Deniz Haydutlu u ile M cadele ve T rkiye`nin Konumu

Transkript

Deniz Haydutlu u ile M cadele ve T rkiye`nin Konumu
Deniz Haydutluğu ile Mücadele
ve Türkiye’nin Konumu:
Somali Örneği
Rapor No: 1
Mart 2009
ISBN: 978-605-5330-80-4
Bu raporun yayınlanmasındaki katkılarından ötürü Kamu Araştırmaları Vakfı’na (KAV) teşekkür ederiz.
© 2009
Bu raporun içeriğinin telif hakları ORSAM'a ait olup, 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu uyarınca kaynak gösterilerek
kısmen yapılacak makul alıntılar ve yararlanma dışında, hiçbir şekilde önceden izin alınmaksızın kullanılamaz,
yeniden yayımlanamaz. Bu raporda yer alan değerlendirmeler yazarına aittir; ORSAM’ın kurumsal görüşünü yansıtmamaktadır.
ORTADOĞU STRATEJİK ARAŞTIRMALAR MERKEZİ
ORSAM
Ortadoğu Stratejik Araştırmalar Merkezi (ORSAM) 1 Kasım 2008’de çalışmalarına başlamıştır. Ortadoğu ve Avrasya özelindeki çalışmalara yoğunlaşan ORSAM, Türkmeneli İşbirliği ve Kültür Vakfı tarafından desteklenmektedir.
ORSAM’ın Ortadoğu ve Avrasya Dünyasına Bakışı
Ortadoğu’nun ve Avrasya’nın iç içe geçmiş birçok sorunu barındırdığı bir gerçektir. Ancak, ne Ortadoğu ne Avrasya ne de halkları, olumsuzluklarla özdeşleştirilmiş bir imaja mahkum edilmemelidir. Ortadoğu ve Avrasya ülkeleri,
halklarından aldıkları güçle ve iç dinamiklerini seferber ederek barışçıl bir kalkınma seferberliği başlatacak potansiyele sahiptir. Bölge halklarının bir arada yaşama iradesine, devletlerin egemenlik haklarına, bireylerin temel hak ve
hürriyetlerine saygı, gerek ülkeler arasında gerek ulusal ölçekte kalıcı barışın ve huzurun temin edilmesinin ön şartıdır. Sözkonusu çerçevede, Türkiye, yakın çevresinde bölgesel istikrar ve refahın kök salması için yapıcı katkılarını
sürdürmelidir.
Bir Düşünce Kuruluşu Olarak ORSAM’ın Çalışmaları
ORSAM, Ortadoğu ve Avrasya algılamasına uygun olarak, uluslararası politika konularının daha sağlıklı kavranması
ve uygun pozisyonların alınabilmesi amacıyla, kamuoyunu ve karar alma mekanizmalarına aydınlatıcı bilgiler sunar.
Farklı hareket seçenekleri içeren fikirler üretir. Etkin çözüm önerileri oluşturabilmek için farklı disiplinlerden gelen,
alanında yetkin araştırmacıların ve entelektüellerin nitelikli çalışmalarını teşvik eder. ORSAM, bölgesel gelişmeleri
ve trendleri titizlikle irdeleyerek ilgililere ulaştırabilen güçlü bir yayın altyapısıyla Ortadoğu ve Avrasya literatürünün
gelişimini desteklemektedir. Bölge ülkelerinden devlet adamlarının, bürokratların, akademisyenlerin, stratejistlerin,
gazetecilerin, işadamlarının ve STK temsilcilerinin Türkiye’de konuk edilmesini kolaylaştırarak, bilgi ve düşüncelerin gerek Türkiye gerek dünya kamuoyuyla paylaşılmasını sağlamaktadır. www.orsam.org.tr
KAMU ARAŞTIRMALARI VAKFI
Merkezi Ankara’da olan Kamu Araştırmaları Vakfı (KAV) 1 Aralık 1995 tarihinde kurulmuş ve faaliyetlerine başlamıştır. Vakıf, ülke genelinde karşılaşılan sosyal ve politik sorunlar, kültürel farklılıklar sonucu ortaya çıkan sorunlar ile
turizm ve çevre konularında araştırma geliştirme faaliyetlerinde bulunup kamuoyunun bilinç düzeyini yükseltmeyi
ve bu alanlara bağlı kamu politikaları çözümlerini geliştirmeyi, toplumu, kamuoyunu ve ilgili kamu otoritelerini var
olan problemler ve olası çözümleri hakkında bilgilendirmeyi amaçlamaktadır.
KAV, kapsamlı kamu politikaları sorunları hakkında eğitim seminerleri ile ülke çapında konferanslar ve sağlık, turizm, çevre, bilim, politika ve kırsal kalkınma alanlarındaki uzmanları bir araya getiren tartışma toplantıları düzenlenmektedir. Ayrıca halk sağlığı merkezleri, e-sağlık, insan hakları ve AB genişleme süreci gibi gündemde olan konularda, genç aydınlar ve alanında uzman kişilerden oluşan proje ekipleri oluşturulmaktadır.
KAV bünyesinde; Siyaset ve Sosyal Bilimler Çalışma Grubu, Kamu Yönetimi ve Yerel Yönetimler Çalışma Grubu, Bilişim Teknolojileri Çalışma Grubu, Ekonomi Ve İstihdam Çalışma Grubu, Doğa ve Çevre Koruma Çalışma Grubu, Eğitim Çalışma Grubu, Sağlık Çalışma Grubu, Jeopolitik ve Stratejik Araştırmalar Çalışma Grupları bulunmakta ve faaliyetlerine devam etmektedirler.
Belediyeler, il özel idareleri, valilikler ve yerel yönetim personellerine yönelik olarak Yönetici Vizyon Eğitimleri verilmektedir ve bugüne kadar 50’e yakın vizyon eğitimi gerçekleştirmiştir. Ayrıca, çeşitli kamu kurumları ve sivil toplum
örgütleri ile birlikte araştırma, sempozyum, kongre, ortak proje ve yayın faaliyetleri yürütülmektedir. Bunların yanı
sıra, üniversite öğrencilerine yönelik burs, lisans ve lisansüstü düzeyinde danışmanlık, kitap ve araştırma konularında yönlendirme çalışmaları yürütülmektedir. www.kav.org.tr
İçindekiler
Özet ........................................................................................................................................ 5
Giriş ........................................................................................................................................ 6
1. Deniz Haydutluğu: Kavram ............................................................................................. 6
2. Deniz Haydutluğu: Stratejik Önemi ve Etkileri ............................................................ 7
3. Deniz Haydutluğu: Ortam ............................................................................................... 9
4. Uluslararası Hukuk ...........................................................................................................
4.1. Açık Denizlerdeki Ticaret Gemilerinin Hukuki Statüsü .............................
4.2. Deniz Haydutluğu ............................................................................................
4.3. Diğer İlgili Hükümler........................................................................................
9
9
10
11
5. Uygulama: Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi-Önlemler ...................................... 11
6. Deniz Haydutluğu ile Mücadele ..................................................................................... 12
6.1. Stratejik Yaklaşım ............................................................................................. 12
6.2. Operatif ve Taktik Yaklaşım ............................................................................ 15
7. Deniz Haydutluğu: Uygulama-Örnekler .......................................................................
7.1. Özel Güvenlik ...................................................................................................
7.2. Askeri Yaklaşım: Deniz Harekâtı ....................................................................
7.2.1. Olasılık Planlaması ....................................................................................
7.2.2. Harekâtın Hukuki ve Askeri Çerçevesi ...................................................
7.2.3. Çatışma Kuralları .......................................................................................
7.2.4. Davranış Kuralları ......................................................................................
7.2.5. NATO: Allied Provider Harekâtı .............................................................
7.2.6. AB: Atalanta Harekâtı (EU NAVFOR) .....................................................
16
17
17
18
19
19
19
20
20
8. Türkiye ile İlgili Gemilerin Durumu .............................................................................. 21
Değerlendirme ve Sonuç ...................................................................................................... 21
Rapor No: 1, Mart 2009
ORSAM
Hazırlayan: Doç. Dr. Sadi Çaycı
Emekli Askeri Hâkim Albay
Uluslararası Hukuk Uzmanı
[email protected]
Deniz Haydutluğu ile Mücadele ve Türkiye’nin
Konumu: Somali Örneği
Özet
Sık sık birbiriyle karıştırılan, korsanlık, deniz haydutluğu ve denizlerdeki diğer silahlı soygun eylemleri, yeni ortaya çıkmış kavramlar değildir. Deniz haydutluğu ve denizdeki silahlı soygunlar, deniz ticareti ulaşımını her zaman olumsuz etkilemiştir. Son yıllarda, Somali açıklarında cereyan etmekte
olan olaylar, bunun son örneğini oluşturmaktadır. Somali’deki iç savaş ve karışıklık, etkin bir merkezi hükümetin kurulamaması, sahiller ve giderek açıklarında, özellikle ticaret gemilerine yönelik -riski az, getirisi çok- deniz haydutluğu eylemleri için uygun bir ortam yaratmaktadır. Deniz haydutluğu, uluslararası deniz hukukunda ve 1982 tarihli BM Deniz Hukuku Sözleşmesi’nde uluslararası bir
suç olarak tanımlanmış özel bir terimdir. Bu temel hukuki çerçeveye de uygun olarak, BM Güvenlik Konseyi; Somali Geçici Hükümeti ile işbirliği halinde olmak kaydıyla, BM üyesi devletlere, gerekli tüm önlemlerin alınabilmesi bakımından yetki vermiştir. Ancak bu alandaki uluslararası çabaların
başarılı olabilmesi için, başta bölge ülkeleri olmak üzere, uluslararası toplumun yeteneklerini birleştirmesine ve işbirliğine ihtiyaç vardır. Bu arada, özel güvenlik güçlerinden yararlanılması dâhil, deniz
ticareti sektörünün kendi içinde alması ve uygulaması gereken çeşitli yöntemler de geliştirilmektedir.
Askeri alanda icra edilecek harekât, sonuç olarak bir kolluk harekâtı niteliğini taşımaktadır. Bunun
anlamı, güç kullanma yetkisinin, gereklilik ve orantılılık ilkeleri dâhilinde, kendini savunma ve görevi ifa kavramları ile sınırlı olmasıdır. Harekâtın temel amacı bir tehdidin etkisiz kılınması değil, belli
bazı suçların önlenmesi, faillerinin yakalanması ve yargı önüne çıkarılmasının teminidir.
Son dönemde, TBMM, bu hususta Hükümet’e yetki vermiş bulunmaktadır. Bu karar, Türk Deniz
Kuvvetlerinin bölgede görev yapması için gerekli stratejik ve askeri çerçeveyi tanımlamaktadır.
Deniz harekâtının, uluslararası hukuka, insan hakları hukukuna ve ilgili ülkeler hukukuna uygun olacak şekilde planlanması ve icrası gerekmektedir. Uygulamaya ilişkin sorunların değerlendirilmesinde,
NATO tarafından icra edilmiş bulunan Allied Provider Harekâtı ile, AB deniz unsurlarınca icra edilmekte olan Atalanta Harekâtı, gerekli hususları kapsayan örnek olaylar olarak incelenebilir. Harekât
disiplini, çatışma kuralları ve davranış kuralları ile sağlanacaktır.
Önemli bir sorun, bu gibi harekât sonucu yakalanacak zanlılara, suç eşyasına ve el konulan gemilere ve yüklerine yapılacak işlemin ne olması gerektiğine ilişkin -davranış kuralları- belirsizlikler ve uygulama güçlükleridir. Bu hususlarda, konuların -olabildiğince- özel anlaşmalarla düzenlenmesi gereği vardır. Uygulanacak hukuk, yargı yetkisinin hangi devlete/devletlere ait olacağı da diğer önemli sorunlar arasında sayılabilir.
www.orsam.org.tr
5
ORTADOĞU STRATEJİK ARAŞTIRMALAR MERKEZİ - KAMU ARAŞTIRMALARI VAKFI
Giriş
Deniz haydutluğu yeni bir olgu değildir. Buna
karşılık, son dönemlerde özellikle Somali açıklarında, Aden Körfezi bölgesinde meydana gelen olaylardaki artışın basında ve kamuoyunda
yarattığı ilgi, deniz yoluyla yapılmakta olan ticari taşımacılığa karşı oluşturduğu tehdit, bütün bunların uluslararası ekonomik ve mali ortama yaptığı olumsuz etkiler; bu arada, sahipleri Türk olan veya Türk bayrağı taşıyan bazı gemilerin de sözü geçen bölgedeki deniz haydutluğu eylemlerine hedef olması, bu konunun bütün boyutlarıyla ve daha yakından incelenmesini, değerlendirilmesini ve alınabilecek önlemlerin ortaya konabilmesini gerekli kılmaktadır.1
Somalili deniz haydutlarının merkez üslerinin,
Puntland’daki Eyl isimli sahil kasabası olduğu
bilinmektedir.2 Somalili ulusal güçlerin denizdeki haydutluk ve silahlı soygun eylemlerine
karşı -güç kullanımı, suçların kovuşturulması
vb.- gerekli önlemleri alması şimdilik mümkün
görünmemektedir.3
Deniz haydutluğu ile mücadelede önemli bir
sorun, saldırıların resmi makamlara bildirilmemesinden kaynaklanmaktadır. Bildirimde bulunulmamasının başlıca nedenleri, sigorta maliyetlerinin artması, gecikmeler, soruşturmaların uzun sürmesi, limanda kalınan süre boyunca ödenmesi gereken ücretler vb. masraflardır.4
Uluslararası Denizcilik Örgütü’nün (IMO) verilerine göre, Kasım 2008 tarihi esas alındığında, 1984 yılından bu yana, örgüte Somali açıklarında meydana gelen 440 deniz haydutluğu ve
silahlı soygun olayı bildirilmiştir. Sadece 2008
içinde, 120 saldırı olayı bildirilmiştir. 35’ten
çok gemiye deniz haydutlarınca el konulmuş,
600’den fazla gemi adamı, fidye alınması maksadıyla kaçırılmıştır.5 9 Ocak 2009 tarihi itibariyle, halen Somali açıklarında 15 geminin ve
290 mürettebatının deniz haydutlarınca tutulmakta olduğu bildirilmektedir.6
Bütün bu nedenlerle, deniz haydutluğu ve denizdeki silahlı soygunlar, denizcilik sektörüne
yılda ortalama 1-16 milyar dolar kadar ek mali
külfet getirmektedir. Bu eylemler, gemi sahip-
6
lerini, yükün sahiplerini, gemiyi kiralayanları, taşıyıcıları, sigorta şirketlerini olumsuz etkilemektedir. Bu durum, bir yandan uluslararası deniz ticaretini, dolaylı olarak da uluslararası barış ve güvenliği olumsuz etkilemektedir.
Uluslararası deniz ticareti sektörü, devletler
arasındaki işbirliği ve dayanışma çabalarına ek
ve bu çabaların tamamlayıcısı bir unsur olarak,
kendi içinde de uygulanabilir tüm teknik ve hukuki önlemleri almaya çalışmaktadır.7
Bu raporda biz, bir yandan olayın stratejik etki
ve sonuçlarına değinecek, öte yandan da deniz haydutluğu olaylarının mevcut ve muhtemel etki ve sonuçlarını incelemeye, bu konuda
alınabilecek önlemler ve uygulanabilecek yaptırımlara ilişkin mevcut siyasi, askeri ve hukuki
boyutları ele almaya çalışacağız.
1. Deniz Haydutluğu: Kavram
“Korsan” ve “deniz haydudu” farklı kavramlardır. Korsanlık, 1856 tarihli Paris Konferansı Bildirisi ile yasaklanıncaya kadar, uluslararası silahlı çatışma hukukunda meşru olarak kabul edilmiştir. Bugün ancak tarihi açıdan anlam
ve öneme sahip özel bir kavram ve uygulamadır: Korsan gemisi, bir savaş durumunda, düşman ticaret gemilerine saldırmak, ele geçirmek
ve yüklerine de el koymak üzere bağlı bulunduğu savaşan tarafça özel olarak yetkilendirilmiş
bir ticaret gemisi idi. Bu kavramın, 1856 Paris
Konferansı Bildirisi ve sonraki devrede artık
uygulama alanı kalmamıştır. Günümüzde benzer eylemler deniz haydutluğu olarak nitelendirilmektedir ve uluslararası suç sayılmaktadır.8
Deniz haydutluğu, denizde veya başka benzeri alanlarda söz konusu olabilen “silahlı soygun” eylemlerinden de ayrılmaktadır. Örneğin, son zamanlarda Avrupa’da, Tuna Nehrinde, Belgrad’ın yakınlarındaki Smederovo bölgesinde Sırp uyruklu olduğu belirtilen kişilerce gerçekleştirilmekte olduğu ifade edilen soygun eylemleri, teknik anlamdaki deniz haydutluğu kavramının dışında bulunmaktadır.9 Diğer
başlıca soygun türleri, bir limanda demir atmış
veya demirleme yerlerinde bulunmakta olan
gemilere saldırılması; açık deniz veya karasu-
www.kav.org.tr
Deniz Haydutluğu ile Mücadele ve Türkiye’nin Konumu: Somali Örneği
larında bulunan gemilere yapılan saldırılar ve
soygunlar; nihayet, sigortadan para alabilmek
maksadıyla “hayalet gemi” yöntemiyle işlenen
örgütlü suçlar olarak sayılabilir.10
Deniz haydudu, kısaca, denizlerde faaliyet gösteren silahlı bir soyguncuyu ifade etmektedir.
Deniz haydutları, gemi kaçırma yoluyla kişiselmaddi kazanç elde etmeye çalışmakta, dolaylı olarak da deniz ticaretini engellemektedirler. Temel amaç, ele geçirdikleri gemi, bu gemide bulunan değerli yük, mürettebat ve yolcular karşılığında fidye istemek ve elde etmektir.11
2. Deniz Haydutluğu: Stratejik Önemi ve
Etkileri
Deniz haydutluğu, “âdi”, yani, siyasi veya askeri sayılmayan uluslararası suçlardandır. Küresel yargı yetkisine konudur ve siyasi veya askeri
suçlardan sayılmadığından, suçluların geri verilmesi bakımından hukuksal yönden bir sorun
söz konusu olmamaktadır. Deniz haydutluğu,
-deniz alanında işlenenler dâhil- bu yönüyle,
genel olarak terör suçlarından ayrılır. Bununla beraber, terör örgütleri ile diğer suç örgütleri (uyuşturucu madde ve insan kaçakçılığı vb.)
arasında çoğu zaman gözlemlenebilen, ortak
maddi çıkarlara dayalı ilişki, işbirliği ve karşılıklı etkileşimin, deniz haydutluğu alanında da
benzer etki ve sonuçlarının söz konusu olabilmesi, olanaksız değildir.12 Nitekim bu olgu, Somali açıklarında cereyan eden son olaylar bağlamında, bir kısım çevrelerce yeni bazı komplo teorilerinin merkezine yerleştirilmiş görünmektedir. Bu bağlamda öne sürülen bir iddia,
bölgeyi askeri bakımdan kontrol etmek, bu
maksatla buralara askeri güç yerleştirmek isteyen Batılı devletlerin, maksada uygun tehdit ortamını ve müdahale gerekçesini oluşturmak üzere, deniz haydutluğunu desteklediklerini öne sürmektedir.13
Kanaatimizce, Batılı devletlerce önceden planlanmış bir “komplo” yaklaşımından çok daha
öncelikle, hükûmetlerinin desteğinde olmasa
bile; Suudi Arabistan, Yemen, Pakistan ve diğer bazı ülkelerdeki aşırı akımlara mensup kişilerin oluşturduğu örgütlerin Batı’ya karşı te-
rör yöntemleriyle yürüttükleri silahlı mücadelenin bu süreçteki olası yerinin dikkate alınması daha doğru olabilir. Nitekim basında, deniz
haydutluğu suçunun sanıkları ile yerel ve merkezi güç odakları arasındaki yakın ilişki ve işbirliği, geniş bir şekilde işlenmektedir. En azından, Somali’nin -halen de sürmekte olan- iç savaş ve karışıklık durumunun bu genel çerçeveden soyutlanması mümkün görünmemektedir.
Bu incelemeye konu olan deniz haydutluğu
olayları daha çok Hint Okyanusu ve Aden Körfezi bölgelerinde, özellikle de Somali ve Yemen
açıklarında meydana gelmektedir. Somali’de
1991’den bu yana etkin bir merkezi hükûmet
bulunmaması; siyasi, askeri ve toplumsal kargaşa ortamının sürmekte olması; bu arada,
ülke bütünlüğü açısından da olumsuz gelişmelerin meydana gelmesi; örneğin, bazı bölgelerin, “Galmuid Federe Devleti”, “Puntland Federe Devleti” gibi fiili oluşumlar olarak ortaya çıkması, deniz haydutluğu olgusunun siyasi, ekonomik ve toplumsal arka planını oluşturmaktadır.14
Öte yandan, Kızıldeniz çevresindeki ülkeler,
bölgede giderek artan yabancı deniz güçlerinin
Arap ulusal güvenliğine olası etkilerini görüşmek üzere, 20 Kasım 2008 tarihinde, Mısır ve
Yemen’in ev sahipliğinde, Kahire’de toplanmışlardır. Konferansa, Suudi Arabistan, Sudan, Ürdün, Somali, Eritre ve Cibuti katılmıştır.15 Yayımlanan ortak bildiride, katılımcılar, ABD’nin
desteklediği bir merkezi hükûmetin İslamcıların önderliğindeki ayaklanmaya karşı mücadele vermekte olduğu Somali’deki siyasi karışıklığı kınamışlardır. Katılımcı ülkelere göre, Somali çevresinde yaygınlaşan deniz haydutluğu,
Somali’deki giderek kötüleşen siyasi, güvenlik
ve insani koşulların sonuçlarından biridir. Katılımcılar, bölgedeki Arap ülkelerini deniz haydutluğuna karşı ortak harekât düzenlemeye,
Yemen’de, deniz haydutluğunu izlemek üzere bir merkez kurmaya çağırmakta, bölgedeki devletlerin ulusal egemenliklerine saygı kavramına vurgu yapmaktadırlar.16 Bölge devletlerinin artan yabancı donanmalardan duydukları endişenin kaynağında, Kızıl Deniz’in giderek
www.orsam.org.tr
7
ORTADOĞU STRATEJİK ARAŞTIRMALAR MERKEZİ - KAMU ARAŞTIRMALARI VAKFI
uluslararasılaştırılması algılaması yatmaktadır.
Mısırlı emekli Tuğgeneral Gamal Mazloum’a
göre, deniz haydutluğu olgusu, dış unsurlarca,
ABD ve İsrail’in çıkarlarına uygun olarak Kızıldeniz bölgesinin uluslararasılaştırılması için
kullanılabilecek bir unsurdur. İlk defa 1980’lerde İsrail bu bölgede bir deniz gücü oluşturulmasını önermiş, ancak teklif hemen reddedilmiş ve bir daha tartışılmamıştır. Aymen Abdelaziz Salaama’ya göre de, Mısır, Suudi Arabistan, Yemen ve Somali, 1973 Arap-İsrail savaşı sırasında Afrika Boynuzu ve Arap Yarımadası arasındaki Mandeb Boğazı’nı kapatmak
üzere güç birliği yapmış ve başarılı olmuşlardır. Kızıldeniz’de seyri engellememişler, sadece İsrail gemilerini engellemişlerdir. Bu devletler, Somalili deniz haydutlarına karşı da işbirliği yapmalıdırlar.17
Dikkat çekici bir başka yaklaşıma göre ise, Aralık 2004 ayında yaşanan Asya tsunamisinin
sonrasındaki devrede açığa çıkmaya başlayan
bir kısım haksız uygulamalar nedense basının
pek ilgisini çekmemiştir. Somali açıklarındaki deniz yatağına bırakılmış tonlarca radyoaktif artık ve zehirli kimyasal madde, dev dalgaların etkisiyle yüzeye çıkmış, bir şekilde bunlarla
temas eden onbinlerce Somalili hastalanmıştır.
