İndir - Ankara Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi

Transkript

İndir - Ankara Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi
Ankara Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi yayınıdır
ISSN 1309-9213
MAYIS-HAZİRAN-TEMMUZ 2012
GÖZ
HASTALIKLARI
“Yeni Dönemde Eğitim ve Araştırma
Hastaneleri Eğitim Kadrolarının
Yapılandırılması Çalıştayı”
Diyabet ve Göz
Kontakt Lenslerin
Gözdeki Etkileri ve Komplikasyonları
Glokom
Katarakt Hakkında Bilmedikleriniz...
Vitreoretinal Cerrahi
Numunelilerle Güneydoğu’dan
Gezi Notları…
1
Numune Sağlık Dergisi MART-NİSAN 2012
1
Numune Sağlık Dergisi MART-NİSAN 2012
KÜNYE www.numunesaglik.com
Ankara Numune Eðitim ve AraítÜrma Hastanesi yayÜnÜdÜr
Numune SaÃlÅk Dergisi SayÅ: 09
ISSN 1309-9213 MayÅs - Haziran - Temmuz 2012
Ankara Numune EÃitim ve AraËtÅrma
Hastanesi AdÅna
YayÅn Kurulu BaËkanÅ
Prof. Dr. Nurullah ZENGÄN
(BaËhekim)
Genel YayÅn Yönetmeni
Doç. Dr. Serdar GÜLER
YayÅn Kurulu
Prof. Dr. Hürrem BODUR
Prof. Dr. Erol GÖKA
Doç. Dr. Ferda ARTÜZ
Doç. Dr. Özlem EVREN KEMER
Doç. Dr. Müge ÖZCAN
Doç. Dr. Adem ÖZKARA
Doç. Dr. Ärfan PEKSOY
Doç. Dr. ÇÅnar YASTI
Op. Dr. YÅldÅz ÖZDEMÄR
BaËeczacÅ Dr. Ecz. Alper ÊAHÄN
BaËhemËire Elvan SALMAN
Ämtiyaz Sahibi ve
Sorumlu YazÅ ÄËleri Müdürü
Aysun YayÅncÅlÅk MatbaacÅlÅk Reklam
ÄnË. Tur. San. ve Tic. Ltd. Êti. adÅna
Aysun PALALI
Genel YayÅn Koordinatörü
Cumali KÖKTAÊ
Hukuk DanÅËmanÅ
Av. ÇiÃdem ALTINIÊIK
Yönetim Merkezi
Mahatma Gandi Caddesi No: 105/3
GOP - Çankaya - ANKARA
Tel: 0312 436 44 00
Fax: 0312 447 54 59
[email protected]
www.numunesaglik.com
Bilimsel DanÅËma Kurulu
1.ABAYLI Ekrem
2.AK Fikri
3.ALLI Nuran
4.ALTIPARMAK Emin
5.ATAN Ali
6.AVÊAR Fatih
7.AYDOÂDU Sinan
8.BALABAN Neriman
9.BELEN Ahmet Deniz
10.BÄÇÄMOÂLU Ali
11.BODUR (ÇOLAKOÂLU) Hatice
12.CENGÄZ Ömer
13.ÇAKIR Bekir
14.COÊKUN Faruk
15.ÇETÄNKAYA Mesut
16.DEDE DoÃan
17.DERE HacÅ Hüseyin
18.DÄKMEN Bayazit
19.DÄLBAZ Nesrin
20.DOKUZOÂUZ (KUT) BaËak
21.ERDOÂAN Bülent
22.ERYILMAZ Adil
23.ESKÄOÂLU Erdal
24.GÖÂÜÊ Nermin
25.GÖKA Erol
26.GÜÇTEKÄN Ali
27.GÜL Ülker
28.GÜLER Serdar
29.GÜNEL UÃur
30.GÜVENER Engin
31.HASIRÄPÄ Hikmet
32.HENGÄRMEN Süleyman
33.KAMA Nuri AydÅn
34.KARAASLAN YaËar
35.KARADEMÄR Mehmet Alp
36.KOCA Yüksel
37.KOÇ Mahmut
38.KOPARAL Salih Suha
39.KULAÇOÂLU Sezer
40.KURAL Gülcan
41.MEMÄÊ Ali
42.ODABAÊ Ali RÅza
43.ÖZBAKIR Êenay
44.ÖZDEM Cafer
45.ÖZET Gülsüm Gülistan
46.ÖZKARA Adem
47.ÖZMEN Mehmet Mahir
48.PEKSOY Ärfan
49.SAKINCI Ünal
50.SARAÇOÂLU Ömer Ferit
51.SEÇKÄN (ERARSLAN) Selda
52.TABAK Abdullah YalçÅn
53.TÜMÖZ Mehmet Ali
54.TÜMÖZ Mübeccel
55.UÇANER Ahmet
56.UÂURLU Mehmet
57.ULUSOY Feridun Vasfi
58.ÜNAL Adnan
59.YILDIRIMKAYA Mustafa Metin
60.YÜKSEL Enis
(Äsimler soyadlara göre
alfabetik olarak sÅralanmÅËtÅr.)
Ankara Numune
EÃitim ve AraËtÅrma Hastanesi
Tel: 0312 508 40 00
www.anh.gov.tr
Numune SaÃlÅk Dergisi BasÅn Meslek
ilkelerine uymaya söz vermiËtir. Ücretsizdir. YayÅnlanan yazÅlarÅn sorumluluÃu yazarlarÅna, reklamlarÅn sorumluluÃu ise
reklam verene aittir. YayÅnlanan makale
ve haberler kaynak belirtilmek suretiyle
alÅntÅ yapÅlabilir.
TasarÅm
AVEC reklam organizasyon
www.avecreklam.com
Numune SaðlÜk Dergisi MAYIS - HAZñRAN - TEMMUZ 2012
BaskÅ: MRK BaskÅ ve TanÅtÅm Ltd. Êti. OSB 1254. Sokak D:2
Ostim Yenimahalle-Ankara BaskÅ Tarihi:15. 07. 2012
2
PROF. DR. NURULLAH ZENGñN BAìYAZI
Beyaz Önlüðün HakkÜ
Konusunun doÃrudan insan olmasÅ, hekimliÃin
özellikli bir meslek olmasÅnÅn en önemli nedenidir.
HastalÅk halinde saÃlÅÃa tekrar kavuËma ihtiyacÅ,
genelde tüm diÃer ihtiyaçlarÅn önüne geçer ve
aciliyet arz eder. Geçen zaman içinde teknolojik
geliËmeler ve bilgi artÅËÅ yanÅnda ihtiyaç ve
beklentilerinin de deÃiËmesi hekimlik mesleÃi
uygulamalarÅnÅ, daha geniË ifade ile saÃlÅk hizmet
sunumunu önemli ölçüde deÃiËtirmektedir. Bu
deÃiËim acaba her zaman ya da genelde olumlu
yönde mi olmaktadÅr? Yoksa tersi söz konusu
olabilir mi? Soruyu Ëu Ëekilde de sorabiliriz;
olumlu geliËmeleri gündemimize alÅp hakkÅnÅ
verirken, tersi yönde geliËmeleri doÃru tespit
edip, hekim camiasÅ olarak kritiÃini yeterince
yapabiliyor muyuz? AçÅkçasÅ bir saÃlÅk çalÅËanÅ
olarak, günlük pratiÃimizdeki bazÅ uygulamalarÅ
gördüÃümüzde bu sorularÅ sormamanÅn mümkün
olmadÅÃÅnÅ düËünüyorum. YakÅn dönemde bu tarz
bir sorgulamalarÅnÅn saÃlÅk camiasÅnda daha sÅk
yapÅlÅyor olmasÅna Ëahit oluyoruz. HekimliÃin
“felsefesi arka planÅnÅn” deÃerlendirilmesi adÅna
bu sorgulayÅcÅ yaklaËÅmÅ olumlu bulduÃumu
öncelikle ifade etmek istiyorum.
Konunun çok boyutlu ve ülkemiz ile sÅnÅrlÅ
olmadÅÃÅnÅ, tersine eleËtiriye açÅk uç örneklerin
BatÅ’da daha çok görüldüÃünün altÅnÅ çizmemiz
gerekiyor. En temel konularÅmÅzdan olan tÅpta
bilgi üretimi ile ilgili hemen aklÅmÅza gelen birkaç
soruyu sÅralayalÅm:
SaÃlÅkta artan bilgi birikiminden hep
bahsediyoruz. Gerçekten yÅllar içinden yapÅlan
araËtÅrma ve bilimsel yayÅnlarda nerede ise
logaritmik bir artÅË var. Ancak bu bilginin ne
kadarÅ doÃru ve kullanÅlabilir? Yoksa ortada bir
bilgi yÅÃÅnÅ ve kirliliÃi mi söz konusu? Älaç ve tÅbbi
cihaz sektörü hekimlik yaklaËÅmlarÅnÅ belirleyen
bilgilerin oluËumunda ne kadar etkili? Yine
sektör temsilcileri yönettikleri ve yönlendirdikleri
araËtÅrmalarda ne kadar bilimsel doÃru, ne kadar
kar optimizasyonu peËindeler?
3
Klinik araËtÅrma dizaynlarÅ hasta yararÅ odaklÅ
mÅ yapÅlÅyor, yoksa hedef hasta grubunun
olabildiÃince geniË tutulmasÅ gibi baËka öncelikler
mi ön planda tutuluyor?
EleËtirilmesi nerede ise hiç gündeme gelmeyen
‘Äyi Klinik Uygulama Prensipleri’ ne getiriyor,
ne götürüyor? Klinik araËtÅrma sonuçlarÅnÅn
güvenilirliÃine ve standardize edilmesine katkÅsÅ
ne kadar? DiÃer yandan artan maliyetlere
ve klinik araËtÅrma yapma zorluÃuna neden
olmasÅnÅn bedeli nedir?
Etik Kurulu yapÅlanmalarÅnÅ ve iyi tanÅmlanmÅË
kurallarÅna raÃmen uluslararasÅ uygulamalarda
da görülebilen temel etik kurul ihlallerini nasÅl
yorumlayacaÃÅz?
Sadece bilgi üretimi konusunda bile bu sorularÅ
daha da artÅrmak mümkün. Bütün bu sorulara
doÃru cevaplar aranmasÅ sadece hasta haklarÅ
deÃil pek çok açÅdan önemli. Söz gelimi ilaç
geliËtirmeleri alanÅna her yÅl artan yatÅrÅmlar
ve ayrÅlan dev bütçelere raÃmen geliËtirilen ve
kullanÅma giren ilaç sayÅsÅnÅn her yÅl azalÅyor
oluËu görmezden gelinemeyecek bir gerçek.. Bu
gerçek sistemin bir tÅkanmaya gittiÃinin iËareti
olarak kabul edilebilir.
KÅsacasÅ, hekimlik anlayÅËÅ ve uygulamalarÅmÅzda
daha geniË deÃerlendirmelerin yapÅlmasÅnÅn
gerekli olduÃu konularÅn olduÃu bir gerçek. Bunu
saÃlÅk çalÅËanlarÅ ve hekimler olarak öncelikle biz
yapmalÅyÅz.
MeslektaËlarÅmÅz arasÅnda hekimlik mesleÃinin
geçmiËte daha itibar gördüÃünü, zaman içinde
bunun azaldÅÃÅna dair bir düËünce vardÅr. Bu
noktada bize düËenin, öncelikle giydiÃimiz beyaz
önlüÃün hakkÅnÅ vermek olduÃunu düËünüyorum.
Beyaz önlüÃün hakkÅ öncelikle her türlü bilgi
kirliliÃine ve propaganda uygulamalarÅna
raÃmen doÃru yerde olabilmek ve doÃruyu
seslendirebilmektir.
Numune SaðlÜk Dergisi MAYIS - HAZñRAN - TEMMUZ 2012
ñÇñNDEKñLER
12
KÜNYE ........................................................02
BAÊYAZI .....................................................03
EDÄTÖRDEN.................................................07
15
BU SAYININ EDÄTÖRÜ................................08
YAZI ÄÊLERÄ’NDEN ....................................09
“YENÄ DÖNEMDE EÂÄTÄM VE ARAÊTIRMA
HASTANELERÄ EÂÄTÄM KADROLARININ
YAPILANDIRILMASI ÇALIÊTAYI” .............12
36
DÄYABET VE GÖZ ..............................................32
FOTOÂRAF ÇEKÄMÄNDEKÄ VE GÖZÜN
GÖRMESÄNDEKÄ DERÄNLÄK HÄSSÄ ............36
KONTAKT LENSLERÄN GÖZDEKÄ ETKÄLERÄ
VE KOMPLÄKASYONLARI...........................40
48
BEHÇET HASTALIÂI'NDA
GÖZ BULGULARI ........................................44
GLOKOM ......................................................48
Numune SaðlÜk Dergisi MAYIS - HAZñRAN - TEMMUZ 2012
4
ñÇñNDEKñLER
56
KATARAKT HAKKINDA
BÄLMEDÄKLERÄNÄZ ....................................54
GÖZ DOKTORU, GÖZ DÄBÄ MUAYENESÄNDE
NELERE DÄKKAT EDER? ............................56
62
BEBEKLERDE ÊAÊILIÂIN TEDAVÄSÄ
BEKLEMEK MÄDÄR! ....................................58
VÄTREORETÄNAL CERRAHÄ ........................62
YAÊA BAÂLI MAKÜLA
DEJENERASYONU ......................................64
70
RETÄNA HASTALIKLARININ TEDAVÄSÄNDE
YENÄ DÖNEM:
ÄNTRAVÄTREAL ENJEKSÄYON DÖNEMÄ ....68
ÄÇSEL HUZUR ÄÇÄN MEDÄTASYON ...........70
76
NUMUNELÄLERLE GÜNEYDOÂU’DAN
GEZÄ NOTLARI ............................................72
AZ GÖRENLER, KÖMER VE
2020 BÄRLEÊMÄÊ MÄLLETLER
MÄLENYUMU ..............................................76
5
Numune SaðlÜk Dergisi MAYIS - HAZñRAN - TEMMUZ 2012
1
Numune Sağlık Dergisi MART-NİSAN 2012
DOÇ. DR. SERDAR GÜLER EDñTÖRDEN
ñíler NasÜl Daha ñyi Gider?
1970-80’lerin Türkiye’si, çocuktuk. ArabamÅz
Böyle bir ortamda yaËamak bunlarÅ görmeyenler
olmasÅnÅ bÅrakÅn toplu taËÅma bile ya yok, ya
için çok zor olabilir, ancak insanlar birbiriyle
da sorunluydu. Her yere yürürdük. Älkokuluma
görüËür ve iËleri yürürdü. Bu durumda akla Ëu
giderken o yaËta sÅrtÅmda bir çuval kömür
soru geliyor: Teknoloji acaba yetiËemediÃimiz
taËÅdÅÃÅmÅ hatÅrlÅyorum. Ama herkes bu
bir hÅzda geliËiyor ve toplumsal normlarÅmÅz bu
durumdaydÅ, herkes yürüyor, herkes bir Ëeylerini,
geliËmeye ayak uyduramÅyor mu?
kendisi taËÅyor, iËini görüyordu. Yürümek için
ihtiyacÅmÅz olan bir çift ayakkabÅ; o da zaten
sadece bir çift olurdu; ancak tabanÅ delinir veya
derisi yÅrtÅlÅrsa yeni bir çift almak düËünülürdü.
Yoksa; pek çok kurum sadece kazanacaÃÅ parayÅ
düËünüp müËteri memnuniyeti ile ilgilenmiyor
mu? 3-4 ay tamiri bitmeyen cep telefonlarÅ,
10 gün boyunca baÃlanmayan internet hatlarÅ,
Annelerç amaËÅr ve bulaËÅklarÅ elde yÅkardÅ;
sürekli virüs kapan bilgisayarlar, ürün iadesi
otomatik çamaËÅr makinesi henüz icat
veya Ëikayetlerine kayÅtsÅz kalan “büyük” isimli
edilmemiËti.
maÃazalar.. DüËünebiliyor musunuz bu ürünler
Televizyon siyah-beyaz olarak, mahallede 3-5
evde vardÅ. Tek kanal (TRT) yayÅnÅ sadece
akËamlarÅ olur; mahallede televizyonu olan eve
gelen bolca misafir o gün yayÅnlanan dizi veya
30-40 yÅl önce yoktu, ancak biz mutluyduk ve
sorunumuz yoktu. Êimdi bir çok ürünler var,
bizler çok para harcayÅp bunlarÅ alÅyor ve fakat
mutlu olamÅyoruz.
Demek ki, teknolojik geliËme tek baËÅna yeterli
filmi seyrederdi.
Ceptelefonu icat edilmemiËti; aslÅnda bu lüks
bir cümle çünkü ev telefonu dahi çokaz ailede
vardÅ. ÊehirlerarasÅ bir telefon görüËmesi
yapmak istediÃinizde çok ËanslÅ iseniz evinizdeki
deÃil, müËteri memnuniyetine odakalan ciddi
çalÅËmalara ihtiyaç var. Ramazan ayÅna gelen bu
yeni sayÅmÅzda vücudumuzun evrene açÅlan ana
kapÅlarÅndan birisi olan GÖZ ile karËÅnÅzdayÅz.
telefondan, yoksa postanede numaranÅzÅ yazdÅrÅp
Hemen her meslektaËÅmÅzÅn özel ilgili ya kendi
baÃlantÅnÅn kurulmasÅnÅ (yaklaËÅk 30-60 dakika)
sorunu vardÅr ya da hastalarÅ. Gözle ilgilenmek
beklerdiniz. Jetonla ve peËi sÅra kartlarla
için saÃlÅk çalÅËanÅ olmak da gerekmiyor
çalÅËanan kesörlü telefonlar ve hemen her evde
gözlükler, kontakt lensler verebileceÃimiz ana
telefonun olmasÅ büyük geliËmelerdi ve iletiËimi
örnekler.
çok kolaylaËtÅrdÅ.
MüËteri memnuniyetini temel alan yaklaËÅmÅmÅzla
Bilgisayarda yoktu! Tabi ki elektronik oyunlar ve
ilgi duyacaÃÅnÅzÅ düËündüÃümüz konumuzun
kulaklÅkla dinlenen müzik çalarlar da. TaËÅnabilir
editörü Doç. Dr. Özlem Evren Kemer ile size baË
müzik çalarlarÅn ilk örnekleri 1980'ler de
baËa bÅrakÅyorum.
kasetçalar olarak baËladÅ, tabi ki yine ulaËÅlmasÅ
zor fiyatlarla.
7
SaygÅlarÅmla..
Numune SaðlÜk Dergisi MAYIS - HAZñRAN - TEMMUZ 2012
BU SAYININ EDñTÖRÜ Doç. Dr. Özlem EVREN KEMER
Her ìey Daha ñyi Görebilmek ñçin…
Bu ayki dergimizde ‘Göz HastalÅklarÅnÅ’
mercek altÅna aldÅk. Güncel geliËmelerle
birlikte hastanemizde bulunan bazÅ teknik ve
cerrahi olanaklarÅmÅza dikkatinizi çekmek
istedik.
Dünya SaÃlÅk Örgütünün verilerine göre
görme azlÅÃÅna en çok neden olan durum
düzeltilmemiË kÅrma kusuru ve katarakttÅr.
Buna paralel olarak bizim hastanemiz
polikliniÃinde gördüÃümüz hastalarÅn büyük
bir çoÃunluÃunu da bu hasta gruplarÅ temsil
eder. Yüksek hasta memnuniyeti için iyi bir
refraksiyon yapmak ve iyi bir teknoloji ile
katarakt cerrahisi yapabilmek bu açÅdan
önemlidir. Günümüzde katarakt cerrahisi,
yüksek teknoloji ile, her gün biraz daha
küçülen insizyonlardan, topikal anestezi
altÅnda yapÅlabilmekte ve daha yüksek hasta
memnuniyeti ile sonuçlanmaktadÅr.
Bizim hastanemizin diÃer bir misyonu
referans hastanesi olmaktÅr. Ülkemizin pek
çok hastanesinde teËhis konamamÅË ya da
deÃiËik nedenlerle ameliyat edilememiË
hastalarÅn yönlendirildiÃi ‘son nokta’ olma
özelliÃidir. Bunun bize getirdiÃi sorumluluk
da özellikli, zor olgulara hem akademik
açÅdan hem de teknolojik açÅdan müdahale
edebilecek kadar donanÅmlÅ olabilmektir.
Bu açÅdan bakÅldÅÃÅnda, iyi bir katarakt
cerrahisi yanÅnda, iyi bir vitreoretinal cerrahi,
keratoplasti yapabilmek, glokom hastalÅÃÅnÅn
zor olgularÅna müdahale edebilmek önemlidir.
Göz doktoru olarak diÃer branËtaki
meslektaËlarÅmÅzdan istediÃimiz, geç
kalÅndÅÃÅnda görme azalmasÅ ve körlüÃe neden
olan hastalÅklarÅ önlemek konusunda bize
yardÅmcÅ olmalarÅdÅr.
Numune SaðlÜk Dergisi MAYIS - HAZñRAN - TEMMUZ 2012
Çocukluk çaÃÅndaki en önemli neden
düzeltilmemiË kÅrma kusurlarÅ ve ËaËÅlÅklardÅr.
Çocukluk çaÃÅnda basit bir gözlük ya da
kontakt lens kullanÅmÅ ile düzeltilebilecek
bir görme azlÅÃÅ, çocuklar 8-10 yaËlarÅna
geldiÃinde geri dönüËümsüz hale gelmektedir.
ÊaËÅlÅÃÅ olan hastalar gereksiz yere
bekletilmekte ve sonuç kalÅcÅ görme kaybÅ
olmaktadÅr. ÇocuklarÅn hiçbir Ëikayeti olmasa
da 3 yaË cÅvarÅnda mutlaka bir göz doktoruna
getirilmesi verebileceÃimiz en önemli
mesajlardan biridir.
EriËkin çaÃdaki insanlarÅ körlük açÅsÅndan en
çok tehdit eden hastalÅk glokomdur. Sinsi bir
Ëekilde körlük yapmasÅ, çoÃu zaman hiçbir
bulgu vermemesi nedeniyle ‘sessiz hÅrsÅz’
olarak tanÅmlanmaktadÅr. Dünya SaÃlÅk
Örgütü’nün verilerine göre, kalÅcÅ körlük
yapan en önemli sebeplerden biridir. 45 yaËÅn
üzerinde, özellikle ailesinde glokom olan
herkesin göz tansiyonu açÅsÅndan kontrol
edilmesini önermekteyiz.
Körlükle mücadele konusunda diÃer önemli
bir adÅm olan KÖMER (Körlükle Mücadele
Ulusal Referans Merkezi), hastanesimizde
kurulmuËtur ve BirleËmiË Milletler tarafÅndan
1997 yÅlÅnda baËlatÅlan VISION 2020
Körlükle Mücadele ProgramÅ’nÅ ülkemizde
planlama ve uygulamayÅ amaçlamaktadÅr. Bu
program dahilinde taramalar yapÅlmakta, az
görenlere yardÅmcÅ cihazlar verilip, rehabilite
edilmektedir.
Bunlar ve daha birçok göz hastalÅÃÅndaki
son geliËmeleri bulacaÃÅnÅz bu sayÅmÅzÅ
beÃeneceÃinizi umarÅm.
8
AYSUN PALALI YAZI ñìLERñ’NDEN
Ne mutlu bizlere, görüyoruz..
Dergimizin bu sayÅsÅnda aÃÅrlÅklÅ olarak iËlenen
Ne kadar orijinal ve önemli olduÃu konusunda
göz hastalÅklarÅ konusuna uzmanlarÅmÅzÅn
çok da düËünmediÃimiz, farkÅndalÅÃÅnÅ
söylediklerinin üzerine bir Ëey söylememiz
es geçtiÃimiz gözümüzün yaptÅÃÅ iËlevi
mümkün deÃil. Ben sizlere gözün kÅymeti
bir düËünecek olursak, sadece bunun için
üzerine farklÅ bir bakÅË açÅsÅ sunmak istiyorum.
çok mutlu olabiliriz. DüËünün bir defa
AslÅnda biz insanlara günlük yaËantÅmÅzda bir
‘nasÅlsÅn’ dense bin ah duyuyoruz. Bizler, kÅsacÅk
ömrümüz içerisinde ne kadar hayati olduÃunu
gözümüzün sayesinde sevdiklerimizin
yüzlerini, gülücüklerini, hareketlerini,
dünyanÅn bütün renklerini, deÃiËimlerini
görebiliyoruz.. Sevdiklerimizin de bizleri
dahi düËünmeden, hep bir Ëeylerin peËinde
görüyor olduÃunu bilmenin keyfi, baËka bir Ëeyle
koËuyor ve bizlerde mevcut olan hayati öneme
kÅyaslanamayacak kadar güzel bir duygu deÃil
sahip birçok deÃerin farkÅna bile varamadan
mi?
ömrümüzü tüketiyoruz. Adeta mutsuz olmak
için çalÅËan, koËuËturan bir halimiz var.
Bizler aslÅnda yüce rabbimizin bize bahËettiÃi
göz ve görme sayesinde yaËamÅn keyfine
Geçenlerde sosyal medya ortamÅnda dolaËan
bir fotoÃraf ilgimi çekti ve bende sayfamda bu
fotoÃrafÅ paylaËtÅm. Neydi o fotoÃrafÅn içeriÃi
derseniz? FotoÃrafta “hayattaki en iyi Ëeyler
bedavadÅr” yazÅyordu. Ve bu sözü açÅklamak
istercesine çizimler ve altlarÅna yazÅlan
kelimelerle fotoÃraftaki yazÅyÅ açÅklamaya
çalÅËÅyorlardÅ.
varabiliyoruz.
Günlük yaËantÅmÅzdaki eksiklerimizi görüp
hayÅflanacaÃÅmÅza, bizlerde var olan çok
kÅymetli varlÅklarÅn deÃerini bilerek mutlu
olmaya çalÅËalÅm. Bu nimetler bizlere hiçbir
bedel olmaksÅzÅn verilmiË ve bu varlÅklarÅmÅzÅ
kaybettiÃimizde dünyayÅ versek de yerini
dolduramÅyoruz. Tüm hayatÅmÅzÅ tüketme
Bunlardan bazÅlarÅ: aile, arkadaËlar, sarÅlmak,
pahasÅna kazandÅklarÅmÅz orijinal bir gözü dahi
gülmek, uyumak, aËk, kahkaha atmak vb…
geri getirmeye, yenisini yapmaya yetmiyor. O
Ben Ëahsen bu fotoÃrafÅ çok beÃendim ve çok
da doÃru bir konuya deÃindiÃini düËündüm.
zaman sadece ve sadece görebildiÃimiz için bile
ne mutlu bizlere…
Dergimizin bu sayÅsÅna özel olan göz hastalÅklarÅ
Yüce rabbim bizleri saÃlÅÃÅmÅzdan mahrum
ile ilgili konuya bende “bedavadan kazandÅÃÅmÅz
bÅrakmasÅn…
gözümüzün kÅymetini bilelim” diyerek bir
Mutlu, huzurlu, saÃlÅklÅ ve görebildiÃimiz bir
katkÅda bulunmak istedim.
yaËam dileÃiyle…
9
Numune SaðlÜk Dergisi MAYIS - HAZñRAN - TEMMUZ 2012
1
Numune Sağlık Dergisi MART-NİSAN 2012
1
Numune Sağlık Dergisi MART-NİSAN 2012
“Yeni Dönemde
Eðitim ve AraítÜrma
Hastaneleri Eðitim
KadrolarÜnÜn
YapÜlandÜrÜlmasÜ
ÇalÜítayÜ”
EÃitim Hastaneleri ÖÃretim Üyeleri DerneÃi'nin
düzenlediÃi '' Yeni Dönemde EÃitim ve AraËtÅrma
Hastaneleri EÃitim KadrolarÅnÅn YapÅlandÅrÅlmasÅ
ÇalÅËtayÅ'' Ankara Numune EÃitim ve AraËtÅrma
Hastanesi'nde gerçekleËtirildi. EÃitim ve araËtÅrma
hastanelerindeki yapÅsal deÃiËikliÃe yönelik kaygÅ ve
önerilerini dile getiren eÃitimciler, SaÃlÅk BakanlÅÃÅ
yetkililerinin de katÅldÅÃÅ çalÅËtayda konuyu
tartÅËmaya açtÅ.
Numune SaðlÜk Dergisi MAYIS - HAZñRAN - TEMMUZ 2012
12
SaÃlÅk BakanlÅÃÅ tarafÅndan çÅkarÅlan,
eÃitim ve araËtÅrma hastanelerinin eÃitim
kadrolarÅnÅ yeniden Ëekillendiren 663
sayÅlÅ Kanun Hükmünde Kararname'nin
(KHK) ardÅndan doÃabilecek
maÃduriyetlerin engellenmesi ve yeni
kararname ile gelen deÃiËim dalgasÅnÅn
iyi yönetilerek yeni yapÅnÅn avantaja
çevirilmesi gerektiÃini öngören EÃitim
Hastaneleri ÖÃretim Üyeleri DerneÃi
üyesi eÃitimciler, konuyu SaÃlÅk
BakanlÅÃÅ Yetkilileri ve meslektaËlarÅyla
tartÅËtÅ. Yeni yapÅnÅn tüm yönleriyle ele
alÅndÅÃÅ çalÅËtayda söz alan katÅlÅmcÅlar
kararnamenin yürürlüÃe girmesinin
ardÅndan birtakÅm maÃduriyetlerin
doÃduÃunu belirterek, yeni sistemin
iËlevselliÃini arttÅrmaya yönelik
alternatifler sundu.
sayÅlÅ Kanun Hükmünde Kararname
(KHK) çÅktÅktan sonra eÃitim ve
araËtÅrma hastanelerinde eÃitim kadrolarÅ
yeniden Ëekillendi. Dün bir arkadaËÅmla
BakanlÅÃÅn toplantÅsÅnda konuËurken
(kendisi üniversitede öÃretim görevlisi),
BakanlÅk’tan kendisine uygun bir kadro
olduÃu bildirilmiË ve Ëef olarak atamasÅ
yapÅlmÅË. Ancak ËefliÃi yaklaËÅk bir hafta
sonra bu kanun hükmünde kararname ile
son bulmuËtur.
Biliyorsunuz ki önceden SaÃlÅk
BakanlÅÃÅ hastanelerindeki yapÅlanma
aËaÃÅdan yukarÅya doÃru eÃitim
kadrosu, baËasistan, Ëef muavini ve Ëef
olarak Ëekilleniyordu. Bu kararname
ile Ëef ile Ëef muavinliÃi tek bir yapÅya
dönüËtürüldü. EÃitim görevlisi olarak
yatay bir yapÅlanma saÃlanmÅË oldu.
Êef ve Ëef muavinliÃi tek bir çatÅ altÅnda
toplandÅ. BaËasistanlÅk olduÃu gibi
muhafaza ediliyor. Özellikle Ankara,
Ästanbul ve Äzmir gibi Ëehirlerdeki
büyük hastanelerde çok fazla eÃitim
görevlisi var. EÃitim verebilecek
doçentler, profesörler var. Bunlar uzman
ve baËasistan kadrolarÅnda bulunan
kiËiler. Yeni yapÅlanmada büyük ve
küçük hastanelerin durumu göz önünde
bulundurulmalÅdÅr. Merkezde fazla olan
akademisyen arkadaËlarÅmÅzÅn durumlarÅ
da göz önüne alÅnmalÅdÅr.
''Yeni yapÅlanmada büyük ve
küçük hastaneler göz önünde
bulundurulmalÅ''
Kararnamenin getirdiÃi
yapÅsal deÃiËiklikle birlikte
maÃduriyetlerin baËladÅÃÅnÅ
anlatan dernek baËkanÅ Prof.
Dr. Hürrem Bodur, büyük ve
küçük hastanelerin eÃitimci
sayÅsÅndaki büyük farkÅ iËaret
etti: ''Yeni yapÅlanmada büyük
ve küçük hastaneler göz önünde
bulundurulmalÅ.''
Biz, EÃitim Hastaneleri ÖÃretim Üyeleri
DerneÃi olarak, eÃitim hastanelerindeki
bu yapÅnÅn nasÅl yapÅlanmasÅ gerektiÃinin
tartÅËÅldÅÃÅ bir çalÅËtay düzenledik.
Bu çalÅËtaya konunun taraflarÅnÅ,
SaÃlÅk BakanlÅÃÅ’ndan yetkilileri,
merkez dÅËÅndaki eÃitim ve araËtÅrma
hastanelerinden temsilcileri (Erzurum ve
Konya’dan gelen arkadaËlarÅmÅz) davet
Prof. Dr. Hürrem Bodur
SayÅn BaËhekimler, deÃerli konuklar
hepiniz hoË geldiniz. BildiÃiniz gibi 663
13
ettik. Merkezden arkadaËlarÅmÅz da
buradalar. Yükselme ve atanma kriterleri
ne olmalÅ. Atanma mÅ? Yükselme mi
olmalÅ? Bu konularÅ enine boyuna
tartÅËacaÃÅz. Älk oturumu yönetmek için
Keçiören EÃitim ve AraËtÅrma Hastanesi
BaËhekimi SayÅn Prof. Dr. M. Ä. Safa
KapÅcÅoÃlu ile Ankara Numune EÃitim
ve AraËtÅrma Hastanesi BaËhekimi
SayÅn Prof. Dr. Nurullah Zengin’i davet
ediyorum.
''Her deÃiËim mutlaka bir Ëeyleri
götürüp bir Ëeyleri getirir''
DeÃiËimlerin getirilerinin ve
götürülerinin kaçÅnÅlmaz olduÃunu
ifade eden Ankara Numune
Hastanesi BaËhekimi Prof. Dr.
Nurullah Zengin Ëöyle konuËtu:
''YapÅlanlarÅn baËarÅya ulaËmasÅ
ancak iyi bir yönetimle mümkün
olur. Yani bu deÃiËim dönüËüm
dalgasÅ iyi yönetilirse, bizler daha
iyi Ëartlarda eÃitim vermiË olacaÃÅz,
aksi halde ise tersi olacak. ''
Prof. Dr. Nurullah Zengin
DeÃerli hocalarÅm, deÃerli konuklar
hepiniz hoË geldiniz. Burada önemli bir
toplantÅ yapÅyoruz. Birkaç açÅdan önemli.
Öncelikle eÃitim ve araËtÅrma hastanesi
eÃiticileri olarak bir araya geldik ve
kendimizle ilgili bir konu hakkÅnda bir
toplantÅ gerçekleËtiriyoruz. En önemlisi
bence bu.
Olaya biraz daha geniË açÅdan
baktÅÃÅmÅzda belki bizden öncekilerin
Numune SaðlÜk Dergisi MAYIS - HAZñRAN - TEMMUZ 2012
yaËamadÅÃÅ bir deÃiËim dönemini de
yaËÅyoruz. Ben önemli birkaç tespit ile
konuËmamÅ sÅnÅrlÅ tutmak istiyorum.
YaËanan deÃiËim dalgasÅndan bakanlÅÃÅn
merkez teËkilatlarÅ, il yapÅlanmalarÅ
ve bunun da bir sonucu olarak eÃitim
yapÅlanmalarÅ ciddi olarak etkilendi,
etkilenmeye de devam edecek. Hürrem
Bey’in ifadesiyle sanki hiç deÃiËmeyecek
gibi duran bir Ëeflik yapÅlanmasÅ deÃiËti.
Her deÃiËim mutlaka bir Ëeyleri götürüp
yeni bir Ëeyleri getirir. YapÅlanlarÅn
baËarÅya ulaËmasÅ ancak iyi bir yönetimle
mümkün olur. Yani bu deÃiËim dönüËüm
dalgasÅ iyi yönetilirse, bizler daha iyi
Ëartlarda eÃitim vermiË olacaÃÅz, aksi
halde ise tersi olacak. Bunu da kabul
etmemiz gerekiyor.
EÃitim Hastaneleri ÖÃretim Üyeleri
DerneÃi gerçekten bu noktada bir
inisiyatif aldÅ. Ben sadece bardaÃÅn dolu
tarafÅnÅ görmek düËüncesinde deÃilim.
Bütün olarak konu artÅsÅyla eksisiyle
tartÅËÅlÅrsa daha faydalÅ olacaktÅr.
Birkaç olumlu noktaya da iËaret etmek
istiyorum. Çünkü bardaÃÅn dolu tarafÅnÅ
görmemek de bazen bizi yanlÅË yerlere
götürebiliyor. Öncelikle
böyle bir inisiyatif çok
olumlu bir adÅm.
ÇoÃu zaman
karar vericiler
ile alanda
bulunanlar
ve akademik
çevreler
arasÅnda
saÃlÅklÅ bir
iletiËim olmuyor.
‘Akademik
Uzm. Dr. Engin Uçar
çevreler olarak bizler yapmamÅz
gerekenleri yapÅyor muyuz?’ diye de
düËünmek lazÅm. Neticede böyle bir
derneÃin inisiyatif almasÅnÅn önemine
bir kez daha vurgu yapmak istiyorum.
AltÅ çizilmesi gereken bir baËka nokta
ise bakanlÅÃÅmÅzÅn yaklaËÅmÅ. SaÃlÅk
BakanlÅÃÅ bu organizasyonu her aËamada
destekledi. Bunu belirtmeden geçmek de
eksiklik olur.
ToplantÅ çok isabetli bir zamana
denk geldi. BaËhekim arkadaËlarÅmÅz
biliyorlar, önümüzdeki günlerde
altmÅËtan fazla hastanenin baËhekimi
bakanlÅÃa teker teker çaÃÅrÅlarak eÃitim
kapasiteleri, eÃitici kadrolarÅnÅ masaya
yatÅracak ve yeni bir deÃerlendirme
yapÅlacak. Onun hemen öncesi burada
böyle bir toplantÅ yapÅp en azÅndan
teamüllerin belirlenmesi, bakanlÅkta
yapÅlacak kapsamlÅ deÃerlendirmeye de
ÅËÅk olacaÃÅnÅ ümit ediyoruz.
AslÅnda karar vericiler, alanda
olanlar. BunlarÅn arasÅnda akademik
çevrelerde olabiliyor. Êu tespiti de
yapmak gerekiyor. Bizler belki kendi
önceliklerimizle olaya bakÅyoruz. Hâlbuki
karar vericiler çok farklÅ kesimlerin
durumlarÅnÅ dikkate almak zorunda.
EÃitim AraËtÅrma Hastanelerinde eÃitim
görevlisi yapÅlanmasÅ gibi spesifik
konuda bile konunun çok farklÅ taraflarÅ
olabiliyor. YÅllarca Ëeflik yapmÅË bir
hocamÅzla ile belki yÅllardÅr akademik
unvan taËÅyan bir genç arkadaËÅmÅzÅn
olaya bakÅËÅ farklÅ olabiliyor. Özellikle
akademik ünvanlÅ arkadaËlarÅmÅzÅ
düËündüÃümüzde önlerinde bir tarafta
eÃitim kapasitesi olan ama kadrosu
dolu, diÃer tarafta eÃitici ihtiyacÅnÅn
haf safhaya çÅktÅÃÅ hastaneler var.
Bir yanda doçentlik unvanÅ olan,
uzmanÅ bol olan bir hastane yer
alÅrken öbür tarafta Ëef ve Ëef
muavini kadrolarÅ defalarca
açÅlmÅË ama kadrosu bir
türlü dolmamÅË eÃitim
hastaneleri yer alÅyor.
BunlarÅn aslÅnda
hepsini bir bütün
olarak düËünmemiz gerekiyor. Yani biz,
gerçekten karar vericilere faydalÅ öneriler
götürecek isek bütün farklÅ parçalarÅ
dikkate alarak bir deÃerlendirme
yapmamÅz gerekiyor.
Program hazÅrlanÅrken bir noktaya
hassasiyet gösterildi. Merkezdeki
hastanelerin idarecilerinin, eÃitim
görevlerinin yanÅnda özellikle öncelikleri
farklÅ olan diÃer hastanelerin de
bulunmasÅ ve görüËlerine yer verilmesine
özel önem verildi. Hepimizin ortak
dileÃi -bundan hiç Ëüphem yokfaydalÅ bir toplantÅ olacaÃÅ. Burada
alÅnacak kararlar inËallah önümüzdeki
haftadan itibaren baËlayacak olan
deÃerlendirmelere faydalÅ olacaktÅr.
Böyle toplantÅlara her zamankinden çok
ihtiyacÅmÅz var.
EÃitim araËtÅrma hastaneleri bir yana,
üniversitesi hastanelerinin de farklÅ
nitelikte büyük problemleri bulunuyor.
YaËadÅÃÅmÅz bu deÃiËim dönemine Dernek
olarak olumlu katkÅda bulunabilirsek,
inanÅyorum ki bundan herkes olumlu
yönde istifade edecektir. Bu duygu
ve düËüncelerle toplantÅnÅn baËarÅlÅ
geçmesini diliyor ve sözü Safa Hocama
bÅrakÅyorum.
Birbirimizi anlÅyor olmamÅz
gerçekten çok önemli
''ÄletiËimin önemini vurgulayan
Keçiören EÃitim ve AraËtÅrma
Hastanesi BaËhekimi Prof.
Dr. M.Ä Safa KapÅcÅoÃlu, ''
Birbirimizi anlÅyor olmamÅz
gerçekten çok önemli. BunlarÅn
hepsini ben bilgi alÅËveriËi olarak
deÃerlendiriyorum.'' diye konuËtu.
Prof. Dr. M. Ä. Safa KapÅcÅoÃlu
KÅymetli meslektaËlarÅm, deÃerli
hocalarÅm hoË geldiniz. Öncelikle bu
toplantÅyÅ düzenleyen EÃitim Hastaneleri
ÖÃretim Üyeleri DerneÃi’ne teËekkür
etmek istiyorum. Bu derneÃimiz
geçtiÃimiz aylarda Ästanbul’da yapÅlan
SaÃlÅk EÃitimi Kongresi’ni düzenleyen
dernekler arasÅndaydÅ. DerneÃin bu
eÃitim ile ilgili faaliyetlerinin artarak
devam etmesinden mutluluk duyuyorum.
Önemli bir konuyu konuËacaÃÅz.
Nurullah Hocam’da birçok hususta
Numune SaðlÜk Dergisi MAYIS - HAZñRAN - TEMMUZ 2012
14
deÃerlendirmeler yaptÅ. Ben sözü deÃerli
hocalarÅma vermeden Ëunu söylemek
istiyorum. Hep iletiËimden söz ediyoruz,
karËÅlÅklÅ anlaËmadan bahsediyoruz.
Birbirimizi anlÅyor olmamÅz gerçekten
çok önemli. BunlarÅn hepsini ben bilgi
alÅËveriËi olarak deÃerlendiriyorum.
ÄletiËime güzel bir örnek olmasÅndan
dolayÅ bir fÅkra devam edeceÃim.
Äzmir’den trene yaËlÅ bir teyze biner ve
görevliye der ki: Yavrum Menemen’e
gelince bana haber ver. Teyze Menemen’e
gitmiyor aslÅnda Ankara’ya gidiyor ama
Menemen’e gelince görevliye bana haber
et diyor. Görevli de “Tabi teyzeciÃim
diyor” ve tren yoluna devam ediyor. Gece
vakti Menemen’i geçerler. Görevlinin
aklÅna hemen yaËlÅ teyze gelir ve koËarak
makinistin yanÅna giderek “Bir teyze var
Menemen’de inecekti, ne yapacaÃÅz” der.
Makinist “O zaman geri geri gideriz.
Soran olursa da makaslarda bir sorun
var, onun için geri geri gidiyoruz” deriz.
Tren geri geri giderek Menemen’e gelir
ve görevli koËarak yaËlÅ kadÅnÅn yanÅna
gider ve “Teyze Menemen’e geldik” der.
Teyze uykusundan uyanÅr ve “TeËekkür
ederim” der ve tekrar uyur. Êimdi
iletiËim böyle bir Ëey. Gerçekten iletiËimin
gerçek amacÅ insanlarÅn tam manasÅyla
birbirlerini anlamalarÅ. O yüzden bu
tip toplantÅlarÅn çok önemli olduÃuna
inanÅyorum ve özellikle eÃitim ile ilgili
böyle bir toplantÅyÅ çok önemsiyorum.
HocamÅzÅn da söylediÃi gibi buradan
çÅkacak kararlar herhalde SaÃlÅk
BakanlÅÃÅ’na muhakkak bir rapor halinde
iletilecek. Bundan sonraki yapÅlacak
iËlerde de buradan çÅkacak görüËlerin
yol gösterici olacaÃÅna inanÅyorum.
DolayÅsÅyla hepinize tekrar hoË geldiniz
diyerek müsaadenizle hocalarÅmÅzÅ davet
etmek istiyorum.
''EÃitim hastanelerinde bu birden
çok rol nedir? EÃitici olmak bir
roldür. Hizmet üreten kiËi olmak
ayrÅ bir roldür. Bir de çoÃu kez göz
ardÅ ettiÃimiz araËtÅrmacÅ olmak
da bir roldür. Bu roller kimi zaman
üst üste kimi zaman da birbiriyle
örtüËen kesiËen alanlara sahiptir.
Ama kesinlikle üç farklÅ rol vardÅr.
EÃitici olmak, hizmet üreten ve
araËtÅrmacÅ olmak.''
Uzm. Dr. Engin Uçar
SayÅn baËkanlar, sayÅn katÅlÅmcÅlar
hepinizi saygÅyla selamlÅyorum. Sahip
olmadÅÃÅm halde sahip olmak istediÃim
en önemli sÅfatlardan bir tanesi hoca
olmak. Lisede okurken hep öÃretmen
olmak istemiËimdir. TÅp fakültesinde
okurken en büyük hedefim öÃretim
görevlisi olmaktÅ. Fakat rüzgâr veya
hayat ÅrmaÃÅ bizi alÅyor baËka yerlere
götürüyor. Tabi daha maç bitmedi, belki
ilerlerde hoca unvanÅnÅ gerçekten taËÅrÅz.
Mesela Engin Hocam dedikleri zaman
bu benim çok hoËuma gidiyor. Äkinci bir
tespit ile devam etmek istiyorum.
Az önce baËkanlarÅmÅz da bahsetti.
Söylenmek ile söylemek arasÅnda
bir fark var. Akdeniz ülkelerinde
veya diÃer OrtadoÃu toplumlarÅnda
daha çok söyleniliyor, söylemiyoruz
söyleniyoruz. Bizim erkeklerimiz daha
çok kahvehanelerde, çay sohbetlerinde
15
her gün devletler kurar, devletler yÅkarlar.
Ben bunlarÅn hepsini söylenmek olarak
addediyorum. Söylemeyi daha organize
bir iËlem olarak görüyorum. Özellikle
de söyleme iËleminin yazÅlÅ olmasÅ
gerektiÃini düËünüyorum. Hele ki devletin
dilinin yazÅlÅ olduÃunu düËünürsek
söyleneceÃimiz Ëeyleri yazÅlÅ olarak
söylememiz gerekiyor.
Söylenmek ile söylemek arasÅndaki bir
fark da adresin çok önemli olmasÅdÅr.
Söylenirken ortaya söylenilir, söylerken
doÃru adrese söylenir. O yüzden bu
toplantÅnÅn ve buna benzer toplantÅlarÅn
raporlarÅnÅn doÃru adrese iletilmesi
gerçekten çok büyük bir önem arz ediyor.
DoÃru adrese teslim etmediÃimiz zaman
siz yine söylediÃinizi zannedersiniz
ama söylenmiË olarak kalÅrsÅnÅz. DoÃru
kiËilerin söylemesi gerekiyor. Ben burada
kiËilerin doÃru olduÃunu düËünüyorum.
Bu Ëart yerine gelmiË durumda. DiÃer
iki Ëart da yerine geldiÃinde yaptÅÃÅmÅz
iËi layÅkÅyla yapmÅË olacaÃÅmÅzÅ
düËünüyorum.
