paralimpik

Transkript

paralimpik
PARALİMPİK
PARALYMPIC TURKEY
TÜRKİYE
OCAK/JANUARY 2012 SAYI/NUMBER:1
TÜRK SPORUNUN DÜNYA MARKASI / WORLD BRAND OF TURKISH SPORTS PARALİMPİK OKUL GÜNLERİ / PARALYMPICS
SCHOOL DAYS PARALİMPİK TAKIMINA İTİCİ GÜÇ / DRIVING FORCE FOR THE PARALYMPIC TEAM HEDEF 2020 / TARGET 2020
PARALİMPİK TÜRKİYE
PARALYMPICS TURKEY
YAVUZ KOCAÖMER
TMPK BAŞKANI
NPCT PRESIDENT
Zaman su gibi akıp gidiyor…
Perihan Savaş’ın başkanlığı döneminde, o
zamanki adıyla Engelliler Spor
Federasyonu’nda asbaşkan olarak görev
aldığım günden bu yana tam 15 yıl geçmiş...
Savaş’ın ayrılmasıyla 1998 yılında
federasyon başkanlığına atandığımda
Türkiye’de bedensel engelliler spor kulübü
sayısı sadece 18 idi, görme engelliler spor
kulübü mevcut değildi. Zihinsel engelliler ise
daha çok Özel Olimpiyatlar (Special
Olympics) çerçevesinde etkinlik yapıyordu.
Ülkemiz genelinde bugün bedensel engelliler
spor federasyonu çatısı altında 126, görme
engelliler spor federasyonuna bağlı 89,
zihinsel engellilerde 170 kulüp çeşitli spor
dallarında faaliyet gösteriyor.
Öylesine hızlı bir gelişme yaşandı ki son
10-15 yılda, bir çok branşta uluslararası
başarı haberleri artık peşpeşe geliyor.
Galatasaray Tekerlekli Sandalye Basketbol
Takımı’nın önce Avrupa, sonra Kıtalararası
Dünya şampiyonluğuna ulaşması ve bunu
istikrarlı şekilde sürdürmesi, atletizm, masa
tenisi, atıcılık, okçuluk, halter gibi bir çok
dalda sporcularımızın Avrupa, Dünya
Şampiyonaları’nda madalyalar kazanmaları
tesadüf değil…
Türkiye’nin Milli Paralimpik Komitesi’ni
kurduğumuz 2002 yılında bu alanda
Avrupa’nın 40 yıl gerisindeydik. 1960 yılında
Roma’da düzenlenen ve 21 ülkeden 400
Exactly 15 years have elapsed since I was assigned as vice
president at the Disabled Sports Federation as it was named at that
time during the presidency of Perihan Savaş... With the leaving of
Savaş, when I was assigned as the federation president in 1998,
there were only 18 physically disabled sports clubs with no sports
clubs for the blind. The mentally handicapped were carrying out
activities within the framework of the Special Olympics.
Throughout our country, in the present day there are 126 clubs
under the roof of the physically disabled sports federation, with 89
clubs attached to the visually handicapped sports federation and
170 clubs in the mentally handicapped carrying on activities in
various sports branches. There has been such a fast development
that news of international successes are coming one after the other
in the past 10-15 years in many branches. The Galatasaray
Wheelchair Basketball Team achieving the European
championship first then the Intercontinental World championship
and maintaining this in a consistent manner, many of our athletes
engelli sporcunun yer aldığı ilk Paralimpik
Oyunlar’da Türkiye yoktu. 1992 Barcelona ve
2000 Sydney Paralimpik Oyunları’na
göstermelik birer sporcu gönderdiğimizde
Türkiye’nin Milli Paralimpik Komitesi bile
mevcut değildi.
2004 Atina Paralimpik Oyunları’nda beş
dalda sekiz sporcu, 2008’de Beijing’de 7
dalda 16 sporcu ülkemizi temsil etti. İkisinden
de altın ve bronz madalyalarla döndük.
Şimdi önümüzde bu yıl 29 Ağustos - 9 Eylül
tarihleri arasında Londra’da yapılacak 14. Yaz
Paralimpik Oyunları var. Barajı aşan
sporcularımızın sayısına bakılacak olursa
katılım açısından Beijing’i şimdiden ikiye
hatta üçe katlamış durumdayız. Madalya
sayısında da buna paralel artış bekliyoruz.
Ülkemizde Paralimpikler konusunda
yukarıda özetlediğim kısa bir zaman
diliminde yaşanan gelişmeler dış dünyadaki
dostlarımızı da doğal olarak hayrete
düşürüyor. 2020 Olimpiyat ve Paralimpik
Oyunları ev sahipliği için İstanbul ile aday
adayı olan Türkiye açısından bunun çok
önemli ve yararlı olacağını düşünüyorum.
Bu arada, Türkiye Milli Paralimpik
Komitesi’nin ilk resmi yayın organı
dergimizin ilk sayısını önsöz yazısıyla
onurlandıran değerli dostum Uluslararası
Paralimpik Komitesi Başkanı Sir Philip
Craven’a buradan içten teşekkürlerimi
sunuyorum.
in track & field, table tennis, shooting, archery and weight lifting
winning medals in European and World Championships is not a
coincidence… In 2002 when we founded the National
Paralympic Committee of Turkey, we were 40 years behind
Europe in this area. Turkey was absent in the first Paralympic
Games held in 1960 in Rome where 400 disabled athletes from
21 countries participated. When we sent a symbolic one athlete
each to the 1992 Barcelona and 2000 Sydney Paralympic Games,
Turkey did not even have a National Paralympic Committee. At
the 2004 Athens Paralympic Games, eight athletes in five
branches and in 2008 at Beijing 16 athletes in 7 branches
represented our country. We returned from both with gold and
bronze medals. Meanwhile, I would like to sincerely thank the
President of the International Paralympic Committee, my
esteemed friend Sir Philip Craven who honored the first issue of
our journal, the official publication of the National Paralympic
Committee of Turkey with his introduction article.
PARALİMPİK TÜRKİYE 3
İÇİNDEKİLER / INDEX
8
14
AZİMLİYİZ, KARARLIYIZ
PARALİMPİK OYUNLARI
WE ARE DETERMINED, WE ARE DECISIVE
PARALYMPIC GAMES
23
30
KİŞİLİĞİYLE DE ÖRNEK ŞAMPİYON PARALİMPİK OKUL GÜNLERİ
CHAMPION WITH EXEMPLARY PERSONALITY
PARALYMPICS SCHOOL DAYS
38
47
‘PARALİMPİK’İN ASKERİ
DÜNYA MARKASI
SOLDIER OF THE ‘PARALYMPICS’
WORLD BRAND
PARALİMPİK TÜRKİYE 4
56
62
BİR KITADAN DİĞERİNE ENGELSİZCE MASANIN KRALİÇESİ
FROM ONE CONTINENT TO ANOTHER WITHOUT DISABILITIES QUEEN OF THE TABLE
74
79
GOALBALL’DE NEREDEN NEREYE
ÇÖLDE TÜRK RÜZGARI
FROM WHERE TO WHERE IN GOALBALL
TURKISH WIND IN THE DESERT
PARALİMPİK
TÜRKİYE
PARALYMPIC TURKEY
OCAK/JANUARY 2012 - SAYI/NUMBER: 1
Bu dergi Türkiye Milli Paralimpik Komitesi’nin resmi yayın organıdır. Üç ayda bir yayınlanır.
TMPK ADINA SAHİBİ - PUBLISHER ON
BEHALF OF NPCT: A.YAVUZ KOCAÖMER
GÖRSEL YÖNETMEN / ART DIRECTOR:
ALİCAN SEZER
YAYIN KURULU - PUBLISHING BOARD:
ALİ KİREMİTÇİOĞLU - İBRAHİM
GÜMÜŞDAL - MURAT AĞCA DR. NURETTİN KONAR
BASKI / PRINTING:
MART MATBAACILIK SANATLARI
TİCARET VE SANAYİ LİMİTED ŞİRKETİ
ADRES: Merkez Mah. Ceylan Sok. No:24
Nurtepe - Kağıthane / İstanbul
TEL: +90 212 321 23 00 pbx
FAX: +90 212 295 11 07
www.martmatbaa.com.tr
YAYIN YÖNETMENİ VE YAZI İŞLERİ MD.
EDITOR IN CHIEF AND MANAGING
EDITOR:
HAMİT TURHAN
YÖNETİM MERKEZİ / ADMINISTRATION
BUREAU: Türkiye Milli Paralimpik
Komitesi / National Paralympic Committee
of Turkey - Balmumcu, Hattat Halim
Sokak, No:13/1 Beşiktaş - İstanbul
TEL: +90 212 347 93 35
FAX: +90 212 347 97 19
E-MAIL: [email protected] www.tmpk.org.tr
Bu dergideki yazılar yazarların kişisel
görüşlerini yansıtır. Bunlardan TMPK
sorumlu tutulamaz.
PARALİMPİK TÜRKİYE 5
İLGİNÇ BİR YÜKSELİŞ
AN INTERESTING RISE
SIR PHILIP
CRAVEN, MBE
IPC BAŞKANI
ncelikle ‘Paralimpik Türkiye’
dergisinin ilk sayısı için
önsöz yazmaktan dolayı
mutluluk duyduğumu
belirtmek isterim.
Ö
altın madalya kazanan Gizem
Girişmen ve masa tenisinde bronz
madalya kazanan Neslihan Kavas
dahil olmak üzere 16 sporcuya
ulaşmıştır.
2003 yılında resmen Uluslararası
Paralimpik Komitesi (IPC) üyesi
olmasından bu yana, Türkiye Milli
Paralimpik Komitesi yetenek ve
kapasite artışı hususunda gücüne güç
katmayı başarmıştır.
2012 Londra'da Türkiye Milli
Paralimpik takımı 40'ı aşkın sporcu
ile yer alacaktır.
2007 yılından bu yana Uluslararası
Paralimpik Komitesi’nin üyesi ve
‘Örgütsel Gelişim Girişimcisi’ olan
Türkiye Milli Paralimpik Komitesi,
2009 yılında ilk Uluslararası
Paralimpik Gençlik Kampı’na ev
sahipliğini üstlenerek, gelişim adına
yapılan girişimlerde aktif bir rol
oynamıştır.
Türkiye Milli Paralimpik
Komitesi’nin ilerleyişi, Türkiye’nin
Paralimpik Oyunları’na
katılımlarındaki çarpıcı artış ile en
açık biçimde görülmektedir.
Takım, Sydney 2000 Paralimpik
Oyunları’ndan 2008 Beijing
Oyunları’na kadar geçen süre
zarfında tek bir sporcudan, okçulukta
Foreword
I’m delighted to be able to write the foreword to the first
edition of “Paralympic Turkey”.
Since the National Paralympic Committee (NPC) of Turkey
officially became an International Paralympic Committee (IPC)
member in 2003, it has been going from strength to strength,
developing talent and increasing capacity.
As a member of the IPC’s Organizational Development
Initiative since 2007, NPC Turkey has played an active part in
development initiatives, like hosting the first International
Paralympic Youth Camp in 2009.
The progress of NPC Turkey can be seen most clearly with the
dramatic increase in participation at the Paralympic Games.
The team has grown from one solitary participant at the
Sydney 2000 Paralympics to 16 Paralympic athletes at the
Beijing 2008 Paralympics, with Archer Gizem Girismen
Türkiye; sporculara, takımlara ve
Ulusal Paralimpik Komitesi’ne ekstra
destek olan Allianz ve BP gibi
sponsorların desteği ile tamamen aktif
ve ticari açıdan gelişmiş bir Komite
olabilmek, Londra 2012’de başarıya
ulaşmak hatta daha ötesine
geçebilmek için harekete geçmiştir.
Paralimpik Hareket’in bu kadar kısa
bir süre içerisinde bu kadar uzun
mesafe kat etmiş olması, Milli
Paralimpik Komitesi ile birlikte canı
gönülden çalışan tüm bireyler için
ödül olmuş olmalıdır.
Türkiye’nin 2020 Paralimpik
Oyunları’na ev sahipliği yapabilmek
için sunacağı teklifi ve ‘Paralimpik
Hareket’in Türkiye’deki büyüme
sürecini takip etmek ve görmek için
sabırsızlanmaktayım.
En iyi dileklerimle...
winning gold and Table Tennis player Neslihan Kavas taking
bronze.
Next year in London, the Turkish Paralympic delegation will
include over 40 athletes.
Turkey is on the move to become a fully-active,
commercially-developed NPC, with sponsors like Allianz and
BP providing extra support to athletes, teams and the NPC in
the run up to London 2012 and beyond.
It’s a credit to all the hard work of those involved in the NPC
that the Paralympic Movement in Turkey has come such a long
way in such a short time.
I’m looking forward to seeing Istanbul’s bid proposal for the
2020 Olympic and Paralympic Games, and I’m looking forward
to seeing how the Paralympic Movement continues to grow in
Turkey.
Enjoy this issue!
PARALİMPİK TÜRKİYE 7
YILLARDIR BU SEVDA DİLLERDE
BU SEVDA BİTMEZ GÖNÜLLERDE
FOR YEARS THIS PASSION IS TALKED ABOUT,
THIS PASSION IS IN ETERNAL SPIRITS …
AZİMLİYİZ
İNANÇLIYIZ
KARARLIYIZ
WE ARE DETERMINED…
WE BELIEVE, WE ARE DECISIVE…
Türkiye’nin Olimpiyat rüyasında yeni bir dönem, yeni
bir heyecan yaşanıyor. İstanbul’un 2020 Olimpiyat ve
Paralimpik Oyunları’na ev sahipliği aday adaylığının
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın açıklamasıyla
dünyaya duyurulması ve devletçe bu uğurda tüm
olanakların sunulacağının taahhüt edilmesi
kararlılığımızın en ciddi göstergesi… Kıtaları birleştiren
kent özelliğinin dışında eşsiz tarihi, kültürel yapısı ve
geçmişten günümüze bir dünya başkenti olma
ayrıcalığıyla İstanbul, 2020’de dünyayı sporun evrensel
dostluk şemsiyesi altında buluşmaya davet ediyor.
A new time, a new excitement is taking place in
Turkey’s Olympic dream. The announcement to the
world by Prime Minister Recep Tayyip Erdoğan of
Istanbul’s candidacy for hosting the 2020 Olympic and
Paralympic Games and the assurance by the government
that all resources will be offered in this regard are the
most serious indicators of our decisiveness… In addition
to the being the city that joins continents, the unique
history, culture texture and the distinction of having
been a world capitol from the past to the present,
Istanbul invites the world to meet under the universal
friendship umbrella of sports in 2020.
PARALİMPİK
PARALİMPİK TÜRKİYE 19
K
ıtaların birleştiği kent İstanbul, 2020 Olimpiyat ve
Paralimpik Oyunları’na aday adaylığı başvurusu ile
dünya sporcularını ve spora gönül verenleri eşsiz
tarihi kültürel bir dokuda dostluğun, barışın birleştirici
şemsiyesi altında buluşmaya davet ediyor. Bu buluşmayı
sağlayacak adımları inançla ve kararlılıkla atmaya hazır
olduğunun sinyallerini şimdiden veren İstanbul, birbiri
ardınca düzenlenen kıtasal ve dünya şampiyonası
niteliğindeki dev spor organizasyonlarında elde edilen
başarı ve deneyimin yanı sıra ülke insanının desteği ve
tüm olanakları sunan devletiyle her türlü
yatırım gücüne sahip…
23 Ağustos 2011 tarihinde İstanbul Olimpiyatevi’nde
düzenlediği basın toplantısı ile İstanbul’un 2020
adaylığını inanç ve kararlılıkla dünyaya duyuran
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın o gün dile getirdiği
konuşmasından önemli paragrafları bir kez daha
hatırlamakta yarar var. 2020 Olimpiyat ve Paralimpik
Oyunları adaylığını son derece önemsediklerini belirten
Başbakan Erdoğan, bu en büyük spor organizasyonunun
dünyanın bütün renklerini ve kültürlerini bir araya getiren
bir medeniyetler buluşması olduğunu vurguluyor ve
PARALİMPİK TÜRKİYE 10
medeniyetler ittifakında önemli rolü olan eş başkan
durumundaki Türkiye için bunun büyük önem arz ettiğini
söylüyordu:
''Heyecanlıyız, çünkü bu defa hedefe ulaşacağımıza
samimiyetle inanıyoruz. Adayız, çünkü dünya barışının
tesisinde çok büyük etkisi ve katkısı olduğuna inandığımız
sportif değerleri ve Olimpizm ruhunu çok önemsiyoruz.
Umutluyuz, çünkü barıştan çok savaşın, sevgilerden çok
düşmanlıkların, umutlardan çok hayal kırıklıklarının
yaşandığı bir dünyaya sporun söyleyecek çok sözü
olduğunu düşünüyor ve bu heyecanla bir arada
bulunuyoruz… Olimpiyatlar düşmanlıkların sevgiye,
çatışmaların hoşgörüye, karşıtlıkların zenginliklere
dönüştüğü evrensel bir organizasyondur. Bu barış
meşalesinin en çok yakıştığı coğrafyalardan birinin bizim
topraklarımız olduğunu defalarca ifade ettik, etmeye de
devam ediyoruz. Bu gerçeğe önceki adaylıklarımızda da
inanıyorduk, bugün de samimiyetle inanıyoruz. Ama hep
geldik, geldik, geldik finalde kapıdan döndük. Bu defa
yine inanıyoruz. İnanıyoruz çünkü bizim topraklarımız
Olimpik ruhun özünde temsil ettiği evrensel değerlerin
yüzyıllar boyunca en canlı haliyle yaşadığı topraklardır.''
HÜKÜMET OLARAK
DESTEĞİMİZ TAM
''Hükümet desteği olmadan bu işler olmaz. İzmir ve
Trabzon'da olduğu gibi özel kanun çıkarıyoruz. Burada
da aynı şekilde gerek ihale, gerekse yatırımların süratle
yapımı konusunda gecikme olmasın diye özel kanun
çıkarmak suretiyle yetkilendirmeleri yapacağız. Ayrıca,
İstanbul’da misafirlerimizi rahatlıkla ağırlayabileceğimiz
gayet lüks imkanlara sahibiz ve çoğu dünya
standartlarının üstünde… Bütün bunların yanında
İstanbul’da gerek lastikli, gerek raylı sistemler
gerçekleşmiş vaziyette. Alt yapı bu noktada zaten hazır
diyebileceğimiz konumdadır. Üst yapı itibariyle de şu
andaki eksikliklerimiz süratle ve rahatlıkla
bitirebileceğimiz yatırımlardır. Bunlar bizim için artık bir
sorun oluşturmuyor. İki yıl içinde raylı sistem noktasında
sıkıntılarımızı tamamen gidermiş oluyoruz. Metro
noktasına çok ciddi bir konuma geliyoruz. Aynı şekilde
zaten farklı uygulamalardan bir tanesi olan metrobüs
sistemi toplu taşımaya büyük rahatlık getiriyor. Avrupa Asya yakası olarak bakıldığında diğer taraftan deniz
ulaşımı da İstanbul'un en önemli zenginliklerinden bir
tanesi… Havaalanı yanı başımızda, o da ayrı bir zenginlik
katıyor. Hedeflerimiz içinde diğer yapacağımız 60 milyon
kapasiteli havalimanı ile birlikte buna çok daha farklı bir
zenginlik katacağız.''
bulunan bir dünya kenti olarak çağlar boyunca farklı
uygarlık ve kültürlere ev sahipliği yapan İstanbul, yüzyıllar
boyu çeşitli din, dil ve ırktan insanların bir arada yaşadığı
kozmopolit ve metropolit yapısını korumuş ve tarihsel
süreçte eşsiz bir mozaik halini almış olmasıyla da
biliniyor… Uzun zaman dilimleri boyunca her alanda
merkez olmayı ve iktidarda kalmayı başaran dünyadaki
ender yerleşim yerlerinden biri olan İstanbul, geçmişten
günümüze bir dünya başkenti olma sıfatına sahip…
EŞSİZ BİR MOZAİK
İstanbul’un yerleşim tarihi, yakın geçmişte Yenikapı’daki
kazılarla bulunan liman doğrultusunda 8500 yıl, kentsel
tarihi yaklaşık 3000 yıl, başkentlik tarihi 1600 yıl öncesine
uzanıyor. Avrupa ile Asya kıtalarının kesiştiği noktada
Istanbul, the city where continents meet, is inviting athletes of the
world and those who are passionate for sports under the unifying
umbrella of friendship and peace in a unique historical and
cultural texture by applying for the candidacy to be a candidate
for the 2020 Olympic and Paralympic Games. Already giving the
signs that it is ready to take the steps to realize this meeting with
faith and decisiveness, Istanbul obtained significant success and
experience through giant sports events in the form of continental
and world championships held one after the other, in addition to
the full support and capacities of the government and the support
of its population to make all kinds of investments…
Holding a press conference on August 23rd, 2011 at the Istanbul
Olympic House to announce Istanbul’s candidacy for 2020 with
belief and decisiveness, Prime Minister Recep Tayyip Erdoğan’s
speech on that day contained some significant paragraphs.
Indicating that he cares greatly for the 2020 Olympic and
Paralympic Games candidacy, Prime Minister Erdoğan stressed
that this great sports event is a meeting of civilizations that brings
together all the colors and cultures of the world and that this is
important for Turkey which is a co-chairman of the alliance of
civilizations:
''We are excited because this time we believe that we will
achieve our objective. We are a candidate because we care greatly
for the sports values and Spirit of Olympism that we believe has a
tremendous effect and contribution towards world peace. We are
hopeful because we believe that sport has a lot to say in a world
where there is more war than peace, hate more than love,
disappointment more than hope and we are united with this
excitement… The Olympiad is a universal event where hostilities
turn to affection, conflict turns to tolerance and oppositions turn to
wealth. We have said time and again that our land is one of the
geographies that are best suited for this torch of peace and we
continue to do so. We believed this fact during our previous
candidacies and we sincerely believe in it today. However, we
keep coming on and losing at the last moment at the finals. We
believe again this time. We believe because our land is the land
where the universal values represented by the Olympic spirit in it
essence are maintained in their liveliest shape for centuries.''
PARALİMPİK TÜRKİYE 11
WE ARE PROVIDING
THE FULL SUPPORT OF THE
GOVERNMENT
''These affairs will not work without
the government support. We are passing
a special law as we did for Izmir and
Trabzon. We are going to carry out the
authorizations here also in order to avoid
delays in the tenders and the rapid
realization of the investments by passing
a special law. We are also in possession
of very luxurious amenities here in
Istanbul where can comfortably
accommodate our guests and most are
above world standards… We also have
rail and tire transportation systems
already in place in Istanbul. The
infrastructure is in position where we
can say it is just about ready. As far as
the superstructure, most of our
deficiencies at this point are at a stage
where we can rapidly and comfortably
complete them. These are no longer a
problem for us. In two years we will
completely eliminate our problems in
the area of rail transportation. We are in
a good position as far as the subway is
concerned. The Metrobus system which
is a similar application for mass transit, is
providing a great convenience for public
transportation. Sea transportation is also
one of Istanbul’s riches for traveling
between the European and Asian sides…
The airport being very close is another
advantage. Our targets include an
additional airport with a capacity of 60
million to add an additional wealth.''
A UNIQUE MOSAIC
The settlement of Istanbul dates back to
8500 years according to the remnants of
the port discovered during the excavations
performed at Yenikapı recently, its urban
history dates back to 3000 years and its
history as a capitol dates back to 1600
years. Having hosted different civilizations
and cultures throughout the ages as a
world metropolis located where the
continents of Europe and Asia intersect,
Istanbul is also known for having become
a mosaic where people of various
religions, languages and races have lived
together for centuries, preserving its
cosmopolitan and metropolitan texture
throughout history… Being one of the rare
settlements in the world that has managed
to stay as a center in many areas and
maintain power, Istanbul has also
remained a world capitol from the past to
the present day…
PARALİMPİK TÜRKİYE 13
PARALİMPİK
OYUNLARI
PARALYMPIC GAMES
Orijinalindeki ‘Paralympic’
kelimesi, İngilizce’de engelli
anlamına gelen ‘Paralyzed’ ve
‘Olympic’ kelimelerinin
birleşmesinden oluşan
Paralimpik Oyunları, çeşitli
engelli gruplarından sporcuların
katıldığı çok sporlu etkinliktir.
Yaz ve Kış Paralimpik Oyunları
dört yılda bir o dönemki
Olimpiyat Oyunları’nın hemen
ardından yapılır. Paralimpik
Oyunları, Uluslararası
Paralimpik Komitesi (IPC)
tarafından yönetilir.
The term ‘Paralympic’ in the
Paralympic Games comes from
the union of the words
‘Paralyzed’ and ‘Olympic’ and
it is a multi-sport event that is
participated by athletes from
various disability groups. The
Summer and Winter Paralympic
Games are held every four
years immediately following the
Olympic Games at that time.
The Paralympic Games are
administered by the
International Paralympic
Committee (IPC).
P
aralimpik Oyunları’nın ilk tohumları 1948
yılında İngiltere’nin Ayelesbury kentinde
Stoke-Mandeville hastanesinde bulunan
çoğu paraplejik (yarı felçli engelli askerler için
gerçekleştirilen küçük bir spor etkinliği ile atıldı.
Hastanenin sinir cerrahı Sir Ludwig Guttman
tarafından düzenlenen bu etkinlik 1948 Londra
Olimpiyatı’yla aynı zamanda gerçekleştirilmişti.
Bu irtibat ilk Paralimpik Oyunlar’ın 1960
yılında Roma Olimpiyatı’nın hemen ardından
aynı kentte düzenlenmesinde de
gözleniyordu. Roma’daki oyunlara 21 ülkeden
400 sporcu katıldı. Paralimpik Oyunlar
günümüzde dünyanın en büyük etkinliklerinden
biri haline geldi.
Uluslararası Paralimpik Komitesi (IPC) 1989
yılında Almanya’da Dusseldorf kentinde
kuruldu. Bu tarihten önce engelli sporcular için
düzenlenen uluslararası spor aktiviteleri
Uluslararası Koordinasyon Komitesi’nin (ICC)
kontrolü altında gerçekleştirilmekteydi. ICC
toplam altı Uluslararası Engelliler Spor
Kuruluşu’nun (IOSD) her birinden üç temsilcinin
bir araya gelmesiyle oluşmaktaydı. Ancak,
demokratik bir kuruluş değildi ve ülke bazında
temsilciler içermemekteydi. Sonuç olarak,
uluslar kısa sürede bu sisteme karşı çıktılar ve
IOSD’lerin ve sporcuların temsilcilerinin yanı
sıra ulusal, bölgesel temsilcilerin de görev
alacağı yeni demokratik bir dünya kuruluşu
oluşturma çalışmaları başladı.
1987 yılının Mart ayında Hollanda’nın Arnhem
kentinde toplanan uluslar konuyla ilgili bir
komite oluşturdular. IOSD temsilcileri, bölgesel
temsilciler ve sporculardan oluşan komitenin
amacı bu yeni dünya kuruluşu için bir tüzük
oluşturmak ve tüzüğü 1988 Seul Yaz Paralimpik
Oyunları sırasında Güney Kore’de ülkelerin
onayına sunmaktı. Kararların bir çoğu kabul
edildi ve yeni kuruluşun oluşturulmasına
öncülük etti. 1987 ve Eylül 1989 tarihleri
arasında tartışmalar ve anlaşmalar sürdü,
sonuçta Açılış Genel Kurulu taslak üzerinde fikir
birliğine vararak Uluslararası Paralimpik
Komitesi’ni kurdu.
IPC, 1992 Barcelona ve Madrid Paralimpik
Oyunları’nın hemen ardından ICC’nin
sorumluluklarını devraldı. 1994 yılında
Lillehammer’daki Kış Paralimpik Oyunları IPC
yönetiminde gerçekleştirilen ilk Paralimpik
Oyunları olarak tarihe geçti.
PARALİMPİK TÜRKİYE 16
Türkiye Milli Paralimpik Komitesi ise 2002 yılında
kuruldu ve aynı yıl Uluslararası Paralimpik Komitesi (IPC)
üyeleri arasına katıldı. Türkiye Milli Paralimpik
Komitesi’nin başlıca görevlerini şöyle özetlemek mümkün:
Türkiye’nin Paralimpik Oyunları’na katılımı ile ilgili
çalışmaları yürütmek. Ulusal spor teşkilatı ile IPC
arasındaki koordinasyonu sağlamak. Engelli bireylerde spor
bilinci ve ruhu oluşturmak. Paralimpik Oyunları’nın
The seeds of the Paralympic Games were sown for the first time in
1948 in Ayelesbury, U.K. with a small sports event held for the
mostly paraplegic veterans at the Stoke-Mandeville hospital. Held
by the neurosurgeon Sir Ludwig Guttman of the hospital was timed
to coincide with the 1948 London Olympiad. This connection was
also seen in the organization of the first Paralympic Games right
after the Rome Olympic Games in 1960 in the same city. 400
athletes from 21 countries entered the games in Rome. The
Paralympic Games became one of the largest events of the world in
the present day. The International Paralympic Committee (IPC) was
founded in 1989 in Dusseldorf, Germany. International sports
activities organized for disabled athletes before that date were held
