duyguları güçlendirme eğitimi programının annelerin duygusal zeka

Transkript

duyguları güçlendirme eğitimi programının annelerin duygusal zeka
C i l t : III
Sayı : 22
Türk Psikolojik Danışma ve Rehberlik Dergisi
DUYGULARI GÜÇLENDİRME EĞİTİMİ PROGRAMININ
ANNELERİN DUYGUSAL ZEKA DÜZEYLERİNE ETKİSİ
Seher Balcı*
ÖZET
Bu araştırmada, annelere verilen Duyguları
Güçlendirme Eğitiminin annelerin duygusal zeka
düzeylerine etkisi incelenmiştir. Çalışmanın ömeklemini 60 aylık çocuğu olan 20 anne oluşturmuştur.
Araştırma da, öntest-sontest kontrol gruptu deneysel
desen uygulanmış, 10 anne deney, 10 anne de kontrol
grubunu oluşturmuştur.
Mothers' emotional intelligence levels were meas­
ured by ‘Emotional Intelligence Scale’, adopted into
Turkish by Yılmaz and Ergin ( 1999). Mann Whitney U
Test and Wilcoxon Test were used to analyze the data.
The results showed that the training program fo r
strengthening emotions was an effective method to
increase mothers’ emotional intelligence level.
KEY W ORDS
Annelerin duygusal zeka düzeyleri Yılmaz ve Ergin
(1999) tarafından adaptasyonu yapılan Duygusal Zeka
Ölçeği ile ölçülmüştür. Verilerin analizinde Mamı
Whitney U testi ve Wilcoxon testi kullanılmıştır.
Elde edilen bulgular, Duyguları Güçlendirme Eğiti­
minin deney grubundaki annelerin duygusal zeka
düzeylerini artırmada etkili bir yöntem olduğunu
göstermiştir.
ANAHTAR SÖ ZCÜ K LER
Duyguları Güçlendirme Eğitimi, Duygusal Zeka,
Anne, Duygusal Zeka Ölçeği.
ABSTRACT
In this study, the effect o f a training program fo r
strengthening emotions on the emotional intelligence
levels o f mothers was examined. The sample o f this
study included 20 volunteer mothers, each o f whom had
a 60 month-old child. The pre-test and post-test experi­
mental control group design was used, 10 mothers
being the experimental group, while the other 10 being
the control group.
Strengthening emotions through training, emotional
intelligence, mothers, EQ Scale.
İnsan düşünen bir varlıktır. Her gün, her an gördük­
lerinden, işittiklerinden ve yaşadıklarından anlamlar
çıkarmaya çalışır. Düşünmek bir yeti, insan bilincinin
bir işlevi ve insan varoluşunun temel unsurlarından da
biridir. Olumlu ve olumsuz duyguların tümü
düşüncelerimizin ürünüdür. Düşünceler duygusal duru­
mu, duygusal durum da algı ve hatırlananları etkile­
mektedir. Kıskançlık düşüncesi olmadan kıskançlık
duyulmaz, kızgınlık düşüncesi zihnimizde yer
almıyorsa kızgınlık duyulmaz. Bu nedenle duygular
insanların hayatını etkileyen içsel hava durumunu
bildiren barometreler (Carlson, 2001) olduğu gibi,
kendilerini nasıl hissettiklerini psikolojik açıdan
gösteren içsel mekanizmalardır. Bu mekanizma bireyi
harekete geçirir ve hayatında tekrarlanan güçlüklerle
baş edebilmesi için onu yönlendirir, özel yeteneklere
katkıda bulunurlar. Belli bir yaşama biçimine ve önce­
den belirlenmiş olan davranış kalıbına uygun gelen
durumlarda ortaya çıkmaktadırlar. Amaçlan, bu gibi
durumları bireylerin yararına göre değiştirmek (Adler,
1995), genel işlevleri ise, doğaya ve topluma uyum
(*) Yrd.Doç.Dr., Ondokuz Mayıs Üniversitesi Eğitim Fakültesi, Eğitim Bilimleri Bölümü Psikolojik Danışma ve Rehberlik ABD. Kurupelit-SAMSLTN
Tel: 0 (362) 457 60 20-5370 Fax: 0 (362) 457 60 78
E mail: [email protected]
35
Seher Balcı
sağlamak olup, kültürler arasında farklılık gösterirler
(Dökmen, 2002; Mesquita ve Walker, 2003). Bu
nedenle de bireyin istediği sonuca ulaşabilmesi,
hayatını etkili ve verimli bir şekilde devam ettirebilme­
si için düşünsel zekasının yanında duygusal zekasının
da bir payı vardır (Mayer ve Salovey, 1993;
Goleman,1998; Elder, 1997; Yavuz, 2002).
