları 1. Öğrencilere dersin hedefleri açıklanmalı, derste öğrenilecek olan Ģeylerin kendileri için yararlı olduğu benimsetilmelidir. 2. Öğrencilere sorular sorarak merak uyandırılmalıdır. ÖR: Yerçekimi olmasaydı insanlar nasıl yaĢardı? gibi. 3. Beklenmeyen olaylar yaĢatarak öğrencilerin dikkat kesilmesini sağlamak. 4. Sınıfın oturuĢ düzeni değiĢtirilmeli ve fiziksel uyarıcılar kullanılmalıdır. 5. DeğiĢik araç – gereç ve döküm kullanılmalıdır. 6. Öğrencinin dokunmasını, tatmasını, koklamasını, duymasını, görmesini gerektiren uyarıcılar kullanılmalıdır. 7. Hareket dilmeli, jest ve mimikler kullanılmalı, ses tonu alçaltılıp yükseltilmeli, yumuĢak ses tonu kullanılmalıdır. 8. Kalemin baĢıyla oynama, gözü bir noktaya odaklama, hızla sınıfta dolaĢma gibi dikkat dağıtıcı davranıĢlardan kaçınılmalıdır. BĠLĠġSEL YAKLAġIM • BiliĢ; duygusal girdinin dönüĢtürüldüğü, azaltıldığı, iĢlendiği, kaydedildiği, yeniden ele alındığı ve kullanıldığı süreçlerdir. • BiliĢsel Süreç; algı, dikkat etme, yorumlama, anlama ve hatırlama gibi zihinsel süreçlerdir. • Hafıza; Daha önce öğrenilmiĢ bilgiyi hatırlama yeteneğidir. • Saklama; Yeni bilginin hafızaya yerleĢtirilmesi sürecidir. • Geri Getirme; Hafızadaki bilgilerin kiĢinin kullanımına yeniden sokulmasıdır. • Kodlama; Bilginin hafızaya yerleĢtirilmeden önce düzenlenmesidir. GĠZĠL ÖĞRENME 1) BiliĢsel Harita: Canlı organizmaların fiziksel çevreyle ilgili olarak zihninde harita oluĢturmasıdır. 2) BiliĢsel Senaryo: Bireyin uzun süreli hafızasında oluĢan olayın nasıl gerçekleĢtiğiyle ilgili senaryolardır. DEKLERATĠF VE ĠġLEMSEL BĠLGĠ **Tanımsal (dekleratif) bilgi; obje ve olayların tanımlanmasıyla ilgili, açıklayıcı bilgilerdir. **ĠĢlemsel bilgi; biliĢsel iĢlemlerle elde edinilen (karĢılaĢtırma sebep bulma, sonuç çıkarma, karar vermedeğerlendirme ve problem çözme gibi Bir baĢka ifadeyle tanımsal (dekleratif) bilgi; deklere edilen yani söylenen, gerçekler, kavramlar ve prensipler hakkındaki bilgidir. Çoğunlukla baĢkalarına aktarılır. ĠĢlemsel bilgi ise; fiziksel ve entelektüel görevlerimizi nasıl yaptığımızı gösteren bilgilerdir Bu iki bilgi türüne fen bilimlerinden örnek vermeye çalıĢalım. Merceklerle ilgili özellikleri söyleme ( ıĢığı kırması, bir noktada toplayabilmesi, ıĢığı dağıtması v.b.) dekleratif bilgi olarak kabul edilebilir. Bu özellikleri kavrayarak çeĢitli mercek sistemleri (örneğin büyüteç, dürbün) kurup bunlar hakkında sonuç çıkarma, değerlendirme yapma yani biliĢsel iĢlemlerle edinilen bilgiler ise iĢlemsel bilgi olarak ifade edilebilir. SORU: Bu bilgiler genellikle "ne" sorusunun cevabını veren bilgilerdir. bu bilgiler yeni bilgilerin kazanılmasında ve ve bellekte örgütlenmelerinde iĢlev görmektedir. Bu tür bilgiler Piaget'in bilginin yapılandırılmasıyla ilgili görüĢlerinden olan ĢemalaĢtırma sürecinde de söz konusudur. Yukarıda sözü edilen bilgi aĢağıdakilerden hangisidir? A-Prosedürsel bilgi B-MetabiliĢsel bilgi C-Dekleratif bilgi D-Asimile edilmiĢ bilgi E-Animistik bilgi YÜRÜTÜCÜ KONTROL-Bireylerin tüm biliĢ süreçlerini denetler Birçok biliĢsel psikolog bazı bireylerin neden diğerlerinden daha fazla öğrendiği ve öğrendiklerini anımsadığı sorusunu yanıtlamaya çalıĢmaktadır. Sorunun yanıtı yürütücü kontrol sürecinde yatmaktadır. Yürütücü kontrol sistemi bireyin kendi öğrenmesinin iki temel yönünü denetlemektedir. 