under the control of the International Control Committee (ICC). ICC
was constituted with the convening of three representatives from
each one of the total of six International Disabled Sports
Organizations (IOSD). However, it was not a democratic
establishment and it did not include representatives on a country
basis. In conclusion, nations opposed this system in a short while in
IOSD’s and athletes representatives were replaced by the creation
of a new democratic world establishment where national and
regional representatives would be present. Convening during March
of 1987 in Arnhem, Holland, nations created a committee for this
issue. The purpose of the committee made up of IOSD
representatives, regional representatives and athletes is to create a
bylaw and to submit the bylaws to the approval of nations in South
ülkemizde yapılması için girişimde bulunmak. Paralimpik
Milli Takımları’nın seçiminde uygun standartlar oluşumunu
ve uygulanmasını sağlamak. Paralimpik Oyunları’na halkın
ilgisini çekmek. Ulusal Paralimpik Günleri düzenlemek.
Paralimpik Hareket’in amaç ve ideallerinin gelişmesine
katkıda bulunmak. Eğitimde ‘Paralimpik Okul Günleri’
düzenlemek. Uluslararası Paralimpik Komitesi’nde
Türkiye’yi temsil etmek.
Korea during the 1988 Seoul Summer Paralympic Games. Most of
the decisions were accepted and pioneered in creation of the new
establishment. Discussion continued between 1987 and September
1989, at the end the Opening General Assembly went into a
consensus over the outline and founded the International
Paralympic Committee. IPC took over the responsibilities of the ICC
right after the 1992 Barcelona and Madrid Paralympic Games. The
Winter Paralympic Games held in 1994 at Lillehammer went into
history as the first Paralympic Games conducted under the
management of the IPC. The National Paralympic Committee of
Turkey was founded in 2002 and joined members of the
International Paralympic Committee (IPC) in the same year. It is
possible to summarize the basic duties of the National Paralympic
Committee of Turkey as follows: Carrying out the work for Turkey
joining the Paralympic Games. Maintaining the coordination
between the national sports organization and the IPC. Creating an
awareness and spirit of sports in disabled individuals. Taking
initiatives for the hosting of the Paralympic Games in our country.
Ensuring the creation and implementation of proper standards in the
selection of the Paralympic National Teams. Drawing the public’s
interest to the Paralympic Games. Holding National Paralympic
Days. Making contributions to the development of the purpose and
ideals of the Paralympic Movement. Organizing ‘Paralympic School
Days’ in education. Representing Turkey at the International
Paralympic Committee.
PARALİMPİK TÜRKİYE 17
Engelli sporlarında amaç, sporcuların
engel durumlarına uygun, adil bir
sınıflandırma sistemi ile yarışmalarını
sağlamaktır. Paralimpik sporlar, yetenek,
atletik çaba ve yüksek performans
üzerine kuruludur. Engelli sporcuların
kırdığı rekorlar Olimpiyat rakorlarına
yaklaşmaktadır. Uluslar arası Olimpiyat
Komitesi ve Uluslar arası Paralimpik
Komitesi’nin 2001 yılında aldıkları ortak
karar ile Olimpiyat Oyunları yapıldıktan
haman sonra aynı kentte ve tesislerde
Paralimpik Oyunları’nin düzenlenmesi
şartı getirilmiştir. Günümüzde
Paralimpik Oyunları’nı düzenlemeyi
kabul ve taahhüt edemeyen, engelli
sporcular için uygun alt yapı ve tesislere
sahip olmayan hiçbir kent ‘Olimpiyat’a
ev sahipliği yapamaz.
Paralimpik Yaz Oyunları’nda yer alan
branşlar şunlardır:
Tekerlekli Sandalye Basketbol,
Binicilik, Bisiklet, Bocce, Tekerlekli
Sandalye Eskrim, Futbol Goalball,
Halter, Judo, Masa Tenisi, Okçuluk,
Tekerlekli Sandalye Rugbi, Tekerlekli
Sandalye Tenis, Oturarak Voleybol,
Yelken, Yüzme, Kürek, Kano, Triathlon.
Paralimpik Kış Oyunları’nda yer alan
branşlar ise; Alp kayağı, Kuzey Kayağı,
Biatlon, Curling, Buz Hokeyi’dir.
Türkiye, Paralimpik Oyunlar’da ilk kez
1992 Barcelona’da bir sporcu ile temsil
edildi. 2000 Sydney Paralimpik
Oyunları’na da bir sporcu yollayan
Türkiye, 2004 Atina’da atıcılık, masa
tenisi, yüzme, halter ve atletizmde
toplam sekiz sporcu ile yer aldı. 2008
Beijing Paralimpik Oyunları’nda ise
atıcılık, okçuluk, halter, masa tenisi,
tekerlekli sandalye tenisi, atletizm ve
judo branşlarında toplam 16 sporcumuz
mücadele etti.
Paralimpik Oyunları’nda Türkiye’ye ilk
madalyayı 2004 Atina Oyunları’nda
Korhan Yamaç atıcılıkta bir altın ve bir
bronz kazanarak getirdi. 2008
Beijing’de okçulukta Gizem Girişmen
altın, masa tenisinde Neslihan Kavas
bronz madalya kazanan
sporcularımızdı.
The objective in disabled sports is to
ensure that athletes compete with a fair
classification system that is suitable to
the disability status of the athletes.
Paralympic sports are based on skill,
athletic effort and high performance.
Records broken by disabled athletes are
approaching those broken during the
Olympic Games. With a joint decision
taken by the International Olympic
Committee and the International
Paralympic Committee in 2001, a
condition was installed that right after
the Olympic Games are held the
Paralympic Games be held in the same
city and facilities. In the present day no
city that that does not accept and
promise to hold the Paralympic Games
and that does not have the proper
facilities and infrastructure for disabled
athletes can host the ‘Olympiad’.
Branches included in the Paralympic
Summer Games are as follows:
Wheelchair Basketball, Equestrian,
Cycling, Bocce, Wheelchair Fencing,
Football, Goalball, Weight Lifting, Judo,
Table Tennis, Archery, Wheelchair
Rugby, Wheelchair Tennis, Sitting
Volleyball, Sailing, Swimming, Rowing,
Canoeing, Triathlon. Branches included
in the Paralympic Winter Games are;
Alpine Skiing, Nordic Skiing, Biathlon,
Curling, Ice Hockey. Turkey was
represented for the first time in the
Paralympic Games in 1992 at
Barcelona with one athlete. Also
sending one athlete to the 2000 Sydney
Paralympic Games, Turkey entered
2004 Athens with a total of eight
athletes in shooting, table tennis,
swimming, weight lifting and track &
field. During the 2008 Beijing
Paralympic Games a total of 16 of our
athletes competed in the branches of
shooting, archery, weight lifting, table
tennis, wheelchair tennis, track & field
and judo. The first medals in
Paralympic Games were won by
Korhan Yamaç for Turkey in shooting
with a gold and a bronze during the
2004 Athens Games. During 2008
Beijing Gizem Girişmen won a gold
medal in archery, while Neslihan Kavas
won a bronze medal in table tennis.
PARALİMPİK TÜRKİYE 21
KİŞİLİĞİYLE DE
ÖRNEK ŞAMPİYON
CHAMPION WITH
EXEMPLARY PERSONALITY
H
Gizem’in en büyük destekçisi
annnesi Seyhan Hanım...
er insanın yaşamını ansızın
değiştirebilecek önceden
bilinmezliklerin ve azimli bir
insanın hayatta her şartta neleri
başarabileceğinin örneğidir Gizem
Girişmen… Ve onun spor
kariyerindeki yaşanmışlıkları; bir
apartmanın otoparkından ‘Paralimpik
Oyunlar’ altın madalyasına,
sonrasında dünya şampiyonluğuna
uzanan yolun ilginç öyküsüdür…
25 Kasım 1981 tarihinde Ankara’da
doğan Girişmen, ilkokulu bitirdiği yaz
geçirdiği trafik kazası sonrası T5
seviyesinde omurilik felçlisi olarak
tekerlekli sandalyeye bağımlı yaşıyor.
Kaza sonrası geçirdiği beyin ve
omurilik ameliyatlarının ardından
Almanya’da gördüğü rehabilitasyon
sonrası döndüğü Türkiye’de bir
yandan yeni yaşamına alışmaya
çalışırken bir yandan eğitimiyle ilgili
çeşitli zorluklar ve sıkıntıların
üstesinden gelmeyi başardı önce…
Ailesinin desteği ve çok severek yedi
yılını geçirdiği Tevfik Fikret
Lisesi’ndeki öğreniminin ardından,
Bilkent Üniversitesi işletme
bölümünden 2004 yılında ‘Şeref
Öğrencisi’ olarak mezun oldu.
Okçuluk sporuyla tanışması da bu
döneme rastlıyor Gizem Girişmen’in…
Bir yıl kadar sürdürdüğü
rehabilitasyon amaçlı yüzme
Gizem Girişmen is an example of accomplishments any person
can achieve in life that can suddenly change one’s life through
the unknown and determination… The experiences she
underwent in her sports career is the interesting story of the
journey from the carpark of an apartment building to the gold
medal of the Paralympic Games and then to the world
championship… Born on November 25th, 1981 in Ankara,
Girişmen suffered a traffic accident during the summer when she
graduated from primary school, living dependent on a wheelchair
due to the T5 spinal column paralysis. Following the accident she
underwent brain and spine surgeries and rehabilitation in
Germany, then she returned to Turkey and tried to become
accustomed to her new life and managed to overcome various
difficulties and problems related to her education… Following her
high school education where she spent seven years she enjoyed
very much with the support of her family at the Tevfik Fikret
Lycée she graduated as an ‘Honors Student’ from the business
PARALİMPİK TÜRKİYE 24
çalışmalarının ardından okçuluğa
yönelmesi onun parlak spor
yaşantısının dönüm noktası oldu. 21
Eylül 2004 günü arkadaşlarının ısrarı
ile deneme amaçlı eline aldığı yayı bir
daha hiç bırakmadı. Kişiliği, zekası,
spora olan yatkınlığı, ailesinin,
antrenörlerinin, arkadaşlarının desteği,
sabrı, özverisi ve azmi ile kısa sürede
önemli sonuçlara imza atmaya
başladı. Başlangıçta ulusal düzeydeki
kazanımlar hızla uluslararası
başarılara dönüştü. Kürsüde
üçüncülük basamağına çıktığı 2006
EPC Avrupa Okçuluk Şampiyonası’nın
ertesi yıl IPC dünya sıralamasında
birinciliğe yükseldi. O tarihlerde
kendisine hedef belirlediği 2008
Beijing Paralimpik Oyunları’nda altın
madalya kazanması için çok çalışması
gerektiğini iyi biliyordu. Yaklaşık iki
yıl tamamen buna yoğunlaştı. Çok
sayıda milli takım kampına katıldı,
disiplinli antrenmanlar yaptı.
Bu süreçte her zaman olduğu gibi
başta ailesi, antrenörleri,
fizyoterapisti, psikologu, idarecileri ve
takım arkadaşlarından büyük destek
gördü. Milli takım antrenmanlarının
dışında çoğu kez oturdukları
apartmanın garajında çalışmalarını
sürdürdü. Bu onun başarı için
çalışmaya doymayan yapısının
göstergesiydi.
management department of the Bilkent University in 2004. This is
the time when Gizem Girişmen was introduced to archery… Her
turn to archery following the swimming training she carried out
for about a year for rehabilitation purposes was the turning point
of her bright sports career. She picked up the bow on September
21st, 2004 with the insistence of her friends just to try it out and
she never put it down. Due to her personality, intelligence, ability
towards sports, the support of her family, coaches and friends, her
patience, devotion and determination caused her to achieve
significant successes in a short time. The achievements that were
on a national level initially were converted rapidly into
international achievements. She rose to the podium in third place
at the 2006 EPC European Archery Championship and the
subsequent year she achieved first place in the IPC world
rankings. She knew that she had to work very hard to win a gold
medal at the 2008 Beijing Paralympic Games which she had set
as a target for herself.
2008 yılında Beijing Paralimpik Oyunları’nda hayallerini
süsleyen şampiyonluğa ulaşıp altın madalyayı boynuna
taktığında hayatının en heyecanlı ve mutlu anını yaşadığını
dile getirmişti. Ve çok geçmeden 2009 yılında Çek
Cumhuriyeti’nde dünya şampiyonluğuna da ulaştı…
2012 Londra Paralimpik Oyunları için geri sayımın
başladığı günümüzde Gizem Girişmen’den ulusça yeni bir
altın madalya beklentimiz var. 2011 yılı içinde İngiltere’de
düzenlenen uluslararası yarışmada yine tüm rakiplerini
geride bırakan değerli şampiyonumuzun bu noktaya nasıl
eriştiğini anlayabilmek de aslında onun çok özel
dünyasında, kimliğinde, kişiliğinde gizli... Kendisinin çeşitli
röportajlarında dile getirdiği ve engelliye, engelsize,
gençliğe, topluma, hepimize örnek olması gereken
düşüncelerini içeren aşağıdaki sözcüklerden bir demet
aslında her şeyin özeti:
“Başıma gelen kazadan psikolojik anlamda çok olumsuz
etkilenmedim. Rehabilitasyon sürecinde de psikolojik
destek almadım. Annem bana ilk kez yürüyemeyeceğimi
söylediğinde Almanya’daydık. Sadece ‘Neden ben’
diyebilmiştim. Düşündüğümde, aslında her gün herkesin
başına gelebilecek bir şeydi o gün benim başıma gelen…
İnsan geniş düşündüğünde, yaşamda herkesin bir şeylerle
sınırlandığını görebiliyor. Ben böyle engellendim, başkaları
çok farklı nedenlerle engelleniyor. Bu açıdan kendi
engelime odaklı bir dünyada, hayatı kendime ve
sevdiklerime zehir ederek yaşamanın bir anlamı yoktu.
Hayata hep olumlu bakmaya çalışan bir bireyim. Yaşam
bize sunulmuş bir hediye ve bunu nasıl yaşayacağımızı
yine biz belirliyoruz. O yüzden yapamadıklarımıza değil,
She concentrated on this completely for nearly two years. She
participated in a large number of national team camps, she
trained with a high degree of discipline. As always, she received
a great amount of support from her family, coaches,
physiotherapist, psychologist, administrators and teammates. In
addition to the workouts of the national team she maintained her
training in the garage of the apartment building where she lives
quite frequently. This is an indicator of her character that is
determined to succeed. She said that she experienced the
happiest moment of her life when she won the gold medal at the
2008 Beijing Paralympic Games. Soon she achieved world
championship at the Czech Republic in 2009… As the
countdown continues for the 2012 London Paralympic Games,
the whole nation is expecting another gold medal from Gizem
Girişmen. The understanding of our champion who also left
behind all her rivals in the international contest held during 2011
in the UK, is hidden in her private world, her identity and her
personality... Her thoughts below she has mentioned in many
interviews that should be an example to everyone, including the
disabled, the able, the entire youth and society as a whole
actually summarize everything: “I was not negatively affected
psychologically due to the accident I had. I did not receive any
psychological support during my rehabilitation process. When
yapabildiklerimizi en iyi şekilde yapmaya odaklanmalıyız.
Ben, her bireyin çok özel olduğuna ve kendi yetenekleri ve
disiplini çerçevesinde iyi işler yapabileceğine inanıyorum.
Başarıda önemli olan kişinin kendini tanıması ve ne
istediğini bilmesidir bence. Başarı kimseye altın bir tepside
sunulmuyor, hayatta en değer verdiğimiz başarılar en çok
emek ve özveri göstererek elde ettiklerimizdir. Önemli
olan, bir şeyi ne kadar istediğiniz ve bu doğrultuda
gösterdiğiniz çalışmadır. Benim için birilerine örnek olmak,
altın madalya almak kadar değerli… İnsan umudunu
yitirmediği, kendine inandığı sürece başaramayacağı şey
yok. ‘Kolay olur’ demiyorum ama çok isterseniz her şeyi
başarırsınız…”
my mother first told me I was not going be able to walk, we were
in Germany. All I could say was, “why me?” When I think about
it, it was an accident that anyone could have experienced…
When one thinks with a wide perspective, one sees that everyone
is restricted somehow. I was disabled in this manner; others are
disabled due to many other reasons. Therefore, it was not
meaningful to live in a world focused on my own disability, by
making myself and my loved ones suffer. I am a person who is
always trying to look at the positive side of life. Life is a gift that is
presented to us and we determine how we are going to live it.
Thus, we should focus on what we can do rather than what we
cannot do. I believe that every individual is very special and can
do a good job in the framework of his or her own abilities and
discipline. The important thing for success is for a person to know
oneself and know what they want. Success is not presented to
anyone on a silver platter; the successes that we care most for in
life are those that we obtain by spending the most effort and
devotion. The important thing is how much you want something
and the work you do in this line. To me, setting an example to
others is as valuable as winning a gold medal… As long as you
do not lose hope and believe in yourself, there is nothing you
cannot succeed. I am not saying it is easy, but if you want it
badly enough, you will succeed at anything…”
PARALİMPİK TÜRKİYE 25
GİZEM
YILMAZ ÖZDİL
Spor yazısı değildir bu...
Eli ayağı tutan acizler ülkesinde, bir
“masal prensesi”nin öyküsüdür.
ilk gelen, New York Yankees... Güney
Afrika rugby milli takımı.
Laureus Dünya Spor Akademisi var.
Merkezi İngiltere’de... Mercedes filan gibi
dünyanın en büyük markaları tarafından
sponsor olarak destekleniyor. “Laureus”,
antik dönemlerde defne yapraklarından
yapılan ve kralların, kraliçelerin başına
takılan “taç” anlamına geliyor. Bu Akademi,
her sene dünyanın en iyi sporcularına “taç”
takıyor. “Spor Oskarı” kabul ediliyor.
Laureus Akademisi’nin “dünyada yılın
engelli sporcusu adayları” şunlar: Justin
Eveson, Avustralya tekerlekli sandalye
basketbol milli takımının forveti... Shingo
Kunieda, tekerlekli sandalyede dünyanın bir
numarası olan, Japon tenisçi... Michael
Teuber, iki ayağı da protez olan, dünya
şampiyonu Alman bisikletçi... Tekerlekli
sandalye maratonda olimpiyat şampiyonu
olarak Avustralya’yı onurlandıran Kurt
Fearnley... Natalie Du Toit, bir bacağı
olmayan, Güney Afrikalı dünya şampiyonu
yüzücü.
Laureus’un Başkanı, Amerikalı efsane atlet
Edwin Moses... Dünyaca ünlü spor
yazarlarından oluşan seçici kurulu var;
adayları belirliyor. Bir de jürisi var;
kazananları seçiyor. Jüride, Beckenbauer,
Boris Becker, Sergei Bubka, Bobby
Charlton, Nadia Comaneci, Emerson
Fittibaldi, Michael Jordan, Kip Keino,
Martina Navratilova, Mark Spitz, Katarina
Witt, Pele var... Kazananlara, dünyanın en
prestijli ödülü, “Laureus Heykeli” veriliyor.
Laureus Akademisi’nin bu seneki
“dünyada yılın erkek sporcusu” adayları
şunlar: Roger Federer, dünyanın bir
numarası, İsviçreli tenisçi... Kenenisa
Bekele, dünya ve olimpiyat şampiyonu
Etiyopyalı atlet... Usain Bolt, anlatmaya
gerek yok... Lionel Messi, Arjantinli futbol
cambazı... Alberto Contador, İspanya’nın
gururu bisikletçi... Valentino Rossi,
İtalya’nın dünya şampiyonu motosikletçisi.
“Dünyada yılın kadın sporcusu” adayları
şunlar: Sanya Richards ve Shelly-Ann
Fraser, Jamaikalı rüzgârın kızları... Lindsey
Vonn, Alp disiplininde dünya şampiyonu
Amerikalı kayakçı... Federica Pellegrini,
olimpiyat şampiyonu İtalyan yüzücü...
Serena Williams, dünyanın bir numarası,
Amerikalı tenisçi.
“Dünyada yılın takımı” adayları şunlar:
Son NBA şampiyonu, Los Angeles Lakers...
Barcelona, malum... Dünya şampiyonu,
Almanya bayan milli futbol takımı... Brawn
Formula 1 takımı... Beyzbol denince akla
PARALİMPİK TÜRKİYE 28
Asıl anlatmak istediğim...
Ve... Gizem Girişmen!
Evet... “Okçuluk”ta, 2008 Pekin Engelliler
Olimpiyatı’nda, tarihimizin ilk altın
madalyasını kazanmayı başaran Türk kızı...
“Efsane”lerle birlikte “dünyada yılın
sporcusu” adayı.
Sağlıklı bir insan olarak dünyaya gelmişti.
11 yaşındayken, korkunç bir trafik
kazasının kurbanı oldu. Omuriliği
parçalandı. Ameliyat üstüne ameliyat...
Ölümden dönmeyi başardı ama, tekerlekli
sandalyeye mahkûm oldu. O uğursuz
kazadan üç sene sonra, babasını kaybetti.
Küsmedi hayata... Aksine, eskisinden fazla
sarıldı. Ankara Tevfik Fikret Lisesi’ni ve
Bilkent Üniversitesi İşletme Bölümü’nü
“şeref öğrencisi” olarak bitirdi. İngilizce,
Fransızca, İspanyolca, İtalyanca öğrendi.
Onu hayata bağlayan unsurlardan biri,
spordu, 2004’te başladığı okçuluktu...
“Yaparım” dedi, en üst seviyede yaptı.
Yukarıda da belirttiğim gibi, 2008 Pekin
Engelliler Olimpiyatı’nda tarihimizin ilk
altın madalyasını boynuna taktı, İstiklal
Marşımızı dinletti... “Bu madalyayı, beni bir
yerlerden seyrettiğine inandığım babama
armağan ediyorum” dedi. “Umut”
Apartmanı’nın sakini... İdmanlarını Umut
Apartmanı’nın kapalı garajında yapıyor. Bir
annesi var ki... Madalya yetmez.
Ve şimdi, dünyanın en prestijli spor ödülüne, dünyanın
en ünlü sporcularıyla birlikte aday... Kazananlar, 10
Mart’ta Abu Dabi’de düzenlenecek görkemli törende
açıklanacak. Geçen seneki ödülleri, Rusya’nın karakuşak
judocu başbakanı Vladimir Putin vermişti... Bir önceki
sene, İspanya’nın yelkenci Kralı Juan Carlos.
Bir masal prensesi o. Masaldakilerden güzel.
Hani sık sık “Bu olan bitenler karşısında kendimizi
çaresiz hissediyoruz, tek başımıza ne yapabiliriz?” filan
diyorsunuz ya...
This is not a sports article...
This is the story of a “fable princess” in the country of able
helpless people.
There is the Laureus World Sports Academy. It is headquartered
in the UK... It is receiving sponsorship support from some of the
largest brands in the world such as Mercedes. “Laureus” means the
“crown” made out of bay leaves made in ancient times and worn
on the heads of kings and queens. This academy issues “crowns”
to the best athletes in the world every year, It is deemed to be the
“Oscar of Sports”.
The President of Laureus is American legend athlete Edwin
Moses... There is an elective board consisting of world renowned
sports writers that assigns candidates. There is a jury that selects
the winners. The jury consists of Beckenbauer, Boris Becker, Sergei
Bubka, Bobby Charlton, Nadia Comaneci, Emerson Fittibaldi,
Michael Jordan, Kip Keino, Martina Navratilova, Mark Spitz,
Katarina Witt and Pele... The winners receive the most prestigious
award in the world, the “Laureus Statuette”.
This year’s “world male athlete of the year” candidates of the
Laureus Academy are as follows: Roger Federer, world number
one, Swiss tennis player... Kenenisa Bekele, world and Olympic
champion Ethiopian athlete... Usain Bolt, no need to explain...
Lionel Messi, Argentinean football acrobat... Alberto Contador,
pride of Spain cyclist... Valentino Rossi, Italy’s world champion
motorcyclist.
“World female athlete of the year” candidates are as follows:
Sanya Richards and Shelly-Ann Fraser, Jamaican daughters of the
wind... Lindsey Vonn, world champion Alpine discipline American
skier... Federica Pellegrini, Olympic Chamipon Italian swimmer...
Serena Williams, world number one American tennis player.
“World team of the year” candidates are as follows: Latest NBA
champion, Los Angeles Lakers... Barcelona, obvious... World
champion German national women’s football team... Brawn
Formula 1 team... New York Yankees come to mind first when
baseball is mentioned... South Africa rugby national team.
What I really want to talk about...
Laureus Academy’s “world disabled athlete of the year
candidates” are as follows: Justin Eveson, Australian wheel
chair basketball national team forward... Shingo Kunieda,
world number one wheel chair Japanese tennis player...
Michael Teuber, world champion German cyclist with both
prosthetic feet... Honoring Australia as the Olympic champion
in the wheel chair marathon, Kurt Fearnley... Natalie Du Toit,
Benim yaptığımı yapın.
Bulun Gizem’in fotoğrafını, çerçeveletip masanıza
koyun. İmkânsızı yaparız. Mucize sadece biraz zaman
alır.
NOT: Türk basının son yıllardaki en güçlü kalemi olan
Yılmaz Özdil bu yazıyı 14 Şubat 2010 tarihinde Hürriyet
Gazetesi'nde kaleme aldı. Her ne kadar Gizem Girişmen,
Laureus Dünya Spor Akademisi'nin 2010 yılı ödülünü
kazanamasa da, adaylığının dahi büyük bir başarı olduğu
tartışmasız gerçek... Gizem'in fotoğrafı hala yazarın
masasında duruyor. Ya sizin masanız?
South African world champion swimmer without one leg.
And... Gizem Girişmen!
Yes... The Turkish girl who managed to win the first gold medal
of our history in Archery during the 2008 Beijing Disabled
Olympics... She is a candidate for world athlete of the year along
with legends.
She came to the world as a healthy person. When she was 11
years old, she became the victim of an awful traffic accident. Her
spine was broken up. She underwent multiple surgeries... She
managed to come back from death but she was restricted to a
wheel chair. Three years after that unfortunate accident she lost
her father. She did not give up on life... Just the opposite, she hung
on tighter than ever. She graduated from the Ankara Tevfik Fikret
High school and Bilkent University Business Management
department as an honors student. She learned English, French,
Spanish and Italian. One of the aspects that cemented her to life
was sports, archery that she started in 2004... She said “I’ll do it”,
she did it at the highest level. She put the first gold medal of our
history during the 2008 Beijing Disabled Olympics she let us listen
to our national anthem... She said, “I dedicate this medal to my
father who I believe is watching me from somewhere”. She is a
resident of the “Umut” Apartments... She trains in the indoor
garage of the Umut Apartments. She has such a mother... Medals
do not suffice.
And now she is a candidate to the most prestigious sports award