Duygusal zeka kavramı ilk olarak 1990’da Salovey
ve Mayer tarafından ‘empati, duygulan ifade etme, ba­
ğımsızlık, uyum yapabilme, beğenilme, kişilerarası
problem çözme, sebat, sevecenlik, nezaket, saygı...’ gibi
duygusal nitelikleri belirlemede kullanılmıştır (Shapiro,
1998). Daha sonra Goleman’ ın 1995 yılında ‘Duygusal
Zeka’ adlı kitabını yayınlamasıyla ün kazanmıştır. Duy­
gusal zeka bu ünü kazanmasına rağmen halen tartışılan
bir konudur. Bu nedenle üzerinde yapılan çalışmalar
hem zekayla hem de duygularla ilgilidir. Duygusal zeka,
günlük hayatımızdaki duygulanmızın zeka potansiyeli­
dir. Yesilyaprak (2001; 2001a) kendimizin ve başkaları­
nın duygularını tanıma ve değerlendirme, duygulara iliş­
kin bilgileri ve duyguların enerjisini günlük yaşamımıza
ve işimize etkin bir biçimde yansıtarak onlara uygun tep­
kiler verme, insan enerjisi, bilgisi, ilişkileri ve etkisinin
bir kaynağı olarak duyumsama, anlama ve etkin biçimde
kullanma yeteneği, Salovey ve Mayer’e (1989) göre ki­
şinin kendisini ve başkalarının hislerini ve duygularını
izleme, bunlar arasında ayırım yapma ve bu bilgiyi dü­
şünce ve eylemlerinde kullanma becerisini içeren sosyal
zekanın bir alt kümesi, Goleman, (1998) kendini hareke­
te geçirebilme, aksiliklere rağmen yoluna devam edebil­
me, dürtüleri kontrol ederek doyumu erteleyebilirle, ruh
halini düzenleyebilme, kendini başkalarının yerine ko­
yabilme ve umut besleme olarak tanımlamışlardır.
Duygusal zeka, bir zeka türü olarak kabul edildiğin­
de, duyguların davranışları nasıl harekete geçirdiği
önemlidir. Duygular, bireyi farklı şekillerde etkilemek­
tedir. Aynı duygular bireyleri değişik şekillerde etkile­
diği gibi, aynı birey farklı duygulardan da farklı şekil­
de etkilenebilir (Izard, 1989). Bu nedenle de farklı duy­
gular farklı davramş kalıplarını içerir (Ortony, Clore ve
Collins, 1998). Duygular sadece bireyi etkilemekle kal­
mayıp onun yaşadığı topluluğu da etkiler. Duygular so­
nucu oluşan davramş kalıpları da duygusal zeka düzeyi­
36
ni gösterir. Böylece bireyin uyum sürecinde zeka ve
duygu kavramları iç içe geçerek duygusal zekayı oluş­
turmaktadır. Duygusal zeka, öğrenilebilir ve öğretilebi­
lir olması nedeniyle IQ’dan ayrılır. Bireyin duygusal
zekasını anlamak için onun yaşadığı kültürü bilmek ve
anlamak gereklidir (Salovey ve Sluyter,1997).
Duygusal zekanın öğrenilebilir olması onun kişiler
arası ilişkilerdeki önemini de göstermektedir. Duygusal
zeka, iletişim becerileri ve duygularla ilgili becerileri
içermektedir. Kişiler arası ilişkilerin ilk basamağını
anne-çocuk iletişimi oluşturduğu için, anne ile çocuk
arasında tamamen özel bir ilişki biçimi vardır. Çünkü
ilişki kurduğu ilk insan annesidir. Annenin çocukla olan
ilişkisinin en önemli evresi, doğumdan hemen sonra
başlayıp, devam eder. Özellikle ilk on sekiz ay içindeki
eğitim biçimi, çocuğun yetiştirilme şekli ve onunla
kurulan duygusal etkileşim, güven ya da güvensizlik
duygusunun gelişmesine neden olur. Güven duygusu
içinde olan bireyler, kendileriyle ve çevreleriyle daha
sağlıklı ilişkiler kurabilirler. Güven duygusundan yok­
sun olanlar ise, içe kapanma, çekingenlik,
davranışlarında tereddüt ve kararsızlık, görülebilir
(Dönmezer, 1999; Razon, 1983; Yavuzer, 2001).
