öğrenme psikolojisi ders notları

Transkript

öğrenme psikolojisi ders notları
ÖĞRENME PSİKOLOJİSİ DERS NOTLARI
TEMEL KAVRAMLAR ÖĞRENME:
**Tekrar ve yaĢantı yoluyla organizmanın davranıĢlarında meydana gelen oldukça kalıcı, izli/sürekli
davranıĢ değiĢiklikleridir.
**Büyüme ve vücutta değiĢik etkilerle oluĢan geçici değinmelere atfedilmeyecek, yaĢantı ürünü olarak
meydana gelen davranıĢta potansiyel davranıĢtaki nispeten kalıcı izli değiĢmedir.
DĠKKAT: Sınav için ders çalıĢan bir öğrenci kazandığı ediminleri sınavdan önce unutursa kalıcı izli özelliği kaybolur
2007 ÖSYM TANIMI: YaĢantılar yoluyla meydana gelen nispeten kalıcı davranıĢ değiĢikliği.
**BĠR DAVRANIġIN ÖĞRENME OLABĠLMESĠ ĠÇĠN AġAĞIDAKĠ SORULARA CEVAP VERMESĠ GEREKĠR
1-DavranıĢ tekrar ya da yaĢantı yoluyla mı oluĢmuĢtur?
2-DavranıĢta değiĢiklik meydana gelmiĢ midir?
3-DeğiĢiklik oldukça kalıcı izli midir?
DĠKKAT: Bu sorulardan herhangi birine HAYIR yanıtı veriliyorsa o davranıĢ öğrenme ürünü değildir. Mesela bazı
psikolojik rahatsızlıklarda ve tiklerde de davranıĢ değiĢikliği ortaya çıkmaktadır ve bu davranıĢ değiĢiklikleri de oldukça
kalıcıdır fakat öğrenme ürünü değildir, çünkü bireyin kendi isteğiyle meydana gelmemiĢtir ve tekrar ve yaĢantı sonucu
oluĢmamıĢtır.
BĠR DAVRANIġIN ÖĞRENME OLABĠLMESĠ ĠÇĠN SAHĠP OLMASI GEREKEN ÖZELLĠKLER:
1-DavranıĢta gözlenebilir bir değiĢme meydana gelmeli.
2-DavranıĢta değiĢme nispeten kalıcı izli olmalı.
3-DavranıĢta değiĢme yaĢantı sonucu meydana gelmeli.
4-Kazanılan davranıĢ farklı durumlarda kullanılabilmeli.
5-Önceki öğrenmelerden farklı olmalı.
6-DavranıĢ: Sakatlık, hastalık, yorgunluk, ilaç, alkol, uyuĢturucu kullanımı sonucu ortaya çıkmamalı.
7-Refleksif ve içgüdüsel davranıĢlar olmamalı. DoğuĢtan getirilmemiĢ olma.
8-Büyüme ve olgunlaĢma sonucu ortaya çıkmamalı.(yürüme, ayakta durabilme, değiĢik sesler çıkarma gibi) DĠKKAT:
9-Öğrenme sonucu yeni farklı sonuçlara varılmalı-eskisinden farklı tepkilerde bulunma.
10-Öğrenme sonucunda yaĢantıya dayalı iliĢkiler kurulabilmeli.
11-Geçici davranıĢ değiĢiklikleri öğrenme değildir. Kolu kırıldığı için yüzemeyen bir çocuğun durumu
12-DavranıĢ değiĢmesinde birey aktif ve etkileĢim içindedir.
NOT: Eğitim ile kazanılmıĢ davranıĢların tamamı öğrenilmiĢ davranıĢlardır.
BĠRLĠKTE KARAR VERELĠM:
1-Bir annenin bebeğinin altını değiĢtirmesi,,__________________________________________
2-ĠĢine hep zamanında giden bir kiĢinin çalar saati bozulduğu için iĢine geç kalması_________
3-Bir bebeğin annesini görünce gülümsemesi,,_______________________________________
4-Bisikletten düĢen bir çocuğun ayağını incitip pedal çevirememesi______________________
5-Bir köpeğin eve ilk kez gelen bir misafiri görünce huysuzlanması,,______________________
6-Bir bebeğin biberondan emdiği süt çok sıcak olduğunda ağzından püskürtmesi___________
7-Bir bebeğin hareket eden bir nesneyi gözleriyle takip etmesi______________________
8-Bir bebeğin değiĢtirilmek için alt bezi açıldığında ellerini ayaklarını oynatması______________
9-Bir bebeğin elini,ayağını ısırarak seven bir yetiĢkini görünce ağlamaya baĢlaması(Ö.Y.),,___________
10-Yoldan geçmekte olan bir yayanın klakson sesiyle irkilmesi_______________
11-Limon kelimesini duyan bir kiĢinin ağzının sulanması,,_________________________
12-Alkolün etkisiyle ya da hastalığından kaynaklanan ateĢin etkisiyle bir kiĢinin sayıklaması_____
YAġANTI: Taklit-Tekrar-Deneyim
Bireyin çevresi ile etkileşimi sonucu bireyde kalan izdir. Büyüme ve olgunlaşma düzeyine erişen
organizmanın çevresi ile etkileşime geçmesi.
**Bir anaokulu öğrencisinin öğretmenini gözleyerek yazı yazmaya çalışması.
Dikkat: Bireyin çevresi ile etkileşimi sonucu davranışında meydana gelen değişim ise öğrenme yaşantısı
olarak açıklanır.
Bir anaokulu öğrencisinin öğretmenini gözleyerek yazı yazmaya çalışması, YAŞANTI iken aynı şekilde
yazmayı öğrenmesi ÖĞRENME YAŞANTISI olarak ifade edilebilir.
*-*-Günlük yaşantımızda sokak ve caddelerde yüzlerce kişi ile karşılaşırız. Ancak bu etkileşimler, yaşantı
eşiğini aşmadığı için kalıcı izli olmazlar.
SAYFA 1
DAVRANIġ:
**Organizmanın etkiye karĢı gösterdiği tepki U->T
**Organizmanın bilinçli ya da bilinçsiz olarak gerçekleĢtirdiği her türlü etkinlik
NOT: Aynı uyarıcıya bütün organizmalar aynı tepkiyi göstermek zorunda değildir. Aynı uyarıcıya
farklı tepkiler gösterilebilir.
Davranışlar;
1. Doğuştan gelen davranışlar (içgüdüsel-Refleksif)
2. Geçici davranışlar (alkol, ilaç, vb. etkisiyle oluşan davranışlar).
3. Sonradan kazanılan davranışlar (öğrenme ürünü davranışlar)- istendik ve istenmedik davranış
DAVRANIġ TÜRLERĠ
ÖğrenilmemiĢ DavranıĢlar
DoğuĢtan Gelen DavranıĢlar
ÖğrenilmiĢ DavranıĢlar
Sonradan Kazanılan DavranıĢlar:
(İçgüdüsel-Refleksif
-Kuşların yuva yapması-arının bal yapması
-Gök gürültüsünde irkilme
Öğrenme Ürünü Davranışlar
ĠSTENDĠK-ĠSTENMEDĠK DAVRANIġLAR
Geçici DavranıĢlar:
ĠSTENDĠK DARANIġLAR:
Alkol-ilaç-narkoz alma-uyuĢturucu kullanımıPlanlı eğitim ürünü davranıĢlar
hastalık yorgunluk gibi durumlarda gösterilen
A-Ġnformal-aile, akran, TV, internet
davranıĢlar.
B-Formal-okul kurs v.b
Büyüme Sakatlanma-OlgunlaĢma Sonucu
ĠSTENMEDĠK DAVRANIġLAR:
Ortaya Çıkan DavranıĢlar:
Eğitimin hatalı yan ürünü davranıĢları
Yürüme-dik durma-ses çıkarma-sesin
Argo konuĢma-kopya çekme
kalınlaĢması,üreme sistemini kazanma
ÖNEMLĠ UYARI:
**AlıĢma ve duyarsızlaĢma sonucunda kazanılan davranıĢlar öğrenilmiĢ davranıĢ değildir.
-Sürekli aynı kokunun olduğu ortamda çalıĢan bir kiĢinin bir süre sonra o kokuya alıĢması
**Çocukluk ve ergenlikteki benmerkezci düĢünme eğilimine bağlı olarak ortaya çıkan
davranıĢlar da öğrenilmiĢ davranıĢlar değildir.
-Kıskançlık sahiplenme kuĢkulanma saldırganlık
ĠÇGÜDÜ:
Ġnsanlarda OLMAYAN (Ġnsanlarda içgüdüsel davranıĢlar vardır(TARTIġMALI BĠR KONUDUR)-en
güzel örneği ise ANNELĠK içgüdüsü),doğuĢtan getirilen türe özgü ve bir türün tüm üyelerinde
aynı olan öğrenilmemiĢ karmaĢık davranıĢ örüntüleridir. Çok kısa bir ifade ile Doğal Güç
NOT: Ġnsanlarda görülen cinsel istek tepkileri-yemek yeme, nefes alma korunma, beslenme gibi
davranıĢları da içgüdüsel (ĠÇGÜDÜ DEĞĠL) davranıĢ olarak açıklayanlar vardır
Temel Özellikleri:
1-DoğuĢtandır-kalıtsal
2-Bir türün tüm üyelerinde vardır ve aynıdır
3-KarmaĢık davranıĢ örüntüsü olmalıdır.
4-BaĢka türlerde olmamalıdır.
5-Ertelenemezler.
6-Amaca yöneliktir, düĢünme yoktur, kendiliğindendir.
Arıların bal yapması-kuĢların göç etmesi-hayvanların depremi önceden hissetmesi v.b
REFLEKS:
**DoğuĢtan getirilen belirli bir uyarıcıya karĢı organizmanın gösterdiği hızlı tutarlı ve basit istem
dıĢı öğrenilmemiĢ davranıĢlardır.
**Bilinçli ve iradeli olarak yapılmazlar.
**Sonradan öğrenilmez.
**Bir süre ertelenebilirler fakat engellenemezler. Organizma rahatladığı ilk anda refleks ortaya
çıkacaktır.
ÖRNEKLER: ÜĢüyen birinin titremesi-tozlu ortamda hapĢırma-ani gürültü karĢısında irkilmekaranlıkta gözbebeğinin büyümesi-Soğan doğrayan birinin gözlerinin sulanması-bir bebeğin ağzına
gelen bir nesneyi emmesi-köpeğin eti görünce salya akıtması
SAYFA 2
ĠÇGÜDÜ-REFLEKS KARġILAġTIRMASI
ĠÇGÜDÜLER
REFLEKSLER
1-ERTELENEMEZ-ZAMANI GELDĠĞĠNDE ORTAYA ÇIKAR
1-ERTELENEBĠLĠR
Örümcek ağ yapmayı erteleyemez
Nefes alma ile oksijen alma ihtiyacımız bir süre erteleyebiliriz
2-KARMAġIKTIR
3-BELLĠ BĠR UYARICI YOKTUR
4-TÜRE ÖZGÜDÜR
2-BASĠTTĠR
3-UYARICI VARDIR
4-TÜRE ÖZGÜ DEĞĠLDĠR
KuĢlar bal yapamaz
Nefes alma-kabin atması bütün türlerde vardır
UYARICI: Organizmayı harekete geçiren organizmada tepkiye yol açan iç ve dıĢ etkilerdir.
Açlık susuzluk-ĠÇSEL UYARICILAR
Isı ıĢık ses v.s-DIġġAL UYARICILAR
TEPKĠ: Organizmanın uyarıcılara karĢı göstermiĢ olduğu davranıĢlardır. Uyarıcı ile tepki
arasındaki iliĢki karĢılıklıdır. Bir durumda tepki olan bir davranıĢ baĢka bir durumda uyarıcı olabilir.
Aynı uyarıcı farklı organizmalarda farklı tepkilere yol açabilir.
Gülme: Fiziksel tepki
Terleme: Biyolojik tepki
Hayal Kurma: Psikolojik tepki
KARġILIK: Organizmanın tepkisinin ortaya çıkardığı sonuçtur. KarĢılık üç türlü sonuç doğurur.
PekiĢtirme
DavranıĢın tekrar edilme
olasılığını artırıyorsa pekiĢtirme
**Sorduğu soruya doğru cevap
veren öğrenciye öğretmenin
aferin demesi
Ceza
DavranıĢın tekrar edilme
olasılığını azaltıyor ya da
ortadan kaldırıyorsa ceza
**Öğrencinin verdiği yanlıĢ
cevaba karĢılık öğretmenin
öğrenciye bağırması
Görmezden Gelme Veya
KarĢılık Vermeme
DavranıĢ ile ilgilenmeme
durumu
Ġstenmeyen davranıĢı azaltmak
için kullanılır.
**Sınıfta ders anlatırken
öğretmenin öğrencinin dikkat
çekmek için yaptığı davranıĢı
görmezden gelerek ona pirim
vermemesi
UYARICI----------------------------TEPKĠ-----------------------------------KARġILIK
Bir soru soruldu
Soru cevaplandı
Aferin denildi
EDĠM-PERFORMANS: Öğrenilenlerin gözlenebilir duruma gelmesidir. Öğrenmenin gerçekleĢip
gerçekleĢmediğini anlamak için performansa bakmak gerekir.
DOĞRU-YANLIġ-BOġLUK DOLDURMA
1-Alkol kullanan bir kiĢinin sokakta nara atması______________öğrenilmemiĢ davranıĢa örnektir.
2-Limon sözcüğünü duyan bir kiĢinin ağzının sulanmasının öğrenilmiĢ bir davranıĢ
olabilmesi için aynı anda limonu görmesi gerekir.________________
3-Kartalın yuva yapması, örümceğin ağ örmesi ve ani bir gürültü karĢısında irkilme
sonradan öğrenilmemiĢ karmaĢık davranıĢ örüntüleridir. _______________
4-Ertelenebilir ve engellenebilir niteliklere sahip davranıĢlar reflekslere ait özelliklerdir____
5-Refleksler organizma için uyum sağlayıcıdır, hem de organizmanın rahatsız edici
uyarıcılardan kaçmasını sağlar.____________
6-Uyurgezer bir kiĢinin gece dıĢarı çıkması bir davranıĢ değiĢikliği olduğu için bir öğrenmedir._____________
7-Bir kuĢun uçması, kuĢun yuvanın kenarına gelmesini, yuvanın üstüne ya da uçabileceği bir açıklığa
çıkmasını, etrafına bakmasını ve kanatlarını çıkmasını gerektirir ve ani bir gürültüde irkilen bir insanın
davranıĢı kadar basit değil ________________davranıĢ örüntüsüdür.
*********************************************************************************************************************************
Okuldaki ikinci ayımda, hocamız test sorularını dağıttı. Ben okulun en iyi öğrencilerinden biriydim. Son soruya kadar soluk
almadan geldim ve orada çakıldım kaldım. Son soru şöyleydi: "Her gün okulu temizleyen hademe kadının ilk adı nedir?.." Bu
herhalde bir çeşit oyun olmalıydı.
Kadını yerleri silerken hemen her gün görüyordum. Uzun boylu, siyah saçlı bir kadındı. 50´lerinde falan olmalıydı. Ama adını
nerden bilecektim ki!.. Son soruyu yanıtsız bırakıp kağıdı teslim ettim. Süre biterken bir öğrenci, son sorunun test sonuçlarına
dahil olup olmadığını sordu. "Tabii dahil" dedi, hocamız... "İş yaşamınız boyunca insanlarla karşılaşacaksınız. Hepsi bir birinden
farklı insanlar, ama hepsi sizin ilginiz ve dikkatinizi hakkeden insanlar, onlara sadece gülümsemeniz ve ´Merhaba´ demeniz
gerekse bile...
Bu dersi hayatım boyunca unutmadım. Hademenin adını da... Dorothy idi.
[email protected]
SAYFA 3
ÖĞRENMEYĠ ETKĠLEYEN FAKTÖRLER
A-Öğrenen
Ġle Ġlgili Faktörler
>DoğuĢtan donanım-Türe özgü
hazıroluĢ
>Genel uyarılmıĢ hali-kaygı
>OlgunlaĢma
>GeçmiĢ yaĢantılar ve öğrenmelerimizAktarım-Transfer
>Güdü-güdülenme-motivasyon
>Fizyolojik Durum
B-Öğrenme MalzemesiKonusu
C-Öğrenme Yöntemi ve
Stratejisi
(Öğrenilen ġey)
Faktörleri
>Telaffuz edilebilirlik
>Konunun yapısı
>Algısal ayırt edilebilirlik
>Öğrenmeye ayrılan zaman
>Anlamsal çağrıĢım
>Geri bildirim-feedback
>Kavramsal gruplandırma >Öğrenci katılımı-aktivitesi
>Dikkat
>YaĢ
>Zekâ
>Ġhtiyaçlar
>Ket vurma-engelleme
Not=Dikkat: Öğreten ve öğrenme ortamı da öğrenmeyi etkileyen faktörler arasında yer alır.
Öğretmenin niteliklerin, niteliklerine bağlı olarak kullanacağı öğretim yöntem ve teknikleri, kullanılan araçgereç ve materyaller, ortamın öğrenme için uygun olup olmaması gibi faktörlerinde öğrenmeyi etkilediğini
bilmeliyiz.
A-ÖĞRENEN ĠLE ĠLGĠLĠ FAKTÖRLER
1-TÜRE ÖZGÜ HAZIR OLUġ (DoğuĢtan donanım)
*-Kaz uçar Laz uçamaz- KuĢ uçabilir ama insana uçmayı öğretemezsiniz.
*Bir papağana konuĢmayı öğretebilirsiniz fakat serçeye öğretmezsiniz
*Öğrenme organizmanın genetik donanımıyla sınırlıdır.
*Türe özgü hazır oluĢ: Organizmanın öğrenilecek davranıĢı öğrenebilmesi için gerekli biyolojik
donanıma sahip olarak dünyaya gelmesini ifade eder.
*6 yaĢındaki Sevgi ile 3 yaĢındaki Harun tenis öğrenmeye baĢlarlar aradan geçen zaman içinde
Sevgi raketi kavramayı kardeĢinden çabuk ve iyi öğrenmiĢtir. Dikkat: Çocukların raketi kavrama
ve temel hareketleri yapma hızları arasındaki farkın nedeni ne olamaz diye bir soru sorulmuĢ.
TÜRE ÖZGÜ HAZIR OLUġ nedeni olamaz kardeĢler doğuĢtan gerekli donanıma sahipler ve
eksiklikleri yok, beklenen davranıĢı yapabilirler. Burada kardeĢler arasındaki temel fark
olgunlaĢma ve ayrıca hazır bulunuĢluk, ilgi düzeyi yetenekler sayılabilir
*Bir kedinin elleri olmadığı için muz soymayı öğrenememesi türe özgü hazır oluĢ a örnektir.
*Bir banka reklamı için rakunlardan yararlanmaya karar verilmiĢtir. Bu hayvanlara, bozuk paraları kumbaraya atmaları
öğretilmeye çalıĢılmıĢtır. Köpekler kısa sürede bu beceriyi kazanmıĢlar, bozuk paraları ağızlarıyla kumbaraya
atmıĢlardır. Rakunlar ise parayı kumbaraya atmak yerine ön ayakları arasında tutmuĢlardır. Pek çok deneme
yapılmasına karĢın, hiçbir rakuna bu beceri öğretilememiĢtir.
Köpekler ile rakunlar arasında gözlenen bu fark aĢağıdakilerin hangisiyle açıklanabilir? TÜRE ÖZGÜ HAZIR OLUġ
2-OLGUNLAġMA:
**Organizmanın bir davranıĢı öğrenebilmesi için belirli bir olgunluğa yani geliĢmiĢlik düzeyine ulaĢması
gerektiğini ifade eder.
**Fiziksel, yaĢ ve zekâ anlamında olgunlaĢma Ģeklinde de ifade edilebilir.
**Bireyin herhangi bir organının, o organdan beklenen görevi yapabilecek duruma gelmesidir.
**Mesela 3 yaĢındaki bir çocuk okuma yazmayı öğrenmez.
YAġ: Örneğin çocuğun yürümeyi öğrenebilmesi için yaklaĢık on aylık olması gerekmektedir. Genellikle en iyi öğrenme yaĢı genç
yetiĢkinlik yaĢıdır. Ne çok gençler ne de çok yaĢlılar genç yetiĢkinler kadar kolay öğrenemezler.
ZEKÂ: Bir insan yaĢ olarak ne kadar olgunlaĢmıĢ olursa olsun, zihinsel anlamda yeterli düzeye ulaĢmamıĢsa
öğrenme gerçekleĢemeyecektir. Zihinsel anlamdaki bu olgunluk kendini zekâ olarak gösterecektir. SAYFA 4
3-GENEL UYARILMIġLIK HALĠ VE KAYGI:
UYARILMIġLIK HALĠ:
**Bireyin dıĢarıdan gelen uyarıcıları alma derecesidir. Birey dıĢarıdan yeterli düzeyde uyarıcı
almıyorsa bireyin uyarılmıĢlık hali yok ya da çok düĢüktür. (Örn, Uyku hali ).
**Birey çok sayıda uyarıcı alıyorsa genel anlamda uyarıcılara açıktır ve genel uyarılmıĢlık hali
yüksektir. (Örn; Panik hali).
Dikkat: UyarılmıĢlık halinin düĢük ya da yüksek olması öğrenmeyi olumsuz yönde etkiler. Bu
nedenle iyi bir öğrenmenin meydana gelebilmesi için uyarılmıĢlık halinin orta düzeyde olması
gerekmektedir.
ÖRNEK: Yatarak, uykulu halde, isteksiz, yorgun bir Ģekilde sınava çalıĢma uyarılmıĢlık halini
düĢüreceği için öğrenme olumsuz yönde etkilenir.----Kalabalık ortamlarda, tv izleyerek ya da müzik
dinleyerek ders çalıĢma genel uyarılmıĢlık halini artıracağı için öğrenme yine olumsuz yönde
etkilenecektir.
** Öğrenme için oldukça önemli bir Ģarttır.
** ―Bugün canım ders çalıĢmak istemiyor‖ diyenlerin genel uyarılmıĢlık hali düĢüktür.
*-*-* Genel uyarılmıĢlık düzeyi ile öğrenme hızı arasında çan eğrisi biçiminde iliĢki bulunmaktadır.
Bunun anlamı ise genel uyarılmıĢlık düzeyinin artması, öğrenme hızını bir noktaya kadar olumlu, bir
noktadan sonra olumsuz etkilemektedir.
*-*-*ÇalıĢma ortamını düzenlerken ıĢık ve ısının uygun olmasına bir masa ve sandalyede
çalıĢılmasına özen gösteriniz—Bu tavsiyenin temel dayanağı olarak uyarılmıĢlık halinin ayarlanması
gösterilebilir.
KAYGI:
**Kaygının öğrenmeye etkisi uyarılmıĢlık hali ile benzerdir.
**Kaygı, güçlü bir istek ya da dürtünün, ihtiyacın karĢılanmayacak ya da gerçekleĢmeyecek gibi
görüldüğü durumlarda ortaya çıkan tedirgin edici bozucu duygudur.
**Kaygıda uyarılmıĢlık hali gibi orta düzeyde olmalıdır.
**Sonuç: Kaygısızlık öğrenmeyi olumsuz etkilediği gibi aĢırı kaygıda öğrenme için zararlıdır.
EK YORUM:
1- Akademik yeteneği yüksek olan öğrenciler yüksek düzeyde kaygı duysalar bile, bu durum onların
öğrenmelerini pek fazla etkilemez. Çünkü öğrenme iĢlemi o birey için çok kolay bir iĢtir.
2- Akademik yeteneği düĢük olan öğrencilerde, yeteneğin az olması kaygının yükselmesi için baĢlı baĢına
bir nedendir. Söz konusu edilen birey öğrenirken çok fazla zorlanır. Buna bağlı olarak kaygı düzeyi de
yükselir
4-GEÇMĠġ (ESKĠ) YAġANTILAR (ÖNCEKĠ ÖĞRENMELERĠMĠZ-DENEYĠMLERĠMĠZ)
-AKTARIM-TRANSFER (OLUMLU-OLUMSUZ)
**Bireylerin yeni öğrenmelerinde eski yaĢantı ve deneyimlerinin, önceden öğrendiklerinin, ön
bilgilerinin önemli derecede etkisi söz konusudur. Kısaca bunlar yeni öğrenilecek olanları olumlu
ya da olumsuz etkiler. Bu duruma transfer ya da akarım adı verilir.
>>AKTARIM-TRANSFER:
** Önceki öğrenilenlerin yeni öğrenilenleri kolaylaĢtırması ya da zorlaĢtırmasıdır.
** Her öğrenme bir önceki öğrenmenin üstüne kuruludur. Hiçbir öğrenme temelsiz değildir. KiĢinin ön bilgileri bazen
yeni öğrenmeyi kolaylaĢtırır, bazen de zorlaĢtırır. Buna aktarma (transfer) denir.
KolaylaĢtırması: Olumlu-pozitif transfer (aktarım)
ZorlaĢtırması: Negatif-olumsuz transfer (aktarım)
^^^^^^^^^^ÇOK ÖNEMLİ BİR UYARI:^^^^^^^^^^
*Transfer olumlu olduğunda öğrenmeye katkıda bulunurken, olumsuz
olduğunda öğrenmeyi güçleĢtirir.
*Buna karĢılık ket vurma ise, ister ileriye olsun ister geriye olsun iki
durumda da hatırlama üzerinde bozucu etkiye sahiptir.
TRANSFER>>>>>>>>>>ÖĞRENME
KET VURMA>>>>>>>>>HATIRLAMA-UNUTMA
SAYFA 5
KET VURMA:
** Ket vurma, öğrenilmiș bir materyalin hatırlanma sürecinde ortaya çıkan bozucu bir etkidir.
**Öğrenilen bilgilerin hatırlanmasını zorlaĢtırma durumu ya da unutturma durumu
**Ġleriye ya da geriye her iki durumda da hatırlamaya bozucu etki söz konusudur. OLUMSUZ TRANSFER ĠLE
YAKINDAN ĠLGĠLĠ GĠBĠDĠR. Olumsuz transfer ile ileriye ket vurma bazen çok karıĢtırılmaktadır.
Olumsuz transferin ―öğrenmeyi‖,
Ġleriye ket vurmanın ise ―hatırlamayı‖ engellediği unutulmamalıdır
**Ket vurma iki türlü gerçekleĢir.
1. Ġleriye ket vurma: ESKĠ YENĠYĠ UNUTTURUR. Hatırlamayı zorlaĢtırma
2. Geriye ket vurma: YENĠ ESKĠYĠ UNUTTURUR. Hatırlamayı zorlaĢtırma
Örneklere Birlikte Karar Verelim : Olumlu Olumsuz Aktarma<>Ġleri-Geri Ket Vurma
1-Otomobil kullanmayı öğrenen bir kiĢi, değiĢik bir model ya da marka otomobili de kullanabilir._____________
2- Ġki parmak yöntemiyle klavye öğrenen birisi, on parmak ile yazmaya çalıĢtığında zorlanarak daha yavaĢ yazması.
Ya da F klavyeyle yazmaya alıĢmıĢ bir kiĢinin Q klavye ile yazarken zorlanması_________________
3-Yeni aldığımız bir telefonun numarasını söylerken aklımıza sürekli eski telefon numaramızın gelmesi____________
4-Bir yabancı dil bilen bir kiĢinin yeni bir yabancı dili daha kolay öğrenmesi_____________________
5-Yeni evlenen birinin eĢine dikkatsiz bir anında eski sevgilisinin adıyla hitap etmesi__________________
6-Matematik dersindeki eksikliklerini tamamlayan bir öğrencinin fizik dersinde de baĢarılı olmaya baĢlaması ya da
öğrenme psikolojisini çok iyi kavrayan bir öğretmen adayının geliĢim psikolojisi dersini almamıĢ olmasına rağmen
deneme sınavlarında netlerinin öncekine göre daha yüksek olması_______________________________
7-Ġngiltere ye yerleĢen bir gurbetçimizin daha önce Türkiye de araba kullandığı için, Ġngiltere de araba kullanırken sık
sık kaza yapması___________________________
8-Sıddıka Hanım yeni taĢındığı evde mutfağının uygun olmaması nedeniyle sağa doğru açılan buzdolabı kapağını
sola doğru açılacak Ģekilde ayarlamıĢtır. Ancak kapağı açması gerektiğinde uzun bir süre dolap kapağını önce sağa
doğru açmıĢtır__________________________________
9- Yeni yılın ilk günlerinde tarih atarken, bir önceki yılın tarihinin atılması sık karĢılaĢılan bir hatadır_______________
5-GÜDÜ (MOTĠVASYON)
**Organizmayı harekete geçiren, onu davranıĢa yönelten güçtür.
**Güdüler organizmanın ihtiyaçlarından doğar ve bu ihtiyaçların giderilmesi için organizmayı
harekete geçirirler.
**ĠHTĠYAÇ: Organizmada herhangi bir eksikliğin hissedilmesidir. Bu ihtiyaçların giderilmesine
yönelik organizmada oluĢan iç gerilime ise DÜRTÜ denir. Dürtüler organizmada bir DENGESĠZLĠK
oluĢtururlar.
**Güdüler insanları harekete geçiren güçlerdir. Yani davranıĢı bir amaca doğru baĢlatan ve
sürdüren bir iç Ģarttır.
**Organizmanın öğrenmeye güdülenmiĢ olması bireyin öğrenmesini kolaylaĢtırır.
**Güdülenme; önce ihtiyacın hissedilmesi, sonra ihtiyacın giderilmesi için harekete geçme ve
ihtiyacın giderilmesiyle rahatlama Ģeklinde süreklilik göstermektedir.
**Acıkmayan insan yemek yemeye güdülenmemiĢtir.
**Yeterince güdülenmeyen bir kiĢi, diğer koĢulların (yaĢ, zekâ vb.) uygun olduğu durumlarda bile
gerekli olan, beklenen öğrenmeyi gerçekleĢtiremeyebilir
**Fizyolojik ihtiyaçlar birincil güdü, sevme, sevilme. BaĢarı gibi güdülerde ikincil güdü
olarak adlandırılır.
**Güdüler öncelikle organizmayı uyarır sonra uyarılan organizmayı eyleme sevk eder ve eylemde
bulunan organizmayı belli amaçlara yöneltir.
**Ġnsan öğrenmesindeki güdülenme, yalnızca fizyolojik gereksinimlerin karĢılanmasına yönelik
değildir. Onaylanmak, beğenilmek vb. güdüler insan yaĢamında çok fazla önem taĢır.
ĠHTĠYAÇ>>>DÜRTÜ>>>>GÜDÜ>>>>>DAVRANIġ
SAYFA 6
BĠRĠNCĠL
GÜDÜLER
**DoğuĢtan ve
fizyolojik kökenlidirler
**ÖğrenilmemiĢlerdir.
**Açlık, susuzluk,
cinsellik, ısıyı koruma,
sevgi
BAġLICA GÜDÜLER
ĠKĠNCĠL
ĠÇTEN
GÜDÜLER
**Sonradan kazanılansosyal ya da psikolojik
kökenlidirler
**ÖğrenilmemiĢlerdir
DIġTAN
GÜDÜLENME
*Birey kendi içinden
geldiği için davranıĢta
bulunur.
GÜDÜLENME
*Birey dıĢarıdan bir
ödül almak için
davranıĢta bulunur.
*Öğrencinin merakını
*Öğrencinin öğretmenin
gidermek için ders
çalıĢması
gözüne girmek için ders
çalıĢması
**Bilme anlama tanıma
**BaĢarılı olma, merakı
Kendini gerçekleĢtirme giderme, kiĢilerin
ihtiyaçları, yetenekleri
****BaĢkasını
**Para baĢarılı olma
beklemez, kendi
dikkati çekme, mevki,
harekete geçer
Statü,
**BAġKASI-etkili
**Ödül alma, iyi not alma,
cezadan kaçma, göze
girme, dikkat çekme
ÖRNEKLER
1-Derste öğretilecek bilgilerin nerede, ne iĢe yarayacağını söyleme
2-Bir öğrencinin, öğretmenin vereceği ödülü kazanmak için sınavda baĢarılı olmak istemesi-DIġ
3- Bir gencin, sağlığına önem verdiği için dengeli beslenmeyle ilgili konuları öğrenmek istemesi-ĠÇ
4- Bir gencin, arkadaĢları ısrar ettiği için onlarla birlikte resim sergisine gitmeyi kabul etmesi-DIġ
5- Bir öğrencinin, ceza almak istemediği için sınıfta disiplin sorunu çıkarmaktan çekinmesi-DIġ
6- Bir gencin, eleĢtirmenler tavsiye ettiği için bir film izlemesi-DIġ
7-Vatan uğruna ölmek-ifadesinin güdüler açısından bir cümleyle açıklayınız
___________________________________________________________________________________________
AġAĞIDAKĠ ĠFADELER ARASINDA 1 TANE YANLIġ VAR BULUNUZ
8-Eğitim-öğretim ortamında öğrencinin istenilen davranıĢı göstermesinin hemen arkasından
yapılan ödüllendirme, öğrenme güdüsünü güçlendirir
9- BaĢarı güdüsü düĢük bir öğrencide gözlenebilecek özellik dıĢsal faktörlere yükleme yapma
davranıĢını gösterir
10-Öğretme-öğrenme sürecinde öğrencinin baĢarı güdüsünün yüksek olması, etkili öğrenmenin
sağlanmasında oldukça belirleyici bir etkendir. baĢarı güdüsü yüksek olan bir öğrenci tarafından
genellikle gösterilen davranıĢ karĢılaĢtığı güçlüklerden yılmamaktır
11-Öğrencinin öğrenmeye güdülendiğinin en güçlü kanıtı, DavranıĢlarıyla derse katılmaya istekli
olduğunu göstermesidir.
12-Öğrenme güdüsünün (motivasyon) bir göstergesi olarak aĢağıdakilerden hepsi doğrudur.
-Öğrenme sürecinin öğrencide yarattığı ilgi ve merak uyandırma düzeyi
-Öğrenme sürecinin bireysel ihtiyaçlarını karĢılama ve amaçlarına uygunluk derecesi
-Öğrencinin baĢarısına iliĢkin beklenti düzeyi
-Öğrencinin öğrenme sürecinde tatminlik derecesi
13-Öğrenciler öğrenmeye güdülenerek süreçte etkin Ģekilde yer aldıklarında sınıf içinde disiplin
sorunları azalır
14-Hedeflenen davranıĢı öğrenmeye güdüleme, dersin baĢında öğrencilerin öğrenmeye istekli hale
getirilmesinin nedenleri arasında sayılabilir.
SAYFA 7
6-DĠKKAT:
**Bilincin belli bir noktada toplanmasıdır.
**Öğrenmenin gerçekleĢebilmesi için dikkatin öğrenilecek konuya toplanması gerekir, bu
sebepten dolayı öğretmenler derslerinde dikkati artırmaya yönelik çalıĢmalar yapmalıdırlar.
**Dikkati etkileyen iki önemli faktör vardır
1-Uyarıcı ile ilgili olanlar: Uyarıcının Ģiddeti, büyüklüğü hareketliliği parlaklığı bulunduğu ortam
2-Bireyle ilgili faktörler: Bireyin ilgileri inançları beklentileri ihtiyaçları
ÖĞRENCĠLERĠN ÖĞRENME SÜRECĠNDE DĠKKATĠNĠ ÇEKMEK ĠÇĠN YAPILABĠLCEKLER:
1-Günlük yaĢamdan örnekler sunma-öğrencilerin yakın çevresinden örnekler sunma, güncel olayları sınıfa taĢıma
2-Ġlginç durumlar resimler Ģekiller örnekler sunma
3-Birbirlerinden farklı uyarıcıları kullanma, hareketlilik, zıtlık, beden dili ses tonu araç gereç soru
4-Sınıfta farklı oturma düzenleri oluĢturulabilir.
5-TartıĢma, panel soru cevap v.s
6-Öğrencinin öğreneceklerini nerede kullanabileceği, ne iĢe yarayacağını söyleme v.b
7-FĠZYOLOJĠK DURUM:
**Öğrenmenin gerçekleĢmesi kiĢinin sağlığıyla da doğru orantılıdır.
**Özellikle görme, iĢitme gibi duyum bozuklukları ya da kronik bedensel bir hastalık gibi sağlık
bozukluğu durumlarında öğrenmenin tam olarak gerçekleĢmesi mümkün değildir.
B-ÖĞRENME MALZEMESĠ-KONUSU ĠLE ĠLGĠLĠ FAKTÖRLER:
(Öğrenilen ġey)
1-ALGISAL AYIRT EDĠLEBĠLĠRLĠK
**Etraftaki diğer uyarıcılardan ayırt edilmeyen bir uyarıcının öğrenilmesi zor olacaktır.
**Öğrenme malzemesinin çevredeki uyarıcılardan ayırt edilebilmesidir.
**Zıtlıklar ve farklılıklar ayırt edilebilirliği güçlendirir.
**Konuyu anlatırken öğretmenin konunun önemini vurgulayıp sınavda çıkabileceğini söylemesi
buna örnek gösterilebilir
**Öğrenilecek metindeki bazı cümlelerin renkli ya da koyu yazılması, öğretmenin bazı konulara
dikkat çekmesi algısal ayırt edilebilirliğe örnektir.
2-ANLAMSAL ÇAĞRIġIM:
**Zihinde bir takım çağrıĢımlara yol açan öğrenme malzemesi öğrenmeyi kolaylaĢtıracaktır.
Ġnsanlarda çağrıĢım genellikle zıtlıklarda ve eĢ anlamlılarda görülür
**Öğrenme malzemesinin öğrencinin zihninde çeĢitli çağrıĢımlar yapması, öğrencinin önceki
öğrenme ve yaĢantılarıyla ilgilidir, öğrenmede transferi sağlar.
**Mesela KPSS KAVRAMI ZĠHĠNDE NELER CANLANDIRIR? Yazınız
142536**Öğretmenlerin algısal ayırt edilebilirliği kullanması aynı zamanda bilgilerin kalıcılığı açısından
anlamsal çağrıĢımı güçlendirecektir. KAVRAMLARIN BĠRBĠRLERĠNĠ ÇAĞRIġTIRMASI
3-KAVRAMSAL GRUPLANDIRMA
**Öğrenilen konunun benzerliklerine göre gruplandırılması öğrenmeyi kolaylaĢtıracaktır.
**Kavramsal gruplama bilginin zihinde somut ve görsel bir Ģekilde düzenlenmesini ve öğrenilmesini sağlar
**Novak tarafından geliĢtirilen kavram haritaları bu amaç için kullanılmaktadır. Anlamlı öğrenmeyi sağlayan önemli
tekniklerden biridir. Mesela canlıların sınıflandırılması-ġEMAYI OLUġTURUNUZ-uygulama
**Öğrenilen konunun kavramsal benzerliklere göre gruplandırılması, bütünleĢtirilmesi örgütlenmesi söz konudur.
4-TELAFFUZ EDĠLEBĠLĠRLĠK:
**Dil ile düĢünce arasında sıkı bir iliĢki vardır. Dile getirilemeyen, telaffuz edilemeyen öğrenme
malzemesi öğretici tarafından aktarılmaz, öğretilemez
SAYFA 8
C-ÖĞRENME YÖNTEMĠ / STRATEJĠSĠ ĠLE ĠLGĠLĠ FAKTÖRLER
1-Konunun Yapısı,
2-Öğrenmeye Ayrılan Zaman-(Aralıklı veya Toplu ÇalıĢma)
3-Feedback-Geri Bildirim (Dönüt-Düzeltme)
4-Öğrenmede Öğrencinin Etkinlik Düzeyi-Aktif katılımı-Öğrenci Aktivitesi
1-Konunun Yapısı
**Genel kural önce bütün sonra parçalara bölerek ve daha sonra tekrar bütün olarak öğrenilmesidir.
Öncelikle konunun bütünü hakkında bilgi sahibi olduktan sonra konuyu parçalara bölerek çalıĢmak ve son
aĢamada toparlamak bütünleĢtirmek tavsiye edilir
**Fakat konunun yapısına göre bu genel kural değiĢim gösterir. Konunun uzun ya da kısa olması bunda etkili
olabileceği gibi Öğrencinin düzeyi de burada etkili olmaktadır. Hangi yöntemin daha faydalı olacağı konuya
göre değir.
**Eğer öğrenilecek konu kısa ve birbirleriyle bütünleĢmiĢ ise parçalara ayrılması durumunda tekrar
bütünleĢtirmede ve anlamlı hale getirmede zorluk çekilecektir. Konu uzun ise parçalara ayırmak
daha faydalı olacaktır.
**Unutulmaması gereken öğrenci yapısı ve düzeyine göre ve konunun yapısına göre yöntem
değiĢecektir.
2-Öğrenmeye Ayrılan Zaman-(Aralıklı veya Toplu ÇalıĢma)
**Öğrenmeye ayrılan ve bunun nasıl kullanılacağı önemlidir. Bu durum karĢımıza 2 Ģekilde çıkar.
1-ARALIKLI ÇALIġMA: Konuların belirli programa göre düzenli aralıklarla tekrar edilmesidir. Konu
ya da derslerin zamanında günü gününe çalıĢılması ya da haftalık düzenli tekrarların yapılmasını
ifade eder.
2-TOPLU ÇALIġMA: Sınavlardan önce yapılan sıkıĢık ve yoğun çalıĢması buna örnektir. Vize ve
final haftalarındaki yoğun çalıĢmalar buna örnektir
Not: Her iki durumunda olumlu ya da olumsuz yanları vardır. Genel olarak aralıklı çalıĢma
tavsiye edilir. Parçalara bölerek yapılan öğrenmelerin genelde öğrenmeyi kolaylaĢtırdığı
söylenebilir.
**AMAÇ YÜKSEK NOT ALMAK VE BĠLGĠLERĠ DAHA SONRA KULLANMAK NĠYETĠ YOKSA-TOPLU
**AMAÇ BĠLGĠLERĠN KALICILIĞI ĠSE-ARALIKLI ÇALIġMA
KPSS: Bir hafta sonra gireceği sınava hazırlanan öğrencisine ―Her gün yarım saatini ayırıp
çalıĢman sınavdan bir gün önce 15 saat çalıĢmandan daha yararlı olur.‖ Biçiminde öneride
bulunan bir öğretmen, Öğretmen burada aralıklı-toplu öğrenme üzerine vurgu yapmıĢtır.
3-Feedback-Geri Bildirim (Dönüt-Düzeltme)
**Sonuç hakkında bilgi verme-Öğrenen öğrenme durumu hakkında bilgi sahibi olur. Öğrenenin ne
düzeyde öğrenip öğrenmediği hakkında bilgi sahibi olması önemlidir. Öğrenmesi yeterli mi yetersiz
mi? Öğrenen bunu fazla gecikmeden öğrenmelidir.
**Öğretmen, öğrencilerini ne kadar öğrenip ne kadar öğrenemedikleri konusunda mutlaka
bilgilendirmelidir. Bunu da öğrencinin derse motivasyonunu kaybetmeden yapması doğru olacaktır.
**Öğrenciye öğrendikleri hakkında bilgi vermeye ne kadar doğru ya da yanlıĢ yaptığını bildirmeye
Geri Bildirim-Dönüt denir.
**Aferin denilerek pekiĢtirilmesi de güdülenmeyi artırır.
**Sınav sonuçlarının öğrencilere zamanında duyurulması, sınav kâğıtlarını dağıtılarak kontrol
ettirilmesi bu açıdan önemlidir.
**Skinner in Programlı Öğrenmesi ve Bloom un tam öğrenmesi bu konuyu çok önemser.-dönüt ya
da anında dönüt kavramları vurgulanır.
4-Öğrenmede Öğrencinin Etkinlik Düzeyi-Aktif katılımı-Öğrenci
Aktivitesi
**Öğrencilerin duyu organlarıyla öğrenmeye katılması önemlidir. Öğrenmede en yüksek kalıcılık
aktif katılım ve yaparak yaĢayarak yapılan öğrenme ilkelerindendir.
**Öğrenci sürece aktif olarak katılmalıdır.
**Dinlemeli okumalı yazmalı sormalı tartıĢmalıdır. Kısaca öğrenci yaparak yaĢayarak öğrenmelidir
[email protected]
SAYFA 9
ÖĞRENME KURAMLARI
DAVRANġCI
ÇAĞRIġIMCI
BAĞSAL
KURAMLAR
BĠLĠġSEL
KURAMLAR
BĠLĠġSEL
AĞIRLIKLI
DAVRANIġCI
KURAMLAR
ĠNSANCIL
DUYUSAL
KURAMLAR
BEYĠN TEMELLĠ
ÖĞRENME
1-Klasik KoĢullanma-Tepkisel-------------ĠVAN PAVLOV
2-Edimsel KoĢullanma-Operant-----------SKĠNNER
3-BitiĢik kuramlar------------------------------WATSON-GUTHRĠE
4-Bağ Kuramı-----------------------------------THORNDĠKE
5-Sistematik DavranıĢ Kuramı-------------HULL
1-Gestalt Kuramı--------------------------------Wertheimer-Köhler-Kofka
2-Bilgiyi ĠĢleme Kuramı-----------------------GAGNE
3-Yapılandırmacı Kuram----------------------PĠAGET-VGOTSKY
1-ĠĢaret Kuramı-------------------------------TOLMAN
2-Sosyal Öğrenme Kuramı ---------------BANDURA
(Gözlem Yoluyla Öğrenme)
1-Ġhtiyaçlar HiyerarĢisi----------------------MASLOW
2-Benlik GeliĢimi------------------------------ROGERS
3-Ahlak GeliĢimi-------------------------------KOHLBERG
1-Nöro-Fizyolojik Kuram-------------------HEBB
KURAM
DAVRANIġCI KURAMIN TEMEL ĠLKELERĠ
GENEL BĠLGĠ:
Ġlk kurucu ve savunucu J.B. Watson. Öğrenmeyi uyarıcı-tepki arasında bağ kurulması ve
pekiĢtirme yoluyla davranıĢın sürdürülmesi Ģeklinde açıklanır.
DavranıĢçı kuramların;
Felsefi alt yapısını;
John Locke
Fizyolojik alt yapısını;
Ġvan Petroviç Pavlov
Psikolojik alt yapısını ise; E.L. Thorndike, B.F. Skinner, Hull ve L.L Bernard
1-Ġnsan ve hayvan davranıĢları benzerdir. Bundan dolayı çalıĢmalarını hayvanlar üzerinde
yapmıĢlardır, insan öğrenmelerini bu çalıĢmalara dayalı olarak açıklamaya çalıĢmıĢlardır.
2-Öğrenme için gözlenebilir davranıĢlar Ģarttır. Organizmanın gözlenebilir davranıĢlarında
değiĢiklik olduğunda öğrenmeden bahsetmek mümkündür. Bunun dıĢında kalanlar bilimsel olarak
ele alınamazlar. Mesela inançlar, değerler duygu ve hisler, hayaller doğrudan gözlenemediği ve
ölçülemez. Basit davranıĢların nasıl oluĢtuğu üzerinde durmuĢlardır.
3-Ġnsan zihni doğuĢtan TABULA RASA dır, Yani boĢ levhadır. Sonradan bu levha yaĢantı ve
deneyimlerle doldurulur. DoğuĢtan hiçbir bilgiye sahip değilizdir hepsini sonradan öğreniriz.
J.LOCKE
-Üzerine hiçbir Ģey yazılmamıĢ boĢ beyaz kâğıt gibidir.
-Watson: Bana çocuklar getirin ben onları istediğiniz insan olarak yetiĢtireyim derken zihnin
sonradan doldurulduğunu öğrenmelerin sonradan kazanıldığını vurgulamıĢtır.
4-UT YAKLAġIMI olarak da bilinir. Veya BAĞSAL ÖĞRENME
5-DavranıĢ öğrenilir. Önemli olan davranıĢın gözlenebilir ve ölçülebilir olmasıdır
6-PekiĢtireç davranıĢı kuvvetlendirir, dıĢtan verilen pekiĢtireç önemlidir. SAYFA 10
7-DavranıĢçılar, öğrenmenin oluĢumunu, uyarıcı ile davranıĢ arasında bağ kurma iĢi olarak
nitelendirirler.
8-1960'lı yılların sonuna kadar egemenliğini sürdüren davranıĢçı akımlar eğitim alanında çok derin
izler bırakmıĢ ve o dönemde çok kabul görmüĢ bir yaklaĢım sergilemiĢtir. Algılama, benlik, dikkat,
problem çözme vb. karmaĢık biliĢsel süreçleri, duyguları hisleri düĢünme ve inançları açıklamada
yetersiz kalmıĢ ve 1970'lerden itibaren etkisini yitirmeye baĢlamıĢtır. Aynı zamanda
davranıĢçılıktan biliĢselciliğe geçiĢ dönemi baĢlamıĢtır. DavranıĢçı kuramlar günümüz öğrenme
kuramlarını etkilemiĢtir.
9-Somut olmayan, gözlenemeyen, ölçülemeyen, hiçbir davranıĢ ya da yaklaĢımın önemi
yoktur. Objektif olabilenler geçerlidir. DavranıĢların somut sonuçları ve nasıl olduğu
sebeplerinden daha önemlidir.
10-Bilgi insandan bağımsız olarak nesnel-objektif olarak vardır ve öğreten tarafından aktarılır. Bilgi
nesneldir ve öğrenenden bağımsızdır. Uyarıcıya yöneltilen tepkilerle edinilir
11-Öğrenci öğrenme sürecinde pasiftir. Birey yeni bir problem durumuyla karĢılaĢtığında
deneme yanılma yoluyla çözüm üretir.
12-Laboratuar ortamında çoğunlukla hayvanlar üzerinde araĢtırmalar yaparak öğrenmeyi
açıklamıĢlardır. Ġnsan öğrenmesi ile diğer canlıların öğrenmesi benzerlik göstermektedir.
13-DavranıĢçılar uyaranların ortaya çıkardığı tepkileri gözleyerek öğrenme ve hatırlamayla
ilgili temel yasaları keĢfetmeye çalıĢmıĢlardır. Gözlenen davranıĢa ilgi duymuĢlar ve uyaran
tepki bağını oluĢturan süreçleri incelemiĢlerdir.
14-ÖNEMLĠ ELEġTĠRĠ: Öğrenmeyi yalnızca U-T etkileĢimine bağlayarak sadece gözlenebilir ölçülebilir olanları dikkate alıp basite indirgediği, öğreneni süreçte pasif kabul ettiği için hayvan
davranıĢlarını insanlara genellediği için VE Ġçsel pekiĢtireçleri, zihinsel süreçleri -beyin
fonksiyonlarını önemsemediği ELEġTĠRĠLER ALMIġTIR.
15-Ġnsan zihnini bir kara kutuya benzeten davranıĢçılar, kara kutu içinde olup bitenleri değil,
kara kutuya girip çıkanları dikkate alırlar. Kara kutuya girip çıkanlar ayarlanabilir, kontrol
edilebilir ve düzenlenebilir. DavranıĢçılığın hedef alanı davranıĢtır ve hisler ve diğer biliĢsel
süreçler gibi kavramlara kuĢkuyla yaklaĢmaktadırlar.
16-Çevrenin ve çevredeki uyarıcıların öğrenme üzerinde etkisi vardır bundan dolayı çevre
düzenlemesi gerekmektedir bu görev ise öğretmene düĢmektedir.
17-Bu yaklaĢımın dayandığı anlayıĢ; "objektif olmayan, kanıtlanamayan, somut olarak
ölçülüp değerlendirilemeyen hiçbir yaklaĢımın değeri yoktur." Zihin, gözlenen davranıĢlarla
kanıtlanamayacağına göre davranıĢçılar temelde insan davranıĢlarını açıklayan ilkelere
odaklanmıĢlardır. Bu sebeple içsel yaĢantıları tümden reddederler.
ÖNEMLĠ KĠġĠLER GENEL ÖZET
J.LOCKE
Felsefi alt yapıyı oluĢturmuĢtur. Öğrenme uyarıcı tepki arasındaki bağın kurulması
ve pekiĢtirilmesi ile açıklanabilir. DoğuĢtan hiçbir bilgiye sahip değiliz.
Bilinen kuramı klasik koĢullanmadır. BaĢlangıçta tanınmayan bir uyaranın
ĠVAN
yaĢantılar yoluyla tanınarak koĢullu uyarıcı haline gelmesi olarak öğrenme
PAVLOV
açıklanır. Doğal uyarana gösterilen tepkinin yapay uyarana da gösterilmesi.
GUTHRĠE
BitiĢiklik-Bir uyarana verilen tepki, uyaran her görüldüğünde ya da benzer uyaran
görüldüğünde tekrarlanır, tekrar ortaya çıkar.
THORNDĠKE Öğrenme deneme-yanılma yoluyla problem çözme süreci olarak açıklanır.
BAĞ KURAMI
-Otomatik tepki yok iradeli davranıĢlar vardır
-Operant: KarmaĢık uyarıcılara karĢı gösterilen edim
SKĠNNER
-Bu edimler sonucu etkiler ve pekiĢtirildikçe davranĢın devamı sağlanır Bu durum
ise EDĠMSEL KOġULLANMA olarak adlandırılır.
-Programlı öğrenme-Anında dönüt-Düzeltme
[email protected]
SAYFA 11
BĠLĠġSEL VE DAVRANIġCI KURAMLARIN
KARġILAġTIRILMASI
DAVRANIġCILAR
BĠLĠġSELCĠLER
Gözlenen ölçülebilen davranıĢlara ilgi
duymuĢlardır. Uyaran-tepki arasındaki bağa
dikkat çekmiĢlerdir
DavranıĢ öğrenilir. Önemli olan davranıĢın
gözlenebilir ve ölçülebilir olmasıdır
PekiĢtireç davranıĢı kuvvetlendirir, dıĢtan
verilen pekiĢtireç önemlidir.
Öğrenci öğrenme sürecinde pasiftir. Birey yeni
bir problem durumuyla karĢılaĢtığında deneme
yanılma yoluyla çözüm üretir.
Laboratuar ortamında çoğunlukla hayvanlar
üzerinde araĢtırmalar yaparak öğrenmeyi
açıklamıĢlardır. Ġnsan öğrenmesi ile diğer
canlıların öğrenmesi benzerlik göstermektedir
Basit davranıĢların nasıl oluĢtuğu üzerinde
durmuĢlarıdır.
DavranıĢçılar, öğrenmenin oluĢumunu, uyarıcı
ile davranıĢ arasında bağ kurma iĢi olarak
nitelendirirken
1-Somut sonuç-ürün önemli
2-Bilginin nasıl elde edildiği-olgulara dayalı bilgi
önemli
3-Sınama-yanılma yoluyla öğrenme
4-Geri bildirim ölçme değerlendirme amaçlı
yapılır
DavranıĢçıların açıklayamadıkları ve eksik
bıraktıkları konuları tamamlamıĢlardır. Zihinsel
yapıdaki (algılama, kavrama, bilme, düĢünme)
değiĢmeleri, içsel süreçleri, bilgiyi iĢleme
tarzındaki değiĢmeyi ve öğrenmeye etki eden
bireysel özellikleri ele almıĢladır.
Bilgideki değiĢme davranıĢa yansır ve davranıĢı
yönlendirir.
PekiĢtireç; baĢarılı olma, belirsizlikten kurtulma,
keĢfetme gibi içsel özelliklerdir
Öğrenci dikkatini kullanarak, uyarıcıları seçerek
ve anlamlı hale getirerek kavrama yoluyla
öğrenmede aktiftir.
Bireyin doğal çevre içinde, değiĢik ortamlarda
nasıl öğrendiğini ele almıĢlardır
Kavram ve ilke öğrenme, problem çözme,
eleĢtirel düĢünme gibi biliĢsel yönü ağır basan
karmaĢık davranıĢların öğrenilmesinde kullanılır
BiliĢselciler, öğrenmeyi, algıların belli kurallara
göre zihinde yeniden organizasyonu olarak
ifade etmektedirler.
1-Süreç nasıl öğrendiği önemli
2-Kuramsal bilgi-sebep ve niçin önemli
3-KeĢfetme-problem çözme öğrencinin
kendisinin sonuca gitmesi önemli
4-Geribildirim ve ölçme değerlendirme bilgi
vermek ve geliĢtirmek amaçlı yapılır.
BĠLĠġSEL, DAVRANIġÇI ve YAPILANDIRMACI
KURAMLARIN KARġILAġTIRILMASI
DAVRANIġCILAR
BĠLĠġSELCĠLER
YAPILANDIRMACILAR
Öğrenme; uyarıcı ve tepki
arasında bağ kurmadır.
Öğrenme; algıların belli
kurallara göre zihinde yeniden
organizasyonudur.
Öğrenme; öğrencilerin somut
yaĢantıları sonucunda anlamda
meydana gelen değiĢimleridir
Bilgi nesneldir ve
öğrenenden bağımsızdır.
Uyarıcıya yöneltilen
tepkilerle edinilir
Bilgi nesneldir, öğrenenin
ön bilgilerine ve zihinsel
süreçlerine bağlı olarak
edinilir.
Bilgi özneldir ve öğrenenin
somut yaĢantıları ile
oluĢturulur
SAYFA 12
ÖĞRENDĠKLERĠMĠZĠ PEKĠġTĠRELĠM
1- Öğrenme, uyarıcıya verilen tepki olarak açıklanır./Bir davranıĢın ölçülebilir olması
gerekmektedir./Yalnızca gözlenebilir etkinliklerle ilgilenir./Öğrenme sürecinde, öğrenen edilgen bir
role sahiptir. Bu eleĢtiriler aĢağıdaki hangi öğretme-öğrenme yaklaĢımı için yapılabilir? (KPSS
2005)_________________________
2-Uyarıcı davranıĢ arasında bağ kurulması sonucunda gerçekleĢmesi__________________
-DavranıĢın tekrarlanma sıklığının, sonuçları tarafından kontrol edilmesi____________________
-Deneme-yanılma yoluyla gerçekleĢmesi__________________________________
-Bilgi iĢleme tarzında bir değiĢmeyi içermesi_____________________________
3- Bebeklerin kiĢilikleri doğduklarında ĢekillenmemiĢ bir kil kütlesi gibidir. Geçirdikleri yaĢantılar,
kiĢiliklerini bir heykeltıraĢın kil kütlesini Ģekillendirmesine benzer biçimde Ģekillendirir. Yukarıdaki
görüĢü savunan yaklaĢım hangisidir? (KPSS 2007)_______________________
4- Öğrenme kuramlarına göre bilgi,
I) nesnel ve öğrenenden bağımsız______________________________
II) nesnel ve öğrenenin ön bilgileriyle iliĢkili,______________________________
III öznel ve öğrenenin oluĢturduğu___________________________________
5-Canlı organizmalar sürekli bir etkinlik içerisindedir. Ġnsan davranıĢlarını anlamak için gözlenebilir
davranıĢlar incelenmelidir. Bir davranıĢ ne kadar karmaĢık görünürse görünsün, en küçük birimine
kadar incelendiğinde bir uyarıcı tepki bağlantısı görülecektir ifadesi biliĢsel yaklaĢımın temel
varsayımıdır. D-Y_____________________
6-Öğrenme sürecine aktif olarak katılım zorunludur____________
-Ön bilgiler ve biliĢsel beceriler öğrenmeyi etkiler____________________
-Birey maruz kaldığı uyarıcılara kendisi anlam verir ve yorumlar__________________
-Anlamlandırma ve yorumlama süreci öğrenmeyi etkiler__________________
-Öğrenmenin ortaya çıkması için pekiĢtireç gereklidir._________________________
-Bütün davranıĢlar öğrenilmiĢtir____________________
-Ġnsan davranıĢları çevresel uyarıcılar tarafından baĢlatılır________________
-Ġnsan davranıĢlarını anlamak için gözlenemeyen etkenleri izlemek yersizdir____________
-DavranıĢların mekanizmasını anladıktan sonra onları kontrol etmek mümkündür____________
7
-Oyun sırasında rolünü unutan bir aktörü eleĢtiren yönetmen aktörün kendisini rolümü çok iyi
öğrenmiĢtim diyerek savunması üzerine. Ben rolünü öğrenip öğrenmediğini sahnede yaptıklarına
bakarak karar veririm yanıtını verir.2003___________________________
-Sınavdan düĢük not alan öğrenci, ben çok çalıĢmıĢtım sözcüklerin anlamını biliyordum diyerek
notuna itiraz eder,öğretmen:______________________________________________________
____________________________________________(davranıĢçı kurama göre öğretmenin
verebileceği yanıtı boĢluk kısma yazınız)
8-AĢağıdakilerin hepsi biliĢsel kuramın ilkelerdir. D-Y_________________
-Öğrenci verilen bilgiyi daha önce öğrendikleri ile karĢılaĢtırarak zihninde anlamlı hale getirir
-Anlayarak kavrayarak öğrenme ezber öğrenmeden daha kalıcıdır
-Öğrenci öğrenebileceği bilgideki iliĢkileri kendisi keĢfederse öğrendikleri daha kalıcı olur.
-Bilgi öğrenciye anlamlı bütünler halinde sunulmalıdır
9- AĢağıdakilerin hepsi yapılandırmacı kuramın ilkelerdir. D-Y_________________
* Yapılandırmacı öğrenmede temele alınanlar aĢağıdaki gibi özetlenebilir.
1- Bilgiyi araĢtırma yorumlama ve analiz etme.
2- Bilgiyi ve düĢündürme sürecini geliĢtirme.
3- GeçmiĢteki yaĢantılarla yeni yaĢantıları bütünleĢtirme.
*Öğrenenler, bilgiyi olduğu gibi kabul etmezler, bilgiyi yaratır ya da tekrar keĢfederler.
* Yapılandırmacı öğrenmede asıl olan bilginin öğrenen tarafından alınıp kabul görmesi değil, bireyin bilgiden nasıl bir
anlam çıkardığıdır. Bilgi, öğrenenin var olan değer yargıları ve yaĢantıları tarafından üretilir.
*Öznel bilgi anlayıĢından dolayı herkes için geçerli evrensel bilgileri edinme çabasından çok anlamlandıran kiĢi sayısı
kadar bilgi önemlidir. Herkes aynı doğruya ulaĢmak zorunda değildir.
SAYFA 13
1-Klasik KoĢullanma-Tepkisel
ĠVAN PAVLOV
Ġvan Pavlov 1849-1936 yılları arasında yaĢamıĢ Rus Fizyologdur. Köpeklerin sindirim
sistemleri ile ilgili yapmıĢ olduğu bir araĢtırmada köpeklerin henüz yiyecekler gelmeden
önce salya salgıladıklarını görmüĢ, bu durumun bir baĢka uyarıcıdan dolayı gerçekleĢtiğini
fark etmiĢtir. Daha sonra bu durumu kontrollü bir ortamda gözlemeye karar vermiĢtir
ÖRNEK: Bir çocuğun doktora götürüldüğünü düĢününüz. Eğer çocuk daha önce doktora gitmediyse,
doktorla herhangi bir yaĢantı geçirmediği için doktordan korkmayacaktır. Bu sebeple herhangi bir tepki
vermeyecektir. Yani çocuk için doktor ―nötr‖ bir uyarıcıdır. Ama çocuk doktora giderse ve doktor
da çocuğa iğne yaparsa bu iğne de çocuğun canını yaktığı için çocuğun ağlamasıyla sonuçlanıyorsa o
zaman koĢullanma gerçekleĢecektir. Artık doktor veya iğne çocuğun canının yanması ve ağlamasıyla iliĢkili
hale gelir. Çocuk için bundan sonra doktor; ―koĢullu uyarıcı‖, doktora karĢı duyulan tepki de
―koĢullu tepki‖dir.
BU PARÇAYI TABLOLAġTIRIRSAK
1.Uyarıcı
2.Uyarıcı
Tepki
Doktor
(nötr)
***
Yok
Ġğnenin
Yapılması
(Ģartsız)
Ağlama
(Ģartsız)
Doktor
(nötr)
Doktor
(Ģartlı)
ĠġLEM SAYISI
1
2
Ağlama
(Ģartlı)
****
PAVLOV UN DENEYĠ
1.UYARICI
2.UYARICI
Zil (Nötr)
***
Zil (Nötr)
Et (ġartsız)
3
Zil (Nötr)
Et (ġartsız)
4
Zil (Nötr)
Et (ġartsız)
5
Zil (ġartlı)
***
6
Zil (ġartlı)
***
TEPKĠ
YOK
Salya
(ġartsız Tepki)
Salya
(ġartsız Tepki)
Salya
(ġartsız Tepki)
Salya
(ġartlı Tepki)
Salya
(ġartlı Tepki)
AÇIKLAMA-1: Pavlov organizmanın başlangıçta nötr olan ve herhangi bir tepkiye yol
açmayan bir uyarıcının organizmanın herhangi bir tepkisine neden olan bir uyarıcıyla birlikte
verilmesi durumunda nötr olan uyarıcıya organizmanın tepki verebileceğini ileri sürmüştür.
Pavlov deney düzeneğini hazırlarken köpek için herhangi bir şey ifade etmeyen zil sesini (nötr
uyarıcı), köpeğin hoşuna giden eti (koşulsuz – doğal uyarıcı) birlikte ard arda vererek
köpeğin ete karşı göstermiş olduğu salyayı (koşulsuz – doğal tepki) zil sesine vermesini
sağlamıştır.
AÇIKLAMA-2:Klasik koşullanma sürecinde köpeğin hoşuna giden ve salya tepkisine neden olan doğal
uyarıcı olan et, zil sesinden hemen sonra verilerek köpeğin zil sesine şartlanması sağlanılmaktadır. Önce
zil sesi, hemen ardından verilen et birkaç kez tekrar edildikten sonra zil sesi tek başına verilse bile salya
tepkisi ortaya çıkmaktadır. Zile karşı gösterilen bu tepki doğal bir tepki olmadığından bu tepkiye koşullu
ya da şartlı tepki denilmektedir.
SAYFA 14
Klasik KoĢullanmanın Temel Kavramları
Nötr Uyarıcı: Organizma için bir tepkiye neden olmayan, henüz koĢulsuz uyarıcı ile
iliĢkilendirilmemiĢ olan uyarıcılardır. BaĢlangıçta organizma için bir Ģey ifade etmez. ZĠL
KoĢulsuz(ġartsız-Doğal) Uyarıcı: Organizma için doğal olan tepkilere yine doğal olarak
ortaya çıkaran uyarıcılardır. Organizmanın doğası gereği tepki gösterdiği uyarıcılar. DoğuĢtandır,
öğrenilmemiĢtir. ET
KoĢulsuz (ġartsız-Doğal)Tepki: Organizmaya sunulan koĢulsuz uyarıcının oluĢturduğu doğal tepkidir.
Organizmanın doğası gereği gösterdiği tepkiler. DoğuĢtandır, öğrenilmemiĢtir. ETE KARġI SALYA
KoĢullu(ġartlı-Yapay) Uyarıcı: Zil gibi önceden nötr olan bir uyarıcının; et gibi koĢulsuz, doğal
bir uyarıcı ile iliĢkilendirilerek aynı tepkiyi oluĢturmasıdır. Burada zil koĢullanmıĢ bir uyarıcıdır.
YaĢantılar sonucu öğrenilmiĢtir.
KoĢullu(ġartlı-Yapay) Tepki: Organizmanın koĢullu uyarıcıya verdiği tepkidir. Zil sesine
verilen salya tepkisi. YaĢantılar sonucu kazanılmıĢ, öğrenilmiĢtir.
EK BĠLGĠ: Konorski tipi Ģartlı tepki:
Klasik koĢullanmada ilginç bir Ģartlanma tipidir. Örneğin; köpeğin ayağı bir sinyal sesinden sonra deneyci tarafından
bükülmektedir ve hemen bunun ardından da köpeğin karnı doyurulmaktadır. Bu Ģekilde devam eden tekrarlardan
sonra, sinyal sesinin ardından köpeğin kendiliğinden ayağını büktüğü görülmektedir. Buna sinyal öğrenme denir.
UYGULAMA SORULARI: Tablo OluĢturunuz. Tüm Kavramları Gösteriniz
1-Kullanılacak Kavramlar: El-Soğuk Sus-Vuvuzela Sesi-Kan Damarlarının BüzüĢmesi
2-Öğretmen-Ceza-Korkma
3-Okul-Güler Yüzlü Öğretmen-Sevinme
4-Sıcaklık-Terleme-KarĢı Cins
AĢağıdaki Açıklamaların DOĞRU-YANLIġ Olup Olmadığına Karar Veriniz. HATA VARSA ALTINI
ÇĠZEREK DOĞRUSUNU YAZINIZ.
1- KoĢullu uyarıcıya gösterilen tepki de koĢullu tepkidir. Et ve salya arasında görülen doğal iliĢki,
zil sesi ve salya arasında da yaratılmıĢtır. Bu durumda, zil sesi koĢullu uyarıcı, zil sesini duyunca
salya salgılama ise koĢulsuz tepkidir.____________________________________________
2- koĢulsuz uyarıcı organizmada doğal ve otomatik olarak tepkiyi oluĢturan uyarıcı, koĢulsuz tepki
ise koĢulsuz uyarıcının organizmada meydana getirdiği doğal ve öğrenilmiĢ tepkidir.____________
3-Özetle klasik koșullanma önceden aralarında bağlantı bulunmayan bir uyarıcı ile tepki arasında
bağ kurulması sonucu oluĢur. Koșullanma nötr uyarıcının koĢulsuz uyarıcıyla eșleșmesi sonucu
oluĢan koĢullu uyarıcıya doğal tepkinin verilmesiyle gerçekleșir.___________________________
4-KoĢulsuz tepki yaĢantıya bağlı değildir ve doğal bir davranıĢtır. DoğuĢtan geldiği için öğrenilmiĢ
değildir. KoĢulsuz uyarıcı karĢısında gösterilen yapay tepki otomatiktir._____________________
OKUMA PARÇASI: Klasik koĢullanma olayı anlatılırken örnek olarak salya koĢullanmasının seçilmesi, bu olayın
her günkü hayatta çok önemli bir rol oynamasından değil, önemli koĢullanmaların nasıl meydana geldiğine bir
örnek oluĢturmasındandır. Aslında çoğumuz bu tür koĢullanmaya maruz kalmıĢızdır. Günümüzde artık, eski
büyük Amerikan çiftliklerinde olduğu gibi, çalıĢanlarda masaya koĢuĢma ve ağız sulanması davranıĢlarına yol açan
büyük sirenler ve ziller çalınmıyor ama, modern hayatta da yiyeceğin kokusu, yemekten söz edilmesi, hatta
yemeğin düĢünülmesi bile ağzımızı sulandırmaya yetiyor.
