Untitled - Nesibe Aydın Eğitim Kurumları

Transkript

Untitled - Nesibe Aydın Eğitim Kurumları
NESİBE AYDIN OKULLARI
Adına Sahibi: Hüsamettin AYDIN
Yayın Yönetmeni: Dr. Özlem BAŞ
Editör: Hatice SEVİNDİK
Yayın Kurulu
Sema BÜLBÜL, Nilay EVİRGEN,
Ekin BAŞAKLAR, Ali Murat KARABAĞ,
Mehtap AVKAN, Ceylan OVALI,
Ezgi DAĞCI, Aslıhan AKAY,
Aslıhan KIZILTAŞ, Ebru KURU,
Esin KARAER, Nihal YİĞİTALP,
Selda ÜSTEBAY
Grafik Tasarım ve Uygulama
Mehmet ÖZTÜRK
Adres
Nesibe Aydın Okulları Yerleşkesi
Haymana Yolu 5. km.
Gölbaşı/ANKARA
Tel: 0 312 498 25 25
Belgegeçer: 0 312 498 24 46
www.nesibeaydin.com.tr
ISSN 1309 – 7180
Sevgili Öğrenciler;
Hayvanları sevmek, insanı sevmeye götürür.
––––––––––––––––––––––––––––––––––––––––––––––––––––––––––––––––––––––––––––––
Başım döndü, midem bulandı, kahroldum
Güvercinci Teyze
Başkentin cazibe merkezi caddesinde...
Bir kış sabahı
kahrolası varlığın hiçliğinde
Dönüp baktığımda gördüm
En gözde restoranın önünde
Paçavralar içinde yaşlıca bir kadın
gördüm
Destek sopasıyla kaldırımda
Beslerken güvercinleri sevgiyle
Güvercin dövmeliydi elinin üstü.
Güvercin dövmeliydi elinin üstü
“Güvercinci teyze,” dedim
“Evet benim,” dedi
Eğildim dövmesinden öptüm.
Başkentin cazibe merkezi caddesinde...
Bir kış akşamı
Markalı bir giysi mağazası önünde
Paçavralar içinde yaşlıca bir kadın
Aileboyu mutluluk diledi bana
eline koyduğum bir lira karşılığı
Hüsamettin AYDIN
Kurucu
1
Bilgi çağının gerektirdiği donanımlara sahip bireyler yetiştirmek amacında olan okullarımızda teknoloji kullanımı okul yaşantısı ve ders
süreçlerinde kaliteli hem de ödevler ve iletişim
bakımından uzaktan eğitim süreci uygulanmaktadır. Daha önceki yıllarda kullanılan film,
slayt, televizyon ve videolarla eğitimde büyük aşamalar kaydedilmiştir. Görsellik ve işitsel eğitim bir araya geldiğinde eğitim eğlenceli hale gelmiştir. 2000'li yılların teknoloji harikası olan bilgisayarların eğitimde kullanımı hızla
yaygınlaşırken, internetin sunduğu sınırsız bilgi
erişimi, her yaştaki öğrenci ve öğretmenin işini
kolaylaştırmaktadır.
Biz eğitimcilerin teknolojiyi eğitimde verimli kullanabilmesi için hedefleri iyi belirleyip öğrenciyi doğru yönlendirmemiz gereklidir. Bilgiye ulaşmada önemli bir araç olan internetin
oyun ve boş zaman geçirme demek olmadığının anlatılmasında önemli olduğu düşüncesindeyim.
İnternette yoğun bilgi içerisinde denetimsiz
bırakılan çocuklarımızın ne ile karşılaşacakları konusunda bir fikirleri yoktur. Eğitimci olarak
bizlerin ve velilerin bu konudaki tavrı sıkı denetim anlayışı yerine, öğrencilerimizin iç denetimlerini geliştirmek olmalıdır. Eğitimsel değeri olmayan içeriklere sahip bilgi ve görselliğin çocuklarımıza yararının olmadığı ne kadar açıksa
da, tamamen kısıtlayıcı ve yasaklayıcı anlayışın
da geçerli olmadığı bilinmelidir.
2
Eğitimde teknoloji kullanmak öğrenci ve öğretmenin bilgiye ulaşmada işini kolaylaştırmaktadır diyoruz. Ancak eğitim ortamlarında teknolojiyi kullanan öğretmen ve öğrenciler arasında farklı bir iletişim kurulmaktadır. Bu iletişim esnasında öğrencilerin öğrenme, araştırma ve merak etme konusunda eğitimcilerin her
zaman önünde olması, öğretmen öğrenci arasında arasındaki iletişimi farklı bir boyuta taşıyabilmektedir.
Teknoloji kullanma kültürünün yeterince
oluşmadığı ve çocukların kendilerini bu anlamda farklı ifade etmeleri ve farklı bir dil kullanmaya başlamış olmaları, eğitimcilerin üzerinde
durması gereken ayrı konudur.
Eğitim ortamlarında internetin sunduğu
olumsuz bilgi ve görselliğe tekrar vurgu yaparak denetlenmesinin önemini pekiştirmek istiyorum. Farklı bir dil kullanımının geliştiği internet ortamında öğrenciler şiddet, argo ve müstehcenlik içeren cümle ve sözcüklerle karşılaşmakta ve bunları kolayca zihinlerine yerleştirmektedirler. Günlük konuşma dilinde kullanılmaya başlayan bu sözcükler eğitim ortamlarının ve ilişkilerin kolayca bozulmasına neden
olabilecektir.
Sevgili öğrencilerimiz, internet ortamlarında
yazdığınız ve yazışmada kullandığınız cümle ve
sözcükleri lütfen dikkatli seçiniz.
Ahmet SÜRÜCÜ
İlköğretim Okulu Müdürü
Erken çocukluk dönemi, çocukların duyuları ile
algılayabildikleri fiziksel gerçeklikler ve somut kavramları, içselleştirerek öğrendikleri bir dönemdir. Bu
dönemde karşılaştıkları duygular, hayaller ve düşünceler gibi soyut kavramlar ise anlaşılması güç ifadeler olabilir. 5–6 yaş çocukları için soyut kavramlar
içermesine karşın, Ocak ayında işleyeceğimiz “zaman” teması kapsamında yapacağımız temel etkinliklerle öğrenmeyi somutlaştırarak bir “süreç bilinci” oluşturmayı planlamaktayız. “Zaman Makinesi”
başlığı altında yürüteceğimiz etkinliklerimiz olayların
oluş sırasını takip edebilme, zamanla ilgili kavramları
yerinde ve doğru bir şekilde kullanabilme ve zaman
bildiren araçların işlevlerini temel düzeyde açıklayabilme hedeflerine yönelik hazırlanmıştır.
‘Zaman’ kavramının temelinde uzayda, Güneş
ve Ay’ın konumu, hareketleri ve döngüleri yer al-
maktadır. Çocuklarımız ile birlikte yapacağımız etkinliklerde de bu kavramları temel düzeyde paylaşmayı amaçlıyoruz. Ardından yılın başlangıcı ile birlikte, 2011 takvimimizi hazırlayıp “yıl” ve “ay” kavramlarını tartışacağız. Sınıfımızdaki büyük halının üstünde bir saat oluşturarak, saat ölçüsünün işlevini inceleyeceğiz.
Büyümek, geçmiş, tarih, gelecek gibi temalarla
ilgili konularda yapacağımız etkinliklerde ise öğrencilerimize değişimin bir süreç içerisinde gerçekleştiği ve yaşadığımız süreçleri bazı araç ve yöntemlerle ölçebileceğimize dair farkındalık kazandırmayı hedefliyoruz. Yepyeni bir yılda çıktığımız bu zaman yolculuğunda tüm öğrencilerimize başarılar ve iyi eğlenceler diliyoruz.
Aslıhan AKAY & Ebru KURU
N KELEBEK FOK
FOK
MARTI
YADİ
Mustafa Bilge Dİ
Anıl YOLCU
ĞLU
İdil YÜZBAŞIO
Selin ARIKAN
SİNCAP
Arda İNAL
SİNCAP
Sinan UYSAL
BLACI YUNUS
Muhammed Ali TA
YUNUS
İpek SEYHAN
DİKKAT!!! .. .
DİKKAT!!! .. ..
A RT IK M A LZ
EM ELERİNİZİ
BİZİM LE
PAYLAŞIR M IS
IN IZ?
•“Ken di sa at
in i ta sa rl a”
ad lı ça lışm am
ku lla nm ak üzer
ızda
e; he r türlü dü
ğm e, bo nc uk,
değişi k türde
de ri, ip, ku rdel
e, ga zoz, şişe
kapa kl arı, rafy
a…
•Za m an ko nu
su altında “k ro
no loji ” ça lışm
la rımızda ku lla
anm ak üzere be
be kl ikte n 5–6
yaşına kada r
ol an re si m le ri
m izde n seçip
ok ul a gönderel
im .
•Za m an ko nu
su yl a ilg ili fa
rklı ta ri hlerde
ga zete ve de rg
ki
ile ri ok ul a gönd
erel im .
•Za m an ko nu
lu ça lışm al ar la
ilg ili evde va
ol an ta kv im le ri
r
m iz i gönderel im
( Mas a ta kvi m i, yapraklı
ta kv im, du va r
ta kv im i vs .)
A rkeo loji ko
nu lu ça lışm al
arda ku lla nm
üzere;
ak
•H er türlü
süng er, ta ht a
pa rçası, cım bı
pl asti k küre k,
z,
pl asti k tırmık
•Es ki de m ir pa
ra la r
•Fo si lleşme ko
nu su yl a ilg ili ya
pa cağımız in ce
le m elerde ku lla
nm ak üzere kü
çük bi re r ca m
kava noz gönder
el im .
01.01.2006
26.01.2005
01.01.2005
23.01.2005
26.01.2005
27.01.2005
19.01.2005
04.01.2005
3
Nisan Arslan: – Annemle babamın yanına; anneme
ve babama merhaba derdim, onlarla parka çıkmak
isterdim.
Ayşe Defne Karakaş: – Kardan adamın üstüne;
kardan adamı ellerimle kazardım.
Berat Kabadayı: – Buranın içine; bebek tanecikleri olup saklanırdım.
Ela Kılıçaslan: – Havuzun içine; orda yüzerdim.
Elif Zehni: – Karların üstüne; orda oyun oynardım,
çünkü kardan adamları çok severim.
İmge Gökmen: – Evimin oraya; orda oyun oynardım.
İsna Erdoğan: – Evimin çatısına; orda dönüp dönüp koşardım.
Kerem Çatak: – Çimenlere; gezerdim ve kartopu
oynardım.
Mustafa Bilge Diyadin: – Yola düşerdim; yağmurlarla oyun oynamaya çalışırdım, sonra yağmur beni
eritirdi.
Nehir Ayer: – Yaprakların oraya; yaprakların üzerine
otururdum sonra başka yere yağardım.
Nehir Çelenk: – Köye; Babi (köpeğimiz) ile oynardım.
4
Rana Çiçek: – Ankara’daki karların üstüne; orda
yüzmek isterdim, orayı deniz gibi kullanırdım, bir şey
karların üstüne düşerse onu bulamayız, ben karları çok seviyorum.
