Slayt 1 - Atatürk Üniversitesi
Transkript
Slayt 1 - Atatürk Üniversitesi
Atatürk Üniversitesi Veteriner Fakültesi Histoloji Embriyoloji Anabilim Dalı Doç.Dr. Nejdet ŞİMŞEK Histoloji I *Hücre yüzeyinin uğradığı morfolojik değiĢiklikler *Ergastoplazma *Golgi Kompleksi *Lizozom Plazmalemmayı, porus, enzim ya da lipitte erime yoluyla aşamayan büyük moleküller hücre içine pinositoz ve fagositoz yoluyla alınırlar. Pinositoz (pinein=su içmek), sıvıların hücre membranında oluşan bir çöküntü içinde toplanarak, daha sonra membranın kapanıp içeri doğru kopmasıyla bir vezikül şeklinde hücre içine alınmasıdır. Fagositoz bir partikülün benzer şekilde içeri alınmasıdır. Endositozis her iki şeklide içine alan genel bir terimdir. Hücre içindeki membranla kaplı maddelerin tersine bir işlemle dışarı verilmesine ise eksositozis denir. Hücre yüzeyinin uğradığı morfolojik değiĢiklikler 1- Madde alıĢ veriĢini sağlayan değiĢiklikler A- Mikrovillus B- Endositoz C- Ekzositoz pinositoz ve fagositoz 2-Hücreye hareket kazandıran değiĢiklikler A- yalancı ayaklar B- titrek tüyler C- kamçılar 3- Hücreleri birbirine bağlayan değiĢiklikler A) Zonula okludens B) Zonula aderens C) Makula aderens D) Hemidezmozomlar E) Gep cankşınlar F) Lateral uzantılar Madde alıĢ veriĢini sağlayan değiĢiklikler A-Mikrovilluslar • Hücrelerin bir boşluğu sınırlandıran yüzlerindeki parmak şekilli yapılardır. • Hücre yüzeyini 15-30 kat genişletir. • Mikrovilluslar şişip daralmaları sonucu madde transportuna yardımcı olurlar. • Hücre yüzlerinde fırçamsı ince tabaka oluşturmaları nedeniyle fırçamsı kabuk da denir. • Hücreler lumene bakan yüzde evaginasyon yaparak bazal kısımlarında ise invaginasyonla yüzey alanlarını genişletirler Merkezinde sitoplazma bulunur. Sitoplazması biraz daha yoğundur ve her bir mikrovillusda 40 kadar, birbirine paralel, aktin yapısında kontraktil filamentler bulunur. Aktin filamentleri apikal sitoplazmadaki paralel seyirli filamentlere (terminal ağ) tutunurlar. Aktinlerin varlığı mikrovillusa dirilik verir, desteklik eder ve böylece düzgün durmasını sağlarlar. Düzensiz mikrovilluslara (filopodia) çeşitli hücre tiplerinde (ör. serbest makrofaj ve fibroblast gibi) rastlanabilir. Electron micrograph of fibroblast stoplazması. Aktin filament (AF) and mikroubule (MT). x60,000. (Courtesy of E Katchburian.) Mikrovillusun orta kısmında aktin mikroflamentleri bulunur. Bu filamentler apikal bölgedeki terminal ağa karıĢır. Aktin ve myozin etkileĢimi ile mikrovillus kasılır ve absorbsiyon kolaylaĢır. Silya: (Kinosilia: kinein=hareket, cilium=kirpik) Hareketli, ince mikrovillusdan daha uzun yapılardır. Bir hücrede 250 ya da daha fazla silya bulunur. Bir rüzgarın buğday tarlasındaki başaklarda oluşturduğu dalgalanmaya benzer hareket ederler. Böylece hücre yüzeyindeki (lümendeki) sıvıyı belli bir yöne doğru hareket ettirirler. Işık mikroskobunda hücrenin serbest yüzünde kısa saç kılları gibi seçilirler. Solunum sistemi epiteli. N, hücre çekirdeği; M, stoplazmik mukus sekresyonu Terminal web Cilia (9 + 2) Kinosilyumlar elektron mikroskobik olarak enine kesitte ortada bir çift ve periferde 9 çift mikrotübül grubundan oluĢur. Perifer çiftler 1 tam A ve bir de tam olmayan B mikrotübülünden