Bu konuda yapılan başvuru üzerine Birleşmiş
Milletler’ce (BM) soruşturma açılmıştır. 300
kadar insanın bu zehirli kimyasal maddeler nedeniyle öldüğü sanılmaktadır. 1990’lı yıllarda,
başta İsviçre’nin Achair Partners ve İtalya’nın
Progresso firmaları olmak üzere, Somalili bazı
siyasetçiler ve milis liderleriyle bu konuda imzalanan mutabakatlara dayalı olarak, sahil, zehirli maddeler için bir boşaltma alanı olarak
kullanılmıştır.18 Bir yandan bu uygulama yaygınlaşırken, diğer yandan ülke giderek iç savaşa yönelmiştir. Tsunami ile ortaya çıkan bulgulara rağmen, sözü edilen soruşturmaya son verilmiş, tazminat ödenmemiş, bölge temizlenmemiştir. Keza, 2006 yılında Somalili balıkçılar, yabancı balıkçı filolarının Somali’nin balık
kaynaklarını yağmaladıkları iddiasıyla BM’ye
şikâyette bulunmuşlardır. Üstelik bu yabancı filolar, sık sık Somalili milisleri, yerel balıkçıları
sindirmek ve aşağılamak üzere kullanmışlardır.
8
Tekrarlanan başvurulara rağmen, BM harekete
geçmemiştir. Sonuçta, suları zehirlenen, canlı
hayvan kaynakları tehdit edilen kızgın Somalililer, soruna kendi yöntemleriyle el koymuşlardır. Balıkçılar silahlanmış, gayrıresmi muhafızlar gibi hareket etmeye başlamışlardır. 2005 yılı
sonlarına doğru, yük gemilerine, lüks yatlara
ve tuna avcılığına mahsus teknelere el koymaya başlamışlardır. Bu gemiler, fidye alınmak suretiyle serbest bırakılmıştır. Somalili bir deniz
haydudu lideri olan Ali Jama’ya göre, eylemleri, zehirli atıkların önlenmesi maksadıyla başlamıştır. Örneğin Ukrayna gemisinin iadesi için
istedikleri fidyenin, bu çöplüğü temizlemekte
kullanılacağını belirtmiştir. İnandırıcılığı fazla
olmasa da, başlangıçtaki niyet ne olursa olsun,
zaman içinde sözü edilen deniz haydutluğunun
doğası değişmiştir. Somali Hükûmeti’nin bazı
mensuplarının da dâhil olmasıyla, konu artık
kendi yaşam biçimlerini desteklemeye yönelik,
milyonlarca dolarlık bir endüstriye dönüşmüş
durumdadır. Buna paralel olarak, Hindistan ve
ABD savaş gemilerinin yük ve balıkçı gemilerine fazlaca yaklaşan hemen her Somalili balıkçı teknesine ateş açması, Somali’nin sahil sularını adeta “serbest ateş alanı” haline dönüştürmüş bulunmaktadır. Bir yandan AB eliyle yürütülen Atalanta Harekâtı, diğer yandan Avrupa,
ABD ve Asya’dan gelen gemilerin bölgeye tehlikeli atıkları dökmeye ve balık kaynaklarını yağmaya devam etmeleri, çelişkili bir durum yaratmaktadır.19
Somali’deki durum, Afrika’nın genel olarak
Batı’ya ve ABD’ye bakışına da ışık tutmaktadır.
Deniz haydutluğuna da elverişli ortamı sağlayan anarşi, 1991 yılında Somali Hükûmeti’nin
çökmesi ile başlamış, 1992’deki ABD’nin başarısız insani müdahalesi ile derinleşmiş görünmektedir. BM rakamlarına göre, müdahale
için harcanan iki milyar doların yüzde 90 kadarı askeri faaliyete harcanmıştır. ABD’nin Afrika Komutanlığı, kıtada ev sahipliği yapmak
isteyen ülke olmaması nedeniyle, karargâhını
Almanya’da kurmak durumunda kalmıştır. Somalililerin deniz korsanlığının kaynağında, bu
ulusun çöken hükûmetinin, balıkçıların haklarını koruyamaması yatmaktadır. Somali suları-
www.kav.org.tr
Deniz Haydutluğu ile Mücadele ve Türkiye’nin Konumu: Somali Örneği
nın tuna balığı açısından zengin olması nedeniyle, 1990’lı yıllarda yabancı gemiler haksız bir
şekilde bölgeye gelmiş, bu olgu, Somalili balıkçıların silahlanmasına ve başlarının çaresine
bakmasına neden olmuştur.20
3. Deniz Haydutluğu: Ortam
Her şeyden önce, günümüzde uluslararası ticaretin yüzde 80’den fazlası, deniz ulaşımı yoluyla yapılmaktadır. Bu süreçte, 46.000 kadar büyük gemi ve 4000 kadar önemli liman kullanılmakta, dünya denizlerinde yaklaşık 12-15 milyon taşımalık (konteynır) taşınmaktadır. Artan deniz ticareti, bu bağlamda, Malaka Boğazı, Bab el-Mandap Boğazı, Hürmüz Boğazı, Süveyş Kanalı ve Panama Kanalı gibi çok kullanılan, sıkışık-dar boğazlardan geçiş sırasında seyir güvenliği için hızın düşürülmesi; buralardan geçmekte olan gemileri, muhtemel saldırılara karşı hassas bir konuma koymaktadır. Ekonomik ve mali krizler sonucu işsizliğin artması; kıyı ve liman güvenliği bakımından kıyı ülkelerinin yetersizliği; bölgesel boyuttaki, siyasi istikrarsızlık, rüşvet ve yolsuzluk ortamı; uluslararası ve diğer terör örgütlerinin bu olguyu da
amaçları doğrultusunda kullanma eğilimi, deniz haydutluğuna ve silahlı soygun eylemlerine
zemin hazırlayan diğer önemli nedenler olarak
sayılabilir.21 Başta Güneydoğu Asya-Endonezya
takımadaları olmak üzere; Somali açıkları, Nijerya, Aden Körfezi – Kızıldeniz, Tanzanya,
Peru, Bengaldeş, Malezya, Güney Çin Denizi;
deniz haydutluğu ve silahlı soygunlar açısından
en hassas bölgeler arasındadır.22
“Düşük risk ve yüksek kazanç” unsurları söz
konusu olmaya devam ettiği sürece, deniz haydutluğu gibi yasadışı eylemlerin artarak sürmemesi için bir neden olmayacağı söylenebilir.
Deniz haydutlarının korkusuzca davranabilmelerinin bir nedeni de, yakalansalar bile, uygulamada yargılanmalarının fiilen mümkün olmayacağını düşünmeleridir. Hukukçular, deniz
haydudu taşıdığı sanılan bir gemiye ateş açılıp
açılamayacağı; ticari bir gemide görevli özel güvenlik mensupları ile deniz haydutları arasında
çıkabilecek silahlı bir çatışma sırasında ölebilecek kişilerden kimin sorumlu olacağı; hangi
ülkenin yargı yetkisinin esas alınması gerektiği
vb. pek çok soruya cevap aramak ve bulmak zorunluluğunda görünmektedirler.23
Özellikle, diğer hangi gemilerin, ne zaman ve
nasıl müdahale edebileceği, yakalanan zanlılar
hakkında ne işlem yapılacağı konularında ilgili
taraflar arasında olabilecek uygulama ve yorum
farklılıkları güçlükler yaratabilir. Şu halde, deniz haydutluğu ile mücadelede, güverteye çıkma, arama ve zabıt, zanlıları yakalama ve tutuklama vb. konularda, uluslararası hukuk, ulusal hukuk düzenleri ve uygulama güçlükleri bakımından söz konusu olabilecek sorunların incelenmesinde yarar vardır.
4. Uluslararası Hukuk
Bir kısım görüşe göre, uluslararası ve ulusal hukuk kuralları, deniz kuvvetlerinin deniz haydutluğuna ve silahlı soygunlara karşı hareket seçeneklerini oldukça sınırlamaktadır. Bizim de katıldığımız diğer görüşe göre ise, hukuki çerçeve
yeteri kadar açık ve yeterlidir. Deniz haydutluğu kavramının açık denizlerle sınırlı bir anlam
taşıması, bir devletin karasularındaki benzeri
eylemlerin meşru sayılabileceği anlamına gelemeyeceği gibi, kıyı Devletinin tek başına yahut
diğer devletlerle birlikte kendi karasularında
bu konuda gereken önlemleri almasına ve uygulamasına da mani teşkil etmemektedir.24 Sorunlar -terörle mücadeleye ilişkin güvenlik ve
hukuk sorunları gibi- çoğu zaman kural yokluğundan veya belirsizliğinden çok, yetenek
veya siyasi irade yokluğundan kaynaklanmaktadır. Bunda, bir kısım bölge devletlerinin ilgili
uluslararası hukuk kapsamındaki yetkileri konusundaki bilgi eksikliğinin de bir dereceye kadar etkisinin olduğu söylenebilir. Devletler bu
konuda açık tavır almalı ve tavırlarını, yetenekleriyle orantılı olacak şekilde, somut önlemlerle, eylemlerle ve işlemlerle desteklemelidirler.25
4.1. Açık Denizlerdeki Ticaret Gemilerinin
Hukuki Statüsü
Açık denizlerdeki ticaret gemilerinin hukuki
statüsünün belirlenmesinde temel ilke, “bayrak
kanunu”dur. Buna göre, bir ticaret gemisi hangi
devlette kayıtlı ise, hangi devletin bayrağını ta-
www.orsam.org.tr
9
ORTADOĞU STRATEJİK ARAŞTIRMALAR MERKEZİ - KAMU ARAŞTIRMALARI VAKFI
şıyorsa, o devletin uyruğunda sayılır ve o devletin kanunlarına, idare, kolluk ve yargı yetkisine tabi olur. Dolayısıyla, örneğin bir geminin
sahibinin Türk olması başka; geminin kendisinin başka bir devlette, örneğin Malta’da kayıtlı olması ve Malta bayrağını taşıması, dolayısıyla Malta uyrukluğunda bulunması başkadır.
Böyle bir gemi Türk gemisi değil, Malta gemisi
sayılır. Malta’nın kanunlarına, idare, kolluk ve
yargı yetkisine tabi olur. Açık denizlerde bulunmakta iken bu gibi, başka bir ülkenin bayrağını
taşıyan gemiler üzerinde üçüncü taraf devletlerin ancak sınırlı ve istisnai bazı yetkileri söz
konusu olabilir: Deniz haydutluğu, uyuşturucu
madde kaçakçılığı, köle ticareti, açık denizlerden izinsiz yayın yapmak, bayraksız olmak, terörizm gibi.26
4.2. Deniz Haydutluğu
10 Aralık 1982 tarihli BM Deniz Hukuku Sözleşmesi, deniz haydutluğu konusundaki en güncel düzenlemeyi içermektedir. Deniz haydutluğu kavramı, 101. madde hükmünde tanımlanmıştır. Buna göre, aşağıda sayılan fiillerden herhangi biri deniz haydutluğunu teşkil eder:
• Bir özel geminin veya bir özel uçağın mürettebatı veya yolcuları tarafından:
• Açık denizde, bir gemiye veya uçağa veya
bunlardaki kişi veya mallara karşı;
• Hiçbir devletin yetkisine tabi olmayan bir
yerde, bir gemiye veya uçağa, kişilere veya
mallara karşı,
• Kişisel amaçlarla işlenen her türlü yasa dışı
şiddet veya alıkoyma veya yağma fiili;
• Gemiye veya uçağa deniz haydudu gemi
veya uçak niteliğini veren olaylara ait bilgisi
olmak kaydıyla bir geminin veya bir uçağın
kullanılmasına isteyerek katılma fiili;
• Belirtilen fiillerin işlenmesini teşvik eden
veya bunları kolaylaştırmak üzere işlenen
her fiil.
Bu Sözleşme’nin 100. maddesi, “Deniz haydutluğunun önlenmesi konusunda işbirliğinde bulunma yükümlülüğü” başlığını taşımaktadır.
Buna göre, “Bütün devletler, açık denizde veya
hiçbir devletin yetkisine tabi bulunmayan diğer herhangi bir yerde deniz haydutluğunu ce-
10
zalandırmak üzere mümkün olan en büyük ölçüde işbirliğinde bulunacaklardır.”
103. madde hükmünde, deniz haydudu bir
gemi veya bir uçak şu şekilde tanımlanmaktadır: “Fiilen kontrolü altında bulundukları kimseler tarafından deniz haydutluğu fiillerinden birini işlemeye tahsis edilmiş gemiler veya
uçaklar, deniz haydudu gemi veya uçak sayılırlar. Bu gibi fiilleri işlemeye hizmet etmiş gemiler veya uçaklar da bu fiilleri işlemekle suçlu kişilerin kontrolü altında kaldıkları sürece deniz
haydudu gemi veya uçak sayılırlar.”
105. madde hükmü, deniz haydudu bir gemiye
veya uçağa el konulmasına ilişkin esas ve usulleri düzenlemektedir: “Her devlet açık denizde veya hiçbir devletin yetkisine tabi olmayan
herhangi bir yerde, deniz haydudu bir gemiyi
veya uçağı yahut deniz haydutluğu fiilleri sonucunda ele geçirilmiş olan ve deniz haydutlarının elinde bulunan bir gemiye el koyabilir ve bu
gemide ve uçakta bulunan kişileri yakalayabilir
ve mallara el koyabilir. El koyan devletin mahkemeleri, verilecek cezalar ile iyi niyet sahibi üçüncü kişilerin hakları saklı kalmak şartıyla gemi, uçak veya mallara ilişkin tedbirler konusunda karar verebilir. Ancak, açık denizlerde
seyir serbestîsi önemli bir kuraldır ve belirtilen
müdahale ve el koyma yetkilerinin keyfi olarak kullanılmaması gerekir. Aksi halde, haksız
bir eylem ile bir ticaret gemisine el koyan devlet, neden olabileceği hasar ve zarardan dolayı
sorumlu tutulabilir. Nitekim 106. madde hükmüne göre, “Deniz haydudu olduğundan şüphe
edilen bir gemi veya uçağa, yeter sebep olmadan el konulduğu taktirde, el koyan devlet, geminin veya uçağın tabiiyetinde bulunduğu devlete karşı, el koymadan doğan her türlü zarar ve
kayıp için sorumlu olacaktır.”
Deniz haydutluğu nedeniyle el koymayı gerçekleştirmeye yetkili gemi ve uçaklar, 107. madde
hükmünde açıklanmaktadır: “Deniz haydutluğu sebebiyle el koyma, ancak savaş gemileri
veya askeri uçaklar veya açık dış işaretlerle bir
kamu hizmetine tahsis edilmiş oldukları ve bu
konuda yetkili kılındıkları belli olan diğer gemi
www.kav.org.tr
Deniz Haydutluğu ile Mücadele ve Türkiye’nin Konumu: Somali Örneği
veya uçaklar tarafından yapılabilir.”
110. madde hükmüne göre, müdahalenin bir
andlaşma ile tanınan yetkilerden kaynaklanması durumu dışında, açık denizde tam dokunulmazlıklardan yararlananlar haricindeki bir yabancı gemiyle karşılaşan bir savaş gemisi; geminin deniz haydutluğu yaptığı; köle ticaretine karıştığı; savaş gemisinin bayrağını taşıdığı
devletin yargılama yetkisine sahip olduğu bir
durumda, geminin izinsiz yayına hizmet ettiği;
tabiiyetsiz olduğu; veya yabancı bir bayrak çekmiş olmasına veya bayrağını göstermekten kaçınmasına rağmen, geminin gerçekte savaş gemisiyle aynı tabiiyette olduğu yönünde ciddi
nedenler varsa, bu gemiyi durdurup denetleme
hakkına sahiptir. Bu durumlarda, savaş gemisi, geminin bayrağını çekmeye yetki veren belgelerinin doğruluğunu inceleyebilir. Bu amaçla
şüpheli gemiye bir subayın kumandasında bir
araç gönderebilir. Belgelerin incelenmesi sonucunda şüpheler devam ederse, gemide mümkün olan nezaketle daha etraflı incelemeye geçilebilir. Şüpheler gerçekleşmezse, durdurulan
geminin şüpheleri haklı gösterecek hiç bir eylem yapmamış olması kaydıyla, maruz kaldığı
her türlü zarar ve kayıp tazmin edilecektir.
4.3. Diğer İlgili Hükümler
Uluslararası Güvenlik Yönetim Kodu (ISM
Code) ve Uluslararası Denizcilik Örgütü’nün
(IMO) konuyla ilgili kararları yanında, konuyla doğrudan ilgili olmamakla birlikte, Denizdeki Seyir Güvenliğine Karşı Yasadışı Eylemlerin Bastırılması Hakkında 1988 tarihli Sözleşme (SUA Convention), Denizlerde Can Güvenliği Uluslararası Sözleşmesi (SOLAS), 1988 tarihli Viyana Uyuşturucu Madde İle Mücadele
Sözleşmesi, BM Uluslararası Sınır Aşan Örgütlü Suçlarla Mücadele Sözleşmesi, buna ek 2000
tarihli Palermo Protokolü, tamamlayıcı bir hukuki çerçeve olarak önemli belgeler arasında
sayılabilir.
5. Uygulama: Birleşmiş Milletler
Güvenlik Konseyi-Önlemler
Aden Körfezi bölgesinde cereyan eden deniz
haydutluğu olayları, uluslararası ticarete ve do-
layısıyla da küresel ve bölgesel güvenliğe yönelik tehditler olarak, bir süredir BM Güvenlik
Konseyi’nin (BMGK) gündemine konu olmuş
ve bu konuda birbirini izleyen kararlarla, tehdidin önemi en üst seviyede vurgulanmıştır.
BMGK, Somalili deniz korsanlarının uluslararası barış ve güvenliğe karşı oluşturduğu tehdidi önce 15 Mayıs 2008 tarihli ve 1814 sayılı; 2 Haziran 2008 tarihli ve 1816 sayılı kararları çerçevesinde ele almış, AB ve diğer uluslararası/ulusal unsurlarca başlatılan çabalara destek vermiştir.
BMGK’nın 7 Ekim 2008 tarihli ve 1838 sayılı kararı, Somali açıklarında, denizde korsanlık ve silahlı soygun eylemlerinin yaygınlaşması sonucunda Somali’ye insani yardım, uluslararası seyir, ticari deniz hatları ve uluslararası
hukuka uygun olarak yürütülen balıkçılık faaliyetleri açısından ortaya çıkan tehdidi değerlendirmekte ve alınacak önlemleri belirtmektedir. Somali sularında harekât icra etmekte olan
gemilere, uluslararası sularda da harekât yetkisi verilmektedir. Karara göre:
• 10 Aralık 1982 tarihli BM Deniz Hukuku
Sözleşmesi, -denizdeki diğer faaliyetler yanında- deniz haydutluğu ve silahlı soygun
eylemleriyle mücadelenin de başlıca hukuki çerçevesini oluşturur.
• Dünya Gıda Programı (WFP) faaliyetlerinin
aksaması kabul edilemez.
• Açıklanan nedenlerle, deniz haydutluğu ile
mücadele için, hükûmetler deniz gemileri ve askeri uçaklar göndermek ve Somali
Geçici Federal Hükûmeti’yle (TFG) işbirliği
yapmak kaydı ile gerekli tüm önlemleri almaya yetkilidir.
BMGK, 2 Aralık 2008 tarihli ve 1846 sayılı kararında, Kanada, Danimarka, Fransa, Hindistan, Hollanda, Rusya Federasyonu, İspanya,
Birleşik Krallık, ABD ve bölgesel ve uluslararası
örgütlerin BM kararlarına uygun olarak Somali
açıklarında işlenen deniz haydutluğu eylemlerine karşı mücadeleye ilişkin girişimleri, Kuzey
Atlantik Andlaşması’nın ve Avrupa Birliği’nin
konuya ilişkin kararları memnuniyetle karşı-
11
ORTADOĞU STRATEJİK ARAŞTIRMALAR MERKEZİ - KAMU ARAŞTIRMALARI VAKFI
lanmakta; devletler, deniz haydutluğu ve silahlı
soygun ile mücadeleye ve bu maksatla kullanılan botlara, gemilere, silahlara ve diğer suç eşyasına el konulması için gerekli yeteneğe sahip
olmaya davet edilmekte, zararsız geçiş hakkının önemine vurgu yapılmaktadır. Karar tarihinden geçerli olmak üzere, 12 ay süre ile Somali açıklarında ve TFG ile birlikte Somali karasularında, deniz haydutluğunun ve denizdeki silahlı soygunların önlenmesi için Somali karasularına girme, burada gerekli tüm olanakları
kullanma yetkisi tanınmaktadır.
Son olarak, BMGK’nın 16 Aralık 2008 tarihli ve
1851 sayılı kararına göre de,
• Deniz haydutluğu ve silahlı soygunla mücadele bakımından 1982 tarihli BM Deniz Hukuku Sözleşmesi’nde yeterli hukuki çerçeve
mevcuttur. Bunu tamamlamak üzere, 1988
tarihli, Denizde Seyir Güvenliğine Karşı Yasadışı Eylemlerin Bastırılması Sözleşmesi (SUA Sözleşmesi), taraf devletlere, ilgili eylemleri suç sayma, yargı yetkisi oluşturma ve güç kullanma veya başkaca aşağılayıcı
eylemlerle bir gemiyi ele geçirme yahut denetimine el koyma eylemlerinden sorumlu
kişilerin kendilerine teslimine gerekli yasal
dayanağı sağlamaktadır.
• Somali’deki mevcut durumda, TFG kendi
başına deniz haydutluğunu önleyecek yahut
bunu başardığı takdirde zanlıları kovuşturabilecek yeteneğe sahip değildir. Uluslararası deniz yolları ile Somali karasuları dâhil,
bu Hükûmet Somali sahillerinde devriye ve
güvenlik hizmetini de sağlayamamaktadır.
Bu nedenle TFG, uluslararası toplumdan
yardım talebinde bulunmaktadır ve kendisi ile koordineli olarak bölgede yürütülen
AB, NATO ve ulusal bazda diğer devletlerin
harekâtı takdirle karşılanmaktadır.
• 1846 (2008) sayılı kararda da belirtildiği
üzere, 2 Aralık 2009 tarihine kadar geçerli olmak üzere; gerekli yeteneğe sahip devletlere, bölgesel ve uluslararası örgütlere;
TFG’nin onayı alınmak kaydıyla, deniz haydutlarına karşı Somali topraklarında ve sıcak takip maksadıyla Somali karasularında
deniz, hava ve karadan harekât yapabilme
12
•
•
•
•
•
•
yetkisi tanınmıştır.
Harekât, uluslararası insancıl hukuka ve insan hakları hukukuna uygun olarak icra edilecek, SUA Sözleşmesi’nin etkin bir şekilde
uygulanmasını da olumsuz etkilemeyecektir.
