Afazi, Apraksi, Agnozi

Transkript

Afazi, Apraksi, Agnozi
Sinir Sistemi Semiyolojisi
Afazi, Apraksi, Agnozi
13
Öget ÖKTEM - Sara Zarko BAHAR - Edip AKTÝN
Bu bölümde önce afazik olmayan bazý konuþma bozukluklarýnýn tanýmlanmasý yapýlacak, afaziler ayrýca
ele alýnacaktýr.
1. Mütizm
Uyanýk bir hasta konuþma veya ses çýkarma giriþiminde bulunmuyorsa bu duruma mütizm adý verilir.
Motivasyonel veya psikojen kökenli olabilir. Aðýr
afazilerde de hastalar hiç konuþmadýklarý için benzer
bir tablo içinde olabilirler. Bununla beraber afazik
hastalar sürekli bir konuþma çabasý ve bunun doðurduðu sýkýntý içindedirler. Mütizmde ise bu çaba ve sýkýntý görülmez.
2. Afoni
Hasta ancak fýsýltýyla konuþabilir bunun ötesinde ses
çýkaramaz. Fakat konuþmasýnýn içeriði normaldir.
Ses telleri veya onlarýn motor sinirlerinin hastalýðýnda görülür. Bazen histerik bir belirtidir. Bu son durumda hastanýn öksürürken ses çýkarabildiði dikkati
çeker. Bazen subkortikal tipte bir afazi, afoni ile baþlayabilir.
b. Ekstrapiramidal Hastalýklarda Dizartri:
Parkinson Hastalýðý: Ses tonu düþük, konuþma monotondur; heceler birbirinden ayrýlmaz. Bazý hastalar
cümlenin sonundaki kelime veya heceleri hýzlý bir þekilde tekrar ederler. Buna palilali adý verilir.
Kore ve distonilerde de aðýz, dil ve solunum kaslarýndaki istemsiz hareketler nedeniyle konuþma dizartrik
hal alabilir.
c. Serebellar dizartri: Kesik, kesik vurgulamalarýn
yanlýþ yerlerde yapýldýðý, zaman zaman patlayýcý nitelikte bir konuþma þeklidir. Konuþmayla ilgili kaslardaki asinerjiye baðlýdýr. Sarhoþ konuþmasýna benzetilir. Serebellar sistem hastalýklarýnda, özellikle mültipl sklerozda, alkol intoksikasyonunda görülür.
d. Ýkinci motor nöron hastalýklarý: Tutulan kas veya
kaslara göre konuþmada farklý özellikler görülür. Periferik yüz felçlerinde dudaktaki zaaf nedeniyle hasta
b, p gibi harfleri söylemekte güçlük çeker. Dil felçlerinde d, n, s, t gibi harflerin telaffuzu bozulmuþtur.
Yumuþak damak felçlerinde konuþma genizdendir.
Buna rinolali veya nazone konuþma adý verilir.
Burada bozukluk hecelerin birbiriyle mafsallanmasý
(artikülasyon) konuþmanýn rezonansý ve normal ses
tonundaki iniþ-çýkýþ gibi unsurlardadýr. Konuþmayla
ilgili kaslarýn ve bunlarýn hareket ve koordinasyonunu saðlayan nöral mekanizmalarýn hastalýklarýnda
görülür. Fonksiyonu bozulan anatomik yapýya göre
farklý dizartri tipleri vardýr.
Motor nöron hastalýðýnda genellikle I. ve II. motor nöron bulgularý birlikte bulunur. Hastalýðýn bülber yerleþimli tiplerinde yutma güçlüðünün yanýsýra konuþma
da erkenden bozulur. Ses, velum felci nedeniyle nazone bir tonalite alýr. Dil hareketlerindeki yetersizlik de
konuþma güçlüðünü arttýrýr. Ýkinci nöron tipindeki bu
kas zaafýna piramidal yollarýn iki taraflý tutulmasýnýn
neden olduðu psödobülber tablo da eklenir. Böylece,
bir süre sonra hastanýn söylediðini anlamak imkansýz
hale gelir (Bakýnýz: Bölüm 3).
a. Piramidal dizartri: Baþlýca psödobülber paralizi
gibi bilateral piramidal lezyonlarda görülür. Hasta
kelimeleri aðzýnýn içinde yuvarlar, net bir þekilde telaffuz edemez. Özellikle b.p gibi dudak d ve t gibi
dille ilgili harfleri söylemekte güçlük çeker. Piramidal, dizartriye hemiparezilerde de rastlanýr.
e. Myasthenia gravis: Konuþma kaslarýndaki yorgunluk nedeniyle dizartri görülür. Konuþma baþlangýçta
normale yakýn olsa bile zamanla bozulduðu dikkati
çeker. Tensilon (edrophoium) gibi kýsa sürede etkili
antikolinesterazlarýn zerki konuþmayý geçici olarak
hýzla düzeltir.
3. Dizartri
85
f. Kas hastalýklarý: Yüz kaslarýný tutan miyopatilerde
de dizartri görülebilir.
AFAZÝ
Afazi, dil fonksiyonunun, konuþmanýn öðrenilmesinden sonra ortaya çýkan ve psikiyatrik bir sorundan ya
da kas düzeyindeki bir engellemeden ileri gelmeyen
bozulmasýdýr. Bu bakýmdan, çocukta ileri yaþlara kadar
süregelen bir konuþma gecikmesine afazi demeyeceðimiz gibi, afazileri vokal aparat kaslarýnýn zaafý ya da
enkoordinasyonundan ileri gelen dizartri gibi artikülasyon bozukluklarýndan ve disfoni’den de ayýracaðýz.
Afazi beynin belli bölgelerinin vasküler, travmatik ya
da tümöral zedelenmelerine baðlý olarak ortaya çýkar.