Diğer bir tür koĢullanma, korku koĢullanması, gündelik hayatta daha önemli bir rol oynar. Çoğumuz korku
koĢullanması türünde deneyimler geçirmiĢizdir; bu deneyim ve korkular çevreye yaptığımız uyum (veya
uyumsuzluğun) temelini oluĢturmuĢtur, insanlarda korku koĢullanmasının psikolojide çok ünlü bir örneği, Albert
adlı 11 aylık bir erkek çocuğun vakasıdır (VVatson ve Rayner, 1920).
Deneyin baĢlangıcında Albert'in hayvanlardan korkusu yoktur. Kendisine beyaz bir tavĢan sunulduğunda sevinç
gösterilerinde bulunmuĢ ve hayvandan uzaklaĢmak için hiç bir çaba göstermemiĢtir. Ancak daha sonra kendisine
bir fare gösterilirken çok Ģiddetli bir gürültü duyması sağlanmıĢtır. ġiddetli gürültüler genellikle çocuklar için, hatta
hepimiz için, korku uyandırıcı uyarıcılardır. Ses Albert'in geriye doğru çekilmesine neden olmuĢtur. Beyaz farenin
gösterilip hemen arkasından Ģiddetli bir gürültünün verilmesi iĢlemi, birçok kez tekrar edilmiĢtir. Daha sonra,
önceleri korku uyandırmamıĢ olan beyaz tavĢan Albert 'te yeniden gösterilince, bu kez tavĢanın sadece
görünümünden bile korkan Albert ondan uzaklaĢmaya çabalamıĢtır. Hatta bu korku diğer tüylü beyaz nesnelere,
örneğin bir insanın yüzündeki beyaz sakala karĢı da gösterilmeye baĢlamıĢtır. TavĢana ve diğer
tüylü beyaz nesnelere bu geçiĢ, bir sonraki bölümde ele alınacak olan uyarıcı genellemesi olayını göstermektedir.
ġu halde, korkuyu koĢullanmak için gerekli olan Ģey nötr bir uyarıcıyı, doğal ya da koĢulsuz bir korku
uyarıcısıyla eĢleĢtirmektir. Korku koĢullanmasının önemli bir özelliği çok çabuk, adeta bir anda oluĢmasıdır. Salya
koĢullanmasının gerçekleĢmesi için birçok tekrar gerekir, oysa korku koĢullanması birkaç tekrarda oluĢur.
Boğulma geçiren bir insanın suya karĢı çok Ģiddetli bir korku geliĢtirmesi sık sık görülen bir olaydır. "The
Locomotive God" (Leonardo, 1927) adlı kitapta Ģöyle bir yaka anlatılmaktadır: Evinden birkaç sokak uzakta
dolaĢırken tren raylarına çok yaklaĢan bir çocuk, geçen bir trenin çıkardığı buharla haĢlanmıĢtır. Yıllar sonra, bir
profesör ve ozan olan bu aydın kiĢi evinden ya da evinin yakın çevresinden uzaklaĢması gerektiğinde çok Ģiddetli
bir korku göstermektedir.
SAYFA 15
KLASĠK-TEPKĠSEL KOġULLANMA YOLUYLA ÖĞRENME
ÖRNEKLERĠ
1-Korkular ve fobilerde klasik koĢullanma yoluyla kazanılmaktadır.
-Öğretmen, köpek, enjektör görünce korkma.
2-Duyusal davranıĢlarda klasik koĢullanma yoluyla oluĢmaktadır.
-Birini sevme, birinden hoĢlanma, birinden nefret etme.
3-Kapı zili çaldığında kapıya yönelme. Teneffüs zili çaldığında ayağa kalkma.
4-Kırmızı ıĢık gördüğünde durma, bayrak görünce saygı duyma, polis görünce heyecanlanma.
5-Otobüs görünce midenin bulanması, limon görünce ağzın sulanması, fren sesi duyunca
heyecanlanmak, sınav sırasında heyecanlanmak,
6-Sevdiğimiz bir insanı ya da karĢı cinsi gördüğümüzde mutlu olmamız
7-Ağlayan çocuğun annesini görünce susması. Ayakları yerden kesilen birinin tedirgin olması
8-Parfümün bir yakını hatırlatması, Ģarkı sözlerinin sevdiğimiz birini çağrıĢtırması.
Klasik KoĢullanma Yoluyla Öğrenme Olmayanları KarĢılarına Yazınız
-Sıcak havada terlememiz_____________
-Elimizi suya soktuğumuzda kan damarlarımızın büzüĢmesi_______________
-Bozuk yiyecekleri yediğimizde midemizin bulunması__________________
-Bozuk yiyecekleri gördüğümüzde midemizin bulunması________________
Bir Örnekle klasik koşullanmayı açıklamaya devam edelim;
Ayı oynatıcıların ayıları tef sesiyle nasıl oynattığını biliyor musunuz?
Ayı oynatıcısı tef çaldığında ses başlangıçta ayı için herhangi bir şey ifade etmez tef sesi ayı için nötr
uyarıcıdır. Ayı bir sac üzerine çıkarılıp altı açıldığında ayakları yanmaya başlayacaktır. Bu da ayı için
koşulsuz yani doğal bir uyarıcıdır. Bu uyarıcı karşısında ayı ayaklarını kaldırma eğilimi gösterecektir. Bu
gösterilen tepki koşulsuzdur. Önce tef sesi verilip hemen ardından ayı kızgın sac ile karşı karşıya
kaldığında göstereceği tepki ayaklarının yanmasından dolayı koşulsuz bir tepki olan ayaklarını kaldırma
davranışı olacaktır. Tef sesi ve kızgın sac yeterince birlikte verildiğinde artık kızgın sac olmasa bile ayı
ayaklarını kaldırma davranışını gösterecektir. Ayının kızgın sac olmadığı halde daha doğrusu ayakları
yanmadığı halde ayaklarını kaldırma davranışı koşullu bir tepki bu koşulu tepkiye neden olan tef sesi ise
koşullu uyarıcı olacaktır.
Tef sesi (nötr uyarıcı)
Kızgın sac (koşulsuz uyarıcı)
Ayının ayaklarını kaldırması (koşulsuz tepki)
Tef sesi kızgın sac ayının ayaklarını kaldırması (nötr uy.) (koşulsuz uy) (koşulsuz tepki)
Tef sesi ayının ayaklarını kaldırması (koşullu uy.) (koşullu tepki)
KOġULLANMA-ġARTLANMA ĠLKELERĠ
--Klasik koĢullanmada koĢullanmanın gerçekleĢmesi için nötr uyarıcı ile koĢulsuz
uyarıcının birlikte ve ard arda verilmesidir. Klasik koĢullanmanın gerçekleĢebilmesi için
temel ilke nötr uyarıcının koĢulsuz uyarıcıdan hemen önce verilmesidir.
--KoĢullama sürecinde, koĢullu ve koĢulsuz uyarıcıların verilme zamanının
BĠTĠġĠKLĠK
Uyaranlar
Arasındaki
Zaman AralığıYakınlığı
birbirine yakın olması önem taĢımaktadır. Genel olarak, koĢullu uyarıcı, koĢulsuz
uyarıcıdan yarım saniyelik bir süre önce verildiğinde en etkili koĢullamanın
oluĢtuğu ileri sürülmektedir. Fakat genel süre ortalaması 5-30 saniye arasındadır
-- Watson‘a ait bir açıklama: KoĢullu ve koĢulsuz uyarıcıların verilme zamanı birbirine
çok yakın olmalıdır. KoĢullanma da koĢullu uyaran, koĢulsuz uyarandan önce
verilmelidir. Yani önce zil sonra et verilmelidir. Klasik koĢullanma yoluyla kazanılan
davranıĢlar koĢullu uyarıcı – koĢulsuz uyarıcı bitiĢikliği ortadan kaldırıldığı zaman
giderek azalır ve kaybolur, söner.
ÜÇ AYRI ġEKLĠ VARDIR:
>ĠZE KOġULLAMA: Önce nötr uyarıcı verilerek sonlandırılır, birkaç saniye sonra
koĢulsuz uyarıcı verilir.
>GEÇĠKMELĠ KOġULLAMA: Önce nötr uyarıcı verilir ve nötr uyarıcı kesilmeden
koĢulsuz uyarıcı verilir. Organizma tepkiyi gösterince nötr uyarıcı bitirilir.
>AYNI ANDA KOġULLAMA: Nötr ve koĢulsuz uyarıcı birlikte verilir, tepki
gösterilence nötr uyarıcı kesilir.
SAYFA 16
**BÜTÜN KOġULLU UYARICILAR AYNI ZAMANDA HABERCĠ NĠTELĠĞĠ TAġIR.
**Koşullu uyarıcı kendisinden sonra gelecek koşulsuz uyarıcının haber vericisi nitelikte
olmasıdır. Zil, etin geleceğinin habercisidir. Koşullu uyaranın (zil) kendisinden sonra
koşulsuz uyaranın geleceğini organizmaya anımsatmasıdır.
>>Gök gürültüsünden korkan insanların, gök gürültüsünün habercisi olabilen şimşek
çakması, havanın kararmasından da korkması olarak verilebilir.
*OLUMLU HABERCİLİK: İleriye Yönelik Koşullanma
-Zil etin geleceğinin habercisidir. Saatin zil sesi uyanma zamanının geldiğinin
habercisidir.
-KoĢullu uyarıcının kendisinden sonra gelecek olan koĢulsuz uyarıcıyı
haber vermesidir.
-Uyarıcının olumlu haberci olabilmesi için haber verdiği durumun olumlu olması
gerekmez.
Örnek: Siren sesi duyulduğunda tehlikenin geleceğini anlamak
*OLUMSUZ HABERCİLİK: Geriye Yönelik Koşullanma
HABERCĠLĠK
Uyarıcı
Sıralaması
-KoĢullu uyarıcının, artık koĢulsuz uyarıcının verilmeyeceğini yani geride
kaldığını, haber vermesidir.
Örnek: Köpeğe önce elektrik Ģoku verilir, ardından zil sesi. Bu durumda köpek zil
sesini duyunca Ģokun geçtiğini anlar.
Dikkat: Teneffüsün baĢlangıcında çalan zil, teneffüs zamanının geldiğini haber
verir(olumlu habercilik)-Teneffüsün bitiminde çalan zil ise teneffüsün bittiğini
haber verir(olumsuz habercilik) Ayrıca maçın bitiminde çalan düdük maçın
bittiğine dair olumsuz haberciliktir.
DĠKKAT: Habercilik tepki oluĢuncaya kadar nötr uyarıcıdan sonra doğal
uyarıcının sürekli verilmesidir, organizmanın doğal uyarıcıdan sonra neyin
geleceğini bilmesi fakat BĠTĠġĠKLĠKTE ise doğal uyarıcı ile nötr uyarıcı
arasındaki zaman aralığının kısa yada uzun olması yada birlikte verilmesi
durumu üzerinde durulur.
Kervanbaşı gökyüzüne bakar kararmış bulutları fark eder ve kervanın bir süre konaklaması
gerektiğini yağmur yağacağını söyler. Bir gün sonra kervanbaşı kararmış bulutların yerini beyaz
bulutların aldığını görünce yola devam der.
ÜST DÜZEY
Veya
DERECELĠ
Veya
SIRA
KOġULLAMA
Birden Fazla
Uyarıcıya
koĢullama
Bu örnekte hem olumlu hem de olumsuz habercilik vardır.
KararmıĢ bulutlar------olumlu habercilik-yağmur geliyor
Beyaz bulutlar----------olumsuz habercilik- yağmur yok atık
-- Organizmaya koĢullu tepki yerleĢtikten sonra aynı sistem içinde yapılan
çalıĢmalarla baĢka bir koĢullu uyarıcıya karĢı da koĢullanmanın sağlanmasıdır.
Zil – et arasında kurulan tepki bağı aynı iĢlem sonun da ıĢık (2. koĢullu uyarıcı)
uyarımına da geliĢtirilmesi zil etin, ıĢık ise zilin yerine geçer.
Örnek: Otobüs görünce midesi bulanan biri, otobüs terminalini görünce de
midesi bulanır.
1-Önce nötr uyarıcı ile koĢulsuz uyarıcı eĢleĢtirilir (zil sesi-et)
2-Yeni bir nötr uyarıcı koĢullu uyarıcı ile eĢleĢtirilir.(ıĢık-zil)
ÖRNEK: Kendisini tırmalayan kediyi her gördüğünde korku tepkisi veren çocuğun daha
sonra aynı kediyi sahibiyle görür ve bundan sonra yanında kedi olmasa bile sahibini
görünce korku tepkisi verir.
NOT: 1.KoĢullu uyarıcıya tepki daha güçlüdür. Sönme durumunda önce 2.koĢullu
uyarıcı ile baĢlar.
**Ön koşullanma nötr olan ve genelleştirilme özelliği bulunmayan iki uyarıcının önce birlikte
ÖN
KOġULLANMA
uygulanması, sonra da birisinin koşulsuz uyarıcı ile birleştirilmesi sonucu her iki nötr uyarıcının
da tepki yaratma gücü kazanmasıdır.
**Tepkisel koşullanma bazı durumlarda koşul ilişkisi oluşmadan önce aralarında bağlantı
kurulmuş uyarıcıları da etkisi altına alır.
DİKKAT: Dereceli koşullanmada koşullanma gerçekleştikten sonra diğer uyarıcı ile ilişki kurulur.
Ön koşullanmada ise uyarıcılar arasında zaten ilişki vardır.
SAYFA 17
Ön koşullanma sürecinin aşamaları:
1. Zihinde Çağrışım: Otomobil (içerisinde) köpek görüldü.
Veya
Duyusal Ön
ġartlanma
2. Klasik koşullanma ile öğrenme oluştu: Köpek + saldırı sonucu canı yandı ve korku oluştu.
3. Organizma otomobil ile olumsuz bir yaşantı geçirmediği halde daha önce koşullu
uyaran (köpek) ile geçirilen yaşantı sonucunda zihinde oluşan bağa göre koşullu tepki
ortaya çıktı ve ön koşullanma oluştu: Otomobil görünce korku oluştu.
ÖRNEK: Sinan Hoca ile İsmail Hoca sürekli birlikte gezerler. Sinan Hocanın sınıfı bu duruma
alışmıştır. Sinan Hocanın sınıfı bir gün İsmail Hocayı öğrencileri döverken görürler ve artık
masum olmasına rağmen Sinan Hocaya karşı da korku tepkisi geliştirirler.
--Klasik ġartlanmada PekiĢtireç koĢulsuz uyarıcıdır ve pekiĢtirme koĢulsuz
uyarıcının tekrar verilmesi yoluyla gerçekleĢir.
--KoĢulsuz uyaranın meydana getirdiği etkidir. Bir davranıĢın gelecekte
olma olasılığını artıran uyarıcılardır. Klasik koĢullanmada pekiĢtirme
koĢulsuz uyarıcının tekrar verilmesidir. KoĢulsuz uyarıcının meydana
getirdiği etki pekiĢtirme görevini yerine getirir. Böylece köpek salya
tepkisine devam eder. KoĢulsuz uyarıcı (et) pekiĢtireçtir. Klasik
koĢullandırmada pekiĢtirme tepkiye bağlı olarak verilmez, tepkiden önce
verilir.
PEKĠġTĠRME
--DĠKKAT: Klasik koĢullanmada pekiĢtireç tepkiye bağlı olarak verilmez. Tepkinin
meydana gelmesinden önce sunulur ve tepkiyi doğuran uyarıcıdır. Bu yönüyle
klasik koĢullama, gerek araçsal koĢullanmadan gerekse edimsel koĢullanmadan
ayrılır. Çünkü diğer iki koĢullanmada da pekiĢtireç tepkiye bağlı olarak
verilmektedir.
ĠKĠ TÜR PEKĠġTĠREÇ VARDIR:
Birincil Pekiştireçler: Temel gereksinimsizleri karĢılayan öğrenilmemiĢ davranıĢlar.
Gıda gibi. Et klasik koĢullanmada birincil pekiĢtireçtir. Çikolata sevgi cinsellik elma
suyu DOĞAL PEKİŞTİREÇLER-ÖĞRENİLMEMİŞ
İkincil Pekiştireçler: ÖğrenilmiĢ pekiĢtireçlerdir. I.’den yola çıkarak oluĢurlar. Aferin
not, para, zil ÖĞRENĠLMĠġ
**Klasik koşullanmada organizma çaresizdir. Organizma ne yaparsa yapsın durumu
değiştiremeyecektir. Herhangi bir ödül elde etmek ya da cezadan kaçmak için tepki
gösterilir. Organizma ne kadar çaba harcarsa harcasın durumu değiştiremeyeceğini
öğrenerek pasif kalır ve bu pasifliği de istenmeyen tüm durumlara geneller.
ÖRNEKLER:
--Okuldaki derslerde ve sınavlarda sürekli başarısız olan bir öğrenci hayatı
boyunca başarısız olacağını düşünür.
--Bir genç erkek kızların kendisini beğenmediğini ve kendisinden sürekli
kaçtıklarını düşünerek buna inanır.
--Öğrenilmiş çaresizliğin başlıca belirtileri; herhangi bir pekiştireci elde etmek ya da cezadan
ÖĞRENĠLMĠġ
ÇARESĠZLĠK
ACĠZLĠK
kaçmak için davranış göstermeye isteksiz olma, pasif olma, depresyon, korku, her türlü sonucu
kabul etmeye isteklilik, boyun eğmedir.
-- Gökhan, okuldaki derslerde isteksiz davranmakta ve sınavlarda başarısız olmaktadır.
Bu nedenle yaşamı boyunca başarısız olacağını düşünerek, bu durumunu düzeltmek için
hiçbir çaba içersine girmemektedir. Gökhan’ın bu durumu koşullanma sürecinde
öğrenilmişlik çaresizlik ile açıklanabilir.
ÖRNEK: Fillerin önce kalın kıramayacağı iplerle ve sökemeyeceği kazıklara
bağlanması. Bu durumda fil ne kadar uğraşırsa uğraşsın başarılı
olamamaktadır. Belli bir süre geçtikten sonra artık bunu başaramayacağını
anlar ve kurtulmak için çaba harcamaz. Daha sonra çok basit bir ip ya da kazık
olsa bile kendilerini zorlamazlar.
SAYFA 18
--Garcia etkisi (Olumsuz Tat koĢullanması) tepkisel koĢullamanın özel bir halidir.
Temel mantığı bitiĢiklik olmadan koĢullama gerçekleĢebilir. Yani uyarıcı ile tepki
arasında geçen süre oldukça uzundur. Ancak tepkisel koĢullamada bitiĢiklik
söz konusudur.
--Olumsuz tat koĢullanması (Garcia Etkisi), organizmanın yediği her hangi bir
yiyecekle, o an içinde bulunduğu hastalıkla (mide bulantısı, zehirlenme vb.)
arasında iliĢki kurması sonucu yediği yiyecekten kaçınması durumudur.
--Olumsuz tat koĢullanması bir seferde geliĢebilir. Tekrara gerek yoktur.
--Kemoterapi tedavisi gören hastalarda da kemoterapi süreci devam ederken
bazı yiyecekler kemoterapiyle birleĢince mide bulantısını neden olabilir. Mide
bulantısını ise daha sonra kiĢi yediği yiyeceklere bağlayarak bu yiyeceklerden
uzak durabilir (Olumsuz tat koĢullanması)
DĠKKAT: Bazı kpss kitaplarında Garcia etkisi genellemenin karĢılığı olarak
GARCĠA
ETKĠSĠ
Olumsuz Tat
ġarlanması
verilmektedir. Ancak bu doğru değildir. Garcia etkisi bitiĢikliğin olmadığı durumlarda
gerçekleĢir.
** Örneğin öğle arası tavuk döner yiyen birisi belli bir süre sonra rahatsızlanırsa, bu
rahatsızlığı tavuk dönere bağlarsa bu durum Garcia etkisidir. Ayrıca kiĢinin tavuk döneri
çağrıĢtıran diğer Ģeylerden de tiksinmesi ya da kaçınması da Garcia etkisi olarak
açıklanabilir. Yani burada koĢullanma gerçekleĢtikten sonra koĢullanmanın iliĢkili diğer
öğelere gösterilmesi durumu söz konusu iken genelleme de benzer tüm uyaranlara aynı
tepkiyi verme durumu söz konusudur.
DOLAYISIYLA; Garcia etkisinde iliĢkili uyarıcılara, genelleme de benzer uyarıcılara
tepki söz konusudur.
ÖRNEK: ArkadaĢlarıyla birlikte hamama gider Hakan diğer gün ateĢlenir, hastalanır
Bunun üzerine Hakan hamamda mikrop kaptığını hatta üĢüdüğünü düĢünerek
hastalığının sebebini buna bağlar ve bir daha hamama gitmez.
Dikkat: Garcia bu çalıĢmasıyla koĢullu uyarıcı ile koĢulsuz uyarıcı arasındaki
sürenin kısa olması gerektiği kuralına karĢı gelmiĢ ve kanıtlamıĢtır. BitiĢiklik
ilkesine karĢı bir durumdur.
--Garcia etkisi ile kurtların kuzu yemesi kuzu etine karĢı tiksinti duymaları
sağlanarak engellenebilir.
--Koşullu uyarıcı benzer diğer uyarıcılara da koşullu tepkinin verilmesidir.
--Örneğin; beyaz tüylü her hayvanın tavşana benzetilmesi, köpeğin zil sesine
benzer başka uyarıcılara da salya akıtması, sobada eli yanan çocuğun diğer ısı
yayıcı aletlerden kaçınmayı öğrenmesi.
GENELLEME
Benzer Olan
Uyarıcılara
--Genelleme olmasaydı, öğrenme pek iĢe yaramazdı. Öğrendiğimiz bir Ģey
tıpatıp benzer bir durum ortaya çıkmadıkça uygulanamaz, bizim de aynı
Ģeyleri tekrar tekrar öğrenmemiz gerekirdi. Neyse ki genelleme, öğrenilmiĢ
bir davranıĢın çok çeĢitli durumlarda iĢe yaramasını sağlamaktadır.
--Temel koĢullanma sürecinde, koĢullu uyarıcı olarak ses, koĢulsuz uyarıcı
olarak da et kullanılmıĢtı. Ses ve et, yeterince birlikte verilerek ete karĢı
tepki (salya), tek baĢına ses verildiğinde de oluĢturulduktan sonra, orijinal
sese benzer farklı tonlardaki seslere de aynı tepki gösterilmektedir. Verilen
ses ton, koĢullanan ses tonundan farklılaĢtığı ölçüde ise salyanın azaldığı
gözlenmektedir. Bu durumda, genellemenin meydana gelmesinde, verilen
uyarıcının önceki koĢullu uyarıcıya benzerliği önemlidir.
--Sürekli olarak 75 desibel düzeyinde zil sesinde et verildiğinde köpeğin 50 ve
100 desibellik zil sesine de salya salgılaması genellemedir.
--Bir çocuğun kuzuya köpek demesi, köpekten korkan çocuğun tüylü
hayvanlardan da korkması
**Kahraman Hocanın okuttuğu bir derste zorlanan öğrencilerin onun verdiği
diğer derslerden de ürkmeye başlaması UYARICI GENELLEMESİDİR
**Gölde boğulmaktan son anda kurtulan kişinin daha sonra havuzdan da
korkmaya başlaması
SAYFA 19
AYIRT ETME
-Genellemenin tersidir. Organizmanın koĢullanma sürecinde kullanılan koĢullu
uyarıcıyı diğerlerinden ayırt ederek ona tepkide bulunmasıdır. Benzer olan diğer
uyarıcılardan farkını görebilme
-Organizmanın iki uyarıcı arasındaki farkı ayırt ederek koĢullanmıĢ olduğu sese
tepki vermesidir.
ÖRNEKLER
-DeğiĢik tondaki zil seslerini ayırt ederek sadece koĢullandığı ses tonuna tepki
vermesi gibi.
-Çocuğun beyaz önlüklü kiĢilerden sadece elinde iğne olandan korkması
-Bir çocuğun askerle polisi birbirlerinden ayırabilmesi ve çocuğun annesini diğer
bayanlardan ayırabilmesi
-Köpeğin zil sesine salya ile tepki verirken Vuvuzela sesine salya ile tepki
vermemesi
-Okula geç gelmeyi alışkanlık haline getiren Ahmet Tarih hocasından
çekindiğinden dolayı onun dersine zamanında gelmeye dikkat etmesi.
GÖLGELEME
-Organizmaya iki koĢullu-nötr uyarıcı aynı anda-birden verildiğinde birinin
etkisinin diğerinin etkisini yok etmesidir.
-Ġki uyarıcıdan dikkati çeken uyarıcıya karĢı Ģartlanmanın gerçekleĢmesi ve
diğerinin etkisiz kalmasıdır.
ÖRNEKLER
- Köpeğe güçlü bir ıĢık ile birlikte hafif düzeyde müzik beraber verilmiĢ ancak
köpek güçlü ıĢığa salya tepkisi vermiĢ fakat müziğe salya tepkisi vermemiĢtir.
Burada güçlü ıĢık gölgeleyen müzik ise gölgelenendir. Çünkü ıĢık baskın
olandır
-Zil sesine koşullandırılırken, zil sesinden daha yüksek bir ses var ise ortamda
(gök gürültüsü gibi) o zaman köpek gök gürültüsüne koşullanabilir.
-Önceden oluĢturulan bir koĢullu uyarıcının daha sonra eĢleĢtirildiği farklı nötr bir
uyarıcının koĢullanmasına engel olmasıdır.
ENGELLEME -Üst düzey koĢullamanın gerçekleĢmemesi olarak değerlendirilebilir veya bir tür
ayırt etme vardır.
ÖRNEK: Annesinden çikolata almaya alıĢmıĢ bir çocuk, annesinden
çikolata aldığında sevinme tepkisi gösterir. Çocuğa daha sonra teyzesi de
çikolata almıĢtır, fakat çocuk sevinmemiĢtir çünkü teyzesi çocuk için
koĢullu uyarıcı durumunda değildir
GENELLEME
DERECELĠ KOġULLAMA
ÖN KOġULLANMA
-Uyarıcılar arasında benzerlik
vardır ve bundan dolayı verilen
tepki aynıdır
ÖRNEK: Sevgi doğa resimleri
çekerken dere kenarında bir
kurdun saldırısına uğramıĢ ve
daha sonra köpeklerden de
korkmaya baĢlamıĢtır.
Burada kurdun saldırısına
uğrayan sevginin kurda
benzediği için köpeklerden de
korkması uyarıcı
genellemesidir.
**Benzerlik
-Önce bir uyarıcıya koĢullanma
meydana gelir, sonra ise
koĢullanılan uyarıcı ile yeni bir
nötr uyarıcı eĢleĢtirilir. En son
koĢullanılan uyarıcıya da ayını
tepki verilir.
ÖRNEK: Sevgi daha sonra kurdu
hayvanat bahçesinde görmüĢtür.
Hayvanat bahçesine karĢıda
Sevgi de bir korku oluĢmuĢtur.
-Bir uyarıcıya koĢullanma
gerçekleĢir, bu koĢullanma
gerçekleĢtikten sonra, daha önce
bu uyarıcı ile iliĢkili uyarıcılara da
aynı tepki verilir.
Burada Sevgi‘nin sadece
kurttan korkarken kendisi için
nötr uyarıcı olan hayvanat
bahçesinden de korkmaya
baĢlaması dereceli
koĢullamadır.
-Koşullanma gerçekleştikten
sonra başka uyarıcı ile ilişki
kuruluyor
Burada Sevgi‘nin kurdun
saldırısına uğradığı yeri kurt ile
iliĢkilendirmesi ise ön
koĢullamadır. Kurt+dere kenarı
ÖRNEK: Sevgi‘nin daha önce dere
kenarından geçerken ürpermemesine
korkmamasına rağmen daha sonra
dere kenarından da korkmaya,
ürpermeye baĢladığı görülmüĢtür.
daha sonra iliĢkilendiriliyor.
-Koşullanma gerçekleşmeden
önce zaten uyarıcılar arasında
ilişki vardı kurt dere kenarındaydı
ve saldırıda orada gerçekleşti
SAYFA 20
GÖLGELEME
-Ġki nötr uyarıcı aynı anda verilir ve
koĢullanmaya çalıĢılır fakat uyarıcılardan biri
daha baskın olduğu için, baskın, güçlü olana
organizma koĢullanır, baskın olmayan ise devre
dıĢı yani nötr olarak kalır.
-Ġki koĢuĢu uyaran aynı anda yakın zamanda
verilir. KoĢullu uyarandan biri daha baskındır,
durumlar değiĢse bile baskın olan uyarana tepki
gösterme devam eder.
ÖRNEK:
Zil sesine koşullandırılırken, zil sesinden daha
yüksek bir ses var ise ortamda (gök gürültüsü
gibi) o zaman köpek gök gürültüsüne
koşullanabilir.
-Hem köpekten hem de yüksekten korkan bir kiĢinin
köpekten kaçıp yüksek bir yere tırmanması
gölgelemedir.
-Bir personelin görevine son verecek olan bir patron
tebliği kendisi değil de herhangi bir çalıĢanına
yaptırması gölgelemedir. Burada tepkiler çalıĢana
olacağından patron kendini gölgelemiĢtir
ENGELLEME
-Önce ilk koĢullu uyaranla koĢullama yapılır.
Daha sonra ikinci koĢulu uyaran devreye girer
ve üst düzey koĢullama denenir. Fakat
gerçekleĢmez.
DĠKKAT: Burada uyaranlar arsında baskınlık
durumu yoktur, uyaranlar aynı anda verilmez.
-Burada bir tür olumsuz transfer söz konusudur çünkü
önceki öğrendiği yeni öğreneceğini zorlaĢtırmaktadır.
-Uyarıcıların yanlıĢ sıra ile verilmesi olarak
açıklanabilir. Ġlk öğrendiği uyaranın organizmaya ilk
önce sunulması, diğer ilk koĢullu uyarandan sonra
sunulması önemlidir.
ÖRNEK:
Zil-Ortama verildi tepki yok
Zil+Et. Tepki salya Bu durum 5 defa tekrarlandı
Zil. Et yok.
Tepki ---salya- koĢullu tepki
ZĠL KOġULLU UYARICI HALĠNE GELDĠ
ZĠL verildi ardından ıĢık veridi tepki SALYA
IĢık Nötr uyarıcı durumunda zil ise koĢullu uyarıcı
DAHA SONRA
SADECE IġIK VERĠLDĠ TEPKĠ YOK
Burada zil sesi ıĢığın öğrenilmesini
engellemiĢtir. Dikkat önce nötr uyarıcı
verilmeliydi, daha sonra ise koĢullu uyarıcı
zil-ıĢık yerine ıĢık sonra zil olmalıydı
Çünkü gök gürültüsü daha baskındır.
Organizma baskın olan nötr uyarıcılardan
birine koşullanır.
GÖLGELEME- ENGELLEME ORTAK ÖZELLĠKLERĠ
-Birden fazla Ģartlı-koĢullu uyaran vardır.
-Her iki uyarana da aynı tepki verilmesi beklenir.
-Fakat uyaranlardan birine tepki gösterilmesi sağlanamaz. Yani sonunda uyaranlardan sadece
birine tepki verilmesi gerçekleĢir.
-Uyarıcılardan biri nötr uyarıcı olarak kalırken biri koĢullu uyarıcı olur.
- Koşulsuz uyarıcı (et) olmadan, koşullu uyarıcı (zil) tek başına verildiğinde,
SÖNME
Deneysel
Çözülme
bir müddet sonra koşullu tepkinin (salya) azaldığı ve yok olduğu görülür.
-Koşullu uyarıcının artık tek başına koşullu tepkiyi oluşturmamasıdır. Bir
süre zil verilip et verilmezse salya gözlenmez.
-Pekiştirilmeyen davranışlar söner, koşullu uyarıcı eski haline döner, ama
tamamen yok olmaz, sadece güçlü bir şekilde bastırılır.
ÖRNEKLER:
-İlk defa iğne vurulduğunda iğneyi vuran doktordan korkan bir çocuk daha
sonra bir doktor gördüğünde korkar. Daha sonra uzun süre doktora
gitmediğinde bu korkuyu unutabilir, korku duygusu sönebilir.
-Düzenli ders çalışarak girdiği sınavlardan düşük not alan Ahmet bir süre
sonra düzenli ders çalışmayı bırakması.
-2010-Bindiği uçağın düşmekten kıl payı kurtulması nedeniyle Mehmet
Bey’de uçma korkusu gelişmiştir. Ancak görevi gereği sık sık uçakla seyahat
etmek zorunda kalan Mehmet Bey’in uçma korkusu zamanla zayıflamıştır,
sonuçta ortadan kalkmıştır.
SAYFA 21
-Bazı tepkilerin unutulduğu zannedilirken, sönmeden bir süre sonra uyarıcı aldığında
davranıĢ yeniden gösterilebilir. Unutulduğu sanılan bilgiler geri gelebilir.
-Sönme tepkinin tamamen bellekten silinmesi değildir. Sönmeyi takip eden bir
süreçten sonra koĢullu tepkinin yeniden ortaya çıkmasıdır.
KENDĠLĠĞĠNDEN
GERĠ GELME
GEÇĠCĠ
KOġULLANMA
KENDĠNĠ
GERÇEKLEġTĠREN
Pygmalion etkisi
KENDĠNĠ
KEHANET
Pygmalion etkisi
-KoĢullu uyaran yada koĢullu uyaranı çağrıĢtıran bir uyaranın ortaya çıkması
durumunda koĢullu tepki yeniden ortaya çıkabilir. Bu tepki az ve kısa sürelidir.
ÖRNEKLER:
-Caddede kaza tehlikesi geçirdiği için o caddeden uzun süre geçemeyen, bir
daha kaza yaĢanmadığında o korkusunu üzerinden atan (sönme) bir bireyin
korkuyu yenmiĢ olmasına rağmen aynı caddeden geçiĢinde aynı korkuyu
duyabilir (kendiliğinden geri gelme).
-Okulda arkadaĢlarıyla top oynarken, ―top benim alır giderim‖ diyerek onlara
her istediğini kabul ettirebileceğini öğrenen bir çocuk, arkadaĢlarının
durmadan sıkılıp birkaç kez üst üste ―istiyorsan al topunu git‖ demeleri üzerine
bu davranıĢı bir daha tekrar etmemiĢtir. Ancak, yarıyıl tatili dönüĢünde çocuk
arkadaĢlarıyla oynarken istediklerini yaptırmak için tekrar ―top benim alır
giderim‖ demeye baĢlamıĢtır.
Çocuğun tatil dönüĢünde ―top benim, alır giderim‖ demesi
-KoĢullanma boyunca (yalnızca) koĢulsuz uyarıcı kullanılıp bu koĢulsuz
uyarıcı organizmaya eĢ zaman aralıklarıyla verilir. Artık eĢ zaman aralıkları,
koĢullu uyarıcı hale gelir.
-Sadece koĢulsuz uyaran verilir.
ÖRNEK:
-Köpeğe 2 saat aralıklarla et verilir. Bu durum belirli aralıklarla tekrarlanır. Belli
bir süre sonra köpeğin zamanı geldiğinde ağzının sulandığı görülür. Burada
aradaki zaman köpek için koĢullu uyaran haline gelmiĢtir
-Rosenthal literatüre "Pygmalion Etkisi" kavramını getiren kiĢi. Mitolojiye göre,
Pygmalion bir kadın heykeli yarattı ve ona öylesine bir sevgi gösterdi ki, Afrodit''in
müdahalesi ile heykel bir canlıya dönüĢtü ve onun sevgisine yanıt verdi. Kendini
gerçekleĢtirme kehanetine göre de neyi beklersek onun gerçekleĢme olasılığı daha
yüksektir. Teorinin gerçek hayattaki karĢılığına bakarsak, kendisine saygı duyulmadığını
düĢünen bir kiĢi, gerçekte böyle bir durum söz konusu olmasa da, bu algısı nedeniyle
çevresindeki insanların tavırlarını düĢmanca algılayacak, pek çok durumda aĢırı hassas
davranacak ve çevresine karĢı Ģüpheci yaklaĢacaktır. Bu durumda çevresi de ona
düĢmanca davranacaktır. Yani kehanet gerçekleĢir.
-Her sınıftan eĢit sayıda öğrenci iki gruba ayrılır. Rosenthal, gruplardan birine "zeki
grup" der. Öğretmenlere "zeki grubun" içinde yer alan öğrencilerin adını vererek, bu
öğrencilerin öyle olmadığı halde "ileri zekalı" olduğunu ve yüksek potansiyelleri olduğunu
söyler. Bir yılın sonunda bu çocukların diğerlerine oranla akademik açıdan çok daha fazla
geliĢtikleri görülür. Üstelik zeka puanları bile anlamlı derecede artar. Rosenthal''a göre,
öğretmenlerin yüksek performans beklentisi, öğrencilere söyledikleri Ģeyler, yüz ifadeleri,
gibi sözel ve sözel olmayan çeĢitli Ģekillerde iletilmiĢ olabilir. Bu deneyde her iki grup
arasında öğretmenlerin öğrencilerle geçirdiği süre açısından bir fark bulunmamaktadır,
ancak öğrencileri ile kurdukları iliĢkinin niteliği daha farklıdır. Bu Ģekilde gruba hissettirilen
olumlu beklentinin öğrencilerin benlik kavramları üzerinde etki etmiĢ ve motivasyonlarını,
kavrama becerilerini yükseltmiĢ olduğu düĢünülmektedir. Yani bir hastaya uzmanından
aile bireylerine kadar herkes "sen Ģizofreniksin ve de iyileĢemezsin" derse, o hasta hayat
boyu Ģizofren gibi davranmaya devam eder.
-Bir çocuğa baĢarabileceğine inandığınızı belli ederseniz baĢarılı olma ihtimali
artar. Yani kehanet gerçekleĢir.
-Yoksa ya "kötü" ya da "deli" olacağım. Einstein "Neyi gözlemleyebileceğimizi teorimiz
belirler" derken aynı Ģeyi kast ediyordu.
-Nick adında bir demiryolu isçisinin öyküsü bu. Nick güçlü, sağlıklı bir iĢçi
manevra sahasında çalıĢıyor. ArkadaĢlarıyla iliĢkisi iyi ve iĢini iyi yapan
güvenilir bir insan. Ne var ki, kötümser biri, her Ģeyin kötüsünü bekler ve
baĢına kötü Ģeyler geleceğinden korkar.
SAYFA 22
Bir yaz günü, tren isçileri, ustabaĢının doğum günü nedeniyle bir saat
önceden serbest bırakılırlar. Tamir için gelmiĢ olan ve manevra alanında
bulunan bir soğutucu vagonun içine giren Nick, yanlıĢlıkla içerden kapıyı
kapatır, kendini soğutucu vagona kilitler. Diğer iĢçiler Nick'in kendilerinden
önce çıktığını düĢünürler. Nick kapıyı tekmeler, bağırır, ama kimse duymaz,
duyanlar da bu tür seslerin sürekli geldiği bir ortamda olduğu için pek kulak
vermezler. Nick burada donarak öleceğinde korkmaya baĢlar. Eğer buradan
çıkmazsam, burada kaskatı donacağım, diye düĢünmeye baĢlar. Ġçerde yarısı
yırtılmıĢ bir karton kutunun içine girer. Titremeye baĢar. Eline geçirdiği bir
kağıda karısına ve ailesine son düĢündüklerini yazar: Çok soğuk, bedenim
hissizleĢmeye baĢladı. Bir uyuyabilsem! Bunlar benim son sözlerim olabilir?
Ertesi günü soğutucu vagonun kapısını açan iĢiler, Nick'in donmuĢ bedenini
bulurlar. Üzerinde yapılan otopsi, onun donarak öldüğünü göstermektedir.
Fakat bu olayı olağanüstü yapan, soğutucu vagonun soğutma motorunun
bozuk ve çalıĢmıyor olmasıydı. Vagonun içindeki ısı 18 C idi, ve vagonda bol
hava vardı. Nick'in korkusu, kendini gerçekleĢtiren bir kehanet oluĢturmuĢtu.
MEMURLAR NET TARTIġMA FORMUNDAN: DĠKKAT
KENDĠNĠ
KEHANET
Pygmalion etkisi
KENDĠNĠ
KEHANET
Pygmalion etkisi
ÖğrenilmiĢ çaresizlikte bir iĢi defalarca denersin ve o iĢte baĢarısız olursun ve sen
bu baĢarısızlığını bu deneyimlerin sonucunda kabullenirsin.
ÖRNEK: matematik yazılısına sürekli çalıĢan ama bir türlü iyi not alamayan biri
öğrenilmiĢ çaresizlik yaĢar.
Kendini gerçekleĢtiren kehanette ise kiĢi deneyimleriyle değil
düĢünceleriyle hareket eder. Yani bir olaya karĢı sürekli olumsuz tavır takınır.
ÖRNEK: Bir kızın erkekler beni beğenmez düĢüncesiyle hareket etmesi ve bu
olumsuz düĢünceleri sonucunda gerçekten de erkekleri kendinden uzaklaĢtırması.
Hiç bir deneyim yok sadece olumsuz düĢüncelerin kendini doğrulaması vardır.
ÖRNEK: Ben bu yazılıdan zaten 1 alacağım demek öğrenilmiĢ çaresizlik yazılıya
girdikten sonra 1 alıp ben zaten demiĢtim, biliyordum 1 alacağımı demek kendi
kendini gerçekleĢtiren kehanettir. Bu örneği unutmazsan sınava kadar tamamdır
bu konu abicim
ÖRNEK: K.G.K de kendini olmayacağı konusuna Ģartlıyorsun olmayacak
olmayacak diyorsun, beyin de senin emirleri yerine getirdiği için evet sonuçta
olmuyor. örnek vereyim; cafede oturuyorsun karĢında güzel bir kız var, bu kız
benim neyime baksın asla bakmaz diyorsun. bakmayacağına eminsin ve ona göre
davrandığın için o kız sana bakmıyor.
SONUÇ: K.G.K. Bir kiĢi neyi beklerse onun gerçekleĢme ihtimali yüksektir
Ģeklinde açıklanır. Yani duygu ve düĢüncelerimiz hangi yönde ise baĢımıza da
muhtemelen bu örnekler gelir.
ÖĞ. ÇARESĠZLĠK ĠLE K.G.K arasında yakın iliĢki vardır. ÖğrenilmiĢ
çaresizliğe sahip kiĢiler ne yaparlarsa yapsınlar durumun değiĢmeyeceğine
inanırlar, çaresizliği, imkansızlığı kabullenirler(ÖğrenilmiĢ çaresizlik). Böylece
beklentileri de bunun üzerine kurulur, pasif duruma geçerler ve bu noktada artık
baĢarısız olurlar ve K.G.K gerçekleĢir.
Ben zaten baĢarısız olacağım der ve yatmaya baĢlar, direnmez-Öğr. çaresizlik
Yatan insan zaten
baĢarısız olur ve kehanet gerçekleĢir
-Daha önce çok sık pekiĢtirilen ya da sürekli pekiĢtirme tarifesi kullanılarak
kazandırılan tepkinin Ģiddetinde bir süre sonra azalma olur. Alışma etkisi denir.
ALIġMA
-Tepkiyi ortaya çıkaran bir uyarıcının sürekli verilmesi sonucunda, bu
uyarıcının tepkiyi ortaya çıkarma gücünün azalması durumudur.
ÖRNEK: Zile ilk etapta gösterilen tepkinin Ģiddeti ile sonradan gösterilen
tepkinin Ģiddeti arasında azalmaya dönük bir fark vardır.
DĠKKAT: AlıĢmada tepki devam etmektedir ve bitmemiĢtir sadece görülme
sıkılığı azalmıĢtır. Sönme ile karıĢtırmayınız.
2006-KoĢullu bir tepkiyi ortaya çıkaran bir uyarıcının tekrar tekrar verilmesi
sonucunda, bu uyarıcının söz konusu tepkiyi ortaya çıkarma kuvvetinin
azalması-ALIġMA
SAYFA 23
ALIġMA
2009-Ġrem öğretmen bir öğrencisine düzenli olarak ödev yapma alıĢkanlığı
kazandırmak amacıyla her ödev yapıĢında onu arkadaĢlarının önünde
ödüllendirir. Bunun sonucunda öğrenci ödevlerini düzenli olarak yapmaya
baĢlar. Ancak bir süre sonra, ödüllendirme devam etmesine rağmen
öğrencinin ödev yapmayı ihmal etmeye baĢladığı görülür. ALIġMA
-Çıkan 2 sorudan da anlaĢılacağı gibi bir doyum söz konusu.
-Önceden öğretmeninin aferin demesi ile gaza gelen öğrencinin sürekli aferin
duyması sonucu artık eskisi kadar önemsememesi
-Çocuğa yeni cep telefonu aldığında telefonu ilk eline aldığında göstermiĢ
olduğu tepkiyi bir süre sonra göstermeyecektir.
--Balık pazarındaki satıcıların balık kokusundan rahatsız olmaması- ĠnĢaat
iĢçilerinin gürültüden rahatsız olmaması
DUYARLILAġMA
DUYARSIZLAġMA
DAHA ÇOK FĠZĠKSEL
-AlıĢmanın tersi olan tepkideki artıĢa da Duyarlılaşma etkisi denir. KoĢullu
uyarıcının hoĢa gitmesiyle verilen tepkinin Ģiddetinin artmasıdır.
ÖRNEK: Normal koĢullarda nabzı ortalama 70 atan bir genç kızın sevgilisini
gördüğünde nabız atıĢlarının
- 90 Olması-DuyarlılaĢma
-73 Olması-AlıĢma
-70 Olması-Sönme
-DuyarsızlaĢma; Olumsuz uyarıcılara baĢlangıçta verilen tepkinin
verilmemesi durumudur. En bilineni acil servis örneğidir. Daha çok biyolojik
örnekler karĢımıza çıkar
-Yeni atanan doktorlar önceleri kan-revana dayanamazken sonraları bu durumu
kanıksarlar. Hastaneye ilk giden bir kiĢi oradaki kokuyu hemen fark eder ama
orda çalıĢanlar o kokudan habersizdir
-Kadavra görmeye alıĢan bir doktor ya da hemĢire duyarsızlaĢır çünkü sürekli
aynı ortamda bulunurlar.
DAHA ÇOK DUYGUSAL
DĠKKAT
Küçük çocuk evde canı sıkılmıĢtır ve etrafı dağıtmıĢtır. Annesi mutfaktan döndüğünde her Ģeyi çok dağınık görür ve
sinirlenir çocuğu terlikle döver. Küçük Ġsmail annesinin mutfaktan dönüĢüne denk gelen zamanlarda birkaç defa daha
dayak yemiĢtir sonra. Küçük Ġsmail‘in daha sonra misafirlikte iken mutfaktan çıkan bayandan korktuğu saptanmıĢtır. Evde
mutfağın yakınından geçerken tedirgin olduğu gözlenmiĢtir. Ayrıca annesinden baĢlangıçta korkmayan Ġsmail‘in dayak
yediği için annesinden korktuğu saptanmıĢtır. Artık annesi ne zaman mutfaktan terlikle çıksa anlar ki dayak yiyecek,
annesi elinden terliği bıraktığında anlar ki tehlike geçti. Uzun bir zaman geçtikten sonra Ġsmail annesinden korkmaktadır
fakat önceki kadar değildir. Zavallı Ġsmail‘in terliğe benzer nesnelerden ve elinde terlik gördüğü bayanlardan korkması da
bir baĢka çilesidir. Annesinin mutfaktan gelip Ġsmail‘Ġ dövmesinden dolayı mutfağın yanından geçip tuvalete gidememesi
daha da düĢündürücüdür. Aradan yıllar geçer Ġsmail de bu korkuların hiçbiri kalmaz. Aradan yıllar geçer Ġsmail Okulu
bitirir öğretmen olarak atanır ve gider bir baĢka memlekete bir gün arkadaĢları Koskoca Ġsmail‘in mutfağın yanından
geçerek tuvalete gidemediğini anlayınca baĢlarlar gülmeye. Ġsmail o an düĢünür aklına çocukluğu gelir ve anlar mutfaktan
neden korktuğunu çünkü annesi mutfaktan çıktıktan hemen sonra onu döverdi. Derin bir ah çeker ve bu andan itibaren
bayanlara annelere, onların yaptıkları iĢlere nefretle bakmaya baĢlar. DüĢünür yine ben demiĢtim der bütün bayanlar
kötüdür, beni sevmezler zaten diye ve bu düĢüncesinden yola çıkarak, bayanları kırmaya baĢlar, birde ne görsün bu
hareketleri tüm bayanları kendinden uzaklaĢtırmıĢ ve gerçekten sevilmeyen biri olmuĢ bayanlar Ġsmail‘den uzaklaĢmıĢ.
KÜÇÜK ĠSMAĠL‘ĠN ÇOCUKLUĞU ADLI PARÇADAN 1‘ER
BĠTĠġĠKLĠK:____________________________________________________________________
ÜST DÜZEY KOġULLAMA:_______________________________________________________
______________________________________________________________________________
UYARICI GENELLEMSESĠ:_______________________________________________________
SÖNME_______________________________________________________________________
KENDĠLĠĞĠNDEN GERĠ GELME:___________________________________________________
ALIġMA:_______________________________________________________________________
GARCĠA ETKĠSĠ:________________________________________________________________
KENDĠNĠ GERÇEKLEġTĠREN KEHANET:____________________________________________
OLUMLU HABERCĠLĠK:__________________________________________________________
GERĠYE YÖNELĠK KOġULLANMA:_________________________________________________
OLUMSUZ HABERCĠLĠK_________________________________________________SAYFA 24
KLASĠK KOġULLANMA YOLUYLA
ÖĞRENĠLEN DAVRANIġLARI ORTADAN
KALDIRMA YOLLARI
Klasik koĢullamada koĢullu tepkileri (korku, sınav kaygısı, huzursuzluk, mide bulantısı gibi) ortadan
kaldırmada kullanılabilecek beĢ ayrı teknik vardır. Bu teknikler:
KarĢıt
KoĢullanma
TERSĠNE
-Bir tepkinin oluĢmasına neden olan uyarıcılar değiĢtirilerek karĢı tepkinin
oluĢturulması sürecine denir.
- KoĢullu uyarıcı, istenmeyen koĢullu tepki yerine zıt bir tepki yaratan bir uyarıcı ile
eĢlenmektedir
- Ġstenmeyen bir davranıĢı bu davranıĢla uyuĢmayan karĢıt uyarıcılar ile koĢullayarak
önceki koĢullanmanın etkisinin zayıflatılması böylece koĢullu tepkinin tersi olan
davranıĢın ortaya çıkartılmasıdır.
ÖRNEKLER:
- Okulunda sinirli, suratı asık ve sürekli bağıran öğretmenler olduğu için nefret eden
ve devamsızlık yapan bir öğrenci için, öğretmenlerin sevecen ve yakın ilgi gösterdiği
bir okulu olan nefret ve devamsızlık davranıĢları okula olan ilgiye dönüĢür.
-Sürekli saldırdığı ve havladığı için bir köpekten korkan çocuk için uyumlu ve sevecen
köpekle etkileĢime geçtiğinde köpeğe olan nefretin yerini köpek sevgisi alır.
- Hastanede yatan bir hastaya gönderilecek olan çiçek karĢıt koĢullanma etkisi
yaratabilir. Hastane bireyde olumsuz duyguya yol açacaktır. Çiçek ise, bu
olumsuzluğu giderebilecek hoĢ bir etkiye sahiptir.
-2010-Sınav kaygısından yakınan bir öğrenciye verilebilecek ‗‘Kaygı duyduğun anda
sınavla ilgili geçmiĢteki hoĢ yaĢantılarını düĢünmelisin‘‘ yanıtı karĢıt koĢullamadır.
- DiĢçiye dönük korkunun sevgiye dönüĢtürülmesi
DiĢçi + DiĢin Çekilmesi can yanması..
Korku
DiĢçi + Çocukla ilgilenme oyun oynama.. Sevgi
Dikkat: Bazen olumlu bir tutum olumsuz bir tutuma da yol açabilir.
ÖRNEK: Havuzda yüzmeyi çok seven Ġsmail bir gün havuzda boğulma
tehlikesi geçirir ve o günden sonra bir daha havuza gitmez ve havuzdan
korkmaya baĢlar.
- KoĢullu tepkinin ortadan kalkması için koĢulsuz uyarıcı ortamdan çekilmeli ve
uzun süre verilmemelidir. Böylelikle davranıĢ sönecektir.
- PekiĢtirilmeyen davranıĢlar söner. KoĢullu uyarıcı bir süre (zil) tek baĢına verildiğinde,
(koĢulsuz uyarıcı olan et verilmeden) bir süre sonra koĢullu tepki (salya) görülmez
ÖRNEKLER:
2007-Bir bebeği annesi, ayağında sallayarak uyutmaya alıĢtırmıĢtır. Bir
psikoloğun tavsiyesi üzerine anne bebeği ayağında sallayarak uyutmaktan
vazgeçmiĢ ve onun ağlamasına aldırmadan yatağında kendi kendine
uyumasını beklemeye baĢlamıĢtır. Ġlk günlerde bebeğin ağlama davranıĢında
bir artma olmuĢ ama daha sonra ağlama davranıĢı azalarak ortadan
kalkmıĢtır.
— Daha çok korkuların ve fobilerin ortadan kaldırılmasında kullanılan
sistematik duyarsızlaĢtırma, korku veren uyaranın korku vermeyen durumlarda
Sistematik
alıĢtırarak verilmesini tanımlar.
DuyarsızlaĢtırma —KiĢi korktuğu uyarıcı ile kendisi için korkutucu olmayan bir derecede karĢı
karĢıya getirilir. Bu düzeye alıĢtıktan sonra uyarıcının düzeyi, "kiĢiyi rahatsız
etmeyecek" derecede artırılır.
—Ardından kiĢi çok fazla tedirgin olmadan uyarıcının düzeyi artırılmaya devam
eder ve bu Ģekilde aĢamalandırılarak korku tedavi edilmiĢ olur.
—Bu yolla öğrenilen korkular ve fobiler tedavi edilir.
ÖRNEKLER:
—Topluluk karĢısında konuĢmaktan korkan bir öğrenciye, önce tanıdığı ve
sevdiği arkadaĢlarına, sonra çok kalabalık olmayan ve yabancıların da olduğu
gruba en sonunda kalabalık bir gruba karĢı sunu yapmasını sağlayarak
kalabalık karĢısında konuĢma korkusunu ortadan kaldırmak mümkündür .
SAYFA 25
DavranıĢın
Sönmesini
Bekleme
Sistematik
--Köpek korkusu olan bir çocuğa önce sevimli köpek resimleri gösterme, daha
DuyarsızlaĢtırma sonra evci hayvanların satıldığı yerde köpek gösterme, daha sonra köpeğe
dokundurma sonucunda çocuğun köpek korkusunu yenmesi.
-2007- Köpeklerden korkan bir çocuğa, bu korkusunu yenmesi için, önce
köpek resimleri, daha sonra oyuncak köpekler gösterilmiĢtir. Bunların
ardından, çocuğun canlı bir köpeği önce uzaktan, daha sonra yakınlaĢarak
izlemesi sağlanmıĢtır. Son aĢamada ise çocuk köpeğe dokunarak onu
sevmiĢtir.
AġAMA-KADEME-AĞIR AĞIR YAKLAġTIRMA KELĠMELERĠ ĠPUCUDUR
EDĠMSEL KOġULLAMADA DETAYLI ĠġLENECETĠR
KarĢı karĢıya
Getirme
Ġtici uyarıcılara
KoĢullama
- KoĢullu tepkinin sönmesi için koĢullu (korkulan) uyarıcı ile kiĢi belli bir süre
bir arada tutulur. Bir süre sonra koĢullu tepkinin sönmesi beklenir.
- KoĢullu tepkinin sönmesi için korkulan uyarıcı ile organizma uzun süreli
olarak bir arada tutulur.
ÖRNEKLER
- Balon fobisi olan bir çocuk içi balon dolu bir odaya konur
- Kediden korkan bir çocuğun kedi olan bir odaya sokularak orada bir
süreliğine kalması sağlanır. Kedi korkusunun bir süre sonra ortadan kalkması
beklenir
** KORKUNLA KARġI KARġIYA GEL
- Bazı uyarıcılar çekici olduğu için organizma tarafından tercih edilir.
Ancak bu durum bazı problem davranıĢları ortaya çıkarır. Problemli
davranıĢı ortadan kaldırmak için bu uyarıcının çekiciliği ortadan kaldırılır.
- Bazı uyarıcılar kiĢi için çekici durumda olduğundan tercih edilmektedir. Bu
çekicilik bazı problem durumlarının yaĢanmasına da sebep olur. Ortaya çıkan
bu problemli davranıĢı ortadan kaldırmak için uyarıcının çekiciliğini azaltmak
gerekir.
ÖRNEKLER:
- Alkol bağımlısı birine alkolün çekiciliğine karĢı kokusuyla mide bulantısı eĢleĢtirilerek
tedavi yapılır. Önce mide bulantısı yapan ilaç verilir hemen arkasından alkol verilir bu
birkaç kez tekrarlanınca bireyin alkole dönük alıĢkanlığı ortadan kaldırılır.
- Sigara içmekten hoĢlanan bir bireye sigara içmeden önce mide bulantısına yol açan
bir ilaç verilir. Bir süre sonra bireyin içtiği sigara ile mide bulantısı arasında bir iliĢki
kurması sağlanır. Böylelikle itici bir uyarıcıyla iliĢkilendirilen sigara çekiciliğini yitirecek
ve sigara istenmeyen bir uyarıcı haline dönüĢecektir.
-Tırnak yeme alıĢkanlığı olan çocuğun tırnaklarına oje sürülmesi
Teddy’den Üç Mektup
Tedyy Stallard’ı 15 yıl önce, beĢinci sınıfta, iki yıllık bir öğretmenken tanıdım. Sınıfıma ilk girdiği günden beri
Teddy’den nefret etmiĢtim. Hiçbir çocuğa özel bir antipati göstermemem gerektiğini biliyor. Ama insan doğası
gereği, parlak, güzel ve zeki insanları tercih etme eğilimindedir. Tedyy pis bir çocuktu. Hem de ara sıra değil, sürekli
olarak pis kokan bir çocuktu. Ayrıca, bir türlü adlandıramadığım tuhaf bir kokusu vardı. Fiziksel kusurlarının
çokluğuna ek olarak, zihinsel durumu da pek parlak değildi. Ġlk haftanın sonunda, onun sınıftaki diğer çocuklara
göre umutsuz bir biçimde geri kaldığını anlamıĢtım. Yalnız yetersiz bilgiye sahip olmakla kalmıyordu, yavaĢ öğrenen
bir çocuktu. Hızla ondan uzaklaĢmaya baĢladım. O yıl en iyi öğrencilerim ve onları izleyenler üzerinde yoğunlaĢtım.
Ġtiraf etmeye utanıyorum, kırmızı kalemimi kullanmaktan sapıkça bir zevk alıyor ve ne zaman Teddy’nin ödevlerini
kontrol etsem, zaten bol kullandığım yanlıĢ iĢaretlerini iyice koyu kırmızı yapıyordum. “Yetersiz bir çalıĢma” diye
yazıyordum kağıtların üstüne. Çocuğu açıkça hırpalamadığım halde, sınıf tutumumu fark etmiĢti. Kısa sürede Teddy
sınıfın günah keçisi oldu. Sevilmeyen ve sevilmesi mümkün olmayan, dıĢlanmıĢ bir kiĢi haline geldi. Ondan
hoĢlanmadığımı biliyor, fakat nedenini anlamıyordu. Aslında ben de ona karĢı neden böyle yoğun bir hoĢnutsuzluk
duyduğumu bugün bile anlayabilmiĢ değilim. Tek bildiğim, bu küçük çocuğa kimsenin aldırmadığı ve benim de
durumu düzeltecek hiçbir Ģey yapmadığımdır. Bir yılbaĢı günü çocuklardan gelen hediyeleri açıyordum. Sıra
Teddy’ninkine geldi, paketin içinden taĢların çoğu dökülmüĢ gösteriĢli bir bilezik ve yarısı boĢalmıĢ bir kolonya
düĢtü. Bileziği koluma taktım ve kolonyayı sürdüm. Teddy yanıma gelerek “Tıpkı annem gibi kokuyorsunuz, bileziği
size çok yakıĢtı, beğendiğinize sevindim.” dedi ve hızla sınıfı terketti. Ben kapıyı kilitleyip, masama oturdum ve
ağlayarak, Teddy’ye çektirmiĢ olduğum yoksunluğu telafi etmeye, ilgili bir öğretmen olmaya karar verdim. Teddy ile
özel olarak ilgilendim. Ders çalıĢtırdım, ödevlerini kontrol ettim ve eksikliklerini tamamlamaya çalıĢtım. Hızlı fakat
emin adımlarla sınıf seviyesine yetiĢiyordu. Notlar giderek yükseldi, sınıfın en iyileri arasına girdi. O yıl okuldan
ayrıldı. Daha sonra üç mektup aldım. 15 yıl sonra aldığım üçüncü mektubunda “Bugünden itibaren ben tıp doktoru
Theodore J. Stallard’ım.” diyordu ve beni nikâhına davet ediyordu. Ben de kendisini tebrik ettim ve “kutlarım,
baĢardın, hem de kendi baĢına, benim gibilere rağmen” diye cevap yazdım. Nikâhında
SAYFA 26
KLASĠK(TEPKĠSEL)KOġULLANMA
GENEL ÖZELLĠKLERĠ VE EĞĠTĠM AÇISINDAN DEĞERLENDĠRLMESĠ
--Okula, derse, öğretmene, ders çalıĢmaya karĢı ilgi ve tutum geliĢtirmede kullanılır
--Bazı durum ve varlıklara karĢı olan korku, kaygı, sevgi, nefret, olumlu, olumsuz düĢünceler gibi duygular koĢullanma
yoluyla öğrenilir. Ödev yapmayan öğrenci azar iĢitirse öğretmenden korkmayı öğrenir.
--Bazı alıĢkanlıklar ve fobiler de koĢullanma ile oluĢur.
--Otonom sinir sistemine bağlı fizyolojik tepkiler klasik koĢullanma yoluyla olur (fare görünce irkilme)
--Refleksif bazı davranıĢlar da klasik koĢullanma yoluyla öğrenilir, (limonu gören ya da ismini duyan birinin ağzının sulanması)
--Korku koĢullanması kolay olan ama zor ortadan kaldırılan bir Ģartlanmadır.
--KoĢullanma ile ilk ve basit düzeydeki öğrenmeler zihinsel engelli çocukların eğitiminde yaygın olarak kullanılır
--KoĢullanmada organizma pasif durumdadır. Olayı ya da durumu değiĢtiremez. KoĢullanma otomatiktir.Tepkiyi
seçmek için düĢünememektedir.
--Klasik koĢullanmada önce uyaran vardır ve koĢullanmanın sağlanabilmesi için davranıĢa neden olan uyarıcının bilinmesi gerekir.
--Tepkisel koĢullanmada doğal uyarıcı nötr uyarıcı ve bunların iliĢkilendirilmesi Ģarttır. Ayrıca bitiĢiklik ilkesi de gereklidir.
NOT: Garcia etkisi bu durumun dıĢındadır. BitiĢiklik ilkesi olmadan gerçekleĢebilmektedir.
--Duygusal tepkilerin hepsi doğaldır. Hangi tepkilerin hangi uyarıcıya karĢı yapılacağı ve tepkilerde görülen zenginlik
öğrenmenin sonucudur. Bazı öğrencilerin okula, bazı öğrencilerin öğretmenlere ya da belli derse karĢı kaygıları ve
yersiz korkuları, okul içi ve okul dıĢı yaĢantıları meydana gelen Ģartlandırmaların bir sonucudur.
Örnek: Bir üniversite öğrencisinin sezonun ilk maçında hakemin baĢlangıç düdüğü ile birlikte binlerce kuĢun sahaya
dolmasını sağlamak amacıyla yaptığı iĢlemler Ģartlanmadır.
Klasik koĢulmamanın eğitim öğretim ortamında kullanımı sınırlıdır. Buna karĢın duyuĢsal
özelliklerin kazandırılmasında önemli roller üstlenebilir. Örneğin;
---Öğrencilerde kendilerine olan özgüvenin, olumlu benlik kavramının geliĢtirilmesi,
---Okula karĢı olumlu tutum oluĢturulması, sınav korkusunun, kaygısının azaltılması,
ÖRN. Matematik dersine karĢı olumsuz tutum geliĢtirmiĢ bir öğrenciyi klasik koĢullanma ile matematik
dersini seven baĢarılı olan bir duruma getirmek mümkün olabilmektedir.
ÖRN. Küçük çocuklara yaramazlık yaptıkları zaman iğneciye, polise vereceklerini söylemek çocukların
hemĢirelerden polislerden korkmalarına (koĢullanmalarına) neden olmaktadır. Çocukların normal olarak
yapması gereken etkinlikleri ceza aracı olarak kullanmamak gereklidir.
ÖRN. Klasik koĢullanma ilkeleri eğitim alanından çok reklam sektöründe oldukça etkili bir Ģekilde
kullanılmaktadır. Bir banka reklamında güven verici bir kiĢi ile birlikte kredi kartı birleĢtirilmekte ve kredi
kartlarına karĢı bir süre sonra tek baĢına güven biri hizmet olarak algılanmasına neden olmaktadır.
Diğer önemli bir nokta ise öğrencileri öğrenilmiĢ çaresizlikten kurtarıp, kendilerine olan özgüven
kazandırılabilir. Öğrencilere yapabilecekleri problemler verip kendilerine özgüven kazanmaları sağlanabilir.
--Klasik koĢullama ilkelerinin, sınıfta öğretme-öğrenme ortamında kullanılma alanının sınırlı olduğu ileri
sürülmekle birlikte, duyuĢsal ve duygusal özelliklerin kazandırılmasında önemli rol oynamaktadır. Okullarda ilgi,
olumlu tutum, olumlu benlik kavramı, akademik özgüven ve diğer olumlu duyguların geliĢiminde, öğrenilmesinde,
klasik koĢullanma etkili olmasına rağmen, bu tür öğrenmeler tesadüfen oluĢmaktadır. Oysa, bu özelliklerin
kazandırılması için klasik koĢullanma ilkelerinin etkili bir Ģekilde iĢe koĢulmasını sağlayacak eğitim programlarının
düzenlenmesine ihtiyaç duyulmaktadır. Böylece tesadüfen değil, bilinçli bir Ģekilde, çocuklarımızın okulu,
öğrenmeyi, okumayı seven, olumlu tutumlara sahip, öğrenilmiĢ çaresizlikten uzak, özgüveni yüksek olan bireyler
olarak yetiĢmelerine yardımcı olabiliriz.
-- Bazı çocukların mutlu ve istekli bir Ģekilde, bazılarının da ağlayarak ve korkarak okula gitmelerinin nedeni
acaba nedir? Çocukların farklı duygulara sahip olmalarının nedeni; okul ile çevrelerinde, kendilerine mutluluk veren
ya da kaygı, korku yaratan uyarıcıları iliĢkilendirmeleridir. Okul, baĢlangıçta nötr bir uyarıcıdır. Çocuk, okula, ilk
gittiği gün, kendisini seven, yumuĢak davranan, kendisiyle oynayan bir öğretmenle karĢılaĢtıysa, bu sevecen
öğretmenin yarattığı olumlu etki, öğretmenle birlikte olan okul tarafından da paylaĢılacak, öğretmenin oluĢturduğu
mutluluk duygusunu okul da meydana getirecektir. Ayrıca öğretmenin yarattığı bu mutluluk duygusu öğretmenle
iliĢkili diğer uyarıcılara da genellenebilir. Örneğin; ders çalıĢmaya, kitap okumaya, diğer öğretmenlere v.b.””
• Yukarıdaki örneklerde olduğu gibi okulda yaĢanan olaylarla ilgili olumsuzluk, okul ve okulla ilgili diğer öğelere
genellenebilir. Hatta bu etki öyle güçlü olabilir ki (garca etkisi) çocuk yaĢamı boyunca eğitime, okula, öğretmenlere
karĢı olumsuz tutum geliĢtirebilir; eĢyalarına zarar vermek isteyebilir.
• Öğrencilerin duyuĢsal ve duygusal özelliklerinin olumlu hale getirilebilmesi için, öğretmenler, öncelikli
çocukların özelliklerini ve özel ihtiyaçlarını tanımalı, onlara karĢı duyarlı olmalıdırlar. Böylece, çocuklara her
herhangi bir Ģeyi sevme, ilgi duyma, olumlu tutum geliĢtirme, mutlu olma gibi olma özellikler, onların daha önce
istedikleri, sevdikleri, hoĢlandıkları durumlarla, nesnelerle, olaylarla iliĢkilendirilerek kazandırılabilir. SAYFA 27
EDĠMSEL –OPERANT ġARTLANMA
SKĠNNER
DavranıĢ bilimlerine sayısız katkısı bulunan Skinner gerek deneyleriyle gerek geliĢtirdiği edimsel
koĢullanma gibi kavramlarla özellikle davranıĢçı yaklaĢıma öncülük etmiĢtir. Programlı
öğretimin
kurucusu olarak tanınmaktadır. YaĢamının son dönemine kadar etkin olarak ders vermeye ve
araĢtırma yapıp yayın hazırlamaya devam etti. 1990 yılında lösemi nedeniyle hayata veda etti.
KLASĠK-TEPKĠSEL
KOġULLANMA
1
2
3
U-T Bağı vardır
ġartlanma sürecinde önce uyarıcı(Et) verilir,
sonra tepki beklenir.
Organizma pasiftir, sadece dıĢarıdan gelen
uyarıcıya tepkide bulunur. Mevcut durumu
değiĢtiremez. ĠstemdıĢıdır. Kontrol kendi elinde
değildir. Genellikle tepkisel olarak yapılan ve
doğuĢtan gelmedir
Klasik koĢullanmanın gerçekleĢebilmesi için
davranıĢa neden olan uyarcının mutlaka
bilinmesi gerekir. Bir ıĢık ya da ses gibi bir olaydır
ve kısa bir süre için sunulur
4 DuyuĢsal, psiklojik davranıĢlarda ve
5
6
7
8
reflekslerde kullanılır.