oluĢur. Ortadaki mikrotübül çifti bazal cisimde sonlanır. Bazal cisim halka Ģeklinde düzenlenmiĢ 9 adet kısa mikrotübül çiftlisinden oluĢur. Plazma membran proteinleri periferal proteinler yada integral proteinler olabilir. Kanal protein TaĢıyıcı protein Tanıyıcı (recognizing) Protein Reseptör protein Enzimatik protein Plazma membranından nasıl moleküller geçebilir? Pasif transport difüzyon PASĠF Kolaylaştırılmış difüzyon Aktif transport Ekzositoz endositoz AKTĠF AKCĠĞERDE GAZ DEĞĠġĠMĠ DĠFÜZYONLA OLUR. GLUKOZUN KOLAYLAġTIRILMIġ DĠFÜZYONU Aktif transport Sodyum-potasyum pompası B-Endositoz Hormonlar, yağlar, karbonhidrat gibi maddelerin özel reseptörler aracılığıyla hücre zarına bağlanmaları burada çöküntüler oluşmasına neden olur. Bu çukurluklara yerleşen maddeler hücre zarıyla birlikte koparak pinositoz vezikülleri şeklinde sitoplazmaya geçer. Sitoplazmaya taĢınınan bu veziküller endozom olarak adlandırılırlar. Reseptörler ayrılarak hücre yüzeyine tekrar dönerken içeri alınan endozomlar lizozomlarca sindirilir. Katı maddelerin, bakteri, virus, yaşlanmış hücrelerin hücre yüzeyinde bulunan reseptörler aracılığıyla bağlanması ve yalancı ayaklarca sarılarak hücre içine alınmasına Fagositoz denir. Sitoplazmaya geçen maddelere fagozom adı verilir. C-Ekzositoz Hareket sağlayan değiĢiklikler A- Yalancı ayaklar(Pseudopodium) B- Titrek tüyler (kinosilyum) Electron micrograph of the apical portion of a ciliated epithelial cell. Cilia are seen in longitudinal section. At the left, arrowheads point to the central and peripheral microtubules of the axoneme. The arrowhead at right indicates the plasma membrane surrounding the cilium. Each cilium has a basal body (B) from which it grows. Microvilli (MV) are shown. x59,000. Inset: Cilia in cross section. The 9 + 2 array of microtubules in each cilium is evident. x80,000. (Reproduced, with permission, from Junqueira LCU, Salles LMM: Ultra-Estrutura e Função Celular. Edgard Blücher, 1975.) C-Kamçılar: Aslında modifiye bir silyadır. Silyadan çok uzun boylu olmasıyla ayırt edilir. İç yapısı silyaya benzer. Genellikle bir hücrede bir tane bulunur. En iyi örnek spermiumun hareketli kuyruğudur. Rete testis ve böbrekdeki bazı hücrelerde de gözlenmiştir, ancak buradaki fonksiyonları belirsizdir. 3- Hücreleri birbirine bağlayan değiĢiklikler • Zonula okludens • Zonula aderens • Makula aderens(desmozom) • Hemidezmozomlar • Gep cankşınlar • Lateral uzantılar YAN YÜZ ÖZELLEŞMELERİ •Zonula okludens (tight junction) •Zonula adherens •Makula adherens (Desmozom) •Gap junction (neksus) Zonula (=kuĢak/bant): Hücreyi çepeçevre sarar. Zonulalar •Zonula okludens (tight junction) •Zonula adherens Zonula okludens Zonula adherens Plaklar Plaklar: Disk Ģeklindedirler, hücreleri birbirine bir noktadan bağlarlar. •Makula adherens (DESMOZOM) Tonofilamentler Gap junction (neksus) Desmozom (makula adherens) Gap junction YAN YÜZ BAĞLANTILARI Zonula okludens Zonula adherens Desmozom Desmozom ZONULA OKLUDENS =TIGHT JUNCTION (sıkı bağlantı) •Hücre apeksine yakın yerleşimlidir. •İki komşu hücrenin trilaminar membranlarının birbirine bitişik dış yapraklarının füzyonuyla oluşan lokal pentalaminar (beş tabakalı) yapıdır. •İntersellüler aralığı