Bu maksatla, ilgili taraflar arasında işbirliğine yönelik özel andlaşmaların yapılması öngörülmüştür.27
Bu kararda öngörülen önlemler sadece
Somali’deki durumla sınırlı anlaşılacak, örf
ve âdet kuralı oluşturmayacaktır.
Somali çevresinde meydana gelen deniz
haydutluğu olayları hakkında 11 Aralık 2008
tarihinde Nairobi/Kenya’da yapılan uluslararası konferansta yayımlanan bildiriye atıfta bulunulmakta, tırmanan fidye miktarlarının deniz haydutluğunu arttırıcı – özendirici bir etken olduğuna işaret edilmektedir.
Uluslararası Denizcilik Örgütü; kaçınma,
boşa çıkarma, en iyi savunma uygulamaları ve bir saldırı veya Somali açıklarında seyir halinde iken uyulacak tavsiyeler hakkında denizcilik sektörüne yol göstermekle görevlendirilmektedir.
Son olarak, devletlerden, meydana gelebilecek bir deniz haydutluğu veya silahlı soygun
olayından sonraki ilk varış limanında cezai
soruşturma için gerekli işlemlerin yapılabilesi bakımından, kendi vatandaşlarını ve gemilerini talimatlandırması ve hazırlıklı bulundurması istenmektedir.28
6. Deniz Haydutluğu ile Mücadele
6.1. Stratejik Yaklaşım
Deniz haydutluğunun önemli bir tehdit olmaktan çıkarılabilmesi, tehdidin doğasına ve ortamın gereklerine uygun genel ve uygulanabilir bir stratejinin geliştirilebilmesine bağlıdır. Uluslararası toplum, 100 milyon dolar değerindeki 2 milyon varil petrol yüklü, Suudi Arabistan’a ait Sirius Star adlı dev geminin
(Very Large Crude Carrier/VLCC) 15 Kasım
2008 tarihinde deniz haydutlarının eline geçmesinden sonra durumun ciddiyetini ve giderek kötüleştiğini daha iyi anlayabilmiştir.29 Bu
çapta bir saldırı, deniz haydutlarının, müzake-
www.kav.org.tr
Deniz Haydutluğu ile Mücadele ve Türkiye’nin Konumu: Somali Örneği
reciler, tercümanlar, diğer görevliler ve muhbirlerden oluşan geniş bir ağa sahip bir suç örgütü
niteliğinde olduklarını göstermektedir. Yirmi
yıldır iç savaş ve açlık içinde, yok denecek bir
ekonomiye sahip bu ülkeye uluslararası toplum
etkin bir yardım ve destekte bulunmak zorundadır. Gittikçe daha da kötüleşen durumun, işsiz balıkçıları, iş adamlarını ve askeri personeli, deniz haydutluğu gibi bir ortak bir çıkış yolu
noktasında birleştirdiği görülmelidir. Güvenlik
açısından kalıcı başarının ön koşulu, Somali’de
güçlü bir yönetimin oluşturulabilmesidir.30
Somali açıklarında deniz haydutluğu ve silahlı soygun olaylarının artması, aslında Somali içindeki ortamın ve karmaşanın dışa yansımasını ifade etmektedir. Bu nedenle, genel bir
strateji geliştirilmesinin ilk adımı, uluslararası tepkinin eşgüdümünün sağlanması, ayrıca,
anahtar ülkelerin katkıda bulunabileceği diplomatik, siyasi, askeri, hukuki vb. kaynakların ve
yeteneğin belirlenmesi olmalıdır. Katılımcı ülkeler arasındaki askeri temaslarda da eşgüdüm
sağlanmalı, sadece sorun çıkmaması yeterli başarı için ölçüt sayılmamalıdır. Her örgütlü suçla
mücadelede olduğu gibi, burada da, başarılı bir
mücadele için, faillerin her halde yargı önüne
çıkarılacağı, somut örnekler ve uygulamalarla
gösterilebilmelidir.31
Bölge ülkelerinin, özellikle Afrika Birliği’nin bu
mücadeleye yapabileceği katkı çok önemlidir.
Bu bağlamda, Kenya’nın çeşitli olaylarda, kendisine teslim edilen deniz haydutlarını kovuşturmayı kabul etmesi ve uygulaması, örnek bir
davranış olarak kayda geçirilmelidir.32
“Arabistanlı” T.E. Lawrence, bir ayaklanmaya
karşı koymayı, bıçakla çorba içmeye benzetmişti. Batılı devletlerin deniz ticaretini Somalili deniz haydutlarına karşı korumaya yönelik harekâtı da böyle bir benzetmeye uygundur.
Bununla beraber, durum daha da zordur zira
çorba bir kâsenin içinde olduğu halde, deniz
haydutları geniş okyanus alanlarında serbestçe hareket edebilmektedirler. Bunların eylemlerinin tersine çevrilmesi, ancak Somali kara
ülkesinde, deniz haydutlarından daha güçlü bir
otoritenin oluşturulabilmesiyle mümkün olabilir. 2006 yılında ABD desteğinde Etyopya tarafından işgal edilinceye kadar Mogadişu’yu denetimleri altında tutan İslami Mahkemeler Birliği, bir müslüman ülke olan Suudi Arabistan’a
ait süper tankerin kaçırılması eylemini İslam
hukukuna göre ağır bir suç olarak nitelendirmiş ve karşı çıkmış, bırakılmasını istemiş, aksi
halde güç kullanılacağını açıklamıştır. ABD tarafından desteklenen TFG, kendi aralarında
savaşmakta olan rakip aşiret savaş ağalarının
oluşturduğu gevşek bir koalisyondan ibarettir
ve ülke genelinde etkin olamamaktadır. Oysa
İslami Mahkemeler Birliği zamanında, Mogadişu ve Güney Somali’de durum daha istikrarlı olmuştur. Bununla beraber, İslamcılar az da
olsa bazı El Kaide eylemcilerini saklamışlardır. ABD işte bu nedenle şimdiki geçici hükümeti ve Etyopya işgalini desteklemiştir. Mevcut
Somali Hükûmeti’nin (TFG) güvenliği, kendisi köktenci-ayaklanmacı al-Shaabap hareketinin tehdidi altında bulunan Etyopya işgal gücüne bağlı bulunmaktadır. Bazı gözlemcilere
göre, Shaabap hareketi giderek deniz haydutları ile işbirliğine gitmektedir. Bunlar, deniz haydutlarına sağlanan koruma karşılığında, kendi savaşçılarını deniz savaşı alanında eğitmektedirler. Diğer bazı gözlemcilere göre ise, buna
rağmen, deniz haydutlarına karşı İslamcılar
yine de uygun bir müttefik olabilir. Uluslararası deniz gücünün harekâtı, uzun dönemde çok
güç ve pahalı bir seçenektir. Görünen odur ki,
Somali’deki anahtar oyuncular, ancak siyasi ve
ekonomik alanda deniz haydutlarının faaliyetinden şimdiki halde elde ettiklerine göre daha
iyi kazanç elde ettikleri takdirde deniz haydutluğuna karşı zorlayıcı önlem alma yoluna gideceklerdir.33
ABD Savunma Bakanlığı Sözcüsü’ne göre,
“Dünyanın bütün donanmalarını, sahip oldukları bütün savaş gemileriyle Somali kıyılarına
getirseniz dahi bu, sorunu tek başına çözemez.”
Bu sorun, bütünsel bir yaklaşımı gerektirmektedir.34 Uluslararası barış ve güvenliği tehdit etmekte olan deniz haydutluğu olgusunun Somali sorununun bütününden soyutlanarak çözümlenmesi mümkün görünmemektedir. An-
www.orsam.org.tr
13
ORTADOĞU STRATEJİK ARAŞTIRMALAR MERKEZİ - KAMU ARAŞTIRMALARI VAKFI
cak kapsamlı ve geniş katılımlı bir barış ortamının sağlanması ve güçlü bir merkezi hükûmetin
kurulabilmesi, Somali kaynaklı deniz haydutluğu tehdidini ortadan kaldırabilir. Aslında deniz
haydutluğu, ülkedeki anarşiyi ortaya koyan belirtilerden sadece biridir. Bölge ülkeleri, deniz
haydutluğu ile mücadele için özel andlaşmalar yapmalı, yakalanan haydutların teslim edileceği yer, yargı yetkisinin kullanılması konusunda boşluk bırakmamalı, işlenen suçlar cezasız kalmamalıdır. Buna karşılık, uluslararası toplumun çokuluslu bir güç oluşturulması
dâhil, bu konulardaki isteksizliği, umut kırıcı
bir olgudur. Somali’deki Afrika Birliği Misyonu
(AMISOM)’nun güçlendirilmesi, ülkeye bir barış gücünün konuşlandırılması, deniz haydutluğuna karşı çabuk tepki verebilecek bir unsuru da içerecek şekilde bir Deniz Görev Kuvveti
oluşturulması, pratik diğer önlemler arasındadır. Bütün bu alanlarda, asıl sorumluluğun Somalililerin kendilerine düştüğü kuşkusuzdur.35
Bu genel çerçevede, BMGK’nın 733 (1992) sayılı kararına konu olan silah ambargosunun etkin
bir şekilde uygulanması, BMGK’nın 20 Kasım
2008 tarihli ve 1844 sayılı kararında yer alan,
bu önlemlere konu kişilerin ve grupların denetimindeki fonların ve mali kaynakların dondurulması vb. önlemler, İzleme Grubu’nun ek görev talimatı kapsamında icra edilecek faaliyetler, deniz haydutluğu ile başarılı bir mücadelenin diğer bir tamamlayıcı unsuru olarak değerlendirilebilir.
J. Peter Pham’a göre, deniz haydutluğu yoluyla elde edilen gelirin en azından bir bölümünün, ülke içinde zayıf olmasına rağmen uluslararası toplumca tanınan TFG’ye karşı İslamcı
bir ayaklanma içinde bulunan gruplara (Alliance for the Re-Liberation of Somalia-ARS) gittiği söylenebilir. ARS ise, ABD tarafından yabancı bir terör örgütü olarak nitelendirilen El Kaide ile bağlantısı bulunan, al-Shabaap (Gençlik)
isimli bir grup tarafından yönlendirilmektedir.
Şayet Somalili deniz haydutları ile Somali’deki
İslamcı terörist gruplar arasındaki ilişki mevcut düzeyinden daha ileri gider ve derinleşirse,
böyle bir birlikteliğin deniz alanındaki ekono-
14
mik savaş açısından stratejik sonuçları çok daha
kötü olabilir. Gıda yardımının yüzde 90’ının deniz yoluyla ulaştırıldığı Somalili halk kitlelerinin de bu durumdan olumsuz etkilendiği ve etkileneceği açıktır. Açıklanan nedenlerle;
• Her şeyden önce, ticari gemiler kendilerini
korumak bakımından daha hazırlıklı olmalıdır.
• İkinci olarak, deniz haydutluğu eylemlerine güçlü bir şekilde cevap verebilecek deniz
gücü yeteneği oluşturulmalıdır.
• Üçüncü olarak, Fransa’nın önerdiği deniz
haydutluğu karşıtı koalisyon oluşturulması girişimi kuşkusuz uygundur, ancak bu koalisyonun etkinliği, kendisini oluşturan unsurların yeteneği ile sınırlıdır. BMGK’ca alınan yetkilendirme kararı, bu nedenle, uygulanabilirlik yönünden zafiyet içermektedir.
• Dördüncü olarak, TFG gibi engellerle çok
fazla içli dışlı olunmamakla birlikte, deniz
haydutluğu ile mücadeleye katkısı olabilecek, Somali içindeki gerçek ve etkin güç
odaklarıyla ilişkiler güçlendirilmelidir.
• Beşinci olarak, kısa vadede -elbette- deniz
ulaşım hatlarını açık tutmak, rehineleri kurtarmak vb. maksatlarla deniz harekâtı düzenlenebilir, ancak uzun vadede yapılması
gereken, anarşik Somali sularına yakın komşu ülkelerin bu konudaki deniz yeteneklerinin (“sahil güvenlik”; deniz güvenliği, kolluk, kıyı koruma, liman güvenliği…) geliştirilmesi ve güçlendirilmesi olmalıdır.
• Son olarak, uluslararası deniz gücünün
mevcudiyetine ve önümüzdeki devrede bölge ülkelerinin bu konudaki yeteneklerinin
arttırılabilmiş olması halinde bile, güvenlik
bütünüyle sağlanmış olmayacaktır. Bu nedenle, olabilecek güvenlik boşluğunun, özel
şirketlerin hizmetlerinden yararlanılması
dâhil, diğer yöntemlerle tamamlanması ve
desteklenmesi uygun olabilir.36
Bu açıklamalar çerçevesinde, kanaatimizce deniz haydutluğuna karşı geliştirilebilecek genel
bir strateji, şu unsurlardan oluşturulabilir:
• Genel:
- Hukukun üstünlüğü: Uluslararası hukukun
www.kav.org.tr
Deniz Haydutluğu ile Mücadele ve Türkiye’nin Konumu: Somali Örneği
-
-
-
-
öneminin takdir edilmesi.
Suçların soruşturulması ve kovuşturulması.
Hasar ve zararların takip ve tazmini.
Uluslararası işbirliği, adli yardımlaşma, suçluların iadesi.
Ortak güvenliğin güçlendirilmesi: Somali, Afganistan, Irak, Filistin vb. ülkelerin, insanlığın ortak değerleri çerçevesinde desteklenmesi.
• Özel:
- Bölge ülkeleri arasında etkin işbirliği.
- Ticaret gemisinin kendi alabileceği önlemler.
- Fiziki güvenlik önlemleri.
- Gözetleme, erken uyarı.
- Taktik: Seyir – manevra yöntemleri.
- Güç kullanımı.
- Gemi personeli.
- Özel güvenlik.
Bu genel ve özel önlemlerin alınabilmesi ve uygulanabilmesi, başta dünya deniz ticaretinde
önemli paya sahip devletler ve bölge devletleri olmak üzere; deniz ticaret şirketleri, tehdide
hedef olan gemilerin bayrağını taşıdığı devletler, bu gemilerin mürettebatının uyruğunda olduğu devletler, diğer devletler ve sigorta şirketleri arasında ortak bir anlayışın ve iletişimin, işbirliğinin sağlanabilmesiyle yakından ilgili görünmektedir. Bu maksatla, bir askeri harekâtın
planlanmasında ve icrasında olduğu gibi, ortak
eylem planının temel çerçevesinin, uygulanabilir nitelikteki ortak çatışma ve davranış kurallarının, işbirliği usullerinin, yetkili temas noktalarının ve diğer gerekli boyutların, en kısa zamanda ortaya konulabilmesinde yarar görmekteyiz.
Şimdiki durumda, deniz yoluyla ticaret alanında faaliyet gösteren şirketler, deniz haydutluğuna karşı mücadele bağlamında, ortak bir izleme
– tepki ve temas noktası işlevini yerine getirmek
üzere, Uluslararası Denizcilik Bürosu’nu (International Maritime Bureau/IMB) kurmuşlardır.
Uluslararası Denizcilik Bürosu’nun uzmanlık
alanlarından biri, deniz haydutluğu ile mücadeledir. Bu maksatla, 1992 yılında, Deniz Hay-
dutluğu Rapor Merkezi (IMB Piracy Reporting
Centre) kurulmuştur. Merkez, Malezya’nın Kuala Lumpur şehrinde bulunmakta, dünyanın
denizcilik hatlarını sürekli gözetlemekte, deniz
haydutlarının saldırılarını yerel kolluk güçlerine bildirmekte ve gemicilik alanında deniz haydutluğu açısından hassas olan bölgeler hakkında uyarılar yayımlamaktadır.37
Diğer yardımcı kuruluşlar, Baltık ve Uluslararası Denizcilik İşbirliği Örgütü (BIMCO), Uluslararası Tankerler Örgütü (INTERTANKO) ile
BM’nin uzmanlık kuruluşu olan Uluslararası
Denizcilik Örgütü’dür (IMO). Türkiye’de, Deniz Ticareti Odası, sektörün başlıca temas noktası olmaktadır.38
6.2. Operatif ve Taktik Yaklaşım
Deniz haydutluğu ile mücadelede, uluslararası hukukta yeterli hükümlerin bulunduğu söylenebilir. Bir önemli girişim, Britanya yetkililerinin, yakalanan deniz haydutlarını, yargılanmak üzere Kenya mahkemelerine teslim etme
planlarıdır. Ancak, uygulamaya ilişkin çeşitli
güçlükler, bu mücadelede önemli engeller oluşturabilmektedir. Nitekim örneğin Danimarka Deniz Kuvvetleri, çeşitli defalar deniz haydudu zanlılarını yakalamış, ancak Danimarka
Hükûmetinin, yargı yetkisinin bulunmadığı kanaatine varması üzerine, bu kişileri sahile bırakmak durumunda kalmıştır. Benzer şekilde,
kaçırılmış bulunan Ukrayna yük gemisini çevreleyen ABD savaş gemileri bu gemiye gitmekte olan çeşitli küçük tekneleri önlemiş, ancak
ABD’li yetkililerin, kaçırılan geminin mürettebatını tehlikeye maruz bırakmak istememesi
üzerine, bu kişileri serbest bırakmak zorunda
kalmıştır. Bir destroyerde, canlı deniz haydutlarının tutulabileceği uygun bir bölüm bulunmamaktadır. Bütün bu deneyimler, Irak ve Afganistan gibi bölgelerde savaş tecrübesine sahip
kişilerden oluşan özel güvenlik kuruluşlarının
hizmetinden yararlanılması düşüncesini gündeme getirmiştir. Artık Oman, Kenya ve Cibuti
sahillerinde, iri-yarı, kolları dövmeli, gözlüklü,
sıra dışı tiplere sık rastlanır olmuştur. Bu kişiler,
deniz haydutlarıyla mücadele konusunda kendi
özel anlayışlarına sahip görünmektedirler. An-
www.orsam.org.tr
15
ORTADOĞU STRATEJİK ARAŞTIRMALAR MERKEZİ - KAMU ARAŞTIRMALARI VAKFI
cak bütün bu sert görünümlerine rağmen, bu
muhafızlar, çoğu ülke limanlarına silah getirilmesini kabul etmediğinden, silahsızdırlar. Bu
nedenle de deniz haydutlarının makineli tüfeklerine karşı yangın hortumu ile su sıkarak karşı
koymak durumunda kalabilmektedirler.39
Uluslararası Denizcilik Örgütü Asamblesi, 24
Kasım 2005 tarihinde yayımlanan kararında,
Somali açıklarında meydana gelen deniz haydutluğu ve gemilere yönelik soygun olaylarına
karşı alınması gereken önlemler bağlamında,
ilgili hükümetlerden şu taleplerde bulunmuştur:
• Saldırıya uğrayan, saldırı tehdidi altında bulunan yahut Somali açıklarında seyir halinde bulunan gemilerin almaları gereken önlemler ve davranış kuralları konusunda rehber yayımlanması.
• Deniz haydutluğu ve silahlı soygun girişimlerinin veya eylemlerinin, yakındaki
kıyı devletlerine ve en uygun Kurtarma Eşgüdüm Merkezine (Rescue Co-ordination
Centre) bildirilmesinin özendirilmesi.
• Belirtilen bölgelerde bulunan kendi uyruklu gemilerin gerektiğinde tavsiye veya yardım istemek yahut diğer gemilerin güvenlik
sorunlarını aktarabilmeleri bakımından, temas noktaları oluşturulması.
• Her olaya özel gerekli önlemlerin alınabilmesi maksadıyla, belirtilen bölgelerdeki somut deniz haydutluğu teşebbüslerinin veya
saldırıların Uluslararası Denizcilik Örgütü
Genel Sekreteri’nin bilgisine sunulması.
• Yakındaki kıyı devletleri, bir başka devlet
veya yetkili makamdan elde edilebilen tavsiye veya önlemlerin en kısa zamanda uygulanmasının özendirilmesi.
• Mal sahiplerine, yöneticilere ve gemiyi işletenlere yardımcı olmak üzere, kaçırma olaylarının en kısa zamanda çözümlenebilmesine yönelik planlar ve yöntemler oluşturulması.
• Bayraklarını taşıyan gemilere yönelik tüm
deniz haydutluğu veya silahlı soygun eylemlerinin veya girişimlerinin soruşturulması
ve ilgili olabilecek bilgilerin IMO’ya aktarılması.40
16
7. Deniz Haydutluğu:
Uygulama-Örnekler
Deniz haydutlarının, geçmiş yıllarda sadece
bıçak ve tabanca kullanırken, artık hafif / ağır
otomatik silahlar, havan, roket atar, kısa menzilli füze, roketli bomba vb. donanıma sahip oldukları; deniz ortamında ana gemilerde üslendikleri; saldırılarını, GPS ve telsiz cihazları kullanarak, hedef geminin tüm teknik özelliklerini önceden saptayarak; sahte yardım çağrısı vb.
hilelerle denizdeki haberleşmeyi ve trafiği karıştırarak, genellikle gece vakti icra ettikleri belirtilmektedir.41
28 Kasım 2008 tarihinde meydana gelen örnek
bir olay, alınacak dersler bakımından önemli olguları içermektedir. Bu olayda, deniz haydutlarının saldırısına karşı yakınındaki savaş
gemisinden helikopter sevk edilmesine rağmen, helikopterler ulaşamadan, deniz haydutları; geminin kaptanının acil durumu Uluslararası Denizcilik Bürosu’na, oranın da uluslararası güce bildirmiş olmasına rağmen, üzerinde 25 Hintli ve iki Bengaldeşli mürettebat bulunan ve Singapur’daki merkezinden işletilmekte
olan Liberya bandıralı gemiyi ele geçirmeyi başarmışlardır. Geminin İngiliz özel güvenlik muhafızları, kendilerini suya atmış ve daha sonra
kurtarılmışlardır.42
Bu gibi saldırılara karşı ilk tepki ne olabilir?
Deniz haydutları bir defa ticari bir gemiye çıkıp mürettebatı rehin aldığında, uygulanabilir seçenekler sınırlı olmaktadır. Böyle bir durumda genellikle yapılan, ülkelerin veya şirketlerin istenen fidyeyi ödemesidir. Bu ise deniz haydutlarını daha da kazançlı olabilecek teşebbüsleri için cesaretlendirmektedir. Uluslararası deniz gücü bölgede devriye görevi yapsa bile, her an her yerde hazır bulunabilmesi
mümkün değildir. Bütün bu nedenlerle, gemi
üzerinde daha iyi bir savunmanın ve daha akıllıca olacak şekilde koruyucu önlemlerin geliştirilmesi zorunluluğu bulunmaktadır. Karadaki
bir emanet deposunun korunması ile denizdeki
ticaret gemisinin korunması aslında birbirinin
aynıdır: İçinde kıymetli eşyanın saklandığı bir
depo, muhafızsız bırakılmaz. Bir geminin fiziki
www.kav.org.tr
Deniz Haydutluğu ile Mücadele ve Türkiye’nin Konumu: Somali Örneği
güvenlik biriminin mutlaka ağır silahlara sahip
olması gerekmemektedir. Bir saldırının, yerine
göre yangın hortumu ile sıkılacak basınçlı su ile
bile önlenebildiği olaylar görülmüştür. Deniz
haydutları çoğu zaman, hızlı ve küçük teknelerle, kendilerini farkettirmeksizin hedef gemiye yaklaşmakta, çengelli halatlarla çıkmakta ve
silahsız mürettebatı etkisiz kılabilmektedirler.
