Kitap fuarê Çin`i aÿêrlêyor

Transkript

Kitap fuarê Çin`i aÿêrlêyor
08
DENEME
Celâl Fedai
Ahmet Rasim’in
ehir Mektuplar
Ali Galip Yener
16
Ekrem Dumanl’nn yeni
tiyatro oyunu: irket
Hüseyin Sorgun
06
Kitap fuar
Çin’i arlyor
20
EDEBYAT
Ali Emirolu
Julian Barnes’tan
usta ii bir kitap
21
DENEME
Sakine Korkmaz
Nazan
Bekirolu’ndan
Mimoza Sürgünü
22
DÜNYADAN
Can Bahadr Yüce
Bir Nâzm Hikmet
biyografisi
42
TARH
Alâattin Karaca
Sahaflara dair
58
USTA GÖZÜYLE
Recai Güllapdan
ve
rfan Külyutmaz
Z A M A N G A Z E T E S Ý ’ N Ý N Ü C R E T S Ý Z AY L I K K Ý TA P E K Ý D Ý R . Y I L : 8 S AY I : 9 4 4 K A S I M 2 0 1 3 PA Z A R T E S Ý
Nobel’in sahibi
Alice Munro
Kaya Genç
KO LAJ: AD NAN SAR IKABAK
04
Gülten Akn’dan
80. ya iirleri
www.ykykultur.com.tr
ykykultur.com.tr YKYHaber
K A PA K 1 0 KTAP FUARI ÇN’i AIRLIYOR
Yalnln ustas Hemingway 28
Acy bal eylemek 32
ehirler ki korku verir 36
‘Koskoca’ halifelik nasl kaldrld? 38
19
Aleksandar
Hemon’un derledii En yi Avrupa
Öyküleri adl
seçki, Letonya’dan
rlanda’ya, Fransa’dan
Rusya’ya uzanan bir corafyada 10 yazarn öykülerini
bir araya getiriyor.
26
Gülru
Necipolu’nun
2005’te ngilizce
yaymlanan
çalmas Sinan
Ça: Osmanl mparatorluu’nda Mimarî
Kültür Türkçeye
kazandrld.
28
Norveç’in yaayan en önemli
yazarlarndan Roy
Jacobsen’in son
roman Harika
Çocuk çarpc bir deiim ve
büyüme hikâyesi anlatyor.
Etkileyici, Türkçeye baaryla
çevrilmi, güçlü bir eser...
30
Alman yazar
Alfred Döblin’in
(1878-1957)
bayapt kabul
edilen BerlinAleksander Meydan ‘çok sesli’
bir kahramann gözünden
bireyin kendisiyle ve dünyayla
çatmasn anlatyor.
Görmenin ehliletirilmesi: Perspektif 40
Büyü ülkesinin çocuklar 44
Klasik iir okumalar 44
Medreselerden günümüze: Eitimin uzun tarihi 47
Osmanllar içinde iki ngiliz 48
Ben diyeyim kelebek, siz deyin melek 52
Basn darbecileri nasl destekledi? 53
Kelimeler dile gelince 54
Fuar zaman
asm ay, stanbullular için kitap
mevsimi demek. stanbul Kitap
Fuar’nn eski günlerini özlesek de,
yaplan etkinlikler kimimizi eskisi
kadar heyecanlandrmasa da her
kitap fuar kitapkurtlar için bayramdr. Çin’in konuk ülke olduu
32. stanbul Kitap Fuar’nn içeriine dair bilgileri ve etkinlik programn sayfalarmzda bulacaksnz.
Edebiyat çevrelerinde geçen ayn en çok konuulan ismi elbette Alice Munro’ydu. Nobel
Edebiyat Ödülü’nün bu ylki sahibi Munro’yu,
henüz Türkçeye çevrilmeyen son kitab Dear Life
ile arlyoruz sayfalarmzda. Kaya Genç, öykücünün hem son kitabn hem de yaz dünyasn anlatyor. Türk edebiyatndan ayn sürprizi ise Gülten
Akn’n yeni iir kitab. 80’inci yanda, okura hikmet burcundan, iyice durulmu iirlerle seslenen
Akn’n yeni kitab Beni Sorarsan’ Ali Galip Yener
deerlendirdi. Ekrem Dumanl’nn bir ülkenin
kaderiyle bir irketin gelecei arasnda paralellikler kurduu yeni tiyatro oyunu irket’i Hüseyin
Sorgun tantyor. “Dünyadan” sayfamzda ise ölümünün 50. ylnda Nâzm Hikmet’le ilgili yaymlanan önemli bir kitaba dikkat çektik.
Ahmet Rasim’den Julian Barnes’a, Nazan
Bekirolu’ndan Alfred Döblin’e, Ernest
Hemingway’den Enis Batur’a, brahim Yldrm’dan
Suat Dervi’e bol seçenekli bir fuar rehberi...
yi okumalar.
K
FEZA GAZETECÝLÝK AÞ ADINA ÝMTÝYAZ SAHÝBÝ: ALÝ AKBULUT
GENEL YAYIN MÜDÜRÜ: EKREM DUMANLI GENEL YAYIN MÜDÜR
YARDIMCISI: MEHMET KAMIÞ GENEL YAYIN EDÝTÖRÜ: ALÝ ÇOLAK
EDÝTÖR: CAN BAHADIR YÜCE GÖRSEL YÖNETMEN: FEVZÝ YAZICI SAYFA
TASARIM: AHMET BÝÇER SORUMLU MÜDÜR VE YAYIN SAHÝBÝNÝN
TEMSÝLCÝSÝ: HAYRÝ BEÞER REKLAM GRUP BAÞKANI: MELH KILIÇ
REKLAM SATIÞ DREKTÖRÜ: ALÝ DEMÝRHÝSAR, REKLAM SEKTÖR
YÖNETÝCÝSÝ: EREN ENES REKLAM SEKTÖREEL UZMANI: MELEK TINMAZ
YAYIN TÜRÜ: YAYGIN SÜRELÝ ADRES: ZAMAN GAZETESÝ 34194
YENÝBOSNA-ÝSTANBUL TEL: 0212 454 1 454 (PBX) FAKS: 0212 454 14 96
REKLAM TEL: 0212 454 82 47 BASKI: FEZA GAZETECÝLÝK A.Þ TESÝSLERÝ
HTTP://KÝTAPZAMANÝ.ZAMAN.COM.TR
E-POSTA: KÝTAPZAMANÝ@ZAMAN.COM.TR
HER AYIN ÝLK PAZARTESÝ GÜNÜ YAYIMLANIR
twitter.com/kitap_zamani
facebook.com/kitapzamanicom
32
brahim Yldrm,
son kitab Madam
Samatya’da
kurguyu deliliin
imkânlar etrafnda örgülüyor. Nitelikten
ödün vermeyen polisiye
gerilimi, dili ve kurgusuyla
baarl bir roman…
34
Enis Batur, Siyah
Sert Berlin’de
‘üçgenler’
üzerinden kuruyor
anlatsn: Walter
Benjamin, Charles Baudelaire
ve Ahmet Hamdi Tanpnar’la
modernizmin aylak bireyinin,
flâneur’ün izini sürüyor.
41
Akif Cokun’un
kaleme ald
Zâhidü’l Kevserî,
bizim corafyamzda yetimesine ramen yeteri kadar
tanmadmz Kevserî’nin
hayatn ve görülerini
tanmak için.
48
Ylmaz Öztuna’nn
30 yl akn süre
önce yaymlanan
Bir Darbenin
Anatomisi adl
kitab yeni basmyla okura
sunuldu. Eser, ‘bütün darbelerin anas’ 1876 darbesinin
çarpc hikâyesini anlatyor.
R
KÝTAP ZAMANI
4 KASIM 2013 PAZARTESÝ
Gülten Akn’ sorarsanz...
Türk iirinin yaayan en büyük isimlerinden Gülten Akn, 80. yan yeni
iir kitabyla kutluyor. Ksa ve lirik iirlerden oluan Beni Sorarsan’da
airin “önsöz” niyetine kaleme ald bir yaz ve 2008 Frankfurt Kitap
Fuar’nn kapan için hazrlad konuma metni de yer alyor.
BEN SORARSAN, GÜLTEN AKIN, YAPI KRED YAYINLARI, 80 SAYFA, 13 TL
ürk iirinin yaayan en büyük isimlerinden Gülten
Akn, 80. yan yeni kitabyla kutluyor. Bir ksm birkaç dizelik ksa iirlerden oluan Beni Sorarsan’da 42 iir yer
alyor. Kitabn banda “Ar, Çok Ar
Bir Dünya” balkl ve airin önsöz niyetine sunduu bir yaz var. Kitap, Akn’n
Türkiye’nin onur konuu olmas sebebiyle hazrlad, 2008 yl “Frankfurt Kitap Fuar”nn kapannda, air katlamad için gyabnda okunan konuma
metni ile sonlanyor.
Gülten Akn, ilk kitab Rüzgâr Saati’nin
yaymland 1956’dan beri, demek yarm asrdan fazladr, Türk iirine emek
vermi, çalkan ve bilge bir air. Denemelerini toplad iiri Düzde Kuatmak’ta
Türk iir geleneinde halk ve hayat için
ilevselliin bulunduunu ifade eden
Akn, iir hayat boyunca neyi, niçin, kimin için yazdn bilmeyi ve genç airlere birikimini açk seçik nakletmeyi amaçladn söylüyor. O, sanatn toplumsal
fonksiyonunu incelerken bütün eserinin
anahtar kabul edilebilecek bir soru soruyor: “Kim yalnzca eletiriyor, kim eletirdiinin deitirilebilir olduu gerçeini
özünde tayarak bu deitirime katkda
bulunuyor?”
KORKULUKSUZ KÖPRÜDEN GEÇMEK
“Hayatn ve doann benden geçen iirlerini yazyorum” diyen air, iir yazmay “korkuluksuz köprü”den geçmeye benzetiyor. iirinden çok etkilendii
Behçet Necatigil’in Edebiyatmzda simler Sözlüü’ndeki ifadesiyle Akn, “Uzun
süre, hayatla doa arasnda tedirgin
bir iç dünyann duyarln dile getiren,
sonra objektini bireysel inceliklerden
kitle sorunlarna çeviren” bir air. Gülten Akn sloganc, ideolojik olana boyun
een bir iir anlayna asla prim vermiyor, son kitabnda da her vakit yapt gibi estetik ve etik unsurlar arasndaki dengeyi gözetiyor. O, öznellikle, lirizmle toplumun meselelerine hassasiyet arasndaki iir içi dengeyi, iirini bireysel meselelerden sosyal meselelere
çevirdiinde de titizlikle koruyor. airin bütün eserlerinde, bireysel hassasiyeti içeren ilk kitaplarndan destan, at
ve türkülerine kadar, daima hem halk
edebiyatnn hem de modernist iirin
FOTORAF: ZAMAN, SELAHATTN SEV
T
AL GALP YENER
Gülten Akn
ayla içten ilikisini bulma, saf ve katksz bir bakla insan ömrünü, mutluluunu deerlendirme, toplum kaderine
hem duygu ve sevgiyle, hem düünce
ve inançla eilme, insana sayg ve sevgi, yaanan topra övülecek güzellikleri kadar yoksunluklar, çkmazlar, verimsizliiyle de gerçekten sevme.”
imkânlarnn harmanna baaryla yer
verdii görülüyor. Bireyi esas almaktan
vazgeçip toplumcu iire geçtiinde olduu gibi, yeniden yani ahsi meselelere döndüünde de, iirinde toplumcu uran etkileri yok olmuyor. Her iki
yaklamn estetik endieye dayanan bir
sentezini hakkyla yapyor.
Akn’n iirleri esasen insan sevgisinin derin tezahürleri ile dolu. air, hayat ve toplumu olumlu bir bakla ele
alyor. Sezai Karakoç’un o muhteem,
“Senden umut kesmem kalbinde merhamet adl bir çnar vardr” dizesini hatrlatrcasna insana ve hayata merhametle,
efkatle yaklayor. Bunun bir sonucu
olarak toplumcu uranda mazlumlarla dayanma içinde oluyor ve mazlumlar arasnda en çok kadn ve çocuklarn aclarn, yoksulluklarn dile getiriyor. iirinde entelektüalizme kart bir duruu, halka tepeden bakan aydnlara kar hakiki bir itiraz öne çkaryor. Rauf Mutluay’n daha 1970’lerde yapt “çounlua açlan sanat üretimi” tari Akn’n iir inasnda hayat boyunca esas ilkesi olmu gibi. airin bütün iir macerasnn ksa bir özetini Mutluay’n u cümlelerinde bulmak
mümkün: “Yozlam ve kalplam
nesneleri ykma, aydnlar aznlndan
çkp halk diline, halk beenisine, halk
hayatna gitme, yaamann anlamn
ve tatlarn deerlendirme. nsann do-
‘KALBN ELEM GÜNLER GELD’
Akn’n iirinde mekândan ziyade zaman esas problematii oluturuyor. Burada zaman kategorisi, airin varolua bak ile ilgili bir boyutta karmzda.
Öznenin iç dünyas, iç sesi ön plana çkarlyor. ç âleminde yaadklarnn tasviri önem tayor, kitaba ismini veren iirde olduu gibi: “Beni sorarsan,/ K ite/
Kalbin elem günleri geldi/ Dünya evlere çekildi, içlere/ Sar yaseminle gül arasnda/
Dalarn mor baharyla/ Sis arasnda/ Denizle göl arasnda/ Yanmda kediler, kular/
Fikrimden dolayorum // Hiçbir iktidar
sevmesem de/ Sobann iktidarnda/ Çarpa
çarpa naslsa/ Büyüyebilen kzlar/ Uslu,
sakin, ölümü bekliyorlar/ Yallk/ Dev mi
oldular, bakalar/ Üstüne üstüne gelip korkusuz/ Güçlerini deniyorlar.”
Akn’n iirinde halkçlk, doktriner ve
dogmatik olmayan bir toplumculuk ve
gelenein gücünden, tasavvuftan beslenen içe bak üç esas unsur olarak sralanyor. Onun eserlerindeki sessizlik, sabr ve hiddeti içine gömme halleri, Yoz-
4
gat doumlu airin ne iyi ki gelenekle, aileyle ve muhafazakâr yaayla yorulan
üslubunu nasl oluturduunu göz önüne alrken unutmamamz gereken unsurlar. Akn’da gelenekle çatma, Tahir Abac’ya göre, “Kesin ret düzeylerine
varmadan, kara saçlarn kesmek protestolarna da her zaman dönümeden, gerektiinde ve yeterli oranda özümseyici
sonuçlar üretiyor. Özellikle kültürel öeler deerlendirilirken.”
Akn, iirin çilesini çekmi, iirini sabrdan, gayretten, gelenein ipeinden dokumu bir air. Son kitabnda “iir” balkl ksa iirde, “iir bizim eski suç ortamz/ Biz ne iledikse onunla iledik.” diyor.
iirinde en batan tasavvufun, kendi ifadesiyle “dinsel bir antnn, yöresel bir
antnn”, biçimin, tasavvufun kendiliinden etkisinin derin izlerini bulmak
mümkün. Zaten kendisiyle yaplan son
söyleilerden birinde “hikmet ile yola gitmeyi” tercih ettiini söylüyor. Ayn söyleide iiri, hayatla baa çkmada edebiyatn kuvvetinden beslenme anlamnda
tek yol olarak gördüünü ekliyor. nsan,
“insan sorumluluktur” diye tarif ederken
airin ne yapmas gerektiine öyle deiniyor: “airin dünyay alglay, hayat
deitirme istemi, bir aacn özsuyu gibi
iirinin içinde akar.” (Zaman, 18.03.2013.)
Akn’n iir bahçesinde okurla bir an önce
bulumay bekleyen nice güzellik var.
Kaçrmamak gerek.
Sonuç olarak Tanpınar ile ilgili bir kitap
yazma niyetimin Türkiye ile ilgili bir kitap
yazmakla sonuçlandığının farkındayım.
Bir anlamda Tanpınar’a haksızlık ettiğimi
de düşünmüyor değilim. Ama yine de beni
en iyi Tanpınar’ın anlayacağını sanıyorum.
Çünkü bu memleketin nasıl “dominant” bir
memleket olduğunu en iyi Tanpınar bilir.
“Türkiye evlatlarına kendisinden başka bir
şeyle meşgul olmak imkânını vermiyor”, diyen Tanpınar değil miydi? Tanpınar’ın derdi
memleket değil miydi?
Dostları tarafından bile “Kırtipil Hamdi”
diye anılan Tanpınar sanırım bu kitabın son
cümlesini duysaydı çok sevinirdi. Tanpınar
Türkiye’dir.
Neden en maddiyatçı insanlar, en çok televizyon izleyenlerdir? Neden kadınlar erkeklerden daha maddiyatçıdır? Ve neden
bunun suçlusu erkeklerdir? Neden maddiyatçı çiftler daha kolay boşanır? Ve acaba
Türkler ne kadar maddiyatçı?
Neden bütün piyango talihlilerinin hikayeleri trajik sonlanıyor? Her şeyin suçlusu
kapitalizm mi, yoksa farklı bir kapitalizm
mümkün mü? Bu sorular hakkında bilimsel veriler ne diyor? Ve tüm bu araştırmaların, Hz. Muhammed’in (s.a.v) bir hadisiyle ne gibi bir irtibatı olabilir?
ufukkitap.com
ufuk.kitap
3. SALON
212 B
NOBEL
KÝTAP ZAMANI
4 KASIM 2013 PAZARTESÝ
Sevgili hayat ve onun gizemleri
Bu yl Nobel Edebiyat Ödülü’ne deer görülen Kanadal yazar Alice
Munro, Türkçeye çevrilmeyi bekleyen son kitab Dear Life’ta kinci
Dünya Sava yllarnn Ontario’sunu ve kendi gençliini anlatyor.
Kitapta özellikle özyaamöyküsel metinler dikkat çekici.
DEAR LIFE, ALICE MUNRO, VINTAGE, 336 SAYFA, $ 15.95
B
KAYA GENÇ
ve ona dair hatralarn hikâyelerin altndaki bir basamaa yerletirmi kanmca. Hikâye yazmak, yazann arada
hatralarndan da faydalanaca bir i
olsa da hatralar sraya dizmeye benzemez demeye getirmi.
ir Alice Munro hikâyesi
okumak, kendinizi aniden otoyolun biraz dndaki ufak bir kasabann içinde bulmaya benzer. Kafanz büyük ehrin bilgisiyle doludur hâlâ ama bu yeni dünyada o bilgilerin iinize yaramayacan hissedersiniz. Aklnz buradaki gerçeklie, buradaki zamana, buradaki
insanlarn dünyasna uydurmaya çalrsnz. Bu dünyann farkll, onun
daha basit, folklorik veya eksantrik
olmasndan kaynaklanmaz. Bilakis
Munro’nun ‘küçük çevre’ diyebileceimiz yerlerde geçen hikâyelerindeki
dünyalar, Londra’nn metro haritasna
ta çkaracak derecede çetreldir. Zaten Munro okurken yaadmz aknlk biraz da buradan gelir: Perdeleri
çekilmi, karanlk, souk bir kulübede
oturan ihtiyar bir kadnn iç dünyasnn ‘modern’ dediimiz hayatlarnkinden daha karmak olabileceini bize
göstermesinden.
TRENLERDE BALAYAN HKÂYELER
KANADA’YI ANLATMAK
Yllar evvel bir Kanadal ev arkadam vard. Bana o taral ülkeden kurtulup (Toronto’dan gelmiti üstelik, Munro gibi Ontariolu da deildi) kapa Avrupa’ya atmaktan duyduu mutluluu, Kanada’ya ait her
eyden ne kadar nefret ettiini (Leonard Cohen’den bile) uzun uzun anlatrd. Kanadallarn Avrupai ve çada olmadklarn, bizim aydnlanmac düünürlerimizden aa kalmayan bir öfkeyle dile getirirdi arkadam. Tara ve onun huzursuzluklar!
Hiç kendisinden bahsetmemitik, lakin Munro hikâyeleri okumak sanrm
arkadam skntdan patlatrd. Oysa
biz Munro’yu tam da bu nedenle, Avrupai ve çada deil, Kanadal olan
dünyay anlatmasndaki ustal dolaysyla seviyoruz. 2013 Nobel Edebiyat Ödülü’ne lâyk görülen 82 yandaki yazarn son kitab Dear Life (Sevgili Hayat) tam da arkadamn geride braktn düünmekten holand o dünyay insann nasl da geride brakamayaca hakknda. O dünyaya bugünden, kinci Dünya Sava yllarnda Ontario’daki Huron Gölü
çevresinde geçen çocukluunu hatr-
2013 Nobel Edebiyat Ödülü’nün sahibi Alice Munro.
lümlerde Munro bizi sürprizli bir sona,
ahlâki bir derse veya gizli bir mesaja
götürmekle ilgilenmiyor hiç. Yalnzca hatrlayan, yaananlar sraya koyan bir zihinle kar karyayz ve tuhaf bir biçimde, kurmaca olmayan bu
bölümler dierlerinden daha çarpc geliyor insana. Bunun sebebi, Dear
Life’n dier hikâyelerindeki sözcükleri
sk skya bir arada tutan simetri veya
ahlâki mesaj tutkalnn özyaamöyküsel metinlerdeki deneyimlerin üzerine
ayn kararllkla sürülmemesi olabilir pekâlâ. Buradaki deneyimler, belki
hakiki olduklarndan üphe duyamayacamz için, taze bir yaant kokusu
yayyor. Tabir caizse frndan yeni çkm haldeler, Ramazan pidesi misali
insann elini hafçe yakyorlar. Henüz
hikâyecinin içiliiyle belli bir standarda göre paketlenip hayatiyetlerini yitirmemiler. Kitabn sonuna doru bir yerde okura, “Size bu karakteri detayl biçimde anlatmam gerekirdi
aslnda ama bu bir hikâye deil, yalnzca hayat olduundan böyle yapmayacam.” diye not dümü Munro. “Yalnzca hayat” demekle hayat
lamak maksadyla bakan gözün kendisine dair de çok ey söylüyor kitap.
Dear Life’n son dört hikâyesine
“hikâye” demek zor. Zira bunlar
Munro’nun kendi hayatna dair “ilk ve
son defa” konutuunu söyledii özyaamöyküsel metinler. Fakat önceki okuduumuz hikâyelerden çok da farkl bir
dünyay resmetmiyorlar. Bu dünyann
barolünde kadnlar var. Sava yllarnn
baskc ortamnda yayor, erkeklerden
mütemadiyen kazk yiyor, mutsuzlua ve
arzularn bastrmaya mahkûm edilmi
gibi görünüyorlar. Bir yandan da çok faaller: “To Reach Japan”daki (“Japonya’ya
Ulamak”) air, “Amudsen”deki veremli örencilere ulamak için yollara düen
genç kadn öretmen gibi karakterler,
hikâyeleri eylemleriyle sürüklüyor, bizi
içlerine alyorlar.
HATIRLAYAN ZHN
Dear Life’taki son dört hikâyeyle öncekiler arasndaki fark hem yapsal hem
de ontolojik. Parkinson hastalndan
muzdarip annesine veya onu ‘kendi iyilii’ için arada srada döven babasna dair hatralarn tarif ettii bö-
6
Belki Munro okurken onu sevmemizi
salayan veya ondan sklmamza sebep olan ey de burada yer alyordur:
Hikâyelerindeki içilii seven veya skc bulan kendi mizacmzda yani. Bu
hikâye içiliinin belli motieri var:
Önemli bir miktar trenlerde balayan
hikâyelerin geçmi zamannda bir olay
yaanm, imdi bir baka olay o geçmiteki olay kahramanmza anmsatmaktadr; karakterin zihni hatralar
arasnda seyahat eder, makas deitiren raylarda ilerleyen bir tren gibi geçmi ve imdiki zaman arasnda yolcunun fark etmeyecei hareketler yapar
ve biz karakterin yaamn ‘kat ederken’ yolculuun banda bir yabanc
olan karakter gittikçe daha derin birine
dönüür. Munro’nun hikâyelerini Çehovyen klan ey de, kahramanlarn
bize anlatan bu yolculuklar onlarn
içinde, onlarn sözcükleriyle yapmamzdr. Makaslar da ray da karakterin
maddesinden üretilmitir, onlar hakknda ahkâm kesen bir hikâyecininkinden deil. Eletirmen Cynthia
Ozick’in “bizim Çehov’umuz” diye tarif ettii, James Wood’un ise “pek çok
yazara bizim Çehov’umuz deriz ancak
Munro gerçekten de bizim Çehov’umuzdur” diyerek daha iddetli
biçimde vurgulad eyin kayna da
buradadr. Bir hikâyede alzheimer hastas kahramann yaadklarn onun
gözünden anlatmaya varacak kadar
karakterlerinin bilinçlerine sadakat
gösteren bu Çehovculuk, bugüne dek
14 hikâye kitab yazm Munro’yu
okurlar için gizemli de klar. Neden
hep baka zihinlerin raylarnda ilerletmitir trenlerini? Niçin otoyola çkp
büyük ehre gelmek yerine ufak kasabada kalmay yelemitir? Nasl baarmtr hikâyelerinin dilini baka yazarlarn diline uydurmak yerine dünyann kendi diline uyum salamasn?
Nobel Edebiyat Ödülü, Munro’ya belki biraz da bize bu gizemli sorular
sordurduu için verildi.
DENEME
KÝTAP ZAMANI
4 KASIM 2013 PAZARTESÝ
Bir stanbul yazar: Ahmet Rasim
Kap Yaynlar, Ahmet Rasim’in klasik eseri ehir Mektuplar’n ilk kez tam
metin olarak ve günümüz Türkçesiyle yaymlad. Kitap, bugünün okuruna,
özellikle de genç okurlara bir stanbul yazar olan Ahmet Rasim’in dilinden
ehrin son zamanlarda en çok kaybettii eyi, ‘insanîlii’ hatrlatyor.
EHR MEKTUPLARI, AHMET RASM, KAPI YAYINLARI, 628 SAYFA
A
CELÂL FEDA
Verhaeren ehirlileri ilahlatrmaya kalkmtr. Georg Heym’in gözüne ise kendilerini tehdit eden felaketlerin alâmetleriyle
dolu olarak gözüküyordu ehirler.” Yukarda da bir parça vurguladm gibi, biz bu
türden karlatrmalar yapmaktan mahrumuz. Yazarlarmzn, airlerimizin bireysel dünyas ne yazk ki toplumsal, siyasal
meselelerin basks altnda bugün de kayboluyor. Ahmet Rasim, bu açdan da dikkate deerdir. Kararak kaybolmamtr.
Bu sayede de onun bayapt sayabileceimiz ehir Mektuplar, sadece yazarlar arasnda deil halk arasnda da ehre bak
deitirmitir. Onun yazlarn okuyan stanbul halk ehirde olup bitenlere daha
bir ilgi gösterir olmutur. Yazarlarmz arasnda ondan sonra, yaadklar ehir hayatna özel bir ilgi balam, bu ilgi özellikle
gazete sayfalarna yansmtr.
hmet Rasim’in ehir
Mektuplar’nn tamamnn sadeletirilerek yaymlanmas, nedenini birazdan izah etmeye çalacam üzere, Berthold Brecht
ve Walter Benjamin’e yeniden eilmeye
götürdü beni. Bizde ‘ehir’ algs, bilhassa
ehir ve insan ilikisi bakmndan her boyutuyla bir türlü geliemedi. Çocuksu, naif
bir ehir algs bir yanda, gözün görmediini artk burun deliinin de görmedii kadar kaba olan bir baka yanda. Evliya Çelebi’den, Tanpnar’dan yansyan ehir anlatlar ile inaat rmalarnn bilgisayar marifetiyle çizilmi resimleri birbirine
karm. Arapça ‘ay’ demeye gelen ehir
nedir; onu koruyan, süsleyen yldzlar gibi
dülenen, eski ehirlerden ayr düünülemeyen ‘burç’lar neresidir? Betona, demire, a boulmu u ehirlerde yaayan birileri var mdr? Bu ve benzeri sorular gündemimizden çoktan çkm, yerine
siyasî çkarlardan doan yenileri gelmi
durumda. Yeni sorularmzn hiçbirinde
insanî bir yan yok. Oysa iddia hep insan
olduu yönünde. Ahmet Rasim’in bir ‘stanbul yazar’ olarak yazdklarysa bütünüyle insanî. Bakaca hiçbir neden yoksa
bile srf bu yüzden, ehir Mektuplar’nn
bütünüyle hem de sadeletirilerek yaymlanmasnda fayda vard. Zira stanbul’un
son zamanlarda en çok kaybettii ey,
milyonlarca insann tek tek ve birlikte
ürettii bu ‘insanî bireysellik’tir.
BR EHR YAZARI
“Brecht, ehirli hakknda söyleyecek bir
çift laf olan ilk önemli airdi belki de.”
Benjamin’in, Brecht için söyledii bu sözü
Ahmet Rasim’in yaz biçimine göre deitirip öyle söylemek yanl olmaz: “Ahmet
Rasim bizde ehir hakknda söyleyecek her
eyi söylemeye cehdetmi ilk yazarmzdr.” Onun cehdinin bir benzerinden dorusu ben haberdar deilim. Salâh Birsel’in
yazlar, Reat Ekrem Koçu’nun ciltleri dolduran ansiklopedik bilgileri elbette azmsanacak eyler deil. Ancak Rasim’in yazlar
bambakadr. O, stanbul’u baka bir gözle
görmütür. Hani dervii topraa benzetirler ya… Topraa ne kötülük etsen de sana
iyilikten bakasn vermez. stanbul da ayn
öyle. Özensizlikler, ihmaller, kötü niyetli
kastlar karsnda bile bu ehir hâlâ toprak
gibi bereketlidir. Ahmet Rasim bunu ilk gören kiidir. Görmekle kalmam mükemmelce göstermitir de. stanbul, onun fkralarnda canl bir organizmadr adeta. Bahar
BÜTÜN BR DEVRN HCV
Ahmet Rasim (1864-1932)
toplum hayatmz üzerindeki bilgimizin ne
kadar azalacan düünmek, bu eserlerin
toplumsal deerini anlamak için yeter kanttr.” Rasim’in bu baarsnda kukusuz
hayata baknn pay büyüktür. Hayatna
ait hemen her unsuru, çocukluk arkadalarn, aile çevresini, i hayatn, okullarn,
gezdii mekânlar en ince ayrntlarna kadar canl bir dille anlatan yazar, stanbul’a
ait bulunmaz bir doküman oluturmutur.
Bu dokümanda Ahmet Rasim’in kiilii,
bireysel dünyas belirleyicidir.
Edebiyatmzda bir ehirde olup bitenleri anlatmak yazarlarmz arasnda pek yaygn bir eilim olamad ne yazk ki. Oysa
Benjamin’in Brecht yorumundan örendiimize göre, bu konuda Bat dünyasnda zengin bir literatür vardr. Onun u karlatrmasn anmadan geçemeyeceim:
“Walt Whitman’ coturan insan kitlelerinden Brecht’te hiç söz edilmez. Baudelaire
Paris’te dermanszl, Parislilerde de yalnzca bu zayn damgasn alglamtr.
gelir, ehre gelen sevinç yazarn kalemindedir. Mesire yerleri, gezip tozmalar, dedikodular… Yazn sinekleri, tahtakurular,
uyku arasna giren seyyar satclar… Ramazan gelince kurulan iftar sofralar, bayram
harçlklar, anne-baba hakk… Ve tabii kalem erbab arasndaki çekimeler...
TATLI DLL, BRAZ TAKINTILI
Ahmet Rasim, Tanzimat sonras edebiyatmzda kimi tartmalarn balatcs olmusa da sonunda gene ii tatlya balayan ehl-i hukuk taifesindendir. Ahmet
Mithat’a benzer bu yanyla. Keskin olduu
kadar sevimli, tatl dillidir. Biraz da takntl… Hâsl Hüseyin Rahmi Gürpnar’n romanlarndaki stanbul, ondan bir zaman
sonra Ahmet Rasim’in gazete köesinde
bir baka edebî formda yine karmzdadr.
Büyük bir yekûndur ehir Mektuplar. Bu
bakmdan Cevdet Kudret’e hak vermemek
imkânszdr: “[Ahmet Rasim’in] eserleri
ortadan kaldrld zaman, yarm yüzyllk
8
Ahmet Rasim’in yaz dilini ve üslubunu bu noktada hatrlamak gerek sanrm. Canl bir organizmadan duyulacak
her ses duyulur Rasim’de. Kendini deneme mülkünün yegâne emlakçisi sayan Nurullah Ataç’n, “Onun yazsnda
öyle bir konuma vard ki, insan ‘yazard’ demekten çekiniyor.” demesine amamak gerek. Gerçekten de Rasim’in
birbirinden farkl, ele alnan konunun niteliine göre deien bir anlatm vardr.
Onun üslubunda kimi zaman bir stanbul efendisinin zarif Türkçesini, kimi zaman ehir hayatndaki argoyu, kimi zamansa sanatsal anlatma dükün bir yazarn dilini bulmak mümkündür. Peyami Safa’nn ehir Mektuplar’yla ilgili u
tespitlerini hatrlamak yerinde olur sanrm: “Bu eser bütün bir devrin hicviyesidir. Hâlâ okunabilir, sevilebilir, hâlâ tazedir ve yeni yaratlm gibi üstünde Ahmet
Rasim’in bütün ruhu tüter.”
Bir yazarda, airde, sanatçda bireysellik
kolay elde edilen bir ey deil. Bir kez bireyselliine kavuannsa eli neye, nereye uzunsa oray deitiriverir. imdi sormak gerek:
ehir Mektuplar bir ehrin yazarna m aittir
yoksa bir yazarn ehri midir okuduumuz?
Dileyelim sorunun cevabn, kitab sadeletirilmi diliyle okuma imkânna kavuan
gençler versin. Hatta dilemekle kalmayalm,
bunu onlardan açkça bekleyelim. Baka
türlü stanbul’umuz enerjileri manipüle edilen gençlerimizin elinde, bireyselliin deil
ynlamann mekân olacak. Ahmet
Rasim’i vaktiyle bir yazar olarak stanbul var
etmi olabilir ama bugün durum, yllar geçince anlalyor ki, tam tersidir.
KAPAK
KÝTAP ZAMANI
4 KASIM 2013 PAZARTESÝ
Kitap fuarnn konuu Çin
Bu yl 32’ncisi gerçekletirilen Uluslararas stanbul Kitap Fuar’nn temas
“Tarih: Geçmiteki Gelecek”. Prof. Dr. Taner Timur’un onur yazar olduu fuarn
konuk ülkesi ise Çin. Beylikdüzü’ndeki TÜYAP Fuar ve Kongre Merkezi’nde
düzenlenen fuara 690 yaynevi ve sivil toplum kuruluu katlyor.
KONUK ÜLKE ÇN’DEN 100 YAYINEV
32. Uluslararas stanbul Kitap
Fuar’nn konuk ülkesi olarak belirlenen ülke Çin Halk Cumhuriyeti. 2-5
Kasm tarihleri arasnda açk kalacak Uluslararas Salon’da yer alacak
Çin’den fuara 100’ün üzerinde yaynevi katlyor. Çin standnda toplam
6 bin çeitten fazla kitap ve 10 binden
fazla yayn bulunacak. Onur konuu ülke, stanbul Kitap Fuar temasndan yola çkarak “pek Yolu- Yeni
Sayfa” slogann benimsiyor. Çin Yazarlar Dernei Bakan Tie Ning, Liu
Zhenyun, Li Jingze, Wang Gang,
Yang Hongying ve Su Tong gibi yazarlarn yan sra Çin’in en etkili genç
yazarlarndan biri olarak deerlendirilen 1982 doumlu Zhang Yueran ile
Jiang Nan ve Wei Wei gibi genç kuak yazarlar da fuarn konuu.
Çin’in programnda söyleiler, paneller, kaligra atölye çalmalarnn
yan sra iki de sergi yer alacak. “Güzel Çin” balyla izleyicilerin karsna çkacak olan fotoraf sergisi ile
Çin antik kitaplarndan oluan sergi
Uluslararas Salon’da Çin ulusal standnda görülebilir. Ayrca bu yl, Ulus-
Wang Gang
Prof. Dr. Taner Timur
lararas Salon kapsamnda 28 ülkeden 200 yaynevi, telif ajanslar ve yaync birlikleri 2-5 Kasm tarihleri arasnda 12 no’lu holde yer alyor.
Tie Ning
gilenecek. Bir dier önemli sergi ise
2013’ün Türk-Yunan zorunlu nüfus
mübadelesinin 90. yldönümü olmas vesilesiyle Lozan Mübadilleri Vakf tarafndan hazrlanan “Hasretin
ki Yakas-Mübadil Aile Öyküleri”.