Sarp Çakmak: – Okulun bahçesine; orda durup kalırdım.
Zeren Akkaya: – Dümdüz bir taşın üstüne; orda
uyur kalırdım.
Zeynep Akkaya: – Evimin çatısına; orda annemle
yemek yerdim.
Arda Araz: – En yükseğe yani çok uzaktaki bir dağın
üstüne; orda insanları yumuşatırdım.
İrem Öral: – Televizyonda saat çıkardı, biz de bakıp anlardık.
Abdülkerim Yüngül: – Hiç anlayamazdık, okula geç
kalırdık.
Arda İnal: – Zaman makinesiyle anlardık. İsmi za-
Levent Deniz Türker: – Belirli bir günde öğretmenlerimizin söylediğini yaparak anlardık.
Mahmut Kayra Malkoç: – Hiçbir şeyle anlayamazdık. Zamanlamayı yapamazdık.
man makinesi olduğu için zamanı haber verebilirdi,
biz de anlardık.
Mustafa Yiğit Babacan: – Tahtayla saat yapardık.
Dönen çubuk yapardık, yazıları çizerdik ve cam koyardık. Saat yapardık.
Azra Dila Hatıl: – Büyüklerimize sorarak zamanı anlardık. Onlara “saat kaç” derdik.
Nehir Önal: – Hesap makinesiyle yazarak anlardık.
Begüm İslam: – Kendimiz düşüncemizden bulabilirdik. “Bi düşünelim” derdik, bulurduk.
Çağatay Fincancıoğlu: – Eski kum saatlerinden anlardık.
Duru Toprak: – Dakikadan anlardık. Dakikayı televizyona bakarak anlardık.
Erol Baran Çölgeçen: – Kafamızdan, düşünerek
anlardık. Düşününce aklımıza gelirdi.
Esma Sıla Coşkun: – Otururdum, düşünürdüm anlardım o zaman.
Selim Gürgen: – Oku olan, sayıları olan, saat gibi bir
şey yaparak anlardık.
Sinan Uysal: – Bir tane eski masanın altında görünmeyen bir saat vardı, oradan anlardık.
Sude Uyanık: – Sabah pencereyi açıp bakardık, güneşin doğduğunu görürdük.
Tunahan Türkoğlu: – Hesap makinesiyle hesaplayarak anlardık.
Yağmur Teke: – Düşünerek, hatırlayarak anlardık.
Işıl Nehir Aslan: – Pusulayla anlardık. Pusula yönümüzü gösterirdi. Pusula ve saat birbirine benzediği
için zamanı anlayabilirdik.
5
Öykü Ünyazıcı: – Yeniden doğum zamanıma gitmek isterdim. Çünkü annemin karnında çok rahattım.
Ç. Deren Arıkan: – Bebekliğime geri dönmek isterdim. Çünkü hep uyumak isterdim.
Berk Bezginli: – Abi olacağım zamana gitmek isterdim. Çünkü büyük okula gideceğim ve okumayı öğreneceğim.
İdil Yüzbaşıoğlu: – Abla olacağım zaman gitmek isterdim. Abla olunca kardeşime binlerce şey öğretebilirdim.
Lara Sönmez: – Bebekliğime geri dönmek isterdim.
Çünkü küçüklerin istedikleri her şey oluyor.
Samir Yılmaz: – Bebekliğime dönmek isterdim.
Çünkü bebek arabasına binebilirdim.
S. Çağan Batur: – Bebeklik zamanına geri dönmek
isterdim. Çünkü annem beni kucağında taşıyabilirdi.
Doruk Toru: – Abi olacağım zamana giderdim. Çünkü liseye gitmek isterdim.
Ali Ragıp Kabadayı: – Baba olacağım zamana giderdim. Çünkü baba olunca para kazanabiliyorum
ve istediğim yere gidebiliyorum.
Ada Erkal: – Anne olacağım zamana giderdim.
Çünkü bebeğim olmasını istiyorum.”
6
A. Sarp Öğretmen: – Abi olacağım zamana giderdim. Çünkü üniversiteye gitmek istiyorum.
Anıl Yolcu: – Abi olacağım zamana gitmek isterdim.
Çünkü İtalya’ya gidebilirdim.
M. Eren Keskin: – Baba olacağım zamana giderdim. Çünkü çok güçlü olmak istiyorum.
Eylül Şimşek: – Bu yaşımda kalmak isterdim. Çünkü arkadaşlarımla her zaman oyun oynayabiliyorum.
Z. Işık İrdem: – Anne olacağım zaman gitmek isterdim. Çünkü anneler çocuğu olduğunda çok mutlu oluyor.
Ecenur Gürtunca: – Anne olacağım zamana giderdim. Çünkü yemek yapabilirdim.
Dilara Ayhan: – Öğretmen olacağım zamana giderdim. Çünkü hiç yorulmuyorlar.
Ezgi Elif Coşkun: – Anne olacağım zamana giderdim. Çocuğumun altını değiştirebilirdim.
ca her şey yerinde dururdu, iyi uyumamış olurdum.
Çünkü çok uyuduğum zaman iyi olamam.
Ada Okan: – Garip olurdu, uzaya benzer de uzay
sessiz olur ya böyle onun gibi olurdu.
Arda Kazaz: – Farklı olurdu, çöle benzerdi çünkü
100 yıl olunca farklıya dönüşüyor olabilir.
Arinna Aray: – Çok değişik olurdu, evler çok eski
olurdu, eşyalar eski olurdu, insanlar da yaşlanmış
olurdu.
Bekir Efe Yılmaz: – Kirli olurdu, çünkü 100 yıl temizlenmemiş olurdu, çöplüğe benzerdi.
Derin Su Çetintaş: – Sürekli hayvanların uyuduğu
bir dünya olurdu, sürekli uyuyan yere benzerdi.
Duru Gürcan: – Anne babamızı bulamazdık çünkü
onlar çoktan ölmüş olurdu biz de kendimizi yaşlı ya
da babaanne bulurduk.
Duru Türkmen: – Biz farklı hissederdik, 100 yıl uyuduğumuz için dünyayı hatırlamazdık, değişmiş sanırdık.
Ece Börte Kılıçaslan: – Farklı bir dünya olurdu, doğası değişirdi, hanımeli olurdu, kelebekler de hanımelinin üstüne konmuş olurdu.
Efe Akalın: – Korkunç savaşlar olurdu çünkü rüya
görürdük, biz yaşlı askerler olurduk. Savaşlar kazanılıp kazanılıp tekrar başlardı.
Efe Karakaş: – Normal olurdu çünkü biz uyuyun-
Hamza Yiğit Kütahya: – Bazı evler yeni bazı evler eski olabilirdi, arabalar farklı olurdu, hiç olmayan
renkler de olurdu.
Hasan Berk Durukan: – Başka bir dünya olurdu,
belki İstanbul’a benzerdi ya da bizim hiç gitmediğimiz büyük şehirlere benzerdi.
Mehmet Durşen: – Değişmiş olurdu yani bizim dünyamızı taşırlar, başka yere koymuş olurlardır, sola
koymuş olabilirler eğer oraya koyarlarsa kurbağalar olmazdı.
Mina Şentaş: – İnsanlar yaşlanmış olurdu ve 100 yıl
boyunca yemek yemediğimiz için ölürdük belki de
yaşardık ama tam büyük olurduk anneanne babaanne gibi.
Selin Arıkan: – Yüz yıl çok uzundur, insanlar yaşlanırdı ama biz uyuduğumuz için yaşlanmazdık, yeni
doğan bebeklerin de büyümesi için birkaç yıla daha
ihtiyaç olurdu.
Tuna Çakır: – Kötü olurdu, bir ormana benzerdi,
okullarda eski olurdu birazda solmuş olurdu. Marketlerde kıyafet satılmazdı, insanlar da giyinemez
çıplak kalırdı.
Tuna Taklacı: – Oyun oynamadığımız için çok sıkılırdık, bize güneş gelirdi yatarken, kar yağınca üşürdük, donardık, hasta olurduk.
Zeynep Çaycı: – Çiçekler açmış, ağaçlarda elma
olmuş bir de kelebekler kozadan çıkmış, değişmiş
olurdu.
7
Eylül Biçer: – Küçük yavru fillerin olduğu güne denir.
Bulem Öztürk: – Bence 100 yıl geçmiştir fi tarihinin
geçmesi için.
Can Dik: – Ocak ayıdır, çünkü fi tarihi güzel bir şey
olduğu için, insanlar ocak ayında daha çok gelirler
fi tarihine.
Beril Görür: – 90’lar zamanıdır, o zaman gelir. Çünkü daha çok insanın dünyada yaşaması gerek, o fi
tarihi gelmesi için.
Can Efe Bozacı: – Bir sürü fillerin yaşadığı güne fi
tarihi denir.
Gülsena Şentürk: – Fi tarihi çok duygulu bir şeydir ve çok hava varsa, rüzgâr gelirken çok gerekmez, az gerekir.
Atilla Nesimi Kıran: – Yarınlardır, çünkü fi tarihi olmadığı zaman filler tükenir.
Mert Kaya: – Pazartesidir.
Furkan Demircan: – 2011’dir, çünkü yılbaşında fi
tarihi gelir.
Meriç İren Kocabalkan: – Birisi oraya geldiği zaman bir dilek tutar, ondan sonra fi tarihi olur. Yani bir
insan fi’yi gördüğü zaman.
Azra Baysal: – Hassas ve camdan bir şeydir.
8
Kerem Özcan: – Ocak ayındaki Salı günlerine denir.
Deniz Okyay: – Serttir, dokunduğumuzda ve yere
düştüğünde kırılabilir. Ocakta görürüz.
Sude Göçer: – 19 Ekim’dir. Çünkü filler o zaman
çok büyür.
Ece Derya Türker: – 2010’dur, çünkü fi tarihleri çok
yıl sonra gelir.
Tuna Akar: – Hafiftir. İnsanlar dokununca fi tarihi
paramparça olur.
İdil Köse: – Ocak ayıdır. Ocak ayı kış olduğu için fi
tarihi o zamana deniyor olabilir.
Pelin Çiloğlu: – 1. gündür, çünkü o zaman yılbaşı olacaktır.
Begüm Şahin: – 100 yıl sonradır, çünkü çok eski bir
zaman olduğu için.
Yağmur Ateş: – Benim karnım acıktı.
Emre Çavdar: – Taşımana yardım ediyorum değil
mi? Çok güzel taşıyorum.
İpek Seyhan: – Çantam konuşsaydı suluğun çok
ağır derdi.
Damla Musaoğlu: – Okula giderken yardım ediyorum sana derdi.
Dilay Türkmen: – Her şeyini taşıyorum, ne kadar
kolay oluyor.
Ahmet Arda Kaya: – Senin kitapların çok güzel.
İpek Naz Durmuş: – Her şeyin çok ağır, taşımaktan
çok yoruldum, kemiklerim çat çat kırılıyor.
Kemal Tuna Akseli: – Okula gidelim, okulda ders
yapalım, matematik çalışalım.
Rüzgar Öci: – Nereden geçiyoruz diyordu.