1-Güdüsel süreçler: Güdüsel süreçler bireyin bir Ģeyi elde etmeye niyet etmesi, onu elde etmeyi amaçlaması gibi birey tarafından bilinçli olarak denetlenebilen durumlardır. SAYFA 102 2-Yürütücü biliĢ: Yürütücü biliĢ öğrenenlerin benimsedikleri belli öğrenme stratejilerini kullanma yetenekleri ve kendi düĢüncelerine iliĢkin düĢünmeleridir. Bireyin kendi biliĢ yapısı ve öğrenme özelliklerinin ayırtında olmasıdır. Bireyin nasıl öğrendiğinin farkındalığıdır. McCrow ve Roop (1992) yürütücü biliĢin iki iĢlevi olduğunu öne sürmektedirler. Birincisi koĢullu bilginin uygulanmasıdır. ÖRNEK: Okulda öğrenilenlerin evde uygulanması. Ġkincisi ise, düĢünme sürecini değerlendirme ve yönetmektir. Yürütücü biliĢli bir öğrenci, düĢünme biçiminin ayırtındadır, nasıl çalıĢacağına karar verirken yalnızca materyali öğrenmeye odaklanmaz, aynı zamanda biliĢsel güç ve zayıflıklarının da farkındadır. Yürütücü biliĢ, bireylere öğrenme durumlarında öğrenip öğrenmediklerini sınamalarına yardımcı olur. Eğer öğrenme gerçekleĢmezse yürütücü biliĢ, duruma uygun doğru süreçleri iĢe koĢar. Özetleme, eklemleme, Ģematize etme, düzenleme gibi. Yürütücü biliĢ, öğrenmenin gerçekleĢip gerçekleĢmediğini sürekli izler. DĠKKAT: MetabiliĢsel bilgi: Bilgiyi işleme kuramcılarına göre bireyin kendi bildikleri hakkındaki bilgiler. Değerlendirme-Sonuçları hakkında bilgi sahibi olma yorumlama Dekleratif bilgi: Gelişim çağlarının başlangıcında bir bebeğin “bu ne?” Sorusunu çok sık sorduğu bilinmektedir. bebekler “bu ne?” Sorusuna karşı aldıkları cevapla dekleratif bilgileri yapılandırmıştır. Prosedürel bilgi: “Nasıl?” Sorusunun cevapları ile edinilen bilgiler. Duyusal Bellek Kısa Süreli Bellek Uzun Süreli Bellek Sınırsızdır Sınırlı (5-9 birim) Sınırsızdır Kapasite Kapasite Kapasite Duyu organlarının aldığı Ģekilde Görsel ve çoğu zaman iĢitsel olarak depolanır Depolama ġekli Depolama ġekli Açıklayıcı bilgi ve iĢlemsel bilgi Ģeklinde depolanır, olaylar anısal bellekte, bilgiler anlamsal bellekte saklanır Depolama ġekli Görsel bilgi, 0.5-1 sn, iĢitsel bilgi 2-4 sn ĠĢlem yapılmadığında 15-20sn Sınırsızdır Depolama Süresi Depolama Süresi Orijinal ġekil SadeleĢtirilir SadeleĢtirilmiĢ bilgi Aktarılmayan bilgi yok olur-Geri gelmez Aktarılmayan bilgi yok olur-Geri gelmez Yok olmaz-sadece geri getirmek zor olur. Bilinçsizdir Bilinçlidir Bilinçlidir Depolama Süresi SAYFA 103 KPSS SORULARI 1- Bir öğretmen öğrencilerine, sayıların gruplandırılarak daha kolay ve çabuk öğrenilebileceğini söylüyor ve bir örnek gösteriyor 6, 2, 3, 8, 2, 7 sayılarının 623-827 biçiminde gruplanabileceğini belirtiyor. Öğretmenin bu davranıĢı, öğrencilere hangi konuda yardımcı olmaya çalıĢtığını göstermektedir? (KMS 2001) CEVAP: Hatırda Tutmayı KolaylaĢtırma 2- AĢağıdakilerden hangisi, öğrenilenin akılda tutulmasını zorlaĢtırır? (KMS 2001) A) Ġlgi çekici olması. B) Sık kullanılması C) KarmaĢık olması. D) Anlamlı olması E) Birden çok duyuya hitap etmesi 3- Sözel bir malzemenin öğrenilmesinde kullanılabilecek öğrenme yöntemlerinden biri olmayan seçenek aĢağıdakilerden hangisidir? (KPSS 2005) A) Önceden bilinenlerle bağlantılandırılması B) Bütün olarak ya da parçalara bölerek öğrenme C) Okuma ve anlatma D) Olumlu transfer E) Aralıklı ya da toplu öğrenme 4- Ġlköğretim dördüncü sınıf öğretmeni, birkaç öğrencinin dikkatlerini yoğunlaĢtırmada zorlandıklarını belirlemiĢtir. BiliĢsel psikoloji ilkelerine göre, aĢağıdakilerden hangisi bu öğrenciler için öğretmenin uygulayabileceği yardım stratejilerinden biri değildir? (KMS 2001) A) Dersi iĢlerken öğrencilerin ihtiyaçlarını karĢılayacak önlemler almak B) Dikkat dağılmasını önlemek için fiziksel çevrede düzenlemeler yapmak C) Derste öğrenilmesi gereken önemli bilgileri daha açık bir biçimde vurgulamak D) Bu öğrencilere, bu durumları nedeniyle bazı konuları öğrenemeyeceklerini söylemek E) Dikkat dağınıklığı ile baĢ edebilmeleri için bu öğrencilere, kendilerini gözleme ve denetleme tekniklerini öğretmek 6- Annenize yeni aldığınız telefon numaranızı verirken rakamları gruplar halinde söylemeniz aĢağıdaki süreçlerden hangisini kolaylaĢtırır? (KPSS 2005) A) Kavrayarak öğrenme. B) Anlamlı öğrenme C) içgörü kazanma. D) Hatırda tutma E) Anlam geliĢtirme 7- AĢağıdaki seçeneklerden hangisi bilgi iĢleme kuramının ilkelerinden biri değildir? (KPSS 2005) A) Öğrenme, daha önce öğrenilen bilgilerin yeni öğrenilen bilgilerle iliĢkilendirilmesi sürecidir. B) Uyarıcı ile davranıĢ arasında bağ kurulması sonucunda gerçekleĢmesi C) Bilgi iĢleme tarzında