tamamen kapatır (okludens=kapamak). z. adherens z. okludens ZONULA OKLUDENS =TIGHT JUNCTION •Epitelyal hücreler arasında (parasellüler yol) her iki yönde (apikalden bazale/bazalden apikale) hem membran proteinlerinin hareketini hem de madde geçişini ve kaybını önler. •Komşu hücreler arasında su ve suda eriyen moleküllerin geçişini engeller. •Epitelin belli vücut kompartmanlarını izole etmesini sağlar (örn; intestinal lümendeki bakteri ve toksinlerin dolaşıma geçmesini önler). Zonula okludens Zonulalar Zonula okludens Zonula adherens Zonula okludens Zonula okludens =Tight junction ZONULA ADHERENS (Kuşak desmozom) •Zonula okludenslerin hemen altında bulunurlar. •İntersellüler aralık açıktır, hatta normal alanlardakinden daha geniş olabilir (20-90 nm) ve madde geçişimini engellemez. •Hücreyi kuşak tarzında çepeçevre sararlar. •Komşu hücrelerin sitoplazmik yüzeylerinde aynı seviyede bulunan elektron-yoğun plak şeklindedir. Bu plağın yapısında myozin, tropomyozin, -aktinin ve vinkulin bulunur. Terminal web’den uzanan aktin-içeren mikrofilamentler bu plaklara tutunarak hücrenin apeksinde belli bir diklik sağlarlar ve iki hücrenin bağlantısını sağlamlaştırırlar. Ayrıca terminal web’in gergin kalmasını sağlayarak mikrovillus kontraksiyonuna yardımcı olurlar. ZONULA ADHERENS •İki komşu hücrenin membranlarının dış yaprakları ise cadherinlerin (transmembran bağlayıcı proteinler) ekstrasellüler yarımları ile tutturulur. Bir hücrenin cadherinlerinin ekstrasellüler bölgesi, zonula adherensin yapısına katılan komşu hücreninkiler ile bağlandığından bu bağlantı şekli; hem iki hücrenin membranlarını bağlar hem de transmembran bağlayıcı proteinler aracılığıyla iki hücrenin sitoskeletonunu bağlar. Zonulalar Zonula adherens Zonula okludens Zonula adherens Zonula adherens FASYA ADHERENS Zonula adherens ile aynı yapıdadır ancak hücreyi çepeçevre kuşatmaz, küçük şeritler şeklinde bulunur. Kalp kasında çok sayıda bulunmaktadır. MAKULA ADHERENS (=DESMOZOM) makula: benek, adherens: yapıştırıcı, desmos: bağ, soma: gövde, beden •Komşu hücrelerin sitoplazmik yüzeylerinde aynı seviyede bulunan disk/benek biçimli yoğun bağlantı plaklarından oluşur. Plakların yapısında desmoplakinler ve pakoglobinler gibi çeşitli proteinler bulunur. •Bu plaklara sitoplazmadan gelen yoğun tonofilamentler (sitokeratin intermediet filament) bağlanır ve kıvrılıp dönerek tekrar sitoplazmaya doğru uzanır (çıt çıt gibi). Bu filamentlerin, hücreler üzerine gelen güçlü etkileri paylaşarak dağıttıkları ve azalttıkları düşünülmektedir. MAKULA ADHERENS (=DESMOZOM) •Bağlanan membranlar arasındaki aralık 30 nm kadardır, intersellüler madde geçişimini engellemez. •İntersellüler aralıkta yoğun santral bir çizgi şeklinde, filamentöz bir materyal bulunabilir. Bu filamentöz materyal, “desmoglein ile cadherinler” gibi transmembran proteinlerin ekstrasellüler komponentlerinden oluşur. Bu proteinlerin sitoplazmik komponentleri ise bağlantı plaklarındaki desmoplakinler ve pakoglobinlere bağlanır. Transmembran bağlayıcı proteinler (cadherinler) birbirlerine ancak Ca2+ varlığında bağlanırlar. Kalsiyumun ortamdan uzaklaştırılması durumunda desmozomlar iki yarım parçaya ayrılır ve hücreler birbirinden ayrılır. MAKULA