Muhammed Ali Tablacı: – Oyuncaklarını hep ben
taşıyorum. Seninle birlikte dişimi fırçalıyorum.
Alperen Alkan: – Benimki diyor ki her zaman benimkini sevmen gerektiğini ve önem göstermen gerektiğini söyledi.
Yağız Tan Biberoğlu: – Çantam oyun oynamak istiyor.
Irmak Tüfekçi: – Çok güzel kitaplar, suluğun çok
güzel.
Duru Arslan: – Merhaba arkadaşım, seni sırtıma takayım mı, sokakta gezeriz zaten.
Maide Ada Erkal: – Seni çok seviyorum, ne kadar
güzel hiç ağırlığın yok.
Hazar Ural: – Seninle oynamak istiyorum, eve gittikten sonra saklambaç oynamak istiyorum.
Nehir Takmaz: – Ben çok susadım, eve gidince yatmak istiyorum.
Yiğitcan Öğütçü: – Servisten gelirken çok iyi taşıyorum değil mi?
Zeynep Çiftçi: – Canım benim, her şeyin çok güzel,
sen çok tatlı bir insansın.
9
Üzerine hindistan cevizinden kar yağdırdığımız havuçlu toplar yaptık
Eymir Gölü’ne yaptığımız
doğa gezisi çok heyecan
vericiydi.
Eko-okul hakkında bilgilenmek için öğretmenlerimizin
sunumunu dinledik
Fok sınıfı velimiz Şeniz Erkal sınıfımıza konuk oldu ve
bize sağlıklı yaşam için sabun yapmayı öğretti.
Eko–takım olarak ilk toplu
fotoğrafımızı çektirdik.
“Başarının Sırrı” isimli tiyatro
oyununu izledik.
Şirin mi şirin farecik
Bir de sevimli kedicik
Saat biri gösterdi
Yemek vakti gelmişti
Tik tak tik tak
Saat vurdu beşi
Herkes iyi bilsin ki
Farecik kediciğin kardeşi
Saat dokuzu gösterdi
Yıldızlar çok güzeldi
Kedicik farecik yan yana
Onların dostluğu özeldi
Şimdi saat tam iki
Kedicik, farecik dans etti
Onları izleyen küçük kuş
Kanatlarıyla eşlik etti
Saat şimdi altı
Kedicik yerinden fırladı
Akşam yemeği zamanı
Fareciğin karnı zil çaldı
Bim bam bom
İşte saat on
Yatma vakti geldi
Artık oyunlara son
Kedicik ebeyken
Saat üçtü
Fareciği yakalamak
Birazcık güçtü
Banyo vakti saat yedi
Farecik yıkanmam dedi
Kedicik onu ikna etti
Farecik suyu çok sevdi
Saat on birde
Sıcacık yatağın içinde
Kedicik ve farecik
Uyudular birlikte
Şimdi saat dört oldu
Kedicik çok yoruldu
Farecik çok istedi
Kedicik kitap okudu
Şimdi saat sekiz
Farecik: Bir şey unuttuk biz
Fırçalar ellerinde
Artık dişler tertemiz
Saat on iki oldu
Farecik çok sever uykuyu
Rüyasında kedicik
Gördü sevgili dostunu
Selda ARAS
Yunus Sınıfı Öğretmeni
10
Öğrencilerimizin okuma – yazmayı söktüğü
bu günlerde, öğrencilerimizde bu sürecin hızlandırılmasına yönelik etkinliklere ağırlık verdik. Onlarla birlikte şiir yazma, hikâye oluşturma, tamamlama, yaratıcı yazma ve resim yorumlama çalışmalarıyla okuduğunu anlama ve
dinlendiklerini anlamlandırma becerilerini geliştirici etkinlikler yapıyoruz. Bunun sonucunda
pek çok ürün ortaya çıkardık.
Öğrencilerimizin getirmiş oldukları kitaplarla
oluşturduğumuz kitaplığımız, onlara çeşitli kitapları tanıma ve okuma fırsatı sundu. Öğrencilerimiz anlamlandırarak okuma becerisini geliştirdikçe yeni etkinliklerle tanışıyorlar. Mesela
bu ay, 5N 1K çalışmaları ve hikâye tamamlama
çalışmalarına ağırlık verdik.
Okuma yazma ve matematik öğrenme süreçlerinde kullandığımız materyallerden biri de
öğrencilerimizin eğlenerek ve işbirliği içinde
katıldıkları interaktif eğitim cdleri. Onların motivasyonlarını artırması ve öğrenme hızını olumlu yönde etkilemesi, kendi kendine çalışmaya
yönlendirmesi açısından sınıfta sürekli kullandığımız elektronik materyaller sadece ders esnasında değil teneffüslerde de oynayarak çalışma yapmalarına fırsatlar sunuyor.
11
Bilgi çağının gereksinimi; sadece elektronik
ve bilgisayar teknolojisi değil, aynı zamanda bu
teknolojiyi uygulayan ve ürettikleri bilgiyi kullanabilen yetenekli bireylerdir.
Ayrıca sınıflarda bulunan bilgisayar, projeksiyon, akıllı tahta ve internet sayesinde bilgiye
anında ulaşılmakta ve daha kalıcı bir öğrenme
sağlanmaktadır.
Bu gereksinimi karşılamak üzere okulların
hem yeterli teknolojik ve elektronik donanıma
hem de bunları etkin biçimde kullanabilen eğitimcilere sahip olmaları gerekir.
Yine, okulumuzdaki gelişmiş fotokopi makineleri de bilginin ve öğrenmenin hızını artırarak
eğitime ve öğretime katkıda bulunmaktadır.
Okulumuz, çağın gerektirdiği teknolojiyi kullanmada dünya ile boy ölçüşebilecek donanıma ve bu donanımı kullanabilen insan kaynağına sahiptir.
Öğrencilerimiz, okulumuzun bilgisayar laboratuarında teknolojiyi tanıyıp kullanma becerisi
kazanmaktadırlar.
12
Öğrencilerimiz bu olanaklardan ana sınıfından başlayarak yararlanmaktadır.
Tüm bunların doğal sonucu olarak, NESİBE
AYDIN ÖĞRENCİLERİ;
Görsel, işitsel araçlarla donatılmış eğitim ortamında yetişen, yaparak- yaşayarak öğrenen,
düşünen ve düşündüklerini ortaya koyan, araştıran , sorgulayan ve sonuçlarını toplum yararına
sunan öğrenciler olarak yetişmektedir.
Proje dersinde hayvanlar alemine daldık
içinden çıkamıyoruz çıkmak da istemiyoruz.
Yaptığımız araştırmalarla her hafta yeni bilgiler
öğreniyoruz, öğrendikçe eğleniyoruz. Her hafta hayvanlarla ilgili farklı alemlere giriyoruz. Geçen hafta nesli tükenen ve tükenmekte olan
hayvanları araştırdık.
Araştırmalarımızı bilgisayarda sunu haline getirdik. Hazırladığımız sunuları projeksiyon aleti ile tüm sınıfa sunma imkanı yakaladık. Daha sonraki haftalarda da sınıfımız için
2011 takvimi hazırladık. Öğretmenimiz her birimize nesli tükenen ve tükenmekte olan hayvan
isimleri verdi. Biz de onların resim ve fotoğraflarını yazıcıdan çıkararak kartonlara yapıştırdık.Her takvim sayfasındaki hayvanları konuşma balonlarıyla konuşturduk. Yeni yıl bizim için
nesli tükenen ve tükenmekte olan hayvanlar yılı
olacak.
13
Biz okuyoruz, anlıyoruz, anladıklarımızı kendi cümlelerimiz ile ifade ediyoruz. 5N1K sorularını
sorup, kendimiz cevaplıyoruz. Bunları yaparken Aydoğan Yavaşlı’nın Ben Mustafa Kemal eserinden yola çıktık. Yazılı ve sözlü anlatım çalışmaları ile kendimizi ifade ettik. Çalışmalarımızı yaparken derste öğrendiklerimizi bir bir uyguladık. Bu çalışmalarımızı performans ödevimizde de uyguladık ve resimledik. Sizlerle paylaşmaktan mutluyuz.
14
Bilimin son yüzyıldaki hızlı gelişmesi, uygarlık tarihinin belki de en önemli olayıdır. Bilimin
bir toplumu etkilemesi için bilimsel düşünme
biçiminin, öğrencilikten itibaren bireylere verilmesi gerekmektedir. Biz Nesibe Aydın Okulu
eğitimcileri olarak öğrencilerin fen ve teknoloji derslerini yaparak, görerek, anlayarak, yaşayarak öğrenmelerini sağlıyoruz. Böylece hem
dersleri zevkli bir hale getiriyor hem de bilimsel
düşünme yetilerini geliştiriyoruz.
Bu ayki konumuz olan su döngüsü ve ısısıcaklık konusunu da yaparak, yaşayarak öğrendik. Su döngüsünde kar olduk, yağmur olduk, yağdık; su olduk buharlaştık. Isı alan maddenin sıcaklığının nasıl değiştiğini ölçtük, not
aldık, grafiğe döktük. Maddeler arasındaki ısı
alışverişini esprili bir halde ele aldık, karikatürlerle anlattık.
15
Web tabanlı eğitimde çeşitli multimedya yazılımları sayesinde, web sayfalarına ses, görüntü, grafik, animasyon gibi öğelerin yerleştirilmesini sağlayarak gelişen ve değişen bilgi ve
teknolojileri aynı anda aktarmak suretiyle yeni
teknolojileri ve bilgileri etkileşim gücüyle kalıcı
bilgiye ve uygulamaya dönüştürebilir.
İçinde bulunduğumuz 21. yüzyıl birçok değişikliğe tanık olmuştur. Bu değişikliklerin en
önemli nedenlerinden biri teknoloji ve bilişim alanında birbirini izleyen hızlı gelişmelerdir. Bu gelişmeler toplumların gereksinimlerini değiştirirken, toplumdaki her kurum gibi eğitim kurumlarının da yeniden yapılanması gereğini doğurmuştur. Bu nedenle, her düzeydeki
okullarımızın öğretim ve eğitim programlarının
sorgulanmasını, çağın gerekleri doğrultusunda müfredatların yenilenmesini, BiTe(bilişim
teknolojisi)’nin sağladığı olanaklardan yararlanmasını gerekli kılmıştır.
Teknoloji, bilgisayarlar ve iletişimdeki yeni
gelişmeler; öğretim anlayışında da değişimlere neden olmuş ve günümüz öğretiminde yeni
teknik ve yöntemlerin kullanımını da beraberinde getirmiştir. Bilgisayarlar, multimedya, ses,
görüntü, animasyon, Internet ve gelişen Internet teknolojileri gibi yeni kavram ve teknolojiler
eğitim ve öğretimde yerini almıştır.
Bilgisayarlar, grafik yapabilme kapasitelerinin yanı sıra ses ve görüntü efektlerini de kullanarak öğrenciyi etkileyebilmektedir. Öğrenciler sık sık konuyla ilgili çoktan seçmeli soruları yanıtlayabilmekte ve bu yanıtlara ilişkin anında geri bildirim alabilmektedir. Ayrıca öğrenci
gerekli olması durumunda önceki açıklamalara geri dönebilme şansına da her zaman sahip
olabilmektedir.
