pdf - Atılım Üniversitesi Ankara Digital Kent Arşivi

Transkript

pdf - Atılım Üniversitesi Ankara Digital Kent Arşivi
KENT YAKININDAKĠ KIRSAL ALANLARIN KAYNAKLARININ AKILCI KULLANIMI:
ANKARA-NALLIHAN ÖRNEĞĠ
Yrd.Doç.Dr. Gül GÜNEġ
Atılım Üniversitesi, İşletme Fakültesi, Turizm İşletmeciliği Bölümü 06836 İncek-Ankara
Telefon: (312) 5868662, Fax: (312) 5868091, E-posta: [email protected]
Özet
Başkent Ankara, nüfus bakımından İstanbul'dan sonra ülkemizin ikinci, dünyanın ise kırkıncı büyük
şehridir. Yakın bir zamana kadar kültür, sanat, siyaset ve spor gibi etkinliklerle anılmakta olan
Ankara, son zamanlarda ise kent içinde giderek sayıları artan alışveriş merkezleriyle tanınmaktadır.
Bu durum, hafta içinde boş zamanlarını kentin kapalı mekanlarında geçiren Ankara kent halkının;
özellikle hafta sonlarında kent yakınındaki kırsal alanlara gitmeyi tercih etmelerine neden
olmaktadır.
Ankara„ya 160 km. uzaklıkta yer alan Nallıhan ilçesi de sahip olduğu kaynak değerleri ile tanınmaya
başlamış; rekreasyon ve turizm aktiviteleri için tercih edilen yerler arasına girmiştir. Bildiride
Nallıhan ilçesinin doğal, tarihi ve kültürel kaynak değerleri tanıtılacak; ilçenin içinde bulunduğu
değişim ve gelişiminin önemi vurgulanacak ve söz konusu potansiyelin sürdürülebilir kılınması için
akılcı yaklaşımlarla değerlendirilmesi konusunda öneriler ortaya konacaktır.
Anahtar kelimeler: Nallıhan, kırsal planlama, kaynakların akılcı kullanımı, rekreasyon, turizm.
Abstract
Ankara is the second biggest city of Turkey after Istanbul and the fortieth biggest city of the world in
population terms. Being the capital city, it used to be recalled with culture, arts, sports and politics
activities in the past. Today, however, it is known with its big shopping malls. While the people of
Ankara spend their free time in shopping malls during weekdays, they prefer to go to rural areas
near the city at the weekends.
Nallıhan district, which is 160 km. to Ankara, is getting better known and preferred for recreation
and tourism activities thanks to its resource values. This paper will introduce the natural, cultural
and historical resource values of Nallıhan, and while discussing the current process of change and
development, suggestions will be provided for adoption of wise methods for sustainable use of this
potential.
Keywords: Nallıhan, rural planning, wise use of resources, recreation, tourism
1.GĠRĠġ
Kentler, kültür farklılığı, meslek çeşitliliği, değer zenginliği, özel ve kamu kurumu
bolluğuyla büyük bir insani potansiyele sahiptirler. Diğer yandan, çarşısı, pazarı, sağlık
birimleri, işyerleri, ibadet birimleri, binaları, açık ve yeşil alanları, kültür ve eğlence
mekanlarıyla da aynı ölçüde fiziki bir varlık içermektedirler (Karacan 2007: 658).
Kentsel yaşam kalitesi fiziksel çevre, sosyal çevre ve ekonomik çevre kalitesine yönelik
bileşenlerden oluşmaktadır. Ekonomik çevre kalitesi yaşam maliyeti ve alım gücü gibi
özellikler ile tanımlanırken; sosyal çevre kalitesi, yaşam biçimi, eğitim ve sağlık
hizmetlerine erişim (ulaşılabilirlik/ödenebilirlik), örgütlülük ve gönüllülük esasına dayalı
toplumsal faaliyetler, güvenlik, bir yerde topluma ait olma duygusu, kimlik (fiziksel ve
sosyal çevrenin kesişme noktası), yerellik (bağlılık açısından) vb. özellikler ile
tanımlanabilir. Fiziksel çevre kalitesi ise açık ve yeşil alan varlığı, ulaşım ağı (erişebilirlik)
- ulaşım türü - toplu taşım, altyapı ve belediye hizmetleri, iletişim (erişebilirlik), sosyokültürel aktiviteler, doğal ve tarihi değerlerin korunması, konut ve yaşam çevresinin planlı
olması, konut tipi ve kalitesi, çalışma alanlarının çevresel etkilerinin azaltılması,
rekreasyon alanlarının varlığı gibi özellikler ile tanımlanabilir (Emür ve Onsekiz 2007).
Kent yaşamı denilen çağdaş yaşam biçiminin sunduğu yapay çevre, özellikle insan
doğasına aykırı, biyolojik anlamda yetersiz bir çevre kimliği yansıtmaktadır. Böyle bir
ortamda insanların sağlıklı ve mutlu yaşamaları, kentin sosyoekonomik yapısının
gelişmişliği ve buna bağlı olarak yeşil alan sisteminin gereksinimlere cevap verecek
düzeyde olmasına bağlıdır. Açık-yeşil alanlar, insan ile doğa arasında bozulan ilişkiyi
dengelemede ve kentsel yaşam koşullarının iyileştirilmesinde önemli bir konuma sahiptir
(Emür ve Onsekiz 2007).
İkinci Dünya Savaşı‟ndan sonra hem tarımdaki değişmenin ve sanayileşmenin bir sonucu
olarak, hem de toplumsal değişim sürecinin bir göstergesi olarak Türkiye, en hızlı
kentleşen ülkeler arasına girmiştir. Kırsal alanlardan kentlere yönelen hızlı nüfus akımları,
bugün büyük kentlerin, özellikle İstanbul, Ankara, İzmir, Adana, Antalya ve Mersin olmak
üzere bu büyük kentlerin, temel sorunsalı haline gelmiştir. Keleş, kentlere yönelen bu
süreçte kentin çekiciliğinden çok kırsal alanın iticiliğinin büyük payı olduğunu
söylemektedir (Çolakoğlu 2007). Günümüzde insan yerleşimlerinin kırsaldan kentsele
doğru hızlı değişim göstermesi sonucu kentlerde meydana gelen nüfus artışı ve hızlı
kentleşme, insanların kentlerin fiziksel ve psikolojik açıdan baskısı altında bulunmasına
yol açmaktadır (Müderrisoğlu ve Uzun, 2010).
Büyük kentlerde yaşayan insanların koşuşturma içindeki hayatları, kent yaşamının onlara
getirmiş olduğu gereksinimler ve zorunluluklar nedeniyle her geçen daha da
güçleşmektedir. Söz konusu duruma, kentlerdeki yetersiz yaşam kalitesi de eklendiğinde;
kent insanlarının doğaya olan özlemi giderek artırmaktadır. Bu nedenle insanlar yoğun
kent yaşamı içerisinde ruh ve beden sağlığını kaybetmekte ve buna bağlı olarak
rekreasyon ihtiyacını yoğun bir şekilde hissetmektedirler. Bu anlamda kent insanının boş
zamanlarını doğa ile iç içe geçirmesini ve yenilik ve zindelik kazanarak mutlu olmasını
sağlayan, kent yakınındaki kırsal alanlar oldukça fazla önem kazanmaktadır.