Şu halde, yük gemilerinin çevresi iyi aydınlatılmalı ve daha fazla personel gözetleme nöbeti
tutmalıdır. Silahlı güvenlik birimleri bu sistemi
tamamlayabilir. Ancak maliyete getireceği yük,
gemicilik şirketlerini olumsuz etkilemektedir.
Bir başka olumsuz etken, ticari gemilerden çoğunun, Afrika Boynuzu gibi hassas ve tehlikeli bölgelerde çok yavaş seyretmeleri, bunun da
onları kolay hedef haline getirmesidir. Oysa bu
gibi alanlarda, azami hızla seyir ve boşa çıkarıcı
manevralar, deniz haydutlarının işini çok daha
zorlaştırabilir. Bütün bunlar maliyeti artıracaktır, ama yine de o maliyet, ödenecek fidye parasından çok daha az olacaktır.43
7.1. Özel Güvenlik
Deniz haydutluğuna karşı mücadelede önleyici bir yaklaşım olarak, özel güvenlik şirketlerinin hizmetlerinden yararlanılması konusu sık
sık gündeme getirilmektedir.44 Nijerya açıkları, Malaka Boğazı, Afrika Boynuzu gibi bölgelerde seyredecek ticaret gemileri bakımından
bu özellikle yararlı olabilir. Gerçekten, bölgedeki uluslararası deniz gücünün sorumluluk alanı 25.7 milyon kilometrekarelik geniş bir alanı
kapsamaktadır ve sınırlı sayıdaki savaş gemilerinin her an her yerde bulunabilmesi mümkün değildir. Bu nedenle, örneğin ABD’nin 5.
Filo’sunun bölgede olması, tehdidin tümüyle etkisiz kılınabileceği anlamına gelmemektedir. Dolayısıyla, gemilerde silahlı muhafızların
olması, pratik ve kestirme bir çözüm gibi görünmektedir: Bunlar, nöbette olacaklar, deniz
haydutlarına benzer hızlı tekneler yaklaşmakta ise, uyarı ateşi açacaklar, yaklaşmakta olan
tekneler geri dönmezlerse, onları batıracaklar ve olay da burada bitecektir. Bununla beraber, olay bir şekilde dava konusu olursa, geminin mürettebatının ve muhafızların, yaklaşmakta olan hız teknelerindeki kişilerin suç iş-
leme kastıyla hareket etmekte olduklarını kanıtlamaları gerekecektir. Oysa bazı tanımlamalara göre deniz haydutluğu suçu, çengeller hedef gemiye atılmadan ve tırmanma başlamadan oluşmamaktadır. Öte yandan, özel güvenlik yaklaşımı, buna ilişkin araç-gereç-donanım
pazarını olumlu etkilemiştir. Gemilerin etrafına takılan kesici özel tellerden, ses etkili toplara, kulaklara etki eden gürültü çıkarıcı gereçlere kadar pek çok ürün geliştirilmektedir. Özetle, kaba güç uygulamasının, deniz haydutlarına
karşı en etkili-caydırıcı araçlardan biri olacağına kuşku yoktur. Deniz haydutları, risk-kazanç
oranını iki defa daha çok düşünmek zorunda
kalacaklardır. Buna karşılık, 18. yüzyıldaki ortama uygun olabilecek yöntemlerin, 21. yüzyıl
koşullarına da uygun olacağını sanmak da gerçekçi bir yaklaşım değildir.45
7.2 Askeri Yaklaşım: Deniz Harekâtı
Deniz haydutluğunun son yıllarda Somali açıklarında artmasından çok önce de, yabancı deniz güçleri bu bölgede varlık göstermişlerdir.
Bahreyn’de üslenen ABD 5. Filosu örneğin, on
yıldan fazla bir süredir İran Körfezi ve Kızıldeniz bölgesinde devriye görevi yapmıştır. Aynı
şekilde, denizde güvenliği sağlamaya yönelik
olarak, Cibuti yakınında üslenmiş bulunan batılı ülkelerce oluşturulmuş Combined Task Force 150 birkaç yıldır benzeri görev yapmak üzere bölgede bulunmuştur.46
BMGK’nın yukarıda değinilen önlem ve yetkilendirme kararları alındığı sırada, bölgede çeşitli uluslararası harekât başlamış bulunmaktaydı. NATO’nun deniz unsurlarının harekâtı
yanında, bazı Avrupa ülkelerine ve diğer bazı
devletlere ait savaş gemileri, koruma görevi
yapmakta idi.47 Eylül 2008 ayından itibaren bölgeye intikal eden deniz gücü, Afganistan’dan
intikal eden “Combined Task Force 150” (Danimarka, ABD, Almanya, Fransa, Hollanda, Birleşik Krallık, Pakistan, Kanada; 3 ila 15 gemi,
deniz haydutluğuna karşı devriye görevinde), ABD 5. Filosu ile Akdeniz’den intikal eden
NATO Filosu’ndan oluşmakta idi. Aralık 2008
ayında, NATO deniz gücü yerini AB deniz gücüne bırakmıştır.48 Aynı ayın sonlarına doğ-
www.orsam.org.tr
17
ORTADOĞU STRATEJİK ARAŞTIRMALAR MERKEZİ - KAMU ARAŞTIRMALARI VAKFI
ru, Çin Halk Cumhuriyeti’ne ait iki destroyer
ve bir ikmal gemisinden oluşan güç de, deniz
haydutluğuna karşı yürütülen uluslararası çaba
çerçevesinde, Çin’e ait ticaret gemilerini korumak üzere hareket etmişlerdir. Bu gemilerde
iki helikopter ve özel harekât kuvvetlerinin bulunduğu belirtilmektedir.49 Bu güçlerin sorumluluk bölgesi, “Deniz Güvenlik Devriye Alanı”
olarak adlandırılan, Kızıldeniz ve Süveyş kanalı
kesimini içeren, kuzeyden güneye uzanan, 600
mil uzunluğunda, 3-6 mil genişliğinde bir deniz
alanını kapsamaktadır.50
aşkın savaş gemisinin katılmakta olduğu bu sürek avında, deniz haydutları da taktiklerini gelişen durumlara uydurmaktadırlar. Hedef seçtikleri gemilere, bir arı saldırısı gibi, 20-30 kadar küçük tekne ile saldırabilmektedirler. Aşırı derecede silahlanmış durumdadırlar. Fiberglas tekneler, roketli bombalar ve saldırı tüfekleri kullanmaktadırlar. Bir İtalyan subayın anlatımı ile bunların peşinden denizden havaya füzelerle ve torpidolarla donatılmış bir destroyer ile
gitmek, bisikletli birini kamyonla takip etmeye
benzemektedir.52
Son olarak, Türkiye de Somali açıklarındaki deniz haydutluğu ile mücadele bağlamında Türk
Silahlı Kuvvetleri’nin görevlendirilmesi yolunda somut adımlar atmaya başlamıştır. TBMM,
bu konuda hükümete bir yıl süreyle yetki vermiştir. Önümüzdeki günlerde, BMGK’nın yukarda değinilen kararları ve TBMM kararı ile
çizilen çerçeveye uygun olarak, hükümetin Genelkurmay Başkanlığına gerekli direktifi vermesi beklenebilir. Genelkurmay Başkanlığı, Bakanlar Kurulunca belirlenecek esasları; siyasi
ve askeri hedefleri, çatışma ve davranış kurallarını ve harekâtın sınırlarını da kapsayacak şekilde harekât emrine dönüştürecek, yayımlayacak
ve uygulanmasını gözetecektir. Unutulmaması
gereken, böyle bir deniz harekatının bir kolluk
harekatı niteliğinde olduğudur.51
Bu genel çerçevede, olasılık planlamalarında dikkate alınmak üzere, ilgili kavramların ve
yöntemlerin, somut örnekler çerçevesinde incelenmesi yararlı olabilir.
• Bastırıcı müdahale:
- 12 Kasım 2008 tarihinde, Danimarka kargo gemisi MV Powerful’a yönelik deniz haydutluğu girişimi üzerine Birleşik Krallık hücumbotu HMS Cumberland müdahalede
bulunmuş, harekâtta kendini savunma hakkı çerçevesinde öldürücü derecede güç kullanılmış, iki Somalili deniz haydudu ölmüş,
kalan kişiler teslim olmuş ve gemi kurtarılmıştır.53
- 25 Aralık 2008 tarihinde, Alman denizciler
bir Mısır yük gemisinin kaçırılmasını engellemişlerdir. Alman Deniz Kuvvetleri’ne
mensup Karlsruhe hücumbotu Wabi Al
Arab gemisinden aldığı acil durum çağrısına
cevap vermiş, saldırıya uğrayan gemiye helikopter göndermiş, deniz haydutları saldırıya son vermişlerdir. Deniz haydutları yakalanmış, silahsızlandırılmış ve silahları imha
edilmiştir.54
- Deniz haydutlarının elinde bulunan gemiler,
mürettebat ve yük: Hindistan donanmasına
ait INS Mysore gemisinin çeşitli harekâtı
bağlamında, son olarak komandolarca yapılan bir müdahale, 23 deniz haydudu zanlısının yakalanmasıyla sonuçlanmıştır.55
• Fidye karşılığında serbest bırakılma:
- 18 Hintli denizcinin de tutulmakta bulunduğu kargo gemisi, 16 Kasım 2008 tarihinde fidye karşılığında serbest bırakılmıştır.
- Ağustos 2008 ayında, Japonya’ya ait, kimya-
7.2.1. Olasılık Planlaması
Gerek AB deniz gücünün harekâtının, gerek diğer çabaların, kısa vadeli ve geçici yöntemler
olduğunu kabul etmek gerekir. Ayrıca, çeşitli uluslara mensup bu güçler arasında etkin bir
işbirliği sağlanamadığı takdirde, deniz haydutlarının kolayca yararlanabilecekleri boşlukların
oluşabileceği açıktır.
Tehdidin niteliği, uygulama alanında güçlüklere yol açabilmektedir. Radar, sonar, kızıl-ötesi
kameralar, helikopterler, 10 mil ötedeki bir gemiyi batırabilecek güçte topla donatılmış modern bir savaş gemisinin bile etkinliği sınırlı olabilmektedir. İtalya, Yunanistan, Türkiye,
Hindistan, Danimarka, Suudi Arabistan, Fransa, Rusya, Britanya, Malezya ve ABD’den 12’yi
18
www.kav.org.tr
Deniz Haydutluğu ile Mücadele ve Türkiye’nin Konumu: Somali Örneği
sal madde taşıyan bir gemi, 1.6 milyon dolar
fidye karşılığında serbest bırakılmıştır.
- Kenya’ya 33 adet T-72 tipi tank, silah ve mühimmat götürmekte iken 25 Eylül 2008 tarihinde deniz haydutlarınca ele geçirilen Ukrayna bandıralı MV Faina gemisi, Hobyo limanında tutulmakta iken, 5 Şubat 2009 tarihinde 3.2 milyon ABD Doları fidye karşılığında serbest bırakılmıştır. Gemi Kenya’ya
hareket etmiş olmakla birlikte, taşımakta olduğu tankların ve silahların asıl gideceği yerin Güney Sudan olduğu yolunda mevcut istihbarat bilgileri, geminin ve yükünün durumunu ve yapılacak işlemin ne olabileceğini
oldukça karmaşık bir hale sokmaktadır.56
7.2.2. Harekâtın Hukuki ve Askeri Çerçevesi
Uluslararası deniz gücünün temel görevleri,
Somali sahillerinde devriye, deniz haydutlarıyla mücadele, BM ve diğer insani yardım faaliyetlerinin, buna katılan gemilerin korunması olarak ifade edilmiştir. BMGK kararlarında
da belirtildiği üzere, böyle karmaşık bir harekât
ortamında, eşgüdümün ve işbirliğinin, bu maksatla bir temas noktası mekanizmasının oluşturulmasının önemi açıktır. Bu ise, özel andlaşmaların ve düzenlemelerin yapılması suretiyle
mümkün olabilir. Harekât, hem uluslararası insancıl hukuka, hem insan hakları hukukuna uygun bir şekilde planlanmalı ve icra edilmelidir.
Deniz ticareti sektörünün deniz haydutluğuna karşı görev alacak donanma unsurlarından
beklentisi, bu gücün deniz haydutlarına ait ana
gemileri saptaması; ziyaret, arama ve zabıt yetkilerinin kullanılarak suç delillerini toplaması; gemilere ve silahlara el konulması ve deniz
haydutlarının tutuklanması ile bu kişilerin yargı önüne çıkarılmasının teminidir.57
Deniz haydutluğuna karşı etkin bir planlama
yapılabilmesi; çatışma ve davranış kurallarının
isabetle belirlenebilmesi ve uygulanabilir olması; harekâta katılan personelin hukuki veya cezai bakımdan sorumlu duruma düşmemesinin
sağlanması bakımından, öngörülebilen tüm
olasılıkların, harekât alanına ilişkin tarihçenin
iyi bilinmesi ve değerlendirilmesi gereklidir.58
7.2.3. Çatışma Kuralları
Deniz haydutlarına karşı yapılacak bir deniz harekâtı, bir muharebe veya iç güvenlik
harekâtı değil, uluslararası alanda icra edilen
bir kolluk harekâtıdır. Kolluk harekâtının amacı, bir suçun işlenmesinin caydırılması; işlenmekte olan suçun ise önlenmesi-bastırılması;
işlenmiş olan bir suçun ise failllerinin (“zanlı/lar”) saptanması ve yargı önüne çıkarılması
ile sınırlıdır. Kural olarak, öldürmek maksadıyla kolluk harekâtı yapılmaz. Ancak süreçte gelişen koşullar, böyle bir harekâtın da ölümle sonuçlanmasına neden olabilir. Bu nedenle, güç
kullanma konusu ve kurallarının, önceden ve
“çatışma kuralları” olarak belirlenmesi önemlidir. Güç kullanma yetkisinin dayanağı, yasal
görevin icrası yahut kendini savunma için gerekli koşulların oluşmasıdır.59
Bir muharebe veya iç güvenlik harekâtının
(“tenkil”-“ted’ip”) amacı ise, belli bir tehdidin
(“düşman”) etkisiz kılınması, süreçte teslim
olan veya başkaca ele geçirilenler olursa, onların yargıya sevkleri ile sınırlıdır. Böyle bir görev, öldürücü derecede güç kullanma yetkisini
de kapsar.
Kolluk harekâtı ile muharebe harekâtı arasındaki belirsiz durumlar, özel harekât yöntemleriyle karşılanır.
7.2.4. Davranış Kuralları
Deniz haydutluğuna karşı harekât sonucunda
ele geçirilecek gemiye, kişilere ve mallara uygulanacak muamele, “davranış kuralları” olarak
önceden belirlenmiş olmalıdır: Kurtarılan geminin nasıl teslim alınacağı, bu gemiye en yakın savaş gemisi tarafından nasıl bilgi alınacağı, kurtarılan geminin, devam edecek seyiri sırasında nasıl korunacağı gibi.
Sanıkların, mağdurların ve suç delillerinin saptanması ve kayda geçirilmesine ilişkin esas ve
usuller, tamamlayıcı kurallarda açıklanabilir.
Suç konusu malzeme ve silahlara yapılacak işlem, bir başka düzenleme konusudur.
www.orsam.org.tr
19
ORTADOĞU STRATEJİK ARAŞTIRMALAR MERKEZİ - KAMU ARAŞTIRMALARI VAKFI
7.2.5. NATO: Allied Provider Harekâtı
NATO, 2007 yılından bu yana, hava ulaştırması desteği vererek Somali’deki Afrika Birliği Misyonu’nu desteklemekte idi. BM Güvenlik Konseyi’nin 1814, 1816 ve 1838 sayılı kararları ve 25 Eylül 2008 tarihinde BM Genel
Sekreteri’nin talepte bulunması üzerine, Dünya
Gıda Programı’na destek verilmesi ve bölgedeki
deniz haydutluğuna karşı mücadelenin güçlendirilmesi bağlamında, NATO Savunma Bakanları harekât konusunu ilk defa Macaristan’da
yapılan bir toplantıda ele almışlardır.
Budapeşte’de, 9 Ekim 2008 tarihinde yapılan
toplantıda; NATO Barış ve Güvenlik Bilimi
(SPS) Programı, İtalya’daki sivil toplum kuruluşu EuroCrime, Ulusötesi Suç ve Yolsuzluk Merkezi (TRACCC) ve diğer kurumlarla birlikte
19-22 Mayıs 2008 tarihinde Lizbon-Portekiz’de
yapılan çalıştaya da atıf yapılarak, bölgeye yedi
savaş gemisinin gönderilmesi kararlaştırılmıştır.60
Akdeniz’deki 2 Nolu Hazır Deniz Grubu’ndan
(NATO Standing Maritime Group 2: SNMG2)
bir görev kuvveti, bu harekâta tahsis edilmiştir. Görev kuvvetinde, İtalya ve ABD destroyerleri; Almanya, Yunanistan, Türkiye ve Birleşik Krallık’tan hücumbotlar ve bir İtalyan yardımcı gemisi yer almıştır. Görev kuvveti Afrika
Boynuzu’na intikal etmiş ve 24 Ekim-12 Aralık
2008 tarihleri arasında görev yapmıştır. Sonraki dönemde bu görevi AB deniz gücü devralmıştır.61
Batı ittifakı için harekât-olasılık planlarını hazırlayan NATO Askeri Komitesi, AB, ABD Merkez Komutanlığı ve diğer unsurların faaliyetini
tamamlayıcı nitelikte çalışmalarda bulunmaktadır. Aralık ayının ortalarına kadar süren Allied Provider (ittifak-tedarikçi) harekâtı, adından
da anlaşılacağı üzere aslında doğrudan deniz
haydutluğunu hedef alan bir harekât genel yaklaşımına dayanmamakta idi. Oysa NATO’nun
yarı-kalıcı, uzun soluklu bir mücadele stratejisi
içinde hareket etmesinde yarar görülmektedir.
Tartışılan bir başka konu, bölgedeki harekâtın,
BM’nin tek bayrağı altında birleştirilip birleştirilmemesidir.62
20
Sonuç olarak NATO harekâtı, 30.000 ton gıda
maddesinin Somali’ye güvenli bir şekilde ulaşmasını ve ticaret gemilerine yönelik çeşitli saldırıları önlemiş, çok sayıda teşebbüsü de caydırmıştır.63
7.2.6. AB: Atalanta Harekâtı (EU NAVFOR)
Atalanta Harekâtı, Avrupa Güvenlik ve Savunma Politikası (ESDP) çerçevesinde; BM Güvenlik Konseyi’nin 15 Mayıs 2008 tarihli ve 1814
(2008) sayılı, 2 Haziran 2008 tarihli ve 1816
(2008) sayılı, 7 Ekim 2008 tarihli ve 1838 (2008)
sayılı, 2 Aralık 2008 tarihli ve 1846 (2008) sayılı, 16 Aralık 2008 tarihli ve 1851 (2008) sayılı
kararları ile AB Konseyi’nin bunlara dayalı karar ve işlemlerine dayanmaktadır.64 Harekât 8
Aralık 2008 tarihinde başlatılmış, deniz gücü
13 Aralık 2008 tarihinde bölgede fiili görevine
başlamıştır.
AB Deniz Gücü’nün başlıca görevi,
• Somali’deki yerinden edilmiş kişilere yiyecek götüren Dünya Gıda Programı (WFP)
gemilerinin korunması,
• Somali sahilinden geçmekte olan tehlikeye
açık gemilerin korunması, buralardaki deniz haydutluğu ve silahlı soygun eylemlerinin caydırılması, önlenmesi ve bastırılmasıdır.65
Bu çerçevede, AB deniz gücü, deniz haydutlarının çeşitli saldırılarını önlemeyi başarabilmiştir. Son günlerde, bu şekilde 25 deniz haydudu
yakalanmıştır.
• Meydana gelen olayların birinde, Yunan
Deniz Bakanlığı’nın verdiği bilgiye göre, 2
Ocak 2009 günü bir Yunan petrol tankerine yönelik saldırı, AB gücünün müdahalesi üzerine sonuçsuz kalmıştır. Sürat botları
ile gemiye çıkmaya çalışan deniz haydutları, AB’ce yürütülen Atalanta Harekâtı kapsamındaki bir hücumbot, jet avcı uçağı ve helikopterin müdahalesi üzerine başarısız olmuşlardır.
• Fransız Hükûmeti’nin verdiği bilgiye göre,
bundan önceki dönemde, Atalanta Harekâtı
kapsamındaki bir Fransız savaş gemisinin
müdahalesi üzerine, Panama’ya ait bir yük
gemisine yönelik saldırı önlenmiş, iki sürat
www.kav.org.tr
Deniz Haydutluğu ile Mücadele ve Türkiye’nin Konumu: Somali Örneği
botunda bulunan sekiz korsan yakalanmıştır.
• 4 Ocak 2009 günü, Fransız savaş gemisi Jean
de Vienne, Somalili deniz haydutlarının bir
Hırvat ve bir Panama yük gemisini ele geçirmelerini önlemiştir. Yakalanan 19 Somalili deniz haydudunun Somali makamlarına
teslim edileceği belirtilmektedir.
Harekâtın genelde caydırıcı bir etki yarattığı söylenebilirse de, halen 15 kadar geminin ve
200 kadar mürettebatın Somalili korsanlarca
tutulmakta olduğu da bir gerçektir.66
8. Türkiye ile İlgili Gemilerin Durumu
Bölgede deniz haydutlarının ele geçirdiği gemiler arasında üç de -kendisi veya sahibi- Türk
olan gemi söz konusu olmuştur:
• M/V Yasa Neslihan isimli kuru yük gemisi,
Kanada’dan aldığı 7700 ton demir cevherini Çin’e götürürken 29 Ekim 2008 tarihinde Somali açıklarında, Aden Körfezi’nde,
Yemen’in 16 mil açıklarında el konulmuş,
Ya-SA Denizcilik şirketine ait, Marshall
Adaları bandıralı bir gemidir. 20 mürettebatı olduğu belirtilmektedir.67 Son alınan haberler, Neslihan gemisinin, 2 milyon dolar
fidye karşılığında serbest bırakılması konusunda anlaşmaya varıldığı, ödemenin yapıldığı ve geminin serbest bırakıldığı yolundadır.68
• “Karagöl”, 4500 ton kimyasal madde yüklü
olarak Hindistan’ın Bombay limanına giderken yine Aden Körfezi’nde 12 Kasım 2008
tarihinde el konulmuş, YDC Denizcilik şirketine ait bir gemidir. 20 mürettebatı vardır.
Bölgede görevli bulunduğu sırada, Türk Deniz Kuvvetleri’ne mensup Gökova fırkateyni
tarafından izlenmiştir. Halen Eyl/Somali’de
tutulmaktadır. Fidye talebi konusunda bir
bilgi alınamamıştır.69
• M/V “Bosphorus Prodigy”, AntiguaBarbuda bandıralı, 16 Aralık 2008 tarihinde
Aden Körfezi’nde el konulmuş bir kargo gemisidir. Son haberlere göre, bu gemi ve mürettebatı serbest bırakılmıştır.
Görüldüğü üzere, bu gibi olaylarda milli makamların seçenekleri oldukça sınırlıdır ve fid-
ye ödenmesi konusundaki pazarlıklar bile güç
şartlarda, uzun bir sürede mümkün olabilmektedir.