Burada söz konusu olan, konuþma becerisinde genel
ve homojen bir zedelenme deðildir. Beynin çeþitli
bölgelerinin zedelenmeleri, dil fonksiyonunun belli
yönlerini seçici olarak bozar. Bu bakýmdan, afazide,
ya anlamayý, ya ifade etmeyi, ya da her ikisini birden
içeren bir dil kapasitesi bozulmasý sözkonusudur.
Kural olarak, konuþma fonksiyonunu sol hemisfer üstlenir; onun için de afazi, kural olarak sol hemisfer zedelenmeleri ile ortaya çýkar. Eskiden, dil ve el dominansýnýn birlikte gittiði, sað ellilerde dil fonksiyonunun sol hemisferde, solaklarda ise el dominansý ile birlikte sað hemisferde yer aldýðý düþünülürdü. Bugün ise
solak ya da saðlak, insanlarýn büyük çoðunluðunda dil
iþlevlerinin sol hemisferde yerleþtiði biliniyor. Geschwind ve Levitsky 1968’de yayýnladýklarý çalýþmalarýnda, insanlarýn daha doðarken hemisferik bir asimetri
ile birlikte dünyaya geldiklerini, sol hemisferde dil becerisi için, özellikle de dilin “anlama” unsuru için özelleþecek olan kortikal bölgelerin, sað hemisferdeki karþýtlarýna kýyasla daha büyük olduðunu gösterdiler. Bugünkü bilgilere göre, sað ellilerin, istisnalar dýþýnda tamamýnda, solaklarýn da %60’ýnda dil iþlevleri sol hemisferde yerleþir; solaklarýn geri kalan %40’ýnýn bir
bölümünde dil için sað hemisfer özelleþse de, bir bölümünde her iki hemisfer birden rol alýr.
Bu nedenle, klinikte afazi genellikle bir sað hemipleji
veya sað hemiparezi ile birlikte görülür. Çok daha az sayýda da, sol hemipleji ile birlikte olan afazi ile karþýlaþabiliriz. Tabii pek çok defa afazisiz hemipleji ile karþýlaþabileceðimiz gibi, hemiplejisiz afazi ile de karþýlaþýrýz.
Afazileri, afaziye neden olan lezyonun beynin daha
anterior veya daha posterior bölgelerinde yer almasýna
göre, Tutuk (non-fluent) afaziler ve Akýcý (fluent) afa-
86
Sinir Sistemi Semiyolojisi
ziler þeklinde iki büyük gruba ayýrabiliriz. Anterior
lezyonlarla birlikte görülen afazide, anlama korunmuþ
ya da az etkilenmiþtir, konuþma ise tutuktur. Tutuk konuþmada kelimenin telaffuzu büyük gayret sarfedilerek, zorlanarak gerçekleþtirilir, kelimeyi oluþturan hecelerin eklemlenmesi bozuktur, bir dakikada söylenebilen kelime sayýsý çok düþüktür, cümleyi oluþturan
kelime sayýsý çok azalmýþtýr. Anterior afazilerle birlikte, genellikle, hemipleji veya hemiparezi görülür. Beynin posterior lezyonlarýnda otaya çýkan afaziler ise
Akýcý afazilerdir; bunlarda konuþma akýcýdýr, hecelerin
eklemlenmesinde sorun yoktur, hasta hýzla ve çok konuþabilir; anlama ise çok bozulmuþtur. Posterior afazilerde genellikle hemipleji/hemiparezi yoktur.
Etiyoloji
Kural olarak, sol hemisferi etkileyen her türlü fokal
lezyonla afazi ortaya çýkabilir. Özellikle, kortikal yerleþimli perisilvien dil aparatý, arteria serebri media’nýn sulama alaný içinde yer alýr. Afazilerin en sýk
karþýlaþýlan nedeni de, sol karotis internanýn ya da sol
medial serebral arterin trombotik veya embolik týkanmalarýdýr. Bunun ardýndan sol medial serebral arter
dallarýnda kanamalar gelir. Geçici iskemik ataklar,
hatta migren bile, geçici konuþma bozukluklarý yapabilir. Görüldüðü gibi, afazilerin en önde gelen nedenlerini serebrovasküler olaylar oluþturmaktadýr. Bunda
ön planda medial serebral arter gelmekle beraber, bazý subkortikal afazilerde vertebrobaziler sistemden
gelen dallara ait olaylar rol alýr; biraz aþaðýda göreceðimiz “transkortikal afaziler”de de, anterior, medial
ve posterior serebral arterlerin suladýðý alanlarýn
jonksiyonlarýndaki hasarlanmalar bu tür afazilerin
nedeni olarak karþýmýza çýkar.
Serebrovasküler nedenlerden sonra, intrakranial tümörleri, kafa travmalarýný, bazý dejeneratif hastalýklarý, sol hemisferi etkileyen enfeksiyonlarý da afazi nedenleri arasýnda görebiliriz.
Sýnýflandýrma
Klasik afazi sendromlarý, kortikal yerleþimli perisilvien dil aparatýnýn farklý yerlerinin tutulmasýyla ortaya çýkan bulgular topluluðu göz önünde tutularak
birbirinden ayrýlmýþ ve tarif edilmiþtir. Fakat, beyin
görüntüleme tekniklerindeki geliþmeler, bu klasik
afazi sendromlarýnýn dýþýnda, sol hemisferin subkortikal yapýlarýnýn lezyonlarý ile ortaya çýkan afazilerin
de tanýnmasýný saðlamýþtýr. Bunlarý da, aþaðýda Subkortikal Afaziler baþlýðý altýnda toplayacaðým. Bunun
öncesinde de, kortikal dil alanlarýnýn ve bunlarýn baðlantýlarýnýn etkilenmesi ile ortaya çýkan klasik afazi
sendromlarýný göreceðiz.