bir değiĢmeyi içermesi D) Zihinsel olayları odak noktası olarak kabul etmesi E) Bilginin örgütlendiğini söylemesi 8- AĢağıdaki öğrenme model veya görüĢlerinin hangisinde bilginin algılanması, iĢlenmesi, kodlanması ve gerekli olduğu zaman geri getirilerek kullanılması üzerinde durulur? (KPSS 2006) CEVAP: Bilgi iĢlem modeli 9- Gagne‘nin öğrenme yaklaĢımında öngörülen bilgi iĢleme sürecinin basamakları aĢağıdakilerin hangisinde doğru sırada verilmiĢtir? (KPSS 2006) A) Dikkat – geri bildirim – depolama – kodlama B) Geri getirme – depolama – kodlama – devir C) Kodlama – devir – dikkat – depolama D) Dikkat – kodlama – depolama – geri bildirim E) DavranıĢ düzenleme – kodlama – depolama – geribildirim BİLİŞSELCİLER Bruner-------------------------Bilişsel alan Kuramı Gagne-------------------------BiliĢsel alan Kuramı Wertheimer------------------Gestalt Koffka----------------------- Gestalt Köhler----------------------- Gestalt Lewin-------------------------Alan(Gestalt) DĠĞER KURAMLAR-BiliĢsel Bilgiyi iĢleme kuramı- Miller- Neisser Sosyal öğrenme kuramı(John Dewey, Rotter, A.Bandura) Tam öğrenme Kuramı(Benjamin S. Bloom) Çoklu Zekâ Kuramı(Gardner) SAYFA 104 ROTTER VE SOSYAL ÖĞRENME Sosyal öğrenme kavramını ilk kez kullanan kiĢidir. **Rotter insan davranıĢlarının nedenlerinin hayvanlarınkinden çok daha karmaĢık olduğunu ve bu karmaĢık davranıĢları açıklamada davranıĢçı yaklaĢımı yararlı fakat sığ bulur. Ġnsanların belli bir ortamda nasıl tepki göstereceğini kestirmek için algılar, beklentiler, değerler gibi değiĢkenleri de göz önünde bulundurmalıyız. Rotter insan kiĢiliğini açıklamak için davranıĢ potansiyeli, beklenti, pekiĢtirme gibi kavramlar kullanmıĢtır. BiliĢsel Süreçler **DavranıĢımızın sonucu hakkında, o davranıĢı izlemesi muhtemel pekiĢtirmenin türü ve miktarı açısından öznel bir beklentimiz vardır. Belirli bir Ģekilde davranmanın belli bir pekiĢtirmeye sebep olacağı ihtimalini hesaplarız ve davranıĢımızı o doğrultuda ayarlarız. **Farklı pekiĢtireçlere farklı değerler veririz ve bunların farklı ortamdaki göreli değerini göz önüne alırız. **Birey olarak bize has farklı psikolojik çevrelerde yaĢamamız sebebiyle, aynı pekiĢtireç farklı insanlar için farklı anlamlar ifade edebilir. Rotter‘ın Sosyal Öğrenme Kuramındaki üç temel kavram Ģöyledir: DavranıĢ Potansiyeli **DavranıĢ potansiyeli belirli bir ortamda belirli bir davranıĢın ortaya çıkma olasılığıdır. Bir eyleme girmeden önce bu eylemin belirli bir pekiĢtirme ile sonuçlanma olasılığının ve pekiĢtirmenin bizim için taĢıdığı değeri hesaplarız. Eğer belirli bir eylemin pekiĢtirilme olasılığı düĢükse ya da elde edilecek pekiĢtirmenin ödülü fazla değilse davranıĢ potansiyeli zayıftır. Ancak bir davranıĢ karĢısında değerli bir Ģey elde edeceksek büyük olasılıkla o davranıĢı gösteririz. Beklenti **Beklentilerimizi büyük oranda daha önce aynı durumda yaĢadığımız olaylara göre Ģekillendiriyoruz. Rotter insanların belirli bir davranıĢı ne kadar sık pekiĢtirilirse o davranıĢın gelecekte pekiĢtirileceğine dair beklentileri o kadar güçlü olacağını söyler. Öte yandan davranıĢlar pekiĢtirilmediğinde ödüllendirme beklentisi düĢecektir. Aynı durumda çok sayıda pekiĢtirme yaĢadıktan sonra beklentilerimizin ödül getireceğine dönük güveniniz artar. Ancak beklentilerimiz ilk defa karĢılaĢtığımız durumlarda göstereceğimiz davranıĢı nasıl açıklar? Rotter bu tip durumlarda yaĢamıĢ olduğumuz benzer durumlar tarafından beklentilerimizin belirlendiğini söyler. **Bunun ötesinde Rotter yeni durumlarda genellenmiĢ beklentilere baĢvurduğumuzu söyler. Bunlar, eylemlerimizin genel olarak ne sıklıkla pekiĢtirmeye ve cezalandırmaya yol açacağına dair inançlarımızdır. Bu kavram üzerinde yapılan araĢtırmalar insanların kontrol odağı adı verilen bir süreklilik içerisinde belirli noktalara düĢtüklerini gösterir. Bu boyutun bir ucunda aĢırı derecede içsel yönlendirme yaĢayan insanlar vardır, bunlar genelde