Çocukların ebeveynlerini kendilerine model
almaları duygu, düşünce ve davranış kalıplarının
gelişmesine yardımcı olacaktır. Duygularım rahatça
ifade edebilen, duygularının farkında olan, duygularını
yönetebilen, empati kurabilen, ilişkilerini kontrol eden
bir ebeveyni kendine model alan bir çocuk da, aynı
davranışları gösterecektir. Dolayısıyla annelerin çocuk­
larının duygusal zekalarını geliştirmelerinde önemli bir
yeri vardır. Bu nedenle annelere verilecek eğitim ile
geleceğin yetişkinlerinin daha sağlıklı, başarılı, mutlu
ve duygusal zeka düzeyi yüksek bir birey olmalarında
önemli adımların atılması mümkün olacaktır. Bu neden­
le bu çalışmada annelere verilecek duyguları
güçlendirme eğitiminin annelerin duygusal zeka düzey­
lerine etkisi olup olmadığı araştırılmıştır.
Araştırmanın Denenceleri
Araştırmanın amacına dayalı olarak aşağıdaki
denenceler test edilmiştir.
Duygulan Güçlendirme Eğitimi Programının Annelerin Duygusal Zeka Düzeylerine Etkisi
1. Duygulan Güçlendirme Eğitimi Programına
katılan annelerin duygusal zeka düzeyleri, bu programa
katılmayan annelerin duygusal zeka düzeylerinden daha
yüksektir.
2. Duyguları Güçlendirme Eğitimi Programına
katılan annelerin duygusal zeka son-test puanlanmn
ortalaması, ön-test puanlarının ortalamasından daha
yüksektir.
YÖNTEM
Duyguları Güçlendirme Eğitimi Programının
annelerin duygusal zeka düzeylerine etkisinin incelen­
mesi amaçlanan bu araştırmada ‘Ön-test, Son-test
Kontrol gruplu deneysel model’ uygulanmıştır.
Aşağıda işlem yolu hakkında bilgiler verilmiştir:
60 aylık bebeğe sahip olan annelerin duygusal zeka
düzeylerini
geliştirmeye
yönelik
Duyguları
Güçlendirme Eğitimi verileceği Samsun doğum evinde
görevli annelere duyurulmuş ve başvuran annelerle (76
anne) yapılan ön görüşmenin ardından ilgili ölçme
araçları uygulanmıştır. Annelerin yaş rajları 21-32
arasında değişmektedir. 21-24 arasında 24 anne (%
31.58), 25-28 yaşlan arasında 30 anne (%39.48), 29-32
yaşlan arasında ise 22 anne (%28.94) araştırmanın
evrenini oluşturmuştur.
Puanları birbirine denk olanlardan (toplam puanları
117-150 arasında); istenilen gün ve saatte eğitim prog­
ramına katılacaklannı bildiren ve sosyo-demografik
özellikleri de birbirine benzer 20 anne çalışma grubunu
oluşturmuştur. Programa istenilen gün ve saatte katıla­
cağını bildiren 10 anne deney grubuna, programa uyma­
dığı için katılamayacaklarını bildiren 10 anne daha son­
ra bir uygulama düzenlenebileceği duyurularak kontrol
grubuna alınmıştır. Deney grubundaki annelere haftada
iki gün, her bir oturum 90 dakika olmak üzere altı hafta
süresince Duygulan Güçlendirme Eğitimi verilmiştir.
Araştırmada kullanılan eğitim programı yerli ve
yabancı literatür taranarak geliştirilmiştir. Her oturum
İçin hedefler belirlenmiş ve bu hedeflere ulaşmaya
çalışılmıştır.
Aynca, araştırmada kullanılan eğitim
modeli, (Bumard, 1992; Konrad ve Hendl, 2001;
Medmevede, Bridoux ve Vandamme, 2001; Erkan,
2002) gibi literatürün yanı sıra eğitim programında yer
alan etkinlikleri kapsayan ilgili diğer kaynaklar da göz­
den geçirilerek hazırlanmıştır.
Annelere kazandırılmak
istenen duyguları
güçlendirme eğitiminde; ilk oturumlarda iletişim bece­
rileriyle ilgili (etkin dinleme, sen ve ben dilini kullan­
ma. empati gibi) etkinliklere yer verilmiştir. Sonraki
oturumlarda farkındalığı geliştirme, duyguları ifade
edebilme, gözlem yoluyla duygulan anlama, duygusal
çelişkileri farketme, duygulara odaklanma ve duygular­
la iletişim kurma gibi etkinliklere yer verilmiştir. Her
oturumun sonunda annelerden oturumla ilgili izlenim­
leri alınmış, günlük hayata nasıl aktaracaklan tartışılmış
ve bir sonraki oturumun başında günlük hayatlannda
nasıl aktardıkları sorularak oturuma başlanmıştır.