PekiĢtirme, organizmanın yaptığından bağımsız
olarak koĢullu uyarıcıdan hemen sonra yapılır.
PekiĢtirme yapılan davranıĢtan bağımsızdır.
Klasik koĢullanmada aynı türlerden aynı
tepkiler beklenir.
Otonom sinir sistemi tarafından yöneltilen
davranıĢlardır.(Kalp atıĢı, salya salgılama,
mide bulantısı)-Ġstemsiz
PekiĢtireç davranıĢtan önce verilir. KoĢulsuz
uyarıcı birincil koĢullu uyarıcı ikincil
pekiĢtireçdir.
9 Organizmada var olan ve bir uyarıcı
tarafından ortaya çıkarılan davranıĢlardır.
EDĠMSEL-OPERANT-VASITALI-ARAÇSAL
KOġULLANMA
T-U Bağı vardır.
KoĢullanma sürecinde davranıĢ yapıldıktan sonra
pekiĢtireç verilir.
Denetim organizmanın kendi elindedir. Organizma
davranıĢının sonucuna göre hoĢnutsa davranıĢı
tekrarlama sıklığını artırır, hoĢnut değilse
davranıĢtan kaçınır. Uyarıcı durumunda yapılan
rastlantısal davranıĢlardır ve baĢlangıçta çeĢitlilik
gösterirler.
Vasıtalı koĢullanmada davranıĢa neden olan
uyarıcı net olarak tahmin edilemez. Belirli bir olay
değildir. Çok daha uzun süreli ve birçok öğesi olan
durumdur.Uyarıcıyı görmek mümkün değil.
Psikomotor davranıĢlarda kullanılır. Bilgi ve
becerilerde kullanılır.
PekiĢtirme davranıĢa bağımlıdır. Denek doğru
davranıĢı yaparsa pekiĢtirilir, aksi halde
pekiĢtirilmez.
Bireysel ayrılıklar edimsel koĢullanmada
etkilidir, aynı türler aynı tepkiyi vermeyebilir.
Organizma aktif olduğu için merkezi sinir
sistemi tarafından bilinçli ve kasıtlı yöneltilen
davranıĢlardır.
Olumlu ve olumsuz olmak üzere iki tür
pekiĢtireç vardır ve yapılan davranıĢa bağlı
olarak organizmaya verilir.
Kontrol eden uyarıcıların davranıĢtan sonra
verilmesi ve organizma tarafından bilinçli
istemli olarak ortaya konan uyarıcılardan
bağımsız davranıĢlardır.
Operant KoĢullama Genel Açıklamalar-Örnekler
1-Skinner, iki tür koĢullanmadan söz etmektedir. Bunlar; tepkisel ve edimsel koĢullanmadır. Skinner,
tepkisel ve edimsel davranıĢın ayrımını yaparak geleneksel uyarıcı-tepki psikologlarından büyük ölçüde
ayrılmıĢtır. Watson‘dan beri geleneksel uyarıcı tepki psikolojisine göre, uyarıcının olmadığı yerde tepki de
yoktur. Oysa Skinner bu görüĢü meydana getirilen tepki ve meydana gelen tepki ayrımını yaparak farklı
hale getirmiĢtir. Skinner‘e göre tepkisel davranıĢlar bir uyarıcı tarafından oluĢturulur. Klasik koĢullanmada
koĢulsuz tepki, koĢulsuz uyarıcı tarafından meydana getirildiğinden tepkisel davranıĢa örnektir ve tepkisel
davranıĢlar tüm refleksleri kapsar (Senemoğlu, 2005).
Klasik Ģartlanmayla birçok öğrenme durumunu açıklamak mümkün değildir. Çünkü insanlar sadece
çevrelerindeki uyaranlara tepki vermekle kalmayıp bilinçli ve açık bir Ģekilde birçok davranıĢlar
sergilerler. Klasik Ģartlanma yoluyla öğrenmeyi sağlamak için, yapılan bir davranıĢa neden olan uyarıcının
bilinmesi gerekir. Edimsel koĢullamada karmaĢık bir yapı söz konusudur.
Ama insan davranıĢlarına neden olan uyarıcıları her zaman tahmin etmek mümkün değildir. Bu gibi
durumlarda edimsel koĢullanma karĢımıza çıkmaktadır
SAYFA 28
2-Skinner‘e göre, tepkisel ve edimsel olmak üzere iki çeĢit davranıĢ vardır.
-Tepkisel davranıĢa neden olan uyarıcı her zaman bilinirken, Bilinen bir uyarıcı tarafından oluĢturulur.
Örnek; Etin salya meydana getirmesi Tüm refleksler tepkisel davranıĢa bir örnektir Karanlıkta göz bebeğinin
büyümesi bir tepkisel davranıĢtır.
-Edimsel davranıĢa neden olan uyarıcı çok belirgin değildir. Bilinen bir uyarıcı tarafından oluĢturulmaz;
organizma tarafından ortaya konur ve sonuçları tarafından kontrol edilir.
3-Klasik koĢullanmada önce uyaran vardır ve organizma ona tepki gösterir. (U-T)
Edimsel davranıĢta önce tepki yapılır sonra tepkinin doğurduğu uyarıcı gelir. (T-U)
4- DavranıĢın sonunda organizma için hoĢa giden ya da gitmeyen bir durum vardır.
DavranıĢ sonucunda organizmanın hoĢuna giden bir durum ortaya çıkar. HoĢa giden sonuç
oluĢabilir. Bu durumda davranıĢın tekrar ortaya çıkma, yani öğrenilme olasılığı artar.
ÖRNEK: Skinner deneyinde, edimsel davranıĢ olarak manivelaya basmayı kullanmıĢtır. Skinner edimsel koĢullama
ile öğrenmeyi açıklamak amacıyla Skinner Kutusu olarak bilinen bir deneysel düzenek geliĢtirmiĢtir. Bu düzenek,
içeriye doğru çıkıntılı bir pedal ve altındaki yemek kabından oluĢmaktadır.
Skinner'in deneyde kullandığı fare kutuya bırakıldığında, merak güdüsüyle sağa sola hareket eder ve çevreyi
inceler. Bu esnada rastlantısal olarak pedala dokunur ve böylece yiyeceğe ulaĢır. Fare yiyeceği yedikten
sonra, tekrar pedala basar. Bu süreçte yiyeceğe ulaĢma, pedala basma davranımını pekiĢtirir. Böylece pedala basma
fareyi amaca ulaĢtırdığı için pedala basma davranımı daha sık yapılır. Ancak Skinner, deney sırasında kutu içerisinde
değiĢiklikler yapar ve bazen fare düğmeye bassa bile yiyecek gelmez. Bu durumda farenin pedala basma hızı düĢer.
Yani davranım pekiĢtirilmezse, klasik koĢullamada olduğu gibi edimsel öğrenmede de sönme baĢlar
--Aç olan hayvan, manivelaya basarak yiyeceği elde eder, yiyeceği elde eden hayvan manivelaya
basma davranıĢını sürdürür
--Yeni aldığınız bir kazağı giydiğiniz zaman arkadaĢlarınız ―Kazağın çok güzel, sana çok yakıĢmıĢ‖ derse, o
kazağı giyme davranıĢınız devam eder.
DavranıĢın sonucunda organizmanın hoĢuna gitmeyen bir durum ortaya çıkar. HoĢa
gitmeyen bir sonuç oluĢabilir. Bu durumda davranıĢtan kaçınma durumu ortaya çıkabilir.
ÖRNEK: Yeni kazağınızı giydiğiniz gün değer verdiğiniz bir arkadaĢınız size yakıĢmadığını söylerse, o
kazağı giymek istemezsiniz.
5- Thorndike gibi Skinner de davranıĢ ve sonuç iliĢkisi üzerinde durmuĢtur. Örneğin, bireyin davranıĢı hoĢ
bir Ģeyle sonuçlanırsa o davranıĢı birey, tekrar tekrar yapmaya yönelir. HoĢ veya hoĢ olmayan sonuçların
bireyde yarattığı değiĢikliklere edimsel koĢullanma denir.
Gereksinimleri organizmayı eyleme iterken, davranıĢlarına yön veren kuvvetlerin de güdüler olduğu
bilinmektedir. Herhangi bir güdünün etkisiyle eyleme geçen organizma hedefine ulaĢabilmek için
güdülenmenin etkisiyle çeĢitli tepki ve davranıĢlarda bulunacaktır. O anda içinde bulunduğu Ģartlarla ilgili
önceden öğrenmiĢ olduğu deneyimleri yoksa hedefe varmak için çeĢitli tepki ve davranıĢlarda bulunarak
denemeler yapacaktır. Duruma göre belli sayıda deneme yanılmanın sonunda hedefe ulaĢacaktır.
Böylelikle organizma ya bir ödül elde edecek ya da bir cezadan kurtulacaktır. Süreç içinde yaĢanan
tekrarlar sonucu hedefe ulaĢtırıcı tepkilerin sayısı artarken sonuca götürmeyen davranıĢlar elenir ve hedefe
ulaĢtırıcı tepkiler giderek öğrenilmiĢ davranıĢ durumuna gelir
Sınıf ortamında yapılan bir deneyi ele alalım;
Pazartesi: Öğretmen sınıfa Colombya‘nın dünya üzerindeki yerini sorar. Mark, nerede olduğunu bilmektedir
ve oturduğu yerden kollarını bağlayıp gülümser, öğretmeninin onu kaldıracağını umar. Fakat aksine
öğretmen baĢkasına söz verir.
Salı: Öğretmen sınıfa Colombya‘nın ismini nereden aldığını sorar. Mark bu ismin Christopher
Coloumbus‘tan geldiğini bilir ve elini çekimser Ģekilde çok az kaldırır. Öğretmen baĢkasına söz verir.
ÇarĢamba: Öğretmen Colombya‘da insanların Ġngilizce ve Fransızca yerine neden Ġspanyolca
konuĢtuklarını sorar. Mark bu sorunun da cevabını bilmektedir. Elini görülecek Ģekilde yükseğe kaldırır ve
sağa sola sallar. Öğretmen ona söz hakkı verir.
Cuma: Ne zaman öğretmen Markın cevabını bildiği soru sorsa Mark artık elini yükseğe kaldırır ve iki yana sallar
6- Edimsel koĢullanmada davranıĢ A B C formülü içinde ele alınır. Yani davranıĢı anlayabilmek için
öncülünü, davranıĢını ve sonucunu incelemek gerekir. DavranıĢ değiĢtirilmek istenildiğinde öncülü ve
sonucu değiĢtirerek davranıĢın değiĢmesi sağlanabilir. DavranıĢçı yaklaĢım ele alındığında davranıĢın
sonucunu değiĢtirerek davranıĢı değiĢtirmek mümkündür
SAYFA 29
7-KARġILAġTIRMALI ÖRNEKLER
TEPKĠSEL KOġULLAMA
Köpek görünce irkilme
Fren sesiyle irkilme
Limon görünce ağzın sulanması
Sınav sırasında heyecanlanma
Sinemaya gidince sevinme
Asansörden korkma
Kırmızı ıĢığı görünce durma
Parayı sevme
Kan görünce bayılma
Parfüm kokusundan etkilenme
Köpek sevgisi
Öğretmenini gördüğünde ayağa kalkma
Çocuk parkını görünce sevinme
Okulu ve çalıĢmayı sevme
VASITALI KOġULLAMA
Köpeğin yanından uzaklaĢma
Araç kullanırken ani fren yapmama
Limon satın almama
Sınava girmeme
Yeniden sinemaya gitme
Asansörlü binalara girmeme
ĠĢe geç kalmamak için kırmızı ıĢıklı durakları
kullanmama
Para kazanmak için 2 farklı iĢte çalıĢma
Kan vermeme
Parfüm almama ya da kullanmama
Evde köpek besleme
Öğretmeniyle soruyu tartıĢma
Çocuk parkına gitmeme
Düzenli olarak okula gitme ve ödev yapma
KPSS SORULARINDAN
1- Matematik sınavına hazırlanıp sınavdan iyi bir puan alan öğrencinin matematik dersine daha
fazla çalıĢmaya baĢlaması, aĢağıdakilerden hangisine bir örnektir? (KPSS 2002)--- Edimsel
(Operant) koĢullanma
2-AĢağıdakilerden hangisi edimsel (Operant) koĢullanmanın temelidir? (KPSS 2002)--- DavranıĢ,
ortaya çıkardığı sonuçtan etkilenir.
3-Bir davranıĢın tekrarlanma olasılığını edimsel (Operant) koĢullanma yoluyla kontrol edebilmenin
önkoĢulu aĢağıdakilerden hangisidir? (KPSS 2003)--- DavranıĢın en az bir kere yapılmıĢ olması
4- Bir psikolog utangaçlık Ģikâyetiyle kendisine baĢvuran bir kiĢiye tedavi sürecinin ilk adımı olarak,
oturduğu apartmandaki komĢularına her rastladığında "Merhaba, nasılsınız?" demesini söyler.
KomĢularının bu tür bir yakınlığa olumlu tepki verdiklerini gören bu kiĢi, karĢılaĢtığı kiĢilere çekinmeden
selam vermeye ve onların hatırlarını sormaya baĢlar. Bireyin selam verme davranıĢında görülen değiĢme,
aĢağıdaki öğrenme türlerinden hangisiyle açıklanır? (KPSS 2004)--- Edimsel koĢullanma
5-Edimsel koĢullanma yoluyla öğrenmede pekiĢtirece iliĢkin aĢağıdaki ifadelerden hangisi
doğrudur? (KPSS 2006)
A) DavranıĢın sonunda ortaya çıkar. B) DavranıĢla eĢ zamanlı olarak verilir. C) DavranıĢı
engeller. D) DavranıĢtan önce verilir. E) DavranıĢtan bağımsız olarak ortaya çıkar.
6-Bir baba çocuğunun sürekli televizyon izlemesinden ve bu nedenle ödevlerini ihmal etmesinden
yakınmaktadır. Edimsel koĢullanma ilkeleri dikkate alındığında, çocuğun bu davranıĢının ortadan
kaldırılabilmesi için babaya aĢağıdakilerden hangisinin önerilmesi en uygun olur? (KPSS 2007)--Televizyon izlemeyip ödev yaptığı zaman çocuğu uygun biçimde ödüllendirmesi
7-AĢağıdakilerden hangisi, edimsel koĢullanmanın özelliklerinden biri değildir? (KPSS 2007)
A) DavranıĢ ayırt edici bir uyarıcı tarafından kontrol edilir. B)PekiĢtireç alma iĢlemi, tamamen,
öğrenenin denetimi dıĢındadır. C) PekiĢtireç belirli bir davranıĢı izler. D)Öğrenilecek davranıĢ,
pekiĢtireç almayı sağlayan bir araçtır. E) Edim, istemli olarak ortaya konur.
8-AĢağıdakilerden hangisi, edimsel koĢullama yoluyla öğrenme sürecinde davranıĢın özelliklerini
ve ortaya çıkma sıklığını belirleyen etkenlerden birisi değildir? (KPSS 2008)
A) DavranıĢtan önce gelen çevresel koĢullar B) DavranıĢın bir sonucu olarak değiĢen çevresel
olaylar C) Organizmanın doğuĢtan getirdiği potansiyel D) Organizmanın çevreyle ilgili geçmiĢ
yaĢantıları E) DavranıĢla birlikte bulunan çevresel koĢullar
9- Edimsel koĢullama yoluyla öğrenme ilkelerinden yararlanarak çekingen bir öğrencisinin
derslere katılmasını sağlamak isteyen bir öğretmenin izleyeceği en uygun yol aĢağıdakilerden
hangisidir? (KPSS 2008)---Öğrencinin derste konuyla ilgili her konuĢma davranıĢını
pekiĢtirmek
SAYFA 30
10-Evde oyuncaklarını toplama alıĢkanlığı olmayan Özgür, yuvaya baĢladığı ilk gün oynadığı
oyuncakları toplayıp oyuncak dolabına kaldırmadığı için öğretmeni tarafından sertçe uyarılmıĢ ve o
günden sonra yuvadayken her zaman oyuncaklarını toplamıĢtır. Ancak Özgür evde yine
oyuncakları toplamama alıĢkanlığını devam ettirmiĢtir. Özgür‘ün yuvadayken oyuncakları
toplamayı öğrenmesi ancak evdeyken toplamama alıĢkanlığını devam ettirmesi, sırasıyla
aĢağıdaki süreçlerden hangileriyle açıklanabilir?--- (KPSS 2009)--- Edimsel koĢullanma – Ayırt
etmeyi öğrenme
11-Bir futbolcu, rakibinin sert bir hareketiyle yere düĢmüĢ ve hakem rakip oyuncuyu oyundan
atmıĢtır. Bu olaydan sonra, bu futbolcu canı yanmıĢ gibi davranarak rakibini oyundan
attırabileceğini öğrenmiĢtir (I). Aynı oyuncu farklı hakemlerin yönettiği diğer maçlarda da kendini
yere atarak rakibini oyundan attırmayı denemiĢtir (II). Bu denemelerde baĢarısız olan futbolcu
sadece rakibini oyundan atan ilk hakemin yönettiği maçlarda bu numarayı denemeye devam
etmiĢtir (III). Yukarıdaki parçada I, II ve III rakamlarıyla ifade edilen durumlar, sırasıyla aĢağıdaki
kavramlardan hangileriyle açıklanabilir? (KPSS 2009)---Edimsel KoĢullama-Genelleme-Ayırt Etme
SONUÇ OLARAK:
Ġnsanlar çevrelerinden karmaĢık birçok uyarıcı almaktadır. Bu uyarıcılara karĢı organizma değiĢik
tepkilerde bulunur. ĠĢte bu tepkisel davranıĢları uyarıcılar meydana getirir. Bunun yanı sıra
organizmanın kendiliğinden ortaya koyduğu davranıĢlarda edimsel (Operant) davranıĢlardır.
Bu bağlamda Ģu yargıya varmak doğru olacaktır; iki tür koĢullanma vardır.
a) Tepkisel KoĢullanma
b) Edimsel KoĢullanma
Tepkisel KoĢullanma Önceleri etkisiz olan bazı uyarıcıların sonraları organizmada bazı tepkileri
uyandırmaya baĢlamasıdır.
Edimsel KoĢullanma B.F. Skinner tarafından geliĢtirilen bir diğer öğrenme yolu da edimsel
koĢullanmadır. Edimsel koĢullamada uyarıcı, yapılan tepkinin sonucunda ortaya çıkmaktadır.
Edimsel koĢullanmada önemli olan nokta; davranıĢ ve onun sonuçlarıdır. Bir davranıĢın sık olarak
ortaya çıkmasında, davranıĢın sonucu önemlidir.
Bütün bu bilgiler ışığında; Organizmayı, ödüle götüren veya cezadan kurtaran bir tepkinin öğrenilmesine
ya da bir davranışın pekiştireçle kuvvetlendirilmesine Edimsel Koşullanma denir.
EK BİLGİLER:
1-Skinner‘in edimsel-operant-vasıtalı koĢullanma kuramı THORHDĠKE‘nin ETKĠ YASASI ‗na dayanmaktadır
2- Kuramın Kapsamı / Uygulamaları
Edimsel davranıĢ bilinen bir uyarıcı tarafından oluĢturulmaz. Organizma tarafından ortaya konur. Edim, herhangi bir
ihtiyaç durumunda organizmanın kendiliğinden ortaya koyduğu davranıĢtır. Edimsel davranıĢ kendiliğinden ortaya
çıkar ve sonuçları tarafından kontrol edilir. Edimsel koĢullanma özellikle çocuk eğitiminde sınıfta disiplinin
sağlanmasında Psikomotor ve duyuĢsal davranıĢların kazanılmasında önemli rol oynar.
3-Herhangi bir ihtiyaç durumunda, organizmanın kendiliğinden ortaya koyduğu davranıĢlara edim denir.
4- Klasik koĢullamayla edimsel koĢullama arasındaki en önemli fark, klasik koĢullamanın refleksif davranıĢlarla,
edimsel koĢullamanın ise bilinçli ve kasıtlı davranıĢlarla ilgilenmesidir.
5- Edimsel (operant) koșullanma da davranıĢ sonuçları tarafından kontrol edilir. Olumlu sonuçlanan davranıĢ devam
ettirilir. DavranıĢın olumlu sonuç olușturması (pekiĢtirilmesi) tekrar yapma olasılığını güçlendirir.
Olumsuz sonuçlanan davranıĢ (pekiĢtirilmeyen) ise söner
6- Skinner (1904-1990); edimsel koĢullama kuramını Thorndike'nin etki kanunu uyarlayarak oluĢturmuĢtur.
Klasik koĢullamanın birçok davranıĢı açıklamada sınırlı kaldığını belirtmiĢtir. Skinner, Pavlov'un klasik koĢullamayı
açıklamada kullandığı temel ilkeleri kabul etmekle birlikte bu ilkelerin yalnızca psikolojik ve duygusal öğrenmeler için
geçerli olduğunu düĢünmektedir. Tepkiler yüksek düzeydeki organizmaların davranıĢlarının ancak çok küçük
bir kısmını meydana getirir. Ġnsanlar çevrelerinde karmaĢık uyarıcı durumlarıyla karĢılaĢırlar. Bu durumda
organizmanın kendisi tarafından yapılan davranıĢ önemlidir. Bunlara edimsel (operant) davranıĢ adı verilir. "Operant"
kelimesiyle hayvanın çevresi üzerinde bir iĢlemde, edimde bulunduğu kastedilir
7- Edimsel koĢullama durumundaki bir organizma bir takım davranımlar ortaya koyar; etrafta dolaĢır, koklar,
nesnelere bakar, onları iter, fakat belirli bir uyandırılmıĢ davranım göstermez. Sonunda yaptığı davranımlardan biri bir
ödül alır ya da cezadan kaçınmasını sağlar.
8- Klasik koĢullamada öğrenme, davranıĢın nedeni olan uyarıcı temeline dayandırılırken, edimsel koĢullamada
davranıĢın sonucu önem kazanmaktadır. Çünkü davranıĢın nedenlerini tahmin etmek ve kontrol etmek mümkün
değildir.
SAYFA 31
OPERANT ġARTLANMANIN
ĠLKELERĠ VE KAVRAMLARI
1-Önemli olan nokta davranıĢ ve onun sonuçlarıdır. Yani bu tür koĢullanmada öneli olan tepkidir.
Tepki olumlu ve doğru olduğunda pekiĢtirici uyarıcı verilir ve davranıĢın tekrarlanma olasılığı artırılır.
2-Edimsel koĢullama insan davranıĢlarının biçimlendirilmesinde kullanılır.
3-Derse katılımın pekiĢtirilmesi, soru sormak için parmak kaldırma davranıĢının pekiĢtirilmesi, arkadaĢının
kalemini geri verirken teĢekkür etmesinin pekiĢtirilmesi
4-Skinner kutunun içine koyduğu farenin düğmeye basarak yiyecek almayı öğrenmesini istemiĢtir.
Aç olan fare kutunun içinde rastgele dolaĢırken ve tesadüfen düğmeye her yaklaĢtığında yiyecek
verilmiĢtir. AĢama aĢama yaklaĢtıkça yiyecek alan fare daha sonra düğmeye basma davranıĢını
göstermiĢtir. Daha sonra fare her acıktığında düğmeye basarak yiyeceğini almıĢtır.
Daha sonra farenin bir ceza karĢısında nasıl davrandığını öğrenmek için kutu içine birkaç düğme
daha koyulmuĢ ve bunlardan birine elektrik Ģoku verilmiĢtir. Aç fare Ģok olan düğmeye bastığında
Ģok sonrası o gün tekrar düğmeye basmamıĢtır.2.günde aynı uygulama devam etmiĢ fare yine
Ģoklanan düğmeye basmıĢ yine o gün baĢka düğmeye basmamıĢtır. 3.günde Ģok verilmemiĢtir.
Böylece ceza ortadan kalktığında farenin davranıĢının nasıl değiĢeceği görülmek istenmiĢtir. Fare
düğmeye bastığında Ģok olmadığını anlamıĢ ve davranıĢın tekrarlanma olasılığının arttığı
gözlenmiĢtir.
SONUÇ: PekiĢtireç davranıĢın tekrarlanma olasılığını artırmaktadır, Ceza istenmeyen
davranıĢı ortadan kaldırmaz o an için bastırır ve yapılma olasılığını azaltır, Ceza ortamdan
çekildiğinde istenemeyen davranıĢta artma görülür.
5-Organizmanın ihtiyaç hissetmesi gerekir ve deneyde de görüldüğü gibi farenin aç olması onu
arayıĢa ve davranıĢa sürüklemiĢtir.
6-Edimsel Ģartlanmada davranıĢ organizma tarafından baĢlatılır ve tesadüfen rastlantısal olarak
baĢlayan davranıĢ zamanla bazı ipuçlarından yararlanarak tam sonuca gider. DavranıĢın sonunda
edinilen doyum pekiĢtireç niteliği taĢır ve davranıĢın tekrarlanmasını sağlar. Unutulmaması
gereken nokta davranıĢın sonundaki baĢarı ya da baĢarısızlık organizma için DÖNÜT niteliği taĢır.
OPERANT ġARTLANMA KAVRAMLARI
1-PEKĠġTĠREÇ: DavranıĢı izleyen ve organizma üzerinde hoĢa gidici bir tepki yaratarak
davranıĢın (edim) ortaya çıkma olasılığını arttıran uyarıcılara pekiĢtireç denir.
-PekiĢtireçler meydana getirdikleri etkilere göre tanımlanmakta ve bu bakımdan iki gruba
ayrılmaktadır.
1. Olumlu PekiĢtireç: Ortama konduğunda belirli bir davranıĢın yapılma olasılığını arttıran uyarıcılardır.
HoĢa giden uyarıcıların ortama konulmasıdır. Para-bisiklet-not-sinemaya gitmek, yiyecek, içecek,
cinsellik, uyku
2. Olumsuz PekiĢtireç: Ortamdan çıkarıldıklarında belirli bir davranıĢın yapılma olasılığını arttıran uyarıcılardır.
HoĢa gitmeyen uyarıcı ortamdan çıkarılır. Azar-düĢük not-yüksek rahatsız edici ses-gürültü-tokat-elektrik
Ģoku, ateĢ, ütü
UYARI-1: Unutmamak gerekir ki hem olumlu, hem de olumsuz pekiĢtireç organizmanın hoĢuna giden
bir etki yaratır ve davranıĢın tekrar ortaya çıkma olasılığını arttırır. PekiĢtireçler yoluyla istendik veya
istenmedik yönde davranıĢlar öğrenilebilir. Bu nedenle pekiĢtireçler çok dikkatli kullanılmalı ve sadece
doğru davranıĢlar pekiĢtirilmelidir.
ÖRNEKLER:
OLUMLU PEKĠġTĠREÇ
-Sınıfta soruya doğru cevap veren öğrenciye, aferin
denmesi
-Bayramlarda el öpen çocuklara şeker veya para
verilmesi
-Yerdeki çöpü kaldıran bir öğrencinin başının
okşanması
-Odasını toplayan çocuğa annesinin aferin demesi
-Ödevlerini sürekli ve düzenli olarak yapan
öğrenciye +10 puan verilmesi
OLUMSUZ PEKĠġTĠREÇ
-Bir çocuğun arkadaş ve aile ortamındaki
huzursuzluktan kaçarak okula gelmesi
-Ayakkabısı sıkan bir çocuğun ayakkabısının
çıkarılması
-Dişi ağrıyan bir çocuğa ilaç verilmesi
-Bir çocuğun, annesinin kendisine kızmaması için
odasını toplaması
-Arkadaşına küfür eden öğrenciyi öğretmen
çağırarak bir tokat attı.(Öğretmen açısından tokat
olumsuz pekiştireçtir)
SAYFA 32
BĠRĠNCĠL(KOġULSUZ) PEKĠġTĠREÇLER
-Organizma tarafından öğrenilmemiĢ olan bir değiĢkendir.
Ġnsanların temel fizyolojik-biyolojik ihtiyaçlarını
karĢılayanlardır
-YaĢamsal nitelik taĢır
- Yiyecek, su, kendine güven, hava, cinsellik ve yakınlık
duygusu gibi.
BĠRĠNCĠL OLUMLU
PEKĠġTĠREÇ
-Organizmanın sahip
olmak istediği hoĢa
giden yaĢamsal nitelik
taĢıyan uyarıcılardır
ÖRNEKLER
Yiyecek, su, cinsellik,
sevgi gibi biyolojik
ihtiyaçlardır
ĠKĠNCĠL(KOġULLU) PEKĠġTĠREÇLER
-Birincil pekiĢtireçlerle birlikte ortaya çıkan
pekiĢtireçlerdir, bu nedenle koĢullu pekiĢtireçler de
denilebilir.
-Ġkincil pekiĢtireçler; organizma tarafından öğrenilen
ve onu amaca ulaĢtıran kuvveti tanımlamaktadır
- Para ve not ikincil pekiĢtireçtir. Çünkü
tek baĢlarına bir değerleri yoktur. Sadece birincil
pekiĢtireçlerle beraber veya çok iyi yapılanmıĢ ikincil
pekiĢtireçlerle beraber bir anlam ifade etmektedir.
ĠKĠNCĠL OLUMLU
PEKĠġTĠREÇ
BĠRĠNCĠL OLUMSUZ
PEKĠġTĠREÇ
Önceden nötr olan,
sonradan birincil
pekiĢtireçlerle
iliĢkilendirilerek hoĢa giden,
öğrenilmiĢ pekiĢtireçlerdir.
ÖRNEKLER:
Para, aferin, not aferin,
marka, jeton, sinemaya ya
da tatile gitmek,
bilgisayarda oyun
oynamak, oyuncak araba,
kalem
YaĢamı tehdit
edebilecek, organizmaya
zarar verebilecek
uyarıcılardır
ÖRNEKLER:
Elektrik çarpması, ateĢ,
dayak, yüksek tonda
ses, radyasyon, gibi
durumlardır.
ĠKĠNCĠL OLUMSUZ
PEKĠġTĠREÇ
Önceden nötr olan ve
sonradan birincil olumsuz
pekiĢtireçlerle
iliĢkilendirilerek kaçınılan
durumlardır. Organizmaya
fizyolojik olarak zarar
vermeyen fakat yinede
organizma tarafından
istenmeyen uyarıcılardır.
ÖRNEKLER:
Azar, küfür, hakaret, kötü
söz, düĢük not
V
SOSYAL
PEKĠġTĠREÇ-2010 KPSS
Bireyin onura edilmesi
vardır. Sosyal açıdan
bireyin desteklenmesiolumlu tepki verilmesi.
ÖRNEK:
Gülümseme, aferin tebrik
ĠKĠNCĠL OLUMLU PEKĠġTĠREÇLER 4 E AYRILIRLAR.
ETKĠNLĠK-FAALĠYETSEL
SEMBOLĠK
PEKĠġTĠREÇ
PEKĠġTĠREÇ
Bireylerin yapmayı istediği
YaĢamsal önemi olmayan
faaliyetlerdir.
fakat elle tutulabilir-gözle
ÖRNEK:
görülebilir maddesel
Yüzmeye gitme, saz
pekiĢtireçlerdir.
ÖRNEK:
çalma, tatile gitme
Kart, para, jeton, yıldız
NESNEL
PEKĠSġTĠREÇ
Somut nesnelerdir.
ÖRNEK
Kalem, top, silgi
NOT: Ġkincil pekiĢtireçler tepkisel koĢullamadaki koĢullu uyarıcılara karĢılık gelirler ve fizyolojik ihtiyaç
karĢılamazlar. Sonradan öğrenme yoluyla nötr uyarıcı olmaktan çıkıp koĢullu uyarıcı durumunu alırlar.
Bütün koĢulsuz uyarıcılar birincil ve bütün koĢullu uyarıcılar ikincil pekiĢtireçtir
ÖRNEK:
Para ikincil pekiĢtireçtir. Çünkü yeni doğan bir çocuk için paranın hiçbir değeri yoktur ama çikolata birincil pekiĢtireçtir.
Zamanla çocuk para ile çikolatayı iliĢkilendirir ve para ikincil pekiĢtireç değerini alır. Nötr uyarıcı olan para koĢulsuz
uyarıcı olan çikolata ile eĢleĢmiĢ ve koĢullu uyarıcı olmuĢtur yani ikincil pekiĢtireçtir
2-PEKĠġTĠRME VE CEZA
Bir pekiĢtirecin (olumlu veya olumsuz) ortama eklenmesi ya da çıkarılması durumunda dört
faklı olay meydana gelir.
1-Olumlu pekiĢtirme
2-Olumsuz pekiĢtirme
3-I. Tip Ceza
4-II. Tip Ceza
PEKĠġTĠRME
CEZA
OLUMLU
OLUMSUZ
I.TĠP CEZA
II. TĠP CEZA
-Organizmanın
-Organizmanın hoĢuna
Olumsuz pekiĢtireç-Organizmanın istediği
organizmanın hoĢuna
gitmeyen uyarıcı
hoĢuna giden bir
bir uyarıcı ortamdan
gitmeyen
uyarıcı
ortamdan
çıkarılır
uyarıcı ortama eklenirçekilir.
ortama eklenir.
olumsuz pekiĢtireç
olumlu pekiĢtireç
Olumlu pekiĢtireçten
mahrum edilir.
DAVRANIġLARDA ARTIġ GÖRÜLÜR
Ortama Eklendiğinde
Ortamdan Çıkarıldığında
Olumlu pekiştireç
Olumlu Pekiştirme
II. TİP CEZA
DAVRANIġLARDA AZALMA GÖRÜLÜR
Olumsuz pekiştireç
I.TİP CEZA
Olumsuz pekiştireç.
SAYFA 33
OLUMLU PEKĠġTĠRME
-Kahraman Hocanın odasını toplayan Ġsmail‘e
çikolata alması
-Fizik öğretmeninin yıl boyunca derse düzenli
olarak katılan öğrencilerin yılsonunda geçme
notlarına 10‘ar puan eklemesi
Olumsuz DavranıĢlarda PekiĢtirilebilir
-Ağlayan çocuğun susturulması için çocuğa
oyuncak alınması.
Simgesel Ödüllerle de PekiĢtirme Yapılabilir
(Simgesel Ödülle PekiĢtirme)
*Tarih öğretmeninin her olumlu davranıĢtan sonra
bir yıldız vermektedir. OnbeĢ yıldız alan öğrenciye
ise bir kitap verecektir.2009
*Yıldızlar burada simgesel pekiĢtireçlerdir.
*Yıldız, plaket, marka, fiĢ gibi semboller
kullanılabilir. Ġhtiyacı doğrudan karĢılamaz.
OLUMSUZ PEKĠġTĠRME
-Ders çalıĢırken dıĢarıdan gelen gürültüden
rahatsız olan öğrencinin kalkarak pencereyi
kapatması
-Kısa boylu bayanların yüksek topuklu ayakkabı
giymeleri ve çevrelerinde beğenilmeleri -2010
Yapılan davranıĢ ile istenmeyen durum kısa
boyluluktan kurtulurlar.
-Derslerde kendisinin yerine imza atmasını
konusunda sürekli ısrar eden arkadaĢının bu sıkıcı
ısrarından kurtulmak isteyen Ali‘nin arkadaĢının
yerine imza atmayı kabul etmesi-2010
-Ödevini yapan çocuğun bilgisayarla oynanmasına
izin verilmesi (çocuğun bilgisayarla oynamasına izin
verilmemesi; olumsuz pekiĢtireçtir. Ġzin verilmeme
durumunun ortadan kalkması ise kiĢinin olumsuzluktan
kurtulması, dolayısıyla olumsuz pekiĢtirmedir)
-Ödevleri çok iyi yapan öğrencilerini sınavdan muaf
tutmak da bir olumsuz pekiĢtirmedir. Yapılan ödevler
istenilen davranıĢtır. Bu istenilen davranıĢın öğrenciler
tarafından gösterilmesi istenmeyen durumdan
(sınav) öğrencileri kurtarmıĢtır.
-Kaza riskini azaltmak için trafik kurallarına uyulması
-BaĢ
ağrısını gidermesi için bitki çayının içilmesi
birer olumsuz pekiĢtireçtir.
-Odası karanlık olduğu için odasında yatmak
yerine ailesinin yanında yatmak istediğinde ona
kızmak yerine, karanlık engelini ortadan
kaldırarak; ıĢığı açık bırakarak olumsuz pekiĢtirme
yapılır.
I.TĠP CEZA
II. TĠP CEZA
Organizmanın istemediği bir olumsuz
pekiĢtireç ortama eklenir. Organizma için
kötü bir durumdur.
ÖRNEKLER
Organizma istediği bir Ģeyden mahrum
bırakılır. Organizma için kötü bir durumdur.
-Olumlu pekiĢtirecin ortamdan çekilmesi
ÖRNEKLER
-Yaramazlık yapan öğrenciyi öğretmeninin
azarlaması
-BaĢarısız öğrenciye düĢük not verilmesi
-Yaramazlık yapan çocuğun babası tarafından
dövülmesi
-Kural ihlali yapan sürücüye para cezası verilmesi
-I.tür cezada çocuğun dövülmesi,
-Ödevini yapmayan çocuğun teneffüse
çıkarılmaması
-Ders çalıĢmayan öğrenciye TV izletilmememsi
-Yemeğini bitirmeyen çocuğa çikolata verilmemesi
-Kural ihlali yapan sürücünün ehliyetine el
konulması
-II. tür cezada çocuktan sevgiyi esirgeme,
azarlanması
çocuğun teneffüse çıkarılmaması
Tüm bu örneklerde ortamdan çekilen ve
Tüm bu örneklerde ortama giren ve bireye
çekilmesi bireyde rahatsızlık uyandıran hoĢ
rahatsızlık veren uyarıcılar vardır (azarlama,
uyarıcılar vardır (teneffüs, TV, çikolata, ehliyet).
düĢük not, dövmek, para cezası, elektrik Ģoku,
pis koku).
_
1- AĢağıdakilerden hangisi olumsuz pekiĢtirmeye bir örnektir? (KPSS 2002)
CEVAP: Çizgi film izlemesine izin verilmeyen bir çocuğa, ödevlerini zamanında tamamladığında çizgi film izlemesi
2- Ġki yaĢındaki çocuğuna tuvalet terbiyesi kazandırmak isteyen bir anne, kendi baĢına her tuvalete
gidiĢinin ardından çocuğunu çikolatayla ödüllendirmektedir. Bu örnekte annenin çocuğuna verdiği çikolata
aĢağıdakilerden hangisinin iĢlevini karĢılamaktadır? (KPSS 2003)
CEVAP: Birincil pekiĢtireç
SAYFA 34
3- Öğretmen öğrencilerine bir soru sorduktan sonra cevaplamak isteyenlerin el kaldırmalarını ister. Bir
öğrenci söz alarak soruyu cevaplar. Öğretmen cevaplayan ve el kaldırıp söz isteyen herkese teĢekkür eder.
Öğretmenin bu davranıĢı, söz isteyen öğrenciler açısından nasıl bir iĢlev görmektedir?(KPSS 2005)
CEVAP: PekiĢtireç
4- Bir öğretmenin derse düzenli devam eden öğrencilerin sınav sonuçlarına beĢer puan eklemesi
aĢağıdakilerden hangisine bir örnek olabilir? (KPSS 2006)
CEVAP: Olumlu pekiĢtirme
5- Dersin dönem ödevini çok iyi yaptığı için, öğretmeni Okan'ın bir sonraki sözlü sınavdan muaf olmasına
karar vermiĢtir. Örneği açıklayan kavramlar aĢağıdakilerin hangisinde doğru olarak verilmiĢtir?
(KPSS 2006)---Olumsuz pekiĢtirme
6- ArkadaĢlarının kendisiyle alay etmesinden rahatsız olan bir ilköğretim okulu öğrencisi onları öğretmenine Ģikâyet
etmiĢ ve öğretmeni duruma müdahale ederek arkadaĢlarının onunla alay etmekten vazgeçmelerini sağlamıĢtır. Bu
olaydan sonra, arkadaĢları hoĢlanmadığı bir davranıĢta bulunduğunda öğrenci hemen öğretmenine baĢvurmaya
baĢlamıĢtır. Öğrencinin arkadaĢlarının kendisini rahatsız eden her davranıĢını öğretmene Ģikâyet etmeye baĢlaması
aĢağıdakilerden hangisinin sonucudur? (KPSS 2006)
CEVAP: Olumsuz pekiĢtirme
7- BaĢı ağrıyan bir kiĢi, arkadaĢının tavsiye ettiği bitki çayını içtikten sonra ağrısının geçtiğini fark etmiĢ ve bu
olaydan sonra ne zaman baĢı ağrısa bu bitki çayından içmeye baĢlamıĢtır. Bu kiĢinin baĢı ağrıdığında bitki çayı
içmeye baĢlaması aĢağıdakilerden hangisinin sonucudur? (KPSS 2007)
CEVAP: Olumsuz pekiĢtirme
8- Ayağına batan dikeni ayağını yere sürterek çıkarmayı baĢaran bir köpeğin benzer bir durumda aynı davranıĢı
tekrarlaması aĢağıdaki kavramlardan hangisiyle açıklanabilir? (KPSS 2008)
CEVAP: Olumsuz pekiĢtirme
9- Bir teknik direktörün baĢarıyı artırmak amacıyla, en iyi performans gösteren sporcusuna her ayın sonunda bir
spor malzemesi hediye etmesi aĢağıdakilerden hangisine örnek olabilir? (KPSS 2008)
CEVAP: Olumlu pekiĢtirme
10- Bir deneyde Ģempanzeye tavanda bulunan kırımızı- ıĢık yandığında bir düğmeye bastığı takdirde bir kart elde
edebileceği ve bu kartı muzla değiĢtirebileceği öğretilmiĢtir. Bu deneyde kart Ģempanze için aĢağıdakilerden hangisinin
iĢlevini görmektedir? (KPSS 2008)
CEVAP: Ġkincil pekiĢtireç
11-Gürültü yaparak çevresini rahatsız eden çocuğunu bu davranıĢı yapmaması için ona hoĢlandığı masallar okuyan
bir anne, bir süre için bu amacına ulaĢabildiğini, ancak çocuğun gürültü yapma davranıĢını giderek artırdığını
gözlemiĢtir. Çocuğun gürültü yapma davranıĢının artma nedeni aĢağıdakilerden hangisiyle açıklanabilir? (KPSS 2004)
CEVAP: Çocuğun gürültü yapma davranıĢı pekiĢtirilmektedir
12-Odasını düzenli tutma alıĢkanlığı kazandırmak isteyen bir anne, çocuğuna bir hafta boyunca yatağını düzelttiği
her gün için ona sütlü kakao vermiĢ; bir haftanın sonunda, artık yatağını her gün düzelten oğlunun düzenli olmanın
yararlarını anladığını düĢünerek sütlü kakao vermeyi kesmiĢtir. Ancak bu düĢüncenin aksine, çocuğu yavaĢ yavaĢ
yatağını düzeltmekten vazgeçmiĢtir. Bu durum aĢağıdakilerden hangisiyle açıklanabilir?(KPSS 2003)
CEVAP: Bazı davranıĢların alıĢkanlık haline gelmesi için çok uzun süre pekiĢtirilmesinin gerekmesi
13-Bir anne, ödevini yaparken kendisinden yardım isteyen çocuğunun ödevi kendisinin yapmasını sağlamak için
ona: "Ödevini kendin yaparsan seni hafta sonu çarpıĢan arabalara götürürüm" demiĢtir. Fakat çocuk, vaat edilen
ödüle rağmen, annesinden yardım istemeyi sürdürmüĢtür. KoĢullanma yoluyla öğrenme ilkeleri çerçevesinde
düĢünüldüğünde çocuğun isteğinde ısrarcı olmasının nedeni aĢağıdakilerden hangisi olamaz? (KPSS 2003)
CEVAP: Kullanılan ödülün davranıĢtan hemen sonra verilmiyor olması
14-Bir ilköğretim okulunun ikinci sınıfında eğitim gören öğrenciler yazı yazma alıĢtırmasından hoĢlanmamakta,
bunun yerine resim yapmayı tercih etmektedir. Bu durumda, öğrencilerin bazı yazı yazma alıĢtırması yapmalarını
sağlamak isteyen öğretmen için aĢağıdaki yöntemlerden hangisi en uygundur? (KPSS 2003)
CEVAP: Öğrencilere yazı yazma alıĢtırmasını tamamlayanların resim yapabileceklerini söylemek
15-AĢağıdakilerin hangisi olumsuz pekiĢtirme ile ceza arasındaki farka iliĢkin yanlıĢ bir ifadedir? (KPSS 2004)
A) Olumsuz pekiĢtirme sadece ortamdan itici bir uyarıcının çıkması ile gerçekleĢirken ceza, pekiĢtirici bir uyarıcının
ortamdan çıkmasıyla da gerçekleĢebilir.
B) Olumsuz pekiĢtirme istenmedik davranıĢların, ceza ise istenilen davranıĢların tekrarlanma olasılığını azaltır.
C) Olumsuz pekiĢtirmenin gerçekleĢebilmesi için baĢlangıçta ortamda itici bir uyarıcının bulunması gerekliyken
cezanın gerçekleĢmesi için böyle bir gereklilik yoktur.
D) Olumsuz pekiĢtirmede ortamdan itici bir uyarıcının çıkması, cezada ise ortama itici bir uyarıcının girmesi söz konusudur.
E) Olumsuz pekiĢtirme davranıĢın tekrarlanma olasılığını artırır, ceza ise azaltır.
16-Öğrencilerine öğrettiği istenen davranıĢın sürekliliğini sağlamak isteyen bir öğretmen, onların bu davranıĢını
aralıklarla pekiĢtirmekte, ancak her seferinde aynı pekiĢtireci kullanmamaktadır. Bu öğretmenin farklı pekiĢtireçler
kullanmasının nedeni aĢağıdakilerden hangisidir? (KPSS 2005)
CEVAP: Bir pekiĢtirece alıĢmanın gerçekleĢmesini önlemek
SAYFA 35
17-Bisikleti bozulan Rüveyda'yı babası: "Bisikletine herkesi bindirirsen bozulur tabi." diyerek azarlamıĢtır. Bu olaydan
önce bisikletine arkadaĢlarını bindiren Rüveyda, artık bisikletine arkadaĢlarının binmesine izin vermemiĢtir. Rüveyda'da gözlenen
bu davranıĢ değiĢikliği aĢağıdakilerden hangisine örnektir? (KPSS 2005)
CEVAP: Ceza
18-Öğrenmede cezanın rolüyle ilgili aĢağıdaki ifadelerden hangisi yanlıĢtır? (KPSS 2006)
A) Ceza uygulamanın bir yolu, istenmedik davranıĢ sergileyen bir öğrenciyi sahip olduğu pekiĢtirici bir uyarıcıdan mahrum bırakmaktır.
B) Ġstenmedik davranıĢı cezalandırılan bir öğrencinin bu davranıĢının gelecekte aynı koĢullarda tekrarlanma olasılığı azalır.
C) Ceza uygulamanın bir yolu, istenmedik bir davranıĢ sergileyen öğrenciyi itici bir uyarıcıya maruz bırakmaktır.
D) Ceza ne kadar Ģiddetli olursa cezalandırılan davranıĢ o kadar çabuk unutulur.
E) Ceza, sadece hangi davranıĢın uygun olmadığını öğretir.
19I-Bilgisayarda bir saat oyun oynamasına izin verilen Muratcan kardeĢiyle kavga ettiği için annesi tarafından oyun
süresi yarım saate indirilmiĢtir.
II-Dersin dönem ödevini çok iyi yaptığı için, öğretmeni Okan'ın bir sonraki sözlü sınavdan muaf olmasına
karar vermiĢtir. Bu iki örneği açıklayan kavramlar aĢağıdakilerin hangisinde doğru olarak verilmiĢtir? (KPSS 2006)
CEVAP: II. tip ceza / Olumsuz pekiĢtirme
20-Bireyin, üyesi olduğu sosyal gruplar tarafından onaylanan davranıĢlarının tekrarlanma olasılığı artar. Buna göre,
sosyal onay aĢağıdakilerden hangisinin iĢlevini yerine getirmektedir? (KPSS 2007)
CEVAP: Olumlu pekiĢtireç
21-AĢağıdaki anne-baba davranıĢlarından hangisi II. Tip cezaya örnektir? (KPSS 2007)
A) Ellerini iyi yıkamayan çocuğu tekrar yıkaması için banyoya geri göndermek
B) Odasını toplamadığı için çocuğun bilgisayarda oyun oynama iznini kaldırmak
C) Matematik dersinden zayıf aldığı için çocuğu özel kursa göndermek
D)Ödevlerini yapmadığı için çocuğu öğretmenine Ģikâyet etmek
E) KardeĢiyle tartıĢtığı için çocuğu azarlamak
22-Bir baba çocuğunun sürekli televizyon izlemesinden ve bu nedenle ödevlerini ihmal etmesinden yakınmaktadır.
Edimsel koĢullanma ilkeleri dikkate alındığında, çocuğun bu davranıĢının ortadan kaldırılabilmesi için babaya
aĢağıdakilerden hangisinin önerilmesi en uygun olur? (KPSS 2007)
CEVAP: Televizyon izlemeyip ödev yaptığı zaman çocuğu uygun biçimde ödüllendirmesi
23-Edimsel koĢullama yoluyla öğrenme ilkelerinden yararlanarak çekingen bir öğrencisinin derslere katılmasını
sağlamak isteyen bir öğretmenin izleyeceği en uygun yol aĢağıdakilerden hangisidir? (KPSS 2008)
CEVAP: Öğrencinin derste konuyla ilgili her konuĢma davranıĢını pekiĢtirmek
24-AĢırı kilolu bir genç, diyetisyeniyle bir anlaĢma yapmıĢtır. Bu anlaĢmaya göre belirli bir kaloriyi aĢmayacak biçimde
yemek yediği her öğün için bir yıldız kazanacak altı yıldız topladığında ise bir güneĢ elde edecektir. Dört güneĢ
topladığı zaman kendisine sevdiği bir sanatçının konseri için bilet verilecektir. Gencin belirli kaloride yemek
diyetisyenin kullandığı teknik aĢağıdakilerden hangisine örnek olabilir? (KPSS 2008
CEVAP: Simgesel ödülle pekiĢtirme
25-BeĢ yaĢındaki Ata, evde sürekli olarak çalıĢan annesinin dikkatini çekmek için bilgisayarın ekranını boyalı kalemle
karalamıĢtır. Bu duruma çok öfkelenen annesi de, bu davranıĢı bir daha yapmaması için Ata‘nın en sevdiği oyuncağını ortadan
kaldırmıĢtır. Annenin bu durumda oyuncakları ortadan kaldırması aĢağıdakilerden hangisine örnek olabilir? (KPSS 2008)
CEVAP: II. tip ceza
26-Yalçın yeni aldığı kırmızı beresiyle okula gelince, tüm dikkatleri üzerine toplamıĢtır. Birçok arkadaĢı, Yalçın‘a
beresinin çok güzel olduğunu söylemiĢtir. Bu durumu izleyen Altan da, kendisine kırmızı bir bere almaya karar
vermiĢtir. Altan‘ın kırmızı bere almaya karar vermesi aĢağıdakilerden hangisiyle en iyi açıklanabilir? (KPSS 2008)
CEVAP: Dolaylı pekiĢtirme
27-―Her gün baklava, börek yense bıkılır.‖ atasözü öğrenmeyle ilgili aĢağıdaki süreçlerden hangisine bir örnek
olabilir? (KPSS 2009)
CEVAP: Sürekli olarak aynı pekiĢtirecin kullanılmasının, bir süre sonra bu pekiĢtirecin pekiĢtirme gücünün
azalmasına yol açması
28-Öğrencilerine ödev yapma alıĢkanlığı kazandırmak amacıyla yaptıkları her ödeve bir yıldız veren ve
toplam on yıldız kazananlara bir kitap hediye eden bir öğretmen, aĢağıdaki davranıĢ kontrol tekniklerinden
hangisini kullanmaktadır? (KPSS 2009)
CEVAP: Simgesel ödülle pekiĢtirme
29-Yalancı emziği bırakma zamanı gelen bir bebek emzik verilmediğinde ağlar. Anne bebeğinin
ağlamasına dayanamaz emziği verir; bebek susar, anne rahatlar. Böylelikle emzik isteyince ağlama,
emziğin verilmesi, bebeğin susması ve annenin rahatlaması Ģeklinde bir kısır döngü oluĢur ve bebeğe
yalancı emziği bıraktırma çabası sonuçsuz kalır. Bu kısır döngünün devam etmesinin nedeni,
aĢağıdakilerden hangisinde doğru olarak açıklanmaktadır? (KPSS 2009)
CEVAP: Bebeğin ağlama davranıĢı olumlu, annenin emzik verme davranıĢı olumsuz pekiĢmektedir
KAHRAMAN ÖZKUL
[email protected]
SAYFA 36
3-PEKĠġTĠRME TARĠFELERĠ
TARĠFELER
Sürekli
PekiĢtirme
Bunun
dıĢındakiler
kısmidir
Sabit
Aralıklı
Sabit zaman
aralıklı
Sabit
Oranlı
Sabit oran
aralıklı
DeğiĢken
Aralıklı
DeğiĢken
zaman aralıklı
DeğiĢken
Oranlı
DeğiĢken oran
aralıklı
AĢağıdaki Tablo:
1-Basitten karmaĢığa doğru
2-En çabuk sönenden en zor sönene doğru
3-En kolay kazanılandan en zor kazanılana doğru
4-Sönmeye karĢı en zayıf olandan en güçlü olana doğru
-Her davranıĢ pekiĢtirilir
-Yapılan her davranıĢın pekiĢtirilmesidir. Fakat sürekli pekiĢtirme belli bir süre
sonra organizmada ilgisizlik-alıĢma ya da sönme gibi süreçler oluĢur.
- Özellikle yeni öğrenilen davranıĢların pekiĢtirilmesinde kullanılır.
-Okuma yazma öğrenmekte olan çocuklara verilen pekiĢtirmeler
- En basit pekiĢtirme tarifesidir. Bu tarife yeni, zor ve karmaĢık konuların öğretilmesinde
kullanılır. Tepki öğrenildikten sonra sürekli pekiĢtirme bırakılıp, diğer pekiĢtirme tarifeleri
uygulanmalıdır. PekiĢtireç sürekli verilirse, değerini kaybeder. Öğrenme olduktan sonra
diğerleri kullanılmalıdır. Sönmeye karĢı en az dirençli pekiĢtirme tarifesidir.
DavranıĢ sabit süreler sonunda pekiĢtirilir
ZAMANLI-HER…
-Sabit aralıklı pekiĢtirmede belli bir zaman diliminde tekrarlanan pekiĢtirme söz
konusudur. 10 dakika ara ile, saat baĢı, her ayın onbeĢi, yılda bir kez gibi…
-Memur maaĢları, Evlilik yıl dönümleri
-Bu tarife uygulandığında durumlarda canlılar, pekiĢtireç aldıktan sonra davranıĢı
sergilemeyi durdurur, pekiĢtirme zamanı yaklaĢtıkça tekrar davranıĢı sergilerler.
- Bu pekiştirmede doğru davranış sayısı önemli değildir. Belirli bir sürenin geçmesi sonucunda organizma
pekiştireç alır. ÖR: Hayvan her iki dakika sonunda pekiştirilir. Bu iki dakika içerisinde doğru davranışı ne
kadar gösterirse göstersin pekiştireç süre sonunda verilir. Bu şekilde tepki, zaman aralığının bitimine
doğru hızlanırken zaman aralığının başında yavaştır. ÖR: Belli bir sürede tamamlanacak işler (tez), dönem
ödevleri, maaş, teneffüs sabit aralıklı pekiştirmeye örnektir.
● Sabit oranlı pekiştirmede olduğu gibi pekiştirme yapıldıktan sonraki zamanda, organizma yavaş hareket
eder.
Belirli sayıda tekrar edilen davranıĢ pekiĢtirilir SABĠT TEPKĠ SAYILI-HER…
Sabit sayıda tepkiye karĢılık pekiĢtirme iĢlevinin gerçekleĢtirilmesidir.
-Bir derste her üç doğru cevapta çocuğa 5 verilmesi.
-Konfeksiyon iĢçisinin her beĢ parça için 1 lira alması, her 100 liralık akaryakıt için 5
liralık bonus kazanılması…
- Organizmanın belli bir sayıdaki davranışı pekiştirilir. Ör: Hayvanın her 10 doğrudan sonra
yiyecek alması, 5 doğru cevaba artı vermek, 10 gömlek diken işçiye belli bir ücret vermek.
● Sabit oranlı pekiştirmede zaman önemli değil, doğru davranışın sayısı önemlidir.
● Organizma pekiştirildikten sonra hemen pekiştirilmeyeceğini bildiği için durgunluk içine girer.
DavranıĢ farklı süre aralıkları sonunda pekiĢtirilir.
ZAMANLI
PekiĢtirme zamanı belli değildir. Canlı davranıĢı sergiledikten sonra her an pekiĢtireç
verilebilir.
-Farklı zamanlarda eĢini yemeğe götürmek
-ĠĢini düzgün yapan bir iĢçiye ayın farklı günlerinde erken paydos izni vermek…
- Bu pekiştirmede zaman sabit değildir. Pekiştirecin ne zaman geleceğini birey bilmez. Bu
nedenle davranış uzun süre devam eder.
● Sabit aralıklıya göre tepkiyi arttırır ancak değişken oranlı pekiştirmeden daha az etkilidir. ÖR:
Bazen haftada bir bazen iki kez sınav yapmak (Öğrenci sınava her zaman hazırdır)
● Sabit aralıklı pekiştirmeden sonra görülen tepkisizlik görülmez.
DavranıĢ farklı sayıdaki tekrarlar sonunda pekiĢtirilir. SABĠT OLMAYAN TEPKĠ SAYILI
Farklı sayıda tepkiye karĢılık pekiĢtirme iĢlevinin gerçekleĢtirilmesidir.
- Ġlk üç davranıĢtan sonra bir pekiĢtirme, sonraki 5 davranıĢtan sonra pekiĢtirme, sonraki
2 davranıĢtan sonra pekiĢtirme…
-Kumar makineleri-piyango
- Kaç doğru davranışa pekiştireç verileceği belli değildir. Değişen sayıdaki davranışlar pekiştirilir.
Bu tarifede organizma, kaç doğru davranıştan sonra pekiştireç geleceğini bilmediği için sürekli
olarak etkin olmaktadır.
● Sönmeye karşı en dirençli pekiştirme türüdür.
● En etkili pekiştirme tarifesidir.
SAYFA 37
PEKĠġTĠRME TARĠFELERĠNE EKLER:
1-Sürekli pekiĢtirme yeni bir Ģey öğretirken- ilköğretim birinci kademe-okul öncesi ve engelli çocukların eğitiminde
tercih edilen bir tarifedir.
2-Sabit aralıklı pekiĢtirmede zaman aralıklarının eĢit zamanlarda olması Ģartı yoktur.
Örnek: Öğretmenin öğrencilerine sınav tarihlerini söylemesi 1 Kasım-5 Ocak-25 Ocak
Burada araklıklar eĢit değil fakat öğrenciler sınavların hangi tarihlerde yapılacaklarını bilmektedirler. Organizma
davranıĢın ne zaman pekiĢtirileceğini bilir.
3-Sabit oranlı pekiĢtirmede organizma kaçıncı davranıĢın pekiĢtirileceğini bilir.
4-DeğiĢken oranlıda pekiĢtirmeyi uygulayan kiĢi belli bir kurala göre uyguluyor ve organizma bunu fark ediyorsa ona
göre davranıyorsa sabit oranlı olur. Organizmanın kuralı çakmaması gerekir.
5-TABLOYU ĠNCELEYĠNĠZ
PekiĢtireç Neden Sonra VerilmiĢ?
DavranıĢın Ardından
PekiĢtirme Her Doğru DavranıĢtan
Sonra mı YapılmıĢ?
EVET
SÜREKLĠ TARĠFE
EVET
SABĠT
ORANLI TARĠFE
HAYIR
Organizma Kaçıncı
davranıĢtan sonra
pekiĢtirecin geleceğini
biliyor mu?
V
Aradan Geçen Zamanın Ardından
Organizma pekiĢtirmenin yapılacağı
zamanı biliyor mu?
EVET
HAYIR
SABĠT
ARALIKLI TARĠFE
DEĞĠġKEN
ARALIKLI TARĠFE
HAYIR
DEĞĠġKEN
ORANLI TARĠFE
PEKĠġTĠRME TARĠFELERĠ KPSS SORULARI
1- Öğretmen, doğru çözdükleri her sekiz problem için öğrencilerine bir puan vermektedir. Bu öğretmenin
kullandığı pekiĢtirme tarifesi aĢağıdakilerden hangisidir? (KPSS 2002)
CEVAP: Sabit oranlı
2- Bir öğretmen öğrencilerin derse devamlı çalıĢmalarını sağlamak için önceden tahmin edilemeyen değiĢik
ders saatlerinde küçük sınavlar yapmaktadır. Böylece öğrencilerinin daha iyi öğrenmesini sağlamaya
çalıĢmaktadır. Bu davranıĢı, aĢağıdaki pekiĢtirme tarifelerinden hangisiyle açıklanabilir? (KPSS 2003)
CEVAP: DeğiĢken aralıklı
3- Bir anne oğlu dıĢarıdan gelip elini her yıkayıĢında onun bu davranıĢını çeĢitli Ģekillerde pekiĢtirmiĢ ve bir
süre sonra çocuk dıĢarıdan geldiğinde kendiliğinden elini yıkamaya baĢlamıĢtır. Anne, oğlunun el yıkama
davranıĢını aĢağıdaki pekiĢtirme tarifelerinden hangisine göre pekiĢtirmeye devam ederse, davranıĢın
sönmeye karĢı dirençli olma olasılığı daha yüksek olacaktır? (KPSS 2004)
CEVAP: DeğiĢken oranlı
4- Her sabah uyandığında kapısının önüne bırakılmıĢ olan gazetesini alan bir kiĢinin kapısının önüne her sabah
bakma davranıĢı, aĢağıdaki pekiĢtirme tarifelerinden hangisine bir örnek olarak gösterilebilir? (KPSS 2004)
CEVAP: Sabit aralıklı
5-Bir annenin odalarını temizleme görevi verdiği çocuklarının odalarını bazen iki, bazen üç, bazen de bir
hafta arayla kontrol edip tebrik etmesi hangi pekiĢtirme tarifesine örnektir? (2006 KPSS)
CEVAP: DeğiĢken aralıklı
6- Bir öğretmen her yapılan ödevi bir ödülle pekiĢtirmek yerine bazen iki, bazen üç ödevi
ödüllendirmektedir. Bu öğretmen aĢağıdaki pekiĢtirme tarifelerinden hangisini kullanmaktadır? (KPSS 2006)
CEVAP: DeğiĢken oranlı
7- Bir öğretmen, bir eğitim dönemi içinde bazen iki hafta, bazen de bir hafta arayla kısa sınav yaparak
öğrencilerinin öğrenme çabalarında süreklilik sağlamaya çalıĢmaktadır. Öğretmenin bu uygulamasının,
pekiĢtirme tarifelerindeki karĢılığı aĢağıdakilerden hangisidir? (KPSS 2007)
CEVAP: DeğiĢken aralıklı
8- Dersi soru cevap yöntemiyle iĢleyen bir öğretmen, sorulara doğru cevap veren öğrencilerine bazen beĢ soruda,
bazen de üç soruda bir puan vermektedir. Öğretmenin kullandığı pekiĢtirme tarifesi aĢağıdakilerden hangisidir?
(KPSS 2008) CEVAP: DeğiĢken oranlı
9-Bir baba çocuğunun baĢlangıçta her çözdüğü 10 test için bir bilgisayar oyunu oynamasına izin verir. Daha
sonra aynı pekiĢtireci elde edebilmesi için çözmesi gereken test sayısını her pekiĢtirme sonrası sabit bir
miktar artırır. AĢağıdakilerden hangisine uygun pekiĢtirme tarifesi vardır? KPSS 2010
CEVAP: Artan oranlı
SAYFA 38
CEZANIN OLUMSUZ SONUÇLARI
Cezanın Uygulanması ile Ġlgili Genel Ġlkeler
CEZAYA ALTERNATĠF DURUMLAR
1- CEZANIN OLUMSUZ SONUÇLARI
1-Ceza, istenmedik davranıĢların bastırılmasında etkili olabilir. Ancak davranıĢ değiĢikliğine neden
olmaz. Diğer bir deyiĢle istenmedik bir davranıĢı istendik yönde değiĢtirmez. Cezanın diğer bir
olumsuz yönü ise saldırgan davranıĢlara neden olmasıdır
2-Organizmaya istemediği bir uyarıcının verilmesi veya istediği bir uyarıcının verilmemesidir. Diğer
bir ifadeyle, organizmaya olumsuz pekiĢtireçlerin verilmesi ya da olumlu pekiĢtireçlerin
verilememesidir.
3-Ceza yapılmaması istenen davranıĢı yok etmez, baskı altına alır. (Eğer yok etseydi hapse giren
hırsız, çıkınca hırsızlık yapmazdı)
4- Skinner ve Thorndike, ―cezalandırılan davranıĢ, cezanın etkisi ortadan kalkınca tekrar ortaya
çıkar‖ demiĢtir.
5- Skiner‘e göre ceza ilk aĢamada etkili görülebilir ancak, ceza kalktığı zaman cezalandırılan
davranıĢ eski haline döner.
6- Cezalandırılan bireyde korku meydana gelir ve bu korku çevrede bulunan diğer uyarıcılara da genellenir.
7-Ceza, organizmaya ne yapmamasını göstermekle birlikte, ne yapması gerektiğini göstermez.
(Doğru davranıĢı pekiĢtirmez. Para çalan çocuğu döversin ama bu dayak ona doğru davranıĢı göstermez)
8- Verilen ceza, istenmeyen baĢka bir davranıĢa sebep olur.
ÖRNEK: Öğrencinin harçlığını kesmek, arkadaĢının parasını çalmasına sebep olabilir.
9- Bir davranıĢı yapmamayı değil, yaptıktan sonra yakalanmamayı öğretir
10-cezalandırılan davranıĢı –alıĢkanlığı- yok etmeyip sadece baskı altına almaktadır.
Cezalandırılan davranıĢ cezanın etkisi yok olunca tekrar ortaya çıkmaktadır. Cezanın bu kadar
yaygın olarak kullanılmasının sebebi ise cezanın etkisini hemen göstermesidir. Oysa uzun
dönemde ceza etkisizdir.
11-Ceza; istenmedik davranıĢların bastırılmasında etkili olur. Ancak davranıĢı değiĢtirmede
etkisizdir. Ayrıca cezalandırılan kiĢide, korku, nefret gibi duygusal tepkiler meydana getirir ve bu
tepkiler ortamda bulunan öğretmen, okul, sınıf vb. diğer uyarıcılara da genellenir. Ayrıca ceza
saldırgan davranıĢlara neden olabilmektedir.
2-Cezanın Uygulanması ile Ġlgili Genel Ġlkeler
● Ceza geciktirilmeden verilmelidir.
● Hatalı davranıĢların ne tür cezayı gerektirdiği önceden belirlenmelidir.
● Ġstenmeyen davranıĢ gösterilmeden ceza verilmemelidir.
● Ceza, korkutma amacıyla kullanılmamalıdır.
● Bireyin kiĢiliğine olumsuz etkide bulunacak türde olmamalıdır.
● Ceza yanlıĢ olan davranıĢa verilmeli, kiĢiliği hedeflememelidir.
● Ders çalıĢma gibi istenilen özellikler ceza olarak verilmemelidir.
Cezada tutarlılık,objektiflik önemlidir.Cezalar net ifade edilmelidir.Ayrıca hangi davranıĢın
karĢılığında hangi cezanın verileceği önceden bildirilmelidir.
3- CEZAYA ALTERNATĠF DURUMLAR
Cezaya alternatif olarak gösterilen en etkili yöntem sönmesini beklemektir.
Görmezden
Gelme
Ġlgilenmeme
KarĢılık
vermeme
Umursamama
- Ġstenmeyen davranıĢ görmezden gelinerek gerçekleĢtirilir. Görmezden gelmede, olumsuz
davranıĢ bir süre için sıklaĢır ve tekrarlanır fakat daha sonra ortadan kalkma eğilimi gösterir.
ÖRNEK:
Yaramazlık yapan çocuğu görmezden gelme. Yaptığı olumsuz davranıĢları ön plana çıkarmak
yerine olumlu davranıĢlara odaklanmak için bu teknikten yararlanılır. Görmezden gelme özellikle
dikkat çekmeye yönelik davranıĢlarda çok etkili olabilir. Çocuk olumsuz davranıĢın tepkiye neden
olmadığını gördükçe bu davranıĢı yapmaktan vazgeçebilir. Çocukla fiziksel olarak ilgilenmek
zorunda kalınsa bile göz kontağı kurmamaya, konuĢmamaya dikkat edilmelidir. Bazı durumlarda
görmezden gelmek olanaksız olabilir.
-Öğretmen sınıfta söz almadan sorulan soruların yanıtını veren öğrenciyi umursamayarak
öğrenciyi bu davranıĢtan vazgeçirebilir
SAYFA 39
-Mola uygulamasında çocuk, istenmeyen davranıĢı yaptıktan hemen sonra yaklaĢık 5
dakika gibi kısa bir süreliğine, bulunduğu ortamdan çıkartılarak yalnız bırakılır. Çocuğa
neden dıĢarı çıkarıldığı söylenir ama baĢka bir açıklama yapılmaz.
-Burada amaç çocuğun bir süreliğine yalnız kalarak yaptığı
davranıĢı sorgulamasını sağlamaktır.
Ara Verme
Time Out)
-KPSS-Ġstenmeyen davranıĢ karĢısında cezanın kullanılması yerine öğretmene önerilen
teknik aĢağıdakilerden hangisidir? (KPSS 2005) CEVAP: ARA VERME (TĠME OUT)
Bu sorunun seçeneklerinde karĢıt koĢullama ve olumsuz pekiĢtirme de vardır.
Bazı kaynaklarda cezaya alternatif yöntem olarak verilmiĢlerdir.