Sergide, Türkiye’den Yunanistan’a
ve Yunanistan’dan Türkiye’ye göç
eden yaklak 70 mübadilin göç öykülerinin özetleri ve aile albümlerindeki fotoraar yer alyor. Fuar boyunca görülmeye deer bir sergi de
“Piri Reis: 500 Yanda”. Piri Reis’in
1513 tarihli dünya haritasnn 500.
yl nedeniyle UNESCO tarafndan
SERGLERE DKKAT
Kitap fuar bu yl da sergilere ev sahiplii yapyor. Bunlardan biri “Geçmi Günü Elerken: Tarih Kymet
Hükmü Demektir” adl sergi. Necip
Fazl’n çkard ve Cumhuriyet döneminin en uzun soluklu yaynlarndan olan Büyük Dou dergisinin kapaklar ve iç sayfalarda yer alan birçok
bilgi ve belge örnekleri burada ser-
FOTORAF: ZAMAN, HÜSEYN SARI
B
KENAN KALECK
u yl 32’ncisi gerçekletirilen Uluslararas stanbul
Kitap Fuar, 2 Kasm 2013
Cumartesi günü kaplarn kitapseverlere açyor. 10 Kasm’a kadar sürecek
fuarn bu ylki temas “Tarih: Geçmiteki Gelecek”. Fuarn onur yazar ise
Kitap Fuarlar Danma Kurulu tarafndan alnan kararla tarihçi Prof. Dr.
Taner Timur.
TÜYAP Tüm Fuarclk Yapm A
tarafndan Türkiye Yaynclar Birlii
ibirlii ile Beylikdüzü’ndeki TÜYAP
Fuar ve Kongre Merkezi’nde düzenlenen fuara Türkiye’den katlan yaynevi ve sivil toplum kuruluu says 690.
Geçtiimiz yl bu saynn 600 olduu
düünülürse fuarda okuyucular için
seçenek hayli artm görünüyor. Bu yl
söylei, panel, iir dinletisi, konferans
ve atölyelerden oluan etkinlik saylarnda art var. Geçtiimiz yl 200 olan
etkinlik says bu yl 300’e ulat. Ayrca pek çok yazar, kitaplarn imzalamak için okurlarn bekliyor olacak.
Zaman Kitap, okurlar bekliyor
Zaman stand bu yl da fuar boyunca okur yazar bulumalar ve imzalar ile çeitli etkinliklere ev sahiplii yapacak. Zaman Kitap fuarda 2
no’lu salonda 410 no’lu standta okurlar ile buluacak. 6 Kasm’da Beyolu Sahaf Festivali kitabnn yazarlar sahaf Nedret li ve Yusuf Çalar “Sahaflk Ölmedi Ölmeyecek” balkl bir söylei gerçekletirecek.
10
Zhang Yueran
“Piri Reis Yl” ilan edilen 2013’ün
son etkinliklerinden biri olan sergi, TÜYAP ve Boyut Yaynlar ibirlii ile kitapseverlere sunuluyor. Ayrca, “James Robertson’un Objektinden 19. Yüzyl stanbul’u” ve tarih
aratrmacs Atilla Oral’n hazrlad “galden Kurtulua stanbul” sergisi de fuar boyunca görülebilecek.
FUARDA YENLKLER
Uluslararas stanbul Kitap Fuar’na
bu yl iki yeni salon dâhil oldu. Önceki
yllarda yaynclk sektörünün gelien
yüzü dijital yaynclk, e-kitap ve yeni
uygulamalara yer veren TÜYAP, fuar
alanna bu yl müstakil olarak “Dijital
Yaynlar” salonunu ekledi. Kitap fuarnn bir dier yenilii ise özellikle örencilere yönelik, tüm kaynak kitaplarn bir arada yer ald “Eitim ve Kaynak Kitaplarla Snavlara Hazrlk Salonu”. Fuarda bir baka yenilik ise “Sahaar Soka”. Bu sene 19 sahaf fuara
katlacak ve 4. Salon’da bir soka sahaar soka haline getirecekler.
32. Uluslararas stanbul Kitap
Fuar hafta içi 10.00-19.00 saatleri arasnda, hafta sonu ise geçtiimiz
yllarda olduu gibi 10.00-20.00 saatlerinde ziyaret edilebilir. Fuar, kapan günü olan 10 Kasm 2013 Pazar
akam saat 19.00’da sona erecek.
23. stanbul Sanat Fuar-ARTST
2013 ile e zamanl düzenlenecek 32.
stanbul Kitap Fuar’nn detayl program için “www.istanbulkitapfuari.
com” ve “www.istanbulbookfair.
com” adresleri ziyaret edilebilir. Ayrca daha güncel bilgi için fuarn resmi twitter hesab: @kitapfuari.
STANBUL KTAP FUARI
KÝTAP ZAMANI
4 KASIM 2013 PAZARTESÝ
STANBUL KTAP FUARI ETKNLK PROGRAMINDAN SEÇMELER
2 KASIM 2013 CUMARTES
INTEREXPO SALONU
12.00-13.00
32. Uluslararas stanbul Kitap
Fuar ve 23. stanbul Sanat Fuar
Açl Töreni
14.00-15.15
Panel: Tarihi stanbul’da
Yaamak
Yöneten: Arzu Öztürkmen
Konumaclar: Oya Baydar, Ik
Aydemir, Murat Belge
Düzenleyen: Notre Dame de
Sion’lular Dernei
16.45-17.45
iir-Dinleti: Gezi’ye iirlerToplumsal Adalet çin Küresel
iir Eylemi
Düzenleyen: Dünya iir
Hareketi-Yasak Meyve-Türkiye
Yazarlar Sendikas
Düzenleyen: Tudem Yaynlar
17.00-18.30
Anma-Dinleti: Doumunun 104.
Ölümünün 25. Ylnda Hasan
zzettin Dinamo
Katlmc airler: Ataol Behramolu, Sennur Sezer, Leyla ahin, Alaettin Bahçekapl, Hasan Hüseyin Yalvaç, Ahmet Özer,
Mehmet Atay, Öner Yac
Düzenleyen: Tekin Yaynevi
18.45-19.45
iir-Müzik: iire Yolculuk
Yöneten: Gökhan Cengizhan
Katlmclar: Özkan Mert, Gökhan Cengizhan, Nebih Nale, Halil brahim Özcan, Efsun Gültekin, Güney Özklnç, Nalan Çelik,
Aydn Uysal, brahim T
Müzik: Nebih Nale
Düzenleyen: Edebiyatçlar
Dernei
BÜYÜKADA SALONU
18.00-19.00
Söylei: Türkiye’de Alevi Olmak
Konumaclar: Kemal Derin,
Hasan Harmanc
Düzenleyen: Destek Yaynlar
SUAT DERV
14.00-15.00
Söylei: 10. Ylnda
Diyarbakr’dan Çin’e
Piraye’nin Yolculuu
Konumac: Canan Tan
Düzenleyen: Altn Kitaplar
15.15-16.15
Söylei: Eren Erdem’le Söylei
Konumac: Eren Erdem
Düzenleyen: Krmz Kedi Kitap
KARADENZ SALONU
14.00-15.15
Panel: Eitimde Edebiyat Yasaklar ve ikâyet Konusu
Olarak Kitap
Konumaclar: Müge Sökmen,
Necdet Neydim, Can Öz,
Mine Soysal
Düzenleyen: Gün Kitapl
15.30-16.45
Ödül Töreni: 11. Tudem Edebiyat
Ödülleri Töreni
16.30-17.30
Ödül Töreni: Kelime Yaynlar
Yeni Yazarn Aryor Roman
Yarmas Ödül Töreni
Konumaclar: Necdet Neydim,
Burcu Akta, Osman Torun, Aye
Baç, Zeynep Oktay
Düzenleyen: Kelime Yaynlar
17.45-18.45
Söylei: Alman deolojisi Geçmi
mi Gelecek mi?
Konumaclar: Aydn Çubukçu,
Olcay Geridönmez
Düzenleyen: Evrensel Basm Yayn
14.00-15.00
Söylei: Tarihin Unutturduu Yaznn Ele Verdii Yazar:
Suat Dervi
Konumaclar: Atilla Dorsay, Liz
Behmoaras
Düzenleyen: thaki Yaynlar
15.15-16.15
Söylei: Türkçe Konumak
Konumac: Gülgün Feyman
Düzenleyen: nklâp Kitapevi
16.30-17.30
Söylei: Tarihi Yazarken
Farknda Olmak
Konumaclar: Aye Hür,
Cem Erciyes
Düzenleyen: Radikal Gazetesi
17.45-18.45
Söylei: Yaanabilir Bir
Dünya çin
Konumac: Hayrettin Karaca
14.00-15.00
Ödül Töreni: Everest Yaynlar
‘lk Roman’ Ödülü
Düzenleyen: Everest Yaynlar
17.45-18.45
Söylei: Süregiden Tarih: lk
Matbaadan Bugüne Rum
Yaynclk Gelenei
Konumaclar: Foti Benlisoy
(Aratrmac, Yazar), Stratis Tarinas (Aratrmac, Koleksiyoner),
Haris Rigas (stos Yayn,
Boaziçi Üniversitesi), Yannis Paisios (M. Sakkoulides Kitapl)
Düzenleyen: stos Yayn
14.30-15.30
Söylei: Milli rade
Konumac: Banu Avar
Düzenleyen: Remzi Kitabevi
17.00-18.00
Panel: Emevi slam
Konumac: hsan Özkes
Düzenleyen: Tekin Yaynevi
MARMARA SALONU
YAVUZ BAHADIROLU
13.15-14.15
Söylei: Osmanl’dan
Cumhuriyet’e: Deiimin Kodlar
Konumac: Yavuz Bahadrolu
Düzenleyen: Nesil Yaynlar
14.30-15.30
Söylei: Sevdiim Roman Kahramanlar
Konumaclar: Behçet Çelik, Murat Gülsoy, Nilüfer Kuya
Düzenleyen: Can Yaynlar
ÇOCUK ATÖLYE SALONU
13.00-14:00
Atölye: Nazan Tacer ile Origami Atölyesi
Düzenleyen: Tudem Yaynlar
NTEREXPO SALONU
MUSTAFA ARMAAN
13.15-14.15
Söylei: Çaldran’dan Hilafete
11
17.00-18.00
Söylei: Hüsnü Arkan’la
Edebiyat-iir-Müzik Üzerine
Söylei
Konumac: Hüsnü Arkan
Düzenleyen: Krmz Kedi Kitap
BÜYÜKADA SALONU
12.00-13.00
Söylei: Mustafa Kemal
Çanakkale’de Ölseydi, Ne Olurdu?
Konumac: Sey Öngider
Düzenleyen: Kurald Yaynlar
13.15-14.15
Ödül Töreni: Tepeyran Roman
Ödülü / Sibel K. Türker ve
‘Hayat Sevme Hastal’
Konumaclar: Altan Öymen,
Bülent Tank, Doan Hzlan,
Güray Öz, Srma Köksal,
Kevser Ruhi, Hikmet
Altnkaynak
Düzenleyen: Çankaya
Belediyesi - Nide Platformu
14.30-15.30
Söylei: Yunus Emre ve Hakikat
Konumaclar: Faruk Dilaver,
Musa Mahaiyyedden
Düzenleyen: Destek Yaynlar
LEYLA ERBL
KARADENZ SALONU
11.00-11.45
Atölye: Popi ve Güzellik Tac
Konumaclar: Salim Keskingöz,
Özlem Korçak
Düzenleyen: Elma Yaynevi
13.00-14.15
Panel: Çocuk ve Gençlik Edebiyatnda Tarih Yazmak
Konumaclar: smet Bertan,
Mine Soysal, Müren Beykan
Düzenleyen: Gün Kitapl
14.30-15.30
Söylei: Leylim Leylim
Konumaclar: Filinta Önal, Fato Erbil Pnar
Düzenleyen: Kültür Yaynlar
HEYBELADA SALONU
Düzenleyen: Dipnot Yaynevi
17.00-18.00
Söylei: Turan Hayalinden Sevr’e
Osmanl’nn Son Sava?
Konumaclar: Erdoan Aydn,
Rozerin Doan
Düzenleyen: Literatür Yaynclk
3 KASIM 2013 PAZAR
Düzenleyen: Tema Vakf
14.00-15.00
Panel: Tarihe ve Osmanl Tarihine Nasl Bakmal?
Konumac: Taner Timur
Düzenleyen: Yordam Kitap
Yavuz Sultan Selim
Konumac: Mustafa Armaan
Düzenleyen: Tima Yaynlar
KINALIADA SALONU
15.15-16.15
Söylei: Psikiyatristler Nasl Düünür ve Yardm Eder
Konumac: Garry Small
Düzenleyen: NTV Yaynlar
MARMARA SALONU
CANAN TAN
15.15-16.15
Söylei: Hüzün Adasnda Bir Köy
Konumaclar: Deniz Kavukçuolu, Sibel Oral, Doan Hzlan
Düzenleyen: Can Yaynlar
15.45-16.45
Söylei: Erturul Kürkçü ‘syann
zinde’ Kitab Üzerine Söylei
Konumac: Erturul Kürkçü
15.45-16.45
Söylei: Leyla Erbil ve Edebiyat
Konumaclar: Adnan Özyalçner, Sennur Sezer, Ahmet Cemal, Hülya Dündar, Kaya Tokmakçolu
Düzenleyen: Aylak Adam Yaynlar
18.15-19.15
Söylei: Sürüngenleme Süreci
Konumaclar: Sevgi Özel, Öner
Yac
Düzenleyen: Cumhuriyet
Kitaplar
HEYBELADA SALONU
12.00-13.00
Söylei: Müge plikçi ile Saklambaç
Konumaclar: Müge plikçi,
Mehmet Erkut
Düzenleyen: ON8
STANBUL KTAP FUARI
KÝTAP ZAMANI
13.15-14.15
Söylei: 40 Yllk Bir Çeviri Serüveni: Vergillius’un Ölümü ve Hermann Broch
Konumac: Ahmet Cemal
Düzenleyen: thaki Yaynlar
iir-Müzik Dinletisi: Gezi’nin
iiri iirin Gezi’si
Katlmclar: Sezai Sarolu,
Nar Sesleri
Düzenleyen: Yasakmeyve
4 KASIM 2013 PAZARTES
MARMARA SALONU
ALBERTO MANGUEL
14.30-15.30
Söylei: Alberto Manguel ile
Kitaplar Üzerine
Konumac: Alberto Manguel
Düzenleyen: Yap Kredi Yaynlar
15.45-16.45
iir Dinletisi ve Söylei
Konumac: Ahmet Telli
Düzenleyen: Everest Yaynlar
KINALIADA SALONU
14.30-15.30
Söylei: Türk Sosyolojisi ve Kemal Tahir
Konumaclar: Ertan Eribel,
Ufuk Özcan
Düzenleyen: Dou Kitabevi
17.00-18.00
iir Dinleti: iir Her ey
Yöneten: Tekin Gönenç
Katlmclar: Reyhan Sur, Ali Karagöz, Tekin Gönenç, Atilla Ouz,
en Çakr, Bircan Çelik, Bedran
Cebirolu, Melahat Babalk, Erol
Börekçi
Düzenleyen: Edebiyatçlar
Dernei
ÇOCUK ATÖLYE ALANI
11.00-12.00
Atölye: Çidem Günde ile
Çizgiden Masala
Düzenleyen: Tudem Yaynlar
TANER TMUR
13.30-14.15
Söylei: 32. stanbul Kitap Fuar
Onur Yazar Taner Timur
Konumaclar: Taner Timur,
Faruk üyün
Düzenleyen: TÜYAP
KARADENZ SALONU
11.00-11.45
Okuma-Söylei: Anadolu’da Bir
Zamanlar Dizisinde Piri Reis ve
Korsan Kzlar
Konumac: smet Bertan
Düzenleyen: Gün Kitapl
12.00-12.45
Atölye: Öykü Atölyesi
Konumaclar: Pelin Güne, Ceren Kerimolu
Düzenleyen: Elma Yaynevi
ASLI DER
13.00-13.45
Okuma-Söylei: Asl Der ile lkgençlik Roman Defne’yi
Beklerken Üzerine
Konumac: Asl Der
Düzenleyen: Gün Kitapl
14.00-14.45
Söylei: Okuyup da N’olacak?
Konumac: Miyase Sertbarut
Düzenleyen: Tudem Yaynlar
15.00-15.45
Söylei: Konuan Resimler
Konumac: Tevk Ta
Düzenleyen: Evrensel Basm
Yayn-Evrensel Çocuk Kitapl
12.00-12.45
Söylei: Çlgn Dondurma
Konumac: Tülin Kozikolu
Düzenleyen: letiim Yaynlar
16.00-16.45
Panel: Çocuk Edebiyatndaki
Gelimeler ve Deiimler
Yöneten: Yahya Türkeli
Konumaclar: Semra Atasoy,
Hasan Güleryüz, smet Aci, Ufuk
Özgül
Düzenleyen: Edebiyatçlar
Dernei
MARMARA SALONU
14.30-16.00
Cevdet Kudret Edebiyat Ödülleri Töreni
Panel: Ders Kitaplarnda iir
Yöneten: Abdullah Uçman
Konumaclar: Haydar Ergülen,
Adil zci, eref Bilsel
Düzenleyen: Mimar Sinan Güzel
Sanatlar Üniversitesi-TÜYAP
17.00-18.00
18.00-19.00
Söylei: Hegel’in Tarih Felsefesi
ve Küreselleme
Konumac: Aziz Yardml
Düzenleyen: dea Yaynevi
7 KASIM 2013 PEREMBE
11.00-11.45
Söylei: Çocuklarn Haklar Var
Konumac: Süleyman Bulut
Düzenleyen: Can Çocuk Yaynlar
12.00-12.45
Okuma-Söylei: Gaye Boralolu
lk Gençlik Roman çimdeki Ses
ile Köprü Kitaplar’da
Konumac: Gaye Boralolu
Düzenleyen: Gün Kitapl
14.00-14.45
Okuma-Söylei: zmir Sokaklarnda Bir Simitçi Çocuk Roman:
Gevrekçi
Konumac: Hacer Klcolu
Düzenleyen: Gün Kitapl
15.00-16.00
Söylei: Yazar-Örenci Bulumalarn Elenceli Klmak
Konumaclar: Fatma Akpnar,
Tülin Kozikolu, Yldray Karakiya
Düzenleyen: Redhouse
17.30-18.30
Söylei: Kentsel Dönüüm
Konumaclar: Mert Uzun, Esra
Sert, Birand Berberolu
Düzenleyen: Yazlama
BÜYÜKADA SALONU
6 KASIM 2013 ÇARAMBA
MARMARA SALONU
11.00-11.45
Söylei: Masallar Fantastik
midir?
Konumac: Ümit Yaar Özkan
Düzenleyen: Sedir Kitap
13.00-13.45
Söylei: Dü Hrszlarna Kar
Otoriteye Direni
Konumaclar: Zehra pirolu,
Gülsüm Cengiz
Düzenleyen: E Yaynlar
14.30-15.30
Söylei: Bir Kapdan Geçmek:
Ölüm
Konumac: Senai Demirci
Düzenleyen: Tima Yaynlar
15.30-16.30
Söylei: Firat Ceweri, Yazarl
ve Romanlar
Konumaclar: A. Fikri Ik,
Firat Ceweri
Düzenleyen: Ava Yaynlar
KARADENZ SALONU
5 KASIM 2013 SALI
ABDULLAH UÇMAN
13.15-14.15
Söylei ve iir Dinletisi: 30. Ylnda Gülsüm Cengiz iiri ve Yasak Sevda Sözcükleri
Konumaclar: Müslim Çelik, Tahir ilkan, Gülsüm Cengiz, Özel
Alev Lisesi Örencileri
Düzenleyen: Evrensel Basm
Yayn
KARADENZ SALONU
KARADENZ SALONU
11.00-11.45
Okuma-Söylei: iir ve Çocuk
Konumac: Necdet Neydim
Düzenleyen: Gün Kitapl
13.0-13.45
Söylei-Tiyatro: Çocuk Edebiyatnda Fantastik Öykünün Yeri
Konumac: E. Murat Yc
Düzenleyen: Caretta Kitap
4 KASIM 2013 PAZARTESÝ
11.00-12.00
Söylei: Çocuk ve Edebiyat En
Çok stanbul’a Yakr
Konumaclar: Nuran Turan,
Figen Yaman Coar
Düzenleyen: Sedir Kitap
13.15-14.00
Söylei: Masal Masal Aytül Akal
Konumac: Aytül Akal
Düzenleyen: Uçanbalk Yaynlar
AHMET MARALI
11.00-12.00
Söylei: Dikkat Dahi Olabilirsiniz
Konumac: Ahmet Maral
Düzenleyen: Tima Çocuk
12
14.15-15.15
Söylei: Baarda Dikkat ve
Örenme
Konumac: Osman Abal
Düzenleyen: Adeda Yaynclk
ASLI TOHUMCU
11.00-11.45
Söylei: Asl Tohumcu’dan Çocuklar için Gizemli 3 Kitap:
Bolbadim Günlükleri
Konumac: Asl Tohumcu
Düzenleyen: Gün Kitapl
SÜLEYMAN BULUT
12.00-12.45
Söylei: Arkadam Nasreddin
Hoca
Konumac: Süleyman Bulut
Düzenleyen: Tudem Yaynlar
13.00-13.45
Okuma-Söylei: Ztlklar Üzerine
Düündüren Modern Bir Çocuk
Roman: Lataiba
Konumac: rem Uar
Düzenleyen: Gün Kitapl
14.00-14.45
Söylei: Masalc Abla
Düzenleyen: Tima Çocuk
15.00-16.00
Söylei: Adapa’nn 4 Bin Yl
Sonra Geri Dönüü - Mezopotamya Hikâye Masallar
Konumac: Yücel Feyziolu
Düzenleyen: Nesin Yaynevi
17.30-18.30
Söylei: Türk’üm, Doruyum,
Amerikal’ym
STANBUL KTAP FUARI
KÝTAP ZAMANI
Konumac: Kaya Boztepe
Düzenleyen: Leman Dergisi
HEYBELADA SALONU
12.00-13.00
Panel: Okumak ya da
Okumamak
Yöneten: Sultan Sava
Konumaclar: Renan Özdemir,
Alpay ayhan, Çnar Kaya
Düzenleyen: Kelime Yaynlar
15.00-16.15
Söylei: 40. Ylnda Yansma
Dergisi Yazarlarna Sayg: Rfat
Ilgaz, Ö. F. Toprak, Sait Maden,
Kerim Korcan, . Kurdakul, Behzat Ay, Zühtü Bayar, A. Hatipolu
Yöneten: Tekin Sönmez
Konumaclar: Hayati Aslyazc, Eray Canberk, Rza Zelyut,
Ahmet Özer, Ziya Oykut, Hasan
Kantarc
Düzenleyen: Nis Media
NÂZIM HKMET
13.30-15.00
Söylei: Dünün, Bugünün,
Yarnn Kitaplar
Konumac: Halit Kvanç
Düzenleyen: NTV Yaynlar
15.15-16.30
Forum-Söylei: Kentsel Dönüüm Manzaralar Üzerine
Konumaclar: Nar Photos kolektinden Serra Akcan, Eren Aytu, Mehmet Kaçmaz, Tolga Sezgin, Saner en ve Kerem Uzel ve
yazarlar Semih Akeker, Cihan
Akta, Hakan Bçakç, hsan Bilgin, Tanl Bora, Gaye Boralolu,
Funda enol Cantek, Haydar Ergülen, Alev Erkilet, Özgür Sevgi
Göral, Pnar Öünç, Mine Söüt,
Jean-François Pérouse, Özcan
Yurdalan, Turgut Yüksel
Düzenleyen: letiim Yaynlar
16.45-18.15
Panel: imdiki Zamann Tarihi
Konumaclar: Vangelis Kechriotis (Boaziçi Üniversitesi), Teyfur Erdodu (Yldz Teknik Üniversitesi), Ahmet Kuya (Galatasaray Üniversitesi), Ik Tamdoan (Fransz Anadolu Aratrmalar Enstitüsü
Düzenleyen: Tarih Vakf
KARADENZ SALONU
16.30-17.30
Söylei: Nâzm Hikmet
iirinde Gelecek
Konumac: Tahir ilkan
Düzenleyen: Türkiye Yazarlar
Sendikas
11.00-11.45
Okuma-Söylei: Sosyal Medya,
Tüketim Çlgnl ve Çocuklar:
Yaasn Ç Har Kardelii
Konumac: Behiç Ak
Düzenleyen: Gün Kitapl
17.45-18.45
Söylei: airler Arasnda
Kadn Olmak
Katlmclar: Necmiye Alpay,
Anita Sezgener, Betül Dünder
Düzenleyen: karos Yaynlar
12.00-12.45
Söylei: Çocuklarla Ba Baa
Konumac: Görkem Yeltan
Düzenleyen: Krmz Kedi Kitap
8 KASIM 2013 CUMA
ÇOCUK ATÖLYE ALANI
11.00-12.00
Atölye: Torbadan Öykü Çkt
Konumac: Ahmet Önel
Düzenleyen: Elma Yaynevi
MARMARA SALONU
HALT KIVANÇ
13.00-13.45
Okuma-Söylei: Cemil Kavukçu
lkgençlik Roman Yolun Bandakiler ile Köprü Kitaplar’da
Konumac: Cemil Kavukçu
Düzenleyen: Gün Kitapl
14.00-14.45
Söylei: Çalsüpürgesinin
Muhteem Dünyas
Yönetenler: Ebru Eriken, Deniz
Tuna Dalyanc
Konumac: Sabine Bohlmann
Düzenleyen: Kelime Yaynlar
M. FATH ÇITLAK
16.00-17.00
Söylei: Tasavvuf Ne Deildir?
Konumac: M. Fatih Çtlak
Düzenleyen: Su Kitap
17.15-18.15
Söylei-Ney Dinleti
Konumac ve Neyzen:
Güneri çolu
Düzenleyen: Leman Dergisi
4 KASIM 2013 PAZARTESÝ
Serdar Çarkçolu
iirleriyle Katlacaklar: Nalan
Çelik, Dilruba Nuray Erenler,
Servet Çolak, Fatma Bilkay,
Fatma Türk Kukaya,
smail Biçer, Minel Altner
Düzenleyen: Aydili Sanat Dergisi
Hamit Pehlivanl, Gürsel Göncü
Düzenleyen: Yedikta Dergisi
MARMARA SALONU
HEYBELADA SALONU
11.00-11.45
Söylei: Drama ve Oyunlarla
Nehirden Okyanuslara Yolculuk
Konumac: Nilay Ylmaz
Düzenleyen: Altn Kitaplar
12.00-12.45
Söylei: Gençlerle Diyalog
Konumaclar: Zehra pirolu,
Tijen avakan
Düzenleyen: E Yaynlar
13.00-13.45
Söylei: Nereden Çkt Bu Fen ve
Teknoloji?
Konumac: Toprak Ik
Düzenleyen: Tudem Yaynlar
14.00-14.45
Söylei: Zamanda Yolculuk
Konumac: Nur çözü
Düzenleyen: Altn Kitaplar
BÜYÜKADA SALONU
12.15-13.15
Söylei: Tarihin Posta Kutusu:
Mektuplar
Konumac: Turgut Çeviker
Düzenleyen: Türkiye Yazarlar
Sendikas
14.15-15.15
Söylei: Uçurumun Kenarnda
D Politika
Konumac: Onur Öymen
Düzenleyen: Remzi Kitabevi
15.30-16.30
Panel: 21. Yüzylda Tiyatromuzda Dramaturji
Konumaclar: Zehra pirolu,
Eren Aysan, Cenk Gündodu
Düzenleyen: karos Yaynlar
KINALIADA SALONU
14.15-15.15
Panel: Güngör Gençay’n
Ardndan
Yönetenler: Osman Bozkurt,
Kadir ncesu
Konumaclar: ener Aksu, Tanju Akerman, Hasan Örnek,
Nuray Gök Aksamaz,
Gamze Bakay,
13
AHMET BÜKE
SERDAR ÖZKAN
15.30-16.30
Söylei: Rûmî’nin Bildii
Ak: Kayp Gül’ün Yazarndan
Mevlânâ’nn Aslna Uzanan
Bir Yolculuk
Konumac: Serdar Özkan
Düzenleyen: Artemis Yaynlar
12.00-13.00
Panel: Genç Edebiyat, Genç
Okur, Genç Gündem
Konumaclar: Müge plikçi,
Ahmet Büke, Müren Beykan
Düzenleyen: ON8
13.15-14.15
Söylei: skilipli Atf Hoca
Meselesi - Yalanlar ve Gerçekler
Konumac: Sinan Meydan
Düzenleyen: nklâp Yaynevi
16.45-17.45
Sohbet ve Dinleti: Kavas
ehir’e Dönüyor: iir Dinletisi ve
Sohbet (Yunanca-Türkçe)
Konumaclar: Ahmet Ümit, Ari
Çokona, Anestis Vasilakeris
Düzenleyen: stos Yayn
9 KASIM 2013 CUMARTES
ÇOCUK ATÖLYE ALANI
13.00-14.00
Atölye: Nazan Tacer ile
Origami Atölyesi
Düzenleyen: Tudem Yaynlar
INTEREXPO SALONU
12.00-13.00
Söylei: Bat Düüncesinde slam Peygamberi Problematii ve
slamofobi
Konumac: Omid Sa
Düzenleyen: Nefes Yaynlar
13.15-14.15
Söylei: Hasret
Konumac: Canan Tan
Düzenleyen: Doan Kitap
14.30-15.30
Söylei: Çocuk, Masal, Rüya
Konumac: Üstün Dökmen
Düzenleyen: Remzi Kitabevi
17.00-18.30
Panel: Günümüz Tarih Dergileri
Ekseninde Türkiye’de
Tarih Dergicilii
Yöneten: Yusuf Çalar
Konumaclar: Orhan Kololu,
Mustafa Armaan, Ahmet Akit,
LBER ORTAYLI
14.30-15.30
Söylei: lber Ortayl
Seyahatnamesi
Konumac: lber Ortayl
Düzenleyen: Tima Yaynlar
15.45-16.45
Söylei: Akl Yazyla Denemek
Konumac: Murathan Mungan
Düzenleyen: Metis Yaynlar
17.00-18.00
Söylei: Pukin’den Günümüze
Rus iiri
Konumac: Ataol Behramolu
Düzenleyen: Tekin Yaynevi
18.15-19.15
Söylei: OT Dergisi Yazarlar/Çizerleri Okurlarla Buluuyor
Konumaclar: OT Dergisi
Yazarlar/Çizerleri
Düzenleyen: OT Dergisi
KARADENZ SALONU
12.00-13.00
Söylei: Türk Milliyetçiliinin
Ekonomi-Politii - Mülkiyetin
Türkletirilmesinde 1915 Yamas
Konumaclar: Nevzat Onaran,
Pakrat Estukyan
STANBUL KTAP FUARI
KÝTAP ZAMANI
Düzenleyen: Evrensel Basm
Yayn
13.15-14.15
Panel: Gökyüzü’ne Kement Atan
Kz Gülten Dayolu’nun Hikâyesi
ve Türk Çocuk ve Gençlik Edebiyatndaki Yeri
Yöneten: Sedat Sever
Konumaclar: Gülten Dayolu,
Adnan Binyazar, Selahattin
Dilidüzgün, Sedat Sever
Düzenleyen: Altn Kitaplar
Konumac: Toprak Ik
Düzenleyen: Delidolu Yaynlar
10 KASIM 2013 PAZAR
KEMAL TAHR
13.15-14.15
Söylei: Kemal Tahir:
40 Yln Bakiyesi
Konumaclar: Kurtulu Kayal,
Ahmet Öz
Düzenleyen: thaki Yaynlar
YEKTA KOPAN
14.30-15.30
Söylei: Yekta Kopan ile Söylei
Konumac: Yekta Kopan
Düzenleyen: Can Yaynlar
15.45-16.45
Söylei: Bilinmeyen Türkler
Konumac: Heath W. Lowry
Düzenleyen: Uur Yaynlar
17.00-18.00
Panel: Ortadou’daki Gelimeler
ve Türkiye D Politikas
Konumaclar: Ercan Karaka,
Osman Korutürk
Düzenleyen: SODEV
18.15-19.15
Panel: Ortadou’da Bahar
Yöneten: Orhan Gökdemir
Konumaclar: Hüsnü Mahalli,
Talat Turhan
Düzenleyen: Destek Yaynlar
BÜYÜKADA SALONU
12.00-13.00
Panel: Lozan Mübadelesinin Sosyal ve Kültürel Yansmalar
Yöneten: Fahri Aral
Konumaclar: Ayhan Aktar,
Elçin Macar
Düzenleyen: stanbul Bilgi Üniversitesi Yaynlar-Bilgi
Üniversitesi Göç Çalmalar
Aratrma ve Uygulama Merkezi
14.30-15.30
Söylei: imdi Masal
Anlatma Zaman
Konumac: M. Helimolu Yavuz
Düzenleyen: Can Çocuk
HEYBELADA SALONU
12.00-13.00
Söylei: imle Bam Dertte
17.00-18.00
Panel: Lizbon’a Gece Treni ile
Saramago’ya Yolculuk
Yöneten: Nurdan Ergil
Konumaclar: erife Erta,
Baha Oral, Bilge Aytekin,
Seray Anl
Düzenleyen: Ekin Yazn Sanat
14.30-15.30
Söylei: Yeni Bin Ylda Ak
Konumac: Aret Vartanyan
Düzenleyen: Destek Yaynlar
15.45-16.45
Söylei: Sava ve Edebiyat
Konumac: Mehmet Erolu
Düzenleyen: letiim Yaynlar
17.00-18.00
Panel: Geçmii Gelecee Tayan
Kadnlar
Yöneten: Nazan Morolu
Konumaclar: Yazgülü Aldoan,
Gülsen Tuncer
Düzenleyen: TÜKD
18.15-19.15
Panel: Gezi Park ve Edebiyat
Konumaclar: Halil brahim Özcan, Haydar Ergülen, Sabri Kukonmaz, Tark Günersel, Tülin
Dursun, Zeynep Oral
Düzenleyen: Uluslararas PEN
Türkiye Merkezi
KINALIADA SALONU
ÇOCUK ATÖLYE ALANI
11.00-12.00
Atölye: Hicabi Demirci ile Karikatür Okuma Atölyesi
Düzenleyen: Desen Yaynlar
INTEREXPO SALONU
12.00-13.00
Söylei: Siyaset Nereye Gidiyor
Konumac: Erdal Sarzeybek
Düzenleyen: Art Datm
13.15-14.15
Söylei: Bir Türkiyelileememe
Öyküsü
Konumac: Aydemir Güler
Düzenleyen: Yazlama Yaynevi
KARADENZ SALONU
12.00-13.00
Söylei: Mermer Kule’den Haliç’e
stanbul’un Karasurlar
Konumac: Nezih Bagelen
Düzenleyen: Arkeoloji Sanat
Yaynlar
17.00-18.00
Söylei: Gizli Güçlerin
Farkndal
Konumac: Bünyamin Çetinkaya
Düzenleyen: Pegem Akademi
BÜYÜKADA SALONU
13.15-14.15
Söylei: Tarihî Maddecilik,
Toplum Bilimleri ve Felsefe
Konumaclar: Taner Timur, Cem
Eroul, Sungur Savran
Düzenleyen: Yordam Kitap
CEML KAVUKÇU
14.30-15.30
Söylei: yi Bir Öykünün Kokusu
Nasl Alnr?
Konumaclar: Cemil Kavukçu,
Baar Baarr, Sibel K. Türker
Düzenleyen: Can Yaynlar
15.45-16.50
Panel: Sava ve Bar
Yakndou’da Neler Oluyor?
Yöneten: Srr Öztürk
Konumaclar: smail Hardal,
Hüseyin Hizmetçi, Ahmet Çakmak
Düzenleyen: Sorun Yaynlar
Kolekti
KINALIADA SALONU
H. BÜRA ERDAL
14.30-15.30
Söylei: slam Dünyas’na kinci
Bahar Gelir mi?
Konumac: Mümtaz’er Türköne
Düzenleyen: Nesil Yaynlar
12.00-13.00
Söylei: iirli öyleiler
Konumac: ükrü Erba
Düzenleyen: Krmz Kedi Kitap
TOMRS UYAR
15.45-16.45
Söylei: Son Sefarad
Konumac: Beyazt Akman
Düzenleyen: Epsilon Yaynevi
Konumac: Talha Uurluel
Düzenleyen: Tima Yaynlar
14.30-15.30
Söylei: En Yaln ve En Efsunlu
Meseleler Üzerine
Konumac: Ercan Kesal
Düzenleyen: letiim Yaynlar
MÜMTAZ’ER TÜRKÖNE
MARMARA SALONU
14.30-15.30
Anma-Söylei: Öykünün Saf pei Tomris Uyar / Ölümünün 10.