EÃitici olmak, hizmet üreten ve
araËtÅrmacÅ olmak
KeËke bakanlÅktan daha çok katÅlÅm
olsa. Hukukçular aramÅzda olsa. Ama bu
toplantÅnÅn amacÅnÅn bugün burada bitmiË
olmayacaÃÅnÅ, devamÅnÅn geleceÃini
düËünüyorum. EÃitim hastanelerinde
eÃitim kadrolarÅ… Peki kim bunlar? Ben
sadece bu kiËilerin çok rollü yani birden
fazla rolü olan insanlar olduklarÅna
dikkat çekmek istiyorum. EÃitim
hastanelerinde bu birden çok rol nedir?
EÃitici olmak bir roldür. Hizmet üreten
Numune SaðlÜk Dergisi MAYIS - HAZñRAN - TEMMUZ 2012
kiËi olmak ayrÅ bir roldür. Bir de çoÃu kez
göz ardÅ ettiÃimiz araËtÅrmacÅ olmak da
bir roldür. Bu roller kimi zaman üst üste
kimi zaman da birbiriyle örtüËen kesiËen
alanlara sahiptir. Ama kesinlikle üç farklÅ
rol vardÅr. EÃitici olmak, hizmet üreten
ve araËtÅrmacÅ olmak. Bu hocalÅk aslÅnda
Ortaçaà baËlarÅnda baËlayan üniversite
geleneÃinin bir sonucu olmuË. Akademik
hayata vermiË olduÃu bir hediye olmuË
hocalÅk.
Doktora diye bir kelime var, biliyorsunuz
onun da tohumlarÅ Ortaçaà Ätalya’sÅnda
atÅlmÅË. Älk üniversitelerin eÃitim metodu,
usta-çÅrak iliËkisinin metodolojik olarak
yerleËtirildiÃi ustanÅn çÅraÃÅna verdiÃi
eÃitim Ëeklinde görülüyor. DoktoranÅzÅ
tamamladÅÃÅnÅz zaman artÅk siz de bu
iËi bilen birisi olarak baËkalarÅnÅn elini
tutacak duruma geliyorsunuz. Bunu çok
sÅk tekrarlamaya baËlarsanÅz kurumsal
bir yapÅ içesinde istihdam edilirsiniz ve
profesör oluyorsunuz, hoca oluyorsunuz.
Profesörlük aslÅnda bir üst basamak,
doçent de onun yardÅmcÅsÅdÅr aslÅnda.
Eve götürülecek bir unvan olmadÅÃÅnÅ
düËünüyorum. Doçentlik ve profesörlüÃü
kurumsal bir unvan
olduÃunu
Prof. Dr. Ali RÅza OdabaË
düËünüyorum. Bir de uzmanlÅÃa eË deÃer
olarak görülen doktora meselesi var ki bu
konuya burada hiç girmek istemiyorum.
birisi var. BunlarÅn alt mevzuatlarÅ,
ikincil mevzuatlarÅ henüz yayÅnlanmadÅ.
Bu gecikmede eleËtirilmesi gereken bir
nokta. 663 sayÅlÅ KHK çÅktÅktan sonra
bu mevzuatlarÅn uygulama kÅlavuzlarÅ,
yönetmelik, yönerge, genelge adÅna ne
derseniz deyin bu silsilenin tamamlanmÅË
olmasÅ lazÅmdÅ Ëimdiye kadar. Bir de
“hastane yöneticisi” diye bir pozisyon
var. Bana verilen süreyi daha fazla
uzatmak istemediÃim için son olarak
bundan bahsetmek istiyorum.
EÃitim görevlisi nedir peki? 3359 sayÅlÅ
kanunumuzun EK 1. Maddesi eÃitim
görevlisi olarak buradaki hocalarÅmÅzÅn
birçoÃunun unvanÅ olan Ëef, Ëef muavinini
tarif ediliyordu eskiden. KasÅm ayÅnda
663 numaralÅ Kanun Hükmünde
Kararname (KHK) ile kanunda yapÅlan
bir deÃiËikle eÃitim görevlisi unvanÅ
geldi. EÃitim görevlisi daha önce baËka
mevzuatlarda baËka bir niteliÃe sahip bir
unvan idi. Yani mevzuatlarÅn bu kadar
sÅk deÃiËmesi aslÅnda bazen uygulayÅcÅlar
tarafÅndan takip edilmesini bile zorluyor.
Bu da eleËtirilmesi gereken bir nokta
olabilir. 2011 yÅlÅndaki bu deÃiËiklik ile
unvan deÃiËikliÃi oldu. Yani eski Ëef ve
Ëef yardÅmcÅlarÅ, bir de baËasistan unvanÅ
deÃiËti. EÃitim görevlisi oldu. ArtÅk bir
kiËi BaËasistan kadrosunda 1 yÅldan
fazladÅr çalÅËÅyorsa eÃer o da eÃitici, yani
hoca. Bu hoca dediÃimiz kesim eÃitim
hastaneleriyle kÅsÅtlÅ kalmÅyor.
KHK ile Kamu Hastaneleri Kurumu
diye bir kurum oluËturuldu. Kamu
Hastaneleri Kurumu’na baÃlÅ birlikler
oluËturulacak. Genel Sekreterlikler
oluËturulacak, detaylarÅnÅ bilenleriniz
eminim ki vardÅr ve hastanede bir
hastane yöneticisi oluËturulacak. Hastane
Yöneticisi ile BaËhekim arasÅnda bir
rol çatÅËmasÅ olabilir. Bütün bunlarÅn
masaya yatÅrÅlmasÅ, uygulayÅcÅ olarak
sizler tarafÅndan bu rapora iËlenmesi
gerektiÃini düËünüyorum.
SaygÅlar sunuyorum, teËekkür ediyorum.
Hoca eÃitme kapasitesi olan kiËi
eÃitim görevlisi olmasa da, OrtaçaÃ
Ätalya’sÅndan gelen profesörlük ve
doçentlik unvanÅnÅ elde etmiË bir takÅm
kiËilere de hoca diyoruz, eÃitici diyoruz.
BaËasistan olmasa da, eÃitici olmasa
da profesörlük ve doçentlik unvanÅnÅ
akademik olarak alan kiËilerde eÃiticidir.
YardÅmcÅ doçentler de bu havuzun içinde
olabilir. EÃitim hastaneleri bakanlÅÃa
baÃlÅ. Onlar da bu havuzun içesinde.
Hepsinin sorunlarÅnÅn konuËulmasÅ
gerektiÃini düËünüyorum.
EÃitim görevlerine atanmada
kriterler ne olmalÅ?
''Eskiden aynÅ adÅ taËÅyan birden
çok klinik bulunuyordu. Asistan
sadece hocasÅnÅn bildiklerini
öÃreniyordu. Kliniklerin
birleËmesiyle asistan eÃitimi
bu açÅdan bakÅldÅÃÅnda daha iyi
olacak. ''
666 numaralÅ KHK ile ortaya çÅkan
bazÅ tereddütlerin konuËulmasÅ
gerekir. Mesela bunlardan
birisi eÃitim sorumlusu ile
idari sorumlu arasÅndaki
fark. Son mevzuatta
“eÃitim sorumlusu”
denilen bir pozisyon
var. Kliniklerde
eÃitimlerden sorumlu
“idari sorumlu” diye
Numune SaðlÜk Dergisi MAYIS - HAZñRAN - TEMMUZ 2012
Prof. Dr. Ali RÅza OdabaË
SayÅn baËkanlar, deÃerli dinleyenler,
sevgili katÅlÅmcÅlar hepinize saygÅlarÅmÅ
ve sevgilerimi iletiyorum. Ankara
Numune EÃitim ve AraËtÅrma
Hastanesi’nde hayatÅmÅn önemli bir
ölümü geçti. Hakikaten burada geçen
günlerimi hiç unutmadÅm. Giderken
gözleri yaËlÅ ayrÅldÅm. Hatta geri dönmeyi
çok istedim, bu sevdiÃim hastaneye.
Bir gün Ärfan Bey “Sana da Numune
mikrobu bulaËmÅË, kolay kolay çÅkmaz”
demiËti. Herhalde doÃru. Hep Numunenin
önünden geçerken gözlerim yaËarÅr.
Äyi anÅlarla ayrÅldÅÃÅm bir hastane.
Her geldiÃimde de gerçekten gurur
duyuyorum. Güzel iËlerin yapÅldÅÃÅ,
teamülleri, kurallarÅ olan çok iyi bir
hastane. Yöneticileriniz iyi çalÅËÅyorlar.
16
Onlarla gurur duyabilirsiniz. Bana
konuËma fÅrsatÅnÅ veren arkadaËlarÅma
çok teËekkür ediyorum. Ben biraz farklÅ
bir konuya deÃineceÃim.
olmadÅlar. Älk sÅnavdÅ bu ve kalite
açÅsÅndan istediÃimiz baËarÅyÅ belki
de yakalayamadÅk. BaËka bir problem
yoktu. Bu açÅdan bakÅldÅÃÅnda doçent
olmuË, profesör olmuË kiËiyi bir daha
sÅnava almak doÃru deÃil. O zaman hem
baËasistanlara, hem profesörlere hem de
doçentlere aynÅ sorular soruldu.
EÃitim görevlerinin önündeki engellerden
söz etmek istiyorum. 663 sayÅlÅ KHK
yayÅnlandÅ ve bunun en önemli yan
etkilerinden birisi kliniklerin birleËmesine
olanak saÃlamasÅ. Eskiden aynÅ adÅ
taËÅyan birden çok klinik bulunuyordu.
Asistan sadece hocasÅnÅn bildiklerini
öÃreniyordu. Kliniklerin birleËmesiyle
asistan eÃitimi bu açÅdan bakÅldÅÃÅnda
daha iyi olacak.
Bu kadrolara atanmada 2547 numaralÅ
yasanÅn 25. Maddesindeki profesörlüÃe ve
doçentliÃe atama kriterleri kullanÅlmalÅ.
Peki, nasÅl olacak; kadrolar açÅlacak,
ilgili arkadaËlar müracaatlarÅnÅ
yapacaklar, 3 tane profesör seçilecek,
dosyalar gidecek bunlarÅn eÃitici
nitelikleri deÃerlendirilecek. Êahsi
kanaatim sÅnav yapÅlmasÅndan daha
ziyade dosya deÃerlendirmesi Ëeklinde
olmalÅ. BaËasistanlar için de aynÅ sistem
getirilebilir.
663 sayÅlÅ KHK, eÃitim hastanelerinde
eÃitimin profesörler, doçentler, yardÅmcÅ
doçentler ve baËasistanlar tarafÅndan
verileceÃini belirtiyor. Bu eÃitim
kadrolarÅna atamalarÅn da açÅlacak
olan kadrolara müracaat edilerek dosya
deÃerlendirmesi Ëeklinde yapÅlacaÃÅndan
bahsediyor. BaËasistanlar için belki özel
bir tanÅm yapÅlacak, belki de bir sÅnav
getirilecek. Peki, bu eÃitim görevlerine
atanmada kriterler ne olmalÅ? SÅnavla
mÅ, dosya deÃerlendirmesi ile mi olmalÅ?
ArtÅk Ëefliklerin kaldÅrÅlmasÅ ve
kliniklerin birleËmesiyle Ëuna olanak
saÃlandÅ; ÖrneÃin sizin çok iyi bir genel
cerrahi kliniÃiniz var, burada olduÃu
gibi. Böbrek nakli yapÅlÅyor. YakÅnda
karaciÃer nakline de baËlanacak.
Diyorsunuz ki pankreas nakli de yapmak
istiyorum. Böyle bir kadro açtÅÃÅnÅz
zaman Ëunu diyebilirsiniz: Üniversite
hastanelerinde olduÃu gibi ben pankreas
Daha önce sÅnav yapÅldÅ, Ëahsi fikrim
sÅnav çok ciddi yapÅldÅ, uzun zaman
harcandÅ ama sorularÅ hazÅrlayan
arkadaËlarÅmÅz yeterince dikkatli
17
nakli konusunda da deneyimli bir eÃitim
görevlisi istiyorum. AslÅnda alt mevzuatta
buna da olanak saÃlayan bir düzenleme
yapÅlmalÅdÅr.
ÊiËkin kadrolara sebebiyet
verilmemelidir
EÃitim görevlilerinin hastane tarafÅndan
belirlenmesinde eÃitim hastanelerinde
eÃitici kadrolarÅn yapÅlandÅrÅlmasÅnda
kesinlikle hastanenin fiziki ËartlarÅ ve
eÃitim olanaklarÅnÅn deÃerlendirilmeli
norm kadro oluËturulmalÅ ve ËiËkin
kadrolara sebebiyet verilmemelidir.
Ästanbul Üniversitesi Çapa TÅp Fakültesi
Hastanesi’nde genel cerrahi kliniÃinde
altmÅË profesör var. Hepsine bir
ameliyathane veremezsiniz. YarÅn eÃitim
hastanelerine çok sayÅda atama olursa
aynÅ duruma gelinebilir. Eskiden bir
Ëef, iki de Ëef muavini vardÅ. Äki veya
üç tane baËasistan vardÅ. Birden çok
klinik olduÃunda sayÅ artÅrÅyordu ama
benzer bir düzenleme getirilebilir. Üç
veya dört eÃitim görevlisi ile bu sayÅ
arttÅrÅlabilir. Bununla ilgili bir düzenleme
yapÅlmasÅnda fayda var. Yine hem
hastane bazÅnda hem de birim bazÅnda
yeni düzenlemeler yapÅlmalÅdÅr. EÃitim
hastanelerinin yeterli eÃitici kadrosu
Numune SaðlÜk Dergisi MAYIS - HAZñRAN - TEMMUZ 2012
oluËmadÅÃÅ takdirde de eÃitim yetkisi
verilmemesinde fayda var. Sadece tek bir
klinik olarak deÃil hastaneyi bütün olarak
düËünmek gerekiyor. Yani sizin radyoloji
kliniÃiniz yoksa dâhiliye kliniÃinizde iyi
olmayabilir. Kliniklerin komple olmasÅnda
da fayda var.
Peki, her doçent ve profesör eÃitici
kadrosuna atanabilir mi? AslÅnda doçent
ve profesör olmak son zamanlarda çok
kolay hale geldi. Hele iç hastalÅklar ve
çocuk hastalÅklarÅnda yan dal yapan
hemen herkes kural olarak ya doçent
ya da profesör olabiliyor. Eskiden
eÃitim hastanelerinde doçent olmanÅn
çok gereÃi yoktu. Uzman olarak devam
eden çok nitelikli arkadaËlarÅmÅz vardÅ.
Ama doçent ya da profesör deÃillerdi.
Zannedersem SaÃlÅk BakanlÅÃÅ doçent
ya da profesör olmayan kimseyi bu
görevlere atamayacak. Bana bu daha
uygun gibi geliyor. EÃitim hastanelerinin
eÃitici kadrosuna iliËkin boË kadrolarÅn
ilan edilip fazla zaman geçmeden seçim
yapÅlmasÅnda fayda var.
Ben buraya gelmeden önce arkadaËlarÅma
böyle bir toplantÅya katÅlacaÃÅmÅ
belirttim. Neler söylemek istediklerini
sordum. Birçok arkadaËÅm
mali konulardan
bahsetti. 663
sayÅlÅ KHK’de bir
madde var. EÃitim
hastanelerindeki
doçent doktor
atamalarÅnda
mevcut kadrolar
istiyorum. Burada idari sorumlunun
uzman doktor olabileceÃi belirtiliyor.
Êuan hiçbir problem yok, güveniyoruz.
BaËhekim arkadaËlarÅmÅz en yetkin
birisini atayacak. Son birkaç senede
çok iyi Ëefler atandÅ. YarÅn ne olacaÃÅnÅ
hiçbirimiz bilmiyoruz. Bir iktidar
deÃiËikliÃinde atamalar tamamen tasfiye
hareketine dönüËebilir. Üstelik bu sizin
çÅkardÅÃÅnÅz bir kanunla oluyor. Kimse de
buna ses çÅkaramaz. Burada aslÅnda Ëöyle
olmasÅ lazÅm: EÃitim sorumlularÅndan bir
tanesi idari sorumlu da olabilir. Böyle bir
düzenleme daha faydalÅ olacaktÅr. Gerek
eÃitim, gerekse idari sorumlularÅnÅn
görevlendirilmesinin 1 yÅl olmasÅ çok
kÅsa bir süre. Siz eÃitim sorumlusunuz
ve asistana tez verdiniz. Sizi çok ciddiye
almayabilir çünkü bir yÅl süreniz var
deÃiËeceksiniz nasÅlsa. Sürenin 3 yÅla
çÅkarÅlmasÅnda fayda var
kullanÅlabilir diye. Alt mevzuatta da
buna uygun bir düzenleme yapÅlÅrsa
bazÅ arkadaËlarÅmÅz “hülle profesör”
kaygÅsÅndan da uzaklaËmÅË olur. Özlük
haklarÅmÅz ve aldÅÃÅmÅz sabit ücretler
gözden geçirilmelidir. Birçok hekim
arkadaËlarÅmÅz izine bile çÅkmak
istemiyor. Performans uygulamasÅnda da
bazÅ deÃiËikliklere gidilmesi gerekiyor.
Bireysel performans yerine klinik
performans düËünülmelidir. Çünkü siz
eÃitim hastanesisiniz. KliniÃiniz eÃitim
kliniÃi, aslÅnda ürettiÃiniz ürün bireysel
deÃil kolektif bir ürün. Neticede birisi
polikliniÃe birisi ameliyathaneye giriyor.
Bizim hastanemizin bazÅ kliniklerinde
Ëöyle bir uygulama yapÅlÅyor. ArkadaËlar
havuzda paralarÅnÅ topluyorlar ve
herkesin bir katsayÅsÅ var. Bu kat sayÅyla
herkes o havuzdan parasÅnÅ alÅyor.
Böyle olunca da klinikte pek bir sorun
yaËanmÅyor.
BaËka bir sorun da Ëu: YakÅn zamanda
hastane idarecileri ile tanÅËacaÃÅz.
Hastane idarecileri Ëimdi doktor olacak.
Muhtemelen hastane idarecileri birkaç
yÅla kadar doktor da olmayacak. O zaman
doktor olmayan hastane yöneticisi gelecek
ve “idari sorumlu sensin”, “eÃitim
sorumlusu sensin” diyerek bir fakülte
dekanÅ gibi davranacak. Bu doktor deÃil
hekim deÃil nasÅl olacak bu iË? Burada
bu yetki keËke baËhekimlere bÅrakÅlsa.
Hastane yöneticilerinin hekim olmamasÅ
sÅkÅntÅlar doÃuracaktÅr. Êimdi eÃitim
hastanesindesiniz, eÃitim yapÅyorsunuz
ama bakan dönem içi tayin yapÅyor, bir
arkadaË geliyor. 45 yaËÅnda ne makale
çevirebiliyor, ne ameliyat yapabiliyor. SÅrf
hizmet puanÅ yüksek olduÃu için oraya
geliyor. AslÅnda eÃitim hastanelerinde
PDC oluËturulurken bunlara da dikkat
etmekte fayda var.
Bana göre 663 sayÅlÅ KHK’nin ileriye
dönük bazÅ sÅkÅntÅlar oluËturabilecek
noktalarÅ var. EÃitim sorumlularÅ ve idari
sorumlular aynÅ kiËilerden oluËturulmuË.
AslÅnda bunlarÅ ayÅrmak çok doÃru deÃil.
Çünkü siz ameliyat yapÅyorsunuz, örneÃin
bir açÅk kalp ameliyatÅ yapÅyorsunuz, bu
sadece eÃitim için yapÅlmÅyor, hizmet
için yapÅlÅrken de eÃitim de beraberinde
geliyor. BaËbakan ülkeyi yönetiyor.
Görev daÃÅlÅmÅ yapmÅË, baËhekim
hastaneyi yönetiyor görev paylaËÅmÅnÅ
yapmÅË. AslÅnda bir klinik yöneticisi hem
hizmetlerini yapabilir hem de eÃitim
verebilir. EÃitim ve idari sorumlularÅn
birleËmesinde fayda var.
Prof. Dr. Adil EryÅlmaz
Hastane yöneticilerinin
hekim olmamasÅ sÅkÅntÅlar
doÃuracaktÅr
663 sayÅlÅ KHK’nin
baËka bir tereddütlü
kÅsmÅnÅ da
belirtmek
EÃitim ve idari sorumlunun
aynÅ kiËi olmasÅnda çok ciddi
sakÅncalar var
''Bu arkadaËlarÅmÅz da eÃitim
görevlisi olduÃunda hizmeti kim
verecek. Belki de yük bizlere
binecek. Bu düËünülerek kadrolar
açÅlmalÅ ve bu arkadaËlarÅmÅzÅn
da bir Ëekilde deÃerlendirilmesi
gerekecektir diye düËünüyorum.''
Numune SaðlÜk Dergisi MAYIS - HAZñRAN - TEMMUZ 2012
18
Prof. Dr. Adil EryÅlmaz
klinik Ëef muavini ve baËasistanlarÅn
tedavi hizmetleri yönetmeliÃinde görev
ve sorumluluklarÅ belirtilmiËtir. Hatta
klinik Ëef yardÅmcÅlarÅ için “klinik Ëefinin
verdiÃi görevleri yapar” Ëeklinde bir
tanÅmlama vardÅ. Ben bunu burada Ëunun
için söylüyorum: Bir Ëekilde bu görev ve
sorumluluklarÅn altÅ doldurulmalÅdÅr. Bu
bir eksikliktir.
Çok deÃerli arkadaËlarÅm, derneÃimize
ve bakanlÅÃÅmÅza bizlere böyle bir
toplantÅ ËansÅ verdiÃi için teËekkür ederek
sözlerine baËlamak istiyorum.
Öncelikle eÃitim ve araËtÅrma
hastanelerinde son dönemlerde SaÃlÅk
EÃitimi Genel MüdürlüÃü’ne baÃlanmasÅ
aslÅnda bizim için ideal bir yapÅlanma
idi. Ancak Safa Hocam da bilecek ki
bütün sorunlarÅ SaÃlÅk EÃitimi Genel
MüdürlüÃü çözdüÃü için bazÅ sorunlar
yaËanÅyor. Ben burada eÃitim ve
araËtÅrma hastanelerinin tamamen belli
bir genel müdürlüÃe baÃlanmasÅnÅ tüm
hizmetlerin ve sorunlarÅn da bu genel
müdürlükçe çözülmesini en akÅlcÅ çözüm
olarak düËünüyorum. Äkinci konu Ali
RÅza Hocam bahsetti. Biliyorsunuz ki
son yapÅlanma ile klinik Ëeflikleri artÅk
bitmiËtir. Ancak sistem olarak bana göre
klinik ËefliÃi devam etmektedir. Çünkü
eÃitim ve idari sorumlu dediÃimiz tek
kiËiler özellikle tek klinik gibi yerlerde
klinik Ëefidir ve Ali RÅza Hocama
tamamen katÅlÅyorum. EÃitim ve idari
sorumlunun aynÅ kiËi olmasÅnda çok
ciddi sakÅncalar vardÅr. EÃitim ve idari
sorumlularÅnÅn görev ve sorumluluklarÅ
belirtilmiËtir. Belki bir takÅm ilaveler
yapÅlabilir. Ancak eÃitim görevlilerinin
görev ve sorumluluklarÅ belirlenmemiËtir.
Bu bir eksikliktir. EÃitim görevlisi ne
yapmalÅdÅr. Engin Hocam biraz bahsetti.
Biz biliyoruz ki eskiden klinik Ëef,
Êimdi burada benzetilmek istenen
üniversite benzeri bir ana bilim dalÅ
yapÅlanmasÅ göze çarpÅyor. Ancak
hepimizin bildiÃi bir Ëeyi tekrar
etmek istiyorum. EÃitim ve araËtÅrma
hastanelerini yapÅsal olarak üniversite
hastanelerinden bir takÅm farklÅlÅklar
göstermektedir. Birkaç örnek verecek
olursak bizlere baÃlÅ en az altÅ veya yedi
semt polikliniÃimiz bulunmaktadÅr. Bu
hepinizin bildiÃi Ëeyler ama söylemekte
fayda var. Çok yoÃun faaliyet gösteren
saÃlÅk kurulu bulunmaktadÅr. Çok yoÃun
çalÅËan acil ve poliklinik hizmetleri
bulunmaktadÅr. Yani biz hizmet aÃÅrlÅklÅ
ve fÅrsat bulduÃumuz ölçüde eÃitim
yapabilen kurumlarÅz. Üniversitelerde
ise eÃitime daha fazla zaman ayrÅldÅÃÅnÅ
biliyoruz.
Klinik Ëef ve Ëef muavinlerinin eÃitim
görevlisi olarak ister unvanÅ olsun
ister olmasÅn eÃitim görevlisi olarak
tanÅmlanmasÅ bence oldukça olumlu bir
davranÅËtÅr. Çünkü bizim hocalarÅmÅz
bizim zamanÅmÅzda hepsi uzmandÅ. Ama
bizler doçent, profesör olduk. Onlar
19
bizleri yetiËtirdiler. O kiËilerin doçent,
profesör olamamalarÅnda bir takÅm
engeller olabilir, o zaman üniversitelerin
bakÅË açÅsÅ deÃiËik olabilir. Ama bizler
çabaladÅk, daha çok çalÅËtÅk, hocalarÅmÅz
bizlere yön verdi ve biz de doçent,
profesör olduk. Bizim önceden kadro
unvanÅmÅz klinik Ëef, Ëef muavini idi. O
nedenle ben bakanlÅÃa teËekkür ederim.
Çok isabetli olmuËtur.
AyrÅca burada yÅllardan beri baËasistan
ve uzman doktor olarak çalÅËan
ve bir Ëekilde akademik olarak da
çalÅËmalarÅna devam eden profesör ve
doçent arkadaËlarÅmÅz bulunmaktadÅr.
Êimdi biraz sonra sakÅncalarÅnÅ da
söyleyeceÃim ancak bazÅ kÅstaslar
getirilerek bu arkadaËlarÅmÅzÅn bir
Ëekilde klinik Ëef, Ëef muavinlerinde
olduÃu gibi deÃerlendirilmesini yararlÅ
görüyorum. Bunlar ne olabilir? Mesela
doçentlikte 5 yÅllÅk bir kriter getirilebilir.
BaËasistanlar eÃitim kadrosunda
bulunduÃu için ayrÅ tutulabilir. Ancak
bunun yapÅlabilmesi için kadro açÅlmasÅ
gereklidir. Çünkü bir anda biz profesör
ve doçentleri eÃitim görevlisi yaparsak
bir kaos ortamÅ da olabilir. Belirli
kriterlerle personelle yapÅlan çalÅËmalar
sonucunda bu arkadaËlarÅmÅzÅn
deÃerlendirilmesi gerekir. Neden gerekir?
Bu insanlar yetiËmiË kiËileridir. Numune
Hastanesi’nin Ëu anda görülmeyen
yüzleridir ve çok büyük iËler yapmÅËlardÅr,
halen de yapmaktadÅrlar. Bunun tek bir
sakÅncasÅ var. BaËtan beri konuËtuÃumuz
Numune SaðlÜk Dergisi MAYIS - HAZñRAN - TEMMUZ 2012
eÃitim görevlisi baËasistandan ibaret olan
son yapÅlanmadÅr. Bu arkadaËlarÅmÅz da
eÃitim görevlisi olduÃunda hizmeti kim
verecek. Belki de yük bizlere binecek.
Bu düËünülerek kadrolar açÅlmalÅ ve
bu arkadaËlarÅmÅzÅn da bir Ëekilde
deÃerlendirilmesi gerekecektir diye
düËünüyorum.
Kariyer konusunda fÅrsat eËitliÃi
saÃlanmalÅ
Êimdi Ëöyle bir sorun daha var. ArtÅk
biliyorsunuz eÃitim görevlisi olmak için
dosyalar üç hocaya gidecek. Hocalar
dosyalarÅ inceleyecek ve kararlarÅnÅ
verecek. Bu durumda kendisini yetiËtiren
kariyeri olmayan profesör ve doçent
arkadaËlarÅmÅzÅn yükselme ËansÅ
kalmayacak. Yani kaynaÃÅmÅz bir Ëekilde
kuruyacaktÅr. Bunu buradan söyleyeyim.
Evet bazÅ arkadaËlarÅmÅz bir Ëekilde
kariyer sahibi olamamÅË. Ama belki bir
sÅnav olsa bu kiËiler de en azÅndan fÅrsat
eËitliÃi saÃlanÅp sÅnavlara girecekler ve
bir Ëekilde eÃitim görevlisi olma yolu
onlara da açÅlacaktÅr. Êimdi 7 Nisan
2012 tarihinde baËasistanlÅk ile ilgili
yeni bir yönetmelik çÅktÅ. Yönetmelikte
benim dikkatimi çeken madde var. Diyor
ki; sözlü sÅnav jürisi üniversitede profesör,
eÃitim hastanelerin eÃitim sorumlusu
profesör ve doçentlerden oluËur. Êimdi
bakÅn burada baËasistan kadrosunda
olan profesör ve doçent arkadaËlarÅmÅz
var. SÅnav jürisine girebilirler bir engel
yok. Êimdi eÃer bu arkadaËlarÅmÅza siz
Prof. Dr. Mücahit Görgeç
baËasistanlÅkta sÅnav jürisine girme
hakkÅ veriyorsanÅz o zaman yükselmeleri
için de bir Ëans vermeniz gerekir diye
düËünüyorum.
AslÅnda ben tartÅËmacÅ olarak
katÅlacaÃÅmÅ düËündüÃüm için bir
sunum hazÅrlamadÅm. Zaten benden
önceki konuËmacÅlar özellikle Ali RÅza
Hocam çok dolgun bir sunum yaptÅ. Ben
hazÅrlayacaÃÅm sunum da onun tekrarÅ
Ëeklinde olurdu. Sunum hazÅrlamamam
isabet olmuË.
663 sayÅlÅ KHK çÅktÅktan sonra daha
önce TÅpta UzmanlÅk Kurulu hazÅrladÅÃÅ
yönetmelikle çeliËen durumlar ortaya
çÅktÅ. Ben bunu yetkili arkadaËÅmla
görüËtüm. Hakikaten yönetmelikte çok
düzeltilmesi gereken konular var.
EÃitim hastanelerinde çalÅËma sürem
yaklaËÅk 26 yÅl. 4 yÅl ÊiËli EÃitim ve
AraËtÅrma Hastanesi’nde baËasistanlÅk,
sonra 8 yÅl HaydarpaËa Numune
EÃitim ve AraËtÅrma Hastanesi’nde Ëef
muavinliÃi, sonra 2 yÅl Taksim EÃitim ve
AraËtÅrma Hastanesi’nde Ëeflik, sonra
da 12 yÅl daha HaydarpaËa Numune
EÃitim ve AraËtÅrma Hastanesi’nde
Ëeflik yaptÅm. Êu anda son kararname
ile Ëeflik sisteminin kaldÅrÅlmasÅyla Son
Mohikan Êefi olarak eÃitim ve araËtÅrma
hastanesinden ayrÅldÅm. Ben nesli tükenen
son Ëeflerden birsiyim.
TaËraya gelince, taËra konusunda Ëu anda
ne yaparsak yapalÅm belli bir süreye
ihtiyacÅmÅz var. Burada, taËradan gelen
hocalarÅmÅz var. Onlar kendi durumlarÅnÅ
çok daha iyi biliyor. Buradaki kadrolarÅn
dolmasÅ biraz zaman alacak diye
düËünüyorum. Êimdi bu kadro tahsisi
birimde mi olacak, hastanede mi olacak?
Hastanelerin her birinin farklÅ bir yapÅsÅ
var. Mesela Numune Hastanesi’nin genel
cerrahi kliniÃinde oldukça fazla sayÅda
eÃitim görevlisi profesör ve doçent var.
Ama bir baËka klinikte de bir tane klinik
hocasÅ ve birkaç tane de uzman var.
Bu nedenle bu konuda bizimle deÃil de
bakanlÅkla yapÅlan çalÅËmalar sonunda
karar verilse daha uygun olur diye
düËünüyorum.
Sistemin bir karmaËa içinde olduÃu
hepimizin ortak fikri. Bir çÅkÅË
arÅyoruz inËallah iyi bir çÅkÅË bulunur.
Ben Ëeflik sisteminin iyi bir sistem
olduÃunu savundum. 2004-2005
yÅlÅnda HaydarpaËa Numune EÃitim ve
AraËtÅrma Hastanesi’nde baËhekimlik
de yaptÅm. O sÅrada baËhekimler için
muayenehane kapatma kanunu çÅkÅnca
sevgili muayenehanemi bÅrakamadÅm.
Çünkü muayenehanem KadÅköy’de
arkasÅnda 1 dönüm bahçesi olan ve
gerçekten çok sevdiÃim balkonu olan bir
muayenehaneydi. O huzur ortamÅnÅ terk
etmek bana çok acÅ verdi. BaËlarda terk
etmemek için direndim ama sonra terk
etmek zorunda kalÅnca eÃitim hastanesine
veda ettim. Bende HaydarpaËa Numune
EÃitim ve AraËtÅrma Hastanesi’ne
gerçekten aËÅktÅm. Ama artÅk ihtiyarladÅ
HaydarpaËa.
Hepinize katÅldÅÃÅnÅz için teËekkür
ediyorum.
Sistem karmaËa içinde
''Êeflik sistemi artÅk eskisi
gibi iËlemez. Ben hep Ëunu
savunmuËtum. Êeflik sistemi
iyidir. Bizim problemimiz iyi bir
Ëefi nasÅl bulacaÃÅz ve o kliniÃin
baËÅna nasÅl getireceÃiz. Sonra her
Ëey bozulabilir. Bir Ëef kapasitesi
azaldÅÃÅ zaman güç ve kuvvetten
düËtüÃü zaman o Ëefi çok kÅrmadan
nazik bir Ëekilde o makamdan
nasÅl alÅrÅz da yerine baËka bir Ëef
atarÅz.''
EÃitim hiyerarËi ile oluyor
Êeflik sistemi artÅk eskisi gibi iËlemez.
Ben hep Ëunu savunmuËtum. Êeflik
sistemi iyidir. Bizim problemimiz iyi
bir Ëefi nasÅl bulacaÃÅz ve o kliniÃin
baËÅna nasÅl getireceÃiz. Sonra her Ëey
bozulabilir. Bir Ëef kapasitesi azaldÅÃÅ
zaman güç ve kuvvetten düËtüÃü zaman
o Ëefi çok kÅrmadan nazik bir Ëekilde o
makamdan nasÅl alÅrÅz da yerine baËka
bir Ëef atarÅz. Bizim problemimiz bu
diye yÅllarca savundum. Takriben 10 yÅl
Prof. Dr. Mücahit Görgeç
Numune SaðlÜk Dergisi MAYIS - HAZñRAN - TEMMUZ 2012
20
Ädari görevli makamÅ makam olmaktan
çÅkarÅlmalÅ
boyunca. Çünkü herkesin kabul ettiÃi bir
gerçek var. EÃitim hiyerarËi ile oluyor.
Dikey yapÅlanma eÃitimde Ëart.
DiÃer bir sorun; eÃitim sorumlusu,
eÃitim görevlisi ve idari sorumlu
dengesini eÃitim hastanelerinde nasÅl
oluËturacaÃÅz? Ben idari görevli, idari
sorumlu makamÅnÅn bir Ëekilde makam
olmaktan çÅkarÅlmasÅ gerektiÃini
düËünüyorum. Çünkü aynÅ yerde iki
baË görüntüsü veriyor. Hukuki olarak
da sorumluluklarÅ var. BeË yÅl SaÃlÅk
ÊurasÅ’nda çalÅËtÅm. EÃitim hastanesinde
bu hizmet yürütülürken bir hizmet kusuru
ortaya çÅktÅÃÅnda sorumlu kim olacaktÅr?
EÃitim sorumlusu mu olacaktÅr? EÃitimi
ve hizmetin kalitesini düzenlemek eÃitim
sorumlusunun mu yoksa idari sorumlunun
mu görevi olacaktÅr? Burada bir boËluk
var.
1983 yÅlÅnda YÖK Kanunundan
sonra biliyorsunuz üniversitelerde
dikey bir yapÅlanma vardÅ o yatay
bir yapÅlanmaya geçti ve bence de bu
sistem iyi bir sistemdi. Ben ihtisasÅmÅ
bitirdikten sonra bu sistem çöktü. Belki
Ästanbul piyasa ËartlarÅ, iyi yetiËmiË
elemanlarÅn piyasa tarafÅndan çekilmesi
o süreci getirdi. Ama ne olursa o yatay
yapÅlanma Ästanbul Üniversitesi’ne çok
bir fayda getirmedi. AynÅ Ëeyin eÃitim
hastanelerinin baËÅna gelmesini hiç
istemiyorum doÃrusu. Onun için kadrolarÅ
doldurup Ëu kadar eÃitim görevlisi
dÅËÅnda eÃitim kadrolarÅ vermeyelim
demek, eÃitim hastanelerindeki
araËtÅrmayÅ düËüreceÃini düËünüyorum.
Çünkü baËasistanÅn mutlaka yükselmesi
gerekiyor. EÃer onun yükselmesini
engellersek baËasistan yayÅn yapmaz.
BaËasistanÅn yayÅn yapmadÅÃÅ bir yerde de
yayÅn durur. Onun için Ëunu savunuyorum:
EÃitim hastanesindeki bir baËasistan
doçent olduÃu zaman ona eÃitim görevlisi
unvanÅ verilmeli. O zaman kadro ËiËer
diye düËünmemek lazÅm. ÊiËmesin diye
Ëöyle bir kural konulabilir; -bir ara
bu eÃitim hastanelerinde yapÅlmaya
çalÅËÅldÅ, baËasistanlÅÃÅn süresi 4
seneyle sÅnÅrlandÅ-, baËasistanlÅk 5
sene denilir, 10 sene denilir. Zaten bir
eÃitim hastanesindeki bir baËasistan 10
yÅl içerisinde doçent olamÅyorsa ondan
sonra olma ihtimali de çok zayÅf olur.
Ama bu baËasistan hakikaten orada bir
hususta bir konuda derinleËmiË, gerçekten
uzmanlaËmÅË eÃitim hastanesinin ihtiyacÅ
olmasÅ halinde ondan vazgeçilmez.
Onu orada tutmanÅn akademik
kariyeri olmasa bile tutmanÅn yollarÅ
bulunabilir. Böyle bir ol düËünülebilir.
Êimdi bu fiili bir durum, bunun önüne
geçmemiz gerekir diye düËünüyorum.
GeçebileceÃimizi de zannetmiyorum.
Yani bir eÃitim hastanesindeki baËasistan
doçent oldu mu onu biz veya diÃer
arkadaËlarÅmÅzÅn altÅnda baËasistan
gibi çalÅËtÅrmaya devam edersek bu
onur kÅrÅcÅ olur. AynÅ zamanda motive
edici olmaz kanaatindeyim. Önemli
olan baËasistanlarÅn çalÅËma Ëevkinin
kÅrÅlmamasÅdÅr.
Taksim EÃitim ve AraËtÅrma
Hastanesi’nde bir baËasistanÅn asistanla
beraber yaptÅÃÅ ameliyatÅn olumsuz
sonucu nedeniyle açÅlan dava 10 yÅl sürdü
ve biz 60 bin Türk LirasÅ tazminata
mahkûm olduk. Onun 20 bin lirasÅnÅ
olayla hiçbir ilgim olmamasÅna raÃmen
ben ödedim. Niye, çünkü klinik Ëefi idim
ve bir sorumluluÃum vardÅ. Bundan sonra
böyle bir problemle karËÅlaËÅldÅÃÅ zaman
hukuki olarak eÃitim sorumlusu mu yoksa
idari sorumlu mu mahkemelere gidecek?
Bu konu açÅk deÃil. ÄnËallah mevzuatta
belirlenir. Ama idari sorumlunun makam
olmaktan çÅkarÅlmasÅ veya uygulamada
mutlaka aynÅ kiËinin hem idari hem de
eÃitim sorumlusu olmasÅ gerektiÃine
inanÅyorum. Çünkü Ästanbul’un bazÅ
hastanelerinde bu görevler farklÅ iki
kiËiye verildi. Bu kiËiler arasÅnda problem
çÅktÅ.
Bu kadar konuËmak yeterli diye
düËünüyorum. TartÅËmada daha
çok konuËacaÃÅz çünkü. Ben bir
muhafazakârÅm ve Ëeflik sisteminin
de muhafaza edilmesinden yana
idim. Ama olmadÅ, bundan sonra
Ëeflik sisteminin bu sistem
içerisinde uygulanmaya
çalÅËÅlmasÅ baËka
sakÅncalarÅ ortaya
çÅkaracak onun
için de bu yeni
sisteme
21
adapte olunmasÅ gerekiyor. O
adaptasyonu engelleyecek unsurlarÅn
ortadan kaldÅrÅlmasÅ lazÅm geldiÃine
inanÅyorum, teËekkür ediyorum.
''Ädari sorumlu kesinlikle uzman
olmamalÅ, çok büyük sakÅncalarÅ
var. DeÃinilmedi ama asÅl sorumlu
idari sorumlu olduÃu için aslÅnda
eÃitim görevliliÃi de bir anlamda
sÅfÅrlanmÅË durumda. BÅrakÅn klinik
ËefliÃini eÃitim görevliliÃinde bir
hamle ile tüm eÃitim görevlileri
sÅfÅr konumuna düËürülebilir. ''
Prof. Dr. Murat Alper
Herkesi saygÅyla selamlÅyorum.
Tekrara düËmemek için daha önce
konuËulmuË, katÅldÅÃÅm kÅsÅmlara
deÃinmeyeceÃim. DÅËkapÅ’da biz eÃitim
açÅsÅndan mevzuatta olmayan biraz
farklÅ uygulamalar da yapÅyoruz.
EÃitim koordinatörlüÃü yapÅsÅ kurduk.
Êu an hastanenin en dominant
bölümlerinden birisi. Bizde 120 eÃitim
görevlisi, 18 eÃitim görevlisi olmayan
uzman ve baËasistan arkadaËÅmÅz var.
BaËtan söylemek gerekirse farklÅlÅk
Prof. Dr. Murat Alper
Numune SaðlÜk Dergisi MAYIS - HAZñRAN - TEMMUZ 2012
oluËturduÃumuz alanlar bu 18
arkadaËÅ monte ettiÃimiz kurullarla
farklÅlÅk oluËturduk. Êimdi biz genel
olarak bu 18 arkadaËÅn var olan
kadrolarÅnÅn bulunduÃu yere yani DÅËkapÅ
Hastanesi’ne otomatik olarak eÃitim
görevlisi olarak atanmasÅnÅn hiçbir
sorun oluËturmayacaÃÅnÅ düËünüyoruz.
Mali Milat gibi bir Ëekilde bunlarÅn
atanmasÅ daha sonra ise kadro sisteminin
uygulanmasÅnÅ öneriyoruz. Onlar
hastanemizde aktif olarak çalÅËÅyorlar,
ËiËkinlik oluËturacaklarÅnÅ düËünmüyoruz.
Herkesi kabaca eÃitim görevlisi olmaya
teËvik eden bir sistemi öneriyoruz.
Burada eÃitim sorumlusu olamayÅp da
sistem içesinde devam edecek hocalarÅmÅz
için de kÅdemlerine göre bir farklÅ özlük
durumu oluËturulabilir. 5-10-15 yÅl artÅk
neyse. Çünkü eÃitim sorumlusu olmak
artÅk bir amaç olmaktan çÅkmalÅ. Çok
yorucu bir hedef oluyor bu veya eÃitim
sorumlusu olarak kalmak. Her zaman
uyabileceÃimiz esnek bir durum olmalÅ.
ñdari sorumlu kesinlikle uzman
olmamalÜ
Ädari sorumlu kesinlikle uzman olmamalÅ,
çok büyük sakÅncalarÅ var. DeÃinilmedi
ama asÅl sorumlu idari sorumlu olduÃu
için aslÅnda eÃitim görevliliÃi de bir
anlamda sÅfÅrlanmÅË durumda. BÅrakÅn
klinik ËefliÃini eÃitim görevliliÃinde
bir hamle ile tüm eÃitim görevlileri
sÅfÅr konumuna düËürülebilir. EÃitim
görevlisinin görevi sadece asistan
listesi hazÅrlamak gibi bir durum
pratik olarak yaËanacak. Bununla karËÅ
karËÅyayÅz. EÃitim sorumlularÅnÅn 1
yÅl için atanmasÅ son derece yanlÅË.
Kendi gördüÃümü söyleyeyim: Hiçbir
arkadaËÅmÅz önünü görüp inisiyatif
alÅp bir icraat uygulamÅyor. Hepsi
iËleri rölantide götürüyor, bir sonraki
dönemde ne olur diye. EÃitim sorumlusu
3 yÅllÅÃÅna atanmalÅdÅr. Benim bireysel
görüËüm olarak baËasistanlÅk kurumuna
gerek olmadÅÃÅnÅ, sistem içerisinde yeri
olmadÅÃÅnÅ düËünüyorum. Ek olarak
farklÅ bir konu ama söylemek istiyorum
daha önce veri tabanlarÅ uygulamasÅ
eÃitim hastaneleri için çok büyük bir
hizmet olmuËtu. BunlarÅn daralmamasÅnÅ
aksine artarak devam etmesini diliyorum.
YurtdÅËÅ kongre izinleri farklÅ bir konu
olmasÅna raÃmen deÃineceÃim; yÅllÅk
izinden sayÅlmamalÅ. DiÃer konularÅn
çoÃuna deÃinildiÃi için saygÅlar
sunuyorum.
AslÅnda Ali RÅza Hocam da bahsetti.
Türkiye’nin en güzel hastanelerinden
birisi; hem eÃitim imkânlarÅyla hem
mekanik ya da fiziki ËartlarÅmÅzdan
dolayÅ güzel bir hastaneye sahibiz.
Buna karËÅlÅk birkaç kliniÃimizde ancak
eÃitim faaliyetlerini yürütebileceÃimiz
kadrolarÅmÅz var. Hali hazÅrda
patolojide ben varÅm, beyin cerrahide bir
arkadaËÅmÅz var, kalp damar cerrahisinde
bir arkadaËÅmÅz var. BaËka kimse yok.
Hâlbuki Ëu noktada biraz ayrÅËtÅÃÅmÅz
noktalar var, tabi yaËayÅnca anlÅyorsunuz
bunu. Bir eÃitim araËtÅrma hastanesinin
bütün kliniklerin eÃitim ve araËtÅrma
veren klinik olmasÅnÅ düËünmüyorum.
Belki bu zorunluluktan kaynaklanan veya
hali hazÅrda yaËadÅÃÅmÅzdan bir sorundan
kaynaklanan bir çözüm önerisi de olabilir.
Evet, birbiriyle baÃlantÅlÅ olan, birbiriyle
TÅpta UzmanlÅk KararÅ ile bir Ëekilde
rotasyona tabi olan bazÅ kliniklerin
eÃitim kadrolarÅnÅn oluËturulmasÅ
mutlaka gerekli. Çünkü orada sÅkÅntÅlar
da yaËÅyoruz. Bunu her zaman hele
Erzurum gibi yerlerde mesela Van’da,
DiyarbakÅr’da saÃlamak çok da mümkün
görünmüyor. Ama bir Ëekilde burada da
asistanlarÅmÅz var, bunlarÅn eÃitimlerinin
tam olmasÅ gerekiyor.
''Ondan önce bütün hayatÅm
üniversitede geçti. Ama Ëu kadarÅnÅ
samimiyetle söyleyebilirim: OnlarÅ
da iyi anlÅyorum çünkü üniversite
hastanesinde çalÅËÅp da dÅËarda bir
dünyadan haberdar olan çok az
hocamÅz var. Buna ben de dahilim."