of the world along with the most famous athletes of the world...
Winners will be announced during the magnificent ceremony to
be held on March10th, in Abu Dhabi. Last year’s awards were
issued by Russian black belt judo athlete prime minister Vladimir
Putin...The previous year it was Spain’s sailor king Juan Carlos.
She is a fable princess. Prettier than those in the fable.
You frequently say, “We feel helpless against the events, what
can we do on our own?”...
Do as I did.
Find Gizem’s picture, frame it and place it on your desk. We will
perform the impossible. Miracles only take some time.
NOTE: Popular commentator of the Turkish press Yılmaz Özdil
published this article on February 14th, 2010 on the Hürriyet
Daily. In as much as Gizem Giri men could not win the ‘Laureus
World Sports Academy’ 2010 award, it is beyond doubt that her
candidacy was a major achievement… Giri men's photo is still
on the desk of the writer… How about your desk?
PARALİMPİK TÜRKİYE 29
PARALİMPİK
OKUL
GÜNLERİ
PARALYMPICS SCHOOL DAYS
İlköğretim çağındaki 4-5-6-7. sınıf öğencilerine
engellilerle ilgili çeşitli temel bilgilerin aktarıldığı
proje 2011 yılının Nisan ayında İstanbul’da 20
okulda hayata geçti. Formatör öğretmenler tarafından
yürütülen eğitimin başında ve sonunda yapılan test
sonuçlarının değerlendirilmesiyle elde edilen
sonuçlar 12 Mayıs 2011 tarihinde kamuoyuyla
paylaşıldı. Sonuçlar mükemmeldi. Proje Türkiye
çapında genişletiliyor.
The project wherein various basic information on the
disabled is provided to 4-5-6-7th grade students in
primary schools was initiated in 20 schools in
Istanbul during April of 2011. The results obtained
through the assessment of the tests results conducted
at the start and end of the training performed by
formation teachers, were shared with the public
opinion on May 12th, 2011. The results were perfect.
The project is being expanded throughout Turkey.
PARALİMPİK TÜRKİYE
TÜRKİYE 23
31
PARALİMPİK
“Bugün okulda engellilerle ilgili ders yaptık, sonra da
spor salonunda tekerlekli sandalye ile oyun oynadık.
Bugüne kadar hiç engelli biriyle konuşmamıştım. Spor
salonuna tekerlekli sandalyesiyle bir adam getirmişler, ilk
kez onunla tanıştım…”
Böyle yazıyor sevimli 4. sınıf öğrencisi…
İlk kez tanıştığım dediği adam benim…
‘Paralimpik Okul Günleri’ projesi pilot uygulamalarının
yapıldığı İstanbul Anadolu yakasında yer alan 20
ilköğretim okulundaki sunumların hepsinde hazır
bulundum. Sabahları evden çıkarken, iş yerime gitmek
yerine çocukluğumu hatırlatan bir heyecanla okul
yollarına düştüm. Eşim de artık unutmaya yüz tutmuş çok
eskilerde kalan çocuklarımızı okula gönderme heyecanını
tekrar hatırlayarak beni yolcu ederken takılmadan
duramıyordu:
“Beslenme çantanı almayı unutma, terli terli su içme,
öğretmenlerinin sözünü iyi dinle…”
“Nerden çıktı bu Paralimpik Okul Günleri” diye soracak
olursanız, sevgili başkanımız Yavuz Kocaömer gazete
“Today we did some lessons in school about the disabled. Then we
played a game at the gym with wheelchairs. I had never spoken to
a disabled person until today. They brought a man to the gym with
his wheelchair; I met him for the first time…” This is written by a
4th grader… I am the man he says he met for the first time… I was
present at all the presentations carried out at 20 primary schools
located on the Anatolian side of Istanbul where the pilot
implementations of the ‘Paralympic School Days’ project. I started
out to school in the mornings instead of going to work with an
excitement that reminded me of my childhood. My wife was also
reminded of the days when she used to send the children to school
that almost became a distant memory and she quipped: “Don’t
forget your lunchbox, don’t drink water when you sweat, listen to
your teachers…” If you ask “Where did this Paralympic School
Day come from?”, our dear President Yavuz Kocaömer often
mentions in his articles the curriculum applied in German schools
PARALİMPİK TÜRKİYE 32
yazılarında sık sık Alman okullarında ‘Ben Sen ve Diğerleri’
dersinde öğrencilere engellilerle birlikte yaşama konusunda
uygulanan müfredattan bahseder. Buna ilişkin Uluslararası
Paralimpik Komitesi (IPC) de gelişmiş diğer bazı ülkelerde
benzer uygulamaların yapıldığı bilgilerini üye ülkelerle
paylaşıyor. Bir gün başkanımızla çalışırken bizim böyle bir
uygulamaya ihtiyacımız olduğu konusunda fikir birliğine
vardık. Kısa sürede buna ilişkin planlamayı hazırladık.
Öncelikle Eğitim Komisyonumuzu kurduk. 2009 yılı
ortalarında başladığımız çalışmalarımızda öncelikli
hedefimiz; ilk öğretim okullarındaki 4-5-6-7. sınıf
öğrencilerine engelliğin ne olduğunu anlatmak, engellilerin
yaşamlarıyla ilgili bilgiler aktarmak, bu bilgileri empati
yaratacak çeşitli oyunlarla pekiştirmekti. Uzun süren
detaylı çalışma süreci nihayetinde 2010 Ağustos ayında
taslak programımız bitti. Başkanımızla çalışmalarımızı
paylaştık, belirli düzenlemeler yapıldıktan sonra Milli
Eğitim Bakanlığı’na sunduk. Bakanlığın benimsediği
projenin başlangıçta İstanbul’da beş ilköğretim okulunda
uygulanmasına karar verildi.
about life with the disabled called ‘Me, you and the others’. The
International Paralympics Committee (IPC) also shares some
information with member countries that similar implementations
are carried out in other developed countries. When we were
working with our president one day we decided that we needed
such an application. In a short time, we made plans on this. First
we established our Education Commission. The work we started in
the middle of 2009 targeted explaining the 4-5-6-7th grade
students at primary schools what it is to be disabled, providing
information about the life of the disabled and to reinforce this
information with various games to create empathy. After a long
study process, our outline program was completed in August 2010.
We shared our work with our president and submitted to the
Ministry of National Education after making some adjustments. It
was decided that the project adopted by the ministry would be
implemented at five primary schools in Istanbul initially.
İstanbul İl Eğitim Müdür Yardımcısı Ömer
Güneş ve ekibinin hazırladığı uygulama okulları
listesi ve uygulamaya katılacak rehber ve beden
eğitimi öğretmenlerinin belirlenmesinin ardından
TMPK Eğitim Komisyonu’ndan Ali Bahadır,
Ahmet Çetin ve Nihal Bapir’in geliştirdikleri
program çerçevesinde 13 Mart 2011 tarihinde
Maltepe Hasan Şadoğlu İlköğretim Okulu’nda
formatör öğretmenlerimizin eğitimine başlandı.
Uygulamanın yapılacağı okulların müdürleri de
kısa süreliğine programa dahil edildiler. Önceleri
projeye pek anlam veremeyen öğretmenler bir
süre sonra müthiş ilgi duymaya başladılar. Bu
noktada hemen belirtmek gerekir ki,
öğretmenlerimizin de birçoğu o döneme dek
engelli yaşamı hakkında fazla bilgiye sahip
değillerdi. Bazılarının sunulan programın içeriği
hakkında önyargıları vardı. Ancak sunumu yapan
TMPK Eğitim Komisyonu Başkanı Rehber
Danışman Öğretmen Ali Bahadır’ın tekerlekli
sandalye kullanan bir engelli oluşu anlatılan
konuya anlam katıyor ve ilgiyle izleniyordu.
Bu eğitimden bir kaç örnek vereyim…
Kabul edelim ki birçoğumuz bir engelliye nasıl
hitap edileceğini bilmeyiz. Ali Bahadır ders
esnasında eğitmenlerden birini sahneye davet
eder ve bir sandalyenin üstüne çıkmasını ister,
diğer bir eğitmeni de bu arkadaşla konuşmaya
çağırır. Aralarında bir yükseklik farkı vardır.
Belirli diyaloglardan sonra yüksekte olan bu
durumu tuhaf karşıladığını, altta duran ise
kendini tedirgin hissettiğini söyler. Böyle bir
durumda tekerlekli sandalyede oturan bir
engelliyle konuşmamızda eğilip göz hizasında
bulunulmasının gerektiği öğrenilmiş olmaktadır.
Following the determination of the list of implementation schools
prepared by the Istanbul Province Education Deputy Director Ömer
Güneş and his team and the assignment of the guides and physical
education teachers to participate in the implementation, the program
set by the TMPK Training Commission members Ali Bahadır, Ahmet
Çetin and Nihal Bapir initiated the training of formation teachers on
March 13th, 2011 at the Maltepe Hasan Şadoğlu Primary School.
Initially not being able to make sense of the project too much, the
instructors then started to show tremendous interest. It must be
mentioned right away at this point that most of our instructors did not
have too much information about the life of the disabled until then.
Some had prejudices about the content of the program that was
presented. However, the fact that the TMPK Education Commission
Chairman Guide Consultant Instructor Ali Bahadır was a disabled
citizen using a wheelchair added significance to the subject and was
watched with interest. Let me give you a few examples of this
training… We must admit that most of us do not know how to
appeal to a disabled citizen. During class, Ali Bahadır invites one of
the instructors to the stage and asks him to stand on a chair, another
instructor is asked to speak with the former. There is a difference in
height between them. After a certain dialogue the one who is higher
states that he feels strange and that the one who is lower states that
he feels uncomfortable. In this case it is taught that that it is required
that we should bend down at eye level to speak to a disabled person
who is sitting in a wheelchair. Generally disabled persons are
perceived as people who are needy in society. It is not assumed at all
that a disabled person could help someone else. Another example
experienced by our teacher Ali Bahadır: “One of my relatives got
sick suddenly, I gave him a ride to a private hospital. While carrying
out procedures at the ER the nurse came to me with a needle and
when she asked me to unroll my sleeve, I asked why, when she said
‘Are you not the patient, I need to take a blood sample’, I told her
that I was just a next of kin to a patient and was here to help. The
nurse was quite surprised at that time.”
PARALİMPİK TÜRKİYE 33
Genel olarak toplumda engelliler yardıma muhtaç kişiler
olarak algılanır. Bir engellinin başka birine yardım
edebileceği pek varsayılmaz. İşte yaşanmış bir örnek yine
Ali Bahadır hocamızdan: “Bir akrabam aniden
rahatsızlandı, hemen arabama alıp özel hastaneye
götürdüm. Acilde işlemler yapılırken bir hemşire elinde
enjeksiyonla bana doğru geldi. ‘Lütfen kolunuzu açın’
deyince, ‘Neden’ diye sordum. ‘Siz hasta değil misiniz,
kan almam gerek’ dediğinde ise sadece hasta yakını
olduğumu ve ona yardım etmek için burada bulunduğumu
söyledim. Hemşire hanım o an hayli şaşırmıştı.”
Bunları aslında normal karşılamak gerekir. Çünkü
toplumumuz engellilik konusunda yeterince bilgiye sahip
değil. Yardımseverlik ülkemiz insanına has bir duygu. Bir
engelliye yardım etmek için adeta yarışırız. Ancak bunun
da bilinçli olması gerekir. Örneğin, görme engelli birini
yolda karşıdan karşıya geçirirken koluna girmemeli, onun
kendi kolumuza girmesini sağlamalıyız ki herhangi bir
sıkıntı yaşanmasın…
PARALİMPİK TÜRKİYE 34
Formatör eğitiminin tamamlanmasından
sonra okullardaki uygulamaya geçildi.
İstanbul Anadolu yakasında şu ilköğretim
okullarında uygulamalar başladı:
Hasan Şadoğlu, ECA Elginkan, Güzide
Yılmaz, Halil Türkkan, TEB Ataşehir,
Semiha Şakir, Rasathane, Kılıçaslan,
Mustafa Karaşahin, Ali Kuşçu, Bedri Rahmi
Eyüpoğlu, İbn-i Sina, Cemile Çopuroğlu,
İlhami Ahmet Örnekal, Reşat Nuri
Güntekin, Muratpaşa, Celal Yardımcı, Ali
Fuat Cebesoy, Birlik ve Irmak Koleji.
Paralimpik Okul Günleri’nde öğrencilere
birinci bölümde formatör rehber öğretmen
yönetiminde, içeriğinde ‘Engel Nedir’,
‘Engellilere Nasıl Davranılır’, ‘Engelliler
Neler Hisseder’ gibi konularda interaktif bir
power point sunum yapılır. İkinci bölümde
öğrenciler okulun spor salonuna alınır ve
orada tekerlekli sandalye ile yarışır,
basketbol potasına atışlar yapar, gözlerine
bant takılarak refakatçi bir arkadaşla hedef
bulma oyunu ve goalball oynarlar.
Öğrencilere uygulama başlamadan ön test,
bittiğinde ise son test uygulanır.
İşte tam burada, bu uygulamalarda
bulunmaktan çok büyük keyif aldığımı
belirtmeliyim. Çocuklarımız birinci
bölümde öğretilenleri o kadar çabuk
kavrıyorlardı ki, her biri bana yardım etmek
için can atıyor ama sormadan yanıma
yaklaşamıyorlardı. Spor salonunda ise
dostluğumuz iyice pekişiyordu.
Facebook’ta çoğunun arkadaş listelerine
eklenmiştim bile...
PARALİMPİK TÜRKİYE 35
Çocukların her biri tüm oyunları büyük bir keyifle ve
birbiriyle rekabet edercesine oynadı. Tekerlekli sandalye
kullanırken kolları biraz ağrımış olmalı ki, benim buna
nasıl dayandığımı sormayı ihmal etmediler.
Paralimpik Okul Günleri projesinden çok
etkilenmişlerdi. Mustafa Karaşahin İlköğretim Okulu 5.
sınıf öğrencileri sınıflarında ‘POG Basın Gurubu’
oluşturmuşlar ve bana bir söz verdiler:
“Bizler okuyarak belirli bir yerlere geleceğiz ve 15 sene
sonra ülkemizde engelleri kaldıracağız.”
Değerli hocalarımızın proje geliştirilmesi esnasından
buldukları ‘İNSAN ENGEL TANIMAZ’ sloganını her
PARALİMPİK TÜRKİYE 36
okulda gerçekleştirilen uygulamalardan sonra tüm
öğrencilerin ellerini açarak yürekten haykırmaları,
projenin başarısının kanıtıdır.
20 okuldaki uygulamalar tamamlandıktan sonra tüm
formatör öğretmenlerimizin katılımıyla ön test ve son test
verileri üzerinde görüşler paylaşıldı. 12 Mayıs 2011
tarihinde Vali Yardımcımız Harun Kaya, İl Eğitim
Müdürümüz Dr. Muammer Yıldız, Başkanımız Yavuz
Kocaömer ve diğer misafirlerin katılımıyla Irmak
Okulları’nın salonunda bir araya gelindi. Okul Müdiresi
Meral Bilgin’in ev sahipliğinde, görme engelli
sunucumuz Evren ve Eğitim Komisyonumuzun üyesi
Nihal Bapir’in birlikte sundukları toplantıda elde edilen
sonuçlar kamuoyuyla paylaşıldı. Bu toplantıda Irmak
Okulları korosunun muhteşem performansı ise
büyük alkış topladı.
Bu arada, TMPK’ın geliştirdiği
‘Paralimpik Okul Günleri’, Unicef ve
Britsh Council tarafından ülkemizde
uygulamaya başlanılan ‘Uluslararası
İlham Projesi’ kapsamında pilot iller
olarak Ankara, Trabzon ve
Mersin’de de öğrencilerle
İBRAHİM GÜMÜŞDAL
buluşuyor…
These happenings must actually be deemed to be normal.
Our society is not sufficiently informed about the disabled.
Helpfulness is an emotion that is specific to our citizens. We
almost race to be able help the disabled. But there must be
an awareness about this too. For example, when helping a
blind person to cross the street, we must not grab on to his
arm, we must allow him to hold our arm so that he does not
feel uncomfortable… After the completion of formation
instruction, implementation at schools was started.
Implementations were initiated on the Anatolian side of
Istanbul at the following primary schools: Hasan Şadoğlu,
ECA Elginkan, Güzide Yılmaz, Halil Türkkan, TEB Ataşehir,
Semiha Şakir, Rasathane, Kılıçaslan, Mustafa Karaşahin, Ali
Kuşçu, Bedri Rahmi Eyüpoğlu, İbn-i Sina, Cemile Çopuroğlu,
İlhami Ahmet Örnekal, Reşat Nuri Güntekin, Muratpaşa,
Celal Yardımcı, Ali Fuat Cebesoy, Birlik and Irmak College.
During the Paralympic School Days an interactive power
point presentation is given to students in the first section
with contents such as ‘What is Disability’, ‘How to Treat the
Disabled’, ‘What do the Disabled Feel’ under the
supervision of the formation guide teacher. In the second
section, students are taken to the school gym and race with
wheelchairs, shoot baskets and play target finding game and
goalball with an accompanying buddy while blindfolded.
Students are administered pretest before the application
starts and final test when it is over. I must mention at this
point that I quite enjoyed being present at these applications.
Our children grasped the teachings in the first section so fast
that each one was eager to help me but could not approach
without asking. Our friendship was quite reinforced at the
gym. I was added to the friends list of most of them on
Facebook already... Each one of the children played all the
games with a great enjoyment and competing with one
another. Their arms must have been sore from using
wheelchairs so that they did neglect to ask me how I
endured this. They were quite impressed with the
Paralympic School Days project. They created a ‘PSD Press
Group’ within the 5th grade students of the Mustafa
Karaşahin Primary School and they made me a promise:
“We are going to study to arrive at certain places and we
will eliminate disabilities in our country within 15 years.”
The proof of the success of the project is seen when all the
students heartily scream the slogan ‘PEOPLE KNOW NO
DISABILITIES’ made up by our esteemed teachers during the
development of the project after applications carried out at
every school. After implementations at 20 schools were
completed, with the participation of all the formation
teachers, views were shared on the date from the pretests
and final tests. A meeting was held on 12 May 2011 with the
attendance of our Deputy Governor Harun Kaya, Provicne
Education Director Dr. Muammer Yıldız, our President
Yavuz Kocaömer and other guests. Conclusions obtained
were shared with the public opinion at the meeting hosted
by school principal Meral Bilgin and co-emceed by our
blind presenter Evren and member of our Education
Commission Nihal Bapir. The magnificent performance of
the Irmak Schools Chorus received lots of applause.
Meanwhile, the ‘Paralympic School Days’ developed by
TMPK is coming together with students as pilot provinces in
Ankara, Trabzon and Mersin within the scope of the
‘International Inspiration Project’ started to be implemented
in our country by UNICEF and British Council…
PARALİMPİK TÜRKİYE 37
O ARTIK
‘PARALİMPİK’İN
ASKERİ
HE IS NOW A SOLDIER OF THE ‘PARALYMPICS’
1995 yılına kadar hiç bir engeli yoktu. Teğmen
olarak Türk Silahlı Kuvvetleri’nde görev yaptığı
sırada mayına basarak bir ayağını kaybetti.
1983'te başladığı atıcılık sporuna bu kez engelli
olarak devam etti. O gündür bugündür gözü
hedefte… 2004 Atina'da bir ilki başararak altın
madalya kazanan Korhan Yamaç, 2012
Londra’nın da favorileri arasında…
He had no disability until 1995. As he was
serving in the Turkish Armed Forces as a
lieutenant he stepped on a mine and lost one of
his feet. He continued the port of shooting he
had started in 1983 as a handicapped athlete.
Ever since then, his eye has been on the bull’s
eye… Winning a gold medal for the first time in
2004 in Athens, Korhan Yamaç is among the
favorites of London 2012…
O
nu anlatmak için aslında fazla söze gerek yok. O
zaten kendini çok iyi ifade ediyor. Nasıl mı?
Atıcılık branşında gerek ulusal, gerekse
uluslararası düzeyde elde ettiği şampiyonluklarla...
Türkiye'nin Paralimpik Oyunları'ndaki en büyük gururu…
İlklerin adamı… Gerçek bir rekortmen… Ülkemize
Paralimpik Oyunları'nda ilk bronz madalyayı, ilk
şampiyonluğu kazandıran isim… 2004 Atina'da hiç
kimsenin beklemediği bir anda hem bronzu, hem de altın
madalyayı boynuna geçirerek Türkiye'yi 'paralimpik'
olgusu ile tanıştıran sporcudan bahsediyoruz; yani Korhan
Yamaç'tan…
Onun hikayesi de diğer engelliler gibi bir kırılma anında
başlıyor. Hayatının akışını değiştiren bir olayla... 1993'te
Kara Harp Okulu'ndan piyade teğmen olarak mezun olan
Korhan Yamaç'ın hayatı, 24 Kasım 1995'te Güneydoğu'da
görev yaparken sonsuza dek değişiyor. Operasyon
sırasında mayına basan Yamaç bir ayağını kaybedince
yaşamına engelli bir birey olarak devam ediyor. 1983
yılında atıcılık sporuna başlayan Korhan Yamaç'ı bu olay
durduramıyor. Kısa bir rehabilitasyon sürecinden sonra
spor hayatını bu kez 'engelliler' kategorisinde sürdürüyor.
İşte her şey bundan sonra başlıyor…
Ülkemizde henüz emekleme safhasında olan engelli
sporlarında Korhan Yamaç adeta bir güneş gibi doğuyor.
Atıcılık branşında; 10 metne havalı tabanca, 25 metre
sportif tabanca ve 50 metre serbest tabanca dallarında 25
kez Türkiye Şampiyonu olurken, 9 Türkiye rekoru kırıyor.
2002 yılında Başkent Üniversitesi'nde İşletme Yüksek
Lisans eğitimini tamamlayan Korhan Yamaç, ilk
uluslararası başarısını 2003'de Çek Cumhuriyeti'nde
yapılan Avrupa Şampiyonası'nda sportif tabancada
ikincilik, serbest tabancada da üçüncülük dereceleriyle
elde ediyor. OHAL Gazisi olarak görevini sürdürdüğü
Türk Silahlı Kuvvetleri’nden 2004 yılında emekli olan
Yamaç, aynı yıl Türk spor tarihine altın harflerle yazılacak
büyük bir başarıya imza atıyor. Milli sporcumuz, 17-29
Eylül tarihlerinde Atina'da yapılan Paralimpik
Oyunları'nda 10 metre havalı tabancada ördüncülük elde
ederken, serbest tabancada bronz, 25 metre sportif
tabancada ise altın madalyanın sahibi oluyor. Bu
başarısıyla ülkemizde uzun süre gündemi meşgul eden
Korhan Yamaç, 2008 Pekin Oyunları'nda ise bir dizi
talihsizlik sonucu madalyanın uzağında kalıyor. Ancak bu
süreçte katıldığı Avrupa ve Dünya Şampiyonaları'nın
tümünde kürsüye çıkmayı başarıyor. Bugün harıl harıl
2012 Londra Paralimpik Oyunları'na hazırlanan Korhan
Yamaç'la çalışmalarını, beklentilerini, umutlarını
konuştuk. Kendisini her zamankinden iddialı bulduk. Belli
ki, Pekin'de başına gelenler onu bir hayli hırslandırmış,
motive etmiş…
PARALİMPİK TÜRKİYE 39
ARKA ARKAYA
ÜÇÜNCÜ PARALİMPİK
2012 Londra ile birlikte arka arkaya üç
Paralimpik Oyunu'na katılarak bir ilke daha
imza atacak olan Yamaç'a bunun kendisi için
ne ifade ettiğini sorduk. Cevabı kısa ve yalındı:
"Her sporcunun hayali Olimpiyatlara katılmak
ve ba arılı olmaktır. Ülkemi sporun zirvesindeki
bir organizasyonda temsil etmek ve bayra ımızı
kürsüde dalgalandırmak benim en büyük
amacım. Bu duyguyu ilk kez tattı ım 2004
Paralimpik Oyunları da dahil olmak üzere, her
seferinde tarifsiz bir mutluluk ve gurur
duyuyorum."
Sözü 2008 Beijing'e getiriyoruz. Atina'daki
parlak zaferlerin ardından Pekin'den madalyasız
döndüğü için düşüşte olduğu şeklinde yapılan
yorumlara yanıtını istiyoruz. Bu yorumlara
katılmadığını belirterek, sözlerini şöyle
sürdürüyor: "2004 Atina Paralimpik
Oyunları'nda üç farklı branşta yarışarak bir altın,
bir bronz madalya kazandım. 2008 yılında bu
üç ayrı branşın iki tanesinde Atina Paralimpik
Oyunları'ndan daha iyi puanlar elde etmeme
rağmen derece gelmedi. Üçüncü branşta ise
silahımdaki bir arıza sebebi ile madalya
alamadım. Performansımı her yıl yükseltiyorum.
Atıcılık sporunda puanınızı korumak bile büyük
başarıdır. 2004 yılından bu güne kadar yapılan
bütün yarışmalarda dünya klasmanında benim
kadar final yarışına kalabilen bir başka sporcu
yok. 2008’de madalya alamamış olmam sadece
ve sadece büyük şanssızlıktı."
You don’t need too many words to explain him. He expresses
himself very well. How do you say? Through the championships
he wins in the shooting branch at both national and international
levels... The biggest pride of Turkey in the Paralympic Games… A
man of firsts… A true record breaker… The one who won the first
bronze medal then the championship for our country at the
Paralympic Games… We are talking about the athlete who won
both a gold and a bronze medal in Athens 2004 to introduce
Turkey to the ‘Paralympics’ event, that is Korhan Yamaç… His
story starts at a breaking point as it does with other handicapped
individuals. With an occurrence that changes the flow of his life...
After graduating from the Land Forces War College in 1993 as an
infantry lieutenant, Korhan Yamaç's life changed forever on
November 24th, 1995 when serving in the southeastern region.
Stepping on a mine during an operation, Yamaç lost one foot and
had to continue his life as a handicapped individual. This mishap
did not stop Korhan Yamaç from continuing the sport of shooting
he had started in 1983. After a brief process of rehabilitation, he
PARALİMPİK TÜRKİYE 40
continues his sports career in the ‘handicapped’ category. This is
when everything started… Korhan Yamaç is born like the sun in
the area of handicapped sports that were in the crawling stage in
our country. He became champion of Turkey for 25 times in the
shooting branch in the categories of; 10 meters air pistol, 25
meters sporting pistol and 50 meters free pistol and he broke 9
Turkish records. While he completed his Master’s Degree in
Business Management in 2002 at the Başkent University Korhan
Yamaç obtained his first international success in 2003 at the
European Championship held in the Czech Republic, winning
second place in the sporting pistol and third place in the free
pistol. Retiring in 2004 from the Turkish Armed Forces where he
was continuing his career as an OHAL Veteran, Yamaç achieves a
success that will go down in Turkish sports history with golden
letters on the same year. Our national athlete came in fourth place
at the Paralympic Games held in Athens on 17-29 September in
the 10 meters air pistol, he won the bronze medal in the free pistol
and gold medal in the 25 meters sporting pistol.
Staying in the limelight for a long time in our country with this
success, Korhan Yamaç could not win any medals at the Beijing
2008 Games as a result of a series of mishaps. However, he