baĢlarına gelen her Ģeyin kendi eylemlerinin ve özelliklerinin bir sonucu olduğuna inanır. Diğer uçta ise aĢırı derecede dıĢsal yönlendirmeye sahip insanlar vardır bunlarda genellikle baĢlarına gelen her Ģeyin Ģans ya da baĢka insanlar gibi kendi kontrolleri dıĢındaki güçlerin bir sonucu olduğuna inanır. **Eğer yeni bir durum karĢısında genelde ‗sanırım yapabilirim‘ diyen bir insansanız Rotter, bir Ģeyler yapabilme becerinize dair beklediğiniz genellenmiĢ inancınızın olduğunu söylemektedir. Eğer bu yeni duruma Ģüphe ile bakıyorsanız kontrol odağı boyutunda büyük olasılıkla diğer uca daha akın yerde duruyorsunuzdur. PekiĢtirme Değeri: PekiĢtirmelerin eĢit değerde olduğu taktirde, herhangi bir pekiĢtirecin tercih edilmesidir. Rotter pekiĢtirme değerini bir pekiĢtirmeyi diğerine tercih etme derecemiz olarak tanımlamaktadır. Doğal olarak belirli bir sonuca vereceğimiz pekiĢtirme değeri, zaman ve duruma göre değiĢiklik gösterebilir. DavranıĢı kestirmek için, davranıĢ seçeneklerinin beklentisini ve pekiĢtirme değerini bilmemiz gerekir. SAYFA 105 Rotter‘a Göre Denetim Odağı : **KiĢinin, iyi ya da kötü, kendisini etkileyen olayları kendi yetenek, özellik ve davranıĢlarının sonuçları ya da Ģans, kader, talih ve güçlü baĢkaları gibi kendisi dıĢındaki güçlerin iĢi olarak algılaması eğilimidir. Ġçten Denetim Odağı: KiĢinin kendisini etkileyen olayların daha çok, kendi denetiminde olduğu inancını taĢıma eğilimidir. DıĢtan Denetim Odağı: Kendilerine olanların daha çok kendileri dıĢındaki güçlerin denetiminde olduğu inancı taĢıma eğilimidir. Denetim Odağına Göre Ġçten Denetimli KiĢilerde Görülen Özellikler: • Ġçten denetimliler entelektüeldirler ve akademik etkinliklere daha fazla zaman ayırırlar, • Ġçten denetimliler daha etkili, güvenli ve bağımsızdırlar. • Ġçten denetimliler olumlu benlik kavramına sahiptirler. • Ġçten denetimlilerin okul baĢarıları daha yüksektir. • Ġçten denetimliler aktif ve giriĢimcidirler. • Ġçten denetimliler daha objektiftirler. • Ġçten denetimliler daha uyumludurlar. • Ġçten denetimliler savunma mekanizmalarını daha az kullanırlar. • Ġçten denetimliler daha iyi iletiĢim kurarlar. Denetim Odağına Göre DıĢtan Denetimli KiĢilerde Görülen Özellikler: • • • • • • • • DıĢtan denetimliler kendilerini dıĢ güçlerin kurbanı olarak görürler. DıĢtan denetimlilerin beklenti düzeyleri daha düĢüktür. DıĢtan denetimliler daha kaygılıdırlar. DıĢtan denetimliler kuĢkucudurlar. DıĢtan denetimliler daha depresiftirler. DıĢtan denetimliler daha saldırgandırlar. DıĢtan denetimliler savunma mekanizmalarını daha fazla kullanırlar. DıĢtan denetimlilerin kendileri ile kimlik kargaĢaları vardır. HÜMANĠSTĠK YAKLAġIM (ĠNSANCIL) PSĠKOLOJĠ VE ÖĞRENME Hümanistik Psikoloji’nin Ana Temaları **Bilinç deneyimleri üzerinde durmak **İnsan doğasının bütünlüğüne inanmak **Özgür irade, spontanlık ve bireyin yaratıcı gücü üzerinde odaklanmak. **İnsan koşullarına ilişkin tüm faktörleri araştırmaktır **Hümanisttik Psikolojiye göre, insan kendisinden, davranıĢlarından ve oluĢturacağı kimliğinden kendisi sorumludur. Hayatı kendisi için yaĢamaya değer ve anlamlı bir hale getirmek kiĢinin kendisine düĢer. GeçmiĢ ya da gelecek değil, içinde yaĢanılan an önemlidir. Ġnsan davranıĢlarını denetim altına almak yerine, daha çok özgürlüğe yer verilmelidir. Ġnsanı anlamak için onun içyapısını bilmek gerekir. Bunun için terapist iç gözleme baĢ vurmak zorundadır. Ġnsan cansız bir nesne olmadığından, dıĢtan bakılarak davranıĢları yorumlanamaz. Bu akım insanı inceleme yöntemini getirmiĢtir. Psikolojiyi bir bakıma yeniden felsefeye yaklaĢtırmıĢtır. MASLOW ĠLE HÜMANĠSTĠK YAKLAġIM VE ÖĞRENME. 1. Fizyolojik ihtiyaçlar: Yeme, içme, barınma vs. 2. Güvenlik ihtiyaçları: Kendini güven ve emniyet içinde ve tehlikeden uzak hissetmek. 3. Ait olma ve sevgi ihtiyaçları: BaĢkaları ile iliĢki kurmak, kabul edilmek ve bir yere ait olmak. 