16
İnterneti eğitim ortamlarında kullanmak öğretmelere de kendi aralarında ve öğrencilerle iletişim kurma, kendilerinin ve öğrencilerinin
yaptıkları çalışmaları yayınlama gibi çok çeşitli ve farklı öğretme etkinlikleri gerçekleştirme
olanakları sunar. Internet’in sağladığı hizmetlerden diğerlerinde; Öğrenciler e-posta yoluyla
birbirlerine ders notlarını ulaştırabilir, ödevlerini öğreticilerine gönderebilir, hatta anlamadıkları kısımlarla ilgili öğrencilerden alabilirler. Öğreticiler, belirledikleri çalışma zamanlarında öğrencilerle iletişimde bulunabilir, onların sorularına cevap verebilirler. Ayrıca, derslerle ilgili konuların tartışılabileceği tartışma grupları, aynı
anda birden fazla öğrenci ve öğretmenin sesli
ve görüntülü iletişiminde bulunabileceği video
konferans sistemi de öğretim amaçlı kullanılabilecek Internet hizmetlerindendir.
Mevcut çalışmalar, doğru ve yerinde kullanıldığı takdirde, teknolojinin öğrenme ortamını zenginleştirebileceğine ve öğrencilerin motivasyonu ile akılda tutma, problem çözme ve
eleştirel düşünme becerilerini geliştirmede etkin bir araç olduğuna işaret etmektedir. Bu nedenle, teknolojinin eğitim ve öğretim programlarının vazgeçilmez bir parçası olması kaçınılmazdır.
Şenol REÇBER
Matematik Öğretmeni
TÜRKÇE DERSİNDE TEKNOLOJİK MATARYELLERDEN NASIL YARARLANILABİLİR?
Türkçe öğretiminin etkili olabilmesi için ders
tek bir yöntem ve teknikle değil birden çok
yöntem ve tekniğin kullanılmasıyla işlenmelidir. Özellikle Türkçe programında yer alan hedef davranışlara ulaşmak programa uygun bilgi, beceri ve tutuma sahip öğrenciler yetiştirmek için yöntem zenginliğinin önemi yadsınamamaktadır.
Türkçe derslerinde öğrenci düzeyi, işlenen
konunun teknolojik materyalleri kullanmaya uygunluğu gibi faktörler dersin işlenişindeki araç
gereci belirlemektedir.
Tüm dil derslerinde olduğu gibi okuma,
okuduğunu anlama- yorumlama görsel işitsel
imgelere yer verme Türkçe dersi için de çok
önemlidir. Hedef davranışları kazandırmak için
teknolojik malzemelerden faydalanma öğrenme kalıcılığını sağlamada etkilidir.
Anlatılan konunun bir bölümünü Powerpoint sunusu olarak aktarmak, hareketleri animasyonlara yer vermek, Türk ve dünya klasiklerinin sinemaya aktarılmış örneklerini öğrencilerle paylaşmak, ders kitabından işlenecek me-
tinleri dinleme cd’lerinden dinlettirerek güzel
okuma etkinliklerine imrendirme gibi pek çok
yöntem ve teknik kullanılabilir.
Öğrencilerin psikomotor becerilerini geliştirmek için Türkçe derslerinde teknolojik materyallerden yararlanılarak “gösterip yaptırma”
da etkili olarak kullanılır. Örneğin; deyim ve
atasözleri konusunda rahatlıkla kullanılabilecek bir yöntemdir. Öğretmen tarafından resimleştirilip sunu haline getirilmiş atasözleri ve deyimler öğrenciye gösterildikten sonra buna uygun olarak öğrencinin kendi seçtiği söz varlıklarını resimleştirmesi istenir. Böylece eğlenceli ve kalıcı bir öğrenme ortamı sağlanmış olur.
Bildiğiniz gibi internetin sözcük kullanımına
etkileri ne kadar da giderek olumsuz örneklerle
dolu olsa da elektronik sözlüklere ulaşma açısından büyük kolaylık sağlamaktadır. Biz Türkçe Zümresi olarak TDK'nın sayfasını sık kullanılanlar çubuğuna eklemenizi SÖZBUL uygulamasına abone olarak her gün yeni bir Türkçe sözcüğün anlamını öğrenmenizi tavsiye ediyoruz.
Cannur DOMURCAKLI
Türkçe Öğretmeni
17
Bilgisayarlar, okulumuz fen ve teknoloji dersinde;
• Ders sunu aracı olarak kullanılmaktadır.
Öğrencilerin dersi izlerken çizimler,
renkler, şekiller ve resimler aracılığıyla
dikkat düzeylerini yükseltmek amaçlanmakta elektronik tahtalar kullanılarak etkileşimli etkinlikler yapılmaktadır.
• Benzetim etkinlikleri (animasyonlu deneyler) sunu
Özellikle laboratuar ya da sınıf ortamında gerçekleştirilmesi tehlikeli olan
deneyler bilgisayar kullanılarak yapılmaktadır.
Bu uygulama sırasında öğrenciler
kendilerine ve başkalarına zarar vermeden, gereksiz malzeme kullanımına yol
açmadan olayın oluşumunu izleyebilmekte, yanlışlarını görerek tekrar tekrar
deney yapma imkânı bulmaktadır.
• Alıştırma ve tekrar yapmak için kullanılmaktadır.
Bir çok kaynaktan bir konuyla ilgili bir
çok soru taranarak hazırlanan powerpoint sunumlar projeksiyon ile tahtaya aktarılmaktadır. Böylece öğrencilerin daha çok soru görmeleri ve çözmeleri
sağlanmaktadır. Gereksiz kağıt israfı da
engellenmiş olmaktadır.
• Öğretici oyunlar için bilgisayardan yararlanılmaktadır.
Öğretici oyunlar hem öğrencileri güdülemekte hem de aldıkları bilgileri çeşitli durumlarda kullanma, karar verme, ve
uygulama olanağı sağlamaktadır.
18
aracı olarak bilgisayardan yararlanılmaktadır
• Öğrenci sunumları için yararlanılmaktadır.
Projektör kullanılarak öğrencilerin
yaptıkları çalışmaları sınıfla paylaşmaları
sağlanmaktadır.
A group of High School-1 students have
presented their projects on conspiracy theories in the High School atrium area in the last
week of December under the supervision of
their teacher, who is Cigdem F. Genc. The project preparation was completed in three weeks time. In the first week, the students chose their topics, did research on them and shared their findings with their teacher. In the second week, they received feedback from their teacher and started preparing their visuals,
such as power point presentations, posters,
models, and photographs to be used on their bulletin boards. In the third week, the students met with each other and worked on their presentations. They also had rehearsals during their speaking skills lessons. The project
presentations started on 28.12.2010 and lasted for three days. 19 students were involved
in the project. There were 7 groups and each
group has presented different conspiracy theories about the following topics: Death of Ataturk, Vietnam War, Wikileaks, Pearl Harbour, death of Princess Diana, 9/11 and death
of Michael Jackson. Every day, another group
of High School-1 students has visited the exhibition area and asked questions to the pre-
senters about the conspiracy theories. In total,
approximately 65 students have visited them.
There were many reasons why they did such
a project, but the most important reason and
the main aim of this project was to teach students some of the basics of presenting a topic
(including the preparation stage). The secondary aim was to encourage students to speak about a certain topic for an extended period of time and to ask and answer questions.
The students who were involved in this project
believe that it was a beneficial project and claim that they learned a lot while getting prepared for the presentations. Moreover, they enjoyed doing it and liked their topics very much
for they were given the right to choose their own conspiracy theories. In short, both the
presenters and the other students, who have
visited, enjoyed it very much and learned new
things from each other while practicing speaking English. Thus, the High School-1 students
of Cigdem Genc would like to thank everyone
who has participated in this project.
written by High School-1 Students of CFG
edited by Ciğdem F. GENÇ
19
10 A sınıfı öğrencileri, “Çarpanlara Ayırma ve “Özdeşlikler” konusunun sonunda
özdeşliklerin geometrik modellerle ispatlarını yaptılar. İki ve ya üç kişilik gruplar halinde eğlenceli ve öğretici bir grup çalışması yapan öğrencilerimiz hazırladıkları renkli materyaller ile önemli ispatlar yapmış oldular.
20
11B sınıfı öğrencileri, geçtiğimiz ay,
Atatürk’ü Anma Haftası kapsamında,
Atatürk’ün yazdığı geometri kitabından
yola çıkarak bir duvar panosuna imza
attılar. Atatürk’ün geometri ve matematiğe kazandırdığı, bugün derslerimizde
kullandığımız yeni ve modern terimleri
ve bu terimlerin eski karşılıklarının yer aldığı panomuz lise öğrencilerinin bilgi dağarcığına büyük katkıda bulunmuş oldu.
21
DERSHANESİZ EĞİTİM İLE ÜNİVERSİTE
KAZANMAK BİR HAYAL Mİ?
Değerli Veliler, Sevgili öğrenciler;
Türkiye’de üniversitelere giriş için merkezi sınav
1974 yılında başlamış ve bu tarihten öncede 1960
ve 1974 yılları arasında da üniversiteler çeşitli yollarla öğrenci seçme yoluna gitmiştir. a) Başvuru sırasını dikkate alma ve ihtiyaç kadar adayı kabul ettikten
sonra kayıtları durdurma, (b) Fakültede verilen eğitimin niteliğini dikkate alarak liselerin fen ya da edebiyat kolu mezunlarını kabul etme, (c) Başvuranları lise
bitirme derecesine göre sıralayarak bu sıraya göre
öğrenci almak gibi. 1960'lı yıllarda ise önce bazı üniversiteler kendileri için giriş sınavları düzenlemeye başlamışlar; sonra bazı üniversiteler bu amaçla
birlikte hareket etme yoluna gitmişlerdir. Aday sayılarındaki artış, sınavlarda çok sorulu ve objektif tip
testlerin hazırlanmasını, başvurma, puanlama, seçme ve yerleştirme, sonuçları bildirme gibi işlemlerde bilgiişlem yöntem ve araçlarından yararlanılmasını gerektirmiştir. Yani anlaşılan o ki hep bir sıralama olmuş hep bir sınav olmuş ve üniversitelere öğrenciler bu sınavlardan geçerek yerleşmiş ve eğitimlerini sürdürmüşler.
Peki, bu üniversitelere öğrencilerin yerleşmesi için takviye aldıkları kurslar ya da dershaneler ne
zaman ortaya çıkmış diye baktığımızda bu kursların 1970 li yılların sonlarına doğru yavaş yavaş ortaya çıkmaya başlamış ve özelikle de 1990 lı ve 2000
li yıllarda okulların önüne geçmiştir. Burada merak
edilen soru şudur özellikle 1990 ve daha öncesinde öğrenciler dershane takviyesi almadan Boğaziçi,
ODTÜ İstanbul Teknik Üniversitesi v.b. gibi iyi okul-
22
lara nasıl yerleşiyorlardı bu okullara girmek için rakiplerini nasıl geride bırakıyorlardı? Bu sorunun tek
bir cevabı vardı; Üniversiteden önceki eğitim kurumlarında kaliteli bir eğitim alıyorlardı. Ve öğrencilerde
bu okullarda aldıkları eğitimlerle disiplinli bir biçimde
çalışarak bu sınavlarda başarılı oluyorlardı.