managed to go up to the podium at all of the European and
World Championships he attended during this period. As he is
currently preparing for the London 2012 Paralympic Games at
full speed, we talked with Korhan Yamaç about his work,
expectations and hopes. We found him to more ambitious than
ever. It is obvious that the mishaps he suffered in Beijing drive
and motivate him substantially…
THREE PARALYMPICS IN A ROW
About to achieve another first instance by participating in three
subsequent Paralympics Games with London 2012, we asked
Yamaç what this means for him. His answer was brief and
simple: "Each athlete dreams of entering the Olympics and
succeeding. My ultimate goal is to represent my country in an
event at the summit of the sport and to have our flag flown during
the awards ceremony. I felt this feeling for the first time at the
2004 Paralympic Games and I feel an indescribable happiness
and pride every time." We start talking about Beijing 2008. We
ask him to answer to the comments that he is on a downward run
since he returned from Beijing without any medals after his bright
victories in Athens. He says that he disagrees with these
comments and goes on to say: "I won one gold and one bronze
medal at the 2004 Athens Paralympic Games by competing in
three different branches. In 2008 I could not make into the ranks
despite the fact that I achieved better scores in two out of these
three branches than the Athens Paralympic Games. In the third
branch I could not win a medal due to a malfunction in my gun. I
am improving my performance with every passing year. Even
maintaining your current scores is a great success in the sport of
shooting. There is no other athlete who went into the finals as
many times as I have at all the contests held in the world rankings
since 2004. The fact that I did not win any medals in 2008 was
only bad luck."
PARALİMPİK TÜRKİYE 41
OLİMPİK ATIŞ POLİGONU SIKINTISI
Fazla uzatmadan sözü 2012 Londra'ya getirdik.
Avantajlarını ve dezavantajlarını sorduk. Milli sporcumuz,
Londra'da herhangi bir aksilik yaşanmazsa gerçek
performansını ortaya koyacağını belirterek, en büyük
avantajının tecrübesinin artması olduğunu söyledi.
Dezavantajı konusunda söylediği ise kulağımıza küpe
olması gereken bir eksiklikti. Korhan, en iddialı olduğu
dalda ülkemizde Olimpik şartları taşıyan sivil bir ateşli
silahlar poligonunun olmamasının sıkıntısını yaşıyordu.
Rakiplerini sorduğumuzda ise şunları söyledi: "Dünyada
Paralimpik Oyunları’na ilginin her geçen gün artmasıyla
LACK OF OLYMPIC SHOOTING RANGE
Without too much ado, we arrived to London 2012. We asked
him about his advantages and disadvantages. Our national athlete
stated that he will display his real performance in London barring
and mishaps and added that his major advantage is that his
experience increased. What he said as far as his disadvantage
was quite a shocking situation. Korhan was suffering due to the
lack of a civilian firearms shooting range that possesses Olympic
qualifications in the branch where he is the most competent.
When we asked him about his rivals he said the following: "As
the interest towards the Paralympic Games in the world is rising
PARALİMPİK TÜRKİYE 42
ülkelerin sporcularına olan desteği de aynı oranda artıyor.
Bunun sonucunda rakiplerimin sayısı ve kalitesinin
Beijing'e nazaran yükseldiğini söyleyebilirim."
Derken, içimizi yakan konuya geliyoruz. Bunca
başarıya karşın medya ve kamuoyu ilgisinin neden az
olduğunu soruyoruz. Şöyle bir iç çekiyor ve buna da kısa
ve öz bir yanıt veriyor:
"Sporda eskisine oranla daha fazla başarı elde
edilmesine karşın, medya bu başarılar içerisinden aktif
seyirci desteği daha fazla olan ve ilgi çeken spor
dallarının haberini veriyor. Kanımca, atıcılık sporu yaygın
olmadığı ve kamuoyunda çok ilgi görmediği için yankı
bulmuyor."
with every passing day, the support countries provide to their
athletes is increasing at the same rate. In consequence, I can say
that the number and qualities of my rivals are rising compared to
Beijing." Then we come to the issue that upsets us. We ask why
there is so little interest in the public opinion despite all these
successes. He sighs and answers briefly and supplies a brief and
to the point answer: "Although there is more success in sports
compared to earlier times, the media covers the stories of the
sport branches that have more active spectator support and that
draw more interest. I believe the sport of shooting does not get
sufficient coverage because it is not common and does not
receive too much interest in the public opinion."
DİĞER GAZİLERE DE
ÖRNEK OLDU
Korhan Yamaç, devletin ya da özel
sektörün katkısı konusunda, sadece
devletten olimpik sporcu yardımı aldığını
söylüyor. Kendisinin gazi olmasının diğer
gaziler için de özendirici bir etki yapıp
yapmadığı konusunu açtığımızda ise bir
hayli gururlandığını görüyoruz. "Bu
konuda örnek olduğumu ve diğer gazilerin
de atıcılık sporuna ilgilerinin arttığını
düşünüyorum. Şu anda milli takımda
benim dışımda gazi olan arkadaşlarım var"
diyen Kornan Yamaç, sözlerini şöyle
sürdürüyor:
"Paralimpik Oyunları’nda ülkemize ilk
madalya kazandıran sporcuyum. Ayrıca
Paralimpik Oyunları’nda farklı iki branşta
(25m spor tabanca / altın, 50m serbest
tabanca / bronz) madalya kazanan ilk ve
tek sporcuyum. Elde ettiğim bu başarıların
yankısının büyüklüğü gerek devletimizin
gerekse engelli vatandaşlarımızın engelli
sporuna ve Paralimpik Oyunları’na ilgisini
büyük oranda artırdığını düşünüyorum."
Son olarak milli atıcımıza 2012
Londra'ya Türkiye'nin rekor sayıda
sporcuyla gideceğini hatırlatıyor ve bu
gelişimi neye bağladığını soruyoruz. Yine
sade ve öz konuşuyor:
"Bu gelişim devletimizin desteğinin,
kamuoyunun ilgisinin artması ve Türkiye
Bedensel Engelliler Spor Federasyonu’nun
başarılı çalışmalarının sonucudur. 2012
Londra Paralimpik Oyunları’nda önceki
oyunlara nazaran daha fazla madalya
kazanacağımızı düşünüyorum."
HE IS AN EXAMPLE TO OTHER VETERANS
Korhan Yamaç states that he only receives the Olympic Athlete
assistance from the government as far as any contributions from the
government or the private sector. When we enquire whether his
being a veteran constitutes an incentive for other veterans, we
observe that he feels quite proud. "I think I am setting an example in
this area and that the interest of other veterans towards the sport of
shooting is increasing. I have other teammates in the national team
who other also veterans as I am" says Korhan Yamaç and goes on to
say: "I am the athlete who won the first medal for our country in
the Paralympic Games. I am also the first and only athlete who won
medals (25m sporting pistol / gold, 50m free pistol / bronze) in two
separate branches in the Paralympic Games. I believe that the
tremendous coverage I got with these successes is increasing the
interest of our government and physically handicapped citizens
towards handicapped sports and the Paralympic Games to a great
extent." Finally we remind our national shooter that Turkey is going
to London 2012 with a record number of athletes and ask him how
he explains this development. He answers again briefly and to the
point: "This development is the result of the increase of our
government’s support, the interest of our public opinion and the
successful work of the Physically Handicapped Sports Federation of
Turkey. I believe that we will win more medals than previous games
at the London 2012 Paralympic Games."
PARALİMPİK TÜRKİYE 43
ENGELLİ GENÇLER HOLLANDA’DA BULUŞTU
HANDICAPPED YOUTH MET IN HOLLAND
T
ürkiye Milli Paralimpik Komitesi’nin öncülüğünde ilki
2009 yılında Marmaris’te, ikincisi 2010 yılında Güney
Kore’de düzenlenen Uluslararası Paralimpik Gençlik
Yaz Kampı aktivitelerinin üçüncüsü 24 Eylül - 1 Ekim 2011
tarihleri arasında Hollanda’da gerçekleştirildi.
Engelli sporcuların birbirleriyle tanışması, farklı kültürlere
sahip gençlerin spor bilincinin birlikte geliştirilmesi ve
yaklaşan 2012 Londra Paralimpik Oyunları’na hazırlık
amacı taşıyan organizasyona ev sahibi Hollanda ile birlikte
Türkiye, ABD, Almanya, Bulgaristan, Suriname, Güney Kore
ve Yunanistan’dan 13-17 yaş arası 150 civarında bedensel
The third of the International Paralympics Youth Summer Camp
activities was held in Holland on September 24th – October 1st
2011, as the first was held in 2009 at Marmaris under the guise of
the National Paralympic Committee of Turkey and second was
held in 2010 in South Korea. Along with the host Holland,
around 150 physically and visually handicapped of 13-17 years
of age from Turkey, USA, Germany, Bulgaria, Suriname, South
Korea and Greece participated in the event that aimed to ensure
that disabled athletes meet each other, the sports awareness of
youth with different cultures developing together and prepare
them for the approaching the 2012 London Paralympic Games.
PARALİMPİK TÜRKİYE 44
ve görme engelli sporcu katıldı. Kampta, tekerlekli sandalye
basketbolu, yüzme, oturarak voleybol, goalball, showdown,
dans gibi branşlarda uygulamalar yapılmasının yanı sıra
genç sporcular arasında yeni arkadaşlıklar oluşturuldu.
Türkiye Milli Paralimpik Komitesi Başkanı A.Yavuz
Kocaömer, 2008 yılında Pekin Paralimpik Oyunları
esnasında verdiği bir davet ile Asya, Avrupa ve ABD
ülkelerinin komite başkanları ve genel sekreterleri bir araya
getirmiş, bu toplantıda ‘Bir Dünya Bir Rüya’ sloganıyla
sağlam köprüler kurulmuş ve Uluslararası Paralimpik
Gençlik Yaz Kampı'nın temelleri atılmıştı.
Along with applications at the camp in branches such as
wheelchair basketball, swimming, sitting volleyball, goalball,
showdown and dance, new friendships were established among
young athletes. National Paralympic Committee of Turkey
President A.Yavuz Kocaömer had brought the committee
presidents and general secretaries of countries in Asia, Europe
and the USA in 2008 with an invitation he held during the
Beijing Paralympic Games, while strong bridges were established
during that meeting with the “One World, One Dream” slogan
and the foundation for the International Paralympic Youth
Summer Camp were laid.
TÜRK MİLLİ PARALİMPİK
TAKIMI’NA İTİCİ GÜÇ BP
DRIVING FORCE FOR THE TURKISH NATIONAL PARALYMPIC TEAM BP
012 Londra Olimpiyat ve Paralimpik
Oyunları’nın resmi sponsoru British Petrol
(BP), 2016 yılı sonuna kadar Türkiye Milli
Paralimpik Takımı’na da sponsorluk yapacak.
Türkiye Milli Paralimpik Komitesi (TMPK) ile
BP Türkiye arasında imzalanan anlaşma
çerçevesinde 17 Kasım 2011 tarihinde Çırağan
2
Sarayı’nda düzenlenen basın toplantısı TMPK
Başkanı A.Yavuz Kocaömer, Başkan Yardımcısı
Hüsnü Güreli, Yönetim Kurulu Üyesi Şenes
Erzik ve Genel Sekreter İbrahim Gümüşdal ile
BP Türkiye Ülke Başkanı Can Suphi ve BP
Türkiye Akaryakıt Direktörü Richard Harding’in
katılımı ile gerçekleşti.
PARALİMPİK TÜRKİYE 45
Türkiye Milli Paralimpik Komitesi Başkanı Yavuz
Kocaömer, BP Türkiye’nin sağlayacağı desteğin engelliler
sporunun gelişmesi açısından çok önemli olduğunu
vurgulayarak, “2012 Paralimpik Oyunları 29 Ağustos - 9
Eylül tarihleri arası Londra’da yapılacak. 2000 yılında bir,
2004’de sekiz, 2008 yılında ise 16 sporcuyla katılma
hakkı elde ettiğimiz Paralimpik Oyunları’na, bu kez daha
geniş sporcu kadrosuyla gideceğiz. BP gibi insana değer
veren büyük bir şirketin ülkemizi en iyi şekilde temsil
etmek için çaba gösteren sporcularımızın yanında
olduğunu hissetmek heyecan verici ” dedi.
BP’nin Londra 2012 Olimpiyat Oyunları ile Paralimpik
Oyunları’nın resmi sponsoru olduğunu belirten BP Türkiye
Ülke Başkanı Can Suphi de, “Londra 2012 Olimpiyat
Oyunları’na sağladığımız bu desteği, BP olarak Türkiye
Official sponsor of the 2012 London Olympics and Paralympic
Games British Petrol (BP), will also be the sponsor of the Turkish
National Paralympic Team until the end of 2016. In the framework
of the agreement signed between the National Paralympic
Committee of Turkey (NPCT) and BP Turkey, a press conference
held on November 17th, 2011 at the Çırağan Palace with the
participation of NPCT President A. Yavuz Kocaömer, Vice
President Hüsnü Güreli, Board Member Şenes Erzik and Secretary
General İbrahim Gümüşdal and BP Turkey Country Manager Can
Suphi and BP Turkey Fuel Director Richard Harding. President of
the National Paralympic Committee of Turkey Yavuz Kocaömer
stressed that the support to be provided by BP Turkey is very
important for the development of disabled sports and said, “The
2012 Paralympic Games will be held in London on August 29 –
September 9. While we had obtained the right to compete with
one athlete in 2000 , eight in 2004, 16 athletes in 2008 at the
Paralympic Games, we are going with a wider athlete group. It is
exciting to see that a major company such as BP is behind the
PARALİMPİK TÜRKİYE 46
Milli Paralimpik Takımı’na da taşımış olmaktan büyük
mutluluk duyuyoruz. Türkiye, BP için en önemli ülkelerin
başında geliyor ve Milli Takımların başarılarında payımızın
olacağını bilmek bizi çok mutlu ediyor” diye konuştu.
BP Türkiye Akaryakıt Direktörü Richard Harding ise, BP
Türkiye ailesi olarak 2012’de 100. yıllarını kutlamanın
heyecanı içinde olduklarını belirterek şunları söyledi:
“Milli Paralimpik Takımı’na sağlayacağımız destek bizi
en az Türkiye’deki 100. yılımızı kutlamak kadar
heyecanlandırıyor. Bu işbirliği, tüm çalışanlarımızla,
bayilerimizle ve müşterilerimizle BP ailesi olarak hepimizi
gururlandıran, çok önem verdiğimiz bir girişim. Londra
2012 Paralimpik Oyunları’nda sporcularımızı yürekten
destekleyeceğiz, inanıyorum ki sporcular da başarılarıyla
hepimizi gururlandıracaklar.”
athletes who are making an effort to represent our country in the
best way that they can”. Indicating that BP is the official sponsor of
the 2012 London Olympic Games and Paralympic Games, BP
Turkey Country Manager Can Suphi said, “We are extremely
happy to have provided this support we had given to the 2012
London Olympic Games to the Paralympic National Team of
Turkey as well. Turkey is at the top of the most important countries
for BP and it gives us great satisfaction that we will have a share in
the success of the national teams”. BP Turkey Fuel Director
Richard Harding stated that they are excited to be celebrating their
100th anniversary as the BP Turkey family in 2012 and said: “The
support we will provide the National Paralympic Team is making
us at least as excited as celebrating our 100th anniversary in
Turkey. This cooperation is an initiative that we care a lot for, we
are very proud of with all our employees, dealers and customers as
the BP family. We are going to heartily support our athletes in the
2012 London Paralympic Games, I am also sure that the athletes
will make us all proud with their achievements.”
DÜNYA MARKASI
WORLD
BRAND
Onlara 'Engelsiz Aslanlar' diyorlar. Haksız da değiller. Kuruluşundan bu zamana dek
geçen altı yıllık süreye üçer kez Şampiyonlar Ligi ve Kıtalararası, beş de Süper Lig
şampiyonluğu sığdırdılar. Lakin bugünlere gelmek o kadar kolay olmadı. Bir kaç
kişinin olağanüstü çabası, uyum, inanç ve azim bir mucizeyi yarattı. İşte Galatasaray
Tekerlekli Sandalye Basketbol Takımı'nın tekmili birden doğuş öyküsü...
They call them “Lions without Disabilities”. They are justified in doing so. They
managed since their inception six years ago to win the Champions League and
Intercontinental championships three times and the Super League championship five
times. All this success was not so easy to attain however. Extraordinary efforts, belief,
perseverance and determination by a few people created this miracle. Here is the
story of the birth of the Galatasaray Wheelchair Basketball Team...
T
ürkiye'de engelli sporlarının
emekleme safhasından çıkıp
ayakları üzerinde durmaya
başladığı 2000'li yılların
ortasındayız. Tam olarak 2005…
Engelli sporu denince akla gelen
isim olan Türkiye Engelliler Spor
Yardım ve Eğitim Vakfı'nın
(TESYEV) Başkanı Yavuz
Kocaömer yine iş başındadır.
Erdem Göksel'in kurduğu
Beşiktaş Tekerlekli Sandalye
Basketbol Takımı'nın Serdar
Bilgili zamanında Siyah-Beyazlı
kulübün bünyesine katılıp lig
mücadelesine renk katmasının
üzerine Yavuz Kocaömer diğer
büyükleri de işin içine çekmek
için harekete geçer. Fenerbahce
ve Galatasaray'a teklif götürür.
Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım
kendisinden sonra takımın
sahipsiz kalabileceği endişesiyle
teklife sıcak bakmaz. Dönemin
Galatasaray Başkanı rahmetli
Özhan Canaydın düşünmek için
zaman ister. Onun da çekincesi,
Galatasaray'ın o dönemler içine
düştüğü mali krizdir. Aradan üç
ay süre geçer. Bir gün Yavuz
Kocaömer'in telefonu çalar.
Arayan kulübün o zamanki
profesyonel yöneticisi Sinan
Kalpakçıoğlu'dur. Başkan
We are in the middle of the 2000’s when disabled sports in Turkey
are coming out from the crawling stage and are starting to stand on
their own feet. It is exactly 2005… Disabled Sports Aid and
Education Foundation (TESYEV) President Yavuz Kocaömer, who
comes to mind when the word disabled sports is mentioned in
Turkey is at it again. As the Beşiktaş Wheelchair Basketball Team
established by Erdem Göksel is added to the organism of the black
and white team at the time of Serdar Bilgili and added color to the
league struggle, Yavuz Kocaömer gets into motion to draw the
other major teams into action. He takes proposals to the
Fenerbahce Galatasaray clubs. Fenerbahçe President Aziz Yıldırım
does not regard the proposal warmly as the team may remain
headless after him. The Galatasaray President late Özhan Canaydın
asks for time to think about it. His hesitation is the financial crisis
Galatasaray found itself in at the time. Three months elapse. One
day Yavuz Kocaömer's phone rings. The caller is a professional
executive of the club at the time Sinan Kalpakçıoğlu. He states that
President Canaydın decided to establish the team. The task is
PARALİMPİK TÜRKİYE 48
Canaydın'ın takımı kurma kararı
verdiğini söyler. Görev işin
uzmanı olduğu için Yavuz
Kocaömer'e verilir, o da hemen
kolları sıvar.
Kocaömer'in ilk aradığı isim,
Tekerlekli Sandalye A Milli
Takımı Coach'u Sedat İncesu
olur. Tarih, Temmuz 2005'dir.
Aralarında şu konuşma geçer:
- Sedat, beni şimdi çok iyi
dinle...
Yavuz Kocaömer'i yakından
tanıyan Sedat Hoca bilir ki Yavuz
Bey, "Beni çok iyi dinle" diyorsa,
engelliler için yıllardır planladığı
bir şey vardır ve hayata geçmek
üzeredir. O heyecanla cevap
verir:
- Buyur ağabey!
- Galatasaray Tekerlekli
Sandalye Basketbol Takımı'nı
kurdum.
- Süper başkanım. Hayırlı olsun.
- Kimi antrenör yapacağız?
- Tabi ki ben başkanım!
- Ankara'daki işlerin ne olacak?
Bak bu iş çok ciddi.
- Biliyorum başkanım, ben
olacağım antrenör…
- Tamam ne ücret istiyorsun?
- Ne diyorsanız o başkanım.
- Tamam kapat. Ben seni sonra
arayacağım.
assigned to Yavuz Kocaömer as he is an expert in the field, who
immediately jumps right in.
The first person Kocaömer calls is the Wheelchair National A Team
Coach Sedat İncesu. The date is July 2005.
They have the following conversation:
- Sedat, you listen to me very well...
Coach Sedat who knows Yavuz Kocaömer very closely knows that
when Yavuz says, "Listen very well", there is something that he has
been planning for the disabled for years and it is about to come to
life. He replies excitedly:
- Go ahead sir!
- I founded the Galatasaray Wheelchair Basketball Team.
- Super sir. Good luck with it.
- Who is going to be the coach?
- Obviously me, sir!
- What about your business in Ankara? This is serious business.
- I know sir, I want to be the coach…
- Alright then, what salary do you request?
Aradan iki dakika geçer. Sedat İncesu'nun telefonu bir kez
daha çalar. Arayan Yavuz Kocaömer'dir.
- Sedat Hoca, ücretin bu. Hayırlı olsun. Ayın 21'inde
saat 15:00’de Galatasaray'ın Ali Sami Yen'deki ofisinde
toplantı var. Gerekli çalışmalarını ve raporlarını hazırla,
toplantıya gel.
- Teşekkürler başkanım.
O gün, o saat aslında Türkiye'de tekerlekli sandalye
basketbolunun tarihinin yazılmaya başladığı andır. Sedat
Hoca'nın yıllardır beklediği fırsat, Yavuz Kocaömer
ve Galatasaray kulübü tarafından önüne altın
tepsi ile sunulmuştur. Sedat İncesu, 1997
yılında başladığı tekerlekli sandalye
basketbol serüvenindeki en önemli eşiği
atlamak üzeredir. Bunun verdiği
heyecanla hiç zaman kaybetmeden işe
koyulur.
Ali Sami Yen'deki toplantı… Gelin, o
günleri Sedat İncesu'nun ağzından
dinleyelim:
"Toplantı günü geldi çattı 14-15 yaşlarında
kapılarını aşındırmaya başladığım Ali Sami Yen
Stadı'nın karşısında resmi görevimi almak için
bekliyordum. Yıllardır hayalini kurduğum tekerlekli sandalye
basketbolunda devrimleri gerçekleştirmek için o sene 100.
yılını yaşayan Galatasaray Spor Kulübü'nün kapısından içeri
girmiştim artık. Toplantı için hazırdım, fakat yine de
kafamda bazı soru işaretleri vardı. Galatasaray Spor Kulübü
engelliler için nasıl bir bakış açısına sahipti, bilemiyordum.
Sadece sosyal sorumluluk olarak mı görüyorlardı, yoksa
bunu da diğer sportif faaliyetlerin bir parçası olarak mı?
- Whatever you say sir.
- OK, hang up. I’ll call you back.
Two minutes elapse. Sedat İncesu's telephone rings one more time.
The caller is Yavuz Kocaömer.
- Sedat Coach, this is your salary. I wish you the best. There is a
meeting on the 21st, at 15:00 at the Galatasaray Ali Sami Yen
office. Make your preparations and get your reports ready and
come to the meeting.
- Thank you Mr. President.
That date, that time is actually the moment when the history of
wheelchair basketball in Turkey started to be written. It is the
opportunity Coach Sedat has been awaiting for years; it has been
placed in front of him by Yavuz Kocaömer and the Galatasaray
club on a silver platter. Sedat İncesu is about to pass the major
threshold in the wheelchair basketball adventure he started in
1997. With the excitement he felt, he starts out without losing any
time.
The meeting at Ali Sami Yen… Let us listen to those days from the
mouth of Sedat İncesu: "The day of the meeting came up. I was
waiting at the gate of the Ali Sami Yen Stadium, which I had started
working out since I was 14-15 years of age to receive my official
task. I had entered through the door of the Galatasaray Sports Club,
Acaba yöneticilerin yaklaşımı ne olacaktı? İlk olarak Yavuz
Ağabey girdi odaya. Yıllardır yaptığı gibi, "Otur Sedat otur,
daha rahat pataklayayım seni!" diyerek esprisini patlattı.
Telefondaki o keskin heyecanı ve mutluluğunun yerini işe
başlama tatmini almıştı. Ardından Sinan Kalpakçıoğlu geldi.
Son olarak da rahmetli Özhan Canaydın..."
Yavuz Kocaömer'in kısa süren açış konuşmasının ardından
söz Sedat İncesu'ya verilir. Onun ilk sorusu ise Canaydın ve
Kalpakçıoğlu'nu şaşırtır:
- Emin misiniz, der İncesu.
Kalpakçıoğlu cevaplar:
- Neyden emin miyiz?
- Bu branşı kurmak istediğinizden...
Özhan Canaydın söze girer:
- Neden emin olmayalım. Siz açıklar
mısınız ne demek istediğinizi?
- Engellilerin bu ülkenin en kenarda
bırakılmış bireyleri olduğunu; evlerinden
çıktıkları anda karşılaştıkları mimari engelleri;
toplumun onlara bakışını; yaptıkları işin spor
değil de, rehabilitasyon zannedildiğini;
Galatasaray gibi köklü bir kulübün, eğer ileride bir
sorun yaşanırsa, bu insanlara verilen hizmetlerin ve
emeklerin bir kenara bırakılıp medya ile toplumun hışmına
uğrayacağını; kulüp bu işe ne kadar iyi niyetli yaklaşırsa
yaklaşsın en ufak problemde büyük saldırılara uğrayacağını
biliyor musunuz?
Asla özel bir muamele görmek istemiyoruz. Diğer
branşların üzerindeki başarı baskısının aynısını biz de
hissetmek istiyoruz. Engelli bireyleri en çok rahatsız ve eksik
hissettiren davranış, özel ilgi gösterilmeye çalışılmasıdır.
which was having its 100th anniversary that year in order to carry
out the revolution that I had dreamed about for years in wheelchair
basketball. I was ready for the meeting but I still had some question
marks in my head. I did not know what kind of point of view the
Galatasaray Sports Club had for the handicapped. Were they
seeing this as only a social responsibility or was it part of their
other sports activities? What would be the approach of the
administrators? First Master Yavuz entered the room. He cracked a
joke as he had for years, "Sit down Sedat by me so I can beat up on
you easier!” The sharp excitement and happiness on the phone
was replaced by the satisfaction of starting the job. Then Sinan
Kalpakçıoğlu came in. Finally the late Özhan Canaydın walked
in..." Following the short opening introduction of Yavuz
Kocaömer, Sedat İncesu is asked to speak. His first question
surprise Canaydın and Kalpakçıoğlu:
- “Are you sure?” says İncesu.
Kalpakçıoğlu replies:
- Are we sure about what?
- That you are sure you want to set up this branch...
Özhan Canaydın interrupts:
- Why would be not be sure? Would you explain what you
mean?
PARALİMPİK TÜRKİYE 49
Sinan Kalpakçıoğlu cevaplar:
- Biz tüm bu problemlerin ve
olumsuzlukların farkındayız ve
bunları aşacak bir kulübüz.
Şimdi yapacaklarımızı ve
planlarımızı konuşabiliriz.
Bunun üzerine Sedat Hoca
sazı eline alır:
- Öncelikli olarak Florya Metin
Oktay Tesisleriyle takımın
gideceği kulübe bağlı her mekan
ve yapı mimari olarak
düzenlenmeli. Rampalar,
asansörler yapılmalı. Lojmanlar,
servis araçları, duş ve tuvaletler
engelli sporcuların
kullanabileceği duruma
getirilmeli. Ayrıca gerek kulüp
yöneticileri, gerekse
çalışanlarının bakış açıları
değişmeli.
Canaydın ve Kalpakçıoğlu,
İncesu'nun bu konuşmasını
dikkatle dinler. Sedat Hoca
devam eder, sportif planlara
geçer:
- Eğer destek verilirse takımı
beş yıl içerisinde dünyanın
zirvesine çıkarmayı
planlıyorum. Hedefimiz
Avrupa ve Dünya
- Do you know that the disabled are the most ignored individuals
in this country; the architectural obstacles they face as soon as
they leave their homes; the outlook of society on them; that it is
thought that what they do is not sports, but rehabilitation; if there
is a problem in the future in a deep rooted club such as
Galatasaray, the services and efforts made for these people are
set to one side and there will be criticisms towards the club by
the media and society; no matter how good intentioned the
club’s approach is, there will be great attacks even in the
slightest problem?
Sinan Kalpakçıoğlu replies:
- We are aware of all these problems and obstacles and we are a
club that can overcome them. Now we can discuss what we will
do and our plans.
Then Coach Sedat starts out:
- First of all, the Florya Metin Oktay Facilities and every venue and
building that the team will visit based on the home club must be
arranged architecturally. Ramps and elevators must be built.
Dorms, service vehicles, showers and toilets must be made so
disabled athletes can use them. Also the perspectives of both club
administrators and employees must change. We never want to be
treated differently. We want to feel the same pressure for success
that other branches are subjected to. The behavior that disturbs
PARALİMPİK TÜRKİYE 52
şampiyonlukları kazanmak.
Engelli sporlarında devrimler
yapacağımıza ve
başarılarımızla tüm Türkiye'ye
ilham kaynağı olacağımıza
inanıyorum.
Sinan Kalpakçıoğlu toplantıda
söylenenleri tek tek not eder.
Notlarının arasına da Sedat
İncesu'nun istediği
düzenlemeleri yapacak isimleri
ilave eder. İşte, bu dört ismin
gerçekleştirdiği 21 Temmuz
2005'deki toplantı, Türk Spor
Tarihi'nin en büyük başarılarına
imza atan Galatasaray Tekerlekli
Sandalye Basketbol Takımı'nın
temelinin atıldığı toplantıdır.
Aradan fazla zaman geçmez.
O gün konuşulanlar yavaş
yavaş hayata geçirilir. 530
senelik Mektebi Sultani'nin
koridorları dahil, tüm yapılar
engelsizleştirilir. Galatasaray'a
ait tüm mekanlarda sporcular
kendilerini engelli hissetmez,
hissettirilmez. Aslında
başarının altında yatan temel
etken de budur: Engelli
sporcuların da kulüp tarafından
içselleştirilmesi...
disabled individuals most and makes them feel deficient is to try to
show a special interest.
Canaydın and Kalpakçıoğlu listen to İncesu's comments carefully.
Coach Sedat goes on, moves to sports related plans:
- If support is provided, I plan to move the team to the summit of
the world within five years. Our objective is to win European and
World championships. I believe that we will create a revolution in
disabled sports and we will be source of inspiration for all of
Turkey with our accomplishments.
Sinan Kalpakçıoğlu takes notes of every item mentioned at the
meeting. Amongst these notes, he includes the names of people
who will carry out the arrangements requested by Sedat İncesu.
The meeting held by these four people on July 21st, 2005 is the
meeting where the foundation of the Galatasaray Wheelchair
Basketball Team that achieved some of the best successes ever in
Turkish sports history was laid.
Not too much time elapses. Those discussed on that day are
slowly carried out. Including the halls of the 530 year old Sultani
School, all buildings are made to have no disabilities. Athletes no
longer feel or are made to feel handicapped at all the venues
belonging to Galatasaray. That is actually the main factor lying
under the success: The internalization of handicapped athletes by
the club...
Sonuç olarak:
Yavuz Kocaömer bir hayal kurar ve bu hayalini
gerçekleştirmek için savaşır.
Galatasaray Kulübü, bu hayalin gerçekleşmesine ortak olur
ve kapılarını açar.
Özhan Canaydın kulübün 100. yılında en anlamlı projenin
hayata geçmesine onay verir.
Sinan Kalpakçıoğlu, bu hayalin gerçeğe dönüşmesi için
tüm teknik alt yapıyı ve düzenlemeleri gerçekleştirir.
Şube Kaptanı Dilara Endican ile İdari Menajer
Abdurrahman Güven, ortaya konan vizyonu daha ileriye
taşımak için var güçleriyle gece gündüz çalışırlar.
Antrenör Sedat İncesu, işe başlarken planladığı tüm
hedeflere ulaşmak, Türkiye'de, Avrupa'da ve Dünya'daki tüm
kaleleri fethetmek için kendisine sunulan fırsatları
değerlendirir... Ve kurulan takım, Türk Spor Tarihi'nin en
başarılı takımı olmayı başarır.
3 Şampiyonlar Ligi Şampiyonluğu (2007/08, 2008/09,
2010/11) 3 Kıtalararası Şampiyonluk (2008-2009-2011), 5 de
Süper Lig Şampiyonluğu (2006/07, 2007/08, 2008/09,
In conclusion: Yavuz Kocaömer has a dream and fights to make
his dream come true. The Galatasaray Club joins him in realizing
this dream and opens its doors. Özhan Canaydın approves the go
ahead for the most meaningful project on the 100th anniversary of
the club. Sinan Kalpakçıoğlu carries out all the technical
infrastructure and arrangements for the conversion of this dream to
reality. Branch Captain Dilara Endican and Administrative Manager
Abdurrahman Güven work day and night with all their might in
order to carry the vision put forth even further.
Coach Sedat İncesu takes advantage of all the opportunities
offered to him when he started out to achieve all the objectives he
planned and to conquer all the forts in Turkey, Europe and the
world. ..And the team that is established manages to be the most
successful team of Turkish sports history.
3 Champion’s League championships (2007/08, 2008/09,
2010/11) 3 Intercontinental championships (2008-2009-2011), 5
Super League championships (2006/07, 2007/08, 2008/09, 2009/10,
2010/11)... In addition to all these, countless awards, trophies,
2009/10, 2010/11)...
Bütün bunların yanı sıra sayısız ödüller, kupalar,
madalyalar...
Son olarak Ekim 2011'de Japonya'da Kıtalararası
Şampiyonluğu elde eden Galatasaray Tekerlekli Sandalye
Basketbol Takımı'nın büyülü yolculuğu bugün durmaksızın
devam ediyor. Belli ki, rekorların üstüne yeni rekorlar
eklenecek. Bu uzun yolculukta, yollarının açık olmasını
diliyor ve bu mucizevi başarının sırrı için sözü tekrar
antrenör Sedat İncesu'ya bırakıyoruz:
- Tüm kavgalarımızı sadece takım ve hedef uğruna verdik.
- Asla vazgeçmedik
- Üzüntü çektik, parasız kaldık, ama asla umutsuzluğa
düşüp işimize ihanet etmedik. Aksine daha çok işimize
sarıldık.
- Problem ne olursa olsun, tüm açıklığı ile tartıştık ve
çözüm bulduk.
- Üzüntülerimizi kendimize güç ve tecrübe yaptık.
- Sevincimizi paylaştık.
- Çalıştık, çalıştık, çalıştık...
medals... The enchanted journey of the Galatasaray Wheelchair
Basketball Team is continuing to our day relentlessly as it won an
Intercontinental championship most recently in October 2011. It is
obvious that there is going to be no end to the records they will
break. We wish them the best on this long journey and we leave it
up to coach Sedat İncesu again to explain the secret of his
incredible successes:
- We did all our fighting on behalf of the team and our target only.
- We never gave up.
- We had troubles we were left without any money but we never
despaired and betrayed our work. Just the opposite, we hung on to
our work even harder.
- No matter what the problem may be, we openly discussed and
found solutions.
- We turned our sadness into strength and experience for
ourselves.
- We shared our joy.
- We worked, worked, worked...
PARALİMPİK TÜRKİYE 53
PARALİMPİK, MEDENİYETE
AÇILAN KAPIDIR
PARALYMPIC IS THE GATE TO CIVILIZATION
2
HAMİT TURHAN
004 yılı Eylül ayının ortalarındayız. 1529 Eylül tarihleri arasında Atina'da
yapılacak 12. Paralimpik Oyunları'nı
takip etmek üzere yola çıktım. Atatürk
Havalimanı'na geldiğimde Türkiye Engelliler
Spor Yardım ve Eğitim Vakfı'nın (TESYEV)
Başkanı Yavuz Kocaömer ile karşılaştım.
Kocaömer'le, gazetem FANATİK'teki 'No
Problem' köşesi vesilesiyle tanışıyoruz. Ama
fazla hukukumuz yok. Ayaküstü bir selam
sabahtan sonra, "Hayrola!" nidası çıktı
ağzından. Ardından, "Nereye böyle?" diye
sordu.
"Atina'ya." dedim. Bir an durakladı.
"Yoksa..." dedi, "Yoksa Paralimpik
Oyunları'na mı gidiyorsun?"
"Evet" cevabı verdiğimde büyük bir şaşkınlık
yaşadığını hayretler içinde izlemiştim. Nasıl
şaşırmasın ki? Türkiye'de nüfusun çok çok az
bir kesiminin aşina olduğu Paralimpik
Oyunları'na bir Türk gazetecisi kendi
iradesiyle gidiyordu! 70 küsur milyonluk bir
ülkede sadece 8 sporcunun katıldığı -ki o
sporcular da toplumun itilmiş, kakılmış,
örselenmiş, bir kenara atılmış, ikinci sınıf
muamele gören kesiminden geliyor- bir
organizasyona gitmek bir gazetecinin nereden
aklına gelmişti ki! Üstelik spor medyasının
yüzde 99'nun futbolla yatıp futbolla kalktığı
günlerde...
Kısa bir süre sonra Yavuz Kocaömer'in
yüzündeki şaşkın ifadenin yerini mutluluğun
aldığını gördüm. Çok memnun olmuştu. Bu,
kendisiyle olan dostluğumun ve Paralimpik
ruhuyla tanışmamın başlangıcıydı.
Atina deneyimi, yaşamımın dönüm
noktalarından biri oldu. Bize sunulan hayatın
dışında da bambaşka hayatlar olduğunu fark
ettim yarışlar boyunca. Engelli denen olguyu
özümsedim. İçselleştirdim. ‘Onlar ve biz’
ayrımı yapmamayı öğrendim. Engellilerin de
bizlerden insan olarak hiç bir farkı olmadığını,
aynı tepkilere, aynı duygulara, aynı hissiyata,
aynı beklentilere sahip olduklarını kavradım.
PARALİMPİK TÜRKİYE 54
Bakış açım zenginleşti... Ve bambaşka biri
oldum.
Atina sonrası engelli sporlarıyla daha fazla
ilgilendim. Daha fazla okudum, daha fazla
araştırdım; daha fazla haber ve röportaj
yaptım, yorum yazdım. Dört yıl sonra Pekin
2008'e de gittim. Pekin'deki oyunları, konu
hakkında bilgi sahibi bir gazeteci olarak
izledim. Sahalarda ve salonlarda verilen
mücadeleleri, engellilerin topluma
adaptasyonu, hayatta tutunmaları gibi
klişelerden uzak bir bakış açısıyla izledim.
Gösterdikleri olağanüstü çabalarına alkış
tuttum; kazandıklarında sevindim,
kaybettiklerinde üzüldüm. Engelli sporlarının
da, diğer sporlar gibi bir performans sporu
olduğuna bir kez daha tanıklık ettim.
Atina ve Pekin'in bana öğrettiği bir realite
daha vardı: O da, Türkiye'de engellilerin
durumunun son derece iç karartıcı
olduğuydu. Gerek toplumun, gerekse
devletin engellilere karşı tutumu, çağdaş
ülkelerle kıyaslanamayacak kadar gerideydi.
Sayıları 8.5 milyona ulaşmasına karşın, '3
Aralık Dünya Engelliler Günü' dışında
engelli bireylerin pek hatırlanmadığı; söz
konusu günde de engellilerin acınası
insanlar olarak görüldüğü ve sahipsiz bir
çocuk gibi şefkat gösterildiği ülkemizin, bu
konuda daha çok kat edecek yolu olduğu
gerçeği apaçık ortadaydı. Konutların, resmi
ve özel binaların, yolların, yaya alt-üst
geçitlerinin, toplu ulaşım araçlarının,
alışveriş ve eğlence merkezlerinin, yaşam
alanlarının, spor sahalarının-salonlarının
engellilerin faydalanabileceği şekilde
düzenlenmemiş olması, Türkiye'nin büyük
bir ayıbıydı. Bu ayıpla yıllardır
yüzleşememiz ise, çağdaş uygarlık düzeyine
ulaşmamızın önündeki en büyük engeldi.
İşte bu engeli ortadan kaldırmak için,
engelli sporlarının giderek yaygınlaştırılması
büyük önem taşıyordu. 20. Yüzyıl'ın
sonlarında başta Yavuz Kocaömer olmak
üzere bir avuç gönüllünün çabasıyla başlayan 'Paralimpik
Hareketi', kısa zamanda büyük ivme kazanarak 21.
Yüzyıl'ın ilk çeyreğinde devlet mekanizmasını ve toplum
dinamiklerini harekete geçirecek boyutlara ulaştı. Zaten
bunun somut göstergeleri de mevcut. Paralimpik
Oyunları'na 2000 Sydney'de 1, 2004 Atina'da 8, 2008
Pekin'de 16 spocu gönderen Türkiye, 2012 Londra'ya
şimdiden 40'a yakın sporcusuna vize aldırdı.
Peki, bu yeterli mi? Kuşkusuz hayır… Daha gidilecek
çok yol, yapılacak çok iş var. 'Paralimpik Türkiye' dergisi
We are in the middle of September 2004. I started out
to follow the 12th Paralympics Games to be held in
Athens on 15-29 September. When I arrived at the
Atatürk Airport, I met the Disabled Sports Aid and
Education Foundation of Turkey (TESYEV) President
Yavuz Kocaömer. I had met Kocaömer due to my 'No
Problem' article in my daily FANATİK. But we are not
very close. After a brief salutation he exclaimed, "How
about that!". Later he asked, "Where to?"
"T Athens", I said. He paused for a moment. "So..." he
said, "Are you going to the Paralympic Games?"
When I answered "Yes", I observed the expression of
surprise in his face. Why should he not be surprised? A
Turkish journalist was going of his own will to the
Paralympics Games with which very few people in
Turkey were familiar with! How had it occurred to a
journalist to cover an event to which only 8 athletes
were participating from a country with a population of
70 million – and those athletes were coming from a
section of society which had been pushed around,
mistreated and forgotten as second class citizens!
Especially during the days when 99 percent of the sports
media was preoccupied with football...
In a short while, I noticed that the amazement in
Yavuz Kocaömer's face was replaced with happiness. He
was very glad. This was the start of my friendship with
him and my acquaintance with the Paralympic spirit.
The Athens experience was one of the turning points of
my life. Throughout the competition I became aware that
there are lives other than the one offered to us. I
internalized what it means to be disabled. I absorbed it. I
learned not to make a ‘Them and us’ distinction. I
grasped the fact that the disabled are no different than us
as people and that they possess the same reactions, the
same emotions, the same feelings and the same
expectations. My perspective was enriched... And I
became a completely different person.
After Athens I became more interested in disabled
sports. I read more, I researched more; I covered more
news and interviews, I wrote comments. Four years later,
I went to Beijing 2008. I covered the games at Beijing as
a journalist who is informed on the subject. I observed
the competition on the fields and inside the halls with a
point of view clear of clichés such as the adaptation of
the handicapped to society and their hanging on to life. I
applauded the extraordinary efforts they spent; I was
happy when they won and sad when they lost. I became
de bu yolda atılan küçük bir adım. Bundan böyle her üç
ayda bir Türkiye Milli Paralimpik Komitesi'nin resmi yayın
organı olarak engelli sporuna hizmet edeceğiz. Paralimpik
bilincinin toplumun kılcal damarlarına kadar nüfuz etmesi
için gayret göstereceğiz. İşimizi yaparken de, Atatürk'ün
çizdiği 'Muasır Medeniyetler' çizgisi en büyük
düsturumuz olacaktır. Zira, çok iyi biliyoruz ki,
'Paralimpik', ülkemiz için bir medeniyet projesidir.
…Ve bizler de, bu projenin bir parçası olmaktan dolayı
onurluyuz, gururluyuz.
witness once more that the disabled sports is a
performance sport like all other sports.
There was one more truth that Athens and Beijing
taught me: The status of the disabled in Turkey is quite
pessimistic. The attitude of both the society and the
government was lagging too far behind contemporary
countries to be compared. It was quite clear that
disabled individuals were not remembered very much
other than the ‘December 3rd, World Disabled Day’
even though their number had reached 8.5 million; on
that day they were regarded as people to be pitied and
shown affection as desolate children and that Turkey had
to cover a long distance in this regard. It was
embarrassing for Turkey that houses, official and private
buildings, roads, pedestrian sub-super crossings, mass
transit vehicles, shopping and entertainment centers,
living areas, sports fields-halls were not arranged so that
the disabled can utilize them. The fact that we did not
face up to this embarrassment for years was the greatest
obstacle against us reaching the contemporary
civilization level.
It was very important to extend the disabled sports in
order to eliminate this obstacle. The ‘Paralympic
Movement’ that was initiated with the efforts of a handful
of volunteers led by Yavuz Kocaömer at the end of the
20th Century, gained great momentum in a short time to
reach dimensions that can mobilize the government
mechanism and social dynamics in the first quarter of the
21st Century. There are concrete indicators of this.
Sending 1 athlete to the Paralympic Games in 2000 at
Sydney, 8 athletes in 2004 to Athens, 16 athletes in 2008
to Beijing, Turkey already has close to 40 athletes having
received the visa to London 2012.
So, is this enough? Definitely no… There is a lot more
distance to be covered, more work to be done. The
'Paralympic Turkey' journal is a small step along the
way. We are going to be serving disabled sports from
now on as the official publication of the National
Paralympic Committee of Turkey. We will make efforts
in order to ensure that the Paralympic awareness
infiltrated all the way into the capillary veins of society.
When doing our work the line of ‘contemporary
civilizations’ drawn by Atatürk will be our main motto.
We know very well that ‘Paralympics’ is a civilization
project for our country.
…And we are honored and proud to be a part of this
project.
PARALİMPİK TÜRKİYE 55
BİR KITADAN BİR KITAYA
ENGELSİZCE
FROM ONE CONTINENT TO ANOTHER WITHOUT DISABILITIES
Asya ve Avrupa’nın birleştiği noktada, İstanbul’da geleneksel bir spor şöleni yaşanıyor senede bir
gün… 16 Ekim 2011 tarihinde 33’üncüsü gerçekleşen Avrasya Maratonu ve halk koşusuna her
zaman olduğu gibi ilgi büyüktü. Sayıları 100 bini aşan katılımcılar Boğaz Köprüsü üzerinde bir
kıtadan diğerine geçerken aralarında binlerce engelli vardı...
Once a year a traditional sports feast is experienced in Istanbul at the point where Asia and Europe
join… As always, there was great interest towards the 33rd Eurasian Marathon and Public Run held
on October 16th, 2011. While more than 100 thousand participants crossed from one continent to
the other over the Bosphorus Bridge, there were thousands of disabled amongst them…
K
ıtalararası Avrasya Maratonu'nu 16 Ekim 2011 Pazar
günü İstanbul’da 33. kez koşuldu. Dünyada iki kıta
üzerinde koşulan tek örnek olan Avrasya
Maratonu'nda önce engelliler, ardından 15 kilometre,
ardından 42 kilometre koşularının startı verildi. Her
zaman olduğu gibi büyük ilgi gören maraton ve halk
koşusuna katılan on binler arasında dikkat çeken engelli
bireylerin ilgisi oldukça fazlaydı. Yaklaşık 110 bin kişinin
katıldığı yürüyüşte vatandaşlar Asya'dan Avrupa'ya
yürüyerek geçmenin keyfini yaşadı. Halkla birlikte Boğaz
Köprüsü'nden yürüyerek geçen İstanbul Büyükşehir
Belediye başkanı Kadir Topbaş yağmurlu havaya rağmen
yoğun ilgiden duyduğu memnuniyeti ifade etti ve:
"Avrasya Maratonu bizim yüz akımız oldu. Maratonla
beraber hakla kaynaşıyoruz. Senenin bir gününde
köprüden yürüyerek geçip eğleniyoruz. Bu yıl hava
hem yağışlı hem de soğuktu ama yine de insanlar
bu organizasyonda bu kötü şartlara
rağmen bizi bırakmadı. Herkese
teşekkür ederim" dedi.
33. Kıtalararası Avrasya
Maratonu'nda erkeklerde Vincent
Kiplagat üst üste ikinci kez kazanırken,
engelliler kategorisinde erkeklerde
Taylandlı Prasopchoke Klunngern birinci, Ömer
Cantay ikinci, Semih Görkem Kıyar üçüncü oldu.
Bayanlarda ise Hamide Kurt birinci oldu, Zübeyde
Süpürgeci ikinci sırayı aldı.
AVRASYA ALTIN KATEGORİ’DE
Kıtalararası İstanbul Avrasya Maratonu, Uluslararası
Atletizm Federasyonları Birliği (IAAF) tarafından dünyanın
en iyi maratonlarının yer aldığı ‘Altın kategori (Gold
Label) sınıfına yükseldi. Önceki üç yıldır ‘Gümüş
The Intercontinental Eurasian Marathon was run in Istanbul on
Sunday, October 16th, 2011 for the 33rd time. Being the only
one of its kind in the world that is conducted over two
continents, first the start of the handicapped, then the start of the
15 kilometer run then the 42 kilometer run was given. There
was quite a bit of interest towards the handicapped among the
tens of thousands of runners participating in the marathon and
the public race, which were greatly popular as always. During
the walk to which nearly 110 thousand people participated,
citizens enjoyed the privilege of walking from Asia to Europe.
Istanbul Metropolitan Mayor Kadir Topbaş who walked along
with everyone else to cross the Bosphorus Bridge, indicated the
satisfaction he felt due to the intense interest despite the rainy
weather and said: "the Eurasian Marathon has been our pride
and joy. We are mingling with the public during the marathon.
We are walking across the bridge one day a year and we have
fun. This year it was both rainy and cold but the people did not
abandon us despite these difficult conditions. I thank everyone".
PARALİMPİK TÜRKİYE 58
Kategori’de (Silver Label) koşulan maraton, 33.
organizasyonda elde edilen başarı sonrasında, 2012
yıldan itibaren ‘Altın Kategori’de yer alacak. Avrasya
Maratonu böylelikle dünyanın en iyi 17, Avrupa'nın en iyi
7 maratonu arasına ismini yazdırdı. Altın Kategori’deki
34. Kıtalararası Avrasya Maratonu 11 Kasım 2012 Pazar
günü düzenlenecek.
SPORUN VE KÜLTÜRÜN
BAŞKENTİ İSTANBUL
Roma, Bizans ve Osmanlı gibi üç büyük imparatorluğa
başkentlik yapan İstanbul, iki kıtayı birleştiren Türkiye’nin
en kalabalık, iktisadi ve kültürel açıdan en önemli şehri…
Belediye sınırları göz önüne alınarak yapılan sıralamaya
göre, 13 milyonu geçen nüfusuyla dünyada üçüncü,
Avrupa´da birinci sırada geliyor. 2005 yılında
yapılan bir araştırmada İstanbul´un dünyanın
ekonomik açıdan 34. büyük kenti olduğu
belirtildi. İstanbul, yoğun nüfusuna ve pek
çok ülkeden gelen kalabalık ziyaretçi
sayısına rağmen dünyanın en güvenli
şehirleri arasında yer alıyor. Doğal
güzellikleriyle huzur veren, tarihi mirasıyla
insanları çağlar ötesine taşıyan kent son yıllarda pek
çok uluslararası organizasyona başarıyla imza atarak
‘2010 Avrupa Kültür Başkenti’ ve ‘2012 Avrupa Spor
Başkenti’ oldu.
Son yıllarda dünyada ses getiren kongreler, fuarlar,
kültürel, sanatsal ve sportif aktivitelerle bir turizm şehrine
dönüşen ve bu alanda dünyanın önemli metropolleriyle
yarışa giren İstanbul, son birkaç yılda kongre turizminde
dünyada 49. sıradan 17. sıraya yükseldi. 2011’de 43
önemli kongreye ev sahipliği yapan İstanbul’un hedefi,
kongre turizminde ilk 10'a girmek…
In the men’s category of the 33rd Intercontinental Eurasian
Marathon Vincent Kiplagat won for the second time in a row,
while in the disabled men’s category, Prasopchoke Klunngern
from Thailand came in first, Ömer Cantay second and Semih
Görkem third. In the women’s Hamide Kurt was first while
Zübeyde Süpürgeci came in second place.
EURASIA IS GOLD LABEL
The Intercontinental Istanbul Eurasian Marathon was raised by
the International Athletic Federations Association (IAAF) to the
‘Gold Label’ class, among which the best marathons in the
world are included. The marathon that was held for the previous
three years in the Silver Label category, will be considered
‘Gold Label’ starting in 2012 due to the success achieved during
the 33rd event. The Eurasian Marathon thus became one of 17
best in the world and 7 best in Europe marathons. The 34th
International Eurasian Marathon will be held on Sunday,
November 11th, 2012 as Gold Label.
ISTANBUL, CAPITOL OF SPORTS AND CULTURE
Acting as capitol to three great empires such as Rome, Byzantium and
Ottoman Empires, Istanbul is the most crowded, economically and
culturally most important city of Turkey that joins two continents…
According to the ranking held by taking into account the municipal
boundaries, it is third in the world and first in Europe with a population
that exceeds 13 million. During a survey held in 2005, it was found that
Istanbul is the 34th largest city in the world economically.
PARALİMPİK TÜRKİYE 59
PARALİMPİK TÜRKİYE 60
PARALİMPİK TÜRKİYE 61
MASANIN
KRALİÇESİ
QUEEN OF THE TABLE
2008 Beijing Paralimpik Oyunları’nda bronz madalya alarak
ülkemize masa tenisinde ilk madalyayı kazandıran Neslihan
Kavas 2012 için daha umutlu. Londra’daki oyunlar sırasında 25
yaşına basacak olan başarılı sporcu bir kaç yıl önce milli takımın
en küçüğüyken şimdi takım arkadaşlarına ablalık yapıyor. Ekim
2011’de Avrupa Şampiyonu olan Kavas,
önceki Paralimpik Oyunları’nda önünde
ilk iki sırayı alan Çinlileri Londra’da
geçeceğini iddia ediyor.
Having won the first medal in
table tennis for our country by
receiving the bronze medal in
the 2008 Beijing Paralympic
Games, Neslihan Kavas is