Ylnda
Konumaclar: Semih Gümü,
Handan nci, Semra Aktunç
Düzenleyen: Yap Kredi Yaynlar
4 KASIM 2013 PAZARTESÝ
ADEM GÜNE
14.30-15.30
Söylei: Doal Ebeveynlik
Konumac: Adem Güne
Düzenleyen: Tima Yaynlar
15.45-16.45
Söylei: Türkiye’nin Yakn Tarihi
ve Gençlik Hareketleri
Konumaclar: Halim Demir,
Vehbi Bardakç, Fikret Babu
Düzenleyen: Ozan Yaynclk
HEYBELADA SALONU
TALHA UURLUEL
13.15-14.15
Söylei: Dünyaya Hükmeden
Sultan: Kanuni
14
12.00-13.00
Söylei: Antik Tiyatronun Merdivenlerinden Altn Madenine:
Bergamal Simo
Konumac: Ferda zbudak Aknc
Düzenleyen: Delidolu Yaynlar
12.00-13.00
Söylei: Kafas Karanlar çin
Ergenekon
Konumac: H. Büra Erdal
Düzenleyen: Ufuk Yaynlar
13.15-14.15
Söylei: Baba Tahirê Uryan
Konumac: Kadri Yldrm
Düzenleyen: Avesta Yaynlar
14.30-15.30
Söylei: Fantastik Edebiyatta Hayal Gücü ve Yaratclk
Konumaclar: Yank Enki, Bar
Müstecaplolu, Gülah Elikbank,
Yiit Deer Bengi
Düzenleyen: thaki Yaynlar
15.45-16.45
Söylei: Türkiye’nin Esas Problemi nsan Kayna Problemidir
Konumac: Alper Kul
Düzenleyen: Say Yaynlar
dokunduğu kitabı
konuşturan
kalem
TİNG teknolojisiyle basılmış kitapları kolayca
TİNG kalemin hafızasına yükleyip,
dinleyerek ve eğlenerek
öğrenceksiniz...
yaza
k o n un değil
kale şan
m
ız
sınırs İNG
T
kitap inizin
kalemda…
ucun
TİNG Sesli Kalemi
bir kez alarak bu sistemle
hazırlanmış bütün dünya
dillerinde sınırsız adette
kitaptan faydalanabilirsiniz.
02–10 Kasım 2013 tarihlerinde
Tüyap Kitap Fuarındayız / 5. Salon - 406 A
www.kulturyayinlari.com
TYATRO
KÝTAP ZAMANI
4 KASIM 2013 PAZARTESÝ
Deimek ya da deimemek, ite bütün mesele!
Ekrem Dumanl’nn yeni tiyatro oyunu irket, Türkiye’nin yakn geçmiiyle
bir irket arasnda paralellikler kurarken ironik diliyle dikkat çekiyor.
Kulland fantastik öelerle ‘statüko’nun varln hatrlatan, güncel sorunlara ve kolektif hafzamza nakedilen ‘sabit’lere derkenar düen bir eser...
RKET, EKREM DUMANLI, ZAMAN KTAP, 80 SAYFA, 7 TL
FOTORAF: ZAMAN, MEHMET YAMAN
B
HÜSEYN SORGUN
ileik kaplar usulü, hayat
ile kurgu birbirine taan
iki kap gibidir. Bazen kurgudan hayata, bazen hayattan kurguya
doru meyleder olaylarn seyri. Bu devridaim içinde ‘ironi’nin yordamyla, hayata bakp kurguyu anlamlandrdmz
ya da kurguyu görüp hayata çekidüzen
verdiimiz olmutur. Ne ki, kurgu sözünü söylerken hayattan ödünç alr da, hayat söz dinlerken emanet verir kelimelerini. Asrlardr bu alveri sürer gider.
Ekrem Dumanl’nn kaleme ald irket adl oyun, bu alveriin satrbalarn birletiren ‘ülke’ ile bir ‘irket’ arasnda ba kurarak yol alyor.
DEMN ARDINDAN GELEN...
irket, statükonun deiimiyle balyor. Yeni genel müdürün icraatlar ve irket üst düzey yöneticilerinin
‘pozisyon’larnn etkilenme ihtimali
üzerinden bir analoji kuruyor yazar. Bir
irket bünyesindeki üst düzey kadroyu
görüyoruz oyunda: Yorgun ve bunama
alâmetleri gösteren danman, kendini ans oyunlarna vermi bir insan kaynaklar müdürü, hukuk müaviri, dankln sempatisiyle gizlemeye çalan
bir tantm müdiresi, üpheci bir güvenlik e ve muhasebeci... Fantastik bir girile, askerlerin yönetim odasn basmalar ‘kâbusu’ ile balayan oyun, laubali bir yönetim kurulu toplants ile okuru
‘statüko’nun kaln çizgisine alyor.
Bu ortak parantezde, aslnda yeni genel müdür hakkndaki malumat üzerinden gelien bir ‘erken önlem’ toplants olarak görülebilecek diyaloglara tank oluyoruz. Muhtemel durumlar üzerinden herkes kendi pozisyonuna göre
‘tedbir’leri sralyor. irketin ‘kurucu
ruh’u yeniden hatrlanyor/diriliyor, rafa
kalkm ‘mavi kitap’n sayfalar yeniden
açlyor ve ortak/artl reeksin çarklar ilemeye balyor. Koral ses unu ünlüyor:
“irketin yönetimi genel müdüre havale
edilemeyecek kadar ciddi bir itir.”
Bir irketin ana damarlarndan nabz
veren bu isimler, herhangi bir ‘müdahale’ karsnda eski alkanlklarn hatrlyor. Duayen, medya gücünü; güvenlik
e, silah üstünlüünü hatrlyor mesela. Herkes eteindeki ta döküyor. Ve ortak stratejiyi güvenlik e belirliyor: “Bir
ay içinde adam dört bir yandan kuatacaz. Hukuk büromuz yargda ne kadar
dosya varsa yacak masann üstüne. Du-
Ekrem Dumanl
lu düzen’in acizliine gönderme yapyor. Ancak bu acziyet, genel müdürün
sistemin dna çkma ihtimaline kar
uyarsn yapmaktan da geri durmaz:
“Ne bileyim koca irket, her an her ey
olabilir.” Kukusuz bu ‘ima’lar, gelecek ‘artç ok’larn iaretçisidir. Sekreterin azndan aslnda nasl olmas gerektii de tembihlenir: “Her yaptn
iin karsna biri çkar ve seni sorgular. Hemen ustalkl bir manevra yap,
hiç kimseyle, özellikle de güvenlik ve
medyayla kavga etme...”
çeride “kazan kaynarken, darda
baka bir hareketlilik gözlemlenir. Emekliler bir araya gelmi, irketin geleceini
ya da kendi geleceklerini düünmektedir.
Emekli güvenlik görevlisi Mürit Paa,
emekli yönetim kurulu üyesi Hüsam Bey,
eski gazeteci Bay Duayen ve sivil toplumcu Tülay bir araya gelir, kafa kafaya verir
ve içerideki uzantlarnn ‘uzama sorunlar’ üzerinden bir analiz yapmaya balarlar. Çatlak bir iki sese ramen hâkim görü, irkette ilerin iyi gitmedii ve bu deiimin deimesi gerektii yönündedir.
Usuller tartlr, yöntemler masaya
yatrlr. Eldiven, çekiç vs... Ortak menfaatlere halel gelmesi tehlikesi ba gös-
ayen medyadaki meslektalarna haber
uçurup sarsc haberler yaptracak. Adam,
hakknda çkacak dedikodularla ba edebilirse hakikaten büyük adam demektir.”
BÜROKRASNN AYAK OYUNLARI
irketin kurumsal hafzasn anlatmak
ve mazinin hrgürü üzerinden “dört bir
yanmz dümanla sarl” duygusunu
uyandrmak da ‘psikolojik’ bir korku duvar oluturacaktr. Bürokrasinin ‘meydan muharebesi’nde öne çkan bu planlar, irkete yeni gelmi bir genel müdürün irket ‘normallerinde’ görev yapabilmesi içindir. Ola ki bir eyleri deitirmek derdine düsün, bir anda binbir
dert ile mustarip olmas iten deildir
yeni genel müdürün. “Müdürlerin biri
gider biri gelir, irket sonsuza kadar yaar” düsturu üzerinden ‘yeni’ye abanan
karikatürize edilmi bürokrasinin odanda bir genel müdür vardr.
Kurulu düzenin ya da sistemin en
uç uzants Sekreter, yeni genel müdür
ile ilk yüzleen kiidir. Kurumsal hafzann tezahürlerini de gösteren sekreterin zekâ ve alg sorunlar bir yandan
mizah öesi olarak oyunun gidiatn
renklendirirken, bir yandan da ‘kuru-
16
terince suretler cisme, gölgeler bedene
kavumu, bir heyula gibi irketin koridorlarnda gezmeye balamtr.
YAKIN TARHTEN YAKIN KURGUYA
irket, yakn tarihimizin iz düümünde yol alan, güncel sorunlara ve kolektif hafzamza nakedilen ‘sabit’lere derkenar düen bir oyun. Ekrem Dumanl,
mizah hem karakterlerin ve kurgunun
aczini gösteren hem de karakterleri birer ‘tip’e dönütürüp bir arada tutan bir
tutkal gibi kullanyor. Absürt hatta fantastik öelerle varln gösteren ‘statüko’, genel müdür karakterinin varlyla
‘karton’ bir dekora dönüüyor. Bu karton dekor, kendi kurduu tuzakla güç
kaybediyor. irketteki ufunetli yapnn
çözülmesi, oyunda Genel Müdür’ün
i teklif ettii Genç Adam’n geliiyle
oluyor. Genç Adam, yeeren umudun,
ümidin ve bu meuç yapnn son bulmasnn bir iareti olarak alglanyor.
irket, Türkiye’nin yakn geçmii ile
bir irket arasnda paralellikler kurarken, bu ironi koridorunda sözünün altn da kaln çizgilerle çiziyor.
Bu paralellikten paymza düen çok
hisse var.
ÖYKÜ
KÝTAP ZAMANI
4 KASIM 2013 PAZARTESÝ
Avrupa’nn yeni öykücüleri
Aleksandar Hemon’un derledii En yi Avrupa Öyküleri adl seçki, Letonya’dan
rlanda’ya, Fransa’dan Rusya’ya uzanan bir corafyada 10 yazarn öykülerini bir
araya getiriyor. Kitap, günümüzde yaad altüst olulara kar kendini yeniden
ekillendirmeye çalan Avrupa’da çada öykücülüün bir özeti.
EN Y AVRUPA ÖYKÜLER, DER.: ALEKSANDAR HEMON, ÇEV.: D. KEMAL TARIM, HL YAYINLARI, 180 SAYFA, 15 TL
Y
MEHMED
MEHMEDOLU
eni gelen, eskisini yerinden eden her kuak bir
sonraki kuaa almas gereken bir
eik de brakr. Bizim öykücülüümüzde özellikle 1950 kuann sonrakiler
üzerinde bu tür bir endieye yol açtn söyleyebiliriz. Öykünün ne olduu,
ne olmas gerektii üzerine esasl sorular sorarak ortaya çkan 1950 kua,
Türkiye’de öykü türünün seyrini deitirmitir. O zamana kadar daha çok bireysel çabalarla ilerleyen öykücülüümüz, ilk kez bu denli zor bir eikle karlamtr. Dönemine göre hayli cesur
çabalar içeren bu deneyim, sonraki kuaklar üzerinde izler brakmtr üphesiz. Özellikle üst düzeydeki günümüz
öykücülüünde bu kuan etkisi yadsnamaz.
Lasha Bugadze
BR AVRUPA ÖYKÜSÜ VAR MI?
Öykü türü Türk edebiyatnda sarslmaz
bir yer edinirken dünya edebiyatnda da
hatr saylr bir konuma sahip olmutur. Bir Amerikan öykücülüünden söz
edebiliyoruz bugün. Türk, ran, Hint
öykücülüünden de… Peki, bir parças olmaya çaltmz Avrupa’ya has bir
öykücülükten söz edilebilir mi? Aleksandar Hemon, En yi Avrupa Öyküleri adl seçkiye yazd önsözde, “Avrupa Öyküsü nedir?” sorusuna u cevab veriyor: “Mutlulukla söyleyebilirim
ki, hiçbir krim yok.” Hemon’un verdii bu etkileyici cevap, günümüzde dier edebî türlerin ve öykünün baka ülkelerdeki seyri karsnda ar bir yenilgi alan Avrupa öyküsünün halini özetlerken, Avrupa’nn corafî ve kültürel olarak arz ettii çeitlilie de vurgu yapyor. Dier ülkelerin aksine Avrupa öykücülüü için tek çkarmda bulunmann güçlüü bir tarafa, günümüz
Avrupa’snda yaanan politik ve ekonomik skntlarn öykülere yansmas
da çeit çeit olabiliyor. Böylece tek bir
tanm yerine birden fazla tanma ihtiyaç
duyan, ayrt edici vasar tamayan,
birbirinden bamsz özelliklere sahip
bir öykü denilebilir Avrupa öyküsü için.
Nitekim Aleksandar Hemon da benzer
bir saptama yaparak: “Avrupa girift bir
ekilde birbirine dolanm diller, tarihler, snrlar ve türlü insanî deneyimlerden baka bir ey deildir.” diyor önsözde. Hemon, kitabn banda u uyarda da bulunuyor: “Okur, Avrupa’nn
Tomás Mac Síomóin
Zehra Çrak
sz deil. Yine de bir dil lezzeti ya da kurgu ustal bulmak mümkün deil öykülerde. Öte yandan, bir tür karmaaya
odaklandklar için zaman zaman hayli
etkileyici de olabiliyor bu metinler.
Örnein kitapta yer alan “Kurdun Günahlar” böyle bir öykü. Gürcü yazar Lasha Bugadze’nin öyküsünde bir okur ile
yazar arasndaki gerilimli iliki anlatlr.
Kz, romandaki karizmatik hrszn telefonunu ister yazardan. Genç kz roman
kahramannn yaamadna, bir hayal ürünü olduuna inandramaz yazar.
Metin bir yanyla öykü-roman arasndaki gerilime adanm gibidir. Belçikal yazar Paul Emond’un öyküsünde de benzer bir olay örgüsüyle karlarz. Gerçeklikle kurgunun yer deitirdii “Muhteem Souk”, bir
tiyatro sahnesindeki olaylara ve seyircilerin de dâhil
olduu bir oyuna çarr
bizi. Bu iki öykü dndaki bütün metinler tek tek
bireylerin gündelik hayatlarnda küçük olaylara
odaklanyor.
Tomás Mac Síomóin,
“Kemiklerdeki
Müzik”
adl öyküsünde içinden yükselen bir
müzie eflik yapan
garip bir
kahra-
öykülerini çok da fazla anlamak maksadyla deil, daha ziyade onun ivmelenmekte olan tarihine ayak uydurmak ve
edebiyatn geri kalmamaya çalrken
nasl kendini yeniden ekillendirdiini
görmek için okumaldr.”
RLANDA’DAN RUSYA’YA
Makedonya’dan Gürcistan’a, Macaristan’dan
Belçika’ya, Letonya’dan rlanda’ya, Fransa’dan
Romanya’ya, Almanya’dan Rusya’ya uzanan bir corafyada 10 yazarn öykülerine yer veren En yi Avrupa Öyküleri adl
seçkideki metinler hiç üphesiz yukarda sralanan nedenlerden dolay çok ortak özellik tamyor. Ancak kitap, günümüz Avrupa öykücülüünün hangi dinamiklere sahip olduunu anlayabilmek için iyi bir kaynak
niteliinde. Baz ortak temalar yok deil üphesiz. Faruk
Duman’n kitabn Türkçe
basks için yazd önsözde
de belirttii gibi, günlük basit olaylarn peinde desenler çizen, çounlukla bireylerin iç dünyasna odaklanm, umutsuz öyküler okuyoruz seçkide ve bu durum
Avrupa’nn günümüzdeki
ekonomik,
politik skntlar ile deiim
sanclarndan bam-
19
Paul Emond
man resmederken, kitaba Almanya’dan
dâhil olan Türk yazar Zehra Çrak hafza meselesi üzerinden yal bir kadnn
ilkgençlikteki bir ansn hatrlayamayn anlatyor. Geçmiin ar yükü Çrak’n
öyküsünde de karmza çkyor: Bir yanda unutulmaz geçmi, dier yanda bugünün karmaas.
AVRUPA ÖYKÜCÜLÜÜNÜN ÖZET
Gerek dili gerekse kurgusu ile hayli etkileyici olan bir öyküye daha deinmeli: Macar yazar Miklos Vajda’nn kaleme ald “Bir Amerikan Çerçevesi çindeki Anne Portresi”, bir evlat ile annenin öyküsü. Yüzü bir çerçeveye asl duran annenin hayat hikâyesini lirik bir
dille anlatan Vajda, annenin eksikliine
vurgu yaparken onun bir zamanlar doldurduu, hayatn küçük anlarna götürüyor okuru. “Madam Zabee’nin Pansiyonu” öyküsünde ise Fransz Marie Redonnet günümüz Avrupa’snn baka
bir yüzünü gösteriyor: Göçmenler, politik sürgünler, hayatta kalabilmek için
her kimliini geride brakmak zorunda
olanlarn snd pansiyon üzerinden
Avrupa’nn tekinsiz yüzüne k düürüyor yazar.
Kitaptaki birbirinden farkl özellikler
tayan öyküler, tpk Aleksandar
Hemon’un belirttii gibi, günümüzde
yaad altüst olulara kar kendini
yeniden ekillendirmeye çalan Avrupa öykücülüünün iyi bir özeti.
EDEBYAT
KÝTAP ZAMANI
4 KASIM 2013 PAZARTESÝ
Yukarlara yükselmek, aalara inmek
Julian Barnes’n yeni kitab Hayat Düzeyleri, yazarn bütün kitaplarnda
rastladmz yönelimlerinin bir özeti gibi. Üç denemeden oluan kitaptaki, yazarn ölen karsnn ardndan kaleme ald “Derinlik Kayb”, edebiyat tarihinin unutulmaz yas metinlerinden biri olmaya aday.
HAYAT DÜZEYLER, JULIAN BARNES, ÇEV.: S. RFAT KIRKOLU, AYRINTI YAYINLARI, 96 SAYFA, 8 TL
M
AL EMROLU
an Booker ödülü sahibi ngiliz
yazar Julian Barnes, romanclnn yan sra televizyon eletirmenlii, kitap eletirileri ve
takma adla yazd polisiye kitaplarla
da tannyor. Hem ülkesi ngiltere’de
hem Fransa’da epey popüler olan yazarn bütün uralarnn temelinde
hep ayn yap dikkati çekiyor: Sadece negatif olanla yetinmeyen, ironiyi bu negatif olan dengelemek için
skça kullanan ve bu iki öenin bileiminden benzersiz bir yazarlk üslubu çkaran bir yazar Barnes. Üstelik onun bu yönelimini hemen hemen bütün romanlarnda baaryla sürdürdüü söylenebilir. Kitaplarna bakldnda temalarnn birbirinden çok farkl özellikler tad görülse de bu durum pek deimiyor. Hayat/sanat ikilemini konu ald ve onu hakl bir üne kavuturan
Flaubert’in Papaan’nda da, güncel
dünya sorunlarn ele ald 10 ½ Bölümde Dünya Tarihi’nde de, saplantl bir kskançlk öyküsünü anlatt
Benimle Tanmadan Önce’de de hep
ayn çabann içinde görürüz Barnes’.
Bir yanda etkileyici ve çou zaman
trajik bir katman tayan ana hikâye,
dier yanda bu hikâyeye bambaka
bir katman ekleyen ironik unsurlar.
Katmanlar çoalp iki zt ucun arasndaki mesafe ksaldkça ortaya baarl romanlarn çktna tanklk ederiz.
TAM BR JULIAN BARNES KTABI
Ayrnt Yaynlar’nn yazarla ilgili biyograsinde belirtilen bir hususun
önemli olduunu düünüyorum: Julian Barnes’n romanlarnn ilk bakta biraz farkl ama dikkatlice incelendiinde hepsinin ortak bir yazarlk özelliinin harcyla karlm olduu görülür. lgi alanlar çok çeitlidir
yazarn ama daha önemlisi, birbirinden farkl gibi görünen kimi unsurlar ortak bir paydada buluturmay baarr Barnes. Böylece özgün bir kimlie varr.
Takma adla yazd polisiye romanlar da aralarnda olmak üzere
pek çok kitab Türkçeye çevrilen Julian Barnes’n yeni kitab Hayat Düzey-
leri, yazarn bütün kitaplarna sirayet
eden yönelimlerinin bir özeti adeta.
Üç ayr denemenin yer ald kitap,
bir leitmotif olarak sürekli yenilenen
“daha önce bir araya getirilmemi iki
eyi bir araya getirirsiniz ve hayat deiir” düsturuyla açlyor. Birbiriyle pek de ilgisi olmayan, merakllarnn dnda kimsenin fazla ilgi göstermedii baz mesleklerden insanlar anlatyor denemeler. Kitabn ilk yazs olan “Yükseklik Günah”nda balonculuu odana alarak oradan fotoraf sanatna geçi yapyor yazar.
“Dürüstlük Zemininde” adl yazda
ise bir önceki denemeden ödünç ald kimi metaforlar baka bir zemine tayor. Bütün bunlar yaparken
19. yüzyln tannm fotoraf sanatçs Nadar ve ayn yüzyln ünlü tiyatro oyuncusu Sarah Bernhardt gibi kiiliklerin hayatlarndan yola çkyor.
Bir yandan bu ilginç insanlarn hayat
hikâyelerine yer verirken, bir yandan
da balonculuk, fotoraf sanat, sahne
dünyas gibi konular ekseninde ilginç
anekdotlar aktaryor yazar.
rin boluu anlatan “Derinlik Kayb”
edebiyat tarihinin unutulmaz yas metinlerinden biri olmaya aday. Tek bana kalmlk ve yalnzln zdraplarn, bu zdrab dindirebilecei varsaylan kimi çözümleri çarpc ve düündürücü bir dille sorgulayan metin, kitabn ilk iki denemesiyle beraber çok
çarpc bir noktaya varyor. Ama Julian Barnes’n asl yapt ey kendi hayat hikâyesini anlatmak deil. Kendi hikâyesiyle yas deneyimini odaa
alarak bizi bu deneyimin merkezindeki temel düstura götürmeyi amaçlyor.
Bir yazarn kaybettii karsndan geriye kalan boluu anlatt bu denli etkileyici bir metne daha rastlamak zordur kanmca. Bunun iki sebebi var: Yazar bir yandan yas deneyimini ve sonuçlarn anlatrken, bir yandan da bu
deneyimin taraarndan biri olsa bile
kendisini inceleme konusunun hayli
çekici yönlerine çok fazla kaptrmadan
“yas” meselesi üzerine salkl bir tartma alan açyor.
yoruz, bellekte aalara iniyoruz. Ve
doru ilk zamanlarn anlar da gerçekten dönüyor ama bu arada biz
korku dolu kiiler oluyoruz ve dönenin ayn an olduundan da emin deilim. Nasl olabilirim ki, çünkü artk o zaman orada olan biri tarafndan
dorulanmyor. Çift mercekli bellek
tek mercekli oluyor.”
Hayat Düzeyleri’nin çevirisine de
deinilmeli. Julian Barnes’n birçok
kitabn Türkçeye kazandran Serdar
Rifat Krkolu yine baarl bir çeviriye imza atm.
HAYRANLIK UYANDIRICI ÜSLUP
Sklkla “daha önce bir araya getirilmemi iki eyi bir araya getiren” Julian Barnes, bütün bu konular hayli etkileyici bir dille kaleme alm. Örnekler, benzetmeler, üslup hayranlk uyandrc. Kitapta yas deneyimini
konu alan u cümle bile yazarn diliyle ilgili kir verecektir
sanrm: “Rüyalarda aalara
ini-
YÜKSELME VE DÜÜ DENEYM
üphesiz, kitapta yer alan bu hayat
hikâyeleri ve ilginç anekdotlar sadece keyii bir okuma vaat etmiyor
okura. “Yukarlara yükselme/aalara inme” metaforu ekseninde etkileyici tespitler yapyor Barnes. Farkl
hayatlar arasndaki ortak motieri ortaya çkardkça okurlar yazarn kendi
“yükselme ve düü” deneyimine varacan da seziyor ister istemez. Sanki yazar bütün bu anekdotlar, bu hayatlar çok baka bir eye varmak için
anlatyor gibi. Nitekim son deneme
olan “Derinlik Kayb”na geldiimizde, kitap boyunca sklkla tekrarlanan “yukarlara yükselme/aalara
inme” motinin tahmin edilemeyecek bir noktaya vardn görüyoruz. Hayat
Düzeyleri, son denemeyle birlikte yazarn kendi yas deneyimine uzanyor.
Barnes’n 2008’de
ölen ve yazd bütün kitaplar adad karsnn brakt de-
20
Julian Barnes
FOTORAF: AP, KATHY WILLENS
KÝTAP ZAMANI
DENEME
4 KASIM 2013 PAZARTESÝ
Dünyann yüzüne ayna
Mimoza Sürgünü insandan tabiata, edebiyattan tarihe geni yelpazesiyle denemeyi üvey yazn türü olmaktan kurtaran kitaplardan… Nazan
Bekirolu, denemenin snrlarn genileterek lirik üslubu ve insana
dair derin sezgisiyle yaz türleri arasndaki çizgileri kaldryor.
MMOZA SÜRGÜNÜ, NAZAN BEKROLU, TMA, 280 SAYFA, 18.50 TL
damayan yaralara, snanlara, tükenilere” kendi hüznünü ap dünyann
bütün hüzünlerinin üzerine çökenleeneme, edebiyatn üvey
re, söküklerini teyelleye teyelleye bitiçocuu. Hacmiyle anremeyenlere, evet onlara, hemen cümcak bir kitap yaprann iki yüzünü balelerinin yan banda duran umutla çzen doldursa da yazarn snrszca gezklar sunuyor. Bunca yaznn yanndirebilen bir tür. Deneme türünün sda bunca sükûtun ve sabrn da bir ibanrlarn bu snrszlkla çizmesi kolayca
det olduu ferahln hatrlatyor. Yanel uzatlabilir klyor onu. Deneme, bu
maktaki derman, merhameti ve aff...
balamda deyi yerindeyse bir ‘sehl-i
Bekirolu’nun gezi yazlar Mimümteni’. Çok kolay gibi görünse de
moza Sürgünü’nde de devam ediyor.
iyi bir denemeci olmak elbette hüner
Dostoyevski’nin mezarna braklan
gerektiriyor. Ve gözü açk okur, kitapköesi Osmanl lâlesi mendil, yazaç vitrinlerinde yan yana dizilmi denern doduu Marinski Yoksullar Hasmelerin içinden o hünerli eli bulabiliyor.
tanesi yolunda birden radyodan geNazan Bekirolu’nun
len Chris Isaac’n “Dünya
yeni deneme kitab Mimoza
bir yangn yeriydi ve beni
Sürgünü, kadifemsi dokukimse kurtaramazd” sözsuyla sizi bir mimoza aalerinin hatrlatt ‘üstün
c ütopyasna davet edip yabilinç’, Raskolnikov’un
zn ta içine çaran kapaybunalmlaryla dolat
la; insandan tabiata, edeNevsky Caddesi ve Suç ve
biyattan tarihe, fotoraftan
Ceza’nn son sahnesinde
anya geni yelpazesiyle dekenarnda oturduu rti
nemeyi üveylikten kurtaran
Irma... Hermitage’da iki
kitaplardan.
Da Vinci tablosu, katedraller, fotoraarn izinde
TÜRLER ARASI YOLCULUK
üzerinden geçilen nehirler
Bekirolu, düzyaznn bata
ve onlarn Bekirolu’nun
hikâye olmak üzere roman,
birikimiyle edebiyatla, tadeneme, makale, mektup,
rihle, sosyolojiyle buluinceleme-aratrma gibi birNazan Bekirolu
mas okura hem okuma
çok türünde eser veren ve
hazz hem de az rastlayaca bir külbu türlerin her birinde tekil bir üslup
tür öleni yaatyor.
kurmay baarm bir yazar. Denemedeki hüneri, Mavi Lâle’den itibaren deTABATA AIT
nemenin snrlarn geniletip lirik üsluVe son bölüm “Dünya Yüzü”. Yaadbu ve insana dair derin sezgisiyle türleri
mz mekâna, içimize çektiimiz havabirbirine yaklatrmas. Özellikle üçüncü
ya, içtiimiz suya, yan bamzdaki candeneme kitab Cümle Kaps’yla balayp
lya verilecek hesab olan insann yapp
Yol Hali’yle devam eden, yer yer makaettikleriyle tabiat irazesinden çkarleye, anlatya, incelemeye kayarak okumasna kar isyan ve at yazlar. Yeiru türler aras gezintilere çkaran üslubu
li, aac, topra yok eden betonlamaMimoza Sürgünü’nde de sürüyor.
lara, “insanln giderek cinnete dönüNazan Bekirolu’nun akademisen bir teknoloji saplantsnda kendini
yenlii metnine sistem ve açk zihinyok edii”ne, hrsna, hoyratlna ‘ftlilik katarken, varl batan ayaa derat bozulmamlarn’ dilinden bir dur
runi bir sezgiyle süzüp cümleye sdisyan. Çevrecilerin, tabiat korumaclran sanatç yönüyle kalemini hakikatin
nn, hayvanseverliin ve korumaclsrl aynasnda dolatrr. Mimoza Sürn romantizm kisvesiyle ötelenmesigünü moderniteye sürgün edilmi inne gelenei hatrlatma, ftrat hatrlatsana tuttuu fenerle okurda deyi yema yazlar. Öyle ki, Bekirolu söz korindeyse katarsis etkisi meydana getirinusu doa ve hayvan hakk olduunda
yor: “Dokunduu her eyi küle çeviren,
Tarkovski’yi de Dostoyevski’yi de ifa
bu arada kendisi de küle dönen, sonedecek kadar hakikatten yana.
ra küllerinden domakla yazglananlaMimoza Sürgünü’nün son yaprara mahsus yorgunlukla” yorgun olann çevirdiinde okur; sözü ümide,
lara, “har sandnn kyamet çktkaderi adalete yaslayarak bakyor
n, hazine sandnn mezbele çkt‘dünyann yüzü’ne...
n görenlere”, “yüce merhametle ba-
21
YENi
304
4 SA
AYFA
D
SAKNE
KORKMAZ
ŠVODPGđQ\DVàHWQLVLWHPH]KHSFHPDDW
YH\DOLGHUàUNÍàOàÛà\ODEùOđQđUNHQ%DWàEXQX
QDVàONXOODQà\RU"
7RSOXPODUGùQđąWđUđOđUNHQKDQJLVRV\RORMLN
PđGDKDOHOHUHPDUX]NDOà\RU"
ŠVODPWRSOXPODUàQàQGD\DQàąPDVàLÍLQ
NDSDWàOPDVàJHUHNHQID\KDWODUàQHOHU"
2VPDQOàłGDQ2UWDGRÛXł\D6RV\RORMLN6DYDą
EXVRUXODUàQFHYDEàQàYHUL\RU
.LWDEàLQFHOHPHNLÍLQ
PRELOFLKD]àQà]GDQ
EDUNRGXRNXWDELOLUVLQL]
etkilesimyayinlari.com
facebook.com/etkilesimkitap
0212 551 32 25
twitter.com/etkilesimkitap
DÜNYADAN
KÝTAP ZAMANI
4 KASIM 2013 PAZARTESÝ
Yirminci yüzyln airi
Ölümünün 50. ylnda Nâzm Hikmet’le ilgili tek kayda deer kitap
ABD’de yaymland. Mutlu Konuk Blasing’in kaleme ald Nazm
Hikmet – The Life and Times of Turkey’s World Poet adl biyografi
hem airi hem 20. yüzyl daha iyi anlamamz salyor.
NAZIM HKMET- THE LIFE AND TIMES OF TURKEY’S WORLD POET, PERSEA BOOKS, 294 SAYFA, $ 27.95
E
CAN BAHADIR YÜCE
duunu açklyor. Kitabn en deerli bölümleri, Nâzm Hikmet iirine dair çözümlemelerin bulunduu sayfalar. Blasing, airin “19
Yam” iirini matris olarak okuyor ve hayatndaki üç meydan (Beyazt Meydan, Kzl Meydan, Pukin Meydan) Nâzm’n üç
kimliiyle ilikilendiriyor (milliyetçi, politik ve poetik). Blasing ayr bir bölüm ayrd Ferhad ile irin’in ise Nâzm’ anlamada bir anahtar ilevi gördüünü söylüyor.
Bu tiyatro oyunundan yola çkarak saptad ikilikler gerçekten Nâzm’n dünyasn
özetliyor: ki ehir (stanbul, Moskova), iki
ülke (Türkiye, Sovyet Rusya), iki sorumluluk (iir, politika), iki kadn (Piraye, Münevver ya da Münevver, Vera), iki anlay (milliyetçilik, enternasyonalizm)… Nâzm’ bir
bütün yapan ey, aslnda bu ikilikler.
debiyatmzda nitelikli biyogralerin, derinlikli incelemelerin azlndan hep yaknrz. Nâzm Hikmet, bu duruma istisna saylabilecek nadir isimlerden: Onlarca an kitab, Edward Timms ve Saime Göksu’nun
yazd öncü biyogra Romantik Komünist
(niteleme Stalin’in kzna ait) ve baka biyograler, akademik çalmalar zengin bir
kitaplk oluturuyor. Biraz da bu yüzden,
ölümünün 50. yldönümünde Nâzm Hikmet kitaplna yeni eserlerin katlmas beklenirdi; ne yazk ki bu beklenti gerçeklemedi. air hakknda yln tek özgün kitabnn haberi ise ABD’den geldi: Mutlu Konuk
Blasing’in kaleme ald Nazm Hikmet – The
Life and Times of Turkey’s World Poet adl biyogra bir süredir raarda.
Blasing’in çalmas, roman gibi
okunmas ve akclyla beraber klasik biyogralerden ayrlyor. Kronolojik bir sra izlese de yazar kitabn çatsn
Nâzm’n eserlerine göre kurmu ve airin hayatnn dönüm noktalaryla yaptlar arasndaki ilikiyi ortaya koyarak tam
bir “edebi biyogra” hazrlam.
MKÂNSIZLIK VARSA AK DA VAR
HAYAT ESER BELRLER
W. B. Yeats, airin her zaman kendi hayatn yazdn, eserin hayat ekillendirdiini
söylemiti. Mutlu Konuk Blasing, Nâzm’da
bunun tersinin geçerli olduu kansnda:
Nâzm Hikmet’in hayatnn, eserini belirlediini söylüyor. Öte yandan Blasing, bir airin biyograsini yazmann imkânszln
batan kabul etmi; hele ki bu isim Nâzm
gibi hayatnda gerçekle kurguyu ayrmann
iyice zor olduu bir isimse…
Kitapta Nâzm Hikmet’in kronolojik srayla takip ettiimiz hayat hikâyesi, konuyla ilgili kaynaklarn ustaca derlenmesinden
ibaret; Blasing bu konuda yeni bir ey ortaya koymuyor. Özellikle Sertel’lerin ve VâNû’nun anlarndan, Trimm ile Göksu’nun
biyograsinden yararlanm.
1902’de Selanik’te doan Nâzm
Hikmet’in iire dair ilk hatrladklar, Mevlevi olan dedesinin okuduu gazel ve kasideler (bir tür otobiyogra diyebileceimiz
Yaamak Güzel ey Be Kardeim’de, yllar
sonra Moskova’da kendisini bu kasidelerden dizeler mrldanrken yakaladn yazacaktr). Salk sorunlar sebebiyle askeri okuldan ayrldktan sonra 1920’de milli
mücadeleye katlmak için Anadolu’ya geçer. Bolu’dan Ankara’ya yaya tamamlad
yolculukta tank olduu yoksulluk ve yoksunluk sarsar Nâzm’. Anadolu’yla bu ilk
Nâzm Hikmet (1902-1963)
karlama sonraki yllarda iirini de derinden etkileyecektir. Ankara’da gördükleri ise
baka bir hayal krkl olur. Sefahat içinde
yaayan Ankara elitleri fakirle zengin arasndaki uçurumu görmez ve kendilerini kanun üstü sayarlar. airin Kemalistlerle yldz hiç barmaz (günümüzde ulusalc ideolojinin ve Kemalistlerin Nâzm’ bayraklatrmas bize özgü tuhaklardan). Sonra Moskova’ya gidi, orada üniversite eitimi; 20’li yllarda ikinci Moskova yolculuu, bu sefer kaçarak… Nâzm bu yllarda komünizme gönülden inansa da evket Süreyya Aydemir onun asla bir komünist olmadn söyler. Ne snf mücadelesi ne de siyasi teori götürmütür onu vard yere. Hikmet Kvlcml’nn gözlemledii üzere, Nâzm siyaseti bir tür “oyun”
olarak görür, bir “polisiye roman kahraman” gibi heyecan peindedir. Yurda döndüünde ise bir air olarak yldz çoktan parlamtr. 30’lu yllar siyasi ve edebi mücadeleyle geçer; 1938’deki, her eyi deitiren haksz mahkûmiyetine kadar… Mut-
lu Konuk Blasing, 13 yl süren hapis hayatnn Nâzm’ Nâzm yapan yllar olduunu
söylüyor ki haksz saylmaz. Bu dönem airin lirizme döndüü zaman araldr. nsanlarn aclarn, hayal krklklarn, umutlarn yazmaktan kaçnan devrimci anlay “solcu çocukluk hastal” diye tanmlar Nâzm. En unutulmaz iirlerini Bursa
Hapishanesi’nde yazar. Kitaptaki bir baka ilginç saptamaysa Nâzm’n hapis yllarnda Piraye’ye yazd mektuplara dair;
bu mektuplarn airin dilini yalnlatrdn belirtiyor Blasing. Hapisten sonras ise
1951’den airin ölümüne kadar sürgün yllar; Moskova’da komünist rejimin yaptklarn görünce yaad büyük hayal krkl, bar elçisi olarak dünyay dolamas…
Nâzm Hikmet’in hayat ve iiri, modernist bir airin kitleleri peinden sürüklemesinin sra d bir örneidir. Blasing’in de iaret ettii gibi, bu ancak moderniteyle modernizmin kesitii çok nadir bir zamanda
olabilirdi ve öyle oldu. Elimizdeki biyogra,
bir bakma, Nâzm’n neden modernist ol-
22
Kitabn burukluk hissettiren sayfalar, airin aklarna dair. Hepsini tek cümlede öyle özetlemek mümkün: “mkânszlk varsa ak da var”. Nâzm’da ak besleyen hep
imkânszlklar olmu: Hapishane (Piraye),
sürgün (Münevver), hastalk ve ölüme yaknlk (Vera). airin yedi yln beraber geçirdii (ki bir kadnla beraber olduu en uzun
zaman) Galina Kolesnikova’ya hiç iir yazmam olmasn imkânszln yokluuna
balyor Blasing. Bu bölümde iirlerden örneklerle anlatlan renk sembolizmi çok ilginç: Piraye “kzl”; Münevver “yeil”; Vera
“saman sars”.