4. Değer ihtiyaçları: Prestij, baĢarı, yeterli olmak ve baĢkalarınca benimsenip tanınmak 5. Kendini gerçekleĢtirme ihtiyaçları: KiĢinin amacını gerçekleĢtirmesi ve potansiyelini ortaya çıkarması, kiĢisel tatmin, kiĢisel baĢarı, bilimsel buluĢlar SAYFA 106 AÇIKLAMALI ÖRNEK-MASLOW **Robinson Crusoe adaya ilk düĢtüğünde parçalanan gemiden sahile savrulmuĢ birkaç yiyecek paketini topladı, daha sonra da birkaç parça eĢyadan açıktan ve yağmurdan kurtulmak için korunacak kapalı bir yer yaptı. Önce yiyeceklerini(fizyolojik ihtiyaç),sonra da güvenli bir yeri düĢündü(Güvenlik ihtiyacı).Daha sonra, Cuma ile iliĢkilerinde öğretmen rolü üstlenerek(dil öğreterek, araç kullanmayı öğreterek)saygınlık ihtiyacını giderdi. Crusoe, sonra düĢtüğü adayı keĢfe çıktı ve bütün adayı tanıdı. Bir takvim yaptı. Rahatladığı anda Ģarkı söylemeye baĢladı. Bir kutudan çıkan kitapları okumaya baĢladı. En son aĢamada da kendisini adadan kurtarmaya yarayacak bir araç yapıp kendilerini gerçekleĢtirmeye çalıĢtılar. ** ĠĢ yaĢamı açısından bakacak olursak da çalıĢanlar açısından motivasyonun önemi bugün artık tartıĢmasız bir biçimde kabul edilmiĢtir. Maslow‘un bu kuramına göre Ģöyle bir tablo oluĢturmak mümkündür. Basamaklar Fizyolojik ihtiyaçlar Güvenlik ihtiyaçları Ait olma ve sevgi iht. Değer ihtiyaçları Kendini gerçekleştirme iht. Örnekler Yemek ve barınma için yeterli maaş Uzun süreli iş sözleşmesi, güvenli bir çalışma ortamı, eşit fırsatlar Çalışma arkadaşları tarafından kabul görme. Dostluklar Etkileyici unvan, büyük ofis, şirket arabası Otonomi ve kendini geliştirmesini sağlayacak bir iş imkâni Maslow‘un Ġhtiyaçlar HiyerarĢisinin Sonuçları **Bireyin aç, susuz, uykusuz, yorgun olmaması ortamdaki ısı, hava sorununun, rahatsız olunan durumların olmadığı ortamların yaratılması. **Bireyin tehdit, alay, acımasızca eleĢtiriye maruz kalmaması, görüĢlerini aktaramayacağı ortamların olmaması Korku ve kaygının olduğu, motivasyonun olmadığı ortamların olmaması. Açık ve net kuralların olması **Bireyin ortamdaki diğer kiĢiler tarafından benimsenmesi, sevildiğini hissetmesi, kiĢilerin birbirleri ile etkileĢimin olması. **Bireyin yeteneklerinin bilinmemesi, olumlu yönlerinin ve davranıĢlarının ödüllendirilmesi, diğer arkadaĢları tarafından takdir edilmesi, statü ve saygınlık gereksinimlerinin karĢılanması, **Bireyin kendilerini gerçekleĢtirmeleri yönünde motive oldukları ortamların yaratılması. Bireyin yeteneklerini sonuna kadar kullanarak istedikleri yere gelmelerini ve hedeflerini geliĢtirmelerini sağlayacak ortamların oluĢturulması. Kendini GerçekleĢtirme Ġhtiyacını Tatmin EtmiĢ, Psikolojik Açıdan Sağlıklı Ġnsanların Özellikleri **Nesnel bir gerçeklik algısı. **Kendi yaratılışlarını olduğu gibi kabullenme. **Kendini bir tür işe adama ve sorumluluk. **Davranışlarda sadelik ve doğallık. **Bağımsızlık, özerklik ve mahremiyet ihtiyacı. **Yoğun mistik veya doğa üstü deneyimler. **Tüm insanlığa yönelik empati ve sevgi. **Konformist bir yaşam tarzına direnç. **Demokratik karakter yapısı. **Yaratıcılık tutumu. **Yüksek derecede sosyal ilgi. Maslow’a Göre Kendini GerçekleĢtirmeye Götüren DavranıĢlar **YaĢamı bir çocuk gibi tam bir özümleme ve yoğunlaĢmayla yaĢamak. **Güvenli tarzlara takılıp kalmaktansa yeni bir Ģeyler denemek. **Deneyimleri yorumlarken, geleneğin, otoritenin ya da çoğunluğun sesinden çok, kendi duygularını dinlemek. **Dürüst olmak; ―oyunculuktan‖ ya da rol yapmaktan kaçınmak. **GörüĢleri çoğu insanın görüĢleriyle çakıĢmıyorsa, gözden düĢmeyi göze almak. **Sorumluluk sahibi olmak. **Karar verdiği Ģey ne olursa olsun o konuda çok çalıĢmak. SAYFA 107 MASLOW‘UN ĠHTAYAÇLAR TABLOSU Maslow, gereksinimleri Ģu Ģekilde kategorize etmektedir. 