İşte NESİBE AYDIN Okullarında okuyan öğrencilerde ilk ve ortaöğretim kurumunda aldıkları kaliteli eğitim ile birlikte disiplinli bir biçimde çalışarak iyi
üniversitelerin iyi bölümlerini kazanabilecektir. Değişen zaman sınav sistemleri ve sınav teknikleri ile birlikte NESİBE AYDIN Anadolu Lisesi öğrencileri de
diğer okul ve dershane takviyesi alan rakipleri ile yarışmak için okul içinde dershane programlarını da
kapsayan bir eğitim almaktadırlar.
Herhangi bir okul ve dershaneye gittiğinde alacağı toplam ders kadar dersi normal müfredat içinde öğrencilerimize veriyor bununla birlikte öğrencilerimiz grup problem çözme saatlerinde ders öğretmenlerine çözemedikleri soruları sorup, anlamadıkları konuları yeniden sorup öğrenme fırsatı yakalıyorlar. Ayrıca dershane ile paralel olarak yapılan deneme sınavları, aylık ödev kitapçıkları ve soru bankaları ile desteklenen eğitim programlarımız ile inanan
disiplinli olan, ders ve ödevlerini zamanında ve tam
yapan tüm öğrencilerimiz tıpkı 1980 lerin öncesinde
olduğu gibi dershanesi takviyesi olmadan, aldıkları
kaliteli eğitimle başarıyı yakalayacaktır. İyi üniversitelerin iyi bölümlerini kazanacaklardır.
Ulaş ŞAHİN
Rehberlik ve Psikolojik Danışma Koordinatörü
Sevgili Öğrencilerimiz;
Öğretmen olmadan öğrenciyi sevmeyi, öğretmen olmadan öğrenciyi yaşamayı, öğretmen olmadan öğrenciyi anlamayı bilir misiniz?
Aldığım üniversite eğitimlerine bakıldığında ben
bir ziraat mühendisiyim, ben bir peyzaj mimarıyım,
ben bir halkla ilişkiler uzmanıyım.
İşte bütün bunları bir kenara bırakıp, öğrenci için
var olmanın, yüzü asık bir öğrenciyi rahatlatmanın,
ailesi ile sorun yaşayan bir öğrenciye el uzatmanın,
yıl sonunda sınav sonuçları belli olduktan sonra onların mutluluk çığlıklarını paylaşıp, sevgi sellerinde
boğulmanın ne demek olduğunu yaşıyorum ben onların cıvıltıları arasında.
Öğrencileri, gençleri sevmek, onları kendi çocukları gibi görebilmek; hiçbir genci, öğrenciyi kırmaya, incitmeye, aşağılamaya, rencide etmeye, hiç
kimsenin hakkı ve yetkisi olmadığına inanmaktan
geçer.
Tercih zamanı onlara doğru yolu gösterebilmek
inanın bir anne babadan yakın olduğunuzu hissettiğiniz anlardır. Düşünün ki, siz bir gencin yaşamını etkileyebilecek bir kararda yönlendirme yapıyorsunuz
ve size en az anne babası kadar, bazen daha da fazla değer veriyor.
Eğitim sektöründe sevgi ve vericilik yok ise kesinlikle yaptığınız iş, aldığınız sorumluluk, taşıdığınız
yük size yapışmaz, size yakışmaz. Doğal olarak da
kısa bir müddet sonra sırtınızdan düşer. Yok, şayet
sizin özveriniz gözünüzden öğrenciye geçiyorsa, sıcaklığınızı onunla paylaşmış iseniz sizi yıllarca bıkıp
usanmadan arayacak, anımsayacak ve özleyecek,
başarısını inşa ederken sizden aldığı elektriği kullanacaktır.
Bir eğitim kurumunda herkes öğretmendir. En alt
kadrodan en üst noktaya kadar her çalışan mutlak
ve mutlak bir öğrenci tarafından model olarak alınır. Bazen bir öğretmenin esprileri, bazen de bir idari personelin etüd vermedeki çözüme yönelik bir çabası, bazen de Kurucunun otoritesi. Rol modeli olmak kişilere aşırı sorumluluk getirdiği gibi, rol modeli olan kurum ve topluluk olmak, daha da çok sorumluluk gerektirir. Bu bağlamda böylesi kurumlarda çalışmanın da tatlı bir sorumluluğu vardır ve sizin davranışlarınız da öğrencilerin bakışları ile düzeltici ve
yönlendirici kontrol altındadır.
Uzun yıllarımı verdiğim bu Kurumda, geriye dönüp baktığımda “İyi ki ben de bu güzel ve kalabalık
ailenin içinde varım, onlarca yüzlerce gencin çorbasında tuzum var.” diyebilmek inanın çok ama, çok
keyif verici bir duygu.
Nice güzellikleri paylaşmak, binamıza astığımız
koskoca brandaya kazanan öğrencilerimizin isimlerini sığdırmakta daha da zorlanmak için günlerce el
ele, hep birlikte uğraşmak dileği ile…
Uğur UĞUZ
Nesibe Aydın Dershanesi
Üniversiteye Hazırlık Şubesi Müdürü
23
Dergimizin önceki sayılarında başarılı olmak için
çok çalışmanın tek başına yeterli olmayacağını yazmış ve dikkatleri verimli ve etkili çalışmanın önemi
üzerine çekmiştik. Zira çalıştıkları halde, verimli ders
çalışma yöntemlerini kullanmamaları nedeniyle istediği sonuca ulaşamayan pek çok öğrenci vardır. Verimli çalışma kavramıyla kastedilen, amaca uygun
çalışmadır. Bir üniversiteye giriş sınavlarına hazırlık öğrencisi söz konusu olduğunda ise verimli çalışmayla kastedilen üniversiteye giriş sınavında sorulacak konuların, soru ve çözüm tarzlarının sınav formatına uygun biçimde öğrenilmesidir. Yani üniversite hazırlık sürecinde verimli çalışma denildiğinde
akla etkili ve kalıcı öğrenme gelmelidir. Öğrencilerin
çalışırken etkili öğrenme konusunda bazı temel ilke
ve yöntemler hakkında bilgi edinmeleri, başarıyı artırmada yardımcı olacaktır. Dergimizin bu sayısındaki yazımızın amacı, etkili öğrenme yöntemleri konusunda öğrencileri kısaca aşağıda belirtilen konular
hakkında bilgilendirmektir.
•
•
•
•
•
•
•
•
•
Nasıl öğreniyoruz
Hafıza ve tekrarlama
Motivasyon
Çeşitli öğrenme tutumları
Olumlu düşünmenin ders çalışmaya etkisi
Nasıl ders çalışılmalı
Ders çalışma planı yapma
Çalışma mekanın oluşturulması
Etkili okuma, dinleme ve not alma
Bu konulardan her ne kadar kısaca söz etmek
istesek de konunun kapsamının geniş olması sebebiyle etkili öğrenme faktörlerinden yukarıdaki başlıkların yalnızca ilk beşini dergimizin bu sayısında açıklayacağız. Diğer başlıklara ilişkin açıklamaları ise
dergimizin şubat ayı sayısında yayınlayacağız.
ÖĞRENME
Öğrenme bilgiyi algılama, hafızaya alma, tekrar
geri getirme (hatırlama) ve gerektiğinde kullanma
sürecidir. Bir başka açıdan öğrenme; bireylerin zihinsel yapılarında görülen değişmeler olarak da tanımlanabilir.
Örneğin "Özel Tanımlı Fonksiyonlar" konusunu
bilmeyen bir öğrenci, derste öncelikle işitme ve görme organlarıyla bu konuyu zihnine taşır, burada bazı
işlemlere tabi tutarak algılar. Bu durum zihinde daha
evvel olmayan bir durumun artık var olması durumudur. Zihinde iz bırakan bu işlemler aralıklı tekrarlar sayesinde daha kalıcı izlere dönüşür. Bu değişimlerin bir kısmı gözlenebilirken bir kısmı da doğrudan gözlenemeyebilir. Öğrenme süreci kişinin aktif olduğu bir süreçtir. Öğrenme, bireyin çabası sonucu gerçekleşir.
NASIL ÖĞRENİYORUZ?
✔ Öğrenme sürecinde, duyu organları ve hafıza
(kısa süreli hafıza -uzun süreli hafıza) arasında
sıkı bir ilişki vardır.
✔ Yeni bilgiler (dışarıdan gelen her türlü mesaj)
duyu organları yoluyla fark edilir. Fark edilen
uyarıcılardan dikkat edilenler algılanır ve kısa süreli hafızaya aktarılır.
✔ Kısa süreli hafızadaki bilgilerden tekrar edilmeyenler unutulur. Tekrar edilenler ise uzun süreli
hafızaya saklanmak üzere kaydedilir.
Ö¤renme insan zihninde afla¤›daki diyagramda gösterildi¤i s›rayla meydana gelmektedir;
B‹LG‹LER
DUYULAR
D‹KKAT
ALGILAMA
TEKRAR YAPMAMA
KISA SÜREL‹ HAFIZA
DÜZENL‹ VE ARALIKLI TEKRAR
UZUN SÜREL‹ HAFIZA
UYGULAMA - SINAMA
UNUTMA
24
Ö⁄RENME
✔ Eğer dikkat ve algılama gerçekleşmezse duyusal
bilgi azalarak kaybolacak, bir süre sonra sanki
hiç algılanmamış gibi hissedilecektir. Bu nedenle
dikkat, düzenli ve aralıklı tekrar etme, deneyerek
yerleştirme gibi süreçler bilgilerin uzun süreli hafızaya yerleşmesini sağlamaktadır.
E Yapılacak çalışmadan en iyi verimi alabilmek için
çalışma belli aralıklara bölünmelidir (45-60 dk’lık
çalışmalar öğrenme alanına göre ideal olabilir).
Çünkü, çalışmaya ara vermeden çok uzun süre
devam etmek dikkatin ve konsantrasyonun gittikçe azalmasına neden olmaktadır.
✔ Uzun Süreli Hafıza Nedir? Yeni gelen bilgilerin
eskilerle harmanlanarak saklandığı daimi depodur.
* Ortalama 30 saniye geçtikten sonra hatırlanan her bilgi uzun süreli hafızadan çağrılır.
* Uzun süreli hafızanın kapasitesi sınırsız olarak kabul edilir. Birkaç dakika gibi kısa, bir
ömür boyu gibi uzun aralıklarda saklanan bilgileri içerir.
* Uzun süreli hafızadaki bilgilerin hatırlanabilmesi için uygun kodlamaların olması gereklidir (şifre, zaman, mekan, sayı vb… hatırlatıcılar).
* Uzun süreli hafıza uzun yıllar bilgiyi fazla değiştirmeden tutabilmektedir.