Kitapta elbette eksikler de var. Nâzm’
modern Türkçenin iir dilinin tek kurucusu olarak göstermek tartlr. iiri balamnda kitapta bahsi geçmeyen Yahya Kemal, Nâzm’n yol açcs deil miydi? Osmanl tarihini sadece bir savalar tarihi
diye sunmas, son padiah “ngiliz kuklas” diye nitelemesi Blasing’in resmî tarih
söyleminin dna çkamadn gösteriyor.
Harf devriminin halka “empoze” edilmediini, halkn devrime kucak açtn söylemenin de tarihsel doruluu yok. Dil devriminin “demokratikleme”ye nasl yol açtn anlamaksa zor. Nâzm’n mezarnn
Türkiye’ye getirilememesini güçlü slamc muhalefete balayan yazarn “slamc”
diye tanmlad bugünkü hükümet eliyle
Nâzm’n tekrar resmen Türk vatanda yapldna deinmemesi ise kitabn nesnelliine zarar vermi.
Nâzm Hikmet’in hayat, sadece bir airin
deil; farkl Türkiye’lerin, farkl Rusya’larn
ve 20. yüzyln da hikâyesiydi. Mutlu Konuk
Blasing’in kitab hem airi hem de onun yaadklarnda kesien tarihi daha iyi anlamamz salyor.
Y KTAPLAR BURADA...
Eskimeyen ve yepyeni kitaplarmz ve yazarlarmzla TÜYAP Kitap Fuar'ndayz...
iyi ki kitaplar var...
www.timas.com.tr
twitter.com/timasyayingrubu
facebook.com/timasyayingrubu
MMAR
KÝTAP ZAMANI
4 KASIM 2013 PAZARTESÝ
Öncesi ve sonrasyla Sinan Ça
Harvard Üniversitesi Aa Han slam Mimarisi Program’nn
direktörlüünü yapan Gülru Necipolu’nun 2005 ylnda ngilizce
yaymlanan çalmas Sinan Ça: Osmanl mparatorluu’nda Mimarî
Kültür Türkçeye kazandrld. Eser, günümüzde Sinan ve “gelenek”
adyla yaplanlarn neden yanl olduunu ortaya koyuyor.
SNAN ÇAI, GÜLRU NECPOLU, STANBUL BLG ÜNVERSTES YAYINLARI, 800 SAYFA, 200 TL
aman zaman olur bu.
Toplumsal bir olay meydana gelir ve o olayn uzmanlar televizyonlarn, gazetelerin pazar eklerinin, ksacas kamusal hayatmzn tartma fetileri haline gelir. Jeologlar, siyaset bilimciler, sosyologlar örneinde bunu skça yaadk, yayoruz. Ayn düzeyde olmasa bile mimarlk da, özellikle stanbul’u büyük bir “Ekümenopolis”e çevirecek (bilmem
izlemeyen kald m?) rant merkezli ehir talan ile birlikte kamusal hayatmzn önemli tartma alanlarndan biri haline geldi. Ancak bir farkla: Gezi olaylaryla birlikte ehrin
decorum’una (yaama âdâbna) dair üretilen
uzmanlk bilgisi, yani mimari söylem, eo ipso
bir muhalefet biçimi oldu ve direniin de temel meruiyetini salad. Uzman ile muhalin bu neredeyse doal söylemsel birlikteliinin temel sebebi, stanbul’u ve Türkiye’nin
birçok ehrini büyük bir hzla dönütürmeye uraan müteahhitlik anlaydr. lginç
bir ekilde Koca Sinan’a da bolca atf yapmay pek seven kulesever müteahhitler, tam
da Sinan’n mimarbalnda idealini bulmu stanbul’a her yönden saldryorlar. te
bu balamda, Harvard Üniversitesi Aa Han
slam Mimarisi Program’nn direktörlüünü
yapan Gülru Necipolu’nun, ilk olarak 2005
ylnda ngilizce yaymlanan abidevi çalmas Sinan Ça: Osmanl mparatorluu’nda
Mimarî Kültür’ün (Gül Çaal Güven’in
yapt) Türkçe çevirisini, bu anlaya kar önemli bir muhalif çk olarak görmemek
elde deil. Çünkü Necipolu’nun çalmas hem Sinan ve “gelenek” adyla yaplanlarn neden yanl olduunu, hem de zannedilenin aksine, stanbul’un ideal decorum’unu
belirleyen bu mimari hamlenin, Sinan ya da
Sultan Süleyman’nn failliinden çok “mimarba, hâmileri ve toplum arasnda müzakere edilerek oluan zmni kurallar”la denetlendiini ortaya koyuyor.
ANAHTAR KAVRAM: ÂDÂB
Necipolu’nun Pierre Bordiue’dan ödünç ald “decorum” ya da “âdâb” (edebe uygun,
münasip olma), çalmann anahtar kavram.
Sinan sorunsalnn, onun hangi yapya ne
kadar katk yaptn belirlemeye yönelik bir
pozitivizmle çözülemeyeceini belirten Necipolu, “âdâb”a yapt vurgu ile Homeros,
Nasreddin Hoca veya Yunus Emre örneklerindekine benzer bir çözüm yolu öneriyor.
Sinan’n bu sözlü kültür gürlerinin çok ötesinde, kendi otobiyograsini yazdrp yüzler-
FOTORAF: ZAMAN, SA MEK
Z
Emrah
Pelvanolu
Gülru Necipolu
ce yapy kendi eseri olarak sralayan ve bu
ekilde “modern Sinan kültü”nü de besleyen failliini es geçmemekle birlikte Necipolu, daha girift ve aralarnda Sinan’n da
olduu imparatorluk elitlerinin merkeziyetçi ideolojisini yeniden üreten “birbiriyle balantl temsilî pratik”lerin rolüne dikkati çekiyor. Yazarn bu balamda Gelibolulu Mustafa Âli’nin âdâb hakkndaki kitaplarna atfta bulunmas bouna deil.
Sinan Ça’nn üç bölümden oluan
“Klasik Dönemde Mimari Himaye” balkl
birinci ksm, bu temsilî pratiklerin 16. yüzyl
erken modern Osmanl mparatorluu’nda
nasl kodlandn, stanbul ve bânilerini
merkeze alarak anlatyor. Necipolu’na göre
bu kodlar (ben ideoloji demeyi tercih ediyorum), “smsk bir cendere tekil etmektense, anlaml evrilmeler ve manevralara
izin vererek resmî kurallarn özel ihtiraslarla bütünlemesini mümkün klyor.” Dou
Roma’nn bakentini Müslümanlatran bu
süreç, Ayasofya’y merkezine alarak Roma
miras ile de anlaml bir diyaloa giriyor.
Necipolu’na göre bir yerlerde snrlar olan
(bilinen ama belirlenmesi zor), krlgan ve
yazl olmayan, zmni bir mutabakata dayal
bu süreçte padiah ve onun mutlak otoritesi altnda ekillenen oligarik kul hiyerarisi,
bu dönem Osmanl kimliinin din, ehir/stanbul ve cami merkezli olarak örgütlenmesini salyor. Decorum/âdâb, kimin hangi bü-
yüklükte bir cami yaptrabileceinden nereye yaptrabileceine, ne tip bir yap olabileceinden hangi malzemelerin kullanabileceine kadar genileyen karmak bir denetleme mekanizmas ile çalyor.
TEMEL KOYUCU BR ÇALIMA
“Birey ve Kurum Olarak Mimarba” balkl ikinci ksm ise iki bölümden oluuyor. lk
bölümde yar evliya bir dehann çadalar,
ardllar ve kendisi tarafndan üretilen imgesini yorumlayan Necipolu, ikinci bölümde mimarlar ocann gittikçe merkezîleen
imparatorluk yaps içinde, Sinan ile birlikte gerçekleen bürokratik kurumsallamasn açklyor. Sinan’ hem bir birey hem de
hassa mimarlar ocann ba olarak anlamlandran Necipolu, bu ksmda onunla birlikte çalan mimarlara da deinerek romantik “dâhi” nosyonuna itibar etmiyor, Mustafa Sâi Efendi’ye yazdrd otobiyograler ve
vakyesine ait belgeleri de kullanarak daha
tarihselci bir yaklam sergiliyor. Necipolu ayrca Sinan’n otobiyogralerinde kendisi için tasarlad mimar imgesinin, “ayn
dönemde Rönesans talya’snda beliren sanatsal dâhi ve eskiyi yeniden yorumlayarak
mükemmeletiren mimari evrim” söylemlerinden de esinlenmi olabileceini, böyle bir
esinlenme olmasa bile ilgili benzerliin erken modern dönem tarihselliinin bir sonucu olduunu iddia ediyor.
26
Kendisi bal bana bir kitap olarak yaymlanabilecek “Sinan’a Atfedilen Camiler ve Cami Külliyelerinin Yorumu” balkl
üçüncü ksm ise 800 sayfalk Sinan Ça’nn
yaklak 425 sayfasn oluturuyor. 11 bölümden oluan bu ksmda Necipolu, Sinan aratrmalarnn allagelen üslup kronolojisi yöntemi yerine, eserleri himaye düzeyine göre gruplandrp otobiyogralerinde
sayd bütün yaplar tek tek inceliyor. Reha
Güney’in çektii fotoraar ve Arben N.
Arpi’nin teknik çizimleri ile zenginletirilen
bu bölümlerde Necipolu, I. Süleyman’dan
Kasap Ustas Hac Evhad’a kadar genileyen bânilerin Osmanl elitleri arasndaki yeri,
Sinan’la ilikileri ve yaptrlan cami ya da külliyelerin bâninin toplumsal durumu ile ilgisi hakknda önemli bilgiler sunuyor. Temel
kaynaklarn vakyeler olduu bu bölümlerde Necipolu, yorumlarn yaplar ortaya çkaran maddi süreçlere ve elde edilen somut
bilgiler yoluyla salanan geni bir kronolojik
perspektife dayandryor. Sonsöz olarak kaleme alnan “Sinan’n Miras” ise Sultan Ahmet Camii sonras tkanan/deien 17 ve 18.
yüzyl antsallk üretimini, Sinan sonras bir
bak açsyla deerlendiriyor.
Üzerine konuulacak onlarca malzeme
ve belge ile dolu bu temel koyucu çalmann, stanbul’a cehalet ve anlamsz bir büyüme hrs ile saldranlara ibret olmasn dilemek, bilmem ki fazla m safderunca olur?
Antik Okul Klasikleri ile
edebiyat tarihine damgasn vurmu
eserleri örencilerle buluturuyoruz!
Yazarlara ve eserlere dair öretici, ilginç ve elenceli bilgiler,
y yönelik
y
y
ç etkinliklerden oluan
ek materyalleriyle
y
y
okuma ve anlamaya
yardmc sorular ve snf içi
Antik Okul Klas
siklerri, örencilerin bu kitap
plar severek okum
masn salayacak.
Klasikleri,
kitaplar
okumasn
ÖYKÜ-ROMAN
KÝTAP ZAMANI
Yalnln ustas Hemingway
4 KASIM 2013 PAZARTESÝ
Bir büyüme roman
Bilgi Yaynevi’nin, Ernest Hemingway’in ölümünün 50.
ylnda yaymlad “Bütün Eserleri” dizisinin dokuzuncu
kitab Kilimanjaro’nun Karlar, yazarn popüler
yaptlarndan seçilmi on öyküden oluuyor.
Norveç’in yaayan en önemli yazarlarndan Roy
Jacobsen’in son roman Harika Çocuk çarpc bir
deiim ve büyüme hikâyesi anlatyor. Etkileyici,
Türkçeye baaryla çevrilmi, güçlü bir eser...
KILIMANJARO’NUN KARLARI, ERNEST HEMINGWAY, ÇEV.: YASEMN YENER, BLG YAYINEV, 196 SAYFA, 13 TL
HARKA ÇOCUK, ROY JACOBSEN, ÇEV.: DENZ CANEFE, YKY, 248 SAYFA, 17 TL
H
H
“
NAN ÇETN
arika olan ey acsz olmaz.”
dedi adam.
“Baladn da böyle anlyorsun zaten.”
“Gerçekten mi?”
“Kesinlikle. Ancak koku için özür dilerim.
Rahatsz oluyor musun?”
Sanrm pek çok okuyucu lme de
uyarlanan “Kilimanjaro’nun Karlar” öyküsünün bu açl cümlelerini tanr. Ernest Hemingway’in yaln, süslemesiz anlatmnn nasl evrilip bir aynaya dönütüünü en iyi anlatan öykülerinden biridir
“Kilimanjaro’nun Karlar.”
Bilgi Yaynevi’nce, modern kurgunun geliimine önemli katklar salam
Hemingway’in ölümünün 50. ylna rastlayarak yaymlanan “Ernest Hemingway Bütün Eserleri” dizisinin dokuzuncu kitab Kilimanjaro’nun Karlar, yazarn Kazanan Hiçbir ey Kaybetmez, Kadnsz Erkekler, Beinci Kolon ve lk Krk Dokuz Öykü adl popüler yaptlarndan seçilmi on öyküden oluuyor. Öykülerin
hepsi birbirinden güzel, okunmaya deer
ancak ben özellikle kitabn birinci, metaforlaryla ayrca özel bir önem tayan
“Kilimanjaro’nun Karlar” öyküsü üzerinden Hemingway’in öykü dünyasna
ksaca deineceim.
‘OLAY AKTARICISI YAZAR’
Kukusuz ki pek çok dilde her bir yapt didik didik edilerek incelenmi, eletirilmi
bir yazar hakknda daha fazla söz söylemek güçtür ama söz konusu Hemingway
olunca her zaman yeni bir eyler söylenebiliyor. Sava muhabirlii, avcl, bohem
yaayyla da çok konuulan ve genellikle
“olay aktarcs yazar” niteliini yanstt
söylenen Hemingway’in öykülerini okumak kolay ve keyiidir. Ama bir o kadar
da art alan güçlü, mantksal ve sembolik yaplaryla yorumlamaya açk öykülerdir bunlar. “Kilimanjaro’nun Karlar” bu
özellikleri tayan, Hemingway’in bana
göre en parlak öykülerden biri. Yazarni,
bu öyküde önemli bir ayrmn altn çizdiini söylemek mümkündür; o da, ruhsal ölümle ziksel ölüm arasndaki ayrmdr. Öykü karakteri Harry’nin bacann
çürümesiyle balayp geriye doru bir hesaplamaya dönüen öyküde baat tema
“ölüm”dür. Ancak öyküde kullanlan dier semboller bize bir baka rotada ilerlememizi de söylüyor. Böylece, “yükseklik”, “da”, “dondurulmu leopar”, Kilimanjaro Da’na “Tanr’nn evi” denmesi
gibi metaforlar kullanarak büyüleyici bir
okuma zevki sunuyor yazar.
Yukarda saydm metaforlarla pek
çok tarihsel olay arasnda bir iliki kurmak mümkündür. Hemingway’in en
güçlü, en önemli yan da burada kendini
gösteriyor. Olaylar yaln, sradan bir biçimde aktarrken semboller ve çarmlarla okuru baka bir evrene, sözün gerçek anlamyla “yaznsal evren”in derinliine tayor. Bu yaznsal evrende ne aradnz düünürseniz okuma hazzn artrabilirsiniz. Hemingway’in en sevdiim
öykülerinden biri olan “Beyaz Fillere Benzeyen Tepeler” öyküsünden sonra gelen ama ondan daha önemli bulduum
“Kilimanjaro’nun Karlar”, baka açlardan da okunabilir kukusuz. Örnein,
Harry’nin baarszl veya kadn dümanl gibi çeitli açlardan incelenebilir.
Kilimanjaro’nun Karlar, elbette kitaba
adn veren öykünün parlaklyla snrl
deil. Kitapta, Hemingway’in yazn tarihinde önemli yeri olan, bir dergide yer almaya deer bulunan ilk öyküsü “Katiller”
ve babasnn intiharna ilk kez gönderme
yapan, otobiyograk öeler tayan “Babalar ve Oullar” da bulunuyor. Gerçekten de Hemingway, dolambaçl yollara sapmadan, abartmaya gönül indirmeyip süslülükten uzak durarak edebiyat tarihinde kendine önemli bir yer edinmeyi
baarmtr. Denebilir ki, Kilimanjaro’nun
Karlar’ndaki öyküler, dünya edebiyatnda klasikler arasna girmeyi baarm bir
yazar kefetmenin ipuçlarn tayor.
Aye Baak
arika Çocuk’un odanda dokuz yandaki Finn, annesi ve üvey kz kardei
Linda var. Romann arka plannda ise
1960’larn deiimlere gebe Norveç’i
ve Oslo’nun fakir semtleri, kenarda
köede kalm içi snfndan insanlar... Unutulmu, görmezden gelinen,
zor koullarda yaayan kiiler ve onlara dair, içinde umudun ve mutluluun
az olduu çocukluk/büyüklük halleri…
Romann kahraman ve anlatcs
Finn’in anne ve babas o henüz bebekken boanm, sonrasnda Finn ölen
babasn hiç tanma frsat bulamam.
Küçük çocuun hayat annesiyle yaadklar küçük apartman dairesini yenilemeye karar vermeleriyle deimeye
balyor. Kstl bütçeleriyle, kl krk yararak uygulamaya koyduklar her karar
gibi duvarlar boyama ii de onlar için
büyük bir deiim: “Saçma sapan bir
ev yenilemeyle, paraszlkla ve özellikle
de karanlk bir kasm günü küçük açk
mavi bavulunda atom bombas tayan
çaresizlik, Grorud otobüsünden inip
yaammz altüst ettiinde balamt.”
ÇARESZLK: ÜVEY KARDE
Finn’in sözünü ettii “çaresizlik” ise
üvey kz kardei Linda’dan bakas deil. Hiç görmedii babasnn, varlndan haberdar dahi olmad kz, üvey
kardei Linda, bir anda anne-ouldan
ibaret küçük dünyann tam ortasna
yerleiyor. Hem de okuyucuyu gerçekten sarsarak: “Linda bu dünyadan deildi, bir gün bunu anlayacaktm - biz
ilkel yerlilerle konumak için dünyaya
gelmi bir Marsl’yd ama Norveçlilerle Franszca, Amerikallarla Rusça konuuyordu. Yazgyd o, güzellik ve felaketti. Her eyden bir parçayd. Annemin aynas ve çocukluu. Sil batan. Asla kaybolmayacak o son parça.
Tanr’nn onunla ilgili bir plan olmalyd, gizli bir plan ama neydi bu?”
Roy Jacobsen, romann bakahramanlarnn yan sra çok sayda yan
kahraman da öykünün içine ustalkla
yerletirmi. Böylesine çok sayda karakterin her birini uzun uzun, bamsz olarak tasvir etmemesine ramen
derinlemesine tantmas takdire ayan. Karakterlerin katmanlarn, olay
aklar ve diyaloglar içinde aktarm.
Jacobsen’in üslubunun en dikkat çekici
taraarndan biri bu. kincisi ise hiçbir
ÇAININ TANII
Hemingway’in her öyküsü eletirmenlere
ve okuruna bol malzeme sunacak kadar
zengindir. Yazarn aktardklarndan çkarlabilecek kavramsal veya simgesel her
anlam, her iaret bizi bir döneme deil de
her zaman yaanabilecek, düünülebilecek bir yola sokuyorsa iyidir. Kilimanjaro’nun Karlar’nda yer alan öyküler bu
bakmdan Hemingway öyküsünün iyi örnekleridir. Hemingway’in öykülerini, romanlarn okuyanlar, yazarn yaad çan tan olduunu bilir; daha da önemlisi, otobiyograk öeler tayan kimi öykülerinin deeri, insann karanlk, bilinmez
yönünü anlamaya yönelik olmasnda yatar. Bugüne dek, kalc olmay baaran hiçbir yazar yoktur ki insan ruhunu anlamaktan uzak düsün. Hemingway de bu yazar
silsilesindendir. Savan, ölümün, acmaszln içinde lizlenen bir yazn hayatdr
onunki. Bu yüzden hem tarihsel açdan
hem 20. yüzyl modern edebiyat kurgusu
açsndan önemlidir yazdklar.
28
Roy Jacobsen
karakterin hikâye aknda öylesine belirmemesi. Her biri hikâyede üstlendii rol kadar, öykü kurgusunda da kritik
öneme sahip. Ayrca ait olduklar çaa
dair pek çok ipucu tayorlar.
‘BÜYÜK SINIF YOLCULUU’
Yazarn anlatmndan tüm kahramanlarn ve bu çok katmanl yapy ahsen çok iyi tand kanaatine varmak
mümkün. Çocukluu Oslo yaknlarnda bir banliyö kasabasnda geçen Roy
Jacobsen’in eserleri, kendi hayatndan
ve bir zamanlar tand insanlardan izler tayor. Hatta Seierherrene gibi dorudan otobiyograk öelere yer verdii öyküleriyle Norveç edebiyatnda ayrcalkl bir yere sahip. Harika Çocuk’un
arka plannda Jacobsen’in iyi bildii, sk
sk tema olarak seçtii Norveç kültüründe “büyük snf yolculuu” denilen
ve 20. yüzylda birkaç nesil içinde Norveç toplumunun büyük bir bölümünün
üst snara geçmesi eklinde yaanan
deiim ve buna bal olgunun izleri
mevcut. Romann kahramanlar bu deiimin arefesinde duruyor.
Jacobsen içi toplumunun fakir insanlarn, onlar endüstri sonras refah
toplumunun bireylerine dönütürecek
deiimlerin yava yava balad noktada sahneye çkarm. ki küçük çocuun benliinin oluumu ve dünyay, insanlar kavramaya yönelik çabalar incelikle ele alnm. Öyle ki, yazarn yer
yer bir çocua ait olamayacak kadar derinleen gözlem ve anlatmlar okuyucuyu eletirellie itebilir.
nsan kalbinin zamana bal olmakszn tekerrür eden gamnn, kederinin, dünyann tuhaf gailelerinin ve bir
çocuun kardelii, arkadal, kader
ortakln örenmesinin ve ezilmilerden yana oluunun çarpc öyküsü, Deniz Canefe’nin baarl çevirisiyle okunacaklar listelerinin üst sralarnda olmay fazlasyla hak ediyor.
ROMAN
KÝTAP ZAMANI
4 KASIM 2013 PAZARTESÝ
‘Yaam denen o berbat ey’ anlam kazannca
Alman modernizminin en önemli temsilcilerinden Alfred Döblin’in
(1878-1957) bayapt kabul edilen Berlin-Aleksander Meydan ‘çok
sesli’ bir kahramann gözünden bireyin kendisiyle ve dünyayla çatmasn anlatyor. Romann sra d bir kurgusu ve çarpc bir dili var.
BERLN-ALEKSANDER MEYDANI, ALFRED DÖBLN, ÇEV.: AHMET ARPAD, EVEREST YAYINLARI, 470 SAYFA, 22 TL
A. ESRA YALAZAN
yazarn insana daha derinlikli bakabilen
psikanaliz merakna da borçlu. Örencilik
yllarnda nöroloji ve psikoloji de okuyan
Döblin, 1903’te yazd Siyah Perde’de,
birbirinden bamsz olaylarn oluturduu kaderin gücünün tesadüerle belirlendiini savunmu. Bu romanda ayn
düünceyi destekler bir anlatm var. Birbirini takip eden dokuz bölümde, bamsz gibi görünen yüzlerce hikâyenin anlatcsyla; iç seslerin, hayallerin, sayklamalarn, monologlarn yer deitiriiyle ortaya çkan katmanl anlatm, edebiyat tarihinde bir ilk deil kukusuz ama toplum
içinde varolu mücadelesi veren bireyin
kendisiyle ve dünyayla çatmasn çarpc, sinematograk görüntülerle anlatabilen gücü itibar ile benzersiz.
Berlin-Aleksander Meydan’n okumak,
geleneksel roman kurgusunu tercih edenler için pek kolay deil. Yaklak 500 sayfa
boyunca yazar kahramanndan yükselen
çlklarla dünyaya, sisteme, hayatn eksik
kalan sayfalarna itiraz ediyor, okuru çaresizliiyle yüzletiriyor, okurun zihnine o
ana kadar tanmad düünce/duygu krntlarnn tohumlarn usulca brakyor.
Daha ne olsun dedirtecek türden ‘zor’ bir
roman m, evet ama iz brakaca kesin.
nsan kim olduunu anlamak
için okur, denilir. Edebiyat tarif
edenlerin sk kulland bir cümledir bu ama resmin bütününü yanstmaz. nsan kendini anlamak için yazar
da ve onu okuyanlar benliklerinin gölgeli kvrmlarnda ilk kez dolayormuçasna bilinmeyenlerini kefeder. Okur ‘imdiki an’n içinde yaarken hikâyenin kurgusuyla, olay örgüsünün nasl geliecei
ve sonuçlanacayla pek ilgilenmez, ancak
kurgusal bir metin yazarken kendini en
rahat brakan yazar bile o macerann nereye doru akacan hiç deilse sezgisel
olarak hesaplar. Hayat da hikâye gibi duraan deildir elbet; akar, derinleir, younlar, eksilir, çoalr, çelikilerle karmak hale gelir ama biz yaarken bunu bütünlüklü bir bakla kavrayamayz. Hayat
gözümüzün önünde usul usul akmaktadr
ama bizim engel olamayacamz türden
garip, kaotik bir ruhu vardr. te roman
sanat, kimi zaman bu doal ‘savrukluu’
okuyarak görmeyi de öretir bize. Böylece edebiyatn sadece her gün tank olduumuz olaylarla insan nasl deitirdiini izlemeyiz, onlarn ‘iç hikâyesiyle’ birlikte tecrübelerimizi dönütürecek zengin bir
kaynak da bulmu oluruz.
FASSBINDER TELEVZYONA UYARLADI
BR BAYAPIT
Alman modernizminin en önemli temsilcilerinden Alfred Döblin’in bayapt kabul edilen, eski bir hükümlünün
hikâyesinin anlatld Berlin-Aleksander
Meydan modern yaps ve sürprizli anlatmnn yan sra okura böyle geni bir
imkân da salyor. Romann ‘çok sesli’ kahraman Franz Biberkopf, hapisten
çktnda 1920’lerin Berlin’iyle karlayor. Orada gördüü sadece insann ürkütücü yüzü, yoksulluk, isizlik, dünyay bilinmeyen bir karanla sürükleyen ‘nasyonel sosyalizm’ deil. Okur, ne olacan
henüz bilmeyen bir roman kahramannn
sanclarn, yazarn akan, tkanan, savrulan, dibe vurup tekrar yükselen cümleleriyle takip ediyor. Gün na henüz çkmam, ruhun kuytusunda kristalize olmu duygularn kâinatn büyük boluunda çarpp parçalanan sesi, belki de en
sarsc yan romann.
Romann banda yazar, bu çok parçal yapy basitçe özetlemek ve onlarca hikâyeyi neden tek bir insann etrafn-
Alfred Döblin (1878-1957)
lumsal gerçekçi eserlerinin yan sra bu
romanda olduu gibi bilinç ak tekniini kulland ve James Joyce’un etkisinde kald söylenir. Dorusu, kitab okumaya baladmda edindiim ilk izlenim
özellikle dili itibaryla kendisine bambaka bir yer açt oldu. Bu ‘farkllamay’ bilerek oluturduu söylenemez, zira üslup
bilinçle belirlenen bir özellik deildir yaz
sanatnda. Zorlama olanlar hemen hissedilir, okur yazarn bunu neden ve nasl
yaptn satr aralarnda yakalar.
da toplamak istediini açklamak istercesine okura sesleniyor: “…imdi Berlin’de
yaamak ve iyi bir insan olmak istemektedir… Hiç beklenmedik bir anda gelen
ve alnyazsn andran bir eyle savamaya balar… Fakat her defasnda kendini
toparlar, ayaa kalkar ve güç bulur. Sonra bir darbe daha yer. Alçaklkla dolu. Ve
günün birinde yumruu yer suratnn ortasna. Çok vahice vurulmutur... Sonunun geldiine inanmaktadr. Bu sonu
kendi eliyle hazrlamak isterken, imdi
anlatamayacam bir ekilde, gözü açlverir. Her eyin nedenini görür ve kavrar.
Bu neden kendisidir. Bombo yaamdr.
Onu birden anlamaya balar. Yaam denilen o berbat ey anlam kazanr. Franz
Biberkopf zorla kiiliini bulmutur… Bu
adamn bandan geçenleri, onun gibilerin görmesinde ve iitmesinde fayda var.”
Modern Alman edebiyatnn öncüleri arasnda saylan Alfred Döblin’in top-
PSKANALZ MERAKI
Döblin’in hayatnn ve eserlerinin konu
edildii metinlerde, skça kulland kolaj
tekniinden bahsedilir. Evet, bilhassa bu
romanda borsa raporlar, reklamlar, hukuk metinleri, arklar, hikâyeler, fkralar,
masallar gibi farkl türleri bir araya getiriyor Döblin ama bence Berlin- Aleksander Meydan kült bir roman olabilmesini,
30
Yüzyln en önemli sinemaclarndan
Rainer Werner Fassbinder’in BerlinAleksander Meydan’n televizyon için 16
saatlik bir lme (diziye) dönütürme çabasn roman okuyanlar daha iyi anlayacaktr. Bu roman bir kent kitab olduu, yeralt dünyasn iyi anlatt, sokak
insannn dilini argo deyilerle de aktarabildii veya Avrupa’da yükselen faizme direnen ruhu itibaryla m tercih etmiti? Muhtemelen bütün bu unsurlar
yönetmeni cezbetmiti. te bunlar okuru da ayn nedenlerle çarpacaktr. Üstelik hiç tükenmeyen merak dürtüsünü sürekli diri tutarak. Dördüncü kitabn
banda bakn anlatc ne diyor: “Franz
Biberkopf’un bana gelenler bahtszlndan deil. Okur olup bitenlere arp
sorabilir: Ne var bunda? Fakat Franz Biberkopf okur deil ki! O ilkesinde bir hata
yaptnn farknda. Ancak nerede bilemiyor. Ve çok üzülüyor. ”
Döblin, okura her eye ramen çarenin
insanda olduunu, edebiyatta hakikatin
rolünü hatrlatrken actan jilet çizikleri atmay ihmal etmiyor.
www.ykykultur.com.tr
ykykultur.com.tr YKYHaber
ROMAN
KÝTAP ZAMANI
Deliliin dolambac
4 KASIM 2013 PAZARTESÝ
Acy bal eylemek
brahim Yldrm, son kitab Madam Samatya’da kurguyu
deliliin imkânlar etrafnda örgülüyor. Nitelikten ödün
vermeyen polisiye gerilimiyle, bir anlatm karnavalna
dönüen dili ve kurgusuyla baarl bir roman…
Genç yazar Cem Kalender’in imzasn tayan Kayp Gergedanlar,
salam kurgusuyla dikkati çeken bir roman. lk kitabyla Ahmet
Hamdi Tanpnar Roman Ödülü’nü alan yazar, okura bize ait bir
dünya sunmay ve ‘sahici’ dertlerimizi anlatmay baaryor.
MADAM SAMATYA, BRAHM YILDIRIM, DOAN KTAP, 344 SAYFA, 26 TL
KAYIP GERGEDANLAR, CEM KALENDER, ALAKARGA KTAP, 283 SAYFA, 17 TL
MEHMET ÖZTUNÇ
brahim Yldrm, Bçkn ve
Orta Halli adl roman hakknda konuurken, “Cinnet, insanlar elbet saduyudan alp götürüyor ama
bir roman kahramanna yakr tutkular da armaan ediyor.” demiti. Cinnetin roman kahramanna armaan ettii
tutkular, adna delilik dediimiz o büyülü dünya da sunuyor. Kanmca, deliliin yazarn önüne açt imkânlar cinnetten çok daha fazla. Deli bir kahramann uultulu zihni üzerinden serpilen romanlar, olaan gerçeklik algsyla daha rahat oynama imkân sunduu
için yazar kurguyu, dili çok daha rahat
esnetebiliyor. Bçkn ve Orta Halli’de cinnet üzerinden yol alan brahim Yldrm,
son roman Madam Samatya’da ise kurguyu deliliin imkânlar etrafnda örgülüyor. Romann kahraman, “Ben, zihinsel olarak klktan kla giriyor, kendimi kimi zaman Yusuf, kimi zaman Sait,
kimi zaman Zihni, kimi zaman da Murat sanyormuum.” diyen Murat (ne kadar inanabilirsek artk). Kahramanmz
kapatld bir odada hayatnn dökümünü yaparken okuru da polisiye bir gerilimin içine sürüklüyor. brahim Yldrm’n
büyük bir baaryla kotard Madam Samatya, sadece nitelikten ödün vermeyen
polisiye gerilimiyle deil, adeta bir anlatm karnavalna dönüen dili ve kurgusuyla da önemli bir roman.
ÜÇ ÜPHEL ÖLÜM
Romandaki anlatc, yllar önce peine dütüü üç üpheli ölüm vakasnn
izini sürerken bu ii akl saln yitirecek kadar saplantya dönütürmütür. Anlatc, önce cinayete teebbüs
ettii gerekçesiyle bir süre tutukevinde kalr, daha sonra ise akl saln yitirdii düüncesiyle bir odada alkonulur. Yine onun, doktorla hemire arasndaki konumalar dinlerken kaydettii bilgilere göre kendisi “monomani”
hastasdr, yani krisabit diyebileceimiz bir hastalk. Bu hastalk kahramanmzda, kendisini yazar sanma ve intihar saplants olarak ortaya çkmtr.
Ama kendisi ne bu hastal ne de belirtilerini kabul eder; iç âleminde doktorlarla bir tür kör dövüü sürdürür.
Anlat, kahramanmzn kapatld
odada bandan geçenleri okurlara açmasyla balyor. Okurlar dedim, çünkü anlatc iki roman olan bir yazardr.
Bir yaynevi 2007 ylnda kendisinden,
A
“Yakn Geçmiteki Sr Ölümler” adyla
bir kitap hazrlamasn ister. Amaç; yaanm, sradan ama kukulu ölümlerin
çarpc öyküler halinde anlatld, polisiye merakllarn kkrtacak, çok satacak bir romandr. Bu tekliften sonra bir
gazetenin arivine giren anlatc, “Vahet Küpürleri” adn verdii bir dosya oluturur ve yaynevine teslim eder.
Ama yaynevi kahramanmzn çalmasna kantarn topuzunu iyice kaçrd gerekçesiyle el koyar ve projeyi iptal
eder. Aslnda proje, dosyann sonundaki “Samatya’daki Sr Ölümler” adl bölümden dolay iptal edilmitir. Çünkü
yaynevi, plaj çerezi tarz bir roman beklerken kahramanmz onlara balarn siyasilerle belaya sokacak bir çalma
sunmutur. Yazar, intikam duygular
kkrtlm bir halde “Samatya’daki Sr
Ölümler” dosyasn daha bir derinlemesine incelemeye karar verir. Söz konusu üç ölüm olay 1970’li yllarda Sobacyan Palas ad verilen bir evde gerçeklemi ve 13 Mays 1973 Pazar tarihli gazetelerde yer almtr.