Başkent Ankara, nüfus bakımından İstanbul'dan sonra ülkemizin ikinci, dünyanın ise
kırkıncı büyük şehridir. Yakın bir zamana kadar kültür, sanat, siyaset ve spor gibi
etkinliklerle anılmakta olan bu kent, son zamanlarda ise giderek sayıları artan alışveriş
merkezleriyle tanınmaktadır (Güneş, 2009). Ne yazık ki Ankara kent halkı için boş
zamanların değerlendirilmesi son zamanlarda adeta alışveriş merkezlerinde
gerçekleştirilen etkinliklerle özdeşleşir hale gelmiştir. Oysa kent içinde yer alan açık ve
yeşil alanlara kısa süreli ziyaretlerin yanı sıra özellikle hafta sonlarında kentin yakın
çevresindeki kırsal alanlara gitmek ve doğanın yineleyici etkisiyle enerji ve güç kazanmak
olasıdır. Bu anlamda Ankara„ya 160 km. uzaklıkta yer alan Nallıhan ilçesi de sahip olduğu
kaynak değerleri ile tanınmaya başlamış; özellikle rekreasyon ve turizm aktiviteleri için
tercih edilen yerler arasına girmiştir.
2. SÜRDÜRÜLEBĠLĠR KALKINMA, KAYNAKLARIN AKILCI KULLANIMI VE KIRSAL
ALANLAR
Endüstri devriminin ardından hızla artan kapitalist üretim tarzı ve tüketim yoğunluklu
üretimin teşviki yönünde ekonomik gelişme çabaları günümüz endüstrilerinden
kaynaklanan sorunların ortaya çıkmasını sağlamıştır. 20.yy‟ın başlarından itibaren başta
Amerika ve Batı Avrupa‟da belirgin bir hal alan yeni üretim ve tüketim tarzı beraberinde
bazı problemleri de getirmiştir. Bunların başta geleni küresel olarak hissedilen çevresel
bozulmalardır (Uçkun ve Türkay, 2003).
Bu konuya ilk olarak dikkat çeken Birleşmiş Milletler Teşkilatı olmuştur. Bu bağlamda
teşkilat, bünyesindeki UNDP (Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı) ve UNEP (Birleşmiş
Milletler Çevre Programı) gibi organlar vasıtasıyla, 1972 Stockholm Konferansı‟yla
başlayan bir dizi çalışma yürütmüştür. Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, 1983 yılında
Dünya Çevre ve Kalkınma Komisyonu‟na değişmenin küresel gündemini hazırlama görevi
vermiş ve Brundtland Komisyonu olarak da anılan Dünya Çevre ve Kalkınma
Komisyonu‟nun 1987 yılında tamamladığı çalışmaların sonunda “Ortak Geleceğimiz” adlı
bir rapor yayınlanmıştır. Raporda ortaya konan “Sürdürülebilir Kalkınma” kavramı,
insanların elinde bulundurduğu ve onlara muhtaç olduğu ekolojik, kültürel ve sosyoekonomik kaynakların nadir ve eşsiz olduğu görüşüne dayanmaktadır. Buna göre,
kaynakların sürdürülebilir kullanımı yani, gelecek nesiller için kaynakların korunması
amacıyla onları tüketmeden kullanmak gerekmektedir (Brundtland, 1987). Stockholm
konferansı sonrasında 1987 ortaya konan Brundtland Raporu‟nu, 1992 Rio Konferansı ve
2002 Johannesburg Zirvesi şeklinde gelişen sürdürülebilir kalkınma çalışmaları izlemiştir.
Söz konusu çalışmaların ana amacı, endüstriyel faaliyetlerin çevreyle uyumlaştırılmasını
sağlamaktır (Uçkun ve Türkay, 2003).
Ancak teoride uygulanabilir gözükse de sürdürülebilir kalkınma özellikle geri kalmış ve
gelişmekte olan ülkeler için zor bir süreç ve uzun soluklu bir tercihtir. Araştırmacılar
tarafından ekosistemlere insanoğlunun refahını artırmak amacıyla yapılan müdahaleler
sonucunda meydana gelen değişimleri belirlemek amacıyla, 2001-2005 yılları arasında
geçtiğimiz bin yıla yönelik hazırlanan “Ekosistem Değerlendirmesi” raporu da bunu
doğrular niteliktedir. Söz konusu raporda; neredeyse tüm ekosistemlerin insan aktiviteleri
nedeniyle değişime uğradığı, bu durumun halen devam ettiği ve özelikle son 50 yılda şu
ana kadar görülmemiş hızla bir biyoçeşitilik kaybının yaşandığı vurgulanmıştır
(Millennium Ecosystem Assessment, 2005). Günümüzde küresel ısınma, ozon
tabakasının zarar görmesi, kutuplardaki buzulların erimesi, sera gazlarının insan sağlığını
tehdit eden etkileri gibi problemler çağdaş toplumun geleceğini etkileyecek en önemli
sorunlar olarak gözükmektedir (Uçkun ve Türkay, 2003). Dolayısıyla gerek kırsal gerek
kentsel alanda kalkınmanın sürdürülebilir olması için, ona kaynak oluşturan değerlerin
korunması ve akılcı kullanımı; bu anlayış içinde uzun vadeli yaklaşımlar içine girilmesi
artık bir zorunluluktur. Birleşmiş Milletler tarafından 2000 yılında onaylanan, BM‟nin genel
misyon ve hedefleri çerçevesinde uygulanacak olan Binyıl Kalkınma Hedefleri de,
çevrenin korunması ve doğal kaynakların akılcı kullanımı üzerinde önemle durmaktadır
(UNDP, 2010).
Kırsal alanlar; ekonomisi tarıma dayalı olan yüz yüze ilişkilerin yaygın olduğu, işbirliği ve
uzmanlaşmanın gelişmediği toplumsal ortamlarda yaşayan insan topluluklarını
içermektedir (Şerefoğlu, 2009). Bunun yanı sıra kırsal alanda;
- Yaşam ortamı ve ekonomik aktiviteler, önemli ölçüde doğal üretim kaynaklarının
kullanım ve değerlendirilmesine bağlıdır.
- Ekonomik toplumsal kültürel gelişme süreci, göreli olarak yavaş işlemektedir.
- Teknolojik gelişmenin yaşama ve üretime yansıma oranının, göreli olarak
gecikmeli olduğu bir alan söz konusudur.
- Gelenek ve törelerin, yaşam biçimini ve kurallarını etkileme gücü fazladır.
- Yaşam biçimi ve tüketim kalıbı, görece gelenekseldir (AREM, 2010).