Anlama ve kendini ifade etmenin bozuluþuna göre
çeþitli afazi tipleri vardýr; fakat bütün dünyada kabul
edilen tek bir afazi sýnýflandýrmasý yoktur. Ben burada, Norman Geschwind’in Wernicke’nin Dil modeline dayanan afazi sýnýflamasýný vereceðim. Bu model,
bugünkü afazi anlayýþýnýn temelini oluþturur. Hangi
santral merkezlerdeki lezyonlarýn ve hangi baðlantýlarýn kesintiye uðramasýnýn hangi tipte afaziye neden
olabileceðini daha iyi kavramak için, afazinin sýnýflanmasýna geçmeden önce, konuþma becerisinin nasýl
kazanýldýðýna, konuþmanýn hangi yönlerinde hangi
anatomik yapýlarýn rol aldýðýna, yani konuþmanýn nörofizyolojik temellerine kýsaca bir göz atalým.
Dil’in Nörofizyolojik Temelleri
Bilindiði gibi, duyularýn kortekste bilince çýktýðý primer duyu alanlarý ve bunlarýn bitiþiðinde bu duyu
modalitesinde gelen bilgiyi iþleyen o duyuya özgü
tek modaliteli duyusal asosyasyon alanlarý vardýr. Örnek olarak, bir elmaya baktýðýmýz zaman bu elmanýn
görüntüsü primer görsel alanda, Brodman’ýn 17. alanýnda bilince çýkar, ama gördüðümüz þeyin bir elma
olduðunu burada tanýmayýz. Bu tanýma, bitiþik görsel
asosyasyon korteksinde 18. ve 19. alanlarda gerçekleþir. Bütün duyular için benzer þekilde, bu duyunun
bilince çýktýðý primer duyu alanlarý ve buraya yansýyan þeyin ne olduðunun bilinip tanýndýðý, o duyu modalitesine özgü asosyasyon alanlarý vardýr. Gene örnek olarak, bir elmanýn ýsýrýlmasý sýrasýnda çýkan ses,
elmayý ellediðimiz zaman parmaklarýmýzdan gelen
duyu, sýrasýyla temporal lob ve parietal lob kortekslerindeki iþitmenin ve dokunmanýn primer duyusal
alanlarýnda bilince çýkar; ama bu sesin ýsýrýlan bir elmanýn sesi olduðunu, dokunduðumuz þeyin bir elma
olduðunu anlayýp tanýmamýz, primer alanlara bitiþik
sýrasýyla temporal ve parietal tek modaliteli asosyasyon alanlarýna bu enformasyonun ulaþmasý ve buralarda iþlenmesi sonucunda olur. Bilindiði gibi, duyularýn tek duyu modalitesinde iþlendiði bu asosyasyon
alanlarýnýn arasýnda, sað ve sol hemisferlerde, her bir
duyu modalitesinde asosyasyon kortekslerinde iþlenen duyularý alan ve bunlarý daha üst düzeyde iþleyip
entegre eden çok modaliteli asosyasyon alanlarý vardýr. Baþlýca angülar girusu ve supramarjinal girusu
içeren bu çok modaliteli asosyasyon alanlarý, hem
sað hem de sol hemisferlerde, iþitsel, görsel ve soma-
tik tek modaliteli asosyasyon kortekslerinden gelen
iþlenmiþ duyularý entegre ederler. Fakat buraya kadar
sol ve sað hemisferlerde benzer þekilde geliþen bu süreçlere, sol hemisferde bir baþka süreç daha eklenir.
Çocuðun kendi ana dilini öðrenme süreci içinde, sol
angülar girus ve sol supramarjinal girus, tek modaliteli asosyasyon alanlarýndan gelen enformasyonu
yüksek düzeyde iþledikten sonra bunu o dildeki kelimesel eþdeðerine çevirerek, sol temporal lobda superior temporal girusun arka bölgesine, Brodman’ýn 22.
alanýna gönderir. Yukarki örneðimizi sürdürürsek, çocuk konuþmayý öðrenirken, elmanýn görüntüsü, elmaya dokunurken aldýðý duyu, vb, konuþma için dominan olan sol hemisferin çok modaliteli asosyasyon
korteksinde entegre edilerek “elma” sözcüðü halinde,
“elma” sözcüðünün anlamsal engramý halinde, sol
22. alana (Wernicke alanýna) gönderilip burada depolanýr. Bundan sonra çocuðun elmayý görmesi, elma
ýsýrýlýrken çýkan sesi ya da “elma” denildiðinde iþitmesi, elmanýn kokusu, tadý, elmaya dokunmasý, bunlarýn her biri 22. alandaki bu engramý uyaracaktýr.
Böylece, sol hemisferin 22. alanýnda yani Wernicke
alanýnda dilin anlamaya iliþkin boyutu yavaþ yavaþ
geliþecektir; bu þekilde çocuk için konuþma anlam
kazanmaya baþlar. Þu halde, Dil aparatýnýn 1. ci
önemli bölgesi, dominan hemisfer superior temporal
girusunun arka kýsmýnda, kelimelerin anlam engramlarýnýn depolandýðý Wernicke alanýdýr. Burasý, þu
fonksiyonlarý üstlenir: a) anlama, b) iþitme ve görme
mesajýnýn semantik anlamýný çýkarma, c) ifade edilecek yani söylenecek ya da yazýlacak mesajýn sembolik formülasyonunu yapma, d) isimlendirme.
Dil aparatýnýn bir 2. ci önemli bölgesi de, dominan
hemisfer frontal lobunun arka alt kýsmýnda, frontal
opekulum’da yer alan Broca alanýdýr. Konuþmanýn
Þekil 13.1: Konuþma ve praksi ile ilgili korteks alanlarý.