AZRA NC
cy bala dönütüren o
kadim bilgeliimizi her
geçen gün biraz daha yitirdiimizi, birbirimize daha derin ve karanlk mevzilerin ardndan bakmaya baladmz düündüüm günlerde karma çkt Kayp
Gergedanlar. Önce bu ismi yadrgadm
söylemeliyim. Ama sonra, belki de yazar
tam da bunu yapmak istiyor, diye düündüm sayfalarda yol aldkça. Çünkü gergedan bu corafyann bir canls deil. Cem
Kalender, bizi bilmediimiz, tanmadmz bir dünyaya buyur ederken aslnda
her yerin insan denilen muammaya ayna
tuttuunu iliyor. Kitab okuduktan sonra, her gün yan yana durduumuz, incecik bir tebessümle de olsa bamz eerek
selam verdiimiz insanlara dokunmadmz, iliklerim kaynarcasna hissettim.
‘KEND MESELES’N ANLATMAK
Ustaln yaa atfedildii günümüzde Cem Kalender için usta yazar nitelemem nereye denk düer bilmiyorum.
Ama uzun zamandr kurgusunun çerçevesini bu kadar salam dolduran, yatan en derin hatlarla çizmi, sahici dertlerimizle terbiye edilmi bir roman okumamtm. Kalender, hakikate alegorinin diliyle bakt o kadim güzergâhtan yol alarak ama o güzergâhn pasl kilitlerini bir
bir krp kendisine özgü bir dil ve söylem
var ederek anlatsn ilmek ilmek dokuyor. Kayp Gergedanlar, insann içine sadece gözüyle deil bütün ruhuyla kurulduu bir roman. Yazarn, “kendi meselesini” anlatmasnn bu topraklara özgü riskleri var. Çünkü uzun zamandr “biz” kipinin çeperini iyice kendimize doru çekip
konuuyor, çok uzak yakalardan birbirimize sesleniyoruz. Ne yazk ki bunu görecek, belki de saaltacak kadim deerlerimizi yitirdik. te tam da bundan dolay
bu topraklara özgü bir riski andm. Çünkü insan ancak kendi meselesini anlatarak var olabilir, kendi meselesini anlatma
ihtiyac onu varmak, dokunmak istedii
insanlarn gözünde marjinal klyor, klabiliyor. Kalender, kendi meselesini anlatrken okura ulaacak doru dili ustalkla yakalyor ve anlatt meselenin aslnda ne kadar “bizim meselemiz” olduunu söylemeyi baaryor.
Kitap, üç farkl hikâye ile balasa da devamnda bu üç hikâyenin ayn hayatlarn
etrafnda örülen farkl saçaklar olduunu
fark ediyoruz. Okuru handiyse yok sayan,
onun zekâsn küçümseyen, kurgunun
‘RUHU YARILMI’ BR KAHRAMAN
Olaylarn izini süren kahramanmz,
muhabir Yusuf imek’e ulamaya çalr. Yusuf imek muhabirlii brakm,
sergiler açacak kadar profesyonel bir
ressam olmutur. Cinayeti, Ressam’n
üzerinde dolaan gölgeleri aydnlatarak
açkla kavuturacana inanan kahramanmz iyice derinlere iner. Araya
giren Sait Alapl, kahramanmz içinden çkamayaca bir dolambacn içine çeker. Ruhunun karanlklarnda
kaybolan kahramanmz, 2007 ylnda
Samatya’da ressam olduunu sand
kiiyi (Yusuf imek) öldürmeye kalkr. Kahramann romann henüz banda söyledii “Hayal (ya da rüya) ile
hakikatim arasndaki snr sel olup akp
gitti.” sözü, romann üzerine kurulduu
gerçekliin de özeti niteliinde.
Selim leri’nin Sayru Usman’ndan
sonra ayn yl içinde brahim Yldrm’n
‘ruhu yarlm’ Murat’yla karlamak,
romanmzdaki kahraman prollerinin
zenginlemesi, farkllamas açsndan
bile çok önemli.
brahim Yldrm, “Üç günde bir üpheli ölenlerin cenaze namazlarnn klnmas halkmz tarafndan yllar boyu
vaka-i adiye denilen hukuk terimiyle
deerlendirilmi.” derken, yakn siyasal tarihimiz kadar hepimizin gözlerinin içine de bakyor.
32
mahremini fa eden bir dolu laf etmektense Kalender, bu üç hikâyenin kendi
yataklarnda usul usul ilerleyiini seyretmekle yetiniyor. Hikâyelerin ana düümü
Suna Hanm ve onun yaadklar etrafnda atlyor. Suna Hanm, dört çocuunu,
yaamn kötülüklerinden yaltp iyiliin,
güzelliin, erdemin bahçesinde büyüttüünü sanrken kaybediyor, yani ‘gösüne bastrrken kryor.’ Suna Hanm’n
veteriner ei Sümer Bey ise Binyayla denilen bir sazlkta yaayan gergedanlara
ulamak, onlarla ilgilenmek istiyor. Sümer Bey’in bu hikâye boyunca yaadklar yazarn kurduu Kafkaesk atmosferle baka bir düzlemde gerçeklik kazanyor. Suna Hanm’n ve çocuklarnn, yani
Sümer Bey’in ailesinin esrar perdesi kendi
gerçekliinden koparak Binyayla’da yaananlara baknca anlalyor.
GERÇE ROMAN KATINA TAIMAK
Üçüncü hikâyede ise Salman Hoca, kars Seren ve kz Suna’nn bandan geçenler ile Mara Katliam anlatlyor.
Gurgum’da, Yalerle Reiler arasndaki
gerilim, aznlkta olan Yalerin katledilmesiyle son bulur. O katliamda yine bir
Rei’nin yardmyla kurtulan tek kii henüz ilkgençliindeki Suna’dr. Romanda Suna’nn Suna Hanm’a evrilme sürecinden ayrntl bir biçimde bahsedilmese
de o yangndan yank izleriyle çkan Suna,
yllar sonra evlenip dört çocuu olduunda, bu çocuklar okula bile göndermeyerek karanlk dünyadan uzak tutmaya çalyor. Evden kaçan Arbor’un akbetini bilmesek de dier üç “tuhaf” çocuk annelerinin ölümlerini bir türlü kabul etmez ve
onu bir gece mezardan çkartp evlerinin bahçesindeki kuyuya inerler. O kuyuda bir sabah üzerlerine dökülen kumlarn altnda kalp ölürler. Çocuklarn annelerinin ölümünün ardndan intihar gibi
bir ölümle bu dünyadan göçmeleri, 2011
ylnda Mara’ta annelerinin ölümünden sonra toplu intihar eden dört çocuun hikâyesini akla getiriyor. Cem Kalender, yaanm bu olay Sümer Bey’in
hikâyesiyle sarmalayarak gerçei roman
katna baaryla tayor.
Yazarn Kayp Gergedanlar’da yakalad
dil bana Yunus’un “Söz ola aulu a/ Bal ile
ya ide bir söz” dizelerini anmsatt. Çünkü
Cem Kalender, acnn zehriyle sözün zehirlendii örneklerin aksine acdan bilgelie, insana bakan yepyeni kaplara varyor. Kalender’in ilk roman Klan’ ve Zamann Unutkan Koynunda’y okuma listeme eklediimi de kaydedeyim.
EHR
KÝTAP ZAMANI
4 KASIM 2013 PAZARTESÝ
Bir ehir nasl okunur?
Enis Batur, Siyah Sert Berlin adl yeni kitabnda ‘üçgenler’ üzerinden
kuruyor anlatsn: Walter Benjamin, Charles Baudelaire ve Ahmet Hamdi
Tanpnar’la modernizmin aylak bireyinin, flâneur’ün izini sürüyor. Kitap
içerii, önermeleri ve yapsyla edebiyatmza önemli bir katk.
SYAH SERT BERLN, ENS BATUR, REMZ KTABEV, 184 SAYFA, 15 TL
iyah sert Berlin. Enis Batur bir ehrin nasl okunacan kitabn sayfalarn açmamza mahal vermeden göstermeye balyor. Siyah ve sert; bir demir
leblebi çarmyla ba baayz, ki ehrin tarihine az çok aina olanlar yadrgatmayacak bu önerme. Yazar, okunma güzergâh tuzaklarla dolu Berlin’i iki
ana hatta ayrrken, skça düülen yanlgy bertaraf ediyor: “(Hayr Dou ve
Bat Berlin’i deil, eski ve yeni Berlin’i)
kar karya getirme tasars.”
Kentler tarihin ve corafyann birer dilisiyse, hele Berlin ve stanbul
gibi sürekli i makinelerinin çalt birer antiye alanna dönümüse, imdi
ve gelecekten çok geçmile, sürülebilen izler ve çkmaz sokaklarla meraklsnn hayal gücünü tetikler. Batur’un bir
sorusu var ki çok önemli: “çinde yaayanlarn ezici çounluunun doru dürüst tanmad bir ehri, dardan gelen ve bakmaya koyulan delebilir mi?”
Batur’un yantlar, kendisinin de belirttii gibi hayli tartmal, bir o kadar
da ufuk açc. Kendisini ve benzerlerini aylakgezer olarak tanmlyor Batur.
Gelgelelim, aylak terimi bizde hâlâ babo diye algland için biraz sorunlu. Batur’un imledii aylak, kalabalklara ehri tartmak, duymak, anlamak için
karr. Aramzdaki duyarl yabancdr.
Gelelim alt bala: “Üçgenler Kitab”.
Kitapta sürekli çoalan üçgenleri irdelemeye kalkmak için yerimiz dar. Ama
ana ‘üçgen’le, Benjamin-BaudelaireTanpnar’la iz sürebiliriz. Walter Benjamin, Baudelaire üzerinden modernizmin aylak bireyini, âneur’ü yazd. Baudelaire bizatihi bir aylakgezerdi. Tanpnar için de benzer cümleler kurulabilir. Huzur’da Mümtaz, Nuran’la birlikte okurunu da stanbul sokaklarnda,
bir yandan da düündürerek dolatrr. Berlin’i okuma denemesinde, yazarn rehberi hayaletler. Kimi zaman Paris ve stanbul’a urarken, birçok yazara, yapta, binalara, kentlerin karmak
iaretlerine ‘danyor’ Batur. Metazie inanan bir yazar o. Ve bu inanc tayan her yazar gibi rastlanty yüceltiyor. Ar rastlantlar demi, kavramn
Berlin’de sürekli karsna çkmas okur
için de kafa kartrc.
FOTORAF: ZAMAN, KÜRAT BAYHAN
S
ÖMER AYHAN
Enis Batur
YAZARIN Ç LABRENTLER
zaten bavurduu alanlar. Temay kuatacak bir de bonus hayal ediyor Batur: DVD’ler, haritalar, görseller...
Enis Batur edebiyat bir tasarm
olarak alglyor, hatta hurufatla ilikisi
de radikalleti. Arlklardan yana olduunu beyan eden yazar, kimi zaman
TDK’y kale almayan sözcük kullanmlaryla kendi alfabesini ina ediyor.
Enis Batur, edebiyatmzn yalnzlarndan. Üstelik, ayrkslnda bir hizalama sknts da yayor. Sözgelimi, içlabirentlerden söz ediyor. Gerçekten Siyah Sert Berlin, içinde ilerledikçe ara yollarla budaklanan bir metin.
öyle demi yazar: “Her kitabn bir içlabirent barndrd kesin, yazar kendi kaybolu ve aray erilerine okurunu çaryor.” Ne kadar iyimser ve
tartmal bir görü. Zira Batur kendi
yazsn ve okuduklarn kerteriz alyor. Oysa edebiyatmzn önemli eksiklerinden biri, kat gerçekçiliin ilkel
yöntemlerinde srar edildii için bir
türlü çatlamayan labirentler deil midir? Batur’un yalnzln koyultmakla
seçtii yol, edebiyatn formu üzerine
düünme biçimi. öyle diyor: “Yaz/n:
Her vakit snr ihlâllerinin anavatan.”
Kavramsal edebiyat öne sürerken,
yaz-imge birlikteliinin ortaklk alann geniletmi, bizzat çektii fotoraara kendi çizimlerini eklemi ve çizimler için bamsz metinler yazm.
Çada muskî ve güzel sanatlar ise
LONDRALI RUH AKRABALARI
Batur, anacam kavrama kitapta yer
vermiyor ama Siyah Sert Berlin, eklektik yapsna karn öncelikle bir psikocorafya kitab. Geçen zamann asla bütünüyle yok olmayacan iddia eden
yeni romantiklere benzer bir bak açs
var yazarn. “Yekpâre devamllk” diye
tanmlad, ehirlere özgü aura, geçmile birlikte aratrlan imdi’yi ve hayal edilen gelecei de kuatr. Bu noktada Peter Ackroyd’un Londra anlatlarndaki öz ile Batur’un yekpâre devamll akraba. Batur’un asl akrabas ise Iain
Sinclair. 20. yüzyln son çeyreiyle beraber ‘aylakgezer’in bakenti, Paris’ten
Londra’ya tand. Batur’un “yere mh-
34
l metalik göstergeleri izleyerek” yapt uzun yürüyü, Sinclair ve dier psikocorafyaclarn daimi kent okuma rehberi. Batur, siyah sert ehir Berlin’in dokusuna en uygun müziin 1945 sonras Alman bestecilerinin tnlar olduunu ileri sürerken soyutlamasnn “garip, saçma” bulunabileceinden bir
nebze tedirgin. Bir edebî metin, kimi zaman yazarla okurun söylemesine açlabiliyorsa, garip ve saçma bir sav da
ben ilitireyim: Berlinli endüstriyel müzik grubu Einstürzende Neubauten’in
1980-84 aras ileri ile popüler müziin alternatif grubu Depeche Mode’un
1983-86 aras ehrin seslerini dinleyerek
Berlin’de kaydettii üç albüm de ehrin yapboz dokusuyla hsm akraba sanki. “Yarn yklsnlar diyedir pe pee dikilen kuleler” diyor Batur. Cümle kitab batan ayaa kat eden ar rastlantlara bir çentik daha ekliyor. Einstürzende Neubauten’in Türkçe karl cümle
içinde sinsice soluklanyor.
Siyah Sert Berlin, içerii, önermeleri ve yapsyla edebiyatmza önemli bir katk.
FOTORAF
KÝTAP ZAMANI
4 KASIM 2013 PAZARTESÝ
ehirler ki korku verir
Zaman foto muhabiri Kürat Bayhan Away from Home (Evden Uzakta) adl
fotoraf kitabnda, Türkiye’nin dört bir yanndan stanbul’a göç edenlerin
peine düüyor. Bayhan’n fotoraflar göç, kaç, kopma, bellek, hatra ve
aidiyet gibi derin ve karmak kavramlarla yüzlemeye çaryor bizi.
AWAY FROM HOME, KÜRAT BAYHAN, KSEL BASIM, 128 SAYFA, 35 TL
E
MUSA REK
duardo Cadava, Türkçede
Ik Sözcükleri adyla yaymlanan kitabnda, fotorafn bir yitirmilik biçimi olduundan söz eder. Walter
Benjamin’den alntlayarak öyle der:
“Fotogra, tarihte ilk kez, bir insana ait
kalc ve amaz izleri muhafaza etmeyi olanakl kld.” Fotorafn insana ait
izleri önümüze sunmaktaki bu ürkütücü gücü, görüntülerin zenginlii ve sarsc derinlii ile daha da anlam kazanr.
Zaman foto muhabiri Kürat Bayhan’n
Away from Home (Evden Uzakta) adl
fotoraf kitab da Benjamin’in sözünü
ettii insana özgü izleri tüm çplaklyla yan bamza getirip tuhaf bir bolua itiyor bizi.
Konya, anlurfa, Kastamonu,
Çanakkale, rnak, Aksaray, Diyarbakr, Erzurum ve Türkiye’nin dört
bir yanndan ad Rdvan, Musa, Hayati, Hüseyin, Ali, Faruk, Kadir, Yusuf, Ahmet olan ve memleketinden
ayrlarak stanbul’a göç eden hayatlarn peine düen Bayhan’a kulak verelim: “Yaklak be yl önce
baladm ‘Evden Uzakta’ projesi,
stanbul’da en fazla göç alan bölgelerden biri olan Eminönü Küçükpazar semtinde yaayan insanlar kapsyor. Umudunun ve hayallerinin arkasndan koan binlerce kii zor artlar altnda yaam mücadelesi veriyor
buralarda. 1960, 1980 ve 90’l yllarda yaanan göçün ardndan dördüncü kuak diyebileceimiz bu kitle,
eitimsizlikleri nedeniyle daha çok
gündelik ilerde çalyor.”
Bayhan’n fotoraar bizi göç, kaç, kopma, bellek, hatra ve aidiyet gibi
bir hayli derin ve kark kavramlarla
yüzlemeye çarrken, iç göçle yerinden ayrlmann sancl süreci her fotorafta kendini belli ediyor. Fotorafçnn
misari olduu hayatlarn içine dahli,
kendisi ile onlar arasndaki snrlar kaldrarak, onu da bir ‘göçer’ haline dönütürmüe benziyor. Peine dütüü
hayatlar Benjamin’in “çok yaknda artk önümüzde olmayacan bildiimiz
ey”lere davet ediyor bizi, zira bu binlerce kiiden geriye kalan sadece onlarn görüntüleri. Yaadklar aclardan ve
imdiki akbetlerinden habersiz kendi
hayatlarmz sürdürüyoruz.
SENELERN EME
dil ve yakalad güçlü kareFotoraardaki hayatlarn akler telal bir iç göçün merhasine, Bayhan’n kitab barnlelerini bir bir yakalyor. Can
drd fotoraarla talihli bir
Bahadr Yüce, Uzakta Beyaz
serüven yaam. Senelerin
adl kitabndaki “ehir Koremei olan kitap, henüz bakusu” adl iirinde “ehirslmamken, geçtiimiz yl
ler ki korku verir/ eski denizBursa Fotoraf Festivali’nde
lere, imdi yetim/ en çok ölüme
“Maket Kitap Ödülü” kazabenzer ehir/ ben bunu bildim”
nr. Yaymlandktan sonra ise
diyordu. Yüce’nin iirindeJaponya’da düzenlenen Sagaki o korkuyu fotoraardaKürat Bayhan
mihara Fotoraf Ödülleri 2013
ki yüzlerden okumak müm“Sagamihara Asya Büyük Ödülü”ne lakün. Kimi zaman kzgn, kimi zaman
yk görülür. talya’da “Yln Portfolyolaçaresiz, sizi göz hapsine alarak ele ger 2013” kitabnda da kendine yer bulur.
çiren baklar kuytularda kalm haKent ve birey arasndaki ilikiyatlar sarsc bir görsel dille aktaryor.
yi, stanbul’a göç eden ve beraberinAmerikal usta fotorafç Mary Elde hayallerini tayan insan manzalen Mark, önsözde Bayhan için öyralar üzerinde siyah beyaz karelerle diyor: “Güçlü ve yürek parçalayc fole önümüze sunan kitapta yaklak
toraar beni derinden etkiledi. Bunlar,
yüz fotoraf yer alyor. Göçün sonucu
Anadolu’dan göç ederek stanbul’a çalve ruhsal ykmlarn kitabn daha ilk
maya gelen; ailelerinden, topraklarndan
sayfalarndan görmek çok da zor deve kültürlerinden ayrlan umutsuz insanil. Bayhan’n fotoraarndaki zengin
larn öykülerini anlatyordu. Kürat’n ki-
36
tab insanlar ve onlarn hayatta kalma
mücadeleleri ile ilgili görsel olarak güçlü,
esiz ve güzel anlatlan bir öykü. Harika
bir gazeteci ve gerçek bir hümanist olmasnn yan sra Kürat harika bir air.”
Öykücü Ayla Kutlu’nun dedii
gibi, göç insan eksiltir. Bayhan incelikli bir duyarllkla çektii fotoraarda o sözü edilen eksikliin tam manasyla nasl bir ‘görüntü’ olduunu tek
tek yan bamza brakyor. Fotoraflardaki etkileyici suretler ve mekânlar,
her birinin üzerine hikâyeler yazlabilecek canllkta dururken, kimi fotoraardaki titrek görüntüler izleyiciyi
bir bolua iterek zihninde parçalar
tamamlamasn istiyor. Away from
Home, özenli ve k basks ile dikkati
çekiyor. Özellikle Türkçede fotoraf
kitaplarnn eksikliini hissettiimiz
hatrlanrsa bu güzel eserin yaknda
Zaman Kitap’tan dilimizde de yaymlanacak olmas sevindirici. (kursadbayhan.blogspot.com)
TARH
KÝTAP ZAMANI
4 KASIM 2013 PAZARTESÝ
‘Koskoca’ halifelik nasl kaldrld?
Doç. Dr. Ali Satan’n Türk ve ngiliz Belgelerinde Halifeliin Kaldrlmas adl kitab yllar sonra geniletilmi ikinci baskyla yaymland. Eser, halifelik makamnn Hz. Ebubekir’den balayarak geçirdii
evreler, siyasilemesi, Pan-slamc politikalarn bir parças olmas ve nihayet I. Dünya Sava ve Milli
Mücadele dönemindeki önemi ve cumhuriyetle birlikte kaldrlmas üzerinde duruyor.
TÜRK VE NGLZ BELGELERNDE HALFELN KALDIRILMASI, AL SATAN, UFUK YAYINLARI, 316 SAYFA, 20 TL
“
A. YAVUZ ALTUN
ngiliz Yllk Raporlarnda Türkiye” serisinin yazar ve halifeliin kaldrlmas konusunda çalan tarihçi Doç. Dr. Ali Satan, yllar sonra geniletilmi baskyla yeniden yaymlanan kitab Türk ve ngiliz Belgelerinde
Halifeliin Kaldrlmas’nda, alanndaki çalmalarn üzerinden geçerek derli toplu bir eser meydana getirmi. Kitap, öncelikle halifelik makamnn Hz.
Ebubekir’den itibaren nasl bir kimlie
sahip olduunu ortaya koyuyor. Ardndan hilafetin siyasilemesi, Pan-slamc
politikalarn bir parças olmas ve nihayet I. Dünya Sava ve Milli Mücadele dönemindeki önemi üzerinde duruyor. Türk ve ngiliz belgelerinden takip
edilen bir süreç içerisinde, Avrupa ve slam dünyas arasndaki “hilafet diyaloglar” çarpc bir biçimde gözler önüne seriliyor. Ali Satan’n kitap boyunca
bavurduu kaynaklardan çkard sonuç, Ankara’da yeni kurulan cumhuriyetin, hâlen slam dünyasnda etkisi
bulunan hilafet makamn kaldrarak iç
politikada rakipsizlii, d politikada ise
ngiltere’nin errinden uzak olmay hedeedii eklinde.
HALFELK FORMALTE MYD?
Yavuz Sultan Selim’in Hicaz seferi, halifeliin Osmanl’ya geçii olarak yorumlansa da aslnda Selçuklulardan bu
yana “imalde” Türkler, slam’n bayraktarln ve koruyuculuunu üstlenmi görünüyor. Haliyle Hicaz seferi, bir
formaliteden ibaret. Üstelik bu formalite uzun yllar sürüyor. Zira slam dünyasnn halifesi olmak, hutbelerde isminin okunmasndan öte bir anlam tamyor modern zamanlara kadar. Bunda, slam dünyasnn Osmanl’nn belirli bir güce ulamasndan 1800’lere kadar
d tehdide fazlaca muhatap olmamas da büyük etken. Önce Osmanl içinde karklklar meydana geliyor, ardndan Arap milliyetçiliinin yükselii ve
slam dünyasnn farkl kuvvetlerce oraya buraya çekilmesi. Msr’n önce Fransz sonra ngiliz hâkimiyetine girmesi,
Afrika’da Avrupa ülkelerinin kolonyalist
faaliyetleri ve Hindistan’da ngiliz yönetiminin kurulmas, Osmanl’y tarihî bir
role, yanl bir zamanda sokuyor. Abdülaziz ve II. Abdülhamid dönemlerinde,
bu uzak slam ülkelerinden yardm çarlarn iitiyoruz. Milletleraras ilikilerin
çoald, küresel ticaretin ve haberlemenin, haliyle de rekabetin ve çatmann trmand bir dönemde, yani modern çada Osmanl’dan bu taleplere bir
ekilde cevap vermesi beklenecekti. Ancak slam dünyasnn geneli açsndan,
en somut durum Avrupa’nn ve bölgeye
yeni yeni müdahil olan Amerika’nn bu
corafyadaki tehdit oluturan varlyd
ki, Osmanl’nn buradaki varl ile bir
diyalektik oluturacakt. Osmanl corafyasnn gayrimüslim kimlii baskn
olan Balkanlar bölümü, Avrupa’nn görünür destei ile kendi ulus-devletlerini
ina etmilerdi. Anadolu’nun dousunda Ermeniler bunun için mücadele halindeydi. Araplar içerisinde de bu yönde görüler öne süren, Osmanl’ya kar bamszln ilan etmeye niyetli entelektüel bir zümre olumutu.
O srada Osmanl’yla dostluu bulunan Almanya, Pan-slamist ya da Osmanl açsndan baklrsa ttihad- slam denilen politikaya çkarlar ölçüsün-
de destek verse de, Avrupal dier süper güçler Osmanl içindeki ayrlkç hareketleri destekliyordu. Bu yönden halifelik makam, tehlike annda masaya
sürülebilecek, kaybetme fasln kapatma imkân sunabilecek bir enstrüman
olarak görülebilirdi. Öte yandan “slam
dünyas” çoktan parçalanmt ve halkn
yannda baz siyasi gürler Osmanl halifesine sadk olsa da, özellikle entelektüel açdan her kesimde farkl görüler
öne çkmt. Arap yarmadasnda erif Hüseyin, çoktan Osmanl’dan uzaklamt. Afrika, Avrupal devletlerce istila edileli de zaman geçmiti. Bu sebeple denilebilir ki, hilafet hamlesi, I. Dünya Sava’nda ie yaramazd. Elbette etkileri olacakt. Ancak bu tesir Osmanl corafyasnda deil, Hindistan gibi
Osmanl’y uzaktan destekleyen Müslüman ülkelerde gerçekleebilirdi. Zira
yukarda zikredilen diyalektik uyarnca, Osmanl’y deil, ulus-devlet olmay, kendi egemenlik hakkn kullanmay
seçen topluluklar, çoktan Avrupa ile anlamt.
Bu çerçevede, Osmanl’nn çöküünü ve halifelik makamnn ilgasn an-
38
layabilmenin yegâne art, ngiltere’nin
hikâyeye dâhil edilmesi gibi görünüyor. Ali Satan’n Cumhurbakanl
Arivi’nden çkard baz mühim belgelerin yan sra, ngiliz devletinin yazmalarndan baz bölümleri bu süreç içerisinde yaymlamas, meseleyi daha geni dengeler etrafnda deerlendirme
imkân sunuyor. Ancak Osmanl devleti
gibi devasa bir gücün, bu kadar ksa sürede Ankara’ya kadar sktrlabilmesi,
bölünüp parçalanabilmesi, Sultan Vahdettin ve son halife Abdülmecid Efendi gibi gürlerin hemen hiçbir etki gösteremeden Ankara tarafndan azledilebilmeleri, analitik biçimde sorgulanmay
da gerektiriyor. Bilhassa halifeliin kaldrlmasndan sonra yaananlar, iki iddiay akla getiriyor: Ya hilafet tarih boyunca siyaseten hiçbir anlam ifade etmedi
ve yklp gitmesiyle sembolik bir kayptan öte bir ey olmad; ya da bu makamn kaldrlmasna kar tepki gösterebilecek bütün dier unsurlar çoktan baka tercihlerde bulunmulard. kincisini
dikkate aldmzda, Osmanl’nn yklyla, var olduu topraklarda ortaya çkan (bir bakma hâmisiz kalan) devletler ve devlet-alt yaplarn modern tarih
boyunca yaadklar, Osmanl geçmiine
yönelik de çok ey söylemektedir.
BELGELERN AHTLNDE TARH
Ali Satan’n bütün bu olgular inceleme
metodu, konusuna sadk bir tarihçi hassasiyetiyle, kronolojik olarak halifeliin
tedricî kaldrlma sürecinde Avrupa ve
slam dünyasnn konuya dair bak açlarn, tarihî belgelerin ahitliinde, sunmak eklinde özetlenebilir. Haliyle, kamunun istifadesine açlan ngiliz Dileri Bakanl yazmalarndan halifelie
dair ksmlarn, Türkçe ve ngilizce literatürle harmanlann takip edebilmek
mümkün. Bu türlü aratrmalarda klcallara girdikçe kaybolmak ve konudan
uzaklamak sk rastlanan bir durumken,
Satan’n bu hususta maharetli olduunu
teslim etmek gerekir. Öte yandan, konunun kavramsal açdan daha da yaplandrlmaya ve bu esnada farkl tarihsel
uzamlara doru genilemeye ihtiyac
var. ngiliz Dileri Bakanl yazmalar iyi bir balangç.
SANAT
KÝTAP ZAMANI
4 KASIM 2013 PAZARTESÝ
Görmenin ehliletirilmesi: Perspektif
Erwin Panofsky’nin sanat teorisi ve sanat tarihi alanlarnda
üzerine çokça konuulan kitab Perspektif: Simgesel Bir Biçim
dilimize kazandrld. Panofksy, perspektifin görüneni olduu
gibi yanstp yanstmad tartmasndan yola çkyor.
PERSPEKTF: SMGESEL BR BÇM, ERWIN PANOFSKY, ÇEV.: YEM TÜKEL, METS YAYINLARI, 184 SAYFA, 16 TL
E
Süreyya Su
rwin Panofsky’nin Perspektif: Simgesel Bir Biçim adl kitab sanat teorisi ve sanat tarihi alanlarnda çok bilinen
ve üzerine çokça tartlan bir çalma. Kitap hakkndaki tartmalar Panofsky’nin,
perspektif temeline göre yaplan resimlerin görüneni olduu gibi yanstt, bizim gerçekte gördüümüz haliyle eyleri temsil ettii savna itirazyla ilgilidir. Panofsky’ye göre, Rönesans’ta gelimi olan perspektif anlay aslnda eyleri nasl görüyorsak deil, nasl görünmesi gerekiyorsa öyle resmetmeyi amaçlar.
Nitekim Rönesans resminde yansyan
görme biçimi, yava yava modern insann görme alkanln koullandrmtr.
Resim sanatnda perspektif anlay,
üç boyutlu bir dünyay iki boyutlu bir zemin üzerinde temsil etme zorunluluundan domutur. Fakat bu zorunluluk, ayn
zamanda, bizim dünyay görme biçimimizi de disipline eden bir etki yapmtr.
Dünyay bir perspektiften görmek, görsel
sanatlarn ürettii bir söylem haline gelmitir. Dolaysyla perspektif, temsili eylerin “gerçek görünü” biçiminin “doru”
bir yorumu deil; eyleri belirli bir biçimde görme tercihidir. Bu tercih, arlkl olarak tarihsel ve kültürel-politik durumlara
baldr. Çünkü sadece gözlerimizle görmeyiz. Kültürel formasyonun yön verdii zihin de neye nasl bakmamz gerektiini bize söyler. Tarih içinde gördüümüz
eyler, bize kendilerini olduklar gibi sunmak yerine tanmlandklar gibi sunarlar.
Modern insan için Rönesans perspekti,
“dünyann perspekti” haline gelmitir.
nsann görüü böylece tarihsel olarak koullandrlmtr: Sanat bize nasl görmemiz gerektiini öretmitir.
RÖNESANS’A TRAZ
Panofsky, kitabnn birinci bölümünde sanat teorisyenleri tarafndan öteden
beri nesnelliin bir arac veya en azndan
bir ölçüsü olarak kabul edilmi olan Rönesans perspektif sistemini analiz eder.
Ona göre, perspektin inas görenin
görmeyi hangi yollarla belirlediini bize
yanstr. Rönesans resminde tamamen
aklc bir mekânn oluumunu salayan
“merkezî perspektif” çok önemli iki varsaym ima eder: Birincisi, biz tek bir duraan gözle görürüz; ikincisi, görü konisinden geçen düzlem kesiti görsel imgemizin yeterli bir yeniden üretimidir.
Oysa perspektife dikkat edilerek çizilmi
40
bir resmin, retinadaki resimle örtütüünü söylemek pek doru deildir.
Yazar, “retina görüntüsü” ile “görsel imge” arasnda fark olduunu vurgular ve dünyay gözlerimizin gördüü ey
olarak temsil ettii iddia edilen perspektife kar çkar. Perspektif, asl olarak, eyleri belli bir bak açsndan alglanan görüntüyle retinadaki görüntüyü bir tutarak
görmek için, bakn türlü yollarla terbiye edilmesini gerektirir. Tepegözler gibi
tek bir sabit gözle önümüze dosdoru
bakmay art koar. Dier taraftan, kiisel ya da kültürel eilimlerimizin gördüümüz eyi anlamlandrmasna izin vermez. Oysa “retina görüntüsü” bize düzlemde deil, içbükey bir yüzeyde alglanan eylerin ekillerini gösterir. Rönesans teorisyenlerinin sorunu, gözün gerçekte bir düzleme deil de bir kürenin iç
yüzeyine yanstma yaptn hesaba katmadan, düz bir çizginin her zaman düz
olarak alglandn öne süren perspektif
kural dorultusunda hareket etmeleridir.
Oysa perspektif kural gerei, bir resimde
ya da görsel imgede düz çizgiler düz yanstlrken göz onlar eri olarak alglar.
DÜNYAYI TAKLT M, DÜZENLEMEK M?
Panofsky, perspektin retina açsndan
gerçekçi olmadn öne sürdükten sonra
can alc soruyu sorar: Eer dünyadaki
nesneleri gözümüzle eri görüyorsak, neden perspektif kuralna göre yaplm bir
resmin dünyay gerçekte gördüümüz
gibi temsil ettiini öne sürüyoruz? Bu
noktada onun cevab, Foucault’nun Kelimeler ve eyler’de söylediiyle ayndr:
Çünkü kültürümüzün düünce sistemi
bize bunu dayatmaktadr. Perspektif kurallar geometrik açdan ne kadar geçerli
olursa olsun, Panofsky için asl mesele, niçin gördüümüz eyi resmetmek için geometri disiplinini kullanmaya eilim gösterdiimizdir. Görme biçimlerimiz deitii için modern perspektif antik perspektiften farkllamtr. Modern insann, Rönesans resimlerinin temsilî tutarlln kabullenmesi ve perspektif kuralna fotoraftaki gelimelerin de “destei”yle itaat
etmesi, düünce sisteminin dönüümüyle
balantldr. Modern insan, içinde yaad mekân sisteminin, aklc bir düzen adna, düz çizgisel bir ekilde kurulmasn
söyleyen felse bir dünya görüüne sahiptir. Bu dünya görüünün sanatsal ifadesi
olarak perspektif kuralna göre yaplan bir
resim, yalnzca dünyay taklit etme çabasn deil, ayn zamanda dünyay belli bir
tarzda düzenleme arzusunu da yanstr.
BYOGRAF
KÝTAP ZAMANI
4 KASIM 2013 PAZARTESÝ
Zor zamanlarn âlimi Zâhidü’l Kevserî
Dinî ilimlerin kökten deitirilmek istendii bir dönemde hücumlara gösünü siper etmi bir slâm âlimi Zâhidü’l Kevserî. Akif Cokun’un kaleme ald biyografi, bizim corafyamzda yetimesine ramen yeteri kadar tanmadmz Kevserî’nin hayatn, derin tesirler uyandran görülerini anlatyor.
ZÂHDÜ’L KEVSERÎ, AKF COKUN, IIK YAYINLARI, 448 SAYFA
N
AHMET DORU
esilleri birbirine balayan damarlarn neredeyse kopma seviyesine geldii, çok
deil iki kuak öncemizde yaayanlarn binlerce yl önce dünyay terk
etmi gibi olduu farkl bir zaman diliminde yayoruz. Süleyman Çelebi
merhum, Mevlid-i erif’te “Hak Teâlâ
çün yaratt Adem’i/ Kld Adem’le müzeyyen âlemi” diye balayp Nur-u
Muhammedî’nin (aleyhissalatü vesselam) hakiki sahibine ulamasn ne
güzel anlatr. “Mustafa nuru”, Hazreti Havva, it, brahim, smail’in de
dahil olduu (cümlesine selam olsun) bir silsile ile, “ibu resmile müselsel muttasl” atadan evlada naklolur gider. Müselsel yani zincirleme…
Muttasl yani kesintisiz…
Günümüz gençlii ise gökten
zembille inmi yahut aaç kovuunda bitmi gibi el yordamyla sfrdan
kefetmeye çalyor dünyay. Annesinden örendii yüzlerce yln imbiinden süzülmü leziz yemekleri, göz karar el yordamyla kotarveren marifetli ev hanmlarnn aksine, kitaptan tarif alp denemeye çalan tecrübesiz gençler gibi. Piirdii yemein hakiki lezzetine ulap ulamadn bilmesine imkân
yok, çünkü asln tatmam. Lezzetin
püf noktalarn yakalamas zor, çünkü yaplrken görmemi. “Bu yemei erbab yapsa da güzel olmaz, baka tarier deneyelim.” diyenlere verecei cevab yok. Ik Yaynlar’ndan
çkan, Akif Cokun’un kaleme ald
Zâhidü’l Kevserî adl kitab okurken
bunu daha iyi anlyorsunuz.