-KPSS- Tüm uyarılara rağmen sofrada sürekli olarak konuĢmaya, herkesin sözünü
kesmeye ve küçük kardeĢine sataĢmaya devam eder. Bunun üzerine annesi Ali'yi,
ilgisini çekebilecek hiçbir nesnenin bulunmadığı bir odaya göndererek 10 dakika süreyle
orada kalmasını söyler. Ali'nin annesi aĢağıdaki davranıĢ kontrol ve değiĢtirme
tekniklerinden hangisini kullanmaktadır?
(KPSS 2006)-CEVAP: ARA VERME
Bıktırma
Yorma
Usandırma
Ortamı
DeğiĢtirme
Sabırla
Bekleme
- Ġstenmeyen davranıĢın bıkıncaya kadar yaptırılması (Guthrie‘nin bıktırma
yöntemi)
ÖRNEK:
Çocuğunun kilo sorunu nedeni ile hamburger yemesini engellemeye çalıĢan bir
babanın çocuğuna bıkıncaya kadar hamburger yedirmesi.
-Kibrit yaktırma örneği
-Ġstenmeyen davranıĢa neden olan ortamı değiĢtirmektir.
ÖRNEKLER:
-Çocuk sıkıldığı için sınıfta disiplin sorunu çıkarıyorsa, sıkılmasını önleyecek bir
öğretim hizmeti sunulmalıdır.
– Salonda kırılmasını istemediğiniz bir vazo varsa, vazoyu kaldırırız.
– Kopyayı engellemek için öğrencileri aralıklı oturtmak.
-Özellikle ergenlik dönemlerinde çocuklar asi ve huysuz olurlar bu dönemlerin
özellikleri olarak bu davranıĢları değiĢtirmek yerine sabırla bu dönemlerin
geçmesini beklemek gereklidir.
-Eğer istenmeyen davranıĢ çocuğun geliĢim döneminin bir özelliği ise, çocuğun
bu dönemi atlatmasını sabırla bekleyiniz.-SKĠNNER
SONUÇ OLARAK
Cezaya alternatif uygulamalar:
1. Ġstenmeyen davranıĢa neden olan ortamı değiĢtirmek,
2. Ġstenmeyen davranıĢı bıktırıncaya kadar yaptırmak,
3. Eğer istenmeyen davranıĢ çocuğun geliĢim döneminin bir özelliği ise, bu
dönemi atlatmasını sabırla beklemek,
4. Ġstenmeyen davranıĢı görmezlikten gelip, istenen davranıĢ görüldüğünde
hemen pekiĢtirmek,
5. Sönme meydana getirmek.
DĠKKAT:
AĢağıdakilerden hangisi cezaya alternatif olarak kullanılması önerilen davranıĢ
kontrol tekniğidir? 2005 KPSS
A - KarĢıt koĢullanma
B - DavranıĢı Ģekillendirme
C - Olumsuz pekiĢtirme
D - Olumsuz aktarma
E - Ara verme ( Time Out )
KAHRMAN ÖZKUL [email protected]
SAYFA 40
GENEL TEKRAR SORULARI
A-DOĞRU-YANLIġ
1-PekiĢtirme tarifelerinin kullanılmasındaki temel amaç, ilgili davranıĢlar için pekiĢtireçlerin etkisini azaltarak
davranıĢları pekiĢtireçlerden bağımsız hale getirmektir_________________
2-Operant Ģartlanmada davranıĢın devamlılığı davranıĢtan elde edilen doyuma bağlıdır.____________
3-Cezada ortamdaki istendik uyarıcıdan mahrumiyet olabilirken olumsuz pekiĢtirmede ortama istenen bir
uyarıcı eklenebilir.________________
4-Olumsuz pekiĢtirmede ortama istenen uyarıcı eklenebilirken II. tip cezada ortamdan istenilmeyen bir
uyarıcı çıkarılır.________________
5-Transfer olumlu olduğunda öğrenmeye katkıda bulunurken, olumsuz olduğunda öğrenmeyi güçleĢtirir.
Buna karĢılık ket vurma ise, ister ileriye olsun ister geriye olsun iki durumda da hatırlama üzerinde yapıcı
etkiye sahiptir.______________________
6-Kavram haritaları: Öğrencilerin bir konuya yönelik tutum ve becerilerini ortaya çıkarmada, öğrencilere
öğretilecek yeni bir ünitenin kapsamını tanıtmada, öğrencilerin konuya hazır bulunuĢluk düzeylerini
tespit etmede, öğrencilerin kavram yanılgılarını belirlemede,öğrencilerin bilgiyi nasıl yapılandırdıklarını
ortaya çıkarmada ,tüm bunların hepsinde etkin bir Ģekilde kullanılabilir.____________________
7-AraĢtırma sonuçlarına göre, genel uyarılmıĢlık düzeyi ile öğrenme hızı arasında çan eğrisi biçiminde bir
iliĢki
bulunmaktadır. Bu iliĢkinin anlamı Genel uyarılmıĢlık düzeyinin artması, öğrenme hızını bir noktaya kadar
olumsuz, bir noktadan sonra sürekli olumlu etkilemektedir.
8-Sigara içen birinin, içmeyen birine göre kibriti daha kolay yakması, bir yabancı dili öğrenmede güçlük
çeken birinin bir baĢka yabancı dili öğrenirken de aynı ölçüde güçlük çekmesi örneklerinin en az birinde
öğrenmenin aktarılması söz konusudur__________________
B-BOġLUK DOLDURMA
1-________________ortama eklendiğinde istenen davranıĢın yapılma sıklığını artırabilir, bu duruma
______________________denir.________________________________ortamdan çekildiğinde ise
istenmeyen davranıĢın yapılma sıklığında artıĢ görülebilir, bu duruma ise _______________________denir
2-Burak öğretmen, öğrencilerine her doğru yanıtları için birer boncuk vermekte ve topladıkları her 10
boncuk için üzerinde gülen adam resmi olan kartlardan dağıtmaktadır. Öğrencilerin yılsonunda
düzenlenecek olan geziye katılabilmeleri için bu kartlardan en az 2 tane biriktirmeleri gerekmektedir.
Burak öğretmen _____________________gerçekleĢtirmiĢtir. VermiĢ olduğu boncuklar ____________gülen
adam resmi______________,gezi ____________________________pekiĢtireçtir.
3-Önce nötr uyarıcı verilerek sonlandırılır, birkaç saniye sonra koĢulsuz uyarıcı verilir, bu
duruma_______________________denir. Önce nötr uyarıcı verilir ve nötr uyarıcı kesilmeden koĢulsuz
uyarıcı verilir. Organizma tepkiyi gösterince nötr uyarıcı bitirilir, bu duruma ______________________denir.
Nötr ve koĢulsuz uyarıcı birlikte verilir, tepki gösterilence nötr uyarıcı kesilir, bu duruma ise _________denir.
4-Okulda zorba öğrenciden korkan bir çocuğun, zorba öğrencinin yanındaki arkadaĢlarından da korkması
gibi ______________________koĢullanmadır.
5-Son öğrenilen madde ya da yaĢantılar en iyi hatırlanır. Eğer uzun bir kelime listesi ile karĢılaĢırsanız,
listenin orta sıralarında bulunanlardan çok, listenin sonunda bulunan kelimeleri en iyi hatırlarsınız. Buna
___________denir. Listenin baĢında yer alan kelimeleri de listenin ortasında bulunanlara göre daha kolay
hatırlamanız mümkündür. Buna da _______________ denir.
6-ÇalıĢma ortamınızı düzenlerken ıĢık ve ısının uygun olmasına, bir masa ve sandalyede çalıĢılmasına
özen gösteriniz. Lise öğrencilerine yönelik böyle bir önerinin temel dayanağı Öğrenme için öncelikle genel
bir __________________________ durumunun gerekli olması
SAYFA 41
7-Bankadaki parasını alıĢtığından farklı bir tipteki ATM makinesinden çekmek zorunda kalan bir birey, bu
makineyi kullanırken yanlıĢ tuĢlara basmıĢ ve kartını makineye kaptırmıĢtır. Bu durum
_______________________bir örnektir.
8-Bir öğrencinin sürekli olarak bir yıl önceki müsamerede okuduğu Ģiiri hatırlaması nedeniyle bu yıl ki
müsamerede okuyacağı Ģiiri öğrenmekte güçlük çekmesi_________________________________dir
9-Bir papağana bazı kelimeleri söylemeyi öğretebilirsiniz; ancak ne kadar çabalarsanız çabalayın bir
serçeye bir
kelime bile öğretmeniz mümkün değildir. Öğrenme açısından papağanla serçe arasında görülen
bu fark,__________________________________________açıklanabilir
10-Bir köpeğin eve ilk kez gelen bir misafiri görünce huysuzlanması______________________bir
davranıĢtır, limon görünce ağzın sulanması da _____________________________________davranıĢtır.
11-PekiĢtireçler
a-Yiyecek içecek maddeleri, uyku cinsellik_____________________________
b- Gülümseme övme kucaklama baĢını okĢama aferin tebrik______________________
c-Sokağa çıkma bilgisayarda oyun oynama, tatile sinemaya götürme, gitar çalma______________
d-Para marka jeton kart yıldız______________________
e-Oyuncak araba kalem _________________________
f-Tokat azarlamak sıfır puan elektrik Ģoku__________________________
g-Tokat saç ve kulak çekme ateĢ elektrik Ģoku radyasyon yüksek tonda ses_________________
h-Azar hakaret düĢük puan kötü söz küfür________________________
12-Bu yaklaĢımın dayandığı anlayıĢ; "objektif olmayan, kanıtlanamayan, somut olarak ölçülüp
değerlendirilemeyen hiçbir yaklaĢımın değeri yoktur." Zihin, gözlenen davranıĢlarla
kanıtlanamayacağına göre ________________________________________temelde insan
davranıĢlarını açıklayan ilkelere odaklanmıĢlardır. Bu sebeple içsel yaĢantıları tümden reddederler
13-Klasik koĢullanmada ilginç bir Ģartlanma tipidir. Örneğin; köpeğin ayağı bir sinyal sesinden sonra
deneyci
tarafından bükülmektedir ve hemen bunun ardından da köpeğin karnı doyurulmaktadır. Bu Ģekilde devam
eden tekrarlardan sonra, sinyal sesinin ardından köpeğin kendiliğinden ayağını büktüğü görülmektedir.
Buna sinyal öğrenme de denir.____________________________________
14-Gürültüde ders çalıĢan bir çocuk giderek gürültüye alıĢır ve etkilenmeden dersine çalıĢmaya
devam eder_______________. Çok sevdiği bisiklete kavuĢan bir çocuk bisiklet sürekli yanında olduğu için
artık ona karĢı bir heyecan davranıĢı göstermez _____________________./_______________ daha çok
fiziksel,____________ ise duygusaldır.
15-Nötr olan ve genelleĢtirilme özelliği bulunmayan iki uyarıcının önce birlikte uygulanması, sonra
da birisinin koĢulsuz uyarıcı ile birleĢtirilmesi sonucu her iki nötr uyarıcının da tepki yaratma gücü
kazanmasıdır___________________________
16-Ali bir kafeteryada Ahmet ile tanıĢır. Bir gün Ahmet‘le yolda yürürken bir arabanın çarpması sonucu Ali
yaralanır ve bu olaydan sonra büyük bir korku yaĢar. Daha sonra Ali, Ahmet‘le tanıĢtığı kafeteryaya
gittiğinde yanında Ahmet olmadığı halde aynı korkuyu yaĢadığını hisseder. Bu durum bir
_______________________________dır.
17-Bir koĢulsuz uyarıcının güvenilir bir yordayıcısı olarak bir koĢullu uyarıcı öğrenilirse, örneğin güvercin
ıĢık yandıktan sonra elektrik Ģoku geldiğini öğrenirse, Ģokun hemen baĢında verilen ve Ģokun geldiğini
gösteren baĢka bir koĢullu uyarıcıyı öğrenmeyecektir. Buna _______________________denir
18-Çocuğa iğne yaparak onun canını acıtan hemĢire çocuktan özür diler ve ona bir çikolata verirse bu da
bir __________________________./ Hastanede yatan bir hastaya gönderilecek olan çiçek
_______________________ etkisi yaratabilir. Hastane bireyde olumsuz duyguya yol açacaktır. Çiçek ise,
bu olumsuzluğu giderebilecek hoĢ bir etkiye sahiptir
KAHRAMAN ÖZKUL
SAYFA 42
OPERANT ġARTLANMA KAVRAMLARI
**Organizmanın istediği bir etkinliğe yönelmesidir.
**AYIRT ETME VE OLUMLU PEKĠġTĠRME ÖNEMLĠDĠR.
YANAġMA
ÖRNEK:
YAKLAġMA
**Derse katıldığı için öğretmeni tarafından ödüllendirilen öğrencinin o öğretmenin
dersinde sürekli derse katılmak istemesi
**Farenin iki maniveladan birine bastığında elektrik şokuyla, diğerine bastığında
yiyecek alacağını bilerek yiyecek düğmesine basıp yiyecek alması yaklaşmadır.
**Kaçma ve kaçınma birbirleriyle iliĢkili ancak farklı kavramlardır.
** Kaçma, bireyin bir nesneyi ya da herhangi bir fiziki, psikolojik, sosyal durumu tehdit
olarak algılayarak o durumdan korunmak amacıyla yaptığı davranıĢtır. Organizmanın
istemediği uyarıcıya maruz kaldığında ondan kurtulmak için giriĢimlerde bulunmasıdır.
Kaçma durumunda bir itici uyarıcı ortama girdiğinde yapılan davranım o uyarıcının sona
ermesini sağlar.
KAÇMA
Ve
KAÇINMA
**Kaçınmada ise daha önce kaçma davranıĢıyla ilgili bir yaĢantı söz konusudur.
Tehdit olarak algılanan uyaran yoktur ancak ortaya çıkma ihtimali vardır. Organizmanın
istemediği bir uyarıcıya maruz kalmamak için uyarıcının ortaya çıkmasını engelleyecek
davranıĢlarda bulunmasıdır.
---BaĢka bir deyiĢle kaçma durum ortaya çıktıktan sonra, kaçınma ise durum ortaya
çıkmadan önce uzaklaĢmadır. Yani kaçınma ise; Ġtici uyarıcının baĢlamasını engeller ya
da geciktirir. Uyarıcının kötü olduğu öğrenilmiĢtir. Artık organizma o kötü uyarıcıya maruz
kalmamak için o uyarıcı ile karĢılaĢmak istemez ve o uyarıcıya karĢı tedbir alır.
ÖRNEKLER:
**Çok sıcak bir havada gezen bir kiĢinin geziyi bırakıp eve gitmesi bir kaçmadır. Bu
durum olumsuzluğu ortadan kaldırmıĢtır.
** Havanın sıcak olduğunu bilip, dıĢarıya çıkmamak bir kaçınma durumudur.
çocuğun sobaya dokunur dokunmaz elini çekmesi kaçma, bir daha sobaya yaklaĢmaması
da kaçınma davranıĢı olarak adlandırılır
**Bir
KPSS-2007 Anaokulu öğrencisi Çiçek bir sabah uyandığında okula gitmek istemediğini
söylemiĢ ve ağlamaya baĢlamıĢtır. Böyle bir durumla ilk kez karĢılaĢan anne ve baba okula
giderek Çiçek‘in öğretmeniyle görüĢtüklerinde, bir gün önce öğretmeninin Çiçek‘i azarladığını
öğrenmiĢlerdir. Çiçek‘in okula gitmek istememesi, aĢağıdakilerden hangisiyle açıklanabilir?
CEVAP: Kaçınma DavranıĢı
Burada Çiçek öğretmeni tarafından azarlandığı için I.tip cezaya maruz kalmaktadır. Ve
Çiçek Okulu öğretmenle eĢleĢtirek bu durumun doğal sonucu olarak okula gitmek
istememektedir.
KPSS-2006 Kaçınma davranıĢının kazanılmasında edimsel koĢullanmayla ilgili,
Kademeli yaklaĢma-Ayırt etme-Olumsuz pekiĢtirme-Sönme
CEVAP: Ayırt etme-Olumsuz pekiĢtirme
ÖRNEK: Yağmur yağarken daha az ıslanmak için eve koşarak ya da eve gitmek
KAÇMA iken bulutlara bakıp yağmur yağacağını anladığı için eve koşarak giden
kişinin davranışı ise KAÇINMADIR.
BATIL
DAVRANIġ
BATIL ĠNANÇ
** Batıl davranıĢların birçoğu edimsel koĢullama ilkelerine göre meydana gelir.
Organizma, tesadüfen bir davranıĢı yaptığı sırada, o davranıĢla iliĢkili olmamasına
rağmen, olumlu bir pekiĢtireç alırsa, zaman içersinde aldığı bu pekiĢtireci davranıĢla
iliĢkilendirir ve o davranıĢı yapma eğilimi gösterir.
**Edimsel koĢullanmada pekiĢtirme gösterilen tepkiye bağlı olarak yapılır. **Batıl
davranıĢlar, davranıĢ ve çevresel olay arasında izlerlik iliĢkisinin bir sonucudur ve
davranıĢın tesadüfen pekiĢtirilmesi sonucu ortaya çıkar.
ÖRNEKLER:
** Hayvan pekiĢtirilen davranıĢı yapma eğiliminde olur. Fare tesadüfen baĢını kaĢıdığında yiyecek
verilirse ve bu durum tekrar edilirse, arasında hiçbir iliĢki olmamasına rağmen yiyecek elde etmek
için baĢını kaĢıma davranıĢı tekrar eder.
SAYFA 43
Tesadüfen yan yana gelen iki olay gerçekle iliĢkisi olmayan batıl davranıĢların meydana
gelmesine sebep olur.
** Sol ayakla gider ve iĢi ters giderse gelecek sefer sağ ayakla gider. – uğurlu gün –
uğurlu sayı – solundan kalkma – merdiven altından geçmeme GĠBĠ BATIL ĠNANÇLAR
BU DAVRANIġLARA SEBEP OLUR.
BATIL
DAVRANIġ
BATIL ĠNANÇ
KPSS 2003-ArkadaĢından aldığı kalemle girdiği bir sınavda çok baĢarılı olan bir öğrenci, daha
sonra girdiği sınavlarda aynı kalemi kullanmıĢtır. Öğrencinin daha sonraki sınavlarda aynı kalemi
kullanması aĢağıdakilerden hangisiyle açıklanabilir?
CEVAP: Batıl davranıĢ
KPSS 2006-Bir iĢ adamı, iĢ görüĢmesi yapacağı kiĢileri etkilemek için görüĢmeye yeni aldığı
Ģık bir takım elbiseyi giyerek gitmiĢ, ancak görüĢme baĢarısızlıkla sonuçlanmıĢtır. Bu olaydan
sonra bu iĢ adamı iĢ görüĢmelerine giderken yeni bir Ģey giymemeye özellikle dikkat etmeye
baĢlamıĢtır. Edimsel koĢullama yaklaĢımında bu tür davranıĢ ne olarak nitelendirilir?
CEVAP: Batıl
KPSS 2007-Ebru otobüsle okula giderken yaĢlı bir hanıma yer verir ve o gün okuldaki zor bir
sınavı çok iyi geçer. O günden sonra Ebru ne zaman önemli bir sınavı olsa otobüste büyüklerine
yer vermeye özen gösterir. Ebru‘nun bu davranıĢı aĢağıdakilerden hangisine örnektir?
CEVAP: Batıl davranıĢ
KPSS 2008-Bir futbolcunun gol attığı bir maçta taktığı kolyeyi, daha sonraki maçlarda da
mutlaka takması ve kolyeyi takmadan maça çıkmak istememesi aĢağıdaki kavramlardan
hangisiyle en iyi açıklanabilir?
CEVAP: Batıl davranıĢ
** Büyük Annenin Kuralları-DavranıĢçı psikolog David Premack tarafından geliĢtirilen bir
ilkedir. Ancak bu ilke aileler tarafından çok eski zamanlardan beri kullanıldığı için
'büyükannenin kuralı' olarak da bilinmektedir.
**Bu ilkeye göre çok sık görülen (tercih edilen-ĠSTENĠLEN) davranıĢ pekiĢtireç olarak
kullanılarak, az gösterilen (tercih edilmeyen-ĠSTENĠLMEYEN) davranıĢ tipĠ ortaya
çıkarılmaya çalıĢılır.
** Bu ilke kullanılırken az gösterilen davranıĢtan baĢlanılır.
ÖRNEKLER:
** Sebze yemeğini sevmeyen, ancak tatlıyı çok seven bir çocuğa, sebze yedirmek için
"Sebze yemeğini bitirdikten sonra, tatlı yiyebilirsin" denebilir.
**Okulda öğretmen, yazı yazmada isteksiz olan, ancak oyun oynamaktan zevk alan
çocuklara 'Yazı yazarsanız, teneffüse çıkabilirsiniz" diyerek onların yazı azı yazmalarını
sağlayabilir
PREMARCK
ĠLKESĠ
BÜYÜK ANNE
KURALI
** Oyuncaklarını toplarsan top oynayabilirsin. – Yemeğini yersen bilgisayarda
oynayabilirsin.
** Annenin, çocuğuna; matematik dersini yaptıktan da sonra çikolata yiyebileceğini
söylemesi
** Eğer yemeğini bitirirsen çikolata yiyebilirsin
UYARI: Premack ilkesini kullanırken öğrencinin hangi davranıĢları çok sık, hangilerini
daha az gösterdiğinin belirlenmesi ve daima az görülen davranıĢın ilk önce yaptırılması
gerekir. Örneğin öğrenciye "Teneffüsten döndükten sonra ödevini tamamla" dediğimiz
zaman, öğrenci ödülünü önceden aldığı için davranıĢı göstermeyebilir.
KPSS 2004-Bir anne, bisiklete binmek isteyen çocuğuna odasını düzeltirse bisiklete
binebileceğini söyler. Annenin kullandığı davranıĢ kontrol tekniği aĢağıdakilerden hangisidir?
CEVAP: Premack ilkesi
KPSS 2004-Öğrencilerinin fizik güçlerini artırıcı idman yapmayı sevmediklerini, buna karĢılık
antrenmanı kendi aralarında maç yaparak geçirmekten çok hoĢlandıklarını fark eden bir beden
eğitimi dersi öğretmeni, onlara fizik gücü artırıcı idmanı gereken biçimde yaptıkları günlerde kendi
aralarında maç yapmalarına izin vereceğini, bunu yapmadıkları günlerde ise izin vermeyeceğini
açıklar. Öğretme ilkeleri çerçevesinden bakıldığında, öğretmenin temel amacı aĢağıdakilerden
hangisi olabilir?
CEVAP: Yapılma olasılığı yüksek olan davranıĢları, yapılma olasılığı düĢük olan davranıĢları
kazandırmak için kullanmak. BURADA DA PREMARCK KULLANILMIġTIR.
SAYFA 44
KPSS 2006-Ders dinlemek yerine oyun oynamak isteyen öğrencilerine sessiz bir biçimde ders
dinleme alıĢkanlığı kazandırmayı amaçlayan bir ilköğretim 1. sınıf öğretmeninin Premack
ilkesinden yararlanarak izleyeceği yol aĢağıdakilerden hangisidir?
CEVAP: Öğrencilerine sessizce dersi dinledikleri takdirde oyun oynamalarına izin vereceğini
söylemek.
KPSS 2007-AĢağıdakilerden hangisi Premack ilkesinin uygulanmasına örnektir?
CEVAP: Çocuğun pek hoĢlanmadığı sebze yemeğini bitirdikten sonra dondurma yemesine izin
verme.
KPSS 2008-Matematik ödevini yapmamak için bahaneler öne süren kızına; ―Ödevini bitir de
birlikte gezmeye çıkalım.‖ diyen bir annenin bu yaklaĢımı aĢağıdakilerden hangisine örnek
olabilir?
CEVAP: Premack ilkesi
KPSS 2009-AĢağıdakilerden hangisi Premack ilkesinin kullanılmasına bir örnek olabilir?
CEVAP: Fazla mesai yapmak istemeyen bir çalıĢana, fazla mesai yaptığı takdirde ertesi gün
tuttuğu takımın maçına gidebilmesi için iĢten erken çıkmasına müsaade edileceği sözünün
verilmesi.
KPSS 2010 Bir annenin ödevlerini yapmak yerine arkadaĢlarıyla oyun oynamak isteyen oğluna,
ödevini bitirdiği takdirde arkadaĢlarıyla oyun oynayabileceğini söylemesi. AĢağıdakilerden hangisi
ile açıklanır.
CEVAP: Premack ilkesi
KPSS-2010-Bir fen ve teknoloji öğretmeni laboratuar dersi bitiminde öğrencilerin
laboratuvarı temiz bırakmalarını istemiĢ ancak öğrenciler temizlik yapmaktan
hoĢlanmadıkları için temizlikten kaçmıĢlardır. Bunun üzerine öğretmen de temizliği
yaptırmak için masasını temizleyen öğrencilerin bir sonraki teneffüse çıkabileceğini
söylemiĢtir. Bu öğretmen öğrencilerin masaları temizlemelerini sağlamak için
aĢağıdakilerden hangisini kullanmaktadır?
CEVAP: Premack ilkesi
**Bireyin belli bir davranıĢı göstermesi için yapılan sözleĢmedir. Birey belli bir Ģekilde davrandığı
takdirde pekiĢtirilir. Diğer durumda ise pekiĢtirilmez. Yani istediği Ģeyi elde edemez. Çocuğun
istediklerini elde etmesi için belli davranıĢları ve etkinlikleri yapması gerekir.
** KoĢullu anlaĢma bireyin kendi kendisiyle de olur.
ÖRNEK:
Dersimi bitirirsem sinemaya gideceğim. / bu gün hiç sigara içmezsem
akĢam____________Yapacağım vs. demesi
ÖRNEK SORU
-I. Uyku vakti gelmesine rağmen uyumak istemeyip oyun oynamak isteyen bir çocuğa
babasının―Eğer Ģimdi yatağına gidip uyursan yarın bütün gün birlikte oynayabiliriz‖ demesi,
II. Ġstediklerini bağırarak yaptırmak isteyen bir çocuğa annesinin ―Bağırmadan
istediklerini söylersen bunları yapabilirim.‖ Demesi. Sırasıyla aĢağıdakilerden hangisinde
doğru olarak verilmiĢtir? I ve II numaralar sırasıyla hangi seçenektedir?
KOġULLU
ANLAġMA
CEVAP: Premack ilkesi/KoĢullu anlaĢma
Premack ilkesi
Ispanağını yersen dondurma yiyebilirsin örneğinde
Ispanağı yemek=bireyin istemediği durum
Dondurma yemek=bireyin istediği durum
yani; ödülün öncesinde bireyin istemediği durum var(asıl fark bu iĢte.)
KoĢulla anlaĢma
Ġsteklerini ağlamadan söylersen onları alırım örneğinde
Ġsteklerini ağlamadan söylersen=rahatsız olan anne
Onları alırım=Alınmasını isteyen çocuk yani; iki kiĢi arasında olacak
*Ama birey kendisiyle de anlaĢma yapabilir (bu ay sonuna kadar bir Ģey
almazsam ay sonunda istediğimi alabilirim)
PREMARCK: Eğer Ģimdi yatağına gidip uyursan yarın bütün gün birlikte oynayabiliriz‖
KOġULLU ANLAġMA: Bağırmadan istediklerini söylersen bunları yapabilirim.‖ SAYFA 45
**Kpss sınavında yeterli puan alırsan atanabilirsin, Neslihan kpss sınavından
90 alırsan öğretmen olarak göreve baĢlayabilirsin.
**Bir babanın oğluna "Sınıfını geçersen seni tatile götürürüm" demesi. Bu cümle koĢullu
anlaĢmaya örnek. Bu cümleyi Premack ilkesi için düĢünemeyiz. Çünkü Premack
ilkesinde öğrencinin yapmayı istemediği ya da sevmediği bir davranıĢ var. Öğrenci
sınıfını geçmeyi elbette ister.
KOġULLU
ANLAġMA
**Bu hafta üç kilo verirsen istediğin elbiseyi alacağım.
** Sigara içmezse saygı göreceği, zayıflarsa beğenileceğini söylemek
** 5 yıldır kpss ye hazırlanan Selma'ya babası "Bu yıl sınavı kazanıp ta atanırsan sana
araba alacağım
** Koşullu anlaşmada ''Yaparsan Yaparım''
Premack ilkesinde ''Yaparsan Yaparsın'
** Premack’ta pekiĢtirme hiyerarĢisi var. Yani bireyin daha çok sevdiği Ģeyler daha az
sevdiği Ģeyleri yapması açısından bir pekiĢtireç olarak kullanılır. Ancak koĢullu
anlaĢmada böyle bir hiyerarĢi yoktur. Örn: KPSS den yeterli puan alırsan atanırsın
**Edimsel koĢullanmada pekiĢtirilmediği için sönen bir davranıĢ (tepki) bir süre
sonra pekiĢtirme ya da herhangi bir sebep yokken geri gelebilir.
ÖRNEK
**Pavlov‘un deneyinde ödüllenmeyen (et verilmeyen) köpeğin salya akıtmamakla
birlikte bir süre sonra tekrar zil+et verilmesi halinde salya akıtması kendiliğinden
geri gelmeye örnek oluĢturur.
KPSS-Okulda arkadaĢlarıyla top oynarken, ―top benim alır giderim‖ diyerek
onlara her istediğini kabul ettirebileceğini öğrenen bir çocuk, arkadaĢlarının
KENDĠLĠĞĠNDEN durmadan sıkılıp birkaç kez üst üste ―istiyorsan al topunu git‖ demeleri üzerine bu
davranıĢı bir daha tekrar etmemiĢtir. Ancak, yarıyıl tatili dönüĢünde çocuk
GERĠ
arkadaĢlarıyla oynarken istediklerini yaptırmak için tekrar ―top benim alır giderim‖
GELME
demeye baĢlamıĢtır.
Çocuğun tatil dönüĢünde ―top benim, alır giderim‖ demesi
KPSS-2010-Kırmızı ıĢık yandığında kafesinin duvarında bulunan renkli bir daireyi
gagaladığı takdirde yiyeceği elde edeceğini öğrenen bir güvercinin bu davranıĢı
kırmızı ıĢığın yanmasının ardından daireyi gagalamasına rağmen yiyecek
verilemeyerek söndürülmüĢ ve güvercin artık daireyi gagalamaz olmuĢtur. Ancak
aradan birkaç gün geçtikten sonra, güvercin kafese konduktan sonra kırmızı ıĢık
yanar yanmaz, daireye doğru yönelmiĢ ve gagalamaya baĢlamıĢtır.
Güvercinin kafese konduktan sonra kırmızı ıĢık yanar yanmaz renkli daireyi tekrar
gagalamaya baĢlaması neyin sonucudur?
CEVAP: Kendiliğinden geri gelme
** Edimsel koĢullamada organizma baĢlangıçta rastgele bir takım davranıĢlarda bulunur.
Bu davranıĢlardan bazıları pekiĢtirilir. Ancak burada istediğimiz davranıĢın ortaya
çıkmama ihtimali de vardır.
BĠÇĠMLENDĠRME
ġEKĠLLENDĠRME
KADEMELĠ
YAKLAġTIRMA
**DavranıĢın en küçük biriminden baĢlanarak kademe kademe ara davranıĢların
pekiĢtirilmesiyle organizmaya yeni bir davranıĢın kazandırılması tekniğine ―kademeli
yaklaĢma‖ adı verilir.
** Kademeli yaklaĢtırma, beklenen tepkiye yakın olarak görülen bir tepkinin
pekiĢtirilmesiyle baĢlayan ve kademeli bir Ģekilde daha yakın tepkilerin pekiĢtirilmesiyle
sağlanan bir süreçtir.
BASAMAK ANALĠZĠ: Ġstenilen davranıĢa ulaĢmak için davranıĢın hangi basamaklara
bölüneceğinin belirlenmesidir.
** Biçimlendirme, tepkiyi farklılaĢtırmadır. Önce, gösterilen davranıĢlardan istenilen davranıĢa en
yakın olan davranıĢ pekiĢtirilir, bir müddet sonra daha yakını ve giderek daha yakını pekiĢtirilerek,
en sonunda beklenen davranıĢın gösterilmesi sağlanır.
SAYFA 46
ÖRNEK SORU:
Yapılması zor bir psiko-motor davranıĢı öğretmek için öğretmen, hedef davranıĢı küçük
birimlere ayırmıĢ ve her birim doğru yapıldıkça pekiĢtirerek diğer birime geçilmesini
sağlamıĢtır. Böylece öğrencinin küçük birimlere bölünmüĢ bu iĢi tamamlaması
sağlanmıĢtır. Öğretmenin bu uygulaması aĢağıdakilerden hangisine bir örnektir?
CEVAP: Kademeli yaklaĢma
DĠKKAT UYARI: Kademeli yaklaĢtırma ile sistematik duyarsızlaștırma arasında Ģu farklılık vardır:
**Kademeli yaklaĢtırmada
Amaç bir iĢi yapabilecek düzeye ulaĢmaktır.
ĠSTENĠLEN DAVRANIġIN KAZANDIRILMASI VE HER KADEMENĠN PEKĠġTĠRLMESĠ
**Sistematik duyarsızlaștırma
Amaç bir iĢi yapmak değil, korku, kaygı gibi olumsuzluklardan uzaklaĢmaktır.
ĠSTENMEYEN BĠR DAVRANIġIN GĠDERĠLMESĠ VE PEKĠġTĠRME YOK
ÖRNEKLER:
** Skinner'in deneyinde fare peyniri düĢüren kola ilk defa 72. dakikada, ikinci kez ise 80. dakikada
basmıĢtır. Fare eğer kola hiç basmasaydı davranıĢ öğrenilemeyecekti. Bunun için aĢama aĢama
pekiĢtireç verilip farenin kola basmasının sağlanması gerekecektir.
** 19 Mayıs'ta topluluk önünde bir kompozisyon okuyacak olan ancak daha önce böyle bir
konuĢma yapmamıĢ olan bir lise öğrencisine rahat konuĢma alıĢkanlığı kazandırmak isteyen bir
öğretmen, öğrencisinin önce sınıf arkadaĢlarına sunusunu yaptırması sonra giderek daha
kalabalık gruplarda sunusunu yapması böylelikle günü geldiğinde de topluluk karĢısında
konuĢmasını yapması mümkün olacaktır
BĠÇĠMLENDĠRME
ġEKĠLLENDĠRME
KADEMELĠ
YAKLAġTIRMA
KALABALIK KARġISINDA KONUġMA ALIġKANLIĞI KAZANDIRMA-KADEMELĠ YAKLAġTIRMA
KALABALIK KARġISINDA KONUġMA KORKUSUNU YENME-SĠSTEMATĠK DUYARSIZLAġTIRMA
KPSS SORULARI
KPSS-2002 Öğrencilere büyük grup önünde rahat olma davranıĢı kazandırılmak isteyen bir
öğretmen, önce bir iki kiĢi, sonra giderek büyüyen gruplar önünde öğrencileri bulundurarak uygun
davranıĢları pekiĢtirir ve böylelikle öğrencileri büyük gruplar önünde rahat olabilecek hale getirir.
Yukarıdaki durum aĢağıdakilerden hangisiyle açıklanabilir?
CEVAP: Kademeli yaklaĢma
KPSS-2003-Bir sınıf öğretmeni, okula yeni baĢlayan öğrencilerine sınıfta gürültü yapmadan
kendilerinden istenen çalıĢmaları yapma alıĢkanlığı kazandırmak amacıyla ilk gün, 10 dakika
süreyle gürültü yapmadan çalıĢtıkları takdirde bir ödül vereceğini söylemiĢ ve bu süre sonunda
onları ödüllendirmiĢtir. Öğretmen, ödül alabilmek için gerekli olan, sorun çıkarmadan istenen
çalıĢmaları yapma süresini her gün artırmıĢ ve sonuçta öğrencilerin bir ders saati boyunca sınıf
düzenini bozmadan kendilerinden beklenen çalıĢmaları yapar hale gelmelerini sağlamıĢtır.
Öğretmenin, öğrencilerine sınıf düzenini bozmadan çalıĢmalarını yapma alıĢkanlığı kazandırmak
amacıyla kullandığı teknik aĢağıdakilerden hangisidir?
CEVAP: Kademeli yaklaĢma
KPSS-2004 Bir futbol okulu öğretmeni okula yeni baĢlayan bir öğrencisine gol vuruĢu yapmayı
öğretmek amacıyla, ilk baĢlarda, topa yaptığı her düzgün vuruĢtan sonra onu ödüllendirmiĢtir.
Daha sonra sadece kalenin yakınından geçen vuruĢlarını, en sonunda da sadece kaleye isabet
eden vuruĢlarını ödüllendirmiĢtir. Öğretmenin kullandığı teknik aĢağıdakilerden hangisidir?
CEVAP: Kademeli yaklaĢma
KPSS-2006 Bir futbol takımının teknik direktörü genç bir oyuncusunun kalabalık seyirci kitlesi
önünde rahat oynamasını sağlamak için, onu önce küçük bir seyirci grubunun izlediği bir hazırlık
maçında, sonra önemsiz bir lig maçında, daha sonra da giderek daha fazla seyircinin izlediği
önemli maçlarda oynatıp her seferinde gösterdiği performansı sözel olarak pekiĢtirmiĢtir.
Teknik direktörün bu uygulaması aĢağıdakilerden hangisine bir örnektir?
CEVAP: Kademeli yaklaĢma
KPSS-2007 BeĢ yaĢındaki çocuğuna gömleğini kendi baĢına giymeyi öğretmeye çalıĢan bir anne,
ona sırasıyla önce gömleğin bir kolunu daha sonra da iki kolunu birden giymeyi baĢardığında bir
ödül verir. Çocuk gömleği üzerine geçirmeyi öğrendikten sonra anne onu iliklemeyi baĢardığı her
düğme için ödüllendirmeye devam eder. Örnekteki anne, çocuğuna gömleğini giymeyi öğretmek
için aĢağıdakilerden hangisini kullanmaktadır?
CEVAP: Kademeli yaklaĢma
KPSS-2009 Bir davranıĢın edimsel koĢullanma yoluyla öğrenilebilmesi için bu davranıĢın
pekiĢtirilmesi, davranıĢın pekiĢtirilebilmesi için de en az bir kez yapılması gerekir. Buna göre,
çocuğuna pekiĢtirme yoluyla paltosunu sağa sola fırlatmak yerine vestiyere asma alıĢkanlığı
kazandırmak isteyen, ancak çocuğu paltosunu hiçbir zaman vestiyere asmadığı için
pekiĢtiremeyen bir annenin aĢağıdaki tekniklerden hangisini kullanması gerekir?
CEVAP: Kademeli yaklaĢma
SAYFA 47
SÖNME
**Organizmanın yaptığı davranıĢın ardından pekiĢtireç verilmez ise bir süre sonra
davranıĢın ortadan kalktığı görülecektir. Sönme öncesinde davranıĢta mutlaka bir miktar
artıĢ gözlenecektir.
ÖRNEKLER:
Her alıĢveriĢte kendisinden çikolata isteyen Damla‘nın bu davranıĢını söndürmek isteyen
annesi Damla‘nın çikolata isteğini pekiĢtirmemesi gerekir. Eğer anne çikolata almama
konusunda kararlı davranırsa bu sefer Damla‘nın çikolata isteme davranıĢında artıĢ
gözlenecek, sönmenin baĢladığını gösteren bu artıĢın (SÖNME PATLAMASI).
sonucunda çikolata isteme davranıĢı giderek azalacak ve ortadan kalkacaktır(SÖNME).
Fakat Damla‘nın annesi değiĢken aralıklı bir tarife kullanıyorsa, (ara sıra çikolata isteme
davranıĢını pekiĢtiriyorsa) davranıĢın ortadan kalkması daha zor olacaktır
ÖNEMLĠ NOT: Edimsel ve tepkisel koĢullanmada sönme süreçleri arasındaki temel fark
sönme patlamasıdır. Edimsel koĢullanma ile ĢekillendirilmiĢ bir organizma davranıĢlarıyla
istediği uyarıcıya kavuĢamazsa her seferinde sönme patlaması ortaya çıkarken tepkisel
koĢullamada böyle bir durum yoktur. Sönme patlamasının baĢlangıcı sönmenin
baĢlangıcı kabul edilir.
KPSS 2002:Tuttuğu futbol takımının her maçına giden bir taraftar, takımının sürekli kaybetmesi
üzerine, yavaĢ yavaĢ maçlara gitmekten vazgeçmiĢtir. Taraftardaki bu davranıĢ değiĢikliği edimsel
(operant) koĢullanma ilkelerine göre aĢağıdakilerden hangisine bir örnektir?
CEVAP: SÖNME
KPSS 2009:Gülce Hanım, bebeğinin ayakta sallanarak uyumak istediğini ve ayakta
SÖNME
sallanmadığı takdirde ağladığını bir psikoloğa anlatır. Psikolog ona bebeğini yatağına
koymasını ve ağlamasına aldırmadan kendi kendine uyumasını beklemeyi tavsiye eder.
Psikologun önerilerine Gülce Hanım‘ın uyması durumunda, aĢağıdakilerden hangisinin
ortaya çıkma olasılığı en yüksektir?
CEVAP: Ağlama davranıĢı ilk günlerde artma gösterecek, ancak giderek azalıp ortadan kalkacaktır.
KPSS 2009-Antrenmanlarda son derece gayretli çalıĢtığı halde maçlarda
oynatılmayan bir futbolcu antrenmanlarda giderek daha az çalıĢır hale gelmiĢ
ancak bir maçta oynatılmasının ardından, antrenmanlarda tekrar aynı gayretle
çalıĢmaya baĢlamıĢtır. Buna göre aĢağıdaki sonuçlardan hangisine ulaĢılabilir?
CEVAP: Sönmeye yüz tutan bir davranıĢın yeniden gösterilmesi için birkaç kez pekiĢtirilmesi yeterli olabilir.
**Bir ayırt edici uyarıcı durumunda davranıĢın pekiĢtirilmesiyle davranıĢta artma,
pekiĢtirilmeme durumunda azalma görülmesidir.
DAVRANIġTA
KONTRAST
ÖRNEKLER:**1000 TL maaĢ alan birinin; maaĢı 800 TL ye düĢürülürse performansında
azalma (Negatif DavranıĢta Kontrast), 1200 TL ye çıkarılırsa performansında
artma(Pozitif DavranıĢta Kontrast) gözlenecektir.
KPSS-2010 Evde istediklerini ağlayarak yaptırabilen bir çocuk, okula baĢladıktan sonra
kısa bir süre içinde aynı davranıĢın iĢe yaramadığını öğrenir ve okulda istediklerini
ağlayarak yaptırmaktan vazgeçer. Buna karĢın evde ağlayarak istediklerini yaptırmaya
çalıĢma sıklığında bir artma görülür.Çocuğun evde isteklerini ağlayarak yaptırmaya
çalıĢmasının sıklığındaki artıĢ aĢağıdakilerden hangisiyle açıklanabilir?
CEVAP: DavranıĢta kontrast
AÇIKLAMA: Çocuk, evde istediklerini ağlayarak yaptırabilme davranıĢını genelleyerek
okulda da sürdürmek istemiĢtir. Ancak okulda, ağlayarak istediklerini yaptıramamıĢtır.
Ancak evde istediklerini ağlayarak yaptırma davranıĢı artarak devam etmiĢtir. Buna göre
ayırt edici uyarıcı tarafından kontrol edilen istediklerini ağlayarak yaptırma davranıĢı,
evde pekiĢtirilmiĢ daha sık sergilenmeye baĢlamıĢtır. Ayırt edici uyaran tarafından kontrol
edilen bir davranıĢın pekiĢtirilmesi durumunda davranıĢta artma, pekiĢtirilmemesi
durumunda davranıĢın yapılma sıklığında azalma görülmesine, davranıĢta kontrast denir.
2010-EKĠM-Evde oldukça saldırgan olan okulda ise cezalandırıldığı için aynı
davranıĢları yapmayan bir çocuğun evde bu davranıĢları yapma sıklık ve süresinin
artması aĢağıdakilerden hangisi ile açıklanır?
CEVAP: DavranıĢta kontrast
KAHRAMAN ÖZKUL [email protected]
SAYFA 48
GENELLEME
GENELLEME
**Klasik koĢullamada olduğu gibi edimsel koĢullamada da organizma bir uyarıcıya
karĢı gösterdiği tepkiyi baĢka bir uyarıcıya da gösterebilir.
** Veya farklı uyarıcılar karĢısında yanı tepki gösterilebilir.
ÖRNEK:
**Yaptığı bir espriye herkesin güldüğünü gören bir kiĢi her ortamda espri yapması
** 6 yaĢındaki Bilge sürekli bağırıp çağıran uzun sakala sahip dedesinden çok
korkmaktadır. Annesi ile ne zaman dıĢarı çıksa, uzun sakala sahip adamları
görünce ağlamaya baĢlaması.
**Evde annesiyle konuĢarak ihtiyacını karĢılayan ve bundan keyif alan bir
çocuğun, dıĢarıda da okulda da insanlarla konuĢması
**Tarih öğretmeni tarafından ödevlerini zamanında yaptıkları için ödüllendirilen
öğrencilerin, diğer derslerin ödevlerini de zamanında yapmaya baĢlamaları.
**Kendisine aĢı yapan beyaz önlüklü hemĢireden korkan çocuğun daha sonra
tüm beyaz önlüklülere karĢı korku tepkisi geliĢtirmesi
**KPSS-2009 Bir futbolcu, rakibinin sert bir hareketiyle yere düĢmüĢ ve hakem rakip
oyuncuyu oyundan atmıĢtır. Bu olaydan sonra, bu futbolcu canı yanmıĢ gibi davranarak
rakibini oyundan attırabileceğini öğrenmiĢtir (I). Aynı oyuncu farklı hakemlerin yönettiği
diğer maçlarda da kendini yere atarak rakibini oyundan attırmayı denemiĢtir (II). Bu
denemelerde baĢarısız olan futbolcu sadece rakibini oyundan atan ilk hakemin yönettiği
maçlarda bu numarayı denemeye devam etmiĢtir (III). Yukarıdaki parçada I, II ve III
rakamlarıyla ifade edilen durumlar, sırasıyla aĢağıdaki kavramlardan hangileriyle
açıklanabilir?
CEVAP: Edimsel koĢullanma – Genelleme – Ayırt etme
DĠKKAT: Genelleme deyince aĢağıdaki kavramlarla karĢılaĢmaktayız
DĠKKATLĠ OKUYUNUZ
Duyduğu siren sesinin itfaiye aracına ait olduğunu öğrenen bir çocuk bu sese
benzer sesler duyduğunda (polis aracının ya da ambulans gibi) hemen cama
doğru koĢup itfaiye arabası geçiyor demesi UYARICI GENELLEMESĠ iken.
Dedesini görüp tanıyan bir çocuğun daha sonraları dedesini gördüğünde bazen
gülümsemesi bazen koĢup onun kucağına oturması, bazen onunla oyun
oynamak için saklanması TEPKĠ GENELLEMESĠ OLUR.
UYARICI GENELLEMESĠ
**Tepkisel KoĢullanma da
**ÇeĢitli uyarıcılara benzer tepkilerin gösterilmesi-Y
**Farklı uyarıcılara aynı ya da benzer tepkiler verilmesidir-Ġ
**Organizmanın benzer uyarıcılara aynı tepkiyi vermesidir-YE
ÖRNEKLER:
** Küçük bir çocuğun annesine verdiği tepkiyi ve annesinin eĢarbını takmıĢ olan
baĢka bir bayana verdiği tepkinin aynı olması
** Bir köpek ısırması sonucu o köpekten korkarken daha sonra tüm köpeklere
karĢı korku tepki vermesi...
**Zil sesine salya tepkisi veren köpeğin, metronom sesine de aynı tepkiyi vermesi
**Fareden korkan bir çocuğun, bütün tüylü hayvanlardan korkması
**Denizde boğulmanın eĢiğinden dönmüĢ bir kiĢinin havuzdan da korkması
2010 KPSS-Oğuz öğretmenin okuttuğu bir derste zorlanan öğrencilerin, onun
verdiği diğer derslerden de ürkmeye baĢlaması AĢağıdakilerden hangisi ile
açıklanabilir?
CEVAP: Derslere uyarıcı genellemesi oluĢması
KPSS-2004-AĢağıdaki özdeyiĢlerden hangisi koĢullanma yoluyla öğrenmede
gerçekleĢen UYARICI GENELLEMESĠ olgusunu çağrıĢtırmaktadır?
CEVAP: Sütten ağzı yanan yoğurdu üfleyerek yer
SAYFA 49
TEPKĠNĠN GENELLENMESĠ
**-Edimsel KoĢullanma da
** Benzer uyarıcılara farklı tepkilerin gösterilmesi-Y
**Organizmanın bir uyarıcı karĢısında farklı tepkiler sergilemesi-Ġ
**GerçekleĢtirdiği davranıĢın ardından pekiĢtirilen organizma, zaman içinde pekiĢtirilmesine
neden olan davranıĢa benzer nitelikte yeni davranıĢlar yapması-YE
ÖRNEKLER:
**Ellerini yıkadığı için babası tarafından bisiklet ile ödüllendirilen Betül‘ün diğer
günlerde ayaklarını da yıkamaya baĢlaması
**Kendi baĢına ayakkabılarını bağlayan çocuğun annesi tarafından
ödüllendirilmesinden sonra birçok iĢini kendi baĢına yapmaya baĢlaması
**Çocuğun annesini öpmesi sevmesi ısırması
**Kırmızı ıĢığı her gördüğünüzde farklı tepkiler vermemiz
GENELLEME
KPSS-2010 Notaları sırasıyla eksiksiz olarak okuyabildiği için müzik
öğretmeninden övgü alan bir ilköğretim okulu öğrencisinin daha sonra girdiği
derste öğretmenine alfabedeki harfleri sırasıyla söyleyebileceğini göstermeye
çalıĢması aĢağıdakilerden hangisiyle açıklanabilir?
CEVAP: Tepki genellemesi Fakat seçeneklerde Uyarıcı genellemesinin de
olduğu unutulmamalı
ÖĞRENMENĠN GENELLENMESĠ
GENELLEME
**Edimsel koĢullanma da
**Organizmanın bir durumda öğrendiği davranıĢı benzer diğer durumlarda da
kullanmasıdır.
ÖRNEKLER:
**Tarih dersine geç kaldığında öğretmenine-dedem rahatsızlandı o yüzden geç kaldım
diyerek azarlanmaktan kurtulan bir öğrencinin baĢka bir gün matematik dersine geç
kaldığında aynı yalanı kullanması
KPSS-2003 Okula geç kalan bir öğrenci, hasta olduğu için uyanamadığını söyleyerek
azar iĢitmekten kurtulmuĢtur. Aynı öğrenci birkaç gün sonra sözlü sınavda sorulan
cevaplayamayınca, düĢük puan almaktan kurtulmak için, öğretmenine hasta olduğundan
sınava iyi çalıĢamadığını söylemiĢtir. Bu durum aĢağıdakilerden hangisiyle açıklanabilir?
CEVAP: Öğrenmenin genellemesi
ÖRNEK SORU ĠĢe geç kalan Ahmet, patronuna arabasının lastiğinin patladığını söyler
ve patronu ona tepki göstermez. Bir gün evine de geç kalan Ahmet aynı yalanı eĢine de
söyleyerek durumdan sıyrılmaya çalıĢır. Ahmet‘in eĢine de patronuna söylediği yalanın
aynısını söyleyerek durumdan sıyrılmaya çalıĢması aĢağıdakilerden hangisiyle
açıklanabilir?
CEVAP: Öğrenmenin genellemesi
KPSS- Ders zili çaldığı hâlde sınıfa girmeyip bahçede oynamaya devam ettiği için
öğretmeninden azar iĢiten AyĢe, izleyen hafta sonunda gittiği sinema da filmin
baĢlayacağını belirten zilin sesini duyar duymaz annesinin elini tutarak salona doğru
koĢmaya baĢlamıĢtır. AyĢe‘nin sinemada zil sesini duyunca salona doğru koĢması
aĢağıdakilerden hangisiyle açıklanabilir?
CEVAP: Öğrenmenin genellemesi
ÖRNEK SORU Öğretmen ilköğretime yeni baĢlayan esma‘nın yapmıĢ olduğu ödevinde
yanlıĢların üstünü bu hatalı diyerek kırmızı kalemle çizmiĢtir. Ġlerleyen zamanlarda
annesiyle alıĢveriĢe giden esma annesinin onun için beğendiği kırmızı elbiseyi bu hatalı
diyerek istememiĢtir. Esma‘nın elbiseyi reddetmesi nasıl açıklanır.
CEVAP: Öğrenmenin genellemesi
SONUÇ:
Tepki genellemesinde tepkiyi genelliyorsun
Öğrenme genellemesinde öğrenmeyi genelliyorsun
Uyarıcı genellemesinde uyarıcı genelliyorsun.
SAYFA 50
AYIRT ETME: Organizmanın uyarıcıları ayırt etmeyi öğrenmesidir. Uyarıcılar
arasındaki farkı anlaması bilmesi öğrenmesidir. Genellemenin tersi ayırt etmedir.
* Ayırt etmede, genellemenin tersine organizmanın koĢullama sürecinde
kullanılan uyarıcıyı diğerlerinden ayırt ederek tepkide bulunma eğilimidir.
ÖRNEK:
**Evde her Ģeyi ağlayarak yaptıran bir çocuğun anaokuluna baĢladığında da
öğretmenine ağlayarak her Ģeyi yaptırmaya çalıĢması genelleme, daha sonra
anaokulunda ağlamanın fayda etmediğini görmesi de ayırt etmedir.
**Daha önce maydanoza da çiçek diyen çocuğun daha sonra çiçeğe çiçek
maydanoza, maydanoz demeyi öğrenmesi
AYIRT ETME
AYIRT EDĠCĠ
UYARICI
AYIRT EDĠCĠ
EDĠM
UYARICI
KONTROLÜ
KPSS-2009-Evde oyuncaklarını toplama alıĢkanlığı olmayan Özgür, yuvaya
baĢladığı ilk gün oynadığı oyuncakları toplayıp oyuncak dolabına kaldırmadığı
için öğretmeni tarafından sertçe uyarılmıĢ ve o günden sonra yuvadayken
her zaman oyuncaklarını toplamıĢtır. Ancak Özgür evde yine oyuncakları
toplamama alıĢkanlığını devam ettirmiĢtir. Özgür‘ün yuvadayken oyuncakları
toplamayı öğrenmesi ancak evdeyken toplamama alıĢkanlığını devam ettirmesi,
sırasıyla aĢağıdaki süreçlerden hangileriyle açıklanabilir?
CEVAP: Edimsel koĢullanma – Ayırt etmeyi öğrenme
Ayırt Edici Uyarıcı:
**Organizmanın hangi uyarıcılarda davranıĢı göstereceğini öğrenmesidir. DavranıĢı
gösterdiği uyarıcı ayırt edici uyarıcıdır. Organizmanın davranıĢına yön veren uyarıcı
ÖRNEK
**Ahmet Bey eĢini ve çocuklarını rahatsız etmemek için sigara içeceği zaman balkona
çıkmaktadır. Bir süre sonra baĢka sebepler için bile balkona çıksa sigara yaktığını fark
eder. Burada BALKON sigara içmek için Ayırt Edici Uyarıcı, Balkona çıktığında sigara
yakması ise Ayırt Edici edimdir. Genel olarak ise burada bir uyarıcı kontrolü vardır.
KPSS-2010-Salih Bey trafikte aracını sıkıĢtıran bir kamyonet sürücüsüne korna
çalmıĢ ve küfür etmiĢtir. Bu sırada araçta bulunan oğlu bu olaya tanık olmuĢtur.
Daha sonra babasının her korna çalıĢında çocuk küfür etmiĢtir. Korna sesi
çocuğun küfür etme davranıĢını kontrol eden ne tür bir uyarıcıdır?
CEVAP: Ayırt edici uyarıcı
KPSS-2006-Ücreti düzenli bir biçimde her haftanın son iĢ günü ödenen bir çalıĢan,
diğer günlerde değil, sadece haftanın son iĢ gününde ücretini almak üzere muhasebe
bürosuna gitmektedir. Bu durumda haftanın son iĢ günü söz konusu çalıĢanın muhasebe
bürosuna gitme davranıĢını kontrol eden ne tür bir uyarıcıdır?
CEVAP: Ayırt edici uyarıcı
KPSS-2010-Bir çalıĢan patronundan maaĢına zam istemeye karar verir, ancak o
sırada patronun telefonda öfkeyle birini azarladığını duyduğu için zam istemeyi
erteler, çalıĢanın zam isteme davranıĢını kontrol eden bir uyarıcı vardır. Edimsel
koĢullanma sürecinde bu tür uyarıcılara ne ad verilir?
CEVAP: Ayırt edici uyarıcı
Ayırt Edici Edim: Sadece belli bir durumda yani belli bir ayırt edici uyarıcıya
yapılan edimsel tepkidir. AYIRT EDĠCĠ UYARICININ kontrolündeki davranıĢ AYIRT
EDĠCĠ EDĠM‘ dir
ÖRNEK:
Yolda karĢıdan karĢıya geçerken kırımızı ıĢık (ayırt edici uyarıcı) gördüğümüzde bekler
(AYIRT EDĠCĠ EDĠM) kaza geçirmekten kurtuluruz
SAYFA 51
UYARICI KONTROLÜ:
AYIRT ETME
AYIRT EDĠCĠ
UYARICI
AYIRT EDĠCĠ
EDĠM
UYARICI
KONTROLÜ
ALIġMA
ALIġKANLIK
KAZANMA
**Ayırt edici uyarıcının sunulması ya da ortamdan çekilmesine göre organizma
belirli bir davranıĢta bulunur, Skinner bunu uyarıcı kontrolü olarak görmektedir.
DavranıĢın gerçekleĢme olasılığı ayırt edici uyarıcının kontrolündedir.
KPSS-2010-AĢağıdaki davranıĢlardan hangisi bir ayırt edici uyarıcı tarafından
kontrol edilmesi söz konusudur?
CEVAP: Hatice ne zaman resim çekilecek olsa saçını düzeltmektedir (Resim
çekimi Hatice için ayırt edici uyarıcıdır.)
GENEL BĠR ÖRNEK: Bir çocuğun itfaiye aracının siren sesini, polis ve ambulans siren sesleriyle
karıĢtırmaması AYIRT ETME, duyduğu sesin itfaiye aracının siren sesi olduğunu söylemesi
davranıĢı AYIRT EDĠCĠ EDĠM, itfaiye aracının siren sesi ise AYIRT EDĠCĠ UYARICI, Bu arada
çocuğun sesi bir uyarıcı tarafından kontrol edilmektedir. DavranıĢa sebep olan davranıĢı
yönlendiren bir uyarıcı vardır. Bu duruma ise UYARICI KONTROLÜ denir.
ALIġMA: PekiĢtireç devam eder ama davranıĢ yine de ortadan kalkar. PekiĢtireç
verilmesine rağmen davranıĢın ortadan kalkmasının nedeni organizmanın pekiĢtirece
alıĢması ve pekiĢtirecin değerinin azalmasıdır. AlıĢmayı önlemek için sürekli aynı
pekiĢtireç kullanılmamalı ara sıra değiĢtirilmedir
UYARI-1:AlıĢmada sürekli aynı pekiĢtirec verildiğinden dolayı gücün azalmasından
kaynaklı davranıĢın yapılma durumunun azalması ya da yok olması vardır. Sönme de
ise pekiĢtireç verilmediği için davranıĢın yok olması söz konusudur.
ÖRNEK: Öğretmeni öğrencisine derse katıldığında sürekli aferin dediği halde derse
katılmamaya baĢlaması ALIġMA-Nasıl olsa katılıyor diyerek aferin demeyi kestikten
sonra öğrencinin bir süre sonra derse katılması ise SÖNME dir
UYARI-2-AlıĢmanın önlenmesi için sürekli aynı pekiĢtireç kullanılmamalı, pekiĢtireç
değiĢtirilerek davranıĢ pekiĢtirilmeye devam edilmeli, bazı davranıĢlar bu Ģekilde bazen
uzun süre pekiĢtirmeyi gerektirebilir.
UYARI-3 Farklı pekiĢtireçler kullanarak davranıĢı kazanana kadar devam ettirmeye ise
ALIġKANLIK KAZANMA denir
ALIġKANLIK KAZANMA: AlıĢkanlıklar uzun sürede kazanılır ve otomatik hale gelir.
Kazanılan bir alıĢkanlıktan vazgeçmek çok zordur ve alternatifleri göremeyiz.
Kazandığımız alıĢkanlıkları otomatik olarak yaparız.
Tilki dersinden vazgeçer de alıĢkanlığından vazgeçemez-AlıĢkanlıklar insanların ikinci
huylarıdır sözleri de alıĢkanlıkların otomatik hale geldiğine iĢaret eder.
KPSS-2010-AyĢegül Hanım akĢam evdeyken elektrikler kesilmiĢtir. DıĢarı çıkacak olan
AyĢegül Hanım hangi odaların ıĢıklarının açık olduğunu bilmediğini fark etmiĢtir. Odaların
düğmelerini tek tek kontrol etmiĢ ancak hangi yöne doğru açıldıklarını hatırlayamadığını
görmüĢtür. Emin olmak için odalara ilk kez giriyormuĢ gibi yapıp düğmelere basmıĢ
böylelikle düğmeler hangi yöne doğru basılı olduklarında ıĢığın açık olduğundan aĢağı
yukarı emin olmuĢtur. AyĢegül Hanım‘ın hangi odaların ıĢıklarının açık olduğunu
anlamak için bilmeden öğrenme ile ilgili aĢağıdaki süreçlerin hangisinden yararlanmıĢtır?
CEVAP: AlıĢkanlık
KPSS-2003-Odasını düzenli tutma alıĢkanlığı kazandırmak isteyen bir anne, çocuğuna
bir hafta boyunca yatağını düzelttiği her gün için ona sütlü kakao vermiĢ; bir haftanın
sonunda, artık yatağını her gün düzelten oğlunun düzenli olmanın yararlarını anladığını
düĢünerek sütlü kakao vermeyi kesmiĢtir. Ancak bu düĢüncenin aksine, çocuğu yavaĢ
yavaĢ yatağını düzeltmekten vazgeçmiĢtir. Bu durum aĢağıdakilerden hangisiyle
açıklanabilir?
CEVAP: Bazı davranıĢların alıĢkanlık haline gelmesi için çok uzun süre pekiĢtirilmesinin
gerekmesi
KPSS-2005- Öğrencilerine öğrettiği istenen davranıĢın sürekliliğini sağlamak isteyen bir
öğretmen, onların bu davranıĢını aralıklarla pekiĢtirmekte, ancak her seferinde aynı
pekiĢtireci kullanmamaktadır. Bu öğretmenin farklı pekiĢtireçler kullanmasının nedeni
aĢağıdakilerden hangisidir?
CEVAP Bir pekiĢtirece alıĢmanın gerçekleĢmesini önlemek
KAHRAMAN ÖZKUL [email protected]
SAYFA:52
Simgesel
Ödülle
PekiĢtirme
** Ġstenilen davranıĢları ortaya koyan öğrencilere aferin, not, para, Ģeker, oyun
gibi uyarıcılar yerine pekiĢtireç olarak puan, fiĢ, boncuk, çiçek figürü, yıldız, marka
gibi nesnelerin verilmesi temeline dayanır. Birey belirli sayıda davranıĢı yaptıktan
sonra ödüle kavuĢur. Belirlenen sayıdaki davranıĢa ulaĢmada gösterdiği her
davranıĢa bir simge ya da sembol verilir.
ÖRNEKLER:
Trafik kazası sonucu kısmi felç geçiren 4 yaĢındaki Tuana‘ya fizyoterapisti doğru
yaptığı her üç harekete bir pembe boncuk vermektedir. Her 10 boncuktan
sonrada Tuana‘ya sevdiği Ģekerlerden vermektedir. Bu durum aĢağıdaki
kavramlardan hangisi ile açıklanabilir?
CEVAP: Simgesel ödülle pekiĢtirme Geceleri tuvaletini tutamayan 5 yaĢındaki
Murat‘a, okul öncesi öğretmeni bir pano verir. Altını ıslattığı gecelerde, yağmurlu
havayı temsil eden bir iĢareti koymasını, ıslatmadığı günlerde de güneĢi temsil
eden iĢareti koymasını söyler art arda altını ıslatmadığı üç günde bir tane
fazladan güneĢ iĢareti koymakta on beĢ günün sonunda dokuz güneĢ topladığın
da ise istediği bir çizgi filmin dvd‘sini hediye etmektedir. Murat‘ın altını
ıslatmasını önlemek için öğretmenin kullandığı teknik aĢağıdakilerden
hangisine örnek olabilir?
CEVAP: Simgesel ödülle pekiĢtirme
KPSS-2008- AĢırı kilolu bir genç, diyetisyeniyle bir anlaĢma yapmıĢtır. Bu
anlaĢmaya göre belirli bir kaloriyi aĢmayacak biçimde yemek yediği her öğün için
bir yıldız kazanacak altı yıldız topladığında ise bir güneĢ elde edecektir. Dört
güneĢ topladığı zaman kendisine sevdiği bir sanatçının konseri için bilet
verilecektir. Gencin belirli kaloride yemek yemesini sağlamak için diyetisyenin
kullandığı teknik aĢağıdakilerden hangisine örnek olabilir?
CEVAP: Simgesel ödülle pekiĢtirme
KPSS-2009- Öğrencilerine ödev yapma alıĢkanlığı kazandırmak amacıyla
yaptıkları her ödeve bir yıldız veren ve toplam on yıldız kazananlara bir kitap
hediye eden bir öğretmen, aĢağıdaki davranıĢ kontrol tekniklerinden hangisini
kullanmaktadır?
CEVAP: Simgesel ödülle pekiĢtirme
**Bazı öğrenmeler aĢamaların izlenmesiyle ve pekiĢtirilmesiyle gerçekleĢtirilir. Her
aĢama bir sonraki aĢamanın ayırt edicisi durumundadır ve her aĢama pekiĢtirilerek
davranıĢ geliĢtirilir.
**Her aĢama bir sonraki aĢamanın ayırt edicisi olur. Her aĢama pekiĢtirilerek davranıĢ
geliĢtirilir.
ÖRNEKLER
**Bir kiĢiye patates kızartmayı öğretmek zincirleme yolla olur. Önce patatesler soyulacak, sonra
tava ocağa koyulacak, ardından yağ eklenecek, patatesleri tavaya atılacak gibi sıra ile ve her
aĢamanın pekiĢtirilmesiyle davranıĢın öğretilmesi mümkündür.
ZĠNCĠRLEME
** Çay demleme davranıĢını öğrenebilmek için aĢamalar belirlenir. Çaydanlığa su
koyma, çaydanlığı ateĢe koyma, suyun kaynaması, çayı demleme vb. aĢamalar birbirini
izler. Her aĢama pekiĢtirilerek davranıĢ öğrenilmiĢ olur.
** Alfabenin öğretilmesinde A, B, C, D, E... gibi aĢamalar birbirinin ön koĢulu ve
pekiĢtirme ilkelerine göre öğretilir.
** Bazı davranıĢlar vardır ki yapı olarak aĢamalardan oluĢur. Bu aĢamaların izlenmesi
ve tüm davranıĢın gerçekleĢmesi biçimlendirmeye benzer bir mekanizmayla
gerçekleĢtirilir. Bu mekanizmaya zincirleme denir. Örneğin, sizin arkadaĢınızı görmeniz
ayırt edici uyarıcı görevi yapar ve arkadaĢınıza ―Merhaba‖ dersiniz, sizin yaptığınız bu
tepki arkadaĢınızın size ―Merhaba‖ demesi için ayırt edici bir uyarıcıdır. Onun size
merhaba demesi ise sizin ―Nasılsınız?‖ demeniz için hem ayırt edici uyarıcı hem de
pekiĢtirici uyarıcıdır.(Senemoğlu 2005)
SAYFA 53
YOKSUNLUK
**Denek olacak hayvan bir yoksunluk programına tabi tutulur. Eğer
pekiĢtireç olarak yiyecek kullanılacaksa hayvana deneyden önceki birkaç gün
23‘er saatlik periyotlarla yiyecek verilmez. PekiĢtireç olarak su kullanılacaksa da
hayvan aynı Ģekilde susuz bırakılır. Bu yolla Skinner, hayvanı güdülemek için
baĢvurmadığını söylemektedir. Ona göre yoksunluk sadece belli bir durumda
gösterilecek performansla iliĢkilidir. Bir baĢka deyiĢle, yoksunluk yoksunluğu
gidermek içim gerekli olan performansı etkilemekte, performansı
yükseltmektedir.
Edimsel KoĢullama Süreci
a. Yoksunluk (Deprivation)
b. Beslenme Mekanizması (MagazineTraining) Eğitimi)
c. Manivelaya Basma (Lever Pressing)
PROGRAMLI ÖĞRENME__SKİNNER
PROGRAMLANDIRILMIġ ÖĞRETĠM
*DavranıĢçı öğrenme kuramına bağlı olarak Skinner tarafından
geliĢtirilmiĢtir. DavranıĢçı yaklaĢımı benimsemiĢ öğretmenlerin pekiĢtirme
ilkelerini temel alan bilgi parçacıklarını adım adım düzenleyerek öğrenciyi
ilerlemeye yönelten modeldir.
*Programlı öğrenmenin en önemli noktası bireyin kendi hızına göre öğrenmesine
hizmet etmesi ve bireysel farklılıkları dikkate almasıdır.
PROGRAMLI
ÖĞRENME
(ÖĞRETĠM)
*Öğretimin bireyselleĢtirilmesini ve hatanın en aza indirilmesinin
amaçlandığı pekiĢtirme ilkeleri temel alınır ve dönüt-düzeltme hemen
yapılır. Bu modelde Skinner in PekiĢtirme Ġlkeleri kavramına dikkat etmek
gerekir.
*Üniteler küçük adımlara ayrılır, önkoĢul öğrenmeler dikkate alınarak belli bir sıra
içinde iĢlenir. Öğrenilecek konuların öğrencilere karmaĢık gelmesi ve hazırbulunuĢluk
düzeyi üzerinde olması durumunda konu aĢamalılık ilkelerine göre iĢlenir.