Değerlendirme ve Sonuç
Deniz haydutluğu ve denizdeki silahlı soygunlar, küresel ve bölgesel güvenlik ortamının dolaylı bir sonucudur. Küresel deniz ticaretini ve
dolayısıyla dünya ekonomisini olumsuz etkilemektedir. Bu suretle elde edilen maddi kazanımın yarattığı cazibenin bölgesel veya küresel
terör örgütleri tarafından da yönlendirilmesi ve
kullanılması, uluslararası barış ve güvenliğe yönelik bir başka tehdit oluşturmaktadır.
Deniz haydutluğu ile mücadele için uluslararası
hukukun aslında yeterli hükümleri ve yetkileri
kapsamakta olduğu söylenebilir. BMGK’nın konuya ilişkin kararları da bu tespiti doğrulamakta ve TFG ile koordine edilerek, ilgilenen devletlere gerekli yetkiyi tanımış bulunmaktadır.
Dolayısıyla asıl sorun, bir yandan Somali’nin iç
güvenliğinin sağlanması, diğer yandan da bölge ülkeleri arasında işbirliğini sağlayacak, onların bu bağlamdaki savunma yeteneklerini
geliştirecek-güçlendirecek, uygulanabilir stratejilerin geliştirilebilmesidir. Bu arada, bayrak
devletleri kadar, deniz ticareti sektörünün kendisine de önemli görev ve sorumluluklar düşmektedir. Bu çaba, özel güvenlik ve ayrıca bölgede görev yapacak uluslararası deniz gücü
ile de tamamlanacak, desteklenecektir. Askeri harekât, BMGK kararları çerçevesinde, uluslararası genel hukuka, silahlı çatışma hukukuna, insan hakları hukukuna, özel anlaşmalara
ve katılımcı ülkeler açısından ayrıca kendi ulusal hukuklarına uygun olacak şekilde planlanacak ve icra edilecektir.
Bütün bu gelişmeler, deniz ticaret filosunun
büyüklüğü oranında, Türkiye’yi de etkilemektedir. Türk bayraklı yahut Türklere/Türk şirketlerine ait gemiler de deniz haydutlarının saldırısına hedef olabilmektedir. Bunlardan bir kısmı fidye karşılığı serbest bırakılmış, diğer kısmı
halen deniz haydutlarının elinde bulunmaktadır. Olayın doğası, aradaki mesafe ve diğer nedenler, bu gibi durumlarda ilgili hükümetlerin
ve firmaların hareket serbestliğini önemli derecede kısıtlayabilmektedir.
www.orsam.org.tr
21
DİPNOTLAR
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
22
Deniz Haydutluğu ve Somali yakınlarındaki olaylar hakkında genel bir bilgi için bkz. Peter Walker, “Q&A: 21 st-Century Pirates”, Guardian.
co.uk, 17 Kasım 2008, http://www.guardian.co.uk/world/2008/nov/17/modern-piracy/print
Bkz. Scott Baldauf, “Piracy Raises Pressure For New International Tack On Somalia”, The Christian Science Monitor, 6 Ocak 2009, http://
www.csmonitor.com/2009/0106/p12s01-woaf.html
Çok istisnai olarak, “Puntland sahil güvenlik ve kurtarma komando güçleri”, 14 Ekim 2008 tarihinde, Panama bayraklı The Wail gemisini ve
11 mürettebatını, deniz haydutlarından kurtarmışlardır: “Somali Forces Free Pirate Hostages”, CNN.com, 14 Ekim 2008, http://edition.cnn.
com/2008/WORLD/africa/pirates/index.html
Jale Nur Ece, “Stratejik Sularda Deniz Haydutluğu Ve Korsanlık”, DenizTV, 17 Aralık 2008, http://www.deniztv.com
“Piracy In Waters Off The Coast Of Somalia”, IMO, 27 Aralık 2008, http://www.imo.org/dynamic/mainframe.asp?topic_id=1178
Mohammed Ibrahim – Graham Bowley, “Saudi Oil Tanker Said To Be Released By Pirates For Ransom”, International Herald Tribune, 9
Ocak 2009, http://www.iht.com ; son gelişmeler ve serbest bırakılan bir kısım gemiler için bkz. “Pirates Release Two Ships Off East Africa”,
CNN.com, 13 Ocak 2009, http://edition.cnn.com/2009/WORLD/africa/01/13/somalia.piracy/index.html
Örnek için bkz. “Piracy Update: Do You Need A Piracy Clause?”, BIMCO, 17 Aralık 2008, http://www.bimco.org; “Piracy: Where Do You
Stand Contractually?”, BIMCO, http://www.bimco.org
“Korsanlık” ve “deniz haydutluğu” kavramlarının karşılaştırılması konusunda bkz. Jale Nur Ece…; Seha L. Meray, Devletler Hukukuna Giriş,
İkinci Cilt, Yeniden Gözden Geçirilmiş Dördüncü Baskı, Ankara, 1975, ss. 528-529.
Bulgaristan Nehir Gemiciliği İşletmesinin açıklamasına göre, Aralık 2008 itibariyle Bulgaristan bandıralı 28 gemi, bu tür soygunların hedefi olmuştur. (Bkz. “Korsanlık Avrupa’ya Sıçradı”, NTVMSNBC.com, 24 Aralık 2008, http://www.ntvmsnbc.com/news/470025.asp ).
“Hayalet Gemi”: Kaçırılan geminin adı değiştirilerek ve boyanarak, başka bir gemi gibi satılması veya kullanılması, yararlanılması. (Bkz. Jale
Nur Ece…)
Ayrıntılı bilgi için bkz. Ian Brownlie, Principles Of Public International Law, Altıncı Baskı, Oxford University Press, 2003, ss. 228-230.
Karşılaştırınız: Roger Middleton, “Piracy In Somalia: Threatening Global Trade, Feeding Local Wars”, Chatham House, Ekim 2008, http://
www.chathamhouse.org.uk/publications/papers/view/-/id/665/ ; Gal Luft-Anne Korin, “Terrorism Goes To Sea”, Foreign Affairs, Kasım /
Aralık 2004, http://www.foreignaffairs.org/20041101faessay/gal-luft-anne-korin
Kanaatimizce bu görüş, düşünce bazında kolaycılığa kaçmakta, Batı’nın askeri gücünün, askeri güçle yapılabileceklerin doğal olarak sınırlı olduğunu; bu güçlerin mevcut harekât yeteneklerinin zaten gereğinden fazla zorlanmakta olduğunu; çok daha fazla gereksinim bulunan
yerlerdeki örneğin deniz gücünün bir kısmının bu bölgelere gönderilmesinin askeri bakımdan arzu edilebilecek bir uygulama olamayacağını, buna karşılık, büyük güçlerle asimetrik silahlı çatışma içinde bulunan uluslararası terör örgütlerinin deniz haydutluğu ile ortaya çıkan
durumdan yararlanmaya çalışmalarının -bu örgütler yönünden- çok daha mantıklı bir strateji olabileceğini görmemezlikten gelmektedirler.
BMGK’nın gerek 19 Aralık 2008 tarihli ve 1853 sayılı, gerek 20 Kasım 2008 tarihli ve 1844 sayılı kararları, halen de uluslararası barış ve güvenliğe yönelik bir tehdit oluşturduğu kabul edilen Somali sorununun çözümü bağlamında, Cibuti Barış Andlaşması’nın ve bunun devamı
olan diyalog sürecinin; ayrıca, BMGK’nın 23 Ocak 1992 tarihli ve 733 sayılı kararı ile öngörülen silah ambargosu, ilgili kişilerin ve kuruluşların mali kaynaklarının doldurulması vb. önlemlerin gereken titizlikle uygulanmasının, Somali’deki genel durumun iyileştirilebilmesinin
önemli bir boyutunu oluşturmakta olduğunu vurgulamaktadır. Silah ambargosunun amacı, kapsamı ve sınırları, daha sonra 1744 (2007) ve
1772 (2007) sayılı kararlarla belirlenmiş; uygulamaya ilişkin sorunlar bakımından 751 (1992) sayılı kararla kurulan Komite’nin görev talimatı günün koşullarına göre yeniden açıklanmış; İzleme Grubu yeniden çalışır duruma getirilmiş ve görev talimatının kapsamı da genişletilmiş
bulunmaktadır.
Mısır, kendisi açısından, deniz haydutluğunun Kızıldeniz’i Akdeniz’e bağlayan Süveyş kanalı üzerinde olabilecek olumsuz etkisi ile yakından
ilgilidir. Zira küresel deniz ticaretinin yıllık yüzde 7.5 kadarının kullandığı bu kanaldan geçişte alınan ücret, Mısır için göz ardı edilemeyecek derecede önemli bir gelir kaynağıdır. Buna karşılık bazı büyük denizcilik şirketleri şimdiden, seyir yollarını Süveyş Kanalı yerine Güney
Afrika’nın Ümit Burnu istikametine çevirmişlerdir.
Bununla beraber, daha önceki devrede, örneğin Mısır ve Suudi Arabistan, Kızıl Deniz’in güvenliğini sağlamak üzere ortak deniz güvenlik tatbikatları yapmışlarsa da, deniz haydutluğuna karşı ortak ve sürdürülebilir bir deniz gücünü oluşturamamışlardır.
Bkz. Adam Morrow-Khaled Moussa al-Omrani, “Somalia: Anti Piracy Flotillas Rattle Arab Security”, AllAfrica.com, 28 Kasım 2008, http://
allafrica.com/stories/printable/200811280936.html; ayırca, Andrew England, “Navies Must ‘Co-Operate’ To Fight Piracy”, FT.com, 25 Kasım 2008, http://www.ft.com/cms/s
Matthew Hennessey, “Somali Pirates Scuttle Sea Laws”, Policy Innovations, 18 Kasım 2008, http://www.policyinnovations.org/ideas/briefings/data/000090/:pf_printable?
Simon Assaf, “Global News: Somali Piracy”, Global Policy Forum – Black Star News, 1 Aralık 2008, http://www.globalpolicy.org/security/issues/somalia/2008/1201global.htm
James Caroll, “What The Pirates Say”, 24 Kasım 2008, International Herald Tribune, http://www.iht.com
Bkz. Jale Nur Ece…
Bkz. Jale Nur Ece…
Bernd Debusmann, “The Problem With Piracy: It’s Just Too Easy”, International Herald Tribune, 2 Aralık 2008, http://www.iht.com
Karşılaştırınız: Eugene Kontorovich, “International Legal Responses To Piracy Off The Coast Of Somalia”, ASIL Insight, 6 Şubat 2009, Cilt
13, Sayı 2.
25 Bu bağlamda, Somali kıyılarına bir deniz ablukası uygulanması, örnek bir seçenek olarak incelenebilir. Karşılaştırınız: Michael Peel-Robert
Wright, “Legal Flaws Hinder Piracy Fight, Warn Lawyers”, FT.com, 2 Aralık 2008, http://www.ft.com/cms/s
26 Ayrıntılı bilgi için bkz. Hüseyin Pazarcı, Uluslararası Hukuk, 2. Bası, Turhan Kitabevi, Ankara, 2004, ss. 284-287.
27 Bu bağlamda, ABD’nin, istihbarat paylaşımı ve eşgüdüm amacıyla hükûmetler arası bir temas grubu oluşturulmasına öncülük edeceği belirtilmektedir.
28 Bkz. “BM De Korsanlarla Mücadeleye Başlıyor”, NTVMSNBC.com, 17 Aralık 2008, http://www.ntvmsnbc.com/news/469334.asp
29 Bkz. Andrew England – Robert Wright, “Pirates Raise Stakes With Oil Tanker Hijack”, FT.com, 17 Kasım 2008, http://www.ft.com/cms/s .
Sirius Star gemisinin, 3 milyon dolar fidye karşılığında serbest bırakılması konusunda anlaşmaya varıldığı, fidyenin gemiye paraşütle atıldığı, ancak bu süreç sırasında bir kısım deniz haydudunun, denizdeki dalgalar nedeniyle teknelerinin alabora olması sonucu boğularak ölmesi nedeniyle bir karmaşanın yaşandığı ve serbest bırakma eyleminin bir süre geciktiği ancak gerçekleştiği bildirilmektedir. (Bkz. “Pirates Say
Drownings Delay Ship’s Release”, CNN.com, 9 Ocak 2009, http://edition.cnn.com/2009/WORLD/africa/01/09/somalia.pirates.sirius.star/
index.html; “Korsanlar, Süper Tankeri Serbest Bıraktı”, Deniz Haber, 9 Ocak 2009, http://www.denizhaber.com.tr/guncel/17087/korsanlar,super-tankeri-serbest-birakti-.html; “Somali Pirates Free Tanker After Ransom”, CNN.com, http://edition.cnn.com/2009/WORLD/africa/01/10/pirates.tanker/index.html )
30 Rohit Honawar, “Piracy –Perils & Procedures”, Inclusive World Forum, Aralık 2008, http://www.strategicforesight.com/piracy_Perils_Procedures.htm
31 Jun Bando, “Piracy Escalates Off Somali Coast”, U.S. Department of State Official Blog, 1 Aralık 2008, http://blogs.state.gov/index.php/entries/piracy_escalates_somali_coast/
32 Jun Bando…
33 Tony Karon, “Battling The Somali Pirates: The Return Of The Islamists”, Time, 25 Kasım 2008, http://www.time.com/time/world/article/0,8599,1861698,00.html
34 “Korsanlara Karşı Operasyon Gündemde”, CNNTurk.com, 19 Kasım 2008, http://www.cnnturk.com/haberdetay
35 “Piracy Problem Inseperable From Overall Somali Crisis, Ban Warns”, UN News Service, 16 Aralık 2008, http://www.un.org/apps/news/
printnews.asp?nid=29334
36 J. Peter Pham, “Strategic Interests”, World Defense Review”, 23 Eylül 2008, http://worlddefensereview.com/pham092308.shtml
37 Bkz. http://www.icc-ccs.org
38 Örneğin 26 Aralık 2008 tarihli duyurusu ile Somali açıklarında ve Aden Körfezindeki deniz haydutluğu faaliyetlerine ilişkin olarak, bölgedeki NATO savaş gemileri ile iletişim bilgileri açıklanmaktadır. (Bkz. Deniz Ticaret, 27 Aralık 2008, http://www.denizticaretiodasi.org/DetoPortal )
39 Jeffrey Gettleman, “Pirates Outmaneuver Warships Off Somalia”, The New York Times, 16 Aralık 2008, http://www.nytimes.com/2008/12/16/
world/africa/16pirate.html
40 “Somalia: IMO Assembly Calls For Action On Piracy Off Somalia”, Cargo Security International, 24 Kasım 2005, http://www.cargosecurityinternational.com/print.asp?id=5968
41 Jale Nur Ece…
42 “Somali Pirates Hijack Ship, British Guards Escape”, Today’s Zaman, 29 Kasım 2008, http://www.todayszaman.com/tz-web/
43 Jamie McIntyre, “How To Beat Pirates? Out-Run, And Out-Gun Them!”, Anderson Cooper 360, 19 Kasım 2008, http://ac360.blogs.
com/2008/11/19 ; Deniz Ticaret Odası’nın 13 Ocak 2009 tarihli, “Korsanlık Olayları İle İlgili BIMCO Güvenlik Tavsiyeleri” konulu duyurusu, http://www.denizticaretodasi.org/DetoPortal/
44 Bkz. “Somalili Korsanlar İşte Şimdi Yandılar”, Hürriyet, 20 Kasım 2008, s. 18.
45 Bu bakımdan, 18 Kasım 2008 tarihinde Hindistan hücumbotu INS Tabar’ın arzu edilmeyen sonuçlara yol açan hareket tarzı örnek verilebilir. Hint donanmasına göre, Tabar, dur ihtarına uymayan, deniz haydutlarının ana gemisi olarak değerlendirilen bir gemiden açılan ateşe
hedef olunca, kendini savunma maksadıyla ateş açmış, hedef gemi patlayarak sulara gömülmüştür. Bir hafta sonra, batırılan geminin deniz
haydutlarına ait bir gemi değil, Tayland’a ait, deniz haydutlarının hücumbotun yaklaşmakta olduğu sırada henüz ele geçirmiş olduğu bir yük
gemisi olduğu anlaşılmıştır. (Bkz. Robert Wright, “Indian Warship Sinks Somali Pirate Vessel”, FT.com, 19 Kasım 2008, http://www.ft.com/
cms/s ; Bernd Debusman…)
46 Adam Morrow…
47 “Warships Protect Sea Route From Pirates”, CNN.com, 10 Kasım 2008, http://edition.cnn.com/2008/WORLD/africa/11/10/piracy.corridor.
ap/index.html
48 NATO Deniz Gücünün görev süresi, 15 Aralık 2008 tarihinde sona ermiştir.
49 “China Warships Set Sail On Anti-Pirate Mission”, CNN.com, 26 Aralık 2008, http://edition.cnn.com/2008/WORLD/asiapcf/12/26/china.
pirates/index.html
50 Cibuti’de üsleri bulunan Fransız deniz gücünün bölgedeki faaliyeti hakkında bkz. Bruce Crumley – Tony Karon, “Will NATO Navies Stop
Somali Pirates?”, Time, 24 Ekim 2008, http://www.time.com/time/world/article/0,8599,1853690,00.html
51 “Türk Askeri Aden Körfezine Gidiyor”, NTVMSNBS.com, 10 Şubat 2009, http://www.ntvmsnbc.com/news/475040.asp
52 Jeffrey Gettleman…
53 Caroline Wyatt, “Navy Shoots Pirate Suspects Dead”, BBC News, 12 Kasım 2008, http://news.bbc.co.uk/go/pr/fr/-/2/hi/uk_news/7725771.
stm
54 China Warships…
55 Rohit Honawar…
23
56 Geminin yük manifestosunda, “MOD-GOSS-SPLA” ifadesi yer almaktadır. Sudan, 21 yıldır sürmekte olan bir iç savaş içindedir. İstihbarat
doğru ise, 2005 tarihli Kapsamlı Barış Andlaşması’nın (CPA) ihlali söz konusu olabilecektir. Kenya’nın da taraf olduğu BM - Küresel Silah
Ticareti Andlaşması hükümleri gereğince düzenlenmiş olması gereken “Son Kullanıcı Belgesi” mevcut değildir. Bir olasılık, gemi kurtarılabildiği veya serbest bırakıldığı takdirde, silahların tekrar Ukrayna’ya gitmesidir. Geminin 21 mürettebatı bulunmaktadır. ABD savaş gemileri çevreyi kuşatmış vaziyettedir. (Bkz. “Pirates To Kill Crew On Arms Ship If NATO Ships Attack”, CNN.com, 23 Ekim 2008, http://edition.cnn.com/2008/WORLD/africa/10/23/somalia.piracy.ap/index.html ; “Pirates Free Ship, Doubts Remain On Destination”, Time, 6 Şubat
2009, http://www.time.com/time/world/article/0,8599,1877628,00.html )
57 Robert Wright, “Call For Navies To Seek Out Pirates’ Ships”, FT.com, 18 Kasım 2008, http://www.ft.com/cms/s
58 Bu konuda, taşıdığı askeri malzeme açısından daha özel bir konumu bulunan ve halen deniz haydutlarınca tutulmakta olan MV Faina gemisinin durumu örnek bir olay anlamında incelenebilir. Bu gemi bir şekilde serbest bırakıldığı takdirde, çevrede bulunan deniz gücü ne gibi bir
işlem yapacaktır? Geminin teslim alınması, en yakın savaş gemisi tarafından mürettebattan bilgi alınması, geminin kalan seyri sırasında korunması, gemide bulunan silah vb. askeri malzemeye yapılacak işlem vb. konuların iyi değerlendirilerek kurallara bağlanmış olması gerekecektir. Kuşkusuz, silahlar yasal yollardan satın alınmışsa, bu bağlamda yapılabilecek fazla da bir şey olmayacaktır.
59 Bir kolluk harekâtında, “güç kullanma” kavramı mutlak ateşli silah kullanma anlamına gelmediği gibi, “ateşli silah kullanma” kavramı da
mutlaka öldürücü derecede güç kullanmak anlamına gelmez.
60 “Operation Allied Provider”, NATO, 14 Ocak 2009, http://www.nato.int/issues/allied-provider/index.html
61 “NATO Task Group Of Operation Allied Provider Has Begun Escort Duties”, NATO, 27 Ekim 2008, http://www.afsouth.nato.int/JFCN_
Operations/allied_provider/news_release
62 James Blitz, “NATO Aims To Combat Somalia Pirates”, FT.com, 3 Aralık 2008, http://www.ft.com/cms/s
63 “NATO Hands Over Counter-Piracy Operation To EU”, NATO, 15 Aralık 2008, http://www.nato.int/docu/update/2008/12-december/
e1215a.html . NATO deniz harekâtının, görev, yetki ve hukuki dayanak açısından ayrıca incelenmesinde yarar görmekteyiz. Uluslararası
hukuk, BM Şartı ve BMGK kararları, elbette çıkış noktasının temel çerçevesini oluşturur. Ancak harekât, uluslararası genel hukuka olduğu
kadar, Kuzey Atlantik Andlaşması’nın özel hükümlerine ve -Türkiye açısından- Türk hukukuna da uygun olmak zorundadır. NATO deniz
harekâtı -Operation Allied Provider- ortak güvenlik kavramı çerçevesinde icra edilmiş bir kolluk harekâtı idi. Buna karşılık, böyle bir görevin Kuzey Atlantik Andlaşması’nın (“ortak savunma”) kapsamında bulunduğunu söylemek kanaatimizce güçtür. Bir başka önemli boyut, bir
Türk savaş gemisinin, TBMM’nin izni olmaksızın bu harekâta katılmış olmasıdır. Kuzey Atlantik Andlaşması’nın, birincisi güvenlik ve siyasi, ikincisi de savunma ve askeri olmak üzere iki boyutunun bulunduğu açıktır. Savunma boyutu (askeri boyut), ortak savunma ile sınırlıdır.
Ortak güvenlik kavramını kapsamamaktadır. Kuzey Atlantik Andlaşması’nın V. Maddesi hükmünden başka bir sonuç çıkarmak güçtür. Öte
yandan, Türkiye’nin böyle bir harekâta katılımının, Türk hukukuna da uyması gereklidir. Burada ise temel unsur, TBMM’den ön iznin alınması gereğidir. Konu NATO ilişkileri bile olsa, savunma alanında, “hazırlık” (ziyaret, öğretim, eğitim, tatbikat) ve “icra” (fiili harekât) kavramlarının birbirinden farklı olduğu hatırdan çıkarılmamalıdır. Hükûmet, bir tatbikata katılım bağlamında doğrudan yetkili sayılabilir. Buna
karşılık, gerçekten silahlı güç kullanılmasını da kapsayan böyle bir güç kullanma yetkisinin bulunmadığını düşünmekteyiz.
64 Bkz. “Legal Basis”, Council of the European Union, 14 Ocak 2009, http://consilium.europa.eu/cms3_fo/showpage.asp?id=1519&lang=EN
65 “EU NAVFOR Somalia”, Council of the European Union”, 14 Ocak 2009, http://consilium.europa.eu/cms3_fo/showpage.asp?id=1518&lang=en
66 Elitsa Vucheva, “EU Forces Prevent Somali Pirate Attack”, euobserver.com, 5 Ocak 2009, http://euobserver.com/9/27342?print=1
67 “Turkish Ship ‘Distressed’ In Pirate Waters”, CNN.com, 30 Ekim 2008, http://edition.cnn.com/2008/WORLD/africa/10/30/somalia.pirate/
index.html
68 “Somalili Korsanlar Neslihan’ı Bıraktı”, Radikal, 8 Ocak 2009, http://www.radikal.com.tr
69 Bkz. “Turkish Ship Heading For India Hijacked Off Coast Of Yemen”, Today’s Zaman, 13 Kasım 2008, http://www.todayszaman.com/tz-web
24
CENTER FOR MIDDLE EASTERN STRATEGIC STUDIES (ORSAM)
ORSAM
Center for Middle Eastern Strategic Studies (ORSAM) was established in November 2008 and specifically concentrated on Middle Eastern and Eurasian studies. ORSAM’s studies are sponsored by The Turkmeneli Cooperation and
Culture Foundation.