Afazi, Apraksi, Agnozi
87
motor gerçekleþtirilmesinden sorumlu olan bu bölgede de, kelimeyi telaffuz etmek için motor engramlar
ve dilin gramer yapýsý depolanmýþtýr. Örnek olarak,
çocuk “elma” demeyi öðrenirken, bu sesi çýkarmakta
kullandýðý motor patern, bu kelimenin motor engramý
olarak burada depolanýr. Konuþacaðýmýz zaman, buradaki engramlar uyarýlýr ve konuþmanýn gerçekleþtirilmesi için motor kortekse iletilir.
Dil aparatýnýn 3. cü önemli yapýsý da, arkada Wernicke bölgesinden kalkýp, parietal lobun alt yüzünden
öne doðru ilerleyip Broca bölgesinde sonlanan kalýn
lif demeti, Arcuat fasikülüs’tür. Wernicke-Geschwind
modeline göre, Wernicke bölgesinde gerçekleþtirilen
dilin sembolik formülasyonu, Arcuat fasikülüs aracýlýðý ile öne, Broca alanýna iletilir, burada dilin gramer
yapýsý ve motor ses paternlerini uyarýr, böylece oluþan
kelime ya da cümle, artiküle edilmek üzere, motor kortekste yüz kaslarýyla ilgili bölgeye gönderilir.
Bu model, farklý anatomik kortikal lokuslara ve bunlarýn disfonksiyonlarýna iliþkin, farklý afazi sendromlarý
ayýrdeder. Burada önce, Norman Geschwind’in, yukarýda özet olarak vermeye çalýþtýðým Wernicke’nin Dil
modeline dayanan afazi sýnýflamasýndan söz edeceðim. Bu sýnýflamaya giren afazi sendromlarý, anlaþýldýðý gibi, klasik afazi sendromlarýdýr, perisilvien kortikal
dil aparatýnýn farklý yerlerinin lezyonlarýna veya diskoneksiyonlarýna dayandýrýlýr.
Klasik Afazi Sendromlarý
Broca* Afazisi (Motor Afazi): Wernicke-Geschwind
Dil modeline göre, Broca bölgesindeki bir lezyon, bu
bölgenin motor korteksle iliþkisini kestiði için, böyle
bir diskoneksiyonun sonucu olarak, ses çýkarmaya ait
motor paternler ve gramer yapýlarý motor kortekse
iletilemez ve konuþma bu yüzden bozulur. Gerçekten
de bu afazi türünde, konuþulaný anlamak oldukça
saðlam kaldýðý halde hasta kendini ifade etmekte,
*
88
cümle kurmakta, kelimeleri telaffuz etmekte, hatta
ses çýkarmakta ve konuþmada kullanýlan kaslara hakim olmakta derece derece güçlükler çeker. En aðýr
þeklinde, hasta istemli olarak aðzýndan hiçbir ses çýkaramaz; bazý sesleri hatta kelimeleri otomatik olarak
yeri geldiðinde söyleyebilse de, istemli olarak bunlarý
çýkaramayabilir. En hafif þeklinde, hasta gramer yapýsý çok bozuk kýrýk dökük cümleler ya da tek tek kelimelerle, güçlükle de olsa kendini ifade edebilir; ama
bu “akýcý olmayan” (non-fluent) bir konuþmadýr, dakikada söyleyebildiði kelime sayýsý çok düþüktür ve
kelimeyi aðzýndan çýkarmakta hasta çok güçlük çekmektedir. Bu þekilde konuþabilen Broca afazikleri,
genellikle kelime içindeki seslere yer deðiþtirtirler:
“çiçek” yerine “çeçik”, “zürafa” yerine “züfera” demek gibi; bu bozulmaya “Literal parafazi” denir.
Broca afazikleri, bazen tek bir kelime söyleyebilirler;
o zaman her istediklerini anlatmakta hep bu kelimeye
baþvururlar. Örnek olarak, yalnýzca “yani” kelimesini
söyleyebilen hasta, “Sen nasýlsýn?” diye sormak için
de “Yani, yani”, “Bana su ver” demek için de “Yani,
yani, yani” diye sürekli ayný kelimeyi tekrarlar.
Ýsimlendirme, yani gördüðü cismin adýný söyleme becerisi, Broca afazisinde (hastanýn çok az da olsa konuþabilen bir afazik olmasý koþuluyla) nisbeten korunmuþtur. Yani hasta, gördüðü cismin adýný bulmada
deðil, bu adý telaffuz etmede güçlük çeker.
Broca afazisinde, Tekrarlama becerisi de bozuktur,
ama bu bozulma da gene yalnýzca hastanýn telaffuz
güçlüðünden kaynaklanmaktadýr.
Hastanýn yazmasý, okuduðunu anlamasýna kýyasla daha ileri derecede bozulmuþtur.
Wernicke** Afazisi (Sensori Afazi): Wernicke afazisinin en önde gelen özelliði, hastanýn anlamasýnýn
ileri derecede bozuk oluþudur. Wernicke alanýnda bir
lezyon olduðu zaman, görme ve iþitme kortekslerine
Pierre Paul BROCA (1824-1880): Fransýz hekimi, uzun yýllar patoloji ve antropoloji ile uðraþtý.
1861 yýlýnda Pariste Societe’ d’Antropologie’de yaptýðý bir bildiride sol frontal lobun arka-alt bölümünün hastalýðýnda konuþmanýn motor yönünün bozulduðunu ortaya koydu. Bu bölgeye daha
sonra Broca merkezi adý verilmiþtir. Böylece beyin kabuðunun belirli bölgelerinde belirli fonksiyonlarýn yerleþtiði fikri büyük destek kazanmýþ oluyordu. Aslýnda Broca baþlangýçta serebral lokalizasyon fikrinin karþýsýnda idi. Motor afazisi olan bir hastayý Bouillaud (akut mafsal romatizmasýna ismini veren Fransýz hekimi) ile izlerken Bouillaud’nun hastalýðý frontal loba yerleþtirme eðilimine karþý çýkýyor ve tartýþma uzadýkça uzuyordu. Konuþmasý sadece “tan” hecesinin tekrarýndan
ibaret olan bu hastaya “Mösyö Tan” adýný vermiþlerdi. Sonunda Mösyö Tan öldü ve nekropsi bulgularý Bouillaud’yu haklý çýkardý. Broca da bundan sonra serebral lokalizasyon kavramýnýn önde
gelen savunucularýndan biri oldu.