-Küçük adımlar (Parçalara bölme)
-Etkin katılım (Öğrencinin sürece dâhil edilmesi)
-BaĢarı ilkesi (PekiĢtireç kullanımı-her baĢarılı davranıĢ pekiĢtirilir)
-Anında düzeltme(DavranıĢ doğruluğunun hemen bildirilmesi-geribildirim-dönüt)
-Bireysel hız(Öğretimin bireyselleĢtirilmesi-bireysel farklılıklar)
*Okulda ya da okul dıĢında yapılan bireyselleĢtirilmiĢ öğretme ve öğrenme
yaklaĢımıdır.
**Öğrenilecek her davranıĢ(bilgi parçacıkları)sırasıyla hiç atlamadan öğretilir.
Öğrenci bu yöntemde özel hazırlanmıĢ bir materyalle(bilgisayar yazılımı,
programlı ders kitapları v.b) kendi kendine öğrenir.
**Öğretmen sürecin her aĢamasında dönüt vererek yönlendirir. Öğretim
bireylerin hızına göredir. Cevaplar öğrenme sırasında öğrenciye bildirilir. Okul
içinde ve dıĢında her yerde kullanılır.
KAHRAMAN ÖZKUL [email protected]
SAYFA 54
BĠTĠġĠK KURAMLAR-(DAVRANIġCI)
WATSON- GUTHRIE
BİTİŞİKLİK: Ġki değiĢik uyaran – tepki bağlantısının birbirini anımsatmasıdır. Yani iki uyarıcıdan biri ortaya
çıktığın da diğeri onu hatırlatmaktadır. Birçok bilgiyi ve davranıĢı uyarıcı ile doğru davranıĢı tekrarlarla
bitiĢtirerek öğrenmiĢizdir.
**Watson davranıĢçılık kuramının kurucusudur.
**Watson temel olarak davranıĢların yaĢantı yoluyla nasıl değiĢtirilebileceği ile
ilgilenmiĢtir. Yani Watson‘a göre kalıtsal davranıĢlar yoktur. Öğrenmede çevrenin ve
yaĢantıların önemine dikkat çeker. Ġnsan davranıĢı çocukluktan itibaren çevredeki belli
uyarıcılarla belli tepkilerin birleĢmesi sonucu koĢullanma yoluyla, meydana gelir. Ġnsan
davranıĢlarının ve sonuçlarının önceden tahmin edilebileceğini belirtir.
**Çocuklar oyun hamuru gibidirler, onlara istediğimiz Ģekli veririz derken kalıtsal davranıĢ
ve öğrenmenin olmadığına dikkat çektiğini tekrar görmekteyiz. Bana bir düzine çocuk
getirin ben onları doktor avukat sanatçı tüccar hatta hırsız ve ya dilenci olarak yetiĢtireceğimi
garanti ediyorum demektedir.
**Watson yürüme, koĢma, konuĢma gibi karmaĢık becerilerimizin hep uyarıcı tepki arasında bağ
WATSON
kurma yoluyla öğrenilmiĢ davranıĢlar olduğunu ve bütün davranıĢların klasik koĢullanma yoluyla
öğrenilebileceğini savunmuĢtur. Bebekler koĢullanma yoluyla suçlu, müzisyen, ressam haline
getirilebilir. Yani insanda, koĢullanma yoluyla her kiĢilik oluĢturulabilir ve geliĢtirilebilir.
BĠTĠġĠKLĠK ** Watson‘a göre öğrenme pekiĢtirmeye bağlı değildir, Ģartlı ve Ģartsız uyarıcıların
birbirlerine çok yakın aralıklarla verilmesi yani bitiĢiklik sayesinde gerçekleĢir.
Ona göre koĢullu ve koĢulsuz uyarıcılar ne kadar sık verilirse öğrenme de o kadar
güçlenmektedir. Buradan bitiĢiklik ve tekrarın Watson da ne kadar önemli olduğu
anlaĢılmaktadır.
** Watson öğrenmeyi davranıĢ geliĢiminin temel süreci olarak kabul etmiĢ ve ― bir insan ne
öğrenmiĢse odur‖ anlayıĢı getirmiĢtir.
** Watson‘a göre insanlar üç temel duygu ile doğarlar: Bunlar; korku, öfke ve sevgidir.
**Gözlenebilir-ölçülebilir davranıĢlar üzerinde durulmalıdır.
**ĠçebakıĢ yöntemini kullandıkları için yapısalcılara karĢı çıkar
WATSON‘DA ÖNEMLĠ KAVRAMLAR.
1-EN SON-EN SIK ĠLKESĠ
** Watson‘a göre bir uyarıcıya verilecek tepki, o uyarıcıya verilmiĢ olan en son tepki
ya da en çok tekrarlanan tepkidir. Watson öğrenme sürecinde sadece bitiĢiklik ve sıklık
WATSON
ilkelerini kabul etmiĢ, pekiĢtirmenin ya da ödüllendirmenin gerekli olmadığını
savunmuĢtur
** Watson‘un ―Sıklık‖ ve ―En son yapılmıș olma‖ ilkeleri de önemlidir. Yani belli bir
uyarıcıya karșı belli tepkiyi ne kadar sık gösterirsek o tepkinin gerçekleșme ihtimali o derece
artar. Aynı șekilde en son gösterilen tepkinin aynı uyarıcıya karșı yapılma ihtimali diğer
tepkilerin gösterilme ihtimalinden daha fazladır.
**Watson‘a göre bir uyarıcıya verilecek tepki, o uyarıcıya karĢı en son yapılmıĢ ve en çok
tekrarlanmıĢ tepkidir. Bu ilkeye ― en son ve en sık tepkisi‖ adı verilir. Watson için en önemli
Ģey uyarıcı – tepki ikileminin tekrarlama sıklığıdır. Öğrenmede koĢullu ve koĢulsuz uyaranlar
birbirlerine çok yakın zamanlarda verilmelidir. DavranıĢların en son ve en sık yapılan
davranıĢlar öğrenilen davranıĢlardır. En sık ve en son ilkesi.
2-KORKU KOġULLAMASI VE UYARICI GENELLEMESĠ
** Watson, klasik koĢullanmanın genellemesi deneyini 11 aylık Albert adlı bir bebek üzerinde
çalıĢmıĢtır. Albert‘e beyaz bir fare hediye edildi. BaĢlangıçta bebeğin fareye yönelik herhangi
bir korkusu gözlenmedi. Bir süre sonra bebeğin fareye her yaklaĢımında koĢullu bir uyaran
olarak güçlü bir mekanik ses çıkarıldı. Bu ses doğal olarak Albert‘i korkuttu ve fareden
uzaklaĢtırdı
SAYFA 55
WATSON
** BitiĢiklik ilkesi sonucu zamanla korku tepkisi koĢulsuz uyaran olan fareye karĢıda
gösterilmeye baĢlandı. Zamanla bebek gördüğü beyaza benzer her Ģeyden (beyaz oyuncak,
beyaz tavĢan) uyarıcı genellemesiyle korkmuĢtur(UYARICI GENELLEMESĠ) Bu deneyi ile
Watson, klasik Ģartlanma yoluyla fobi oluĢturulabildiğini göstermiĢtir.
BĠTĠġĠKLĠK 3-SĠSTEMATĠK DUYARSIZLAġTIRMA-ve KORKUNUN GĠDERĠLMESĠ
**Tepkisel koĢullanma yoluyla korku öğrenilebiliyorsa korkmama da öğretilebilir.
**Bu teknikle, korkulan bir objeye adım adım fiziksel yaklaĢma söz konusudur. Korkan kiĢi,
pasiftir, Çocuk hedef davranıĢları yaptığı için ödüllendirilmez.
GUTHRIE
BĠTĠġĠKLĠK
**Öğrenmenin tek yasası bitiĢikliktir. Ödül-pekiĢtirece ve tekrara gerek yoktur.
GUTHRIE ** Öğrenmede tek deneme kuralı vardır. TEK DENEME
BĠTĠġĠKLĠK ÖRNEK:
Zil et, zil et verildiğinde ilk salya akıtıldığında öğrenme gerçekleĢir tekrara gerek yoktur.
**Öğrenmenin en temel kanunu Eġ ZAMANLI KOġULLANMADIR.
Bir uyarıcı tepkinin ortaya çıkmasını sağladığı anda UYARICI-TEPKĠ arasındaki bağ yani
BĠTĠġĠKLĠK hemen kurulur. Organizma bundan sonra aynı uyarıcıyla tekrar karĢılaĢtığında
yine aynı tepkiyi verir. Yani en son verilen tepkiyi verir. SONUNCULUK ĠLKESĠ
UYARI-1: Sonunculuk ilkesi WATSON ile aynıdır. Fakat tekrara gerek yoktur diyerek
Watson ile görüĢ ayrılığına düĢer.
UYARI -2:Tekrar sadece beceriyi geliĢtirir.
Örnek: Arabayı kullanmak çok sayıda hareketi gerektirir.(Gaza basma, debriyaj, vites kolu,
direksiyon hareketi v.b) bu hareketler arasında bağlantı tekrar ile oluĢur. Hareketler tek
baĢlarına TEK DENEME ile öğrenilir.
Kötü alıĢkanlıkların (DavranıĢ DeğiĢtirme)yok edilmesinde üç yöntem önermiĢtir
1-EĢik Yöntemi-(AlıĢtırma):
**Küçük bir adım atılır ve o yolda ilerlenir. Ġstenmeyen davranıĢları, istenen davranıĢlara
dönüĢtürmeyi sağlayan bir öğrenme tekniğidir. Ġstenmeyen davranıĢı meydana getiren
uyarıcı organizmaya azar azar ve yavaĢ yavaĢ uzun sürede verilerek, istenmeyen
davranıĢın ortaya çıkması önlenir ve istenen davranıĢın yapılması sağlanır.
ÖRNEKLER:
**Bütün olarak bir yumurtayı yiyemeyen çocuğa yumurta çok küçük parçalara bölünerek
azar azar verilir. EĢik olarak kabul edilen bir yumurtayı yiyebilme sınırı aĢılır ve kötü
alıĢkanlık ortadan kalkar.
**Spora yeni baĢlayan birinin terlememek için mekik sayısını her gün 10 ar adet artırarak
sonunda 100 mekik çekecek duruma gelmesi
**ġehir dıĢına ÖSS tercihi yapmasına kesinlikle izin verilmeyen bir kız öğrenicinin babasını
GUTHRIE
BĠTĠġĠKLĠK
EĢik Yöntemiyle ikna etmesi mümkündür. Önce Ģehir dıĢında tercih edeceği okulların
artılarından bahseder, daha sonra yaĢadıkları Ģehirdeki okulların olumsuz yanlarını anlatır.
Bu Ģekilde baĢka olumlu yanları bulur ailesine anlatır. Aileyi sonunda ikna eder.
** Okula korktuğu için gitmek istemeyen çocuğa eğlenceli okul öyküleri anlatılır, okul
arkadaĢlarının eve gelmesi sağlanır, okula yakın yerlerde gezintiye çıkılır, okul
bahçesinde oyun oynanır ve çocuk alıĢtırılır.
KAHRAMAN ÖZKUL
SAYFA 56
2-Bıktırma(Yorma)Yöntemi:
**Çekici olan Ģey fazlasıyla maruz bırakılıyor ve kiĢi bundan bıktırılır. Ġstenmeyen davranıĢ
organizma usanıncaya ya da yerine farklı bir davranıĢ gösterinceye kadar yaptırılır.
Organizma istenmeyen davranıĢı yapmaktan sıkıldığı için, davranıĢ sönme eğilimine girer.
ÖRNEKLER
**Çikolata aĢırı yiyen birisine çok sayıda çikolata verilirse bu zevkinden bıkar.
**Kibrit yakarak tehlike saçan bir çocuğu anne bir sürü kibrit vererek bıkıncaya kadar
GUTHRIE
yakmasını ister.(KPSS-2002-CEVAP: Guthrie)
BĠTĠġĠKLĠK **Günde bir paket sigara içen birine, günde 5 paket içirilmesi
**Atı eğere alıĢtırmak için atın üzerine eğer yerleĢtirilir. KiĢi ata biner ve at eğeri
atmaktan vazgeçinceye kadar koĢturulur.
3-Zıt Tepki Yöntemi-(ÇatıĢan Uyarcı Verme): Zıt tepkiler uyandıran iki uyaranın bir
araya getirilmesi. Bireye yapmaktan kaçındığı ve hoĢlanmadığı davranıĢ, hoĢlandığı ve
yapmak istediği bir davranıĢ ile birlikte yaptırılır veya gösterilir. Zıt tepki yönteminde,
istenmeyen davranıĢı ortaya çıkaran uyarıcı, tam tersi bir davranıĢa neden olması beklenen
diğer bir uyarıcıyla eĢleĢtirilir.
ÖRNEKLER:
** Hiç sevmediği bir dersi çok sevdiği bir hocadan alması
**Kediden korkan çocuğa korktuğu kedi annesinin (sevdiği birisi) kucağına konularak
gösterilir. Korku kaynağı olan nesne ya da durum sevdiği kiĢi veya durumla iliĢkilendirilir.
Böylece korku yok edilir…
**Sigarayı bırakmak isteyen birinin sakız çiğneyerek sigarayı unutmaya çalıĢması
EK AÇIKLAMALAR:
**Ona göre öğrenmek bir defa da ve son yaĢantı sonucunda meydana gelmektedir.
**Günlük yaĢamda insanların isimlerinin bir kez söylendiğinde öğrenilmesi beklenir.
**Bir öğretmenin öğrencisine istemediği halde yaptığı ödevi yeniden yaptırdığını düĢünelim.
Öğretmen bir daha ödev verdiğinde öğrenci en son yaptığı ödevi yeniden
hatırlayacaktır.
**GUTHRĠE‘ göre öğrenciler sınavlara en son eğitim gördüğü yerde girmelidir.
**Yaparak yaĢayarak öğrenmeye önem verir ve Yaptığımız Ģeyi öğreniriz ifadesi
ile destekler.
**Öğrenmenin aktarılması-transfere eğitim sürecinde fazla önem vermemektedir.
ÖRNEK: Tahtada matematik problemini çözen bir öğrenci benzer hatta aynı problemi
sırada otururken çözemeyebilir. Çünkü uyarıcılar birbirlerinden farklıdır.
GUTHRIE *Yaptığımız Ģeyi öğreniriz, tekrarlar beceriyi geliĢtirir.
BĠTĠġĠKLĠK * Öğrenmede ödüle ve pekiĢtirmeye gerek yoktur.
* Ceza bitiĢiklikle ilgilidir.
ÖRNEK
Eve her girdiğinde mantosunu ve çantasını yere atan çocuğunu annesi her
seferinde azarlar ve onları yerine astırır. Ve bu hep böyle devam eder. Daha sonra
annesi kızının manto ve Ģapkayı atmasını sağlayan uyarıcının onu azarlaması
olduğunu anlayarak diğer seferinde manto ve Ģapkasını alarak dıĢarı çıkmasını ister
ve içeri girer girmez azarlamaksızın manto ve çantayı asmasını ister; bu kez
davranıĢ düzelir.(BURADA CEZANIN PEK ĠġE YARAMADIĞINI VURGULAMAKTADIR)
AZARLIYOR FAKAT DOĞRU DAVRANIŞI YAPTIRMIYOR(Tahrik edici). SON DAVRANIŞ OLAN
YERE ATMA DAVRANIŞIDA DEĞİŞMİYOR. SON AŞAMADA İSE MANTOYU KIZMADAN
ASTIRIYOR. SON DAVRANIŞ ASMA DAVRANIŞI OLDUĞU İÇİN DEVAM EDİYOR. SAYFA 57
EġĠK YÖNTEMĠ
ALIġTIRMA
KADEMELĠ
YAKLAġTIRMA
ZĠNCĠRLEME
SĠSTEMATĠK
DUYARSIZLAġTIRMA
BĠÇĠMLENDĠRME
PekiĢtireç yok
PekiĢtireç var.
PekiĢtireç var
PekiĢtireç yok
AlıĢkanlıkların ve tutumların
söndürülmesi-genellikle kötü
alıĢkanlıklar
AlıĢkanlık beceri kazandırma
ĠĢlem sırası önemli değildir.
Seri birbirini takip eden
becerilen kazandırılması-iĢlem
adımları-basamakları sıra ile
yapılır, önceden planlanır.
ĠĢlem sırası önemlidir.
Korkuların giderilmesidavranıĢ ok etme-Basit
refleksif davranıĢlar
Edimsel öğrenme
Edimsel öğrenme
Tepkisel koĢullanma
Organizmaya hissettirmeden
anlamayacağı Ģekilde verilir.
Uyarıcı küçük dozlarda verilir.
Guthrie
Sistematik duyarsızlaĢtırma: Var olan bir duyguyu ortadan kaldırmak için
kullanılır asla pekiĢtirme kullanılmaz ve yeni bir davranıĢ kazanılmaz. Mesela köpekten korkan bir
çocuğa önce köpek resimleri gösterilir sonra çocuğun yanına küçük sevimli bir köpek getirilir ve böylece
korku ortadan kalkar.
ÖRNEK/2007 KPSS
Köpeklerden korkan bir çocuğa, bu korkusunu yenmesi için, önce köpek resimleri, daha sonra oyuncak
köpekler gösterilmiĢtir. Bunların ardından, çocuğun canlı bir köpeği önce uzaktan, daha sonra
yakınlaĢarak izlemesi sağlanmıĢtır. Son aĢamada ise çocuk köpeğe dokunarak onu sevmiĢtir. Bu
uygulamada aĢağıdaki tekniklerden hangisi kullanılmıĢtır?
A) Aralıklı pekiĢtirme B) Kaçınma koĢullaması C) Sistematik duyarsızlaĢtırma D) BiliĢsel terapi E) Model alma
Kademeli yaklaĢma: Yeni bir davranıĢ kazandırma sürecidir ve her davranıĢtan sonra
pekiĢtirme yapılır.
ÖRNEK: Kalabalık önünde konuĢamayan bir öğrenciyi önce 2-3 kiĢinin önünde konuĢturup
alkıĢlarız(PekiĢtirme) sonra 5-6 kiĢinin önünde konuĢturup alkıĢlarız daha sonra kalabalık bir topluluk
da konuĢtururuz ve alkıĢlarız gibi.
EĢik Yöntemi: Bu yöntem kademeli yaklaĢtırma gibi yani bir davranıĢ kazandırma da
kullanılır tek farkı asla pekiĢtirme yapılmaz. YavaĢ yavaĢ küçük adımlarla davranıĢ kazandırılır.
AlıĢkanlığın değiĢtirilmesi için Guthrie'nin önerdiği yoldur. Uyarıcıyı belli belirsiz verir, zamanla artırırsın.
Aynı uyarıcıyı artırırısın. BĠREYĠN ĠSTEMEDĠĞĠ UYARICI AZDAN ÇOĞA DOĞRU BELĠRLĠ DÜZEYDE VERĠLĠR.
ÖRNEK: Bütün olarak zeytini yiyemeyen ve tüküren çocuğa,zeytin çok ufak parçalara bölünerek azar
azar verilir.Tadı sevimsiz gelse de tükürme tepkisini uyandırmaz.hatta zamanla zeytini zevkle yiyebilir.
ÖRNEK SORU:
Evde çiçek bulundurulmasından hiç hoĢlanmayan Naim Bey’in eĢi Sevgi Hanım, önce salonun uzak bir köĢesine
küçük bir süs çiçeği yerleĢtirmiĢtir. Sevgi Hanım, diğer haftalar geldiğinde de salonun ve evin diğer yerlerine Naim
Bey’in tepkisini çekmeye neden olmayacak büyüklükte birkaç saksı daha yerleĢtirmeyi baĢarmıĢtır. Sevgi
Hanım’ın evini çiçeklerle donatma çabası aĢağıdaki yöntemlerden hangisine uygun bir davranıĢ sayılabilir?
A) EĢik yöntem B) KarĢıt koĢullanma C) KoĢullu tepki D) Ayırt etme eğitimi E) Kademeli yaklaĢma
ÖRNEK SORU: Yüksel doğduğunda ailesinin ekonomik sorunlarından dolayı bir aileye evlatlık olarak
verilmiĢtir. Aradan yıllar geçtikten sonra onu evlatlık alan ailesi Yüksel'e gerçeği anlatmak ister. Bu
amaçla bu konuyla ilgili filmleri seçerek onunla birlikte izler. KonuĢmalarında evlatlık verilen
çocuklardan bahsederler. Belli bir süre sonra onu öz ailesinin olduğu yere götürürler. Evlerini olduğu
çevreyi gösterirler ve en sonunda durumu anlatarak ailesi ile tanıĢtırırlar.
Bu süreçte kullanılan teknik hangisidir?
a)Kademeli yaklaĢma b)Sistematik duyarsızlaĢtırma c)Zıt tepki d)EĢik yöntemi e)KoĢullu anlaĢma
KAHRAMAN ÖZKUL [email protected]
SAYFA 58
BAĞ KURAMI-BAĞSAL KURAM
THORNDĠKE
DENEY
Thorndike, kafesteki kedilerin deneme yanılma yoluyla mandal mekanizmasının iĢleyiĢini
öğrenerek kafesten nasıl kurtulduklarını inceleyen deneyiyle tanınır. Kapalı kafese yerleĢtirilen bir
kedi, kafesin dıĢındaki bir balığa ulaĢmak ya da kafesten kurtulmak için kafesin içinde sağa, sola
koĢar, köĢelere gider gelir, sıçrar, kafesin parmaklıklarını ısırır, fakat dıĢarı çıkamaz. DıĢarı
çıkabilmesi kafesin kapısının açılmasına ve açmayı sağlayan bir kapı mandalına bağlı ipin
çekilmesine ya da gerdirilmesine bağlıdır. Kedi rastgele yaptığı hareketler sonucu mandala bağlı
ipi gerdirince kapı açılmıĢ ve dıĢarıdaki yiyeceği elde etmiĢ ya da kafesten kurtulmuĢtur .
SONUÇ
En temel öğrenme deneme – yanılma öğrenmesidir. Organizmanın yiyeceğe ulaĢma – para
kazanma gibi ihtiyaçları vardır. Bu amaçlarına deneme – yanılma yoluyla ulaĢmaya çalıĢır. Birçok
yol dener ve bunlardan iĢe yarayanları hoĢnutluk verenleri alır iĢe yaramayanları hoĢ
olmayanları ise eler. Öğrenme bir tür problem çözmedir. (YapmıĢ olduğu deneyde kafes kedi
için bir problemdir ve kedi çıkmayı öğrenir.) Uyarıcı ile tepkinin sinirsel bir bağla bağlandığını
inanır. Büyük atlamalardan çok küçük adımlarla meydana gelir
DENEME-YANILMA-TEKRAR-HOġNUTLUK-HAZ- VEREN-SĠNĠRSEL BAĞ
GENEL BĠLGĠLER
**Organizma amaca ulaĢmak için bir takım tepkilerde bulunur. Bu tepkilerden biri rastlantısal olarak
organizmanın amaca ulaĢmasını sağlar. Bundan sonra amaca götürmeyen tepkiler terk edilirken, amaca
götürenlerin tekrarlanma olasılığı artar.
** BağlaĢımcılık iki uyarıcının aynı anda tekrar tekrar ortaya çıkmasıyla iki uyarıcının bitiĢik duruma gelmesi
ve birinin diğerini hatırlatmasıdır.
** Uyarıcı ve tepkinin sinirsel bir bağla bağlandığını savunur.
Öğrenmenin en temel formu deneme-yanılma öğrenmesidir. Daha sonra buna seçme-bağlama yoluyla
öğrenme adını vermiĢtir.
**Bireye haz veren ve sonuca götüren davranıĢ kalıcı olur.
**Thorndike‘a göre öğrenme, büyük atlamalardan çok, küçük sistemli adımlarla meydana gelir.
Thorndike‘a Göre Öğrenmenin Üç Temel Kanunu
1-HazırbulunuĢluk Kanunu:
**Deneyler sırasında aç hayvanların kafesin dıĢındaki yiyeceklere ulaĢmak için daha çok çaba
gösterdiğini farkeden Thorndike, öğrenmede güdülenmenin etkili olduğunu ileri sürmüĢtür.
** Bu kanun üç bölüm halinde açıklanır.
--Bir kiĢi etkinlik göstermeye hazırsa etkinliği yapması da mutluluk verir.
--Etkinliği göstermeye hazır, fakat etkinliği yapmasına izin verilmez ise bu durum kızgınlık yaratır.
--Etkinliği yapmaya hazır değilken etkinliği yapmaya zorlanırsa kızgınlık duyar.
ÖRNEK:
**Hazır bulunuĢluk ilkesine örnek verecek olursak; çocuk bilgisayar kullanmaya hazır ve buna izin
verilirse kullanmaktan haz duyar. Çocuk bilgisayar kullanmaya hazır ancak bilgisayar kullanmasına
izin verilmezse çocukta kızgınlık yaratır. Çocuk bilgisayar kullanmaya zorlanırsa kızgınlık duyar.
KPSS-2009-Bir ilköğretim okuluna bu yıl atanan Stajyer Öğretmen Mehmet Bey, müdür tarafından
2A Ģubesinin sınıf öğretmeni olarak görevlendirilir. Mehmet Öğretmen, öğrencilerin ileriki yıllarda
girecekleri önemli sınavları düĢünerek sadece öğretim programındaki konuların yeterli
olmayacağına inanmaktadır. Bu nedenle öğrencilerinden her hafta en az 50 sayfalık bir hikâye
kitabı okumalarını ve bu kitabın özetini çıkarmalarını istemektedir. Öğretmenin bu davranıĢı,
Thorndike‘ın öğrenme ve eğitimle ilgili görüĢlerinden hangisine uygun değildir?
A) Tekrar yasası B) Etki yasası C) Tepki analojisi D) Ait olma yasası E) HazırbulunuĢluk
KAHRAMAN ÖZKUL
SAYFA 59
2-Tekrar Kanunu:
1930 ÖNCESĠ
**Thorndike göre, uyarıcı ve tepki arasında bağ
kullanıldıkça güçlenir (Kullanılma Yasası) ve ―tekrar‖
devam etmediğinde uyarıcı durumlar ve tepkiler
arasındaki bağlaĢım zayıflar (Kullanılmama Yasası).
**Ancak her tür amaç için tekrar yasası uygundur
1930 SONRASI
** Tekrar etme bağı güçlendirmediği gibi,
kullanmamada bağın gücünü azaltmaz. Bununla
birlikte tekrar etme, bağın gücünde az bir geliĢme
sağlayabilir, kullanmamada biraza unutmaya yol
açabilir.
** Ancak her tür amaç için tekrar yasası uygun
değildir.
DĠKKAT:
**Uyarıcı ile tepki arasındaki bağ kullanıldıkça güçlenir. Tekrar devam etmediğinde ise bağlaĢım
zayıflar. Yani yaparak öğrenir yapmayarak unuturuz. (Daha sonra bu görüĢünü değiĢtirmiĢtir.
Tekrar az bir geliĢme sağlar tekrar etmeme ise az bir unutmaya sebep olur demiĢtir.)
**Öğrenme sürecinde tekrarlama ezberlemeden daha önemli bir etkilidir.
** Thorndike, tepkilerin doğruluğu hakkında geribildirim verilmeden yapılan tekrarların etkili
olmadığını ortaya koymuĢtur.
3-Etki Kanunu:
** Thorndike'in etki kanunu, yani davranıĢın, sonuçları tarafından Ģekillendirildiği ilkesi, Skinner'in
edimsel koĢullanma teorisinin temellerini oluĢturmuĢtur.
** Öğrenme psikolojisine getirdiği en önemli katkı, "etki kanunu" dur. Araçsal koĢullanma adı
verilen etki kanununa göre tepki sonuçları tarafından kontrol edilir. Eğer bir davranıĢ o çevrede bir
doyuma ulaĢıyorsa, aynı ortamda o davranıĢın oluĢma olasılığı artmaktadır..
**Eğer uyarıcının yol açtığı tepkinin sonucu haz verici ise uyarıcı ve tepki arasındaki bağ güçlenir.
**Eğer yarıcının yol açtığı tepkinin sonucu rahatsız edici ise uyarıcı ve tepki arasındaki bağ zayıflar.
SONUÇ: Etki pekiĢtirilirse uyarıcı tepki arasındaki bağ güçlenir. Tepki cezalandırılırsa uyarıcı
ve tepki arasındaki bağ zayıflar.
**DavranıĢları değiĢtirmede ödül cezadan daha önemlidir.
ÖRNEK:
**Ders çalıĢarak yüksek not alan bir öğrenci bundan haz alır ve çalıĢmaya devam eder.
KPSS-2008- Okula yeni baĢlayan öğrencilerine çalıĢma alıĢkanlığı kazandırmak isteyen bir sınıf
öğretmeni verdiği ödevleri yapan öğrencileri çikolatayla ödüllendirmekte, yapmayanları ise
teneffüste dıĢarı çıkarmayarak cezalandırmaktadır. Öğretmenin öğrencilerine ders çalıĢma
alıĢkanlığı kazandırmak için izlediği yol Thorndike‘ın hangi ilkesiyle uyuĢmamaktadır?
CEVAP: Etki yasası
1930 ÖNCESĠ
1930 SONRASI
**Ceza istenmeyen davranıĢların engellenmesinde
etkilidir.
.**Ceza istenmeyen davranıĢların engellenmesinde
etkili değildir.
****Eğer yarıcının yol açtığı tepkinin sonucu
rahatsız edici ise uyarıcı ve tepki arasındaki bağ
zayıflar.
****Eğer yarıcının yol açtığı tepkinin sonucu
rahatsız edici ise uyarıcı ve tepki arasındaki bağ
zayıflamaz
UYARI:
**Yukarıdan da anlaĢılacağı gibi etki kanununu yarı yarıya değiĢtirmiĢtir
**DavranıĢlar ortaya çıkardığı sonuçlardan etkilenir
**PekiĢtirme cezadan daha etkilidir.
**DavranıĢ sonuca bağlıdır.
Sayfa 60
ÖRNEK SORU: BağlaĢımcılık öğrenme kuramına iliĢkin aĢağıdaki ifadelerden hangisi doğrudur?
A) Öğrenme birdenbire içgörüsel bir Ģekilde gerçekleĢir.
B) Öğrenmenin en temel formu amaca yönelik deneme- yanılma öğrenmesidir.
C) Organizmanın hazırbulunuĢluk düzeyi öğrenmenin niteliğini etkilemez.
D) Ceza uyarıcı - tepki bağını zayıflatmaz.
E) Uyarıcı - tepki arasındaki iliĢki sinirsel düzeyde oluĢan bir bağlantı değildir.
THORNDĠKE‘NĠN DĠĞER ĠLKE KANUN VE KAVRAMLARI
**Thorndike; öğrenmenin temelinin, duyusal uyarıcılar ile harekete geçiriciler
arasında kurulan bir bağ olduğunu kabul etmektedir. AlıĢkanlıkların meydana
gelmesini ya da yok olmasını, bu duyusal uyarıcılar ile tepkiler arasındaki bağların
BAĞLAġIMCILIK güçlenmesine ya da zayıflamasına bağladığından Thorndike‘in kuramı ―bağ‖
psikolojisi ya da ―bağlaĢımcılık‖ olarak adlandırılmaktadır.
** Ġlgilendiği konu sadece uyarıcı koĢullar ve davranıĢ eğilimleri değil, aynı zamanda
uyarıcı ve tepkiyi bir arada tutan Ģeyin ne olduğudur. Thorndike, uyarıcı ve tepkinin
sinirsel bir bağla bağlandığına ifade etmiĢtir
Etkinin
Yayılması
**PekiĢtirme, pekiĢtirilen doğru davranıĢı arttırmakla birlikte, bu davranıĢla birlikte
görülen yanlıĢ davranıĢı da arttırmaktadır. PekiĢtirmenin etkisi pekiĢtirilen davranıĢla
birlikte görülen diğer davranıĢlara da yayılmaktadır.
**Zamanı geciken bir pekiĢtirme doğru davranıĢın tekrar edilmesini sağladığı gibi
pekiĢtirilmeyen, fakat doğru davranıĢla yan yana olan yanlıĢ davranıĢların da tekrar
edilmesine neden olmaktadır.
**PekiĢtirilen davranıĢın öncesindeki-sonrasındaki-çevresindeki davranıĢlarında
pekiĢtirilmesi anlamında gelir
ÖRNEK:
**Bir annenin kızına oyuncaklarını dolaba kaldırması için" oyuncaklarını hızlı bir
Ģekilde dolaba yerleĢtirirsen en sevdiğin pastayı yiyebilirsin" demesi üzerine çocuk
ödüle ulaĢabilmek için hızlı bir Ģekilde oyuncaklarını dolaba düzgün Ģekilde değil de
dağınık dağınık yerleĢtiriyor. bu durumda annenin vaad ettiği ödül istenmeyen
davranıĢın( oyuncakları dolaba dağınık Ģekilden yerleĢtirme) ortaya çıkmasına
neden oluyor.
**Yemeklerden önce ellerini yıkaması halinde çikolatayla ödüllendirilen bir
çocuğun, ellerini kurulamak için bir ödül almadığı halde, ellerini yıkama davranıĢı
ile birlikte ellerini kurulama davranıĢının da ödüllendirilmesi
Ait Olma
**Thorndike‘a göre iki uyarıcı arasında çağrıĢımsal bir iliĢkinin oluĢması için bu
öğelerin bitiĢik ya da yakın olması yeterli değildir. Aynı zamanda bu iki öğenin
birbirleriyle anlamlı bir Ģekilde bir arada olup olmadıkları da önemlidir.
ÖRNEK:
**Tuba bir kız, Orhan bir erkektir. Bu cümlede kız ve Orhan kelimeleri
birbirlerine yakındır fakat bu cümle çok sayıda tekrarlansa yine de bitiĢik ve
yakın olmalarına rağmen Orhan‘a ait olan erkek olma özelliğinden dolayı
ORHAN-ERKEK çağrıĢımı daha güçlü olacaktır.
Ait Olma Örnekleri
Kedi-Havlar-BitiĢik ama çağrıĢım yok
Köpek-Havlar-BitiĢik ama çağrıĢım yok
Köpek-Havlar-ÇAĞRIġIM VAR. BĠRBĠRLERĠNE AĠT ÖZELLĠKLER.
**Bir uyarıcı durumda iki öğe birbirine aitse, ikisi arasında bir çağrıĢım
olmakta, bitiĢik olmasına karĢın bir birine ait olmayan öğeler arasında
çağrıĢım meydana gelmemektedir.
.**Ayrıca tepkinin meydana getirdiği etki organizmanın ihtiyaçlarıyla iliĢkili ise,
öğrenme daha kolay yani tepki ihtiyacı karĢılamalıdır. ÇağrıĢım ve
bağlaĢımcılığı etkiler ve güçlendirir.
KAHRAMAN ÖZKUL
SAYFA 61
ÇağrıĢımsal
Zıtlık
**Thorndike bu kavramı Ģu örneklerle açıklamaya çalıĢmaktadır. Bireyler alfabedeki
harfleri ileriye doğru daha kolay tekrar ederken geriye doğru daha zor söylerler.
Ġngilizce Türkçe öğrenen bir kiĢi ―Ġngilizce-Türkçe‖ sözlüğe bakmaya alıĢmıĢsa,
―Türkçe-Ġngilizce‖ sözlüğe bakmakta zorlanabilir. Çarpım tablosunu ileriye doğru
öğrenen kiĢinin geriye doğru sayması zordur.
Dikkat: Uyarıcı tepki arasındaki bağların tek yönlü olduğunu söyleyerek mekanik bir öğrenme
görüĢü ortaya sürmüĢtür.
Dikkat: Organizma biliĢsel kuramlarda olduğu gibi genel ilkeleri değil, tek bir durumu öğrenir.
Seçme
Ve
Bağlama
**Thorndike'a göre öğrenmenin en temel formu deneme-yanılma öğrenmesidir.
Ġnsan ya da hayvan olsun, öğrenme durumunda olan organizma, belli bir
problemlerle karşılaştığında kendisini amaca götürmeyen başarısız tepkileri
eler. Haz ile sonuçlanan, başarıya götüren tepkiler kalıcı hale gelir.
**Öğrenici olan organizma, kafesten kaçma, bir yiyeceğe ulaĢma, para
kazanma gibi çeĢitli amaçlara ulaĢmak zorunda olduğu problemli bir durumla
karĢılaĢtırılır. Organizma amaca ulaĢmak için değiĢik davranıĢlar yapar.
Bunlardan bazıları amacına ulaĢtırır, bazıları ulaĢtırmaz. Öğrenen organizma
aynı problemle karĢılaĢtığında amaca ulaĢtıran tepkileri seçer. Thorndike bu
duruma daha sonra seçme ve bağlama adını vermiĢtir.
ÖRNEK:
**Bir ressam uygun rengi elde edebilmek için elindeki boyaları farklı farklı
defalar karıĢtıracak, uygun olmayan renkleri eleyecek, kafasında tasarladığı
rengi elde edince ise seçecektir.
**Thorndike, problem çözme sürecinin ard arda sıralanan denemelerin
sonucunda yavaĢ yavaĢ oluĢtuğunu savunur. Thorndike‘a göre öğrenme,
büyük atlamalardan ziyade, küçük sistemli adımlar sonucunda gerçekleĢir.
Öğrenmede
Küçük Adımlar
Ġlkesi
** Öğrenme küçük adımlarla oluĢur‖ ilkesi: Öğrenme birden bire değil, küçük
ve sistematik adımlarla oluĢur. Organizma davranıĢları parça parça yaparak
sonuca ulaĢır.
.**Thorndike‘ye göre öğrenme doğrudandır: Öğrenme düĢünme yoluyla veya
mantıkla gerçekleĢmez. Eğer zekâyı kullanarak öğrenme olsaydı, kedi kendini
kafesten çıkaracak doğru tepkiyi öğrendikten sonra deney tekrarlandığında,
kafesten çıkmak için sadece bu davranıĢı gösterecekti. Oysa ilk denemede
kafesten çıkmayı baĢaran kedi, ikinci denemede benzer ve baĢka hatalar
yapmıĢ sonunda kafesten çıkmıĢ, üçüncü denemede hataların bir kısmını
tekrarlamıĢ ve daha uzun sürede kafesten çıkmıĢtır. Tekrarlar devam
ettirildiğinde ise, kedinin kafesten çıkma süresi giderek azalmıĢtır.
ÖRNEK:Bir yapboz genellikle parçalar arasındaki iliĢkiler dikkate alınarak
değil,farklı durumların denenmesi sonucunda gerçekleĢir.
Tepkinin
ÇeĢitliliği
** Bu ilke sınama yanılma sürecinde ortaya konulan denemelerin sayısına
bağlı olarak öğrenmenin süresine ve hızına açıklık getirir. Buna göre
organizma öğrenme sürecinde ―ne kadar fazla tepki gösterirse, öğrenmesi o
kadar hızlı olacak, öğrenmenin süresi de o kadar kısa olacaktır‖
**Organizma aktiftir, doğru çözüme ulaĢıncaya kadar çeĢitli tepkiler dener.
**Tek tepki yoktur organizma problem durumundan kurtuluncaya kadar birçok
farklı tepkilerde bulunur. ĠĢine yarayanları seçer iĢine yaramayanları eler. Bu
durum aynı zamanda deneme yanılma öğrenmesinin de temelini oluĢturur
SAYFA 62
Dikkat Çekici
Uyarıcılar
Unsurların
Kuvveti
:**DavranıĢı yönlendiren çevredeki dikkat çeken bazı uyarıcılardır.
** Öğrenici, problem ya da uyarıcı durumundaki, dikkati çeken, daha baskın
olan öğeleri ya da uyarıcıları seçerek onlara tepkide bulunur. DavranıĢı
yönlendiren çevredeki bütün uyarıcılar değil dikkati çeken uyarıcılardır.
**Organizma dikkati daha çok çeken uyarıcıya tepkide bulunur.
ÖRNEK SORU:
Bir lokantada misafirlerini ağırlayan ve hizmetten çok memnun kalan Ömür Bey,
misafir ağırlayacağı zaman pek çok lokanta arasından yine o lokantayı tercih edip
oraya gitmektedir. Bu durum Thorndike'ın uyarıcı-tepki bağını güçlendirdiği söylediği
faktörlerden hangisi için örnek olabilir?
CEVAP: Unsurların Kuvveti
:**Bir uyarıcıya yapılan tepkiyi
Öğrenici
Özellikleri
hem dıĢsal hem de kalıtım, yorgunluk, açlık,
güdü vb. içsel uyarıcılar, daha önceki yaĢantıları ve bunlara bağlı oluĢmuĢ
tutumları öğrenmeyi etkiler. Bireysel farklılıkların önemi
** Organizmanın çevredeki uyarıcılara verdiği tepki dıĢsal uyarıcılara bağlı
olduğu kadar, insanın koĢullarına da bağlıdır. Bunlardan biri kalıtımdır ve
değiĢtirilemez, diğeri ise organizmanın tutumları ve eğilimleri gibi daha
değiĢmeye açık geçici koĢullardır.
**Yeterli problem yaĢantısı kazanmıĢ hayvan acemi hayvana göre problemi
daha hızlı çözecektir.
** Tepkiler, belirli bir oranda, bireyin içinde yaĢadığı kültür tarafından belirlenir.
Tepkiler, aynı zamanda, içinde bulunulan anın eğilimleri tarafından da etkilenirler.
Tutumlar, bireyin hangi koĢullarda tatmin olacağını veya hangi koĢullarda rahatsız
olacağını belirler.
Transferde
Benzer Öğeler
(Tepki analojisi)
**Ġki durumdaki öğelerin benzerliği ölçüsünde yeni duruma gösterilecek tepki, önceki
durumda yapılan tepkiye benzerdir. Uyarıcı genellemesi olarak tanımlanabilecek bu
duruma göre, iki durum arasında ne kadar benzer öğe varsa transfer o ölçüde artar.
** Organizmalar, yeni durumlara benzetmeler yoluyla tepkide bulunabilirler. Yeni bir
duruma giren organizma, bu duruma benzer diğer durumlarda yaptığı tepkileri
tekrarlayabilir.
** Öğretme-öğrenme ortamının gerçek yaĢamın bir temsilcisi olmasına özen
gösterilmelidir. Thomdike'ın "benzer öğeler transfer teorisine göre iki durum
arasındaki ortak öğeler ne kadar çok olursa, transfer o kadar yüksek olur.
** Benzer durumlarda daha önce gösterilen tepkinin gösterilmesi.
ÖRNEK:
**Hayatında hiç motorlu taĢıt görmemiĢ bir Afrikalı çocuğun ilk defa motorlu bir taĢıt
görünce, daha önce ormanda gördüğü yırtıcı hayvanlardan korunmak için yaptığı gibi
koĢarak ağaca tırmanması
** ÇağrıĢımsal geçiĢ bir uyarıcı durumunda gösterilen tepkinin, duruma yeni
uyarıcıların eklenmesi, eski uyarıcıların derece derece çıkarılmasıyla tamamen
yeni uyarıcılara da eski tepkinin gösterilmesidir. GeçiĢ sırasında orijinal uyarıcı
yavaĢ yavaĢ ortamdan çıkarılır; bu orijinal uyarıcıya gösterilen tepki eklenmiĢ
yeni uyarıcıya da gösterilir veya yeni bir durum oluĢturulur.
ÖRNEK SORU
ÇağrıĢımsal
GeçiĢ
Eski Uyarıcıyı
Ortamdan
Çıkarma
Orhan Bey 6. sınıfa giden çocuğunun resimli kitapları okumayı sevdiği halde resimsiz
kitapları okumaya pek yanaĢmadığını gözlemlemiĢtir. bu durumu değiĢtirmek içinde
çocuğunun severek okuduğu resimli kitaplar okuduğu kimi günler ona resimsiz bazı
hikaye kitaplarından kısa kısa bölümler okumaya baĢlamıĢtır. Orhan Bey daha sonra
ise resimli kitap olmadan resimsiz hikâye kitabı verildiğinde çocuğunun bu kitaplara
da ilgi gösterdiğini görmüĢtür. Orhan beyin çocuğunun bu davranıĢı değiĢtirmede
kullandığı yol THORHDĠKE ilkelerinden hangisiyle açıklanabilir?
CEVAP: ÇağrıĢımsal GeçiĢ
DENEY: Kedilere deneyde önce bir balığı göstermiĢ daha sonra ayağa kalk
komutunu vermiĢtir. Bir süre devam ettikten sonra balığı yavaĢ yavaĢ
ortamdan çekmiĢ ve kedi sadece ayağa kalk komutuna tepki verir hale geliĢtir.
SAYFA 63
THORNDĠKE-EĞĠTĠME ĠLĠġKĠN GÖRÜġLERĠ
**Öğretimin düzenlenmesine, öğrenciye kazandırılacak hedef davranıĢları belirleyerek baĢlamalıdır.
Eğitim bilimsel bir nitelik taĢımalıdır. Bunun için çıktılar, nesnel olarak gözlenebilir, ölçülebilir özellikler
taĢımalıdır. Bu özellikler öğrenciye kazandırılacak davranıĢlardır. Bu nedenle öncelikle hedef ve
davranıĢlar belirlenmelidir.
** Hedef davranıĢları belirlerken öğrencinin hazır bulunuĢluk düzeyi dikkate alınmalıdır.(Hazır bulunuĢluk kanunu)
**Thorndike için güdüleme, öğrenciye haz veren durumun belirlenmesi için önemlidir. Öğrenciye
kazandırılacak davranıĢların öğrencinin ihtiyaçlarına cevap verecek nitelikte olması gerekir. Ġçsel
pekiĢtireç yerine dıĢsal pekiĢtireçler daha önemlidir.
**Öğrenme küçük birimler halinde oluĢtuğundan, öğrenme adım adım sağlanmalıdır. Kolaydan zora doğru olmalıdır.
**Öğrenci, uyarıcı durumdaki dikkati çeken baskın öğelere tepkide bulunur, diğer önemsiz ayrıntıları eler.
Bu durumda, öğretme-öğrenme sürecinde, hedef davranıĢa yöneltecek uyarıcıların dikkati çekici
nitelikte olması gerekir.
**Doğru tepkiler hemen pekiĢtirilmeli, yanlıĢlar tekrar edilmeden düzeltilmelidir. Bu nedenle öğrenciye
geribildirim (dönüt) verebilmek için düzenli olarak sınav yapmak gerekmektedir.
**Thorndike'ın sisteminde ceza yoktur. Çünkü ceza, uyarıcı ile tepki arasındaki bağı zayıflatmaz.
● Hedef davranıĢlar belirlenirken hazırbulunuĢluk düzeyi dikkate alınmalıdır.
● Öğrenme adım adımdır. O yüzden öğrenme faaliyeti kolaydan zora doğru olmalıdır.
● Öğrenilecek konunun dikkat çekici olmasına özen gösterilmelidir. (Öğelerin baskınlığı)
● Öğrenme – öğretme ortamında öğretmenin değil, öğrencinin etkin olması gerekir.
SĠSTEMATĠK DAVRANIġ KURAMI
HULL
** Clark L. Hull (1884-1952), ilk olarak mühendislik eğitimi almıĢtır. Lisans sonrası eğitimini psikoloji
üzerine yapmıĢtır. Yirmi dört yaĢında çocuk felci geçirmesine rağmen çalıĢmalarına devam etmiĢtir. Ġlk
çalıĢması hipnoz ve telkin üzerine olan Hull, on yıllık süreç sonunda öğrenme psikolojisine ve klasik
koĢullanmaya yönelmiĢ ve davranıĢın nesnel ilkelerini içeren genel davranıĢ kuramını geliĢtirmiĢtir.
**AlmıĢ olduğu mühendislik ve matematik eğitiminden dolayı öğrenmeyi matematiksel formüllerle
açıklamaya çalıĢması yönüyle diğer davranıĢçı kuramlardan farklılık gösteren önemli bir yöne sahiptir.
** Hull‘a göre ideal bir öğrenme kuramı Öklid geometrisi gibi önerme ve teoremlerden kurulan mantıksal bir
yapıya sahip olmalıdır. Bu nedenle Hull‘un kuram oluĢturma anlayıĢı mantıksal tümdengelim olarak Belli bir
düzeyde kaygının olması, kiĢiyi harekete geçireceğinden gerekli olarak görülmüĢtür.
**Hull‘a göre, tepki dürtüyü azaltıcı nitelikte olmalıdır. Ġhtiyacı tatmin eden, pekiĢtirilen tepkiler öğrenilir.
*****Öğrenilen davranıĢa yapılacak pekiĢtirmenin etkili olabilmesi için, pekiĢtirecin birey için önemli
olması gerekmektedir.
**Önceki öğrenmeler, benzer koĢullar altında meydana gelecek yeni öğrenmeleri
etkilemekte, yeni öğrenmelere transfer edilmektedir. Buna göre, öğretme- öğrenme ortamını
düzenlerken, çocuğun ön öğrenmelerini kullanmasını, bunların transferlerini gerçekleĢtirmesini ve
iliĢkiler kurmasını sağlayacak benzer nitelikte öğeleri kapsamasına özen gösterilmelidir.
****Öğretme öğrenme durumunda organizmanın yorgunluğunu giderecek dinlenme araları
verilmelidir. Aralıklı tekrarlarla performansın geliĢimi sağlanmalı; ayrıca aynı konu alanı bütün
gün değil, belli saatlerde yer almalıdır. Haftalık ders çizelgelerinde, bir günde Türkçe, matematik,
resim, fizik vb. derslerin birbiri ardına gelmesi bu duruma örnektir.
**Öğretme-öğrenme ortamında verilecek uyarı sayısı ve çeĢidi öğrenciyi harekete geçirecek ve
yorgunluğa neden olmadan beklenen davranıĢın kazanılmasını sağlayacak nitelikte olmalıdır.
****KoĢullanma yoluyla öğrenmede uyarıcı-tepki gruplarının bir arada olmasını ve uyarıcı gruba
yapılan tepkilerin doyumsal sonuçlar vermesi gerektiğini savunmuĢtur.
**Organizmayı öğrenmeye götüren ihtiyaçlardır. Ġhtiyaçlar dürtü ve güdülenmeyi etkiler ve davranıĢ
ortaya çıkar.
****Hull‘a göre karmaĢık davranıĢlar aĢama aĢama öğrenilir ve öğrenmenin temel mekanizması
koĢullanmadır.
**Bu kurama göre öğrenmenin temel kavramı alıĢkanlıktır. AlıĢkanlık tepki ve ipuçları arasında
öğrenilmiĢ bağ gücünü geliĢtirir.
SAYFA 64
SĠSTEMATĠK KURAMIN TEMEL KAVRAMLARI
DıĢsal Uyarıcı
ve
Uyarıcı Ġzi
**DıĢ uyarıcının sinirler üzerindeki etkisi, uyarıcı yok olduktan sonra birkaç
saniye daha sürer. DıĢ çevreden gelen uyarıcılar önce organizmanın sinir
sistemini uyarmakta, bu uyarıcı ortamdan kalksa bile sinir sistemi üzerindeki
etkisi birkaç saniye devam etmektedir. Bu duruma UYARICI ĠZĠ denir.
Hull‘a göre öğrenme uyarıcı tepki iliĢkisi değildir.
**DAVRANIġ DĠZGESĠ =UYARICI-UYARICI ĠZĠ-TEPKĠ Ģeklinde formüle edilir.
**Göze yabancı bir cisim kaçtığında gözyaĢının gelmesi, vücut sıcaklığı düĢtüğünde
titreme gibi. Eğer bir tepki ihtiyacı azaltmıyorsa, bir baĢka tepki biçimi denenir.
**Uyarıcı tepkiye yol açar; tepki de biyolojik ihtiyacın karĢılanmasını sağlarsa, uyarıcı
ve tepki arasındaki bağ güçlenir. Yani ihtiyaçlar karĢılandıkça, güdü azalır ve uyarantepki bağı güçlenir. BaĢarılı pekiĢtirmeler yaparak uyarıcı - tepki bağını ―alıĢkanlık‖
haline getirmek mümkündür. Hull‘a göre PekiĢtireçler, dürtüyü azaltabilen
uyarıcılardır.
GenellenmiĢ
AlıĢkanlık Gücü
Uyarıcı
Genellemesi
**Önceki yaĢantılar yeni öğrenmeleri etkiler. Benzer uyarıcılar benzer Ģartlı
tepkiler meydana getirir. Hull bu transfer sürecine GENELLENMĠġ
ALIġKANLIK GÜCÜ adını vermektedir.
**Uyarıcı ve tepki arasındaki bağın gücünü gösterir. PekiĢtirilen uyarıcı ve
tepki sayısı artıkça alıĢkanlık gücüde artar.
**Ġlk baĢlarda gösterilen uyarıcı tepki eĢleĢmelerinin alıĢkanlık gücüne olumlu
etkisi daha yüksektir, daha sonra bu olumlu etki zamanla azalmaktadır.
****Uyarıcı tepki arasındaki bağın gücüdür. Bu bağ pekiĢtirildikçe güçlenir. Yani bir
davranıĢ pekiĢtirildikçe alıĢkanlık gücü de artar.
DĠKKAT: AlıĢkanlık gücü azalarak artar yani baĢlangıçta alıĢkanlık gücü hızlı artar
fakat sonraki pekiĢtirmeler alıĢkanlık gücünü artırsa da baĢlangıçtaki kadar olmaz.
ÖRNEK: Karnı çok aç olan bir kiĢi için bir tabak yemek çok önemlidir. Fakat bir
tabak yemeği yedikten sonra ki tabağın gücü bir önceki tabak kadar olmaz.
**ÖğrenilmiĢ bir tepkinin istenilen (ihtiyaç duyulan)herhangi bir anda yapılması
olasılığı.
**DÜRTÜ VE ALIġKANLIK GÜCÜNÜN FONKSĠYONUDUR.
Reaksiyon Gücü **DÜRTÜ-ALIġKANLIK GÜCÜNÜN HAREKETE GEÇMESĠ-(REAKSĠYON
GÜCÜ OLUġUYOR)-ÖĞRENĠLMĠġ DAVRANIġ GÖZLENĠYOR.
ÖRNEK: Ġnsanın yemek yemek için mutfağa yönelmesi için aç olması
gerekmektedir. Açlık yoksa mutfağa gitmeyecektir.
Tepkisel
(KoĢullu)
Engelleme
Salınım Etkisi
**Yorgunluk sebebiyle geçici ya da tamamen sönmenin gerçekleĢmesi
olayıdır.
**Yorgunluk bıkkınlık organizmanın tepkide bulunmasını zorlaĢtırır. Bu duruma
tepkisel engelleme denir.
**Tepkinin ortaya çıkmasının engellenmesinin durumdan duruma, zamandan
zamana farklılığı
**Uyarıcı yoğunluğu ne kadar artarsa salınım etkisi o kadar artar. SAYFA 65
Salınım Etkisi
ÖRNEK SORU: Sistematik davranıĢ öğrenme kuramında Clark Leonard Hull,
Ģartlanma yoluyla öğrenme için, uyarıcı tepki gruplarının hem bir arada da
meydana gelmesinin, hem de uyarıcı grubuna karĢı tepkilerin doyumsal
sonuçlar vermesinin gerekli olduğuna dikkat çekmiĢtir.
Hull, öğrenilmiĢ tepkinin ortaya çıkmasını engelleyen faktörler bir
durumdan diğerine, bir andan diğerine değiĢme göstermesi durumunu
hangi kavramla ifade etmiĢtir?
CEVAP: Salınım etkisi
Gecikme
**Uyarıcı – Tepki arasındaki geçen süre
Anlık Etkili
**Bir uyarıcıya organizmanın birden fazla tepki vermesi olayıdır
Reaksiyon Gücü
**PekiĢtirmenin miktarı büyüklüğü arttıkça, etkisi gücü ne kadar fazlaysa tepki
o kadar kuvvetli olur ve artar.
**PekiĢtirmenin büyüklüğü performansın gücünü büyük ölçüde etkilemektedir
Crespi Etkisi
KISMĠ- ÖNCE
GELEN AMAÇ
TEPKĠ
ÖRNEKLER
** Hayvana ne kadar büyük bir pekiĢtirici verilirse, hayvanın ona ulaĢmak için
koĢma hızı o denli artmaktadır.
**Çocuğa vaad edilen ödül ne kadar büyükse çocuk o kadar fazla çalıĢacaktır.
KISMĠ- ÖNCE GELEN AMAÇ TEPKĠ Farenin yiyeceği almadan önce,
labirentte daha önce karĢılaĢtığı uyarıcıların meydana getirdiği koĢullu tepkiye
―kısmi- önce gelen amaç tepkisi‖ adı verilmektedir.
**Organizmanın ihtiyacı karĢılandıkça dürtü azalır. AlıĢkanlık gücünün azalarak
DÜRTÜ AZALMASI
artmasının nedeni de dürtünün azalmasıdır. Yani organizma pekiĢtirildikçe dürtü
azalır.
**Etkisiz bir pekiĢtirecin etkili bir pekiĢtireç gibi tepkiyi ortaya çıkarması.
PLASEBO ETKĠSĠ
ÖRNEK:
** BaĢı ağrıyan birine sahte ya da alakasız bir ilaç verildiğinde, bir süre sonra baĢının
ağrımadığını söylemesi
**Organizmanın ya da kiĢilerin bir özelliğine bakılarak o kiĢi ve organizma hakkında
olumlu ya da olumsuz görüĢ bildirmek.
ÖRNEK: Bir kiĢinin baĢvuru cv sindeki bakıp onunla ilgili olumlu ya da olumsuz yargıya
varılması.(Örnek: BaĢvuru cv sindeki resmine bakarak kiĢi hakkında yargıda bulunulması)
HALO
HALO: KiĢinin belirli bir alanda sahip olduğu olumlu bir özelliğinin, diğer alanlarda
VE
da onunla ilgili yorum yapılırken göz önünde bulundurularak genel bir yargının
HORN ETKĠSĠ oluĢmasını sağlamasıdır.
**ÖRNEK:
** Zeki birinin bu iyi özelliğinden dolayı aynı zamanda çalıĢkan ve sorumluluk sahibi bir insan
olduğunun düĢünülmesi
** Kurtlar vadisindeki eroin kaçakçısı, katil Halo‘nun, Ģirin siması ve esprilerinden dolayı
gözümüze masum görünmesi ile günlük hayatta örneğini çok güzel bulan etkidir.
HORN: KiĢilerin bir alandaki baĢarısızlığının genele mal edilerek olumsuz değerlendirilmesi
ÖRNEK: Öğrencinin bir alandaki bir dersinin zayıf olmasından dolayı (fizik) sayısal derslerde
baĢarılı olmayacağını söyleme
SAYFA 66
HULL‘UN ÖĞRENME KURAMINDAKĠ BAġLICA ÖNERMELERĠ
1. DıĢsal Uyarıcıların Alınması Ve Uyarıcı Ġzi
DıĢsal uyarıcı duyu sinirlerine etkiyi baĢlatmaktadır. Ancak bu duyu sinirleri üzerindeki etki
çevresel uyarıcı yok olduktan sonra da birkaç saniye sürmektedir. Hull bu etkiye uyarıcı izi adını
vermiĢtir.
2. Duyusal Uyarıcıların EtkileĢimi
Duyusal uyarıcılar çok ve çeĢitlidir. Bir davranıĢın sadece bir uyarıcı sonucunda oluĢması çok
nadirdir. Çoğu zaman davranıĢ, birçok uyarıcının etkileĢimlerinin bir sonucudur. DavranıĢ, birçok
uyarıcı kalıntısının etkileĢimlerinin bir ürünü, bir fonksiyonudur.
3. ÖğrenilmemiĢ DavranıĢlar
Hull‘a göre organizma bir ihtiyacı giderebilecek tepkiler, öğrenilmemiĢ davranıĢlar hiyerarĢisiyle donanımlı
olarak dünyaya gelmiĢtir. Örneğin göze yabancı bir cisim kaçtığında gözyaĢı gelmesi, vücut sıcaklığı
düĢtüğünde titreme, arttığında terlemenin meydana gelmesi gibi. Eğer hiçbir içsel tepki biçimi ihtiyacı etkili
bir biçimde gideremiyorsa, bu durumda organizma yeni tepki biçimlerini öğrenmek zorundadır.
4. Öğrenmenin KoĢulları:
BitiĢiklik Ve Dürtü Azalması
Uyarıcı tepkiye yol açar; tepki de biyolojik ihtiyacın karĢılanmasını sağlarsa, uyarıcı ve tepki
arasındaki bağ güçlenir. Yani ihtiyaçlar karĢılandıkça güdü azalır ve uyaran-tepki bağı güçlenir.
BaĢarılı pekiĢtirmeler yaparak uyarıcı-tepki bağını ―alıĢkanlık‖ haline getirmek mümkündür.
5. Uyarıcı Genellemesi
Önceki yaĢantıların, yeni meydana gelecek öğrenmeleri etkilediğini ifade temektedir. Benzer uyarıcılar
benzer Ģartlı tepkiler ortaya çıkarırlar. Hull buna genellenmiĢ alıĢkanlık gücü adını verir.
6. Uyarıcı-Dürtü Bağı
Organizmadaki biyolojik yoksunluk dürtüyü meydana getirir. Örneğin, ağız ve dudakların kuruluğu,
susuzluk dürtüsüyle; açlık hissi, midenin guruldaması gibi belirtiler açlık dürtüsü ile birliktedir.
ÖRNEK: Labirent içindeki bir hayvana susuzluğunu gidermek için sola dönmeyi, açlığını gidermek
için sağa dönmeyi önerebilirsiniz. Belirli bir dürtü ve uyarıcının birlikte olması, bu dürtüyü gidermek
için belirli bir davranıĢın, bir baĢka dürtü içinde baĢka bir davranıĢın öğretilmesini mümkün
kılmaktadır.
7. Dürtü Ve AlıĢkanlık Gücünün Bir Fonksiyonu Olarak Reaksiyon Gücü
ÖğrenilmiĢ bir tepkinin istenen herhangi bir anda yapılma olasılığına reaksiyon gücü (SER) adı
verilmektedir. ÖğrenilmiĢ tepkinin meydana gelmesi için, dürtünün ortaya çıkması ve alıĢkanlık
gücünü harekete geçmesi gerekir. Hayvanın yiyeceği almak için kapıyı açma davranıĢını
göstermesi, aç olmasına bağlıdır. Reaksiyon gücü, dürtünün ortaya çıkması ile pekiĢtirilen tepki
sıklığının bir fonksiyonudur.
8.Tepkide Bulunma, KoĢullu Tepkinin Yapılmasını Engelleyen Yorgunluğa Neden Olur
Hull, sönmeyi sadece pekiĢtirme yapılmamasının bir sonucu değil, aynı zamanda yorgunluk
sonucunda oluĢan tepkisel engellemenin de bir sonucu olarak görmektedir.
9. Tepkide Bulunmamayı Öğrenme
Yorgunluk, olumsuz bir dürtü durumudur ve bu durumda, tepkide bulunmama pekiĢtirici bir etkiye
sahiptir. Tepkide bulunmamayı öğrenmeye koĢullu engelleme adı verilmektedir.
10. ÖğrenilmiĢ tepkiyi engelleme eğiliminde olan faktörler bir andan diğerine değiĢir.
ÖğrenilmiĢ tepkinin ortaya çıkmasını engelleme bir durumdan diğerine, bir andan diğerine
değiĢtirme göstermektedir. Hull bu engelleme potansiyeline ―salınım etkisi‖ adını vermektedir.
Çoğu zaman bazı faktörler orta düzeyde engellerken bazen çok az, bazen çok fazla engel teĢkil
edebilmektedir.
11. Anlık etkili reaksiyon gücü, tepkisel öğrenme oluĢmadan önce bir reaksiyon eĢiğini geçmelidir
Bu önermeye göre, öğrenilmiĢ tepki anında gösterilen etkili reaksiyon gücü, belli bir reaksiyon
eĢiğini geçtiği takdirde öğrenme ortaya çıkabilir.
12. ÖğrenilmiĢ Tepkiler; Etkili Reaksiyon Gücü, Salınım Etkisi Ve Reaksiyon EĢiğinin
BirleĢik Fonksiyonudur
Eğitimin baĢlangıcında, henüz birkaç kez pekiĢtirilmiĢ denemede, etkili reaksiyon gücü ve reaksiyon eĢiği
birbirine çok yakındır. Ancak, ne kadar çok deneme yapılırsa yapılsın, her zaman engelleyici faktörlerin
ortaya çıkıp koĢullu tepkinin meydana gelmesini önleme olasılığı bulunmaktadır.
SAYFA 67
13. Anında Gösterilen Etkili Reaksiyon Gücünün Değeri, Uyarıcı Ve Tepki Arasındaki
Gecikme Zamanı Kısaldığı Ölçüde Artar
Gecikme, organizmaya uyarıcının verilmesiyle organizmanın öğrenilmiĢ tepkiyi göstermesi
arasında geçen süredir.
14. Anında Gösterilen Etkili Reaksiyon Gücünün Değeri, Sönmeye KarĢı Direnci Belirler
Sönme ne kadar geç olursa, anlık etkili reaksiyon gücü de o kadar yükselir.
15: KoĢullu tepkinin gücü, doğrudan anlık etkili reaksiyon gücünün ölçüsüne göre değiĢir.
KoĢullu tepki oluĢtuktan sonra onun yaygın olarak görülmesi, büyük ölçüde herhangi bir anda
gösterilen reaksiyon gücünün değeriyle iliĢkilidir.
16. Aynı durumda birden fazla tepki meydana getirebiliyorsa anlık etkili reaksiyon gücü en
üst düzeydedir.
Bu önermeye göre, ―anlık etkili reaksiyon gücü‖ ne kadar yüksek ise, aynı durumda meydana
getirilen tepki sayısı da o kadar fazladır.
**Hull‘a göre, tepki dürtüyü azaltıcı nitelikte olmalıdır. Ġhtiyacı tatmin eden, pekiĢtirilen tepkiler
öğrenilir. *Öğrenilen davranıĢa yapılacak pekiĢtirmenin etkili olabilmesi için, pekiĢtirecin birey için
önemli olması gerekmektedir.
**Önceki öğrenmeler, benzer koĢullar altında meydana gelecek yeni öğrenmeleri etkilemekte, yeni
öğrenmelere transfer edilmektedir. Buna göre, öğretme- öğrenme ortamını düzenlerken, çocuğun
ön öğrenmelerini kullanmasını, bunların transferlerini gerçekleĢtirmesini ve iliĢkiler kurmasını
sağlayacak benzer nitelikte öğeleri kapsamasına özen gösterilmelidir.
**Öğretme öğrenme durumunda organizmanın yorgunluğunu giderecek dinlenme araları
verilmelidir. Aralıklı tekrarlarla performansın geliĢimi sağlanmalı; ayrıca aynı konu alanı bütün gün
değil, belli saatlerde yer almalıdır. Haftalık ders çizelgelerinde, bir günde Türkçe, matematik, resim,
fizik vb. derslerin birbiri ardına gelmesi bu duruma örnektir.
**Öğretme-öğrenme ortamında verilecek uyarı sayısı ve çeĢidi öğrenciyi harekete geçirecek ve
yorgunluğa neden olmadan beklenen davranıĢın kazanılmasını sağlayacak nitelikte olmalıdır.
**Öğretmenler öğretme-öğrenme durumunda çok çeĢitli faktörlerin öğrenmeyi çeĢitli durumlarda
engelleyebileceğini bilerek, öğrenme engellerine karĢı gerekli önlemleri almalıdırlar.
** Eğer tepki ihtiyaçları karĢılanmasını sağlarsa, güdü azalır. Uyarıcı–tepki
bağı güçlenir ve “alıĢkanlık” haline gelir.
SONUÇ OLARAK: Öğretme-öğrenme ortamında, öğrenme birimine duyulan ihtiyaç,
güdülenme, uyarıcı yoğunluğu, pekiĢtirilen tepki sayısı ne kadar artırılır; yorgunluğun
meydana getirdiği engellemelerle, diğer öğrenmeyi engelleyici faktörlerin etkisi ne kadar
azaltılırsa o kadar etkili bir öğrenme meydana gelir.
KAHRAMAN ÖZKUL
[email protected]
68
BĠLĠġSEL AĞIRLIKLI DAVRANIġCI KURAMLAR
BĠLĠġSEL
AĞIRLIKLI
DAVRANIġCI
KURAMLAR
1-ĠĢaret Kuramı-------------------------------TOLMAN
2-Sosyal Öğrenme Kuramı ---------------BANDURA
(Gözlem Yoluyla Öğrenme)
ĠġARET ÖĞRENME (ĠĢaret – Beklenti Öğrenme-Amaçlı DavranıĢçılık)
Edward TOLMAN
**Tolman kullandığı yöntem ve yaptığı deneyler yönünden daha çok davranıĢ ekolüne bir yakınlık
göstermekle birlikte, deneylerinin sonuçlarını yorumlama, önerdiği hipotezler ve genel olarak
öğrenme konusundaki düĢünceler yönünden alan kuramlarına ve Gestalt kuramlarına eğilimlidir.
Kuramı amaçlı davranıĢçılık olarak nitelendirilmektedir. Daha sonra bu kuram, ĠĢaret-Gestalt ya
da Beklenti Kuramı olarak adlandırılmıĢtır.
**Tolman bulgularını laboratuar deneylerinde farelerin labirentler içindeki davranıĢlarından objektif
olarak elde etmiĢtir. Bu davranıĢların yorumunu kavrama, anlama, algı, alan, Gestalt gibi
açıklayıcı ilkelerle yapmıĢtır.
**Tolman; Guthrie ve Hull gibi davranıĢçılardan farklı olarak labirent içindeki uyarıcıların tepkiyi
boĢaltan birer "tetik‖ olmaktan çok "yol gösteren iĢaretler" niteliğinde olduğunu savunmuĢtur.
** Tolman, davranıĢçıların, davranıĢı çok küçük birimlere bölüp, analiz ederken, bütünü gözden
kaçırdıklarını savunmuĢtur. Ona göre davranıĢ, amaca yöneliktir; davranıĢ, ulaĢılacak amaç
doğrultusunda, çevre koĢullarına göre değiĢikliğe uğrayabilir, Ģekillenir ve uyum sağlayabilir
** Tolman‘a göre öğrenme; temel olarak çevreyi tanıma ve keĢfetme sürecidir.
Organizma, araĢtırma yoluyla bir iĢaretin diğer bir iĢarete götürdüğünü keĢfeder ve bunları
kullanarak amacına ulaĢır.