* Uzun süreli hafızada unutma, bilginin kaybolmasından çok bilgiye ulaşma sorunundan kaynaklanmaktadır. Yani saklama değil
geri getirme (hatırlama) sorunu vardır. Uzun
süreli hafızadan bilgiyi geri getirmeye çalışmak, kütüphanede kitap aramaya benzetilebilir. Kitap bulunamazsa bu durum kitabın olmadığını değil, yanlış rafta arandığını gösterir.
E Hiç tekrar yapılmadığında, öğrenilenlerin ortalama olarak %80 i unutulur.
✔ Bu bilgiler belli bir zaman dilimi geçtikten sonra hatırlanabiliyorsa, o bilgilere ilişkin soru sorulduğunda doğru cevap verilebiliyorsa, öğrenme
gerçekleşmiş demektir.
✔ Bilgiler tekrar edilmediği zaman unutulur.
UNUTMAYIN!
E İnsan öğrendiğini çok çabuk unutur.
E Başta ve sonda öğrenilenler daha çok hatırda
kalır.
E Göze çarpan kelimeler, isimler, şekiller daha iyi
hatırlanır.
E Canlı tasvirler, değişik, ilginç tanımlamalar daha
iyi hatırlanır.
E Uzun bir listeyi öğrenmek yerine, daha küçük
parçalara bölerek öğrenmek daha kolaydır.
E Not tutmak, yazarak çalışmak, öğrenmeye mümkün olduğunca çok duyu organını katmak, düzenli ve aralıklı tekrar yapmak öğrenilenlerin kalıcılığını önemli oranda arttırır.
E Düzenli tekrarlar zaman cetveli üzerinde planlanmalıdır.
E Öğrenme üzerinde en fazla bozucu etki yapan
etkenlerin başında; yorgunluk, stres, hastalık,
motivasyon eksikliği, umutsuzluk vb. gelmektedir.
E Öğrenme üzerinde en az bozucu etki yapan etkinlik ise uykudur. Bu nedenle uyumadan önce
kısa bir tekrar yapmanın yararı olabilir.
E Öğrenme bir amaca yönelik olmalıdır. Öğrenmek
için amaçları ya da nedenleri belirlemek, öğrenmeye karşı olan isteği de arttıracaktır.
KALICI BİLGİDE HAFIZANIN VE
TEKRARLARIN ÖNEMİ
Hatırlamayı güçlendirmek için aşağıda belirtilen
aralıklarla tekrar yapmak faydalı olur.
Aynı gün: Öğrenilenler, aynı gün içinde tekrar
edilmelidir.
24 saat sonra: Araştırmalar tekrar edilmeyen
bilginin büyük bir kısmının 24 saat sonra unutulduğunu göstermektedir. Bu nedenle, öğrenilen bilgiler,
24 saat sonra kısa bir tekrarla gözden geçirilmelidir.
Bir hafta ve bir ay sonra: Küçük bir tekrar, bir
hafta ve bir ay sonunda yapılırsa bilgiler öğrenilir ve
kalıcı hale gelir.
Düzenli tekrar edilen bilginin 9 hafta sonra
%75’lik kısmı hatırlanırken, tekrar yapılmaması durumunda bu bilginin 9 hafta sonra ancak %20’si hatırlanabilmektedir.
25
ÖĞRENME TUTUMLARI VE MOTİVASYON
Öğrenmeye karşı istek ve olumlu tutum, motivasyonu artıran etkenlerin başında yer almaktadır. Araştırmacılar, öğrencilerin öğrenmeye karşı tutumlarını aşağıdaki tabloda ana hatlarıyla açıklanan üç grupta toplamaktadırlar.
TUTUM
ÖĞRENCİ ÖZELLİKLERİ
Öğrenmeye Odaklanma
• Başarılı olmama korkusu yoktur.
• Öğrenmeyi ne için gerçekleştirdiğinin farkındadır
• Motivasyonu yüksektir.
• Kendine güveni tamdır.
• Çalışma stratejileri kullanır.
• Planlı çalışma konusunda özenlidir.
Başarısızlıktan Kaçınma
• Başarılı olamama korkusu hakimdir.
• Motivasyonu azdır.
• Başarısızlığı kendi yeteneğinde ya da dersin zorluğunda arar.
• Etkili ders çalışma teknikleri kullanmaz.
• Amacı, öğrenmeden çok ders geçmek veya ödev yetiştirmektir.
• Anlayarak çalışma yerine ezbere başvurur.
• Öğrenmenin sonuçlarını kontrol etmek amacıyla yapılan sınav gibi
uygulamalar gerginliğini arttırır.
Başarısızlığı Kabul Etme
• Başarısızlığı kaçınılmaz görür.
• Ders çalışma ve motivasyon ihtiyacı minimum düzeydedir.
• Sürekli desteğe ihtiyacı vardır.
• Başarılı olmak için çaba göstermez.
• Ders dışı etkinliklere fazla zaman ayırır.
Yukarıda ifade edilen üç tür öğrenci tutumunda
bir öğrencinin sürekli olarak aynı grupta kalması söz
konusu değildir. Gruplar arasındaki bu geçişler öğrencinin göstereceği çaba ile doğru orantılıdır. Başarısızlığı kabul etme tutumu en tehlikeli tutum olarak görülebilir. Bu tehlikeyi bertaraf etmek için öncelikle olumsuz tutumlara neden olan olumsuz düşüncelerden kurtulmak gerekir.
ÖĞRENMEYE KARŞI OLUMSUZ
TUTUMLARINIZI NASIL DEĞİŞTİREBİLİRSİNİZ?
“Antremanlarım bana dayanılmaz acı ve yorgunluk verdiği zaman, kendi kendime:
“Kalk! Şampiyon olacaksın! Kazanacaksın!”
diyor ve yeniden çalışmaya başlıyordum.”
“Doğrusu, ilk maçımı her zaman “kendimle”
yapıyordum.
Muhammed Ali
➢ Motivasyonun en iyi kaynağı bireyin kendisidir.
➢ Kendi kendinize bir takım motivasyon kaynakları
oluşturabilirsiniz. Bu kaynaklar hem kendi içinizde hem de dışarıda mevcuttur.
26
➢ Her şeyden önce okulda ve dershanede öğrendiklerinizi sizin için anlamlı ve değerli kılmaya çalışın.
➢ Her türlü dersi çalışırken, bu çabanızın gelecekteki başarı ve mutluluğunuzla yakından ilişkili olduğunu düşünün.
➢ Sıkıcı bulduğunuz derslerin dahi gelecekte gerçekleştirmek istediğiniz hedeflere ulaşmada bir
etkisi olduğunu kabul ederseniz, o dersleri çalışma isteğiniz artacaktır.
➢ Ders çalışmayı başarılması gereken bir iş ya da
çözülmesi gereken bir problem olarak görürseniz, ders çalışmak sizin için daha zevkli bir hale
gelebilir. Böylelikle, zamanla öğrenmenin, doyum sağlayıcı bir etkinlik olduğunu düşünmeniz
mümkün olacaktır.
➢ Kısaca, motivasyon artırmada en önemli etken,
ders çalışmaya yönelik düşüncelerinizi olumsuzdan olumluya doğru değiştirmeniz olacaktır.
➢ Her şeye rağmen öğrenmeye karşı tutumunuzu
olumlu yönde geliştirmekte zorlanıyorsanız, öğretmenlerinizden, okul ve dershane rehber öğretmen/psikolojik danışmanından ve ailenizden
yardım isteyebilirsiniz.
Sizin çabanız, başkalarından alacağınız bu
yardımla birleşince başarınızı artırmamanız için
bir neden kalmaz.
Gelin hayata gülen gözlerle bakan bir şampiyonluk filmini de sizin için çekelim. Başlangıç
olarak bugünü seçelim.
Başrolde sen olmalısın, içindeki enerjiyi hisset, başaracağını ve şampiyon olacağını her gün defalarca kendi kendine tekrar et !
OLUMSUZ DÜŞÜNCELERİN SİZİ
YORMASINA İZİN VERMEYİN
Ne Diyoruz ?
Ne Yapmış
Oluyoruz?
“Ama ben şanslıydım, bunu
herkes yapabilirdi.”
Başarının değerini azaltma
“Hepsi benim hatamdı.”
Kişiselleştirme
“Bir işe yaramıyorum.”
Genelleştirme
“Bu sınav bir felaket olacak.”
Abartma
OLUMLU DÜŞÜNCELER
MOTİVASYONU YÜKSELTİR
Olumlu düşünce, yaşamımızı daha olumlu kılmanın bir yoludur. Bu, sizi engelleyenlerden çok, destekleyenlere odaklanma yöntemidir.
Ne Diyoruz ?
Ne Yapmış
Oluyoruz?
“Gayet iyi gitti”
Başarıyı kabullenme
“LYS 2’ye bir sonraki sınavda daha çok çalışsam iyi olacak.”
Hatalara ilişkin sorumluluk alma ve düzeltme çabası
“Mat-1 dersinde iyi değilim daha çok çalışmalıyım.”
Yeterlilik alanını belirleme
“Ortalamam biyoloji ve
coğrafya yüzünden düştü ama diğerleri iyi.”
Sonuçları yapıcı bir
şekilde değerlendirme
OLUMSUZ BAKIfiLARI OLUMLUYA ÇEV‹RMEK MÜMKÜNDÜR.
DERS ÇALIfiMAYA
• Çal›flt›kça hofllan›lan
• Sonucunda baflar› getiren
• Baflard›kça çal›flma iste¤ini art›ran
S›k›c›, Zor, ‹tici, Gereksiz vb.
biçimde bakmak
YER‹NE
• Hedefe yak›nlaflt›ran
bir u¤rafl olarak bakmak gerekir
Dergimizin şubat sayısında görüşmek dileğiyle…
Coşkun KOÇ - Müge ŞAFAK - Mustafa AĞCA
Nesibe Aydın Dershanesi Rehber Öğretmenleri
27
Televizyon, çocukları eğlendiren, dünyaya açılan
bir pencere görevi gören ve çocukların gelişimlerini
etkileyen bir kitle iletişim aracıdır.
Genel anlamda kitle iletişim araçlarının temel işlevi, bir yandan eğlendirirken diğer yandan da gerçeğe dayalı sorunlara çözümler getirebilmek ve eğitmektir. Televizyon da sınırlı zaman diliminde doğru
programların seçilmesi halinde çocuğun gelişimine
olumlu katkı sağlayabilmektedir. Ancak iyi değerlendirilmediği takdirde ise olumsuz sonuçlara da neden olmaktadır. Çünkü çocuklar televizyondaki yaşam biçimlerinden ve davranışlardan çeşitli mesajlar
oluştururlar. Yapılan araştırmalar televizyon izleme
davranışının en yoğun görüldüğü dönemin 11–14
yaşlar olduğunu belirlemiştir. Araştırmalar, ortalama
olarak bir çocuğun 16 yaşına kadar televizyonda 13
bin şiddet eylemine tanık olduğunu gösteriyor.
Şiddet eylemlerinin izlenmesi çocukta ruhsal
gerginliği arttırabilmekte, dengesi kolayca değişebilen, öfke eğilimli çocuklarda ise duygusal kontrolün zayıflamasına neden olmaktadır. Yapılan araştırmalar, bilgilerin yaklaşık %80 'nin görsel olarak elde
edildiğini ortaya koyuyor. Algılanan veya öğrenilen
bilgilerin zihinde bıraktığı izlerin insanın davranışlarını belirlediği düşünülürse, çocuklar gerçek ya da
sahte olduğunun farkına varmaksızın televizyonda
sunulanları birer davranış kalıbı olarak kabul ederek
o şekilde davranabiliyorlar.