Kırsal alanlardan kentlere olan göç nedeniyle bu alanlar düşük nüfusa, yetersiz işgücüne
ve yetersiz ekonomik gelire sahiptirler. Bu nedenle bir kırsal alanın da içinde yer aldığı bir
bölgenin kalkınması amacıyla benimsenen kaynakların akılcı kullanımı; ekolojik tarım,
hayvancılık, yeni bölgesel ürünler, sürdürülebilir ormancılık, hatta enerji üretimindeki
yatırımlarla birlikte düşünüldüğünde daha başarılı olacaktır (Beunders, et al. 2007). Kiper
ve Arslan (2007)‟a göre kırsal kalkınmada temel amaç; temelde yerel potansiyel ve
kaynakların değerlendirilmesini, doğal ve kültürel varlıkların korunmasını esas alarak,
kırsal toplumun yasam koşullarının sürdürülebilir kılınmasıdır.
Kırsal alanlar ziyaretçilere sakin ve huzurlu bir seçenek sunmakta, turizm ve boş
zamanların değerlendirilmesinde önemli bir yer tutmaktadırlar. Özellikle kültür turizmi
nedeniyle seyahat eden turistler için kırsal alanlar çok daha tercih edilir olmaktadır. Kültür
kavramı, sanat, dil, tarih, din, mimari yapı, yasam tarzı gibi etkenleri içine alan geniş bir
kapsama sahiptir. Kültür kavramının barındırmış olduğu özelliklerinden dolayı, birçok
turist, toplumlara ait kültürleri tanıma isteği içinde seyahat etmektedir. Turistlerin bu farklı
kültürleri görüp tanımak için yaptıkları seyahat ve konaklamalar “kültür turizmi” olarak
adlandırılmaktadır. İnsanlar eski medeniyetlerin ya da kültürlerin izlerini görme isteğinin
yanı sıra kendi kültürleri dışındaki kültürlere de ilgi duymaktadırlar. Ülkeler için önemli bir
alternatif turizm türü olan kültür turizmi, gelir sağlayıcı etkisinin yanında kültürel değerlerin
korunması açısından da üzerinde durulan bir turizm seklidir. Kültür turizmi, geliştiği
yerlerin tarihi ve kültürel mirasının korunması konusunda etkili olduğu gibi ekonomik
açıdan da kazançlar sağlamaktadır. Kültür turizmi, sürdürülebilirlik ilke ve politikaları ile
geliştirilirse, yerel, kültürel değerlerin küreselleşme karsısında yok olmasını engelleyici bir
özelliğe sahip olmaktadır. Kültür ve Turizm Bakanlığı‟nın 1988 yılında hazırladığı “Bir
Yörenin Turizm imkanlarının değerlendirilmesi için Rehber” adlı yayında “Kültürel
Değerler” baslığı altında tarihi eserler, arkeolojik eserler, tarihi din merkezleri, müzeler,
festivaller, törensel özelliği olan günler, yöresel el sanatları ve Türk folkloru yer almaktadır
(Uygur ve Baykan, 2007).
Kırsal alanlar ayrıca doğa için önemli bir role sahiptirler. Doğal kaynakların korunması,
biyo-çeşitliliğin sürdürülmesi, doğal felaketlere karşı koruma, yaşam şartlarının korunması
ve doğal manzaranın korunması doğal çevre ile ilgili hususlardır (Şerefoğlu, 2009).
3. ANKARA-NALLIHAN ÖRNEĞĠ
3.1. Coğrafi konum, tarihçe, iklim ve sosyo-ekonomik yapı
Nallıhan, Ankara'ya 160 km, Bolu'ya 100 km, Eskişehir'e 120 km, İstanbul'a 300 km
uzaklıktadır. Ankara‟nın batısında yer alan Nallıhan, doğudan Beypazarı, kuzeybatıdan
Göynük, kuzeyden Mudurnu-Seben, batıdan Sarıcakaya, güneyden Eskişehir ve
Mihalıççık‟la çevrilidir. İlçenin deniz seviyesinden yüksekliği ise 625 metredir.
Nallıhan, tarih çağları boyunca Hititlerin, Friglerin, Bitinya Krallığının, Pers, İskender,
Roma ve Bizans İmparatorluklarının hakimiyetinde bulunmuştur. Müslüman Arapların
İstanbul seferleri sırasında iki defa da Arapların istilasına maruz kalmıştır. 1071 Malazgirt
Zaferi‟nden sonra Türkler tarafından fethedilmiş, Haçlı Seferleri sırasında yeniden
Bizanslıların eline geçmiştir. Daha sonra yeniden Türk hakimiyetine giren bu topraklar;
önce Danişmentlilerin, daha sonra Anadolu Selçuklularının idaresinde bulunmuş, Anadolu
Selçuklularının 1308‟de yıkılmasından sonra ise Candaroğlulları Beyliği sınırları içinde
kalmıştır. İlçe Nallıhan‟ın adını ilçe merkezinde yer alan Kocahan‟dan ve bu hanın
kapısında bulunan naldan aldığı söylenmektedir. Nallıhan‟ın İlçe merkezi, 1959‟da Vezir
2
Nasuh Paşa‟nın burada 3.000 m lik alanı kaplayan bir Han yaptırmasıyla oluşmuştur.
ilçenin adının da bu handan (Kocahan) geldiği söylenmektedir. Aslen Gümülcine‟de
doğan ve padişah III. Murat‟ın özel işlerinde görevli kişi olan Nasuh Paşa, 1599 yılında
İran‟la yapılan diplomatik görüşmelerden dönüşünde o zamanlar bir köy olan Nallı
Köyünde (o zamanki ismiyle) konaklamıştır ve beğendiği bu yere camii, hamam ve han
yapılmasını, ve bu binalar için de bir vakıf kurulmasını emretmiştir. Bu tarihten itibaren
Nallı Köyü büyümeye başlamış ve ilçe statüsüne yükseltilmiştir (Ekici, C.; Şener,
2001:23). Günümüzde Nallıhan‟ın Sarıyar ve Çayırhan olmak üzere iki kasabası
bulunmaktadır. Belde ve köy nüfusları toplamı 23.496, ilçe merkezi nüfusu ise 17.181‟dir
(Nallıhan Kaymakamlığı, 2010).
Karadeniz bölgesinin nemli iklimiyle İç Anadolu Bölgesi‟nin kurak iklimi arasında geçiş
karakteristiği gösteren Nallıhan‟da; yaz mevsimi İç Anadolu‟ya göre daha az sıcak, kışlar
ise daha şiddetli geçmektedir. Yağış İç Anadolu‟dan daha çoktur. Sonbahar‟da az
olmakla beraber, en çok yağış ilkbahar ve kış mevsiminde olmaktadır. Kışın dağlara
bolca kar yağar, yaz aylarında ise pek yağış görülmez (Şener, 2001:19).
İlçede arazinin % 48‟i orman, % 25‟i tarıma elverişli, % 22‟si çayır ve mera, % 5‟i çalılıktır.
