Devamı için tıklayın... - Hakkımızda "Dünya`da Barilla"
Transkript
Devamı için tıklayın... - Hakkımızda "Dünya`da Barilla"
FAO GELİŞMEKTE OLAN ÜLKELERDE GIDA İSRAFI “SAVE FOOD” ÇÖZÜMÜ Her yıl israf olan gıdanın neredeyse yarısı, gıda sektörünün GSMH’ye katkısının bazı bölgelerde (Güney ve Doğu Asya, Afrika) yüzde 30’a vardığı, nüfusun yüzde 70’e varan oranlarının kırsal bölgelerde yaşadığı ve tarıma bağımlı olduğu gelişmekte olan ülkelerde kaybediliyor. FAO’nun önderliğini yaptığı Save Food girişimi, gıda güvenliğini artırmak için gıda kaybını ve israfını azaltmayı amaçlıyor. Yazan REN WANG FAO, Tarım ve Tüketiciyi Koruma Bölümü Genel Müdür Yardımcısı Dünya genelinde üretilen gıdanın üçte biri hiç yenmiyor. Bu her yerde oluyor ancak, farklı nedenlerle. Pek çok eski siyah beyaz film ve televizyon dizilerinde, sinemada komedinin epik anları haline gelmiş kremalı pasta kavgaları gösterilirdi. Buradaki israf, belki de gerçek hayatta muz ağaçlarının fırtınalar tarafından tahrip edilişini seyretmiş olduklarından, bazıları için rahatsız ediciydi. Tarih boyunca gıdanın bol olduğu ve bu yüzden değer verilmediği yerler olmuştur. Durum artık böyle değil. Dünya nüfusundaki ani artış ve gezegenin iklim değişikliği sorununa batmış olması nedeniyle, ufukta devasa sorunlar belirmiş durumda. Gelişmekte olan dünyadaki en önemli sorun, çöp bidonlarını ve atık gömme alanlarını boylayan gıda değil. Gıda daha pazara ulaşamadan çürüyor, bazen karnı aç olarak yatağa giren kimselerden kısa bir mesafe ötede. GELİŞMEKTE OLAN DÜNYADAKİ GIDA KAYBININ ÖLÇEĞİ NEDİR? Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO), her yıl insanların tüketimi için üretilen 1,3 milyar ton gıdanın kayıp veya israf olduğunu ortaya çıkaran “Küresel Gıda Kayıpları ve Gıda İsrafı” adlı bir araştırma yaptırdı. Bu miktarın yaklaşık yarısı gelişmekte olan ülkelerde ziyan oluyor. Gelişmekte olan ekonomiler ve bu ülkelerde yaşayanlar, çok büyük oranda tarıma ve canlı hayvana bağımlı. Dünya Bankası’na göre, gelişmekte olan ülkelerde gıda sektörünün GSMH’ye katkısı %30’a kadar çıkabiliyor. Güney Asya’da, Afrika’da ve doğu Asya’da, nüfusun yüzde 70’e varan oranları kırsal kesimde yaşıyor ve tarıma bağımlı. Gelişmekte olan ülkelerdeki gıda kayıplarının yüzde 95’i, besin tedarik zincirinin erken aşamalarında “istenmeden” oluşan kayıplar Parasal açıdan ifade edersek, küresel gıda kayıpları ve israfının bir trilyon ABD doları olduğu tahmin ediliyor. Bu miktarın üçte biri gelişmekte olan ülkelerde kaybediliyor. Gelişmekte olan ülkelerin gıda kayıplarını azaltmak gıda ve beslenme güvenliğini artırmakla kalmayacak, aynı zamanda gelir düzeylerini de artırıp çevre üzerindeki olumsuz etkiyi minimuma indirecek. Gıdayı acilen kurtarmamız gerektiği giderek daha da aşikâr hale geliyor. “SAVE FOOD” GİRİŞİMİ Gıda kayıpları ve israfı sorununun boyutları ve karmaşıklığı, tek başına hareket eden herhangi bir kuruluş anlamlı sonuçlar alamayacağından, işin içine giren tüm oyuncuların ve tüzel kişiliklerin işbirliği yapmasını gerektiriyor. SAVE FOOD; Messe Düsseldorf ile ortaklaşa olarak FAO’nun önderliğinde