**Organizma bu kazandığı bilgiyi birbirinden ayrı, bağımsız birimler halinde değil, organize
edilmiĢ bilgi halinde saklar. Organizmanın çevreye iliĢkin organize edilmiĢ bilgi türü biliĢsel
harita olarak adlandırılır. Organizma, yer öğrenme sürecinde bu haritalardan yararlanır.
Tolman, üst düzey organizmaların kendilerini istedikleri amaca ulaĢtıracak yolların ve nesnelerin
uzaysal planını kapsayan bilgilerini kullandıklarını savunur. Organizma biliĢsel haritasını
kullanarak kendisini en kısa Ģekilde amaca ulaĢtıran yolu seçer. Bu durum en az çaba ilkesi
olarak adlandırılır.
** Tolman'a göre labirent içinde amaca ulaĢma (farenin yiyeceğe ulaĢması) zincirleme
koĢullanmalardan çok, zihinsel bir sürecin sonunda gerçekleĢmektedir. Ona göre farelerde seziĢ
yeteneği vardır. Fare labirenti öğrenirken yol gösteren iĢaret uyarıcılarının rehberliği sayesinde
labirentin, zihinde "biliĢsel haritasını" ya da bir "alan haritasını" geliĢtirir. Uyarıcıların iĢaret
anlamını taĢımaları farenin labirent içindeki amacıyla ilgilidir. Fare davranıĢı ile umduğu amaç
arasındaki iliĢkiyi öğrenir; bir baĢka deyiĢle uyarıcıların iĢaret ettiği anlama göre davranıĢta
bulunur. KoĢullu uyarıcılara otomatik koĢullu tepkiler vererek yolunu bulmaz; ona yolunu gösteren
iĢaret uyarıcılarla amaç arasındaki iliĢkilerin anlamıdır. Bu iĢaret uyarıcılar sayesinde
fare labirenti zihninde yapılaĢtırır, bir bütün (Gestalt) haline getirir. Bu görüĢünden
dolayı Tolman'ın kuramına "ĠĢaret Gestalt Kuramı" denir.
**Tolman'a göre davranıĢa yön veren umulan amaçtır. En basit görülen bir öğrenme bile aslında
karmaĢıktır. Öğrendiğimiz Ģey alıĢkanlık değil beklentidir. Hipotez bir beklentinin ifadesidir. Eğer bir
beklenti doğrulanırsa tekrar olasılığı artar.
** Tolman‘a göre davranıĢ, amaçlı etkinliktir yani amaca yönelik etkinliktir.
ÖRNEK: Telefon etmek, su içmek, ekmek almak vs. Farenin amacı yiyeceği elde etmekse,
yiyeceği arama davranıĢı, buluncaya kadar devam eder. Farenin davranıĢı amaçsaldır.
SAYFA 69
**DavranıĢ, organizmayı amaca ulaĢtıracak Ģekilde değiĢen koĢullara göre değiĢebilir.
ÖRNEK: Birey iĢe her gün arabayla gidiyordur. Arabası o gün bozuksa taksiyle, yaya veya
bisikletle gidebilir. Bu tepkisel bir refleks değildir. Organizma değiĢen koĢullara kendi bilgisini
kullanarak, amaca ulaĢtıracak en uygun davranıĢı seçer ve uygular.
**Öğrenmede biliĢsel süreçleri ilk ele alan psikologdur.
**Tolman‘a göre bilgi edinimi, iki ya da daha fazla uyarıcı olaylar arasındaki iliĢki (klasik
koĢullanma) olabilir.
ÖRNEK: saat 12 olduğunda öğle yemeği yeme beklentisi oluĢur. Bu nedenle Tolman uyarıcı –
uyarıcı kuramcısı olarak alınır.
** Organizma çevreden çok Ģey öğrenir ancak bu öğrendiklerini etkinlik olarak göstermez. Bu
bilgiler onlara ihtiyaç duyuluncaya kadar bellekte kalır.
ÖRNEK: Bankanın yerini biliriz ancak bu bilgiyi ihtiyacımız olana kadar kullanmayız.
**Öğrenme ile performans ayrımı yapmıĢtır. Öğrenilenlerin gerek duyulduğunda gözlenebilir
davranıĢa dönüĢmesine performans denir.
ĠġARET ÖĞRENME ĠLE ĠLGĠLĠ KAVRAMLAR
AMAÇLI
DAVRANIġCILIK
BÜTÜNCÜL
(MOLAR)
DAVRANIġ
**Tolman'a göre davranıĢ, amaçlı etkinliklerdir diğer bir deyiĢle, amaca yönelik etkinliklerdir.
Labirent içindeki fare için amaç yiyeceği elde etmek ise, onun yiyeceği arama davranıĢı yiyeceği
buluncaya kadar sürecektir. Bu durumdaki farenin davranıĢı amaçsaldır; yani amaca yöneliktir.
Tolman'a göre de davranıĢ amaca yönelik ise, organizma çevreyi araĢtırma ve amaca ulaĢma
çabasını sürdürecektir. Sonuçta her iki durumda da davranıĢ amaçlıdır.
**DavranıĢ aynı zamanda organizmayı amaca ulaĢtıracak Ģekilde değiĢen koĢullara göre değiĢir,
uyum sağlar.
ÖRNEK: Birey iĢyerine kendi otomobiliyle gidebilir. Otomobili o gün yoksa taksiyle, otobüsle,
bisikletle gidebilir. Ya da yürüyebilir. Organizma değiĢen çeĢitli koĢullara, sınırlamalara göre
kendi bilgisini kullanarak amaca ulaĢtıracak en uygun davranıĢı seçer ve uygular.
**Yukarda belirtildiği gibi davranıĢ amaca yönelik olduğunda, amaç bazı Ģeylerden çıkmak,
bazılarını da elde etmek olabilir.
ÖRNEK: Kafesteki kuĢ, kafesten kaçmak için çabalarken; bir satıcı malının satıĢından kar elde
etmeye uğraĢır. Sonuçta davranıĢ, organizmanın ulaĢmak istediği ürün yani amaç tarafından
yönlendirilir. Tolman davranıĢı amaç etrafında organize ettiğinden, kuramına amaçlı davranıĢçılık
adı verilmekle birlikte, moleküler davranıĢ değil, bütüncü (molar) davranıĢ üstünde çalıĢmak
gereğini de vurgulamıĢtır.
** Tolman'a göre davranıĢı küçük parçalara, elementlere ayırarak çalıĢmak, davranıĢın anlamını
kaybettirir. Bu yüzden anlamlı bütünlüğü olan amaca yönelik davranıĢlar üstünde çalıĢmak
gerekmektedir
** Küçük davranıĢ birimleriyle değil, bütüncü davranıĢlarla çalıĢmak gerektiğini savunmuĢtur.
Tolman, davranıĢçıların, davranıĢı çok küçük birimlere analiz ederken, bütünü gözden
kaçırdıklarını ifade etmiĢtir. Ona göre davranıĢ, amaca yöneliktir; davranıĢ, ulaĢılacak amaç
doğrultusunda, çevre koĢullarına göre değiĢtirilebilir, uyum sağlayabilir bir özelliğe sahiptir.
Tolman, yöntem bakımından davranıĢçı, metafizik yönünden biliĢsel bir kuramcıdır. Diğer bir
deyiĢle, davranıĢı biliĢsel süreçleri keĢfetmek amacıyla çalıĢmıĢtır.
**Beklenti: Kapı ziline basıldığında zil sesinin duyulması beklenir. Kapı ziline basıp da zil
BEKLENTĠ
VE
DENENCELER
YER
ÖĞRENME
(ĠĢaret)
sesinin duyulmasını beklemek bir beklentidir
** Denence: YaĢantı geçirmeden önceki ilk geçici beklentilere denir. YaĢantılarla doğrulanır ya
da doğrulanmaz. Doğrulandığında beklenti devam eder. Doğrulanmadığında ise terk edilir.
ÖRNEK: Lezzetli bir yemek yeme beklentisiyle lokantaya giden kiĢi eğer yemeği beğenmemiĢse
denence doğrulanmamıĢtır. Ve gelecek sefer aynı lokantaya gitmez.
**Organizmanın amaçlarına ulaşabilmek için çevre hakkında bilgi edinmesi, ipucu ve çevre
kaynaklarını kullanarak en kısa yoldan amacına ulaşmasıdır.
ÖRNEK: Aç olan birey zihninde yer alan karnın doyurmayla ilgili şemaları harekete geçirir ve
karnını doyurur.
SAYFA 70
YER
ÖĞRENME
(ĠĢaret)
EN AZ ÇABA
ĠLKESĠ
** Yer öğrenme deneyleri organizmanın içinde bulunduğu koĢullara göre uygun alternatif
davranıĢı seçerek amacına ulaĢmayı öğrendiğini göstermek üzere düzenlenmiĢtir. Bir
labirentteki fare yiyeceğe ulaĢabilmek için tüm yolları dener en kısa yolu bulduğu zaman
hep o yolu kullanır.
DENEYĠN AÇIKLAMASI: Fareyi, amaç olan yiyecek kutusuna götüren üç yol vardır. Bunlardan
en çok tercih edilen ve en kısa olan yol birinci yoldur. En uzunu ve en az tercih edileni, ise
üçüncü 'yoldur. Birinci yol A engeli ile kapatıldığında, fareler ikinci yolu tercih etmekte; ikinci yol B
engeli ile kapatıldığında, bir ve ikinci yol birlikte kapatılmıĢ olduğundan bu durumda zorunlu
olarak en az tercih edilen üçüncü yolu seçmektedirler. Elde edilen bu bulgular, farelerin kör bir
alıĢkanlık, ya da alıĢkanlık hiyerarĢisinin otomatik bir performansı olarak değil, duruma göre
oluĢturdukları biliĢsel haritaya göre etkinlikte bulunduklarını desteklemektedir.
*Organizma biliĢsel haritasını kullanarak kendisini en kısa Ģekilde amaca
ulaĢtıran yolu seçer. Bu durum en az çaba ilkesi olarak adlandırılır.
**Organizma biliĢsel haritasını kullanarak diğer koĢullar eĢit olduğunda kendisini
en kısa Ģekilde amaca ulaĢtıran yolu seçmektedir.
**Öğrenmeler öğrenme amacı olmadan, hatta kiĢi farkında olmadan gerçekleĢir. Yapılan
çalıĢmalar, gizil öğrenmenin zihinsel imge ya da biliĢsel harita olarak depolandığını
göstermektedir. Organizma ilgili bir problemle karĢılaĢtığı zaman bu haritalara baĢvurur
ve onu kullanır. Performansa dönüĢtürülmeyen öğrenmedir. Öğrenme, performansa
dönüĢtürülünceye kadar bellekte saklı kalmaktadır.
ÖRNEK: Bir organizmaya yaptığı davranıĢtan dolayı ödül verilmiyorsa bu organizmanın
davranıĢında hiçbir farklılık meydana gelmez ancak ödül veriliyorsa daha iyi bir
performans gösterir
GĠZLĠ
(ÖRTÜK)
ÖĞRENME
ÖDÜL
BEKLENTĠSĠ
ÖRTÜK ÖĞRENME
Tolman ve Honzik (1930) tarafından yapılan bu deneyde fareler üç gruba ayrılmıĢtır. Ġki kontrol
grubundan birinde fareler deney boyunca ödüllendirilmiĢ, yiyecek verilmiĢtir. Diğer kontrol
grubunda deney boyunca hiç ödül verilmemiĢtir. Deney grubunda ise onbirinci güne kadar
ödülsüz deneme yapılmıĢ, onbirinci günden itibaren farelere yiyecek verilerek düzenli bir Ģekilde
ödüllendirilmiĢlerdir. Deney 17 gün sürmüĢtür. Elde edilen bulgular Ģöyledir: Hiç yiyecek ödülü
almayan kontrol grubundaki farelerin hata sayısında bir düĢme olmakla birlikte, hata sayısı
düzenli olarak ödül alan kontrol grubundaki kadar azalmamıĢtır. Ancak, onbirinci güne kadar
yiyecek ödülü almayan, onbirinci günden itibaren ödül alan deney grubundaki farelerin hata
sayısı, yiyeceği aldıktan sonra birden bire azalmıĢ, hatta düzenli olarak ödül alan gruptaki
farelerden daha iyi performans göstermiĢlerdir. Bu durum, ilk 10 denemede de öğrenmenin
meydana geldiği, ancak yiyecek alıncaya kadar bunu performans olarak göstermediğini ifade
etmektedir.
DENEYĠN AÇIKLMASI: Bu bulgu, aynı zamanda Tolman'ın pekiĢtirmenin bir öğrenme değiĢkeni
değil, performans değiĢkeni olduğuna iliĢkin görüĢünü de desteklemektedir.
Sonuç olarak, örtük öğrenme, performansa dönüĢtürülmeyen öğrenmedir. Öğrenme,
performansa dönüĢtürülünceye kadar bellekte saklı kalmaktadır.
**Organizma belli bir yere giderse belli bir pekiĢtireci elde edeceğini öğrenir. Tolman
hayvanın almayı beklediği pekiĢtireç değiĢtirilirse performansının düĢeceğine
inanmaktadır.
** Tolman'a göre, organizma eğer belli bir yere giderse belli bir pekiĢtireç elde edeceğini
öğrenir. Tolman hayvanın almayı beklediği pekiĢtireç değiĢtirilirse performansının
düĢeceğine inanmaktadır. Ödül beklentisiyle ilgili ilk önemli gözlemlerden birisini
Tinklepaugh yapmıĢtır. Deneyinde maymunun gözü önünde iki kutudan birinin altına muz
yerleĢtirmiĢtir. Ancak, maymunun kutuyu ve muzu hemen alması engellenmiĢtir. Birkaç
saniye sonra maymun hiç yanılmadan doğru kutuyu seçerek muzu almıĢtır. Bu davranıĢ
kazanıldıktan sonra, deneyin diğer aĢamasında; önce muz bir kabın altına saklanmıĢ
sonra maymun görmeden muz kabın altından alınarak, yiyecek olarak sevilmeyen marul
yaprağı konmuĢtur. Maymun yiyeceğin saklandığı doğru kabı bulmasına rağmen, tercih
ettiği muz yerine marul yaprağını bulunca ĢaĢkınlık ve kızgınlık göstermiĢ yiyeceği
reddetmiĢtir. Deney sonucu organizmanın elde edeceği ödülü bilerek tepkide
bulunduğunu doğrular niteliktedir.
SAYFA 71
ÖRTÜK
(GĠZĠL)
SÖNME
** Tolman'ın kuramına göre, organizma kendisine verilen gözlem yapma fırsatlarıyla
Tepki-Uyarıcı beklentisini öğrenmektedir.
**Fakat daha sonra organizma, artık bu tepkinin, yiyeceğe götürmediğini gözlerse, bu
gözlemler sönmeyi meydana getirir. Bu koĢullarda meydana gelen sönmeye örtük sönme
adı verilmektedir. Diğer bir deyiĢle, daha önce de açıklandığı gibi organizmanın
öğrenilmiĢ beklentilerinin karĢılanmamasıyla sönme oluĢmaktadır.
ÖĞRENMENĠN DEĞĠġKENLERĠ
**Tolman, öğrenmenin bağımsız değiĢkenleri olarak çevresel değiĢkenleri ve
bireysel farklılık değiĢkenlerini ele almaktadır. Tolman ayrıca psikolojiye ara
değiĢken kavramını getirmiĢtir. Bireysel farklılık ve çevresel değiĢkenler ara
değiĢkenlerle etkileĢerek bağımlı değiĢkeni yönlendirmektedir.
Çevresel DeğiĢkenler:
ÖĞRENMENĠN
DEĞĠġKENLERĠ
Beslenme programı amaç nesnenin uygunluğu, verilen uyarıcıların tür ve biçimleri,
öğrenme durumunda gerekli olan motor tepkilerin türü labirentte ilerleme ve baĢarılı
olma biçimi, deneme sayısı ve bu denemelerin birikik doğası.
1. Beslenme programı: Bu kavram hayvanın yoksun bırakılıma tarifesine iĢaret etmektedir.
Örneğin; hayvanın yemek yemesinden itibaren geçen zaman miktarı
2. Amaç nesnenin uygunluğu: Verilecek pekiĢtirici uyarıcının hayvanın dürtü durumuna uygun
olmasıdır. ÖRNEK: Susuz bir hayvan için yiyecek pekiĢtirici olamaz.
3. Verilen uyarıcıların tür ve biçimleri: Öğrenme durumunda hayvana sağlanan iĢaret ve
ipuçlarının uygunluğu, açıklığıdır.
4. Öğrenme durumunda gerekli olan motor tepkilerin türü: KoĢma, keskin dönüĢler vb.
5. Labirentte ilerleme ve baĢarılı olma biçimi: Deneyi yapan kiĢi tarafından belirlenen, bir
labirenti çözümlemek için gerekli olan yol, dönüĢ biçimi
6. Deneme sayısı ve bu denemelerin birikik doğası.
Bireysel Farklılık DeğiĢkenleri:
**Tolman, davranıĢı etkileyen çevresel değiĢkenlere ek olarak bireysel farklılık değiĢkenlerini ele
almıĢtır. Bireysel farklılık değiĢkenleri, her bir çevresel değiĢkenle etkileĢimde bulunur ve ara
değiĢkenlerin de etkisiyle bağımlı değiĢken olan davranıĢ meydana getirilir.
Tolman'ın ele aldığı bireysel farklılık değiĢkenleri Ģunlardır:
1. Kalıtım
2. YaĢ)
3. Önceki eğitim
4. Organizmanın hormon, ilaç ve vitamin koĢullan
ÖĞRENMENĠN
DEĞĠġKENLERĠ
Ara DeğiĢkenler:
*Ara değiĢken, bağımsız değiĢken ve bağımlı değiĢken arasındaki iliĢkiyi açıklamaya
yardımcı olmak üzere oluĢturulmuĢ bir yapıdır. Tolman ara değiĢken olarak biliĢi
görmektedir. BiliĢ, hem uyarıcıya hem de tepkiye müdahale eden bir öğedir.
**Organizma, verilen bir hedefe tek bir yolu kullanarak değil, çok çeĢitli alternatif yolları
değerlendirerek ulaĢmaktadır. Bu durumda Tolman, amaca ulaĢmada kullanılan karmaĢık,
bütüncü davranıĢ çeĢitliliğinin nedenlerini açıklamaya çalıĢmıĢtır. Tolman, bu sorunu ara değiĢken
kavramını kullanarak cevaplamıĢtır.
**BiliĢ hem uyarıcıya hem de tepkiye müdahale eden bir öğedir. Bireyin çevresindeki dünyaya
iliĢkin algıları, inançları onun etkinliklerini etkilemektedir.
Ara DeğiĢken Örnekleri: BiliĢleri, beklentileri, amaçları, varsayımları ve istekleri
kapsar.
Beklentiler Ara DeğiĢkenini Açıklarsak: Tolman’a göre bir beklenti, her bir
baĢarılı tepkiyi bir ödül takip ettiğinde ortaya çıkar. Bir beklenti bir kere ortaya çıktığı
zaman, davranıĢın yön bulmasında ve kontrolünde rol oynar.
KAHRAMAN ÖZKUL
[email protected]
SAYFA 72
Güdülenme
**Organizmanın çevredeki hangi olaylara dikkat edeceğini belirler.
ÖRNEK: Aç bir organizma çevredeki yiyeceklere, susuz bir organizmada
çevredeki su ile ilgili uyarıcılara dikkat eder.
**Tolman'a göre, öğrenme için güdülenme gerekli değildir, çünkü güdülenme,
organizmanın çevredeki hangi olaylara dikkat edeceğini belirler.
**Tolman'a göre güdülenme "algısal vurgulayıcı" olarak görev yapar.
Zihinsel
Deneme
Yanılma
Performans
BĠLĠġSEL
SENARYO
**Tolman organizmanın seçimden önce seçme noktasında durup karar verme öğelerini biliĢsel
olarak gözden geçirdiğini belirtmektedir. Bu sürece de zihinsel deneme-yanılma adını
vermektedir.
**Fare labirentte yiyeceğe en kısa yoldan nasıl gidebilirim gibi çözümler ararkenki hareketleri,
alternatif bir yol araması zihinsel deneme yanılmadır. Bu deneme-yanılma çözüm bulununcaya
kadar devam etmektedir.
**Öğrenilenlerin gerek duyulduğunda gözlenebilir davranıĢa dönüĢtürülmesine
performans denir.
ÖRNEK: T bankasının nerde olduğunu biliriz ancak bankaya ihtiyaç
duyduğumuzda bu bilgiyi kullanırız
**Uzun süreli bellekteki iĢlemsel hafıza bilgilerine denir. Bir olayın nasıl
gerçekleĢtiği ile ilgili senaryo vardır. Bireylerin zihinlerinde bir olayın nasıl
gerçekleĢtiği ile ilgili senaryoları vardır. Fakat bu senaryolar farkında olarak
öğrenilmez. Durum ya da olayla karĢılaĢınca uygun Ģekilde hareket ederiz
ÖRNEK: Ders dinlerken nasıl davranacağımızı farkına varmadan öğreniriz ve
ders dinlerken de zihnimizdeki senaryoya uygun dinleriz.
BĠLĠġSEL
HARĠTA
**Eğer organizmaya çevresini keĢfetme imkânı verilirse, çok sayıda uyarıcı ve uyancı
tepki bağlaĢımları kazanabilir. Organizma bu kazandığı bilgiyi birbirinden ayrı, bağımsız
birimler halinde değil, organize edilmiĢ bilgi halinde saklar. Organizmanın çevreye
iliĢkin organize edilmiĢ bu bilgi türüne biliĢsel harita adı verilmektedir.
**BiliĢsel harita denencel nitelikte olan geçici beklentilerin test edilmesi yoluyla geliĢir.
Denence test etme süreci, biliĢsel haritanın geliĢiminde önemli bir yere sahiptir.
Organizma biliĢsel haritasını kullanarak diğer koĢullar eĢit olduğunda kendisini en kısa
Ģekilde amaca ulaĢtıran yolu seçmektedir. Bu duruma en az çaba ilkesi denir.
TOLMAN‘IN ÖĞRENME TÜRLERĠ
KATEKSĠS
ÖĞRENME
**Organizma içinde bulunduğu sosyo-kültürel özelliklere göre belli dürtü
durumlarını belli nesneler ile iliĢkilendirerek öğrenir.
** Kateksis, belli dürtü durumlarıyla belli nesneleri iliĢkilendirme eğiliminin
öğrenilmesidir.
ÖRNEK: Kebap deyince akıllara Adana ve Urfa‘nın, Ġtalyanlar açlığını makarna
ya da pizza ile giderme eğiliminde olabilir.
NOT: Organizmanın belli dürtü durumlarında belli nesnelerden kaçınmayı
öğrenmesine ise olumsuz Kateksis demiĢtir.
ÖRNEK: Bir Müslüman açlığını gidermek için domuz eti yemez çünkü açlık ile
domuz etini iliĢkilendirmemiĢtir.
SAYFA 73
Eġ DEĞER
ĠNANÇLAR
**Tolman‘a göre öğrenmede fizyolojik dürtülerden çok sosyal dürtülerin
doyurulması önemlidir. Bazen alt amaç gerçek amaçla aynı etkiye sahip
olduğunda alt amaç eĢ değer inancı oluĢturmaktadır. Organizmanın açlık,
susuzluk gibi fizyolojik dürtülerine göre saygı ihtiyacının karĢılanması daha
önemlidir.
ÖRNEK:
** ĠĢ yerinde baĢarılı olma algısı çalıĢanın saygı ve kabul görme ihtiyacını
karĢılar. Yüksek not alma saygı ihtiyacını doyurur
** Alt amaç, ana amaçla aynı tepkiye sahip olduğunda, alt amaç, eĢdeğer inanç
oluĢturur. Bu durum, uyarıcı-tepki kuramlarında ikincil pekiĢtirme kavramına
çok benzemekle birlikte, bu öğrenme çeĢidi fizyolojik dürtülerden ziyade ―sosyal
dürtülerin‖ tatmini ile iliĢkilidir
**Tolman, pekiĢtirme olarak, sevgi – saygı ihtiyacının karĢılanmasını görürken,
U-T kuramcıları açlık, susuzluk gibi fizyolojik dürtülerin doyurulmasını tercih
etmektedirler.
TOLMAN DERKĠ: 1949'da bu durumla ilgili Ģu örneği vermektedir. Yüksek not alma algısı,
öğrencinin bir müddet sevgi ve kabul edilme ihtiyacını tatmin edecektir. Hatta arkadaĢlarına
aldığı notlardan söz etmese bile, öğrenci için A almak, sevilme ve kabul edilmeye eĢdeğer olarak
görülecektir.
ALAN
BEKLENTĠLERĠ
**Organizma neyin neye götüreceğini öğrenir. Belli bir iĢaret gördüğünde onu,
belli bir diğer iĢaretin izleyeceğini bekler. Bu öğrenmeye uyarıcı-uyarıcı
öğrenmesi de denir. Bu tür öğrenmenin gerçekleĢmesi için tek pekiĢtirme
beklentinin doğrulanmasıdır.
ÖRNEK: Zil çalması dersin baĢlaması için bir iĢarettir. ġimĢek gök gürültüsünün
iĢaretidir
TOLMAN DERKĠ: Uyarıcı-Tepki (U- T) öğrenme değil, uyarıcı-uyarıcı (U=U) öğrenme
denmiĢti. Organizma bir iĢareti gördüğünde, bir sonrakinin onu izleyeceğini öğrenir. Bu tür
öğrenmenin meydana gelmesi için tek pekiĢtirme, beklentinin yani denencenin doğrulanmasıdır.
**Alan-biliĢ yolu, bir problem çözme stratejisi olarak belli durumlarda algısal alanı
düzenleme eğilimi olarak tanımlanır. Problem çözme stratejisinde önemli olan
ALAN BĠLĠġ
nokta, bir problemi çözmede etkin olan bir stratejinin gelecekte benzer
YÖNTEMLERĠ durumlarda da kullanılmasıdır.
**Problem çözme yaklaĢımı ya da yolu da denebilir. Tolman‘a göre en az güvenli
öğrenme türüdür. Bir problemi çözmede kullandığı stratejiyi diğer
problemlerde de kullanmadır.
DÜRTÜ
AYRIMLARI
**Organizmanın kendi dürtü durumunu belirlemesini ve buna uygun tepkide
bulunmasını kapsamaktadır. Organizma kendi dürtü durumunu belirlemedikçe
onunla ilgili biliĢ haritasını kullanamaz. Yani ihtiyacını bilmedikçe amacını
belirleyemez ve davranıĢta bulunamaz
ÖRNEK: Bir T labirentinde hayvana aç olduğunda bir yöne, susuz olduğunda diğer yöne
dönme öğretilmiĢtir. Organizma, kendi dürtü durumunu açıkça belirlemedikçe onunla ilgili biliĢ
haritasını kullanamaz. Organizma ihtiyacını bilmediğinde, amacını belirleyemez ve sonuçta da
uygun davranıĢı gösteremez.
**Tolman, fizyolojik dürtülere olduğu kadar sosyal dürtülere de önem verdiğinden onun için dürtü
ayırımı kavramı önemlidir.
ÖRNEK: Sevgiye ihtiyaç duyan birisinin davranıĢı farklı olacaktır, yiyeceğe ihtiyaç duyan birisinin
davranıĢı farklı olacaktır.
KAHRAMAN ÖZKUL
SAYFA 74
HAREKET
BĠÇĠMLERĠ
**Tolman kuramından esas olarak fikirlerin iliĢkilenmesiyle ilgilenmiĢtir. Bu
nedenle hareket biçimini öğrenme, bir eksiği gidermeye dönüktür.
**Bir eksikliği gidermek için sergilenen hareketler ve bunların nasıl davranıĢa
alıĢkanlığa dönüĢtüğünü belirlemeye yönelik Tolman‘ın yaptığı çalıĢmalar vardır.
**Sonuçta kalıcı tutum ve alıĢkanlıklar oluĢur.
TOLMAN‘IN KURAMININ EĞĠTĠM AÇISINDAN DOĞURGULARI
1 Eğitimle kazanılacak amaçlar, öğrencinin amaçlarıyla tutarlı olduğu, öğrencinin gereksinimlerini
karĢıladığı ölçüde öğrencinin öğrenme çabasını sürdürmesini sağlayacaktır.
2 Okuldaki dersler öğrenciye öğrenmeye karĢı istek ve ihtiyaç yaratmalıdır.
3 Konular mantıksal ve aĢamalı bir sıra izleyecek Ģekilde yapılandırılmalıdır.
4 Öğrencilere denence kurma ve denenceleri test etme, zihinsel olarak deneme-yanılma fırsatı
verilmeli. Öğretme-öğrenme ortamı öğrencinin beklentilerini karĢılamaya yönelik olmalıdır.
5 Öğrencilere yapacakları davranıĢ sonucu performansının artması için ödül verilmelidir.
6 Çevresel bireysel ve ara değiĢkenler öğrencilerin beklentilerine uygun olmalıdır.
7 öğrenme konusunda birçok önemli araĢtırma baĢlıkları ortaya atmıĢtır ve psikolojiye 'ara
değiĢken' ve 'biliĢsel harita' kavramlarını kazandırmıĢtır.
OKUMA PARÇASI
Tolman'a göre davranıĢ, amaca yönelik ise organizma çevreyi araĢtırma ve amaca ulaĢma çabasını sürdürür.
DavranıĢ, organizmanın elde etmek istediği ürün, ulaĢmak istediği amaç tarafından yönlendirilir. DavranıĢ belli bir
amaca dönük değilse, organizma öğrenme çabasından vazgeçer. O halde eğitimle kazandırılacak amaçlar, öğrencinin
gereksinimlerini karĢıladığı ölçüde, öğrencinin öğrenme çabasını sürdürmesini sağlayacaktır. Ayrıca, öğretme
öğrenme ortamındaki uyarıcılar, nesneler, olaylar öğrencilerin gerek fizyolojik gerekse sosyal ihtiyaçlarını gidermelidir.
Öğrencilerin öğrenme çevresindeki objelerle dürtülerini giderme arasında iliĢki kurmaları sağlanmalıdır. Tolman'ın
kateksisin unutmaya karĢı direnci artırdığı görüĢü dikkate alındığında, öğrencinin ihtiyacını gideren davranıĢları
kazandırmak daha da önem taĢımaktadır. Kısaca, dersler, öğrenme birimleri öyle yapılanmalı ki öğrencinin, algıladığı
ihtiyaçları ile dersin hedefleri arasındaki iliĢkiyi kolayca keĢfetmesine yardımcı edebilsin.
Tolman'a göre güdülenme, algısal vurgulayıcı olarak önem taĢır ve organizmanın çevrede dikkat edeceği olayları
belirler. O halde ders, ünite ya da baĢka bir öğrenme birimi öğrencide öğrenmeye karĢı istek ve ihtiyaç yaratmalıdır.
Organizma, araĢtırma yoluyla bir olayın baĢka bir olaya yol açtığını; bir iĢaretin diğer bir iĢarete götürdüğünü
keĢfeder ve bu iĢaretleri kullanarak amacına ulaĢır. Buna göre, dersler, üniteler, konular mantıksal ve aĢamalı bir
sıra izleyecek Ģekilde yapılandırılmalıdır. Ayrıca, Tolman'a göre, kazandırılacak davranıĢın bir anlamı, bütünlüğü
olmalıdır. DavranıĢ çok küçük hareket parçalarına ayrıĢtırıldığında anlamını kaybetmektedir. O halde öğrenciye
kazandırılacak davranıĢlar bütüncü olmalıdır.
Tolman'a göre organizmanın denence kurması ve bu denenceleri test etme süreci onun biliĢ haritasının
geliĢiminde önemli bir yere sahiptir. Bu nedenle öğretme-öğrenme ortamında öğrencilere denence kurma ve
denenceleri test etme, zihinsel olarak deneme-yanılma fırsatları verilmelidir. Böylece öğrencilerin biliĢ haritalarını
geliĢtirmelerine ve anlamlı etkinliklere yönelmelerine yardım edilebilir.
Organizmayı amaca ulaĢtıran tepkiler, denencenin diğer bir deyiĢle, ön beklentinin doğrulanmasını sağlamaktadır.
Beklentilerin gerçekleĢmesi ise davranıĢı güçlendirir. Bu durumda, öğrenciye davranıĢları ile ilgili verilecek
dönütler, doğrulanan beklentilerle ilgili davranıĢların güçlenmesini sağlarken, doğrulanmayan beklentilerle
ilgili davranıĢların yeniden gözden geçirilmesini ve biliĢsel haritada düzeltmeler yapılmasını sağlar. öğrenme
Organizma, yapacağı davranıĢ sonucunda bir ödül beklentisine sahiptir. Eğer bu beklediği ödülü elde edemezse
kızgınlık duyar. Bu durumda öğrencinin performansı sonucunda verilecek ödül,.onun için anlamlı ve beklentisine
uygun olmalıdır. Aksi taktirde performansta düĢme gözlenebilir. Tolman‘a göre öğrenmeyi ve performansı etkileyen
birçok çevresel, bireysel ve ara değiĢkenler bulunmaktadır. Öğrencinin öğrenmesini çok çeĢitli faktörlerin
etkilediğinin farkında olan öğretmen, öğretme-öğrenme çevresini, öğrencinin beklentilerini karĢılayacak Ģekilde
düzenler. Diğer bir deyiĢle, gerek programın hazırlanmasında, gerekse öğretimin düzenlenmesinde çevresel
faktörler, bireyin ve ara değiĢkenlerin özelliklerine uygun olmalı ki, öğrencinin beklentileri doğrulansın ve
öğrenmeye inancı artsın.
SAYFA 75
SOSYAL ÖĞRENME-ALBERT BANDURA
(GÖZLEM YOLUYLA-MODEL ALARAK-DOLAYLI ÖĞRENME)
** Sosyal öğrenme kuramı Bandura’nın yaptığı çalışmalar sonucu ortaya koyduğu bir öğrenme kuramıdır. Bu kuram
hem davranışçı hem de bilişsel öğrenme kuramından farklı bir yapıya sahip olmakla birlikte her iki kuramın özelliğini
de taşımaktadır. Bandura’ya göre öğrenmelerin temelinde mutlaka her davranışı organizmanın yapması ve elde
ettiği sonuçlara bağlı olarak davranışı şekillendirmesi söz konusu değildir. Birçok öğrenmenin temelinde gözlem ve
başkalarının yaptığı davranışlar yoluyla öğrenme vardır.
**Sosyal öğrenmede asıl olan bireyin başkalarını gözlemleyerek öğrenmesidir. Öğrenmenin etkililiği, öğrenenin
modelden gözlemlediği davranışı taklit edebilme kabiliyetidir. Bandura Sosyal Öğrenmeyi gözlem yoluyla öğrenme
olarak da isimlendirmektedir. Ancak taklit yoluyla öğrenme ile gözlem yoluyla öğrenmenin birbirinin yerine
kullanılamayacağını da vurgulamaktadır.
**Model almada birey gözlediği kişinin başarıya ulaştığı ve hoşa giden sonuca ulaşılan davranışlarını alırken,
taklit de ise iyi ya da kötü ayrımı yapılmaksızın gözlenilen kişinin tüm davranışlarının aynen alınması söz
konusudur. Model alma söz konusu olduğunda bir sınıf ortamında yanındaki arkadaşıyla konuşup öğretmeni
tarafından azarlanan arkadaşını gören öğrenci bu davranışı yapmama eğiliminde olacaktır. Azarlanan öğrenci başka
bir derste öğretmenin sorduğu soruları cevaplayarak öğretmeninden övgü almış ise bu davranışlar ise davranışları
gözleyen öğrenci tarafından yapılacaktır.
**Sosyal hayatta karĢılaĢtığımız birçok öğrenme durumları sadece koĢullanma teorileriyle açıklanamaz.
Ġnsanlar birçok karmaĢık davranıĢlarını uzun pekiĢtirmeler olmadan sadece gözleyerek öğrendikleri
görülmektedir. Bebekler, konuĢmayı çevresinde bulunan kiĢileri taklit ederek öğrenir. Cinsiyet rolleri;
anne, baba ve kardeĢlerden öğrenilir. Gençler ilgi duydukları alanlarda ünlü kiĢileri model alarak
davranıĢ oluĢturur ve geliĢtirirler. Bandura, çevrenin davranıĢ üzerinde etkili olduğunu ancak
davranıĢında çevre üzerinde etkisi olduğunu ileri sürer. Buna karĢılıklı gerekirlilik adını verir. Daha
sonra daha da ileri giderek kiĢiliğe üç Ģey arasındaki iliĢki olarak bakmaya baĢlar. Bunlar; çevre,
davranıĢ ve kiĢinin psikolojik geliĢimi.
BANDURA’NIN DENEYĠ
Bandura, üç grup çocuğa deney yapmıĢtır. Bu üç grup çocuğa, oyun odasında oyuncağına karĢı
saldırgan davranıĢlar sergileyen bir çocuğun filmi izletilmiĢtir. Bu film üç farklı son ile bitmektedir.
Birinci grup çocuğa; bu saldırgan davranıĢlar sonucunda ödüllendirildiği son, ikinci grup çocuğa;
saldırgan davranıĢtan dolayı oyuncakla oynamama cezası verildiği son, üçüncü grup çocuğa ise; ne
ceza ne de ödül verildiği son izletilmiĢtir. Daha sonra bu çocuklar oyuncakla oynamak üzere oyun
odasına bırakılmıĢtır ve Bandura bu çocukların davranıĢlarını gözlemlemiĢtir.
DENEY SONUCUNDA:
BĠRĠNCĠ GRUP: Sonunda ödül alan grup: Yüksek derecede saldırganlık
ĠKĠNCĠ GRUP: Sonunda cezalandırılan grup: DüĢük seviyede saldırganlık
ÜÇÜNCÜ GRUP: Sonunda ne ödül ne ceza: Orta seviyede saldırganlık
DENEYĠN YORUMU:
**Davranışın gözlenmiş olması yapılması için yeterlidir. Pekiştirmeye ihtiyaç yoktur-KANIT 3.GRUP
**Pekiştirme performansı etkiler. KANIT 1.GRUP
**Pekiştirme olmadan da davranış öğrenilir, fakat pekiştirme ile davranış güçlenir ve performans artar.
Burada öğrenme ile performans ayrımı vurgulanmaktadır.
****Bandura bu deneyden; öğrenmede medyanın özellikle televizyonun çok büyük etkisi
olduğu, çocuğun saldırgan, uysal, paylaĢımsal gibi davranıĢları öğrendiği sonucuna
ulaĢmıĢtır.
SAYFA 76
**Körle yatan ĢaĢı kalkar.
**Kır atın yanında duran ya huyun ya suyundan
**Bana arkadaĢını söyle, sana kim olduğunu söyleyeyim.
**Anasına bak kızını, al
NOT: BiliĢsel ağırlıklı kuramcılar TOLMAN VE BANDURA‘ YA göre pekiĢtirmeye gerek yoktur. Bandura‘ya
göre pekiĢtirme performansı artırır. Tolman‘a göre ise beklentiye dayalı olarak davranıĢı ortaya çıkarır.
GENEL ÖZET:
**Bandura‘ya göre gözleyerek öğrenme, sadece bir kiĢinin diğer kiĢilerin etkinliklerini basit olarak
taklit etmesi değil, çevredeki olayları biliĢsel olarak iĢlemesiyle kazanılan bilgidir.
● Gözlem yoluyla öğrenme, taklidi içerebilirde, içermeyebilirde.
ÖRNEK: Sınavda yanındaki arkadaĢının kopya çekerken yakalandığını ve cezalandırıldığını gören
bir öğrenci, böyle bir duruma düĢmemek için soruları kendisi cevaplamaya çalıĢır. Bu durumda
öğrenci gözlemleri yolu ile öğrenmiĢ ancak taklit etmemiĢtir.
● Bandura ve Tolman‘ın kuramları birer pekiĢtirme kuramları değil, biliĢsel eğilimli kuramlardır.
● Bandura da Tolman gibi öğrenmeyle performansı birbirinden ayırmıĢtır.
● Bandura‘ya göre davranıĢların çok büyük bir kısmı, diğer insanların gözlenmesi, yani davranıĢı
gösteren bireylerin model alınması sonucu öğrenilir.
ÖĞRENMEYĠ SAĞLAYAN DOLAYLI YAġANTILAR
DOLAYLI
PEKĠġTĠRME
DOLAYLI
GÜDÜLENME
DOLAYLI CEZA
**DavranıĢı pekiĢtirilen modeli izleyen bireylerin, modelin davranıĢlarını daha kısa
sürede ve sıklıkla taklit ettiği görülür.
ÖRNEK: Derse katılan öğrenciyi öğretmenin övmesi diğer öğrencileri de derse
katılması için cesaretlendirir
**Model yapmış olduğu davranışlar sonucunda ödüllendirilmiş ise, gözlemcinin
(öğrenen) o davranışı tekrar etme olasılığı artacaktır. Dolaylı pekiştirmede
pekiştireç öğrenene değil davranışı yapana yani modele verilmektedir.
**Gözlenen ürünler, bireyi sadece bilgilendirmez, aynı zamanda onu elde etmeye de
güdüler. Gözlenen davranıĢ, değer verilen bir ürünle sonuçlanırsa, birey davranıĢta
bulunmaya istek duyar. Ayrıca gözlemci o davranıĢı yapabileceğine inanmalıdır.
BaĢkalarının baĢarılarını ya da baĢarısızlıklarını gözlemek, belli bir davranıĢı yapmak
için, bireyin kendi yeteneğini değerlendirmesine yardın eder.
ÖRNEK: Sınıfta burs kazanan bir öğrenciyi gören ve kendi düzeyinin de burs
kazanmaya uygun olduğunu gören birey harekete geçer
**Gözlenen davranış sonucunda model hoşa giden bir sonuçla karşılaşır ise, gözleyen
kişi bu davranışı yapmaya istek duyar. Modelin başarısı gözleyenin o davranışı
yapması için onu tetikler ve harekete geçirir
**Modelin olumsuz davranıĢlarının cezalandırılması, gözleyenlerin benzer
davranıĢlarda bulunmalarını engellemekte veya azaltmaktadır. Bir gruptaki bireylerin,
kurallara uymalarını sağlamada ve istenmeyen davranıĢları engellemede önemli role
sahiptir.
ÖRNEK: Yalan söyleyen bir öğrenci cezalandırıldığında diğer bireyler aynı durumla
karĢılaĢmamak için yalan söylemezler. Ancak çocuklar saldırganca ve duygusal
olarak cezalandırılırlarsa, saldırganlığı taklit etme eğilimi doğabilir. Yani saldırganca
cezalandıran anne-babalar, çocuklarının da saldırganca cezalandıran birer annebaba olmalarına neden olurlar.
** Modelin yapmış olduğu davranış sonunda bir ceza ile karşı karşıya kalır ise,
davranışı gözleyenin o davranışı yapma eğilimini azaltır ya da ortadan
kalkar. Dolaylı pekiştireçte olduğu gibi ceza öğrenene değil davranışı yapana
yani modele verilmektedir.
SAYFA 77
DOLAYLI
DUYGU
DUYGUSALLIK
ĠÇSEL
PEKĠġTĠRME
DOĞRUDAN
PEKĠġTĠRME
**Birçok duygu gözlem yoluyla kazanılır. Birçok insan doğrudan zarar görmedikleri
halde fareden, köpekten, yılandan, hocadan, sınavdan korkmaktadırlar. Bu korkuların
nedeni söz konusu korkulara sahip modellerin gözlenmesidir.
ÖRNEK: Böcek gördüğü zaman çığlık atan annesini gören çocuk, annesini taklit eder
ve böceğin korkulacak bir yaratık olduğu sonucuna ulaĢır
**Gözleyen davranışı yapıp herhangi bir zarar görmese de modelin davranışları
nedeniyle korku ve kaygı hissedebiliriz. Model alınan kişi bizim sevdiğimiz ve bize
yakın bir insansa onun korktuklarından korkma, onun sevdiklerini sevme eğiliminde
oluruz.
**Bireyin baĢkalarının tepkilerine aldırmadan kendi amaçlarını kendi doğrularını
belirlemesi ve uygulamasıdır. Kendi kendini güdüler kendine ve düĢüncelerine önem
verir.
KPSS-2009 KreĢte arkadaĢına vuran Mert, öğretmenin verdiği oturma cezasına
aldırmamıĢ, ―Oh, iyi ki de vurdum, o da benimle alay etmiĢti, ona gününü gösterdim.‖
diyerek rahatladığını hissetmiĢtir. Mert‘in yaĢadığı rahatlık duygusu, sosyal öğrenme
kuramına göre aĢağıdakilerden hangisine bir örnektir? CEVAP: Ġçsel pekiĢtirme
Dolaylı pekiĢtirmeden sonra gözleyenin gözlemlediği davranıĢı taklit etmesiyle
birlikte, gösterdiği taklitten sonra davranıĢının ödüllendirilmesi doğrudan
pekiĢtirme olarak adlandırılır. Model alınan davranıĢın pekiĢtirilmesi
SOSYAL ÖĞRENME KURAMININ
ĠLKELERĠ VE ETKĠLEYEN FAKTÖRLER
GÖZLEMCĠNĠN ÖZELLĠKLERĠ
1-SembolleĢtirme kapasitesi
2-Öngörü kapasitesi
3-Dolaylı öğrenme kapasitesi
4-Öz düzenleme kapasitesi
5-Öz yargılama kapasitesi
MODELĠN ÖZELLĠKLERĠ
*Benzerlik
*Statü
*Saygınlık
*Uzmanlık v.b
DAVRANIġIN ÖZELLĠKLERĠ
*Basit
*ĠĢlevsel
*Sık tekrarlanması
TEMEL ĠLKELER-6 TANEDĠR
KarĢılıklı
Belirleyicilik
**Bandura‘ya göre bireyin davranıĢı ile çevre, karĢılıklı olarak birbirini etkilemekte, bunun sonucunda bireyin
sonraki davranıĢları belirlenmektedir. Hem çevre davranıĢı, hem de davranıĢ çevreyi değiĢtirebilir .
● PekiĢtirme ve ceza çevrede potansiyel olarak vardır. Ancak onların ortaya çıkıĢını
davranıĢlar belirler.
ÖRNEK: Sürekli problem yaratan birey olumsuz bir sosyal çevre yaratmaktadır.
● Bandura‘ya göre insanlar çevreyi belli yollarla etkilemekte, değiĢtirmektedir. Çevre de
insanların daha sonraki davranıĢlarını etkilemektedir.
ÖRNEK: Saldırgan bireylerin olduğu bir yerde saldırganlık uygun görülür. Saldırganlığın
uygun görüldüğü ortamdaki birey de saldırgan davranıĢları seçebilir
**Öğrenmeyi; birey, çevre ve davranıĢ olarak üç temel faktör birlikte oluĢturur. Bireyin
karakteristik özellikleri, kiĢiliği, düĢünceleri, beklentileri ve inançları üçgenin bir köĢesinde
yer almaktadır.
-Diğer köĢede ise davranıĢ vardır.
KiĢi kendi davranıĢı ile hem kendi kararlarını etkilemekte, hem de diğerlerinin kiĢiye
göstereceği tepkiye neden olmaktadır.
-Üçüncü köĢede ise; çevre yer almaktadır. Bir yandan çevresel faktörler bireyin
kararlarını etkilerken diğer yanda çevrede olan olaylar, bireye nasıl davranması gerektiği
ile ilgili olarak yol gösterici olabilmektedir
SAYFA 78
**GeçmiĢi hafızasında TUTABĠLME, TAġIYABĠLME, meydana gelmemiĢ olayları
da zihinde sembolik KODLAYABĠLME, TEST EDEBĠLME
SembolleĢtirme
Kapasitesi
**Bandura insanların, düĢünme ve dili kullanma gücüme sahip olduğundan geçmiĢi
kafasında taĢıyabilmekte, geleceği iĢi test edebilmektedir. Eğer insanoğlunun
kafasında bir video kaydedici olduğu ve kendisine gelen her Ģeyi kaydettiği düĢünülürse
bu video kaset, her yaĢantının biliĢsel temsilcisini ya da sembolünü hatırlama
kapasitesi olarak düĢünülebilir. Aynı Ģeyler, geçmiĢ için olduğu kadar gelecek için de
geçerlidir. Henüz meydana gelmemiĢ olaylarda zihinde temsil edilir. Gelecekteki
muhtemel davranıĢlar zihinde sembolik olarak yapılır, beklenir, merak edilir, test edilir.
**GeçmiĢ ve geleceğin sembolü ya da biliĢsel temsilcisi olan düĢünceler, sonraki
davranıĢları etkileyen ya da onlara neden olan materyallerdir
** Bandura'ya göre insanlar çevreye uyum sağlamak ya da çevrelerini değiĢtirmek
için dünyada gördüklerini zihinlerinde sembolleĢtirirler.
**Semboller insanların zihninde dünyadaki gördüklerinin temsilcileridir. Bu
durum, insanlara düĢünme ve düĢüncelerini ifade etmede rehberlik
etmesini sağlar.
**Diğerleri ise deneyim ve düĢünce olarak zihnindeki sembollerdir. Ġnsanın
beyninde kendi kapasitesine uygun sanki bir kayıt cihazı vardır ve her Ģeyi
kaydeder, kaydettiklerini hatırlamak içinse sembollerle kodlama yapar.
**SembolleĢtirme özelliğinden dolayı geçmiĢi zihinde tutabilme geleceği zihinde
tasarlayabilme
Öngörü
Kapasitesi
Geleceği
DüĢünme
Dolaylı
Öğrenme
Kapasitesi
Öz
Düzenleme
Kapasitesi
(Kendini)
**Öngörü Kapasitesi: Bireylerin ileriyi görme, plan yapabilme, baĢkalarının
kendilerine nasıl davranacaklarını kestirebilme kapasiteleridir.
**Sosyal öğrenme kuramı, sembolik kapasiteyi kullanmanın yanı sıra gelecek için
plan yapabilme kapasitesini de gerektirir. Ġnsanlar, gelecekte baĢkalarının
kendilerine nasıl davranacaklarını tahmin edebilmeli, hedeflerini belirleyebilmeli,
geleceğini planlayabilmelidirler. Kısaca, düĢünme etkinlikten önce geldiğinde,
insanlar ileri düĢünebilmelidirler.
**GeçmiĢte öğrenilenlerden faydalanılır, birleĢtirilir
**Ġnsanlar özellikle çocuklar, genellikle baĢkalarının davranıĢlarını ve davranıĢlarının
sonuçlarını gözleyerek öğrenirler. KuĢkusuz kendileri de bazı Ģeyleri yaparak ve kendi
davranıĢlarının sonuçlarını görerek çok Ģey öğrenebilirler. Ancak, yaĢam sadece
insanların kendi yaptıklarından öğrenmelerini içerseydi çok sınırlı kalırdı. Oysa insanlar
baĢkalarının deneylerimi gözleyerek çok Ģey öğrenmektedirler. Bu nedenle, dolaylı
öğrenme kapasitesi sahip olma sosyal öğrenmede önemli bir ilkedir.
KPSS-2010 Ablasının tırnakları kesilirken canı yandığı için ağladığını gören Taylan sıra
kendisine geldiğinde tırnaklarını kestirmemek için uzun süre direnmiĢtir. Taylan‘ın
tırnaklarını kestirmemek için uzun süre direnmesi aĢağıdaki kavramlardan hangisi ile
açıklanır? CEVAP: Dolaylı Öğrenme
**Ġnsanların kendi davranıĢlarını kontrol edebilme yeteneğine sahip olmalarıdır. Ġnsanlar
ne kadar çalıĢacaklarına, ne kadar uyuyacaklarına, ne yiyeceklerine, nereye
gideceklerine kendileri karar verirler ve davranıĢlarını kontrol ederler.
ĠNSANLARIN KENDĠ HAYATLARINI KENDĠLERĠNĠN DÜZENLEMESĠ
**Bireyin kendi davranıĢlarını gözlemleyip, kendi ölçütleriyle karĢılaĢtırarak yargıda
bulunması ve gerekiyorsa davranıĢlarını ölçütlerine uygun hale getirmesidir. Yani bireyin,
kendi davranıĢlarını etkilemesi, yönlendirmesi, kontrol etmesidir. DıĢarıdan baĢkalarının
kontrolüne ihtiyacı yoktur. Kendi planını yapar ve uygular. ĠÇSEL PEKĠġTĠRME
**Birey kendi kendini değerlendirme sonucunda, kendini içsel olarak pekiĢtirir.
DavranıĢların düzenlenmesinde içsel pekiĢtirmeler dıĢsal pekiĢtirmelere göre daha etkilidir.
**Birey, kendi davranıĢlarını gözleyip, kendi ölçüleriyle karĢılaĢtırarak değerlendirir ve
kendini pekiĢtirerek ya da cezalandırarak davranıĢlarını düzenler.
SAYFA 79
** Bireylerin kendileri hakkında düĢünme, yargıda bulunma, kendilerini yansıtma
kapasitesine sahip olması. Bireyler etkinliklerin sonuçlarına göre yargıda bulunurlar. (Bu
yargıya öz yeterlik denir)
**Bireyin, farklı ve güç durumlarla baĢ etme, belli bir etkinliği baĢarma yeteneğine,
kapasitesine iliĢkin kendini algılayıĢıdır, inancıdır. Bu güç durumlar, sınava girme,
yarıĢmaya katılma, bir sınıfta öğretmenlik yapma, topluluk önünde konuĢma vb.
● Bireyin kendi kapasitesinin farkında olmasıdır.
** Bireyin öz yeterliliğime iliĢkin algısı kendi gerçek yeterliliğini yansıtmayabilir. Ancak,
algılanan öz yeterlilik bireyin davranıĢlarını düzenlemede önemli bir role sahiptir. Öz
yeterlilik, bireyin etkinliklerinin seçimini, bir etkinlikle harcayacağı çabayı, bir güçlükle
karĢılaĢtığında göstereceği sebat süresini, duyacağı kaygı ya da güven düzeyini
etkiler(Bandura,1982)
Öz Yargılama
Kapasitesi-Öz ** Öz yeterliğe, teknik olarak ―algılanan öz yeterlik‖ denmektedir. Bireyin, becerisini
Yansıtma
kullanarak yapabildiklerine iliĢkin yargıların bir ürünüdür, sonucudur. Öz yeterlik, bireyin,
farklı durumlarla baĢetme, belli bir etkinliği baĢarma yeteneğine, kapasitesine iliĢkin
kendini algılayıĢıdır, inancıdır, kendi yargısıdır.
ÖZYETERLĠK
** Ġnsanlar, kendileri hakkında düĢünür ve düĢündüklerini açıklayabilir. Bireyler kendi
fikirlerini ve düĢüncelerini uyguladıktan sonra sonuçları değerlendirir ve kendisini
yargılayabilir.
**BĠREYLERĠN KENDĠ HAKKINDA BĠLGĠ SAHĠBĠ OLMASI KENDĠNE OLAN GÜVENĠ
ĠNANCI VE BUNLARA BAĞLI OLARAK HAREKETE GEÇEBĠLMESĠ VE
YAPTIKLARINI, SONUÇLARINI DEĞERLENDĠREBĠLMESĠ
Öz yeterlik yargıları dört kaynaktan gelir.
1. YaĢantı: Bireyin doğrudan kendi yapığı baĢarılı ya da baĢarısız etkinlikler sonucu elde
ettiği bilgiler.
2. Dolaylı yaĢantılar: Gözlenen modelin baĢarılı ya da baĢarısız ekinlikleri, bireyin aynı
etkinliği baĢaracağına ya da baĢaramayacağına iliĢkin yargıları ortaya çıkarır.
3. Sözel ikna: Bireyin baĢarabileceğine ya da baĢaramayacağına iliĢkin teĢvikler,
nasihatler özyeterlilik algısını etkiler.
4. Psikolojik durum: Bireyin belli bir görevi baĢarma ya da baĢarısız olma beklentisi
özyeterlik algısını etkiler.
Özyeterliği yüksek bireyin özellikleri
● KarmaĢık olaylarla baĢ edebilir
● KarĢılaĢtığı problemleri çözebilir
● Kendine güveni yüksektir
● Kendi ilgi ve yetenek saygı duyar
● Evde, okulda ve meslekte baĢarılı olur ● Cesaret ve inancı geliĢmiĢtir
●BaĢarıya Odaklanır
Öz-yeterliği DüĢük Olan Bireylerin Özellikleri
 Olaylarla baĢ edemezler, umutsuz ve mutsuz olurlar, problemlerle
karĢılaĢtıklarında kendilerini yetersiz bulurlar,
 Ġlk denemelerinde baĢarısız olurlarsa tekrar denemekten kaçınırlar,
 Kendi gayretlerinin sonucu pek fazla değiĢtiremeyeceğine inanırlar
GÖZLEM YOLUYLA (SOSYAL ÖĞRENME) ÖĞRENME SÜREÇLERĠ
DĠKKAT
**Gözlem yoluyla öğrenmenin birinci basamağı modele dikkat etmektedir.
Birey, model alacağı etkinliklere dikkat edip, doğru bir biçimde algılanamazsa
gözlem yoluyla öğrenme meydana gelmez. Gözlemcinin dikkatini etkileyen
birçok faktör bulunmaktadır. Bunlardan bazıları gözlemciye ait bazıları ise
modele aittir.
SAYFA 80
** Sosyal öğrenme kuramında ilk adım dikkattir. Gözleyenin, modelin
davranıĢlarını izlemesi ve algılaması gerekmektedir. Modelin davranıĢlarındaki,
basitlik, açıklık, ilgi çekicilik ve iĢlevsel olması dikkat sürecini etkilerken, gözlemcinin
tercihleri, hazır bulunuĢluğu, duygusal durumu ve algılama kapasitesi bu süreci
etkilemektedir.
DĠKKAT
** Sonuç olarak, bireyin ilgi, gereksinim ve amaçları, önceki aldığı pekiĢtiriciler,
modele duyulan hayranlık, gözlem yoluyla öğrenmede ―dikkat etme‖ sürecini önemli
ölçüde etkileyen faktörlerdir.
Gözlemcinin dikkatini etkileyen faktörler Ģunlardır.
● Gözlemcinin duyu organlarının yeterliği (sağır, kör olmamalı)
● Gözlenecek etkinliklerin, gözlemcinin amacına uygun olması (Birçok gözlenecek
etkinlik varsa, birey amacına uygun olanını gözler)
● YaĢ, cinsiyet, saygınlık, statü, çekicilik, güç, ün vb. özellikler.
HATIRLAMA
HATIRDA-TUTMA
Zihinde Tutma
DAVRANIġA
DÖNÜġTÜRME
ÜRETME
UYGULAMA
** Model davranıĢın özellikleri; basit, açık, ilgi çekici ve iĢlevsel değerinin
olmasıdır. Gözlemleyen kiĢinin; algılama kapasitesi, yatkınlığı, eğilimleri,
tercihleri ve duygusal durumu dikkat sağlamada etkilidir.
***Gözlem yoluyla öğrenilen bilgiden yararlanabilmek için, gözlemcinin
modelin davranıĢlarını hatırlaması gerekmektedir. Bu nedenle gözlenen bilgi,
sembolleĢtirilip kodlanmakta ve bellekte saklanmaktadır. Bilgi iki yolla
sembolleĢtirilmektedir. Bunlardan biri, bilginin zihinsel resimlere,
imgelere dönüĢtürülmesidir; diğeri ise sözel sembollere dönüĢtürülerek
saklanmaktadır
**Ġmgesel ya da sözel olarak depolanan bilgilerin zihinsel olarak tekrar
edilmesi, ya da gözlendikten hemen sonra uygulanması davranıĢa
dönüĢtürülmesi gerekmektedir. Bandura‘ya göre ―sembolleĢtirme kapasitesi‖
daha ileri düzeyde olan bireysel gözlem yoluyla öğrenme biçiminden daha çok
yararlanmaktadır.
**Model alma sürecinin üçüncü öğesi davranıĢı meydana getirme sürecidir. Bu
aĢama öğrenilenlerin performansa dönüĢtürülmesini belirler.
*** Ancak biliĢsel olarak öğrenilenlerin davranıĢa dönüĢtürülebilmesi için bireyin
fiziksel ve psiko-motor özelliklerinin de uygun olması gerekir. Ayrıca, Bandura, bireyin
fiziksel özellikleri uygun olsa bile, öğrendiklerini performansa dönüĢtürmek için yeterli
isteğe ve baĢarabileceği inancına, yani ―Öz Yeterlilik Kapasitesi‖ne sahip olması
gerektiğini vurgulamaktadır
***Bandura‘ya göre, davranıĢın yapılmasından önce gözlemcinin davranıĢının,
modelin davranıĢına uygun hale gelmesi için, birey davranıĢı zihinsel olarak tekrar
etmelidir. Bu prova etme sürecinde birey kendi davranıĢını gözler ve kendi davranıĢı
ile zihinde tuttuğu modelin davranıĢını karĢılaĢtırır. Bu karĢılaĢtırma sonucuna göre
kendine dönüt verir. Gözlemcinin davranıĢıyla modelin davranıĢı arasındaki farklılık,
düzeltme etkinliklerini baĢlatır. Bu süreç gözlemcinin davranıĢı model alınan davranıĢa
benzeyinceye kadar sürer.
Bu süreçte, model alınan yaĢantının sembolik olarak
hatırlanması, gözlemcinin performansının göstermeden önce, kendi
davranıĢını gözlemesini, düzeltmesini ve modelin davranıĢına
yakınlaĢtırmasını sağlamaktadır.
**Sonuç olarak, davranıĢı meydana getirme aĢamasında yapılan zihinsel tekrarlar
davranıĢın daha doğru ve ustaca yapılmasını sağlar. Ayrıca, bireyin davranıĢı
yapabileceğine iliĢkin inancı, yani öz yeterlilik duygusu, davranıĢın meydana
getirilmesinde önemli bir etkiye sahiptir.
SAYFA 81
**Bandura, pekiĢtirme kuramcılarından farklı düĢünmektedir. Ona göre
öğrenmenin oluĢması ya da doğrudan yaĢantı kazanılması için sosyal
öğrenme yeterlidir.
GÜDÜLEME
**Birey sadece modelin ya da baĢkalarının davranıĢlarının sonuçlarını
gözleyerek de öğrenir. Dolaylı pekiĢtirme ya da dolaylı ceza, doğrudan
pekiĢtirme ya da doğrudan ceza kadar etkilidir. Birey hem kendi, hem de
baĢkalarının sonuçlarını gözleyerek bilgilenir ve bu bilgiyi de gelecekte
pekiĢtireç elde etmek ya da cezadan kaçınmak için kullanır
**Bandura‘nın önem verdiği bir baĢka pekiĢtirme türü ise içsel pekiĢtirmedir.
Bireyin kendine değer vermesini, yeterliğinin geliĢmesinden zevk almasını
sağladığından dolayı, bireyin kendi kendini pekiĢtirmesi dıĢsal pekiĢtirmeden
daha önemlidir.
***Bandura, öğrenme ile performans ayrımı yapmıĢtır. Güdülenme süreci,
öğrenilenleri performansa dönüĢtürmeyi sağlayan bir süreçtir. PekiĢtirilen
davranıĢlar tekrar edilir, cezalandırılan davranıĢlar ise söner. Bundan baĢka
Bandura, dolaylı pekiĢtirme ve dolaylı cezanın da etkili olduğunu belirtmiĢtir.
Bandura‘nın değer verdiği bir diğer pekiĢtirme türü ise içsel pekiĢtirmedir.
(Bireyin kendi yeterliğinden zevk almasıdır.)
**Organizma ihtiyaç duyana kadar davranıĢı performansa dönüĢtürmez.
Ġhtiyaç ortaya çıkınca güdülenme baĢlar.
AÇIKLAYICI ÖRNEK: Annesini tatlı yaparken izleyen Sevim daha sonra kek yapmaya çalıĢmıĢtır.
Annesi kızının çabasını görmüĢ ve sevinmiĢtir. Gülümseyerek kızına iyi bir tatlı yaptığı takdirde,
arkadaĢlarıyla gezmeye gidebileceğini söylemiĢtir.
1-Annesini tatlı yaparken izleme-DĠKKAT
2-Tatlı yapmaya çalıĢması-HATIRLAMA-UYGULAMA
3-Annesinin arkadaĢlarıyla sinemaya gidebileceğini söylemesi-GÜDÜLEME
Not: Canı tatlı yemek isteseydi bu durumda GÜDÜLEME olurdu
Model alma yoluyla kazanılan ürünler
1. Birey baĢkalarını gözleyerek yeni biliĢsel beceriler ve psikomotor becerileri öğrenebilir.
ÖRNEK: Masa tenisi oynama
2. Önceden öğrenilmiĢ olan yasaklar ya güçlenir ya da zayıflar. Kendisinin yapmaktan çekindiği bir
davranıĢı model gösteriyor ve pekiĢtiriliyorsa, gözlemci de bu davranıĢı gösterir hale gelebilir.
3. Gözlemci yeni değerler ve inançlar kazanabilir. Model, gözlemci için sosyal bir harekete geçirici olabilir.
ÖRNEK: Gösteri, miting vs.
4. Modeli gözleyerek çevrenin ve eĢyanın nasıl kullanılacağını öğrenir. YetiĢkinler de bu yöntemi kullanır.
ÖRNEK: Kahve fincanı
5. Duygusal tepkilerin nasıl gösterileceğini de bu yolla öğrenebilir. Özellikle çocuklar bu yolla öğrenirler.
EK BĠLGĠLER
**Bandura‘ya göre gözleyerek öğrenme, sadece bir kiĢinin diğer kiĢilerin etkinliklerini basit olarak
taklit etmesi değil, çevredeki olayları biliĢsel olarak iĢlemesiyle kazanılan bilgidir.
● Gözlem yoluyla öğrenme, taklidi içerebilirde, içermeyebilirde.
ÖRNEK: Sınavda yanındaki arkadaĢının kopya çekerken yakalandığını ve cezalandırıldığını gören
bir öğrenci, böyle bir duruma düĢmemek için soruları kendisi cevaplamaya çalıĢır. Bu durumda
öğrenci gözlemleri yolu ile öğrenmiĢ ancak taklit etmemiĢtir.
● Öğrenmenin etkili olmasında, gözlenen davranıĢların taklit edilmesi ve bunun sonucunda alınan
ödül veya ceza etkilidir.
SAYFA 82
Sosyal Öğrenme Kuramının Eğitim Açısından Değerlendirilmesi
● Özellikle okul öncesi ve ilköğretim çağındaki çocukların gözünde saygın bir yere sahip olan anne-baba ve
öğretmenler, kendileri iyi birer model olarak, çocuklara pek çok istendik davranıĢları kazandırabilirler.
ÖRNEK: Yere tükürmemesi isteniyorsa büyüklerde tükürmemelidir
● Öğretmenler çocuğa yaratıcılığı, etkili öğrenme ya da çalıĢma stratejilerini, problem çözme becerilerini
öğretmede, kendileri model olmalıdırlar.
● Gözlem yoluyla öğrenmenin temel süreçlerinden biri dikkat etmedir. Bu nedenle anne-baba ya da
öğretmenler, çocukların model almalarını istediği davranıĢları dikkat çekici hale getirmelidirler.
Modelin Nitelikleri ve Model Alma
Sosyal öğrenme kuramında model alınanın temel nitelikleri model alma davranıĢına yön veren
önemli bir ölçüttür.
* YaĢ: Model alınan kiĢinin yaĢı gözleyene ne kadar yakınsa model alma davranıĢı o kadar
artacaktır.
* Cinsiyet: Gözlemci kendi cinsinden kiĢilerin davranıĢlarını daha çok model alır. Özellikle
çocukluğun ilk yıllarında bireylerin cinsiyet kavramını öğrenmeleri için önlerinde kendi cinslerinden
bir modelin olması gereklidir.
* Karakter: Ġçinde bulunduğu grup içerisinde büyük bir güce sahip, karar verme ve uygulama
açısından baskın karakterlerin davranıĢlarının model alınması daha yüksektir. .
* Benzerlik: Gözleyen kendisine benzeyen ortak noktaya sahip olduğunu düĢündüğü kiĢilerin
davranıĢlarını daha çok model alır. Özellikle yakın arkadaĢ gruplarında bireylerin birbirinden nasıl
etkilendiği ve giyim, konuĢma, yürüyüĢ vb. gibi davranıĢların birbirine ne kadar çok benzediğine
dikkat edin.
* Statü: Model almayı etkileyen bir diğer özellikte modelin sahip olduğu statüdür. Eğer model
toplumda yüksek bir statüye sahipse, bu modelin davranıĢlarının model alınması daha yüksek bir
ihtimaldir. .
ÖRNEK SORULAR
1- Bir öğrenci çantasını çok sevdiği bir arkadaĢı gibi, köĢesinden tutarak taĢımaya baĢlamıĢtır.
Öğrencideki davranıĢ aĢağıdakilerden hangisine örnektir? KPSS 2002
CEVAP: Modelden öğrenme
2-Semra, ablası Yasemini model almakta ve onun birçok davranıĢını taklit etmektedir. Ancak, ablasının
aĢırı makyaj yapması nedeniyle cildinin bozulduğuna tanık olduğu için, hiç makyaj yapmamaktadır.
Semra'nın makyaj yapmaktan kaçınması aĢağıdakilerden hangisiyle açıklanabilir? (KPSS 2003)
CEVAP: Ġstenmeyen bir durumla sonuçlandığı görülen davranıĢın taklit edilme olasılığı azalır
3- Çocukların Ģiddet içerikli film veya dizilerin kahramanlarını izleyerek olumlu ya da olumsuz
birçok davranıĢ öğrendikleri iddia edilmektedir. Bu iddia aĢağıdaki yaklaĢımlardan hangisinin öngörüleriyle tutarlıdır? (KPSS 2007)
CEVAP: Sosyal öğrenme
4- ―Anasına bak kızını al‖ Ģeklindeki özdeyiĢte aĢağıdaki öğrenme türlerinden hangisinin önemine
dikkat çekilmektedir?(KPSS 2007)
CEVAP: Model alma yoluyla öğrenme
5-Sosyal öğrenme kuramına göre, aĢağıdakilerden hangisi gözlem yoluyla öğrenmede rol oynayan
süreçlerden biri değildir? (KPSS 2006)
A) Güdülenme B) Tekrar C) Zihinsel Ģema D) Hatırlama E) Dikkat
6- Sosyal öğrenme kuramı, öğrenmede farklı stratejilerin olması gerektiğini savunur. Bu
stratejilerden birisi de gözlem yoluyla öğrenmedir. AĢağıdakilerden hangisinin gözlem yoluyla
öğrenmede yer alması beklenmez? (KPSS 2007)
A) Dikkat etme
B) Hatırda tutma
C) DavranıĢı ortaya koyma
D) Güdülenme
E) Uyarıcı-tepki bağı kurma
SAYFA 83
7- Ceren annesini kek yaparken izlemiĢtir. Birkaç hafta sonra arkadaĢlarını eve davet ettiğinde
onlara kendisi kek yapmıĢtır. Annesi yaptığı keki çok beğendiğini söyleyerek Ceren‘i arkadaĢlarının
yanında övmüĢtür. Annesinin bu davranıĢından sonra Ceren daha sık kek yapmaya baĢlamıĢtır.