ORSAM’s View of the Middle Eastern and Eurasian World
In fact, both the Middle Eastern and Eurasian territories are harbors to several relevant problems. But neither the
Middle East and Eurasia, nor its people should be convicted to adopt an image that is identified with negative complications. With the support of their people, Middle Eastern and Eurasian states do have the potential to stimulate
their interior dynamics and to launch a peaceful mobilization for development. To show respect to the people’s will
to live together, to show respect to the sovereign rights of the states and essential rights and freedoms of the individuals, are the principals of building domestic and international peace. In this context, Turkey must continue to
make contributions for the prosperity of her near surroundings.
ORSAM’s Studies as a Think-Tank
In order to adopt an appropriate approach towards regional developments, ORSAM provides the public opinion and
the decision-making units with guiding information about international politics, consistent with the perceptions regarding the Middle East and Eurasia. It presents ideas involving alternative options. In order to present efficient solutions, ORSAM encourages studies of capable researchers and intellectuals of different disciplines. Having strong
organizational capabilities, ORSAM encourages the development of relevant Middle Eastern and Eurasian literature domestically & internationally and supports the sharing of knowledge and ideas with the Turkish and international public by welcoming statesmen, bureaucrats, academics, strategists, businessmen, journalists and NGO representatives to Turkey. www.orsam.org.tr
THE PUBLIC RESEARCH FOUNDATION (PRF)
The Public Research Foundation (PRF), headquartered in Ankara, was established in December 1, 1995 to conduct
research and development studies and to raise social consciousness on environmental issues, tourism industry and
country-wide problems which mainly derive from social, political and cultural diversities. The PRF develops public
policy solutions and enlightens the society, the public opinion and the related public authorities regarding the existing problems and potential solutions.
The PRF gathers experts who are specialized in the fields of tourism, environment, science, politics and rural development to organize educational seminars, nation-wide conferences and discussions to broadly discuss public
issues. PRF forms project teams of specialists to deal with popular issues such as the community health centers,
e-health, human rights, young intellectuals and the EU enlargement process.
The “Politics and Social Sciences”, “Public Administration and Local Authorities”, “Information Technologies”,
“Economy and Employment”, “Nature and Environmental Protection”, “Education”, “Health” and “Geopolitics and
Strategic Researches” Study Groups, operate from within the organizational framework of the PRF.
The PRF organized nearly 50 management trainings for the municipal, special provincial administrative, governorate and local administrative personnel. Besides, the PRF is organizing studies, symposiums, congresses, joint projects and publications along with various public institutions and NGO’s, gives scholarships to university students,
gives consultation to undergraduate and postgraduate students and encourages the publication of books and studies. www.kav.org.tr
Contents
Introduction
6
1. Piracy: The Concept
6
2. Piracy: Strategic Importance and Consequences
7
3. Piracy: The Environment
8
4. International Law
4.1. The Legal Status of Merchant Ships Operating on the High Seas
4.2. Piracy
4.3. Other Related Clauses
9
9
9
10
5. Implementation: The UN Security Council Measures
11
6. The Struggle Against Piracy
6.1. The Strategic Approach
6.2. The Operational and Tactical Approach
12
12
12
7. Piracy: Practices and Patterns
7.1. Private Security
7.2. The Military Approach: Naval Operations
7.2.1. Contingency Planning
7.2.2 The Legal and Military Framework of the Operation
7.2.3. Rules of Engagement
7.2.4. Code of Conduct
7.2.5. NATO: Operation Allied Provider
7.2.6. The EU: Operation Atalanta (EU NAVFOR)
16
16
16
17
18
18
18
18
19
8. The Situation of Ships Related with Turkey
20
Evaluation and Conclusion
21
Report No: 1, March 2009
ORSAM
Associate Prof. Dr. Sadi Caycı
Ret. Col. Military Judge
International Law Specialist
[email protected]
The Struggle Against Piracy: The Somalia
Case And Turkey’s Position
Executive Summary
Piracy and armed robbery at sea have always been detrimental to sea trade and transportation. The
recent incidents of piracy off the coasts of Somalia are a good example of this problem. The civil war
and state of turmoil in Somalia and the lack of an effective central government is laying the ground
for off coast piracy, and the pirates are targeting merchant ships in particular. Piracy is a special term,
defined as an international crime in international law of the sea. In this legal context, the UN Security
Council authorized member states to take every necessary measure, including the use of force, in
cooperation with the Transitional Federal Government of Somalia (TFG). Still, in order to succeed
this international effort needs the cooperation and the combined efforts of both regional states and
the international community. Additionally, the sea trade sector needs to develop and practice various
defensive measures, including the use of private security services as means of protection.
Military operations against piracy are limited to the status of a law enforcement operation. Recently,
the Turkish Grand National Assembly resolved to give authority to the Turkish Government with respect to this matter. The resolution determines the strategic and military framework for the deployment of the Turkish Naval Forces in the region.
The naval operation must be planned and executed in conformity with International Law, International Human Rights Law and finally, the national laws of involved states. Operation Allied Provider
launched by NATO and the EU’s Operation Atalanta are good examples for case study purposes.
Operational discipline will be provided by mission specific rules of engagement and code of conduct.
An important challenge relates to rules regarding the treatment of the vessels, persons and goods,
captured or seized as a result of an operation. Therefore, (if possible) these issues need to be clarified by special agreements and arrangements. Determination of applicable law/s and designation of
state/s having jurisdiction are other crucial issues.
www.orsam.org.tr
5
Center for Middle Eastern Strategic Studies – The Public Research Foundation
Introduction
Piracy is not a new concept, but the recent,
rising incidents of piracy in the Gulf of Aden,
especially off the coasts of Somalia, have captured the attention of both people and the media since it poses a great threat to all sea transportation activities and therefore negatively affects international economic and financial environments. Meanwhile, vessels under Turkish
flag or possessed by Turkish ship owners have
also been subject to piracy in the region. Thus,
the subject needs closer examination in order
to identify and evaluate feasible measures.1
A coastal town named Eyl, in Puntland, is
known to be the epicenter of Somali pirate activity.2 For the time being, it is not likely that
Somali national forces will adopt necessary
measures, such as the use of force, criminal
prosecutions, etc., against those engaged in incidents of offshore armed robbery and piracy.3
A major difficulty in the struggle against piracy
derives from the fact that the attacks are often
not reported via official channels, since reporting incidents can increase owners’ insurance
costs, and also cause delays, time consuming
investigations and daily harbor charges.4 According to the November 2008 figures of the
IMO (International Maritime Organization),
there have been 440 reported piracy incidents
on the open seas of Somalia since 1984. In the
year 2008 alone, 120 incidents were reported.
Over 35 vessels have been captured by pirates,
some 600 of the crew members have been kidnapped for ransom.5 As of January 9, 2009, 15
vessels and 290 crew members have reported
being held hostage by the pirates.6
For these reasons, piracy and armed robbery
puts an extra burden of 1-16 billion dollars on
maritime sector annually. Ship owners, shippers, consignees, lines, forwarders and insurance companies all suffer from piracy. Piracy
has pernicious effects on both the international
maritime sector and international peace and
security. In addition to cooperation and solidarity between states and as a complement to
these efforts, the international maritime sector
6
is seeking to adopt all necessary technical and
legal measures on its own behalf.7
In this paper, we will discuss the strategic effects and consequences of these incidents while
dealing with the current and potential effects of
piracy and will examine the political, military
and legal dimensions of feasible measures and
applicable sanctions.
1. Piracy: The Concept
“Piracy” and “privateering” are different concepts. Until 1865, when the Paris Conference
Statement outlawed privatizing, it was deemed
a lawful activity by the international Law of
Armed Conflict; whereas today, privateering
is a concept with only historical significance.
A corsair (or privateer) was a privately owned
trade vessel, authorized to attack and seize enemy vessels and their cargo by the belligerent
nation to which it gave its allegiance. The concept became inoperative after the Paris Conference Statement in 1865. Today, similar activities are defined as piracy and are considered as
international crimes.8
Piracy also differs from other forms of armed
robbery that may occur at sea and/or in other
environments. For instance, robberies recently
reported in Europe, which are said to have been
committed by Serbian pirates on the Danube
River in the Smederovo region near Belgrade,
fall outside the technical definition of sea robbery.9 Other major crimes: attacks that target
vessels anchored at ports and docks, cruising
in deep waters or territorial waters; and also
fraudulent practices such as the “phantom
ship” method designed to obtain insurance
payments illicitly are categorized as organized
crime.10
Briefly, piracy can be defined as an armed robbery at sea. Piracy aims to derive personal material gains by capturing ships and therefore
indirectly undermines sea trade activities. The
main objective is to demand and recover ransom money in exchange for valuable cargo,
crew and passengers.11
www.kav.org.tr
The Struggle Against Piracy: The Somalia Case and Turkey’s Position
2. Piracy: Strategic Importance and
Consequences
Piracy is seen as a “common” international
crime, insofar as it does not involve political or
military motives. It is subject to global jurisdiction and since it does not constitute a political
or military offence, there are no legal difficulties regarding the extradition of the offenders.
Therefore, acts of piracy can be distinguished
from other terrorist activities in general, including those committed at sea. Nevertheless,
connections based on mutual interests –which
are common among terrorist organizations
and other criminal organizations such as narcotics and human trafficking – , makes it likely
that cooperation and other transactions with
such groups in the case of piracy, with wideranging effects and consequences.12 In fact, after the latest incidents off Somalia, piracy has
been situated at the heart of various conspiracy
theories prevalent in some circles. One of the
arguments introduced in this context claims
that Western states that want to deploy military forces in the area and take control of the
region are supporting the pirates in order to
create a threatening environment and lay the
legal groundwork for intervention.13
Our opinion is that it would be wiser to focus
on the influence of organizations established
by radical groups and individuals (non-state
actors, though) from states such as Saudi
Arabia, Yemen and Pakistan, that conduct an
armed struggle against Western states in the
form of terrorism, rather than a “conspiracy”
pre-planned by the West. In fact, the close relations and cooperation between piracy suspects
and local and central authorities have already
been widely discussed in the press. At the very
least, the protracted civil war and tumultuous
state of affairs in Somalia certainly cannot be
isolated from the general context.
The piracy incidents that are the subject of
this paper have been taking place in the Indian Ocean and Gulf of Aden, especially off the
coasts of Somalia and Yemen. Lack of an effective central government in Somalia since 1991,
the long – lasting political, military and civil
chaos, and the rise of de-facto formations such
as the “Galmuid Federal State” or “Puntland
Federal State” which damage national unitythese are the factors that have determined the
political, economic and social background of
piracy.14
On the other hand, the states of the Red Sea region gathered on November 20, 2008 at a conference hosted by Egypt and Yemen in order to
discuss the potential threat to the Arab World
posed by the buildup of foreign naval presence
in the region. Saudi Arabia, Sudan, Jordan, Somalia, Eritrea and Djibouti attended the conference.15 In their final communiqué, the participants condemned the political turmoil in
Somalia: the struggle of the US backed central
government against an uprising led by Islamists. According to the participating states, the
increase in incidents of piracy around Somalia
is the result of the deterioration of security and
political and humanitarian conditions in Somalia. The participants urged the regional Arab
states to launch a joint operation against piracy, called for the establishment of a monitoring
center for piracy in Yemen and advised others
to respect the national sovereignty of regional states.16 The main reason why the regional
states are concerned about the growing presence of foreign marine forces has to do with
their perceptions regarding the internationalization of the Red Sea. According to Egyptian
Brig. Gen. (ret.) Gamal Mazloum, piracy is the
instrument foreign actors will use to internationalize the Red Sea in order to serve the interests of the USA and Israel. In the 1980’s, Israel
was the first state to suggest the establishment
of a naval force in the region, but the offer was
immediately refused and has never been discussed again. According to Aymen Abdelaziz
Salaama, during the Arab-Israeli War in 1973
Egypt, Yemen and Somalia successfully cooperated to close the Mandeb Strait (between the
African Horn and the Arab Peninsula). They
did not impede merchant marine navigation,
but only blocked Israeli vessels. These three
states could collaborate against piracy, too.17
www.orsam.org.tr
7
Center for Middle Eastern Strategic Studies – The Public Research Foundation
Another striking argument claims that some
unjust practices which followed on the heels
of the Asian Tsunami in December 2004 have
somehow been ignored by the press and the
media for unknown reason. Tons of radioactive waste and toxic chemicals left in the sea
basin off the Somalian coasts were brought
to the surface by the giant tsunami waves and
thousands of Somalians were infected through
physical contact with the waste. An estimated
300 victims have died from contamination. The
UN held an inquiry upon request. In the 1990’s,
some companies used the coast as a dumping
area for toxic materials in accordance with
agreements signed by Somalian politicians and
militia leaders. The Swiss firm, Achair Partners and Italy’s Progresso are the companies
that lead the list.18 The country was headed for
civil war while this practice became prevalent.
Despite the facts that were revealed after the
tsunami, the investigation was terminated. No
compensation amount was settled, and the area
has not been cleaned. Similarly, Somalian fishermen filed a complaint with the UN in 2006
against foreign fishing fleets for plundering
Somalian fish stocks. Not only that, but these
foreign fleets have often used the Somalian
militia to intimidate and humiliate the Somalian fishermen. The UN took no action despite
repeated requests. The Somalians grew angry
as they saw their waters being poisoned and
their fish stocks plundered, and eventually they
opted for handling the situation in their own
way. The fishermen took up arms and began to
act as unofficial guards. In late 2005, they began to seize cargo ships, deluxe yachts and tuna
fishing boats. The vessels were held for ransom. According to a Somalian pirate leader, Ali
Jama, their primary aim was to avoid toxic discharges. For example, the ransom they asked
for a Ukrainian vessel would be expended to
clean the waste. Although this account is not
very convincing, whatever the initial motive
was, the nature of the pattern has changed over
time. With the inclusion of some members of
the Somalian government, piracy turned into
a multi-million dollar industry, and a way to
make a living. The open waters of Somalia have
8
practically become a free fire zone since Indian
and US naval ships regularly open fire on almost every Somalian fishing boat which comes
too close to other cargo and fishing vessels.
In clearly contradictory fashion, while the EU
conducts Operation Atalanta, European, US
and Asian vessels continue to discharge their
toxic wastes and plunder fish stocks in the region.19
The situation in Somalia reveals some general
African perceptions of the West and USA. The
state of anarchy that paved the way to piracy
appeared during the collapse of the Somalian
government in 1991, and seems to have worsened after the unsuccessful US humanitarian
intervention in 1992. UN figures indicate that
2 billion dollars were allocated for the American intervention and 90% of this amount was
spent on military operations. The US Africa
Command Headquarters had to be built in
Germany, since no country on the continent of
Africa was willing to host US forces. The reason for piracy in Somalia is a failed state’s inability to protect the rights of its fishermen. In
the 1990’s, outrageous numbers of foreign fishing vessels came to Somalia in order to exploit
its vast tuna resources. These facts forced the
Somalian fishermen to arm and defend themselves.20
3. Piracy: The Environment
Sea transportation accounts for 80% of all international trade. Approximately 46,000 vessels carry 12-15 million containers of freight
and visit 4,000 major ports. Sea transportation
traffic keeps growing, so vessels have to slow
down when navigating congested passageways
such as the Malacca, Bab-el Mandap, the Hormuz straits and the Suez and Panama canals.
This leaves them vulnerable to attack. Economic/financial crises and growing unemployment, lack of coastal defenses and port security
in some states, region-wide political instability,
corruption, bribery and the intentions of international terrorist organizations are among the
major factors that lay ground for piracy and
armed robbery.21 Particularly Southeast Asia
www.kav.org.tr
The Struggle Against Piracy: The Somalia Case and Turkey’s Position
and the Indonesian archipelago as well as the
Somalian coasts, Nigeria, Gulf of Aden, Red
Sea, Tanzania, Peru, Bangladesh, Malaysia and
South China Sea are the most sensitive regions
and countries.22
As long as they are seen to involve “low risk and
high income,” illegal activities such as piracy
and armed robbery will continue to intensify.
Pirates act fearlessly because they think that
there is no real procedure for bringing them to
trial, even if they happen to get caught. It seems
that there are many questions that need to be
answered by jurists: Is it legal to open fire on
a vessel suspected to have pirates on board?
Who is responsible for the casualties of armed
engagements between pirates and private security guards? Which state will be authorized in
terms of jurisdiction? And so on.23
In particular, divergent practices and interpretations concerning, for instance, which vessels
may intervene and when they may do so, or what
kind of legal proceedings should prosecute the
offenders, could cause problems. Therefore it is
worth examining the potentially tough issues
which are most likely to cause difficulties during the exercise of local and international law:
regulations concerning the boarding, search,
recordkeeping, and seizure of vessels and the
arrest of suspects.
4. International Law
Some arguments claim that international law
and international circles hamper the operations
of naval forces engaged in fighting piracy and
armed robbery. On the other hand, another argument, with which we concur, claims that the
legal framework is sufficient and clear. Literally,
the area of operations against piracy might be
restricted to the high seas, but this does not
mean that such operations must be considered
illegal when they occur within the territorial
waters of a state, nor does it mean that a coastal
state does not have the right to take necessary
measures within its own territorial waters on
its own or with the help of other states24. Prob-
lems concerning security and legal issues in the
struggle against piracy are similar to those involved in combating terrorism. Problems usually result from the lack of political will or power, rather than legal ambiguity. Some regional
countries may not be fully aware of their powers already conferred on them by international
law, which may be another reason. States must
adopt a clear approach regarding the issue and
should apply concrete measures, compatible
with their abilities.25
4.1. The Legal Status of Merchant Ships
Operating on the High Seas
The basic principle that determines the legal
status of a vessel on the high seas is known as
the flag law. According to this principle, a ship
is subject to the laws, administration, law enforcement and jurisdiction of the State whose
flag she flies. Thus, the ownership and the nationality of a ship are separate issues. A ship
owned by a Turkish citizen but registered in
Malta and flying the Maltese flag is a Maltese
subject and jurisdiction will be exercised by
Malta. However, third party states may have
exceptional and limited powers over vessels,
in cases of piracy, narcotics smuggling, illegal
human trafficking, unlicensed broadcasting on
the high seas, ships flying no flag or terrorism.26
4.2. Piracy
United Nations Convention on the Law of the
Sea (UNCLOS), dated December 10, 1982 set
up-to-date regulations regarding piracy. According to the article 101 of the UNCLOS, piracy consists of any of the following acts:
(a) any illegal act of violence or detention, or
any act of depredation, committed for private
ends by the crew or the passengers of a private
ship or a private aircraft, and directed:
(i) on the high seas, against another ship or aircraft, or against person or property on board
such ship or aircraft, or against persons or
property on board such ship or aircraft;
(ii) against a ship, aircraft, persons or property
www.orsam.org.tr
9
Center for Middle Eastern Strategic Studies – The Public Research Foundation
in a place outside the jurisdiction of any State;
(b) any act of voluntary participation in the operation of a ship or of an aircraft with knowledge of facts making it a pirate ship or aircraft;
(c) any act of inciting or of intentionally facilitating an act described in subparagraph (a)
or (b).
Article 100 of UNCLOS includes the duty to
cooperate in the repression of piracy and states:
“All States shall cooperate to the fullest possible
extent in the repression of piracy on the high
seas or in any other place outside the jurisdiction of any State”.
Article 103 defines a pirate ship or aircraft:
“a ship or aircraft is considered a pirate ship
or aircraft if it is intended by the persons in
dominant control to be used for the purpose of
committing one of the acts referred to in article 101. The same applies if the ship or aircraft
has been used to commit any such act, so long
as it remains under the control of the persons
guilty of that act”.
Article 105 sets the regulations regarding seizure of a pirate ship or aircraft: “On the high
seas, or in any other place outside the jurisdiction of any State, every State may seize a pirate
ship or aircraft, or a ship or aircraft taken by
piracy and under the control of pirates, and
arrest the persons and seize the property on
board. The courts of the State which carried
out the seizure may decide upon the penalties
to be imposed, and may also determine the action to be taken with regard to the ships, aircraft or property, subject to the rights of third
parties acting in good faith”. However, freedom
of navigation on the high seas is a significant
rule and arbitrary exercise of the intervention
and seizure here described should be avoided,
otherwise a state could be held responsible for
unjust treatment and seizure of a trade vessel.
In fact, article 106 sets the terms of liability
for seizure without adequate grounds: “Where
the seizure of a ship or aircraft on suspicion
of piracy has been effected without adequate
10
grounds, the State making the seizure shall be
liable to the State the nationality of which is
possessed by the ship or aircraft for any loss or
damage caused by the seizure”.
Article 107 defines ships and aircraft which are
entitled to seize on account of piracy: “A seizure on account of piracy may be carried out
only by warships or military aircraft, or other
ships or aircraft clearly marked and identifiable
as being on government service and authorized
to that effect”.
Article 110 defines the conditions that give the
right to inspect a suspected ship or aircraft:
“Except where acts of interference derive from
powers conferred by treaty, a warship which
encounters on the high seas a foreign ship,
other than a ship entitled to complete immunity is not justified in boarding it unless there is
reasonable ground for suspecting that: the ship
is engaged in piracy, the ship is engaged in the
slave trade, the ship is engaged in unauthorized
broadcasting and the flag State of the warship
has jurisdiction, the ship is without nationality or though flying a foreign flag or refusing to
show its flag, the ship is, in reality, of the same
nationality as the warship. In these cases the
warship may proceed to verify the ship’s right
to fly its flag. To this end, it may send a boat under the command of an officer to the suspected
ship. If suspicion remains after the documents
have been checked, it may proceed to a further
examination on board the ship, which must be
carried out with all possible consideration. If
the suspicions prove to be unfounded, and provided that the ship boarded has not committed
any act justifying them, it shall be compensated
for any loss or damage that may have been sustained”.
4.3. Other Related Clauses
Besides the related resolutions set by the International Security Management Code (ISM
Code) and the International Maritime Organization (IMO), though not directly related, the
Convention for the Suppression of Unlawful
Acts Against the Safety of Maritime Naviga-
www.kav.org.tr
The Struggle Against Piracy: The Somalia Case and Turkey’s Position
tion (SUA Convention), dated 1988, the International Convention for the Safety of Life at
Sea (SOLAS), dated 1974, the United Nations
Vienna Convention Against Illicit Traffic in
Narcotic Drugs and Psychotropic Substances,
dated 1988, and the supplementary Palermo
Protocol are considered significant documents
that frame the legal issue of piracy.
5. Implementation: The UN Security
Council-Measures
Piracy incidents in the Aden region, and the
threat it poses to international trade activities,
have been on the agenda of the UN Security
Council (UNSC) for a while and the council
has emphasized the severity of the threat by a
series of resolutions.
The UNSC emphasized the threat posed by Somalian pirates with consecutive resolutions no.