ADHERENS (=DESMOZOM) Desmozomlar, tek katlı epitel hücrelerinin sadece yan yüzlerinde yamalar şeklinde görülür. Derinin çok katlı yassı epitelinde (epidermis) ise, tüm hücre yüzlerinde bulunurlar ve epidermiste sadece bu bağlantı kompleksi bulunur. Hücrelerin birbirine sıkıca tutunmasını sağlarlar. Makula adherens =Desmozom İntersellüler aralık 30nm Tonofilamentler Bağlantı plakları Makula adherens=Desmozom Makula adherens =Desmozom GAP JUNCTION (=NEKSUS) •Disk/yama şeklindeki yapılardır. •Bulundukları alandaki intersellüler aralık oldukça dardır (2-3 nm). •İki komşu hücrenin membranlarında aynı seviyede bulunan konneksonlardan oluşur. Konneksonlar protein hekzamerleridir ve herbirinin ortasında 1.5-2 nm çapta hidrofilik porus bulunur. Bir membrandaki konnekson, komşu membrandaki konnekson ile aynı seviyede birleşir. Birleşen konneksonlar, intersellüler aralıkta bir köprü ve kesintisiz bir porus oluştururlar. İyonlar, aminoasitler, siklik AMP, bazı hormonlar ve küçük moleküller (<1500 Dalton) bu kesintisiz poruslar içinden bir hücreden diğerine geçebilirler. GAP JUNCTION (=NEKSUS) •Gap junctionlar, ortamdaki bazı maddelerin konsantrasyon değişimlerine bağlı olarak açılıp kapanabilirler. Sitosolik pH (), sitosolik Ca2+ () = KANALLAR KAPANIR. Sitosolik pH (), sitosolik Ca2+ () = KANALLAR AÇILIR. •Elektriksel iletiye izin verdikleri için (iyon akımını engellemezler), madde kaybı olmaksızın hızlı bir şekilde intersellüler ileti sağlarlar ve fonksiyonel koordinasyonda çok önemlidirler (kalp kası, düz kas, nöronlar,karaciğer,lens) •Embriyogenezis sırasında hücrelerin büyüme ve farklılanmasındaki uyumda da rol oynarlar. Gap junction (=Neksus), konneksonlar 612 54 3 HEKZAMER Gap junction =Neksus Konneksonlar Gap junction ve intersellüler ileti Gap junction =Neksus Konneksonlar (tubuler hekzamerler) Gap junction ve desmozom Konnekson Bağlantı komplekslerinin sıralanışı Bağlantı komplekslerinin sıralanışı (Zonula okludens) (Zonula adherens) (Makula adherens) TERMĠNAL AĞ Epitel hücrelerinin özellikle prizmatik olanların apikal sitoplazmasında mikroflament ve intermedier flamentlerden oluĢan ağa terminal ağ= web denir. Bu yapı hücrelere dayanıklılık sağlar, kasılmalarda mikrovillus ve zonula adherenslere yardımcı olur. microvillus border terminal bar terminal bar terminal web Bodian silver stain Yan yüz bağlantı kompleksleri fonksiyonel olarak; •Tutucu (adhere edici) bağlantılar Zonula adherens Makula adherens (desmozom, hemidesmozom) •Geçirgen olmayan (impermeabl) bağlantılar Zonula okludens •İletişim sağlayan bağlantılar Gap junction şeklinde sınıflandırılır. Electron micrograph of a skin epithelial cell showing intermediate filaments of keratin associated with desmosomes. hemidezmozom 2- Ergastoplazma: Bağımsız ribozomlar ve Endoplazmik retikulumdan ibarettir. Bağımsız ribozomlar • rRNA molekülleri(%60) ile proteinlerden(%40) oluşur. • Her bir ribozom biri diğerinden daha iri olan 2 alt üniteden oluşur. • Ufak olan 1 adet, iri olan 3 adet RNA molekülü içerir. • Alt ünitelere protein sitoplazmadan çekirdeğe geçerler. • Daha sonra aktif transportla sitoplazmaya geçip fonksiyonel ribozomları şekillendirir. • Bağımsız ribozomlar sitoplazmada ya tek tek