Sinir Sistemi Semiyolojisi
gelen imaj ve kelimeler bu bölgeyi uyaramaz, dolayýsýyla da Dil sistemini harekete geçiremez; hasta bu
bilgiyi Dil baðlamýnda iþleyemez, onun için de duyduðu konuþmayý anlayamaz, gördüðü yazýyý okuyamaz. Wernicke afaziklerinde okuma, hastanýn yazmasýna kýyasla daha aðýr olarak zedelenmiþtir.
Hastanýn Ýsimlendirme becerisi de, Tekrarlama becerisi de bozuktur. Hasta gördüðü cismin doðru ismini
bulup çýkaramaz, kelime bulma güçlüðü çeker. Tekrarlama bozukluðunun nedeni de, hastanýn anlama
güçlüðüdür; hasta iþittiði kelimenin anlamýna da ulaþamadýðý, bunun sessel çözümlemesini de yapamadýðý için tekrarlayamaz.
Wernicke alaný, ses paternlerine dönüþtürülecek bütün anlamlý asosiyasyonlarýn geçtiði kavþak olduðu
için, burasý zedelenince hastanýn hem geçmiþ hem de
þimdiki oditif anlamalara dayanan performansý bozulur. Dolayýsýyla hasta kendi söyleyeceði sözleri de
doðru olarak iþleyemez, bu nedenle de yaptýðý konuþma absürd, saçma sapan bir þekilde aðzýndan dökülür.
Hastanýn konuþmasý “akýcý” (fluent) bir konuþmadýr;
dakikada söylediði kelime sayýsý normal hatta normalden fazladýr, telaffuzu, hecelerin eklemlenmesi
akýcýdýr. Bir cümle içinde normalden de çok sayýda
kelime kullanýr. Bu konuþma biraz uzaktan dinlendiðinde normal bir konuþma gibi kulaða gelir. Ancak
hastanýn yanýna gidildiði zaman, bunun anlamdan
yoksun bir konuþma olduðu anlaþýlýr. Hasta, bir kelime yerine hiç ilgisiz baþka bir kelime söyler; buna
“Verbal parafazi” denir (örnek olarak hasta “Buraya
gel” demek isteyerek “Ambara koy” diyebilir). Hastalar bazan da “Neolojistik parafazi” ya da “Jargon”
tarzýnda konuþurlar (anlamlý bir kelime oluþturmayan
sesleri yanyana dizmek gibi).
Bunlara örnekler vereyim. Önce Verbal parafazilerle
konuþmaya çalýþan bir hastaya ait konuþma örnekleri
vereceðim. Kendisine, “Adýnýz nedir?” diye sordum,
“Anlýyorum, güzel þeyler, ama alamýyorum. Kabul
ediyorum ama alamýyorum” cevabýný verdi; “Nasýlsýnýz?” diye sordum, “Bir türlü alamýyorum, bunlarý
beklemiþ þey olduðum” cevabýný verdi. Kendisine bir
anahtar gösterip bunun ne olduðunu sordum; anahtarý
tanýdý, eliyle kilitte döndürme ve kapýyý açma hareketi
yaptý, fakat “anahtar” demek yerine “Bu, aldattýðýmýz
þey, kadýnlar bunlarý bekliyor” dedi. Ayný hastaya,
standart bir resimli kart gösterip (bu kartta bir anne bulaþýk yýkar, musluktan sular yere taþmaktadýr; kadýnýn
arkasýnda bir kýz, bir oðlan çocuk, kavanozdan kurabiye aþýrýrlar, oðlanýn çýktýðý tabure devrilmektedir) bu
kartta gördüklerini anlatmasýný istediðimde, hastanýn
cevabý þu oldu: “Kýz var, burda bir kadýn olarak; yani
bir kýz bunlarý þeyetmedi, erkekten bunlar”.
Þimdi de neolojistik parafazilerle konuþan iki hastadan örnekler vereyim. Ayný resimli kartý anlatmak için
bu hastalardan biri þunlarý söyledi; “Bu iki kabuk içi.
Bu felg için. Bu gýbýldan. Öte yandan ise buradan sýlýþ
vaziyeti, ensesine cýbula.” Bu hastaya bir kalem gösterip adýný sorduðumda “Hambe”, masayý gösterdiðimde “Faze” cevabýný verdi. Gene ayný resimli kart
için ikinci hasta da þöyle dedi: “Sandýl, camadan çigen, aðaçlar. Kadýn elbise sýkýlýyor. Elbiseyi sibliyor.”
Wernicke afazili hastalarýn konuþmalarýnda perseverasyonlar da gözlenir. Hasta bazen söylediði bir kelimeye persevere olur, takýlýr kalýr, baþka bir þey söylemek istediði zaman da aðzýndan ayný kelime ya da
ayýn kökten türemiþ bir kelime çýkýverir. Þimdi de
böyle bir hasta örneði vereceðim. Bu hasta, yukarki
resimli kartý þöyle anlattý: “Bu evde çocuðun yeri girildi. Bu çocuðun bu kareli uçaðý, içine girdi. Kadýn,
açýlan küçük yerin aldýlar, düþerken çocuk ile girdiler. Çocuðun havere yere düþürüldü. Düþürülen havale keler düþürüldü. Uçlu ile düþürüldü. Kýzýn için yeri
düþürüldü. Tenkere”. Bunun hemen ardýndan hastanýn isimlendirme muayenesine geçtim. Hastaya bir
kalem gösterip adýný sorduðumda “Uçak” dedi; ardýndan bir saat gösterip sordum, “Uç numasý” dedi;
sandalyeyi gösterdiðimde “Uçulan, uçurcu”, koltuðu
gösterdiðimde de “Uç kafe, veya uçmuþ” dedi.