1814, dated May 15, 2008 and no. 1816, dated
June 2, 2008, and supported the efforts initiated by the EU and other international bodies.
The UNSC resolution no. 1838, dated October
7, 2008, makes assessments regarding piracy
and incidents of armed robbery off the coast of
Somalia and the serious threat it poses to the
prompt, safe and effective delivery of humanitarian aid to Somalia, to international navigation and the safety of commercial maritime
routes, and to fishing activities conducted in
conformity with international law. The resolution also authorizes vessels that are participating in naval operations in the Somalian waters
to extend their operations to the high seas off
the coast of Somalia as well. The resolution
states the following:
- The United Nations Convention on the Law
of the Sea of 10 December 1982 sets out the
legal framework applicable to combating piracy and armed robbery at sea.
- The breakdown of the World Food Program
(WFP) in Somalia is unacceptable. For the
above mentioned reasons, states that have
the capacity to do so are urged to cooperate
with the Transitional Federal Government
of Somalia (TFG) and take necessary means
by the use of naval vessels and military aircraft in the fight against piracy and armed
robbery at sea.
The UNSC resolution no. 1846 dated December 02, 2008, welcomes initiatives by Canada,
Denmark, France, India, the Netherlands, the
Russian Federation, Spain, the United Kingdom, the United States of America, and by regional and international organizations to counter piracy off the coast of Somalia pursuant to
previous resolutions 1814 (2008), 1816 (2008)
and 1838 (2008), the decision by the North Atlantic Treaty Organization (NATO) to counter
piracy off the Somalia coast, including by escorting vessels of the WFP, and in particular
the decision by the EU on 10 November 2008
to launch, for a period of 12 months from December 2008, a naval operation to protect WFP
maritime convoys bringing humanitarian assistance to Somalia and other vulnerable ships,
and to repress acts of piracy and armed robbery at sea off the coast of Somalia.
The UNSC resolution no 1851, dated December 16, 2008 states the following:
- The UN is affirming that the international
law, as reflected in the United Nations Convention on the Law of the Sea of 1982 (UNCLOS), sets out the legal framework applicable to combating piracy and armed robbery at sea, as well as other ocean activities,
and reiterating that the 1988 Convention for
the Suppression of Unlawful Acts Against
the Safety of Maritime Navigation (“SUA
Convention”) provides for parties to create
criminal offences, establish jurisdiction, and
accept delivery of persons responsible for or
suspected of seizing or exercising control
over a ship by force or threat thereof or any
other form of intimidation.
- Taking into account the crisis situation in
Somalia, and the lack of capacity of the TFG
to interdict, or upon interdiction to prosecute pirates or to patrol and secure the wa-
www.orsam.org.tr
11
Center for Middle Eastern Strategic Studies – The Public Research Foundation
-
-
-
-
-
-
12
ters off the coast of Somalia, including the
international sea lanes and Somalia’s territorial waters and noting the several requests
from the TFG for international assistance
to counter piracy off its coast, the UN is
welcoming the launching of the EU operation Atalanta to combat piracy off the coast
of Somalia and to protect vulnerable ships
bound for Somalia, as well as the efforts by
the North Atlantic Treaty Organization, and
other States acting in a national capacity in
cooperation with the TFG to suppress piracy off the coast of Somalia.
As already stated in resolution no 1846 of
2008, the UN encourages member states
that have the capacity to do so, take part actively in the fight against piracy and armed
robbery at sea off the coast of Somalia, by
obtaining the advance consent of the TFG,
and decides that for a period of twelve
months, until 9 December 2009, states and
regional organizations to co-operate in the
fight against piracy and armed robbery at
sea off the coast of Somalia. However,
Any measures undertaken pursuant to the
authority of this paragraph shall be undertaken consistent with applicable international humanitarian and human rights law
and that such agreements or arrangements
do not prejudice the effective implementation of the SUA Convention.
States and regional organizations fighting
piracy off the coast of Somalia are invited
to conclude special agreements or arrangements with countries willing to take custody
of pirates.27
The authorization provided in this resolution applies only with respect to the situation in Somalia and shall not be considered
as establishing customary international law.
The UN also welcomes the communiqué
issued by the International Conference
on Piracy around Somalia held in Nairobi,
Kenya, on 11 December 2008 and notes that
escalating ransom payments are fuelling the
growth of piracy in waters off the coast of
Somalia.
The UN urges the IMO to continue to de-
velop avoidance, evasion, and defensive best
practices and advisories to take when under
attack or when sailing in waters off the coast
of Somalia,
- And finally states to make their citizens and
vessels available for forensic investigation as
appropriate at the first port of call immediately following an act or attempted act of piracy or armed robbery at sea or release from
captivity.28
6. The Struggle against Piracy
6.1. Strategic Approach
The elimination of the threat posed by piracy
requires development of feasible strategies,
compatible with the circumstances and the
nature of the threat. The international community realized the gravity of the situation when
the Saudi Arabian vessel Sirius, a VLCC (very
large crude carrier) carrying 2 million barrels
of crude oil at the value of 100 million Dollars, was seized by the pirates on 15 November
2008.29 This sophisticated operation showed
that the pirates have a comprehensive crime
network consisting of negotiators, interpreters,
officers and informers. The international community must come up with an efficient remedy
for this country which has little or no economy
and suffers from starvation and civil war for almost two decades. It must be realized that the
deteriorating situation is pushing the idle fishermen, business men and military personnel to
find a common alternative way; piracy. Formation of a strong government in Somalia is the
prerequisite of lasting a success in security.30
The increasing number of piracy incidents off
the coasts of Somalia is actually the reflection of
the chaotic atmosphere in the country. Therefore, simultaneous international response and
determination of diplomatic, political, military
and legal resources which key states could provide are the initiative steps of an overall strategy. Contributive states must establish coordination in terms of military contact and the
absence of problems should not be perceived
as a success criterion. In order to struggle with
www.kav.org.tr
The Struggle Against Piracy: The Somalia Case and Turkey’s Position
this crime, it must be demonstrated that the
offenders will undergo a trial and will be punished for their crimes in any case.31
Regional states, particularly the African Union
can make great contributions to this struggle.
In this context, Kenya sets a good example for
conducting legal proceedings against the delivered pirates in various cases.32
Lawrence of Arabia once said that countering
insurgency is a messy and slow process, like
eating soup with a knife. The West’s attempts
to protect maritime transportation from piracy
are reminiscent of Lawrence’s metaphor. In our
case, the situation is even more complicated as
the pirates’ playground is the vast ocean. The
elimination of these actions require a strong
authority within the territorial domain of Somalia; an authority which is stronger than the
pirates. The Islamic Courts Union which took
control over Mogadishu until its was occupied
by Ethiopia with the support of USA, defined
the hijacking of the Saudi Arabian super tanker
as a major crime to Islamic Law and threatened
to use force if they won’t let it go.
The US backed Somalian TFG is a loose coalition of rival tribes and it doesn’t have an overall
influence. The situation was far more stable in
Southern Somalia and Mogadishu during the
Islamic Court’s reign. But since the Islamists
have provided shelter for a limited number of
Al-Qaeda members, the USA chose to back the
current transitional government and the Ethiopian occupation. The current Somalian TFG’s
security is dependent to the Ethiopian occupation force which is itself intimated by the
radical al-Shaabap insurgence. Some observers
claim that the Shaabap insurgence is cooperating with the pirates and is protecting them in
exchange of naval combat trainings for insurgents. According to another group of observers, the Islamists are still appropriate potential
allies. International naval operations are very
costly and difficult in the long term. It seems
that the key actors in Somalia will take coercive
measures against piracy only if and when their
political and economic gains will beat their
current interests gained by piracy.33
The US Defense Department spokesman has
contended that, “You could have all the navies
in the world having all their ships out there,
you know, it’s not going to ever solve this problem. It requires a holistic approach from the
international community at sea, ashore, with
governance, with economic development”.34 It
appears that the piracy issue which is posing
great threat to international peace and security
is inseparable from the overall issues in Somalia. It takes a comprehensive and well-attended
peace environment and a strong central government to eliminate the Somalia originated
piracy incidents. Actually, piracy is just one of
the indications of the anarchic atmosphere in
the country. Regional states must sign agreements in order to fight piracy, terms of detention and jurisdiction must be clarified and the
offenders must be punished for their actions.
Still, the unwillingness of the international
community to establish a multi-national force
and to take necessary measures is disappointing. Giving weight to the African Mission in
Somalia (AMISOM), deploying a peace force
in the country and establishing a naval mission
force with the capacity to respond the offenses
immediately are some of the feasible measures
to be adopted. But there is no doubt that the
commitment of the Somalians is essential.35
In this context, the UNSC must efficiently implement the weapon sanctions stated in the
UN resolution no 733, dated 1992. Freezing
the funds and other financial assets of persons
subject to this measures and the assignment
of the monitoring group to exercise actions as
stated in the additional assignment instruction
as referred in the UN resolution no 1844 and
dated November 20, 2008, might form complementary instruments of a successful struggle
against piracy.
According to J. Peter Pham, there is increasing evidence that at least part of the proceeds
from the piracy has gone to fund the Islam-
www.orsam.org.tr
13
Center for Middle Eastern Strategic Studies – The Public Research Foundation
ist insurgency (Alliance for the Re-Liberation
of Somalia: ARS) against the internationallyrecognized, but otherwise utterly ineffective,
TFG of Somalia. The insurgent “Alliance for
the Re-Liberation of Somalia” (ARS) is leaded
by al-Shabaab (the Youth), a group with ties to
al-Qaeda which was formally designated a “foreign terrorist organization” by the USA. If the
link between Somali piracy and Somali Islamist
terrorism grows beyond the current level and
deepens the consequences of such a development on the ongoing maritime economic warfare will even become worse. Since 90% of the
food aid is shipped by sea transportation, it is
obvious that the status of ordinary Somalians
will deteriorate. Therefore;
Within the framework of facts stated above, an
overall strategy to be developed against piracy
could consist of the components below:
First, commercial vessels need to be better prepared to protect themselves.
•Particular:
- Effective cooperation among regional states.
- Security measures to be taken by the commercial ships.
- Physical security measures.
- Surveillance, early warning systems.
- Tactics: Navigation – maneuver techniques.
- Use of force.
- By Crew
- By Private security
Second, a strong naval force with the capacity
to respond piracy is crucial.
Third, while an international anti-piracy coalition as advocated by the French is well but the
coalition can only be as effective as its components. Therefore, the UNSC Resolution on
authorization has weaknesses in terms of applicability.
Fourth, in addition to eschewing entanglements with obstacles like the TFG, it is imperative that ties be forged with effective authorities
capable of helping in the fight against piracy.
Fifth, while naval operations can be undertaken
to clear the sea lanes of the pirate menace and
commando raids launched to rescue hostages,
the long term security of the waters requires
the development of maritime capacity of states
neighboring Somalia.
Finally, even with the naval capacity enhancement initiatives and the development of maritime capacity of neighboring states there would
still remain a security gap. Therefore, considering the adaptation of other measures besides
the leveraging of non-traditional security resources within the private sector would help to
fill the security vacuum.36
14
•General:
-Rule of Law: Appreciation of significance of
the International Law.
- Investigation and prosecution of the offence.
- Claiming losses and damages.
- International cooperation, judicial assistance, extradition of the criminals.
- Improvement of Collective Security: Supporting states such as Somalia, Afghanistan,
and Palestine within the context of common
human values.
The adaptation and implementation of the
mentioned general and specific measures are
closely related with the establishment of a successful cooperation and common approach
among the states that hold a major stake on
sea trade, the regional states, the sea trading
companies, the flag countries of intimidated
vessels, states having their nationals on board
of an intimidated vessel, other states and insurance companies. Therefore, the designation of;
a joint action plan frame, a feasible joint operation plan and a code of conduct, cooperation
procedures, authorized points of contact and
other necessary details -similar as in the case
of a military practice- could be effective.
Presently, sea trading companies have established the International Maritime Bureau (IMB)
to act as a collective monitor-response contact
point against piracy. One of the specialization
www.kav.org.tr
The Struggle Against Piracy: The Somalia Case and Turkey’s Position
areas of the IMB is the struggle against piracy.
The IMB Piracy Reporting Centre was established in Kuala Lumpur, Malaysia in 1992 for
this purpose. The center is observing the global shipping routes, reporting piracy incidents
to local police and law enforcement forces and
making announcements regarding regions
vulnerable to piracy attacks.37 Other assisting
organizations are; BIMCO - The Baltic and International Maritime Council, INTERTANKO
- International Association of Independent
Tanker Owners and IMO - International Maritime Organization, the specialized agency of
the United Nations. The main contact point
of the Turkish sea trading sector is the DTO –
Chamber of Merchant Shipping.38
6.2. Operational and Tactical Approach
It is possible to say that there are ample clauses in the International Law to deal with the
struggle against piracy. The intention of British authorities to transfer the captured pirates
to Kenya in order have them tried by the Kenyan courts is a significant initiative but practical difficulties pose serious bottlenecks. Danish Naval Forces have captured men they suspected to be pirates in many instances but had
to dump them on the shore since the Danish
Government decided it did not have jurisdiction. The American warships surrounding the
hijacked Ukrainian freighter have intercepted
several small skiffs going to the freighter, but let
the men aboard go because American officials
said they did not want to put the freighter’s
crew in danger. Besides, there wasn’t a proper quarter in the destroyer to detain suspects.
These experiences bring up the idea of employing private security corporations, consisting
of professionals who previously served in Iraq
or Afghanistan. Burly men with tattooed forearms and black shades are now common sights
on the beaches of Oman, Kenya and Djibouti.
But despite their tough looks, they are usually
unarmed because most countries do not allow
them to bring weapons into port, so they are
often forced to confront machine-gun-toting
pirates with fire hoses.39
The Assembly of the International Maritime
Organization held on November 24, 2005,
adopted a resolution on piracy and armed robbery against ships in waters off the coast of Somalia. Accordingly, governments are urged to:
• Issue advice and guidance on any measures
or actions they may need to take when they
are under attack, or threat of attack, whilst
sailing in waters off the coast of Somalia.
• Encourage ships to ensure that information
on attempted attacks or on committed acts
of piracy or armed robbery whilst sailing in
waters off the coast of Somalia is promptly
reported to the nearby coastal States and to
the nearest most appropriate Rescue Coordination Centre.
• Provide a point of contact through which
ships entitled to fly their flag may request
advice or assistance when sailing in waters off the coast of Somalia and to which
such ships can report any security concerns
about other ships, movements or communications in the area.
• Bring to the attention of the IMO Secretary-General information on attempted
attacks or on committed acts of piracy or
armed robbery against ships whilst sailing
in waters off the coast of Somalia so as to
enable him to promptly convey such information to the other Member Governments
for their consideration and any action they
may deem necessary under the prevailing
circumstances.
• Encourage ships to implement expeditiously, for the ship’s protection and for the
protection of other ships in the vicinity, any
measure or advice the nearby coastal States
or any other State or competent authority
may have provided.
• Establish, as necessary, plans and procedures to assist owners, managers and operators of ships in the speedy resolution of
hijacking cases occurring in the waters off
the coast of Somalia.
• Investigate all acts or attempted acts of piracy and armed robbery against ships entitled
to fly their flag occurring in the waters off
the coast of Somalia and to report to IMO
any pertinent information.40
www.orsam.org.tr
15
Center for Middle Eastern Strategic Studies – The Public Research Foundation
7. Piracy: Practices-Patterns
Pirates who previously had only guns and
knives are now heavily equipped with sub/
heavy machine guns, mortars, bazookas, shortrange missiles and rocket propelled grenades.
They are based in maritime environment, in
mother vessels, use GPS and radio, have the
capability to detect all technical specifications
of their target vessel beforehand, can send fake
distress signals to interrupt sea communication
and traffic and usually do attack in the dark.41
The incident of November 28, 2008 is a good
example to learn from. In this incident, Somali
pirates attacked a vessel while a warship on patrol nearby had sent helicopters to intervene
in the attack, but they arrived after pirates had
taken control of the Liberian-flagged ship that
was being operated out of Singapore, though
ship master had sent a distress call to the
center, which relayed the alert to international
forces. Still on board were 25 Indian and Bangladeshi crew members, and the British security guards were rescued after jumping into the
sea, officials said.42 How should one respond to
such attacks? The problem is that the options
are limited once the pirates get on board of a
merchant ship and take the crew as hostages.
Most countries or companies just pay the ransom, which only emboldens the pirates to pull
off even more high-profile hijackings. While
the U.S. Navy patrols the region, it cannot be
everywhere at once. The best, simplest answer
is better shipboard defenses and smarter protective procedures. Protecting a commercial
vessel on the sea is like protecting a warehouse
on land: One wouldn’t leave a warehouse full
of valuable merchandise unguarded. Shipboard
defenses don’t necessarily have to involve heavy
weapons; some attacks have been repelled by
the use of fire hoses. Pirates are usually sneaking up on ships in small boats, and using grappling hooks to quickly board and overwhelm
the crews who are often caught unarmed. So
the area around cargo ships should be flooded
with light, and more people should be posted
to watch. Armed security teams could complete the system but such additional costs are
16
an extra burden for shipping companies. Another fact is that too many commercial vessels
are sailing the dangerous waters off the Horn
of Africa in too slow speed, making them fat
targets whereas traveling at top speed and taking evasive maneuvers could make the job of
the pirates much more daunting. Although this
option will increase the costs, still it is cheaper
than the ransom to be paid.43
7.1. Private Security
Hiring private security service as a means of
protection against piracy is a frequently mentioned solution especially for the commercial
vessels sailing on the high seas of Nigeria, the
Strait of Malacca and the African Horn.44 The
responsibility of the International Naval Force
in the region covers an extensive area of 25.7
million square kilometers and the naval vessels
of a limited number cannot be everywhere at
once. Therefore, the presence of the US 5th fleet
doesn’t mean that the threat is entirely neutralized. Armed guards seem to be a practical and
direct solution. They can remain on watch,
open a warning fire if they see any boats sneaking, can sink the boats if the pirates would not
return and the problem would be solved. However, in case of any prosecution, the crew must
prove that the persons approaching in speed
boats had a criminal intent. According to some
definitions, for example, the act of piracy is not
completed until grappling hooks are hooked
and the act of boarding sets out. On the other
hand, the private security approach has positively influenced the related tool-equipment
markets. Many products have been developed
such as razor blade barriers, cannon sound effects and other sound devices. In brief, brute
force is most likely the most effective and deterrent method to be used against pirates since
the bandits will have to think twice about possible risks, losses and gains. Still it wouldn’t be
wise to believe that the methods of the 18th
century are still applicable at the present day.45
7.2. Military Approach: Naval Operations
Even before the recent rash of piracy, foreign
naval forces have had a significant presence in
the area. For more than a decade, the U.S. Na-
www.kav.org.tr
The Struggle Against Piracy: The Somalia Case and Turkey’s Position
vy’s 5th Fleet, based in Bahrain, has patrolled
the waters in and around the Persian Gulf and
Red Sea. Also, a western multinational-naval
force mandated with providing maritime security ‘Combined Task Force 150’ has been based
in nearby Djibouti for the past several years.46
As the previously mentioned UNSC measures
and resolutions were adopted, various international military operations had already started
in the region. Besides the operation of the
NATO Naval Forces, warships of some European countries and some other states were patrolling the region.47
The naval forces deployed in the area as of September 2008 were consisting of the combined
task Force 150 (Denmark, USA, Germany,
France, Netherlands, United Kingdom, Pakistan, Canada; 3-15 vessels in patrol against
piracy), The US 5th Fleet and the NATO fleet
that came from the Mediterranean. In December 2008, the NATO naval forces were replaced
by the EU naval forces.48 During the end of the
same month, two Chinese destroyers and a
supply ship set sail for the region on a mission
to protect Chinese merchant ships and to support international efforts against piracy. The
ships were carrying two helicopters and special
operations forces.49 These forces have been responsible of the covering the Red Sea and Suez
Canal regions stretching from north to south
with 600 miles length and 3-6 miles width,
called the “Maritime Security Patrol Area”.50
Lately, concrete steps have been taken in Turkey to deploy the Turkish Armed Forces to involve the anti-piracy struggle in waters off the
coasts of Somalia. In this context, the Turkish
Assembly authorized the Turkish Government
for one year. The Government is expected soon
to direct the Turkish General Staff in accordance with the previously mentioned UNSC
resolutions and the frame which was set by the
Turkish Assembly. Accordingly, the General
Staff will set, release and conduct operations
involving the Cabinet’s basis; political and military goals conflict and conduct codes and op-
erational borders. It must be remembered that
such a naval operation will occur within the
scope of a law-enforcement operation. 51
7.2.1. Contingency Planning
One must admit that both the EU naval force
operations and other remaining efforts are
short termed, temporary efforts. Besides, if an
effective cooperation among these multinational forces cannot be established, pirates may
easily exploit any power vacuum. The nature of
the threat leads to practical difficulties: Modern vessels equipped with radars, sonar, infrared cameras, helicopters and long range weapons can demonstrate limited efficiency. Pirates
also change tactics and keep up with the developing methods and changing circumstances
in this hunt, participated by more than twelve
warships from Italy, Greece, Turkiye, India,
Denmark, Saudi Arabia, France, Russia, UK,
Malaysia and USA. Pirates attack their targets
with 20-30 small boats, like bees and are heavily armed. One Italian officer said that going after them in a 485-feet-long destroyer, bristling
with surface-to-air missiles and torpedoes, was
like “going after someone on a bicycle with a
truck.”52
In this context, it might be useful to examine
related concepts and methods with concrete
examples for contingency planning.
Suppressive Intervention:
In November 12, 2008, The Royal Navy frigate HMS Cumberland has repelled a pirate attack on a the Danish cargo-ship MV Powerful,
shooting dead two Somali pirates in accordance with the rules of engagement. The rest
of the pirates surrendered and the vessel was
rescued.53
In December 25, 2008, the German Marines
saved an Egyptian cargo-vessel from being
hijacked. The German frigate Karlsruhe, responded to the distress of the cargo-vessel
Wabi Al Arab and sent a helicopter. Pirates
who ceased the attack were captured and their
arms were destroyed.54 Vessels, crew and goods
www.orsam.org.tr
17
Center for Middle Eastern Strategic Studies – The Public Research Foundation
captured by the pirates:
In the context of several operations by performed by Indian warship INS Mysore, in one
incident Indian marine commandos have captured 23 pirates.55
Release in return for ransom:
Pirates freed a cargo vessel and its 18 Indian
sailors in November 16, 2008, after being paid
a ransom.
In August 2008, a Japanese-owned chemical
tanker was released in return of 1.6 million
Dollars.
Ukrainian vessel MV Faina carrying 33 T-32
tanks to Kenya was seized by the pirates on
September 25, 2008 and was held at the port
of Hoboyo. The vessel was released on February 5, 2009 against 3,2 million Dollars ransom
payment and moved to Kenya. Controversy
is looming over the Ukrainian vessel carrying
military equipment with reports indicating
that its cargo was destined for south Sudan
and not the Kenyan military. The content of the
cargo and the situation of the vessel makes the
situation even more complicated.56
7.2.2. The Legal and Military Framework of
the Operation
The mission of the International Naval Force
was described as; patrolling off the coast of Somalia, struggling against piracy, protection of
the humanitarian aid activities and the vessels
involved in such activities. In such a complex
circumstance, it is crucial to establish cooperation and to define a contact point mechanism
for this purpose, as also stated in the UNSC
resolutions. Such organization requires special agreements and regulations. The operation
must be undertaken consistent with applicable
international humanitarian and human rights
law.