Üniversite hastanesinde çalÅËÅp da
dÅËarda bir dünyadan haberdar olan
çok az hocamÅz var
Üniversitelerle iËbirliÃinden söz edildi
çok de güzel örnekleri var. BazÅ sÅkÅntÅlÅ
yerlerin de olduÃunu biliyorum. Ama
buna karËÅlÅk köklü üniversitelerin pek
çoÃu afiliyasyon sisteminin kendileri için
çok da gerekli olduÃuna pek inanmÅyor.
DolayÅsÅyla bütün iË ve imkânlarÅnÅzÅ
bize devredin, biz sizi eÃitiriz modunda
beklenti olabiliyor. Hâlbuki kimse
elindeki imkânÅ paylaËmaktan yana
deÃil. Belki onlarÅ da anlayabiliyorum.
Çünkü ben son dört yÅldÅr eÃitim
araËtÅrma hastanelerinde çalÅËmaktayÅm.
Ondan önce bütün hayatÅm üniversitede
geçti. Ama Ëu kadarÅnÅ samimiyetle
söyleyebilirim: OnlarÅ da iyi anlÅyorum
çünkü üniversite hastanesinde çalÅËÅp
da dÅËarda bir dünyadan haberdar
olan çok az hocamÅz var. Buna ben de
dahilim. Êöyle düËünüyordum; DÅËarÅda
örneÃin bir Numune Hastanesi var.
Ben dÅË dünyanÅn aslÅnda gerçek dünya
olduÃunu sonradan anladÅm. Gerçek iË
yürüten, gerçek hasta bakan o Ëehre gelen
hastalarÅn yüzde 60-70, hatta yüzde
Prof. Dr. FazlÅ ErdoÃan
Prof. Dr. FazlÅ ErdoÃan
SayÅn baËkanlar, deÃerli katÅlÅmcÅlar
hepinizi saygÅyla selamlÅyorum.
Safa HocamÅn bahsettiÃi konulara
deÃineceÃim, gördüÃüm kadarÅyla burada
konuËma yapan arkadaËlarÅmÅzÅn hemen
hemen tamamÅ eÃitim elemanlarÅnÅn
fazlalÅÃÅndan yakÅndÅ ve bunlarÅn
bir Ëekliyle farklÅ kadrolara
farklÅ unvanlarla bir
yerlere getirilmesi
gerektiÃinden bahsetti.
Ben bunun tam tersini
yaËayan bir kurumum.
Numune SaðlÜk Dergisi MAYIS - HAZñRAN - TEMMUZ 2012
22
80’nin problemini çözmeye çalÅËanlar
oradaki arkadaËlarÅmÅz. BunlarÅn çoÃu
da ne garip bir tesadüf ki, Erzurum’da
uzman ettiÃimiz arkadaËÅmÅzdÅr. Ama
oraya geçtiklerinde bir anda vasÅfsÅz
eleman durumuna düËüyorlar. Bir
taraftan uzman ederiz, bir kliniÃi
yönetebilir diye altÅna imza atarÅz ama
yetkinliÃi konusunda kuËkulanÅrÅz. Bunun
çok doÃru olmadÅÃÅnÅ düËünüyorum.
Samimi kanaatim bu.
DediÃim gibi bakanlÅÃÅmÅz bir takÅm
hastane rolleri belirliyor. ÄËte A-1 Rolü
Hastane, A-2 Rolü Hastane, Ëu an için
benim hastanem A-1 ile A-2 arasÅnda
bir yerde. BazÅ kliniklerde eÃitim
görevi ifa ediyor ancak bazÅ kliniklerde
bunlar henüz doldurulamadÅ. Safa
HocamÅn söylediÃi gibi üç kez kadro
ilanÅna çÅkÅldÅ, buna raÃmen müracaat
olmadÅ. Ankara’da, Ästanbul’da fazla
olan arkadaËlarÅmÅzÅ açÅkça davet
edebilirim, Erzurum yaËanÅlacak bir
yer. Erzurum’a gelirseniz sizi uzun süre
çok güzel bir Ëekilde aÃÅrlayabiliriz. Bu
açÅk bir çektir. ÄnËallah bundan sonra
açÅk bir kadro olursa arkadaËlarÅmÅz
gelebilirler, onlara güzel imkânlar
sunabiliriz. UmarÅm bundan sonraki
23
süreçte perifdeki hastanelerimizin de hem
kaliteli hizmet sunmasÅ hem de hasta
hizmeti verebilmesine imkan saÃlayacak
bir takÅm düzenlemeler olur.
EÃitim görevlisi unvanÅnÅ
taËÅmayan arkadaËlarÅmÅz için
nasÅl bir yol çizilecek?
Rahmetli Ähsan DoÃramacÅ’dan güzel
bir söz söylemek istiyorum. Atatürk
Üniversitesi’nin kuruluËunda kendisi
Milli Pediatri Kongresi’nde bir sunum
yapmÅËtÅ, onun alÅntÅsÅyla devam edeyim:
Ankara’da Hacettepe kurulacaÃÅ zaman
Ästanbul, taËrada üniversite mi kurulur
diye tepki gösteriyor. Sonra Hacettepe
kuruluyor, Ankara kuruluyor ardÅndan
Erzurum’a Atatürk Üniversitesi veya
doÃuda bir üniversite kuralÅm dendiÃinde
bu sefer Hacettepe ekibi taËrada
üniversite mi kurulur moduna giriyor.
Bu çok önemliydi benim için. “TaËrada
eÃitim araËtÅrma hastaneleri olur mu”
gibi bir yanlÅËÅnda içinde olmamak
gerekiyor. Bir, sÅfÅrdan her zaman büyük,
oralara da tohumlarÅn atÅlmasÅ lazÅm.
YarÅn oralarda da mutlaka çok daha
kaliteli hizmet üretecek, çok daha iyi
eÃitim kadrolarÅnÅn olacaÃÅnÅ samimiyetle
söylüyorum. Hepinizi tekrar saygÅyla
selamlÅyorum.
Prof. Dr. Nurullah Zengin
Bir baËhekim olarak benim aklÅm
önümüzdeki hafta olacak toplantÅlarda.
O toplantÅlarda ne olacak. NasÅl geçecek
yani bakanlÅÃÅn kafasÅnda neler var
hakikaten bunlarÅ merak ediyorum.
Êimdi konular eÃitim görevlilerinin
sorunlarÅ olursa bu çok geniË bir alan
içeriyor. Yani cezai konulardan tutun,
eÃitim görevlisi, idari görevli tanÅmlarÅna
kadar çok geniË bir yer buluyor. Hâlbuki
Ëu anda en sÅcak konu baËka akademik
unvanlÅ olup da yani profesör veya doçent
olup eÃitim görevlisi unvanÅnÅ taËÅmayan
arkadaËlarÅmÅz için nasÅl bir yol
çizilecek? Bu noktada bakanlÅÃÅmÅzÅn bir
Ëeyler yapma çabasÅ içerisinde olduÃunu
aslÅnda biliyoruz. Bu net bir Ëey. Ama bu
nasÅl olacak? Ölçü olarak ne alÅnacak?
KonuËmacÅlarÅmÅz görüËlerini belirttiler.
Ben sadece bunlarÅn tespitini yapmak
istiyorum. Burada bence kritik iki nokta
var. Birincisi herhangi bir branËta eÃitim
görevlisi sayÅsÅ ne olacak? Ne esas
Numune SaðlÜk Dergisi MAYIS - HAZñRAN - TEMMUZ 2012
alÅnacak? Êimdi Ëeflik sisteminde Ëöyle
bir yapÅ vardÅ; Êeflik dediÃiniz birim bir
Ëef, iki Ëef yardÅmcÅ, dört baËasistan ve
uzamandan oluËur denilirdi. Yani net
bir tanÅmlama karËÅmÅza çÅkardÅ ve hiç
Ëüphesiz her hastanenin her hangi bir
branËtaki kapasitesi farklÅydÅ. Bundan
sonra da böyle olacak. DolayÅsÅyla
artan ihtiyaçlar yeni Ëefliklerin
kurulmasÅyla idame ediliyordu ve bu
ihtiyaç böyle karËÅlanÅyordu. Êimdi
Ëeflik yapÅlanmasÅ bir hücre yapÅlanmasÅ
olmayacaksa bir hastanenin bir
branËÅndaki eÃitim görevlisi ihtiyacÅ
nasÅl belirlenecek? Bu konuya Ali
RÅza Bey deÃindi. Yani anlayabildiÃim
kadarÅyla eskisi gibi olsun dedi eÃer
yanlÅË anlamadÅysam. Birinci nokta
bence; bir branËtaki eÃitim görevlisi
sayÅsÅnÅn dikkate alÅnmasÅ gerekiyor.
DiÃer konuysa, belki daha sÅcak bir konu
yani akademik unvanÅ olup da eÃitim
görevlisi olmayan arkadaËlarÅmÅzÅn ne
yapÅlacaÃÅ konusunda. NotlarÅmdan
yine yanlÅË anlamadÅysam dört farklÅ
öneri geldi. Ama Ali RÅza Bey dosya
deÃerlendirmesini önerdi. AnladÅÃÅm
kadarÅyla kadro ilan edilecek,
dosyalarla müracaat edilecek ve jüri
deÃerlendirmesine tabi tutulacak.
Fatih Bey’in önerisi bu noktada bir
beË yÅl ifadesi oldu. Yani doçentlikte
beË yÅl geçirenlerin eÃitim kadrolarÅna
atanmasÅnÅ, Mücahit Bey her akademik
unvanÅ olanÅn doÃrudan eÃitim
kadrolarÅna geçirilmesi gerektiÃini
söyledi. Murat Bey’in ise daha farklÅ bir
önerisi oldu. O mevcutlarÅn doÃrudan
atanmasÅnÅ ama bundan sonra da
atanacaklarÅn da bir kadro tahsisi
Ëeklinde atanmasÅnÅ önerdi. Yani en
sÅcak konuda dört farklÅ öneri geldi.
Herhalde bu önemli konularÅ toplantÅnÅn
ikinci kÅsmÅnda bakanlÅk yetkililerinin
katÅlÅmlarÅ ile detaylÅ bir Ëekilde
tartÅËacaÃÅz. TeËekkür ederim.
Numune Enfeksiyon KliniÃi’nin kaç
uzmana ihtiyacÅ var. Bunu belirlememiz
lazÅm, bunu belirledikten sonra bunlarÅn
daÃÅlÅmÅna bakmamÅz lazÅm. Bu
uzmanlardan belli bir kÅsmÅnÅ zorunlu
olarak vereceÃimiz bu istisna kadrolara
ayÅrÅp gerisinin tamamÅnÅ eÃitenler
tarafÅna almamÅz lazÅm. Yani hepimizin
kliniklerinde vardÅr. Burada otuz
yÅldÅr uzmanlÅk yapan arkadaËÅmÅzÅn
uzmanlÅÃÅna hiçbir sözümüz yok ama
ne eÃiten ne de eÃitilen böyle kiËilerin
eÃitim hastanelerinde yeri olmayacak.
Yani bunun eËit karËÅlÅÃÅ biraz önce
bir hocamÅz söylemiËti. Üniversitelerin
yapÅlarÅna benzer bir yapÅ olacak.
EÃitim hastanelerinde iki tür hekim
olacak: eÃitilenler ve eÃitenler
Ben Ëunu hatÅrlÅyorum. Eskiden
Emekli sandÅÃÅ ile SSK birleËtirilecek
denildiÃinde iki farklÅ Ëey denildi. Emekli
SandÅÃÅ mensuplarÅ bizi de SSK’lÅya
benzetecekler diye itiraz ediyorlardÅ,
SSK’lÅlar da bizi de Emekli SandÅÃÅ gibi
yapacaklar diye seviniyorlardÅ. BildiÃim
kadarÅyla bu ikisinin de ortasÅ oldu.
Êu anda bu düzenlemede de ikisinin
ortasÅ olacak diye düËünüyorum. Öyle
üniversitelerde yaygÅn olduÃu Ëekliyle
-herkes için aynÅ kefeye koymuyorumsöylüyorum: Hoca hastaya elini sürmez.
Prof. Dr. Ärfan Êencan
Hepinize çok teËekkür ederim, baËta bu
toplantÅyÅ organize ettiÃi için Hürrem
Hocama teËekkür ederim.
Öncelikle eÃitim hastanelerinde iki tür
hekim olacak. EÃitilenler ve eÃitenler.
Bunun dÅËÅndakiler istisna olacak.
Ästisnadan kastÅm ne; eË durumundan
dolayÅ görev yapan arkadaËlarÅmÅz.
Onun için öncelikle hastanelere sadece
eÃitim kadrosunu deÃil, eÃitim ve hizmet
kadrosunu birlikte düËündük. Ankara
Numune SaðlÜk Dergisi MAYIS - HAZñRAN - TEMMUZ 2012
24
Asistanlar hepsini yapar. DanÅËma
ihtiyacÅ hissederse danÅËÅr, deÃilse asistan
bitirir gider. Böyle bir tarz olmayacak.
Tüm hastalara mutlaka uzmanÅn eli,
gözü deÃmiË olacak. Bir de eÃitilen grup
olacak. Yani ben bir makaleyi yazmam
arkadaË benim makale ile iËim yok veya
benim ÜDS ile falanla hiç iËin yok. Ya da
benim seminerde iËim yok diyen bir kiËi
eÃitim hastanesinde uzman olarak veya
hekim olarak bulunmayacak.
–bunu özellikle tÅrnak içinde söylüyorum
çünkü bunlar maÃduriyet de deÃil
diyebilirsiniz-, AmacÅmÅz bunlarÅ bir
veya iki yÅl vekâleten görevlendirme.
Yani Ëu anda ki konu bu. Bunu herkesi
olduÃu yerde mi yapalÅm, yoksa her
hastane için belli bir sÅnÅrlama koyalÅm,
her klinik için mi bir sÅnÅrlama koyalÅm
yoksa hastane için koyalÅm? Hastane
kendi klinikleri arasÅnda seçimini
yapsÅn. Mesela Numune Genel Cerrahi
KliniÃi’nde 30 kiËi var ama KBB de 5
kiËi var, KBB hepsini yapsÅn, cerrahi
bir Ëey yapmasÅn mÅ? BunlarÅ tartÅËtÅk,
epeyce gittik geldik, her bir düËünceye
karËÅ düËünceler oluËtu. Êimdi yine
burada düËünceleri almak daha doÃruya
ulaËmak için çalÅËtÅÃÅmÅz konu bu. Êunu
iyice bilin bu kadroya atama deÃil çünkü
kadroya atama net tanÅmlanmÅË dosya ile
olacak, kadro ilanÅ ile olacak. Bu kesin.
Vekâlet verme iËi gelince, vekâlette bir yÅl
olarak düËünülüyor. Bir veya iki yÅl onu
tartÅËÅyoruz ama hakim görüË aÃÅrlÅklÅ
olarak bir yÅl olarak düËünülüyor.
Biliyorsunuz ki atama yönetmeliÃin
de eÃitim hastanelerine baËvuracaklar
arasÅnda asgari baËasistanlÅk görevi
aranÅyordu, kura görev tayini ile
geleceklerdi. Êimdi baËasistanlÅk
yönetmeliÃini yayÅnladÅk. Gördünüz
hepiniz. BaËasistanlÅk yönetmeliÃinde
kriterler doÃrusunu isterseniz biraz
zor oldu. Biraz yüksek oldu. Bu daha
çok büyük üniversitelerin yardÅmcÅ
doçent olarak koyduÃu kriterlere
eË deÃer. BaËasistanlÅk kriterlerini
karËÅlamayan Türkiye’de altmÅË
üniversitenin kÅrk beËine yardÅmcÅ
doçent olarak baËlanabilir. Ama bizim
eÃitim hastanelerimizde zaten o on beË
üniversitenin olduÃu Ëehirlerde aÃÅrlÅklÅ
olarak.
EÃitim hastaneleri bundan sonraki
sürecinde eÃiten ve eÃitilen olacak.
DiÃer istisna kadrolarÅ da türlü dikkate
almamÅz lazÅm. Özellikle Ankara için
Ästanbul ve Äzmir’e nazaran ciddi bir
sorun bu. Çünkü eË durumu yaptÅÃÅmÅz
eÃitimde olanlar, eÃitenler ve eÃitilenler
yani ne kadar çok eÃitim hastanesi
ne kadar çok üniversite varsa yüksek
kadrodaki kiËilerin eË durumunu
yapÅyoruz. EË durumlarÅnÅ da hepiniz
benden daha iyi biliyorsunuz. Bu eË
durumlarÅnÅn burada ne kadar çÅkacaÃÅnÅ
düËünüp ona göre bir kontenjan ayÅrÅp
gerisini eÃitici kadroya çevirmemiz lazÅm
ama bunu basamak basamak yapacaÃÅz.
BaËasistanlÅk yönetmeliÃindeki kriterleri
dikkate alarak bizim baËhekimlerle
yapacaÃÅmÅz toplantÅlarÅn konularÅndan
birisi de bu olacak. Bütün baËhekimlerin
hazÅrlÅklÅ gelmelerini tavsiye ediyoruz.
EÃitim görevlisi kadrosuna atama
malumunuz kanunu da yayÅnlandÅ dosya
ile yapÅlacak. Çünkü sÅnav olarak nispeten
en objektif olduÃunu kabul ettiÃimiz
doçentlik sÅnavÅnÅ geçmiË kiËilere ayrÅca
bir sÅnav yapmayÅ çok düËünmüyoruz.
O sÅnavÅ esas kabul edeceÃiz. O sÅnava
göre muamele yapacaÃÅz ama dosya
deÃerlendirmesi aynen profesörlükte
olduÃu gibi ya da doçentlikte olduÃu gibi,
ki siz doçent unvanÅ alsanÅz da doçentliÃe
atanmak için bir dosya deÃerlendirilmesi
yapÅlacaktÅr.
Bizdeki 25 yÅllÅk arkadaËÅmÅz 5 yÅl sonra
emekli olacaksa toplam kontenjanÅ
belirleyip o beË yÅl bittikten sonra
asistanla deÃiËimini yapacaÃÅz. Äkincisi
ise Ëu anda baËasistanlÅk kriterleri
yayÅndÅ dedik, baËasistan sÅnavÅ hazÅrlÅÃÅ
da yapÅyoruz. Bunda da mümkün
olduÃu kadar mevcutlu kadrolarÅ teËvik
edelim ki, burada bir ËiËkinlik olmasÅn.
Mesela ben kliniÃimde 8 tane uzman
olmasÅ gerekiyor Ëu anda da fiilen 8
uzman var, bunlarÅn içinden baËasistan
Bu arkadaËlara sabit bir kadro verme
gibi bir düËüncemiz yok. Daha çok mali
açÅdan ve fiili açÅdan bu arkadaËlarÅn
bir bakÅma Ëu anda geldiÃimiz noktada
maÃduriyet olarak gözüken durumlarÅnÅ
25
çÅkmasÅnÅ zorunlu durumlarda sÅnÅrlÅ hale
getirelim ama dÅËarÅdan da 4 baËasistan
getirdiÃimizde toplam 12 kiËi olacak.
Buna ne aË yeter ne de ekmek. Ne hasta
yeter, ne nöbet. BunlarÅ dikkate alarak
planlamamÅzÅ ona göre yapmalÅyÅz.
Kadro ËiËkinliÃine izin vermemeliyiz
Buradaki hocalarÅmÅzdan idareci
olanlar var, idareci yardÅmcÅsÅ olan
arkadaËlarÅmÅz var veya idarecilere
danÅËmanlÅk yapanlarÅmÅz var.
BaËhekimler gelmeden önce bunu
mümkün olduÃunca duyurmaya çalÅËtÅk,
yani açÅklamalarda bunu anlatmaya
çalÅËmÅËtÅk ama eksiklik varsa böylece
anlaËÅlsÅn. Êu yanlÅËa düËmemeliyiz
üniversitelerde doçent olan birisine
kadro açmamak rektörlerin elinde veya
baËka kiËilerin elinde ama biz böyle
bir Ëey yapmak istemiyoruz. Temel
sÅnav doçentlik ama Ëunu da yapmak
istemiyoruz; bir klinikte 50 profesör olup,
hiçbirisi iËlem yapmazsa normal Ëekilde
çalÅËÅlamaz. Zaten kadro ËiËkinliÃine
de izin vermemeliyiz. Onun için toplam
kadroyu belirlemeliyiz, toplam kadroda
boËluk olursa buraya gelmeli bu
gelenlerden içerisinden akademik unvan
alanlar da bu unvanlarÅn karËÅlÅÃÅ olan
mali durumlarÅ da onlara sunmalÅyÅz.
Ben size yine taslak çalÅËma ama burada
bir aile içindeyiz paylaËabiliriz. SayÅn
Bakan da bunu emeklilik konusunda
açÅkladÅ zaten. Emeklilikte hedef eÃitim
görevlisi olanlarÅn kÅdemli profesörle
aynÅ seviye çÅkarÅlmasÅ için çok ciddi
ipuçlarÅ, ciddi ÅËÅklar var. Bakan bey
hükümet üyesi ve karËÅdan ÅËÅÃÅ aldÅktan
sonra bu Ëekilde bir açÅklama yaptÅ. 4
yÅldÅr bakanÅn bunu yapmak istediÃini
yakÅndan biliyorum. Son bir buçuk yÅldÅr
da Bakan Bey açÅkça söylüyor. ÄnËallah
bu gerçekleËecek. Êu andaki kanaatim
bu yönde. Üniversitelerle afiliyasyon
konusunda bakanlÅÃÅn temel düËüncesini
biliyorsunuz. Hemen hemen herkesi
üniversiteye gittiÃinde geri alÅyor, hemen
hemen herkesin –birkaç istisna dÅËÅndaüniversiteye gitmesine onay veriyor.
Eski Ëefler, evet statü kaybettiler, eÃitim
görevlisi oldular, aslÅnda tanÅmlÅ statüde
Numune SaðlÜk Dergisi MAYIS - HAZñRAN - TEMMUZ 2012
bir Ëey kaybedilmedi. Ama fiili durumda,
fiili iËleyiËte tek olmayÅnca kural olmuyor.
Eski statüsünü krallÅk olarak kullanan
da vardÅ, hiç böyle bakmayÅp tamamen
bütün iËlerin içerisinde olanlar da. O hiç
hastaya dokunmayan klinik Ëeflerinin
ben sayÅsÅnÅn az olduÃuna inanÅyorum,
neye göre inanÅyorum çünkü evet ben
öncesini bilmiyordum ama bir sürü Ëef
vardÅ, benim gördüÃüm orada birçoÃu
kliniÃe gidiyor. Yani serviste oturan
Ëef çok azdÅ. Ya ameliyat, ya hasta ya
da derse giriyorlardÅ. Yani Ëefler çoÃu
yerde boË deÃil. Ama sadece poliklinikte
ararsanÅz sayÅlarÅ düËüktür. Ama boË mu
oturuyorlar veya orada hasta hizmetine
katÅlÅyorlar mÅ derseniz bence çoÃu
katÅlÅyordu. BunlarÅ belki dengelemek
lazÅm yani %90 deÃil de %50 ameliyata
gir, iËte %20 de polikliniÃe gir gibi
bunlarÅ dengelemek gerekiyor.
PolikliniÃi Ëunun için söylüyorum; hasta
eriËimini kolaylaËtÅrmak ve dengeyi
saÃlamak. Yoksa bütün hastalarÅn bir
Ëefe tamamen eriËmelerini beklemiyoruz.
Ama eÃitim görevlisi sayÅsÅ arttÅkça
baËasistan, uzman, eÃitim görevlisi, idari
görevli, eÃitim sorumlusunun hepsine aynÅ
gözle, uzman gözüyle bakarsak gerçekten
hastalarÅmÅzÅn büyük bir çoÃunluÃu
ilgili uzmana ulaËabiliyor, hedefimiz en
azÅndan eÃitim görevlisinin elinin ya da
gözünün deÃdiÃi hasta sayÅsÅnÅ %100 e
çÅkarmak. Bence bundan çok çok uzakta
deÃiliz. Çünkü zaten çalÅËÅyorduk belki
ameliyatlarÅ %50 azaltÅp, polikliniÃe
biraz zaman ayÅracaÃÅz. Yani Ëekil
deÃiËiklikleri ile nihai hedeflerimizden
çok da uzak olmadÅÃÅmÅzÅ düËünüyorum.
Hedefimize de ulaËacaÃÅmÅzÅ
düËünüyorum.
SORU: Toplam kadro ile anlatmaya
çalÅËtÅÃÅnÅz nedir?
Prof. Dr. Ärfan Êencan
Toplam kadro ile Ëunu diyoruz; Numune
Hastanesi’nin Onkoloji KliniÃi’nde kaç
hoca olmasÅ gerektiÃini öngörüyoruz.
BranË bazÅnda da kurum bazÅnda da.
Çünkü Numune’nin onkoloji kliniÃinde
toplam 50 hoca olursa diÃer taraflarÅ
sÅkÅntÅya sokuyor bu, bir de buradakileri
verimsizliÃe sürüklüyor. Êu anda
Gazi’nin, Ästanbul’un ve Ankara TÅp’Ån
genel cerrahisi bu duruma geldi. Yani
bu adamlar çok becerikli çok kabiliyetli
olmalarÅna raÃmen ameliyat yapmak
istese de en kaba hesapla hastalarÅ çok
kÅsa sürede taburcu etse de haftada 4
ameliyat yapmasÅ lazÅm. Daha fazla
yapacak olursa hastanede yer yok. Bu
hale de gelmememiz lazÅm.
KBB’yi fazla büyüteyim. KurumlarÅn belli
bir yerde yoÃunlaËmasÅna da belli bir
noktaya kadar bence izin vermek lazÅm.
SORU: EÃitim hastanelerinde
görevli olan doçent doktorun
profesörlüÃe yükselmesinde
düzenleme yapÅlabilir mi?
Prof. Dr. M. Ä. Safa KapÅcÅoÃlu
ProfesörlüÃe yükselme
akademik bir unvan,
üniversite de kadro
ilanÅ ile söz konusu ve
hali hazÅrda bu Ëekilde
oluyor ancak sayÅn
genel müdürümüzün
de söylediÃi gibi
profesörlüÃe yükselme Ëeklinde deÃil ama
özlük haklarÅnÅn düzeltilmesi açÅsÅndan
bir takÅm çalÅËmalarÅn içerisinde olduÃu
biliniyor. EÃitim hastanelerimizde
yaklaËÅk 1500 eÃitim görevlisi var.
BunlarÅn yarÅsÅndan fazlasÅ profesör ve
doçentlik unvanÅna sahip. BunlarÅn bir
kÅsmÅ da eÃitim görevlisi kadrosundalar.
Ancak sayÅn genel müdürümüzün de
söylediÃi gibi 370 civarÅnda uzman
kadrosunda olan akademik unvanlÅ
meslektaËÅmÅz var. Ben bütün bu
kadrolarÅn üniversitelerle bir Ëekilde
irtibatlandÅrÅlmasÅnÅn uygun olacaÃÅnÅ
düËünüyorum. Bunun için bir takÅm
mevzuat deÃiËiklikleri, kanun ve
yönetmelikler çerçevesinde yapÅlamasÅ
gerekli olabilir. Ama ben bunun eÃitim
hastanelerimize bir sÅçrama getireceÃini
düËünüyorum. O bakÅmdan mutlaka
üniversitelerle kadrosal açÅdan
irtibatlandÅrmanÅn sorunun kökten
çözüleceÃine inanÅyorum.
SORU: Daha önce bir klinik
tanÅmÅ içerisinde bir Ëef ve iki
Ëef yardÅmcÅsÅ, dört baËasistan
ve uzman kadrosu ile artan
ihtiyaçlar klinik çoÃaltÅlarak hizmet
veriliyordu. Yeni uygulamada
ne esas alÅnacak ki her kliniÃin
birbirinden farklÅ olan eÃitici kadro
ihtiyacÅ tespit edilsin? Bu konuda
bakanlÅÃÅn bir çalÅËmasÅ var mÅ?
Prof. Dr. Ärfan Êencan: Bu konuda farklÅ
taslaklar var, Ëu an için yapÅlmÅË çalÅËma
yok mevcut PDC’ler var. Mevcut PDC’ler
hastane için veya klinik için var ama
eski sisteme göre de Ëu vardÅ: Yeni bir
klinik kurduÃunuzda 8 kiËi otomatik
olarak geliyordu ve yeni bir kliniÃin
kurulmasÅnda da kanunen bir hüküm
yoktu. Ähtiyaç olduÃunda kadrolar tespit
edilebiliyordu. Êimdi yine ihtiyaç olursa
kadrolar tespit edilebilir, benim Ëahsi
düËüncem; Ankara Numune Hastanesi,
Äzmir Atatürk, Ästanbul HaydarpaËa
gibi sÅnÅfladÅk. Yirmi tane çok büyük
eÃitim hastanesi, yirmi tane orta eÃitim
hastanesi, yirmi tane de nispeten
daha küçük eÃitim hastanesi. Büyük
hastanelerde ne olmalÅ toplam 300 tane
kadro olmalÅ, burayÅ Nurullah Zengin’e
teslim ettik, yarÅn Genel Sekreter olacak,
Ankara’nÅn genelinde karar verecek; ‘Ben
burada cerrahiyi aÃÅrlÅklÅ yapmalÅyÅm,
cerrahiyi çok kuvvetli tutmalÅyÅm,
enfeksiyonu eÃitimi sürdürecek Ëekilde
tutmalÅyÅm, enfeksiyona 6, cerrahiye
30 kiËi vermeliyim. Hatta radyasyon
onkolojisi yapmamalÅyÅm. Burada KVC
yapmamalÅyÅm, sadece hastanenin zaruri
ihtiyacÅnÅ karËÅlamalÅyÅm’ gibi planlar
yapÅlmalÅ. Hastane bazÅnda bir torba
kadro olmalÅ bence. Ama kurumlarÅn belli
bir yönde ilerlemek için mesela DÅËkapÅ
ben cerrahiyi sÅnÅrlÅ bir sayÅda tutayÅm,
Numune SaðlÜk Dergisi MAYIS - HAZñRAN - TEMMUZ 2012
Prof. Dr. FazlÅ ErdoÃan
Bu konuyu damdan
düËene sormak lazÅm.
Doçent oluyorsunuz
sonra profesörlük
süreniz doluyor, ondan
sonra da yalvararak
yakararak birilerine
kendinize kaynak
bulmak zorunda kalÅyorsunuz. Ben buna
daha radikal bir çözüm bulunmasÅ
gerektiÃini düËünüyorum. O da bir Ëekilde
26
bakanlÅÃÅn uhdesinde oluËturulabilecek
bir fakülte bir üniversite artÅk adÅna ne
denilir bilmiyorum ama kimseye
yalvarmadan yakarmadan ve kimsenin de
aÃÅz kokusunu çekmeden bakanlÅÃÅn
uhdesinde bir profesörlük kadrosu
atamasÅnÅn en saÃlÅklÅ ve en kolay çözüm
olacaÃÅnÅ düËünüyorum. MevzuatÅn nasÅl
yapÅlacaÃÅ konusunda bir bilgim yok.
Ama niye birilerine yalvaralÅm biz bu
unvanÅ hak etmiËken. BakanlÅÃÅmÅz bir
Ëekilde buna bir çözüm üretebilir.
üç konu var: Birincisi, bu kiËilerin yani
akademik unvanlÅ kiËilerin mevcut
üniversitelerle irtibatÅnÅ saÃlayacak bir
mevzuat bu yapÅlabilir. Bu YÖK kanuna
yapÅlabilir bu mümkündür. Akademik
unvanlÅ olmayan kiËilerin de biraz önce
söylenilen iyileËtirme çalÅËmalarÅ
çerçevesinde ismine herhangi bir Ëey
söylenmeden mesela klinik profesörü
tabiri vardÅr yurtdÅËÅnda. Klinik profesör
Ëeklindeki bir düzenleme ile bunlarÅn
intibaklarÅnÅn yapÅlamasÅ ve haklarÅnÅn
korunmasÅ söz konusu olabilir. Veya
SaÃlÅk BakanlÅÃÅ’na baÃlÅ bir
üniversitenin kurulmasÅna gerek
kalmadan, yine YÖK çerçevesinde ayrÅ bir
SaÃlÅk Üniversitesi kurularak bir ya da
birden fazla mevcut eÃitim hastanelerinin
doÃrudan bu üniversitelerle
irtibatlandÅrÅlmasÅ söz konusu olabilir.
Prof. Dr. Mücahit Görgeç
Biliyorsunuz
Türkiye’de
yükseköÃretimi sadece
YÖK
koordinasyonunda
yapÅlÅyor. Bizim
yaptÅÃÅmÅz doktora
anlamÅndaki uzmanlÅk
eÃitiminin aslÅnda Anayasada yeri yok,
geleneklerle sürdürülüyor. Ben 1994
yÅlÅnda doçent olup 1998 yÅlÅnda Ëef
olunca Taksim’de bu iËin zihin
jimnastiÃini yapmÅËtÅk. AnayasanÅn YÖK
bölümüne bir ekleme yapmak gerekiyor,
böyle bir istisna var. SilahlÅ Kuvvetler,
Adalet BakanlÅÃÅ ve zannedersem ÄçiËleri
BakanlÅÃÅ akademi kurabiliyorlar,
“SaÃlÅk BakanlÅÃÅ’da Akademi kurabilir”
diye bir kural konulabilirse bir çözüm
olabilir. SaÃlÅk BakanlÅÃÅ olarak SaÃlÅk
Bilimleri Fakültesi veya SaÃlÅk
Üniversitesi gibi bir giriËim olursa sorun
ancak bu Ëekilde çözülebilir diye
düËünüyorum
Prof. Dr. Ärfan Êencan
ArkadaËlar hem
ÄçiËleri BakanlÅÃÅ hem
Adalet BakanlÅÃÅ hem
de SilahlÅ Kuvvetlerin
hiçbirisinin bütün
yükseköÃretimi
etkileyecek kadar
büyüklüÃü yok. ÄçiËleri BakanlÅÃÅ kendi
alanÅnda sÅnÅrlÅ. Êimdi siz SaÃlÅk
Üniversitesi’ni SaÃlÅk BakanlÅÃÅ’na
kurdursanÅz YÖK’te saÃlÅk öÃretimini
dair hiçbir Ëey kalmaz. Neden kalmaz?
Çünkü birisinin büyüklüÃü ile aktivitesi
ile diÃerini kÅyasladÅÃÅnÅzda saÃlÅkla ilgili
bütün yükseköÃretim fiili durumda SaÃlÅk
BakanlÅÃÅ’nÅn inisiyatifine geçer. Onun
için böyle bir kÅyaslama yanlÅË olur.
Bence YÖK bunu da deÃerlendiriyordur.
Êu anki üniversitelerin tüm kapasitesi
kadar eÃitim hastaneleri var ve eÃitim
hastanelerindeki hocalarÅn bir sürü
dezavantajÅna raÃmen. Hele bir de eÃitim
hastanelerinde profesör unvanÅ alÅrsa,
SaÃlÅk BakanlÅÃÅ eÃitim hastanelerinin
pratikliÃi Ëu anda üniversiteler tarafÅndan
çok bilinmiyor. DiÃer hastaneleri vs.
düËündüÃümüzde o zaman gerçekten
SaÃlÅk BakanlÅÃÅ, SaÃlÅk EÃitim
BakanlÅÃÅ’na dönüËebilir ve YÖK’ün
fonksiyonunun yaklaËÅk yarÅsÅnÅ SaÃlÅk
BakanlÅÃÅ almÅË olur.
Prof. Dr. M. Ä. Safa KapÅcÅoÃlu
Bu konuda epey kafa
yormuË birisi olarak
somut önerilerimi
yapmak istiyorum.
Mücahit HocamÅzÅn
dediÃi gibi SaÃlÅk
BakanlÅÃÅ bünyesinde
bir üniversite
kurulmasÅ ancak Anayasa deÃiËikliÃi ile
mümkün. Anayasa deÃiËikliÃinin
gündemde olduÃu bu günlerde bunu da bir
öneri olarak sunabiliriz. Ama ben buna
gerek olduÃunu düËünmüyorum. Mevcut
sistem içerisinde yapÅlabilecek belli baËlÅ
27
SORU: EÃitim ve araËtÅrma
hastanelerindeki eÃiticilerin yapmÅË
olduklarÅ bilimsel çalÅËmalarÅn
bir deÃeri olacak mÅ? Yoksa
sadece döner sermayede cüzi bir
fark olarak kalmaya devam mÅ
edecek? (Soruyu soran doktor
öneri olarak da; “eÃitim ve idari
sorumlular belirlenirken veya
yeni açÅlacak eÃitim görevlisi
kadrolarÅna atamalarda bu hususun
dikkate alÅnmasÅnÅn gerektiÃini
düËünüyorum”, demiË.)
Prof. Dr. M. Ä. Safa KapÅcÅoÃlu
Burada Ëunu hiçbir
zaman unutmayalÅm.
EÃitim
hastanelerimizde
kadro karËÅlÅÃÅ eÃitim
ile ilgili iki unvan var,
birisi baËasistan diÃeri
de eÃitim görevlisi.
Bunun dÅËÅndaki unsurlar bir
görevlendirme Ëeklinde olacak, bunu
dikkatlerinize sunmak istiyorum. EÃitim
sorumlusu olarak bir kiËinin
görevlendirilmesi bir atama deÃildir, bir
görevlendirmedir. AynÅ Ëekilde doçent ve
profesör olanlarÅn da eÃitim sorumlusu
olarak görevlendirilmesi söz konusu
olduÃunda bunlar bir görevlendirme
olacaktÅr, atama söz konusu deÃildir.
AtamanÅn kurallarÅ belli, ya sÅnavla
atama yapÅlacak ya da eÃitim görevlisine
biliyorsunuz profesör ve doçentlerin dosya
deÃerlendirmesi ilanla olacak.
Prof. Dr. Murat Alper
EÃitimle ilgili Ëuan ki
durum, ek ödeme
yönetmeliÃinde bazÅ
maddeler var ama
aslÅnda ödüllendirici
deÃil de, çok düËük bir
bazÅ var, herkese o
bazdan verelim
deniliyor, uygulamanÅn pratikteki karËÅlÅÃÅ
bu. O eËik de bizim hastanemizde 5-6
almayan var, onun dÅËÅnda herkes
otomatik alÅyor. Buna kademeli bir sistem
getirmek lazÅm.
Numune SaðlÜk Dergisi MAYIS - HAZñRAN - TEMMUZ 2012
Prof. Dr. Ärfan Êencan
Ben izninizle bu
soruyu soran
arkadaËÅmÅza ve onun
gibi düËünenlere bir
soru soracaÃÅm.
Üniversitede yayÅnlar,
doçentlik sÅnavÅna
girmek dÅËÅnda baËka
ne iËe yarÅyor? Üniversitelerde de bizden
daha fazla bir iËe yarÅyor deÃil. Hatta
bizim hastanelerimizde yayÅnlar,
ödüllendirme vs. gibi elimizdeki
argümanlarla üniversitelilerdekinden
daha deÃerlidir. Ben böyle olduÃunu
düËünüyorum.
SORU: Yeni kurulacak saÃlÅk
kampüslerinde eÃitim SaÃlÅk
Bilimleri Enstitüsü’nce mi
verilecek?
Prof. Dr. M. Ä. Safa KapÅcÅoÃlu
HayÅr, böyle bir Ëey
yok zaten bu iËin nasÅl
olacaÃÅ belli.
SORU: EÃitim görevlisi ve
baËasistan ihtiyacÅ belirlenirken
referans olarak ne alÅnacak?
ÖrneÃin on yataÃa karËÅlÅk bir
eÃitim görevlisi, iki baËasistan gibi
bir yöntem mi?
Prof. Dr. Ärfan Êencan
Bunda birçok faktör
kullanÅlacak ama
asistanlÅkla ilgili biraz
daha devam etmek
istiyorum, asistanlÅkla
ilgili Ëu an getirmeye
çalÅËtÅÃÅmÅz bir
kavram daha var.
Êehir asistanlÅÃÅ, enfeksiyon hastalÅklarÅ
asistanlarÅ bana geldiÃinde gerekiyorsa
bunlarÅ hesaplayÅp beË yÅlÅn tamamÅ bende
deyip, kemik iliÃi Onkoloji Hastanesi’nde
yapÅlÅyor orada da eÃitim kadrosu var
ama sürekli onkolojiye enfeksiyon asistanÅ
vermek deÃil, bizim asistanlarÅmÅz altÅ
ayÅnÅ orada geçirmek gibi buna yönelik
bir düËüncemiz var henüz çok ham ama
çok kiËinin kafasÅna yattÅ. Buna dönük
çalÅËmalarÅmÅz var. Bizim asistan
ihtiyacÅmÅzÅ bir kliniÃe vermek yerine bir
toplam sistem sekreterliÃinde bu iËin
kolaylaËacaÃÅnÅ düËünüyoruz. Çünkü
Genel Sekreterlik Ankara’da Onkolojiye,
DÅËkapÅ EÃtim ve AraËtÅrma Hastanesi ve
Ankara Numune EÃitim ve AraËtÅrma
Hastanesi’ne rehberlik yapacaÃÅnÅ
düËünüyorum. BunlarÅn içerisinde kadro
deÃiËtirmek de kolay olacak.
hastanelerinin hizmet fonksiyonunu ve
hizmet beklentisini ne yapacaÃÅz? Geri
plana mÅ iteceÃiz? Nitelikli hizmetin
adresi eÃitim ve araËtÅrma hastaneleridir.
EÃitim araËtÅrma hastanelerinde
uzmanlarÅn da önemli bir rol üstlendiÃini
kesinlikle göz ardÅ etmemiz gerekiyor.
EÃitici kadrosunda bulunmayan
baËasistan dahil uzman doktorlarÅn
endiËeye kapÅlmalarÅna bence hiç gerek
yok. Bence eÃitim ve araËtÅrma
hastanelerinde ya eÃitici olacak ya da
eÃitilen olacak sözü çok gerçekçi
görünmüyor.
Prof. Dr. Nurullah Zengin
SORU: Performans sisteminde
klinik performansa geçilmeli ve
asistanlar bölenden çÅkarÅlmalÅ.
Ädari sorumlu görevlendirmesi
üniversite örneÃinde olduÃu
gibi seçimle yapÅlamasÅnda
ne düËünüyorsunuz? EÃitim
görevlilerinin özlük haklarÅnÅn
iyileËtirilmesi hakkÅnda neler
düËünüyorsunuz?
Benim de merak
ettiÃim konulardan
birisi bu soru. Bu
konuda yatak sayÅsÅ
bir kriter olabilir.
Ama kesinlikle tek
kriter olmamasÅ
gerekir. Hele hele
1970li yÅllara kadar gidecek olursak o
tarihlerdeki saÃlÅk anlayÅËÅnÅn 30-40 yÅl
içerindeki iËleyiËini bakacak olursak
önemi azalan bir kriter olmasÅ lazÅm.
Günümüzde nitelikli saÃlÅk hizmeti
olabildiÃince hastane dÅËÅnda verilen bir
hizmet olduÃu için kesinlikle tek kriter
olmamasÅ gerekiyor. Mutlaka baËka
kriterler baËka parametrelerle bu ideal
kadro sayÅsÅnÅ belirlememiz gerekiyor.
Prof. Dr. M. Ä. Safa KapÅcÅoÃlu
Burada arkadaËlar
karÅËtÅrdÅÃÅmÅz bir
konu var. Bu
üniversitelerde de
karÅËtÅrÅlÅyor.
Üniversitelerde tÅp
fakültesi ile üniversite
hastanesi dediÃiniz yapÅ birbirinin eËi
deÃildir. AynÅ Ëey deÃildir. TÅp fakültesi
bir hastane gibi, bir hastane de tÅp
fakültesi gibi idare edilemez. Ana bilim
dalÅ benzetmesi yapÅldÅ. Bu eÃitim
görevliliÃi bu yeni yapÅlanmada ana bilim
dalÅ yapÅlanmasÅna benzer bir durum var.
DoÃru haklÅsÅnÅz, ana bilim dalÅ
yapÅlanmasÅ bir akademik yapÅlanmadÅr,
klinik yapÅlanmasÅ tamamen farklÅdÅr.
Bunun için bunu bir ana bilim dalÅ
baËkanlÅÃÅ gibi düËünmemek lazÅm.
Benim bu konudaki söyleyeceklerim
Ëimdilik bu kadar. Ädari sorumlu
görevlendirmesinde seçin düËünülebilir
mi, ayrÅca düËünülebilir o ayrÅ bir konu
bu soru bende böyle bir çaÃrÅËÅm yaptÅÃÅ
için bunlarÅ söyledim.
SORU: Hala hazÅrda eÃitim
hastanelerindeki uzman doktorlarÅn
durumu ne olacak? Bunlar
ilçe devlet hastanelerine mi
gönderilecek?
Prof. Dr. Nurullah Zengin
Herhalde bu
toplantÅdan sonra
akÅllarda ne kalacak
sorusuna cevap olarak
Ëunun olmasÅ
muhtemel. EÃitim
hastanelerinde ya
eÃitici olacak ya da
eÃitilen olacak. Ama bence bu çok iddialÅ
bir ifade, bence bunun çok dikkatli
kullanÅlmasÅ lazÅm. Hemen akÅllara Ëu
soru geliyor; o zaman eÃitim araËtÅrma
Numune SaðlÜk Dergisi MAYIS - HAZñRAN - TEMMUZ 2012
28
Prof. Dr. Ärfan Êencan
hocalar tarafÅndan yapÅlmasÅ da mümkün
deÃil. O yüzden bu iËleri yapabilecek ve
asistanÅn da buna eËlik edebileceÃi bazÅ
pozisyonlara ihtiyaç var bu; en güzel
ifadeyle uzmanlar karËÅlÅyor. Bu
uzmanlarda ekstra bazÅ Ëartlar
aranÅlabilir mi? EÃitim hastanesinde
sadece meslekte geride bÅraktÅÃÅ süre,
dolayÅsÅyla edindiÃi puan ile bir uzmanÅn
atanmasÅ ciddi komplikasyonlara neden
olduÃunu ben çeËitli kaynaklardan aldÅm.
Hatta ters bir profil ortaya çÅkÅyor, puanÅ
yüksek olan uzman, eÃitim hastanesinde
en az istenen uzman oluyor. Özellikle de
bu puanÅ taËrada, stabil ve küçük bir
hastanede geçirdiÃi sürede edindiyse.
Burada belki daha akademik bazÅ
kriterler aranÅlabilir. Genç uzmanlar bu
uzman yükünü kaldÅrabilirler. Birkaç gün
sonra yapÅlacak baËhekimler toplantÅsÅna
katÅlacak bir baËhekim ismini buradan
vermek istemiyorum, keËke buraya gelmiË
olsaydÅ, beni aradÅ ve asistan
vermeyeceksiniz herhalde dedi. Neden
bizi çaÃÅrÅp, ne kadar hoca istediÃimizi
soruyorsunuz? MantÅklÅ bir soru aslÅnda
çünkü bazÅ branËlarda azaltÅlmÅË olan
nispi olarak azaltÅlmÅË olan Türkiye’deki
tüm eÃitim hastanelerine bütün birimlere
yeteri kadar asistan düËmeyebiliyor. Bu
gelecekte de deÃiËmeyebilir. O zaman
hoca ben neden hocayÅm diyebilir. EÃitim
araËtÅrma hastanelerinde hizmet,
araËtÅrma iki farklÅ rol de var. Hatta ben
uzmanmÅËÅm da eÃitim araËtÅrma
hastanelerinde araËtÅrma projelerinde rol
almasÅ gereken araËtÅrmacÅlar, biyoloji
mezunu bir personelin bazÅ
araËtÅrmalarda istihdam edileceÃini
düËünüyorum. Uzman o yüzden belki bir
daha düËünülmeli.