1. Fizyolojik gereksinimler (nefes, besin, su, cinsellik, uyku, denge, boĢaltım) 2. Güvenlik gereksinimi (vücut, iĢ, kaynak, etik, aile, sağlık, mülkiyet güvenliği) 3. Ait olma, sevgi, sevecenlik gereksinimi (arkadaĢlık, aile, cinsel yakınlık) 4. Saygınlık gereksinimi (kendine saygı, güven, baĢarı, diğerlerinin saygısı, baĢkalarına saygı) 5. Kendini gerçekleĢtirme gereksinimi (erdem, yaratıcılık, doğallık, problem çözme, önyargısız olma, gerçeklerin kabulü) ROGERS ĠLE HÜMANĠSTĠK YAKLAġIM VE ÖĞRENME Rogers ve Benlik Kavramı Ben Neyim? (Gerçek Benliğe Ait - Özben) Ben Ne Yapabilirim? (Gerçek Benliğe Ait - Özben) Benim Ġçin Neler Değerlidir? (Ġdeal Benliğe Ait - Benlik Tasarımı) Hayatta Ne Ġstiyorum? (Ġdeal Benliğe Ait - Benlik Tasarımı ROGERS ĠLE HÜMANĠSTĠK YAKLAġIM VE ÖĞRENME Rogers‘a Göre Psikolojik Olarak Sağlıklı (Kendini Tam Olarak Ortaya Koyan) Ġnsanların Özellikleri: **Tüm yaşantılara açıklık. Her anı dolu dolu yaşama eğilimi. **Kişinin başkalarının düşünceleri ve mantığı yerine kendi içgüdüleriyle davranabilmesi yeteneği. **Düşünce ve davranışta özgürlük duygusu. **Yüksek düzeyde yaratıcılık. Rogers’ın Hümanistik YaklaĢımı’nın Eğitim Açısından Sonuçları **Ġnsanda doğal bir öğrenme isteği vardır. Öğrenci merkezli bir eğitim yapılmalıdır. **Öğrenilen konu öğrencilerin gereksinme ve amaçlarına uygun olarak algılandığında, anlamlı öğrenme gerçekleĢir. **Öğrenme tehditin ve hata yapma korkusunun olmadığı özgür ve demokratik bir ortamda gerçekleĢir. **Öğrenme, öğrencinin kendisi tarafından baĢlatıldığı ve öğrencinin hem biliĢsel hem duyuĢsal yönlerini içerdiğinde anlamlı ve kapsamlı olur. **Toplumsal olarak yararlı öğrenmenin, öğrenme süreci hakkında öğrenmedir. Birey için değiĢen dünyada gereksinmelerini karĢılayacak öğrenmeleri gerçekleĢtirmek önemlidir. Öğrenmeyi öğrenmek amaçlanmalıdır. Rogers’ın Hümanistik YaklaĢımı’nın Eğitimdeki Ġlkeleri **İnsanın tek ve temel güdüsü kendini gerçekleştirme gereksinmesinden kaynaklanmaktadır. **Davranış bozuklukları, güvensizlik sonucunda ortaya çıkmaktadır. **İnsan hem reaktif, hem de aktif bir yaratıktır. **İnsanın davranışlarını kendi öznel gerçeği tayin etmektedir. **İnsanın davranışlarını tayin eden en önemli gerçek, onun kendini algılayış biçimidir. **İnsan davranışlarını değiştirmek için önce onun öznel gerçeğini değiştirmek gerekmektedir. KPSS 2003-2004-2009 DA SORU SORULMUġTUR. 1-2003-Rogers‘ın Hümanistik yaklaĢımı en çok aĢağıdakilerden hangisi üzerinde durur? CEVAP: Öğrenci merkezli eğitim 2-2004-AĢağıdakilerden hangisi özsaygısı yüksek olan bireylerin özelliklerinden olamaz? CEVAP: Savunma mekanizmalarını sık sık kullanma 3-2009- Fakir bir ailede dünyaya gelen Cahit Bey, ekonomik sıkıntılar yüzünden çocuk yaĢta çalıĢmaya baĢlar. Bugün büyük bir servete sahip olmasına karĢın Cahit Bey çocukluğundaki yoksul günlere dönmekten korkar. Bu yüzden ilerleyen yaĢına rağmen iĢiyle ilgili ekonomik geliĢmeleri anlamaya ve mesleki bilgilerini artırmaya çalıĢır. Maslow'un Ġhtiyaçlar HiyerarĢisine göre, Cahit Bey‘in yaĢam biçimi öncelikle hangi ihtiyacını doyurmaya yöneliktir? CEVAP: Güvenlik SAYFA 108 GENEL BĠR DEĞERLENDĠRME VE KAVRAMLAR DUYUSAL-HÜMANĠSTĠK (ĠNSANCIL) ÖĞRENME KURAMLARI (MASLOW – ROGERS – KOHLBERG) **Gestaltı merkez alır. Ġnsanın doğuĢtan iyi olduğu ve ve yaĢam boyu kendini geliĢtirme amacına yönelik hareket etmesi gerekliliğinden bahsederler. Ġnsanın doğasına iyimser bir bakıĢ vardır. Benlik kavramı Kendimizle ilgili tüm düĢünceler, algılamalar, duyular ve değerlendirmelerdir. Özben: Bireyin gerçek benliğidir. Yeme, içme, cinsel gereksinimlerden oluĢur. Benlik tasarımı: Bireyin ulaĢmak istediği ideal benliktir. Fenomenal benlik: Ġyi, kötü, güzel ve çirkin gibi değerler bu benliğe aittir. (Kız, erkek, sarıĢın, esmer vs.) Ayna teorisi: Bireyin kendisini algılayıĢı baĢkalarının kendini nasıl algıladığına bağlıdır. Birey benlik algısını oluĢtururken etrafı gözler ve bireylerin kendisi hakkındaki düĢüncelerine bakarak benlik algısını oluĢturur. Bu nedenle çocuklara kötü ifadeler kullanılmamalıdır. (geri zekâlı gibi) Eğitim Açısından değerlendirilmesi (Öğretim Ġlkeleri) ● Eğitim benlik tasarımı oluĢturmada öğrenciye destek