Buna göre, Ceren sırasıyla hangi öğrenme süreçlerini yaĢamıĢtır? (KPSS 2007)
CEVAP: Sosyal öğrenme – edimsel koĢullanma
8-KreĢte arkadaĢına vuran Mert, öğretmenin verdiği oturma cezasına aldırmamıĢ, ―Oh, iyi ki de vurdum, o
da benimle alay etmiĢti, ona gününü gösterdim.‖ Diyerek rahatladığını hissetmiĢtir. Mert‘in yaĢadığı rahatlık
duygusu, sosyal öğrenme kuramına göre aĢağıdakilerden hangisine bir örnektir? (KPSS 2009)
CEVAP: Ġçsel pekiĢtirme
9- AĢağıdakilerden hangisi Bandura‘nın sosyal öğrenme kuramına uygun bir öğrenmedir? (KPSS 2009)
A) Atletin, çekici doğru biçimde fırlatması
B) Atletin yarıĢın baĢında yavaĢ, sonuna doğru hızlı koĢması
C) Basketbolcunun, antrenörü gibi basket atması
D) Kalecinin atılan topu yakalaması ve golü engellemesi
E) Futbolcunun kurallara uygun oynaması
10-Sosyal öğrenme kuramlarına göre, çocukların gözledikleri modellerin davranıĢlarını taklit edip
etmeyecekleri birçok etken tarafından belirlenir. Bu etkenlerden bir tanesi de modelin davranıĢlarının
sonuçlarıdır. AĢağıdaki ifadelerden hangisi bu duruma bir örnek olabilir?(KPSB 2009)
A) Ali‘nin konuĢma tarzı, çok sevdiği beden eğitimi öğretmeninin konuĢma tarzına benzemektedir.
B) Hasan, kendisine örnek aldığı abisinin sigara içtiği için hastalandığını duyunca sigara içmemeye karar vermiĢtir.
C) AyĢe, küçük ablasından çok, büyük ablasının giyim tarzının kendisine daha çok yakıĢacağını düĢünmektedir.
D) Genç bir futbolcu takıma girince, uzaktan hayranlık duyduğu tecrübeli takım arkadaĢının kendini
beğenmiĢ tavırları karĢısında ona öfke duymaya baĢlamıĢtır.
E) Emre saçını, sevdiği bir pop Ģarkıcısının saçlarına benzer Ģekilde kestirmektedir.
11- Televizyondaki reklâmları hiçbir zaman dikkatle izlemeyen bir kiĢi, bir gün kendi kendine
reklâm filminin müziğini sözleriyle birlikte tekrarlamaya baĢlamıĢtır. Bu durum aĢağıdakilerden
hangisiyle açıklanabilir? (KPSS 2002)
CEVAP: Bazı öğrenmelerin, bilinçli bir çaba gösterilmeden gerçekleĢebilmesiyle
12- Kibrit kutularıyla Ģekiller oluĢturma oyununu çok seven bir çocuk, kendisine verilen aynı renk
ve büyüklükte, fakat farklı bir marka (yazı) taĢıyan kibrit kutusunu "bu farklı" diye kabul etmemiĢtir.
Bu durum, aĢağıdakilerden hangisine bir örnektir? (KPSS 2002)
A) Yer öğrenme
B) Uyarıcı - tepki zinciri oluĢturma
C) Kavrama yoluyla öğrenme
D) Gizil (örtük) öğrenme
E) Uyarıcı - tepki bağı kurarak öğrenme
13- Bir gezi sırasında arkadaĢlarının ısrarı üzerine, sözlerini tam olarak bilmediğini düĢündüğü,
son günlerin popüler bir Ģarkısını onlarla birlikte söyleyen bir kiĢi, Ģarkı bitince Ģarkının sözlerini
baĢtan sona kadar eksiksiz söyleyebildiğini hayretle fark eder. Bu kiĢinin Ģarkının sözlerini farkında
olmadan öğrenmiĢ olması aĢağıdakilerden hangisiyle açıklanabilir? (KPSS 2004)
CEVAP: Örtük (gizil) öğrenme
14- Her gün aynı otobüse binip aynı güzergâhtan evine giden bir birey güzergâh üzerindeki otobüs
yazıhanelerinin yerlerini, dikkat etmemesine rağmen öğrenmiĢtir. Bu bireyin daha önce hiç bilet
almadığı yazıhanenin yerini kolayca bulabilmesi aĢağıdakilerden hangisine örnektir? (KPSS 2005)
CEVAP: Örtük öğrenme
15-ÇalıĢmak için ailesinden ayrılarak baĢka bir kente yerleĢen bir genç, evde yemek piĢirmeye baĢlayınca
daha önce hiç yemek piĢirmediği ve yemek piĢirmeyi öğrenmek için özel bir çaba göstermediği hâlde birçok
yemeğin nasıl piĢirileceğini biraz bildiğini fark eder. Bu gencin, çok iyi olmasa da birçok yemeğin nasıl
piĢirildiğini bilmesi aĢağıdakilerden hangisinin sonucu olabilir? (KPSS 2007)
CEVAP: Örtük (gizil) öğrenme
16-Deneyde fareler iki gruba ayrılmıĢ ve sadece bir grup farenin deneyin yapılacağı labirentte önceden dolaĢmasına
izin verilmiĢtir. Daha sonra, labirentin sonuna yiyecek konulmuĢ ve iki grup fare de labirente bırakılmıĢtır. Deneyin
sonunda, daha önce labirentte dolaĢmasına izin verilen farelerin yiyeceğe daha hızlı ulaĢtığı gözlenmiĢtir. Önceden
labirentte dolaĢmasına izin verilen farelerin ödüle daha hızlı ulaĢması, aĢağıdakilerden hangisinin önemini ortaya
koymaktadır? (KPSS 2009)
CEVAP: Gizil öğrenme
SAYFA 84
BĠLĠġSEL KURAMLAR
1-Gestalt Kuramı-------------------------Wertheimer-Köhler-Kofka-K.Lewin
2-Bilgiyi ĠĢleme Kuramı----------------GAGNE
3-Yapılandırmacı Kuram---------------PĠAGET-VGOTSKY
BĠLĠġSEL
KURAMLAR
1-KPSS-2007-AĢağıdakilerden hangisi biliĢsel (cognitive) öğrenme kuramlarının ilkelerinden biri değildir?
A) Öğrenci, verilen yeni bilgiyi daha önce öğrendikleriyle iliĢkilendirerek zihninde anlamlı hâle getirir.
B) Anlayarak, kavrayarak öğrenme; ezberleyerek öğrenmeden daha kalıcıdır.
C) Öğrenci, öğreneceği bilgideki iliĢkileri kendisi keĢfederse, öğrenilenler daha kalıcı olur.
D) Bilgi, öğrenciye anlamlı bütünler hâlinde sunulmalıdır.
E) Öğrenci, davranıĢının meydana getirdiği sonuçtan haz duyarsa, uyarıcı-tepki bağı güçlenir.
2-KPSS-2008-AĢağıdakilerden hangisi biliĢsel öğrenme yaklaĢımının temel sayıltılarından birisi değildir?
A) Öğrenme sürecine aktif olarak katılım zorunludur, öğrenme kendiliğinden ortaya çıkmaz.
B) Ön bilgiler ve biliĢsel beceriler öğrenmeyi etkiler.
C) Birey, maruz kaldığı uyarıcılara kendisi anlam verir ve yorumlar.
D) Anlamlandırma ve yorumlama süreci öğrenmeyi etkiler.
E) Öğrenmenin ortaya çıkması için pekiĢtireç gereklidir.
**BiliĢsel akım, DavranıĢçı akıma tepki olarak doğmuĢtur. Ġlk çalıĢmalar Gestaltçılar tarafından
yapılmıĢtır. Özellikle algı ile ilgili çalıĢmaları vardır. Daha sonraki yıllarda Piaget, Ausubel, Bruner,
Atkinson ve Gagne‘nin çalıĢmaları ile de desteklenmiĢtir.
**BiliĢ kelimesi, insan zihninin dünyayı anlamasını ve kavramasını içeren tüm zihinsel faaliyetleri
kapsamaktadır. Algılama bilgilerin karĢılaĢtırılması, yeni bilgilerin oluĢturulması, belleğe
depolanması, hatırlanması ve değerlendirilmesi gibi birçok etkinliği içermektedir
**BiliĢsel kuramlar, insanların biliĢsel davranıĢları nasıl öğrendiklerini araĢtırmaktadır. BiliĢsel yaklaĢım,
davranıĢçı yaklaĢımın uyarıcı-tepki iliĢkisinden farklı olarak, uyarıcı-organizma-tepki üçlemesini
vurgulamaktadır. Öğrenenin zihinsel süreçlerinin, öğrenme üzerinde etkili olduğunu ileri sürmektedir.
**BiliĢsel kuramlar; öğrenmeyi hafıza, dikkat, algı, problem çözme ve kavram öğrenme gibi
baĢlıklarla inceleyip açıklamaktadırlar.
• Bazı öğrenme süreçleri insana özgü olduğundan, tüm biliĢsel araĢtırmalar insanlar üzerinde yapılır.
• Hafıza, dikkat, problem çözme gibi zihinsel etkinlikler araĢtırmaların temelini oluĢturur.
• Ġnsan öğrenmesi, nesnel ve bilimsel bir biçimde araĢtırılır.
• Bireyler, öğrenme sürecine aktif bir Ģekilde katılırlar.
• Öğrenme, her zaman gözlenebilen davranıĢ değiĢikliklerine yol açmayan zihinsel bağlantıların oluĢmasıdır.
• Bilgiler örgütlenir.
• Öğrenme, daha önce öğrenilen bilgiyle yeni öğrenilen bilgiyi iliĢkilendirme sürecidir.
Gestalt Kuramı
Wertheimer-Köhler-Kofka-K.Lewin
GENEL BĠLGĠLER
● Wertheimer, Köhler ve Kofka tarafından geliĢtirilmiĢtir
● Gestalt, Almanca, bütün, Ģekil, biçim gibi anlamlara gelir. Gestalt kuramcılara göre; bütün parçaların
toplamından daha farklıdır. Birey bütünü parçalarına ayrıĢtırarak değil, bütünlük içinde algılar.
ÖRNEK: Bir senfoni orkestrasını dinlerken, her bir müzisyenin orkestraya katkısını analiz ederek
değil, bütün olarak dinleyip anlamaya çalıĢırız.
● Gestaltçılar, organizmanın dıĢarıdan gelen duyumlara kendisinden bir Ģeyler katarak, yaĢantıyı
yeniden örgütlediğine inanmaktadırlar. Bizler dünyayı bütün olarak algılarız. Uyarıcıları birbirinden
ayrılmıĢ bir Ģekilde değil, bir arada anlamlı bütünler halinde görürüz.
● ĠçebakıĢ yöntemini psikoloji için uygun görmekle birlikte, yapısalcıların bu yöntemi yanlıĢ
kullandığını belirtmiĢlerdir. ĠçebakıĢ, yaĢantıları bilmek için değil, anlamlı olan ve bütünlük taĢıyan
yaĢantıları incelemek için kullanılmalıdır. (Ġnsanların dünyayı nasıl algıladığını öğrenmek için)
SAYFA 85
● DavranıĢsal yaklaĢımı eleĢtirmiĢlerdir. DavranıĢların yalnızca uyarıcı-tepki ile açıklanmasının
insan davranıĢlarını basitleĢtirdiğini savunmuĢlardır.
● Uyarıcı-tepki örüntüsü yerine algısal örgütleme-algıya dayalı tepki formülünü önermiĢlerdir.
Organizma sadece çevreden gelen uyarıcılara tepkide bulunmaz. Çevreyle etkileĢim içindedir.
● Gestalt psikologlar öncelikle algılama ve problem çözme süreçleriyle ilgilenmiĢlerdir.
Öğrenmeyle ilgili görüĢleri, algılamayla ilgili çalıĢmalarına dayanmaktadır. Algısal örgütlenme
yasaları öğrenmeyi de açıklamaya yardım eder.
● Algı bir örgütlenmedir. Çok sayıda algılama ilkesi vardır. (Ģekil-zemin, yakınlık, benzerlik,
tamamlama, basitlik)
● Gestaltçılar bu yardımcı yasaları daha genel ortak bir yasa çevresinde toplamak için çaba
harcamıĢlardır. Bu genel yasaya Pragnez adını vermiĢlerdir.
Pragnez: Her psikolojik olayda anlamlı olma, basit olma ve tam olma eğilimi olmasıdır.
** Bunlardan Wertheimer, Koffka ve Köhler'in yanı sıra "YaĢam Alanı‖nı öne süren ve bireyi
gereksinimleri, istekleri ve amaçları ile bir bütün olarak ele alan Kurt Lewin de Gestalt
psikologlarındandır.
ÖRNEKLER:
** Herhangi bir yemek piĢtiği zaman, içine konulan yiyeceklerin toplamından değiĢiktir.
**Bir portreye bakarken teker teker burun, göz, dudak, saç gibi parçaları değil, bir portre görürüz.
Gestaltçılar ile davranıĢçılar arasında görüĢ farklılıkları bulunmaktadır.
**Gestaltçılar, davranıĢçıların en küçük birimler üzerinde çalıĢarak bütünün anlamını kaybetmesine
yol açtıkları ve dolayısıyla yanlıĢ sonuçlar elde ettiklerini savunmaktadırlar.
**DavranıĢçı yaklaĢımda öğrenen pasif ve çevresel uyarıcılara bağlı olarak ele alınırken, Gestalt
yaklaĢımında birey aktiftir ve çevrenin yorumlanmasında doğuĢtan algısal kolaylığa sahiptir.
**DavranıĢçılıkta uyarıcı-tepki bağının öğrenildiği, Gestalt'ta algısal yeniden organizasyonların
aracılığıyla anlamlı bütünlerin kazanıldığı ileri sürülmektedir.
ALGI
ALGI VE DUYUM
DUYUM: Uyarıcıların duyu organları tarafından alınıp beyne iletilmesidir.
ALGI: Ġçten ve dıĢtan gelen uyarıcıların duyumlar aracılığıyla anlamlı hale getirilmesidir.
Örnek: Bir tat almak duyum iken, ne tadı olduğunu anlamak algıdır. Bir ses duymak duyum
iken, kimin veya neyin sesi olduğunu anlamak algıdır.
DUYUM ĠLE ALGI ARASINDAKĠ FARKLAR
• Duyum basit fizyolojik bir olaydır. Algı ise karmaĢık psikolojik bir olaydır.
• Duyumda uyarıcılar tek tek değerlendirilir. Algıda ise bir bütün olarak değerlendirilir.
• Duyum her bireyde aynı Ģekilde gerçekleĢir. Algı ise bireyden bireye farklılık gösterir.
1-ALGISAL ÖRGÜTLEME –ORGANĠZASYON YASALARI-PRAGNANZ
Phi Fenomen (GörünüĢteki Hareket Olgusu)
PHĠ
FENOMEN
**Wertheimer, ―görünüĢte devinim (hareket) algısını‖, yani gerçek bir fiziksel
hareket yokken hareket algısını, araĢtırdı. Bir duvarın köĢelerine birer ıĢık konulur
ve ıĢıkların karĢısına bir denekler konulur. IĢıklar 0,2 saniyeden daha uzun
gösterildiğinde denekler iki ardıĢık ıĢık gördüklerini söylerler. IĢıklar arasındaki
boĢluk çok kısa olduğunda ise denekler ıĢıkları sürekli yanıp sönen ve hareketli
tek ıĢık gördüklerini söylerler.
**Zahiri hareket açıklanmaya ihtiyaç duymaz, algılandığı gibi vardır ve daha
basit Ģeylere indirgenemez. Kısaca burada davranıĢçı kuramın davranıĢları
bir U-T ile açıklamalarında yetersiz kaldıkları vurgulanmıĢtır.
**Gestaltçılar, davranıĢçıların en küçük birimler üzerinde çalıĢarak bütünün anlamını
kaybetmesine yol açtıkları ve dolayısıyla yanlıĢ sonuçlar elde ettiklerini savunmaktadırlar.
**Aynı Ģekilde düĢüncelerimizin de anlamlı algılar olduğunu savunan Wertheimer,
bir yerde bir ıĢık söndürüldüğünde ve hemen baĢka bir yerdeki ıĢık yakıldığında,
sanki tek bir ıĢığın bir yerden bir yere hareket ettiği olgusunu yaĢattığına dikkat
çekmiĢ ve bu illüzyonun, ıĢıklı reklâm panolarının görünüĢteki hareketinin temeli
olduğunu vurgulamıĢtır.
Sayfa 86
**Ġnsanın algılama sistemi Ģekil ve zemin arasında bir ayrım yapar. ġekil, bireyin,
ġEKĠL
ZEMĠN
ĠLĠġKĠSĠ
YAKINLIK
TAMAMLAMA
BENZERLĠK
dikkatinin odaklandığı Ģeydir. Zemin ise, Ģeklin gerisinde kalan, dikkat edilmeyen, algı
alanına girmeyen Ģeydir. Yani çevrede (ya da algısal alanda) dikkati çeken ilk obje Ģekil
olarak bilinirken, onu çevreleyen ortam zemin olarak adlandırılır. ġekil zeminden daha
dikkat çekici özelliklere sahiptir. Bazı durumlarda Ģekil ve zemin yer değiĢtirebilir. Ancak
aynı anda her ikisi de Ģekil ya da zemin olarak algılanamaz.
**Bu okumakta olduğunuz yazılar Ģekil, yazının arkasındaki beyaz alan ise zemindir.
Eğer dikkatimiz yer değiĢtirirse Ģekil ve zemin de yer değiĢtirebilir. ġekil zemine göre
daha etkilidir ve daha iyi anımsanır.
**ġekil, arka yüzeyi oluĢturan zemin içinde bir anlam kazanır. ( Tiyatro oyunlarında
oyuncular ve konu Ģekili, dekor ise zemini oluĢturur ).
**Dikkat ettiğimiz uyarandır. Zemin ise uyaranların bulunduğu ortamdır. Bir sınıfta sınıf
ortamı zemin, öğretmenin sesi Ģekildir. Zil çaldığında zil sesine dikkat eden öğrenciler
için öğretmenin sesi o andan itibaren zemin olmuĢtur.
**Organizma birbirine yakın olan nesneleri gruplandırarak algılama eğilimindedir. ĠĢitsel
uyarıcıların gruplandırarak algılanması ise zaman içinde birbirlerine olan yakınlıklarına
göre gerçekleĢmektedir.
** KonuĢmayı sözcükler ve cümleler arasındaki duraklamalara göre anlamlandırırız.
**Yazma ve okumayı ise sözcükler arasındaki ayrım ve noktalama iĢaretlerine göre
yaparız.
**Okuyarak, yazarak, konuĢarak iletiĢim kurduğumuzda ise yukarıda verilen örneklerden
farklı olarak hem yakınlık faktörünü sürekli olarak kullanırız hem de uyarıcılar anlamlıdır.
**** Müzikteki ritim algılaması, zaman içinde birbirine değiĢik yakınlıklarda bulunan
vuruĢlara dayalıdır.
**Birbiri ardına verilen harfler belli bir özelliğe göre bir araya getirildiğinde daha kolay
anımsanmaktadır.
**Telefon numaralarını tek tek rakamlar değil de 2 Ģerli 3 erli Ģekilde gruplandırarak
zihnimizde tutarız.
**ġekil, renk, cinsiyet gibi pek çok özellik bakımından birbirine benzer maddeler
gruplanarak algılanma eğilimindedir.
**Gestalt kuramına göre, tamamlanmamıĢ maddeler tamamlanmıĢ gibi algılanmakta ve
anımsanmaktadır. Bu durum iĢitsel uyarıcılar içinde geçerlidir.
**Tamamlama yasası yalnızca algılarımızı değil motivasyonumuzu da etkilemektedir. Bu
yasa, Gestalt yasaları içinde öğrenme ve bellek konularına doğrudan bağlı tek ilke olarak
sunulmaktadır.
**Tamamlama yasası ile tamamlanmamıĢ yaĢantıları tamamlamaya eğilimiz olduğu ifade
edilmektedir. Bu doğal eğilimin yanı sıra insanlar tamamlanmamıĢ yaĢantılarını,
tamamlanmıĢ olanlardan daha önce ve daha net bir Ģekilde anımsama eğilimindedirler.
Lewin'in öğrencilerinden, Bluma Zeigarnik bu eğilimi "Zeigarnik etkisi" olarak
isimlendirmiĢtir.
**Sağır duymaz yakıĢtırır. Sözü de bir algıda tamamlamadır.
**Organizma, önceden tanıdığı nesne, olay, ses ve etkinliklerin bazı parçaları eksik olsa
bile onları tamamlayarak algılar.
**Çocukların kulaktan kulağa oyunu oynarken, oyun sırasında ilk söylenenlerin son kiĢiye
ulaĢtığında büyük farklılıklar göstermesi algıda tamamlama olarak açıklanır.
**Benzer biçimde veya renkte olan nesneler birlikte gruplandırılarak algılanmaktadır.
Örneğin; birbirini izleyen birimler, gruplar Ģeklinde görülmekte ve isimlendirilmektedir .
a)
AAAAA
RRRRR
NNNNN
TT T TT
YYYYY
b)
ARNTY
ARNTY
ARNTY
ARNTY
ARNTY
Yukarıdaki harfler arasındaki yatay ve dikey uzaklıklar aynı olmasına rağmen a'dakini
sıralar b'dekini sütunlar Ģeklinde algılarız. Çünkü aynı harf tekrarlanmaktadır
**Birbirine benzer birimler algısal bir bütünlük kazanır ( Bir toplumu veya halkı
oluĢturan kiĢiler: Çinliler veya üniversite öğrencileri, bir kalabalık içindeki birbirine
benzeyen kadınlar).
SAYFA 87
SÜREKLĠLĠK
DEVAMLILIK
BASĠTLĠK
**Aynı yönde giden noktalar, çizgiler, sesler vs birlikte gruplandırılarak veya
birbirlerinin devamıymıĢ gibi algılanırlar.
**Süreklilik yasası, ani, birdenbire olan değiĢikliklerden çok, düz giden sürekliliği
algılamaya yöneldiğimizi ifade etmektedir.
**Reklam panolarında yanıp sönen ampuller bireye devamlılık algısı verir
**Diğer unsurlar eĢit olduğu takdirde birey, daha düzenli ve basit olan nesne ve
Ģekilleri algılama eğilimindedir. Bu yasa da algılamanın simetrik, düzenli, düzgün
olan iyi bir biçime, Ģekle, bütüne (Gestalt) doğru olduğunu göstermektedir.
**Ġnsan basit ve düzenli organize edilen Ģekilleri durumları karmaĢık Ģekilde
organize edilenlerden daha kolay algılama eğilimindedir.
**Gestalt kuramcıları algısal örgütlemeye yardımcı olan yasaların hepsini kapsayan daha
genel bir yasa oluĢturmuĢlar ve buna pragnanz yasası adını vermiĢlerdir. **Kofka bunu
Ģu Ģekilde açıklamaktadır : ‖Psikolojik örgütlemeler kontrol eden koĢullar izin verdiği
ölçüde olabildiği kadar iyi olacaktır.‖ Her psikolojik olayda anlamlı tam ve basit olma
PRAGNANZ eğilimi vardır. Gestaltcılara göre psikolojik yaĢantı ile beyinde var olan süreçler arasında
izomorfizm(eĢ bilimcilik) vardır. DıĢsal uyarıcılar beyinde reaksiyona neden olmakta ve
YASASI
bunun sonucunda yaĢantı kazanılmaktadır.
Anlamlılık **Gestaltçılar beyinin kendisine gelen duyusal uyarımları Pragnanz yasasına göre
VEYA
aktif olarak iĢleyip anlamlı ve tam olan yeni bir forma dönüĢtürdüğünü ileri
ĠYĠ ġEKĠL sürmektedirler.
**Kofkaya göre dıĢarıdan gelen duyusal uyarımları anlamlandırma ve örgütlemede
sadece pragnanz yasası değil aynı zamanda bireyin inançları, değerleri, gereksinmeleri,
tutumları da etkili olmaktadır. Bu nedenle aynı fiziksel çevrede bulunan kiĢilerin çevreyi
yorumlamaları ve tepkileri farklı olabilmektedir. Bunun için de bireyin davranıĢının
gerisindeki nedenleri anlayabilmek için coğrafi çevresinden çok davranıĢsal çevresi
bilinmelidir.
**Bu yasaya göre psikolojik alanda bir dengesizlik olduğunda pragnanz yasa bu dengeyi
tekrar sağlamaya çalıĢır.
**Her psikolojik olayın anlamlı basit ve tam olma eğilimi, buna göre pragnanz yasası
algılama öğrenme ve belleği incelerken yol gösteren bir ilkedir.
NOT: Bütün algı yasalarının özünde algının bütünselliği vardır, bütünlük insanın doğasında vardır.
2-ALGIDA DEĞĠġMEZLĠK- Algısal DeğiĢmezler
**Bir kez algılanan nesnelerin Ģekilleri, renkleri, büyüklükleri değiĢtiği halde, organizma o nesneleri hep aynı biçimde algılar.
**Nesnenin içinde bulunduğu fiziksel koĢullardan dolayı olduğundan farklı görünmesine rağmen
bizim onu orijinal Ģekliyle algılamamıza denir.
• Biçim DeğiĢmezliği: Daha önceden Ģeklini bildiğimiz bir nesneye hangi açıdan bakarsak
bakalım hep aynı Ģekilde görürüz.
ÖRNEKLER
**Felsefe öğretmenine hangi açıdan bakarsak bakalım hep Felsefe öğretmeni olarak algılarız
**Tabakları hangi mesafeden olursa olsun yuvarlak görmemiz
• Renk DeğiĢmezliği: Parlaklık değiĢmezliği, nesnenin üzerine düĢen ıĢık miktarından bağımsızdır
ve daha önce bildiğimiz rengi ile nesneyi hatırlarız
ÖRNEKLER
**Portakalın rengini aydınlıkta da karanlıkta da hep turuncu olarak algılarız.
** Gölgedeki karın beyaz, güneĢ ıĢığındaki kömürün siyah görüldüğü gibi değiĢik ıĢık Ģiddetleri
altındaki renkler ve parlaklıkları aynı algılamamız renk ve parlaklık değiĢmezliğine örnektir.
**Ay Yıldızlı Bayrağımız akĢama doğru kahverengine yakın bir görüntü ile görünse bile biz onu
yinede kırmızı rengi ile ve aynı parlaklıkta algılarız
• Büyüklük DeğiĢmezliği: Büyüklük değiĢmezliği: Bizden uzaklaĢan ya da uzak nesneleri hep aynı büyüklükte
görmeye devam ederiz. Nesnenin bize olan uzaklığının bilinmesi büyüklük değiĢmezliğinin korunmasını sağlar.
ÖRNEKLER
** Uzaktaki ve yakındaki telefon direği hep aynı boyda algılanır.
** Masadaki bardakları değiĢik uzaklıklarda aynı büyüklükte görmemiz
NOT 1: Algıda değiĢmezliğin gerçekleĢebilmesi için o nesnenin daha önceden algılanması gerekir.
NOT 2: Algıda değiĢmezlik olmasaydı, algısal dünyamız karmakarıĢık olurdu. Algıda değiĢmezlik
algısal dünyamıza istikrar kazandırır.
Sayfa 88
3-ALGIDA SEÇĠCĠLĠK ( Dikkat )
**Organizma, dikkatini etrafındaki uyarıcılardan yalnızca bir tanesine yoğunlaĢtırıp onunla
ilgili özellikleri algılamasıdır.
** Organizmanın pek çok uyarıcı içerisinden belli uyarıcıları algılamasına denir. Algılanan
uyarıcıların seçilmesinde bireyin ilgi ve ihtiyaçları, uyarıcının büyüklüğü ve Ģiddeti rol oynar.
** Kiralık ev arayan bireyin boĢ evler dikkatini çeker
**Canin dondurma istemesi nedeniyle bütün baĢlıkların içerisinde dikkati "algida" kelimesinin çekmesi
**Bizzat tecrübe ettiğim en net örneğini paylaĢmak isterim efendim algıda seçiciliğin. Hamile olduğumu
öğrendiğim andan doğum yaptığım ana kadar ne zaman dıĢarı çıksam sokakta hep hamile kadınlar
vardı. evet her yerdeydiler; durakta, dolmuĢta, otobüste, alıĢ veriĢ merkezlerinde, kuaförlerde her köĢe
baĢında bir hamile kadın vardı. Sonra doğum yaptım ve sihirli değnekle yok edilmiĢlercesine
kayboldular ortalıktan. Her yerde bebekli kadınlar görmeye baĢladım bu sefer, sırtını dönüp emzirenler,
pusetle gezintiye çıkanlar, kısaca gittiğim her yerdeydiler. ġimdi bebekli kadınlar da yok oldu ortalıktan
2-3 yaĢında çocuğu olan kadınlar var etrafta. Evet, Ģimdi onlar var nereye kafamı çevirsem onları
görüyorum. Bunun iki açıklaması olabilir ya ben hep aynı kadınlar tarafından nereye gitsem ciddi
Ģekilde 3 senedir takip ediliyorum; ya da ben durumumla bağlantılı olan kadınları görmeye
ĢartlanmıĢım etrafta. Ġyi ki algıda seçicilik diye bir kavram var yoksa paranoyak olmamız kaçınılmaz
olurdu maĢallah.
ALGIDA SEÇĠCĠLĠĞĠ ETKĠLEYEN FAKTÖRLER
DıĢ Faktörler:
• Uyarıcının Ģiddeti ve Büyüklüğü: Bir kasa elma içerisinde büyük olan seçilip alınır.
• Tekrar: Ambulansın siren sesi diğer sesler içerisinde seçilerek algılanır.
• Zıtlık: Kısa boylu kiĢilerin içerisinde uzun boylu kiĢiler algılanır.
• Hareketlilik: Otoparkta seyir halindeki aracın algılanması
• Ani DeğiĢiklik: Babanızın bıyığını kesmesi hemen algılanır.
• Tuhaflık: Sokakta pijama ile gezen kiĢi hemen algılanır.
Ġç Faktörler:
• Ġlgi ve Ġhtiyaçlar: Acıkan bir kiĢinin dikkatini yemeklerin üstüne yöneltmesi. Bir insanın
dikkatini mesleğiyle ilgili haberlere yöneltmesi
• Kültür: Almanya’da Ģalvarlı bir kiĢi hemen dikkatimizi çeker.
• GeçmiĢ YaĢantılar: Yıllar sonra memleketine dönen bir kiĢinin okuduğu liseyi algılaması
NOT: Algıda seçicilik üzerinde iç faktörler, dıĢ faktörlerden daha önemlidir.
Dikkat
Duyu organlarının tek bir uyarıcı üzerinde toplanmasıdır. BaĢka bir deyiĢle; Psikofizik enerjinin
bir noktada toplanmasıdır.
Dikkatte Kayma: Organizma dikkat halindeyken, dikkati etkileyen iç ve dıĢ faktörlerden
dolayı, dikkat bir noktadan baĢka bir noktaya yönelmesi.
Örnek: Sınıfta ders dinleyen öğrencilerin, kapı çalınca dikkatlerinin dersten kapıya yönelmesi
Sürekli Dikkat: Dikkatin belli bir noktaya odaklanması, bir noktadan baĢka bir noktaya gidip gelmemesi
Örnek: Fanatik bir taraftar Fenerbahçe Galatasaray maçını izlerken, dikkatini hiçbir uyarıcının dağıtamaması
Derinlik Algısı
• Derinlik Algısı: Nesnelerin üç boyutlu olarak algılanmasına derinlik algısı denir. Bu algıya
çevresel etkenler ve gözün yapısal özellikleri neden olmaktadır.
Çevresel Etkenler:
- Paralel hatların (tren rayları) uzakta birleĢiyormuĢ gibi görünmesi.
- Yakında olan nesnelerin açık ve net olarak algılanırken, uzaktaki nesneler ayrıntısız ve
puslu algılanır.
- Yakındaki nesnelerin normal, uzaktaki nesnelerin küçük boyda algılanması
- Birbirini kapatan nesnelerden tam görünenin daha önde algılanması
Gözün Yapısal Özellikleri:
Ġki göze sahip olmak derinlik algısına sebep olur. Çünkü iki gözün aldığı ayrı görüntüler
beyinde birleĢtirilir. Gözler uzaktaki ve yakındaki nesnelere bakarken farklı açılar oluĢturur. Bu
fark nesnenin uzakta veya yakında olduğunu belirtir.
Monoküler Ġpuçları: Tek gözümüzü kullanarak algıladıklarımız
Binoküler Ġpuçları: Ġki gözümüzü kullanarak algıladıklarımız
Konveryans: Baktığımız bir nesnenin bize doğru yaklaĢtığında görüntünün netleĢmesi için
gözbebeklerimizin birbirine yaklaĢması
SAYFA 89
Algıda Bütünlük: Nesneler tek tek parça halinde değil de bir bütün olarak algılanır.
Ġnsan çevresindeki nesne ve olayları önce bir bütün olarak algılar, sonra ayrıntılar algılanır.
Algıda Organizasyon
Uyarıcıların bir bütün içinde algılanmasıdır. Gerek varlıkların gruplar halinde algılanmasında,
gerekse eksikliklerinin tamamlanarak algılanmasında, gerekse Ģekil - zemin iliĢkisi içinde
algılanmasında algıda organizasyon özelliği etkilidir.
Özellikle çocukların boyama kitaplarındaki kesik çizgili Ģekillerin bir bütün olarak algılanması, farklı
formalar giyen iki takımın ayrı ayrı gruplar olarak algılanması algıda organizasyona birer örnektir.
Uzay ve Zaman Algısı
Varlıkların birbirine göre uzaklığı uzay algısını, değiĢen sürenin göreli algısı da zaman algısını
ortaya koyar. Buna göre ´önde, ´arkada, ´yanda ifadeleri uzay algısını; ´önce, ´biraz ´sonra,
´yakında gibi ifadeler de zaman algısını belirtir.
ÖRNEK: Siirt, Türkiye‘nin doğusundadır yargısı uzay algısını, 90 dakikalık bir futbol maçında son 5
dakikanın galip olan takım için hiç geçmeyecekmiĢ gibi algılanması, mağlup olan takım ise çok
çabuk geçecekmiĢ gibi algılanması zaman algısını örneklendirir.
ALGI YANILMASI
**Algı yanılmaları fiziksel olayların yanı sıra sosyal durumları, insan davranıĢlarını da içermektedir. DıĢtan
gelen bir uyarının yanlıĢ algılanması veya bir ifadeyi gerçek amacından saptırarak yorumlamak algı
yanılmalarına açıklar
**Bazen bizden veya algı özelliklerinden dolayı uyarıcılar olduğundan farklı olarak ya da hiçbir
uyarıcı yokken bir uyarıcı varmıĢ gibi algılanabilir. Ġki tür algı yanılması vardır.
Bunlar: Ġllüzyon ve Halüsinasyondur.
Ġllüzyon:
Ġllüzyonda gerçekte bir uyarıcı vardır. Fakat bu uyarıcılar olduğundan farklı algılanmaktadır.
Ġllüzyon, fiziksel ve psikolojik olmak üzere ikiye ayrılır.
Fiziksel Ġllüzyon:
Algılanan uyarıcının özelliklerinden kaynaklanır. Bütün insanlarda aynıdır
ÖRNEKLER:
** Bardaktaki çay kaĢığının kırıkmıĢ gibi gözükmesi.
**Tren raylarının uzakta birleĢiyormuĢ gibi algılanması veya ufukta gökyüzü ile yerin birleĢmiĢ gibi görülmesi
Psikolojik Ġllüzyon:
**Algılayan kiĢinin psikolojik özelliklerinden kaynaklanır.
**Psikolojik yanılsama ise açık seçik olarak algılanamayan uyaranların zihinsel olarak tamamlanmasına dayanır.
Tamamlama yapılırken korkular, kaygılar, geçmiĢ yaĢantılar uyaranın örgütlenmesinde rol oynar.
ÖRNEKLER:
** Yerdeki dal parçasının yılanmıĢ gibi algılanması.
** Asılı olan palto ve Ģapkayı alaca karanlıkta insana benzetmek, hortumu yılana benzetmek,
arkadan gelen ayak sesini takip edilme kuĢkusuyla yorumlamak gibi örnekler verilebilir.
NOT: Fiziksel illüzyon, uyarıcının kendisinden kaynaklandığı için tüm insanlarda aynı Ģekilde algılanırken,
psikolojik illüzyon ise kiĢinin psikolojik özelliklerinden kaynaklandığı için kiĢiden kiĢiye değiĢir.
Halüsinasyon(sanrı):
**Hiçbir uyarıcı yokken kiĢinin bir uyarıcı varmıĢ gibi algılamasıdır.
**Halüsinasyon bireyin akıl sağlığında bir dengesizliği iĢaret eder. Burada algılamayı meydana getirecek hiçbir
uyarıcı yoktur ve hayal ürünüdür
**Herhangi bir uyarıcı olmamasına rağmen, bireyin algıda bulunmasıdır. Akıl hastalarında ve ateĢli hastalık
geçirenlerde görülür. AĢırı alkol alındığı durumlarda da görülebilir. Sanrı (halüsinasyon), algı yanılmasına benzese de
gerçek algı yanılması değildir. Bunlar tamamıyla zihnin yarattığı imgelerdir
ÖRNEKLER:
**KiĢinin vücudunda örümceklerin yürüdüğünü söylemesi
**Ortalık sessiz olmasına karĢın, kiĢi kulağına sesler geldiğini bildirebilir.
NOT: Ġllüzyonda gerçekte bir dıĢ uyarıcı varken halüsinasyonda yoktur. Sanrıda ise bir dıĢ
uyaranın yoktur, zihnin ürettiği imgelerle ortaya çıkmasıdır.
**Sanrılar ruhsal hastalıklar, alkol ve uyuĢturucu etkisi, yüksek ateĢ, aĢırı korku, kaygı vb.
anormal durumlarda ortaya çıkar.
SAYFA 90
KAVRAMA YOLUYLA –ĠÇGÖRÜSEL-SEZGĠSEL ÖĞRENME
ÖZEL UYARI: Ġçgörüsel öğrenme ile kavrayarak öğrenme kaynakların çoğunda aynı kavramlar
olarak verilmektedir. Fakat dikkat edilmesi gerekir.
1-Evine televizyon alan bir kiĢi bu televizyonu odada istediği yere koyduğunda kablosunun elektrik
prizine yetiĢmediğini görür. Mobilyaların yerini değiĢtirme, prizin yerini değiĢtirme gibi farklı çözüm
yollarını düĢündükten sonra, bir uzatma kablosu alması durumunda sorunun çözülebileceğini
anlar. Bu kiĢinin bir uzatma kablosu alarak sorunu çözebileceğini anlaması aĢağıdakilerden
hangisine örnek olur?(KPSS 2004)
CEVAP: Ġçgörü Kazanma
10- Daha önce bilgisayarlarla herhangi bir yaĢantısı olmayan bir kiĢinin aldığı bilgisayarın
kutusundan çıkan fiĢleri ve parçaların arkasında bulunan fiĢ yuvalarının Ģekillerini karĢılaĢtırarak
bilgisayar, ekran ve yazıcıyı birbirlerine doğru olarak bağlamayı baĢarması, aĢağıdakilerden
hangisine örnek olabilir? (KPSS 2009)
CEVAP: Kavrama yoluyla
NOT: Seçeneklerde Ġçgörü kazanma da vardır
KAVRAMA YOLUYLA ÖĞRENME
ĠÇGÖRÜ YOLUYLA ÖĞRENME
**Eğer uyarıcılar karĢılaĢtırılır, incelenir
**Organizma birkaç baĢarısız deneme ardından
aralarında iliĢki kuruluyorsa ve doğrudan
bir bekleme süresine girer bekleme süresinin
çözüme ulaĢılır(Y-Ġ)
ardından birden çözüm aklına gelir.(Y-Ġ)
**0rganizma ipuçlarından faydalanarak çözümü **Ġçgörü kazanma-geliĢtirmede ise önceki
zihinde bulur ve problemi çözer.
sınama-yanılma deneyimlere bağlı olarak
Bu durumda 2009 Kpss sorusunda her iki
zihinde çözümlere ulaĢma vardır.
kavram aynı soruda verilmiĢ fakat daha
*Her iki kavram birlikte verildiğinde bu
önce herhangi bir yaĢantısı olmadığı ifadesi uyarılara dikkat edilmesi gerekir eğer birlikte
açıktır bundan dolayı cevap kavrama yoluyla verilmemiĢse zaten sorun yoktur.
öğrenmedir.
Hazırlık Evresi: AraĢtırılan konu ile ilgili bilgiler toplanır.
Kuluçka Evresi: AraĢtırılan konunun çözümlenememesi karĢısında bir yana bırakılır. Ancak
düĢünme gizli ya da açık konuyla ilgilidir.
Ġlham (esin) Evresi: AraĢtırılan konu aniden çözümlenir.
Gözden geçirme Evresi: Bulunan çözümün geçerliliği araĢtırılır. Eksikler tamamlanır
ÖRNEK: Yerçekimi kanunu ve suyun kaldırma kuvveti kanunlarının bulunma hikâyesi
MEB-EĞĠTĠM TEKNOLOJĠLERĠ
Aniden problemi kavrama, çözüme ulaĢma yoludur, içgörü yolu ile öğrenme deneylerinde deneğe
bir problem sorulur. Bir süre görünürde hiçbir ilerleme olmadan geçer, sonra birdenbire çözüm
gelir. Kavrama yoluyla Öğrenmenin temelinde, benzer durumların genellenmesi yatar. Problemin
parçaları arasındaki iliĢkinin ani olarak görülmesinde sezgi (içgörü)nin ve organizmanın muhakeme
(uslamlama) gücünün rolü büyüktür.
KavrayıĢ yolu ile öğrenmenin Ģempanzelerde de olduğu gözlenmiĢtir. DENEY
Wolfgang Köhler, yaptığı deneyde maymunun deneme yanılma yoluna baĢvurmadan problemi
çözdüğünü, basit anlamda da olsa uslamlama yeteneğine sahip olduğunu göstermiĢtir: Köhler
deneyi Ģöyle gerçekleĢtirmiĢtir. Aç bir Ģempanzeyi kafese kapatır. Hayvanın ulaĢamayacağı
bir yere muz asar. Kafesin içine de iç içe girebilecek iki çubuk, üst üste konulabilecek nitelikte
birkaç sandık bırakır. ġempanze aç olduğu için muza ulaĢmak ister. Sandığın üzerine çıkar.
Çubuklardan birini alır. Muza ulaĢmaya çalıĢır ama baĢarılı olamaz. Sonra sandığın üzerine
probleme ilgisizmiĢ gibi çömelir. Bir süre böyle kalır, sonra gider iki çubuğu alır. Bunlarla
oynamaya baĢlar. Çubukları doğru bir hat olacak Ģekilde tutar. Bu Wolfgang Köhler arada
çubukların iç içe girebildiğini fark eder r. Ġnce çubuğu kalın çubuğun içine iter ve derhal kalkıp
sandığın üzerine çıkar. Muzu çift çubukla kendine doğru çeker. Bu deneyde, Ģempanze içinde
bulunduğu durumdaki iliĢkileri birdenbire kavramıĢtır. Ġki çubuğun iç içe sokulduğunda muzları
düĢürebileceğini anlamıĢtır. ġempanze, bu çözümünde geçmiĢ yaĢantılarından yararlanmıĢtır
**(Bu deneyde en önemli nokta, hayvanin ilgisizmiĢ gibi göründüğü durumdayken birden
çubuklara bakması, onları alması ve uygun biçimde kullanmasıdır. Yani deneme
yanılmalarla uğraĢmamasıdır).
SAYFA 91
**Maymun
Thorndike‘nin ifade ettiği gibi deneme – yanılma yaparak çözüme yaklaĢmaz. Aktif
olarak deneme yanılma yapmadan, zihinsel deneme – yanılmalar sonucu uygun çözümü
bulduğunda harekete geçer.
**Ön çözüm dönemi daha uzun süre almaktadır. Bu dönemde birey, karĢılaĢtığı problemi ve
problemin çözümü için verilen öğeleri, araçları değerlendirir. Problemin çözümü için olası yolları
belirler, bu yolları zihinsel olarak test eder ve problemin çözümü için en uygun yolu keĢfettiğinde
harekete geçer. Bir bakıma biliĢsel deneme – yanılmadır.
Temel Özellikleri
1. Ön çözümden çözüme geçiĢ ani ve tamdır.
2. Ġçgörü yoluyla edinilen performans genellikle hatasız ve pürüzsüzdür.
3. Ġçgörü yoluyla kazanılan problem çözümü uzun süre hatırlanır.
4. Ġçgörü yoluyla kazanılan bir ilke, diğer problemlerin çözümüne kolaylıkla uygulanabilir.
5. Zeki olanlar içgörüsel çözüme daha kısa sürede ulaĢırlar.
Öğrenmeyle Ġlgili GörüĢleri
1. Tekrar etme – pratik yapma: Hatırladıklarımız, algıladıklarımızın bizde kalan izleridir.
YaĢantının tekrar edilmesi, öncekinin yeniden düzenlenmesine ve daha tutarlı, daha anlamlı hale
getirilmesine yardım eder. Aralıklı tekrar bilgilerin bellekteki izini korur.
2. Güdülenme: Ödüllenen davranıĢların tekrar edildiği, cezalandırılan davranıĢların ise baskı
altına alındığı (etki yasası) Gestalt psikologlar tarafından da kabul edilmektedir. Ġçsel ödül dıĢsal
ödüle göre daha etkilidir.
3. Anlama: Problemin mekanik bir Ģekilde, eski alıĢkanlıkları ya da ezberlenen kuralları kullanarak
değil, kavrayarak, sezerek, yapısal olarak çözümlenmesi gerekmektedir. Fiziksel deneme
yanılma değil, içgörüsel deneme yanılma kullanılmalıdır. Çözüm için kullanılan ilke keĢfedilmelidir.
4. Transfer: Bir durumda keĢfedilen ilkelerin bir baĢka durumda da kullanılabilmesidir. Transferi
etkileyen Thorndike‘nin dediği gibi, iki durumun öğeleri arasındaki benzerlikler değil, problemin ve
kullanılan ilkenin anlaĢılmasıdır.
5. Unutma: Unutmada iki öğe rol oynamaktadır. Birinci neden, geriye getirme için kullanılan
ipucunun zayıf bir ipucu olması, yani bellekteki izle iliĢki kurmayı sağlayamamasıdır. Diğer neden
ise, bellekteki izin yeni örgütlenmeler sırasında giderek büyük ölçüde değiĢikliğe uğramasıdır.
Gestalt Kuramının Eğitim Açısından Değerlendirilmesi
● Gestalt psikologlarına göre öğretmen, dönem baĢında öğrenciye önce bütün olarak dersin temel
çerçevesini organize edilmiĢ anlamlı bir bütünlük içinde vermesi daha sonra ayrıntıya inmesi
gerekmektedir. Ders yılı için yapılan bu planlama her bir ünite için de yapılmalıdır.
● Konular basitten zora, bilinenden bilinmeyene doğru aĢamalı olarak bir bütün halinde öğrencilere
sunulmalıdır. Bu Ģekilde öğrenciye nerede olduğu ve ne kadar öğrendiği konusunda bilgi verir.
● Öğrencinin içgörüsel problem çözmesi için uzunca bir çözüm dönemine ihtiyacı vardır. Bu
nedenle öğretmen, öğrenciye problemle ilgili yeni bilgi araĢtırması yapması, problemi yeniden
kurması, olası yolları geliĢtirip biliĢsel olarak denemesi için yeterli zamanı vermelidir.
● Eğitime yaptığı en önemli katkılardan biri içgörüsel öğrenme ve üretici düĢünmedir. Yani
problemin çözümü için tüm öğeler öğrenciye verilmelidir.
● Öğrenci ihtiyaç duyduğunda küçük ipuçlarıyla rehberlik etmelidir. Ancak çözümü öğrenci bulmalıdır.
● Öğrenmeyle ilgili yapılan tekrarlar, öğrencilerin yeni iliĢkileri keĢfetmesini, bellekteki izlerinin
daha sağlam olmasını sağladığı için çokça problem çözülmelidir. Bu Ģekilde problem çözme
sürecide kısaltılmıĢ olur.
● Transferi kullanmaları için yani öğrenilenleri farklı durumlarda kullanmasını sağlamak için
öğrencilere alıĢılmamıĢ problemlerle karĢılaĢtıracak ödevler verilmelidir.
● Dersin baĢında önceki öğrenmeler hatırlatılmalıdır.
● Hatırlamayı kolaylaĢtırmak için algı ilkeleri kullanılmalıdır.
SAYFA 92
KAHRAMAN ÖZKUL
[email protected]
GESTALT ĠLE ĠLGĠLĠ DĠĞER BAZI KAVRAMLAR
ÜRETĠCĠ DÜġÜNME
Wertheimer iki çeĢit problem çözümünden bahseder.
A türü çözümler, Gestalt ilkelere dayalıdır ve içgörüseldir. Problemin temel yapısını anlamayı
gerektirir, çözüm bir baĢkası tarafından değil, birey tarafından bulunur, kolaylıkla genellenebilir ve
uzun süre hatırlanabilir.
B türü çözümler ise, anlamadan ezberlemeye yöneliktir. Böyle bir öğrenme çeĢidi ise, esnekliğe
sahip değildir ve kolayca unutulur, sadece sınırlı durumlarda uygulanır.
ÖRNEK: Bir hemĢirenin, gece uyuyan hastaları uyandırıp onlara uyku ilacı vermesi
Paralel Kenar Problemi:
Wertheimer çocuklara verdiği bir geometri problemi ile bunu kanıtlamayı düşünmüştür. Önce deneklere bir
dikdörtgenin alanının nasıl hesaplanacağını göstermiş; “taban ölçüsünün yükseklikle çarpılması” formülü yerine,
dikdörtgeni küçük karelere bölmüş ve alanın bu karelerin alanlarının toplamı olduğunu göstermiştir. Daha sonra
çocuklara kağıttan bir paralel kenar vermiş ve bunun alanını bulmalarını istemiştir. Bazıları bunun yeni bir problem
olduğunu söylemiş ve çözümü bulamayacaklarını belirtmiştir. Bazıları bir kenarı diğer kenarla çarpan formülü
kullanmıştır (B tipi çözüm). Bir çocuk ise, problemi zor hale getirenin 2 çıkıntılı uç olduğunu fark etmiş, makasla bir
ucu kesmiş, diğer ucun üstüne yerleştirmiş, böylece paralel kenarı bir dikdörtgene dönüştürmüştür.
A-TİPİ ÇÖZÜM:
B-TİPİ ÇÖZÜM:
ZİHİNSEL KURGU:
PROBLEM ÇÖZMEDE KARġILAġILAN SORUNLAR
Problem çözme durumuyla karĢılaĢtığımızda, önceki bilgi ve denemelerimizden faydalanırız. Önceki
deneyimlerimiz problem çözmede bize yardımcı olabildikleri gibi, bazı güçlükler ve engeller de yaratabilirler.
Bu güçlükleri aĢağıdaki biçimde özetleyebiliriz.
ĠĢleve Takılma: Daha önceki deneyimlerimiz bize nesnelerin belirli iĢlevlerini öğretmiĢtir,
**Kalem yazı yazmak için, çanta kitap taĢımak için, ayakkabı giymek içindir. Biz nesnelerin bu
ĠĢleve takılma örnekleri. Çizimdeki kiĢiye, sarkan iplerin uçlarını birbirine bağlaması söylenmiĢtir. (A)
ĠĢlevsel takılmaya saplanan kiĢi, bir süre denedikten sonra bunun olanaksız olduğunu ifade eder ve
vazgeçer. (B) ĠĢlevsel takılmaya saplanmayan kiĢi, makası ipin ucuna bağlar ve makası sallayarak ipi
yakalar ve uçların bağlar.
**Yorgun olan bir kimse otobüs durağında beklerken çantasını iskemle gibi kullanıp oturarak
dinlenebileceğini akıl edemez. Çünkü çantayı kitap taĢımak için gerekli bir araç olarak öğrenmiĢtir, bu
nedenle onun üstüne oturulabileceğini akıl edemez.
Zihinsel Kurgu: Bir sorunu belirli bir yöntemle çözdükten sonra, o yönteme bağlanırız. Bu tür algısal
bağlılığa zihinsel kurgu adı verilir. Zihinsel kurgu benzer problemlerde yeni çözüm yöntemleri uygulamamızı
engeller, sürekli daha önce kullanmıĢ olduğumuz yöntemleri uygulamaya yöneliriz
Alan Kuramı (YaĢam alanı):
** Yaşam alanı, kişinin kendisi ile, onun davranışını etkileyen her şeyden oluşan davranıĢsal çevresini
kapsamaktadır. Yaşam alanında özel bir öneme sahip olanlar ise kişinin peşinde koştuğu amaçlar, kaçınmaya çalıştığı
şeyler ya da durumlar ve onun bunlardan uzaklaşması ve yakınlaşması için hareketini kısıtlayan engellerdir.
** YaĢam alanı kiĢinin bilinçli olarak farkında olduklarından oluĢabileceği gibi, bilincinde olmadığı
faktörlerden de etkilenebilir. Bireyin davranıĢını etkileyen durumlar olumlu (+) ya da olumsuz (-)
değerler alır, sürekli olarak değiĢir ve bir durumdaki değiĢiklik öteki durumları da etkiler
** Dolayısıyla, fiziksel olarak çok yakında olsa bile, kişinin farkında olmadığı ve kişiyi etkilemeyen bir nesne onun
yaşam alanında bulunacaktır. Benzer biçimde, fiziksel olarak bulunmasa bile, kişinin var olduğunu düşündüğü ve
varmış gibi tepki gösterdiği herhangi bir şey onun yaşam alanı içinde bulunur. Eğer bir çocuk yatağının altında
kaplan olduğunu sanıyorsa, bir baĢkası kaplanın yalnızca hayal ürünü olduğunda ısrar etse bile, kaplan
çocuğun yaĢam alanının bir parçasıdır.
ÖRNEK: Bir lise öğretmeni yöneticilik görevi almak isteyebilir ve bu iĢi yapabileceğini hissedebilir.
Bununla birlikte, bu iĢ için bir fırsat çıktığında, baĢvurmamak için bazı mazeretler öne sürer. Bu
durum birkaç kez tekrarlandığında arkadaĢları, kendine güvensizlik gibi bazı engellerin olduğunu
düĢünebilirler. Lewin'e göre bu kiĢinin yaĢam alanında kendisi ile yönetici olma amacı arasında bir
engel vardır. Burada kiĢinin psikolojik gerçekliği önemlidir.
SAYFA 93
Koffka Ve Ġz Teorisi:
GeĢtalt öğretisinin bellek kavramına bakıĢı, algıların birer bellek izi olduğu Ģeklinde
özetlenebilir. Bireyin deneyimleri zihinde bir çalıĢmaya yol açar. Bu süreç deneyimin türüne göre
basit veya karmaĢık olabilir. Bu süreç bittiği zaman zihinde bir iz bırakmıĢtır. Daha sonra benzer bir
durumla karĢılaĢtığımızda bu iz davranıĢımızı etkiler. Her bir sürecin sonunda birey biraz daha
değiĢmiĢtir ve gelecek deneyimler bu durumdan etkilenir.
** Bir deneyimin hafızada (zihinde) bıraktığı iz ne kadar güçlüyse sürece etkisi o oranda güçlü
olacaktır. Bir baĢka ifade ile ne kadar çok benzer sorun çözersek o konuda problem çözme
becerisi o oranda geliĢecektir. Her karmaĢık beceri birçok alt süreçten oluĢur ve bu süreçlerin her
birinin zihinde iz bırakması söz konusudur.
** Birbiriyle iliĢkili bireysel izler topluca bir izler sistemi oluĢtururlar. Hafıza da, algı ve öğrenme
sürecinde olduğu gibi, anlamlı ve bütüncül olma eğilimi vardır. Bir baĢka deyiĢle anlamlı bilgiler
hafızaya kolay yerleĢtirilirken yabancı bilgiler anlamlı veya önceden bilinenlere benzer hale
getirilerek kaydedilmeye çalıĢılır ve böyle hatırlanır.
Bluma Zeigarnik ve Zeigarnik Etkisi
**Lewin, ―gerilim hareket denge sıralaması, ihtiyaç faaliyet rahatlama sıralamasına benzer‖ der. Her ne
zaman bir ihtiyaç hissedilse bir gerilim hali yaĢanır ve organizma dengeyi yeniden oluĢturmaya çalıĢarak bu
gerilimi çözmek için harekete geçer. Burada gerilim motivasyon veya ihtiyaç anlamındadır ve Lewin, bir
amaca ulaĢıldığında gerilimin boĢaldığını düĢünmüĢtür.
DENEY
**1927 yılında Lewin‘in öğrencisi Bluma Zeigarnik tarafından gerçekleĢtirildi. Deneklere bir dizi görev verildi
ve bunların bir bölümünü tamamlayıp kalanları tamamlayamadan çalıĢmaları bölündü. Durumla ilgili olarak
Lewin‘in sisteminden Ģunlar tahmin edilebilirdi: (1) Yerine getirmesi için bir görev verildiğinde denekte bir
gerilim sistemi oluĢur. (2) Görev tamamlandığında bu gerilim dağılır. (3) Görev tamamlanmadığında,
gerilimin sürmesi büyük bir ihtimalle görevin hatırlanması ile sonuçlanır.
Zeigarnik‘in sonuçları, deneklerin tamamlanmamış görevleri, tamamlanmış görevlerden daha kolay hatırladıkları
yönündeki tahminleri pekiştirmiştir. Dürtü davranıĢa geçirilemediğinde doyuma ulaĢılamamıĢtır.
ÖSYM SORULARI
1- Ġnsanlar gördüklerini bütün olarak algılarlar. Bütün, onu oluĢturan parçaların toplamından
fazladır."Bu görüĢ hangi öğrenme yaklaĢıma aittir? (KPSS 2002)
CEVAP: Gestalt öğrenme
2- DıĢarıdaki yiyeceği almak için kafesin kapısını açmaya çalıĢan bir Ģempanze bir süre hareketsiz
olarak çevresine baktıktan sonra aniden kapının sağ tarafındaki kol kaldırıldığında açılabileceğini
fark etmiĢtir. Bu durum aĢağıdaki problem çözme çeĢitlerinden hangisine bir örnektir?(KPSS 2003)
CEVAP: Kavrama yoluyla
3- Organizma kendisini oluĢturan parçaların toplamından öte bir bütündür. Bu görüĢü savunan
yaklaĢım aĢağıdakilerden hangisidir? (KPSS 2003)
CEVAP: Gestalt
4- Bir çocuk, model uçağının her bir parçasını inceleyerek bunların nasıl ve hangi sırayla bir araya
getirilmesi gerektiğini saptar ve sonuçta model uçağı yapmayı baĢarır. Çocuğun bu davranıĢı
aĢağıdakilerden hangisine örnektir? (KPSS 2004)
CEVAP: Kavrama yoluyla
5- Murat, yatağının altına kaçan topunu almak için elini uzatmıĢ ve baĢaramamıĢ ardından yatağını çekmiĢ
daha sonra bir baĢka oyuncağını atıp topa çarptırarak dıĢarıya doğru yuvarlanmasın sağlama gibi birçok yol
denemiĢ ve topunu alamamıĢtır. Kısa bir süre düĢündükten sonra uzaktan kumandalı oyuncak otomobilini
yatağının altına yönlendirerek onunla topu dıĢarıya doğru ittirebileceğini aniden fark ederek problemin
sonucunu keĢfetmiĢtir. Murat‘ın topu bu Ģekilde alabileceğini anlaması aĢağıdakilerden hangisine örnek
olabilir? (KPSS 2005)
CEVAP: Kavrama yoluyla
7- DıĢarıda bulunan yiyeceğe ulaĢmak için kafesin kapısını açmaya çalıĢan bir Ģempanze, bir süre
hareketsiz olarak çevresine baktıktan sonra ansızın, sol taraftaki kol kaldırıldığında kapının açılabileceğini
fark eder. ġempanzenin kapı ile kol arasındaki iliĢkiyi fark edip kendisini istediği sonuca ulaĢtıracak çözümü
bulması, aĢağıdaki problem çözme yollarından hangisine örnektir? (KPSS 2007)
CEVAP: Kavrama yoluyla
8- Öğrencisinin sorduğu matematik problemini o anda çözemeyen bir öğretmenin, evine giderken
çözümü birden bire bulması aĢağıdakilerden hangisine örnektir? (KPSS 2008)
CEVAP: Kavrama yoluyla
SAYFA 94
BĠLGĠYĠ ĠġLEME KURAMI
● BiliĢsel öğrenme kuramları, insanın dünyayı anlamada kullandığı zihinsel süreçleri inceler
● BiliĢsel açıdan öğrenme, bireyin zihinsel yapılarındaki değiĢme olarak tanımlanmaktadır. Bu zihinsel
yapıdaki değiĢme, bireyin davranıĢlarında değiĢmeyi ya da yeni davranıĢlar kazanmayı sağlar.
Bilgiyi iĢleme kuramı temel olarak Ģu dört soruyu cevaplamaya çalıĢmaktadır.
1. Yeni bilgi dıĢarıdan nasıl alınmaktadır.
2. Alınan yeni bilgiler nasıl iĢlenmektedir.
3. Bilgi uzun süreli olarak nasıl depolanmaktadır.
4. Depolanan bilgi nasıl geriye getirilip hatırlanmaktadır.
● Bilgiyi iĢleme kuramına göre öğrenme olayı, bilgisayarların çalıĢmasına benzetilmekte,
girdilerin iĢlenip çıktılara dönüĢtürülmesi olarak görülmektedir.
●Duyu organlarına gelen bilgiyi ALMA-Alınan bilginin ĠġLENMESĠ-DavranıĢa DÖNÜġTÜRME
BĠLGĠYĠ ĠġLEME
**GeliĢtirilmiĢ olan bilgiyi iĢleme modeli iki temel öğeye sahiptir. Bu temel öğeler:
Bilgi Depoları-Bellek Türleri
1. Duyusal Bellek (duyusal kayıt)
2. Kısa süreli bellek (çalıĢan bellek)
3. Uzun süreli bellek
BiliĢsel Süreçler-9 Nolu Soru Dikkat
1-Dikkat
2-Algılama
3-Tekrar
4-Kodlama
5-Depolama-Saklama
6-Geri Bildirim
BĠLGĠ DEPOLARI –Bellek Türleri
**Bilgi depoları, bilginin tutulduğu ve iĢlemin gerçekleĢtiği depolardır. DıĢ çevreden gelen
uyarıcılar, bu depolarda bilgi formuna dönüĢtürülür, anlamlı yapılar halinde iĢlenir ve daha sonra
kullanılmak üzere örgütlü yapıda bir depolanır
**Bilgi duyusal bellekten kısa süreli belleğe aktarıldıktan sonra artık duyusal belleğe geri
dönemez. Oysa kısa süreli bellekle uzun süreli bellek arasında sürekli bir bilgi akıĢı vardır.
Duyusal Bellek
(Duyusal Kayıt)
• Duyusal kayıtın içeriği bilgi, özgün uyarıcının tam bir kopyasıdır.
• Görsel duyular, duyusal kayıt tarafından aynı fotoğraf gibi kısa bir süre için
kopyalanır. Aynı biçimde iĢitsel duyularda ses kayıtları olarak kopyalanır.
**Duyusal kayıtın kapasitesi sınırsız olmakla birlikte, gelen bilgi anında
iĢlenmezse, çok hızlı bir Ģekilde kaybolur.
uyarıcıdan sadece dikkat edilen sınırlı sayıdaki bilgi, kısa süreli belleğe aktarılır
*Saklama süresi kısadır, sınırlıdır. Bilgi miktarı ile saklama süresi ters orantılıdır.
*Bilgiler buradan DĠKKAT -SEÇĠCĠ ALGI yoluyla kısa süresi belleğe aktarılır.
**Depolama Ģekli: Duyusal bellekte kapsanılan bilgi dıĢ çevrenin ilk izidir ve dıĢ
uyarıcıların tam bir kopyasıdır. Duyu organlarının aldığı Ģekilde depolanır.
Görsel bilgi görsel biçimde, iĢitsel bilgi iĢitsel biçimde vb. bir süre için depolanır
** Birey bilginin farkına varmaz, bilgi anlaĢılmaz ve yorumlanamaz, sadece
kısa bir süre için depolanır. Anlamlı hale getirilmek istenen bilgi, iĢleme
sistemi olan kısa süreli belleğe (çalıĢan bellek) aktarılır. Bu aktarma iĢlevini
sağlayan mekanizma "dikkat"tir.
** Bilginin depolanma süresi, alındığı duyu organına göre farklılık gösterir. Görsel
bilgi yarım saniye ile bir saniye arasında tutulabilirken, iĢitsel bilgi iki saniye ile dört
saniye arasında tutulabilmektedir. Duyusal belleğe alınan bilgi kısa bir sürede
iĢleme sistemine aktarılmaz ise kaybolur ve tekrar geri getirilemez. Duyusal
belleğin bilgiyi ne kadar süre tutabildiğine iliĢkin kesin veriler sunmak oldukça
güçtür ve bu noktada psikologlar arasında tam bir fikir birliği yoktur
• Algılamada dört tane kural vardır. Bunlar;
a) Yakınlık b) Benzerlik c) Süreklilik d) Tamamlama
SAYFA 95
• Anlık zihnimizdir. Bilgiler en fazla 20 saniye hafızada kalır.
• Kısa süreli hafızanın kapasitesi 7 ± 2 arasında değiĢebilmektedir. Sınırlı Kapasite
• Kısa süreli hafızanın uzun süreli hafızaya gönderilme yöntemleri Ģunlardır:
a) Gruplama yöntemi b) Tekrarlama c) Anlamlandırma d) Ezberleme
** Kısa süreli bellek, duyusal kayıtları aktarılan sınırlı miktardaki bilgiyi kısa süreli
depolama görevini üstlenmektedir. Bilginin anlamlandırılması ve örgütlenmiĢ bir formda
uzun süreli bellekte depolanmasını sağlayan zihinsel iĢlemleri yapma görevini yerine
getirmektedir.
** Kısa süreli bellekte bilinçli olarak bilginin farkına varılır ve bilgi anlamlı bir Ģekle
dönüĢtürülür. Duyusal bellekte depolama süresi çok kısa olduğundan bilginin
farkına varılmaz.
Kısa Süreli
(ÇalıĢan)
(ĠĢleyen Aktif)
Birincil Uyanık
Bellek
** Kapasite: Duyusal belleğin tersine, kısa süreli bellek sınırlı miktarda bilgiyi alma
kapasitesine sahiptir. Miller birçok araĢtırmayı incelemiĢ ve araĢtırma bulgularına
dayanarak kısa süreli bellek kapasitesinin sınırlarını "7" birim olarak kabul etmiĢtir.
Ortalama olarak bu bellek kapasitesinin sınırları 7+2 olarak değiĢebilmektedir. Kısa
süreli belek öğrenme sürecinin birinci aĢaması olduğu için onun kapasitesi öğrenme
güçlüğünü etkiler. Bir seferde fazla miktardaki bilginin kısa süreli belleğe gönderilmesi
durumunda ancak 7 birimlik bilgi iĢleme sistemine alınacak ve diğer bilgiler kaybolacaktır.
Bilginin daha geniĢ birimler içerisinde örgütlenmesi bellek yükünü azalttığı için kısa süreli
bellek daha fazla bilgiyi kullanabilmektedir. Simon'un yapmıĢ olduğu bir araĢtırmada, birim
geniĢliği arttıkça bir seferde kısa süreli bellekte daha az sayıda birimin tutunabildiğini
ortaya koymuĢtur.
ÖRNEK: Telefon numaraları tek tek değil de ikiĢerli ya da üçerli gruplar halinde akılda
tutulur. (3-2-1-4-5-1-5) (321-45-15) Burada yapılan iĢlem ―Gruplama‖ dır.
**Depolama ġekli: Kısa süreli bellekte bilgiler çoğunlukla görsel ve iĢitsel olarak
depolanır ve iĢitsel depolama daha baskındır. Özellikle yetiĢkinler, iĢitsel olarak depolanan
durumları daha iyi hatırlamaktadırlar. Ancak kodlama Ģekli, bireyin özelliklerine ve
durumlara farklılık gösterebilir.
ÖRNEK: ĠĢitme özürlü çocuklar muhtemelen bilgiyi görsel biçimde depolarlar. Ayrıca,
küçük çocuklar iĢitsel kodlamayı yetiĢkinlerden daha az kullanırlar
** Depolama süresi: Kısa süreli belleğin sınırlılıklarından biri de bilginin kısa
sürekli bellekte tutulma süresi yaklaĢık olarak 15-20 saniyedir. Bu süre içerisinde bilgi
iĢlenerek uzun süreli belleğe gönderilmezse unutulur ve unutulan bilgi geri getirilemez.
ÖRNEK: Rehberden bir telefon numarasına bakarak telefon edilebilir, ancak bir
kodlama yapmadan ikinci kez numarayı hatırlamak oldukça zordur ve numara
tamamen unutulur. Bu süreyi artırmanın yolu "zihinsel tekrar"dır.
** Bilgiyi iĢleme Ģekli: Kısa süreli bellek bilgiyi iĢleme merkezi olarak kabul
edilir. Kısa süreli bellekte iĢlenen bilgi uzun süreli depoya gönderilir. Bu gönderme iĢlemi
iki türlü yapılabilir.