** Carl WERNICKE (1848-1904): Yukarý Silezyada doðdu. Berlinde bir süre nörolog olarak çalýþtýktan sonra Breslau Psikiyatri Kliniðinin baþýna getirildi. Nöroanatomi alanýndaki çalýþmalarýndan baþka kendi adýyla anýlan Polioencephalitis Haemorrhagica Superior’u tarif etmiþtir. Fakat
Wernicke’yi tanýtan eserlerinin baþýnda yirmi altý yaþýnda yayýnladýðý afazi konusundaki kitap gelir. Burada sensoryel afaziyi tanýmlamýþ ve üst temporal girusun arka bölümününün lezyonlarýnda
görüldüðünü ispatlamýþtýr. Bu bölgeye sonradan Wernicke alaný adý verilmiþtir. Bin dokuzyüz dört
yýlýnda bir bisiklet kazasý sonunda ölmüþtür.
Afazi, Apraksi, Agnozi
89
Wernicke afazili hastalar, konuþma bozukluklarýnýn
biraz farkýnda olsalar da derecesini algýlayamazlar.
Genellikle hasta söylemek istediði þeyi ifade ettiðini
sanýr ve anlaþýlmayýnca kýzabilir.
Ýletim Afazisi (Kondüksiyon Afazisi): Bu afazi tipinde
lezyon, Wernicke bölgesini Broca bölgesine baðlayan
arkuat fasikülüstedir; fakat lezyonun kritik bir kortikal
bölgeye, supramarjinal girusa ya da angülar girusa da
uzanmasý gerekir. Bu hastalarýn anlamasý normaldir.
Wernicke bölgesi saðlam olduðu için, vizüel ve oditif
mesajlarýn dil açýsýndan anlam analizi doðru olarak yapýlabilir. Dolayýsýyla hasta, gerek kulaktan duyduðu
konuþmayý, gerekse okuduðu yazýyý anlayabilir. Broca
bölgesi de saðlam olduðu için hasta söylemek istediði
þeyi ifade edebilir; yalnýz hasta konuþurken çok sayýda
literal parafaziler (kelime içinde seslerin yer deðiþimi)
ortaya çýkabilir (bu yüzden bazan bu hastalar yanlýþ
olarak Broca afazisi zannedilebilir). Wernicke bölgesi
saðlam, dolayýsýyla hastanýn anlamasý iyi olduðu halde,
arkuat fasikülüsteki lezyon nedeniyle bu mesaj Broca
bölgesine iletilemez, onun için de hasta duyduðu ve
anladýðý sözü tekrar edemez. Hastanýn spontan olarak
söyleyebildiði herhangi bir þeyi, tekrarlamasý isteði ile
kendisine verdiðinizde, bunu tekrar edemediðini görürsünüz. Ayný þekilde bu hastalar herhangi bir yazýyý içlerinden okuduklarýnda rahatça anladýklarý halde, ayný
yazýyý yüksek sesle okumalarý istendiðinde bunu yapamazlar; çünkü görsel mesaj saðlam olan Wernicke alanýnda yorumlanýp anlaþýldýðý halde, bu mesaj arkuat fasikülüsteki lezyon dolayýsý ile Broca alanýna iletilemediði için, yüksek sesle söylenmesi mümkün olmaz.
Özetle, en ön planda gelen bulgusu duyduðunu tekrar
edememek, okuduðunu yüksek sesle okuyamamak
olan Ýletim afazisi, arka dil bölgelerinin tutulmasýyla
ortaya çýkan diðer afaziler gibi akýcý bir afazidir. Onlardan farký, hastalarýn literal parafazilerle konuþmasýdýr. Ýsimlendirme muayenesi yapýlýrken hastanýn güçlük çekmeden doðru kelimeyi bulduðu, fakat bunu, aðzýndan ardarda çýkan literal parafazik yaklaþýmlarla
söylemeye çalýþtýðý görülür. Bu yüzden, deneyimli olmayan biri Ýletim afazili hastayý akýcý olmayan bir afazi
ile karýþtýrabilir. Ama akýcý olmayan afaziden farklý
olarak bu hastalar kelimeyi aðýzdan çýkarmanýn motor
gerçekleþtirilmesinde güçlük çekmezler, hecelerin birbirine eklemlenmesi normal hýzda gerçekleþir.
Anomik Afazi: Anomi “isimlendirememe” demektir.
Bu hastalar akýcý ve anlaþýlýr konuþurlar. Wernicke
90
Sinir Sistemi Semiyolojisi
afazisinden farklý olarak anlamalarý iyidir; verbal ve
neolojistik parafazileri de yoktur. Fakat bu hastalarýn
konuþmalarý nesnel isimlerden yoksun bir konuþmadýr. Örnek olarak, “Pencerenin içinde duran bardaðý
verir misin?” demek için “Þeyin içinde duran þey verir misin?” derler. Cisimleri tek tek göstererek adlandýrma muayenesi yaptýðýnýzda, bu becerinin son derece bozulmuþ olduðunu görürsünüz. Hasta cismin adýný bulup söyleyemez, onun yerine cismi tarif eder:
“bununla yazý yazarýz”, “bununla su içilir” gibi. Hastanýn tekrarlamasý ise normaldir.