İlçe arazisi oldukça engebelidir. Dere boyları ve tepe düzlüklerinde ve tepelerin
düzlüklerinde tarıma uygun alanlar bulunmaktadır (Anonim, 2007:8,11). Karadeniz,
Marmara ve İç Anadolu geçiş noktası olması ve klimatik açıdan Akdeniz iklim özelliği
taşıması nedeni ile Nallıhan, biyoçeşitlilik konusunda oldukça zengindir (NALTUD, 2010).
Nallıhan‟da üç baraj bulunmaktadır. Bunlardan Sarıyar Hasan Polatkan Barajı ve
hidroelektrik santrali ilçe merkezinin 25 km güneydoğusunda, Sakarya nehri üzerinde
kurulmuştur. Son yıllarda bu barajdaki tekne turları turistlerin oldukça fazla ilgisini
çekmektedir. Diğer iki baraj ise; yine Sakarya nehri üzerinde kurulan Gökçekaya ve
Yenice barajları ve hidroelektrik santralleridir (Anonim, 2007: 60-61).
Nallıhan‟ın kasabalarından Çayırhan‟daki linyit ocakları 1960 yılında işletilmeye başlamış,
ardından termik santralin yapılmasıyla kasaba gelişmiştir. Kasaba ayrıca İpek yolu
üzerinde olup, 1594-1595 arasında han, hamam ve caminin yapıldığı beldelerdendi.
Ancak bu kalıntılar, Sarıyar Hasan Polatkan Barajı yapıldıktan sonra suyun altında
kaldığından bugün görülememektedir (NALTUD, 2010; Şener 2001).
Nallıhan halkının başlıca geçim kaynağı sebze, meyve ve tahılların üretimine yönelik
tarım ve hayvancılıktır. Nallıhan, İstanbul'un meyve ve sebze deposu (domates, salatalık,
biber, asma yaprağı, nohut, fasulye, lahana, pirinç, nar, şeftali, kiraz, kavun, karpuz vs)
olarak anılır. Yakınındaki barajlarda ve kömür ocaklarında çalışan işçilerle ilçe esnafı,
tarımla doğrudan veya dolaylı ilgilenmekte; birini asıl diğerini ek iş olarak yapmaktadırlar.
Nallıhan‟da el sanatlarının en önemli bölümünü ipek iğne oyaları oluşturmaktadır. Ayrıca
el dokumacılığı, Nallıhan‟a özgü ahşap su fıçısının da ilçede son yıllarda gelişmekte olan
turizm kapsamında önemini giderek artmaktadır (Anonim, 2007; NALTUD, 2010; Şener,
2001).
3.2. Nallıhan’da Rekreasyon ve Turizme Konu Olan Kaynak Değerleri ve Özellikleri
3.2.1.Doğal kaynak değerleri
3.2.1.1.Doğa koruma ve milli parklar genel müdürlüğüne bağlı korunan alanlar
Nallıhan Davutoğlan KuĢ Cenneti: Tarihi İpek Yolu üzerinde Sakarya Nehri havzası
üzerinde bulunan ve 1994 yılında koruma altına alınan Nallıhan Kuş Cenneti; 425 hektar
genişliğinde,179‟dan fazla kuş türünün yaşadığı, ürettiği yaban hayatı koruma alanıdır. Bu
bölge daha önce iç deniz olduğundan, deniz çekilirken doğal erozyona maruz kalmıştır
ve bu nedenle burada çok farklı jeolojik oluşumları görmek mümkündür. Değişik jeolojik
yapısı ile ilgi çeken alan, çökelme ortamının özelliklerini yansıtan sarı, kahve ve
kırmızımsı tabakaların üst üste tekrarlanması ile görsel açıdan da üstün bir peyzaj
güzelliğine sahiptir. Bu jeolojik oluşumlarda görülen her renk tabakası ise ayrı bir çağı
simgelemektedir (NALTUD, 2010).
İstanbul ve Çanakkale Boğazlarından gelen kuş göç yolu üzerinde bulunan bu alan,
ilkbaharda ve sonbaharda göç eden kuşların beslenmeleri, dinlenmeleri,barınmaları ve
bazı türlerin de üremeleri için uğrak yeridir. İç Anadolu‟nun en önemli sulak
alanlarındandır. Sulak çamur düzlükleri, ağaçlık, bozkır ve kayalık alanları, pek çok türün
beslenip barınmasına fırsat vermektedir. Soyu tehlikede bulunan karaleylek, Davutoğlan
Kuş Cennetinde ürer. Türkiye‟de yaşayan 6 balıkçıl türünün 5‟i bu bölgede yaşamaktadır.
Kara Çaylak, Akkuyruklu Kartal, Gökdoğan, Kuzgun,Kırmızı Gagalı,Dar Karpası bu
bölgede görülür. Bir yıl boyunca, burada 10 tür yırtıcı kuş, 5 tür baykuş, 35 tür su kuşu,80
tür ötücü kuş gözlemlenebilmektedir (Anonim, 2007; NALTUD, 2010). Diğer yandan
Nallıhan Kuş Cennetine çok yakın yer alan Çayırhan Termik Santrali‟nin ağır metal içeren
atıkları, doğrudan göl ortamına verilmekte ve kül depolama alanlarından taban suyu
aracılığı ile göle karışmaktadır. Bunun yanı sıra özellikle Sakarya Nehri ile taşınan
kirleticilerin de, göl ortamının kirlilik yükünün artmasında önemli rol oynadığı
bilinmektedir. Arslan (2007), Nallıhan Kuş Cennetindeki ağır metal kontaminasyonunu
saptamak için 2006 üreme döneminde küçük akbalıkçıl, gri balıkçıl ve gece
balıkçıllarından “biyo-gösterge türler” olarak yararlanmıştır. Arslan gerçekleştirmiş olduğu
çalışma kapsamında, söz konusu kuş türlerinin metal kirliliğine yüksek düzeyde maruz
kaldıklarını belirlemiştir (Arslan, 2007).
HoĢebe Mesire Yeri (Ardıç Ormanları): Ankara‟ya 165 km, Nallıhan‟a 3 km uzaklıkta
asırlık görkemli ardıç ağaçların olduğu 7.5 hektarlık bir orman içi dinlenme yeridir. Adını
aldığı Hoşebe‟nin de türbesi buradadır. Çoğunlukla günübirlik kullanılan alan, karavan
turizmi için de uygun bir yerdir. Bu bölgede anıt diyebileceğimiz görkemli Ardıç ağaçları
da görülmeye değerdir (NALTUD, 2010). Korkmaz (2001), alanın rekreasyon
kaynaklarının belirlenmesi ve bu kaynakların geliştirme olanaklarının saptanması
amacıyla bir çalışma gerçekleştirmiştir. Buna göre Orman içi dinlenme yerinin turistik
önemi, Ankara İstanbul karayolu üzerinde olmasından kaynaklanmaktadır. Diğer yandan
özellikle yaz aylarında piknik amacıyla yoğun olarak kullanılan alanda, denetim, temizlik
ve rekreasyon olanakları bakımından yeni düzenlemelere gidilmesi gerekmektedir.