more hopeful for 2012.
Winning the European
championship in October,
Kavas claims that in London
she is going to overcome the
Chinese who took the first
two places ahead of her
during the previous
Paralympic Games.
T
esadüfler bazen hayatta öylesine önemli rol oynar
ki, bir anda bambaşka mecralara savrulabiliriz.
Rutin giden yaşamımız ansızın öylesi değişikliğe
uğrar ki, bir anda kendimizi masallar diyarında
bulabiliriz. Bu bazen karşımıza çıkan birinin
omuzumuza dokunmasıyla oluşan bir dönüşüm
olabileceği gibi, bazen de içimizde var olan potansiyelin
açığa çıkmasıyla gerçekte bize ait olan hayata
kavuşabiliriz. İşte Neslihan Kavas'ın hayatında da
tesadüfler silsilesi sonucu öylesi bir değişim yaşanıyor ve
şimdilerde o Türk spor tarihinin en başarılı kadın
sporcuları arasında kendine haklı bir yer ediniyor…
1987 yılında Eskişehir'de hayata gözlerini açan Neslihan
Kavas, doğuştan kalça çıkığı rahatsızlığı nedeniyle
çocukluğunun 4 yaşına kadar olan bölümünü hastane
köşelerinde geçiriyor. 1998-99 yıllarında ameliyat olan
Kavas, annesinin çalıştığı DSİ lojmanlarında erkek
çocuklarla futbol oynarken, DSİ Bentspor Masa Tenisi
Takımı antrenörü Ziya Öner'in kendisini keşfetmesiyle
masa tenisine başlıyor. O zaman henüz 10 yaşında olan
Kavas, raketi eline alıyor ve bir daha bırakmıyor. 2003
yılında Bedensel Engelliler Federasyonu bünyesinde spor
yapmaya başlayan Neslihan Kavas, aynı yıl milli takıma
seçiliyor. 2004 Atina ve 2008 Beijing Paralimpik
Oyunları'nda ülkemizi temsil eden ve Çin'de bronz
madalya kazanarak bu alanda bir ilke imza atan Neslihan
Kavas, 2012 Londra vizesini de almış durumda…
2000 yılından itibaren Eskişehir Çağfen Kulübü'nde spor
yapan milli sporcu aynı zamanda engelsizlerle birlikte
Türkiye Masa Tenisi Süper Ligi'nde de mücadele ediyor.
Sometimes coincidences play such an important role in life that
you find yourself thrown into a completely different venue. Our
routine life can change so much that suddenly we find ourselves
in the land of fairy tales. This can be a transformation that takes
place as someone we encounter can touch us on the shoulder, or
we can achieve the life that we really possess with the release of
the potential from within. Such a change is taking place in the life
of Neslihan Kavas as a result of a cascade of chance encounters,
as she is taking up a well deserved place among the most
successful women athletes of Turkish sports history…
Born in 1987 in the province of Eskişehir, Neslihan Kavas spent
her whole life from birth until she was 4 years of age in hospitals
due to her dislocated hip disorder from birth. Undergoing surgical
interventions during 1998-99, Kavas started table tennis as DSI
Bentspor Table Tennis Team Coach Ziya Öner discovered her
while she played football with boys at the DSI residences where
her mother worked. Only 10 years of age at that time, Kavas
picked up her paddle and never put it down. Starting to practice
sports within the Federation of Physically Handicapped in 2003,
Neslihan Kavas was selected into the national team on the same
year. Neslihan Kavas represented Turkey in 2004 at the Athens
and in 2008 at the Beijing Paralympic Games and won a medal
2011 yılının Ekim ayında Hırvatistan'da yapılan Avrupa
Şampiyonası'nda altın madalya alan Neslihan'a 2012
Londra Paralimpik Oyunları hazırlık sürecinde neler
yaptığını, beklentilerini ve bundan sonraki yol haritasının
ne olacağını sorduk:
2004 Atina ve 2008 Beijing’den sonra, 2012 Londra
Paralimpik Oyunları'na katılan sporculardan biri olarak
tarihe geçeceksin. Buna ilişkin duygu ve düşüncelerini
alabilir miyiz?
Emeğinizi, vaktinizi harcadığınız bir uğraşta
karşılığının bu şekilde mükafatlandırılması güzel elbette…
2003 yılından bu yana bedensel engellilerde masa tenisi
oynuyorum. Bu süreçte bir çok turnuvaya katıldım. Ancak
hiçbirinde 'Paralimpik Oyunları'ndaki heyecanı
yaşamadım. O kadar ki, heyecandan Beijing'de yaptığım
maçları hatırlayamıyorum bile. Ve bu arada 29 Ağustos’ta
25. yaş günümde Londra’da olacağım. Bir de madalya ile
dönersem benim için unutulmaz bir anı olacak.
for the first time for Turkey by winning the bronze medal in
China, as she already received her visa for London 2012…
Participating in sports since 2000 at the Eskişehir Çağfen Club,
the national athlete is also competing in the Table Tennis Super
League of Turkey along with the non-handicapped players. We
asked Neslihan who received a gold medal at the European
Championship in October 2011 in Croatia, what she is doing
during her preparation process for the 2012 London Paralympic
Games, her expectations and how her road map looks from now
on:
You will go down in history as one of the athletes who
competed in 2004 Athens and 2008 Beijing, to also compete in
the 2012 London Paralympic Games. Can you tell us your
feelings and thoughts regarding this?
It is definitely very nice to be rewarded at a sport where you
spend your efforts and time… I have been playing table tennis
with the physically handicapped since 2003. I entered many
tournaments during this time. None of them had the excitement I
felt at the Paralympic Games. I was so excited that I cannot even
remember the matched I played in Beijing. Meanwhile, I will be
in London on August 29th during my 25th birthday. It will be an
unforgettable memory for me if I manage to return with a medal.
Beijing’de bronz madalya kazanarak bir ilke imza
atmıştın. 2012'den beklentin nedir? Avantajların,
dezavantajların neler?
2012'deki en büyük hedefim Paralimpik Oyunları…
Şu an için en büyük avantajım okulumun bitmiş olması…
Okul varken sporu ve eğitimi bir şekilde birlikte devam
ettiriyordum. Havaalanlarında, otel odalarında ders
çalıştığımı bilirim. Dezavantaja gelince; yaşadığım şehir
olan Eskişehir'de fazla antrenman yapabilme olanağım
yok. Partner oyuncu sıkıntısı var. Bunu da belli aralıklarla
Ankara'ya gidip gelerek, milli takım hocamla
çözmeye çalışıyorum.
Pekin'deki başarından sonra bu yıl da Avrupa
Şampiyonası'nda altın madalya aldın. Bunu bir
Paralimpik Oyunları şampiyonluğunun müjdecisi
olarak görebilir miyiz?
Gönül öyle istiyor tabii ki... Oradaki atmosfer
gerçekten çok farklı ve her sporcunun hayal ettiği bir
organizasyon. Sporcu için madalya almaktan daha zor
olan, o başarının devamlılığıdır. Bu sorumlulukla en
iyisini yapmayı hedefliyorum.
Bir engelli sporcusu olarak katıldığın hemen her
uluslararası organizasyondan dereceyle dönüyorsun.
Fakat bu medyada ve kamuoyunda yeterince ilgi
görmüyor. Bunu neye bağlıyorsun? Gerekli bilinçten
yoksun olunması mı, engelli branşlarının diğer sporların
gölgesinde kalması mı?
Aslında bu futbol, basketbol ve yeni yeni voleybol
dışında Olimpik pek çok branştan farklı sayılmaz. Bu tablo
PARALİMPİK TÜRKİYE 64
için Türkiye'de gazetelerin spor sayfalarına bakmak yeterli
sanırım. Hele işin içine 'engelli' sıfatı girince durum hepten
değişiyor. 'Engellinin sporu mu olurmuş canım?' diyen çok
insan duydum. Ancak bu arada TRT'nin 2008 Paralimpik
Oyunları'ndaki desteğini vurgulamak isterim. Türkiye'ye
döndüğümde maçlarımın canlı izlenebildiğini öğrendim.
Oysa diğer turnuvalarda aldığımız başarıları pek kimse
bilmiyor. Medyada sürekli bir bilgi akışı söz konusu değil.
Okullarda bu sporların tanıtılarak bilinçli izleyici kitlesinin
oluşturulması, sponsorların futbol, basketbol dışında
amatör sporlara da destek olması, dolaylı olarak medyanın
reklam aracılığıyla katkısı gibi çalışmalarla basında,
kamuoyunda daha çok yer bulacağımıza inanıyorum.
2012 Londra hazırlıkları hangi aşamada? Hazırlık
sürecinde karşılaştığın zorluklar nelerdir? İdari, teknik,
tesisler, imkanlar vs.
Uluslararası açık turnuvaları Mart ayında başlıyor.
Oralarda toplayacağımız puanlar Londra'daki kuralar için
oldukça önemli. Bu yüzden ne kadar çok açık turnuvaya
katılırsak bizim için o kadar değerli… Biliyorsunuz
Bedensel Engelliler Spor Federasyonu altında 13 branş
bulunuyor. Masa tenisi de bunlardan biri. Ancak aldığımız
başarılar ve branş sayısına bakıldığında diğer
federasyonlara göre bütçe gerçekten yetersiz. Öte yandan
kamp yapabileceğimiz salonlar kısıtlı. Salonların girişçıkışının, banyo ve tuvaletlerinin tekerli sandalyeye uygun
olması gerekiyor. Keza kaldığımız otellerin, taşıma
araçlarının da... Bunlar dışında yukarıda da söylediğim gibi
yaşadığım şehirde antrenman yapabilme olanağımın az
olması gibi bir sıkıntı yaşıyorum.
Devletten ve özel kuruluşlardan yeterince destek
geliyor mu?
Herhangi bir sponsorluk anlaşmam yok. Bu
nedenle özel kuruluşlardan destek aldığım
söylenemez. Devletin Olimpiyat ve Paralimpik
Oyunlar’a katılmaya aday sporculara vermiş olduğu
maaşım var.
Rakiplerinin durumunu yakından takip
edebiliyor musun? Londra'da seni en çok hangi
ülkenin sporcuları zorlar?
Konum itibariyle daha çok Avrupa'daki
turnuvalara katılıyoruz. Avrupa'daki
sporcuları takip etme olanağımız daha
fazla. Ancak masa tenisini ata spor sayan
Çinlileri asla unutmamak gerek. Beijing'de
ilk iki sırayı alan Çinli sporculardan sonra
ben üçüncü olmuştum. Londra'da da en zorlu
rakiplerim onlar olacak.
2000 Sydney'de bir, 2004 Atina'da sekiz,
You had experienced a first in Beijing by winning the bronze
medal. What are your expectations in 2012? What are your
advantages and disadvantages?
My major target for 2012 is the Paralympic Games… My biggest
advantage for the moment is that I graduated from school… When
I was going to school I had to continue my education and sports
concurrently somehow. I remember studying at airports and
hotels. As for disadvantages, I do not have too much of a chance
to train in the province of Eskişehir, where I live. There is a
problem of finding partner players. I try to solve this by going back
and forth to Ankara at certain intervals with my national team
coach.
After your success at Beijing, you won a gold medal this year
at the European Championship. Can we regard this as a
harbinger of a Paralympic Games championship?
Sure I would want that... The atmosphere there is truly very
different and it is an event that every player dreams of. What is
more difficult for an athlete more than winning medals, is the
sustainability of that success. I aim to do my best along this
responsibility.
You are returning with medals from almost every international
organization you enter as a handicapped athlete. However, this
does not receive sufficient attention from the media and the
public opinion. How do you interpret this? Is it a lack of
awareness or is it because the branches of the handicapped are
overshadowed by other sports?
Actually, this is no different than any other Olympic branch other
than football, basketball and recently volleyball. It is enough to
take a look at the sports pages of newspapers in Turkey to see this
situation. Things really change when the term “handicapped”
enters into things. I heard many people who said 'why do the
handicapped need sports anyway?’ However, I would like to
emphasize the support of the TRT during the 2008 Paralympic
Games. When I returned to Turkey I found that it was possible to
view my matches live. Not too many people are aware of the
successes we achieved in other tournaments. There is not a
2008 Pekin'de 16 sporcumuz vardı. 2012 Londra'da
30'un üstünde olması bekleniyor. Bu gelişimi neye
bağlıyorsun? Engelliler artık daha mı fazla sokağa
çıkmaya ve sosyal hayata karışmaya başladı. Yoksa
yatırımlar ve teşvikler mi hızlandı?
Açıkçası diğer spor dallarını fazla takip etme
şansım olmadı. Masa tenisi yönünden söylemem
gerekirse; 2008'de bir kişiyle katılırken, 2012 Londra'ya
altı sporcu gideceğiz. Dört yıldaki bu artışı 2006
yılında başlayan alt yapı çalışmalarına
bağlayabiliriz. Teknik direktörümüz İlhami
Kılınçkaya bu çalışmayı Ankara'daki
Ortopedik Engelliler Okulu'nda başlattı ve
özverili çabalarının sonucunda sporcu
sayımız oldukça yükseldi. Aynı şekilde
antrenörlerimizden Yusuf Kılınçkaya'nın da fizik
tedavi merkezlerine giderek küçük yaştaki
çocukları spora başlatmak için iletişime geçtiğini
söyleyebilirim. Böylelikle her geçen gün
camiamıza yeni arkadaşlar katılıyor.
constant flow of information in the media. I believe that we will
find more space in the press and public opinion by creating an
audience through promotion of these sports in schools, sponsors
supporting amateur sports in addition to football and basketball,
therefore the media making contributions through commercials.
What stage are your preparations for London 2012? What
difficulties are you encountering during the preparation process?
Administrative, technical, facilities, capacities, etc.
The international open tournaments are starting in March. The
points we will collect there are quite important for the draw in
London. Thus, the more open tournaments we enter, the better it
is for us… As you know, there are 13 branches under the
Physically Handicapped Sports Federation. Table tennis is one of
them. However, when we look at the successes we achieve and
the number of branches, the budget is really deficient. On the
other hand, the facilities where we can hold camps are limited.
The entries and exits of the halls, bathrooms and toilets must be
suitable for wheelchairs. The same is true for hotels we stay in and
the transport vehicles... In addition, as I said earlier, I am having a
problem in the city where I live because the opportunities for
training are restricted.
Are you receiving sufficient support from the government and
private establishments?
I do not have any kind of a sponsorship agreement. Thus it cannot
be said that I receive any support from private establishments. I
receive a salary from the state which is provided to athletes who
are candidates to participate in the Olympic and Paralympic
Games.
Are you able to monitor your rivals’ status closely? Which
country’s athletes will challenge you the most in London?
Due to our location, we are participating mostly in tournaments in
Europe. Therefore, we have more of a chance to observe athletes
in Europe. But we mustn’t forget the Chinese who consider table
tennis to be their ancestral sport. In Beijing I had come in third
after the Chinese athletes who took the first two places. They will
also be my toughest opponents in London.
PARALİMPİK TÜRKİYE 65
PARALİMPİK TÜRKİYE 66
Neslihan Kavas'ın ülke ülke
dolaşarak Türkiye'yi başarıyla
temsil etmesi diğer engelli
kızlarımız üzerinde ne gibi etkiler
yaratıyor? Bunu gözlemleme şansın
oldu mu? Seni model alarak çeşitli
sporlara yönlenen var mı?
2007 yılına dek takımın en
küçük oyuncusu bendim, şu anda
ise yaşça en büyüğüyüm.
Federasyonumuzun en genç alt
yapısı masa tenisi branşında… Alt
yapıdan gelen bu arkadaşlarımın
beni rol model alması, benim de
onların başarılarına katkı sağlamam
mutluluk veriyor. Bir bakıma şu an
takımdaki sporcu kızların ablasıyım.
İlk tanıştığımız zamanlarda yüzünü
yerden kaldırmayan, engelini
saklamaya çalışan kızlarımızın
şimdilerde spor sayesinde
sosyalleşmelerini, ekonomik
We had one athlete in 2000 at
Sydney, eight in 2004 at Athens, 16
athletes in 2008 at Beijing. It is
expected that there will be more than
30 athletes in 2012 at London. To what
do you attribute this development? Are
the handicapped going out to the
street more often and participating in
social life? Or are the investments and
incentives accelerating?
To be honest, I did not have too much
of a chance to follow other sports
branches. If I must say in terms of table
tennis; while we only had one player in
2008, there will be six of us going to
London 2012. We can link this increase
that took place in four years to the
infrastructure work we started in 2006.
Our head coach İlhami Kılınçkaya
started this work at the Ankara
Orthopedic Handicapped School and
our numbers increased quite a bit as a
result of his devoted efforts. In the same
way our trainer Yusuf Kılınçkaya goes
to physical therapy centers to start
communications in order to get young
children started in sports.
You have earned a unique spot
among the most successful woman
athletes of Turkish sports history. Does
this affect your motivation positively
or does it cause an extra pressure
on you?
I think the term responsibility is better
özgürlüklerini ellerine almalarını,
üniversite hayalleri kurmalarını
görmek, bu gelişime şahit olmak
inanılmaz bir duygu. Bu sporcu
arkadaşlarımız bizim başardığımızı
görünce, 'Ben neden
yapamayayım?' diye soruyor
kendilerine. Bu yönde onlara örnek
olmak gurur verici…
Türk spor tarihinin en başarılı
kadın sporcuları arasında kendine
özgü bir yer edindin. Bu, senin
motivasyonunu olumlu yönde
etkiliyor mu, yoksa üzerinde ekstra
bir baskı unsuru mu oluşturuyor?
Baskı yerine sorumluluk desek
daha doğru olur sanırım. Her yıl
mutlaka bir büyük turnuva -Avrupa,
Dünya, Paralimpik Oyunları - bizi
bekliyor. O yüzden bir önceki
başarının rehavetine kapılmamak
gerekiyor.
suited than pressure. Every year a major
tournament – Europe, World,
Paralympics – awaits us. Therefore, you
must not get caught in the comfort of
the previous success.
Neslihan Kavas going from country
to country and representing Turkey
successfully, what kinds of effect does
this have on other disabled girls? Have
you had a chance to observe this? Are
there any athletes looking up to you as
a role model to get started on various
sports?
Until 2007 I was the youngest player
on the team, right now I am the oldest.
The youngest infrastructure of our
federation is in table tennis… It makes
me happy for these players coming up
from the infrastructure to take me on as
a role model and for me to contribute
to their success. In a way, I am the
older sister to the players on the team.
It is an unbelievable feeling to see that
these girls who could not pick up their
faces from the ground, who were trying
to hide their disability to socialize
thanks to sports and to gain their
economic freedom and to have dreams
to attend the university and to witness
this transformation. When these players
see that we are successful, they ask
themselves, “Why shouldn’t I be able
to do that?” It makes me proud to set
an example for them in this manner…
PARALİMPİK TÜRKİYE 67
‘PARA’ SAĞLIKLIYLA
ENGELLİYİ BÜTÜNLEŞTİRİR
‘MONEY’ INTEGRATES THE HEALTHY WITH THE DISABLED
H
OSMAN TANBURACI
ayat; canla cananın, kanla hayanın,
parayla maneviyatın paralelliğinde
gidiyor…
Sadece birinin varlığı yetmiyor.
Yaşamın da her anı dengeli bir paralellik
değil mi? Tansiyonla kolestrol, kiloyla boy,
şekerle alkol, dikkatle tedbir paralellik
sağlamazsa vay haline canların… İnsanın
sağlıklı yaşaması için amaç hem ruh hem
beden sağlığı ise; akıl, sağduyu, gayretli
çalışmayla engelli vatandaşlara da spor
yapmayı aşılamak gerek.
Son yıllarda daha doğrusu 1988’den beri
sportif yarışmalarda da dengeli bir paralellik
şart oldu. Uluslararası Olimpiyat
Oyunları’na engellilerin oluşturduğu
Paralimpik Oyunların eklenmesi, hayatın
kara talihine denk gelenlere bir umut
ışığıdır. Bunu, insanlık adına atılmış en
büyük adım olarak algılıyor ve daha eskilere
giderek, 1948 senesinde İngiliz doktor Sir
Ludwig Gutmann’ı da İkinci Cihan Harbi
sonrası savaş malullerini hayata
kazandırmaya yönelik düzenlediği spor
yarışmaları için dünyadaki engelli canlar
adına şükranla anıyorum.
Sir Ludwig Gutmann’ın işaret ettiği yolda
ilerleyen, engellilere spor yaptıran bir kurum
da Türkiye’de var; Milli Paralimpik
Komitesi… Başkanı da bizim ‘Sir’ümüz
Yavuz Kocaömer… Bürokratik engelleri
aşmaktaki maharetinden ve kendisini engelli
kardeşlere adamasından dolayı Kocaömer’in
de alnına bir öpücük koymak isterim.
Sağolsun…
Bütün ülkelerde engelli insanlar var.
Ancak Türkiye, son 30 yıldır ne yazık ki
PARALİMPİK TÜRKİYE 68
dünyanın suskun kaldığı bir terörün bitmek
tükenmek bilmeyen acılarını yaşıyor.
Doğuştan engelli vatandaşların ötesinde, bu
kardeşleri de hayata kazandıran Türkiye
Milli Paralimpik Komitesi üyelerine de
şükran borçlu olduğumu itiraf etmek isterim.
Nedeni açık ve net;
Paralimpik, adını önündeki ‘para’nın
‘olympique’ sözüyle yarı yarıya
birleşmesinden alıyor. ‘Para’ sözü engelli
insanların, sağlıklı bedenlerin yarıştığı
Olimpiyatlarla paralellik sağladığının bir
ifadesi. ‘Para’ paralelliğin simgesi.
Yani;
Sağlıklı ve engelli canlar bir bütünü
oluşturuyor. Onlar da Olimpiyatlara katılır
oluyorlar.
Oturduğu sandalyeden yayını geren
kardeşimin oku hedefi buluyorsa, o okun
saplandığı yerdeki hedefte de engellilerin
hayata kazandırılması yazıyordur mutlaka…
Başarı işte budur.
O ok ki vicdanlara saplanan kara lekelerin
panzehiridir.
Türkiye Cumhuriyeti hükümetlerinin,
Türkiye Milli Paralimpik Komitesi’ne
gereken yardımı ve kolaylığı sağlamasını
onların bu ülkeye en büyük borcu olarak
görüyorum.
2020’de Olimpiyata ev sahipliği yapmak
isteyen ülkelerin Paralimpik Komiteleri de
sağlam olmalı… Biz bu konuda avantajlıyız.
Böyle bir Paralimpik Komitesi’nin varlığında
Türkiye’ye ev sahipliği kolay verilir.
Arz ettim Sayın Bakanım Suat Kılıç.
Malum; askerler savaşır, komutanlar rütbe
alır.
Life goes on in parallel with love and the beloved, blood and
honor, money and spirituality…
Just the presence of one is not enough.
Isn’t every moment of life a balanced parallelism? If blood
pressure and cholesterol, weight and height, sugar and alcohol,
caution and measures are not parallel, lives are in trouble… If
the purpose is the health of the spirit and the body for people to
attain a healthy living, disabled citizens must also be instilled
with the idea of being involved in sports with intelligence, sense
and effort.
In recent years, since 1988 to be exact, a balanced parallelism
became a condition of sports contests. The addition of the
Paralympic Games to the International Olympic Games is a light
of hope for those who are unfortunate in life. I perceive this as
the largest step ever taken in the name of mankind and I go back
even further and I thankfully remember British doctor Sir Ludwig
Gutmann who organized sports competitions for the benefit of
war veterans in 1948 after World War II on behalf of all the
handicapped in the world.
There is also an institution in Turkey, which is moving on the
path shown by Sir Ludwig Gutmann to allow the disable to
participate in sports; The National Paralympics Committee… Its
president is our ‘Sir’ Yavuz Kocaömer… Because of his skills in
overcoming bureaucratic obstacles and his devotion to the
disabled people, I commend him. A big thank you to him…
There are disabled people in all countries. However, Turkey is
living the unending anguish of a terror for the past years that is
looked with silence by the rest of the world. In addition to the
citizens who are disabled from birth, I must confess that I feel
indebted to the members of the National Paralympic Committee
of Turkey who win these veterans over as well.
The reason is clear and obvious;
Paralympic gets its name from the joining of the two words
‘para’ and ‘olympique’. ‘Para’ is an expression that disabled
people win a parallelism with the healthy individuals who
compete in the Olympics. ‘Para’ is the symbol of parallelism.
This means;
Healthy and disabled individuals make up a whole. They are
also able to participate in the Olympics.
If the arrow of my brother who stretches his bow from where
he is sitting, it must say that the disabled are to be won over in
life at the target where that arrow is stuck…
This is success.
That arrow is the antidote of the poison that pollutes
consciousnesses.
I see the provision of the necessary assistance and facility to the
National Paralympic Committee of Turkey by the governments of
the Republic of Turkey as their greatest debt to this nation.
The Paralympic Committees of countries which want to host
the Olympics in 2020 must also be solid… We are at an
advantage in this issue. Turkey will have an easier time receiving
the hosting in the presence of such a Paralympic Committee.
This is for your information Mr. Minister Suat Kılıç.
As you know, soldiers fight, commanders are promoted.
TMPK GENEL KURULU YAPILDI
GENERAL ASSEMBLY OF THE NPCT WAS HELD
T
ürkiye Milli Paralimpik Komitesi’nin
olağanüstü genel kurulu 13 Ekim 2011
Perşembe günü İstanbul Sürmeli Oteli
Balo Salonu’nda gerçekleştirildi. Toplantıda;
yönetim, denetleme, sicil, disiplin kurulu
üyelikleri için seçime gidildi ve ana tüzüğün
bazı maddelerinde değişiklikler yapıldı.
Yönetim Kurulu üyeliğine; Gençlik ve Spor
Bakanlığı Spor Genel Müdürü Mehmet
Baykan (doğal üye), Abdullah Güven, Ahmet
Ali Ağaoğlu, Ahmet Hüsnü Güreli, Ahmet
Yavuz Kocaömer, Berrin Altınöz, Demirhan
Şerefhan, İbrahim Gümüşdal, Kazım Ali
Kiremitçioğlu, Mustafa Veysel Gülpınar,
Şenes Erzik yeniden, Abdullah Çetin,
Alpaslan Baki Ertekin, Gürdal Gümüş,
Nurettin Konar yeni üye olarak seçildi.
Denetleme Kurulu asıl üyeliğine Arif
Yücel, Hayati Babaoğlu, Korhan Evin
yeniden, Sicil ve Disiplin Kurulu asıl
üyeliğine Cihangir Yıldırım ve Sezai Bağbaşı