Anomik Afazi, bu tipik þekli ile sýk rastlanýlan bir
sendrom deðildir. Buna karþýlýk düzelmekte olan bütün Wernicke afazileri, düzelmenin bir aþamasýnda,
Anomik afazi düzeyinden geçerler.
Anomik Afazi sendromuna genellikle, temporo oksipital, ya da angülar girusa kadar uzanan temporo parietal lezyonlar yol açarsa da (ki bu durumda okuma
ve yazma da aðýr þekilde zedelenmiþ olur), deðiþik
anatomik lokalizasyonlarda da Anomik Afazi ile karþýlaþýlabilir (bu durumda hastanýn okumasý ve yazmasý saðlam kalmýþ olabilir).
Global Afazi (Total Afazi): Global afaziye yol açan
lezyonlar, genellikle bütün perisilvien bölgeyi kaplar;
dolayýsýyla da hem Broca, hem Wernicke alanlarýný,
hem de arkuat fasikülüsü içine alýr. Bu nedenle hasta
konuþamadýðý gibi konuþulaný da anlamaz, okuyamaz,
yazamaz, tekrarlayamaz, gördüðü cismi isimlendiremez. Bu afazi türüne daima tam bir sað hemipleji ve
genellikle bir sað homonim hemianopsi eþlik eder.
Transkortikal Afaziler: Bu afazilerin baþlýca özelliði,
hastanýn “tekrarlama” becerisini korumasýdýr. Transkortikal motor afazi’de, hiç konuþamayan hasta,
kendisine söylenen sözü rahatlýkla tekrar edebilir.
Transkortikal sensoryel afazi’de, kelime bulmakta
güçlüðü olan ve kendisine söyleneni anlamayan hasta, söyleneni gayet akýcý bir þekilde tekrarlayabilir.
Transkortikal mikst afazi’de de, hem kendisi konuþmayan hem de anlamasý bozulmuþ olan hasta, duyduðu þeyi kolaylýkla tekrar edebilir.
Transkortikal afaziler, anterior, medial ve posterior
serebral arterlerin sulama alanlarýnýn birleþtiði sýnýr
bölgelerde, yani “Watershed” alanlardaki hasarlanmalara baðlý olarak ortaya çýkar. Dolayýsýyla hasar,
diðer afazi tiplerinden farklý olarak, perisilvien dil
bölgesinin dýþýndadýr; yani Wernicke bölgesi, Arcuat
fasikülüs ve Broca bölgesinden oluþan perisilvien dil
cihazý kendi içinde saðlamdýr. Bu nedenle tekrarlama
becerisi korunur: Ýþitilen kelimelerin sessel analizi
yapýlabilir, bunlar tekrarlanmak üzere öne iletilebilir,
gerekli motor engramlar uyarýlýp motor bölgeye gönderilebilir. Ama bu saðlam dil cihazýnýn beynin geri
kalan bölgeleriyle baðlantýlarýnda bir kesilme olduðu
için, hasta duyduðunu anlayamaz veya kendisi konuþmaya baþlayamaz.
Özetlersek: Afazi, Dil’e iliþkin becerilerden bir ya da
birkaçýnýn sonradan kaybý demektir; genellikle bir
sað hemipleji ile birlikte olur. Klasik kortikal afazilerden Broca afazisinde hasta anladýðý halde konuþmakta güçlük çeker; Wernicke afazisinde, baþlýca anlamasý bozuktur, konuþmada bir güçlüðü olmadýðý
halde söylediklerinden pek bir anlam çýkmaz; Ýletim
afazisinde, hastanýn anlamasý da, nisbeten konuþmasý
da iyidir, fakat duyduðunu tekrar edemez ve yüksek
sesle okuyamaz; Anomik afazide hastanýn baþlýca
güçlüðü kelime bulma becerisinde ortaya çýkar, konuþmasý isim türü kelimelerden boþaltýlmýþ bir konuþmadýr; Global afazide de dil becerilerinin tümünde bozulma vardýr; Transkortikal afazilerde ise, yalnýzca tekrarlama becerisi saðlam kalmýþtýr.
Subkortikal Afaziler
Yukarýda belirttiðim gibi, görüntüleme tekniklerinin
geliþmesiyle, konuþma için dominan olan hemisferin
subkortikal yapýlarýnýn lezyonlarý ile ortaya çýkan
afaziler de tanýnmaya baþlanmýþtýr.
Dil’le ilgili baþlýca subkortikal yapýlar sol talamus ve
sol bazal ganglionlardýr. Daha spesifik olarak, sol talamus anterolateral çekirdekleri ile sol kapsula interna ön bacaðý ve sol kaudat nükleus baþýdýr. Buralarýn
lezyonlarýnda ya da inen ve çýkan yollarý diskoneksiyona uðratan subkortikal ak madde lezyonlarýnda
afaziler ortaya çýkar.
Subkortikal afazilerin özelliklerine zaman ve sayfa
sorunu nedeniyle girmeyeceðim. Fakat tek bir cümle
ile, subkortikal afazilerin klasik afazi sendromlarýna
uymadýðý, ayný sendromun içinde birlikte bulunamayacak olan bulgularýn, subkortikal bir afazide birlikte
görülebileceði, bu açýdan subkortikal afazilerin “atipik afaziler” olduðu söylenebilir.
Tam bir afazi muayenesi yapmak için, Dil’le iliþkili
þu becerilere bakmak gerekir: Konuþma, Anlama,
Tekrarlama, Adlandýrma, Parmak tanýma, Sað-Sol
ayýrdetme, Renk tanýma, Okuma, Yazma, Rakam ta-
nýma ve Rakam yazma (Afazi muayenesi için Bölüm
16.1’e bakýnýz).