Anıt Ağaçlar: Nallıhan Meyil Hacılar köyü yakınlarında bulunan Kaba Ardıç Ağacı,
Sarıçal Dağı‟nın karaçamları, ıhlamurları, meşe ve fındıkları bu anıt ağaçlar arasındadır.
Anadolu Yaban Koyunu YetiĢtirme Sahası: Sarıyar merkeze 3 km uzaklıktaki bu
bölgede, Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü tarafından, Anadolu Yaban
Koyunlarının eskiden yaşamış oldukları yerlere yerleştirme Projesi kapsamında, Konya
Bozdağ‟daki üretme merkezinden nakledilen yaban koyunları yerleştirilmiştir. Türkiye‟de
yaban hayvanlarının eskiden yaşayıp, kaybolduğu yerlere yeniden yerleştirilmesi
açısından önemli bir yaban hayatı koruma sahasıdır (NALTUD, 2010).
Emremsultan Yaban Hayatı GeliĢtirme Sahası: Nallıhan merkeze 8 km. uzaklıktaki
Saçak mevkiinde bulunan saha, yaban hayatının gelişmesi amacıyla koruma altına
alınmıştır. Bu bölgede kızılçam, meşe, ardıç ve diğer bitkilerden oluşan bir orman
bulunmaktadır (NALTUD, 2010). 2003 yılında araştırmacılar tarafından yaban hayatı
koruma sahasında bulunan ve yaşayan memeli hayvanlar ile kuş türlerinin envanteri
yapılmış ve sonuçlar istatistiksel olarak değerlendirilmiştir. Step, orman ve sulak alan
habitatlarının meydana getirdiği 8938 ha‟lık bir alan içerisinde, 46 kişilik bir ekip
tarafından 3 gün süren envanter çalışmaları sonucunda 698 Kınalı keklik, 378 Kızıl tilki,
127 Yabani domuz, 97 Alageyik ile avlanmasına izin verilen türlerden 3000 civarında su
kuşunun bulunduğu tespit edilmiştir (Turan, 2003).
Asarlık Tepeler Tabiat Anıtı: Nallıhan merkeze 24 km. uzaklıkta, Danişment ve Uzunöz
köyleri sınırları içinde bulunan Asarlık tepeler, farklı dirençteki kil tabakalarının
aşınmasıyla oluşumuyla oluşmuş bir doğa harikasıdır. Bu özelliği ile hem bilimsel, hem de
görsel açıdan ilgi çeken mekanlardan biridir.
3.2.1.2. Diğer doğal kaynak değerleri: Nallıhan ve Aladağ çayları; Bozyaka, Çamalan
ve Eymir göletleri; Uyuzsuyu ve Soğukkuyu şelaleleri; Andız (1420 m), Karakiriş (1507
m), Sarıçalı (1740 m) ve Sündiken dağları; Andız, Bozarmut, Beydili, Çalı, Sarsın, Kozlu
ve Demirçal yaylaları (NALTUD, 2010).
3.2.2. Tarihi yapılar ve kalıntılar

Nallıhan merkezde yer alan, 1595 yılında Nasuh Paşa tarafından yaptırılan
Nasuhpaşa Camii ve Kocahan; 1890 yılında yapılan tarihi belediye binası, 1945
yılında tamamlanan eski halkevi binası ve İL-ÇE Kültür ve Sanat Vakfı
 Uluhan köyünde; camii, han, hamam kalıntıları, Osmanlı döneminden kalma
camii
 Çayırhan'da; baraj suyu altında kalan han kalıntıları
 Çayırhan'da; mağaralar
 Çayırhan‟da Roma dönemine ait Juliapolis Antik şehrinin nekropol alanı
 Karahisar Köyünde; Hisar Kalesi ve harabeler
 Beydili Köyü'nde; Bizanslar döneminden kalma kalıntılar
 Soğukkuyu köyü'nde; 13.yy'dan kalma Türbe ve
 Subaşı Köyü'nde; Osmanlılar zamanından kalma hamam kalıntıları
 İpekyolu üzerindeki hanlar ve
 Türbeler (Taptuk Emre, Bacım Sultan, Hasan Dede, Ömer Şeyh, Şeyh Cafer
Sadık, Hoşebe, Davutoğlan) (NALTUD, 2010).
3.2.3. El sanatları
Nallıhan Ġğne Oyaları: İlçedeki el sanatlarının en önemli bölümünü ipek iğne oyaları
oluşturur. Nallıhan İpek İğne Oyalarının tarihçesi çok eskilere dayanır. Tarihi İpekyolu‟nun
Nallıhan‟dan geçmesi iğne oyacılığının gelişmesinde büyük rol oynamıştır. 2005 yılında
Nallıhan Turizm Gönüllüleri Derneği kurulduktan sonra iğne oyalarına farklı bir boyut
getirilerek, takılara taşınmıştır. 2009 yılında Nal-etik kooperatifinin kurulması da bu olumlu
gelişimi hızlandırmıştır. İlk olarak, Türk Patent Enstitüsünden tescillenmiş ve 130 ürün
tasarımı yapılmıştır. Halk Eğitim Merkezinde iğne oyası kursunu bitiren ve iğne oyası
yapma tekniklerini öğrenen ev hanımlarına, dernek tarafından gönüllü olarak bu
tasarımların yapımı öğretilmiş ve bunun sonucunda bugün itibarı ile 319 ev hanımına da
bir gelir kapısı olmuştur. Gerek fuarlar ve sergiler, gerekse yazılı ve görsel basın aracılığı
ile Nallıhan İğne Oyaları tanıtılmıştır. Bu gün sadece yurt içinde değil, yurt dışında da ilgi
gören bu tasarımlar,Nallıhan Kaymakamlığı ve Belediye Başkanlığı ile yapılan ortak
çalışmaların sonucunda hem Nallıhan‟ın tanınması açısından,hem de ekonomik
katkısından dolayı iyi bir noktaya gelmiştir. Söz konusu ürünler, Türk Patent Enstitüsü
tarafından tasarım tescil belgelidir (NALTUD, 2010).
El dokuma kumaĢlar: Tarihi çok eskilere dayanan ve giysilerden çarşaflara kadar
kullanım alanı çok geniş olan bez dokumalar, unutulmaya yüz tutmuşken Halk Eğitim
Merkezinin çalışmaları ile yeniden hayata geçirilmiştir. Günümüzde mekikli dokuma
tezgahlarında üretilen %100 pamuklu kumaşların yanında ipekli dokumaların da üretimine
başlanmıştır (NALTUD, 2010).
AhĢap su fıçısı: Kendine has görüntüsü ve yapım tekniği ile Nallıhan‟a özgü el
sanatlarındandır. Çam ağacından imal edilen fıçının esas üretim yeri Nallıhan‟ın dövmeci
köyüdür. Ahşap su fıçılarının en önemli özelliği ana gövdeye eklenen altı parçanın metal
çivi kullanılmadan birleştirilmesidir.