Deney ve kontrol grubunun duygusal zeka
ölçeğinden aldıkları ön-test puanlarının ortalamaları
arasında fark olup olmadığı Mann Whitney U testi ile
kontrol edilmiştir. Deney ve kontrol grubunun ön-test
puanlarının ortalamaları arasında anlamlı fark olmadığı
görülmüştür. Bu verilere ait Mann Whitney U Testi
sonuçlan Tablo l ’de verilmiştir.
Tablo 1. Deney ve Kontrol Gruplarının Duygusal Zeka Düzeyi
ÖnTest Puanlarına İlişkin Mann Whitney D testi Sonuçları
Gruplar
n
R
Z
Deney
10
9.80
-.530
Kontrol
10
11.20
P
.596
p> .05
Tablo l ’de görüldüğü gibi, deney ve kontrol grupla­
rı arasında Duygusal Zeka Ölçeğinden elde edilen puan
dağılımları açısından fark olmadığı ve araştırmanın
başında deney ve kontrol grubunun ölçülen nitelik
açısından denk sayılabileceği bulunmuştur.
Veri Toplama Aracı
Bu araştırmada annelerin, duygusal zeka düzeyleri­
ni ölçmek amacıyla Yılmaz ve Ergin (1999) tarafından
37
Seher Balcı
adaptasyonu yapılan 30 madde ve beş alt boyuttan
oluşan ‘Duygusal Zeka Ölçeği’ veri toplama aracı
olarak kullanılmıştır. Duygusal zekayı ölçmek amacıyla
yurt dışında geliştirilmiş olan beş ölçekten bir tanesi
uzman kanaatine baş vurularak seçilmiştir Ölçeğin ori­
jinal İngilizce formu Ingiliz Dili ve Edebiyatı son sınıf
öğrencilerinden Ingiliz Dili ve gramer derslerinden not
ortalaması 70 ve üzerinde olan 55 kişiye uygulanmıştır.
Türkçe çevirisi Dil uzmanı ve Psikolojik Danışma ve
Rehberlik Anabilim Dalında en az Doçent unvanına
sahip bir ekip tarafından gerçekleştirilmiştir. Gözden
geçirilen ve düzeltilen her bir madde Türkçe formu
oluşturmuştur. Türkçe form İngilizce formunun uygu­
landığı aynı gnıba bir ay sonra tekrar uygulanmıştır.
Ölçeğin birinci alt boyutunun (özbilinç) ilk ve son
uygulama arasındaki korelasyon .76, ikinci alt boyutu­
nun (duyguları yönetme) ilk ve son uygulama
arasındaki korelasyon .92, üçüncü alt boyutunun (ken­
dini motive etme) ilk ve son uygulama arasındaki kore­
lasyon .91, dördüncü alt boyutunun (empati) ilk ve son
uygulama arasındaki korelasyon .88, besinci alt boyutu­
nun (ilişkileri kontrol etme) ilk ve son uygulama
arasındaki korelasyon .86 bulunmuştur. Ölçeğin toplam
puan açısından bakıldığında ilk ve son uygulama
arasındaki korelasyon .84 olarak bulunmuştur.
Bu çalışmada sadece toplam puanlara bakılarak
değerlendirmeler yapılmıştır.
Verilerin Analizi
Araştırmada elde edilen veriler grupları oluşturan
denek sayısının az olması nedeniyle parametrik
olmayan istatistiksel yöntemler kullanılarak analiz edil­
miştir. Bu amaçla deney ve kontrol gruplarını
karşılaştırmak için Mann Whitney U Testi; deney ve
kontrol grubu ön-test, son-test puanlarını karşılaştırmak
için Wilcoxon Eşleştirilmiş iki Örnek testi
kullanılmıştır. Veriler SPSS for Windows istatistiksel
programı kullanılarak bilgisayar ortamında yapılmıştır.
Sonuçların yorumlanmasında .05 anlam düzeyi dikkate
alınmıştır.
BULGULAR
Araştırmanın
birinci denencesi
’Duyguları
Güçlendirme Eğitimi Programına katılan annelerin duy­
gusal zeka düzeyleri, bu programa katılmayan annelerin
duygusal zeka düzeylerinden daha yüksektir’ şeklinde
ifade edilmiştir. Tablo 2’de denence ile ilgili bulgular
verilmiştir.
T ablo 2. Deney ve K o n tro l G ru p la rın ın D uygusal Z ek a Düzeyi
Böylece, deneklerin İngilizce formundan anladıkla­
rı ve algıladıkları ile Türkçe formundan anladıkları ve
algıladıkları arasında büyük benzerlik çıkmıştır. Yapı­
lan madde-toplam puan analizi sonucunda iki madde dı­
şında korelasyon katsayısı ,73-.89 arasında bir dağılım
göstermiştir, iki madde tekrar gözden geçirilmiş ve an­
laşılır hale getirilmiştir. Ayrıca test yarılama yöntemiy­
le yapılan güvenirlik çalışmasında korelasyon katsayısı
.79 olarak bulunmuştur.