Kliniklerinizi
asistanlara göre
kurgulamayÅn. Çünkü
yarÅn asistan
gelmediÃi zaman
sÅkÅntÅlar olabilir. Ama
Numunenin genel
cerrahisine her zaman
asistan gelecek. Ama Ëu anda sisteminiz
55 asistan üzerine kurguluysa siz daha az
asistanla planlarÅnÅzÅ yapÅn. Önemli olan
dengeyi kurmak. BunlarÅn hepsi gündeme
gelecek, konuËulacak, düzenlemeler
yapÅlacak bu konuËtuklarÅmÅzÅn her birini
mutlak kural olarak düËünmemek lazÅm.
Uzm. Dr. Engin Uçar
EÃitim hastanelerinde
sadece eÃitilen ve
eÃiticilerin olmasÅ ile
ilgili belki de
muhalefet olacak ama
uzmanlÅÃÅn
öldürülmemesi
gerektiÃini
düËünüyorum. Bunu üniversiteler için de
ayrÅca önerme cesaretini göstermek
istiyorum. Üniversitelerde de zaman
içerisinde doçent, profesör hani
taksimetre çalÅËtÅkça yavaË yavaË
yükselen bir kÅsÅm deÃil de uzman olarak
gelip uzman olarak giden kadrolarÅn da
olmasÅ gerekiyor. Bu kaçÅnÅlmaz bir Ëey.
Özellikle son 4-5 yÅlda edindiÃim
tecrübeyle ve önümüzdeki 20-25 yÅl
içerinde bunun deÃiËmesinin de mümkün
olmadÅÃÅnÅ açÅkça söyleyebilirim. Asistan
sayÅsÅnÅn azalmasÅ az önce hocalarÅmÅzÅn
da söylediÃi gibi bazÅ nitelikteki iËlerin
29
Prof. Dr. Hürrem Bodur
SayÅn Genel
Müdürüme ben bir Ëey
söylemek iËitiyorum.
Bir defa geçici olarak
insanlara bir veya iki
yÅllÅÃÅna bu yetkiyi
vermek bence doÃru
bir yaklaËÅm deÃil.
Sonra algÅsÅnda problem olur. Êu anda
370 tane bu kadroda insan olduÃu
söyleniyor. Bir iki ay sonra bu sayÅ 470
olacak. Çünkü her geçen gün yeni doçent
olanlarÅn sayÅsÅ artÅyor. BunlarÅ dikkate
almak lazÅm. BunlarÅn hepsi geçici bir
çözüm. EÃer kalÅcÅ bir çözüm
düËünüyorsak taËradaki eÃitim araËtÅrma
hastanelerine bu insanlarÅn gitmesinin
hiçbir faydasÅ olamayacaktÅr. Änsanlar
Erzurum’daki üniversiteye gidiyor neden
gidiyor buranÅn özlük haklarÅ yüksek onun
için gidiyorlar. EÃer biz köklü bir çözüm
yapacaksak gerçekten biraz önce
bahsettik özlük haklarÅnÅ vermemiz
lazÅm, bir cazibesi olmasÅ lazÅm.
ÄnsanlarÅn buraya gitmeleri açÅsÅndan.
Akademik kariyeri olanlarÅ aynÅ seviyeye
getireceksek niye araËtÅrma yapÅlsÅn.
Zaten geleceÃi noktaya gelmiË olacak, bu
bilimsel çalÅËmalarÅ olumsuz yönde
etkileyecektir diye düËünüyorum.
Hakikaten Ëu bir ihtiyaç yani eÃitim
hastanelerinde çok fazla akademik
kariyerli insan yetiËiyor. KalÅcÅ ve köklü
bir çözüm üretmek adÅna çok acele
etmemek lazÅm. Bu atadÅÃÅnÅz kiËileri de
gerçekten geri almak lazÅm. YarÅn bir gün
emin olun sizin de kapÅnÅzÅ çalacaklarÅdÅr.
Yeni doçent olanlar araya insanlarÅ
koyacaktÅr yani bunlara dikkat etmek
lazÅm.
Numune SaðlÜk Dergisi MAYIS - HAZñRAN - TEMMUZ 2012
1
Numune Sağlık Dergisi MART-NİSAN 2012
1
Numune Sağlık Dergisi MART-NİSAN 2012
Prof. Dr. Zeliha YAZAR
Diyabet ve Göz
Diyabet HastalÅÃÅ Nedir?
Diyabetes Mellitus (Diyabet HastalÅÃÅ Êeker HastalÅÃÅ) pankreastan salgÅlanan
insülin hormonunun eksikliÃine veya
etkisinin yetersizliÃine baÃlÅ olarak,
kan Ëekerinin yükselmesine yol açan
metabolik bir hastalÅktÅr. Uzun süreli
kan Ëekeri yüksekliÃi, vücutta özellikle
küçük damarlarda bozukluÃa neden
olur ve sonuçta böbreklerde, kalp ve
damar sisteminde, alt ekstremite duysal
sinirlerinde ve gözlerde hasarlar ortaya
çÅkabilir.
Diyabetin Tipleri Nelerdir?
Änsüline baÃÅmlÅ (Tip 1) ve insüline
baÃÅmlÅ olmayan (Tip 2) olmak üzere
2 tip diyabet vardÅr. Tip 1 diyabet
genellikle 30 yaËÅndan önce, sÅklÅkla
10-20 yaËlarÅnda baËlar; vücutta insülin
eksikliÃi mevcuttur, insülin enjeksiyonlarÅ
gerektirir. Tip 2 diyabet ise genellikle 40
yaËÅndan sonra, sÅklÅkla 50-70 yaËlarÅnda
görülür; vücutta insülin eksiktir veya
kullanÅmÅnda bozukluk vardÅr. Diyet,
aÃÅzdan alÅnan antidiyabetik ilaçlar ve
bazÅ hastalarda insülin enjeksiyonlarÅ
gerektirir. Her iki tip diyabette de hasar,
kan Ëekeri seviyelerinin kontrolüne ve
diyabetin süresine baÃlÅdÅr.
baÃlÅ göz içinde arter ve ven damar
tÅkanÅklÅklarÅ geliËebilir.
Diyabette görme sorunlarÅ geçici görme
bozukluklarÅndan, çift görmeye, kalÅcÅ
görme kaybÅna kadar geniË bir yelpazede
yer alÅr. Geçici görme bozukluklarÅ kan
Ëekerindeki dalgalanmalara baÃlÅdÅr. Bu
nedenle gözlük numarasÅ belirlenirken
kan Ëekeri seviyelerinin normal
seyretmesi beklenmelidir. Diyabet gözde
en çok retinaya (aà tabaka-sinir tabakasÅ)
zarar verir. Diyabetik retinopati (DR)
adÅ verilen ve çok yavaË ortaya çÅkan bu
retina bozukluÃu diyabetli hastalarda en
sÅk karËÅlaËÅlan göz sorunudur.
Diyabet gözü nasÅl etkiler?
Diyabet gözde katarakt, glokom ve en
önemlisi diyabetik retina hastalÅÃÅna
sebep olarak görme azalmasÅna yol
açabilir. Diyabeti olmayanlara göre
diyabetlilerde katarakt daha sÅk ve daha
genç yaËlarda ortaya çÅkar, daha hÅzlÅ
seyir gösterir. Glokom (göz tansiyonu)
da 40 yaË üstündeki diyabetlilerde
normalden 2 kez daha sÅk görülür.
AyrÅca retina damar problemlerine baÃlÅ
neovasküler (yeni damar oluËumlu)
glokom adÅ verilen bir glokom tipi de
diyabetin ileri dönemlerinde ortaya
çÅkabilir. Bundan baËka diyabette kafa
sinirlerinin tutulmasÅna baÃlÅ olarak göz
kaslarÅnda felçler meydana gelebilir.
Bu durumda paralitik ËaËÅlÅk görülür.
Diyabetli hastalarda görme sinirini
besleyen küçük damarlarda tÅkanmalar
da nadiren ortaya çÅkabilir. Optik
nöropati adÅ verilen bu hastalÅkta görme
azalÅr. AyrÅca metabolik dengesizliÃe
Diabetik Retinopati Nedir ve NasÅl
OluËur?
Diyabetik Retinopati (DR) diyabete baÃlÅ
olarak gözün en içteki tabakasÅ olan
ve görme hücrelerinin yer aldÅÃÅ sinir
tabakasÅnÅn yani retinanÅn hasarÅdÅr.
Retinadaki küçük damar aÃlarÅnÅn
duvarlarÅnÅn bozulmasÅ ile damar
geçirgenliÃinin artmasÅ sonucu retinopati
ortaya çÅkmaya baËlar. Genellikle iki göz
de etkilenir.
Resim 1: Normal göz gibi görünümü
Resim 2: Diyabetik retinopatide göz gibi görünümü
Resim 3: Lazer tedavisi tamamlanmÅË hastanÅn göz gibi görünümü
Resim 4: Äleri diyabetik göz hastalÅÃÅnda göz gibi görünmü
Resim 5: Diyabete baÃlÅ göz içi kanamasÅ
Resim 6: Göz içinde daÃÅlmÅË kanamasÅ olan hastanÅn gördüÃü görüntü
Numune SaðlÜk Dergisi MAYIS - HAZñRAN - TEMMUZ 2012
32
BaËlangÅç dönemine Proliferatif Olmayan
DR (NPDR) adÅ verilir. Bu evrede gözün
retina tabakasÅndaki küçük damarlarda
mikroanevrizma adÅ verilen geniËlemeler,
küçük damar tÅkanÅklÅklarÅ ve
kanamalarÅ, damar duvarlarÅndan retina
içine kan veya sÅvÅ sÅzÅntÅlarÅ meydana
gelir. SÅzan sÅvÅ sinir tabakasÅnda
ËiËmeye yani ödeme ve eksuda ismi
verilen sarÅ birikintilerin oluËmasÅna
yol açar. Bu evredeki patolojiler retina
tabakasÅnÅn içinde meydana geldiÃinden
sonuçta retinadaki görme hücrelerinin
beslenmesi ve yapÅsÅ bozulur. Merkezi
keskin görmenin saÃlandÅÃÅ makula
bölgesi etkilenmedikçe, bu evrede görme
bozulmaz.
yeni oluËan damarlar göz sÅvÅsÅnÅn dÅËarÅ
aktÅÃÅ yollarÅ etkileyerek göz tansiyonunu
yükseltip aÃrÅlÅ neovasküler glokoma
neden olur. Bu dönemde artÅk aÃÅr görme
kaybÅnÅ geri döndürmek çok zordur,
görme tümüyle kaybedilebilir.
Diyabetik Retinopatinin Önemi ve
Görülme SÅklÅÃÅ Nedir?
Diyabetik Retinopati (DR) geliËmiË
ülkelerde 20 - 65 yaË arasÅndaki
kiËilerde yani çalÅËan ve üreten nüfusta
körlük nedenleri arasÅnda ilk sÅrada
yer almaktadÅr. Kör olma riski diyabet
hastalarÅnda, diyabet olmayanlara göre
25 kat daha fazladÅr.
GeliËmiË ülkelerde diyabet görülme
oranlarÅnÅn giderek artmasÅ ve
ayrÅca modern tedavi yöntemleri ile
diyabetlilerin yaËam sürelerinin uzamasÅ
sonucu DR görülme sÅklÅÃÅ giderek
artmaktadÅr. Diyabetli hastalarÅn yaklaËÅk
yarÅsÅnda hafif veya Ëiddetli düzeyde
DR görülür. Bu oran hastalÅÃÅn süresi
ile artÅË gösterir. Diyabetli hastalarda
DR geliËme ihtimali 10 yÅllÅk
diabetiklerde %20, 30 yÅllÅk
diabetiklerde %80 civarÅndadÅr.
Fakat hastalÅÃÅn teËhis ve
tedavisindeki geliËmelerle
ve zamanÅnda yapÅlan
giriËimlerle görmeyi
ciddi Ëekilde etkileyen
DR hasarlarÅna
günümüzde daha
düËük oranlarda
rastlanmaktadÅr.
Äleri dönemi gösteren Proliferatif
DR (PDR) evresinde retinadaki
damar tÅkanÅklÅklarÅ artar, tÅkanan
damarlarÅn besleyemediÃi retina
dokusunda kanamaya meyilli, anormal
yeni kÅlcal damar oluËumlarÅ yani
neovaskülarizasyonlar ve fibrotik zarlar
(fibröz proliferasyon) meydana gelir.
Bu beslenme bozukluÃunun aÃÅrlÅÃÅna
ve yaygÅnlÅÃÅna baÃlÅ olarak hastada
görme kaybÅ meydana gelir. Yeni
oluËan damarlar kendiliÃinden kolayca
kanayarak önce retina üzerinde, daha
ileri dönemde göz içinde kanamalara
neden olur. Bu evrede oluËan patolojiler
artÅk sadece retina içinde sÅnÅrlÅ kalmaz,
göz içine de uzanÅr. DolayÅsÅyla bu
dönemde hÅzla görme azalÅr ve ciddi
görme kayÅplarÅ ortaya çÅkar.
Hem NPDR ve hem de PDR evrelerinde
merkezi keskin görmeyi saÃlayan sarÅ
noktadaki yani makuladaki deÃiËikliklere
diyabetik makulopati adÅ verilir. Makula
bölgesindeki damarlardan sÅvÅ sÅzmasÅyla
oluËan retinada ËiËme ve kalÅnlaËma
sonucu makula ödemi, küçük damarlarÅn
tÅkanmasÅyla oluËan beslenme bozukluÃu
sonucu makula iskemisi meydana gelir.
Bu patolojiler ve/veya bu bölgeye yerleËen
kanamalar ve eksudalar görmeyi etkiler,
hasta bulanÅk ve az görmeden yakÅnÅr.
öncesinde retinopati beklenmez. Diyabet
tanÅsÅ konduktan 20 yÅl sonra tip 1
diyabet hastalarÅnÅn %90’Ånda, tip
2 diyabetlilerin %60’Ånda retinopati
bulgularÅ görülür. Tip 2 diyabette DR,
hastalÅÃÅn süresiyle orantÅlÅdÅr, ancak
bazen diyabetin ilk belirtisi DR olabilir.
Nedeni diyabetin henüz klinik olarak
anlaËÅlmadan yÅllarca sürmüË olmasÅdÅr.
Diyabetik Retinopati OluËmasÅnda
Rol Oynayan Risk Faktörleri
Nelerdir?
Risk faktörlerinin baËÅnda diyabetin
süresi gelir. HastalÅÃÅn süresi arttÅkça,
retina tabakasÅna verdiÃi hasar riski
artar ve görme giderek azalÅr. Kan
Ëekerinin düzensiz seyretmesi,
özellikle glikolize
hemoglobin (HbA1c)
düzeyinin artmasÅ
da DR geliËimi
ve ilerlemesi
riskini artÅrÅr.
Tip 1 diyabetli
çocuklarda
ergenlik
çaÃÅ
Äleri diyabetik göz hastalÅÃÅ olarak
isimlendirilen son dönemde göz içini
yani vitreusu tümüyle dolduran aÃÅr
kanamalar ve retinada damarlÅ fibröz
zarlar (fibrovasküler proliferasyon)
meydana gelir. Fibrotik zarlar makulanÅn
üstünü örtebilir, retinada çekintilere
yol açÅp retina tabakalarÅnÅ birbirinden
ayÅrarak traksiyonlu retina dekolmanÅ
ve retina yÅrtÅklarÅna yol açabilir. AyrÅca
33
Numune SaðlÜk Dergisi MAYIS - HAZñRAN - TEMMUZ 2012
Hipertansiyonun kontrol altÅna
alÅnamamasÅ, obesite, kan yaÃlarÅnÅn
(kolesterol, trigliserid) yüksekliÃi, sigara
içilmesi ve böbrek hastalÅÃÅ (diyabetik
nefropati) DR’yi olumsuz yönde etkiler.
Gebelikte ve puberte sonrasÅnda DR seyri
hÅzlanÅr.
Diyabetik Retinopatinin Belirtileri
Nelerdir?
Diyabetik retinopati (DR) erken evrelerde
hiçbir yakÅnmaya yol açmaz. Hatta ileri
evrelere kadar hastanÅn görme Ëikayeti
olmayabilir veya görme kaybÅ yavaË
ilerlediÃinden kiËi baËlangÅçta farkÅna
varmayabilir. Bu yüzden diyabetlilerde
düzenli göz muayenelerinin amacÅ
hastanÅn Ëikayetleri ortaya çÅkmadan
DR’nin saptanmasÅ ve erken tedavi ile
görme kaybÅnÅn engellenmesidir.
Hastalar genellikle göz önünde
uçuËmalar, görme bulanÅklÅÃÅ veya
ani görme kaybÅ yakÅnmalarÅ ile
göz doktoruna baËvururlar. Makula
ödemi oluËtuÃunda hasta bulanÅk
görmeden yakÅnÅr. Göz içi kanamasÅ
varsa, kanamanÅn Ëiddetine göre göz
içinde yüzen lekelerden ani görme
kaybÅna varan yakÅnmalar ortaya çÅkar.
Kanamalar genellikle tekrarlama
eÃilimindedir. Tedavi uygulanmazsa ciddi
görme kaybÅna hatta körlüÃe yol açabilir.
AyrÅca diyabet hastalarÅnda erken
yaËlarda baËlayan katarakt da yavaË
ilerleyen görme azalmasÅ yakÅnmasÅna
neden olur.
Diyabetik Retinopati TanÅsÅ NasÅl
Konur? Hangi Tetkikler YapÅlÅr?
Görme keskinliÃinin tespiti, gözün ön
segmentinin biyomikroskopik muayenesi
ve göz içi basÅncÅ ölçümü her hastada,
her muayenede uygulanmasÅ gereken
rutin muayene yöntemleridir. Ancak
DR tanÅsÅ koymak için göz damlalarÅ
ile göz bebeÃinin geniËletilmesi sonrasÅ
yapÅlan detaylÅ göz dibi muayenesi
esastÅr. Diyabetik retinopatiye ait erken
bulgular, görme azalmasÅ olmadan aylar
önce ortaya çÅktÅÃÅndan, erken retina
muayenesi tanÅ için ilk ve en önemli
adÅmdÅr. Özel bir lens kullanÅlarak
yapÅlan göz dibi muayenesi ile retina,
makula ve görme sinirindeki deÃiËiklikler,
varsa DR ve makula ödemi saptanÅr.
EÃer DR bulgularÅ mevcut ise retina
muayenesi retina anjiyografisi ile
tamamlanÅr. Fundus flöresein anjiografi
(FFA) adÅ verilen bu testte hastanÅn
kol damarÅndan özel bir boya enjekte
edilir; flöresein boyasÅ retinanÅn kan
damarlarÅndan geçerken, retina damar
sistemi görüntülenir ve kaydedilir.
Böylece makula ödemi, sÅzdÅran veya
tÅkalÅ damarlar, yeni damar oluËumlarÅ,
beslenemeyen retina alanlarÅ tespit edilir;
tedaviye karar vermede ve tedavi Ëeklinin
belirlenmesinde test yardÅmcÅ olur. Ancak
aÃÅr karaciÃer ve böbrek hastalarÅnda,
hamilelerde bu test önerilmez.
ile uyuËturularak, göze özel bir mercek
takÅldÅktan sonra ve gerekiyorsa her
iki göze aynÅ seansta yapÅlÅr. Tedavi
ile retinadaki ve makuladaki ödem
azalÅr / kaybolur, anormal damarlar
büzüËür / kaybolur, böylece hasta göz
içi kanamalarÅndan, glokomdan ve
retinadaki damarlÅ proliferasyondan,
retina çekintilerinden korunur. Lazer
tedavisi ve düzenli takip körlük
riskini %90 azaltÅr. Ancak panretinal
fotokoagülasyon sonrasÅ çevresel görme
alanÅnda, renk görmede ve karanlÅk
uyumunda bir miktar azalma olabilir.
Lazer tedavisi kaybolan görmeyi geri
getirmez, ancak mevcut görmeyi korur, 2
yÅl içindeki görme kaybÅnÅ %50 azaltÅr.
Görme azalmasÅ olan hastalarda makula
ödeminin tanÅ ve takibi için optik
koherens tomografi (OCT) tetkiki yapÅlÅr.
OCT retina tabakasÅnÅn ince kesitler
Ëeklinde incelenmesini saÃlar, tüm
hastalarda kullanÅlabilir.
Proliferatif DR’nin ileri dönemlerinde
eÃer göz içinde görüËü engelleyen
ve kendiliÃinden açÅlmayan yaygÅn
kanamalar varsa, yeni damar oluËumlarÅ
büzülerek veya çekintiler yaparak retina
tabakasÅnÅn yerinden ayrÅlmasÅna yani
traksiyonel retina dekolmanÅna veya
retinada yÅrtÅklara neden olmuËsa
vitreoretinal cerrahi gerekir. Bu cerrahi
sÅrasÅnda pars plana vitrektomi denen
ileri mikrocerrahi yöntemle göz içine özel
aletlerle girilir ve kanama ile birlikte
gözün arka boËluÃundaki viterus jeli
boËaltÅlÅr, çekintiler yok edilir, makula
üzerindeki zarlar temizlenir, yerinden
ayrÅlmÅË retina onarÅlÅr, kanama nedeniyle
yapÅlamayan lazer tedavisi tamamlanÅr.
Cerrahi sonunda göz içine özel bir tuz
solüsyonu veya tampon maddeler olarak
gaz veya silikon yaÃÅ verilir. Silikon yaÃÅ
verilen hastalarda, ameliyattan birkaç
ay sonra yeterli tamponat elde edilmiËse,
tekrar ameliyatla silikon yaÃÅ geri alÅnÅr.
Göz içi kanama mevcutsa ultrasonografi
tetkiki ile gözün arka bölümünün durumu
incelenir.
Diyabetik Retinopati nasÅl tedavi
edilir?
DR’nin proliferatif olmayan erken
evresinde, makula ödemi olmadÅÃÅ sürece
iyi metabolik kontrol genellikle yeterli
olur. En iyi tedavi mümkün olduÃunca DR
geliËmesini önlemek veya ertelemektir.
Bunun için kan Ëekeri seviyesinin sÅkÅ
kontrolü, kan lipid ve kolesterolünün,
hipertansiyonun ve diÃer diÃer dahili
problemlerin kontrol altÅna alÅnmasÅ,
sigarayÅ bÅrakmak gereklidir; DR
baËladÅktan sonra bu önlemler hastalÅÃÅn
ilerlemesini yavaËlatÅr, ancak durdurmaz.
Bu risk faktörleri iyi bir Ëekilde kontrol
altÅna alÅndÅÃÅnda, göze uygulanan tedavi
daha iyi sonuçlar verir.
AmeliyatÅn en sÅk görülen yan etkisi
katarakt geliËimini hÅzlandÅrmasÅdÅr. SÅkÅ
metabolik kontrol yoksa yeniden kanama
da geliËebilir. Ameliyat sonrasÅ anatomik
baËarÅ elde edilse bile yeterli fonksiyonel
baËarÅ elde edilemeyebilir. Hastada görme
artÅËÅ olup olmayacaÃÅ, retina ve görme
sinirinde diyabetin oluËturduÃu hasar
derecesine baÃlÅdÅr ve ancak ameliyattan
sonra belirlenebilir.
Günümüzde lazer fotokoagülasyon
tedavisi denen lazer uygulamasÅ DR
için esas tedavidir. Retina anjiografisi
ile görüntülenen sÅzÅntÅ yapan
mikroanevrizmalar, beslenemeyen
retina alanlarÅ, makula ödemine yol
açan sÅzÅntÅ bölgesi ve kanamaya meyilli
yeni damar oluËumlarÅ argon lazer
ile kapatÅlÅr. Lazer tedavisi bölgesel
(fokal, scatter/daÃÅnÅk) ve/veya yaygÅn
(panretinal) fotokoagülasyon Ëeklinde
yapÅlÅr. Retinopatinin seyrine göre
fokal lazer tedavisi tekrarlanabilir,
panretinal uygulama makula dÅËÅndaki
tüm retinaya uygulandÅÃÅndan birkaç
seansta tamamlanÅr. Tedavi ayaktan,
topikal anestezi ile yani göz damlasÅ
Numune SaðlÜk Dergisi MAYIS - HAZñRAN - TEMMUZ 2012
Göz içine (intravitreal) kortizon ve/
veya anti-VEGF yani damar endoteli
büyüme faktörü engelleyici ilaçlarÅn
enjekte edilmesi DR için bir baËka
tedavi yöntemidir. Bu ilaçlar anormal
damarlarÅn geliËmesini engelleyerek
kanamalarÅn önüne geçer ve damarlardan
sÅvÅ sÅzÅntÅsÅnÅ baskÅlayarak makula
34
ödemini tedavi eder; ancak etkileri
geçicidir, tekrarlayan enjeksiyonlar
gerekir. Bu nedenle etkileri daha
uzun süren ilaçlarÅn kullanÅmÅna kÅsa
bir süre içinde baËlanacaktÅr. Göz içi
ilaç enjeksiyonlarÅ ayaktan, topikal
anesteziyle (göze anestezik damla
damlatarak), ancak steril koËullarda
yapÅlÅr. Älaçlar steril koËullarda enjekte
edilmezse enfeksiyon geliËebilir. Yan
etkileri özellikle kortizonun katarakt
oluËumuna yol açmasÅ ve göz içi basÅncÅnÅ
yükseltmesidir.
çÅkÅËÅnÅ ve ilerleyiËini yavaËlatmaktadÅr.
Kan Ëekerini mümkün olduÃunca normal
sÅnÅrlara yakÅn olarak tutabilen diyabet
hastalarÅnda aynÅ zamanda böbrek ve
sinir hastalÅÃÅ da daha az görülmektedir.
Äyi bir kan Ëekeri düzeyi kontrolü
laser ihtiyacÅnÅ da azaltacaktÅr. AyrÅca
hipertansiyonun, lipid ve kolesterol
deÃerlerinin düzeltilmesi de görme kaybÅ
riskini azaltabilmektedir.
Diyabetli HastalarÅn Göz Yönünden
Takibi NasÅl YapÅlmalÅdÅr?
Diyabetli çocuklarda puberteden itibaren,
30 yaËÅndan sonra diyabeti ortaya
çÅkanlarda, tanÅ konduÃu zaman mutlaka
göz muayenesi yapÅlmalÅdÅr. Retina
muayenesi normal ise yÅlda bir kez detaylÅ
göz dibi muayenesi yeterlidir. Göz dibinde
ilk lezyonlar diyabet baËlangÅcÅndan
yaklaËÅk 5 yÅl sonra görülmeye baËlar.
Ancak tip 2 diyabet sinsi baËlangÅçlÅ
olduÃundan, hastada diyabetin baËlangÅcÅ
tanÅ konmasÅndan yÅllar öncesidir.
Bu nedenle tip 2 diyabetli hastalarda
tanÅ konduÃunda ilk göz muayenesinin
yapÅlmasÅ önemlidir. Ergenlik döneminde,
Diyabetik Retinopati Önlenebilir
mi?
Diyabetik retinopati geliËimini veya
ilerlemesini önleyici bir ilaç tedavisi
yoktur. Ancak diyabetik retinopatiye baÃlÅ
görme kaybÅnÅ erken tanÅ, düzenli takip
ve kan Ëekeri kontrolünün saÃlanmasÅ
ile önlemek mümkündür. Proliferatif
retinopatisi bulunan hastalar, zamanÅnda
tedavi ve düzenli takip sayesinde körlük
risklerini %90-95 oranÅnda azaltabilirler.
Kan Ëekerinin iyi kontrolü DR’nin ortaya
35
gebelik boyunca, katarakt ameliyatÅ
sonrasÅnda, insüline yeni geçildiÃi
dönemlerde muayene sÅklaËtÅrÅlmalÅdÅr.
Retinopatisi olmayan diyabetlilerin
periyodik göz muayeneleri tip 1 diyabette
5 yÅldan sonra yÅlda 1 kez, tip 2 diyabette
ilk 10 yÅl boyunca yÅlda bir kez ve 10
yÅldan sonra yÅlda 2 kez Ëeklinde önerilir.
DR baËladÅÃÅnda 3-4 aylÅk sürelerle
takip edilmelidir, muayeneler hastalÅÃÅn
evresine göre deÃiËir. UnutulmamalÅdÅr
ki gözdeki hasar baËladÅÃÅnda hastalarÅn
hiçbir yakÅnmasÅ olmayabilir. Zaten
diyabetlilerde göz muayenesinin amacÅ
hastanÅn Ëikayetleri ortaya çÅkmadan
diyabetik retinopatinin saptanmasÅ
ve erken tedavi ile görme kaybÅnÅn
engellenmesidir. Fakat burada en az
düzenli aralÅklarla göz muayenesi kadar
önemli olan hastada kan Ëekerinin
düzenli kontrol altÅnda tutulmasÅ,
sistemik kan basÅncÅnÅn normal sÅnÅrlarda
seyretmesidir.
Sonuç olarak, diyabetik retinopati
önlenemese de diyabetik retinopatiye
baÃlÅ görme kaybÅ erken tanÅ ve
zamanÅnda müdahale ile önlenebilir.
Numune SaðlÜk Dergisi MAYIS - HAZñRAN - TEMMUZ 2012
Op.Dr. Hilmi OR, FEBO, AFIAP
Master of arts FotoÃraf Sanatta Yeterlilik ÖÃrencisi
Fotoðraf Çekimindeki ve Gözün
Görmesindeki Derinlik Hissi
FotoÃraf bazÅ yönleri ile görme ile benzer
olmasÅna raÃmen, bazÅ yönleri ile de
görmeden ayrÅlÅr. Bu yazÅmÅzda görmeden
alÅËÅk olduÃumuz derinlik hissinin,
fotoÃrafta nasÅl ouËturulabildiÃini
irdeleyeceÃiz.
Göz ile fotoÃraf makinesi optiÃinin
derinlik hissi konusunda önemli bir farkÅ
mevcuttur:
Çift gözle görmenin stereopsis (derinlik
algÅlamasÅ) özelliÃi 60 m uzaklÅktaki
nesneleri bile üç boyutlu görebilmemizi
saÃlar. Äki göz ile görme sÅrasÅnda her
iki gözün bakÅË açÅlarÅ arasÅndaki fark,
derinlik hissinin oluËmasÅ için önemli bir
ön ËarttÅr. Böylece her iki göz nesneleri
biraz farklÅ bir açÅdan görür. Äki gözün
birbirinden 5 cm'den daha uzak olmasÅ
nedeniyle iki retina üzerindeki görüntü
tamamen birbirinin aynÅ deÃildir: SaÃ
göz bakÅlan nesnenin saà tarafÅnÅn biraz
daha fazlasÅnÅ ve sol göz sol tarafÅn
biraz daha fazlasÅnÅ görür ve nesne
yaklaËtÅkça bu farklÅlÅk artar. AyrÅca
cisim gözlere yaklaËtÅkça gözlerin
uyum kabiliyeti azalÅr. Bu uyumsuzluk
derecesi, görsel cisimler arasÅndaki
mesafenin deÃerlendirilebilmesini
saÃlayan önemli bir mekanizma olan
stereopsis mekanizmasÅnÅ saÃlar.
Akomodasyon (lensin dioptrik uyumu)
en uzaktan en yakÅna bir saniyeden
daha az bir zamanda olur. Görme alanÅ
içindeki devamlÅ uzaklÅk uyumlarÅ ise
milisaniyeler seviyesinde gerçekleËir.
Beynimiz alan derinliÃi ve derinlik
algÅlamasÅ (stereopsis = üç boyutlu
görme) için binoküler (iki gözle)
görmenin oluËturduÃu derinlik hissi
yanÅnda, ikincil olarak büyüklük farklarÅ
(aynÅ büyüklükte olan cisimlerden göze
daha yakÅn olan cisimlerin daha büyük
gözükmesi, büyüklüÃü bilinen cisimlerin
görüntüdeki büyüklüÃü bilinen diÃer
cisimlere oranla daha büyük gözükmesi) ,
kenar aydÅnlatmasÅ, gölgeler ve arka veya
ön planÅn flu (netsiz) hale gelmesi gibi
faktörleri de kullanÅr. Gözün fizyolojik
olarak, görürken ÅËÅk miktarÅna göre
retinayÅ korumak üzere gözbebeÃinin
daralÅp geniËleme refleksi mevcuttur. Bu
refleks alan derinliÃi isteÃine göre deÃil,
ortamdaki ÅËÅk miktarÅna göre belirlenir.
Beynin ve gözün bu iËlemi istemli olarak
yapmasÅ mümkün deÃildir.
Stereopsinin nöronal hücresel
mekanizmasÅ, retinalardan görme
korteksine giden bazÅ lif yollarÅnÅn
merkezi yolun iki tarafÅnda 1-2 derece
ayrÅlmasÅ gerçeÃine dayanÅr. Böylece, iki
gözden gelen bazÅ optik yollar 2 metre
uzaktaki cisimler için tam uyumlu iken,
baËka grup yollar 25 metre uzaktaki
cisimler için uyum saÃlar. Bu Ëekilde,
mesafe, hangi grup yollarÅn baËka
hangi grup yolla etkileËim de olduÃu ile
belirlenir
Numune SaðlÜk Dergisi MAYIS - HAZñRAN - TEMMUZ 2012
FotoÃraf sanatÅnda ise ön ve/veya arka
plan netsizliÃi diyafram geniËletilerek
saÃlanÅr. Mümkün olduÃunda yüksek alan
derinliÃi için (hem yakÅn hem de uzaktaki
36
FotoÃraf 1.
FotoÃrafta derinlik
hissi için göreceli
büyük görmenin
(ve arkaplan
netsizliÃinin)
kullanÅlmasÅ.
(FotoÃraf: Hilmi OR)
FotoÃraf 2.
FotoÃrafta derinlik
hissi için göreceli
büyük görmenin
(ve gölgenin)
kullanÅlmasÅ.
(FotoÃraf: Hilmi OR)
FotoÃraf 3. FotoÃrafta
derinlik hissi için
arkaplan netsizliÃi,
gölgelerin ve göreceli
büyük görmenin
kullanÅlmasÅ.
(FotoÃraf: Hilmi OR)
FotoÃraf 4.
FotoÃrafta derinlik
hissi için arkaplan
netsizliÃinin
kullanÅlmasÅ.
(FotoÃraf: Hilmi OR)
(netsiz) hale gelmesi gibi faktörler…
Bu faktörlerin farklÅ kullanÅmÅ ile
fotoÃraftaki derinlik hissi deÃiËtirilebilir.
nesnelerin net olmasÅ için) diyaframÅn
kÅsÅlmasÅ gerekir.
FotoÃraf sanatÅndaki çekimlerde
binokülarite (çift gözle görme) olmadÅÃÅ
için, görmede derinlik hissi için kullanÅlan
ikincil faktörlerden faydalanÅlÅr:
Büyüklük farklarÅ (aynÅ büyüklükte
olan cisimlerden göze daha yakÅn olan
cisimlerin daha büyük gözükmesi,
büyüklüÃü bilinen cisimlerin görüntüdeki
büyüklüÃü bilinen diÃer cisimlere oranla
büyük gözükmesi), kenar aydÅnlatmasÅ,
gölgeler ve arka ve/veya ön planÅn flu
Göz aldanmasÅ Ëeklindeki fotoÃraflar
ya da çizimlerde bu ikincil faktörler üç
boyutlu görüntüye uymayacak Ëekilde
kullanÅlÅr. Bu sanatÅn en çok tanÅnanÅ
ve en iyi ustalarÅndan biri matematikçi
Escher’dir.
BazÅ özel aletler ile iki göz arasÅndaki
uzaklÅk kadar uzaklÅktan çekilmiË iki
görüntü seyredilerek derinlik hissi oluËan
görüntüler elde edilebilir.
37
Birbirine 90 derece ters açÅda polarize
edilmiË olarak iki göz aralÅÃÅ kadar
uzaklÅktan çekilmiË görüntü, bir düzlem
üzerinde sunulur ve eË açÅdaki polarize
filtreli gözlük camlarÅ ile izlenir ise, yine
sanal görüntüler üzerinde derinlik hissi
oluËur.
FotoÃrafÅn bilimsel ve teknik temelinin
görme algÅlamasÅ ile karËÅlaËtÅrÅlmasÅ,
fotoÃrafÅn nasÅl sanat haline geldiÃi
konusunda ipuçlarÅ vermektedir. DiÃer
ipuçlarÅnÅ baËka yazÅlarda irdeleyebilmek
dileÃi ile…
Numune SaðlÜk Dergisi MAYIS - HAZñRAN - TEMMUZ 2012
1
Numune Sağlık Dergisi MART-NİSAN 2012
1
Numune Sağlık Dergisi MART-NİSAN 2012
Doç. Dr. Alper YARANGÜMELñ
ANEAH Göz KliniÃi
Kontakt Lenslerin Gözdeki Etkileri
ve KomplikasyonlarÜ
Kontakt lensler (KL), görsel düzeltme,
kozmetik veya tedavi gibi amaçlarla
kornea önünde yapay bir refraktif
yüzey oluËturan araçlardÅr. KL’lerin
en yaygÅn kullanÅm alanÅ; gözlüklere
alternatif olarak, miyopi, hipermetropi,
astigmatizm gibi refraksiyon kusurlarÅnÅn
düzeltilmesidir. Bu amaçla küçük çaplÅ,
rijid gaz geçirgen (RGP) “sert” lensler ve
büyük çaplÅ, hidrojel yapÅda “yumuËak”
lenslerden yararlanÅlabilir.
Yüksek oksijen geçirgenlikleri
sayesinde uzun süreli (gece dahil)
kullanÅm için onay almÅË olan
silikon hidrojel lensler günümüzde
en çok kullanÅlan lens grubunu
oluËturmaktadÅr. Materyallerdeki ve
üretim teknolojilerindeki tüm geliËmelere
raÃmen KL bir yabancÅ cisimdir ve temas
ettiÃi tüm göz dokularÅyla etkileËim
gösterir.
parçalanmasÅna dayalÅdÅr ve atmosferik
oksijene ihtiyaç duyar. KL potansiyel
olarak oksijenin korneaya ulaËmasÅnda
bir bariyer oluËturur ve sebep olduÃu
hipoksi, asidoz ve ödeme yol açar. KL
kullanÅmÅna devam edildikçe kornea
glukozu daha efektif kullanmaya uyum
saÃlar ve ödem azalÅr. En yüksek oksijen
geçirgenlikli lenslerde bile, kullanÅm
Ëekliyle de iliËkili olarak, korneaya ulaËan
oksijen miktarÅ ihtiyacÅ karËÅlamada
göreceli olarak yetersiz kalabilir ve
uzun süreli kullanÅmda tüm tabakalarda
kronik hipoksi ile iliËkili deÃiËiklikler baË
gösterir.
Kronik hipoksi ile metabolik aktivitenin
en yüksek olduÃu en dÅËtaki epitel
tabakasÅnda metabolizma yavaËlar,
hücre yenilenme hÅzÅ düËer, epitel incelir,
geçirgenliÃi artar, mikrokistler ortaya
çÅkar. Gece lens kullanÅmÅ ile tüm bu
etkiler daha da belirginleËir. Kornea
epiteli içerdiÃi serbest sinir uçlarÅyla
insan vücudundaki en duyarlÅ dokudur.
KL kullanÅmÅ hipoksi ile iliËkili olarak
Kontakt Lens ve Gözün EtkileËimi
Kornea
KL’in ana temas alanÅ olan korneanÅn
metabolizmasÅ glukozun aerobik yolla
Numune SaðlÜk Dergisi MAYIS - HAZñRAN - TEMMUZ 2012
40
kornea duyarlÅlÅÃÅnda da geriye dönüËlü
bir azalmaya neden olur.
uygulandÅÃÅnda, lensin önünde ve
arkasÅnda iki kompartman halinde
gözyaËÅ film tabakasÅ bulunur. KÅrpma
hareketi ile lens arkasÅnda kalan film
tabakasÅ sürekli yenilenmelidir. Lensin
sÅkÅlÅÃÅ ve kÅrpma hareketini azalmasÅ,
yenilenmeye engel olup birikimlere ve
hipoksiye neden olabilir.
KL kullanÅmÅyla erken dönemde
korneada ödemden kaynaklanan
akut kalÅnlaËma izlenir. Uzun süreli
kullanÅm ise hücrelerin yoÃunluÃunda
azalma ve matriks kaybÅna baÃlÅ kronik
incelmeye neden olur. Gece KL ile uyuyan
kullanÅcÅlarÅn önemli bir kÅsmÅnda hipoksi
kaynaklÅ ödemle iliËkili olarak sabah
kornea kalÅnlÅÃÅnda %10’u geçen artÅËlar
olmaktadÅr.
Mekanik, optik ve fiziksel etkiler
KL kullanan kiËinin refraksiyonunda
geçici deÃiËimler olabilir ve gözlüÃünü
taktÅÃÅnda net görmeyebilir. “Gözlük
bulanÅklÅÃÅ” olarak adlandÅrÅlan bu
durumun nedenleri lensin kornea
yüzeyindeki mekanik etkisi ve/veya geçici
kornea ödemidir. Bu yüzden lens kullanan
hastalarda gözlük muayenesi öncesinde
hastanÅn birkaç gün lens kullanmamasÅ
istenir. Genel olarak; parlama, aberasyon,
büyütme/küçültme gibi optik sorunlar
açÅsÅndan KL’ler gözlüklere göre belirgin
avantajlar saÃlar. En belirgin dezavantaj;
prizmatik etkilerden dolayÅ, miyop bir
KL kullanÅcÅsÅnÅn yakÅna bakarken KL
ile gözlüÃe göre daha fazla konverjans
(gözleri içe baktÅrma) yapmak zorunda
kalmasÅdÅr; ki bu durum göz aÃrÅsÅ,
yorgunluk, baË aÃrÅsÅ gibi astenopik
Ëikayetlere neden olabilir.
Uzun süreli KL kullanÅmÅnda en içteki
tek sÅralÅ kornea endotel hücrelerinde de
fonksiyon kaybÅna neden olmayan yapÅsal
deÃiËiklikler ortaya çÅkar. Hücre boyut ve
Ëekillerinde kalÅcÅ deÃiËiklikler izlenir.
Konjonktiva
Konjonktiva kapak iç kenarlarÅndan
baËlayÅp kornea sÅnÅrÅna kadar uzanan
bir mukoz zar yapÅsÅdÅr. Büyük veya
küçük çaplÅ tüm KL'ler konjonktiva
ile sürekli iliËki halindedir. EtkileËim
kronik mekanik travma ve KL üzerindeki
birikintilerden kaynaklanÅr. KL bakÅm
ürünleri de konjonktiva üzerinde etkilidir.
BunlarÅn sonucunda alerjik sorunlar ve
hücresel düzeyde deÃiËiklikler ortaya
çÅkar.
neden olabilir. Bu tablo üst kapak
konjonktivasÅnda anormal büyüklükte
papillalar, konjonktivada kÅzarÅklÅk,
mukus salgÅsÅ, yabancÅ cisim hissi ve
kaËÅntÅ ile kendini gösterir. YumuËak
lenslerin geniË temas yüzeyleri ve
antijenik proteinlerin birikimine yatkÅn
yapÅlarÅ süreci kolaylaËtÅrÅr.
Mukus birikimi ve lensi çÅkarÅnca
kaËÅntÅ Ëeklinde baËlayan semptomlar
zamanla Ëiddetlenir, yabancÅ cisim hissi
belirginleËir, kÅrpmayla lens hareketleri
giderek artar, dev papillalar yüzünden KL
desantralize olur.
Erken evrelerde; lens kullanÅm süresi
azaltÅlÅr, sÅk deÃiËim lenslerine geçilebilir,
topikal mast hücre stabilizörleri ve hafif
steroidler kullanÅlabilir. Hidrojen peroksit
içeren KL solüsyonlarÅ tercih edilmeli,
lens ile uyuma yasaklanmalÅdÅr. Lensin
bÅrakÅlmasÅ gerekebilir.
Kontakt Lens KomplikasyonlarÅ
Limbus
Her yÅl günlük KL kullananlarÅn
%6’sÅ, uzun süreli (gece dahil) lens
kullananlarÅn %20-55’i lens ile ilgili
sorunlar yaËamaktadÅr. Bu sorunlar hafif
rahatsÅzlÅklardan; aÃrÅlÅ, görmeyi tehdit
eden komplikasyonlara kadar uzanan bir
yelpaze oluËtururlar.
Limbus, kornea ve konjonktiva-skleranÅn
birleËme hattÅndaki yarÅ transparan,
damarlÅ geçiË bölgesidir. Limbal kök
hücreleri kornea epitel hücrelerinin
devamlÅlÅÃÅnÅ saÃlar ve konjonktival epitel
hücrelerinin korneaya ilerlemesine karËÅ
bir bariyer oluËturur. KL kullanÅmÅ limbal
kök hücre hasarÅna neden olan durumlar
arasÅndadÅr.
Göz kapaklarÅ
Sert lens kullanan hastalarÅn yarÅsÅndan
çoÃunda lensi çÅkarma manevralarÅ
sÅrasÅnda levatör kasta oluËan ayrÅlmalar
nedeniyle uzun dönemde kapak
düËüklükleri (blefaropitozis) geliËtiÃi
bildirilmiËtir. Uzun süre yumuËak lens
kullananlarda da inflamasyon ve kapak
ödemi pitoza neden olabilir.
GözyaËÅ film tabakasÅ
GözyaËÅ film tabakasÅ su, yaà ve müsin
bileËenlerinden oluËan karmaËÅk bir
yapÅdÅr. Epitel üzerinde nemli, düzgün
ve kaygan bir yüzey saÃlar, hava ile gaz
alÅËveriËine aracÅlÅk eder, kalÅntÅlarÅ
uzaklaËtÅrÅr ve bakterisidal etki gösterir.
KL kullanÅmÅ göz yaËÅ stabilitesini
azaltÅr; göz yaËÅ volümü artar ancak
kalitesi düËer.
Konjonktiva
Dev papiller konjonktivit
KL gibi bir yabancÅ cisim kronik olarak
kapak konjonktivasÅna sürtündüÃünde
dev papiller konjonktivit tablosuna
Gözdeki kontakt lens aslÅnda göz
yaËÅ tabakasÅnda yüzmektedir. Lens
41
Temas alerjileri ve toksik konjonktivit
KL bakÅm ürünleriyle iliËkili olarak
kontakt alerjiler ve toksik reaksiyonlar
oluËabilir. Konjonktivada tipik olarak
kÅzarÅklÅk ve ödemle kendini gösterir.
Alerjik tabloda; kaËÅntÅ, yanma, seröz
sekresyon hakimdir. Toksik tabloda ise
kaËÅntÅ olmaksÅzÅn batma, iritasyon hissi
ve noktasal keratopati izlenir. Tedavide
solüsyonun deÃiËtirilmesi, topikal suni
göz yaËÅ ve hafif steroidler önerilebilir.
Kullan-at lenslere geçilmesi gerekebilir.
Limbus
Limbal neovaskülarizasyon
KL kullanÅmÅ ile limbusta yeni damar
oluËumuna en sÅk gece kullanÅlan
yumuËak lenslerle rastlanÅr. Hipoksi
sonucu salÅnan damar yapÅcÅ faktörler
sorumludur. Tipik yüzeysel yeni damarlar,
KL kesilince boË hayalet damarlara
Numune SaðlÜk Dergisi MAYIS - HAZñRAN - TEMMUZ 2012
dönüËür. Kornea berraklÅÃÅnÅn korunmasÅ
için KL kullanma süresinin kÅsaltÅlmasÅ
veya RGP lenslere geçilmesi önerilebilir.
Vaskülarize limbal keratit
SÅklÅkla sert KL ile iliËkili göz yaËÅ
daÃÅlÅm bozukluÃu ve limbusta Åslanma
eksikliÃinden kaynaklanÅr. Limbusta
saat 3 ve 9 hizasÅnda noktasal epitel
defektleri ile baËlar, son evrede etkilenen
bölgenin hiperplastik kalÅnlaËmÅË epitel
ve yeni damarlarla ËeffaflÅÃÅnÅ yitirmesine
kadar ilerleyebilir. Êiddetine göre; lense
ara verilmesi, topikal suni göz yaËÅ ve
streoidler, farklÅ bir lense geçilmesi
gerekebilir.