Kilim dokuma : Kök boya ile boyanan yün iplerle dokunan kilimlerde Nallıhan motifleri
kullanılmaktadır (NALTUD, 2010).
3.2.4. Yöresel yemek kültürü

Çorbalar: Tarhana çorbası, bulgur çorbası, mantı çorbası toygar çorbası, kızılcık
çorbası, sütlü çorba
 Et yemekleri: Güveç, çökel, kafa, oturtma, gorçan, sırım, balık güveç
 Yemekler: Deneli patates, etsiz biber dolma, sulu patlıcan yemeği, pirpir,
domates kurusu, sütlü kabak, karamancar, keşkek
 Pilavlar: Kapama pilav, börülceli bulgur pilavı, domatesli pirinç pilavı, çıklı pilav
 Yaprak sarmalar: Zeytin yağlı yaprak sarması, etli yaprak sarması
 TurĢular: Sarıyar turşusu, tetir turşusu
 Hamur iĢleri: Malak, keşli makarna, kaşıktan çıkarma ( suya atma), ayman
böreği, kül çöreği, yufka böreği, çullu gözleme, cevizli bayram çöreği, susamlı
halka, Nallıhan simiti, hamur kızartma.
 Tatlılar: Baklava, oklava baklavası, sarığı burma, tırtır veya büzme baklava,
perçem, höşmerim, un helvası, çekme helva, nişasta helvası, fırın kabağı
(NALTUD, 2010).
3.3.Nallıhan’da son yıllarda yaĢanan geliĢmeler
 NALTUD (Nallıhan Turizm Gönüllüleri Derneği) Turizm, Kültür ve Doğal Varlıkların
Korunmasını, Geliştirilmesini, Araştırılmasını ve Tanıtılmasını sağlamak amacı ile
11.02.2005 tarihinde kurulmuştur.
 Bir gün önceden haber verilmesi kaydıyla, yemek yenilecek yerler (Karacasu ve Akdere
Köylerindeki Köy Sofraları, Nallıhan Dostlar Sofrası, Nallıhan-Çınar Restaurant,
Çayırhan beldesi göl kenarı belediye çay bahçesi, Çayırhan Gökdelen Restaurant),
buralarda yer alan farklı yemek seçeneklerini sunmak üzere hazırlanmış değişik
menüler ve fiyatları; yemek organizasyonu için başvurulması gereken sorumlular ve
iletişim bilgileri (e-mail dahil) belirlenmiştir.
 Konaklama olanakları artırılmıştır.
 İlçedeki kaynak değerlerine ilişkin envanter çalışmaları başlatılmıştır.
 Söz konusu envanter çalışmaları ışığında; NALTUD tarafından ortaya konan ve gönüllü
rehberler eşliğinde gerçekleştirilebilen on üç farklı örnek tur programı ortaya konmuştur.
Bu tur programlarına yerel halktan gönüllü rehberler eşlik etmektedir.
 Ulusal fuar, festival ve kermeslere katılarak ilçenin ve el sanatlarının tanıtımı
yapılmıştır.
 Turizm firmalarına ilçenin tanıtımı yapılmış ve tur düzenlenmeleri sağlanmıştır
 Nallıhan Belediyesi tarafından Nallıhan Tanıtım CD‟si hazırlanmıştır.
 Turizme yönelik, broşür ve kitapçık hazırlanmıştır.
 Yazılı ve görsel basınla iletişim kurularak; TV programları, belgesel çalışmalar, gazete
ve dergilerde ilçeye yönelik tanıtım yazılarının yayınlanması sağlanmıştır.
 Web sayfası yapılmıştır.
 Nallıhan halkına yönelik fotoğraflarla Nallıhan sergisi açılmıştır.
 Dışişleri Bakanlığının Büyükelçi eşlerine verdiği resepsiyona katılarak, Nallıhan‟ın
yemekleri, iğne oyaları ve turizm potansiyeli tanıtılmıştır.
 SÜRKAL tarafından düzenlenen Uluslararası Yerel Kalkınmada Örgütlenme ve İşbirliği
toplantısında Nallıhan Kırsal Kalkınma örneği sunulmuştur.
 Nallıhan Belediyesi iş birliği ile; Nallıhan‟ın turizm noktalarını gösteren ve yönlendiren
levhalar yapılarak, ilçeye gelen ziyaretçilerin daha rahat gezmeleri sağlanmıştır.
 Nallıhan Belediyesi tarafından; Nallıhan‟a gelen misafirlerin bilgi ve yardım alabilmesi
için Turizm bürosu kurulmasına katkı sağlanmıştır.
 Köy turizmine ilişkin çalışmalar (gelenek ve göreneklerini yaşatan Beydili köylüleri ile
toplantılar, pansiyonculuk olanaklarının yaratılması, orta ve halk oyunlarının tanıtımı)
gerçekleştirilmiştir.
 Yiyecek içecek hizmetlerinin geliştirilmesine yönelik (misafirlerin yemek yiyecekleri
lokantaların belirlenmesi, lokanta sahiplerine ve çalışanlarına eğitim, menü ve fiyat
belirlemeleri gibi) çalışmalar yapılmıştır.
 Turizmin çeşitlendirilmesine yönelik (atla gezinti, tarım turizmi, tekne turları gibi) ilçe
turizmine yönelik eğitim çalışmaları (her yaştan ve her kesimden ilgi gruplarının
bilinçlendirilmesi gibi) yapılmıştır.
 Karacasu ve Akdere köylerinde yöresel yiyecek ve konaklama mekanlarının hazırlığına
ilişkin çalışmalar yapıldı.
 Nallıhan iğne oyalarının uluslararası (Amerika, Kanada, Japonya, İngiltre, Fransa,
Cidde, Dubai, Avusturalya, Avusturya) ve ulusal düzeyde tanıtımı sağlanmıştır.
 Nallıhan kaymakamlığı işbirliği ile “Nallıhan Geleneksel El Sanatları Kataloğu”
hazırlanmıştır.
 Hıdırellez etkinlikleri bünyesinde iğne oyaları ile ilgili her yıl tasarım yarışmaları
düzenlendi. 2010 yılında “Uluslararası Taptuk Emre ve İğne Oyaları Kültür Sanat
Festivali” kapsamında gerçekleştirilen Nallıhan iğne oyaları yarışmasına, toplam 128
eser katılmıştır.
 Fıçı yapanlarla görüşülerek, bu mesleğin devamı için kurslar açılması için görüşmeler
yapılmıştır.
 İğne oyası yapan kadınlara yönelik, kooperatifçilikle ilgili eğitimler verilmiştir.
 2009 yılında Nallıhan iğne oyalarının geliştirilmesi amacıyla Nal-Etik Kooperatifi
kurulmuştur.