Ölçek Duyguların Farkında Olma (özbilinç),
Duygulan Yönetme, Kendini Motive Etme, Empati ve
ilişkileri Kontrol Etme olmak üzere beş alt ölçekten
oluşmaktadır. Ölçekten hem alt ölçeklere hem de
toplam puana göre, yüksek, normal ve düşük olmak
üzere üç puan elde edilmektedir. Duygusal zeka düzeyi
toplam puanı 155 ve üzeri olanlar yüksek, 154-130 arası
normal ve 129 ve altı düşük olarak belirlenmiştir.
38
S on-test P u a n la rın a İlişkin M ann W hitney U T esti S o n u çları
G ru p la r
n
R
Deney
10
13.30
K ontrol
10
7.70
Z
-2.121
P
.035*
*p< .05
Tablo 2 ’de görüldüğü gibi duygulan güçlendirme
eğitimi verilen ve verilmeyen annelerin duygusal zeka
son-test puan ortalamaları arasındaki farkın .05
düzeyinde anlamlı olduğu görülmektedir.
Araştırmanın
ikinci
denencesi
‘Duyguları
Güçlendirme Eğitimi Programına katılan annelerin duy­
gusal zeka son-test puanlarının ortalaması, ön-test
puanlarının ortalamasından daha yüksektir’ şeklinde
ifade edilmiştir. Tablo 3’de deney grubunun duygusal
zeka ölçeğinden aldıkları ön-test, son-test puanlarının
Duyguları Güçlendirme Eğitimi Programının Annelerin Duygusal Zeka Düzeylerine Etkisi
ortalamaları arasında fark olup olmadığını sınamak için
yapılan Wilcoxon Eşleştirilmiş İki Örnek Testi bulgu­
lan verilmiştir.
T ablo 3. Deney G ru b u n u n Ön test, Son-test P uanlarına İlişkin
W ilcoxon Eşleşmiş İki Ö rn ek Testi Sonuçları
Deney ön- Deney son
n
R
Negative
1
1.00
Positive
9
6.00
Ties
0
Toplam
Z
-2.708
p
.007*
10
*p< .05
Tablo 3’de görüldüğü gibi duygulan güçlendirme
eğitimi verilen annelerin duygusal zeka düzeyi ön-test,
son-test puanlarının ortalamaları arasındaki farkın .01
düzeyinde anlamlı olduğu görülmektedir.
Ayrıca, kontrol grubu ön-test, son-test puan ortala­
maları arasında .05 düzeyinde anlamlı fark olmadığı
bulunmuştur.
TA RTIŞM A
Elde edilen bulgulara göre, on haftalık duyguları
güçlendirme eğitimi verilen deney grubundaki
annelerin duygusal zeka son test puanlarının ortalaması,
eğitim verilmeyen kontrol grubundaki annelerin duy­
gusal zeka son test puanlarını ortalamasından anlamlı
düzeyde yüksek bulunmuştur. Bu bulgu duyguları
güçlendirme eğitimi programının annelerin duygusal
zeka düzeylerin de anlamlı yönde etki ettiğini göster­
mektedir. Yılmaz (2002) yaptığı çalışmada, duygusal
zeka düşünme becerileri eğitiminin annelerin duygusal
zeka düzeylerini yükselttiğini bulmuştur. Yavuz (2002)
‘Duygusal Zeka Anne Gelişim Projesi’ başlatmış ve
annelere 20 saat süreklilik gerektiren bir gelişim proje­
si uygulayarak annelerin gelişimlerini gözlemlemiştir.
Sayısal veri olmamasına rağmen annelerin duygusal
zeka düzeylerinde gelişmeler olduğunu gözlemlemiştir.
Bu çalışmanın bulguları literatürdeki bu bulgularla da
tutarlılık göstermektedir.
Ayrıca duyguları güçlendirme eğitimi programına
katılan annelerin duygusal zeka düzeyleri ön-test, son-
test puanları arasında da anlamlı fark olduğu bulun­
muştur. Verilen eğitim annelerin duygusal zeka düzey­
lerini geliştirmede etkili olmuştur.
Yurtdışında
yapılan
araştırma
bulguları
incelendiğinde duygusal zeka eğitimiyle ilgili
çalışmalara rastlanmamıştır. Bu nedenle bundan sonra­
ki literatür bulguları duyguları güçlendirme eğitimi
programında öğretilen becerilerle ilgili araştırma bulgu­
lan ile duygusal zekası yüksek olan bireylerin sahip
oldukları özelliklerle ilgili bulgulara yer verilmiştir.