The sea trade sector is expecting the naval forces to go on board, look for evidence of piracy,
confiscate the weapons, confiscate the ships if
possible and arrest the pirates.57
In order to design efficient tactics against piracy, rules of engagement and codes of conduct
18
must be feasible and properly defined. The historical background of the operation area and all
predictable facts must be properly analyzed so
that the staff to participate the operations will
not be held legally or criminally responsible for
the consequences.58
7.2.3. Rules of Engagement
The operation against piracy is an international
law enforcement operation, not a war or a domestic security operation. The aim of the law
enforcement operation is limited by; deterring
a crime, preventing or repressing an offense
which is already being committed, finding the
offender/offenders and prosecution of crimes.
As a rule, a law enforcement operation is not
launched to eliminate or kill the suspect/s.
Though, even such operations may result with
casualty due to the developed circumstances
on the scene. Therefore, “mission specific rules”
regarding the use of force must be designed in
advance as “rules of engagement”. The scope
for using force must be limited within the legal
limits: accomplishment of mission or self defense.59
On the other hand, the aim of a combat or a
domestic security operation is limited to eliminating an enemy and submitting the captured
ones to judiciary. Such authority includes using of lethal force. Gray Area situations with
regard to the scopes of combat and law enforcement are remedied with special operation
techniques.
7.2.4. Code of Conduct
The treatment of the vessels, persons and
goods, seized as a result of an anti-piracy operation must be defined in the format of a “code
of conduct”. Terms regarding the delivery of the
rescued vessel, determination of the nearest
warship to the targeted vessel and protection
of the vessel during its remaining course after
the rescue are some of the cases that need to be
clarified within the terms of this code.
Principles and regulations regarding the specification of the offenders, victims and evidences, and the recording process can be defined
www.kav.org.tr
The Struggle Against Piracy: The Somalia Case and Turkey’s Position
within the complementary rules. Handling of
the confiscated weapons and equipments may
be subject to a different regulation.
7.2.5. NATO: Operation Allied Provider
NATO was supporting the Africa Union Mission in Somalia since 2007 by supplying sea
transportation. According to UNSC Resolutions nos. 1814, 1816 and 1838 and request
of the UN Secretary General of 25.09.2008,
NATO defense ministers discussed the issue
of supporting the WFP and strengthening the
struggle against piracy within an operation, for
the first time in a meeting in Hungary.
NATO defense ministers agreed to respond
positively to the UN request and deployed seven warships to the region on 9 October, during
a meeting held in Budapest by referring to the
workshop held in Lisbon on 19-22 May, 2008
with the participation of NATO Peace and Security Science Program (SGS), Italian NGO EuroCrime, the Terrorism, Transnational Crime
and Corruption Center (TRACCC) and some
other institutions.60
The NATO Standing Maritime Group 2
(SNMG2) of the Mediterranean, a multinational, integrated maritime force made up of
vessels from different member countries has
been ordered to take part in these operations.
The force compromised destroyers from Italy
and USA, assault boats from Germany, Greece,
Turkey and UK and another Italian vessel deployed to the Horn of Africa where they served
between October 24 and December 12, 2008.
The EU naval force took over the next post.61
The NATO Military Committee, which draws
up operational plans for the western alliance,
is conducting complementary studies for the
EU, US Central Command and other units.
The Operation Allied Provider that lasted until
mid-December adopted an overall operation
approach against piracy. But what the Military
Committee is now looking at is whether NATO
needs to be there on a semi-permanent basis.
Another central issue was whether the United
Nations should now bring all operations under
a single flag.62
As a result, the NATO operation enabled
30.000 tons of food to safely arrive Somalia,
prevented and deterred many attacks aiming
commercial vessels.63
7.2.6. The EU: Operation Atalanta
(EU NAVFOR)
The Operation Atalanta is based on the UNSC
resolutions no 1814 and dated 15 May 2008,
no 1816 dated 02 June 2008, no 1838 dated 7
October 2008, no 1846 dated 02 December,
no 1851 dated 16 December 2008 and the EU
Commission’s related resolution and proceedings within the European Security and Defense
Policy (ESDP).64 The operation EU NAVFOR
started on 08 December 2008 and reached its
Initial Operational Capability on 13 December
2008 in order to contribute to:
- the protection of vessels of the WFP (World
Food Programme) delivering food aid to
displaced persons in Somalia;
- the protection of vulnerable vessels cruising off the Somali coast, and the deterrence,
prevention and repression of acts of piracy
and armed robbery off the Somali coast.65
EU forces in the Gulf of Aden have prevented
several pirate attacks in the last few days and
arrested more than 25 pirates.
- In one of the incidents, Somali pirates gave
up a raid on a Greek oil tanker on 2 January 2009 after the intervention of EU forces.
The pirates, driving speedboats, were trying
to board the tanker when a frigate, jet fighter
and helicopter dispatched by the European
Union’s Atalanta mission approached.
- The French Government said that a French
navy ship participating in Atalanta stopped
two speedboats targeting a Panamanian
freighter and arrested the boats’ eight crew
members.
- On 4 January 2009, the French warship Jean
de Vienne stopped Somalian pirates in the
Gulf of Aden from seizing a Croatian and
a Panamanian cargo vessel. Its been stated
that the 19 Somali pirates, will be transferred to the Somali authorities.
www.orsam.org.tr
19
Center for Middle Eastern Strategic Studies – The Public Research Foundation
The operation certainly played a deterrent role,
however, Somali pirates are still holding 15
ships with more than 200 crew.66
8. The Situation of the Ships Related
with Turkey
Three of the seized vessels in the region are
either flying the Turkish flag or are owned by
Turkish citizens.
- M/V “Yasa Neslihan” vessel, carrying 77,000
tons of iron ore from Canada to China, was
seized on 29 October 2008 while sailing in
the Gulf of Aden, 16 miles off Yemen. The
vessel has 20 crew members on board.67
Recent news indicates that the vessel was
released in return of a ransom payment of 2
million Dollars.68
- The Karagöl, owned by the YDC Maritime
Company, was hijacked on November 12,
2008 in the Gulf of Aden while transporting
more than 4,000 tons of chemicals to the Indian port city of Mumbai. The vessel which
had 20 crew members on board was traced
by the Turkish Gökova Frigate then serving
in the region. The vessel is still held in Halen/Eyl, Somalia. No information has been
received yet regarding the ransom demand.69
M/V “Bosphorus Prodigy”, flying the flag of
Antigua-Barbuda was seized on 16 December
2008 in the Gulf of Aden. Recent news stories
state the release of the ship and its crew.
As seen, in such occasions the options of the
authorities are limited and even the negotiation
and ransom payment process is conducted in
difficult circumstances and takes a long period
of time.
20
Evaluation and Conclusion
Piracy and armed robbery on high seas are the
indirect consequences of the global and regional security environment. They influence
the global sea trading activities and the global
economy in a negative way. The attractiveness
of the financial gains obtained through piracy
and its abuse by regional or global terrorist organizations is posing a great threat to international peace and security.
It can be said that there are sufficient rules and
regulations covering the struggle against piracy
within the International Law. The resolutions
of the UNSC are verifying this argument and
are authorizing member states, in coordination
with the TFG and take part in the struggle. The
main issue is to develop feasible strategies to
establish security within Somalia and coordinate regional states to enhance their defense
capacities. In the meantime, the solution requires the efforts of the sea trade sector. Their
efforts can be supported by private security
and by the international naval forces deployed
in the region. The military operations will be
undertaken in compliance with the international law, law of armed conflict, human rights
law, special agreements and the national jurisdiction of member states.
These developments influence Turkey in a direct proportion on the size of its sea trade fleet.
Vessels flying the Turkish Flag or owned by
Turkish citizens are also targeted by pirates.
Some of those vessels have been released in return of ransom, the rest are still seized by the
pirates. The nature of the offense, the distance
and some other reasons are limiting the options of the governments and the companies to
a large extent.
www.kav.org.tr
ENDNOTES
1 For an overall information about sea piracy and the incidents near Somalia see also Peter Walker,
“Q&A: 21 st-Century Pirates”, Guardian.co.uk, 17 November 2008, http://www.guardian.co.uk/
world/2008/nov/17/modern-banditry/print
2 See also Scott Baldauf, “Banditry Raises Pressure For New International Tack On Somalia”, The
Christian Science Monitor, 6 January 2009, http://www.csmonitor.com/2009/0106/p12s01-woaf.
html
3 As a very rare occasion, “Puntland Coast Guard and Commando Forces”, have rescued the Panama flagged The Wail vessel and its 11 crew members on 14 October 2008: “Somali Forces Free
Pirate Hostages”, CNN.com, 14 October 2008, http://edition.cnn.com/2008/WORLD/africa/pirates/index.html
4 Jale Nur Ece, “Stratejik Sularda Deniz Haydutluğu Ve Korsanlık”, DenizTV, 17 December 2008,
http://www.deniztv.com
5 “Piracy In Waters Off The Coast Of Somalia”, IMO, 27 December 2008, http://www.imo.org/
dynamic/mainframe.asp?topic_id=1178
6 Mohammed Ibrahim-Graham Bowley, “Saudi Oil Tanker Said To Be Released By Pirates For
Ransom”, International Herald Tribune, 9 January 2009, http://www.iht.com ; for latest developments and some freed vessels see also “Pirates Release Two Ships Off East Africa”, CNN.com, 13
January 2009, http://edition.cnn.com/2009/WORLD/africa/01/13/somalia.banditry/index.html
7 For example see also “Banditry Update: Do You Need A Banditry Clause?”, BIMCO, 17 December
2008, http://www.bimco.org; “Banditry: Where Do You Stand Contractually?”, BIMCO, http://
www.bimco.org
8 In order not to mistake “piracy” and “sea banditry” also see Jale Nur Ece…; Seha L. Meray, Devletler Hukukuna Giriş, volume 2, revised fourth edition, Ankara, 1975, pp. 528-529.
9 According to the statements of the Bulgarian River Shipping Company, 28 Bulgaria flagged vessels have been subject to such robbery as of December 2008.(Also see “Korsanlık Avrupa’ya
Sıçradı”, NTVMSNBC.com, 24 December 2008, http://www.ntvmsnbc.com/news/470025.asp ).
10 “Hayalet Gemi”: Selling or exploiting a stolen vessel after changing its name and appearance.
(Also see Jale Nur Ece…)
11 For detailed info also see Ian Brownlie, Principles Of Public International Law, Sixth Edition,
Oxford University Press, 2003, pp. 228-230.
12 Compare: Roger Middleton, “Banditry In Somalia: Threatening Global Trade, Feeding Local
Wars”, Chatham House, October 2008, http://www.chathamhouse.org.uk/publications/papers/
view/-/id/665/ ; Gal Luft – Anne Korin, “Terrorism Goes To Sea”, Foreign Affairs, November/
December 2004, http://www.foreignaffairs.org/20041101faessay/gal-luft-anne-korin
13 We believe that this approach is the easy way out. It ignores the facts that the military power of
the West and things to achieve by using military means, are naturally limited, that the West is already pushing its military limits, allocating some of its naval forces to this region is not a desired
practice but in the contrary, the abuse of sea piracy and its consequences is a sensible strategy for
terrorist organizations.
14 The UNSC resolution no 1853 and1844 stating that the Djibouti Peace Agreement and the following dialogue process, and UNSC resolution no 773 stimulating weapon sanction and freezing of the accounts of involved persons and institutions, are regarded as key facts to solve the
Somali issue which poses great threat to international security and peace. The aim and scope
of the weapon sanction was further defined by the resolutions no 1744 and 1772. The Committee which was formed due to resolution no 751 regarding practical difficulties was updated, the
monitoring group was made functional and the scope of the brief was extended.
15 Egypt is closely interested with the negative influences of sea piracy on the Suez Canal which
21
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30
31
32
33
34
22
connects the Red Sea to the Mediterranean Sea. The charge paid by vessels to cross the canal (7,
5 % of the global sea trade is crossing this canal) is a non-negligible income for Egypt. Nevertheless, most of the big lines have already re-directed their routes to the Cape of Hope.
Though having exercised joint drills to secure Red Sea previously, Egypt and Saudi Arabia failed
to establish a sustainable joint naval force against sea piracy.
Also see Adam Morrow-Khaled Moussa al-Omrani, “Somalia: Anti Banditry Flotillas Rattle Arab Security”, AllAfrica.com, 28 November 2008, http://allafrica.com/stories/printable/200811280936.html; and, Andrew England, “Navies Must ‘Co-Operate’ To Fight Banditry”,
FT.com, 25 November 2008, http://www.ft.com/cms/s
Matthew Hennessey, “Somali Pirates Scuttle Sea Laws”, Policy Innovations, 18 November 2008,
http://www.policyinnovations.org/ideas/briefings/data/000090/:pf_printable?
Simon Assaf, “Global News: Somali Banditry”, Global Policy Forum – Black Star News, 1 December 2008, http://www.globalpolicy.org/security/issues/somalia/2008/1201global.htm
James Caroll, “What The Pirates Say”, 24 November 2008, International Herald Tribune, http://
www.iht.com
Also see Jale Nur Ece…
Also see Jale Nur Ece…
Bernd Debusmann, “The Problem With Banditry: It’s Just Too Easy”, International Herald Tribune, 2 December 2008, http://www.iht.com
Comparison: Eugene Kontorovich, “International Legal Responses To Piracy Off The Coast Of
Somalia”, ASIL Insight, 6 Şubat 2009, Volume 13, Issue 2.
In this context, a sea blockade at the coast of Somalia can be examined as a pattern. Compare:
Michael Peel – Robert Wright, “Legal Flaws Hinder Banditry Fight, Warn Lawyers”, FT.com, 2
December 2008, http://www.ft.com/cms/s
For detailed info also see Hüseyin Pazarcı, Uluslararası Hukuk, Second Edition, Turhan Kitabevi,
Ankara, 2004, p: 284-287.
The US Government is mentioned to establish an international contact group in order to furnish
intelligence share and cooperation in this context.
Also see “BM De Korsanlarla Mücadeleye Başlıyor”, NTVMSNBC.com, 17 December 2008,
http://www.ntvmsnbc.com/news/469334.asp
Also see Andrew England – Robert Wright, “Pirates Raise Stakes with Oil Tanker Hijack”,
FT.com, 17 November 2008, http://www.ft.com/cms/s . Its been informed that the Sirius Star
was released in return for 3 million Dollar ransom, the money was airdropped but several sea
pirates have drowned during this process due to overturning and the releasing was delayed due
to chaos. (see also “Pirates Say Drowning Delay Ship’s Release”, CNN.com, 9 2009, http://edition.cnn.com/2009/WORLD/africa/01/09/somalia.pirates.sirius.star/index.html;
“Korsanlar,
Süper Tankeri Serbest Bıraktı”, Deniz Haber, 9 January 2009, http://www.denizhaber.com.tr/
guncel/17087/korsanlar,-super-tankeri-serbest-birakti-.html; “Somali Pirates Free Tanker After
Ransom”, CNN.com, http://edition.cnn.com/2009/WORLD/africa/01/10/pirates.tanker/index.
html )
Rohit Honawar, “Banditry –Perils & Procedures”, Inclusive World Forum, December 2008, http://
www.strategicforesight.com/banditry_Perils_Procedures.htm
Jun Bando, “Banditry Escalates Off Somali Coast”, U.S. Department of State Official Blog, 1 December 2008, http://blogs.state.gov/index.php/entries/banditry_escalates_somali_coast/
Jun Bando…
Tony Karon, “Battling The Somali Pirates: The Return Of The Islamists”, Time, 25 November
2008, http://www.time.com/time/world/article/0,8599,1861698,00.html
“Korsanlara Karşı Operasyon Gündemde”, CNNTurk.com, 19 November 2008, http://www.cnnturk.com/haberdetay
35 “Banditry Problem Inseparable From Overall Somali Crisis, Ban Warns”, UN News Service, 16
November 2008, http://www.un.org/apps/news/printnews.asp?nid=29334
36 J. Peter Pham, “Strategic Interests”, World Defense Review”, 23 September 2008, http://worlddefensereview.com/pham092308.shtml
37 Also see http://www.icc-ccs.org
38 For example, on 26 December 2008 NATO gave contact details of its warships in the region for
sea piracy incidents off Somalia and Gulf of Aden (also see Deniz Ticaret, 27 December 2008,
http://www.denizticaretiodasi.org/DetoPortal )
39 Jeffrey Gettleman, “Pirates Outmaneuver Warships Off Somalia”, The New York Times, 16 December 2008, http://www.nytimes.com/2008/12/16/world/africa/16pirate.html
40 “Somalia: IMO Assembly Calls For Action On Banditry Off Somalia”, Cargo Security International, 24 November 2005, http://www.cargosecurityinternational.com/print.asp?id=5968
41 Jale Nur Ece…
42 “Somali Pirates Hijack Ship, British Guards Escape”, Today’s Zaman, 29 November 2008, http://
www.todayszaman.com/tz-web/
43 Jamie McIntyre, “How To Beat Pirates? Out-Run, And Out-Gun Them!”, Anderson Cooper 360,
19 Kasım 2008, http://ac360.blogs.com/2008/11/19 ; The announcement of the Chamber of
Shipping dated 13 January 2009, “The BIMCO recommendations regarding security measures
against sea piracy incidents in Somalia”. http://www.denizticaretodasi.org/DetoPortal/
44 Also see: “Somalili Korsanlar İşte Şimdi Yandılar”, Hürriyet, 20 November 2008, s. 18.
45 The unfortunate action of Indian frigate INS Tabar on November 18, 2008 sets a good example.
According to the Indian Navy, Tabar was shot and in return it opened fire to a vessel considered
to be a pirate mother ship that didn’t respond to the warning signal. The pirate vessel exploded
and sunk. One week later it was understood that the vessel was not a pirate ship but a Thailand
flagged cargo ship, seized by the sea pirates. The sea pirates opened fire as they saw the frigate
approaching. (Also see Robert Wright, “ FT.com, 19 November 2008, http://www.ft.com/cms/s ;
Bernd Debusman…)
46 Adam Morrow…
47 “Warships Protect Sea Route From Pirates”, CNN.com, 10 November 2008, http://edition.cnn.
com/2008/WORLD/africa/11/10/banditry.corridor.ap/index.html
48 The assignment of the NATO Naval Force expired on 15 December 2008.
49 “China Warships Set Sail On Anti-Pirate Mission”, CNN.com, 26 December 2008, http://edition.
cnn.com/2008/WORLD/asiapcf/12/26/china.pirates/index.html
50 Regarding the French Naval Force based in Djibouti also see Bruce Crumley – Tony Karon, “Will
NATO Navies Stop Somali Pirates?”, Time, 24 October 2008, http://www.time.com/time/world/
article/0,8599,1853690,00.html
51 “Türk Askeri Aden Körfezine Gidiyor”, NTVMSNBS.com, 10 February 2009, http://www.ntvmsnbc.com/news/475040.asp
52 Jeffrey Gettleman…
53 Caroline Wyatt, “Navy Shoots Pirate Suspects Dead”, BBC News, 12 November 2008, http://
news.bbc.co.uk/go/pr/fr/-/2/hi/uk_news/7725771.stm
54 China Warships…
55 Rohit Honawar…
56 The cargo manifest of the vessel reads “MOD-GOSS – SPLA”. Sudan is in civil war for the last
21 years. If the intelligence is correct, the CPA-Comprehensive Peace Agreement dated 2005
might have been violated. The final user document -which is compulsory according to the Global
Weapon Trade Agreement also signed by Kenya-, is missing. One option is to return the weapons
to Ukraine in case of release. The vessel has 21 crew members and is surrounded by US warships.
(Also see: Pirates To Kill Crew On Arms Ship If NATO Ships Attack”, CNN.com, 23 October
23
57
58
59
60
61
62
63
64
65
66
67
68
69
24
2008, http://edition.cnn.com/2008/WORLD/africa/10/23/somalia.banditry.ap/index.html; “Pirates Free Ship, Doubts Remain On Destination”, Time, 6 February 2009, http://www.time.com/
time/world/article/0,8599,1877628,00.html )
Robert Wright, “Call For Navies To Seek Out Pirates’ Ships”, FT.com, 18 November 2008, http://
www.ft.com/cms/s
The MV Faina, having a special status for being loaded with military equipment and still being
seized by sea pirates, can make a good case study in this aspect. Subjects such as how the surrounding sea force will proceed in case of release, delivery of the vessel, gathering information
from the crew by the nearest war ship, protection of the vessel during its remaining course, handling of the military equipment and weapons must be evaluated properly and set according to
regulations. If weapons are legally supplied there won’t be much to do.
In a law enforcement operation “using force” doesn’t necessarily refer the use of firearms and the
use of firearms doesn’t necessarily refer the use of “lethal force”.
“Operation Allied Provider”, NATO, 14 January 2009, http://www.nato.int/issues/allied-provider/index.html
“NATO Task Group Of Operation Allied Provider Has Begun Escort Duties”, NATO, 27 October
2008, http://www.afsouth.nato.int/JFCN_Operations/allied_provider/news_release
James Blitz, “NATO Aims To Combat Somalia Pirates”, FT.com, 3 December 2008, http://www.
ft.com/cms/s
“NATO Hands over Counter-Banditry Operation to EU”, NATO, 15 December 2008, http://
www.nato.int/docu/update/2008/12-december/e1215a.html . We believe that the examination
of NATO naval operation in terms of assignment, authorization and jurisdiction would be useful. International Law, BM terms and UNSC resolutions are forming the initial framework. But
the operation must comply with the special acts of the NATO convention and the Turkish Law
–from the Turkish stand point- as well. The “Operation Allied Provider”- was a force enforcement operation held within the understanding of collective security. But it’s hard to say that
such task was defined in the NATO convention. Another significant aspect is that one Turkish
warship joined the operation without the permission of the Turkish Assembly. Obviously, the
NATO convention has two aspects which are the security & political and the defensive & military aspects. The defensive aspect (military extent) is limited by collective defense. It covers the
collective security concept. It is hard to come to another conclusion by considering the 5th act of
the NATO convention. On the other hand, Turkish participation to such operation must comply
with the Turkish Law. The permission of the Turkish Assembly is the principal condition. Even
if relations with NATO are the case, it must be remembered that “preparation” (visit, training,
drill) and “action” (active operation) are different concepts. The government might be authorized
to decide for the participation to a military drill. But in the case of such extensive operation that
covers the act of force use, we believe that the government is not the sole authority.
Also see “Legal Basis”, Council of the European Union, 14 January 2009, http://consilium.europa.
eu/cms3_fo/showpage.asp?id=1519&lang=EN
“EU NAVFOR Somalia”, Council of the European Union”, 14 January 2009, http://consilium.
europa.eu/cms3_fo/showpage.asp?id=1518&lang=en
Elitsa Vucheva, “EU Forces Prevent Somali Pirate Attack”, euobserver.com, 5 January 2009, http://
euobserver.com/9/27342?print=1
“Turkish Ship ‘Distressed’ In Pirate Waters”, CNN.com, 30 October 2008, http://edition.cnn.
com/2008/WORLD/africa/10/30/somalia.pirate/index.html
“Somalili Korsanlar Neslihan’ı Bıraktı”, Radikal, 8 January 2009, http://www.radikal.com.tr
Bkz. “Turkish Ship Heading For India Hijacked Off Coast Of Yemen”, Today’s Zaman, 13 November 2008, http://www.todayszaman.com/tz-web

Benzer belgeler