 Halk eğitim müdürlüğü ile ortak çalışmalar (bez ve kilim dokumada ilçe motiflerinin
dokunması ve yeni tasarımlar; halkeğitim‟de iğne oyaları için kurslar; NALTUD‟da takı
kursları gibi) yapılmıştır.
 Kaymakamlık, belediyeler, sivil toplum kuruluşları ve diğer kurum ve kuruluşlarla (İl
kültür ve turizm müdürlüğü gibi) işbirliğine dayalı çalışmalar yapılmıştır.
 Biyoçeşitliliğin ve anıt ağaçların korunmasına yönelik çalışmalar yapılmıştır.
 23-27 Haziran 2010 tarihleri arasında 1. Uluslararsı Taptuk Emre ve İğne Oyaları
Kültür, Sanat Festivali” düzenlendi. Festivale Sırbistan Ürdün ve Gürcistan‟dan da
katılım sağlanmıştır.
Yapılan çalışmalar neticesinde Nallıhan‟ı 2005 yılında 1700 kişi, 2006 yılında 8000 kişi,
2007 yılında 19.000 kişi, 2008 yılında 26.000 ve 2009 yılında 33.000 kişi ziyaret etmiştir
(NALTUD, 2010).
4. SONUÇ VE ÖNERĠLER
Bir kentin genel karakterini; mimari yapılar, açık-yeşil alanlar ve bunların birbirleriyle olan
ilişkileri ile bütünlükleri tayin eder. Açık-yeşil alanlar, insan ile doğa arasındaki bozulan
ilişkiyi dengelemede ve kentsel yaşam koşullarının iyileştirilmesinde önemli bir konuma
sahiptir. Bu nedenle gelişmiş ülkelerde açık-yeşil alanların nitelik ve nicelikleri,
medeniyetin ve yaşam kalitesinin bir göstergesi olarak kabul edilmektedir (Yılmaz, Bulut
ve Yeşil, 2006). Kentleri severek yaşanan mekanlar haline getirmek ve içinde barınan
insanları da bedenen ve ruhen daima sağlıklı kılmak için; kent içi ile birlikte yakın
çevresinde yer alan kırsal alanlar da dahil olmak üzere potansiyel alanların bütüncül bir
yaklaşımla ele alınması ve akılcı planlama yaklaşımları içine girilmesi gerekmektedir.
Süreç içinde kırsal alanlar genellikle, sahip oldukları eşsiz kaynak değerlerine rağmen
kaderine terk edilen alanlar olmuşlardır. Çünkü onların yaşayan mekanlar olmasında rol
oynayan yerel halk için etkin eğitim ve iş imkanları sunulamamıştır. Diğer yandan kırsal
alanlar hem doğa koruma bakımından önemli bir role sahiptirler hem de yakınında yer
alan kent halkı başta olmak üzere konuk ettikleri ziyaretçilere sakin ve huzurlu bir
seçenek sunmakta, turizm ve boş zamanların değerlendirilmesinde önemli bir yer
tutmaktadırlar.
Kırsal alanların öneminin daha da fazla kavranmaya başladığı günümüzde, bu
noktalardan hareketle kırsal alanların sürdürülebilir kalkınması bütüncül bir yaklaşımla ele
alınmalıdır. Bu anlamda yerel halkın da içinde olduğu tüm ilgi grupları ile birlikte yürütülen
katılımcı planlama yaklaşımları ortaya konmalı ve hem kaynak değerlerinin korunması
hem de alternatif geçim kaynakları ile topluma fayda sağlanması hedeflenmelidir.
Beklenen büyüme ve gözlemlenen yeni eğilimler turizmi özellikle kırsal alanlarda o
derece stratejik bir konuma taşımıştır ki, turizm kırsal alanların sahip olduğu kaynakların
akılcı kullanımı ve sürdürülebilirliği ile bu alanlarda yaşayan halkın kalkınma
potansiyellerine olumlu etkide olabileceği gibi olumsuz yönde de etkileyebilir. Kırsal
alanlarda diğer alternatif geçim kaynakları ile iyi bir şekilde bir araya getirilen ve
sürdürülebilir bir anlayış içinde planlanıp yönetilen turizm, aynı zamanda çevre bilincinin
arttırılmasında kullanılabilecek önemli bir araç da olabilir.
Çalışma alanı olan ve başkent Ankara‟ya günübirlik ulaşım mesafesi içinde konumlanan
Nallıhan‟da son yıllarda olumlu ve örnek alınması gereken gelişmeler gözlemlenmektedir.
Gelişmelerin belki de en güzel tarafı, her adımın belediye, STÖ (sivil toplum örgütleri),
yerel halk, esnaf, araştırmacılar gibi tüm ilgi grupları ile birlikte karar verilerek katılımcı
gerçekleştirilmesi ve gelişme hedeflerinin uzun vadeli, kaynak koruma öncelikli bir
yaklaşımla ele alınmasıdır. Bu süreç içinde mutluluk vericidir ki: karar vericiler, alanın
gerçek sahibi olan yerel halka adeta ne yapmalarını söylemekle kalmakta, nasıl
yapacakları konusunda izleyecekleri yolu onların belirlemesini arzu etmektedirler.
Gözlemlenen olumlu gelişmeler, yukarıda bahsedilen ilke ve hedeflerden sapılmadığı
sürece zaman içinde daha sağlam zeminlere oturabilecektir. Diğer yandan süreç içinde
konaklama, yiyecek-içecek ve rekreasyon olanaklarının arttırılması, altyapı hizmetleri ve
her alanda sunulan ürün ve hizmet kalitesinin geliştirilmesi; turizmin çeşitlendirilmesi ve
bu sayede ilçede geceleme süresinin arttırılması; ulusal ve uluslararası ölçekte etkin
tanıtımın yanı sıra her düzeyde ve farklı ilgi grupları için eğitim ve bilinçlendirmenin
sürekliliğinin sağlanması; yerel halkın da dahil olduğu ilgi gruplarında ekip ruhu,
örgütlenme ve organizasyon bilincinin yaygınlaştırılması; Nallıhan‟ın sahip olduğu tüm
kaynak değerlerinin sürdürülebilirliği için akılcı planlama yaklaşımları içine girilmesi;
Nallıhan Kuş Cenneti‟ndeki kuşlarda gözlemlenen metal kirliliği gibi olumsuz sonuçların
minimuma indirilmesi ve sorunların oluşma öncesinde tespitine yönelik etkin ve işlerlik
kazanmış etki değerlendirmesi, değişiklikleri izleme ve denetim mekanizmalarının ortaya
konması önemlidir.
Sonuç olarak belirtilen ilkeler ışığında; Nallıhan ve yakın çevresinin (Beypazarı ve Ayaş‟ın
da dahil olabileceği) akılcı kaynak kullanımına yönelik, makro ölçekli, katılımcı bir yönetim
planının ortaya konması halinde Nallıhan‟da yaşanan olumlu gelişmeler, benzer alanlar
için örnek olabilecek nitelik kazanmış olacaktır.