Pearson (2000) duygusal zekanın iletişim becerileri
ve duygularla ilgili becerileri içerdiğini bu becerilerin
eksikliği bireyin kişiler arası ilişkilerde başansız ve
mutsuz olmasına neden olduğunu belirtmiştir. Duygusal
zeka, başarı ve mutluluğu belirleyen önemli faktörler­
den biri olup, doğuştan olmadığını, çeşitli yollarla
gelişebileceğini, bu yollardan birisinin de oyun ve
oyuncaklar olduğunu belirtmiştir.
Mayer ve arkadaşları (2001), duygusal zeka ve
sosyal davranışı açıklayabilmek için yaptıkları
çalışmada duygusal zekası yüksek olanların kendi­
lerinin ve başkalarının duygularını daha iyi anlamış ve
açıklamışlardır.
Ciarrochi, Deane ve Anderson (2002), stres ve ruh
sağlığı arasındaki ilişkinin duygusal zeka ile azaltılma­
sıyla ilgili olarak yaptıkları çalışmada, stres ve üç
önemli ruh sağlığı değişkeni olan depresyon, çaresizlik
ve intihar eğilimi arasındaki ilişkiyi anlamak için bir tek
katkısı olduğu düşünülen duygusal zeka düzeylerine ba­
kılmıştır. 302 üniversite öğrencisinin stres düzeyi, ruh
sağlığı ve duygusal zeka düzeyi ölçülmüştür. Yapılan
regıesyon analizi sonucunda stres düzeyleri yüksek ve
duyguları anlama düzeyi düşük olan bireyler arasında
intihar eğiliminin daha fazla olduğu, başkalarının duy­
gularını yönetme düzeyi düşük olanların intihar eğilim­
leriyle, depresyon ve çaresizlik arasında daha yüksek
bir ilişkinin olduğu bulunmuştur. Hem duyguları anla­
ma hem de duyguları yönetmenin ilişkili diğer ölçüm­
lerle istatistiksel olarak farklı olduğu görülmüş, stres ve
ruh sağlığı arasındaki ilişkiyi anlamada duygusal zeka­
nın önemli bir yapıya sahip olduğu belirtilmiştir.
39
Seher Balcı
Jordan, Ashkanasy, Härtel ve Hooper (2002), duy­
gusal zeka çalışma grubunun ölçek geliştirme, takım
sürecine ve amaca odaklanmanın takımdaki ilişkisini
araştırdıkları araştırmada çalışma grubuna katılan birey­
lerin duygusal zeka profilleri Çalışma Grubu Duygusal
Zeka Profili (WEIP-3) ile değerlendirilmiştir. Düşük
duygusal zeka grubundakiler, yüksek duygusal zeka
grubundakilerden daha düşük düzeyde performans
göstermişler ve duygusal zeka düzeyi ortalaması düşük
olan gruptakiler yüksek olanlara göre performansları
artış göstermiştir.
Petrides ve Fumham (2003) ilk çalışmalarını, duy­
gusal zeka düzeyi düşük ve yüksek 85 kişilik bir ömeklem grubundan 10 düşük ve 10 yüksek duygusal zeka
kişilik özelliğine sahip 20 kişi seçmişlerdir. Yüksek
duygusal zeka kişilik özelliğine sahip kişilerin daha
çabuk yüz ifadelerini teşhis ettiklerini bulmuşlardır.
İkinci çalışmalarını ise, 102 kişiden 15 düşük ve 15
yüksek duygusal zeka kişilik özelliğine sahip 30 kişi
seçmişlerdir. Yüksek duygusal zeka kişilik özelliğine
sahip kişilerin ruh halini tayin etme sürecinde daha
duyarlı olduklannı bulmuşlardır.
Sonuç olarak duygusal zeka öğrenilen ve öğretilen
bir zeka çeşidi olduğuna göre, duygusal zeka düzeyi
yüksek olan bireylerin duygu ve düşüncelerinin,
kuvvetli ve zayıf yönlerinin farkında oldukları, anlık
başarı ve hazlardan uzak durdukları, kendi hedeflerini
kendilerinin belirledikleri ve hedeflerine kilitlendikleri,
kendilerin
başkalarının
yerine
koyabildikleri,
başarısızlığa uğradıklarında umut ve iyimserliklerini
koruyup yeniden denedikleri ve kişiler arası çatışmaları
çözmekte başarılı oldukları görülmüştür. Bu nedenle
duygusal zekayı oluşturan alt boyutlar da dikkate
alınarak düzenlenecek programlarla bireylerin duygusal
zeka düzeyleri yükseltilerek, kendini tanıyan daha
mutlu ve başarılı bireyler yetiştirilebilinir.