Kornea epiteli
Epitel defektleri
Kornea epitel bütünlüÃündeki bozulmalar
gözün floresein damla sonrasÅnda kobalt
mavisi ÅËÅkla muayenesinde saptanabilir.
Daha çok takma ve çÅkarma sÅrasÅnda
oluËan travma epitelde büyük ve aÃrÅlÅ
soyulmalara neden olabilir. KL altÅnda
kalmÅË yabancÅ cisimler çembersel eÃri
çizgiler Ëeklinde lezyonlar oluËturur.
Akut epitel defektleri sÅklÅkla çabuk ve iz
bÅrakmadan iyileËirler.
Epitelde noktasal floresein boyanmalarÅ
Ëeklinde izlenen “punktat epitelyopatiler”
ise tüm KL’lerle izlenebilir. BaËlÅca
nedenleri; hipoksi, mekanik travma,
Åslanamama ve solüsyonlara baÃlÅ
kimyasal toksisitedir. Nedenle iliËkili
olarak farklÅ boyanma paternleri
gösterirler ve nedene yönelik yaklaËÅm
izlenir.
Stroma
Enfeksiyöz keratit
Kornea enfeksiyonu KL
kullanÅmÅnÅn en nadir ancak en aÃÅr
komplikasyonlarÅndan biridir. KÅrpma ve
gözyaËÅ ile mikroorganizmalar sürekli
oküler yüzeyden yÅkanÅp uzaklaËtÅrÅlÅrlar.
Epitel bariyeri ile gözyaËÅ içeriÃindeki
nötralizan enzimler ve antikorlar da
savunmada rol oynar. KL kullanÅmÅ
tüm bu koruyucu mekanizmalarÅ
olumsuz etkiler. Her yÅl 2500 günlük
KL kullanÅcÅdan biri ve 500 uzun süreli
kullanÅcÅdan birinde enfeksiyöz keratit
geliËmektedir. Lens ile uyumak keratit
riskini 10-15 kat arttÅrÅr.
dönemden itibaren tedavi güçleËir ve göz
kaybedilebilir.
Tedavide zorluk kistlerin de yok
edilmesindedir. YarÅm saate bir sÅklÅkla
baËlanan topikal Brolen-Neosporin
tedavisi azaltÅlarak bir yÅla kadar
kullanÅlÅr.
Bakteriyel keratit
En sÅk izole edilen saldÅrganlar;
Pseudomonas aeruginosa, Staphylococcus
aureus, Staphylococcus epidermidis'tir.
Bakteri lense yapÅËÅr, çoÃalÅr ve epitel
defektlerinden invazyon yapar. Tablo
akut aÃrÅ, yaËarma, fotofobi ve pürülan
akÅntÅ ile baËlar. SarÅ-beyaz, gri stromal
infiltrat ve üzerinde epitel defekti, kornea
ödemi, konjonktival hiperemi ve ön
kamara inflamasyonu tipik bulgulardÅr.
Prognoz; görmeyi fazla etkilemeyen hafif
korneal skardan, gözün kaybÅna kadar
deÃiËebilir. BaËlangÅçta en büyük zorluk
steril infiltratlarÅn ayrÅlmasÅndadÅr.
Tedavide sÅk aralÅklarla topikal geniË
spektrumlu güçlendirilmiË antibiyotikli
damlalar uygulanÅr.
Steril infiltratlar
KL kullanÅcÅlarÅnda ön stromada
kümelenen inflamatuar hücrelerden
oluËan steril lezyonlar görülebilir.
Gri-beyaz 0.5-2 mm çapÅndaki tek
veya çoklu lezyonlar, limbusun 1-2 mm
komËuluÃunda yerleËirler. Genellikle
epitel bütünlüÃü bozulmamÅËtÅr. SÅklÅkla
hipoksi, kimyasal toksisite, hareketsiz bir
KL’in arkasÅnda hapis kalan artÅklarÅn
dekompozisyonu veya ekzotoksinlerden
kaynaklanabilir. Asemptomatik
olabileceÃi gibi, kÅzarma, batma ve aÃrÅ
ile de seyredebilir. Êiddetli formu; “KL
ile iliËkili akut kÅrmÅzÅ göz sendromu”
(CLARE) olarak bilinir. En çok uzun
süreli (gece dahil) kullanÅm ile görülür.
KL’e ara verilmesi ile semptomlar
düzelir. Änflamasyon gerileyene kadar
hafif topikal steroidler ve lubrikanlarÅn
kullanÅlmasÅ önerilir.
Korneal Ëekil deÃiËiklikleri
Akantamiba keratiti
BazÅ KL kullanÅcÅlarÅnda kornea Ëeklinde
deÃiËmeler olabilir; astigmatizmde artma
veya azalma, genel olarak düzleËme
veya dikleËme, hatta gözlükle görme
keskinliÃini bozan iregüler deÃiËiklikler
geliËebilir. “Warpage” adÅ verilen bu
deÃiËiklikler her türlü KL ile olabilir ve
lens kesildikten sonra geriye dönüË aylar
sürebilir.
Toprak, su ve hava örneklerinde yaygÅn
olarak görülen bir protozoa olan
akantamiba (amip), KL kullanÅcÅlarÅnda
nadir ancak zor tedavi edilebilen bir
keratite neden olur. Organizma musluk
sularÅ, yüzme havuzlarÅ ve hamamlar,
evde hazÅrlanmÅË KL solüsyonlarÅ yoluyla
her tür lensi kontamine edebilir. Kist
veya hareketli trofozoit formlarÅnda
bulunabilir. Kist formu ilaçlara
dirençlidir ve aylarca uykuda bekleyebilir.
SONUÇ
Sonuç olarak, yeni jenerasyon lenslerle
hipoksi ile iliËkili sorunlar büyük ölçüde
çözülmüË olmakla birlikte, kontakt
lens kullanÅcÅlarÅnÅn, özellikle de gece
lens kullanÅmÅ ile birlikte, geliËebilecek
komplikasyonlar açÅsÅndan uyanÅk
olmalarÅ ve doktor kontrollerini ihmal
etmemeleri gerekmektedir.
Älk belirtiler aÃrÅ, kÅzarÅklÅk, soluk
stromal infiltratlar, düzensizce
kalÅnlaËmÅË korneal sinirler Ëeklindedir.
Tipik olarak aÃrÅ inflamasyon
bulgularÅyla orantÅsÅz derecede Ëiddetlidir
ve korneal sinirlerin iltihabÅndan
kaynaklanÅr. Bu erken aËamada
baËlanan tedavi iyi sonuç verebilir. Tablo
ilerledikçe aÃrÅ Ëiddeti artar, korneada
karakteristik halka infiltatÅ geliËir. Bu
Numune SaðlÜk Dergisi MAYIS - HAZñRAN - TEMMUZ 2012
42
1
Numune Sağlık Dergisi MART-NİSAN 2012
YÜldÜz ÖZDEMñR
ANEAH Göz KliniÃi
Behçet HastalÜðÜ'nda
Göz BulgularÜ
Behçet HastalÅÃÅ ilk kez 1937 yÅlÅnda
Türk dermatolog Dr. Hulusi Behçet
tarafÅndan tanÅmlanmÅË multisistemik,
kronik, tekrarlayÅcÅ, idiopatik bir
hastalÅktÅr.
3. Otoantijenler;
Bu hastalÅk geografik bir daÃÅlÅm
gösterir. DoÃudan batÅya ticaret yolu
olarak kullanÅlan bölgedeki popülasyonu
yani Türkiye Äran, Irak Japonya gibi
ülkeleri etkiler. USA, Ängiltere ve siyahi
amerikalÅlarda daha seyrek olarak
görülür.
6. Nötrofil, monosit ve komplemanlar
Behçet hastalÅÃÅnÅn prevalansÅ Akdeniz
ülkelerinde Orta DoÃu ve Uzak DoÃu'da
1/10.000 ve 1/1000 arasÅnda deÃiËmekte
iken, ÅlÅman kuzey bölgede, subtropikal
güney bölgeye göre daha sÅktÅr Türkiye'de
bu prevalans 10.000 de 2-42 olgu
Ëeklindedir. Pozitif aile hikayesi de en
yüksek Türkiye'de izlenmektedir.
4. Sellüler ve humoral immünoloji
5. Ämmünoglobülinler, immün
kompleksler ve antikardiolipinler;
7. Endotelyal hücreler,
8. Oksidatif stres, antioksidatif savunma
ve geçiË elementleri etyolojik faktörler
arasÅnda yer alÅr.
Klinik olarak bulgular nelerdir?
HastalÅk ataklar Ëeklinde seyreder ve
Ëiddeti zamanla azalÅr.
* Cilt lezyonlarÅ
1. Oral aft; YaklaËÅk %80-90 olguda
vardÅr. Bazen ülserler aÃrÅlÅ olabilir.
AÃÅz yaralarÅ, hastalarÅn üçte ikisinde
ilk bulgudur. Büyük yaralar daha nadir
görülür fakat tedavisi çok zordur.
3. Genital ülserasyon; Erkeklerde
yaralar hemen her zaman iz bÅrakarak
iyileËir.
4. Göz BulgularÅ: Behçet hastalÅÃÅ'nda
göz sÅklÅkla etkilenen bir organdÅr. Bu,
hastalÅÃÅn en ciddi tablolarÅndan biridir.
OlgularÅn %70-90'Ånda izlenir. Ataklar
gözün ön, arka segmentini veya her ikisini
de ilgilendirir. Göz bulgularÅ ataklarla
giden kronik bir seyir gösterir. Her
alevlenmeden sonra, giderek görme
kaybÅna neden olacak bazÅ yapÅsal
hasarlar oluËur.
Behçet hastalÅÃÅ primer olarak sÅklÅkla
ikinci ve dördüncü dekatlardaki genç
eriËkinleri etkiler, erkeklerde kadÅnlara
göre daha sÅktÅr. Erkek/kadÅn oranÅ
2-10:1 Ëeklindedir
Etyolojide neler vardÅr?
Genetikle kombine olarak infeksiyöz
ajanlar, immün bozukluklar, inflamatuar
mediatörler, ÅsÅ Ëok proteinleri, oksidativ
stres, lipid peroksidasyon ve çevresel
faktörler etkilidir.
1. Klas 1 HLA genotip B5 ve onu
subklanÅ olan B51 genetik geçiË
bulgularÅdÅr.
2. Änfeksiyöz ajanlar; Streptokoklar
Helikobakter pilori, Borelia
Burgdoferi, Herpes simpleks virüs
5. Eklem tutulumu: Behçet hastalarÅnda
yaklaËÅk %30-50 sinde eklem tutulumu
görülür. Genellikle ayak bileÃi, diz,
el bileÃi ve dirsek eklemleri etkilenir.
Genellikle birkaç hafta sürer ve sekel
bÅrakmadan düzelir.
* Oral aft
2. Cilt lezyonlarÅ; %80 olguda saptanÅr.
En sÅk papülopüstüler lezyonlar ve
eritema nodozum denilen bacaklarÅn alt
kÅsmÅnda yerleËen, kÅrmÅzÅ, aÃrÅlÅ, ciltten
kabarÅk sertçe lezyonlar izlenir.
Numune SaðlÜk Dergisi MAYIS - HAZñRAN - TEMMUZ 2012
6. Nörolojik tutulum: Epilepsi nöbetleri,
artmÅË kafa içi basÅncÅyla iliËkili baË
aÃrÅsÅ ve beyin bulgularÅ karakteristiktir.
En aÃÅr biçimi, erkeklerde görülür.
44
BazÅ hastalar, psikiyatrik problemler
geliËtirebilir.
Göz tutulumu hastalarÅn yaklaËÅk %4555'inde izlenir. Bu oranlar hastaneye
baËvuran hastalardan elde edilen veriler
olmasÅ nedeni ile toplumdaki gerçek oranÅ
yansÅtmamaktadÅr. Älk tanÅ bazen göz
hastalÅÃÅnÅn baËlamasÅ ile birlikte konur.
Göz tutulumu tek gözde baËlayÅp aynÅ
gözde devam edebilir. Ancak çoÃunlukla
hastalÅk her iki gözde de bulunur.
7. Gastrointestinal tutulum: Özellikle
Uzak DoÃulu hastalarda yaygÅndÅr.
BaÃÅrsak incelemesinde ülserler (yaralar)
görülebilir.
Behçet hastalÅÃÅnda göz tutulumu
nasÅl olur, belirtileri nelerdir?
Ön üveit saptanan hastalarda gözlerde
kÅzarÅklÅk periorbital aÃrÅ ve hafif - orta
bulanÅk görme, fotofobi, lakrimasyon gibi
yakÅnmalar vardÅr ve ataklar Ëeklinde
seyreder. Ön segment bulgularÅ arasÅnda
konjonktival vazodilatasyon, korneada
keratik presipitatlar, ön kamarada hücre
bulunmaktadÅr. Tekrarlayan ataklarda
posterior sineËiler ve komplike katarakt
geliËebilir. Üveitte hipopion sÅktÅr
baËlangÅçta kendiliÃinden düzelir. Fakat
ataklarÅn sÅklÅÃÅ arttÅkça sekel kalabilir.
Üveit ön, arka veya ikisinin birarada
bulunduÃu "panüveit" Ëeklinde görülebilir.
NasÅl tanÅ konur?
Bu hastalÅÃa özgü laboratuar ve histolojik
bulgu yoktur. Sistemlerin detaylÅ
muayenesi, iyi bir hikaye almak ve behçet
hastalÅÃÅ tanÅ kriterlerine uygun geliËen
klinik bulgular tanÅda çok önemlidir.
Testlerin önemi nedir?
Bugün Behçet hastalÅÃÅnÅn kötü
prognozunu tam olarak saptayabilecek
herhangi bir laboratuar test
bulunmamaktadÅr. Rutin tanÅ testleri
yapÅldÅktan sonra;
1. Paterji deri testi tanÅ için önemli bir
yöntemdir. Ancak hastalarÅn yalnÅzca
%60-70’inde pozitif bulunur.
2. Laboratuar testler; Genel iltihabÅ
gösteren tetkikler hafifçe yükselmiË
olabilir. Bu testlerde orta derecede
anemi ve lökositozis saptanabilir.
*Arka segment komplikasyonlu hastaya
ait renkli fundus fotoÃrafÅ
3. OlgularÅn yaklaËÅk yarÅsÅnda HLA- B5
pozitiftir.
Kimler göz tutulumu ve Ëiddeti
açÅsÅndan yüksek risk altÅndadÅr?
4. Oküler muayenelerde ultrasonografi,
optik koherens tomografi, heidelberg
retina tomografisi, renkli doppler
görüntüleme, fundus floresein
anjiografi kullanÅlmaktadÅr.
Behçet hastalÅÃÅ erken yaËta ve
erkeklerde geliËtiÃi zaman üveitin aÃÅr
geçmesine ve bu Ëekilde ciddi görme
kayÅplarÅnÅn oluËmasÅna neden olur.
Benzer olarak HLA-B5 de yine kötü
vizüel prognozu gösteren faktörlerden bir
tanesidir.
*Anterior üveitli bir olgunun ön segment
fotoÃrafÅ
Göz tutulumu olmasÅ aynÅ zamanda
hastalÅÃÅn aÃÅr seyredebileceÃinin de
bir bulgusu olmaktadÅr. AtaklarÅn
sÅklÅÃÅ ve Ëiddeti hastadan hastaya
fark göstermekle birlikte sÅk atak
geliËimi, kalÅcÅ görme kayÅplarÅna yol
açar. HastalÅÃÅn çok iyi takip edilmesi
önemlidir. Stres, aËÅrÅ yorgunluk, düzensiz
ilaç kullanÅmÅ ve ateËli hastalÅklar üveit
ataklarÅnÅ uyarabilir
* Üveite sekonder katarakt, hipopyonlu
üveit
Arka segment bulgularÅ arasÅnda
vitritis, retinal perivaskülit, multifokal
infiltratlar, makulopati, retinitis, optik
disk ödemi, optik nevrit yer almaktadÅr.
Görme kaybÅ riski nedir?
Arka segment oküler
komplikasyonlar;
TekrarlayÅcÅ ve Ëiddetli ataklar sonrasÅ
gözün özellikle posterior bölgesinde
oluËan hasar nedeni ile kalÅcÅ görme
kayÅplarÅ oluËur. Göz tutulumu özellikle
makula ve optik siniri etkilememiËse
ve hasta kadÅnsa görme uzun süreli iyi
düzeyde korunabilmektedir. Türkiye
ve Japonya gibi ülkelerde görme kaybÅ
riskinin daha fazla oluËu hasta sayÅsÅnÅn
diÃer ülkelere göre fazla olmasÅndan
kaynaklanÅr.
Behçet hastalÅÃÅ'nda en sÅk kistoid
makular ödem izlenir. AyrÅca ileri
dönemde posteior sineËi, trabekülit,
neovasküler glokom, komplike katarakt,
periflebit, iris atrofisi, retinal iskemi,
optik atrofi, vitreus hemorajisi, retina
dekolmanÅ, makular delik, optik atrofi
en sÅk izlenen oküler komplikasyonlardÅr.
Tekrarlayan ataklar tam körlüÃe ve
bunun sonucunda da ftizis bulbiye neden
olabilir.
45
Vasküler ya da nörolojik tutulumu olan
hastalara birçok sayÅda görüntüleme
tekniÃi ile tanÅ konur. Behçet hastalÅÃÅ
çok sistemli bir hastalÅk olduÃu için
özellikle oftalmolog, dermatolog ve
nörolog hastalarÅn tedavisine birlikte
karar vermelidir.
AyÅrÅcÅ tanÅda hangi hastalÅklar
bulunmaktadÅr?
Özellikle atipik ve inkomplet hastalarda
tanÅ zorluklarÅ ile karËÅlaËÅlabilir.
Äridosiklit tanÅsÅ koyarken mutlaka
idiopatik üveit, ankilozan spondilit, Reiter
sendromu, akkiz sfiliz, lenfoma, lyme
hastalÅÃÅ, Chrohn hastalÅÃÅ, herpes zoster
oftalmikus, Fuch’s heterokromik sikliti,
toksoplazma, toksokariazis, tüberküloz,
sarkoidoz düËünülmelidir. Çocuklarda
Behçet hastalÅÃÅ saptanmÅËsa juvenil
idiopatik artritteki non granülomatöz
üveit akla getirilmelidir.
Hamilelik;
Hamilelikte genellikle olgularÅn yarÅsÅnda
hastalÅk remisyonda seyretmesine
raÃmen etkinliÃi deÃiËken olabilir.
Ataklar olgularÅn yaklaËÅk %80
inde ilk trimestrde izlenmektedir.
Numune SaðlÜk Dergisi MAYIS - HAZñRAN - TEMMUZ 2012
Komplikasyonlarda artÅË olmamasÅna
raÃmen spontan düËük izlenebilir.
Çocuk baËlangÅçlÅ Behçet HastalÅÃÅ:
Erkek çocuklar kÅzlara göre daha
fazla olarak 4-13 yaËlarÅnda hastalÅÃa
tutulurlar. ÇoÃunlukla ilk bulgu oral
ülser olmasÅna raÃmen her olguda farklÅ
seyir gösterebilir. % 80 olguda en yaygÅn
oküler komplikasyon retinal perivaskülitle
birlikte panüveittir. Katarakt,
makulopati, optik atrofi olgularÅn
yaklaËÅk yarÅsÅnda izlenir. Tedaviye cevap
deÃiËken olabilir.
Tedavi
Tedavinin amaçlarÅ;
1. Oküler inflamasyonu kontrol altÅna
almak
2. AtaklarÅn sÅklÅÃÅnÅ azaltmak
3. Tedavi ile görme keskinliÃini artÅrmak
4. Remisyonda görme keskinliÃini stabil
hale getirmek
5. Tedavinin yan etkilerini en aza
indirmek
Böylece potansiyel körlük engellenip iyi
görme prognozu saÃlanabilir.
Topikal tedavide kortikosteroidler damla
ve pomad formunda ve peri oküler olarak
sineËi varsa ilave olarak skloplejik
ajanlar kullanÅlabilir. Bu tedavi yaklaËÅk
6-8 haftada azaltÅlarak kesilebilir. Arka
segment inflamasyonu olan olgularda
perioküler veya intravitreal steroid
enjeksiyonunun yanÅ sÅra sistemik
steroid kullanÅlabilir. Remisyondan
sonra steroidle birlikte veya tek baËÅna
antimetabolitler, immünmodülatörler,
alkilleyici ajanlar tedavide etkin olan
ilaçlardÅr. Son yÅllarda Anti-TNF
alfa biolojik ajanlar ör: infliksimab,
etanersept, intravenöz gama globulin
tedavide yer alan ilaçlardÅr.
alevlenme dönemleriyle gider. HastalÅÃÅn
aktivitesi zaman içinde azalÅr. HastalÅÃÅn
uzun dönemli sonuçlarÅna bakacak
olursak genç erkekler, genel olarak
hastalÅÃÅ kÅzlardan daha aÃÅr geçirirler.
Oküler komplikasyonlar hastalÅÃÅn ilk
birkaç yÅlÅ içinde görülebilir. Görmede
ciddi azalma her zaman faydalÅ
görmenin kaybolacaÃÅnÅ göstermez
ve geç baËlangÅçlÅ oküler bozukluklar
genellikle daha iyi görme prognozu ile
birliktedir. Äyi bir tedavi ile ataklarÅn
sÅklÅÃÅ uzayabilir. Fakat hastalÅk bir çok
organÅ da aynÅ anda etkileyebileceÃi
için damar tutulumu, aÃÅr merkezi
sinir sistemi hastalÅÃÅ, baÃÅrsak ülserleri
ve delinmeleri gibi nedenlerle ölümcül
olabilir. Çocuk olgularda büyüme steroid
tedavisine ikincil olarak duraklayabilir.
Katarakt, glokom, vitriitis, yÅrtÅklÅ retina
dekolmanÅ, makula deliÃi, epiretinal
membran varlÅÃÅnda cerrahi tedavi
uygulanmaktadÅr. Fakat uygun tedaviye
raÃmen olgularÅn 1/10-1/4 ünde körlük
geliËebilir.
Behçet hastalÅÃÅnda göz tutulumu
olan hastalar nasÅl takip edilir?
Tam iyileËme mümkün müdür?
Göz tutulumu olan hastalar göz
kliniklerinin uvea hastalÅklarÅ
birimlerince belli aralÅklarla düzenli
olarak takip edilir. Atak geliËimi Ëüphesi
olmasÅ halinde acil olarak göz kliniÃine
baËvurmalarÅ önerilir. HastalarÅn kontrol
muayenelerine düzenli olarak gelmeleri
hastalÅÃÅn seyrinin takibi, ilaç tedavisinin
Ëeklinin, dozunun ve yan etkilerinin
belirlenmesi açÅsÅndan çok önemlidir.
BazÅ hafif olgular tamamen iyileËebilir
fakat genellikle çoÃu olguda hastalÅÃÅn
seyri uzun süreli iyileËme dönemleri
Ëeklindedir. Herhangi bir kronik hastalÅk
gibi Behçet hastalÅÃÅ da hastanÅn ve
ailenin güncel hayatÅnÅ etkiler. EÃer
hastalÅk, göz ve diÃer önemli organ
tutulumu olmaksÅzÅn sürüyorsa genelde
aile normal hayatÅnÅ sürdürebilir. Fakat
görme azalmasÅ varsa hastaya özel
gözlük ve eÃitim programlarÅ uygulamak
gerekebilir.
HastalÅk ne kadar sürer?
Genelde hastalÅÃÅn seyri iyileËme ve
Numune SaðlÜk Dergisi MAYIS - HAZñRAN - TEMMUZ 2012
46
1
Numune Sağlık Dergisi MART-NİSAN 2012
Dr. Ahmet KARAKURT
ANEAH Göz KliniÃi EÃitim Görevlisi
Glokom
YaËamÅmÅz için en önemli bilgilerimizin
kaynaÃÅ görsel iËlevlerimizdir. EtrafÅmÅzÅ
tanÅmayÅ, uzaydaki konumumuzu
görerek öÃreniriz. Gözlerimiz dünyaya
açÅlan penceremizdir. Belirli bir
noktaya odaklandÅÃÅmÅz zaman çevrede
algÅlayabildiÃimiz alanÅn tümü görme
alanÅmÅzdÅr. Görme miktarÅmÅz yani
görme keskinliÃimiz ise belirli bir
uzaklÅktan belirli bir büyüklükteki
nesnenin tanÅnmasÅ ile ölçülür. Görme
alanÅmÅz içinde, normal kabul ettiÃimiz
görme keskinliÃi dÅËÅnda yaËamÅmÅz
için son derece önemli derinlik hissi,
renk ayÅrma, parlaklÅÃÅn ayÅrt edilmesi,
karanlÅÃa uyum, derinlik ve hareketin
algÅlanmasÅ da gözlerimizin benzersiz
iËlevleridir. Görme kaybÅ veya körlük
derken bu iËlevlerin kaybÅndan söz ederiz.
Dünya SaÃlÅk TeËkilatÅ iyi gören gözde
düzeltme ile görmenin 3 metreden
parmak saymadan daha az olmasÅnÅ
körlük olarak tanÅmlamÅËtÅr. Toplanan
veriler 2001 yÅlÅnda dünya nüfusunun
%. 07 si, yaklaËÅk 35 milyon insanÅn
kör olduÃunu göstermektedir. Bu oran
geliËmiË ülkelerde %. 03 iken geliËmekte
olan ülkelerde oran %1. 4 e kadar
çÅkmaktadÅr. Körlerin %4 ü 0-14 yaË
grubunda, %58 i 60 yaËÅn
üstündedir.
Dünyadaki
Eski Yunanda görmeyen, gri-mavi,
bulanÅk bakÅË için kullanÅlan bu kelime
hem glokom hem de kataraktlÅ gözleri
anlatmaktadÅr. Konuyla ilgili yazÅlÅ
kaynaklarÅn büyük çoÃunluÃu Åx. YüzyÅla
kadar Latin, x. YüzyÅl sonuna kadar
Arap, daha sonra da AvrupalÅ yazarlara
aittir. Ülkemizde glokom kelimesinin
karËÅlÅÃÅ göz tansiyonu, karasu hastalÅÃÅ,
bazen de bakar-körlüktür.
körlüÃün % 42 sinin katarakta %16
sÅnÅn trohoma,%14 ünün glokoma baÃlÅ
olduÃu bilinmektedir. Düzeltmeyle en iyi
görmesi 0. 1 ve altÅ, görme alanÅnÅn en
geniË yerde 20 derece altÅnda olmasÅ da
legal körlüktür. Legal körlük nedenleri
içinde de gene glokom üst sÅralarda yer
almaktadÅr.
Toplum taramalarÅ 40 yaËÅn üstünde her
yüz kiËiden ikisinde glokom varlÅÃÅnÅ
gösterse de bu aysbergin görünen
kÅsmÅdÅr. Glokomlu sayÅsÅ 2010 yÅlÅnda
60 milyon iken,2020 yÅlÅnda 80 milyon
olarak tahmin edilmektedir. Glokomdan
kör olanlarÅn sayÅsÅ 2010 da 8 milyondur,
2020 de 12 milyon olacaktÅr. Toplum
saÃlÅÃÅ açÅsÅndan önemli olan glokom göz
hekimlerinin temel uÃraË alanlarÅndan
biridir. Bu anlamda konuya biraz daha
yakÅndan bakmanÅn yaralÅ olacaÃÅ
kanÅsÅndayÅm.
Glokomun tanÅmÅnda çok büyük bir
hastalÅk grubunu içine aldÅÃÅ için iyi
bilinen bazÅ zorluklar vardÅr. Genel bir
tanÅm yapmak gerekirse göz içi basÅncÅ
(GÄB) yüksekliÃi, oküler kan akÅmÅ (OKA)
Glokom terimi Yunancada grimavi anlamÅna gelen ‘’glaucos’’
kelimesinden gelir ve görmeyen kör
gözler için kullanÅlmÅËtÅr.
Daha doÃrusu
Numune SaðlÜk Dergisi MAYIS - HAZñRAN - TEMMUZ 2012
48
dengesizliÃi, retina ganglion hücresi ve
sinir liflerinin özgün yÅkÅmÅ, buna baÃlÅ
görme alanÅ (GA) kaybÅ ile seyreden,
tedavi edilmediÃinde körlükle sonuçlanan
bir grup optik nöropatiyi glokom olarak
adlandÅrÅyoruz. TanÅya esas olan GÄB,
OKA, retina ganglion hücresi ve sinir
lifi kaybÅ, glokomatöz optik nöropati ve
görsel iËlev kayÅplarÅnÅn bu hastalÅÃa
özgü yanlarÅnÅ kÅsaca anlatmak gerekir
kasÅndayÅm.
özellikleri ve periferik korneanÅn arka
yüzü incelenir. Yeni geliËtirilen ultrasonik
aletlerle bu iËlem ek parametreler
kullanÅlarak daha çok bilgi verir hale
getirilmiËtir.
GÄB’nÅn normal deÃerleri eriËkilerde
10-21 mmHg olarak kabul edilse de
saÃlÅklÅ bireylerin büyük çoÃunluÃunda
16 mmHg civarÅndadÅr. Normal deÃerler
yenidoÃanda 8 mmHg iken yaËla artÅË
gösterir, iki gözde benzerdir,4 mmHg
den fazla fark anlamlÅdÅr. GÄB, gün içi
deÃiËiklikler gösterir sabah-akËam farkÅ
3-6 mmHg arasÅnda deÃiËir, insanlarÅn
çoÃunda sabah yüksek, akËam daha
düËük ölçülür. GÄB yazÅn düËük, kÅËÅn
daha yüksektir. Santral venöz basÅncÅn
yükseldiÃi durumlarda, göze basÅ
yapÅlmasÅ durumunda, hipotiroidide,
kortizon, antikolinerjik, sibutramin, LSD,
ketamin, süksinil kolin kullanÅmÅnda GÄB
yükselir. Eksersizle, hamilelikte, nikotin,
alkol, eroin, marihuana alÅmÅyla da GÄB
düËer.
Humör aköz ve göz içi basÅncÅ
Normal GÄB’nÅn kaynaÃÅ hümor aköz de
denilen aköz sekresyon hÅzÅ, dÅËa akÅm
kanallarÅndaki direnç ve episkleral venöz
basÅç (EVB) seviyesidir. Aközün dÅËa
akÅm hÅzÅ EVB çÅkarÅldÅktan sonra GÄB
ile doÃru orantÅlÅdÅr.
Aköz, gözde uveal katmanÅn orta
bölümünü oluËturan korpus siliyareye
ait silyer çÅkÅntÅlarÅn pigmentsiz epitel
hücreleri tarafÅndan aktif ve pasif
sekresyonla arka kamaraya salgÅlanÅr.
Aköz salÅnÅm miktarÅ yaklaËÅk dakikada 2
mikrolitredir. Änsan gözünde devamlÅ aköz
akÅmÅnÅn oluËturduÃu basÅnç göz küresini
belli bir gerginlikte tutarak yapÅsal
düzeni ve gözün optik iËlevlerini korur.
Hümor aköz kornea, lens, trabeküler
aà (TA),vitreus gibi damarsÅz göz içi
dokularÅn metabolik gereksinmelerini
karËÅlar. Glikoz, oksijen, amino asitler
baËta olmak üzere birçok maddeyi bu
dokulara ulaËtÅrÅrken laktik asit, piruvat,
karbondioksit gibi birçok metabolik
artÅÃÅ da ortamdan uzaklaËtÅrÅr. Aköz,
içerdiÃi yüksek orandaki askorbatla
iriste antioksidan görevi yapar, TA’daki
glikozaminoglikanlarÅn sÅvÅ-jel dengesini
düzenler, katarakta neden olan ultraviole
ÅËÅnlarÅnÅn emilmesini kolaylaËtÅrÅr.
Enflamasyon ve enfeksiyonlarda hücresel
ve hormonal immün yanÅtÅ saÃlar.
GÄB merkezi kornea üzerinden
tonometrelerle ölçülür. Günümüzde
ölçüm için hata payÅnÅn az, hasta
konforunun yüksek olduÃu Goldmann
tonometreleri, tonopen, nonkontakt
aplanasyon tonometreleri, dinamik kontur
tonometreleri, oküler cevap analizörü
gibi ileri teknoloji ürünü cihazlar
kullanÅlmaktadÅr.
Optik sinirbaËÅ ve glokomatöz hasar
Gözde optik sinirin kanlanmasÅ da
kompleks bir sistemle olur. Hem silyer
hem de retinal dolaËÅm optik sinir
baËÅnÅn beslenmesinden sorumludur.
Gözde perfüzyon basÅncÅ sistolik arter
basÅncÅ ile GÄB arasÅndaki farka eËittir,
dolayÅsÅyla artan GÄB veya düËen oküler
sistolik kan basÅncÅ optik sinirdeki
kanlanmayÅ olumsuz etkiler. Glokomlu
gözlerde birçok farklÅ vasküler ve
reolojik faktörlerin de etkisiyle optik
sinir dolaËÅmÅnÅn otoregülasyonu bozulur.
Optik sinirin perfüzyon basÅncÅ kritik
kabul edilen perfüzyon basÅncÅnÅn da
altÅna düËerse optik sinir iËlevleri,
diÃer bir deyiËle görsel iËlevler zarar
görür. AzalmÅË perfüzyon varlÅÃÅnda
reperfüzyon dönemi iskemiden daha zarar
vericidir. BaËka bir deyiËle GÄB ve kan
basÅncÅndaki dalgalanmalar hasarÅ daha
da artÅrÅr. Reperfüzyon hasarÅ glutamat
konsantrasyonunun toksik seviyelere
ulaËmasÅna neden olacak serbest oksijen
radikallerinin ortaya çÅkmasÅna baÃlÅdÅr.
Pupilladan ön kamaraya geçen bu
sÅvÅnÅn %85-90’nÅ iridokornean açÅ da
denilen ön kamara açÅsÅnda yerleËik
TA yoluyla , %10-15 lik kÅsmÅ da
uveaskleral yolla göz dÅËÅna çÅkar. Çok
az bir miktar aközün iris, lens ve vitreus
yoluyla emildiÃi bilinse de bunun normal
gözlerde önemi yoktur. TA’Ån yer aldÅÃÅ
iridokorneal açÅ gonyoskopi yöntemleriyle
muayene edilir. Bu amaçla gonyoskopi
lensleri kullanÅlÅr. Gonyoskopi ile
ön kamara açÅsÅnÅn geniËliÃi, yapÅsal
anormallikleri, iris, iris kökü, korpus
silyare bandÅnÅn durumu, trabeküler aÃÅn
49
Numune SaðlÜk Dergisi MAYIS - HAZñRAN - TEMMUZ 2012
Äskemi,optik sinir aksonlarÅnda deÃiËik
mekanizmalarla depolarizasyona yapar.
Retina ganglion hücrelerinin enerji üretim
mekanizmalarÅ bozulur,süreç apopitozise
neden olur. Bu olay biyokimyasal yolla
retina ganglion hücre ölümüdür ve
genetik olarak kontrol edilir. Yüksek
GÄB, lamina kribroza seviyesinde deÃiËik
mekanizmalarla retina ganglion hücre
aksonlarÅnÅn ve destekleyici hücre ve
yapÅlarÅn hasar görmesine neden olur.
Retina ganglion hücrelerinin ve onlarÅn
aksonlarÅnÅn kaybÅ glokomatöz hasar
alarak adlandÅrÅlÅr. Glokomatöz papiller
atrofi oluËtuÃunda optik sinir baËÅndaki
sinir lifleri ile birlikte glial hücreler ve
damarlar da geri dönüËümsüz Ëekilde
etkilenir. Papilla olarak adlandÅrdÅÃÅmÅz
optik sinir baËÅ çukurlaËÅr, peripapiller
bölgede atrofi geliËir.
dayanan yapÅsal testler ayrÅntÅlÅ verilerle
glokomatöz hasarÅn erken tanÅnmasÅnda
yardÅmcÅ olmaktadÅr.
tersine döner, örneÃin primer konjenital
glokom (PKG) erkek çocuklarda
%65 gibi bir oranda daha sÅk olarak
görülmektedir. Beyazlara göre sarÅ ve
siyah Årkta glokom oranÅ daha sÅktÅr.
Glokom çeËitlerinin Årklarda görülme
oranlarÅ da deÃiËiktir. PAAG görülme
oranÅ siyahlarda daha yüksektir, daha
erken yaËta görülür ve daha aÃÅr seyreder.
PAKG GüneydoÃu Asya topluluklarÅnda
Çin’de, Eskimo topluluklarÅnda daha
yüksek oranda görülmektedir. PKG
ise bazÅ gezici Çingene topluklarÅyla
Görme keskinliÃi hastalÅÃÅn ileri
olmayan aËamalarÅnda etkilenmeyebilir.
Renk algÅlamasÅndaki bozukluklar,
kontrast duyarlÅlÅk kayÅplarÅ, karanlÅÃa
adaptasyondaki uzamalar hastalÅÃÅn
aËamasÅ konusunda deÃerli bilgiler
verir. Retina ve optik sinirin bozulmuË
elektrofizyolojik cevaplarÅ ERG ve VEP
le analiz edilmektedir.
Glokomda ilerleyici kayÅp özellikle
retina ganglion hücrelerindedir. Bu
kaybÅ artÅran GÄB yükselmesi ve düËük
sistolik basÅnç dÅËÅnda önemli risk
faktörleri vardÅr. Vazospazm, endotelin-1
ve nitrik oksit artÅËÅnÅn neden olduÃu
vazomotor bozukluklar, hipertansiyon v e
hipotansiyon, arteriyoskleroz, hipervisköz
sendromlar, diabet, hipotiroidi, apne ve
uyku sorunlarÅ glokoma baÃlÅ kayÅplarÅ
hem aÃÅrlaËtÅrÅr hem de hÅzlandÅrÅr.
Glokomdaki tüm bu yapÅsal kayÅplarÅ
klÅnikte görsel iËlevlerin kaybÅ olarak
saptarÅz. Görme alanÅndaki skotom
dediÃimiz kayÅplar tüm dalga
boylarÅndaki ÅËÅÃÅn kaybÅ Ëeklinde
absolu olabileceÃi gibi bazÅ dalga
boylarÅnÅn kaybÅ Ëeklinde relatif de
olabilir. Mavi-sarÅ skalasÅndaki kayÅplar
daha önce görülür. ÄlerlemiË glokom
olgularÅnda tübüler görme veya küçük
bir adacÅktan görme Ëeklinde GA
kayÅplarÅ karËÅmÅza çÅkar ( resim 2).
GA muayenesi perimetrelerle yapÅlÅr.
BilgisayarlÅ perimetrelerle yüksek
duyarlÅlÅkta ölçüler yapÅlÅr. KayÅplar
desibel cinsinden ölçülerek deÃiËik
bilgisayar programlarÅyla analiz edilir.
Sonuçlar bilgisayarda kayÅtlÅ normal
deÃerlerle karËÅlaËtÅrmalÅ olarak alÅnÅr.
Ancak en duyarlÅ yöntemlerde bile %20
’den az retina ganglion hücre kaybÅ
olmadan GA defekti saptanamaz. Retina
ganglion hücre aksonlarÅndan oluËan sinir
liflerinin kalÅnlÅÃÅnÅn ölçümü ilkesine
dayanan retina sinir lifleri analizleri ile
optik sinir baËÅnÅn tomografik analizine
Göz içi basÅncÅ ve glokom için risk
faktörleri
Orta DoÃulu topluluklarÅnda daha fazla
rapor edilmektedir. Glokomda aile içi
daÃÅlÅm ve genetik geçiË de oldukça
önemlidir. Birçok glokom türünde
genetik geçiË tanÅmlanmÅË, gen lokuslarÅ
belirlenmiËtir. ÖrneÃin PKG olgularÅnÅn
çoÃu sporadiktir, olgularÅn ancak %10
unda geçiË otozomal resesiftir. Gözde ön
kamara derinliÃi, iris yapÅsÅ ve ön kamara
açÅsÅ gibi yapÅsal özellikler kalÅtsal geçiËli
olduÃundan gerek PAAG gerekse PAKG
olgularÅnda aile içi daÃÅlÅm vardÅr. Bu
Älerleyen yaË glokom sÅklÅÃÅnÅ belirgin
olarak artÅrÅr. ÇoÃu glokomlularda
GÄB artÅËÅ 40-50 yaË sonrasÅ görülür.
Primer açÅk açÅlÅ glokom (PAAG) 40 yaË
sonrasÅ nüfusun %2 sinde, primer açÅ
kapanmasÅ glokomu (PAKG) krizi %02
sinde görülür. Genel olarak kadÅnlarda
glokom oranÅ erkeklere göre daha sÅktÅr,
tüm glokomlu nüfusun %59 u kadÅndÅr.
Ne varki bazÅ glokom türlerinde durum
Numune SaðlÜk Dergisi MAYIS - HAZñRAN - TEMMUZ 2012
50
durumun varlÅÃÅ çoÃu kere ilerleyen yaËla
belirginleËir. PAKG’lu olgularÅn birinci
derece akrabalarÅ yüksek risk altÅndadÅr.
Benzer Ëekilde anne-babadan birinde
PAAG varsa bu hastalÅk çocuklarÅnda
iki kat daha fazla görülür. KardeËlerden
birinde de hastalÅk görülmüËse risk dörde
katlanÅr. Kortikosteroid kullanÅmÅna
GÄB yükselmesi Ëeklindeki cevabÅn da
benzer bir genetik geçiËi söz konusudur.
Gözdeki refraksiyon kusurlarÅ ile
glokom tipi arasÅnda da bir iliËki vardÅr.
Genel bir bakÅËla miyoplarda PAAG,
hipermetroplarda PAKG daha sÅk görülür.
21 mmHg dan yüksek olmasÅ,normal
görünümlü ön kamara açÅsÅyla birlikte
glokomatöz optik sinir baËÅ hasarÅ ve GA
kaybÅ saptanmasÅdÅr. Bu tanÅmlamaya
raÃmen diÃer özellikleri açÅsÅndan
karakteristik PAAG olan hastalarÅn
%16 kadarÅnda GÄB nÅn düzenli olarak
22 mmHg nÅn altÅnda seyrettiÃini ve
bunlarÅn normatensif glokom veya
düËük tansiyonlu glokom adÅ altÅnda
bir altgrup oluËturduÃunu da belirtmek
gerekir. Tersine GÄB 22-30 mmHg gibi
yüksek seyrettiÃi halde glokomatöz
hasar ve GA kaybÅ saptanamayan bir
grup hasta da oküler hipertansiyon
olarak tanÅmlanmÅËtÅr. Ancak bulardan
her yÅl %1 kadarÅnda PAAG geliËtiÃini
bilmek gerekir. PAAG için iyi bilinen risk
faktörleri ileri yaË,siyah Årk,aile öyküsü ve
miyopidir.
Özetle yaË, aile öyküsü, Årk ve
arteriyoskleroz GÄB artÅËÅ için risk
oluËturur. Yüksek GÄB, vazospazm
baËta olmak üzere vasküler ve reolojik
düzensizlikler, hipotansiyon, miyopi,
kadÅn cinsiyeti ve Årksal özellikler
glokomatöz hasar için risk etkenleridir.
PAAG hastalarÅ, önemli oranda GA kaybÅ
olana kadar çoÃunlukla asemptomatiktir.
Bunun sebebi baËlangÅçtaki GA kaybÅnÅn
diÃer göz tarafÅndan da kapsanan nazal
alanda olmasÅdÅr. PAAG hemen daima
iki taraflÅ olmasÅna raÃmen ilerleyiË
asimetriktir. Hastalar çoÃunlukla bir
gözlerinde ilerlemiË GA kaybÅ diÃer
gözlerinde hastalÅÃÅn daha az ilerlemiË
haliyle doktora baËvururlar. Êans eseri
veya rutin göz kontrollerinde erken
defektler saptansa da çok dikkatli
hastalar bile GA kayÅplarÅnÅn farkÅna
varmayabilirler. Çok seyrek olarak
GÄB yüksek hastalar göz ve baË aÃrÅsÅ,
geçici kornea ödemine baÃlÅ ÅËÅklar
etrafÅnda haleler görme yakÅnmasÅyla
baËvurabilirler. PAAG da tanÅ, yükselmiË
ve fizyolojik aralÅklar dÅËÅnda gün içi
asimetrik dalgalanmalar gösteren GÄB,
açÅk açÅ, optik disk deÃiËiklikleri ve
glokomatöz GA deÃiËiklikleri ile konur.
Glokomda sÅnÅflama ve klÅnik
Glokomlar kör etme potansiyeline sahip
bir grup göz hastalÅÃÅdÅr. FarklÅ glokom
tiplerinin fizyopatolojileri, klinik olarak
ortaya çÅkÅËlarÅ ve tadavileri çok farklÅ
olduklarÅndan tüm formlarÅ içine alan
tek bir tanÅmlama bulunmamaktadÅr.
Bu kavramÅn anlaËÅlmasÅ bir glokom
hastasÅnda nasÅl olup da hiçbir belirti
olmazken diÃerinin ani baËlayan aÃrÅ
kÅzarÅklÅk ve görme kaybÅ yaËadÅÃÅnÅ
anlamamÅza yardÅmcÅ olmaktadÅr.
Glokomun iki ana tipi konjenital
veya geliËimsel tiplerle akiz tipleridir.
AçÅk açÅlÅ veya kapalÅ açÅlÅ Ëeklindeki
alt sÅnÅflamalar aköz dÅËa akÅmÅnÅn
azalmasÅna neden olan mekanizmaya
göre kurgulanmÅËtÅr. GÄB yükselmesine
katkÅsÅ olan ilave nedenlerin bulunup
bulunmadÅÃÅna göre glokom primer veya
sekonder de olabilir. Primer glokomlarda
GÄB yükselmesi baËka göz hastalÅklarÅyla
birlikte bulunmazken sekonder glokomda
tanÅmlanabilen göz veya göz dÅËÅ bir
hastalÅk aközün dÅËa akÅmÅnÅ deÃiËikliÃe
uÃratÅr ve bunun üzerine GÄB yükselir.
Sekonder glokomlar akiz veya geliËimsel
olabileceÃi gibi, bunlarÅn da açÅk açÅlÅ
veya açÅ kapanmasÅ tipleri de vardÅr.
PAAG tedavisinin amacÅ GÄB’nÅ
hedef basÅnç deÃerlerine düËürüp ek
optik sinir hasarÅnÅ önlemek veya
geciktirmek suretiyle görsel iËlevleri
korumaktÅr. Düzenli ve dikkatli yapÅlan
takip muayeneleri ilerlemenin erken
farkedilmesi açÅsÅndan önem taËÅr.
Hastaya hastalÅÃÅnÅn özellikleri hakkÅnda
bilgi verilmesi hatta anlayabileceÃi
çerçevede hazÅrlanmÅË kitapçÅklar
verilmesi çok önemlidir. HastalÅÃÅnÅn
olasÅ gidiËi ile tedavinin anlam ve önemini
kavramamÅË uyumsuz hastalarda körlük
oranÅ yüksektir.
Primer açÅk açÅlÅ glokom: Basit
kronik glokom olarak da adlandÅrÅlÅr.
Her zaman simetrik seyretmese de
genellikle iki taraflÅdÅr. Temel özellikleri
eriËkin yaËta ortaya çÅkmasÅ,hastalÅÃÅn
seyri boyunca bir dönemde GÄB nÅn
Tedavide ilaç kullanÅmÅ, lazer
uygulamalarÅ ve cerrahi seçenekleri
51
vardÅr. Älaç tedavisi için prostoglandin
türevleri, beta-blokerler, alfa agonist
sempatomimetikler, karbonik
anhidraz inhibitörleri ve bunlarÅn ikili
kombinasyonlarÅ Ëeklindeki göz damlalarÅ
topikal olarak hasta ve gözün ilave
özellikleri dikkate alÅnarak kullanÅlÅr.