olmalıdır. ● Öğrencilerin kendilerini değerli hissetmeleri ve kendilerine güvenmeleri için baĢarılı oldukları alanlarda sorumluluk verilmelidir. ● Ne öğreneceğine kendi karar vermelidir. (Tercihleri kendi yapmalıdır) ● Öğrenmede tehdit ve hata yapma korkusu bulunmamalıdır. ● Öğrenciler ilgi alanlarına ve yeteneklerine göre eğitilmelidirler. ● Ahlaki değerler tek bir derste değil tüm derslerin hedef davranıĢları arasında yer almalı, derslere serpiĢtirilmelidir. ● Eğitim öğrenci merkezli olarak düzenlenmelidir. ● Eğitim – öğretimin hedefi, bireyin kendini gerçekleĢtirmesini sağlamaktır. ● Bireyler olduğu gibi kabul edilmelidir. (KoĢulsuz kabul) ● Öğrenciye değerli olduğu hissettirilmelidir. ● Sık sık empati ve sempati kullanılmalıdır. ● Eğitimde saygı, empati ve dürüstlük ilkelerine dikkat edilmelidir. BĠLĠġSEL ÇELĠġKĠ: Bireylerde birbirleriyle çatıĢan tutumların rahatsızlığı **1950'li yıllarda Festinger (1957) tarafından geliĢtirilen bu teori, biliĢsel harmoniyi konu almaktadır ve insanların, biliĢsel planda çeliĢki yaratan biliĢ, duygu ve davranıĢlardan kaçındıklarını, biliĢ öğeleri arasında bir tutarlılık oluĢturmaya ve mevcut tutarlılığı korumaya çaba harcadıklarını ön görmektedir. Güçlü çeliĢkiler tutumlarında değiĢmesine sebep olur. **BiliĢsel çeliĢki, günlük hayatımızda oldukça sık karĢılaĢtığımız bir olgudur. DavranıĢlarımız, çoğu kez bir Ģekilde davranmamızı ve bir baĢka Ģekilde davranmamamızı gerektiren bir takım dıĢ talep, emir veya zorlamalara bağlıdır. Oysa genelde düĢünce ve kanaatlerimize göre davrandığımıza, kendimizle tutarlı olduğumuza inanırız. ÇeliĢki ortaya çıktığında ise çeliĢkiyi azaltma yönünde giriĢimlerde bulunuruz **DavranıĢlarımız, hareketlerimiz, eylemlerimiz ile tutumlarımız, görüĢlerimiz, ideolojimiz arasında bir tutarlılık ararız. Bu nedenledir ki, genellikle bir mesleği seçenler, meslekleri hakkında olumlu görüĢ taĢırlar; bir kurum veya iĢ yerindeki mevkiimiz ile iĢ yerimiz hakkındaki görüĢümüz arasında bir iliĢki vardır, örneğin hiyerarĢik konumumuz yükseldikçe, nispeten daha olumlu düĢünürüz ("Taç giyen baĢ akıllanır" sözü, bu çerçevede değerlendirilebilir). **Tutarlılık teorisyenlerine göre biliĢsel öğelerin çeliĢkisi, insanların kaçındığı, istemediği bir durumdur. Dolayısıyla, insanın temel eğilimi biliĢsel tutarlılığı olabildiğince sağlamak ve korumaktır. Tutarsızlık, biliĢsel öğelerin birinde veya diğerinde değiĢimi güdüleyen bir nitelik taĢımaktadır. **ÇeliĢkinin azaltılması çeĢitli yollardan sağlanmaktadır. Bunun için ilk yol, çeliĢen öğe sayısını azaltmak veya uyuĢan öğe sayısını artırmaktır. Ġkinci yol, uyuĢan öğelerin önemini artırırken çeliĢen öğelerinkini azaltmaktır. Üçüncü yol, bu iki yolu birlikte kullanmak olabilir. SĠNAN DURMAZ [email protected] SAYFA 109 TEMEL YÜKLEME-ATIF HATASI:- Festinger (1957) Temel Atıf Etkisi ya da Hatası: Sosyal psikolojide, bir insanda gözlemlediğimiz davranıĢı, dıĢ faktörleri gözardı ederek, o insanın kiĢiliğine bağlama eğilimine verilen ad. Özellikle çok iyi tanımadığımız bir insana bir espri yaptık ve o da bizi çok pis tersledi. Burada temel atıf hatasına düĢülerek, ulan ne alıngan herif diye düĢünülmesi **Hâlbuki durum incelenirse farklı sonuçlar ortaya çıkabilir, o kiĢi az önce çok büyük problem yaĢamıĢ olabilir, kafasında önemli bir takım sorunlar olabilir veya espri yaptığımız konu ile ilgili çok acı bir anısı olabilir. **Sosyal psikolojiye göre insanlar kendi olumsuz davranıĢları için durumları ve çevreyi suçlamasına rağmen, baĢkalarının olumsuz davranıĢlarında derhal onun kiĢiliğine yüklerler bunu. ** Genellikle insanların davranıĢlarının nedenlerini davranıĢın gerçekleĢtiği duruma değil, insanların özelliklerine yükleme eğilimindeyizdir. **Biz bir dersten yüksek not alınca hakkımızla almıĢızdır, sevmediğimiz biri alırsa kopya çekmiĢ ya da atmıĢ tutturmuĢtur çalıĢarak almamıĢtır ya da o kadar zeki değildir. BEYĠN TEMELLĠ ÖĞRENME-DONALD