Bumard, P. (1992). Interpersonal skills training:
Sourcebook of activities for trainers.
London: Kogan Page Limited.
Carlson, R. (2001). Ne olursa olsun mutlu ola­
bilirsiniz (Çev. Burcu Tümer). Ankara:
HYB Yayıncılık.
Ciarrochi, J. Deane, P. F. ve Anderson, S. (2002).
Emotional inteligence modaretes the rela­
tionship between stress and mental health.
Personality and Individual Differences,
32, 197-209.
Dökmen, Ü. (2002). Varolmak, gelişmek, uzlaşmak.
İstanbul: Sistem Yayıncılık.
Dönmezer, I. (1999). Ailede iletişim ve etkileşim.
İstanbul: Sistem Yayıncılık.
Elder, L., (1997). Critical thinking: The key to emo­
tional
intelligence.
Journal
of
Developmental Education, 21, 1, 40-41.
Erkan, S. (2002). Grup rehberliği etkinlikleri.
Ankara: Pegem Yayınlan.
Goleman, D. (1998). Duygusal zeka. (Çev. Banu
Seçkin Yüksel) Istanbul: Varlık Yayınlan.
Izard, C. (1989). Human emotions. Newyork: Plenum
Pres.
Jordan, J. P., Ashkanasy, N. M., C. E. J. Härtel ve G. S.
Hooper., (2002). Workgroup emotional intel­
ligence scale development and relationship
to team process effevtiveness and goal focus.
Human Resource Management Review,
12, 195-214.
Konrad, S. ve Claudia Hedl. (2001). Duygularla
güçlenmek. (Çev. Meral Taştan), Istanbul:
Hayat Yayınları.
KAYNAKLAR
Mayer,J. D. ve Salovey, P. (1993). The Intelligence of
emotional intelligence. Intelligence, 17,
434-442.
Adler, A. (1995). İnsanı tabiatını tanıma. (Çev. Ayda
Yörükan) İstanbul: Türkiye Iş Bankası
Kültür Yayınlan.
Mayer, J. D., Perkins, D. M., Caruso, D.R., ve Salovey.
P. (2001). Emotional intelligence and gifted­
ness. Roeper Rewiew, 23,3, 131-137.
40
Duyguları Güçlendirme Eğitimi Programının Annelerin Duygusal Zeka Düzeylerine Etkisi
Merlevede, P.E., Bridoux, D. ve Vandamme, R.,
(2001). 7 steps to emotional intelligence,
Crown House Publishing Limited.
Yeşilyaprak, B. (2001a). Duygusal zeka: Duygu mu,
zeka
mı?
Duygu+zeka
mı?,
www.google.com.
Mesquita, B. ve Walker, R., (2003). Cultural differ­
ences in emotions: a context for interpreting
emotional experiences. Behaviour research
and therapy, www.elsevier.com/Iocate/brat.
Yılmaz, H., ve Ergin, E. (1999). Üniversite öğrenci­
lerinin sahip oldukları duygusal zeka düzey­
leri ile 16 kişilik özelliği arasındaki ilişki
üzerine bir araştırma. VII. Ulusal Eğitim
Bilimleri Kongresi. Trabzon: Karadeniz
Teknik Üniversitesi.
Salovey, P. ve Sluyter, D. (1997). Emotional develop­
ment
and
emotional
intelligence.
Educational Implications, Basic Books.
Shapiro, L. E. (1998). Yüksek EQ’lu bir çocuk
yetiştirmek. (Çev. Ümran Kartal) Istanbul:
Varlık Yayınları.
Yılmaz, M., (2002). Duygusal zeka düşünme beceri­
leri eğitiminin annelerin duygusal zeka
düzeyine etkisi. Yayınlanmamış Doktora
Tezi, OMÜ. Sosyal Bilimler Enstitüsü,
Samsun.
Ortony, A., Clore, G.L. ve Collins, A. (1998). The cog­
nitive structure of emotions, Combridge
University Press.
Pearson. L. (2000). Emotional intelligence development
in children: why it’s so important, www.
Wondertoy.com/edit.html.
Petrides. K.V. ve Fumham, A. (2003). Trait emotional
intelligence: behavioural validation in two
studies of emotion recognition and reactivity
to mood induction. European journal of
personality, 17, 39-57.
Razon, N. (1983). Çalışan anne ve çocuk. Istanbul:
Istanbul Üniversitesi
Edebiyat Fak.
Yayınlan, No. 3091.