Topikal ilaçlarÅn düzenli kullanÅmÅ son
derece önemlidir, bunun yaËam boyunca
sürecek bir tedavi olduÃu, ancak
doktorun her hasta için saptadÅÃÅ hedef
GÄB’na ulaËÅlmasÅ durumunda görmenin
korunacaÃÅnÅ hastanÅn kavramasÅ
gerekir. PAAG da sistemik ilaç kullanÅmÅ
nadirdir, çoÃunlukla topikal ilaçlarÅn
kullanÅlamadÅÃÅ durumlarda veya
cerrahiye hazÅrlÅk aËamasÅnda karbonik
anhidraz inhibitörü ve hiperozmolar
ilaçlar kullanÅlmaktadÅr. Lazer
tedavilerinin baËarÅsÅ yüksek deÃildir,
gerek argon lazer trabeküloplasti
gerekse selektif lazer trabeküloplastinin
baËarÅsÅ sÅnÅrlÅdÅr ve kalÅcÅ deÃildir. Älaç
tedavisinin yetmediÃi veya cerrahinin
yapÅlamayacaÃÅ veya erteleneceÃi
drumlarda baËvurulmaktadÅr. Cerrahi
tedavi ye diÃer tedavilerle hedef basÅnca
ulaËÅlamadÅÃÅ durumlarda veya diÃer
tedavilerin yapÅlamadÅÃÅ durumlarda
baËvurulmaktadÅr. Günümüzde penetran
veya nonpenetran cerrahi yöntemler
vardÅr. Penetran cerrahi yöntemlerden
en sÅk trabekülektomi. nonpenetran
yöntemlerden de nonpenetran derin
sklerektomi yapÅlmaktadÅr. Bu
cerrahilerde kullanÅlan mitomisin-c veya
5-floraurasil gibi anti-fibrotik ajanlar
da baËarÅyÅ artÅrabilmektedir. Dirençli
olgularda yapay drenaj ËantlarÅ, aÃrÅlÅ
görmeyen glokomlu gözlerde de lazer
veya krio ile siklodestrüktif ameliyatlar
yapÅlmaktadÅr. Bu cerrahilerin tümünde
hastanemiz göz kliniklerinin büyük bilgi
birikimi ve üstün baËarÅlarÅ vardÅr.
Primer açÅ kapanmasÅ glokomu:
Periferik irisin ön kamara açÅsÅnÅ kÅsmen
veya tamamen kapatmasÅ nedeniyle
aközün dÅËa akÅmÅnÅ engelleyerek GÄB
artÅËÅna yol açtÅÃÅ bir klinik durumdur.
TanÅ, açÅ ve ön segmentin muayenesi
ile konur. Optik sinir baËÅnÅn normal
olmasÅ, GA kaybÅnÅn bulunmamasÅ
PAKG tanÅsÅnÅ olasÅlÅk dÅËÅ bÅrakmaz.
Akut formu sÅklÅkla tek taraflÅ anatomik
olarak yatkÅnlÅk gösteren bireylerde
ortaya çÅksa da hastalÅk iki taraflÅdÅr.
AçÅnÅn primer olarak kapanmasÅ büyük
oranda pupiller blokla olur, plato irise
baÃlÅ olan formu daha az görülür. PAKG,
Numune SaðlÜk Dergisi MAYIS - HAZñRAN - TEMMUZ 2012
tipik olarak 65 yaË üstü AsyalÅ, aile
öyküsü olan bireylerde görülür. Ancak
beyaz Årkta da nadir deÃildir. KÅrk
yaË üstü nüfusun %. 01 inde görülür.
Anatomik predispozisyonlar son derece
önemlidir. Bunlar iris-lens diyaframÅnÅn
öne konumlanmasÅ, dar ön kamara
ve kapalÅ açÅ olarak özetlenebilir. Bu
olgularda lens göze göre daha büyük,
kornea çapÅ dar ve aksiyel uzunluk daha
kÅsadÅr. YatkÅnlÅk gösteren gözlerde
pupilla dilatasyonu ile blok baËlar, aköz
pupil alanÅndan ön kamaraya geçmekte
zorlanÅr, arka kamara basÅncÅ artar,
periferik iris öne itilerek açÅyÅ kapatÅr,
aköz dÅËa çÅkÅmÅ zorlaËÅr, GÄB hÅzla
yükselir. Bu Ëekildeki akut açÅ kapanmasÅ
krizinin latent ve subakut fazlarÅ vardÅr.
Akut açÅ kapanmasÅ krÅzi predispoze
kiËilerde genellikle karanlÅkta televizyon
seyretme, öne eÃilerek uzun süre
okuma, dikiË dikme gibi ön kamaranÅn
fizyolojik sÅÃlaËmasÅ sonucu baËlar.
Emosyonel bozukluklar, antikolinerjik
ajanlar, trisiklik antidepresanlar, bazÅ
antihistaminikler, pupilla dilatasyonuna
neden olan atropin, sikloplejin,
fenilefrin gibi ilaçlarda pupilla bloÃunu
baËlatabilirler. AçÅ kapanmasÅnÅn akut
fazÅnda belirtiler dramatiktir. Görme
hÅzla ve giderek artan biçimde zayÅflar.
Hasta ÅËÅk kaynaklarÅ etrafÅnda renkli
haleler görmeye baËlar. Göz ve göz
çevresinde baËlayÅp etrafa yayÅlan Ëiddetli
aÃrÅ ortaya çÅkar. AÃrÅya bulantÅ ve
kusma eËlik edebilir. Muayene ile Ëiddetli
konjesyon hali, dar ön kamarada yarÅ
dilate oval pupilla, veziküllerle seyreden
kornea ödemi, 50 mmHg nÅn da üzerine
çÅkmÅË GÄB artÅËÅ kolaylÅkla saptanÅr.
Akut konjestif açÅ kapanmasÅ döneminde
hastanÅn hastaneye yatÅrÅlarak tedavi
edilmesi uygun olur. Rahat bir ortamda
hasta sakinleËtirilerek tedaviye
asetezolamid, hiperozmolar ajanlarla
baËlanÅr. YarÅm saat içinde de topikal
pilakarpin verilir, gerekirse topikal
steroid de damlatÅlÅr. Bu tedavi aynÅ
zamanda gözü lazer iridotomiye de
hazÅrlar. KrÅzin tekrarlamamasÅ için lazer
iridotomi gerekir, öbür göz de predispoze
ise ona da lazer iridotomi gerekir.
Dirençli ve özellikli olgularda iridektomi,
trabekülektomi gibi ameliyatlar da
gerekebilir. Akut fazdan sonra veya
primer olarak kronik açÅ kapanmasÅ da
görülebilir. Bu durumda tedavi PAAG
a benzer yöntemlerle yapÅlÅr. Plato iris
varlÅÃÅnda periferik lazer iridoplasti
yararlÅ olur.
olduÃu bu gözlerde hÅzla büyüme olur.
Buftalmus (öküzgözü) tabiri bu durumu
tanÅmlamak için kullanÅlmÅËtÅr. HastalÅÃÅn
görüldüÃü bebekler huzursuzdur. Gözde
sulanma, gözleri ÅËÅktan kaçÅrma,
göz kapaklarÅnda kasÅlma, gözlerini
açamama annelerin bile en erken
dönemde fark ettiÃi belirtilerdir.
Muayenede descement membranÅ
çatlaklarÅ, göz dibi incelenebiliyorsa
optik sinir baËÅndaki çanaklaËma
görülür. PKG un diÃer büyük kornealÅ
hastalÅklardan, doÃum travmasÅndan,
tümör, travma, enflemasyon ve prematüre
retinopatisi ile gözün diÃer bozukluk ve
geliËimsel anamolilerine baÃlÅ sekonder
glokomlardan ayÅrt edilmesi çok
önemlidir.
PKG da tÅbbi tedavinin yeri çok sÅnÅrlÅdÅr.
Tedavi tartÅËmasÅz Ëekilde cerrahidir.
Kornea berraksa goyotomi, bulanÅksa
trabekülotomi veya trabekülektomi sÅk
yapÅlan cerrahilerdir. OlgularÅn yaË ve
özelliklerine göre yapay drenaj ËantlarÅ
da kulanÅlabilmektedir.
Konjenital glokom
Primer konjenital glokom her 10
000 doÃumda bir görülür. Daha
önce anlatÅldÅÃÅ gibi bazÅ gruplarda
daha sÅktÅr. Bu hastalÅkta aköz dÅËa
çÅkÅmÅ, baËka oküler anamolilerle
birlikte olmayacak Ëekilde izole
trabekülodisgenezis diye tanÅmlanan
bozuklukla engellenmektedir. Äzole
trabekülodisgeneziste ön kamara açÅ
sonlanmasÅ yok,iris doÃrudan trabekülüm
üzerine düz veya konkav olarak yapÅËÅr.
Äki gözün tutulum dereceleri farklÅ
olabilir. HastalarÅn %40 kadarÅnda GÄB
intrauterin yaËamda ,%55 inde üçüncü
doÃum gününden önce, % 5 inde de
3-16 yaË arasÅnda yükselmeye baËlar. Ne
kadar erken baËlamÅËsa tablo o kadar
aÃÅrdÅr. Älk dikkati çeken bulgu bulanÅk
kornea ve büyük gözdür. BulanÅklÅÃÅn
nedeni yükselmiË GÄB’na baÃlÅ kornea
ödemidir. GeliËimini tamamlamamÅË,
bir anlamda skleral sertliÃin geliËmemiË
Numune SaðlÜk Dergisi MAYIS - HAZñRAN - TEMMUZ 2012
Konjenital glokomlarÅn bu primer tipi
dÅËÅnda iridotrabekülodisgenezis ve
iridokorneal disgenezislere baÃlÅ birçok
Ëekli vardÅr. Bunlarda tablonun aÃÅrlÅÃÅ
ve tedavi eËlik eden sistemik ve oküler
anamolilere göre deÃiËir.
Glokom konusunda görsel araçlar
kullanÅlarak geniË toplumun kesimlerinin
doÃru bilgilendirilmesi, erken tanÅ,
tedavi ve korunma için çok önemlidir.
SaÃlÅk personelinde farkÅndalÅÃÅn
oluËturulmasÅ da hem göz hekimlerinin
iËini kolaylaËtÅrÅr hem de glokoma baÃlÅ
körlük ve görme kaybÅnÅn önlenmesine
deÃerli katkÅlar saÃlar.
52
1
Numune Sağlık Dergisi MART-NİSAN 2012
Doç. Dr. Özlem GÜRBÜZ KÖZ
ANEAH 1. Göz KliniÃi BaËasistanÅ
Katarakt nedir?
Katarakt, normalde saydam olan lensin
saydamlÅÃÅnÅ kaybetmesidir. Göze rengini
veren irisin arkasÅnda ya da baËka bir
deÃiËle göz bebeÃinin ortasÅnda yer alan
lens, metabolik olarak aktif bir yapÅdÅr
ve göze gelen ÅËÅnlarÅn görme noktasÅna
yönlenmesi için gerekli kÅrma gücününün
yaklaËÅk üçte birinden sorumludur. YakÅn
mesafelerdeki cisimleri görebilmek
için gerekli uyumda, lensin Ëekil
deÃiËtirebilmesi gereklidir.
Katarakt HakkÜnda
Bilmedikleriniz...
lens büyürken sÅkÅËÅr ve su kaybÅ sonucu
sertleËir. Metabolik aktivite yaËlanma ile
azalÅr ve farklÅ yapÅda moleküller lenste
birikmeye baËlar, lens yakÅna uyum için
Ëekil deÃiËtiremez hale gelir ki o yüzden
40 yaË üzerinde yakÅn gözlük kullanmak
ihtiyacÅ duyuyoruz.
B), diyabet varlÅÃÅ, kortikosteroid
kullanÅmÅ, sigara alÅËkanlÅÃÅ önemli risk
faktörlerindendir.
Katarakt neden geliËiyor?
Oksidatif stres
Genetik yatkÅnlÅk
Genetik yatkÅnlÅÃÅn katarakt geliËiminde
rolü olabileceÃi bilinmektedir.
YaËlanma, travma, inflamasyon,
metabolik hastalÅklar, radyasyon katarakt
geliËimi için önemli nedenlerindendir.
Artan yaËla birlikte lenste neler
oluyor?
Kimler risk altÅnda?
Kristalin lens, yaËam boyunca büyür,
aÃÅrlÅÃÅ artar. Ancak lensi çevreleyen
zarÅn elastikiyeti fazla olmadÅÃÅndan
YaË katarakt için önemli bir risk
faktörüdür. YaËa baÃlÅ kataraktlar için ise
güneË ÅËÅÃÅna maruz kalma (Ultraviyole
Lens proteinlerinin oksidasyonunun,
yaËla iliËkili katarakt geliËimindeki rolü
kabul edilmiËtir. Gözün x-ÅËÅnlarÅna veya
ultraviyole, mikrodalga gibi diÃer tipte
radyasyonlara maruz kalmasÅ lenste
belirgin oksidatif etkiler oluËturmaktadÅr
ve multivitaminlerin düzenli olarak
alÅnmasÅnÅn katarakt oluËumunu
önleyebileceÃi belirtilmiËtir.
YaËlÅlar
Numune SaðlÜk Dergisi MAYIS - HAZñRAN - TEMMUZ 2012
54
Sigara içenlerde
Katarakt acil bir durum mudur?
Sigara içimi veya tütün çiÃnenmesi
oksidatif stresi uyardÅÃÅ için daha genç
yaËlarda katarakt geliËimine sebep
oluyor.
Katarakt nedeniyle günlük rutin iËlerin
(okuma, televizyon izleme, araba
kullanma) yapÅlmasÅnda zorluklar
yaËanmasÅ, cerrahi zamanÅnÅ belirler.
Katarakt gözün arka segmentinin
görülmesini engelleyen bir perde
olduÃundan, oftalmologlarÅn arka
segmenti takibini gerektiren yaËa
baÃlÅ makula dejenerasansÅ (sarÅ nokta
hastalÅÃÅ), diabetik retinopati veya
glokom gibi hastalÅklarda kataraktÅn çok
da olgunlaËmasÅ beklenmeden cerrahi
kararÅ verilebilir.
GüneË ÅËÅÃÅ (Ultraviyole B)
Ultraviyole B lens tarafÅndan absorbe
edilerek lenste hasar oluËturmaktadÅr. Bu
nedenle Ëapka kullanÅmÅ, ultraviyole B’ yi
engelleyen gözlükler koruyucudur.
Diyabet
Kataraktla birlikteliÃi çok sÅktÅr. Çünkü;
ozmotik etki ile lenste su birikir, hücreler
ËiËer ve membranlar parçalanÅr. Uzun
süredir diyabeti olan ve kan Ëekeri çok da
kontrol altÅna alÅnamayan olgularda risk
daha da artmaktadÅr.
Katarakt cerrahisinde ne
amaçlanÅyor?
Lensi çevreleyen zarÅn ön kÅsmÅnda
yuvarlak bir açÅklÅk oluËturularak,
kataraktlÅ lensin farklÅ metodlarla
ortamdan uzaklaËtÅrÅlmasÅ ve farklÅ
materyal ve özellikteki göz içi lenslerinin
lens zarÅ içine yerleËtirilmesi amaçlanÅr.
Beslenme alÅËkanlÅÃÅ
Birçok çalÅËma, kataraktÅ önleme
konusunda antioksidan ajanlarÅn (C,
E vitaminleri, karotenoidler, ) etkili
olduÃunu göstermektedir. Meyve ve sebze
tüketiminin artmasÅ katarakt riskini
%10-15 azaltabilmektedir. Hiperglisemi
de katarakt için bir risk faktörüdür.
Hangi anestezi tercih edilir?
Cerrahi öncesi dönemde, hastanÅn
genel durumu, sistemik hastalÅÃÅ,
postür bozukluklarÅ ile ilgili yapÅlan
deÃerlendirmeden sonra anestezide, göz
çevresi ve göze yapÅlan enjeksiyonlar
(lokal anestezi) ya da sadece göze
damlatÅlan anestezikler (topikal anestezi)
kullanÅlabilir veya genel anestezi tercih
edilebilir.
Ve,,,,,
Yüksek oranda oksijen, steroid kullanÅmÅ,
yüksek sÅcaklÅk (fÅrÅncÅlar, cam endüstrisi)
katarakt oluËumunu tetikler. Yüksek
enerjili radyasyona maruz kalanlarda
katarakt geliËimi kÅsa sürede söz konusu
olur.
SÅk sorulan soru! “AmeliyatÅ lazer
ile mi yapacaksÅnÅz?”
Çay- Kahve içelim mi?
Kafeinin katarakt oluËumunu
engelleyebileceÃi, çay ve kahve
alkaloidlerinin bu etkisinin olduÃu
belirtilmiËtir.
Halk arasÅnda lazerle cerrahi olarak
bilinen yöntem fakoemülsifikasyon
yöntemidir. 1967 yÅlÅnda keËfedilen
bu yöntemde, gözün içine yerleËtirilen
bir prob yardÅmÅyla ultrason enerjisi
kullanÅlarak, lens ufak parçalara
bölündükten sonra emilmektedir (Resim
3). Yani katarakt, lazer enerjisi ile
deÃil, çok yüksek hÅzda titreËen bir
titanyum uca ait ultrasonik enerji ile
parçalanmaktadÅr.
Katarakt hangi Ëikayetlere neden
oluyor?
Katarakt aÃrÅsÅz ve giderek artan görme
kaybÅ ile ortaya çÅkar (Resim 2). Gözlük
numaralarÅnÅ sÅk olarak deÃiËtirmek
gerekebilir, çift görme ortaya çÅkabilir,
renkler daha zor algÅlanabilir. KataraktÅn
yerleËimine göre parlak ÅËÅk veya loË
ortamlarda görme azalmasÅ daha belirgin
olabilir.
Bugün her oftalmoloÃun, yapmasÅ
gereken temel cerrahi olarak kabul
edilmektedir ve göz hekimliÃi
uzmanlÅk sÅnavÅnÅn pratik kÅsmÅnda
fakoemülsifikasyon cerrahisinin
yapÅlabilmesi istenir.
KataraktÅn ilaçla tedavisi var mÅ?
KataraktÅn tedavisi ancak cerrahi ile
yapÅlabilir.
55
Fakoemülsifikasyon yöntemi bizlere
ne kazandÅrdÅ?
Katarakt cerrahisinin geliËiminde,
öncelikle korneada 180°’ ye varan
kesilerle yapÅlan, kataraktlÅ lensin 10 mm
den çÅkarÅlabildiÃi yöntem, daha sonra
kesiyi yaklaËÅk 7 mm ye indiren teknikle
yer deÃiËtirmiËtir.
Fakoemülsifikasyon yöntemi ile kesi
yerinin büyüklüÃü 2.2-3.5 mm ye kadar
azaltÅlabilmiËtir. Bu cerrahi sonunda,
kesi yerine sütür uygulanmasÅ çoÃunlukla
gerekmez. Fakoemülsifikasyon yöntemi
ile yapÅlan katarakt cerrahisinde,
iyileËme süreci daha kÅsa ve rahat olarak
geçmektedir.
Katarakt cerrahisinde kullanÅlan
yapay lensler
Göz içine konulan merceÃin kalitesi
ve cinsi ameliyat baËarÅsÅnÅ etkileyen
faktörlerin en önemlilerindendir. Göz içi
lens materyal ve dizaynlarÅ çok farklÅdÅr.
FarklÅ materyal ve dizaynÅn amacÅ,
kataraktlÅ doÃal lens temizlendikten
sonra fonksiyonel olarak doÃal lense
en yakÅn ve göz ile uyumlu göz içi
lensini kullanabilmektir. Katlanabilir
özellikteki lensler ile 3 mm lik bir
kesiden yapay göz içi lensi, lens zarÅ içine
yerleËtirilebilmektedir (Resim 4,5). Êu
an bilinen, her göz içi lensinin avantaj
ve dezavantajlarÅnÅn olduÃudur. Son
geliËmelerle;
Çok çok ince lensler ile 1.2 mm lik
kesiden lensi göz içine yerleËtirmek
mümkün olabilmektedir.
Mavi ÅËÅÃÅ filtre eden lensler ile
ultraviyole ÅËÅÃÅn doÃal lensimizde olduÃu
gibi göze geçiËi önlenebilmektedir,
böylece sarÅ nokta hastalÅÃÅ oluËumu ve
ilerlemesi azaltÅlabilmektedir.
Geleneksel tek odaklÅ göz içi lensleri
cerrahi sonrasÅnda ara ve yakÅn mesafeler
için gözlük kullanÅmÅnÅ gerektirir. ÄËte bu
problemi çözebilmek için üretilen, çok
odaklÅ göz içi lensleri veya yakÅna uyum
yapabilen göz içi lensleri söz konusudur.
Ancak kullanÅlacak göz içi merceÃinin
seçiminde oftalmoloÃun tecrübe ve
önerilerine uyulmalÅdÅr.
Numune SaðlÜk Dergisi MAYIS - HAZñRAN - TEMMUZ 2012
Op.Dr.Burcu GÜLTEKñN
ANEAH Göz HastalÅklarÅ KliniÃi
Göz dibi muayenesinde gözün arka
kÅsmÅnda bulunan vitreus jeli, retina
ve optik sinir incelenir. Vitreus jelinin
saydamlÅÃÅ, kÅvamÅ, retina damarlarÅ,
sinir liflerinin görünümü, optik sinirin
rengi, sÅnÅrlarÅ, çukurluÃu ayrÅntÅlÅ
olarak deÃerlendirilir. Bu muayene için
özel mercekler ve muayene teknikleri
kullanÅlÅr. Muayeneden önce gözün arka
kÅsmÅnÅn daha iyi görülebilmesi için
gözbebeÃi çeËitli damlalarla büyütülür.
Göz Doktoru,
Göz Dibi Muayenesinde
Nelere Dikkat Eder?
Muayeneden sonra, damlalarÅn etkisi
ile birkaç saat süreyle özellikle yakÅnÅ
bulanÅk görme ve ÅËÅktan rahatsÅzlÅk
meydana gelebilir.
kan damarlarÅ, sarÅ nokta (makula) ve
görme siniri bulunmaktadÅr. Makula
bölgesi, retinanÅn hücrelerden en yoÃun
bölgesi olup, keskin ve kaliteli görmemizi
saÃlayan retina alanÅdÅr
Retina; gözün arka kÅsmÅnÅ çevreleyen
saydam, ince zarsÅ yapÅdÅr. IËÅÃa duyarlÅ
bu tabaka; ayrÅntÅlarÅn fark edilebilmesi,
renk algÅlama, loË ÅËÅkta görme ve
çevresel görme gibi görsel iËlevlerin
gerçekleËtirilebilmesini saÃlar. Retina
tabakasÅnda retina dokusunu besleyen
Numune SaðlÜk Dergisi MAYIS - HAZñRAN - TEMMUZ 2012
Normalde Ëeffaf olan kornea ve lens gibi
göz yapÅlarÅ, retinanÅn klinik muayenesine
imkan saÃlar. KullanÅlan tanÅ yöntemleri,
direkt ve indirekt oftalmoskopi ve slitlamp (yarÅklÅ lamba) biyomikroskopisidir.
56
Direkt oftalmoskopi, hastanÅn gözüne
yakÅn tutularak gözdibinin 16 kez
büyütülmüË düz görüntüsünü verir.
Fundus görüntüsü çok büyütüldüÃü
için göz dibinin küçük bir kÅsmÅnÅn
incelenebilmesi ve sadece iki boyutlu
görüntü vermesi dezavantajlarÅdÅr. Direkt
oftalmoskopik muayene ile özellikle
optik sinir sÅnÅrlarÅ izlenerek papil
ödem varlÅÃÅ, optik atrofi saptanabilir.
Ancak hafif düzeyde papil ödem ve
psödopapil ödem ayrÅmÅ yarÅklÅ lamba
biyomikroskobisinde yapÅlan stereoskopik
muayene ile ayÅrt edilebilir.
saÃlayan diÃer yöntemler fundus floresein
anjiografi (FFA), indosiyanin yeËili
anjiografisi, oküler ultrasonografi, optik
koherens tomografisi (OKT), tarayÅcÅ
lazer oftalmoskop (SLO), elektrofizyoloji
ve tanÅsal x-ÅËÅnÅ tetkikleri (BT,MRG)
olarak sÅralanabilir.
Retina hastalÅklarÅ; retinanÅn damarsal
hastalÅklarÅ (Diyabet, Hipertansiyon
gibi sistemik nedenlerle), retina damar
tÅkanÅklÅklarÅ, retina dekolmanlarÅ, yaËa
baÃlÅ makula dejeneresansÅ (YBMD),
diÃer makula (sarÅ nokta) hastalÅklarÅ,
retina içi ve altÅ kanamalar, retina
altÅnda sÅvÅ birikmesi, doÃumsal ve
herediter retina hastalÅklarÅ ve retina
tümörleri olarak sÅralanabilir.
Ändirekt oftalmoskopide, fundusun 2 ile
6 kez büyütülmüË olarak ters görüntüsü
görünür. Monooküler ve binoküler
muayeneyi saÃlayacak ÅËÅk kaynaklarÅ
mevcuttur. Binoküler sistemle tüm
fundusun stereoskopik ve iyi aydÅnlatÅlmÅË
görüntüsü elde edilir, ancak uygulama
deneyim gerektirir.
Retina hastalÅklarÅ genel olarak
göz aÃrÅsÅ oluËturmaz.
YerleËimlerine baÃlÅ
olarak, arka
segmentteki
geliËimsel
veya
edinsel
Biyomikroskopik muayenede, mercekler
ile retina arka kutbunun ve retina
çevresinin üç boyutlu olarak incelenmesi
saÃlanÅr. Bu yöntem, direkt ve indirekt
oftalmoskopinin avantajlarÅna sahip olup
retina hastalÅklarÅnÅn tanÅsÅnda altÅn
standarttÅr. Retina, optik sinir, makula ve
kan damarlarÅndaki patolojiler ayrÅntÅlÅ
olarak saptanabilir. Retinal incelemede
hemoraji, eksüda varlÅÃÅ, damar
çaplarÅnda deÃiËiklikler ve basÅ arazlarÅ
hipertansif retinopati; hemoraji, eksüda,
mikroanevrizma ve yeni damar oluËum
alanlarÅ diyabetik retinopati lehine
saptanabilecek patolojik bulgulardÅr.
Hiperkolesterolemide arterioller
içerisinde kolesterol plaklarÅ ( Hollenhorst plaklarÅ), retinal arter tÅkanÅklÅÃÅ
riski açÅsÅndan önemlidir. Antitrombositik
ve fibrinolitik tedavi verilen hastalarda
retinal kanama varlÅÃÅ, doz ayarlanmasÅ
açÅsÅndan önem arzedebilir. RetinanÅn
periferik incelemesinde retinal yÅrtÅk,
delik, atrofi alanlarÅ dekolman riski
nedeniyle tedavi açÅsÅndan klinisyen
tarafÅndan deÃerlendirilir. Optik sinirde
bölgesel solukluk veya Ëant damarlarÅ
varlÅÃÅ, beyin tümörüne baÃlÅ basÅ
açÅsÅndan uyarÅcÅ bulgu olabilmektedir.
deÃiËiklikler belirti verebilir ya da
vermeyebilir. Diyabetik retinopati
gibi bazÅ hastalÅklar, ileri aËamalara
varÅncaya kadar belirti vermeyebilir.
Arka segment anormallikleri; görme
keskinliÃinde geçici veya kalÅcÅ azalmaya,
renk algÅlamada deÃiËikliklere,
Ëekilleri bozuk veya yamuk görme
(metamorfopsi), uçuËan cisimlerin
görülmesi (floaters), ÅËÅk çakmalarÅ
(fotopsi), skotomlar ve görme alanÅ
kayÅplarÅna neden olabilir. Bu belirtiler
saptandÅÃÅnda uygun yöntemlerle ayrÅntÅlÅ
retina muayenesi gereklidir. Ani görme
kaybÅ varlÅÃÅnda ise; santral retinal arter
tÅkanÅklÅÃÅ, iskemik optik nöropati gibi
acil oftalmolojik patolojiler nedeniyle
derhal göz doktoruna
baËvurulmalÅdÅr.
Êeffaf veya ortam bulanÅklÅÃÅ olan
gözlerde retinanÅn muayenesine katkÅ
57
Numune SaðlÜk Dergisi MAYIS - HAZñRAN - TEMMUZ 2012
Dr. Sedef KUTLUK
ANEAH Göz KliniÃi
ÊaËÅlÅk nedir?
ÊaËÅlÅk, gözlerden birinin veya her
ikisinin görme eksenlerinin normal
konumundan sapmasÅ yani gözlerin
paralelliÃinin bozulmasÅdÅr. ÊaËÅlÅk
varlÅÃÅnda, gözlerden bir tanesi tam
karËÅya bakarken diÃeri içe, dÅËa, yukarÅ
ya da aËaÃÅya bakmaktadÅr. Gözlerin
bu yanlÅË pozisyonu, sürekli belirgin
olabileceÃi gibi zaman zaman görülebilir
veya sadece bazÅ yönlere bakÅldÅÃÅnda
ortaya çÅkabilir. Gözleri çeËitli yönlere
Bebeklerde
ìaíÜlÜðÜn Tedavisi
Beklemek Midir!
Çocuklarda ËaËÅlÅÃÅn nedenleri
nelerdir?
hareket ettirmek için her bir gözde 6 adet
kas vardÅr, gözlerin normal pozisyonda
olmasÅ için bu kaslarÅn bir denge içinde
olmasÅ ve birbiri ile uyum içinde hareket
etmesi gerekir, bu kaslardan birinin
veya birkaçÅnÅn görevini yapamamasÅ
ya da eksik yapmasÅ durumunda ËaËÅlÅk
ortaya çÅkar. Çocuklarda sÅk karËÅlaËÅlan
bu durum ABD de çocuklarÅn %4 ünde
görülmekte ve erkek ve kÅz çocuklarÅnÅ
aynÅ oranda etkilemektedir.
Numune SaðlÜk Dergisi MAYIS - HAZñRAN - TEMMUZ 2012
ÊaËÅlÅÃÅn nedeni tam olarak
bilinmemektedir. ÊaËÅlÅk; hamilelikte
geçirilen aÃÅr hastalÅklar, annenin
hamilelikte bazÅ ilaçlarÅ kullanmasÅ,
zor doÃum, anne-babanÅn akraba
olmasÅ, küçük yaËta geçirilen aÃÅr ve
ateËli hastalÅklar, küçük yaËta geçirilen
havaleler, Ëiddetli düËme, çarpma,
vurma gibi nedenlere baÃlÅ olabileceÃi
gibi, yüksek göz bozukluÃuna baÃlÅ
58
ÊaËÅlÅÃÅn belirtileri nelerdir?
Gözler birlikte nasÅl çalÅËÅr?
olarak veya baËka bir göz bozukluÃuna
baÃlÅ görmeyen gözlerde de ortaya
çÅkabilir. Santral sinir sistemini
etkileyen hastalÅklarda ve görmeyi
düËüren katarakt, göz yaralanmasÅ gibi
durumlarda da ËaËÅlÅk oluËabilmektedir.
Ailesinde ËaËÅlÅk veya göz bozukluÃu olan
çocuklarda ËaËÅlÅk görülme sÅklÅÃÅnÅn
arttÅÃÅ bildirilmiËtir.
ÊaËÅlÅÃÅn en önemli belirtisi, gözlerin
paralelliÃinin bozulmasÅ ve gözlerin aynÅ
yöne bakamamasÅdÅr. GüneËe çÅktÅÃÅnda
veya parlak ÅËÅklÅ ortamlarda gözlerden
birini kÅsmak veya bir Ëeye dikkatle
bakarken gözlerini birlikte kullanmak
için baËÅnÅ bir yana çevirmek ya da eÃmek
de ËaËÅlÅk belirtisi olabilir.
Bebeklerde ËaËÅlÅk olmasÅ normal
midir?
Normalde, gözler aynÅ noktaya bakarlar.
Bu sayede, beyin iki gözden gelen
görüntüyü birleËtirerek üç boyutlu
görüntü oluËturabilmekte ve bu üç
boyutlu görüntü de derinlik hissinin
oluËmasÅnÅ saÃlamaktadÅr. Bir göz
farklÅ yöne baktÅÃÅ zaman, beyne farklÅ
iki görüntü gönderilecek, görüntüler
beyinde birleËtirilemeyeceÃinden, görme
geliËiminin tamamlanmadÅÃÅ çocukluk
yaË grubunda beyin yanlÅË yöne bakan
gözden gelen görüntüyü yok sayacak ve
sadece karËÅya bakan gözden gelen iletiyi
kabul edecektir. Böylece, çocuk derinlik
hissi oluËturamayacak ve bu durum uzun
sürerse kayan gözden gelen ileti sürekli
silineceÃinden bir süre sonra bu gözde
görme tembelliÃi ortaya çÅkacaktÅr.
Beynin düz bakan ve kayan gözden gelen
görüntülerin her ikisini de kabul etmesiyle
ortaya çÅkan ve çok rahatsÅz edici bir
klinik tablo olan çift görme (diplopi) ise,
görme sisteminin elastik olduÃu çocukluk
yaË grubunda görülmez.
Bebeklerin gözlerinde 3 aylÅktan
sonra kayma görülmesi patolojiktir, bu
nedenle 3 aydan sonra gözlerinde kayma
Ëüphesi olan bebekler mutlaka bir göz
doktoru tarafÅndan deÃerlendirilmelidir.
Bebeklikte görülen kaymalarÅn bir
kÅsmÅ yalancÅ kayma olarak tanÅmlanÅr;
bebeklerde burun kökünün geniË olmasÅ
veya göz kapaklarÅnÅn iç tarafÅnda deri
kÅvrÅmÅnÅn bulunmasÅ ile ortaya çÅkan
bu yanÅltÅcÅ görünüm yaË ilerledikçe
burun kökü ve kapaklarÅn düzelmesi ile
ortadan kalkacaktÅr. Gerçekten ËaËÅlÅk
olanlarda ise yaËla düzelme olmayacaktÅr.
Ancak, bebeklerde ËaËÅlÅÃÅn tedavisi yaËla
düzelmesini beklemek deÃildir, aileler
veya çocuk doktorlarÅ tarafÅndan tespit
edilen kayma Ëüphesi varlÅÃÅnda mutlaka
bir göz doktoru muayenesi gerekir, bu
klinik tablolarÅn ayrÅmÅ bir göz doktoru
tarafÅndan yapÅlmalÅdÅr.
Bebekte ËaËÅlÅk varsa ve muayenede
görme bozukluÃu da saptanmÅËsa gözlük
takmak için büyümesini beklememeli,
kaç yaËÅnda olursa olsun hiç beklemeden
gözlük verilmeli ve hemen tedaviye
baËlanmalÅdÅr. BazÅ ËaËÅlÅk tiplerinde,
ameliyat gerekmeksizin sadece gözlük
verilerek kayma tedavi edilebilir, eËlik
eden göz tembelliÃi varsa bunun için de
tedavi verilmelidir.
Göz tembelliÃi ve ÊaËÅlÅk nasÅl
teËhis edilir?
Göz tembelliÃinin aileler tarafÅndan fark
edilmesi zordur, ancak göz doktorlarÅ
tarafÅndan yapÅlacak tarama muayeneleri
sÅrasÅnda teËhis edilir. Göz tembelliÃine
yol açan durumlar çoÃu kez kalÅtsal
olduÃundan ailesinde göz tembelliÃi olan
çocuklar erken yaËlarda mutlaka bir göz
doktoru tarafÅndan muayene edilmelidir.
ÊaËÅlÅk varlÅÃÅ ise, çoÃu kez aileler
tarafÅndan fark edilmekte ve erken tanÅ
mümkün olmaktadÅr.
ÊaËÅlÅk, göz tembelliÃine yol açan
nedenlerden biri olduÃu kadar, göz
tembelliÃi sonucunda da ËaËÅlÅk geliËebilir.
Bu nedenle, çocuklarda erken yaËlarda
görme deÃerlendirilmesi göz tembelliÃi ve
ËaËÅlÅÃÅn erken tanÅsÅ açÅsÅndan önemlidir.
ÊaËÅlÅÃa baÃlÅ her iki gözde de görme
azlÅÃÅ oluËabileceÃi gibi, özellikle tek
gözde kayma olan çocuklarda kayan
gözde genellikle tembellik geliËmektedir.
Sürekli aynÅ gözde kayma olmasÅ
görmenin o gözde aynÅ olduÃunun
belirtisidir ve önemlidir. Bu nedenle, tek
gözünde kayma olan bebek ve çocuklar
hemen göz muayenesine götürülmelidir.
ÊaËÅlÅk tek tipte midir?
ÊaËÅlÅklar, gözlerin kayma yönüne göre;
içe ËaËÅlÅk (ezotropya) / dÅËa ËaËÅlÅk
(ekzotropya) / yukarÅ ËaËÅlÅk (hipertropya)
/aËaÃÅ ËaËÅlÅk (hipotropya) olarak veya
kayma nedenine göre; refraktif (kÅrma
kusurlarÅna baÃlÅ) / akomodatif (aËÅrÅ
uyuma baÃlÅ) olarak adlandÅrÅlÅr. Bu
tanÅmlamalarÅ dÅËÅnda kalan özel ËaËÅlÅk
tipleri de vardÅr.
Çocuklarda göz muayenesi ne
zaman ve ne sÅklÅkta yapÅlmalÅdÅr?
Herhangi bir sorunu olmasa da tüm
çocuklarÅn 3 yaËÅna kadar bir göz doktoru
tarafÅndan muayene edilmesi gerekir.
Gerekli hallerde, ailede ËaËÅlÅk veya göz
tembelliÃi varsa veya aile bireyleri ve/
ya çocuk doktoru tarafÅndan bir göz
$ Gözle ilgili Ëikayeti veya hastalÅk belirtisi olmayan saÃlam çocuklarÅn okul öncesi göz muayenelerinin yapÅlmasÅ gerekir.
59
Numune SaðlÜk Dergisi MAYIS - HAZñRAN - TEMMUZ 2012
problemi tespit edilmiËse, çok erken
dönemlerde de göz muayenesi yapÅlmasÅ
gerekebilir.
Gözle ilgili Ëikayeti veya hastalÅk
belirtisi olmayan saÃlam çocuklarÅn göz
muayenelerinin Ëu sÅklÅkta yapÅlmasÅ
önerilmektedir; bebek doÃduÃunda, erken
çocuklukta (2-3 yaË), çocuklukta, okul
çaÃÅ ve 18-20 yaË döneminde.
ÊaËÅlÅk nasÅl tedavi edilir?
ÊaËÅlÅk, sadece estetik bir kusur deÃildir;
tedavide amaç estetik düzeltmeden
ziyade iki gözle fonksiyonel görmeyi
saÃlamaktÅr. ÊaËÅlÅk tedavisinin amacÅ;
görmenin korunmasÅ veya arttÅrÅlmasÅ,
göz tembelliÃinin önlenmesi, gözlerin
tekrar orta hatta getirilerek paralelliÃinin
saÃlanmasÅ ve üç boyutlu görmenin
saÃlanmasÅdÅr. ÊaËÅlÅÃÅn tedavisi, sadece
Cerrahi gereken olgularda, ËaËÅlÅk
ameliyatla düzeltilse de, görmesi az
olan gözlerde ameliyattan bir süre
sonra tekrar kayma ortaya çÅkabilir.
Görme dereceleri her iki gözde iyi ve iki
gözle görme fonksiyonlarÅ da iyi olan
çocuklarda ameliyatla saÃlanan düzelme
kalÅcÅ olacaktÅr. Bu nedenle, çocuklarda
ËaËÅlÅk ameliyatlarÅnÅn planlanmasÅndan
önce görmelerin her iki gözde de iyi
seviyelerde olmasÅ önemlidir.
gözlükle olabileceÃi gibi cerrahi de
gerekebilir, göz tembelliÃi olanlarda
görmeyi arttÅrmak için kapama tedavisi
de gerekebilir. ÊaËÅlÅÃÅn lazerle tedavisi
yoktur. Uygun tedavi Ëekli göz doktoru
tarafÅndan belirlenecektir. ÊaËÅlÅk,
sadece gözün kaymasÅndan ibaret
deÃildir, beraberinde görme bozukluÃu
ve göz tembelliÃi de olabilir. Bu nedenle,
görmeyi düzeltmeye yönelik tedavi
yapÅlmadan, hemen ameliyat yapÅlmasÅ
yetersiz bir tedavi olacaktÅr. Önce, görme
bozukluÃuna uygun gözlük verilip, göz
tembelliÃi varsa buna uygun kapama
tedavisi yapÅlmalÅdÅr. Bazen yÅllarca
süren bu tedavilerden sonra hala gözlerde
kayma varsa bu kayma ameliyatla
düzeltilebilir. ÇocuÃun takiplerinin ve
tedavisinin, çocuÃun kendisi ve geleceÃi
için önemi ailelere vurgulanmalÅdÅr.
ÊaËÅlÅk (ve göz tembelliÃi) tedavi
edilmezse ne olur?
ÊaËÅlÅk ve buna baÃlÅ geliËebilecek
göz tembelliÃi, çocukluk döneminde
çocuklarÅn öÃrenmesini ve okul baËarÅsÅnÅ
etkileyebileceÃi gibi ËaËÅlÅk varlÅÃÅ
çocukta sosyal ve psikolojik problemlere
de yol açabilir. Göz tembelliÃi küçük
$ Saà gözde içe kayma
$ Bir Ëeye dikkatle bakarken gözlerini birlikte kullanmak için baË pozisyonu vermek
ËaËÅlÅk belirtisi olabilir.
$ Bebekte ËaËÅlÅk varsa ve muayenede
göz-görme bozukluÃu saptanmÅËsa
gözlük takmak için büyümesini
beklememeli, hemen gözlük verilmeli
ve tedaviye baËlanmalÅdÅr
$ ÊaËÅlÅÃÅn en önemli belirtisi, gözlerin paralelliÃinin bozulmasÅ ve gözlerin aynÅ yöne
bakamamasÅdÅr.
Numune SaðlÜk Dergisi MAYIS - HAZñRAN - TEMMUZ 2012
60
ÊaËÅlÅÃÅ ameliyatla düzeltilen çocukta
tedavi bitmemiËtir, ameliyat sadece
göz kaymasÅnÅ düzeltir, ameliyatÅn
görme derecesi ve görme bozukluÃuna
bir etkisi yoktur. Bu nedenle, ËaËÅlÅk
ameliyatla düzeltildikten sonra da
çocuk yine gözlüÃünü takmaya devam
edecektir. (doÃru)
yaËlarda tespit edilirse tedavisi genellikle
mümkündür, tedavide geç kalÅnÅrsa göz
tembelliÃi süreklilik kazanÅr. EriËkinlerde,
göz tembelliÃinin tedavisi yoktur. AyrÅca,
az gören gözde ileride, görmemeye baÃlÅ
kayma geliËebilir, bu durum onlar için
estetik bir problem oluËturacak ve sosyal
bir kaygÅ yaratabilecektir. ÊaËÅlÅk ve az
görmeye baÃlÅ olarak, iki gözle derinlik
hissi kaybedilebilir, bu da çocuklarÅn
ileride bazÅ meslek gruplarÅna girmesine
engel teËkil edeceÃi gibi, bazÅ spor
dallarÅnda da baËarÅsÅz olmalarÅna neden
olacaktÅr.
4. YÅllardÅr gözlük takan ËaËÅ çocuklarÅn
aileleri, gözlük çÅkÅnca çocuklarÅnÅn
gözlerinin yine kaydÅÃÅnÅ ve yÅllar
süren gözlük tedavisinin hiç bir fayda
saÃlamadÅÃÅnÅ düËünüyorlarsa haklÅ
mÅdÅrlar? (yanlÅË)
ÊaËÅlÅk ameliyatÅ nasÅl yapÅlÅr?
ÊaËÅlÅÃÅ olan çocukta kayma gözlükle
düzeliyorsa tedavi baËarÅlÅ demektir,
bu çocuklar mevcut kÅrma kusurlarÅ
nedeniyle zaten sürekli gözlük
takmalÅdÅr, gözlükle görmeleri iyi ve
kayma da yoksa tedavi baËarÅlÅdÅr.
Tedavinin deÃerlendirilmesi, gözlüklü
iken yapÅlÅr. (doÃru)
ÊaËÅlÅk ameliyatÅ, gözküresi dÅËÅnda
uzanan ve gözlerin hareketini saÃlayan
göz kaslarÅna uygulanÅr, çocuklarda
ameliyat genel anestezi altÅnda yapÅlÅr.
Göz küresi üzerinde yapÅlacak küçük
kesiler ile kaslara ulaËÅlmakta ve mevcut
ËaËÅlÅÃÅn tipine göre kaslarÅn kuvvetinin
azaltÅlmasÅ ya da arttÅrÅlmasÅ veya
yerlerinin deÃiËtirilmesi ile gözlerde
pozisyon deÃiËikliÃi yaratÅlmaktadÅr.
ÊaËÅlÅk ameliyatÅ görme derecesini
etkilemez, çocuk ameliyattan sonra
mevcut gözlüÃünü takmaya ve göz
tembelliÃi için kapamasÅnÅ yapmaya
devam eder.
5. ÊaËÅlÅk ameliyatÅndan sonra tedavi
tamamlanmÅËtÅr, göz tembelliÃi için
yapÅlan kapama tedavisine gerek
yoktur. (yanlÅË)
Göz tembelliÃinin tedavisi, uzun ve
zahmetli bir süreç olup yÅllar sürebilir,
tedaviye erken baËlanmasÅ baËarÅ
ËansÅnÅ arttÅrÅr, göz tembelliÃinin
ciddiyetine göre 12 yaËÅna kadar
devam edilebilir. ÊaËÅlÅk ameliyatÅ
yapÅlan çocuklarda da, kapama
tedavisine (gerekiyorsa) ameliyattan
sonra da devam edilmelidir. (doÃru)
Özetle; çocuklarda, göz tembelliÃi
önlenebilir, ËaËÅlÅk tedavi edilebilir
bir problemdir! Bebeklerde, ËaËÅlÅÃÅn
tedavisi beklemek deÃildir! Önlerinde
uzun bir yaËam olan çocuklarÅmÅzÅn
mesleki tercihlerinde, hayat baËarÅsÅ
ve yaËam kalitesinde oldukça önemli
olan görmenin, erken deÃerlendirilmesi,
göz problemleri, ËaËÅlÅk ve/veya göz
tembelliÃinin erken tespiti ve tedavisi
için, tüm çocuklarÅn-Ëikayeti olsun
olmasÅn- 3 yaËÅna kadar mutlaka göz
muayenesi olmalarÅ gerekmektedir.
Çocuklarda ËaËÅlÅkla ilgili doÃru
bilinen yanlÅËlar…
1. Göz kaymasÅ olan bebeklerde
tedavi için acele edilmemelidir, yaË
büyüdükçe kayma da düzelir. (yanlÅË)
Bebeklerde ËaËÅlÅk varsa, tedaviye
hemen baËlamalÅdÅr, tedavide gecikme
göz tembelliÃinde artÅËa yol açar.
(doÃru)
2. Çocuklarda ËaËÅlÅk gözlükle düzelir,
ËaËÅlÅk düzelince gözlük çÅkarÅlÅr ve
ËaËÅlÅÃÅn tedavisi tamamlanmÅË olur.
(yanlÅË)
BazÅ ËaËÅlÅklarÅn tedavisi gözlüktür,
bunlarda ËaËÅlÅk sadece gözlük
takmakla düzelir, ËaËÅlÅk ameliyatÅna
gerek kalmaz. Ancak, bu tür
ËaËÅlÅklarda, ËaËÅlÅk gözlük takÅlÅ iken
düzelir, gözlük çÅkarÅlÅnca göz kayar,
dolayÅsÅyla çocuÃun gözlüÃünü hiç
çÅkarmamasÅ gerekir. (doÃru)
3. ÊaËÅlÅk ameliyat ile düzeltildikten
sonra, çocuÃun gözlük takmasÅna
gerek kalmaz, ËaËÅlÅk düzelince gözlük
atÅlÅr. (yanlÅË)
61
Numune SaðlÜk Dergisi MAYIS - HAZñRAN - TEMMUZ 2012
Op. Dr. Mehmet ÖNEN
Vitreoretinal
Cerrahi
Oftalmolojide vitreoretinal cerrahi son on
yÅlda inanÅlmaz bir aËama kaydetmiËtir.