yeniden, Mehmet Şeref Tarık Bitlis de yeni
üye olarak seçildi.
The extraordinary general assembly
of the National Paralympic
Committee of Turkey was held on
Thursday, October 13th, 2011 At the
Istanbul Sürmeli Hotel Ballroom.
Elections were conducted for
memberships to the board of
directors, audit, registry, discipline
boards and amendments were made
to some articles of the main bylaws.
Youth and Sports Ministry Director of
Sports Mehmet Baykan (natural
member), Abdullah Güven, Ahmet
Ali Ağaoğlu, Ahmet Hüsnü Güreli,
Ahmet Yavuz Kocaömer, Berrin
Altınöz, Demirhan Şerefhan, İbrahim
Gümüşdal, Kazım Ali Kiremitçioğlu,
Mustafa Veysel Gülpınar, Şenes Erzik
were reelected, Abdullah Çetin,
Alpaslan Baki Ertekin, Gürdal
Gümüş, Nurettin Konar were elected
as new members to the Board of
Directors. Arif Yücel, Hayati
Babaoğlu, Korhan Evin were
reelected to the audit board as
principal members, Cihangir Yıldırım
and Sezai Bağbaşı were reelected to
the Registry and Discipline Boards,
Mehmet Şeref Tarık Bitlis was elected
as a new member.
PARALİMPİK TÜRKİYE 69
CEVAT KARAGÖL, ATICILIK
DÜNYA KUPASI’NDA ÜÇÜNCÜ OLDU
KARAGÖL TAKES THIRD PLACE IN SHOOTING WORLD CUP
A
vustralya’da 11-19 Kasım 2011 tarihleri
arasında düzenlenen IPC Atıcılık Dünya
Kupası’nda bedensel engelli milli sporcu Cevat
Karagöl erkekler 10 metre havalı tabanca
yarışmasında üçüncü olarak bronz madalya kazandı.
21 ülkeden 140 sporcunun katıldığı 12 branşta
düzenlenen şampiyonada Türkiye’yi yedi branşta
ferdi olarak temsil eden altı sporcudan beşi 2012
PARALİMPİK TÜRKİYE 70
Londra Paralimpik Oyunları barajını geçti.
Ordu Belediyesi Bedensel Engelliler Spor Kulübü
sporcusu olan Cevat Karagöl, bunda sonraki
amacının 2012 Londra Paralimpik Oyunları’nda
yarışarak madalya kazanmak olduğunu belirterek,
“Bunun için çok çalışıyorum. Daha büyük başarılara
imza atarak Ordu’yu ve ülkemi en iyi şekilde temsil
etmek istiyorum” dedi.
Physically handicapped
national athlete Cevat
Karagöl won a bronze
medal by coming in third
place at the men’s 10
meters air pistol
competition at the IPC
Shooting World Cup held
in Australia during 11-19
November 2011. During
the championship held in
12 branches with the
participation 140 athletes
from 21 countries, five out
of the six athletes
representing Turkey
individually in seven
branches qualified for the
2012 London Paralympic
Games. An athlete of the
Ordu Municipality
Physically Handicapped
Sports Club, Cevat
Karagöl stated that his
next objective is to
compete in the 2012
London Paralympic
Games and to win a
medal and said, “I am
working very hard for this.
I want achieve bigger
successes and represent
Ordu and my country in
the best way that I can”.
DÜNYA BADMİNTON ŞAMPİYONASI’NDAN
1 ALTIN, 1 GÜMÜŞ, 6 BRONZ MADALYA
1 GOLD, 1 SILVER, 6 BRONZE MEDALS AT THE WORLD BADMINTON CHAMPIONSHIP
22
-26 Kasım 2011 tarihleri
arasında Guatemala'da
düzenlenen Bedensel
Engelliler Badminton Dünya
Şampiyonası'na dört sporcu ile katılan
Türkiye bir altın, bir gümüş, altı bronz
madalya ile önemli bir başarıya imza
attı. 26 ülkeden 155 sporcunun
mücadele ettiği şampiyonada Avni
Kertmen çiftlerde Dünya Şampiyonu
olurken, teklerde ve karışık çiftlerde
üçüncü sırayı aldı. İlker Tuzcu tek
erkeklerde gümüş, çift erkeklerde bronz
madalya kazanırken, Emine Seçkin tek
bayanlarda ve karışık çiftlerde üçüncü,
Avni Kertmen
Participating in the Physically Handicapped Badminton World
Championship held during 22-26 November 2011 in Guatemala
with four players, Turkey achieved a successful result by winning
one gold, one silver and six bronze medals. During the
championship participated by 155 athletes from 26 countries,
ülkeden 155 Avni Kertmen became world champion in the
doubles, winning third place in the singles and mixed doubles.
İlker Tuzcu won silver in the single men’s and bronze in the
men’s doubles, with Emine Seçkin taking third place in the
women’s and mixed doubles and fourth place in the women’s
doubles. Tunahan Eser was another player winning a bronze
çift bayanlarda dördüncü oldu. Tunahan Eser de
çift erkeklerde Türkiye’ye bronz madalya
kazandıran diğer sporcumuzdu. Guatemala’da
üstün performans sergileyen Badminton Milli
Takımı’nınantrenörü Ahmet Bozdam, dört sporcu
ile katıldıkları şamiyonada elde edilen sekiz
madalyanın önemli olduğunu belirterek,
“Programlı, sistemli ve çok çalışarak başarıya
ulaşmış olmanın mutluluğunu yaşıyoruz. Dünya
Şampiyonası’nda aldığımız bu sonuçlar camiamız
adına övünç ve gurur kaynağı oldu. Bu sonuçların
özelikle genç sporcularımızın motivasyonuna
önemli yansımaları olacak. Tüm sporcularımız
artık çok çalışarak uluslararası büyük başarılara
imza atabileceklerinin bilincini taşıyor” dedi.
medal for Turkey in the men’s doubles. Coach of the Badminton
National Team displaying a superior performance in Guatemala,
Ahmet Bozdam indicated that the eight medals won in the
championship that was attended with four players was significant
and said, “We are happy as a result of the success we achieved
with the hard, programmed and systematic work we did. The
results we achieved at the World Championship was a source of
pride and satisfaction for our community. These results will have
major repercussions in the motivation of our young athletes
especially. All of our athletes are now aware that they can
achieve major successes internationally by working hard”.
PARALİMPİK TÜRKİYE 71
IPC GENEL KURULU BEIJING’DE TOPLANDI
IPC GENERAL ASSEMBLY MET IN BEIJING
U
luslararası Paralimpik Komitesi Genel Kurulu, 712 Aralık 2011 tarihleri arasında Çin Halk
Cumhuriyeti’nin başkenti Beijing’de toplandı.
Toplantıda Türkiye Milli Paralimpik Komitesi’ni Başkan
A.Yavuz Kocaömer, Başkan Yardımcısı Demirhan
Şerefhan ve Genel Sekreter İbrahim Gümüşdal temsil
etti. 100’e yakın ülkenin Milli Paralimpik Komitesi
başkanları, temsilcileri ve IPS Yönetim Kurulu üyelerinin
hazır bulunduğu genel kurulda, Türkiye’nin başlattığı ve
üçüncüsü 2011’de Hollanda’da yapılan ‘Gençlik
Kampları’ konusu da masaya yatırıldı. Bu konuda 9
Aralık günü TMPK Başkanı A.Yavuz Kocaömer, genel
sekreter İbrahim Gümüşdal ve diğer ilgili ülkelerin
temsilcilerinin katıldığı özel bir toplantı gerçekleştirildi.
ENGELLİ SPORCULAR YARARINA ÖZEL BİR GECE
A VERY SPECIAL EVENING FOR THE BENEFIT OF DISABLED ATHLETES
T
ürkiye’de engelliler sporunun gelişmesinde önemli
payı olan sivil toplum kuruluşu Türkiye Engelliler
Spor Yardım ve Eğitim Vakfı’nın geleneksel balosu
22 Kasım 2011 tarihinde Çırağan Sarayı’nda yapıldı. 12.
kuruluş yıldönümünü Çırağan Palace Kempinski Oteli’nin
Balo Salonu’nda kutlayan Vakfın gecesine ilgi büyüktü.
Baloya TESYEV’in Mütevelli Heyet üyelerinin yanı sıra
spor, kültür, sanat ve iş dünyasından 450’nin üzerinde bir
davetli topluluğu katıldı. TESYEV Yönetim Kurulu Üyesi ve
Balo Organizasyon Komitesi Başkanı Siren Ertan Çarmıklı’nın
Couture Defilesi ile başlayan gecede Başkan A.Yavuz
Kocaömer, balonun ana sponsoru Jaeger-LeCoultre Ceo’su
Jerome Lambert’e ve yan sponsor Emaar Türkiye’nin Ceo’su
Ozan Balaban’a birer plaket verdi. Ayrıca TESYEV’e katkılar
sağlayan; Berrin Altınöz, Birgül Kılıç, Hayati Babaoğlu,
İbrahim Gümüşdal ve Kaya Çilingiroğlu da Başkan
Kocaömer tarafından birer plaketle onurlandırıldı. Ünlü
sanatçı Erol Evgin’in sevilen şarkılarıyla geceye renk kattığı
gecede 510 adet tekerlekli sandalye açık artırmada satılarak
Vakfa gelir sağlandı.
The traditional ball of the Disabled Sports Aid and Education
Foundation, the non-governmental organization, which has a
major share in the development of disabled sports in Turkey was
held on November 22nd, 2011 at the Çırağan Palace.
Celebrating the 12th anniversary of its foundation at the Ball
Room of the Çırağan Palace Kempinski Hotel, there was great
interest in the foundation’s evening. Along with TESYEV’s
members of the Executive Board, more than 450 invitees from
the sports, culture, art and business communities attended the
evening. Starting with the Couture fashion show of TESYEV
PARALİMPİK TÜRKİYE 72
Chairman of the Board and Ball Organization Committee Siren
Ertan Çarmıklı, President A.Yavuz Kocaömer gave a plaque each
to the main sponsor of the ball Jaeger-LeCoultre CEO Jerome
Lambert and co-sponsor Emaar Turkey CEO Ozan Balaban
during the evening. Also contributing to TESYEV; Berrin Altınöz,
Birgül Kılıç, Hayati Babaoğlu, İbrahim Gümüşdal and Kaya
Çilingiroğlu were honored with plaques by President Kocaömer.
During the evening when the famous singer Erol Evgin added
color to the evening with his popular songs, 510 wheelchairs
were auctioned off to provide income for the foundation.
The General Assembly of the
International Paralympic
Committee was held in Beijing,
the capitol of the People’s
Republic of China, on December
7-12 2011. The National
Paralympic Committee of Turkey
was represented during the
meeting by President A.Yavuz
Kocaömer, Vice President
Demirhan Şerefhan and Secretary
General İbrahim Gümüşdal.
During the General Assembly
attended by presidents of the
National Paralympic Committees,
representatives and IPS Board
members of close to 100
countries, the topic of the ‘Youth
Camps’ started by Turkey and
held for the third time in 2011 in
Holland was also under
discussion. A special meeting
was conducted in this subject
attended by NPCT President
A.Yavuz Kocaömer, secretary
general İbrahim Gümüşdal and
representatives of other countries
on December 9th.
PARALİMPİK TÜRKİYE 73
GOALBALL’DE
NEREDEN
NEREYE !
FROM WHERE TO WHERE IN GOALBALL!
Dünyanın 50 yıl önce keşfettiği goalball sporuyla
yakın geçmişte tanışan Türkiye kısa sürede aşama
kaydetti ve şimdi önemli başarılara imza atıyor.
2011’de erkeklerde dünya ikinciliği, bayanlarda dünya
üçüncülüğü geldi… 2012 Londra Paralimpik
Oyunları’na katılma hakkını elde eden Goalball Erkek
Milli Takımımız bu alanda bir ilki gerçekleştirdi.
Familiarizing with the sport of goalball invented 50
years ago in the world; Turkey took
significant headway in a short time and is now
achieving major successes. There was a
second place in the men’s and third place in
women’s world championships in 2011…
Obtaining the right to participate in the 2012 London
Paralympic Games, our Goalball
Men’s National Team achieved a first in this area.
PARALİMPİK TÜRKİYE 75
23
2
. Dünya Savaşı’ndan çıkıldığı yıllarda
Almanya’da, görme duyusunu yitiren
askerlerin rehabilitasyonu amacıyla
geliştirildiği bilinen ve dünyada 50 yıllık
geçmişi bulunan görme engellilere özgü
Paralimpik bir spor dalı olan goalball,
Türkiye’de yeni yeni tanınıyor olsa da hızla
ivme kazanıyor. Ülkemizde ilk kez 1993
yılında Ankara Göreneller Görme Engelliler
İlköğretim Okulu’nda, Alman Görme
Engelliler Spor Eğitimcisi Hans Knoller
tarafından tanıtılan goalball, 1999 yılında A.
Yavuz Kocaömer tarafından Türkiye’ye
getirtilen Alman spor adamı Prof. Dr. Horst
Kosel’in verdiği eğitim seminerinden sonra
gelişerek yaygınlaştı.
2000 yılında Görme Engelliler Spor
Federasyonu’nun kurulmasıyla birlikte spor
kulüplerinin sayısı artarken, günümüzde 89
görme engelliler spor kulübünün 60’ında
goalball bay ve bayan takımları oluşturulmuş
durumda... Bu kulüplerde yaklaşık 800
lisanslı sporcu faal olarak goalball oynuyor.
Ayrıca, ülke genelindeki 14 yatılı görme
engelliler ilköğretim okulunda goalball’e en
önemli spor etkinliği olarak yer veriliyor.
Goalball sporuna devletin verdiği desteğin
yanı sıra, Türkiye Engelliler Spor Yardım ve
Eğitim Vakfı (TESYEV) önemli bir malzeme
desteği sağlıyor. Vakıftan goalball için gerekli
olan top, göz maskesi, goalball kalesi gibi
malzeme yardımı yapılıyor.
Görme Engelliler Spor Federasyonu çatısı
altında yıldızlar, gençler ve büyükler
kategorilerinde turnuvalar ve Türkiye
şampiyonaları düzenlenirken, goalball 2010
yılından itibaren büyükler kategorisinde bay
ve bayanlarda lig (A-B-C ligi) statüsünde
oynanıyor.
Known to be developed for the purpose of rehabilitating soldiers
who lose the ability to see in Germany during World War II, a
Paralympic sports branch specific to the blind with a 50 year past in
the world, goalball is rapidly gaining momentum in Turkey,
although it has recently become known in Turkey. Introduced in
our country for the first time in 1993 at the Ankara Göreneller
Primary School or the Blind by German Sports Instructor to the
Blind Hans Knoller, developed and became more extensive after
the training seminar given by German sports expert Prof. Dr. Horst
Kosel invited to Turkey in 1999 by A. Yavuz Kocaömer. While the
number of sports club increased with the establishment of the Blind
Sports Federation in 2000, there are men’s and women’s goalball
PARALİMPİK TÜRKİYE 76
teams in 60 sports clubs for the blind out of 89... Approximately
800 licensed athletes are actively playing goalball in these clubs.
Also, at 14 boarding primary schools for the blind, goalball is
considered the most important sports activity. In addition to the
support provided by the government to the sport of goalball the
Disabled Sports Aid and Education Foundation of Turkey (TESYEV)
is providing major materials support. The foundation provides
material aid for goalball such as balls, goggles, goalball goals.
While tournaments and championships of Turkey are held under
the roof of the Blind Sports Federation in the stars, juniors and
seniors categories, goalball has been played since 2010 in the adult
category in the league status (A-B-C leagues) for men and women.
Uluslararası Görme Engelliler Spor Federasyonu’nun
(International Blind Sports Federation / IBSA) düzenlediği
uluslararası turnuvalara bay ve bayanlarda düzenli olarak
katılmakta olan Türkiye’nin başarı grafiği ise her geçen yıl
yükseliyor. Türkiye, 2003 yılında ilk kez milli takım
düzeyinde katıldığı Kanada’dadaki 2. Dünya Oyunları
Goalball Şampiyonası’nda 28 ülke arasında sonuncu
olmuştu. 2005 yılında ABD’de yapılan 5. Dünya Gençler
Goalball Şampiyonası’nda 10 ülke arasında dünya
üçüncülüğünün elde edilmesinin ardından bir çok
uluslararası turnuvada başarılar peşpeşe gelmeye başladı.
Bu dönemde Avrupa Goalball A Ligi’ne yükselme
başarısını gösteren Türkiye, 01-10 Nisan 2011 tarihleri
arasında Antalya’da yapılan Dünya Oyunları Goalball
Şampiyonası’nda erkeklerde dünya ikinciliği, bayanlarda
dünya üçüncülüğüne ulaştı. Erkeklerde Londra 2012
Paralimpik Oyunları’na katılma hakkı kazanılması da
ülkemizde bir ilk olarak spor tarihine geçti.
Goalball’ün Türkiye’de çok kısa sayılabilecek bir sürede
gelişerek yaygınlaşması ve erkeklerde Londra 2012
Paralimpik Oyunları için vize alınması, yapılan planlı ve
programlı çalışmaların ürünü… Goalball Milli Takım
Teknik Direktörü Gökhan İnce, gerekli desteğin
sağlanması ve çalışmaların aynı şekilde sürdürülmesi
halinde, 2012 Londra Paralimpik Oyunları’ndan başarılı
bir derece ile döneceklerine inanıyor.
As it is regularly participating in the international tournaments
held by the International Blind Sports Federation (IBSA) in the
men’s and women’s categories, Turkey’s success rate is rising
with every passing year. Turkey had come in last place among
28 nations in 2003 during the 2nd World Games Goalball
Championship it had entered for the first time in Canada.
Following a third place finish among 10 countries in 2005 during
the 5th World Youth Goalball Championship held in the USA,
successes started to come one after the other in many
international tournaments. Managing to rise to the European
Goalball A League at this time, Turkey won second place in the
men’s category and third place in the women’s category at the
World Games Goalball Championship held during 01-10 April
2011 in Antalya. The fact that the men won the right to
participate in the London 2012 Paralympic Games went down
into our nation’s sports history as a first. Goalball’s development
and popularization in Turkey in a fairly short time and the
winning by the men’s team of the right to participate in the
London 2012 Paralympic Games are the products of planned
and programmed work that is being carried out… Goalball
National Team Head Coach Gökhan İnce believes that they will
return from the London 2012 Paralympic Games with a
successful result, if the necessary support is provided and the
work is maintained at the same level.
PARALİMPİK TÜRKİYE 77
GOALBALL OYUNUNUN KURALLARI
Görme engelliler için keyifli bir takım oyunu olan
goalball’ün 2. Dünya Savaşı’ndan sonra Almanya’da
geliştirildiği biliniyor. Sonraki dönemde Uluslararası
Görme Engelliler Sporları Federasyonu (IBSA) bu oyunu
görme engellilere yönelik takım oyunu haline getirerek
kurallarını belirledi. Goalball oyunu ilk olarak 1976
yılında Kanada’da yapılan Engelliler Olimpiyatı’nda
dünyaya tanıtıldı.
An enjoyable team sport for the blind, it is known that goalball
was developed in Germany after World War II. Subsequently, the
International Blind Sports Federation (IBSA) turned this sport into a
team play for the blind and set up its rules. Goalball was first
introduced to the world during the Disabled Olympics held in
1976 in Canada. Goalball, which is an indoor sport, has a
rectangular playing field that is 18 meters long and 9 meters wide.
There are two goals facing each other in the game. The goals are
positioned as they are in football and are located at two ends of
the field. The goals are 1.30 meters high and 9 meters wide. The
ball used during the game is the size of a basketball and weighs
1250 grams. There are bells inside the ball that create sound.
There are holes on the surface of the ball that allow the sound of
the bells to spread to the outside. During a goalball match players
take turns in throwing the ball towards each other within certain
rules and a throwing technique. During the match that takes place
between two teams of three players each, the team that scores the
most goals wins the match. Each team is made up of six players
PARALİMPİK TÜRKİYE 78
Bir salon oyunu olan goalball’ün oyun sahası dikdörtgen
biçiminde olup, 18 metre uzunluğunda ve 9 metre
genişliğindedir. Oyunda, karşılıklı iki kale bulunmaktadır.
Kaleler, futboldaki gibi konumlandırılır ve sahanın iki
ucunda yer alır. Kalelerin yüksekliği 1.30 metre, genişliği 9
metredir. Oyunda kullanılan top, basketbol topu
büyüklüğünde ve 1250 gram ağırlığındadır. Bu topun
içinde ses çıkaran ziller vardır. Topun yüzeyinde,
içerisinde bulunan zillerin sesinin dışarıya yayılmasını
sağlayan delikler bulunur. Goalball karşılaşmasında
oyuncular belli kurallar ve atış tekniği ile topu sırayla
birbirlerine doğru fırlatırlar. Üçer kişilik iki takım arasında
gerçekleşen oyunda en çok gol atan takım karşılaşmayı
kazanır. Müsabakalar sırasında her takım altı oyuncudan
oluşur. Bunların üçü asıl, üçü yedektir. Goalball
oyuncuları değişik şiddette görme bozukluklarına sahip
kişiler olduklarından, oyun sırasında şansları eşitlemek için
görmelerini tamamen engelleyen gözlükler veya göz bandı
takmak zorundadırlar. Böylece oyuna katılan tüm
oyuncular tamamen ve eşit şekilde kör olur ve sadece
işitme ve dokunma duyularına güvenirler. Maçlar 10’ar
dakikalık iki devre halinde toplam 20 dakika oynanır.
Devre arası dinlenme süresi üç dakikadır. Maçı normal
süresi beraberlikle biterse üçer dakikalık iki devre daha
oynanır. Bu sürede de beraberlik bozulmazsa, kazanan
tarafı serbest atışlar belirler.
Topun içindeki zillerin oyuncuları yönlendirmesi,
sporcuların iyi konsantre olabilmeleri ve topa anında tepki
verebilmeleri için oyun sırasında salon bütünüyle sessiz
olmalıdır. Kazanılan her sayıdan sonra yükselen
tezahüratları izleyen sessizlik tekrar oyuna dönüldüğünün
işaretidir. Goalball bir turnuva oyunudur. Goalball
sporundaki önemli nokta, Paralimpik Oyunlar’ın
vazgeçilmez bir parçası olmasıdır.
during the contests. Three of them play on the field and three are
reserves. Goalball players are individuals who have visual
impairments of varying degrees, thus they are obliged to wear
eyeglasses or head bands that completely prevent seeing during
the game to equalize the chances. In this manner, all players in
the game are fully and equally blinded and rely solely on their
hearing and touching senses. Games are played in two halves of
10 minutes each for a total of 20 minutes. The half time resting
period is three minutes. If the regular play time ends up in a tie,
two overtime periods of three minutes are played. If the tie
remains after that time, the winner is determined with free throws.
In order for the bells inside the ball to orient the players, for the
athletes to fully concentrate and react instantly to the ball, the hall
must be completely silent during the game. The silence that
follows the cheering after each point is a sign that play is
continuing. Goalball is a tournament game. The most important
point in the sport of goalball is the fact that it is an essential part of
the Paralympic Games.
ÇÖLDE TÜRK RÜZGARI
TURKISH WIND
IN THE DESERT
Hamide
Kurt
B
edensel engelli milli atletlerimiz, 28
Kasim - 7 Aralik 2011 tarihleri arasında
Birleşik Arap Emirlikleri'nde yapılan
Dünya Bedensel Engelliler Atletizm
Oyunları'nda (IWAS World Game) iki altın,
dört bronz madalya kazandı.
Sharjah kentinde gerçekleştirilen ve 40
ülkeden 600 atletin katıldığı şampiyonada
Hamide Kurt 800 metrede 02.19,62'lık
derecesi ile altın madalya kazanırken,
Paralimpik Oyunları ‘A’ barajını geçerek 2012
Londra'da yarışma hakkını elde etti. Kurt ayrıca
400 ve 200 metrede bronz madalya alarak bu
kategorilerde de Londra 2012 ‘B’ barajını geçti.
Erkeklerde daha önce Londra 2012
Paralimpik Oyunları vizesi alan Cahit
Kılıçarslan da 1500 metrede 04.16,72’lik
derecesiyle altın madalya kazandı. Kılıçarslan
800 metrede 02.03,39 ile bronz aldı.
Erkeklerdeki bir diğer temsilcimiz Abdülvahap
Berktaş ise 100 metrede 12,29 ile bronz
madalyanın sahibi oldu.
Our physically handicapped national
athletes won two gold and four bronze
medals at the World Physically
Handicapped Track & Field Games (IWAS
World Games) held at the United Arab
Emirates on November 28th – December
7th 2011. During the games organized in
the city of Sharjah with the participation
of 600 athletes from 40 nations, Hamide
Kurt won the gold medal in the 800
meters with a time of 02.19,62, qualifying
for the Paralympic Games ‘A’ group and
won the right to compete in London
2012. Kurt also won the bronze medals in
the 400 and 200 meters and qualified for
the London 2012 ‘B’ group in these
categories. In the men’s Cahit Kılıçarslan,
who had earlier obtained a visa for the
London 2012 Paralympic Games, also
won the gold medal in the 1500 meters
with a time of 04.16,72. Kılıçarslan won
the bronze medal in the 800 meters with
a time of 02.03,39. Another athlete in the
men’s division, Abdülvahap Berktaş won
the bronze medal in the 100 meters with
a time of 12,29.
Cahit
Kılıçarslan
TOSSFED - MUĞLA ÜNİVERSİTESİ İŞBİRLİĞİ
COOPERATION BETWEEN TOSSFED - MUĞLA UNIVERSITY
T
ürkiye Özel Sporcular Spor Federasyonu (TOSSFED)
ile Muğla Üniversitesi arasında antrenör yetiştirme,
sertifika eğitimi ve milli takımların kamp yapmasıyla
ilgili olarak prensip anlaşmasına varıldı. Daha önce Hatay
Namık Kemal Üniversitesi ile yapılan bocce branşına
antrenör yetiştirme anlaşmasının ardından bu kez Muğla
Üniversitesi ile atletizm, yüzme ve masa tenisi branşları
için anlaşma sağlandı. Söz konusu anlaşmaya göre;
Türkiye Özel Sporcular Spor Federasyonu'nun eğitim
kurulu üyeleri, üniversitede BESYO bölümünde okuyan
öğrencilere özel sporcular için antrenör eğitimi verecek.
Ayrıca üniversitenin spor tesislerinde yüzme, atletizm ve
masa tenisi milli takımlarına kamp yapma imkanı
sağlanacak. Türkiye Özel Sporcular Spor Federasyonu
Başkanı Gürdal Gümüş başkanlığında bir heyet bu
kapsamda 30 Kasım 2011 tarihinde Muğla Üniversitesi
Rektörü Mensur Harmandar ile makamında
buluşarak el sıkıştılar.
A principle agreement was reached between the Special Athletes Sports
Federation of Turkey (TOSSFED) and Muğla University for training
coaches, certificate education and camps of national teams. Following
the agreement to train athletes for the bocce branch made previously with
the Hatay Namık Kemal University, this time agreement was made with
the Muğla University for the track & field, swimming and table tennis
branches. According to the agreement at hand, educational board
members of the Special Athletes Sports Federation of Turkey will provide
special athletes coach’s training to students studying at the university’s
BESYO department. In addition the swimming, track & field and table
tennis teams will be provided the means to hold camps at the sports
facilities of the university. A delegation headed by President of the Special
Athletes Sports Federation of Turkey Gürdal Gümüş met with the
Chancellor of Muğla University Mensur Harmandar at this office on
November 30th, 2011 in this scope and shook hands.
PARALİMPİK TÜRKİYE 80