Salovey, P. ve Mayer J.D. (1989). Emotional intelli­
gence. Imagination Cognition Personality,
9, 3, 185-121.
Yavuz, K. E. (2002). 7-12 Yaş dönemi çocuklarda
duygusal zeka gelişimi, Ankara: Özel Ceceli
Okullan Eğitim Dizisi No:4.
Yavuzer, H. (2001). Anne-baba çocuk. İstanbul:
Remzi Kitapevi.
Yeşilyaprak, B. (2001). Duygusal zeka ve eğitim
açısından
doğurguları.
Kuram
ve
Uygulamada Eğitim Yönetimi, 7, 25, 139146.
41
Vol : III
No : 22
Turkish Psychological Counseling and Guidance Journal
Sum m ary
TH E E FFEC T O F TH E TRAINING PRO G RA M FO R STREN G TH EN IN G
EM O TIO N S ON TH E EM O TIO N A L IN TELLIG EN C E LEV ELS O F M O TH ERS
Seher Balci
The fa ct that emotional intelligence can be learnt
shows its importance in interpersonal relationships.
Emotional intelligence includes the communicative
and affective skills. The first stage in interpersonal
relationships is related to mother-child relationship.
This relationship starts just after the birth and con­
tinues. Especially, the type o f education within the
first eighteen months, the way the child develops and
the emotional interaction established with her lead to
the development o f the feeling o f trust or distrustful­
ness.
The fact that children see their parents as models
will surely help the patterns o f thought, emotion and
behavior to develop. Thus, mothers play a vital role in
helping children in the development o f their emotional
intelligence. For this reason, in this study, it has been
questioned whether the education fo r stimulating the
feelings to be given to the mothers brings about a sig­
nificant effect on the their emotional intelligence level.
M ETH O D
In this study, investigating the effect o f the training
program fo r strengthening emotions on the emotional in­
telligence levels o f mothers, pre-test and post-test experi­
mental design with a control group was used. The samp­
le included 20 volunteer mothers, each o f whom luid a 60
month-old child, 10 mothers being the experimental gro­
up, while the other 10 serving as the control group.
Mothers' emotional intelligence levels were meas­
ured by ‘Emotional Intelligence Scale’, which was
adopted into Turkish by Yılmaz and Ergin (1999). Mann
Whitney U Test and Wilcoxon Test were used to analyze
the data.
RESULTS
According to the findings, the average o f the post­
test scores regarding the emotional intelligence o f the
mothers in the experimental group, to whom a ten-week
training fo r strengthening emotions was given, was sig­
nificantly marked as higher than the average o f the
emotional intelligence post-test scores o f the mothers in
the control group, to whom no education was given. It
was also found out that there is a significant difference
between the pre-test and post-test scores o f the emo­
tional levels o f mothers participating in this program. It
can be stated that the education given was influential in
developing the emotional level o f mothers.
DISCUSSION
The education program fo r strengthening emotions
reveals that it has a substantial impact on the emotion­
al level o f mothers. In his study, Yilmaz (2002) found
out that training fo r the emotional intelligence skills
increased the emotional intelligence o f mothers. Yavuz
(2002) started ‘The Mother Emotional Intelligence
Development Project’ and observed the development o f
mothers by applying a development project requiring a
20 hour-attendance by mothers. Despite not supplying
any numerical data, his observation was in favor o f the
existence o f development in the emotional intelligence
o f mothers. Further, it has been found out that there was
a considerable difference between the emotional intelli­
gence levels according to the pre-test and post-test
A ddress for correspondence : (*) Yrd.Doç.Dr.. Ondokuz Mayıs Üniversitesi Eğitim Fakültesi. Eğitim Bilimleri Bölümü Psikolojik Danışma ve Rehberlik ABD.
Kurupelit-SAMSIJN Tel: 0 (362) 457 60 20-5370 Fax: 0 (362) 457 60 78
E mail: [email protected]
42
Duygulan Güçlendirme Eğitimi Programının Annelerin Duygusal Zeka Düzeylerine Etkisi
scores o f mothers participating in the program. People
with higher emotional intelligence understand the feel­
ings o f both themselves and others.
Now that emotional intelligence is a kind o f intelli­
gence learnt and taught, the individuals whose emo­
tional levels are high have proved to be aware o f their
strong and weak sides and remain fa r from the momen­
tary success and pleasures and to determine their own
targets and get absorbed in their targets and to be able
to put himself to the place o f another person and to try
again when failing by preserving their hope and opti­
mism and to be successful in solving the interpersonal
conflicts. For this reason, taking into account the sub­
dimensions forming emotional intelligence along with
the programs to be arranged, the happier and more suc­
cessful individuals can be grown, increasing the emo­
tional intelligence level o f individuals.
43