Vitrektomi, Machemer’Ån 1970’li yÅllarda
ilk ortaya koymasÅndan günümüze kadar
teknolojinin geliËimine paralel olarak
hÅzla geliËmiËtir. Günümüze geldiÃimizde
kompakt vitrektomi cihazlarÅnÅn
kullanÅldÅÃÅ, endikasyonlarÅnÅn ve baËarÅ
oranlarÅnÅn çok arttÅÃÅ bir cerrahi haline
gelmiËtir.
Teknolojideki geliËmeler, sadece
vitreoretinal teknik ile sÅnÅrlÅ deÃil aynÅ
zamanda hastalÅklarÅn fizyopatolojsini
anlamamÅza yarayan tanÅsal testlerde
de meydana gelmiËtir. ÖrneÃin optik
koherans tomografi sayesinde retina ve
vitreus ara yüzey patolojilerine iliËkin
çok ciddi bilgi birikimi elde edilmiËtir.
Özellikle makula cerrahisi endikasyonlarÅ
çok geniËlemiËtir. AynÅ zamanda cerrahi
öncesinde elde edilen optik koherans
tomografi ölçümleri ile, operasyonun
fonksiyonel baËarÅ ËansÅnÅ ön görmek
mümkün hale gelmiËtir.
travma ve makula patolojileri Ëeklinde
sÅralayabiliriz.
Hastanemizde en sÅk vitrektomi yapÅlan
grubu retina dekolmanÅ hastalarÅ
oluËmaktadÅr. Bunun en önemli sebebi,
vitreoretinal cerrahi ekipmanÅnÅn çok üst
düzey olmasÅndan dolayÅ, konvansiyonel
dekolman cerrahisi yerine vitrektominin
tercih edilmesidir. Bir diÃer vitrektomi
grubu, proliferatif diyabetik retinopatili
hastalardÅr. Ülkemizdeki diyabetik
hastalarÅn metabolik kontrolünün çok
kötü olmasÅ, vitreoretinal cerrahiyi
kaçÅnÅlmaz hale getirmektedir. Bu
olgularda operasyon sonrasÅ anatomik
baËarÅ yüksek olmasÅna karËÅn, görme
Vitreoretinal cerrahi gözün arka
kÅsmÅnda bulunan jel kÅvamÅndaki
maddenin (vitreus) alÅnmasÅ ve retinadaki
problemlere cerrahi olarak müdahale
etmeyi saÃlayan bir giriËimdir. Bu cerrahi
çok sayÅda endikasyon ile yapÅlmaktadÅr.
Bu endikasyonlarÅ retina dekolmanÅ,
vitreus hemorajisi, endoftalmi,
Numune SaðlÜk Dergisi MAYIS - HAZñRAN - TEMMUZ 2012
62
keskinliÃindeki artÅË maalesef
sÅnÅrlÅdÅr. Bu operasyonun baËarÅ
ËansÅnÅ belirleyen en önemli
faktör, retinadaki problemin
tipi ve aÃÅrlÅk derecesidir.
Görme keskinliÃinin düzelmesi,
uzun zaman alabilir ve tam
olmayabilir. BazÅ olgularda
birden fazla giriËim gerekebilir.
Lokal ya da genel anestezi
altÅnda gerçekleËtirilebilen
vitreoretinal cerrahi yaklaËÅk
45 ila 90 dakika arasÅnda
sürmektedir. Hastanemizde
kullandÅÃÅmÅz teknik sütürsüz
olmakla birlikte, sütürlü
olarak da uygulanabilen bu
cerrahide, sklerada açÅlan
yaklaËÅk 0.5 mm'lik 3 adet kesi
yerinden trokarlar aracÅlÅÃÅ
ile gözün arka segmentine
ulaËÅlmaktadÅr. Göz içindeki
vitreus dakikada 5000 kez
kesi yapabilen bir kesici ve
emici özellikteki prob ile
temizlendikten sonra, retinadaki
problemin giderilmesine yönelik
giriËimlerde bulunulur. Cerrahi
esnasÅnda alÅnan vitreusun
yerine sÅvÅ, gaz veya silikon
yaÃÅ yerleËtirilmekte ve bazen
ameliyat sonrasÅnda hastalarÅn
bir süre belirli bir pozisyonda
yatmalarÅ istenebilmektedir. Göz
içine gaz yerleËtirilen olgularÅn
gaz emilinceye kadar uçak ile
seyahat etmeleri sakÅncalÅdÅr.
Silikon yaÃÅ yerleËtirilen
hastalarda bir müddet sonra
silikon yaÃÅnÅ çÅkarmak
gerekmektedir.
Viteroretinal cerrahideki
baËarÅyÅ etkileyen en önemli
faktör, deneyimli bir cerrahÅn
yanÅ sÅra, kullandÅÃÅnÅz
vitrektomi cihazÅdÅr. Ankara
Numune EÃitim ve AraËtÅrma
Hastanesi bu anlamda en
geliËmiË vitrektomi cihazÅna
sahiptir. Hastanemizdeki
bu cihaz (Constellation®),
Avrupa ile eË zamanda,
Avrupa’daki sayÅlÅ merkezden
biri olarak ve Türkiye’de ilk
kez hastanemizde kullanÅlmaya
baËlanmÅËtÅr. Bu geliËmiË
cihaz ile hastanemizdeki
vitrektomi operasyonlarÅ
25-gauge büyüklüÃündeki çok
küçük skleral kesiler ile ve
sütürsüz gerçekleËtirilmektedir.
Bu sayede çok daha hÅzlÅ
ve konforlu bir iyileËme
saÃlanmaktadÅr.
Sahip olduÃumuz kompakt
vitrektomi sistemi, geliËmiË
vitrektomi yazÅlÅmÅnÅn
yanÅnda cihaza entegre lazer
ünitesi, göz içi tamponadÅ
için gaz tanklarÅ, ksenon ÅËÅk
sistemi, 7500 kesi hÅzÅna
sahip kesicileri gibi teknoloji
dehasÅ bir çok ekipmanÅ
bünyesinde barÅndÅrmaktadÅr.
Bu ekipmanlarÅn tamamÅ
daha konforlu ve hedefe
yönelik cerrahi yapÅlmasÅnÅ
olanaklÅ hale getirmektedir.
Cerrahi baËarÅ aynÅ zaman
da kullanÅlan görüntüleme
sistemi (mikroskop) ve
vitreoretinal cerrahide
kullanÅlan ek ekipman ile de
direkt iliËkilidir. Hastanemiz
yönetimi vitreoretinal ek
ekipmanÅnÅn temininde büyük
destek saÃlamaktadÅrlar.
Cerrahi baËarÅnÅn ardÅndaki bir
diÃer gizli güç de deneyimli
ameliyathane personelinin
olaÃanüstü özverili çalÅËmasÅdÅr.
Retina
Retina
DekolmanÅ
IËÅk kaynaÃÅ
Vitreoretinal cerrahinin olmazsa
olmazÅ ekip çalÅËmasÅdÅr.
Elinizde en iyi teknoloji olsa da
ekibiniz yetersiz ise baËarÅya
ulaËmanÅz mümkün deÃildir.
Ankara Numune EÃitim ve
AraËtÅrma Hastanesi’nin en
büyük gücü, ciddi ve deneyimli
bir vitreoretinal cerrahi ekibe
sahip olmasÅdÅr.
KullanÅlan bu ileri teknoloji
ve ekip ile hastanemiz
Türkiye genelinde bir referans
hastane olmasÅ yanÅnda,
Ankara içerisinden de birçok
köklü kurumdan hastalarÅn
yönlendirildiÃi bir vitreoretinal
cerrahi merkezi konumuna
gelmiËtir.
Viteroretinal cerrahi
günümüzde artan endikasyonlarÅ
ile neredeyse katarakt cerrahisi
kadar yaygÅn ve baËarÅlÅ bir
Ëekilde uygulanÅr hale gelmiËtir.
63
Vitrectör
Kanama
Vitreus
Retina
Numune SaðlÜk Dergisi MAYIS - HAZñRAN - TEMMUZ 2012
Dr. Soner KESKñN
ANEAH Göz KliniÃi
YaËa baÃlÅ maküla dejenerasyonu
(YBMD) ilk defa 1875 yÅlÅnda “senil
insanlarda görülen simetrik santral
koroidoretinal hastalÅk” olarak
tanÅmlanmÅËtÅr. Dünya SaÃlÅk Örgütü’nün
2002 yÅlÅnda yayÅnlanan raporuna göre
YBMD geri dönüËümsüz körlüÃün en
sÅk nedenidir. GeliËmiË ülkelerde 55 yaË
üzeri popülasyonda görme kaybÅnÅn en sÅk
nedenidir. HastalÅÃÅn erken evreleri yÅllar
boyunca asemptomatik ve yavaË seyirlidir.
YBMD’nda genel olarak yaygÅn druzen
ve sÅklÅkla pigmentasyon anormallikleri
izlenir. Druzenler beyazÅmsÅ sarÅ renkli,
retina pigment epiteli ve nörosensöryel
retina altÅna yerleËmiË depozitlerdir.
YaËlÅ bireylerde sÅnÅrlÅ sayÅda küçük
druzen (<63 Ým) sÅk görülür. YBMD
görme kaybÅ oluËturma riski açÅsÅndan 3
kategoriye ayrÅlmÅËtÅr:
Erken YBMD: Birden fazla küçük druzen
(<63 Ým) ya da ileri YBMD bulgularÅ
olmadan orta büyüklükte druzen (ü63
Ým ve <125 Ým).
Orta YBMD: GeniË-orta büyüklükte
druzen ya da ileri YBMD bulgularÅ
olmadan büyük druzen (ü125 Ým).
Äleri YBMD: CoÃrafik atrofi ya da
neovasküler YBMD’ndan birinin varlÅÃÅ
ile karakterizedir.
Yaía BaðlÜ
Maküla
Dejenerasyonu
$ Normal renkli fundus fotoÃrafÅ ve
anjiyografisi
CoÃrafik atrofi en az
175 Ým çaplÅ retinal
depigmentasyonun olduÃu,
keskin sÅnÅrlÅ ve koroidal
damarlarÅn görülebilir
hale geldiÃi, aynÅ
gözde neovasküler
YBMD’nun olmadÅÃÅ
tablodur. CoÃrafik
atrofi süregen retina
pigment epitel (RPE)
kaybÅna baÃlÅ olarak
ortaya çÅkar. Sonuç
olarak fokal alanlar
Ëeklinde retina, RPE
ve epitelin hemen
altÅndaki küçük
kan damarlarÅnÅn
total kaybÅ geliËir.
HastalÅk genel olarak
yavaË seyirlidir. Santral
coÃrafik atrofi makülanÅn
santralini tutar.
Numune SaðlÜk Dergisi MAYIS - HAZñRAN - TEMMUZ 2012
64
Risk Faktörleri
1- YaË: YBMD için en önemli risk
faktörüdür; popülasyon tabanlÅ
yapÅlan çalÅËmalar bireylerde yaË ile
beraber YBMD prevalansÅnÅn arttÅÃÅnÅ
göstermektedir.
$ Solda erken YBMD’nda druzenleri
gösteren, saÃda coÃrafik atrofiye ait
renkli fundus fotoÃrafÅ
2- Cinsiyet: YetmiËbeË yaË üzeri
bireylerde bir risk faktörüdür.
Neovasküler YBMD kadÅnlarda aynÅ
yaËtaki erkeklere oranla yaklaËÅk olarak
2 kat daha sÅk görülür. KadÅnlarÅn
nispeten daha uzun yaËama sahip
olmasÅ kadÅnlardaki sÅklÅÃÅnÅn fazlalÅÃÅnÅ
açÅklayabilir.
Neovasküler YBMD, RPE ya da
sensöryel retinanÅn seröz ya da hemorajik
dekolmanÅ, subretinal fibröz doku varlÅÃÅ
veya minimal subretinal fibrozis ile
karakterizedir. Retina altÅnda geliËen
neovaskülarizasyon sÅvÅ ya da kan
sÅzdÅrabilir. Görme kaybÅ akut olarak
geliËir. Neovasküler YBMD ciddi santral
görme kaybÅnÅn en sÅk nedenidir.
3- Sigara: Sigara kullanÅmÅnÅn YBMD
için bir risk faktörü olduÃu gösterilmiËtir.
Äçilen sigara sayÅsÅ ile ileri YBMD
geliËtirme riski doÃrudan birliktelik
göstermektedir.
4- Irk: YBMD beyaz Årkta diÃer etnik
orijinlere göre daha sÅk görülmektedir.
5- Genetik: Genetik faktörlerin
YBMD’nda rol oynadÅÃÅ düËünülmektedir.
Monozigot ve dizigot ikiz çalÅËmalarÅnda,
hastalÅÃÅn patogenezinde ailesel
yatkÅnlÅÃÅn olduÃu gösterilmiËtir.
6- Kardiyovasküler risk
faktörleri: ArtmÅË HDL kolesterol
konsantrasyonunun YBMD geliËtirme
riskini azalttÅÃÅnÅ, hipertansiyonun YBMD
ile iliËkili olduÃunu gösteren çalÅËmalar
mevcuttur.
$ Neovasküler YBMD’na ait renkli
fundus fotoÃrafÅ, anjiyografisi ve OKT’si.
7- Diyetle alÅnan antioksidanlar: BazÅ
çalÅËmalar yüksek miktarlarda alÅnan
beta-karoten, Vitamin C ve E, çinkonun
YBMD riskini azalttÅÃÅnÅ göstemiËtir.
AynÅ zamanda yüksek miktarlarda
omega–3 yaà asidi ve balÅk tüketimi
ile neovasküler YBMD geliËme riskinin
azaldÅÃÅ da gösterilmiËtir.
YBMD patogenezi tam olarak
bilinmemekle birlikte, oksidatif
stress, mitokondrial disfonksiyon ve
inflamatuar sürecin birlikte rol aldÅklarÅ
bilinmektedir.
Epidemiyoloji
8- DiÃer risk faktörleri: Mavi iris
renginin, yüksek miktarlarda güneË
ÅËÅÃÅna maruz kalmanÅn özellikle hayatÅn
ileri yÅllarÅnda YBMD geliËmesine neden
olduÃu düËünülmektedir.
YaËa baÃlÅ maküla dejenerasyonu,
ABD’deki beyaz nüfusta geliËen görme
kaybÅnÅn %54’ünden fazlasÅndan
sorumludur. YaklaËÅk olarak 8
milyon AmerikalÅ erken evre maküla
dejenerasyonundan etkilenmiËtir. Bu
olgularÅn 1 milyondan fazlasÅ 5 yÅl
içerisinde ileri YBMD geliËtirecektir.
ÇalÅËmalar YBMD prevalansÅnÅn
55–64 yaË arasÅnda %0–2 iken, 85
yaË üzerinde %13’lere yükseldiÃini
göstermektedir. YBMD insidansÅnÅn yaËla
beraber artmakla birlikte büyük druzen
ve pigmentasyon deÃiËikliklerinin de
arttÅÃÅnÅ göstermiËtir.
YaËa BaÃlÅ Maküla
Dejenerasyonunun Klinik Tipleri
1. Non-Eksudatif (Kuru, Atrofik) YaËa
BaÃlÅ Maküla Dejenerasyonu
Druzenler, RPE atrofisi veya RPE
dejenerasyonu, fokal hiperpigmentasyon
ve RPE’nin coÃrafik atrofisi (areolar
atrofi) ile karakterizedir. Non-eksudatif
tip, YBMD’nun %90’ÅnÅ oluËturmasÅna
65
karËÅn, görme kaybÅnÅn %20’sinden
sorumludur. Non-eksudatif YBMD, birkaç
ay veya birkaç yÅl zarfÅnda azar, azar
geliËen görme kaybÅyla birliktedir.
2. Eksudatif YaËa BaÃlÅ Maküla
Dejenerasyonu
Koroidal neovaskülarizasyon, pigment
epitel dekolmanÅ, masif subretinal
hemoraji, RPE yÅrtÅklarÅ veya diskiform
skar ile karakterizedir. YBMD’nun
%10’luk bölümünü oluËturmasÅna
karËÅn geç dönem YBMD’nun 2/3’ünden
sorumludur. Eksüdatif YBMD olan
hastalar metamorfopsi, santral veya
parasantral skotom ve ani, nonspesifik
görme azalmasÅndan Ëikayetçi olurlar.
KNV’u olan bütün olgular semptomatik
deÃildir. KNV için en spesifik bulgu
metamorfopsidir. Bu da hasta çok dikkat
etmediÃi sürece anlaËÅlmayabilir, ancak
Amsler grid testi ile ortaya çÅkar. Büyük
druzeni, fokal hiperpigmentasyonu olan
non-neovasküler YBMD olgularÅ, klinik ve
anjiyografik olarak düzenli olarak takip
edilmelidir. Bütün hastalar yarÅklÅ lamba
ve kontakt lens kullanÅlarak muayene
edilmelidir. Fundus muayenesinde, griyeËil renkte subretinal lezyon, subretinal
sÅvÅ, subretinal hemoraji, kistik retinal
ödem, RPE elevasyonu, KNV periferinde
hemoraji ve KNV’nun direkt kendisi
görülebilir.
$ Solda normal, saÃda Eksudatif YBMD
olan bir hastanÅn Amsler grid testi
YaËa BaÃlÅ Maküla
Dejenerasyonunda Tedavi
1. Önlem
YBMD kesin bir tedavisi olmadÅÃÅ için
görme kaybÅnÅ engellemede ilk adÅm
önlemdir. Önlenebilir risk faktörleri
olan sigara kullanÅmÅ, hipertansiyon
ve obezitenin iyileËtirilmesi YBMD
geliËim riskini yarÅ yarÅya azaltabilir.
Nutrisyonel takviyeler önleme tedavisi
olarak-AREDS antioksidan multivitamin
formülü (vitamin C 500 mg, vitamin
E 400 IU, beta-karoten 15 mg) ve
çinko (çinko oksid 80 mg ve bakÅr
oksid 2 mg) ileri YBMD geliËtirme
Numune SaðlÜk Dergisi MAYIS - HAZñRAN - TEMMUZ 2012
riskini azaltmaktadÅr. Ancak bu formül
sigara içenlere önerilmemektedir
çünkü beta-karotenin akciÃer kanseri
riskini arttÅrdÅÃÅ gösterilmiËtir. Güncel
çalÅËmalar ileri dönem YBMD’nu
önlemede diyet takviyesi olarak lutein (10
mg), zeaksantin (2 mg) ve omega 3 yaÃ
asiti (1g) kullanÅmÅnÅ belirlemektedir.
2. Lazer fotokoagülasyon
Erken tanÅ konan, belirgin görme
kaybÅ olmayan, neovasküler YBMD
geliËmiË hastalarda prognoz daha
iyidir. Günümüzde genel kanÅ iyi sÅnÅrlÅ,
ekstrafoveal membranlarda lazer
fotokoagülasyonun yararÅnÅn net ve
tartÅËmasÅz olduÃudur.
3. Submakuler Cerrahi
Teorik olarak submaküler cerrahide,
foveadaki retinal fotoreseptörler
korunarak alttaki KNV’nun
uzaklaËtÅrÅlmasÅ planlanmÅËtÅr. Klinik
çalÅËmalarÅn çoÃunda sonuçlar yüz
güldürücü deÃildir.
4. Maküla Translokasyonu Cerrahisi
Maküla translokasyonu, maküla
bölgesindeki retinanÅn yaslanmÅË olduÃu
hasarlÅ pigment epitelinden daha
saÃlÅklÅ bir pigment epiteli bölgesine
kaydÅrÅlmasÅ yöntemidir. Bugün, 180°
ve 360° periferal retinotomi ile veya
sÅnÅrlÅ maküla translokasyonu cerrahisi
uygulanabilmektedir. Cerrahi tekniklerin
geliËmesi, deneyimli cerrahlar ve daha
iyi vaka seçimi ile etkili ve güvenli bir
cerrahi olabilir.
sahip sentetik bir kortikosteroiddir.
Anekortav asetatÅn tedavi ile 1 yÅl
boyunca görmenin korunmasÅnda,
Ëiddetli görme kaybÅnÅn ve subfoveal
KNV büyümesinin önlenmesinde etkili ve
güvenli olduÃu gösterilmiËtir.
5. Transpupiller Termoterapi
Triamsinolon Asetonid: Sentetik bir
kortikosteroid olup antiinflamatuar ve
anjiyostatik etkiye sahiptir.
Biomikroskoba monte edilen bir diod
laser ile RPE ve koroid ÅsÅsÅ vücut ÅsÅsÅnÅn
yaklaËÅk 10 derece üzerine çÅkartÅlarak
etki eden transpupiller termoterapide etki
mekanizmasÅnÅn neovasküler damarlarÅn
oklüzyonu, apoptozis, anjiyogenezisin
hipertermik inhibisyonu ve bunlarÅn
kombinasyonu Ëeklinde olduÃu yönünde
teoriler ileri sürülmüËtür.
8. Antianjiyogenik Tedavi
Pegaptanip Sodyum (Macugen®):
Pegaptanip sodyum, VEGF’ün
selektif antagonistidir. VEGF’ün 165
aminoasitlik major patolojik izoformuna
baÃlanarak, bunun VEGF reseptörüne
baÃlanmasÅnÅ engeller.
6. Fotodinamik tedavi
Bevacizumab (Avastin®): Damar
endoteli büyüme faktörü-A’nÅn biyolojik
olarak aktif olan tüm izoformlarÅnÅ
inhibe eden, rekombinant monoklonal
antikor teknolojisi ile fareden üretilmiË
monoklonal antikordur. Göz hastalÅklarÅ
için kullanÅm ruhsatÅ olmayan, aslÅnda
metastatik kolon kanserleri için FDA
onayÅ almÅË bir ilaçtÅr.
Fotodinamik tedavi (FDT) ÅËÅk ile aktive
olan verteporfinin damar içine verilmesini
takiben hedef dokuda birikmesi, ilacÅn
emilim zirvesine uygun dalga boyunda
ÅËÅkla uyarÅlmasÅyla aktive olmasÅ ve
oluËan serbest oksijen radikallerinin
hücre yÅkÅmÅ, damarlarda tromboz ve
tÅkanÅklÅk meydana getirmesine dayanan
bir tedavi tekniÃidir. Verteporfin
neovasküler dokuda selektif etki gösterip,
çevredeki saÃlÅklÅ dokuda minimal zarara
neden olmaktadÅr.
Ranibizumab (Lucentis®): Rekombinant
monoklonal antikor teknolojisi ile
üretilen, VEGF’ün bütün izoformlarÅna
baÃlanabilen insan anti-VEGF antikor
fragmanÅdÅr. VEGF’ün inhibisyonuyla
etkisini gösterir.
7. Steroid bazlÅ tedaviler
Anekortav Asetat: Anjiyostatik etkiye
Numune SaðlÜk Dergisi MAYIS - HAZñRAN - TEMMUZ 2012
66
1
Numune Sağlık Dergisi MART-NİSAN 2012
Doç. Dr. Defne KALAYCI
Retina HastalÜklarÜnÜn Tedavisinde Yeni Dönem:
ñntravitreal Enjeksiyon Dönemi
1949’da Alman bir oftalmolog
olan Meyer Schwickerath’Ån, güneË
tutulmasÅnÅ izledikten sonra makula
yanÅÃÅ olan bir hastasÅndan esinlenerek
güneË ÅËÅÃÅnÅ retinada odaklayarak retinal
fotokoagülasyonu gerçekleËtirmesi
ile retina hastalÅklarÅnda bugünkü
laser tedavisinin ilk adÅmlarÅnÅn
atÅlmasÅ, retinada laser tedavisi ile
diyabetin körlükle sonuçlanan oküler
komplikasyonlarÅnÅn önlenebildiÃinin
gösterilmesi yirminci yüzyÅlÅn ikinci
yarÅsÅnda oftalmolojide retina
hastalÅklarÅnÅn tedavisinde yeni bir
dönem, laser fotokoagülasyonla
tedavi dönemini açmÅËtÅ. Retina
hastalÅklarÅnda laser tedavisi diyabetin
komplikasyonlarÅndan baËka, yaËa baÃlÅ
makula dejeneresansÅ, retina yÅrtÅlmalarÅ,
retinal ven tÅkanÅklÅklarÅ gibi neredeyse
tüm retina hastalÅklarÅnda bir tedavi
yöntemi haline gelmiËti. Oftalmolojiye
ilk baËladÅÃÅm yÅllarda, bundan yaklaËÅk
20 yÅl önce retina hastalÅklarÅnÅn
Numune SaðlÜk Dergisi MAYIS - HAZñRAN - TEMMUZ 2012
tedavisinde laserle tedavi sÅk kullanÅlan
bir yöntemken, intravitreal enjeksiyonlar,
çok nadir baËvurulan bir tedavi idi. O
yÅllarda, göz içi enfeksiyonu tablosu olan
endoftalmide intravitreal antibiyotik
enjeksiyonu yeni uygulanmaya baËlanan
bir tedavi seçeneÃi idi. Äntravitreal
antibiyotik tedavisi gündeme gelmeden
önceki dönemlerde gözün kaybÅ ile
sonuçlanan bu aÃÅr hastalÅk artÅk
günümüzde intravitreal antibiyotik
enjeksiyonlarÅ sayesinde erken tanÅnÅp
68
tedavi edildiÃinde çok iyi görme ile
iyileËtirilebilmektedir.
Sistemik ilaçlarÅn göze penetrasyonunun
az olmasÅ nedeniyle çoÃu ajan, sistemik
yolla, toksik olmayan sistemik dozlarda
kullanÅldÅÃÅnda göz içinde etkili
konsantrasyonlar saÃlanamamaktadÅr.
Göz içinde tedavi edici olan anti vasküler
endotelyal büyüme faktörü antikoru gibi
bazÅ moleküllerinse sistemik dolaËÅmda
olumsuz etkileri nedeniyle sadece göz
içine uygulanmasÅ gerekmektedir.
Äntravitreal enjeksiyon yoluyla en
az sistemik etki ile yüksek oküler
konsantrasyonlar elde edilebilmektedir.
Bu sebeplerden dolayÅ günümüzde
intravitreal enjeksiyon yoluyla tedavi
göz hastalÅklarÅnda çok önemli bir yer
tutmaktadÅr.
enjeksiyonu ile bu hastalÅkta % 90
hastada görme stabilizasyonu veya
görme artÅËÅ saÃlandÅÃÅ gösterilmiËtir.
Bu sÅklÅkta yapÅlan intravitreal
enjeksiyonlarÅn hasta ve doktor açÅsÅndan
külfeti göz önünde bulundurularak tedavi
ËemasÅnÅ, görmeyi tehlikeye atmadan
daha seyrek yapmanÅn amaçlandÅÃÅ çeËitli
prospektif kontrollu çalÅËmalar yapÅlmÅË
ve yapÅlmaktadÅr. Günümüzde gösterilmiË
en etkili tedavi olan her ay intravitreal
rhanibizumab enjeksiyonuna raÃmen yaËa
baÃlÅ makula dejeneresansÅnda hastalÅÃÅn
yok edilmesi deÃil, ancak en az hasarla
sÅnÅrlandÅrÅlmasÅ saÃlanabilmektedir.
Günümüzde bu hastalÅkta katedilen yol
ve bu sonuç henüz mükemmel olmasa
da, 90’lÅ yÅllarda aÃÅr görme kaybÅnÅn
laser tedavisine raÃmen engellenemediÃi
bu hastalÅkta görme artÅËÅnÅn telaffuz
ediliyor olmasÅ çok önemli bir
aËama olarak kabul edilmekltedir.
Diyabetes Mellitusa ve retinal ven
tÅkanÅklÅklarÅna baÃlÅ geliËen makula
ödeminin tedavisinde de intravitreal
anti-VEGF ajanlar kullanÅlmaktadÅr.
Bu hastalÅklarda yapÅlan çalÅËmalarda
anti-VEGF ajan olan rhanibizumabÅn
prospektif, randomize, kontrollu
çalÅËmalarda 12 ve 24 ay boyunca
her ay intravitreal enjeksiyon Ëeklinde
uygulandÅÃÅnda tek baËÅna laser
tedavisine göre daha fazla görme artÅËÅ
saÃladÅÃÅ gösterilmiËtir.
1994 yÅlÅnda ABD’li araËtÅrmacÅ
JW Miller ve arkadaËlarÅnÅn, iskemi
oluËturulmuË primat retinasÅndan
salÅnarak neovaskülarizasyona sebep
olan vasküler endotelyal büyüme faktörü
(VEGF) olarak adlandÅrÅlan molekülü
izole etmeleri, retina hastalÅklarÅnÅn
tedavisinde intravitreal enjeksiyonlarla
yeni bir anlayÅË ve laserle tedavi
döneminden sonraki dönemi baËlatmÅËtÅr.
VEGF’ü inhibe etmek amacÅyla
geliËtirilen anti-VEGF antikorlarÅ
içeren intravitreal ilaçlarla daha önce
laserle retina hasarÅ oluËturularak
yapÅlan tedaviler yerine, tekrarlayan
enjeksiyonlarla daha baËarÅlÅ sonuçlar
elde edilmektedir. Günümüzde Avrupa
ve ABD’de 3. basamak merkezlerde
oftalmoloji kliniklerinde katarakt
cerrahisinden sonra en sÅk uygulanan
tedavi iËleminin intravitreal enjeksiyonlar
olduÃu bildirilmektedir. Äntravitreal
enjeksiyonlar sÅklÅkla yaËa baÃlÅ makula
dejeneresansÅnÅn tedavisinde, diyabetik
göz hastalÅÃÅnÅn makula ödemi gibi
komplikasyonlarÅnda, retinal ven
tÅkanÅklÅklarÅna baÃlÅ geliËen makula
ödeminde, neovasküler glokomda,
üveitte, AIDS hastalÅÃÅnda görülen viral
retinitte, endoftalmi tedavisinde, son
yÅllarda prematür retinopatisinde de
kullanÅlmaktadÅr.
Äntravitreal enjeksiyon iËlemi sÅklÅÃÅnda
görülen bu çok hÅzlÅ artÅË oftalmoloji
kliniklerindeki yükü de büyük ölçüde
artÅrmaktadÅr. Her geçen gün sayÅsÅ artan
intravitreal enjeksiyon endikasyonlarÅ,
bir hastaya tekrarlanan enjeksiyonlar
ve tedavi yapÅlan bu hastalarÅn uzun
süreli sÅk izlenmesi gereÃi, hasta
yükünün katlanarak artmasÅ sonucunu
getirmektedir. Son yÅllarda oftalmoloji
pratiÃinde görülen bu hÅzlÅ deÃiËim,
güvenli ve aynÅ zamanda hÅzlÅ tedaviyi
saÃlayan prensiplerin yerleËtirilmesi
gereÃini de gerektirmektedir. Bu
nedenle tedavinin güvenliÃini garanti
YaËa baÃlÅ makula dejeneresansÅnda
intravitreal tedavide anti VEGF
antikorlarÅ uygulanmaktadÅr. Çok
merkezli, prospektif, kontrollu,
randomize çalÅËmalarda anti VEGF
antikoru bir ajan olan rhanibizumabÅn
bir hastaya bir yÅl boyunca her ay
69
eden koËullarÅn mutlaka saÃlanmasÅ ile
birlikte gereksiz tetkik ve tedavilerden de
kaçÅnÅlmasÅ gerekmektedir. Äntravitreal
enjeksiyon basit bir iËlem gibi gözükse
de, yaËa baÃlÅ makula dejeneresansÅnda
sÅk olarak uygulanmaya baËlandÅÃÅ ilk
yÅllarda bir katarakt cerrahisinde görülen
komplikasyon oranlarÅndan daha sÅk
komplikasyon görülmüËtür. Özellikle aÃÅr
bir komplikasyon olan endoftalminin
daha sÅk olduÃu gözlemlenmiË ve
tedavinin güvenliÃini artÅrÅcÅ önlemlerin
alÅnmasÅ ile günümüzde komplikasyon
oranlarÅ çok azaltÅlmÅËtÅr. Tüm
önlemlere karËÅn her tedavide olduÃu
gibi engellenemeyen komplikasyonlarÅn
erken ve doÃru tedavisi ile görmede kalÅcÅ
azalma çoÃunlukla önlenebilmektedir.
Güvenli intravitreal enjeksiyonlar için
fikir birliÃi ile oluËturulmuË kÅlavuzlar
bulunmaktadÅr. Enjeksiyon tedavilerinde
bu kÅlavuzlara uyulmasÅ ile komplikasyon
oranlarÅnÅn en aza indirilmesi
hedeflenmektedir.
Oftalmologlar için göreceli olarak basit
bir intraoküler iËlem olan intravitreal
enjeksiyon fikri hastalar için ilk
duyduklarÅnda ürkütücü bir tedavi
olabilir ancak topikal anestezi ile yapÅlan
enjeksiyonlarda hissedilen aÃrÅnÅn yapÅlan
sorgulamalarda genellikle hastalarÅn
beklentilerine göre çok daha hafif olduÃu
ifade edilmiËtir.
Äntravitreal tedavi dönemi ile daha önce
birçok retina hastalÅÃÅnda önlenemeyen
körlük ve görme kaybÅ oranlarÅ büyük
ölçüde azaltÅlmÅËtÅr. HalihazÅrda
yürütülen çalÅËmalardaki hedef, hem
hasta hem de doktor için bir külfet olan
ve tedavinin baËlangÅcÅnda ayda bir gibi
sÅk yapÅlan enjeksiyonlarÅn sÅklÅÃÅnÅn
azaltÅlmasÅnÅ saÃlayacak yeni ajanlarÅn ya
da uzun süreli ilaç salÅnÅm sistemlerinin
geliËtirilmesidir.
Numune SaðlÜk Dergisi MAYIS - HAZñRAN - TEMMUZ 2012
Ecz. Canan PETEK EVREN
ñçsel Huzur ñçin
MEDñTASYON
ñlim, ilim bilmektir ñlim kendin bilmektir
Sen kendini bilmez isen, Bu nice
okumaktÜr. (Yunus Emre)
Meditasyon huzurlu, saÃlÅklÅ, kendimizle,
çevreyle uyumlu olmak, Yunus Emre’nin
bir ben vardÅr bende, benden içeru diye
tanÅmladÅÃÅ “ Öz”ümüze ulaËarak
potansiyellerini, sevgiyi ve bilgiyi ortaya
çÅkarmak yani kendimizi bilmek için
kullandÅÃÅmÅz yöntem olup anda kalarak
gerçekleËtirilen içsel bir yolculuktur.
Simdi okuyucudan bir isteÃim var. Lütfen
okumayÅ bÅrakÅn, arkanÅza yaslanÅn,
gözlerinizi kapatÅn ve bir dakika sessizce
durun. Sürekli akÅp giden düËüncelerinizi
fark ettiniz deÃil mi? GözlemlediÃiniz
devamlÅ eylem halinde olan zihnimiz.
Zihin, her biri farklÅ frekansta titreËen
enerji bedenlerimizden biridir. Duyu
organlarÅ vasÅtasÅyla dÅË ortamdan alÅnan
veriler, yaËadÅÃÅmÅz olaylar; bilinçaltÅnÅn
arËiv kÅsmÅnda kayÅt altÅna alÅnÅr. Özgür
irademizle yaptÅÃÅmÅz kadar farkÅnda
olmadan yapÅlan kayÅtlarÅmÅz da vardÅr.
tutan ve büyük bir güce sahip olan
bilinçaltÅ; bilinçli zihnin yönetimindedir.
BilinçaltÅ kayda giren her bilgiyi kayÅtsÅz
ËartsÅz uygular. ÖrneÃin herhangi
bir nedenle ve herhangi bir zamanda
bilinçaltÅma “Ben güzel resim yapamam
“ kaydÅnÅ yapmÅËsam; bilinçaltÅm hiç
sorgulamadan, kaydolan bu bilginin
gereÃini yapar. Bu durum bu kaydÅmÅ
iptal edene kadar iËlevini sürdürür.
YaËadÅÃÅmÅz olaylar, yaËam okulunun
tedrisatÅdÅr. OlaylarÅ neden ve niçin
yaËadÅÃÅmÅzÅ fark edip, armaÃanÅnÅ
aldÅÃÅmÅzda, yani çözümlediÃimizde,
bilinçaltÅnÅn arËiv bölümünde hatÅra
olarak yerini alÅr. Çözümlenemeyenler
ise duygusal enerji yükü ile çözümü
bekler. Bizim için sorun yaratan bu tür
kayÅtlardÅr. YaËam adÅnÅ verdiÃimiz bu
sürecin çözümlenmemiË duygu enerjileri,
Öz varlÅÃÅmÅzÅn yüksek titreËimli
enerjisinin bedene giriËini engeller.
Bilinçli ve bilinçaltÅ zihnin mukayesesini
yapmak istediÃimizde BuzdaÃÅ
benzetmesi çok uygun olur. . BuzdaÃÅnÅn
görünen kÅsmÅ bilinçli zihin ise
göremediÃimiz kÅsmÅ bilinçaltÅ zihindir.
KayÅtlarÅmÅzÅn bazÅlarÅ karanlÅk
yanÅmÅzÅ oluËturur. KaranlÅk diye
tanÅmladÅÃÅmÅz tarafÅmÅz bizi sÅnÅrlayan
yükümüzdür. ÇoÃu zaman bu yükün
tarafÅmÅzdan yaratÅldÅÃÅnÅn farkÅna
Devasa kapasiteli bir bilgisayar gibi
çalÅËan, organlarÅnÅn kontrolünü elinde
Numune SaðlÜk Dergisi MAYIS - HAZñRAN - TEMMUZ 2012
70
varmayÅz. YaËanÅlanlarÅn sorumluluÃunu
aldÅÃÅmÅzda, zihin mekanizmasÅnÅn
nasÅl çalÅËtÅÃÅnÅn farkÅna vardÅÃÅmÅzda
taËÅdÅÃÅmÅz yükün altÅnda ezilmekten
kurtulur, özgürlüÃümüze kavuËuruz.
ArËiv bölümü kendi frekans bandÅnda
yayÅn yapan bir radyo istasyonu gibidir.
DoÃal olarak yayÅn yaptÅÃÅ frekanstaki
yayÅnÅ da kendine çeker. Mevlana’nÅn
“gül düËünürsen gülistan olursun” dediÃi
gibi hangi frekansta yayÅn yaparsak
o frekansla ilgili olaylarÅ yaËamÅmÅza
çekeriz..
..vb yapÅlan meditasyonlar ise aktif
meditasyonlardÅr.
enerjiyle topraÃÅn enerjisini birleËtiren bir
kanal haline getirir.
Meditasyon tekniklerinden biri olan
vipassana meditasyonu farkÅndalÅkla
zihnin nasÅl gözlemlenebileceÃini öÃretir.
Bedenden ve çevreden gelen uyaranlarÅn
farkÅnda olarak ve yargÅlamadan sadece
gözlemleyerek yapÅlÅr. DüËünceler,
duygular, bedensel algÅlamalar sadece
gözlemlenir. Gözlemleme süreci ise
meditasyondur
Anda kalma durumu olan meditasyonda
beden fizyolojisinde de deÃiËimler
olur. BilinçaltÅ kayÅtlarÅndaki duygusal
uyaranlar etkisini kaybettiÃinden beden
savaË yada kaç modundan, gevËeme
moduna geçer; kaslar gevËer, beyin
dalgalarÅ alfa (8- 14 Hz ) konumuna
geçer, solunum, nabÅz, tansiyon normale
döner. BaÃÅËÅklÅk sistemi etkilenir,
hastalÅklara karËÅ direncimiz artar.
FarkÅndalÅklÅ halimizi her anÅmÅza
uyguladÅÃÅmÅzda yaËam bir meditasyon
haline gelir.
Zihni yorum yapmadan gözlemleyebilen
kiËi, olanÅ olduÃu gibi görebilme
becerisini kazanÅr. Äyi Kötü diye
adlandÅrdÅÃÅmÅz Ëeylerin düalitenin gereÃi
olduÃunu, mutsuzluklarÅn da öÃretinin
bir parçasÅ olduÃunu fark edip, tavÅr
almadan, kabullenmeyi öÃrenir. Bu çok
deÃerli bir armaÃandÅr.
YaËam kalitemiz biz mi zihni
kullanÅyoruz, yoksa zihin mi bizi
kullanÅyor sorusunun yanÅtÅndadÅr.
Meditasyon zihni kullanma becerisini
kazandÅrÅr.
Meditasyon yapmanÅn pek çok tekniÃi
vardÅr. Fizik bedenin gevËemesi,
farkÅndalÅk, gözlem, yargÅdan uzak olmak
bütün tekniklerin esasÅdÅr. Meditasyon
hem pasif hem de aktif olarak yapÅlÅr.
Bu pasiflik, kendini bÅrakma, kendini
koyverme deÃildir. AlgÅ ile sezginin
birleËtiÃi farkÅndallÅÃÅn üst düzeyde
olduÃu; zorlama ve çabanÅn olmadÅÃÅ bir
durumdur. Yürüyerek, yemek yerken,
sema,semah yaparken,müzik dinlerken
Bir çok meditasyon tekniÃinde kullanÅlan
nefes; bedenin, zihnin gevËemesine
neden olduÃundan, hem Evrenle zihin,
hem de zihinle beden arasÅndaki iliËkiyi
saÃlayarak, anda kalmamÅza vesile olur.
FarkÅndalÅk ise anda kalma becerisidir.
Anda kalarak özü koËulsuz sevgi,
nedensiz mutluluk olan kaynak enerjisiyle
baÃlantÅya geçeriz. Bu enerjiyle birleËmek
bir duadÅr. Bizi deÃiËtirir, TanrÅsal
71
Sonuçta meditasyon yaparak; bize hizmet
etmeyen, bize yük olan, yaËamÅmÅzÅ ve
yeteneklerimizi sÅnÅrlayan, saÃlÅÃÅmÅzÅ
olumsuz yönde etkileyen bilinçaltÅ
kayÅtlarÅmÅzÅ iptal edebiliriz. Meditasyon
sÅrasÅnda Öz’ümüzden bedene akan
yüksek titreËimli enerjiyle ruhsal ve
bedensel Ëifaya kavuËuruz.. Mutluluk
frekansÅnda yayÅn yapan zihnimiz mutlu
olacaÃÅmÅz olaylarÅ kendine çeker.
FarkÅndalÅÃÅmÅzÅn artmasÅna neden
olan meditasyon kendini bilme sürecini,
dolayÅsÅyla tekamülümüzü hÅzlandÅrÅr.
Meditasyon yapmak kendimize
verebileceÃimiz en büyük armaÃandÅr.
Numune SaðlÜk Dergisi MAYIS - HAZñRAN - TEMMUZ 2012
Rabia Onur CANSIZ
ANEAH Halkla ÄliËkiler UzmanÅ
GüneydoÃu için planladÅÃÅmÅz üç günlük
gezimize 20 Nisan Cuma akËamÅ içimizde
biraz heyecan biraz tedirginlikle 20.10’da
Ankara Atatürk Lisesi önünden hareket
ederek baËlÅyoruz. YapacaÃÅmÅz uzun
gece yolculuÃu bizi tedirgin etse de yeni
yerler görme heyecanÅ yolculuÃumuzu
katlanÅr kÅlÅyor. Rehberimizin
açÅklamalarÅ eËliÃinde yolculuÃumuz
baËlÅyor. Gece Mogan Gölü’nün ÅËÅklarla
süslenmiË görüntüsünü izleyerek
Ankara’dan uzaklaËmaya baËlÅyoruz. Gezi
grubu olarak tek tek kendimizi tanÅtarak
kaynaËmanÅn ilk adÅmlarÅnÅ atÅyoruz.
23.10’da Aksaray’da ilk molamÅzÅ
veriyoruz. HasandaÃÅ’nÅn gece
karanlÅÃÅna gömülmüË siluetine karËÅ
çaylarÅmÅzÅ yudumladÅktan sonra
23.40’ta yolumuza devam etmek üzere
Numunelilerle
Güneydoðu’dan
Gezi NotlarÜ…
mola yerinden ayrÅlÅyoruz. Sabah
saatlerinde Gaziantep yakÅnlarÅndayÅz.
Älk duraÃÅmÅz olan Hasankeyf’e
yaklaËtÅkça heyecanÅmÅz artÅyor.
06.00’da Gaziantep yakÅnlarÅnda,
Urfa yolunda bir mola yeri buluyoruz
ve kahvaltÅ paketlerimizle dinlenme
tesisindeki masalara yerleËiyoruz.
KahvaltÅmÅzÅ yaptÅktan sonra 06.30’da
mola yerinden ayrÅlÅyoruz. Hava çok
güzel, bol güneËli. Hem uykumuz hem
de içimiz açÅlÅyor. Moladan ayrÅlÅËÅmÅzÅn
15. dakikasÅnda FÅrat Nehri üzerinden
geçiyoruz. Sabah güneËinin ÅËÅklarÅ nehrin
üzerinde adeta dans ederken hemen
fotoÃraf makinelerimize sarÅlÅyoruz.
09.00’da Urfa- DiyarbakÅr arasÅndaki
karayolunda ilerlerken sol tarafÅmÅzda
kalan volkanik KaracadaÃ’Å izleyerek
yola devam ediyoruz. Volkanik patlama
Numune SaðlÜk Dergisi MAYIS - HAZñRAN - TEMMUZ 2012
72
sÅrasÅnda fÅrlayan kayalar yolun her iki
yanÅna daÃÅlmÅË durumda. Rehberimizin
verdiÃi bilgiye göre, bu kayalar ezilerek
asfalt yapÅmÅnda kullanÅlÅyormuË. Bu
bölge topraklarÅ, çevresindeki volkanik
oluËumlar nedeniyle tarÅm arazisi
olmaya elveriËli deÃilmiË. Bu sohbetleri
yaparken Pirinçlik Hava Üssü’nün
yanÅndan geçiyoruz. 10.00 sÅralarÅnda
DiyarbakÅr’Ån içinden geçiyoruz. Daha
doÃrusu kÅyÅsÅndan. Ama DiyarbakÅr
karpuzunun, geçtiÃimiz yolun ulaËtÅÃÅ
meydandaki heykelini görme ËansÅna
eriËiyoruz. Bu sÅrada rehberimiz bize
DiyarbakÅr’Ån geçmiËini ve bugününü
anlatÅyor. Birazdan Batman’a ulaËacaÃÅz.
Yol boyu kÅrmÅzÅ topraklar bizi takip
ediyor. Sol tarafÅmÅzda Dicle Nehri’ni
görüyoruz. TopraÃÅn kÅrmÅzÅ olmasÅnÅn
sebebinin içindeki bakÅr olduÃunu
öÃreniyoruz rehberimizin verdiÃi
bilgilerden. Batman yolunda ilerlerken
Bismil Köprüsü’nden geçiyoruz ve
otobüsümüzden inmeden köprünün ve
çayÅn fotoÃraflarÅnÅ çekiyoruz.
ise BizanslÅlar tarafÅndan yapÅlÅp,
Artuklular döneminde geniËletildiÃi
anlatÅlÅyor..
Hasankeyf’i gezdikten sonra Midyat’a
doÃru yol alÅrken ÊÅrnak-Mardin-Batman
üçgeninde yer alan (Esirler DaÃÅ) Tur
Abidin DaÃÅ’nÅ görüyoruz. 14.20’de
Midyat’a ulaËÅyoruz. Çok acÅktÅÃÅmÅz
için önce yemek molasÅ veriyoruz.