OLDĠNG HEBB **Beyin temelli öğrenme insan beyninin iĢlev ve yapısına dayanan, nörobilim, nörodilbilim ve biliĢsel psikoloji ile bağlantı kuran bir öğrenme yaklaĢımıdır. Geleneksel öğretim yöntemleri beynin doğal öğrenme sürecini göz ardı ettiği için öğrenciyi bilgiyi ezberlemeye yöneltmektedir. Beyin temelli öğrenme stratejilerini kullanarak bireyler tam öğrenme düzeyinde anlamlı öğrenir ve kendi bilgilerini yapılandırırlar. Caine ve Caine tarafından ileri sürülen beyin temelli öğrenmenin on iki ilkesi aĢağıda verilmiĢtir. BEYĠN TEMELLĠ ÖĞRENMENĠN ĠLKELERĠ-Çoklu zekâ kuramına yakın içerikler 1. Beyin paralel işlemcidir: Ġnsan beyni bir defada birçok iĢlem yapmaktadır. DüĢünceler, duygular, hayal gücü ve eğilimler kendiliğinden iĢleme geçerler, diğer bilgi süreci modelleri ile kültürel ve sosyal bilgi ağı ile etkileĢimde bulunurlar. Birey karĢıdan karĢıya geçerken beynin beĢ farklı alanı kullanılır: görsel örüntü hareketi, biçim, hız, ses ve duygular. .2. Öğrenme fizyoloji ile ilişkilidir: Beyin karmaĢık ve fizyolojik bir organdır. Öğrenme nefes almak kadar doğaldır; onu engellemek ya da kolaylaĢtırmak mümkündür. Stres, mutsuzluk, alkol, beslenme, egzersiz ve uykusuzluk öğrenmeyi etkiler. 3. Anlamı araştırma doğuştandır: Anlamı arama insan beyni için yaĢamsal bir yönelim ve temeldir. Beyin yeni uyarıcılara yanıt vermek için kendiliğinden araĢtırırken bilinenlere ihtiyaç duyar ve bunları otomatik olarak kaydeder. Bu ikili süreç beyin uyarıldığında meydana gelir. Ġlgi çekici, anlamlı ve zengin seçenekler sunma. 4. Anlamı Araştırma; Örüntüleme Yoluyla Oluşur: Örüntü anlamlı organizasyon ve bilgilerin sınıflandırılması anlamına gelir. Bireyin ön öğrenmeleri ile yeni öğrenilenler arasında anlamlı bir örüntü oluĢturulduğunda öğrenmenin niteliği artar ve anlamlı öğrenme gerçekleĢir. 5. Örüntü oluşturmada duygular önemlidir: Örüntü yeni bilgiyi var olan bilgiyle iliĢkilendirmeye ve organize etmeye fırsat verir. Duygusal ve biliĢsel süreçler birbirinden ayrılmaz. Duygular bellek için çok önemlidir, çünkü bilginin depolanmasında ve geri getirilmesinde kolaylık sağlar. Duygular süreklidir, özel bir durumdan sonra bir dersin ya da yaĢam deneyiminin duygusal etkisi uzun süre devam eder. 6. Beyin parça ve bütünleri eş zamanlı olarak işlemler ve kendiliğinden yapar: Beynin sol ve sağ yarıküreleri arasında önemli farklar vardır. Sözcükler matematik, müzik ya da resimle ilgilenen sağlıklı bireyin iki yarıküresi birbiriyle etkileĢim içindedir. Sol beyin parça bilgileri, sağ beyin bütün bilgileri organize eder. 7. Öğrenme hem odaklanmış dikkati hem de çevresel algılamayı içerir: Beyin bilgileri dikkat ederek ve bilinçli olarak alır. Öğrenme ortamının öğrencinin dikkatini çekecek Ģekilde düzenlenmesi gerekmektedir. 8.Öğrenme bilinçli ve bilinçsiz süreçleri içerir: Bilinçli öğrenmelerin yanı sıra, öğrenenin çevreden gelen uyarıcılarla farkına varmadan etkileĢmesi sonucu bilinçsiz öğrenmeler de oluĢur. 9.İki tür bellek vardır sistemi vardır: Uzamsal (üç boyutlu) bellek sistemi ve ezberleyerek öğrenme sistemi. Uzamsal bellek sistemi günlük deneyimlerle, ezberleyerek öğrenme sistemi ise olgu ve becerilerle ilgilenir. Olgu ve beceriler beyin tarafından farklı bir Ģekilde organize edilir ve daha fazla uygulama ve tekrara gereksinim duyulur. 10.Olgu ve beceriler doğal, uzamsal bellekte yer aldığında en iyi şekilde anlaşılır ve hatırlanır: Beyin bilgiyi bağlamda ya da içerikte yer almasına dayalı olarak sınıflandırır ve depolar. 11. Öğrenme teşvikle artar ve korkuyla azalır. 12.Her beyin tektir.: Temel duygular ve duyuları kapsayan aynı sisteme sahip olmamıza rağmen bu sistem her beyinde farklı bütünleĢtirilmiĢtir. Öğrenme beynin yapısına göre değiĢir. Her bireyin beyni kendine özgüdür ve yaĢantısı birbirinden farklıdır. Öğrenmeler arası kurulan iliĢkiler bireyden bireye farklılık gösterir. ÖĞRENME NOTLARI BĠTMĠġTĠR [email protected] SAYFA 110