gerçekleşen, özellikle en muhtaç durumda olan ülkelere yoğunlaşılan, gıda kayıplarını ve israfını azaltmayı hedefleyen küresel bir girişimidir. SAVE FOOD, diyaloğu teşvik ederek ve besin zinciri boyunca çözümler geliştirmeye yardımcı olarak endüstri, politika, araştırma ve sivil toplum alanlarındaki paydaşlar arasında bir ağ oluşturmayı amaçlamaktadır. Küresel girişim şu anda dört ana bölgeye yoğunlaşmıştır: 1. Gıda kaybının ve israfının etkileri ve soruna bulunacak çözümler konusunda bilinci artırma. Bu, küresel bir iletişim ve medya kampanyası yoluyla sağlanmaktadır; 2. Dünya genelinde gıda kaybı ve israf azaltma girişimlerinin birlikte ve eşgüdümlü çalışması. Sorunlar ve çözümler hakkında bilgi alışverişinde bulunuluyor; yöntemler, stratejiler ve yaklaşımlar uyumlu hale getiriliyor; 3. Politika, strateji ve program geliştirme. Yatırım için en olumlu sosyo-ekonomik etkileri sağlayan gıda kaybı azaltma önlemlerini belirlemek üzere ülkeyeyöreye göre yapılan bir dizi saha çalışmasını içerir. 4. Özel sektör ve kamu sektörünün gerçekleştirdiği yatırım programları ve projeler için destek. Besin zincirinde yer alan oyuncular ve kuruluşlar için teknik ve idari destek ve bunun yanı sıra kapasite oluşturma (eğitim) girişimleri. SAVE FOOD’un web sitesi (www.fao.org/save-food), özel sektörden ve kar amaçlı olmayan kuruluşlardan girişime ortak olma ve uzmanlık katkısı sağlama çağrısı dâhil, detaylı bilgi sağlamaktadır. SORUNLAR VE NEDENLERİ Acil açlık sorunları, yenebilir hububat için daha iyi yetiştirme yöntemleri ve hububata erişimle, geçici olarak giderilebilir ancak, gelişmekte olan ülkelerdeki gıda kaybı sorunu ana gıda kalemlerinin ötesindedir. İşin aslı, meyve ve sebzeler, ayrıca kök ve yumrukök bitkiler, tüm gıdalar içinde en yüksek kayıp ve israf oranlarına sahiptir. Taze gıda alımı sağlık açısından önemli faydalar sağladığından, bu özellikle bir endişe konusudur. Gelişmekte olan ülkelerin çok azı, Dünya Sağlık Örgütü’nün önerdiği kişi başına tüketim miktarını sağlayacak bulunabilirlik düzeyine erişmeye yeterli meyve ve sebze üretmektedir. Aynı gıda bulunabilirliği denkleminde, taze bahçecilik ürünlerinde hasat sonrası oluşan kayıplar hesaba katıldıktan sonra, pek çok toplumda günlük dengeli bir beslenme diyetinin nadiren uygulanabildiği sonucuna varılabilir. Gelişmekte olan ülkelerdeki gıda kayıplarının birkaç nedeni bilinmekteyse de besin zincirinde belirli noktalarda yaşanan kayıpların nerede, hangi ölçekte ve tam olarak neden aşırı derecede yüksek olduğuna dair çok az akademik bilgi bulunmaktadır. Gelişmekte olan ülkelerdeki gıda kayıplarının %95’inin, besin tedarik zincirinin erken aşamalarında “istenmeden” oluşan kayıplar olduğu tahmin edilmektedir. Bunlar hasat teknikleri, taşıma, depolama ve soğutma tesisleri, kamu altyapısı, nakliye araçları, ambalajlama ve pazarlama sistemlerindeki mali, idari ve teknik sınırlamalara atfedilmektedir. ADIM ADIM DEĞİŞMEK FAO, kolaylıkla bulunabilen ve gıda kayıplarını azaltmaya yardımcı olduğu kanıtlanmış bilgi ve teknolojinin yayılmasını desteklemektedir. Evlerde metal silolar kullanılması, gıda