EZBERLEME: Bilgiyi duyusal bellekten alındığı Ģekliyle aynen iĢleme ve depolama
Ezberleme yoluyla öğrenmede kullanılan temel biliĢsel süreç "tekrar" dır. Bilgi aynen
tekrarlanarak, alındığı Ģekliyle bağımsız bir birim olarak uzun süreli bellekte depolanır.
Ezberlenen bilgi depolanırken, baĢka bir Ģemayla bağlantı kurulmadığı için, hatırlama
zorluğu yaĢanır. Bir diğer öğrenme (iĢleme) Ģekli "anlamlandırma" dır.
ANLAMLANDIRMA: Uzun süreli bellekteki iliĢkili bilgi ile bütünleĢtirerek iliĢkili Ģemalar
içerisine depolama. Anlamlandırma, uzun süreli bellekteki bilginin, yeni gelen bilgi ile kısa
süreli bellekte iliĢkilendirilmesi yoluyla yeni bilgiye anlam verilmesidir.
NOT: Bu bilgi, etkili bir Ģekilde kodlandıktan sonra uzun süreli bellekteki iliĢkili Ģemalarla
bağlantılı olarak depolanır. Anlamlı bilgi, iliĢkili Ģemaların çağrıĢımı yoluyla
geri getirilebileceği için, hatırlanması daha kolay olur.
Uzun Süreli
Bellek
** Bir bilginin öğrenilmiĢ kabul edilebilmesi için mutlaka uzun süreli bellekte
depolanmıĢ olması gerekir.
• Gündelik dilde kullandığımız hafızadır.
• Kapasitesi sınırsızdır.
• Tekrar tekrar kullanılabilir.
• Bilgiler kodlanmıĢ Ģekilde bulunur.
** Uzun süreli bellek, bellek deposu olarak kabul edilir. Kısa süreli
bellekte iĢlenmiĢ olan bilgi uzun süreli belleğe gönderilerek depolanır.
Uzun süreli bellekte yer alan bilgiler tekrar tekrar kullanılabilme
özelliğine sahiptir.
SAYFA 96
** Telefon rehberine bakıp da tuĢladığımız bir numarayı öğrenmiĢ
sayılmayız. Bir müddet sonra o numarayı yeniden aramak istesek numara
hatırlanmaz, yani bilgi kaybolmuĢtur.
**Uzun süreli bellek bir kütüphaneye benzetilebilir. Bir kütüphanede
binlerce kitap vardır. Kitaplar belli bir sisteme göre yerleĢtirildiği için
kullanılmak istenen kitabı bulmak çok zaman almaz. Sistem ne kadar iyi
yapılandırılırsa istenilen kitabı bulmak o kadar kolaylaĢır.
**Sınırsız kapasite ile sonsuza kadar bilgiler saklanabilir. FAKAT geri
getirmede zorluk olabilir Çünkü KarıĢma ileri veya geri ket vurma
olabilir
** Kapasite: Uzun süreli bellek kapasitesi sınırsız olarak kabul edilmektedir. Çok
Uzun Süreli
Bellek
farklı bilgileri kapsayabilir. Bir bilgi biriminin depolanabilmesi için bazı bilgilerin
kaybolması ve yeni gelenlere yer açılması gerekmez. Eğer çok fazla bilgi aynı
Ģema içinde yer alırsa, büyük Ģema içerisinde bilgiyi bulmak ve geri getirmek
zorlaĢır. Depolamanın etkin olabilmesi için büyük Ģema içindeki bilgilerin küçük
Ģemalar haline dönüĢtürülmesi uygundur.
** Depolama Süresi: Duyusal bellek ve kısa süreli belleğin tersine uzun
süreli belleğin depolama süresi oldukça uzundur. Hatta sınırsız olarak
kabul edilmektedir. Bilginin uzun süreli bellekteki kaydolma Ģekli de
diğer bellek türlerinden farklıdır. Duyusal bellekten kısa süreli belleğe
geçmeyen bilgi tamamen kaybolur, geri getirilemez. Kısa süreli bellek için
de aynı durum söz konusudur. Uzun süreli belleğe gönderilemeyen bilgi
kaybolur, geri getirilemez. Ancak, bilgi uzun süreli bellekte bir kez
depolandıktan sonra kaybolmaz. Sadece geri getirme zorluğu yaĢanabilir.
BĠLGĠLER 2 TÜRLÜ KAYDEDĠLĠR
A) Bildirimsel Bilgi-Bellek: Olgu ve olayların hafızasıdır. Bildirimsel bilgi;
kavramlar, olgular, tanımlar ve kurallarla ilgili olan bilgidir.
Bildirimsel bilgi içinde de 2 türlü hafıza bulunmaktadır.
1) Epizodik Hafıza Anısal Bellek: YaĢantılarla ilgilidir. Anısal (episodik)
bellek: YaĢantı içerisindeki olayların depolanmasıdır. Ġzlediği bir futbol maçındaki
olaylar, bir defile, doğum günü vb. olayların zamanı, geçtiği yer, içinde bulunan
kiĢiler, olayların akıĢı ve sonuçları anısal bellekte depolanır.
ÖRNEKLER:
**Anısal bellekteki olaylar çoğunlukla birbirine bağlı olaylardan oluĢan bir bütün meydana
getirirler ve zihinsel resimler olarak toplanırlar.
**Bireyin yaĢantısında olağan bir tarzda meydana gelen ve özel bir anlam ifade etmeyen
olayların hatırlanması zordur. Birbirinin üzerine gelen benzer olaylar öncekinin
hatırlanmasını zorlaĢtırır.
**Okula baĢlama, iĢe baĢlama, evlilik vb. olaylar, benzerleri meydana gelmediği veya çok
az meydana geldiği için benzer olaylarla karıĢmaz ve hatırlanması daha kolay olur.
2) ġematik-Semantik Hafıza-Anlamsal Bellek: Dünya ile ilgili bilgiler
** Semantik (Olgusal) Bellek: Genel olgu ve bilgilerin depolandığı sistemi
– Finaller Ocak ayında yapılır
– KıĢ ayları soğuktur
– Ġzmir Türkiye‘nin batısındadır
-Jest ve mimiklerin el kol hareketlerinin anlamları, trafik iĢaretlerinin
anlamları gibi nesne ve olayların anlamları
B) ĠĢlemsel Bilgi-Prosedürel Bellek: Beceriler veya biliĢsel iĢlemlerin
hafızasıdır. ĠĢlemsel bilgi; bir iĢin nasıl yapılacağını gösteren bilgidir. Bir iĢin
yerine getirilmesinde, takip edilmesi gereken sıralamadaki her bir iĢlemin
nasıl yapılacağını kapsar. DavranıĢların düzenlenmesinde "bu durumda
Ģöyle yapılır" mantığı güdülür. Sırayla neler yapılması gerektiğini bilme
ÖRNEK:
**Bir otomobil kullanırken sıralamada yapılması gereken her bir iĢleme iliĢkin bilgidir.
** Bir bisiklet kullanırken; Hızlı gitmek istersen pedalı hızlı çevir. YavaĢ gitmek istersen
pedalı yavaĢ çevir. Sağa dönmek istersen direksiyonu saat yönüne çevir gibi.
**Yüzme araba kullanma matematik problemi çözme gibi etkinlikler. SAYFA 97
BĠLĠġSEL SÜREÇLER-Kontrol Süreçleri
**Her bir bilgi deposu arasındaki bilgi akıĢını düzenleyen biliĢsel süreçler ve bunların iĢlevleri
birbirinden farklıdır. Bu süreçler; dikkat, algılama, tekrar, kodlama ve geri getirme olarak
sınıflandırılmaktadır.
Dikkat
/Algı
Tekrar
DĠKKAT
**Öğrenme, dikkat etme süreciyle baĢlar. Ortamdaki uyaran bombardımanına rağmen
sadece dikkat edilen ve birey için önemli olan bilgi kodlanır.
**Dikkat, uyarıcılar üzerinde bilinçli bir odaklaĢma sürecidir. Duyusal bellekten kısa süreli
belleğe geçecek olan bilgilerin bu geçiĢ esnasında dikkat yoluyla farkına varılması ve
bilinçli olarak seçilmesi gerekir. Bu seçimin dıĢında kalanlar ise kısa süre içerisinde duyusal
bellekte kaybolurlar.
**Dikkatin yoğunlaĢacağı bilginin seçiminde "dıĢsal ve içsel" özellikler etkili olur. Dikkati
yoğunlaĢtıran dıĢsal özellikler, uyarıcı ile ilgili olandır. Uyarıcının; büyüklüğü, Ģiddeti,
parlaklığı, değiĢkenlik arz etmesi, hareketliliği ve yeni olması dikkatin odaklaĢmasında etkili
olur.
ÖRNEK; Bir metin içinde koyu veya italik yazılmıĢ cümle veya kelimeler diğerlerine göre
daha fazla dikkat çeker ve daha önemli olarak algılanır. Ġçsel özellikler, bireyin kendisi ile
ilgili olanlardır.
**Bireyin beklentileri, geçmiĢ yaĢantısı, ilgi ve ihtiyaçları odaklanmayı sağlayan özelliklerdir.
Bireyin öğrenmesi gereken bilgiler olarak gördüğü ve bu yönde beklentiler geliĢtirdiği
yapılar diğerlerine göre daha fazla dikkat çekici olur.
ALGI
** Anlam vermeyi ifade eder. Birey duyusal bellekten gelen bazı uyarıcıları fark ettikten
sonra bu uyarıcıları tanımaya ve yorumlamaya ihtiyaç duyar. Bu süreç algılamadır.
Algılama kısa süreli belleğe giren bilgiyi etkiler. Çünkü kısa süreli belleğe gelen bilgi "doğru
özellikler özellikler"
olmaktan ziyade "algılanmıĢ özelliklerdir." Kısa süreli bellek, ne olduğuna karar verilmiĢ
olan bilgiyi iĢleyerek uzun süreli bellekte depoya gönderme görevini yerine getirir. Oysa
algılanmıĢ bilginin geçersiz olması durumunda kısa süreli bellekte iĢleme ve uzun süreli
bellekte depolama da yanlıĢ olacaktır. Algılama bireyin geçmiĢ yaĢantısından ve uyarıcının
oluĢtuğu ortamdan etkilenir.
**Birey geçmiĢ yaĢantısında edinmiĢ olduğu bilgi ve önermeler için Ģemalar oluĢturmuĢtur.
Algılamayı etkileyen bir diğer faktör uyarıcının nasıl bir durum veya formda sunulduğudur.
Aynı uyarıcı farklı durumlarda farklı algılanır.
**Bir bilgi biriminin Ģeklini değiĢtirmeksizin sesli veya sessiz olarak defalarca
söyleme Ģeklidir. Bilginin kısa süreli bellekte tutulma üresini artırır. Eğer tekrar
edilerek, bellekte tutulma süresi artırılmazsa bilgi kısa süreli bellekte 15-20 saniye
sonra atılır.
Ġki türlü tekrar vardır: Basit tekrar, Anlamlandırıcı tekrar.
**Basit tekrarın fonksiyonu bilginin kısa süreli bellekte daha uzun süre tutulmasını
sağlamaktır. Bu tür tekrarda bilgi defalarca tekrar edilir. Bu yolla bilginin zayıflaması
ve karıĢmaların etkisiyle unutulması önlenir.
** Anlamlandırıcı tekrar eğer tekrar; gruplama veya değiĢik Ģekillerde yeniden
kodlama gibi iĢlemlerle yeni bilginin içsel bağlantılar kurmasını kolaylaĢtırıyorsa,
uzun süreli bellekte depolamayı sağlıyor demektir.
**Tekrar yoluyla kazanılan bilgiler, geçmiĢ yaĢantılar veya Ģemalarla bağlantı
kurularak depolanmaz. Bu tür bilgiler kendi içerisinde bütünlüğü olan Ģema olarak,
diğer Ģemalardan bağlantısız depolanır.
**1. Örtük ya da açık tekrar
**Bilginin zihinsel ya da sesli bir biçimde tekrar edilmesi sürecidir.
**Bilgiyi uzun süreli belleğe aktarmanın en ilkel yolu tekrar etmedir. Çocukların kullandıkları ilk
bellek stratejisi de bilginin tekrar edilmesidir. Diğer bir deyiĢle ezberlemedir.
**Tekrarda zamanlama önemlidir. Öğrenme ve hatırlamada aralıklı yapılan
tekrarlar, bir defada çok yoğun olarak yapılan tekrarlardan çok daha etkilidir.
Sayfa 98
Kodlama
**Bilgiyi uzun süreli belleğe yerleĢtirme sürecidir.
**Kodlamanın amacı, bilgiyi anlamlı kılmak ve uzun süreli bellekteki iliĢkili bir
Ģemanın içine bağlantılı olarak yerleĢtirmektir. Anlamlandırma yapılırken yeni bilgi
ile önceki bilgiler arasında bağ kurulur. Anlamlı kodlama hatırlamayı artırmaya da
yardım eder. Çünkü hatırlama, kodlamanın içinde gerçekleĢtiği bağlamda meydana
gelir. Hatırlama durumu, kodlama durumuyla eĢleĢtiği zaman en iyi hatırlama
meydana gelir. KISA SÜRELĠ BELLEKTEN UZUN SÜRELĠ BELLEĞE
GÖNDERME
** Kodlama, iĢleyen bellekteki bilginin uzun süreli bellekte önceden var olan
bilgilerle iliĢkilendirilerek, uzun süreli belleğe transfer edilme sürecidir. Yani,
öğrenilecek yeni bilgi ile bireyin önceki bilgileri arasında iliĢkiler kurulması, yeni
bilginin anlamlı hale gelmesini sağlamaktır.
**Bazı bilgiler sadece tekrar etme ve ezberleme ile uzun süreli belleğe gönderilir.
Ancak bilgiler anlamlı olarak kodlandığı takdirde daha kolay geri getirilmektedir.
Yeni gelen bilgi ile eski bilgi arasında ne kadar çok sayıda iliĢki kurulursa, bilgi o
kadar anlamlı hale gelmektedir. (Örnek: Ölçme dersinde hangisi güvenirliği
etkiler diye sorulduğunda verilenlerin hangi hata türüne girdiğine bakmak)
Kodlama sürecinde dört temel öğe etkilidir.
Kodlama
a) Etkinlik b) Örgütleme c) Eklemleme d) Bellek destekleyici ipuçları kullanma
a) Etkinlik: Bilgiyi iĢleme kuramına göre öğrenen kendine gelen bilgiyi sünger gibi
çekmez, uzun süreli belleğinde depolamak üzere kendine özgü bir Ģekilde, bilgiyi
yeniden yapılandırır, organize eder. Bu nedenle bilgiyi iĢleme kuramının kalbidir.
Bilginin alınması ve iĢlenmesinde bireyin yaptığı etkinlikler önem taĢır.
Bu nedenle öğretmenler, öğrenme etkinlikleri sırasında öğrencilere daha aktif rol
vermeli ve bilgiyi en iyi Ģekilde kodlamalarına yardım etmelidir. Öğrencileri aktif
kılacak öğrenme etkinliklerine önem vermelidir.
Öğrenme etkinlikleri (Anlamlandırma stratejileri).
● Öğrencinin düĢünmesini, analiz etmesini sağlayıcı soru sorma.
● Dersin tanımlamalardan çok örneklerle iĢlenmesi. Uygulama yapılması.
● Problem çözmeye önem verilmesi.
● Ezberlemeden çok anlamlandırmayı gerektiren izleme ve düzey belirleme
testleri verilmesi.
● Öğrencinin metni yorumlayarak kendi cümleleriyle ifade etmesi
● Konunun ana fikrini bulma ve özet yapma. Soru yazma.
gibi daha pek çok strateji vardır. Öğrenme sürecinde öğrencinin aktif olması, bilgiyi
anlamlı bir Ģekilde kodlamasına yardım eder.
b) Örgütleme: Bilgiler birbirleriyle iliĢkisine göre ve bağlantısına göre gruplanır.
KAVRAM HARĠTALARI KULLANILABĠLĠR
c) GeniĢletme (Eklemleme): Yeni bilginin uzun süreli bellekte hazırda var
olan eski bilgiyle iliĢkilendirilmesi yoluyla yeni bilgiye anlam verme ve anlamı
geniĢletmedir. Anlamı geniĢletme, zihindeki Ģemaların geniĢlemesini de sağlar.
ÖRNEK: Birler basamağı büyük olan sayıdan küçüğü çıkarmayı öğrenen ilköğretim
öğrencisi, birler basamağı küçük olan sayıdan büyük olanı çıkarmayı öğrenince
çıkarma iĢlemi ile ilgili Ģemayı geniĢletmiĢ olur. BaĢarılı öğrenciler geniĢletme –
eklemlemeyi daha sık kullanırlar.
d) Bellek destekleyici ipuçları kullanma: Örgütleme ve eklemleme çok güçlü
kodlama türleri olmakla birlikte, tüm bilgiler örgütleme için elveriĢli olmayabilir.
Ayrıca bazı bilgiler de tamamıyla yeni ve eskilerle tümden iliĢkisiz olabilir. Bu
durumda kodlama için bellek destekleyici ipuçları kullanmak gerekir.
Kapsam içerisinde doğal olarak bulunmayan iliĢkileri, çağrıĢımları meydana
getirerek kodlamaya yardım eden stratejilerdir. Eklemlemenin bir türüdür. Özellikle
olgusal bilgilerin, sözcüklerin ve terimlerin öğrenilmesinde kullanılır.
ÖRNEK: Anlamsız heceleri anlamlandırma, baĢ harfleri kullanma (Ağrıdan
Buzullar Sürükleniyor) kafiye oluĢturma vs.
SAYFA 99
Kodlama
Hafıza Destekleyicileri: Hafıza destekleyicileri doğal olarak var olmayan çağrışımlar
oluşturarak, kodlamaya yardımcı olan stratejilerdir. Bu stratejiler hayal etmeye ve
sözel sembollere dayalıdır.
*Loci Yöntemi-Yerleşim: Bu yöntemde bazı maddeleri doğru sırasında
hatırlayabilmek için çevrenin fiziksel özellikleri ve hayal etme birlikte kullanılır.
Örneğin: Türkiye Cumhuriyeti’nin cumhurbaşkanlarını doğru sırayla hatırlayabilmek
için bir evin tüm odaları sırayla hatırlanarak, cumhurbaşkanları ile eşleştirilir. Bu
yöntem sırayla hatırlanması gereken tüm listeler için kullanılabilir.
*Kanca-Askı Yöntemi: Bu yöntemi kullanabilmek için öncelikle sayılarla ses
benzerliği olan sözcüklerden bir isim listesi oluşturulur. Bu liste gerek duyulduğu her
zaman kullanılabilir.
Örneğin: Bir-kir, iki-tilki, üç-güç, dört-sert vb… daha sonra saptanan sözcüklerle
hatırlanması istenen sözcükler eşleştirilir ve bunlarla ilgili görsel imgeler oluşturulur.
1)İstanbul----------->Denizi kirli İstanbul
2)Manisa------------>Manisa’da çoktur tilki
3)Ağrı--------------->Çıkması çok güç Ağrı Dağına
4)Afyon------------->Çok serttir Afyon mermeri
*Bağ Yöntemi: Bu yöntem, hatırlanacak sözcükler ile peş peşe gelen görsel imgeler
oluşturulması biçiminde uygulanır. Bu imgelerin alışılmamış ve acayip olması
hatırlamayı kolaylaştırır.
Örneğin: Halı, televizyon, bayrak, tank, karınca ve kuş kelimelerinin sırayla
hatırlanması gereksin. Bunun için ilk kelimeyle görsel imge arasında acayip bir ilişki
kurulabilir. Okula bu gün uçan bir halıyla geldiğimizi, halının üzerinde televizyon
seyrettiğimizi hayal edebiliriz. Televizyonda da bir marş okunuyor ve bayrak
görünüyor. Bayrak direkte olması gerekirken tankın üzerinde duruyor. Tank karınca
yuvalarını ezerek ilerliyor ve büyük bir kuş tankı yutuyor…
*İlk Harf Yöntemi: Bu yöntem genellikle dizileri hatırlamada kullanılır. Dizideki her
kelimenin ilk harfleri kullanılarak anlamlı bir bütün oluşturulmaya çalışılır.
Örneğin: güneş sistemindeki gezegenleri sırasıyla hatırlamak için gezegenlerin ilk
harflerinden oluşturulmuş bir cümle kurulabilir. Meraklı Veli Dün Mahallede Jiletle
Saldırdığı Uğur’u Neredeyse Parçalıyormuş. 2010 KPSS
Görüldüğü gibi hafıza destekleyicileri hatırlamayı kolaylaştırmada kullanılarak, bilgilerin
uzun süreli hafızaya yerleşmesinde etkili rol oynamaktadır.
-ANAHTAR SÖZCÜK(ONE-VAN)
**Bilginin uzun süreli bellekten kısa süreli belleğe getirilmesi "geri getirme" veya
"hatırlama" olarak adlandırılır.
Geri
Bildirim
Hatırlama
**Fakat uzun süreli bellekteki her bilgi istenildiği zaman hatırlanamaz ve aynı zamanda bazı
bilgiler kolay hatırlanırken diğerleri ya oldukça zor hatırlanır veya hatırlanamaz. Bir bilgi ne
derece iyi kodlanmıĢsa geri çağrılması o derece kolay olur.
**Uzun süreli bellekteki bazı bilgileri hatırlama zorluğu ortaya çıkar. Bu zorluk kodlamadan
kaynaklanabileceği gibi, Ģemaların veya Ģema içindeki bağlantıların değiĢmesinden de
kaynaklanabilir. Bu durum "unutma" kavramı ile açıklanmaktadır. Unutma bilginin
tamamen kaybolmasından farklıdır. Kaybolmada bir daha geri getirmeme söz konusu iken,
unutmada bir hatırlama zorluğu vardır.
** Geri getirme, bilginin uzun süreli bellekten bulunarak açığa çıkarılması sürecidir.
**Birçok bilim adamına göre uzun süreli bellekte unutma yoktur. Unutma denen olay bilgiyi
geri getirmede baĢarısızlık olarak nitelendirilir.
Sayfa 100
(Dilimin ucunda, tanıyorum ama nereden – Kitabın içinde herhangi bir bilginin
yazdığı yeri hatırlayıp bilginin ne olduğunu hatırlayamama)
**Geri getirmenin temel ilkesi etkili kodlamadır. Etkili Ģekilde kodlanmayan bilgi
geri getirilemez.
**Ġçinde bulunulan çevre koĢulları geri getirmede rol oynayan bir diğer faktördür.
ÖRNEK: Bir kiĢiyi iĢ ortamında tanımıĢsak, bir eğlence yerinde gördüğümüzde
adını hatırlamayabiliriz. – Öğrencinin adını sınıftaki oturma yerine göre
kodlarsak dıĢarıda unutabiliriz.
BaĢlıca geri getirme yolları
1. Bilginin öğrenildiği çevreyi ve kapsamı zihinsel olarak yeniden oluĢturma
2. Olayı zihinsel olarak aĢamalı bir Ģekilde yeniden yapılandırma (Kalemi bulmak
Geri
için en son kullandığı anı hatırlamaya çalıĢmak)
Bildirim 3. Alfabeyi kullanma
4. Alt sorulara bölme.
Hatırlama **Ön sıralarda ve son sıralarda öğrenilenler daha koyla hatırlanır
ÖNCELĠK ETKĠSĠ: Ön sıralardakilerin daha kolay hatırlanması
SONRALIK ETKĠSĠ: Son sıralarda öğrenilenlerin daha kolay hatırlanması
** Unutma (Geri getirme baĢarısızlığı):Geri getirmeyi zorlaĢtıran bazı
özellikler vardır. Ġleriye ve geriye ket vurma dıĢında ayrıca:
.** Bozulma; Ģemalar içindeki bilgi birimleri birbirleriyle ve Ģemayla bağlantılar kurularak
Geri
Bildirim
Hatırlama
depolanır. Geri getirmede de bu bağlantılar önemli rol oynarlar. Ancak bilgi kullanılmadığı
zaman bu bağlantılar zayıflar ve istenilen bilgiye ulaĢmak güçleĢir.
KarıĢma; öğrenilen bir bilgi biriminden önce veya sonra öğrenilen benzer bilgiler, bu bilgi
birimi ile karıĢır ve geri getirmede zorluk yaĢanır. Örneğin; olgunlaĢma olgunlaĢma ile
hazırbulunuĢluk kavramları tanımlanırken aralarındaki farklılıklar açıkça ortaya konulmadığı
zaman karıĢma veya birbirlerinin yerine kullanılmaları söz konusu olabilir.
YanlıĢ yerleĢtirme; Bir diğer unutma Ģekli ise bilginin yanlıĢ bir Ģemanın içine
yerleĢtirilmesidir. YanlıĢ algılanan bir bilgi birimi zayıf iliĢkili bir Ģema ile bağlantı kurularak
bu Ģema içerisinde depolanır. YanlıĢ Ģema içinde depolandığı için, içinde bulunduğu Ģema
ile bağlantı kurma ve geri getirme zorlaĢır.
Bilgiyi değiĢtirme; bilgi kısa süreli bellekte iĢlenirken sürekli olarak uzun süreli bellekten
gelen bilgiyle karĢılaĢtırılarak depolanmaya gönderilir. Bu durum mevcut bilgi üzerinde
değiĢiklikler meydana gelmesine yol açabilir. Bu bilgi depolanırken, değiĢtirilmiĢ hali eski
bilginin yerine geçer. Bir süre her iki yapıyı koruyan bellek, yeni yapının sıklıkla kullanılması
sonucu eski yapının yerine geçmesine ve eski yapının bağlantılarının zayıflayarak geri
getirme zorluğu yaĢamasına yol açar. Bu durum da eski yapının unutulmasına neden olur.
Öğrenmeyi sağlayan süreçler
1. Çevredeki uyarıcıların alıcılar (duyu organları) yoluyla alınması.
2. Duyusal kayıt yoluyla bilginin kaydedilmesi. (Duyusal kayıt)
3. Dikkat ve seçici algı süreçleri harekete geçirilerek, duyusal kayda gelen bilginin seçilerek kısa
süreli belleğe geçirilmesi.
4. Kısa süreli bellekte kısa bir süre zihinsel tekrarın yapılması.
5. Uzun süreli belleğe aktarılabilmesi için kodlamanın yapılması.
6. Kodlanan bilginin uzun süreli bellekte depolanması.
7. Depolanan bilginin uzun süreli bellekten iĢleyen belleğe geri getirilmesi.
8. Kısa süreli bellekten tepki (Hareket) üreticiye gönderilmesi.
9. Tepki üreticinin bilgiyi vericilere (Kaslar) göndermesi.
10. Performansın gösterilmesi.
SAYFA 101
Öğrencinin Dikkatini Arttırma Yolları
1. Öğrencilere dersin hedefleri açıklanmalı, derste öğrenilecek olan Ģeylerin kendileri için yararlı
olduğu benimsetilmelidir.
2. Öğrencilere sorular sorarak merak uyandırılmalıdır.
ÖR: Yerçekimi olmasaydı insanlar nasıl yaĢardı? gibi.
3. Beklenmeyen olaylar yaĢatarak öğrencilerin dikkat kesilmesini sağlamak.
4. Sınıfın oturuĢ düzeni değiĢtirilmeli ve fiziksel uyarıcılar kullanılmalıdır.
5. DeğiĢik araç – gereç ve döküm kullanılmalıdır.
6. Öğrencinin dokunmasını, tatmasını, koklamasını, duymasını, görmesini gerektiren uyarıcılar
kullanılmalıdır.
7. Hareket dilmeli, jest ve mimikler kullanılmalı, ses tonu alçaltılıp yükseltilmeli, yumuĢak ses tonu
kullanılmalıdır.
8. Kalemin baĢıyla oynama, gözü bir noktaya odaklama, hızla sınıfta dolaĢma gibi dikkat dağıtıcı
davranıĢlardan kaçınılmalıdır.
BĠLĠġSEL YAKLAġIM
• BiliĢ; duygusal girdinin dönüĢtürüldüğü, azaltıldığı, iĢlendiği, kaydedildiği, yeniden ele alındığı ve
kullanıldığı süreçlerdir.
• BiliĢsel Süreç; algı, dikkat etme, yorumlama, anlama ve hatırlama gibi zihinsel süreçlerdir.
• Hafıza; Daha önce öğrenilmiĢ bilgiyi hatırlama yeteneğidir.
• Saklama; Yeni bilginin hafızaya yerleĢtirilmesi sürecidir.
• Geri Getirme; Hafızadaki bilgilerin kiĢinin kullanımına yeniden sokulmasıdır.
• Kodlama; Bilginin hafızaya yerleĢtirilmeden önce düzenlenmesidir.
GĠZĠL ÖĞRENME
1) BiliĢsel Harita: Canlı organizmaların fiziksel çevreyle ilgili olarak zihninde harita oluĢturmasıdır.
2) BiliĢsel Senaryo: Bireyin uzun süreli hafızasında oluĢan olayın nasıl gerçekleĢtiğiyle ilgili senaryolardır.
DEKLERATĠF VE ĠġLEMSEL BĠLGĠ
**Tanımsal (dekleratif) bilgi; obje ve olayların tanımlanmasıyla ilgili, açıklayıcı bilgilerdir.
**ĠĢlemsel bilgi; biliĢsel iĢlemlerle elde edinilen (karĢılaĢtırma sebep bulma, sonuç çıkarma, karar vermedeğerlendirme ve problem çözme gibi
Bir baĢka ifadeyle tanımsal (dekleratif) bilgi; deklere edilen yani söylenen, gerçekler, kavramlar ve
prensipler hakkındaki bilgidir. Çoğunlukla baĢkalarına aktarılır. ĠĢlemsel bilgi ise; fiziksel ve
entelektüel görevlerimizi nasıl yaptığımızı gösteren bilgilerdir
Bu iki bilgi türüne fen bilimlerinden örnek vermeye çalıĢalım.
Merceklerle ilgili özellikleri söyleme ( ıĢığı kırması, bir noktada toplayabilmesi, ıĢığı dağıtması v.b.) dekleratif
bilgi olarak kabul edilebilir. Bu özellikleri kavrayarak çeĢitli mercek sistemleri (örneğin büyüteç, dürbün)
kurup bunlar hakkında sonuç çıkarma, değerlendirme yapma yani biliĢsel iĢlemlerle edinilen bilgiler ise
iĢlemsel bilgi olarak ifade edilebilir.
SORU: Bu bilgiler genellikle "ne" sorusunun cevabını veren bilgilerdir. bu bilgiler yeni bilgilerin
kazanılmasında ve ve bellekte örgütlenmelerinde iĢlev görmektedir. Bu tür bilgiler Piaget'in bilginin
yapılandırılmasıyla ilgili görüĢlerinden olan ĢemalaĢtırma sürecinde de söz konusudur.
Yukarıda sözü edilen bilgi aĢağıdakilerden hangisidir?
A-Prosedürsel bilgi B-MetabiliĢsel bilgi C-Dekleratif bilgi D-Asimile edilmiĢ bilgi E-Animistik bilgi
YÜRÜTÜCÜ KONTROL-Bireylerin tüm biliĢ süreçlerini denetler
Birçok biliĢsel psikolog bazı bireylerin neden diğerlerinden daha fazla öğrendiği ve
öğrendiklerini anımsadığı sorusunu yanıtlamaya çalıĢmaktadır. Sorunun yanıtı
yürütücü kontrol sürecinde yatmaktadır. Yürütücü kontrol sistemi bireyin kendi
öğrenmesinin iki temel yönünü denetlemektedir.
1-Güdüsel süreçler: Güdüsel süreçler bireyin bir Ģeyi elde etmeye niyet etmesi, onu
elde etmeyi amaçlaması gibi birey tarafından bilinçli olarak denetlenebilen
durumlardır.
SAYFA 102
2-Yürütücü biliĢ: Yürütücü biliĢ öğrenenlerin benimsedikleri belli öğrenme
stratejilerini kullanma yetenekleri ve kendi düĢüncelerine iliĢkin düĢünmeleridir.
Bireyin kendi biliĢ yapısı ve öğrenme özelliklerinin ayırtında olmasıdır. Bireyin nasıl
öğrendiğinin farkındalığıdır.
McCrow ve Roop (1992) yürütücü biliĢin iki iĢlevi olduğunu öne sürmektedirler.
Birincisi koĢullu bilginin uygulanmasıdır.
ÖRNEK: Okulda öğrenilenlerin evde uygulanması. Ġkincisi ise, düĢünme sürecini
değerlendirme ve yönetmektir. Yürütücü biliĢli bir öğrenci, düĢünme biçiminin
ayırtındadır, nasıl çalıĢacağına karar verirken yalnızca materyali öğrenmeye
odaklanmaz, aynı zamanda biliĢsel güç ve zayıflıklarının da farkındadır.
Yürütücü biliĢ, bireylere öğrenme durumlarında öğrenip öğrenmediklerini
sınamalarına yardımcı olur. Eğer öğrenme gerçekleĢmezse yürütücü biliĢ, duruma
uygun doğru süreçleri iĢe koĢar. Özetleme, eklemleme, Ģematize etme, düzenleme
gibi. Yürütücü biliĢ, öğrenmenin gerçekleĢip gerçekleĢmediğini sürekli izler.
DĠKKAT:
MetabiliĢsel bilgi: Bilgiyi işleme kuramcılarına göre bireyin kendi bildikleri hakkındaki
bilgiler. Değerlendirme-Sonuçları hakkında bilgi sahibi olma yorumlama
Dekleratif bilgi: Gelişim çağlarının başlangıcında bir bebeğin “bu ne?” Sorusunu çok sık
sorduğu bilinmektedir. bebekler “bu ne?” Sorusuna karşı aldıkları cevapla dekleratif bilgileri
yapılandırmıştır.
Prosedürel bilgi: “Nasıl?” Sorusunun cevapları ile edinilen bilgiler.
Duyusal Bellek
Kısa Süreli Bellek
Uzun Süreli Bellek
Sınırsızdır
Sınırlı
(5-9 birim)
Sınırsızdır
Kapasite
Kapasite
Kapasite
Duyu organlarının aldığı
Ģekilde
Görsel ve çoğu zaman iĢitsel
olarak depolanır
Depolama ġekli
Depolama ġekli
Açıklayıcı bilgi ve iĢlemsel bilgi
Ģeklinde depolanır, olaylar
anısal bellekte, bilgiler
anlamsal bellekte saklanır
Depolama ġekli
Görsel bilgi, 0.5-1 sn,
iĢitsel bilgi 2-4 sn
ĠĢlem yapılmadığında 15-20sn
Sınırsızdır
Depolama Süresi
Depolama Süresi
Orijinal ġekil
SadeleĢtirilir
SadeleĢtirilmiĢ bilgi
Aktarılmayan bilgi yok
olur-Geri gelmez
Aktarılmayan bilgi yok
olur-Geri gelmez
Yok olmaz-sadece geri
getirmek zor olur.
Bilinçsizdir
Bilinçlidir
Bilinçlidir
Depolama Süresi
SAYFA 103
KPSS SORULARI
1- Bir öğretmen öğrencilerine, sayıların gruplandırılarak daha kolay ve çabuk öğrenilebileceğini söylüyor ve
bir örnek gösteriyor 6, 2, 3, 8, 2, 7 sayılarının 623-827 biçiminde gruplanabileceğini belirtiyor. Öğretmenin
bu davranıĢı, öğrencilere hangi konuda yardımcı olmaya çalıĢtığını göstermektedir? (KMS 2001)
CEVAP: Hatırda Tutmayı KolaylaĢtırma
2- AĢağıdakilerden hangisi, öğrenilenin akılda tutulmasını zorlaĢtırır? (KMS 2001)
A) Ġlgi çekici olması.
B) Sık kullanılması
C) KarmaĢık olması. D) Anlamlı olması E) Birden çok duyuya hitap etmesi
3- Sözel bir malzemenin öğrenilmesinde kullanılabilecek öğrenme yöntemlerinden biri olmayan
seçenek aĢağıdakilerden hangisidir? (KPSS 2005)
A) Önceden bilinenlerle bağlantılandırılması
B) Bütün olarak ya da parçalara bölerek öğrenme
C) Okuma ve anlatma
D) Olumlu transfer
E) Aralıklı ya da toplu öğrenme
4- Ġlköğretim dördüncü sınıf öğretmeni, birkaç öğrencinin dikkatlerini yoğunlaĢtırmada
zorlandıklarını belirlemiĢtir. BiliĢsel psikoloji ilkelerine göre, aĢağıdakilerden hangisi bu öğrenciler
için öğretmenin uygulayabileceği yardım stratejilerinden biri değildir? (KMS 2001)
A) Dersi iĢlerken öğrencilerin ihtiyaçlarını karĢılayacak önlemler almak
B) Dikkat dağılmasını önlemek için fiziksel çevrede düzenlemeler yapmak
C) Derste öğrenilmesi gereken önemli bilgileri daha açık bir biçimde vurgulamak
D) Bu öğrencilere, bu durumları nedeniyle bazı konuları öğrenemeyeceklerini söylemek
E) Dikkat dağınıklığı ile baĢ edebilmeleri için bu öğrencilere, kendilerini gözleme ve denetleme
tekniklerini öğretmek
6- Annenize yeni aldığınız telefon numaranızı verirken rakamları gruplar halinde söylemeniz
aĢağıdaki süreçlerden hangisini kolaylaĢtırır? (KPSS 2005)
A) Kavrayarak öğrenme. B) Anlamlı öğrenme
C) içgörü kazanma.
D) Hatırda tutma E) Anlam geliĢtirme
7- AĢağıdaki seçeneklerden hangisi bilgi iĢleme kuramının ilkelerinden biri değildir? (KPSS 2005)
A) Öğrenme, daha önce öğrenilen bilgilerin yeni öğrenilen bilgilerle iliĢkilendirilmesi sürecidir.
B) Uyarıcı ile davranıĢ arasında bağ kurulması sonucunda gerçekleĢmesi
C) Bilgi iĢleme tarzında bir değiĢmeyi içermesi
D) Zihinsel olayları odak noktası olarak kabul etmesi
E) Bilginin örgütlendiğini söylemesi
8- AĢağıdaki öğrenme model veya görüĢlerinin hangisinde bilginin algılanması, iĢlenmesi,
kodlanması ve gerekli olduğu zaman geri getirilerek kullanılması üzerinde durulur? (KPSS 2006)
CEVAP: Bilgi iĢlem modeli
9- Gagne‘nin öğrenme yaklaĢımında öngörülen bilgi iĢleme sürecinin basamakları aĢağıdakilerin
hangisinde doğru sırada verilmiĢtir? (KPSS 2006)
A) Dikkat – geri bildirim – depolama – kodlama
B) Geri getirme – depolama – kodlama – devir
C) Kodlama – devir – dikkat – depolama
D) Dikkat – kodlama – depolama – geri bildirim
E) DavranıĢ düzenleme – kodlama – depolama – geribildirim
BİLİŞSELCİLER
Bruner-------------------------Bilişsel alan Kuramı
Gagne-------------------------BiliĢsel alan Kuramı
Wertheimer------------------Gestalt
Koffka----------------------- Gestalt
Köhler----------------------- Gestalt
Lewin-------------------------Alan(Gestalt)
DĠĞER KURAMLAR-BiliĢsel
Bilgiyi iĢleme kuramı- Miller- Neisser
Sosyal öğrenme kuramı(John Dewey, Rotter, A.Bandura)
Tam öğrenme Kuramı(Benjamin S. Bloom)
Çoklu Zekâ Kuramı(Gardner)
SAYFA 104
ROTTER VE SOSYAL ÖĞRENME
Sosyal öğrenme kavramını ilk kez kullanan kiĢidir.
**Rotter insan davranıĢlarının nedenlerinin hayvanlarınkinden çok daha karmaĢık olduğunu ve bu
karmaĢık davranıĢları açıklamada davranıĢçı yaklaĢımı yararlı fakat sığ bulur. Ġnsanların belli bir
ortamda nasıl tepki göstereceğini kestirmek için algılar, beklentiler, değerler gibi
değiĢkenleri de göz önünde bulundurmalıyız. Rotter insan kiĢiliğini açıklamak için davranıĢ
potansiyeli, beklenti, pekiĢtirme gibi kavramlar kullanmıĢtır.
BiliĢsel Süreçler
**DavranıĢımızın sonucu hakkında, o davranıĢı izlemesi muhtemel pekiĢtirmenin türü ve miktarı
açısından öznel bir beklentimiz vardır. Belirli bir Ģekilde davranmanın belli bir pekiĢtirmeye
sebep olacağı ihtimalini hesaplarız ve davranıĢımızı o doğrultuda ayarlarız.
**Farklı pekiĢtireçlere farklı değerler veririz ve bunların farklı ortamdaki göreli değerini göz önüne
alırız.
**Birey olarak bize has farklı psikolojik çevrelerde yaĢamamız sebebiyle, aynı pekiĢtireç farklı
insanlar için farklı anlamlar ifade edebilir.
Rotter‘ın Sosyal Öğrenme Kuramındaki üç temel kavram Ģöyledir:
DavranıĢ Potansiyeli
**DavranıĢ potansiyeli belirli bir ortamda belirli bir davranıĢın ortaya çıkma olasılığıdır. Bir
eyleme girmeden önce bu eylemin belirli bir pekiĢtirme ile sonuçlanma olasılığının ve pekiĢtirmenin
bizim için taĢıdığı değeri hesaplarız. Eğer belirli bir eylemin pekiĢtirilme olasılığı düĢükse ya da
elde edilecek pekiĢtirmenin ödülü fazla değilse davranıĢ potansiyeli zayıftır. Ancak bir davranıĢ
karĢısında değerli bir Ģey elde edeceksek büyük olasılıkla o davranıĢı gösteririz.
Beklenti
**Beklentilerimizi büyük oranda daha önce aynı durumda yaĢadığımız olaylara göre Ģekillendiriyoruz. Rotter
insanların belirli bir davranıĢı ne kadar sık pekiĢtirilirse o davranıĢın gelecekte pekiĢtirileceğine dair
beklentileri o kadar güçlü olacağını söyler. Öte yandan davranıĢlar pekiĢtirilmediğinde ödüllendirme
beklentisi düĢecektir. Aynı durumda çok sayıda pekiĢtirme yaĢadıktan sonra beklentilerimizin ödül
getireceğine dönük güveniniz artar. Ancak beklentilerimiz ilk defa karĢılaĢtığımız durumlarda
göstereceğimiz davranıĢı nasıl açıklar? Rotter bu tip durumlarda yaĢamıĢ olduğumuz benzer durumlar
tarafından beklentilerimizin belirlendiğini söyler.
**Bunun ötesinde Rotter yeni durumlarda genellenmiĢ beklentilere baĢvurduğumuzu söyler. Bunlar,
eylemlerimizin genel olarak ne sıklıkla pekiĢtirmeye ve cezalandırmaya yol açacağına dair inançlarımızdır.
Bu kavram üzerinde yapılan araĢtırmalar insanların kontrol
odağı adı verilen bir süreklilik içerisinde
belirli noktalara düĢtüklerini gösterir. Bu boyutun bir ucunda aĢırı derecede içsel yönlendirme
yaĢayan insanlar vardır, bunlar genelde baĢlarına gelen her Ģeyin kendi eylemlerinin ve özelliklerinin bir
sonucu olduğuna inanır. Diğer uçta ise aĢırı derecede dıĢsal yönlendirmeye sahip insanlar vardır
bunlarda genellikle baĢlarına gelen her Ģeyin Ģans ya da baĢka insanlar gibi kendi kontrolleri dıĢındaki
güçlerin bir sonucu olduğuna inanır.
**Eğer yeni bir durum karĢısında genelde ‗sanırım yapabilirim‘ diyen bir insansanız Rotter, bir
Ģeyler yapabilme becerinize dair beklediğiniz genellenmiĢ inancınızın olduğunu söylemektedir.
Eğer bu yeni duruma Ģüphe ile bakıyorsanız kontrol odağı boyutunda büyük olasılıkla diğer uca
daha akın yerde duruyorsunuzdur.
PekiĢtirme Değeri:
PekiĢtirmelerin eĢit değerde olduğu taktirde, herhangi bir pekiĢtirecin tercih edilmesidir. Rotter
pekiĢtirme değerini bir pekiĢtirmeyi diğerine tercih etme derecemiz olarak tanımlamaktadır. Doğal olarak
belirli bir sonuca vereceğimiz pekiĢtirme değeri, zaman ve duruma göre değiĢiklik gösterebilir. DavranıĢı
kestirmek için, davranıĢ seçeneklerinin beklentisini ve pekiĢtirme değerini bilmemiz gerekir. SAYFA 105
Rotter‘a Göre Denetim Odağı :
**KiĢinin, iyi ya da kötü, kendisini etkileyen olayları kendi yetenek, özellik ve davranıĢlarının
sonuçları ya da Ģans, kader, talih ve güçlü baĢkaları gibi kendisi dıĢındaki güçlerin iĢi olarak
algılaması eğilimidir.
Ġçten Denetim Odağı: KiĢinin kendisini etkileyen olayların daha çok, kendi denetiminde olduğu
inancını taĢıma eğilimidir.
DıĢtan Denetim Odağı: Kendilerine olanların daha çok kendileri dıĢındaki güçlerin denetiminde
olduğu inancı taĢıma eğilimidir.
Denetim Odağına Göre Ġçten Denetimli KiĢilerde Görülen Özellikler:
• Ġçten denetimliler entelektüeldirler ve akademik etkinliklere daha fazla zaman
ayırırlar,
• Ġçten denetimliler daha etkili, güvenli ve bağımsızdırlar.
• Ġçten denetimliler olumlu benlik kavramına sahiptirler.
• Ġçten denetimlilerin okul baĢarıları daha yüksektir.
• Ġçten denetimliler aktif ve giriĢimcidirler.
• Ġçten denetimliler daha objektiftirler.
• Ġçten denetimliler daha uyumludurlar.
• Ġçten denetimliler savunma mekanizmalarını daha az kullanırlar.
• Ġçten denetimliler daha iyi iletiĢim kurarlar.
Denetim Odağına Göre DıĢtan Denetimli KiĢilerde Görülen Özellikler:
•
•
•
•
•
•
•
•
DıĢtan denetimliler kendilerini dıĢ güçlerin kurbanı olarak görürler.
DıĢtan denetimlilerin beklenti düzeyleri daha düĢüktür.
DıĢtan denetimliler daha kaygılıdırlar.
DıĢtan denetimliler kuĢkucudurlar.
DıĢtan denetimliler daha depresiftirler.
DıĢtan denetimliler daha saldırgandırlar.
DıĢtan denetimliler savunma mekanizmalarını daha fazla kullanırlar.
DıĢtan denetimlilerin kendileri ile kimlik kargaĢaları vardır.
HÜMANĠSTĠK YAKLAġIM (ĠNSANCIL) PSĠKOLOJĠ VE ÖĞRENME
Hümanistik Psikoloji’nin Ana Temaları
**Bilinç deneyimleri üzerinde durmak
**İnsan doğasının bütünlüğüne inanmak
**Özgür irade, spontanlık ve bireyin yaratıcı gücü üzerinde odaklanmak.
**İnsan koşullarına ilişkin tüm faktörleri araştırmaktır
**Hümanisttik Psikolojiye göre, insan kendisinden, davranıĢlarından ve oluĢturacağı kimliğinden kendisi
sorumludur. Hayatı kendisi için yaĢamaya değer ve anlamlı bir hale getirmek kiĢinin kendisine düĢer.
GeçmiĢ ya da gelecek değil, içinde yaĢanılan an önemlidir. Ġnsan davranıĢlarını denetim altına almak
yerine, daha çok özgürlüğe yer verilmelidir. Ġnsanı anlamak için onun içyapısını bilmek gerekir. Bunun için
terapist iç gözleme baĢ vurmak zorundadır. Ġnsan cansız bir nesne olmadığından, dıĢtan bakılarak
davranıĢları yorumlanamaz. Bu akım insanı inceleme yöntemini getirmiĢtir. Psikolojiyi bir bakıma yeniden
felsefeye yaklaĢtırmıĢtır.
MASLOW ĠLE HÜMANĠSTĠK YAKLAġIM VE ÖĞRENME.
1. Fizyolojik ihtiyaçlar: Yeme, içme, barınma vs.
2. Güvenlik ihtiyaçları: Kendini güven ve emniyet içinde ve tehlikeden uzak hissetmek.
3. Ait olma ve sevgi ihtiyaçları: BaĢkaları ile iliĢki kurmak, kabul edilmek ve bir yere ait olmak.
4. Değer ihtiyaçları: Prestij, baĢarı, yeterli olmak ve baĢkalarınca benimsenip tanınmak
5. Kendini gerçekleĢtirme ihtiyaçları: KiĢinin amacını gerçekleĢtirmesi ve potansiyelini ortaya
çıkarması, kiĢisel tatmin, kiĢisel baĢarı, bilimsel buluĢlar
SAYFA 106
AÇIKLAMALI ÖRNEK-MASLOW
**Robinson Crusoe adaya ilk düĢtüğünde parçalanan gemiden sahile savrulmuĢ birkaç yiyecek
paketini topladı, daha sonra da birkaç parça eĢyadan açıktan ve yağmurdan kurtulmak için
korunacak kapalı bir yer yaptı. Önce yiyeceklerini(fizyolojik ihtiyaç),sonra da güvenli bir yeri
düĢündü(Güvenlik ihtiyacı).Daha sonra, Cuma ile iliĢkilerinde öğretmen rolü üstlenerek(dil
öğreterek, araç kullanmayı öğreterek)saygınlık ihtiyacını giderdi. Crusoe, sonra düĢtüğü adayı
keĢfe çıktı ve bütün adayı tanıdı. Bir takvim yaptı. Rahatladığı anda Ģarkı söylemeye baĢladı. Bir
kutudan çıkan kitapları okumaya baĢladı. En son aĢamada da kendisini adadan kurtarmaya
yarayacak bir araç yapıp kendilerini gerçekleĢtirmeye çalıĢtılar.
** ĠĢ yaĢamı açısından bakacak olursak da çalıĢanlar açısından motivasyonun önemi bugün artık
tartıĢmasız bir biçimde kabul edilmiĢtir. Maslow‘un bu kuramına göre Ģöyle bir tablo oluĢturmak
mümkündür.
Basamaklar
Fizyolojik ihtiyaçlar
Güvenlik ihtiyaçları
Ait olma ve sevgi iht.
Değer ihtiyaçları
Kendini gerçekleştirme iht.
Örnekler
Yemek ve barınma için yeterli maaş
Uzun süreli iş sözleşmesi, güvenli bir çalışma ortamı, eşit fırsatlar
Çalışma arkadaşları tarafından kabul görme. Dostluklar
Etkileyici unvan, büyük ofis, şirket arabası
Otonomi ve kendini geliştirmesini sağlayacak bir iş imkâni
Maslow‘un Ġhtiyaçlar HiyerarĢisinin Sonuçları
**Bireyin aç, susuz, uykusuz, yorgun olmaması ortamdaki ısı, hava sorununun, rahatsız olunan
durumların olmadığı ortamların yaratılması.
**Bireyin tehdit, alay, acımasızca eleĢtiriye maruz kalmaması, görüĢlerini aktaramayacağı
ortamların olmaması Korku ve kaygının olduğu, motivasyonun olmadığı ortamların olmaması. Açık
ve net kuralların olması
**Bireyin ortamdaki diğer kiĢiler tarafından benimsenmesi, sevildiğini hissetmesi, kiĢilerin birbirleri
ile etkileĢimin olması.
**Bireyin yeteneklerinin bilinmemesi, olumlu yönlerinin ve davranıĢlarının ödüllendirilmesi, diğer
arkadaĢları tarafından takdir edilmesi, statü ve saygınlık gereksinimlerinin karĢılanması,
**Bireyin kendilerini gerçekleĢtirmeleri yönünde motive oldukları ortamların yaratılması. Bireyin
yeteneklerini sonuna kadar kullanarak istedikleri yere gelmelerini ve hedeflerini geliĢtirmelerini
sağlayacak ortamların oluĢturulması.
Kendini GerçekleĢtirme Ġhtiyacını Tatmin EtmiĢ,
Psikolojik Açıdan Sağlıklı Ġnsanların Özellikleri
**Nesnel bir gerçeklik algısı.
**Kendi yaratılışlarını olduğu gibi kabullenme.
**Kendini bir tür işe adama ve sorumluluk.
**Davranışlarda sadelik ve doğallık.
**Bağımsızlık, özerklik ve mahremiyet ihtiyacı.
**Yoğun mistik veya doğa üstü deneyimler.
**Tüm insanlığa yönelik empati ve sevgi.
**Konformist bir yaşam tarzına direnç.
**Demokratik karakter yapısı.
**Yaratıcılık tutumu.
**Yüksek derecede sosyal ilgi.
Maslow’a Göre Kendini GerçekleĢtirmeye
Götüren DavranıĢlar
**YaĢamı bir çocuk gibi tam bir özümleme ve
yoğunlaĢmayla yaĢamak.
**Güvenli tarzlara takılıp kalmaktansa yeni bir Ģeyler denemek.
**Deneyimleri yorumlarken, geleneğin, otoritenin ya da
çoğunluğun sesinden çok, kendi duygularını dinlemek.
**Dürüst olmak; ―oyunculuktan‖ ya da rol yapmaktan
kaçınmak.
**GörüĢleri çoğu insanın görüĢleriyle çakıĢmıyorsa,
gözden düĢmeyi göze almak.
**Sorumluluk sahibi olmak.
**Karar verdiği Ģey ne olursa olsun o konuda çok
çalıĢmak.
SAYFA 107
MASLOW‘UN ĠHTAYAÇLAR TABLOSU
Maslow, gereksinimleri Ģu Ģekilde kategorize etmektedir.
1. Fizyolojik gereksinimler (nefes, besin, su, cinsellik, uyku, denge, boĢaltım)
2. Güvenlik gereksinimi (vücut, iĢ, kaynak, etik, aile, sağlık, mülkiyet güvenliği)
3. Ait olma, sevgi, sevecenlik gereksinimi (arkadaĢlık, aile, cinsel yakınlık)
4. Saygınlık gereksinimi (kendine saygı, güven, baĢarı, diğerlerinin saygısı, baĢkalarına saygı)
5. Kendini gerçekleĢtirme gereksinimi (erdem, yaratıcılık, doğallık, problem çözme,
önyargısız olma, gerçeklerin kabulü)
ROGERS ĠLE HÜMANĠSTĠK YAKLAġIM VE ÖĞRENME
Rogers ve Benlik Kavramı
Ben Neyim? (Gerçek Benliğe Ait - Özben)
Ben Ne Yapabilirim? (Gerçek Benliğe Ait - Özben)
Benim Ġçin Neler Değerlidir? (Ġdeal Benliğe Ait - Benlik Tasarımı)
Hayatta Ne Ġstiyorum? (Ġdeal Benliğe Ait - Benlik Tasarımı
ROGERS ĠLE HÜMANĠSTĠK YAKLAġIM VE ÖĞRENME
Rogers‘a Göre Psikolojik Olarak Sağlıklı (Kendini Tam Olarak Ortaya Koyan) Ġnsanların Özellikleri:
**Tüm yaşantılara açıklık. Her anı dolu dolu yaşama eğilimi.
**Kişinin başkalarının düşünceleri ve mantığı yerine kendi içgüdüleriyle davranabilmesi yeteneği.
**Düşünce ve davranışta özgürlük duygusu.
**Yüksek düzeyde yaratıcılık.
Rogers’ın Hümanistik YaklaĢımı’nın Eğitim Açısından Sonuçları
**Ġnsanda doğal bir öğrenme isteği vardır. Öğrenci merkezli bir eğitim yapılmalıdır.
**Öğrenilen konu öğrencilerin gereksinme ve amaçlarına uygun olarak algılandığında, anlamlı öğrenme
gerçekleĢir.
**Öğrenme tehditin ve hata yapma korkusunun olmadığı özgür ve demokratik bir ortamda gerçekleĢir.
**Öğrenme, öğrencinin kendisi tarafından baĢlatıldığı ve öğrencinin hem biliĢsel hem duyuĢsal yönlerini
içerdiğinde anlamlı ve kapsamlı olur.
**Toplumsal olarak yararlı öğrenmenin, öğrenme süreci hakkında öğrenmedir. Birey için değiĢen dünyada
gereksinmelerini karĢılayacak öğrenmeleri gerçekleĢtirmek önemlidir. Öğrenmeyi öğrenmek
amaçlanmalıdır.
Rogers’ın Hümanistik YaklaĢımı’nın Eğitimdeki Ġlkeleri
**İnsanın tek ve temel güdüsü kendini gerçekleştirme gereksinmesinden kaynaklanmaktadır.
**Davranış bozuklukları, güvensizlik sonucunda ortaya çıkmaktadır.
**İnsan hem reaktif, hem de aktif bir yaratıktır.
**İnsanın davranışlarını kendi öznel gerçeği tayin etmektedir.
**İnsanın davranışlarını tayin eden en önemli gerçek, onun kendini algılayış biçimidir.
**İnsan davranışlarını değiştirmek için önce onun öznel gerçeğini değiştirmek gerekmektedir.
KPSS 2003-2004-2009 DA SORU SORULMUġTUR.
1-2003-Rogers‘ın Hümanistik yaklaĢımı en çok aĢağıdakilerden hangisi üzerinde durur?
CEVAP: Öğrenci merkezli eğitim
2-2004-AĢağıdakilerden hangisi özsaygısı yüksek olan bireylerin özelliklerinden olamaz?
CEVAP: Savunma mekanizmalarını sık sık kullanma
3-2009- Fakir bir ailede dünyaya gelen Cahit Bey, ekonomik sıkıntılar yüzünden çocuk yaĢta çalıĢmaya
baĢlar. Bugün büyük bir servete sahip olmasına karĢın Cahit Bey çocukluğundaki yoksul günlere
dönmekten korkar. Bu yüzden ilerleyen yaĢına rağmen iĢiyle ilgili ekonomik geliĢmeleri anlamaya ve
mesleki bilgilerini artırmaya çalıĢır. Maslow'un Ġhtiyaçlar HiyerarĢisine göre, Cahit Bey‘in yaĢam biçimi
öncelikle hangi ihtiyacını doyurmaya yöneliktir? CEVAP: Güvenlik
SAYFA 108
GENEL BĠR DEĞERLENDĠRME VE KAVRAMLAR
DUYUSAL-HÜMANĠSTĠK (ĠNSANCIL) ÖĞRENME KURAMLARI
(MASLOW – ROGERS – KOHLBERG)
**Gestaltı merkez alır. Ġnsanın doğuĢtan iyi olduğu ve ve yaĢam boyu kendini geliĢtirme amacına yönelik
hareket etmesi gerekliliğinden bahsederler. Ġnsanın doğasına iyimser bir bakıĢ vardır.
Benlik kavramı
Kendimizle ilgili tüm düĢünceler, algılamalar, duyular ve değerlendirmelerdir.
Özben: Bireyin gerçek benliğidir. Yeme, içme, cinsel gereksinimlerden oluĢur.
Benlik tasarımı: Bireyin ulaĢmak istediği ideal benliktir.
Fenomenal benlik: Ġyi, kötü, güzel ve çirkin gibi değerler bu benliğe aittir. (Kız, erkek, sarıĢın, esmer vs.)
Ayna teorisi: Bireyin kendisini algılayıĢı baĢkalarının kendini nasıl algıladığına bağlıdır. Birey benlik
algısını oluĢtururken etrafı gözler ve bireylerin kendisi hakkındaki düĢüncelerine bakarak benlik algısını
oluĢturur. Bu nedenle çocuklara kötü ifadeler kullanılmamalıdır. (geri zekâlı gibi)
Eğitim Açısından değerlendirilmesi (Öğretim Ġlkeleri)
● Eğitim benlik tasarımı oluĢturmada öğrenciye destek olmalıdır.
● Öğrencilerin kendilerini değerli hissetmeleri ve kendilerine güvenmeleri için baĢarılı oldukları alanlarda
sorumluluk verilmelidir.
● Ne öğreneceğine kendi karar vermelidir. (Tercihleri kendi yapmalıdır)
● Öğrenmede tehdit ve hata yapma korkusu bulunmamalıdır.
● Öğrenciler ilgi alanlarına ve yeteneklerine göre eğitilmelidirler.
● Ahlaki değerler tek bir derste değil tüm derslerin hedef davranıĢları arasında yer almalı, derslere
serpiĢtirilmelidir.
● Eğitim öğrenci merkezli olarak düzenlenmelidir.
● Eğitim – öğretimin hedefi, bireyin kendini gerçekleĢtirmesini sağlamaktır.
● Bireyler olduğu gibi kabul edilmelidir. (KoĢulsuz kabul)
● Öğrenciye değerli olduğu hissettirilmelidir.
● Sık sık empati ve sempati kullanılmalıdır.
● Eğitimde saygı, empati ve dürüstlük ilkelerine dikkat edilmelidir.
BĠLĠġSEL ÇELĠġKĠ: Bireylerde birbirleriyle çatıĢan tutumların rahatsızlığı
**1950'li yıllarda Festinger (1957) tarafından geliĢtirilen bu teori, biliĢsel harmoniyi konu almaktadır
ve insanların, biliĢsel planda çeliĢki yaratan biliĢ, duygu ve davranıĢlardan kaçındıklarını, biliĢ
öğeleri arasında bir tutarlılık oluĢturmaya ve mevcut tutarlılığı korumaya çaba harcadıklarını ön
görmektedir. Güçlü çeliĢkiler tutumlarında değiĢmesine sebep olur.
**BiliĢsel çeliĢki, günlük hayatımızda oldukça sık karĢılaĢtığımız bir olgudur. DavranıĢlarımız, çoğu kez bir
Ģekilde davranmamızı ve bir baĢka Ģekilde davranmamamızı gerektiren bir takım dıĢ talep, emir veya
zorlamalara bağlıdır. Oysa genelde düĢünce ve kanaatlerimize göre davrandığımıza, kendimizle tutarlı
olduğumuza inanırız. ÇeliĢki ortaya çıktığında ise çeliĢkiyi azaltma yönünde giriĢimlerde bulunuruz
**DavranıĢlarımız, hareketlerimiz, eylemlerimiz ile tutumlarımız, görüĢlerimiz, ideolojimiz arasında bir
tutarlılık ararız. Bu nedenledir ki, genellikle bir mesleği seçenler, meslekleri hakkında olumlu görüĢ taĢırlar;
bir kurum veya iĢ yerindeki mevkiimiz ile iĢ yerimiz hakkındaki görüĢümüz arasında bir iliĢki vardır, örneğin
hiyerarĢik konumumuz yükseldikçe, nispeten daha olumlu düĢünürüz ("Taç giyen baĢ akıllanır" sözü, bu
çerçevede değerlendirilebilir).
**Tutarlılık teorisyenlerine göre biliĢsel öğelerin çeliĢkisi, insanların kaçındığı, istemediği bir durumdur.
Dolayısıyla, insanın temel eğilimi biliĢsel tutarlılığı olabildiğince sağlamak ve korumaktır. Tutarsızlık,
biliĢsel öğelerin birinde veya diğerinde değiĢimi güdüleyen bir nitelik taĢımaktadır.
**ÇeliĢkinin azaltılması çeĢitli yollardan sağlanmaktadır. Bunun için ilk yol, çeliĢen öğe sayısını azaltmak
veya uyuĢan öğe sayısını artırmaktır. Ġkinci yol, uyuĢan öğelerin önemini artırırken çeliĢen öğelerinkini
azaltmaktır. Üçüncü yol, bu iki yolu birlikte kullanmak olabilir.
SĠNAN DURMAZ [email protected]
SAYFA 109
TEMEL YÜKLEME-ATIF HATASI:- Festinger
(1957)
Temel Atıf Etkisi ya da Hatası: Sosyal psikolojide, bir insanda gözlemlediğimiz davranıĢı, dıĢ faktörleri
gözardı ederek, o insanın kiĢiliğine bağlama eğilimine verilen ad. Özellikle çok iyi tanımadığımız bir insana bir espri
yaptık ve o da bizi çok pis tersledi. Burada temel atıf hatasına düĢülerek, ulan ne alıngan herif diye düĢünülmesi
**Hâlbuki durum incelenirse farklı sonuçlar ortaya çıkabilir, o kiĢi az önce çok büyük problem yaĢamıĢ olabilir,
kafasında önemli bir takım sorunlar olabilir veya espri yaptığımız konu ile ilgili çok acı bir anısı olabilir.
**Sosyal psikolojiye göre insanlar kendi olumsuz davranıĢları için durumları ve çevreyi suçlamasına
rağmen, baĢkalarının olumsuz davranıĢlarında derhal onun kiĢiliğine yüklerler bunu.
** Genellikle insanların davranıĢlarının nedenlerini davranıĢın gerçekleĢtiği duruma değil, insanların
özelliklerine yükleme eğilimindeyizdir.
**Biz bir dersten yüksek not alınca hakkımızla almıĢızdır, sevmediğimiz biri alırsa kopya çekmiĢ ya da atmıĢ
tutturmuĢtur çalıĢarak almamıĢtır ya da o kadar zeki değildir.
BEYĠN TEMELLĠ ÖĞRENME-DONALD OLDĠNG HEBB
**Beyin temelli öğrenme insan beyninin iĢlev ve yapısına dayanan, nörobilim, nörodilbilim ve biliĢsel psikoloji ile
bağlantı kuran bir öğrenme yaklaĢımıdır. Geleneksel öğretim yöntemleri beynin doğal öğrenme sürecini göz ardı ettiği
için öğrenciyi bilgiyi ezberlemeye yöneltmektedir. Beyin temelli öğrenme stratejilerini kullanarak bireyler tam
öğrenme düzeyinde anlamlı öğrenir ve kendi bilgilerini yapılandırırlar. Caine ve Caine tarafından ileri sürülen
beyin temelli öğrenmenin on iki ilkesi aĢağıda verilmiĢtir.
BEYĠN TEMELLĠ ÖĞRENMENĠN ĠLKELERĠ-Çoklu zekâ kuramına yakın içerikler
1.
Beyin paralel işlemcidir: Ġnsan beyni bir defada birçok iĢlem yapmaktadır. DüĢünceler, duygular,
hayal gücü ve eğilimler kendiliğinden iĢleme geçerler, diğer bilgi süreci modelleri ile kültürel ve sosyal bilgi
ağı ile etkileĢimde bulunurlar. Birey karĢıdan karĢıya geçerken beynin beĢ farklı alanı kullanılır: görsel
örüntü hareketi, biçim, hız, ses ve duygular.
.2. Öğrenme fizyoloji ile ilişkilidir: Beyin karmaĢık ve fizyolojik bir organdır. Öğrenme nefes almak kadar
doğaldır; onu engellemek ya da kolaylaĢtırmak mümkündür. Stres, mutsuzluk, alkol, beslenme, egzersiz ve
uykusuzluk öğrenmeyi etkiler.
3. Anlamı araştırma doğuştandır: Anlamı arama insan beyni için yaĢamsal bir yönelim ve temeldir. Beyin yeni
uyarıcılara yanıt vermek için kendiliğinden araĢtırırken bilinenlere ihtiyaç duyar ve bunları otomatik olarak kaydeder.
Bu ikili süreç beyin uyarıldığında meydana gelir. Ġlgi çekici, anlamlı ve zengin seçenekler sunma.
4. Anlamı Araştırma; Örüntüleme Yoluyla Oluşur: Örüntü anlamlı organizasyon ve bilgilerin
sınıflandırılması anlamına gelir. Bireyin ön öğrenmeleri ile yeni öğrenilenler arasında anlamlı bir örüntü
oluĢturulduğunda öğrenmenin niteliği artar ve anlamlı öğrenme gerçekleĢir.
5. Örüntü oluşturmada duygular önemlidir: Örüntü yeni bilgiyi var olan bilgiyle iliĢkilendirmeye ve
organize etmeye fırsat verir. Duygusal ve biliĢsel süreçler birbirinden ayrılmaz. Duygular bellek için çok
önemlidir, çünkü bilginin depolanmasında ve geri getirilmesinde kolaylık sağlar. Duygular süreklidir, özel bir
durumdan sonra bir dersin ya da yaĢam deneyiminin duygusal etkisi uzun süre devam eder.
6. Beyin parça ve bütünleri eş zamanlı olarak işlemler ve kendiliğinden yapar: Beynin sol ve sağ yarıküreleri arasında önemli farklar vardır. Sözcükler matematik, müzik ya da resimle ilgilenen sağlıklı bireyin iki yarıküresi birbiriyle etkileĢim içindedir. Sol beyin parça bilgileri, sağ beyin bütün bilgileri organize eder.
7. Öğrenme hem odaklanmış dikkati hem de çevresel algılamayı içerir: Beyin bilgileri dikkat ederek ve
bilinçli olarak alır. Öğrenme ortamının öğrencinin dikkatini çekecek Ģekilde düzenlenmesi gerekmektedir.
8.Öğrenme bilinçli ve bilinçsiz süreçleri içerir: Bilinçli öğrenmelerin yanı sıra, öğrenenin çevreden
gelen uyarıcılarla farkına varmadan etkileĢmesi sonucu bilinçsiz öğrenmeler de oluĢur.
9.İki tür bellek vardır sistemi vardır: Uzamsal (üç boyutlu) bellek sistemi ve ezberleyerek öğrenme
sistemi. Uzamsal bellek sistemi günlük deneyimlerle, ezberleyerek öğrenme sistemi ise olgu ve
becerilerle ilgilenir. Olgu ve beceriler beyin tarafından farklı bir Ģekilde organize edilir ve daha fazla
uygulama ve tekrara gereksinim duyulur.
10.Olgu ve beceriler doğal, uzamsal bellekte yer aldığında en iyi şekilde anlaşılır ve hatırlanır: Beyin
bilgiyi bağlamda ya da içerikte yer almasına dayalı olarak sınıflandırır ve depolar.
11. Öğrenme teşvikle artar ve korkuyla azalır.
12.Her beyin tektir.: Temel duygular ve duyuları kapsayan aynı sisteme sahip olmamıza rağmen bu sistem
her beyinde farklı bütünleĢtirilmiĢtir. Öğrenme beynin yapısına göre değiĢir. Her bireyin beyni kendine
özgüdür ve yaĢantısı birbirinden farklıdır. Öğrenmeler arası kurulan iliĢkiler bireyden bireye farklılık gösterir.
ÖĞRENME NOTLARI BĠTMĠġTĠR [email protected]
SAYFA 110

Benzer belgeler