Televizyonda yaşamın sert gerçeklerine tanık
olan çocuklar zihinlerinde kaydettikleri şiddet içerikli davranış kalıplarını oyunlarına ilişkilerine yansıtıyorlar.
Smack-down gibi programların etkisi ile şiddetin
nasıl işleneceğinin tekniğinin de öğretildiği yadsınamaz bir gerçektir.
Olumlu ve olumsuz her türlü uyarıcıya açık olmaları nedeniyle çocuklar, televizyonun olumsuz etkilerinden zarar görmeye en açık ve bu anlamda en korunması gereken kesimdir.
Fazla televizyon izleme okuma başarısı olmak
üzere akademik başarıyı da düşürmektedir. Bunun
nedeni televizyonun yalnızca görsel algıya hitap
eden doğasının beynin sağ yarıküresindeki dille ilgili
bölgenin gelişimini engellemesidir. Aşırı uyarıcı öğelerle donatılmış çocuk programlarının bile uzun süre
izlenmesinin, çocukların dikkat sürelerini kısalttığı
artık bilinmektedir. Çocuk uzun süre televizyon seyredip bu aşırı uyaranlara alıştığında, hafif uyaranlara
dikkatini vermemekte, bu nedenle böylesi programlar çocuğun oyunlarında ve sosyal ilişkilerinde beynini özgürce kullanmasını engellemektedir.
28
Ön beyin korteksi planlama, organizasyon, dikkat ve özdenetimden sorumludur. Uzun süreli ve
plansız televizyon izlemenin, bu bölgelerin tembelleşmesine neden olduğunu ortaya koyan araştırmalar bulunmaktadır.
Yarının yetişkinlerini meydana getirecek çocuklarımızın ruh sağlığı yerinde, dengeli ve uyumlu birer
birey olarak yetişmeleri büyük ölçüde çocukluk yıllarında aldıkları uyarımlara bağlıdır. Bu nedenle çocukların izleyecekleri programların seçiminin otokontrol yoluyla ve büyük bir sorumluluk anlayışı içinde siz anne ve babalar tarafından yapılması gerekmektedir
Ailelere Öneriler:
• Çocuklarınıza iyi bir televizyon izleyicisi olma konusunda iyi bir model olun. İzlediğiniz programların içeriği çocuklarınızın da tercihini belirleyecektir.
• Çocuğunuzla beraberken izlediğiniz programların
içeriğine dikkat edin, çocuğunuzda saldırganlık
tepkilerini harekete geçiren, aşırı uyaran, yaş düzeyine uygun olmayan, toplumsal değer yargılarını öğrendiği şu dönemde bunları değiştirmeye çalışan programları o yattıktan sonra izleyin.
• Çocuğunuz televizyon izlerken mümkün olduğunca onun yanında bulunun, böylece televizyonda
gördüğünüz olumsuz bir durumda müdahale ve
açıklama şansınız olabilir.
• Televizyonu sorumluluklarını yerine getirdikten
sonra sadece kısıtlı bir süre izlemesine izin verin.
• Çocuğunuzun dinlenme zamanlarında arasıra televizyonu kapatarak müzik dinlemek, sohbet etmek, beraber oyun oynamak, kitap okuma gibi etkinliklere fırsat yaratın.
• Çocuğunuzla karşılıklı güvene dayalı ve iletişime
açık bir ilişki kurmalısınız. Böylece çocuğunuz internet ortamlarında rahatsız edici kişi veya durumlarla karşılaştığında sizden yardım alabileceği hakkında size güvenir.
• Televizyon kullanımı çocuğunuzun ders çalışmasına, sosyal ilişkilerine, sizinle olan iletişimine engel olacak ölçüde artmadan bu araçların kullanımını makul ölçülerde sınırlamalısınız.
• Çocuğunuzun odasında televizyon bulundurmayın.
Özel Nesibe Aydın İlköğretim Okulu
I. Kademe Rehberlik Birimi
Sizleri her zamankinden daha fazla uyarmaya başladılar: “O suyu öyle açık bırakma”,
“Diş fırçalarken musluğu kapa”, “Daha çabuk
yıkan lütfen” diye, değil mi? Anne babalar her
zaman böyle uyarılar yapar ama bu sefer ses
tonları biraz daha endişeliydi. Zaten artık siz
de anlamışsınızdır suyumuzun azalmasıyla ilgili bir sorun yaşadığımızı. Su tüm canlıların yaşayabilmek için en çok ihtiyaç duyduğu şeylerden biri, ama uzmanlar giderek suyun azaldığını söylüyor. Neden? Her zamankinden farklı neler oldu?
Dünya yüzeyinin dörtte üçü sularla kaplı
ama bu suyun büyük çoğunluğu tuzlu ve ne yazık ki içilmesi mümkün değil. Dünyamızdaki su-
yun yalnızca yüzde 2,5’i tatlı ve içilebilir su ama
onun da çoğu buzul halinde. Kalanın kısmın birazı yer altında, birazı göllerde ve derelerde, birazı da su buharı olarak bulunuyor. Yine de inanılmaz olan ne biliyor musunuz? Doğru kullanıldığı ve doğru paylaşıldığı zaman bu azıcık gibi
görünen su bile yeryüzündeki tüm canlılara yetebilir!
Bu kadar az miktardaki su nasıl oluyor da
bu kadar çok sayıdaki canlıya yetebiliyor? Cevabı çok basit: Su döngüsü nedeniyle. Dünyada su hareket eder, şekli değişir, canlılar onu kullanır fakat gerçekte yok olmaz.
Devam edecek…
29
Bu yıl Eko- Planımızın yönergeleri sayesinde öğrenmemiz gerekenleri öğrendik. Yeni EkoOkul odamıza taşındık. Eşyalarımızı yerleştirdik. Meşe palamutlarımızı toprakla buluşturduk.
Okul müdürümüz Ahmet Sürücü ve Eko-Timin
tüm öğrencileriyle birlikte toplantı yaptık. Çevre ile ilgili yeni projelerimizin oluşumları ile ilgili konuştuk.
Yeni bir başlangıç daha…
Sodexo elemanlarından Yakup SARAÇ bize
arkadaşlarının ve kendisinin yapmak istediklerine destek verip veremeyeceğimizi sordu. Bizden istenen bu kampanya “Engellilere” sandalye alabilmek için su ve kola şişelerinin kapaklarını biriktirerek gerçekleştirilecektir. Sizlerden su
kapaklarını toplamamıza yardım etmenizi istiyoruz. Şimdiden teşekkürler...
"
Para karşılığında satın alınamayacak değerler de vardır. Aşk, evlat sevgisi ve üzerinde yaşadığımız yurt, bu değerlerden bazılarıdır.
Türkiye, atalarımızdan kalan biricik yurttur. Bu
yurt, bizlere yaşamın temel kaynağını sunmaktadır: Soluyacak hava, içecek su ve karnımızı
doyuran toprak. Yaşamın üç temel kaynağı, doğanın içinde saklıdır.
Bir ağaç, şu anda bu satırları okurken soluduğunuz havayı sizin için üretmiş olmalı. Az
sonra yudumlayacağınız su damlacıkları, bir dağın yamacındaki pınardan doğup, yerini dahi
bilmediğiniz bir akarsuyun kollarıyla yaşadığınız
yere kadar ulaştı. Yiyeceğiniz tek bir dilim ekmekteki buğday, ancak yüzlerce yılda oluşabilen bir avuç toprağın içinde büyüdü.
Arabasız, cep telefonsuz, politikasız ve hatta hiç para kullanılmayan bir dünyada yaşayabiliriz. Ancak soluduğumuz havadan, içtiğimiz sudan ve karnımızı doyuran topraktan vazgeçmeyiz. Bu üç doğal kaynağı gözden çıkarmak, hem
yurdumuzu hem de gelecek kuşakların yaşamını tehlikeye sokmaktır. Bu nedenle doğal varlıkların korunması, günümüzde insanlığın dikkatle
düşünmeye başladığı bir konudur.
"
Yukarıdaki yazı Atlas dergisinden kısaltılarak
aldığımız ve çok sevdiğimiz bir yazıdır. Sizlerle
paylaşmak istedik.
Çevre bilincini yaşam biçimine dönüştürecek olan öğrencilerimizin “Su Hayattır ve Su Kirliliği” konusunda yazacakları şiirleri, araştırmaları ve öykü çalışmalarını bekliyoruz.
Y.Sevengül ÇAPAR-Eda Önat HATAYSAL
EKO- KOORDİNATÖR ÖĞRETMENLERİ
30
Günümüzün büyük bir kısmını bilgisayar ve
İnternet kullanarak geçiriyoruz. Günlük yaşamda
ihtiyaç duyduğumuz birçok bilgiye bu yolla ulaşabiliyoruz. Araştırmalar yaparken, bir bilgiye ulaşmaya çalışırken birçok Web sayfası arasında dolaşıyoruz. Peki bu Web sayfalarının nasıl oluşturulduğunu, arka planda ne tür programların çalıştığını, hangi programlama dillerinin kullanıldığını,
animasyonların nasıl hazırlandığını ve sayfalardaki resimlerin nasıl düzenlendiğini biliyor muyuz?
kodları yazabilmek için kullanılan Web programlama dillerinden biri olan HTML (Hypertext Markup Language) dilini öğrenerek başladık işe. Boş
bir not defterinde yazdığımız kodların Web sayfasına nasıl dönüştüğünü izledik. HTML kullanarak
metinleri biçimlendirdik, arka planı renklendirdik,
resimler ekledik, listeler ve bağlantılar oluşturduk.
Bütün bunları Web sayfası hazırlarken kullanacağımız Web tasarım programına komut satırında
da hakim olmak için öğrendik.
Bu sorulara cevap bulmak için 6–7 ve 8. sınıflardan oluşan bir grup öğrencimizle Web Tasarımı Kulübü çalışmalarına başladık. Ortaya bir
ürün çıkarmaya başlamadan önce yayında olan
Web sayfalarını inceleyerek, onları eleştirel gözle
değerlendirdik. Kullanım kolaylığı, tasarım, amaca ve hedef kitleye uygunluk kriterleri altında birçok siteyi inceledik. Bu değerlendirmelerden hareketle Web sayfalarımızın nasıl tasarlamamız gerektiğiyle ilgili fikir edindik.
HTML’i temel düzeyde öğrendikten sonra
Web tasarım programı kullanmaya başladık. Artık sayfalarımızı kolaylıkla düzenleyebiliyor, tasarımlarımızı Web sayfamıza yansıtabiliyoruz. Kişisel Web sayfalarımızı hazırlarken kendi ilgi alanlarımıza Web sayfamızda hayat veriyoruz.