5. YARARLANILAN KAYNAKLAR
Anonim. 2007. Nallıhan. Nallıhan Kaymakamlığı, Rekmay, Ankara, 82 s.
AREM (ĠçiĢleri Bakanlığı-ArĢt.ve etütler merk.), 2010. Kırsal Kalkınma ve Kırsal
Alanda Örgütlenme. (www.arem.gov.tr/proje/yonetim/Koy_hizmetleri/Bolum1.pdf- eriş.15
Haziran 2010).
Arslan, G. 2007. Nallıhan kuş cenneti-ankara‟dan toplanan kuş tüylerinde bazı ağır
metallerin saptanması. Hacettepe Üniversitesi, Biyoloji ABD, Basılmamış YL tezi, 79
sayfa, Ankara.
Beunders, N., Klep, R., Tapaninen, M. ve GüneĢ, G., 2007. Türkiye‟deki Korunan
Alanlar ve Çevresinde Sürdürülebilir Turizm Gelişim Stratejisi Rehberi. T.C. Çevre ve
Orman Bakanlığı, Dumat Ofset Matbaacılık San. Tic.Ltd.Şti., 120s., Ankara.
Bruntland, G. (ed.), 1987. Our common future: The World Commission on Environment
and Development. Oxford, Oxford University Press.
Çolakoğlu, E. 2007. Kırsal Kalkınma Problemine Bir Çözüm Arayışı Olarak Köy-Kent
Projesi. ZKÜ Sosyal Bilimler Dergisi, Cilt 3, Sayı 6, 2007, ss. 187–202.
Ekici, C. Belgelerle Nallıhan. Hazar Reklam, Ankara,160 s.
Emür, S.H. ve Onsekiz, D. 2007. Kentsel Yaşam Kalitesi Bileşenleri Arasında Açık ve
Yeşil Alanların Önemi –Kayseri/Kocasinan İlçesi Park Alanları Analizi. Sosyal Bilimler
Enstitüsü Dergisi Sayı : 22 Yıl : 2007/1 (367-396 s.).
GüneĢ, G. 2009. Ankara kent halkı boş zamanlarında kendini tüketiyor. Turizm haberleri.
http://www.turizmhaberleri.com/KoseYazisi.asp?ID=1183 –erişim 15 Haziran 2010.
Karacan, A.R. 2007. Sürdürülebilirlik, Sürdürülebilir Kalkınma ve Sürdürülebilir Dünya.
Çevre Ekonomisi ve Politikası, Ege Üniversitesi Yayınları, İktisadi ve İdari Bilimler
Fakültesi Yayın No:6, İzmir.
Kiper, T. ve Arslan, M. 2007. Safranbolu- Yörük Köyü Tarımsal Turizm Potansiyelinin
Kırsal kalkınma Açısından Değerlendirilmesi. Süleyman Demirel Üniversitesi Orman
Fakültesi Dergisi,Seri: A, Sayı: 2, Yıl: 2007, ISSN: 1302-7085, Sayfa: 145-158.
Korkmaz, N. 2001. Nallıhan-Hoşebe orman içi dinlenme yerinin rekreasyon kaynaklarının
geliştirilmesi üzerine bir araştırma. AÜ Fen Bilimleri Enstitüsü, Peyzaj Mimarlığı ABD,
Basılmamış YL tezi, 105 s., Ankara.
Millennium Ecosystem Assessment, 2005. Ecosystems and Human Well-being:
Synthesis. Island Press, Washington, DC, 137 pp.
Müderrisoğlu, H. Ve Uzun, S. 2010. Kırsal Rekreasyon Alanlarında Kullanıcı
Memnuniyeti: Bolu Gölcük Ormaniçi Dinlenme Yeri Örneği. Süleyman Demirel
Üniversitesi Orman Fakültesi Dergisi, Seri: A, Sayı: 1, Yıl: 2010, ISSN: 1302-7085, Sayfa:
67-82.
Nallıhan Kaymakamlığı, 2010. Nüfus (http://www.nallihan.gov.tr - erişim tarihi 21
Haziran 2010).
NALTUD
(Nallıhan
Turizm
Gönüllüleri
Derneği).
2010.
Nallıhan.
(http://www.naltud.org.tr/ - erişim tarihi 17 Haziran 2010).
ġener, M. 2001. Nallıhan. MÜ-KA Matbaacılık, Ankara, 286 s.
ġerefoğlu, C. 2009. Kalkınmada Kırsal Turizmin Rolü- 2007-2013 Yılları Arasında
Ülkemizde Uygulanacak Olan Ipard Kırsal Kalkınma Programındaki Yeri, Önemi ve
Beklenen Gelişmeler. Tarım ve Köyişl. Bak. Dış İlişkiler ve Avrupa Birliği Koord. Dairesi
Başkanlığı, Uzmanlık Tezi, Ankara, 186 s.
TUĠK (Türkiye Ġstatistik Kurumu). 2010. 2000 Yılı Nüfus Sayımı Sonuçları.
(http://tuikrapor.tuik.gov.tr - erişim tarihi 21 Haziran 2010).
Turan, L. 2003. Ankara Nallıhan Örneğinde Yaban Hayatı Envanteri. Trakya Üniversitesi
Bilimsel Araştırmalar Dergisi, B Serisi Fen Bilimleri, 4(1): 9-16.
Uçkun, C.G. ve Türkay, O. 2003. Alternatif Turizm Türlerinin Sürdürülebilirliği,
Türkiye‟nin Alternatif Turizm Potansiyeli ve Güncel Sorunları Konferansı , 3-4 Mayıs
2003, Çankırı.
UNDP.2010. Çevre ve Sürdürülebilir Kalkınma (http://www.undp.org.tr/ – erişim tarihi 15
Haziran 2010).
Uygur, S.M. ve Baykan, E. 2007. Kültür Turizminin Kültürel varlıklar Üzerindeki Etkileri.
Ticaret ve Turizm Egitim Fakültesi Dergisi Yıl: 2007 Sayı: 2,S.30- 49
Yılmaz, S., Bulut, Z. ve YeĢil, P., 2006. Kent Ormanlarının Kentsel Mekana Sağladığı
Faydalar, Atatürk Üniv. Ziraat Fak. Derg. 37 (1), 131-136.
Teşekkür
Yazar, gerek arazi çalışmaları gerekse dokümanların temininde göstermiş oldukları ilgi ve
vermiş oldukları destek nedeniyle; başta Nallıhan Belediye Başkanı Adnan Okur ve
NALTUD Derneği Başkanı Mustafa Bektaş olmak üzere, tüm Nallıhan halkına teşekkür
eder.

Benzer belgeler

Beypazarı - Nallıhan

Beypazarı - Nallıhan Kuş meraklıları için gerçekten görülmeye değer bir yer, farklı türdeki kuşların havalanması, konması, onlarcasının bir arada bulunması, insanı gerçekten heyecanlandırıyor. Bu güzelliğe eşlik eden b...

Detaylı