bulunurlar. • Yada bir kaçı bir araya gelerek poliribozomları (polizom) oluştururlar. • Polizomlar sitoplazmadaki mRNA üzerine ribozomların bağlanmaları sonucu şekillenir. • Bağımsız ribozom ve polizomlar protein sentezinin yapıldığı ilk yerlerdir. RĠBOZOM Eritrositler dışında her hücrede bulunan, protein sentezleyen organellerdir. Çapları 15-20 nm arasında olan küçük partiküllerdir. Her ribozom, biri diğerinden daha büyük olmak üzere iki subünitten meydana gelmiştir. Subünitlerin sedimentasyon hızları farklıdır. Kimyasal olarak rRNA (ribozomal RNA) ve proteinden meydana gelmişlerdir. Büyük subünit iki molekül RNA ve 30 farklı protein, küçük subünit ise bir molekül RNA ve 20 farklı protein içerir. İçerdikleri RNA’ya bağlı olarak bazik boyalarla koyu mor (bazofilik) boyanırlar. Bir hücrenin kuru ağırlığının %25’i ribozomdur. Ribozomlar sitoplazmada iki şekilde bulunur: a. Serbest Ribozom b. Bağlı Ribozom Serbest ribozom: Sitoplazma içinde bağımsız olarak tek tek dağılmış olarak bulunurlar. Hücre içinde kullanılan yapısal proteinlerin (enzimler dahil) sentez yeridir. Buralarda aminoasitler peptid ya da proteinlere dönüşürler. Çabuk büyüyen ve çoğalan hücrelerde artan sitoplazma bu ribozomlarca sağlandığından, böyle hücrelerde belirgin bir organeldir (Ör. embriyonik hücreler, tümör hücreleri, hemoglobin yapan genç eritrositler vb.). Serbest ribozomlar tek tek bulunabildikleri gibi rozet veya helikal şekillerde bir araya da gelebilirler. Böyle ribozom topluluklarına polizom veya poliribozom denir. Bir polizomda, ribozomlar mRNA (messenger RNA, haberci RNA) nın 1.5 nm uzunluğundaki ince filameni boyunca dizilmişlerdir. GER ribozomları (endoplazmik retikuluma bağlı ribozomlar): Hücreden atılan (salgılanan) proteinin sentez yeridir. Dolayısıyla, sindirim enzimlerinin yapıldığı sindirim kanalındaki bez hücrelerinde, plazmositlerde (antikor salgılar) bol miktarda bulunur. Ribozom, endoplazmik retikuluma büyük subüniti ile tutunmuştur. mRNA ipliği bu iki subünit arasından geçer ve olasılıkla fonksiyonel olarak küçük subünite bağlıdır. Ürün yassı, dar pasajlardan oluşan endoplazmik retikulum kanallarına verilir. Protein sentezi-Translasyon Sitozolde ribozom ve ya GER yüzeyinde oluşur.Protein sentezi için gerekenler: • mRNA • tRNA • Ribosomun küçük ve büyük subunitleri 1.Adım Öncü tRNA ribosomun küçük subunitine baglanır, protein sentezi başlar.tRNA antikodonu AUG kodonunu tanımlar(metionin aminoasidini kodlayan kodon) mRNA küçük subunite bağlanır. Küçük subunit tRNA antikodonuna start antikodonu tanımlamaya yardım eder 2.Adım Büyük subunit küçük subunite bağlanır,ribosom mRNA dizini boyunca 5’3’yönünde hareket eder. Bu hareket küçük subunitin A konumuna kadar devam eder. 3.Adım tRNA antikodonu mRNA kodonuyla karşılaşır, eğer uyum olursa tRNA A konumuna tutunur 4.Adım A ve P konumlardaki aminoasitler peptid zincir oluşturur. P konumdaki tRNA aminoasitlerini A konumuna verir, burada 2 aminoasit oluşur. 