Benzer belgeler

TÜRK?

TÜRK? Bu dergi Türkiye Milli Paralimpik Komitesi’nin resmi yayın organıdır. Üç ayda bir yayınlanır.

Detaylı

TÜRKİYE

TÜRKİYE Bu dergi Türkiye Milli Paralimpik Komitesi’nin resmi yayın organıdır. Üç ayda bir yayınlanır.

Detaylı

TÜRKİYE

TÜRKİYE Bu dergi Türkiye Milli Paralimpik Komitesi’nin resmi yayın organıdır. Üç ayda bir yayınlanır.

Detaylı

TÜRKİYE

TÜRKİYE Bu dergi Türkiye Milli Paralimpik Komitesi’nin resmi yayın organıdır. Üç ayda bir yayınlanır.

Detaylı

TÜRKİYE

TÜRKİYE Bu dergi Türkiye Milli Paralimpik Komitesi’nin resmi yayın organıdır. Üç ayda bir yayınlanır.

Detaylı

TÜRKİYE

TÜRKİYE OcAK / JANUARy 2015 - Sayı/Number: 12

Detaylı

TÜRKİYE

TÜRKİYE Bu dergi Türkiye Milli Paralimpik Komitesi’nin resmi yayın organıdır. Üç ayda bir yayınlanır.

Detaylı