EBU HANFE’NN SAVUNUCUSU
Erbab elbette tanr, cevherfürûân
cevher kadrini bilir, sözümüz meclisten içeri; Zâhidü’l Kevserî, asrlar
öncesinde, uzak diyarlarda yaam
bir ahsiyet deil. Bizim corafyamzn insan, Düzceli. Öyle uzun asrlar geçmemi ahirete intikalinin üzerinden, vefat tarihi 11 Austos 1952.
“Çerkeziyyü’l-asl”, Kafkas muhaciri bir aileye mensup. Adnn sonundaki “Kevserî” nisbeti, dedelerinin
birinden geliyor. Osmanl devrinde yetimi ulema neslinin son hal-
düünce dünyasn; sonraki ksmlar
ise Te’nibü’l-Hatib’i ve Te’nib’in derin
tesirlerini anlatyor.
Zâhidü’l Kevserî, Osmanl’nn
son ders vekillerinden. Ders vekili medresede eyhülislama vekâleten
ders veren müderris. Sultan Bayezid-i
Velî Han cennetmekân, Bayezid
Camii’ni medresede ders okutulmasn eyhülislama art komu. Zamann eyhülislam Ali Cemâlî Efendi, meguliyetinin çokluundan vakye artn yerine bir baka âlimi vekil klarak yerine getirmi ve bu bir
usul halini alm. Bir anlamda eyhülislam vekili olan ders vekillerinin vazifesi, sadece Bayezid Medresesi’nde
ders okutmak deil. Ayn zamanda
Bab- Meihat’in medrese ve örenci
ilerinden de sorumlular.
FATH’TE YETM DÜZCEL ÂLM
Zâhidü’l Kevserî, 1879’da Düzce’nin
babasnn adn tayan Hac Hasan
köyünde dünyaya kadem basar. Babas da ilim ehli bir zâttr ve Gümühanevi Ahmed Ziyaeddin Efendi’nin
talebelerindendir. Kevserî, Sultan
Hamid devrinde, 1894’te stanbul’a
gelir. Fatih’te derslere balar. Einli brahim Hakk Efendi’den okur.
Hocas vefat edince Alasonyal Ali
Zeynelabidin Efendi’yle yoluna devam eder. Bu arada Gümühanevi
Dergâh’nn o zamanki eyhi Hasan
Hilmi Efendi’den nasiplenir. 28 yanda imtihann vererek Fatih dersiamlar arasna dahil olur.
Bir ara medreselerin slah için
kurulan komisyona seçilir. Bu srada
ttihat ve Terakki ibandadr. Medrese eitiminin süresini ksaltmak,
dinî ilimleri azaltarak Bat’da okutulan ilimlere de yer açmak istemektedirler. Zâhidü’l Kevserî bu istee
kar çkar, baarl da olur. Ama ttihat ve Terakki’nin kara listesine girmitir. Durum tehlikeli hal alnca üç
yl Kastamonu’da hocalk yapar, tekrar stanbul’a döner. 1922 ylnda tutuklama ve suikast gündeme gelince Msr’a hicret eder. Burada vaktinin çounu talebe yetitirmekle geçirir. Geçimini resmi evraklarn Türkçeden Arapçaya tercümesi ile temin
eder. Skntl günler yaasa da ilmî
faaliyetlerinden ücret almaz, teklif
Zâhidü’l Kevserî (1878-1951)
kalarndan. Yetitirdii talebelerden
hal-i hayatta olup ilim nerine devam edenler yaknlarmzda mevcut.
Ve en önemlisi “bakyyetü’s-selef”,
dinî ilimlerin özellikle fkhn kökten
deitirilmek istenmesi rüzgârna
gösünü siper etmi. Her türlü mahlde bunun mücadelesini vermi. Bu
uurda hicret etmi. Aç kalm, açkta kalm, ylmam talebeler yetitirmi. Eserler kaleme alm. mam-
Âzam Hazretlerine ve mezhebine yöneltilen tenkidleri, Hatib elBadâdî’nin iddialar üzerinden cevaplandrd Te’nibü’l-Hatib, bunlardan biri. Daha ziyade ilim erbab
muhatap alnarak yazlan 448 sayfalk Zâhidü’l Kevserî kitabnn yaklak
üçte birlik ksm Kevserî’nin hayatn,
41
edenlere “Bu teklif ettiinizle ahirette vaat edilen karlk bir arada olur
mu hiç?” der.
Halim Çal, kitabn banda
yer alan takdim yazsnda, Zâhidü’l
Kevserî’nin mücadelesini iyi anlayabilmek için yaad yllardaki tartmalara bakmak gerektiini söylüyor. Çal’n verdii bilgilere göre Kevserî’nin yaad yllarda slam dünyas hâlen devam eden
ykmn okunu en kuvvetli haliyle
hissetmektedir. Pek çok Müslüman
mütefekkir, ümmetin bana gelen
felâketlerin sebepleri ve çözüm yollar üzerine kafa yormaktadr. Tasavvufu ve mezhepleri geri kaln sorumlusu saymak en çok kabul gören
yaklamdr. Bu kar çk, mezhep
mensuplarnn taassubuna ve günün
ihtiyaçlarna cevap vermeyen hususlara çareler bulmaktan ziyade onlar toptan ortadan kaldrmaya yöneliktir. Fkh âyet ve hadislerin zahirî
hükümlerine bina eden kitaplar yaymlanmaya balam, dinî ilimleri
temsil eden bütün kurum ve ahslar
eletirilerden nasibini almtr. Yaanan entelektüel kaos, slam’n fkhî
yönüyle snrl kalmaz, itikadî konulara da uzanr. Bu anlay, dinin kaynaklarn ehil olmayan kiilere vererek iin içinden çklmaz noktalara
varmasna sebep olur.
ONU NE KADAR TANIYORUZ?
te böyle bir zamanda mücadele sahasna atlan ve önemli tesirler brakan Zâhidü’l Kevserî’yi yetitii corafyann bugünkü sakinleri olarak ne
kadar tanyoruz? Cevab Akif Cokun veriyor: “Yusuf el-Benurî,
Kevserî için yazd makalesinde,
‘Uzun asrlardan sonra kendi insanlar için Allah’n bir lütfuydu…’ dese
de o, doduu yer, hocalar ve medresesi ile nispet edildii topraklarda
bulamad ilgi ve alâkay, daha çok
slam âleminin geni corafyasnda
bulmutur. Zâhidü’l Kevserî; Suriye
am, Endonezya, Hindistan, Pakistan, Yemen ve Cezayir’de talebeleri
ile ciddi bir alâka uyandrmtr.
Zâhidü’l Kevserî’nin Müslüman corafyada uyandrd alâkay hayatta
iken ve vefatndan sonra hakknda
yazlanlardan anlyoruz.”
TARH
KÝTAP ZAMANI
4 KASIM 2013 PAZARTESÝ
Ah o kât kokan sahaflar...
smail E. Erünsal, Tima Yaynlar’ndan çkan Osmanllarda Sahaflk ve
Sahaflar adl kapsaml çalmasnda, hayatmzdan giderek çekilen, bir
köesinde çay demliinin fokurdad, eski gazete ve dergilerle, renkli
kapakl kitaplarla dolu, kât ve tarçn kokulu sahaf dükkânlarn anlatyor.
OSMANLILARDA SAHAFLIK VE SAHAFLAR, SMAL E. ERÜNSAL, TMA, 584 SAYFA, 50 TL
T
ALÂATTN KARACA
urgut Uyar’n “Yasin Efendi”
adl bir iiri var, stanbul’da
bir sahaf anlatr. Onunla balayalm yazya, hayat en iyi anlatan iirle… Sahaar Çars’nda bir dükkânda
oturur Yasin Efendi. Sabah erkenden
Sultan Selim’den gelip besmeleyle açt dükkânnn önünü sular, süpürür; sahaarn en güzel vaktidir sabah. Kardan
karya yârenlik vakti. Acem çaycdan bir
de çay söyleyip minderli sandalyeye kuruldu mu, gün balar kitap kokan sahaf
için. Elbiseleri tarçn kokar; elinde tesbih, güvercinler için msr, dar, mzrakl
ilmihâl satar. Akam olunca da eski paltosunu giyip Beyazt Frn’ndan bir ekmek
alarak evinin yolunu tutar. iirin sonu
öyle: “stanbul’da bir Yasin Efendi vardr/
Sahaarda bir küçük dükkânda/ Asma çardaklarnn yeillii altnda/ Allah’na ükrederek oturur.”
Bir son devir sahaf Turgut Uyar’n
Yasin Efendi’si. Giderek kaybolan, hayatmzdan çekilen sahaardan biri. O
kitap kokan, bir köesinde çay demliinin fokurdad, eski gazete ve dergilerle, renkli kapakl kitaplarla dolu, hararetli edebî/siyasî sohbetlerin yapld sahaf dükkânlar kayboluyor bir bir…
te onlar, Sahaar Sûku’nda dört yanna dizdikleri elyazmas kitaplar, mushaar, divanlar arasnda küçücük sandklarna bada kurmu sahaar, tarçn kokan sahaf dükkânlarn ele alm
smail E. Erünsal Osmanllarda Sahak
ve Sahaar adl eserinde.
SAHAFLIIN 400 YILLIK TARH
Osmanllarda XVI. yüzylda balayan sahan 400 yllk tarihini; meslein ortaya çkn, sahaarn sosyo-ekonomik
durumlarn, dükkânlarn, kitap ticaretini, yatlar, müzayedeleri, sahaar eyhini, sahaf tellâllarn, kitaplar yangnlardan korumak için alnan önlemleri, müstensihler Osmanl arivlerindeki belgeler nda anlatan akademik bir aratrma Osmanllarda Sahak ve Sahaar. Kitabn yazar Erünsal’n ana kaynaklar ariv belgeleri. Eserden anlaldna göre,
sahaarla ilgili bilgilerin çou, Ksmet-i
Askeriye Mahkemesi’ndeki muhallefat
[ölen kimsenin brakt eyler] defterleri
ile tereke kaytlarndan çkarlm. Erünsal bir yn belgeden hareketle sahaa-
len, mücellitlerin uymas gereken kurallar da dikkat çekici. Hoca daha sonra Osmanl mülkünde, Bursa, Edirne ve elbette stanbul’daki sahak, sahaar ve sahaf
çarlar üzerinde durmu. Ana kaynaklar yine tereke kaytlar, er’i siciller, Batl gezginlerin eserleri. “stanbul Sahaar”
balkl bölümde, Fatih Sultan Mehmet’in
ina ettirdii Bedesten’de (Kapal Çar) sandk ve zaviye denilen dükkânlarda
balyor Osmanl’da sahaarn hikâyesi ve
böylece rakamlar silsilesi, belgeler ordusu,
tablo ve çizelgeler resmigeçidi ve isimler
listesi halinde sürüp gidiyor hikâye. Onca
belgeye ulamak, hepsini okumak zor elbet. Bir meslek erbab ve bir mekân hakknda, daha önce müstakil çalmalar da
yoksa, arivlerden bir hikâye çkarmak oldukça yorucu bir i. Hoca, belli ki tereke
kaytlar ve muhallefat defterleri ile adeta
savam. Emek büyük.
HAYATI ISKALAYAN TARH
rn evlerini, dükkânlarn, ölümden sonra kalan kitaplarn, bu kitaplarn mezat
yoluyla nasl satldn ve özellikle kitaplarn deerlerini belirlemi. Örnein, bu
belgelere göre Osmanl’da en pahal kitaplar mushaar, sonra da srasyla tefsir, hadis, fkh alanndaki dinî eserler. Kitaplarn nadir olmas ve üst mevkilerdeki
ahslarn rabeti, yatlar artran etkenlerden. Bürokratlar ise daha çok yatlar dinî eserlere göre düük olan tarih kitaplarna ve divanlara rabet ediyor. Ama
Erünsal’a göre bazen “bir ev yatna satlan eserler” bile bulunmakta. Muhallefat ve tereke kaytlar dnda, Babakanlk Osmanl Arivi ve Vakar Genel Müdürlüü Arivi’ndeki kimi belgeler ile Batl gezginlerin eserleri de çalmann balca kaynaklar. Bu belgelerden elde edilen veriler nda kitapta istatistik bilgiler sunan tablo/çizelgeler var. Ayrca eserin sonunda belgeler de yer almakta.
rak” denilen kiiler yapyor. Bunlar, kitap
alm satm dnda istinsah ve cilt ileriyle de urayorlar. Ebu Hayyan Tevhidî,
Dineverî, Yakut El-Hamavî, Tirmizî, bn
Nedim ayn zamanda dönemin ünlü verraklar. Badat, Kahire, Mekke, Endülüs, am, Buhara ve Halep’te verraklara, verrak çarlarna, müzayedelere ilikin bilgiler yer alyor kitapta. Müzayedelerde dellâl denilen satclar görev yapyor
ve daha o yllarda dellâllarn dikkat etmesi gereken birtakm kurallar var. Buna
göre, dellâllar dinî bir kitab deerini anlamayacak, kaybedecek kiilere satmamal; ayrca sapk müneccimlerin, mezheplerin kitaplarn, Antere hikâyelerini
ve yalan dolu kitaplar da satmamak gerekiyor. Müslüman olmayan birine mushaf ve dinî kitaplarn satlmas da ho görülmüyor o dönemde. Daha o yllarda sahan/verrakln fukaralk ve mahrumluktan dolay makbul bir meslek olmad
kanaati yerlemi. öyle diyor Ebu Hatem
en-Niaburî bu konuda: “Verraklk makbul olmayan bir meslektir/ Mahrumluktur,
hastalkla dolu bir hayattr.”
Sahan zor ve pek öyle gelir getiren bir meslek olmad bugün de malûm.
Ayn bölümde Abderî’den nakledi-
‘VERRAKLAR’ NE YAPARDI?
Erünsal, özellikle Arapça kaynaklardan
yola çkarak ilkin Ortaça slam dünyasndaki sahaara ve sahaa ilikin bilgiler veriyor. Bu giriten anlaldna göre,
Ortaça slam dünyasnda saha “ver-
42
Ama, maalesef, okuru onca belge, tablo,
isim ve rakam arasnda sahaar çarsn, bir sahaf dükkânn, bir sahaf dolabn, bir sahaf simasn, bir müzayede sahnesini göremiyor; sahaf dükkânlarnn o
kendine has kokusunu duyamyor. Belgeler, rakamlar, isimler ve istatistik tablolar hayatn önüne geçmi. Münif
Fehim’in çizdii o canl, scak, hayat dolu
kapak resminin arkasnda heyecansz bir
dil, souk rakamlar, bir sürü sahaf ismi
ve istatistik bilgisiyle karlaacaksnz.
Oysa her eyden önce böyle kitaplarda görsellik önemli. Sahaar çarsnn
eski ve yeni fotoraar, resimleri, sahaf
dükkânlar, çardaki dolaplar ve zaviyeler, çeitli simalar, müzayede sahneleri,
en önemlisi sahaardaki kitaplar bir ekilde görsel olarak yer bulmalyd kitapta. Dorusu, çardaki “dolap”larn ne
olduunu anlayan bile zor bulunur bugün. Kaynaklar arasnda hatralara, özellikle eski stanbul’a ait hatralara ve eski
süreli yaynlardaki sahaarla ilgili yazlara da yer verilmeliydi.
Eksikliklerine ramen, sahan, sahaflar çarsnn kapsn aralad Erünsal, onca
belge ynn okudu, tasnif etti önümüze
koydu. Yapt i yorucu ve takdire ayan.
imdi belgelerle hemhal olan Erünsal
hocann açt sahaf dükkânlarnn kapsndan içeri girecek, sahaarla hemhal
olacak bir yar air/yar tarihçiyi veya
“tedirgin bir tarihçi”yi bekliyoruz.
ROMAN-R
KÝTAP ZAMANI
Büyü ülkesinin çocuklar
J
4 KASIM 2013 PAZARTESÝ
Klasik iir okumalar
Time dergisinin kitap eletirmeni Lev Grossman’n,
yaymland 2009 ylndan beri hayli ilgi uyandran
Büyücüler adl roman Türkçede. Kitap, büyü ile gerçek
hayat arasndaki çelikiler üzerine kurulu.
Aynada Gizlenen Güzel, klasik Türk iirinin 14. asrdan 19.
asra kadar olan serüvenini gazeller üzerinden erh
usulüne göre yorumluyor. Ünlü airlerin yan sra pek söz
konusu edilmeyen airler de yer alyor çalmada.
BÜYÜCÜLER, LEV GROSSMAN, ÇEV.: LKER SÖNMEZ, PEGASUS YAYINLARI, 416 SAYFA, 24 TL
AYNADA GZLENEN GÜZEL, MAHMUT KAPLAN, ETKLEM YAYINLARI, 224 SAYFA, 8 TL
SA DARAKCI
oseph Conrad, “Sanat olmak iddiasndaki roman
insann duygu yapsna hitap etmeli.”
derken, böylesi bir hitabn etkili olmasn duyu organlaryla tanan bir izlenim meydana getirmesine balar.
Her roman ayr bir dünya ise okuyucu bu dünyann eiinden admn att andan itibaren olan bitene inanmaya razdr. Söz konusu roman fantastik bir dünyadan bahsediyorsa yazarn olduu kadar okurun da ii zordur. Time dergisinin kitap eletirmeni Lev Grossman’n imzasn tayan
ve yaymland 2009 ylndan beri
hayli ilgi uyandran Büyücüler, yazarn Türkçeye çevrilen ilk roman. Kitab, “Harry Potter nevzuhur, Yüzüklerin Efendisi anlalmas zor” deyip ‘sihirli dünya’yla bir türlü ba ho olmam biri olarak, aray düzeltme vesilesi
olur düüncesiyle okumaya baladm.
FANTASTK EDEBYATA GÖNDERMELER
1930’lu yllara damgasn vurmu çocuk kitab Fillory ve Ötesi’ni tüm yatlar gibi okumu fakat onlardan
daha çok etkilenip kendini büyücülüe kaptrm Quentin, Brakebills Büyü
Eitimi Üniversitesi giri snavlarna
davet edilir. Sadece üstün zekâl örencilerin kabul edildii okulda snf
atlayacak kadar baar gösterir. Kimsenin yerini bile bilmedii okul ise gizemli varl ile adeta sakl bir bahçedir. Örencilerin kimi zaman klostrofobik atmosferinden skld, çou
zaman da tatilden dönüü adeta iple
çektikleri bir yerdir. Bata Yüzüklerin
Efendisi olmak üzere Harry Potter, Alice Harikalar Diyarnda gibi türün baat örneklerine göndermelerle ilerleyen roman, farkl uzunlukta dört kitaptan oluuyor. lk bölümde olaylar
Quentin’in en yakn arkadalar Alice,
Penny, Richard, Jane ve Eliot’n okul
yaamn konu ediniyor ki, gençlik dizileri kvamnda bir bölüm. Hayatta
bir amaç aray, mutluluun peinden koma ve bulunca kymetini bilmeme, sahte bir özgürlük ortam gibi
konular var bu sayfalarda. Arkadalar
üçüncü snfa geldiklerinde ise savunma büyü sistemlerini etkisiz hale getirip içlerinden birini öldüren bir yaratk belirir. O günden sonra iler eskisi gibi yürümez. Gerçek risk gerçek büyüleri eitimin bir parças kl-
H
m, sakl bahçe imdi türlü büyülerle müstahkem mevkiye dönümütür.
Okuldan baaryla mezun olan örencilerin ne istedikleri belli deildir
ama ölesiye kaçndklar ey, mutluymu gibi yaayan gerçek dünyadakiler gibi olmaktr. “Gün boyu manasz
eyler yapp birbirimizden nefret ederek ölmeyi beklemeyelim.” der Alice.
Çünkü gerçek yaam onlar için çorak
topraktan farkszdr. Bekledikleri frsat
ayaklarna gelir: Fillory’nin gerçekliine dair delilleri takip ettiklerinde kendilerini amansz bir mücadelenin içinde bulurlar. Fiziksel büyü alannda
uzmanlaan Quentin, en çalkanlar
Alice, doutan yetenekli Eliot, eziyet
görerek büyüdüü için etrafn ezmeye meyyal Jane ve geç ama iyi örenen
Josh, ustalklarn gösterebilecekleri
frsat nihayet bulmulardr. Fillory’de
karlarna tekrar çkan yaratk ise aslnda çok iyi bildikleri biridir.
Yakup Öztürk
oca Dehhani ile balatlan, 19. asrn sonlarna doru Encümen-i uara tarafndan
son örnekleri verilen klasik Türk iiri,
edebiyatmzn Batllama serüveniyle birlikte büyük bir taarruza terk edilir. Bu iir, Tanzimat devrinde, yeninin eskiyi mahkûm etme kaydna uygun olarak özellikle Namk Kemal ve
daha sonralar krini deitirse de Ziya
Paa eliyle reddedilir. 1888 tarihli Celâl
Mukaddimesi’nden bugüne yaklak 130
yldr klasik Türk iiri marazi bir yapym gibi gündemde tutulur. Bu kimi zaman ideolojik sebeplerle kimi zaman
milli duygularla yaplr. Hayattan kopuk,
zevk ü safa içinde, caize miktarnca üretilen bir iir olduu propagandas bugünün okurunda, hatta entelektüelinde temelden bir reddiyeye dönümütür.
16. asrda Osmanl snrlarnn genilemesiyle beraber artk Türk dili küçük bir
corafyadan bir imparatorluk corafyasna ulam, bu nispette de zenginlemitir. Bu zenginlik Farsça, Arapça gibi dillerin imkânlarn Türk iirine tamtr. Bugün yöneltilen en büyük eletiri, klasik
iir dilinin bu asrdan itibaren anlalmaz
olduu üzerinedir. Oysaki modernleme dönemlerinde ortaya çkan Fikret’in,
Cenab’n iiri daha sentetik bir dille örülmütür; buna ramen Osmanl’nn son
dönemini anlamak adna Fikret’in “siyasi” iirlerini okumak zaruridir.
NSAN NÇN GERÇEKLKTEN KAÇAR?
Roman, büyü ile gerçek hayat arasndaki çeliki üzerine kurulu. Bir insan
niçin ayaklarnn bast gerçeklikten
kaçar sorusunun cevab kahramanlarn
kiiliklerinde sakl. Huzursuz, büyüyü
güç için mi bilgi için mi istediklerinde
kararsz ve uyumsuz karakterlerin bitmek bilmez iç skntlar romana nüfuz
etmeyi zorlatryor. Kitapta elenceli
bulduum yerlerden birinden bahsetmeden geçmeyeyim: Çarlnca bir ku
gibi havalanp gelen kitaplarn anlatld enteresan kütüphane projesi. Bir
yerden sonra söz dinlemeyen kitaplar
ya oradan oraya uçarak harap oluyor ya
da ulalmaz bir yerde kalyor.
Tercihini Lewis Carrol’dan yana
kullanan Borges, “Bir kitap okurken
içine giremiyorsanz her ey anlamszdr.” derken Yüzüklerin Efendisi yazarnn gerçek bir hayal gücünden yoksun
olduunu ima ederek sözü “uzattkça
uzattn” söyler. Kitapta kahramanlardan biri Fillory ve Ötesi roman için,
“Baka kitaplarn vaat edip çou zaman yapmad eyi yapyor; insan
olduu yerden daha iyi bir yere tayordu.” demiti. Bu kitap için ayn eyi
söyleyebilir miyiz bilmiyorum ama
duygularn tam anlamyla yerini bulamad, kahramanlarla özdelik kurmakta zorlanlan, hayal gücünden ziyade akln egemen olduu, dolaysyla
duygularmza tam anlamyla hitap
edemeyen bir metin çkm ortaya.
R, KELMELERN ÖTESNDE
iirin yaps dier edebi türlerle benzerlik göstermez. iir kadar iir okuma eylemi de kutsaldr. iir, muhatabndan
ceht bekler. Anlalabilirlik sadece sözlük desteiyle varlabilen bir nokta deildir. 1950’lerden sonra Türk iirinin en büyük hamlesi olan II. Yeni, sözlüe muhtaç olunmadan okunabilecek ama imge
dediimiz sembolleri çözmeden anlalmas mümkün olmayan bir iirdir. Üstelik klasik Türk iirinin bütün airleri müterek bir anlam dünyas içerisinde yazarken II. Yeni’nin her bir airi kendi kelime dünyasn üretmektedir. Velhasl, iir
kelime anlamlarnn çok daha ötesinde
karmak bir yapya sahiptir ve okurundan kültür birikimi bekler. Klasik Türk iiri gibi kaynan Kur’an- Kerim’den, hadis, siyer-i Nebi, slam ve dinler tarihi gibi
pek çok derinlikli ilimden alan bir iiri anlamak için iirin zahirî unsurlarn tespit
etmek yeterli deildir. erh ilminin ortaya
44
çkn da burada aramak gerekir.
Prof. Dr. Mahmut Kaplan’n Aynada Gizlenen Güzel adn verdii son kitab
da 14. asrdan itibaren klasik Türk iirini, önemli airlerin gazellerini erh ederek Batllamann eiine kadar getiriyor. Her asrn belli bal airlerinden örneklerle bütün bir klasik iir birikimini
ortaya koymay hedeeyen Aynada Gizlenen Güzel, klasikle modern arasna giren büyük hafza boluunun tamir
edilmesine katk salama amac tayor. Bugün özellikle dil devrimiyle beraber dilin altnn oyulmas, bir asr öncesi öyle dursun, on yllar öncesinde yazlan metinlerin anlalmasn güçletiriyor. Devrim her ne kadar iin bahanesi olsa da eskiye hücum için güven veren bir darbeydi. Bunu kullanmay baarabilenler Türk edebiyatnda çatlaklar
oluturdular. Kelime bilgisinin zayna bir de mazmun denilen sembol kümelerinin manas eklenince iiri anlamak ve ondan zevk almak güçleiyor.
100 TEMEL ESERDEN
Mahmut Kaplan, Aynada Gizlenen Güzel
ile klasik iiri anlamann imkânlarn aryor. Ele alnan her gazel önce günümüz
Türkçesine çevrilmi, ardndan beyitler
numaralandrlarak erh edilmi. Bunun
öncesinde okurun anlamakta güçlük çekecei düünülen kelimelerin anlamlar verilmi. 14. asr airi Ahmedî ile balayan eser, 18. asr airi, eyh Galib’in de
dostu Esrar Dede’nin iiriyle sonlanyor.
unu da ilave edelim: Aynada Gizlenen Güzel, saygdeer profesörlerimiz
Mehmet Kara ve Mahmut Kaplan’n
danmanlklarn yürüttükleri 100 Temel Eser kitaplar arasndan çkt. Bu seride Beydeba, eyh Sadi, Yunus Emre,
Ahmet Haim gibi edebiyatn güçlü
isimlerinin eserleri de bulunmakta.
TARH
KÝTAP ZAMANI
4 KASIM 2013 PAZARTESÝ
Medreselerden günümüze: Eitimin uzun tarihi
Yldz Teknik Üniversitesi öretim üyelerinden Mustafa Gündüz’ün hazrlad
Osmanl Eitim Miras: Klasik ve Modern Dönem Üzerine Makaleler adl
çalma, bugüne kadar hep ihmal edilmi eitim tarihimiz hakknda bir boluu dolduruyor. Kitap eitim tarihimizi kuatc bir bakla görmeyi salyor.
OSMANLI ETM MRASI, MUSTAFA GÜNDÜZ, DOU BATI YAYINLARI, 556 SAYFA, 24 TL
E
CEM MERT
itim toplumlarn deer
yarglarn, bilgi ve beceri birikimlerini yeni kuaklara aktarmak amacyla gerçekletirdikleri etkinliklerin toplamdr. M. Ö. 5. yüzylda Platon, ideal devletinde yönetim görevini eitimde en baarl olanlara teslim
ediyordu. Ona göre devletin en önemli ii eitimdi. 13. yüzylda Akinolu Thomas, akl ile inanc eitimin badatracan düünüyordu. 17. yüzylda ise kilisenin ve devletin otoritesine kar bireysel özgürlüü savunan John Locke, insan zihninin douta bo bir levha olduunu öne sürüp eitim sürecinde deneyimin ve duyu alglarnn arlnn önemini savundu. Bu tutum yeni bir bilimin
ve eitim anlaynn belirgin hale gelmeye baladnn da iaretiydi. Aydnlanmann aklc ve nesnelci eitim anlayna kar J. J. Rousseau’nun temsil ettii romantik doalc görü geliti. Rousseau aklclk, bilinçlilik, denetim, nesnellik gibi deerleri reddediyor, romantizmi,
sezgisel kendindenlii, özgürlüü, yalnl ve öznellii savunuyordu. 19. yüzylda
ABD’de egemen felsefe akm durumuna
gelen pragmatizm, bu ülkede eitim anlayn da biçimlendirdi. Akmn en ünlü
eitim kuramcs John Dewey’e göre insann inanç ve davranlar gelenek ve
göreneklerle deil, sorunlar çözmenin en
iyi yolu olan örgütlenmi zekâ yöntemiyle belirlenmeliydi. 20. yüzylda çok etkili
olmu davransalclk akm, insan özgür bir nesne olarak gören geleneksel anlay reddederek, insan davrannn bilimsel bilgilerle kumanda edilmesi hedeni ortaya att. B.F. Skinner’n kuramsallatrd bu davran mühendislii Martin Buber gibi varoluçu eitim kuramclar tarafndan tepkiyle karland. Bat’da
eitimle ilgili tartmalar çeitlenerek sürüyor. Peki, bizde durum nedir?
MEDRESELERDEN MEKTEPLERE
Türklerin Müslüman olma sürecinde, ikisi de ç ve Ön Asya Türk devleti olan Karahanl ve Gazneli devletleri eitim kurumlarna önem vermilerdir. Karahanllar devrinde temel bir slami eitim kurumu olan medrese kurulmu ve gelitirilmitir. Müslümanlar açsndan ilim ve sanatn parlak olduu bu dönemde Farabi,
bni Sina, Biruni gibi öncü ilim adamlar
dir. Medresenin kendi sisteminden kaynaklanan birtakm bozukluklarnn olduu, örnein aklî ilimlerin bçak gibi kesilip atld tezi çok tutarl olmayp çökü
ideolojik, siyasal ve sosyal deiimlerin
sonuçlarnda aranmaldr. Osmanl-Türk
modernleme sürecinde devlet akl önce
kendi öz yapsn farkllatrmaya giriti.
Bunun için en ilevsel araç eitim kurumlaryd. Bat etkisindeki bu dönemde Osmanllar hem deimek hem de kendileri
gibi kalmak gerilimini devaml yaadlar.
yetimitir. Selçuklular döneminde medreseler gelitirilmi, ahilik gibi yaygn, atabeylik gibi özel saylabilecek eitim kurumlar ortaya çkmtr. Bunun yannda büyük slam düünürü Gazali’nin Selçuklu medreseleri üzerinde etkili olduu
ve medresenin devlet ile sk ilikiler içine girmesi sonucu sivil karakterinin zayad söylenebilir. Osmanllara kadar
Turul Bey, Nizam’ül Mülk, Mevlânâ,
Yunus Emre, Hac Bekta, Âk Paa gibi
önder eitimcilerin eitimin kurumsallamas ve köklemesi adna çok büyük
ilevleri olmutur.
Osmanllarda beyt’ül hikme, cami,
mektep, zaviye ve kütüphane vakf kültürünün ürünü olarak deerli birer eitim kurumu kimliine kavumutur. Klasik dönemin, sbyan mektebinden medreseye, tekkeden enderuna kadar çeitli
eitim kurumlaryla eitimin hem çok iyi
düzenlendii hem de sosyal hayat bütünüyle kuatt bir dönem olduu söylenebilir. 17. yüzyldan itibaren Bat düüncesindeki büyük deiim dalga dalga tüm
dünyaya yayld. Medresenin gerilemesi ve zaman içinde çöküü büyük ölçüde bu deiime cevap verememesinden-
HMAL EDLEN ALAN: ETM TARH
Türkiye’de genelde eitim bilim, özelde ise onun bir alt dal olan eitim tarihi,
üzerine en az çallan alanlardan. Eitim
tarihinin disiplinler aras bir alan olmas,
karlatrmal eitim tarihi çalmalarnn
hemen hemen hiç bulunmamas, alan
aratrmalar için iyi bir Osmanlca, Farsça, Arapça bilgisine sahip olma gereklilii gibi zorluklar Türk eitim tarihi çalmalarnn azlna gerekçe olarak gösterilebilir. Mustafa Gündüz’den örendiimize göre, bugüne kadar Türk eitim tarihi temal ne tek bir sempozyum ya da
kongre düzenlenmi, ne de bir dergi ç-
47
karlm. Bu bilgi bile alandaki boluu
gösterip ihtiyacn ne kadar fazla olduunu ortaya koyuyor. Osmanl Eitim Miras/ Klasik ve Modern Dönem Üzerine Makaleler isimli kitap bu sebeplerle çok önemli
bir eksiklii tamamlyor. Kitab hazrlayan
Mustafa Gündüz, Yldz Teknik Üniversitesi Eitim Fakültesi’nde öretim üyesi. Kitap üç bölümden oluuyor. Birinci
bölümde yazar, Osmanl klasik döneminin ve Cumhuriyet’e kadar olan modernleme sürecinin eitim tarihini kapsaml
denebilecek bir ekilde anlatyor. Burada
bütünlüklü bir özet veren Gündüz, alan
dndaki okuyucuyu da konunun içine
çekiyor. kinci bölümde Türk eitim tarihi alanndaki baz kaynak metinlerin derlendiini görüyoruz. Derlemeye alnan
makaleler daha çok 16. yüzyl ve 20. yüzyl aras eitim meselelerini entelektüel
düzeyde konu edinen aratrmalar. Shahab Ahmed ve Nenad Filipoviç tarafndan telif edilen ilk makale, I. Süleyman
dönemi medrese programn inceleyip
medrese ilim literatürü, eitim ve iktidar
ilikisi ve eitimde merkezileme meselelerini ele alm. Suraiya Faroqhi “16. Yüzyl Sonlarnda Osmanl Ulemas Arasnda
Sosyal Hareketlilik” isimli makalesinde
dönemin ilmiye snfnn sosyo-kültürel
analizini yapyor. Richard Chambers, Ahmed Cevdet Paa’y ve eitim anlayn
irdelemi. Bir dier aratrmac Benjamin
Fortna “Osmanl mparatorluu’nun Sonunda Eitim ve Biyogra” makalesinde
Halit Ziya, Mehmet Akif, evket Süreyya, Semiha Ayverdi gibi eitimcilerin biyogralerinden hareket ederek dönemin
eitimini anlamaya çalm. Fortna’nn
dier makalesi de “Son Dönem Osmanl Seküler Devlet Okullarnda slam
Ahlâk”. Bu bölümün son makalesi Frank
Stone’un “Çada Türk Eitim Düüncesinin Geliimi”.
Kitabn üçüncü bölümünde Osmanlcadan çevrilen yazlar var. Ahmet Hikmet Müftüolu, Lüt Efendi, Ziya Paa,
Muallim Cevdet, Emrullah Cevdet, Namk Kemal gibi eitimcilerin özgün, kuatc, temsil kabiliyeti yüksek makalelerini içeren bu bölüm özellikle lisansüstü
örencileri için kaynak niteliinde. Osmanl Eitim Miras, alan çalmalar
için çok önemli bir bavuru eseri olmann ötesinde eitim üzerine düünen,
eitim tarihine merak duyan herkesin
ilgisini çekmeye aday.
TARH
KÝTAP ZAMANI
Osmanllar içinde iki ngiliz
4 KASIM 2013 PAZARTESÝ
Bütün darbelerin anas
Ian Lyster’n 2010’da Among the Ottomans (Osmanllar Arasnda)
ismiyle yaymlad, babaannesine ve babasna ait günlükler
Doan Kitap tarafndan Türkçeye kazandrld. Kitap, ubat
1916-Aralk 1918 arasnda dünya savann etkilerini betimliyor.
2012 ylnda aramzda ayrlan tarihçi Ylmaz Öztuna’nn Bir
Darbenin Anatomisi adl kitab ilk basksn 30 yl akn süre
önce yapmt. Yeni basmyla okura ulaan eser, “bütün darbelerin anas” 1876 darbesinin çarpc hikâyesini anlatyor.
OSMANLILARIN ARASINDA, IAN LYSTER, ÇEV.: KUTLU AKALIN, DOAN KTAP, 182 SAYFA, 16 TL
I
KEMAL SUSKUN
an Lyster isimli bir yayncnn, 2010’da Among the Ottomans (Osmanllar Arasnda) ismiyle yaymlad, babaannesine ve babasna ait günlükler Doan
Kitap tarafndan Türkçeye kazandrld. Londra doumlu olan Ian Lyster,
stanbul’da büyümütü. Büyükbabas savatan önce Osmanl Bankas’nda
çalyordu ve ailece stanbul’da yayorlard. Savala birlikte aile bireyleri Avrupa’nn çeitli yerlerine dalacakt. Ancak Ian Lyster’n babaannesi, hastal sebebiyle seyahat edemeyecek olan annesiyle beraber Osmanl mparatorluu’nun bakentinde kalmaya mecburdu. Pera’da yaayan Marie Lyster, sava ortamnn getirdii doal kstlamalar dnda iyi artlarda yaamt. Öyle ki, Ian Lyster günlüklerle ilgili deerlendirmesinde, “Acaba
bu tavr Kur’an- Kerim’in ‘misarler’e
müsamaha ve misarperverlik gösterilmesini öütleyen ayetlerinden mi
kaynaklanyordu?” diye sormaktan
kendini alamyor.