5.Adım Boş tRNA P konuma geçer, 2aminosit taşıyan tRNA A konuma hareket eder. Eş zamanlı ribozom küçük subunitine sonraki kodon geçene kadar mRNA boyunca hareket eder Bu olaylar sonlandırıcı kodonlara gelene kadar devam eder (UAG,UAA,UGA) Bu kodonlara gelindiğinde küçük subunitin A konumuna sersemleştirici faktör ile birleşir. Bu faktör yeni oluşan peptid zincirin tRNA P konumundan sitosole geçişinden sorumludur. Endoplazmik retikulum: granüllü ve granülsüz olarak 2 ye ayrılır. Granülsüz ER genellikle tubuler yapı gösterirken granüllü ER lar kesecikler şeklindedir. Granüllü ER da çok sayıda ribozomlar bulunmaktadır. Olgun alyuvarlarda, kan pulcuklarında ve bakterilerde ER bulunmaz Granüllü Endoplazmik Retikulum gER yada RER Protein sentezinin çok olduğu hücrelerde bol miktardadır. Ribozom ve polizomları ile protein sentezi gerçekleĢir. Bunların bir kısmı ER boĢluğuna geçer bir kısmı sitoplazmaya dağılır. ER keseciklerindeki globuler proteinler glikoproteinlere dönüĢerek taĢıyıcı veziküllerle Golgiye geçerler. YoğunlaĢıp salgı granülü yada homojen bir Ģekilde sitoplazmaya verilerek hücre yüzeyine gönderilirler. • Granülsüz Endoplazmik Retikulum-sER • • • • • • Karaciğer epitel hücrelerinde glikojenin hem yapımı hem de yıkımında, yağ sentezinde Yağ depolayan hücreler ve steroid hormon salgılayan bezlerde yağ asitleri ve lipidlerin sentezinde Fosfolipid ve kolesterol sentezinde Yağda eriyen ilaçların ve alkolün parçalanmasında(detoksifikas yon) Barsak epitel hücrelerinde sindirilmiĢ yağlı maddeleri (yağ asitleri, monogliseridler) gliserin ile esterleĢtireek trigliseridlere(nötral yağlara) dönüĢtürürler Kas hücrelerinde sinirsel uyarımların derinlere iletilmesine katılırlar AGRANÜLER ENDOPLAZMĠK RETĠKULUM (AGER, Düz ER) Başlıca birbirleriyle anastomozlaşan, kıvrımlı, sıkıca bir araya gelmiş tubuluslardan oluşur. Morfolojik olarak GER’den iki önemli farklılığı vardır. Birincisi üzerine yapışmış ribozomlar yoktur. İkincisi sisternaları daha tübülerdir ve düz sisternalar demeti olduğundan daha değişebilir şekle ve ara bağlantı kanallarının bolluğuna sahip gözükürler. Işık mikroskobunda seçilemez ancak bol bulunduğu hücrenin sitoplazmasının asidofilik (erguvan kırmızı) boyanmasına neden olur. GER ve AGER birbirleriyle bağlantı halindedir ve bazı etkenlerle birbirlerine dönüştükleri bilinmektedir. AGER’in morfolojisi yanında fonksiyonları da değişiklik gösterir. AGER’in görevleri: 1. Steroid sentezleyen hücrelerde; steroid sentezinde rol oynarlar. 2. Karaciğer hücrelerinde (hepatositlerde); konjugasyon, oksidasyon ve metilizasyon yoluyla zararlı maddelerin ve kimi hormonların nötralize ya da detoksifikasyonunda, enzim parçalanmasında, kolesterol metabolizmasında ve glikojen sentezinde rol oynar. 3. Barsak hücrelerinde; yağların transportunda ve metabolizmasında görev alır. 4. Mide parietel hücrelerinde; H+ ve Cl- yapımında rolleri vardır. 5.Çizgili kas fibrillerinde; içerdiği kalsiyumu serbestleştirerek, kasılma olayında rol oynar. (kasdaki AGER’e sarkoplazmik retikulum denir). 6. Gözde; retinadaki koni ve basil hücrelerindeki görme pigmentleri, özel şekilde tertiplenmiş AGER’e tutunmuştur. Bu hücrelerin ışıkla uyarılmasında rolü vardır. AGER'ler fonksiyonları ile ilişkili olarak çok çeşitli enzimler içerirler. Bu enzimler ırka, türe hatta şahsa göre değişir. Dolayısıyla ilaçların toksisitesine dayanıklılık kişiden kişiye değişir. 