ALEKSÝ VE AGRAFÝ
Bilinci açýk bir kiþinin bildiði bir dildeki yazýyý okuyamamasýna aleksi adý verilir. Aleksi tek baþýna görülebileceði gibi yazý yazamama hali olan agrafi ile de
birlikte olabilir.
AGNOZÝ
Kiþinin duyusal bir bozukluk olmadan, o duyu aracýðýyla öðrendiði birþeyi tanýyamamasýna verilen addýr.
Örneðin elinde hiçbir duyu kusuru olmayan bir kiþi
gözleri kapalý iken avucuna konan bir kalemi yoklayarak tanýyamazsa bu bir agnozidir. Buna astereognozi denildiði kortikal duyu muayenesi anlatýlýrken
söylenmiþti (Bakýnýz: Bölüm 16).
Ýþitme ve görme duyusuyla ilgili agnoziler klinikte çok
seyrek görülür. Kiþi zil sesi, otomobil kornasý gibi alýþtýðý sesleri tanýmýyorsa iþitme agnozisi’nden söz edilir.
Görme agnozisi’nde hasta gördüðü objeyi, renkleri
veya önceden bildiði kiþilerin yüzlerini tanýyamaz.
Bunlara sýrasýyla vizüel obje agnozisi, renk agnozisi
ve prosopagnozi adý verilir. Bilateral oksipitotemporal lob hastalýklarýnda görülür.
VÜCUT ÞEMASI BOZUKLUKLARI
Minor hemisferin paryetal lob lezyonlarýnda hastada
vücut þemasýna ait bozukluklar görülebilir.
Ototopagnozi: Hasta vücudunun bir yarýsýný veya bir
parçasýný tanýmaz, kendisinin olduðunu algýlamaz.
Hatta baþkasýna ait olduðunu ileri sürebilir.
Anozognozi: Hasta nörolojik defektinin farkýnda deðildir. Örneðin, hemiplejisi olduðunu kabul etmez.
Anozognozinin ileri derecede olduðu olgularda kol
ve bacaðýndaki felç somut olarak ortaya konsa bile
inkar etmeðe devam eder.
Bu iki tablo hemen daima sol hemiplejili hastalarda
görülür. Bir kýsmýnda uzun süre devam eder, hastalarýn büyük bölümünde ise hemiplejinin ilk birkaç gününden sonra kaybolur.
Gerstmann Sendromu: Major hemisferin paryeto-temporo-oksipital bölgesindeki lezyonlarda görülür. Hasta
Afazi, Apraksi, Agnozi
91
kendi veya baþkasýnýn parmaklarýný tanýmaz. Örneðin
iþaret veya yüzük parmaðýný seçip göstermesi istendiðinde baþaramaz. Buna parmak agnozisi (finger agnosia) adý verilir. Ayrýca sað–sol dezoriyantasyonu vardýr, örneðin sað veya sol kulaðýný göstermekte güçlük
çeker. Bunlara ek olarak hesap yapmasý bozulmuþtur
(akalküli) ve agrafisi vardýr.
APRAKSÝ
Bilinci yerinde, anlamasý normal bir kiþinin motor,
duyusal ve koordinasyon kusuru olmaksýzýn bildiði
amaçlý bir hareketi yapamamasýna apraksi denir.
Amaçlý hareket, dominan hemisferin arka yarýsý ve
özellikle supramarginal girusta tasarlanýr. Buradan
kalkan lifler sol motor kortekse, presentral girusa varýr ve sað ekstremitelerin praksisini saðlar. Sol presantral girustan hareket eden lifler de corpus callosum yoluyla sað presantral girusa gider. Bu bölge de
sol elin praksisinden sorumludur.
Ýdeomotor apraksi: Askeri selam vermesi veya burnunu silmesi istendiðinde hasta bu hareketleri yapamaz. Oysa ayný hareketleri otomatik olarak yapabilir.
Ýdeasyonal apraksi: Hastadan paketinden bir sigara
çýkarýp çaktýðý bir kibritle yakmasý istendiðinde bu
92
Sinir Sistemi Semiyolojisi
hareketleri parça parça doðru olarak yerine getirebilir, fakat sýralarýnda yanlýþlýklar yapar.
Konstrüksiyonel apraksi: Hasta bir çiçek resmi çizemez, basit bir Türkiye haritasý yapýp bellibaþlý þehirleri
yaklaþýk olarak yerlerine yerleþtiremez, tahta oyuncak
bloklarýný yanyana getirip istenen þekli yapamaz.
Giyinme apraksisi: Hasta ceketini veya pantalonunu
giymeyi baþaramaz, elinde beceriksizce evirir çevirir.
Apraksisi olan bir hastanýn analiz ve deðerlendirilmesi güç bir iþtir. Bunun nedenlerinden biri de hastalarda apraksiyle birlikte konuþma kusuru ve/veya diðer yüksek kortikal fonksiyon bozukluklarýnýn da bulunabilmesidir. Praksi kusurlarýnýn anatomik lokalizasyonu da oldukça tartýþmalý bir konudur. Russell
Brain’e göre sol supramarginal girus hastalýðýnda apraksi iki taraflýdýr. Bu bölgeyle sol presantral girus
arasýndaki lezyonlarda apraksi saðda görülür. Corpus
callosum’un ön bölümü ve sað frontal lobun subkortikal lezyonlarýnda ise sol ekstremitelerin praksisi bozulur. Giyinme apraksisi genellikle sað paryetal lob
hastalýðýna baðlýdýr. Konstrüksiyonel apraksi her iki
paryetal lob hastalýðýnda da ortaya çýkabilir. Apraksilerin beynin lokalize lezyonlarýnda olduðu gibi yaygýn iltihabi ve dejeneratif hastalýklarýnda da görülebileceði bilinmektedir. Paralizi jenerali ve Alzheimer
hastalýðýný bu arada sayabiliriz (Bakýnýz: Bölüm 14).