Marie Lyster’n ubat 1916’dan Aralk 1918’e kadar tuttuu günlük ve
Henry Lyster’n savatan yllar sonra
yazd hatralar; Enver Paa’dan Mustafa Kemal’e, Avrupa’nn iç çekimelerinden stanbul’daki yabanclarn ve
gayrimüslimlerin durumlarna, savan asker-sivil bireyler üzerindeki ypratc etkilerinden kendi bana ayakta
kalmaya çalan bir kadnn iç dünyasna uzanan tarihî bir panorama.
SAVALA GEÇEN YILLAR
Marie Lyster, 1916’nn 29 Ekim’inde,
günlüüne öyle yazyor: “1917 ylnn tamamnn savala geçecek olmas
herhalde imkânsz.” üphesiz bu tahminin arkasnda, ubattan ekime kadar geçen sürede ahit olduu, etraftan
duyduu hadiselerin sradan insanlar için tahammül snrlarn zorlamaya balamas yatyor. Ekonomik artlarn hzla kötüye gitmesi, Marie Lyster’
bu yllarda eve mahkûm ediyor. Günlüün önemli bir ksm, ev ekonomisinin nasl döndürüldüüne ayrlm.
Geri kalannda da çounlukla gazetelerde okuduu haberleri, savan genel
gidiatn, ailesiyle ilgili kayglarn, dinî
duygularn ve az saydaki tandklarnn hallerini izlemek mümkün. 14 Ha-
BR DARBENN ANATOMS, YILMAZ ÖZTUNA, ÖTÜKEN NERYAT, 480 SAYFA, 25 TL
D
ziran 1917’de öyle yazm: “Etsiz bir
mönüyle idare edebileceimi hiç hayal
edemezdim ama görüyorum ki mümkünmü.” Osmanl Bankas çalanlarnn o dönemin stanbul’unda hatr saylr bir maa aldklar düünüldüünde, Marie Lyster’n, evin odalarn kiralayarak, çocuklarnn ve kocasnn eyalarn satarak, piyano ve ngilizce dersleri vererek geçinmeye zorlanmas onu böyle bir günlük yazmaya iten sebepler arasnda gösterilebilir.
Sava, Müslümanlarn ekonomik durumunu da hayli kötü etkiliyor. 9 Temmuz 1917’de, “Caddeleri imdi Müslüman kadnlara süpürtüyorlar. Birinin çok düzgün ipek bir feriye taktn gördüm. O zavalllar da acnacak
haldeler.” kayd düülmü. Günlüklerin en ilginç taraf, yllar sonra tarih kitaplarnn siyasi analizler olarak ortaya
koyduu birtakm ülkeler aras ilikiler
ve iç siyaset meselelerinin, günlük sohbetlerde konu edilmi ve öngörülü baz
yorumlar yaplm olmas. Sözgelimi,
savan sonlarna doru hemen herkes
Enver Paa’nn Almanlarla yaknlnn
onlar bu hale getirdiini dillendiriyor.
arbe 31 Mays’ta yaplacakt ancak Süleyman Paa’nn sraryla 30 Mays sabahna alnd. Paa güne domadan,
saat 4’ü 34 geçe saray kuatlarak Sultan Abdülaziz’in kaldrlmas plannda
direndi. Veliaht Murat Efendi’ye haber
verilmedi. Süleyman Paa, 300 Harbiye örencisi ve stanbul’a yeni gelmi
Suriyeli Arap bölükleriyle Dolmabahçe Saray Harem Dairesi’nin kapsna ulat. Arkasnda sadece birkaç subayla bir bölük asker vard. Üç ktada
12 milyon kilometrekareye hükmeden
bir sultann kapsna ulamak ite bu
kadar kolayd. Süleyman Paa, Darüssade Aas Cevher Aa’ya “Aa Efendimiz, millet Sultan Abdülaziz Han’n
il ve hareketlerinden memnun deildir. Millet kendilerini hal etti (tahttan
indirdi). ahs- hümâyunlarna kar
bir garaz ve suikasdimiz yoktur. Kendilerini Topkap Saray’na götürmeye memurum. Lütfen kendilerine derhal bildiriniz.” dedi. Ve böylece Sultan
Aziz tahttan indirildi.
ESRARLI BR KMLK
BR SAAT CAN ÇEKT
BRAHM DOAN
Sultan Abdülaziz, Hüseyin Avni
Paa’nn emriyle önce Topkap Saray’na, daha sonra Fer’iyye
Saray’na getirildi; daryla irtibat kesildi. 100 altn maala okuma yazma
bilmeyen üç bahçvan pehlivan, sultann tutulduu sarayda ie konuldu.
Ancak bu kadar yüksek maa, saray
korumak için deil Sultan Aziz’i öldürmek içindi. Harem aalarndan Reyhan Aa, Yldz Mahkemesi’ndeki sorgusunda, “Padiahn arkasndan dahi
Fahri Bey tutmakta idi. Mehmed Aa
ile Cezayirli Mustafa dizlerinden tutmakta olduklar halde, dier Mustafa Çavu dahi Avrupa’dan gelen beyaz sapl ufak neter (ustura) gibi çak
ile padiahn kol damarlarn kesmekte olduunu gördüm.” diyordu. Sultan
Abdülaziz’in her iki kolunun damarlar kesilmiti ancak ölümü bir saat kadar sürdü. Hüseyin Avni Paa, olayn
üzerinden 15 dakika geçmeden saraya
geldi ve hiçbir doktorun müdahale etmesine izin vermedi, sultan can çekierek vefat etti.
Serasker denilen; Savunma Bakanl, Genelkurmay Bakanl ve Kara
Kuvvetleri komutanln yapan Hüseyin Avni Paa ile Mithat Paa’nn ba-
Marie Lyster’n annesi, 1871’de, bir dönem Msr Hidivi Mehmed Ali Paa’nn
donanma danmanln da yapan ve
o srada Lloyd Sigorta irketi’nin stanbul liman sorumlusu olan Yüzba
Henry Newbolt ile evlenmi. Yani Ian
Lyster’n babas, Marie Lyster’n olu
Henry Newbolt Lyster’n isim babas.
Çanakkale cephesinde balayan askerlik maceras, Yunanistan, Fransa, Bulgaristan, Romanya gibi ülkelerde devam ediyor. Henry Lyster, Edirne’de
ükrü Paa ve Cafer Tayyar Paa’yla çalyor, ardndan Sakarya’da Yunan ordusuna destek olurken smet Paa’yla
tanyor. Orduda rütbe alamad halde istihbarat birimleri arasnda dolap duruyor. Ian Lyster’n u cümleleri, babasnn kimliini esrarl hale getiriyor: “Geçici yüzba bile olsa, henüz
temen rütbesine sahip babamn üstlendii sorumluluklar artc buluyorum. Dou Trakya’da Britanya’nn askeri temsilcisiydi. Franszlar onun Bat
Trakya’daki muadili olarak bir general
atamlard.”
Henry Lyster’n hikâyesi, annesinin savala ilgili sivil tutanaklarn
bütünlüyor.
48
nda olduu cunta, bir darbeyi ‘millet’
için yaptn ilk defa o zaman savundu. Ve ondan sonraki neredeyse bütün darbelerde benzer gerekçeler kullanld. Halbuki darbecilerin 63 kiiden
ibaret olduu daha sonra ortaya çkacakt. 1876 ylnda yaplan Türk tarihinin ilk planl darbesi 1909, 1960, 1971,
1980 veya 28 ubat diye adlandrdmz 1997 ylndaki darbelere örnek tekil edecek ve darbeciler her darbenin
millet adna yapldn söylemekten
çekinmeyecekti. 1876 ylnda açlan bu
felaket kaps bir daha kapanmad. Hayalperest subaylarn millet adna yaptn savunduu darbelerin neticesinde,
imparatorluk 50 yldan daha ksa sürede parçalanp içe kapand.
BÜTÜN DARBELER ONU TAKLT ETT
2012’de vefat eden tarihçi Ylmaz Öztuna, Bir Darbenin Anatomisi adl kitabnda, Sultan Abdülaziz’e kar planlanan Türk tarihinin bu ilk darbesini,
Sultan’n tahttan indirilmesini ve öldürülmesini her boyutuyla anlatyor. lk
basksnn üzerinden 30 yl akn bir
süre geçmesine ramen esere gösterilen ilgi, bugünü anlamann yolunun tarihi örenmekten geçtiini ortaya koyuyor. Bir Darbenin Anatomisi, 1876
darbesinde önce eylemin kiilerini arka
planlaryla ve bu kiilerin aralarndaki
ilikilerle tantyor. Bunu padiahn
tahttan indirilmesi ve öldürülmesi süreci takip ediyor. Olaylar bir hikâyecinin
akc üslubuyla anlatlyor, her olay
okuru skmadan, tarafgirlikten uzak
ekilde yerli yerine oturtuluyor. Kar
eylem ve yarglama süreci de tafsilatl
ekilde yer alyor kitapta. Ayrca satr
aralarnda imparatorluun dönüümünü, dünyadaki yerini de görmek mümkün. Dönemin ahitlerinin ve konuyu
inceleyen tarihçilerin yazdklarna da
yer verilmi. Prof. lber Ortayl, “Tabu
saylan birçok noktasnn üzerine srarla yürümü.” dedii, kendisinin de tarihçi olmasna etki eden Ylmaz
Öztuna’nn kitab için u ifadeleri kullanyor: “Sultan Abdülaziz’in intihar
gibi bir efsane, onun tenkitleriyle yeniden gündeme gelmitir.” Vefatndan
önce görütüümüz Ylmaz Öztuna da
1876 darbesi için öyle diyordu: “Bütün
darbelerin anas o, üstad o. Bütün darbeler 1876 darbesini takliden yaplmtr Osmanl ve cumhuriyet devrinde.
1909, 1912-1913 darbesi, cumhuriyet
devrindeki darbeler…”
ÇOCUK
KÝTAP ZAMANI
Cami dört mevsim arkadam
Çocuk edebiyatnn usta kalemlerinden Mustafa Ökke Evren,
Nar Yaynlar’ndan çkan Arkadam Cami adl romannda çocuklarn cami ile arkada olduu zamanlar anlatyor. Kitapta, küçük
Cemil’in yaz kuran kursu maceralarn okuyoruz.
ARKADAIM CAM, MUSTAFA ÖKKE EVREN, NAR YAYINLARI, 169 SAYFA, 7.50 TL
MUSA GÜNER
imdi çocuklarn camilerle arkada olduu vakitteyiz. Sanrm ihtiyarlarn namaz vakitlerinde çocuklar camiden kovaladklar dönemler geride
kald. Mabette gençler çoaldkça saflar sklat, aralara giren çocuklara artk kimse huzur bozucu minik yaramazlar gözüyle bakmyor. Artk küçük
eller de kubbelere bakarak duaya açlyor, kubbeler küçük kalplerden doan büyük dualara bakp gülümsüyor.
Bir vakitler camiler çocuklar için biraz
ürkütücü bir yerdi sanki. Gerçi o zamanlar da caminin çocuklar için güzel
yanlar yaz Kur’an kurslarnda yaanrd. Okulda biten maceralar, yaz kurslarnda balard. Çocuk edebiyatnn usta
kalemlerinden Mustafa Ökke Evren
de öyle diyor ve cami ile arkada olduu zamanlar anlatyor romannda.
Arkadam Cami, kitapkurdu Cemil’in
yaz Kur’an kursu maceralar… Yazar
bir röportajnda, neden Kur’an kursu maceras sorusuna öyle cevap veriyor: “Okul öykülerinin, sokak öykülerinin çokça ilendii edebiyatmzda,
Kur’an kursu ve cami konusunun pek
ilenmediini gördüm. Bu nedenle çocuk gözüyle cami ve Kur’an kursunun
nasl bir yer olduunu ve ilevini, Cemil ve Cemil’in babas üzerinden anlatmaya çaltm.”
Cemil, modern hayatn çocuudur. “Bilgisayarda her türlü uzay aracn kullanan fakat trene binmediini iti-
raf eden bir çocuk…” Hayat, komuluklarn güzel arkadalklarn yaand
bir mahalleden, bahçelerin az binalarn
ve arabalarn çok olduu bir mahalleye tannca deiir. Yeni ortam onun
için zor ve skcdr. Cemil Kur’an kursunda yaadklar ise onun için bir farkllk ve araytr. Kursta epeyce arkada
edinir ama en önemlisi cami ile çok iyi
arkada olmutur artk. Bir arkada olarak cami, Cemil’e kendini anlatr: “Ben
bir camiyim. Müminlerin buluma yeriyim. Benim olduum yerde ne bir kimse kaybolur, ne yabanclk çeker. Kubbemin altnda huzur bulur müminler.
Konuk etmek isterim herkesi, en çok
da çocuklar. Bilseniz ne çok sevinirim
bir çocuk açtnda kapm! Bir de babasnn elinden skca tutmu, benimle ilk
kez tanacak olan çocuklar geldiinde,
elim ayama dolanr, heyecanlanrm.
Küt küt atar kalbim.”
FARKLI BR MAM PORTRES
Romandaki kahramanlardan biri de çocuklarn eker Hoca dedii Yusuf Hoca.
Yazar eker Hoca’nn ahsnda farkl bir
imam portresi çiziyor: “Bilgili, ahlâkl,
özellikle çocuklarla iletiim kurabilen,
görgülü, sanat edebiyat, iiri, mizah,
tiyatroyu seven bir imam…” Hoca Hazreti Peygamber’in bir hadisinden yola
çkarak bir piyes oynatyor çocuklara.
iir okuyor, aka yapyor. aka yaparken
hakikati söylüyor. eker Hoca çocuklarn camiyle kurduu arkadaln mayas
aslnda. Çocuklar onun sayesinde camiye ve orada anlatlanlara deer veriyor.
Arkadam Cami roman “Dünyaya
geldiim anda...” diye balyor, ilk bölüm Cemil’in dünya ile tant zaman anlatyor. Cemil’in maceras ilerlerken, ona paralel olarak insann dünyadaki maceras da alt metin olarak kitapta yer alyor. Bu alt metin “Er Kii Niyetine” isimli bölümle iyice pekiiyor. Kursun bitimine bir hafta kala kurstaki çocuklar öle namazndan sonra kldklar
bir cenaze namaz ile insann dünyadaki
son yolculuuna ahitlik ediyor.
Arkadam Cami’de maceralar bitiyor ama kitap bitmiyor. Cemil’in,
“Kur’an kursu boyunca eker Hoca’dan,
babamdan, annemden ve okuduum
kitaplardan örendiim ne kadar kelime, kavram ve söz varsa, bunlarn tümünü alfabetik sraya dizerek ne anlama geldiklerin ‘Kur’an Kursu Sözlüüm’ balyla güzelce defterime not
etmitim. imdi sizlerle bunlar paylamak istiyorum.” notuyla yeni bir bölüme geçiliyor. Bu bölüm, kahramann
gözünden ve dilinden anlatld için
kuru bilgi aktarmnn ötesinde. Kavramlar ve kelimeler çocuklarn çok sevebilecei, zihinlerinde bir karlk
oluturabilecek bir ekle bürünüyor.
4 KASIM 2013 PAZARTESÝ
Arlarn hayat bilgisi
U ACAYP ARILAR, TARIK USLU, UURBÖCE YAYINLARI, 160 SAYFA, 6,50 TL
Dünyada ne çok acayip ey
var. Hayvanlar, bitkiler, gökyüzü, insan vücudu, böcekler, uzay, kular ve arlar…
Tark Uslu epeydir bunlar
anlatyor çocuklara. Acayip eyler Dizisi’nin
son halkas u Acayip Arlar. Arlarn hayat bilgisi ve fen bilgisi kitaplarnda yazmayan çok acayip gerçeklerini anlatan yazar
okumaya balamadan önce bir de tavsiyesi
var: “Bu kitabn sayfalarnn daha önce bala
ve arlara dair hiçbir ey bilmiyormuçasna
okumaya çaln, bakn o zaman mucizenin
en hasosu, gözlerinizin önünde nasl da keyii keyii vzldyor olacak göreceksiniz…”
Keke bir akll arabam olsa!
SHRL ARABA, FATH ERDOAN,
MAVBULUT, 184 SAYFA, 12 TL
Bir süreliine ehir dna çkan anne ve babas
Berke’yi Adnan Usta’ya
emanet eder. Tamirci
Adnan usta Berke’ye küçük pedall bir araba ayarlamtr. Ama
Berke’nin kendi kendine gidebilen,
onu hiç uratrmayan akll bir araba
hayali vardr. Bu dileini yüksek sesle
söylerken parktaki mee aac onu duyar ve dallarndaki palamutlardan birini Berke’nin kafasna pt diye düürüverir. Berke’nin dileini yerine getirecek, onu maceradan maceraya sürükleyecek ey ite bu palamuttur.
Zplayp gökyüzüne dümek...
GÖKYÜZÜNE DÜEN KIZ, A. ORÇUN CAN,
YKY, 132 SAYFA, 12 TL
Dünya yuvarlaktr, küremizin alt yannda da gökyüzü vardr. E öyleyse bir gün
zplarken gökyüzüne düerseniz ne olur? Nil komay, zplamay ve gökyüzüne bakmay
çok seven bir çocuktur. Bu kadar hareketi
seven biri olarak ister istemez, bazen dümeyi göze almas gerekmektedir. Hatta
Nil bu dümeleri sevmektedir bile. Bir gün,
anneannesinin ald trambolinde zplarken öyle bir düer ki, bu, hiçbir dümesine benzemez. Nil, gökyüzüne dümütür.
Kendi yaad dünyaya hem benzeyen
hem de çok farkl Gökyüzü Krall’na...
Adada fantastik bir macera
KAYIP ADA, ZELHA AKÇAGÜNER, ALTIN
KTAPLAR, 126 SAYFA, 7 TL
Birbiriyle sürekli yar halinde olan Korcan’la Çidem hayallerini süsleyen
fantastik bir macera yaama isteklerini babaanneleri sayesinde gerçekletireceklerini hiç
tahmin edemezlerdi. Sanal yolculuklar,
akl okuyan bir babaanne ve gizemlerle
dolu kayp bir ada. Gerilim, heyecan ve
umut arasnda gidip gelen fantastik bir
macera. Zeliha Akçagüner, Kayp Ada ile
çocuklara arkadalk ilikisinin önemini
aktarrken aile büyüklerinin hayatmzdaki rolünü de vurguluyor.
50
Gündemdeki kitaplarla
32. stanbul Kitap Fuar’ndayz...
2. Salon
410 no’lu stand
ÇOCUK
KÝTAP ZAMANI
4 KASIM 2013 PAZARTESÝ
Ben diyeyim kelebek, siz deyin melek
M. Said Türkolu’nun kaleme ald Srl Kelebekler serisi çocuklara dostluk, sevgi-sayg, merhamet, sabr, okuma, iyilik, sorumluluk, disiplin, sözünde durma, yardmlama, nezaket, hogörü
ve arkadalk gibi konular elenceli bir üslupla anlatyor.
SIRLI KELEBEKLER, M. SAD TÜRKOLU, ZAMBAK YAYINLARI, 11 KTAP
B
MUSA GÜNER
ir gün odanzn cam tklatlsa ve bir kelebek merhaba dese… Önce arr, sonra
da sevinçten kelebekler gibi havalara uçarsnz. Bu renkli dünya süsünün konumak
için sizi seçmi olmasndan gurur duyarsnz. Belki de böyle, her çocuun kelebekleri vardr, ancak ‘Sakn kimseye söyleme’
tembihinden dolay her birimiz dierinin
kelebeinden habersiziz, bunu bilmiyoruz.
Bildiimiz, yazar M. Said Türkolu’nun
bize bildirdii, Küçük Hasan’n bir sürü
kelebek tarafndan sk sk ziyaret edildii… Bunu Türkolu’nun kaleme ald Srl Kelebekler serisinden öreniyoruz. Nasl
kelebeklerdir bunlar, srlar nedir? Cevaplar Hasan’n ilk karlat uyku kelebei
veriyor: “Bak, güzel karde, benim bir insan gibi konutuuma bu kadar arma!
Bu, bana Allah’n bir armaandr. Biz çocuk dostu bir grup kelebeiz. Bize ‘srl kelebekler’ derler. Hepimiz insan gibi konuabiliriz. Ayr ayr özelliklere, maharetlere sahibiz. Her birimiz özel bilgi ve yeteneklerle donatlmz. Allah, bizi iyi yürekli çocuklarla dost olalm, onlara güzel eyler anlatalm diye yaratm. Mesela ben
çocuklara uyku konusunda yardm ediyorum. Uykusunu tam alamayan ya da gereinden fazla uyuyan kardelerimi bilgilendirmeye çalyorum.”
Bu, hiçbir çocuun kolay kolay yakalayamayaca bir frsattr. Hasan güzel ve srl
kelebek yolculuuna böylece balar. Uyku
kelebei srl kelebeklerden sadece biri.
On kitaplk macera boyunca birçok kelebek Hasan’ ve arkadalarn ziyaret eder.
Sevgi kelebei gelir, çiçekleri sevmeyi öretir, kitap dostu kelebek okumay… Aylardr bisiklet isteyen kahramanmza sab-
r öretmek de kelebeklere düer. yilik kelebei, dünyada iyilik etmek için birçok frsat olduunu anlatr önce. yilii meyveli bir aaca benzetir: “Herkes meyveli aaca koar, meyvesinden faydalanr. Gölgesinde gölgelenir. Aacn dallar kular için
yuva olur.” Kötülükler de dikenler gibidir:
“Diken gelip geçenlerin cann actr, ayan yaralar. nsanlar dikenlerden uzak durmaya çalr.” Kelebek, Hasan’ iyilikte srarc olma konusunda da uyarr. Ona bir
süre sonra iyiliin bir huy haline geleceini
öütler. Kelebekler sanki çocuklara her an
iyilii öütleyen melekler gibidir.
KURU NASHAT DEL
Srl Kelebekler serisi çocuklara, dostluk, sevgi-sayg, salkl olma, okuma,
sabr, dayanma, merhamet, iyilik, sorumluluk, disiplin, sözünde durma, yardmlama, güven duygusu, emanete sahip
çkma, nezaket, duyarllk, hogörü ve arkadalk konularn anlatyor. Bunu yaparken
kuru nasihat yerine, hikâye-masal kurgusu
içinde, elenceli bir üslupla yapyor. Çocuk
hayallerinin en güzel kahraman kelebeklerin azndan çocua aktarlyor güzellikler.
Her kitabn hangi deere yönelik olduu ise
ilk sayfada belirtiliyor. Srl Kelebekler, 10 kitap içinde 24 maceradan oluan bir seri.
11’inci kitap ise çocuklarn çok ilgisini çekebilecek güzel bir çalma
kitab. Her kitapla ilgili çeitli sorular ve egzersizler içeren çalma kitabyla Hasan ve kelebekler araclyla edinilmi evrensel deerler pekitiriliyor.
Sevgi çigen’in çizgileri görülmeye deer. Kahramanlarn
ruh halini baaryla yanstan
çizgilerle maceralar daha da çekici hale geliyor.
Namaz yolculuunun ilk basama…
NAMAZDA OKUNAN DUA VE KISA SURELERN
AÇIKLAMASI, PROF. DR. DAVUT AYDÜZ,
MUTU YAYINLARI, 181 SAYFA, 6 TL
Namaz yolculuuna çkarken ilk söz ‘Allahu Ekber’dir. Subhaneke’den geçilir,
Fatiha’ya girilir, Kur’an’a uranr ve yolculuk sürer gider. “Esselemü aleyküm
ve rahmetullah” namazdan çk ifade eder. Bu arada ne olur? Okuduumuz
sure ve dualarn yaptmz hareketlerin
anlam nedir? Gerçekten geçitirilmeden namaz nasl ikame edilir? Prof. Dr.
Davut Aydüz, Namazda Okunan Dua ve
Ksa Surelerin Açklamas isimli kitabnda
bunlar anlatyor. Sözden onun anlamna ifade ettii ruha geçii anahtarn sunuyor bu kitapta. Yazar arka kapak yazsnda kitabn çk noktasn, “Namazn huu ve huzur içinde, derince duyularak klnmas esas gayedir. Bunun için
namaz klan kimsenin namazda okuduu dualarn ve surelerin manasn bilmesi önemlidir.” cümlesiyle aktaryor.
52
Kur’an- Kerim’in son bölümünde yer
alan 10 sure halk arasnda “namaz sureleri”
olarak biliniyor. Bu sureler çou insann ezberindedir. Namazda çounlukla bu ksa sureler
okunuyor. Prof. Dr. Aydüz, Fatiha suresi ile Fil
suresinden balayp, Nas suresine kadar olan
ksa surelerin tefsirini yapm. Arapça bilmeyen okurlarn namazda okuduklarnn manalarn anlamalarn, namaz derinlikli bir ekilde, duyarak klmalarn amaçlam.
ARATIRMA
KÝTAP ZAMANI
4 KASIM 2013 PAZARTESÝ
Basn darbecileri nasl destekledi?
Aksiyon dergisi Ankara temsilcisi dris Gürsoy Kaynak Yaynlar’ndan
çkan Medyadaki Darbe Geni adl kitabnda, 1925’te çkan Takrir-i Sükun
(huzurun salanmas) kanunundan günümüzdeki internet sitelerine kadar
medyann asker ve dikta tarafndan nasl esir alndnn izini sürüyor.
YELÇAM’DA ÖTEK OLMAK, DLARA BALCI, KOLEKTF KTAP, 252 SAYFA, 18 TL
2
HARUN ODABAI
7 Mays, 12 Mart, 12 Eylül, 28 ubat ve 27 Nisan…
Bu tarihler Türk demokrasi tarihinin krlma noktalar. Olaanüstü dönemlerin
27 Nisan e- muhtras hariç, hiçbirinde
Türk aydn ve medyas iyi bir snav vermedi. Her darbenin öncesinde darbenin
somut artlarn oluturacak unsurlara ihtiyaç vard. Bu artlarn hakikatler üzerine oturmas da gerekmiyordu. Bir tür ilizyonla birkaç hokus pokus hareketiyle halkn gözünün balanmas yeterliydi. te
27 Nisan askeri darbesinin öncesinden
balayarak medya, askerin kladan çkmas konusunda çok itahl davranmtr.
Gazete manetlerini süsleyen ve Milli Birlik Komitesi’nin açklamalarna kadar giren; üniversite örencilerinin öldürülerek
cesetlerinin kyma makinesinde öütülüp
yok edildiine ilikin yalan haber bu anlayn bir tezahürüydü. Medyada bilinen
belki ilk ‘andç’ buydu. 28 ubat sürecinde yine Genelkurmay kaynakl bir yalan
haberle Mehmet Ali Birand, Cengiz Çandar, Nazl Ilcak ve Akn Birdal’n PKK ile
para ilikisi olduu bilgisi medyaya servis
edilmi, Sabah ve Hürriyet gazeteleri bu
yalan olduu ispatlanan haberi manetlerinden duyurmutu...
Kökü kaznamayan medya-cunta ilikisi üzerine biraz durduumuzda medyann içler acs durumuyla ilgili çok artc
tespitlere ulamak mümkün. Usta gazeteci
dris Gürsoy’un Kaynak Yaynlar’ndan çkan Medyadaki Darbe Geni adl kitab, daha
1925’te çkan Takrir-i Sükun (huzurun
salanmas) kanunundan itibaren medyann asker ve dikta tarafndan nasl esir
air sofras
“28 ubat, 27 Nisan gibi olaanüstü dönemlerde kitle gazeteleri ve televizyonlarda ‘kullanlan’ gazetecilerin çounun yolu
bir ekilde operasyonel medya organlar
ile kesimiti. 1960 öncesi yalan haberleri bucaklara kadar yayan ‘kulak gazetesinin’ yerini 2000’li yllarda internet siteleri, karanlk odalar ald. 27 Mays, 12 Mart
ve 12 Eylül süreçlerinde darbenin yannda olmak baz gazeteciler için sorun olmad. Darbe bülteni gibi çktlar tanklar sokaa çknca. Darbeciler hep alkland. Demokratik hayata görece geçildiinde militarist elbiselerini çkarp yollarna devam
ettiler. Ülke kaybetti, ikenceler, ölümler,
sürgünler yaand ancak darbelere destek
veren gazeteciler, patronlar hep kazand. 28 ubat’ta ihaleleri zahmetsiz aldlar,
bankalarn içini boalttlar. Dinç Bilgin,
‘Bunu kendimize hak görüyorduk.’ diyecekti.” Medyann niçin gönüllü olarak askerin ya da derin devletin kontrolü altna
girdiinin irdelendii ksmlarda ise medya patronlarnn devletle kurduu ekonomik ilikilere vurgu yaplyor.
Gürsoy’un yapt önemli ilerden biri
de kitabn sonuna koyduu zeyller. Balyoz davas tutanaklar ve Meclis Darbeleri Aratrma Komisyonu’nun basn-darbe
ilikisini ele alan raporu didik didik edilerek medyadaki kirli düzenin modern taktiklerini gün yüzüne çkaryor.
Türkiye, Balyoz ve Ergenekon davalarnn ardndan ciddi bir normalleme süreci
yayor. Askerin ve yargnn gelimi demokrasilerde olmas gereken konuma çekilmeye balad bu arnmadan yavata
olsa medya da nasibini alyor. Umudumuz, medyadaki darbe ‘gen’inin bir daha
hiç hortlamamas.
27 Mays darbesini destekleyen gazete manetleri
alndnn izini sürüyor. Gürsoy kitabnda darbelerin en yakn ahitlerinin dilinden ve onlarn gözüyle medyann bakn aktarrken, ciddi bir kaynak taramas da
yaparak darbe dönemlerinin arka plan ile
ilgili bilgiler veriyor.
Özetle medyadaki darbeci kadro yaps 27 Mays 1960 darbesinin arkasndan kuruluyor ve günümüze kadar getiriliyor. Medya srarla hep sol kadrolarn elinde tutuluyor. Bu durumdan zaman
zaman rahatsz olan medya patronlar bile
dengeyi deitiremiyor. “Biz Akis okuyarak darbe yaptk” diyen cuntaclar, daha
sonra bu dergide çalanlar büyük medya kurulularnda önemli makamlara getirdiler. dris Gürsoy’un yerinde tespitiyle,
Sultan ile airin öyküsü
Çok yazan deil...
SULTAN VE AR, SEMA KAYGUSUZ, METS
YAYINLARI, 64 SAYFA, 7 TL
ARLERN BARBAR SOFRALARI, H. TEMEL
AKARSU, DOAN KTAP, 228 SAYFA, 20 TL
ÇOK DEL, GÜZEL YAZAN YAAR, HAZ.: H. TUNCER,
E. GENÇ, BABIAL KÜLTÜR YAY., 168 SAYFA, 12 TL
Hikmet Temel Akarsu’nun üçüncü öykü kitab airlerin Barbar Sofralar, okurda her daim
bir karl olan edebiyat mahllerinin renkli dünyasna davet ediyor bizi. lk bakta parltl, ltl, yaldzl görünen airler dünyasnn
birbirinden deerli aclarn, özlem ve
tutkularn, biçare adanmln, kimi
zaman dekadan yaam tarzn, kimi
zaman soylu feragat duygusunu ve çlgnlklarn göz önüne seriyor kitap.
Cenap ahabeddin’in kiiliinin en çok öne çkan yönü
belki de “estetie” olan tutkusu. Yalnz yaarken ve
duyarken deil, yazarken de
estetik olann, güzel olann peindedir air.
Onun bu durumu Harun Tuncer ile Erhan
Genç’i de mest etmi. Cenap’n 1900’lü yllarn ilk yarsnda eski harerle yaymlanan
yaz ve iirlerinin günümüz yaz diline aktarlmasyla vücuda gelen çalma, ihmal edilen ve gerektii kadar yararlanlmayan bir
muharrir ve airi yeniden gündeme tayor.
Romanlar ve hikâyeleriyle
tandmz Sema Kaygusuz bu kez bir tiyatro oyunu ile okur karsna çkyor. Herkesin seyirci kalarak suç orta olduu kadim bir husumetin ksa hikâyesi olan oyun, Haliç köprüsünün üstünde, tam lüfer zaman, martlarn havaland yerde kurulan bir sahnede gerçekleiyor. Sultan ile airin karlamas, yüzyllara uzanan bu kanl söylei, balk av srasnda, uzun bir bekleyiin, sessizliin içinden douyor.
53
Aslolan duru mudur?
KUR’ÂN IIINDA BEDEN DL, AD EREN, NESL
YAYINLARI, 144 SAYFA, 8 TL
nsann hali gibi kâli yani
konumas da onun iç dünyasn yanstr. Fakat hiçbir
dil, ‘lisan- hal’den daha sahici, etkili bir frekans yakalayamaz. Beden, dil gibi baz eyleri ketmederek deil, her eyiyle konuur. Dolaysyla bir insan ‘kitap gibi’ okumak için beden dilinden ziyade haline bakmak gerekir.
Prof. Dr. adi Eren, Kur’an- Kerim’in nda beden dilimizin fazlalklarna ve eksikliklerine bakyor. Kur’an’daki insan tasvirlerinden hareketle, lisan- halimizi çözmenin ve daha ötesi onu sahici klp Allah
yolunda kullanmann ‘ifre’lerini veriyor.
Denizli’nin politik eilimleri
DENZL POLTK HARTALAR VE ELMLER,
GÜNEY ÇEN, LAODKYA YAY., 259 SAYFA
Pamukkale
Üniversitesi Sosyoloji Bölümü öretim üyesi Güney Çein,
kitaplatrd doktora tezinde, 2000-2010 aras genel ve yerel seçimlerin istatistikî analizi
ile birlikte, Denizli ili ölçeinden yola çkarak Meclis’te grubu bulunan dört parti taraftarnn perspektini ele alyor. Çalmada, bir ildeki seçmenlerin görüleri üzerinden Türkiye’nin boumakta olduu Kürt sorunu, Ergenekon davas ve
ordu-siyaset-din ilikileri konusunda ilgi
çekici tespitler yer alyor.
‘Öteki kasaba’larda hayat
TARHN CENDERESNDE, U. ÖZKIRIMLI, S. A. SOFOS,
STANBUL BLG ÜN., YAY.,, 199 SAYFA, 24 TL
sveç’teki Lund Üniversitesi’nden iki ‘Akdenizli’
meslekta Umut Özkrml ve Spyros Sofos’un birlikte hazrlad kitap, Yunanistan ve Türkiye’deki ‘ayn’ milliyetçilik duygusunu inceliyor. kili, birbirine ‘kar
ky’dan bakan iki ülkenin resmî tarih yazmn sorgulayan, karlatrmal okuma yapmamza imkân veren bir kavramsal çerçeve
sunuyor. Tarihin Cenderesinde, benzerlikleri
de göz ard etmeden iki ülkedeki milliyetçiliin birbirlerini ‘ötekiletiren’ tarihi ve siyasi süreçleri de anlatyor. Eseri Sezin Tekin ve
Özlem Bülbül dilimize çevirmi.
Varla dair ‘ilk bilgi’
LK BLG, ABBAS TEVFK PRMOLU,
PARADOKS YAY., 176 SAYFA, 10 TL
Abbas Tevk Pirimolu,
hayli zor bir ie kalkarak
ayn çada yaayan Bediüzzaman Said Nursi ile
Friedrich Nietzsche’nin
kirlerini karlatrmaya giriiyor. Pirimolu, iki düünürün ‘varlk’ konusundaki kirleri üzerinde duruyor. Varlk ile yokluun bu çetin mücadelesinde
Dou’dan ve slam’n öz kaynaklarndan aydnlk bir bak ile Bat’dan ve nihilizmden karamsar bakn karlamas
okurun ilgisini çekecek türden.
DENEME
KÝTAP ZAMANI
4 KASIM 2013 PAZARTESÝ
Kelimeler dile gelince
Baka bir dünya: Kurgan
KURGAN 2, GÖZYAI DALARI, H. . BOZTA,
SÜTUN YAYINLARI, 432 SAYFA
Turan Karata son kitab Dile Gelse Kelimeler’de hayata
dair izlenimlerini aktaryor okuyucuya. Eserin baz
bölümleri yazarn deyiiyle kiisel tarihinin ayrntlarn
ortaya koyuyor, bir otobiyografi gibi okunuyor.