3-Golgi kompleksi • • • • • • • • • • Alyuvarlarda bulunmaz. Salgı yapan hücrelerde çok sayıdadır gER dan aldığı proteinleri iĢleyerek daha yüksek kuruluĢtaki maddelere çevirir. ER dan ayrılan veziküller golginin konveks yüzünde birleĢerek golgi keseciklerini oluĢturur. Bu veziküller gliko protein taĢıdığı için taĢıyıcı vezikül adını alır. Golginin konveks yüzüne Cis, Ģekillenme yada giriĢ yüzü Konkav yüzüne Trans, olgunlaĢma yada çıkıĢ yüzü denir Siyalik asit sentezi Glikolipid ve proteoglikan yapımı Hücre içi sindirimi sağlayan enzimleri sentezler.(lizozom) Asiner hücrelerde Çok sayıda salgı granülü ve Golgi kopleksinde yoğunlaşmakta olan condensing vacuoles (C) 4-Lizozomlar • Hücre içi sindirimi sağlarlar • İlk yapılan lizozomlar primer lizozomdur • Primer lizozomların dışardan alınan maddelerle birleşmesi ile sekonder lizozomlar oluşur • Asit karakterde içerikleri vardır(hidrolitik enzimler) • Yabancı maddelerin sindirilmesini sağlarlar • Patolojik hallerde hücrenin ölümüne neden olabilir. . Electron micrograph of a macrophage. Note the abundant cytoplasmic extensions (arrows). In the center is a centriole (C) surrounded by Golgi cisternae (G). Secondary lysosomes (L) are abundant. x15,000. secondary lysosomes RER da sentezlenirler Golgi complex de paketlenirler Heterofagozomlar ve otofagozomlar sekonder lizozomlardır Pankreasın asiner hücresinde otofagozomlar • • • • • • • • • • • • • • • • • • • KAYNAKLAR Banks W.J. Applied Veterinary Histology. 2nd Ed. U.S.A. 1986. Bloom W. and Fawcett D.W. A Textbook of Histology. 12nd Ed. 1975. Demir R. Histoloji ve Hücre Biyolojisi, Palme yayıncılık, 2006. Dellmann H.D. and Eurell J. Textbook of Veterinary Histology. 5nd. Ed.1998: Eurell JAC. Veterinary Histolgy Atlas, 2006. Junqueira, L.C., Carneiro, J. Basic Histology, text & atlas. 11nd Ed. 2005. Kelley D.E., Wood R.L., Enders A.C. Bailey’s Textbook of Microscopic Anatomy. 1984. Moran DT. Rowley J.C. Visual Histology Pavelka M., Roth J. Functional Ultrastructure, 2005. Ross MH.,Kaye KI.,Pawlina W. Histology, A text and Atlas Sağlam M., AĢtı RN., Özer A. Genel Histoloji 6. baskı 2001 Tanyolaç A. Özel Histoloji, Yorum Basım Yayın San. Ltd. Şti., Ankara,1999. Young B., Heath J.W. Wheater’s Functional Histology. 4nd Ed. 2000. www.gfmer.ch/Medical_journals/Anatomy_histology.htm www.meddean.luc.edu/LUMEN/MedEd/Histo/frames/histo_frames.html http://image.bloodline.net/category https://histo.life.uiuc.edu/histo http://www.uni-mainz.de/FB/Medizin/Anatomie/workshop/EM/EMAtlas.html http://www.fahrisimsek.com/atlas/index.html
Benzer belgeler
tek katlı zarla çevrili organeller
bağlanır. Transmembran bağlayıcı proteinler (cadherinler) birbirlerine ancak Ca2+ varlığında bağlanırlar. Kalsiyumun ortamdan uzaklaştırılması durumunda desmozomlar iki yarım parçaya ayrılır ve hüc...
DetaylıZooloji Ders
büyük moleküller hücre içine pinositoz ve fagositoz yoluyla alınırlar. Pinositoz (pinein=su içmek), sıvıların hücre membranında oluşan bir çöküntü içinde toplanarak, daha sonra membranın kapanıp iç...
Detaylıhücre #1 - Selin Hoca
hücrelerde artan sitoplazma bu ribozomlarca sağlandığından, böyle hücrelerde belirgin bir organeldir (Ör. embriyonik hücreler, tümör hücreleri, hemoglobin yapan genç eritrositler vb.). Serbest ribo...
Detaylı