Artık Web sayfalarımızı hazırlamaya başlayabilirdik. Her işte olduğu gibi Web sayfası tasarlarken de işe en temelden başladık. Web sayfalarının arka planında çalışan kodlarla tanıştık. Bu
Yıl boyunca, hazırladığımız Web sayfalarında
kullandığımız resimleri düzenlemeyi, sayfalarımıza kendi hazırladığımız animasyonları eklemeyi ve
öğrendiklerimize yeni bilgiler ekleyerek yeni projelerde daha başarılı ürünler ortaya koymayı hedefliyoruz.
Melek Basmacı TOP - Ömer AYDIN
31
Günümüz dünyasında teknolojinin hızla gelişmesi ve ekonomide önemli bir pay haline
gelmesi, eğitimde teknoloji kullanımını da beraberinde getirmektedir. Bilgisayarların hayatımızdaki yeri ve işlevi her geçen gün artmakta
ve hem öğrenme-öğretme süreçlerini hem de
eğitimin ekonomik ve toplumsal işlevlerini etkilemektedir. Ancak, teknolojinin sadece araç
olarak okullara girmesi amaçlanan etkisini gözlemleyebilmek için yeterli değildir. Okul yönetimi, öğretmen, öğrenci ve veli işbirliği ile teknolojinin kendi amaçlarına yönelik kullanılabilmesi
ve bu sayede öğrenme-öğretme sürecinde yarar sağlanabilmesi çok önemlidir.
Teknolojinin öğrenme-öğretme süreçlerinde kullanılmasının dersin verimliliğini artırmaya
yönelik birçok faydası olduğu tespit edilmiştir.
Eğitimde teknoloji kullanımı ile soyut kavramların somutlaştırılması ve konunun daha etkili sunulması sağlanmakta, öğrencilere problem
temelli öğrenme olanakları sunarak, problem
çözme yeteneklerinin geliştirilmesi kolaylaştırılmaktadır. Ayrıca, ses, video, metin ve benzeşimlerinin bir arada kullanıldığı çoklu ve web
tabanlı ortam uygulamaları kullanılarak, öğrencilerin görsel, işitsel ve iletişim kabiliyetlerini
geliştirmesine olanak sağlandığı yapılan çalışmalarda ortaya çıkarılmıştır. Derslerde teknoloji kullanımının öğrencilerin ilgi ve dikkatini çekmede ve güdülenmeyi artırmada faydalı oldu-
32
ğu, öğrencilerin kısa zamanda daha çok öğrendikleri ve teknoloji destekli öğretimin geleneksel öğretime kıyasla öğrencilere daha çok zihin etkinliği sağladığı görülmüştür. Bütün bunlara ek olarak, teknolojinin öğretimi daha zevkli ve anlamlı hale getirdiği de gözlemlenmiştir.
Eğitimde teknoloji kullanımı belirtilen bu
yara rları sağlasa da bu konuda en önemli
rolü öğretmenler üstlenmektedir. Öğretmenler,
derslerinde, teknolojiyi amaçlarına uygun sıklıkta ve etkinlikte kullanmadıklarında belirtilen
yararları elde etmek mümkün olmayacaktır.
Teknolojinin eğitimdeki olumlu etkisini gören birçok firma eğitim yazılımları hazırlamıştır.
Bu yazılımlara ek olarak İnternet üzerinde birçok açık kaynak da (eğitsel oyunlar, animasyonlar, sanal manipülatifler vb.) bulunmaktadır.
Bu kaynaklar birçok dersin içeriğini zenginleştirmek ve dersin verimliliğini artırmak için öğretmenler tarafından kolaylıkla kullanılabilmektedir. Bu kaynaklara bazı örnekler aşağıda listelenmiştir:
•
•
•
•
•
•
•
http://www.sosyaldersleri.com/
http://www.matematiktutkusu.com/
http://www.mathmaterials.gen.tr/
http://www.egitlence.com/
http://www.fenokulu.net/
http://www.erolkarakirik.com/samap/
http://samap.ibu.edu.tr/samapuye/
Okulumuzda, teknolojinin etkin kullanımına
yönelik yoğun çalışmalar yapılmaktadır. Eğitim
portalı sayesinde okul yönetimi, veli, öğretmen
ve öğrenci iletişimi artarak öğrenci gelişim takibi hız kazanmıştır. Bilişim Teknolojileri derslerinde öğrencilerin sınıflarda işledikleri konulara yönelik projeler ve etkinlikler yapılıp öğrencilerin hem teknoloji kullanımını içselleştirmeleri hem de derslerinde işledikleri konuları teknoloji kullanarak pekiştirmeleri hedeflenmiştir.
Diğer derslerde de teknoloji kullanımını dersin
amacına uygun olacak en verimli şekilde öğretmenlerin kullanması hedeflenmektedir. Bu
kapsamda her sınıfta bulunan bilgisayar ve İnternet bağlantısı yanında akıllı tahta uygulamalarıyla da dersin içeriği zenginleştirilmekte, öğrencilerin, teknolojinin öğrenme-öğretme süreçlerindeki yararlarından en üst düzeyde yararlanmaları hedeflenmektedir.
Hayatımızın bir parçası haline gelen teknolojiyi eğitimimizin de bir parçası haline getirerek
öğrencilerin teknoloji okuryazarlığının yanında,
öğrenme amacına uygun olarak analitik düşünme, problem çözme ve üst düzey düşünme becerileri gibi bilişsel davranışlarını destekleyici bir öğrenme-öğretme süreci içinde olma-
larını sağlamaya önem verilmelidir. Bu sayede
teknolojinin eğitimde kullanımının faydaları en
üst düzeyde gözlemlenebilecektir.
Bilişim Teknolojileri Zümresi
Melek Basmacı TOP
Ömer AYDIN
Kaynakça:
Aşkar, P. Eğitimde Teknoloji Kullanımı
Birinci Konur, K., Sezen, G., Tekbıyık,
A., (2010). Fen ve Teknoloji Derslerinde
Yapılandırmacı Yaklaşıma Dayalı Etkinliklerde Öğretim Teknolojilerinin Kullanılabilirliğine Yönelik Öğretmen Görüşleri. Eğitim Teknolojileri Araştırmaları Dergisi, Cilt
1, Sayı 2
Koç, M. (2005). Öğrenme Teorilerinin
Etkili Teknoloji Entegrasyonuna Ve Hizmet
Öncesi Öğretmen Eğitimine Etkileri: Eleştirel Literatür Taraması. Türk Fen Eğitimi
Dergisi (TÜFED), Sayı 3
33
34
35
ANKARA BÖLGE MÜDÜRLÜĞÜ
Öveçler 2. Cadde 1284/4 Sok. No:19 Daire: 7
Tel: (0312) 472 51 50 • Fax: 472 85 89
Öveçler 06450 ANKARA
Angora Grup Sigorta Aracılık Hizm. Ltd. Şti.
Şehit Adem Yavuz Sk. No: 11/1 06440 Kızılay / Ankara
Tel : 0 312 418 30 01 (Pbx) • Fax : 0 312 418 30 03
e-posta : [email protected]
LİBAS BEBE
LARA EĞİTİM MATBAA YAYINCILIK
SANAYİ VE TİCARET LİMİTED ŞTİ
Ağaç Metal Kooperatifi 27. Cadde 1435.
Sok. No: 30 İvogsan–Yenimahalle/ANKARA
Tel: 0312 395 83 42 • Faks: 395 83 41
Adres: Atatürk Bulvarı AND İş Hanı, 69/F
Kızılay/Ankara (312) 433 13 85 (pbx)
Adres: Tunalı Hilmi Caddesi, 100/2
Kavaklıdere/Ankara (312) 427 59 21 (pbx)
KADAK Özel Güvenlik
Hizm. Tic.Ltd.Şti.
Menekşe-1 Sokak No:3/8-9
Kızılay/ANKARA
Tel: 0312 418 07 85
Faks: 0312 418 07 95
[email protected]
Gaziosmanpaşa Mah. Cad. 06830
Telefon:(312) 4852224 • Gölbaşı/ANKARA
KARACAOĞLU SİGORTA
Akay Caddesi 21/4 Çankaya / ANKARA
Tel: 0312 425 23 18
CİTO TÜRKİYE OFİSİ
ODTÜ Teknokent Galyum Blok B13
06531 ODTÜ-Ankara
Tel: 0 312 210 17 67 / 120 • Faks: 0 312 210 17 68
İNKATEK Bilgisayar Elektronik ve İletişim Sis. Ltd. Şti.
AÇS MOBİLYA
Samsun Yolu 27.Km Hasanoğlan - ANKARA
Tel: 0312 866 18 88 (pbx) Faks: 866 18 00
GÖÇEROĞLU TİCARET
Ankara Cad. 213 S. 2/17 Gölbaşı/ANKARA
Tel: (312) 484 14 69
36
Ceyhun Atıf Kansu Cad. 1368 Sok. No: 1/12
+90.312. 284 9911 • 284 2272
[email protected] • Balgat / ANKARA
GAMZE TEMİZLİK
G.O.P. Mahallesi 212.Sokak Ankara İş Merkezi
No: 1/A Gölbaşı/ANKARA
Tel: 3124843477 • Fax: 03124843477
SEDAT BEY TURİZM
Ziyabey Cad. 13. Sk. No: 14/5
Balgat / ANKARA
Tel: 312 220 35 25 – 26 – 27
Fax: 312 220 35 28
[email protected]
LARA KIRTASİYE
Turan Güneş Bul. 596. Sok. 40/1 Oran / ANKARA
PAPİRÜS REKLAM
Cinnah Caddesi Kuloğlu Sokak 11/ 4
Çankaya/ ANKARA
Tel: (312) 440 95 96 • Fax: (312) 440 00 11
http://www.papirusreklam.com
ÇETİN EMEÇ ŞUBESİ
Ceyhun Atuf Kansu Cad. No 116/C Balgat 06520
Tel: 312- 473 18 85 • Faks: 312- 473 21 45
MERT KIRTASİYE
Cihan Sokak No: 13/B Sıhhiye / ANKARA
Tel/Faks: (312) 230 70 30 – 230 75 30 – 230 27 91
GÜR–TEK KOPYALAMA MERKEZİ
Meşrutiyet Cad. No: 9/1 K›z›lay / ANKARA
Fax : +90 312. 419 65 65 Pbx
Tel : +90 312. 419 65 30
E-Posta: [email protected]
TUNA MATBAACILIK SANAYİ VE TİC. A.Ş.
Bahçekapı Mah. 50. Sk. No: 7 Şaşmaz / ANKARA
Tel: 0312 278 34 84 (pbx) • Faks: 278 30 46
E–posta: [email protected]
ETAP KAĞITÇILIK
YURT DIŞI KARGO
SANTEK HAVUZ
Nasuh Akar Mah. Osmanlı Cad. No: 33/15
Balgat / ANKARA
Tel: 0312 287 68 67 • Faks: 0312 287 65 13
İvedik Org. Merkez San. SiT. 538.Sok.No:47-49
Yenimahalle/Ankara
Tel: (312) 395 89 00 Belgegeçer: (312) 395 89 04
www.etappaper.com
Çetin Emeç Bulvarı 6. Cadde
No: 66/1 Öveçler / Ankara
Tel : 472 70 40 (5 Hat ) Fax : 472 70 46
37

Benzer belgeler