Midyat’Ån içinde bir kebapçÅda, yöreye
özgü yemeklerden hazÅrlanmÅË Midyat
TabaÃÅ diye adlandÅrdÅklarÅ yemeklerden
yedikten sonra enerjimiz artmÅË
olarak tekrar gezmeye koyuluyoruz.
Midyat’ta Ulu Cami ve meydandaki
Saat Kulesi’ni fotoÃrafladÅktan sonra
telkari gümüËlerinin yapÅldÅÃÅ gümüËçüler
çarËÅsÅna geçiyoruz. Bu sÅrada tarihi
GelüËke Han’da gerçekleËen Midyat
düÃününe de katÅlÅp fotoÃraflar
çekiyoruz. Yöresel kÅyafetleri içinde,
yöreye özgü müzikler eËliÃinde
halkoyunlarÅ oynayanlar ilgimizi çekiyor.
Tüm gezi grubu, Midyat’tan hatÅra telkari
iËlemeli takÅlar aldÅktan sonra 16.30’da
Mardin’e doÃru yola çÅkÅyoruz.
11.10’da Batman’a ulaËÅyoruz.
Saà tarafÅmÅzda Batman ÇayÅ’nÅ
görüyoruz. Batman’da Türkiye
Petrolleri BulvarÅ’ndan geçiyoruz ve
Hasankeyf yoluna giriyoruz. Yolda
ilerlerken karËÅmÅza çÅkan Raman DaÃÅ
ve petrol çÅkarmak için kullanÅlan
atbaËÅ denilen pompalar bizi oldukça
etkiliyor. AtbaËÅ Ëeklindeki petrol
pompalarÅnÅ fotoÃraflamak için kÅsa bir
mola veriyoruz. Rehberimiz, Raman’da
200 atbaËÅ bulunduÃunu ancak hepsinin
faaliyette olmadÅÃÅnÅ anlatÅyor bu sÅrada.
Saatlerimiz 12.00’yi gösterdiÃinde,
merakla görmeyi beklediÃimiz
Hasankeyf’e ulaËÅyoruz. Hasankeyf’te
köy yolunda ilerlerken sol tarafÅmÅzda
küçük maÃaralar görüyoruz. Köyü de
geçtikten sonra artÅk Hasankeyf bütün
tarihi ihtiËamÅyla karËÅmÅzda duruyor.
Ellerimizde fotoÃraf makinelerimizle
otobüsümüzden iniyoruz ve
Hasankeyf’teki bir buçuk saatlik tarihi
yolculuÃumuz baËlÅyor. Er-RÅzk Camisi,
kale, el ürünleri çarËÅsÅ derken Batman
ÇayÅ kenarÅnda Hasankeyf manzarasÅ
ile çayÅmÅzÅ da yudumladÅktan sonra
13.40’ta Hasankeyf’ten ayrÅlÅyoruz.
Rehberimiz yol boyu bize Mardin ile ilgili
bilgiler aktarÅyor, biz de gezeceÃimiz
yerlerin din ve tarihle buluËan ilginç
hikayelerini ilgiyle dinliyoruz. 17.35’de
Mardin’e ulaËÅyoruz. Bir tarafta yeni
Mardin; yüksek, modern binalarla
donatÅlmÅË. Bir tarafta da eÃimli
yamaca kurulmuË eski Mardin. Biz eski
Mardin’in tarihi dokusunu yakÅndan
görebilmek için rotamÅzÅ önce bu yöne
doÃru çeviriyoruz. Mardin evleri için
söylenen “bir evin çatÅsÅ diÃer evin
kapÅsÅ” sözlerinin ne kadar doÃru
olduÃunu görüyoruz. Üst üste sÅralanmÅË,
birbirinin içine girmiË gibi duran Mardin
evlerinin görüntüsünden çok etkileniyoruz
ve daha otobüsten inmeden fotoÃraf
makinelerimize sarÅlÅyoruz. Eski Mardin
bölgesinde, taË binalarÅn arasÅnda, dar
sokaklarda 19.40’a kadar geziyoruz.
Mardin’in zaten dar olan sokaklarÅnda
bir de belediye çalÅËmalarÅ olunca oldukça
zorlanÅyoruz. Ancak burayÅ gezmek,
görmek her Ëeye deÃer. Tarihi resmen
içimize çekiyoruz.
Hasankeyf, Batman’a baÃlÅ olan, iki
yakasÅnÅ Dicle Nehri’nin ayÅrdÅÃÅ bir ilçe.
Eski Ëehrinin tarihi, 10.000 yÅl öncesine
kadar gidiyor. Hasankeyf’in Türk-Äslam
tarihi ve medeniyeti açÅsÅndan önemli
bir yeri var. “HÅsnÅkeyfa” olarak anÅlan
bu Ëehir, “Kaya Kale” Ëeklinde tercüme
ediliyor. ÇeËitli kaynaklara göre, her
kavmin kendi dilinde farklÅ telaffuz
ettiÃi bu kelime, “korunmaya müsait”
anlamÅna geliyormuË. Kale, yekpare taË
kitlenin oyulmasÅ suretiyle oluËturulmuË.
Hasankeyf’te RÅzkiye (Er-RÅzk) Camii,
Artuklu Köprüsü, Kale ve maÃaralar,
görüp, fotoÃrafladÅÃÅmÅz yerler
arasÅnda.1409 yÅlÅnda inËa edilen RÅzkiye
Camisi’nin çifte merdivenli minaresi
nehrin üst taraflarÅnda, belirgin biçimde
görünüyor. Eski Bizans köprüsünün
kalÅntÅlarÅ üzerine yapÅlan Artuklu
Köprüsü ise, bir zamanlarÅn en büyük
taË köprüsüymüË ve Malabadi Köprüsü
ile aynÅ özellikleri taËÅyormuË. Dicle’ye
hakim muhteËem manzarasÅ olan kalenin
SÅla ve Berivan dizilerine ev sahipliÃi
yapan TatlÅdede KonaÃÅ’nÅn terasÅna
çÅkÅyoruz ve muhteËem manzarayÅ
fotoÃraflÅyoruz. Daha sonra Ulu Cami
ve tarihi PTT binasÅnÅ görüyoruz. PTT
binasÅnda tadilat olduÃu için içine
giremiyoruz. Buraya giderken de RevaklÅ
73
ÇarËÅ’da yine yöresel el ürünleri alÅËveriËi
yapÅyoruz. En son ise Mardin’in meËhur
Birinci Cadde’sinde gümüË alÅËveriËi
yapÅyor ve mavi badem Ëekeri alÅyoruz.
19.45’te yeni Mardin bölgesindeki
otelimize doÃru yola çÅkÅyoruz. Oteldeki
açÅk büfe akËam yemeÃi için yemek
salonuna indiÃimizde Mardin müziklerine
yer verilen canlÅ eÃlence programÅyla
karËÅlaËÅnca günün yorgunluÃunu yine
unutuyoruz ve gece boyu Mardin yöresine
ait türkülere eËlik ediyoruz. Gecenin
sonunda otel lobisinde çaylarÅmÅzÅ da
içtikten sonra ertesi güne enerji toplamak
için odalarÅmÅza daÃÅlÅyoruz.
22 Nisan sabahÅ 08.13’te otelimizden
ayrÅlÅp Mardin’i gezmeye devam ediyoruz.
Günün ilk duraÃÅ; Deyrul Zafaran
ManastÅrÅ. Mardin’in 4 km. doÃusunda,
daà yamacÅnda, Mardin OvasÅ’na
hakim bir yerde bulunan manastÅr,
Süryanilerin önemli dini merkezlerinden.
Mor Hananyo Kilisesi (Kubbeli Kilise),
Azizler Evi (Beth KadiËe), Meryem Ana
Kilisesi ve GüneË TapÅnaÃÅ manastÅrÅn
önemli yapÅlarÅnÅ oluËturuyor. ManastÅrÅn
etrafÅnda yetiËen zafaran (safran)
bitkisinden dolayÅ manastÅra Deyrul
Zafaran (Safran ManastÅrÅ) adÅ verilmiË.
ManastÅra girerken yer alan çay
bahçesinde bazÅ arkadaËlarÅmÅz buraya
özgü safranlÅ çayÅn tadÅna bakmayÅ ihmal
etmediler.
ManastÅrÅ gezdikten sonra 10.00’da
ayrÅlÅyoruz ve KasÅmiye Medresesi’ne
doÃru yola çÅkÅyoruz. Yol üzerinde
yine fotoÃraf molasÅ verip, Mardin
manzarasÅnÅ fotoÃraflÅyoruz. Medreseye
giderken rehberimizden medrese ile
ilgili bilgileri öÃreniyoruz. Akkoyunlu
HükümdarÅ Cihangir oÃlu KasÅm PaËa
Mardin’e atandÅÃÅ zaman Ëehri onarmak
için hummalÅ bir çalÅËma baËlatÅyor.
Bu özverili çalÅËmasÅnÅ taçlandÅran ve
günümüze kadar mükemmel yapÅsÅyla
ayakta durabilen bu çok amaçlÅ
medreseyi yaptÅrÅyor. Äki teras üzerine
iki katlÅ medrese, cami ve türbe ile
birlikte külliye Ëeklinde. Medrese
duvarlarÅnda, astronomi ve tÅp bilimine
ait simgeler mevcut. Rivayetlere göre
KasÅm PaËa burada katledilmiË. Rivayete
göre, KasÅm PaËa’nÅn kÅz kardeËi,
KasÅm PaËa öldüÃünde kanlÅ gömleÃini
aÃÅtlar eËliÃinde medresedeki eyvanÅn
duvarlarÅna sürmüË ve hala o duvarlara
su döküldüÃünde kan izleri belli
olmaktaymÅË.
Numune SaðlÜk Dergisi MAYIS - HAZñRAN - TEMMUZ 2012
Gerçekten duvardaki kÅrmÅzÅ lekeleri
biz de görüyoruz. Yine rivayetlere göre
medresenin avlusundaki havuzdan akan
su tasavvufi bir betimlemeyi saklÅyormuË.
Suyun akÅËÅ ile doÃumdan ölüme kadar
insan hayatÅ ve sonrasÅ simgelenmiË.
ÇeËmeden çÅkan su doÃumu, döküldüÃü
yer gençliÃi, ince uzun oluk olgunluÃu ve
sularÅn bir havuzda toplanmasÅ ölümü
temsil ediyormuË. Daha sonra bu su
kanallarla topraÃa aktarÅlÅyor ve bu da
topraktan tekrar can bulmayÅ temsil
ediyor. Äki katlÅ medresede toplam yirmi
üç medrese odasÅ bulunuyor.
GezdiÃimiz, gördüÃümüz yerler bizi
tarihle buluËturuyor ve hikayeleriyle
hayran bÅrakÅyor. 11.10’da medreseden
ayrÅlÅp Mardin içine doÃru yol alÅyoruz
ve ÊanlÅurfa yolculuÃumuz baËlÅyor.
KÅzÅltepe yolundan geçerek ÊanlÅurfa’ya
doÃru yol alÅrken gözümüzü çevreden
ayÅrmÅyoruz. Mardin-KÅzÅltepe arasÅ
20 km. Yolda son kez Mardin evlerini
izliyoruz ve fotoÃraflÅyoruz. Mardin
çevresinde pek aÃaç yok. Toprak
zayÅf olduÃu için aÃaçlandÅrma
yapÅlamÅyormuË. Sohbet eËliÃinde devam
eden yolculuÃumuzda birazdan YukarÅ
Mezopotamya bölgesine geçeceÃiz.
Buraya Mardin OvasÅ da deniyor. Hatta
halk arasÅnda KÅzÅltepe OvasÅ deniyormuË.
olarak anÅlÅyor. Hz. Äbrahim için aÃlayan
Nemrut’un kÅzÅ Zeliha’nÅn gözyaËlarÅndan
ise BalÅklÅ Göl’ün hemen yanÅnda küçük
bir göl daha oluËuyor, bu gölün adÅ ise
“Zeliha’nÅn gözü” anlamÅna gelen “AynZeliha Gölü”. BalÅklÅ Göl’ün hemen yanÅ
baËÅnda yer alan ve Eyyubiler Devleti’nin
kurucusu Salahaddin Eyyubi’nin yeÃeni
Melik EËref tarafÅndan 1211 yÅlÅnda
yaptÅrÅlan Halil-ür Rahman Camisi ise,
gölün doÃal güzelliÃine mimari estetik
katÅyor. Halil-ür Rahman Gölü’nün
güneybatÅ köËesinde yer alan cami,
medrese, mezarlÅk ve Hz. Äbrahim'in ateËe
atÅldÅÃÅnda düËtüÃü makamdan meydana
gelen bir külliye halinde.
KÅzÅltepe’ye 11.35’te ulaËÅyoruz. Mardin
HavaalanÅ’nÅ geçince yolun saÃÅnda
KÅzÅltepe Devlet Hastanesi’ni görüyoruz.
Oldukça büyük bir bina ve eski Mardin
mimarisine sadÅk kalÅnarak yapÅlmÅË.
KÅzÅltepe’de bir ihtiyaç molasÅ verdikten
sonra ÊanlÅurfa yoluna devam ediyoruz.
Saat 13.00 sÅralarÅnda ViranËehir’den
geçiyoruz.
14.00’te verdiÃimiz ihtiyaç molasÅnÅn
ardÅndan yola devam ediyoruz ve saatler
14.15’i gösterirken solumuzda Harran
OvasÅ, saÃÅmÅzda ise modern binalarÅyla
Harran Üniversitesi Kampüsü’nü
görüyoruz. 14.20’de Urfa’ya ulaËÅyoruz.
14.38’de ise bütün güzelliÃiyle karËÅmÅza
çÅkan BalÅklÅ Göl’deyiz. Önce yemek
yemeyi kararlaËtÅrÅyoruz ve BalÅklÅ
Göl’e karËÅ, eski bir ÊanlÅurfa evi olan
tarihi konakta yöreye has kebaplarÅmÅzÅ
yiyoruz. Yemek sonrasÅ BalÅklÅ Göl,
RÅzvaniye Camisi, ÊanlÅurfa Kalesi, Halilür Rahman Camisi ve Hz. Äbrahim’in
maÃarasÅnÅ geziyoruz.
Halil-ür Rahman Gölü’nün kuzey
kenarÅnda yer alan RÅzvaniye Camisi ise,
Bizans devrine ait St. Thomas Kilisesi'nin
yerine OsmanlÅlarÅn Rakka Valisi RÅzvan
Ahmet PaËa tarafÅndan 1716 yÅlÅnda
yaptÅrÅlmÅË.
En son Bedesten ÇarËÅsÅ ve Gümrük
Han’da biber ve salçanÅn yanÅ sÅra el iËi
hediyelik ürünlerden oluËan alÅËveriËimizi
tamamladÅktan sonra Gümrük Han
içinde yer alan çay bahçesinde menengiç
kahvesi içerek yorgunluk atÅyoruz.
Otelimizdeki sÅra gecesi eÃlencesinde
yerde hazÅrlanan merasim eËliÃinde
yapÅlmÅË olarak bizlere sunulan çiÃ
köftenin yanÅ sÅra yine Urfa kebabÅ
yiyoruz ve yöreye ait peynirli kadayÅf
ile akËam yemeÃini tamamlÅyoruz.
Bu bölgede gezerken bolca kebap ve
tatlÅlarÅ tüketerek içimizde oluËan
vicdan hesabÅ nedeniyle dönüËte diyet
yapmaya söz veriyoruz. SÅra gecesi çok
hoËumuza gidiyor; yörenin ünlü türküleri
çalÅnÅyor ve biz hep eËlik ediyoruz.
BazÅ arkadaËlarÅmÅz alÅËveriË sÅrasÅnda
aldÅklarÅ yöresel giysilerini giyerek SÅra
Gecesiyle daha fazla bütünleËiyorlar.
ÊanlÅurfa yöresine has eÃlenceyi
23.30’da noktalayÅp gece yürüyüËüne
çÅkÅyoruz ve BalÅklÅ Göl’e doÃru ÊanlÅurfa
sokaklarÅnda yürüyoruz. BalÅklÅ Göl’ün
gece manzarasÅnÅ fotoÃrafladÅktan
sonra Ayn Zeliha Gölü kÅyÅsÅndaki çay
bahçesinde oturup çay içiyoruz. Daha
sonra otele dönerken saatlerimiz 01.00’i
gösterdiÃinde yol üzerindeki ciÃercide
tahta sokak taburelerindeki yerimizi
alÅyoruz. AmacÅmÅz “ÊanlÅurfa’ya gidip
Urfa ciÃeri yemeden dönülmez” tezini
saÃlamlaËtÅrmak. Urfa ciÃerini de
yedikten sonra gönül rahatlÅÃÅyla saat
02.00’de otelimize dönüyoruz.
ÊanlÅurfa’da anlatÅlan efsanelerin içinde
en özel yere sahip olan Hz. Äbrahim’in
ateËe atÅlma öyküsü. Hz. Äbrahim’in
Urfa’da doÃduÃu rivayet ediliyor.
Rivayete göre Kral Nemrut, yÅldÅzlarda,
bir adamÅn ona ve putperestliÃine
savaË açacaÃÅnÅ haber veren bir iËaret
görmüË. Bu kiËi Hz. Äbrahim’miË.
Ancak Hz. Äbrahim sadece Nemrut’un
putperestliÃine baËkaldÅrmamÅË, aynÅ
zamanda kÅzÅ Zeliha’ya da gönlünü
kaptÅrmÅË. Kral Nemrut bu durum
karËÅsÅnda Hz. Äbrahim’in yakÅlmasÅ
emrini vermiË. Bugün BalÅklÅ Göl’ün
bulunduÃu yere, kentin her yerinden
görülebilecek büyüklükte bir ateË
yakÅlmÅË. AteËin karËÅsÅna denk düËen
tepeye yaptÅrÅlan iki büyük sütun
arasÅndaki mancÅnÅkla Hz. Äbrahim ateËe
fÅrlatÅlmÅË. Ancak ateË göle, odunlar ise
balÅklara dönüËmüË. O gün bugündür
buradaki göl kutsal sayÅlmÅË. TÅpkÅ göl
gibi içindeki balÅklar da kutsal; her kim
bu balÅklardan yerse onun kör olacaÃÅna
inanÅlÅyor.
O günden sonra gölün adÅna Halilür Rahman denmiË. “Allah’Ån Dostu”
anlamÅna gelen bu isim Hz. Äbrahim’in
kutsallÅÃÅnÅ yansÅtÅyor. Bugün göl hem
Halil-ür Rahman, hem de BalÅklÅ Göl
Numune SaðlÜk Dergisi MAYIS - HAZñRAN - TEMMUZ 2012
74
23 Nisan Pazartesi Günü sabah
kahvaltÅsÅnÅn ardÅndan 08.19’da otelden
ayrÅlÅyoruz ve Harran’a doÃru yola
çÅkÅyoruz. Harran’a ulaËmadan önce
bize yörenin rehberliÃini yapacak olan
Harran’lÅ ReËat Bey’i yol üzerinden
otobüse alÅyoruz. GiydiÃi yöresel
kÅyafetin yanÅ sÅra, jöleli saçlarÅ ve
güneË gözlükleriyle; hem geleneksel hem
modern bir havayÅ yansÅtan görüntüsüyle
oldukça sÅcakkanlÅ olan ReËat Bey, üç dil
bildiÃini söyleyerek sözlerine baËlÅyor.
Bize Harran’Ån tarihini ve tarihsel
kalÅntÅlarÅnÅ, yaËayan halkÅn dününü
ve bugününü çok açÅklayÅcÅ bir üslupla
anlatÅyor. Harran’da ilk duraÃÅmÅz Ulu
Cami ve medrese kalÅntÅlarÅ. Harran
HöyüÃünün kuzeydoÃu eteÃinde yer alan
Ulu Cami, 744-750 yÅllarÅnda Emevi
HükümdarÅ II. Mervan tarafÅndan
yaptÅrÅlmÅË. Ünlü medresesi, hamamÅ,
hastanesi ile bir külliye halinde olduÃu
tahmin ediliyormuË. Anadolu'nun en eski
ve en büyük camisi olmasÅ bakÅmÅndan
önem arz eden caminin Selçuklu
dönemindeki onarÅmlarÅndan kalma
mimari parçalarÅ, taË süsleme sanatÅnÅn
son derece güzel örneklerinden kabul
ediliyor.
kullandÅÃÅnÅ, baËka rengin ayÅplandÅÃÅnÅ
öÃreniyoruz. AllÅ pullu kadifelerden
dikilmiË elbiselerine 100 TL, düÃünler
için özel diktirdikleri elbiselerine ise 500600 TL ödediklerini anlatÅyorlar. Älgiyle
dinliyoruz. Hz. Eyyüp Peygamberin
makamÅnda ËifalÅ olduÃu söylenen
çeËmenin suyundan küçük su ËiËelerimize
dolduruyoruz.
Hz. Eyyüp peygamberin, M.Ö. 2100
yÅlÅnda Suriye'de Êam ile Ramla arasÅnda
Desniye köyünde dünyaya geldiÃi rivayet
edilmekte. Cüzzam hastalÅÃÅna tutulan
Eyyüp Peygamber, Rahime adlÅ karÅsÅ
ile maÃarada çile çekmeye devam
ederek Allah'a ibadetten vazgeçmiyor.
Bütün ÅstÅraplarÅna raÃmen Allah'a asi
olmuyor. Sonunda, Eyyüp Peygamber
imtihanÅ kazanÅyor, Allah tarafÅndan
belirtilen ËifalÅ su ile yÅkanarak iyileËiyor,
hanÅmÅ ile kendisine mal ve evlat ihsan
edilerek daha sonra uzun müddet yaËÅyor.
ÊanlÅurfa merkezinde bulunan Hz. Eyyüp
Peygamberin çile çektiÃi maÃara, Eyyüp
Peygamber MakamÅ olarak ziyaret
ediliyor.
11.30’da Peygamberler Êehri
ÊanlÅurfa’dan ayrÅlÅyoruz ve Ankara’ya
doÃru yola çÅkÅyoruz. Gaziantep’e 120
km. kala 12.25’te verdiÃimiz ihtiyaç
molasÅnÅn ardÅndan yolumuza devam
edip, 15.10’da Adana/Ceyhan’da
öÃle yemeÃi molasÅ veriyoruz. 16.
10’da tekrar yola çÅkÅp Adana’ya
doÃru yaklaËÅyoruz. Solumuzda yer
alan tepelerin ardÅnda YumurtalÅkCeyhan Petrol Tesislerinin olduÃunu
rehberimizden öÃreniyoruz. 16.15’te
yolda ilerlerken saÃÅmÅzdaki tepenin
üzerinde YÅlan Kalesi’ni görüyoruz.
BizanslÅlar tarafÅndan yapÅldÅÃÅ söylenen
kale, halk arasÅnda Êahmeran
Kalesi olarak biliniyor.
Parlak bir tarih ve ilim geçmiËine sahip
olan Harran, tarih boyunca birçok
devletin hâkimiyetine girdiÃinden
kültürlerin kaynaËtÅÃÅ bir kent olmuË
ve zengin mimari eserlerle donatÅlmÅË.
Kentin ortasÅnda yer alan höyükte ve sur
içerisindeki harabelerde Sin Mabedi ve
üniversite dahil en eski mimari eserlerin
temel kalÅntÅlarÅ yer alÅyor. Harran"Ån
zengin mimarisinden sadece surlar, iç
kale, Ulu Cami, Êeyh Hayat el-Harrânî
türbe ve camisi ile konik kubbeli evler
günümüze kadar gelebilmiË.
Harran’da en çok ilgi çeken yapÅlar
olan konik kubbeli evleri biz de gezmeye
gidiyoruz. Burada yöresel kÅyafetleri
giyerek fotoÃraflar çektiriyoruz ve
10.17’de Harran’dan ayrÅlÅyoruz.
Gezimizin son duraÃÅ Hz. Eyyüp
Peygamber’in MakamÅ. Saatlerimiz
11.00’i gösterdiÃinde Hz. Eyyüp
Peygamberin sabÅr çektiÃi
makamÅna ulaËÅyoruz. Burada
sabÅr çekerek zaman geçirdiÃi
maÃarayÅ ziyaret ediyoruz,
gördüÃümüz yerel kÅyafetli
kadÅnlarla sohbet ediyoruz.
Sohbet sÅrasÅnda, bu bölgede
tüm kadÅnlarÅn mor eËarp
16.37’de
75
Adana’ya ulaËÅyoruz. Saà tarafÅmÅzda
Seyhan Göleti, park ve asma köprüyü
görüyoruz. 17.20’de ise Gülek
BoÃazÅ’ndan geçiyoruz. 17.26’da
AladaÃlarÅn baËlangÅcÅnÅ ve Akçatekir
OvasÅ’nÅ izleyerek yolumuza devam
ediyoruz. 19.38’de gezimizin son
molasÅnÅ veriyoruz ve 22.15’te Ankara/
GölbaËÅ’na ulaËÅyoruz. YorgunluÃun
dÅËÅnda güzel geçen gezinin mutluluÃu
yansÅmÅË hepimizin yüzüne. AyrÅlÅrken
birbirimize sarÅlÅp, Numune’de buluËmak
üzere vedalaËÅyoruz.
Üç günlük bu muhteËem gezi sÅrasÅnda
hastanemiz çalÅËanlarÅnÅn stresten
uzakta mutlu saatler geçirdiÃini görmek
memnuniyet verici. Birbirini tanÅmayan
hastane çalÅËanlarÅnÅn kaynaËtÅÃÅnÅ, çeËitli
paylaËÅmlarda bulunduÃunu görünce gezi
sonrasÅ motivasyonlarÅnÅn da artacaÃÅnÅ
düËünüyorum. Bu geziye katÅlan
Numuneliler, hastane koridorlarÅnda
birbirlerini gördüklerinde selam
verecek ve birbirlerine gülümseyecekler.
Gezinin sorunsuz ve yüzlerde tebessüm
bÅrakarak bitmesi ve geziye katÅlanlarÅn
organizasyon için teËekkür etmeleri
yorgunluÃumu unutturan en güzel Ëeydi.
Ankara’ya dönüË yolculuÃu sÅrasÅnda
bir sonraki gezimizin yeri için bile
konuËmalar yapÅldÅ.
Hastanemizde tüm sosyal aktivitelere
fÅrsat yaratarak, bu güzel
organizasyonun da gerçekleËmesini
saÃlayan BaËhekimimiz SayÅn Prof. Dr.
Nurullah Zengin’e kurumsal kültürün
devamlÅlÅÃÅnÅn saÃlanmasÅ yönündeki
çabalarÅmÅzÅ desteklediÃi için teËekkürü
bir borç biliyorum.
Ülkemizin muhteËem doÃal ve tarihi
güzelliklerini görmeye devam edeceÃimiz,
Numuneliler arasÅndaki paylaËÅmlarÅn
artacaÃÅ yeni bir gezi güzergahÅnda
tekrar buluËmak
dileÃiyle…
Numune SaðlÜk Dergisi MAYIS - HAZñRAN - TEMMUZ 2012
Uz. Dr. Ayíe TURAN
Göz HastalÅklarÅ Az Görenler UzmanÅ Uluslar ArasÅ ÄliËkiler MA
Az Görenler, Kömer ve
2020 Birleímií Milletler Milenyumu
AlÅËÅlagelmiË gözlükler, kontakt lens, ve
refraktif metodlarla, görmenin ihtiyacÅ
karËÅlamadÅÃÅ durumlar AZ GÖRENLER
olarak adlandÅrÅlÅr. Dünya SaÃlÅk Örgütü
ve UluslararasÅ Oftalmoloji Heyeti, az
görmeyi, görme keskinliÃi ve görme alanÅ
kaybÅnÅ esas alarak, standardize etmiËtir.
Az Gören tanÅmlamasÅnda genel anlayÅË,
az görmenin üst sÅnÅrÅnÅ iyi gören gözde
20/50 görme keskinliÃi, ve 30’görme
alanÅ olarak belirler. Az Gören yardÅm
cihazlarÅna gereksinim yaklaËÅk 0.4
(20/50) görme keskinliÃi düzeyinde
baËlar. Göz hastalÅklarÅ ile iËleve baÃlÅ
fonksiyonel görmenin çeËitliliÃi sebebi ile
az görme her vakada özel yorumlanabilir.
KiËinin görmesi belli bir iËlevi yapmasÅnÅ
engelleyecek düzeye inip, fonksiyonlarÅnÅ
azaltÅyorsa, Az Görenler yardÅmlarÅ ile
fonksiyonda iyileËme saÃlanÅnca yardÅm
kullanÅlÅr. Görmenin 0.03 (20/600)
altÅnda kaldÅÃÅ düzeyde cihazlardan
genellikle fayda saÃlanamaz. Az Gören
cihazlarÅn teorik fayda sÅnÅrÅ 0.01
(2/200) görme düzeyi olsa da ülkemiz
sosyo-ekonomik düzeyinde (cihaz ve
yardÅmcÅ personel eksikliÃi), 20/400’ün
altÅnda az görme rehabilitasyonundan
kayda deÃer fayda elde edilememektedir.
Total körlük dÅËÅnda, her görme
özürlünün Az Görenler açÅsÅndan
deÃerlendirilmesinde, tam refraksiyonu
ile en iyi görme keskinliÃi belirlendikten
sonra karar verilmelidir.
fotokimyasal hassas hücrelere çarpÅnca
ÅËÅk, sinirsel bir ileti haline çevrilir. Bu
yol üzerindeki aksaklÅklar görüntünün
kalitesini zayÅflatÅr. TÅbbi, cerrahi ve
konvansiyonel metotlarla bu ileti tekrar
kazanÅlmak istenir. Äletimin beyin
içinde seyri sÅrasÅnda çeËitli hastalÅk
durumlarÅ akÅmÅn aksamasÅna sebep
olup, görüntünün hedefine ulaËmasÅna
engel olabilir. Hedef algÅlama alanÅ
beyinde, enfarkt, atrofi, enflamasyon gibi
bozukluklar bulunabilir. Göz organÅ ve
beyini içine alan bu engeller az görmeye
sebep olabilirler.
Göz organÅnÅn ön kÅsmÅnda bulunan
saydam tabaka, kornea, toplam
kÅrÅcÅlÅÃÅn %65’ni oluËturur. Kornea
arkasÅndaki göz sÅvÅlarÅ, göz merceÃi ve
boËluÃu dolduran %99’u su olan vitre
saydam ortamdÅr. Retinaya ulaËan ÅËÅk
Ülkemiz, genç nüfusu ile Avrupa
BirliÃi’ne komËu ve ilk 20 büyük
ekonomi arasÅndadÅr. Toplam 72
milyon nüfusun, 35 milyonu 0-18
yaË gençlerden oluËmaktadÅr. Akraba
evliliÃinin ËehirleËme ile birlikte son
Numune SaðlÜk Dergisi MAYIS - HAZñRAN - TEMMUZ 2012
76
30 yÅlda %26’dan % 20’ye düËmesine
raÃmen, kalÅtÅmsal hastalÅklar ve diÃer
sebepler ile görme engelli olan 1,5 milyon
çocuk ve hukuken körlük düzeyinde ve
az gören, malul her yaËtan 6 milyon
insanÅmÅz vardÅr.
1997 yÅlÅnda BirleËmiË Milletler (BM)
100 ülkeden 1000 uzmanÅn hazÅrladÅÃÅ
2020 Milenyum yÅlÅnÅ ‘VÄSÄON 2020’
ilan etmiË ve bütün ülkeleri körlükle
mücadele için çalÅËmalar yapmaya davet
etmiËtir. ‘2020 Millenium’ toplantÅsÅnda
her ülke yaptÅÃÅ çalÅËmalarÅ sunacaktÅr.
1997 BM Milenyum Deklarasyonu
yayÅnlandÅÃÅnda,sorumluluÃu resmen
alan Ankara Numune Hastanesi Göz
Bölümü, ülkemizin ‘Körlükle Mücadele
Ulusal Referans Merkezi’ni (KÖMER)’
Ankara’da kurdu.Hastanemiz KÖMER
biriminin 1997 kuruluËundan bu yana
gerçekleËtirdiÃi çalÅËmalarÅn aËaÃÅda kÅsa
bir özeti verilmiËtir:
yapÅlarak tespit edilen öÃrenciler
hastanemize davet edildi. Hastanemizde
gecekondu semtlerinden gelen okuma
yazma kursuna katÅlan kadÅnlar
mesai dÅËÅ (Cumartesi) günleri toplu
muayeneden geçirilerek göz ihtiyaçlarÅ
saptandÅ, ameliyat, gözlük ve danÅËmanlÅk
verildi.
3-Genetik Tarama ve kalÅtsal Göz
HastalÅklarÅ konusunda müracaat eden
hastalardan yapÅlan fenotip tayinini
takiben genotip tayinleri Devlet Planlama
TeËkilatÅ ve TÜBÄTAK Projesi Hacettepe
Üniversitesi Moleküler Biyoloji Anabilim
dalÅ ile birlikte yürütüldü. Yeni gen
lokuslarÅ bulunarak dünya çapÅnda
kongrelerde 3 sunum ve 7 yayÅn yapÅldÅ.
4- Kamu kurumu olarak, AB tarafÅndan
finanse edilen ‘Görme Engellilerin
Multidisipliner Rehabilitasyon EÃitimi
Projesi’, üstün baËarÅ ile 2 yÅlda
uygulanÅp tamamlandÅ. Bu projenin
bütçesi 85 000 euro AB hibesi Ankara
Numune Hastanesi’nde Görme Engelli
Rehabilitasyonu için bilgisayar
programlarÅ, bilgisayarlar, fotokopi
makinesi, yurtdÅËÅndan 5 uzman
konuËmacÅ, websitesi, www.komer.org;
ailelere yönelik eÃitim kitabÅ, broËürler,
posterler için kullanÅldÅ.
1. KÖMER (Körlükle Mücadele Ulusal
Referans Merkezi), Ankara Numune
Hastanesi’nde kuruldu ve BirleËmiË
Milletler tarafÅndan 1997 yÅlÅnda
baËlatÅlan VISION 2020 Körlükle
Mücadele ProgramÅ’nÅ ülkemizde
planlama ve uygulamak amacÅ ile her
sene ulusal ve uluslar arasÅ projeler
yürüttü.
5-Görme Engellilerin ÄstihdamÅ
ÇalÅËmalarÅ üzerine, Görme Engellilerin
Konfederasyon toplantÅlarÅna katÅlarak
iË edinmeye yönelik AB ve ABD’de
Az Gören uygulamalarÅ anlatÅldÅ.
Sunumlar yapÅldÅ. Görme Engelliler
Konfederasyonunun bastÅÃÅ kitapta bölüm
yazÅldÅ.
2.KÖMER ülkemizde körlükle planlÅ
mücadele yapÅlan tek merkezdir.
Buradaki çalÅËmalar tetkik, tarama,
tedavi, rehabilitasyon, eÃitim, sosyal
bilgilendirme, ARGE ve eleman
yetiËtirme olarak gruplanmÅËtÅr.
KÖMER’de tamamlanan ve yayÅnlanan
projeler ËunlardÅr:
6-BaËbakanlÅk Özürlüler Ädaresi
1-Körler OkullarÅnda Göz Tarama ve
Rehabilitasyonu: 1997 yÅlÅnda Milli
EÃitim BakanlÅÃÅ ile imzalanan protokol
altÅnda ülkemizdeki Körler OkullarÅ’ndaki
öÃrenciler detaylÅ muayene edildi.
ÇaÃdaË eÃitim sistemine geçilerek, ilk
defa teleskopik gözlüklerle eÃitime,
Mithat Enç Görme Engelliler Okulu’nda
Az Görenler SÅnÅfÅ’nda baËlandÅ. Bu
okul 2004 yÅlÅndan itibaren bütünüyle
az görenler okuluna dönüËtürüldü. Bu
ve diÃer okullarda okuyan öÃrencilerin
rehabilitasyonlarÅ KÖMER’de yapÅldÅ.
KÖMER ile çalÅËan H.Ü.Fizyoterapi
Yüksek Okulu’nda ‘Az Görenler Görme
Fizyoterapisi Bölümü’ kurulup, Älk görme
fizyoterapistleri, yurt dÅËÅ eÃitim katkÅsÅ
ile yetiËti.
Özürlüler Proje YarÅËmasÅ’nda, KÖMER
‘ Görme Engellilerin Rehabilitasyonu
Projesi’ , 60 proje arasÅnda 4.lük
alÅnca, BaËbakanÅmÅz SayÅn Recep Tayip
ErdoÃan tarafÅndan ödüllendirildi.
7-2005 Dünya Az Görenler Kongresi
Londra’da 5 Bilimsel Sunum ile
ülkemizden ilk defa Dünya Görme
Engelliler Kongresi’ne katÅlÅm gerçekleËti
ve sunulan çalÅËmalar büyük ilgi topladÅ.
8-Görme Engelliler Spor Federasyonu
ile Görme Engelli Milli SporcularÅn
parolimpiklerde olimpiyat kategorilerinin
belirlenmesi, 2004 yÅlÅnda Ängiltere
Manchester’da Görme Engelli Dünya
Futbol TurnuvasÅ’nda ilk katÅlÅm ve Dünya
AltÅncÅlÅÃÅ kazanÅldÅ. TakÅm doktorluÃu ve
rehabilitasyonu hastanemiz Az Görenler
Birimi tarafÅndan yapÅldÅ. Halen Sporcu
rehabilitasyonlarÅ sürmektedir. 500 kadar
sporcunun ölçümleri yapÅlmÅËtÅr.
9-Ankara çevresi ilçelerde (AyaË,
BeypazarÅ ve HasanoÃlan) Göz
taramalarÅ yapÅlarak körlük saptanan
hastalar hastanemize davet edilip tedavi
ve rehabilitasyonlarÅ gerçekleËtirildi.
Bu uygulamalar çalÅËmalarÅmÅzÅn az
bir kÅsmÅ olup ülkemizde körlükle
ilgili en planlÅ ve bilimsel faaliyetler
KÖMER bünyesinde yapÅlmaya devam
edilmektedir. Ancak ülkemizde körlükle
mücadelede ülke çapÅnda taramalarÅn
yapÅlmasÅ, tetkik ve tedaviler ile
rehabilitasyon ËarttÅr. Bu amaçla
aËaÃÅdaki projelerin ulusal düzeyde
planlanmasÅna baËlanmÅËtÅr.
KÖMER’de çalÅËmakta olan göz
uzmanlarÅmÅz ABD, AB, Japonya ve
BM’deki körlükle mücadele çalÅËmalarÅnÅ,
2-Okullarda ve Ankara Çevresi semtlerde
(KurtuluË, Mamak) göz taramasÅ
77
Numune SaðlÜk Dergisi MAYIS - HAZñRAN - TEMMUZ 2012
kayÅtlÅ üyelik baÃlantÅsÅ ile anÅnda
takip etmektedirler. Halen görme
rehabilitasyonu BM’de insan haklarÅ
altÅnda, AB açÅsÅndan ayrÅmcÅlÅkla
mücadele yasalarÅ içinde ve ABD’de
istihdam ve eÃitimde çok önem verilen
konudur. Ülkemizde görme engelli
olan vatandaËÅn tespiti, tedavi ve
rehabilitasyonu, haklarÅnÅn anlatÅlmasÅ,
eÃitimine, sosyal hayatÅna destek ve
iË bulmasÅnda danÅËmanlÅk, ailede
genetik taramalar ve önleyici tedbirler
KÖMER’de yetiËmiË uzman doktor,
fizyoterapist, psikiyatr, psikolog, sosyal
hizmet uzmanÅ, geriyatrist, çocuk
geliËi uzmanÅ, özel eÃitim öÃretmeni,
hukukçu ve BakanlÅk bürokratlarÅnÅn
multidisipliner görevidir. Bu grup
hem her biri kendi iË tanÅmÅnÅ tam
bilmek, hem de birlikte çalÅËtÅÃÅ uzman
arkadaËÅn ne uyguladÅÃÅnÅ tam anlamak
zorundadÅr. Transdisipliner olarak
grup üyeleri birbirlerine geri dönüËüm
bilgisi aktarÅrlar. Änterdisipliner olarak
birbirlerini yönlendirip tedbirler alÅr ve
kiËiye özel problemleri takÅm halinde
kiËiye özel teknik plan ile çözerler.
Bu uyum ile çalÅËabilmek için ekip
elemanlarÅ ABD’de NIH, Lighthouse,
Jewish Guild for Blind, Harvard
Üniversitesi, Perkins Rockefeller-Hilton
VakfÅ, Helen Keller Enstitüsü, American
Foundation for Blind, gibi en seçkin Az
Gören merkezlerinde SaÃlÅk BakanlÅÃÅ ve
Amerikan DÅËiËleri BakanlÅÃÅ burslarÅ ile
eÃitim aldÅlar. AB’de Komisyon davetlisi
olarak Ätalya’da Hollman VakfÅ ve Milano
Üniversitesi Göz KliniÃi ile Äsrail Gaash
Kibutz, Telaviv’de özel eÃitimlere girildi.
Avrupa ve Amerika’daki birçok merkez
ile iletiËim yapÅldÅ.
Ankara Äl genel Meclisi, Aile ve
Sosyal Politikalar BakanlÅÃÅ ile SaÃlÅk
BakanlÅÃÅ ANH‘Görme Engelliler
Multidisipliner Rehabilitasyon Merkezi’,
anneden doÃduÃu andan itibaren görme
engellinin bütün fonksiyonlarÅnÅn
ölçümü ( normal çocuk temelinde
fiziksel, zihinsel ve psikolojik geliËimi),
geliËmede meydana gelen aksaklÅklarÅn
düzeltilmesi (ameliyatlara , teleskopik
ve elektronik cihazlar takma), aileye
çocuÃun bakÅmÅnÅn öÃretilmesi, eÃitim,
sosyal hizmet, psikolojik destek, hukuki
haklar ve görevler ile az gören tedavisi,
fizyoterapisi ve rehabilitasyonunu
yapmayÅ amaçlamaktadÅr. Gençlere
mesleki eÃitim danÅËmanlÅÃÅ ve iË
edinmede gerekli fizik rehabilitasyon
ve optik-elektronik cihazlandÅrma
yapÅlacaktÅr.
için ülkemizin ilk Taktil Müzesi üzerinde
proje bazÅnda çalÅËÅlmaktadÅr.
Orta yaË ve yaËlÅlar grubunda kiËilerin
kendine yeterliliÃini saÃlamak üzere
gerekli cihazlandÅrma ve rehabilitasyon
uygulanacaktÅr. SaÃlÅk BakanlÅÃÅ
tarafÅndan kurulacak genetik tedavi
merkezine gerekli hastalarÅn seçimi ile
biyonik göz denilen göz içine kamera
yerleËtirilerek çipli görme sistemi
ameliyatÅ ön aËama tetkikleri ve hasta
takipleri bu merkezde gerçekleËecektir.
Az Görenler ve Körlükle Mücadele’nin
son safhasÅ gözün genetik hastalÅklarÅnÅn
kök hücre ile tedavisidir. ABD’de
ve Almanya’da bu konuda çalÅËan
üniversite hastaneleri ile irtibat kurulup
çalÅËmalar baËlanmÅËtÅr. Orphan Disease
denilen göz retina dokusunun genetik
hastalÅklarÅ ülkemizde akraba evlilikleri
sebebi ile BatÅya oranla maalesef çok
fazladÅr. BunlarÅn kesin teËhislerinin
konulmasÅ için gerekli cihazlar tam
takÅm olarak halen ülkemizde tek bir
merkezde kurulamadÅÃÅndan hastalar
dokümante edilip, hastalÅklarÅn ilerleme
hÅzlarÅna göre takip, tedavi ve rehabilite
edilememektedir. KÖMER’in bünyesinde
açÅlacak ölçme ve deÃerlendirme
birimi ülkemizde baËlayacak kök hücre
tedavilerinde hasta seçimi ve takip,
görme fonksiyonlarÅnÅ ölçebilecek
hassas cihazlarla donanmÅË olacaktÅr.
Mikro hassasiyetlerde elektrik
akÅmlarÅnÅn ölçülmesi ve nano eËik
deÃerlerin kaydedilmesini gerektiren bu
çalÅËmalarda hata payÅ çok düËüktür.
Bu cihazlarÅ kullanacak teknik ekibin
yetiËtirilmesi ve korunmasÅ merkezin
sürekliliÃi açÅsÅndan ËarttÅr. Yurt dÅËÅ bilgi
ve beceri aktarÅmÅ ile, ileri merkezlerin
uygulamalarÅ ülkemize gelebilecektir.
Ülkemizde görme fonksiyonuna
ihtiyaç, en çok görme engelli çocuklar
açÅsÅndan acildir. En temel uygulama
el büyüteçlerinin yanÅ sÅra ülkemizde
ilk olarak ANH’de biyoptik gözlükler
her seviye okuma çaÃÅndaki öÃrencilere
takÅlarak körler okullarÅndan kaynaËtÅrma
eÃitimine geçmeleri saÃlanmÅËtÅr. 1997
yÅllarÅnda ilköÃretim öÃrencisi olarak
takip ettiÃimiz bu gençler, çok baËarÅlÅ
öÃretim hayatÅndan sonra bürokraside
çalÅËmaya baËladÅlar, evlendiler
ve KÖMER’i ziyarete gelmekteler.
Teleskop ve çeËitli dürbünlerin yanÅ sÅra
elektronik okuma/yazma/dinleme ve
bilgisayar programlarÅ rehabilitasyonda
yaygÅn olarak kullanÅlmaktadÅr.
Bu cihazlarÅn maalesef çoÃunluÃu
yurtdÅËÅndan gelmekte ve ekonomiye
yük oluËturmasÅ sebebi ile yerli gözlük
fabrikalarÅ ve teknik uzmanlarÅ, bizzat
KÖMER tarafÅndan ziyaret edilip ulusal
optik sanayimizin geliËmesine ARGE
çalÅËmalarÅ yapÅlmÅË, bazÅ optik parçalar
ile elektronik cihazlarÅn ülkemizde
üretimine baËlanmÅËtÅr. Sesli kütüphane
için KÖMER uzmanlarÅ gönüllü olarak
Milli Kütüphane’de kitap okumuË ve STÖ
ile ortak Az Gören Sanat ÇalÅËmalarÅ
yapmÅËtÅr. Görme Engelli OkullarÅndan
çocuklara teleskopik gözlüklerle
hayatlarÅnda ilk defa özel hazÅrlanmÅË
Karagöz seyrettirilmiËtir. Halen Ankara
BüyükËehir Belediyesi ile Az Görenler
Numune SaðlÜk Dergisi MAYIS - HAZñRAN - TEMMUZ 2012
Ülkemizde ortalama yaËam süresinin
son on yÅlda rekor seviyede yükselmesi
sebebi ile çok daha fazla yaËa baÃlÅ
görme merkezi hasarlÅ hastalar yardÅm
istemektedir. Bu yaËlÅ grubun yanÅnda
diyabetli, glokomlu ve kataraktlÅ
hastalarda Az Gören rehabilitasyonundan
faydalanmaktadÅr.
Hep güzellikleri görmenizi ve zaten hiçbir
Ëeyin de aslÅnda çirkin olmadÅÃÅnÅ fark
etmenizi dileriz. KÖMER
78
1
Numune Sağlık Dergisi MART-NİSAN 2012
1
Numune Sağlık Dergisi MART-NİSAN 2012
1
Numune Sağlık Dergisi MART-NİSAN 2012
ister yatırım için
ister oturmak için
Kalite ve estetiğin birleşimden oluşan
yatırıma uygun yaşam alanları...
Konutlarımız belirli sayıdadır.
Arayın fiyat avantajlarını konuşalım...
bizimkilere
hayal gibi bir
ev lazım
Satış Ofisi: Süleyman Ayten Cad. No: 65 / B Natoyolu - ANKARA
Tel: (0312)
365 52 90
w w w. t a s p a in s a a t. com
AVEC 436 44 00
SATILIK
DAİRELER

Benzer belgeler