kayıplarının en çok çiftçileri etkilediği şeklinde sıklıkla dile getirilen iddiaya bir alternatiftir. Kenya’da, ilave böcek ilacı kullanılmayan metal silolar, hububat kayıplarını önemli ölçüde düşürerek diğer tekniklerden elde edilen kazanımları aşmıştır. Afganistan’da, yeni yapılan bir FAO projesi 18 bin hane halkına metal silo sağlamıştır. Silolar, gıda kaybında %20’den %1’e kadar inen düşüşler sağlamıştır. Metal siloların ilave bir avantajı da yerel kalay ustalarına ve bunların ailelerine iş olanağı doğurmasıdır. Plastik sepet kullanımı, Filipinler’de, Kolombiya’da ve Orta Amerika’da, küçük ölçekli çiftçiler tarafından kullanılan sepetleri yıkama ve sterilize etmede gereken lojistiği sağlayan öncü perakendecilerin yaptığı katkı sayesinde, yerel gıda pazarlarında devrim yaratmıştır. Gıdanın hasat sonrasında hemen, güneş ışığına maruz kalmadan taşınması gereğinin anlaşılması, gıdaları kurtarmış ve uzak pazarlara sevkiyat yapılmasını sağlamıştır. Bu; Meksika ve Peru’nun, ekonomileri yüksek su kaybına uğrayan sebzelere dayanan çorak bölgelerindeki insan kaynaklarının eğitimi sırasında test edilmiştir. Hala çözüm bekleyen pek çok yer bulunmaktadır. Bu senaryolarda entegre bir yaklaşım veya makro düzeyde kararlar gerekebilir. Örneğin, Moldovalı bir yetiştirici pazardaki düşük fiyatlardan ve kâr edememekten yakınabilir. Bu sırada işçileri, havalandırmasız 2 tonluk kamyonlara olgun şeftaliyle dolu kullanılmış muz kutularını istif ediyor olabilir. Meyvenin toplu olarak uygunsuz şekillerde ve kapalı yerlerde taşınması, raf ömrünü önemli ölçüde azaltarak bu gıdada yüksek kayıplara neden olabilir. Çiftçi, besin zincirinde sonraki aşamaların gerekleri konusundaki bilgisizliği yüzünden kendi gelirini kendisi düşürmektedir. Hemen yolun karşısında bir köpek, tarlalarda çürümekte olan, Monilinia mantarıyla enfekte olmuş binlerce şeftaliden birini koklamaktadır. Meyve pazarlanabilir durumda olmasa da meyveyi tarlalarda bırakmak mantarın gelecek sezonun meyvelerini de enfekte etmesine neden olacaktır. Dominik Cumhuriyeti’ndeki yetiştiriciler ve Haitili işçileri, Kuzey Amerika’daki Asya etnik kökenlilerin pazarları için yetiştirilmiş sebzeleri çöpe atarken terlemekte ve hep bir ağızdan “bir, iki, üç” diye bağırmaktadır. Uluslararası fiyatlar düşmüştür ve ürün yerel piyasalarda satılamamaktadır. İşçilerin aileleri bile mahsul ile ne yapacağını bilmemektedir. Gıda kayıplarını azaltmak, açıkça gıda ve beslenme güvenliğini artırmanın yollarından biridir. Dünyadaki açlık sorunu karmaşık, bu yüzden çok yönlü yaklaşımlar gerektiriyor. Önlemlerin sosyal, çevresel ve ekonomik olarak yapılabilirliğinin olması gerekiyor. Eski televizyon programlarındaki pasta savaşlarının neden olduğu israfı sorgulamak yerine daha çok eylemde bulunma gereği var. Mesele, yiyeceği bozulmak üzereyken başka bir yere taşıma meselesi değil, bu noktaya ulaşmadan çok önce yiyeceğin tüketilmesini sağlamak. (Yazar, bu makalenin hazırlanmasındaki değerli yardımları için Save Food Girişim Grubu’ndan lb Knutsen’e, Cornelia Bucatariu’ya, Jorge Fonseca’ya ve Robert van Otterdijk’e teşekkür eder.)