DLE GELSE KELMELER, TURAN KARATA, ZAMBAK YAYINLARI, 184 SAYFA, 6 TL
K
ASLIHAN
KÖEKOLU
elimeler dile gelse, bize
ne söyler? Soruyu baka
ve daha kapsaml bir ekilde sorarsak: nsanolu var olduu günden bu yana neyi
dile getirdi kelimeler? Onca iir msralara
döküldü; romanlar, hikâyeler kelimelerle
hayat resmetti. Hayvan gürlerinin ilendii duvarlarn iletiim arac olduu ilkel
çalardan günümüze dek ne anlatt durdu iaretler, harer bize? Görünürde ummanlar konutursak cevaplanamayacak
gibi görünen bu sorunun cevab aslnda
tek cümlede: Dile gelse kelimeler, yalnzca
insanda olan söyler. Onun yaanmlklar, ilgi alanlar, ömür sofrasnda belki döke
saça, belki bir evliya misali hassasiyetle
tükettikleri, gördükleri, görmek için yaamn heba ettikleri, hissettikleri ya da hissizliine kurban ettikleri… Hâsl kiinin
yar at misali koturduu hayat yolunda terkisine bile isteye yükledikleri ya da
mecburen yüklendikleri… Prof. Dr. Turan Karata’n güncel meselelerden kendi kiisel tarihine, ehirlere dair izlenimlerinden hayatnn merkezine koyduu iire
kadar farkl konularda denemelerini derledii kitabna Dile Gelse Kelimeler ismini
vermesi de belki bu sebepten.
KSEL BR TARH
Daha çok iir incelemeleri ve iirler/airler üzerine yazdklaryla tandmz Karata, nazmdan bir nebze azat oluyor son
çalmasnda; soluduu hayat biraz daha
görünür klyor. Zambak Yaynlar’ndan
çkan kitapta be farkl konu balnda
çimizde var bir kartal!
AGON-BR KARTALIN YENDEN DOUU,
MUSTAFA ÇAY, ÇAY YAY., 120 SAYFA, 14 TL
NLP (Algsal Davran
Kontolü) alannda çalmalar yapan Mustafa Çay’n Agon Bir Kartaln Yeniden Douu adl
kitab, ismiyle müsemma bir ekilde,
okurunu kendini kefetmeye çaryor.
Herkesin içinde henüz kefedilmemi, ‘derin bir uykuda’ yatmakta olan
ve yeniden domak için sabrszlanan
bir kartal olduunu düünen yazar, bu
kartal nasl uyandracamz anlatyor. Bilhassa Beiktal olan ‘kiisel geliimci’ okurlara tavsiye edilir.
bakma kiisel tarihimizin ayrntlarn ortaya çkaryor.” cümlesiyle bunu vurguluyor.
KISA VE AKICI DENEMELER
Denemeler, okuru metinden koparmayacak kadar ksa ve akc bir dille kaleme
alnm. Kitabn ilk bölümünde sanat, dil,
edebi meseleler, sanatç, okumak gibi kavram ve sorunlar üzerine younlayor Karata. Özellikle “okuma” eylemi üzerine
derin mülahazalar dikkate deer. Edebiyat dünyasna dair üslup ve tarz tartmalar, bugüne dek dikkat kesilmediimiz
konulara dikkatimizi çekiyor ya da bilgi tazelemenize vesile oluyor. Örnein, günümüz edebiyat dünyasnn en büyük sorunlarndan olan, gençlerin edebiyatla kurduu ba zayatan çeviri roman meselesi ve
bu alandaki niteliksiz çalmalar yazarn
gündeminde. Çalmann üçüncü bölümü
ehirlere ayrlm. Anlatmaya önce kendi ehrinden balyor yazar. Sivas’a olan
ballndan, özleminden bahsederken
bir ehre mensup olmann tarini yapyor.
iiri yine gücendirmemi Turan Karata.
Çalmasnn dördüncü bölümünü “iir
Çerçevesinde” üst balkl denemeler oluturuyor. Bu bölümün ikinci denemesinde Türk iirinin iyiden iyiye sekülerletiini
vurgularken, modern airlerin naat kültüründen uzaklamasn nazara veriyor. Edebiyatmzda dinî gelenekten beslenen bu
dala sahip çklmamasndan dem vuruyor.
Hâsl, eser bir meseleye ait alnan notlarn bir bütünlük içinde aktarld denemelerden öte anlam ve derinlik tayor.
Kitab, yazarn kiisel tarihiyle bezeli,
akc bir dille kaleme alnm bir otobiyogra gibi okumak da mümkün.
Turan Karata
toplanyor denemeler. Kitabn her bölümünde yakalanmas mümkün ortak payda, Karata’n kiisel tarihinden izler tamas. Kitab elinizden braktnzda,
edebiyatla dokuz yanda tanan bir çocuun katksz heyecan, onu tara dergilerinden günümüz edebiyat dünyasna tayan yaz merak kalyor hafzanzda. “Yaadklarm Çerçevesinde” balkl ikinci bölümde, yazarn özellikle aile ve
toplum üzerine tespitleri samimiyet yüklü. Çalmann bu özellii, skça dile gelen, türlerin kardelii meselesini akla getiriyor. Kitabn türü deneme olsa da, aklda edebi bir üslupla kotarlm düünceler
bütününden fazlas kalyor. Ruhunu yaanmlklardan alan, scak bir dille aktarlan bir otobiyogra lezzeti veriyor okura Dile Gelse Kelimeler. Yazar da önsözde
“Yaadklarm çevresinde yazdklarm bir
Mevlana’y arayan bir talyan
Kahvehanelerin tarihçesi
OSMANLI’DA KAHVEHANE, LYAZ BNGÜL,
GRAM YAYINLARI, 295 SAYFA, 15 TL
RUM’NN BLD AK, SERDAR ÖZKAN,
ARTEMS YAYINLARI, 218 SAYFA, 12.50 TL
2003 ylnda ilk basks yapldktan sonra unutulan
ve 2009’da yeni basksyla
bir anda popüler olan Kayp Gül’ü okurlar hatrlayacaktr. Serdar Özkan’n ad Kayp Gül’ün
yazar olarak kalmt. Özkan’n yeni kitab
Rumi’nin Bildii Ak da ayn ekilde vitrinlere çkt. Öyküsünü, son dönemin moda
konularndan ‘tasavvu yolculuk’ ile süsleyen eserde, Mevlana’nn içindeki srlarn
peine düen, hayatn Mevlana’nn asln bulmaya adayan talyan Su Fabio’nun
aray öyküsü anlatlyor.
Osmanl’da
Kahvehane
ve Toplumsal Hayat Mekanlar, günümüze kadar
uzanan bir gelenein geçmite nasl bir ileve sahip olduunu ortaya koymas bakmndan dikkat çekici. Yazar, amandan karagöz ve meddaha, bekâr odalarndan
Osmanl enliklerine, tütünden afyona,
erbetlerden bozaya kadar koyu sohbetlerin mekân olan kahvehanelerde tarihsel ve sosyolojik bir gezintiye çkyor.
Eser, esnek bir anlatm yolunu seçerek
her kesimden okura hitap ediyor.
54
H. . Bozta’n yllar
önce okurla buluan fantastik roman Kurgan’n
ikinci kitab yaymland: Gözya Dalar. nsanolunun örendii ilk isimlerin yazl olduu yapraklar… Rüzgâr düümü çiçeklerinin dönütüü görünmezlik tozu… Zamann açlan kilidinden
ortaya çkan bir felaket, Dalus… Efendisini arayan, azap ve temizlik için yaratlm gölge ve daha birçok fantastik sahnesi ile roman okuru baka bir
dünyaya davet ediyor.
Sar scak dönemler
SARI, AHMET TEZCAN, TMA
YAYINLARI, 336 SAYFA, 18.50 TL
Ahmet Tezcan, Kârûn’un
ardndan
Sar’da
da
Türkiye’nin yakn tarihine seyahat ediyor.
Yazar bu kez 1970’lerin Türkiye’sine götürüyor okuru. Sar
Mahmut büyüdü, mam Hatip örencisi oldu. Krkkale Kaymakam, 1971 ylnn 19 Mays töreni esnasnda mam
Hatip Lisesi’nin bayramn kutlamaynca yok saylmann acsn derinden hisseden Sar ve arkadalar kaymakama
bir ders vermek isterler. Ama bunun için
önce biraz cesarete ihtiyaçlar vardr.
Tokyo’da kayp bir ahs
KARANLII YYENLER, R. LLYOD PARRY, ÇEV.:
N. ÖNOLU, OKUYANUS YAY., 542 SAYFA, 24 TL
ngiliz hostes Lucie
Blackman, Tokyo’da ortadan kaybolur. Parçalara ayrlm cesedi bir
sonraki k deniz kysndaki bir maarada gömülü halde bulunur. Genç kadnn kaybolmasndan
sonraki yedi ay boyunca Japon polisi, ngiliz özel dedektier, genç kadnn acl ailesi ve hatta Avustralyal arama ekiplerinin dahil olduu çok
büyük çapta bir arama çalmas yürütülür. Gerçee dayanan bir hikâyeden
yola çkan Karanl Yiyenler, polisiye
türünde tipik bir ‘çoksatan’.
slam’n estetik yüzü
SLÂM’IN AYNASI CAMLER, ROGER GARAUDY,
TÜRK EDEBYATI VAKFI YAY., 264 SAYFA, 16 TL
Dünya çapnda ünlü felsefe ve estetik profesörü, Fransz Müslüman düünür Roger Garaudy, slâm’n Aynas
Camiler’de, slam sanat ve mimarisinin
felsefî ve estetik açdan çarpc bir deerlendirmesini yapyor. Yazar, “Allah güzeldir, güzeli sever” hadisinin slam sanat ve mimarisinde nasl somutlatrldn örnekleriyle ortaya koyuyor. slam
sanat ve mimarisine dinî, tarihî, felsefî
ve estetik açdan yaklaan eser, kendi
alannda önemli bir yere sahip.
KÝTAP ZAMANI
ROMAN
4 KASIM 2013 PAZARTESÝ
Kendin olabilmek
kbal Bayrak, Aç Gözlerini Masal Bitti adl kitabn kaleme
alrken psikanalist Clarissa Pinkola Estes’in Kurtlarla Koan
Kadnlar isimli eseri yazara yol göstermi. Kitap, mutluluun
peinde bir kahramann ‘kendisi olabilme’ öyküsü.
AÇ GÖZLERN MASAL BTT, KBAL BAYRAK, ALFA YAYINLARI, 324 SAYFA, 15 TL
Aç Gözlerini Masal Bitti’nin ilk cümlesi
uzun bir “Ingaaa”… Kahramanmz
Asiye bebek bata alyor ama sonunda ninnilerle, masallarla susturulup dalyor derin uykusuna. Masal da
böyle balyor zaten: Yllar yllar önce,
uzak ülkelerin birinde bir kral ile kraliçe yayor. Kraliçe bir ilkbahar sabah Asiye bebei kucana alyor. Bir
düün, bir ölen derken davet edilmeyen yal peri saray basyor ve kehanetini ilan ediyor: “35 yana geldiinde ayana bir ine batacak ve öleceksin Asiye!” Neyse ki iyi niyetli peri
deitiriyor bu kehaneti: “Yok yok…
Uyuyacaksn!”
Zaman geçiyor. Masallarla uyuyarak büyüyen, serpilen Asiye 18’ine
geldiinde annesini kaybedince kaderine yazklanmaya bir balyor, durdurabilene ak olsun! Bu arada kral
yeniden evleniyor, kötü üvey anne ve
‘DÜNYADAK EN DEERL EY…’
Henüz 36. sayfadayz ve kurgu bitti. Bundan sonra 200 küsur sayfa
Asiye’nin iç sesiyle monolou, bir 100
sayfa da iç sesin kiisel geliimle ilgili anlattklar... Korkularla yüzlemekten yalnzlkla dost olmaya, güvensizlikle ba etmekten örenilmi çaresizlikten kurtulmaya, geçmii koulsuzca
affetmekten kendini kabullenmeye…
Orhan Pamuk’un Kara Kitap boyunca
mükemmel bir kurguya yedirdii gibi:
“Dünyadaki en zor ve en deerli ey
insann kendisi olabilmesidir.”
ç sesi Mevlana, ems-i Tebrizi, William Shakespeare, Nâzm Hikmet, Halil Cibran ve daha nicelerinden alntlarla özgürlüüne, azmine, sabrna ve yaama sevincine kavuturuyor Asiye’yi. Ve yaayamad
‘belki’lerden, yaad ‘keke’lerden,
içinde tuttuu ‘neyse’lerden ibaret
hayatndan adm adm kurtuluyor
kahramanmz. Tam 35 yanda.
Kendini kefetme ve el âlemi bo
verme yoluna yeni çkanlar için evklendirici olabilir Aç Gözlerini Masal Bitti.
Ama en iyisi kbal Hanm’n da dedii
gibi, vakit kaybetmeden Estes’in Kurtlarla Koan Kadnlar’yla bulumak.
Böylece bir an önce cam küreniz olan
sezginizle bilimsel bir ekilde tanabilirsiniz. Önemli olan, kendiniz olmaya
balamak… Estes’in de söyledii gibi,
“Unutmayn, bir çiçein ister yars, ister dörtte üçü, isterse tamam açm olsun, çiçek açyor deriz.”
55
.RFD$EGđONÁGLU*H\OÁQãKD\DWàVàÛDUPàKLÍNHODPD"
.HODPLQL\RUNDUODUJLEL.HOLPHOHUXÍXąX\RUGùUWELU
\DQàPGD
.HODP]DPDQàPHNÁQàELUOL\RUWRSOX\RUWđPDQODUà
0DQHYL\DWNRNXOXRGDNHODPODJHQLąOHPLąD\GàQODQPàą
.HOLPHOHUIàVàOGà\RUŃ+D\6XOWDQ+D\6XOWDQń
$EGđONÁGLU*H\OÁQãłQLQGHVWDQVàKD\DWà1XUL\HqHOHÛHQłLQ
NDOHPLQGHQEXURPDQODNHODPDEđUđQđ\RU
.LWDEàLQFHOHPHNLÍLQ
PRELOFLKD]àQà]GDQ
EDUNRGXRNXWDELOLUVLQL]
320 SAYFA 16. BASKI
YILLAR ÖNCE, UZAK ÜLKELERN BRNDE…
YENi
224 SAYFA 50. BASKI
ç Gözlerini Masal Bitti’nin
yazar kbal Bayrak,
mücevher iiyle uraan bir endüstri mühendisiyken neden kitap yazmaya karar vermi dersiniz? u son
birkaç ylda karlat ve sohbet ettii neredeyse herkes mutsuz olduu için. Üstelik “Ne olsa mutlu olursun?” sorusuna cevap veremeyenlerin amansz mutsuzluu bu. in tuhaf, ayn soruyu kendine sorduunda da cevap alamam kbal Hanm
ve son çare psikolojiye sarlm. Ne
yazk ki Jung yerine Freud’a… Derken, neyse ki karlat psikanalist
(Jungcu) Clarissa Pinkola Estes ona
Kurtlarla Koan Kadnlar isimli eseriyle
yol göstermi.
kbal Hanm, tarihin derinliklerinde kalm masallar elinden geldiince
çözümleyen 600 sayfalk o “görkemli” yapttan ald feyizle tekrar bakm
etrafndaki mutsuzlara ve fark etmi ki
herkes bir ya da birkaç masaln kskacnda. Kimi kendini Külkedisi zannediyor, kimi Rapunzel… Sadece masallarla kalsa iyi; daha atasözleri var, el
âlem ne der diyenler var, fazla iyi anne
öretileri var… te kbal Hanm bütün bu keierinin ertesinde alm kalemi eline ve balam Aç Gözlerini Masal Bitti’ye… Kendisi “kiisel geliim
kitab” ibaresini reddediyor, yaynevi
ise metne roman demi.
kz kardeler Asiye’yi Külkedisi’ne çeviriyor, yeni kraliçe her gün aynasna
bakp “Ayna ayna söyle bana en güzeli kim bu dünyada?” diyor. Balkaba ve balo da fayda etmeyince yedi
çocuklu dul bir adamla evlenip ‘Pamuk’ oluyor bizim Asiye. Kocas tarafndan horlanp, dövülüp bir de aldatlnca… Üstüne üstlük o mehur
Prens de kendisiyle evlenmeyince…
“Kaderin böylesine yazklar olsun!”
Dövünüp alad gecelerde hep
ayn rüyay görüyor Asiye: Uçsuz bucaksz bir okyanus, frtnayla mücadele eden bir gemi ve “Aç gözlerini,
uyan!” diye feryat gan bir ses. Ve artk son nokta: Tam kendini okyanusun derin sularna brakacakken minik bir ine beliriyor sahnede ve gözlerini rüyasnda açyor Asiye. Meer
rüyalarnda duyduu o ses kendi iç
sesiymi, ad da Asi.
320 SAYFA
A
JÜLDE GÜNGÖR
nesilyayinlari.com
facebook.com/nesilyayinlari
0212 551 32 25
twitter.com/nesilyayinlari
ROMAN
KÝTAP ZAMANI
4 KASIM 2013 PAZARTESÝ
Dardaki mahpusun roman
Herkes için Kader Risalesi
KADER RSALES, BEDÜZZAMAN SAD
NURS, UFUK YAYINLARI, 48 SAYFA, 2 TL
Türkiye’nin öncü kadn yazarlarndan Suat Dervi’in ilk kez
1957’de Fransa’da yaymlanan roman Ankara Mahpusu yeni
basksyla raflarda. Yazar, ak ve cinayet roman kurgusunda bir
dönemin insanlarn, mekânlarn ve toplumsal hayatn anlatyor.
ANKARA MAHPUSU, SUAT DERV, THAK YAYINLARI, 168 SAYFA, 13 TL
N
TEMEL KARATA
min iaret eidir. Söylentiler ve kimi
gelimeler Vas’yi kuzeninin canna
kastetmeye kadar götürür ve bu cinayetin ardndan Vas’nin on iki yl akn mahpusluu balar. Cezaevinden
çk ise Vas’nin hayatla yeniden tanmasdr. Ak ve cinayet sürecine kadar bu iki sözcüün romandr Ankara Mahpusu. Ancak cezaevinden sonra balayan hayat Suat Dervi’in hayata
bakn, gözlem gücünü ve yer yer ideolojisini yanstr. Hapisteyken tek varl anasn da kaybeden Vas parasz
pulsuz kendini sokaklarda bulur. Romandaki ilginç karakterler ve pek gerçek mekânlar bundan sonra bir bir kendini gösterir.
e Ankara Mahpusu ne
de Kara Kitap’la hatrlatabiliyoruz imdilerde onu. Suat Dervi denilince zihinlerde ne bir sima ne
de Aksaray’dan Bir Perihan canlanyor.
Edebiyattan çok sinemaya mal olan
Fosforlu Cevriye’yi anmsamayan bulunmaz ama o da Suat Dervi’e götürmüyor artk bizi… Oysa Fransa’da yaymlanan ilk Türk romannn yazar, Avrupa’ya giden ilk Türk kadn muhabirdir o. Ankara Mahpusu, ilk adyla Zeynep çin, 1957 ylnda Franszcaya çevrilmi ve Fransa’da yaymlanmtr. Daha sonra Ankara Mahpusu adyla
Türkiye’de ilk kez yaymlanr (1968) roman ve 18 dile çevrilir.
SÖMÜRÜNÜN RESM
Romanda ana vurgulardan biri, yazarn
düüncesine paralel olarak ekonomik
sistem ve mal (mekân) sahibi olmaktr.
Sahipliin, sistem araclyla insan
nasl deitirdiiyse yllar sonrasnn
Zeynep’inde somutlar. Vas’nin âk
olduu incecik, güzeller güzeli Zeynep,
Vas’nin “ikinci hayatndaki” karlamalarnda çirkinliin simgesidir adeta;
imandr, erkeksidir. Suat Dervi, sömürünün resmini bir kadn vücudunda
hakkyla çizmitir. Hele ki bu konuda
kadnn özne olarak kullanlmas, hayli
erken ve öncü bir baktr. Dönem, yklan bir imparatorluun neye dönüeceinin çok net olmad bir dönemdir.
Yklann yerine konulmaya çallan
sistemde yer bulamayanlarn da romandr Ankara Mahpusu. Belki de bu yüzden her dönemin romandr.
LK KADIN SAYFASINI HAZIRLADI
Elbette Lozan Konferans’nda bulunmas, Refet (Bele) Paa ile yapt röportaj, kdam’da ilk kadn sayfasn hazrlamas onu özel klar ama 15 yanda
kaleme ald Kara Kitap’la psikolojinin
derinlerine inmesi ve devamnda gelen
eserler asl baarsdr. thaki Yaynlar, Ankara Mahpusu’nu yeniden basarak Suat Dervi adn tekrar gün yüzüne çkarmay hedeemi belli ki. Bunda baarsz kalemlerin ve kötü romanlarn piyasay sarmasndan duyulan rahatszln da etkisi olsa gerek. En azndan bizim içimizden geçen bu…
Suat Dervi, yazmann kadna hak
olmad bir dönemde bir ‘kadn
yazar’dr. Üstelik sosyalist bir kadn yazar! Elbette arkasnda bir “erkek des-
Edebiyatn çala imtihan
EDEBYAT VE YEN ZAMANLARIN KÜLTÜRÜ,
SEMH GÜMÜ, CAN YAY., 368 SAYFA, 21.50 TL
Semih Gümü’ün, “Eletirinin Saati” bal altnda toplad yazlar, Edebiyat ve Yeni Zamanlarn
Kültürü’yle devam ediyor. Eserde, yeni kitaplarn deerlendirmesinin yan sra, günümüz edebiyat
dünyasnn uzunca bir süredir boutuu sorunlar ele alnyor: Yazarn görünür
olma çabalar, nitelikli edebiyatn okura
ulamada yaad sorunlar, genç yazarlarn edebiyat okuruna tantlmas, ödüller, eletiri kavramnn snrlar ve yanl
anlamalarn saptanmas...
Suat Dervi (1901-1972)
tek” bulunduran kadn yazarlar vardr.
Ancak tam anlamyla sahipsiz, kendi camiasndan dahi destek görmemi, üstüne üstlük toplumcu gerçekçi
bir kadn yazardr o… “Kadn olmaktan utanmyorum, yazar olmakla da iftihar ediyorum.” der Suat Dervi, bununla yetinmez, emek-ekmek kavramn da yazarla balar: “O unvan benim yegâne servetim, biricik iftiharm
ve ekmeimdir.”
Ankara Mahpusu’nda tbbiyeli Vas, Zeynep’e âk olur. Ancak Zeynep,
Vas’nin varlkl amcas ile evlendirilir;
bu Vas’nin hayatnda kötü bir döne-
Tarihimizin ‘mizahi’ yönü
stenmeyen zamann güncesi
TARHMZN GÜLERYÜZÜ, MEHMET NUR YARDIM,
ÇARI YAYINLARI, 352 SAYFA, 15 TL
TEDRGN ZAMANLAR, UUR KÖKDEN,
YKY, 232 SAYFA, 16 TL
Bakmayn son yllarda gerginletiimize, aslnda biz mizah çok seven bir milletiz. Mizahla iç içe yaamay, o engin hogörülü dünyada bulunmay
her zaman isteriz. Bu özelliimiz, tarih boyunca hep devam edegelmitir. Mehmet Nuri Yardm, Edebiyatmzn Güleryüzü’nden sonra Tarihimizin
Güleryüzü’nü de gösteriyor. Kitapta tarih boyunca farkl mesleklere mensup
olan tannm ahsiyetlerin nükteleri,
alfabetik srayla bir araya getiriliyor.
Gazeteci-yazar
Uur
Kökden’in ‘istenmeyen
zamanlar’a dair günlüklerinin devam çkt. Yazarn, 1971 ve 1980 darbelerini izleyen tutukluluklarn darya tad günlükleri 12 Mart Günleri ve Uzun Gecenin Tutsaklar’nn
ardndan gelen Tedirgin Zamanlar,
ilk iki ‘adm’n öncesine ve sonrasna deiniyor. Kökden, Türkiye’nin
yakn tarihinin bu iki keskin krlma
annn öncesi, sonras ve arasndaki
günleri anlatyor.
56
Risale-i Nur külliyatnn önemli risalelerinden
Sözler’in yirmi altnc Söz’ü
olan “Kader Risalesi”, sadeletirilmi haliyle Ufuk
Yaynlar’nn cep kitaplar serisinden yaymland. “Fâniyim, fâni olan istemem.
Acizim, aciz olan istemem. Ruhumu Rahmana teslim eyledim, bakasn istemem.”
diyen Bediüzzaman Hazretleri, kader ve
cüz-i irade konularn açklayarak balad
eserinde sorular, cevaplar ve kssalar eliinde kader konusuna açklk getiriyor.
Dou’dan Bat’ya bak
ASYA’NIN BATIYA SYANI, PANKAJ MISHRA,
ALFA YAYINLARI, 425 SAYFA, 24 TL
Edward Said’in ünlü eseri arkiyatçlk’tan sonra,
kültür ve medeniyet tarihini kendi dünya görüü
etrafnda yazan Bat’nn
bu kibirli ve eksik bakna dair sorgulamalar artt. Ne var ki, Said’i aan bir
görüün itibar kazandn söylemek
güç. Asya’nn Batya syan, belki bu
makus talihi krabilir. Hintli denemeci ve yazar Pankaj Mishra, Said kadar
sostike ve derinlikli olmasa da, modern dünya tarihine ilikin taze bir görü sunuyor okura.
Gora’lyz ezelden!
GORA, RABINDRANATH TAGORE, ÇEV.: ADNAN
CEMGL, KAPI YAYINLARI, 520 SAYFA, 24 TL
Hint edebiyatnn Nobel
ödüllü yazar Tagore’un
bugüne kadar pek çok kez
çevirisi yaplm eseri Gora
bir kez daha Türkçede.
Dünyann pek çok diline çevrilen eser,
insann kendini araynn roman. Henüz, “Ye, iç, dua et” ve türevleri piyasada
yokken keif, cesaret ve aka dair zengin
felse içeriiyle genel okurun ilgisini çeken Gora, yeni nesil için ‘ak ile bir dahi’
ortaya çkyor. Tagore’un sade üslubunun yanna, derinden süzülen bir lirizm
ve tabii ki Hint edebiyatnn olmazsa olmaz mistisizm de iliiveriyor.
Hangi Rusya?
K DÜNYA ARASINDA RUSYA, H. CARRÈRE
D’ENCAUSSE, ÇEV.: R. UZMEN, ÖTÜKEN, 276 S., 16 TL
Fransz Akademisi üyesi ve daimi sekreteri
Hélène Carrère d’Encausse, Tamamlanmam Rusya’nn devam
niteliindeki ki Dünya Arasnda Rusya ile okur karsnda. 1991 sonras,
Rusya’y etkileyen olaylar ele alan
yazar, Türkiye’nin d politikasn da
etkileyen ‘kuzey komumuzu’ anlamak için önemli bir kaynak. Eser,
okura yalnzca ‘iki dünya arasndaki’
Rusya’y deil Rusya tarafndan görülen dünyay da anlatyor.
Y KTAPLAR BURADA...
Eskimeyen ve yepyeni kitaplarmz ve yazarlarmzla TÜYAP Kitap Fuar'ndayz...
iyi ki kitaplar var...
www.timas.com.tr
twitter.com/timasyayingrubu
facebook.com/timasyayingrubu
USTA GÖZÜYLE
KÝTAP ZAMANI
Hatralara, Dalarca’ya ve
‘Alsancak Buca’ya dair
Dipnotlar kitab sonuna dehleyen
zihniyyeti alenen knayorum bilakis
Ey azizler, kitap fevkalade güzel, emek mahsulü, hattâ
üstâdane; u fakiyrin fikrine nazaran Sinan hakknda bir
memleket evladnn kaleme ald en ciddi eserdir lâkin
kitabn tertibi, bizzat u benim gibi sabr âbidesi, ehl-i
geçim bir zât bile çileden çkarm bulunayor.
Zannedeyorum 1953 senesinde, stanbol’da
münteir Yeditepe mecmuasnda Fazl Hüsnü
Dalarca imzal bir iir neredildi idi. Ve fekaaat, bir
müddet sonra, ayn mecmuada merhum
Dalarca’nn bir tekzibinin çkdn gördük.
RECAÝ
GÜLLAPDAN
RFAN
KÜLYUTMAZ
C
ânmdan
muazzez
karilerim,
Rabbime binlerce ükürler
olsun ki, yeniden mülaky
olduk. Naslsnz, inallah eyisinizdir. Geçmi Kurban
Bayramnz tebriyk edeyor ve
sizlere kalbden muhabbetlerimiz arz ederekden lakrdma
balayorum.
Efendim, bendeniz eski
günlerimi derhaatr eder
oldum. Malûm, sinnen
kemâle erdiimizden beri,
hâtralar âhir ömrümüzün
yegâne teselligâh oldu. Hani
Haim’in “Bize bir zevk-i
tahattur kald” msra- bercestesinde ifade buyrulduu gibi!
Arpaeminizâde Sami’nin de
buna mümasil hârikulâde bir
msra vardr: “Gel yâd eyleyelim cümle geçen demleri, cânâ!”
Nurullah [Ataç] beyefendi
merhûmun,
Arpaeminizâde’nin bu msra
ile Baudelaire’in “Je sais l’art
‘d’évoquer les minutes heureuses” msra arasnda bir kurbiyetden bahsetdiini de derhaatr edeyorum. Her ne ise!
taharrî edildi ise de bulunamam ve fekat, bilâhire üstad
Dalarca’nn iirini taklid
etmek, o devrin genç edebiyatç namzedleri beyninde
elenceli bir aka, une plaisenterie bien amusante olarakdan
pek revâc bulmu idi…
imdi haatrlayorum da
muazzez kardam Hilmi Bey
de bu vâdide Dalarca taklidi
birkaç msra nazmetmi idi.
Celâleddin Çetin’in te
Babâli [Cem Yaynevi, 1991]
adl kitabnda tesadüf etdim.
Meer muazzez kardam bu
düzmece iiri Celâleddin
Çetin Bey’e de okumu,
Celâleddin Bey de onu
mezkûr kitabna almam m?
Esasen Hilmi Bey kardamn,
zemann evâilinde bana da
okuduu o iirin asl,
Celâleddin Beyefendi’nin iktibas etdikleri iire tetabuk
etmemekdedir. Benzer msralar var ise de ben derhaatr
etdiim ekliyle iir öyle idi:
Durur havada,
Havaca, suca
Alsancak, Buca,
Burnundan kl koparsan,
Anlamaz
Fazl Hüsnü Dalarca
DALARCA’NIN TEKZB
Efendim, asl arz etmek istediim, hususi bir hatra:
Bundan takriyben 60 sene
kadar evvel, zannedeyorum
1953 senesinde, stanbol’da
münteir Yeditepe mecmuasnda Fazl Hüsnü Dalarca
imzal bir iir neredildi idi.
Ve fekaaat, bir müddet sonra,
ayn mecmuada merhum
Dalarca’nn bir tekzibinin
çkdn gördük. Dalarca, o
iirin kendisine ait olmadn
iddia edeyor, bir bakasnn
[hnzrn biri! her kimse!]
onun iirini takliyd etdiini
söyleyor idi…
Efendim, o hnzrn kim
olduu arîz amîk tahkyk ve
4 KASIM 2013 PAZARTESÝ
Dikkat buyrulursa, iirin
son msra hem bir msra hem
de airin imzas gibi kraat
edilebilmek gibi müstesnâ bir
edebî lû’biyyat misâlidir.
Hilmi Bey kardam daha o
zemandan ne kadar müstait
bir genç olduunu bu iirle
ferâde ferâde ispat etmi
bulunmakdadr…
Efendim, bu aylk da bu
kadar. Muahhar telâkymiz
kânûnuevvel bidâyetinde olacakdr, inallah. O vakde
kadar zâtnza hoca baknz,
Rabbime emanet olunuz,
canmdan muazzez kaarilerim, Au Revoir canlarm
benim…
S
erde bir mktar dülgerlik var ya ey azizler; ite bu kadarck
cüz’i bir alâkadan nâi,
tâ eyyam- ebâbetimden
beridir yap ilerine, mimarla, marangozluk san’atine tabii bir
temâyülüm fekat pek mühim addedilmek lazm gelen bir kaabiliyyetim vardr. Hele hele Mimar Sinan’n ie
Yeniçeri Oca’nda dülgerlikle baladn örendikten sonra, “Yahu kaz uçar da
laz uçmaz m?” misillû kendimce hevesim büsbütün tezâyüd etmidir.
Heveslensem ne olacak muhterem
kaarîlerim; benimkisi mimarlkla alâkal
kitap bulunca oturup bir güzel kraat
etmekten ibaret bir eydir. Vaktiyle rahmetli valideciim, nur içinde yatsn,
“Nazar deecek; olum elden çkacak”
deyu inad etmeyip mektebe gönderse
idi, belki ben de muazzam bir mimar
olur idim...
3,5 KLOLUK KTAP!
Geçelim bu fasl efendiler; birkaç gün
evvel kazatada gördüm. Mimar Sinan
hakknda yeni bir kitap nerolunmu;
baya medh ü senâ ediliyor. Gülru
Necibolu nâm hanmefendinin Sinan
Ça-Osmanl mparatorluu’nda Mimari
Kültür unvânl bu eserini pek merak
ettim. “Nasl tedarik ederiz, ne yaparz?” diye soruturdum. Meer bir hayli
okkal bir eser imi (üenmedim tarttrdm, tam 3,5 kilo!); sadece skleti deil,
ebad ve fiyat da okkal mübarein.
Tam iki yüz kaime! “Amanin dostlar,
nasl etsek, bunun tenzilat yok
mudur?” deyu feryad ettikte bir kitabç
ahbab, benim içün 150 liraya temin edilebileceini haber verince rza gösterip
kydk banknotlara.
Kitap aûuma vâsl olunca saik-i
merak ve keyif ile “kuzu”yu rahleye
yatrp, tenkiyd pçan çeküben tedkike
koyuldum idi. Efendiler kitabn giri faslnn hakkndan gelene kadar çok
meakketler çektiimi biliniz kâfidir.
“Yahu bu nasl bir Türkçe, bu nasl çetrefil bir ifâdedir” deyu canm skld.
Meer Gülru Hanmkzmz bu kitab
aslen ngiliz lisan ile kaleme alp ecnebî
memleketinde nereylediinden
Türkiya’da neri içün yeniden tercüme
58
edilmesi lâzm gelmi; ve min’el garaîb!
Bunlar daha ahirzaman alâmetlerinden
olsa gerektir. Giri fasl ise hayli kesif
ifade icab ettirdii içün tercemesi biraz
meakkatli olmu; neyse ki sonraki fasllarda bu ifade sakaleti hayli düzeliyor.
Ey azizler, kitap fevkalâde güzel,
emek mahsulü, hattâ üstâdane; u
fakiyrin fikrine nazaran Sinan hakknda
bir memleket evladnn kaleme ald en
ciddi, en yüz aartc eserdir lâkin kitabn tertibi, bizzat u benim gibi sabr
âbidesi, ehl-i geçim, melekler gibi teenni ve tesâmuh sahibi bir zât bile çileden
çkarm bulunayor. Kitab tertib edip
bastran Bilgi Üniversitesi saolsun, pek
takdir ettim, lakin böyle bir eserin tertibine itina göstermemek balanacak
kusur deildir.
Zulüm deil de nedir efendim?
Dâvâ u ey necîb muhiblerim!
Mâlumunuzdur, ilmi neirlerde “dipnot” tabir olunan bir âdet vardr.
Dünyann her yerinde bu dipnotlar, yani
sahifada yazlan eylerin hakknda
mehaz gösteren, ilave malumat veren
veya meseleyle alakal bir hususta
münakaa yaplan ve asl metne göre
biraz ufarak yazlan bu notlar, ait olduu sahifada ince bir çizginin hemen
altnda gösterilir. Merakls heman sahifann altna bakarak mütemmim
mâlumat örenir. Ne var ki bu müfid
eserde kitab tertib eden kii –o her
kimse buracktan darb- edid-i manevî
ile kendisine teessüflerimi göndereyorum!- bütün notlar ard ardna ekleyip
kitabn sonuna dehleyivermi. Tabirimi
lutfen mâzur görünüz, dehlemek pek
yaramad fekat kitabn meraklsn her
sahifada birkaç kere, tam 3.5 kiloluk
kitabn sonuna bakmaya göndermek
zulüm deil de nedir efendim?
Maalesef kitap neriyatnda bu terbiye özürlü usûle haylice tevessül edildiini müahede etmekle beraber bunlarn
kâffesini en ac kelimât ile knayor ve
“Etdiinizi çekin e mi!” demekle iktifa
edeyorum.
Eserin henüz nsfndaym fekat görünen köy klavuz istemez efendiler: Gülru
Hanmkzmzn eseri göksümü kabartt,
iftihar ettim. Hemen Mevlâ ilmini ziyade etsin, iki cihanda yüzünü aartsn
inallah!
kitap
her gün
fuar
300.000
4.000
%90
LJUBQMBCVMVĈNBO‘OFOLPMBZZPMV
kitapyurdu.com
LJUBQZVSEVDPN
Õ
U
D
O
U
)XD
U
D
O
Q
D
NDoÕU VLQ
H
P
O

]


Benzer belgeler